Professional Documents
Culture Documents
KlasikMantik Necationer PDF
KlasikMantik Necationer PDF
KLASiKMANTıK
ALTıNCı BASKı
GİRİş
Mantık nedir? . ......... :... ............ ', ,
" " 1
Tarihsel bilgi 5
Birinci Bölüm
Kavram ve, Tre~m
Kavramın tanımı .. o •• o o ~ ••• o o o o • o ••• " •• o; 16
, pelalet o ~ • • o .'. o • o • o • • • • • • • • • • • • • o o o • ~ o o o' o • 16
Kavramın özelliğt . o •••• o •••• o ~ ••••••••• o' • 18
Kavram çeşitleri .... ,' o . . . . . ,o • o .... o" ... o .. 18
, Kavramları~ Çeşitli delaletleri o o' o o • o 0< . o o , 20
Kavramları arası ilişkiler . o o o • o' o o ~ o o o o o o o o 22
Beş Tümel ~ o o o o o o • o o o o o •• o o • o o • o '. o o • o •• " • 24,
KategoriJer o, • o • o '0 o • o o 0'0 o o 'o •• o •••• 0 • o • ~ ~ • 28
Kav~am tartışması ........ o •••••• o ••• o • • ,.,. ' 34
ıkinci Bölüm
Tanım ve Bölme
" Tanım ........ -, .................. ...... . ~ 36.
Bölme . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ...... , ~ ' 43
Üçüncü Böl~m '
Hükilrtı ve Önerme
Önermenin tanımı " o ••• o •••• o •• o 0'0 o o ••• • • 45
Önermeriin 'yapısı .......... o o ~ o o '• • o • o o o • • • 46
'Önerme çeşitleri o • • • • •, . . . . o • o o • o o , '•• o o . ' . ,o • 46
III
Yüklemliye şartlı önermeler ..... '46 ' o o • o o • • • ,. •
, Şaı:tIı önermeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57
'Bileşik ön~rmeıer .. ~ ~ o 72 •••• o ••••••• •••••• o •• '.
Dördüncü Bölüm
Akı1yürü(me
LV
Fikir tarihimizde önemli yeri olan mantık 'bilimi, medreseler.imiz-
de okutulan derslerin 'ön ssfı;ıda gelenlerı~dendi. Asırlar boyunca is-
lam dünyasında, Arapça bilim dili olarak kabuledildiğinden, mantık
, kitapları o dilde yazılırdı. 19. Asrın ikinci yarısından 'itibaren,. gerek
tercüme ve gerek telif yolu ile Türkçe mantık kitapları yayınlarımağa
başlqdı.
v
mantık (logique algebrique) anlayışı içinde, yazdığı Mizan-; Tefek-
kür'ü yayınladı. ' ',---,
1!aha sonra bizde mantık yayınlarında azalma göru!ür. Liseler
için yazılan kitaplarda, Rönesans'tan sonra, Batıda gelişen bir akıma
uyarak, metot m'tseleleri, buna bağlı olarak ele alınan ye bilim felse/e-
si içine giren konular ağır basınış, asıl mantık konuları 'ihmal edilmiştir.
Lise ders kitapları dışında, dağrudan doğruya mantıklailgili, Türk-
, çede yayınlanmış eserler şunlardır: Prof. Vehbi Eralp'ılt., Reiche!lbach'-
dan tercüme, ettiği Lojistjk (1939). Ord. Prof. Hilmi Ziya Olken~in
Mantık Tarihi (1942) ile A. Reymond'dan tercüme e!tiği Lojik pren-
sipleri v~Muasır Tenkit (1942). Prof. Hamdi Ragıp Attidemir'in, Aris,,:
'to'nim Organon'unun ilk beş kitabı (1947-1952) ile, P~rphyrio$'un lsa-
goji'si (1948) tercüme/eri. Proj.Dr. Mübahat Küyel (Türker)in, Dil
ve Tarih-Coğralya Fakültesi Dergisi cilt XIV sayı 1-2 de, Yahya
ıbn Adi'nin mantıkla ilgili bir risalesinin a~/ı ile birlikte 'yayınlqdığı
tercümesi,' aynı dergi cilt XVI 1'958 3-4 de, Farabi'nin üç' risalesinin
(uılları ile birlikte tercüme/eri; aynı 'dergi ci/t XVIII 1960' sayı 1-2
de Musa ıbn Meym';n'un AI-M~kalli Sına'at -al Ma~tık'ı~ın aslı ve
terc.üm;s;;, Dil v~ Tarih Coğrafya Fakülfesi Fe/~efe Bö!iımu yayını o/an
Araştırma dergisi cilt i 1963 de, Farabi'nin Şerait'.ul-Yakin'inin aslı
ile terclımeai,: aynı dergi, cilt III 1965 El- Vôh(bi (?) nin Kategoriler
Şerhi,'nde zikredilen ve kategoriler üzerine Yunan ve lsldm filozof/arı
nın yapmış oldukları şerh/erden alfnan parçaların aslı ve ter~ümeler;,'
ay'nı dergi, ~ilt lVe1966 (1968) di'yine aslı ile birlikte terçümesini y'!-'
yın/adıl' Farabi'nin Peri Hermtneias Muh/asarı adlı eseri. Dr. Te9
'Grünberg'in 1958 de yayınladığı Sembolik Mantık: i (Ônermeler', Man-
tılı).
VI
,ve 'iş/eyiş tarzlarim esas aldım. Ote yandan, Batı klasik mantıkçı
larının fikirlerini de, Fransızca kaynaklari göz dnünde 'bulU1!flin'up,
ntantık konularını karşılaştırmalı bir şekilde anlatmaYa çalıştım. Bilin·
4iği gibi, h(!~' iki küitür dünyası, yani Batı ve Islam mantıkçılorın~n,
d~ kaynağı Aristo'dur~ Kaynak ort~k olduğu için, mantık. anlayııiarının
esasında farklılık yoksa' da, bazı konıdar değişik şekilde·anlaşılıp an-
latılmıştır.
Bazı kitaplarda Türkçe olarak kabul edilen, fqkat kulağa hoş gel-
mediği gibi, nereden ve nasıl türetildiği de anlaşıl;"ayıp, dilimizde ben-
, zeri olan kelime yapılışiarına da rasİanmayan, bazı terimleri kullann:ıa
yıp· daha ıyileri bulutUIncaya kadar eski/erini alıkoydum. Tasım; öMrti,
sonurt~ kelimeleri gibi.
,,Vıı
eski ve yeni dilimizde karıılıkları vardır,' .deduction, modaıite ve contiu-
gent .gibi. Ikincilerin dilimizde karıılıkları bulunmiuınaralmen~ neden:~
Fransızcmarını tercih ettilimi kitapta açıkladım.
NecatiÖNER
VI.II
GiR ıŞ
i. Mantık Nedir?
A~Kelime anı~mı:
ı
Ali Sed~d da nutk okCIiıncsiriin hen} dış nutuk
(söz) heın iç onutuk (düşünme)a deHilct ettiğini söy-
O
3
, ,.
4
. gösteren,' herzaman. kuIİandığımız-aktlyürütmeleri tah-
lil eder ve onların geçerliğini sağlayan kuralları mey-
dana çıkarmak isterdi. Şimdi nasıl geometrimiz zo-
runlu 'olarak geti- ve zorunlu· olaralç -metrie değilse,
mantık da sıkı olarak bağlandığı logos'dan bağlarını
kopardı. Sonda yalnız ." logos-calcul" ile meşgul ol-
mak için "Iogos-raison'" ve "logos-langage"ı bırakıyor.
Mantık yalnız her ampirik muhtevayı değil,. terkip
etmek ve uygunluldarını değiştirmek için,. meşgul
olduğu kendi' semboııerinin mantıksal anlamını· bile
soyutlaştırıyor"ıO ,;
5
\ '
(;
İsl'am dünyasında asıl mantık çalışmaları. Farabi
ile ,başlar. "Farabi "rruintık, konusuıida-çok sayıda,
es~r v\!rmiştir~ Arİsto'nun Organon ~Ôl altmda topla-
nan ~antık kitapıarı~] kısaltmak suretiyle toplu ola-
rak ele aldığı gibi ayrı ayrı söz konusu ederek daha
ge,niş özetler yapmış ve yine ciltler tutacak' şekilde
birer' birer şerhetmiştir. Böylece mantık sanatının
İ slam aleminde gerektiği kadar arilaşılmasmd~ büyük
hizmette' bulunmuştur. 'Bu yüzden AdS'to'dan sonra,
gelnıek manasında "MuaUimi san.İ" adını almıştı"12.
7
eılar, yazdıkları mantık kitabıarında bazı değişiklik-
ler yaptı.ıit. Tanım bahsiiıi, burhan .kısmından çıkar·' '~
tıp beş tümel (külliyatı hams)e eklediler. Kategoriler
kısmını ise mantığın konula~ı ~rasından .çıkardılar.
Burhan.~ eedel, Hit~bet, Şiir ve Safsata'dan ibaret olan
beş kitabı da ihmal ederek bazıları bunlardan pek
cü:l'i surette bahsettiler. İbrahim Madkour'un ka-,
naatına görets bu değişiklik buyazarlann değiıqir.
Gerçekte onlAr İbnİ Sina'yı taklitten başka birşey yap-
mamışlardır. . .
Esa'sını Aristo mantığının teşkil ettiği, Farabi ve
İbni Sina geleneğine uyg~n olarak yazılıp, asırlar bo-
yunca medrese lerde okutulan eserler arksında en çok
rağbet .görüpte klasikleşenler: Esirüddin Mufaddal
b. Ömer e}..Katibi el- Kazvini (Ö.M. 1276) ninRisa/~
el-Şemsiyye ii .el-Xavaid el-Mantzkzyye'si Abdurrah-
man el-Ahderi"nin 1553 de yazdığı el-Siillem el-Mü-
nevrak adlı manzum eseri ile bizim medreselerde son
zamana kadar okutulan Fenari (Ö.M. 1430) nin Şerh-i
İsagoji adlı eseridir l9 • .
8
Mantığa karşı böyle nıenfi tavır alınmasını İbni .
Haldun Mukaddinıe'sinde.",şöyle açıklıyor: Mütekelli..
mindini akideleri. müdafaa için bazı deliller tesbit
et~lişıerdi.. Mantığı~ delilleri ise ınütekelliminin .bu
delillerini çürütüyordu. Ebu Hasan Eş'ari He Ebu.
aekir el~Bakiııani ve Ebu' İshak İsfeniyini "deliliri
butlanindan' medlOlun. da butlanı ıazını. geleceği"
kanaatında idiler. Bu .kanaata gpre, mantık, ınüte
kelliminin delillerini çürütürken bude1iliJlerin ınüda..
faa ettiği asıl dini inançları da çi.iriitnıüş sayılırdı. Bu-
nun için eski kelal11cılar nıantıkla ıneşgul oln1uyı Jııen
ve ınantığı, cerh· ve iptal edeceği de1ile 'göre, bid'at ve-
yaküri- addetmişıerdir. Fakat GazzaH ve Razİ gihi
düşünürler, çlelilin butlaııından ınedılılun da but-
lanı Uizım geleceği iddiasını khbul etınediler. ıvfantığın
bazı delilleri çürütmüş ohnasına rağıl1en asıl dini
akaide zararlı olnıadığını bildirınişlerdir:?'\ HGaz:za-
liye kada~ bir küfür addedilen ınantık, sonra büyü.k bir'
rağbet görerek farz-ı kifaye hükınüiıde tutulıTlu~tur23".
Batıdaki ınantık çalışmajan .da Aristo'Jıun eser-
lerinin latinceye tercüıııç edilınesi ile başİar. i Ik de-
fa Boece(470-525) AristQ'dan:Kaıegoriler ve Önernıckr
(Interpretation) ile Porphyrios'dan isagoJ(yi tcrcünıc
etti. Organon'wı diğer bölümleri üzerinde ince]cıneler .
ancakXIı' asrın yarısında başlade 4 • Ortaç,ığ Avru-
pasında Aristo ınantığın'lll büyük ten:ısilcileri olarak,
Alb.ert le Grand (1193-1280) Saint Thonıi.lS d'Aquin
22 İBN HALDUN, Mukaddime, Atıf cl'. Kitaplığı yazma ·no. 1926
. varak 238-239. Mukaddimen,in Zakir Kadiri Ugnn ~erciiınesindc
bu bahis yoktu~.. 21 ve 22 No hı notlarda zikredilen eserıerden .
Prof. Tanci'ıiin yardımlnrı ile faydalandık.
23 İSMAİL HAKKı (izmitii), Felsefe· Dersleri ~, 45.
24 T. KOTARBİNSKi, Leçoııs !ilir /'I/is/oirc de LLL Logic/ue, trad.
A.Posner, s. 90..
9
(1225-1214) Pierre d'Espagne (1226-1277) ın adları~ı
. sayabilirjzj Ort8:çağ Avrupa düşüncesine Aristo' ha::
kimdi. Aristo'nun hakimiyeti fizik, metafjzik ve fiıaıi·
tılçta: Rönesansa kadar devam etmiştir. .
i
10
Mantık kitaplarınametot bahsinin eklenmesi
, mantığın esasına ~irşey ilave etmemiş, onun bünyesin-
de bir değişiklik yap~amıştır. Çünkü bu bölümde
ele alınan, bilimler sınıflaması, bilimlerin konuları,
metotları, ilkel~ri gibi meseleler mantıktan çok bilim
feısef~sini iIgile.ndirir.
II
dir.' Leibniz' bu sistenıe ~~carakteristique universeııe"
diyor. '
, . Asıl senıbolik ınantık çalışmaları De Morgan
(1806-1876), bilhassa BooM- (1815-1864) ve Stanley
Jevons (1835-1882) la başlar. Bu İngiliz mantıkeılau,
ıuatenıatiği örnek, alarak mantığı yeniden' kurmaya
yönelmişıerdi. Bun1ar cebi~jn işlem ve işaretlerini
mantığa tatbik' ediyorlardı. Yani matenıatiği mantığa
bir nev~ teni.el yapmak istediler. Falçat ınantık alanı
ınatematikten daha geniş olduğu için ınantığıİ1 bu yo~
daki gelişmesi müınkün' olmadı. '
12
Ruseıı ve Hilbertmantığı iki hakikat, değeri
üzerİne işlerken Lukasiewicz ile Post üç hakikat de--
ğerli m~tıkıar kurdular. Reichenba~h ,ihtimaliyet
mantığı kurdu.
, Yeni mantık üzerinde çalışanların adlarını Boll
ve Reinhart'ın eserine dayanarak şu gruplar içinde,
toplayaoiliiiz:' Hilbert ye arkadaşları: (Beymann, von
'Neumann, Bernays, Ackermann), Viyana çevresi filo ..
zofJarı (Wittgenstein, Reichenbach, Carnap, ,Dubis-
, lav~ .. ), J.lolonya Oku1u{Chwistek', Tarski, Lukasiewicz,
Post,.), Sezgiciler '(Brouwer, I:Ieyfing.. :), Amerikan
ınantıkcdatı (C. i. Lewis; Morris, Church, Quine ... )
" ve farklı eyilimde olan bilim adamları (Frankel, Ram- '
say, Wey), Gentzen, Herbrand, Goedel;N. Bourb~ki
ve Destouches; Entiquez,: Gonseth ...) , '
Şu hususa dikkat etmek gerekir ıd yeni mantık.
çalışmaları ile ılgilenenler; meta;ınatikcilerle fizikci-
lerdir. Çünkü matematiğin ve fiziğin' birçok mesele-
leri yeni mantıkla ilgilidit~ Bazı istisnaları ile filozof-
lar mantığın bu yeni gelişınesi ilepe'k uğraşmamış- ,
lardır.
. 13
~tASIK 'MANTıK
14
önünde tutup, gerek İslam dünyasında gerek Batıda
klasik 'mantığın nasıl işlendiğini beHrtmeye çalışacağız. '
Mantıklı d~şünme kendisini akılyürütmede
gös-
terir.' Aristo akılyürütme şekillerinden dedüksiyona
ön~m vermiş, onun da en mükemmel şekli olan kıyası
esas almıştı. O halde klasik mantık için a~ıl amaç kı
yasin incelenmesidir. Kavram ve önermeı~rin eı~ alın
ması kıyasın incelenmesi içi~ zorunlu hazırlıktır. Beş
sanat kıyasın uygulanma yefidir.
15
BİRİNCİ BÖLÜM
KAVRAM VE TERiM
KAVRAMıN TANıMı
DELALET (denotation):.
Terim"in, kavrainın.bir ifadesi olduğunu/söyle ..
.Dıiştik. -Biz kavramları bazı işaretIerle ifade~ ederiz.
İşaretler ya sözlü veya söz~üz olur. Bütün ifade şekil-',
leri m,antığı ilgilendirmez, kavraqıın, hangi şeklinin
nıantığı iIgiIendirdiğinibeHrt01ek için, çe'şitli ifade şe
kiııerini görelim. İslam mantıkçdarı bunları <l;eIiUet
başlığı altında incelerler.
16
i
17
i
18
"nu içinde, birşekil (fornıe) takdimederler (presenter).,
İnsan ve beyaz kavramlarının durumu böyledir. So-
yut ~avraınlar ise konusuz olarak bir. şekil takdim'
, ederler. İnsanlık, 'beyazh,k kavramlarında olduğu: gi-
bi. Soyut kavra~lar bir konudan soyutlaştınlarak
elde edilmiş1erdir"31.
Koııektif (collectif) ve distribütif (distributif) kav-,
ramlar: .Bir fertı'er grubunda gerçekleşen kavramlar
kollektif kavramlardır (meclis, ordu, sendika .gibi),
Oistribütif kavramlar da' bir gruJ?a delalet· ederfer,
f~kat bunlar, grupta değil de ,fertte gerçekleşirler (in-
san, asker işçi v.s. gibO.' Fertte ve grupta gerçekleşme
nin ne demek olduğunu ~açıklamak için bir misal ve:-
retirrı. Bir işçisendikasına dahil olan bir işçi için bu
sendikadır diyemeyiz. Fakat işçi grub~'na, dahil olan
birisi için bu işçidir diyebiliriz. Sendika kavramı, ken-
disini meydana getiren ferderin herhangibirisinde
gerçekleşemiyor. Fakat işçi kavramı, kendisini teşkil
'eden fe,rtlerin herbirinde gerçekleşir. '
",
19
:. Bu. şekilde 'alınan kavram çifti birbirinin çelişi~i _
(nakizi ) olur. İnsan, insan-olmayanın; insan-oımayan,~--:,
insanın çeJişiğidir. İleride göreceğimiz gibi-önennelerin .
çelişikliği farklı .bir antamdadır~
KA VRAMLARIN çEşıTLı
, ,DELALETLERı
a - Nelik, gerçeklik, kimlik:
Tümel bir kavramın yalnız zihindeki fertleri dik-
kate alınırsa, nelik' (mahiyet) ; eğer zihin dışındaki
fertleri dik.kateahnırsa gerçeklik (hakikat) deniJir.
Zihin
. dısında fertleri
~ . . ister bulunsuri ister· bulunmasın
20
her kavramın neiiğ{ vardır.. Fakat zihin dışında Qbjesi
bulunmayan kavramların. gerçekliği yoktur. Mesela,
"j~san" kavramıp.ın hem neliği hemgerÇekliği vardır.
Çünki insan denince zihinde onu karşılayacak bir
"tasavvur" bulunduğu gibi insan kavramının zihnin
.
dışında delalet ettiği fertler de mevcuttur. Halbuki,
-
masallarda geçen "anka kuşu" kavram~nıJ?, neliği
vardır .fakat gerçekliği yoktur. Çünkü anka kuşu de~
nınce zihinde onu karşılayacak bir anlam vardır. ,Fa-
kat zihin dışında anka kuşunun deHilet edeceği bir
obje yoktur.· \ .
b ~ içlem, kaplam:
Bir kavram1, ya içine aldığı fertıe~e delalet eder,
ınesela insan kavramı, Ali, Veli, Ayşe V.s. gibi fert-
lere delalet eder ki bu 'fertlere o kavramın kaplarnı
, (ŞuI11ul-extensioh) denir; veya 'o fertlerin ortak 'nite-
likleri, özellikleri ve karakterlerine delalet edt',r, me-
sela Ali, Veli gibi fertleri insan kılan onlardaki duy-
gululuk,hareketlilfk, aklılı1ık gibi vasıflardır. işte bu
vasıflar da insan kavf3:lnıruniçlemi (t(lZ0I11111l1n-
con1prehension) denilir. '
Bu iki nitelik birbirine, karşıt olarak değişirler, ,
yani k.aplaın çoğalınca j'çleın;azaht, içlem çoğalın~a
kapıa.mazalır. Iv1~sela, kavak kavranıından ağaç 'kav-
r'amılla geçerken kaplam artar, içlem azalır, 'Ağaç·
kavramtnın kaplaını daha geniştir. Çü~kü Ağaç kav-
2]
ram.ı içine kavakt~n başka Çam,çınar. vs gibi bütün.
ağaçlar girer. Kavak ağacının da içlemi ağaçtanfa~aY
~ır. Çünkü ağaç kavramı kavak kavramıııııt,bütiin '
özeJliklerioi' içine almaz, ağaç kavramının özelUkleri'
bütün ağaçıa.rda mÜşterek "o]an özeJlikl~rdir.
balık gibi.
--- Eşitlik
. .
Konuşan, ve gülen .kav~··
ramlanİlın i~i sj d~ insana.
KONUŞAN
has vasıf1ardır. Herkonu;.
GVLEN
şan gülendir ve her·' gQ-
len ~onuşaiıdır" ,/
22
2 - Ayrıkhk
3 - Tam-gırişimlik
23 .
"
. ı'· ı"
,: BEŞ l'Ol\'IE~
i,
Cevher
i
i i
Cis~i olmayan Cismi olan
i
i i
Cansız' Canlı
i
i i .
Dtıygusu~ .. D~ygu1u
·1 (hayvan-
. animal)
i . . i
Akılsız Akİllı
(insan)
24
· . Cins: Porhyrios cinsi şöyle ta:nımIıyor: '~Bitt~k
varlığa nisbetle herhangi bir tarzda bulunan fertler
topluluğudur". ·a~ka deyimle "altında türlerin sıra
landığı şeydir"3 4 • İslam ınantıkcılarınuı tanımı daha
açıktır:~ "Cins gerçeklikleri (hakikat) çeşitli ohutlar-
dan, bunlar nedir, diye sorulunea verilen cevaptır."3S.
Mesela insan, at kuş ... nedir? denilince verilecek cevap
hayvandır olacaktır ..Hayvan bir ci.Ilsin ifadesidir 36•
Verilen tanımlar cinsin kaplarnı dikkate alınarak ya-
pılmıştır:
25
- Tür: Gerçeklikleri'· aynı ~ıan birçok şeye bun-
lar nedir diye sorulunca v~riIecek cevaptır. Mesela Ali, ~
, Ahmet, Fatnıa vs ... nedir? diye sorulunea insandır.
denilir. İşte insan bir türdü~. Porhyrios'un tanıını:
'·TOr, cins altinda sıralanan ve cinsin
\
öz
bakimından
kendisine yüklendiği şeydir" .. Ahmet Cevdet de şöyle
tanımlıyor: "bir gerçekliğin aynı olan özel tümel (kül-
li-i zati) dir" ..
Tür'ün çeşitleri: Özel tür ve göreli tür diye ikiye
ayrılır. Özel tür (bazan buna gerçek tür de denilir) tür
olmakla'çins olmayan yani artık türlerebölünmeyen
ttir'e denir. Tür olma.kla cins de olabiline de göreli ·tür
denir. Yukarıdaki şemada İnsan özel türdür. Çünkü
altında başka tür yoktur. Canh ise göreli bir türdür.
Ayırım (lasıl): Ayırım, cins içinde türü gös-
teren karakter veya karakterler toplamıdır. Ayırımın
izahında Port-Royal ruanlığı daha açıktır. İki türlü bir.
cins dÜşünelim, her türUn cinste bulun.mayan bazı şey
lerİ ihtiva etmesi zorunludur. Aksi takdirde yalnız cins
. vardır. Yani türJerin ihtiva ettiğini cins de ederse., cins
ve tür ayırımı yavılmaz.· Böylece cinsten farkh olarak
her türün ihtiva ettiği birinci esas, vasıf ayınmıdır. Her
türiin kendisi~e has ayırımları vardır. Mesela, cisİm ve
ruh, cevher'in iki türüdür. Cismin öyle bir şey ihtiva
etmeşi gere'kir ki cevherde olmasın, ruhun da öyle .
.Cisİmde birinci olarak gördüğümüz bu ayrı vasıf,
yayılım' (etendu)dir,. ruhunki ise.düşüncediı~38. Öyle ise
cismin ayınmı yayıJım,· ruhun ayınmı düşüncedir39~
Ayırımın çeşitleri: Ayırım uzak r~ıhm ve yakın
ayırım diye ikiye ayrılır. Eğer türü yakııı.cinsindeki-
26
. ortaklarından ayırıyorsa yakın; uzak cinsindeki ortak-,
larından' aYlflyorsa uzak ayırım, de·nir. Mesela hare-
ket etme, insa~tn uzak, hayvanın yakın ayırımıdu.
İslaıu mantıkcıları bu üç tümele özse1 tün1eller
(k 1111i-i zati) der ve tanımlannt şöyı~ yaparlar: "ne-
likler (n1ahiyet) birısi kendisine eşitdiğeri kendisinden
genel ohnak üzere iki "cıiz"den meydan~.'.'gelm4ştir.
İşte neliğe tür, genel cüz'üne cins, eşit cüz'üne ayırım
denir. Mesela, insan neliği (inahiycti) hayvan ile ko~u
şan (naıık.) dan meydana gelmiştir. Burada, hayvan
'cins, insan tür, kenuşan ay'rırhdır"40.
, KATEGORİLER
Kategori kelimesi Aristo'ya göre yüklemi göste-
rir. Vaılığın yahut bir konuya yüklenen yüklernin çe-
şitli sınıflarıdır. En geniş anlamı ile alınırsa kategori-
lerin sayısı sınırsızdıf. Fakat. felsefede daima belli
sayıda kategoriden bahsedilir. Bunlar temel yüklemler;
daha doğrusu temel kavr.amlardır. Aristo, Organon'-
un birinci kitabını bunlara' ayırmıştır. Aristo'cu gele-
neğe uyarak mantıkçılann çoğu bunları en genel kav ..
raınla~ diye ele alırlar.
28
, i.
Kategorilerinmantığın nıı yoksa başka bir disip-
linin mi içine girdiği ;Uünakaşa konusu olmuştur. Ali
Sedad, kategorilerin ınantığı değil de metafiziği jlgi-
lendirdiğini, İslam d üşünürlerinden mantığa hücum
edenle} in, mantığın bu bölümünü hedef aldıklarını,
bu sebeble, sonra ge~en mantıkçıların bu bölümü man-
tık kitaplarından çıkardıklarını söyıüyor 44 • Höffding'~
göre ise, kategoriler teorisi, psikoloji ile bilgi teorisi
arasında bulunmaktadır 4s •
Kategorilerin en· genel kavramlar olarak teıak.ki
edilme~i;çok defa <ihların klasik mantık içinde ince-
lenmesinİ gerekli kılmıştır.
29
t3Ş olanıaz. Cevh~rJ~"rjn karşıtlari da bulunmaz. İn
sanın, taşın, atın karşıtları
yoktur. Fakat karşıtıari~
_ kabul ederler, soğuk olan, bir değişmeyle sıcak ola-
bilir~ siyah birşey beyaz olabilir. Bu deği.şmelerde cev-
her hep aynı kalır.
Nicelik (Quantite): Kaç; nice sorulannın ce-
vabıdır. Sürekli ve süreksiz olmak üzere ikiye aynlır .
. Süreksiz, aritmetiğin konusu olan sayıdır. Sürekli.
ise geometrinin konusu olan nıekan ile fiziğin konusu
olan zamandır. Sayılar arasında müşterek bir sınıf
düşünülemez. O halde süreksiz bir niceJiktir. Çi~gi
ise süreklidir, çünkü bölümleri birbirine dokunan
ınüşterek bir sınır düşünmek mümkündür, bu nokta-
dıL Düzeyler' arasındaki müşterek sınır ise çızgidir.
Çeşitleri:
30 i
Iii olabil-ir., Sıcakkcıı soğuk, s(~ğlaınkcn hasta kohtyca
olunabilir. _ ".~
3 -- Duyu nitelikleri: Tatlıhk, -acılık, .renklcr.
koktılar. V.S.
gibi.
4 - Şekil -niteliği: Bir ~eyin eğriliği, doğruluğu.
üç veya dört köşeli oluşu gibi.
31 .
,Durunı (Situativıı): Bir. şeyin -bazı cüzlerinin.
diğer cliZıt rİ~e veya' kendisinin dışında bulunan' şey- '~
lere göre ilintİ olan; halidir. MeseHi, ayakta durmak,
oturmak,. ~atık olmak gib_i~
.Sahip olına (Ava;r): Herhangi bir şeye sahip
oln1a, bir şeyin başka bir şeye sahip ·olması ile ona
i1inti olan halidir. Mesel~ silahlıdır, şapkası başındadır'
gibi. .
Etki (Actian): Bir tesir edicinin· diğer
bir şeye
tesir ettiğinde, tesir ediciye Hinti ol,an.haldir. Kesiyor,
seviyor, kırıyor gibi.
Edilgi (Passion): Bir şeyin başka bir şeyle et·
kilenınesiyle, Qna İlinti olan haldir. Kesiliyor, kırılı
yor~ seviliyor gibi 4fi•
Aristo ~dan sonra klasikmantıkçıIar kartegorHer
teorisinde hep' Aristo'yu takip etmişlerdir. Yukarıda
- sayd ığıınız on kategori gerek batıda ve gerek İslam
dünyasında yazılan mantık kitaplarında aynen kabul-
edilmiştir. ,
32
da ise kategoriler zihne. aittir; bunlar. zihinde tecrü-
beden ö:Q.ce meveuttıı?---"ve bilgi ancak bunlar vastasiyle
elde ,edilir. 'Dışardan bana gelen intihaJar, ancak zih-
niindeki bu kalıplardan geçtikten sonra bilgi haline -
gelirler.' ,
Birlik (Jlnite)
Nicelik .'{ Çokluk (p/uralite)
Tümlük (totalite)
Gerçeklik (realile) .
, Nitelik Olumsuzluk (negation)
1 Sınırlılık (limitalion) .
.34
Abelard "(1097-1142) bu fikri temsil etmiştir. Yeniça~
i ğın b~şında Port-RôyaI mantıkçıları da kavramcılığı
savunmuşlardır. Arnauld diyordu ki '''Mevcut olan-
herşey tekildir. B~nurtıa beraber, soyutlama yolu ile
tümel. fikirleri .teşkil ederiz ki bunlar birçok şeyi temsil
ederler". !
35
İKtNct BÖLÜM.
TANIM· VE BÖLME
i - TANIM
Aristo'ya göre tanım özün~araştırıımasıdır. Şöyle
de tanımhınİr: Tanım bir kavramın 'karakteristik içle-'
ınİni" tayin eden zihin işlemlerine denir.
36
2 -' Eksik özsel tan.ım {Hadd-ı nakıs}: Bir
şeyin uzak cİnsi ile yakın ayırımıiirlan yapılatl taİ1ım
dır. İnsan konuşan cisimdir dersek, insanın eksik özseI
tanımını yapmış oluruz.
3 - Tam irintisel tanım (Resm-i tanı): Bir
şeyin yakın cinsi ile hassasından yapılan tanımdır. İn
saiu, gülücü bi~ h~yvandır diye tanımlamak gibi. '
4 -' 'Eksik ilintisel tanım/ {Resn'l-i nakıs}:
Bİr şeyin .ilintileri ile veya uzak cinsi, ile ilintisinden
yapılan tanınıına denil~r. İnsan uyuyandır veya insan
uyuyan cisİmdir diye yapılan tanımlar eksik ilintisel
tanımlardır.
37
bu iki ayırımını mantıkçılar farklı şekillerde ifade
~tmi_şlerdir.
- İslam mantıkçılarının ayırımı, adeta far!dı varlık,
sahaları dikkate alınarak yapılıtuş gibidir., "hakiki'
tarif" dedikleri, nesnelerin tanımı, dışta varlığı (vücu-
d,u) bilinen bir neliğin (mahiyetin) tanımıdır, diye
açıklanır. M~eıa: İnsanın gerek,'özseı.v~ gerek ilinti-
sel tanımları böyle bi! tanımdır.Adsal tanırnsa şu
şekilde ifade ,ediliyor: Bir isimden anlaşılan' anlamı,
dıştaki varlığı ile ilgilenmeksizin keşif v~ izah et ..
mektir. ,Anka kavramının tanımı, "uhlmu mUdevve:
nede" 'konu olan terimlerin tanımı bu cİnsten tanım
lardu 50.
Gelenbevi dışta var)ığı beJl~ 'olmayanların üç tür;;
lü olabileceğini söyley~rek nelerin tanİrtırnın adsal ta~
nım olduğunu açıklıyorst.,
ı ,- Gerçeklik dünyasında
varolan birşeyin (a-
yan dan birşey) varhğı bilinmezden önce yapılan' ta-
nimı adsaI bir tanınıdu.' "
.2 - Bizzat kendisi varolmayıp fakat varlIgı müm
kün olan şeyin tanımı da adsal tanımdır. Mesela An-
ka~nın tanımı böyledir. '
38
dünyasında var olup olnıamasındanileri geliyor. Eğer'
tanımlananın. gerçeklik:dünyasında yeri varsa ve biJi-o
niY9fsa bu tanımgerçek tanımdır. Tanımlananın ger..
çeklik dünyas'ında varlığı YQkEa veya gerçeklik dünya-
sında .varolup da bilinmiyorsa (ki yine yok sayihr) bu ..
nun tanım'ı da adsal tanımdır.
Klasik Batı mantıkçı1arının nesnelerin tanımı (la
d~finiUon des choses) v'e adsal tanım -r ia delinition 110-
n1İnales ou la d einition du 110111) anlayışında İslam
mantıkçılannın anlayışınd~n .farklı bir durum göie
çarpar.
Port~ Royal mantığında bu ayırım şöyle yapılıyor:
'~Zira nesnen,in tanımında, ın~sela: İnsan akıllı bir hay-
varıd1r, z~man hareket ölçüsüdür, gibi tanımlarda, ta-
nın1lanan İnsan veya zaman terimıerin~, herkesee b'i-
linen fjkitleri vedlmektedir. Bu fikirlerin içerisinde,
a~~llı hayvan ve hareket ölçüsü gibi diğer fikirlerİn de
bqlunduğu iddia edihnektedir. Oysaki adsal tanımlar
da, ancak ses'e dikkat edilir, -.ondarı sonra, bu ses,
başka ketim~ıerle gösterilen bir fikrinjşareti ol,duğyna '
göre tayin edilir:. "52.
G'obı~rnun ayırımı ise şöyledir: H Adların tanım
ları,- tıerimlerin anlam'larını, ya kelime İcat ederek ya
eski bİt kelimeninmüphem ifadesini belirterek, tesbit
etmege yönel,rniş Hcon\'~ntion" lardlf. Burada tanımı
yapılan ad, tanımla. m~yda.na getiriln1iştir. N~snenin
(la chose) tanımında 'ise tanımlanan 'bir veridir. Bir-
şeyin neden' ibaret olduğunun tanıtılması söz konu-
sudur. "53
39·
Adsal tanımlar tamamen, keyfidir. Onu yapana
bağlıdır. Franek'ın felsefe sözlüğünde şöyle bir misal ,"'-'""
veriliyor: Üç kenarIı ve üç açı1ı şekle daire diyorum,
desem, burada daire kelimesinin herkesee kabul ec,iI~
anlamını değiştirdiğim 'için ayıplanabiliriı;n. Fakat bu
keJimey'e yeni bir anlam verdiğim için bana ,itiraz edi-,
lemez. Mesele şudur: Adsal tanımlar bize bağlıdır. Şu
,kelimeye şu anlamı veriyorum diyebilirim. Bunda doğ
rqluk' ve yanlışlık aranmaz. Halbuki gerçek (reelle)',
tanımlarda durum tamamen tersinedir. Nesnelerin
taibatını belirtirken nesneye bağlıyımdır. Bu sebeple
doğruluk ve yaıılışlık bahis konusudur, tanımla tanım
lanan arasında uygunluk aranır. Aynı sözlükte gerçek
. tanımların öze a~t, adsal tanımların da ilintiye: ai~ ol-
duğu beHrtiliyor. Bir nes,ne (la chose) Üintileri ile,ta-
nımIanırsa" mesela yıIdınm, ışık ve gürültü i'~ tanııiıl,a
Rırsa bu· tanım görünüşte gerçektir. ama t~melde adsal
bir tanımdırS4 •
G'ör~l üyor'ki İslam man~*çıları ile Batı. mantikçı
larının, gerçek ve adsal tanımlara verdikleri anlamlar
farklıdır. Birın~iler, ayı~~ada varlık: sahalarını; iki~
,eifer, deyim yerinde ise, taİum! ·yapanın tanımı yaptlan'
karşısındaki görüş açıs~~ı .esas almışhit~ır.
İslam mantıkçıIarma göre önemli -olaJl tanımı
. yapıİan varlık sahasıdır.' Tanırrü yapılanın varlığı 'ya,
zihin dışındadır; önceden gördüğümUz, gibı böyle'
bir kavra~ bem ne1iği (mahiyet) hem de gerçek·liği
vardır veya tanımı yapılai1ın varl1ğı yalnız zihiiıdedir,
- yani yalnız neliği vardır -. B~rinci1erin tanım'ma
gerç~k tanım, ikincilerin tanırnma da adsaI tanJm
denilir.
,S4 FRANCK, Dictionaire Des Sciences Philosophiques, Deriııition
maddesi. ' .
40
Klasik Batı mantıkçılanna göre ise, bir nesnenin
. tabiatını beHrtmek için yapılan tanım gerçek hınınıdır .
.Nesnenin tabiatı 'bize bağlı 'olmadığı için gerçek tanım
keyfi olmaz. Tanırnın tanımlanana uyması gerekir. Ad-
sal tanını ise, tanımı yap~na bağlıdır. O. halde keyfidir
(arbitraire), bir adın anlamını açıklamaktan ibarettir.
'Batı mantıkçı!arının adsal dedikleri tanım İslam man-
tikçılaıının "laIzi" dedikleri tanıma yak,ındır 5s • '
Tanımın şartları:
2- Bir şeyi
kendisinden daha ınüpheın bir şey
'le tanımlaman1atıdır. Yani bir tanımın, anlanı) açık ke-
limelerJe yapılınası gerekir.
.J. L
Tanımlananiazlar:
42
11·- BÖLME
43
. / . . cisİnı ve
-- Cinsin tür'lere bölünmesi: Cevher. .'
, Bölmenin şartları:
44
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HÜKÜM VE ÖNERME
Önerınenin tanınn:
45
i· .'
medil~n;
İkinci önermede~ yağın ur
. .
yağar kendisine. hük-
sokaklar ıslanır kend.isi ile hükmedilen-
dir , i kisi arasındaki bağ da, 'sa dır.
ÖNERME
.
ÇEŞtTLERİ ,
46
cisinde Hya.veya" bağlarını kaldırınca geriye, birincide
,yağınur yağar ve ~okaklar !slanır, ikincisinde
,ise günd üz olur ve güneş batmış ,bulunur, cüm
leleri ,kalır. Şartlı onern;ıelerde kendısine hp.kmedilene
ınukaddem (an tecedent) , kend'isi ile hlikrhe4ilene
ta i i .(consequent) denir.
Klasik Batı mantıkçılarİn.ın bu açıdan yaptıkları
. çeşitlernede bazı farklılıklar vardır. Bunlara göre, bir
önerm.ede, bir konu ve bir yüklem lı1)lunursa biı öner ..
inelere basi t veya' "cathegorique" v;.eya Hiıttributive"
önerm.eler; birden 'fazla konu ve birden fazla yükleni.
bulunursa bunlara da bileşik önermeler denir~4.
Batı manhkçllarının basit ve kategoril<: diye adlan,.
dırdtkları önermeler, İslam mantıkçılarının yüklernH
dedilderi öne-rmelerdir. İsHirn mantıkçılarının şartlı
dedikleri önerı'neler, batılıların bileşik dedikleri öner-
ıneler' içerisindedir.Aşağıda göreceğimiz gibi,Bile-
şik 'önermelerİn birçok çeşidi vardır. İslam mantık
çılarıbunlardan yalnız ikisini bitişik şartlı (condition-
nelle) ve ayrı~ şartlı (disjonctij) önerıneleri işlenıişler,
İşmail Hakkı İzmirli~nil1 i4ediği gibi 6 \ diğerledni dik-
kat naiarına almamışlardır.
ÖNERMELERİN OLUMLU VE
QLljMSUZLUGU
Yukarıda önermenin iki tarafı olduğunu söylenıi~
tik.y-ükleınli önermeierde taraflar, kontı ve yüklem;
şartlı önermelerde 'ise Hmukaddem ile "Hili" dir.
Taraflar arasında bir bağ, kurulduğu zaman önerme
nıeydanq. geliyor. Zihin de böyle bir- bağı iki şekilde
47
kurar: Ya bu iki taraf arasındaki ilişkinin (nisbetin)
vııku bulması ile veya vuku bulmaması ile olur. Bi>'""
rinci ourumda ônermeye olumlu (muclbe)': ikinci
durumda -işe olumsuz (salibe) ·denilir.
Yukarıdaki misalIeri tekrar ele. alalım. Hava açık
tır önermesinde, hava ile açık arasındaki ilişkinin "u..
ku bulması ~i1e hü.kmolunmuştur, b.u· Qnerme olumlu
önerınedir, Hava açık değildir önermesi ise olumsuz
Önermedir. Görülüyor ki yükIemH 'önerinelerde konu
'ile yüklein birleşirse ona oluınlu, konu ile yüklem bir~
'birinden ayrılırsa buna da olumsuz önerme de-
niyor.
Şartlı önerınelere gelince: Yağ/nur yağarsa sokak-
la, ıs/anir bitişik' şartlı önerınesi olumlu önerınedir.
Çünki mukaddem ile taH birbirine yaklaştırııınış, ara-
ıarıı~:da bitişik1ik vuku bulmuştur. Yağmur yağarsa so-
kakfar kuru kalmaz önermesi ise olumsuzdur. Çünki
mukaddem ile fa1iriİn birleşmeleri yuku buıırı~mış bir-
. birinden ayrılmışlardır. Yanİ biri varsa diğeri yoktur.
Yağmurun yağmas~ ile sokakların ~uru kalması bir
. '\ arada olmaz.
49
Zikredilen konu ilc gerçek konunun birleştiği
bu---" .
iki' du~umdan birincisine teki I· önerme iktncisine
tabii öner me deniı.
Önerınelerde zikredilen konu ile gerçek konunun
'birleşmcdiği"duiumlar da olur. İkisinin ayrıldığı zaman
zikredilen konuya kQnunun ünvanı "ünvan·ı ıne L'ZIl\ ,
veya konunun vasfı (vasfi 111eıızu) denir. Hayvan y\.r
içer dediğinıizde· hayvan kavramı "~ünvanı ınevzu".
bu kavramın deHilet ettiği fertle-r de -'zatJ mevzu" olur. .
Hüküm, ~'zatJ ınevzu" yani konunun kavramının fert-·
leri kasdedilerek yapılırsa bclirsi'z (n1ühmele) ile
nie'elik ,bildiren (nıü!ısurej önerıneler meydana
gelir66 •
Bu' şekilde yüklenıli önernıelerin beş çeşidi orta-
ya çıkar:
so
5 -' Hüküınd~ konunun fertlednin niceliği be-
lirtilerek bUijların tümü kasdediIirse· tüme 1, öne rrne
. denir. Bütün insanlar ölünıliidiir gibi.
'B'u beş önerrne çeşidinden tabii önerme bilimlerde
kullanılmadığı iddiasiyle terkedilmiş tekil ve belirsiz
-önerıneler de 'tümel ve tikele irca ediln1iştir ..
Tekil önerrne klasik ınantıkçılarca tümel önerrne
gibi kabul edilmiştir. Çütikİ tekil önerınede konu olan
., terim bütün kaplarnıy]a ele alınmıştır.
Belirsiz önerrne ise ~uııananın kasdına göre bazan
tikel bazan da tümelolarak, kabul edilebilir. Ahmet
Cevdet (paşa) b~ hususta şöyle diyor: "Belirsiz öner-
me tikel pnerme hükınündedir. Yani birinin doğru
olduğu yerde diğeri de doğru olur. Bilim ve fenIerde
(u/Cıın ve funun) belirsiz önerme, tikel önerrne gibi kul-
lanılır. Fakat edebiyatta bazan belirsiz önerrne tümel
önerrne gibi kullanıldığı ,olmuştur. Mesela A"rupa ,
ahalisi çalışkandır denildiğinde bütün avrupalılar kas-
tedilir. Fakat bu türlü edebiyat önermeIerİnİn tümel-
liği örf ve a,dete dayanır. Yoksa felsefi meseleler gibi
akl i bir isbata değil 67 "
Bu şekilde beş önerme çeşidinden geriye ikisi .~a
lıyor, tümel ve tikeldiye. Bunların da-olumlu ve olum-
suzlukları dikkate ahnınca~ İslammantıkçılarmıfl
"rnahsurat-ı erbaa" dedikleri dört önerme çeşidi ortaya
çıkmış olur.
51
Bunlar d~ şuharflerJe gösteriHr:
Tümelolumlu A
Tümelolumsuz E
Tikelolumlu i
Tikelolumsuz 0 68
Yüklemin, niceliği:
Yu~arıdaki açıklaınada görüldüğü 'gibi kH\sik'
mantıkçılar önermenin niceliğindel1 daİ,ma önermenin.
,konusunun niceliği'ni anlamışlar, yüklernin n'iceılğinC'
önem vermemişlerdir. Yüklernİn niceliği de Aristo'-
dan 69 beri klasik ~antıkçdarın dikkatini çekmişse de
yüklernin niceliğinin be1irti~ınesinde bir, fayda ol-
madığı sebebiyle ele ahp işlenıemişlerdir. İslam
'mantıkçıları da yükleınin niceliğinin belirtildiği öner-
,meleri "kazaya-i münharife kural dışı önerıneler
H
, 52
'Bütün insanlar ölümlüdür, derken, burada öneı~-,
menin yüklemi olan ölümlü'nün nice1i~i l?t(lirti1m~
miştir. Hamilton'a göre bu hal dilin bir eksikliğinden
ile.ri gelir. Aslınrl'a düşüncede yüklernin de niceliği var-
dır. ,Bütün İnsanlar ölümlüdü;r demek gerçekte, bütün
İnsanlar J?a.zı ölümlülerdir demektir. Çünki insanlar-
<.lan başka ölümililer de vardır. O halde ınantık, dü-
şüncede gizli olan bu durunıu açıkça ifade etınelidir.'
53
Olumlu paru-particlle": Konu· ve yükleııı
4 -
tikelolarak alnımıştır. Misal bı./zıeşkelldrZı şekilleı' . "-"'-'
hazı üçgenlerdir.
'.
5 -- Olumsuz htoto-totale~':
Konunun bütün
kaplaını, yük1ernin bütün kat)lamının dışındadır ..
M'isal, hiç bir üçgen hiç bir kare değildir.
6- Oltunsuz, 'i tüto-partielle": Konunun büti.i-
nü, yüklernin kaplamının bir kısnılndan çıkarılnl1ştır.
Misal, hiç bir üçgen bazı eşkencirlı şekillerde1l değildir.
7 - Oluınsıız Hparti-totale'.': Konuıııın kapIaını
na girenlerden bir kısnıı yükleınin bütün kaplaınının
dışında bırakılınıştır. Misal,- hazı'eşkenar/ı şe/'i/'er
hiç bir üçgen değildir~
8 - Olumsuz Hparti-partiene": Konunun kapla-
mının bir kısmı yüklernİn kaplamıııın bİr kısınında bı
ralolmıştır.·M.isal, bazi üçgen/er bazı eşkenar/ı şekiller
. den. değildir.
, yüklenıİn. de niceıiğinİ dikkate alar~k qllerme-
ı~rin incelenmesİ pek rağbet göf1nenıiş, Hanıilton'.un '
bu 'açıklaması bazı itirazlara hedef olnıuştur. Bu iti-
, razıarı' önel'Inenin döndürmesi bahsinde göreceğiz.
54
üzeri'ne olursa buna dış ön~rme denir. Mesela, her
'a~eş sıcaktır önermesinde hüküm eğer hariçte b1.Jlunan
veya 'bulunacak.,.olan her ateş sıcaktır anlamı kBst-
edilerek verilmişse bu önerme dış 'önerme olur.
Konunun fertlerinin dışarda varlığı olmayıp da,
var olması farzedilerek hükmedilen önerınelere
gerçek Önerme. denir. Yani konuyu teşkil eden kavra-
m~n dışta fertleri. yok fakat olm.ası mümkündür. Me..
sela, Anka I:lçucudur önernıesi hakiki bir önern;ıedir.
Anka'nın dışarıda fertleri yoktur fakat varlığı farzedi-
lerek ~üküm veı ilmiştir. . ,
Eğer· konuyu teşkiL.eden kavramın. delalet ettiği
şeyler yalnız zihinde mevcut ise yani dışarda var1ı~darı
düşünülmezse böylece zihinde v.arolan fertleri üzerine
verİlecek hükümle eıd~ edilen önerıneye de zihinsel
önerane denir. Mesela: Cins özsel bir tümeldir,. öner-
mesinde olduğu ,gibi. Eğer önermenin konusu olan
kavrarn~n delilıet ettiği şeyin zihinde bile mevcudiyeti
mümkün olmayıp fakat zihinde :varhğı farzedilerek
hükmolunursa bu önerıneye de varsayırnh zihin-
'sel önerrne (kaziye-i zihniye-i jaraziye) denir. Me-
sela; Zıt/arın 'birle311ıesi inıkônsızdır önerınesinde, zi-
hinde varlığı farzolunan zıtların birleşmesinin üzerine
imka~sızhkıa hükmolunmuştur.
. .
3 - Konu v~ yüBdemaIm müsb et (positif) ve menfi
(negatif) obışlarına göre çeşitlerme;
İslam mantıkçıları, önerıneyi teşkil eden konu ve
yüklernin müsbet ve menfi oluşlarınt dikkate, alarak
yüklemH önerıneleri çeşitlemişlerdir. '
Eğer önerıneyi yapan terİmler müsbet ise bu öner-
me ye "mulıass'at"a" denir."fnsan canlıdır, insan at de-o
55
ğildir ön~rmeıerinde olduğu gibi.. Birinci önermedeki
insan ve can lı ikinci önermedekf insan ve at terimleri '-
ınüsbettir. Asıl"muhassala" olumlu olan önerqı.eye
denitip olumsuzuna "basite" denir. Yukarıdaki
misalde, insan at değildi' önermesi "basite"dir.
, .
" Eğer önermenin konu ve yük:lemin~en her ikisi
veya 'ikisinden birisi nıenfi ise böyle önerınelere deı
"madule" denir. Eğer konu ve' yüklemd~n her ikisil
de menfi olursa buna iki taraflı madule (nıadu!et,"ü! '
tarafeyn); yalnız,konusu menfi olursa, konunun 'ma-
dulesi (ınadiilat'ül nıevzıı); yalnız yüklemi riıenfi olur-
sa bQna da yüklernin niadulesi (nıadülat'iil mahmul)
adı verilir., Mesela, canlı olmayan bilgili obnayandır,
önerınesi ·iki tarafJı nıadule, parası olmayan .fakirdir,
önerınesi
.,
konunun madulesidir, insan dört aı'aklı oll1'1a-
~
KAR'MAŞIK ÖNERM,ELER
YükleinHönermelere 'Batı 'nıantıkçılarının basit
'önerıneler dedi~Ierinİ söylen1.iştik. Şinıdiye lçadar ver-
diğimiz IlıisaUerde buönermelerin bir konusu 've bir,
de yüklemi vard~r. Bu konu ve yüklem tek terim olarak
ifade edilmişlerdi. Bazan önerınede konu veya yük,.
lem veya herikisi birden karinaşık (conıplexe) bir du-
rum gösterir, y~ni konu ve yüklem.e hazı taınam.layıcı
fikirler eklenir. Bu tip önermeler, bileşik (Conıpose)
, ' Önerme demek de'ğildir. Karnıaşık da olsa tek k,onu ve
tek yüklem bahis konusudur. Yükıemıiöriernı~ıer içe-"
risinde bulunan bu önerınelere Batı 'mantıkçıları kar-
maşık Önermeler demişlerdir.
Karınaşıkönernıede, konu veya yüklernin anla-
mınıaçıklayan küçük cümleye tat İ' cümle veya· "ei.inı- '
le·i muterize" (incidente) denilir. Mesela, arkadaşlan
56
t(ır~fmda;ı. se.vilen~ Ah11'let çalışkandır. Bu karnıaşık
önerınede karmaşıklık Konu üzerindedir. As'ıl öner,me,
"Ahmet çalışkandır" önennesidir. Burada konu olan
Ahmet, "a'rkadaşları tar~fJndan 'sevilen" cümlesi ile
bir kayda 'tabi tutulmuş, beli r1 i bir anlam kazanmış"':
tır.
57
Bitişik ş~r~h önermeler:
\.. .................
Bitişik şartlı
i?nern1elerin ç~şitlenmesi: Bitişik
şartlı önerıneler gerekli (lı?z.iııniye) ve ' raslantı1ı
(ittifakiye) diye ikiye ayrılır.
58
Herzarnaıı gündüz olursa güneş doğil1llş bulutlıır
önermesinde ise tali, 'mukaddem~ın 1]-edenidir.
Hernezamdıı gündüz o/ursa etral aydın lan ır öner-
mesinde, "mukaddem" ve "tali" aynı nedenin, yani
güneşin doğmuş olmasının eseridirJer.
59
Ayrık şartlı önerınelerin çeşitlenmcsj : Ayrık şaı;tlı '
önerıneler ilkin gerekli (inadiye)' ve raslantılı ""--'
(ittifakiye)' diye ikiye ayrılır.
60
, kasdediten anlaın şudur: Eğer iki önerıneden hiri doğ
ru ise diğeri. yan1ıştır:~İkisi birden doğru veya ikisİ'
: birden yanlış olaınaz. Herhangi iki terin) arasında bu
türden bir önerme yapılanıaz. Bunun için gerekli şart
vardır. "Hakikiye" birşey ile onun karşıt hali (nakizi)
veya çelişiğine eşit olan şeyarasındaki Hterditten" (ya
şöyle veya böyle) tneydana gelir. Mese/ô, adet ya tek
, olur veya çift o/lIr~. Verilen misalde tek ile çift' arasın
da bir seçim' vardır. Bu iki teri.mden birisi d:iğerinin
karşıt haline eşit~ir. Tek'in karşıt hali tek-ölmayandır
bu ise çiffe c5ittir ..
Taraflardan ikisi birden doğru ve')ıa ikisİ birden'
yanlış ola.maz dcnıekten kasıt şudıır,: Tarafları nıeyda
na getiren önerıncıer, aynı nesneye uyguIan.diklarında
ikisi birden doğru ikisi birden yanlış olnuyacak de_o
mektir. '
Sayı ya rek ()!lIr ı'eya sayı r(li olur. önerınesini
~~lıJ? uygulaınayı yapal ını. Bu öhcrnıenin nıukaddem
ve tfili'sİni n1cselii üç sayısında uygulayalım.
(i(.' tektir.
Oç ('ifttir.
i
61 .
Elbette birşey ya inseli" v.eya hayvan df!ğildir 74 •
Ya güneş, doğar veya rüzgar eser değildir 7s •
Bu insan daima ya kat/ptir veya türktiir değildir 76 •
Görülüyor ki bu önernıeIerde, '~m.ukaddem" ile
"ta1i"nİn aykırılıklannın olumsuz kılınması He hük-
nıolunmuştuL taraflarda bulunan 'terimler birbirinin
ne
,
çeı1şiğidir ne de çelişiğine. eşittir.
'
Cetveı: ı'
, HManiat-uI Ceıni":
62 .
, Bir şey ya a<~açılr ı'eya laşllı·i7 önernıesİ oluI111u
ınanİat-ul cemi'dir. Şimdi bu önerıuenin iki tarafını _ ' '
da nesnelere uygulayalım. Uygulayacağınl1z önernıe-
ler şunlardır: i - Bu ağaÇıır. 2 - Bu taşı'ır.
'Uygulayacağıınız ne'sneıer~ kavak. merrner ve at-
olsun.
a -- Kavak için;
. Bii ağaç!Tr.
Bu laştı,..
63
nelerine uygulaı sak, ilk ikisinde biri doğru diğerLyan-
lışolur. Üçüncü için he~ ikiside doğru olur: ".'-""'.
At için:
Bu ağaç oll1zayandlf.
Biı taş olnıayandır.
Her iki önerme de doğrudur. Bu iki önernıenin
şartlı önerıYıe içindeki i lişkiiefi Hdeğildir" le olumsuz·
kılınmıştır. Olumsuzluk taraflara ait değil;tarafların
ilişkisinedir. Misalolarak alınan önermede., taraflar
arasında ,doğru} LIk bakınundan aykıfıhk. olumsuz
'kılınmıştır~ ,
çetyer: 2
Maniat.;ul cemi Manİta-ul cemi
olumlu olumsuz
Maniat-ul Hulô:
Ayrık şartlı önern1cde Hınukaddem" ile "taJı" ara-
sında, bunların yalnız yanlışlıkları bakımından ay-
kırılık ile veya bu aykırilığın olumsuz, kılınması ile
hükmolunan önennelere "nıaniat-ul hulli" denir .. ' ..
Olumlu önerınelerde, tarafların 'yanlışlık' bakı
mından aykırı1ığı ile hükİl1oıunl1:r~ Yani aynı ~esı1~ye
uygulandıklarında, mukaddem ile HUi ikisi birden yan-
lış' olamaz' ya birisi, veya ikisi birden doğru olabilir.
Olumsuz' önt;rmede ise, yanlışlık 'bakımından bu' ,ay-
kırılık olumsuz' kılınmıştır. Yani olumsuz önerınede
iki taraf birderi ya,n1ış olabilir. '
64
i'
Bu Taş olmayandır
Bu ağaç - olmayandır
c -" A.tiçin:'
Bu taş -' obr~ayandır
'Buağaç - o~mayandzr
Her iki öner me de doğrudur.
Her iki Qnermeyi yanlış' kılacak nesne ise yoktur.
Olumsuz "maniat~uı huıfı~' için' Geı~nbevi, bu in- '
,san yarum. veya zencidegildır misalini, Mehmet Tev-,
fik ise şu ,misali' veriyor: Elbette, bir" şey ya Can$lZ
veya 'natık değild~r. .
, Her iki misalde de, yanlış1ık bakımından aykırı
lığın öhimSijZluğu ile 'hükmolunmuştur. Yani" taraflar
bir arada y~nhş oıabiJir~er. Birinci misalde bir insan
78 Gayet u/-Beyan hariç, bir üst notta adıgeçen diğer eserler aynı mi
sali almışlardır,
65
rüm-veya zenci olmaz ama mesel,a, çinHolabilir. i:kinci
misalde de durum aynıdır. Her iki taraf da k1!J'a '.--
uygulanınca "ikisi de yanlış olur. Çünki kuş, ,ne,',ca,n-
sızdır ne de natıktır. "
Cetvel: 3
Olumlumaniat-ul hulu ' olumsuz maniat-ul hulu
66
. Burada,. taş-olmayan, ağaç-olmayan'ın çeIişiğinden da-
ha geneldir. Çünkü agaç-olmayanın ~lişiği' ağaç'tır,
ağaç ise'taş-olmayanın İçlnegİrer. Olumsuzlar için
durum ~ksiriedir. Yukarıda verilen' eetvener incele.-
. nırse görülÜr ki, "maniat-ul.· cemi" nin olumsuzu,
"maniat-u] hulfi"nun 61umlusu 've ikinciniıi 6lumsu..
zu bir.incinin oluınlusu .gibidir.
.Verilen misalIere dikkat edince; bu iki ayrık şart
lı önerıneden birinin olumlusu İle diğerinin oluniSuzU
ara5ln,da başka bir .benzerlik daha vardır. Şöyleki:·
"Maniat-iıı cemi" yi meydana getiren t~raflardakİ
. önerıneler "muhaSs3:ıa~9Ir. Aynı önermeyi.olU:msuz kıl
mak için aynı' zamanda~ tarafları "madule" yapmak
gerekir. Mesela,. "birşey ya ağaç veya taştır" olumlu
önernıesinde taraflardaki önermeler "muhassala"dır
yani. terimleri müsbet olarak alınmıştır. Bu önermenin
olumsuz maniat-ul. cemisi;. "bir şey taş olmayan veya
.ağaç olmayan değildir-" önermesidir.. Görülüyor ki,
önernie olumsuz yapılırken, taraflar da "madule'~ ol'!"
·rn"ijştur. Yani' terimler menfi olmuştur.
"Maniat-ul hulfi~"d~ ise buiıun ·aksi olur. Yani
olumluda taraflar "madule" olumsuzunda ise taraflar
"inuhassala~' olur.
Birşey ağaç-olmayan veya taş-olmayandlr, gibi
olumlu manİlıt-ul h~lfiJJdan olumsuz bir maniat-ul hu-
lu yapmak istersek şöyle oluf. Birşeyağaçtır veya taş-
tır degildir. .
Bu iki türlü ayrık şartlı önerme arasındakiilişkiyi
şÖyle de açıklayabiliriz: Olumlu bir maniat·ul cerı:ıi'yi
. taraflarr "madule" yapmadan, olumsuz kılarsak,
olumsuz manİatul hulfi; olumlu maniat-ul huıo."y~
tarafların "madule" sine dokunmadan Qlumsuz ya-
parsak, olumsuz. "manlat UJ cemi" olur.
Bir şey· ya ağaç veya taştır olumlu öneruıesi
man~at-uı cemi, Birş~y ya ağaç veya taş değildir olum- ~.----'
suz önermesi maniat-ul hulCi'dur.
68
Tekil şartlı önerıne:
. '.~,.....
Bitişik Şartlılar:
ı - HMükadden1" ve ~'taıi"si yüklenıli ölanlar:
/-1 er ne ZGI11an birşey insan olursa o' şey 17ayvandıı',
2 - İ ki .tarafı 'da bitişik şartlı olanlar:
Hel' ne zanıal1 bir şey insan olursa o şey hayvan ol-
duğundan I~er ne zcıınan bi, şey hayvan olnuızsa insan
ollnaz.
'80 Tikel ayrık şartlı ve tekil'ayrıİ<. şartlı önermelerinmisalleri Gayet-'
ül-Beyan'dan alınmlşflr.
,81 Buönermeler içinverilen misaııer Mizan'uf-Mokol'dan alınmıştır.
69
3 -, Her iki tarafı da aynk şartlı olanlar:
Dainıa ya sayı çift veyasayı
tek 'olduğundan dai-
nıa sayı eşit kıslInlara ya bölünür .:ya bölünmez:
4 -' 'Mukaddem'i yüklernH ,Hili'si bitişik
Ayrık Şartlılar:
70
2 - İki bitişik şartlıdan yapılmış olanlar:
Ya gün~ş.doğarsagündüz nıevcutolurya güneş do- .
ğarsa gece. rflevcut olur. değildir.
71
Taraflardan bıri oluinlu digerı olumsuz olabilir.
'-,
'-..-'
Mesela,
"
H er ne zanıan güneş doğarsa gece nıevcut değildir
önermesi, mukaddem'i olumlu taji'si olumsuz olan"
, olumsuz bir bitişik şartlıdır.
Bir iey yc.ı sayı değildir veya ya: tektir veya çifiıir
'önermesi ise, ','mukaddeın"i oluınsuz, "taIi"sİ olumlu
olan olumlu bir ayrık, şartlı önermedir.
'BİLEŞİK ÖNERMELER
Kı~sik Batı mantıkçıleinnın önermeleı i basit ve
bileşik diye, 'ikiye ayırdıklannı, İslam mantıkçılannın
yüklernlidedikleri ,önerme çeşidinin, basit önerqıeyi
karşıladığını; şartli dedikleri, önerınelerin de, bileşik
önermeler~en olduğunu, şartlı önermeı~rden başka
bileşik önerme tiplerinin de bulunduğunu, fakat ~un
ların İslam mantıkçılarmca dikkate alınarak işıenme- ,
diğini s·öyleınİştik., Bu' bölüınde İslam mant~kçılafJ-
11ın ele aln1adık ları şartlı önernı.eler dışındaki önerme
" tiplerini ele alacağız.
72
a --:- Bağ'la.ntılı (copulative) önermeler; birbiri-
, ,ne tasdik ve inkar bağlacı "cojyonction" ile .bağlanan,
bir çok konu ,veya yükleınden yapılan 'önermelerdir.
Bağlantılı. önerınelcr, ya biı çok konulLJ, ya bır çok
y.iikleınli veya bir. çok konu ve bir çok yüklernH olabi-
lir. 'Mesela: '
Ali ve' Alınıet çabşkandıı·.
Ali çaftşkall ve zekidir.
Ali ve All/net çalışkan ve zekidirier.
b -' ·Nedenli (causale) önermeler: Sebep bildiren
bir 'kelinıe ile birbirine bağıl iki önerıneyi-ihtiva eden
önerinelerdİr. Mesela: . ,
Öğrenciler'Ja!tşıyorlar çünki iIJltihall, var.
c -' Göreli (relative) önerıneler: Bazı iIİşki ve
. ınukayeseyi. ihtiva edeni önermeleıdiı:.
Ahrııe! Ali'nin babasıise A?i de'All1iıet'in oğludl,I's2.
d - E~li, (discretive) . önermeler:
Fakat, ınan1afi.h gibi ,keli~elerle yapılan önerine~erdiı.
para 111alı satın a/abilir fakat kalbi alanıaz.
73
Diğerleri vazijesini.yapnıadı. Bu jki hüküm, yukarıdaki
önerrne içinde 'anlamda birleşmişlerdjr~ !nsan ancak "~
ektitin; biçer. Ancak fazilet insanı asil- kılar, önerme-
leri de ö~güıüdür.
b -' Çıkarmah(expective) önermeler: Konunun
bir kısmını çıkararak bütÜn konu üzerine verilen hü-
küm çıkarmalı bir' önerınedir:
Eflatu,licular har!(, bütün eski felsefe öğretileri
,Allah·ın cisilnsiz oldugunu kabul etn1ezlerdi.
a- ',sSnurıandırıcı'~ önermeler: Ne
zaman bir
şey şöyle olmaya başladı veya' şöyle o lınay ı bıraktı
de Ilildi ği nde , iki hüküm verilmiş ,olur. Birisi o 'şeyin
bahsedilen zaınanda~ ev'Velki hali, diğeri o tarihten
sonraki halidir., Böylece bu ön~rmeıerden birine
"Inceptive" diğerine J.'desitive" nenir ve her ikisi de
anlamda birleşip' bileşik bir' önerme olur. Mesela,
Kırk altı senedel!- beri fes, .Türkiye'de. erkekler için'
baş örtüsü' obnaktan kaldınldı. Bu bileşik önermede
Şli iki hüküm mevcuttur:
74
2 ~ Kırk altı 'Senedir Türkiye'de erkekler fes
giy;nez.
MODAL* ÖNERM.ELER·
Önerınelerin modalitesi meselesi ta Aristo'dan
beri manttkçıları nıeşgul etmiştir. Hareket .noktası' .
Arİstoolniaşına r.ağnı~n önerinelerin modalite bakı
mından çeşitlendirilmesinde, klasik Batı mantıkçıları
İle İslarn ınantıkçıJarı arasında fark' vardır.
75
Konu ile yüklem arasındakı bağ ~ir değişikliğe
tabi tutulduğuna göre, bir "moda!" önermede iki'~
hüküm bulunur. Yani moda1 öner'me iki hükmü ih-
tivaeden karmaşık bjy önerme 0'1 ur. "Hükümlerden.
birisi diğeri üzerine' veıiimiş ;hükümdjir"S5. O halde
modaliteyi hükünı üzerine verilmiş hükümdür diye
tanımlayabiliriz.
Zorunlu-Olarak ateş sıcaklır önerınesi modal bir
önerınedir. Şuiki hülçmü ihtiva eder: 1 ~ Ateş sı.cak'
tır, 2 ~,Zorunl~dur. ,Burada ,zorunluduı hükmü ateş
sıcaktır hükmü uzerine verilmiştir.
76
,Bu üç önerme de sonradaıİ, Assertorique, Apodie-
tiq~e ve Pro~lematiqile diye adlandırtlmışıardır..
78
7-'. " " " kontenjan· "
8- " ." .~
79
Zikredilen dört kelimenin ikinci bir özelliği daha
vardır: Kelimeler, içerisindeki modlar dikkate alınırsa, ',~
bunlardan hepsi birlikte doğru veya·hepsi birlikte yan-
lış olur. Misalolarak Amabimus'u ala)ım: Sesli harf-
Jer sıra ·ile AA i U. Yukarıdaki kurala uygun olarak
önetmeleri yazalım:
,A Dünyanın yuvarlak oını ası InümkiJndür.
A Dünyanın yuvarlak obnası kontenjandır ..
1 DÜ"yanın yuvarlak ohnası intkarisız ~eğildir.
U Dünyanın yuvarlak olmaması zorun!u değildir.
Bu dört örierme ya birlikte yanlış olur veya bir-
likte doğru olhr. Diğer ketimeler de aynı şekilde alı
nabilit.
Görülüyor. ki Ortaçağ Batı' mantık;çılarJ, Aristo'-
, danmülhem olarak ele aldıklC!;fl modalite ,bahsini ga-
yet 'sistemli bir şekild~, işlemişlerdir.
80·
Problematik basit bir imkanı ifade eden hilküm-
lerdir. ,Fezanın bükiik1üğü (courbure) sebebiyle kdinat
belki' sınırlıdır." .
, Apodiktik, akıl hakikatlerini ifade eden hükümler
dir., Dairenin çapı ınerkezden geçer. Daire'nin tanımı
kabul edildikten sonra bu hükmü'n zıddı düşünüle-
A ~ Mötekaddimin:
Mütekaddiınin üç türlü Inoda1ite kabul ediyor:
İınkarı (possibilite) , İıntina (inıpossibilite) ve vü-
c ub (zorunfuluk-n eL~essit e)96.
81
İslam ınal1tıkçıIannda bu.' üç, türlü lIıodalite ayı
nını İbni Sina geleneğine uyularak yapı~mıştır. D~lha'~v
önce Farabl'de durum .farklı idi. Fa.rabrye göre "ilk
cihetler (nı oda !ile ) üç türlüdür: Zaruri, , münıki'ın
ve mutlak'~97 Bu ayınm Aristo'nuri yukarıda ~1irtti
ğimiz üç önernıe tipini 'karşılar. Aristü tefsireilerine
, göre, basit önernıe ınodalitesiz önernıe olarak' kabul
ediliyordu. Farabi basİti karşı~ayan Jnutlak'ı da' yu-
karıdaki clinılesinde bir modalite çeşidi saymakla
Aristo'dan ayrılmış görülınekte ise de, mutlak'ın n10- .
daHtesinin diğer JnodaIitelerd~n ayrıldığinı söylüyor.
"Mutlakta adet,. bütün cihet (modalite) bildiren ıın
,surları ortadan kaldırnıak ve ne zanıi'eti ne . de. iınka-
iıı açığa vunnaktır.. cihetlerin kaldırllışı onun için
cihet ınakamına geçer"9R. Bu ifade ile Farabi'nin de
tıpkı Aristo gibi iki modalite kabul ettiği' anlaşılır.
82
larının
.
hareket etntesi zorunludur, fakat bu zorunluluk
J _
83
nun 'Organon adlı eserinin iki'nci kitabı olan Önerme- ,,_~
lefden mülhemdir. "Yalnız kontenjan'ı listeden çıka-
np imkan :içerisinde mütalaa etmiştİr"loı. "
·B - Müteahbirin:
, .
"Müte~hhirin" eskilerin üç modalitesine karşılık,
zorunluluk, devam, Jiil ve. imkan diye dört
modalite kabul ederler. Adı geçen dört 'modalitenin
farklılıkları \Le birbirieri ile dlan i1işkileri dikkate alı- .
narak çeşitli moda!' önerı~eıerden' bahsederler. Geneı~
likle sekizi basit, yedisi mürekkep olmak üzere onbeş
moda} önermenin üzerinde çok .durulur ıo2 • Yalnız bu
sayı1ar sabit değildir. Bazan basitler ondörde -çıkarılır,
b~ıeşiklerin de yediden fazla olabileceği ,söylenir.1 03 •
84
a -. Zorunluluk: İslam manhkçılan altı çeşit ZO~
r unluluğun bulunduğu'nu söylerler.
1- K'onunun özünden (zat-essence) çıkan zo-
runı~luk.
85
1 -' '''Zaruriye'';j mutlaka": "~t-ı mevzu nıevcut
olduk."ça, yü~ıeniin konuya yüklenmesinİn zorunluluğu
ile hükmolunan ön~rmelerdİr.
Her insan nıevcut oldukça zorunlu olarak hayvandır.
Her insan rrtevcut oldukça zorunlu olarak taş·değil-
.. dir.
2-
Meşrute:.j amme: "Vasf-! rnevzu': mevcut
oldukça yüklernin korıuya yüklenmesinin .zorunluluğu
ile' hükmolunan önermelerdir.
. Her 'yazıcı yazı. yazdığı miiddetçe ~orunlu o!ata,k
pannakları hareket eder.
105 Vakt-ı heylule, güneşin, arzın ve ayın, aynı düzlehı ve aynı dOğ
rultuda ve arzın güneşle ayİn arasın~ bulundugu vakittir.
86
Her insan mevcUt oldukça dev..am/ı olarakta.ş değil-
dir.
6 - ~~Örfiye-i amme": "Vasf-ımevzu", devamlı
oldukça, yüklernin ko~uya yüklenmesiİlin: de\tamı ile
hüknıolunan önerınelerdİr.
87
, ,
6 -
,
"Vücu4~ye·i
' '.
Her güvercin bifiı! uçucudur, lakin .devanıli değil.
la zaruriye": Yüklernin konuya'
'
. 88
Her insan bi/imkan yazıcıdır fakat zorunlu değil.
107 GELENBEYi, ayn.. esr. s.'96 vd.; MEHMET TAHiR, ayn. esr.
, s. 3. Misaller Gelenbevi'denalmmıştır.
89
~'Mümküne-'i vaktiye'~: Kon,Wıun var olduğu . ya-
kitlerin bidnde" aykırı yönden zorunluluğun öI11,ınsuz"'
kılınması iİe hükınedilen öricrm.elerdir.
90
nu İslam ınantıkçıları önerıneler bölüıl1ünde Hahkfun:.ı
kazaya" ad'! aItıiıda, 'BaJı m.aı:ıtıkcıları ise genellikle
akıl yürütıne (rq,isonnenıen t) bölümüllde, vasıtasız
çıkarsama (['inference inllnediate) adı altında inceler-
ler. Hangi başlık altında in.celenirse incelensin bahse-
dilen aynı'şeydir. İslani nıantıkçıları~ aşağ1da göreceği-
. 111iz gibi, ik.İ öD,ermeyi ele alıp birbid ile olan ilişkilerini
Batı ınantıkçıları ise bu iki önernıe~rastı:ıdakj ilişkinin
.alt1nda bulunan akıl yürü.trneyi esas alrrl1şlarqır. Bura-
da söz konusu olan yüklen11i önermelerdir~
KARŞIOLMA
Aynı terimlerden Y4pdmış iki ön..:rıne, ya ni~1ik,
ya. nitelik veya hem nicelik hem niteJik bakımından
birbirinden farklı iseler, bu iki önerıne arasında karşı
oh11a yardır. Bu şartlar içinde iki önenne biribirine ya
karşıt'dır, ya alt.karşıt'dır, ya çelişiktir 'veyaa!-
tık'tır ..
i 91
!
l
i
c -' Eğer tümelolumlu yanlış ise, tümelolumsuz '
doğ~~ veya yanlış olabilir. "v
.CL - Eğer
tümel olums,uz yanJtş ise, tümel 'olum-
lu doğru veya yanlış olabiiİr. .
Hiçbir kuş kanatlı değildlr Y~nlış
Bütün kuşlar kanatlıdır Doğru
Hiçbir i'nsan öğretrnen değildir . Yanlış
Bütün ins,!nlar' öğ~etmef1dir Yanlış
92
~azı insanlar bilgin değildir Doğru
. Bazı insanlar bi/ginair Doğru
Bazı insanldl' ölüinsiiz değildir Doğru
.Bazı. ~iısanlar ölümsüzdür Yanlış
i
Biiiün. insanlar iy) alı/iildıdır Dpğr~~
Bazı insanlar iyi ahlaklidır Doğru
Hiçbir inlJ'an öğretn1en değildir ,YanJış'
Baz~ inscınlar öğretnıen değildir Doğru
Biitün llf/ar iki ayak/ıdır Yanlış
Bazı {Iılaı: iki ayakbdır Yanlış
94
i.
A E
A. A
L 'L
'T
ı
k
~
K
i' 'ALTKA'RŞIT . O
OÖNDÜRME
Bir önerıneyi dôndi.irme, onun niteliğini bozına
dan. ylikienıİni konu; kontisun,u yüktenı yapınaktır. :
islam ınantıkçılarına göre d ü;z dönd ürnie (ı:1ks
-i l1ıiisteı'i) ve ters dönd'ürme (Aks-i iuikız) diye iki
türlü olur 108.
Düz döndürme':
Bi~ önermenin olumlu ve oıumsiızh.ı~una; doğru
,ve yanlışlığına dokunmadan. y~iklemini konu, kenusu-
nu yüklem yapnıakÜr. '
a - Tümel olunıhi önermenin düz döndürıriesi .
tikel olunı1uolur.
Bütün insanlar ,ölünılüdür
Bazı iJliimlüler ii1sandlf
95
b -- Tikel OIUll1lunlin düz döndürnıesi,' tikel
olumlu olur.
Bazı beyqzlar insandil'
Bazı insanlar
.
berazdır
"
96
Bu aksiyoııı1arla, tüınel ve tikelolumlu önernıe
lerin dÔndürme.lerİnin 'tikelolumlu, tümel oiu~suz
önermenin döndürmesini~l tüme1 olumsuz o19UğU
,prensibe bağlanmiş oluyor.
97
Haınilton
.. .
'a ya'pılan itirazlar şöyle özetlenebilir:., ...............
Ters dÖndürme)
Bir önermenin olumlu veya olumsuzluğuna, doğ-'
tu ve yanlışlığına dokunmadan kon.usunun çeİişiğini
yüklem; yükteminm çelişiğini konu yapmaktır. Ters
döndürmede olumluların durumu düz döndürmedeki
112 RABlER, ayn. esr. s. 43-44, TRICOT, ayn. esr. s. 130.
99
olumsuzların, olumsuzların duruıTIu ise düz döndürm~- ~
100
Modal önermelerin döndörülmesi:
İslam maııtıkçı1~l mO'daliteli önerınel~rin döndü-
rülmesi üzerinde de durmuşlardır. Modaliteli önerme-
lerde döndürme söz konusu ohınca, çok ~nınmış olan
şu onüçü üzerinde durulur: "Zaruriye-i mutlaka", "Da-
ime-İ Mutlaka", "Örfiye-i amme'" "Meşrute-i amme",
"Örfiye-i Hasse'" , "Meş' rute-i Hasse" ' "Vaktiy'e-İ Mut-
,\
1- Olumluların döndürölmesi:
a -' Z'aruriye-i mutlaka,. diiime-i mutlaka, örfiye-i '
amın.e, meşrute-i' amme'nin olumlu1arının' döndürül-
mesi, hiniye-i ıııutlaka olur. Bilindiği gibi,. hiniye-i
mutlaka vasf~ mevzu'unbazı "akitlerİnde fjilin ger-
çekleşmesiyle hükmedileJ? ö~ıermeıerdir.
101
doğru olmazsa onun çeUşiği doğrudur. Yani, Hiçbir
. hayvan, hayvan oldukça hiçbir zanıan insan değildir. ,,~.
Bunun, döndürı11esi ise, Hiçbir insan insan oldl{,kça
h(çbir zaman hayvan değildir önermesidir. ,Bu ise yan-
lıştır. 'Çünki, başlangıçta kabulettiğimiz, her insan
zorunlu Qlarak hayvandır'la zıttır. O ~aıde jsbatın~
aradığınuz, bazı hayvan hayvan oldukça b:/fiil insandır
önermesi doğrudur. ' . ,.
b - Meşrute·i hasse ve örfjye-i hasse'nin olum..
lularının döndürülmesİ hiniye-i la daİme olur. Hi-
niye-i la dairne, özün (zat'ın) devamsızhğı ile kayıtla
n,an fiiniye-i mutlaka'dır.
M esela, her yazıcı nıademki yazıcıdır parınakları
hareket eder, fakat. haddi zatında devamlı ~eğil, İneş--
rute-i hasse'sinin döndürmesi: '
Parnıakları hareket edenin bazısı~ parınakları ha-
. reket e,ttiği müddetçe, yazıcıdır, fakat devamlıdeğil,
diye hiniye~i la daime olur.
c - Vakti ye-i mutlaka~ münteşire-i mutlaka, vü-
cudiye-i la daime" vücudiye-i la zaruriye ve mutlaka-i
amme'nin olu·mlularının 'döndürmesi mutlaka-i am-
me olur.
Mesela, H er güvercin bilfiil uçucudur Ilikin devamlı
değil, önernıesi vücudiye~i Hi daİıne'dir.' Bunun
döndürülmesİ, Bazı uçucular bi({iil güı'ercindir; diye
. mutlaka-i amme olur.
.
d .- Mü'mkin'e-i
.
amme veınümkine-İ hassenin
döndürmeleri olmaz.
2 - ,Olumsuzların döndürölmesi:.
Yukarıda zikrettiğiıniz onüç önermeden yalnız
altısının' olumsuzlannın döndürülmesL olur.: Geri ka-
102
I.an yedisinin döndürüım~si olmaz. Bu altf'önerme ise
şunlardır: Zarilriye-i mutlaka, 'Daime-i mutlaka, meş
rute-İ 'amme, örfiye-i amme, ~eşrute·i hasse ve örfı=
i
ye-i hasse.
it - Tümelolumsuz zaruriye-i mutlaka ve daime-İ
mutlakanın döndürmesi tünıel olumsuz daİme Qlur.
103
i "
D,ÖRDÜNCÜ BÖLÜM
AKıL YÜRÜTME
Başlangıçt~ ınantıktı, düşiinnıen'İn kendisini akıl·'.
yürütme (111uhakel1ze, rt}Jsonnenıenl) de gösterdiğini
söylemiştik. Genellikle .üç ~.ürlü akılyiirüınıeden bah-
$edilir: Dedüksiyon {taiii, deduction}, tümevarın1
{!stikra, illductioll} , aıialojJ (teııısi!. {1I10Iogie} lls.
Klasik ınantığın ep. çok önem verdiği akılyürütnıe
., dedüksiyondur. Dediiksiyonda zihin bir veya bir
kaç hük~mden hareket ederek zorunlu bir s'onuea
varır. Kıyas dedüksiyonun,en mükemmel şekli olarak
kabul edilir. :Bu sebeple kUisik ınantık akıl yürütmede
esas olarak kıyası almıştır. Ası~ amaç kıyası ineelenıek
tir. Diğer iki akılyürütme şekli olan tümevarım ve ana~
loji" ilerde göreceğimizgibi" 'klasik ınantıkçdarın fazla
önem verdikleri konular değildir:
ı ı 5 Deduction"un
, 'Osmanhca karşılığı olan talil bugün 'pek kuıianıl-'
, mıyor. Telaffuzu 'da eski dili bilmeyenlerce' yanlış yapılıyor (a)
kısa' okunuyo'r. Bir ara bu t~riin, tümdengelim kelimesiyle karşı
Iandı. Bu 'ise yanlış anlamaya yol açar. Çünkü her dedüksiyon
şekli tÜmden gelmez. Matematik dedüksiyonda oıdu~u gibi. Hat-
ta üçüncü şekil kıyastan disamis'de 'de tümden
, . gelme yoktur, Bu
sebeplerle şimdilik dedüksiyon kelimesini kuI1anqık. Analoji
de öyle. Bu yabancı kelime bugün dilimizde yerleşıniş gibidir.
Osmanhca karşılığı olan temsil' de dilimizde başka' anlamlar-
da kuIlanıldı~mdan analoji demeyi uygun bulduk.
104
i
,,~KIYAS
'.
.
Kıvasın tanımı:
.
Kıyas çeşitl~~i:
K,ıyaslar
ihtiva ettikleri önerıneleriri sayı ve
türlerine göre çeşitler.e aYnhrlar. Kıyas çeşıtlerini
, İslam ve Avrupa klasik ıılantı1:<çdarı farklı şekilde sı_O
DıfJarlar. Aynı kıyas
, . .
tiplerinden b~hsetnıiş 'olrp,aları-
116 ARİsTO, Orgaııon lll, Birinci Analitikler (Atademir terc). s. S.
ı.ı 7 GELENBEVI,' Fe1m-; Mantık (Abdunnafi terc). c. II, s. 176;
AHMET CEVDET, Nliya,..-ı Sedad s. 67; 1. HAKKJ,'M(va,.'1ı1
- Ulum, \s. 56. .
'105
na rağmen sınıflamada kabulettikleri ilkenin farklı
oluşundan sınıflamaİar ayrı ayrıdır.Biz burada İslam' ',----
mantıkçılarının SJnıflarnaSılll esas alarak kıyasları
inceleyeceğiz ve gerektiğindeAvrupa mantıkçıJarının
farklı· görüşlerine yer vereceğiz.
106
nalı) II 9 diye ikiyeayrılır. Eğer kıyasın sonucu
'öncüııerde
anlam bakımlIidan bulunup 'da şeklen
bulunmazsa buna kesinkıyas denir. ,Mesela:
\ 'Bütün insanlar ölü,n!üdür;
Sokrat insandır;
Ohalde Sokrat Ö1Ül1ılüdür.
Bu kıyasta
Sokrat ölümlüdür sonuçu, anlam ba-
kımtndan, birinci öncü), yani bütün insanlar ölüm-
• • f •
107 .'
KESİN KIYAS
"-...--'
108
·Yukarıda vercliğİınfz misali alarak terim ve önerlneleri
göste~elim. ,'-'""
Bütün insanlar iJlümlüdür "
.. Sokraf . insandır; .
O halde Sokrat ölümlüdür. kıyasmda
Ölümlü :., Büyük terim
Sokrat: K üçük terim
İnsan: Orta. terimdir.
BütUn insan)ar ölümlüdür Büyük önerme
Sokrat.in sandır ~üçük önerme
Sokrat ölümlüdür Sonuç
Büyük ve küçük önerrnelete öncülleı denilir.
YüklernU Kesin Kıyas'mKuraııarl Şekiııeri ve
"'Mod"ları:
Kıyas kurallarİ:
Genellikle mantıkçdar şu sekiz kuraldan bahseder
ler':
ı - -Her' kıyasta, .büyük küçük ve orta diye üç"
terirn bulunmalıdır.'
'. 2' -- Orta terinı sonuçta. buhınmamahdır.
3 - Orta terim iki öncülde Qe. tikelolarak alına-
maz.
109
!Vfesela, Çaııı ağaç!ır;
M eşe de ağaç/ır;
110
Modlar: Bilindiği gibi ,yüklemli kesin kıyasta
üç önerme vardır. Hunlar da ya tümel' olumlu A, ya
•
tümelolumsuz E, ya tikeL. olumlu I, veya tikelolumsuz
O olabilir. Bu dört önerme çxşidi üçer üçer 'ahnınca
aşağıda gösterilen. 64 mümkün ilişki yani, 64 çeşit mod
bulunur.
,e e ç c c e e c c c
A A A·A A A A A A"A A A A A A A
A A A A E E E E i i i i O O O O
A. E i O A E i OA E i O A E i O
a a a a c· c c c c. a a a a
E E E E E E E E E·E E K .E E E ., E
E E E E A A A A i 1 i i O O O O
E A i O E A i O E·A i O E A i O
a a a a ce e ·c c c' a a a ·a
.i ,' i i ı ·1 ıl L i i i i i i i i i
i i i i A A A A E,E E E 00 o o
I· A EO .ı A E o i A E o i A E o
a a aa c
c c a aa aa aa a
oo o o O o o o o o O. o o o o o
0.0 o o A A A A E E E'E i i i i
O A-E 1.0 A E i o A li i o A~E i
ııı
sonuç veı mediği . yine kıyas kurallarına, dolayısiyle,
dayandarak anlaşılır. . . '~
112
tikel ol~rak alınaniaz~.Ohalde I.~ o mod'u beşinci·
kural gereğince. sonuç vermez.
'.
AAA
A AI
AEE
A i i
AOO
E A E
E A O,
EIO
i A i
OAO
113
Orta terim büyük önerınedekonu ve küç.ük öner-
.mede yuklem olursa birinci şekiJ'den kıyas oıur."'~
Mesela," . ..
Bütün insanlar ölüınlüdür; .
Sokrat insandır;
O halde Sokraı öıümlÜ,bi,..
Orta terim her iki öncülde. de yükleın olursa.
üçüncü. şekil'den. kıyas olur. Mesela,
Her insan canlıdır;
Hiçbir taş canlı değildir; ,
Oha/de hiçbir taş insan değildir.
Orta terim her iki öncülde de konu olursa 'üçün-
cü şekil'den olur. Mesela,
Cıva. madendir;
Cıva katı değildir; .
Oha/de bazı' ınadenler kafi değildir.
Eğer ort~
terim büyük önermede yüklem, küçük
önerınede konu olursa dördüncü şekiiden bir kı
yas olur. Mesela: i '
114
ikinci şekilden 4, üçi!ncü. şekilden 6, dördüncü şekilderi.
5.o11:llak üzere 19 u sonuç verir.' Şimdi şekillerin öze~
kuralların~ ve 'her şekjlde sonuç vçren tnodları görelim:'
115
Hiçbir O B değildir E
Bazı K O dur i
Bazı KB değildir O
116
Her B O.dur .. .A
l!azı K O değildi~ .O
.Bazı K·B deli/dir O
117
Bazi O B değildir 0-
. Her O K dır A
B-azı J( B değildir O
Hiçbir O B değildir E
Bazı O K dır i
Bazı K B değildir O
llH
,ğundan, bu konununtünıel olınası gerekir ve' büyük
önernıe tümel oıurı:!4.~,.-
"
, Her B O dur A
Hiçbir O K değildir, E
Hiçbir K B değildir E
Bazıi3 O dur .i
Her O K dır A
Bazı K B dir ı
Hiçbir B O değildir E
Her O K diL' A
Bazı K 'B değildir O·
Hiçbir B O değildil- E
Bazı O' K dır 1
Bazı K B değildi~' O
119
Dördüncü' şekilde: Branıantip, ·Ca.menes, Dima-
ris,' Fesapo, Fre si's on 12S,
Bu keHmeler gayet mahira~e tesbit edilmiştir,kı
yasla ilgili çeşitli bi1gileri özetler.
i - Her kelimenin sesli"harfleri, o şekilde, sonuç
veten bir mod'u'ifade eder. Dikkat . edilirse keHmelerin
, .
sesli harfleri önerme çeşitlerini göstere~ harflerdir~ Me-
sela~ Barbara yuk~xı.da gör~üğümüz birinci şeklin so-
nuç veren modlarından birini gösterir~ o da: ·A A 'A. ,(
dır.
ı'20
Daraptide P,den önce_gel~n Akuçük önernıedir, bunun
döndürülmesi ise 1 olacakilr.
,n parfi, ircada, önermelerin yer değiştirmesi ge-
rektiğini, yani 'büyülc:önermenin küçük Önerme,. Küçük
önermenin büy~k, önerme yerine .geçeteğini. gösterir.
c lrcanın yalnız saçma yolu i le (per absurdun:')
ile yapılabileceğini ·gösterir. Bu da Bocardo ve Bar~co '--
da olur l26 •
. Gerek şekiller ve gerek mod)ar, bazı mantıkc;ılar
,tarafından cetveııerle gösterilmiştir. Mesela Mehmet ,
Nhri ".Ikn1aı... i.Bıırlıanfi Tercüman'il~Mizan"da her şe
kil için ayrı bir cetvel veriyor; Emile Boiraç," "Cpurs'
E/ementaire de Philosophie"de hem, şekiııeri, hem de
şekiııerin modla.rını aynı cetvelde gösteriyor. Bütün
i şekil ve modları bir bakışta görmeye yarayan bu cetvelİ
aynen alıyoruz (4 numarah ~etvel).
121
Cedve! 4: 'Şekiller ve modlar
, Yedi 'Olumlu , Oniki 'Oulm-
mod suz mod .
O· B Barbara iki
Birinci---- Celarent tümel
K O ---
şekil - - - - Darij iki
K B Fedo tikel
- - - - - - - - ---- -
B O
Cesare iki
- - ---- Camestres' tümel
·tkihci K O
---- ._.- ----
şekil Festino iki
K B Baroco tikel
-- - -
O B' Darapti Fel~pton
----
Üçüncü- Altı
O K Datisi Ferison
şekil ---- tikel
K B Disamis Bocardo
B '0 Camenes Bir
tümel
Dördüncü ---- -----
şekil O K. Bramantip Fesape Dört
----
~
122
ii ~ayılan tümel olumluyu yalnız bu şekil sonuç -olarak
verebilir. Diğer şekillerin sonuçlarının isbatlanması.,
.o şekineri birinci şekle irca etmekle olUr. Bu sebepıerl~
birinci şekil İs'larİi mantıkçılarınca "miyar",ul ul-Qm"
olarak telakki edilmiştir 129• '
123
Şeki llerin j rca i:
Arİsto ikinci ve üçüncü şekilleri birincİ şekle İrca "v
124
/
125
Bütün ('{ııdllar ölünılüdür;
!Jzitiin İlısonIa,. canlıdır;
Biitün i11sanlar iJıünı/üdül'.
Sonucun düz döndür.ülmesİ yapılınca, ilk kı-'
yasın sonucu elde edilmiş olur.
Görülüyor ki, öncüllerin yerinin değiştirilmesi ve'!'
, ya önennelerin düz döndüriilmeleri ile yapılan irca-
lardan elde edilen ,birinc~ şekil kıyaslann sonucu, ya
,İrca edilen kıyasın sonucununaynını veya onun düz
döndürınesini veriyor: Bir 'de saçm'ayairca (per ab-
surdıl/n) yolu ile, bu irc~ işlemi yapılabilir. İkinci
şekilden Baroeo i le, üçüncü şekilden Bocardo bu yo]]a
'Barbara'ya irca edinrler. '
Baroco'yu alarak, saçn1U yolu ~Ie ireanın nasıl ya-
pJldığını gösterilim:
126
ortaya konulınakla Baroco'nun doğruluğu gösterilıniş,'
olur. '
-
, Şöyleki: Barbara'.nın sonucu yanlış olunca ön-
cüllerden en az bi~init1 de yan1ış o1ması icabeder.
Birinci öncül alan "Her insan akıllıdır" önerınesi
doğrudur. Çünki Baroco'da bunu kabul etmiştır.
Öyle ise ikinci öncül 'alan "Bütün ,canlılar ihsan-
dır" -önermesi yanlıştır. Bu önerme yanlış' olunca
çelişiği olan "Bazı canlılar İnsan değildir" Önerıne
sİnin doğru olması gerekir; zaten ısbatı istenen de
budur. Öyle ise yukarıdaki- Baroco doğrudur.
Üçüncü şekilden Bocardo'nun doğruluğunun fs-
batı da aynı metotla 'yapıl.ır. Ya.ni sonucun' çclişiği
alın.ır~ elde edilen önerme ile Bocardo'nun kiiçük öner~
nıesİnden birinci şekilden Barbara yapılır. Elde edilen
Barbara'nın saçmahğı gösterilerek Bocardu'nun doğ
ruluğu İsbatlanmış olur.
127
Her ne zanıan gılndıiz olılfsa aydınlzk olur;
Her ne. zaman güneş doğar.sa gündüz olur,· . '''v-"
üçüncii şekilden,
Her ne zaman güneş dOğarsa'.gündüz olur'
Her ne za,man güneş dOğarsa oda aydınlık olur.
Oha/de bazan oda aydınlık olur,fa gündüz olur.
Dördüncü şekilden,
128
Kuralları: Öncüllerden birisi tümel ve herikisi de
'olumlu olmalıdır.lkinci öncü1 de' ya hakikiye veya
maniat ..ul p:ulü olmalıdır. Mesela:
Çift ya tek kısımlara bölünür veya çift kısımlara bö-
lünür '
S:ayı ya tek olur veya sayı çi/t olur
. .
O halde sayı ya tek Qlu.r veya sayı tek kısım/ara
bölünür veyahu! sayı çi/t kısım/ara böiünür.
Bu kıyasm s'onucundg, mukaddem "sayı tek olur",
tali "sayı tek kısımlara bölünür, veyahut sayı çift kı
sımlara böıünilr"dür.
129
Maden bileşiktir, nebat bileşiktir, hayvan 'bileşik-
tir.
Ohalde eisim/er bi/eşik tir.
Y üklemJi 'öncüı:
130
Maden cansızdır, nebat c(ın!ulıı, hayvan duygu/u-
dur;
Ohalde t;isinıler ya cansız olur, ya canlı ölur veya
duygulu olur.
Yüklemlilerin sayısı şartlırtın böıi.\mıe~jnin sayı::.
sından az veya çok olduğu zaman da, sonuç şartlı öner-
me olur.
Beşinci Bölüm: Bir öncülü bitişik şartlı, diğeriay..
nk şartlı önerıneden yapılan kıyaslardır .
•
Kuralı: Küçük önermesi bitişik şartlı ,ve .büyük
önerınesi ayrık şartlı ve olumlu olduğunda, ortak cüz-
leri birinde mukaddeın diğerinde tali olursa, sonuç ay-
rı~ şar.tlı; eğer ortak cüzleri 'mukaddem ve talinin~
parçaları olursa, sonuç bİtişik şartlı önerme olur. Me-
sela,
Her ne zanıan olursa olsun alem sonradan olma ise,
yaratanın hür irade sahibi olması ,gerekir.
131
i \
SEÇMELİ KIY AS
Seçıneli kıyas (kıyas-ı isrtisnai) sonu~un aynının
yahut karşıt halinin (nakizinin) öncüllerde henı
şeklen hem anlanı bakımın~an buİunduğu kıyas
tır 138 , ,Eğer sonucun, aynı hali, öncüllerde ,bulunu-
yorsa doğru seçm~ (istisl1a~i nıüstakinı) , eğer 'karşıt.
hali bulunuyorsa dolaşık seçme (istisna-i gavı,.
11ıüstakin1) deniJi.r.
133
Fakat mukaddenıin karşıt halini seçıne, talinin
karşıt halini sonuçlandırnıadığı gibi talinin aynını seç";<~
ıne 'de Inukaddenıİn aynınJ son uçlandırnıaz",~.ı(l
Oha/de ç~ft1ir.
Eğer şartlı
önelil "nıaniat-:ı;[-ceI11i" ise, şartlı ön-
cüliin taraflarından birinin aynını seçnıe ~jğerinin kar-
Şıt halini sonuç olarak verir.
Mesela,
- Birşey ya ağaçtır ,'eya taşıır;
Bu şeyağarıır;
Olıa/de taş 'değildir
. 13·ı
2 - Bu şey taştır;
O halde ?igaç· değildir.
Maniaİ'uı-cemide tarafların karşıt, halleri seçit ..
niez, çünkü tek sonuç·· çıkmaz; Me.~~ıa:
Bu şeyağaç ollnayandır diye birincİ tarafİn· kar-
şıt halini seçsek, buradan zorunlu olarak "taşltr"
sonucu çıkmaz. Ba.şka bir şey de olabilir.
Eğer şartlı önciil·"mo.niat-ulhulu" ise, taraflardan
birinin. karşıt halini seçıne diğerinin aynın! sonuçlan-
dırır, bu şekilde, iki sonuç elde edilir.
Bu şey taştır;
Oha/de ağaç olnuiyandlr~
2 - Bu şeyağaçtır;
.Oha/de taş ollnayandır.
Taraflardan her hangi bırisİiıin aynı seçilemez.
Yukarıda verdiğiıniz ınisalIerin birinciöncülü
şartlı önerm~,' ikincİ öncü) ü yük:1enıli önefrne i~i. Bu
tip kıyasların sonuçları da Yiiklemli ,olur. SeçmeJi ön-
c~iI, şartlı önefme de' olabilir. Şartlı önerıneler ~ahsinde
şartlı önermelerin taraflarını meydana getiren önerıne ..
leı in şartlı önerrne de oJabilece,ğini 'göstermiştik. İşte.
eğer, yapılan kıyasta, şarth öncülUn her iki t8:rafı veya
,/
bir tarafı şartlı önerıne· olur ve bu şartlı önerme seçi-
Hrse sonuç şaı ~Iı bir önerme olur. Mesela:
Her ne zanıan güneş doğarsa gündüz pllIrsa. ·Izer
ne zaman giindüz delli/se gün.eşin dOğl111lŞ olnıası gerek-
mez, önermesinİn hcın ITIukaddeııı hel11 taIİsİ şartlı
önerınedir. Bunl3:rdan nı~sera, nıukaddemi seçe,linı,
O zaman kıyas şöyle olur:
135
Her ne Zal11an güneş doğarsa gilndüz olursa her
ne zaman gündüz değilse güneşin doğl11ası. gerekmez; "",--"
Her ne zanıan güneş doğarsa gündüz olur;
. Ohutde gürtdii: değilse güneşin doğnlllş OI"lGSI ge-
. rekrnez.
Görülüyor ki bu kıyas'ın bütün önern1eleri şart
hdır. fakat seçmeli kıyasın en çok kullanılanı öncül-
lerinden biri şartlı' diğeri yüklernH olan tiirüdür~
136
Bu durumda, şartlı öncülü pitişik şartlıdan olanlar,ın
ikı, ayrık şartlıdan olan.la.rJI~ ~a 'iki şekli ·vardır. Tricot;
Trdite de Logique Fonnel/e'de bu şekineıin de ayrı ay~
rı modlan bulunduğunu beyanla her şekle ait mod-
-ları gösteriyoil,4~. ' . . ".
. , i
Birinci şekil:
137
~J
İkinci şekil:
................,.....r
Birinci şekil:
138
J . Mod: ya S A değildir ya A' dür
S .;4- tleğihliı~
olıahle S A' değildir.
i
4. Mod: ya S A değildir'ya S A' değildir
S if de~~i1dir .
o/utlde .~' A' di;,.
İ kinci şekil ~
1 . Mod:. ya S A.· dır ya SA', dii.,.
S A değildir
o/uı/de .~' A' dür
.....
")
Mod:. va 5; A dır ya S .if' .del! i/dil'
.)' A deği/dir,
{tJhalde S A' değildir
139
lıbir önerm·edir. Taraflardan biri alınarak ikinci öner-
n1e yapılıpsonuçta diğe'ri dışarda bırakılır.' Port-'-.----
Royal mantığında verilen misal şudur: . '.
Bir insan aynı zanıanda 'sofu V~ kendi parasının esiri
olamaz;
.Hasis kendi parasının esiridir;
O~ald~ hasis sojiı ~lan1azı44.
140
karc1 bağlantılı önernıe ayrık şart lı önernıe 1abiatın
. da olunca, hun unla yapılan kıyaslar. da ayrık şart h kı
yaslar gibidir.
BiLEŞIK KIYASLAR
İkiden fazla öncüiden yapılan kıyaslara bileşik
, kıyaslar denilir. Öncülleri ikiden fazla olduğu için
bunlar aynı zamanda iki veya daha fazla ,basit kıyası
da ihtiva. ~derler.
ı - Zincirleme.kıyas(Mevsul un-netaic-Le.Poly-
syllogisme) , .
Bu tip kıyaslar'
ardarda gelen birçok ktyastan
ıneydana gelıniştir. Birinci kıyasın sonucu onu takip
eden kıyasın öncüıı~rinden biri clur. Miyaı-] Sedad'da
veri~cn misal şudur
'Şukaralt i insandır
Her insan hayvandır
Oha/de şu kara/tıl hayvandli'
Şu kara/tı hayvandır
Her hay}'an cisinıdir
·Oha/de şu kara/tı cisimdir.
Görülüyor ki, "şu kara/tı cisimdir" sonucunu çı
karmak için, birbinne bağlı iki' basit kıyas kullanıl
nııştır. Birinci kıyasın sonuc:u olan "Şu karaltı hay};an-
.dır" önernıesiikincinin '](üç'ükönermesi oluyor. '
Birinci kıyasınsonucu, ikin~i kıyasın ya büyük
önerınesi veya kUçük ö~ermesi olur. Bu nedenle Batı'
mantıkçdan" ~'polysyllogisn1e"i ileri giden (progressif).
ve geıi giden .(regressif) diye ikiye ayırırlar. Eğer bi-
İinci "kıyasın sonucu~. ikinci kıyasın büyük önerınesi
olursa ileri giden, küçük önerınesi ·olursa ~eri giden
141
~'po/ysyllogisnıe" deni r. Her i ki '~po/ysjJl/ogisnıe" i<;hL
Rabier
• ,
su
os
J111sallerİ verİvor
..
l46
•
ilerigiden polysyJlogisınc:
Bütün oJ11ltl'galı/ClI" k ınn/zı kanlıdu'
Bütün 'l1'lenıelilel' dIJItirgaıldır
Biifı~n ıneineliler kır17l1=ı kan/u",.
Bütün Inen1eliler kırnıızı kanlıdil'
Bütütı et yiyenler nıen!ididir
Bii/ün et yiyenler k"inızı kaııluhr
. Biiıiin' et yiyenler kırlJll=1 kanlıdır
Bütün kedigiller el. yiyen/erdiJo
Bütz'ir.ı kedi~iller kırnl1:::1 kanıTdır.
143
Bu sonucu, şartlı öı!cül yaparak taJisinin nakizini
istisna edersek, şöyle bir kıyas elde edilir: 'i "-~
isba/ııu istediğinıiz J}l~sele doğru alnıazsa bl, şe,V
yok iken varolması gerekir.
Birşeyiııyokken varoln/ası bati/dır.·
Öyle ise isbaUnl istediğinıiz ınesele doğrudur.
145
Port - Royal mf.1niığında, tanınmış Milon misalj.
verilir! ".~
KIYASLARIN MODALİTESİ
Önermelerin modalite -bakımından' çeşitlerini ön-
~~den görmüştük. Kıyası teşkil eden önerınelerin ıııo
daUteleri dikkate ahnın ca kıyasın da modalitesi bahis·
konusu ·olur. Kıyasın moda1itesinden anlaşılan şudur:
ÖncüHeri teşkil eden önerınelerin madalitesine göre.
sonuç olan önermenin nl0d'alitesinin ,ne olacağının·
tayİdİdir. Kıyasların da modalitesi olacağını ilk defa
Ansto ifade etmiştir. "Mademki basiryükleine"zaru-
ri yükleme ve "olagan" (contingent) yükleme' arasında
146
bir .fark vardır, apaçıktır ki bu yüklemelerin her biri
için ayrı kıyaslar .bu1unacaktır"ı4ır.
Aristo kıyasların mc,dalitesine Birinci Analitik-
lerde genif yer vermiş ö,ncüllerin, apodiktik, lcont~n
jan' ve asertori}c oluşlarına göre kıyasların nasıl bir
sonuç vereceğini incelemiştir.
Klasik, mantık kitaplarının hemen hemen hepsin-
de önerınelerin modalitesine yer verildiği halde, kı
yası.n modalitesine yer .veren kitapların sayı$ı azdır.
Biz' burada Aristo'nun bu bahsi nasıl işlediğinLgös
terdikten sonra İslam' mantıkçılarının çalışmalarını
ele alacağız.
Önerıneler bahsinde, Aristo'nun; kontenjan
(mürpkün) ve zorunlu diye iki modalite çeşidi kabul-
ettiğini görmü.ştük. Bunların yanında bir de modalitesi
olmayan basit yükleme şekli vardı, daha sonra gelen-
ler basit .(yalın) yüklemeyi '''asertorİque'' diye adlan-
dırmış~ardı. İşte Arİstc,'nun kabul ettiği bu üç önerme
tipi" kıyas.larda yer alabildiğine gore kıyasın duriı~u
ne olacaktır?'Yanİ öncüllerin modalitesine göre hangi
kıyaslar sonuç verir. ve bu, sonuç veren kıyasların
. so~uçlarıflın modalit~si- ne olur? .Kiyasın şekil.ve
mod'ları ayrı 'ayn ele. alınarak bu bahis incelenmlştit.
Bu ~çıdan kıyasların durumunu, yani öncüllerin
, modalitesine göre sonuc:un nasıl bir modalite alacağı
nı Aristo'ya göre gösterirken önerıneleri ve modalite-
lerini . harflerle ifade edeceği~.
i - Kıyasinöncüllerinin ikisi de zorunlu olursa,
. sonuç da zorunlu olur. Bu durum kıyasıı1 üç şekli ve -
OU şekillerin sonuç verrn bütün möd'ları için geçerlidir.
148. ARİSTO, Organon III, Birinci Ana/itikler, Atademir te~c. s. ;29.
147
11 - Önciillerde~ birisi zorunludiğeri basit yükle-
ıne (assertorique) olduğuna göre duruın şöyle olur i49 : ~,.--'
Birinci şekilde: Zorunlu olan önermenin' bUYlik
ve küçük önernıe olmasına 'göre sonuç 'değişecektir.
Böylece birinci şeklin d9rt mod'undan herbiri için iki
ihtimal olm'ak üzere birinci şekilden sekiz tip moda 1
'kıya~ mümkün olur. '
B AZ
K AY
S, AZ
Barhara
B 'AY
K AZ
S AY
Barbaranın birinci ,halinin açıklaması:
i
BiiyUk önerme tümelolumlu. ve zorunlu, küçÜk
önerıne tümel olumlu ~e assettorique, olursa sonuç
tünıe) oltlınln ve zorunlu olur. Mesela, '
148 '
................
B ,EZ
K ıy
'S az
Ferfo
B ··· EY
K ·· IZ
S · OY
, ıkinci Şekil: Zorunlu öncül olulJlsUZ ise sonuç zo·
runlu, eğer zorunlu öncül olumlu ise sonuç asserton-
que olur've her mod için iki ithimal vardır:'
B i: EZ B EZ
K AY K IY
S E'Z S OZ
Cesare Festino
B' EY ,B EY
K AZ. K ız
Z EY S OY
" B :·AY B : AY
K : EZ K : OZ
S ': EZ S : OZ'
Canıestres Baroeo
B : AZ B : AZ
K • EY K : OY
S EY S ": OY,
Üçüncü şekil: Öncüllerjn her ikisi de ohımlu oıur
sa sonuç zorunlu olur. Biri olumlu diğeri olumsuz olur-
sa ,ve zorunlu olan olumsuz ise 'sonuç zorunlu, zorun·
, lu ohin olumlu i~e sonuç zorunlu olmayacaktır. Altı ,
, mod'un ~er biri için iki ihtimal .vardır. ,
B AZ B EZ
K AY K AY
S,' IZ S OZ
Daral'li ' ·Fe/aptan
B ·· AY B EY
K : -AZ K : AZ
S- : IZ S : 'OZ-
149
B : IY B : AZ
K !, AZ K IY ',--
, ../ S IZ S ız
Disamis Datis;
B IZ
. AY B AY
K ,t
1< ız
S IY 'S' iZ'
B OZ' B EZ
'K AY K IY'
S OY S ÖZ
Boeardo Ferison
B oy B : .EY
K AZ K ':, ız
S oy, S : Oy
III - Öncüııerden ikisi ,de: continsent olur,sa:
Birinci şekil: ,Birinci ·şeklin ~ört mod'unda da so- '
~uç kontenjan olur.
: AM EM'
Barbara : AM Celarent AM
:AM EM
: E'M AM
Ferio : IM DarU IM
: OM IM
Ikinci Şekil: İkinci şekilde iki öncü} de kont~njan
olursa sonuç vermez.
Üçüncü şekil: Üç~ncij şekil, kıyasların iki öncül
de kontenjan olduğu 'zaman, kıyas ,sonuç verir V~ .
s.onuç yine kontenja]1 olur~ Aristo burada üçüncü
şeklin beş modunu, ele, ahp Bocardo~yu zİkretmi~or.
Modalite bahis konusu 'olduğu zaman Aristo;ya ~öre .
so;nuç veren beş mod şunlardır:
AM B·: IM
Darapti AM Disanıis ~ K :-AM
IM tS: IM
ı50
B : EM'
Felapton ~ K : A'M,.., Ferison
L S' ': OM I as : IM
K EM
:~ OM
B : AM
Datisİ B! IM
L S : IM
R AM B AM
K AY K IY
S AM S .IM
Barbara Darii
B AY' B AY
K AM i( IJ\.1
S. .' AM S IM
B EM B EM
K AY K IY
S EM S OM
. Celaren! Ferio
:B :. EY B EY
K AM K IM
S EM S OM
İkinci şekil: İkinci şeklin dört mod'un~a, eğer
olııınsuzöncül kontenjan ise sonuç yoktur. Eğer olum';'
lu 'öncü1 kontenjan ise kıyas sonuç verİr ve sonucun
modalitesi kontenjan oIl:'-r. Bu duru'ında ikincİ şek~lde
dört .mod çeşidi sonuç verjr' ki şunlardır ~
151
-B : EY ·B : ,AM
~~
........ ,~~
152
. küçuk önerirle zorunluolursa Arİsto buna ınükemmel
. kıyas diyor. Eğer ön~üHer olunı'lu olursa sonuç konten~
jan olur, eğer öncüllerin biri olumlu diğeri olumsuz
.olursa ve ölurnhı o'an zorunlu olursa sonuç kontenjan,
eğer oluıusuz önciil zorunlu olursa sonuç aynı zaman-'
da' kontenjan \'e· asertorik olur. Böylece birinci şekil.
·den ·sekiz modal k~yas tipi ıneydana gelir. i
B : AM B AM
K : AZ K· IZ.
S AM S IM
Barhara Dari;
·B AZ B AZ
Kı AM K rM
S AM S IM
H EM .B :,EM
'K AZ K IZ
S EM S QM
Ce/aren! Ferio
H .. EZ B' : OZ
K AM K IM
S EY ve E 1\1 S OY ve OM
İkinci Şekil: Öncüııerden hirisi zorunlu diğeri
. kont~njan olan ikincİ şekildcn kıyaslarda, eğer olunı
suz ~)ncül ı,orunlu' ve olumlu ö.nc~i1 kontenjan ise
sonuç yalnız OlU111SUZ konteııjan olnıaz asertorik
olumsuz 'da olui:. Fakat cger oluı:nlu öncü) zorunlu ve
. ,oluıusuz, öncül kontenjan isc ,souuççıkt1ıaz. Bu şartlar
içinde ikinci ~ekilden, sonuç veren nıedal kıyaslar ş~n-
lardır: . . .
Ce~"are .
.13
~K
EZ
AM Festino
,
:··B
,K
EZ.
IM
(S ·EM ve EY ~ S OM ve OY
B AM '; B AM
('([ıııestres 'K EZ !laroco ~K OZ
( S .. EM,ve EY ~ S OM ve OY
15:3
,B ~Z B ız
K IM K AM
,s IM S IM
Datisi DisQnıis
B AM B IM
K IZ K AZ,
S IM S IM
B EZ B :AZ
..'
K IM B AM
S OM ve OY S lM'
. ferison ' Darapfi :
B EM ·n AM
K IZ, K AZ
S OM S IM
B OZ B EZ
K 'AM K' AM
S OM ve OY S OM velOY
Bacardo . Fe/aptoıı
-B OM B EM
K : AZ K AZ
S .: OM" S OM
Arısto'yagöre her üç şekil kıyasta, öncüllerin mo-
, d,alitesinin ne olacağını
gördük. Aristü her halin isba·
tını ayrı ayrı yapmaktadu. Her halin isbatını. göster-
mek kitabın, hacmini aşacağından, isbatları bir yana
154
bırakıp yalnız sQııuçlan verdik. Yalnız İsabatın n~sıl
yapıldığını anla-mak İçın iki örl\ek vermekle- yetinece-
ğiı,t50.
155
ya Datisi'ye ircaı ile olur. ~iz. Darap1i'ye irca 'ederek
isbatı yapaltırt: '~
156
Hiçbir A. Bdeğil4ir, =oruııludur
Her GAdır, 111ün1kiindür
Ohalde hiçb~r G B değildir, I1lünıkiiııdür.
islam nıantıkçılanndanıeseleniniıuhı:
islam nıantıkçıJ<ı:rı kıyasların modalitesini ··}}luh-
teliıad" adı altında incelerler. Biz burada "'ınüteah
hil'ın"e gôre modal kıyaslaıın açıklannıasıni ele ala-.
~ağız.
1:;7
daime, vaktiye', münteşire, m'ümküne-i amme, münt::.-
küne-i hasse.
Saydığımızdnüç önermenin heı:b~ri ayrı ayrı bü~
.yük ve küçük" öner me ohibilirler., Bu durumda .169
kıyas tipi mü.mkündür. Fakat bunların hepsi sonuç
ver~ez: Gene~ kıyas kurallarına ek .olarak her ş~ki1.
için modalite bakımından da bazı kurallar kabuıedil~ .
miştir.
158
.~k önerme __~.___ I~ÜYÜ_k önerme-:.-ı·· ~e.jtute-i amme i
Cetvel 5 : Birİnci şeklin. cetveli
Örfiye.i_~J11me___ 1 Me
Zaruriye . Sonuç Zaruriye' Daiiiıe i Z
,--.--...:----.--- ---.:.-1-----------1_____ -- -----1
. ı... . ' Dai~e D~
----_·-----1-------_·_ ·__··---.-------- - -
Da:me
Meşrute-i amme ..
. . Daime
. Meşrute-i amme . Örfiye-i amme . Me
+-- ·------1--·---......,...----------_··- --
~iye-i amme __ .--~---l-~-~--~----.-ı Ör~iye-i ammc __' ~~iye-i 'am.me Ö
Mesrute-i hasse i"
J--,..-..-------.-- ----___
'?rf~~~~i hass~ ________ ~~J__
--·---1------
__.___
i Meşrute-i amme
~rfiye-i ~~lm~
Öı:riye-i amme
Örnye-i amme
-- Me
Ö
Mutlaka-i amme Mlitlaka-i amme Mutlaka-i amme V
/ - · - - - - - - - - - - - 1 - - - - - - - . · - - - - · · - - - I - - - - - - - - - - J - - - - - .---I
Vücudiye-i la zan.friyc M utlaka-i amme M utlak-a-i amme V
1------------.-1---.--.----. 1- - - - - - - - --
160
Dördüncü şekil: pördlincü şekir.kıyaslarda mo-
dalite bakımından soil"uç vernıeleri için, genel kıyas
kurallarına ilaveten ,beş şart daha mevcuttur. Bu şeklin
. bütün modlanna ait ,olduğu halde dörduncü şekilde,
şartların bir kısmı modlardan yalnız bazılf;lrını ilgilen-
dirir.
1 - Münıküne-i amme ve mümküne-i ha.sse ön-
cüIJerde kuııanılamaz. Bu şart~ göre 169 ihtimalden
ancak 121 i sonuç' verir.
2 - Olumsuz öncüllerdeki önerıneler, döndürü·
lebiIen önerme,lerden elmahdır. Bilindiği gibi şu altı
moda! önermenin olumsuzl~rı döndürülebilir: Zaruri-
ye, dairne, meşrute-i aıntne, ıneşrute-i hasse, örfiye-i ,.,
hasse. Bu ş'art A A i ve i A i modları dışında kalanlar
içindir.
3 -' KÜçük önerıne za.ruriye veya 'da;n1e, büyük
'önerme ise" ikinci maddede adları geçen' oluınsl:1z1arı
dön~üri.ilebilen altı önerıneden' birisi olmalıdır. Bu
şart AE E mod'u içindir.
161
ıt.' h
re t;. . ·tri
"§'n ~E;
0- ~
'0 ~ Cı cı
B =ı ~
...C· ~
(i>
O{I.t
~ Cı
'<
(i>
.!..
t:r'
fa))
~'
. n
.!..
Slı).
tt
.!..
tr'
n -
. .!.. ,
-+--
~
O
::s-
o
.!. ..
8
i'....• +-=-0
~
::s.
n
ul
ul
(i> §n fa»
ul
fa»
a . g' C
ct. EI
S B
n
ul
n a·
(i> Küçük Önerme 5- ~ Küçük Öneme
t $\) .ı-
Meşrute-i ammCl; Meşrute-i i~e
Vücudiye-i la daime
Mutlaka-i vaktiye . Vaktiye Vaktiye
Mutlaka-i münteşire 'Münteşıre Müntqire
Sonuç
yok
iMllmküo!l"i Mümküne-i Amme
hisse Mümküne-İ hisse
- Mümküne-i imme
Mümküne-ihasse
,<C'IJ -
ı
00
~C:S .
J=$
'~Cetveı: 7
i
Q,)
~,
.~ Q)
Düyülc cd e
~
cd
:ğ
~
Q) cd
Q) ~ G.)
e «<s ci) .N
-
cd Q) Q)
~
tS o;: {f.I
:3 e
e .... ~ .....
{f.I
cd
Önerme ,.Q {f.I .5!
8-+ eCd «<s cd
..... .....
• e
.s=
ı :o ]
' i
~ı ,·ıe E .~ A .;
cd Q)
i
.j
.:ıı=
ı:3
()o
1:3
~
e .;
'~ ı:ı ~ ~
cc
:o ~ > > ~l
.~
...:3 ~~ o;:cd -g 'oB
:3 ıg 1:3
.; c::
:3
~'
-
.:ıı=
Meşrute-i Mutlaka-i
amme Sonuç Hiniye-i mutlaka amme
i
örfiye-i Mutlaka-İ
Amme " Hiniye-i mutlaka amme
Meşrut~';i Hiniye-i la Vucüdiye-i
hisse
" " dai~e l~ d~me
163
Cetvel: 8
i G)
"
>ı.
G)
. Küçük
'C:
c..... e
G)
G)
e G)
G)
8
CIL
°a
"o
G)
m
N
e § ..c: e
CIL G)
Önermc
i
5s:: <m
.... (ct$
.-
..c:
~ os
..... .-
<i:'!:I CIL
CIL
(Ci:!
<Ci:!
i i
....G)
...... .... .... ....
:0 ~ i i .~ G) G)
~
G) >. ;>.,
'm.
t c i
G)
:a ;a i ..ııı=
G)
~
:c 0; e G)
.... ~ .... c G)
;>., OS C C
o~
.... 'E
./1)
es
cf.)o
>. 'Ei :c(J
~
cf.)o
'Cü 'G) G)
(J ..ııı= :::ı
ıc :::ı ci:!
ı:Q ısı Q :?! ~ :o ::E >- >- :> :2
..-
Zaruriye Sonuç Hiniye-i mutlaka _ _ _ _o
Vücudiye-i
" Mutlaka-İ amme
.. --j
la zaruriye
i
Vücudiye-i
la daime
-
" Mutlaka-i amnie
i
.'vakti ye " Mutlaka-i amme
!vIünteşire
.,
i Mutlaka-İ amme
--
i
164
nın ınodaHtesi küçük önermelerin düz döndürülmelen
,gibidir, sayıIa~l 46 dı1-: Geri kalan 75 adet kıyasın so:.
nuçlarının ,tnodalitesİ mutfaka-i amme'dir. Zikredilen
1-2 ı adet kıyasın sonuçlarının modalitesi 8 numaralı
cetvelde gösteriInıiştir. '
165
, ,
166
Mill'in kıyasın klasik anlayışına ikinci tirazışu-
dur: MiU'e' göre, kıyaş genelden özele bir çıkarsama
(inlerence) değildir. BTz ap.cak özelden (particulier)
özele çıkarşama'·yapabiJiriz. "Parmağıateşte yanan ço-
cuk ateşe bir daha yanaşmaz. Ondan kaçınması '''ateş
rakıcıdır" genel hükmünü düşündüğü için değildir.
Bu geıiel prensibi asla düşünınez. 'Bir inuın gördüğü
zal~lan, parnıağınıı1 ilk yandığın) hatırlar, eğer parma-
ğını 'aJeve tutarsa yanacağını düşünür. Buna' .her kar-
şılaştığı olayda inanır. Böylece özel bir halden özel bir
hali istidHiJ cder"'6!. "Biitün çıkarsaınalar özelden
özele olur 'lfl1. Ohalde kıyasta çıkarsaına (inftirence)
1
Biitiiıı
insanlar ölüo1lüdür:
Wellington diikü insandrr;
O/ıülde W( l/ing/o11 diikzi öliil11lüdür.
Welljngton' düküölüınıüdür~, sonucu acaba, bü-
tün insanlar öıünııüdür. önermesinden ıni çıkıyor? Bu-
na Mill hayır diyor. Eğer öyle olsa idi, bu kıyas yuka-
rıda beJirttiğil11iz gibi. bir sayı kamtsarna olurdu.
Oha lde 'bu sonuç nereden çıkıyor? Bu ancak diğer in..,
sanlann 'ölüınlü' olduklannın gözlenmesin.den çıkar.
"Wellintgton dükünün ötünılülflğüİıün gerçek lçanıtı.
onun ataları, bizİm atalann1iz, onların çağdaşlan, hep . .
si, ölnıüşlerdir. Bu olgular yukarİdaki ,akılyürütme
nin' gerçek öncülleridir"163. OhaIde çıkarsanıa genel
bir prensipten değil de. önceden bilinen olgularadaya-
------.-" ,-
161 STUART MILL,ayn. esr. s. 210 ..
162 STUART MiLL, ayn. esr. s. 217.
~6'3 STUART MiLL, ayn. esr. s. 202.
167
~ıIarak yapıhr~ Şimdi akla şöyl~ bir soru gelebilir: Yu-
~arıdaki kıyasta, bütü~ insanlar öli1mlüdür, önerme-"~ ,
sinin rolü, nedir? Böyle bir. gene] hakikata olguları
göz1emekle varırız. Genel hakikat özel haki kat-
.ların yığınıdır. Gözlenen olgulardan, bunlarda doğru
olanın, onlara benzer, geçmişteki ve gelecekteki olgu,:"
la.rda da doğru olacağı şeklinde bir sonuç çıkarırızıM~'
Demek ki genel bir hükmü türnevarımla elde ederiz.
"OhaIde genel önerıneler, yapılmış. çıkarsanıaların
kaydedildiği yer (küfük-registre) dir, diğerlerinin çı
karılması için kuI1anı1an kİsa formüllerdir. M i sali-
mizdeki büyük ön~rme bu cins bir formüldür. Kıyasın
'. sonucu bundan çıkmaz, fakat bu formüle uygun olarak' .
elde·ediIir"165. Görülüyor ki, Sturat Mill'in kıyası tefsir
tarzı klasik anlayıştan çok farklıdır. .
Klasik mantığa karşı yapılan bu itirazl.ar cevapsız
k~ımam]ş; kıyas savunu]muştur .
'168.
çükteriınle büyük terinı arasındaki bağdır. Bu bağ y-::-
nic.ir önceden bilın ep. birşey değildir"166. O hal~e Des-
cartes'in,. kıyas·,yeni birşey vernıjyor~ iddiası doğru de_o
ğildir.
169
büyüyerek sırf hatadan ibaret .bir ıneslek ormya geti·
rebilir: Böylece. mantığın u.ygulanmasında, öncül1eriJ.1. ".---"
tesbitinde pek çok dikkat, gereklid~r. Halbuki bir ara·
lık bu yoldaki hoşgörürlük ile mantıkın tatbikatıııela
hatalar gittikçe ilerleyip bazı ınetafizik ilkeler· üzerine
, dayanan garip sonuçlar doğmuş idi."Ve artık duyulur-
lar(mahsusat) dan bile kıyas yolu 1le bahsolunup, hari·
ce müracaata lüzunı görül,mez idi. Vehimlere ve hayal··
, lere yer verilip, İlİınler ve fenler ilerlen1ekten geri kaldı.
İşte bu durgunluk haliı:ıin yok edilmesi Bacon ·ve Des-
cartes'ın uyarması ile olabildi"'168.
170
·sİk anlayışı
savunanlar,MilriIJ. bu itirazını red ile, ge~
neI hükünı o1ın~dan çıkarsamaruıı miihıkün oımıyaca~
ğı, özelden özele gidişe bir çıkarsanıa denemiyeceği
kanaatındadırlar. .
171
Iiıdir170~'Bu açıdan meseleye bakınca, çıkarsama için
tek yolun Mill'in düşüncesinin aksine genelden 'özele ',~
ola biIeceği an~aşıhr. '
-Leibnjz'in kıyas hakkındaki fikrini naklederek bu,
konuya son verelim: '
"Kıyasların şeklinin icadı, İnsanzihninin en güzel
hatta eı~ ınuteber buluşlarından biridir. Bu, onemi ye-
,'teri kadar bilinmeyen" bİr nevi tümel matematiktir.
Denebilir ki, kullanılmasıbilindiği ve kuJ1anılabildiği
takdirde aldanmazhğı'~çine alan bir sanattır. Fakat bu
l1t?rZanıan nıümkün oımam.tştır"ı7',~,
'11
ANALO.lİ VE TÜMEVARIM
.
Birkaç defa tekrarJadığıınız gibi, klasik' 'nıantık
için önenıli olan kıyastır. ,Kıya.s, aklın üç yürütme
yolundan hir;sİ olan dedüksiyon'un en mükemmel
şeklidir. Bu sebeple, klasik mantık, akılyürütmesöz
konusu olunca, dedü.ksiYonlI~esas almıştır. Bunun ya-
nında analoji ile tümevarıın daihm,al edilnıemiş, ne
oldukları. ıizerinde duriJlınuştur. Fakat analoji ile ,
tümevanın daha çok Yeniçağ feIsefesiı~de metot m~se
leIeri ele alulInea önenı kazanmıştır. B,iz burada bu
iki konuyu Idasik mantığın,. çe,rçevesini aşınadan ele,
, alacağız.
ANALOJİ
Analoji (teınsil) , bir ş-kd yprütme yolu olarak,
iki şeyarasındaki benzer1iğe dayanip, birisi ~akkında
1-70 RABlER, ayn. esr., s. 82-83. ,
171 Bu metjn, Leibniz'in Nouw. Ess. sur i'eıılend'hu"i., LV. ?eVLI,
4 den naklen"P. JANET G. SEAİLLES, Hislo;re de la p,hilosop-
Me, s. 636 ve TRICOT, ayn. esr.. s.' 303 d~n a1ınnuştır..
172 \ '
. \
173
ettiği göze çarpınaktadır. i :- Birinci hareket bir-
hirine b~nzeyen iki olgu'nuıi. aynı yapıda olduğuna'-'""'
doğı II bir harekettir. Böylebir hareket tümevarımdır.
MisfiliJnizde~ Yer'in"e 'Merih'in atmosferi ayni. yapı-
. dadır hi.iknıü tümevanmsal bir 'akııyürütme ile olur.
2 -- ikinci' hareket. farzedil~n yapıdan zoruı,lu bir
sonuç çıkartnıakı:ır. Bl1 da 'dedüktif bir yolla Ç>lur. Me.;.
rilııe hayat ı'ardır hüknıü atnıosferin varlığına sıkıdan
sıkıya bağhdır. Ancak böyle gell,el hÜk.ümden sonuç
çıkarılabilir. ~lyasın değeri bölümünde, özelder. özele
bir akılyürütnıenin olnııyaeağı gösteri1mi.~ti. O 'halde
Merilıte hayat vardır hükmü zihinde yapılan şöyle bir
gizli' kıyaslf\ elde edilir:
A fjnosferi olaıı gezegende hayat vardır
M erih aınıosferi olan bir gezegeıidir
O lıçi/de Merihte hayat vardır.
Denıek ki~ A~aloji, tünıevarlina dayanan bir de-
düksiyondur. Fakat varsayımsal '(hypo t!u!tiue ) "bir
dedüksiyondur. Çüı:ıki dayandığı genel fikirvarsayıl
ınış, fakat isbat ediInıiş değildiı. Bu sebepleanaloii ile
verilen hükün), dajnıa olumsal (probab"j) olarak kalır,
zorunluluğu gerektirmez. "
TüMEVARIM
Tiiınevuı1m (i.~tikra-induction), zihnin tikelden
tUmele gid,iş yoludur. Bir bütünün parçalarına dayana-
rak o bütün hakkında hüküm vermektir. Tümevanın
ya tanı olur veya eksik olur. Taın tümevarım~ bir bü-
, tÜ,nü' yapın1 parçaların hepsini inceleyerek o bütün
hakkında hüküm vermektir. Buna şekilsel tüınevanın
(intilıction fOrlnelle)da denir. Mesela:' .
Pazartesi, salı, çarşaınba, perşernbe, c,unıa, cumar·
\', ıesi 've pazar günlerinin herbiri 24 er saatti~. '
Pazarte;\'i, sali, çarşanıba, perşenıbe, cun1a, cumar-
tesi ve pazar baftai1ln lJUtün günleridir.
Oha/de haflMın günleri 24 saattir.
Hafta bir bütündür, onun ,parçaları olan günler
teker teker sayılıp, onlar hakkında verilen bir hüküm,
sonuçta~, bütün hakkında da veriUyor. Aristo'nun Or...
, ganon'da ele aldığı tümevarım bu tür tümeyanındır.
Eksık tümevanm veya büyü1tücü tümevanm (in-
duction anljl/{fianfe) veya bilimsel tümevafım (inducti-
on scient~fique), ise'. bir bütünü meydana getiren
'parçaların hepsine değil de, bir kısmına dayanılarak
o bütün hakkında hüküm vermek v~ya bütünün bağ
fa bulunduğu kanunlara ulaşmaktır. 'Mesela, Arşİmed,
suya batan birkaç cismi gözleınleyere'k, bundanmeş
h ur kanl:illunu çıkarıyor:' ~'Bir' sıvıya daldırılan bir
cisim, aşağıdan,yukarıya doğru bir itme küvvetiniiı et-
kisindedir. Bu kuvve,t 'cis.ınin taşırdığı sıvının ağırlığı
na ~,eşittir". Cö'rülüyorki burada az sayıda yapılmış
deneylere' dayanılarak: genel bir hüküm çıkarı1mıştır .
.Bu İ kinci tür tümevarını üzerine dikkati ilk defa Bacon.
çekti, onu Stuart Mill geliştirdi. Deneysel bilimlerin
knnunlannB; varmak için başvurduğu tümevanın işte
OU ikinci tümevarımdır. '
Bu iki tür tünıevarını arasında fark vardır. 'Birin-:-
cisinde sonuç zorunlu. ikincisinde ise oluı,nsal (muhte-
}ııe! )d ır. Klfisİ k nıantığın uğraştığı tümevarını sırf 'bi-
rincİ tür tünıevarım olouğu için. biz burada yalİlız on:'
dan bahsedeceğiz. Bilinısel tümevanın konumuzun
dışında 'old'uğu için onu ele alryıayacağız.
Aristo. Birinci Analitikler'deşöyle diyor: ~'Tüme
17
varım veya tümevanmlık . kıyas .\ uçlardan Qirin~.
,175
dayanılarak öbürün,ün' oi-ta terİıne yiiklendiğini çıkar-.
ınaktan ibaı:-ettir. Sözgeliıni B, Aile G arasında orta te- ':~
rim olmak üzere, A nın B ye ait olduğu, G ye dayanı'a:.
rak gösterilecektir. İşte. g~rçekte tüınevarımımın biz
. böyle yaparız_ Anın .uzun yaşamak B nin safradan
mahrumolmak, G nİn de,söz gelirni, insan"at, katır gi-'
bi uzun ömürlü fertler olduğunu,kabuledelhn. O zaınan'
A, G nin bütününe aittir. Çünki' safrasız her hay-
van uzun yaşar. Fak~t B' (safradan 111ahrum olma) de
her G ye aittır. Öyle' ise G'l B ilc
'aksolunur ve orta te-
rim G den daha çok kaplarnı olmazsa gerekJi olarakA, .
B ye aİt O]ur Pl74 •
"
Arİsto'nun aldığı terimlerle tümevarım şöyle 'ola-
.caktır:
176
Dikkat edilırse, aynı terimlerle yapilan iki ifaded~, '
kıy~sıa tümevarıın araS'nl'daki fark,açıkca görülür. Ay-'
nı terimlerle yapılmış bu iki akıl yürütme yolunun ben-
zer tarafları şunlardır: Her ikisinqe de üç terim ve Ü9
önerıne vardır. Her ikisinde de SODU9 öncüllerden zo-
runlu olarak çıkmaktadır. İkisi arasındaki farklara
gelince', ilkin orta terimin durumu farklıdır~ Tümeva-
rıında orta terim t~k tek sayılan fertler topluluğudur \.
(at, insan, katir), tümevarımın mümkün olması -için
bu sayımın tam olmasİ g~ı:ekir. Kıyasta ise orta terim
genel bir kavramdır (sajrasız hayvanlar). İkinci fark
her iki akllyürütme'nin ikinci öncÜllerinde gÖrülür.
TÜrJ?evarımda, 'ikinci öncülün konu', ve yükleminin
',kaplamları birbirine eşit fakat kıyasta konunun kap-
lamı daha ge'niştir. '
Liard· da bu iki akılyürütme şeklinin yani tam ' ,
tümevanrola ,kıyasın farklı' olduğunu , söyıüyor 1?s.
Şöyle ki: Tümevanmda, ilkin belli bır fert topluluğu
nun müşterek şu veya bu niteliğe sahip olduğu tastik'
ediliyor, sonra bu f~rdıer toplamının beııi bir sınıfın"
toptan kaplamını teşk,il ettiği tasdik ediliyor ve hpra..
dan şu sonuç çıkarılıyor: Bu sıhıfkollektif olarak alı
nan bütün'fertlerin niteliğine sahiptir. Gerç~kte, böyle
bir aktiyürÜtmede ç~!,arsama (inference) dan çok, bir
tikel terimler kolleksiyonuna eşdeğer qlan bir genel te-'
rimin onların yerine kori:tılması vard~r. Bu açıd~ 'ba~: ,
kılıncatam tümeva~ımda, soriuç birinci öncülün bir
tekrarından ibarettir. HalbUkikıyasta ise bir çıkarsa
ma meveattur.
Biz burada, Aristo'nun verdiği terimlerle yapıIan'
bir, tümeyanmla aynı t~rimİerden' yapiJmış birinci. Şe-
, ı 75 LOUIS LIARD, Logique~ s. 58.
177
kilden bir kıyasm mukayesesini yaptık. Bazı 1113.n-
tıkçılar, bu arada, LacheIler ve Rabier ~üiİıevarımı '~,~
üçüncü şekil kıyasla mukayese eder ve taın tümevarı- '
Uıın iicüncü şe~ilden bir kıyas olduğunu söy]erIer •
176
178
da şudur: Tam sayım herzaman mümkün olmaz. Tam
sayma, basit..kolleksiyonlaida olur. Mesela, 'bir sınıfta
bulunan .öğrençiler, gezegenler V.s. bu hallerde tam tü·
mevanm uygulanabilir, fakat bir tür böyle değildir.
" 1ür1er,' verilmiş. sınırlı fertler toplulukları değil, ·sı-.
. nırsız' da~mi çoğalan fertler topluluğudur. Bıinlarda
. tam ~ayma pratik bakımından müınkün değildir. Böy-
le hallerde tam 4eğil, eksik veya tamamlayıcı tümeva-
nm denen .akılyürütme uygulanır.
, Buitirazlar karşısında Aristo'nun tümevanın teo-
risİhaşka bir yoruma tabi tutulmuştur. Arİsto tüme-
varımi "tikelden tümele geçiş"177 ola~ak tanımlıyordu.
Hamelin ve Trico! diyorlar ki, Aristo için tümel (uni-
verselle) yalnız bütün (tous) demek değildir, bilhassa
zorunlu demektir 178• Böyle olunca, o zaman tümeva-
nm bütüne geçişdeğil, zorunluyu, özü yakalamak. olur.
Bu görüş Aristo'nun ikinci Analitiklerin sonundaki
"Biz ferdi varlıkları id rak ediyoruz, fakat idrakin asıl
konusu tüınel olandır, mesela, insan, ÇalIias diye.
adlandırılan insan değildir." fikrinden çıkarılıyor.
Yani biz fertlerden türü çıkartmıyoruz, ,fakat fertte
türü görüyoruz179•
Aristo'nun tümevanmını. bil şekilde yorumlama, .
klasik mantığın tüınevarım anlayışından farklıdır.
Tümeyanının yeri Aristo'4a. önemlidir.Çünki
~antığın özünü teşkileden kıyasın teme1inde, Hame-
177 ARİsTO, Organon V, Topikler, Atademir terc. s. 22.
1.78 .HAMELiN, Systhne d' AristQıe"s. 258; Tricot. TraiM .... s. 295.
'179 ARtSTO'nun bu fikri için bk., Aristo, Organon LV, Les Seconds'
Analiı!ques, TRICOT'uun fransızca·tere. s. 246 not 1; LACHE-
LlER, Tümevarımm Temeli, Atademir. tere. s. 67.
179
, '.
lin'in de belirttiği gibi tjimevarım vardır l8O. Kıyas, biı;--.
takım genel' kurallardan ilkelerden, 4areket· eder. '~
Arsito~dadoğuştan fikirler olmadığına göre, 'ohalde
bu genel fikirler nasıl elde ediliyor? Aristo bu soru-
nun cevabım. İkinci' Analitiklerde' açılcca·· ve~yor:
"Ohalde bize ilkeleri bildirenin gerekli olarak tüme-'
vanm olduğu apaçıktır"I8l.. .
180 .
BEŞINCI BÖLÜM
o •
TASDİK TÜRLERi
oTasdik iki kavram oarasında bir bağ °kurınaktır.
Bu bağla oiki kavram ya birbirine yaklaştırılır veya
uzaklaştırılır. Mesela ağaç yeşildir'de, ağaçla yeşilk~v ..
tamları yakbiştı~ıImışo; taş can.lı değildir'de, taşla canlı
kavramları uzaklaştırılmıştır. İslam mantıkçılanna
göre bu yaklaştırma veya uzaklaştırmada zilıin dört
türlü durumda bulunabilir. Yani dört türlü tasdik ola..;
bilir, obunlar da: yakin (;aJsin bilgi), tak ı i t, c e lı 1- i
mürekkeob ve zan dırısı. o
O
o
Tasdikte iki kavram arasındaki u2tak1a ştırma veya o
yaklaştırına çift taraflıdır. Yani ya b~ u~klaştırma ve-
181
ya yaklaştırma vuku bulur veya bulmaz. Bir şey ya şu-
dur veya değildir. 'Yukarıdaki nUsalleri" alalım: Ağaç ",.---
ya yeşildir veya değildir, taş ya canlı değildir veya can-
hdır. Bu çift taraflılık iki hakikat değeri uzerine dü-
şÜnülmüştür. . .
İşte akıl bu iki taraftan. birısini. se.çerse tasdik
olur, eğer iki taraftan birisİni seçemezse şüphe olur. i .
182
Ohalde önermeler. hakikat değeri bakımından ya
"'yakiniye" ya ." eehli ınzlrekkebe" ya "taklidiye" veya
"zanniye" olur ıs3 •..
BEŞ SANAT
İslam mantıkçılarının kıya sın uygulama yeri ola-
rak gösterdikleri b~ş sa~at şunlardır: Burhan, cedel
hitabet, şiir, safsata. Mantık kitaplarında beş sa-
nata fazla yer ·vetilmez. Çoğunluk1a bunların yalnız
tanıınlariyapdmakla yetiı~ilir. '.
·184,
ateş slcaktlT, önermelerinde olduğu gibi. Eğer iç duyu-
lar vasıtasİyle hükoıolunufsa buna da "vicdaniyat" de-
niJir. MeseHi, açhğını hisseden bjrj~inin acıktun deme-
si gibi.
'd - Hadsiyat: "'hads" (se~gi) ile verilen hüküm-
lerdir . "Hads zihnin Sür'ati 'jntika1idir"ls4.' Zihnin ani
kavraoıasıdır. Zihinde çok hızlı gizl,i bir kıyas vasıtasiy
le meydana gelir. Hadsiyat için, incelediğinıiz mantık
, . k~tapıarında verilen 'nıisal şudur: Ay ışığını güneşten
alir. Bu hüknıUn n·e şekilde verildiğini Ahmet Cevdet
şöyle açıklıyor: "Ayın gÜP.eşe nisbetIe durumu değiş- '
. tikçe tşık yapısının çeşitli olduğu müşahade olunacak,
eğer ayın ışığı güneşten gelmese. durumu değiştikçe
ışık yaV1sı çeşitli;olmaz idi,.diyebirden kalbe doğan
gizli bir kıyas ,asıtasiyle, akıl, (ay ışığını güneşten
alır) diye hükmeder"ls5. ,
185
ilk ikişi yani evveliyat ve. fıtriyat. tamamen' akla, diğer
leri ise duyu organlarına dayanır. Bu sebeple, Ahmet ~'-..-J
Cevdet, bunlardan birincisine akılsal apaçıkhk (bedi-
hiyat-ı akliy.e) , ikincisine dı,ş apaçıklık (/)edilı(val-l
hariciye) dıyor 186 • Akılsal apaçıklık, aklın özdeş-
.ik ilkesine dayanır. Ahmet Cevdet'e göre bütün
akılsal apaçıklık ifade eden' önerınelerin ölçüsü "'bir
şey hem vaki henı gayriyaki olan1az" önerıııesidir. Ya-
ni birşey hein var henı yok olaınaz., .Bu önerıneden'
şu dört önermeçıkar: "vaki vakidir" (var olan vardır),
"gayri vaki gayri 'vakldlr (var olniayan vardeğildir)~.
"vaki gayri vaki değildir" (var olan varolınayan değil
dir), "gayri vaki yak; değildir (var olnıayan var değil
dir). Bütün apaçık önermeler bu dört önernıcden
birisine dayanır" Mese'la, bir üç değildir önernıesi, bir'
şey kendinden başkası değildir, yani ~'vaki gayri vaki .
değildir" önermesine dayanır. .
186
. Hırıstiyan, Hazreti M;~hammedin'n1İrac'ına itİraz etse,
müslümanona, Hazreti -hanın göğe çıkİşını delil ola-o
rak gösterir. .
187
2 - CEDEL (dialectique): Meşhurat veya mü- ................. ,
s~llimat'tan yapılan kıyastır. Bunun için Ali Sedad
"Burhanı idrakten ~ciz olanları ikna etmeğe hiımet
eder" diyor.
3 - UITABET: Makbulat ve zanniyat'tan ya-
pılan kıyastır.
.188
Bi BıiVOQRAFYA
AHMET CEVDET (Paşa): Mıyar-, Sedad, .tstan-
, i
bul, 1923. .
AHMET HJFZI: Kısm-, Tasavvurat min Hu/ôsat'u/
, Mizan, İstanbul, 130'9.
ALt HAYDAR (Şeyhiade):'Hediyedik, İsagoji tetcü-
" mesi, İstanbul, 130'9.
ALt SEDAD: Mizan'u/ Uku/ li'/-Mantık ve'/ Usü/,
İstanbur, 130'3.
189
· '
190
, İSMAİLHAI<.KI (İzınitH): Felsefe Dersleri, İstanbul,
1330..
~ JANET, Paul et Gabriel Seailles: H.istoire de la Phil-
1osophie, nuevieme edition, LibrairieOelagrave,
Paris.
KANT~ E_mmanuel: Critique de la Raison fure, traduc-
tion ftançaise par Tremesaygeuses et Pacaut"
. nouvelle' edition, PUF, Paris, 1950.
KOTARBINSKI, Tadeusz: Leçons s1ır I' Histoire de
la Logique, trad~ction française, par Anna Pos-
ner, PUF, Paris, ı 964.
KOY·EL, (Türker),Mubahat: Farabi'nin Bazı Mantık
Eserleri, DTCF Dergisi, c. XVI, Sayı 3-4 Eylül.
Aralık 1958.
191
. .' .'
, ' . ~
192
. \
, ..