Professional Documents
Culture Documents
Introduction To Linguistics For ÖABT-İngilizce Öğretmenliği Barış Eriçok
Introduction To Linguistics For ÖABT-İngilizce Öğretmenliği Barış Eriçok
TO
LINGUISTICS1
1
Lütfen hataları aşağıdaki e-posta adresine bildiriniz.
BARIŞ ERİÇOK
1
barisericok@gmail.com
İçindekiler Tablosu
BARIŞ ERİÇOK
2
barisericok@gmail.com
Vocal-auditory Channel ................................................................................................................... 18
Reciprocity ....................................................................................................................................... 18
Specialization ................................................................................................................................... 18
Non-directionality ............................................................................................................................ 18
Rapid fade ........................................................................................................................................ 18
Prevarication .................................................................................................................................... 18
Language and Brain ............................................................................................................................. 18
Parts of the Brain ............................................................................................................................. 19
Corpus Collusum: ........................................................................................................................ 19
Right vs Left Brain: ..................................................................................................................... 19
Modularity of Human Brain............................................................................................................. 19
Aphasia: ....................................................................................................................................... 20
Dil ve Beyin ile ilgili Bazı Kavramlar ............................................................................................. 22
Slips-of-the-tongue ...................................................................................................................... 22
Malapropisms ............................................................................................................................... 22
Spoonerism / Slip-of-the-tongue .................................................................................................. 22
Dichotic Listening ........................................................................................................................ 23
The Autonomy of Language ........................................................................................................ 23
Specific Language Impairment .................................................................................................... 23
Savants ......................................................................................................................................... 23
Dyslexia ....................................................................................................................................... 24
Dysgraphia ................................................................................................................................... 24
Plasticity of Human Brain ............................................................................................................ 24
Critical Period Hypothesis ........................................................................................................... 24
Development of Writing ...................................................................................................................... 25
Pictogram and Ideogram .................................................................................................................. 25
Logogram ......................................................................................................................................... 25
Rebus Writing .................................................................................................................................. 25
Syllabic Writing ............................................................................................................................... 26
Alphabetic Writing........................................................................................................................... 26
Miscellaneous Questions ..................................................................................................................... 36
KAYNAKÇA ...................................................................................................................................... 39
BARIŞ ERİÇOK
3
barisericok@gmail.com
INTRODUCTION TO LINGUISTICS
What is Language?
İnsanlar ne zaman bir araya gelseler konuşmaya başlarlar. Oyun oynasalar da, aşk yaşasalar da,
bir iş yapsalar da sürekli konuşurlar. Bu nedenle insanlar bir dil
dünyasının içerisinde yaşarlar. İnsanlar tanıdıkları veya
tanımadıkları herkesle konuşurlar. İnsanlar cevap alacakları ya da
alamayacakları kimseler de dahi konuşurlar. İnsanlar konuşacak
kimse bulamayınca telefonla konuşurlar. Eğer telefonla konuşacak
kimseleri yoksa evcil hayvanlarıyla konuşurlar. Eğer o da yoksa
kendi kendilerine konulurlar ve hatta rüyalarında bile konuşurlar.2
Definition of Language
2
Victoria Fromkin, Robert Rodman, Nina Hyams; An Introduction to Language, s. 3
3
Age, s. 3
BARIŞ ERİÇOK
4
barisericok@gmail.com
analiz etmek gerekmektedir. Dil, bir mesajı sistematik bir şekilde alabilmek ve karşıya iletebilmektir
(decoding & encoding).4 Dilbilim terimleri sözlüğüne göre ise dil, somut bir konuşma, yazma veya
işaret ile anlaşma eylemidir.5
Bir kişi bir dil bildiğinde, etrafta konuşulanları anlayabiliyor, kendini ifade edebiliyor demektir.
Bunu başarabilmek için de dili kullanan kişilerin çıkardığı sesleri, ürettiği sembolleri ayırt edebilmesi
ve bunları algılayabilmesi gerekmektedir. Tam da bu noktada dilin sadece sözlü olmayabileceği
gerçeği akla getirilmelidir. Amerikan İşaret Dili (ASL) örneğinde olduğu gibi sözsüz olarak da bir dil
var olabilir.6
Knowledge of Language
Çoğu kişi konuşabilmektedir. 5 yaşında bir çocuk dahi neredeyse anne ve babasına yakın bir
derecede dilsel yeterliğe sahip olabilmektedir. Yine de, en basit bir konuşmayı bile gerçekleştirebilmek
için çoğu kişinin farkında bile olmadığı derin bir bilgiye sahip olmak gerekmektedir. Bu tüm diller için
geçerlidir. Örneğin bir çocuk relative clause konusunu bilmese dahi iki relative clase yapısı içeren bir
4
Sevgi Şahin, Funda Dörtkulak, Hilal Bozoğlan; ÖABT İngilizce, s. 155
5
Crystal, David. Dictionary of linguistics and phonetics, s. 291
6
Sevgi Şahin, Funda Dörtkulak, Hilal Bozoğlan; ÖABT İngilizce, s. 155
BARIŞ ERİÇOK
5
barisericok@gmail.com
cümle kurabilir. Bu duruma, bir çocuğun denge ve sinir mekanizmaları gibi insanın yürüyebilmesine
yardımcı olan unsurları bilmeden yürüyebilmesi örnek verebiliriz.7 Yani insanlar kendilerinde
barındırdıkları bilgilerden habersiz bir şekilde konuşabilirler veya yürüyebilirler. İşte bu bilgilere
bilinçsiz bir şekilde sahiptirler (They may know something unconsciously).
Bu bilgi insanların belki de bilinçsiz bir şekilde sahip oldukları ses veya işaret bilgisidir (İşaret
ile iletişim kurmanın da bir dil olarak kabul edildiğini unutmamak gerek). Bir dilin ses/işaret sistemine
dair bilgiye sahip olmak demek seslerin bir envanterini çıkarmaktan daha öte bir şeydir. Bu bilgi, bir
kelimenin hangi ses ile başlayabileceğini veya başlayamayacağını bilmek demektir. Bir kelimenin bitiş
sesinin tahmin edebilmektir. Bir sesten sonra gelebilecek sesler ile ilgili fikir sahibi olmak demektir. 8
Lexical Knowledge
Bir dili bilmek demek o dilin kelimelerini de bilmek demektir. Sadece sesleri bilmek bir dili
bilmek için yeterli olmaz. Bunun yanı sıra sahip olunan ses bilgisi ile olası kombinasyonları kullanarak
oluşturulan kelimeleri de bilmek gerekmektedir. Örneğin Türkçe’de büyük ve bükük sözcükleri
bulunmaktadır. Ancak muhtemel olmasına bülük diye bir sözcük bulunmamaktadır. Türkçe bilen bir
kişi bu kombinasyonun olmadığını da bilmektedir. Bu lexical knowledge demektir.
Dilsel bilginin içerisinde bulundurduğu bir diğer özellik ise yaratıcılıktır. Bir dili bilmekle
kelimelerden öbekler, öbeklerden ise cümleler oluşturma şansına sahip oluruz. İşte burada yaratıcılık
devreye girmektedir. Asla bir dilin tüm cümlelerini içerisinde barındıran bir sözlük satın alamazsınız.
Çünkü sözlüklerde olası ifadeler bulunmaktadır. İşte yaratıcılık sayesinde daha önce belki de hiç
kurulmamış cümleler kurma şansını yakalarsınız.9
7
Victoria Fromkin, Robert Rodman, Nina Hyams; An Introduction to Language, s. 4
8
Age, s. 5
9
Victoria Fromkin, Robert Rodman, Nina Hyams; An Introduction to Language, s. 10
BARIŞ ERİÇOK
6
barisericok@gmail.com
Uniqueness of the sentences: İnsanlar sadece duyduklarını konuşmazlar. Daha önce hiç
duymadıkları cümleler üretebilirler. İşte bu kurulan cümlelerin benzersizliğidir.
Yaratıcılıkla ilgilidir.
Infiniteness of the sentences: Bu kavram ise cümlelerin eklemeler yapılarak sonsuz
uzunlukta devam edebilmesidir. Bilindiği üzere cümlelere clauselar, kelimeler,
bağlaçlar vb yardımıyla eklemelerde bulunabiliriz.10
Knowledge of Syntax
Bu bilgi sözdizimi bilgisidir. Dili anlamak ya da bilmek demek sadece kelime bilmek ile ifade
edilemez. Çünkü dil kelimelerin birleşiminden meydana gelen cümleleri de kapsamaktadır.
Dolayısıyla bir dili bilen kişi bir cümlenin tam mı yoksa eksik mi olduğunu da anlayabilmelidir.
Cümleleri de rahatlıkla analiz edebilmelidir. Bu durumda, bir dil tüm seslerden, kelimelerden ve
sınırsız olası cümlelerden oluşmaktadır. Kişi bir dili bildiğinde bu sesleri ve içerdikleri
kombinasyonları da bilmelidir.11 Bu syntax bilgisi demektir.
What is Linguistics
Linguists consequently are concerned with a number of particular questions about the nature
of language:
10
Sevgi Şahin, Funda Dörtkulak, Hilal Bozoğlan; ÖABT İngilizce, s. 156
11
Age, s. 12
BARIŞ ERİÇOK
7
barisericok@gmail.com
How do languages differ, and to what extent are the differences systematic, i.e. can we find
patterns in the differences?
How do children acquire such complete knowledge of a language in such a short time?
What are the ways in which languages can change over time, and are there limitations to
how languages change?
What is the nature of the cognitive processes that come into play when we produce and
understand language?12
The part of linguistics that is concerned with the structure of language is divided into a number
of subfields:
Applied linguistics: application to areas such as speech pathology, reading, social work,
missionary work, translation, dictionary compilation, language teaching, error analysis,
computer language processing.
Dialectology: investigation of regional variation in language.
Ethnolinguistics (anthropological linguistics): investigation of the relation between a
people's language and culture.
Historical (diachronic) linguistics: study of language change and evolution.
Neurolinguistics: research into the specific location of language in the brain.
Paralinguistics: study of nonverbal (auxiliary) human communication.
Philology: study of how language has been used in literature, especially in older
manuscripts.
12
http://linguistics.ucsc.edu/about/what-is-linguistics.html
BARIŞ ERİÇOK
8
barisericok@gmail.com
Psycholinguistics: investigation of language as cognitively-based behavior; how it is
acquired and processed.
Second language acquisition (SLA): study of how older learners acquire language, and
of ways to improve it.
Sociolinguistics: study of social variation in language: the relation between social
structure and language usage, and of social issues involving language.
Linguistic Knowledge bizim kelime, phrase, clause ve cümleleri birleştirerek sınırsız uzunlukta
cümleler kurmamızı sağlayan bilgidir. Linguistic Performance ise dil ile ilgili olan bu bilgimizi gerçek
hayata somut bir şekilde konuşma veya anlama olarak nasıl yansıttığımızdır.
Linguistic Konowledge (sesler, kelimeler, cümle dizilimi, bunlarla ilgili kurallar) için
unconscious şekilde sahip olduğumuz bir bilgidir diyebilir. Bu nedenle aynı zamandan linguistic
knowledge soyut bir bilgidir. Bu bilgi sosyal ortamlarda bir farkındalık olmaksızın edinilir.
Hatırlarsanız çocukların kuralını bilmeseler dahi adjective clause içeren cümleler kullanabildiklerini
söylemiştik. Linguistic Performance ise dile ait olan bilgilerimizin tamamının kullanıma dökülmesiyle
ilgilidir. İşte bu nedenle somut bir bilgidir.
What is Grammar?
Grammar is the knowledge speakers have about the units and rules of their language.
Grammar bilgisi sesleri kelime haline getirme (phonology), kelime türetme (morphology),
kelimeleri phrase, phraseleri de cümle haline getirebilme (syntax) ve bunun yanı sıra tüm bunların ne
anlama geldiğini kavrayabilme (semantics) bilgilerinin tamamını içermektedir. Grammar bilgisi
linguistic knowledge’ı temsil etmektedir.
Types of Grammar13
Descriptive Grammar
An approach that describes the grammatical constructions that are used in a language, without
making any evaluative judgments about their standing in society. These grammars are
13
The Cambridge Encyclopedia of Language. 2nd Edition. Cambridge University Press. 1997. (p. 88).
BARIŞ ERİÇOK
9
barisericok@gmail.com
commonplace in linguistics, where it is standard practice to investigate a 'corpus' of spoken or
written material, and to describe in detail the patterns it contains.
Pedagogical Grammar
A book specifically designed for teaching a foreign language, or for developing an awareness
of the mother tongue. Such 'teaching grammars' are widely used in schools, so much so that
many people have only one meaning for the term 'grammar': a grammar book.
Prescriptive Grammar
A manual that focuses on constructions where usage is divided, and lays down rules governing
the socially correct use of language. These grammars were a formative influence on language
attitudes in Europe and America during the 18th and 19th centuries. Their influence lives on in
handbooks of usage widely found today, such as the Dictionary of Modern English Usage
(1926) by Henry Watson Fowler (1858-1933).
Reference Grammar
A grammatical description that tries to be as comprehensive as possible, so that it can act as a
reference book for those interested in establishing grammatical facts (in much the same way as
a dictionary is used as a 'reference lexicon'). Several North European grammarians compiled
handbooks of this type in the early 19th century, the best known being the seven-volume
Modern English Grammar m(1909-49) by the Danish grammarian Otto Jespersen (1860-1943),
and A Comprehensive Grammar of the English Language (1985) by Randolph Quirk (1920-)
et al.
Theoretical Grammar
An approach that goes beyond the study of individual languages, to determine what constructs
are needed in order to do any kind of grammatical analysis, and how these can be applied
consistently in the investigation of linguistic universals.
Traditional Grammar
A term often used to summarize the range of attitudes and methods found in the period of
grammatical study before the advent of linguistic science. The 'tradition' in question of over
2,000 years old, and includes the work of classical Greek and Roman grammarians,
Renaissance writers, and 18th-century prescriptive grammarians. It is difficult to generalize
about such a wide variety of approaches, but linguist generally use the term pejoratively,
identifying an unscientific approach to grammatical study, in which languages were analyzed
in terms of Latin, with scant regard for empirical facts. However, many basic notions used by
BARIŞ ERİÇOK
10
barisericok@gmail.com
modern approaches can be found in these early writings, and there is now fresh interest in the
study of traditional grammar, as part of the history of linguistic ideas.
Yeryüzünde bulunan tüm dillerin kendilerine ait belli ve ayrı kurallarının olduğu gibi her dilin
kendine özgü kuralları da bulunmaktadır. Yeryüzünde bulunan tüm dillerin sahip olduğu evrensel
kurallar universal grammar (evrensel dilbilgisi) kavramını oluşturmaktadır. Ayrıca bu fikre göre insan
doğuştan gelen bir dil yetisine sahiptir. Bu dil yetisi LAD (Language Acquisition Device) olarak da
bilinir. Bu aygıt dil öğrenimi için olmazsa olmazdır. Sosyal ortamlarda sağlana tüm etkileşimler input
olarak LAD içerisinde işlenir ve output olarak çıkar. Yani uyarıcıları alır ve kendini hazır hissettiğinde
dili kullanmaya başlar.
Language Principles
Yeryüzündeki tüm dillerin mutlaka sahip olması gereken kuralları/benzerlikleri ifade etmek
için kullanılır. Bu ilkeler/kurallar hiçbir dilde ihlal edilemezler.14
Language Parameters
Bu fikir, dilin kaynağının ilahi olduğunu ileri sürer. Yani bu fikre göre, dil yaratıcı tarafından
insanlara hediye edilen bir yetenektir. Bu fikri değerlendirmek üzere çeşitli araştırmalar yapılmıştır ve
çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Bu fikre göre eğer çocuklar hiçbir dile maruz kalmaz ise tanrı vergisi
14
Handan Yavuz, Ayla Balcı, 2011; Turkish Phonology and Morphology, Anadolu Üniversitesi Yayınları, s. 171
15
George Yule; The Study of Language, 2004, s. 1
BARIŞ ERİÇOK
11
barisericok@gmail.com
bir dil öğrenmeleri beklenmektedir. Ancak yapılan çalışmalar hiçbir dile maruz kalmayan çocukların
hiçbir dili kullanamadıklarını göstermektedir. Bu fikir edinim yoluyla dil öğrenmeye ayrıdır ve bilimle
çelişmektedir.
Yine bu fikirle ilgili yorumlardan biri de tanrının insana dil kullanma ya da edinme kapasitesi
sunduğu şeklindedir. Bu da bazı kitaplarda divine source içerisinde yer almaktadır.
Bu teoriye göre dillerdeki ses sitemleri doğadaki seslerden veya insanların günlük yaşamlarında
çıkardıkları seslerden meydana gelmiştir. Bir başka ifade ile insanlar doğadaki sesleri taklit ederek
kendi dil sistemlerini geliştirmişlerdir. İnsan dilinin ilk türünün doğal seslerin etkisiyle meydana
geldiği görüşü bir takım sesler için geçeli olabilir. Ancak yeryüzünde yer alan diller ve içerisinde yer
alan karmaşık dil ve ses sistemlerinin tamamını açıklayamaz.
Dilin ortaya çıkışına dair Doğal Sesler Teorisi kendi içerisinde dört ayrı şekilde incelenebilir:
1. Bow-wow Theory: Bu teori insanların dillerini doğada yer alan sesleri taklit
ederek geliştirdiklerini iler sürmektedir. Yeryüzündeki dillerin çoğunda onomatopoeic sesler
bulunmaktadır ancak sınırlı sayıdadır. Türkçe’den örnek vermek gerekirse, haşırtı, çıtırtı,
şırıltı; İngilizce’den örnek vermek gerekirse cuckoo (guguk kuşu), bang (patlama), buzz
(vızıldamak), screech (tiz bir çığlık), vb.
2. Poh-poh Theory: Bu teori insanların istek dışı olarak üzüntü, açlık, acı ya da
zevk gibi nedenler sonucunda çıkardıkları seslerin dilin kaynağı olduğunu ileri
sürmektedir. Bu seslere ünlemler ve duygusal nedenlerle çıkan sesler örnek olabilir.
Örnek, Ouch!, Ah!, Hey!, Wow, vb.
BARIŞ ERİÇOK
12
barisericok@gmail.com
3. Yo-heave-ho Theory: Bu teoriye göre insanların
doğal hayatta yaptıkları ağır işler esnasında çıkardıkları
“Yo-heave-ho” teorisinde dikkat istek dışı sesler dili ortaya çıkarmıştır. Doğada yaşam
edilmesi gerek nokta dilin
gelişiminin sosyal bir context mücadelesi veren ve gücünden daha fazlasını yapmaya
içerisinde açıklanmış olmasıdır.
çalışan insanların çeşitli sesler çıkarması doğaldır ancak
Yule, G. (2004), The Study of
Language bu seslerin dilin tamamını açıklayabilmesi pek olası
değildir.
Dilin kökenlerinin fiziksel hareketler ile sözel ifadelerle açıklanabileceğini ileri sürmektedir.
Bu teoriye göre iletişi için önce mimikler, vücut dili oluşmuştur. Daha sonra ise çeşitli sesler
çıkarılmaya başlamıştır. Bu teori dilin good-bye sözcüğünü söylerken yaptığı hareketi aynı sözcüğü
söylerken yaptığımız el sallamaya benzetmektedir.
Glossogenetics
Physiological Adaptation
BARIŞ ERİÇOK
13
barisericok@gmail.com
karmaşık bir kas sistemine sahiptir ve bu kaslar sesli harfleri çıkarmamıza yardımcı olur. Tüm bunlar
olmasaydı aslında insan da konuşamayabilirdi.16
Bunun yanı sıra insan beyni lateralized yani iki kısımlıdır. Her iki kısımda da özel görevler
yüklüdür. Bunlardan bir tanesi de dildir. Buradan hareketle, dilin kökenlerine dair bu teorinin hem
biyolojik hem de cognitive bir kaynağa vurgu yaptığı söylenebilir.
Functions of Language
Hiç kuşkusuz dilin kökenleri yukarıda bahsedilen teorilerden birine veya birkaçına tamamen
ya da kısmen dayanmaktadır. Dilin nasıl oluştuğunu bir kenara bırakırsak dilin iki önemli görevinin
olduğunu söyleyebiliriz. Dilin görevleri aşağıdaki şekilde incelenebilir:
1. Interaction: İnsanlar dili etkileşim için kullanmışlardır. Burada sosyal bir etkileşim söz
konusudur. Dil sevgi, dostluk, düşmanlık, nefret, acı, neşe gibi tüm duyguları ve
bilgileri aktarmak için bir araç olarak kullanılmaktadır. Dilin bu görevi interaction
function şeklinde açıklanabilir.
2. Transaction: Dilin bu görevi ise insanların duygularını, bilgilerini, sanatsal
yeteneklerini, uzmanlık alanlarını nesillerden nesillere aktarmaktır. İnsanlar dilleri
sayesinde o anda ellerinde olan tüm imkânları kendilerinden sonraki kuşaklara
ulaştırabilmektedirler. Tabi bu noktada yazılı dil ve sözlü dil kavramları değer
kazanmakta. Dilin transaction görevi yazılı bir dil sisteminin kaçınılmaz olduğu
gerçeğini ortaya koymaktadır.
16
http://linguisticsunimet.wordpress.com/about/
17
George Yule; The Study of Language, 2004, s. 19
BARIŞ ERİÇOK
14
barisericok@gmail.com
Hayvan iletişiminin displacement özelliğinden yoksun olduğu düşünülmektedir. Ancak arıların sahip
olduğu iletişim tarzı istisnai bir durumdur. Arılar yakınlarda buldukları bir yiyecek kaynağını diğerlerine
haber vermek için farklı figürler sergilerler. Örneğin yakınlardaki bir kaynağı haber verirken kendi
etraflarında dönerek bir hareket gerçekleştirirler. Bu durumun arıların iletişiminin sınırlı da olsa
displacement özelliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Örneklendirmek gerekirse, bir iş başvurusu yapmak üzere bir şirkete gittiğinizi hayal
edelim. “Gazete ilanında gördüğüm şu pozisyon için başvuru yapmak istiyorum” şeklinde
kurduğunuz bir cümle communicative signals içermektedir. Ancak başvuru yaparken
bulunduğunuz telaşlı hal, saçlarınızın dağınıklığı gibi sizin farkında olmadığınız mesajlar ise
informative signals içermektedir.
Aşağıda George Yule’ın “Core features of human language” diye tabir ettiği ve sadece insan diline
özgü olan özellikler sıralanmaktadır.
Displacement
Bu özellik insan dilinin zamandan, mekândan ve etrafta bulunan nesnelerden bağımsız şekilde
işleyebileceğini ifade etmektedir. Bu özellik sayesinden insanlar present, past ve future gibi
kavramlara sahip olabilmektedir. Bu özellik sayesinde Keloğlan, Nasreddin Hoca, Noel Baba,
Superman, melek, şeytan, evliya gibi kahramanlar ve hikâyeleri yaratılabilmekte veya bu hikâyeler
hakkında konuşulabilmektedir.
BARIŞ ERİÇOK
15
barisericok@gmail.com
Arbitrariness
Arbitrariness bir kelimenin sembolleri ile temsil ettiği anlam arasında doğal bir bağlantı
olmaması durumudur. Örneğin köpek sözcüğü ve temsil ettiği hayvan arasında bir bağlantı yoktur. Bu
bağlantının olmayışı arbitrariness ile açıklanmaktadır. Eğer arbitrariness özelliği olmasaydı masa her
dilde masa, köpek her dilde köpek şeklinde anılırdı. Daha önce de belirtildi gibi bu özelliğe yansıma
sözcükler dâhil değildir. Yansıma sözcükler ile temsil ettikleri anlamları arasında doğal bir ilişki
vardır. Örneğin, çıtırdamak sözcüğünün doğada üzerine basılan ağaç ve bitki parçacıklarından çıkan
sesten geldiği düşünülmektedir ve bugün hala aynı şekilde kullanılmaktadır.
Dilin yeni durumlara yeni tanımlar, ifadeler üretebilme yeteneğidir. 2013 yılında Oxford
sözlüğüne dâhil edilen selfie sözcüğü dilin üretken olmasının en önemli örneğidir. Bu ve buna benzer
birçok sözcük ve kullanım sayesinde diller zenginleşmektedir. İnsan dilinin üretken, yaratıcı veya açık
uçlu olmasının aksine hayvanların iletişimleri sınırlıdır. Sadece belli durum ve ortamlarda çıkardıkları
sabit sesler vardır. Aç kaldıkları zaman belli bir, yiyecek gördüklerinde belli bir veya tehlike
gördüklerinde belli bir ses çıkartırlar. Buna Fixed Reference denir.
Cultural Transmission
Hayvanların iletişimde iletilen mesajın anlamı ile sinyal arasında bir bağ bulunmaktadır. Yani
hayvan iletişimi non-arbitrary’dir. Bu durum hayvanların iletişimin sınırlı olduğu gerçeği ile de
örtüşmektedir.
“Animal communication consists of a fixed and limited set of vocal or gestural forms.”
Basit bir şekilde bir dilin bir nesilden başka bir nesle geçmesi durumudur. Bu geçişte kalıtımsal
bir durum söz konusu değildir. Yani hiçbirimiz hiçbir dili veya dile ait ifadeleri doğuştan elde
etmiyoruz; sadece sosyal ortama göre öğreniyoruz. Anne-baba hangi ırk, millet veya bölgeden olursa
osun çocuklar bulundukları sosyal ortama göre dil öğrenirler.
BARIŞ ERİÇOK
16
barisericok@gmail.com
Discreteness / Minimal Pairs
Bu özellik İngilizce olarak “individual sounds that can change meaning” ya da “uniqueness of
sounds in a language” şeklinde özetlenebilir. Bir sözcüğün anlamında farklılaşmaya neden olan bir
ses o dilin seslerinin her birinin birbirinden ayrı olduğu gerçeğinin ortaya koymaktadır. Seslerin bu
ayrıklığı ise dilin Discreteness özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Örnek olarak back-pack, bin-pin,
thin-thing, sea-she, came-game, özlem-gözlem kelime çiftlerini gösterebiliriz. Burada dikkat edilmesi
gereken en önemli nokta telaffuzdaki tek ses farklılığının discreteness olmasıdır. Örnek vermek
gerekirse see/sea çiftinin telaffuzunda herhangi bir ses farklılığı olmadığı için burada bu özellikten
bahsedemeyiz.
Aynı seslerin farklı kombinasyonlarla farklı kelimeler oluşturmak için kullanılması demektir.
Sözgelimi act ve cat sözcüklerinde yer alan sesler aynıdır ancak bu sesler farklı kombinasyonlarla
farklı sözcükler türetmede kullanılabilir. Bir dilde ortalama 40-50 ses yer almaktadır ancak bu seslerle
sınırsız sayıda mesaj üretilebilir. Seslerin hem bireysel anlamlarının olması hem de yan yana geldikleri
başka seslerle yeni anlamlar kazanmaları duality ile açıklanmaktadır. Hayvanların iletişiminde duality
yoktur.
Reflexivity
Other Properties
Yukarıda yer alan özelliklerin insan diline özgü olduğu belirtilmişti. Bu başlık altında yer alan
özellikler ise hem insan dilini hem de belli bir veya birkaç hayvan türünü kapsayacak nitelikteki
özelliklerdir.
18
George Yule; The Study of Language, 4th Edition, 2010, s. 11
BARIŞ ERİÇOK
17
barisericok@gmail.com
Vocal-auditory Channel
İnsanlar da dâhil olmak üzere birçok canlı türü ses üretebilme ve duyabilme kanalına sahiptir.
Mesajlar ses organları sayesinde gönderilir ve duyma organları sayesinde alınır. Dolayısıyla bu
özellik sadece insana özgü belirleyici bir özellik değildir.
Reciprocity
Kelime anlamından da anlaşılacağı üzere karşılıklı demektir. İletişimde mesajı ileten kişi veya
kişilerin bir süre sonra mesajı alan kişi veya kişiler konumuna geçebileceği bu özellik ile ifade
edilmektedir.
Specialization
Mesajları karşı tarafa iletme esnasında kişin başka bir amacının olmamasını ifade etmektedir. Yani
konuşma/iletişim yegâne amaç olarak görülür ve iletişim buna göre gerçekleşir. Konuşurken aynı
zamanda nefes almak gibi veya başka bir ihtiyacımızı gerçekleştirmek gibi bir amacımız yoktur.
Non-directionality
Dilsel mesajların fıtratında yönlülük (bir yöne doğru söylenme, mesajın verilmek istendiği adres) diye
bir kavram yoktur. Mesajı duyma mesafesindeki herkes mesajı alabilir. Bu özellik Non-directionality
şeklinde ifade edilmektedir.
Rapid fade
Dilsel (sözlü) mesajlar çok hızlı bir şekilde üretilir ve yine çok hızlı bir şekilde kaybolur. Yazı böyle
değildir. Kalıcılığı vardır.
Prevarication
Dilsel mesajlar yalan söyleme, kaçamak cevap verme gibi amaçlarla kullanılabilir.
BARIŞ ERİÇOK
18
barisericok@gmail.com
Parts of the Brain
Beyin sağ ve sol olmak üzere iki lobdan oluşmaktadır. Her iki lobun da farklı özellikleri
bulunmaktadır. Sağ beyin
yaratıcılık, sanatsal yetenekler,
ilişkiler ve uzaysal yetenekler ile
ilgilidir. Sol beyin ise dil,
matematik ve mantıksal
görevlerden sorumludur. Yine
beynin asimetrik çalıştığını da
eklemek gerekmektedir. Beynin sol
lobu vücudun sağ kısmının
hareketlerini, beynin sağ lobu ise
vücudun sol kısmının hareketlerini
kontrol etmektedir.
19. yüzyılın ortalarından bu yana bilim insanları beynin belli noktalarının dilsel yeterlik ve
performans için önemli olduğunu düşünmekteler. Bu anlamda belli bir insan yeteneği ve davranışının
kaynağının beynin belli bir bölümünde yattığı düşüncesi localization olarak karşımıza çıkmaktadır.
BARIŞ ERİÇOK
19
barisericok@gmail.com
Beyin ile ilgili çalışmalar gerek otopsiler gerekse meydana gelen kazalar üzerinden
sürdürülmektedir. Tarihte beyinden hasar görecek şekilde gerçekleşen kazalar beynin iki lobunun da
farklı görevlerinin olabileceği düşüncesinin gelişmesine neden olmuştur. Beyninin sağ tarafından
hasar gören insanlarla sol tarafından hasar gören inşalar farkı güçlükler çekmişlerdir. Bu durum beynin
modüler şekilde çalıştığının en büyük kanıtıdır.
Aphasia:
Aphasia bir beyin hasarı ya da hastalığından sonra meydana gelen bir rahatsızlıktır. Beynin modüler
şekilde çalıştığını yukarıda söylemiştir. Bu nedenle beynin farklı noktalarında meydana gelen
aphasiaların farklı isimler alabileceğini de söylemeliyiz. Bu bağlamda literatürde farklılık
gösterebilmekle birlik bu başlık altında değinebileceğimiz 4 çeşit aphasia bulunmaktadır.
“Yes ... ah ... Monday ... er Dad and Peter H ... (his own name), and Dad ... er hospital ... and ah ...
Wednesday ... Wednesday nine o'clock ... and oh ... Thursday ... ten o'clock, ah doctors ... two ... an'
doctors ... and er ... teeth ... yah.”20
Bu rahatsızlığa sahip kişiler normal hızda konuşurlar ancak anlam bakımından çok zayıf
cümleler kurarlar. Bu aphasianın en önemli göstergesi hastaların anlama güçlüğü
çekmeleridir. Yani hem kendi konuştukları anlamsız olabilir, hem de karşı tarafın
konuştuklarının tam olarak ne anlama geldiğini kavrayamayabilirler. 21Tamamen kendilerinin
19
Dorland's Medical Dictionary, Agrammatism (http://en.wikipedia.org)
20
serendip.brynmawr.edu/exchange/node/1707
21
http://www-rohan.sdsu.edu/~gawron/intro/course_core/lectures/aphasia_cases_slides.html
BARIŞ ERİÇOK
20
barisericok@gmail.com
ürettikleri sözcükler kullanabilirler, okumaları çok güç olur (kelimeleri tanıyabilirler ama
metnin anlamını çıkartamazlar).
Global Aphasia:
Bu tür aphasia ise hem algılama hem de ifade etme güçlüğünü içermektedir. Bu hastalığa
sahip kişiler genelde sessizlerdir, konuşmazlar. 23Konuşmaları birkaç kelime ile sınırlıdır.
Anomic Aphasia:
22
Merrison, A. J., Bloomer, A., Griffiths, P., & Hall, C. J. (2013). Introducing Language in Use, s. 344
23
Sevgi Şahin, Funda Dörtkulak, Hilal Bozoğlan; ÖABT İngilizce, s. 163
24
Virk, G. W. A. (2013). Anomic Aphasia, s. x
BARIŞ ERİÇOK
21
barisericok@gmail.com
Dil ve Beyin ile ilgili Bazı Kavramlar
Slips-of-the-tongue
Bir kelime ya da ifadenin isminin akla gelmemesi durumdur. Dilimin ucunda dediğimiz durumdur.
Malapropisms
Spoonerism / Slip-of-the-tongue
Günlük hayatta sıkça karşılaştığımız dil sürçmesi durumudur. Genellikle sözcüklerin ilk hecelerinde
ye alan ünsüzlerin yerinin istemsizce değiştirilmesi durumudur. Spoonerism ismi bu sürçme çeşidini
çok sık şekilde yapan William Archibald Spooner isimli ilahiyat profesöründen gelmektedir. Örnek
vermek gerekirse 25
make a long story short ifadesi için a long shory stort demek; 26
go and take a
shower ifadesi için go and shake a tower demek; popcorn ifadesi için cop porn demek; votka vişne
ifadesi için voşka vitne demek ve son olarak ahmet hamdi Tanpınar ifadesi için ahmet tandi hampınar
demek.
25
George Yule; The Study of Language, 2010, s. 166
26
https://eksisozluk.com/spoonerism--190244
BARIŞ ERİÇOK
22
barisericok@gmail.com
Dichotic Listening
Bu kavram beynin iki lobunun asimetrik çalışması ile ilgili bir kavramdır. Sağ elle yapılan bir işin
beynin sol tarafıyla işlem gördüğü, sol el ile yapılan bir işin ise beynin sağ tarafıyla işlem gördüğü
gerçeğini ortaya koymak için kullanılmıştır. Bu aslında beynin sol tarafına gelen bir hasarın vücudun
sağ tarafını, beynin sağ tarafına gelen bir hasarın ise vücudun sol tarafını felç bırakabilmesi de bu
yüzdendir.
Dil otonomdur, yani bağımsızdır. Dil öğrenimi diğer öğrenmelerden bağımsızdır. Daha farklı
bir zihinsel süreç gerektirmektedir. Çalışmalar dilin beyinde ayrı bir merkezi ve mekanizmasının
olduğunu göstermektedir. Bu duruma kanıt olarak sunulabilecek noktalar aşağıda verilmiştir.
Bazı kimseler oldukça normal bir sosyal yaşama ve bilişsel yeteneklere sahip olabilir faka
sadece belli bir konuda (Örneğin, definite article ya da past tense yapısı) bir özre sahip olabilir.
Savants
Bu terim çok yüksek zeka seviyelerine sahip olmalarına rağmen dilsel problemler yaşayan
kişiler için kullanılmaktadır. Bu kişilerin en belirgin örneği Albert Einstein’dır.
27
George Yule; The Study of Language, 2010, s. 169
28
Sevgi Şahin, Funda Dörtkulak, Hilal Bozoğlan; ÖABT İngilizce, s. 163
BARIŞ ERİÇOK
23
barisericok@gmail.com
Dyslexia
Okuma güçlüğü demektir. Düzgün şekilde sözcükleri tanıma, anlama ve telaffuz etme
zorluğudur. Genel olarak zayıf bir okuma akıcılığı ve yüksek sesle okuyabilme güçlüğü ortaya çıkar.
Dyslexia ile ilgili en önemli noktalardan bir tanesi bu sorunun uygun bir eğitim ve yönlendirme ile
aşılabilecek olmasıdır.
Dysgraphia
Bu kavram beynin elastikiyetini ifade etmektedir. Dilbilimde beynin dil öğrenme süreci
içerisinde sadece bebeklik ve çocukluk döneminde esnek olduğunu ifade etmektedir. Beynin ergenlik
veya yetişkinlikte esnekliğini kaybettiğini ileri süren bir kavramdır. Ancak yapılan son çalışmalar bu
düşüncenin tersini göstermektedir. Beyin yetişkinlik döneminde de kendi öğrenme mekanizmasını
canlı tutmaktadır. Aslında sol beynin görevi olan dil öğrenimini yetişkinlikte sağ beynin devraldığını
gösteren bulgular elde edilmiştir.
Kritik dönem diye bildiğimiz bu kavram dil öğrenimi sürecinin ergenlik döneminden önce
mutlaka son bulması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu dönemden sonra beyin esnekliğini kaybedeceği
için dil öğrenimi mümkün olmayacaktır. Bu bağlamda babası tarafından sosyal hayattan koparılan ve
karanlık bir odada yalnız yaşamaya mahkum edilen Genie örneğini hatırlayınız. Genie yaşadığı yerden
kurtarıldıktan sonra her ne kadar bir ölçüde kelime bilgisine sahip olduysa da gramer bilgisi hiç
gelişmemiştir ve genel olarak dil becerisi çok düşük düzeylerde kalmıştır.
BARIŞ ERİÇOK
24
barisericok@gmail.com
Development of Writing
Günlük hayatta kullanılan dillerin çoğunun sadece sözlü dillerden ibaret olduğu
düşünülmektedir. Yazılı diline sahip olan dillerin ise günümüze daha yakın zamanda meydana geldiği
sanılmaktadır. Bu bağlamda sözlü dilin yazılı dillerden çok zaman önce var olduğu kesin olarak
bilinmektedir. Neden yazılı dile ihtiyaç duyduğumuz ise düşünülen ve söylenenlerin kalıcı bir şekilde
kayıt altında tutulmak istenmesinden kaynaklanmaktadır diyebilir.
İdeogram ile anlatılmak istenen arasında direkt olmayan bir bağlantı vardır. Buraa işin içine
idea da girmektedir. Anlatılmak istenen şeye düşünce de karışmışsa o sembol ideogram olmuştur.
Pictogram resimleri, ideogram düşünceleri ve çıkarımları anlatır.
Logogram
Logogram ile anlatılmak istenen arasında hiçbir bağ yoktur. Alfabelerin tümü, rakamlar,
matematiksel semboller, trafik işaretlerinin bir kısmı logogram olarak değerlendirilebilir. Logogramın
ilk örneği olarak çivi yazısı gösterilebilir.
Avantajı aynı dili farklı lehçelerle konuşanların standart logogramlardan oluşan yazılı dilde
sorun yaşamamalarıdır. Dezavantajı ise çok fazla sayıda logogram bulunduğu için akılda tutmanın çok
güç olmasıdır.
Rebus Writing
I see dear cümlesi aynı şekilde telaffuz edilen eye see ewe cümlesi
ile de sunulabilir. Bu şekildeki yazı çeşidine Rebus Writing denmektedir. Avantaj olarak logogram
sayısında bir ekonomi yapmak ve eğlenmek gösterilebilir. Dezavantajı ise yanlış anlaşılmalardır.
BARIŞ ERİÇOK
25
barisericok@gmail.com
Rebus Writing için örnek olabilecek bir kitap alıntısı ise aşağıdadır29:
Syllabic Writing
Heceye dayalı yazı sistemidir. Ünsüz temellidir. Modern alfabelerde her sese bir sembol kullanılırken
syllabic writing’de her heceye bir sembol düşmektedir. Günümüzde böyle bir yazı çeşidi
bulunmamaktadır. Önemi, alfabetik yazıya en yakın sistem olmasında yatmaktadır. Dezavantajı ise
sesli harfler dikkate alınmadığından anlaşılması oldukça güçtür. Sağdan sola doğru yazılmaktadır ve
Japonca kısmen de olsa bu yazı türüne örnek gösterilebilir.
Alphabetic Writing
29
Victoria Fromkin, Robert Rodman, Nina Hyams; An Introduction to Language, s. 550
BARIŞ ERİÇOK
26
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
27
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
28
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
29
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
30
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
31
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
32
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
33
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
34
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
35
barisericok@gmail.com
Miscellaneous Questions30
30
Sorular Pegem, Yargı, FEM gibi kaynaklardan derlenmiştir.
BARIŞ ERİÇOK
36
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
37
barisericok@gmail.com
BARIŞ ERİÇOK
38
barisericok@gmail.com
KAYNAKÇA
Crystal, D. (2011). Dictionary of linguistics and phonetics. Vol. 30. John Wiley & Sons, 2011.
Fromkin, V., Rodman, R., & Hyams, N. (2013). An introduction to language. Cengage Learning.
Merrison, A. J., Bloomer, A., Griffiths, P., & Hall, C. J. (2013). Introducing Language in Use: A Course Book.
Routledge.
Şahin, S., Dörtkulak, F., Bozoğlan, H. (2014). ÖABT İngilizce Alan Bilgisi, Pegem Yayınları
The Cambridge Encyclopedia of Language. 2nd Edition. Cambridge University Press. 1997. (p. 88).
Handan Yavuz, Ayla Balcı, 2011; Turkish Phonology and Morphology, Anadolu Üniversitesi
Yayınları, s. 171
https://eksisozluk.com/spoonerism--190244
http://en.wikipedia.org/wiki/Agrammatism#cite_note-1
http://linguistics.ucsc.edu/about/what-is-linguistics.html
BARIŞ ERİÇOK
39
barisericok@gmail.com