You are on page 1of 156

YAKUP KADR KARAOSMANOLU

YAYINA HAZIRLAYAN: Atilla zkrml


YAKUP KADR KARAOSMANOLU
HAYATI
Yakup Kadri, 17. yzyln sonlarndan balayarak Saruhan
Vilayeti denilen Aydn ve Manisa blgesinde hkm srm Karaosmanolu
slalesindendir. Msr'da brahim Paa konana yerleen ve orada kbal
Hanmla evlenen Kadri Beyin oludur. 27 Mart 1889'da Kahire'de dodu.
brahim Paa'nn lm zerine alt yandayken ailesi ile birlikte
Manisa'ya geldi. lkrenimine Fevziye Mekteb-i ptidaisinde balad.
ki yl sonra da zmir idadisine gnderildi (1903). ahabettin Sleyman'la
arkadal buradan gelir. Ama renimini tamamlayamaz. Babas daha o
renime balamadan lm, kbal Hanmn satlacak mcevherleri kalmamtr.
Aile yeniden Msr'a dnnce skenderiye'deki Freres'ler Fansz
okuluna girdi. Burada bir yl okudu. dadi zlemi onu zmir'e ektiyse de,
tatilini geirmek zere geldii Msr'da (1906) Jn Trk'lerle tant.
zmir'e dnmekten vazgeti. Snava yeniden girdii
Freres'ler okulunda iki yl sonra bakaloryasn vererek ortarenimini
tamamlad.
1908'de ailece yurda dndler. stanbul'a yerletiler. Yakup
Kadri Mekteb-i Hukuk'a girdi. Ama bitirmeden, nc snftan ayrld. Bu
arada bsen'den esinlenerek yazd Nirvana adl tek perdelik oyunu
yaymlanm; arkada ahabettin Sleyman'n araclyla Fecr-i Ati
topluluuna katlmtr. Bir yandan Fecr-i Aticilere
ynelik eletirilere cevap vermekte, bir yandan da Servet-i Fnun'da kk
hikayeler yaymlamaktadr. Mensur iirleri de bu ilk dneminin rnleridir.
1912'de tberkloza yakalandn renir. Ama ancak 1916'da
tedavi iin svire'ye gidebilecek, buuk yl orada kalacaktr.
Bektailikle ilgisi de bu yllarda, svire'ye gitmeden ncedir. O
sralar Paris'ten yeni dnm olan Yahya Kemal'in de etkisiyle Yunan ve
Latin kaynaklarna dayal yeni bir sanat anlayn savunmaya balamt.
Ayrca Dou mitolojisiyle de ilgileniyor, bir mistisizme yneliyordu. Bu
eilim onu Bektai tekkesine itti. Nur Baba romann yazd gzlemlerinden
yararlanarak. Ama hem karlaaca tepkiler, hem svire'ye gidii romann
yaynlanmasn engelledi.
1913'te ilk hikaye kitabn karr: Bir Serencam. Ama nce Balkan,
ardndan da 1.Dnya Savalar, bu savalarla gelen ykm,
Yakup Kadri'de bir deiime yol aacak, sanatn ahsi ve muhterem olduu
dncesinden yava yava uzaklaacaktr. Mondros
Antlamasndan sonra onu kdam yazar olarak grrz (1919).
Gncel olaylar izleyen, Kurtulu Sava'n destekleyen bir gazetecidir
artk. Hikayeleri de Milli Mcadele ile ilgilidir. Daha
sonra o gnlerin rn olan makalelerini Ergenekon'da toplayacaktr.
1921'de Ankara'nn ars zerine Anadolu'ya geti. Grevli
olarak Ktahya, Simav, Gediz, Eskiehir, Sakarya yrelerini dolat. nce
Mardin (1923-31), sonra Manisa milletvekili oldu (1931-34).
Evlilii de bu dnemdedir. Mutasarrf Asaf Bey'in kz, Burhan Asaf
Belge'nin kzkardei Leman Hanmla evlenmi (11 Ekim 1923); yine bu dnemde

Kiralk Konak, Nur Baba adl romanlarn yaymlam. Cumhuriyet ve


Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde makaleler
yazm (1923-25), tedavi iin ikinci kez gittii (1926) svire'den
Alp Dalarndan balyla izlenimlerini kaleme almtr. 1932 yl ise
Yakup Kadri iin ayr bir nem tar. Vedat Nedim Tr, Burhan Asaf Belge,
smail Hsrev Tkin ve evket Sreyya Aydemir'le birlikte Kadro dergisini
karrlar. Byk yank uyandran ve tartmalara yol aan roman Yaban da
ayn yl yaymlanr.
Balangta ilgiyle karlanan Kadro'da savunulan dnceler
zararl bulunarak derginin imtiyaz sahibi Yakup Kadri Tiran
eliliine atannca (1934) dergi de kapanr. Bunu Prag (1935), La Haye
(1939), Bern (1942) elilikleri izler. Tahran eliliinden sonra
(1949-51) emekli oluncaya kadar kalaca Bern eliliine yeniden
getirilecektir. Zoraki Diplomat adl anlar bu yllarn rndr.
1955'te emekli olunca yurda dnerek eitli dergi ve gazetelerde
yazlarn srdrd. 27 Mays'tan sonra Kurucu Meclis yeliine
seildi. 1961'de Manisa milletvekili oldu. 1957'de de Ulus
gazetesinin bayazarln yklenmiti. 1962'de Atatrk ilkelerine ters
dldn ileri srerek CHP'den istifa etti. 1965'ten sonra ise politikadan
ekildi. Son grevi Anadolu Ajans Ynetim Kurulu Bakanlyd. 13 Aralk
1974'te Ankara'da ld. stanbul'da, Beikta'ta Yahya Efendi mezarlnda
annesinin yannda yatmaktadr.
:::::::::::::
ESERLER
Hikaye: Bir Serencam (1913), Rahmet (1923), Milli Sava Hikayeleri (1947).
Roman: Kiralk Konak (1922), Nur Baba (1922), Hkm Gecesi
(1927), Sodom ve Gomore (1928), Yaban (1932), Ankara (1934), Bir
Srgn (1937), Panorama (2 cilt, 1953-54), Hep O ark (1956).
Mensur iirler: Erenlerin Bandan (1922), Okun Ucundan (1940).
An: Zoraki Diplomat (1955), Anamn Kitab (1957), Vatan Yolunda
(1958), Politikada 45 Yl (1968), Genlik ve Edebiyat Hatralar (1969).
Monografi: Ahmet Haim (1934), Atatrk (1946).
eitli Makaleleri: zmir'den Bursa'ya (H. Edip, F. Rfk, M. Asm
ile, 1922), Kadnlk ve Kadnlarmz (1923), Seme Yazlar (F. Rfk,
R. Eref ile, 1928), Ergenekon (2 cilt, 1929), Alp Dalarndan ve
Miss Chalfrin'in Albmnden (1942).
Tiyatro Eserleri: Nirvana (1909), Veda (1909), Saanak (1929),
Maara (1934).
:::::::::::::
YABAN ZERNE
Yaban gerek Yakup Kadri'nin romanlar iinde, gerekse Trk
Edebiyat tarihi asndan ayr bir nem tar. Yaymland yldan
bu yana da en ok tartlan, yazarn lmezletiren romanlarn banda

gelir. Bu, hem Trkiye tarihinin belli bir dnemine tanklk


etmesinden, hem de bir tez roman olmasndandr. Nitekim, ne zaman halk-aydn
kopukluundan sz edilse akla hemen Yaban gelecektir.
1932'de yaymlandnda, Nabizade Nazm'n Karabibik'i (1890)
ile Ebubekir Hazm Tepeyran'n Kk Paa'sndan (1910) sonra
kyl ve kyly konu alan, dnemin gerekilik anlayna uygun
nc romandr. Ama ilk ikisinden farkl olarak konuyu tarihsel
ve toplumsal bir sorun biiminde gndeme getirir. Bandan beri
Kurtulu Sava'n destekleyen, saygnln koruyan, romancln
kantlam bir yazarn rn olduu iin vgyle karlanr. Getirdii
eletirideki doruluk vurgulanr. Ama ok gemeden Trk kylsn yanl
tantt, gerekleri arptt ne srlecektir. Bu yarg aradan on yl
getikten sonra geersizleir. Yaban 1942'de alan CHP Roman Mkafat'nda,
yaymlandktan on yl sonra Sinekli Bakkal'n ardndan ikinci gelir.
Yaban'n, Yakup Kadri'nin romanclnda kye, kylye ynelik tek
eseri olduu sylenir. Konusu asndan dnldnde
belki dorudur bu yarg. Ama Yaban' sanatnn romanlarnn oluturduu
btnden ayr dnmek zordur. Niyazi Ak, romanlar zerinde dururken,
-Bata, eserini bir cemiyetin panoramas saydracak genilik gelir- der ki,
bu dncesi dorudur. Yine Ak'nn syleyiiyle, -Romanlarndan ikisine
verdigi Panorama ad, Panoramalardan nce yazlanlar da iine alacak kadar
mulldr. Bir Srgn, Kiralk Konak, Nur Baba, Hkm Gecesi, Sodom ve
Gomore, Yaban ve Ankara, cemiyetimizin son yetmi ksur yllk hayatna dair
yazlm geni bir Panorama'nn paralar saylabilir.
Yaban'da zaman olarak 1.Dnya Sava'nn bitiminden Sakarya zaferinin
kazanlna kadar olan sre alnr. Savata bir kolunu
kaybetmi htiyat Zabiti Ahmet Celal'in kiiliinde tanrz yenilgiyi.
Mekansa, ad verilmemekle birlikte, -Haymana ovasnn ortasnda, Porsuk ay
dolaylarnda bir kydr. Anlatm biimi olarak da
an tr seilmitir.
Bu saptama, Yaban'a aklayc ipularn getirir. Milli Mcadeleyi konu
alan romanda, kyn ve kylnn durumu, Kurtulu
Sava'ndaki tavr Ahmet Celal'in gzyle verilir. Yine onun kyllerle
ilikisi halk aydn kopukluu biiminde belirir.
Kyllere gre bir yabandr Ahmet Celal. Konumas, tavrlar, giyimi,
dnceleri, duyarlyla onlarn dnyalarnn dndadr. Kafasndaki,
benliindeki aclardan kurtulmak iin eski neferi
Mehmet Ali'nin kyne gelmi, kyllerin arasna kararak, kendini doaya
brakarak yenilenmeyi ummutur. Ama ok gemeden yabanlnn bir yazg
olduunu farkeder: Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip
imek, onlar gibi oturup kalkmak, onlarn diliyle konumak... Haydi bunlarn
hepsini yapaym. Fakat onlar gibi nasl dnebilirim? Nasl onlar gibi
hissedebilirim? Soru budur ite: D cephem deimi neye yarar? Sorun da
u: Ben asl bu topran mal olmayan ve hepsi dardan gelen maddeler ve
unsurlarla yurula yurula adeta snai, adeta kimyevi bir ey halini
almm. Bylece toplumsal bir boyuta yerletirir konuyu Yakup
Kadri. Tarihsel oluumu asndan Trkiye'nin aydn snf'dr
yarglad. Ahmet Celal, salt bir roman kahraman deil, bir prototiptir.
Sonunda dayanamaz, roman tekniine gre yaplmamas icabeden tiradlardan
birine balar.
Yakup Kadri, Yaban'la gerekd, bir d lkesi grnmndeki ky

edebiyatn ykmtr. irkin, ksr bir doa, pis bir evre; illetli, sakat
insanlar, cehalet, kr inanlar, igdlerin yn verdii
bir yaama biimi... izilen tablonun renkleri bunlardr. Sava sanki bu
insanlarn dnda olup bitmektedir. Askere arlma korkusu dnda
ilgilenmezler savala. Milli Mcadele'ye kar kyllerin tavryla Ahmet
Celal'in tavr birbirinin tam kartdr. Bozgundan sonra geri ekilen
dman askerlerinin yaptklar zulm bile tepkiye yol amaz. Tevekklle
kabullenilir. Bir kolunu onlar iin veren Ahmet Celal ise deliye dnecektir.
Ama onu acya salan bu durum kendi eseridir. Anadolu halkn, hayvani
duygularn, cehaletin ve yoksulluun ve ktln elinde brakmtr.
Ne ektin ki, ne bieceksin? diye sorar Ahmet Celal Trk aydnna.
Romann bir baka blmnde, Ahmet Celal'in eski neferi Mehmet Ali'den sz
edilirken sorun daha kapsaml bir biimde konulacaktr. Burada Yakup Kadri'nin
kiilerini ele alnn doruluu zerinde de durmak gerekir. nsann
evreyle ilikisinin nemini kavram bir romancdr karmzdaki. Ahmet
Celal, kye geldikleri gnden beri baka bir Mehmet Ali'nin varlyla
tanr. Eski neferi deildir bu. Asker olmazdan nceki haline dnmtr
Mehmet Ali.
Ona gre geriye doru bir gelimedir sz konusu olan. Bu gzlem
Ahmet Celal'i u doruyu saptamaya gtrecektir: Talim, terbiye,
iyi misal, bunlarn hepsi geici eylerdir. Ve evre deitirmedike,
insann gelimesine imkan yoktur. Bu kk mlahazadan Trkiye'deki yenilik
ve garplk hareketlerinin, neden baarszla urad sorununa kadar
kabiliriz. Bu dnce yukardaki alntlarla birletirilirse, Yaban'da
ilenen tezin yzeysel bir halk-aydn atmas olmad, romancnn bu
atmaya, bu kopuklua yol aan temeldeki soruna dikkati ektii grlr.
Yalnz biimsel gibi grnen, ama aslnda Yakup Kadri'nin dncelerindeki
geliimi gsteren bir ayrntdan da sz etmem gerek.
lk basklarda, yukarda altn izdiim deitirmek kelimesi,
deimeyince biimindedir. Cmle tpks tpkna yle: Ve muhit
deimeyince, ferdin deimesine imkan yoktur. Burada evrenin,
ok ak olmasa da, kiinin iradesi dnda deimesi sz konusudur. Oysa
ikinci cmlede, sonradan yaplan bir degiiklikle, deime olgusu kiinin
iradesine balanmtr.
Yaban'n, dneminin gerekilik anlayna uygun bir roman olduunu
sylemitik. Bu gerekiliin, Zola ve Balzac etkisi tad,
giderek Yakup Kadri'nin, Toprak ve Kyller romanlarndan esinlendii de
ne srlmtr. Gerekten de Yaban'la sz konusu romanlar arasnda kimi
benzerlikler bulmak mmkndr. Yaban'n zellikle kyl kiilerinin
sergileniinde natralizmin izleri de grlr. Ama bu, birok roman iin de
ne srlebilecek teknik bir ayrntdr. Roman yazarnn eitimine, dnce
birikimine baldr, giderek kltrel bir ortamn sonucudur. Byle olduu
iin de doaldr. nemli olan romanda kullanlan malzeme ve malzemeyle
verilen biimdir. Konuya bu adan baklrsa, Yaban'n yerli ve ulusal
nitelikler tad grlr. Psikolojiye girildii zaman bile evrensel
boyutlara ulald sylenemez. Yaban'n eskimeyiinin, okunurluluunun
srr da buradadr. Ky ve kyly anlatan ilk gereki
Trk romanlarndan biri olarak deil, ilk yerli romanlardan biri
olarak nem tar.
Bunda gzlemin ve gzlenen gerek zerinde kafa yoruun pay
byktr. Biliyoruz ki, Yaban, yazarnn 1921'de kt bir gezinin
rndr. Ayrca romann sonuna eklediimiz yazlarda da grlecei gibi

(zellikle Niyazi Ak) dnsel bir hazrln sonucudur.


Bu kadar da deil. Yakup Kadri kiilerini verirken kaba bir
tasvire girmez. Ayrntlar titizlikle seilmi, anlatlan kiiyi yanstacak
en tipik izgiler kalnlatrlmtr. Kiilerinin d grnmyle ilgili
ayrntlardan ok, kiiliklerinin, benliklerinin da vurumu olan
davranlar belirginletirilmitir.
Romann, Ahmet Celal'in anlar biiminde yazlm olmas, zbiim uyumunda
baary salar. Konuan Yakup Kadri'dir, biliriz.
Ama Ahmet Celal adnn ardna gizlenmesi anlatm biiminden dolay batmaz.
Tersine iini kolaylatrr bile. Bir yaban'n gzlemleri, izlenimleri,
dnceleri, duyulardr bunlar. Elbette blk prk olacaklardr. Ama bu
paralarla yava yava bir btn oluturulduu grlr. Yalnz Ahmet Celal'in
kyllerce yaban saylnn nedenlerini deil, onun kendisinin yabanlnn
bilincine var srecini ve kyn, kylnn durumunu da buluruz bu btnde.
Yaban meziyetleri kusurlarndan ok olan bir romandr. stelik bu kusurlar,
yazarnda olduu kadar yazld dnemde de aranmaldr.
Bu ksa nsz, Yaban zerine bir inceleme ya da eletiri olmaktan ok bir
sunu niteliini tayor. Yazar artk yaamayan, Trk edebiyatnn
klasiklemi bir eserini okurken nesnel ipularn vermeyi amalayan bir
sunu. Dolaysyla, metni basma hazrlarken ve
bu yeni basmda bulunan eklerle ilgili ksa bir aklama da yapmak
gerekecek. stelik Yaban, Yakup Kadri Karaosmanolu'nun Btn Eserleri
dizisinin ilki olduuna gre, bir bakma zorunlu bu.
Elinizdeki kitap Yaban'n on birinci basm oluyor. Yakup
Kadri salnda romann dilini sadeletirmi. Yaptm karlatrmaya gre
bu sadeletirmede eski kelimelerin yerine dorudan yeni
karlklar konulmu. Ya da daha anlalrlar. Somut birka rnek
sralayalm: halihamur-hair neir, emare-belirti, hrzcan-drt
gzle, levs-pislik, istihale-deime, hassa-duygu, inhina-kvrm, v.b.
Ama yazarn metni sadeletirirken slup kaygsndan syrlamad da
grlyor. yle de syleyebiliriz bunu: Motamot bir deitirme deil Yakup
Kadri'nin yapt. Sz gelimi, bugn de anlalabilecek hakikat kelimesini
gerek olarak deitiriyor da, intikal etmek, tecerrt gibi birok kelimeye
dokunmayabiliyor. Bunu, cmle yapsn bozmamak dncesine balayabildiimiz
gibi, eski kelimenin tad anlamn nansn verememek kaygsna da balayabiliriz.
Ayrca, yine diyelim hakikat kelimesinin bir yerde deitirilmiken, baka
bir yerde olduu gibi brakldn da gryoruz. te bunu aklamak g.
Sadeletirmeden te, zerinde durulmas gereken olumlu bir
tavr daha var Yakup Kadri'nin. Bilindii gibi birok romanlarnda
Bat kaynakl dediimiz kelimeleri bolca kullanr yazar. Yaban'n
ilk basmlarnda da rastlyoruz bu kelimelere. Ama daha sonra Yakup Kadri'nin
bu kelimelerin yerine Trkesini kullandn gryoruz. Hepsini deilse
bile, eer zel bir anlam tamyorsa, byk bir blmn deitiriyor yazar.
Yine birka rnek verelim: klovn-soytar, bas relief-kabartma, peplos
- entari, kask-kasket, trofe-elenk gibi.
te yandan, ok az olmakla birlikte, kimi cmleleri degitirdiini de
gryoruz. Bunu ya cmledeki eski kelimelerin zorlamas
sonucu yapyor, ya syleyite yalnl salamak iin ya da daha nce bir
rneini verdiim gibi farkl bir dnn etkisiyle. te rnekler:
Bu ayrla maher gn bile kar etmedi. (5. bas., s. 90).

Bu ayrlk bizi maher gnnde bile bir araya toplayamad.


Byle bir hadise, btn tarihi mukadderata ve bu mukadderatn konularna
zt bir ey olur. (5. bas., s. 136).
Byle bir olay, tarihi olaylar mantna zt bir ey olur.
Varsn, iini uydursunlar, kaps kapal evlerinde, ydklar
zahireleri yiyip doysunlar. Varsn, iini uydurmayan bu perian, plak ve
biare kalabalk alktan kvrana kvrana lsn. (5. bas., s. 159).
Varsn iini uydursunlar. Varsn, bu perian, plak ve biare
kalabalk da alktan kvrana kvrana lsn.
Sonra bu basit bandajn stne i gmleini indirdi ve demin
karp attm ceketimle srtm rtt. (5: bas., s. 165).
Sonra kardm ceketimle srtm rtt.
Romann sonuna eklediim yazlara gelince... Yaban zerine
yazlm yazlardan semeyi yaparken, yaymland gnden bu yana romann
uyandrd yanklar, nasl deerlendirildiini gstermeyi amaladm.
Birinci (1932) ve ikinci basmlardan (1942) sonra yazlanlar, dneminde
nasl karlandn gstermeleri asndan ayr bir nem tayorlard. Bu
nedenle o yazlardan daha uzun alntlar yaptm. 1960 sonras deerlendirmelerde
ise Yaban'a ncekilerin tersine, edebiyatn lleriyle yanalyordu.
stelik birka dnda salt Yaban' konu alan yaz ya da incelemeler
deillerdi bunlar. Daha ksa alntlarla deerlendirmenin genel bir grnm
verilebiliyordu.
Son sz olarak, Yaban'n bu yeni basmyla iimin bitmediini,
gelecek basmlarda eksikleri tamamlayarak daha iyiye gideceimize inandm
belirtmeliyim. (5 Ocak 1977)
:::::::::::::
ON KNC BASKI N
Yaban'n on birinci basks, umulann stnde bir ilgi grerek
ksa srede tkendi. Bu ilgide, basnda vgyle karlanmasnn etkisi
bykt. kan yazlar on ikinci baskya ekleyerek kendimize
vnme pay karacak deiliz. Ama bizi destekleyenlere teekkr
borlu olduumuzu da belirtelim.
Yalnz Oktay Akbal'n, bu giriiminin somut hedeflerini belirleyen ve
btn yazarlarca paylalan u yarglarn anmamak olanaksz: Edebiyatmzn
nl yaptlarn tantc nszlerle, geni aklamalarla, notlarla, daha
nce yazlm yazlarla birlikte yaynlamal... Byle incelemeli basklar
artk yapmak gerek. Deerli aratrmaclar, inceleyiciler byle olanaklara kavuturulursa
yetiebilirler. Yaynevleri edebiyatmzn klasiklemi yaptlarn diziler
halinde basmal, yetien kuaklara sunmaldrlar. Bu hem bir grev,
hem de kazanl bir itir. Benim gibi, bu roman daha 1938'lerde
okumu bir kii bile byle eletirili basklardan yararlanrsa, bugnn
genleri daha fazla yararlanacaklardr. Edebiyatmzda, edebiyat tarihimizde
her eyi yerli yerine koymak, gerek yarglara varmak iin bu tr yaptlara
gereksinme var. (Cumhuriyet, 12.3.1977).

Altn izdiim satrlar bir gerei vurguluyor: Trk edebiyatnn bir


btn olduu, yeterince deerlendirilmedii gereini...
Kendi payma, Trk edebiyat tarihine birbirinin tam tersi nyarglarla
eilindii kanm koruyor, dorulara ulamann ana koulunun nce bu
nyarglardan kurtulmak olduuna inanyorum. Sonu
o nyarglar dorulasa bile... Yaban'la ilgili deerlendirmeler
okunduunda zaman iinde yarglarn ne lde deitii ak seik grlyor,
yeniden gzden geirilmelerinin gereklilii de.
unu da hemen aklamalym: Yakup Kadri Karaosmanolu'nun Btn Eserleri
dizisine neden Yaban'la baladmz, niin yaptlarnn ilk yaymlan
srasn izlemediimiz soruldu hep. Oysa yaptlar arasnda bir seme
yapmamz, birini tekine yelememiz sz konusu deildi. Tkenmi, mevcudu
bulunmayan yaptlardan balamak zorundaydk. Ticari deil, hukuki bir zorunluluktu bu.
Yaban' Nur Baba izledi. Bu yayn mevsiminde sunacamz yaptlarn sras
da yle: Hkm Gecesi, Bir Srgn, Hep O ark ve Zoraki Diplomat.
Yaban'n elinizdeki on ikinci basks bata sayn Leman Karaosmanolu'nun
uyarlar olmak zere dostlarn katklaryla daha eksiksiz sunuluyor.
Trk Edebiyatnda Yaban blmne, 1977'de yaymlanan yazlardan ikisinin
genel yarglar ieren blmleriyle bir ak oturumun zetini ekledim.
Bibliyografya da yeniden gzden geirildi ve eklerle geniletildi. Daha on
birinci baskda, eski basklarla karlatrarak, dizgi yanl olduu
belli, stelik epeyce ok atlamalar saptayp doru bir metin sunmaya
altk. Bu kez romann yeniden okunmas yetti. Yaban'n yanlsz ve
eksiksiz bir metnini verdiimi syleyebilirim bu nedenle.
Yine de amacmz, daha iyiye, daha gzele ulamak... Her baskda bir ey
ekleneceine, en doruya adm adm yaklalacana
inanyoruz. Uyarlara, katklara ak olduumuzu bir kez daha yineleyelim.
(9 Temmuz 1977)
:::::::::::::
ON SEKZNC BASKI N
On ikinci baskdan bu yana yedi yl geti. Bu sre iinde Yaban
on sekizinci baskya ulat. Grd ilgi eksilmedi, artt. Bu ilgide,
romann ders kitaplarnda anlma, rencilere salk verilme yoluyla
okullara girmesinin pay byk kukusuz. Ama Yaban'n salk verilen tek
kitap olmay bir yana, hala tartlan bir roman olduu dnlrse
Yaban'a gsterilen ilginin sreceini sylemek kehanet
saylmaz.
Bu olgu, Yaban'n eskimeyiinin nedeninin yerlilik olduunu
gsteren temel ltlerden biri aslnda. Yerliliin gstergesi de Ahmet
Celal. Tanzimat aydnnn sosyo-psikolojik zelliklerinin uzantlarn
kiiliinde tayan Ahmet Celal... Kendini kurtarc olarak
gren, halk eitmeyi (ya da adam etmeyi) grev edinmi, kafasnda
yaratt gerekle yaanan gerein atmas sonucu yabanlaan
tipik aydn... Bu nedenle ne zaman halk-aydn kopukluu tartlsa
Yaban'n gndeme gelmesi bir rastlant deil. stelik bildiim
kadaryla bu, salt bize zg bir sorunsal. Batllama servenine
bal olarak elbette.
Yaban'n bu on sekizinci basmna, Berna Moran'n Trk Romanna Eletirel

Bir Bak adl yaptnn Yaban' konu edinen blmnden bir para ekledim.
Ayrca, Genel Bibliyografya blm de yeni eklerle geniletildi. Bu konuda
yardmn grdm gen bibliyograf Hatice Aynur'a teekkr borluyum.
Atilla zkrml, 15 Temmuz 1984
:::::::::::::
YABAN'IN KNC BASILII VESLESYLE
Mevcudu oktan tkenmi olan Yaban', bu sefer, yeniden bastrmaa karar
veriimin balca sebebi, gnden gne artan umumi bir istei yerine getirmek
zorunda kalmdr. Byle bir istekle karlamam olsayd Yaban, halkn
huzuruna tekrar kmak lzumunu duymayacakt. Zira, bu eser, yaym meydanna
ilk admlarn att gnlerde ne kadar ok martld ise, son yllarda; o
kadar insafszca hcumlara uram, o kadar ok hrpalanmtr. Eski
Babali mahallesinin ke balarn tutan baz sokak demagoglar onun
aleyhine birtakm suikastlar tertip etmitir ve onu, her gn stnde
dolatklar kaldrmlarn amuruna bulamak istemilerdir.
Bu irkin ve iren macera, yegane kuvveti, yegane meziyeti samimiyetten
ibaret olan bir eserde kafi bir tiksinti ve ekingenlik
uyandrabilirdi. Fakat, Yaban, en geni, en byk rabete, asl, bu
tecavzlerden sonra erdii iin hakimlerin en adaletlisi halkn,
kimden yana olduunu derin bir minnettarlkla hissetti ve ite bu
minnet borcunu demek niyetiyledir ki, bugn tekrar, onun karsna kyor.
Eski Latin airi Horatius, kendi eserlerinden birine yle hitap
eder: Haydi, git; halkn iine kar; artk, sen, benim malm deilsin!..
Her yazar, her sanat, kendi eserine ayn eyi syleyebilir.
Fakat, en ziyade, bir milli heyecann mahsul olan eserlerdir ki,
meydana geldikleri andan itibaren, artk, stlerinde tadklar
isimle btn manevi ilikilerini keserler ve kendi talihlerini
kendileri tayin ederler.
Buna karlk, bir yazarn, kendi eserinden ayrlp ona yabanc
kald da ok vakidir. Ben Yaban'da neler yazm olduumu o kadar
unutmuumdur ki, ona edilen hcumlar esnasnda, ben de baz
kimseler gibi onun masumluundan pheye der gibi olmu ve
ancak, onu, yeni batan, tekrar okuyunca kendi savunmam en ak
satrlar halinde, bizzat kendinde bulmutum.
Mesela, Yaban'a yneltilen balca su, kitabn kyl aleyhtar
bir karakter tamas; kylnn maddi ve manevi sefaletini bir entelektel
azndan tezfiye kalkm olmasdr. Yaban' ikinci defa
gzden geirdikten sonra anlyorum ki, bu, btn manasiyle bir iftiradr.
Zira, romann kahraman olan entelektele, elinizde tuttuunuz u cildin bu
baskda hangi sayfaya rastlayacan bilmediim bir yerinde, bundan yirmi
be yl evvelki kyn hazin bir tablosunu izdikten sonra dedirtmiim ki:
Bunun sebebi, Trk aydn gene, sensin! Bu viran lke ve bu
yoksul insan kitlesi iin ne yaptn? Yllarca onun kann emdikten ve onu bir
posa halinde kat toprak stne attktan sonra, imdi de gelip ondan
tiksinmek hakkn kendinde buluyorsun.
Anadolu halknn bir ruhu vard; nfuz edemedin. Bir kafas

vard; aydnlatamadn. Bir vcudu vard; besleyemedin. stnde yaad bir


toprak vard; iletemedin. Onu, hayvani duygularn, cehaletin, yoksulluun
ve ktln elinde braktn. O, kat toprakla kuru gn arasnda bir yabani
ot gibi bitti. imdi elinde orak, buraya hasada gelmisin! Ne ektin ki, ne
bieceksin?..
Gene Yaban'n birinci sayfasnda kyllerin cahilliinden bahsederken Trk
entelekteli birdenbire kendini toplar ve der ki:
Eer bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat benimdir. Kabahat, ey bu
satrlar heyecanla okuyacak arkada, senindir. Sen
ve ben onlar, yzyllardan beri bu yaln tabiatn gbeinde,
herkesten, her eyden ve her trl yaamak evkinden yoksun
bir avu kazazede halinde brakmz. Alk, hastalk ve kimsesizlik bunlarn
etrafn evirmitir. Ve cehalet denilen zifiri karanlk iinde, ruhlar her
yanndan rtl bir zindanda gibi mahpus kalmtr:
Bir objektif roman tekniine gre, yaplmamas gereken bu eit tiradlarla
Yaban'n hemen her taraf tklm tklm doludur. O
kadar ki, sanat bakmndan, bir tenkitinin, asl hikayeyi blk
prk eden bu feryadms hutbelere itiraz etmesi gerekirdi. Fakat,
Yaban bir objektif roman deildir. Yaban, bir ruh stmasnn, birdenbire
ac ve korkun bir gerekle kar karya gelmi bir uurun,
bir vicdann kard yrek paralayc haykrdr. Ve ben, Orta
Anadolu viraneleri iinde dolarken yreime den odun yann,
bundan yirmi yl evvel yazp nerettiim bir nesirde ilk defa o viraneler
halkna u hitabeyle ifadeye altm:
BARBARLARIN YAKTII KYLER AHALSNE
Bilmem beni hatrlyor musunuz? Ben sizi asla unutmadm.
Zira, kylerinizin viraneleri iinden geerken kadn, erkek, gen ihtiyar,
oluk ocuk hayran, rkek ve mahup ehrelerle, yumuak
yastklarna yaslandmz otomobillerin etrafn aldnz zaman
hayatmn en derin, en byk en yz kzartc utancn duymutum.
Utan ise, kskanlk ve haset gibi unutulmaz, silinmez bir duygudur;
getii yerde ateten izler brakr.
u dakikada sizi ve kylerinizi hep birbirine kartryorum.
Hanginiz daha az sefil idi? Hanginiz daha merhamete laykt? Bilmiyorum;
bildiim bir ey varsa o da, sizin gzleriniz benim
gzlerime dedike, bamn nme eilmesi ve yzmn kzarm olmasdr.
Bunun iin deil midir ki, size hitabettiim u dakikada, hepinize kar
kalbimde kine ve fkeye benzer bir ey duyuyorum ve
tekrar size doru gitmek fikrine alamyorum; sizden korkuyorum.
Bir caninin ldrd adamn cesedinden korktuu gibi sizden korkuyorum.
yandaki ocuklarnzn hayali bile bende cr'et ve cesaret namna
hibir ey brakmyor.
Hatrlyor musunuz, bilmem! Sonbahar mevsiminin serin gnlerinde idi;
hava kah kapanyor, kah alyordu ve bu durmadan deimeler insanda hayata
kar bir gvensizlik uyandryor; sebepsiz bir vesvese, bir endie, bir
byk tehlike hissi gibi rpertiyordu.
Arabamzn iine ne kadar gmlsek, yumuak ve scak esvaplarmza,
rtlerimize ne kadar brnsek, zannediyorduk ki, yolumuzun sonunda bizi
bekleyen ey alk ve plaklktr. te tam bu srada siz o viraneler

iinden, gm neslin cehennemden dnen hortlaklar halinde, bizim nmze


kyor veyahut nmzden kap gidiyordunuz. Bizden niin kayordunuz?
Bize doru niin kouyordunuz? Bizimle sizin aranzda mspet veya menfi bir
ilgi var myd ki, bizden kamak veya bize sokulmak ihtiyacn duyuyordunuz?
Evet, aramzda bir ba, bir ilgi yar myd? Siz benim iin yerin
dibinden km mstehaseler ve biz sizin iin baka bir kreden inmi
mahluklar deil miydik? Sizin, altnda barnacak bir tek damnz, banz
koyacak bir tek yastnz yoktu. Biz ise o kadar byk
arabalar iinde ve en yumuak yataklardan daha yumuak yastklar stnde
idik.
Biraz sonra siz, yangn klleri iinde kavrulmu buday ve arpa tanelerini
toplamaya ve onlar iki ta arasnda tp yemee
giderken, biz, yolun ferahl ve sulak bir yerinde duracaktk ve gneten
daha parlak atallarmzn ucuyla, ezilmi etler, souk brekler ve taze
meyveler yiyecektik ve bunlar yerken esmer harp ekmeini biraz tatsz
bulacak ve geni zamanlarn bize bahettii (daha mkemmel bolluu)
hatrlayacaktk. Bilseniz, biz buna benzemez ne yemekler tattk, ne rahat
yerlerde oturduk, ne ferahl saatler geirdik...
Dnyann baka yerlerinde yle memleketler vardr ki, dzenini periler
kurmu sanlr. Bastmz yere sanki kadifeler denmi
gibidir; teneffs ettiiniz hava insann ban dndren bir kevserdir;
kadnlar iekler ve iekleri kadnlar gibi kokar, orada herkes,
her dakika glmser, her dakika, herkes iin dn bayramdr ve
her oturulan sofra sanki bir hkmdarn sofrasdr. Geceleri, sizi
bekleyen yatak, ku tyndendir. yle ki vcudunuzu iine braktnz
zaman kendinizi gklerde bir buluta yaslanm sanrsnz ve
tavan, banzn stnde yldzl gecelerin kubbesinden daha ssldr:
te, bu altmzda tepinen gururlu, alml araba da oralardan
getirilmi bir srat ve rahat aletidir. Hayat, oralardaki yaaya
gre anlayan vcudumuzun, sizin yaptnz kan arabalarna binmeye
artk tahamml yoktur; nasl ki, bir defack olsun sizin yediiniz
ekmekten yiyemeyiz.
Lakin, o sralarda ki, arabamzn etrafn saryordunuz. Her
biriniz bir baka tavr, bir baka ive ile banzdan geen faciay
anlatyordunuz. rtndnz paavralar arasndan kuru ve esmer kollarnz
uzatyordunuz. Biriniz: te gavurun el uzatt kz budur; atee kaktlard,
ayaklar ktrmdr, diye ah ediyordu.
Bir dieriniz de: Eyvah, eyvah neyim var neyim yok hepsini aldlar, mal,
davar, tohum, oul, koca... hepsini... diye hkryordu
ve bir kadn: Dokuz ocukla bir harabenin iinde rlplak kaldm;
ne yapacam, ne diyeceim? Aman Allahm, aman Allahm! diye
dnyordu. O vakit yemin ederim ki, sizden olmadma, sizi dinlemee
paavralar iinde, yalnayak gelmediime nedamet ediyordum. Gzyalarnz
arkasnda bize kar sezdiim kin ve hntan korktuum iin deil, fakat
felaket ve sefalet karsnda sefahat ve rahat denilen eylerin ne kadar
kaba, ne kadar adi olduunu hissettiim iindir ki, sizin aranza karmak,
sizin aranzda kaybolmak, kendimi sizinle beraber grmek istiyordum; o dakika
zannediyorum ki, hayatn en byk zevki, neesi ve en byk erefi sizin
gibi olmak ve sizin aranza katlmaktr.
O dakikada, Nasral Nebinin ruhundaki btn esrar bana perde perde
beliriyordu; onun; czzamllar neden ptn, sefil ve serserilerle neden

dp kalktn; neden toklar sofrasndan kap alar evresine


sndn, neden dilencilerle beraber gezindiini ve meczuplarn
sohbetini neden aklllarn meclisine tercih ettiini anlyordum. O demiti
ki: Asl mutlu alardr, zira doyunacaklar. Asl mutlu plaklardr, zira
giyinecekler. Asl mutlu zulm grenlerdir, zira adalete kavuacaklar.
Evet, buna inannz! Biz ki tokuz, biz ki giyinmiiz; biz ki adalet
datanlar arasndayz, ruhumuz bin trl gamla doludur! Hi
bilmediiniz, grmediiniz kederler, bizi, Eyyub'un etini kemiren
kurtlar gibi kemiriyor. Bu temiz, rahat ve yumuak rtler altnda
phe, gurur, nahvet ve ihtiras denilen trl trl illetlerle erha
erha kanyan bir derimiz var. Dmann hnc, vaheti sizin stnzden bir
kaza gibi gelip geti; fakat biz o hnc, o vaheti ve o
dman daima iimizde tayoruz. Durmadan yanp, durmadan tutuuyoruz;
durmadan yamaya, talana, durmadan eza ve hakarete
maruzuz; her dakika dorulup her dakika yklyoruz.
Ey, yanm tarlas stnde beyaz sakaln yolan ihtiyar; ey, evladnn
mezar tandan bana yastk yapan ana; ey, geceleri, kpeklerle beraber
uluyan a ocuk; ey, bekareti iren bir yara halinde kanayan gen kz,
Allah cmlenizi bizim dtmz dertten masun eylesin!
te, Yaban, bu yaznn yaymlanmasndan on, on bir yl sonra, ayn
yrek acsn daha geni bir lde ifade etmek iin meydana geldi. Porsuk
ay kylarnda geirdiim drt aylk kabusu, uurum alt, on yl
durmakszn yaamakta devam etmiti.
Anlyorsunuz ki, bu eser, benliimin ok derinliklerinden, adeta
kendi kendine sklp koparak gelmi bir eydir. Bir eydir, diyorum.
Zira, bu, ne btn manasiyle bir roman, ne btn manasiyle
bir sanat ve edebiyat iidir. Hele, politika denilen gndelik
davalarla hibir ilgisi yoktur.
Yakup Kadri Karaosmanolu
:::::::::::::
YABAN
Sakarya savandan sonra dman ordular Haymana,
Mihalk ve Sivrihisar blgelerini, bize; yer yer ate ynlaryla
rtl ssz ve engin bir virane halinde brakt. O afetlerden arta kalm
halkn, bu ta ynlar arasnda, ilk insanlardan fark yoktur. Bunlar,
yar plak bir halde dolayor; alevin karartt harman yerlerinde
topraa, amura karm yank buday ve msr tanelerini iki ta arasnda
ezerek tmeye alyor; ad bilinmez otlardan, aa kklerinden
kendilerine bir nevi yiyecek karyor ve bir yabancnn
ayak sesini duyunca her biri bir yana kap bir kovua saklanyordu.
te, Garp Cephesi Kumandanlnn gnderdigi -Tetkiki Mezalim Heyeti- o
viranelerde, talar altnda kmrlemi insan kemiklerini aratrrken, bu
kitab tekil eden yazlar, arasndan yrtlm ve kenarlar yanm bir
defter halinde buldu. Kyllerden bunun sahibinin ne olduunu sordu.
Kimse, onun nereye gittiini bilmiyordu. Bununla beraber,
onun iki yl hep bu kyde oturduunu ve son felaket gnne kadar
burada kaldn syleyen de kendileri idi.

-Tetkiki Mezalim Heyeti- azasndan biri bu kaytszla at:


-Nasl olur! dedi, nasl olur. nsan yllarca beraber yaad bir
kimsenin nereye gittiini, ne olduunu bilmez mi?
Kyller, kskn bir tavrla omuzlarn kaldrp uzaklayorlard.
Yalnz, ilerinden biri, ya belirsiz kk ve sska bir
adam, dnd:
-Dee, sizin gibi yabann biriydi, dedi.
:::::::::::::
Dnyadan elini eteini ekmi bir kimse iin Anadolu'nun bu cra kesinden
daha uygun neresi bulunabilir? Ben, burada diri diri, bir mezara gmlm
gibiyim. Hibir intihar bu kadar uurlu, bu kadar iradeli, bu kadar srekli
ve etin olmamtr.
Daha otuz beimize basmadan her eyin bittiini, iin tamam olduunu;
akn, arzunun, mit ve ihtirasn artk bir daha uyanmamak zere snp
gittiini kendi kendimize itiraf etmek; kendi kendimize, btn mutluluk ve
baar kaplarnn kapandn sylemek ve gelip, burada bir aa gibi
yava yava kurumaa mahkum olmak. Byle mi olacakt?
Byle mi sanmtm? Lakin, ite byle oldu ve byle olmas
lazmd.
Mehmet Ali, bana: Gel beyim, seni bizim kye gtreyim; buralarda, yalnz
bana sersebil olursun dedii vakit, bir Anadolu kynn ne olduunu
bilmiyor deildim.
Mehmet Ali: Gel beyim, seni bizim kye gtreyim, dedii vakit, bu ky,
kafamn iinde olduu gibi grmtm.
Hatta Mehmet Ali'nin evini, hatta bu oday, hatta, bu delikten seyrettiim
manzaray... Zaten, Cihan Savanda kolumu kaybetmezden nce btn iir
kabiliyetimi, btn sade dilliliimi kaybetmi bulunuyordum. Korkun, iren
ve yaln gerek parmaklarnn ucundaki kan ve alnnn ortasndaki
amurla! oktan bana grnmt. Biliyordum ki, toprak
kat ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan
baka bir ey deildir; biliyordum ki, insan hayanlarn en kts, en
bayas ve en az sevimli olandr. Evet, bilhassa en
az sevimli olandr.
Bunu, eekler, mandalar, keiler ve tavuklar arasnda
yaamaa baladm gnden beri daha iyi anlyorum, daha
iyi gryorum.
Bu yaratklarn sadelikleri, samimiyetleri, igdlerindeki doruluk ve
isabet btn kusurlarn unutturuyor. nsan igds ise bozuktur. Onun iin,
doruyu eriden, irkini gzelden, faydaly faydaszdan ayrmasn bilmez
ve akl denilen bir cehennem aletinin hkm altnda gln, kaba,
sersem ve patavatsz kvranr durur. Gene onun iin, hareketleri aksaktr,
sesi ahenksizdir, neesi yavan ve iretidir.
Grdm, grdm. Medeni insanlarn hepsi benim nmde bir geit alay
yaptlar. Racine'lerin, Voltaire'lerin Franszlar; Bacon'larn, Shakespeare'lerin
ngilizleri; ve hnerli talyallar ve yldrm zaptetmilerin ocuklar hep,

kendilerine mahsus klklar, kyafetleri, renkleri, konuma ve


glmeleriyle benim nmden getiler. Ne terbiye grmemi,
ne galiz, ne iren, ne irkin bir goril srs!..
Bunlar yrtc ve barbar bile deildiler. Gasbettikleri eylerle
avurtlar itii vakit ve kendi aralarnda oynarken
bana, tarife smaz bir gnl bulants, bir ruhtan trmalanr
duygusu, bir derin kasvet gelirdi.
Ka defa, elime bir sopa alp, bunlar nme katarak
kendi ormanlarna doru srmek arzusunu duymuumdur.
Fakat sa kolum yoktu...
Onun iin deil midir ki, ben aralarnda dolarken kaba
kaba srtrlard ve sa tarafmda bir bo torba gibi sallanan
yenimle oynamaya kalkrlard. Sonra, bu yeni, sallanp
durmasn diye, ucundan bkerek cebime soktum. O gn bugndr, hala yle
dolarm.
Lakin, bu kyde de hi kimse kolsuz olduumun farknda
deil... Oysa, burada, isterdim ki, farknda olsunlar. Zira,
sa kolumu, ben, onlar iin kaybettim. stanbul'da zilletim
olan ey burada erefimdir. Hatta, ilk gnler Mehmet Ali ile
kyde dolarken una buna rastgeldik mi, hemen sa yanm evirirdim.
Hele, yeni yetien delikanllarla gen kzlara
ne yapp yapp mutlaka bu eksikliimi hissettirmeye abalardm. Bu, benim
son ssm, son gsteriim, son almmd.
Be on gn iinde o da gitti. Sa kolumun yokluu kimsenin
takdirini celbetmek yle dursun, hatta merhametini bile
uyandrmad. Acaba niin? Bunu sonradan anladm. Zira,
burada, sakatlk hemen herkese mahsus bir hal gibidir.
Mehmet Ali'nin anas enikonu topallyor. Salih Aa'nn
oullarndan biri kamburdur. Bekir avu'un kz Zehra krdr. Ben grmedim,
fakat Mehmet Ali'nin sylediine gre muhtarn karsn, ad bilinmeyen bir
illet sekiz yldan beri yle bir evirip kvrm, o kadar karmakark bir
hale sokmu ki, bacaklarn kollarndan, kollarn bacaklarndan
ayrmann imkan yokmu. Btn vcudunda canl yalnz bir
yeri kalm. O da gzleri imi. Muhtar her gn barrm:
-Bari oldu olacak, unlar da kapayversene.
Bunlardan baka, kyn iki meczubu, bir ccesi vardr.
imdi, dnn, bu illet ve sakatlk yuvasnda ben nasl
kendimi gsterebilirim?
Geri, kye geldiim ilk gnden beri, daima, herkesten
ayr bir durumdaydm. Gzle grnmez bir ember, bir nevi
karantina kordonu beni aralarna karmak istediim bu kk insan
kmesinden ayrp duruyor. Ne yapsam bu emberi yaramyorum. Zaten, korkun
engin bir sszlkla epeevre evrilmi bir kyn iinde benim etrafm
ayrca baka bir sszlk sarm bulunuyor.
Mehmet Ali olmasa hi kimse benimle konumayacak,
benim yanma yaklamaktan ekinecek; bana kyn sokaklarnda dikili bir
korkuluk gibi bakacak. lk gnler ocuklar
benden rkp kamyorlar myd? Kpekler arkamdan havlamyorlar myd?

Oysa, ben ne acayip, ne korkuntum. Bilakis... Ve buraya yabanclardan kap


geldim; yabancnn cevrinden kap geldim. Ta ki, kendi kanmdan, kendi
canmdan bu kk insan cemiyetinin iine karaym, onunla har
neir olaym, onda kimsesizliimi unutaym diye... Yolda,
Mehmet Ali'ye durup durup u szleri tekrar ediyordum:
Anan, benim anam; kardelerin benim kardelerim olacak. Bunu iyi bil. Ve
Mehmet Ali hi cevap vermeksizin yaz erkek ehresinin ortasndaki o ocuk
tebessm ile glmsyordu.
O vakitten, bunun ne kadar imkansz olduunu dnd iin midir ki, yle
susup glmsyordu? Kimbilir, kimbilir... Trk kylsnn ruhu, durgun ve
derin bir sudur.
Bunun dibinde ne var? Yaln bir kaya m, balk yn m,
bir yumuak kum tabakas m? Kefetmek mmkn deildir.
Onlara hitap ettiim vakit hibir ey anlamaz gibi bn
bn yzme bakarlar. Sonra kendi aralarnda bir eyler mrldanrlar.
Hissederim ki szlerimi anlamlar, fakat, tasvip
etmemilerdir. Bazen byk altndan bana gldklerini de sezerim.
Buraya geliimin ilk haftalar, etrafma yalnz korku ve
kuku veriyordum. Beni, hkmet tarafndan gnderilmi
herhangi bir memur, bir tahsildar, bir rc, bir jandarma,
yoksa bir askerlik ubesi bakan m sandlar bilmem; fakat,
hepsinin yznde korku ve kuku belirtilerini aka grmtm.
Sonradan benim ne o, ne de u olmadm, benim bir hiten ibaret olduum
anlalnca irkinti ile buruan alnlar yerine hayretle alan gzler ve
sinsi bir istihza ile bklen dudaklar grmee baladm. Bana bakarken
herbirinin gzlerinde parlayp snen, snp parlayan bir acayip k damlas
beliriyordu. phesiz, kkleri benim eriemeyeceim derecede uzaklarda bir
nevi gizli ve eytani zekann bir sznts olan bu k kadar beni rahatsz
eden bir ey hatrlamyorum. O beni her yerde, her dakika izliyor, tek
kurtulu deliim olan odama kadar sokuluyor; ykanrken, giyinirken, soyunurken
veya tra olurken bir an yakam brakmyor.
En basit, en sade, en tabii hareketlerim onlara, bir sirk
ortasnda, bir soytarnn taklak atlar, sraylar, yuvarlanlar
kadar tuhaf geliyor.
Mehmet Ali'ye soruyordum:
-Niin her eyim senin hemerilerinin bu kadar tuhafna gidiyor?
Mehmet Ali nce inkar etmek istiyordu; sonra kendini
tutamyor; baklalar, birer nasihat halinde, azndan karyordu:
-Beyim her gn tra olmayver.
-Beyim, bu dan banda sabah akam dilerini fralamak neyine gerek.
-Beyim, bizde salarn kadnlar tarar.
-Beyim, geceleri, sabahlara dek mrl mrl ne okuyup
duruyorsun? Seni by yapar sanrlar.

Geceleri sabahlara kadar okumayaym da ne yapaym?


Ben, el ayak ekildikten sonra odamn kapsn srmeleyip
kitaplarmla babaa kalmak saatini drt gzle beklerim.
nk, bu mrmn btn hazin sergzetini ve yaadm
ann ar skntsn unuttuum tek saattir. O vakit, bu plak ve
yaln oda, gerek dnyadan daha geni, daha ferahl
bir alemin munis, sevimli ve her biri sihir ve fsunla yorulmu
mahluklar ile dolmaa balar.
Kendileri ekildikten sonra kokular havada kalan dilber
ve nadide kadnlar, sesleri bir ana sesinden daha yakn, daha dokunakl
arkadalar, nur ehreli ihtiyarlar, cokun suya
benzeyen berrak gzl, Dante'nin Beatrice'i, Petrarka'nn
Leonora's, Romeo'lar, Julietta'lar ve daha birok tatl hayaller... Kimi
yatann stnde yanyana, kimi bir kk ocuk
gibi benim kucamda, kimi bir iskemlede tek bana, kimi
ayakta, kimi pencerenin kenarnda dirseine dayanm; kimi
odann iinde bir aa be yukar dolaarak benimle sabah
ederler; ve sabaha kadar, havada kutsal bir orkestrann yanklar
dalgalanr ve yaradanlarla yaratklarn elele verip hep
birarada raksettikleri sezilir.
:::::::::::::
Buraya, bir akamst, alacakaranlkta geldikti. Mehmet Ali arabann
iinden kolunu darya uzatp:
-Aha bizim ky...
diye bagrd vakit, bir sre, bo yere etraf aratrdm, hibir ey
grmedimdi. Neden sonra, Mehmet Ali'nin iaret ettii tarafta bir karalt
seer gibi olmutum. Tek bir k yoktu.
Yalnz uzaktan uzaa kpekler havlyordu. Bu sesler, ssz
Anadolu ovalarnn ortasnda, tek yaant belirtisidir. Biraz
daha sonra saman ve tezek kokularn duyacaktm. te, duymaa balamtm.
Mehmet Ali, artk benimle konumuyor. Yar belinden
te, arabadan sarkm, kye doru uzanyor. Sakn kye girdikten sonra beni
bsbtn unutmasn! imdiden, iimde ona kar bir gceniklik peyda oluyor.
Onu, kynden kskanr gibi idim. Daha dorusu, drt yllk bir ayrlktan
sonra kyne kavuan bu erin yannda kendimi fazla buluyordum.
Buraya ne yapmaya geldim? Kendi kendimi gurbet iline srmekten maksadm nedir?
Gurbet ili mi? Henz hibir dman ayann basmad
bu ar vatan topraklar bir gurbet ili mi? Ne kadar inkar edecek olsam gene
bu hissimi saklayamayacam: Mehmet Ali'nin kyne yaklatka bir eyden,
aziz bir eyden ayrldm sezinliyordum. Yreime bir arlk kyordu.
Arkamda ne brakmtm ki byle hznleniyordum? Bir
yurt mu? Bir ana m? Bir sevgili mi? Hayr, hibir ey, hi
kimse.
Btn kaybettiim eyleri burada bulmaa geliyorum.
Araba, bir taa arpm gibi sarslarak durdu. Mehmet
Ali bana hibir sz sylemeden, aaya atlad. Karanlk iinde kaybolup
gitti. Ben, bu dakikadan itibaren iradesi bakalarnn iradesine tabi bir
adamdm. Arabann iinde bzlm oturuyordum. Bavullarmn, antalarmn
arasnda, ben de bir bavul, bir anta gibiydim. Arabacya: Geldik mi? diye

sormaa cesaret edemiyordum. Lakin o bana sordu:


-Nereye gideceiz?
-Bilmem. Arkadam bekleyelim.
Nihayet, Mehmet Ali geldi. Yannda, bir metre yirmi santim boyunda bir
glge ile. Mehmet Ali ve bu glge arabann iine doru uzanyorlar.
Sessizce, eyalar birer birer indirmee koyuluyorlar. Ben de bunlarla
beraber, ayn sessizlik iinde yere iniyorum.
Mehmet Ali, beni buraya getirdiine imdiden piman
m? Acaba evde anasyla kardeleri onun bir konukla geldiini haber alr
almaz kendisine ktlar m? Eyamn arkasndan acayip bir sklganlkla
yryorum. Ayaklarm kah bir ukura giriyor, kah bir taa arpyor. Kah
karpuz kavun kabuklarn andran birtakm zypak eyler zerinde kayyor.
Ve ky, bataklkta bir uyuz manda gibi kokuyor.
Mehmet Ali:
-Gir beyim...
diye seslendii vakit, nihayet ameliyat masasnn bana getirilen
bir hasta gibi teslimiyetle eildim, bir delikten ieriye
girdim. Taban kaba bir hasrla rtl bir oda; kenarda bir
ihtiyar kadn, elinde bir fenerl'e duruyor. Mehmet Ali:
-Beyim, hele uraya bir otur, dedi ve bana, odann kesinde bir ilte
gsterdi. Kapdan girdiim zamanki teslimiyetle iltenin zerine ktm.
Kadn feneri yere koyup ekildi. Yar aydnlk iinde, glgesi tavana vuran
Mehmet Ali'nin yzne bakyorum. Memnun mu? Can sklm gibi mi? Hayr,
ne o, ne bu... Mehmet Ali, sadece dalgnd.
Demin, kendisiyle beraber eyalar tayan kk adam,
on, on bir yalarnda bir erkek ocuu, imdi odann ortasnda durmu
dikkatli dikkatli bana bakyor. Mehmet Ali, bavullarm sra sra duvarn
dibine koydu ve sonra darya kt. ocuk, ayn noktadan gene bana bakyor. Bu; ocuktan
ziyade bir cceye benziyor. Baklarnn bir byk adam baklarndan farkl
olmamas yle dursun, yz imdiden ypranm, vcudu katlam,
hareketleri arlamt.
Soruyorum:
-Sen Mehmet Ali'nin kardei misin?
Bayla, Evet iareti yapyor.
-Ka yandasn sen bakaym?
-On drt.
-Adn ne?
-smail.
-Okula gidiyor musun?
Yar fke, yar hayretle omuzlarn kaldryor:

-Ne okulu be. Ben okula gideyim de burada ie kim baksn? Hem bu kyde
okul yok. Dee, imamn evinde okurlar.
Gene gzlerini yzme dikip durdu. Fenerin yerden vuran aydnl, ona
acayip bir ekil veriyor. Bostan korkuluklarnn en biimsizine benziyor.
Onu yerinden kmldatmak iin devam ediyorum.
-Haydi bakalm, bana yardm et. u eyalar aalm.
Mehmet Ali'nin bana verilen odasnda yerlemem epeyce
uzun srd. Bu, ovaya bakan iki kk pencereli, kavak
aalaryla tutturulmu tavanndan kuru otlar sarkan, taban
toprak bir hcredir. nce yatak takmn ve seyyar karyolam saran iki
harar beziyle bu tavan rtmek, sonra ehirden getirdiim tahta ve
muambalarla bu toprak zemini kaplamak, demek lazm geldi. Ceviz kitap
sandm bir masa haline soktum, kapandan da bir nevi raf yaptm.
Yatam, stanbul'da ne ise, gene odur. Zira, savalardan beri seyyar
karyolam hi brakmadm. O, benim vcudumun bir paras
oldu. Daha rahat bir yatakta asla uyuyamyorum.
Kyllk hayatmn bir trl katlanamadm ve hala
halledemediim en zor taraf temizlik sorunudur... Burada
suyu bulmak iin her gn ta aya kadar gitmek gerekiyor.
ayn suyu ise bir akar balktr.
Geri kyn iinde su yok deildir. Fakat, gerek kuyunun, gerek emenin
ba, her gn sabahtan akama kadar doludur. Apdest alan ihtiyarlar,
evlerine su tayan kadnlar, kzlar ve akla smayacak derecede pis
oyunlarla oynayan ocuklar hep oradadr. Baz, aya kadar gitmekten enen
kadnlarn da amarlarn emenin yalanda ykadklar olur.
Hasat mevsimlerinden sonra haftalarca her nevi hububat
ayn yalakta ykanp ayklanr. Hatta ok kere, yenilecek
eylerin; ocuk bezleri, kirli don ve gmleklerle bir arada alkaland
da olur. Bu pislii onlara anlatmak bir trl mmkn deildir.
Bu gibi iddialarm yalnz Mehmet Ali tasdik eder grnr. Lakin, pisliin
kyllkten o kadar ayrlmaz bir vasf olduuna kanidir ki, bununla
uramaya hi istek gstermez.
Zaten, buraya geldiimiz gnden beri, Mehmet Ali, benim hkmmden bsbtn
syrlm, tamamyla asker olmazdan nceki haline dnmtr.
Dnk neferimin hviyetinde mahade ettiim bu geriye doru gelime, ilk
zamanlar, beni ok hayrete dryordu. Sonra, ben de, yava yava
kyllemeye balaynca, bu olay, evrenin kii zerindeki etkisine
vermekte glk ekmedim.
Talim, terbiye, iyi rnek, bunlarn hepsi geici eylerdir.
Ve evre deitirmedike, insann deimesine imkan yoktur. Bu kk
mlaliazadan, Trkiye'deki yenilik ve garplk hareketlerinin, neden
baarszla urad sorununa kadar kabiliriz.
Fakat ben, buraya yalnz dman zulmnden masun kalmaa gelmedim. Kendi
kafamn cevrinden kurtulmak iin de geldim.

Dnmek; insanlarn, maara devrindeki gibi henz


birtakm toprak ve ta kovuklar iinde yaad ve hayvanlarla har neir
olduu bu yerde dnmek, bana bir ayp gibi geliyor.
Baz, kyllerle konuurken soyut bir fikrin ortasnda dilim tutulup
kalveriyorum.
Bir gn, bir le st idi. Kahvenin arda altnda oturuyorduk. Bizim
Mehmet Ali, Bekir avu, Salih Aa ve Muhtar, hep orada idiler. Bahis, harp
zerine ve onun akbetlerine dairdi. Onlara stanbul'un drt devletin
askeri igali altnda olduunu, zmir'in ta Bursa'ya kadar Yunanllar
tarafndan istila edildiini, Adana'dan henz Franszlarn el
ekmediini, Urfa'da, Antep'te kanl olaylar cereyan etmekte
olduunu haber veriyor ve her birinin yzne ayr bir dikkatle bakyordum.
Hibirinde ne hayret, ne dehet, ne de alelade bir alaka izine tesadf
etmedim. Atein iinden henz km olan Mehmet Ali bile artk bunlar
gemi zamana ait bir masal gibi dinliyordu.
Dedim ki: te Mehmet Ali bilir; stanbul'da ne padiahn, ne devletin, ne
hkmetin be paralk itibar kald. Yzba rtbesinde yabanc subaylar,
sadrazamlara emir veriyor. Padiaha, filan adam filan yere tayin et, filan
filan yerden kaldr, diye akl retiyor. Dinlemezse, kamsn sallayarak
Mabeyin kapsna dayanyor. Ahaliye ise, yaplmadk
cevir kalmad. Memleketin byklerini, akll adamlar alp
Malta adasna srdler. Kimseye az atrp sz syletmiyorlar. Herkesi,
olur olmaz sebeplerden haraca kesiyorlar.
undan, tavuu ba aa tuttun diye be lira, bundan, tramvayda yksek
sesle konutun, diye on lira alyorlar.
Gene yzlerine bakyorum. Bu ileri, tuhaf bile bulmuyorlar. Sonra
hislerine dokunmak istiyorum. Diyorum ki:
-Bunlarn tecavznden ne karlarmzn rz, ne ocuklarmzn can, ne
din, ne iman, hibir eyimiz kurtulamad.
Hepsine el uzatyorlar. Ve bunlar izah eden vakalar anlatyordum. Tam bu
srada bir de baktm ki, muhtar uyukluyor.
Mehmet Ali elindeki ak ile bir st daln yontuyor. Salih
Aa, ta uzakta, yamata, otlayan davarlarn gzetliyor. Yalnz, Bekir avu
biraz dikkat eder gibi grnd:
-Efendi, tekrar sava olacak m? dedi.
-Olmaktadr; dedim. itmediniz mi? Mustafa Kemal isminde bir byk adam,
bir byk kumandan, stanbul'dan kt, Anadolu'ya geti. Erzurum'da,
Sivas'ta, milleti bana toplad. -Hkmet, devlet grevini yapmyor. Biz kendi
kendimizi koruyacaz. Dmana kar koyacaz dedi. imdi,
onun adamlar taraf taraf Yunanllarla, Franszlarla dyor. Hepsi yle
kahraman kiiler ki...
Ve destani kssalarla onlar heyecana getirmee altm.
anakkale'de bulunmu olan Mehmet Ali, Mustafa Kemal
adn hatrlyor. Ona gz ucuyla baktm. Ban yonttuu st dalndan
kaldrd. Benden tarafa dnd:

-Beyim, Allah vere de, bizi tekrar askere almasalar, dedi.


Bu, benim kydeki en hznl gnm oldu.
:::::::::::::
Salih Aa, kyn zengin adamlarndan biridir. Lakin, klk kyafet
itibaryla bir dilenciden hi fark yoktur. Kn en
souk gnlerinde bile, onun orap giydiini hatrlamyorum.
kesi bask pabucunun iinde, kara ve atlak topuklu ayaklar, ellerinden
ziyade ortadadr. Denilebilir ki, reymi ve yeralt kiiliinin btn
ifadesi bu ayaklarda toplanmtr.
Rahat mdr? Sinirli midir? Bir arazi meselesinde, kyllerden birine, bir
oyun oynamak zere midir? Bir ite kazanm mdr? Kayb m vardr? Sizin
hakknzda ne dnyor?
Bunlar anlamak iin hemen ayaklarna baknz.
Eer bunlardan birinin baparma oulmakta ise Salih
Aann can bir eye sklm demektir. Eer bunlardan biri
ayakkaby, parmaklarnn ucunda hafif haff oynatmakta
ise, biliniz ki, keyfi yerindedir. plak tabanlarn sizin yznze
doru uzatyor ve hareketsiz duruyorsa, emin olunuz
ki, yeni gasbettii bir lokmann hazm devresini geirmektedir. Fakat, sizin
hakknzda bir fesat kurmakla megulse, bu ayaklar, iki bklm, onun altnda
sakldr. Sinsi sinsi, bir ava doru yaklaan tilkinin adm atlarn hi
grmedinizse, Salih Aann yryne baknz.
Salih Aa, btn ky halkn yle sihir ve nfuzu altna
almtr ki, drt yldan beri, hep benim emrimle hareket etmee alm
olan Mehmet Ali bile, kye geldikten sonra, iktisadi durumumu tayin iin
bana, bir kere gidip Salih Aaya danmam tavsiye etti.
-Beyim, akll adamdr. Ne edeceini sana o bildirir, dedi.
Lakin ben ona danmaktansa hibir ey yapmamay ve
hazr paradan yemei tercih ediyorum.
stanbul'da babamdan kalan evi sattm vakit, bunun
parasyla, gene Anadolu kylerinden birinde, bir bostan ortasnda bir kk
ev almay tasarlyordum. O bostan, gelirimi temin edecek, bu evceizde de
mnmn son yllarn yaayacaktm. Lakin, bu kyde, bostana elverili
hibir yer grmyordum. Geri Porsuk ay, ta yanbamzdan geiyor. Ama,
bunun suyundan istifade etmek iin, enikonu bir kanalizasyon ameliyesine
ihtiya grlyor. Bu kysndaki sazlk ve bataklk topra kadar masraf ve
emee bal i. Zaten ky iinde, bostanclktan anlar tek adam yoktur.
Oysa ben, Bat Anadolu'da ne gzel, ne yeil bostanlar
grmtm. Ortalarnda bir dolapl kuyu vard. Gzleri bal
bir hayvan, durmadan bu dolab evirir. Ortadaki krk, kah
bir ocuk glmesine, kah bir kadn hkrna benzer sesler
karr. Sra sra demir kovalardan sular boanr, dolar. Vakit, bir yaz
akamdr. Kavak aalarnda Agustos bceklerinin sesi, henz dinmemitir.
Kuyunun drt bir tarafndan, dz, uzun, kk toprak kanallar, serin ve
berrak suyu sarn marul tarlalarna doru gtrr.
Elinde ufak bir apa ile, bir adam, bu kanallarn izdii

geni drtgenler arasnda, gya, bir tabiat mezhebinin ibadetini yapyormu


gibi yavaa egilip kalkar, durur, melir.
Ve siz, bir asma ardann altnda, bu alemin rehavetli bir
seyircisisinizdir. Hava da sulanm toprak kokuyordur.
te, son zamanlar, bu benim biricik hlyamd.
:::::::::::::
Burada ise, yalnz gerek; plak, irkin, kaba, yaln gerek!.. Boz
toprak dalgalar, alabildiine uzuyor. Yeknesak
ovay ikiye blen Porsuk ay iddetli bir zelzelenin at bir
uzun, bir ylankavi yark gibidir. Hi suyu grnmez. Ta yanna gittiiniz
zamanda bile, o suyun cana can katan serinliini ve rengini bulamazsnz.
Boz topraklar orada rm ve phtlam sanlr. Elinizi bir soksanz
gnn hangi saatinde ve hangi mevsiminde olursa olsun bir cerahat gibi
lktr.
Ve tepeler... Ve tepeler, birer urdur. Ve btn ufkun ereveledii alem,
ancak, bu strap manzaras ile canl grnr.
Bo ve lzumsuz feza iinde; hibir kuun getiini grmedim.
Allah insanlar intihaba davet iin, o byk Tufan cezasn tertip zahmetine
katlanmamal idi. Nuh'un mmetini, byle bir toprak stnde bu plak
tepelerle evrilmi yere brakmal idi.
Her akamst sanyorum ki, artk dnyann sonu gelmitir. zerinde
yaadm bu toprak, ya iindeki gizli dert ile iip atlayacak, ya da, bir
dehetli grlt ile yerin dibine doru kp gidecektir.
Onun iindir ki, her sabah, gzlerimi aar amaz, derin
bir hayal krklna urarm. -Niin, beklediim tabii olay
vuku bulmad? derim. Ve damlardan kan btn hayvanlar, benimle beraber bu
ie hayrettedirler.
Demek bir gn daha? Ve, ne gn!..
Emeti ninenin yetimi, davar nne katm her admda,
bir ihtiyar adam gibi ksre ksre srtlan trmanyordur.
Kara mandalar, bir filden daha buruuk, daha uyuz, iri, apakl gzlerini
devirerek, etrafta yiyecek bir ey aramaktadr. Kyn mezbelesinde, kpek
enikleriyle insan yavrular birbirine karm, oynayorlar. Kah kk
ocuklardan biri, sprntlerin arasndan kemirecek bir ey bulup karr.
Kpek, zerine hcum eder, kah kpein n ayaklar arasndaki bir lokmaya
ocuk saldrr. Bazen de, iki taraf arasnda paylalamayan bir karpuz veya
kavun kabuunu, bir mandann smrd grlr.
e gitmeyen eekler, alktan ve skntdan, akama kadar, ac ac
anrrlar. Ah, bu eek anrlar! Dnyada bundan yank, bundan elemli bir
ses daha bilir misiniz? Sustuklar vakit de, tavrlar, bu feryatlardan daha
az hazin deildir. Kara, derin ve kadifemsi gzlerinde bir gam uzun ve gzel
kulaklarnda bir titrek duygu ve kafalarnda derin dnceler tayan
hakimlerin irin vakar vardr.
Ben, bu hayvanlar ok severim. Bu irkin, galiz tabiat
ortasnda tatl ve cana yakn yalnz onlardr.

Mehmet Ali'lerin bir boz eei var. Btn evin iini gren
odur. Byk ehirlerde, Frenklerin bonne a tout faire dedikleri hizmeti
kadnn grevlerini o yapar. Yalnz, yemek piirmesini bilmez. amar
ykamaz ve t tlemez. Zaten bu iten iki tanesi pek seyrek yaplan, bir
tanesi de hi yaplmayan eylerdir.
Her ayda, iki defa kah Mehmet Ali'yi, kah anasn,
kah kardeini kasabaya gtrp getiren de bu eektir.
Mehmet Ali'nin anas, evde yapt btn iyi eyleri, yemez, imez, hi
kimseye tattrmaz, alr kasabaya gtrr.
Ben geldiim gnden beri geri, bunlarn bir miktarn evde
alkoyabiliyoruz. Ben ya olsun, yourdu olsun, peyniri veya
sucuu olsun, kasabadaki fiyatnn iki mislini verip almaa
muvaffak olabiliyorum. Bu suretle de kadn gene memnun
grnmyor. Mrldanyor. nk, onca, parann bereketlisi,
pazarda kazanlandr. Onun iin, ok zaman hi kimseye haber vermeden,
sabahleyin, afakla beraber svr. Zaten, yol uzundur. Kyllere
sorarsanz, De-e, urackta, derler, amma kyllerin de-e, urackta'sn
ben bilirim. En ksa de-e, be alt saat srer.
Bunlarda zaman kavramyla mesafe kavramndan niin eser yoktur?
Gn getike, bu sorunun karln, kendi kendime buluyorum. nk; bende
de, buraya geldiim gnden beri, zaman kavram hayli zayflamtr. lk
aylar, gnlerin adn unutuyordum. imdi, aylar birbirine kartryorum ve
yalnz mevsimlerin deitiini hissediyorum.
Ka yamda olduumu ve arkamda braktm gemii
unuttuum gn, kimbilir, ne kadar rahat edeceim! Lakin,
bu hale vardm vakit de, gene bu engin ve kurak ovalarn
korkun geniliini hissetmekten kurtulamayacam. Bu his
her an yreimi burkuyor, bam dndryor ve irademi
hurdaha ediyor.
Lakin, bu ky, bir l ortasnda, bir konak kadar bile yreime gven
vermiyor. Bir konak, mesafe iinde bir hareketi gsterir. Bugn, burada
iseniz, yarn bir vahann kenarna erieceksiniz. br gn, bir byk nehrin
sular sizi karlayacaktr. Oysa, Orta Anadolu'da bir ky donmu bir
konaktr. Burada, mesafe sizi yutmutur. Siz, mesafe iinde, dehetten
donmusunuzdur.
Gerekten, bir eski Hitit harabesine benzeyen bu kyde,
insanlarn, toprak altndan henz karlm krk dkk
heykellerden fark ne?
Arasra, Bekir avu'la, onun gezip grd yerlerden
bahsederiz. Bekir avu, ok yer gezip grm olmakla vnr. Onca,
hemerilerinin bu kadar geri kalmalarnn sebebi, kendisi gibi gezip
grmemi olmalardr.
-Ah, beyim, bir dn. Yirmi yl askerlik bu. Ne Urumeli kald, ne am,
ne Girit...
Ve srasyla, btn bulunduu yerleri sayar. Ona gre
dnya, bir uzun erit gibidir. Bu kyden balar, bu kyde biter. Ve bu erit
stnde ehirler, lkeler, ktalar, adalar, sra sra, birer yol menzilini

gsteren noktalardr.
-Girit'te, der, ben, sabun yaplrken grdm. Zeytini,
byle bizim gibi dibekte dvmyorlar. Fabrikalar var: Bir
yandan zeytin koyarsn, br yandan ya kar. ekirdekleri
bir yana, p, posas bir yana gider. Buz gibi zeytinya.
Aha, tpk stanbul suyu gibi. Sabuna gelince...
-am m? Hey Allahm, hey... Oray grdkten sonra
ben, gayri dnyann hibir tarafna metelik vermem. Bir su,
bir yeillik. Tpk bizim imamn anlatt Cennete benziyor.
nan olsun, beyim tam sekiz trl yemi saydm. Bir karpuzu var.
Halebinkiler gibi bal. Hele Tulkerim karpuzu, be kii bir araya gelse
yerinden kaldramaz.
Bekir avu'un baka memleketlere dair, bu basit hikayeleri muhayyilemi
tatl tatl okamaktan geri kalmaz. Beni, u bulunduum yerden alp gtren
her sz, her hikaye, her resim bana, adeta bir bedii heyecan veriyor.
Bir gn, Bekir avu, bana bilmem nerenin suyundan,
yemiinden bahsederken, sordum.
-Ya kadnlar?..
Elli yanda adam utanga bir ocuk gibi nne bakt.
Geni ve srekli bir glmseme ile srtt.
Bu vak'a, kye geliimin yedinci veya sekizinci aynda m
ne oldu. Bu vak'a, diyorum. Zira, dilimin ucuna, farkna varmakszn,
birdenbire gelen bu soru, bana, his hayatmn ayan dikkat bir merhalesine
geldiimi ispat etti.
Bu orak yerlerde, derimi kavuran ate, yava yava iimi saryor, gnlm
kavurmaa balyor. Ben, yalnz sudan, glgeden ve yeillikten yoksun
deilim. Buraya geldiim gnden beri, kadn veya kz denilmee layk tek bir
yaratk dahi grmedim. Oysa, ben, Mehmet Ali'nin dnnde de bulundum.
Mehmet Ali, buraya geldiimizin ikinci ay civar kylerin
birinden bir kz ald. Bu, onun nc evlenmesi olmakla beraber, kendisine,
bir yeni gveye yaplan eylerin hepsi yapld.
Ah, ne ar, ne skntl ve ne kadar kaba idi bu dn!
Mutlaka, Avrupa'da, bir cenaze alay bundan daha ferahldr. gn, gece
sren bu tren esnasnda, bana en ackl grnen insan, Mehmet Ali'nin
bizzat kendi oldu. nk o, gveylik sfatn taknd gnden itibaren,
artk hibir ie yaramaz bir ey gibi oldu. Bir kede oturmaa ve
bakalarnn geli gidilerini, oynaylarn, yiyip iilerini, giyinip
kuanlarn kenardan seyretmee mahkumdu. Garibi u ki,
gelin de ortada yoktu.
Her gn, sabah olunca, kyn ihtiyarlar ve ileri gelenleriyle beraber bir
duvarn dibine oturuyoruz. Delikanllarla gen kzlar ve bunlar arasnda
krkn gemiler, ounlukta idiler. Ve hepsi birden, erkei az diisi ok
bir kk insan kmesinden ibaretti. Birbirinden ayr halkalar halinde girip
karlkl raksediyorlar, eleniyorlar. Bu rakslar, srekli
zplamalardan ve saa sola gidip gelmelerden husule gelen,
yeknesak ve ar birtakm danslardr.

atlak bir zurna ve bir davulla arap kaba aras bir darbuka, havay
atr-atr atlatyor.
Ben, duvarn dibinde glmsemee, memnun ve ilgili grnmeye alyordum.
Elinde mzrak yerine denekler ve kalkan yerine birtakm tahta paralaryla
eski hamasi rakslar taklit eden bir adama, arasra, bir lira atyorum. Her
atmda itibarm bir para daha artyor... Adeta, oynayanlarn
hepsine birden yeni bir evk geliyor.
te, ky kadnlarnn, ky kzlarnn hepsi gzmn
nndedir ve hepsi de yeni, ssl dnlk esvaplarn giymilerdir. Dizi
dizi altnlar balklarnn etrafnda krk zil paralar gibi birbirine
arpyor. ou biimsiz, bcr, yusyuvarlak veya lzumundan fazla iri
olmakla beraber aralarnda kat kat kuma ynlarna ramen, insana narin,
krpe ve tombul hissini veren vcutlar da yok deil. Fakat, bunlarn
ellerine, ayaklarna baklnca o hafif tatl his hemen dalveriyor.
Bu dn esnasnda bana en ok strap veren ey, ziyaretler oldu. leri
isim veremeyeceim birtakm kark yemeklerle dolu lengerler getirilip
ortaya kondu mu ne yapacam bilmiyordum. Bir kadn, eteinin iinde
ekmekleri daha dorusu ya yufkalar- getiriyor. Her birimizin nne
bir topak atyor ve eller hep birden lengerlerin iine dalyor.
Bunlar arasnda bazen Mehmet Ali'nin gveylik knal elleri
de vardr.
imden: Mutlaka btn bunlara almalym diyordum. Fakat, Mehmet Ali'nin
evlenme treni btn gayretimi krar gibi oldu.
Nihayet, gelin bir hamam bohas gibi cansz ve ahsiyetsiz, evden ieri
sokuldu.
Kular nasl seviir? Kediler nasl seviir? Biliyorum. Lakin, bu ky
halknn nasl sevitiklerini tahmin edemiyorum.
Bizim gibi, gzgze bakrlar m? El ele tutuurlar m? Dudak dudaa
gelirler mi? Okaylar nasldr? Kalbin, bir st ana gibi kabarp
tat dakikada, azlarndan kan sesin anlam ve ahengi nedir?
Mehmet Ali'nin evlenmesinden sonra, bu benim iin bir
dnce konusu oldu.
Anadolu'da, kyl kadn uhluktan, naz ve iveden o kadar yoksundur ki,
onlarn hangi biriyle, br bre, koyun koyuna yatsam, vcudumun hibir
ey duymayacan tahmin ediyorum. htimal ki, ok da fena kokarlar.
Kendileri hakknda, bu hislerimi igdleriyle sezdikleri
iin midir, nedir bilmiyorum, onlar da, bana her rastgelilerinde, arkalarn
eviriyorlar. Yahut -eski Yunanllar devrinde yas tutan kadnlar gibi- yere
melip balarn rtyorlar.
Ve benden baka hibir erkee bu hareketi reva grmyorlar.
Buraya geldiimin bilmem kanc haftas idi. Mehmet
Ali'ye sordum:
-Kadnlarnz niin yalnz benden kayorlar?
-Yabansnz da ondan, beyim.

Bu yaban laf, beni, nce ok kzdrd. Fakat, sonra anladm ki,


Anadolu'lular, Anadolu kylleri tpk eski Yunanllarn kendilerinden
bakasna barbar lakabn vermesi gibi her yabancya yaban diyorlar.
Bir gn... bir gn, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben
bir yaban deilim? Benim damarlarmdaki kan onlarn damarlarnda ileyen
kandr. Ayn dili sylemekteyiz. Ayn tarihi ve corafi yollardan, hep
birlikte gelmiizdir. spat edebilecek miyim ki, ayn Allah'n kuluyuz!
Ayn siyasi mukadderat, ayn sosyal balar, bizi kardelik, evlatlk,
analk babalk stnde bir yaknlkla birbirimize balamtr.
Lakin, hangi szlerle, hangi seslerle? Gndelik hayatn
ufak tefek ihtiyalarn bile anca ifadeye g bulabiliyorum.
Nerde kalm ki, onlarla, bu kadar genel konular zerinde
konuacam!..
Gn getike daha iyi anlyorum: Trk entelektli Trk aydn, Trk
lkesi denilen bu engin ve ssz dnya iinde bir garip yalnz kiidir.
Bir mnzevi mi? Hayr; bir acayip yaratk demeliyim.
yle ya, bir insan tasavvur edin ki hangi rktan, ne cinsten
olduu belli degildir. Kendi vatan addettii memleketin dibine doru
ilerledike, kendi kknden uzaklatn hissediyor. Hissetmese bile
etrafnda nasl olan boluk, souk ve itici hava, ona her an kendi
toprandan sklm bir aykr, bir acayip nebat olduunu bildiriyor.
Her memleketin kylsyle okumu yazm zmresi arasnda, ayn derin
uurum var mdr. Bilmiyorum! Fakat okumu bir stanbul ocuu ile bir
Anadolu kyls arasndaki fark bir Londral ngilizle bir Pencapl Hintli
arasndaki farktan daha byktr.
Bunu yazarken, elim titriyor.
Buraya geldiim gnden beri beni igal eden en nemli,
en byk ey, Mehmet Ali'nin evindekilerden balayarak,
kylleri kendime altrmak, sndrmak olmutur. Lakin
imdiye kadar -ite buradaki yaantmn bu sekizinci aydr hala kk
smail'le Mehmet Ali'nin anas Zeynep Kadndan
baka birisinde muvaffak olduumu sanmyorum.
Geri, kyllerden ouyla ahbapa konuuyoruz. Aa
alt, eme ba, dere boyu ve kahve arkadal ediyoruz.
Lakin, yle derinlii olmayan, o kadar gevek bir ahbaplk
ki, gryorum, ne onlar ben, ne onlar beni tatmin ediyor.
Hepsi benim yanma yrekleri, kafalar gibi kaln sarglarla
balanm olarak geliyorlar. Ve bahislerimiz hep topraktan,
havadan, zamandan yaknmaktr.
Esasen, Mehmet Ali'nin anasyla da, bundan baka bir
ey konumuyoruz. On iki yldr, dul olan ve btn ailenin
tek ba, bu kat, sert ve mtevekkil insanda, tabii glerden
bir ey gizlenmi gibi duruyor. Krk yanda mdr? Ellisinde
midir? Bilinmez. Eli aya, bir aacn henz topraktan sklm kkleri
gibidir ve bilirim ki, vcudu, bir mee kt kadar salamdr.
Onun, ok kere, kk boz eein tayamad en ar
ykleri alnndan bir ter akmadan dimdik tadn grm

ve tarlada, saatlerce, belini dorultmakszn altna ahit


olmuumdur. Zeynep Kadn, bir gn, bir komu kavgasnda,
paylalmayan bir kocaman dibek tan, huunetle teperek
bir hamlede yere devirmiti.
Zaten, bu sakin ve mtevekkil kadnn, fke bana vurduu zaman ne
yapaca kestirilemez. Bir defa, kasabadan ge
gelen smail'i, altna alp yle bir dvd ki, Mehmet Ali de dahil olmak
zere, btn ev halk ocuu elinden alamadk.
te, bu vak'a esnasndadr ki, hem Mehmet Ali'nin kars
ve hem de kz kardeleriyle karlatm. Beni sofrada grr
grrmez, her de, bir kmeste rkm tavuklar gibi katlar.
smail alamyordu. Barmyordu. Sanki bir ar ve zahmetli grev
esnasnda imi gibi ciddi idi. Yalnz kendisini
anasnn elinden ekip odama srklediim vakit, clz ve kk gsnn
altnda, kalbinin bir demir tokmak kuvvetiyle iddetli iddetli arptn
duydum.
erisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik gs tahtasn hurdaha
etmee kafiydi. Nasl oldu da, deminki badireden, sa ve salim kurtulabildi?
Her vakit, her vakit bu clz, soluk ve raitik insanlar iin
kendi kendime sorduum budur. Zeynep Kadndan yz kat daha hain ve
merhametsiz olan bu tabiatn srekli dayaklar altnda didik didik olmu
btn bu insanlar, koruyan ve hayatlarn devam ettiren gizli kuvvet nedir?
Hey, onu sana sormal, Zeynep Kadnn karn!..
O mthi dayak faslndan sonra, smail, bir sre benim
odamda, bzlm kald. Sonra, uykuya dald.
Odann bir kesinde, zavall kk ve mustarip vcudunu seyrediyorum. Bu
vcut, her taraf krlm, birbiri stne ylm bir kle halinde.
Kafa; iki kolla dizlerin arasnda kaybolmu. Odann sessizlii iinde
solumalarn duymasam onu ufak bir paavra yn sanacam.
Bu yaratk, ocukluk nedir bilmedi. Baka diyorlardaki
ocuklarn glp oynamaktan baka bir ey yapmadklar
mutlu ada, bu, yirmi yanda bir delikanlnn g dayanaca btn ar
ileri gryordu. Yk tayordu. apa apalyordu. Dier taraftan stma,
kk brn zehirli trnaklaryla oyuyordu. Acaba, doduu gnden beri,
bir defa olsun, hibir eye gld m?
Sanmam. yanda, drt yanda yavrular gryorum.
Hepsi, yzlerine, krk yanda bir adam maskesi takm gibi.
Yrylerinde bile olgun bir adam arl var. Arkalarndan bakarken,
onlara, birtakm kederli cceler denebilir.
Geldiim gece, smail de benim zerimde bir cce etkisi
brakmad m? Onun ocuk olduuna, sonradan yava yava
altm ve onu sevmee baladm. Ona bakarken bir derin
acma duygusu, benliimin ta derinliklerinden birer gzya
halinde szd. Kalbime topland. Ona doru gittim. Srtn okadm.
Zavall kyl ocuu! Sen, iki vey anann yavrususun.
Biri demin seni dven anandr, br de seni her gn dven,
doduundan beri her gn dven yurdundur. kisinin acs

arasnda, byle kavrulup gitmisin.


Yarn genlik ana girecesin. Lakin, o vakit de, o vakit de...
Savata grdm btn o erler, gzmn nnden bir
daha geiyor. Onlarn yrtk alvarlar ve krmz mintanlaryla yalnayak
gelilerini, sonra haki elbiseleri iinde, kah srtst, kah yzkoyun dp
llerini gryorum.
Siperlerde, kendi kendine yava sesle konuan Mehmetiin sesi kulama
geliyor.
-Neden korkacakmm, her gn atyor, atyor, hibiri demiyor!
Bunu sylerken, mutlaka havada, bann stnde dman uaklar
homurdanyordu.
Dnya ile istediim gibi ilikimi henz kesmi deilim.
stanbul gazetelerini arasra alyorum. lk nn zaferini,
bunlarn birinden rendim. Bu olay, benim iin gnlerce sren bir sevin
kayna oldu.
Kyde her nme gelene durmadan bunu anlatyorum.
Yalnz bundan bahsediyorum. Diyebilirim ki, elimden kimse
kurtulamad. Bana sokakta arkasn eviren kadnlar, beni
grnce kaan ocuklar bile elimden kurtulamad. Mehmet
Ali'nin anas, kz kardei, kars, kk kardei ve bilhassa
Mehmet Ali benden bunalacak hale geldiler.
Kyde, zaten aklma gveni olmayanlar, beni, bsbtn
ldrd sanmlard.
Bir an geldi ki, ben de kendimden phelenmee baladm. Sevincime bir had
tayin ettim.
Eleme, kedere, hatta sevince bir snr tayin etmek... Bunu, yalnz
ehirlerde olur bilirdim. Meer insan, kylerde,
da balarnda ve maara kovuklarnda da samimi olmak,
iinden geldii gibi, iinden geldii kadar glp alamak
hrriyetine sahip deilmi, toplumun grenekleri, kurallar,
insanlarn yar plak yaadklar bu kstebek yuvalarnda
da ayn iddetle hkm sryormu.
Hele, bu donmu alem iinde, sevinli bir adam grmek
kadar anormal bir ey olur mu? Bu toprak duvarlar, rldkleri gnden
beri mutlaka hibir kahkahann aksi ile nlamamtr. Bu durgun tevekkl
havas, hibir enlik grltsyle dalgalanmamtr.
Mehmet Ali'nin drt yllk bir ayrlktan sonra evine
geldii gece gzmn nnde: Sessizce, lambay yere koyup ekilen anann
glgesi. Sska bir ocuun ackl, kslm yz.
Mehmet Ali'nin dn gzmn nnde. O gn her
gnden daha kasvetli, daha ar bir gnd. Zurna atlak,
oyunlar isteksiz ve yemek tatszd.
nn zaferinin ertesi, ben bunlara kzmyorum.
Acaba memleketin neresi donand? Neresi enlik etti? Bu

byk olay, gazetelerde alelade bir havadis gibi mi geti?


Hibir yerde, Mustafa Kemal'in smet Paa'ya, smet Paa'nn Mustafa
Kemal'e ektii telgraflar, alevden birer satr
halinde, gkyzne izildi mi?
Gelen gazetelerde, bo yere bir genel nee yanks aryorum, bulamyorum.
Belki Anadolu'nun cra bir kasabasnda, Ankara'da, uraya buraya aslm,
tek tk kandiller, bu zaferin tek enlik aydnlklardr. Hayalimde, kendi
kendime yaktm bu klar, bana engin ve karanlk bir gurbet diyar
olan Trkiye'de donmu ve kr olmu gnllerin tek hayat
mihraklar gibi geliyor.
Ne snk, ne fersiz, ne clz hayat mihraklar! Gnn birinde bunlar,
byyp boz renkli Anadolu yaylasn, starak aydnlatacak bir heybetle
ate halini alabilecek mi? Eer yle olacan bilsem... Eer bilsem...
Birka gnn kasabada geirmee giden muhtar, birtakm havadisler ve
birtakm yeni fikirlerle dnd. Geri, bana pek almyor. Fakat, ben, bana
sylediklerinin arkasnda, sylemek istemediklerini kefediyorum. Ve baz
yarm cmlelerini, bakalarndan iittiklerimle tamamlayarak kafasnn
iindeki eylere nfuz ediyorum.
Ona gre, Kemal Paa'nn at yol, kmaz bir yolmu.
Hem de ok tehlikeli imi. kmaz bir yolmu, nk padiah kendisiyle
beraber deilmi. Padiah, dmanla oktan bar yapm. Sonra, Avrupa
diye bir kralie varm. O ie karm. Ben sizin mklnz hallederim,
demi.
Tehlikeli bir yolmu. nk... dman yalnz zmir'de ounup otururken,
Kemal Paa'nn ettiklerine kzp; daha ileriye varm. Bursa'ya kadar
gelmi. Nihayet geen gn, nn'ye dayanm.
fkeden tirtir titreyerek:
-Oradan pskrttk, hem de de de... diyorum.
Muhtar, sinsi bir tebessmle, krl sakal arasndan glmsyor. Onu
omuzlarndan tutup sarsmak ve:
-Ne glyorsun? diye barmak istiyorum.
fkemi, yzmden sezen kyller, birer birer etrafmdan
ekiliyorlar. Muhtar, onlarla beraber ensesini kaya kaya
ve nne bakarak uzaklayor. Biraz tede, benden uzak bir
evre tekil edip duruyorlar.
Nihayet, ok yalnz kaldm hisseden Mehmet Ali, mahup inahup, bana
yaklayor. Yanmda meliyor. Daha dn kesip yonttuu st dalndan
denei ile topra drtlyor. Bana bir eyler sylemek istiyor. Fakat,
nereden balayacan bilmiyor. Birden soruyor:
-Beyim bizi gene askere alacaklar m?
-Olabilir.
-Nasl olabilir, beyim? Bizi terhis etmediler mi?
-Ettiler ama, dmanlarmz terhis filan dinlemiyor.

Bak, uraca kadar geldiler. Biraz kulak verseydik top seslerini


duyacaktk. Dman askerleri u tepenin ardndan grnverirse, elin kolun
bal durabilecek misin? Gelip de, senin evini, kyn yakp ykarken, oluk
ocuunu dipikle itip drtelerken, bir kede kar gibi bzlp duracak
msn?
-Yok, beyim, buraya kadar geleceklerine aklm ermez.
-Eer her ky, bu kydekiler gibi dnrse, eer her talimli asker,
senin gibi tekrar askere gitmekten korkarsa, tabii gelir. Ona hi phe
etme.
Tekrar nne bakp, denein ucuyla topra eiyor.
Onu, artk hi tanmyorum. Benim eski erimle bunun
arasnda, artk hibir iliki yok. Haydi git, haydi git; onlarla
hasbhal et, demek ve btn eyam toplayp, buradan kamak istiyorum.
Cephede, hibir ie yaramaz mym? Adam sen de. Bu
kolsuzluum, hem kendime, hem aleme kar icat edilmi bir
bo bahane...
Yava yava kyllere hiddetim, kendi aleyhimde bir nefret haline
evriliyor. Oturduum yerden kalkp ovaya doru iniyorum.
Bu bir nisan gndr. Gkyznde beyaz bulut kmeleri
birbirinin stne, ylyor. Havada bir yamur kokusu var.
Fakat, ayamn altndaki toprak kuru, sert ve kokusuzdur.
Bu yl, ok don oldu. Hayvan telefat, kyllerin gzn
korkuttu. Salih Aa'nn fikrine gre, gelecek mahsul mevsimi ok kt olacak.
Yryorum, yryorum. Byle saatlerce, gnlerce, aylarca, hi durmakszn
yrmek istiyorum. Biliyorum ki, bu orak toprak dalgalarnn sonu yoktur.
Birini anca br, brn anca bir bakas grnr. Bu ky, arkamda
brakacam. drt saat sonra, gene tpk bunun gibi bir ky
nme kacak. Gene kaacam. Gene kaacam.
Porsuk ay, beni nereye kadar gtrebilir? Zira, bu ay
nme kt andan beri, hep onun kysnda yryorum.
Vakit vakit, ayam topran stne frlam bir st kkne arpyor. Ne
snepe, ne miskin, ne biare aalar. Porsuk ay'nn bal le gibi
kokuyor.
le saati. Arasra, bulutlarn iinden syrlan gne, bir
mddet ensemi yakp geiyor. Kimbilir, baka yerlerde bahar
ne gzeldir. Besbelli, baka yerler derken, stanbul'u, stanbul'un
sayfiyelerini dnyorum. Feneryolu, Gztepe, Erenky...
Yreim bir karanlk odaya hapsedilmi yaramaz bir ocuk gibi hopluyor.
Param Salih Aa'da, eyam ve kitaplarm Mehmet Ali'nin evinde brakaym
ve gideyim, gideyim...
Bylece stanbul'a kadar yryeyim.
Bunun, gerekletirilmesi imkansz bir hayal olduunu
bilmekle beraber gerekten yolumun ta ucunda bir stanbul
varm evkiyle yrmekte devam ediyorum. Yolumun stndeki dalar,
nehirleri, sarp ve etin geitleri, Sakarya'y, Bozda', Acda' yok
farzederek, hemen hemen, gz kapal yryorum. Unutuyorum ki u dakikada

istesem, Porsuk ay'nn br tarafna bile geemem.


Bylece karmakark dncelerle, ne kadar yrmm, bilmiyorum.
Birdenbire seyrek ve serin bir kavak kmesinin iine daldm hissettim,
durdum.
Bu ufak korunun iinde, kk, dar, fakat berrak bir dere akyor. Bu,
lde bir vaha m? Derhal iime derin bir skunet geliyor. Durduum yere
meliyorum ve elimi suya sokuyorum. Ne o? Bu ani hrt nereden geldi? Ve
bir ksk kadn glmesi?
Etrafma bakmyorum. Sol yanda, bir gen kz silueti
bir geyik hafifliiyle derenin kenarnda aalarn arasna
doru kayor.
Biraz tede durdu. Dnp bana bakt.
Mehmet Ali'nin kynn, iki saat tesinde, byle bir
yer! Byle bir yz! nanlmayacak ey!
Uzaktan bana glmsyor. Yaz ve uzunca yznn ortasnda, iki yeil gz
ve bir sra iri beyaz dile bana glmsyor. Tpk
Mehmet Ali'nin kyndeki kzlar gibi giyinmi.
Ba tpk onlarn ba gibi, kat kat sarglarla sarl. Beli
kuakl ve alaca pazen donlu bir kz. Niin bana birdenbire
harikulade bir ey gibi grnd?
Ben de, uzaktan ona glmsyorum. Aalardan birinin
arkasna saklanyor.
Yaklaaym m? Belki, rktr, bsbtn karrm. Tekrar suya eiliyorum.
Fakat btn mevcudiyetimle hissediyorum ki, sakland aacn arkasndan
bana bakyor. Birden bam evirdim. Aacn arkasndan darya uzanm
ba, tekrar ekildi: Bu, bir nevi oyun gibi.
Kendi kendime syleniyorum:
-n midir, cin midir? Cin olsa, imdiye kadar kaybolmas
gerekirdi. n'se, benden niye kayor?
Sezdirmeden, gz ucuyla, tekrar ayn noktaya bakyorum. Orada hi
kmldamadan duruyor. Artk sabrm tkendi. Dorudan doruya ona seslendim.
-Kzm benden ekinme. ine bak. Ben yabanc deilim.
Te uradaki kydenim ve kyn ismini verdim, imdi, syle
bakaym; sen hangi kydensin?
Aacn arkasndan g iitebilecegim bir sesle:
-Bizim ky de uzak deil. Te, urackta...
Ve kyn adn syledi.
Fakat, bu kadarck bir konuma ile aramzdaki mesafe
katedilmi olamad. Kz gene aacn arkasna saklanm,
ben gene suya eilmi kaldk. Ayaa kalktm. Ona doru birka adm attm.
-Haydi, seni rahat brakaym. ine bak. te ben gidiyorum, dedim ve

dereyi atlayp br tarafa getim.


Derenin br kysnda, ben, artk bsbtn baka bir adamdm.
O gn bugndr, kendimi toplayamadm. Dereyi atlarken, sanki iimden ar
bir ey yuvarlanp dt. yle bir ey ki, on dakika ncesine kadar, ben onu
kalbimin stnde veya kafamn iinde, bir demir glle gibi tayordum. te
bu, yuvarlanp dt. imdi, hafifim. O kadar hafifim ki kolumu
bir kanat gibi kmldatsam havaya uabilirim.
nsann gnl ne tuhaf Gnn birinde, kavak aalar
arasndan, bir gen kzn glmsemesi, bir derecik, bir atlay. Her ey
deiiyor. Ortada, biraz nceki adamdan eser kalmyor.
Nereye gitti, o adam ne oldu? Eriyip gidiverdi mi? Ve
onun yerine gelen bu adam kimdir? Nedir?
Kendi kendime, ak olduumu itiraf etsem ok gln
bir ey yapm olurum. Yam otuzu geti. Ben beladan artakalm bir adamm.
Zaten yirmi yamda iken de ak hususunda o kadar safderun deildim. Baka
eyler iin, ekseriya yumuak, scak ve cokun olan gnlm kadn nnde,
sert ve souk durmasn bilirdi. Kadna inanmaktansa, onu aldatmay daha
tatl bulurum. Zira sevildiini hisseden kadn kadar ekilmez bir ey yoktur.
Kadnn gerekte, namert ve kanck olan tabiat, yle bir safhada, adeta
ldrc bir mahiyet alr. Yabani kedilikten, zehirli ylanla geer ve
gitgide, hayalimizin lemeyecei kadar derin, nihayetsiz ve tuzlu ktlk
denizinde, glerek rlplak yzmee balar.
Ben, bu geree ac ahsi tecrbelerden geerek varm
bir adam deilim. Benim aklarm, daima birer cinsiyet buhranndan
ibaret kald. Bunda, iftleme mevsiminde muhtelif krizlere den baz
hayvanlardan farkszdm.
ki gnden beri, kyde, olaanst zamanlara mahsus
bir hal var. Bayram m? Hayr. nk, hi kimse yeni esvaplarn giymemi.
Biri mi evleniyor? O da deil. Yalnz, herkes iini gcn brakm, unun
bunun evinde hemen gizli diyebileceim birtakm toplantlarda... Sonra genel
bir avarelik, bir kendinden gei, gzlerde bir almadm parlt...
Mehmet Ali'nin anas bile glmsyor ve yirmi ya daha gen grnyor.
Bekir avu'un az kulaklarna varyor. Bir Geldi... szdr
fsldanyor.
-Geldi. Ahmet'inkilerin odasnda...
-Geldi. Grmediniz mi?
-Geldi; ama ok kalmayacakm.
Mehmet Ali'yi yle bir kenara ektim:
-Ne var? Ne oluyor?
O da kendini genel heyecana kaptrm grnyor. Srtarak:
-Hi, beyim, diyor.
Fakat ben sktrnca syledi:

-eyh Yusuf geldi beyim, eyh Yusuf...


-Bu eyh Yusuf da kim oluyor?
-Mbarek, byk bir adam. Her yl gelir, duasn alrz.
Hastalar okur fler. Bize gzel tler verir. Yol gsterir.
Ba skda olanlar selamete karr.
-Hangi tarikattan bu eyh?
-Bilmem beyim; o kadarn gayri bilmem.
-Peki, bu adamn imdiye kadar size ne iyilikleri dokundu?
-ok, beyim.
Fakat, bu iyiliklerin bir tanesini saymadan, yalnz, esrarl bir tavrla
ban sallyor.
-Yalnz muhtarn karsn iyi edemedi.
-Ya Salih Aa'nn olunun kamburunu dzeltebildi mi?
-Ya Bekir avu'un kz Zehra'nn gzlerini aabildi mi?
-Ya u meczup Memi'in akln bana getirebildi mi?
Mehmet Ali cevap vermiyor. nne bakyor. Biliyorum ki
bana, iinden, fkeleniyor. Bana kar, her ne zaman fke duyarsa byle
sessiz, nne bakar.
Daha alayc, daha babayani bir tavr taknarak devam
ediyorum:
-Gelelim tlerine... Neymi bakalm onlar?
-Aklmda kalmam beyim; anam bilir.
Benim elimden kurtulmak iin anasn aryor. htiyar kadn:
-O ne bilir; dedi, eyh Yusuf Efendi kim, o kim?
-yle ise sen anlat bana, Zeynep Kadn.
-Nasl anlataym ki...
O da iin iinden kamyor. Nihayet, eyh Yusuf Efendi'ye yalvarp onu
bu eve getirmee karar veriyoruz.
Bu ii, bin bela, Mehmet Ali stne ald. Muhtarn evine
gitti. Fakat, gitmesi ile gelmesi bir oldu. Muhtar O sizin
ayanza gider mi? Siz onun ayana gelin demi. Bunun
zerine hep birlikte kalktk; gitmee mecbur olduk. Muhtarn evinde, eyh
Yusuf'un oturduu oda tkabasa insanla dolu. O, kede bir hasr stnde
bada kurmu oturuyor. Srtnda eskiden yeil olduu belli bir cppe var.
st ba, sakal o kadar kirli ki, -yanna yaklamaa hacet yok- kapdan

itibaren bir teke gibi kokuyor.


Beni grnce kk kalabalk, kendiliinden dald.
Mehmet Ali ile anas arkamda, ieri girdik.
-Merhaba eyh Efendi.
Rahat kam bir adam huzursuzluuyla ban kaldrd.
Beni, uzun uzadya szdkten sonra disiz aznn iinde bir
homurtu halini alan u szleri geveledi:
-Merhaba, merhametten gelir. Sen kim oluyorsun ki, bana merhamet edeceksin?
Hemen, Muhtar sze kart:
-Kusura bakma; yabann biridir, dedi.
Ben, tek elimin yumruunu, bir anda, hem eyh'in, hem
Muhtar'n suratna savurmak ihtiyacn g zaptediyordum.
Yar glmseyerek, yar dilerimi skarak dedim ki:
-Sen yalnz merhamete deil, terbiyeye de muhtasn.
Disiz ihtiyar teke, bu szm zerine, insana hayret veren bir eviklikle
yerinden frlad. Kapnn bir kenarnda duran pabularn koltuunun
altna almasyla darya uramas bir oldu.
Herkes, arkasndan kouyor. Hatta Mehmet Ali bile.
Ben, biraz akn, biraz mahup, oturduum yerden kalkyorum. Geri
sonradan, bu olayn u son safhasn hatrladka, ok defa, glmekten
katlmmdr. Fakat, o gn, dtm hzn sonsuzdu. Yalnzlm,
kimsesizliimi ve yabanclm o gnk kadar iddetli hissettiim
olmamtr.
Benim iin, bu bunak Trk eyhinin, stanbul'daki ngiliz subayndan fark
nedir? Her ikisinin ruhu ile benim ruhum arasndaki uurum, ayn derecede
derin ve karanlktr.
Bu da onun gibi, beni kam ile dvecek ya da, etimi bir zindalda
rtmekten zevk duyacak.
u anda, burada bulunacama, Londra'da bir mutaassp
Protestan rahibinin evinde olsaydm, ayn istiskali grmeyecek mi idim? Ayn
hzn, ayn elemi, ayn yabanclk ve kimsesizlik hissini duymayacak m
idim?
eyh Yusuf, benim yzmden, bu yl ky abuk terketti.
Fakat, giderken grdm. Kyllerden ald hediyelerin yk altnda, hem
kendisinin, hem eeinin beli bklmek raddesine gelmiti. Her ikisi de,
birbirinin ard sras, sendeleye sendeleye gidiyorlard.
eyh Yusuf gitti. Fakat, zehirini kyde brakt. Hava bir
sre, bir uzun sre, onun nefesiyle dolu kald.
Kyller artk benden nefret etmee, bana kzmaa bile
lzum grmyorlar. Bana, yalnz acyorlar. Bana bir mahkum, bir idam mahkumu
bir ukubete arplm lanetleme adam gibi bakyorlar.

eyhin gazabna urayan, u zavallnn hali ne olacak?


Hepsinin dudaklarnda, benim hakkmda, bu sorunun izildiini gryorum.
Ve ben, bu dikenlerin arasndan, geen gn kefettiim
vahaya kayorum. Ancak burada kendimi buluyor, bam
dinliyorum.
Burada kavaklar daha serin. Dere daha berrak. Fakat,
artk, korunun rstai perisinden eser grmyorum. Kendi
kendime: Acaba, o gn, bana grnen bir hayal miydi? diyorum. Ve onu,
muhayyelemde tekrar canlandrmaya alyorum.
Bir gn, kyne kadar gittim. Sokaklar dolatm. Birka
kyl ile hobe ettim. Hatta amardan dnen kadnlar
grdm. Fakat ona, bir trl rastlayamadm. Nihayet, bir
defa...
Nihayet bir defa, gene dereden kye doru giderken
onunla kar karya gelmeyeyim mi!..
Kendinden daha kabaca bir kzla, ierisi kirli mintan,
akr, gmlek ve yazma dolu bir uzun tahta tekneyi tayordu. Teknenin bir
ucunu, n tarafndan, o tutuyordu. Beni grnce botaki eliyle bartsnn
ularn yzne gtrd.
Ve ban, br tarafa evirdi. Sezinledim ki, rtnn altndan sedef
dileri parlyor.
Kye doru, be on adm atp dndm. Bu hareketimle,
aklma, stanbul mesirelerindeki kadn takipleri geliyor.
Kendimi Kudili ayr'nda, Yourtu Deresi'nin kenarnda
sanyorum.
Bu kyl kznn, oradaki mahalle kzlarndan fark ne?
Endam, onlar kadar ince, yry, onlarn yry gibi
ahenkli ve onlar kadar ivebaz deil mi? Hi phesiz, bunun
ayaklar plak ve belki topuklar da atlaktr. Fakat, vcudunu
saran kabasaba kumalarn altnda, kusursuz taze bir
bedenin btn cazibesini hissediyorum.
Bir de dnp arkasna bakmasn m? Artk kalbim hzl
hzl arpmaa balad. Arkadana veya kzkardeine benim
iin bir ey sylemi olacak ki, o da dnp bakt. imdi ikisi
birden glmekten krlyorlar. Ta yanlarna kadar sokuluyorum. O vakit,
gene ikisi birden arkalarn dnyorlar. Ta kesilmi gibi kaskat
duruyorlar. yle bir duru ki, hemen uzaklamaa mecbur oluyorum.
Bu, insan diisinde yeni grdm bir haldir. Herhangi
bir gen erkek. istei ve scak ilgisi karsnda, yumuayp
eriyen, yahut, cinsi gree davet eden bir fke ile irkilip gerilen
kadn vcudu, burada ilk defa olarak btn manasyla
donuyor. Bir kadn elikten bur gibi meydan okur bir mukavemet timsali
haline geliyor.
Bekaret burada bir zrh gibidir.
:::::::::::::

Lakin, neden biare Sleyman'n kars, bunlar arasnda,


bir istisna tekil etmi? Ha sahi siz, bu hikayeyi biliyor musunuz?
Bizim kyde, bir Sleyman vardr. Mehmet Ali'den biraz
sonra, o da civar kylerin birinden bir kz almt. te, bu
kz temiz kmam, Sleyman: Sana kim dokundu? diye
sormu. Kz, Aam demi, kkten tarlada oynayorduk.
Beni omuzlarmdan yakalad. Altna ald. Skt, skt. te ne
olduysa, o zaman oldu.
Sleyman: -Kaza, desene demi. Susmu. Fakat, kyller susar m?
Kzcaz, bir taa tutmadklar kald. Sonra, yava yava, onlar da
uramaktan vazgetiler.
Yalnz, Cennet, -bu gen kadnn addr- alt ay gemedi,
bir gece, bir al duvarnn dibinde bir yabanc adamla yakaland. Btn
ky halk sopalar, apalar, vendirelerle, bu ak hava zinaclarnn
stne hcum etti. Cennet'le a, aln duvarn kendilerine siper yapp
hcum edenlerin zerine, yle bir ta yadrdlar, yle bir ta yadrdlar
ki, herkes dald. Kamaya mecbur kald. Ve Cennet, Homeros
devrindeki esir kzlar gibi, kale duvarnn stne kp:
-Ben, yalnz kocama teslim olurum! diye bard ve kocas gitti; onu
elinden tutup evine getirdi. Kadnn sylediine
gre, meer bu kadar tevatre sebep olacak bir ey yokmu.
O adam emmiolu imi; yoldan geerken aln nnde rastgelmi, yle
duvarn dibinde biraz konumular...
Sleyman'n karsn, bu zaferden sonra artk bsbtn
serbest braktlar. nk, o kyn iinde bir nevi kuvvetin,
bir nevi hakimiyetin timsali oldu.
Cennet, levent, gelgelli, kahkahas bol ve keskin bakl
bir kadndr. Kalarna rastk eker ve ellerine kna yakar.
Baka kadnlar gibi erkekten rkp kamaz. Herkesin iinde, hatta benim
bulunduum yerlerde bile elini kolunu sallayarak, gsn gere gere
dolar. Tarlada apa apalarken, evde yemek piirirken, derede amar
ykarken durmakszn ark arr.
Karsnn yannda Sleyman, boynu bkk ve hep srtan
bir ocuktur. Derler ki, Cennet'in arasra ona, iki tokat att
da olurmu. Sleyman btn manasyla, Trk masallarndaki Kelolan tipidir.
taatli, klbk ve biraz da filozoftur, ruhunun sonsuz derinlii vardr.
Yerine gre Ak Garip, yerine gre Yunus Emre'dir. Nasreddin Hoca bu
dldendir. Zmrdanka masal bunun iin kmtr. obanla peri paadiahnn
kz masalndaki kahraman da odur. Onda bitmez tkenmez yolculuklarn
yaratt sabr, kular ve kurtlarla dp kalkmann verdii sadelik, bir
yksek yaant ilkesi haline girmitir.
Macerasn grendiim gnden beri, onun candan dostuyum. Fakat, bir defa
nasip olup da, babaa dertleemedik.
Sleyman, insan yadrgar bir yaratktr. Son olaylar onu
bsbtn ekingen ve vahi etti. Ancak, kk ocuklarla bir
arada oturabiliyor. Onun en samimi dostlarndan biri de Memi'tir. Eski bir
mescit viranesinin iinde, saatlerce yanyana kaldklar oluyor.

Sleyman yarm saatte bir kelime syler. Memi, cevap


vermeksizin glmser, yahut ban iki tarafa sallamakla yetinir.
Sonra bir sigara yakarlar. Ttn dumanlar, balarnn
stnde, havaya gre, kah kaln ve ar halkalar tekil ederek bolukta
sallanr. Kah bir buhurdandan kan tts gibi
boum boum yukarya doru kar.
Cennet, kocasn, ok defa bu halde gelip yakalar. Ve viranenin
talarndan biri stne dikilip iki elini brne dayar:
-Hele u mymntya bakn. Hele u mymntya bakn!
Sleyman, karsnn sesini iitince bir ok gibi yerinden
frlar. Titrek, ince ve yava bir sesle mrldanarak karsna
doru yrr.
-Aha geliyorum; aha geliyorum.
-Hani bugn kasabaya gidecektin?
-nallah, yarn giderim. Bugn gidemedim.
-Gidemedin mi? Ne ettin ki gidemedin?
-Su tadm. Damn yklan tarafn yaptm.
-Bu da i mi?
-ocuklar, derenin stndeki kavak ktn devirmiler. Onu yerine koydum.
Bylece konuarak eve girerler. Fakat Cennet'in girmesiyle kmas bir
olur. Soluu eme banda alr. Kulaklarnda kpeleri vardr. Boynunda
kk Mahmudiye altnlar dizi dizi parlyordur. Gsnn birka dmesini,
mahsus ak brakmtr. Az, eme bandaki kadnlara bir eyler anlatrken,
gzleri gelip geen erkekleri szmektedir.
ncil'de bahsi geen Samire'li kadn, bundan baka bir ey mi idi?
Biz, bu gnl ileriyle megul olduumuz srada, zavall
Mehmet Ali'nin korktuu bana geldi. Askere arld. Bundan, bir sabah,
uluyan bir kadn sesiyle haberdar oldum. yle bir uluma yle bir uluma ki,
sanki evde birisi lm gibi.
Odamdan dar frladm.
-Mehmet Ali; Mehmet Ali...
Ses yok.
-Zeynep Kadn... smail...
Gene ses yok. Ulumann geldii tarafa doru gidiyordum.
-Ne var, ne oluyor?
Bu, Mehmet Ali'nin karsnn sesidir.
Mehmet Ali'nin, bana bir Allahasmarladk demeden

gitmi olmasna ihtimal veremiyorum.


Muhtar, jandarmalar, Mehmet Ali ve kendisiyle arlan
bir iki kii kapnn nnde toplanm duruyorlar. Mehmet
Ali'nin yz bembeyazd. Bana bakyor, fakat hi tanmyor
gibi.
Nihayet ta yanna yaklap neler olduunu sorunca,
mahzun ve kskn nne bakt:
-Ben sana dimedim mi idim? te... diye, mrldand ve
elinin tersiyle bana jandarmalar, muhtar gsterdi.
Muhtar, iki jandarmann ortasnda, artk kyllkten
km, bir hkmet memuru gibi duruyor. Kendisine verilen
damgal ve matbu katlar dikkatle gzden geiriyor. Hepsini, birer birer
inceliyor.
Beni grnce, merasimle ayaa kalkt ve jandarmalara
kalkmalarn iaret etti. Ben de onlarn srasnda bir sandalye alp
oturdum. Jandarmalar, daha yirmi iki ky dolaacaklarm.
Mehmet Ali ile arkadalarnn yirmi drt saate kadar behemehal Eskiehir'de
olmalar gerekiyor.
Mehmet Ali kolunu benden tarafa uzatarak:
-Hi yetiilir mi? te beye sorun, dedi.
Mehmet Ali'nin asi bir hali var. Onun bu tarafn grmemitim.
Muhtar, btn resmi otoritesini taknd.
-Nasl yetiemezmisiniz? Pekala yetiirsiniz, dedi.
Mehmet Ali, burnundan soluyordu.
Tam bu srada, nereden kt bilmiyorum. Zeynep Kadn,
dimdik karmda grdm. Herkese, sert sert bakyordu. Yavrusunu savunmaya
hazrlanm bir dii kurt gibiydi.
Yava, yava kadnlar, bir iken iki, iki iken be oldu.
Grup bydke byd. Sanki aralarnda bir eyler mrldanyorlar. Sanki,
bir teebbse hazrlanr gibi bir halleri var.
Mehmet Ali'ye dedim ki:
-Memleketin, senin gibi usta askere ok ihtiyac var. Bugn gidip cephede
vurumazsan, yarn burada, kapnn nnde vurumaa mecbur kalrsn. Her
vakit sylyorum.
Dman uraca geldi. Hem bu imdiki askerlik senin bildiin gibi deil.
Millet, kendisi savayor. Angarya yok. Sonra
emin ol, ok uzun srmez. Bir arpmada herey hallolacaktr.
Zeynep Kadn atld:
-yle ama, imdi tam i zaman. Hep yle yaparlar. Bebelerimizi tam i
zamannda alrlar.

-Merak etme. Kendim ie yaramazsam bile, sana bir


adam tutar, btn hizmetlerini grdrrm, dedim.
Zeynep Kadn, sama bir laf sylemiim gibi, omuzlarn
silkti. Lakin, Mehmet Ali zerinde szlerim, biraz etki yapm grnyor.
evkli bir sava kesilmediyse bile tevekkll bir asker tavrn ald.
Onun bu halinde imdiden eski erimi buluyordum. Bana biraz nce olduundan
daha sevimli, daha munis geliyor ve iimdeki subay uyanyor.
-Keke alsalar da ben de gitsem, dedim. Bu sz, o kadar candan syledim
ki, nmde Mehmet Ali ile gidecek olanlarn gzleri parlad.
lerinden birisi:
-Evvel Allah, biz dmann hakkndan geliriz ama, silahmz, cephanemiz
yok, diyorlar, dedi.
Anadolu kylsnde olumlu ve realist duygu hemen btn dier duygulara
galebe almtr. Arasra uyanan lirizmi, bir saniye iinde parlayp
snverir. Heyecanl adamn, onun indinde bir deliden fark yoktur. Onun
gvenini kazanmak iin sessiz, ar ve hi glmez grnmek gerekir.
Ben de kendimi topladm.
Mehmet Ali gitti. O giderken, btn ev sarslacak sandm. Fakat, tahminim
kadar olmad. Hatta ayrlrken, sarlp pmediler bile.
Kzkardeleri, sessiz sessiz alyordu. Kars bir iki defa
hkraym dedi, fakat, Mehmet Ali yle bir ters ters bakt ki;
kadn btn hkrklarn kat lokmalar yutar gibi iine ekti.
Zeynep Kadn, duvara dayanm duruyordu. Yannda smail, iki elini kuana sokmu
bakyordu.
Mehmet Ali, bana doru egildi, elimi pt. Bir ey sylemek istedi ve
torbac omuzunda, yrd, gitti.
Bu ocuk, belki bir daha dnmeyecek. Yreimde derin
bir kasvetle arkasndan yryorum. Yolda rastgeldikleriyle
durup helallayor...
Gzlerinde ya var myd? Gzleri yal myd? Bilmiyorum. Aramzdaki
btn anlamazlklara ramen yeryznde, o benim tek dostumdu. Yar yerinden
blnm yaantma yeni bir yn vermek iin bana yardm eden tek adam o
deil midir? Hangi fikir, snf ve meslek arkadamdan hayr
grdm? Hepsi, kendi bann derdine dmt. Yalnz
Mehmet Ali bana elini uzatp:
-Gel seni kyme gtreyim. Burada yalnz sersebil olursun, demiti.
Bu sz hatrma gelince burnumun direi szlad. Hemen orada bir akal
gibi avazm kt kadar ulumak ihtiyacn duydum.
Mehmet Ali yokutan indi. Dereyi geti. Tarlalarn iinden yryerek yola
doru ilerliyor. Drt arkadatlar. Bir defa dnp arkalarna bakmyorlar.
Belki bakmay erlik saymyorlar. Bunlar belki, yarnki Trk zaferinin
isimsiz kahramanlar olacaklar. Belki de... Ne olursa olsunlar u dakikada
uzaklatka klen, uzaklatka klen bu drt siluetin,

sabahleyin okullarna giden drt ocuktan fark yok.


:::::::::::::
Mehmet Ali gittii gnden beri Zeynep Kadnn azn bak amyor. Yz
bir maske gibi hareketsizleti. Gzleri hep sabit bir noktaya dalp kalyor.
Ona laf sylemekten korkuyorum.
Lakin bir gn o bana syledi:
-Benim bebemi aldlar, ama kazk gibi herif karnn koynunda saklanm
yatyor.
Kimden bahsettiini sordum.
-De... aha, Cennet'in nedir o su, dedi. Hem de yabann
biri kimse nereden geldiini bilmiyor. Asker kaa imi. On
gndr Sleyman'n evinde sakl. Kar kendi eliyle ona yemek piirip
verirmi. Gece de yatana alrm?
-Sleyman'n gz nnde mi?
-He ya, biri sa brnde, br sol brnde...
Glmekten kendimi tutamadm. Zeynep Kadn iin bu
tarafna nem vermez grnyordu.
-Gidip haber verecem, bize bir ktlk gelir diye korkarm.
Mehmet Ali'nin anas geri byle konumuyor. En koyu
Anadolu azyla sylyor, Cmleler; boazndan birer tutam
al gibi sert ve dikenli kyor.
oktan, benim btn merak ve ilgim Sleyman'a doru
gitti. Muhayyelem, Zeynep Kadnn bana anlatmad zina
dramn en kk teferruatna kadar gzmn nnde canlandryor.
Dii ve erkek arasndaki ezeli mcadelenin bundan daha
mthi bir safhasn hatrlamak mmkn deildir. Kadn,
burada, btn vahi insan igdleri ayakta, bir yrtc yaratk
gibidir. Bunun bir tarafnda koca, kan emilip posas bir
kenara atlm bir av andryor. br tarafnda, ak, tabiatn
yenilmez, deimez kr ve sakar glerinden bir paradr.
Zavall Sleyman her ban kaldrmak isteyite ya bir
kaya gibi rakibinin nnde dikildiini gryor, ya da karsnn
bir dii kaplan kkreyiinden daha korkun kahkahasyla karlayor.
Geri, sonradan iittiim eylerle bu tasavvurumun ne
kadar doru olduunu anladm. Sleyman nce betelemek istemi. Haydi be sen
de demiler. Bir baka defa herif, yle bir dirsek kakmasyla onu yere
oturtuvermi. Karnn stne yrmee kalkm. Kar ellerini brne
dayayarak gsn ileriye doru itmi: Hele dokun, hele bir dokun, vallahi
bir gn kalmam giderim diye barm.
Bu giderim tehdidi... Sleyman o gnden beri, geceleri
yorgann altna bzlp zari zari alamaktan baka bir ey

yapmyormu.
Lakin, ite kyller buna tahamml edemiyorlar. Bir
gn Bekir avu, Cennet'e eme banda rastgeldi. Dilerini
gcrdatarak stne yrd: Ya o herifi deflersin, yahut karmam diye
homurdand. Kadn, tatan Diana tavrn ald:
-Ne idermiin, bakalm? Ne idermiin, bakalm? diye
haykrd. Herkes sand ki, Bekir avu Cennet'e sulanyor.
Adamcaz, ban sallayarak uzaklat.
Baka bir gn muhtar da Sleyman'n kapsna kadar
gitmi:
-Syleyin o kerataya buradan defolsun, emrini vermi.
Fakat dinleyen olmad. Kadn: -Beni boasn, yle gideriz,
demi. Lakin Sleyman hi de karsn boamak fikrinde deildi.
te bu yzden, kyller, bu rezalete bir son vermek
iin tek areyi basknda buluyorlar. Hocaya sordular: Gzmzle
grrsek er'an bo der mi? diye.
Hoca;
-Elbet demi.
Bunun stne, bir gece, yats namazndan sonra, kyn
belli bal adamlar hep bir araya gelip Sleyman'n evini
bastlar. Kyn imam da beraberlerinde idi. Hibir grlt
olmad. Hatta Mehmet Ali'nin kardei kk smail soluk solua koup
gelerek bizi, olan bitenden haberdar etmeseydi
hepimizin haberi olmayacakt.
-Sudan gelirdim, dedi; Bir de baktm ki, camiden kanlar hep bir yana
yneldiler. Ben de aralarna katlverdim.
Sleyman'n kaps nne gelince durdular. mam Efendi
elindeki omakla defa vurdu. Ses kmad. Bekir avu:
-len Sleyman, biz geldik, a kapy; diye nledi. Gene
ses yok. Azck beklediler. Sonra Memi'in aas aha yle
omuzunla kapya dokunuverdi. Hep birden ieriye daldlar.
Ben de daldm. Odada bir barma rma oldu. Aha, o vakit,
elimden testi dverdi. Cennet Hanm, bize dinsiz,
imanszlar. mam: Dinsiz de sensin, imansz da sensin.
Haydi k burdan. Gayri er'an Sleyman'n yannda kalamazsn, dedi.
te o vakit Sleyman'n sesini duydum. Amann itmeyin; amann itmeyin,
diye bard. Ondan te, n'oldu, bilmirim. Bama bir ktlk gelir diye
svtm.
smail'i hi bu kadar heyecanl grmemitim. Hatta anasndan dayak yedii
gn bile bu kadar solumuyordu. Benzi de bu kadar atmamt. Dudaklar bu
kadar titremiyordu.
Lakin Zeynep Kadn:
-len, testiyi neden attn? diye stne yrynce akl

bana geldi.
Ertesi gn, Cennet'le herif, sabahleyin erkenden ky
terkettiler. te Sleyman karasevdaya o gnden sonra tutuldu. Bu, nce,
ta yreinin derinliklerinden gelen bir alama sesi halinde balad.
Sleyman'n gzlerinden bir damla ya akmyor, fakat hkra hkra,
hngr hngr alyordu. Sonra karanlk bir sessizlie dt. Ne yiyor, ne
iiyor, ne de sylyordu. Gzlerini bir noktaya dikiyor. yle saatlerce
kalyordu.
Zavallnn yaknlarndan da kimse yoktu ki, onu teselli
etsin. Yalnz, Memi, yanbandan ayrlmyordu. Bu iki
meczubun, hi konumakszn, birbirlerini anlayan ve birbirine uzun, nemli
ve samimi eyler nakleden bir halleri vard.
Onlarn, bu sessiz ve esrarengiz hasbhallerini bilmek isterdim.
Ben de, onlar gibi, meczubun biri deil miyim?
Bu gnl facias, bendeki sevdal tahayyllere yeni bir
renk verdi. ki gnde bir, Dulcine'nin kynn yolunu boyluyordum.
Bu scak yaz gnlerinde iki ky arasndaki gidip
gelmeler epeyce yordu.
Baz gnler, bu gezinti bir l yolculuu kadar zahmetli
oluyor. Toprak, ayaklarmn altnda, bir volkann fkrmalar gibi sert ve
scak. Gne denilen ar ve byk ate kresini, omuzlarm zerinde, tek
bama, ben tayormuum gibi gkyznn btn yaz arln srtma
abanm hissediyorum.
-Bu zahmet, bu meakkat ne iin? diyorum. Bir hayal
iin, bir yabani iein glgesi iin. Bari, gzel kokuyor mu?
Bari, dokusu dudaklara ho mu?
Adam sen de. Her sevgili, bizim muhayyilemizin yaratp
ssledii yaratktan baka bir ey midir? Bu, ister bir ehirli
hanm, ister bir kyl kz olsun, ona, bir taneciim diyen
biziz.
Sanyorum ki, birka defa sevdim ve her defasnda, ayn
tarzda sevmekle beraber, sevdiklerim birbirinin ayn deildi.
u halde, gnlmz her iekten bal alan bir ar gibidir.
Tevekkeli, Erefolu: Ar biziz bal bizdedir, dememi.
Bu sz, airlerin mauka adn verdikleri yarat, derhal
ortadan kaldryor.
Bu bakmdan Don Kiot, ark mutasavvflarna ne kadar
benzer. nsanln bu en byk, en derin idealist tipi kasabada bir
kyl kzna, yllarca gnl balamad m? Ona her
rastgeldii yerde en kibar hanmlara yaplan muameleyi
yapmad m?
Sano, efendisinin bu yanl grne hibir anlam veremiyordu. Prenses,
ato hanm dediiniz bu mu? Yok canm.
Bu pis kokan, elleri nasrl, alelade bir kyl karsdr, diyordu.
Don Kiot, buna ramen, yerlere kadar eilip Dulcine'nin

elini pyordu. Ve Sano'ya dnp: -Oh ne gzel kokuyor. Ne


ilahi varlk! diyordu.
u dakikada, ben de Dulcine'sine giden Don Kiot'un
benzeriyim ve yle kalmak bana bir utanma vermiyor. Yryorum. Yrdke,
gnlmdeki cokunluk artyor. Ayaklarmn altnda atrdayan, kuru topra
bir imenlik sanyorum.
Ara sra kenarlarndan getiim tarlalar, bana gllk glistanlk geliyor.
O biare tarlalar ki, stlerindeki ekinler iki
kar ykselmeden sararm. Boynu bkk baaklar, yerin
dibinden gelen bir strab hikaye ediyor.
Ve nmde hep boz tepecikler. Toz toprak dalgalar.
Lakin, benim iimdeki orkestra, bunlarn hepsine hayalin eriemeyecei kadar
cazibeli birer dekor nitelii vermektedir. Biraz sonra, Dulcine'nin yanna
varacam.
:::::::::::::
Bugn iime domu. Korulua daha ilk admm atar atmaz, onunla kar
karya gelmeyeyim mi? Henz ykad amarlar dallara asyordu.
Svanm kollar, bileklerinden itibaren bembeyazd.
Beni grnce, gene o yabani geyik tavrlar... Gene o,
aalarn arasna saklanmalar komalar. Dnp arkaya bakmalar.
Ne olursa olsun, krpe geyik; bugn seni brakmayacam.
-Neden kayorsun? yle neden kayorsun?
stne doru yryorum. Bereket kyne kaamayacak.
nk, ilk komalar onu kyn aksi ynne att.
-Benden korkacak ne var? Dur bakalm. Ben sana ktlk edecek deilim.
Bunlar syleyerek, yrmekte devam ediyorum. Bir an
geldi, durdu. Ve bir aacn arkasna meldi. Yaklayorum.
-Canm benden bu kadar rkecek ne var?
-Aman, etme, gzel gardeim. Aman etme.
-Sana ne yapacam sanyorsun? Haydi rahatna bak.
Git iini gr! Ben, yle bir kenarda otururum.
-Aman gzel gardeim, olmaz. Halam grr.
-Halan ne grr?
-Olmaz, olmaz. Halam grr.
Ve o kadar hazin, yalvaran bir sesle sylyor ki... Tpk
aa dm bir avn sesi. Nerede ise, alayacak. Biraz daha
yaklayorum. yle ki, aramzda yalnz bir aa var.

-Bu korkuyu brak. Bak ben yabanc deilim. Bu, beni


kanc grn. Hi sana benden bir ktlk geldi mi?
Hissediyorum ki, aacn dibine bzlm slak bir kedi
gibi titriyor. Acaba heyecandan m? Yoksa alelade bir cinsi
heyecandan m? nk, gittike sesinin bir miyavlamadan
fark olmuyor.
-Olmaz, olmaz. Halam grr.
Ve ben, kalbim kt kt vurarak, yanbana kyorum.
:::::::::::::
Salih Aa, Zeynep Kadnn bana hi yoktan bir arazi
meselesi kard. Bu ky aas, Mehmet Ali'nin ta babas zamanndan ekip
bitikleri bir tarlann kendisine ait olduunu
iddia ediyor. Zeynep Kadn, geen gece hngr hngr alayarak bana davay
anlatt: Olu askere gittii gn bile gznden bir damla ya akmayan bu
kadn, imdi bir toprak paras elinden gidecek diye alyor. Asl tuhaf u
ki, bu tarla kira ile benim hesabma ekilip biiliyor. Ve Salih Aa benden
davacdr:
-Korkma, ona zrnk vermem. Gerekirse mahkemeye deriz.
Zeynep Kadn daha ok alamaya balad:
-Mahkemeye mi? Aman etme, aman etme...
-O neden?
-Aa para yidirir. Kad ile bir olur, stelik br topraklarmz da
elimizden almaa kalkarlar.
-Nasl olur? Neyle ispat eder? Sizin elinizde kadnz
koannz yok mu?
-Yok ya, ne bileyim ben? Yok ya!..
-O halde ahit gsteririz.
-Hepsi ondan yana kar, hepsi...
Zeynep Kadnn neden aladn imdi anlyorum. Benim kafam da kzd,
gidip Salih Aa ile greceim.
Gittim. Fakat neye yarar? Salih Aa bir otomat gibidir.
Gzmn nnde canl yaratklara mahsus btn vasflar
gsteriyor, lakin ne iitiyor, ne konuuyor, ne de szlerimden
bir ey anlam grnyor. Sanki benim azmla onun kula
arasndaki mesafe be on kilometredir.
Farkna varmakszn barmaya, tek elimle birtakm hareketler yapmaa
balamtm. Bir de baktm ki, Salih Aa yanmdan svm gitmi.
Arkasndan koup yakaladm. Madeni bir parlt ile parlayan gzlerini
gzlerime dikti. Dudaklarnda silik bir glmseme ile:

-Senin nene gerek? dedi ve evinin kapsndan ieri girdi.


Salih Aa'nn, bir ayak sesi duyunca, yuvasna kaan bir
sansardan hi fark yok. O byle kaarken, insann btn avclk duygular
uyanyor. Arkasndan nian alaca geliyor.
Bari gidip muhtar greyim, dedim. Fakat kendisine evde
yok dedirtti. Yenilmez bir fke ile dnerken, yolda imama
rastladm.
-Ne dersin, mam Efendi, u Salih Aa'nn ettiine?
-Ne etmi ki?
-Bizim zavall Zeynep Kadnn malna sahip kyor.
mam sustu. Ban nne edi. Sakaln kartrmaa balad.
-Byle olur mu? Vallahi Kaymakamla, Mutasarrfla,
icap ederse Valiye kadar giderim. Syle ona. Gzn asn.
-Bastne; sylerim, diyor ve svyor.
te bugnden itibaren Salih Aa ile aramzda bir mcadele balam oldu.
Geri ben, hiddetim ve iddetimle, durmadan taarruzda ve o, susular,
anlamazlktan gelileri, kalar, saklanlaryla hep savunma durumunda
grnyor.
Fakat hissediyorum ki, her tarafmzdan evrilmiizdir. Havada bizi tazyik
eden bir gaz var.
-Korkma, Zeynep Kadn. Seni sonuna kadar koruyacam.
O, kukulu bir tavrla ban sallyor:
-nallah, bakalm... diyor.
-Canm ne kadar korkuyorsun? Topran stndeki
rn benim deil mi? Onu, ben bieceim. Ben kaldracam.
Gelecek yl da, ona sormadan, srmee balayacam. Varsn
o, davac olsun.
Bu dava szn duyunca, Zeynep Kadn yzn buruturuyor.
:::::::::::::
Bir gece, uykumun arasnda yrekler paralayc feryatlarla uyanyorum. Ne
oluyor? Yataktan frlayp kouyorum.
Meer Mehmet Ali'nin kars douruyormu. Odann kaps
nnde, rastladm Zeynep Kadna sordum:
-Ebe getirdiniz mi?
-Ebe de ne olacak? te, tavana urgan baladm. Ona
asla asla kurtulur.

-Ya sonra?
-Sonras ne olacak? Hepimiz byle doduk, dedi. Ve szne bir ey ilave
etmeden, doum odasna girdi.
smail, sokak kapsnn yannda, hemen yan eik stnde kvrlm yatyor.
Dnyadan haberi yok. Beni evin ta br ucundan uyandrp, ayaa kaldran
feryatlar iki adm tede, onun kulaklarna kadar varamyor.
Douran kadnn sesi, hemen hemen gayri insani diyebileceim bir acayip
bar halini ald. Bir cigara yaktm. Odamn iinde dolamaa baladm.
imde, buraya ilk geldiim gece bile duymadm bir perianlk var.
Yelkenleri paralanm bir kck gemide bir deniz kazas geirmekte olan
adam gibiyim.
Kadnn feryatlar, borann slklarn hatrlatyor. imdi
batacaz. imdi batacaz.
Birden, bir yaln lk ve sessizlik. Bir derin sszlk...
Mutlaka kadn dourmu olacak.
Dnden beri, Mehmet Ali'nin bir olu var. Ben grmedim. Fakat, smail'in
anlattna gre, o kadar kk bir eymi ki, insan avucunun iinde
arln duymadan onu tayabilirmi.
-smail, mutlaka sen de doduun zaman, onun gibi eydin. Bak, hala bir
trl bymyorsun.
-Evlenirsem daha geliirim.
-Evlenmek mi? Sen ha, olacak i mi bu smail?
-Neden olmasn? Ben aydr yavukluyum bile. Bu kez
rn iyi olursa mutlaka evleneceim.
-Daha, byn, sakaln kmam. Daha on be yana bile basmadn. u
boyuna bosuna bak.
Bana kzdn hissediyorum. Gsn msr tavuu gibi
ne doru iiriyor. Ban dimdik kaldryor:
-Kz beni istiyor.
Glmekten kendimi g tutuyorum.
-Ya anas babas?
-Anas babas yok. Halasnn yannda oturur. O da vermezse karrm.
-Gzn a, sonra Sleyman gibi olursun. Bana neler
geldi, kendi gznle grdn.
Gerekten yazmay unuttum. Sleyman drt gnden
beri ortadan kaybolmutu. Kimse nereye gittiini bilmiyor.
Hatta arkada Memi bile... Meczup uzaklarda, belirsiz bir
noktay gsteriyor:

-Deha, aha... gibi anlalmaz eyler sylyor, sonra manal manal


srtyor.
Lakin, grnen ky iin klavuza ne hacet? Bilen bilir ki,
Sleyman nerededir?
:::::::::::::
Ekinler sararmaa balad. Zavall ekinler... En yksei
iki yanda bir ocuk boyunu gemiyor. Orta Anadolu'nun
topraklarndaki strap sanki bunlarda en ak ifadesini bulmu gibidir.
Akam stleri btn baaklar yetim boyunlarn
bkyorlar ve hazin kklerine bakyorlar.
Ben bu manzaray seyrederken eski Trklerin niin hep
Rumeli'ye uzanmak istediklerinin manasn anlyorum.
Anadolu'nun ortas, asl anavatann gbei tuzlu gllerden, kireli
topraklardan ibaret bir orak lkedir. Burada,
Trk milleti, lde Beni srail'i andrr. imdi ise bir cehennem
emberi onu, her tarafndan kuatmtr. Btn bereketli ve zengin
topraklar epeevre elinden alnmtr. stiklal Mcadelesinin ya lrz,
ya kurtuluruz, parolas ite, bundan ileri geliyor.
Gerekten, bunun, ikisi ortas olmaz. Trk milleti, ya bu
emberi yarp geecektir, yahut da burada lmee raz olacaktr.
lmee raz olmak... imdiye kadar hangi milletten bu
kadar ar bir ey istenilmitir? Ama iimizden bunu kabule
hazr insanlar kyor. Geen gn, aldm stanbul gazetelerinde okudum.
Sevr Muahedesi esas itibaryla kabul edilmi. Damat Ferit hkmeti onu
imzaya kii yolluyormu.
Bu kiiden biri de Rza Tevfik'tir. O Rza Tevfik ki bize
Trk folklorunun zevkini veren ilk adamdr. Trk halkna bu
hyaneti reva grmesinin sebebi ne? Niin, bir yal aman
heyetine girip bu ark topraklarda dolaarak milletin strabn terennm
etmiyor?
Yazklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey, gaml lke!.. Seni sevip,
senin sessiz dramn iinde gmlp gitmekten korku ekenlere!.. Tan,
topran ne bitmez bir sabr ve mukavemet hazinesidir! nsan, senin gsnde
ya destani bir kahramanla erer ya da en ilahi mizal velilerin feragat
ve mahviyet derecesine varr.
imdi, u st dalnn altndan haykrsam Yunus Emre
bana ses verecektir:
-Dervi gnl ta gerek,
Gz dolu ya gerek,
Koyundan yava gerek
Evet, pirim; evet pirim. Ben ite, burada yle olmaa alyorum. Bu
bodur ve seyrek ekinler, bu boynu bkk baaklar, bu buulu st aac, bu
donuk ve sessiz su, hlasa, btn bu yoksul tabiat paras neyin semboldr?
Bunlar arasnda bir ruh, topraa gmlm bir tohum

deil midir? Ben, Yedek Subay Ahmet Celal; Celal Paa'nn


olu Ahmet; Porsuk ay'nn kenarnda byle bir tohum haline girdim. Bir
kula, kara toprak iinde filizimi srmek, dal ve budaklarm aydnla
doru uzatmak, meyvam vermek iin Allah'n rahmetini bekliyorum. Ve gml
olduum topran strabn bedenimde hissediyorum. Her hususta ona
karyorum.
Ben, Celal Paa'nn olu Ahmet, stanbul'un en muhteem konaklarndan
birinde doup ve parltl hlya iklimlerine doru kanat ap utuktan
sonra, kanatlarmn biri krlm olarak buraya dtm. Otuz iki yanda bir
emekli asker, btn gelecei geride kalm bir sakat delikanl, imdi
burada...
-Ne yapyorsun?
Hah, hah; adam sen de...
Gryorum ki, fikir ve hayal aleminden henz yere inmi
deilim. Oysa, ben stanbul'dan karken btn straplarmn kaynann
kafamda olduuna karar vermitim. Ve onu orada brakmak istemitim. Burada,
hibir eyi dnmeyecek, metafizie tamamyla veda edecek ve bir kyl
nasl yaarsa yle yaayacaktm. Tamamyla onlara karacaktm.
Lakin ite gryorum ki, bir anak suda bir damla zeytinya gibiyim. Ne
karyorum, ne de dibe kebiliyorum. Bize, bunun iin toplumun kayna
diyorlar galiba.
Trkiye'nin aydn snf, gerekten bu toplumun kayna
mdr? Eer yle ise, bu Salih Aalardan, Bekir avulardan,
bu smaillerden, bu Zeynep Kadnlardan bende bir ey bulunmas gerekmez
miydi? Oysa, ben burada hayvanlara insanlardan daha yaknm. Onlar,
tiksinmeden, efkatle sevmesini biliyorum ve bu sevgim onlara geebiliyor.
Boz eek bana iyiden iyiye alm. Zira, onun ban koltuumun altna
alp saatlerce okarken, o tatl tatl bana bakar ve bazen
ben yrynce kendiliinden arkama taklr.
Oysa, kk smail, bana kar hala ilk geldiim geceki
yabancln, uzakln muhafaza etmektedir. Ona, dostluk
ve sevgi gstermiyor muyum? Eski amarlarm hep ona
vermiyor muyum? Avucuna ikide bir paralar sktrmyor
muyum? Yaptm iyiliklerin hibiri, hibiri onu bana meylettirmiyor!
Geen gn, Zeynep Kadn, sokak kapsnn nnde benden yaknrken
yakalamyaym m? Ben, onun btn ilerini kartrmm. Salih Aa ile
aralarn bozmuum. Zaten yanlarna geldiim gnden beri evlerinin beti
bereketi kalmam. Mehmet Ali askere gitmi. Balarna bu arazi davas
km. smail marm, kiinseyi dinlemez olmu.
Ben bunlar iitmezlikten geldim. Kapdan kmak zere iken ayaklarmn
ucuna basarak ters yz odama dndm. imdi bam iki ellerimin arasnda
dnyorum:
Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip imek, onlar gibi
oturup kalkmak, onlarn diliyle konumak...
Haydi bunlarn hepsini yapaym. Fakat, onlar gibi nasl dnebilirim?
Nasl onlar gibi hissedebilirim?

Odam dolduran btn bu kitaplar yakmak...


Bu resimleri, bu levhalar ayaklarmn altna alp ezmek.
Neye yarar? Hepsi benim iime girdiler. Bende, silinmez,
kanlmaz, ykanp temizlenmez izlerini braktlar. Benim i
duvarlarm, btn bu yabanc naklar, izgiler, iaretler,
renkler ve hiyerogliflerle doludur. D cephem deimi neye
yarar? Ben, asl ben, bu topran mal olmayan ve hepsi dardan
gelen maddeler ve unsurlarla yorula yorula adeta snai, adeta kimyevi bir
ey halini almm.
Geen gn, krlarda dolarken ayam bir konserve kutusuna arpmt.
Durup bakmtm. Bu kutu Amerika'dan gelmi bir kutu idi ve stnde ngilizce
bir eyin ad yazl idi. Bu kutuyu buraya hangi yolcular brakt? Kimbilir
ne zamandan beri kald, bilmiyorum. Fakat tuhaf bir ilgiyle eildim, elime
aldm, baktm adeta bir eski ainay grr gibi oldum.
Ben, bu topraklarda, ite bu teneke kutunun eiyim.
Benzeti, istiare... Benzeti, istiare...
Fakat hayatta byle bir ey yok. Hayat ve gerek Salih
Aa'nn ayaklarnda; hayat ve gerek, Zeynep Kadnn buruuklarnda; hayat
ve gerek muhtarn krl sakalnda; hayat ve gerek smail'in yuvarlak
gzlerindedir.
Kadnl erkekli, oluklu ocuklu kyller tarlalarndan
evlerine dnerlerken dibine oturduum st aacnn dallarndan btn
hlyalar rkerek kar. etin almalar esnasnda, balklaan bu
insanlar, kme kme, ikier er, teker teker, kerpiten yuvalarna
dnerlerken, ben kendimi; kendi kemde her zamandan daha garip, daha
anlaysz, daha manasz, daha faydasz bulurum.
Bu balktan insanlar, aralarnda hi konumadan yrrler. Kiminin
srtnda bir demet al, kiminin bir uval vardr. Kimi, bir kei yavrusunu
kucana almtr. Kimi, bir manday drtleyerek nne katmtr. Boz
eek, smail'in ardndan ban nne emi, kck admlarla yrr. Kadnlarn
pek ounun omuzunda asl bir torba iinde bir
yavn, ba aaya sarkm, uyuklamadadr. Yryebilenler, hep kyde
kalmtr ve sprntlklerin iinden paytak paytak gelenlere doru yrrler.
Bu manzara, Nuh'tan nceki ilk insan kmelerinin manzarasdr. Lakin, bu
akam gkten, ne ceza, ne mkafat eklinde hibir belirti grnmeyecek.
Her geceki mutat karanlk kecek ve Zeynep Kadn kzlaryla gelininin
piirdii bir kap yemei, kirli bir tepsi iinde, benim odamn kapsndan
ieri brakacak.
:::::::::::::
Yattm yerden kk harman ynlar grnyor. Buras kye yarm saat
mesafededir. lk planda Bekir avu'un tarlas var. Tam tarlann ortasnda
kr kz tek bana oturuyor. Vakit, bir le saatidir. Gne altnda kzn
uzun salar birer taze msr pskl gibi cilal grnyor. Bu kz, henz
on iki, on yandadr ve o kadar clzdr ki, bir gn srtn
okarken btn kaburga kemiklerini saydm. Zavally, niye
byle krn ortasnda, bu gnein altnda tek bana brakmlar?
Onu, mutlaka, unutmu olacaklar. Ve o, tarlada herkesi henz almakta
sanyor.

Kalkaym, onu elinden tutup evine gtreyim derken, bir


de baktm ki, Salih Aa'nn kambur olu, haylaz haylaz dolaarak ona doru
yaklayor. Bu ocuk tpk bir sakat keiye benzer. Bu ocuk diyorum. Belki
de o bir delikanldr. nk konutuu vakit sesi herhangi bir erkek
sesinden daha kalndr.
te, kzn nne geldi, durdu. Ona bir eyler sylyor.
Kz ban kaldrm, sanki grr gibi onun yzne bakyor.
Kambur, iki elini kuana soktu. Etrafna baknd, sonra yine kza
dnp bir eyler mrldand. Kz utanm gibi ban
nne edi. Kambur klahn kard, uzun bir sre tepesini
kadktan sonra kzn yanna kt. imdi, ikisi de omuz
omuza oturuyorlar.
Fakat, kamburun ne eli ne aya rahat duruyor. Kah yerden ald bir diken
veya saman p ile kzcazn ensesine dokunuyor, kah parmaklarnn ucu ile
plak tabann gdklamaa alyor. Kz huysuzlanyor, kalkp gitmee
abalyor. br tekrar elinden ekip yerine oturtuyor.
Hayatmda hi bu kadar igren derecede gln bir manzara grmedim. Bu
alelade bir yaramaz erkek ocuun bir uslu kz ocua musallat oluu gibi
deil, ok daha canavarca bir ey... Denilebilir ki, bir ylan bir kurbaay
yutmaa alyor. Denilebilir ki, dev kadar kocaman bir rmcek bir
pervanenin etrafnda an ryor.
Kambur, kzn cann actmaa balad. ki defa bardn iittim. Bari
gidip ikenceye son vereyim dedim. Ne lzumu var! Kz kayor, kambur
arkasndan kovalyor. Kz nn grr gibi kouyor.
O kadar ki, derenin kenarna gelince durdu. Ve ancak bu
suretle tekrar avcnn eline dt. Bu sefer kambur, onu belinden smsk
yakalam brakmyordu. Srkleyerek derenin iine doru ekti.
Ben yerime otururken her eyi anlam bulunuyordum.
nsan, hayvanlarn en iren olandr.
:::::::::::::
Nihayet, Salih Aa yapacan yapt. Benim hesabma
ekilip biilen Zeynep Kadnn tarlasndan iddia ettii ortaklk hakkn, bir
gece, hibirimizin haberi olmakszn kaldrp
gtrd. Bu vakay duyduum anda fkemden beynim att.
mrmde adam dvmedim, fakat Zeynep Kadn bata olmak
zere btn ev halk nme kp yalvara yalvara vazgeirmeselerdi, mutlaka
gidip, o kk ky aasn bir iyi pataklayacaktm.
Meer, birka gn nce bu ii yapacan haber vermi imi. Ben de
biliyordum ki, tarlann asl sahibi olmak iddiasyla ekinden bir pay almak
fikrinde idi. Fakat hayaszl, creti bu derece ileriye gtreceini asla tahmin edemezdim.
Neyse, olan oldu. imdi, ne yapmal. Dorusu, ben kendi hesabma herhangi
bir yrek acs duymuyorum. Biraz dar, biraz buday ektirmitim. Bu da
ancak Mehmet Ali'ninkilere bir faydam olsun fikriyle idi. Bununla beraber,
onlar da bundan ok zgn grnyorlar. Bilakis beni yattrmaya
alyorlar... Sen sa ol, aman bir drlt karmayalm diye yalvaryorlar.
Beni fkelendiren de, ite, onlarn bu korkular, bu miskinlikleridir.

Onlarda adalet duygusunu kurcalamaya alyorum. Nafile; ta gibidirler.


Bunlar, henz bir sosyal yaratk haline bile girmemitir.
Ta yontulmam ta devrindeki insanlar gibi yayorlar. O
vakitler de, kabilenin en gls, elinde bir aa baltayla sizin
stnze yrr, aznzdan lokmanz, ininizden karnz
alp gtrrd ve bu, herkese tabii olaylar gibi saknlmaz,
nlenmez grnrd.
Kylde mlkiyet duygusu her eyin stndedir, derler.
Uzun yzyllardan beri devam eden d istilalar, i ekiyalklar Trk
kylsnde bu duyguyu da kreltmitir. Hepsinin iinde, semavi bir afet
esnasnda bir koyun srsnn rkekliinden bir ey var. Neden rkyorlar?
Bunu tarif ve tahlil etmek mmkn deildir. Onlar bu
hale koyan, stnde yaadklar bu sert ve hain tabiat mdr? Merhametsiz
bir vey anann gs gibi hareketsiz bu topraklarda ancak byle bir ksz
ocuk ruhu dalgalanabilir.
Lakin, btn bu felsefeler, beni, gidip Salih Aa'ya atmaktan alkoyamad.
Meydanlkta, kahvenin arda altndayd. Ar ar zerine doru yrdm.
Beni grnce sapsar kesildi, ban nne edi, bzld. Gittim, nne
dikildim:
-Bizim rn gece alan sen misin?
Cevap vermiyor, yere bakyor.
-Syle, hrsz sen misin: imdi yakandan srkleye srkleye seni en yakn
karakola gtreceim.
Ayann baparman avucunun iine ald.
-Syle; diyorum. Syle, diyorum.
Ve kendimi kaybedip yakasna yaptm. Silkinip geriye
ekilmek istedi. Sarstm. Davrand, ayaa kalkt ve elimden
kurtulmak iin abalamaya balad. Kahvede kimse yoktu.
Kahveci de suya gitmiti. Salih Aa tuzaa dm bir akal
gibi penemde kvranyor.
Birden, herifin azn elimin stnde hissettim. Bir hayvan gibi srmaya
alyordu. Kara, seyrek dilerinin nemini derimde duyar duymaz, btn
hiddetim bir derin tiksintiye evrildi. Onu nefretle geriye ittim. Lakin
yere dmesiyle toparlanp kalkmas bir oldu. Bir srayta kahvenin
peykesinden teye atlad. Koarak kat gitti.
Bir sre, glmekle alamak arasnda, hasmmn yerde
kalan pabularna baktm.
Her eyi bu kadar ciddiye almak, bu kadar fkelenmek
neden? Ka gn yreimde bu olayn azabn tadm. Gidip,
Salih Aa'nn kendisinden bizzat af dilemek istedim.
Ama, o bana kar hibir kin tamyor gibi. Yapacan
yaptktan, almak istediini aldktan sonra tesine pek nem
vermiyor. Hatta, meselenin bu kadarckla kapanm olmasna
seviniyor. Belki, bununla da kalmayp iinden bana kar

bir kmseme duyuyor. Beni herhangi bir delikanl gibi


ham ve hoyrat buluyor.
:::::::::::::
Aar memuru kye geldii gn onu ilk karlayanlardan
biri Salih Aa oldu. Bir sre ba baa konutular. Sonra yanlarna Bekir
avu, muhtar ve nam geldi. Salih Aa gayet nemli ve ibilir bir adam
tavr taknm; hepsine ar ar, yava yava bir eyler sylyor.
Yanlarndan geerken hepsi birden kalkp bana selam verdiler. Baktm, Salih
Aa da kalkm selam veriyor. Yanlarna vardm:
-Merhaba aalar...
Aar memuru setre pantolonlu, kauuk yakalkl, yusyuvarlk bir kranta
adamd. Dizleri ve ayaklarnn ular birbirine bitiik oturuyor. ki laf
arasnda bir uyukluyor.
-Bu yl bir uursuzluk var emme...
-Ne diyon be, sen ne diyon?
-yi olur inallah.
Bu tarzda ba yok, sonu yok bir konumann ortasna
dtm: Geri ben gelince yzler deiti, szler deiti. Fakat, aar
memurunun yzndeki uyku hali dalmad. Sivrihisar'dan geliyormu. Yola
kal on be gn oluyormu.
Onun iin ne sorsam bilmediini sylyor. Ankara, size daha yakn diyor.
Ankara bize daha yakn... Bu szde bilmem niin yreime ferahlk veren bir
ey var. Bir gn kalkp oraya gideceim. Lakin bu ehir o kadar kalabalkm
ki, gidip de akta kalmaktan deil ama, faydasz bir konuk olmaktan
ekiniyorum.
-inizde Ankara'y gren var m?
Bir aar memuru grm.
-Sivrihisar'a tayin edilmezden nce Kalecik'teydim. Oradan getim. On, on
be gn kaldm. Fena yer deil. Ama, suyu yok, yeillik yok. Hem yle bir
pahal, yle bir pahal ki...
Bekir avu, geenlerde Polatl'ya kadar gitmi.
-Grdm, diyor, trenler Ankara'dan Eskiehir'e boyuna
asker tayor ve Eskiehir'den Ankara'ya vagon dolusu erzak
gidiyordu.
Muhtar:
-Hep bykler oraya toplanm, dedi.
Aar memuru kim bilir kanc uykusundan ba kaldrp:
-Bykler mi? yle, yle. Bizim mdr de orada... Ben
grdm, diye mrldand.

Soruyordum:
-Aylklar, muntazam kyor mu, memur efendi?
-Aylklar, hibir zaman bu kadar muntazam kmamt.
Ayn otuzu oldu mu hemen bordrolar hazrlanyor. Bir imza
edip almak kalyor.
Milli hkmetin bu baarsn duyunca sevinten yreim hopluyor.
-Her ey buna gre... Ben Kalecik'ten Ankara'ya stmde iki bin lira
emanet parayla geldim. Yolda kah yaya yrdk, kah akta yattk.
Elhamdlillah, klmza dokunan olmad. Her taraf gven iinde.
Yreim bir daha sevinten arma geliyor. Gya btn
asayii, dzeni salayan benmiim gibi bir gurur ve iftihar
duyuyorum. Memura kylleri gstererek:
-Bir de bunlar, her eyin ktye doru gittiini sylerler.
Hep uursuzluktan, bereketsizlikten bahsederler, diyorum.
Lakin, memur, bu srada gene uykuya dalmt. Kyllerden biri:
-yle deme, beyim dedi ve eliyle ovada bir geni daire izerek; vakti
zamannda u grdn yerler hep azna kadar dolu erzak kuyularyd. imdi
asam diplerinde bir tane arpa bulamazsn.
Aar memuru, tam bu srada gznn bir tanesini at ve
bana: nanma, yalan sylyor der gibi bir, iaret yapt.
Anadolu kylsnn zahire ambarlar bombo, fakat
Trk entelekteli yedi devlete harp amtr. stanbul'da Ali
Kemal buna delilik diyor. Ben, bu hali ulvi ve heyecan verici
bir manzara gibi seyrediyorum.
Ankara'da Hakimiyeti Milliye gazetesi tilaf kuvvetlerinin stanbul'daki
rezaletleri diye, bir olaylar stunu am.
br tarafta, Galipler, aklnz banza aln balkl bir makale
nerediyor. Havada Milletin hakimiyeti sz bir vahiy gibi dolayor.
Gelip, beni, bu inzivada uyandryor.
Trkiye'nin karanlk semasnda Mustafa Kemal ad bir afak yldz gibi
parlyor. Bunun etrafnda baz peykler beliriyor. Tekrar Trk ordusundan
bahsediliyor. Mehmet Ali'den mektup geldi. Mensup olduu alay Ktahya'daym.
Arasra bizim taraflardan bir kafile asker veya bir subay grubu gelip
geiyor. Bunlardan bazlarn bizim kyde konuk ediyorum.
Bunlar, artk benim bildiim Cihan Sava subaylar deildir. Bazlaryla
tanmakla beraber onlarda eski ruhtan,
eski kafadan bir belirti bulamyorum. Bunlar, bir ordunun
alelade subaylar olmaktan ziyade yeni bir mezhebin ncleri gibidir. Cihan
Sava'nda her biri bir eyden ikayetiydi.
Hepsi devletin siyasetini tenkit ederdi. Hepsi canndan bezgin grnrd.
imdi ise tartma bile kabul etmiyorlar.

-Mutlaka yeneceiz, diyorlar.


Fakat, inanlacak ey deil. Ben, sava istemeyenlerin
arasnda yayorum... Bu milletin tek g kayna bu kyler,
bu hastalk, yoksulluk, umutsuzluk yuvalar deil mi? Bu savata subaylarn
ynetecekleri insanlar hep bu aralarnda yaadm kanlar ekilmi, derileri
kemiklerine yapm, gzlerinin feri kam hayaletler deil mi?
Geen gn bir cephanenin cepheye nasl tandn grdm. Uzun bir kan
kafilesi... Ah, ne hazindi, bu kan kafilesi... Gacr, gacr... Ve sska
mandalarn kala kemikleri o kadar sivrilmiti ki, yer yer derilerini
delmiti. Bu deliklerin stnde sineklerin yzlercesi kalkp yzlercesi
konmaktayd.
Kafileyi yneten insanlar ise sineklerin azman gibidir. Ne
ekilleri insan ekline, ne yryleri insan yryne, ne
sesleri insan sesine benzer. Bu iki direk, iki tekerlekten ibaret arabalar
sanki onlarn uzuvlarna bitiiktir. Bunlarn
iinde yatarlar. Dekleri, yorganlar, yiyecek ve iecekleri
bunlarn iindedir. Kaplumbaann kabuu belki kaplumbaadan ayrlabilir.
Fakat bu arabalar o adamlardan ayrmann imkan yoktur.
Bitmez tkenmez Anadolu yollarnda, dereler, tepeler
aarak, yokular kp iniler inerek, dikenlikler ve kayalklar arasndan
geerek hazin hazin yryen kocaman acayip kaplumbaalar... Siz, ayn
zamanda, Trk kylsnn yrtk prtk eyalar arasnda, emsalsiz bir sava
alannda birer destan eyas da tayorsunuz. Onun iin uzaktan uzaa
bana mitolojik hayvanlar gibi grnyorsunuz.
Hi phesiz, byk aknlara, byk fetihlere giden eski
Trklerin arkasndan da buna benzer katarlar yol alrd:
Atilla'nn eyasn tayan arabalar da belki bunlardan farkszd. Ouz
kollar, Anadolu stne, mutlak, bunun gcrtlarn dinleye dinleye
uzandlar. Herhalde bu garip ve hazin araba tipini, birer fosil izi halinde
eski talarn brne kazlm grmek mmkndr. Fakat, btn bu tarihi
tahayyllere ramen, insann gene bunlardan destani bir ey bulmaya gc
yetmiyor.
Kanlar geerken, savan sonucundan, ben btn kyllerle beraber
umudumu kesmiyorum. Gacr, gacr, gacr, gacr... Sanki belkemiim bir
testereyle orta yerinden kesiliyor gibi. Ve mandalarn btn arl bir
kara kabus halinde stme kyor.
Lakin, ite, subaylar mutlaka yeneceiz diyorlar. nn, yeni bir devrin
balangc deil mi? Trk ordusu orada yzyllardan beri kaybettii
geleneine tekrar kavumad m?
Nerede okudum, bilmiyorum: Cephe artlar, tiyatrolarn
kulislerine benzermi. Shakespeare'nin ve Racine'nin bir trajedisi
oynayacak. Sahnede, krallar, kralieleriyle btn bir
saray iinin hamet ve debdebeleri gsterilecek. Fakat bundan nce bir de
kulisteki hazrl grnz: Yrtk ve ter kokulu canfes paralarndan bir
yn hrdavat ve bunlarn arasnda yar a, yar tok birtakm zavall
insanlar gelip gidiyor, eilip kalkyor.
te, biraz sonraki muhteem sahne bu unsurlardan teekkl edecek.
Bizim smail'e, artk ben de kzar oldum. Ne bir i grd, ne yerinde

durduu var. yle bir haylazlat, yle bir haylazlat, deme gitsin. Bazen,
ortadan bsbtn kayboluyor. Saatlerce, hatta gnlerce nereye gittii
bilinmiyor...
Geri, ilk gnler evde hayli mthi sahneler oldu. Zeynep
Kadn, babas tutmu bir zenci kars gibi, ka kere ocuun
stne saldrd. Fakat, kar etmedi. smail taze bir kuvvetle
canlanm grnyor. Hatta bir defasnda anas stne doru yrrken, o
kolunu havaya kaldrd:
-Hele bir gel, hele bir gel... dedi.
Zeynep Kadn, ard:
-Ne diyon? Ne diyon?
-Hele bir gel, hele bir gel...
-Amann, bana el kaldryor!..
O andan beri, sanki smail'in elini kolunu balayan sihir
bozuldu. Kabuk yarld, iinden kan hibirimizin tanmad yeni
yaratk bir salyangoz gibi esrarl, cvk ve siniktir.
Bir yanndan dokunulduu vakit, sertleir, antenlerini uzatr ve
elinizin stne smn brakr.
Eskiden sigara imezdi. Ben verdiim zaman, bize gre
deil derdi. imdi sabahtan akama kadar durmakszn, sigaralarmdan
alyor.
Bir gn dedim ki:
-Sigara istiyorsan bana syle, ben veririm. Bir daha haberim olmakszn,
odamdan bir ey alma.
Sanki szm ona deilmi gibi, cevap vermeden uzaklat.
Eskiden, benim yanmda, bir nevi terbiyeli duruu vard.
imdi beni nerde grse, adam yerine saymyor. Onu bir kede sktrp dvmek istiyorum.
:::::::::::::
Son zamanlarda, ne vakit, adn bilmediim gzel kyl
kznn kyne gidecek olsam, smail'e yolum stnde rastlyorum. Ya ben
giderken o dnyor, yahut ben dnerken o gidiyor.
Bir defasnda ben onu grmemezlikten geldim, bir defasnda, o beni
grmemezlikten geldi.
Nihayet, gnn birinde, kavaklkta yzyze karlanca,
durmaa mecbur olduk. Onda ve bende acayip bir tutukluk
vard. Ne ben ona bir kelime syleyebiliyordum, ne o bana.
Suyu ekilmi derenin iinde, bir hayvan lei stne, kargalarn bir
kmesi konup, bir kmesi kalkyor ve cyak cyak baryorlard.
smail ve ben bir sre, yanyana kye doru yrdk.
Sonra ne yapacan bilmeyen kimselere mahsus bir i sknts ile

yolun ortasnda durup kargalarn uuunu seyrettik.


Tabakam kardm bir cigara yaktm. Bir tane de smail'e
uzattm:
-Bu kyde ne var, ne yok?
-He, kar kzan alrlar.
-Sen dnyor muydun?
-Hee...
-yle ise beraber dnelim.
Ve tersyz geri dndk. Aa yukar on, on be dakika
sessiz yrdkten sonra bam ona doru evirmeksizin sordum:
-Yoksa senin nianln bu kyden mi?
Cevap vermedi.
-Drdnc defadr ki sana buralarda rastgeliyorum.
Mutlak, sevdiin kz bural olacak.
-Dedn gibi, beyim.
-Hangi kz, o bakaym? nk, ben burada hemen herkesi tanyorum.
-abangilin Emine. O seni biliyor.
-Emine...
Yreim kt kt atmaa balyor. Dilim, azm iinde
kupkuru oldu:
-Yanln var, ben Emine diye bir kz tanmyorum.
smail tekrar etti:
-O seni biliyor.
Sesinde ne hiddet, ne sitem, hibir ey yoktu.
-Bu Emine, yeil gzl, uzun boylu... Hani, gld vakit bembeyaz dileri
var. O mu?
Cvk bir srtma ile:
-Hee, o ya... Hee, o.
Kulaklarm uulduyor:
-Benim iin ne dedi, o sana?
-Kolu yok bir herif buraya gelir. O, senin aan m? dedi.

-A, a dedim. Kolu yok bir herif mi? O nasl sz?


Ban eip, guya ilk defa gryormu gibi, gzlerini sa
yanma dikiyor. Sonra, hayretle yzme bakyor. Demek istiyor ki,
peki kolsuz deil misin?
Baz heyecanl anlarmda, kesik kolumun arsn duyarm. Gene, yle
oldu. Sa tarafm zonklamaa balad.
Sol elimle, yaradana snp, yanmdaki cceye bir tokat
aketmek istiyordum.
Btn gece, sa tarafm hep zonklad durdu. Gzme bir
damla uyku girmedi. Yeniden, bu kye ilk defa gelmi gibiyim. Kendimi o
kadar garip o kadar yalnz ve ksz hissediyorum. Tekrar, ssz Anadolu
yaylalarnn kasvetli haritas beynimin iine nakoldu. Bu engin yoksulluun
cra bir kesine kendimi bir kara nokta gibi atlm gryorum.
Burada ben, stanbul'daki kadar azap ve ikence iindeyim. Ta, toprak,
su, insan, hayvan burada her ey benim aleyhimdedir. Ve bende btn bu
dman unsurlara kar mcadele etmek gc yok. Durmadan eziliyorum.
Durmadan eziliyorum.
Bu bakmdan smail benden ne kadar gl grnyor.
Tabiat, onu da evirmi, kvrm, onu, daha on yedi yana
girmeden bir ihtiyar adam gibi buruturuyor.
Fakat, bu sarp ve hain lkenin ei olan ruhu, zaman zaman, btn d
dmanlardan almasn biliyor. Cengel'in btn zelliklerini bilen bir
gen goril gibi bu havalinin en gzel, en tatl meyvesine penesini atyor
ve srtarak, onu avucunun iinde tutup yalamasn biliyor.
Nasl yapt? Buna nasl muvaffak oldu? Bir taze dii, bu
erkek kurusuna, daha on yedisine varmadan dileri dklm, yz burumu bu
garip tabiat yaratna nasl tahamml edebilir?
Karanln iinden Emine'nin beyaz dileri iki sr sedef
taneleri gibi parlyor. Bunlar, smail'in mi olacak? Narin ve
alml, endaml, bir krpe st dal gibi zerimde salnyor.
smail'in btn vcudu, bir trtl gibi bu dala m trmanacak?
Yok, yok. n oradan, ekil. Yarn syleyeceim, Emine
gzn a. Sonra piman olursun. Bu cce, sana koca olamaz. Genliine,
gzelliine ac, diyeceim.
Ya, sana ne oluyor? derse... Bir kyl kza, stanbul usul ilan ak m
edeceim? Bu kadar gln, bu kadar zavall, bu kadar acayip bir ey olmaa
katlanacak mym?
Haydi, canm. Ne yaparlarsa yapsnlar. ki kyl seviip birbirlerini
alacaklarm. Bana ne?
Kendi kendime bunu sylemekle beraber, gene gzme uyku girmiyor. Hey
Allahm, Emine'yi smail'den kskanyorum. Ben Celal Paa'nn olu Ahmet,
emirerim Mehmet Ali'nin kardei bcr smail'i kskanyorum. Boazn skp
ldresiye kskanyorum.

:::::::::::::
Ka gndr, bin trl are ile di arsn yattrmaa
alan adam gibiyim. Kah zihnimi byk ve nemli eylerle
igal ederek, acm unutmaa alyorum. Kah okuyorum,
okuyorum, okuyorum. Bazen de kp krlarda, bayrlarda
dolayorum ve byle dolarken, hep tesadf m diyeyim,
yoksa bir alkanlk eseri mi, kendimi Emine'nin ky civarnda buluyorum.
O vakit, gemi sandm ar btn iddeti, btn azgnl ile ba
gsteriyor.
Bu, benim bir kadna ilk tutuluum deildir. Fakat, bu
benim iin ilk olmayacak sevgidir. Bir da gl, dikenlikler,
allklar arasndan bir da gl nasl koparlr? Bilmiyorum. Ne denilir?
Nasl alnr? Bilmiyorum. Kambur olann, kr kz, ardndan kovalayp
yakalay gibi mi? Gidip ona sormak istiyorum.
Lakin, bana, bu hususta ders verebilecek tek bir kii var.
O da smail'dir. Suratn grmee tahammlm olsa gidip
ondan reneceim. Emine'nin gnln elmek iin ne yaptn diyeceim. O
bana cevap vermeksizin srtacaktr. nk, o da ne yaptn bilemez. Bu i
kendiliinden oluvermitir. Kylerde tek delikanl kalmad. Kzlar,
kzolankzlar, koca bulamadan kocayp gidiyordu. smail'in bir evlenme
teklifi Emine'ye yetmitir. Ondan daha iyisini mi bulacaktr?
Mehmet Ali'nin ailesi epeyce de varlkl saylr.
Yz dnme yakn topraklar vardr. Herkes, Zeynep Kadnn birikmi paras
olduunu sylyor. Emine ise dul bir halann yannda bir yetim kzdr.
Babas, Balkan Harbinde ehit dtkten sonra anas, bir bakasyla evlenip
onu ortada brakvermi:
Emine'ye dair bu bilgiyi Zeynep Kadndan alyorum. Zeynep Kadn, smail'in
bu kz almasna iddetle aleyhtardr.
-Benim yanma getiremez, istedii yere gtrsn diyor. Ah
o kzn halas olacak kar yok mu? te, benim, bama bu orab ren odur.
rlplak yetimi boynumuza dolamak istiyor.
Zeynep Kadn, rlplak derken, ben, tatl bir rperme
geiriyorum. Onu, btn o kirli, kaba esvaplarnn iinden,
kaln kabuklu bir yemi soyar gibi soyuyorum. Mutlaka teninin kuru bir
beyazl vardr. Gs, kalalar dolgun, eti ve omuz balar gevrektir.
Boynunun, bir kuu boynu gibi uzun olduunu biliyorum. Mutlaka beli ve karn
da buna gredir.
Zeynep Kadna diyorum ki:
-Hakkn var. Ne yapp yapp bu iin nne gemelisin.
-Dinleyor mu? Ay oul, dinleyor mu?
Gerekten smail'in, bir anasn dvmedii kalyor. Zeynep Kadn:
-Ah, Mehmet Ali'm burada olsayd, ben ona gsterirdim, dedi.
-Ben burada deil miyim? Sana syledim, beni her ite

Mehmet Ali'nin yerine koy diye.


Kadn, tuhaf bir ey sylemiim gibi yzme bakt.
:::::::::::::
Bir akamst, evin damnda oturuyordum. Erguvani
denilecek kadar kzl bir aydnlk iinde, birtakm delice hlyalara
dalmm. Gelip yanma kt:
-Bir cgara verir misin?
Bam evirmeden paketi uzattm.
Bu, kyde, btn hayvanlarn, davarlarn dnme saatidir. Arka tepelerden
inen mandalarn ayak sesleri, kat bir sath zerine bir yaz yamurunun
dn andryor. Kuzular meliyor, analar, onlara cevap veriyor. Derken
bir eek anrmaa balyor. Yakndaki bir kmesten, bir tneme hazrlnn
btn kk gtgdaklar geliyor ve uzaktan uzaa kpekler havlyor.
Nuh'un gemisi dolmakta... Bu, dnyann sonu mu? Her
akam, her akam, dnyann sonu geldi sanyorum, seviniyorum. Fakat...
-Sen, benim iin anama ne demisin?
Yanmda bir ses. smail'in sesi. Hay, bu Tevrati akam
erefine, seni adan smail gibi bir ta stne yatrp boazlamak kabil
olsayd.
Szn iitmemezlikten geliyorum. Lakin, o, yanbamda mrldanmakta devam
ediyor. Bam, hmla evirdim:
-Ne homurdanp duruyorsun, orada?
smail, bu sert hareketim karsnda o kadar ard kald ki, az kalsn
haline glecektim. Kaln, atk kalarnn altnda kck yuvarlak gzleri
birer ivi ba kadar ufalm ve yz, burua burua bir kuru incir eklini
almt.
Bam tekrar teye evirdim. Fakat o, beni kaplayan havay dolduruyor,
bir civa arl ile arlatryor. Bulak suyu, ahr ve umumi aptesane
kokularn andran bir taaffn bu havaya bir boucu gaz fecaati vermekte ve
beni canmdan bezdirmekte idi. Ah, bu insan, ah bu insan denilen mahluk!
Tabiat, ne cenabet bir zindan haline sokmu. Yanbamda,
bu ocuk olmasa, bu amurdan yuva, bu aann kurt kaynamalar, bu yenen,
iilen eylerden szan geriz olmasa, u kuru toprak dalgalarnn stnde, bu
kzl akam aydnlnda hayat, daha ne kadar sade ve asil olacakt...
-Sen demisin ki...
-Ben dedim ki, eer sen o kzla evlenmee kalkrsan
kulandan tutup askere gtrrm.
smail'in benzi mutlaka kl gibi olmutu. Sesi titreyerek:
-Bu yata, beni hi askere alrlar m?

-Bu yata, evlenebiliyorsun da neden askere gidemiyormusun bakalm?


Evlenmesini bilen adam, pekala askere de gidebilir. imdi nizam yle...
smail, dayak yemi bir kedi gibi belini ksarak sessizce
aaya svt.
Btn merakm unda: Emine, smail'e varmaa gnlden raz m? Bir gn,
kavak aalarnn arasnda, onu yle bir kuytu yere ekip sordum:
-Sahiden smail'e varmak istiyor musun?
Omuzlarn silkti. Ban yana evirdi. Gld:
-Ne bileyim ben, ne bileyim ben...
-Sen bilmeyeceksin de, kim bilecek?
-Halam bilir.
Ve bir geyik gibi evik, yanmdan kayor. Dur demee
kalmyor, onu yakalayp, belinden kavramak istiyorum. Bu
kata yle bir diilik var ki... Yreim, gsmn altnda
hop hop hopluyor.
-Emine, Emine, dur biraz. Bir syleyeceim daha var.
Bir syleyeceim daha var, fakat dinleyen kim? Durup
dinlese bile dilimden bir ey anlamayacak. Bunu bilerek gene arkasndan
yryorum. Biraz hzl, biraz komaa benzeyen bir yry. Ve bo yenim
sa tarafmda bir uzun torba gibi sallanyor. Dnp baksa belki halime
glmekten katlacak. Durdum. Emine, imdi, kye giden yolun stnde gittike
uzaklaan, gittike uzaklaan alacal bir glgedir.
Derenin kenarna kyorum. Dede Korkutda bir tabir
var: Br, br. Ben, ite br br alamak istiyorum.
Nereye gideyim? Benim yerim neresidir? Kimlere doru varaym?
Beni kimler anlar? Kimler derdime deva bulur? Beni
bu illetten, beni bu gurbetten kim kurtarabilir? Hangi
karde? Hangi hemire? Hangi can yolda? Hey, ana toprak, ne kadar
merhametsiz, ne kadar katsn? Benim strabma ne kadar yabancsn? Ben
senin vey evladn mym? Yoksa sen mi benim vey anamsn? Eer, ben senin
vey evladn isem bu kolu kimin yoluna feda ettim? Niin
u anda, bu gen yamda bir derenin kenarnda bir insan
viranesiyim?
Senin yoluna genliimi harcadktan sonra, gene orada, o
dm ehirde, senin hasretinle yanan ben deil miyim? te geldim: te
geldim. Fakat, benim nmde, kzlarn kayor. Bana kzlarn arkalarn
eviriyor. Onlara her uzattm el bolukta kalyor.
Eer, sen bir vey ana olsaydn, strabn benim strabma bu kadar benzer
miydi? Sen de bencileyin, bu kadar garip, bu kadar yoksul... Sen de
bencileyin bu kadar derdini anlatmadan aciz olurmuydun? Benim iin senin
yzn Zeynep Kadnn yznn eidir. O halde hepimizin anlamamza engel
olan ey nedir?
yle dnerek, geceye kadar derenin kysnda melmi kalmm.
Geceler, ssz plak Anadolu yaylasn daha ziyade garipletirir. Bu ssz,

ksz topraklar, gkyznn altn mozaykl, muhteem kubbesi altnda


ezilir, erir, yok olur. O kadar yok olur ki, bunun iinde, siz kendinizi,
oktan ademe inmi bir glge farzedersiniz. Hayat denilen ey, gr, kalabalk,
prl prl yukardadr. Sanki arzn stndeki medeni ehirlerden biri
tersine dnp tepeden size bakyor. Bam dnmese, sabaha kadar srtst
yatp bu engin ehrayini seyredeceim.
Fakat, bam dnyor. Bir dev, beni kolumdan tutup aya
m frlatt? Hakikaten buras aydan farkl bir yer deildir.
Ayn canszlk, ayn donukluk. Her ey ta kesilmi gibi. Ne
bir ses, ne bir hareket... Ve ben, kmldasam, sanki her taraf
atrdayarak tuz buz olacak. Olsun, bari... Olsun bari...
:::::::::::::
Kyde, k hazrlklar bitip tkenmek bilmiyor. Soanlar kurutuldu.
Dibeklerde gnlerce bulgur krld. Budaylar tld, tld. Bunlardan
deste deste yufkalar yapld.
Derken kuru yemilere sra geldi. Ama, o ne kadar ceviz!
Ahrlar, damlara, damlarn stne kadar saman ynlaryla
dolu. Kadnlar, bir taraftan, taze tezek topaklarn duvarlara
yaptryor. Zeynep Kadnn evi, eski Abdlhamit ricali gibi
bu tun renkli nianlarla batan baa donand. Ve ne koku!
Btn tabiat tezek kokuyor.
Zeynep Kadn, kzlar ve gelinleriyle beraber, sabahtan
akama kadar, durmakszn alyor. Mehmet Ali'nin yavrusunu sokak kapsnn
eigine brakp gidiyorlar. Bereket versin ki, altklar meydanlk bizim
evin ndr. ocuk barmaa balaynca anas koup gelebiliyor. ok defa,
biz onunla eikte arkadalk ederiz. Kk insan yavrusu ayaklarnn ucunda,
yar topraa karm, dlek cinsinden srngen bir nebat gibidir.
Kmldadka bir byk solucan kmesini andryor. Her ne tarafndan baklsa
bir ana karnndan km olmaktan ziyade topraktan bitme eylerden biri
hissini veriyor.
O kadar kiilii yok ki daha adn bile koymadlar. ki
defa Mehmet Ali'den sorduk. Hep unutuyor mu nedir? Gnderdii mektuplarda
ocuun adndan hi bahsetmiyor.
-Mahdumuma mahsus selam ederim demekle kalyor. Ve
ben, onu, adsz diye aryorum.
-Adsz, Adsz.
Kk gvdesi stnden kocaman ban zahmetle evirerek, bana bakyor.
yle mahzun, yle mahzun bir bak ki, insana alamak isteini veriyor.
Gerekten, Schopenhauer'in bekarlk nazariyesi lehine bu ocuktan daha canl
bir misal bulunamaz. Bu yarata bakarak, derhal dnyaya ocuk getirmenin
bir cinayet olduunu tasdik ederiz.
-Adsz, Adsz, biraz glsene. Biraz oynasana.
Yz buruur, dudaklar bklr. Hemen alamak zeredir. Bakalarnn
kendisiyle megul olmasna o kadar almam ki, bunu bir ikence telakki
ediyor.

Ve hemen eline bir ey tututurup karda alanlar


seyre koyuluyorum.
nsanlar, her eyden ziyade karncalara benziyorlar.
Ekonomi ve alma melekesi, her yaratktan fazla bu iki
cinste kendini gsteriyor. Ve bu duygu, bir eit yarn grme, yarn
dnme kudretiyle birleerek onlar alelade hayvanln stne karyor.
Bu irkin ve bakmsz tabiat kesinde, bu kaba saba insan kmesinin bana,
adeta, saygya yakn bir duygu verii nedendir? Bu insanlar, her gn hie
saydm, hor grdm, hatta bazen de tiksindiim kimseler deil midir?
Fakat, ite, uzaktan nasl altklarn seyrederken, bana, her
biri byk olayn kahraman gibi gzkyor.
Bu kadnlar, ben, dnlerde raksederken de grmtm. Hareketleri, hi
bu kadar ahenkli deildi. Dibek banda bu kol sallaylar, yalak kenarnda
bu eilip kalklar, yk altnda bu iki bklm olular benim zerimde, eski
Msr ve Yunan talarnda grdm ritmik pozlar derecesinde
bir etki yapyor.
yle ki, Zeynep Kadn, bunlar arasndan ayrlp, bana
doru geldii vakit, az kalsn elini pecektim.
Gz mevsiminin sert ve yaln rzgarlar esmee balad.
Issz, engin Anadolu yaylalar stnde ah bu rzgarlar...
lde yolunu arm kervanlar, viran bir beldenin stnde yzlerce bayku
srs, bir deniz kazas esnasnda kopan yrek paralayc haykrma, bir
dan kn, bir byk kraterin infilak, bir n inii, bir selin
bas, hibir ey, hibir tabii afet bu rzgarlarn kard srekli
uultu kadar uursuz, korkun ve hzn verici deildir.
Bu rzgarlar estii srece, ben Dostoyevski'nin kiilerinden biri gibi
oluyorum. Ya Sibirya yollarnda bir srgnm, ya Moskova sokaklarnda a bir
serserinin, ya snr boyunda bir han odasnda kamak arelerini dnen bir
sulunun kab iine girerim. Derin bir azap yreimi trmalar.
Gene byle, rzgarl gecelerden biri idi. Yatan iinde,
soldan saa, sadan sola dnyor bir trl uyuyamyordum.
Derken, o uultuya kpeklerin havlamalar da katld. Cehennemlik bir
konser... Acaba karanln iinde cinler, zebaniler de dans ediyor mu?
Kalkp camn arkasndan geceyi inceliyorum. Kpekler
havlamalarn gittike artryor. Mutlaka, bir yabanc, kye
girmek zere...
Batan aaya dikkat kesilip dinliyorum. Gerekten, bir
insann ayak sesleri var. Bu saatte, bu gelen kim olabilir?
Kpekler, sr halinde pencerenin nne gelmi havlyorlar,
havlyorlar. Cam ap haykryorum:
-Hot, hot...
Rzgar bam alp gtrecek bir iddette esiyor. Nefesim
tkanarak ekiliyorum. Kpekler susmuyorlar. Daha ziyade
havlyorlar ve bir adama saldrr gibi hrltlar karyorlar.
Biraz evvel ayak seslerini duyduum kimse, hissediyorum ki, yaklayor.
Hatta benim sesimi duyar duymaz durdu, sanrm.
-Kim var orada?

Bir adam bireyler mrldanyor. Havada, bir S harfi bir


Lye arparak dalyor. Tekrar bam darya uzattm:
-Kim var orada?
Adam daha yakndan:
-Ben, Sleyman... Sleyman, dedi.
nce, bu Sleyman'n kim olduunu hatrlayamadm.
Sonra birden aklma geldi.
-Bu vakitte nereden ktn byle?
Bana cevap vermeksizin, bir glge sessizliiyle kendi evine doru
yneldiini grr gibi oluyorum. Penceremi kapyorum. Bu olay dalgal bir
denizin bir cesedi sahile atna benziyor.
Sabah g ettim ve herkes uyandktan sonra ilk iim ev
halkna vakay haber vermek oldu. Zeynep Kadn, bu harikulade havadisi pek
nemli bulmaz grnd.
Fakat, smail, derhal koarak Sleyman' grmee gitti.
:::::::::::::
Sleyman'n bandan geenler:
Bir defa, Cennet'i bulmak iin haftalarca ky ky dolam. Sonra, bilmem
nerede, ikisine birden rastgelmi. Cennet, onu nce tanmaz gibi grnm.
Ama, Sleyman srar edince demi ki:
Pekala, pekala ama, bu i byle olmaz. Aramzda geeni
duymayan kalmad. Senin namusun be paralk oldu. imdi
bunun bir aresi var; sen beni bir kere boarsn, aleme kar
namusunu temizlersin. Ondan sonra tekrar gene evleniriz.
Sleyman peki demi: Bucaa kadar gitmiler. Kad'nn
nnde, Sleyman, karsn talak selase ile boam. Mahkemeden karken:
-Aha, istedn ettim. imdi gel, kye gidelim, evlenelim; demi.
Cennet kahkaha ile glerek:
-Senin akln eriata da ermiyor. Sen beni defa boadn. imdi seninle
tekrar evlenmem iin hlle yapmak gerek, demi.
Hlleci, ortada haphazr: Cennet'in a, Sleyman
kendi eliyle herifi, Cennet'in yanna sokmasn m? Eikte,
sabaha kadar beklemesin mi? Sabah olunca, tak tak kap.
Fakat aan yok. Neden sonra herif kapdan ban uzatm:
-len, ne istiyon?
-Cennet Hanm greceim.

-Cennet Hanm m? Ne yapacaksn?


-O bilir. Bizim kye gideceiz.
-len o benim avradm be. Senin kynde ne ii var?
Sleyman, biraz daha srar etmek, biraz daha beklemek
istemi. Fakat, herif yumruklarn gsterip:
-Defol uradan. Bam belaya sokma; diye barnca Sleyman, hemen
kapnn nnden svvermi. Kapnn nnden svm ama, haftalarca
kyn etrafnda dolam, dolam, bir kere daha Cennet'i grp de yzyze
konuabilmek iin. Gndzleri kap kap dilenirmi, geceleri gidip krda
yatarm. Lakin o btn bu zaman iinde Cennet'e bir defa rastgelmemi.
Eee, sonra?
Sonrasn artk kendi de bilmiyor. Sanrm, kyller ona
artk ekmek vermez olmular; o da a kalp dnm gelmi.
Bizim kyllere, bu a kal; macerasnn en ackl taraf
gibi grnd. Hemen her evden Sleyman'a yiyecekler tanmaya baland.
Fakat, o, gelen kaplarn hibirine el srmyor, boyuna ttn istiyor,
cgara iiyordu. Geri, halinde bir fevkaladelik yoktu. Ama, Cennet bahsi
dnda hibir ey konumuyor ve o bahis alnca, gzleri, bir kara akik
parlakl alyordu.
Henz kadndan umudunu kesmemiti. Her szn sonunda:
-Bir gn gelir, bana muhta olur; diyordu.
-Ya o zaman kabul edecek misin?
Cevap vermiyor. Dalgn dalgn nne bakyordu. lk geldii gnlerde,
kocaman bir sakal vard, ona heybet veriyordu. Kyn berberi bunu krpnca
bizim stmzdeki etkisinin yarsn kaybetti. Sonra, yava yava, hep ayn
eyleri tekrar ede ede bsbtn manasz bir adam oldu; artk, semtine hi
kimse uramad. Gene, eskisi gibi, aptal Memi'le babaa kald.
:::::::::::::
Bu kn en nemli olaylar:
Mehmet Ali, Aralk aynda bir defa, on gn izinli geldi.
Alay Eskiehir'de imi. Rahatz. Yiyecek, iecek bol. Subaylarmz ok
iyi. Eskisi, gibi dvmek yok, svmek yok. Ama isizlikten ok canmz
sklyor diyor. Bir kere istasyonda Mustafa Kemal Paa'y, birka kere de
smet Paa'y grm. Biri nasld? br nasld? Bana anlat, bana anlat,
diyorum. Aha yle, aha byle diyor. Bir trl iin iinden
kamyor. Mmkn olsa kendi muhayyilemi, kendi hassasiyetimi, kendi dilimi
ona vereceim. Ta ki, vatann karanlk gsnde parlayan bu iki yldz
hakknda, bana onlar canlandracak bilgi versin diye.
-Nasl? Gzleri nasld? Boyu uzun muydu? Ksa myd?
Nasl bakyordu? Nasl yryordu? Ne giyiyordu?
Mehmet Ali bana bsbtn baka bir cevap veriyordu:

-Biz selama durunca merhaba asker dedi.


Mustafa Kemal Paa'nn, bu merhaba asker deyii
epeyce enteresan bir tafsilat. Fakat, o byk ahsiyetin
muayyen ve belirli hibir tarafn gznne getirmiyor.
-Sesi kaln ve gr myd?
-O kadarn iitemedim, gayri...
-Canm, merhaba asker dediini iittin de, sesi kaln
myd, ince miydi, nasl iitmedin?
Bu tarzda konuma, Mehmet Ali'nin cann skyor. Hemen, baka konulara
atlyor.
-Yunanllar, yaknda yeni bir taarruza geeceklermi.
-Peki, siz hazr deil misiniz?
-Evvel Allah, hazrz beyim... Hazrz, emme...
Emmesi ne? Bunu izah etmek iin genel fikirler, genel
mtalaalar sahasna girmek lazm. Mehmet Ali'nin kafas
ise bu maceraya hi almamtr.
Ksaca, Mehmet Ali kyde kald srece kendisinden bir
ey renmek kabil olmad ve ylece geldii gibi gitti. Geldii
gibi mi?
Hayr; kasaturasnn tersiyle, smail'i, bir iyice dvp yle gitti.
Lakin eitimde dayan hibir rol oynamadn belki, daima olumsuz bir
etkisi olduunu; bana, bu vaka kadar kesinlikle ispat eden bir ey yoktur.
smail, dayaktan sonra bir kat daha ahlakszlat. Evin iinde, kyn
iinde, adeta, muzr bir yaratk halini ald. Zaten bir ku, bir tavan
bakn andran gzlerine bsbtn hayvani bir ifade geldi. yle
ki, arasra benimle konuurken, bir byk tarla faresi dile
gelmi sanyorum.
Bereket versin ki, onunla pek seyrek konuuyoruz. Bir
eyimden kukuland m, nedir? Bana garaz baladn seziyorum. Varsam,
kendime, bu evden baka bir yer bulsam diye dndm. Bir gn niyetimi gidip
Bekir avu'a atm.
-Benim bir evim var emme, viran; dedi.
-Tamir edilmez mi?
-Edilir, edilir emme, ok para lazm.
Ne kadar? diye sordum. Otuz krk bankonot dedi. Gittik, birlikte evi
grdk. Bu, kyn hemen dnda, yz daa bakar, iki oda ve bir ahrdan
ibaret bir evdir. Kyn dnda... Bu, bana derhal ie balamak arzusunu
verdi.
-Lakin bana kim bakacak?

Bekir avu:
-Bizim oluk ocuun ne ii var? dedi.
Zeynep Kadn kararmdan zlecek sandm. Fakat hi
de yle olmad. Ve bunun byle olmay bana dokundu.
Mehmet Ali'nin evinden o kadar soudum ki, bir an nce yeni evime tanmaa
can atmaa baladm.
Yeni evim... Bu, yz daa doru, btn kye arkasn
evirmi bir evdir. Bekir avu onu bir depo olarak kullanyordu. Onun
iindir ki kaps gayet muhkem ve pencereleri
parmaklkldr. Evin dtan grnn de hi deitirmedim ve altndaki
ahr muhafaza ettim. Orada bir kk eek besleyeceim. O, bana arkadalk
edecek. Ben, yukarki odamda pineklerken o, aadaki odasnda tp tp
einecek. Arasra, tam, ben hazin dncelere daldm vakit, benim hznm
sezmi gibi en ac, en yakn naralaryla haykracak. O vakit, ben yava
yava merdivenlerden ineceim.
Yava yava ona doru gideceim. Uzun, parlak tyl gerdanna kolumu
dolayp derin, siyah gzlerine bakacam.
Onunla uzun uzadya iin iin konuacam.
Ona hi yk tatmayacam. Srtma hi semer vurdurmayacam. Bir adamla,
her gn, onu tmar ettireceim. Zira, bu, mbarek bir hayvandr. Btn
gkten inen kitaplarda bunun ad var. Ve yz, kk smail'in yznden
bin kat daha irindir.
Kk smail mi? Bahsi dndrp dolatrp gene ona getiriyorum. Salih Aa
bir, o iki... Benim iin bitmez tkenmez bir strap kaynadr. Salih Aa
bir, o iki... Zeynep Kadnn ask suratna benzeyen yaln topra
saymyorum.
Artk havalar soumaya balad gnden beri, kaps
ak kalm ahrlarda birleen kambur olanla kr kzn kap
kovalamalarna amyorum. Ne imamn eme banda aptest allar, ne
muhtarn yznn krl kllar arasndan srtlar, ne de... Artk
bunlarn hepsine altm, almadm yalnz Salih Aa ile smail'dir.
:::::::::::::
Bu k esnasnda Sleyman'la ahbaplmz epeyce ilerledi. nk, evimin
tamirine o bakt. Memi ta topra tad, o kireci kard ve kyn tek
zanaats Arabac Recep marangozluk grevini yapt. te, o vakitten beri
Sleyman' yanmdan ayrmyorum. Bazen birlikte yediimiz oluyor. Ne
rahat arkadalk... Hi konumuyoruz.
ok defa ben yatan stne uzanm, o yerde bada
kurmu, saatlerce, bir odann iinde kar karya kalyoruz.
Ne o, ne de ben bir tek kelime sylemee lzum grmeyiz.
Baz, havann iyi gittii gnler birlikte dolarz. Bir kere
onu, ta Emine'nin kyne kadar gtrdm.
Sleyman, o vakadan sonra o kadar zayflad, o kadar zayflad ki, btn
anlamyla bir deri bir kemik kald. Arasra bir yk yerden kaldrrken
veya herhangi bir sebeple fazla bir hareket yaparken t diye
krlvereceinden korkuyorum. Nitekim, Emine'nin kyne kadar yrdmz
gn, kavakla varr varmaz yle bir k vard ki, bir iskeletin

paralarn birbirine bititiren balar da zlnce, kemikler, mutlaka,


yere byle ylr: Bir sre nefes nefese kald. O kadar ok soluyordu ki,
can ekiiyor sandm.
-Bir ey yok; yreim tkand; arasra byle olurum. Sonra geer. Bu bir
dertmi. Beni askere aha, bundan almadlar.
imden, belki Cennet de seni bundan istememitir, dedim. Onunla yalnz
kaldmz zaman, bazen Cennet'in bahsini aarm. O vakit, gzleri parldamaya
balar. Sska vcudu bir yay gibi gerilir.
-Nasl hi haber aldn var m?
-Heriften ayrlm diye iittim.
-Ya imdi ne yapyormu?
-Gnah syleyenin boynuna, kt olmu diyeler.
Bunu duyunca ben ondan ziyade mahzun oluyorum. Fakat, o srtyor.
-Ben dedim. Ben dedim. Elbet, bir gn piman olup gelecek:
-Ya gelince kabul edecek misin?
Cevap vermeden nne bakyor. Kendinden emin deildir.
Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavall
yaratklarz.
Bu k, muhtarn kars lecek diye ok beklendi. Fakat lmedi.
Bir akam yats ezanndan nce, muhtar benim kapm
vurdu:
-Efendi, efendi, sana kasabadan bir (acans) getirdim. Al oku, dedi.
-Nasl, iyi bir haber mi?
-Al oku; ok iyi diyeler. Sava kazanmz.
Ellerim titreyerek, kirli buruuk kat parasn lambaya
doru uzatyorum. kinci nn Zaferi... Yreim azma geldi. Bir iir
paras okuyormuum gibi ajansn satrlarn iimde terennm ediyorum.
Dndm:
-Grdn m? diyecek oldum, lakin muhtar kad brakp namaza komutu.
Sevincim iimde tkand kald. Byk felaket anlarnda olduu gibi, byk
sevin gnlerinde de duygularmz bakalaryla paylamak bizim iin bir derin
ihtiyatr. Umutsuzlukla, ne, yapacam bilmiyerek Sleyman'a dnyorum.
-Grdn m? Bizimkiler dmana bir iyi dayak atmlar.
Sleyman, bu szden bir ey anlamakszn srtarak yzme bakyor.
:::::::::::::
te, bir k, koca bir k byle geti. Ben btn varlmla hep cephede

yaadm iin bu mevsimin ar yeknesakl omuzlarm stne pek kmedi.


Ordunun, Anadolu ordusunun genel bir taarruza geecei sylentileri gnden
gne kuvvet buluyor. Memleketin hemen btn gazetelerinde bu bekleniyor,
bunun sz oluyor.
stanbul hkmeti erkannn bir murahhas heyet halinde
Ankara'ya gelileri, milli tekilatn gcn bir kat daha ispat etti.
Bu adamlar, buraya ne sylemee, ne istemee geldiler? Mutlaka, bize itidal
ve boyun eme tavsiye etmee geldiler. Bunlar, bir lm mahkumuna, son
saatinde teselliye giden papazlar andryorlar.
Cesaret evladm, cesaret. Bunun tesinde baka hayata,
ebedi bir hayata ereceksin. imdi, syle, syle bakalm, son
emelin nedir?
-lmemek!Papazlar irkiliyorlar. lerinden: Amma da aksi bir idam
mahkumuna attk diyorlar.
te, Anadolu'nun dedii, ite stanbul hkmetinin syledii... Memleketin
havas bu kadar trajedi ile ykl olmasa, insan bu hale glebilir. Lakin,
plak ayakl, plak gsl kyller, glle ve kurun tayan kanlar
nlerine katm gidiyorlar.
Bu, kirli, prtk yorgana sarl ey ne? Bir top arabas...
Ta orada, o hendein iinde birikmi insanlar ne yapyorlar?
Bunlar, bir manda leini yzmekle meguldr. Ne iin? Derisinden askere, ark olur.
Dmanlar ise, zerimize salam ngiliz kunduralaryla
yryorlar. Top arabalarn, etraf keten bezli perdelerle rtl Berliez
kamyonlar iinde bir put gibi tayorlar.
Lakin, ite, asl bu grdm eyler iin zafere inanmaldr. Trk askeri
manda lelerinin derisinden ark yapp giyiyor. Trk kyls, top arabalarn
kendi yorganna sarp tayor, ite, bunun iin inanmaldr. ittim.
Eskiehir'de, demiryolu raylarn skp eriterek top kamas yapanlar varm.
Geen gn, yakn istasyonlarn birinde bir trenin kmrsz nasl
yrtldn grdm: Tren durur durmaz hemen btn yolcular inip etrafa
dalyorlar, rastgeldikleri aa dallarn kesiyorlar ve getirip
lokomotifin platformuna yyorlard.
:::::::::::::
Lokomotif, ray, istasyon... Sahi, yazmay unuttum. Oysa,
benim iin mevsimin en byk hadiselerinden biri de bu olmutu. Eer,
ssz, cra Anadolu yaylalarnn ortasnda, uzun mddet kalmsanz, sizi
medeni merkezlerden birine ulatrmak kudretine haiz olan eylerden birini
grmenin, bir telgraf direiyle, bir demiryoluyla, bir istasyon binasyla
kar karya gelmenin ne olduunu mutlaka bileceksiniz.
Bilmeyene ise bunu anlatmak ok gtr.
Lakin, ben btn bu yazlan bir kimseye bir ey anlatmak iin yazmyorum.
Hayr, hayr, bu hi aklmdan gemedi. Ben bu yazlar, kendi kendime
konumak iin, yalnz bunun iin yazyorum. Eer, gnn birinde memleket
kurtulur da, tekrar kendi evreme dnersem, ilk yapacam i bunlar
yakmak olacaktr. Yakmazsam, bu defter bakalarnn eline

geebilir.
O vakit, benim bu kydeki uzun gurbetimin hibir deeri
kalmayacaktr. Bu uzun gurbet edebiyat konusu olacaktr.
Edebiyat, sanat bakalar yaparken ho bulurum. Fakat, kendim bundan
ekinirim. Edebiyat ve sanat dnyasnda yalnz dahiler vardr. Ondan tesi,
bir alay zavall takliti, bir alay zavall maskaradr.
Ben bir maskara deilim ama, bir safderun olduum, bir
koca ocuk olduum muhakkaktr. Bundan bir trl kurtulamyorum. Felein
nice cevr, nice aldanlar, nice hayal ve umut krllar beni piirmeye
yetmedi. Hala, ne ocuka sevinlerim, ne ho hayallerim, gnlmn ne safa
aklar var.
gnden beri, bir kapkara eek spas ahrmda bal
duruyor diye her sabah yreim sevinten hoplayarak uyanmaktan kurtulamyorum.
Felein nice strab beni ocukluumun bu huyundan kurtaramad. Bana yeni
bir oyuncak aldklar vakit, gnn herhangi bir saatinde, ya dersimi
okurken veya yolda yrrken oyuncak hatrma geldi mi, iim
sonsuz ve aydnlk bir ferah denizinin dalgasyla dolup boalrd.
Btn anlamyla yreim azma gelirdi. Etrafmda,
her ey ve herkes, bana, henz kefettiim cevheri baldan
tatl, sihirli bir dnyann irin sembolleri gibi grnrd.
Hatta okuldayken, okul, hocamn nndeysem hocam,
hatta her gn iki defa gele gide, gide gele grmekten bkp
usandm dar, dolak ve rutubetli sokak, hatta bizim konan k
gnleri bir mahzen gibi ya ve yaz gnleri bir l paras kadar gnele
dolu avlusu, bana, hep ayn cevhere bulanm, hep ayn sihirle canlanm
grnrd. Her rastgeldiim eyi veya kimseyi kucaklayp pmek isterdim.
Gnlme bu harikulade enlii veren eyi tahlil edecek olursanz, ne
bulursunuz? Ya bir tahtadan at, ya boyal tenekelerden bir
lokomotif, ya derisi iki gnde delinmeye mahkum bir kk trampet...
Demek ki, bir hi, bir zerre, bir tahta ve bir teneke paras benim ocuk
ruhuma bu derin, sonsuz mutluluu vermeye yetiyordu.
te, burada, bu mihnet ve meakkat ocanda, bin trl
afetten arta kalan otuz yllk viran varlmda, bir kapkara eek spas,
bir canl oyuncak, bana, ayn mutluluu vermeye yetiyor. Demek; bu vcut
viranesi iindeki ruh ayn ruhtur.
Harp cephelerinde, sa sakalna karm, nice pikin ve
sert askerler grdm ki, felaket annda gzlerine bir rkek
ocuk bak geliyor ve yere derken, daha bulua ermemi
bir toy olan sesiyle: Vay anacm! diye baryordu. Ben
de, hala yksek stma nbetleri esnasnda, kolumu kesmek
iin kloroformla baylttklar vakit hep -Anne, anne! derim.
O sanki, gzlerinde derin bir endieyle bana eilir; elini bamn
zerinde gezdirirdi.
Niin, u dakikada gene onu hatrladm? Ey beyaz hayalet; senin burada ne
iin var? Bu akllarn zerinde yryemezsin. Bu rendelenmemi tahta kapya
elini dokunduramazsn. Bu tatan sert kerevette oturamazsn. Buras, pis ve
lizol kokuludur. Ocan iinde grdn bu kara ynlar,
adn yalnz darb mesellerde iittiin tezek denilen bir eyin
klleridir. Sana kyamam, benim daima temiz, titiz ve
sabun kokan beyaz anneciim! Seni burada bir saniye alkoyamam.

Emine, smail'den vaz geip benim olsa, onu nce bir iyi
ykardm. Sonra, vcudunun btn izgilerini bozan o kat
kat esvaplarn karp u ocakta yakardm. Fakat alamod
bir stanbul kz haline sokmak iin mi? Hayr, hayr... Kzl
parltl salarn iki kaln rg yapp arkasna salverirdim.
Ona, yakas daima ak ve yenleri bol bir brmcek gmlek
giydirirdim. Belden aa inen, kasktan bal ve bileklerinden
bzmeli bir alvar yaptrrdm. Tpk, byk ninelerimizinki gibi
ular ilemeli ukurunu yle ortadan bir kocaman dmle aaya doru
sarktrdm. Ve onu konumaktan menederdim. Yalnz, sk sk glmesine ve
hayreti, fkeyi, inad, uhluu ifade eder nidalar koyuvermesine izin verirdim.
Yemeimi, o piirsin, hizmetime o baksn isterdim.
Ben yerken, alrken veya kahvemi ierken, onun ayakta beklemesini ho
grrdm. Alafranga aktala mahsus pme ve okamalarn hibirini ona
gstermemekle beraber, arasra, bir iri Van kedisi gibi onunla oynamaktan
haz alrdm. Van kedisinden ne fark var? O da bir Van kedisi gibi
hametli ve ahenktar deil mi? Tabiata onun kadar yakn
bulunmuyor mu? Ona da bir Van kedisi gibi tabiatn canl
bir ss denilemez mi? Emine'm, o da bir Van kedisinden daha akll deildir.
Bunun konumasnn brnn miyavlamasndan fark ne?
u hayal, birdenbire, bana, o kadar munis, yaplabilmesi
o kadar kolay grnd ki, hemen yola dtm. lkbaharn
lk ve taze ot kokan havas da bana ayrca umut ve cesaret
veriyordu. Yrdm. Yrdke, hayalim bana biraz daha
gereklemi grnyordu. Kendi kendime konuuyordum:
Dorudan dogruya kadnn evine gideceim. Emredici ve kesin
bir tavrla onu karma alp diyeceim ki: -Benim param
var, kimsem yok. almadan yaayabiliyorum. Emine'yi
grdm, beendim. Onu bana ver. Sana lnceye kadar yardm
ederim. Neye ihtiyacn olursa bakarm.
Kadn, bu teklife, nce inanmak istemeyecek, aracak.
Mutlaka yalan sylediime, veya kendisiyle elendiime
hkmedecek. Fakat, ben, en ciddi tavrm taknacam. Diyeceim ki:
Gryorsun, bir kolum da yok. Bana candan bakacak bir yoldaa muhtacm.
Eskiden, Zeynep Kadnn evinde otururken, onun kzlar ve gelini benim
yemeimi piirirler, amarlarm ykarlar, bana bakarlard. imdi tek
bama oturuyorum. Sleyman isminde yar meczup bir zavallnn
elindeyim.
Kadn, o vakit, aklm oynattm sanacak. inden: Mademki paras
varm, diyecek, bu kylerde tek bana, byle
snt gibi neden yaarm? Niin, kalkp da stanbul'dan
buraya gelmi? Bn gurbet elinde, bu skntlara katlanm?
Emine'nin halas, bunlar aktan aa sylemeyecek.
Fakat ben byle dndn gzlerinden; yznden, halinden
anlayacam. O vakit, ona, btn hazin maceram hikaye edeceim.
Lakin o, dar, sert ve realist kyl mantyla bu sergzetin manasn
anlayabilecek mi? Beni bu ssz yaylalarn
ortasna atan strap ona, pek manasz ve ocuka grnmeyecek mi? Bunun
ciddiyet ve nemini ona nasl ispat edeceim?
Bu dncelerle, Emine'nin kyne vardm zaman,

oktan, cesaretimin yarsn kaybetmi, kararmda iyiden iyiye zaafa


dmtm. Hele, kyn iine girip de herkesin, bana acayip acayip baktn
hisseder etmez btn cretim krlverdi. Kaytsz ve tabii, bir sre
sokaklarda dolatktan sonra kyn br tarafndan svtm, katm.
Lakin; her ne trl olursa olsun; Emine'yi almak fikri
aklmdan kmad. Evimde yalnz kalnca, hele geceleri yatamdayken,
bundan daha kolay, daha akla yakn bir tasavvur grmyorum. Fakat, darya
kp da bunu gerekletirmek isterken, daha ilk admda iin btn garabetini
seziyorum. Her ne tarafndan baksam, gln, manasz, gayritabii buluyorum.
Eer, bu kylerde bir dostum olsayd, belki, ona alarak,
ondan akl renmek, onunla mterek bir teebbse gemek
kabil olurdu. Fakat, ite, hi kimsem yok. Sleyman'a m alaym?
Zeynep Kadna m? Bekir avu'a m?
Bekir avu, Bekir avu? Sahi, neden olmasn?.. Kendi
kendime bu sahi, neden olmasn? szn syledikten sonra
gnlerce Bekir avu'un etrafnda dolatm durdum. Beni
anlayabilecei bir ann kolladm. Ba baa kalr kalmaz hemen sze
balyor, uradan buradan konuuyordum; saatlerce asl maksadm azmn
iinde gevelemekle kalyordum.
Her teebbsmde, kendimi, yeni okula balam bir kk
ocuk gibi utanga, sklgan ve beceriksiz hissediyordum.
Fakat, bir gn, nasl oldu, bilmiyorum. Bekir avu'un
tavr daha ziyade mi hasbihale elveriliydi, yz bana daha
ziyade mi munis grnd, dedim ki:
-yi ho ama, bu yalnzlk da canma tak etti. nsann
her eyden nce bir yoldaa ihtiyac oluyor. Hele benim gibi
bir kimse iin mutlaka candan bir bakan olmak lazm.
Bekir avu bir ey anlamad:
-Sleyman iine yaramyor mu? dedi.
-Sleyman... Adam sen de, o baka ey. Maksadm o deil. Ben bir kadn
demek istiyorum.
Bekir avu, nihayet, anlar gibi oldu.
-Evlen beyim, dedi. stanbul'da bir tandn yok mu?
Yaz da sana bir kz buluversin.
-stanbul'lu kz hi buraya gelir mi? Dorusu, gelse de
ben istemem. stanbul'un kzlar nazl olur. Ben gc, kuvveti yerinde,
bana bakabilecek birini aryorum. Ben olsa olsa
burada, bir kyl kzyla evlenebilirim.
Bekir avu, biraz akn, biraz pheli yzme bakt.
-Sahi sylyorum, bana inan, dedim, mesela (.....) kynde Emine isminde
bir yetim kz var. O raz olsa pekala alrm.
Bekir avu sordu:

-Hangi Emine o, bakaym?


-Canm, belki iitmisindir, bizim kk smail almak
istiyordu. Eer, henz aralarnda nikah filan yoksa...
-He, he, imdi anladm. Babasn tanrdm. ok iyi
adamd. Emine, kz bilmem. Babasyla askerlik ettik. Bir
yerde ehit oldu, nerede bilmiyorum.
Byle syleyerek, bsbtn baka konulara geti. Gene
am'dan, Girit'ten, kodra'dan bahsetmeye balad.
O gnden sonra, benim iin her eye yeniden balamak
gerekti. Bekir avu'un yeniden hasbihale msait ann yakalamak, yeniden
bir mnasebet drp meseleyi tazelemek, yeniden...
Arada bir Emine'nin kynn yolunu boylamaktan da
vazgeemiyordum. Belki, kendisine dorudan doruya aabilmek frsatn
bulurum diye saatlerce kavaklar arasnda dolayor, derenin kenarnda
melip ky gzetliyor, fakat, aksi tesadf Emine'den bir belirti
gremiyordum. Hatta bu serserice dolalarn bir seferinde smail'e
rastgeldim.. Konumadan geip gideyim, dedim. Fakat, srnak ocuk yanma
sokuldu. Derdi gc benden birka kalp sigaras almaktr.
:::::::::::::
Akbet, Bekir avu'a maksadm anlatmaya muvaffak
oldum. Bir sre dnd, tand:
-Bu ii, yapsa yapsa bizimki yapabilir. Hele bir kere ona
syleyeyim.
ki gn sonra sordum:
-Ne yaptn?
Durdu. Srtarak ilave etti:
-Tu, aklmdan kvermi. Bu akam inallah, sylerim.
Nihayet bir gn:
-Syledim, dedi, gidip karyla konuacak.
Ve benim iin mthi bir heyecan devresidir balad. Yalnz heyecan deil,
birdenbire piman da oldum. Bu teebbsm iitilirse, Mehmet Ali'ninkilere
kar durumum ne fena olacak. Zeynep Kadn, bana ne gzle bakacak? smail, o
kadar nefret ettiim smail kim bilir bana ne yksekten bakacak? Ve garibi
u ki, ben de kendimi savunamayacam.
Kendime, bu iteki durumumun hi de merte olmadn itiraf edeceim.
Keke, ne smail'le, ne de Zeynep Kadn'la, Emine bahsi
aramzda hi gememi olsayd. Keke, bilmeksizin, rastgele
smail'in almak istedii bir kza talip km bir adam durumunda
kalsaydm. Fakat geti artk; bir rezalettir oldu ve
ben kk smail'in nnde bile ban eip utanmaya mahkum bir zavallym.

Bu da yetmiyormu gibi, bir de reddedilirsem. Aman Yarabbi, ben ne halt


ettim? Bari, henz vakit varken gidip Bekir avu'a vazgetiimi syleyeyim.
-Bekir avu, ben o iten vaz getim. Senin hanma syle, nafile
zahmet edip de oraya kadar gitmesin.
Bekir avu gzlerini yere dikti. yle bir sre dalgn ve
hareketsiz kald. Sonra, bir iri kedi byn andran ve kedi
bynn kllar kadar sert ve seyrek sakallarn elinin tersiyle uzun
uzun svazlad. Fikrimi deitirdiim iin bana kzdna hkmettim.
-Ne yapaym, dndm, tandm, iime elvermedi.
Hem bizim smail onu almak istiyordu. Sonra korkarm, aramzda bir sz olur.
Bekir avu dile geldi, ar ar, tane tane:
-Zaten o kz sana yaramaz, dedi. Bizimki gidip grm.
Elin yabanna ben varmam, demi. Bizim kylerin kzlar tuhaftr. Yabancdan
rkerler. Eh, ne olacak. Domular, bymler, kyden dar hibir ey
grmemiler. Hepsi cahil, hepsi cahil... Ben Girit'teyken...
Bekir avu, bundan te, daha neler syledi, bilmiyorum.
Dudaklarmda bir acayip glmseme peyda olmutu sanrm. Yzmn btn
damarlar ekiliyordu. Kendime kar bir derin acma duygusuyla doldum.
Alayacak mym, glecek miyim, bilmiyorum.
aknlmdan Bekir avu'a st ste tabakam uzatyordum. O, hi
bozmadan, her tabaka uzatmda bir sigaram alyor, bazsn kulann
arkasna yerletiriyor, bazsn avucunun iinde tutuyor, bazlarn da
parmaklarnn arasna sktryordu. yle ki, aklm bama gelip de Bekir
avu'a dikkatle baktm vakit onu, her deliinden bir sigara
fkran otomatik masalardan biri halinde grdm.
Tam kahkahalarla glecek bir and. Fakat, benim azm
bir acayip kaslmayla mhrlenmiti. Kalktm. Bekir avu'a Allahasmarladk
dedim mi, bilmiyorum, sendeleye sendeleye evime dndm.
plak tepelerin stnde gnn son klar snyordu.
Srlerin ayak sesleri kuru toprak zerinde bir yamur yan andryor.
Evin ii oktan karanlktr. Lambam yakmadan sedire uzanyorum. Bir
alln iine rlplak dm gibiyim. Her yanm yle diken diken. Bir
dakika sonra, artk ne yapacam bilmiyordum.
ntihar edilen an, bu an mdr? Bundan fena bir saat olabilir mi?
Istrap ekmeyi severim. Fakat, bu strabn sevimli hibir taraf yok;
nk bu, bir felaketin mahsul deildir. Bu, rezil olmu bir adamn
strabdr. Utan, bir yarasa gibi yze yapr ve alnmzn ortasndan
kanmz emmeye balar.
Vcut o kadar zaafa der ki, adeta bir posa halini alr. Pespaye ve sefil
bir ey olur. Onun iin utanmak, kendi kendinden nefret etmenin eitidir.
nsan yle bir annda intihar etmez de ne vakit eder?
Zaten, kokmu, rm gibiyizdir. Biz, ancak topran altnda yer
bulabiliriz. Bizi, ancak toprak paklar. Toprak paklar m?
Bu tabir de nereden aklma geldi? Ta ocukluumda, bu
sz bir ihtiyar kadnn azndan iitmitim. Kz, babamn

emireri avnuna kaan bu ihtiyar kadn, annemin nnde


yere ylm, bir taraftan alyor, bir taraftan da:
-Aman, hanmcm, bundan sonra onun vcudunu toprak paklar, diye
baryordu.
O zaman manasn anlamadm bu szde, imdi, yirmi
be yl sonra, derin bir anlam kefediyorum. Fakat, bunu
kefetmekle beraber o kadn gzmn nne geliyor. Glmeye balyorum.
Ama, acayip bir gl. Tpk Paillasse operasnda aldatlm soytarnn
hkrklarla dolu gl gibi...
Artk odamdan darya kamyorum. Yataktan kalknca sedire uzanyorum.
Sedirden kalknca yataa giriyorum. Daha fazla kmldamaya mecalim yok.
Sanki iimde beni hareket ettiren bir zemberek krlm diyebilirim.
Beni her ey yoruyor. En ufak bir sesten rahatsz oluyorum. Gnn aydnl
fazla geliyor. Sleyman'n yanbamda solumasna tahamml edemiyorum. Onu
evimden kovmak istiyorum.
-Ne var, gene ne var? Bana yle bn bn ne bakyorsun?
-Aada hi iin yok mu? Kaskat ne duruyorsun?
-Bir ey istemem. Ne yemek, ne su bir ey istemem. Beni rahat brak.
te, Sleyman'a hitap iin azm ap sylediim szler,
hep bundan ibarettir. Hibir vakit bu halimi grmemi olan
zavall adam, hayretten hayrete derek kalan zekasn da
kaybetti. Bsbtn ahmaklat.
Bir sabah, baktm ki, ban alp gitmi. Akama gelir diye
bekledim, gelmedi. Ertesi gne kadar bekledim. Gene grnmedi. Daha ertesi
gn, akam karanlnda onu, kendim aramaya ktm. Evine kadar gittim:
Yok. Mahzun, eve dnmek zereyken, bir duvar kenarnda bir hayalet
sessizliiyle yryen Memi'e rastgeldim.
-Memi, bizim Sleyman' grdn m?
Memi'in beni tanmas iin be alt dakika ve szm
anlamas iin de bir o kadar zaman lazm geldi. Sonra derinden gelen bir
sesle:
-Aha, mescitte... dedi.
Mescide doru yrdm. Mescit, karanlkt. eriye seslendim:
-Sleyman, Sleyman...
Cevap alamaynca ieri girdim. Buras, yani yaplp bittii gnden beri,
buras, yalnz bayram, teravih namazlar ve mevlt iin kullanlr olmu.
Mamafih, gerek kyn iindekilerden, gerek gelip geenlerden kim isterse
burada yatp kalkabilir.
Yanmda yryen Memi'e bir kibrit aktryorum. te,
Sleyman mescidin ta br kesinde, bir hasrn stne bzlm yatyor.
-Sleyman, ulan Sleyman, burada ne iin var?

Cevap alncaya kadar kibrit snd. Ondan yana yrdm. kinci kibriti
yaktrnca Sleyman', yatt yerden bana bakar grdm.
-Haydi kalk, haydi. Seni almaya geldim.
Kskn ve bulank bir sesle, daima yatt yerden:
-Beni nidecen? diye sordu.
Ona daha ziyade yaklatm.
-Seni nideceim, olur mu? Beni yapayalnz braktn. Evde her i yzst
kald.
Memi'e nc kibriti aktrdm. Sleyman hala kmldamyor. Tpk bir
Hint fakirini andryor. Onu nce bir, ocuk gibi kandrmaya altm.
Fakat, Sleyman inadnda direnir grnd. Sonra kesin ve emredici bir tavr
takndm:
-Haydi, kalk bakaym; artk ok oluyorsun.
Gene dnd:
-Beni nidecen? dedi.
Nihayet ksme sras bana geldi:
-Sen bilirsin, dedim; mademki gelmek istemiyorsun, ben
de yanma bakasn alrm.
Ve sert admlarla geriye dndm.
imdi yalnzm, bsbtn yalnzm. Bu akamdan itibaren tek kolumla her
iimi kendim greceim. Yemeimi kendim piireceim. Odam kendim
sprecegim. Belki gnn birinde kadnlar arasnda amarm ykattracak
bir kimse bulamayp kendim ykamak zorunda kalacam. Bu ssz, engin
Anadolu bozkrnn ortasnda bir ikinci Robinson Crusoe
oldum. Oturduum evin bir ssz adadan fark yok.
Gnn birinde, bir gemi alp beni buradan kurtaracak
m? O geminin ad olsa olsa Anadolu ordusudur. Her gn,
her saat bir mazgal deliine benzeyen penceremden onu gzetliyorum. Onu
bekliyorum. Ufuklar, insana endie verecek kadar bo ve sakin. Sanki, bir
sava iinde deiliz. Sanki her ey benim vehmimden ibaret gibi. Arasra
gazetelerden aldm bilgi beni hi tatmin etmiyor. Her yanda bir bekleme
devresinin yrek zntleri var. Bar yolunda yaplan baz
siyasi teebbsler hep boa kt. Londra'ya giden heyet,
olumlu hibir sonu elde edemeden geri dnd. Avrupa, bize
kar, daima, o sar duvar halini muhafaza ediyor.
Btn bunlara ramen, bu ssz adann kimsesiz sakini,
maarasnn iinden darya doru ban uzatt vakit hi
snmeyen bir liman fenerinin yeil ve kzl n gryor.
Bu benim midimin dr. Benim midim... Yan nereden alyor? Fitilini
kimler tazeleyip yakyor? Bilmem, bilmem... Fakat, bu umut benim tek
gdamdr. Bu umut benim yaama gcmn en son parltsdr. O snd gn...
te, bunu tasavvur edemiyorum.

:::::::::::::
Yalnzlk dinmeyen bir szdr.
Eer, baz kimseler, bunu benliin bir eit kurtuluu gibi gstermek
istemilerse yanlmlardr. Bir sr hayvan olan insan, srsnden ayr
dnce zavall, mustarip, avare bir yaratk oluyor. Bunu, srye dnmekten
baka avutacak bir ey yoktur.
Fakat, benim srme ne oldu? Hani, oban nerede? oban, Ankara'nn yaln
kayas stnden sesleniyor, sry toplamaya alyor. Sana selam, ey
mbarek oban; gazan mbarek olsun! Fakat, gnn birinde srn topladn
zaman ben onun iinde bulunabilecek miyim? Bu ky, onun
iinde bulunabilecek mi? Hi sanmyorum. Kayann stndeki oban? Bu ky,
burada tek bana kflenmekte ve ben, tek bama gzyalarm iime ekmekte
devam edeceim. Bir trl kaynaamayacaz.
Bu kaynama iin bize cihann batan baa tutumas
yetmedi. Bu ayrlk bizi maher gnnde bile bir araya toplayamad.
Mtarekenin ilk gnlerinde, bana bir tandk diyordu ki:
Ne bu zrhllardan, ne bu ordudan, ne sokak balarndaki
bu makineli tfeklerden korkuyorum. Beni, korkutan ey,
kendi aramzdaki anlamazlklar, kendi aramzdaki nifaklardr. Bizi asl bu
mahvedecek. Ben, iimden diyordum ki, bu adam, bu hkm hep stanbul'a gre
veriyor, kark ve bulank bir ehir halknn huyunu btn millete mal
ediyor.
Asl vatan, asl milleti, Anadolu'yu hesaba katmyor. Oras,
buradaki nifaklardan ve pisliklerden ardr. Oras, benim gzmde, strabn
en zl alevlerinde kaynayp pimi bir hayat mayasyla yurula yurula
kutsallamtr:
Bu lkede, temiz yrekli, duygulu ve candan insanlar
vard. Zenginin kaps fakire ak ve gurbet yollar, sonunda
mutlaka bir scak yurda ulaacakt. Orada, btn kadnlar
ana, btn kzlar karde ve btn ocuklar evlatt. Orann
ta arkada, yoksulluun derecesi bence malumdu. Fakat,
bu maddi yoksulluun iinde bir manevi varlk bulacam
sanyordum.
imdi ne gryorum? Anadolu... Dmana akl reten
mftlerin, dmana yol gsteren ky aalarnn, her gelen
gaspla bir olup komusunun maln talan eden kasaba erafnn, asker
kaan koynunda saklayan zinac kadnlarn,
frengiden burnu km sahte sofularn, cami avlusunda olan kovalayan
softalarn tredii yer burasdr.
Burada, byklarn makasla krpt diye nice fikir ve mit
dolu Trk gencinin kafas ta altnda ezildi. Burada, yz
dmana dnk, nice vatan mcahitleri savunduklar kimselerin eliyle
arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bamszlk sembolnn yolu
ka defa kesildi ve ka defa oturduu ehrin etraf isyan silahlaryla
evrildi. Burada, ben, vatan delisi millet divanesi; burada, ben harp malul
Ahmet Celal yapayalnzm.
Bunun nedeni, Trk aydn, gene sensin! Bu viran lke

ve yoksul insan kitlesi iin ne yaptn? Yllarca, yzyllarca


onun kann emdikten ve onu bir posa halinde kat toprak
stne attktan sonra, imdi de gelip ondan tiksinmek hakkn kendinde
buluyorsun.
Anadolu halknn bir ruhu vard, nfuz edemedin. Bir
kafas vard; aydnlatamadn. Bir vcudu vard; besleyemedin. stnde
yaad bir toprak vard! letemedin. Onu, hayvani duygularn, cehaletin,
yoksulluun ve ktln elinde braktn. O, kat toprakla kuru gn
arasnda bir yabani ot gibi biti. imdi, elinde orak, buraya hasada gelmisin.
Ne ektin ki, ne bieceksin? Bu srganlar, bu kuru dikenleri mi?
Tabii ayaklarna batacak. te, her yann yarlm bir halde
kanyor ve sen, acdan yzn buruturuyorsun. fkeden
yumruklarn skyorsun. Sana strap veren bu ey, senin
kendi eserindir, senin kendi eserindir.
:::::::::::::
Gnler ne uzun, aylar ne ksa!.. te, gene yaz. Hangi yln yaz. Dur,
bakalm gazeteye... Gazeteler, odamn iinde birer kk piramit halini
ald. Bir stme yklacak olsalar, eminim altlarnda bunalp kalacam.
Bunlar, ne kadar da ok toz tutuyor! Baz gnler boulacak gibi oluyorum. Ve
bunlar, demet demet frnn klhanna attrmak istiyorum. Lakin, Emeti
Kadn, bunlara el srmekten ekiniyor. (Sleyman gideli, onun yerine
Emeti Kadn isminde bir kocakar gya bana bakyor.) nk, bunlarn
stnde birtakm insan resimleri var. Gene bunun iin
deil midir ki, Emeti Kadn, ka aydr benim hizmetimde olmakla beraber bir
kere odamdan ieri ayak atmamtr. Resimler, tablolar ve birka biblo
bulunan bu odaya girerse arplacan sanyor. Bana, bunlar arasnda
yaadm iin hayret, korku ve biraz da vesveseyle bakyor! lk geldii
gnler kapnn aralndan tam karya rastlayan dolabn stndeki Sokrat'n
bstn iaret ederek:
-Gece bundan korkmayon mu hee? diye sordu.
Bu, mee ktn andran kaln bir kadndr. Yz o
kadar iek bozuudur ki, cepheden bakld vakit karnabahar gbeini andrr
ve bu karnabahar bir kasrga esnasnda, bir bostandan henz koparlm gibi
toprak ve amurla bulanmtr.
Bir gn ona sordum:
-Emeti Kadn, sen hi yzn ykamaz msn?
-Ay oul, hi vaktim olmuyor ki... Sabah garanlnda ocuu eserler
pserlerim, daarcna yiyeceini goyarm. nein altn temizlerim, stn
saarm. Ocaa vurur, kaynatrm. St ateten indirir indirmez, buraya
koar gelirim. Sen bekarsn. nein davarn yok emme, iin ardr. ay suyu
kaynat, dersin... Akamdan kalm kab kaca scak suda
yu dersin. Her gn trl trl a istersin. Senin yannda
gn nasl geer, bilir misin? Akam eve vardmda, bizim
olan atr, yorgundur. St str, iine ekmei dorar, eline
veririm. Baz can peynirle soan ister. Baz bana bir bulama ediver, der.
Emeti Kadn, bu tarzda, ksz torunu srtma Hasan'dan bahseder.
Bu, on bir, on iki yalarnda bir ocuktur. Fakat, grmeli,

ne kadar arbal, ne kadar vakarl, ne kadar grev ve sorumluluunu


anlam bir insandr.
Onu, ge tandm iin ok mteessirim. Erken tanmama da hi imkan
yoktu. Geri, baz akamlar onun, uzak tepelerden srsyle beraber kye
dnn seyrettiim olurdu. Fakat, ona ancak bir alegori nazaryla
bakardm. Yakub'un oullarndan biri... Ksas- Enbiya ahslar srasnda
geen btn kk obanlardan onu ayrmak lzumunu hissetmezdim. Fakat bir
gn onu yakndan grp tanynca, ne kadar belli bir kiilii olduunu
anladm.
Bu da smail gibi, hi glmez. O derece ar ve ciddi durur ki, ben
karsnda kendimi bir mark ocuk gibi havai ve hoppa bulurum. Ka defa
onunla akalamak istedim, sonunda ancak bozulduumu hissettim.
ki kuaklk ehir ocuu olmasndan m nedir, clz ve
yamal omuzlarnda bir devlet dknnn insana hzn ve
sayg veren asaletini tayor.
Geri, smail de bir eki ta gibi ardr. Fakat ruhla hi
ilgili olmayan ve dorudan doruya vcudun younlamasndan gelen bir
arlktr. Bundan baka Hasan, bir gen Tanr
kadar gzeldir. Gzleri bir ceylann gzlerinden daha cazibelidir. Narin
izgili, armudi yz ve ince dudaklar eski Flaman ressamlarnn izmekten
ok holandklar portrelerin rikkatinden bir ey saklyor.
smail'in ieriye kk az...
Lakin, ben, kiminle kimi mukayese ediyorum? Bir kart
cceyle bir krpe ocuk arasnda nasl bir iliki bulunabilir?
smail, benim hayatmn kabusu olduundan beri, ondan
hibir dncemde, hibir duygumda kurtulmann imkan
yok. Hele Emine'yi alp kye getirdii gnden beri...
Ha, sahi... smail'le Emine'nin evlendiklerini bu deftere
kaydetmeyi unutmutum.
Nasl oldu? Hala ayorum. Zeynep Kadn nasl raz oldu? smail nasl
aresini buldu? Her halde bu evlenmede ne dn, ne dernek yaplmayna
gre, smail herkesi bir oldubitti karsnda brakm olsa gerektir.
Ben de bu ii rastgele rendim. Bir gn, Bekir avu'la,
satn almak istediim bir tarlay grmee gidiyordum. Mehmet Ali'lerin
nnden geerken, Emine'yi grmcesiyle beraber kapnn nnde grmeyeyim
mi? Hemen kendimi tutamayp Bekir avu'un yzne bakmtm. Bekir avu:
-Seninki kz ald, dedi.
Yz, yz elli adm ya yrdk ya yrmedik. Durdum:
-Bugn hava ok scak, baka bir zamana braksak olmaz m?
-Olur ya, neden olmasn.
Ve kyn arka tarafndan, ters yz geri dndk.
Btn gece kendi kendime bu soruyu sordum: Ben gerekten ne yaptm? Bunu
bir trl tespit edemiyorum. Sanyorum ki, gld. Fakat gl alayc myd?
Yoksa sadece bir tanda beklenmeyen bir anda rastgeldii vakitki gllerden

biri miydi?
Bir bakma gre hi glmediine hkmediyorum. Bilakis
yznn alt ksmn rtyle kapad ve ban fkeyle br
yana evirdi sanrm. Hayr, belki bunlarn hibiri deil. Yeil gzler
esmer yznn ortasnda topraa dm iki taze ve slak yaprak kadar
ilgisiz ve dikkatsizdi. O gzlerde, beni hatrladna dair hibir belirti
yoktu. Belki, beni tanmad bile. Belki, biz geerken o baka bir eyle
meguld. Zaten o beni grdyse sol yanmdan grm olacak. Oysa, onun beni
tanmas iin mutlaka bo yenimin sa yanmdan sallann
grmesi lazmd.
Bir yl geen uzun ilikimizde bir kere olsun ban kaldrp yzme
bakmad ki, gzleri bir kere olsun gzlerime
rastgelmedi ki... smail'e benden bahsederken ne demiti?
-Kolu yok bir herif...- Onca benim tek alameti farikam kolsuzluumdur.
Ne zalim mahluk! Kendisiyle konuurken, sesimin nasl
titrediini de hi iitmedi mi? efkatle dolu baklarmn okamalarn
derisi stnde hissetmedi mi? Bir gn, aacn dibinde onun yanna ktm
vakit, kalbimin nasl kt kt ettiinin farkna varmad m? Onun kafasnda
ve gnlnde hibir iyi etki brakmadan m geip gittim?
Eer brakm olsaydm, bugnk tesadfte mutlaka bir
ey sezecektim. Mutlaka bir ey sezmem gerekecekti.
Adam sen de... Emine smail'e varmakla benim zerimdeki btn sihiri
bozuldu. smail'in buruuk surat onun taze yz stne yapt. Artk bunu
ondan ayrmann imkan kalmamtr. Zaten, her ikisini sarma dola bir
yatakta, bir yorgan altnda tasavvur etmek, Emine'den tiksinmek iin
bal bana bir sebep tekil etmez mi? Lakin, tiksinmek,
unutmak demek deildir.
Muhayyilemizin derinliklerinden karp akmzn ateinde kaynata kaynata
saf bir cevher haline koyduumuz ve en mkemmel kadn rneine gre ekil
verdiimiz putun, kendi istek ve iradesiyle gidip bir gorile teslim oluu
veya amura bat, bize iki kat elem verir. Bir yandan, iimizde bir
yaradann, br yandan en kymetli mal elinden alnm bir
insann yrek acsn duyarz.
Sonra gene iimizden bir ses: -Artk imkan kalmad. der.
Bunun anlam, o dnp bize gelse de artk hayatmzda ona
hibir yer vermeyeceiz, demektir. nk, artk o, bizim nazarmzda,
temizlenmeyecek surette kirlenmitir. Tazelenmeyecek derecede rmtr,
kokmutur.
Chevalier de Grieux, Manon Lescaut'nun henz soumu
cesedini kollar arasna alp pt idi. Fakat, Dostoyevski'nin
masum kahraman, artk kokmaya balayan sevgilisinin ls yannda duramad.
Amma, bu taaffn, onun hasretini gnlnden silemez. Ondan kaar, lakin gene
onu kovalar.
-Hasan, sen nasl obansn? Hasan, kavaln nerede?
Hasan, kavaln ne demek olduunu bile bilmiyor. akn
akn yzme bakyor. Ona bir akamst dan yamacnda rastgeldim. Srs
biraz aada, ovada otluyordu. Kendisi uzun deneine dayanm, ayakta
duruyor. Tpk, Virgilius'un bize anlatt obanlar gibi. htimal,

Virgilius'un obanlar da bunun kadar basitti. Bunun gibi, bir durutan,


bir baktan, bir kmldantan ibaretti.
-Hasan, btn gn bu krlarda tek bana ne yaparsn?
Cann sklmaz m?
Kk oban, bana cevap vermeksizin yere meldi. Yznden anlyorum,
imdiye kadar can sknts nedir bilmemi. Can sknts bilmeyen bir
insana ne mutlu! Hasan, bana harikulade bir mahluk gibi grnyor. Yanna
kyorum:
-Yapayalnz, bu tenhalkta, hi de korkmuyorsun galiba.
Kara ve nemli gzlerini benden tarafa evirdi. Beni iyice
szdkten sonra:
-Buralarda baz kurt kar derler, emme ben grmedim,
dedi. Bir yol, akam ge vakit, uzaktan uzaa seslerini duydum. Yreim bir
ho oldu. Usulca kye dndm. Zaten davarlar kurt sesini duyunca kyden yana
komaa balarlar.
-Kpeklerin nasl, zorlu mu?
-Zorlu ya, bir tanesi kurda bedel. Geen gn iki kii
yolumu kestiler, iki kuzumu almak istediler. Ben vermem,
deyince, stme yrmee kalktlar. Emme, kpekler brakmad. Herifler
svp gitti.
oban Hasan' bir ocuk dikkatiyle dinliyorum. O, beni
kyde kendine yakn grdke daha ziyade alyor:
-Burunlar da yle koku alr ki... Bin adm tede ne var,
ne yok buradan anlarlar. Bir gn, ta tede, Koa kynn
ardnda, derenin iinde bir adam lei buldular. Kye gidip
haber verdim. ly kimse tanmad. Kapkara kesilmi.
Gvdesi davul gibi imi. Garibin biri olacak dediler. Kokmasn
diye gmdler. Candarmaya haber vere mi idik ki, dersin?
-Tabii, candarmaya haber vermeli idiniz?
-Candarmann imdi, ok ii var. Uygunsuz adamlar tremi. Dn, ben de
tane asker kaa grdm.
-Onlar da seni grdler mi?
-Grdler. Benden ekmek istediler, verdim, benden ayrlrken: Sakn ha,
dediler, bize rastgeldiini kimseye syleme. Sonra senin kafan paralarz.
Ben de ilk defa sana sylyorum. Sakn sen de kimseye bir ey deme.
kimizin zerine bir ar skut kyor. Ben, bir meydan muharebesi
kaybetmi kumandan kadar aclym. O, bir tatan heykelcik gibi hareketsizdir.
-Asker kaa, ha. te bu ok fena. nsan lr, fakat askerden kamaz.
Hasan, sanki kaan kendisi imi gibi, mahcup nne bakyor.
Dmann bir genel taarruza geeceinden bahsedildii
u sralarda bu askerden kama ayialar benim ruhumu bulandryor.

93'ten beri sklen bu cephe, 93'ten beri durmakszn devam eden bu


bozgun, nerede sona erecek? te, vatann son snrlarndayz.
Bu, artk son savunma hattmz deil mi? Bunun bir
adm gerisi var m?
:::::::::::::
u satrlar yazdm dakikada, sanrm, dman, oktan beklenen genel
taarruza gemi bulunuyor. Btn bir yaz, tek bama bir cehennemi
bekleyi yaadm.
Btn bir yaz, etrafmda herkes hep bir arada topra
kazar, tohumu eker, ekini bierken, ben gazete ynlarnn
kuleleri arasna skm, tek bama u uzun trajedinin korkun zm ann
bekledim. Herkes konuurken, ben sustum. Herkes davar, kmesi ve tarlasyla
megulken, ben uzak ufuklarn ardndan ate pskren demirden Tanrnn
ayak seslerini dinledim.
Ve demirden Tanr yaklayor. Bu, bir n sezi midir? Bu,
bir tahminden mi ibarettir?
Hayr. Her eyi nmde duran resmi bir tebliden karyorum. Son derece
mphem ve kark olan bu teblii krk sekiz saatten beri, bir kahin,
Sibillik tomarlardan nasl yorumlar karrsa, bir Gildani mneccim
gkyzn nasl aratrp yoklarsa yle yokluyorum. Evire evire, yle
inceliyorum. Nihayet, kelimelerin arkasndan u hkm karyorum:
-Dmann tm kuvvetlerinin Uak ve Afyon istikametinden bir genel
harekete getii mahede olunmutur.
Bu sefer niin, Bursa-nn deil? Bu yol tarifesinin deimesine sebep
nedir?
Harita zerinde, bunun sevkulcey manasn anlamaa
alyorum. Fakat, bir rmcek an andran btn o dolak, izgiler, o
renk, glge ve kelime kargaal bana hibir ey sylemiyor.
Bu yol, Eskiehir'e daha m kestirme bir yoldur? Daha m
az arzaldr? Hemen elime bir kibrit p alp kilometreleri
lmee ve da isimlerini kayda abalyorum.
Bouna, hibir sonuca varmann imkan yok.
Bilgimin, malumatmn ve hesaplarmn yetmedii noktadan itibaren,
muhayyilem var kuvvetiyle ilemee balyor.
stanbul gazetelerinden alnm, derme atma haberlerden
anlalyor ki, dman, bu seferki muharebede en son kozlarn oynamaa
karar vermitir. Kraln bile, ne srmtr.
Bir prens Andrea ordusundan bahsediliyor. Gya, dmann
istila ettii sahalarda en ok mezalim yapan bunun kumandasndaki kuvvetlermi.
Hey Allahm, bunlar btn hamet ve debdebeleri, btn zulm ve itisaflaryla
denize dktmz gn grebilecek miyim?
Niin grmeyeyim? imde bir ey, bana sava mutlaka
kazanacamz haber veriyor.

yle bir ey olursa, buradan zmir'e doru yayan yola kacam. Tpk eski
Trk masallarnda sevgilisini aramaa kan demir arkl aklar gibi,
durmadan, dinlenmeden gideceim. Gece toprak stnde yatacam. Gndz, kuru
ekmeimi kemire kemire yryeceim. Hibir kye uramayacam. Hibir
kalabalk iine karmayacam. Kendi sevincimin, kendi hayalimin billurdan
zrh iinde mavi krfeze doru ilerleyeceim. yle ki, zmir'e vardm gn
sahilin herhangi bir noktasna yzkoyun deceim. Ve orada tuzlu su ile
slanm topra koklayarak saatlerce kalacam.
Bu ihtirasl yolculuu dnrken, imdiden btn varlm tatl bir
mutluluk havas saryor. Damarlarmdaki kan tazeleniyor. Yreim hoplamaa
balyor ve bama, bir ilkbahar gecesinin serinlii geliyor. Kendi kendime
arklar sylyorum. ark syledike couyorum.
Bazan bsbtn ocuklaarak, Emeti Kadn'la akalamaa balyorum:
-Bugn, diyorum, seni her vakitten daha gen ve din
gryorum. Syle, bu kadar gen kalmak iin ne yaptn?
-Ay oul, beni fukaralk, kimsesizlik kertti. yle olmasa, daha gen
kalacaktm. Olum Hasan'n babas askerde ehit oldu. Kzm doururken ld.
Kocas olacak herif, bizi daha o gnden sokaa att. Hey, bu kuru kafaya
gelmeyenler kald m?
-Canm brak bu kasvetli szleri. Sana bir koca bulsam,
varr msn? Ne dersin?
Emeti Kadn, bir gen kz gibi utanyor, ban ne eiyor, srtyor:
-Ksmet, ay oul!.. Beni bundan sonra kim nedecek?
Halinden anlyorum. Kendisine daha ziyade umut vereyim istiyor.
-Eer dman denize atarsak, vallahi, ne yapar yapar
seni evlendiririm, Emeti Kadn...
-Eh, yleyse, iimiz kyamete kald desene...
-Niin? te, u dakikada, Uak ve Afyon nnde savalar oluyor. Bizimkiler
bir dman pskrttler mi zmir'de alrz soluu.
-Ay oul, zmir de niresi oluyor?
-Kurtarmak iin savatmz yer. Bizim stanbul'dan
sonra en byk, en zengin ehrimiz...
-Sivrihisar'dan da byk m ki?
Emeti Kadn mrnde -o da bir kere- tek bir ehir grm: Sivrihisar!
-Emeti Kadn. Sivrihisar'n da zmir'in yannda ad m
okunur. Bir defa, bu ehir deniz kenarnda. Tatan, mermerden, demir kapl
evleri var. Her taraf balk, bahelik, limonluk, portakallk... zmir
yirmi tane Sivrihisar' iine alr.
Emeti Kadn'a masal sylyorum gibi geliyor. Bu masaln btn acayipliine
ramen, iinden tekrar evlenme bahsinin almasn ister grnyor. Diyorum

ki:
-te sava kazandk m, seni alp bu ehre gtreceim
ve orada dnn yaptracam.
Emeti Kadn, bu vaade pek inanmamakla beraber, irkiliyor:
-Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin. Burada
domuuz. Burada leceiz. Bak, sen memleketini braktn
da ne oldun?
-Emeti Kadn, benim memleketime dman girdi. Ben
buraya kendi isteimle gelmedim.
Ve derhal, neem kayor. Susuyorum. Kskn, odama
dnyorum.
Ah, buradan kurtulmak. Ah buradan kurtulmak...
u anda, ne mutlu insanlar var ki, gn gnne, saati
saatine Uak cephesindeki ulvi maceradan haber almak imkan iinde yaarlar.
Daimi bir havadis ve telgraf yamuru altnda yrekleri serinler.
nemli bir olay esnasnda, fena haber almak bile hi haber almamaktan
iyidir. Baz gnler, Eskiehir'e kadar yayan
koacak gibi oluyorum. Baz gnler en uzak tepelere trmanp, belki cepheden
bir top sesi duyarm diye batan aaya
kulak kesiliyorum. Unutuyorum ki, muharebe hi deilse, iki
yz kilometrelik bir mesafenin te yannda oluyor.
Geri, kyde havadis yok deil. Herkes kendi aklna geleni
uydurup sylyor. Havada ayia dediimiz, gzle grlmez kular sr sr
cvldyor. Bunlarn, kimi Zmrdanka nevinden masal kulardr.
Bunlar kim, nereden uuruyor? Nereden kalkp nereye konuyorlar?
Bilmiyorum. Bunlarn dilinden anlayanlar da, bilmezler.
Yalnz, hayretle bildiim ve grdgm bir ey var ki, bu sylentilerin
hemen hepsi btn kylerde, btn azlarda hep
birbirinin ayndr. Sanki muayyen bir siyasetin propagandacln yapan
bir radyo istasyonunda bu yalanlar, seri halinde, adeta standardize edilerek
etrafa dalyor.
Bu gelenler, yle dman ordular filan deilmi. Avrupa
adl bir Kralie'nin bizi etelerin elinden kurtarmak iin gnderdii
yeil sarkl evliyalarm.
Bu Kralie, bizi kurtardktan sonra slam olacakm. Yreine yle domu.
Kemal Paa'nn ne yazk ki, bundan haberi yokmu. nk etrafn, birtakm
uygunsuz adamlar sarm; bunlara mahpus derlermi. Herbi ipten kazktan
kam, kt kii imi.. Btn memleketi haraca kesmiler.
Vergiyi, aar alr, kendileri yerlermi.
te, imdi btn bu musibetlerden kurtulacamz gn
gelmi. Zaten, yeil sarkl evliyalar ne tfek kullanrm, ne
top. Bir okuyup frdler mi, nleri dmdz olup, yrrlermi.
Bu efsaneler, ortada dnp dolarken, bir de eyh Yusuf
kagelmesin mi? Kyn alt stne geldi. Btn yrekleri,
stma nbetine benzeyen kavurucu bir vecd sard.

Emeti Kadn bile, iki gn semtime uramad. Geldii vakit sordum:


-Nerde idin, Emeti Kadn?
-Hi; eyhe gittim. Biraz bam okuttum.
-eyh ne diyor; btn bu dnya ilerine dair?
-Ben sormadm. Emme, soranlara demi.
-Ne demi?
-Aha hep bildiimiz, iittiimiz eyler...
-Yani, dmanlarmz memleketimizin yarsndan fazlasn zaptetmiler.
Bununla kalmayp, imdi btn Anadolu'yu elimizden almaya kalkmlar. Ta u
dalarn arkasna kadar gelip dayanmlar ve biz kendimizi kahramanca
savunuyormuuz. Bu mu?
-A, a. He byle demiyor.
Ve Emeti Kadn balyor, yeil sarkllardan, Mslman
olmak isteyen Kralie'den byk bir talakatle bahsetmee...
Btn bunlar yalan desem szme inanacak m? Onu
hangi dille geree ekebilirim? Aramzda asrlk mesafeler
var. Bu mesafeleri geip de, ona kadar nasl eriebileceim?
Zira, ne kadar arsam, o bana doru yrmeyecektir. Bu,
tarihin bir noktasnda donmu, ta kesilmi bir insandr.
Syledii eyleri, kendisi sylemiyor. Tpk antika kitabeler
zerindeki yazlar gibi onlar ben okuyorum. Ben heceliyorum.
Bunun byle olduunu bilmekle beraber, gene Emeti Kadn'a soruyorum. Bata
Mehmet Ali'nin ad olmak zere, kyde askere gidenlerin adlarn sayyorum:
-u halde, bunlar, diyorum, ne yapmaa gittiler? imdi
ne yapyorlar? Mademki, gelenler bizi kurtarmaa geliyormu, bunlar kime
kar silah kullanyorlar?
Emeti Kadn, ban iki yana sallayarak:
-Ay oul, onlar da bencileyin. Ne ittiklerini bilirler mi ki... diyor.
Bu anda, bu memlekette, onlardan baka ne ettiini bilen var m? Tek
gerek savatr. Bana, cephe ardnda kalanlar, kendim bata olmak zere,
birer tabiat garibesi gibi grnyorlar. Denilebilir ki, hayat bizi bir
deniz stndeki arzi pislikleriyle, dalgalaryla ite ite nasl bir kuytu
sahile atarsa ylece bu ssz tepelerin eteklerine atp brakmtr.
Burada bir kokmu hareketsizlikten, hayatn bir eit tufeyli
yeermesinden, burada bir stmal titreyiten baka bir ey
yoktur. Sava cephesini batan baa tututuran kutsal atein en uzak aksi
bile buraya dmyor.
Baz, Sarky istasyonuna giden yolun stnde durup,
gelenden geenden savaa dair haber soruyorum. Kimi hibir
ey bilmiyor, kiminin bildii hi geree benzemiyor. Kiminin syledii o

kadar plak, ham ve irkin sylentilerdir ki, ben inanmak istemiyorum ve


akama, kye kafamn ii karmakark bir halde dnyorum. Emeti Kadn'n
hazrlayp mangaln sa kapaklar stne brakt sahana, ancak dokunuyorum.
Yar a, yar tok yataa dyorum. Uykularm kabuslarla doluyor.
Baz, uykumun iinde; birtakm Rumca sesler iiterek
sryorum. Kulaklarm uuldayarak pencereye kouyorum.
akaklarm terden srsklam, bam dar uzatyorum.
Darda, donuk, kuru ve insana kuku verici bir ay aydnl vardr. Gece,
sanki, bir gnn ls gibi... rpererek, bam ieri ekiyorum..
Ne sinsi bir k. Hemen stmze atlmaa hazr bir
dman gznn parltsna benziyor ve dman, ite, bu
sinsi aydnlkta ilerliyor.
Ne dedim? Dman ilerliyor mu? Eyvah, o kt, o meum
sylentilere demek, ben de inanmaa baladm. Bu iimden
gelen ses, bu kendi kendime sylediim sz, gerekten benim
szm ve benim sesim mi? Yok canm! te, dmanla bu
sinsi k iinde bouuyoruz, diyecektim. Uyku sersemliiyle: Dman
ilerliyor demiim. Dman nereye ilerleyebilir? Buraya kadar gelecek
deil ya?
Bir baka gece, daha korkun bir ryadan sryorum. Etrafmda, uzun
bykl, uzun pskll Efzunlar bir ember evirmi, beni yarglyorlar.
Ben, kendimi savunmak istiyorum. Fakat sesim kmyor. Sesim, tpk suyu
kesilen emelerin hkr halinde, hep iime doru ekiliyor. Derken
Yunanl Efzun askerleri kzyor. Hep birden, hep bir anda silahlarn
stme dikiyorlar. Parmaklar tetie dokunurken,
mthi bir yrek arpntsyla uyanyorum.
Hele bir baka gece, grdm ryada o kadar realite
enisi var ki, gzlerimi atktan sonra bile, uzun bir sre
gerei rizyadan, ryay gerekten ayrdedemedim. Uyank
halimi rya ve uykudakini gerek sandm:
Bizim kyn meydanlnda, Bekir avu'la beraber imiiz. Fakat bu
meydanlk o kadar kalabalk, o kadar kalabalk
ki, ikide bir, hep yanyana durduumuz, yanyana yrdmz halde birbirimizi
kaybediyoruz ve tekrar bulumak iin ekmediimiz zahmet kalmyor.
Bu esnada, kalabal tekil eden insanlarn hepsini ak
bir gn aydnlnda inanlmaz bir ekilde seerek, ayr ayr
teker teker gryorum. Bunlarn kimi bizim kyn adamlar,
kimi de birtakm yabanclardr. Trl trl dille konuuyorlardr. Ben,
bunlarn hepsini bilmemekle beraber, acayip bir idrak ile ne denildiini,
neden bahsolunduunu anlyorum.
nemli bir adam veya bir heyet gelecek diye bekleniyor.
Telal telal saatine bakanlar ve ikide bir ykseke bir yere
kp uzaktan yolu gzetleyenler var. Tam bu srada, kyn
sokaklarndan biri iinden, bir kadn bararak bize doru
kouyor.
Bu, Zeynep Kadndr. O kadar Zeynep Kadndr ki, yznn izgilerini ve
prtklerini en ince teferruatyla, o derece yakndan grmemitim. eneleri
birbirine arpyor ve gzlerinden nohut tanesi gibi yalar dklyor. Ba
sarglar, arkasna kaym ve kzl knal salar demet demet yznn

stne sarkmtr.
Mthi bir hamle ile halk yararak ona doru atldm.
-Merak etme, ite ben sndrmee gidiyorum, dedim.
Var gcmle komaa baladm. Arkamdan halk kahkahalarla glyordu. ki
defa dnp:
-tler, itler! diye haykrdm.
O kadar barmm ki, kendi sesimle kendim uyandm.
Tekrar dalnca, -garip tesadf gene ayn ryann sonunu
grmeyeyim mi? Gerekten, Zeynep Kadn'n evini kapkara
dumanlar sarmt. Kzlar, gelin ve smail ellerinde kck
kaplarla su tayorlar ve yangnn stne serpiyorlard.
Ben, fkemden ve heyecandan sesim kesilmi baryorum:
-Canm, bu kadar suyla yangn sndrlr m? Byk
kovalarnz, kazanlarnz yok mu?
-Hepsi ierde kald, diyorlar.
Ben, gzlerimle Emine'yi aryorum:
-Emine nerede? diyorum.
-Aman Allah, o da ierde kald! diye bir lktr kopuyor.
Bunun zerine, kendimi tutamayp dumanlarn iine atlyorum.
Bu kabustan syrldm anda, hala Emine'yi aryorum.
Henz alm gzlerim, odann karanl iinde akn akn, bir tutumu
gen kadn vcudu grmee alyor.
O gece sabah g ettim ve btn gn bu trajedinin havas iinde krlm,
ezilmi bir halde geirdim.
Kara haber bulutlar, btn g kaplad. Zaten buna ne
hacet... Gn gemiyor ki, drt dman ua bamz stnde umasn. Bir
defasnda o kadar alaktan getiler ki, kanatlarnn altndaki mavili
beyazl rengi bile grnd. Bir baka defa, yere birtakm katlar attlar.
Bu katlardan bir tanesi benim elime geti. Diyordu ki, Eskiehir,
Ktahya'y aldk. Yarn br gn buralara kadar geleceiz. Sakn, yerinizden,
yurdunuzdan olmaynz. Biz size ktlk etmee gelmiyoruz. Halife ve Padiah
bizimle beraberdir. Biz sizi Kemal'in etelerinden kurtarmak iin
harbediyoruz!
Kyller, bunu okuyunca, her birinin gznn sevinten
parl parl parlamaa baladn grdm. Yalnz, Bekir avu endielidir.
Ban iki yana sallyor:
-imdi byle derler amma, sen kulak asma. Btn bu
tatl diller hep girinceye kadardr. Sonra balarlar kyde ne
varsa smrmee... Vallahi, bir lokma ekmek, bir tane yumurta brakmazlar.
Btn samanlar, hayvanlara yedirirler.
Ya, davar, kuzu, kei ne bulurlarsa yutarlar. Bana kalrsa,

imdiden bunlar karp saklamann bir yolunu bulmal.


Salih Aa, arsz bir tebessmle srtyor:
-Ben, iittim. Aldklar, yedikleri eylerin hep parasn
verirlermi.
-Bir defa verir, iki defa verir. Sonra nereden verecek?
Asker bu, gittii yerde altn kesmiyor ya?
Hi kimse, Bekir avu'u dinlemiyor. Hepsi Salih Aa'nn tarafn tutuyor.
-Gelip de krk yl kalacak deiller ya! Belki bir gn, belki
iki gn, sonra gp giderler.
Bekir avu:
-Bir sz vardr, diyor. Askerin getii yerde ot bitmez.
Ger ama, bize bir ey brakmaz. nmz k. Bize bir ey
brakmazlar.
Ben, bir kenardan, yreim boazma tkanm bir halde,
milli bir felaketin arifesindeki bu basit, bu aalk konumalar
dinliyorum. Artk azm ap bir ey sylemek istemiyorum. Varp bam
alp, daha ierlere doru yrsem mi? Mutlaka Eskiehir'den Ankara'ya
yarallar tayan trenler vardr. Onlardan birine atlayp Ankara'ya gitsem.
Hi deilse, bu trajedinin anlam ve mahiyetini anlayan kimseler
iinde ne olacaksam olsam.
Hayr, hayr; artk bir harekette bulunmaa gcm kalmad. Burada kalp
leceim. Hatta onlar, kye girecekleri gn askeri elbisemi giyeceim.
nlerine klcm srye srye kacam. Ta ki, ilk hamlede, sngleriyle
vcudumu delik deik etsinler diye...
Kanl ve vahi bir ikencenin derin, ilahi hazzn imdiden duyar gibi
oluyorum. Eski hedanamelerde, yzlerce ok yarasnda can veren kurbanlarn
her bir yarasnda bir gl bittiinden bahsolunur. Bunun gerekle ne kadar
uygun olabileceini imdi anlyorum. nk, vcudumda, snglerin
saplandn tasavvur ettiim her nokta, imdiden, tatl tatl
gidiiyor. Bu kadar tatl tatl gidien yerlerde, ancak gller
aabilir ve her birinden kan yerine bal akabilir.
Asl felaket uradadr ki, dman askerleri bana bir ey
yapmakszn buradan geip gidebilir. O zaman; ben bir mezbelede, bir moloz
gibi kalacam. Ve bulunduum noktada diri diri rmee mahkum olacam.
Kyller konuurken, ite ben kendi kendimle byle konuuyorum. Onlarn
szleri, bana bsbtn baka bir dnyann, baka cinsten birtakm
yaratklarn mrltlar gibi geliyor. Bazen ne dediklerini hi anlamyorum.
Buday, arpa, davar, kz, saman?.. Bunlar da ne demek olacak?
:::::::::::::
Birka gnden beri cephenin nasl zldn gzle
grmek mmkndr. Haymana ve Sivrihisar havalisini geen btn yollardan
bulank bir g seli akmaya balad.
Bunlar iinde, baz ylgn askerler de yok deil. Bunlar insanlktan
km, gzlerinin feri kam ve oktan ilkellemi

grnyor. Onun iin, hibirini durdurup konumuyorum.


Yalnz, brleriyle birka adm yrdm ve nereden gelip
nereye gittiklerini kendilerinden sorduum oluyor. Bunlar,
genellikle Eskiehir blgesi halkndandr. Fakat, ilerinde daha uzaklardan,
Ktahya'dan, Bilecik'ten gelenler de vardr.
ou kadnlardan, ihtiyarlardan ve oluk ocuktan mrekkep
bu kafileler geri, nereden geldiklerini bize haber verebiliyorlar. Fakat
nereye gideceklerini hemen hi bilmiyorlar.
yle geliigzel yryorlar. Kiminin omuzunda bir yatak, kiminin koltuu
altnda bir kn, kiminin srtnda bir kundak ocuu, kimi bir kk kazan
bir mifer gibi geirmi, yryorlar. Porsuk ay'nn ak gibi uursuz,
faydasz ve hazin bir gidi...
Onlara bazen, bir para yiyecek verdiim oluyor. Teekkr etmeden alyorlar
ve sessiz sessiz, yollarna devam ediyorlar.
Bir gn, aralarnda, yz henz insani ifadesini kaybetmemi ak sakall
bir adama sordum.
-Hi umut kalmad m?
Yzme bakt, sa yanma bakt. Cevap vermeden yrd gitti. htiyarn bu
tavr, yreime yle bir perianlk verdi ki, ardndan bile bakmaa cesaret
edemedim. Bam nme dt ve dizlerimin ba zlp durduum noktaya kverdim.
Bir baka gn, ssz ovann ortasnda yolunu arm on,
on iki yalarnda bir ocua rastgeldim. ocuk hem alyor,
hem yryordu. Beni grnce bir lk kopard ve aksi yne
doludizgin komaa balad. Ben, Dur! diye bardka ocuk arkasna
bakmadan kayordu. O kotu, ben kotum. Fakat yetimek kabil olmad. Dere,
tepe, ini yoku, kaybolup gitti. Ve hava o kadar scakt ki, ben ocuk
eriyip buhar oldu zannettim.
Bir gn de, yolun kenarnda, bir eski heybe gibi braklm bir ihtiyar
kadn buldum. Kupkuru, kapkara bir kocakar... st ba o kadar para para
idi ki, ilk grte yere bir tarla korkuluu yuvarlanm sandm. Kadn
kvrlp yatmt. zerine doru eildim:
-Nine, nine hasta msn?
-Hasta m? Ne hastas? Bana yiyecek vermediler. Bana
iecek vermediler. Beni yedi gn, yedi gece yrttler. O kzm olacak
karya: -Beni biraz srtna al! dedim. Kabahatim
ite o. Beni uraca atp gidiverdiler. -Sen urackta biraz
bekle. Biz seni gelir alrz dediler. Yalan, yalan, yalan... Ben
yalan olduunu bilirdim, emme ne ideceksin, bey!
Sesi o kadar ince, o kadar ince idi ki bir sivrisinek vzltsn
andryordu. Aznn iinde, bir tek dii yoktu. Onu her
ap kapaynda enesinin ucu burnuna deiyordu.
-Gel, seni bizim kye gtreyim.
-Olmaz, olmaz. Belki dner gelirler. Kimbilir, belki dner gelirler de,
beni braktklar yerde bulamazlar.

Bir akamst, alacakaranln iinden bir ses:


-Davranma!
Ben, yrmemde devam edince, bir kurun, bir eek ars
gibi vzldayarak, kulamn yanndan geti. Derken, pat,
pat, pat, pat, biri komaa balad. Alt demirli ivili kundura sesleri.
Mutlaka bir asker kaa olacak.
Az kalsn, bir Trk erinin kurunu ile lecektim.
Gerekten cephenin zld, gzle grlr bir hale geldi.
Fakat buna zlmek mi, diyeceiz? Hayr, hayr, Trk
ordusu dalmad. Ve Ankara'nn stnden: Dman ilerleyebilir, dman
Ankara'ya kadar da gelebilir. Fakat biz, yurdumuzun en son kayas stnde
de kendimizi savunacaz.
Dman vatann harimi ismetinde boacaz diye bir ses
ykseldi. Bu, O'nun sesidir. Bu, insana mit, kuvvet ve metanet veren
sestir.
te, yeni bir azimle toplanan Byk Millet Meclisi. O'nu
geni yetkilerle Bakumandan tayin etti. Sava meydanna
bizzat, O geliyor... Altn ba ufukta bir oban yldz gibi parldamaa
balad.
Dalr gibi olan kolar srs gene toplanyor. Muntazam asker
kafilelerinin birer birlik halinde yeni mevzilerine
doru yol aldklarn gryorum.
Bir iopu mfrezesi, btn arlklaryla bizim kyn
iinden geti. Uzun uzadya, subaylarla konutum. Byk
bir meydan savana hazrlanldn sylyorlar. Hepsi de
mitli grnyor. Geri, eskisi gibi, -Mutlaka yeneceiz!- demiyorlar.
Fakat, yenildiklerini de kabul etmiyorlar. lerinden babacan bir binba
bana dedi ki: -Dorusu; Eskiehir'in dnden sonra bizi takip etseydi
halimiz yamand. Fakat, etmedi.
teden bir gen yzba atld: -Edemezdi, nk o bizden daha yorgundur.
Benim bildiim daha birka ay yerinden kmldayamaz.- dedi. Bir daha genci:
-O vakte kadar da biz, kar taarruza geeriz. szlerini ilave etti.
Biz byle konuurken kyllerin herbiri bir delie kam, uzaktan bizi
gzetliyorlard.
O binba etrafna baknp: Yahu, bu kyde kimseler yok
mu? dedi.
Gen yzba, bana cevap vermee vakit brakmadan:
-Vardr, vardr amma, ne olur ne olmaz diye hepsi bir
keye sinmitir. Onlara arkl erkan harp derler.
Binba, iri gvdesini hoplatarak glyordu. -Yarn br
gn burada kzlca kyamet kopunca, grrler onlar, erkan
harplii... diyordu.

Gen subay kulama eildi: Sahi, azizim. Siz onlara


syleseniz de bir an nce hayvanlarn nlerine katp, ate
hattnn br tarafna ekilseler fena olmaz. dedi.
Cebimden, Yunan uaklarnn att katlardan bir tanesini
kardm ve gen subaya uzatarak:
-Onlar buna inanyorlar. Benim szme kulak asmazlar, dedim.
Subay, kad okurken, benzi sapsar kesildi. Kagd sert
bir tavrla arkadana uzatt:
-Buna inanyorlar ha! yleyse bir ey sylemeyin. Bu insanlar kurtarlmaa
layk deildir, dedi.
Kada bir gz gezdirip, bana iade eden binba, ftursuz
bir eda ile:
-Canm, buralar hi dman istilas grmedi ki, ne bilsinler, dedi. Siz,
gidin de bir Rumeli'liye, yabanc bir ordunun veya idarenin iyi
olabileceini syleyiniz. Eer hainliinize hkmetmezse, mutlaka deli
olduunuzu zanneder. Ama bunlar!
Yzba:
-Ama bunlar da nedir? Grmyorlar m? itmiyorlar
m? Dmann elli altm kilometre tede neler yaptn bilmiyorlar m?
-Ee, bilmezler.
-Bilmezlerse, burada kalp renirler.
Binba, birdenbire bana dnd:
-Ya siz, ne yapacaksnz, diye sordu.
-Ben mi? Vallahi bilmiyorum. Ben de bu kyller gibi oldum. Her eyi
kadere brakyorum.
-Yok canm, yle ey olur mu? Daha vakit varken, kp
gidin Ankara'ya...
-Sahi, tehlike o derece muhakkak m dedim.
-Ee, tabii. Ne olacak ya, buralar, hi deilse, iki ate
arasnda kalacak.
-Hi deilse? Daha fenas olmak da muhtemel mi?..
Adam sen de...
Bu sz azmdan kverdi.
Subaylarn birden, hayretle yzme bakyorlard.
Benim bir deli olduuma m hkmettiler nedir, artk bahsi
hi tazelemediler.

Akama doru, bana sessizce veda edip gittiler.


Hi bilmediim, tanmadm bu subayn gidii, benim
yreime bir dost ayrlnn acs gibi bir ey brakt. Saatlerce
oturduum yerde, yle melul melul kalmm.
Bu eit bulumalar, bu eit tesadfler, kendi snfmzdan insanlarn bu
gelip gidileri bendeki yalnzlk duygusunu tazelemekten baka bir eye
yaramyor. Her defasnda, kendimi biraz daha garip hissediyorum. lle bu
seferki canma pek dedi. nk, bu sonuncu grmedir.
Niin, onlarla daha uzun, daha derinden, daha candan
konumadm? Onlara niin, btn dertlerimi birer birer sayp dkmedim?
Onlara, iimde beslediim korkun niyetten niin haber vermedim?
Bir kanserli, urunu gstermekten nasl korkarsa, derdimi amaktan yle
korktum.
Belki de iyi ettim. nk, srrm grenselerdi, beni zorla
alp gtrmeye kalkarlard. Beni cephenin ardnda, bir kecikte, bir sakat
hayvan gibi saklarlard. Bo yere subay kantinlerinin ve subay adrlarnn
bir snts olurdum. Arkaya veya geriye doru hareket anlarnda, karargah
kumandanlarnn bir angaryas, bir babelas kesilirdim.
ldeyken, kuyruu kesik bir kpek bizim alaya musallat olmutu. Nereye
gitsek, beraber gelir, kovsak dinlemez ve peimizi bir dakika brakmazd.
Hep ayaklarmzn arasnda dolar, arkamzdan koar, siperlerin iine girer
kar, geceleri unun bunun adr nnde nbet beklerdi. Haline acr,
vuramazdk. Hatta yemek artklarn hep ona verirdik ve kpek belki de,
bizden bunun iin ayrlmak istemezdi.
te ben, onlarla gitmi olsaydm, mutlaka bu kpee benzerdim.
yi ki, gitmedim.
yi ki, gitmedim. nk her hayatn kendine gre bir
balay, bir bitii vardr. Bunu deitirmek kimsenin elinde
deildir ve olmamaldr. Hayat, blnmez bir eydir. Onun
belirli ve mukadder mimarisini deitirebilir miyiz? Deitirmek elimizde
midir? Ve deitirirsek gzel, iyi bir i olur mu?
Ben, iin iin ta ilk genlik anlarmdan beri, iin iin, bir
dramn btn safhalarn yaadm. Sanki, kendi kendimi
seyreden, kendi iin oynayan sessiz bir aktrdm. Bir tragedya aktrydm.
imdi son perdeyi oynayacam srada birdenbire rolm deitirip bir
baka adam m olaym?
Yok; Hamlet gibi baladm, Hamlet gibi bitireceim. Benim iin, bu, bir
kariyer meselesidir. Birdenbire, yzmn kara sar boyasn silip, dayak
tiryakisi bir topal uak, bir kambur ak, bir korkak ihtiyar makyaj
yapamam.
Eer, kendi emeklerimize, kendi ideallerimize gre yaamak imkann
bulamadksa bari kendi lmmzle lelim.
Ne doduumuz yeri, ne sevdiimiz kimseleri, ne yzmz,
ne kalbimizi kendimiz seebildik. Fakat lmn her trlsn semek bizim
elimizdedir.

Ben, ite, gider ayak bu gcm, bu tek gcm kullanacam. lmlerin,


bence en asili, en deerlisi, en tatlsyla leceim.
Ve arkamda hibir kimse brakmayacam. Ne bir dost,
ne bir sevgili... Hibir izim de kalmayacak; hatta mezarm bile. nk, bu
kyller, beni gmmezler, bir derenin iinde kpeklere, kargalara yemlik
brakrlar ve kemiklerimi tezek ateinde yakarlar.
Ne ala, yadellerde, kemiklerim bile kalmayacak.
:::::::::::::
Bugn kyde inanlmayacak derecede harikulade bir olay
oldu.
le st drt kii, kahvenin arda altnda oturuyorduk. Ta uzaktan,
yolun dnemecinde, bir asker mfrezesinin ucu grnd. Hepimiz, heyecanla,
ayaa kalktk ve yola doru yrdk. ok gemedi. Bu gelenlerin bizim
askerlerimiz olduu anlald. Lakin bunun byle olduunu anlamak kylleri
teskine yaramad, ya da elalemi angaryaya sokarlar diye herbiri bir yana
svt. Bekir avu da dnmek zereydi. Fakat, ben brakmadm.
-Dur, bakalm. Belki, unlardan bir havadis alrz, dedim.
Eski ordu hayatndan, ondan biraz askerlik gururu kalm olacak.
Mfreze, dolambal ve tozlu yol zerinde, dank bir yryle, dne
dolaa yaklat. Bekir avu, bakt, bakt:
-Bu ne demek? Ne ba var ne k... diye sylendi.
Gerekten, gelenler, ne dzgn bir tabur, ne de bir jandarma mfrezesine
benziyordu. Hatta, daha ziyade yaklatklar vakit giydikleri elbiselerin,
tadklar silahlarn da birbirini tutmadn grdm.
-Merhaba arkadalar. Nereden byle?
O kadar yorgundular ki, cevap verecekleri yerde, bize
tozdan bembeyaz olmu kirpiklerinin arasndan l gzlerle
bakp geiyorlard.
Bir iki tanesi yanmza yaklap:
-Kyn suyu nerede? diye sordu.
Bekir avu, kendini bir derleyip toparlad. Parmann
ucuyla emenin bulunduu meydanc gsterdi. Teker teker, ikier er
yryorlar; bir tanesi arkadan geliyor. Bekir avu, kendini tutamad:
-Yahu, sizin subaynz filan yok mu? diye bard.
emeye doru gidenlerden bir tanesi dnd. O arkadan
geleni gsterdi.
Bekir avu, kendini gene bir derleyip toparlad. Elinin
tersiyle byklarnn dik kllarn svazlad. Uzaktan, o gelen
adam szd, szd: Hele, una bak dedi.

O adam, arada bir yolun ortasnda, arm gibi duruyor


ve etrafna baknyor, sonra gene birka adm yrmeye balyordu.
Baavuun gerekten acayip bir hali var. Yol stnde
yle zikzaklar yapyor ki, adeta sarho olduuna hkmedilebilir. te, gene
durdu. Gene sana soluna bakyor. Durduu noktada, bir Mevlevi dervii
gibi dnyor.
Bekir avu'un sabr tat. leri doru yrd.
-Hey hemerim, ne baknp duruyorsun?
Herifin, bu sesten irkilip rkm gibi silkindiini grdm. Sonra acele
acele Bekir avu'a yaklat. Bir sre kar
karya hareketsiz kaldlar. Derken, iki azdan bir anda bir
feryatla her iki adam sarma dola oldu. Bir sre, bir uzun sre ylece
kaldlar.
Ben merakla adm adm onlara yaklatm. Bekir avu,
iki eli karsndaki adamn omuzlarnda, bana dnd:
-Hey, u Allahn iine bak. Bili min bu kim? dedi.
Dikkatle bakyorum. Derisi bir Hintli derisi gibi kararm, uzun ve krl
sakall bir adam... Ka yanda? Belki otuzunda, belki ellisinde vardr.
Anadolu kylsnn, -hele uzun sre askerde kaldktan sonra- yan tayin
etmek pek gtr.
Bekir avu'a:
-Senin eski silah arkadalarndan biri olacak, dedim.
Kocaman bir kedi esneyiine benzeyen bir tebessmle srtt:
-Bu, hani ehit sandmz erif be... Emine'nin babas
erif Sonra dnp:
-Kzn burada, bili misin? Kzn biz, burada everdik.
Herif, hayretle geri geri ekildi:
-Etme be, Emine, o kadar byd m ki?
Durdu. Dnd, dnd. Parmaklaryla yllar hesap etti...
-On yl oluyor. Doru ya, on yl, dedi. O vakit hi deilse
sekiz yanda vard.
Dald:
-Grsem tanmam ki... dedi.
Bir dakika, dalan akln toplamak ister gibi kendini bir
zorlad:
-Anam sa m dedi.
-Sa ya, kyde oturup duruyor.

Emine'nin babas bir ey daha sormak istedi. Yutkundu


yutkundu. Sonra, acayip bir sessizlie dt. Bize akn
akn bakmaa balad. O kadar akn gzlerle ki, ilerinde uurun son
klar snm sanlr.
-erif avu, gel kye varalm.
Koca adam, adeta, sklgan bir ocuu bilmedii bir yere
srkler gibi gtryorduk.
Kahvenin nne vardmz zaman Bekir avu onu hemen eliyle bir iskemlenin
stne oturttu.
-Hele sen, urada biraz bekle, dedi.
-erif avu'un n sra gelmi olan askerler topran
stnde yzkoyun yatm uyumulard. Emine'nin babasna dedim ki:
-Ahretten gelen yolcu; kahveyi nasl istersin? Bir sigara
ier misin?
Paketimi uzattm zaman, hem onun, hem benim ellerimizin titrediini
grdm.
erif avu:
-Bir su. Aman, bir su... dedi.
Kahvecinin getirdii alt delik marabay, iki eliyle kavrad. Lkr lkr,
imeye balad.
Ben, gittike artan bir merak ve heyecanla bu acayip Odise kahramanna
bakyorum. lis de, on yl denizlerde kaybolduydu. Memleketine dnd gn
bir domuz obannn alnda, delikanl olmu oluyla kar karya geldii
zaman ne olu onu ne de o olunu tand. Fakat, iffetli ve sabrl kars
Penelope, henz hi kimseyle evlenmemi, onu evinde bekliyordu.
Bu Anadolu lis'inin kars ise, oktan bir baka adama
varmtr. te erif avu'un Odise'si asl burada dmlenecek. Hem de,
bir kr dmle dmlenecek.
On yl, ne yapt? Nerelerdeydi? Sorsam, bu uzun maceray bana anlatabilecek mi?
Belki, hi bir ey hatrlamyor. Vakalarla dolu yllar bir
kayann stnden akan sular gibi, onun stnden akp gemie benziyor.
Fakat, sular, en sert talarda bile izlerini brakrlar. On yllk macera,
kabil mi ki onda hi bir eser brakmadan geip gitmi olsun?
-erif avu, bu kadar zamandr nerelerdeydin?
Ban evirmeden, hep nnde sabit bir noktaya bakarak cevap veriyor:
-Askerde...
-Tabii, askerde olduunu biliyorum. Fakat bir yerde esir
mi dtn? Ne oldun da, byle yllarca senden bir hal haber

kmad?
-Ya Moskof'a esir dtk; dedi.
-Esarette ok kaldn m? Rusya'nn neresinde kaldn?
-Neresi olduunu bilmiyorum, gayri. Bizi ok dolatrdlar.
-Ya sonra memlekete nasl dndn?
-Memlekete dnmedim ki. Aha, bugn ky karma kverdi. Yakn dtm
ondan anladm. atm kaldm.
Bir sre, o da, ben de, susuyoruz. Tekrar soruyorum:
-Buradan kal, on yl oldu, diyorsun. Demek ki askere
Balkan Sava'ndan nce gittin.
-Ha, ya. Balkan Harbi patlad vakit, ben Urumeli'ndeydim. Sonra
stanbul'a geldik. Ben terhis olurken, seferberlik kt. Bizi Erzurum'a
gnderdiler.
Gene sustuk; hep birer birer sormak gerekiyor ve azndan cevaplar basit,
sade, teker teker dyor. Sanki dnyann en nemsiz ilerini anlatr,
sanki kahve itim, uyudum, kalktm, yzm ykadm der gibi. Sarkam,
Sibirya yollarn, oradaki al, sefaleti, oralardan dn, yaya olarak
ve farkna varmayarak snrdan ieri girii, Kars'a gelii,
Kars'tan tekrar alnp arka, arktan cenuba ve nihayet Adana'ya
gnderiliini sylyor. Mthi bir olaylar akm, onu
bir aa paras gibi krenin brnde ve binlerce kilometre
mesafe iinde oradan buraya, buradan oraya srkleyip gitmi. Bu selin her
dalgas birka ay, her bir kvrnts birka yldr.
Ve erif avu, btn destann bana be on dakika ierisinde anlatt.
Derken, kenin bandan Bekir avu nde, Emine arkada ve daha arkada
smail geldiler:
erif avu'a:
-te kzn geliyor, dedim.
Ve bunu sylerken herif, yerinden srayp gelenlere doru atlacak
sandm. Hi de yle olmad. erif avu yerinden
kmldamad bile. Ancak, ban o yana evirdi.
Ben, bu olayn tarafsz seyircisi, oturduum yerde heyecandan titriyordum.
Fakat, vakann asl kahramanlar, kuru bir kucaklamayla yetindiler.
Emine, eilip babasnn elini pt. Sonra, iki eli kuanda arkada duran
smail yaklat, o da pt.
Bekir avu'un az kulaklarna varyordu:
-Evde bulamadm. Tarladaymlar; te oraya kadar gittim. Baban geldi
derim inanmaz. te, imdi grdn inandn m?
Emine susuyor. rkek bir dikkatle babasna bakyor ve
arasra gz bana kaydka, bartsnn ucuyla yznn
yan tarafn rtyor. Biraz daha irilemi, biraz daha toplanmtr.

Lakin, alaca donunun altndan, plak ayaklar, her


eye ramen, uzun, narin ve kk grnyor.
Bir kyl kadnda bu ne ayaklar...
Hi dikkat etmemitim. Dururken elini brne dayayp
yle bir bel kr var ki... Nerede grdm ben bu pozu? Nerede grdm? Ha,
bir gn Bergama'da bir eski mermerin stnde, bir kabartmada grdm. O
kadn omuzundan dmeli, dar ve ince bir entari giyiyordu. Bir aya, o
pozu alrken hafif knt tekil eden kala tarafnda, eteinin altndan
darya doru uzanyordu. Uzun, narin ve kck ayaklar...
Tpk bununkiler gibi. Ne tuhaf; bununkiler gibi.
Artk sahnenin btn ilgin ksm benim iin Emine'de
topland. Ondan tesini grmyorum. Ve derin bir hayranlkla, bu, henz
topraktan karlma benzeyen Frikya heykelini seyrediyorum. Gzlerim,
tepeden trnaa kadar btn vcudu yutmu gibidir. yle ki, bir bakta,
hem yuvarlak omuz balarn, hem elinin tatl kvrmn, hem de belden
aasn grebiliyorum.
Kendisine bu kadar dikkatle baktm hissetti, galiba!
Biteviye, duruunu deitiriyor; hatta yan bir poz alyor, kah
bsbtn arkasn eviriyor, kah Bekir avu'u siper alyordu. Zavall
ocuk, kendisine ne kadar yrekten baktm bilse... Bununla beraber,
btn hareketlerinde, vcudunun ve yznn btn ifadesinde bana teselli
veren bir ey var! smail'i hi sever grnmyor.
Erkeine bal olan dii, bir bakta belli olur. Nasl m,
diyeceksiniz? Bunu sezmek gayet kolay, fakat, anlatmak
gtr. te, ben hissediyorum. Emine'nin btn varlndan
smail'e kar szan bu kaytszln, belki, bu tiksintinin nedenini
kendine sorsam, o da bana anlatamaz. Bu bir zeka ii
deildir. Ruhun derinliklerinde bizden daha ieri bir ey,
kr, sar, dilsiz ve karanlk bir varlk; o ister, o istemez. O
sever, o sevmez ve biz onun itaatli aleti oluruz.
Emine'ye sorsam ki... te, babasnn yanna meldi. Bir
kedi yavrusu bundan munis olamaz. Niin yalnz bana gelince bir av hayvan
gibi rkek, kaak ve yabani oluyor? nk ben yabann biriymiim. Anadolu
kylsnde ta cinsiyete, ta igdye kadar hkmeden bu mahallilik, bu tecerrt
duygusu acaba ruhlar yalnzla, uzlete davet eden bu ssz yaylalarn
tesiri midir?
Yoksa sosyal bir teekkl kusurundan m hasl oluyor?
Fikrim, undan buna atlarken, gzlerimle Emine'yi incelemekten de
vazgemiyorum. Bir defasnda baklarmz atr gibi oldu. Afacan kollar
arasnda bir ocuun syrlp kmak isteyiini hatrlatan bir bak...
Fakat, ben onu bir saniye brakmyorum. Darack bir gz hapsi iinde
sktryorum, sktryorum. Bu kadar inat, nihayet, Emine'yi gldrmee
balad. Bir taraftan hep benimle megul oluyordu.
Ben yalvaryordum, o kayordu. Ben tehdit ediyordum, o benimle eleniyordu.
Byle ne kadar zaman geti, bilmiyorum. erif avu birdenbire ayaa kalkt:
-Gideyim, anamn elini peyim, dedi.
Bizim kyle onlarn ky arasndaki mesafenin erif avu gibi bir devri
alem seyyahna gre ne hkm var? Hemen kalkp yrmee balad. Emine de

yan sra gidiyordu.


smail zoraki, arkasna takld. Bekir avu benimle kalmt.
kiilik kafile, biraz ilerledikten sonra durdu. Emine'nin babas bize
dnm sesleniyordu:
-Askere, syleyin, ben, bir saata varmaz, gelirim.
Bekir avu:
-Gelemezsin, diye haykrd.
Sonra onun cevap vermeden yrdn grnce tekrar
haykrd:
-Gecikirsen, askeri yola kataym m?
erif avu, dnp: Sen bilirsin der gibi bir hareket
yapt. Beriki, gene seslendi:
-Dur be! Nereye gidecekti, bunlar?
erif avu'un cevabn ancak iitebildik:
-Polatl Polatl...
Ve erif avu, bir daha, bizim kye dnmedi. Ertesi sabah, Emine ile
smail, askerlerin oktan yola km olduunu rendiler. Ne biri, ne
br babalar hakknda tek kelime sylemiyordu. Bekir avu sinsi
tebessmle srtarak:
-Ben bildim. Onda dnecek gz yoktu, derken ikisi birden ban eip
susuyordu.
Vatan urunda -velev uursuzca olsun- on yllk bir macerann bu suretle
bitii bana azap veriyordu. Kendimi tutamadm:
-Syleyin ona, hemen taburuna iltihak etsin. Yoksa hakknda hayrl olmaz,
dedim.
Bu srada, smail'le Emine ortadan kaybolmulardr. Yanmda kalan Bekir
avu:
-Adam sen de!.. Kim kime, dum duma, dedi.
Sahi, her ey o hale geldi mi? yleyse, Anadolu ordusu,
u dalarn te kysnda yeni bir meydan savana niin hazrlanyor?
Askeri hayatnda hibir bozgun grmemi olan byk Trk serdarnn cephede
ii ne?
Gidip yakndan grmek iin delice bir arzuyla tutuuyorum. Bir Kabe gibi
cepheye gitmek ve onun adr etrafn tavaf etmek istiyorum.
Btn Trk aleminin bundan baka ynelecei bir nokta var m?
Btn Trk alemi mi? Hayr, btn mazlum insanlarn,
diyecektim. Gz doymak bilmeyen bir iki garp devletinin
zenginleri, gnde drt n yemek yiyecek diye, fukarann

lokmas elinden alnd. Nice yuvalara kundak sokuldu, nice


ev bark ykld. imdi, Vestminster'in pembe derili lordu atlak tabanl
Anadolu kylsne kar bir srgn av yaptryor. Neresini yiyecek, bu
zavall yaratklarn? Hangisinin gsnden, ona, bir bifteklik et
kabilir? Hepsi de sade deri, sade kemik.
Byle dnrken, karma, oktan beri grmediim Sleyman kageldi.
Sanki, btn Anadolu kylsnn, tasavvur ettiim sefalette en tipik
rneiymi gibi nmde dikili durdu. Esvap diye tad paavralar,
vcudunu yar yarya rtebiliyordu. Kollar iki ince denek ve bunlarn
stnde, gz oyuklarna kor sokulmu bir iskelet kafas.
-Oo, Sleyman neredeydin bakalm?
Onunla, yzne bakmadan korkarak konuuyorum. Anlalmaz bir hrlt,
bana cevap veriyor. Neymi? Neredeymi? Evinde, oktan hasta m yatyormu?
Nesi varm? Stmas m? ok ksryormu. Geceleri, sabaha kadar durmakszn
ksryormu. Bir ate, bir ate...
-Boazmdan sudan gayri bir ey gemiyor, diyor. Ve bir
sre ksrdkten sonra ilave ediyor.
-imdi biraz iyiletim. Azck scak orba isem kuvvetim
daha ziyade yerine gelecek.
-Sana bir gzel tavuk halataym.
Sleyman, bir acayip tebessmle srtyor. Otuz iki dii
birden darya frlyor. Ben derin bir strapla bam nme
eiyorum.
-Otur uraya, Sleyman. Bana nabzn verir misin?
Elini uzatyor, saata bakarak, nabzn dinliyorum. 110 atyor.
-Sana bir de derece koyaym.
Tam 39,5.
-Sleyman, hemen imdi yatacaksn. Hem burada, Emeti Kadn'n oturduu
odada yatacaksn.
-stemem, bir eyim yok.
Ben srar edince tekrar evine dnmeye kalkyor.
-Pekala, evine git. Ben sana orbay gnderirim. Fakat,
byle ayakta dolama. Sonra ok fena olursun.
Bana inanmyor.
-Hibir yanm szlamyor ki, diyor.
Biz byle konuurken, Salih Aa'nn kambur olu, topallaya topallaya gelip
yanmza oturdu. Onun da yz safran gibi sardr. Gzlerinin etrafnda
iki kara ember ve burnu, azna doru bir kaln gaga gibi uzanmtr.

-Asl benim, her yanm szlyor, dedi ve sol kalasn gstererek, ilave
etti:
-Aha, buramda bir dert var.
-Nasl dertmi o, bakaym?
Yumruunu uzatarak:
-Byle bir ur, dedi.
-Baban sana bir are bulmuyor mu?
-Ka defa syledim. Hi tnmad. Anam, oraya scak scak bir eyler koydu,
daha fena oldu. Bir eek bulsam, kasabaya kadar gideceim, orada kendimi
hekime gstereceim.
Maksad, benim eei almaktr. Ben, anlamazlktan geliyorum.
Ne o? Gk m grlyor? Yok canm. Bu havada gk grler mi? Bam kaldrp
bakyorum. Bir tek bulut paras grnmyor. Bununla beraber, baz ak
havalarda imek akp gk grlediini hatrladm. Durup dinliyorum. Bu,
gk grltsne benzemiyor.
Uzaktan uzaa, derinden derine kesik, aralkl ve ll
bir gmbrt.
Serin sabah rzgarnn iinde, kr sakin. Tarlada, herkes
iiyle gcyle meguldr. Ben yalnz dolayorum.
Kyden gneye doru uzaklatka, bana bu sar ve belirsiz grlty, daha
iyi iitiyorum gibi geliyor. Bir kk tepenin stne kp, btn gcm
kulaklarmda, dinliyorum.
Buna, adyla sanyla top sesleri denir. Lakin, bu sesler
ka kilometreden gelebilir? Zihnimin iinde, harpte rendiim hesaplar
yapyorum. Eer, u kadarck topsa, ses, bu kadar yerden, bu kadarlksa u
kadar yerden iitilir, diyorum. Fakat, bu hesaplara, havann, o andaki
zelliklerini de katmak gerekir. Rzgarn esiine gre, btn o saylar,
ller altst olur. Her neyse, o dakikada iittiim bu grlt,
top sesleridir.
-Akbet...
Bu kelime dudaklarmdan gayri ihtiyari dverdi. Bununla, kendi kendime,
ne demek istedim, bilmiyorum. Zihnime bir durgunluk kmt. Akbet
diyorum ve acayip bir sevinle derin bir keder ortasnda donup kalyorum.
Top sesini ok yakndan iittiim olmutur. Toplarn bizzat kendilerini
grmmdr. Siperlerin te yakasndan, her atllarnda kara ve uzun
boyunlarnn nasl inip kalktn ve havada, nasl kocaman bir patiska
yrtl sesi ktn da bilirim. Geri benim sa kolumun kesilmesi bir
kurun yzndendir. Fakat, ka defa top mermileri bamn stnden at,
samdan, solumdan geti ve ka defa, arapnel yamuru altnda kaldm. Ama
bunlarn hibiri bana, u uzaktan uzaa, derinden derine iittiim uultular
kadar dehet ve heyecan vermedi.
Bir kayann stne kyorum. nmde ssz yayla, saysz ve hareketsiz
toprak dalgalaryla donmu bir boz denizi andryor. Ta ufuklara kadar
uzanan geni saha iinde ne bir tek aa, ne bir tutam ot, ne bir su

parlts, ne bir hayvan, ne bir bina gzkyor.


Sanki bu yerlerden hayat ebediyen ekilmi gibidir. Sanki
snm krenin stnde tek bama kalmm. Bir defa, bir
rasathane drbnyle aya bakmtm. te imdi, ayn manzaray Orta
Anadolu'nun bu talk tepesinden gryorum.
Ve o uzaktan gelen grltler, bu manzaraya korkun
bir heybet veriyor. Sanki bir kyametin yaklatna ahit olmaktaym.
Tevrati efsanelerde trl trl tarifleri okunan ilahi ukubetlerin, ilahi
gazaplarn bir tanesi de, sanki u anda vuku bulmaktadr.
Benim burada iim ne? Bu snm krenin son oturan,
son canl yarat ben miyim? Hayr... te. Kar tepelerin stnden bu
sr aaya doru inmeye balad. Bunun ardndan bizim Hasan'n clz
silueti ufuk zerinde bir kk aa dal gibi iziliyor. Acayip ey.
Sanki, bu sr ve bu oban ocuu bana, bir mjde getiriyorlarm
gibi yreim ferahlad. Ayaa kalkp iaretler ediyorum.
Avazm kt kadar baryorum.
-Hasan, bu tarafa gel. Hasan, bu tarafa...
Lakin, ocuk, henz beni iitecek yaknlkta deildir.
Oturup bekliyorum. Sr kar srttan, yava yava iniyor.
Boz toprak stnde beyaz izgiler yaparak skntl bir elde
kocaman bir tesbih gibi saa sola, ne arkaya kmldyor. Bu
hayvancazlar bu topraklarda yiyecek ne bulurlar? Bilmiyorum.
u akllar arasndaki dikenler birer gda mdr?
Hasan, nihayet iitti galiba... Durdu. Dinliyor. Tekrar
ayaa kalkp iaretler ediyorum. te, benden yana yneldi.
Top sesleri, belirsiz aralklarla devam ediyor. Deminkinden daha m yakn,
daha m uzak? Bana, gittike uzaklar
gibi geliyor. Hesaba gre byle tahmin ediyorum. Sanki, bir
saat iinde dman, mevziini mi deitirdi. Eer byle olsayd, dman yeni
mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir sre top seslerinin kesilmesi
gerekirdi. Fakat, kim dedi ki, bu, mutlaka dman toplarnn sesidir? Belki
de, sabahtan beri kulama gelen sesler hep bizim cepheden aksediyor.
Ben byle dnrken, dalp gitmiim. Hasan'n, ta yanma gelip
dikildiinin farkna bile varmadm:
-Hasan, iitiyor musun, bu top seslerini?
-Sabahtan beri grlt duyarm emme, top sesi mi bilmem. Ben, uzaktan
yamur yaar sandm.
-Yok, Hasan. Bu, top sesidir.
Kk oban, bu szn anlamn pek anlamyor gibi. Top
sesleri veya gk grlts... Onca her iki olayn arasndaki
fark pek de byk olmasa gerektir.
-u tepelerin arka tarafnda sava oluyor, Hasan...
-Sava ne demek?

-Askerlerin kavgas...
Tam bu esnada, gkyznn uzak bir noktasndan drt
be uan pervane homurtularn duyduk. Bamz kaldrp
havay aratrdk. Top seslerinin geldii noktadan, koca makine-kular,
sanki o grltden rkm de kayorlarm gibi bize doru uuyorlar.
Hasan:
-Vyy, an gibi vzldarlar, be... dedi ve az ak, gzleri
havada kald.
Uaklar, belirli bir ynde gidiyorlar ve gittike kldklerine gre
bizim bulunduumuz noktann br yakasna getikleri tahmin edilebilir.
Bu yn hep kuzey-douyu gsteriyor. Uaklar uzaklatka ykseliyorlar.
Artk seslerini iitmiyoruz. Neredeyse gzle grlmeyecek kadar uzaklayorlar.
imdiden birer siyah nokta halini aldlar.
Kk oban:
-Bu sefer, kat atmadlar, dedi.
Bunu sylemesiyle, havada bir avu kvlcmn snp
parlad, parlayp snd grld ve bunu bir acayip trt izledi. ki
dakika sonra bir kvlcm yamuru daha, gene o atrtlar.
Hasan elleri bgrnde, ba yukarda:
-Vyy, ate attlar, be... dedi.
ocuu bu manzara elendiriyor gibi. nk, yznde
ne bir korku, ne bir kuku belirtisi vard. Az hayretten
alm ve gzleri meraktan parl parl parldyor. Sanki, hi
grmedii bir oyunu seyrediyor.
Ben, uaklarn ate ettikleri noktann bizim karargahmz olacan
kolaylkla tahmin ediyorum ve neredeyse mukabele grecekleri an bekliyorum.
Fakat, uaklar, bombalarn tkettikten sonra bir yarm daire izip geriye
dndler.
Ondan sonra, arkalarndan birka ate edildiini sezdim.
Hasan, gittike daha ziyade eleniyor. Ak aznn iinde vyy, vyylar
sklayor. Ben, ona bo yere tafsilat vermeye urayorum. ocuk, beni
dinlemiyor bile... Kimbilir, bu gerekten daha gerek olaya kendi kafasnca
nasl bir masal uydurmaktadr.
O gn izleyen gnlerde, top sesleri ve uak hareketleri
sklatka sklat. Kyller, bir para korkmaya baladlar.
Fakat, ben, onlara: Haydi gidelim dedike hibiri aldrmyor. Birisi,
bana:
-Sen ne duruyorsun? dedi.
Sahi, ben ne duruyorum? Bunu, kendi kendime izahtan
acizim. Elim ayam kmldamaktadr. Fakat, bunlar kmldatan irademe bir
taraftan fel gelmi gibi. Bir eye karar veremiyorum. Btn basiretim

balanm.
nsan, baz, ryalarda byle olur. Barmak ister, sesi
kmaz; komak ister, koamaz.
Bekir avu, bir gn bana:
-Yahu, dedi. Bu kylleri korkutmaya gelmez. Zaten
hepsinin gz ylm. Yreklerine bsbtn tela derse,
her biri bir yana kaar. imdi, tam i zamandr. Sonra pimanlk olur.
Geri, yln btn rn, kk ynlar halinde topran
stne ylm duruyor. Bunlar brakp nasl gitmeli? Yln
btn rn... ve bu, kyl iin, tek hayat meselesidir. Onca
yeryznde bundan stn, bundan nemli bir olay olamaz.
Bekir avu'a diyorum ki:
-Hakkn var. Artk bundan sonra azm ap bir kelime
sylemeyeceim.
Bunu derken, iimde itaatli bir ocuk yrei tadm
hissediyorum. Artk, kendi zerimdeki ve bakalar stndeki otoritemi
tamamyla kaybetmi saylrm. Bir kyl bana
itiraz edebiliyor. Bana nasihat veriyor ve ben bunun nnde
bam eiyorum. Hakkn var diyorum. nk u dakikada, benim bildiim
eyler artk hibir ie yaramyor. Umutlarm boa kmtr. Tahminlerimde
yanlmmdr. Benim mantm onlarn igds, onlarn saduyusu yannda
iflas etmitir.
Hepsine ayr bir sayg ve boyun eme ile bakyorum. Salih Aa, mahut
tebessmyle bana zekann ta kendisi gibi geliyor ve plak ayaklarna
bakarken, onlar eriemeyeceim kadar yksek bir gerein belirtisi
sanyorum. Ve hibir eye nem vermeyip hi kimseyle konumayarak damn
stne tarladaki samanlar tayp ymakla megul Zeynep
Kadn, bana insan enerjisinin hayrete deer bir timsali gibi
geliyor. Ask ve atk suratna bakmaya cesaret edemiyorum.
Kendimi, onun karsnda lzumundan fazla hareketli ve
telal buluyorum. Yanama bir tokat vurup: Hele sen, bir kenarda sesini
kes de otur! deyiverecek sanyorum.
Kendi elimle baktm Sleyman, artk br dnyaya
mensup olanlarn heybetini tayor. Bu alemin ilerine artk
metelik vermiyor. Hatta arasra, Cennet'e dair, kalbini yokladm zaman onu
ta kesilmi hissediyorum. Cennet ismini sylediim vakit artk eskisi
gibi srtmyor; eskisi gibi gzleri daha ziyade parlamyor. Szm anlamayan
bir adam kaytszlyla yzme bakyor.
Belki Memi burada bulunsayd onunla anlamak kabil
olacakt: Fakat Memi kyden kaybolal iki ay geti. Nereye
gitti. Hi kimse bilmiyor. Etraf saran btn uursuzluklar,
hep onun kayboluuna atfediliyor. Bir zamanlar btn olaylarn
nedeni benim geliimdi. imdi, onun gidii benim geliimi unutturdu.
Bekir avu'a: Hakkn var; bundan sonra azm ap
bir kelime sylemeyeceim dedim ama, dayanlmaz bir konuma ihtiyac
yreimi dalyor. Tala, toprakla konumak

istiyorum. Lakin bu talarla topraklarn, Zeynep Kadn'n


ask ve atk suratndan fark ne? Onlar da, bu kyn insanlar
gibi beni istiyorlar m?
Sert ve yaln tabiat; sylemitim ki, sen bir vey anann
kuca gibisin. Bu gerei, imdi her zamandan daha fazla
hissediyorum. Ne altnda geici bir huzur bulunabilecek bir
glge, ne kysnda serinlenecek bir suyun var! Kat yrekli
toprak! Bir gn cesedim bir daha kalkmamak zere stne
dt vakit, kim bilir, beni barna ne vahi bir huunetle
bastracaksn.
:::::::::::::
Dn, uzaktan uzaa top sesleri duyuluyor ve arasra gkyznn uzak bir
noktasndan birka uan getii grlyordu. imdi artk, barut kokusu
btn havay sard. Kulaklarmz motor seslerini, eek anrmalarndan,
kpek havlamalarndan daha sk iitir oldu.
Uaklarn gelii geii, kylleri elendiriyor. Hepsi srtlarn duvara
dayayp, azlar bir kar ak seyrediyorlar ve bir: Vyy vyy vyy,
anacm!dr gidiyor. Gryon mu, bu daha byk. Yok, yok, o daha
byk. Bu ndeki hzl uuyor. br daha ar geliyor. derken bazs
ba aa inecek gibi olunca, gene hepsi bir azdan: Aman aman, dyor... diye
baryorlar.
Sanki, decek olan babalarnn oluymu gibi... yle bir
kzyorum, yle bir kzyorum ki, yerimde duramyorum.
Adamakll bir silahm olsa kyn ortasnda durup bu srnak, bu palavrac
pervanelere doru ekeceim; fakat benim,
bir ifteyle bir brovning tabancasndan baka silahm yok.
Bir gn, Bekir avu'a verdigim sze ramen, kendimi
tutamadm:
-Ayptr. Dman byle seyredilmez, dedim.
Kmenin iinden bir ses:
-Nolacak, bize dokunmuyor ki, dedi.
Bunun zerine, keyifleri bozulmu insanlar gibi homurdanarak daldlar.
lerinden yalnz Salih Aa pabularn srkleyerek benden yana geldi.
Srtarak ve biraz da hmmdan korkarak:
-Sen yle diyon emme, bunlarn bize faydas oldu. Grmyon mu, hibir
yanda kargalardan iz kalmad. Harman yerinde, tahl hep yirlerdi.
Bam evirip yzne sert sert baknca dondu kald.
Benden dayak yedii gndeki gibi solumaa balad. Yanndan uzaklatm,
gittim.
Bir gn, uaklar, gene aaya kat atmaya baladlar.
Sanki havadan kudret helvas yayormu gibi kapan kapana... Alan, bir
sre kad okumaa alyor, sonra beceremeyip katlyor, katlyor ve bir
muska gibi kuann iine yerletiriyor.

Bazs gidip imam buluyor:


-Okuyuversene, bakalm ne diyor?
mam hecelemee balyor:
Muhterem Anadolu ahalisi, Kemal eteleri mahvolmutur. Adm adm btn
ehirleri, kasabalar zaptettik. imdi Ankara zerine yryoruz. Sakn
bize kar dmanca harekete kalkmaynz. Biz sizi, Halife tarafndan
kurtarmaa geliyoruz.
-Ne diyor? Ne diyor?
... Biz sizi Halife tarafndan kurtarmaa geliyoruz.
Ne Halifeyi, ne de Peygamberi bildikleri var. Fakat, kurtarmaa geliyoruz
sz, bilmeksizin pek holarna gidiyor.
Kurtarmak! Sizi, kim kurtarabilir? Sizi gkten melekler inse
kurtaramaz. nk, sizi evvela sizden, kendinizden kurtarmak lazmdr.
imden byle homurdanarak kad imamn elinden ekiyorum. Yere atp
izmemin kesiyle iniyorum.
Hepsi hayretle bana bakyorlar.
Deli mi oluyordum? Nbetim mi var? Her halde kendimde bir acayip
muvazenesizliin ahidiyim. Kah Bekir avu'un tembihine boyun eecek kadar
aresizlie d, kah imamn elinden okuduu kad kapp yrtacak kadar
celadet gsteri, her halde, normal bir haleti ruhiye alameti deildir.
Zaten, bu olaylar iinde normal olmak bir eit anormallik saylmaz m?
Her devrin kendine mahsus lleri vardr.
Bir sava zamannda barta olduu gibi yaamak, bir inklap devrinde
statik devirlerin kalplar iinde skp kalmak
bir gaflet, bir avarelik, bir sapklk deil de nedir?
Bylece kafamn iinde birbirine zt dnceler, birbirini
cerheder hkmler kaynap duruyor. mrmn son demlerinin yaklatn
hissettiim u gnlerde, bo yere kendi kendimi tayin ve tesbite
alyorum. Fakat, bir trl muvaffak olamyorum. Kendi benliim, kendi
ellerim arasnda bir duman gibi uup gidiyor. evremi tesbite alyorum.
Gene ayn bo emek... evrem bana kar ne kadar sarsa o kadar
da dilsizdir. Hele u son gnlerde yle kapanm, yle rtlm ki, ne
tarafndan bakacam, ne taraftan dinleyeceimi
bilemiyorum. Sanki zaptetmek isteyen dman benim, teslim olmayan kale
burasdr.
Bu kk halk kmesinin dili olsa, bana; Evet dman
sensin! diyecektir. Zaten gzleri bunu sylemiyor mu? Tavrlar, hareketleri
bunu sylemiyor mu? Onlar nazarnda, ben yaltz sevimsiz bir misafir, bir
mark snt deil, ayn zamanda uursuzun biriyim. Nerede ise btn bu
olan ilerden beni sorumlu tutacaktr. Zira, bana kar, fke ve husumetlerini
o derece artm gryorum.
Bir gn, Bekir avu fena bakarak syledi:

-Dman, tee zmir'de idi, sadan satatlar, soldan satatlar. Herife


rahat vermediler. Buralara kadar gelmesine sebep oldular. Ne diyeyim bilmem
ki, Allah sebep olanlar...
Elimin tersiyle suratna bir tokat aketmek istedim. Fakat, kendimi tuttum.
Ve ona son defa olarak, vatann btnl hakknda bir fikir vermeye
altm:
-Bir Trk iin zmir ne ise Sivas da odur. Diyarbakr ne
ise Samsun da odur. zmir zaptolundu mu, btn Anadolu'nun ilmii
dmann elinde demektir. Oras kurtulmaynca buras kurtulamaz.
Bekir avu szm kesti:
-Haydi be, sen de... Bu laflar sen bakasna anlat.
Kendimi tutamadm:
-Bekir avu akln bana al, yoksa kafana bir ey indiririm, dedim.
Derhal, benim subaylm ve kendi avuluu hatrna
gelmi olacak, hemen topland:
-Kusura bakma, biz kylyz. Byle eylere aklmz ermez, dedi ve yanmdan
kalkp gitmek istedi. Kolundan tutup oturttum:
-Sen yalnz kyl deilsin. Sen askerlik etmi adamsn:
Sana bu szler yakmaz. Ayptr, ayptr!
Asker! Fakat, Bekir avu bir bozgun ordusunun askeridir. Kimbilir ka
dayakta ktrmlemi maneviyatn ayaa kaldrp durdurmak ne mmkn! Hele,
dmann u kar tepeleri tuttuu bir srada ona dasitani bir heyecan
vermeye almak kadar abes ve mevsimsiz bir ey tasavvur olunamaz.
Bekir avu:
-Biliyorum beyim sen de onlardansn emme.
-Onlar kim?
-Aha, Kemal Paa'dan yana olanlar...
-nsan Trk olur da, nasl Kemal Paa'dan yana olmaz?
-Biz Trk deiliz ki, beyim.
-Ya nesiniz?
-Biz slamz, elhamdlillah... O senin dediklerin Haymana'da yaarlar.
Bekir avu'la artk daha ziyade konumaa mecalim
yok. Aslm bir adam gibi bam gsme dyor. Bunalp
kalyorum.
Eer, bize zafer nasip olsa bile kurtaracamz ey, yalnz
bu ssz toprakla, bu yaln tepelerdir. Millet nerede? O henz ortada
yoktur ve onu bu Bekir avular, bu Salih Aalar, bu Zeynep Kadnlar, bu
smailler, bu Sleymanlarla yeni batan yapmak gerekecektir.

Ben Kemal Paa'dan yana olmam da, kimden yana olurum? nk, O, yarn bu
dev iini baaracak olan serdengeti gnlllerin badr. Top seslerinin
yirmi be, otuz kiloretreden geldii anda bile zafere inanyorum. Lakin onu
takip edecek olan ikinci cidal devresinin sonu, bana efsanelerde okuduum
hayaller gibi uzak ve dumanl grnyor.
Bekir avu tekrar benden zr diledi:
-Kusura bakma. Benim aklm, imdi hep o dolaan tevatre taklp kald.
stiyor ki, ben bu tevatr nedir diye soraym. Fakat, sesimi karmaynca
o devam etti:
-u Salih Aa'nn olu yok mu? Bizim kz berbat etmi,
dedi. imdi: Al! diyorum. Almam, diyor. Yok sa kalasnda bir ur
km. Yok btn vcudu szlarm. Hepsi yalan.
Hasta olan adam bu ii yapar m?
Ben ki, bu faciann ilk ahidiyim; kendimi tutamadm:
-Kzn ne diyor? diye sordum.
-Ne desin? Ben seni alrm diye kandrm. Ka zamandr helalls gibi
kullanp dururmu. Biz de neden sonra haber aldk.
-Sakn kz gebe mi?
-Yok olamaz. Daha on iki yanda.
Bir sabah, -o sabah hi unutmayacam!- penceremin altnda bir ses. nce,
keskin bir ocuk sesi:
-Geliyorlar! Geliyorlar!
Yataktan frlayp sese kouyorum:
-Kim geliyor Hasan?
Kk oban soluk soluadr. Benzi ya heyecandan, ya
komaktan sapsar kesilmi:
-Aha onlar... Senin dediklerin... Te, karki belin stnden yryp
geliyorlar.
Bir sre aklm toparlayamadm. ocuun yzne bn bn bakakaldm.
Kk oban:
-Ben davar yamata yalnz braktm. Daha fazla duramam; dedi ve koarak
dnd gitti.
Odamn iinde bir yangn esnasnda ne yapacan arm bir adam gibi
dolayorum. Kah izmelerimi, kah yelerimi aryorum. Bir taraftan pijamamn
dmelerini, mtemadiyen zp ilikliyorum. Nihayet, Emeti Kadn' imdada
armaa mecbur oldum.
-Emeti Kadn! Emeti Kadn!

Ses, seda yok. Darya frladm. Sofa, mutfak, damn st, ahr. Yok, yok. Kmese
bakyorum yok. Bu saata kadar
Emeti Kadn gelmemi olsun... Kabil deil.
Ayamda terlikler, pijamamla, ta evine kadar kouyorum. Tak tak kap.
Gene kimse yok. Kyde, sanki hi kimse
uyanmam gibidir. Ne bir ocuk. Ne bir hayvan.
Yalnz benim tuhaf bir kyafetle, oradan buraya seirttiimi gren
kpekler havlyor.
Ben artk geriye dnemiyorum. akn akn hemen btn evlerin kapsn
bir defa alyorum. Her ev mezar gibi.
Meydanla kadar gittim. yle bir tenhalk ki, insana dehet veriyor.
Bu meydancktan, kk obann syledii yol grnyor. Bir de ne bakaym!
Dman askerleri, tozu dumana katarak yryorlar. Ters yz koarak eve
dnyorum.
Bir taraftan giyinmeye alyorum, bir taraftan kylleri
dnyorum. Hepsi evlerine mi saklandlar? Yoksa kap
gittiler mi? Dmann gelii beni hemen hi megul etmiyor.
Zihnim durmadan, bu iki suale cevap vermeye alyor.
Mutlaka benden gizli sz birlii edip kam olacaklar. Beni
dman nnde tek bama brakarak... Bu kadar hyanete,
bu kadar namertlie ihtimal veremiyorum.
Nereye gidebilirler? Daha dn gece hepsi burada idi. Kk Hasan'dan nce
dmann geleceinden haberleri olacak deildi ya. Yok, yok. Hibir yere
kam olamazlar. Hepsi evlerinde kapanm, sinsi oturuyorlardr.
Dmann hemen kye girmek zere olduunu hissediyorum. Havada, bir ar
topu taburunun araba ve demir akrtlar dalgalanyor. nsiyaki bir
hareketle gidip kapm kilitliyorum. Pencerelerimi kapyorum. Niin? u
anda, bunu kendi kendime izahtan acizim.
Hani, dman nne asker elbiselerimi giyerek ve klcm takarak
kacaktm? Adam sen de. Mademki, tek banaym. Btn tehlikeler, nasl
olsa karlarnda, yalnz beni bulamayacak m? Zulm ve itisaf zerime
zorla kkrtmaya ne lzum var?
Fakat bu korunma tedbirleri! te ben de anlayamadm.
Kapnn kilidini ayorum. Pencerelerimi ayorum. Nal, araba ve demir
akrtlar yaklayor ve tozla kark bir pas ve
deri kokusu burnuma kadar geldi.
O ne? Kyn havas bir acayip grltyle doldu. Demir,
nal ve araba akrtlarna birtakm insan sesleri de karmaa balad.
Tpk, kabuslarmda iittiim sesler:
-Vire, staso, Vire, Palikari... vesaire gibi sesler.
Bu koyu Trk kynde, Anadolu'nun bu hi almam
kuytu, ssz kesinde, birdenbire bu Pire liman amatalar!..
Bir tek kelime Trke iitilmiyor.

Btn vcudumu souk bir ter kaplad. Kulaklarm uulduyor. Bacaklarmda


kalkmaa hi mecal yok. Sanki bir keskin klla belimin ortasndan ayrlm
gibiyim.
Artk gelip beni bir kuru aa kt gibi yaksalar...
Derken bir Trke ses:
-Bu kyde kimse yok mu, be yahu?
Fakat, bu yle bir Trke ki, bana Galata'y hatrlatyor.
Dorudan doruya Rum ivesiyle sylenmi bir Trke diyemem. Bu baran
belki bir Ermeni, belki bir Yahudidir.
Trkenin byle sylenmesinde, byle bzlp didiklenmesinde ne hazin bir
ey var! Sanki, hain ve patavatsz bir el
vcudumuzu hrpalyor; vcudumuzun en hassas, en nazik
yerlerine kadar sokulup oraya trnaklarn geiriyor zannedilir.
-Hey bir adam yok mu, be?
Ve evlerin kaplar gm gm vurulmaa balyor. Kyllerde gene t yok.
Dman askerleri bilseler ki, ben de onlar
kadar meraktaym. Ayak sesleri benim civarma yaklayor.
te, tam pencerenin nnde durdular, konuuyorlar. Bam
pencereden yana evirince birisinin ieriye baktn grdm.
Burma bykl, tra uzam esmer bir delikanl kafas... Bir
mddet gz gze geldik. Sonra onun gzleri hayretle odann
iini dolat ve kafa aaya doru ekildi. Bunun stnden
birka dakika geti mi gemedi mi, bilmiyorum, ayak seslerini bizim evin
iinde duydum.
Odamn kaps ald. Demin kendisiyle gz gze geldiimiz gen kapdan
girdi, bana doru yrd ve biraz evvel
iittiim Trke ile:
-Bu ne be, meydanda kimseler yok. Sen bu kyden deil misin?
Bamla; hayr! dedim.
-Pekala, nerede, tekiler nerede, bilmiyor musun?
Bamla; hayr! dedim.
Bu srada odama silahlar tetikte birka asker daha girdi. Benimle konuan
onlara dnp Rumca bir eyler syledi.
Hepsi birden merak ve tecesssle bana bakyorlar. Hepsinin
gz mihaniki bir surette kolsuz tarafmdan yzme, yzmden bana:
-Senin dilin yok mu? Niin sylemezsin? dedi.
-Sylerim ama keyfim istedii vakit...
Sinirli bir tavrla yanndakilere dnp hakkmda ac bir
istihzada bulunduunu sezdim. Tepem att. Ayaa kalkp dedim ki:

-Benden izin almadan ta yatak odama kadar ne hakla


girdiniz? Ve beni, ne sfatla sorguya ekiyorsunuz?
Benimle konuan adam arkadalarna yan gzle bakarak: Ben size demedim
mi? Delinin biri der gibi bir iaret yapt.
-Deli veya akll olaym imdi buradan kacaksnz, diye bardm.
Esmer delikanl, benimle artk bir meczupla konuur gibi
konumaa balad:
-Pekala karz, karz ama syle bize kyller nerede?
Cevap vermeksizin ayakta dimdik durduumu grnce
sabrszland ve askerlerden bir tanesine sng taktrp kapmda braktktan
sonra brleriyle birlikte kp gitti.
Onlar ekilip gidince ben hi olmazsa odamn kapsn
kapatmak istedim. Fakat sngl asker buna mani oldu. Yerime gelip oturdum
ve kendime bir poz vermek iin elime bir kitap aldm.
Darda gelip gitmeler, barmalar, armalar artyor. Birka defa da
kap krlmasna benzer patrtlar duydum. te, btn bunlara bizim
kyllerin sesleri de karmaa balad. Demek ki, korunmak iin yalnz
evlerine kapanmakla yetinmiler. Zavall masum halk. Dman bu kadar
basiretsiz mi sandn?
ki gnden beri, bizim ky bir dman ktasnn igali
altndadr. Geri, btn erat kyn iinde oturmuyor. Fakat
subay ve komutan nevinden amirlerin her biri, bir ev zaptetti. Subay ve
komutan diyorum. Fakat bir tanesi mstesna, ne yzlerini grdm, ne
rtbelerinin ne olduunu biliyorum.
Olandan bitenden bizim Emeti Kadn vastasyla haber alyorum. Hemen
odamdan hi ktm yok.
Emeti Kadn'a:
-lk gn nerede idiniz? dedim.
-Bizim olan koarak gelip haber verince, hepimiz caminin nnde toplandk.
Salih Aa, Bekir avu: Kzlar, kadnlar, oluk ocuk neleri var, neleri
yoksa beraber alsnlar.
Kyden kp derenin iinde saklansnlar. Geri kalanlarmz
da evlerimizde kapanp sesimizi keselim. Bakalm, belki askerler, ortalkta
kimse grmeyince savuup giderler dediler.
Biz de yle yaptk. Emme ok gemedi, haber geldi. Dmann bir zarar
yokmu. Dnsnler diye imdilik kimseye dokunmuyorlar. Yalnz et isterler,
ekmek isterler, arpa, eker isterler, parasn vereceklermi. Baksana
una; benden st aldlar, yumurta aldlar, yerine u kad verdiler.
Muska biiminde bklm kk katlar kard. Bana
uzatt:
-Hele bir bakver. Ne yazyor?

Baktm, Rumca kurun kalemiyle yazlm birtakm satrlar.


-Anlamadm. Rumca yazyor. Fakat, be para etmez, dedim.
Emeti Kadn bir yutkundu:
-Ne diyon? Ben, imdi ne ideyim?
-Vermemeli idin; Emeti Kadn.
-Vermeme olur mu? Ta evin iine kadar girerler. Kmesin yanndan
ayrlmazlar. Bazs tavuk kalkar kalkmaz, yumurtay scak scak kapp
giderler. Arkasndan yetiemem.
lk geldikleri gn, silah arayacaz diye benim oturduum evin altn
stne getirdiler. Silahlar bulduktan sonra
da gene aramakta devam ettiler. ki defa paramn bulunduu ekmeceyi ap
kapadlar. Sng ucuyla yatak, minder gibi ne kadar pamuklu eya varsa,
delik deik ettiler. Kitaplarm, katlarm darmadank odann ortasna
ydlar.
Ben, ayakta srtm duvara dayayarak, aldr etmeden
seyrediyordum. lerinden biri, yazmakta olduum, u defteri iki defa
eline alp bakt, yapraklarn evirip okumaa
alt. Tekrar masann stne att. Bir bakas Franszca
kitaplarn adlarn kk cep defterine not ediyordu. Nihayet her ey olup
bittikten sonra beni kumandann yanna gtrmek istediler.
-Niin gidecek miim? Gitmem.
-Gideceksin. Yoksa seni zorla gtrrz.
Dndm. Beyhude inat. nlerine dp yrdm. Sabahleyin beni ziyarete
gelen ve Trke konuan avu yanmda yryor:
-Sen bir subaysn. Bu kyden deilsin. Buraya neden
geldin? Burada ne iin var? imdi kumandana onu anlatacaksn diyor.
Ben, ba ak, ceketsiz, gmleimin sa yeni, bir byk
dm halinde sallanarak gidiyorum.
Yryorum. Sokak aralarnda tek tk rastgeldiim bildik
yzler, beni grnce evriliyorlar. Atlar, top katrlar, mandalar o kadar
ok, o kadar ok ki, aralarndan gemek iin her birinin kndan,
kafasndan itmek gerekiyor.
Kumandan, kahveyi derhal bir karargah haline sokmu,
ardan altnda, bir byk masann banda oturuyor. Surat ask ve
zorla heybetli grnmee alan bir yzba.
avu beni gsterip bir eyler syleyince ban kaldrp
dikkatle yzme bakt ve Franszca:
-Siz bir subaymsnz, yle mi? dedi.
-Evet.

-Ltfen u iskemleyi aln. Oturun ve soracam eylere


birer birer cevap verin.
Btn sorgu ve cevaplardan sonra, dman kumandannn anlamad ey,
benim kendi arzu ve irademle stanbul'u brakarak, bu kye yerlememdir.
Bu hususta kendisine ne kadar psikolojik sebepler gsterdim, hatta ne kadar
samimi itirafta bulundumsa, hibiri kar etmedi. Yzme phe ile
bakmaktan vazgemedi. Onun nazarnda halledilmez bir mesele oldum. Nihayet,
iin iinden syrlmak iin:
-Gidin, evinizde oturun; fakat hibir yere kmayacaksnz. Hi kimse ile
temas etmeyeceksiniz. imdilik bu kadar... dedi.
Odama dndkten sonra, tekrar eyalarm dzeltmee
lzum grmedim. O kargaaln ortasnda bir slanm fare
gibi yaamaa baladm.
Sokak kapsnn nnde, bir sngl er duruyor.
Bu defterin bitmesine, kimbilir ka gn kald.
Dman gz beni, artk yatamn iinde bile rahat brakmyor. Pencereden,
kapdan her vakit, her saat tefti ve nezaret altndaym. Bu sk gz hapsi
iinde, defterimi ancak gece yarlar el ayak ekildikten ve belki de
nbeti er uykuya daldktan sonra yatama sokulup yazabiliyorum. htiyaten
lambam da sndryorum. Ve talyan airi d'Anunzio'nun (Nocturno) yu
yazd gibi btn bu yazlar el yordamyla karanlkta karalyonm.
Okuyabilene ne mutlu.
Oysa ben, bundan sonras mutlaka okunsun istiyorum.
nk Anadolu sava, bamszlk mcadelesi denilen byk faciann, byk
destannn tarihe intikal etmeyecek olan taraflar yalnz bu defterde
yazldr. Eer, bir hyanet eli, bir silgi lastii alp kurun kalemiyle
izilmi bu eri br satrlar stnden geecek olursa gelecek kuaklar
kendi memleketlerine ait birok ac gereklere ermek vastasndan
mahrum kalacaktr.
Artk, bu benim hikayem olmaktan kmtr. Burada,
kendime ait olan ksmlar bile ben, artk bir bakasnn maceras gibi
anlatyorum. Farzediniz ki, ben, Ahmet Celal denilen bir subayn, bir malul
gazinin hortlaym ve her gece el ayak ekildikten sonra onun bo kalan
yatana girip olan biteni hikaye ediyorum.
Zavall Ahmet Celal ld ve onu, mezarnda zebaniler
bekliyor. Onun iin kabir azab balad m, balamad m, bilmiyorum.
sterseniz, zebaniler bekliyor lakrdsn o azabn
bir balangc olarak telakki ediniz. Zira, o yeryznde iken
de arafta gibi yaad. Hangi cinsten Tarnya kulluk ettiini
bilmedi. Bir yabanc imparatorluk namna yllarca dp
kann dkt. Yllarca, mehul bir vatann, bir ideal yurdun
hasretiyle yanp tututu. Elle tutulmaz, gzle grlmez bir
sevginin peinden yllarca kotu. Onun yoluna alad, gld,
syledi ve br dnyaya gecei gn bildi ki, meer hepsi
yalanm.
Ah, ite ona her eyden daha ac gelen bu oldu. Btn bir
mrn bo yere akp gittiini renmek, btn bir genliin
bo emeller, bo hayaller, sakat iler peinde heder olduunu

grmek; giderayak, birdenbire gereklerin en irenci, en korkuncu


ile kar karya gelmek... te, kabir azabndan nce,
Ahmet Celal bu atelerden geti. Bu zebanilerle dp kalkt.
Ona asl bunun iin acynz.
Dman ktas, ky smrmeye devam ediyor. Meer bu
kara kuru kyn ne kadar ok adam ne ok zaman besleyecek z
varm! Emeti Kadn'n yumurtalar bitip tkenmek
bilmiyor. ittiime gre, dman hayvanlar, Salih Aa'nn
saman ve arpalarn yiye yiye hala bitirememiler. Bizim Bekir
avular, Zeynep Kadnlar, ya u ya bu karargah mutfana bulgur,
fasulya, nohut tayp dururlarm. Srtma
Hasan'n srsnden, her gn bir iki ba eksiliyormu.
Subaylar, askerler ne alrlarsa hep parasn vereceiz
derlermi. Emeti Kadn'n koynu Rumca yazl katlarla dolu ve katlar
oaldka kadnn para almak umudu azalyor. Bir gn yavaa:
-u halde, niye saklyorsun? dedim.
-Ey, herkes saklar. Ben de saklarm; dedi. Belki sonunda
bir ey kar.
-Yok canm, nafile, bu katlar bo yere tayorsun. At
onlar, yrt at, dedim.
Emeti Kadn, alar gibi suratn buruturarak:
-Amann, sonra bir thmet olur. Beni dverler, dedi.
Sesimi daha ziyade yavalatarak:
-Dverler mi? Bakalarn dvdkleri var m?
-ok, ay oul. ok, istediklerini vermedin mi, hemen el
kaldrrlar.
Sesimi artk bir fslt gibi hafifleterek:
-Irza, namusa da dokunuyorlar m, Emeti Kadn?
imdilik pek o kadar deil. Baz karlara sarkntlk
ederler emme, ben grmedim. Bizim Zeynep Kadn'dan iittim.
Sesim boazmda bir nefes, bir frk haline girdi:
-O nereden biliyor, o nereden? diye sordum.
-Aha, ka defa gelinlerine, kzlarna satamlar. Suya,
amara kamaz olmular.
Artk Emine iin ayr bilgi istemeye dilim varmad. Zaten
bizim yava sesle konumamz pencereden ieriyi gzetleyen
nbetinin dikkatini ekmee balad. Sanki dudaklarmn
kmldamasndan bir mana karmaa alrm gibi dik dik
yzme bakyor.

Bu sabah... hala inanamyorum. Ne gzlerime, ne kulaklarma, hala


inanamyorum. Bu sabah, bir de baktm ki, dman askerlerinden eser
kalmam. Kalkp gitmiler. Nereye?
Nasl? Ortada Salih Aa ile mam yok. Kumandan sabahleyin erkenden
kylleri toplam: Bize yol gstermek iin iki adam verin. Biz yle
ileriye doru varp dneceiz. Size verdiimiz hesap pusulalarn da iyi
saklayn. Dnte deriz demi.
Bunun zerine Salih Aa ile mam, hemen ne atlmlar. Biz size yol
gsteririz demiler.
Emeti Kadn bana bu havadisi verirken ban iki yana
sallyor:
-Ne akgz ey, u Salih Aa. Belki yolda arpa, saman
paras alrm diye hemen herkesi nledi.
-Nasl alabilirler. Mademki, dnte veririz demiler!
-Alr o... Kimbilir herifleri nasl kandrr, alr o. Zaten
alrsa, bylelikle alr. Sanki biz onlarn tekrar dneceklerine
inandk m? Ay oul, kim dner, kim verir? Bu hi olacak i mi?
-Ben sana syledim ama, akln imdi bana geldi.
Emeti Kadn dnd tand:
-Bundan sonra gelen olursa pein para isterim. Baka
trl ne bir damla st, ne de bir tane yumurta veririm...
-nallah, bundan sonra ne gelen, ne isteyen olur.
Bu sz sylerken, kendim de pek inanmyordum. nk, kyllerden aldm
bilgiye gre, dman ktas geriye doru deil, ileriye doru yol almtr.
Bu savan onuncu gn. Bu kadar zaman iinde ne olacaksa olmas lazmdr.
Byle bir meydan savanda bu ileriye yrylerden ancak savan bizim
aleyhimize son bulduu anlam karlabilir.
Eer yleyse, varacaklar ve duracaklar nokta Ankara olacaktr. Ankara
igal altnda? Yok canm, bunu tasavvur etmek bile mmkn deildir. Byle bir olay
tarihi olayn mantna zt bir ey olur. nk, Ankara bir son deil, bir
balangtr.
Dnyay dolaan telgraf tellerinde Londra, Moskova kelimelerinin yansra
ses karmaya balayan bu yeni kelime
tekiler gibi bir ehir deildir. Bu bir yeni nefese, bu bir yeni
ruha sembol olmutur.
Dman eski haritalar stnde Ankara adn tayan
kerpiten ehire girebilir. Onu, bir iki glle ile tarumar edebilir.
Fakat ayn ad tayan ruha nasl el uzatabilir? Onu,
nasl zapteder? O ruh bugn, burada ise, yarn orada esecektir. Obr gn
bir frtna haline girip kendisine daha yksek,
daha yaln bir tepe bulacaktr. Orada grleyecektir. Eyvahlar olsun, bu
gerei imdiden hissetmeyenlere. Bunlar kafalarn tatan taa arpacaklardr.
Bunlar, sarp yokularda yollarn aracaklardr.

Bu satrlar Emeti Kadn'n dman tekrar beklemesine


ramen yazyorum. Bu satrlar dman ordusunun Sakarya'nn br yakasnda,
Ankara'ya yetmi kilometre yaknlkta harbettii bir anda yazyorum.
Salih Aa ile mam, gittiklerinin onuncu gn kye dndler. Ben, btn
tiksintime ramen gidip onlarla grmekten kendimi alamadm. Yenemediim
bir tecesss beni, bu iki sefilin yanna kadar srkledi. Lakin, ne onun, ne
tekinin enesini bak ayor. Salih Aa verdii arpa ve samann
bedellerini koparamadna, br de -kim bilir, belki- be
on kuru bahi alamadna mteessir. Zira, azlarndan
zorla dklen birka sz karlarna ait.
-Nereye kadar gittiniz? diyorum.
Bana hi bilmediim bir yerin adn sylyorlar. Sonra susuyorlar.
-Kyamet, kyamet. Top seslerinden durulmuyor.
- gndr, gece gndz durmadan savarlarm.
-Dmanlar nasl buluyorsunuz? Memnun gibiler miydi?
-A a. Kara kara dnrlerdi.
Salih Aa, mamn szn kesti:
-Yok canm. O Trke bilen bana syledi: Birka gn
sonra Ankara'dayz! dedi.
-Birka gn sonra Ankara'dalar m? Olamaz. Dz yolda
gibi yrye yrye gitseler, gene varamazlar, dedim.
Salih Aa, yzme dmanca diyebileceim bir hmla
bakarak:
-Sen grrsn, dedi.
-Ben ne greceim? Sen greceini grmsn, ite. Samann, arpan
yediler, bitirdiler. Seni nlerine takp gnlerce yrttler. Eline de be
para vermediler.
plak ayan o ana kadar grmediim bir sinirlilikte
oynatmaa balad.
-Helal olsun be. Helal olsun. Daha bir diyecein var m?
Salih Aa, ilk defa olarak bana bu tavrla hitap edebiliyor. nk, bir
zamanlar benim temsil ettiim nfuzun bu topraklardan ekildiini hissediyor.
Ulan, alak herif? diye bardm. u dakikada gvendiklerin burada
olsalar, gene seni ayamn altna alp bir ylan
gibi ezerim.
Ve stne doru yrynce, dimdik nme dikildi:
-Yok, dedi. O gnler geti. Otur oturduun yerde...

Yaradana snp sol kolumun btn gcyle krl suratna bir tokat
akettim. Sendeleyip yere yuvarland. Fakat,
yuvarlanmasyla kalkmas bir oldu ve eline geirdii kocaman bir ta
parasn kafama frlatmak istedi. Ta omuzumu syrp geti.
Kyller etrafmz alm, seyirci gibi bakyorlard. Derken, Bekir
avu geldi, bana yaklat:
-Haydi beyim, haydi. Bunlarla uramak sana yakmaz, dedi.
Fakat ben Salih Aa'y, pestili kncaya kadar pataklamak hnc iinde
kendimden gemi bir halde idim. Bekir avu'u elimin tersiyle bir kenara
itip tekrar saldrdm. Kyller onun etrafn sarm, benim yaklamama engel
oluyorlard. mam da durmakszn benim aleyhime bir eyler mrldanyordu.
-Olur mu ya, bu kadar da olur mu ya? Ben ahidim. Evvela o att; diyordu.
imdi, btn ky halk karmda, bir dmanlk halkas
gibidir. Grlty iiten geliyor. oluk ocuk, kar, kzan,
hepsi geliyor. Btn tandm yzleri bir kabus bulutu arkasndan gryorum.
te, smail, elleri kuanda haylaz haylaz duruyor. te, muhtar, a akal
gzleriyle bana bakyor. te, biraz uzakta Zeynep Kadn'n kk kaya
parasn andran kafas. te, yannda kzlarndan biri. Ve kk ocuklar,
yar giyimli, yar plak, ayaklarmn dibinde kaynayorlar.
Bir hamlede Salih Aa'y koruyan emberi yarp, herifle
tekrar kar karya geldim. Ve tpk Zeynep Kadn'n tarla
davasnda yaptm gibi yakasndan kavrayp sarstm ve rk meyva gibi yere
silktim. Fakat bununla kalmadm. Btn manasyla ayamn altna alp
tekmelemee baladm.
Kadnlar baryor, ocuklar alyor ve erkekler homurdanyorlard. Ve
mamn sesi:
-Gnah, gnah, Allah raz olmaz.
Ve bakalarnn sesleri:
-Tutuverin belinden. Tutuverin bacaklarndan.
Fakat ben, takn ve azgn fkemin zrhyla kuanmtm. Hibir tarafma,
kimse el uzatamyor. Tam o esnada, uzaktan karanlk bir gecede tek bir
yldzn gibi teselli veren ve okayan bir dost, bir hemire bir...
yar bak. Ve kalabal yararak bu baka doru yrdm.
Emine'de bana kar, bir eyin deitiini hissettiim
ann bu ilk saniyesidir. Bu cehennem azab gnlerinde, bu
saniyenin deerini lemiyorum. Atee atlm bir adamn
yzne aktlan bir damla suyun deeri nedir? Bir gece yars, bir lde
yolunu arp kalm adama, uzaktan gnnen
bir n deeri nedir? Hasta deinde mthi sanclarla
kvrandmz anda elimizi skan elin deeri nedir? Haksz yere daraacna
giden bir masum indinde, son saate yetien adalet hkmnn deeri nedir?
armhtaki sa'nn aya dibinde alayan Magdalanal Meryem'in gzyann
deeri nedir? te, Emine ile gz gze geliimizde onun tarafndan bana
kar belirlemege baladn sezdiim yeni duygularn
her bir belirtisi, benim iin bunlardaki paha biilmez deeri

tamaktadr.
Henz ba baa kalp da bir kelime konumadk. Henz
birbirimizin yannda bir dakika durmadk. Ben onun nnden geip
gidiyorum. O bana kardan bakyor. Fakat, her
defasnda, aramzdaki sessiz anlama, sessiz syleme, bizi
deme uzun, sevdal konumalarndan ok birbirimize balyor. Gzle grlmez
ve fakat elikten daha kuvvetli teller ondan bana, benden ona uzanarak bizi
bir a gibi iine alyor.
Bir akamst, alaca karanlkta, eme banda ona yalnz rastgeldim. Bir
glge sessizliiyle yanna sokulup dedim ki:
-Sana tenhada bir ey sylemek istiyorum. Nerede? Ne zaman?
Ban eip nne bakt. Fakat bu ba eip duruta yle
bir teslimiyet, yle bir kendini veri vard ki, o anda elinden
tutup eksem, onu kolaylkla evime gtrebilirdim. Daha ziyade sokuldum:
-Syle, syle! dedim.
Ve titrek ve hemen alamakl bir sesle, bana cevap verdi:
-Aman etme... Grverirler.
Bu aman etme, grverirler yalvarn Emine'den ilk
defa iitmiyorum. Daha (...) ky kavaklnda, derenin kenarnda henz el
dokunmam bir krpe geyik gibi srarken de onu, her yakalamak isteyiimde
elimden bu yalvarla kurtulur giderdi.
Fakat, bu sefer iittiim ayn ses mi? Ayn sz, ayn
ahenkle mi sylyor? Hayr; gfte o eski gfte, lakin, beste
tamamyla deimi, bin kat daha derinden, bin kat daha dokunakl olmutur.
Kavaklar arasndaki aman etme, grverirler sznn
anlam bir ocukluk, bir uhluk, bir toyluktu. u eme bandaki aman
etme, grverirler ise de; ok zayfm. Belki
dayanamam, belki kendimi brakveririm. Sonra bir rezalet
kar endiesi sakldr ve karmda eti dile gelmi bir kadnn ba
dndrc musikisi vardr.
Aman etme, grverirler. Ben isterim, ben istiyorum.
Fakat, bakalarndan korkuyorum. Byle bir sz, ancak,
mterek bir sr tayanlar arasnda sylenebilir.
-Evet, kimseler grmesin. Kimseler iitmesin. Ben de yle istiyorum;
dedim.
Omuz balar kalkm, boynu bklm ve bir eli oktan
dolup tamaya balayan testide, br eli kuanda gene hi
yzme bakmadan sylyor:
-smail, seninle konutuumu istemiyor. Brak beni kuzum, brak beni...
Oysa, kendisi brakp gitse de olabilir. Fakat, testi dolduu halde
yerinden kmldamyor. Her eyden nce, bana bir
eyden veya bir kimseden ikayet etmek diliyor. Testinin boazndan su, bir

hkrk sesiyle akyor.


-Emine, gryorum ki, halinden hi memnun deilsin.
Bana varsaydn, seni bam stnde tardm. Seni byle altrmazdm. Bir
dediini iki etmezdim.
Emine akn akn yzme bakt. Sonra birdenbire aklna nemli bir i
gelmicesine, sratle testiyi kavrad:
-Olan oldu, geen geti. Alnmn yazsym, dedi.
Ve geni admlarla yrd gitti. Ben, bir sre, uzun bir
sre arkasndan baka kaldm.
Kyller, sanki, bamzdan geen afet hafif bir saanakmcasna her eyi
unuttular. Dman ktasnn gelip gemesiyle karr ve dalgalanr gibi olan
hava eski durgunluunu buldu. Bu hava iinde gene eskisi gibi pislikten
pislie konup kalkan karasinek srlerinin vzltlar iitiliyor. Arasra
benim eeimin yank naralar sessizlii geni yarklara ayryor ve
bunlarn iinde kk ocuklarn alamalar duyuluyor.
Bir cehennemin, bir maherin hemen arkasnda bulunduumuza dair ortada
hibir belirti yoktur. Her yl, bu mevsimden biraz nce gelmesine
altmz rc daha neden grnmedi? Jandarmalar neye artk hi asker
aramaz oldlar? Ne var ki, (...) ky Haymana Ovas'nn ortasnda ssz
bir adaya dnd?
Bunu, batan, topraktan sormak istiyorum. nk, kyller bu halin
farknda deildirler. Farknda oldu mu, hepsi
bir al yaratklar gibi ba baa verip, ses karmadan adeta
kafalar ve burunlaryla konuuyorlar. Bana, bu yabana, bu
dmana uzaktan yan gzle bakyorlar.
Hele, Salih Aa'y patakladm gnden beri, bana kar
husumetleri o kadar artmtr ki, her an, beni niin lin etmediklerine
ayorum. imdiye kadar, onlar tarafndan herhangi bir tecavze uramadmsa,
bu silahl olduumu bildikleri iindi. Dman askerleri, silahlarm
aldklar gnden itibaren, ben, onlarn gznde btn gcm ve nemimi
kaybetmi bulunuyorum.
Bunu, hepsinin gzlerinde ayr ayr okumak mmkndr.
smail'in, u bcr ve ipil smail'in bile zaman zaman
karma geip yle bir meydan okur tavrlarla duruu var ki,
beni hayretten hayrete dryor.
Felaket bile bizi birletiremedi. Aramzdaki, benimle onlar arasndaki
uurumu belki, daha ziyade derinletirdi. Bir
Bekir avu, menfaat balaryla bana bal kald. Bir Emeti
Kadn, alkanlk yznden hala benim hizmetimi grmek
ltfunda bulunuyor. Bir kk Hasan uurunun altndan gelen bir hisle benim
muhabbetime cevap veriyor.
Bu ocua o kadar balandm ki, baz gnler onunla beraber bulunmak iin
da tepe davar gtmeye gidiyorum.
Her ikimize yetecek nevaleyle dolu bir asker antasn srtma alp,

belimde koca bir su mataras, elimde bir uzun denek, sabah erkenden yola
karz. Gne kuru otlar arasnda trl trl k oyunlar yapar. Onlara
baka baka bir sr hlyalara dalarak yrrm.
ki yolda, saatlerce birbirimize hibir sz sylemeden
yan yana dolatmz olur. Kah dz yol stnde gideriz,
kah, bir belden ar ar geeriz. Bazen, bir derenin serinliinde uzun
uzadya durduumuz ve antamz ap bir kr elentisi yapar gibi
nevalemizden yediimiz olur.
Hasan, yemeini yedikten sonra ok defa yzkoyun yere
uzanp uykuya dalar. O zaman srye nezaret etmek sras
bana der. Oturduum yerden hayvanlarn kmldanlarn, birbirlerinden
ayrlp toplanlarn, yaklap uzaklalarn seyrederim. Bir mddet,
btn kyller gibi, u uyuyan kk srtma gibi ben de, varlm
evirmi olan ateten emberi unuturum. Kaygsz ve engin tabiatn kucanda,
ben de, kaygsz ve engin bir ey olurum.
Lloyd George da kimmi, Poincare de ne oluyormu. elikten dretnotlarn,
krk ikilik toplarn, dumdum kurunlarnn, arapnel yamurlarnn da ne
hkm varm? Bu yaln enginliin iinde dman ordusunun bir sr boz
renkli ekirgeden fark nedir? ekirgeleri yel alr, yel gtrr. Burada
kalacak olan gene bu talar, bu topraklar, bu dikenler, bu
st ktkleri, bu hayvanlar, bu kk srtma ve... benim.
Isszln ve baboluun bana verdii bu uursuzlua
yakn uyuukluun iine dala dala kendimden geer giderim
ve bam koluma dayayarak topraa uzanrm. Kah kk
srtma uyanr, beni uykuda bulur. Kah ben uyanrm, kk srtmac
uykuda bulurum. Davar, ya gzden kaybolacak derecede uzaklamtr, yahut,
ta burnumuzun dibine kadar sokulup otlamaktadr. Bir defasnda, bir
koyunun nemli aznn yzme dokunmasyla uyandm. Bir baka defa, bir kei
yavrusu stme basp geti. Bu hayvanlar, etrafta, kuru otlar arasnda,
yiyecek bir ey bulamadklar vakit bizim nevalemizin artklarn smrmeye
gelirler.
Trk kylsnn bir avu davarna glkle yiyecek veren bu topraklarda
istila ordular neyi aryor? Ve ne bulabilir?
te, Hasan'la bu uzun kr gezintilerinin birinden dndm bir akamd
ki, kyn iini ve dn dman askerleriyle tklm tklm dolmu buldum.
Hem bu asker kalabal geen seferki gibi muntazam bir kta manzarasn
gstermiyor, babozuk bir insan ynn andryordu. Bu kark insan
ynna bir yoku banda saplanp kalm kamyonlar, tersine evrilmi
manda arabalarn, kendi hallerine braklm katrlar da ilave edin, ky
kaplayan kargaaln eidi, belki gznne gelebilir.
Askerlerin hepsi, toza topraa bulanm, derileri gneten pasl bakra
dnm, sakallar diken diken uzam, st ba perian bir haldeydi. Tam bir
bozgun askeri.
Kyn havasndaki tehlike korkusuna, kyllerin yzndeki aknlk ve
rkntye ramen sevinten yreim azma geldi. Az kalsn onlara: Yenildiniz deil
mi? diye baracaktm. Fakat buna vakit kalmad. Daha ilk admda etrafm
bir haydut etesi sard. Hemen hepsi Trke konuan bu
adamlarn her biri bana, bir ey soruyordu:

-Nereden geliyorsun? Kimsin? Necisin? Bu matray nereden buldun? Bu anta


kimin?
Bir baka grup Hasan'n davarnn etrafn evirdi. Bu
bozgun dman kalabalna karm kyller bize uzaktan
aldr etmeyen ve yabanc gzlerle bakyorlard. Beni saran
ember daha ziyade skt. Cevaplarm dinlemiyorlard. Birisi
srtmdan antam ekti, ald. Bir bakas, matram kapt. Bir ncsnn
eli ceketime doru uzanmak zereyken kendimi toparladm:
-Ne yapyorsunuz? Brakn beni... diye avazm kt kadar haykrdm ve
insanst bir hamleyle aralarndan syrlp ktm.
Demin bana vahi ve zalim gzlerle bakan bu adamlar,
benim bu hareketim zerine bir alay yaramaz ocuk glyle glmeye
baladlar. Dnp baktm. Bu gl, bana o baklardan daha ac geldi.
Yreime bir avu barut atmlar gibi barm iin iin tutuarak yrdm
gittim.
urada burada yere uzanm askerler ve ortada braklm araba ve
hayvanlar arasndan geerek odama geldiim zaman hrsmdan tir tir
titriyordum. Fakat, hibir durum u an kadar insana akl, hikmeti,
hesapll ve usluluu emredemez. Dman malup olmutur. Bozgun bir halde
geri ekiliyor. Yarn, onlardan, bu topraklarda birtakm insan ve
hayvan lelerinden, kamyon, top arabas, kundura ve kasket
enkazndan baka bir ey kalmayacaktr. Ve bu zafer elenkleriyle kyl
ocuklarmz oyuncak oynayacaktr. te, bugnler yz hrmetine bir kenara
ekilip beklemekten baka yaplacak her hareketin anlam bir lgnlk
deil midir?
Fakat, ben yerimde duramyorum. Penceremin iindeki
bir saksy alp yere arptm. Bununla da kalmayp yatamn stne atldm.
Yatam yumruumla dvmeye, dilerimle srmaya baladm. Boazma tkanan
hkrklar beni boacak. Fakat, ben, Trk ordusunun zaferini gzlerimle
grdm u anda alamayacam.
-Yetiin, yetiin! Bizim olan ldryorlar!..
Hemen yerimden frladm. Emeti Kadn'la beraber komaa baladk. kence
yerine vardmz zaman kk Hasan', artk, dvlecek ve hrpalanacak
taraf kalmam bir halde yolun kenarna atlm bulduk. Bu faciann
failleri, eski Truva'nn kahramanlar gibi obansz kalm sry paylayorlard.
Ben, eilip Hasan' kucama aldm. Emeti Kadn san
yolarak alyordu:
-ld m? ld m? diyordu.
Hasan'cn ne oldugu henz belli deildi. Az burnu
kan iinde, kolu kanad krlm, bir yaral kuu andryordu.
Eer, kalbinin vurularn omuz balarmda hissetmesem
ben de onun ldne hkmedeceim. Yavaa:
-Sus, Emeti Kadn sus, lmemi; diye seslendim.
Fakat, kadncaz inanmyordu:

-ld, benim bir tanecik yavrum ld! diyordu.


Eve geldiimiz vakit, ocuu kendi yatamn stne yatrdm. Ninesi, onu
kucana almak istiyordu.
-Sen, yle bir kede rahat dur. Ben hekimim, imdi
onu iyi edeceim. Ama, sen tela etmemelisin.
Ve bir leen iinde havlu slatp ocuun kanlarn silmeye
baladm. Souk suyun temasyla akl bana gelir gibi
oldu. Gzlerini ap akn akn etrafna baknd. Zaten bir
rkek ceylan gzlerine benzeyen gzleri bsbtn nemlenmi, irilemi, parl
parl olmutu. Emeti Kadn'a;
-Grdn m? te gzlerini at; dedim.
Ve bileklerini, akaklarn kolonya suyuyla outurmak
istedim. ocuk bu sefer dile geldi; kuru ve hummal bir sesle:
-stemem brak. Actyorsun; dedi. Ve daha sonra neresine dokunsam:
-Aman aman; diye barmaya balad.
Onu, bir sre kendi haline braktm. Emeti Kadn, imdi,
biraz sknet bulmu, ocuun baucunda sessiz sessiz alyordu.
Hasan, tekrar dald. Ben ayakta, Hasan'a, bundan sonra
greceimiz facialarn bir kk balangc gibi bakyordum.
Yreim birok endielerle dolup boalyor. Kendi kendime:
-Bunlar, hepimizi helak etmeden ve bu ky yakp ykmadan
ekilip gitmezler.- diyordum.
Gece, odamn pencerelerine bir uursuzluk kuu gibi kanat germiti.
Karanlkta, artk hi grlmeyen Hasan'n kesik, dzensiz solumalarn
iitiyorum. Yaral ocuk, arada bir iini ekiyor, kk bir ses karyor,
sonra gene kesik kesik solumaya balyordu. Emeti Kadn, kede dinmeyen
bir inilti kaynadr. Sanki, hava dolu bir tulumun azn bir el skp
gevetiyor; gevetip skyor.
Derken sokaktan doru bir grlt, bir patrt, bizim eve
yaklap durdu. Ne oluyor? diye dnmeye vakit kalmadan
gm, gm, gm sokak kapsnn vurulduunu iittim. Bunu:
-A vire haydi, abuk sesleri izledi. Asam ne olacak?
Amasam ne olacak? imden: Brakaym, krsnlar dedim. ok
srmedi, kap byk bir atrtyla krld ve ayn zamanda,
evin ii, sanki bir sr babo hayvan istilasna uram gibi oldu.
Emeti Kadn, kesinden:
-Amann, geliyorlar. imdi ne yapacaz? diye seslendi.
Sus! dememe kalmad, grlt bir hamlede odann iini
dolduruverdi. nce, birka elektrik fenerinin muhtelif noktalara
evrilmi klar... Bunlardan biri benim yzm aydnlatt. Bir tanesi
dnp dolap Hasan' buldu. teki, Emeti Kadn' bo yere aradktan sonra
geldi benim masamn stne sapland.

Bir ses:
-Vire, kalk, lambay yak.
Ben, yerimden kmldamyorum. Donmu duruyorum.
Bir pene, omuzumdan kavrad; beni sarst, sarst:
-Vire, kalk; diyorum.
Bilmem grebildi mi, bilmem gremedi mi, bam kaldrp herifin
yzne yle derin, yle candan gelen bir nefretle
baktm ki, beni brakp lambay yakmak zorunda kaldlar.
Emeti Kadn, sakl durduu karanlk keden kendini tutamad:
-De ha, lamba pencerenin iinde, dedi.
Btn el projektrleri Emeti Kadn'n stne evrildiler.
Kadn'n gzleri kamap iki eliyle yzn kapad. Dmanlar kendilerini
tutamadlar. Hep bir azdan, bir kahkaha kopardlar. Emeti Kadn'n bu
hareketi, cidden o kadar tuhaf oldu ki, ben bile kendimi tutamayp
glecektim.
Lamba yanp oda aydnlannca, bizi basanlarn alt yedi
kii kadar olduunu grdm. Bunlarn ikisi kk rtbeli iki
subay veya avutu, brlerinden birkann demin beni soymaya kalkan
askerlerden olduunu tandm.
Biri nme dikildi:
-Silah var m?
-Yok; sizden nce gelenler hepsini alp gtrdler.
Emeti Kadn sze kart:
-Vallah, billah yok. Ded gibi hepsini aldlar. Aha ben
ahidim; dedi.
Ayn adam tekrar sordu:
-Paran var m?
-Olacak. te, bunun iinde, dedim.
Ve masamn ekmesini gsterdim. Ve cebimden anahtarn karp nlerine
attm. Btn param orada, bir tomar halinde duruyor. Herif ekmeyi at ve
tomar karp masann stne koydu. Emeti Kadn'n gzleri yuvalarndan
frlayacakt. Bu esnada kk Hasan da yatan iinde birka defa
dorulup kalkmaya alt, muvaffak olamad. Ba tekrar
yasta dt. Fakat, iri siyah ve parlak gzleri acayip bir
diklikte odadakilerin stne sapland kald.
ki subaydan veya avutan biri:
-Bu ocuk kim?
Emeti Kadn, hemen atld:

-Benim yavrumun yavrusu. Onun babas da sizin gibi askerdi. Seferberlikte


ehit dt.
Sual soran, bu cevaba pek aldrmad. Omuzlarn silkti
ve bana dnp:
-Bu kadn kim? dedi.
-Benim ilerime bakyor.
Bu srada br askerler odann iini aratryorlard. Gene geen seferki
gibi, kitaplar altst olmaya, eyalar snglenmeye balad. Ben bunlara,
alkn bir adam tavryla bakyorum.
Yalnz, bu defter, ellerine gesin istemiyorum. Ona her
ellerini uzatlarnda yreim azma geliyor. Derken esvap
dolabn, sandk ve bavullarm atlar. indekileri odamn
ortasna ydlar.
Bu rahat ve telasz talan karsnda, Emeti Kadn hayretten hayrete
dyor, iki dizi stne dorulup ileriye atlmak, bir ey sylemek, bir
mdahalede bulunmak istiyor.
Ben: Otur karma diye iaret ediyorum. Tekrar iki bklm olup kalyor.
Ve Hasan'n kara gzleri, parl parl, dimdik bakyor.
Beni her eyden ziyade bu gzler korkutuyor. Bana her
eyden ziyade, bu gzler endie veriyor. Yerimden kalkp ona
doru uzansam, belki btn endiem, btn korkum dalacak. Kim bilir, belki
de! Odamn iindeki grltden, hala soluk alp almadn hissedemiyorum ki...
Hasan, Hasan diye seslensem mi? Ya cevap vermezse.
Dman askerleri, odamn iinde dnp dolayorlar, daha bir ey
aryorlard. Ben dedim ki:
-Ne istiyorsunuz? te her eyi aldnz.
lerinden biri:
-Bu eyalar saracak bir ey, dedi.
Ben omuzlarm kaldrdm:
-Artk o kadarn bilmem, dedim.
Fakat, onlar benim yardmma lzum grmediler. kisi
birden Hasan'n yatt yatan arafn; yle bir el abukluuyla
ektiler ki, aman demeye vakit kalmad, zavall ocuk yere yuvarland.
Cansz bir cismin dnden kan sar, bouk bir ses: Gm...
Emeti Kadn ve ben, hemen frladk. ocuu yerden kaldrmak istedik.
Lakin bu kk vcut imdiden kaskat olmu, arlamt ve srt zypak
bir maddeyle srsklamd.
Lambay yaklatrp baknca grdm. ki kreinin ortasnda bir kk
nokta. Bir kk ve siyah delik... Hasan'n btn kanlar ordan akp

gitmiti. Yere serili iltenin ortasnda da, bu kandan, zift gibi kapkara,
bir byk leke hasl olmutu.
Sesim, boazm yrtarak bardm:
-Onu siz ldrdnz. Onu siz ldrdnz!
Beni, haydi oradan vire diye bir kenara ittiler. Biri kafama bir yumruk
indirmek iin kolunu uzatt. Fakat, gz
yerdeki cesede iliir ilimez donakald. Birbiri ard sra kfrler
savurarak darya ktlar.
Bu kn, bir katan fark yoktu. Kk obann ls, bizi herhangi
bir tecavzden korumutu.
Kk obann ls... Emeti Kadn, onun banda ulumaya balad.
Ne uursuz bir gece!.. Sanki hi sabah olmayacak gibi.
Sabah oldu. Ama, ne sabah! lklar iinde bir sabah.
Kadnlar baryor ve ocuk hkrklar kpek ulumalarna
karyor. Sanki bir gemi batmak zere. Sanki lgn bir bestekar
iptidai bir orkestrada, Dnyann sonunu alyor.
Ben ve Emeti Kadn, btn gece hi gzlerimizi yummamz. Ben, susarak, o
uluyarak Hasan'n cenazesini beklemiiz.
Sabaha kar, kadnda da uluyacak ses ve takat kalmad.
Btn alamalar boazndan yukar kamayan derin bir hrlt halini
almt.
-Emeti Kadn, artk sus. te sra bize geliyor. Hepimiz
Hasan'la beraber gideceiz, dedim. Kadn, dizlerinin stne
dayanan ban kaldrd:
-Ne dedn? Ne dedn?
-Dediim u: Bizi de ldrecekler. Sonra btn bu ky
ykp yakacaklar. Ondan sonra brakp gidecekler.
-Aman, kaalm bari. Bir yerlere kaalm.
-Kasan da ka para eder? Sana, kyde ta ta stne brakmayacaklar
diyorum. Bir yere kam olsan da iki gn sonra alndan lrsn.
-Vay bak. Yangn kokular gelmeye balad. Sahi, bir ey ttyor.
Oturduum yerden kalkp Hasan'n gzlerini kapadm.
Hi bu kadar canl bakan l grmemitim. Gzleri kapandktan sonra bile,
kirpikleri arasndan acayip, endie verici bir bak szyor. Yznde
hibir strap izi yok. Sanki ac duymadan lm gibi.
Lakin, yalnz bu ocukta deil, ben savata lenlerin hemen hepsinin
yznde bu skuneti, bu tatl skuneti grdm. Dudaklarnda takalls
yerine rahat bir glmseme, bir gzel ryaya dalm adamn glmsemesi...
lm, belki cismani hazlarn en bydr. Belki; kimbilir? Bakalm imdi
greceiz.

Kk Hasan'n yzn, bir gazete parasyla rtyorum. nk, odada bir


partal kee, bir kirli havlu bile brakmadlar.
Darda lklar devam ediyor. Arasra tandm insanlarn seslerini
duyar gibi oluyorum. Kulak kabartyorum. te bir adam avaz kt kadar
baryor.
-Ate camiyi saryor. Suyu buraya getirin. Bu yana...
Bu, bizim mamn sesidir. Derken bir bakas:
-len samanlk tututu. Gidiverin, gidiverin...
Bu Bekir avu'un sesidir. br taraftan muhtar:
-Bizim hatun ieride kald, yahu... Ne yapsak ki... diye baryor.
imden, Muhtarn ktrm kars artk lebilir, diyorum. Birden ve
uzaktan uzaa Zeynep Kadn'n sesini de duyar gibi oluyorum:
-Donguzlar, donguzlar!.. Aha imdi de bizden yana gelirler.
Bir atlayta soluu kapnn nnde aldm. Tam eii atlayp geeceim
anda insana benzer acayip, kat ve ekilsiz bir eyle kar karya geldim.
Az kalsn arpacaktm. Durdum:
-Sleyman sen misin?
Bir sivrisinek vzlts bana cevap verdi:
-Bizim oday atelediler. zin verirsen aevinde bir kenara yatvereyim.
Sleyman, bir pis yorgana sarlm, incecik bacaklar stnde titriyordu.
-Git, git. Git yat. Ama buras daha salim deil ki, nerede ise, buraya da
gelirler, atee verirler.
Ve bunu sylerken, aklma defterim geldi. Dndm. Onu
masamn stnde, kitap, kat ve gazete ynlar arasndan
bulup kardm. Btn uzunluunca, gmleimin altna, gsmn zerine
yerletirdim. Sonra durdum, dndm, daha ne yapacaktm? Ha; yanma bir
kalem alacaktm. Kimbilir, bir daha artk buraya dnemem. te yarsna
kadar yontulmu bir kurun kalem duruyor. Onu alp pantolonumun
cebine soktum. imdi, artk bir daha dnmemek zere gidebilirim.
Hayatmn son dakikasna kadar bamdan ne gelip, ne
geecekse bu kk kalemle bu kapsz deftere yazacam.
Gece karanlkta, bu milli faciann btn esrarn buraya dkeceim, onu bir
tan altna brakacam.
ok gemez, hayr, hayr, ya iki, ya gn sonra buralarda tekrar Trk
askerlerinin ark sesleri duyulacaktr. Bunlardan bir ksmnn yolu mutlaka
buraya urayacaktr ve bu zavall viraneyi gezip grmeden geip
gitmeyecektir. te, tam bu gezintilerin birinde, tpk Mehmet Ali'ye
benzeyen yaz bir er, bu defteri bularak subayna koacaktr. Otuz iki
diini birden gsteren bir tebessmle srtarak:
-Efendi, efendi una bakversene, acep, nedir ki?.. diyecektir.

Subay, defterin yapraklarn yava yava evirmeye balayacaktr. Bu merak


defterin son yapraklarna doru derin bir heyecan halini alacaktr.
Ondan ricam udur ki, burada bana bir yabanc muamelesi ettikleri, beni
kendilerinden sanmayp daima manevi bir ezaya mahkum kldklar iin
kyllere bir fke balamasn.
Onlar, ben kk srtmacn ls banda affettim. Ve bu
umumi facia annda hepsine, hatta Salih Aa'ya bile hakkm helal
ediyorum. Bunlarn hibiri ne yaptn bilmiyor.
Eer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir.
Kabahat, ey bu satrlar heyecanla okuyacak arkada; senindir. Sen ve ben
onlar, yzyllardan beri bu yaln tabiatn gbeinde, herkesten, her
eyden ve her trl yaamak zevkinden yoksun bir avu kazazede halinde
brakmz. Alk, hastalk ve kimsesizlik bunlarn etrafn evirmitir. Ve
cehalet denilen zifiri karanlk iinde, ruhlar, her yanndan
rl bir zindanda gibi mahpus kalmtr.
Bu zavall insanlardan, sevgi, efkat ve insanlk namna,
artk ne bekleyebiliriz? Bu iklimin orakl, ruhlarn kurutmutur. Bu
sszlk ve bu gurbet onlara mthi bir egoizm
dersi vermitir. Onun iin her biri kendi yuvasnda bir kunduza dnmtr.
Defteri koynuma ve kalemi cebime yerletirdikten sonra,
darya ktm. Ve ar ar yangn kokularnn, dumanlarn, lklarn
geldii tarafa doru yrdm.
Btn kyller, kadn erkek, oluk ocuk meydanla
toplanmlard. Kadnlar; buraya ateten kurtarabildikleri
eyalar yyorlar ve bu i bittikten sonra her biri kendi eyasn tekil
ettii kme stnde oturup alyordu. Erkekler,
artk uramann, kar koymann faydaszln anlayp elleri brlerinde
ayakta duruyorlard. Ben bunlara doru gittim.
Etrafmz eviren dman askerlerinin halimizle alay
eder gibi bir tavrlar vard. Kimi sngsnn ucu ile kadnlardan veya
ocuklardan herhangi birini korkutuyor. Kimi nian alacak gibi tfeini
unun bunun zerine eviriyordu.
te lklar hep bir azdan o zaman kopmaya balyordu.
Arada bir gene onlardan birka aralarna girip yangndan karlm eyay
almaya kalkyordu. Kadnlar, Virmeyiz, canmz aln gayri... Virmeyiz.
Aha, bir kuru canmz kald. Onu da aln diye samasapan birtakm eyler
sylyorlard. Bu szlere, derhal tekmeler ve yumruklar cevap veriyordu.
Bunun zerine bir lk daha kopuyordu.
Birisi Zeynep Kadn'n nne dikilip sordu:
-Yzme neden yle fkeyle bakyorsun? Altnlarn aldk diye mi? Sende
daha ok var. Biliyoruz.
Zeynep Kadn:
-Gznze dizinize dursun donguzlar... diyordu.
-Domuz mu? Biz domuz ha? Al sana, al sana...

Ve Zeynep Kadn, bir sre tekmeler, yumruklar altnda


bunalp kalyordu.
-Hele una bak. Kz ne rtnp duruyorsun yle?
Bir baka gavur, bu szlerle Emine'ye yaklayor. Emine
bir maher iinde bzle bzle, kapana kapana ekilsiz bir
ey, bir boha halini almt. smail, erkekler arasnda ayakta duruyor. Yan
gzle balayan sahneye bakyor.
-A suratn. A bakaym.
Bu adam bir Ermeni ivesiyle konuuyordu. Elini Emine'nin bana doru
uzatt. Ben kyllerden birine yaklap yavaa:
-Yahu bunlarn subaylar filan nerede? dedim.
-Bilmiyorum gayri...
Biraz tede gzme Bekir avu'un dik byklar iliti.
aret ettim. Yanma geldi.
-Bunlar byle babo mu? Kumandanlar yok mu?
-Var. Demin buradaydlar. imdi, te orada Porsuun yannda oturuyorlar.
-Ben gidip bunlar ikayet edeceim.
-Nafile dinlemezler.
-Yok, yok. Ben gidip ikayet edeceim.
Kalabal yarp, Bekir avu'un gsterdii yana yryorum. Derhal,
drt asker birden etrafm eviriyor. Tesadf. Bunlardan da hibiri Trke
bilmiyor. Onlar, Rumca bir eyler soruyor. Ben Trke bir eyler sylyorum.
Anlamak kabil deil. Nihayet, ii Franszca'ya dktm. Gene anlamadlar.
Sonra iaretle ve tek tk hatrma gelen Rumca kelimelerle kumandanlarna
gitmek istediimi anlattm. Onlar, belki kumandanlarnn beni ardn
sylediime hkmettiler. Benimle yrmeye baladlar.
Subaylar, Bekir avu'un iaret ettii yerde, derme atma bir adrda
oturmular, bir eyler yiyorlar.
Daima yanmdaki askerlerle beraber, yanlarna yaklatm. Franszca:
-Msaade ederseniz, sizinle bir iki sz konumaya geldim, dedim.
Drt kii idiler. Drd de birden ayaa kalkp telala bana doru
yrdler.
lerinden biri:
-Siz kimsiniz? Burada iiniz ne? dedi.
-Ben, grdnz gibi, bir sakat askerim. Bu kye ekilmi oturuyorum ve
size askerlerinizin, kyllere ettikleri ezadan ikayete geliyorum.

-Ne gibi? Ne gibi?


-Haydi ky yaktnz. Para ve yiyecek namna ne varsa
aldnz. Fakat, u biare insanlara eza edilmesinin mana ve
lzumunu anlamyorum.
Subay, kalarn att:
-Yunan askeri yle ey yapmaz. Yanlnz var, dedi.
-Nasl yanlm olabilirim? imdi gzmle grdm. Bir
oban ocuu benim evimde ldrlm yatyor.
-Eh, kim bilir ne yapmtr. Bize husumet gsterenlere
kar, en iddetli tedbirleri almakta mazuruz. Biz oyun oynamyoruz.
Savayoruz.
-Ky yakmanz, zahiresiz ve parasz brakmanz anlyorum. Fakat, tekrar
ediyorum ki, kadnlara ve ocuklara edilen eza ve cefalar lzumsuz bir
zulm telakki ediyorum.
-Rica ederim. Kelimelerinizi tartarak syleyin.
Arkasna dnp bana yol vermek isterken birden hatrna nemli bir ey
gelmi gibi.
-Durun, durun... Biraz gelir misiniz buraya... dedi.
Ve arkadalarna Rumca bir eyler syleyerek beni gsterdi.
-Siz bir subaysnz yle mi? Ne zaman? Nerede?
-Umumi harpte, muhtelif cephelerde bulundum.
-Kolunuzu nerede kaybettiniz?
-anakkale'de... dedim.
-Ha ha, yle ise siz mkemmel bir Kemalist'siniz:
-Bir Kemalist mi? Evet. Fakat, anakkale'de harp ettiim iin deil, sade
bir namuslu Trk olduum iin...
Subaylar gldler:
-Pa, pa pa... Siz tahminimizin stnde bir ateli patrioyot'musunuz.
Suratm asp nme baktm. Subay devam ediyor:
-u halde, niin cephenin br tarafnda bulunmuyorsunuz?
Ben gene susuyorum. Subay devam ediyor:
-Mutlaka, bizim buralara kadar geleceimizi tahmin etmediniz ve rahatnz
bozmak istemediniz. Lakin, ite gryorsunuz ki, geldik. Ve isteseydik daha
ileriye gidebilirdik.

Ben susmakta srar ediyorum.


-Gidemez miydik sanyorsunuz? yle bir giderdik ki...
Fakat, bizim maksadmz ftuhat deildir. Biz, bar temine
alyoruz. Ka yldr dmekten bkmadnz m? Siz
Trkler dmekten baka bir ey bilmez misiniz? Btn
cihan bar istiyor, yalnz siz, Kemalistler, atee devamda
inat ediyorsunuz.
Subaylardan biri daha atld ve gayet fena bir Franszca
ile:
-Gnn birinde aklnz banza gelecek amma, i iten
getikten sonra, dedi.
-Siz gittikten sonra... dedim.
-Ne dediniz? Ne dediniz? Biz gittikten sonra m? Hah,
hah, biz nereye gidecekmiiz? Bizi buraya byk Avrupa
devletleri, sizin aklnz banza getirmeye gnderdiler. Bu
insani grevi baarmadan bir yere gidemeyiz.
-ok teekkr ederiz. Fakat, u duman tten kyde
yaptnz enaatler de byk devletlerin emriyle mi?
Bana, ilk hitap eden subay tekrar ayaa kalkt. Kepini
bana geirdi.
-Haydi gidelim, bakalm, neymi bu enaatler... dedi.
Ben nde, o arkada kye doru yryoruz. Gittike tekrar kulama
lklar gelmeye balyor. Subaya dndm:
-Hep irretliklerinden, hmp irretliklerinden... dedi. Eminim, oraya
vardmzda, btn bu grltleri hakl gsterecek hibir msbet vakaya
tesadf edemeyeceiz.
Geri kyller arasnda, kk Hasan'dan baka ne bir
len, ne bir yaralanan vard ve askerlerin halka yaptklar
ey nihayet zalimce bir satama hududunu amyordu. Lakin, dman
askerlerinin asl bu tarz hareketleridir ki, bana
herhangi bir katliamdan daha ar, daha ac geliyordu.
Subay, szde ciddi bir tahkikata balayan bir adam gibi
Trke bilen askerlerden biri vastasyla kylleri birer birer
sorguya ekti. Kamsnn ucu ile soraca kimseye (kalk)
iareti veriyordu. Sonra sorularn sralyordu:
-Adn ne? Ka yandasn? Seni dven veya yaknlarndan birine bir kt
muamele eden oldu mu? Bir eyden ikayetin var m?
Tercman bu garip sorular Trkeye evirdike benim
kanm dalga dalga tepeme kyor. Ortaya atlp her sorguya
ekilen kyl yerine cevap vermekten kendimi g zaptediyorum. Hele
kylnn aka, dobra dobra sylemee balarken tercmann, yava sesle
dnp bsbtn baka ekilde anlatmas beni ileden kard. Subaya doru

yrdm:
-Bu yaptnz bir komedyaya benziyor dedim. Bu adam
kyly istedii gibi konumaktan menediyor. Bin bir trl
tehditle szlerini azlarna tkyor ve birok szleri de size
yanl naklettiinden eminim.
Subay, yzme sert sert bakmakla yetindi. Tekrar askerine dnp (sen buna
bakma) der gibi bir eyler syledi ve kaba ve gln oyununa devam etti.
Kyllerin kimi kekeliyor, kimi aklnca, bir politika yapmak iin bir
eyden ikayeti olmadn sylyor. Kadnlar
ise hemen umumiyetle alamaa balyordu.
Yalnz Zeynep Kadn alamad. Bir Orta Anadolu kraln andran ehresi
her zamankinden daha sert, daha yalnd ve sesi bir dii kurdun ulumasna
benziyordu:
-Evimi yaktnz. Harman yerindeki budaym yaktnz.
Btn param, altnlarm aldnz. Gelinlik kzlarmn boyunlarndaki
Mahmudiyelere kadar neyimiz varsa aldnz.
imdi de gelmisiniz; u altmdaki yata yorgan almaa alyorsunuz.
Donguzlar, donguzlar...
Tercman:
-Kadn, ok ileriye varma, diyor. Bu sylediklerini olduu gibi kumandana
anlatrsam seni berbat eder. Akln bana al.
-Hele hele, u dedne bah... Benim bundan sonra neden korkum olacakm.
(Gsn barn aarak) Aha, al canm; aha al canm...
Tercman kendi kendine sylenir gibi.
-Peki, peki. Haydi otur yerine. Amma belaya attk ha... diyordu.
Fakat Zeynep Kadn bir nevi cezbe halinde idi.
-Mal gittikten, yiyecek, iecek kalmadktan sonra cann
ne hkm olur? imdi de namusumuza, rzmza el uzatmaya baladnz.
(Kzlarna ve gelinlerine dnerek) Ne susuyorsunuz? Syleyin be!..
-Sus vire kadn, sus!
Tercman, bir bakasna gemek istiyor. Zeynep Kadn
bu sefer, Emine'yi gstererek:
-Aha, buncaza ka defa, bizim gzmz nnde dokunmak istediler, diye
bard.
Tepeden trnaa kadar titredim. Tekrar subaya dnerek:
-Bu kadnn, hi deilse heyecan size bir ey ifade etmelidir, dedim.
Tam bu srada yz yz elli adm tede, bir ke banda
Emeti Kadn, kk Hasan'n lsn srtna yklenmi, bin

zahmetle, iki bklm yrmee alyordu.


-Amann, amann, amann...
Koarak yanna vardm. Beni nnde grnce:
-Senin ev de yanyor. Senin evi de yaktlar. ocuu zor
kurtardm. Vy anacm, vy; diye sylendi ve srtndaki dramatik yk ile
Shakespeare'in cadlarndan biri gibi yere yuvarland.
ocuu bir kenara yatrdm ve kadn omuzlarndan tutup taa dayadm.
-Aman, amann... Ne de arm bu ocuk? Hi de byle
deildi... Saatlerce arkamda, kucamda tardm da of demezdim. imdi
bak... uracktan uraca yryemedim.
Dizlerim kesiliverdi... Aman, yeti evin yanyor!
Kesik kesik, soluya soluya konuuyordu.
Belki birka para eyam kurtarabilirim midiyle eve
kotum. Lakin, ok ge kalmm. Para para alev dilimleriyle yalanan
koyu bir duman kk kerpi binay epeevre sarmt. Yapacak bir ey
kalmamt. Geriye dnmek zere iken hatrma eeim geldi. Ahr tarafn
henz bsbtn ate sarmamt. Bir tekmede kapy ittim. Dnyadan habersiz
hayvan telasz, kaygsz bana bakyordu. Onu, ite kaka
zorla darya kardm.
Ya Sleyman?.. Avazm kt kadar bardm:
-Sleyman, Sleyman...
Hibir ses bana cevap vermedi. Gzlerim, dumandan yanarak akyordu ve
hanerem zifir tkal bir boruya dnmt. Artk sesim kmyordu. Sarho
gibi sendeleyerek Emeti Kadn' ve Hasan' braktm noktaya dndm. Bir de
baktm ki Emeti Kadn yapayalnz, san ban yoluyor:
-Aldlar, aldlar gtrdler yavrumu... Nereye gtrdler? Ne yapacaklar?
Dizlerim tutmuyor ki, arkalarndan koup erieyim.
-Emeti Kadn, ben gidip anlarm.
Ve tekrar meydanlktaki kalabala karp rastgeldiime soruyorum:
-Yahu, Hasan'n cenazesini alp gitmiler... Grdnz m?
Ahmak ahmak yzme bakyorlar:
-Hangi Hasan? Ne cenazesi?
Hibirinde anlay namna bir ey kalmam. Sanki her
birinin kula ile beyni arasnda bir uurum alm gibi...
Demin, halk evirmi olan dman askerlerinden de eser
yok. Hepsi bir yana dalm.
Ben, Hasan'a dair bir bilgi almak iin bizim kyllerden
midimi kesip, onlara kouyorum. Birinden brne gidiyorum. Kah Trke,

kah Franszca, kah yarm yamalak bir Rumca ile soruyorum. Hepsinde, benim bu
telamla alay eden bir tavr var. Hibirinden ciddi bir cevap alamadm.
Nihayet, Emeti Kadn'a grnmekten korkarak, ben de
gittim, kyllerin arasna sokuldum. Kendime bir yer bulup
oturdum. imdi herkeste bir (ne yiyeceim) endiesi var.
Dn akamdan beri azlarna bir lokma koymam ocuklar,
durmakszn alyorlar. Kocakarlar, Zeynep Kadn'dan rnek alp mtemadiyen
svp sayyorlar. Gen kzlar gen kadnlar, gzleri korkudan bym, rkek
rkek etraflarna baknyorlar. Erkeklere gelince, hep bir arada yava yava
konumaa balyorlar.
Bana hi kimse bir ey sylemiyor. Omuz omuza, diz dize
oturmu olmamza ramen, ben hala her birinden yzlerce
fersah uzaktaym. Yalnz, Emine ile aramzda gizli bir ainalk ba
gerilmi gibidir. Kalabaln iinde yan gzle birbirimize bakyoruz. Fakat,
bu ani ve gelip geici baklarda neler yok! Onunkiler; beni kurtar diyor.
Benimkiler; peki, kurtaracam diyor. Onunkiler; senden baka kimsem yok
diyor. Benimkiler; ben de senden bakasn dnmyorum diyor.
Sonra birlikte, bizi kurtaracak olan areleri aratryoruz. -Kaalm m?
-Kaalm. -Nereye? -Hele bir gece olsun.
Ya bizi ele geirirlerse? -Ele geiremezler. Geirirlerse de ben
kolayn bulurum. -Sen bulursun.. Evet; ben yalnz sana inanyorum.
Hibir zaman insan gzleri bu kadar dile gelmemitir.
Emine'nin duru ve solgun yz stnde, bunlar alevden iki
ses gibi... Ve bu seste, byk sahne orkestrasnn btn perdeleri, btn
beste ve ahenk ayrntlar var. Sanki dramatik
musikinin btn kadn kahramanlar her biri kendine mahsus strapla
kvranarak, haykrarak, gzmn nnden geiyorlar. Ben, yangn zifiri ve
insan kemii kokan bu trajedinin iinden bu ezeli facia sembollerine
doru uzanyorum. Ve onlarn hepsi Emine'dedir.
Ne kadar da szlm! Sanki bir usta sanatkarn grlmez eli dn geceden
beri, bu yz, bu yanaklar, uzun bir perhiz ve ileden sonra sa'nn
tasviri nnde dua eden stmal azizelerin yanaklar gibi ukurlatrmtr.
Alnna, derin bir dncenin asil glgesi dm. Gerdan bir kuunun
boynu gibi uzamtr. imden kendi kendime diyorum ki: Seni bu hale
getiren felaketi takdis edeceim geliyor.
Yanbamda birisi bryle konuuyor:
-Harman yerindeki ekinlerden hepsi yanmad. Acep, geriye kalanlar bir ie
yarar m?
-Azck yank kokar sanrm.
-Benim aklma bir ey geliyor. Bunlar bir iyice ykadktan sonra dsek,
biraz da kepekle kartrsak...
-Eh, ziyan vermez. u oluk ocuun kursana bir ey girmi olur.
Btn bu kayglardan ne kadar uzam! Artk, mide,
kursak diye bir eyim yok. Yalnz ruhtan, histen, sevgiden

ibaret ate haline girmi bir dnceyim ve uuyorum, uuyorum ve bu yanm


kyn klleri arasndaki bu kck insan kmesi, bana bozulmu bir yuva
kenarnda bir karnca birikintisi gibi grnyor. Ben ve Emine bunlarn
stnde karlkl iki alev paras gibi uuyoruz.
Yanbamdakiler, yeryzne ait konumalarna devam
ediyorlar.
-Bu akam, gidecekler galiba... Hepsi aada, ovada toplanyorlar...
-Ben de grdm. Hayvanlarn, yklerini hep hazr etmiler. Biraz nce
kurnandan adr kurulmak zere idi, sonra vazgeip toplamaa baladlar.
-Durup ne edecekler ki, onlar da bizim gibi a kalrlar.
-Amma da canavar heriflermi be... Her eyi silip sprdler. Ne stte, ne
altta kodular.
-br kylerde de byle mi yaptlar acep?
-Ne olacak sankim, gitsen sana hayrlar m olur?
Bir baka ses bahse karyor:
-Git bakalm, bizim Aaya... sana zrnk verir mi? Aha
onun evini yakmadlar. Tahl, saman, arpas, hayvan olduu gibi duruyor.
Bak, imdi grnr m?
-Ne etti de ban kurtard?
-br sefer gelenler yok mu? te, iini onlar yoluna koyuvermiler.
Onlardan bir kat alm, vesika m, ne diyorlar; onu gsteriverince -Sana
ziyanmz olmaz, rahatna bak- diye ekilirlermi.
-Bizim mam da yle olacak. Meydanda hi grnmyor.
Geen sefer, o da Salih Aa'yla beraber gittiydi ya...
Baka bir anda, beni kudurtmaya yetecek bu szler karsnda, imdi
tamamyla kaygszm. Varsn, iini uydursunlar. Varsn, bu perian, plak
ve biare kalabalk da alktan kvrana kvrana lsn. Benim ne yemee, ne
imee ihtiyacm var. Akam, karanlk basnca, Emine'yi alp gideceim.
Bir srnn iinden bir kurt, bir kuzuyu nasl kapp giderse
yle alp gideceim. Kyn snrn aar amaz, yanyana bizim hatlara doru
koacaz. Onu, yorulduu vakit srtma alacam. O kadar hafiflemi, o
kadar hafiflemi grnyor ki, onu, bir ku gibi tayacam tahmin
ediyorum.
Eer bunu yapmayacak olursam i iten geecektir. Bu
gece, dman askerleri, gndzn peyledikleri gzel kzlarn
ve gen kadnlarn hep stlerinden geeceklerdir. Yaptklar
fecaatlar ancak bununla tamam olacaktr. Zira, hibir katliam bunsuz
yaplmamtr.
Yakp ykarken hayvanlaan insanlar, atele, talanla teskin edemedikleri
kt hrslarn, nihayet hayvanln en yksek bir ifadesi olan cebri
temellkle yattrrlar. Zaten, cinayet bundan baka bir ey midir? Bir

adamn kanna girmek, bir kadnn rzna gemek, bunlar hemen hemen e
manal tabirlerdir.
Ben, u anda kurban durumunda olmama ramen bu tabii hadisenin badndrc
vahiliindeki korkun srr tahlil edebiliyorum. Dememi miydim ki herkese
ve her eye artk baka bir cepheden bakyorum. Ademoullarnn ilerindeki
uurum, artk benim gzlerimi karartmyor. nk, bende medeni insan
hassasiyetinden gitgide hibir eser kalmyor. Btn toplum balarndan
syrlm, bu kuru ve plak tabiatn ortasnda, bu yar plak insanlar
arasnda, kovuundan dar atlm iptidai bir mahluktan hi farkm
kalmad. Artk, bir an iin olsun, igdlerimin stne kp
soyut ve genel fikirler mntkasna kadar ykselemiyorum.
Ancak, cinsiyetimin sesini iitebiliyorum. Bu lm ve alk
havas iinde, bu ses, bence btn ilahi ve akli hakikatlere
bedeldir.
te, akam oluyor. Eref saat yaklayor. Emine'ye, bir
sr sargl kadn ve erkek balar arasndan hazr msn?
der gibi bakyorum. Birka saattir, hareket hazrlklarn
yapmak iin bizden uzaklaan dman askerleri gece etrafmzda dolamaa
baladlar. Gen diilere satayorlar ve sadan soldan sz atyorlar:
-Kz, gel sana yiyecek vereyim.
-Pit, pit, yeil gzl, bana bak.
-Ban evirme yle. Bana kzgn msn? Ne yaptm ben sana?
-Brakmam seni. Seni alp Atina'ya gtreceim.
-Beni, istemezsen, seni kumandann yanna gtrveririm. O sana para
verir, yiyecek, giyecek verir. Bak, bak ayaklarn plak, onlara gzel
kunduralar istemez misin?
Yava yava bu dil akalar el ve ayak akalarna evriliyor. Zavall
kadncazlar, zavall kzcazlar yegane korunma aresini birbirine
sokulmakta buluyorlar. Sokulduka skyorlar. Adeta, kocaman, yekpare bir
cisim haline girdiler.
lerinden bir tanesine bir el uzand, bir ayak drtt m,
hepsi birden bir lk koparyor. O vakit askerler azyor:
-Al sana, al sana. te imdi barn.
Ve lklar yrek paralayc bir raddeye kyor.
lerinden bir tanesi, vahi bir aka yapt:
-imdi, etrafnza evleri yaktmz eczalardan dkeceiz
ve onu ateleyeceiz. Hepiniz bir arada cayr cayr yanacaksnz. Lakin
hepinizin birden ldnz istemeyiz. Hele gzel, gen kadnlar mutlaka
kurtarmak isteriz. Bunlardan arzu eden kalabaln iinden ayrlsn
ksn...
imdiden lm kokan bir skut bu akaya cevap verdi. O
ana kadar, hep elleri kuanda, ayakta duran kk smail'in dizlerinin
ba zlp bulunduu noktaya dt. Zeynep Kadn teranesini bouk bir

sesle tekrar etti:


-Donguzlar, donguzlar...
-Hey donguz, bu kzlar senin neyin oluyor.
-Elinin kr oluyor.
-Ne dedin? Ne dedin?
Zeynep Kadn' bir iyi pataklamaa baladlar.
Ben atldm:
-Ne yapyorsunuz? Kadncaz ldrecek misiniz?
-Vire otur yerine be. Sen ne karyorsun?
Ve bir dipik darbesi beni yerime oturttu.
Alacakaranlk, bu faciann stne yava yava bir kara
tl perde gibi iniyor. ehreler gitgide siliniyor. Lakin, ben
her bam yana eviriimde, be on kafa tede, Emine'nin
bana dnm yzn hala grebiliyorum.
Geri; bu yzn btn izgileri erimi, geceleri bahelerde grlen iri
iekler gibi anonim olmutur. Ama, ben gene ne demek istediini
hissediyorum ve yanna yaklap konumak iin karanln biraz daha
koyulamasn bekliyorum.
Fakat, ite ikinci bir lk. Nedir? Ne oluyor? demee
kalmad, kmemizden bir parann, bir vcuttan bir uzuv gibi zorla
koparlarak, srklendiini grdm.
O nokta, bir alabora oldu, bir toza dumana kart. Bu,
Emine'nin ve grmcelerinin bulunduu nokta idi. Kadnlarn arkasndan bir
ylan gibi yerde srnerek uzandm. Sesimi mmkn olduu kadar alaltarak:
-Emine, ayaa kalkmadan benim gibi srnerek hemen
arkaya doru ekil. Erkeklerin arasna katl. Fakat yava
yava... ha yle, ha yle...
Emine ayaa kalkmadan benim gibi srnerek hemen
adm adm geri ekildi. Dmann alp gtrd Mehmet
Ali'nin kz kardelerinden biridir. Gecenin iinde gittike
uzaklaan feryatlar iitiliyor. Biz tam kmenin ortasna sokulup duruyoruz.
Emine'nin kulana fsldyorum:
-imdi benim yanm sra gel, sakn ban kaldraym; belini dorultaym
deme. Daima byle, yerde srne srne...
Kyllerden birkann bize eilip baktn hissediyorum. Fakat, herkes
hayret ve dehetten o kadar donmutu ki, kimsenin kimseye dikkat edecek hali
kalmamt. u dakikada, ben Emine ile sarma dola yatsam gene kimsenin
umurunda olmayacaktr.
Emine ile uzun bir mddet omuz omuza dayanp soluk
aldk. Biraz da etraf dinliyorum. Sr, kendi iinden kurbann verdikten

sonra bir zaman sessiz ve hareketsiz kald.


Hatta Zeynep Kadn bile susmutu. Ama, askerler gene ayn
taarruz noktasndan satamaya baladlar. Gene, yar tehdit
yar aka konuma sesleri:
-Ne alyorsun? O alp gtrdkleri senin kardein miydi? Ona bir fenalk
yapmayacaklar ki... Gel, istersen, seni onun yanna gtreyim.
Kyller tarafndan t yok. Bu szleri, br taraftan,
kahkahalar, iren ve vahi kahkahalar izliyor. Sonra gene
bir homurtu, bir fslt... Elli, altm kiilik bir insan kmesinin can
korkusundan solumalar ve gece... ve nerede balayp nerede bitecei
bilinmeyen bir gece... Emine'ye:
-Biraz daha uzaklaalm; dedim.
Ve daha yava sesle, azm kulana yaklatrarak ona
niyetimi bildiriyorum:
-imdi byle, srne srne, kalabaln br tarafna
ktk m i kolay, mezarla gider saklanrz. Ama kalabaln arasndan
ktktan sonra da gene byle yryeceiz.
Emine hi cevap vermiyor. Fakat, btn dediklerimi sessizce yapyor.
Batan baa kei ve teke kokan bu kalabalk iki al hayvan gibi burun
buruna fsldaarak yzkoyun yrmemizde hibir acayiplik sezmiyor.
Sanki, ezelden beri hep byle yrmeye almz gibi... Yalnz, dipiin
arpt omuzbam dehetle szlyor.
-Biraz dur Emine.
Son emberi yarp kmak zereyiz. Fakat, bende imdiden takat kalmad.
Dipik darbesiyle szlayan sol yanma dayanarak ilerlemekte hayli azap
ekiyorum. Emine benim medium'um gibi olduu yerde kprdamadan kalyor.
Bu srada, dman askerleri ikinci bir kurbana pene
salm olacaklar ki, bir lk daha kopuyor. Bu sefer grltnn iine
birtakm erkek sesleri de karyor. Bizim braktmz noktada bir kzlca
kyamet kopuyor. Bir bouma, bir didime... ve havada kamlar aklyor.
Halk, iki zt ekiin etkisi altnda bir kitle gibi bir ne bir arkaya
alkaland.
Kitleden bsbtn ayrlp eitli ynlerde kaanlar oldu.
Emine'ye dedim ki:
-imdi tam frsat: Haydi kalk. Biz de kaalm.
Emine ile ben, ta ynlarnn, devrilmi kazk veya araba tekerleklerinin
ve daha baka ykntlarn stnden atlayarak, komaa baladk. Tam bu
srada, havada kurunlarn vzladn iittik. Emine:
-Amann bize atirler, diyecek oldu. Ben elimle azn kapadm.
-Sus, sus. Hemen u duvarn arkasna saklanalm.
Yanan evlerden birinin scak klleri iine atlyoruz ve
kerpiinin samanlar henz ttmekte olan bir duvar artn

kendimize siper yapyoruz. Tamamyla bana yaslanm duran Emine'nin kalbi


kt kt atyor:
-Bu kadar korkma, bu kadar korkmak iyi deildir. Sonra
ne yapacamz arrz.
Fakat silah sesleri devam ediyor ve halk bararak kayor. Gecenin
iinde birok ayak sesleri pat pat saa sola,
yana arkaya dalyor, yaklap uzaklayor.
-Emine, ha bir gayret daha, dedim. Bizim evin dirseini
dnp karki yokuu tuttuk mu, soluu mezarln iinde
alrz.
Gene de kalka komaya baladk. Bize, dman askerleri kaan
kyllerin arkasndan kovalyor gibi geliyor. Bunlarn her biri delice her
yana kurunlar yadrp duruyor.
Birden Emine'nin sendelediini hissettim. Benim -Ne
var? Ne oldu? diye sormamla, onun: -Vuruldum demesine
vakit kalmad, ben de, sa brmde tuhaf bir darbe duydum. Fakat,
dilerimi skp belli etmeden ve sendeleyen kz elinden kavrayp, yar
srkler, yar tarcasna ileriye gtrdm.
Bizim evin dirseini nasl getik? Mezarln yolunu nasl
trmandk? Bilmiyorum. kimiz birden mezar talarnn arasna dtmz
vakit, artk ne bende, ne onda kprdayacak mecal kalmt. Emine:
-Ben bittim, dedi.
-Nerede bakaym yaran, nerede?
Emine sol kalasn gsterdi.
Elimi kalasnn stnde gezdirir gezdirmez elimin kana
bulandn hissettim. Benim de brmden bir ince sznt
ta bacama kadar akyor. Ne yapacam arm bir halde,
bir sre Emine'nin yzne bakakaldm. Sonra, birden aklma, st gmleimi
yrtp ona ve kendime imdilik bir sarg
yapmak fikri geldi. nce, bin zahmetle ceketimi kardm.
Emine'ye:
-u gmleimi de sen kar.:. dedim.
Gmlein bir ucundan ben, bir ucundan da o tuttu. kiye
ayrdk, bir parasn uzunlama katladk ve gene bir ucundan o, bir ucundan
ben tutarak yaral kalaya sardk.
Emine yasland yerden davrand:
-Ne! Sen de mi vuruldun? diye haykrd.
Bu ses bana umulmaz bir g verdi:
-O kadar ar bir ey deil. Bir kurun, sa brm izip gemi olacak.
Ama biraz kanyor, dedim.

Emine bir hemire efkatiyle, karanln iinden, ellerini


bana doru uzatt.
Geri ne yapacan bilmiyordu. Geri, bu eller benim vcudumun zerinde
bo yere dolayordu. Geri onlarda, ne bir stanbul hanmnn ellerindeki
beyazlk ve yumuaklk vard, ne de bir zambak gibi gzel kokulu idiler.
Fakat, kana bulanm toprak iinden bana doru uzunan bu kat, sert derili,
beceriksiz eller lmle dirim arasnda bulunduumuz u anda, bana btn
aclarm unutturmu, bedenimi kasp kavurmakta olan hummaya bir uhrevi
zevk vermiti. Gzlerimi kapayp bir serin ryaya daldm.
Bu ryada, Trk kyls ile, Trk entelekteli arasndaki ackl davadan
hibir eser kalmadn grdm. Emine'nin bir aa dalna benzeyen kollar
benimle o husumet ve ilgisizlik dnyas arasnda kaln ve salam bir bad.
Kyde geirdiim iki yllk zaman iinde, bana bir cehennem azab
ektiren btn tiksintilerim, fkelerim, gayzlarm, isyanlarm,
umutsuzluklarm sa brmdeki yaradan szan kanlarla beraber akp gidiyor.
Sanki iimin ufuneti patlayp bu delikten boalyor gibi... yle bir
rahatlk, yle bir rahatlk hissediyorum ki... Emine'ye:
-Brak beni, bam biraz dizine koyaym, dedim.
smail'in kars biraz irkilir gibi mi oldu bilmiyorum. Fakat, ben onun
cevabn beklemeden bam dizleri stne braktm.
Uzaktan uzaa gelen katliam grltleri kulaklarmdaki
stma uultularyla karyor. Nice zamandan beri bu kadar rahatlk ve skun
hissettiimi bilmiyorum. Meer, bir cad kazan gibi kaynayan kafamn
biricik ihtiyac byle bir dize yaslanmaktan ibaretmi. Ka yldr, evet ka
yldr, annemin dizleri topran altnda rmee gittii gnden beri hi
bunun kadar yumuak bir yastk bulamamtm.
Emine, yaramn stne, gmleimin parasn katlayp
koydu. Daha nce yrtt kenaryla da gvdeme sarp balad. Sonra
kardm ceketimle srtm rtt.
-Biraz uyuyaym, afaa doru yola karz. Tanyeri
aarmaya balarken beni mutlaka uyandr, dedim.
Emine, dediim gibi yapt. Fakat ben kalkacak halde miyim? Koynumdan
defterimi ve cebimden kalemimi kardm.
Sabahn alacakaranlnda u son sayfalar bin zahmetle ve
yalnz stma ateinin verdii insan gcnden stn bir kudrete dayanarak
yazyorum:
u yazyorum kelimesine geldikten sonra artk en son
szm bitirmi olduuma hkmetmitim. Meer, asl facia
bundan sonra balyormu.
Emine'ye:
-Kalk, dedim.
Bir trl yerinden kmldayamad. Sol baca hibir hareket yapacak halde
deildi. Yavrucak, ne kadar gayret ettiyse olmad.

-Davranamirim; davranamirim, diye inliyordu.


Bize, gene yalnz yol grnd. Bu defteri Emine'ye teslim
edip tek bama, yar a, yar plak ve brmden kanm szarak bitmez
tkenmez uzaklara doru yryeceim.
SON
:::::::::::::
TRK EDEBYATINDA YABAN
YABAN'n yaymlanndan hemen sonra, Hakimiyet-i Milliye gazetesinin
sanat stununda Reat Nuri Gntekin, romann etkisinden
hala kurtulamadn belirttii yazsnda, Yakup Kadri'yi byk bir
haileci (tragedya yazar) olarak selamlar. Ona gre, romancnn
gzlemi dorudur. Bununla da kalmaz, Yakup Kadri'nin, nedenlerine
deinerek sergiledii, ama zm nermedii sorunun, halk kurtarmann
yolunun ne olduunu aklar. alkuu yazarnn bu ilgin yazsn, bu
nedenle olduu gibi alyoruz:
Yakup Kadri Bey'in bir roman kimseyi lakayit brakamaz. O sanat veya
zevk kaidelerini mevzuun kendinde vcude getirdii emsalsiz heyecana serbeste
feda edebilir. Biz de bu kaideleri onunla
birlikte unuturuz. nk bizi, kitaplarnn daha ilk sahifesinden
elimizden tutarak, sanatn ve zevkin mdahalesine tahamml olmayan
canl, zl, hayatn uultular ile dolu bir aleme gtrr. Ve
son sahifeyi kapadktan sonra da o alemin fsunundan kurtulamaz,
iinde yaamakta, muztarip olmakta devam ederiz.
Bilhassa muztarip olmakta. Zira Yakup Kadri Bey'de, hayat telakkilerinin
belki en necibini tekil eden bir hassa vardr ki, o da faciay grmek,
duymak ve hissettirmek hassasdr. Yunan hailesi zamanmzda da mergup
olsayd Yakup Kadri Bey bu edebi tarz Aeschylos'un ykselttii mertebeye
kadar karrd. Kendisinde haile hassasnn en kudretli eklini tayan
Yakup Kadri Bey, onu edebiyata nakletmekle her saha ve mevzuda heyecandan
ibaret olmas lazm gelen bu edebiyata mstesna bir unsur getiriyor. Bu
itibarla Yakup Kadri Bey'e byk bir haileci diyebiliriz.
Bunlar geenlerde kan eserinde, Yaban'da her zamandan ziyade hissettim.
Memleketimin en nazik davalarndan birini detii
iin mi beni en hassas tarafmdan vurdu, bilmiyorum, fakat diyebilirim ki
Yakup Kadri Bey'in, sanat kaidelerine gre en itinasz
yazlm heyecan ve teesr hasl etti. Bunu herhalde mellifin mstesna
teheyyc ve teessr hassasna medyunum. Aferin o edibe ki
basit, hatta mptezel tehyi vastalaryle, srf kendi hassasiyetinin
zenginlii sayesinde, hiddet veya nefret uyandrmas icap eden
mevzular bile efkat, sevgi, fedakarlk ihtiyac gibi ruhi haletler
yaratc birer ahlaki kymet seviyesine karr.
:::::::::::::
Orta Anadolu'nun kk bir kyne yerlemee gelen malul bir
ihtiyat zabiti, o kyde evvela bir infisah unsuru eklinde grnr:
Ekmeini topran hain ellerinden lokma lokma koparan insanlara adalet,
ak, efkat ve samimiyet gibi medeniyet unsurlarndan
bahsetmek o insanlar ihtiya ve itiyatlarnn alemi dnda bir aleme

gtrmek istemektir ki, bunun ilk douraca his, husumettir.


Gen zabit tenevvr etmi her Trk'n ifa eylemek istedii ve
ekseriya edemedii bir vazifeyi deruhte etmi bulunuyor. Filhakika
bu vazifenin memleketimize kar grlecek vazifelerin en kudsisi
olduunu anlamam hemen hibir Trk yoktur; fakat en ou bunu,
tahakkuku imkansz bir hayal gibi senelerce sayklamtr. te,
Yakup Kadri Bey'in kahraman hayallerini, mefkurelerini tahakkuk ettiren
Trklerden biridir.
Onun azmine mstesna bir kymet veren de karlat mukavemettir. Vatann
en derin yerlerinde vatanszlk bulmak, yurdun esas unsurlarndan yurda
kar bir nevi yabanclk grmek: Ac, fakat mnevverin tatmas lazmgelen
bir mahededir. O, bu sayede, memleketin muhtelif kuvvetleri ne suretle
tevezz ettiini, manevi kudretinin, maddi servetinin nerelerde bulunduunu,
hangisine ne zaman ve ne mnasebetle mracaat edilebileceini renir. Yoksa
fikri veya ahlaki kymetler ayn nisbette her tarafta dalm bulunsa bugn
yalnz milli davalar deil, beeriyet davas bile halledilmi bulunurdu.
Bu suretle muazzam bir husumet duvarna arpm olan gen
zabit girdii muhitin dmanln iki suretle celbeder. Evvela bir
ehirli, kyllere yabanc, hlasa bir Yaban olduu, sonra memleket,
adalet sevgisi telkin etmek istedii iin. Fakat o, bilmiyor
ki, yegane kusuru dt muhitin itiyatlarn bozmu olmaktr ki,
bunu hibir muhit affetmez. Dier bir hatas da kyllere akl lisan
ile hitap etmek istemesidir: Ancak yle necibane bir hata ki,
memleketini, onun fikri, ahlaki, bedii kymetlerini sevenlerin hepsi
der. Halbuki ayn kyllerin iinden onlar kurtarmak azmiyle kacak
olan herhangi bir fert, hemerilerini zorla, fikirlerini
sormakszn kurtarmaktan baka yol olmadn grr, bilirdi.
Bunu, Yakup Kadri Bey'in de bildiine phe yoktur. Maksad,
yakn tarihimizin en mhim bir zamann, davalarmzn en can
alacak safhasn kaydetmek olmu ve bunu, mstesna bir muvaffakiyetle
yapmtr. Bu cesurane kitap elem ve hznle fakat midi
krmak deil, bilakis kuvvetlendiren bir elemle, memleketi daha ok
sevdiren bir hznle doludur. Aradan krk sekiz saat getii
halde kendi hesabma hala bu hznn tesiri altndaym. Memleket
ak bu kadar kuvvetli mi idi ki onu, en korkun mahedeler bile
soutmak deil, tedit ediyor? Sevginin son hududuna vardmz
zannettiimiz vakit, onu daha ileri gtrmek mmkn olduunu
kefediyoruz. Yakup Kadri Bey'in kitabn okuduktan sonra memleketimi
bir kat daha sevdim.
Yakup Kadri Bey biliyor mu ki, Yaban, aheseridir? Ona bu kitab
yazdran his teessr m, efkat m, vatan ak m, insan dmanl m,
syliyemem. Fakat syliyebileceim bir ey varsa o da
Trklerin bu kitab, her Trk'n ezberlemesi icap eden bir kitap,
Trk edebiyatnda mstesna bir yer tutacak bir eser olduuna
inanmalar lzumudur.
Kadro dergisinde kan yazlarda da, Yabana getirdii tez asndan
sahip klr. Kalknma ve ada uygarla ulama savanda romanda
anlatlanlar veri kabul edilir. Ta-Hay imzasyla yaymlanan (s. 15, Mart
1933) yaznn bana konan not, Kadro'nun tutumunu aklar. Kimi blmlerini
setiim yazda ise halktan uzak dm aydnlar eletirilir:

Kadro'nun yaznn bana koyduu not:


Arkadamz Yakup Kadri Bey'in son eseri olan Yaban romam hakknda,
Afyon'da nerolunan Tapnar mecmuasndan aadaki yazy alyoruz. Bu
yaz, yeni neslin fikir uyanklnn en hareketliliinin son tezahrlerinden
biridir. Trk edebiyatnn son devrinin en kuvvetli ve henz kendi sahasnda
yegane orjinal eseri olan Yaban hakkndaki tahlillerimizi biz de
gelecek nshada vermee alacaz. nklap nesli fikir sahasnda, edebiyat
sahasnda ve dier sanat sahalarnda her gn
yeni bir eserle ahsiyetini verir ve ftuhatn derinletirmeye
alrken, fikirde istiklalin ve sanatta ahsiyetliliin ve orijinalliin
heyecann tatmam olan eski merutiyet mnevverliinin, filvaki,
her admda hcumlarna ve itaplarna maruz kalmaktadr. Fakat hadiseler gen
inklap neslinin veya inklap dnn zaferi istikametinde inkiaf
ediyor. Trkiye'nin her bucandaki genlik teekkllerinden duyulan sesler
zaferin alametleri ve aadaki yaz ise, bu alametlerden yalnz biridir.
Bizim gibi yabann biri; yani Trk okumuu.
Niin garip buluyorsunuz? Bu toprakta okumularn yabandan
fark ne? Alfabeyi skenlerin hepsi birden, kendilerini kmeden stn ve
btnden ayr grmyor mu? te Yakup Kadri, bu romanyla, bizim diyarda ilk
defa bu mevzu zerinde, hem de dokunakl konuandr. 315'inci sayfay
devirinceye kadar kafam burkuldu, gnlm kanad, sinirlerime fel geldi, kan
damarlarm iti; ve ben'im eridi, rzgarlarmzn srtna atlad,
yaylamzda dolamaa kt, hala geri gelmedi. stiklal mcadelemiz, her
mariasiyle, yerli ile yabann bir boumas idi ve Yakub'un kitab, bunun
bir remzidir.
Kemalizm, Trk kylsne Efendi dedi. Fakat Trk kylsnn ruhu, durgun
ve derin bir sudur. Bunun dibinde ne var? Bir yaln kaya m, bir yumuak
kum tabakas m? Bunu anlamay da, kafas ile gnln bu topraklarn
strabna verecek bir nesilden, artk bekliyor. Bu topraklarda, on konserve
kutusunun ei olanlar! Siz, Kemalizm davaclar deilsiniz; bo yere
tnemeyin ve tmeyin!..
Mektep grm bir stanbul ocuu ile bir Anadolu kyls
arasndaki fark bir Londral ngilizle bir Pencapl Hintli arasndaki
farktan daha byktr. Usta! Bunu yazarken senin elin mi titredi?
Bunu, bouarak yaarken, benim de alnm izgilendi, salarm
aard ve belim bkld.
Kalemin krlsn Usta. Niin bizi tatl mnevverlik uykumuzdan
uyandryorsun? Niin bizi hlyalarmzla babaa brakmyorsun? Niin bizi
saran ve harap eden plak realite ile kar karya
koyuyorsun? Biz, milleti, var biliyoruz; onun tariflerini mnakaa
ediyoruz; onun namna konuuyoruz. Fakat sen, niin bize dili, i
ve kltr, mefkuresi bir olmam bir kalabal gsteriyorsun? Ve
diyorsun; Sen dervi olamazsn!..
Senin bu kzolankz mevzuumuza yaln kaleminle dokunmak
delikanllndan, daha oooook eyler bekliyoruz; nk ayarl millet
yaratacak sanat eserleri iin dudaklarmz, heeeey! ark yrtklarndan
dklen atlaklara benzedi.
Trk mnevveri. Bu kitab oku da, kendinin ne matah olduunu dnmee
bala artk! Zira bataklklar kurutulacak: Ne slk ne solucan!..

Vedat Nedim Tr de (Kadro; s. 16, Nisan 1933) gerei dile getirdii


iin Yakup Kadri'yi alklar. Bu romanda ky ve kyl evresinde
rlen edebiyat maskesinin alaa edildiini belirterek Trk sanatsna
toplumsal birgrev ykler:
Yakup Kadri, asrlarn ufunet ve cerahatini iinde tayan byk bir
bana neter vurdu. imdiye kadar Trk ky ve Trk kyls etrafnda
rlen edebiyat maskesini erkek bir jestle alaa
etti.
Maskenin alaa edilmesinden holanmyanlar bulunabilir.
Trk kyn, cvltlar, arklar, kaval sesleri, yeiller ve sular iinde
gsteren serabn bir anda yokoluvermesi rahatmz bozabilir.
Yakup Kadri, hi phesiz ki, mnasebetsiz bir harekette bulundu.
Bizi, bir hamlede hayal aleminin cennetinden ekip, hukikat cehenneminin
ateine oturttu.
Muhakkak ki, o bir (Halk dman)dr.
bsenin mehur piyesinde de, hakikati syleyen doktoru,
bundan menfaatleri zarar gren birka herifin tahrik ettii efkar
umumiye, halk dman diye talamaz m? Hakikat, bu kadar
ac ve kat sylenir mi hi? Sen, bu kadar toy musun behey Yakup?
stanbul'un mondan ili alemlerinde, Boazii'nin veya Adalarn
sihirli tabiat arasnda geen bir ak maceras uyduramaz mydn? Nene
gerekti senin, Trk kyn sanatna malzeme olarak almak? Braksaydn, biz
onu yine santimantal airlerimizin bize gsterdikleri gibi tansaydk ve
avunsaydk!..
Ya... Ya... Avunsaydk, avunsaydk. Fakat daha ne vakte kadar
bu avunmak?
Trk san'atkarnn itimai rol, bir aklaban dad olmak mdr
ki, mark, avare, kksz Trk mnevverini boyuna avutup dursun?
San'atn inklabn emrine vakfeden san'atkar, ancak byle bir
eser yaratabilirdi. mark, avare, kksz Trk mnevverinin suratna
ancak byle bir sille akedilebilirdi: Yaban!
Yaban' yazan adam, Trk kyn ve Trk kylsn ne candan seviyor:
Yazklar olsun, seni sevmesini bilmeyenler, ey gaml lke! Bu
sevgi ne derin!.. Bu sevgi ne ili! Ne zl bir sevgi bu!
Sevmiyenler anlyamaz:
Yakup, bizi iine ektii cehennemde muhakkak ki, ilk nce
kendisi yand... Ve ite kafasnn potas iinde akot (nar beyza) haline
gelen beyninden, byle bu kadar yakc bir eser dkld. (...)
Yaban, bizce ilk orijinal Trk romandr.
Bu eser, herhangi bir yabanc dile evrilse, yine zevkle ve alaka
ile okunur.

Yaban, Trk edebiyatnn cihan edebiyatna alan ilk penceresidir.


Motifleri bu kadar orijinal olan, teknii bu kadar ustaca olan
bir eser Trkiye dndaki san'at sevenleri de doyurabilir.
evket Sreyya Kadro'da yaymlanan uzun yazsnda (s. 18, Haziran 1933),
nce, Bate edebiyatndan da rnekler getirerek milli
roman zerinde durur. Daha sonra Yaban'da nasl bir tez getirildiini
aratrr. Yaznn bu blmnden setiimiz paralarda da grlebilecei
gibi ona gre Yaban nklab'n kurulu dnemine uygun der:
(...)
Yaban ilk bakta basit bir Bozkr hikayesidir ve mevzuu gayet
sadedir: Sakarya muharebesinden sonra dman ordular, Haymana, Mihalck
ve Sivrihisar havalisini yer yer ta ynlaryla rtl ssz ve engin bir
virane halinde brakp ekiliyor.
te Yaban bu katliam gn ortadan kaybolmu stanbullu
harp malulnn, Ferit Celal Paa'nn olu Ahmet Celal'in bu kydeki
birka yllk mrnn ruznamesidir.
Mehmet Ali'nin ky Orta Anadolu yaylasnda orak plak bir
step kydr. Mehmet Ali daha kye ayak bast gn dier kyllerden biri
oluyor ve onlara karyor. Ahmet Celal ise btn kyller iin sadece bir
Yaban'dr! Artk hayat, bu kurak gkle, bu kat
yer arasnda kaybolmu bu kara step ky, bu bir avu step insan
ve bask bir yer odas iinde geecektir...
Fakat ite roman da asl bundan sonra balyor. Vaka bu roman
sessiz, hareketsiz ve vak'aszdr. Btn maceralar bu kyn
iinde cereyan ediyor. Fakat bu maceralar iinde biz hatta kyn ismini
bile renemeyiz. Sahneye kan ahslarn isimleri hatta yarm dzineyi zor
aar!
Zaten bu ahslar dier kyllere, kyl stepin ortasnda bir kara
ynndan baka bir ey olmayan kye ve ky bu stepe o kadar
karmtr ki, biz Yaban' okurken, nmzde hibir zaman ferdi
deil daima yn' gryoruz. Bu romanda rol alanlar kimlerdir.
Bir Zeynep Kadn m? Bir Salih Aa m? Bir Ahmet Celal mi? Bir
Emine mi?
Hayr canm ne mnasebet! Bu romann yalnz ahs var:
Vahi bir tabiat: Anadolu yaylas. Bu vahi tabiat ortasnda bunalm ve
terkolunmu bir kara insan yn: Anadolu kyls ve
bir de Ahmet Celal.
Bir Ahmet Celal ki bu kara tabiat ortasnda bunalm, bu kara
insan yn iinde; bu zavall insan ynn asrlardan beri bu kara
tabiatn eline terkeden Trk Mnevverliinin kefareti zebununu
yayor. Trk milleti, Trk mnevveri ve Trk kyls, Yaban'da
kar karya geliyor ve hesaplayorlar. Trk kyls mnevveri
yadrgyor ve ona (Yaban!) diyor! nk bu iki insan arasnda asrlarn
at ve henz kapanmayan korkun bir uurum vardr. Bu
ayrlk onlarn dillerini, itikatlarn ve tefekkr tarzlarn da birbirinden

ayrmtr. Trk mnevverine gelince: O da Trk kylsn


tanmyor. nk bu kalabalk asrlardan beri terk olunduu vahi
step tabiatn ortasnda en gzel cevherlerini hareketsizliin, hedefsizliin
ve iptidailiin hain maskesi altnda rtmtr.
Niin havada uan dman tayyaresi ve ufuklar sarsan top
sesleri karsnda bu Kerim (Bekir olmal. A..) avu bu kadar
duygusuzdur? Niin Ahmet Celal'in evini dman askerleri basyor da bu
miskin imam bu dzenbaz Salih Aa bilakis bu askerlerin
nne dyor ve onlara seferlerinde yol gsteriyorlar?
Niin bir Emine iin bu malul gazi kolsuz bir herif'dir? Bir elin
yabandr. Fakat bir smkl smail'in koynunda bu kz bilakis
kendi cinsinden bir scaklk buluyor ve ona can atyor?
Bunlar yle suallerdir ki, bunlarn cevabn verebilmek iin en
az on Yakup Kadri ve on (Yaban) romanna muhtacz.
Yoksa Trk mnevveri Trk kylsn terketmekte ve yaylalar, stepler bu
kalabal kabartmakta ve kreltmekte devam edip gidecekti. Hulasa Yaban
Trk stepinde Trk insannn hikayesidir.
Her inklabin bir devri vardr ki o devirde mistik ve geni kalabalklarn
antozyazm btn havaya hakimdir. Mistiin sokak antozyazmnn havaya hakim
olduu devirde san'atkar yerini san'atkar olmayan cokun insana brakabilir.
nk bu devrin edebiyat her eyden evvel grltl bir heyecann
edebiyatdr. Fakat her inklabn seyrinde bir de kurulu devri vardr ki,
bu devirde harcalem fikir ve harcalem malzeme artk ikinci plana ekilmeli
ve san'atkar yerini almaldr. Bu devir, inklapta hissin, uura, idrake
inklap ettii devirdir.
Yakup Kadri'nin (Yaban) 1923'de yazlsayd, belki yaklabilirdi. Fakat
bugn (Yaban) Trk mnevverinin bekledii ve zledii
bir romandr.
nk bu romanda kalabalklarn hareket enstenkleri deil,
Trk stepinin insan malzemesi tetkik olunuyor. Bu stepin kuruluu,
enlenmesi iin bu malzemenin olduu gibi bilinmesi lazmdr.
te Yaban'da akseden itimai rg, bu orak stepler ortasnda
imdiye kadar bilinmeyen, imdiye kadar terkolunan insan malzemesinin
karakteridir.
Trk mnevveri! Yaban' istersen yadrga! Fakat oku!
nk bu kitap senin milli edebiyatnda bir devrin badr. Ve
bu alan devirde senin bir yerin ve vazifen vardr!..
Kazm Nami Duru, lk'deki yazsnda (s. 3, 1933), daha ncekiler
gibi tam siyasal bir tavr taknmaz. Halk-ayden kopukluu zerinde
durur yzeysel bir biimde. Gerekilikten yana oluunda da aydnca
bir acma sezeriz:
Yaban adnda bir roman yazd. Onun bilmem hangi yazsnda
spanyollarla Anadolu Trklerini karlatrdn okumutum.
Anadolu kyl Trk'n de bugnde yaayan bir valyelik grlyordu.
Bu gr benim gibi Anadolu'yu olduka gezmi, kylsnn
iini olduka renmi olanlar, onun bu valyeliini bilirler. Nasl

oluyor da bu valye Trk kyls gene kendinden olan mnevver'e Yaban


diyor. Yaban gzyle bakyor. Trk kyls, Avrupa'nn Amerika'nn bilmem
neresinden gelen gezerken naslsa kyne urayan bir Frenke bile Yaban
gzyle bakmaz. Hicaz'n kumlu llerinden gelen ipil gzl Arab Peygamber
soyundandr diye bann stnde tar. Byle iken neye bir Trk mnevver'ine
yaban deyip geer, ondan ekinir, korkar, kendi dilini syleyen mnevver'e
iini amaz, dkmez? Yaban bize bunu ne iyi duyuruyor.
Paa olu Ahmet Celal, byk savata bir kolunu yitiren bu zabit
kylleri birer birer nmze ayor. Emireri Mehmet Ali bozulmam
bir Trk'tr. Salih Aa kyn kodamandr. Kyly soymasn, ezmesini nasl
da iyi biliyor. Bekir avu askerlikte kyl arkln bitirmi
beenmediimiz bir biime girmi. Zeynep Kadn
mal cann yongasdr sz tipinden. Emine? Emine ite tipik bir
Trk kz. Ben de Ahmet Celal gibi Emine'yi sevdim. Anadolu'da
byle esiz gzel, ama bahtsz ka bin, hayr ka milyon Trk kz
var. Zavall Emineler. Onlara iimizin varlmaz derinliklerinde usuz
bucaksz bir sevgi bir acma var. Bunlar bize esiz bir soy
yetitirir! Yakup Kadri Yaban ile ilk Trk Romann vermi oldu. O bu
romanyla gzmde yle byd ki... Bana stanbul bucaklarnda
ssl salonlarda geen sevgi masallar artk bir ey sylemiyor. Ben
bu evreyi sevmiyorum; Yakup Kadri'nin Yaban'da anlatt Trk
evresini seviyorum, ona vurgunum. Bu yollu yazlar istiyorum,
Trk kylsnn iklimle, toprakla, tala, yoklukla, Yaban'larla
arpmasna bakmak onu anlamak istiyorum.
Burhan mit Toprak'n Yaban'a bak as, imdiye kadar sergilediklerinin
tam kartdr. Varlk'ta yaymlanan (s. 4, 1933) yazsnda Toprak, Yakup
Kadri'nin gerei arpttn ne srer. Ona gre Yakup Kadri tek yanl
davranm, hamlet bozmas bir paazadenin gzyle, stelik bir genelleme
yaparak Trk kylsne iftirada bulunmutur:
Bu kitab okuyup bitirdikten sonra bir Trk deil herhangi bir
insann nefretle kark derin bir strap duymamasna imkan yoktur. Bu ne
cehennemi alem? Hibir ylan, yan yuvas bu kadar
korkun, hibir hayat bu kadar ac ve hibir hapishane menfa havas bu
kadar kasvetli deildir. Bu lanetleme toprak nerededir? Ve
bu insanlar kimlerdir? Altnda tabaka tabaka saysz medeniyetler
uyuyan, evliya ve kahraman kanyla yurulan Anadolu topra bu
kadar nankr olsun, kabil deil izah edilemez. phesiz ki, Yakup
Kadri Bey bir romandan ziyade bir essai'ye benzeyen bu kitab bu
intibar braksn diye yazmamtr. O, sadece Trk devletinin btn arln
srtnda tayan kylnn strabn, onunla Trk mnevveri arasndaki
uzakl, uurumu gznne koymak iin bu ie teebbs etmitir. Her ideal
iin lm ve belkemiine kadar rm olan mnevver Ahmet Celal buradaki
tezad basitletiren bir vesileden, bir aletten baka bir ey olmamaldr ve
deildir.
mit ederim ki, maksat sadece o zamanlar Orta Anadolu kylerinin akim
sefil bir sprntlk olduunu, kylnn mtemadiyen soyulduunu, derisi
yzlecek bir hale geldiini, kadnlarn bile ktkten fark kalmadn,
shhat namna her eyden mahrum bulunduunu, ekserisinin kr-topal veya
illetli, cce, sska, irkin olduunu, ocuklarn adeta kpeklerin azndan
lokma kapacak kadar a bulunduunu, insan hayvandan ayran hassalardan
birisi glmek olduu halde burada hi kahkahaya rastgelinmediini, sonsuz
bir cehalet iinde gml bulunduunu haykrmak ve hastal tehis edip
mnevverleri vazifeye armaktr.

Bu itibarla Yakup Kadri Bey'in tasvir ettii bu ky alemi ile


muhayyel, eme balarnda asi bakireleriyle, bahadr delikanllarn
mani syleyerek sevitikleri mesut ky hayatndan ok uzaz.
Ac ve sert hakikat ile kar karyayz. Hatta ortadaki cinayete
benzeyen hadisenin sebeplerini bile aryoruz. Ahmet Celal hibir
pein hkmle, hatta sevgi ve efkatla bile bulunmayan gzlerle
grdklerini bir fotoraf adesesi gibi tespit ediyor. Fakat acaba
Ahmet Celal tamamiyle afaki midir? Eee gevi getirtecek kadar tabiatten
uzak ve mahedesi kt olan ve aleltlak kadn ve kadnl
bir hkmle idam eden adamn afakiliinden pheye dmek hakkmzdr.
Bahusus ki hibir edebi eser tamamiyle afaki olamaz.
Madame Bouary bile sadece bir itiraftan ibaret olan Adolphe roman kadar
enfsidir. Yalnz ayn ekilde ve tarzda deildir. Nitekim Yakup Kadri Bey
de bu eserinde azami bir enfsilie varyor.
Mnevver kahraman hakknda mmkn olduu kadar sempatik
ve skuti, kyller karsnda ise daima belidir. 315 sahifelik romanda
kyllerden bahsederken sevimli, mfik tek bir cmleye
rastgelinmedii gibi bu zavall mahluklar daima ya karnca srsne,
ya kunduzlara, ya amurlu bir karnbahara, yahut bir mee
ktne benzetiyor.
Keza Ahmet Celal yalnz onlar zerinde yapt mahedelerle
insanlarn, hayvanlarn en galizi olduuna kani oluyor. Ve hayvanlar, boz
eekleri onlara tercih ediyor ve hatta lrse bu kyllerin
kendisini gmmiyeceklerini, kpeklere, kargalara yemlik brakacaklarn ve
yahut da tezek ateinde yakacaklarn sylyor. Nihayet Anadolu hakknda
tasavvur ve tehayyln fevkinde iftiralarda bulunuyor.
yleki Trk kylsnn metanet ve vekan hissizlik, skutilii
bulank bir derinlik, lokma ve abaya rzas, mecburi tevekkl, miskinlik,
iman ise gln oluyor. Trk kyls ne yaamasn, ne
sevmesini, ne inanmasn biliyor, ne dini, ne imam vardr; kaba baya
itihalardan, dzenbazlktan, nekeslikten, alaklktan, kinden
ve sefaletten, hodbinlikten yorulmu bir kledir. Yakup Kadri
Bey'in yahut Ahmet Celal'in bu tasvirine nasl inanalm? Ahmet
Celal'in kaleminden Yakup Kadri Bey'in bize tasvir ettii alem, ismini
sylemedii ky mdr? Yoksa btn Anadolu kyleri midir?
Yahut bize bu kyller vastasyle muayyen bir sefalet derecesine
dm insaniyeti mi anlatyor? nsanda bu sefil itihalardan baka bir
ey yok mudur? phesiz ki Yunus Emre, Mevlana, Fuzuli
bunlardan bsbtn baka apta adamlard. Yokluk iinde var olabilecek
bir madenden yaplmlard. Lakin alelade insann, insan
ynlarnn ruhunda hibir ey yok mudur? Yakup Kadri Bey bu sinemasiyle
hakiki kyly m anlatm oluyor?
Zannetmiyoruz. Yakup Kadri Bey bu derece bedbin grnyorsa bunun sebebi
grnn tek tarafl olmasdr. Tam manasiyle ne
fena, ne de iyi adam bulunamyacana ve tek paradan biilmi insann
yalnz klasiklerin uydurduu bir efsane olduuna kani olduktan sonra bu ky
tasvirini nasl hakikat diye kabul ederiz.
Diinden, trnandan artrarak besledii hkmetin shhati
iin doktorundan, ahlak ve iman iin mualliminden, bakmsz topraklar

iin ziraatsndan ve hayvanlar iin raylarndan, yollarndan,


elektriinden ve suyundan istifade edememi ise kabahat kimin?..
Kabahat kylden irenen ve istiklal mcadelesinin en tehlikeli devirlerde
bir kolu yok diye Trk ordusu tarafna geemeyen ve
bu sonsuz (?) fedakarlnn minnet ile karlanmasn bekleyen, smkl
smail'in karsn kardktan sonra can ekiirken mezarlkta terkedip yola
den Hamlet bozmas paazadede ve onun temsil ettii deil midir?
htimal ki bu paazade bir bakma gre tiksintilerinde, nefret
ve ithamlarnda hakldr. Fakat Falih Rfk'nn dedii gibi iki kk
kusuru vardr. Evvela kendisini insan zannetmek. kincisi de kendisini
bu milletten saymak...
Kyller yaptklar veya sadece yapacaklar rivayet edilen gnahlar iin
affedilebilirler. Zira ne yaptklarn bilmezler. Fakat
bilenler ve bile bile yapanlar...
Allahn veya atinin laneti onlarn zerinedir.
Geenlerde bir muallimle (...) kyne giden bir arkada ac bir
hatrasn nakletti. Abdlhamit devrinde, merutiyette askerlik etmi yal
bir kyl ile konuuyorlarm, kyl day bir aralk:
-ngilizler stanbul'dan kt m? diye sormu.
-O... demiler. On sene oldu. Haberin yok mu?
Kyl bir mddet dnm, dnm sonra ilave etmi.
-Peki ama... buralarda siz ne ararsnz?
Bu sual asrlardan beri terkedilmi Anadolu kylsnn btn
aclarn, sitemlerini, isyanlarn ve mnevverlere kar hncn hulasa
etmektedir. Onlara hayr olsun diye kitap yazan Yakup Kadri
Bey ne yazk ki bilerek ve bilmeyerek yahut sadece istisnay umumiletirerek
ihtiyar Anadolu'nun ahlak ve vicdann da itham etmitir. Halbuki hala daha
ve her eye ramen varlmzn en salam ve en saf taraf orasdr.
Varlmz onun zerine dayanmaktadr. Yldrmdan beter belalarda
arplm bu insaniyet parasnn azck tannabilecek bir tarafm
kompozisyonun iine koysayd, Yakup Kadri Bey'in bu eseri kim bilir sanat
eseri olarak daha ne kadar kuvvetli olacakt. Fakat her nedense onun her
kitabnda mevcut olan rahmet ve scak efkatten burada zerresi yoktur.
Bununla beraber bizim nesil Yakup Kadri Bey'in romann ekiten husumetten
de insan kalplerinin fethetmek iin sevgiden, her eye ramen affeden
sevgiden baka bir silah olmad dersini bir defa daha renerek istifade
edebilir.
Filhakika genlik ii kyl millet ve vatan karsnda yaratan,
faal sevgiden, bedelsiz ve ivazsz fedakarlktan baka hibir vazife
yoktur ve bu sevgiden baka her iddia irkin bir yalandr.
smail Habib Sevk de ayn dncededir. Yaban'n Almanca'ya
evrilii dolaysyla yazd ilk yazda (Cumhuriyet, s. 5704, 5714,
1940) Yakup Kadri'nin gerekilik anlayn eletirir. zellikle
gerei yanl yanstt, yabanclar aldatt iin yazar knar:

Nadir Nadi, idarehanedeki odasnda, bana bir mektupla bir kitap uzatyor.
Mektup Trke, kitap Almanca, Yakup Kadri'nin Yaban romann Der Fremdling
ad ile Almancaya tercme eden Max Schultz yanlsz bir Trke ile yazd
mektubunda ilk defa olarak Trk edebiyatndan mhim bir eserin Almanca
lisannda intiar etmesinin gazetemizi alakadar edeceini dnerek
Leipzig'deki maruf A.H. Payne Basmevi tarafndan gayet nefis bir eklide
bastrtt kitaptan bir nshasnn gnderildiini bildiriyor. Basl
sahiden ok nefis. Kitabn Trke asl ile bu tercmeyi srf basm bakmndan
yan yana koysanz, tercmeler ki asllarn astardr, burada bir Hind kuma
nefaseti ile duran astara kar kitabn asl bir ul paras kadar zavall
kalyor.
Muhterem mtercim mektubunda kitabn bana ilave ettii
mufassal mukaddemeye de dikkatimizi celbediyor. 24 sahife tutan
bu mukaddemeden icap eden yerleri Nadir Nadi ifahen tercme
edip anlatt: Mtercim Trk stiklal hareketine kar Anadolu halknn
vaziyetini gsteren, itimai kymeti haiz bir eser aram. Bu
roman bulmu. Vak'a bir kyde gemekle beraber btn bir milleti
tasvir edecek kadar kuvvetlidir diyor.
Yakup Kadri hayrete ayan bir realizmle, hi ekinmeksizin,
kat bir ekilde, merhametsiz bir drstlk gstererek, Trk halknn
bir ksmnda yaayan milliyet duygusu eksikliini tasvir etmi.
Kitaba ne iin ve ne bakmdan kymet verdiini gryorsunuz.
Fakat zeki mtercim nazikdir de: Halkn bu noksanl hep, halka
yabanc islami maya ile beslenen, saltanat rejimine atfediliyor.
Yeni rejim bu noksan oktan dzeltmi. Hem bu ince nezaketine, hem
edebi bir Trk eserini tercmedeki himmetine, hem de o kitab bir
bed'a denecek kadar nefis bir ekilde bastrmasna ayr ayr teekkrden
sonra Yaban'daki o hayrete ayan realizmi'i aka konuabiliriz.
Eskiden Anadolu ky ve Anadolu kyls deyince, romantik
bir saffet iinde gznne u eit bir levha gelirdi: Yeilliklere gml,
seyrek beyaz evler, evlerin itle evrili geni avlularnda
testi pembe yzl ky kzlar; halis st, hilesiz ya, yal yourt, tabii
kaymak ve odalarn kar gibi patiska minderlerinde oturan melek
gibi kyller; ne hile ne hud'a, hepsinin dini btn.
Halbuki... btn bunlar tamamen tersine eviririz. Anadolu
ky m? orak bir toprak, kele tepeler, bulank bir dere, izbe evler.
Davar clz, st sulu, ya kark, peyniri imansz; halk hep
sakat, kr, topal, kel, kambur; herkes kendi menfaatinde, ne
vatan hissi, ne mukaddes duygu, pislik, gbre, irkef. Ne istila'ya kar
nefret duyan var, ne istiklal hummasndan haberdar olan.
Evvelki tam msbet ne kadar romantikse bu tam menfi de o
kadar romantik. Yakup Kadri'nin roman ite bu tam menfi'yi anlatyor. O
Yaban'da realizmin sonuna gideyim derken bilmeyerek,
romantizmin sonuna gitti. Anadolu kynn hakikati sonda deil,
ortadadr. Tam msbet ne kadar doru deilse tam menfi de o kadar doru
deil: Anadolu kylerinin cennet gibi olanlar da var,
berbat olanlar da. Kyllerin temizleri de var, madrabaz olanlar da.
Yiitler, korkaklar, salamlar, rkler, mfsid olan, mmin olan...
Hayr, Anadolu'nun ky de kyls de tek deildir.
Herr Schultz'un Yaban' son derece realist telakki etmesini

mazur grrz. Bir Trk'n kendi milletini methetmesi bir ecnebiyi


belki inandrmaz ama hicvetmesi derhal inandrr. Meziyeti meydana karrsak
romantik fakat nakiseyi tehir edersek realist. Yaban
realizmin kendini deil cazibesini avlad.
Muhterem mtercim yalnz maruz deil hakldr da: Kendisinin
mukaddemede Yakup Kadri'nin ahsiyeti ve san'atn anlatrken
syledii gibi Yaban mellifi Trkemizin san'atkar bir nairidir.
Kariini kaleminin bs ile srklemeyi bilir. Sonra eserde yer
yer realist paralar var. Mesela kyn en zengini ve en kts Salih
Aa'nn yaz k orapsz ayaklarna verdii hareketlerle gsterdii
manalar ne kadar diri anlatlyor. Gene mesela Sleyman'la
Cennet'in maceras bir kk hikaye olmak itibariyle ne gzeldir.
Gene mesela Emeti Kadn'n torunu kk srtma Hasan'n portresi
nasl fsunlu izilmi, gene mesela... saymaa lzum yok. Para para
gzellikler, peki; fakat romann umumi havas, hayr.
(...) Bizleri deil bizler Anadolu'yu da biliyoruz, davay da,
fakat bilmiyenleri aldatyorsun; bak, Almancaya yaplan tercme ile meydana
kt. Alman mtercim tasvir etmektedir.
Ah muhterem Max Schultz eer millet Ahmet Celal'in anlatt
ky olsayd istiklal cengi mi olurdu? in asl mhim taraf buras.
Mhim, sakat, sakar ve feci taraf... Bunu bir yaz ile konualm.
:::::::::::::
Ahmet Celal'in sakarl ve sarsakl bize ktleri yaznda
deil yalnz kty grndedir. O gzne sadece kara gzlk takt. Kara
gzlk, mavi gzlk, hayr, realite ancak tabii gzle grlr. Muhterem
mtercim, sizi temin ederim, Trk kyls henz
romana girmemitir. Biz henz kendimizi aryoruz.
Madem ki mukaddemenizde dediiniz gibi, Trk istiklal hareketine kar
Anadolu halknn vaziyetini gsteren itimai kymeti
haiz bir roman aryordunuz, bari Halide Edip'in Vurun Kahpeye'sini
tercme edeydiniz. O da Yaban gibi Milli Mcadelenin ilk devrine aiddir.
Onda da vak'a kk kasabada geer. Orada da Hac Fettah Efendi gibi
mrteciler, Kantarclarn Hseyin gibi dessaslar, orada da Yaban'n Salih
Aa's gibi dmanla elbirlii edenler var.
Fakat orada ihtiyar mer Aa ve kars Glsm gibi tertemiz halk
tipleri, Tosun gibi yiit, Aliye gibi idealist kzlar da var.
Mademki yle bir kitap aryordunuz keke elinize Yaban yerine Vurun Kahpeye
geseydi.
Nasuhi Baydar'n Ycel'de yaymlanan (s. 85, 1942) yazs ise, bir
bakma gereklii arptt iin Yaban' ele, tirenlere verilmi bir
cevaptr:
Yaban'n tezi inklap nesilleri iin pek aziz olan Ky kalkndrma
davasnda en iyi niyetlilerin bile nne almaz bir engel gibi sk sk
kan bir ruh uurumunu btn derinlii ve genilii, girinti ve kntlar,
belki korkunluklaryla, fakat beenilmemesi imkansz bir medeni
cesaretle aydnlatan tezdir.
Kyl, duygusunu, dncesini, dilini anlayamad ve hayat

artyle uyuamad iin ehirliye yaban -yabanc diyor; fakat ehirli


iin de duygusunu, dncesini, dinini anlyamad ve hayat
artlaryla uyuamad kyl yabandr. Lakin kusur kimde? Kylnn,
duygusu basit, dncesi geri, dili ilenmemi ise onu o halde
brakm olarak vebali ehirlinin deil midir? O Osmanl ehirlisinin ki
asrlar boyunca yalnz kendini dnm kylye baka bir
cinstenmi gibi hep yksekten bakm, onu ancak her trl hizmetine
komu, tarlada renber, aar mltezimi nnde durmadan veren
mkellef, kapsnda uak, snrnda nbeti olmaktan baka bir
rol sahibi tanmam, okutmam, retmemi, maddi ve manevi
binbir bela ve musibet karsnda mdafaasz, aresiz, zavall brakrken
hibir merhamet ve mesuliyet duymam ve sonra, gnn birinde, kolu ve
kanad krlp da, malp ve bezgin, snd kyde
kudretsizlii kadar phesinden, beceriksizlii kadar gururundan
ona snamam, onu kendisine sndramamtr.
Yaban'n tezi ite budur. Ne mthi tez!
mparatorluk idarecilerinin bile bile, isteye isteye yllarca ve
yllarca tatbik ettikleri obscurantisme politikas haslalaryle
Cumhuriyet idarecilerinin iyi niyetlerini kyaslayan muharrir, btn
bunlar ve ilerleme emeli karsna dikilecek olan daha nice kstekleyici
unsurlar tasavvur etmemek ve realiteyi -elbette mbalaalandrarakmnevverin nne koyup: Gafil, gafil, byk davanda
yardmn beklediin kyl ite! Ve ite sen! dememek kabil miydi?
Yaban, bence, ancak bu endienin mahsuldr ve yalnz yazld
gnler deil, ilham alnd tarih, yani Osmanl mparatorluu'nun
yklna rastlyan devir dahi gzden uzak tutulmamak artiyle, itiraf
etmeli ki kylerimizde Yaban'n btn kahramanlar birer birer, Yaban'dan
tasvir edildii gibi; yaamlardr ve yine itiraf
etmeli ki, zaman zaman kye yaklamak hevesine dm olan mnevverler
birer Ferit Celal Paazade Ahmet Celal vaziyetine dmekten
kurtulamamlardr. Bu hali bilmek mi, bilmemek istemek
mi bir cemiyet iin faydaldr?
Yaban'da baz teknik zaaflar olduunu, bir Flaubert dikkat ve
itinas ile her tarafnn defalarca gzden geirilmi bulunmadn
hatta Balzac'a has ihmallere onda sk sk rastlandn kabul etmekle
beraber Yaban' bir Madame Bauvary, bir Egenie Grandet gibi mensup olduu
edebiyata damgasn vuran ok kuvvetli bir eser olarak bir daha selamlarz.
(...) Fakat Yaban, tok szl dostun szlerindeki gerek merhametle dolu
ve merhametin bizzat kendisidir. Onu romantizmann
hayal ve his aleminde yetimi, bu alemin pembe ufuklarna, soluk
benizli narin kzlarna veya sinema perdeleri kahramanlarnn hep
Happy end ile tatlya balanan maceralarna alm olanlar, bir
de ne ackl bir madunluk duygusu iinde alkalandklarn farkedemiyen
demagoglar anlamad.
Vecdi Brn de (naralt, s. 49, 1942) Nasuhi Baydar'la ayn dncededir:
(Yaban), stiklal Harbimiz esnasndaki Anadolu'nun yedii birok
darbelerle, yapyalnz kalan, ihanetlere urayarak asrlardr ocuu
olduu imparatorluun k ile yerle gk arasndaki kimsesizliin
kefeniyle sarl, tek kollu bir adamn ve bu tek portresidir
diyorum: Zira her portre bize izenle izilen arasndaki mnasebetlerin,

kifayet ve kif'ayetsizliklerin yeknunu verir. Anadolu,


o zaman gzel msbet ruhlarla dolu olduu kadar, irkin menfi ruhlarla da
doludur. Her bozulma her nizamszlk byledir. Sonra romann kahraman
birok sebeplerle tam bir adamcl olmutur. Elbette
insanlardan ve bilhassa zlme annda o bir trl toparlanamayanlardan;
toparlanmaya ve ayaklanmaya kar (gaflet iinde), hibir ey olmuyormu
gibi hareketsiz kalanlara kzarak, onlardan nef'ret edecektir; Allah'n bile
son derece hasis davrand topraklar
zerinde byle bir hava ile zarflanm adam, adamcl olur, evinin
altndaki ahrda besledii eei sever: Fakat koca Trk mparatorluu'nun
salam, temiz, hem de bir atom tamamacasna temiz ruhunun ayaklanmasna ve
zerine saldranlarn, canna kastedenlerin suratnda devirler aar
bir tokat gibi aklamasna tek kollu adamcl itirak edecektir. Bu tokatta
mana olarak onun da hissesi var. nk bir nizam; bir Trk nizamn o kadar
zlyor.
Yakup Kaari'nin mspete dnk adamcl muvaffak olmu bir
yaratmann btn artlarn tayor. Fakat onun mstakil bir kahraman, tam
bir roman kahraman olabilmesi iin bir para daha
serbest kalmas, mellifin mdahalesinin yapt baz yerlerde kahraman
silecek kadar zerine iddetli hissedilen baskdan kurtulmas lazmdr.
Dier btn ahslar halis reelin ipliiyle dokunmu,
fevkalade canl, varlklarn vergilere borlu olmayan kendiliinden
yaamakta olan insanlar.
Btn kusurlarna ramen (Yaban), stiklal Harbimizi bir izah
terifatndan, hitabet krslerindeki, radyo krslerindeki aletlerin
iine girerek fiziki bir tevrit halinde donup kalmaktan
kurtararak, btn kahraman ve korkaklar, insan ve phe edenleri, aziz
ve rezilleri ile vatan sahnemize karan bir eerdir. (Yaban)da sanat
bakmndan yer yer rastladmz kymetleri bir tarafa brakrsak
bile yalnz bunun iin, tam bir portre olabilmenin bir ok
artlar, kendisile ittifak etmi olan bu esere gzlerimizi evirmemiz
lazmdr. Ve yine bunun iindir ki bu eserden hakaretle bahsetmek
doru olmaz. (Yaban) salam kymetlerin roman olduuna gre
ona atmak bir para da kendimize atmak olur.
Nihad Sami Banarl ise, Resimli Trk Edebiyat adl kitabnda (s.
395) Yaban'a kar kanlarla birleir. Ama onlar gibi tam reddedemez
roman:
Yaban, Birinci Dnya Harbi'nde sa kolunu kaybettii iin hemen
btn cemiyete, hatta btn hayata ksm, isteksiz ve hedefsiz bir insan
gzyle grlen Trk Kylsnn roman'dr. Trkiye'deki kyl-ehirli
anlamazlnn (...) iktisadi, itimai, din, dil,
velhasl tarih bakmndan saysz sebepleri vardr. Bu sebepler iyi
aratrlrsa, bu tarihi talihsizliin kabahatini ne kylye, ne de
hatta ehirliye yklemek kolay deildir. Yaban ise, byle bir maziyi
aratrmaya lzum grmeksizin kylye adeta fena gzle bakan bir
roman olmutur.
Yaban, esas itibariyle ciddi bir yaramza dokunan ve dokunduu iin
hayrl bir i gren romanlarmzdandr. Fakat bu yaraya
dokunu, o kadar sert, ylesine hoyrata olmutur ki, okuyan, ister
istemez, muharririn Trk kylsne kar bir hayli zalim davrandn
dnmek zorunda kalr.

Bu eserde vahi denilebilecek kadar iptidai, insani hayal artlarndan,


insan zevk ve duygularndan uzak, bilhassa ehirliye kar
dmanlk hisleriyle dolu bir kylnn hayat vardr. Bu kylnn
gzel denilebilecek hibir hareketi, hibir san'at yoktur...
Geri kyly bu derece sefil ve iren bulan adam, yine kylnn
-bizce- pek hakl olarak yaban dedii, bir ruh hastas, zayf ve
mtereddi bir mahluk, bir yarm mnevverdir. Bu adam elbette
kylnn iyi cephelerini de grebilecek bir karakter deildir. Fakat
vaziyet bu duruma girince Trk kylsn byle menfi bir adamn
gzleriyle grp, o kadar insafszca hrpalamakta ne mana kalr?
Yine Yaban'n bize tarif ve tasvir ettii kyl, Orta Anadolu'nun
bar yank topraklarnda kavrulup kalm bir tek kyn halkdr.
Fakat Yaban' okuyan yabanclar ve hatta bir ok ehir insanlar dier
bir ok kylerimizin de byle olmadn bu eserin neresinden
anlayabileceklerdir.
yle grlyor ki, bu eserin kudretli san'atkar bizim zayf kalm
taraflarmz milli ve marazi bir infalle karlayan, o kadar ki
hiddetini, ancak bizi hrpalamak suretiyle yenebilen, tamamiyle
msbet duygularla doludur.
nce de belirttiim gibi, 1960'tan sonra Yaban'a farkl bir biimde
yanaldn grrz. Artk, ne gerek-yalan tartmas, ne de gnn
siyasal isterleri dorultusunda tavr alma szkonusudur. Yaban Yakup
Kadri'nin romancl iinde ele alnr, edebiyatn lleriyle
deerlendirilir, Trk edebiyatnn geliimindeki yeri
belirtilir. eitli yazarlarmzn kitaplarndan ya da yazlarndan
alntladmz aadaki paralar, Yaban'n deeri konusunda yeterli
bir bilgi verecektir:
:::::::::::::
NYAZ AKI
Yaban, Yakup Kadri'nin 1921'de Tetkik-i Mezalim heyeti ile
Anadolu'da yapt tetkik gezisinin mahsuldr. fadesine gre,
kendisine Erkan- Harbiye tarafndan 2. ube istihbarat namna
yar resmi bir vazife verilmitir. Yirmi kadar hikaye ve bir hayli
makaleyle dnd bu seyahat yazarn gzleri nnde yurda ait yeni
mevzular ve yeni meseleler karr. Bunlardan biri ky, dieri
kyl ve mnevver ayrldr.
Ergenekon 1 de toplanan (Ankara Yolunda-1921), (Ktahya'dan
Simav'a-1921), Dergah'ta kan (Dmann yakt kyler ahalisine 1922) gibi
makalelerde yazar halka gtren duygu ve fikirlere rastladmz gibi,
yazarn kafasnda kyl ve mnevver anlamazl diye bir davann belirtileri
de sezilir. 1922'de yazd Kadn ve Ukubet'i de Yaban'da (s. 43)
buluruz; bilhassa, Anadolu toprann insan iin ne tkenmez bir sabr ve
metanet kayna oluunu anlatan sayfalarn (56, 57) 1923'te yazd Yunus
Emre ile yakn alakasn grrz. Hkm Gecesi'nin son sayfalar da mnevver
ve kyl mnasebetlerine temas eder. Btn bu hazrlklar Yaban'a bir zemin
tekil eder.
Vak'alar Eskiehir, Ktahya, Simav havalisinde geen Yaban,
Sakarya Sava'nda bozulan dmann ka esnasnda biter. Ankara,

Sakarya Sava'ndan nce balar; bu itibarla iki eser zaman


bakmndan i ie girerler. (...) Yaban'da baz meseleleri ortaya koyan
yazar Ankara'da bunlarn cevabn vermeye alyor gibidir.
Her iki roman da ayn mevzu etrafnda dner. Yaban, nfusunun
ou kyl olan bir memlekette bu kitlenin hayat artlarn; manevi
durumunu, zavalllnn sebeplerini inceler; Ankara ise yine bu
kitle de dahil olmak zere ayn kt artlarn devamna ramen bir
kalknn hikayesidir.
(Y.K Karaosmanolu, 120-121, 1960)
:::::::::::::
VEDAT GNYOL
Yaban, bir bakma, aydnla kylnn, halkn anlamamalarnn verdii bir
acy dile getiriyor denilebilir: Bir yanda, en ilkel igdlerden
kurtulamam, bakmsz, klavuzsuz, kadere boyun
een cahil bir kyl tabakas, br yanda, aslndan, kknden habersiz,
bu topran mal olmayan ve hepsi dardan gelen maddeler, unsurlarla
yorula yorula adeta snai adeta kimyevi bir ey halini alm olan tabiat
garibesi bir aydn tabaka var. Kendini byk bir tehlike nnde hisseden ve
bir fedakarlk ihtiyac iinde halka doru giden aydn, karsnda, gvensiz,
kmes mahlukat gibi her biri bir keye sinen insanlar buluyor.
Hibir yerde, hibir devirde, bir milletin iki snfi yekdierinden bu
kadar ayr, yekdierinden bu kadar zt kalmamtr. (Ergenekon)
Yaban bizi ilk olarak, bir kye gerekten sokmay baarmtr.
Yzba A. Celal'in benliinde birbirine zincirlenen para para tablolar,
bize bir ky evresini yanstyor. Edebiyatmzda Yaban'la Vurun Kahpeye'den
nce, bir ok kylere, kasabalara girmitik. Ama, hepsinde, kyden, kasabadan
sadece kuru bir dekorun ruhsuz iskeleti vard. Yaban'da kyly ruhuyla,
hayat felsefesiyle canlanm buluyoruz. Bu, byk bir baardr; Orta
Anadolu, kaderciliin, banazln en geni anlamda ar bast;
tembelliin, dnyadan kopmuluk duygusunun kkletii yer. Anadolu
kylsnde ta cinsiyete, ta instenktlere kadar hkmeden bu mahallilik bu
tecerrt duygusu, acaba ruhlar yalnzla, uzlete davet eden bu ssz
yaylalarn icab mdr? Yoksa itimai bir teekkl kusurundan m hasl
oluyor? kisinden de. Ama, Halide Edip kadar Yakup Kadri de bu
ikincisi zerinde daha ok duruyor.
(Dile Gelseler, s. 6, 16, 1966)
:::::::::::::
FETH NAC
Yakup Kadri denilince Yaban gelir oumuzun aklna. Kimi
eserlerin byle talihi var: nemleri deerlerinden byk oluyor. Bu,
sanrm eserin bir toplum gereksinmesini karlayndan ileri geliyor.
Aydnlarmz arasnda Yaban' okumayan yok gibidir. Bunda
aydnlarmzn, bugn bile, Ahmet Celal'i kendilerine yakn bulmalarnn
pay byk olsa gerek. Aydnlarmz da Ahmet Celal gibidirler. Bir yandan
birtakm lkler uruna giritikleri savalarn deerinin halka
anlalmasn isterler, br yandan halkn gerilii
karsnda bir sululuk duygusuna kaplrlar. Toplumsal yaplar

bakmndan kitle hareketlerinden ok aydn kiilerin abalarna elverili


lkelerde aydnlarn kaderi budur sanyorum.
Yaban, dnyadan elini eteini ekmek isteyen bir aydn kiinin
ac ve korkun bir hakikatle kar karya gelmesinin tepkilerini
anlatr. Aydn kii ile kyller (ac ve korkun hakikat) arasndaki
dnce ayrl btn ayrntlaryla verilmitir. Sa kolumu
ben onlar iin kaybettim diyen Ahmet Celal, bir yandan da kyllerin
gerilii, cehaleti karsnda aydnlar takmn sulayan bir aydn
kiidir. Yakup Kadri hep Ahmet Celal'ir karamsar gzyle bakar olaylara,
kiilere: Ama bu, sylenmesi yrek isteyen birtakm
ac gereklerin sylenmemesine engel olmaz. Yaban'n en nemli
yan da burasdr. Ne var ki Yakup Kadri'nin, Ahmet Celal'e, Emine'den
biraz sevgi grnce, Trk kyls ile Trk entelekteli arasndaki ackl
davadan hibir eser kalmadn syletmesi kiiyi yadrgatyor; pek ucuz
bir zm yolu gibi grnyor. Ama roman sonunda Emine'yi brakmak zorunda
kalan Ahmet Celal'in Bize gene yol grnd, demesi sembolik ve epey
karamsar bir anlam kazanyor: Aydnlar yollarnda gene yalnz yryecekler.
(On Trk Roman, s. 28-29, 1371)
:::::::::::::
CEVDET KUDRET
Roman, an biiminde yazlmtr. Yazar, eserini, Kurtulu Sava
sralarnda, Porsuk ay kysndaki bir Anadolu kyne yerleen
Ahmet Celal'in an defteri olarak sunar.
Eserin bir ok yerlerinde (...) kyl-aydn ilikisi zerine, roman
snrn ap makale snrna giren ve yazarn kiiliini aka
ortaya koyan sahifeler vardr. Yazarn deyimiyle hikayeyi blk
prk eden bu feryadms hutbeler ve bu eit tiradlarla Yaban'n hemen
her taraf tklm tklm doludur. Bu tutum, realist bir
eserde, roman teknii bakmndan balanamayacak nemli bir
kusurdur. Bunu, nszde kendisi de aklayan sanat, Yaban bir
objektif roman deildir. (...) Bu, ne btn manasyle bir roman, ne
btn manasyle bir sanat ve edebiyat iidir. (...) Yaban, lde bir
feryattr der.
(Trk Edebiyatnda Hikaye ve Roman, 2. bas., 152-153, 1970)
:::::::::::::
RAUF MUTLUAY
... Eserin tezi, yzyllarca aydnlarn hibir ey vermedii Anadolu
halkyla, st kat kiileri arasndaki uyumazlk, uzaklk, yabanclk,
ilgisizlik sorunudur. Yazarn gezi izlenimlerindeki
gzlemlerinden domu bu tablo, Sakarya Sava sonrasndaki ezik
Anadolu'nun, Kurtulu Sava srasndaki umutsuz halkmzn yaamn
canlandrd iin karamsar grnm, hakszca eletirilmitir.
Dnemine uygun bir roman, edebiyatmzn ky konu edinen en
uyarc eserlerinden biridir.
(100 Soruda ada Trk Edebiyat, s. 207, 1973)

:::::::::::::
Cumhuriyet'in onuncu yl eiinde yazarn toplumuna dedii
bortur Yaban. Sezgiyle bile olsa Yakup Kadri, Trk kynn, verdii
grev orannda zaferden pay almadn -dolaylkla- anlatmaktadr. (...)
Birinci Dnya Sava'nn yoksunluklarn yaam bir Bat Anadolu kynn
sorumluluu kime aittir? Ne padiahlk devrinin eletirisi sz konusudur, ne
Cumhuriyet hkmetine yol gsteri. Ama gene de bu gerekilik, halkmz
masaba sylevleriyle sevdiklerini syleyenlerin pembe gerekiliini
tedirgin edecektir.
... Gnmzden krk yl nce yazlm bu rportaj-an defteri biimindeki
roman, sanldndan ok etki getirmitir. lerde ky edebiyatna koulacak
pek ok kii bu gzlemlerin gerekliine yaslanacak, gerekliliini
savunacaktr. Ve tektir bu kitap Karaosmanolu'nun repertuvarnda. (...)
Yakup Kadri, bu dnemde -belki srekli yolculuklarn izlenimiyle hi olmazsa
tren pencerelerinden grd- Anadolu bozkrnn gereini dile getirmek
istemitir. (...)
Yaban, toplumumuzun ilerde meydana kacak ana sorunlarna, biraz
anakronik de olsa, dikkatli bir yaklamdr ve onun zaferi, Yakup Kadri'nin
ad yanna eklenen bir onur olur.
(50 Yln Trk Edebiyat, s. 552-553, 1973)
:::::::::::::
DR. AYTEKN YAKAR.
Yaban'da Karaosmanolu'nun maksad, dorudan doruya Milli Mcadele
gereini yanstmak deildir. Yaban, o gnlerin geri ve
bakmsz bir kynn hastalklarn tehir etmektedir. Yalnz bu
tehirin zamam olarak, Milli Mcadele gnleri seilmitir.
1919-1923 yllarnn verileri zerine kurulmu grnen ve
1923'de yaynlanan Yaban, gerekte 1923-1930 yllar arasnn, yeni
toplum yapsnn yeniden kurulmaya alld devrimler ann,
bu devrimlerle alkalanan sosyal ortamn direni ve davranlarnn yazarda
yaratt hayal krklndan etkiler tar.
Yazar, devrimler anda urad bu hayal krkln, Milli Mcadele
gnlerinde kdam'da yazd makalelerini toplad Ergenekon'larnn
sonsznde kendisi de doruluyor. Sonszn yer ald Ergenekon'larn
kinci Kitap 1930'da yaynlanmtr. Yaban'
1932'de yaynland dnlrse, Ergenekon'larn sonszyle Yaban'n ayn
psikoloji ortamnn mahsulleri olduu kesinlikle belirir. (...)
Yazar psikolojisini, yani hayal krkln verebilecek kahraman da
baaryla yaratmtr. Terih, olayda Birinci Dnya Sava'nda kolunun
birini kaybetmi bir yedek subayn, Ahmet Celal'in tespitlerinden veriliyor.
Bu sakat yedek subay Mtareke ve ordunun dalmas zerine, yklm bir
psikolojiyle, gidecek yer bulamayarak emir erinin arsna uymu, Porsuk
dolaylarndaki bu kye gelmitir. te ky, yurdu paralanm bir kolunu da
yurduyla beraber yitirmi bu psikolojiden aksettirilmektedir. Bu psikolojiyi,
evreyi karanlk grecek bir sakat adam yaratmak dncesinin mahsul
saymamak icabeder. Tersine, ky, vcudunun bir parasn

kendi iin feda eden ve snacak baka hibir yeri bulunmayan, bu


lde kendisine bal ve muhta bir adamn sevgisinin ndan
geerek romana aksetmitir ki, kusurlar, kusur grmemek iin rpnan
yazarn hissiliinde daha belirginlemi, daha kararmtr.
(Trk Romannda Milli Mcadele, s. 114-117, 1973)
:::::::::::::
SELM LER
Yaban, Yakup Kadri'nin romanlar iinde deiik bir yeri kaplar. Kurtulu
Sava cokusunun yaand yllara ilikin romanlarda, Yaban'la zdelik
kurabileceimiz niteliklere, konusal benzerliklere rastlarz; ama bu yapt,
Yakup Kadri'nin kendi izgisinde kye ynelik ilk ve son rndr.
... Yakup Kadri, yar aydnn aknln, zntsn anlatrken
ilgin bir ikilemi de vurgular. Bir yanda ulusal bamszlk sorununu
nemsemeyen, nemsememe durumunda olan kyller;
br yanda, nemsenmeyiin bilincine henz varamam bir Ahmet
Celal... unu belirteyim: Yaban bu tr almlaryla ustala ermi
bir yapt. Kendinden sonra yazlm bir ok aydn-kyl kartl
romanna nayak olmu, yol gstermi.
Romann an biiminde yazlmasndan, bir baka adan da yararlanlr.
eyh Yusuf, Sleyman, Cennet gibi yan kiiler zaman zaman tantlrken,
servenleri ilenir; yaptn genel btnlne bircanllk kazandrrlar,
olay rgsn de zedelemezler. Olay rgs katlam kurallardan soyutlanr
bylelikle. Dramatik ular, balang-dm-sonu evreleri paralanm,
romana yedirilmi, datlmtr. Yakup Kadri, denemeyi artran bir
rahatlkla ky yaamndan sahneler izer. Kurtulu Sava'n da
toplumbilimsel diyebileceimiz bir anlayla rnne katar. Bu
deerlendirileri biimin yapsndan dolay sarkmaz...
(Trk Dili, Trk Romannda Kurtulu Sava zel Says, s. 298, 1976)
Trk Dili'nde (s. 306, Mays 1977) yaymlanan yazsnda (Yabancs
Olunan Bir Konunun Roman: Yaban) Hseyin Altunya, Yaban'n
konusu, getirilen, z, Yakup Kadri'nin bak asn ve anlatm tekniini
irdeliyor, roman baka yazarlarn yaptlaryla karlatrdktan sonra bu
sonuca varyor:
... Grlerimizi zetlersek; rnekleriyle grdk ki:
1. Yaban'da yurt gereklerinin canl betimlemesini gremiyoruz, yurt
gereklerinin verilmesinden ok, buna ilikin soyut dnceler verilmitir.
2. Yerel bilgiler de (konumalar, treler, evrenin betimi...) gereklere
uygun deildir.
3. Romann bakiisi gerek bir kii gibi grnmyor, yazarn
kafasnda yaratlan bir kii olduu hemen seziliyor.
4. Yapt, uzun gzlemlere, incelemelere dayanmamtr, soyut
dncelerle birazck gzlemin karmaasndan olumu bir tablodur.
Evet, Yaban' temel alarak yaptmz Yakup Kadri Karaosmanolu'yla

ilgili eletirilerimizi, yine de, kran Kurdakul ile Emin


zdemir'i birletiren u yargya katlarak noktalamak zorundayz:
Yakup Kadri'yi toplumcu gereki anlaya bal bir sanat sayma
olana yoktur. (.K.) Ama bu, Yakup Kadri'nin gl ve usta bir
romanc olduu gereini deitirmez. (E..).
Ayrca bu yl Trk Dil Kurumu'nun dzenledii hafta sonu konumalarndan
biri de Yaban'a ayrld. Yaban ve Romanda Gerekilik konulu ak oturuma
Emin zdemir, Hikmet Dizdarolu, Vecihi Timurolu ve Adnan Binyazar konumac
olarak katldlar.
Ynetici Emin zdemir, Yaban'n gerekilik asndan deerlendirilmesi
yolunda biimledi sorusunu. lk konumac Dizdarolu,
Yaban'n corafyasn izerek balad ie. Sonra romandaki kiileri
tantarak Yaban'n nemine deindi: Yaban, ky tantmak iin deil,
bir ikilemi (aydn-halk-kyl) belirlemek iin yazlmtr. Vecihi
Timurolu, sorunu gerekiliin geliimi asndan ele ald, bunu
toplumun gelime sreci iinde deerlendirdi. Her toplum dzeninde
gerekiliin baka baka yorumlandn ileri srd. Ayrca,
Yaban, uluslama sreci iinde kyl ile aydn arasndaki ilikileri
ele alyor diyerek, Timurolu, roman isel gerekler asndan deerlendirdi.
Adnan Binyazar, Yaban'da kye kltrel dnya gr diyebileceimiz bir
adan bakldn ileri srd. Kyn nyargl biimde ele alndn
savundu. Kimi ynleriyle roman bir (deneme) olarak niteledi. (Trk Dili,
s. 309, 1977)
Milliyet Sanat Dergisi'nce, Trk Romannn bugnn topluca gzden
geirmek amacyla dzenlenen yaz dizisinin ilkinde (s. 237, 24
Haziran 1977) Adnan Binyazar, Trk edebiyatnn kye ve ky insanna
ynelen ilk romanlar zerinde dururken Yaban' yle deerlendiriyordu:
Yaban Karabibik'ten krk iki, Kk Paa'dan yirmi iki yl
sonra yazlmtr. Amac, ky gereklerini ortaya sermektir. Ayrca,
Trk aydnn yarglar, bireysel snrlar iinde kalsa da topluma bir
zeletiri getirir. br romanlara gre Yaban, Atilla zkrml'nn
saptaymyla gerekd bir d lkesi grnmndeki ky edebiyatn
ykmtr. Ancak Yakup Kadri Karaosmanolu kye baknda
nyargldr ve olumsuz bir tutum iindedir. (...) kr inanlarn, sakat
insanlarn, balk akan rmaklarn, ilkelliklerin bulunduu bir
ky zellikle seilmitir. Bu nedenle Yakup Kadri'nin kiileri, Ahmet
Celal de ilerinde olmak zere, gerek kiiler olmaktan ok bir
model etkisi brakrlar.
Halk-aydn elikisinin ve sulu aydnn romandr Yaban, Tetkik-i
Mezalim Heyeti'nden bir yenin kye bakdr. Ky dardan
deerlendirmedir. Romann kimi yerlerinde olayn geri plana dp
zeletirinin (hesaplamann) ne kmasnn nedeni de budur. Cokulu
tirad'larn bol bol yer ald roman, bir bakma bir deneme-essai'dir.
Trk aydn Yaban oluunun nedenlerini aratrrken, stanbul dna neden
tara dediinin bilincine de varmamtr Yaban'da. Ky dtan da
deerlendirse, Yaban, ilk gereki romanlarmzdan biridir:
Berna Moran Trk Romanna Eletirel Bir Bak adl yaptnn
Yaban'da Teknik ve deoloji balkl blmnde, Yaban'n etkileyiciliinin
sadece ieriinden gelmediini belirttikten sonra, Yakup
Kadri'nin kylye kar tutumunun nedenlerini aklamaya alr

ve bu tutumu dile getirirken ne gibi yollara bavurduunu


aratrr. Moran'a gre Yaban belli bir ideolojinin rndr:
1922 ile 1932 aras, Karaosmanolu'nun cokun bir itenlikle
destekledii devrimlerin yapld yllardr ve biliyoruz ki geleneklerine
ve slam ideolojisine bal Anadolu erafi ve kyls bu devrimleri
benimsemi deildi. Barbarlarn Yakt Kyler Ahalisine
adl ve 1922 tarihli yazda sz konusu edilen kyl, Karaosmanolu'nun
gidip grd ve acsna sayg duyduu perian kyldr.
Yaban'daki kyl ise 1932 ylndaki Kadro'cu Karaosmanolu'nun
dnd ve her eyden nce tutuculuun ve gericiliin kayna
olarak grd Anadolu kylsdr. (...)
Yine unutmayalm ki 1932'lerin Karaosmanolu'su demek Kadro
dergisinin imtiyaz sahibi, Kadro'cularn grlerini paylaan Karaosmanolu
demektir. Baka ekilde sylersek, devleti, Kurtulu
Sava'nn-anlamn kavram ve devrimin bilincine varm bir aydn
grubunun inklap bir kadronun ynetmesi gerektiini savunan
bir adam. Kadro'nun ilk saysnda derginin k amac aklanrken
deniyor ki: nklabn irade ve menfaati... azlk fakat ileri
bir kadronun iradesinde temsil olunur... nklabn derinlemesi demek...
inklabn ahlak ve disiplininin ileri bir kadronun dimanda
gen neslin, ehir halknn ve kylnn dimana inmesi ve yerlemesi
demektir.
Bylece otoriter bir ynetimle devrimler srdrlecek, derinletirilecek
ve yeni bir ulus meydana getirilecektir.
Madem ki yeni ulusu, Karaosmanolu'nun Yaban'da syledii
gibi bu Bekir avular, bu Salih Aalar, bu Zeynep Kadnlarla...
yeni batan yapmak gerekecektir ve madem ki bu i aydn brokratlara
den bir itir, o halde bu ynetici snfn kullanaca malzemeyi
gereki bir yaklamla tanmas gerekir.
Yaban basld zaman Kadro'da kan yazlarn roman, bu
malzemeyi cesaretle tantt kylnn nasl yeniletirileceini de
sylyor: Ona teknik as yapacaz... leri tekniin olgun yemilerini
elleriyle toplayan, gzleriyle gren kyl, artk yobazlarn ve
softalarn safsatalarna kulak asar m? nklap akln aniane ve grenek
karsnda stnln gren kyl artk ileri mnevvere
(yaban) diyebilir mi? (say 16)
Vedat Nedim Tr'n de gzne batan kartlk ayn: Bir yanda
vatan kurtaran inklaplar ve onlarn karsnda gerici kyl.
:::::::::::::
Sanrm Yaban'da vurgulanan temay kylnn yalnzca olumsuz ynlerinin
sergilenmesini ve yaratlmak istenen boucu atmosferi ancak Karaosmanolu'nun
ideolojisinin gerei olarak aklayabilir ve diyebiliriz ki romandaki ky
gerek Anadolu'yu temsil etmez; 1930'lardaki ynetici snftan bir aydn
brokratn kafasndaki Anadolu'nun simgesidir. (sayfa 183-184)
:::::::::::::
ALMAN BASININDA YABAN

Bu eser, milletine olan sevgisinden adeta meczup bir adamn


romandr. Bu yzdendir ki, yeis verici mnasebetlerin tasviri okuyanda
daha trajik bir tesir brakyor. (D.H. Ttter, im Westdeutsehen Beobachter)
Bu, yeis iinde ikayet eden ve nadiren iyimser olan yerlerinde
bile insan daha byk ihtirasla saran bir eserdir. (Literatr).
Yakup Kadri, Yaban'yla Avrupa'nn artk ihmal edemeyecei
ayan dikkat bir sima olarak Garp edebiyatnn Forum'una ayak
basyor. Anadolu'da Yunanllara kar harbin derin ve sarsc sahneleri,
bir kyn tahribi, feci bir surette igali, bu mthi
realist ve yer yer lirik renkleri olan eserin sert profilini tekil ediyor.
(Das Deutsche Wort.)
Fransz Flanbert mektebinden gelen Yakup Kadri, bizi kavrayarak ikna eden
ve tamamen kendisine has bir ekilde yaratmasn bilen bir yazardr.
Sonralar inklab yapan aydn zmre ile romann cereyan ettii yolsuz,
plak ve sert Anadolu parasnda yaayan geni kyl tabakasnn derin
donukluu ve acarl arasnda birlik kurmann gl o kadar byk ve edip
iin o derecede deruni bir milli ve ahsi dava ki, okuyucu bile onu birok
kuru makalelerin yapabileceinden daha iyi anlyor. (Wille und Macht).
Fasldan fasla heyecan derinleiyor ve biz, gerekten sarslarak okuyoruz.
Kyllerin strapl hayatn, lmn, Emine'nin sevgilinin- lmn...
Eser, sadelii iinde dramatikti. Yazar, tesir
yapmak isteyen darbeleri, birbiri stne ymakszn vuruyor. nk,
edebiyatn ezeli kanunlarn yerine getirmitir: Merhamet ve
uyandrmak. Gndelik ve adi manada deil, yksek seviyede. Bu,
btn bu sanat eseri kadar gerektir. (Reinish-Westfizlischen Zeitung).
Bu tasvir, sarsc ve ihtirasl bir realistliktir. Ve kl renkli
atmosfer o kadar ie giren bir gle ekillendirilmitir ki, insan
adeta azap duymaya balad zaman bile okumaa devam etmekten kendisini
alamyor. Bu ok enteresan romann slubu ve yaps bak
kadar keskin bir zekann hakim olduu arkl bir hikaye sanatyle
Avrupai kltr deerlerinin ok orjinal bir karmn veriyorlar.
(Bresauer Neusten Nachrichten)
Bu romann sert bir gzellii var. iirin ethnos'unu ayan
hayret bir erkeklikle tayor. Vakalarn dramatik ak insan yakalaynca
brakmyor. Bu Hlderlink mikyasnda alayisiz iiri tandm iin
bahtiyarm. (Arthur Mller).
Eser, hem yorgun, hem de gen bir tesir yapyor. Bunun ok
garip ve hi de edebiyat olmayan bir cazibesi var. Belki,
Kadri'nin scak bir kalpten koparp kard soukkanllk baz gen
Amerikallar hatrlatyor. Yazarn sempatik taraf, bence, bundan gelir.
(Erich Pfei ffer Belli).
Anadolu'nun geni bozkrlarnda giden ve bu merhametsiz tabiatn rzgarlar
kulaklarnda ve kalbinde bir an l gibi nlyor, enkaz altnda
kalm bir halkn mnzevi araycs, bu Yaban'n ta kendisidir. (Vlkische
Beobachter-Yar resmi parti organ).
:::::::::::::::::

You might also like