Professional Documents
Culture Documents
STAJ DEFTERİ
Öğrencinin;
Bu sistem sirkadiyen saat olarak bilinmektedir. Latince‟de “circa” yaklaşık, “diem” bir gün
anlamına gelmektedir. Sirkadiyen ritimler, metabolizmadan karmaşık davranışlara kadar çoğu
vücut fonksiyonları üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Tüm bu biyolojik süreçlerin günün saati ile
optimize edilmesini sağlar. Davrnışlar gün uzunluğuna endojen moleküler osilatörler tarafından
üretilirler. Bu moleküler saatler, ışık şiddeti ve sıcaklık gibi çevresel döngülerle senkronize edilir.
Drosophila melanogaster, genetik, moleküler ve nöral devreler seviyesinde sirkadiyen ritimlerin
nasıl üretildiğini, çevresel ipuçlarıyla nasıl senkronize edildiğini ve lokomotor ritimleri gibi
davranış döngülerini nasıl yönlendirdiğini anlamak için bir model organizma olmuştur. Bu
moleküler kalp pilleri, organizmaların ortamlarındaki ritmik değişiklikleri doğru bir şekilde
tahmin etmelerine ve böylece onların formlarını değiştirmesine izin verir.
Beynindeki bir ana saat, tüm biyolojik saatleri, canlılarda koordine ederek, saatlerin senkronize
olmasını sağlar. İnsan dahil omurgalı hayvanlarda, ana saat, suprakiazmatik çekirdeği veya SCN
olarak adlandırılan bir yapı oluşturan yaklaşık 20.000 sinir hücresi (nöron) grubudur. SCN,
hipotalamus adı verilen beynin bir kısmında bulunur ve gözlerden doğrudan girdi alır.
Bilim adamları, insanları, meyve sineklerini veya fareleri inceleyerek benzer biyolojik saat
genleri olan organizmaların sirkadiyen ritimlerini öğrenirler. Bu deneyleri yapan araştırmacılar,
aydınlık ve karanlık dönemleri değiştirerek canlının çevresini kontrol edebilirler. Daha sonra gen
aktivitesindeki veya diğer moleküler sinyallerdeki değişiklikleri ararlar. Bu tür araştırmalar
biyolojik saatlerin nasıl çalıştığını ve zamanın nasıl tutulduğunu anlamaya yardımcı olur.
3.GÜN
Hayvan ve Bitki Kriptokrom’ u ve Çeşitleri
Kriptokromlar, Arabidopsis'te keşfedilen ancak daha sonra diğer bitkilerde, mikroplarda ve
hayvanlarda bulunan fotoliyaz benzeri mavi ışık reseptörleridir. Arabidopsisin, sırasıyla mavi ışık
altında hipokotil uzama ve çiçek başlangıcında fotoperiyodik kontrolün mavi ışık inhibisyonuna
aracılık eden CRY1 ve CRY2 kriptokramları tarafından gerçekleştirildiği keşfedilmiştir. Ayrıca,
kriptokromlar, sirkadiyen ritimler, tropik büyüme, stoma açılması, nöbetçi hücre gelişimi, kök
gelişimi, bakteriyel ve viral patojen tepkileri, abiyotik stres tepkileri, hücre döngüleri,
programlanmış hücre ölümü, meyve ve ovül gelişimi, tohum dormansisi, manyetorepsifikasyon,
apikal baskınlık da dahil olmak üzere bir düzine başka ışık yanıtını da düzenler. Kriptokromların
iki domaini vardır: FAD kromoforuna bağlanmış (flavin adenin dinükleotid) N-terminal PHR
bölgesi (Fotoliyaz-Homolog Bölge) ve kendiliğinden yapılandırılmamış görünen ancak
kriptokromların işlevi ve düzenlenmesi için kritik olan CCE (CRY C-terminal Uzantısı) domaini.
Çoğu kriptokrom çekirdekte birikmekte ve mavi ışığa bağımlı fosforilasyon veya ubikitinasyon
geçirmektedir. Fotonların flavin molekülünün elektronlarını uyardığı, redoks reaksiyonu veya
dairesel elektron mekiği ve fotoreseptörlerin konformasyonel değişiklikleriyle sonuçlandığı
varsayılmaktadır.
Foton ile uyarılmış kriptokrom, transkripsiyonel ve posttranslasyonel seviyelerde ve sonuç olarak
bitkilerin metabolik ve gelişimsel programlarında gen ekspresyonunu değiştirmek için sinyalleme
füzyon proteinleri ile etkileşime giren açık bir konformasyon için fosforile edilir. Ayrıca
kriptokromlar, hayvan beyinlerinde merkezi sirkadiyen osilatörün ayrılmaz parçaları ve
bitkilerdeki mavi veya ultraviyole (UV-A) ışığa yanıt olarak fotomorfojenezi kontrol eden
reseptörler olarak görev yaparlar. Kriptokromlar, muhtemelen, ışıkla aktive edilmiş DNA-onarım
enzimleri olan DNA fotoliyazların evrimsel olarak arkasından gelirler ve bitki kriptokromları,
hayvan kriptokromları ve CRY-DASH proteinleri olmak üzere üç gruba ayrılır. Kriptokromlar ve
fotoliyazlar, bir a / β domaini ve bir helikal domain ile karakterize edilen benzer üç boyutlu
yapılara sahiptir. Yapı ayrıca bir kromofor olan flavin adenin dinükleotidi (FAD) içerir. Helikal
domainin FAD erişim alanı, fotoliyazların katalitik bölgesidir ve kriptokrom mekanizmasında da
önemli olduğu tahmin edilmektedir.
Sirkadiyen biyolojik saatleri, her 24 saatte bir başa dönen ışığa ve diğer çevresel sinyallere maruz
kalmak suretiyle sıfırlanabilen biyokimyasal osilatörlerdir. Hayvanlarda beyinde, tüm
organizmanın sirkadiyen davranışını ve bazı dokulardaki periferal osilatörleri kontrol eden
merkezi bir osilatör vardır. Osilasyon, timeless(Tim), periyot (Per), clock (Clk) ve Bmal1'in yanı
sıra kriptokromları içeren bir dizi saat transkripsiyon faktörünü içeren bir transkripsiyonel
feedback döngüsünden kaynaklanır. Kriptokromlar, tüm organizmaların organlarında ve
dokularında her yerde bulunur ve bunlar genellikle gen ekspresyonunu düzenleyen nükleer
proteinlerdir. En yoğun çalışılan hayvan kriptokromları Drosophila kriptokromu olan Cry, fare
kriptokromları Cry1 ve Cry2, Arabidopsis kriptokromları CRY1 ve CRY2' dir.
DNA iki kısımdan oluşur: bir vektör ve insert dizileri. Bir vektöre katıldıktan sonra,
herhangi bir insert dizisi çoğaltılabilir. Vektörü birleştirme ve DNA'ları ekleme işlemi
ligasyon olarak adlandırılır. DNA ligaz, vektör ile insert arasında fosfodiester bağı
yapmak için ATP enerjisi kullanılarak ligasyon gerçekleştirir. Vektör ve insert DNA
fragmanları aynı restriksiyon endonükleazın etkisi ile üretilirse, baz eşleştirmeye
katılırlar. Blunt end ligasyonlarında, 5 'fosfat gruplarının ve 3' hidroksil gruplarının
birleşmesi, cohesive end ligasyonlarından daha geçicidir. Cohesive end' lerin hidrojen
bağı stabilizasyonundan yoksun olduklarından, künt uç ligasyonları reaksiyon
koşullarına, özellikle reaksiyon bileşenlerinin konsantrasyonlarına daha duyarlıdır.
Klonlanması düşünülen gen ile vektör aynı RE ile kesilir.
Vektör DNA ile, DNA parçaları tek-iplikçikli komplementer (uyumlu) sonları olup; bu
parçalar birbirleri ile birleşmeye hazır haldedirler. T4 DNA ligase kullanılarak, arada
kovalent fosfodiester bağı oluşması suretiyle stabilizasyon sağlanır. Sonuçta rekombinant
plazmidler transformasyon ile bakteriye sokulur. Vektör DNA taşıyan bakteri, üzerindeki
antibiyotik direnci ile seçilir. Eğer bir RE, vektör hazırlamada kullanılırsa; DNA,5'fosfat
gruplarını ortadan kaldırmak için calf intestinal alkalin fosfataz ile muamele edilir.
Böylece ligasyon sırasında, resirkülarizasyona engel olunabilir. Doğru restriksiyon
parçasının klonlandığının saptanabilmesi için, insert DNA değişik yöntemler kullanılarak
(PAGE, low melting agarose, geneclean v.b.) saflaştırılır. Vektör ve Insert DNA‟nın
Ligasyon' u için Vektör ve Insert DNA oranının hesaplanması gerekmektedir.
7.GÜN
Restriksiyon Enzimleri ile DNA Kesimi
Bir restriksiyon enzimi, bir restriksiyon bölgesi olarak adlandırılan DNA'daki spesifik bir
nükleotid çifti dizisini tanır ve DNA'yı bu dizinin içinde veya yakınında parçalara ayırır. Tüm
restriksiyon enzimleri, karbon ve fosfodiester bağının fosfat parçası arasındaki DNA'yı keserler
ve böylece restriksiyon enzim kesimi ile üretilen parçaların fosfat ve hidroksilleri vardır. En iyi
restriksiyon enzimleri optimal olarak DNA' yı keser. Restriksiyon enzimleri, klonlanacak bir
DNA parçası havuzu üretmek için kullanılır. Restriksiyon enzimleri ayrıca bir klonlanmış DNA
parçasında veya genomdaki bir DNA segmentinde restriksiyon mevkilerinin konumlarını analiz
etmek için kullanılır. Böyle bir kesim, aynı organizmanın her bir genom kopyasını aynı büyük
parçalara böler. Üç farklı tipte restriksiyon enzimi vardır. Tip I, DNA'yı tanıma alanından 1000
veya daha fazla baz çiftine kadar rastgele yerlerde keser. Tip III, bölgeden yaklaşık 25 baz
çiftinde keser. Tip I ve III ATP gerektirir ve çok sayıda alt birim ile büyük enzimler olabilir.
Ağırlıklı olarak biyoteknolojide kullanılan tip II enzimler, tanımlı dizilimde ATP' ye gerek
kalmadan DNA'yı keser ve daha küçük ve daha basittir. Tip II restriksiyon enzimleri, izole
oldukları bakteriyel türlere göre adlandırılır. Örneğin, EcoRI enzimi E. coli' den izole edildi. Tip
II kısıtlama enzimleri, her iki iplikçiği tanıma dizisinin merkezinde veya her bir iplikçiğin tanıma
dizisinin bir ucuna daha yakın kesilmelerine bağlı olarak iki farklı kesim türü üretebilir. Bu kesim
türleri sonucunda yapışkan veya küt uçlar oluşur.
EtBr'nin dezavantajlarına rağmen çoğu araştırmacı daha ucuz olduğu için EtBr kullanmayı tercih
eder. Etidyum bromür jel hazırlanırken direk olarak karışıma eklenebileceği gibi, etidyum bromür
ile boyama elektroforez işlemi sonunda jelin içine konulacağı bir çözelti yardımıyla da
gerçekleştirilebilir. Boyama işleminden sonra jel UV ışık altında fotoğraf çekebilen bir system
içerisine yerleştirilir. UV nin zararlı etkilerinden dolayı bu ışık yakıldığında jele çıplak göz ile
bakılmamalıdır. Başarılı bir ayrıştırma işlemi sonunda bu aşamada üzerinde birbirinden ayrı
bantlar görünen bir fotoğraf elde edilir. Yüklenen örneklerde görülen bantlar DNA markerindaki
bantların boyutlarıyla karşılaştırılarak deneyin başarısı hakkında daha gerçekçi bir yorum
yapılabilir.
Agaroz Jel Elektroforezi Nasıl Yapılır?
1. 40 ml %1‟ lik klonlama jeli için
0,4 gram agaroz
40 ml 1X TBE buffer ve 5 ml 𝑑𝐻2 𝑂
2 mikrolitre redsafe / pronosafe
2. 0,4 gram agaroz 40 ml 1X TBE ile çözünür ve çözelti 2 dakika mikrodalgada şeffaf hale
gelene kadar bekletilir.
3. Şeffaf hale gelen çözelti biraz soğuduktan sonra 0,8-2 mikrolitre redsafe çözeltiye
eklenir.
Klonlama jeli için küçük tank küçük plate kullanılır.
2 tarak kullanılır. Bu taraklar, üstte 12‟ lik, ortada bantlı geniş tarak kullanılır.
4. Hazırlanan çözelti tankın bir kenarından dökülür ve eğer baloncuk oluşmuşsa pipet
ucuyla patlatılmalıdır.
5. Jel tankın içerisinde donduktan sonra taraklar dikkatli bir şekilde çıkarılır ve örnekler
oluşan kuyulara yüklenebilir.
Stajımı bu firmada yaptım. Staj Yeri Yetkilisinin
Staj Yapanın İmzası Adı, Soyadı, İmzası, Firma Kaşesi
Yapay Kompetanlık:
Yapay kompetanlık hücrenin genlerinde kodlanmamıştır. Bunun yerine, normal olarak doğada
bulunmayan koşullar ile, hücrelerin DNA'ya geçirgen hale getirildiği bir laboratuar prosedürüdür.
Bu prosedür nispeten kolay ve basittir ve bakteriler genetik mühendisliğinde kullanılabilir, ancak
genel olarak transformasyon verimliliği düşüktür. Kompetan hücrelerin hazırlanması için iki ana
yöntem vardır. Kalsiyum klorür metodu ve elektroporasyon. Hızla büyüyen hücreler diğer
büyüme aşamalarındaki hücrelerden daha kolay bir şekilde üretilir. Bu yüzden prosedür
başlamadan önce hücrelerin kütle haline getirilmesi gereklidir. Hızlı büyümedeki (log fazı)
hücreler yaşamakta, sağlıklı ve aktif olarak metabolize olmaktadır.
Koloni Toplama:
Plasmid izolasyonu deneyi için 37 santigrat derece de tüm gece inkübe edilerek bakteriyel
çoğalma sağlanır.
14.GÜN
Hücre Kültürü Besiyerleri:
Hücre kültürü besiyerleri laboratuar ortamında hücrelerin normal metabolik aktivitelerini
sürdürebilmeleri için gerekli olan mikro çevreyi sağlayan besleyici solüsyonlardır. Hücre kültürü
besiyerleri içeriklerindeki aminoasit, karbonhidrat, vitamin ve iyonlarla hücrelerin gelişimini
desteklerler. Laboratuar ortamında hücrelerin çoğaltılabilmesi için uygun pH sıcaklık ve nemin
sağlanması çok önemlidir. Hücre kültürü besiyerleri içeriklerindeki iyonlarla gerekli ozmolarite
ve pH‟ı da sağlarlar. Besiyeri ihtiyacı hücrelerin tipine, adaptasyon kabiliyetine ve hücre kaynağı
organizmanın türüne göre farklılık gösterir. Hücreler farklı besiyerlerinde farklı davranabilirler.
Bu yüzden çalışmanın amacına göre hücrenin besiyeri ihtiyaçlarının belirlenmesi gerekir.
Hücrelerin canlılıklarının devamı ve çoğalmaları için aminoasitler, karbonhidratlar, lipidler,
vitaminler, iyonlar ve proteinlerin ortamda bulunması şarttır. Standart bir besiyerinde yukarıdaki
bileşenlerin sağlanması için iki temel solüsyon uygulanır:
14.GÜN
Hücre Kültürü
Memelilerin bilimsel deneylerde kullanılmasının mümkün olduğunca kısıtlanması gerekliliği,
biyomedikal çalışmaların farklı pek çok alanında hücre kültürlerinin geliştirilmesi ve
kullanılmasına yol açmıştır. Hücre kültürleri mikrobiyolojide özellikle virüslerin üretilmesi ve
tanımlanması, virüs aşılarının üretimi amacıyla kullanılmaktadırlar. Yeni yüzyılda ise kanser
araştırmalarının hız kazanması ile özellikle kanser ilaçlarının geliştirilmesinde, etkilerinin
saptanmasında hücre kültürleri özellikle büyük önem kazanmıştır.
Hücre hattı nedir?
Hücre kültürü bitki veya hayvanlardan ekstrakte edilen hücrelerin daha sonrasında yapay bir
ortamda büyütülmesi olarak adlandırılmaktadır. Hücreler dokudan direk veya enzimatik ve
mekanik yöntemlerle parçalara ayrılarak kültüre alınabilirler. Primer hücre kültürü hücrelerin
dokudan izole edildiklerinden sonraki aşamayı ve uygun koşullar altında hücre çoğalması için
ortamdaki tüm ulaşılabilir substratları kullanmasını ifade eder. Bu aşamada hücrelerin
büyümesini devam etmesi için yeni medium ve daha fazla alan içeren yeni kaba aktarılması
yoluyla alt kültüre alınması gereklidir. İlk alt kültürden sonraki primer kültür hücre hattı veya alt
klon olarak bilinen hale dönüşür. Primer kültürden elde edilen hücre hatları sınırlı yaşam ömrüne
sahiptir ve en yüksek büyüme kapasitesine sahip predominant hücrelerden dolayı pasajlandıkça
populasyon genotipik ve fenotipik olarak homojen hale gelir.
Normal hücreler çoğunlukla çoğalma kabiliyetlerini kaybetmeden önce sınırlı sayıda bölünme
yeteneğine sahiptir. Bu durumu genetik olarak belirlenmiştir ve hücresel yaşlanma olarak
bilinmektedir. Bu yüzden bu hücre hatlarının sınırlı olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte, bazı
hücre hatları spontan, viral ya da kimyasal uyarılma yoluyla transformasyon süreci sırasında
ölümsüz hale gelmektedir. Eğer sınırlı hücre hattı transformasyona uğrar ve sınırsız sayıda
bölünme yeteneği kazanırsa, sürekli hücre hattı haline gelir.
Hücre kültür türleri
Süspansiyon hücre kültürü; süspansiyon hücreler ortamda asılı durmuş şekilde büyürler. Bu
hücreler, kültür şişesine bağlanmadan hayatta kalabilir ve çoğalabilirler. Kan, dalak, kemik iliği
ve özellikle tam gelişmemiş hücreler süspansiyon şeklinde büyüme eğilimindedirler. Süspansiyon
içindeki hücreler küçük toplar gibi görünürler. Süspansiyon büyümenin avantajı çok sayıda
hücreyi büyütebilmek ve kolayca kültürden toplayabilmektir.
Yapışkan hücre kültürü; yapışkan hücreler tek tabaka halinde, yüzeye tutunarak büyürler.
Ektodermal ve endodermal embryonik hücre tabakalarından türeyen hücreler yapışkan bir şekilde
büyüme eğilimindedirler. Bunlar, fibroblast ve epitel hücrelerini içerir. Yapışkan hücreler değişik
şekillerde olabilirler, fakat genellikle düzdürler. Süspansiyon halde büyütülen aynı hücreler
yuvarlak olabilirler. Yapışkan büyümenin avantajı, hücreleri lamel gibi yüzeylere yayabilmek ve
yapıştırabilmektir. Bu özellikler, mikroskop, hibridizasyon ve fonksiyonel testlerde kolaylık
sağlar.
15.GÜN
Hücre kültür ortamı ve kültür şartları
Gerekli besinleri, büyüme faktörlerini ve hücre büyümesi için gerekli hormonları sağladıklarında
dolayı kültür ortamı kültür çevresinin en önemli bileşenidir. İlk hücre kültürü deneyleri doku
ekstraktları ve vücut sıvılarından elde edilen kültür ortamı ile gerçekleştirilmesine rağmen kültür
ortamında standartizasyona ihtiyaç vardır. Kültür ortamları destek olarak kullanılan serum
ihtiyacına göre; Temel medium, Serum-azaltılmış medium ve Serumsuz medium olmak üzere üç
sınıfa ayrılırlar. Serum; büyüme, adezyon faktörleri, hormonlar, lipidler ve mineral kaynağı
olarak temel besiyerinde ki kültür hücreleri için son derece önemlidir. Ek olarak serum hücre
membranı geçirgenliğini düzenler ve lipidler, enzimler, mikrobesinler ve eser elementlerin
taşıyıcısı olarak görev alır.
Bununla birlikte serum kullanımının yüksek maliyet, standartizasyon problemleri, spesifiklik,
değişkenlik ve büyümenin ve/veya hücresel fonksiyonların uyarılması-baskılanması gibi
istenmeyen etkilere yol açması gibi dezavantajları vardır.
Temel medium: Hücre hatlarının büyük çoğunluğu amino asitler, vitaminler, inorganik tuzlar ve
glukoz gibi karbon kaynakları içeren temel besiyeri içinde iyi gelişirler. Fakat temel besiyeri
içeriği serum ile desteklenmelidir.
Serumu azaltılmış medium: Hücre kültürü deneylerinde istenmeyen etkileri azaltmanın bir yolu
serum azaltılmış medium kullanımıdır. Serum azaltılmış medium temel medium içeriğinin
besinler ve hayvan kaynaklı faktörlerle zenginleştirilmesiyle oluşur. Bu durum serum ihtiyaç
miktarının azalmasına sebep olur.
Serumsuz medium: Serumsuz medium (Serum-free media, SFM) serum yerine uygun besinsel
ve hormonal içeriklerin formulasyona koyulmasıyla hayvan serumundan doğacak durumların
önüne geçer. Serumsuz medium formulasyonları çoğu primer kültür ve hücre kültürler için vardır.
Serumsuz medium kullanımının büyük avantajlarından biri uygun büyüme faktörlerinin
kombinasyonuyla kültür ortamını seçici hale getirerek spesifik hücre tiplerinin seçilebilmesine
olanak sağlamasıdır. Normal memeli hücre hatlarının çoğu pH 7.4‟te iyi gelişirler ve farklı hücre
soylarında çok az değişiklik olabillir. Bununla birlikte transforme hücre hatları hafif asidik
ortamda (pH 7.0-7.4) daha iyi büyüme gösterirler ve bazı normal fibroblast hücre hatları hafif
bazik ortamı (pH 7.4-7.7) tercih ederler.
Büyüme medium‟u pH‟ı kontrol eder ve kültürdeki pH değişimlerine karşı hücreler tampon
oluşturur. Genellikle organik (örneğin HEPES) veya 𝐶𝑂2 -bikarbonat tamponlar kullanılır.
Medium‟un pH‟ı çözünmüş karbondioksit (𝐶𝑂2 ) ve bikarbonat (HCO3-) dengesine bağlıdır ve
atmosferik 𝐶𝑂2 değişimi medium pH‟ını değiştirebilir. Bununla birlikte 𝐶𝑂2 -bikarbonat
tamponlar kullanılırken dışarıdan 𝐶𝑂2 kaynağı kullanımı gereklidir.
Hücre kültürü optimal sıcaklığı, hücreleri izole edildiği konakçının büyük oranda vücut
sıcaklığına bağlıdır ve anatomik varyasyonlara göre az derecede değişiklikler olabilir (örneğin
deri sıcaklığı iskelet kası sıcaklığına göre daha düşük olabilir). Hücre kültürünü aşırı ısıtma az
ısıtmaya göre daha ciddi bir problemdir, bu yüzden inkübatör sıcaklığı optimal sıcaklığın çok az
altına ayarlanabilir. Çoğu insan ve memeli hücre hatları optimal büyüme için 36-37oC sıcaklığa
ihtiyaç duyar.
16.GÜN
Hücre Kültüründe Kullanılan Malzemeler
Flasklar (25‟ lik ve 75‟ lik)
Multi-well plate(6,12,24,96 well plateler)
Pipetler ve pipetörler
Besiyeri / Medium
Ekipmanlar
Laminar flow kabin(Hücre kültür kabini)
İnkübatör(𝐶𝑂2 𝑖𝑛𝑘ü𝑏𝑎𝑡ö𝑟)
Santrifüj
Inverted mikroskop
Su banyosu
Buzdolabı ve Derin dondurucu
Hücre kültürü mutlaka hava akışlı kabinler içerisinde çalışılır. Kabin açıldıktan sonra % 70‟ lik
alkol ile yüzey ve kabine alınacak malzemeler temizlenir. İnkübatör hücrelerin büyümesi için
gereken ortama sahiptir. % 5 𝐶𝑂2 seviyesi ve 37 oC‟ ye ayarlıdır. Hücreler inverted mikroskopta
her gün kontrol edilir. Gerekli ise besiyerleri değiştirilir veya başka flasklara aktarılırlar. Bunun
dışında laboratuarlarda kullanılan başka aletler de mevcuttur. pH metre, ısıtıcılı manyetik
karıştırıcı, hassas terazi, shaker, elektroforez sistemleri, mikroplate okuyucu, ChemiDoc
Kemilüminesans Görüntüleme Cihazı, ışık mikroskopu, floresan mikroskopu.
16.GÜN
7. Çözüldükten sonra hücre süspansiyonu flaska eklenir ve yatay şekilde çevrilirler.(Bu
şekilde hücreler tüm yüzeye yayılabilir.)
8. Flask yatay şekilde tutularak hücrelerin tüm yüzeye dağılması için çevrilir. Mikroskopta
kontrol edildikten sonra flaskın ağzı alkollenerek inkübatöre kaldırılır.
Medium Değiştirme
Memeli hücrelerinin genellikle 2-3 günde bir besiyerlerinin değiştirilmesi gerekir. Mediumları
yenilenmediğinde hücreler ölmeye başlar. Hücreler mikroskopta kontrol edilir ve eğer
pasajlanmaları gerekmiyorsa (konfluentlikleri %90-100‟ e ulaştığında mutlaka pasajlanmaları
gerekir.) hücrelerin mediumu değiştirilir. Hücrelerin durumu her gün önce gözle sonra
mikroskopla kontrol edilir. Flask içindeki besiyeri sarıya dönmüşse ortam asitlenmiştir.
Hücrelerin mediumu mutlaka değiştirilmelidir yada gözle görünebilen bir bulanıklık varsa fungal
kontaminasyon olmuştur medium değiştirilmelidir. Gözle kontrollerden sonra mikroskopla da
hücrelerin durumu kontrol edilmelidir. Hücreler pasajlanması gerekiyorsa pasajlanır yada
mediumları değiştirilerek taze besin kaynağı sağlanır.
1. Medium 37 oC‟ ye ısıtılır.(Mediumlar +4 oC‟ de saklanır. Hücrelere eklenmeden önce
ısıtılmalıdır yoksa hücrelere şok etkisi yaratabilir ve hücreleri kaldırabilir.)
2. Hood‟ un içi alkolle temizlenir ve tüm materyaller alkollenerek alınır.
3. Hücrelerin mikroskopta yaşayıp yaşamadıkları ve konfluentleri kontrol edilir.
4. Flasktan eski medium çekilir ve PBS eklenir.
5. PBS ile yüzey birkaç kere yıkandıktan sonra uzaklaştırılır.
6. Flaskın ebatına göre yeni medium eklenir.(T25‟ lik flask 5 ml medium alırken, T75‟ lik
flask 10 veya 15 ml medium alabilir.)
7. Flask yatay bir şekilde hafifçe çalkalanır ve mediumun her tafra yayılması sağlanır.
8. Hücreler mikroskopta kontrol edildikten sonra inkübatöre yerleştrilir.
Hücre Pasajlama
Hücreler büyüdükleri flaskta belli bir konfluentliğe ulaştıkları zaman pasajlanırlar. Hücrelerin
pasajları geciktiği taktirde besin ve alan yetersizliğinden dolayı büyümeleri durur ve zamanla
birbirlerine toksik etki göstermeye başlarlar. Hücreler yüzeyi kapladıklarında pasaj yapılmaları
uygundur. Pasajlama süresi hücre tipinden tipine farklılık gösterir. Bazı hücreler 3-4 günde
pasajlanması gerekirken bazıları bir haftada pasajlanabilir.
1. Hücre mediumu, PBS ve tripsin-EDTA su banyosunda 37 oC‟ ye ısıtılır.
2. Hücreler 𝐶𝑂2 inkübatöründen alınır ve mikroskopta incelenir.
3. Flasklar açılır ve serolojik pipetle medium yavaşça çekilir.
4. Hücre tabakasına zarar vermeden flaska PBS eklenir, yüzey yıkanır ve PBS yavaşça
çekilir. Yüzeyden PBS birkaç kez çekilerek hücreler iyice yıkanır.
5. Yeni bir pipet ile ortama tripsin-EDTA eklenir ve flask 2-3 dakika 𝐶𝑂2 inkübatöründe
tutulur. Bazı hücreler 5 dakikada kalkarken bazıları 1-2 dakika içinde kalkabilir.
6. İnkübatörden alındıktan sonra hücrelerin kalkması için flaska el yardımıyla alt
köşesinden çok sarsmadan kuvvet uygulanır. Mikroskopta hücrelerin kalkıp kalkmadığı
kontrol edilir.
7. Hücreler serbest ise flaska tripsinin yaklaşık 2-3 katı miktarda yeni medium eklenir ve
santrifüj tüpüne aktarılır.(Mediumun içindeki FBS tripsini inhibe eder, tripsinin
hücrelerer zarar vermemesi için tripsinden daha fazla medium ile santrifüj yapılır.)
17.GÜN
8. Hücreler 1500 rpm‟ de 5 dakika santrifüj edilirler.
9. Santrifüj sırasında hücrelerin aktarılacağı yeni flasklara hücre hattı ismi, pasaj numarası,
pasaj tarihi yazılır ve yeni medium eklenir.
10. Supernatant dökülür geri kalan medium pipet yardımıyla uzaklaştırılır. Hücre pelletini
çözmek için tüpün dibine birkaç defa hafifçe vurulur.
11. Tüpe 1 ml yeni besiyeri eklenerek pellet pipetlenir ve iyice çözülmesi sağlanır.
12. Hücre süspansiyonu yeni flaska eklenir ve flask yatay şekilde hafifçe çalkalanıp
hücrelerin tüm yüzeye dağılması sağlanır.
13. Hücreler mikroskopta kontrol edilir ve flaskların ağız kısımları alkollenerek inkübatöre
kaldırılır.
Hücre Dondurma
Gelecek çalışmalarda kullanmak için hücre hatları stoklanabilir. Hücreleri muhaza etmek
senesense girmelerinden kaçınmak ve kontaminasyon riskini düşürmek amacıyla hücre hatları
uzun süreli saklanmak için dondurulabilir. Hücreler dondurulurken mutlaka kriyoprotektanlar
kullanılır. Çoğunlukla DMSO tercih edilir. Bunun dışında gliserol, sükroz, etilen glikol vb. de
kriyoprotektan olarak kullanılabilir. Hücreler kriyotüp deniel -196 oC‟ ye kadar dayanıklı tüpler
içerisinde dondurulur.
DMSO: Dimetil sülfoksit. Hücre kültüründe % 10 olarak hücreleri dondurmak için kullanılır.
Donarken oluşan buz kristallerinin sivri uçları hücrelerin patlamasına neden olur. DMSO bu
sivrileşen kısımların hücrelere zarar vermesine engel olur. Donarken hücrelerin arasına girerek
donar ve eridiğinde hücreler için toksik etki yapar.
Frozen Mix: %10 DMSO + % 90 FBS(yatak oluşturur ve donarken üst üste gelen hücreler
patlamazlar)
1. İnkübatörden dondurulacak hücrelerin flaskları alınır ve mediumları boşaltılır.
2. Hücrelerin üzerine PBS eklenir. PBS ile flaskın yüzeylerinden birkaç kez geçilerek
yıkanır.
3. PBS uzaklaştırılıp tripsin-EDTA eklenir.
4. Flasklar inkübatöre yerleştirilip hücrelerin kalkması için bir süre beklenir.
5. Hücrelerin kalkıp kalkmadıkları kontrol edildikten sonra hücreler 15 ml falkona aktarılıp
üzerlerine medium eklenir.
6. 5 dakika 1500 rpm‟ de santrifüj yapılır.
7. Santrifüj sırasında hücrelerin kaldırılacakları kriyotüpler etiketlenir. Santrifüjden sonra
üst sıvı uzaklaştırılıp pellet 1 ml frozen mix ile çözülür.
8. Kriyotüpler -80 oC‟ ye kaldırılırlar.(Hücreler 6 aya kadar -80 oC‟ de muhafaza
edilebilirler. 6 aydan daha fazla saklanması için sıvı nitrojene(-196 oC) kaldırılır)
18.GÜN
Hücre Sayımı
Hücre sayısını belirlemek genellikle hücre konsantrasyonunun bulunması için gerekir.
Hemositometre hücre sayısını belirleme yöntemlerinden birisidir.
1. Hücreler pasajlama metodunda anlatıldığı gibi tripsin ile kaldırılır. Santrifüjle çöktürülür
ve hücre pelleti elde edilir.
2. Pellet yoğunluğuna göre medium eklenir ve çözülür.
3. Lamel ve hücrelerin sayıldığı bölüm alkolle silinir.
4. Hücre süspansiyonundan 10 mikrolitre hemositometreye eklenir.
5. Inverted mikroskop altına hemositometre yerleştirilir ve 10X objectifte hücreler gözlenir.
6. Ortadaki daha yoğun kareli olan bölgedeki(1𝑚𝑚2 ) hücreler sayılır.( Hücreler sayılırken
el sayacı kullanılır.)
7. Ml başına hücre sayısını hesaplamak için hücre sayısı 104 ile çarpılır. Her bir kare 1x1
mm‟ dir ve derinlik 0,1 mm‟dir.
8. Örnekler dublike olarak hazırlanır ve sayılan hücre sayısının ortalaması alınır.
Sayılan hücre miktarı 104 ile çarpılıp 1 ml de okadar hücre olduğu kabul edilir. Buradan yola
çıkılarak deneylerde gerekli hücre konsantrasyonları hesaplanır.
19.GÜN
Kültür Edilen Hücrelerin Gözlemlenmesi
Hücreler, yeni şişelere her transfer edileceklerinde veya deneyler için her
kullanılacaklarında mikroskopik ve makroskopik olarak gözlenmelidir. Eğer hücreler
sağlıklı değilse, deneyler de yolunda gitmez. Hücre kültürü şişesi inkübatörden
çıkarıldığında şunlar dikkatle incelenmelidir:
Birçok besiyeri ortamında asidik koşullarda sarıya, bazik koşullarda ise mora dönüşen pH
indikatörü vardır. Fazlasıyla asidik, ya da bazik ortam, kontaminasyonun, fazla büyümüş
kültürün, ölü kültürün ya da hatalı 𝐶𝑂2 dağılımının göstergesi olabilir. Ortamın
bulanıklığı kontaminasyonu veya aşırı büyümüş kültürü haber verir. Hücreler, şişede
veya petri kabında büyütülüyorsa invert mikroskopta 40X‟te gözlendikten sonra
deneylerde kullanılmalıdır. Yapışkan hücreler, yüzeyde düz bir tabaka şekinde yayılmış
olmalıdır. Süspansiyon hücreler ise küreseldir, fakat bazı hücreler yüzeye tutunmuş
olabilir. Kültürdeki hücrelerin morfolojilerinin düzenli olarak incelenmesi başarılı hücre
kültürü deneyleri için temeldir. Ek olarak hücrelerin sağlık durumunu doğrulamak, her
seferinde hücreleri göz ve mikroskopla incelerken kontaminasyon sinyallerininin erken
safhada belirlenmesini ve laboratuardaki diğer kültürlere yayılmasının engellemesini
sağlar. Nükleus çevresindeki granüler yapıları içeren bozulma işaretleri kültürün
kontaminasyonu, hücre hattının yaşlanması, mediumda toksik maddelerin bulunması
veya kültürün medium değişimine ihtiyaç duyduğunun işaret eden sebeplerden
kaynaklanabilir. Bozulmalara izin vermek geri dönüşümsüz etkilere yol açar.
Hücre Morfolojileri
Çoğu memeli kültür hücreleri morfolojilerine göre 3 temel kategoriye ayrılabilir.
Fibroblastik (veya fibroblast benzeri) hücreler bipolar veya multipolardırlar ve uzamış
şekile sahiptiler. Substrata bağlı olarak büyürler.
Epitel benzeri hücreler poligonaldır, daha düzgün boyutlu şekilleri vardır. Ayrık
kümeler halinde gelişirler.
Lenfoblast benzeri hücreler küresel şekillidirler ve yüzeye ihtiyaç duymadan
süspansiyon da büyüyebilirler.
Bu temel kategorilere ek olarak belirli hücreler konak da özelleştikleri spesifik morfolojik
karakterleri gösterirler. Nöronal hücreler farklı şekillerde ve büyüklükte olabilirler fakat
iki morfolojik kategoriye ayrılırlar. Tip I sinyalleri uzunluğu boyunca ileten uzun aksonlu
olanlar ve tip II aksonsuz olanlar. Tipik nöron hücreleri dendrit denilen hücre
gövdesinden uzanmış dallar şeklinde uzantılar gösterirler.
19.GÜN
Hücre Kültürü Kontaminasyonları
Hücre kültürü kontaminasyonunun iki ana formu vardır; Kimyasal ve biyolojik
kontaminasyonlar. Kimyasal hücre kültürü kirlenmesi, kültür sistemi üzerinde olumsuz
bir etkiye sahip olmayan hücre dışı bir madde ile bir hücre kültürünün karıştırılması
anlamına gelir. Bu maddeler;
1. Su, düzgün saflaştırılmış su da, aşırı derecede saf su da olabilir. Son derece saf su
aslında çok reaktiftir ve hücre kültürlerini oluşturmak ve sürdürmek için
kullanılan ekipmandan toksik kimyasalların sızmasına neden olabilir.
2. Bazı serum türleri, protein açısından oldukça zengindir.
3. Gram-negatif bakterilerin toksinleri olan endotoksinler.
4. Bazı besiyeri türleri floresan ışığa maruz kaldığında oluşan serbest radikaller.
5. Ağır metaller.
6. Plastik depolama tankları ve borularıdan plastik materyaller.
7. Ekipman üzerinde kalan deterjanlar ve dezenfektanlar.
Diğer ana hücre kültürü kontaminasyon türü, hücre kültürlerinin canlı organizmalar
yoluyla karıştırılması olan biyolojik hücre kültürü kirlenmesinden kaynaklanmaktadır:
1. Bakteriler
2. Maya
3. Küfler
4. Virüsler
5. Mycoplazma
6. Tek hücreli hayvanlar
7. Omurgasızlar
8. Diğer hücre hatlarından çapraz kontaminasyon
Bu biyolojik kirleticilerin kaynakları, uygun olmayan dezenfekte edilmiş malzemelerden
ve ortamdan havadaki parçacıklara kadar her şeyi içerir.
20.GÜN
RIPA Lysis Buffer
RIPA (Radyo-İmmünopresipitasyon Deneyi) Lizis Tamponu, hem yapışık hem de süspansiyon
kültürlü memeli hücrelerinden proteinlerin hızlı bir şekilde, verimli hücre lizizi ile
çözündürülmesini sağlar. Pek çok antikor ve protein antijeni bu tamponun bileşenlerinden
olumsuz etkilenmediği için, uzun süredir geniş çapta kullanılan bir lizis ve yıkama tamponudur,
immünopresipitasyon gibi küçük ölçekli afinite düşürme uygulamaları için kullanılmaktadır.
Buna ek olarak, RIPA Lizis Tamponu, spesifik proteinlerin etkileşimini mümkün kılarken,
spesifik protein-bağlanma etkileşimlerini en aza indirirken, belirli protein-protein etkileşimleri ile
ilgili çalışmaları mümkün kılar. Aşağıdaki RIPA Lizis Tamponu bileşenleri, aşağıdaki etkilere
sahiptir:
Tris-HCI, bir tamponlama ajanı protein denatürasyonunu önler,
NaCl, spesifik olmayan protein toplanmasını önleyen bir tuzdur,
NP-40, proteinleri çıkarmak için iyonik olmayan bir deterjandır;
Na-deoksikolat ve SDS, proteinleri çıkarmak için iyonik deterjanlardır; ve
Sodyum azid, bakteriyel büyümeyi geciktirmek için eklenen bir bakteriyostatik ajandır. RIPA
Lizis Tamponu, hazırlık gerektirmeyen kullanıma hazır bir çözüm olarak tedarik edilir.
Kullanıcının kullanmadan önce bu ürüne dahil olmayan proteaz ve fosfataz inhibitörleri eklemesi
gerekir.
RIPA Tampon Özellikleri:
• Kullanışlı - kullanıma hazır solüsyon; bileşenler sonradan eklenmezamaya gerek yok
• Esnek - raportör tahlilleri, protein deneyleri, immünodeneyler ve protein saflaştırma da dahil
olmak üzere birçok uygulama için kullanılır
• Çok yönlü - sitoplazmik, membran ve çekirdek proteinlerinin ekstraksiyonunu sağlar
• Formülün açıklığı - tamponun içeriği açık bir şekilde belirtilmiştir.
1% (w/w) Nonidet P-40 (NP-40)
1% (w/v) sodium deoxycholate
0.1% (w/v) SDS
0.15 M NaCl
0.01 M sodium phosphate, pH 7.2
2 mM EDTA
50 mM sodium fluoride (NaF)
0.2 mM fresh sodium orthovanadate
100 U/ml protease inhibitor
Western blotting, ELISA, immünofloresan, İmmünopresipitasyon; protein arıtma; SDS-PAGE;
protein ifadesi, aktivite, modifikasyon, profil oluşturma, karakterizasyon ve kantitatif ölçüm için
analizler; epitop etiketleme; raportör gen analizi gibi alanlarda kullanılabilir.
20.GÜN
Proteazlar, hücre içinde kan pıhtılaşması, besin sindirimi, apoptoz ve otofaji gibi birçok
önemli rol oynamaktadır. Bu süreçler hayati öneme sahiptir ve bu nedenle proteazlar,
organizmaların hayatta kalmasını sağlamak için verimli bir şekilde çalışmalıdır. Her
organizmanın her hücresinde birçok farklı proteaz türü vardır ve bu enzimler hücrenin
çeşitli bölgelerinde, farklı özellik ve etki mekanizmalarıyla çalışır.
22.GÜN
Western Blot
Western Blot, belirli bir örnekte bulunan belirli bir proteini tespit etmek için kullanılan kalitatif
ve yarı kantitatif analitik bir tekniktir. Yarı kantitatiftir çünkü tespit edilen proteinin tam miktarını
değil, hedef protein konsantrasyonunun kaba bir tahminini verir. Kullanılan örnek, çoğunlukla,
hücre, doku, bakteri veya virüsten ekstrakte edilen farklı proteinlerin bir karışımıdır. Bu teknik
kullanılarak, sadece bir proteinin yokluğu veya varlığı bilenmez, aynı zamanda spesifik bir
proteinin, yarı-kantitatif konsantrasyonu da bilinebilir. Western Blot da dört ana adım vardır:
1. Liziz ile örnek hazırlama - Hücreleri / Dokulardaki proteinleri çıkarmak için
2. Jel elektroforezi (SDS-PAGE) - proteinleri ağırlıkları temelinde ayırmak için
3. Blotting - Proteinleri numunenin içinden bir membrana transfer etmek
4. Tespit - bir raportör molekül ile etiketlenmiş antikorları ile proteinleri problama
Örnek Hazırlama
1. Örnek sayısı kadar ependorf hazırlanıp, etiketlenir.
2. 6 well plate‟ de bulunan örnekler pipetaj yapılarak kaldırılıp toplanır.
3. Örnekler , 5 dakika boyunca 2500 x g'de santrifüj ile peletlenir ve süpernatant atılır.
4. Hücreler soğuk 500 mikrolitre PBS ile yıkanır. 5 dakika boyunca 2500 x g'de pelet
hücreleri santrifüj edilir.(Bu şekilde hücreler, besiyerinde bulunan serumdan
temizlenir.)
5. 5X Ripa solüsyonu 1,5X‟ e seyreltilir. Bu durumda 300 mikrolitre Ripa solüsyonu, 100
mikrolitre Proteaz inhibitörü, 600 mikrolitre distile su karıştırılarak liziz solüsyonu
hazırlanır.
6. Pellet haline gelen hücrelere, pelletin büyüklüğüne göre 100-150 mikrolitre arası liziz
solüsyonu eklenir ve köpürtmeden pipetaj yapılarak pellet solüsyon içerisinde çözülür.
7. Çözülen pelletler 20 dakika buz üzerinde bekletilir.
8. 20 dakika bittikten sonra hücre kalıntıları 15 dakika 13000 rpm ile santrifüj edilerek
çöktürülür.
9. Proteinler süpernatant da bulunur. Bu yüzden süpernatant toplanmalıdır.
10. 450 mikrolitre Laemli boya ile 50 mikrolitre beta-merkaptaetanol karıştırılarak 100-150
mikrolitre arasında süpernatanta eklenir.
11. Hazırlanan örnekler -20 santigrat dereceye kaldırılır.
12. Örnekler jele yüklenmek istendiğinde -20‟ den alınarak 95 santigrat derece heat blokta
10 dakika bekletilip, kısa bir spin yapıldıktan sonra kullanılabilir.
SDS Page
Makromoleküllerin bir elektrik alanında ayrılması elektroforez olarak adlandırılır. Proteinleri
elektroforez ile ayırmak için çok yaygın bir yöntem, bir destek ortamı olarak süreksiz bir
poliakrilamid jeli ve proteinleri denatüre etmek için sodyum dodesil sülfat (SDS) kullanır.
Yönteme sodyum dodesil sülfat poliakrilamid jel elektroforezi (SDS-PAGE) denir. SDS (lauril
sülfat olarak da bilinir) anyonik bir deterjandır, yani moleküllerinin çözünmesi durumunda geniş
bir pH aralığında net bir negatif yüke sahip olur. Bir polipeptit zinciri, nispi molekül kütlesi ile
orantılı olarak SDS miktarlarını bağlar. SDS üzerindeki negatif yükler, proteinlerin karmaşık
yapısının çoğunu yok eder ve bir elektrik alanında bir anod (pozitif yüklü elektrot) yönünde güçlü
bir şekilde çekilir. Poliakrilamid jeller, daha büyük molekülleri daha küçük moleküller kadar hızlı
göç etmeye zorlamaktadır.
22.GÜN
SDS denatüre polipeptidler arasında yük-kütle oranı hemen hemen aynı olduğundan,
proteinlerin nihai ayrılması neredeyse tamamen polipeptidlerin nispi moleküler
kütlesindeki farklılıklara bağlıdır. Tekdüze yoğunluklu bir jelde, bir proteinin göreceli
göç mesafesi (Rf, bir alt simge olarak f) kütlesinin logaritması ile negatif orantılıdır.
Bilinen kütle proteinleri bilinmeyenlerle eşzamanlı olarak çalıştırılırsa, Rf ve kütle
arasındaki ilişki çizilebilir ve bilinmeyen proteinlerin kütleleri tahmin edilebilir. SDS-
PAGE ile protein ayrımı, göreceli moleküler kütleyi tahmin etmek, bir örnekte majör
proteinlerin nispi bolluğunu belirlemek ve fraksiyonlar arasında proteinlerin dağılımını
belirlemek için kullanılabilir. Protein örneklerinin saflığı değerlendirilebilir ve bir
fraksiyon veya saflaştırma prosedürünün ilerlemesi takip edilebilir. Nadir proteinleri
tespit etmek ve biyokimyasal özellikleri hakkında bir şeyler öğrenmek için farklı boyama
yöntemleri kullanılabilir. Western blotting, iki boyutlu elektroforez ve peptit haritalama
gibi özelleşmiş teknikler, çok nadir görülen gen ürünlerini tespit etmek, aralarında
benzerlikler bulmak ve proteinlerin izoenzimlerini tespit etmek ve ayırmak için
kullanılabilir.
Polimerleşme reaksiyonunda akrilamid molekülleri yanyana bağlanarak düz zincirler
oluştururlar. Bisakrilamid molekülleri ise iki akrilamid zinciri arasında çapraz
bağlanmalar oluşturur. Böylece ağımsı bir yapı meydana gelir. Polimerleşme için serbest
radikal oluşumuna sebep olan amonyum per sulfat (APS) reaksiyon başlatıcı, TEMED ise
katalizör olarak rol oynar. SDS ( Sodyum dodesil sülfat) anyonik bir deterjan olup iki
amino asitte bir peptit zincirine bağlanarak protein moleküllerini oluşturan alt birimleri
biribirinden ayırır. Ayrıca (-) yük taşıdığından peptitlerede yüksek oranda (-) yük
kazandırır. Böylece elektrik yükü açısından karışım içerisindeki bütün protein
molekülleri eşit duruma getirilir. Jel konsantrasyonu arttırılarak protein moleküllerinin
molekül ağırlıklarına göre ayrışmaları sağlanır.
1. Jel için kullanılan camlar distile su ile iyice temizlenir.
2. Kalın cam arka tarafta ince cam önde olacak şekilde camlar aparata yerleştirilir.(Burada
camların iyi oturmasına ve alt kısımlarının aynı hizada olmasına jelin akıtmaması için
önem verilmelidir.)
3. Camlar yerleştirildikten sonra aparat kilitlenir.
4. Separating jel tablolarda belirtilen yüzdelere ve miktara bağlı olarak bütün malzemeler
sırasıyla eklendikten sonra bir pipet yardımıyla camlar arasına dökülür.(1 mililitre 2-
propanol, kabarcıkların oluşmasının ve kurumanın önlenmesi için jelin üst kısmı üzerinde
yayılır. Jel polimerleşirken su çıkışı olur. Çıkan su yüzeyde birikir ve kurumaya maruz
bırakılırsa jel yüzeyinin bozulmasına neden olur. Bu nedenle jel polimerleşmek üzere
doldurulduktan sonra üzerine mikropipet yardımıyla ve yavaşca bir miktar isopropanol
konulmalıdır. Böylece hem yüzeyin kuruması önlenir hem de jel yüzeyinin daha düzgün
olması sağlanır.)
5. Yaklaşık 30 dakika jelin donması beklenir. Separating jelin donmasına yakın stacking jel
hazırlanır.
6. Separating jelin üzerindeki propanol distile su ile yıkanıp kurutma kağıdı ile
kurutulduktan sonra, stacking jel dökülebilir. Ardından taraklar yerleştirilir ve stacking
jelin donması beklenir.
22.GÜN
7. Jelin polimerizasyonundan (yaklaşık 30 dakika) sonra tarak çıkarılır ve jel
𝑑𝐻2 𝑂 ile nemlendirilip, daha sonra kullanılmak üzere 4 ° C'de saklanabilir veya
1X running buffer ile doldurulmuş vertical elektroforez sistemine uygun şekilde
yerleştirilir(kasetin siyah tarafı tankta siyah bölüme, kırmızı tarafı kırmızı bölüme
gelecek şekilde yerleştirilmelidir).
8. Jel, proteinler separating jele ulaşana kadar 80V' ta çalışır, sonrasında ise 120-
150V' ta yükseltilebilir.
9. Elektroforez, loading dye jelin sonuna ulaştığı zaman sonlandırılır.
Separating Jel İçin;
% 7’ lik Jel 10 ml 5 ml
𝒅𝒅𝑯𝟐 𝑶 5,55 ml 2,775 ml
% 40 Akrilamid 1,75 ml 0,875 ml
1,5 M Tris-HCl(pH 8,8) 2,5 ml 1,25 ml
%10 SDS 0,1 ml 0,05 ml
%10 APS 0,1 ml 0,05 ml
TEMED 0,008 ml 0,004 ml
% 8’ lik Jel 10 ml 5 ml
𝒅𝒅𝑯𝟐 𝑶 5,3 ml 2,65 ml
% 40 Akrilamid 2,0 ml 1,0 ml
1,5 M Tris-HCl(pH 8,8) 2,5 ml 1,25 ml
%10 SDS 0,1 ml 0,05 ml
%10 APS 0,1 ml 0,05 ml
TEMED 0,006 ml 0,003 ml