Professional Documents
Culture Documents
zet
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl -Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri
slam dnce tarihinde ne kan ahsiyetlerden Muhyiddin bnl-Arab (1240) ile
Bedizzaman Said Nursinin (1960), aralarnda yedi yzyl olmasna ramen dnce sistemlerinde birok ortak nokta bulunmaktadr. Her ikisi de Kuran esas alarak yksek bir irfan dzeyine ulam ve etkili eserler ortaya koymulardr. Etkileri gnmzde de devam etmektedir,
nk onlarn dilleri ve tefekkr dnyalar evrenseldir. Birok slam limi gibi Bedizzaman da,
bn Arabnin fikirlerinden etkilenmitir. Eserlerinin birok yerinde ondan ve onun grlerinden
sz etmitir. Fakat Bedizzamann eserlerini toplayan Risale-i Nur Klliyat, daha ok, amzda slama ynelen pozitivist, rasyonalist, v.s. tehditler karsnda, iman hakikatlerinin kelm
bir dille yeniden tahkim ve tedvininin rndr. Bu makalede, nce Risale-i Nurun irfani gelenek ierisindeki yeri aratrlarak, bn Arab ile Bedizzaman arasndaki baz ortak ynler zerinde durulacaktr. Daha sonra Bedizzamann vahdet-i vcud ve vahdet-i uhud grlerine
ynelttii eletiriler ele alnarak, onun bu dnce karsnda gelitirdii fikirler ortaya konacaktr.
Anahtar kelimeler: Muhyiddin bnl-Arab, Bedizzaman Said Nursi, Risale-i Nur, tasavvuf,
tarikat, vahdet-i vcud, vahdet-i uhud, seyr u slk.
Abstract
The thoughts of badiuzzaman said nursi on ibn al -arabi and wahdat-i wujud
Ibn al-Arabi and Badiuzzaman (d. 1240) Said Nursi (d. 1960), two eminent figures in the history of Islamic thought, had a similar system of thinking although the former lived seven centuries before the latter. Both of them acquired high level of wisdom concentrating on the Quran
and composed influential works. Their influence is still effective because their language and
system of thinking are universal. Like many other Muslim scholars, Badiuzzaman was also
influenced by the ideas of Ibn Arabi. Said Nursi talked about him and his ideas in many parts of
his works. However, the Series of Risale-i Nur, which include all of his writings, is rather a
work that theologically support and re-systemize the principles of Islamic faith against the
positivist and rationalist threats exposed to Islam in our age. In this article, the place of Risale-i
Nur in Islamic tradition will be determined and some aspects of their mutual understanding will
be indicated. Subsequently, this article will deal with the critiques of Badiuzzaman on wahdat-i
wujud and wahdat-i shuhud and his counter ideas.
Key words: Muhyiddin Ibn al-Arabi, Badiuzzaman Said Nursi, Risale-i Nur, Sufism, tariqah,
wahdat-i wujud, wahdat-i shuhud, sayr-u suluk.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Giri
Bedizzaman Said Nursinin1 (1878-1960), Muhyiddin bnl-Arab2 (11651
Bedizzaman Said Nurs, geen yzyln yetitirdii nde gelen slm mtefekkirlerinden
biridir. 1878'de Bitlis'in Hizan kazasna bal sparit nahiyesinin Nurs kynde dnyaya
gelmi, 23 Mart 1960'da anlurfa'da Hakkn rahmetine kavumutur. Keskin zeks, harikulde hafzas ve stn kabiliyetleriyle ok kk yalardan itibaren dikkatleri zerinde toplayan Said Nurs, normal artlar altnda yllar sren klasik medrese eitimini ay
gibi ksa bir zamanda tamamlamtr. Genlik yllarn alabildiine haraketli bir tahsil hayat ile deerlendirmi; ilimdeki stnln, devrinin ulemasyla eitli zeminlerde yapt mnazaralarda fiilen ispatlamtr. Bu meziyetleriyle ilim evresine kendisini kabul ettirerek, "Bedizzaman", yani "an esiz gzellii" lkab ile anlmaya balamtr.
Said Nurs medrese eitimiyle dini ilimlerde kazand ihtisas, eitli fenlerde yapt
tetkiklerle tamamlam; bu arada devrinin gazetelerini takip ederek lkedeki ve dnyadaki gelimelerle ilgilenmitir. Dier taraftan, doup byd ark topraklarnn sknt ve
problemlerini bizzat yaayarak gren Said Nurs, en zarur ihtiyacn eitim olduu kanaatine varm; bunun iin de arkta din ve fen ilimlerinin birlikte okutulaca bir niversite
kurulmasn temin iin yardm istemek maksadyla 1907'de stanbul'a gelmitir. stanbul'da da ilim dnyasna kendisini ksa srede kabul ettiren Bedizzaman, eitli gazetelerde
yazd makalelerle, o gnlerde Osmanly ve stanbul'u alkalayan hrriyet ve merutiyet
tartmalarna katlm; merutiyete slam namna sahip kmtr. 1909'da meydana gelen
31 Mart Olaynda yattrc bir rol oynam; buna ramen, haksz ithamlarla Skynetim
Mahkemesine karlm, ancak beraat etmitir. Bu hadiseden sonra stanbul'dan ayrlarak
arka geri dnmtr.
Birinci Dnya Savann balad gnlerde Van'da bulunan Bedizzaman, talebeleriyle
birlikte gnll milis alaylar tekil ederek cepheye komutur. Vatan mdafaasnda byk hizmeti gemi; savata birok talebesi ehit olmu; kendisi de Bitlis mdafaas srasnda yaralanarak esir dmtr. Yaklak yl Rusya'da esaret hayat yaadktan sonra
Varova, Viyana ve Sofya yoluyla stanbul'a dnmtr.
stanbul'da devlet ricalinin ve ilim evrelerinin byk tevecchyle karlanm; Dr'lHikmeti'l slamiye zlna tayin edilmitir. Bu devrede, resm vazifesinden ald maala kendi kitaplarn bastran ve bunlar parasz datan Bedizzaman, stanbul'un igli srasnda nerettii Hutuvt- Sitte adl brorle igal kuvvetlerinin plnlarn bozmutur.
Keza, igalcilerin basks altnda verilen ve Anadolu'daki kuv-y milliye hareketini "isyan" olarak vasflandran eyhlislm fetvasna kar, mukabil bir fetva vererek mill kurtulu hareketinin meruiyetini iln etmitir. Bu hizmetleri Anadolu'da kurulan Millet
Meclisi'nin takdirini kazanm ve Bedizzaman bizzat Mustafa Kemal tarafndan srarla
Ankara'ya davet edilmitir.
Bu mkerrer davetler neticesinde 1922 sonlarnda Ankara'ya gelmi ve Meclis'te resm bir
"homed" merasimiyle karlanmtr. Ankara'da kald gnlerde, yeni kurulan devlete
hkim olan kadronun dine bak tarznn menfi olduunu grnce, on maddelik bir beyanname hazrlayarak Meclis zlarna datmtr. Bu beyannamede yeni inklbn mimarlarn slam eirine sahip kmaya arm; akabinde Mustafa Kemal'le bir ka grmesi olmutur. Kendisine ark umum vaizlii, milletvekillii ve Diyanet zl teklif
edilmi; ancak Bedizzaman bu teklifleri kabul etmeyerek Van'a dnmtr.
O sralarda kan eyh Said hdisesiyle hi bir ilgisi olmad, hatta hdise ncesinde
kendisinden destek isteyen eyh Said'i bu niyetinden vazgeirmeye alt halde,
Bedizzaman hdise sonrasnda, Van'da ikamet ettii uzlethanesinden alnarak Burdur'a,
oradan da Isparta'nn Barla nahiyesine gtrlmtr. Burada "manev cihad" hizmetini
balatm, birbiri ardna telif ettii eserlerde iman esaslarn terennm etmitir. Bu eserler,
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 545
imann tehlikede hisseden halkn byk tevecch ve rabetine mazhar olmu; elden ele
dolaarak hzla yaylmtr. O dnemde elle yazlarak oaltlan eserlerin toplam tiraj
600.000'i bulmutur. Balatt hizmetin halka mal olmas, devrin idarecilerini rahatsz ettiinden 1935'te Eskiehir, 1943'de Afyon, 1952'de de stanbul mahkemelerine karlmtr. Bunlardan bir netice alnamad halde Bedizzaman yine serbest braklmam, Kastamonu, Emirda ve Isparta'da sk gzetim ve takip altnda yaamaya mecbur braklmtr.
mrnn son gnlerine kadar keyf muamele ve eziyetlerden kurtulamayan
Bedizzaman, buna ramen, iman hizmetini byk bir kararllkla devam ettirmi; o zor
artlar altnda telif ettii yaklak 6000 sayfalk Risle-i Nur Klliyat'n tamamlamaya ve
yaymaya muvaffak olmutur. Kur'n' bu asrn idrakine uygun bir slupla izah eden ve
ou vehb olarak kaleme alnan bu eserler, onun ileli hayatn en gzel meyvesidir.
Bedizzaman Said Nursini hayat ve eserleri iin bk. erif Mardin, Bedizzaman Said Nurs
Olay: Modern Trkiyede Din ve Toplumsal Deiim, letiim Yaynlar, stanbul 1990; Selahattin Yaar, Bedizzaman Kimdir?, Genlik Yaynlar, stanbul 1994; Bedizzaman Said
Nursi ve Anadolu man Hareketi, Zekeriya Kitap, Kuzucular Ofset, Konya 1998; Safa
Mrsel, Bedizzaman Said Nurs ve Devlet Felsefesi, Yeni Asya Yaynlar, stanbul 1980; Bilinmeyen Taraflaryla Bedizzaman Said Nurs, Necmettin ahiner, Yeni Asya Yaynlar, stanbul 1991; Abdlkadir Badll, Bedizzaman Said-i Nurs-Mufassal Tarihe-i Hayat-I-III,
Tima Yaynlar, stanbul 1990.
slam dnce ve tasavvuf tarihinde nemli bir yeri olan Muhyiddin bnl-Arab,
560/1165 ylnda Endls'n gneydousunda bulunan Tdmir'in baehri Mrsiye'de
sevilen ve hrmet edilen bir ailenin evlad olarak dnyaya gelmitir. Babas Ali Bin Muhammed, Abbasi Halifesinin kumandanlarndan ve ayn zamanda nl filozof bn
Rd'n yakn arkadalarndandr. Annesi Nur'un da Ensar soyundan gelen bir kadn olduu rivayet edilmektedir. bn Arab olarak tannmakta olup, knyesi Muhyiddin Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arab et-Tai el-Hatimi eklindedir. Tasavvuftaki otoritesine istinaden "eyh'l-Ekber", dini ilimlerdeki vukufiyeti ve mcceddidliinden dolay
da "Muhyiddin" lkaplaryla anlmaktadr.
Mtedeyyin bir ailenin mensubu olan bn Arab, sekiz yana gelinceye kadar Mrsiye'de
kalm, daha sonra ailesi ile birlikte Endls'n baehri olan biliye'ye g etmitir. Endls idaresi o sralarda ilim ve irfana ok nem verdiinden, baehir nemli bir kltr
merkezi haline gelmiti. Bylece buraya gelmi bulunan lim ve filozoflardan istifade etme imknn bulmutur. Bulu ana gelinceye kadar bu ortamdan istifade ettikten sonra
inziva hayat yaamaya balamtr. bn Arab, inzivaya ekilmesini manevi bir iarete
balar.
bn Arab, ilk Kur'an derslerini tarikat mensubu olan Ebu Abdullah el-Hayyat adl kiiden
almtr. Manevi lemde Peygamber Efendimizin(s) kendisine, "Bana smsk tutun, kurtulursun" buyruu zerine hadis ilmine arlk vermeye balam, birok hadis liminden
ders almtr. Uzun bir sre zahiri ilimlerle uratktan sonra manevi ilimlere arlk vermeye balamtr. Yirmi alt yalarndayken Sebte, Fas, Tilimsan ve Tunus'a giderek buralardaki tasavvuf erbab kiilerle grmtr. ki yl sonra tekrar biliye'ye dnmtr.
Dier yandan bir ka kez gittii Fas'ta yaklak drt yl kalmtr.
1200 tarihinde Mekke'ye giderek ilk defa hac farizasn yerine getirdikten sonra geri dnmtr. Daha sonra tekrar hac iin Mekke'ye uzun bir yolculuktan sonra ulam ve yol
gzerghndaki baz kabirleri ziyaret etmitir. Mekke'ye vardktan sonra da uzun bir sre
burada kalm, Ftht'l-Mekkiyye adl eserini ilk defa burada kaleme almaya balamtr.
Buradan ayrldktan sonra Badat ve Musul'a gitmi, burada yaklak bir yl kaldktan
sonra Urfa, Diyarbakr, Sivas ve Malatya'y ziyaret etmitir. Msr'dan sonra Anadolu'ya
geen bn Arabnin, Konya'da karlat Sadreddin Konevi doudaki en nemli mridi
olmutur. Konevi'nin annesi ile evlenen nl dnr bir sre bu kentte yaamtr.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
1240) hakknda yazdklarna ve onun vahdet-i vcud gryle ilgili dncelerine gemeden nce, Risale-i Nurun tasavvuf irfan asndan ksaca deerlendirilmesi, konunun erevesinin izilmesi ve anlalmas iin faydal
olacaktr.
bn Arab, am'a gidip yerletikten sonra yine burada Hakk'n rahmetine kavumutur.
(638/1240) Kasiyun Da eteklerindeki kabristana defnedilmitir. Zamanla buralar harap
olup, trbe kaybolmusa da Yavuz Sultan Selim tarafndan tespit ettirilerek onarlm ve
yanna bir cami ile bir tekke yaptrlmtr. Daha sonraki yllarda tamir ve onarm gren
trbe halen ziyarete ak bulunmaktadr.
bn Arab, eserlerini herhangi bir mellif gibi dnp yazmadn ve eserlerinin Allah'n
bir ihsan ve ilham olduunu belirtir. Verdii bilgilerin, baz eserlerden derlenip aktarlan
trden olmadn, bakasna ait olan szleri tekrarlamadn, sadece Cenab- Hakk'n
kendisine keif yoluyla ihsan ettii bilgileri ihtiva ettiini kaydeder. Marifetullah ilimler
dairesinin merkezine alarak hareket eder. Yazd iirlerin, methiye ve hasbhallerin hangi
isim altnda olursa olsun (rmak, yer, kadn ismi vs.), hepsinin arkasnda lahi maarif olduunu dile getirir.
Dnce ve fikirleri belli bir doktrine balamak ve baz akmlarla irtibat kurmak hemen
hemen imknszdr. Onu tam olarak anlamak isteyenlere, filozoflarn kitaplarnda kaytl
bulunan hkmlerle kendisine yaklamamalarn tavsiye eder. nk, bir ok adan
kendinden nceki dnrlerle ayn grte olmad gzden kamamaktadr.
bn Arab, aratrmac-muhakkik sufilerle felsefecileri karlatrrken; sufilerin nebevi
yolunu takip ettiklerini, felsefecilerin ise kendi nazarlarna dayandklarn belirtir. Bu sebepten dolay bu iki snf arasnda fikir ayrlklarnn olmasnn normal olduunu belirtir.
Kendilerini akll zannedenlerin dini hafife aldklarn, Allah'a ibadet eden kullar kmsediklerini, kalplerini dnya sevgisi, makam-mevki hrs brdn ve dolaysyla hakikatten saptklarn ifade ettikten sonra, Allah'n da bu insanlar zelil ederek idarecilerin
kapsna ve cahillerin idaresine muhta duruma drdn szlerine ekler.
Yeryznn halifesi olarak insann grevlendirilmesini, btn mertebeler iinde Hakk'n
tecellisinin en fazla insanda kemale ulamasna balar. nsan kk bir lem olup btn
lemin z, hlasas olarak grlr. Dolaysyla arzn halifesi insandan bakas olamaz.
Kinatn yaratl insanla son bulmutur. Vcut mertebeleri insanla tamamlanm olup,
Allah'n yaratm bulunduu btn varlklar dairenin evresindeki noktalar gibidir. Vcut dairesinin merkezinde ise insan yer almaktadr.
bn Arab, lah isimleri lemin varoluunun sebebi olarak aklar. Hayat veren Allah'tr.
Hareket ettiren de O'dur. Btn eyann balangc olan Vcud-u Hakiki'de hayat bulunmasayd, eyadaki hareketin olmas iin bir sebep olmazd. Hareket eden yerde bir hareket ettiricinin olmas gerekir. Allah, ademden vcuda getirmek suretiyle eyay yaratr.
nsan idrak edemedii bir vcuttan idrak edebilecei bir vcuda karr.
bn Arab, vahdet-i vcud dncesinden hareketle, Allah'n varlnn yannda mevcutlarn sznn bile edilemeyeceini belirtmitir. Btn dikkatini Cenab- Hakk'n vcudunda toplayarak, O'ndan gayrisini adeta grmez. Nazar- dikkatini, mevcutlardaki ilahi tecellilerde younlatrr. Bu dncenin temelinde, Cenab- Hakk'n sanatlarndaki isim ve
sfatlarnn tecellilerine ynelme fikri vardr. Kinattaki gzellikte Cemalullah, yeralt ve
yerstnde bulunan en knden en byne kadar btn canllara rzklarnn gnderilmesinde Rezzak, Rahman, Rahim isimlerinin tecellilerinin grlmesi gibi...
bn Arab hakknda geni bilgi iin bk. Claude Addas, bn Arab, Kibrit-i Ahmerin Peinde,
ev. Atilla Ataman, Gelenek Yay., stanbul 2003; M. Erol Kl, bnl-Arabi, DA, stanbul, 1999, c. XX.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 547
Tasavvufun baz tanmlar u ekildedir: Tasavvuf, ilhi ahlkla ahlklanmaktr. (elKn, Istlaht, s.156) Zhiren eratin dbna vkf olup, onun zhir hikmetlerini
btnda ve btn hikmetlerini de zhirde grebilmektir. Bu iki (zhir ve btn) hikmetin
edeplerine vkf olan kimse kemle erer. (bn Arab, Ftht, c. XIII, s.162; el-Crcn, etTarft, ss.26-27) Allahn, ilh kelmn anlamak ve ilh hitbndan hkm karmak
zere, dostlarnn gnlne at bir kef ve ilham ilmidir. (et-Ts, el-Lma, s.20) Kalplerin kirlerden temizlenmesi, yaratklara kar gzel davranmak ve er konularda
Reslullaha tbi olmaktr. Mlkiyet ve varlk iddisndan uzaklaarak gklerin yaratcsna balanp, beer sfatlara esretten kurtulmaktr. (et-Ts, age, s. 27) Nefsin tm haz ve
isteklerini terketmektir. (el-Kueyr, er-Risle, s. 439; el-Hucvir, Kefl-Mahcb, terc. Sleyman Uluda, (Hakkat Bilgisi), stanbul 1982, s.117) Kitap ve snnete drt elle sarlmak,
hev, heves ve bidatlere uymamak, eyhlere hrmet etmeye byk deer vermek, yaratlan ho grmek, vird ve zikre devam etmek, ruhsat ve tevillere gre hareket etmeyi brakmaktr. (el-Kueyr, age, s. 438) Kulun her vakitte, o vakitte ilenmesi en uygun olan
amelle megul olmasdr. (Ayn eser, s. 280; es-Shreverd, Avrifl-Marif (Avrif), terc.
Hasan Kmil Ylmaz-rfan Gndz, (Tasavvufun Esaslar), stanbul 1990, s. 69) Mcerred
bir tevhd, sem anlamak, iyi geimli olmak, bakalarn tercih etmek (sr), seim yapma
yetkisini (ihtiyr) terketmek, sratli vecd, havtr kef etmek, ok sefer yapmak, kazanmay (iktisb) brakmak ve mal biriktirmeyi haram saymaktr. (el-Kelbz, et-Taarrf, s.
89) Tasavvuf kavram u eserlerden karlatrmal olarak incelenebilir: et-Ts, el-Lma,
ss. 14-27; el-Kueyr, er-Risle, ss. 279-283; el-Kelbz, et-Taarrf, ss. 89-92; el-Hucvir,
Kefl-Mahcb, ss. 111-124; es-Shreverd, Avrif, ss. 64-71.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
ulamay amalamak ve bu yce makama ermek iin kt huy ve davranlar terk ederek vlm yksek ahlka brnmek ve Allah'n iradesine tam
teslim olmaktr. Nitekim mam- Gazali tasavvufu, "kalbi Hakk'a balayp,
masiva ile ilgiyi kesmek" eklinde tarif etmitir. Daha ksa ve zl bir ifadeyle tasavvufu, dinin derun/ btn/i boyutu eklinde tanmlayabiliriz.
Tasavvuf yalnzca slma zg bir terim olmasna karn, dier semav
retilerin de btn ynlerinin bulunduu bir gerektir. Her ne kadar bu
retiler arasnda baz ortak ynler bulunsa da, slm Tasavvufunun kendine zg bir dnce sistemi ve varlk anlay vardr.
Tasavvuf ekollerinin ortak ad olan tarikat ise, tasavvufun amalad
neticeleri elde etmek iin izlenen yol ve uygulanan yntem demektir. Tasavvuf eitiminin verildii kurumlardr. Baka bir ifadeyle tarikat, tasavvuf
yoluna girenlerin (slik) kendilerine mahsus bir yolculukla (seyr) menzilleri
ap, mnev makamlarda ykselerek Allaha ulamalarnn eitimidir. 4
Mutasavvflarn tanmlamalarndan kan sonuca gre, tasavvufta Kitap
ve snnet, nafile ibadet, zikir, evrad ve nefsin baz arzularn (ar yeme,
ime, ok uyuma, dnyaya balanma ve mal toplama hrs vb.) gemlemek
ok nemli bir yere sahiptir. "Rza makamna" 5 bu prensiplere bal kalnarak ulalmak amalanmtr.
Bedizzamann Risale-i Nur6 adl eserlerine genel olarak bakldnda,
tasavvufi konulardan bahsedilmedii veya zellikle vahdet-i vcud ve vahdet-i uhud gibi tasavvuf kavramlarna eletirel bir biimde yaklald dnlebilir. Oysaki Risale-i Nurlar dikkatli bir biimde ele alnp incelendiinde Said Nursnin, ilhi hakikatleri fkh ve kelam alarndan ok, derun
ve irfan boyutlaryla alglam olduu grlecektir. Szgelimi, bir tasavvuf
risalesi grnmnde olan Telvihat- Tis'a7 adl rislesinde tasavvufun ve
tarikatlarn, insan marifetullaha, srekli huzura ve kemale eritirmesi ba-
4
5
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 549
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
ni, bn Arabnin kulland anlamda ele alr: Allahn kmil kuluna doru
indii, insann Allaha doru gittii yer. Bedizzaman, Yaratcyla gerekleen bu karlamada, birinci makamda, ykselirken mazhar olduu
mhedeleri, bizzat ehdet olarak Ona ve mahlkata arz etmektedir.12
Bedizzamana gre Hz. Peygamberin(s) mirac, kmil velilere rnek
olmutur. Onun glgesinde gerekleen seyr-i sluklar, manevi geziler ve
seyahatler, kmil velilerin tahkik ehli olmalarn salamtr. Bedizzaman,
kelam ve fkh damarndan beslendii kadar, belki ondan daha fazla irfan
gelenekten beslenmitir. O, ah- Geylan (Abdlkadir Geylan) iin kudsi
stadm ifadesini kullanr. mam- Rabbaninin Mektubat adl eseri, kinci
Said evresine gemesinde etkili olmutur. Hz. Aliden (ra) bizzat ders aldn birok yerde belirtir. bn Arabyi ulum- slmiyyenin mucizesi diye
niteler. Mevlna Celaleddin iin, yerde iken ar seyreden< ifadesini kullanr.
O, Kur'an ve Snnetten beslenen tm tasavvuf ekollerine ok hrmetli
bir tavr taknm olsa da, onlardan hibirini temsil etmemektedir. Onun iin
nemli olan, ister istemez belirli bir tasavvuf tarikine girmek deil; bundan
ziyade, hakikatlere erimektir. O bu hususu, mam- Rabban ve Mceddid-i
Elf-i Sni olarak bilinen - onun ayrca Nakibend tarikatnn kahraman ve
gnei diye tarif ettii - eyh Ahmed Sirhind'nin (971/1563-1034/1624) en
dikkate deer szlerinden birini iktibas ederek temellendirmitir:
"Hakaik- imaniyeden bir tek meselenin inkiaf ve vuzuhu, benim indimde binler ezvak ve kermta mreccahtr."13 Ayn zamanda Nurs, yine
Sirhind tarafndan belirtilmi olan u gerei de teslim eder: "Hem btn
tarikatlarn gayesi ve neticesi, hakaik- imaniyenin inkiaf ve vuzuhudur."14
12
13
14
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 551
imann ve Kur'an'n hakikatlerine mazhariyettir.15 Baka bir deyile, tasavvuf; insan, en sonunda Kur'an'da beyan edilen hakikatlerin tecellisine ulatran uzun bir manev yolda seyahat ettirerek kemale ulatrmay hedefler.
Bu seyahat, Nurs'nin tarif ettii zere, "kinatn hadsiz hakikatinin tecellisinin ekirdei ve merkezi" olan kalb vastasyla gerekleir. Bir anlamda insan, kinattaki her eyi iinde barndran bir indeks" (fihriste-i cmia) yapan kalbdir. "Mikrokozmos" (lem-i sair) kavramn artran "fihriste-i
cmia," tasavvuf ehli arasnda yaygn bir ekilde kullanlan ve esasen Hz.
Ali (ra)ye atfedilen bir kavramdr. Nursye gre, o kalbin Ftr, insann
kalbini ilettirmesini ve bilkuvve tavrdan bilfiil vaziyetine karmasn ister.
O yle irade ettii iin, kalbin, akl gibi, manev seyahat esnasnda ancak
Allah' anma (zikr-i ilh) vastas olarak ilettirilmesi gerekmektedir; t ki,
iman hakikatlerine tevecch etsin (mazhar olabilsin). 16
Bedizzaman, kalbin bu yolda ilerleyebilmesi iin, Allah' zikretmenin
yan sra tefekkrn de bulunmas gerektiini syler. Onun iin, bu iki unsur, manev (ruhan) terakkinin anahtarlardr. nk zikir ve tefekkr,
hiret iin tadklar snrsz faydalarndan baka, dnyada huzura kavumann da kaynadrlar. Yine, toplum hayatnn dadaasndan ve ar yklerinden bunalan, bu yzden cra kelerde yalnz bir hayat yaamak isteyen insanlara ezel bir teselli ve nsiyet kazandrr. ehir veya cemaat hayat
iindeki sosyal toplantlar bile sonsuza dek srecek bir nsiyet, dostluk ve
teselli veremez, ancak geici bir avunma temin edebilir. O halde, bu arzu ve
tercih edilmeyen artlar dahilinde yaayan insanlar, hakiki teselliyi, ciddi
nsiyet ve alkay, gerek zevki, Allah' zikir ve tefekkrde bulurlar. Bylece, yalnz olmadklarn, Allah'n her yerde hzr olduunu ve hayatn yalnz
Allah'a iman ve marifetle anlaml olduunu gerekten anlarlar.
Nbvvetle velyet arasnda asl bir ba vardr; biri dierinin mtemmimi/ tamamlaycs olarak gzkmektedir. Nurs'ye gre, "Velyet, bir hccet-i risalettir; tarikat bir brhan- eriattr."17 Velyet, nbvvet tarafndan
tebli olunan srlar ykl iman hakikatlerini, kalbin tefekkr ve ruhun
sezgisi vastasyla aynelyakn derecesinde idrak etmekle kalmaz, hepsini
tasdik de eder. Yine velyet ve tarikat, nbvvetin ve eriatn bir delili ve
hccetidir. slm'n kemal srrn ve onun nurlarna ulatran vastalar sunarlar. Her ikisi de insanlk iin terakki kayna (maden-i terakkiyat) ve feyz
15
16
17
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
pnarnn badrlar (medar- tefeyyzat).18 Tarikat, mhim ve ulv deerlerinden ve manev sonularndan baka, slm lemi ierisinde uhuvvet ve
kardeliin glendirilmesinin en etkili vastas olarak hizmet grmektedir.
Daha sonra Bedizzaman, tasavvufun daha derun boyutlarn ve psikolojik mertebelerini tahlil eder. En bata, tasavvuf tarikindeki bir manev seyahate girimenin ok srlar ykl ve ok kymetli olmakla beraber ok dar
ve tehlikeli olduunu kaydeder. Onun bu hadsiz zorluklarndan dolay, o
yolda slk edenler bazen boulur, bazen zararl der, bazen dner bakalarn yoldan karr. nk bu yol, uzun, dar ve birok tehlikeler ykl bir
yoldur.
Bedizzamann slm'a dair topyekn kavray iinde, tasavvuf nc sray alr. Eer sralamay belirtmek gerekiyorsa, ilki Kur'an ve ikinci
olarak Peygamberin Snnetinden sonra gelir. Tasavvufa veya tarikata girmeden nce, insan kendini ebed saadete ulatracak yegne yol olan iman
asndan emniyet ve muhafaza altna almaldr. yle ki, ona gre, eyh
Abdlkdir-i Geyln (470/1077561/1166)19, h- Nakibend20, (791/1389) ve
mam- Rabban gibi byk sufi stadlar eer bugn yayor olsaydlar, tm
gayretlerini ve almalarn iman hakikatlerinin ve slm esaslarnn tahkim
ve takviyesine sarfedeceklerdi. nk ebed saadetin kayna ve medar
onlardr. Tasavvuf tarikine girmeksizin cennete giden saysz insan olduu
halde, imansz cennete giren yoktur. Bu noktada tasavvuf, insann o olmadan da yaayabilecei bir meyve hkmnde olduu halde, iman, insann
onsuz asla yaayamayaca temel bir gda olan ekmek gibidir. 21 Eskiden, bir
insan krk gnlk, hatta bazen krk yllk bir seyr-i ruhan ile ancak iman
hakikatlerine vasl olabilirken, imdi, Allah'n rahmetiyle insan bu hakikatlere krk dakikada eritiren bir yol varsa, ona kar lkayd kalmamak gerekmektedir.22 Kendisinin tasavvuf dersi verip vermedii sorusunun sorulduu baka bir yerde Bedizzaman u ekilde cevap vermektedir: "Zarur ve
elzem olan slm'dr; zaman tarikat zaman deil."23 Bu balamda, tasavvuf
dersi veriyor ve bir tarikat kuruyor olmakla itham edildiinde, daima hakikat ve imanla alkadar olduu cevabn vermesi de zikredilebilir. 24
18
19
20
21
22
23
24
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 553
Bedizzamana gre, her hak yol, er veya ge Kadr-i Mutlak olan Allah'a ulatrr ve tm gerek ve hak yollar, Allah'a ulatrma noktasndaki
seyrinin uzunluu veya ksal bir yana, niha olarak Kur'an'dan karlmtr. Bu, bir yolun, usuln ve iradn Kur'an'dan almas lsnde hak ve
kabule mazhar olduu anlamna gelecektir. Nurs'nin kendi yolunu ilgilendirdii cihetten baklrsa, bu yolun btn vastalar Kur'an'a dayaldr ve bu
yol dierlerine gre nisbeten ksa ve daha selametlidir. Onun yolu, drt terakki mertebesini ihtiva eder: Balang noktas olarak acz vardr. Ardndan, fakra ve efkate dair iki ara mertebeden geilir. Son olarak, tefekkr ile zirveye eriilir. Her mertebe, Allah'n ayr bir isim ve sfatna, ayr
bir vechine eritiren bamsz bir yol olarak da mtalaa edilmitir. Mesel,
acz onun her eyi kuatan muhabbetine; fakr, kll rahmetine; efkat, Onun
mutlak efkatine; tefekkr de her eyi kapsayan hikmetine eritirir.
Bedizzamana gre, slik, Kur'an'n u mehur "Allah'n vechi hari
her ey helka gidicidir"25 yetinde sakl bulunan hikmeti tam olarak kavramaya balaynca yolculuunu tamamlar. Bu ok derin anlamlar ykl
yetin tam olarak anlalmas, insan eyann zahirine bakp aldanmaktan
kurtaracak ve bylece onun eyay asl vecihleri ve hakikatleriyle grmesi
kolaylaacaktr. Dier bir deyile, bir ey, onun bildirdii zere, iki veheye
sahiptir. Biri kendine bakan yn mn-y ism vehesi, dieri o eyin
Yaratcsna bakan yn olan mn-y harfdir. lk vehesinde, o ey fanidir, mefkuddur, hdistir ve mdumdur. Fakat ikinci vehesinde, Allah'n
isimlerini yanstan bir ayna gibidir. Bu anlamda, hem bir hid, hem de
hid olunan, yani mehuddur. Ayn zamanda hem vcud sahibidir
(mevcud), hem de vcud sahibi olduunun farkndadr (vcid).26 Bu mertebede bir kii enaniyetini tamamen brakacak ve dolaysyla tm mevcudat
Allah'a izafe etmeye muktedir olacaktr. Bunun yan sra, son olarak unu
grecektir: Vcudu Kendinden olan Zt- Vcib'l-Vcud'un isimlerinin
tecellisine bir ayna olduu lde, sonsuz bir vcud kazanmaktadr. 27
25
26
27
fakat dorudan hakikatin talimini hedeflediini ak bir biimde gsterecektir. Bk. kran
Vahide, The Author of the Risale-i Nur: Bediuzzaman Said Nursi, stanbul, Szler
Publications, 1992, s. 240.
el-Kasas, 28/88.
Ayn Kur'an yetine dayanarak eyann benzer bir ikili ayrma tbi tutulmas iin, bk.
Gazal, Miktu'l-Envr, ed. Eb Al el-Afif, Kahire: Dru'l-Kavmiyye, 1964, ss. 55-56.
Bu fikir insan, "Allah'n kinattaki tecellisinin asl medar" olarak kabul eden ve burada
Bedizzamann yapt gibi, beli bir ekilde "Cenb- Hakkn halifesi olan insan, sreten
hdis, esasen ezeldir" diye ilan eden bn Arab'ye kadar geri gtrlebilir. Ayrntl bilgi
iin bk. bn Arab, Fussu'l-Hikem, ed. Eb Al el-Afif, Dru'l-Kitbi'l-Arab, Beyrut:1946,
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
28
s. 50 vd.
Bedizzaman, Mektbt, s. 460.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 555
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
rumu meselesidir. bn Arab gibi Bedizzaman da, selefilerin iddetle reddettii ebced ve cifir hesabna eserlerinde yer verir ve lahi birer ifre olan
mukataa harflerinin, baz marifet ehli tarafndan zlebileceini belirtir. 30
bn Arabye gre, eriat bu dnyada daima geerli kalr ve insann kemale ulamas da ancak onunla mmkndr. O, eriatn, hakikatin rts
ya da sembol olmadn, bizzat hakikatin kendisi olduunu belirtir.
Bedizzaman da ayn grtedir. eyh-i Ekber, Kitabul-Abadile adl eserinde,
lemdeki her bir hakikatin bizi lahi hakikate ynelten bir iaret olduunu
syler. Ona gre, lemdeki her hakikat, ancak iaret ettii bu lahi hakikate
dayanarak var olur. Nihayetine ulatnda da, yine ona dner. Allah
Kuranda lemi zikrettiinde, onu hangi isme izafe ediyorsa ona dikkat
etmek gerekir. Bylece hangi lemden sz edildiini anlamak mmkndr.
Bedizzaman ise, her varln bir kelime-yi Rabbaniye olduunu syler.
Varla mn-y ism ile deil, mn-y harf, yani iaret ettii yn itibariyle
bakmak gerektiini belirtir. Varlklar, ayn zamanda yt- tekviniyye olarak niteler. Her varln, bin bir dille Allah tesbih ettiini, bu anlamda bir
yet, bir iaret olduunu syler. bn Arabye gre lem, lhi isimlerin inkiafdr. Bedizzamana gre de kinat, Esm-i lhiyyenin
tecellighdr.
Grlyor ki, bn Arab ve Bedizzamann dnceleri birok noktada
birlemektedir.
3. Bedizzamana Gre Muhyiddin bnl-Arab
Risale-i Nurun birok yerinde bn Arab, ya isim olarak gemi veya onun
fikirleri zerinde durulmutur. Onun hakkndaki blmlerde genel olarak
vc ifadeler kullanlmtr. Bedizzaman, Lemalar adl eserinde, bn Arab
iin ulm- slamiyyenin bir mucizesi tabirini kullanr. Mustafa Sabri ile
Musa Bekufun dncelerini deerlendirmesini isteyen bir talebesine yle
cevap verir: Birisi ifrat etmi, dieri tefrit ediyor. Mustafa Sabri, geri
mdafaatnda Musa Bekufa nisbeten hakldr; fakat Muhyiddin gibi ulm-
slamiyyenin bir mucizesi olan zat tezyifte hakszdr.31
Dokuzuncu Lemada yine bir talebesinin sorusuna verdii cevapta yle der:
Senin ikinci sualinin hlasas; Muhyiddin-i Arab demi: Ruhun
30
31
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 557
mahlukiyeti, inkiafndan ibarettir. O sual ile, benim gibi zayf bir biareyi, Muhyiddin-i Arabi gibi mthi bir harika-y hakikat, bir dahiye-yi ilm-i
esrara kar mbarezeye mecbur ediyorsun. Fakat madem, nsus-
Kurana istinaden bahse girieceim; ben sinek olsam o kartaldan daha
yksek uabilirim.32
32
33
34
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
bn Arab gibi riflerin, Kuran ve hadisi yorumlay biimine, kimi zaman eletiriler getiren Bedizzaman, zellikle nc Said dnemindeki
metinlerinde, onun bu tarz znel yorumlarn parlak, yksek ve harika
35
36
37
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 559
olarak nitelemektedir.
Grld gibi Bedizzamann, Muhyiddin bn Arabnin byk ahsiyeti konusunda en ufak bir tereddd yoktur. Ancak, eserleri ve umumun
istifadesi konusunda ok temkinli olmak gerekir. Muhyiddin-i Arab gibi
harika zatlarn sahabelere niin yetiemediinin hikmetini aklarken
Bedizzaman yle der: "Muhyiddin, kendisi hd ve makbuldr. Fakat her
kitabnda mhd ve mrid olamyor. Hakaikte ok zaman mizansz gittiinden, kavid-i ehl-i Snnete muhalefet ediyor ve baz kelmlar zhir
dallet ifade ediyor. Fakat kendisi dalletten mberrdr..."38 Bu szlerinden
de anlald gibi Bedizzaman, bn Arabnin lim ve velilii hususunu
teslim ederken, eserleri konusunda ayr bir aklama getirmektedir. Gnmzde, bu alanda uzman olmayan kimselerin onun kitaplarn, zellikle de
vahdet-i vcuda dair meselelerini okumasnn baz yanl anlama ve yorumlara yol aaca iin zararl olabileceini ifade etmektedir.39
4. Allah - lem ve nsan likisi
Tasavvuftaki Allah - insan ve lem ilikisinin temelinde, slmn varlk dncesi yer almaktadr. Varln hakikatini Allahtan baka kimse bilemedii
iin, insann varl bilmesi bir ynyle olup, varln z itibariyle deildir.
slm dncesinde, varl kendi zatndan ve kendi zatyla olan mevcuttur eklinde ifade edilen varlk,40 herhangi bir delile ihtiya duymayacak
kadar aktr ve genel olarak ksmda incelenmitir:
a) Vcibul-Vcd (Mutlak Vcd): Allah Tel kendi zatyla kim,
varlnda bakasna muhta olmayan, kadm, vcib, deime, paralanma ve eksilmeden mnezzeh, bk ve tektir. Hakkn zt kendisiyle kimdir. Allahn zt idraklerimizin dnda olan ehadiyetin
ayndr. Akl ve duyular snrl olduu iin Onu kavrayamaz.
b) Mmkinl-Vcd (Umum Vcd): Eyaya nispet edilen bu
vcd, gerek vcd olmayp, Allahn isim ve sfatlarnn
tecelllerinin eitli ekillerde grntsdr. Eya, varl bir bakasna bal, kendi zatyla madum, hdis (sonradan olma), mmkn,
38
39
40
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bu konuda ayrntl bilgi iin bk. . Fenn Erturul, Vahdet-i Vcd ve bn Arab, Haz. Mustafa Kara, stanbul 1991, ss. 9-10-78 vd.; Ferid Kam-M. Ali Ayn, bn Arabde Varlk Dncesi, stanbul 1992, ss. 87-89; Hsameddin Erdem, Panteizm ve Vahdet-i Vcd Mukayesesi,
Ankara 1990, ss. 34, 38, 79; Sleyman Hayri Bolay, Felsefi Doktrinler Szl, Ankara 1990,
s. 256 vd.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 561
Panteizm; Tanr-lem ilikisinde, varln ve lemin varlk sebebini, bizzat o eylerin znde var sayan; yaratan ile yaratlan, Tanr ile lemi iie
ayn eyler kabul eden, ikin Tanr anlayn savunan felsef sistemdir. Bu
sistemde, varln yaratan ve yaratlan gibi ikilii kaldrlmakta ve varln
birlii; Tanr ile lemin ayn ey olduu kabul edilmektedir. Bu dnceye
gre, Tanr her eydir veya her ey Tanrdr.
Pan-anteizm ise, Tanr-lem ilikisinde, Tanrnn vcudunun (cevher)
lemi ihata etmi ve onda mndemi olduu fikrini savunur. Bu gr, ikin
ve akn Tanr anlaylarn savunan felsef sistemleri birletirme yoluna
gitmitir. Bu ekole gre, Tanr ile lem ayn eyler deildir, her ey Tanrda
mevcuttur, fakat lemin tamam ulhiyeti tekil edemez. Tanr bir ynyle
akn, lemin dnda; dier yandan ikin, lemin iindedir. Tanrnn varl, eyleri ve lemi kendi varl ile ihata etmi ve onlarda salam bir ekilde
yerlemitir.42
5. Vahdet-i Vcd
slm dnce tarihinde vahdet-i vcd, Allah zt itibariyle akn, isim ve
sfatlar ynyle ikin kabul eden; Allahtan baka hibir gerek vcd kabul
etmeyen; btn varlklar Mutlak Vcdun isim ve sfatlarnn grnts
ve tecellsi sayarak, hakiki varla nazaran, onlarn ezel ve ebed yokluu
ifade ettiini, kef ve tecrbe yoluyla ortaya koyan tasavvuf bir grtr.43
Vahdet-i vcd dncesinin temelinde, kelm mnakaalarn esasn
tekil eden ve sfilerin tasavvuf anlaylarnn merkezinde yer alan tevhid
meselesi bulunmaktadr. Tevhid, beeriyet eserlerinin (izlerinin) yok olup,
ulhiyetin ortaya kmasdr. Cneyd-i Badadnin ifadesiyle, Kadmi sonradan olandan ayrmaktr.44 Tevhidin hakikati, bir eyin tekliine, o eyin
teklii hakkndaki doru bir bilgi ile hkmetmektir. Bundan dolay lemdeki her ey, Allahn vahdniyetini ispat eder45.
42
43
44
45
Ferid Kam-M. Ali Ayn, bn Arabde Varlk, ss. 9-17; S. Hayri Bolay, Felsefi Doktrinler Szl, Anlara 1990, ss. 49,200,201,267,293 vd.; Hsameddin Erdem, Panteizm ve Vahdet-i
Vcd, ss. 1-7.
Farkl vahdet-i vcd tanmlar iin bk. Ferid Kam, Vahdet-i Vcd ve Panteizm, s. 108;
Elmall Hamdi Yazr, Hak Dini Kurn Dili, stanbul 1968, c.I, s. 576; . Fenni Erturul, Kk Kitapta Byk Meseleler, stanbul 1976, s. 34; Hseyin Aydn, Muhasibinin Tasavvuf Felsefesi, Ankara 1976, s. 145; Sleyman Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, ss. 506-507; Ethem
Cebeciolu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Szl, ss. 741-742.
Kueyr, er-Risle, s. 97; Hucvir, Keful-mahcb, s. 414.
Hucvir, age, s. 411.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
46
47
48
49
Avni Konuk, Fuss erhi, c. I, s. L; Sud el-Hakm, el-Mucemus-Sfi, Beyrut 1981, s.1145;
Ethem Cebeciolu, mam- Rabban Hareketi ve Tesirleri, stanbul 1999, s. 96.
bn Arab, Fussul-Hikem, s. 46.
bn Arab, el-Fthtl- Mekkiyye, I, s. 26.
bn Arab, el-Futhtl-Mekkiyye, I, s. 112.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 563
Bu aklamalarda da grld gibi bn Arab, ulhiyet konusunda ehli snnetle herhangi bir ayrlk iinde deildir. O, ztlarnda yaratlan nesnelerin ayn deildir. Onun n pek ycedir. Gerekte O, Odur, nesneler de
nesnedir.50 Bu szlerinde de grlyor ki, bn Arab, eyaya Allah dememektedir. Eya eyadr, Allah da Allahtr.
Allah Tel, kendisinde gizli olan kemltn, uhd bir zevkle bilmeyi
arzu etmi ve halk da bu zevkle bilinmek zere yaratmtr. Buna gre Allahn lemi yaratma sebebi, ilh sevgidir. lem, Allahn sevgisinin ve zt
akn bir sonucu olarak, mahhas varlklar halinde tecellsidir. Kemlt-
ilhiyye en kapsaml srette sadece insanda tezhr edebilir ve Hak kendisini onda grr. Bunu grmeyi istediinde, sfat ve isimlerin en kmil sreti
olan insan yaratmtr. Bu durum srekli bir oluu anlatmaktadr. bn Arab
bunu yle ifade eder:
Yceler ycesi olan Allah, Esm-i Hsnsnn yn- sbitelerini kmil
bir surette grmek istedi. Bir eyin kendi benliini kendi nefsiyle grmesi,
o eyin ayna gibi baka bir eyde kendini seyretmesine benzemez. nk
kendisine baklan yerin verdii surette, bakann kendi nefsi grnr. Byle bir yer olmasayd ve Allahn ona tecellisi bulunmasayd kendisine bir
suret grnmezdi.51 nsan, lemde Allahn maksdudur. O, gerekten
halifedir. Esm-i ilhinin zuhr mahllidir. lemin hakikatlerinin; melek,
felek, ruh, cisim, tabiat, cemad, nebat ve hayvann topland yerdir. 52
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Vahdet-i uhud53 ise, ahit olunanlarn birlii veya grmenin birlii anlamnda kullanlan bir tabirdir. Vecd halinde salikin her eyi bir grmesi, her yerde yce Allahn tecellilerini mahede etmesidir. uhud
tevhidde, yani vahdet-i uhudda slikin her eyi bir grmesi geicidir. Vecd
hali geince bu durumdan kurtulur. Birlik, bilgide deil grmededir. Vahdet-i vcudda ise birlik bilgidedir. Yani slik, gerek varln bir tane olduunu, bunun da Hakkn varlndan ibaret bulunduunu, Allah ve Onun
tecellilerinden baka hibir eyin hakiki varl olmadna inanr. Ancak
vahdet-i vcud ehli bu bilgiye nazari olarak deil, yaayarak ve manevi tecrbe ile ular. Bu makama gelen sfler, Hakkn vcud denizine daldklar
iin (fenfillah) orada denizden baka bir ey gremezler. Kendi vcudunu
da bu deryadan bir damla olarak kabul ederler. Bu halin sonunda, istirak
halinde damlay da dnemezler.
Varln Birlii nazariyesi, tasavvuf tarihilerine gre, slam tefekkrnde ina edilmi en zengin ve tutarl dncelerden biridir. lk olarak
eyh-i Ekberin talebesi Sadreddin Konevde rastlanan vahdet-i vcud ibaresi, esas itibariyle, Birden zuhur eden mahlkatn hakiki bir vcuda sahip
olmadklar dncesine dayanr. Vcud nitelii, Vacibul-Vcud (varl
zorunlu) olan yalnz Allaha lyk ve aittir. Msivnn bir hayalden ibaret
olduu dncesi, tevhidin btni ynne yaplan ar vurgunun sonucudur<
Sufilerin tevhide yaptklar bu vurgunun bir rneini Risale-i Nurda
bulmamz mmkndr. Vahdet-i vcud dncesini, tarikatn gayet mhim bir merebi olarak deerlendiren Bedizzaman, bu merebi u ekilde
tarif eder:
Vcibul Vcudun vcuduna hasr- nazar edip, sair mevcudat o vcudu vcibe nispeten o kadar zayf ve glge grr ki, vcud ismine lyk olmadna hkmedip, hayal perdesine sarp ve Cenb- Hakktan baka her
eyi terk makamnda onlar hie saymak, hatta madum tasavvur etmek,
yalnz cilve-i Esm-i lhiyeye hayli bir ayine (ayna) vaziyeti vermektir.54
53
54
Vahdet-i uhd (grlenlerin birlii), bir grme, slikin her eyi Allahn tecellleri olarak
grmesi ve Ondan bakasn grmemesi hlidir. Bu hl daha ok vecd ve istirak halinde
kendini gsterir. Bu hlde iken slik, nefsinden fni olmas sebebiyle kendini de gremez.
Bu hl getikten sonra Hak ile halk, Yaratan ile yaratlan ayr grr. Vahdet-i uhdda
slikin her eyi bir grmesi geicidir. Birlik bilgide deil, grmededir. Vahdet-i vcdda
ise, birlik bilgidedir. Bk. . Fenni Erturul, Vahdet-i Vcd ve bn Arab, s.19; Ferid Kam,
Vahdet-i Vcd ve Panteizm, s.113; Hsamettin Erdem, Panteizm ve Vahdet-i Vcd, ss. 91-93.
Bedizzaman, Mektbt, s. 433.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 565
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
gre vcud unvan, sadece Allahn sonsuz varl iin kullanlmas gereken
bir sfattr. Ondan baka var olanlarn varl vehmdir, izafdir. Buna gre
varlk, hayal olarak nitelenir. Grnen her ey birer glgedir. Bu dnce,
Allahn mutlak varlnda gaybubet etmi olmann getirdii bir hlin ifadesidir.56
Risale-i Nurda vahdet-i vcud meselesine ilikin bir tartma Yirmi Altnc Mektupta yer alr. Bedizzaman, kendisine sorulan bir suale cevap
olarak yazd kinci Meselede, bn Arabnin Fahreddin Rzye yazd bir
mektubu ele alnr. Burada eyh-i Ekberin, Rz ile baz mektuplamalarndan sz edilmektedir. Bunlarn birinde, Rzyi Hz. Peygamberin (s) emrine
uymaya arr ve Daha ne zamana kadar kelam ukurunda duracaksn?
diye sorar. bn Arabnin dostlar arasnda ok sayda kelamc da bulunmaktadr. Zaman zaman baz kelam sorunlarn onlarla tartr. bn Arabye
gre, kelam ilmi yararl ve gereklidir ama snrlar dardr. Nefisle mcahede
ve riyzet yolu seilmedike, marifet nurlarna ulalamaz. Mektupta, bn
Arabnin, Allah bilmenin, varln bilmenin gayr olduunu syledii
aktarlmakta ve Bedizzamandan gr sorulmaktadr. nce tevhid-i hakikiye ilikin baz risalelerine atflarda bulunan Bedizzaman yle der:
Usl-i din imamlar ve ilm-i kelam limlerinin akide dair ve VciblVcudun varl ve lahi tevhide dair beyanlar, Muhyiddin-i Arabnin
nazarnda kfi gelmedii iin, ilm-i kelamn imamlarndan Fahreddin
56
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 567
Bedizzaman, bir baka risalesinde, Vcibul-Vcudun, varlk tabakalarnn en esasls, en kuvvetlisi ve en mkemmeli olduunu belirtip, dier
varlklarn vcudunun ise, Onun varlna nisbeten zayf bir glge hkmnde olduunu u szlerle aklar:
Kinatn Sni-i zl-Celli, Vcibl-Vcuddur. Yani Onun vcudu zatdir, ezeldir, ebeddir, ademi mmtendir, zevali muhaldir ve tabakat-
vcudun en rasihi, en esasls, en kuvvetlisi ve en mkemmelidir. Sair
tabakat- vcud, Onun vcuduna nisbeten gayet zayf bir glge hkmndedir. Ve o derece Vcud-u Vcib, rsih ve hakikatli; vcud- mmkinat o
derece hafif ve zayftr ki, Muhyiddin-i Arab gibi ok ehl-i tahkik, sair
tabakat- vcudu evham ve hayal derecesine indirmiler, L mevcde ill
H demiler. Yani, Vacibl-Vcuda nisbeten baka eylere vcut de-
57
58
59
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Vahdet-i vcud ve vahdet-i uhud grlerine kar Bedizzaman, kinat iindeki tm mevcutlar gerekten var olduu halde, onlarn vcudu,
Vcibul Vcudun vcuduna nispeten gayet zayf, kararsz ve karanlk bir
glgedir. Fakat ne hayal, ne de vehimdir. Cenb- Hak, Hlk ismiyle onlara
vcut vermekte ve o vcudu idame ettirmektedir61 der.
Bedizzamana gre, vahdet-i vcud, seyr u slkta bir mertebedir,
fakat burada bir makama ykselenler, sonrasn grmedikleri zaman, bu
hli, manevi gezinin son mertebesi zanneder ve orada kalmak isterler. Ona
gre, veraset-i nbvvete mazhar asfiyann meslei ve velayet-i kbrda
bulunan yksek halifelerin, sahabilerin ve mtehid imamlarn izledikleri
yol, bu meslekten daha salim ve yksektir. Bedizzaman, bu deerlendirmenin ardndan u yorumu yapar:
u merep sahibi, eer maddiyattan ve vastalardan tecerrd etmi ve esbap perdesini yrtm bir ruh ise, istirakkrane bir uhda mazhar ise,
ilm deil, hal bir vahdet-i vcud onun iin bir kemal, bir makam salayabilir.62
Burada Bedizzaman, bu mereb sahibinin, yani vahdet-i vcud yolunda ilerleyen kiilerin maddiyattan ve vesaitten (araclardan) tecerrt etmi
(syrlm) olmasn art kouyor. O kii, esbab perdesini yrtarak, sebepler
perdesinin tesine gemi bir ruh olmaldr. Eer yle ise, o zaman
istirakkrane bir uhuda mazhar (kendinden geercesine bir ahitlie ermi) olan kimse, vahdet-i vcuddan deil, belki vahdet-i uhuddan neet
eden, ilm deil hl bir vahdet-i vcud, onun iin bir kemal, bir makam temin edebilir.63 Bedizzamana gre bu makama ulaan slik, Allah hesabna
kinat inkr etmek derecesine gidebilir.
nsan, Allahn isimlerinin tecelli yeri, yani mahzardr. D dnyada
mevcut olan varlklar, gerek midir, hayal midir veya glge varlklar mdr?
Bu mesele tarih boyunca tartla gelmitir. Vahdet-i vcud ehli L
mevcde ill H der ve eyay, varlklar hayl derecesine indirir.
Bedizzamana gre durum yle aklanr:
Cenb- Hakkn Vacibl-Vcud, Mevcd, Vahid ve Ehad isimlerinin
hakiki cilveleri ve daireleri vardr. Belki ayineleri, daireleri hakiki olmasa,
60
61
62
63
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 569
hayal ve adem dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki Vcud-u hakikinin
ayinelerinde vcud rengi olmazsa, daha ziyade sf ve parlak olur. Fakat
bu merepte Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbr ve Hallk gibi isimlerin ise,
tecellileri olmuyor, itibr oluyor. Hlbuki o isimler hakikattirler, glge
olamazlar, asldirler, tebei (ikinci dereceden olan eyler) olamazlar.64
Varln birlii nazariyesinin en tartmal ynnn, lhi isim ve sfatlarn tecellisi sz konusu edilince karmza ktn syleyen Bedizzaman,
sahabilerin, mtehid muhakkiklerin ve ehl-i beyt imamlarnn, eyann
hakikatleri sabittir dncesine atfta bulunarak, Ondan baka bir ey
yoktur inancnn, eyleri hayl dzeyine indirdiini, oysa Cenb- Hakkn,
Vcibl-Vcud, Mevcud, Vahid ve Ehad isimlerinin hakiki cilveleri ve daireleri olduunu aklar. Bedizzaman, nceki eletirisinden sonra, eylerin
ayna ve daire olarak hayali ve ademi olmalar halinde lhi isimlerin tezahrne zarar vermeyebileceini, belki hakiki varln aynasnda vcut rengi
olmamas durumunda daha saf ve parlak olacan belirtir. Ne var ki, baz
lhi isimlerin (Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar ve Hallk gibi) hakiki
mevcut olmakszn tecellilerinin grnmeyeceini ekler.
Bedizzaman, varlklarn glge ve hayali olarak grlmesinin nereden
kaynaklandna da yle iaret ediyor:
Bu merep, Vcibl Vcudun vcuduna (varlna) hasr- nazar edip,
sair mevcudat Ona nispeten o kadar zaif ve glge grr ki, vcud (varlk) ismine lyk olmadna hkmedip, hayl perdesine sarp, onlar
mdum (yok) saymak, tasavvur etmek, yalnz cilve-i Esm-i lhiyyeye
hayli bir ayna vaziyeti vermek kadar ileri gider.65
67
68
69
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 571
olduunu ileri srerek, kendini orada kalmakta hakl grr. Bu insanlar, sair
sufiler ve veller gibi, hak ve hakikat ehlidir. zellikle istirak ve sekr halinde ince srlara, ltif hakikatlere ahit olurlar. Bununla birlikte, Nurs'nin ileri
srd zere, bu hl iinde kaldklar mddete, kefiyatlarnda grdkleri eyi yorumlayamazlar. Oysa istirak ve sekr gerektirmeyen daha yksek
bir mertebede bulunan asfiya, kendilerini tam anlamyla kontrol etmekte;
neyi, nerede ve ne anlamda kullanmas gerektiini ok iyi bilmektedir.70
Burada Bedizzaman, Ftht- Mekkiye sahibi Muhyiddin-i Arab ve
nsan- Kmil adl eserin sahibi Abdlkerim Clyi rnek gstererek yle
der: <Bu iki lim gibi evliy-i mehre; kre-i arzn tabakt- sebasndan
ve Kaf Da arkasndaki Arz- Beyzdan ve Memeiye dedikleri acaibden
bahsediyorlar; grdk diyorlar. Acaba onlarn dedikleri doru mudur? Doru ise, bu yerlerin arzda yerleri yoktur. Hem corafya ve fen onlarn dediklerini kabul edemiyor. Eer doru olmazsa, onlar nasl vel olabilirler? Bu
soruya karlk olarak Bedizzaman u cevab verir:
Onlar ehl-i hak ve hakikattirler; hem ehl-i velyet ve uhuddurlar. Grdklerini doru grmler, fakat ihatasz olan hlet-i uhudda ve rya gibi ryetlerini tabirde verdikleri hkmlerinde haklar olmad iin, ksmen yanltr. Ryadaki adam kendi ryasn tabir edemedii gibi, o ksm
ehl-i kef ve uhud dahi ryetlerini o halde iken kendileri tabir edemezler. Onlar tabir edecek, asfiy denilen veraset-i nbvvet muhakkikleridir. Elbette o ksm ehl-i uhud dahi, asfiy makamna ktklar zaman,
Kitap ve Snnetin iradyla yanllarn anlarlar, tashih ederler; hem etmiler.71
tilen iki durum arasndaki fark aklar. Uyank olan, dierinin ryasn hakikate tam uygun bir ekilde yorumlar. nk o, uykuya dalann aksine,
fizik dnya (lem-i madd) ile imajlar dnyasnn (lem-i misl) arasn
ayrmaya muktedirdir. Benzer ekilde, Vahdet-i Vcud ehli istirak halinde
iken madd lemi andran lem-i mislde o kadar ok ltif misle ahit olur
ki, sekr ve istirak halinden kp ayldnda ve uyandnda, bu
mhedelerini, tamamen eski istirak halinde mahede ettii ekilde anlatabilir, hatta bu ekilde yazabilir. Bununla birlikte, bu iki lem arasndaki
dengeyi tutturma noktasndaki eksikliklerinden dolay, bunlar manev lemin misallerini madd lemin mevcutlaryla uursuz biimde birbirine kartrrlar. Bu sebeptendir ki, uhud mertebeleri, Nurs'nin aklad zere,
gayba iman mertebesine nisbetle ok aada kalr. Ehl-i uhudun tm sezgi-
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 573
73
74
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
nazarn dorudan Ar- lya yneltir. man kuvvetiyle her eyi dorudan doruya Cenb- Hakk'n varl ve birliinde bilir. Aksi takdirde kinatn arkasnda durup gkten yere doru nazar edip, sebepleri grme ve
bu sebepler iinde boulup tabiat bataklna dme tehlikesi vardr. Dolaysyla, bu tehlikelere maruz kalmamak iin olgun bir iman sahibi olup
yerden ge kadar ykselen her eyde, mevcudatta Cenb- Hakk'n isim
ve sfatlarna ayinedarlk zelliini grmek gerekir. Fikren Ara kan,
Celaleddin-i Rm gibi, Kulan a! Herkesten iittiin szleri, ftr fonograflar gibi Cenb- Haktan iitebilirsin diyebilir. Yoksa Celleddin gibi bu derece yksee kamayan ve Ferten Ara kadar mevcdat ayine eklinde
grmeyen adama, Kulak ver, herkesten Kelmullah iitirsin desen,
manen Artan Fere sukut eder gibi hakikate aykr batl tasavvurlara giriftar olur<75
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 575
zannediyorlar. Halbuki en geni cadde, sahabe, tabiin ve asfiyann caddesidir. Varlklarn sabit birer hakikati vardr hkm, onlarn en kapsaml
kaideleridir. Onun benzeri hibir ey yoktur 78 mealindeki yet-i kerime
gereince, Cenb- Hakkn hibir eyle benzerlii yoktur. O, yer kaplamaktan ve ksmlara ayrlmaktan mnezzehtir. Cenb- Allahn mevcdtla
alakas var mdr, varsa ne ekildedir? diye insann aklna gelen bir soruya
Bedizzaman u ekilde cevap verir:
Cenb- Hakkn mevcudatla alkas, hlkyettir. Ehl-i vahdetlvcudun dedikleri gibi; mevcudat, evham ve hayalt deil. Grnen eya
dahi, Cenb- Hakkn srdr. Heme Ost deil, Heme ez Osttur. Yani
Her ey O deil, belki Her ey Ondandr. nki hadisat, ayn- kadm
olamaz.79
Bedizzaman burada, meselenin daha iyi anlalmas iin iki temsil zerinden aklama yapar. Bunlardan birincisi padiah misalidir:
Mesela bir padiah var. O padiahn hkim-i dil ismiyle bir adliye dairesi var ki, o ismin cilvesini gsteriyor. Bir ismi de halifedir. Bir meihat ve
bir ilmiye dairesi, o ismin mazhardr. Bir de kumandan- azam ismi var.
O isim ile askeri dairelerde faaliyet gsterir. Ordu, o ismin mazhardr. Biri
kp dese ki: O padiah, yalnz hakim-i adildir; devair-i adliyeden baka
daire yok. O vakit bil-mecburiye, adliye memurlar iinde, hakiki deil
itibari bir surette, meihat dairesindeki ulemann evsafn ve ahvalini onlara tatbik edip, zll ve hayal bir tarzda, hakiki adliye iinde tebe ve zll bir
meihat dairesi tasavvur edilir<
<te u halde, padiahn hakiki ismi ve hakiki hakimiyeti, hakim-i adil
ve adliyedeki hakimiyettir. Halife, kumandan- azam, sultan gibi isimleri
hakiki deiller, itibaridirler. Halbuki padiahlk mahiyeti ve saltanat hakikati, btn isimleri hakiki olarak iktiza eder.
Hakiki isimler ise, hakiki daireleri istiyor ve iktiza ediyorlar. te saltanat-
ulhiyet, Rahman, Rezzak, Vehhab, Hallak, Faal, Kerim, Rahim gibi pek
ok esma-i mukaddeseyi hakiki olarak iktiza ediyor. O hakiki esma dahi,
hakiki ayineleri iktiza ediyorlar<80
78
79
80
r, 42/11.
Bedizzaman, Mektbt, s. 85.
Ayn eser, s. 85.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
re eyay kendi iinde ihtiva eyler; kendine mahsus misali bir menzil
hkmndedir. te imdi iki adam o menzile girse; birisi bir tek ayineye
bakar, der ki: Her ey bunun iindedir. Baka ayineleri ve ayinelerin ilerindeki suretleri iittii vakit, mesmuatn o tek ayinedeki iki derece glge olmu, hakikati klm, tegayyr etmi o ayinenin kk bir kesinde tatbik eder. Hem der: Ben yle gryorum, yle ise hakikat byledir. Dier adam ona der ki: Evet sen gryorsun< Grdn haktr;
fakat vakide ve nefslemirde hakikatin hakiki sureti yle deil. Senin
dikkat ettiin ayine gibi baka ayineler var; grdn kadar kck,
glgenin glgesi deiller.81
te Esm-i lhiyenin her biri, ayr ayr birer ayine ister. Hem mesela;
Rahman, Rezzak hakikatli, asl olduklar iin, kendilerine lyk, rzka ve
merhamete muhta mevcudat ister. Rahman nasl hakiki bir dnyada rzka
muhta hakikatli z-ruhlar isterse; Rahim de, yle hakiki bir cenneti ister.
Eer yalnz Mevcud, Vacibl-Vcud ve Vhid-i Ehad isimleri hakiki tutulup teki isimler onlarn iine glge olmak haysiyetiyle alnsa, o esmaya
kar bir hakszlk hkmne geer.82
Bu aklamalardan sonra Bedizzaman u sonuca ular: te u srdandr ki; en byk cadde, elbette velyet-i kbra sahipleri olan sahabe, asfiya,
tabin, Ehl-i Beyt imamlar ve mctehid imamlarn caddesidir. nk onlar,
dorudan doruya Kurann birinci tabaka akirtleridir.83
8. Vahdet-i Vcud ile Vcdiyye84 (Panteizm) Arasndaki Farklar
Vahdet-i Vcud ile Panteizm ayn eyler olmadn ve aralarnda ok nemli farklar bulunduunu syleyen Bedizzaman, Vahdetl-vcudu nasl
gryorsun? eklindeki bir soruya verdii cevapta bu konuyu ele almtr.
Bedizzaman, nce vahdet-i vcudu tarif ederek yle der:
Tevhidde istiraktr ve nazara smayan bir tevhid-i zevkidir. Esasen
tevhid-i rubbiyet ve tevhid-i ulhiyetten sonra tevhidde zevken iddet-i
istirak, vahdet-i kudret, yani Mkevvenatta Allahtan baka messir
yoktur, sonra vahdet-i idare, sonra vahdet-hud, sonra vahdetlvcud, sonra yalnz bir vcudu, sonra yalnz bir mevcudu grnceye
81
82
83
84
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 577
Grld gibi Bedizzaman, mutasavvflarn vahdet-i vcud anlaynn, panteistlerin ve zayf inanl baz felsefecilerin grlerinden tamamen farkl ve zdd olduunu belirtmektedir.
Panteistlerin, varln birlii hakkndaki grleri, vahdet-i vcdu bir
para andrr mahiyette gzktnden, bu durum, slm limlerini vahdeti vcd dncesine kar dikkatli olmaya ve tavr almaya sevk etmitir. Bu
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
nedenle onlar, Hakkn eyadan tenzih edilmesi iin akl deliller ortaya
koymaya mecbur olmulardr.85
Netice olarak, birbirine benzer gibi grnmesine ramen bu iki nazariye
arasnda ok nemli baz temel farklar bulunmaktadr. fade tarzlarndaki
benzerlikten dolay bazen birbiriyle kartrlsa da, vahdet-i vcd ile panteizm arasndaki farklar belirgindir. Terimler arasndaki bu aynlk, birok
aratrmacy yanltm ve iinden klmaz yanl aklama ve yorumlara
neden olmutur.86
Sonu
Tasavvuf; Allahtan baka tm varlklarla gnlden ilgi ve ilikiyi kesmek,
Kitap ve Snnete tam bir ballkla Allah'n rzasna ulamay amalamak ve
bu yce makama ermek iin kt huy ve davranlar terk ederek vlm
yksek ahlka brnmek ve Allah'n iradesine tam teslim olmaktr. Daha
ksa bir ifadeyle tasavvufu, dinin derun/i boyutu eklinde tanmlayabiliriz.
Tasavvuf yalnzca slma zg bir terim olmasna karn, dier semav
85
86
Vahdet-i vcd ile panteizm arasndaki farklar iin bk. Mustafa Tahral, Fussul-Hikem,
erhi ve Vahdet-i Vcd le Alkal Baz Meseleler, Avni Konuk, Fuss erhi iinde, c. I,
ss. LXI-LXIV; Ferid Kam, age, ss. 55-64; ayn mellif, Vahdet-i Vcd, (Bu kitap, bir nceki
eserin baka bir neridir) sad. Ethem Cebeciolu, Ankara 1994, ss. 51-61; . Fenni Erturul,
Vahdet-i Vcd ve bn Arab, s. 65 vd.; H. Ziya lken, slm Felsefesi, s. 242 vd.; Seluk
Eraydn, Tasavvuf ve Tarikatlar, ss. 250-252; M. Erol Kl, Muhyiddin bnl- Arabde Varlk
ve Mertebeleri, s. 126 vd.; S. Hayri Bolay, Trkiyede Ruhu ve Maddeci Grn Mcadelesi,
ss. 185-190. smail Hakk Bursev, Hak ehli sfiyyenin mezheb-i vcdiyye zere olmakla sulanmasn, yanl bir anlama olarak deerlendirir. Muhakkak ki, Allah btn
lemlerden mnezzehtir (l-i mrn, 3/97) yeti srrnca, sflerin Hak ile halk arasnda bir
irtibat kurmadklar halde nasl olup da vcdiyye mezhebinden saylacaklar sorusunu
sorar. Ona gre burada Allah Telnn lemlerin Rabbi olmas hasebiyle onunla halk
arasnda, olsa olsa sultan ile raiyyet arasndaki iliki gibi bir balant olur. Raiyyet demek,
sultnn saltanat demektir. Saltanat ise mertebedir. Binenaleyh, mertebenin tibrnn
olmay, sultnn vcdunun ve raiyyetin olmamasn gerektirmez. (Bk. Bursev,
Kitbn-Netce, c. II, s. 332) Ferid Kam da, kinat kitabnda bulunan her kelimeden ayr
ayr anlamlar karp, kelimelerin btnnden bir mn elde edemeyen baz dnrlerin, aynda kevn ile aklanan vcdu (varl), vahdet ehlinin bu kelimeye verdii br
mn ile kartrarak, onlarn irfan mesleine Vucdiyye adn verdiklerini sylemektedir.
Bylece bu kimseler, vahdet ehline yaptklar satamalarla insaf llerinden olduka
uzaklamlardr. Halbuki vahdet ehli, Cenb- Hakk grm, grdn vcddan
baka bir kelimeyle ifade edememi; kesret ehli (zhir ulems) ise sflerin vcd tabirinden, aynda aklanan mny kastettiklerini zannederek, onu bir trl Cenb-
Hakkn nna lyk grememilerdir. Bk. Ferid Kam, Vahdet-i Vcd ve Panteizm, ss. 107108.
Bk. Ethem Cebeciolu, Some Reasons For The Inability of Layman To Understand
Sufism, Tasavvuf, sy. 1, Ankara 1999, ss. 9-27.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 579
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23
Bedizzaman Said Nursinin Muhyiddin bnl-Arab ve Vahdet-i Vcud Hakkndaki Dnceleri | 581
---------, slmda Varlk Dncesi, ev. brahim Kaln, nsan Yay. stanbul 1995.
Kam, Ferid - Ayn, M. Ali, bn Arabde Varlk Dncesi, stanbul 1992
---------, Vahdet-i Vcd, sad. Ethem Cebeciolu, Ankara 1994.
el-Kn, Abdurrezzak, Mucemu stlhtis-sfiyye, Kahire 1992.
Kelbz, Eb Bekr Muhammed, et-Taarruf, Dmak, 1986; et- Taarruf, haz. Sleyman Uluda,
stanbul 1992.
Kl, M. Erol, Muhyiddin bnul-Arabde Varlk ve Mertebeleri, stanbul 1995.
Kitap, Zekeriya, Bedizzaman Said Nursi ve Anadolu man Hareketi, Kuzucular Ofset, Konya
1998.
Konev, Sadreddin, Vahdet-i Vcd ve Esaslar, terc. Ekrem Demirli, z Yay., stanbul 2002.
Konuk, A. Avni, Fussul-Hikem Tercme ve erhi, stanbul 1988.
el-Kueyr, Abdlkerim, er-Risle, Beyrut 1990; terc. Sleyman Uluda, (Tasavvuf lmine Dair
Kueyr Rislesi), stanbul 1991.
Mardin, erif, Bedizzaman Said Nursi Olay, Modern Trkiyede Din ve Toplumsal Deiim, ev.
Metin ulhaolu, letiim, stanbul 1992.
el-Muhsib, Hris b. Esed, er-Riye l Hukukllah, (Tah. Abdlhalim Mahmud), Kahire 1990; erRiye (Nefs Muhasebesinin Temelleri), ev. ahin Filiz-Hlya Kk, nsan Yay. stanbul
1998.
Mrsel, Safa, Bedizzaman Said Nurs ve Devlet Felsefesi, Yeni Asya Yaynlar, stanbul 1980.
en-Nesef, Azzddin, nsan- kmil, terc. Mehmet Kanar, stanbul 1990.
Nursi, Bedizzaman Said, Mektbt, Yeni Asya Ner., 1994 (Printed in Germany).
---------, Lemalar, Yeni Asya Neriyat, 1994 (Printed in Germany).
---------, ualar, Yeni Asya Neriyat, 1994 (Printed in Germany).
---------, ratl-cz, Yeni Asya Neriyat, 1994 (Printed in Germany).
---------, Kaynakl ndeksli Risale-i Nur Klliyat(1-2 cilt), Nesil Basm-Yayn, stanbul 1996.
Sud el-Hakm, el-Mucemus-Sfi, Beyrut 1981.
es-Shreverd, Avrifl-Marif (Avrif), terc. Hasan Kmil Ylmaz-rfan Gndz, (Tasavvufun
Esaslar), stanbul 1990.
ahiner, Necmettin, Bilinmeyen Taraflaryla Bedizzaman Said Nurs, Yeni Asya Yay., stanbul
1991.
et-Ts, Eb Nasr Serrc, el-Lma, terc. H. Kmil Ylmaz, (slm Tasavvufu), stanbul 1996.
Uluda, Sleyman, Tasavvuf Terimleri Szl, Marifet Yay. stanbul 1991.
Yaar, Selahattin, Bedizzaman Kimdir?, Genlik Yay., stanbul 1994.
Yazr, Elmall M. Hamdi, Hak Dini Kuran Dili, (I-X), stanbul 1992.
Tasavvuf | lm ve Akademik Aratrma Dergisi (bnl-Arab zel Says-2), yl: 10 [2009], say: 23