Professional Documents
Culture Documents
T 252 RK 231 e Okuyorum 4 PDF
T 252 RK 231 e Okuyorum 4 PDF
4
5
elini, ver elini!" demiş, ama adam elini vermemiş. Birkaç zin sağlığının bozulmaması için yeni bir diş macunu kul-
defa daha "Ver elini, ver elini!" demiş, ama adam elini lanmamızı tavsiye etti. Ona göre bu yeni diş macunu çok
vermiyormuş. Sonunda Hoca bir şey hatırlamış : Bu kom- daha iyiymiş, dişleri daha çok koruyormuş.
şusu çok cimri bir adammış ve bugüne kadar asla hiç kim- Can - Doğrudur. Bilim insanları her geçen gün yeni bir şey bu-
seye bir şey vermemiş. O sadece bir şey almayı seven bir luyorlar. İnsanlara yeni yeni buluşlar sunuyorlar. İnsan
adammış, başkalarına en küçük bir şey vermekten hoşlan ların daha iyi, daha rahat yaşamalarını istiyorlar. Bunun
mıyormuş . O zaman Hoca ona "Al elimi, al elimi!" demiş. için çalışıyorlar.
Adam hemen Hoca'nın elini tutmuş ve Hoca da onu ır
istiyor. Ama test biraz zordu, elli soru vardı, çocuk on ta-
ne soruyu yapamadı, benden yardım etmemi istedi. Bu
on soru gerçekten çok zordu, ben de çözemedim, pazar-
tesi günü öğretmenine sormasını söyledim.
Sibel - Biz de geçen ay kardeşimle diş doktoruna gidip dişleri
mizi kontrol ettirdik. Benim ve kardeşimin dişleri çok
iyi. Doktor da "Dişleriniz iyi." dedi. Ama bize dişlerimi-
6
7
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
[2] KİM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜRÜZ?
1- Ailelerimiz bizden ne yapmamızı ister?
/
/
.1
/
Handan - Geçen hafta bir adama çok kızdım. B azı insanlar çok
B) DOGRU MU, YANLIŞ MI?
kaba, dünya sadece onların sanıyorlar.
5- Politikacılar propaganda döneminde çok az şey vaadeder. ( )
Erkan - Benim güzel arkadaşım yine neye kızdı? Söyle baka-
6- Hoca şehirden sıkılıp dinlenmek için köye gitmiş. ( )
lım, bu kötü adam ne yaptı?
7- Hoca 'nın fıkraları bizi sadece güldürür. ( )
Handan - Lütfeen! Ben hiç kimseye kötü demem! Sadece bazı in-
8- Bilim adamları onlar için bir şeyler yapınamızı ister. ( )
sanlar egoist, saygısız ve üstelik bunu bilmiyorlar.
9- Zaınanımızda çok yeni bilimsel buluşlar yapılıyor. ( )
Savaş . - Seni kızdıran bu kişi ne yaptı , neden bu kadar kızdın?
Handan - Şimdi! Ben geçen hafta cuma günü sabah otobüs du-
rağına gittim, otobüs durağına gelen otobüsün kapısı
8
9
açıldı, ben otobüse binmek için bir adım attım, bir kişi söyleyen insanlara kızarım.
benim önüme geçip otobüse atladı, sonra ben bindim. Savaş - Beyaz yalan mı? O ne demek? Yalanın beyazı, siyahı,
Handan - Eee, ne? Erkan - Öyle deme Savaş! Sen de mutlaka beyaz yalan söylü-
Handan - Önüme geçip otobüse binen adanıa ''Ne yapıyorsunuz?' Savaş - Ben hayatta yalan söylemem.
diye sordum. Adam bana ''Ne yaptım ki?" diye sordu. Erkan - Emin misin? Mesela, eşin kuaförden geldikten sonra sa-
Ben adama "Önüme geçip otobüse bindiniz, böyle şey na "Hayatım, saçlarım nasıl oldu, güzel mi?" derse, ama
olur mu?" dedim. Adam bana pişkin pişkin "Ama ba- sence hiç güzel değilse, sen bunu ona söyler misin?
yan, çok yavaşsınız, sizi mi bekleyeceğim?" dedi. Savaş - Yok yahu! Sen benim evliliğimi mi bitireceksin?
Erkan - Haklısın. Hem kaba davranan, hem de böyle konuşan bir Erkan - Yaaa! Gördün mü? Sen eşine "Güzel olmuş, hayatım."
Savaş - Ben de kalabalık yerlerde bağırarak konuşanları hiç sev- Savaş - Yok, bu yalan değil. Kalbini kırmamak için öyle söylü-
miyorum. Sanki sohbetlerini başka kişilerin dinlemesini yorum. Normalde yalanı hiç sevmem.
Erkan - Bence bu tip kişiler çevrelerindeki insanların ilgisini Erkan - Ben dedikodu yapanların dedikodularını dinlemiyorum.
çekınek isteyen insanlar. Birisi dedikoduya başlarsa, dinlemeyip başka şeylerle il-
Handan - Ben yalan söyleyenlerden de hiç hoşlanmıyorum. Eğer gileniyoru.m. Ya da mümkünse, oradan ayrılıyorum.
bir arkadaşım ·yalan söylerse, onunla arkadaşlığımı kese- Handan - Sen hiç dedikodu yapmaz mısın?
. Erkan - Bazen arkadaşlarla yaparız, ama bu şaka amacıyla. Ge-
rım.
Erkan - Sen de çok sertsin, Handan! İnsanlar bazen beyaz yalan çen gün Savaş hakkında dedikodu yaptık, çok eğlendik.
söylerler. Ben daha çok küçük menfaatleri için yalan Biz dedikodusunu yaparken Savaş geldi, ama biz dedi-
10
11
koduyu kesmeden devam ettik, onunla da bayağı dalga A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
geçtik. Biraz kızdın değil mi, Savaş? 1- Adam niçin Handan'ın önüne atlayıp otobüse binmiş?
tın alabildim.
Erkan - Neee! Bir de o külüstüre isim mi verdin? Allaah! Bu
konu bizi daha çok eğlendirecek galiba. Hemen Süley-
ma.n 'ı arayıp haber vermeliyim.
~
Handan - Neden özellikle Süleyman'a haber veriyorsun? B) DOGRU MU, YANLIŞ MI?
Erkan - Çünkü eğer Süleyman'a söylersem, bu haberi eı1 kısa 5- Bazı insanlar çok saygılılar, ama bunu bilmiyorlar. ( )
sürede bütün İstanbul duyar. O haber ajansı gibidir. · 6- Handan yalan konusunda çok sert. ( )
7- Savaş da bazen yalan söylüyor. ( )
Savaş - Erkan yapma! Ona söylersen, ben yandım; o üstüne bir
sürü hikaye ekleyip millete anlatır. 8- Arkaqaşlan Savaş'ın son model arabasıyla dalga
Erkan - Ehh! Yetenekli çocuk, haberi süslemeyi biliyor. geçiyorlar. ( )
Savaş - Ben yandım Handan! Bunların dilinden kurtulamam artık. 9- Onların arkadaşı Süleyman hiç dedikodu yapmaz. ( )
12
13
[3] MÜŞTERİ KAÇIRAN SATICI Can - Bana sorarsan, böyle bir satıcıyı çalıştıran iş yeri yakın
Okan - Aldın mı? şörtü almak için bir satıcı aradık, bütün satıcılar bazı
Can - Hayır, almadıın. müşterilerle ilgileniyordu. Sonra bir satıcı dikkatimi çek-
Okan - Neden beğendiğin bir ayakkabıyı almadın ki? ti, biraz kızgındı ve müşteriyle tartışıyordu. Müşteri yir-
Can - Çünkü ayakkabıyı satan mağazadaki satıcı kötüydü. mi tane tişörtü raftan indirmiş, hala raftan tişört indirip
" Gerçekten bunu alacak mısınız? " dedi. sunuz, beyefendi! Lütfen istediğiniz rengi, modeli bana
Okan - Allah, Allah! söyleyin, size yard ımcı olayım!" dedi. Adam cevap ver-
meden mağazadan çıkıp gitti.
14
15
Can - Yani bazı müşteriler de satıcıların mecburi hoşgörüsünü
[4] DOLMUŞ
bilip çalışanın sabrını taşırıyor. Bu da doğru.
Çok eski zamanlarda değil, otuz beş, kırk yıl önce şehir
B) DOGRU MU, YANLIŞ MI? içi taşımacılık için fayton kullanılıyordu. Faytonlar taksi gibiydi.
6- Okan'ın dediğini yapan hiçbir iş yeri yok. ( ) Parası olan ve bir yere gitmek isteyen beyler, bayanlar ve aileler
7- Müşteri yirmi tişörtü giyip denemiş. ( ) bir fayton çağırıp kapılarına gelen faytonla istedikleri yere gidi-
8- Tişörtleri deneyen adam bağırarak çıktı. ( ) yorlardı. "Parası olan!" diyorum, çünkü o zamanlar fayton çok
16
17
lüks bir ulaşım aracıydı. İki atın çektiği araba, arabayı yapan
Şimdi gelelim dolmuşa! Diğer bir ulaşım alternatifi o-
ustanın hünerine göre ve arabayı yaptıranın istediği gibi
lan dolmuş çok daha iyidir. Çünkü yedi sekiz kişilik olan bu
süsleniyordu. Çeşitli motifler rahat koltuklar kullanılıyordu.
araçla çok uygun fiyata taksi konforuyla yolculuk yapabiliriz. Se-
Fayton şimdi nostalji yaşatmak için Adalar'da kullanılıyor.
kiz on yıl önceye kadar Chevrolet, Dodge, Plymouth gibi geniş,
Adalar'da motorlu özel araç kullanmak yasak, yalnız resmi
konforlu, havalı arabalar kullanılıyordu. Bu arabalar İstanbullu
kurumlar kullanabilir. Ne güzel! Arabaların çıkardığı gürültü,
lar'ın gözbebeğiydi. Şoförlerin de gözbebeğiydi, durakta bekler-
insanın kulaklarını gizli gizli yoran şehir uğultusu yok. Keşke
ken bir bezle tertemiz arabaları tekrar tekrar siliyor, bunu yapar-
İstanbul 'un içinde de uygun bazı yerlerde aynı uygulama
ken büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorlardı. Tabii bu arabalar
yapılabilse, ne kadar güzel olur!
doksanlı yıllarda çok yaşlandı ve trafikten men edildi.
Bazılarımız toplu taşıma araçlarına binmekten hoşlan
Dolmuş taşımacılığı nasıl başlamış, biliyor musunuz?
mayız, hatta nefret ederiz. Özellikle belediye otobüsleri çok kala-
1929 yılında ABD' de başlayan ekonomik kriz bütün dünyaya ya-
balık olur ve bu kalabalık otobüslere binip irımek bize işkence gi-
yı lmış. Tabii ki, her zaman ki gibi Avrupa ve Türkiye'ye de uğ
bi gelir. Özellikle çok nüfusu olan yerlerde sabah işe gidiş ve ak-
ramış. İşte bu kriz dolmuşçuluğu doğurmuş.
şam eve dönüş saatlerinde otobüsler çok kalabalık olur, otobüsün
kapısından
Bu global kriz ülkemizi de etkiledikten sonra Eminö-
ön binersiniz, eğer ineceğiniz yer yakınsa, yandınız!
nü 'nde lokantası olan Aşçı Halit'in de işleri bozulmuş, lokantası
Otobüsün orta kapısına ulaşmanız zor, çünkü koltukların arasın
na gelen müşteriler azalmış ve bu yüzden kazandığı para çok
daki, ayakta yolculuk edilen boşluktaki yolcular omuz omuzadır,
azalmış. Sonra aylarca çok az müşteri gelmiş . O zaman Aşçı
onların arasından geçip orta kapıya ulaşmak zor bir iş ve çok
Halit lokantacılığı bırakıp taksicilik yapmaya başlamış.
fazla kişiyi rahatsız etmeı1iz gerekiyor. Öyleyse, ön kapıdan in-
meniz gerekiyor. Ama bu da yasak! Allah'tan bazı otobüs şoför Bir müşterisi onun taksisine aboneynıiş . Halit onu sa-
leri nıantıklı ve ön kapıdan inmenize izin veriyorlar. bah işine götürüp, akşam getiriyormuş. Kısa bir zaman sonra bu
müşterisinin de işleri boztılmaya başlamış ve işleri bozulan müş -
18
19
terisi bir gün Halit'e "Benim işleriın de bozuldu, taksi lüksünden
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
vazgeçeceğim." demiş. Müşterisini kaybetmek istemeyen Halit' -
1- Eskiden insanlar niçin bir yerden bir yere gitmek için kendi
in aklına parlak bir fikir gelmiş; müşterisine "Aynı yöne giden üç
arabalarını kullanıyordu?
müşteri daha bulalım ve ücreti paylaşın!" demiş. Halit'in bu fik-
rini müşterisi çok beğenmiş ve kabul etmiş. Böylece İstanbul' da
ilk dolmuş taşımacılığı Eminönü-Nişantaşı arasında başlamış .
20
21
(5) PLANLAMA VE HAZIRLIK çözüyorduk. Lisemizin düzenlediği bu hazırlık kursları sa-
yesinde ben dahil doksan yedi arkadaşımız üniversite sınavlannı
22
23
zı, gıdamıza dikkat etmemizi söylüyorlardı. Bazı öğretmenleri A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
miz yememiz gereken ve yemememiz gereken şeyleri bile söylü- 1- Ne için hazırlık yaparız?
24
25
[6] ESKİ ARKADAŞLAR bugün Dolmabahçe Sarayı 'na gitmeliydik, ama maalesef
gidemedik.
Salim - Neden gidemediniz?
Altan - ABD'nin üç ay önce seçilen başkanı Barak Hüseyin
Obama, Türkiye'yi ziyaret ettiği için bazı yollar kapandı.
Başkan bugün Dolmabahçe Sarayı 'nda bir toplantıya ka-
tılacakmış, toplantı bittiği zaman yollar açılacakmış.
Salim - Eee .. toplantı bittiği zaman saray turistlerin ziyaretine a-
çılmayacak mı? Turistler sarayı ziyaret edemeyecek mi?
Altan - Maalesef edemeyecekler. Yapacak bir şey yok. Yarın
açılır.
Altan - Dün çok eski bir arkadaşım ziyaretime geldi. madın? Niçin bu ziyaret bittikten sonra gelmedi?
Salim - Nereden geldi? Altan - Uyardım, ama onun için bu iki gün en uygun günlermiş.
Altan - Polonya' dan. Bu küçük tatilden sonra ülkesine dönüp üniversitede gi-
Salim - Ne yaptınız? receği sınavlara çalışacağı için daha sonra gelmek iste-
Altan - Biraz havalimanında sohbet ettik, sonra arkadaşımı kala- medi. Yazın tekrar gelmesini söyledim, o da "Mutlaka
cağı otele götürdüm. geleceğim." dedi. Bu defa geleceği zaman haberleşip bir
Salim - Uçak yolculuğu yapan insanlar genellikle yorgun olur, gezi planı yapacağız.
dinleıınıesi lazım . Otele götürerek iyi yapmışsın. Yarın Salim - Bu iyi olur. Ben geçen yaz İspanya'ya gittim. Gideceğim
Altan - Arkadaşımla o gelmeden önce yaptığımız plana göre gelmeyi planladığın zaman Madrid'de AB Toplantısı o-
26
27
lacak." dediler ve iki gün sonra gitmemi tavsiye ettiler.
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
Ben de öyle yaptım, rahatça gezdik, eğlendik.
1- Altan arkadaşını havalimanından sonra nereye götürdü?
28
29
[7] SERVİS FİRMALARI dim. Mobilyayı bana satan satıcıyla konuşmak istedim,
telefona çağırdılar. Ben ondan müdürüyle veya patronuy-
la konuşmasını ve bana yeni bir dolap kapısı gön.derme-
lerini istedim. Onlar da hemen gönderdiler ve montaj e-
lemanı gelen yeni kapıyı taktı.
Okan - Hımın... iyi firmaymış!
Can - Evet, iyi bir firma ve elemanları da iyiler.
Okan - Bazı firmaların servisleri iyi değil. Mallarını sattıktan
30
31
çözüm bulurlar.
bence. Kutuyu geri getirene on lira indirim yapsalar, yani
Can - Evet, ama bir çok firma sattığı ürünün servis hizmetleri-
on lira geri iade etseler, bence daha başarılı olur.
ni başka küçük servis fırmalarına veriyorlar. Bazıları iş Can - Bu fıkrini bir e-maille bu fırmalara gönder.
lerini iyi yapmıyorlar.
Okan - Sence bu firmalar onlara gönderilen bu tipe-mailleri o-
Okan - O zaman servis için çalıştıkları firmayı uyarırlar yada kuyor veya dikkate alıyorlar mı?
sözleşmelerini feshedip daha düzgün çalışan firmalarla
Can - Bilmem.
anlaşırlar.
32
33
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
[8] KIRKPI NAR GÜREŞ FESTİVALİ
1- Kim yeni dolabın kapısını çizdi?
bilmiyorlar?
34
35
ve zarar verilir, bu sporların çoğunun adı savunma sporlarıd ı r,
Türkiye'de en önemli geleneksel güreş organizasyonu
ama savunma amaçlı olsa bile gerçekten kullanıldığında rakibe
Kırkpınar Güreşleri 'dir. Kırkpınar Güreşleri çayırda yapılır ve bu
zarar verilir, hatta sonuç ölüm olabilir. Tabii ki, amatör dövüş
güreşlerde zeytinyağı kullanılır. Güreşçiler tepeden tırnağa zey-
sporu müsabakalarında rakibe vurulınaz, sadece hareket gösteri-
tin yağı ile yağlanır, böylece güreş daha zor bir hale gelir, çünkü
lip puan alınır.
güreşçi rakibinin kolunu, bacağını, boynunu kolayca tutamaz,
Güreş çok eski tarihlerden beri Türklerin sosyal haya- elinden kayar gider. Tamamen fiziksel güce dayalı bir güreştir ve
tında önemli olmuştur. Anadolu'da düğünlerde, şehirlerde düzen- bu sporda elense çekmek denilen bir hareket vardır, bu rakibin
lenen çeş itli festivallerde güreş karşılaşmaları yapılır. Bu güreş ensesinden elinin içiyle sertçe kendisine çekmektir. Yağlı güreş
karşılaşmaları çayırda yapılır, bu yüzden bu güreşlere "Çayır gü- ler biraz Roma 'daki gladyatör müsabakalarına benziyor, silah
reşleri" denir. Güreşte iki güreş tarzı var: Birincisi ve geleneksel kullanılmıyor, ama gladyatörler gibi bir ki ş i kazanıncaya kadar
olan çayır güreşi, ikincisi minder güreşi, yani olimpiyat yarışma güreşe devam ediliyor; güreş bazen üç buçuk, dört saati
larında yapılan güreşler. Olimpiyat gibi oyunlarda yapılan güreş bulabiliyor.
müsabakalarında zeminde minder kullanılır, kullanılan bu
Kırkpınar Güreşleri'nin hikayesi 1346 yılına kadar gi-
mindere 'güreş minderi' denir. Olimpiyat oyunlarda kullanılan
der. Orhan Gazi döneminde Edime'yi fethe giden askerlerden
minder sporcular düştüklerinde veya yere çarptıklarında bir zarar .
kırk asker yolda mola verirler. Bir süre dinlendikten sonra
görmemeleri için özel olarak üretilmiştir.
şakalaşmaya başlarlar ve bu şakalaşmalar sonunda iki asker
.
Bazı şehirlerin festivallerinde ve düğünlerde yapılan güreşmeye baş lar. Güreş saatlerce sürer, gece yarısına kadar
gi.ireş müsabakalarında birinci olan güreşçiye büyük ödül verilir. devam ettiği halde ikisi de kazanamaz ve yorgunluktan
Bu festivallerde verilen büyük ödül bazen on bin lira, bazen beş güreştikleri yerde can verirler. Diğer arkadaşları onları
bin lira olabilir, yani çok büyük bir ödül değil. İkinci ve üçüncü güreştikleri yerdeki bir incir ağacının altına defnedip Edirne'ye
olan sporcu da ödül alır tabii ki, daha az bir miktar. doğru yola çıkarlar.
36
37
Edime'nin fethinden sonra geri dönen askerler o yere
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
geldiklerinde o incir ağacının altında çayıra doğru billur bir
1- İnsanoğlu üç, dört yaşından sonra kimlerle güreşir?
suyun aktığını görmüşler. Buraya ilk olarak kırk asker geldiği
38
39
[9] ALTIN VE PARA Saygın - Niye altın takıyorsun ki? Para da takabilirsin, biliyor-
sun, de00·1
ı ·?
mı.
Saygın - Ne altını? Saygın -. Amma da uzattın! Neyse, altın neden önemli sence?
Bilgin - Yakın bir arkadaşımın çocuğu oldu, ona bir altın tak- Bilgin - Neyi uzattım? Töremizde düğünlerde evlenen kişilerin
mam lazım, bunun için. başından aşağıya para saçılır; Türk l irası, mümkünse
40 41
dolar. Her halde yakında avro saçılmaya başlanacak,
lan güçlü olarak kabul edilmiş . Tarihin derinliklerine gittiğiniz
cünkü
, son zamanlarda dolardan daha değerli . Bu para
de de altın değerli bir maden olarak karşımıza çıkar. Altın ilk
saçma olayı hem düğünü olan kişiye verilen değeri gös-
olarak M.Ö. 4000 yılında Avrupa' da kullanılmış, daha sonra Mı
terir, hem de ...
sırlılar tarafından para olarak kullanılmış . Tarihteki bir çok me-
Saygın - Hem de ne? Neyi gösteriyor?
deniyette altın önemli olmuştur; Yunanlılar, İranlılar, Makedon-
Bilgin - Eee .. onu da sen düşün!
yalılar, Asurlar, Lidyalılar, Sümerler altına değer vermişlerdir.
Saygın - Altının tarihini biliyor musun?
M.Ö. 550 yıllarında Lidyalılar altın para yapıp ticarette. kullan-
Bilgin - Bence altın, bütün insanlık için bir belaydı.
mışlardır. Altının ticaret aracı olarak kullanıldığı ülkeler zengin-
Saygın - Ne demek istiyorsun?
leşmiş, refaha kavuşmuştur. Türk boylarından İskitlerin de altın
Bilgin - Altın Taç! Hani şu kralların, sultanların giydiği metal
işçiliğinde ileri oldukları biliniyor, onların M.Ö. 1000 tarihlerin-
bir şapka. Biliyorsun, değil mi?
de yaptığı altın eşyalar ABD' de sergilenmiştir.
Saygın - Eee .. bu ne demek, şimdi?
Altın insanlığın çok eski tarihlerinden M.Ö. 100. yıla
Bilgin - Yani altın çok az bulunan bir metal olduğu için çok
kadar vadilerde, akarsu yataklarında ilkel yöntemlerle üretiliyor-
değerliydi, bu yüzden kralların taçları da bu metalden
du. Sanırım, siz de Amerika'daki altına hücum hakkındaki film-
. yapılıyordu. Galiba demir veya bakır veya başka bir
lerde, kovboyların ellerinde bir metal tasla derenin kumlan ara-
metal cok
, zor bulunan bir metal olsaydı, sanırım onlar
sında altın parçacıkları arayıp bulunca da ısırıp altın olup olmadı
değerli olurdu ve taçlar bu metallerden yapılırdı.
ğını kontrol ettiklerini gördünüz. Bu ve bunun gibi ilkel altın ara-
Saygın - Yani altın az bulunan bir metal olduğu için mi değerli
ma tekniklerinden sonra siyanür altın aramada kullanılmış . Siya-
oldu. Bütün insanlar bunun için mi buna değer verip
nür nedir? Siyanür metal üretiminde kullanılan bir asittir.
savaş bile yaptılar. Hatta dinlerde bile altın önemli ol-
Bazı bilim insanları tarafından bu maddenin çok zehir-
. ?
muş, nıye.
li olduğu söylenir. Ama aynı zamanda da bazı böcek ve bitkile-
Bilgin - Yüzyıllardan beri altını çok olan krallar, onların krallık-
rin siyanürü doğal olarak ürettikleri de söylenir. Bu maddenin
42
43
bazı kimyasal maddeler katılarak haşere ilaçlarında da kullanıldı
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
ğı söylenn1ektedir. Siyanür doğada doğal olarak varmış, ama do-
1- Bilgin neden altın almış?
ğadaki siyanür doğal reaksiyonlarla kendisi yok olmaktaymış.
5- Siyanür nedir?
44 45
[10] KIZ KULESİ Birinci hikaye bir kral ve kızı hakkında: Eski zamanlarda
:·-:·-.:·.:··· ···:··· ...... ... ... ... .. .. .. '· .. . . . ... .
İstanbul' da bir kral vardı. Her şeyi olan kral büyük ve güzel bir
!/!/!:7f.!f:f!f:!7!:~1ff
:: :::::::: :·::::...... ...........: :::;::: ::;
!:7f!!!:%:f:~·:: ..:~:/~!ff!/:f:ff!~:/:~·! !!1/i;Z!f//.:f:~f.=1.if.!f::/f.!fff!fff!
: .: ::: ::.·::::: .·: :: : ::.·:::: ::....::· ::: ::.· ::::::: ::......:.::
Kral da, güzel eşi de bunun için çok üzülüyorlardı. Her akşam
:: ....... :::.::. :: ...... :::.:........:.::. :: . : .·:.::.:::. :: ..-.. ........ ::.::. ::.............. :::· .......:. ::......:
..·..·.::.....·..·..!:.....
......:_:.:.:_::. '•:":·· . :......... ·..·.:... .. :i.. _.·_:: :.:::::.-·:.::..·..·:.-·.-·:........·:...:i .:.::. . . .·:.:!.:..·
:..·.: .-·_.·:-....................................
. .; :_.·: .... .-...-:...... Allalı'a dua edip bir çocuk istiyordular. Ve bir gün kralın aklına bir
.... :·.·· ....... ... . ..... . . . .... . . .................... ·-:·-:·-.:·-:··- . ...........
.........................................
.................................
.... ...•: , ·..:... :..·..:.· . . ··
. .::. fıkir geldi: Ülkesindeki bütün büyücüleri çağırıp onlardan yardım
46 47
Boğaz 'daki bu binanın adı bunun için "Kız Kulesi"dir.
kumrulara bakmasını emretmiş. Hero, tanrıçanın emrine karşı gele-
Bu hikaye şöyle devam eder: Kral kuledeki kızını deniz meyeceği için kaderine razı olup bu kulede yaşamaya başlamış.
sandalla geçerek ziyaret eder. Yıllar geçer kızı büyü r, sabahlar
Yalnız bir hayat yaşıyor, kumr ularla sohbe t ediyo r, Boğaz'ın gü-
kuleden sarayın balkonundaki babasına el sallar, babası da ona. ze lliğini seyre derek günlerini geçiriyorm uş.
tabii ki. Yıllarca kralın kızının ihtiyaçları sandallarla kuleyE
O zama nlar bir gelen ek varmış: Her ilkbaharda doğa
götürülür. Nihay et kız on sekiz yaşına girer, babası kızı on sekiz
uyandığı için Afrod it'in Üskü dar'da ki tapınağının çevre sinde tö-
yaşına girdiği halde ölmediği için çok n1utludur. On sekizinci yaş
renler yapılıyormuş. İnsanlar akın akın tapınağa geliyor; yiyor,
günün de kızına hediye olarak çok değerli bir inci kolyeyi hediye
içiyor, dans ediyormuş. Aşkı bulam ayan insan lar Afrod it'e yal-
etmek ister. Ülkenin en güzel üzümlerinden bir sepet üzüm
vararak aşkı yaşamayı diliyorlarmış. Hero da Afrod it' in diğer
hazırlatır ve inci kolyeyi bu üzümlerin üstüne koyup ona gönderir.
bütün görevli kızları gibi bu törenlere katılıyormuş, sonra kuleye
Sandalla bu hediyeyi kıza götüren görevli mutlu bir şekilde
dönüyormuş.
hediyeyi kıza verir. Kolyeyi görünce çok beğenen kız hemen
Bir yıl yine ilkbahar gelmiş, törenler başlamış. Hero yi-
almak için uzanır. Sonra ne olur, biliyo r musunuz? Söyleyeyim!
ne oradaymış. Bu yıl Boğaz'ın Avru pa yakasında otura n Leand -
Maal esef krala kızan kahinin söylediği olur: Üzüm sepetinin içinde
ros adında bir genç de törene katılmak için tapınağa geldiğinde
zehirli bir yılan vardır, kız kolyeyi almak için elini uzatınca .. onu Hero' yla tanışmış ve iki genç birbirine aşık olmuş .
ısırır ve güzel prens es ölür. Tabii ki bu halkın anlattığı bir hikaye.
Daha sonraki günlerde Leandros her gece yüzerek kule-
Diğer hikaye Ovidius tarafından anlatılan bir aşk hikaye- ye gelir, iki genç aşık kuled e buluşup özlem gider irler. Yine bir
sidir. Ovidius' un hikayesi şöyle: Bir zama nlar Üskü dar'd a Tanrıça
gün Leandros yüzerek kuleye gelme k için denize altlayıp kulaç
Afrodit'in bir tapınağı varmış . Hero adlı bir genç kız da başka
atmaya başlar, ancak denizde fırtına olduğundan bu defa işi
kızlarla birlikte bu tapınakta Afrod it'e hizme t eden bir hizmetkar-
zordur, ama o yüzmeye kararlıdır. Deniz de yolun u bulması için
m;ş. Kız Kulesi de Afrod it'e aitmiş. Hero 'yu kuledeki kumrulara
Hero' nun yaktığı fenerin ışığını takip edere k yüzmeye devam
bakması için görevlendirmiş. Hero' ya aşkı yasaklamış ve sadec e
eder, maale sef kuley e yaklaştığı sırada fener söner. Onların aşkı-
48 49
nı kıskanan kulede görevli bir kişi feneri söndürür, fener sönünce
depremde zarar gören kule tekrar inşa edilmiş, bundan sonra bir
yolunu kaybeden Leandros fırtınanın yarattığı güçlü dalgaların
fenerle gemilere yol gösterme amacıyla kullanılmış. 1830 yılın
arasında kaybolur. Sevgilisinin boğulduğunu gören Hero da de-
daki kolera hastalığı salgınında karantina hastanesi olarak kulla-
nize atlar ve boğazın sularında o da kaybolur.
nılmış.
Bu hikayelerden sonra Kız Kulesi'nin tarihine bakalım!
Kız Kulesi, Asya ile Avrupa'nın buluştuğu bir noktada, Asya sa-
hiline yüzerek gidilecek kadar yakın bir taş tümseğin üstüne ya-
pılmış bir kuledir. İki kıta arasındaki konumu sayesinde dünya-
nın en değerli yapılarından biridir.
Geçınişi M.Ö. 341 tarihine kadar giden kule, o dönemin
50 51
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
1- İmparator nerede yaşıyordu ve niçin mutlu değildi? [11] SİGARA
.
2- Imparatorun nasıl çocuğu oldu?
6- İmparator kızını korumak için ne yaptı? dikleri için içerler, bu insanlar tütün ve tütün mamullerini sever-
ler, onlara göre özellikle sohbet ederken bu tütün ürünlerini iç-
mek sohbete bir keyif katar. Böyle başlayan sigara alışkanlığı da-
B) DOGRU MU, YANLIŞ MI? ha sonra bağımlılığa dönüşür. Bağımlı sigara içmediği zaman işi
7- Imparatorun oğlu oldu. ( ) ne konsantre olamadığını söyleyerek sigara içmek için bir sebep
8- Sepetin içinde yılan vardı. ( ) bulur. Bazı bağımlılar da içmezse başının ağrıdığını, bazıları iç-
9- İmparator her sabah kızına el sallıyordu. ( )
mezse sinirli olduğunu ve bu yüzden çevresindeki insanlara kızıp
52
53
•
onları kırdığını ve bu yüzden sigara içtiğini söyler. Eee.. bahane nı görmüş, daha sonra bunun tütün olduğunu öğrenmiş. Ko-
çok! İnsan isterse, yüz tane bahane bulabilir. lomb'a yerliler tarafından kendisine hediye edilen tütün yaprak-
Sigara nedir? Sigara kağıda sarılmış tütündür. Tütünün lan çok ilginç gelmemiş, ama bir isim vermek istemiş ve yerlile-
anavatanı tam olarak bilinmez, ama Amerika kıtası olduğu hak- rin tütün içtikleri sazdan yapılan borunun adını bu bitkiye ver-
kındaki görüşler ağırlıktadır. Anavatanı, Amerika kıtası olmasa miş. Yerlilerin tütün içtikleri borunun adı "Tobacco".
bile Amerika kıtasının keşfinden sonra Avrupa kıtasına getiril- Bu zamanlarda tütün Avrupa'da bilinmiyordu. Meza-
mesinden sonra bütün dünyaya yayıldığı bir gerçektir. Orta Ame- potamya ve Mısır'daki medeniyetlerde de dinsel töre~lerde bazı
rika' da bazı antik tapınakların duvarlarında M.Ö. 1000 yıllarına otların yakılarak tütsü olarak kullanıldığı bilinir, ama bunların
ait Maya rahiplerinin çubukla tütün içtiğini gösteren figürler var- tütfu1 olup olmadığını bilmiyoruz.
dır. Mayalar tütünü tıpta kullanıyorlarmış, bir yaralının acısın ı Kolomb'dan sonra Amerika'ya giden Vespuci, Macel-
azaltmak için yarasına tütün sanyorlarmış. Daha sonra da lan, Cortez yerliler gibi tütün kullanmaya başlamışlar ve tiryaki
Aztckler ayinlerinde tütünü kullanmışlar. M.S. 470 veya daha olmuşlar. Tabii ki tütünü Avrupa'ya getirmişler. Romane Pane
sonraki yıllarda Mayalar, Amerika kıtasının çeşitli bölgelerine adında bir piskopos 1518'de tütün tohumunu İspanya'ya getirmiş
yayılmış. Tütün de onlarla birlikte yayılmış tabii ki. Daha sonra ve İspanya'da tütün üretimine başlanmış. İspanya ve Portekiz'de
tütün Amerikan yerlilerinin yani Kızılderililer'in ayinlerinde kullanılmaya başlanan tütünü 1559'da Portekiz'de Fransa elçisi
kullandıkları çok önemli bir materyal olmuş . Avrupalılar, Ameri- olan Jean Nicot, Lizbon'da görmüş, gördüğü tütünü dikmiş ve
ka'ya geldiklerinde tütün içmeyi yerlilerden öğrenmiş ve Avru- Frans ız K.raliçesi'ne bu bitkinin kurutulup bazı hastalıklar için
pa'ya götürmüşler, ama Kızılderililer tütünü dini törenlerde kula- kullanılabildiğini söylemiş. Kraliçe bu bitkiye çok ilgi göstermiş.
nıyordu, Avrupalılar zevk için kullandılar ve çok hızlı bir şekilde Daha sonra Fransa'da tütün üretimine başlanmış. Fransa'da
yaygınlaştı. tütüne önce "Kraliçe otu" de11miş, daha sonra Jean Nicot' dan
'
K.ristof Kolomb, Amerikan 'ın San Salvador adasına dolayı "Nikotiana" adı verilmiş. 1828 ' de içindeki maddenin
ayak bastığında yerlilerin ağzından, burnundan duman çıkardığı- özellikleri bulunduktan sonra da bu maddeye "Nikotin" adı ve-
54
55
rilmiş.
cekleri büyük gelirleri fark edip tütün üretimini ve kullanımını
Avrupa' da tütün tüketimi hızla artınca İspanya, Porte-
teşvik etmeye başlamışlar. Osmanlı, tütünü 1600 yılından sonra
kiz, İngiltere ve Fransa tütün üretiminden para kazanmayı düşün
ınüşler. İlk olarak Amerika kıtasındaki sömürgelerin de tütün üre- tanımış, İngiliz, Venedikli, İspanyol gemiciler ve tiiccarlar tara-
timi yapan bu ülkeler daha sonra tütün üretimini Avrupa'nın gü- fından İstanbul'a getirilmiş. Osmanlı'da 1630'1u yıllara kadar tü-
neydoğusuna, sonra kuzeyine yaymışlar. Macellan tütünü Fili- tün yasaklanmış, ama bu tarihten sonra içilmeye devam edilmiş.
Şimdi Türkiye'de 19 Temmuz 2009 tarihinden itibaren
pin'e götürmüş, Portekizliler de Hindistan, Çin ve Japonya'ya
götürmüşler, yani dünyanın büyük bir bölümüne yaymışlar. geniş kapsamlı bir sigara yasağı başladı. Haydi hayırlısı!
çok kişi ölmüş, ama bu kadar büyük cezalar bile tütün kullanımı
56
57
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [12] TARİHTE ÖNEMLİ ŞAHSİYETLER 1
1- Sigara sevenler niçin sigara içer?
NASREDDİN HOCA
10-Türkiye' de 1630'dan beri tütün yasak. ( ) manlardaki stajyer kadı demek. O zamanlarda gölge kadılar da-
valara katılıyorlar ve kadıların verdiği karar lan takip edip tecrü-
giren bir hırsızdır, Hoca hırsız girdiğinde heme n uyanır, ama
be kazanıyorlardı. Sonra Kadılık yapmıştır, kadılığı süres ince ze- horla maya devam eder, hırsız onun uyuduğunu sanıp evdeki
ka dolu, şaka gibi kararları vardır. Örneğin; yemeğin buharına
eşyaları yanında getirdiği torbasına doldu rup kapıyı yavaşça
ücret isteyen adam a para sesi ile ödem e yapmış.
kapatıp evden çıkar. Hırsız çıktıktan sonra Hoca heme n kalkıp
Sonra kadılığı bırakıp Akşehir'e yerleşir, burad a çok sa-
. döşeğini ve yorganını alıp hırsızın peşine düşüp onu evine kadar
de gösterişsiz bir hayat sürer, halkın dertlerini dinley erek ve
takip ·eder. Hırsız evine geldiğinde anahtannı çıkarıp evinin
bunla ra üzüle rek zamanını geçirir, tam bir sosyo log olur. Halk
kapıs ını açıp içeri girer, kapıyı kapatırken karşısında Hoca'yı
Hoca 'ya derdini anlata rak rahatl ar, derdi ni anlata n sayısı gün görür. Hoca ona muzip çe güler. Hırsız şok olur ve Hoca 'ya "Sen
geçtik çe artar, Hoca artık derdi ni anlata nlara nükte li cevap lar ve-
burad a ne yapıyorsun? Hem de sırtındaki yorga n, döşek ne?"
rir; hem derdini anlatanlar, hem de bu sohbe ti dinley enler hem .
diye sorar. Hoca hırsıza "Eee.. senın eve taşınmıyor mu yuz?"
·
güler, hem de düşünür. Hoca kadılık yaphk tan sonra Akşehir'de
der.
sosyo log ve psiko log olur.
Yine bir gün Hoca kahve haned e kahve, çay içip kasab a-
İnsanlara şakayla gerçe kleri öğretir: İnsanlara kendi leri-
lıyla sohbe t ediyormuş. Yanındaki bir kasabalı heyec anla Hoca '-
ni öğretir; yaptıkları yanlışlan nükte yle yüzlerine vurur, büyük -
nın dizine vurup "Hoc a, bak şu yolda giden baklavacın ın çırağı
lük taslayanlara bunun kötü bir davranış olduğunu öğretir. Hoca bir tepsi bakla va götür üyor. " demiş . Hoca "Ban a ne?" diye cevap
herkesi sever; kötüleri bile, ama onlar a nükte yle ders verme kten
vermiş. Adam "Ama Hoca, belki senin evine gidiy ordur." demiş.
asla geri durmaz.
Hoca "Eğer benim evime gidiy orsa, sana ne?" diye cevap verrnış.
Mese la, bir gün Hoca'nın hanımı annes ine gitmiş, Hoca
evde yalnızmış . Günlü k işlerini yaptıktan sonra evine gelmiş,
akşam yemeğini yemiş. Yeme kten sonra Hoca 'ya ağırlık çök-
müş, eşi de evde olmadığı için sıkılıp erken den yatıp uyumuş.
Hoca horla yarak uyurk en gece yarısı evine bir adam girer, eve
60
61
•
62
63
Halk onun anlattığı destansı hikayeleri merakla dinlemiş, sonra
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
dinleyen ler başka kişilere anlatarak onun hikayeler ini ·b ütün
1- Dede Korkut hangi tarihte yaşamış?
ülkeye yaymışlardır.
yanındadır .
B) DOGRU MU, YANLIŞ MI?
Dede Korkut Kitabı'nın el yazması iki nüshasından
6- Dede Korkut 11. yüzyılda yaşadı. ( )
biri Vatikan'da diöeri de Dresden 'dedir. Dede Korkut Kitabı bu
' o
. ve sadece ha.kanlara nasihat etmiştir.
7- O sadece ( )
iki el yazması nüshaya dayanarak hem Türkiye' de, hem de bir
8- Dede Korkut'u n dili duru Türkçe'y di. ( )
çok yabancı ülkede çeşitli dillerde basılmıştır.
[14) TARİHTE ÖNEMLİ ŞAHSİYETLER 3
elektriği bir ampul içinde ışığa çevirerek insanların gecelerini
THOMAS ALVA EDİSON
gündüze çevirdi.
Bence bu büyük adam şimdi cennetten bakıyor ve her
elektrik düğmesine basıp lambayı açtığımızda mutlu oluyor, ama
gereksiz elektrik kullandığımızda kızıyor, sanırım . Hiçbir bilim
adamı doğanın gereksiz yere harcanmasını istemez, öyle değil
mi?
Edison sadece ampulü bulmadı, daha önce kağıda kayıt
yapabilen bir telgraf icat etti, ilk gramofonu buldu.
Kişiliğine gelince sadece bilime aşıktı, daima yeni bir
.... ' şeyler daha bulmak için çalışıyordu ve bazen elbiseleri üstündey-
-- • • •
-.
~
ken çalışma masalarının birinin üstüne kafasını koyarak uyuyor-
du. Böyle bir insana şimdi bile deli denir, ancak bilime bu kadar
aşık olan insanlar büyük buluşlara imza atarlar.
Thomas Alva Edison kimdir? Dünyanın en büyük mu-
cididir bence. O bütün dünyaya ışığı veren kişidir. Yunan mitolo-
jisindeki Prometc'nin insanlara ateşi verdiği gibi Edison da in-
sanlara ampulü keşfederek ışığı vermiştir. Değerli bilim adamları
birçok önemli keşif yaparak insanlığa kazandırır, insanlığın daha
rahat ve kolay yaşaması için çaba sarf eden değerli bilim insanla-
rımıza saygı ve minnetimizi göstermeliyiz.
Bu değerli bilim insanlarından Thomas Alva Edison
66 67
•
68
69
tayken insan vücudunun durumu anlatır. Hasta insanların nasıl A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
retir.
Tıp alanında birçok keşiflerde bulunmuş. Kanın gıda
taşıyıcısı bir sıvı olduğunu , akciğerin küçük göğüs hareketleriyle 2- O genç yaşında hangi bilimleri öğrenmiş?
şeklinde
5-Tıp alanında diğer bilim adamlarından önce neyi bulmuştur?
larını öğrencilerin kolayca anlaması için küçük özetler
yazmış. Kitab_ı beş cilttir. Her kitabında tıp alanındaki buluşlarını
an latp-ııştır.
O da Nasreddin Hoca ve Edison ile cennette sohbet edi- B) DOGRU MU, YANLIŞ MI?
6- İbn-i Sina on yaşında Kuran-ı Kerim'i ezberlemiş. ( )
yor bence. Nasreddin Hoca' yla cennette sohbet eden daha birçok ( )
7- Kanın gıda taşıyıcı bir sıvı olduğunu bulmuştur.
bilim adamı var, ama onlara daha sonra bakacağız. 8- Beyin gibi gevşek ve kemik gibi sert dokuların iltihap-
lanmayacağını söylemiş. ( )
9- Kitabıı11 buluşlarını öğrencilerine aktarmak için ve kolayca
anlamaları için küçük notlar şeklinde yazmış. ( )
70
71
rı6J DÖRT ARKADAŞ Kocası - Köpek, kediyle görüşmüş. O anlatmış .
Güvercin - Eee.. Fare ne yapıyormuş?
Kocası - Köpek çiftçinin oğluyla gitmek isteyince fareyi yalnız
bırakmaya gönlü razı olmamış ve ona "Sen de bizimle
gel! Ne dersin?" diye sormuş.
Güvercin - O ne demiş?
Güvercin - Bizim kedi, fare ve köpek hayatlarından memnunmuş. Güvercin - Tamam, anladım ; hepsi burada, ama kedi nasıl gele-
Kocası - Geçenlerde kedi aradı, biraz sohbet ettik. Kedi hala cek?
Leyla'nın evinde yaşıyormuş. Hem kedi, hem de Kocası - Kedi zaten buradaymış.
oğluyla İstanbul'a gelmiş, çiftçinin oğlu üniversite Kocası - Leyla akraba ve arkadaşlarını ziyaret etmek için bu-
okumak için İstanbul ' a taşındığında köpeğj de yanı raya gelmiş, kediyi de yanında getirmiş.
köpek yanında olmazsa, yalnızlık hissedeceğini dü- Kocası - Bu akşam, Sultan Ahmet'te buluşacağız.
şünmüş. * * *
Güvercin - O bunları nereden biliyormuş? Güvercin - Ooo ... arkadaşlar! Nasılsınız? İkinci kitaptan beri gö-
rüşemiyoruz.
72 73
Fare - Ben çok iyi olduğumu söyleyeıneyeceğim, az önce
geldim.
korkudan ölüyordum. Siz bu şehirde nasıl yaşayabi
Fare - Ben de hem sen istediğin için, hem de köyde yalnız
liyorsunuz?
başıma çok sıkılacağım için geldim, ama burada ha-
Güvercin - Ne oldu, Fare?
yat çok zor ve benim için çok tehlikeli. Burada hiç
Fare - Ne olacak, her yerde arabalar var. Az kalsın bir araba
kimse beni sevmiyor. Kadınlar benden korkuyor, a-
beni eziyordu.
damlar hemen öldürmek için saldırıyorlar.
Güvercin - Evet, araba çok, ama dikkat edersen, sorun olmaz,
Güvercin - Evet, burada insanlar köpeklere, kedilere ve kuşlara
zamanla alışırsın . Biz hiç zorluk çekmiyoruz.
alışkınlar, ama farelere alışkın değiller.
Köpek - Tabii ki sizin için sorun olmaz. Siz caddede yürümü-
Köpek - Burada benim hayatım da zor. Köydeki gibi istediğim
yorsunuz, her yere uçarak gidiyorsunuz. Az kalsın
zaman rahat rahat gezemiyorum. Aptal gibi balkondan
ben de arabanın altında kalacaktım, sağa sola bak-
caddeden geçenleri seyrediyorum, gerçekten kendimi
maktan boynum ağrıdı.
aptal gibi hissediyorum. Mustafa'nın zamanı olursa,
Kedi - Bence çok trafik ve gürültü olmasına rağmen büyük
onunla dışarı çıkabiliyorum. Keşke okulu çabuk bitse
şehir fena değil. Sokakta bazı kedilerle tanıştım, on-
de köyümüze dönsek.
lar da kalabalık ve trafikten şikayet ediyorlar, ama
Fare - Keşke! Daha üç buçuk yıl var.
kolayca yemek buluyorlarmış .
Kedi - İnşallah, Mustafa derslerini çalışır da okulunu uzat-
Güvercin - Evet, bu şehirde genellikle kedileri seviyorlar. Çok
maz, yoksa bir yıl fazla kalırsınız.
insan onlara yiyecek bir şeyler veriyor yada lokan-
Fare - Sus Kedi! Allah korusun! Ben bir yıl fazla kalamam.
taların çöplerinde kendilerine yiyecek bir şeyler bu-
O zamana kadar ölürüm, herhalde. Sen beni sevmedi-
labiliyorlar.
ğini yine gösteriyorsun.
.
Köpek . - Vallahi ben alışamadım. Mustafa okumak için Istan-
Güvercin - Durun, arkadaşlar! Kavga etmeyin, llitfen. !
bul' a gelince benim gelmemi istedi. O istediği için
Fare - Ama buluştuk buluşalı iki cümle konuştu. İkinci cüm-
74
75
lesinde benim kötülüğümü istiyor.
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
Kedi - Lütfen, Fare! Ama bu olmayacak bir şey değil. Eğer
1- Köpek ne zaman İstanbul'a gelmiş?
Mustafa derslerine çalışmazsa, arkadaşlarıyla gezer
tozarsa, sınıfta kalabilir. Okulu da bir yıl uzar.
Fare - Bak! Üçüncü cümlesi de aynı. 2- Kedi niçin İstanbul' daymış?
Köpek - Tamam arkadaşlar.
Güvecin - Yıllar sonra sizi göreceğim için çok sevinçliydim,
ama şimdi problemlerinizi dinleyince biraz üzüldüm. 3- Fare nasıl bir tehlike atlatmış?
Ama kafanıza takmayın! Bu günler de geçer, güzel
günler gelir.
Köpek - İnşallah bu günler çabuk geçer! 4- Kediye göre büyük şehir nasıl?
Fare - İnşallah, inşallah!
5- Sehirdeki
, kediler nasıl yiyecek buluyormuş?
76 77
[17] TEMİZ ENERJİ Salim - Alem adamsın ! Insandaki enerjiyle temiz enerji arasında
nasıl da alaka kuruyorsun, bravo sana!
1 ,.,..
-o-
/ \ Galip - İnsan bir konuyu kafasına takınca kafasına taktığı konuy-
la her konu arasında bir bağlantı buluyor.
..• •
• •
Salim - Gazetedeki haberi okudun mu?
.•. .
Galip - Hangi haberi? Akdeniz'dek i tatil yörelerinde, otellerin
ve evlerin güneş enerjisi kullanarak sıcak su elde etmesi
hakkındaki haberi mi?
Salim - Haa! O haber de var! Benim okuduğum haber güneş
Sali m - Üç günden beri çok fazla çalıştığım için hiç enerjim Galip - Ne yazık ki bu haberi kaçırmışım . Nerede okudun, hangi
kalmadı. Tabii ki sadece ben çalışmıyorum, biitün arka- gazetede? Yeni bir gelişme mi varmış, güneş enerjisiyle
daşlar çok çalışıyor. Hepimiz çok yorulduk. çalışan arabalarda ilerleme mi var, hızları aıtnıış mı?
Galip - Sizin enerjiniz temiz enerji kaybı, çok yazık! Salim - O da bir şey mi! Güneş enerj isiyle uçan uçak yapılmış .
Salim - Ne demek şimdi bu? Galip - Hadi ya! Gerçekten mi? Kim yapmış?
Galip - Şaka yaptım, ama bu günlerde temiz enerjiye kafayı Salim - Yok ya, şaka yapıyorum! Ama bu da olacak, bundan e-
taktığım için her sohbette bir fırsat bulup bu konuyu minim; arabadan sonra uçak üzerinde çalışılacak, hatta
sohbete sokuyorum. belki çalışılıyor. Bu yarışa yirmi üniversite tasarlad ıkl arı
arabalarla katılınış.
78 79
Galip - Güneş arabaları en son hangi hıza ulaşmışlar? !arca, hatta yüz yıllarca dünyayı kirleten bizden önceki
Salim - Yaşar Üniversitesi tarafından yapılan araç 100 kilomet- insanların ve bizim gelecek nesle borcumuz.
relik hıza ulaşıyormuş, ayrıca gece yolculuğu için sekiz Salim - Haklısın, sana katılıyorum! Geçen ay eşimle tatile gittik.
saatlik enerji depoluyormuş . Yoldaki araçlann çıkardığı egzos gazı felaketti. Biraz ya-
Galip - Diğer üniversiteler hangileri? • kın gidersen, ağzına burnuna gaz doluyor. Araçlarına ba-
Salim - Ee .. kendin gazetelere baksaydın! Şimdi sana her üniver- kım yaptırmadan yola çıkan sürücüler hem çevreyi kirle-
sitenin adını sayamam ki; zaman yetmez! Çok merak edi- tiyorlar, hem de diğer yolcuları rahatsız ediyorlar.
yorsan, haber sitelerini gez! Galip - Tabii ki bu da önemli, ama daha önemli olan bir şey var.
Galip - Tamam, bakarım! Bu temiz enerji konusu gerçekten çok Salim - Neymiş o önemli olan şey?
önemli bir konu. Bu konuda yapılan her araştınna, her Galip - Ben de yollarda senin gördüğün şeyleri görüyorum, yani
yeni buluş beni heyecanlanduıyor. İleri sürülen teoriler hurda arabayla yolculuk edenleri, trafik kurallarını ihlal
bile benim temiz dünya hayalleri kurmama sebep oluyor. edenleri, diğer sürücüleri ve araçlarındakileri tehlikeye
Bazen kafamda film senaristleri gibi harika, tertemiz, atanları, ama bunlar oluyor maalesefi
enerji sorunu olmayan, barış içinde yaşayan insanların Salim - Hı, hı! Doğru! Benim anladığım şey şu: Ne kadar buluş
olduğu bir dünya senaryosu bile yazıyorum. yapılusa yapılsın insanlar temiz dünyayı isteıniyorsa, ve
Salim - Aslında sen bu kafanda yazdığın senaryoyu gerçekten herkesten isteyip kendisi egoistse, buluşlar boşa gider.
yazıp sinema sektörüne sunsan, belki ilgilenen bir film Galip - Doğru! Neyse, iyi ki bilim bunu dikkate almadan çalış- ·
yapım şirketi beğenip film yapmak ister. Bence yaz! Se- malarına devam ediyor.
naryonu isteyen olmazsa da üzülmezsin. Ne olacak ki, de- Salim - Bazı furnalar da temiz enerji üretimi için çalışmalar ya-
nemekten zarar gelmez. pıyorlar. Geçen gün gazetede okuduğum bir habere göre
Galip - Boş ver filın senaryosu yazmayı! Ben temiz enerji üreti- temiz enerji üretimi yapmak amacıyla çalışma yapan bir
mi için yapılan çalışmaları sıkı takip ediyorum. Bu, yıl- çok enerj i firması varmış.
80 81
Galip - İnşallah enerji alanında çalışan bütüı1 firmalar bu yola olur, biz de suyumuzu bu doğal enerjiyle ısıtıyoruz.
giderler. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynaklarını de- Salim - Unutma! Güneş birazcık fazla ısıtsa bile dünya yok olur.
ğerlendirirler . Yenilenebilir enerji kaynakları halihazırda
82 83
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
[18] GAZETE HABERLERİ
1- Salim niçin solgun görünüyor?
84 85
yi 'dir. Bu devletin yayınladığı bir gazetedir. İlk özel gazete FB'D E YENİ SİSTEM BEGENİLDİ
l 860'ta yayınlanan Tercüman- ı Ahval'dir. Kayserispor maçına
20. yüzyılda basım teknolojisi gelişince ve dağıtım im- Aykut Kocaman 'ın yeni sis-
kanları artınca gazete tirajları milyonları bulmuştur. Her ne kadar
temiyle çıkan futbolcular,
TV, İnternet gibi haber teknolojileri gelişmişse de gazetenin
hızlı
"Artık orta alana hakimiz, üs-
yeri ayrıdır. Sabah otobüste, takside, dolmuşta gazetesini okuya -
telik çift liberoyla kontra atak
rak yolculuk eden çok insan görürüz. Birçok insan gazetesini
tehlikesi de yaşamayız." gö-
okuyarak kahvaltı etmeyi sever. Özellikle hafta sonu veya tatilde
ayrı bir zevktir. rüşünde. Fenerbahçe'yi Eylül
gazete okuyarak kahvaltı yapmak
ayında yoğun bir maç trafiği
Bazı insanlar okumaya gazetenin birinci sayfasındaki
başlıklardan başlar, bazı insan lar ise arka sayfadan başlar, hemen bekliyor. 20 gün içinde beş maç yapacak. Kanarya, 10- 11-12
spor haberlerini okur, sonra tekrar başa döner. Tabii bu erkek Eylül 'deki milli maçlardan sonra ligde Sebat, sonra Devler
okuyucular için böyledir. Şimdi birkaç gazete haberine bakalım! Ligi 'nde Sparta Prag, daha sonra Malatyaspor, Gençlerbirliği ve
GÜMÜŞ MAD ALY A Manchester United'la oynayacak. ( Gazetespor, 30.08.2010)
Atina Olimpiyatlan'nda 48 CHR YSLE R'DE N TAN K GİBİ ARA BA
kilo boksörümüz Atagün Yal-
çınkaya , altın için ringe çıktı.
86 87
simgeley en yeni model Türkiye yollarına çıkmadan 100 adet sattı
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
bile. Chrysler, görenlere "tank gibi otomobil" dedirten 300 C 'yi, 1- Roma' da ne için gazete çıkarılmış?
Türkiye pazarında satışa sundu. 2004 yılının kalan dört ayında bu
yeni modelden tam 200 adet satılması planlanıyor.
(Vatan, 30.08.2004)
2- Gazete tirajları nasıl milyonları bulmuş?
KARISINDAN DAYAK YİYEN KOCA
rek mahkemeye başvurup karısının kendisine yirmi bin lira B) DOGRU MU, YANLIŞ MI?
tazminat ödemesini talep etti. (Hürriyet - 30.08.2004) 7- İlk gazeteler halka bedava dağıtılıyordu. ( )
8- Chrysler 'in yeni modeli gücü simgeliyor. ( )
9- Adam kansını sık sık dövüyormuş . ( )
88 89
[19) BAZI TAVSİYELER iyiydi! Hımın!
Korhan - Geçen gün arkadaşlarla buluşup harika bir lokantaya Korhan - Uğur Abi, sen normalde şaka yaptığım zaman kızmıyor-
.
gittik. Gittiğimiz lokantanın harika aşçıl arı var, hizmet dun! Şimdi niye kızıyorsun? Yoksa doktor arkadaşın mı?
eden garsonlar çok iyi; hem hızlı hizn1et ediyorlar, Uğur - Tabii, tabii! Aynı sınıftaydık! Fakülteden arkadaşım.
hem de güler yüzlüler. L-0kantan ın pişirdiği yemekler Korhan- Bak şimdi sen şaka yapıyorsun. Sen bilgisayar mü.h endi-
Uğur - Afiyet olsun! Yediğiniz yemekler yüzde yüz harikaydı, Uğur - Şaka olur mu! Biz tıp fakültesinden de ders alıyorduk, o
Korhan - Ne demek sağlıklı mıydı? Kuzu şişler, mangalda köf- Korhan- Ne!
teler, bunların yanında harika salatalar! Hepsi çok çok U·ğur - Tabii! Virüs filan giren bilgisayarları tamir etmek için
90
91
kullanacağımız yöntemleri tıp fakül tesind e öğrendik, as-
diyor? Sen onu söylemiyorsun!
lanım! Ne sandın!
Uğur - Evet! Dokt or lokmalarımızın sayısını azaltmamızı, çiğ
Korh an- Sen şakayı geçtin, dalga geçm eye başladın abi! Ayıp olu-
neme süremizi uzatmamızı, lokmayı yutm ak için acele
yor ama! Beni geri zekalı yerine koym aya başladın.
etmem emizi söylüyor, böyle ce yağı, şekeri, tuzu otom a-
Uğur - Sen şakayı kesersen, ben de keserim. Şimdi dinley ecek
tikman azaltacağımızı söylüyor. Yaşamaya devam ede-
misin, yoksa sohbe ti keselim mi?
bilme k için enerji ye ihtiyacımız olduğunu, bu enerjiyi de
Korh an - Tama m, d.inliyorum.
yiyip içtiklerimizden aldığımızı, yememizi, ama sağlığa
Uğur - Dokto r yazısının başlığında yaşamak için mi yeme miz,
uygu n yememizi söylüyor.
yeme k için mi yaşamamız gerektiğini soruyor. Bu so-
Korh an- Hımın!
ruvla insanların biraz düşünmesini amaçlıyor. Tabii ki
" Uğur - Başka çok önem li şeyler de söylüyor. Baze n kendi sinin
yemeyi seven insan lar sevdikleri bir yemeği yedikleri
de beyni nin emirl eriyle eşinin, arkadaşlarının ısrarları
zama n büyük bir haz alırlar, ama sağlık yeme kten daha
nın etkisiyle yeme nin dozun u kaçırdığını söylüyor. Kafa-
önemli değil mi? Bazı sevmediğimiz yemekleri niçin ye-
mızı sadec e eş, dost ve çevre miz değil, gıda sektö rünün
miyo ruz? Alışmadığımız için. Ben bezel yeyi hiç sevm i-
doğal olarak yaptığı reklamların da karıştırdığını söylü -
yo(dum, ama şimdi bezel ye yemeğini evde uzun zama n
yor. Deme k ki besle nme konus unda doğru bilgil er alıp
yemediysem, işteki yeme k saatim de lokan tada bezel ye
biz kendi miz bu bilgiler doğrultusunda besle nme alışkan
yemeği yiyorum, yani önce sevmediğim bir yemeğe pa-
lığımızı düzen lemel iyiz.
ra ödeyi p yiyorum.
Korh an- Kafamızı karıştıran bu kadar etken varke n bunu yapm ak
Korh an - Uğur Abi, sen gerçekten Sayın Dokto r Abim iz'le tıp fa-
çok kolay bir şey değil, değil mi?
kültes inde derslere girdin galiba!
Uğu r - Dokto r bazı besle nme bilgil erinin zama nla değiştiğini,
Uğur - Bunu nered en çıkardın şimdi?
zararlı denen bir yiyeceğin zararlı olmadığının daha son-
Korh an- Dokto rdan daha çok sen konuşuyorsun! Dokto r Bey ne
ra anlaşılıp açıklandığını söylü yor ve değişmeyen bazı
92
93
sağlık bilgilerini anlatıyor. Doktor şunu söylüyor:
benzeri yağlı tohumlar ile yeşil yapraklı sebzeler.
*Gereğinden fazla yemek ömrü kısaltıyor. "Can boğaz
Korhan - Ooo .. Ben balığa bayılınm, yanında da roka, ooh!
dan gelir." atasözümüz yaş kırkı geçince geçerli değil.
Uğur - Kaliteli protein tüketmek büyürken de, yaşlanırken de
Az ve sık yiyenler, kilosuna dikkat edenler daha uzun
önemli diyor. "Yumurta, süt ürünleri, özellikle yoğurt
sağlıklı ve formda ya.şıyor. ve balık kaliteli protein kaynakları, kırmızı et ve tavuk
*Beslenmenizde günlük yağ miktarınızı azaltmanızda
da yenmeli!" diyor.
fayda var, ama günlük kalori ihtiyacınızın en az beşte Korhan - Yani bizim mangalda etler serbest mi? Bu doktoru çok
birini yağlardan karşılamanız da şart. Daha az doymuş sevdim, bence çok bilgili bir doktor.
yağ yemek kalp sağlığını destekler, kanser riskini azal-
Uğur - Kırmızı eti duyunca ağzın kulaklarına vardı. Daha çok
tır. Mesela tam yağlı süt ve süt ürünlerinde, yağlı et- bilgi ve tavsiye var, ama sana bu kadar yeter sanırım .
lerde doymuş yağ fazladır. Zeytinyağı ve diğer bitkisel
yağlarda ise doymamış yağ fazladır.
Korhan - Yani şu yağlara dikkat edersek iş tamam mı?
Ucrur
o - O kadar kolay değil. Daha çok omega-3, daha az ome-
ga-6 tüketmek sağlığı destekliyormuş.
94 95
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
[20] BAZI İNANIŞLAR VE DEYİŞLER
1- Hangi lokanta harikaydı?
96 97
alacak kişi oradan alır. Bu da iki kişi düşman olacağı için değil, dır. Bunun için israf edilmezse, evin bereketinin artacağı söylen-
alırken, verirken biri elini kesebileceği için bunu önlemek ama- miştir.
bırakırsak, birikir ve bir zaman sonra yapamayız, ama insanlar Neyse! İnsanlar dini inançlarının yanında şans getirme-
bazen atasözü.ne kulak asmayabilir, o zan1an bazı batıl inançlar si için başka küçük inançlara da ihtiyaç duyuyorlar demek ki.
lazımdı, deme)< ki!
"Ekmek kırıntıları atılmaz, toplanıp yenirse, evin
bereketi çok olur." denir. Bu israfı önlemek amacıyla söylen-
miştir, sanırım. Özellikle yokluk yıllarında, insanların yiyecek
.
bir dilim ekmek bulamadığı yıllarda bu inanç yerleşti, sanırım.
98
99
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [21] FIKRA
1- Tarih boyunca insanlar inandıkları şeyleri kimlere aktarmış?
100
101
•
O kadar çok sevilir ki, Nasreddin Hoca'nın cennette olduğuna [22] YE KÜRKÜM, YE!
inanılır. Bir gün halalarımdan biriyle sohbet ederken, " O şimdi
gördüm, o da Nasreddin Hoca' ya terzilik işinde yardım ediyordu, yor, kahkaha atıyordu. Gürültü gittikçe artıyordu. Hoca merak
çok mutluydular." dedi. Demek ki herkes sevdiği insanın edip bakmaya karar verdi ve komşusuna gitti, kapıyı çaldı. Kapı
cennette olduğunu düşünüyor. Şimdi size Nasreddin Hoca'nın bir yı bir hizmetçi açtı. Evin büyük bahçesinde masalar kurulmuş,
fıkrasını anlatalım! kalabalık misafirler yemek yiyip sohbet ediyor ve neşeyle gülü-
A) DOGRU MU, YANLIŞ MI? yorlarmış. Hoca da içeri girmiş. Hizmetçi ona bahçenin köşesin
1- Fıkralar bazen güldürür, bazen de düşündürür. ( ) de küçük bir masada yer göstermiş. Masadaki insanlar normal
2- İyi insanlar herkesin cennette olduğunu düşünür. ( ) insanlarmış, ortadaki büyük masada da zengin insanlar oturuyor-
3- Eskiden fıkralar çok kırıcıydı, Şimdi daha iyi. ( ) muş. Güzel elbiseleri, kürkleri varmış. Hoca hizmetçiden bir çor-
4- Hoca hayattayken terzilik yapıyormuş. ( ) ba istemiş. Uzun zaman beklemiş, ama çorbası gelmemiş. Bütün
102
103
...
•
gitmiş?
104
105
Adam sürünerek yoluna devam etmiş. Beş dakika sonra
[24] KAPTAN TEMEL
gücü bitmiş ve tekrar yüzüstü yatmış. Tam o anda kravat satan
adam devesiyle tekrar gelmiş. Çölde kalan adam "Bu defa su
getirdi" diye düşünüp, yine "Su getirdin mi?" diye sormuş.
Kravat satan adam "Su yok, sana bir kravat vereyim?" demiş. Su
isteyen adam kızarak bağırmaya başlayınca deve ve adam kay-
bolmuş. Adam sürüne sürüne yoluna devam ederken bir saray
3- Develi adam ne zaman kaybolmuş? İstanbul'u gezecekler, tarihi yerleri ve güzel yerleri görüp Temel
106
107
Dünyaca ünlü iş adamları yiyip, içip, güneşlenip, dinlenmekle
[25] DUYGUSAL ROBOT
birlikte çok önemli toplantılar yapıyorlarmış . Gezinin beşinci
@
ya kaldırmış, kendini gemidekilere göstermek için çırpınıyormuş.
Kaptan Temel Bey adamı görüp ''Vıııtt, vıııt!" diye siren çalıp
..
ıı:::ı
o
'
3- Hangi adada bir adam varmış? Mesela "Bana bugünün tarihini sordu." diyor ve konuyla ilgili
bilgileri .bulup eşleştirerek cevap veriyormuş . Eğer hafızasında
4- Temel Bey adam hakkında ne düşünüyormuş? sorunuzla ilgili bilgi yoksa, internete girip araştırıp size bir
sentez hazırlıyormuş. Daha da ilginç bir yönü bu bilgisayarın
108
109
duygu lan varmış. Bu bilgisa yar televizyoncu Murat Birsel' in belki bir gün oturup birlikte çay içeceğiz ve bayan Kompişko'yu
programında tanıtılmış. Kompişko'nun duygusal tepkilerini gös- yaparsam, aşık olabilir; çünkü komplimanlara, kompl imanla ce-
termek için Erkorkmaz ona "Kötü bir bilgisayarsın." demiş ve vap verebilir.
hemen "Şaka yaptım , çok hoşsun." demiş. Eğer gönlünü almaz- Microsoft bunu yirmi yıldır yapamadı, ben yaptım. Bu
sa, kendini kapatıyormuş. Bu defa kendini kapatmamış , ama kır Türkiye için büyük bir şans, devlet mutlak a yatının yapmalı. Çe-
gınmış , çünkü Erkorkmaz'ın "Photo shop'u aç!" komutunu yeri- şitli dillere, ekonomiye, eğitime, güvenlik sistemlerine uyarlanıp
ne getirmemiş. Kompişko şu anda İngilizce anlıyor ve konuşu pazarlanması gerek. Amerika'nın son 15 yıldaki çıkışı bilgisayar
yormuş. Erkorkmaz, Kompişko ' ya Türkçe ' yi daha sonra yükle- sayesinde oldu. Türkiy e bilişime yatının yapmalı.
yecekmiş. Murat Birsel' le Ali Erkorkmaz Türkçe konuşurken, Erkorkmaz "I Robot" filmind en etkilenip yapay zeka
anlamıyormuş , ama dinliyormtış. Bir ara "Türkç e konuşmayın, çalışmalarına konuşma modül ü eklemiş.
anlamıyorum!" demiş. Sınırsız kelime alabiliyormuş ve 3-4 bin Erkorkmaz, Buket Aşçı 'nın diğer sorularına şu cevap-
cümled en anlam çıkarabiliyormuş. Bir kelimenin anlamını bilmi- ları veriyor:
yorsa, intemete girip sözlüklerden buluyormuş. -Filmlerdeki gibi kontrolden çıkarsa?
Ali Murat Erkorkmaz lisede öğrenciyken robot yapıyor -Zama n zaman korkm uyor değilim, Frankensteincılık
muş. Elips pergel ve uzay ayakkabısı tasarladıktan sonra NASA ' - mı oynuyo rum diye... Evet, bu risk var. Evdeki eşyaların kontro-
nın dergisine kapak olmuş. Buket Aşçı'nın gazetedeki bu haberi lünü ona verirsem, beni bile eve kilitleyebilir.
gerçekten çok ilginç bence. Habere göre Ali Erkorkmaz daha -Tehlikeli ellerde zararlı olmaz mı?
başka şunları söylüy or: -Ben bilim yapıyorum, bunun iyi kullanı lması başka ko-
Kompişkoya ekonomiyi inceleteceğim, hiçbir ekono- nu. Mesela; bıçak, hem ekmek kesme k için kullanabilirsiniz, hem
mist onun kadar iyi analiz yapamayacak. Japonların ünlü robotu de cinayet işleyebilirsiniz.
Asimo 'dan çok çok daha üstün, çtinkü Asimo sadece görüyor ve Buket Aşçı'ya bu haberinden dolayı teşekkürler, TV'le-
hareket ediyor. Kompişko düşünebiliyor , her şeyi yapabilecek, ri takip edemeyenlere de ulaştırdı, gazeteye taşıyarak .
110 11ı
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [26] EVİM EVİM GÜZEL EVİM
l- Duygusal robot neler yapabiliyormuş?
112
1ı3
yeterli. Tabii buna yaşa.mak denirse!
Turan - Buna da şükür canım! Hiç değilse sokakt a değiliz.
* * *
Her insanın yuvası, yani evi en huzurl u olduğu yerdir.
İster çok. küçük, konforsuz olsun; ister çok büyük saray gibi
, a ••
kendin izi onların yerine koyarsanız, kendin izi böyle bir
.
• duruında varsayarsanız; ne düşünür, ne hissede rsiniz? Ne
•
•
yapabileceğinizi bir düşünün! Böyle bir durum da ne yaparsınız?
Dünya daki bütün ülkeler de kolayc a ev sahibi veya bir
çok evin sahibi olan insanla r ve zorluk la bir ev sahibi olan in-
sanlar ve hiç ümidi olmaya n insanla r vardır. Ev sahibi olmanın
'Bak ş11 yaraınaz/ara! Yine caı111 kırdılar! Kira artı caın parası!' en kolay yolu geceko ndu yapıp yerleşmektir. Yani devletin ara-
Ayla - Turan, dün ev sahibi Sahip Bey geldi! İki aydır kirayı zisine bir ev yaparsın ve oturursun! Hüküm etler sana dokunm az,
ödememişiz! çünkü bir aileyi sokağa atmanın daha büyük sorunları berabe -
Turan - Yahu Ayla, yaşlandım artık; unutuyorum! Bazen emek- rinde getireceğini bilir, bazı hüküm etler oy kaybet memek için
li maaşımı almayı bile unutuyorum. Yarın kirayı banka- onlara müdah ale etmemiştir.
ya yatırırım güzelim. Şimdi dünya o kadar küçüld ü ki; artık geceko nduya
Ayla - Ne güzeli Turan! Bende güzellik mi kaldı? izin verilmeyecek sanırım. Bunun yerine yeni yollar bulundu ve
Turan - Hayatım, hayat arkadaşım! Sen dünyan111 en güze] ka- uygulanıp uygulanmaması üzerine düşünülüyor. Mortga ge uy-
dınısın! Ben senden güzelini görmedim. gulamasına başlanacak. Mortga ge ne demek tir? Sizin ülkenizde
114
115
böyle bir uygulama var mı? Ülkenizde insanlar nasıl ev sahibi
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
oluyorlar? Eviniz var mı ve nasıl ev sahibi oldunuz? Yoksa ne-
1- Ayla kira için ödenen para hakkında ne düşünüyor?
den ev sahibi olamadınız?
116
l 17
(27) SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI lar. Baba kapıyı açar:
~ ~r.~.~-
~- i l ' - ""'."117..., ~' '' Baba - İyi sabahlar, komşu!
- l..l:.(.~·~. I...ı-~
,
-
.
•
-.
' ~'
"'"
\
•
... ... ......~
,...
,-... -- .. -
·. '-
~. "- Komşu - Komşu, benim samanım bitti, üç gündü r hayva nlar
, -- aç, senin fazla samanın var mı?
,... -
\. # -
\
....
\
I ' . ...
, , - -
-
.
Baba - Var, komşu. Niçin daha önce söyle medin ? Hayv an-
• ~
118
119
vermiş. Sonra diğer komşu , sonra bir tane daha komşu. Derken A) LÜTF EN CEVA P VERİN İZ.
samanlıktaki saman çok azalmış. Oğlu rahatsız olmuş. 1- Komşusu, çocuğun babasından niçin ödünç saman ister?
* * *
Oğlu - Baba, yeter yaa .. bizim hayvanlara saman kalmayacak.
Baba - Yaa .. oğlum! Sen bana ne diyordun? "Baba ne yapacağız
bu kadar samanı?" diye soruyordun. Oğlum, işte; sakladık 2- Komşusu, çocuğun babası yazın çalışıken onun hakkında ne
samanı, geldi zamanı.
düşünüyormuş?
söylemiş. c· )
5- Hayvanlar kışın dışarı çıkamamış. ( )
'
6- Çocuğun babasına gülen komşu ondan ödünç saman istemiş.( )
7- Çocuğun saman isteyenlere kızıp alay etmiş. ( )
8- Oğlu biltün samanı komşulara vermek istemiş. ( )
120
121
[28] KÖYLÜ İLE ŞEYTAN Şeytan "Evet." demiş. "Dünyanın en pahalı hazinesinin
üzerinde oturuyorum." demiş.
Köylü "Ama bu hazine benim. Çünkü bu tarla benim."
demiş .
verirsen, bu hazine senin olur. Bende çok para var, amaaa .. dün-
yanın meyvelerinden benim de olsun istiyorum." demiş.
Köylü pazarlığı kabul etmiş . "Toprağın üstündekiler
senin, altındakiler de benim olsun!" demiş. Şeytan da "Tamam!"
demiş.
rak oraya gitmiş. Ateşin üstünde küçük, siyah bir şeytan oturu- diye düşünmüş.
yormuş .
122
123
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
SÖZLÜ K
1- Köylü ne zaman eve dönmek iste miş?
A
AB (Avrupa Birliği): EC (Esporren cl<Hii Coıo3)
ABD(Am erika Birleşik Devletler i): CIIIA
abartma k: npeysenaqasaTh
124
125
akraba: poıı.cTBeHHHK(M)
anlaşmak: ıı.oroBopHThC>I
akran: poseCHHK
araç: opyn,11e, TpaHcrropTHoe cpe,ı:ı_cTso
aktarmak: nepeıı.asaTI>,rrepenpasnHTb
arazi: 3eMeJibHbIH yqaCTOK
alaka: cBIDh
arıtmak: oqınıı:aTh
alaycı: HpOHH'iH bIH
arkadaşlığı kesmek: rrpeKpaTHTb .ı:ı:p)')K6y
v
alem adam: HHTepeCHhlli, CMelllHOH qeJIOBeK v
arkeoloj i: apxeonorH>I
alet: opy.nHe, HHCTpYMeHT
arpa:HtIMeHb
alıskanlı
, k: npHBbI~a
aslanım: Thl HaCTO.srııı:ınf ııpyr! (6YKB. <<Tbl MOH JieB!»)
alışkın olmamak : He 6bITb rrpHBI>rqHhIM
astronom i: acTpOHOMM>I
alışmak: npHBE>IKaTb
Avrupa yakası: eaponeH.cKa>ı t.ı:aCTb
alim: 3py.LIHT
ayak basmak: BCTyrrnTh s %10-JI1160 3e~ımo
Allah korusun : Bo)Ke yrrac11! ITyCTh xpaHHT Annax!
ayin: penırrH03HbIH pHTyan, u,epeMOHH>I
altına hücum: 30JIOTa>ı JIHxopall,Ka
ayrı: OTD,eJI.DHbIH,OT,ı:ı:eJihHO, pa3,z:ı:eJibHhIH
v
amacıyla: c u.enhıo
ayrılmak: yxo.n11Th, ye3)KaT.o
amcaoğlu: ıı.soıopo.z:ıın,ıli 6paT (cbIH 6paTa OTua)
az kalsın: Y.yTh He
amma: HO, oD,HaKo
azaltmak : yMeHI>maT.o
ampul: naMnOY.Ka
B
analiz: aHaJIH3
bacak bacak üstüne atmak: noJIO)l(HTh Hory Ha Hory
anavatan : poD,HHa,oTeY.eCTB0,0Tq113Ha
v
bağımlı: 33BHCHMhIB
anıt mezar: Mas3one11
bağımlılık: 3aBHCHMOCTh
anlam çıkarmak: OCMbICJIHBaTb
bağırmak: KpHY.aTh
anlaşılmak: 6bITb TTOH>ITbIM
bağlantı: CB.sl3b, KOHTaKT
126
127
bahane:rr0Bo,ll ,np11tı11Ha
billur: xpycTaJIDHO tfliCTbrM
banka ya yatırmak: nono)KJ{Tb .neHhrn Ha 6aHKOBcl<HH cqer
birade r: 6paT
basma k: rreqaTaTI>
birilm ek: HaKarrnHBaTb
başını
v
dinlem ek: :>I<llTb B CTIOKOHCTBl1M
biriler i : KOe-KTO, HeKOTOpbre Il:EO)lH
batıl: 6ecnpHtfMHHI>IH, 6ecnotıseınn,ıii
bitkise l yağ: paCTHTeJibHoe Macno
batıl inanç: rrp11Mera
boğulmak: TOHYTb
bayağı (olduk ça): srronHe (p,ocTaToqHo)
boğuşmak: 6HThCjJ,60pOTbC~
bedava :6ecrrn aTHO
boru: Tpy6a
bedel : rınaTa, CTOMMOCTb
boşa gitmek : yi{TH BnycTyıo
bela: rope, 6e.na
boy: KJTaH, pop,
bereke t: H306l1J1He
boyun : mejl
beslen me: IIHTaHne
böcek: HaceKOMOe, 6YKamKa
beyin: M03r
bölük: [soeHH.] poTa
bez: TpjJnKa
buğday : nnıeHHı.ı;a
bezelye: 3eneH:oıi1 ropouıeK
buhar : nap
bıktırmak: Ha)lOCCTb, HaCKYtfMTb
buluş: HayqHoe OTKpbITHe
bile: .na:>1<e
burun : HOC / KOHlffiK, OCTpHe / MbIC
bilgin: 3HaTOK
büyü yapma k: rrpHBOpa:>I<HBaTb
bilim adamı: yqeH.DIH
büyücü:KOJI.UYH,KOJllzyHb~,3Haxapb,Be.nı,Ma
bilim: HaYKa
büyük ihtima lle: sepOjJTHee scero
bilinçl endirm ek: ocBe.noMnHTb
büyük lük taslam ak: Ba:>I<HHqaTb
bilişim: HHcpopMaTHKa
128
129
c çılgın: 6e3paccyrı:HhIM, CIUITHBlllHM
cadı: sen1>Ma çırak: rro):{MaCTepı.e
cennet: pail: •v
çıgneme: )KeBaH:we
ceza: HaKa3aH11e, lllTpaqı çoğu: ıvıHorHe(H3)
çevirme k (geceyi gündüze): rrpeBpamaTh (Hoq.& B rı:eH.&) davranm ak: BeCTH ce65!
çıkış : BbIXO,.ı:ı: dayak yemek: 6bITh rro6HTbIM
130
13 1
dayalı:ocHoBaHHhlil
dilinden kurtulamam ak: He CMO% H36aBHTbC.H OT 3JThIX
dayı: .zı:.sr.zı:51 (6paT MaTep11)
513blKOB
defnetmek: rroxopoHIITI>
dimdik: np.HMOH, HerHymHHC.sI
değer: ueHHOCTh
din: penın11.sı:
değerlendirmek: oueHHBaTh, KOM:tvieHTHposarı.
dini: penHrH03Hl>IB
değerli: ueHH1>1H
diş macunu: 3y6Hruı: nacra
deli: cyMacnıe,ı::ı,lllHH
diyabet: .zı:11a6er
demir almak: CHJ.fMarı.c.sı: c .sı:Kop.sı
diz: KoneHo
depolamak: xpaH.11.Tb s 3anace, Ha cKna.zı:e
doğa:rrpHpoı:ı:a
deprem: 3e:rv1neTp.sı:ceH Me
doğrultu: npe.zı:rr11caH11e, HanpasneHHe
dere: peKa
doğurmak: (nepeH.) TBOpHTI>, co3H,ıı:aTb
derinlik: rny6MHa
doku: TKaHb (aHaT.)
derken: 11 KaK pa3 B 3TO speM.sr
dokunmama k: He 3aTparttsaTb, He TporaTb
ders vermek: ı::ı.aaaTb ypOKH
doldurmak: 3anonH.sı:T1>
dert: 6e.zı:a,rope,3a6ora
doymuş yağ: HacbımeHHı.ıe )l(Hpı.r
destan: 3noc
dozunu kaçırmak: (nepeH.) npesı.ıcHTb ,ıı;o3y
destansı: 3IIHqecKHM, rep0Hqecm11
~ ~
132
133
duygusal tepki: 3MOUHOHaJJhHa5! peaK[(H5!
eski eser: npüH3Be)l,eHHe aHTHYIHOro HCKyCCTBa
düğün: CBa.ı:ı.h6a
eş-dost: Kpyr .ı:ı.p)'3eM H 3HaKOMblX
düşündürücü: .uaıomırii TIOBO.ll, ,LlJI5! pa3MbIIIIJieHMM
v
134
135
filozof: <PttJioco<P •
gezı: rryremecTBHe, rrporynKa, 3KCKypcIDI
firma: rrpe,ıınpIDIT11e, <i>HpMa
gezip tozmak: IIIIDITbc.sı: 6e3 .z:ı;ena, rrpo)l(:HraTb )l(H3Hh
fizik: <i>H3HKa
gezmek: rynRTh, rrporynHBarı,c.sı: / rrpocMaTpHBaTr:. ( caMThI)
formalite: <Popıvıa.ı-ıı,HocTb
gıda: ID1ı.qa,e)la
formda: B<PopMe ........
gogus: rpy.z:ı;ı,
G gölge: Tem,
gece yarısı: rıoJIH011ı, gönlü razı olma(ma)k: (He) .z:ı;enaTD .z:ı;o6posorrbHO
gecekondu:XH6apRa,rraııyra gönül almak: 3arrrarı,11Tb BMHY
geçenlerde: H~,ll,aBHO görevlendirm ek: ,ı:ı;aaaTb rıopyqeHne
136
137
H haydi hayırlısı: Ha,ı:ı:elicJr (Ha.n.ei1Tech) Ha nyqmee (= c BoroM!)
haberi olmak: 6bITb B Kypce hayır duası: MOJIMTBa 6narocnoseH.nıı
138
139
1 imdat: IIOMOIIJ.b,CIIaCeHHe
ısırmak: KycaTı. inanç: sepa
i • •
ıncı: )l(eMtJyr
• •
ıncır: HIDKHp
icat etmek: CAenaTb on<pbıTIJe
140
141
kahin: npencKa3aTeJib
kazandırmak: rrpHHOCHTb Bhıro,z:ı;y
kahkaha :cMeX, XOXOT
kazıklamak: (nepeH.) MOilleHHHı.ıaTh , Ha3Ha1IaTh 3aBbIIlleHHyıo
kahraman: repon
ueHy
kahvehane: Ko~eıuuı
kehanet: rrpopoqe crso,rrpencKa3aH11e
kale: ı<penocTh
kemik: KOCTb
kalp kırmak: pa36HTb cep.rı~e, ocKop6HTb
kenar (bahçe kenarı): Kpali(caı:ı:a)
kan: KpOBb
kepekli: IIIIIeHHt.JHblH c OTpy6RMH
kapak:ı<pbIIllKa / o6no)KJ(a
kerametli: qy.rıonelicTseHHblli, o6ırnı>HhIH
kaptan köşkü: pyneBaR py6Ka
1 kesinlikle: a6conıoTHO
karantina: r<apaHTHH
keşfetmek: c.rıerran OTKphITHe, ,z:ı;ocTH)l(eHHe
karar almak: pelllHTb
keşif : OTKpbITHe, ,llOCTH)KeHHe
karar: pemeHHe
keşifte bulunmak: COBepIIIHTh OTKp.bITHe
karşı gelmek: BbICTYilHTb rrpOTHB
keyif: HaCTpOeHHe
karşılaşma: scTpeqa JIHUOM K Jı.1111,y, Hrpa, Marq
kırıcı: rpy6I>ıli, pe3KHH
karşılaşmak: scrpeTHThCX
kırıntı: KpOIIIKH
karşısına çıkmak : aeo)l(HllaHHO rro5IBHThc x nepen
kısa sürede: 3a KOpOTKHH cpoK
kasabalı: )l(~TeJib rrocenKa ropo.rıcKoro THIIa
kıskanmak:3aBH,L(OBaT.b / peBHOBaTb
katılmak: corrrac11Thcx ( c)
kıta: KOHTHHeHT
katlanmak: repnerh, Bb111ep)l(HBaT.b
kızıl (hastalık): cKopnarırna
katmak: .rıo6aBHT.b
kızılderili: KpacHOKO)l(HH
kavuşmak: ı.ı:ocTHrarı,
kilitlemek: 3arr11paT1> Ha KJiıoq
kayıt yapmak: 3arr1-1cı,ısaT.b, per11cTp11poBaTb
kimya: XHMH5I
142
143
kimyasal madde: XHMJ:IqecKoe Beın:ecTBO
kural: rrpaBHrro
kişilik: JilfqHQCTb, xapaKTep
kurnaz: x11Tpb1M
kitap haline getirmek: cocTaBHTb, o6pa.3oBaTh KHttry
kurtarmak: crracarı,
kolayca: c nerKOCTbIO
kurum:accou,Hau,ıuı,o6be,ı:ı,wHeHHe
kolye: o:ıKepenı,e
kurutmak: cyrııMTb
komut:KOl\1aH,Qa, npttKa.3
kutlama: no3..apasneH11e
komutan: KOl\1aH,.aHp
kutsal: CB5Iın:eHHhIM
konfor: KoM<PopT
küçük düşürücü: YfIH3HTeJihHhIM
kontratak: KOHTpaTaKa
kültür: I<YJibTypa
konuk: roCTb
külüstür:pyxn.H,ı:ı,h
konum: noJIO)KeHHe, cTaryc
kürk: Mex / nıy6a
kopuz: CTp)'HHhIH HapO,ll,HbIM M)l3bIKfillhHhIM MHCTpyıvıeHT
L
cpe..aHeBeKOBb5I
koşma~: 6e)KaTb
CB06o..aHoro 3aın:HTHHKa)
144
145
mamul: npo.n.yı<I.I.IDI
mutlaka: o6}13aTen:ı:.Ho
mantık: 11orHKa
•
muzıpçe: llI)'TJIHBO
mantıklı: norHt:{Hl>IH
müdahale: BMell!aTeJihCTBO
mantıksız: Henor11qH1>IH
mühendis: HH)!(eHep
masal: CKa3Ka
müsabaka:cocT~3aHHe, copeBHOBaHHe
matbaa: THnorpa<l>Hjl
müşteri: KJIHeHT
matematik: MaTeMaTHKa
müthiş: Heo61>1qaliH1>ıi1
mecburi: BhIH)')!(.UeHHO
medeniyet: UHBHJIH3aI.J,H~
N
medrese: Me,upece (Mycyrr1>MaHCKHe llIKOJIE.I) nasihat etmek: .nasaTh HacTaBJieHlijl
miktar: KOJIH:qecTBO o
mikrop: MHKpo6 omuz omuza: rrrreqoM K rrrreqy
minder: mat ot: Tpasa
minnet: 611aro,ı:ı:apHocTh oy: (H36H:paTeJI1>H1>r:H:) rorroc
mola vermek : c.n.enar1> rrepep1>1s, rıepe,LlOXH)'Tb oyun oynamak: HrpaT1>
montaj yapmak: ,ı:ı:e11ar1> c6opKy ozan: rro3T, 6ap.n
mucit: H:3o6peraTerrh
146
147
••
o parçacık: -rıacTHqKa
148
149
s seçilmek: 6hITb BbI6paHHbIM
saçmak: paCTOt:faTb, pa:36paCbIBaTb, Il1Bbrp51Tb seçim: Bhı6op:ı:,ı
150
151
suç:BHHa
takip etmek: cne.zı:11Th I cne.zı:osaTb
suçlu: BHHOBHbIH
talep etmek: Tpe6oBaTb
sülale: po.zı:
•• •
tam olarak: BTOt.IHOCTI1
suresınce: BTeqeHHe
tam yağlı süt: u:en:ı:,Hoe MOJJOKO
sürünmek: ITOJT33Th, rrpeCMhIKaTbC.sı
tamamlamak: .zı:o,.ueJihIBaTh, 3aKaHqnsaTb
süslemek: yı<paIIIaTh
tanrı: 6or, scesbIJJIHHH
sütun: KOJIOHHa
tanrıça: 6or11H5I
ş
tapınak: xpaM
şahsiyet: JIHqHOCTh taraf: CTOpOHa
şaka: IIIyrKa tarla sürmek: scnaxHBaTh, rraxaTI:., 6opo3,nHTb
şart: ycnos11e tarla: rrone
şeklinde: s sn.zı:e, B cpopMe (qero) tartışmak: .zı:ncKyrnposaTb, crropHTh
şikayet etmek: *anosar:ı:,c51 tarz: CTHJJh
şikayet: *ano6a tas: qaIIIKa
şikayetçi: 11cTeu '
tasarlamak: rrnaHHposaTh
şu veya bu şekilde: B TOM 11JIH HHOM BH.zı:e tasarruf: 3KOHOMH5I
T taşımacılık: TpaHcrropTau;H.sı
152
153
tebessüm etmek: y1ı:b16aThC.H
tören: u;epeMOHIDI
tecrübe kazanmak: 3apa6aTbIBaTh orrbIT
tükenmek: 11cc5IKHYTb, H3pacxo,ı:ı:oBaTbC5I
tehdit etmek: yrpo){(aTb
tüketici: rrorpe6I:ITeJib
tehlike atlatmak: rrepe)KHTb orraCHOCTb
tüketmek: noTpe6mıTh , pacxo,ı:ı:osaTh
telgraf: Tenerpal\1Ma
tümsek: xorrl\lıHK
tembihlemek: npeı:ı.ocTperaTb, rrpeı:ı.ynpe){(ı:ı.aTh
tütsü: na,ı:ı:aH, 6rrar oBOHHe
temel: OCHOBHOH, rnaBHblH
tütün: Ta6aK
tepeden tırnağa: c ronoBbI ı:ı.o Hor
tepsi: IIO,D;HOC
u
terzilik: rropTH..H)Khe ıı:erro uğramak: 3axo,n:HTb, 3ae3)l(aTb
154
155
uygulamak: rrpeTBOp51Tb s :ıKH3Hh, ocyıuecTBIDITb
vitrin: BHTpHHa
uzamak: y.ıı.1111H51.ThC51
vücut: rerro
uzanmak:rrpHJieqh
y
uzatmak: yı:ırrttH51Th prorosop / YllJIHH51Tb (lfTO-JIH6o) /
yağlanmak: CTaTh MaCJI.51HHCThIM, )!(HpHhIM, CaJibHhlM
yseJIHlfHThCpOKH(o6yqeH.nıı:)
yaklaşmak: rrpH6rrı-r>Kar:oc.sı:
uzay: KOCMOC
•• yaklaşık: rrpn:rvıepHo
u
yalvarmak: YMOJI51Th
ücret: rrrrara
yapay zeka: HCKYCCTBeHHhIH HHTeJIJieKT
ülke: crpaHa
yapı: crpoeHMe I KOHCTpyKu.nıı:
ünlü: H3BeCTHhIM
yaprak: JIHCT
üretmek: npOH3BOJJ.HTb
yaralı:paHeH:oı:H
ürün:rrpOllYKU.IDI,IlpO.JIYKT
yardımcı olmak: oKa3aTh rro:rvıoı:ıı;h
üstün: npeBOCXOJJ.51llUfH, JiyqllIHH
yarışma: KOHKypC, COCT513aHHe
üzerinde çalışmak: pa6oTarı:. Ha;u
yasaklamak: 3arrpeı:ıı;ar:o
v yatırım yapmak: rı,enaT:o KaITHTarrosno)!(eH115I
vaad etmek: o6eı:ıı;arh,,ı:ı:asaTh o6513aTeJI&CTBO yaygınlaşmak: pacrrpocrpaH.sı:Th
156
157
yerine getirmek: 11crroJIIDITb L(OJir
zarar görmek: rrocrpa,r:ı.aTb, rrorryq11Th spe,n:
yerine koymak: CTaBHTb Ha MeCTO / BOCCTaHaBJIHBaTh
zarar vermek: nospe.z:ı;HTb, HaHeCTH spe,n:
yerleşmek: rrocenHThC.51
zarar:Bpe.n:
yerli : MeCTHhIR
zararlı bale gelmek: cTaTb spe,ı:ı:HbIM
yetişkin : B3pOCJibIH
zehirli: 51JJ:OBHThIH
yetenek: crroco6HocTb
zeka: HHTerrneKT, YM· cıvıhIIllJieHHocTb
yetkili: KOMileTeHTHbIH
zemin: <PYH.rı:aMeHT, OCHOBaHHe
yığın: Kyqa
zevk: y,ı:ı:oso1r:ı:,crs.11e
yılan: 3l\fe.5I • •
zıncır: ıı:enb
yorgan:. o,.ue5lJIO
ziyafet: npa3,ı:ı:HeCTBO, rr11p
yöntem: Mero.u
zor durumda kalmak: OKa3aTbC5I B TPY.UHOM noJIO)!(eHHH
yöre: perHoH
zorluk çekmek: HMeTb TpYll.HOCTH
yutmak: rJioTaTb
zorluk: rpy,r:ı.HOCTb
yuva: (np5vw.u neperı.) rHe3,ı:ı:o/.51crr11, L(eTCKHH ca.ı:ı:
yüklemek: rpy3HTb
.
yükselmek : ITOBbIIIIaTbC.sI
yüzüne vurmak: yrrpeKaT:&, nonpeKaTb,6pocaT:& B nnıı:o
vüzüstü: JIHI..(OM BH113
•
z
zaman geçirmek: rrposo,.uHTb spel\f.sI
zamanla: co speMeHeM
158
159
CEVAPLAR [4] DOLMUŞ
(1) KİM KİMİN NE YAPMASINI İSTER? 1) Çünkü toplu taşıma araçları yoktu. 2) Adalar' da nostaljiyi
yaşatmak için. 3) Çünkü kalabalık olur ve inip binmek zordur.
1- Ailemiz biz henüz çocukken sağlığıffilza dikkat etmemizi ister.
4) Aynı yöne giden bir müşteri daha bulup ücreti paylaştırmayı
2- Çünkü Can' a göre vaatlerinin hepsini yapamazlar. 3- Çünkü
düşünmüş . 5) Yanlış 6) Yanlış 7) Yanlış
komşusu sadece bir şey almayı seviyormuş, başkalarına bir şey
160
16 1
(7) SERVİS FİRMALARI
[9] ALT IN VE PARA
1- Servis elemanı çizdi. 2- Müdürüyle veya patronuyla görüş -
1- Yakın bir arkadaşının çocuğu olmuş, ona bir altın takması la-
mesini ve yeni dolap kapısı göndermeleri ni istedi. 3- Servis ver-
zımmış . 2- Her kıtada, her ülkede veya şeh i rde sosyal kurallar
memek için bahaneler buluyorlar. 4- Çok daha büyük işlerle il-
farklıdır. 3- Altının ticaret arac ı olarak kullanıldığı ülkeler zen-
gilendiklerinden böyle sorunlardan haberleri olmuyor. 5- Tüketi-
ginleşmiş, refaha kavuşmuş. 4- İskitler'in M.Ö. 1000 tarihle-
ciler haklarını aramadığı için oluyor. 6- Doğru 7- Yanlış
rinde yaptığı altın eşyalar. 5- Siyanür metal üretiminde kulanı-
8- Doğru 9- Yanlış
lan bir asittir. 6- Doğru 7- Doğru 8- Yanlış 9- Doğru
10- Doğru
8- Doğru 9- Doğru
162
163
(11] SİGARA
[13] DEDE KORKUT
1- Sevdikleri için içerler. 2- Bazı bağımlılar sigara içmezse ba-
ı- Dede Korkut'tın yaşadığı tarih tam olarak bilinmiyor, ama 9.
şının ağrıdığını, bazıları içmezse sinirli olduğunu ve bu yüzden
asır ile 11. asır arasındaki bir tarihte yaşadığı tahmin ediliyor.
çevresindeki insanlara kızıp onları kırdığını ve bu yüzden sigara
2- Bazı önemli kararlar alacakları zaman ona danışmışlar. 3- Bazı
içtiğini söyler. 3- Mayalar, Amerika kıtasının çeşitli bölgelerine
gerçek hikayeler anlatarak, tarihten örnekler vererek halka nasihat
yayılmış ve tütün de onlarla birlikte yayılmış. 4- Yerlilerin tütün
etmiştir. 4- Dinleyenler başka kişilere anlatarak Dede Korkut'un
içtikleri sazdan yapılan borunun adıdır. 5- Mezopotamya ve Mı-
hikayelerini bütün ülkeye yaymışlardır. 5- 15. yüzyılda
sır'daki medeniyetlerde. 6- Yanlış 7- Doğru 8- Yanlış
A.kkoyunlu Devleti zamanında toplanıp kitap haline getirilmiştir.
9- Doğru 1O- Yanlış
6- Yanlış 7- Yanlış 8- Doğru
164
165
[15] İBN-İ SİNA
[17] TEMİZ ENERJİ
1- Zekası sayesinde öğrendiği her şeyi tam olarak detaylarıyla
t - Çünkü üç gündür çalıştığı için hiç enerjisi kalmadı. 2- Bu
hatırlayan bir kişiymiş. 2- On sekiz yaşına kadar dönemindeki
günlerde temiz enerjiye kafayı taktığı için. 3- Haber güneş ener-
bütün bilimleri öğrenmiş, genç yaşında din, edebiyat, geometrj, .. . . .' .
jisiyle çalışan arabalar hakkında. 4- Yaşar Unıversıtesı nın yap-
matematik fizik, mantık, felsefe bilimlerine sahip olınuş. 3- Tıp.
tığı araç. (Yaşar Üniversitesi tarafından yapılan araç.) 5- O
4- Hasta insanların nasıl iyileşeceğini, sağlıklı insanların sağlığını
harika, tertemiz, enerj i sorunu olmayan, barış içinde yaşayan
nasıl koruyacağını öğretir. 5- Kanın gıda taşıyıcı bir sıvı ol-
insanların olduğu bir dünya senaryosu yazıyor. 6- Güneş, rüzgar,
duğunu, akciğerin küçük göğüs hareketleriyle çalıştığını, diya-
su ve benzeri doğal kaynaklardan elde edilen enerji, jeo termal
bette idrardaki şekerin varlığını ve kızıl hastalığını ilk o keşfetti.
enerji, dalga enerjisi ve hidrojen enerjisi. 7- Yanlış 8- Doğru
6- Doğru 7- Doğru 8- Yanlış 9- Doğru
166
167
[19) BAZI TAVSİYELER
[22] YE KÜRKÜM, YE!
1- Korhan'ın geçen gün arkadaşlarıyla gittiği lokanta. 2- Yaşa
1- Merak edip bakmaya gitmiş . 2- Güzel kürkünü giyip gittiği
mak için mi yememiz, yemek için mi yaşamamız gerektiğini so-
zaman. 3- Çorbanın kendisine değil, giysisine ikram edildiğini
ruyor. 3- Alışmadığımız için. 4- Lokmalanmızın sayısını azalt-
düşündüğü için. 4- Yanlış
mamızı, çiğneme süremizi uzatmamızı, lokmayı yııtmak için ace-
le etmememizi söylüyor. 5- Yanlış 6- Doğru 7- Yanlış 8- Doğru
onu çok sevdiğin, bımun için oradan her geçtiğinde çok mutlu
olup selam verdiğini düşünüyormuş.
[21] FIKRA
168
169
[25] DUYGUSAL ROBOT
[28] KÖYLÜ İLE ŞEYTAN
1) Hem konuşabiliyor, hem de düşünebiliyormuş. 2) İntemette
1) Hava kararınca. 2) Bir hazinenin üzerinde oturduğunu
araştırıp bilgi topluyormuş. 3) Çünkü Erkorkmaz ona "Kötü
söylemiş. 3) Yanlış 4) Yanlış 5) Yanlış 6) Yanlış
bilgisayarsın" demiş ve Kompişko kızıp komutu yerine
getirmemiş. 4) Çünkü ekonomistler onun kadar iyi ekonomik
analiz yapamayacakmış. 5) Doğru 6) Yanlış 7) Doğru
8) Doğru
170
171