You are on page 1of 2

Bodrum, 13 Mayıs ‘98

Sevgili Durak,

İşe ilk ‘Opera’ üstüne yazını okumakla başladım, çok merak


ediyordum çünkü. Korkuyordum da (korkuyordum bendeki
imgen kırılır diye).

Opera’ya ‘akış’ asıl da ‘akışın engellenişi’ yönüyle girişin (ilk


anda) ilgimi çekti. Yapıt; gövdesi, gövdesinin doğası gereği
(‘nehir şiir’) bunu istiyordu ve bu buluş, yapıt (gene ilk anda)
masaya yatırmayı gerektiriyordu. Bu işte (yapıtın direkleri,
payandaları olduğu için yazı gözümde büyüdü. Asıl da, yapıtın
içine girerek, ordan bakman (ki bu da korkumdu senin adına)
ilgilendirdi elbet. Uzun şiirlerin tehlikesi bu “buluşu”
gerektirdiğinden, yazı yerine oturuveriyordu. Yapıta bu gözle
baktığında da ‘iyiydi, kötüydü’den önce bir ölçü getiriliyordu,
nasıl ele alınacağı, nasıl bakılacağı da çiziliyordu.

Bu rahatlattı beni. ‘Opera’ konusunu seninle konuşurken,


‘benim yazımı okudun mu?’ demiştin ya, sorun kendiliğinden
çözüldü. Nesnel bir bakış koyuyordun, kendi adına doğruyu
yorumluyordun ve de ‘sözü’ daire içine alıyordun.

Yazın ‘Opera’ya bakış açısı çiziyor, sen geriden bakıyordun, bir


bilim adamı olarak, bu da elbet yerindeydi. Yapıta böyle
bakınca: iki üç yazıda nereye gelinecekse, orayı, o zaman
söyleyeceğim demeyi işaretliyordun. Ben bunda doğruluk
buldum. Böyle kapattım.

Dilin bin yıldır yazıyormuşsun gibi açık seçik, o ölçüde de


(zorlukların üstüne üstüne gidişin) dingin, ustaca. Kutlamalıyım
bunu da.

Sevgili Durak, ‘Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum’ yazını


yanıbaşımda tutuyorum, açmaya da korkuyorum. Asıl sevincim
(senin adına elbet) yorum yazısı olması (dinlerken yarım
yamalak anlarken de olsa). Yorum yazısını (şiirde elbet) bilmez
bizim eleştirimiz; yok da. Bu gücünü ‘Bir aşk (Tarık) şiiri’
yorumunda görmüştüm zaten. Bu bizde yeni (Blanchot’nun
kulakları çınlasın!)

Dilini övmek isterdim, çünkü bütün sevdiğim eleştirmenler


yapıtı eleştirirken hem dilleri hem de yorumlarıyla yeni bir yapıt
ortaya koyuyorlar. Böyle bir avantajın ta baştan var.

Sevgili Durak, bir iş edinmiştim ‘Opera’ üzerine olan yazını


okumayı. Bunu yaptığım için (bir görevdi diyebilirim)
seviniyorum.

Kardeşim Durak, yazman için her şeyin var dememi bağışla.


Enis’e yazmaktan, telefondan vaz geçtim. Nedeni de elimde
götüreceğim kitaplarından hiçbiri yok, ne diyebilirim? 3 Mayıs İ.
Üniversitesinin kuruluş yılı olarak İstanbul üstüne bir
konuşmam olacak, o zaman onu görmek istiyorum. Bu da tam
bir yol değil biliyorum. Senin tavrını da elbet anlıyorum ama.
Ben sana gene hepimizin başlangıçta yaptığı gibi, yapıtını ona
gönder derim. Yol bu çünkü. Basıp basmamasını da umursama,
bunda borçluluk yok çünkü.

Sevgili Durak, her şey için teşekkür ederim sana, ve senin


sayende tanıdığım bütün güzelim arkadaşlara.

Bana gelince hani o öğrencilerle yaptığım konuşmayı


düşünüyorum da borcumu ödemiş görüyorum kendimi,
rahatlıyorum.

Selamlar, sevgiler

İlhan Berk ‘98

You might also like