Professional Documents
Culture Documents
OKUMA
BMLER
Hilmi Yavuz
2 hilmi yavuz
HLM YAVUZ
Hilmi Yavuz, 1936, stanbul doumlu. stanbulda Kabata Erkek Lisesini bitirdi, stan-
bul niversitesi Hukuk Fakltesinde okudu. 1952-1957 yllar arasnda Vatan gazete-
sinde muhabir olarak; 1962-1964 yllar arasnda da Cumhuriyet gazetesinde d ha-
berler sekreteri olarak alt. 1960 ylnda Pulliam Bursu ile A.B.Dye giderek Indiana-
poliste, Indianapolis Star ve Indianapolis News gazetelerinde grev yapt. ngilterede
BBC Radyosu Trke Blmnde alt yllarda (1964-1969) Londra niversitesine
bal University College Felsefe Blmnde yksek renimini tamamlad. Dnnde
Cumhuriyet gazetesinde (bir ksm Ali Hikmet imzasyla), Milliyet gazetesinde kitap
eletirileri, incelemeler, Yeni Ortam gazetesinde de ke yazlar yazd. Uzun yllar
Mimar Sinan ve Boazii niversitelerinde Uygarlk Tarihi ve Felsefe okuttu; Ercan
Arkl ve smail Cemin yaymladklar Politika gazetesinin sanat sayfasnda ke yazla-
r yaymland. Mimar Sinan niversitesindeki retim grevinden emekli oldu (2001).
Halen Bilkent niversitesi Trk Edebiyat Blmnde, retim yesi (senior lecturer)
olarak grev yapmakta ve Zaman gazetesinde ke yazlar yazmaktadr: ki olu (Ali
Hikmet ve mer Emre) ve bir de torunu (Mercan) vardr.
iire balay, lise yllarnda Dnm dergisindedir. lk kitab, bak kuu (1969) idi.
Onu, bedreddin zerine iirler (1975), dou iirleri (1978), yaz iirleri (1981), gi-
zemli iirler (1984), zaman iirleri (1987), sylen iirleri (1989), ayna iirleri
(1992), l iirleri (1996), akam iirleri, (1998), yolculuk iirleri (2001), hurufi
iirler (2004) ve kaybolu iirleri (2007) izledi. Son be kitab dnda toplu iirlerini
gln ustas yoktur (toplu iirler 1) ve erguvan szlerde (toplu iirler 2) (1989)
derledi, kaybolu iirleri dnda tm toplu iirlerinin yeni basm ise, 2006 ylnda,
bysn yaz! adyla yapld. Deneme ve incelemelerinden bir blm Felsefe ve
Ulusal Kltr (1975), Roman Kavram ve Trk Roman (1977), Kltr zerine
(1987), Yazn zerine1 (1987), Denemeler Kar Denemeler (1988), Dilin Dili
(1991), stanbul Yazlar (1991), Okuma Notlar (1992), stanbulu Dinliyorum
(1992), Gemi Yaz Defterleri (1998), nsanlar, Meknlar, Yolculuklar (1999), zel
Hayattan-Kresellemeye (2000), Budalaln Kefi (2002) ,Kara Gne (2003),
Szn Gc (2003), Bulank Defterler (2005), Edebiyat ve Sanat zerine Yazlar
(2005), Biz Bu Dnyadan Deil miydik? (2006) ve Yzler ve zler (2006) adl yaptla-
rndadr. stanbul Devlet Gzel Sanatlar Akademisinde (ve daha sonra Mimar Sinan
niversitesinde) 25 yl boyunca verdii Uygarlk Tarihi derslerini (Burcu Pelvanolu
ile birlikte) Bat Uygarl Tarihine Teorik Bir Girite (2008) toplad. de anlat
yazd: Taormina (1990), Fehmi K.nn Acayip Servenleri (1991) ve Kuyu (1994).
dou iirleri ile 1978 Yeditepe iir Armaamn, zaman iirleri ile de 1987 Sedat
Simavi Byk Edebiyat dln kazand. Ceviz Sandktaki Anlarda (2001), ilk gen-
lik yllarna ilikin anlarn derledi. Nobel Edebiyat dll ilili air Pablo Nerudann
100. doum yldnm dolaysyla, Nerudann iirlerini Trkeye evirdii iin kendi-
sine 2004 ylnda ili Cumhurbakanlnn zel eref Madalyas verildi.
okuma biimleri 3
indekiler
Sunu ....................................................................................................................................................5
iir ve Eletiri ...................................................................................................................................6
Okuma Biimleri 1: Yazar Merkezli Okuma .......................................................................8
Okuma Biimleri 2: Okur Merkezli Okuma ..................................................................... 12
Okuma Biimleri 3: Metin Merkezli Okuma .................................................................... 17
Bir Metin Merkezli Okuma Denemesi ................................................................................. 19
Okuma Biimleri 4: iir ve Psikanaliz ................................................................................ 25
Tanpnar: Yahya Kemalin Ephebesi .................................................................................. 29
Genel bir Okuma Modeline Doru ........................................................................................ 37
Kenara ekilmekten Yola karak Sezai Karakou Marksist Kuram
Balamnda Yeniden-Okuma Denemesi ............................................................................ 41
Necatigilin KTL iirini bir Modern Muamma Olarak Okuma Denemesi .......... 48
Yap ve Balam.............................................................................................................................. 51
iirde Tecrit mi (Soyutlama), Tehis mi (Somutlama) nce Gelir? ki Farkl
Usul .................................................................................................................................................. 54
iir ve Gereklik............................................................................................................................ 56
iir, Dil, Hakikat ............................................................................................................................ 58
Hlderlin ve iirin z .............................................................................................................. 60
Doluluk: iir + Felsefe ................................................................................................................ 65
iir ve Ruhaniyet .......................................................................................................................... 67
iire ilikin ki Mesele ................................................................................................................ 69
iir Hangi Szcklerle Yazlmal Ki .................................................................................. 73
iir retilebilir mi? ................................................................................................................... 76
iir Deitirilebilir mi? .............................................................................................................. 79
Bir air Baka Bir airin iirini Deitirirse... ................................................................. 82
iir evirisi zerine .................................................................................................................... 85
Felsefenin iir zerindeki Tahakkmnn Yapskmne likin Notlar......... 87
iir ve Entelektel Tarih ........................................................................................................... 89
iir, Neden Bu Kadar rktc? ........................................................................................... 91
4 hilmi yavuz
Sunu
Elinizdeki kitap, ilk blmyle, benim iir okuma uralarmn rn. Trki-
yede iirin, teorik bir balamda okunmas konusunda ne yazk ki, ok az ura
veriliyor. Bu, belki de zamann ruhunun (Zeitgeist), edeb okumalar, arlk-
l olarak romana ve dzyaz trlerine doru ynlendirmi olmasndandr. Ama
Trkiye gibi, edeb tarihi, iir ile zdelemi olan bir lkede, iirin, teorik
yeniden okumalarla, Zeitgeista eklemlenmesi mmkn olabilir. En azndan bu
konuda iyimser ve umutlu bir bak asna ihtiya var.
Hilmi Yavuz
Ayaspaa,
26 Ocak 2010
6 hilmi yavuz
iir ve Eletiri
Eletiri tarihimizi Divan edebiyatnn uara tezkireleri ile balatanlar var.
Elbette, tezkirelerdeki biyografilerin sbjektif ve deer yargs ieren blm-
lerini eletiri sayarsak! O nedenle de Tanzimat eletirisi, inasinin Fatin
Tezkiresinin yeniden basm konusundaki yaklam ile objektif saylabilecek
bir nitelik kazanr. Ama bilindii gibi, Tanzimatlar, tenkid kavramn deil,
eletirinin, yaptn olumsuz ynlerini sergilemek anlamnda muaheze kavra-
mn tercih etmilerdir. Batl anlamda edeb tenkidin ise, Servet-i Fnncular
araclyla zellikle Hyppolitte Taine ve Sainte-Beuve etkisinin ar bast
pozitivist ve bir anlamda (zellikle de Taine balamnda!) rk bir eletiriyi
ne kard grlr; Servet-i Fnnun nde gelen eletirmeni Ahmet u-
aybn Taine ile ilgili ekincelerini unutmadan elbette...
iir eletirisi ise Tanzimatla birlikte, bir yapt ya da bir iir zerinden deil,
bir tr zerinden yaplr. Ziya Paann iir ve nas1 ile balayan Divan ede-
biyata eletirisi, Cumhuriyet dneminde Abdlbaki Glpnarlnn Divan Ede-
biyat Beyatmdadr2 ile neredeyse birebir tekrarlanr. Divan iirinin, Victoria
Holbrookun deyiiyle3, grnmez klnmas srecidir bu! (Ayra iinde belir-
teyim: Tanzimat ve Servet-i Fnncularn Divan edebiyatna bak zerine
son derece deerli ve kuatc bir alma, Dr. Erdoan Erbayn Eskiler ve Yeni-
ler4 balkl doktora tezidir. Elbette, Prof. Dr. Bilge Ercilasunun Servet-i
Fnnda Edeb Tenkidini5 ve Dr. Hacer Glenin Milli Mcadele Dnemi Ede-
biyatnda Edeb Tenkidini6 unutmadan!)
(New Criticism) tarz yazlar. Marksist ve Yeni Eletiri dnda teorik hi ele-
tiri yok!
1990lardan sonra, iir eletirisi yerini, iir okumaya brakt. Okuma, iir
yorumlamaya ilikin hermentik ufkun genilemesi anlamna geliyordu. Salt
iir okumak zere retilmi olan teoriler (mesela, Michael Riffaterrein Semi-
yotik Kuram) ile eletirinin, edebiyatn iinden ve salt retorik aralarla (meta-
for, metonimi) yaplmas demekti. Psikanalitik eletiri, Lacanm, Freudun yo-
unlatrma ve yer deitirme kavramlarn Jacobsonun metafor ve metoni-
mi kavramlaryla birebir ilikilendirmesiyle, metnin bir rya metni olarak
okunmasn salad. Lacan rneinden yola karak, bu kez Marxn tarih ve
ideoloji kavramlaryla, metonimi ve metafor kavramlar arasnda mtekabili-
yet ilikisi kurup Marx iir okunmasna hem edeb hem de teorik (bilimsel)
bir alm kazandran almalar da oldu. Postkolonyal ve Feminist okumalarn
teoriyle, edeb retorik aralar arasnda ilikiler kurarak gerekletirilmesi iin
yaplan aratrmalar da, bildiim kadaryla, sryor.
Okuma Biimleri 1:
Yazar Merkezli Okuma
Okuma Biimleri! Bu ad, John Bergerin Grme Biimlerine zenerek koydum
yazmn balna; her ne kadar benim anlatacaklarmla Bergerinkiler ara-
snda bir benzerlik sz konusu olmasa da!
E.D. Hirschin doru yorumun yazarn niyetini ortaya karmak olduu konu-
sundaki iddias, genelde, bizzat kendisinin de kabul ettii gibi, bu yorumdan
emin olamayacamza ilikin, ciddi bir eletiriyle karlanmtr. Hirsch, yle
der: Bir yoruma dair kendi tahminlerimizin doru olduundan hibir zaman
emin olmasak da, doru olmalar olaslnn olduunu biliriz ve bir disiplin
olarak yorumculuun asl amac da budur: Doru yoruma varma ihtimalini
srekli arttrmak. Hirsch, yorumcunun u soruyu sormas gerektiini bildirir:
"Tm olaslklar gznne alnarak: Yazar, ne anlatmak istemi olabilir? "
Hirsch, yazar merkezli okuma biiminin dnda, metin ve okur merkezli oku-
ma biimlerini, yazarn anlam[nn] yok sayl[d] ve yazar[n] acmaszca
srgne gnderil[dii] gerekesiyle reddeder. phe yok: Hirschin savundu-
u yazar merkezli okumann, yorumun yazarn niyeti ile rtp rtmedi-
inden, ksaca doru yorum olup olmadndan hibir zaman emin olunama-
mas bir yana, metnin anlamn teke indirgemek gibi bir baka maluliyeti de
vardr. Doru yorum her zaman, tek yorum olacandan, metin bu anlamda
oul okumaya kapatlm olmaktadr. Dahas, mesela Gadamer gibi baz
kuramclar, yazarn anlamnn, ilkesel olarak bile anlalamayaca kanaatin-
dedirler.
Bir edeb metnin anlam, o metnin yazarnn niyeti (intentio autoris) ile bir ve
ayn ey midir? Metnin anlam ile yazarn niyeti arasnda bir zdelik ilikisin-
den sz edilebilir mi?
10 Wolff, Janet, Sanatn Toplumsal retimi, (ev. Ayegl Demir), zne Yaynlan, 2000.
10 hilmi yavuz
Hemen unu belirteyim: Yorum tarihi zerine Trkede drt ba mamur bir
ya da birka metin bulmak zordur. Janet Wolffun Sanatn Toplumsal retimi
adl kitabn anmtm, ama elimizde, Hirschin, yazarn niyetini, metnin anla-
m ile zdeletiren yaklamn kuatc bir biimde irdeleyen, ok baarl bir
alma var: Dr. Burhanettin Tatarn Felsefi Hermentik ve Yazarn Niyeti11 Dr.
Tatarn kitabnn altbal, Gadamer Versus Hirsch (Gadamer Hirsche Kar).
Dolaysyla, kitapta, arlkl olarak Gadamerin ynelttii eletiriler ne k-
yor.
Nedir bu eletiriler? Dr. Tatarn belirttiine gre, Hakikat ve Yntem adl ese-
rinde Gadamer, yazarn niyeti ile metnin anlamnn, zleri itibaryla farkl
eyler olduklar varsaymndan hareketle, anlam ve yazarn niyetinin zde-
letirilmesini aka reddetmektedir]. Bu balamda Gadamer, unu ileri srer
"Sadece ara sra deil, fakat daima, metnin anlam yazarnn [niyetini] aar."
Hirschin teorisi iin yorum tarihi bakmndan nemli, dedim; - evet, yle!
Her eyden nce, bu teorinin bir felsefi arkaplan zerine ina edilmeye all-
dn, Dr. Tatarn kitabndan reniyoruz. Bu arkaplanda Husserlin fenome-
11 Tatar, Burhanettin, Felsefi Hermentik ve Yazarn Niyeti, Vadi Yaynlan, Ankara, 1999.
okuma biimleri 11
nolojisi duruyor. Husserl, btn zihinsel edimlerin (var olan ya da var olma-
yan) bir objeye ynelmesinin (intentionality) zorunlu olduunu ne sren
Brentanoyu onaylar ve sistemini bu ne srten yola karak ina eder.
Hirsch de, metnin anlamnn yazarn niyetiyle olan zdeliini, objenin (met-
nin) kimliinin (identity), bilinle (yazarn bilinci) bir ve ayn ey olduuna
ilikin Husserlci argmana dayandryor.
Okuma Biimleri 2:
Okur Merkezli Okuma
Bir metin nasl okunmal? Edebiyat teorileri, bunu ya (i) yazar merkezli olarak
okuma, yani, yazarn niyetini (intentio auctoris) aa karacak bir okuma; ya
(ii) metin merkezli okuma, yani metnin niyetini (intentio operis) aa kara-
cak bir okuma; yahut da (iii) okur merkezli okuma, yani okurun niyetini (in-
tentio lectoris) aa karacak bir okuma biiminde beklendirirler. Oysa
eletiri pratii, edebiyat teorilerinin bu kesin snrkoyucu beklendirmelerini
aan, teoriyle pratiin rtmedii durumlarla kar karya brakr bizi. Ger-
ekten de, edebiyat teorilerinin yazar, metin ve okuru birbirinden kat ve
kaim izgilerle ayrarak temellendirdii yaklamlara, eletiri pratiklerinde ne
kertede bal kalnd, zerinde durulmas gereken kkrtc bir sorudur.
Burada sorulmas gereken soru, Stanley Fishin okuma biiminin Marksist bir
okumadan farkl bir yaklama iaret edip etmedii olmaldr. Gerekten de
Fishin yorumlama cemaati olarak kavramsallatrd topluluun, Marxn
snf kavramyla atfta bulunduu topluluktan; dolaysyla da, Fishin yorum-
lama stratejileri ile kastettii ne ise, onun, Marxn ideoloji ile kastettii ey-
14 Fish, Stanley, Is There a Text in This Class?, Harvard University Press, 1980.
14 hilmi yavuz
Stanley Fish, Is There a Text in Tlis Classta artc okumalar yapyor, ren-
cilerinden, tahtaya alt alta yazd (ve onlarn kim olduklarn bilmedii) yedi
zel ismin, bir dinsel iir olduunu bildirerek yorumlamalarn istiyor:
Jacobs-Rosenbaum
Levin
Thorne
Hayes
Ohman (?)
rencilerin de bunu yaptklarn, bu yedi zel ismi, bir iir gibi okuyarak
yorumladklarn belirtiyor. Easthopeun Literary into Cultural Studieste15
syledii gibi, Fish, "Metin diye bir ey yoktur; sadece okur ve onun yapt
yorum vardr!" konusundaki grn kantlamak iin yapyor bunu... Ve yine
Easthopeun deyiiyle, bu deney bir inaolarak- edebiyatn sfr derecesine
ulaldn gsteriyor.
15 Easthope, Anthony, Literary into Cultural Studies, Routledge, News York, 1991.
okuma biimleri 15
Stanley Fish, yle grnyor ki, Berkeleyci bir dealizm ile Nietzscheci bir
Perspektivizm arasnda, bir yerde, konumlandryor edebiyat (okuma) teori-
sini...
Barthese gre edeb bir metinde konuan, dilin kendisidir; - yazar deil! Do-
laysyla Barthesin teorik olarak gerekelendirdii Strktralist (Yapsalc)
okuma, yaptla metni birbirinden ayrr. Yapt, yazara, metin de okura aittir.
Metin (text), okura kendisi iin anlam ve etki retmek zere bir gsterenler
rgtlenmesi olarak verilmitir. Anthony Easthopeun Literary into Cultural
Studieste18 belirttii gibi, ister edeb, ister popler kltrel metinler olsun,
[metinler] bir gstergeler sistemiyle alr; anlam da gsterenlerin organi-
zasyonundan karsanr.
Bu nedenle de Barthes iin, okur daha nceleri yazarn yaad alanda yaar.
Burada, David R. Shumwayin Michel Foucault zerine yazd kitaptan 19 aln-
tlayarak sylersem, okurun yerine eletirmeni koymak daha doru olacaktr;
- Barthesin istedii, eletirel bir okuma retimine, zgn yapttan daha byk
bir nem verilmesidir nk... Bylece kural znelliin, teknik de ifadenin
yerini alr.
Okuma Biimleri 3:
Metin Merkezli Okuma
Bir edebiyat eserinde anlamn, yazarn niyeti (intentio auctoris) ile zde ol-
duuna ilikin yazar-merkezli okumalardan (zellikle E.D. Hirsch balamnda)
ve okurun niyetiyle (intentio lectoris) zde olduuna ilikin okuma merkezli
okumalardan sonra metnin niyetini (intentio operis) referans olarak alan ve
anlam, yazarn ya da okurun deil de, metnin niyetinin temellendirilmesi
olarak okuyan teorik yaklamlar grmek gerek.
Oktay Rfatn 1509 Depremi, adndan da anlalaca gibi, tarihsel bir olayla,
Kk Kyamet adyla bilinen 10 Eyll 1509daki byk depremle ilikilidir.
smail Hakk Uzunarlnn anlatmyla26, 915 Rebiulhrmn 25. sal gn
gecesi (Uzunarl, tarihi, 409 Austos diye veriyor!) Memalik-i Rum denilen
Amasya, Tokat, Sivas, orum ve havalisinde balayp krk be gn iddetle
devam eden depremde halk iki ay darda adr ve rt altnda kal[m],
[a]yn iddetle bu deprem stanbul ve Edirnede de ol[mutur]. Uzunar-
lnn belirttiine gre, stanbul depreminde yz dokuz mescid, bin yetmi ev
harap olduktan baka halktan be bin kii telef ol [mutur]. Uzunarl K-
k Kyametin yapt ykmlar betimlemeyi srdryor, - yle: "Erika-
pdan Yedikuleye kadar olan kat stanbul suru ykld gibi Yedikuleden
de balayp deniz kenarnda shakpaa semti kapsna kadar harap oldu. Bun-
lardan baka Fatih Camiinin kubbesi ve direklerinin balar atlad gibi ima-
ret, hastahane ve Sahn medreselerinden bazlarnn ve dier baz medresele-
rin de kubbeleri ykld. Fatih tarafnda Karaman Mahallesi batanbaa harap
26 Uzunarl, smail Hakk, Osmanl Tarihi, Trk Tarih Kurumu Yaynlan, Ankara, 1964.
20 hilmi yavuz
oldu. Sultan Bayezid Camiinin kubbesi dald ve Hadm Ali Paa Camiinin
(Divanyolundaki Atik Ali Paa Camii) kubbesi dt gibi Atmeydanndaki
stunlarndan alt tanesi devrildi. Yeni Sarayn (Topkap Saray) deniz taraf
yer yer harap oldu.
stanbuldaki yklan yerleri yaptrmak iin yirmi evden bir kii ve ev bana
yirmi ikier ake takdiriyle cerahor, yani cretli amele tedarik edildi; bu suret-
le Anadoludan otuz yedi bin ve Rumeliden yirmi dokuz bin cerahor ka31
nlp bin kadar mimar ve dlger getirildi. Bunlardan baka yayalardan sekiz
bin ve msellem tayfasndan bin kiiye de kire yaktrld. Bu suretle devle-
te ait olan stanbul ve Galata taraflarndaki yerler iin 915 Zilhiccesinin on
sekizinde balayan inaat altm be gnde sona erdi.
Oktay Rfatn iirinde 1509 depremi, II. Bayezidin azndan anlatlyor. iiri,
nce zaman ve mekn eksenleri dorultusunda okuyalm: skdar seyreder-
dim sarsld yer dizesi II. Bayezidi Topkap Saraynda konumlandryor.
Mekn, Topkap Saray. Bir Zaman vard ki zamanlar iinde / Kanatlar turun-
cu bir kua benzer dizeleri de, zaman gnbatm olarak saptyor. Zamann
kanatlar turuncu bir kua benzetilmesi, akam gneinin skdara vuran
klarnn turuncu aydnln imliyor olmaldr. iirin ilk dizesi, ayrca syle-
yii, masal sylemiyle ilikilendiriyor.
Devrildi penceremden kanlar iinde dizesi, gnbatm ile kan arasndaki arke-
tipsel banty imliyor: Daha nce Nzmn Simavne Kads Olu eyh Bedreddin
Destannda sipahilerin gnein boynunu vurup kann gle akt[malar]ndan
ya da ondan nce Ahmed Haimin Ufukta bir ser-i maktuu andran gneten,
dahas Apollinairein Zone (Blge) iirinde boynu vuruk gneten (soleil cou
coupe) sz ediyor olduklar anmsanrsa, Oktay Rfatn da gnbatm gnei-
nin kanlar iinde devrilmesiyle, bu arketipsel mazmunu, akam imlemek
iin kulland ne srlebilir.
okuma biimleri 21
Burada yand glm deyii zerinde de durulmal. Bunun, argo bir deyi ol-
duunu dnyorum. Trkede, genellikle bir hayflanmay, alayc biimde
dile getirmek iin kullanlyor. Bu deyi, ayn zamanda Riffaterrein hipogram
diye atfta bulunduu teorik kavram dolaymnda da ele alnabilir: Riffaterre,
Semiotics of Poetryde28, hipogramm bir alnt, bir slogan, bir klie-sz, ya da
konvansiyonel olarak bir araya gelmi bir bek olabileceini syler. Dolaysyla
yand glm, keten helva bir klie-szdr ve bu anlamda 1509 Depremi ii-
rinde bir hipogram oluturur. Ayra iinde belirteyim: Riffaterre iin, bir hipog-
rama gnderme yapan iirsel im, (burada yand glm), iirin matrisinin bir
varyant, ksaca metnin niyetinin (intentio operis) olmazsa olmaz kouludur.
27 Ambraseys, N.N., Finkel, C.F., The Seismicity of Turkey and Adjacent Areas, A Historical Reviev,
1500-1800, Eren Yaynclk, stanbul, 1995.
28 Riffaterre, Michael, Semiotics of Poetry, Indiana University Press, Bloomington, 1987.
29 Tahirl Mevlevi, Edebiyat Lgati, (haz. Kemal E. Krkolu), Enderun Kitabevi, stanbul, 1973.
22 hilmi yavuz
Dt nak indi pul pul altn varak / Ta taa dargn, ykld stanbulum dize-
leri, Kk Kyametin neden olduu ykmlar betimliyor. Dt nak, indi
pul pul altn varak, dizesi, Topkap Sarayndaki ykntlar imlerken, Ta taa
dargn, ykld stanbulum dizesiyle betimleme, saraydan kente doru genile-
yen bir ykm grntsne alyor.
Sonnet biiminde yazlm olan 1509 Depreminin son alt dizesi, bir Bizans
kilisesinin (ya da kilise ve bazilikalarnn) deprem-sonras betimlemesidir.
Dolaysyla iirin kente al, saraydan ya da konaktan bazilika ya da kiliseye
gei dorultusundadr. Ambraseys ve Finkel, yaymladklar bir taslak harita-
da, 10 Eyll 1509 gn, stanbulda depremden etkilenen antsal yaplan gs-
termilerdir. Bu haritada, deprem dolaysyla hasar gren kilise ve bazilika
var: Topkap Saray Bazilikas, Ayasofya ve Hagios Georgios Manastr ve Kili-
sesi. Bu bazilika ve kiliselerdeki Hristiyan ulular tasvirlerinin bulunduu
fresk ve mozaiklerin zerlerinin, Fetihten sonra kapatlm olduunu biliyo-
ruz. Byk olaslkla Oktay Rifat, deprem srasnda svalarn dklm olma-
syla bu tasvirlerin meydana km olmasna gnderme yapyor. Ayra iinde
belirteyim: Topkap Saray ve evresinin Bizans devri arkeolojisi zerinde
almalar yapan Hlya Tezcann Topkap Saray ve evresinin Bizans Devri
Arkeolojisi adl kitabndan30, ad geen kilise ve bazilikalardan bugne herhan-
gi bir fresk ya da mozaiin kalmadn reniyoruz.
Grlyor: Oktay Rifat, 1509 Depremi iirinin ilk sekiz dizesini Osmanlya,
son alt dizesini de Bizansa ait olan meknlarla ilikilendirmitir. Osmanl ile
Bizans arasnda, sonnetnin iki drtlnn Osmanlya, son iki lnn de
Bizansa ayrlm olmas balamnda bir konumlandrma sz konusu. Osman-
lya ait mekn, saray ve konak; Bizansa ait meknlarsa bazilika ve kilisedir.
Dahas, Osmanlya (saray, konak) ilikin blmlerde, II. Bayezid (anlatc z-
ne) ve Vezir Mustafa Paa, ksaca Sultan ve kullar ile kullarn kullarndan (
yz atl) sz edilirken; Bizansa (bazilika, kilise) ilikin blmlerde de, anlatc
znenin deitiini; Matta, Luka, Yuhanna, ncil ve meleklerden oluan betim-
leme beinden yola karak, son iki lkte anlatc znenin, Hz. sa olduu-
nu varsayabiliriz. Nedeni u: Matta, Luka, Yuhanna, ncil ve melekler metoni-
mik betimleme beine, ilk sekiz dizedeki anlatc zneyi, II. Bayezidi, ekle-
30 Tezcan, Hlya, Topkap Saray ve evresinin Bizans Devri Arkeolojisi, Trkiye Turing ve Oto-
mobil Kurumu Yaynlan, stanbul, 1989.
okuma biimleri 23
mek, onun, bein iinde aykr durmasna yol aacak; buna karlk, balam
Hristiyanlk olan bee Hz. say eklemek, bein trdeliini bozmayacaktr.
Bir olaslk da, bu bein trdeliini bozmadan ona Bizansn simgesi olan ifte
kartal eklemek yoluyla, bein balamn Hristiyanlk yerine Bizansa kay-
drmak, dolaysyla anlatc zneyi Bizans imparatoru olarak sabitlemektir.
Bu incelemede Bizans imparatoru yerine Hz. sann anlatc zne olarak se-
ilmesi, sz konusu betimleme beinde Hristiyanla ilikin elerin, Bizansa
ilikin elerden nicelik bakmndan fazla oluundan dolaydr. Bizansa gn-
derme yapan bir tek eden (ifte kartal) sz edilebilirken, Hristiyanla gn-
dermede bulunan eler (Matta, Luka, Yuhanna, ncil, melekler) daha fazladr.
beklerinde toplayabiliriz.
beklerinde topladmzda,
Osmanl: Yap
Bizans: nsan
biiminde bir metonimik kartlk elde ediyoruz. Bunu metaforik bir dn-
trmeye urattmzda,
Osmanl: Bizans
Yap: nsan
Oktay Rfatn 1509 Depremi, tarihle iir arasnda kurulabilecek en yetkin ili-
kiyi (teki tarihsel konulu iirleriyle birlikte) gerekletiren bir iir olarak
dnlmelidir.
okuma biimleri 25
Okuma Biimleri 4:
iir ve Psikanaliz
Edebiyat yaptlarn psikanalitik yntemlerle okumann giderek yaygnlat-
na tank oluyoruz: Haluk Sunatn, Adalet Aaolunun Roman Dnyasna
Psikanalitik Duyarlkl Bir Bakla yazd Hayal, Hakikat ve Yarat31 ile bu
defa Ahmet Hamdi Tanpnar ve Yaptlarn Psikanalitik Duyarlkl Bir Bakla
inceledii Bolua Alan Kaps32; Ouz Cebecinin, Selim lerinin Solmaz
Hanm, Kimsesiz Okurlar in adl romanndaki karakterlere ilikin [psikanali-
tik] bir zmleme denemesini de ieren Psikanalitik Edebiyat Kuram33; ve
Nurdan Grbilekin, Ahmet Hamdi Tanpnar, Ouz Atay, Vsat O. Bener ve
Leyla Erbilin yaptlarn Edebiyat ve Endie balamnda irdeledii Kr Ayna
Kayp ark34 ve smet Emrenin, Nabizade Nazmn Zehra ve Mehmet Raufun
Eyll yaptlarn, yer yer psikanalize bavurarak ele ald metin tahlillerini
de ieren Edebiyat ve Psikoloji35 adl almas gibi...
31 Sunat, Haluk, Hayal, Hakikat, Yarat: Adalet Aaolu ve Roman Dnyasna Psikanalitik Duyar-
lkl Bir Bak, Balam Yaynlar, 2001.
32 Sunat, Haluk, Bolua Alan Kap: Ahmet Hamdi Tanpnar ve Yaptlarna Duyarlkl Bir Bak,
Balam Yaynlar, 2004.
33 Cebeci, Ouz, Psikanalitik Edebiyat Kuram, thaki Yaynlar, stanbul, 2004.
34 Grbilek, Nurdan, Kr Ayna Kayp ark, Metis Yaynlar, stanbul, 2004.
35 Emre, smet, Edebiyat ve Psikoloji, An Yaynlan, 2005.
26 hilmi yavuz
Dahas, aktarm ilikisi balamnda yaplacak bir metin okumasnn bir ya-
znsal okuma olacann ne srlmesi de olanakszdr: Bu okuma, psikanaliz
kuramnn kavramlaryla yaplmak gibi bir konumda bulunduu iin, zorunlu
olarak semptomal okuma dzleminde kalacaktr. nk metnin anlamnn
yaznsal bir dzlemde zmlenmesini olanakl klacak herhangi bir yaznsal
aratan yararlanlmas sz konusu deildir bu okumada. Dolaysyla, akta-
rma ilikin okuma da, edebiyatn maruz kald bir okuma olma maluliyetini
tamaya devam edecektir.
iir dili ile rya dili arasndaki mtekabiliyet ilikisi zerine ina edilen bu
okuma, Lacanc bir okumadr. nk Freudun Dlerin Yorumunda39 rya
ilemi (dream work) srecini belirleyen younlatrma (condensation) ve
yerdeitirmenin (displacement), Lacanc psikanalizde, Jacobsondan yarar-
lanarak edinilmi karlklar vardr: Metafor ve metonimi! Dolaysyla, yorum,
psikanalitik sylemin edeb syleme, deyi yerindeyse, tercme edilmesini
mmkn klar. Grbilek gibi sylersem, burada edebiyat, teoriye maruz kal-
maz...
38 Eagleton, Terry, Edebiyat Kuram, (ev. Esen Tarm), Aynnt Yaynlar, stanbul, 1990.
39 Freud, Sigmund, Dlerin Yorumu, Payel Yaynlar, 1996.
40 Chase, Cynthia, Transferenceas Trope and PersuasionDiscourse in Psychoanalysis and Litera-
tre iinde, (ed. Shlomith Rimmon- Kenan), Methuen, London, 1987.
28 hilmi yavuz
beytini okuyarak geldi, biz derhal kompliman yaptrdk; Bu, sizin geliiniz
beyefendi! dedik ve iyice dalkavukluk ettik. std sarhotu, ald. Saa sola
bast kfr. Nihayet bir yarm saat da bizim nesirleri medhetti, sonra iirden
vazgein. dedi. Onu yapmayn, o benimle bitti. Msaadenizle bendeniz o ii
yaptm. Artk yapamazsnz. diye bir baba nasihati verdi. Vaka nce ok kz-
dm, fakat bilahare Blbl Manzumesi bu sze hak verdi."
yle grnyor ki, Tecere yazd mektupta atfta bulunulan baba nasihati,
Tanpnarda karln bulmu gibidir: Tanpnar, bu ii, [iir yazma iini] pek
beceremediini] itiraf ediyor ve bu beceremeyiini Freudun "kulland
anlamda bir rasyonalizasyonla merulatrmaya alyor. Freud, rasyonali-
zasyonu, ya da Trkesiyle sylersek, akla-yatknlatrmay, benlik iin ac,
bunalt verici durumlarda akla yakn grnen, ama sknt vermeyecek bir
gereke bulmak olarak tanmlar. Aklayatknlatrma, Freudun ne srd
gibi, savunma dzeneklerinden biridir. Bu savunma dzenei, bir atknn
44 Freud, Sigmund, Haz lkesinin tesinde - Ben ve d, Metis Yaynlar, stanbul, 2001.
okuma biimleri 31
Acaba yle mi? in Seddini delip geme, Tanpnarn idi edilme korkusunu
atn kendi kendine, fantazya formasyonu yoluyla kantlayabilmenin meta-
foru mu yoksa? Tanpnar, fantazya formasyonu araclyla gerekletirdii bu
akla-yatknlatrmakla yetinmiyor; bunu, in Seddini delip gemi olmak gibi
bir byklk hezeyann merulatrmak iin bir kant olarak kullanmaya
45 Kerman, Zeynep, Enginn, nd, Gnlklerin Inda Tanpnarla Babaa, Dergh Yaynlan,
stanbul, 2008.
46 Kristeva, Julia, Desire in Langage, Columbia University Press, New York, 1980.
32 hilmi yavuz
Prof. Dr. Orhan Okay, Tanpnarla Babaa zerine yazd bir makalede48,
"in tuhaf," diyor, "[Tanpnar] bu cmleleri yazd sralarda bir taraftan da
Yahya Kemal kitabn tamamlamaya almaktadr." Tanpnarla Babaada,
Yahya Kemalin rnn baladn syledii Aknclar iiri ile bu rk
devam ettiren Moha Trks iin Tanpnar, Yahya Kemal49 kitabnda, bu iir-
lerin eski destann paralan olduunu bildirir.
48 Okay, Orhan, Tanpnar Tahayylmzde Kalsn Eski Haliyle, Trk Edebiyat, ubat 2008, say: 412.
49 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Yahya Kemal, Yahya Kemali Sevenler Cemiyeti Neriyat, stanbul,
1963.
50 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Edebiyat zerine Makaleler, (haz. Zeynep Kerman), MEB Devlet
Kitaplar, stanbul, 1969.
34 hilmi yavuz
51 Bowie, Malcolm, Lacan, Dost Yaynlan, (ev. V. Pekel ener), Ankara, 2007.
okuma biimleri 35
Sradan bir defter bu: Kahverengi cildi var. Cilt, eprimi ve defterden kopup
ayrlm. Kapak ii turuncu ve kalnca bir ktla kapl. Eski ve prtkl. D
kenar anm iyice. Ktlar, eseri cedid; ikiye blnerek ciltlenmi. Baz
sayfalarda zmba delikleri var. Belli ki, daha nce dosyalanm, ama kullanl-
mam ktlar.
YAHYA KEMAL
BTN RLER
52 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Edebiyat zerine Makaleler, (haz. Zeynep Kerman), MEB Devlet
Kitaplar, stanbul, 1969.
36 hilmi yavuz
Evet, ama yazya ve cilde gsterilen bunca zene ne demeli? Tanpnar, sanki
Yahya Kemalinkileri deil, kendi iirlerini deftere geirmi gibi...
iirleri, daktiloyla yazdktan sonra, vezni karmak iin, taktii dizenin hemen
altna krmz kalemle konulan yay biimi kavislerle belirtmek ne anlama geli-
yor? Ya baz dizelerin yanna eski harflerle konulan szckler? Kendi iirini
dzeltir gibi...
YAHYA KEMAL
BTN RLER
53 Borges, Jorge Louis, Don Quijote Yazar Pierre Menard, Ficciones: Hayaller ve Hikyeler iinde,
(ev. Tomris Uyar), letiim Yaynlan, stanbul, 2005.
okuma biimleri 37
Bilindnn da dil gibi yaplandn gsteren ise, Jacques Lacan oldu. Lacan,
Freudun Rya leminin (Dream Work) gereklemesinde temelkoyucu ilevi
54 Barthes, Roland, Gstergebilim lkeleri, (ev. B. Vardar, M. Rifat), Kltr Bakanl Yaynlan,
Ankara, 1979.
55 Saussure, Ferdinand de, Genel Dilbilim Dersleri, (ev. Berke Vardar), Birey ve Toplum Yaynlan,
Ankara, 1985.
56 Hawkes, Terence, Structuralism and Semiotics, University of California Press, 1977.
38 hilmi yavuz
57Bkz. bu kitapta "Kenara ekilmekten Yola karak Sezai Karakou Marksist Kuram balamnda
Yeniden Okuma Denemesi" balkl yaz.
58 Godelier, Maurice, Lldel et Le Materiel, Fayard, Paris, 1984.
okuma biimleri 39
kinci dzlem ise, bu balamn, belirli bir teoriye gre okunmasdr - ki, bura-
da, ilk dzlemin gsterileni, ikinci (teorik) dzlemin gstereni olacaktr:
IV
1. Prof. Dr. Walter G. Andrews, Stepping Aside (Kenara ekilmek) balkl ma-
kalesinde60 ele ald airden biri olan Sezai Karako iin, Osmanl kltr-
nn z[nn] ve sanatn en yce amac[nn] bir metafizik merkezin dile geti-
rilmesi olduu kansndadr. Andrews, Karakoun Fiziktesi ve Sanat balkl
bir denemesinde kulland Hakikat Medeniyeti kavramna atfta bulunarak bu
kavramn merkezlemi (centered) anlamlandran rejimi artran gl ve
pozitif bir imge olduunu belirtiyor; Osmanl edebiyatnn cinsellik, sarholuk,
anlamszlk gibi elerinin, manevi [din, H.Y.] bir yorumu ne karma adna
gzard edil[diini]; Osmanlnn ebed, sahih ve zsel bir temel zerinden,
60 Andrews, Walter G., Stepping Aside (Kenara ekilmek), Journal of Turkish Literatre iinde,
Bilkent niversitesi Trk Edebiyat Merkezi, say 1, Ankara, 2004.
44 hilmi yavuz
Prof. Walter Andrews, modern airin, Sezai Karako, Attila lhan ve Hilmi
Yavuzun, Osmanl Divan iiri ile olanilikilerini anlamlandran-rejimler ve
anlamlandran-sonras rejimler balamnda irdeliyor. Ona gre, Sezai Kara-
ko, merkeziletirilmi bir anlam rejiminin iinden ve transandantal gstereni
metafizik referanslar ile; Attila lhan ise tpk Karako gibi merkeziletirilmi
bir anlam rejiminin iinden, ama transandantal gstereni, metafizik deil, bu kez
politik referanslar ile okuyarak Osmanl Divan iirini temellk etmektedirler.
61 Tanpnar, Ahmet Hamdi, 19. Asr Trk Edebiyat Tarihi, alayan Kitabevi, stanbul, 1985.
62 Bogue, Ronald, Deleuze ve Guattari zerine Bir nceleme, Birey Yaynlan, stanbul, 2002.
okuma biimleri 45
Model:
Varsaym 1:
Varsaym 2:
Kantlar:
Marxa atfedilen dizgede retim Tarzlar (lkel Komnal Toplum, Antik Kleci
Toplum, Feodal Toplum, Kapitalist Toplum, Sosyalist Toplum) ardzamanl
(diachronic) olarak birbirlerine eklemlenmilerdir. Bu eklemlenmenin Marxn
dizgesinde imledii balam, tarihtir. Bir baka deyile, Marxta tarih, retim
Tarzlarnn birbirlerine eklemlenmesinden oluur. Bu ardzamanl eklemlen-
me, metonimiktir.
dizeleri, stanbula atfta bulunarak bir Asya Tipi retim Tarz toplumu olan
Osmanl toplumuna gnderir okuru.
zetle, Srgn lkeden Bakentler Bakentine IV, dinin merkez bir konumda
bulunduu Osmanl toplumuna ya da Prof. Dr. Walter G. Andrewsun deyiiyle,
transandantal gstereni metafizik olan merkezilemi bir anlam rejimine du-
yulan zleme iaret eder.
66 Eagleton, Terry, Edebiyat Kuram, (ev. Esen Tarm), Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1990.
48 hilmi yavuz
KTL
Oysa Necatigil, bu iirde, Tarlann deyiiyle hisab- cmel, yani ebced hesa-
bnn kullanld muamma trnn kurallarn deitirmekte ve geleneksel
muammann herhangi bir eyin adn gizlemek iin uygulad yntemi, deyi
yerindeyse, tersine evirmektedir. Geleneksel hisab- cmelin slub-u ismi
ad verilen uygulamas, rakam yazp harfi kastetmeyi imler; - rnein, cim
deyip ebced hesabndaki karl olan 3 rakamm kastetmek gibi... Necatigil
bunu yapmyor KTL iirinde: Harflerden rakamlara gitmek yerine, rakamlar
dorudan, onlarn ebced tablosundaki deerleriyle alyor ve iirin zmnde
aritmetikteki drt ilemin toplama ve karma ilemlerini bu rakamlara uy-
guluyor.
7 + 8 + 10 + 20 + 40 + 50 + 8 + 1 + 1 + 2 + 2 + 9 + 3 + 1 + 8 + 7 + 4 + 7 = 188 .
Sadece bu kadar deil. iirin ilk iki dizesi,
dizeleri, airin, bir yediyi daha gizlediini ima ediyor. Daha da yer, ilk dize-
nin szdiziminin, aslnda, Korkum bu bu ehir [yedi] beni biiminde olmasn
gerektiriyor:
Necatigil, iirin 10. ve 12. dizelerinde de, iki kez fark ne? sorusunu yineleye-
rek, yine muamma geleneine uygun bir ipucu veriyor. Necatigilin vurgula-
d fark ise, muammamn zmdr. yle:
1972-1916=56.
Grld gibi Necatigil, bu iirle modern bir muamma ina ediyor. iiri 56
yanda yazdn; bu ehrin kendisini, yedi sekizden nce yemesinden kork-
tuunu ya da 57, 58 yalarna varmadan lp gitmesinden kayglandn
muamma yoluyla bildiriyor okura.
okuma biimleri 51
Yap ve Balam
Cahit Stk Tarancnn Ziyaya Mektuplar68 onun 1930 ylnda henz Galata-
saray Lisesinde renci olduu yllardan 1946da Ankaradan yazd son
mektuba kadarki 16 yllk bir dnemi kapsyor. Mektuplar, elbette ilkgenlik
yllarndan balayan derin bir arkadaln itenliini ve mahremiyetini dile
getirdii kadar, Tarancnn poetikasn da her mektubun iine dalm frag-
manlar biiminde de olsa, ortaya koyuyor. Dolaysyla, Ziyaya Mektuplar, bu
anlamda bir poetika metni olarak da okumann mmkn olduunu dn-
yorum.
Evet, bir poetika metni; - ama rnein, Ahmet Haimin iir Hakknda Baz
Mlahazalarndan, Necip Fazln Poetikasndan, Orhan Velinin Garip ns-
znden ya da aka dile getirilmemi olsa da, bir poetika olduu kuku g-
trmeyen Asaf Hlet elebinin Benim Gzmle iir Davas gibi metinlerden
farkl; dolaysyla da derli toplu ve btnlkl olmayan, paral ve ancak iine
gml olduklar mektuplardan zenli bir operasyonla karlp btnletiril-
diklerinde poetikaya dnebilen bir metin!
Poetika nedir? Orhan Okay, bu kavram yle tanmlyor: "Poetika, iire dair
her meseleyle uraan bir alandr: iirin ekli (vezin, kafiye, ktalarn tertibi ve
nazm ekilleri), bu eklin iir iin deeri, iirin fonetik yaps (ahenk, armoni,
ritim), iirin dili, muhtevas, i estetii (imajlar, motifler, mazmunlar, edeb
sanatlar), iirin ferd ve sosyal karakteri, iirin kayna, okuyucu ve tenkiti
karsnda iir... gibi bir yn problem, poetikann konusunu tekil eder."
Dikkatli ve merakl bir okur, hemen hemen btn mektuplarda Cahit Stk
Tarancnn, bu tanm balamnda, iir zerine olan dncelerine ilikin b-
lmler olduunu grecektir. Bu blmler, belirttiim gibi, mektuplarn iine
dalmlardr ve sistemli bir btnlk tamazlar. Ama bu paralar sistemle-
tirmek de mmkndr ve bu yapldnda Tarancmn Poetikasn kuatacak
bir metin elde edilebilir.
(Koltuumun altnda eski psk bir kitap, Seine nehri kysndan geiyorum)
Cahit Stknn Nedime Dairi ise, ilk dize dta tutulursa, yle balyor:
Cahit Stk, bu iki iir arasndaki benzerlie deinerek, Ziya Osman Sabaya,
Apollinairein iki dizesinin kendisini dolatra dolatra Sadabada getirdiini]
belirtir ve yle der: "Elbette ki bu ne intihal, ne tesir ne de taklittir. Sadece
airden aire iir yoluyla geen bir patrimoine, bir mamelek saylabilir."
Buna karlk, her iki beytin bizi gnderdii balam (context) birbirinden fark-
ldr. yleyse, iki beytin balamnn, birbirini tamamlayan elerden oluan
metonimik beklendirme ile ina edildiini de ne srebiliriz:
Grld zere yap, metaforik; balam, metonimiktir. Ve yap, iki beyit ara-
sndaki benzerlii; balam ise, iki iir arasndaki farkll gsterir.
Bu durumda yapdan yola karak benzeimi mi, yoksa balamdan yola ka-
rak farkll m ne karmak sz konusudur? Benzeimi (yapy) ne -
karmak, Tarancnn iiri ile Apollinairein iiri arasnda antrma (allusion)
ilikisi; farkll (balam) ne karmak da, yknme (pasti) ilikisi ku-
rar. (Ayra iinde belirteyim: yknme ya da pastiin eski dildeki karl,
naziredir. Tahsin Ycel, Yazt Terimleri Szlnde nazire karlnda
yknme deil, benzeki kullanr.)
Ziyaya Mektuplardaki poetikaya ilikin grler, bir airin sadece iir yaz-
makla yetinmeyip, iirin temelkoyucu sorunlar zerinde de, tpk bu rnekte
grld gibi, bazen gnmz iirbiliminin irdeledii konular da kuatan bir
yaklam getiriyor.
54 hilmi yavuz
Bu metin analiz edildiinde, Kemal zerin iire ilikin bir metodoloji nerdii
apak grlecektir. zer, iirin soyuttan somuta doru bir dnm ger-
ekletirmesi gerektiini sylemekte; inan gibi, umut gibi, cesaret gibi
soyut kavramlar, gndelik yaamdaki somut karlklaryla gsterme ykm-
l[l]ne iaret etmektedir. Bu anlamda air, bir bilin iisidir (ya da yle
olmaldr) Kemal zere gre...
iir[in ise], gayesine yaklaa yaklaa tehis vesilesi diye kulland ayn eya ve
hadiselerin amel sevk ve idare kanunlarndan uzak yaa[dn] ve mahhas-
tan mcerrede kvrl[dn] bildirir. Ksaca, Necip Fazl iin ilimde tecrit,
tehis iin; iirde tehis, tecrit iin[dir].
Daha ak bir biimde ifade edilirse, stad, Kemal zerin aksine, iirin tehis
(somut, mahhas) olandan tecrit (soyut, mcerred) olana dnen bir me-
todolojiyi savunmaktadr. Kemal zerin iir iin, soyuttan somuta doru bir
dnm iaret ediyor olmas ise, Necip Fazln sisteminde ilime karlk
geliyor. Bunun anlam udur: ayet stadn metodolojisi referans olarak al-
nrsa, Kemal zerin iir deil, bilim yaptn sylemek gerekecektir.
Gelgelelim, bilimin, soyuttan somuta doru yol alan bir sreci iaret ettii
(dolaysyla, stadn bu tespiti) doru, ancak eksiktir. Bilim metodu, iki ynl
bir srele ina edilir. nce somuttan soyuta (teorik kavramlara) gidilir, sonra
bu soyut (teorik) kavramlarla somutta verili olann aklanmasna dnlr:
ki sreten birincisi, somuttan (mahhas-olandan, tehisten) soyuta (m-
cerred-olana, tecrite), kincisi ise, soyuttan somuta dorudur.
iir ve Gereklik
iirin, gereklikle olan ilikisi, problematiktir: Gereklik, herhangi bir deiti-
rime uratlmakszn dile getirildiinde, iir olmaz; deitirime uratlarak
dile getirildiinde ise, gereklik olmaktan kar.
Dizelerini, Attila lhana yle grnm; acaba doru mu bu? diye, her sabah
Makadan geerek limana bakmay deneyip dorulamaya ya da yanllamaya
alan birine tank olsanz, kimbilir ne dnrdnz?
Fuzulinin o nl:
beyti, genellikle airlerin yalanclna tank gsterilir. Oysa kkeni, antik Yu-
nan felsefesine kadar giden bir paradokstur bu: Felsefe tarihinde Epimenides
Paradoksu diye bilinen paradoks: Epimenides, "Btn Giritliler yalancdr."
demitir. Epimenides, Giritlidir: yleyse bir Giritli olarak "Btn Giritliler
yalancdr." derken doruyu sylyorsa yalancdr; ya da, yalancysa doruyu
sylyordur Epimenides. Fuzuli de, bir air olarak btn airler yalancdr,
derken, Epimenidesin paradoksunu dile getirmi oluyor: airler doruyu
sylerken yalanc, yalan sylerken dorucudurlar!
Fernando Pessoamn da bunlara yakn iermeleri olan bir drtl var; - yle:
Avrupann 18. yzyl, Aydnlanma adr, evet ama o gelenee kar bir
aykr ses, neredeyse tek bana bir muhalefettir Gianbattista Vico. Bu byk
talyan dnrnn 1725 ylnda tamamlad Scienza Nuova71 (Yeni Bilim),
bir tarih felsefesini temellendirdii kadar iir, dil ve hakikat arasndaki iliki-
leri de problematize eder.
Gianbattista Vico, insan ruhunun, tarihsel olarak, ilk faaliyet biiminin iir
olduunu belirtiyor Scienza Nuovada: nsan, akl yrtmeye balamadan nce
duyarln dile getirmitir; konumazdan nce ark sylemitir. Scienza Nuo-
vann deyiiyle sylersek, zihinde (intellect) olan hibir ey yoktur ki, balan-
gta, duyarlkta (sensibility) bulunmasn! Dolaysyla, Vico iin insan zihninin
hayali operasyonlar (Vico, fantezileri diyor!) iirseldir; stelik bu operasyon-
lar sabit ve kolayca belirlenebilir olan Aristotelesci mantk kurallaryla da
baml deildirler. Viconun bununla bir tr Anti-Kartezyen bir zihin modelini
temellendirdiini belirtelim: Descartes sk mantk argmanlarla zihnimizde,
bizim dmzdaki (ve duyularmzla algladmz) kainata tpatp tekabl
eden bir zihinsel kainat modeli in edebileceimizi ne sryordu. Bu yakla-
m reddediyor Vico: Dilin ve dolaysyla dncenin kkeninin iir oldu-
unu belirtiyor; dahas, (buras ok nemli!) iirin hakikati temsil ettiini
ne sryor, - zihinsel modellerin deil! Ksaca Vico, dnyann zihinde man-
tksal argmanlarla deil, iirle (ya da, onun deyii ile fantezili tmellerle)
ina edilebilecei kansndadr. Akl yrtmeye dayal tmeller (klliler), ona
gre, fantezili tmellerden sonra gelmektedir...
unu da belirteyim ki, 18. yzyln bir baka byk filozofu, Jean-Jacques Ro-
usseau, Vicodan iyiden iyiye etkilenmi grnyor. Rousseaunun Scienza
Nuovay okuduuna phe yok. Nitekim Dillerin Kkeni zerine Bir Deneme 72
adl kitabnda Rousseau (ki, bu metin, Gianbattista Viconun Scienza Nuo-
vasndan yaklak 60 yl kadar sonra, 1783te yaymlanmtr) unlar yazar:
"lk (insann) konumalar, hep iir biimindeydi; akl yrtme ok sonralar
dnld."
yleyse u: iirin bizi hakikate tayabilmede bilime, hatta bir manada felsefe-
ye gre, daha ehil olduu sylenebilir. Geri Vico, doann hakikatinin, doa
Allah yaps (Factum) olduu iin ancak Onun tarafndan bilinebileceini sy-
ler; ama bu gene de, iirin, hakikati kavramada ncelii olmad manasna
gelmez.
Kald ki, Davy ile birlikte, iir dilinin ilevinin, baka trl tanmlanamayan
deneyimleri kavramak olduunu sylemek de mmkndr ve ite bu baka
trl sylenemeyen ey, hakikatin ta kendisidir...
72 Rousseau, Jean-Jacques, Dillerin Kkeni zerine Bir Deneme, (ev. mer Albayrak), Bankas
Kltr Yaynlan, stanbul, 2007.
73 Lvi-Strauss, Claude, Totemisin, Beacon Press, 1971.
60 hilmi yavuz
Hlderlin ve iirin z
Heideggerin dilini anlamak zordur. Bunu ben sylemiyorum, rahmetli hoca-
mz Prof. Dr. Macit Gkberk sylyor; - hem de bir Alman profesrn azn-
dan! Gkberk yle diyor74: "stanbul niversitesi Felsefe Blmnde uzun
yllar alm olan Profesr Ernst von Aster, Heideggerin dilinden yaknrd.
Ben bir Alman felsefecisiyim; Heideggerin ne demek istediini bir trl anla-
yamyorum. derdi." "Gerekten de," diyor Prof. Gkberk, "Heideggerin z
Almanca kklerden kendisinin trettii ya da gnlk dilden aktard birok
yeni terim ve szden oluan pek kendisine zg, dolaysyla anlalmas hi de
kolay olmayan bir dili var."
74 Macit Gkberk, bunu Heideggerin lm zerine, 12 Haziran 1976 gnk Cumhuriyet gazete-
sinin ikinci sayfasna yazd, nsann Gereklii balkl yazsnda sylyor.
75 lki, A.Turan Oflazolunun, teki Mehmet Bann evirileri. Oflazolununki 1979 ylnda, o
dnemin Kltr Bakanlnn eviri dergisinde (1979, Eyll); Mehmet Bannki ise Adam Sa-
nat dergisinin 206. saysnda yaymlanm.
okuma biimleri 61
farkl olarak, kim olduunu anlatmas, yani, insann kendi daseinna tank
olabilmesi" iin!
Ama dil denilen bu mlk, tehlikelidir: nk dil zsel olanla olmayan bir
arada barndrr, saf olanla sradan olan[] ayn ekilde syle[r]. nsan varl-
nn en yksek olanan (Ereignis) elinde tutar, ama bunu ifa etmez. Burada
Heidegger, hakikat kavramn dolama sokuyor. Hakikat, dildeki Ereignisin
ya da zsel olann aa karlmasdr.
kendi yol at bir yanlgya sokmak zorunda kalr ve aslm, esas sz tehlike-
ye atar." (Bu son alnt, Mehmet Bar evirisinden. A. Turan Oflazolu ise, son
cmleyi yle evirmi: "Bu yzden dil, kendini kendi olaylad srekli bir
grn altna sokmak ve bylece en kendine zg olan, yani z sz tehlike-
ye drme zorunda kalr.")
Burada, zsel olan kavram zerinde durmak gerekiyor: Dilin zsel yan sz
konusu olduunda ise, Heideggerin kulland kavram, gndelik Almancada
olay anlamna gelen Ereignis szcdr. Heidegger, dilin zsel yannn
(essential aspect) ya da dilin zsel yerinin (the site or essential place) Ereig-
nis olduunu bildirir bize. Nitekim 3. klavuzszde Hlderlinden alntlad
biz bir sylei olal dizesindeki syleiyi (Gesprach) temellendirirken, dilin
ancak bir sylei olarak zden olduunu aklar. Ya da yle: Dilin kken-
deki (Alm. ursprnglich ya da anfanglisch) sz (Alm. sage; ng. saying), eylerin
Ereignisidir. Dilin kkendeki birliini kendinde bir yer (Alm. ort; ng. place)
olarak toplayp (Alm. versammeln; ng. to gather) temellk ederek gerekleti-
ren olaydr Ereignis. Bylece Ereignisi Heidegger, tpk Presokratiklerin kul-
land yntemle anlamlandryor: Ereignis, hem bir yer (topos) hem de bir
toplama ve temellk etme olaydr. (Heideggerin, Hlderlinin Der Ister iiri
zerine yapt incelemeyi ngilizceye evirenler, Ereignisi event ofappropria-
tion ile karlyorlar.)
76 Kirk, G.S., Raven, J.V., The Presocratic Philosophers, Cambridge University Press, Cambridge, 1963.
okuma biimleri 63
Heidegger yanlmyorsam, unu vurgulamak istiyor: Dil, ancak bir sylei ola-
rak zdendir (Ereignis); ya da yle: das Ereignis dilin zsel yandr ve zsel
olan, bir ve ayn olan temelinde gerekleir, yleyse sorulmas gereken u-
dur: Bir ve ayn olanla neyi kastediyor Heidegger?
78 Fell, Joseph P., Heidegger and Sartre: An Essay on Being and Place, Columbia University Press,
1979.
okuma biimleri 65
Peki ama, ne kertede dorudur bu? Yant Edgar Morin veriyor79: "nsan ona
aklllk (sapiens) nitelii vererek akll, bilge bir varlk olarak tanmlamak, ne
akllca ne de bilgecedir! nk insan, sapiens olduu kadar, demenstir de:
An bir duyarllk, tutkular, fkeler, bunalmlar; birdenbire deien bir insan
doas; insan kendinde srekli bir delilii tar: Kanl adaklar balamann
erdemine inanr. Kendi hayal gcnn rn olan Tanrlara ve mitlere iktidar,
varolu ve gvde atfeder. Ksaca, insann varl Greklerin Ubris, yani l-
tanmazlk dedii eyin srekli barnadr..."
Dionysosu srgn edildii yerden geri armak, iire dnmek demektir. Tpk
Sokrates-ncesi Yunan filozoflarnn yapt gibi! nsana ve dnyaya ilikin oluu,
mecaz ve eretilemelerle (metaphor) dile getirmek! Mecaz ve eretileme hem
akla hem de duyulara ait olan bir araya getirir; - ve trajik olan egemen klar.
iir ve Ruhaniyet
Anatole France Edebiyat Hayatnda81 19. yzyl Fransasnn lanetli airlerin-
den Paul Verlaine iin u artc deerlendirmeyi yapar: "Paul Verlaine,
Fransada grdmz en Hristiyan msralar yazd. Bunu ilk defa kefeden
ben deilim. Msy Jules Lemaitre Sagessedeki (Verlainein iir kitab, H.Y.)
bir ktann eda bakmndan Imitationun bir yetini hatrlattm sylyordu.
Yahya Kemal, bir baka sohbetinde ise Akif in slam airi oluuna ilikin ola-
rak unlar syler Sermet Sami Uysala: "O (Mehmet Akif, H.Y.) slamn ahlak
ve akaidinin airidir. slamn iirinin airi deildir."
Yahya Kemalin Mehmet Akif balamnda slamn iiri konusunda iki ayr
konumada syledikleri, dikkat edilsin, birbiriyle elimektedir. lk konuma-
da, slamn iirini, slamln akideleri ve faziletleri ile bir ve ayn eymi
gibi gsterirken; ikinci konumada, slamn iiri ile slamn ahlak ve akai-
dini birbirinden ayrmaktadr. unu sylemek istiyorum: Yahya Kemalin bu
aklamalarndan slamn iirinin ne olduunu veya slamn iirinden neyi
kastettiini anlamak mmkn olamyor. slamn iirinden slamn ahlak ve
akaidi veya slamln akideleri ve faziletleri anlalmayacak ise, ne anlal-
mas gerekiyor? slamn iiri ile slamn ahlak ve akaidi arasnda bir fark
81 France, Anatole, Edebiyat Hayat, MEB Devlet Kitaplar, Ankara, 1967. 82 Uysal, Sermet Sami,
Yahya Kemalle Sohbetler, Kitap Yaynlan, stanbul, 1959.
82 Uysal, Sermet Sami, Yahya Kemalle Sohbetler, Kitap Yaynlar, stanbul, 1959.
68 hilmi yavuz
stadn szleri, sanki akaid ile iiri badatrmann mmkn olmadn ima
ediyor gibidir. yle olmasayd eer, Akif iin slamn iirinin airi olsa idi,
vaiz gibi deil, air gibi iirler yazard. phesiz her dinin kendine mahsus
iiriyeti vardr. Fakat onu ifade etmek hnerdir. Belki de Akifin Safahatmda
iir aryorsan, arama! deyii bunun iindir demek gereini duymazd, diye
dnyorum.
Yahya Kemal iin slamn iiri, geni ve kuatc manasyla, slam medeniye-
tinin iiri demektir. Bir kavram, slam akaidi balamnda bir manaya geliyor-
sa, slam medeniyeti balamnda apayr bir manaya gelebilir. Mesela, dnyaya
slam akaidi sylemi iinden bakan biri iin, geen yl ina edilmi herhangi bir
semt camii ile Sleymaniye arasnda hibir fark olamaz. Zira her iki cami de,
Mslmanlarn toplu halde Allaha ibadet ettikleri bir mekndr. Halbuki dn-
yaya slam medeniyeti sylemi iinden bakan biri iin, bu medeniyetin plastik
mkemmeliyetini ifade edi bakmndan Sleymaniye ile herhangi bir semt
camii mukayese bile edilemez...
Bana yle geliyor ki, Yahya Kemal, Akife bir lde hakszlk etmektedir. Di-
nin nasslar (akaidi, dogmalar) ile dinin medeniyeti arasnda bariz bir fark
olmakla birlikte cami misalinde olduu gibi), dinin ruhaniyeti, hem nasslar
hem de iiri, muhteem bir sentezde birletirmek iktidarna sahiptir. Bu yz-
den de Yahya Kemalin, zellikle phesiz her dinin kendine mahsus iiriyeti
vardr. Fakat onu ifade etmek hnerdir." szn, iyi deerlendirmek gereki-
yor. Dinin kendine mahsus iiriyeti, nass ve sanat onun ruhanlii ierisinde
yeniden ina eder. Akifte vardr bu ruhanyet.
83 elebi, Asaf Hlet, Benim Gzmle iir Davas, stanbul Dergisi, stanbul, Temmuz-Aralk
1954ten aktaran; Semih Gngr, Asaf Hlet elebi, Suffe, stanbul, 1985.
70 hilmi yavuz
Sadece elebi mi? Elbette hayr! elebiden iki yl sonra, Oktay Rifat da, Per-
emli Sokak84 adl iir kitabna yazd nszde, [b]ir dili kullanmak, kelimele-
rin bizde uyandrd grntlerin (imge, hayal) yardmyla bir ey anlatmak
demektir. O eye anlam diyoruz: Bir szn anlam, ou zaman, o szn gz-
mzn nne getirdii grntden baka bir ey deildir diyerek, ayn yanl-
l, yani imge ile anlamn ayn ey olduu yanllm tekrarlad.
kinci mesele, iirin, yaplan ya da imal edilen bir ey mi, yoksa yaratlan bir
ey mi olduudur. Yaratmann Allaha zg olduuna ilikin teolojik argma-
n hesaba katmadan da, mesele, sekler balamda ele alndnda, iirin bir
yapm ii olduunu ne srmek mmkndr. Aristotelesten bu yana, iir
kuram, romantik gelenek dta tutulursa, iirin bir yaratdan ok, bir yapm
olduunu kesinler.
imdi biraz gemie gidelim: Edip Canseverin Kaybola iirindeki "Yaplan bir
eydir iir" dizesine ilikin olarak yaptm okumada, bu dizenin Aristotelesin
Poetike kavramyla rten bir yan olduunu sylediimde kyamet kop-
mutu. Biroklar, benim Aristotelese bal kalarak yaptm bu okumay, iiri
sanki bir zanaatkrlk ii, Eski Yunancasyla sylersem, bir Techne saydm
biiminde yorumladlar. Poiesis ve Techne farknn bilinmemesinden kay-
naklanan bir yorum! (Ayra iinde belirteyim: iris Murdoch, Ate ve Gnete85,
Eski Yunancada Gzel Sanat kavram iin ayr bir terimin olmadn; Tech-
nenin, hem sanat, hem zanaat hem de beceri anlamn kuatacak biimde
kullanldn bildirir.) Oysa yaplan bir ey olduunu ne srerken, iirin,
bilgiden yola klarak gerekletirilen bir yapm olduunu dile getirmek
istemitim, - hepsi o kadar! phesiz Aristoteles, hocas Platondan sadece
tekniin bir airi air yapmaya yetmediini (Yasalar, 628a) renmiti ve yine
phesiz, teknikten kastedilenin de, poesis ya da bilgiyle yaplan ey olma-
dn biliyordu. Baka trl sylersem, iir, bilgi olmadan yaplamyordu (ge-
reklilik koulu); ama bilgiyle yaplm olmas da, elbette, onu iir klmaya yet-
miyordu (yeterlilik koulu). Tanpnarn Edebiyat zerine Makalelerde86 Baki
Efendiden sz ederken sylediklerini hatrlayalm: yle diyordu Tanpnar:
"iir ve alelumum sanat her eyden evvel bir zanaatkrlk, madde zerinde
alma iidir. Parmaklarnn arasnda dili, ekil verecei bir madde gibi gr-
meyen air, hibir surette air olamaz." "Maddeye ekil vermek"! Tanpnar,
burada, airin hem nasl, hem de ne surette ekil vereceini (poesis anla-
mnda) bilmek durumunda olduunu vurgulamaktayd ve zanaatkrlktan
da kastettii buydu elbet... Ayn ey, Aragonun Les Yeux dElsa87 kitabna yaz-
d sonszde iaret ettii u sz iin de geerlidir: "Bir iirin tarihi, onun tek-
niinin tarihidir."
86 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Edebiyat zerine Makaleler, (haz. Zeynep Kerman), MEB Devlet
Kitaplar, stanbul, 1969.
87 Aragon, Louis, Les Yeux dElsa, Seghers, Paris, 1981.
88 Ayda, Adile, Yahya Kemal: Fikir ve iir Dnyas, Ankara, 1979.
72 hilmi yavuz
Grlyor: Yahya Kemal, sentetik iirden, bir beste gibi btnl olan, bir
btn olarak yaplan iiri kastetmektedir. Baka trl sylersem, Yahya Kemal
iin sentetik iir, iiri bir yapm ii olarak kavramak anlamnda, olumlayc
ve deer yceltici bir nosyondur; - deer drc ve olumsuzlayc bir kav-
ram deil!
okuma biimleri 73
Elbette dorudur, iir, szcklerle yazlr; evet, ama hangi szcklerle? Bir ii-
rimdeki bir dizeyi alntlayarak sylersem: "iir hangi szcklerle yazlmal ki?"
Sylemesi bile fazla belki: airin, metaforik iliki kurmak iin szdaarndan
seecei szc belirleyen kriterler var. Yldz rneinden gidelim: air,
yldzlarla rnein takunyalar arasnda bir iliki kuramaz; nk bu ba-
lamda bir benzeim sz konusu deildir: Ama bu sadece metaforik iliki iin
deil, metafor dndaki paralellikler iin de geerlidir. Eski bir belgat terimi
olan cezalet, szck seimi iindeki belirleyici kriterlerden biridir. Tahir-l
Mevlev, Edebiyat Lgatinde91 cezaletten sz ederken, Edann medda ile
yani, lafzn mana, daha a slubun mevzu ile muvafk olmas iin kelimele-
rin rikkat ve cezaletine de mmkn olduu kadar dikkat etmek gerektiini
bildirir. Rikkat yani, slbun konuyla ilikili olmas; cezalet, yani slbun
konuya aykr olmas! Tahir-l Mevlev, bebein uykusu iin ml ml yerine
horul horulu seip kullanmann bir cezalet rnei olduunu bildiriyor.
Yahya Kemal de, Edebiyata Dairdeki92 Ali Emir Efendi ve Yeni iir balkl ksa
makalesinde, Ali Emir Efendinin yeni usulde iir sylemek gibi bir hevese kapl-
d[n] belirtip telefon, tahtelbahir (denizalt), tayyare gibi yeni zamanlarn
en bariz terakki numuneleri zerine iirler yazdn syledikten sonra, onun,
dizesini ele alyor ve bu dizenin asrn iddet, srat ve huunetinden [...] uzak
bir manzara izdiini bildiriyor. Yahya Kemal sylemiyor ama tayyare sz-
c ile dizenin gemie gnderme yapan edas arasnda cezalet vardr; -
Tahir-l Mevlevinin deyiiyle, edann meddaya, ya da slubun konuya
muvafk olmamas durumu!
Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Edebiyatmzn inden93 adl kitabnda yer alan Cahit
Stk Tarancnn iir Estetii baln tayan makalesinde Tarancnn her
kelimenin kendine has bir arm mekanizmasna bal olduunun farknda
olduunu belirttikten sonra, "Cahit Stkya gre iir, bir evocation sanatdr."
der ve yle srdrr szlerini: "Kelimeler uyandrdklar arm ile okuyu-
cuya tesir ederler. l veya uydurma kelimelerde bu hassa yoktur. Cahit St-
knn kelimelerdeki bu hassaya ne kadar ehemmiyet verdiini u msra tahlili
ok iyi gsterir:
Bu msrada hatra yerine aklma deyiniz: Vezin bozulmaz [...] ama iir srra
kadem basar. Bunun tek sebebi hatra kelimesinin aklma kelimesinden
daha zengin bir evocation unsuru olarak daha kuvvetli olmasdr." Prof
Dr. Sheyla Bayrav da, iirin arm alan geni olan arkaik szcklerle
yazlmasn savunanlar olduunu bildiriyor ki94 bu da Prof. Kaplann tezinin
dorulanmas demektir.
Arkaik szckler! Bedreddin zerine iirleri yazarken, 15. yzyla ilikin bir
tarihsel dil (arkaik dil!) kullanarak, belirli bir gelenek-etkisi retmeye alt-
mda banaz, dahas fanatik dil devrimbazlarnn hmna uram; Osman-
lclkla damgalanp aforoz edilmitim. Oysa kullandm szckler, Osmanl
toprak rejimini ve kurumlarn iaret eden terimlerdi ve elbette ztrke sy-
lenmeleri sz konusu olamazd: - timar, miri, mutasavvf vb. szckleri gibi!
Pek iyi de, gnmzde baz gen airlerin, bu defa, gndelik hayatmza girmi
yabanc dilden aktarma szcklerle yazdklar iirlere ne demelidir? Deer
verdiim bir gen air ve romana, Murat Mentein Aceleci Tefecinin Ebediyet Ss
Verdii Anlar95 balkl iirinde gryoruz bu szckler ve onlarla yaplan tam-
lamalar: Aranjman lklar, hasret stoklamak, romantik efor, bloke edilen
efkat, prosedr gerei haat olmak, gzya averaj, nihavent fotosentez, ihti-
ras transferi, platonik parantez, ontolojik yama, hasretle arj olmak, vs. vs.!
Efruz Beyden Murat Mentee, tarih tekerrr ediyor, ama nce komedi, sonra
da trajedi olarak! mer Seyfettin, ar Batllamann ortaya kard bir tiple,
Efruz Beyle, onu glnletirerek alay ediyordu; Murat Mente ise, deyi ye-
rindeyse, Efruz Beyin dilinden, o tufeyli dilden bir iir dili kurmaya alyor
ki, galiba trajik olan budur.
diye balar. Dorusu budur, gibime geliyor. Nedenini sorarsanz, iir, yazdan
nce de vard da ondan, derim. Ya da dilerseniz, kutsal kitaplarn diliyle syle-
yeyim: nce sz vard...
iir, yazdan nce de vard, dedim ya, aslnda, yazdan sonra da zl olmay
srdrd iir. nl bir Homeros uzman olan Moses Finleyin The World of
Odysseusunda96 okumutum. .. 8. ve 7. yzyllarda Grek yazsnn kullanl-
yor olmasna karn, Grek yazn uzun bir sre, szl olmay srdryor. Szl
Grek yazn derken, iirden sz ediliyor elbet.
imdi bize ok aykr gelen bir ey var. rnein, bir air ksa da, kitaplarnda-
ki yzlerce iiri ezberden okusa, en azndan ne inanlmaz bir bellek! diye
arrz. Peki, ama yaznn bulunmasndan nce var olan iir, rnein lyada
ya da Odysseia gibi binlerce dizelik destanlar, nasl syleniyorlard dersiniz?
Bu tr destanlar, doallkla, okumas yazmas olmayan airlerce sylenmiler-
dir. airler, dinleyicilerin nnde, hemen o anda iir sylemeye balarlarm.
Yanl anlalmasn: Daha nceden ezberledikleri bir destan sylemek deil, o
anda sylemeye balarlarm...
Bunun ok eski alarda kald sanlmasn. 1934 ylnda, bir Amerikal halkbi-
limci, Milman Parry, Yugoslavyada, 60 yalarnda bir Srpl airle karlat-
n anlatyor. Srplnn ne okumas var, ne yazmas! Milman Parrynin anlatt-
na gre, bu Srpl air oturuyor, neredeyse Odysseia uzunluunda binlerce
dizeden oluan bir iiri sylemeye koyuluyormu. ki hafta srm Srplnn
bu iiri sylemesi. Sabah iki saat, akam iki saat, tam iki hafta boyunca iir
sylemi Srpl air. "stelik," diyor Parry, "ll, uyakl iirlerdi bunlar."
Ebu Nuvas gitmi, gnlerce alp 1000 iir ezberlemi, ustas Halefl-Ahmerin
huzuruna km, "stediiniz 1000 iiri ezberledim, efendim." demi.
Ustas yle bir bakm Ebu Nuvasa: "Gzel;" demi, "imdi git, ezberlediin
bu iirleri unut da gel..."
Ar ar kacaksn bu merdivenlerden
Bu merdivenlerden ar ar kacaksn
yleyse, saf iirin, anlamla bir ilgisi yok mu diyeceiz? Ahmed Haim o kan-
dadr. Ama bundan, iir, btn btne anlamsz olmaldr, sonucunu mu ka-
racaz? Hayr, benim sylemek istediim bu deil! Ben, anlamadmz bir
iiri, anlamn kavrayamadmz bir iiri kt iir diye gemeyelim diyorum.
Gerard de Nerval, "Benim fiillerim aklamaya gelmezler. Aklandklarnda ise
-eer aklama diye bir ey mmknse- btn bylerini yitirirler." der. eyh
Galip de;
Sze Yahya Kemalin amlca Gazeli ile balamtm. iirin gizeminin, bys-
nn kolay kolay anlalmayacan dile getiren bu gazelle bitirelim szmz:
Bir air, yazp yaymlad, kitabna ald bir iirini, daha sonra, deitirebil-
meli mi? Eer, yant olumluysa, deitirme ileminin hangi gerekelerle yapl-
dnn bilinmesi gerekmiyor mu? Yazar, metni tarafndan ldrlmemek
uruna metni ldrebilir mi?
Bu sorunun, rtk olarak iki kkrtc iermesi var: lki, hi phesiz, iirin
deitirilmeden, ilk yazld biimiyle korunmasnn, airin lmne sebep
olacak kertede eskimi ve eer tamir edilmezse, airle birlikte yok olmas
ihtimalinin bulunduudur. kincisi, airin, iiri tarafndan ldrlmemek
uruna, iirini tamir edip deitirmekle, bizzat iirini ldrm olmas ihti-
malidir.
Dilin szdaarnn deimesi ile iirin szdaarnn da ona bal olarak dei-
mesinin kabul edilebilir hibir meru gerekesi yoktur. Bu, aslnda, bir dilin
kendi kendine tercme edilmesi gibi absrt ve sama sapan bir duruma iaret
eder: Trkeden z Trkeye tercme! Haydi, tercme iinin, Trkeden z
Trkeye deil de, Osmanlcadan z Trkeye yaplm bir tercme olduunu
varsayalm;- yani, bir dilin kendi kendine tercme edilmesi deil, birbirinden
farkl iki dil arasnda bir tercme! Bu durumda da, hatra kelimesinin, ya da
saadet kelimesinin, an ve mutluluk kelimeleriyle, belki anlam dzeyinde
karlanmlklar sz konusu olabilir; ama iirde birebir anlamdan ok, dolay-
l anlamlarn (yan anlamlarn, connotation) ne kt unutulmamaldr.
Yahya Kemal, Dalarca ve Oktay Rfatn yaptklar gibi, ama bu defa kelime
baznda deil, dize baznda, Yeniehirli Avninin, Tevfik Fikretin, Recaiza-
denin, Hamidin, Akifin, Namk Kemalin dizelerini, Trke gerekesiyle de-
itirme nerisinde bulunur. Sermet Sami Uysaln Yahya Kemalle Sohbet-
lerinde"99 stad, "Fikret, Piinde bir avaze-i an ykseliyordu dizesini, Alk
sesi her yandan uup ykseliyordu diye yazmalyd." der. Ama dikkat edilirse
burada Yahya Kemalin yapt, mesela Ahmet Muhip Dranasnki gibi (Dra-
nas, Rbab- ikesteyi nazmen Trkeye aktarmtr: Krk Saz), Fikreti Trk-
e sylemektir ve bu, eviri olmak itibariyle, kabul edilebilir bir durumdur; -
her ne kadar Yahya Kemal, bunu, Trke sylemek adna deil, Fikreti tashih
etmek niyetiyle yapm olsa da!
Ama yine Yahya Kemal bu defa, Trke syleme balamnda deil, mantk ve
iirsellik balamnda Ahmet Haimi tashihe kalkr: "Haim, sayemde bizim
lisanmzda sade Trke sylemeyi anlad, der ve yle srdrr szlerini:
"Fakat asl mesele Trkenin estetiini bulmakta idi. te Haim buna erie-
medi.
yanltr. Sonra ate doludur diyor. Atele imale yaplmaz. stelik, ate olan
ey tutulmaz. Dokunulur ve hemen el ekilir. Glgn da dememeliydi. Bu
kelime Divan iirinde de var. Bizim lisana akl erseydi, Piyaleyi
gibi bir syleyile sylerdi. [...] Sonra Haim, Merdivende Eilmi arza diyor.
Arza eilmi denmez. Yere eilmi denir. Piyale, Blbl, Merdiven hep bizim
lisanla. Niye (Haim) O Beldeyi bizim lisanla sylemedi? nk Yahya Kemal o
zaman Paristen gelmemiti."
99 Uysal, Sermet Sami, Yahya Kemalle Sohbetler, Kitap Yaynlar, stanbul, 1959
okuma biimleri 83
dizesini, "Burada bahe ve seccade ayr kalyor." diye eletirir ve " Isfahan
bahesi bir seccade demeliydi." diye dzeltir.
Behet Necatigil de Edip Canseverin bir iirini tashih eder. Necatigil, Canse-
vere gnderdii 11-12 Nisan 1977 tarihli mektubunda100 onun Sevda ile Sev-
gim101 adl kitabndaki son iiri (Her Sevda..) konusunda dncelerini bildirir
ve onu yadrgatan bir iki nokta zerinde grlerini belirtmek istediini sy-
ler: "nce anszn nc msray yadrgamtm: Biz isteyelim istemeyelim
srp gider bylece - tirazm, Biz isteyelim istemeyelim szlerinedir. Bence
dzyaz iin bile ar bir bileim bu. iirin kaldramayaca kadar ahenksiz,
hantal bir syleyi. steyelim drt hece, istemeyelim be hece. Ritmik deil,
kvrak deil; uzun, yorucu, donuk. Ben olsam, msra yle dzenlerdim: ste,
isteme srp gider bylece. "
Necatigil, o iirdeki,
konusunda ise Necatigil, zellikle yanks gibi zerinde durur ve unlar ya-
zar: "Bir kere bu iki szckte iki iki de i var ki bunlar yakn kakl, biri
kaln biri ince iki sesli. Yani, pe pee sylenince tutukluk yapan drt yakn
sesli. Ben olsam bu msra da yle kurardm: Ve nlar her biri bir silah yan-
ksnda. Ya da yle: Ve nlar her biri bir silah yanksyla."
Elsann Gzleri (Les Yeux dElsa) 10 drtlkten oluur. Orhan Veli, bu 10 drt-
lkten sadece 5ini evirmi, kaynak metnin 4, 5, 6, 7 ve 8. drtlkleriniyse
evirmemitir. Byk olaslkla, evirmenin, bu blmleri Trke sylemede,
teki drtlkler lsnde baarl olmadn kavramasndan dolaydr bu.
Orhan Veli, Trke syleyite tam karln bulan blmleri evirmekle ok
iyi etmi. Belki de, Elsann Gzlerini gerek bir eviri bayapt klan da budur.
Yllardr airlerin Btn iirlerini evirme dorultusundaki giriimlerin, o
denli baarl olmaynn nedenini de bunda aramak gerekir.
Bir de u: iir evirmenlerimiz, sadece bir airin btn yaptlarm deil, birok
airin btn iirlerini eviriyorlar. Sait Maden rnein... Maden, hem Lorcann
hem Montalenin hem Aragonun iirlerini evirme urana girebiliyor! Oysa
Sait Madenin en baarl olduu eviriler, ne yazk ki bugne dein kitapla-
mam olan Baudelaire evirileridir. 1950li yllardan beri Madenin seerek ve
zenerek Baudelaire evirdiini biliyoruz. (Varlkn, 1950 ylnda dzenledii
86 hilmi yavuz
Trkede iir evirisi alannda, hi kukusuz, iki byk ad var: Orhan Veli ve
Can Ycel. Orhan Velinin Asm Bezircinin derledii eviri iirleri102 (derleme-
deki eksiklere ve yanllara karn) bir eviri bayaptdr. Can Ycelin Her
Boydan103 da yle! Dolaysyla benim iin bir airin btn iirlerinin evirileri
deil, eviri iir sekileri (antolojileri) her zaman daha nemli olmutur. unu
demek istiyorum: Benim iin, evirmenler evirdikleri bir ya da iki iirle ne
karlar. Orhan Veli Aragondan Elsann Gzleri iiriyle, Apollinaireden Ren
Gecesi iiriyle, Mevlndan evirdii rubailerle; Sabahattin Eybolu (Necati
Cumalyla evirdii) Apollinaireden Marzbll iiriyle, Eluarddan Karartma
iiriyle; Melih Cevdet Anday Poedan Annabel Lee iiriyle; Can Ycel Eliottan
Alfred Prufrockun Ak arks iiriyle; A. Kadir Mevlndan Ne Zaman iiriyle;
Sait Maden Baudelaireden Moesta et Errabunda iiriyle... rnekler oaltlabi-
lir.
Son olarak unu sylemek istiyorum. iir evirisinde, giderek bir iblm
yerleiyor gibi. evirmenler bildikleri dillerin airlerini eviriyorlar. Ataol
Behramolu, Rus airlerini eviriyor; Egemen Berkz talyan airlerini. Cevat
apansa ngiliz airlerini. Ama bizde, eskiler dnda, bir tek airi evirmekte
ne km evirmenler yok henz. rnein, Behramolu iin Lermontov e-
virmeni diyebilir miyiz? Sanmyorum, Behramolu, Lermontov gibi teki Rus
airlerini de eviriyor. yleyse bir airin adyla bir evirmenin ad arasnda
birebir bant kurulamyor. Oysa rnein Franszcada, Lermontov deyince
akla bir tek ad gelir; Henri Gregoire. Dnn ki Gregoirem 1918de yapt
Lermontov evirileri, geen yl yeniden baslabiliyor.
kabul ettii manada, sistemlilik, aklk; bilgi, varlk ve deerlere ait btn
halinde bir aklama olarak felsefeden sz edildiini unutmamak gerekiyor.
104 lken, Hilmi Ziya, Felsefeye Giri, A.. lahiyat Fakltesi Yaynlar, Ankara, 1963.
okuma biimleri 89
105 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Medeniyetin Deitirmesi ve nsan, Yaadm Gibi, (haz. Birol
Emil), Trkiye Kltr Enstits Yaynlar, stanbul, 1970.
90 hilmi yavuz
Demek ki, hem Batl ya da modern iiri hem de Doulu ve geleneksel Osmanl
iirini, yani ikisini birden, metinleraraslk dolaymnda edinerek, temellk
ederek, ksaca kendisinin klarak, entelektel tarihle mutabakat durumunda
olan bir sahih iir soyktmz var. Bu soykt, ya da aile aac, ite Trk
iirini gelecee tayacak olan iirdir. Bu, Tanpnardan alntladm blme
atfta bulunarak sylersem, Yahya Kemal ve Ahmet Haimde Necip Fazl ve
Nazm Hikmetin, Nazm Hikmet ve Necip Fazlda Asaf Hlet elebi ve Behet
Necatigirin, birbirlerinden ok farkl olmalarna ramen, birbirlerinin devam
olduklarn gsterir. Dolaysyla Trk iirinde, ift maksatl yaama, bu iki
maksadn bir aradaln mmkn klacak koullarda, bir imtidad temellen-
dirmi olmaktadrlar. Bir kez daha syleyeyim: Bana gre elbet, iirdeki bu
imtidad, deierek devam etmek veya devam ederek deimek zerine ina
edilmi olan soyktn geleneksel olan modern olanla bir aradalk iinde
gelecee tayacak airlerle devam edecektir.
okuma biimleri 91
Eagletona gre, bunun nedeni, iirin, insan dilinin btn imknlarn kullan-
yor olmasdr ve bu, bizim gndelik hayatmzda sklkla yaptmz bir ey
deildir. Ama dilin ritmine ilikin imknlarn gndelik hayatta ie yarad
durumlar da var. Eagleton, 1950 ylnda yaplan Amerikan bakanlk seimle-
rinde Cumhuriyeti Parti aday General Eisenhowerin kampanyasnn "I Like
Ike" sloganyla yrtlmesinin, semenler zerinde ne kertede olumlu bir etki
yaptnn, 20. yzyln en byk edebiyat eletirmenlerinden Roman Ja-
cobson tarafndan analiz ediliine de dikkati ekiyor.
iirin rktc olmasnn nedenlerinden biri de, iir dilinin kapal bir dil
olmasdr. Eagleton, hakl olarak, gndelik konumada dilin saydamlndan
sz ediyor ve "oysa," diyor, "iir dili donuk, mat bir dildir; dil aracl ile an-
lama bakmak yerine, kelimelerin kendilerinde bir deer olarak lezzetine ba-
kar." Eagletonun o bildiimiz atafatl slubuyla dile getirmek istedii, iir
dilinde kelimelerin gndelik konuma dilinde atfta bulunduklar objelere
gndermede bulunmayabilecekleri; - hatta belki de mesela Mallarmnin ii-
rinde olduu gibi, hibir eye gnderme yapmadan, sadece kendi kendilerine
atfta bulunabilecekleridir. Teknik deyimle, bu, iirdeki kelimelerin z-
gndergesel (self-referential) olmalar anlamna gelir.
iir ve Sat
21 Nisan Dnya iir Gn ilan edilmi. Bu mnasebetle, bir bankann spon-
sorluunda bir iir Gecesi dzenlendiini rendim. Gazeteler, iir Gecesine
byk ilgi gsterildiini, ou izleyicinin ayakta kaldn yazdlar. airler ok
mutlu: iire ilgi artyor demek!
Bir meta olarak iirin (iir kitabnn) dolama girmesinde, hi phe yok,
kapitalizmin mantna eklemlenebilecek canalc bir faktr var: iirin anla-
labilir olmas! Bu, bizi iirde anlam problemi zerinde dnmeye gtrme-
lidir. Gerekten de, bana gre elbet, iirde anlam problemini, iki ayr kategori-
de ele almak sz konusudur: Verilmi anlam ve kazanlm anlam... Hani,
siyasal ya da sosyal haklardan sz ederken, bu haklarn Trk toplumuna te-
peden inme verilmi olduunu, halkmzn sz konusu haklar kazanmak iin
en kk bir gayret sarf etmediini sk sk tekrarlarz ya; anlam problemi de,
ite tastamam haklar problemi gibidir: Baz iirlerin anlam verilmitir, -
94 hilmi yavuz
Kapitalist mantk fast foodlar gibi, fast iirler retti. iiri okur okumaz anl-
yor, anlalr anlalmaz da tketiyoruz, - hamburger gibi! Aslnda, dolama
giren, verilmi anlamlardr; - kazanlm anlamlar deil! Glten Aknn o
gzelim dizelerini anmann tam sras: Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince
eyleri anlamaya...
Kanserden len Nobel dll Meksikal byk air ve denemeci Octavio Paz,
dilimizde teki Ses108 adyla yaymlanan o benzersiz kitabnda u soruyu soru-
yordu: "iir zerine her dnme u soru ile balamal ya da bitmelidir: Ka
kii iir kitab okur ve bunlar kimlerdir?" Paz bu soruyu yantlarken unu da
eklemeyi ihmal etmez: "Ancak ister az ister ok olsun, iir okuyucularnn bir
toplumun ounluunu oluturmas hibir zaman mmkn olmamtr."
20. yzyln en byk yazarlarndan biri olan Jorge Louis Borges, George Stei-
nerin Extraterritorialde aktardna gre, 1932de yaymlanan bir kitabnn
topu topu 37 tane satlabilmi olmasndan ikyet etmek yle dursun, tam
tersine, sevinmi gibidir. "Bu kitaplar satn alan insanlar gerekti," demi
Borges, "her birinin bir yz, bir ailesi vardr, oturduu soka vardr." Peki;
ama 37 tane deil de, mesela, 2 bin satsayd ne olurdu? "Sanki hi satlmam
gibi olurdu," diyor Borges, "2 bin ok byk bir rakam, hayal gcnn kavra-
yabileceinden ok daha byk... Mesela, 17 tane satabilirdi, hatta belki, en
iyisi 7 tane..."
Octavio Paz ok satar olmay deil, uzun sreli satmay (long seller) bir
edeb kriter olarak alyor: Uzun sreli satmak ya da Pazn deyiiyle, srekli-
lik! Paza gre, Baudelaire ve Walt Whitman, ilk iir kitaplarndan telif creti
almak yle dursun, birinci basmlarnn masraflarn bile bizzat kendileri
stlenmilerdir. Bu, her dilde yazan tm modern airler iin geerlidir; ancak
yava; ama emin bir srete kitaplar, en sonunda geni basklara eriir ve
byk bir okur kitlesine ular. Ruben Dario, Antonio Machado, Federico Gar-
cia Lorca, Apollinaire veya Rilke yahut Montale ya da Mandelstam, Yeats ve
Eliot gibi airlerin yeni basklar, bu airlerin lmlerinin zerinden yllar
gemesine ramen sk sk yaplmakta ve nsha saylar yzbinlere ulamak-
tadr. Paz yle diyor: "Tm bu rneklerde nemli olarak gzme arpan ey,
nsha saylarndan ok, srekliliktir." Peki, ya ilk yaymlandklarnda 6., 7., 8.,
..., 40. baskya ulaanlar? Octavio Paz, bunlar gkyznde grnp kaybolan
gktalarna (meteorlara) benzetiyor: "En iyi satan eser, ister bir roman, ister
gncel konularda yazlm bir kitap olsun, sahnede bir gkta gibi grnr.
Herkes satn almak iin peinde koar, o ise ksa srede sonsuza dek kaybo-
lur."
Octavio Paz, oksatar bir kitabn uzun satara dnmesi olgusuna pek sk
rastlanmad kanaatindedir. ounlukla oksatarlar, bir saman alevi gibi
parlayp snmekte; ilerinden ok az uzun satar olabilmektedir: "Kendi ba-
arlarnn fazla yaamasnn yolunu bulan en iyi satanlar, pek nadirdir." Octa-
vio Paz, ok satyor kitaplarm! diye, medyada kasm kasm kaslan kzip
hretlerin kulaklarna kpe olmas gereken u dikkate deer szleri syl-
yor: "En iyi satanlar, edeb eserler deil, ticar eyalardr." Ve u can alc cm-
le: "Piyasann mant, edebiyatn mant deildir."
Elbette, balangta hi satmayan bir edeb eserin daha sonraki, yllar sonraki
basmlarnda, Baudelaire veya Rilke gibi yz binlere ulaaca konusunda bir
96 hilmi yavuz
Peki, kim okuyor? iir kitaplarnn okurlar kimler mesela? Bir okur profili
karlabilir mi? Ben kendi payma, okur profili iin ev kitaplklarnn bir kriter
olduunu dnmmdr. Eer bir airsem, yaymlanm kitaplarmn, ev
kitaplklarnda hangi airlerin eserleriyle yan yana konulduuna, yan yana
durduuna bakarm. Diyelim ki, iir kitabm ok satt ve ev kitaplklarnda,
mesela Ylmaz Erdoann ya da mit Yaar Ouzcann oksatar kitaplarnn
yannda duruyor. O zaman kt bir airin, kt bir okurla bulumu olduunu
dnmemek iin sebep yoktur. Ama iir kitabm, mesela Yahya Kemal Beyat-
lnn, Ahmet Haimin, Ahmet Muhip Dranasn, Behet Necatigilin kitaplar-
nn yannda duruyorsa o zaman da yle dnrm: "Demek ki ben, iyi bir
okura dm, iyi bir airim..."
airler ve Kadnlar
airler ve kadnlar! Trk iirinde geen kadn adlarndan yola karak, kad-
nn konumu zerine bir sosyolojik aratrma yapld m bugne kadar, bilemi-
yorum. Kukusuz, byle bir alma yaplm olsayd, ok kkrtc sonular
elde edilirdi, diye dnyorum.
nce soru u: Kadn Trk iirine ilk kez ne zaman girmitir? Ahmet Kabakl,
Hisarda 1953 ylnda yaymlanan Trk iirinde Kadn adl yazsnda, "Trk
iirinin ilk kaynaklarnda kadn bulunmaz." diyor. Ona gre, "Divan iirinin ilk
bykleri de [...] kadn konusuna yanama[mlardr.]: Onlarn ak, Al-
lahadr."
Divan iirinin daha sonraki evrelerinde grlen kadn, kollektif bir tiptir ve
mazmunlarla belirlenmitir. Namk Kemalin, Sabirin Hophopnamesinden
yola karak alay ettii o kadn tipi! Ama mazmunlar gereklikmi gibi alp
dntrerek ina edilen o ucube, elbette Divan iirindeki kadn tipini temsil
edemez. Kolektif oluu sadece mazmunlarla dile getiriliinde deil, ama ayn
zamanda belirli bir adnn da olmamasndandr. Daha dorusu, bir ad varsa
eer, bu, slam folklorunun mitos kadnlarnn adlandr: Leyla ya da irin gibi...
Gene de, Nedim gibi baz airleri dta tutmak gerekecektir. Ahmet Kabakl,
Divan iirine eti ve ehresiyle, duygular, almlar zayflklar ile giyimi kua-
m, gezinti yerleri, durup bakmalar, yatp uyumalar ile sohbetleri, meclisleri,
avlama yollar ile kadn, hem de Divan estetii dndaki stanbul kadnn
katabilen ilk air[in] Nedim ol[duunu] bildirir. Kabaklya gre, "Nedimdeki
kadn muhayyelenin ycelttii, Fuzulinin sadece tasarrufsuz temaasn ar-
zulad ide kadn deildir. [...] Giyimli, zarif sevdann adabna vkf, grp
geirmi bir bakent dilberidir."
Divan iirinde birey olarak kadn gsteren bir adlandrma olmad iin (Ley-
la da, irin de kolektif adlardr nk!), kadnn adn ancak halk iirimizde ve
zellikle de Cumhuriyet sonras Trk iirinde buluyoruz. Halk iiri kadn bir
ide ve bir kolektif kimlik olmaktan karr; kadn halk iirinde, Kabaklnn
deyiiyle kitaba deil, hayata uyar.
Kadn, kolektif kimlii Leyla ve irin gibi mitik adlarla iaretleyen Divan iiri
ile ona bireysel bir kimlik atfeden Cumhuriyet dnemi iiri arasndaki ara-
kesiti Yahya Kemal oluturur. Yahya Kemalde kadnn ad, canandr artk.
98 hilmi yavuz
Kadna zel bir adla deil, sevgiliye ait bu sfatla atfta bulunur Yahya Kemal.
Denebilir ki, kolektif ve bireysel zel adlar arasna, ad yerine koyduu bir
sfat (canan) yerletirerek seslenen Yahya Kemal, bu anlamda bir arakesitte
duruyor gibidir.
Nianl ve nianllk zerine sadece Ziya Osmann bir iiri var. Orhan Velinin
vesikal yrim diye ad vermeden gndermede bulunduu trden kadnlar
iin de, Necati Cumalnn Afronun eline den Abanozdaki Eminesini ve
Attila Ilhann Kz sen burada yeni misin, peki Leyla nerede? dizesinde atf
yapt Leylay saptayabildim sadece.
Dier bir konu Trk iirinde yabanc kadn adlarna, Cumhuriyet sonras ii-
rimizde olduka yaygn bir biimde rastlanddr. Orhan Velinin Edith Alme-
rias, Melih Cevdet Andayn Emilias, Asaf Hlet elebinin Mariyyas, zde-
okuma biimleri 99
mir Asafn Lavinias, Sezai Karakoun Monna Rosas, Attila Ilhann Pias,
Hannelisesi, Maria Misakyan... (Ayra iinde belirteyim: Benim de 1954 y-
lnda yazdm ve On dergisinde yaymlanm olan ilk iirlerimden biri, Glo-
ria adn tar. 17 yamda yazm olmama ramen, acemice de deildir ste-
lik! Ama kitaplarma almadm o iiri)... Bunlar ilk akla gelenler.
Bir gen air arkadam, benim de iinde bulunduum 1950 kua airlerinde
yabanc kadn adna pek rastlanmadna, ama 1980 kua airlerinde, bu
adlarn yeniden grnmeye baladklarna dikkatimi ekti. Bunun zerine, ok
deer verdiim gen aire (Ercan Ylmaz, Can Bahadr Yce ve Serkan Ozan
zaa) iirlerinde yabanc kadn adlarna niin yer verdiklerini sordum. Bu
kk soruturmama verdikleri yantlar yle idi.
Ercan Ylmaz, bir iirinde Lisadan niin sz ettiini aklarken unlar syledi:
"Rilke, bir iirine yle balar: Sen / ta batan / yitirilen sevgili, hi karlal-
mayan. te Lisa bu ta batan yitirilen, hatta karlalmayan sevgilidir. G-
rnmezin ars bir airin ballar baldr (varoluun ac bal) o mehul sevgili...
Divan iirinde de byle deil midir? Nedimin Bir perisret grnm, bir ha-
yal olmu sana msran hatrlaynz. Bana ahdamarmdan daha yakn bir
hayaldir Lisa; varlmn halkalarn sayan sahih bir hayal!"
farkl bir balamda ele alyor; - yle: "iirimde yabanc bir kadn ismi kullan-
mamn ilk sebebi elbette benden nceki airlerdi: Ustalarm sevgililerine birer
yabanc kadn ad takyorsa ben de ayn eyi yapmalydm. O kadar ki, bunu bir
sre sonra gndelik hayata da tadm. Ben ve birka arkadam, k olduu-
muz kzlara isimler takmaya baladk. Yabanc isimler koymamzda ayrca,
aklarn ounlukla platonik oluu ve -bilin dnda- o aklar birer gereklik
deil hayal olarak yaama isteimiz de rol oynam olabilir: Yabanc isim kul-
lanma sebebim buydu. Cordelia adn sememin sebebi ise tamamen sezgile-
rimdi. Cordelia, Kral Learn kz iinde en drst, yapmacksz, hznl ve
zarif olandr: Hem Skakespearein kadnlarna duyduum hayranlk hem Cor-
delia karakterinin gzmdeki simgesellii hem de bu adn iirsellii, Corde-
liay sememe sebep oldu."
Serkan Ozan zaan da, iirlerinde szn ettii Marie Sophieye ilikin
dnceleri yle: " Varlktan ok yokluktan meydana gelen ya da mahiyeti-
nin yokluk olmasn arzuladm bir kadn dlediim zamanlarda Balzacn
Altn Gzl Kz romannda rastladm Marie Sophieye. Ve bu ismi iirlerime
dhil ettiim an, Ona vcud demenin mmkn olmadm ama elbette mev-
cud demenin mmkn olduunu grdm. yle ki, varlmn bir kadna byle-
sine ilah grdm bir duyguyu salk verebilmesi iin o kiinin vcud bul-
mamas lazmd. te bu glge vcud kalbin dokunulmayan zdrabnn kk-
dr. Ve Marie Sophienin o yokluktan varla doru yol almasnn, bir msra ya
da iiri kendine ev edinmesinin sebebi elbette sevgidir. Ama Marie Sophie,
iirlerden edindii kiilik ve varoluuyla unu bilmelidir ki grnmeyeni (la-
taayyn) grnre (ayan) tayacak hibir grn (taayyn) olamaz. O ki,
lmeden evvel lm bir hayal kadndr."
Bir de lmsz kadn adlar meselesi var. Bat iirinde lmsz kadnlar var,
ama bizim iirimizde yok. Mesela, Dantenin Divina Commediasnn Beatri-
cesi, Ronsardn Helenei gibi... Bu belki de bizim klasik Divan iirimizin, be-
lirttiim gibi, kadn, Leyla ve irin gibi, kolektif bir kimlikle adlandrm olma-
sndandr. Bizim iir geleneimizde, birey olarak kadndan sz edilemedii
iin, iirimizin lmsz kadnlar da Beatrice ya da Helene gibi bireysel kim-
likler deil, Leyla ve irin gibi kolektif kimliklerdir.
okuma biimleri 101
Yahya Kemal Beyatl, Edebiyata Dairin111 ilk makalesi olan iir Okumaya Dair
balkl yazsnda [h]alis bir iir fena okunabilir, lkin sahte bir iir iyi okuna-
maz/ der. Yahya Kemale gre, iyi bir iiri kt okumak mmkn, ama kt bir
iiri (o, sahte iir diyor!) iyi okumak mmkn deildir. stad, bu grn
yle aklar: "Halis bir iiri iyi anlamam, daha ak bir tarifle, o iirin beste-
sini ruhuna ve dudaklarna nakletmemi bir insan onu fena okuyabilir: Hatta
iir inad etmekte, umumiyetle mahareti olan byk sahne sanatkrlarnn
halis bir iiri kt okuduklar grlmtr. [...] O sahne sanatkr hakikatte o
iiri okumamtr; onu yalnz alkn olduu inad melekesiyle ifade etmeye
almtr. Halis bir iiri okumak demek ona airinin verdii musiki ayaryle,
fazla veya eksik bir ses ilave etmeksizin, musikiden anlayanlarn tabiriyle,
falsosuz okumak demektir. Okuyabilmek iin de ona tam bir vukuf hsl et-
mek, ondan sonra onu hanere ve dudaklarn tam bir hkimiyeti ile ifade et-
mektir. Halis bir iire, onu sylemi olan air, msra msra ifade dantelesinin
eksiksiz bir eklini vermitir; artk ona onu okuyacak kimse bir aksan ilave
edemez. Zaten halis iiri ok iyi anlam bir okuyan onu, mkemmel ve tam
olarak okumaktan haz duyar. Onu bozmaktan korkar."
Kt (ya da, sahte) iirin iyi okunamayacana gelince, Yahya Kemal, []iir
okumak melekesine azami derecede malik olan bir sahne sanatkr[nn] bile,
sahte bir iire, btn marifetiyle bir iir vehmi vereme[yecei] kansndadr.
nk stada gre, o manzumede hadd-i zatnda mevcud olmayan iir cevhe-
rini o inadc[nn] ilave ede[bilmesi] sz konusu deildir: "Olsa olsa mevzun
cmlelerden mrekkep bir paray iyi kraat etmi olur."
111 Beyatl, Yahya Kemal, Edebiyata Dair, Yahya Kemal Enstits, stanbul, 1971.
okuma biimleri 103
Baa dnelim: Galiba Yahya Kemal hakl! Kt bir iiri, alayarak da, glerek
de okusanz, pek yutturamyorsunuz!
112 Yavuz, Hilmi, Ceviz Sandktaki Anlar, Can Yaynlan, stanbul, 1991.
104 hilmi yavuz
Hi kuku yok: Yahya Kemal, bir medeniyet olarak kabul etmekle, slam
sadece bir Dine, medeniyet yaratmas sz konusu olmayan bir Dine irca eden
Oryantalist safsatay zmnen reddetmi oluyor. Pek iyi de, bu medeniyetin
zn ve ruhunu oluturan Dinin, slamn, Yahya Kemalin medeniyet kon-
septindeki yeri nedir? Yahya Kemalde bu medeniyete slami kimliini atfeden
ne olabilir? te asl sorgulanmas gereken, bence, budur...
Bu szlerden de apak anlalmyor mu? Yahya Kemal iin man, bir bilgi
problemi deil (Babanzade Ahmed Naim Beyle bu yzden tartmtr) bir
duyu, sezi, hissedi problemidir. Bir bakma da bu, Anadolu Mslmanl
(?) ya da, sosyolojik bir terimle sylersek, Volk slam deil midir?
okuma biimleri 105
Volk slam, evet, undan: Babanzade Ahmed Naim Beye verdii cevapta da
syledii gibi, bu millet slamiyeti kendi mizacna gre kabul etmi ve ok
eski putperestliiyle kartrm ve yle sever, onun uruna yalnz bu sebep-
lerle lr. Dolaysyla, Yahya Kemalin Mslmanlk konsepti, amanlktan
Battal Gazi ve Hz. Ali menkbelerine kadar, geni bir zihinsel meknda yer alr.
Yahya Kemal iin slam milli ya da Trk klan da tastamam budur: Volk
slam!
Ne kadar ilgin, deil mi? Yahya Kemal, din vokablere ait kelimeleri bt-
nyle ladin (dind), hatta dnyev hazlar dile getirmek iin kullanyor! Ve,
Bilgegirin sylediklerine baklrsa, Yahya Kemalde din kelimeler, din kav-
ramlara gnderme yapmyor!
kainat yarattktan sonra onu kendi yasasna gre ilemek zere kendi bana
brakt dncesi... nk, olsa olsa Deist bir din anlaynda msivnn fail
oluundan sz edilebilir, Allahn deil!..
Yahya Kemal zerine yaplan bir sempozyumda Orhan Okay Hoca, Deizm Po-
lemii ve Yahya Kemalde Din Duygusu balkl tebliinde "Yahya Kemalde
Deizm meselesi daha nce de baz yazarlar tarafndan dile getirilmiti. Fakat
ilk defa 1987 (1997 olacak, H.Y) Aralk ay iinde, benim grebildiim kadar
drt ayr yazarn yazlaryla mesele biraz tahlili, biraz da polemik bir zellik
kazanm oldu. Ben konuyu bu erevede ortaya koyan ve daha salkl delille-
re dayanma fikriyle hareket eden Sayn Hilmi Yavuzun ileri srd esaslar,
konumama hareket noktas olarak alacam." dedikten sonra ie Deizmi tarif
ederek balyor. Okaya gre, "Deizm, vahyi, dinleri, kader inancn, hatta vah-
yin bildirdii Allah reddeden, buna mukabil sadece aklla idrak edilen bir
Allahn varln kabul eden sistemin addr." Okay Hoca ile bu tarif konusun-
da mutabkz. Ancak Deizmin, bu tarifte yer almayan, ama tarttmz ba-
lamda mutlaka belirtilmesi gereken bir zellii daha var. Bu zellii, rahmetli
hocamz Prof. Dr. Macit Gkberk, Felsefe Tarihinde114 yle ifade ediyor:
"[D]eist de bir Tanrya inanr. Ancak, Deiste gre, evreni yaratan Tanr, sonra
onu kendi yasasna gre ilemek zere, kendi bana brakmtr."
Msivnn fail olmas! Allahn doay kendi yasasna gre ilemek zere
kendi bana brakmasndan baka ne anlama gelebilir ki? Bu da tastamam,
Deizm deil midir?
Hemen belirtmeliyim ki, Yahya Kemalin Deist olduunu ilk defa Ahmet
Hamdi Tanpnar ne srmtr; - ama msivnn fail olup olmamas bala-
mnda deil, ok daha farkl bir balamda! Tanpnar, Prof. Orhan Okay Ho-
114 Gkberk, Macit, Felsefe Tarihi, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, stanbul,
1961.
okuma biimleri 107
cann da iaret ettii gibi, Yahya Kemalin Deniz iirinden yola karak
[]lm peinde gren airi bir eit deizme daha yakn gr[dn] bildirir;
- ama, dediim gibi, bizim meselemiz bu deildir.
Prof. Okay, Yahya Kemalin deist olmadn kantlamak iin birtakm kaynak-
lara bavurmak gerektiinden sz ediyor: Ona gre, bu kaynaklardan [i]lki
airin kendi hatra, mektup vs. gibi yaz haline gelmi ifadeleri. kincisi, sal-
nda Yahya Kemalle arkadalk, rencilik veya mlakat suretiyle yaknnda
bulunmu olanlarn verdii bilgiler. ncs bizler gibi bu kaynaklardan
faydalanarak hkm veren aratrmaclar. Nihayet drdncs airin, hatra
ve mektuplarndan farkl olarak deerlendirilmesi gereken iirleri.
Bir baka mesele de, Orhan Okay Hocann, bildirisinde, Yahya Kemalin Allaha
inandn kantlamaya zen gstermesidir. yi de, bunun bizim meselemizle
ne ilgisi var? Deistler de, Allah inanc olan insanlardr; dolaysyla Yahya Ke-
malde Allah inancnn olmas, onun iirlerinde Deizmi ieren birtakm gl
argmanlar bulunmadna ya da bulunmamas gerektiine kant tekil etmez.
Bana kalrsa Yahya Kemal bir Deist idi; ama bu, onun slam medeniyetinin en
byk airi olduu gereini asla ortadan kaldrmaz...
108 hilmi yavuz
Do. Dr. Demircinin de belirttii gibi, Yahya Kemalin gerek iirlerinde gerekse
yapt zel konumalarda rindlie ve Melmilie ilikin birok iarete rastla-
mak mmkndr. Rindlerin Hayat, Ridlerin lm, Rindlerin Akam gibi
iirlerinin yan sra, msralarnda rinde ve rindlike deinen iirleri de var.
Do. Demirci, Yahya Kemalde rindin, airimizin eski dnyamz iinden -
kard zenerek bezemeye alt bir insan tipi olduunu bildirir ve bu
konuda Prof. Dr. Mehmet Kaplandan u tanm da aktarr: "Rind, eski zamann
bilge kiisidir: Etrafa nem vermeksizin keyfince yaayan, yar filozof, yar
dervi, ho grc, meden cesareti olan, telasz ve kaygsz insan rneidir.
[...] Rind, hayatn boluunu derinden hisseden, fakat yine de sknetini boz-
mamaya alan, hilik duygusuna zevk ve nee ile kar koyan insandr."
Do. Dr. Demirci, Yahya Kemalde Melmiliin, duygusal ve akli olmak zere
iki ynl bir almlanla kavrandn ne sryor: Duygularyla Melamilie
yakn olmakla birlikte Yahya Kemal, aklyla uzanda durmak gerektiini sa-
vunur gibidir. Gerekten de, Tanpnarn Yahya Kemal116 kitabnda aktardkla-
rna baklrsa stad, "Eer tasavvuf ve Melmilik araya girmese idi, tpk ngi-
lizler gibi, iinde ve ibadetinde alkan insanlar cemaati olurduk." grn-
dedir.
115 Demirci, Mehmet, Yahya Kemal ve Mehmet Akifte Tasavvuf, Akademi Kitabevi, 1994.
116 Tanpnar, Ahmet Hamdi, Yahya Kemal, Yahya Kemali Sevenler Cemiyeti Neriyat, stanbul,
1963.
okuma biimleri 109
Ben burada, rind ve melmet ilikisi zerinde durmak istiyorum. Bunun iin
de Yahya Kemalin, rind ile melmeti bir arada kulland iki dizesiden yola
kacam. Bu dizeler, yukarda szn ettiimiz tlaf iirindedir:
dizelerinden de karsanabilir. Nitekim Ord. Prof. Hilmi Ziya lken, Rfk Melul
Meriin:
Yahya Kemalin Melmilik karsnda, birbiriyle eliir gibi duran iki farkl
tavr sergiledii biliniyor. Bir yandan Melmilii, tasavvufla birlikte, tpk
ngilizler gibi iinde ve ibadetinde, alkan insanlar cemaati olmamz nle-
yen bir engel olarak grrken, te yandan Melmi neesini lirik bir cokuyla
ycelten iirler yazm olmasn, bu ikili tavr, nasl izah edeceiz?
Pek iyi de, Yahya Kemal, bu durumda nasl oluyor da rindlii ve Melmeti,
iirlerinde ne karyor? Hem tasavvufi ve Melmet bir Rindlik anlayn,
aktif-rasynel bir riyazetilie imkn tanmad gerekesiyle eletirmek, hem
de, kendisinin kinci Devre Melmilerden olduunu syleyerek rindlii ven
iirler yazmak ne anlama geliyor gerekten?
Do. Dr. Mehmet Demirci, belirttiim gibi, Yahya Kemalin aklyla Melmilii
olumsuzlarken, duygularyla Melmilii olumladn ne srerek, meseleyi
akl/duygu sorunsal biiminde yorumluyordu. Ama acaba yle mi? Bunun iin
nce Melmilike daha yakndan bakmak gerekiyor.
Melmilik bir tarikat deildir. Ali Bolatn nsan Yaynlar arasnda kan
Melmetilik119 adl o kk ama deerli kitabnda, Melmet fikrinin tarikatler
st bir hviyetle kabul grm ve bir merep olarak benimsenmi olduu-
nun sylenebileceini belirtiyor. Bolat, birok tarikatta, bu arada Mevlevlikte
de, rind merep eilimin, zellikle Mevlnann torunu Ulu Arif elebi ve daha
sonra Konya Derghna postniin olan Divane Mehmet elebi dneminde ar
bir kerteye vardn da bildiriyor o kitabnda; - Ulu Arif elebinin, eri kural-
lara uymayan biri olduunu da vurgulamay ihmal etmeden!
Ord. Prof. Hilmi Ziya lken, Rfk Melul Meriin bir rubaisini erh ederken
syledikleri, Melmetin, rgtlenme (cemaat) biimine deil, rinde bir me-
repe karlk geldiini gsterir. Meriin, Biz ehl-i melmetiz, serp evkiz
dizesini erh ederken unlar yazyor lken: "Melmet derecesine ykselen
insan, her trl merasim klfetinden syrlr; [...] eriat emirlerinin ve itimai
mevzuatn (toplumsal kurallarn, H.Y.) stne ykselir." Melmet ehli, bu di-
zede belirtildii gibi, serapa evktir artk...
Dalarcay sadece Trk edebiyatnda deil, dnya edebiyatnda da, tekil klan
onun iirinin nitelii kadar, niceliidir de elbette. Asla kmsemek iin sy-
lemiyorum: Bu kadar ok iir kitab yaynlayan baka bir air olmadna gre,
Dalarcann Guinness Rekorlar Kitabnda yer almas gerekir.
Ortada tuhaf bir paradoks var: Dalarca, yze yakn (belki de yz akn!) iir
kitab yaymlam olmasna ramen, sadece (evet, sadece!) bir tek iir kitaby-
la, ocuk ve Allahla ne kyor, o kitapla hatrlanyor! ocuk ve Allah, bu an-
lamda bir klt-kitap; - baka bir deyile, Dalarca kltnn kitab...
120 Dalarca, Fazl Hsn, ocuk ve Allah, Kitap Yaynlan, stanbul, 1966.
okuma biimleri 113
Burada bir kriterden sz ediyorum: Bir airin ok sayda iir kitab yazmken,
bunlardan sadece biri zerinde bir konsenss, bir uzlam szkonusu olabili-
yorsa, bu, o airin iirini hi deitirmediini gsterir. Necatigil ya da Oktay
Rfatn iir kitaplar zerinde bylesi bir uzlamn olmamas, onlarn iirleri-
ni biim olarak srekli deitiren airler olmalarndandr.
Bir baka mesele de, ok yazar olmann, oksatar olmakla, derin yapda ayn
eyi gsteriyor olup olmaddr. Kapitalizmin mant, deiimdeeri
(exchange value) zerine ina edilmitir; - tpk prekapitalist retim tarzlar-
nn mantnn kullanm-deeri (use value) zerine ina edilmi olmas gibi!
Dolaysyla deiim deeri, niceliklerin, kullanm deeri de niteliklerin baat
olmas anlamna gelir: ok yazar olmakla ok satar olmak, niceliin baat
olduu bir dnyann iinden yazmak demek deil midir? Belki de Dalarca
btn niteliklerini ocuk ve Allahta tkettiinin bilind bir davurumu
olarak, zm, iir kitaplarnn saysn oaltp nicelii ne karmakta bul-
mu olamaz m?
Dnmeye deer...
114 hilmi yavuz
Ttnme
Behet Necatigil, Ttnmeyi 1890 tarihli Osmanlca basksndan, sadeletire-
rek gnmz Trkesine aktarma iine 1973 ylnda balad ve 1974 ylnda
tamamlad. 1973te baladnn tanym; biti tarihi ise, manskrinin zeri-
ne bizzat Hocann el yazsyla dlm: 25 Mart, 1974. Bir de not: Ttnme,
Hazrlayan: Behet Necatigil.
Necatigilin Ttnme zerine bal ile yazd giri yazs, bu alanda o gne
kadar yaplm btn almalarn gzden geirilmesinden sonra yazlm
olmak gibi bir ayrcalk tayor. Bu dzeyde Trkoloji almalarnn ender
olduunu da belirtelim.
Yok hasbahelerde
Kim ki grd
Geldi haber verdi
Altn cevher mcevher
yle anlalyor ki, Ttnme, Necatigile, Mah- ekeri kocas Hce Saide iha-
net etmekten alkoymak iin hikmetli hikyeler anlatan Ttnin (ve teki
tterin) temsil ettii ark Bilgeliinin (hikmetin), kesine ekildi[ini] dile
getirmeyi esinlemi olmaldr. Kesine ekilen Bilge Tt ye, bu modern dn-
yada kimsenin ihtiyac kalmamtr artk. Necatigilin Ttsi, arkn (ya da,
dnyann) yok olan gizemi, masalsl, bysdr. Ttnme ise, bu anlamda
bysel gereki bir romana malzeme olabilecek bir Otuz Gece Masal...
Ttnin, dpedz bir ark kurnaz oluu da dhildir elbet. arkta, bilgelikle
kurnazl ayrt etmek, her zaman kolay olmuyor...
beyti bu sylene atfta bulunur. (Tt ile eker ilikisi zerine Divan iirinde
ok sayda rnek bulunabilir.) Feridddin Attarn Mantk al-Tayrnda da Du-
du (Tt), eker gibi tatl dilli olarak betimlenir Oysa Ttnmede Ttnin,
eker yemeden konutuunu gryoruz.
Acaba, Ttyle syleenin adnn Mh- eker olmasnn bu balamda bir an-
lam var mdr; - zerinde dnmek gerekir.
okuma biimleri 117
122 Nicholson, R.A., The Mathnawi of Jalauddin Rumi, Gibb Memorial Trust, London, 1991.
123 Holbrook, Victoria, a.g.e.
118 hilmi yavuz
124 Fuad Kprl Armaan, A..D.T.C.F. Yayn, stanbul, 1953 iinde Ahmet Ate, Mesnevnin On
Sekiz Beytinin Manas.
120 hilmi yavuz
Mesnevnin ilk kez tenkidli basmn yaparak ngilizceye eviren R.A. Nichol-
sonn, Ankarav smail Rusuh Dedenin erhlerini ne kardn ve neyi
insan- kamilin metaforu olarak okuduunu, Prof. Dr. Ahmed Atein Mes-
nevnin On Sekiz Beytinin Manas adl, o ok deerli makalesinden biliyoruz.
Nitekim modern Trk iirinde neyin zellikle Ankarav ve Nicholson erhle-
rinden yolakarak, insan- kmili gsteren bir metafor olarak kullanlm
olduunu ne srmenin de, daha sonra rnekleyeceimiz gibi, mmkn oldu-
unu dnyoruz.
Hz. Mevlnadan sonra semada ney taksiminin, srafilin surunu temsil ettii de
biliniyor. Asaf Hlet elebi, Mevlna ve Mevlevlikte125, semada Itrinin Naat-
erifinin okunmasndan sonra neyzenbann ah veya mansur akordundaki
neyi ile yapt taksimden sz ederken unlar syler: "Nayin taksimi srafilin
surunu temsil etmektedir. Naati ve ney taksimini [murakabe vaziyetinde] din-
lerler. Taksimin sonuna doru hafifleyen ney sesine, baka bir ney veya neyler
dem tutarlar. Derviler birden ellerini zemine vurup ayaa kalkarlar. Bu hareket
de, suru duyan canlarn kyamet gnnde dirilmelerini temsil etmektedir."
Neyin srafilin surunu temsil etmesi, Sultan Veledin Maarif inden126 kaynak-
lanmaktadr. Maariften alntlyorum: "Fakat o Peygamber, Bildir! surunu
azna koyup ard vakit, srafilin surunun nefesi gibi, bu dalm olan
paralar, mezar gibi olan bedenlerde canlanp ba gsterdiler. [...] Sen grm-
yor musun? Bu cansz, donmu toprakta, bu lm ve fena bulmu taneler,
srafil gibi olan bahar Hamel burcundan, bu yok olmu mezar gibi olan tanele-
re veyahut tabut gibi olan aa dallarna [...] eritii zaman, hepsi kazmasz
kreksiz ve kimsenin yardm olmadan ba gsterip karlar ve o mahpesten
kurtulurlar."
Burada, farkl bir okumayla karlayoruz. Neyin, Asaf Halet elebinin belirt-
tii gibi, srafilin surunu temsil ediyor olmas, Sultan Veledden yaptmz
alntyla birlikte okunduunda, ney sesinin, bir yaknmay, bir ikyeti dile
getiriyor olmas kadar, bir yeniden doua iaret ediyor olmas da sz konu-
sudur. Bir baka deyile ney, hem vahdetten kesrete dm olmann getirdii
yersizyurtsuzlamadan (tasavvuf diliyle sylersek, nzlden) yaknmakta,
hem de, tpk srafilin suruyla doann ilkyazda yeniden douu gibi, tekrar
yerine yurduna kavumann (tasavvuf diliyle sylersek, urucun) sevincini
dile getirmektedir.
imdeki nigr
125 elebi, Asaf Hlet, Mevlna ve Mevlevlik, Turgut Atasoy ve Orta Matbaaclk ti., stanbul,
1957.
126 Sultan Veled, Maarif, (ev. Meliha . Ambarcolu), Tercman 1001 Temel Eser, stanbul, 1984.
(Ayrca srafilin Sru iin bkz. Kurn, Th, 62; Yasin, 56; Zmer, 110.)
122 hilmi yavuz
Bu iirde ney, bir dizede geiyor, ylanlar ney havalarn dinler dizesinde. Bu
dizedeki neyi anlamlandrabilmek iin, ylanm bu dizedeki anlamn bilmek
gerekiyor. Hz. Mevlna, Meclis-i Sebada127, ylann gdas hava ve topraktr,
nefs-i emmare ylannn gdas da hava ve topraktr/ der ve ilave eder: o ylan
yavrusu olan nefsi, hava ve topran birok nimetlerini bulunca firavun ve
ejderha olur. Dolaysyla ylan, nefs-i emmareyi temsil eder. Ylanlarn (yani,
nefs-i emmarenin) ney havalarn (yani, insan- kmili) dinlemesi ise tasavvuf-
taki nefs mcadelesine, dorudan ya da dolayl yoldan mahade makamna
gidie iaret eder.
Ayra iinde belirteyim: air Erefin Neyzen Tevfik iin yazd bir drtlkte
de neyle srafilin suru arasnda bir iliki kurulur. Erefin drtl yledir:
Erefin drtl, ney taksiminin hem elebinin belirttii gibi srafilin surunu
hem de, Sultan Veledin belirttii gibi, bu surla bir yenidendoua (Erefin deyi-
iyle, canlana) atfta bulunduu iin bu tasavvufi problemin zeti gibidir.
Ney imini, iirinde kullanan bir baka air de, Hilmi Yavuzdur. Ney adl iiri
yledir:
Bir airin, Roni Marguliesin, 1996da yaymlad iir kitabnn ad bilirim niye
yank ter neydir ve air, kitabna epigraf olarak ald, Mesnevnin ilk 18
beytinden ilkinin dnda, iirlerinde neyden hi sz etmemektedir.
129 Deleuze, Gilles, Guattari, Felix, Mille Plateaux, Editions de Minuit, Paris, 1980.
okuma biimleri 125
dini bir nevi hviyetsizliin iinde eritmi olduunu bildirir ve unlar yazar:
kadar ki, bu kk ve kimbilir nasl bir i gneinin scanda yar erimi
maddesinden baka bir ferdi taraf yok gibiydi. Bu madde de, bir yn adabn,
terifatn, kendini herkesle bir grmek, bize garip gelecek bir hicapta ahs her
eyi inkr etmek terbiyesinin altnda her an gizleniyor, kayboluyordu. Hu-
zurda betimlenen neyzen Emin Dede karakteri, onun dorudan doruya bir
nsan- kmil tipi olarak konumlandrldn gsterir. Tanpnar, gerekten
rnei bulunmayan grkemli bir yerdeitirme ilemiyle, Mesnevnin neyle
simgeledii insan- kmili, Emin Dedenin kiiliinde, bu defa neyzenle ayni-
letirir. nsan- kmil, bu adeta Freudcu yerdeitirme (verschiebung) ile,
neyden neyzene geer ve ney ile neyzenin aynilemesini salar.
A. Turan Oflazolunun II. Selim, Kl ve Ney adl oyunu, neyi, Mevlevliin deil,
bir medeniyetin simgesi yapar. Peyami Safann Fatih-Harbiyede, udla simge-
ledii Dou Medeniyeti, Oflazolunun oyununda, neyle simgelenir. Oyunun
balarnda III. Selim ney fler ve Mihriban baleyi andrrcasna raksederken,
padiah bir ara musikimizde dahi yenilikler gerek, der, yeni bir anlay, yeni
bir nefes, yeni bir ezgi; ama biz imdilik bununla idare edelim. Bundan sonra
Dede Efendinin yine bir glnihal ald bu gnlm diye balayan rast valsini
alar, Mihriban, bu mzie uyarak vals yaparken III. Selim, unlar syler:
Senin Avrupai raksn seyrederken Avrupaya gidiyorum. Ney almaksa, buraya
getiriyor beni, ikiye blnyorum. Nasl kurtulmal bu durumdan? III. Selim,
oyun boyunca birka defa ney fler: Bir keresinde ksa bir beyati araban taksimi
fler, ama asl, cellatlar dalkl onu ldrmeye geldiklerinde onu, neyi ile,
zlem dolu ezgiler flerken bulurlar. Oflazolu, oyununu yle bitirir: Katiller,
onu o halde grnce duraklayp birbirlerine bakarlar; derken, nce rkek, sonra
kararl, atlrlar stne. Selim kendini neyle savunarak lr: Ney sesi ksk
lklar gibi ykselirken... perde iner. Oflazolunun oyununda neyin ikili bir
konumu vardr, ilki, daha nce de belirttiimiz gibi, bir Medeniyeti temsil edi-
yor olmas; kincisi, oyunun sonundaki lm sahnesinde neyin, lmn sesi
olmasdr. Dikkat edilirse, burada da, bir olumsuzlama sz konusudur: Ney,
bu defa, bir yeniden douun deil, bir yokoluun, lmn sesi olur artk.
Grlyor: Ney, Modern Trk edebiyatnn iir, roman ve oyun gibi deiik
trlerinde, birbirinden farkl metaforlarla dile getirilmi; geleneksel Mevlev
kanonundaki verili ve konvansiyonel kullanmn devam ettirenlerle, neye
verili anlamnn dnda ve onu ou defa olumsuzlayarak kullananlar arasn-
daki asal konumunu muhafaza etmitir.
126 hilmi yavuz
Bir kere, bu temsil resimde sz konusu edilenin, insan konsepti deil, gvde
konsepti olduunu belirtmek gerekiyor. yleyse, Abdlbki Glpnarl, bu
resme ilikin deerlendirmesinde ifte yanllk yapmtr: Birincisi, mazmun-
lar gereklik gibi gstererek; kincisi, gvdeyi insan gibi gstererek...
130 Glpnarl, Abdlbaki, Divan Edebiyat Beyanndadr, Marmara Kitabevi, stanbul, 1945.
131 Tanpnar, Ahmet Hamdi, 19. Asr Trk Edebiyat Tarihi, alayan Kitabevi, stanbul, 1985.
okuma biimleri 127
pikli, geyik gzl, ylan sal maukalarla malamal greceinden kendini dev-
ler, gulyabaniler leminde zannede[eklerini] ne srecek kertede ileri gider.
dr - ve elbette gvde deil, varlk anlamna gelir. Nedim ncesi Divan iiri
gvdeyi birbiriyle fonksiyonel manada ilikili organlar btn olarak deil,
tersine, birbirinden ayr, bamsz paralarn eklemlenmesi olarak tasvir et-
mitir. Bir btnlk deil, bir ymdr gvde... Ksaca, gvde salar, gzler,
kalar, kirpikler, dudaklar, az, endam (boy) gibi, birbirinden bamsz para-
lardan ibaret bir yma indirgenmitir - ve bu paralarn birbiriyle hibir
organik ilikisi yoktur!
Byle bakldnda, Divan iirinin de, tpk Homerosta olduu gibi gvdeyi,
birbirinden bamsz paralardan kurulmu bir ym olarak kavradn
sylemek yanl olmayacaktan Ama dikkat edilsin, son derece temelli ve k-
krtc bir farkla: Homerosta gvde srekli bir hareketi ve faaliyeti ne ka-
rr: Homerosun iirinde mafsallar, kollar ve bacaklarla temsil edilen gvde,
etkindir; Divan iirinde ise, hareketsizdir gvde; yapabildii tek hareket, sz
konusu sevgilinin gvdesi ise, salnmaktr: Serv-i hrmn. Divan iirinin gv-
deyi salar, gzler, kalar, kirpikler gibi paralardan kurulmu bir yap olarak
133 Snell, Bruno, Die Entdeckung des Geistes, Claassen und Goverts, Hamburg, 1948. ngilizceye
The Discovery of the Mind balyla evrilmitir. (Oxford, Basic, Blackwsell, 1953)
okuma biimleri 129
Bu ikilem, beni her zaman tedirgin etmitir. Sanatn toplum iin olduu sav,
bana birka ynden, Bedreddin zerine iirleri, Dou iirlerini ve Mustafa
Subhi zerine iirleri yazdm yllarda bile, ikna edici bir tez gibi grnme-
mitir.
Bunun birka nedeni var: lki, sanatn tpk felsefe gibi, gayesinin kendi iinde
(ya da, kendine) olmas gerektiini dnyor olmamdr. Daha nce de yaz-
dm: Felsefenin bir praksis olarak gayesinin kendinde olduu (eupraxia auto
telos), ilk defa Aristoteles tarafndan ne srlmtr. Felsefenin gayesi, nasl
ki felsefe yapmann verdii entelektel haz idiyse, sanatn gayesi de sanat
yapmann verdii haz olmaldr: Estetik haz! Doallkla bu durum, felsefeyi ve
sanat yapanlar iin olduu kadar, onu almlayanlar iin de geerli olmak ge-
rekir.
Sanatn toplum iin olmas onun estetik (haz) fonksiyonunun (auto te-
losunun) geriye itilmesi, onun gayesi dnda kullanlmas anlamnda, kulla-
nm fonksiyonunun ne kmas demektir. Bir sanat objesi (mesela, bir iir, bir
resim) toplum iin retildii savyla ortaya kyorsa bu, onun tpk maara
132 hilmi yavuz
Buradan una varyoruz: Nazm Hikmet ve Necip Fazl gibi byk airlerin
bykl, onlarn belirli bir ideolojik balamda toplum iin yazyor olmala-
rnda, yani iirin kullanm fonksiyonunu ne karmalarnda deil, iirlerinin
kullanm fonksiyonu gz ard edildiinde estetik bir haz veriyor olmalarnda
aranmaldr. nk gerekten baz iirlerinin ideolojik gndermelerinin (me-
sela Nazmm Drt Mapushaneden iirlerinde, ya da Necip Fazln Sakarya
iirinde) ne kmadn sylemek mmkndr. Doallkla bu durum, Nazm
Hikmetin ve Necip Fazln, ideolojik anlamda kullanm fonksiyonunun gz
ard edilmesi mmkn olmayan toplumcu iirleri iin geerli olamaz.
Mzik ve Grlt
Milan Kundera, belki de ilerde yzylmzn en byk romanlar arasnda say-
labilecek olan, o benzersiz Varolmann Dayanlmaz Hafifliinde134, roman
kiilerinden birinin azndan yle syler: "lke dna knca mziin grl-
tye dntrlmesinin gezegenimize zg bir sre olduunu kefetti: nsan-
lk bununla tarihin mutlak irkinlikler evresine giriyordu. Mutlak irkinlik,
kendisini ilk olarak her yerde birden varolan iitsel bir irkinlik olarak hisset-
tirmiti: Otomobiller, motosikletler, elektronik gitarlar, matkaplar, hoparlr-
ler, canavar ddkleri..."
134 Kundera, Milan, Varolmann Dayanlmaz Hafiflii, (ev. Fatih zgven), letiim Yaynlan, s-
tanbul, 2000.
134 hilmi yavuz
Sessizlii zlyoruz artk. teki airleri bilmem ama ben, kendi payma, iirimi
sessizlikte yazabilmiimdir. Sessizlikte, iiri besleyen bir bal z bulmuum-
dur; iir yazarken hep olabildiince sessiz odalar arammdr. Eski Le Mo-
ruielardan birinde Michel Serres ile yaplan bir konumann bal dikkatimi
ekti. Balk u: Michel Serres, Sessizlik Ustas. yle demi Serres: "Grlt-
de yazarsanz, grltl bir metin retmi olursunuz. Sessizlikte yazarsanz,
neredeyse mzie yakn bir metin retme olasl vardr." Grlt ve mzik
kartlnn bir yaznsal metni bu kertede etkileyebileceini hi dnmemi-
tim! Serres vurguluyor: "iyi bir metin retebilmek iin, bir tr duyumsal per-
hize uymak gerekir. Kulak iin sessizlik, onun gnlk besinidir."
Yunus ve Mozart
Karlatrmalardan hi hazzetmem. Gene de ne zaman Burhan Toprakn
Yunus Emre Divanna yazd o gzelim nsz Yunus Emrenin Kiilii ve
Eserini okusam, orada, Yunusun Baudelaire ile karlatrld blmn ie-
riini, orada sylenenleri onaylamadan edemem. Saf dervile (Yunusla), on-
dan neredeyse alt yzyl sonra yaam Fransz airinin (Baudelairein) ben-
liklerini birbirine benzer yolda suladklarn belirtir Burhan Toprak ve iki-
sinde de benzer arlar duyduunu syler.
Ama her zaman deil, salt insanolunun yldznn parlad zamanlarda olur
bu. Bir bakarsnz, hem halk hem de zorbeenir entellijensiya, tuhaftr, nere-
deyse ayn younlukta bir cokuyla sahip kar bir iire ya da bir konertoya...
iiri, o derin mistik anlamyla salt erbabnn knhne varp sevebileceini
dndmz bir iiri, halkn dilinde sylenir grmek... Yunus, budur ite!
sekini, sekin olann da popleri dta brakt mitosunu, yerle bir etmitir
Yunus Emre... Mozart, yerle bir etmitir...
Yunusun tasavvufi iirlerine lirik, derin ve incelikli bir raz olmuluk tad
brakr. Yunus da klasiktir: Ahmet Yeseviden ald form terbiyesini hi boz-
maya kalkmaz; yumuak, sade ve dingindir onun mistik insancll... Yer
yer, tpk Mozartn K 40nda olduu gibi, ierii zorlayan form skmalar
okuma biimleri 137
Nedir ki, Mozartn tam kartnda yer alan bir Beethoven ya da bir Bruckner
vardr da, Yunusun kartnda o dzeyde biri yoktur. Belki de Avrupa dn-
cesinin, Avrupa kltrnn ar basan zelliidir bu: Kendi kartn retebi-
len bir entelektel etkinlik! Beethoveni Mozartla karlatrmay olanakl
klan koullar olmadndan, halk iirimizde Yunusun bir kart yoktur. te o
yzden, Yunus, Cemil Meriin bn Haldun iin kulland bir deyile, kendi
semsnda tek yldz olarak kalacaktr...
138 hilmi yavuz
imdi asl soruna geliyoruz: Gelenein yeniden retimi sorununa! Klasik mu-
sikimiz, bizi kimliimizden, dolaysyla da gemiimizden koparmay, biz ayr-
dnda olmadan baarmak isteyenlerin by hedefidir. Bu kimliksizletirme
okuma biimleri 141
Teodorakisin bu szleri, bana rahmetli Adnan Saygun ile yaptm bir zel
grmede sylediklerini anmsatt. Leopold Stokovsky bir gn Adnan Say-
guna Stravinsky zerine ne dndn sormu, Saygun da Stravinskynin
ilk dnemlerini, yani Sacreyi, Petruskay yazan Stravinskyyi nemsediini
sylemi. Stokovsky bu yant zerine bir an dnm ve yle demi: "Neden
daha sonraki Stravinsky deil? nk deracin oldu (kklerinden koptu) ve
Rus ruhunu yitirdi..."
137 Stark, Wemer, The Sociology of Knovledge, Humanities Press Intl., 1960.
144 hilmi yavuz
Cenneti Beklerken
Dervi Zaimin Cenneti Beklerken adl filmi, bana gre elbet, son yllarda Trk
sinemasnda gerekletirilmi, meselesi olan filmlerden biri.
Bu meseleyi Dervi Zaim, Birgn gazetesinde Dilek Tunal ile yapt sylei-
de "Acaba Osmanl kltr ve estetiini temel alarak sinemaya yeni bir anlatm
kazandrlabilir mi?" sorusuyla dile getiriyor. Aslnda anlatlan yk, bu mese-
lenin sinemann imknlaryla nasl gerekletirilebileceini gstermek iin
kullanlyor. Bir baka deyile, filmin anlat dzeyi, yknn nasl anlatlyor
olduuna gre, ikincil (tali) kalyor.
Evet, bunu ima eder gibidir; - undan dolay: Filmin sonuna doru ehzade
Danyal, Eflatundan, onun mehdiliini gsteren bir tasvir yapmasn ister;
Eflatun, yolculuk srasnda k olduu tutsak kzn nerisiyle, Velasquezin
Las Menitiasnda, Kral II. Felipe ile Kralie Maria Anann grndkleri ayna-
nn olduu blme, Mehdinin minyatrn yerletirir. Orijinal resimdeki
Infante Margarithann yerinde ise ehzade Danyal ve olu ehzade Yakup
vardr. Danyaln saltanat ryas, minyatrle gereklie dntrlmek isten-
mi; minyatrle Velasquezin Las Meninas arasndaki farklar silinmi; yaam,
tpk minyatr gibi, rya ile gereklik arasnda, iktidar da kuatarak, birinden
tekine kolayca dnebilir olmutur. Eflatunun olunun, mezar banda
grnp iinde kaybolmasna benzer, gereklikte olmu gibi verilmi sahnele-
rin, filme yer yer fantastik bir boyut verdiini de ilave etmem gerekiyor.
Dervi Zaimin filmi, bu filmi gerekten iyi okuyacaklar iin, byk bir ente-
lektel lendir.
okuma biimleri 147
Dervi Zaim, Elif Tunca ile yapt syleide bu filmin Orta ada yaam bir
hattatn hikyesi olduunu bildiriyor: "Endlste yaayan bir hattat var. Bir
hat yazyor ve noktay koymay unutuyor. Bu arada yazs alnp ok uzaktaki
baka bir ehre gtrlyor. Hattat bunu fark edince, yazsnn peinde uzun
ve tehlikeli bir yolculua kyor. Hattn bulup eksik kalan noktay koyarak
geri dnyor. Bunu okuduumda ok enteresan geldi bana ve bu tavrn bu
an insannn kulana fsldanmas gerektiini dndm."
Film, 13. yzylda, Konya yaknndaki, usuz bucaksz bir beyaz sayfa gibi du-
ran Tuz Glnn zerine yazd "afvallah anh" yazsndaki nnun noktas-
n, mrekkebi bittii iin tamamlayamayan ve ram mrekkep bulmak ze-
re ehre gnderen nl hattat Malik Hoca ile balyor. Dervi Zaim, srekli ve
kesintisiz bir zaman duygusu verebilmek iin, hat sanatnn ihcam (bir defada
elini kaldrmadan yazma) tekniini tek planda ekime dntrerek, konuyu,
13. yzyldan bugne, yine Tuz Glne, bu defa gen bir hat ra olan Ah-
mede getiriyor. Bylece Tuz Gl ile meknda, tek planla ekim ile de zaman-
da kesintisiz bir devamllk salanyor. Zaim, bir anlamda Yahya Kemalin de-
yiiyle, bir imtidd ya da Tanpnarn deyiiyle deierek devam etmek ya da
devam ederek deimeki vurgulam oluyor bylece. Noktada zaman, tpk
Bergsonun Dureesi gibi, gemii imdide devam ettiren bir imtidda iaret
ediyor.
Dervi Zaim, Cenneti Beklerkende Velasquezin Las Meninasi ile hattat Efla-
tunun desenleri arasnda kurduu paralellik gibi, Noktada da Arap alfabesin-
deki nn ile Grekede imdi anlamna gelen ve Aristoteleste stigma (nok-
ta) olarak temsil edilen nn arasnda rtk bir paralellik mi kurmaya al-
yor? Yoksa bu bir tesadf m? Bunu bilmiyoruz; ama nemli deil. Yazar mer-
kezli deil de metin merkezli bir okuma yapldnda, byle bir paralelliin
grlebilmesinin mmkn olduunu ve bunun Dervi Zaim sinemas iin te-
melkoyucu bir anlam olabileceini dnyorum nk...
Aslnda ben, filmin kendisinin yitik nokta aray zerine ina edilmi oldu-
unu dnyorum. Zira film, gen hattat Ahmetin, Tuz Glnn gz alabildi-
ine uzanan beyazl zerinde kvrlp yatyor olmasyla bitii, o noktann,
son nokta olduunu gsteriyor. Finale, Ahmet yusyuvarlak olmu gvdesiyle
koyuyor o noktay...
Kuran- Kerim, Nahl Suresinin 40. ayetinde Kinatn (Kun) emri ile yara-
tldn bildirir. Kun, Kaf ve Nn harfleri ile yazlr. Kalem Suresinin ban-
daki harf-i mukataa da, nndur ve bu kalem ile nn harfi arasnda Gayba
ait bir iliki olduu anlamna gelir. (Lokman Suresinin 27. ayetinde Allahn
138 Derrida, Jacque, L endurance de La Pensee: Pour saler Jean Beaufret, Plon, Paris, 1968.
139 Said, Edward, Beginnings: Intention and Method, Columbia University Press, 2004.
okuma biimleri 149
Dr. Ulu yle devam eder: "[...] eyh, insan iin belirledii harflerden biri olan
nnda gizli olan elifi, yatay pozisyondan dik duruma getirmekle lm harfi-
ni, nndan olma lmn yarsn gz nne almakla zy bulmaktadr. Byle-
ce insan sembolize eden nn harfinden, Tanrnn zat ve sfatn ve bu ikisini
birletiren rabtay temsil eden elif, zl ve lm (ezeli, H.Y.) karmaktadr."
nce u: Bir resmin grsel ideolojisi, o resmi yapan ressamn siyasal ideoloji-
si ile bir ve ayn ey deildir. Balzacn, ar bir royaliste (kralc) ve feodal
dzenin savunucusu olmasna ramen, romanlarnda burjuva deerlerinin
ne k gibi! Dolaysyla, grsel ideoloji, ressama deil, resme aittir ve gr-
sel ideolojiyi zmlemeye dayal bir okuma, o nedenle, metin merkezli bir
okuma olacaktr; - ya da, metnin niyetinin ortaya konulmas...
Zeki Faik zerin nklap Yolundasna baktmzda, ilk grlen, resmin formel
ve tematik unsurlarnn dorudan doruya Delacroixnn Devrime nclk
142 Hadjinikolau, Nicos, Sanat Tarihi ve Snf Mcadelesi, Kaynak Yaynclk, stanbul, 1998.
okuma biimleri 151
Byle bir ey olabilir mi? 1789 Byk Fransz Devrimi, her eyden nce, bur-
juvaziyi, soylu snflara kar iktidara tayan bir Burjuva devrimi idi; - kendi-
ne zg tarihsel ve toplumsal koullarda gereklemi, zgl (specifique) bir
devrim! Delacroixnn resminde iiler, burjuvalar ve niversitelileri temsil
eden tiplerin, 1789 Devrimi balamnda ne kyor olmalarnda anlalmaya-
cak bir taraf yoktur. Ama Kemalist Devrimin apayr bileenleri var. Sylemesi
bile fazla: Kemalist Devrimin gerekleme koullar, ok farkldr! Biri 18.
yzylda, teki 20. yzylda yaplm iki devrimden birinin, tekinin kopyas
143 lken, Hilmi Ziya, Resim ve Cemiyet, niversite Kitabevi, stanbul, 1942.
144 rik, Nahid Sim, Hayat ile Kitaplar, Adam Yaynlar, stanbul, 1995.
152 hilmi yavuz
gibi sunulmas! Bu, Zeki Faik zerin, tarih bilincinden ne kertede yoksun oldu-
unu gsterir.
Meselenin bir baka yan daha var. Elbette, edebiyat alannda olduu gibi,
sanatn teki alanlarnda da, metinler aras ilikiler geerlidir. Julia Kriste-
vann deyiiyle, bir metin, teki [daha nceki H.Y.] metnin zmsenmesinden
ve dnmesinden baka bir ey deildir. Kristeva, Semeiotikede145, metinle-
rarasndaki olumlayc ve olumsuzlayc ilikiler[in] modern iirsel retimin
temel yasas[n] oluturduunu da syler. Grld gibi, metinler arasnda
iliki kurulmasna, sakncal gzyle bakmak ya da alnt (intihal) ithamnda
bulunmak yle dursun, tam tersine, sanatsal retimin temel yasas olarak
bakmak gerekiyor.
Evet ama, Zeki Faik zerin resmi ile Delacroixnn resmi arasndaki iliki, me-
tinler aras bir iliki saylarak meru, hatta makbul m saylmaldr? Elbette
deil! nk, Zeki Faik zerin yapt, bir metnin (Delacroixnn resminin)
formel ve tematik unsurlarn olduu gibi kopya etmekten te bir ey deil-
dir. Dolaysyla bu ilikiyi, metinleraras bir iliki olarak deil, dorudan aln-
t (intihal) saymak gerekir.
Zeki Faik zerin Delacroixla olan ilikisi, bana Borgesin Don Quixote Yazar
Pierre Menard146 yksn hatrlatt. Borges, Pierre Menard yle tantr: "O
baka bir Don Quixote yazmak deil -bunu yapmak kolayd- Don Quixote kita-
bnn kendisini yazmak istiyordu. Sylemeye gerek yok, zgn eseri kelimesi
kelimesine yeniden yazmay aklndan bile geirmiyordu. Onun akllara dur-
gunluk veren amac, Miguel de Cervantesinkilerle- kelime kelime, satr satr-
rtecek birka sayfa yazabilmekti."
Zeki Faik, gerek bir Pierre Menard! Zira, Delacroixnn resminin formel ve
tematik unsurlarn olduu gibi yeniden izmeyi akln ucundan bile geirmi-
yor; - onun amac, Delacroixmn resmiyle formel ve tematik unsurlar asn-
dan birebir rtecek bir resim yapabilmek!
Resim sanatnda temellk etme, bir objeye bir empresyonist (izlenimci), bir
srrealist, bir kbist, bir fovist, bir ekspresyonist (davurumcu) vd. gibi bak-
makla mmkn olabilmitir. O nedenle de, mesela, doay bire bir taklit eden
mimetik bir resim (Hegelin Estetikinde148 sz konusu ettii Yunanl ressam
Zeuxisin zm Salkm tablosunu hatrlayalm!) bu zihinsel dnm gerek-
letiremedii, doaya deyi yerindeyse, zihniyle deil, gzyle bakt iin,
resim deildir; doay oaltmaktr. nk fotoraf, Roland Barthesn da
dedii gibi, kendini doal bir ey olarak sunan objenin saf ve yaln bir transk-
ripsiyonu olamaz.
Frat, Yunanl bilge Hesykhliosun, antik kentler iin haz meknlar deyiini
kullandm alntlyor. D Kentleri, bir defa daha doruluyor Hesykhliosu:
haz meknlar, Kamil Fratn objektifinden haz fotoraflarna dnyor.
Aslnda, kubbenin kendisi de, biraz yle deil midir? ranl sanat tarihisi Lale
Bahtiyar, kubbenin slamda ar temsil ettiini nesrer. Kuranda Allahn
Ar zerinde istiva et[tii] bildirilmitir ve bu yanyla kutsaldr kubbe; - ama
bir yanyla da, sradan; alelade ve profan bir yap rts.
Kubbe, olduka erken bir form. Romada (Panteon), Bizansta (Aya Sophia),
Rnesansta (Michelangelonun San Pietrosu)! Ama kubbe, asl randa ve
elbette Osmanlda yetkinlie ular. Doan Kubann Mimarlk Kavramla-
rnda150 belirttii gibi, "Kubbe, Osmanl-Trk mimarlnda [...], yapnn btn
biimlenmesini ynelten ana ge olarak ortaya kar; Byk Osmanl camile-
rinde grdmz gibi kubbe, yapy talandrr, fakat ondan bamsz kendi
kimliini ilan etmez. Antsal kubbeli yap tarihinin en son, tutarl aamas bu
olmutur."
Osmanlda tek ve merkez kubbeye gei nasl oldu? Fetihten nceki ilk Os-
manl camileri iki ana kubbeli ve yanlarda daha kk kubbelerle rtlm
meknlard; - zaviyeli camiler ya da ters T biimli camiler... stanbulun fet-
hinden sonra merkezilemi byk bir brokratik imparatorluun mekn
rgtlenmesi de, elbette tek ve merkezi bir kubbeyle antsallaacakt: Sinan,
Baki Efendinin deyiiyle her yaneden ayana altn akp gel[en] Osmanl
150 Kuban, Doan, Mimarlk Kavramlar, Yap Endstri Merkezi Yaynlar, stanbul, 1998.
156 hilmi yavuz
Kamil Frat Kubbe: Sonsuz Dng balkl, o grkemli fotoraf sergisinde mi-
mardeki boyutlu antsall, fotorafn iki boyutuna tamt. Kolay deil:
Antsallk, hacim ve strktrn form yetkinliidir; fotoraf, bu form yetkinli-
ini gerekletirebilir mi? Kamil Frat, bir imkn, ksaca kubbeyi, dardan, ya
da dbkey grnyle mimar objesi, ama ierden, ibkey grnyle
fotoraf objesi olarak temellk etmeyi deniyor.
Kamil Frat, kubbenin i grnmn, bir fotoraf objesi olarak, slam sanat-
nn yzey sslemecilii geleneine atfta bulunarak antsallatryor. Kubbenin
i yzeyinin de, bir kendinde-varlk olabileceini; dahas, kubbenin gerek
estetiinin, sanki dyla deil de, bu dairevi grnml i yzeyiyle mmkn
olduunu ima ediyor.
Kamil Frat Ufka Dair konulu fotoraf sergisinde, ufka ite tastamam byle
bakyor. Fotoraflar, ufku biri gkyz, teki deniz olan iki yarmkreye ay-
ran bir izgi (snr izgisi) olarak bazen keskin, bazen belirsizlemi, bazen de
tmyle yok olmuluu (silinmi) ile sunarken, varolan, kaybolmak zere
olan ve kaybolan nasl konumlandrmak gerektiini gsteriyor. Geceyle gn-
dzn birbirinden ayrlmas, gnein ufukta batmasyla gerekleiyorsa eer,
ufuk, varolanla kaybolan ya da kaybolmak zere olan birbirinden ayryor
demektir. Gecenin ve gndzn anlamm veren, ufuk izgisidir nk...
Frat, Ufka Dairi sunarken, eriyen her eyi iinde barndrandan sz ediyor.
Eriyerek birbirine karan her ey, birbirinden ayrt edilemez olan barndrr.
Onlar ayrt ederek anlamlandrmak, her birini ayr bir tz olarak birbirinden
ayrmak mmkn deildir. eyler, onlar ayrt edecek snr izgilerinden,
ufuktan yoksundurlar artk. Bu, Fratn ufuku, anlamn metaforu olarak
grselletirdiini gsterir.
151 Nietzsche, Friedrich, The Gay Science, Vintage Books, New York, 1974.
158 hilmi yavuz
Ama Ufka Dairin sylemi, bundan ibaret deil. Bundan nceki sergisinde
kubbeleri ele alan Fratn, bu kez de ufka dair olan, yine biim olarak kub-
beyi artran yarm krelerle grselletirmi olmasnn anlam ne? Bu ya-
rmkrelerden birinin, gkyznn, gk kubbe, dnyannsa yer kre olarak
dile getirildiini dnsek bile, biimin, (dairenin ya da yarm dairenin) an-
lamn tam olarak kavramamz pek mmkn grnmyor. Bu kez de Frat,
Ufka Dairin sunuunda Biimi zaman ile ilikilendirmekten, zamanm tem-
silleri ile yzlemekten sz ediyor. Pek iyi de, dorusal olanla (izgi) dng-
sel olan (daire), zamann temsilleri olarak m anlamalyz? Galiba yle!
nk Heideggerin, Varlk ve Zamanda152 rnekleriyle gsterdii gibi, Aristo-
teles iin zaman (khronos) bir sphairadr (kre); Hegel ise zamann em-
bersel (kreislauf) olduunda srar eder. Platonun Parmenidesinde153 ise za-
man, bir dorusal izgi ile temsil edilir. Frat, dorusal ile dngsel arasnda,
bir yerlerde durmak derken, izgi (ufuk) ile kreyi (deniz ve gk) bu kez,
zaman imleyen temsiller olarak grselletirdiini bildirmek istiyor.
Ufka Daire ilikin olarak, bir de u soru sorulabilir: Frat, niin topra ya da
karay deil de, denizi, gkyzyle eletiriyor? Denizin ve gkyznn mavi
oluunun getirdii btnlk m? Galiba yle!
152 Heidegger, Martin, Being and Time, Harper and Row, 1962. 153Platon, Parmeides, mge
Kitabevi Yaynlan, Ankara, 1996.
153 Platon, Parmenides, mge Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1996
okuma biimleri 159