You are on page 1of 195

SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE

Yusuf Cem ENCAN

nönü Üniversite SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ


Lisansüstü Eitim-Öretim Yönetmelii’nin
KAMU YÖNETM ANABLM DALI çin
Öngördüü YÜKSEK LSANS TEZ
Olarak Hazrlanmtr.

(Malatya, 2007)

1
SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE

Yusuf Cem ENCAN

Danman: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK

nönü Üniversite SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ


Lisansüstü Eitim-Öretim Yönetmelii’nin
KAMU YÖNETM ANABLM DALI çin
Öngördüü YÜKSEK LSANS TEZ
Olarak Hazrlanmtr.

(Malatya, 2007)

2
NÖNÜ ÜNVERSTES

SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ MÜDÜRLÜÜNE

Enstitümüz Yüksek Lisans Örenci Yusuf Cem ENCAN tarafndan Doç Dr.
Yusuf KARAKILÇIK danmanlnda hazrlanan “slamiyet Öncesi Türk Devlet
Gelenei” balkl bu çalma, Jürimiz tarafndan Kamu Yönetimi Anabilim Bilim Dal
Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmitir.

BAKAN :Prof. Dr. S. Kemal KARTAL

ÜYE : Doç Dr. Yusuf KARAKILÇIK (Danman)

ÜYE :Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ERKUL

ONAY
Yukardaki imzalarn, ad geçen öretim üyelerine ait olduunu onaylarm.

18 ./07/2007

Prof. Dr. S. Kemal KARTAL


Enstitü Müdürü

3
ONUR SÖZÜ

Mezuniyet Tezi olarak nönü Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dal’na


sunduum "SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE" balkl bu
çalmann, bilimsel ahlak ve geleneklere aykr düecek bir yardma bavurulmakszn
tarafmdan yazldn, bütün yaptlarn hem metin içinde hem de kaynakçada
yöntemine uygun biçimde gösterilenlerden olutuunu belirtir, bunu onurumla
dorularm.

18/07/ 2007

Yusuf Cem ENCAN

1
ÖNSÖZ
Günümüzde uluslar, “küreselleme” ad altnda çok uluslu irketler tarafndan
ekonomik, siyasal ve kültürel bir kskaç altnda yaamak zorunda braklmaktadr. Çok
uluslu irketler bu eylem ile uluslarn ekonomik kaynaklarn yönetilebilmek ve
yönlendirebilmek için her türlü kültürel ve siyasi etkenleri kullanmaktadr. Çok uluslu
irketler, varlklarn devam ettirebilmek için uluslarn kendi kültürlerinden getirdikleri
yönetsel ve siyasal modellerin braklmas için çaba harcamaktadr. Bu yeni model çok
kültürlülüü, çok seslilii ön planda tutuyormu gibi görünse de, tek tip insan
yaratmaktadr. Yeni yönetim ekli, güçlünün yannda, paraya tapan, tüketici, sadece
sunulana raz olan, sorgulamayan ve baml bireyler yaratmaktadr.
Türkiye Cumhuriyeti, bu küreselleme konusunda en fazla zarar gören ülkelerin
banda gelmektedir. Çok güçlü yönetim kültürüne sahip olmasna karn, Türkiye
Cumhuriyeti bilinçli olarak siyasal ve sosyal yönden zayflatlmakta, hzla dünya
ekonomik çkar gruplarnn oyun alan haline getirilmektedir. Tüm bu deiim;
“geliim, demokratikleme, yerelleme, yönetiim, insan haklar” adlar altnda
yaplmaktadr. Yüzyllarca snfsal, rksal ve inançsal hiç bir ayrm olmamasna karn,
dtan zorlamalarla bu kavramlar toplum içine yerletirilmeye çallmakta,
kutuplamalar oluturularak, ülke daha kontrol edilebilinir yönetsel parçalara bölünmek
istenmektedir.
Çözüm; yabanc etkenlerin olmad, Türk ulusunun doal karakterine uygun
yönetim tarzlarnn ortaya çkartlmas ve uygulanmasdr. Bu nedenle, slamiyet öncesi
Türk devletleri çok büyük öneme sahiptir. Bu dönem, Türklere slamiyet ad altnda,
zorla kabul ettirilen Arap kültüründen en az etkilendii bir dönemdir. slamiyet öncesi
Türklerin siyasal, yönetimsel ve sosyal yönden incelenmesi, günümüzde karlalan
sorunlarn almasnda çok büyük yarar salayacaktr.
Günümüz Türkiye’sinin yönetimsel yapsna çok büyük k tutacana inandm
bu yüksek lisans tezimin tüm aratrma, düzenlenme ve yazm aamasnda, çok büyük
emei olan tez danmanm Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK’a çok teekkür ederim.
Ayrca; bu aamaya kadar gelmemde katks bulunan ve emei geçen, bata Bölüm
Bakanmz Prof. Dr. S. Kemal KARTAL olmak üzere, tüm hocalarma teekkür
ederim. Öte yandan; ders ve tez yazm aamasnda bana çok büyük destei olan eim
Dilek ENCAN ve kzm Pelin ENCAN’a ükranlarm sunarm.
Yusuf Cem ENCAN

2
SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE

YÜKSEK LSANS TEZ

Yusuf Cem ENCAN

nönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü


Danman: Doç. Dr. Yusuf KARAKILÇIK

ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER

slamiyet öncesi Türk Devletleri; Asya Hun Devleti ile balar ve slamiyet’i
devlet dini olarak kabul eden Karahanllara kadar devam eder. Türk tarihi bir anlamda
devlet kurma ve örgütlenmenin de tarihidir. slamiyet öncesi Türklerin yaam alan olan
Orta Asya’nn, corafi ve iklimsel yapsnn pek de cömert olmamasna karn bu
bölgede güçlü devletlerin kurulmas, Türklerin sosyal yaps ve örgütlenme kültürüyle
dorudan ilgilidir.
Türklerin aileden balayarak devletin en tepesine kadar özde bir yap
oluturmas, benzer ileyi göstermesi, devlet yapsnn ortaya konmasndaki en temel
unsurdur. Toplumu oluturan bireyden balayarak, devlet yöneticilerine kadar benzer
özellikler göstermesinin nedeni toplumcu düünce sistemidir. Birey; topluma gösterdii
fayda orannda konumunu gelitirmekte, topluma yaplan yararl etkiler sonucunda
güçlenmektedir.
Birlikte yaama istei tüm toplumca kabul edilmitir. Zor corafi artlarda
bireysel düünceler ve eylemler toplumun tamamn yok etmi veya toplumun zarar
görmesine yol açmtr. Bu ar corafi artlar, Türklerin dayanmac, zor artlara
dayankl, bireylerin eit ve özgür olduu toplumlar yaratmalarna neden olmutur.
Hükümdar veya hanedan üyeleri devletin sahibi deildir. Yönetici halk adna bu
görevi yapmaktadr. slamiyet öncesi Türk devletlerinde, hükümdarn kendi hazinesi ve
topra olmam, elde edilen kazanç boylar ve halk arasnda eit olarak paylatrlmtr.
Yönetme görevi, devlet ve halk için yeterince yarar salayp, baar elde eden hanedan

3
üyesine verilmitir. Yönetme görevini baaramayan, görevini devretmi veya zorla
devrettirilmitir. Hükümdar her ne kadar son sözü söyleyen ve mutlak karar verici
makam da olsa, devletin ileyiinde yardmc kurumlar oluturulmu, çou zaman karar
alnmasnda ve uygulanmasnda etkin olmutur.
Devlet iki anlamda kullanlmtr. Birinci anlam örgütlenme, ikinci anlam
bartr. Devletin sadece kurumlar ile örgütlenmesi yeterli deildir. ç ve d barn
salanmas devletin oluumundaki dier temel eylemdir. Ülke içindeki ve dndaki tüm
huzursuzluklarn giderilmesi, devletin olaan ileyii olarak görülmütür.
Halk snflara ayrlmam, tüm dünya halklar ayrm yaplmakszn ulus olarak
kabul edilmitir. Hükümdarn iktidara gelmesi ile birlikte ilk yapt eylem töreyi
oluturmak olmutur. Töre, tüm devlet ileyiini ve sosyal yapy düzenleyen,
geleneksel olarak oluturulmu kurallar bütünüdür. Bu kurallar sosyal yapya uygun
kültürel birikimler sonucu oluturulmutur.
slamiyet öncesi Türk devletleri, tüm sosyal, ekonomik, siyasal yaplanmalar
kapsayan, olaan üstü bir örgütlenme kültürü üzerine oturtulmutur. Türklerdeki bu
örgütlenme kültürü, bugünün koullarnda dahi örnek alnp uygulanabilir seviyededir.
Dolaysyla, slamiyet öncesi Türk devlet geleneinin incelenmesi, bugüne k tutacak
gerçeklerin ortaya çkartlmas ve bunlardan ders alnmas bu çalmay daha da önemli
klmaktadr.
Anahtar Sözcükler: Türkler, slamiyet Öncesi Türkler, Türk Devletleri

4
“SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE”
Yusuf Cem ENCAN

ÇNDEKLER

Onay Sayfas
Onur Sözü……………………………………………………………………………..…1
Önsöz…………………………………………………………………………………….2
Özet ve Anahtar Sözcükler………………………………………………………………3
çindekiler………………………………………………………………………………..5
Ksaltmalar Dizelgesi……………………………………………………………………9

BRNC KESM: ARATIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR

1. ARATIRMANIN KONUSU, DENENCELER, AMACI VE YÖNTEM…..10


1.1. Aratrmann Konusu ve Önemi……………………………………………...10
1.2. Aratrmann Denenceleri ve Amac………………………………………...11
1.3. Aratrmann Yöntemi………………………………………………………..12
1.4. Bilgi Derleme ve leme Araçlar…………………………………………….12
1.5. Kavram Tanmlar…………………………………………………………….12
1.6. Aratrmann Sunu Sras …………………………………………………...14

KNC KESM: SLAMYET ÖNCESNDE TÜRKLER

2. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE


KONUSUNDA YAPILMI ÇALIMALAR........................................................15
2.1. Türkçe Yazlm Çalmalar…………………………………………………...15
2.2. Yabanc Dilde Yazlm Çalmalar………………………………………...…25

5
3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TARHSEL KÖKEN………………27
3.1. Türk Ad ve Türklük Kavramnn Kökeni…………………......………………27
3.2. Türklerde Hakanlk ve Halk Kavram…………………………………………31
3.3. Türklerde Ülke Kavram………………………………………………...……..34
3.4. Türk Dili…………………………………………………………………….....40
3.4.1. Türk Dilinin Snflandrlmas………………………………………....40
3.4.2. Türk Dilinin Geliim Evreleri………………………………………….41
3.4.3. Eski Türkçe Yaz Çeitleri……………………………………….….....46
3.4.4. Türkçe’nin Kökeni ve Dier Dil Öbekleri ile likileri……………......50
3.5. Türk Boylar………………………………………………………………..….54
3.5.1. Türk Boylarnn Tarihi Geliimi…………………………………….....54
3.5.2. slamiyet Öncesi Önemli Türk Boylar…………………………..……57

4. SLAMYET ÖNCES TÜRK KÜLTÜRÜ…………………………………..…64


4.1. Kültür Kavram ve “Türk Kültürü”…………………………………………....64
4.2. Türklerin Yaad Corafya ve Türk Kültürüne Etkileri……………..………66
4.3. slamiyet Öncesi Bozkr Kültürü ve Türkler……………………..……………70
4.4. slamiyet Öncesi Göçebelik Kültürü ve Türkler……………………..………..72
4.5. slamiyet Öncesi Büyük Türk Göçleri ve Kültürel Etkileri…………………...73
4.6. Türklerde “Savaçlk” Kültürü ve Ordu………………………………..…….79
4.7. slamiyet Öncesi Türk Sanat ve Edebiyat …………………..……………….84
4.7.1. slamiyet Öncesi Türk Sanat………………..………………………...84
4.7.1.1. slamiyet Öncesi Türklerde Sanat………………………...…84
4.7.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Kozmos ve Biçimsellik………..87
4.7.1.3. slamiyet Öncesi Türklerde Resim………………..…………90
4.7.1.4. slamiyet Öncesi Türklerde Mimari………………………....91
4.7.2. slamiyet Öncesi Türk Edebiyat…………………………..…………..92
4.8. slamiyet Öncesi Türklerde nanç Türleri……………………………………..98
4.8.1. Türkler ve amanizm……………………………………………..……98
4.8.2. Türkler ve Mani Dini……………………………………………..…..102

6
5. SLAMYET ÖNCES TÜRKLERN TOPLUMSAL VE YÖNETMSEL
YAPISI………………………...…….………………….………………………...106
5.1 slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yaps ve Sosyal likileri……..….….106
5.1.1. slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yaps……………………….....106
5.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Sosyal likiler……………………………109
5.2. slamiyet Öncesi Türklerin Yönetim Gelenei ve Yönetim Yaps………….112

ÜÇÜNCÜ KESM: SLAMYET ÖNCES TÜRKLERDE DEVLET


ANLAYII VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI

6. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLETLER…………………………...…….116


6.1. Asya Hun Devleti…………………………………………………………….116
6.2. Avrupa Hun Devleti…………………………………………………...……...118
6.3. Kök-Türk Devleti…………………………………………..……………...…120
6.3.1. Birinci Kök-Türk Devleti………………………………………..…...120
6.3.2. Çin Egemenlii Dönemi……………………………………..……….123
6.3.3. kinci Kök-Türk Devleti………………………..…………………….123
6.4. Uygur Devleti………………………..……………………………………….124

7. SLAMYET ÖNCES TÜRKLERDE EGEMENLK KAVRAMI


VE DEVLETN OLUUMU………………………....………………………...128

8. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLETLERNN BENZERLKLER VE


FARKLILIKLARI…………..…………………………………………………..132
8.1. slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Örgütlenmesi……………………………132
8.1.1. slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Meclisi ve Kurultay……………..132
8.1.1.1. slamiyet Öncesi Türklerde Meclis ve Kurultayn
Tarihi Geliimi……………………………………………….132
8.1.1.2. Devlet Meclisi ve Kurultayn Yaps, Özellikleri ve Çeitleri.............136
8.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Hükümdar………………………..……..141
8.1.3. slamiyet Öncesi Türklerde Hatun……………………..…………….144
8.1.4. slamiyet Öncesi Türklerde Veliaht…………………..……………...145
8.2. slamiyet Öncesi Türklerde nançlarn Devlet Yönetimine Etkileri……..…..147

7
8.3. slamiyet Öncesi Türklerde Ekonominin Devlet leyiine Etkileri………....150
8.4. slamiyet Öncesi Türklerde Yazl ve Yazl Olmayan Kurallarn
Devlet leyiine Etkileri…......…………………..…………………………..155
8.5. slamiyet Öncesi Türklerde Ordunun Devlet leyiine Etkileri…………..…159

9. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENENDEN


GÜNÜMÜZE YANSIMI VE YANSITABLECEK OLANLAR…................162
9.1. Yönetici Geleneinin Günümüze Yansmalar………………….…………....163
9.2. Ekonomi Geleneinin Günümüze Yansmalar………………………………164
9.3. nanç Geleneinin Günümüze Yansmalar…………………………………..166
9.4. Örgütlenme Geleneinin Günümüze Yansmalar…………………………...167
9.5. Hukuk Geleneinin Günümüze Yansmalar…………………………..…......169
9.6. Siyasi ve Sosyal Yapnn Günümüze Yansmalar………..……………….…170

DÖRDÜNCÜ KESM: GENEL DEERLENDRME

10. BULGULAR, ÖNERLER VE GENEL SONUÇ…………………………....172


10.1. Bulgular…………………………………………………..………………172
10.2. Öneriler …………………………...……………………………………...176
10.3. Genel Sonuç………………………………………………………………184

KAYNAKÇA………………………………………………………..…………….….187
EK-1 BULGULAR, ÖNERLER ÇZELGES…………………………………...191

8
KISALTMALAR DZELGES

Edi : Editör.
MÖ : Milattan önce.
MS : Milattan sonra.
Pres : Pres (Basm)
TDAY : Türk Dili Aratrmalar Yll.
TDK : Türk dil kurumu.
TKAE : Türk kültürünü aratrma enstitüsü.
YY : Yüzyl.

9
“SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE”

Yusuf Cem ENCAN

BRNC KESM: ARATIRMA HAKKINDA AÇIKLAMALAR

1. ARATIRMANIN KONUSU, DENENCES, AMACI VE YÖNTEM


Bu bölümde çalmann konusu, amac ve denencelerine yer verilmi, çalmann
hazrlanmasnda kullanlan yöntem, kavram tanmlar ve sunu sras ortaya
konulmutur.

1.1. Aratrmann Konusu ve Önemi


Devlet, belli bir corafi alan üzerinde yerlemi, zorlayc yetkiye sahip, üstün bir
iktidar tarafndan yönetilen insan topluluunun meydana getirdii siyasal kurulu olarak
kabul edilmektedir. Devlet, tarihsel açdan siyasal birlemeyi salayan bir simge
olmutur (Kapani, 2005, 35–36).
Tarm ve i araçlarn bularak yerleik yaama geçen insanlar; olumakta olan
toplumsal yaam düzene sokmak, gelitirmek ve korumak için kural koyan, koyduu
kural uygulatan bir güce gereksinim duymulardr. Devlet de bu gereksinim sonucu
ortaya çkmtr. Balangçta toplumu oluturanlarn tümünü temsil eden devlet,
zamanla güçlü olanlarn yön verdii örgüte dönümütür.
Dou toplumlarnda, özellikle de Türk toplumlarnda devletin ortaya çk, amac
ve ileyii, farkl koullarda gerçeklemitir. Devletin oluturduu güç, iddet arac
olarak içe deil, boy ya da kavmin haklarn korumak için da kar kullanlmtr. Bat
ve dou toplumlarnda, devletin yaplanmas ve ileyii konusunda gözle görülür bir
farkllk söz konusudur. Batda kii, grup ya da snf öne çkarken, douda toplumun
genel çkarn amaç edinen “kamucu bir yönetim anlay” devlete egemen olmutur
(Aydoan, 2004, 523–525). Bat toplumlarnda Hükümdar tek ve tartmasz yönetici
iken, Türklerde karar alma araçlar olan meclis ve gelenekler bulunmaktadr.
Türklerin tarihi sadece savalarn deil, uygarln ve kültür birikiminin de
tarihidir. Dünya tarihinde Türkler kadar çok ve çeitli devlet kurmu baka bir ulusun

10
olmad bugün artk ortak bir görütür. Her dönemde ve sürekli biçimde dünyann çok
geni alanlarna yaylan Türkler, yaadklar her yerde büyük küçük, etkili etkisiz, kalc
geçici o denli çok ve deiik devlet kurmulardr ki; Türk tarihi bir anlamda devletler
kurmann tarihi haline gelmitir. Türklerin en büyük özellii yasalara ve törelere uygun
devletler kurmalardr (Güzel, 2002, 823). Yasa, devlet oluumunun en büyük
parçasdr. Yasalar ithal veya zorlama deil, töreye ve halka uygun yaratlmtr.
Konu olarak slamiyet öncesi dönem önemlidir. Türklerin slamiyet’i kabul etmesi
ile Arap etkisinin fazlalat görülmektedir. Fakat slamiyet öncesinde çok güçlü
devletler kuran, çeitli uluslar da içine alan Türkler örgütlenme konusunda esizdir. O
döneme göre ve hatta bugünle karlatrldnda demokratik saylabilecek devlet
örgütlenmesine sahiptirler. Toplumsal bir amaç güdülmesi, snfsal ve rksal ayrmlar
olmamas o zaman için olaanüstü saylabilecek niteliklerdir.
Günümüzde küreselleme ad altnda devletin etkisizlemesi, kamucu düüncenin
tamamen ortadan kaldrlmas ve yöneticilerin de bu duruma özenerek toplumsal
birikimi hiçe saymas, ihtiyacmz olan sosyal eitlie ve demokratik yaama hakkna
gölge düürmektedir.
slamiyet öncesi devletlemenin en büyük amaçlarndan biri de tam bamszlktr.
Bamszlk ve egemenlik varln temel amacdr.
slamiyet öncesi Türklerin örgütlenme yetenei, kültürü, yaam ekli, yönetim
yeteneinin tannmas günümüze k tutacaktr. Günümüze kadar gelen kültürel
birikimi aktarlabilecek olanlar bugün için daha iyi yönetim anlayn ortaya
çkarabilecektir.

1.2. Aratrmann Denenceleri ve Amac


Aratrmada iki denence ortaya konmutur.
Denence 1: slamiyet öncesi Türk devlet geleneinin bilinmesi ve özümsenmesi
günümüz devlet yaplanmasna ve yönetimine önemli katklar salayacaktr.
Denence 2: slamiyet öncesi Türk devletlerinin yaplanma biçimi ve yönetim
gelenei, dünya yönetim tarihinin olumasnda büyük rol oynamtr.
Aratrmann temel amac; slamiyet öncesi Türk devlet yapsn inceleyerek,
kazanmlarla günümüz kamu yöneticilerine yeni bak açlar kazandrmaktr.
Orhun yaztlarndaki Türk büyükleri Tonyukuk ve Bilge Kaan, gelecek kuak
Türklere öyle der: “Sorunlara çözüm getirmeyen kii de sorunun bir parçasdr”
(Paksoy, 1997). Bilinçli bir Kamu Yöneticisinin sorunlardan ikâyet etmesi ve çözüm

11
üretmemesi, sorunun bir parças olmasna neden olmaktadr. Ülkeye ve yurttalara
salanacak her çeit katk, bilim uzman adaylarnn da görevidir.
Günümüz Türk yöneticileri, Türk ulusunun sadece gelenek ve göreneklerine
uygun söylevlerde bulunarak yönetimi ele almakta, fakat binlerce yllk devlet
birikimini kullanmamaktadrlar. Bu da Türk ulusunda bkknlk ve ylgnlk
oluturmaktadr. Yöneticiler çözümü darda aramakta, yabanc ve ülkemize uymayan
yöntemler uygulamaya çalmaktadrlar.
slamiyet öncesi devlet geleneinin tümüyle ortaya çkarlmas, yöneticilerin bu
kadar birikimi hiçe sayarak yeni yöntemler ithal etmesini önleyecektir. Devlet kurma ve
yönetme geleneimiz yöneticileri aydnlatacak ve Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi
salanacaktr.
Yukarda saylan katklar dnda, Türk insanna öz güven verecek, geçmite
gerçekletirdii yönetim baarsn, günümüzde de baarmasna imkan salayacaktr.
Çünkü devletleri devlet yapan kültürel birikimdir. Bu da Türk ulusunun var olmasnn
en büyük anahtardr. Bu anahtar Türk insannn kendine güven duymasn
salayacaktr.

1.3. Aratrmann Yöntemi


Bu aratrmada tarihsel ve betimsel aratrma yöntemleri kullanlmtr.

1.4. Bilgi Derleme ve leme Araçlar


Bu aratrma için, basl ve elektronik ortamdaki yazl kaynaklardan “kaynak
tarama teknii” ile bilgi toplanmtr. Bu çerçevede; yaplm olan bilimsel çalmalar,
tezler, kitaplar, süreli yaynlar ve dier yazl kaynaklar incelenmitir. Elde edilen
bilgiler “niteliksel çözümleme” teknii ile ilenmitir.

1.5. Kavram Tanmlar


Aul: Küçük üretim birimi, aile.
Bask: lahi.
Bengü: Hatra ta.
Budun: Boylar birlii.
Con: Oymaklar birlii.
Elig: Yönetici.
Erlik: Yeralt tanrs.

12
Id: Armaan deiimi.
duk: Kutsal.
Kenge: Danma Meclisi.
Kög: ark, ilahi.
Könü: Doru, düzgün, adalet.
Küç: Güç.
Kut: Tanr tarafndan verilen talih.
Ou: Ayn kandan olan göçebe topluluk.
Orun: Mevki, makam.
Ögdir: Övgü, methiye.
Örgi: Taht.
Ulca: Ganimet.
Una-bogol: Köle Boy.
Usa: Ayn soydan gelen aileler birlii.
Ülüg: Pay.
Savga: Kaanlkça alnan vergi, haraç ve ulcann boylar arasnda paylalmas.
Stupa: Kubbe.
ad: Hükümdar aday yönetici.
Tan-hu, an-yü: Hun hükümdar.
Tegin: Veliaht yönetici.
Toy: Toplant, meclis.
Töre: Geleneksel kanun, düzen.
Tös: Ata heykelcii.
Tünük: Baca.
Tüzlük: Eitlik.
Yarlg: Tanr tarafndan izin verilmesi.
Y: Orman.
Yabgu: mparator aday.

13
1.6. Aratrmann Sunu Sras
Aratrmann birinci kesiminde; çalmann konusu, amac ve denenceleriyle
birlikte, yöntemi, bilgi toplama ve ileme araçlar, kavram tanmlar, sunu sras yer
almaktadr. slamiyet öncesi Türkler balkl ikinci kesimde, slamiyet öncesi Türk
devlet gelenei konusunda Türkçe ve yabanc dilde yaplan çalmalar incelenmitir.
Ayn kesimde Türk ve Türklük kavramnn tarihsel kökeni, slamiyet öncesi Türk
kültürü, slamiyet öncesi Türklerin toplumsal ve yönetimsel yaps ortaya konmutur.
slamiyet öncesi Türklerde devlet anlay ve günümüze yansmalar balkl üçüncü
kesimde; slamiyet öncesi Türk devletleri, slamiyet öncesi Türklerde egemenlik
kavram ve devletin oluumu, slamiyet öncesi Türk devletlerindeki siyasi yaplanma ve
ileyi incelenmi; slamiyet öncesi Türk devletlerinin benzerlikleri ve farkllklar
ortaya konulmutur. slamiyet öncesi Türk devlet geleneinden günümüze yanstlm
ve yanstlabilecek olanlar bal altnda; yönetici gelenei, ekonomi gelenei,
örgütlenme gelenei, hukuk gelenei, siyasi ve sosyal gelenekler incelenerek konuya
uygun çkarmlar yaplmtr.
Genel deerlendirme balkl dördüncü kesimde ise, aratrma sonucunda ulalan
bulgular, bunlara yönelik gelitirilen öneriler ve sonuç bölümü yer almaktadr.

14
KNC KESM: SLAMYET ÖNCESNDE TÜRKLER

2. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENE KONUSUNDA


YAPILMI ÇALIMALARIN SINIFLANDIRILMASI
slamiyet öncesi Türk devlet gelenei konusunda yaplan çalmalar, Türkçe ve
yabanc dilde yaplan çalmalar olarak incelenmitir.

2.1. Türkçe Yazlm Çalmalar


Konuya ilikin Türkçe olarak yazlm çalmalara aada özetlenmitir.

a) AHMETBEYOLU, Ali, (2001), Avrupa Hun mparatorluu, Ankara:


Türk Tarih Kurumu Yayn.
Dou ve Bizans kaynaklar aratrlarak, Avrupa Hun mparatorluu incelenmitir.
Hunlarn büyük göçü ile balayan eserde, en önemli Hun hükümdar Atilla üzerinde
younlalm, Atilla’nn seferleri, savalar ve yaam biçimi üzerinde durulmutur.

b) AKSAN, Doan,(2001), Türkçenin Gücü, Ankara: Bilgi Yaynevi.


Aksan’nn bu eseri Türkçenin genel yaps üzerinde durmaktadr. Türkçeyi nitelii
bakmndan inceledikten sonra, tarihsel geliimini ve oluumunu ortaya koymakta, daha
sonra örnekler vererek anlam ve kullanm yönünden incelemektedir.

c) ANADOL, Cemal, Fazile Abbasova, (2001), Türk Kültür ve Medeniyeti,


stanbul: IQ Kültürsanat Yaynclk.
Türk kültür ve uygarlnn ayrntl olarak incelendii kitapta, slamiyet öncesi
Türk kültür ve uygarl destan ve efsanelere göre kurgulanmtr. Kitapta slamiyet
sonras kurulan devletlere arlk verilerek; inanlar, mezhepler, mimari ve bilimsel
gelimeler ve bulular üzerinde durulmutur. Son bölümde slamiyet sonras kültür ve
uygarlklar konusunda çkarmlar yaplmtr.

ç) ARAT, Rahmeti, (2002), “Eski Türk Hukuk Vesikalar”, GÜZEL, Hasan Celal,
Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar,
ss. 907–928.
Arat, çeitli kurullarn Türkistan’da bulduu 10 ncu yüzyl öncesi Türkçe veya
Türklere ait hukuk belgelerini inceleyerek bunlarn snflandrmasn yapmtr.

15
d) ATALAY, Bülent, (2002), “Türk Devlet Geleneine Göre Devlet Adamlarnda
Bulunmas Gereken Asgari Hususiyetler”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim
KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 861–868.
Çalmada, Türklerde devlet adaml kavram zamana bal kalmakszn geni bir
bak açsyla incelenmitir. Dünya geneliyle karlatrlmal örneklere yer verilmitir.

e) AVCIOLU, Doan,(1999a), Türklerin Tarihi - Birinci Kitap, stanbul:


Tekin Yaynevi.
Avcolu, Türklerin Tarihi adl belemesinin ilkinde, öncelikli olarak Türklerin
ulusal tarih anlaylarn ortaya koymutur. ncelemeleri; Atatürkçü Tarih, Turanc Tarih
ve Toplumcu Tarih ana balklarndan olumaktadr.
Birinci kitapta, srasyla Anadolu'nun Türklemesi ve Türk Ulusu'nun meydana
gelmesi, Orta Asya Türklerinin ekonomik, kültürel, dinsel ve toplumsal yaamlar
objektif, yenilikçi bir bakla ele alnmtr. Tarihteki Türk devletleri; Asya ve Avrupa
Hunlarndan balanarak, kronolojik srayla incelenmitir.

f) AVCIOLU, Doan, (1999b), Türklerin Tarihi - kinci Kitap, stanbul:


Tekin Yaynevi.
Belemenin ikinci kitabdr. lk kitaptaki devlet incelemeleri; Kök-Türkler,
Uygurlar, Rusya ve Avrupa Türkleri (Bulgar, Avar, Hazar, Macar, Peçenek, Ouz ve
Kuman) ile devam etmitir. Kitapta, ayrca “Göçebe Feodalizmi” ve Türkler
incelenmitir. kinci ayr bölümde ise Dou Avrupa Yahudiliinin Türk kökenli olup
olmad tartlmtr.

g) AYDOAN, Metin, (2004a), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - Birinci


Kitap, zmir: Umay Yaynclk.
Yapt, Aydoan’n “Antik Çadan Küresellemeye Yönetim Gelenekleri ve
Türkler” adl iki kitaplk eserinin ilkidir. Bu eserin ilk bölümlerinde geçmiteki ve
günümüz dünyasndaki siyasi ekillenme ve bu ekillenmenin evrimi üzerinde
durulmutur. Kitabn son bölümlerinde doudaki uygarln douuna ve Türk
uygarlna giri yaplmtr.

16
) AYDOAN, Metin, (2004b), Yönetim Gelenekleri ve Türkler - kinci Kitap,
zmir: Umay Yaynclk.
Aydoan, bu ikinci kitabnda Türklerin yönetim yapsnn geliimini, geçmiten
günümüze ele alarak, örnekler düzeyinde ve karlatrmalar yaparak ortaya koymutur.
Kitabn son bölümünde cumhuriyetin kuruluundan bu güne kadar olan siyasal
gelimeleri, önemli deiimleri dikkate alarak irdelemitir.

h) BARTHOLD, Wilhelm (Çev: Hasan EREN), (2006), Türk-Mool Uluslar


Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Yapt, ünlü orta Asya Türk tarihi uzman Barthold’un Takent’te 1926–1927
yllar arasnda verdii derslerin birletirilmesinden olumaktadr. Türk-Mool
uluslarnn ayn tarihsel dönemdeki ilikilerini ve ortak oluturduklar yaam biçimlerini
anlatmaktadr.

) BAYRAK, M.Orhan, (2006), Türk mparatorluklar Tarihi, stanbul: Bilgi


Karnca Yayn.
Bayrak, bu eserinde ön plana çkan on yedi Türk devletini incelemitir. Türk
devletleri hakknda ksa bilgiler verdikten sonra, kurucu hükümdarlardan balayarak, bu
devletlerin yklmasna kadar olan dönemi ayrntl olarak ortaya koymutur.

i) CANATAR, Mehmet, (2002), “Türk Kültür Tarihi Çerçevesinde Yasa, Yasak,


Yatgak Tabirleri Üzerine”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.),
(2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 929–937.
Canatar, tarihi belgelerden yola çkarak, yasalar ve yasalar sonucu ortaya çkan
engelleyici anlatmlar, yasak ve yatgak kavramlar üzerinde durarak ele almtr.

j) DVTÇOLU, Sencer, (2003), Ouz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat ve


Devlet), stanbul: Yap Kredi Yaynlar.
Yapt, Kök-Türklerden, Osmanl’nn stanbul’u Fethettii tarihe kadar olan 900
yllk dönemin aratrlmas amacyla hazrlanm eserlerden üçüncüsüdür. Divitçiolu,
bu eserde Ouzlarn ortaya çkndan Selçuklu devletinin kuruluu evresine kadar
geçen dönemi ele alnaktadr. Ouzlarn toplumsal yaps, inançlar ve ongunlar
incelenerek, konuya ilikin farkl bir bak açs getirilmeye çallmtr.

17
k) DVTÇOLU, Sencer, (2005), Orta - Asya Türk mparatorluu (VI. -
VIII. Yüzyllar), Ankara: mge Kitabevi.
Divitçiolu’nun Türk tarihini inceleme yolunda ortaya koyduu bu eserin ilk
basksnda Kök-Türkler ele alnrken, yenilenmi bu üçüncü basksnda düzeltmeler
yaplm ve yapt “Orta-Asya Türk mparatorluu” bal ile yaynnlamtr. Ayn
bakla konuya yaklaan Divitçiolu, efsanelere ve inançlara matematiksel baklar
getirerek, Türk yurdunu ve yaayn belirlemeye çalmtr.

l) EBERHARD, Wolfram, (Çev: Nimet ULUTU), (1996), Çin’in imal


Komular, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yaynlar.
Orta Asya ve ve burada yaayan halklar hakknda otorite olan Eberhard, Bu
yaptnda Çin’in kuzeyinde yaayan ve ortak yaay karakteri gösteren tüm uluslar
haknda ayrntl bir inceleme yapmtr. Genelde Çin kaynaklarna dayanan çalmada
ilk hanedanlktan, orta çaa kadar bir dönem ele alnmtr.

m) ERCLASUN, Ahmet B., (2005), Balangçtan Yirminci Yüzyla Türk Dili


Tarihi, Ankara: Akça Yaynlar.
Bu eserde, temel dil teorileri dikkate alnarak, Türk dilinin balangçtan günümüze
kadar olan yolculuu ve geliimi örnekler düzeyinde ortaya konulmaktadr. Türk dilinin
kelime geliimi ve kökünün derinliklerine inilmekte, böylece Türk kültür hayatnn
geliimi ortaya çkarlmaya çallmaktadr.

n) ERDEMR, Hatice Palaz, (2002), “Yabanc Yazarlara Göre Türklerde Sava


ve Taktik”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002),
Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 938–943.
Erdemir, Bizans kaynaklarna dayanarak Türklerin çocukluktan bu yana nasl
savaç yetitirdiklerini, kendine özgü sava teknik ve taktikleri ile dünya ordularna
nasl model oluturduklarn ortaya koymutur.

o) ESN, Emel, (2006), Türklerde Maddi Kültürün Oluumu, stanbul:


Kabalc Yaynevi.
Çalma, Esin’in çeitli makalelerinin bir araya getirilmesinden olumutur.
Türklerde Maddi Kültürün Oluumu'nun ilk makaleleri, Türklerin göçebe eklinde
yaamdan yerleik hayata geçilerinin maddi kültürlerindeki izlerini ortaya koymutur.

18
Bu çerçevede, çadr mimarisiyle tapnak ve hükümdar meskeninin mimarisi arasndaki
ilikileri incelmektedir. Surlu yerleimlerin düzenini ve ardndaki simgesellii, kentin,
sarayn ve tapnan mimarisiyle kozmosun mimarisi arasndaki balantllar ortaya
koymaktadr.

ö) GÖMEÇ, Saadettin, (1997), Kök Türk Tarihi, Ankara: Türksoy Yaynlar.


Gömeç’in bu yapt, Türk adnn ilk kullanld Kök-Türk Devleti hakknda
kaynak bir eserdir. Kök-Türk Devleti’nin temelini oluturan Aina Boyu ile balatlan
tarihçe, Köktürk devletinin yklna kadar olan dönemi kapsamaktadr. Kök-Türk
devletinin siyasal yapsndan inançlarna kadar ayrntl bir inceleme ortaya koyan
yazar, dünyann en güçlü devletlerinden biri olan Kök-Türk Devleti’nin dünya
uygarlna kazandrdklar unsurlar ve kavramlar anlatmaktadr.

p) GÜLTEPE, Necati, (2002), “lk Türk Devletlerinde Bürokrasi”, GÜZEL,


Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yaynlar, ss. 894–906.
Gültepe’nin bu çalmasnda, Türk devletlerinde bürokrasinin ortaya konmas
amacyla, öncelikli olarak Çin ve Msr bürokrasileri incelenmitir. Daha sonra Hun
devletinden balanarak, lhanllara kadar olan dönemdeki bürokratik yaplanma
incelenmitir. Bürokraside öne çkan memurlarn görevleri ve yetkileri irdelenmitir.

r) GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA, (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yaynlar.
Yapt, 1623 bilimsel çalmadan oluan bir ansiklopedidir. Dorudan yazlm
makaleler olduu gibi, Türklerle ilgi temel eser durumundaki kitaplardan, o bölüme
uygun makaleler oluturularak ansiklopediye alnmtr. Türklerle ilgili her konuda bilgi
bulunulabilecek bir eser durumundadr.

s) KAFESOLU, brahim, (2004), Türk Milli Kültürü, stanbul: Ötüken


Yaymclk.
Kafesolu, bu eserinde Orta Asya kültür yapsn ayrntlaryla ortaya koyarak, bu
kültür yaps içerinde Türklerin kültür yapsnn geliimini incelemitir. Kültür
geliiminin Türk devletlerinin ortaya çkyla ivme kazandn ve Türk kültürünün
Orta Asya’daki mutlak, yönlendirici kültür olduunu ortaya koymutur.

19
) KAPAN, Münci, (2005), Politika Bilimine Giri, Ankara: Bilgi Yaynevi.
Prof. Münci Kapani bu kitabnda çada politika biliminin temel konularn, yeni
aratrmalarn ve gelimelerin nda ele alarak incelemektedir. Bunlar arasnda,
politikann anlam ve nitelikleri, modern politika biliminin geliimi, devlet ve
egemenlik kavramlar, siyasal iktidar kavram, siyasal iktidarn meruluk temelleri,
siyasal iktidar ve sosyal tabakalama, elitler ve kitleler, siyasal katlma ve bununla ilgili
olarak deiik demokrasi anlaylar, kamuoyu, siyasal partiler ve bask gruplar gibi
konular bulunmaktadr. Bu ana konularn çerçevesinde, günümüzün Türkiye’sinde ön
plana çkan baz siyasal ve kurumsal sorunlarn da bilimsel bir deerlendirilmesi
yaplmaktadr.

t) KAIKÇI, Osman, (2002), “Eski Türklerde Devlet Bakanl- Hakanlk”,


GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 888–893.
Kakç bu çalmasnda öncelikli olarak Türk devletinin oluumu üzerinde
durmutur. Daha sonra Hakanln özellikleri, yetkileri, görevleri ve seçimi konularn
irdelemitir.

u) KOCA, Salim, (2002), “Eski Türklerde Devlet Gelenei ve Tekilat”,


GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 823–844.
Koca, bu çalmada slamiyet öncesi Türklerde devlet kavramn ayrntl olarak
ilemitir. Balangçtan bu güne kadar olan devlet oluturan tüm etkenleri ortaya
koymutur. Devletin yaplanmas, devamll ve devleti oluturan tüm kavramlar
ayrntl olarak incelenmitir.

ü) LGET, L., (Çev: Sadrettin KARATAY), (1986), Bilinmeyen ç Asya,


Ankara: Türk Dil Kurumu.
Asya’da Macarlarn geçmiini arayan yazar, Asya’daki boylarn yaay ekilleri,
ilikileri, kültürel benzerlikleri ve ayrlklarn ortaya koymutur.

20
v) ÖGEL, Bahaeddin,(1982), Türklerde Devlet Anlay (13. Yüzyl Sonlarna
Kadar), Ankara: Babakanlk Basmevi.
Ögel, bu eserinde ilk çalardan 13 ncü yüzyla kadar olan, slamiyet öncesi ve
slamiyetin Türkler tarafndan kabul edildii ilk dönemleri anlatlr. Devletin oluumu,
temel ilkeleri ve kurumlar konusunda bilgi verilmitir.

y) ÖGEL, Bahaeddin, (2002), “Devlet Meclisi ve Kurultay”, GÜZEL, Hasan


Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yaynlar, ss. 874–887.
Bu çalmada slamiyet öncesi Türklerde “meclis kurultay” anlaynn oluumu
ve geliimi incelenmitir. Meclis ve kurultay çeitleri, görevleri ve yetkileri hakknda
bilgi verilmitir.

z) ÖGEL, Bahaeddin, (2003), slamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara:


Türk Tarih Kurumu Yayn.
Türünde temel eserlerden biri kabul edilen Ögel’in bu yapt, Asya’da Türk
varlnn kültürel izlerini sürmektedir. Hunlardan önceki dönemle balayan
incelemeler, Hun devleti, daha sonra Asya’da kurulan Türk devletleri ve öne çkan Türk
boylarnn kültürel haritas çkarlmtr. Kazlardan elde edilen bulgular Türklerin
yaad corafyay ve kültürel etkileimi ortaya koymaktadr.

aa) ÖZÖNDER, Sema Barutçu, (2002), “Eski Türklerde Dil ve Edebiyat”,


GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara:
Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 481–501.
Özönder, bu çalmada eski Türkçe diye adlandrlan altnc ile onuncu yüzyl
arasn incelemitir. Eski Türkçeye ait eserler bulunduklar bölgelere ayrldktan sonra,
eserlerin türlerine göre yaplar ortaya konulmutur. Kelime yaplar ve yazlma
ekillerine göre bir snflandrma yaplmtr.

bb) PAKSOY, Hasan Bülent, (1997), Türk Tarihi, Toplumlarn Mayas,


Uygarlk, zmir: Kültür Sanat Yayn.
Paksoy, bu eserinde Türk uygarl üzerinde belirgin sçramalar yaparak, bir
tantm çalmas yapmtr. Bu günün düünce tarihi anlatlrken, bir baka bölümde

21
Türk ordusunun özellikleri anlatlmaktadr. Yazar, kendince belirledii Türk tarihinde
sivrilmi düünce adamlarndan örnekler vermekte ve olaylar anlatmaktadr.

cc) PINARBAI, Simge Özer, (2004), Çalar Boyu Tahtn Simgesel Anlamlar
Inda Türk Tahtlar, Ankara: Kültür Bakanl Yaynlar
Pnarba, bu eserinde “taht” kavramn anlamn ortaya koyduktan sonra, eski
Türklerle yakn zamanlarda ve corafyada yaayan dier uluslardaki taht tipleri ve
kullanm konusunu incelemitir. Ulat bulgular üzerine, slamiyet öncesi Türklerde
tahtn önemi ve kullanm konusunda çkarmlar yapmtr.

çç) PLANCI, Hülya, (1998), Türk Halk Edebiyat, Eskiehir: Anadolu


Üniversitesi Yaynlar.
Ders kitab niteliindeki bu eserde, slamiyet öncesi Türk edebiyatnn sözlü ve
yazl snflandrmas yaplmtr. Her iki edebiyat türüne örnekler verilerek açklamalar
yaplmtr. Türk edebiyatnda sav, sagu, kouk ve destanlar üzerinde durulmutur.

dd) SARAY, Mehmet, (1999), Türk Devletlerinde Meclis (Parlamento),


Demokratik Düünce ve Atatürk, Ankara: Atatürk Aratrma Merkezi.
Çalmada, slamiyet öncesi ve sonras Türklerde meclis anlay ve geliimi
ortaya konmutur. Türklerde demokrasinin Cumhuriyet sonras dönemdeki geliimi
irdelenmitir.

ee) SERTKAYA, Osman F., (2001), “Eski Türkler Okur Yazar myd?”, Göktürk
Devletinin 1450. Kurulu Yldönümü-Sempozyum Bildirileri, Ankara: Yeni Avrasya
Yaynlar, s.s. 23-37.
Sertkaya makalesinde, slamiyet öncesi kurulan Türk devletlerindeki alfabeler
üzerinde durmutur. Alfabelerin öretilebilirliini irdeleyerek, Türk halknn okuryazar
olup-olmad konusunu aratrmtr.

ff) TANER, Aydn,(1993), Türk Devlet Gelenei Dün-Bugün, stanbul: Milli


Eitim Bakanlar Yaynlar.
Taneri, eserinde Türklük kavramnn tarihsel geliimi üzerinde durmutur. Türk
devletlerinde devletin oluumu, yaps, kurumlar ve ileyii konusunda karlatrmalar
yaparak incelemelerde bulunmutur.

22
gg) TAAIL, Ahmet, (1995), Göktürkler I, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Taal, bu eserinde üç döneme ayrd Kök-Türk tarihinin ilk bölümü olan
Birinci Kök-Türk Devleti’nin kuruluundan yklna kadar olan dönemi incelemitir.
Genelde Çin günlükleri kaynak alnarak hazrlanan bu eserde, Kök-Türklerin
hükümdarlar incelenmi, taht kavgalar, yaaylar ve devlet yönetim yöntemleri
üzerinde durulmutur.

) TAAIL, Ahmet, (1999), Göktürkler II, Ankara: Türk Tarih Kurumu
Taal bu eserinde üç döneme ayrd Kök-Türk tarihinin ikinci dönemi olan, 50
yl süren Çin egemenlii dönemini incelemitir. Kendi anlatmyla fetret dönemindeki
Kök-Türklerin hükümdar adaylarnn yapt mücadeleler ortaya konmutur.

hh) TAAIL, Ahmet, (2004a), Çin Kaynaklarna Göre Eski Türk Boylar,
Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Bu kaynak eserde, Türklerin balangçtan bu güne kadar olan tarihteki tüm boylar
incelenmitir. Çin kaynaklarn temel kaynak alan eserde, Türk veya Türklere akraba
boylarn yaaylar ve savalar ortaya konmutur.

) TAAIL, Ahmet, (2004b), Göktürkler III, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Kök-Türk tarihi ile ilgili yaplan aratrmalarn üçüncüsü olan bu eser, üçüncü
dönem olan ikinci Kök-Türk devletini incelemitir. kinci ve üçüncü kitaptaki ayn
yöntem devam ettirilmitir. Kök-Türklerin savalar, yaam ekilleri, yönetim ekilleri
hükümdarlarn gözüyle ortaya konmutur. Bu eserde Orhun yaztlar da kaynak olarak
kullanlmtr.

ii) TEZCAN, Mahmut, (2000), Türk Ailesi Antropolojisi, Ankara: mge


Kitapevi.
Tezcan, eserine slamiyet öncesi Türk aile yapsnn sosyo kültürel niteliklerini
inceleyerek balamtr. Daha sonra Cumhuriyet döneminden bugüne kadar, özellikle
geleneksel ailede odaklanm, toplumsal deime sürecindeki farkllamalara ve
yeniden yaplanmalara deinmitir.

jj) TKAE, (1992), Türk Dünyas El Kitab, Ankara: Türk Kültürünü Aratrma
Enstitüsü Yaynlar.

23
Üç cilt olarak yaymlanan Türk Dünyasnn El Kitab’nda, Türk kültürünü
oluturan öelerin tarihsel süreç içerindeki geliimi incelenmitir. Türk bilim
dünyasnn ileri gelen aratrmaclarnn özgün bilimsel makaleleri kitaplatrlmtr.

kk) TOGAN, Zeki Velidi, (1981), Umumi Türk Tarihine Giri Cilt 1, stanbul:
stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yaynlar.
Türk tarihinin bilinmeyen (yazsz) çalarndan Osmanl devletinin kurulu
zamanna kadar olan dönem incelenmitir. Çada yabanc yazarlarla olan çelikilerini
ve eletirilerini de ortaya koyan Togan, genellikle slamiyet sonras Türkler konusuna
arlk vermitir.

ll) TURAN, Osman, (2002), “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi”, GÜZEL, Hasan
Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yaynlar, ss. 845–856.
Türkçülüün öne çkan isimlerinden olan Turan, Türklerin dünya egemenlii
düüncesinin öncüsü olmutur. Turan, bu çalmasnda destanlardan ve yaztlardaki
devlet egemenlii kavramndan yola çkarak Türklerin dünya egemenlii kavram
üzerinde younlamtr.

mm) TUTAR, Adem, (2002), “slamiyet Öncesi Türk Devlet Geleneinde Adelet
Anlay”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler,
Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 868–873.
Çalmada, slamiyet öncesi Türklerde devlet oluumundaki adalet anlay ortaya
konulmutur. Adalet anlaynn, devlet yaplanmasndaki yeri, halkla devlet arasndaki
adalet kavram ve hükümdarlardaki adalet anlay üzerinde durulmutur.

nn) URAZ, Murat, (1992), Türk Mitolojisi, stanbul: Düünen Adam Yaynlar.
Uraz, Türk slamiyet öncesi inanlarn yaradl, hayat, ölüm konular üzerinde
hikâyeler ve efsaneler aracl ile anlatmtr. Ek olarak slamiyet öncesi Türklerin
inand dinler hakknda bilgiler vermitir.

oo) ENER, Cemal, (2003), amanizm Türklerin slamiyet’ten Önceki Dini,


stanbul: Etik Yaynlar.

24
slamiyet öncesi Türklerin dini olarak kabul edilen amanizm hakknda ayrntl
bilgi veren çalma, amanizmin slamiyetten sonraki yansmalarn anlatmaktadr.
Ayrca, amanizm incelemesi Türklerle snrl braklmamtr.

2.2. Yabanc Dilde Yazlm Çalmalar


a) EBERHARD, Wolfram, (1977), A History of China, Berkeley: University Of
California Pres.
Ünlü Orta Asya aratrmacs Eberhard, temel eser niteliindeki bu kitabnda, Çin
tarihini ta devrinden kalma Pekin insanndan balayarak kitabn yazld tarih olan
1950’li yllara kadar olan dönemi incelemitir. Cumhuriyet ve Merutiyet’ten önceki
zaman, hanedanlk dönemleri biçiminde snflandrarak incelemitir.

b) GLES, Herbert A., (2000), The Civilization Of China, Boston: Adamant


Media Corporation.
Çin uygarln, feodal zamandan bu güne kadar olan geliimi, kadn, çocuk,
yasalarn oluumu, eitim, filozofik konulara arlk vererek incelemitir. Yazar,
özellikle kültürel geliim çerçevesinde konular incelemitir.

c) GLES, Herbert A., (2005), Chinese Sketches, Boston: Adamant Media


Corporation.
Geçmiten günümüze Çin kültüründeki deimeler, yozlamalar konu edilmitir.
Günümüz toplumsal deiimleri üzerinde younlukla durulmutur.

d) GLES, Herbert A.,(2005), Religions of Ancient China, Boston: Adamant


Media Corporation.
Sinolog Giles, M.Ö. 3000 ‘lü yllardan balayarak Çin’deki inançlar incelemitir.
Tüm dini ve felsefi inançlar ortaya koyan yazar, halk inanlarna destanlara ve
efsanelere de yer vermitir.

e) HOGART, David George, (2005), The Ancient East,


http://books.google.com/books, Eriim Tarihi: 10.11.2006.
Hogart bu eserinde günümüzde Orta dou diye adlandrlan bölgede, M.Ö.
1000’den M.Ö. 150 yllarna kadar olan dönemde kurulan uygarlklar ve bölgeye olan
etkilerini incelenmitir.

25
f) MARTN,W. A. P., (2004) The Awakening of China, Old LandMark
Publishing.
Çin tarihini, mitolojik dönemlerinden alarak, dünyaya açld döneme kadar olan
dönemi ana hatlaryla incelemi olan Martin, bu dönemden sonra önemli savalar
anlatmtr.

g) PARKER, Edward Harper,(2005), Ancient China Simplified, Kila, USA:


Kessinger Publishing.
Parker, Çin uygarlk tarihindeki, önemli dönüm noktalarna dayanarak günümüze
kadar incelemitir. Çin uygarlndaki önemli bulular, ön plana çkm inançlar,
hanedanlar dönemindeki gelimeler nda ortaya konmutur.

h) WEBSTER, Hutton, (2005), Early European History,


http://www.dominiopublico.gov.br., Eriim Tarihi: 24.01.2007.
Webster, bu kitabnda ön-Avrupa tarihinden balayarak yaklak 1600’l yllarn
sonlarna kadar getirdii Avrupa tarihini kronolojik sralamayla incelemitir. Tarihsel
sralamasn dönemin önemli olaylarndan yola çkarak ortaya koymutur.

26
3. TÜRK VE TÜRKLÜK KAVRAMININ TARHSEL KÖKEN
Türk adnn kayna konusunda çeitli aratrmalar bulunmaktadr. Genelde,
yabanc aratrmaclarn yapm olduu çalmalara deerlendirilerek, Türk adnn
kaynana inilmeye çallmtr.

3.1. Türk Ad ve Türklük Kavramn Kökeni


Türkler denince; etnografya ve dilbilim yoluyla bir toplumun kültürünü inceleyen
ve tarihle ilgili olanlarn bazen “Türk-Jattab” bazen “Türk-Tatar-Mool” diye andklar
bir rktan gelme; adetleri, dilleri birbirine çok yakn, tarihi hayatlar birbirine karm
olan kavim ve kabilelerin tümü anlalr. Bu açdan ranl ve Avrupal baz yazarlarn ve
onlar kaynak alan baz Osmanl yazarlarnn “Tatar” dedikleri Kazanlar ve
Azerbaycanllar yannda, Krgzlar ve Yakutlar da Türk tanmnn içindedirler. Genel
çerçeve olarak belirtilen tanma; Bakurt, Uygur, Türkistanl, Karaçay, Balkar,
Gagavuz, Altayl, Çuva, Çeçen, Ingu ile çok saydaki küçük boylar da katlrsa, genel
kabul gören bir “Türk” tanm ortaya çkmaktadr (Aydoan, 2004a, 493). Tek tek isim
saylmazsa, Türkçe konuan herkes Türk kabul edilebilir. Tanmlanan birliktelik, eski
bir tarihe dayanan ve canlln koruyarak varln bugün de sürdüren, ortak bir rk
temsil eder.
Ancak Türklük kavram, etnik köken birlikteliiyle snrl kalmaz; onu aarak, dil
ve kültür birliine dayanan, geni ve köklü, ortak bir uygarl da anlatr. Irk öesinin
(tpk din gibi) toplumsal geliimi açklamada tek bana yeterli olamayaca açktr.
nsanlar arasndaki biyolojik farkllklar inceleyen insanbilimin ilgi alanna giren rk
konusu, tarih-toplum ilikilerini inceleme ve anlamann gerekli, fakat yetmez artdr
(Aydoan, 2004a, 493).
Türklerin aa yukar 4 bin yllk bir tarihe sahip olduklar kabul edilir. Bu
düünceden yola çkarak yerli-yabanc birçok aratrmac, çok eski tarihlerde Türk ad
tayan bir kavmin, hatta ulusun varln aratrrlar. Özellikle Cumhuriyet'ten sonra,
slam ve Osmanlyla snrl bir tarih anlayna tepki olarak, bu yolda çok ileri gidilir ve
arkeoloji, kültür ve hatta dil aratrmalarna dayanmadan, “t, r, k” harfleri geçen her
yerde Türk ulusunun kefine çallr. Örnein, Ön Asya çivi yazs metinlerinde
görülen Turukku'lar, Türk ad tayan Türk kavmi sanlr. Eski Hatti'ceye dayanan Hitit
efsanelerinde saysz Türkçe anlaml ve benzer sözlere ve Anadolu'da bir Tanr'nn
varlna dayanarak, soyumuzun ilk yurdunun Ön Asya olduu ileri sürülür. Heredot'un
Dou kavimleri arasnda gösterdii Targita'lar ve skit ülkesinde belirttii Tyrkae'ler

27
Türk ad saylr. Traklar için de ayn görü ileri sürülür. Anadolu'dan talya'ya giden
Etrüsk'lerin adlar “Tark” ile baladndan, adlarnn Türk olduu düünülür. Ünlü
Troyallarda da Türklerin atal aranr. Hatta Fatih stanbul'u alnca, Bizans yazarlar,
talya'dan yardm almak amacyla, Türkleri “Teucri” diye adlandrrlar ve onlar Troya
soyundan göstererek, atalarnn mezarlarn almak için talya'ya yürüyeceklerini
yazarlar. Çinliler, “r” harfi kullanmadklarndan MÖ. 100 ylnda Çin kaynaklarnda
geçen Tik'lere, (Di'ler) Türk kavimi gözüyle baklr (Avcolu, 1999a, 286–288).
Bugün bilim dünyasnda, genellikle, “Türk” adnn M.S. VI. yy. ortasnda Kök-
Türkler tarafndan kurulmu olan devlet (552–744) ile ortaya çkt kabul edilmektedir.
Buna göre, “Türk” ad; ilk olarak Çin yll Çou-u'da, Kök-Türk birliini göstermek
üzere 542 ylnda ve Bat Wei mparatoru Tait-tusu tarafndan Kök-Türk Kaan'
Bumin'e elçi gönderilmesi nedeniyle de 545 ylnda görünmektedir (Taal, 2003, 10).
Çin kaynaklar, Kök-Türklerin bamszlklarn kazanmadan önce, Altay'larn
güneyinde oturduklarn yazar (Taal, 2003, 10). Buras efsanelerde geçen Ergenekon’
dur. ranllarn ulusal destanlarna yahut ahname'ye göre; dünyay üç oluna
bölütüren Feridun'un Türkistan ve Çin dâhil, dou ülkelerini Türklerin atas Tur veya
Tûrec'e vermesinden yola çklarak, bu yerlere “Turan” ad verilmitir. Türk, Feridun'un
büyük oludur. Mavereün-ne-hir'den Çin ve Maçin'e kadar olan bölge onun paydr.
Türk, ayn zamanda Turan (Türk) ilinin addr. Tûr veya Tûrec kelimesi, Farsça'da
“Türk”, Turan kelimesi de “Türk” adnn çoul ekli; Tur(k)andan gelmektedir.
Türklerin efsanelerde yer alan hükümdar Afrasyab, Tur'un torunudur. Afrasyab, Türk
destanlanndaki Ouzhan'dr. slami anlatmlara göre de; Ouz-han, Yafes'in torunudur
(Anadol, 2001, 63–64).
Avesta'nn, Ebû’l-beer ya da insanolunun babas (Tevrat’ta Hz. Adem
karldr) olarak tantt Kayümar (Kayûmareta) ve Tevrat anlatm öyle devam
eder: “Hükümdar Feridun geni ülkesini üç olu: Salm (Sarm), rac, Atvac veya Tuvac
(dorusu, Turaç) arasnda paylatrd ve Türk Çin ülkeleri Turac'a dütü”. Bu arada olan
taht kavgalarnda rac dier kardeleri tarafndan öldürülür. Irac'n yerine geçen olu
Minüçihr (Manüçithra) babasnn intikamn almak üzere “Türk” ülkesine yürür ve
Turaç neslinden Afrasyab ile çarpr. Savalardan sonra, iki ülke arasnda snr ok
atarak belirlenir. Bir ranl tarafndan Taberistan'dan atlan ok Belh Nehri (Ceyhun,
Amu-derya) üzerine düer. Bu nedenle bu nehrin iki ülke arasnda snr sayld
anlatlr. Bundan sora ran anlatmlarnda artk Türk ülkesinden “Turan”, Fars
ülkesinden de ran diye bahsedilir (Anadol, 2001, 63–64).

28
Büyük Kök-Türk Devleti ile “Türk” adnn yer al, Çinliler'de Tu-kiu,
Bizansllar'da ise Turksi eklinde olmutur. Turkoi, Türk dilinde “mifer” demektir. Bu
kaynaklara göre, Türklerin eteklerinde oturduklar, mifer biçiminde yükselen dadan
dolay bu ad verilmitir. Bir dier anlatma göre de, Türk ad eski Türklerin yaptklar
demircilikle ilikilendirilir. Altay Dalar'nn güneyinde, Juan-juanlara bal olarak,
onlara demirden silahlar yapan Kök-Türklerin bulunduklar yerdeki bir dan tulgaya
benzemesi nedeniyle buna Tu-kiu denildii, orada yaayanlarn da ulus olarak bu ad
aldklar iddia edilmektedir (Taal, 2003, 11–18).
Hunlar ve Türkler hakkndaki büyük eserini 1756-1758'de yazm olan De
Guignes’den beri Orta Asya tarihi ile ilgilenen bilim adamlarnn çou, Türk sözünün
mifer demek olduu konusundaki Çin belgesine önem vermi ve kendi açlarndan bu
kayd dikkate almlardr. Ünlü tarihçi Koele'ye göre; Türk ad Tur veya Tir'den
gelmektedir. Anlam çekmek, cezbetmek demektir, kelimenin asl “Turku”dur. K.
Fiok'a göre; “Turku”, en eski tarih olan “Herodot Tarihi’nde sözü edilen skitler yahut
“Saka” Türklerinin dillerinde “deniz kysnda oturan adam” anlamna gelmektedir. 10
ncu yüzylda yaayan ünlü slam tarihçisi Ibn Fakih el Hamadani’ye göre Türkler,
efsanevi “yecüc-mecüc” eddinin arkasna “terk” edilmi olduklar için bu ad almlar
veya kendilerine bu ad verilmitir (Kafesolu, 2004, 43–45).
Vambery ve Muhkacsi gibi Türkologlara göre de “Türk” ad “türemek” kökünden
gelmitir. Buna göre, türemi veya yaratlm anlamna gelen bu kelimeden mahlûk
veya insan anlamna gelen (türük veya türk) kelimesi meydana gelmitir. Bu konuda en
güçlü dayanak Türklerin yazd Kök-Türk antlardr. Bu antlarda “Türk” ad, hem
“Türk” ve hem de “Türük” olarak iki ekilde geçmektedir. Önceleri çift heceli okunan
ad, Kök-Türkler döneminde tek heceli ekliyle birlikte iki çeit okunmu, sonra da
yalnz “Türk” eklini almtr. Bilim adamlar bu yoldaki iddialarn ispatlarlarken,
göçebe olan yörük veya yürükler için de bu adn yürümek kökünden meydana geldii
savn ileri sürmektedirler (Kafesolu, 2004, 43–45). Nemeth'in incelemelerinde de
Türk boylarnda bu anlama gelen adlar vardr. Buna göre; bir Peçenek boyu olan erdem
(fazilet), kangar (kahraman), Ouzlarda Kay (kan, güçlü) ve Salur (güçlü, salam)
sözcükleri ayn yolla türetilmilerdir. Fransz dil bilgini Louis Baziri’e göre de “Törük”
var olmu, ekil kazanm demektir. “Türük” olduunda, anlam da ekli gibi, “gelimi,
tamamen gelimi”, “Türk” kelimesi haline geldiinde de “güç” anlamna gelmitir.
Ünlü dil bilgini Kagarl Mahmud'a göre, bu ad Türklere yüce Tanr tarafndan
verilmitir ve “olgunluk ça” anlamna gelmektedir (Kafesolu, 2004, 43–45).

29
Ünlü Rus tarihçisi Alman asll William Barthold'a göre de; Türk ad “Törü”
kelimesiyle ilgili olup, bu kelimeye Orhun abidelerinde sk sk rastlanlmaktadr ki,
“'kanun, adet, kanunla düzenlenmi, birlik kazanm halk” demektir. Kök-Türk
Hükümdar Bilge-Kaan da adn diktirdii ve tarihe seslenen antnda; “Ben Türk Bilge
Kaan'm.” derken, “Türk” adn tüm açkl ile anlatr. Nitekim ba kaldran; Ouz,
Türke ve Krgzlar anlatlrken: “Türküm budunun erti-Kendi Türk ulusum idi”
denilmesi de bunu göstermektedir. Bu nedenle, “Türk” ad, bir hanedan veya boy ad
deil siyasi birliin addr (Ergin, 2003, 23–30).
Anadolu lehçesinden baka Türk lehçelerinde (Krgzca'da, Bakurtça'da, Kazan
Türkçesi'nde) “Türk” kelimesi, Türük veya Török olarak söylenir. Anadolu'da bile,
“Türk” kelimesinin Türük veya Török eklinde söylendii köyler, kasabalar vardr.
Kendileriyle Atilla gibi müterek bir ataya sahip olan ve etnik bakmdan akraba olarak
kabul edilen Macarlar, Türk adn “Török” eklinde yazarlar (Anadol, 2001, 63–70).
Türk sözcüünün Uygur metinlerinde “güçlü” anlamna geldii ortaya
konulmutur. Türk tarihi üzerinde çalmalar bulunan ünlü Macar Gyula Nemeth de
“Türk” kelimesinin “güçlü” demek olduunu savunmaktadr.
Özetle yukarda deinilen birçok görü bilimsellikten uzak görünmektedir. Son
arkeolojik aratrmalar ve kültür tarihi incelemeleri de bu yaktrmalar dorulamaz.
Benzetmenin dil bilimi bakmndan da doruluu kukuludur. Zira aratrmalar
göstermitir ki, Türkün eski söylenii, bugünkü gibi tek heceli deil, iki hecelidir. Türk
ad ilk kez, Orhun Yaztlar’nda, fakat daha çok “Türük” biçiminde geçer.
Çin kaynaklar da Türk’ü, T'u-ku'ea ya da T’u-chueh diye iki heceli yazar. Torük,
Türük ve giderek Türk olur. Bu nedenle Orhun yaztlarndan önce iki heceli Türk
aramak gereklidir. Türk’e benzer adlarn çou tek hecelidir. Etnik gruplarn
biçimlenmesi hakknda yukarda yaplan uzun açklamalar da, çok eski tarihlerde ayn
soydan gelen ya da ayn dili konuan topluluklarn tek bir genel ad altnda
toplandklarn düünmeye izin vermez. Boylarn bir devlet kuruluuna gitmeden önce,
ayr ayr yaadklar dönemde, ayn dili konusalar bile, ayr adlar tayacaklar açktr.
Orta Asya'da da Cengiz Han öncesinde Mool, bir boyun addr. XII. Yüzylda, Tatar ve
Kereit'ler arasnda, Onon ve Kerülen nehirleri boyunca avc ve göçebe pek çok boylar
ve soylar vardr. Bunlardan ancak bir tanesi Mool adn tar. Cengiz'in atas Borcigin
soyundan Kabul Han, kaan adn aldktan sonra Mool ad tüm boylar için kabul edilir.
Daha önce baka bir Mool boyu olan Tatar ad ünlüdür. Yabanclarla ilikilerinde
birçok Türk ve Mool boyu, ünlü Tatar adn kullanrlar. Sonralar Mool ad ün

30
kazanrsa da, Tatar genel ad durumunu korur. Ne var ki, birçok Türk ve Mool boylar
için, Tatar genel bir ad olarak kalr (Taneri, 1993, 29).
Çinliler, ilk kez 842 yl metinlerinde Tatar deyimini kullanrlar. Çin'de Hitay
sülalesi (907–1119) döneminde Avrupallar, Türk ve Mool boylarna Tatar derler.
Cengiz Han ile Tatar ad yaygnlar. Ruslar ve Avrupallar, Cengiz mparatorluuna
“Tatar mparatorluu” adn verirler. Moollar ise, Bizans dndaki tüm Avrupallara
“Frenk” adn takarlar. Daha sonra Hular, Kazan, Krm, Sibirya, Türkistan ve
Kafkasya'da karlatklar Türk boylarna Tatar adn verirler. Sovyetler, Tatar deyimini
yalnzca Kazanllar ve Krm halk için kullanrlar. slam kaynaklarnda da Türk ve
Moollar “Tatar” genel adyla geçer. Türk ad da bir Türk topluluuna verilen ad olarak
“Türk budun” diye ilk kez Kök-Türklerde geçer. Türk ad, Kök-Türk
Konfederasyonu'nun kurucusu Ana soyunun atas Na-tu-liu'nun Bilge, Alp gibi bir
lakab ya da ünvandr. Fakat bu ünvan sonradan, Kök-Türk kaanlarnn örgütledii ve
dorudan doruya yönettii boylar topluluunun, yani Türk budununun ad olur
(Avcolu, 1999a, 288–290). ncelenen dönem için güçlü boy liderinin, ortak yaay
gösteren, ayn dili konuan boylar birletirip ortak ad olarak Türk adn kullanmas en
mantkl yaklam gibi görünmektedir. Yani Türklük, siyasi birlikteliin addr.

3.2. Türklerde Hakanlk ve Halk Kavram

Türk hakan devletin tek temsilcisi ve sahibidir. Ancak devleti oluturan halk,
insanolu veya eski Türklerin deyiiyle kiioludur. Kök-Türk yaztlarna göre, “yer ve
gök yaratldnda, yer ile gök arasnda da insanolu yaratldnda, Türk hakan
insanolunun üzerine hakan olarak oturmutur”. Yer yer, gök göktür. nsanolu ise
insanoludur. Hepsi de ayr ayr Tanr tarafndan yaratlmtr. Türk hakan ise
insanolunu yönetmesi için, Tanr tarafndan yüceltilmitir. Türk hakan, Tanr'nn emri
ile insanolunu yalnzca yönetmesi için görevlendirilmitir (Ergin, 2003, 23). Bu görü
ve anlay, Kök-Türk yaztlarnn giriinde çok daha açk olarak görülür. Türklerin bu
evren devleti anlaynda kabile geleneklerinin izleri görülmemektedir.
Kök-Türk yaztlarnda ise Türk hakan, nsanolu üzerine hakan olarak gelir.
Tanrnn buyruuna göre, hizmet ve adaletini, tüm insanolu arasnda paylatrmak
zorundadr. Zaten Kök-Türk Yaztlarndaki Türk budun sözü de tüm genilik ve
derinlii ile iyice anlalamamaktadr. Türk budunu, Türk devleti içinde yaayan
herkestir, yani siyasi bir birliktir. Mo-tun'un M.Ö. 176'da Çin mparatoruna yazd

31
mektupta da ayn anlay görülmektedir. Mo-tun, “eli yay tutabilen kavimlerin hepsi
Hun oldu” demektedir. Yani, Mo-tun'un devleti içinde toplanan kavimlerin hepsinin
Hun ad altnda birletii görülmektedir. Mo-tun’da bir tek devlet, bir tek halk ve bir tek
hakan anlay ve inan görülmektedir. Ancak, Kök-Türklerde devleti kuran ve onun
güveninden sorumlu olan ordu ve Türk unsuru devletin çekirdeini oluturur. Kervanlar
ileyip, vergiler geldikçe her ey yolundadr. Kök-Türk kaan Bizans'a Bat Türkistanl
ve Türk olmayan Maniah adl birini elçi olarak göndermee güvenebilmektedir. Hun ve
Kök-Türk saraylarnda Çinli ve Bat Türkistanllar devletin güveni ve gelimesi için
çalmaktadrlar. Hun ve Kök-Türk devletlerinde Türkistan ticaret kentleri Türklere
baldlar ve Çin basksna kar Türklerin yannda yer alrlar. Türk hakannn halka
kar olan tutumu ile görevleri, devlet içinde yer alan tüm halka yönelik olduu kadar,
bal devletleri de içine almaktadr (Ögel, 1982, 110).
Divan ile devlet bürokrasisi ve düzeni kurulduktan sonra, hakan ile halkn
ilikileri simgesel bir çerçevede kalmaktadr. Ancak, veliahtn halk arasnda saygnlk
ve sevgi kazanmas, özellikle kurulu çalarnda önemli bir rol oynamaktadr. Bu
sorumluluk anlay, aileden balayp devlete kadar gelimektedir. Türk boylar ile
beylerine dayanan Hun ve Kök-Türk devletlerinin balangçlar birleik ve benzer
karakterler gösterirler. Tüm yaplan savalar ve anlamalar halkn refah düzenini
salamak amaçldr (Ögel, 1982, 110).
Hunlar, kabile devletlerinde görülen çevresindeki askerlere yarar salayan bir çete
reisi gibi görünmemektedir. Devlete kar gelenleri kendi askerleri de datmtr. Gerçi
bakentte bulunan hakanlar, çou zaman bakent ve saray tarafndan tutulmutur. Halk
karsna alan hükümdar hiçbir koulda desteklenmemitir. Diktatörlüe yeltenenler
kendi halk tarafnda devrilmitir. Yönetici, yönetimin adil olmas, halkn özgür ve
huzurlu olmasn salama görevinin tanr tarafndan verildiini düünerek hareket
etmitir (Ögel, 1982, 113).
Hun Hakan Huluku'nun üvey kardeini iyi bir general olarak halk çok tutmutur.
Fakat Ulu Hatun'un basks üzerine bu ehzade tahta çkamamtr. Çünkü yeteri
derecede soylu deildir. Ünlü Kök-Türk Kaan Mohan Kaann alp ve bilge olu
Talopien de halk tarafndan sevilmesine ve tutulmasna ramen, annesi yeterince soylu
veya birinci hatun olmadndan tahta çkamamtr (Taal, 1999, 16–17).
Güçlü ve savaç bir Bat Kök-Türk Kaan olan Tulu Kaann ça, Bat Kök-
Türklerin batya yönelme çadr. Çin kaynaklarna göre Tulu Kaan acmaszlyla
ünlüdür. Sefer srasnda askerleriyle anlamazlk çkar ve bir ksmn ar bir ekilde

32
cezalandrr. Bunun üzerine askerler, Kaann tekrar baa geçmesini istemez ve
otoritesini tanmazlar (Taal, 1999, 19).
Türk devletlerinin güçlü olduu çalarda, hakan olacak veliahtn kiiliine büyük
bir öncelik ve deer verilmitir. u veya bu veliahtn hakan olmas önemli deildir.
Veliahtlardan biri ölür veya öldürülürse, sa kalan ve güçlü olan veliaht, devleti halkn
da desteiyle devam ettirir. M.Ö. 53 kurultaynda taht kavgalar olmasna ramen, ulus
ve devlet ikiye bölünmez. te Türk devlet geleninin ana temellerinden biride budur.
M.S. 580 ylnda ölen Kök-Türk Kaan T’a-po Kaann yerine olu Anio geçer.
Ancak, yeni kaann kiilii zayftr. Daha önceki ünlü Kök-Türk Kaan Mohan
Kaan, Talopien veya Apa Kaan yeni Kök-Türk Kaanna kötü sözler yaymaya ve
Türk devlet töresine uygun olmayan eyler yapmaa balar. Bunun üzerine derhal
büyük kurultay toplanr. Kaan tahttan indirilip, yerine ünlü Kök-Türk kaan bara
Kaan geçirilir. Çin kaynaklar Ibara Kaan’n, cesaretiyle halkn desteini
kazandn belirtir (Taal, 2003, 80–85).

Hunlarda, Timurlu devletinde olduu gibi, mirasn güvence altna alnmas


nedeniyle iki büyük hatun vardr. Hatunlar arasnda miras konusunda çok az çekime
görülür. En büyük hatunun olunun tahta çkaca bilinir. Devletin devamlln zora
sokacak durumlarda uzlama ile dier hatunun olu tahta geçebilmitir (Ögel, 1982,
116).
Hunlar ile Kök-Türklerde, halkn tepkisinden çekinilmitir. Yöneticinin elçiler
veya olaylar karsndaki tavr, halkn yöneticiye olan tavrnda belirlemitir. Yetersizlik
ve beceriksizlik gösteren yöneticinin ömrü çok uzun olmamtr. Dirayetli ve cesur
yönetici halkn her zaman desteini alabilmitir (Ögel, 1982, 117–118).
Kök-Türk Yaztlarnda da, devletin çökü nedeni olarak beyleri ile halkn uyumlu
olmadklar gösterilir. Devletin süreklilii için beyler ile ulusun uyumlu olmalar gerekir
(Ergin, 2003, 14). Bu, halk ile hakan arasndaki ilikileri gösteren çok önemli bir
ölçüdür. Avrupa’daki derebeyliklerde yaayan halkn karlksz olarak ne gibi
hizmetler yaptklar çok iyi bilinmektedir. Çin'de ise, devlet angaryas halk için korkunç
bir yüktür. Örnek olarak, M.Ö. 167 Çin'indeki kanunlar ahlaki olarak ypranmtr.
Yönetenler ile yönetilenler arasnda kin ve dümanlk vardr. Halk köle gibi yaamakta
ve çaltrlmaktadr. Bunlarn üstüne sava zaman savamas beklenmitir. Hunlarda
ise, askerlik eitimi zaten günlük hayatn bir parçasdr. Sava sonras herkes kendi
yaamn sürdürecek ile uramtr. Bu döngünün kendi refahlar için olduunu
bildiklerinden tereddütsüz yapmlardr (Ögel, 1982, 119).

33
3.3. Türklerde Ülke Kavram
Türkler, devletin sahip olduu ve halkn üzerinde yaad topraklara ülke, ulus
veya yurt gibi adlar vermitir. Bunlardan ulus, toprakla birlikte halk anlatr. Ülke yani
yurt, devletin bir dier öesidir. Ülke, her müstakil devletin hak ve yetkilerini mutlak
ekilde kullanabildii belirli corafi sahaya denir.
Arazi hükümdar ailesinin mülkü deil, tüm ulusun ortak topra olmutur. Asya
Hun tanhusu Mo-tun, tahta çkt günlerde komu Tung-hu (Mool-Tunguz)'larn vergi
olarak at ve kadn istemelerine fazla itiraz etmemi iken, onlarn arazi talebi
karsndaki sert tavr, hükümdarn halk adna, ülkenin anlamn ortaya koymas
açsndan önemlidir (Eberhard, 1996, 88).
Ülkesi olmayan bir topluluk hiç bir ekilde devlet niteliini kazanamaz. Bir
devletin var olabilmesi için belli ve snrlar belirlenmi bir toprak parçasnn bulunmas
zorunludur. Aksi takdirde topluluk bir göçebe nitelii tar. Ülke, devlet egemenliinin
veya devlet gücünün kullanld snrlar belli bir bölgedir. Bu bölge içinde kalan tüm
varlklar devlet egemenliine ve gücüne baldr. Ülke ile devlet arasndaki hukuki
ilikiler, mülkiyet hakkndan doan iliki olarak deil, egemen gücün kullanlmasna
bal niteliktedir. Yaknçalara kadar ülke, gerek douda, gerek batda devletin (daha
dorusu hanedann veya sultan veya kral ünvann tayan hükümdarn) bir mülkü
olarak kabul edilmitir. Devlet ile ülke arasndaki ilikiler bu ilkeye göre belirlenmitir.
Hükümdar, ülkesinden bir parçay ballarndan herhangi birine verebilir veya verilmi
olan geri alabilir (Taneri, 1993, 36).
Ülke ve toprak, hükümdarn kendi istedii gibi yönlendirecei bir toprak parças
olmamtr. Topran pay edilmesi belli bir düzene göre, Hükümdarn eliyle olmutur.
Devlet topraklarnn yöneticilerle halkn ortak sorumluluu altnda bulunmas ile eski
Türklerin ahslardan çok siyasi kurulua bal olduu düünülürse ülkenin hzla
vatanlamas salanmtr (Kafesolu, 2004, 235–236). Türk halk, devletin
bamszlna ve yurduna dükün olmutur. Türklerde ülke ve vatan görüü, Türk
devlet düüncesine paralel ekilde, tüm dier göçebe veya yerleik kavimlerden farkl
olarak, siyasi bamszlk düüncesi ile beraber olmutur. slamiyet öncesi Türklerde,
bamsz yaayabildii topra vatan saylmtr.
Günümüzde ülke, devlet egemenliinin ve gücünün kullanld bir yer olarak
düünülmektedir. Türkler için yurt, sadece üzerinde yaanlan ve geçim temin edilen bir
toprak parças deildir. Ayn zamanda kendilerini koruyan ata ruhlarnn üzerinde
dolat kutsal bir mekândr. Türkler, ancak üzerinde özgür olarak yaadklar ve

34
egemenlik haklarn hiçbir snrlama olmakszn kullandklar topraklar yurt olarak
kabul etmilerdir. Yurt, dier yurtlardan yaka ad verilen snrlarla ayrlmaktadr (Koca,
2002, 824–825). Bu snrlar devletin gücüne göre, bazen daralp, bazen de genilemitir.
Türkler, çok erken çalarda topran devlet için deerini ve önemini kavramladr. Onu
daima feda edilmez kutsal bir deer olarak görmülerdir.
Türklerin yönetim yapsnn en üstünde, devlet veya bir hükümdar tarafndan
yönetilen, temsil edilen siyasi birlik anlamnda l kavram kullanlmtr. l, iyi dostluk,
sevgi, barseverlik anlamlarna gelen bir kavramn devlet anlamnda kullanlmas
gerçekten dikkate deer bir özelliktir. Devletin varl yetmemekte, oluturulan siyasi
birliin bar içinde olmas temel unsur haline gelmektedir (Kakç, 2002, 888–889).
Devlet deyince akla devleti oluturan egemenlik, ülke ve halk olmak üzere üç
unsur gelmektedir. Egemenlik yoksa halkn ve kara parçasnn bir anlam yoktur.
Türklerin birçok devlet kurmu olmalar, onlarn bamszla ve egemenlie bal
olduklarn göstermektedir.
Türklerin kurduu ordularda, asker saysnn genel nüfusa oran, baka hiçbir
kavim ya da ulusta görülemeyecek kadar yüksektir. Ordunun temel gücünü doal olarak
genç nüfus oluturmutur. Ancak gerektiinde yallar, kadnlar ve hatta çocuklar da
savaa katlmtr. Her yatan insan, savata ölmeyi hastalktan ölmeye tercih etmitir.
Savaa, ülkeyi ve kavmi korumann kendilerine yükledii bir görev olarak
katlmlardr. Ülke savunmas, tereddütsüz yaplmas gereken bir görev gibi
görülmütür. Hükümdar ülkeyi, töreye göre kutsal vatan topraklarn, dümanlara kar
korumak, içerde budunun güvenliini salamak zorundadr. O dönemlerdeki dier
toplumlarda, özellikle Bat toplumlarnda olduu gibi, ülke topraklarn serbestçe
kullanabilecei mülkleri olarak görmemi, bireysel yönetime yönelmemi ve istee
bal uygulama yapmamlardr. Ulusun görevi hükümdara bakmak deil, tam tersi
hükümdarn görevi, ulusu koruyup onun haklarn gözetmek, doyurmak, ulusal
birlikteliini salamak ve ülkeyi her çeit d saldrdan korumaktr (Aydoan, 2004a,
550–554).
Modern uluslarn pek az, üzerinde yaadklar ülkenin yerli halklarndan kurulur.
Birçok ulus, yerli halklarla karmakla birlikte, ard ardna gelen göç dalgalaryla
meydana gelir. Bozkrda çok eski tarihlerde görülen yaylma ve kültür karmalar,
kesin bir yer saptamay güçletirir. Eski Türk yurdunun corafi snrn çizebilmek az
çok olas olmakla beraber, kesin ve daha dar bir bölgenin belirlenmesi zordur. Bunun
nedeni, Türklerin daha ilk zamanlardan bu yana geni bir corafyaya yaylm

35
bulunmalar ve kültürlerini uzaklara kadar götürmeleridir. Son dil bilimi aratrmalar
ise bu sahann Altay-Ural dalar arasna alnmas, hatta Hazar denizinin kuzey-dou
bozkrlarnn asl Türk yurdu olduu düünülmektedir. Çünkü M.Ö. 2. bin ortalarna
(1500'ler) ait baz yaztlarn ortaya koyduu gibi Türklerin o tarihlerde hem kuzey-
batdaki eski Urall kavimlerle, hem de güney-batdaki Hind-Avrupa dillerini konuan
aryan kavimlerle balant kurabilmeleri ancak bu corafi bölgede olabilmitir.
M.Ö. 2. binden daha önceki durumu, yani Türk anayurdunu belirlenmesinde daha
kesin sonuçlar vermitir. Buna göre, Minusinsk bölgesindeki Afanasyevo kültürü (M.Ö.
2500–1700) ile ayn bölgedeki Andronovo kültürü (M.Ö. 1700–1200)'nün temsilcileri
olup etraftaki dolikosefal mongolidlerden ve dolikosefal “Akdeniz tiplerinden farkl
bulunan “brakisefal savaç beyaz rk” Türk soyunun ön-tipidir. Ta devrinin ilk
çalarndan beri, Altaylar-Sayan dalarnn güney-bat bölgesinde (Minusinsk - Tuva -
Abakan bozkrlar) yaamtr (Kafesolu, 2004, 49).
Altaylarn beyaz insanlar ile ran dil grubundan Seyhun ve Ceyhun nehirleri
arasnda yaayan eski Sodlular arasnda, antropolojik bakmdan büyük yaknlk
bulunmutur (Avcolu, 2004a, 300).
Yaanan bu geni corafyann, Türklerde ülke kavramnn olumasnda büyük
etkileri olmutur. Türklere göre devleti oluturan; toprak ile insan unsurudur. Bu
nedenle Türk dünya devleti ideali, Orhun yaztlarnn hemen giriinde anlatlmtr.
Yeryüzü, yani yaz yer Türk devletinin dayand, bir toprak olarak kabul edilmitir;
“Yukarda gök, aada da yer yaratldnda; ikisi arasnda insanolu yaratlm.
nsanolunun üzerine ise, Türk kaanlar, Bumn ve stemi kaanlar, kaan olarak
oturmulard” (Ergin, 2003, 14). nsanolu sadece Türkler deil tüm dünyadaki
insanlardr. Yerden amaçlanan tüm dünyadr.
Türklere göre, devletin ve vatann topran meydana getiren yer ve sular, kutsal
olarak düünülmütür. Bunun için Türkler topra yer ve su, Kök-Türkler ise, ksaca
Yer sub gibi birleik bir deyimle anlatmlardr. Her insan topluluu, kendisine hayat
veren toprak ile sulara sayg duymulardr. Ancak bunun, bir devlet düüncesi haline
getirilmesi ve halkn dorudan katlmas Türklerde görülmütür. Yer ve sularn kutsal
bir kiilii ve gücü olduu düünülmütür. Yer ve Sular; Türk ulusunu, devletini ve
vatann koruduu, kötü yöneticileri cezalandrd varsaylmtr.
Bilge kaan yaztnn dou cephesinde “Yukarda Türk tanrs, Türk mukaddes
yeri, suyu öyle tanzim etmi. Türk ulusu yok olmasn diye, ulus olsun diye babam lteri
Kaan, annem lbilge Hatunu göün tepesinden tutup yukar kaldrm olacak” diye

36
yazlmtr (Ergin, 2003, 24) . “Tanr buyurduu için otuz üç yamda ........ idi. Seçkin,
muhterem, güç beslemi olan, kahraman kaanna ihanet etti. Üstte Tanr, mukaddes
yer, su, amcam kaann devleti kabul etmedi olacak” (Ergin, 2003, 30).
Toprak ve su kabul ettii hükümdar onaylam, kabul etmediini onaylamamtr.
Krgzlar uzun bir süre Kök-Türklere bal olarak kalmtr. Yaztlardan anlaldna
göre Krgz kaan, da Kök-Türklere isyan etmi veya Krgzlar kaansz kalmlardr.
Bunun için de, “yer sular” sahipsiz olarak dümülerdir. Kök-Türkler, Krgzlar düzene
koyup, yeniden kurup, yer ve sular sahipsiz, basz kalmasn diye, balarna bir de
kaan atamlardr (Ögel, 1982, 25). Kutsal kabul edilen topraklarn, bal boyun
topra da olsa, kaansz kalmas kabul edilmemitir. Düzeni olmayan topraa, düzen
getirilmesini görev olarak kabul etmilerdir.
Kuzeyde yaayan Türk boylar topraa, ana toprak demilerdir. Ana toprak yalnz
topran deil, yeryüzünün kiiletirilerek verilen genel bir ad olmutur. Günümüzde
de kullanlan bir deyimdir. Kök-Türk yazlar ile yazlm bir mezar tanda ise, “öz
yerim, kutsal yerim” diye kendi yurdundan sadakatle söz etmitir. Ayn mezar
talarndan, baka birinde de “hem yerimden, hem sularmdan ayrldm” diye
yazlmtr. “Gökte günee, yerdeki ilime doymadm” sözleri de, Kök-Türkçe yazl ayn
mezar talarnda görülmektedir.
Türkler için önemli bir dier yer ise yaam alan olan otlak yeridir. Otlak,
hayvanclkla uraan Türklerin hayatdr. Bunun için otlaksz kalan aileler, yeni
otlaklar aramlardr. Yeni yerlerine, suyun bulunduu bölgelere göçmülerdir (Ögel,
1982, 29).
Dinsel kimlii olan, kutsal bölgelerin de Türkler için anlam büyük olmutur.
Bunlarn banda Ötüken Y, yani Ötüken orman gelir. Ötüken her durumda anavatan
saylmtr. Bir bakent niteliindedir. Hükümdarn ve devletin üst düzey kadrosunun
yaam alan olmutur. Ötükenin elde tutulmas ve yaanmas devletin devamll için
vazgeçilmez art olmutur. Douda, Kadrgan Y; batda da Altn Y, yani güneybat
Altay dalar, eski Türk yaztlarnda önemli yer tutmutur. Kuzeybatda, Yenisey,
Tonyukuk Yaztnda yalnzca Kömen Y, Yani Kömen orman diye geçen büyük bir
da zinciri bulunmaktadr. Kök-Türk yaztlar, Kögmen yer sub diyerek, onun kutlu yer
ve sular anlatlr. Uygurlar ise ona, yalnzca Kömen tag, yani da demilerdir (Aydn,
2006, 96–87). Ülke olarak kabul edilen corafi bölgede, birçok kutsal bölgeler
bulunmaktadr. Bölgelerin kutsal olarak düünülmesi, ülke düüncesinin somut hale

37
gelmesinden ileri gelmitir. Türkler evin ve yurdun uuruna, kutluluuna inanmlardr.
Yaanan bölgeye ve eve sayg duyulmutur. Kutsal olduu düünülmütür.
Türk kaanlar; kendilerine güç ve yarlk, yani izin veren, gökle yeri yan yana
anmlardr. Bilge Kaan baarsn burada, gökle yere balyor ve yönlerle, dünyann
veya kendi devletinin çevresini çizmitir. leride gün dousuna, sada öle yerine,
arkada gün batsna doru ve solda gece ortasna, yani uzak kuzeye kadar gittiinden
söz etmitir (Ergin, 2003, 12). Burada yerin göün izniyle, dünya devleti kurma
düüncesi görülmektedir. Bir baka yerde, Yukarda Türk Tanrs, aada mukaddes
Türk yeri ve suyu, öyle demitir: “Türk Ulusu (Türk budun) yok olmasn diye, Ulus
olsun diye, l-Teri Kaan, kaan olarak tahta çkarmlar”.
Ancak burada, kaann tahta çkmasnda yer bir rol oynamamtr. Kaan, göün
yardmyla tahta çkmtr. “Yukardaki gök basmasa, aadaki yer delinmese, ey Türk
ulusu (Türk budun), senin devletin ile töreni, kim yok edebilir”. Bu söz tekerleme
gibidir. Yer, Bilge Kaan zamannda dini inanç, dünya görüü ve devleti tamamlayan
bir unsur olarak önemlidir. Yerin kiilii, çok eskiden devam eden düünce
görünümündedir. Bu anlay, dil ve anlat bakmndan biraz daha eski veya basit olan,
Tonyukuk Yazt'nda, daha çok görülmektedir. “Dokuz Ouz ulusu kendi ulusum idi.
Gök, yer buland için düman oldu” (Ergin, 2003, 20).
Türklerde ülke için yaztlarda geçen Türk ili “Douda gün (güne) douundan,
güneyde gün (güne) orta-yanna, batda gün (güne) batndan, kuzeyde gece
ortayanna dek” deyiiyle Türkler dört ana yönü (dou, güney, bat, kuzey)
belirlemilerdir. Bunu yaparken yüzlerini günein doduu, douya döndürdüklerinden,
güneyi salarna, baty arkalarna, kuzeyi sollarna almlardr.
Dört ana noktann üçü kün (gün-gündüz-güne), biri tün (gece) olarak
nitelenmitir. Her birinin belirlenii öyledir: dou günein (günün) dousuyla, güney
günein (günün) orta-yanyla (tepede olduu zaman, öle), bat günein (günü) batyla
ve kuzey tünün (gecenin) orta-yanyla (gece yanyla) belirlenir. Türkler günü geceye;
dou, güney ve baty da kuzeye tercih etmilerdir. Bu düünce bir merkeze göre
alglanmtr. Bu merkez ise, Türk toplumu için, Ötüken Y'tan baka bir yer deildir.
Sekiz ymgag (yön) ancak Ötüken'e göre belirlenir. Bu, demektir ki Türk ülkesinin
yaygnl ancak bu merkeze göre hesap edilmitir (Divitçiolu, 2005, 101–102).
Türk il-yaygn karesinin köegenlerinin kesitii yerde bulunan ötüken ormanl
da beinci ana noktay oluturur. Bu nokta, Türk budun yok olmas diye gökyüzüne
yükseldii, devlet kurma görevinin alnd yerdir. Bu bakmdan kutsalln simgesidir.

38
Ötüken araclyla balant kurulan yeryüzünün kare olarak tasarlanmasnda Çin
düüncesine benzerlik bulunur. Buna kar Türklerin yeryüzünü sekiz yöne ayrd
görüü arlk kazanmaktadr. Çünkü dört yöne ek olarak dört de bucak bulunmaktadr.
Gök de kubbe biçimindedir. Ülke çadr eklini almtr. Bu durumda sadece bir bölge
anlalamaz, dünyay temel bir ülke biçimine sokmutur (Esin, 2006, 38).
Benzer düünce biçimi Moollarda da görülmütür. Hem dünya hem de ülke çadr
eklinde düünülmekte, hatta ülke igal edilmek istenmesinde, igalin gizli yaplmas
için le (Ülkeye) bacadan (Tügünükten) girilmesi düüncesi vardr. Ülke kelimesi de
Moolcadr (Koca, 2002, 844).
Türk ve Mool yurtlar arasnda temel fark yoktur. Türk yurdu kubbe biçimliyken,
Mool yurdu konik damdr. Her ikisinde de ayn tügünükle, biraz farkl olmakla
beraber, ayn çadr direi vardr. Bundan dolay, tügünükten szan nla bir ulus
yaratlacana ya da çadr direinin parçalanmasyla bir ulusun çökertileceine dein
inançlarn, zaten ayn kültürün ürünü olan Türk ve Mool toplumlarnda, yurt (çadr) bir
ülke olarak deerlendirilmitir. Ülke çadr direine balanm tügünükten göe
yükselen bir kubbe biçiminde gören Türk, ülkenin de ilin göbeinden balayp Ötüken
Dann doruundan göklere doru yükselen bir kubbe altnda düünülmütür. ki
boyutlu yeri, tanr ile birletirip üç boyutlu yapar. Yersel ve göksel birbirine birletirip
ülke olmutur (Divitçiolu, 2005, 105).
Ouz Kaan Destannda ad geçen iki tane krk kulaç boyundaki sütun Üç Oklar
ile Boz Oklarn iki ayr ana direi olarak kabul edilebilir. Kömen dalar Krgzlarn
ana direidir. Tüm Türk ve Uygur yaztlarnda Kömen'ler Krgzlarla birlikte
anlmtr.
Ülkenin yönlere ayrlmas dnda renk ayrmlar da bulunmaktadr. Orhun
yaztlarnda Kül Tegin çarpmalarda dört farkl renk ata binmitir. Bunlar boz, toru,
ak ve yaz atlardr. Yalnz aralarndan bir tanesi “bagu” boz attr. Kül Tegin'in birçok
boyla yapt savalar srasnda, ak atlara binip birer kez Krgzlar, Karluklar, Azlar ve
Izgillerle, ikier kez Türgelerle, üç kez de Dokuz Ouzlarla (Uygurlar dâhil)
çarptdr. Bu boylardan Krgz, Karluk, Az, Izgil ve Türgeler Türk ilinin kuzey
batsnda yerlemitir. Dokuz Ouz boylarndan bir bölümü de bu bölgede oturmutur.
Kül Tegin'in yaz atlara binerek, bir seferinde Edizler ile iki kezde Dokuz Ouzlarla
savamtr. Uygurlarla birlikte, Dokuz Ouz boylar genellikle Türk ilinin kuzeyinde
yaamlardr (Eberhard, 1996, 120). Çin'de de dou maviyle, güney doru ile bat akla

39
kuzeyde kara ile simgelenmitir. Hunlarda ise dou kr, güney al, bat ak ve kuzeyde
kara ile gösterilmitir (Ögel, 1982, 412).
Atlarla birlikte Türk ülkesi renklenmi oluyor. Bundan böyle, atlar ve insanlar
gittikleri, savatklar yer ve yönlere göre renk kullanmlardr. Renkler belki düünsel
boyutta olabilir. Fakat yönlerin atlar ile birlikte anlmas, ülke savunmas için özel
renkteki atlarn kullanlmas, hem ülke topraklarnn hem de atlarn kutsal kabul
edildiini göstermektedir. Bununla birlikte, hükümdar çadrlarnn douya doru
açlmas, dini törenlerin douya yaplmas renk olarak “gök” ün seçilmesi bu nedenledir
(Divitçiolu, 2005, 111).
Türk toplumunda ülke kavramndan ayrlmayan, daima onunla birlikte giden bir
kavram da töredir. Ülkenin kutsallyla birlikte töresiz olmann ülkesiz kalmaktan daha
tehlikeli olduu düüncesi vardr. “l braklr, töre braklmaz” sözü bunu daha iyi
anlatmaktadr. Devletin kurulmasndan sonra ülkenin düzeni ve devamll için
yaplacak ilk i törenin kurulmasdr.

3.4. Türk Dili


Türk dilinin oluumu ve kökeni konusunda youn görü ayrlklar bulunmaktadr.
Türk dilinin geçmiini Orhun abideleri ile snrlamak hem bilime, hem de manta
uygun dümemektedir. Benzersiz bir dilin bir anda ortaya çkmas ve edebi bir metin
oluturmas olanaksz görünmektedir. Türk diline ait belgelerin yakn dönemde
bulunmas, birçok belgenin bulunacann habercisidir. Ayrca bulunan belgelerin Türk
olmamas belgelerin yanl yorumlanm olabileceini de göstermektedir.

3.4.1. Türk Dilinin Snflandrlmas


Türk Dillerini yaknlk derecelerine göre be kuak içerisinde toparlayabiliriz.
Birinci kuak, Anadolu ve Rumeli azlaryla birlikte çada Türkçedir. “Yeni Türkçe”
denilen bir yaz lehçesi ve yaz diliyle temsil edilir. Türkiye dnda kalm küçük
topluluklar da bu dili konuurlar; Bat Trakya, Srp Makedonyas, Bulgaristan,
Romanya Türkleri, Rodos, Kbrs, Suriye ve Kerkük Türkleri bu gurubun içindedir. En
büyük Türk dili bu dildir.
kinci kuak, bizim dilimize en yakn Türk lehçeleri kuadr. Bunlar be lehçe
saylr; Azeri, Türkmen, Gagavuz ve Krm Sahil lehçeleridir. Bu lehçelerin hepsine
birden Bat Türkçesi denir. Birbirlerine yakn lehçelerdir. Birini konuan dierini anlar.

40
Üçüncü kuak, Esas Türkçe kuadr. Bat Türkçesi ile birlikte Dou Türkçesini
de çevresine alr. Dou Türkçesi diye bugün Bat ve Dou Türkistan’da konuulan
lehçeler grubunu adlandrr. Özbek, Tarançi, Yeni Uygur, Sar Uygur lehçeleri. Bat ve
Dou Türkçeleri farkllam dillerdir.
Dördüncü kuak, Esas Türkçenin yakn akrabalar kuadr. Asya’da Altay
Lehçeleri, Krgzca, Kazakça, Karakalpakça, Avrupa’da Bakrtça, Kazan Tatarcas,
Krm Tatarcas, Nogayca bu gurubun içindedir.
Beinci kuak, Esas Türkçenin uzak akrabalar kuadr. Bu da tüm Türk ve Tatar
Dilleriyle birlikte iki küçük dili daha çevresine alr. Dou Sibirya’da Yakutça ve yukar
Volga boyunda Çuvaça bu kuakta yer almaktadr (Bancuolu, 1962, 77).

3.4.2. Türk Dilinin Geliim Evreleri


Genel hatlaryla Türk dilinin tarihi dönemlerini u ekilde sralanr. Altay Dil
Birlii Dönemi, lk Türkçe Dönemi-Çuva-Türk Dil Birlii Dönemi, Ana Türkçe
Dönemi (Ön-Türkçe), Eski Türkçe Dönemi (6.-10.yy), Orta Türkçe Dönemi (11.-16.
yy), Yeni Türkçe (Yeni Yaz Dilleri) Dönemi (16.yy ve sonras), Modern Türkçe
dönemi (20. yy ve sonras)’dr (Özyetgin, 2006, 3).
Dünyada konuulan diller, bugün belirli dil aileleri içinde deerlendirilmektedir.
Eklemeli bir dil özelliine sahip olan Türkçe, Altay dil ailesi içinde deerlendirilir. Dil
ailesi deyimi, özel bir dil için kullanlr. Bir dil ailesi, bir ana dilden gelime yoluyla
ayrlm bulunan dillerin oluturduu topluluktur. Bu gruba giren dillerin ortak bir
kökten gelmesi gerekir. Yani bir dil ailesinden söz edilirken genetik akrabalk söz
konusu olmaldr. Böyle bir dil ailesinde, alt kollar geriye gittikçe ortak bir dilde
birleirler. Bu çerçevede Altay dil ailesine baktmzda, dar anlamyla Türk, Mool,
Mançu-Tunguz, geni anlamyla Kore ve Japon dilleri Altay dil ailesi olarak adlandrlr
(Özönder, 2002, 483).
Türkçe ile birlikte Mool, Mançu, Tunguz, Kore ve Japon dillerinin ortak bir
kökten, Ana Altay dilinden geldii teorisini kabul edildii takdirde, Türkçe için en eski
dönem Altay dil birlii dönemi (Altay dönemi) kabul edilmektedir. Yani Altay dönemi,
Türkçe-Moolca, Mançu, Tunguz ve Kore dillerinin ana bir dil oluturduu kuramsal
bir dönemdir. Bu dönemin balangç ve biti tarihleri bilinmemektedir. Bu dönemle
ilgili bilgiler de bugün karlatrmal dilbilim çalmalarnn kuramsal ekillere dayal
bilgi ve varsaymlardan olumaktadr (Bakan, 1988, 115). Türk dilleri ve dolaysyla

41
bugünkü Türkçe, çok uzaktan da olsa, Moolca, Japonca, Macarca, Fince gibi diller ile
de balantldr.
Dillerin tarihsel geliim süreçlerini ayran kesin çizgiler yoktur. Dillerin geliim
süreçlerinin, dilbilimsel ölçütlerle belirlenmesi gerekir. Ancak çou zaman yaz dili
olmayan tarihi dillerle, lehçe ve azlarla ilgili yeterli filolojik malzemenin
bulunamay, dilsel süreçlerin tarihsel, siyasi, sosyal ve politik olgular araclyla
belirlenmesini zorunlu klmaktadr. Türk dili tarihinin ana kesitlerini oluturan Türk
yaz dilleri, lehçeleri ve azlarndaki saysz dallanmalarna karlk snrl saydadr.
Türkçenin tarihsel dönemlerinin belirlenmesinde, tarihi dönemler arasndaki geçi ve
dallanma süreçlerinin, ilikilerinin belirlenmesinde bu snrl dil malzemesi çou zaman
yetersiz kalm, bunun yannda baka tarihsel, siyasi ve sosyal olgular, tarihsel dil
süreçlerinin belirlenmesinde ölçüt olarak kullanlmtr (Korkmaz, 1994, 355).
Kuramsal Altay dilinden ilk olarak Japoncann, ardndan Korecenin ayrld
düünülmektedir. Japonca ve Korecenin ayrlmasndan sonra Türk-Mool dil birlii
denen ikinci bir evre söz konusudur. Dier taraftan ayn ekilde Türkçenin Altay dil
birliinden ayrld devir, Türkçenin tarihi devirleri içinde ilk Türkçe dönemi olarak
adlandrlr. Yine kuramsal ekillere dayal bu döneme ait bilgi snrldr. lk Türkçe
döneminin balangc kesin olarak bilinmemekle birlikte; Milattan önce birkaç bin yllk
dönemi kapsad tahmin edilmekte ve Milat sralarnda sona ermektedir. lk Türkçe
dönemi Türkçenin, Ana Altaycadan ayrldktan sonraki ilk dönemi kabul edilebilir. Bu
döneme, Çuva-Türk dil birlii dönemi ad da verilmektedir (Stachowsk, 1998, 159–
154).
Milat sralarnda balad kabul edilen Ana Türkçe dönemi ise, Hun ça ile
ilikilendirilmektedir. Hunlar zamannda Türk dili yazya geçirilmedii için hakknda,
dorudan bilgi yoktur. Ancak Çin kaynaklarndan kaydedilmi olan biçimler vardr ki,
bunlar da güvenilir olmaktan uzaktr. Kun biçiminde olan kavim ad bile, Çin
kaynaklarnda Hiung-nu olarak geçmektedir. Bu bakmdan, Türk dilinin bu dönemi
yazsz kabul edilmektedir. Ön-Türkçe veya dier bir deyile Ana Türkçe, bugün için
kesin olarak bilinmeyen, ancak tahmini tarihlendirmesi Hun ça olarak yaplan bir
dönemde, iki ana kola ayrlmtr.
ki koldan biri olan Ön-Ogur kolunun bugünkü modern alandaki tek temsilcisi
Çuva lehçesi; tarihsel temsilcisi ise Eski Bulgar Türkçesidir. Bulgar Türkçesi, 5. ve 6.
yüzyllarda Kuzey Kafkasya’da ve Karadeniz’in kuzeyinde yaayan Bulgar Türklerinin
dilidir. Bugün Bulgar Türkçesiyle ilgili, çok snrl bir dil malzemesi vardr. Bu tarihi dil

42
bilgileri, bugün eski Bulgarca ile Çuvaça arasndaki ilikiyi ortaya koymas
bakmndan önemlidir.
Çuvaça dnda kalan tüm tarihi ve modern Türk yaz dilleri Ön-Ouz kolunu
temsil etmektedir. Türk dilinin en eski yazl kaynaklarnn olduu Eski Türkçe (Kök-
Türk-Uygur), Orta Türkçe (Karahanl, Harezm, Kpçak, Çaatay, Eski Anadolu
Türkçesi) tarihi yaz dilleri dönemi ile Çuvaça dndaki bugünkü yaz dilleri ve
azlar bu kola aittir (Özyetgin, 2006, 4).
Ön-Ouz da iki kola ayrlr; douda yaayanlar Kök-Türkler, batda yaayanlar
Türkmenler adlaryla ayrt edilir. Bu iki ulus sonradan tarih boyunca Dou Türkleri,
Bat Türkleri diye adlandrlmtr. Bu iki ulus az çok farkl lehçeler konumulardr.
Bunlardan Dou Lehçesi (Kök-Türk Lehçesi) erkenden bir yaz dili meydana
getirmitir. Tüm Eski Türkçe adyla tannan metinler bu lehçe üzerine yazlmtr. Bat
Lehçesi (Türkmen Lehçesi) bu yüzyllarda yaz dili olmam, ya da bu lehçeyle yazlar
bulunamamtr. Ancak 11 inci yüzylda Kagarl Mahmud, bu iki lehçeyi asl Türkçe
ve Türkmence olarak ayrr ve adlandrr. O yüzylda Türkmen boylarnn en büyüü
olan Ouzlar, Aral gölü çevresindeki eski yurtlarndan kopmular, ran'a, Irak'a,
Suriye'ye ve Anadolu'ya göç etmilerdir. Büyük Selçuk mparatorluu'nu kurmulardr.
Kagarl, Ouzlarn diliyle Dou Türkçesi (Asl Türkçe) arasndaki farklar
belirtmitir. Fakat bu yüzyldan Ouzca metinler bulunmamaktadr. Bu lehçe Bat
Türkçesidir ki, sonralar Anadolu'da ve Azerbaycan'da yaz dilleri meydana getirmitir
(Bancuolu, 1962, 80) .
Türk dilinin kuramsal olarak Ön-Türkçe, dier bir deyile, Ana Türkçe
döneminden sonra gelen ve Türkçenin yazl metinlerle bilinen en eski dönemi, Eski
Türkçe olarak adlandrlmaktadr. Kök-Türkler döneminde, Orhon-Yenisey yaztlar
denilen ve özellikle ta üstüne yazlm bulunan ilk kaytlar ortaya çkmaktadr. lk kez
Türk sözcüü, kendi seslenii ile yazlmtr. Oysa Çin kaynaklarndaki Hun/Hiung-nu
çarptmasnda olduu gibi, bu sefer de Tu-kyu biçimindedir. Bu da gösteriyor ki, bir dili
incelerken, baka dillerin kaytlarndan çok, kendi kaytlarna dayanmak daha
salkldr. Bu döneme de, ta yaztlar nedeniyle, “yaztl dönem” denmektedir. Eski
Türkçe dönemi kendi içinde uzun bir dönemdir. Bu dönem Türk dilinin en eski yazl
belgelerinin bulunduu dönemi kapsamaktadr. Bu dönemde ayrca Türkçe canl bir
yaz dili olarak kullanlmtr (Ercilasun, 2005, 178). Bu döneme ait yazl belgeler
incelendiinde, yaz dili tarihinin, edebi dil olarak çok eskilere kadar gittii açkça
görülmektedir.

43
Kök-Türk döneminden kalma Bengü Talar, Türk tarihinin olduu kadar, Türk
edebiyatnn özellikle de Türk dilinin en zengin kaynaklarndandr. Kök-Türk
yaztlarnda, Bilge Kaan “Dokuz Ouz halk öz halkm idi” denmitir. Bu “ouz” ad,
eski Bat Türkçesi kaynaklarnda kurall olarak “ogur” eklinde kaydedilmitir. Tarihte
Asya, Avrupa, hatta Kuzey Afrika’da yazl eserler vermi, günümüzde ise Türk
dünyasnn büyük çounluunu oluturan Ouzlarn ilk edebi yaz dilleri, XIII.
yüzyldan sonra Anadolu da ortaya çkmtr (Gülsevin, 1998, 12).
Kök-Türk harfli metinler tamamyla bir rastlant sonucu bulunmutur. Yaztlardan
ilk söz eden Cuveyni’dir. Cuveyni Tarih-i Cihan güa adl eserinde, Uygur bölgesini
gezerken rastlad garip iaretlerle yazlm talardan söz etmitir (Aydn, 2005, 205–
211). Daha sonra Poltova savanda esir düen sveçli Subay Philipp Johann von
Tabbert, Çar 1. Petro tarafndan Sibirya'ya sürüldüünde Sibirya'nn haritasn
yapmtr. Oraya gönderilen botanik bilim adam Daniel Gottlieb, Messerschmidt'in
klavuzu olarak görevlendirilmitir.
Messerschmidt ile Strahlenberg, 1722 ylnda arazide atla gezerlerken iki üç
metrelik bir Yenisey dikili tan bulmulardr. Tataki iaretler, sveç harflerine
benzemektedir. sveç hecelerinin, harflerinin, iaretlerin ad “runa” olduu için Kök-
Türklerin kulland bu harflerin veya iaretlerin ad “runik harf, runik alfabe” olarak
yerlemitir. Bu yazl belgeler arasnda, 8. yüzyldan kalma ve “Orhun Antlar” olarak
edebiyata geçen üç ant, Türk tarihi için olduu kadar, tüm insanlk tarihi için de son
derece büyük bir öneme sahiptir. Bu antlardan biri, bakent Ulaan- Baatar'n 65 km
kadar güney-dousunda Nalayh'ta, Bain- Tsokto bölgesindeki Tonyukuk'a, dier ikisi
ise, bakentin 450 km kadar güney-batsnda, bugün Harhorin denilen tarihi Karakurum
kentinin yaknlarnda Khöö- Tsaydam bölgesindeki Bilge Kaan ve kardei Költegin'e
aittir (Bilici, 1997, 2).
1722'de bunun Türkçe metinler olduu da düünülmemitir. ngilizce dili
profesörü olan ve Türkçeyi bilmeyen Vilhelm Thomsen, Köl Tegin yaztnn ve Bilge
Kaan yaztnn Çince yüzündeki metinden hareket ederek bu talarn Türklere ait
olduunu tahmin etmi ve 25 Kasm 1893'te Kök-Türk alfabesini çözmütür. Bu kefini
de 15 Aralk 1893'te Danimarka limler Akademisinin özel bir oturumunda açklamtr
(Sertkaya, 2001, 24).
Eski Türkçe döneminde siyasi corafyaya egemen unsur, 6. yüzyln ortalarnda,
Bat Moolistan’daki Altay dalar bölgesinde yaayan ve ayn tarihte Çin’in kuzeyinde
bugünkü Moolistan’da, büyük bir devlet kuran Kök-Türklerdir. Bu dönemdeki söz

44
konusu Türkçe de, Kök-Türklerin dilidir. Ayrca bu dil; 8. yüzyl ortalarnda
Moolistan’daki Kök-Türk egemenliine son vererek orada bir devlet kuran Uygurlarla,
Sincan’daki Tarm havzasnda Hoço-Turfan Uygur devletini kuran yerleik Maniheist
ve Budist Uygurlarnn da dili olmutur.
II. Kök-Türk Devleti’nin yklmasndan sonra Türk birliinin bana Uygur
devletleri geçmitir. Bu Uygur Devleti’ni, Kök-Türk Devleti’nin sahip olduu mirasn
üzerine kurduklar için, bu devletin (Kök-Türk) yani bozkr kültürünün geleneini
sürdürmülerdir. Eski Türkçenin son dönemlerinde Türkler, farkl dini bölgelere
girmilerdir. Özellikle Maniheizm, Budizm ve Hristiyanlk ile tanan Uygur Türkleri,
merkezi Hoço olan ve egemenlii 400 yl kadar süren yerleik hayat düzeninde, yeni bir
devlet meydana getirdiler (Ercilasun, 2005, 154).
Özellikle Turfan Uygurlar, 10. yüzyldan sonra gelien ve 11–12. yüzylda
olgunlua erien Türk uygarlnn kurucusu olmulardr. Uygur boylarnn bir ksm
Çin’in Kansu bölgesine yerlemi ve burada ksa ömürlü devletler kurmulardr. Farkl
dinler ile yeni bir kültür bölgesi içinde olan Uygurlarn kulland dil, yaz dili gelenei,
Kök-Türk dönemi Türk yaz dilinden farkl deildir. Teknik olarak, Eski Türkçe
dönemini kendi içinde Kök-Türkçe ve Uygurca olarak ikiye ayrlr. ki dönem
arasndaki farklar fazla deildir. Eski Türk çanda 11. yüzyla kadar tek Türk yaz dili
gelenei egemen olmutur. Ayn yaz dili baz ses farkllklaryla ve deien alfabelerle
sürekliliini korumu ve canl bir edebi dil olarak varln sürdürmütür (Bakan, 1994,
118–124).
Uygurca yazma eserlerin çou, Sod yazsnn canl biçiminden gelitirilmi
Uygur alfabesiyle yazlmtr. Bu alfabe Türklerin, Türk dilini yazmak için kulland
ikinci alfabedir. Bunun yannda az da olsa bir ksm metinler, Mani alfabesi ile
yazlmtr. Yerleik hayattaki Uygurlar Budizm, Maniheizm ve Hristiyanlk
çevresinde çok zengin bir edebiyat yarattlar. Bu dinlere ait dini eserler Uygurcaya
çevrilmitir. Birçok din kitab Sodca, Çince Toharca, Sanskrit ve Tibetçeden
Uygurcaya çevrilmitir. Birçok konuda telif Uygurca eserler de yaratlmtr. Ayrca geç
Uygur dönemine ait, Uygurlarn sosyal ve ekonomik düzenleri ile ilgili sivil belgeler de
önemli belgelerdendir (Özyetgin, 2006, 6).
Türk dilinin Uygurca evresi, Türklerin yerleik yaama geçtikleri, deiik dini
metinlerin Türkçeye aktarld, çeitli konularda çevirilerin yapld bir dönemdir. Bir
yaz dili olan Uygurcada, bir bölümü yabanc kavramlardan çevrilme birçok türetme
kelime vardr. Tek bir sözcüün türevlerinden oluan geni sözcük ailelerine rastlanr.

45
Konular çok kstl ve sözvarl 800 sözcük dolaynda olan, taa yazlma zorunluluu
yüzünden ksa anlatma yönelen, Kök-Türk yaztlarnda da böyle sözcük ailelerinin
bulunduuna, dolaysyla bu dilin gelimi bir yaz dili olduuna dair ipuçlar vardr.
Kök-Türk evresinin Türkçenin yaz diline dönümesinin hemen sonrasna ait bir dönem
olmadn yerlemi, eskimi bir yaz dili olduunu göstermektedir (Aksa, 1983, 4).
Uygurlar döneminde daha yerleik düzene geçilmitir. El yazmalar biçiminde
kaytlar bulunan bu dilde, özellikle Budistlik dinini benimseyen Uygurlarn, el yazmas
eserleri vardr. Bu nedenle bu döneme “yazmal dönem” ad verilir (Bakan, 1988, 117).
Eski Türk yaz dili bu devirde üç ayr bölgede ayr dinlere mensup Türkler
tarafndan çeitli yazlar kullanlarak meydana getirilmitir. Kök-Türkçe, yedinci yüzyl
sonlarndan, yani ikinci Kök-Türk Devleti’nin kuruluundan bu yana mezar ta
yaztlarna rastlanmaktadr. Kök-Türk yazs sekiz ve dokuzuncu yüzyllarda yaygndr.
Yaztlar balca Yukar Yenisey, Orhon ve Talas bölgelerinde bulunmutur. Kök-Türkçe
oldukça gelimi bir yaz dili görünüündedir.
Uygurca, Kök-Türk ve Maniheist yazlarn da kullanmtr. Uygurlar dokuzuncu
yüzyldan bu yana Dou Türkistan'da, Uygur yazs dediimiz bir yazyla daha geni bir
yaz dili yaratmlardr. Birçok yazl eser, Türkçeye kazandrlmtr. Bunlarn
çounluu, Budizme ait dini eserlerdir. Edebi, tbbi eserler ve çeitli konulara ait yazl
belgeler de bulunmutur. Bu devirde, Çinceden ve Sanskritçeden Uygurcaya birçok
çeviriler yaplm olduu görülmektedir. Budist olan Uygurlarn yaz dili on dördüncü
yüzyla kadar sürmütür (Sertkaya, 2006, 3).
Temelini Kök-Türkçeden alan eski Türkçe, yazl dönemde youn bir gelime
göstermitir. Orhun yaztlarndan önceki dönem, yazl belge bulunamad için karanlk
görünmekle birlikte, tüm halka ait olan bir dilin, bir anda ortaya çkamayaca bir
gerçektir. Bulunan belgelerin, youn bir kültürel etkileim içinde olan Türklerin, dil
yönünden de ayn geliimi sürdürdüü görülmektedir. Ön-Türkçe dönemi ile Eski
Türkçe dönemi arasndaki geçi dönemi, yeni bulunacak belgelerle açkla
kavuacaktr.

3.4.3. Eski Türkçe Yaz Çeitleri


Eski Türk çalarndan bugüne kalan metinler; Türklerin kendi dillerinin
yazmnda birden çok alfabeyi kullandklarn göstermektedir. Kök-Türk dönemine ait
metinlerin hepsi Türk Runik yazsyla yazlmtr. Bir anlamda eski Türk çanda Runik
yazs Türklerin asl kulland alfabe olmutur. Yine Eski Türk çanda oluan yeni din

46
çevreleri (Manihaizm, Budizm) yeni alfabeleri de peinden getirmitir. Runik yazdan
sonra, Eski Türkçe döneminde, Mani ve Uygur yazs Türkçenin yazmnda
kullanlmtr. Yine bu çada Hristiyan olan Türklerin, Uygur alfabesi yannda, Süryani
alfabesini de kullandklar metinlerden anlalmaktadr. Yine Sod, Brahmi, Tibet ve
Çin yazlarnn, Türkçenin yazm için az da olsa kullanldn belgeleyen metinler
bulunmaktadr (Özönder, 2002, 485).
Türk dilinde be çeitten daha çok yaz yöntemi kullanlmtr. Kök-Türkçe, Sod
yazsnn iki deiik ekli, Uygur yazsnn çeitli deiik ekilleri, Maniheist ve Brahmi
yazs, hatta Türkçede Tibet yazsn ve Estranghelo'yu bile kullanmaya uralmtr
(Gabain, 1959, 317). Türklerin kullandklar en eski yaz türü, Cermen runiklere
benzeyen, fakat onlarla akrabal olmayan runik yazsdr. Her iaret bir ünlü önünde
duran baka bir ünlüyle, yani çift ünsüzle kullanlmtr. Bu yaz hiçbir zaman italik
harfler gelitirememitir. Her bir harf ayr yazlmtr. Bu da yaznn az kullanld bir
devir için sk ratlanan bir özelliktir ve fonetik olarak Türkçeye mükemmel bir ekilde
uyar. Macarlarn kertik yazsyla akrabal vardr. Kök-Türk runikleri mezar ta
yaztlar, duvar yazlarndan ve de kât üzerine yazlan el yazlarndan daha farkldr.
Burada çou zaman kam kalem ile yazlmtr. Bu esnada dikey çizgiler, yatay
çizgilerden daha kalndr ve yuvarlak çizgiler sona nazaran ortada daha kalndr. Özel
bir durum olarak runikler frçayla da yazlmtr. Bu yaz ile yazlm el yazlarnn
bilindii üzere, maniheistleri niteleyen yuvarlak krmz-siyah noktalama iaretleri
vardr (Gabain, 1996, 10).
Türklerin kulland dier bir yaz çeiti Sod yazsdr. Yalnzca Sodlarda
yaygn olarak seçilen, yani Sodca ad verilen yaz içerisinden çok küçük parçalar
alnmtr. Türkler daha açk, daha küçük ve de ayrnts az olan bir çeitini
kullanmlardr. Görünen o ki, yalnzca büyük ve küçük kât ebadnda kitaplar
kullanlmtr. Uygur yazs kam kalem veya frça ile yazlmtr. Düzenli ve deerli
kopyalar, kam kalem ile bilinen tüm kitap biçimlerinde hazrlanmtr.
Uygurlar döneminde ise yerleik yaama geçen Türklerin dier topluluklarla Kök-
Türklere oranla daha sk iliki içinde olduklarn görülmektedir. Türkler, Kök-Türkler
döneminde de o günkü anlamda uluslararas ilikilerde bulunmu olmalarna karn bu
ilikiler Uygur dönemindeki kadar youn ve etkili olmamtr. Bu kültürel yönelimin
izleri dönemin yazl ürünlerinde görülmütür. Uygurlarn Maniheizm, Budizm ve
Hristiyanlk gibi inanç sistemlerini kabul etmelerinin ardndan youn çeviri çalmalar
balamtr. Bu çalmalar, Türkçeye, yeni nesne ve kavramlar karlayan Türkçe

47
sözcükleri kazandrmann yannda pek çok yabanc sözcüklerin girmesine de neden
olmutur.
Eski Türkçenin Uygurca döneminde Sanskrit, Çince, Sodca, Farsça, Grekçe,
Toharca gibi dillerden pek çok sözcük Türkçeye girmitir. Uygur yazs, slamiyet
öncesi zamann en yaygn yazsdr. Uygur yazs tarihi bir isim deil, Türklerin,
Sodlarn yazsndan gelitirdikleri ve daha sonralar Uygurlar tarafndan özellikle
tercih edilen yazdan farkl olarak modern bir tanmlamadr. Moollar baz gelitirmeler
yaparak daha sonra Mançularda da kullanmda olan bu Uygur yazsn, Uygurlardan
almlardr. Uygurlarda bask kullanlarak da yaz kullanlmtr. Uygur basklar ve
tahta oymacl ayn ekilde ayn bölgede bulunan Çin blok basklar gibidir (Çetin,
2006, 193).
Sod yazsnn aksine, eski Türkçede Estrangelo yazsyla yazlm birkaç tane
küçük belge bulunmutur. Bunlarn hepsi Turfan vahasnda, Hristiyanlarn yerleme
yeri olan Bulayk'dan alnmtr. Bir parça, tbbi bir metin içermektedir. Ünsüzleri
iaretleme sistemleri, Sod yazsna uymaktadr. Manihaist yazs sadece kam kalem
ile yazlm el yazlarnda bulunmaktadr. Bunlar yatay satrl dosyalanm kitaplarn
küçük boyutlarnda, küçük kitaplarda, kitap rulolarnda ve sadece Maniheistler
tarafndan kullanlmtr. Brahmi Yazsnda, kam kalem ile yazlm Budist içerik
tayan eski Türkçe yazl metinler bulunmaktadr. Brahmi yazs, küçük kâtlar
eklinde, kitap rulolar ve ciltsiz kitaplarda kullanlmtr. Henüz yaynlanmam ve bir
tek msras tam olarak okunmayan az saydaki parçalarda, eski Türkçe ile birlikte Hint
dilinden türemi olan Tibet yazs vardr. Bunlar o kadar noksandr ki, içerikleri
hakknda herhangi bir ey söylenemez (Gabain, 1996, 20–29).
Kök-Türkçe çivi yazs, mezar yaztlarnda, günlük kullanm eyasnda, küçük
duvar oymacklarnda, Manihaist el yazmalarnda, bunlardan baka da Manihaist
çevrelerden çkm olduu anlalan büyük bir fal kitabnda, askeri pasaportlarda,
yönetmelik gibi ilerde ve birçok önemsiz yazma örneklerinde de kullanlmtr.
Yenisey’deki, yani Güney Sibirya'daki, yaztlardaki talarda kullanlmtr. Bunlar daha
eski olan ön Türkçe kültüründen kalmadr. Yontulmu, kabaca heykellerle veya oyma
iaretlerle süslenmitir. Türkçe metinler ile bu ekiller ve iaretler arasnda, bu
talardaki yerlerine ve durumlarna göre tanmlanrsa, anlam ve öz bakmndan hiçbir
ilgi yoktur. Yalnz üzerleri düzeltilmi ve cilalanm talar kullanlmtr. Satrlar özenli
ekilde düz ve paralel deildir. Talas yazt talar cilalanm deildir. Yaz satrlar kimi
defa tan, d çevresinin büküntülerine uymaktadr. Bunlar, her iki bölgede yeni bir

48
yaz dilinin balangc olduunun göstergesidir. te bu yüzden de yaz yönü ya saa ya
da soladr; iaretlerin ekilleri ise düzgün deildir.
Moolistan'daki yaztlar daha ilerlemi bir etki yaparlar. Bunlardaki satrlar, düz
ve paraleldir. Teker teker iaretler, ta uzunlamasna yerde durduu halde, düzgün
dururlar. Satrlar, sadan veya soldan balarlar ve daha öncekinin ya altnda veya
üstünde bulunurlar.
Çivi yazs ile el yazmalarnda, az olarak frça kullanlmtr. Çounda özenle
kam kalem ile yazlmtr. Yaztlarn aksine olarak, kaln düey ve ince düz çizgiler
arasnda güçlü bir farkllk gösterirler. Bunlarda satrlar, sral olarak birbiri altnda
bulunurlar ve daima sadan sola doru yazlr. Süslü ayrm ve bölüm balklar, bir
yapran asl yeri hakknda bilgi verir. Yaz sistemi dikkat ve özenle uygulanmam bir
hece yazsdr (Gabain, 1959, 317).
Gabain’e göre yaz iaretlerinin pek çou, ran yazsnn yazlar ile benzerlikleri
yüzünden, Kök-Türk alfabesinin güney bat Iran kültür bölgesinden, alnp gelmi
olduunu gösterir. Türkler bilinen tarihlerinin balangcndan beri daima Mavera’n-
nehir’deki ranllar ile yakn yaamlardr. Türkçe’nin ses sistemine uymas da,
tamamyla kendine özgü ve ayr bir yaz yaratmtr ve son derece üstün bir baar
olarak görülmütür. Bu yaz çeidini ilk bulanlardaki fonetik yetenek ve resim gibi bir
söyleyi yetenei ayrca göze çarpmaktadr (Gabain, 1959, 318).
Uygur yazs Türklerde çok büyük bir yayl göstermitir. Tüm dinlerin
temsilcileri ve dini olmayan edebi eserlerin her çeidinde de kullanlmtr. Bu yaz,
kam kalem ile veya frça ile yazlmtr. Bu yaz ile basklar da yaplm ve talar da
oyulmutur. Bununla beraber bu yaz, 8 inci yüzyl tarihini tayan, Türkçe Turfan
metinlerinde görülmütür. Bu yazy batdaki komularndan ve kendileriyle beraber
oturanlardan alp kullanm olan Türkler, Uygurlar olmayp Basmil veya Türgilerdir.
Uygur yazs, Mool ve onunla birlikte ara sra kullanlan Mançu alfabesinin örnei
olmutur. Tüm kitap ekillerinde bu yaz kullanlmtr.
Budist metinlerinin yaz çeidi, Maniheist yazlarndan biraz daha skktr, fakat
Uygur harfleriyle yazlm Nasturi metinlerinde olduu kadar sk deildir (Gabain,
1959, 318 ).
Eski Türkçe’ye ait el yazmalarndan ve basklarndan oluan en zengin
koleksiyon, Berlin'deki Alman Bilimler Akademisinde korunmaktadr. Buraya, Prusya
Bilimler Akademisi tarafndan verilmitir. Eskiden Mainz'da bulunan bu koleksiyonun
küçük bir bölümü, bugün Marburg/Lahn'da bulunmaktadr. Bu eserler ve basklar, A.

49
Grünwedel ve A.v Le Coq yönetiminde, Dou Türkistan'daki Turfan vahasnda
gerçekletirilen dört büyük aratrma sonucu ve bir ksm da satn alma yoluyla elde
edilmitir (Gabain, 1996, 7).
Orta Asya'daki kalntlarda bulunan slamiyet’in kabulünden önceki döneme ait
yazlarn çou kât üzerine not alnmtr. Kullanlan çeitli kâtlar bugün yer yer
sararm ve hatta bunlardan bazlar koyu kahverengi bir renk almtr. Yalnzca
basmlarda kullanlan kâtlar oldukça beyaz kalabilmitir. Baz türler ise, üstü yüzeysel
olarak tutkal veya tebeirle parlatlmtr. Dier türler ise parlatlmamtr. Bazen kötü
ve pürüzlü kâtlar da kullanlmtr.
751 ylnda Talas'ta (Krgzistan) yaplan bir savata müttefik Çinliler ve Uygurlar,
Araplar ve Tibetliler tarafndan yenilgiye uratlmlardr. Bu srada baz Çinli kât
uzmanlar, Müslümanlar tarafndan esir alnmlar ve kât ileme sanat bat dünyasna
geçmitir. Eski Türk el yazmas kât türleri için, bat ve dou örnek alnarak kendi
atölyelerinde üretilmi, batdan ve doudan ithal edilmitir. Özellikle Manihaistler
küçük boy olarak kullanlan ve üstü yüzeysel olarak parlatlan kâtlar kullanmlardr.
Mürekkep koyu-siyah kurumdan üretilerek kullanlmtr. Baz itinal Budist
metinlerinde bir bölümün ilk satrlar ve özellikle derin sayg ile okunmas gereken
kelimeler için krmz mürekkep kullanlmtr. Manihaist metinler zaman zaman
balktaki özel renkle süslenmi veya gösterili el yazlar ile yazlmtr (Gabain, 1996,
8–9).
Uygurlar ile yaz kullanm artm ve en verimli çan yaamtr. Uygurlar,
geleneksel Türk yazs ile yetinmeyip, temas kurduu tüm kültürlerin yazlarn
gelitirerek, farkl alfabeler gelitirmiler ve bunlar deiik kullanm alanlarnda yazya
geçirmilerdir. Genel kullanmdaki Uygurcay da zenginletirerek, temas kurduu dier
uluslara hediye etmilerdir. Uygurcann, özellikle edebi yazlarda kullanlmas
gelimiliinin bir göstergesidir.

3.4.4. Türkçe’nin Kökeni ve Dier Dil Öbekleri ile likileri


Türkler dünya üzerinde geni sahalara yaylmlar ve bunun sonucu olarak da
kendisi ile köken bakmndan yaknl olan veya olmayan pek çok dille temasa
geçmilerdir. Bu temas sonucunda Türkçe ile bu diller arasnda karlkl etkilenmeler
olmutur. Türkçe, temasta olduu bu dillere kelimeler vermi ve baka dillerden de
kelimeler almtr. Türkler tarih sahnesine çktklar dönemlerde bugünkü Mool,

50
Mançu ve Tunguzlarn atalaryla, güneyde Çinlilerle, batda Fin-Ugorlarla temas
etmilerdir.
Daha sonra bat ve güneybatya yaylan Türkler, Hint, ran ve Bizans uygarlklar
ile tanmlar, slamiyet ile karlamalarndan sonra da Arap ve ran çevresi ile sk
iliki içine girmilerdir. Arapça ve Farsçadan birçok kelime Türk diline girmitir.
Ayrca Çin, Sanskrit ve Slav dillerinden de Türkçeye birçok kelime girmitir. Ancak
tüm bu dillerle Türkçenin yapca ilikisi yoktur. Bunun yannda Fin-Ugor, Mool,
Tunguz, Kore ve Japon dilleri için ayn ey söylenemez. Bu dillerin bazlaryla Türk
dilleri arasnda önemli benzerlikler vardr. Özellikle Türkçe ve Moolca arasndaki
benzerlikler dikkat çekicidir. Bu diller arasndaki benzerlikleri farkeden Avrupal dil
bilimciler, söz konusu dilleri derinlemesine incelemilerdir. Onlarn akrabal, ortak
kökeni konusunda çeitli teoriler ortaya atmlar ve bu dilleri Ural-Altay ve Altay adlar
altnda toplamlardr (Ercilasun, 2005, 130).
Bamsz bir dil olarak tarihsel kökeni çok eski çalara kadar giden Türk dilinin
balangc ve baka dillerle olan akrabal, oldukça uzun saylabilecek bir dönemden
beri dil bilimcilerin dikkatini çekmektedir. Balangçta Türkçenin Ural-Altay dil
ailesinin Altay koluna ait olduu düüncesi etrafnda ekillenen köken tartmalar, bu
alandaki aratrmalarn derinletirilmesinden hemen sonra terkedilmi, Türk-Mool-
Tunguz karlatrmal dil aratrmalar alanndaki bamsz çalmalar
derinletirilmitir. Altay dil ailesinde yer alan bu dillerin temelde ortak bir dilden gelip
gelmedii konusuna bugün için çözümlenmi bir sorun olarak baklmamakla birlikte,
büyük ölçüde kabul gören bir yaklamdr. Bugün genel kabul gören görüe göre esas
olarak Türkçe; Moolca ve Mançu-Tunguzca, bunun yannda son yllarda dâhil edilen
Kore ve Japon dilleri ile birlikte Altay dil ailesinin bir üyesidir (Özyetgin, 2006, 2).
Sümerce ile uraan baz bilim adamlar Türkçe, Macarca gibi Ural-Altay
dilleriyle Sümerce arasnda ilgi kurmulardr. Ancak, Türkçe sondan eklemeli bir dil
olduu halde, Sümercede ön ekler de bulunmaktadr. Buna ramen Türkçe ile Sümerce
arasnda kurulan ilgiler son derece ciddidir ve konu üzerinde aratrmalar devam
etmektedir. Son olarak yaplan aratrmalarda, Türkçe ile Sümerce arasnda 168
kelimenin ortak olduu belirlenmitir. Bu da Türkçenin çok daha eski geçmii olduu
kansn güçlendirmektedir (Ercilasun, 2005, 34).
Dou Türk Runik Yazs hakknda Avrupal bilim adamlarnn üç yüzyllk bilgisi
olmasna ve Wilhelm Thomsen tarafndan bu yaz çözümlenmi olmasna ramen, hala
yaznn kökeni üzerinde belirsizlikler bulunmaktadr. imdiye kadar ortaya atlan

51
teoriler iki grupta toplanabilir. Çou kii yaznn kökeninin yabanc, genellikle de Sami
kökenli olduunu düünmektedir. Dierleri de yaznn yerli olduunu, eski damgalardan
ve eya simgelerinden geldiini ileri sürmektedir.
rani ilk örneklerinin, Bizans Eftalit kaynakl Yunan harflerinin birletirilmesinden
meydana geldii ileri sürülmütür. Tüm harfler Sod kökenlidir ve yazy bulan, Sod
harflerini aldktan sonra onlar deitirmi, farkllklar ekleyip çou harfi de model
olarak kullanmtr. imdiye kadar ortaya atlan hipotezlerde yanllk ve eksiklikler
bulunmaktadr. Eksiklik, yaznn benzersiz oluu ve geliimi üzerine doyurucu cevap
bulunamayndadr. Aratrmaclar her harfin yabanc kökenli olduunu düünmüler
ve harflerin bazlarnn icat edilmi olabileceini kabul etmemilerdir (Róna-Tas, 1987,
7).
Hiç kukusuz dil ile kültür arasnda sk bir ba vardr. Yeryüzündeki herhangi bir
topluluun kültürel deerleri ve bu deerlerin deiimi yazl ürünlerden belirlenebilir.
Kök-Türklerin mevsimlere bal olarak yer deitirmeleri yannda, yerleik yaamn
göstergesi olan kent kültürüne de sahip olduklar düünülmektedir.
Eski Türkçe ad verilen Kök-Türk ve Uygur dönemi ürünlerindeki insan yapm
nesne adlar içinde baka dillerden ödünç alnan kelimeler bulunmaktadr. Bilindii gibi
nesne adlar, kolay ödünç alnan sözcüklerdendir. Bu özellii dolaysyla kültürel
etkileimin belirlemesinde yardmc olur. Herhangi bir topluluun birincil ura alann
nesne adlar yardmyla belirlemek kolaylar. nsanolu günlük yaamn
kolaylatrmak amacyla, öncelikli olarak kendisinin gereksinim duyduu nesneleri
üretir ve adlandrr (Çetin, 2006, 194).
Her dil gibi Türkçe de kullanclarnn kültürel etkileimleri dorultusunda dier
topluluklarn dilleriyle sözcük alveriinde bulunmutur. Ticari ilikiler, komuluk
ilikileri, savalar, dindalk gibi yaknlamalar dilleri günümüzde olduu gibi geçmite
de etkilemitir. Bu ilikiler sonucunda Türkçe, yalnzca insan yapm nesne adlar
yönünden bile pek çok sözcük almtr. Kök-Türkler döneminde Türklerin, Çinlilerle
ticari ilikiler içinde bulunduu ve sava gibi deiik türden yaknlamalar yaand da
bilinmektedir (Tekin, 2002, 69–73).
Uygurca dönemi yaptlarndaki yabanc öeler, Kök-Türkçeyle karlatrldnda
çok daha fazladr. Tüm bu nesne adlarnda dikkat çeken bir özellik, sözcüklerin
Türkçeye girerken urad ses deiimleridir. Her dil gibi Türkçe de sözcük alm
srasnda ses yapsna uymayan sözcükleri kendi ses yapsna uydurur ya da
yaknlatrr. Eski Türkçedeki ödünç insan yapm nesne adlarna saysal açdan göz

52
atldnda; krk sözcükten on beinin (% 37,5) Sanskrit, on birinin (% 27,5) Çince,
beinin (% 12,5) Sodca, ikisinin (% 5) Farsça, birinin de (% 2,5) Grekçe kökenli
olduu görülecektir. Alt sözcüün ise (% 15) kaynak dili kesin olarak bilinmemektedir.
Krk nesne adndan yalnzca sekizi (% 20) günümüzde Türkçenin kullanld deiik
bölgelerde yaamaktadr (Çetin, 2006, 205).
Bir dilin gramer yaps ve ekleri de kelimeleri kadar önemlidir. Hatta baz hallerde
kelimelerden daha da arlkl bir yer tutar. Çünkü Türkçede kökler snrldr. Kelime
hazinesinin büyük bir ksmn, köklerin köklerle birleerek meydana getirdii yeni
kelimeler veya köklerin bir ve daha çok yapm eki ile birleerek meydana getirdii yeni
kelimeler oluturur. Ek grup ve saylarndaki çeitlilik, ek türetme hallerinde birkaç ekin
yan yana sralanabilmesi, ekleri dilde önemli unsur haline getirir (Korkmaz, 1989, 345).
Kelimeler arasnda geçici veya sürekli balantlar kurarak dile canllk veren
unsurlar eklerdir. Dilin kelimelerindeki ve söz varlndaki deime ve gelimelerle dili
canl halde tutan dinamizmin kayna da eklerdir. Dilin ana iskeletini ve ekil yapsn
oluturan ekler, ses ve yap bakmndan bölgelere, az ve lehçe özelliklerine, tarihe,
sosyal ve kültürel artlara bal olarak deiim geçirmilerdir. Türk dilinin tarihi
geliiminde önemli evreler oluturmulardr. Bu bakmdan, bir dilin gelimiliinin ve
yann tayininde o dilin gramer yapsnn, özellikle ekil bilgisini oluturan eklerin de
arlkl bir yeri vardr (Togan, 198, 8–15).
Eski Türkçede be ayr lehçenin belirtilerinin bulunduu gözlenmitir. Kagarl
Mahmud ise, Divana Lu-gat-it-Türk’te o günkü ortak yaz dilinden ayrlan birçok az
özelliklerine de yer vermitir. Türk dilinin o devirdeki lehçe ve az yaplarndaki
çeitliliini ortaya koyabilmektedir. Bu durum, Eski Türkçeden sonra olduu gibi, eski
Türkçeden önceki devirlerde de farkl lehçelere temel oluturduu birçok az ayrlklar
bulunmaktadr. Zamanla bunlardan bir ksm körlenerek, bir ksm da younlaarak Eski
Türkçe denilen ortak bir yaz dilini oluturabilmesi için uzun bir zamann geçmi
olduunun iaretidir (Bancuolu, 1962, 118–123).
Onuncu yüzylda Müslüman olan Karahanllar; Kagar, Balasagun ve Yedisu
bölgelerini içine alan bir devlet kurdular. Sonra Fergane ve Nehir ötesi kentlerini de ele
geçirerek Türkletirdiler. Müslüman Türk edebiyat meydana getirdiler. Kurban
Çevirisi, Kutadgubilig, Aybetülhakaik bu dönemin eserlerindendir. Divanü Lügatü it-
türk bu Türkçenin sözlüüdür. lk önceleri Uygur yazsyla yazmlar, sonralar Arap
yazsn da kullanmaya balamlardr. Üç ayr yaz diline ait gibi görünen bu eski dil
kalntlar incelendikçe görülmütür ki, hepsi ayn lehçenin ürünleridir. Aralarnda

53
ancak az farklar vardr. Yaz deiikliine, bölge, din ve kültür ayrlklarna ramen
bunlar birbirinin, yani ayn yaz dili geleneinin devamdr.
Az ve lehçeler halindeki konuma dili özelliklerinden bir ksmnn Eski
Türkçede kesinleerek, Türk yaz dilinin bugüne kadar gelebilmi temel unsurlarn
oluturabilmesi, elbette Türkçenin çok uzun bir oluma, deime, gelime ve durulma
evrelerinden geçmi olmasnn sonucudur. Türkçenin ekler bakmndan, Eski Türkçede
ulam olduu çeitlilik ve gelimilik evresi ile eski Türkçeden bugüne uzanan
deime ve gelime evreleri göz önünde bulundurulunca, bu sürenin 2500–3000 yl
daha gerilerde olduu düünülmektedir (Korkmaz, 1989, 350–370).
Türk dilinin kökeni ve ya konusunda tam bir ortak düünce oluturulamamtr.
Yazl eserlerin azl bunun en büyük etkeni görünümündedir. Türk dilinin geliimi
konusu, Türk dilinin kökeni konusundan daha aydnlatc bak açlar vermektedir.
Kelime al verii, kelimelerin türetebilirlii ve yeni kültürlere uyum salayabilmesi,
gelimiliinin bir göstergesidir. Tüm bunlarn nda, kökenin daha eski zamanlarda
aranmas gerektii ortaya çkmaktadr.

3.5. Türk Boylar


slamiyet Öncesi Türkler, genelde bir boylar tarihi görünümündedir. Boylarn
birbirlerine üstünlük salamas veya ihtiyaç üzerine birlemesi, devlet oluumunun
balangc olmutur.

3.5.1. Türk Boylarnn Tarihi Geliimi


Türkler, eskiden “Türkistan” olarak adlandrlan Orta Asya ve Kafkasya
bölgelerinde boylar ve oymaklar biçiminde yerlemiler ve çeitli nedenlerle yer
deiiklii ve göç olaylar yaamlardr. Yine, çok sayda Türk boyu farkl adlarla
farkl tarih kesitlerinde önemli roller oynamlardr. Örnein, bu çerçevede Baykal
Gölünden Kazakistan bozkrlarnn batsna kadar geni sahada yaayan Ting-ling'ler bir
Türk boyudur. Bunun yannda, Orta Asya'nn dier alanlarnda bulunan küçük boylar da
dikkat çekmektedir. Wu-sun'lar, Tanr Dalar dolaylarnda yaayan ve kaynaklarda
skça geçen bir dier boydur. M.S. III-IV. yüzyllara kadar bu durum devam ederken,
bir ksm Türk kitleleri til (Volga) Irman geçip Orta Avrupa'ya doru ilerlemilerdir.
Hun devletleri de tarih sahnesinden çekilince, Orhun bölgesinde Juan-juan'larn, Bat
Türkistan-Afganistan dolaylarnda Akhunlarn, Çin'de Tabgaçlarn kurduu devletler
ortaya çkmtr. Ayn devirlerde kuzeyde, yani Kazakistan bozkrlar arlkl olmak

54
üzere, tüm Orta Asya'da Kao-ch'e boylar, Ting-ling'lerin yerini almtr (Taal,
2004a, 1).
Kao-ch'e boylar da yüzyllarca varlklarn devam ettirirler. Ancak, hiç bir zaman
bir araya gelip güçlü bir devlet kuramazlar. VI. yüzylda Kök-Türkler tarih sahnesine
çkarken, Orta Asya'da yaayan boylarn genel ad Töles olarak belirir. Yani Kao-
ch'e'larn yerini Tölesler alr. Çok kalabalk olduklar kaynaklar tarafndan açkça
bildirilen Tölesler, Kök-Türklerin bamszlk yolunda güçlerinin artmasnda önemli bir
basamak oluturmulardr. Kök-Türk Devleti, tüm Orta Asya'y kapladnda, hepsi
onun birer parças olur. 627 ylndan sonra gelien duruma bakldnda, Töleslerin
Kök-Türk hanedannn dayand ana unsur olduu açkça anlalr. Bu arada Töles
grubuna girmeyen kuzeyde Krgz, Kurkan gibi baka boylar da vardr.
Kök-Türk devletlerinin douda ve batda zayflamas, Töles boylarnn iine yarar.
Ancak, artk Töles adyla anlmamaktadrlar. Her biri kendi özel adyla siyasi olaylarda
yer almaktadr. Dolaysyla 627 tarihi boylar açsndan önemli bir dönüm noktasdr.
Söz konusu ylda, Dou Kök-Türk Devleti’nin zayflamas üzerine Tola-Kerulen
bölgesinde yaayan boylar isyan ederler. Liderlik o srada Sir Tardu boyundadr.
Bununla birlikte dier küçük boylar da artk kendi adlaryla anlmaktadr. Sonuçta Töles
ad çok küçük bir gruba ait olarak yaamaya devam etmi ve II. Kök-Türk Devleti
döneminde olaylara karmtr (Gömeç, 1997, 9).
Kök-Türk yaztlarna göre Ötüken’in dousunda bulunanlar Dokuz Ouz,
batsnda yaayanlar ise Tardulardr. Zaten Sir Tardular 603’lü yllardan sonra mensup
olduklar Töles boylar içinden kendini kantlam, 627–647 yllar arasnda kendi
kaanlklarn kurmulardr. Çin aldatmacalar, hanedan üyeleri arasndaki çekimeler
yüzünden 647’de yklp azalmlardr. 647'den sonra Çinliler, Orta Asya'da yaayan
boylarn hepsi ile siyasi iliki kurup, onlara Çin askeri ünvanlar verirler ve yeni askeri
valilikler olutururlar. Böylece bölgenin kontrolü tamamen Çin'in eline geçer. Baz
isyanlara ramen 679'a kadar bu durum, yani Çin egemenlii devam eder (Kafesolu,
2004, 65).
Söz konusu tarihte balayan Kök-Türk bamszlk savalar, 682'de hedefine
ulanca, dier Türk boylarnn hepsi ona balanmak zorunda kalr. Balanmak
istemeyenler ile mücadele edilir. Bu mücadeleler, isyanlar Orhun Yaztlarna
yansmtr. Dokuz Ouzlar, Karluklar, Türgiler, Krgzlar, Bayrkular ve dierleri
isyanlarda hep ön plandadr. II. Kök-Türk Devleti’ni yirmi dört yl gibi uzun bir süre
yöneten Kapgan, 716 ylnda Bayrkularn kurduu bir pusuya düerek öldürülmütür

55
(Taal, 2004a, 4). Devlet geleneinde, barn salanmas en büyük amaçlardan
biridir. Düman boylarn balanmas, güvenliin salanmas savalarn sürmesine neden
olmutur.
723 senesi civarnda tüm boylar Bilge Kaan tarafndan kontrol altna alnr ve
ülke huzura kavuur. 734’te onun ölümü üzerine yerine geçenlerin baarsz yönetimi
devleti zayflatnca, 742'den sonra Uygur, Karluk, Basml gibi boylar ön plana çkarlar
ve hep beraber Kök-Türk devletini ykarlar. Dokuz Ouzlar, Uygur Kaanlnnn ana
topluluunu meydana getirirken, Karluklar batya doru kayarlar. Ik Göl - Tanr
Dalar dolaylarna, hatta Talas'a kadar ilerlerlerler. Krgzlar ise, 840 ylnda Uygurlar
yknca önem kazanrlarsa da 50–60 yl sonra kendi esas bölgeleri olan Yenisey'e
dönmek zorunda kalrlar. Ötüken bölgesi artk Ktaylarn (Ktan/Liao) eline geçmitir.
Bat Kök-Türk ülkesi de 630'lara doru, Tung Yabgu'nun yönetimi srasnda yine
boylarn ba kaldrmalarna sahne olur. Ad geçen kaann amcas tarafndan
öldürülmesinin ardndan ülke tam karkla sürüklenir. Baa geçen hiç bir kaan
kontrolü salayamaz. Huzursuzluklarn sona ermemesi üzerine, Bat Kök-Türk
ülkesindeki boylar kendi aralarnda örgütlenirler. Örgütlenme on boy halinde olur ve
kaynaklarda bu örgütlenme On Ok olarak adlandrlr. Bir grup li Irma civarnda
yerini alrken, dier bir grup Çu Irmann kenarn seçmitir. Hanedan üyelerinin bir
biri ardna baarsz olup, gidip Çin'e teslim olmas üzerine, On Ok boylarndan biri olan
Türgiler güçlenir. Geni bir alana egemen olurlar. slam güçleriyle, Sr Derya boyunda
iddetli mücadelelere girerken, doudaki II. Kök-Türk devletine kar bamszlklar
için direnirlerse de baarl olamazlar (Avcolu, 1999a, 238).
766'l yllarda li bölgesindeki yerlerini terk edip kuzey-batya doru yaylrlar. Sr
Derya havzas onlarn yeni yurdudur. Türgi ad birden kaybolur ve yerlerine ayn
sahada birden Ouzlar çkar. Kn Sr Derya civarnda klayan Ouzlar, yazn Kuzey
Kazakistan bozkrlarna göç etmilerdir. X. asra doru Ouz yurdu Hazar Denizine
(Manglak), Cim-Emba nehirlerine ulamtr. En dou uçlar ise, Sayram (sficab)'dan
balamaktadr. Aslnda Türgilerden ve Karluklardan çok sayda boy çkmtr.
Türkçenin en eski sözlüü Divan-u Lugat-it Türk'ten de boy isimleri ve yaadklar
yerler örenilebilir. IX. asrn sonlarndan sonra Peçenekler, arkasndan Ouzlardan bir
grup (Uzlar) til Irman geçerler ve bunlarn tarihleri farkl ekilde geliir (Taal,
2004a, 5).
Boylarn isimleri ve yerleri konusunda tamamyla Çin kaynaklarna bal
kalnmtr. Büyük bir boy topluluunun, bir anda yok olmas ve yerini baka çok büyük

56
bir boyun ortaya çkmas mantkl görünmemektedir. Çinliler, belli bölgede bulunan
tüm boylara ayn isimleri vermitir. Bu isimler siyasi isimler deil, takma isimlerdir.
Belli dönemlerde boylar içinde dier boyun egemen olmas üzerine, topluluk o boyun
ismini almaktadr. Boyun tanmlanmas, kaytlar tutan yazcnn görüüne göre veya
Çin hükümdar ile olan ilikilerine göre belirlenmitir.

3.5.2. slamiyet Öncesi Önemli Türk Boylar


slamiyet Öncesi Türk boylar çok geni bir bölgeye yaylm durumdadr. Farkl
adlar ile yaasa da, benzer yaam ekli gösteren, ayn dili konuan topluluklardr. Bu
topluluklar hakknda dorudan yazl kaynak bulunmad için, Çin kaynaklar esas
alnmtr.

a) Ting-Ling’ler
Asya Hun Devleti’nin kurulmasyla birlikte, Orta Asya'nn dousunda ve batsnda
yaayan boylar onlara balanmaya ya da karlkl mücadeleye balamlardr.
Dolaysyla bundan sonraki yüzyllarda, boylarn Hunlarla sava ve bar ilikileri söz
konusudur ve bu nedenle kaynaklar çou zaman onlardan dorudan deil dolayl olarak
bilgi vermektedir. Baka bir söylem ile Hunlarn tarihi dier boylarla iç içe gelimitir
(Taal, 2004a, 7).
Kurulu döneminde, kuzeyde yaayan Ting-Lingler Hunlara balanrlar. V. yy.
dan sonra kuzeyde yaayan Türk boylarnn adlar artk, Töles boylar ile beraber geçer.
Bu yüzyln banda Tabgaç (Topa)'larla birleerek, Juan-juan'lara hücum eden Kao-
ch'e'lere Ting-ling adnn verildii görülür. Tabgaç zamannda kuzeyde yaayan Türk
kavimlerinin adlar, Kao ch'e-Ting-ling ekliyle birleik yazlmtr. Bu da Ting-ling-
Kao-ch'e-Töles devamlln ve balantsn göstermektedir. Hunlar zayflaynca
onlardan bir ksm Çin'in kuzeydeki eyaletlere doru gidip yerlemitir (Taal, 2004a,
11).
Ting-lingler, Çinlilerle dorudan ilikileri baladklarnda kendi adlar Ti-li olarak
anlmaya balar. Daha sonra bu ad Tie-le (Töles) haliyle yüzyllarca Çin kaynaklarnda
kullanlr. Dolaysyla Tölesler, Ting-linglerin devamdr denilebilir. Bu durum, her
eyden önce Ting-linglerin kuzey grubu ile balantldr. Çinliler, güneyde kendi snr
boylarndaki Ting-ling'lerin daha sonralar Tie-le olduunu belirtirler. Ayrca Kao-ch'e
adn kullanmalar ve bunu Ting-linglere genelletirmeleri de söz konusudur. Zaten

57
corafi açdan bakldnda Ting-ling - Kao-ch'e - Töles (Tie-le) devamll söz
konusudur.
Genelde hayvanclkla uratklar belirlenen Ting-ling'lerin, deri ihracat
yaptklar, Çin'e vergi olarak at ve sincap derisi getirdikleri belirtilmektedir. Çinlilerin
kuzeyde yaayan kavimler hakknda doru bilgi vermedikleri, hatta oralarda yaayanlar
abartarak tanmladklar bilinmektedir. Bu yüzden onlar dizlerine kadar klla örtülü,
vücutlarnn ata benzedii için çok kotuklar, saçlarnn kvrck olduklar, at gibi
trnaklar olduu vurgulanmtr (Taal, 2004a, 12).
Ting-Ling ad Çine sincap getiren boylarn tümüne verilmi bir addr. Teyinli
(sincapl) boylar diye çevrilebilir (Avcolu,1999b, 568). Bu boylar topluluunun
tamamnn Türk olmad gibi, ad da Ting-Ling olmayabilir. Boylarn tümüne,
Çinlilerin kurduu ilikinin türüne göre isim verilmitir.

b) Ogurlar
Çin kaynaklarnn nda, Ting-ling'lerin bat grubundan çktklar anlalan
Ogurlar, Dou Avrupa'ya doru göç etmeden önce üç ayr topluluk halinde
yaamlardr. Birinci kol Sr Derya - Çu rmaklar arasnda, ikinci kol Emba Nehri
havzas, yani kuzey Kazakistan bozkrlarnda, üçüncü kol ise Yayk Irma civarnda
yaamlardr. Büyük ihtimalle birinci topluluk, On Ogurlar, ikinci topluluk Otuz
Ogurlar, üçüncü topluluk ise Dokuz Ogurlar meydana getirmitir. Ogurlar daha sonra
Sarogur (Sar/Ak/Ogur), Bittigur (Be Ogur), Ultingur-Altziagir (Alt Ogur), Rutrigur-
kuturgur (Tukurgur-Dokuz Ogur), Ungur-Hunugur (On Ogur), Utigur/Uturgur (Otuz
Ogur) gibi boy birlikleri halinde görülmektedir. Sabarlar tarafndan 461–465
tarihlerinde Ural Dalarnn dousundan batsna itilmilerdir (Taal, 2004a, 15).
Ogur Türkleri, mehur olduklar avclk ve kürkçülük yannda, yaadklar
sahannn gerei tarmla da uramlardr. Karadeniz'in kuzeyine geldikten sonra
devletleri parçalanp yklan Avrupa Hunlarnn yönetimindeki rnek'e katlan Ogurlar
daha sonra kark anlamna gelen Bulgar adyla anlmaya baladlar. Yani geldikleri
sahada da üç ayr topluluk halinde yaamaya devam ettiler. Kafkaslarn kuzeyinde,
Azak Denizinin dousunda On-Ogurlar, Don-Volga arasnda yani daha kuzeyde Otuz
Ogurlar, batda Dinyeper'e doru Dokuz Ogurlar, doudaki iki grup Sabarlarn ve Kök-
Türklerin himayesine girmitir. Batdaki Dokuz Ogur (Kara Bulgar) lar ise Bizans'la
iliki kurup, çeiti mücadelelerde bulundular ise de kendi aralarndaki çatmalardan

58
zayflayp, doudan gelen Avarlar'a balandlar. Douda kalan Otuz Ogur ve On Ogur
gruplar ise Büyük Bulgarya ad verilen devleti kurdular (Taal, 2004a, 16).

c) Wu-Sunlar
Wu-sun'lar, Hun Devleti döneminde Orta Asya'da varln sürdüren en önemli
boylardan biridir. Wu-sun'larn tarihi de yüzyllarca devam etmi ve Hun siyasi tarihiyle
iç içe gelimitir.
Douda Hunlar, kuzey batda K'ang-chü krall, batda Fergana (Ta-yüan) vardr.
Güneyde ise surlarla çevrili kent devletleri ile komudurlar. Her ne kadar Wu-sun'larn
ilk yurtlar olarak Çin'in kuzey batsndaki Kansu bölgesi gösterilse de, aslnda daha
sonraki gelimelerden asl yurtlarnn li Irma-Tanr Dalar bölgesi olduu
anlalmaktadr. Hun Devleti’nin kuruluu srasnda Orta Asya'da Tung-hu'lar, Yüe-
chih'lerle birlikte Wu-sun'lar da vardr ve bamsz olarak yaamlardr. Dier taraftan
Wu-sun’lar, Ting-ling'ler gibi boy gruplaryla savamadan Mo-tun'a balanmlardr. Bu
durum, boylar arasnda etnik bakmdan yaknlk olduunu göstermektedir (Taal,
2004a, 17).
Wu-sun'larn esas ii hayvanclk ve avclk olup tarmla uramazlar, özellikle at
yetitiriciliinin gelitii Wu-sun'larda, insan bana dört-be bin ylk dümütür.
Keçeden yaplm evlerde otururlar, et ve süt ile beslenirler. Çin kaynaklarnn bilgi
vermedii ya da ulaamad bölgede yaayanlar hakknda farkl bilgiler vardr. Her ne
kadar Çin kaynaklar, Wu-sun’larn kültürü hakknda bu bilgileri verse de onlarn
yaad Yedi Su, Çu ve Talas rmaklar etrafnda yaplan arkeolojik kazlarda tarmla
uratklar, yerleim yerleri kurduklar aça çkmtr. Özellikle sulama kanallarnn
bulunmas sulu tarm yaptklarn göstermektedir (Taal, 2004a, 24).

ç) Kao-Ch’e Boylar
Kao-ch’lerin kökeni, Hunlarn atalar döneminde adlar kaynaklarda geçen Kzl
Ti' (Ch'ih-ti)' lere dayandrlmaktadr. Bu yüzden onlarn ilk adlarnn Ti-li olduu da
vurgulanmtr. Ting-ling'lerin sonraki devirlerdeki nesilleri olduklar açkça anlalan
Kao-ch’lerin, dolaysyla Hun öncesi dönemde Çin'in kuzeyinde yaayan ve çounlukla
Türk boylarnn atalar olarak gösterilen Ti'lere dayanr. Bu her eyden önce onlarn
isimlerinin yaygnln göstermektedir. Hunlarla ayn dili kullanmlardr.
Kao-ch’lerin kökenini Çin kaynaklar, efsanevi devirlere kadar götürmektedir.
Hunlarn atalar konusunda çok sk adlar geçen Ti’lerin, Kzl Ti gurubunun atalardr.

59
Daha sonralar Ti-li adyla anlmlar ve nihayet pek çok aratrma tarafndan Ting-ling
boylarnn devam kabul edilmilerdir. Çinlilerle temasa geçmeden önce kuzeyde
yaarlarken adlar Ch'ih-lo’dur (Kafesolu, 2004, 67).
Devlet kuracak kadar güçlenip bir araya gelememilerdir. Çin kaynaklarna göre at
ve sr, düün hediyesi olarak verilir. Düünlerinde çi et yedirilir ve ksrak kmz
içirilir. Temiz deillerdir. Kadnlar koyun kemiklerini deriye sararlar ve bunu saçlarna
dolandrarak ba süsü diye tarlar. Ölüler silahlar ile birlikte mezara konulur.
Kültürleri Juan-juan'larnki gibidir.
Onlarn bir merkeze bal liderleri yoktur. Her kabilenin kendi yöneticisi, yani boy
beyi vardr. Birbirleri ile dayanma içinde yaarlar. Akn zamannda, tehlike annda
birbirleri için canlarn verirler. Çarpmalar esnasnda bir hatta durmazlar, üç kola
ayrlp dümanlarn sktrrlar. Aniden saldrp aniden geri çekilirler. Belirli bir yerde
savamazlar (Taal, 2004a, 15).

d) Töles Boylar
Kök-Türk Devleti tarihinin, 627 ylna kadar olan ksmnda Baykal Gölünün
dousundan Karadeniz'in kuzeyine kadar ulaan geni sahada, hanedana bal dier
Türk boylar yaamaktadr. Devlete bal önemli bir unsur olan bu boylar, genellikle
Töles ismiyle adlandrlmaktadr. Orta Asya'da çok geni bir corafyaya dalm
ekilde yaayan Tölesler, Çin'in dier komularna göre en fazla boy saysna sahiptirler.
Töleslerin, IV. ve V. yüzyllarda yaayan boylarn, genel ismi olan Kao-ch'e'larla ayn
olduklarna dair görüler vardr (Taal, 2004, 41).
630 ylnda Dou ve Bat Kök-Türklerinin Çin egemenliine girmeleriyle beraber,
bu boylarn durumu deiir. Asya Hun Devleti (M.Ö. 220-M.S. 48) zamannda devlete
bal, fakat bat bölgelerinde yaayan boylarn genel isminin, Ting-ling olduu
bilinmektedir. Hun Devleti’nin yklndan sonra büyük boy dalgalanmalar görülen
Orta Asya'nn dousunda, zamanla Mool asll Juan-Juanlar yeni siyasi güç olarak
ortaya çkar. Orta Asya'nn kontrolünü tamamen ele geçirir. Bu esnada Çin'de ise, Han
hanedannn yklmasndan sonra birçok küçük devlet kurulur, arkasndan Çin'e göç
etmi olan Hun topluluklar tarafndan, Türk asll Tabgaç devleti kurulur. Bu hanedan
V. asrn sonlarna doru Budizm ve Çinlileme sonucunda Türk karakterini yitirerek,
Çince Wei adn alr (Ercilasun, 2005, 218).
Ad geçen Wei hanedan, varln Kök-Türklerin sahneye çktklar 550'li yllara
kadar sürdürmütür. Bu dönemde, yani Tabgaçlarn ve Juan-Juanlarn egemenlii

60
ellerinde bulundurduklar srada, Orta Asya'daki dank boylar Kao-ch'e olarak
adlandrlr. VI. yüzyln ortalarnda, Kök-Türklerin büyük bir hzla yükseldii srada
Orta Asya'da onlara bal dank Türk boylarnn genel ad, Töles olarak adlandrlr.
Kök-Türklerin, Töles boylarn yenip, 50 bin ailesini kendilerine baladktan sonra
özgürlüklerini elde etme yolunda büyük güven kazanrlar. 552 ylnda Juan-Juanlar
ortadan kaldran Kök-Türkler, bamszlklarn ilan edip devletlerini kurarlar.
Töles'lerin, Kök-Türklerin devletinin kurulmasyla çok sk bir ilikileri vardr (Taal,
2004, 43).
Kök-Türk tarihi boyunca, Töles adyla tannan bu Türk boylar hakknda Orhun
Abideleri ve Çin kaynaklarnda yeterince bilgi vardr. Töles (Tie-lo) diye adlandrlan
Türk boylar gurubu, Hunlarn neslinden gelir. Çin'in kuzeyinde büyük bir devlet kuran
Hunlar, bünyelerinde Orta Asya'daki hemen tüm kavimleri toplamtr. Bu daha sonra
Çinlilerin hafzasnda derin yer edinmelerine neden olmu ve yüzyllar sonra dahi
kurulan devletleri ve boylar Hunlara balamlardr. Tölesler, Kök-Türklere benzer
ekilde yaamlardr (Gömeç, 1997, 9–15).
Belirli bir yerde kalmadan dalar, vadileri takip ederek göçer halde yaamlardr.
Dier taraftan bu serbest hayat ekilleri sonucunda ar ve vahi hayat artlarna kar
dayankldrlar. Çin'in bat snrlarna yakn yerlerde, yani Turfan civarnda yaayan
Töles gruplarnn bitki yetitirme, tarm yapma gibi ilerle uramalar da, Türklerin
slamiyeti kabul etmelerinden önce Orta Asya'da tarm yaptklarn, bitki
yetitirdiklerini gösterir. Bu boylar tarmla ve bahçecilikle uramalar sonucunda daha
çok sr yetitirmilerdir (Taal, 2004, 45).
Kök-Türk Devleti hzla yükselip Orta Asya'y tamamen egemenlii altna
almasyla, topluca dou ve bat diye ayrlarak birbirlerine balandlar. Bu Töles
topluluklarn doudan batya, tüm Kök-Türk Devleti içinde yerlerini alm olduklarn
göstermektedir. Bu, Kök-Türk devletinin kuruluunda tamamen devletin içinde yer
almalarna ve en önemli unsurlarndan biri olmalarna baldr.
Dou ve Bat Kök-Türk Devletleri’nin, Çin esaretine girmesi üzerine babo
kalan Töles boylarnn çou, Çin ile iliki kurarak bamsz denebilecek bir ekilde
yaamaya devam ettiler. En güçlüleri Sir Tardular, Bayrkular ve Uygurlardr. Fakat
onlarn güçlenip tekrar Çin'e rakip olmalar, söz konusu boylarn hareketlerini yakndan
dikkatlice takip eden Tang hanedan imparatoru Tai-tsung tarafndan önlenmitir
(Taal, 2004, 47).

61
e) Apar (Avar) ‘lar
Apar boyu, Orhun Yaztlarnda sadece bir yerde geçmektedir. 572 ylnda Mukan
Kaan öldüünde cenazesine katlan kavimler arasndadr. Bunlar Juan-juanlardan
farkl bir kavim olduklar ve Avrupa'da yaklak üç yl varln sürdüren Avar Devletini
oluturan boylar olduu anlalmaktadr. Bu boy aslnda War ve Gun adl iki kabileden
oluur.
Uar-Hunlar Çinliler, Hua (Uar) diye adlandrmlardr. Kurduklar devlet Akhun,
Eftalit (Heftalit) gibi isimler tar. Cürcan'daki Çol (Çöl) boyu ve Bat Kök-Türkleri
zamanndaki Askiller, Akhun Devleti boylarndandr. Bir baka Akhun grubu Kzl Hun
(Karmir Hyon, Kermichion, Hermichion) adyla anlmtr. Onlarn Zavul adl bir boyu
orta ve güney Afganistan'da ayr bir yerde beylik kurmutur. Bu boy ya da boylar grubu
daha sonra, Kuzey Hindistan'n ele geçirilmesinde önemli rol oynamtr. Hint
kaynaklar onlar Huna diye tanmtr (Ercilasun, 2005, 81).
Akhun Devleti, arlk merkezi Sodiya, Baktriya ve Toharistan olmak üzere 558
ylna kadar varln sürdürmütür. Bu ylda I. Kök-Türk Devleti’nin bat kanadnn
yöneticisi stemi Yabgu ile Sasani hükümdar Anuirvan'n ortak hareketi sonucunda
yklmtr. Uar-Hun (War-Gun)’lardan bir kol ayrlp, önce Kafkaslara sonra
Karadenizin kuzeyinden Orta Avrupa'ya girmiler ve orada 805 ylna kadar varln
sürdürecek olan bir devlet kurmulardr (Taal, 2004a, 48).

f) Bayrkular
Bayrkular tarih sahnesinde ilk görüldüklerinde, Tola Irmann kuzeyinde
yaamlardr. Çince Pa-ye-ku ya da Pa-ye-k'u eklinde adlandrlmlardr. P'u-ku
boyunun dou snrlarnda bulunan Bayrkular, ayn zamanda Mo-ho'larn bat
komusudur. Dou Kök-Türk Devleti’nin 625 ylndan sonra zayflamasyla kontrolsuz
kalan Bayrkular, P'u-ku, Tung-lo Hsi ve K'u-mo-hsi gibi boylarla birlikte 629 ylnda
Çin sarayna gelip ballklarn bildirdiler (Kafesolu, 2004, 108).
Ancak, bundan sonra 647 ylna kadar, yaklak on sekiz yl adlar geçmez. Bu
ylda, yani 647'de liderleri Ch'ü-li-shih lteber tüm boy halkyla birlikte Tang
imparatoruna balanr. Bunun üzerine imparator onun boyunu You-ling askeri valiliine
getirir. Böylece zgil, Buu, Tongra gibi boylarla Çin egemenliine girmilerdir. Ancak,
ad geçen boylarn halklar 656 yln takiben Çin yönetimine kar isyan ederler. Bunun
üzerine Çin'deki Tang imparatoru Chang Jen-t'ai adl generali, onlarn yaadklar yere
gönderir ve kanl bir ekilde bu ayaklanmay bastrr (Taal, 2004a, 51).

62
682 ylnda lteri Kutlug liderliinde bamszln kazanan Kök-Türkler,
devletlerini kurduklarnda, Bayrku gibi çok sayda boy da onlara balanr. 700'lü
yllarn bana gelindiinde iktidarda bulunan Kapgan'n sert ve acmasz yönetimi
yüzünden, dier Türk boylar sk sk ayaklanr. 710'dan sonra çkan isyanlarda
Bayrkular da görülmektedir (Gömeç, 1997, 18–20).
Asker saylarnn on binden fazla olduu bildirilen bu boyun insan says altm
bin çadr ile belirtilir. Bunun yannda iyi atlar yetitirdikleri ve kaliteli cins demir
madeni çkardklar belirtilir. Bayrkularn yaad yerden K'ang-kan Deresi (rma)
geçer. Onlar çam aacn keserek ad geçen rmaa atarlar, üç sene beklettikten sonra
aaç talap yeilimsi bir renk alr ve bunu bulunduklar yere dikerlerdi. Atalar buna
rman adndan dolay K'ang-kan ta demilerdir. Baz devlet adamlar tan yaknnda
yerleirler, çam talatktan sonra onlar için abide olur. Halk aaç ayakkab giyer ve
buz üzerinde kayarak geyik avlarlar. Tarmla çok az oranda ilgilenen Bayrkularn
gelenekleri, büyük oranda Töles boylar ile ayndr. Ancak, dillerinde çok az farkllklar
bulunur (Taal, 2004a, 53).

g) Basmllar
Basmllarn adnn Çince çevirisi Pa-hsi-mi'dir. Yaadklar topraklarn bir dier
ad Pi-la ülkesidir. Basmllar, 603 yl dolaylarnda Töles boylar arasnda
gösterilmezler. Buna ramen yine de Suei hanedan döneminde (581–617) Turfan'n
kuzeyi, Baykal Gölünün güneyi, Krgzlarn güney dousunda dank halde yaadklar
anlatlr (Taal, 2004a, 53).
Basmllar salam yapl, salkl, enerjik insanlardr. Ayrca cesur olduklar
vurgulanmtr. Avclk ve nianclkta çok ustadrlar. Ülkeleri çok karl olduu için
tahtadan at yaparlar, karlarn üzerinde hzla kayarak geyikleri takip ederlerdi. Onlarn
zrh kalkana benzer ve ba yüksektir; altna at derisinden kl elbise (parça) koyarlar
(yaptrrlar); karn üzerine koyarlar, aaç ayakkab gibi ayaklarnn altna balarlard.
Eer bayr aa ise üzerinde ilerleyerek geyikleri takip ederler, ayet düz arazide ise
geyie doru sopalarn yardmyla ilerlerler; yoku yukar ise elleri ile trmanrlard. Her
avda yakalanan geyikler eve götürülüp yenilir. Sonra yerlerini deitirirler. Baka bir
yere göç ederler. Hu (kayn) aacnn kabuklarndan yaplm evlerde otururlar.
Erkekler saçlarn keserler ve kayn aac kabuundan apka takarlard (Taal, 2004a,
53–55).

63
) Karluklar
Karluklarn tarihte ilk göründükleri yer, Altay Dalarnn batsnda Pu-ku-chen
Suyu kenar gösterilmektedir. 627 ylndan itibaren, Dou Kök-Türk ülkesinde büyük
bir boylar hareketi olur. O srada, Bat Kök-Türk ülkesi hükümdar Tung Yabgu'ya bal
olan Sir Tardular en güçlü boydur. Tung Yabgu ile anlaamayan Sir Tardular, Dou
Kök-Türk ülkesine göç ederek l Kaan'a balanr. Böylece Tanr Dalarnn kuzeyi
boalr. Daha kuzeyde, Altaylarn güney eteklerinde yaayan Karluklar, ortaya çkan
frsat deerlendirip güçlenirler.
Karluklar, Töles gurubundan olmayp, Kök-Türk hanedanna yakn boylardan biri
eklinde gösterilir. Altay Dalarnn güney etekleri, Kök-Türklerin tarih sahnesine kesin
olarak ilk çktklar yerdir. Dolaysyla Karluklar, Kök-Türklere yakn, en azndan
akraba bir boydur. Karluklar, Töles boylar arasnda deil, Türgiler gibi Kök-Türk
hanedanndan gösterilirler. Sonuç olarak Karluklar Kök-Türklerin bir koludur (Taal,
2004a, 72).

4. SLAMYET ÖNCES TÜRK KÜLTÜRÜ


Bu bölümde slamiyet öncesi Türklerde, yaanlan corafyann Türk kültürüne
etkileri, bozkr kültürü, göçebelik kültürü ve büyük Türk göçlerinin kültürel etkileri
incelenerek ortaya konulmutur.

4.1. Kültür Kavram ve “Türk Kültürü”


Kültür kelimesinin çeitli anlamlar bulunmaktadr. Köken olarak Franszca olan
kültür, topra ilemektir. Daha sonralar deiim göstererek, imdiki kullanld
anlamda, yani yüksek bilgi birikimi olarak kullanlmaya balanmtr.
Toplumun üyesi olarak, insanolunun örendii, etkisi altnda kald bilgi, sanat,
gelenek-görenek, benzeri yetenek, beceri ve alkanlklar içine alan karmak bir
varlktr. Kültür varl, tümüyle maddi, gözlemlenebilir bir olgu veya nesnel bir varlk
deildir. Kültür kavram, hayatla ilgili soyut bir kavramdr. Bilgiyi, inanc, sanat,
yaam eklini, hukuku ve insann toplumun bir üyesi olmas nedeniyle var olan yetenek
ve alkanlklarna ek olarak kazand dier tüm olgular da kapsar. Kültür, davransal
deiiminin toplam olduu gibi, örgütsel birikimin de toplamdr (Kafesolu, 2004,
16).
Bütün canllar, yaadklar sürece, varlklarn sürdürecek, kendilerini
tehlikelerden koruyacak baz beceriler kazanrlar. nsann örendiklerini gelecee

64
aktarabilmesi için ortak bir dile ihtiyac vardr. Kültürün, örenilen dilde saklanp
korunan, eitimle yeni kuaklara aktarlp, öretilen bir yaps vardr. çgüdüsel ya da
kaltmsal deil, her bireyin doduktan sonra yaayarak kazand, örendii bilgi,
davran ve alkanlklardr. Öretilir olmas nedeniyle eitimin kurallarna, yasalarna
ve ilkelerine uygun olmak zorundadr.
Kültürün örettikleri yalnz, zamana göre deiim göstermez. Yaanlan bölgeye
göre de toplumsal deiiklikler gösterir. Bir toplumun sahip olduu, yaratt, paylat
tüm alkanlklar o toplumun kültürüdür. Bu anlamda, toplumun aile, mahalle, köy,
kasaba gibi alt birimlerinin sahip olduu farkl kültür birikimlerine, toplumun alt
kültürleri denilmitir.
Kültür, her ne kadar ideal kural, davran ve deerlerden oluursa da, bireysel
tutum ve davranlar büyük ölçüde ideallerden ayrlr. Her kültür, ideal ve gerçek kültür
ikileminden oluur. deal ile gerçek ara sra birbirine yaklasa da, çou zaman
birbirinden uzaktr. nsan davranlarnn büyük bölümü kültürel (örenilmi) olsa bile
ideal olmayabilir (Güvenç, 1997, 78).
Kültür, yaama ait ve yaamdan gelen toplumsal ihtiyaçlar karlayc, yani
ilevseldir. Kültürel kurumlar ve ilkeler, baars denenmi çözüm yollardr. Toplumsal
ihtiyaçlarn yeterli ekilde karlanmasna göre deiim gösterir. htiyaçlar karlarsa,
kültürel alkanlklar destekler ve güçlendirir. Eer ihtiyaçlar karlamazsa deiim ve
boluklara yol açar. Kültürel süreklilik, ihtiyaçlarn yeterince karlanmas sonucunda
oluur. Hemen her kültürün unsurlar, uyum ve doyum sürecinin sonucu olarak birleme
eilim gösterse de, tam anlamyla bir birleme olamaz. Tarihi, çevresel etkenlere ve
çelikilere açk olan kültürler tam bir bütünlük kazanamazlar (Güvenç, 1997, 85).
Bir kabilenin snrlarn ortak yaay özellikleri belirler. Ortak kandan gelmese
de, toplu bir yaamdan söz edilebilir. Toplulua ait sosyal davran ve örgütlü kurumlar
kültürü meydana getirmektedir
Bozkr sahas bir kültür çevresi olarak belirlenmitir. Ta devrinden itibaren
insanln kültür tarihi üzerinde yaplan aratrmalarda 12 çevre belirlenmitir.
Belirlenen kültür çevrelerinden biri çobanlktr. Üç geliim evresi olan çobanlk kültürü,
gelime göstererek, at besleme evresine dönüür. Son olarak savaç-çoban kültür
çevresi eklinde deiim gösterir. Her kültür çevresinin bir merkezden etrafa yaylan bir
kültür dalm prensibi vardr (Kafesolu, 2004, 37).
Çevrenin merkezi olarak Altay-Ural dalar arasnda bulunduu, dolaysyla
çevreye özgü kültür unsurlarnn buradan dünyaya yayld kabul edilir. Bölgenin sahip

65
olduu insan topluluuna, Ural Altay kavimleri denir. Türk, Mool ve Mançu
kavimlerinin içerisinde olduu Ural-Altay Kültürü, corafi yapsndan dolay “bozkr
kültürü” diye adlandrlmtr (Togan, 1981, 9).

4.2. Türklerin Yaad Corafya ve Türk Kültürüne Etkileri


Türk boylar, Çin'den Rusya ve Macaristan içlerine kadar uzanan bozkrlarda
yaarlar. Altay ve Tanr dalar arasndaki geçitler, Moolistan bozkrlarn, Kazak
bozkrlarna balar. Kazak bozkrn, Rusya ve Macaristan bozkrlar izler. Bu Kuzey
bozkr, ran ve Afganistan bozkrlaryla güneyde devam eder.
Bozkrn kuzeyinde Sibirya ormanlar ve Tundra bulunur. Güneyde bozkrn
ortasnda çöller uzanr. Bat Türkistan'da Kzlkum ve Karakum çölleri, Dou
Türkistan'da tarm havzasn kuatan Taklamakan çölü ve daha Douda Moolistan'
ikiye bölen büyük Gobi çölü yer alr. Bu çöller, bozkr devaml kemiren üç kanserli
bölge olarak adlandrlr (Avcolu, 1999a, 321).
Tarm topraklar büyük oranda çölleen, otlaklar kuruyan, yazn + 40, kn -35
derece scaklyla Orta Asya yalnzca ayakta kalp yaamn sürdürmeyi bile bal
bana özel beceri isteyen bir i haline getirmitir. Yamur çok ender yaar, kn düz
bir kar tabakasyla örtülen stepler alt ay bu örtü altnda kalr. Göçebeler, bu uzun süre
içinde korunmak, kendilerini ve hayvanlarn beslemek zorundadrlar. Yazn yaplan
ticaretten yeterli gda ürünü elde edilmi ise, zor koullara karn varlklarn
sürdürebilme olana elde edilmi olur (Aydoan, 2004a, 560).
Ekin yetimedii için sütle beslenilmi, deriden dikilmi elbise giyilmi, keçe
çadrlarda yaanmtr. Tarma elverili olmayan bozkr, nüfus younlamasna izin
vermemitir. Bozkrda, bir bitki alannn besleyebilecei hayvan says deimemitir.
Hayvan türleri bellidir. Bu nedenle bozkrda, doann insana sunduu kaynaklar sabittir.
Üretim teknikleri deimedii için, bitki, hayvan ve insan ilikileri ancak dengede
kalabilmitir (Avcolu, 1999a, 321).
Nüfus art bu dengeyi bozar. Kurak yllarda ise bozkr alan daralr. Otlak
kavgalar kzr, savalar artar. Bozkrn iç tarihinin, boylarn birbirinin otlaklarn ele
geçirme kavgalar ve yeni otlaklar peinde yaplan mücadeleler olduu görülür.
Bozkr Türk ekonomisinin esasn, yüksek ovalar ve yaylalarn hâkim olduu
Bozkr corafyasnn iklim artlar ve bu artlara bal çobanlk ve hayvan besleyicilii
oluturmutur.

66
Orta Asya'da kuraklk, iklim deiiklii nedeniyle, tarm ve hayvanclk yaplamaz
ve nüfus beslenemez hale geldiinde, göç zorunluluu ortaya çkmtr. Göçebe
kavimler, önlerine kentli ya da köylü yerleikleri katarak yeni yerlere gitmilerdir.
Belirli aralarla yinelenerek binlerce yl süren bu eylem, yerleikler üzerinde bir bask
oluturmu ve gönüllü olsun ya da olmasn onlar da içine almtr. Göçebeler, gittikleri
yerlerde tutunabilmek için, yerleiklerin kültür ve sanatna gereksinim duymulardr.
Bilgiye ve üretim tekniklerine sahip bu insanlar, kendi kültürlerini tamamlamak üzere
birlikte götürmülerdir. Askeri güçleri ve örgütlenme yetenekleri bu olana onlara
vermitir (Aydoan, 1999a, 560).
Bir bölge, avc ailelerden çok az nüfusu besleyebilir. Anormal koullar ancak
otlak kavgalarna ve göçlere yol açar. Kuraklk bu koullardan biridir. Kuraklk yakn
zamanlara kadar bozkrda ykmlara yol açmtr. Bulac hastalk ya da souk
nedeniyle hayvanlarn zarar görmesi ya da yerleiklerin sat yapmak istememesi,
yaam ansn yitirmekle ayn anlama gelmitir (Aydoan, 2004a, 560).
Bozkr insan için hayvansz kalmak, açlk ve ölüm demektir. Sk sk görülen sert
klarda, genellikle ot saklanmadndan ve hayvanlar karlar eeleyip derinlerden ot
çkartamadndan sürüler azalr. K için ot hazrlamazlar, fakat bir yerden baka yere
göçmelerini öyle düzenlemilerdir ki, sürüleri için kurumu otlar bulup otlamalarna
elverili olan yerleri bulmulardr. yi klaklar ele geçirmek, bozkr boylar arasnda
savalara yol açmtr (Avcolu, 1999a, 322).
Sert k ve kuraklk gibi, hayvan hastalklar da sürülerin sk sk elden çkmasna
yol açar. Ktlk ve hayvan krm olmad zamanlarda da, et ve süt ürünlerine dayal
çoban ekonomisi insanlar beslemekte yetersiz kalr. Bu nedenle hemen her cins hayvan
eti ve bitki kökleri yenmitir.
Avrupa Hunlar, daha çocukken açla, soua ve susuzlua altrlr. te bu
çocuk yata yaplanlar, büyüdüklerinde bu acmasz corafyada hayatta kalmalarn
salamtr (Ahmetbeyolu, 2001, 26).
Bozkrn bu acmasz koullar insanlar, ne bulurlarsa onlar yemeye zorlamtr.
At, deve, sr, koyun vb. etinin yan sra, kemirici hayvanlarn etleri, ölü hayvanlarn
etleri bile bozkrda yenilmitir (Avcolu, 1999a, 323). Çok az piirilen eti bacaklar ile
atlarnn arasna alarak yumuatp yemilerdir. Zaten zor temin edilen yiyecein
lezzetine, iyi pimesine dikkat edecek durumda deillerdir (Ahmetbeyolu, 2001, 28).
Tüm bunlar, bozkr koullarnn sertliini ve acmaszln gösterir. Kök-Türk
kaannn en güçlü döneminde bile, Türk budun aç kalabilmektedir (Kafesolu, 2004).

67
Türklerin giyim eyalarnn balca malzemesi, koyun, kuzu, sr, tilki, ay derisi,
keçi ve deve yünüdür. Eski Türkler bez dokumu, giyecek için kendir yetitirmilerdir.
Yün kuma ve bezden iç çamar giyerler. Bozkrn "tipik" elbisesi ceket-pantolondur.
Süvari en rahat ekilde ancak böyle giyinebilmitir. Soukta ve scak havalarda ayr ayr
giyilen pelerin de kullandklar anlalan Türkler, ayaklarna çizme, balarna börk
giymilerdir (Kafesolu, 2004, 221).
Corafi artlarn, Türkleri hayvan besleyiciliine zorlamas iki noktada etkinlik
kazandrmtr. Etkinliklerden biri ekonomik, dieri yüksek örgütlenme yetenei ile
sosyaldir. Birinci nokta avclk ve toplayclk gibi parazit ekonomi yerine, insanlar
üretici duruma yönlendirmesi nedeniyle faydal bir ekonomik ileyitir. kinci nokta
topluluklar basit ynlar olmaktan çkarp, düzene sokarak hayatta kalmasn salayan
sosyal bir harekettir.
nsanlar, henüz teknik bilgiye sahip olmad milattan önceki zamanlarda
yaayabilmek için, bulunduklar sahann corafi artlarna uymak zorunda kalmlardr.
Bu topluluklardan kendilerini topraa balayan tarm bölgelerinde oturanlar, çapa,
tekerlek vb. gibi aletler icat etmek ve sabit barnaklar yapmak suretiyle "yerleik"
kültürün temellerini atmlardr. Bozkrdakiler ise, yine corafi olanaklar gerei olarak,
besicilikle ilgilenmiler, böylece kendi kültürlerini kurmulardr (Kafesolu, 2004,
223).
Yerleik kültür kurulu döneminde, yalnz dar anlamda bir ailenin ihtiyacn
karlayacak ölçüde belirli bir toprak parçasn ilemekle yetinmi iken, Türkler,
ailesinin binlerce hayvan ve geni otlaklar göz önünde tutmak zorunluluu yüzünden
daha balangçta yaygnlk özellii kazanmtr (Taal, 2004a, 1).
Yerleik insan, bir ailenin snrl yapsn düünmü, daha geni bir toplum
yapsnn gereklerini karlamaya ihtiyaç duymamtr. Hareketli bir yapya sahip
Türkler, kalabalk sürülerini çeitli manevralarla kn ayr, yazn ayr birbirinden uzak
mesafelere götürmek zorunda kalmlardr. Bunula birlikte otlaklar, suyu muhafaza
etmek, çeitli hastalklardan korunmak ve tedavi etmek gibi yeteneklerini
gelitirmilerdir. Gerektiinde otlak ve kaynaklar ortaklaa kullanabilmek için dier
sürü sahipleri ile anlamalar yapmak durumunda kalmlardr. Aralarndaki
hakszlklarn, anlamazlklarn düzeltilmesi için bir hakem meclisi ve bakanl
oluturulmutur. Sonuçta besicilik-çobanlk zamanla gelitikçe çok geni arazi üzerine
yaylan iddetli rekabetlerden bunalan kabilelerin toplanarak ortak mücadeleye hazr
tutulmas zorunluluunu dourmutur. Daha güçlü bir örgüt kurmak ve buna

68
"meruiyet" kazandrmak gibi yollar aranmak zorunda kalnmtr (Kafesolu,
2004,223). Bu durum tüm sosyal, ekonomik, hukuki yönleri ile sosyal örgütlenme
düüncesini ortaya çkarmtr.
Türklerin, çiftçi-köylü üzerinde kolayca siyasi egemenlik kurmalarnda demir
madeninin pay büyüktür. Corafyasnda bulunan demirin ilenmesi, zorunlu ihtiyaçlar
sonucu ortaya çkmtr. Hayatta kalma ve güçlü olma zorunluluu, Türkleri
bölgelerinde demir ileyicisi olarak tantmtr. Demir madeni, Altaylar’da, Ye-nisey
nehrinin kaynak bölgelerinde bulunmutur. Kuzey Altaylar'da demir eritme ocaklar,
Ulan-ede (Baykal'n dousu) yaknnda demir ocak ve döküm yerleri ortaya çkarlmtr
(Taal, 2004a, 27, 52, 84).
Savaçlk yeteneklerini iyice arttran demirciliin yannda, otlak ve su için
yaplan mücadeleler Türklerde dayankll artmtr. Türkler, ayn zamanda huzur
içinde yaayabilmek için insanlarn karlkl sayg göstermesi gerektiini de örenmi
ve insan topluluklarn sürekli olarak bar halinde tutabilmek için "hukuk" düüncesine
ulamlardr. Bu, devlet düüncesinin douudur. Türkler, kendilerine baladklar
insanlar yönetmek üzere siyasi kadrolar oluturmu, kanunlarla örgütlenmesini düzen
içinde yaplandrmlardr (Kafesolu, 2004, 224).
Kiisel özgürlüklerle, devletin çkarlar arasnda kurulan denge ve bu dengenin
topluma verdii gelime gücü, gereksinimlerin ve ekonomik-siyasi birikimin doal
sonucudur. Orta Asya'da insan sömürüsüne olanak vermeyen ar yaam koullar
nedeniyle varln sürdürmek için paylamc, kamucu anlay gelimitir. Devletin iyi
ilemesi için, bireylerin özgür ve giriimci olmas gerekmitir. Devlet, toplumun
aznln oluturan bir snfn deil, halkn tümünün yani ulusun çkarlarn savunmak
zorundadr. Birey haklarn geni bir alana yayan bu zorunluluk, kaçnlmaz olarak,
yönetim ileyiinin demokratiklemesine ve katlmc bir siyasi ortamn olumasna yol
açmtr. Türk toplumlarnda görülen, devletle bireyin birbiriyle çelimeyen biliktelii,
içinde bulunduu koullardan kaynaklanan doal bir sonuçtur.
Corafi artlarn yaratt göç ve göçebelik; kendine özgü koullar ve özellikler
yüzünden, Türklerin kültürünü youn ekilde etkilemitir. Hayvancln geçerli olduu
göçebelik, bu dönemden geçen tüm toplumlar tarafndan yaanmtr. Ancak Orta Asya’
da yaananlar süre, nitelik ve tad özellikler bakmndan farkldr. Özellikle büyük
göçlerin, baka toplumlarda görülmeyen bir özgünlüü vardr. Çok yönlü, geni
kapsaml ve çok etkili bir giriim olan bu eylem, yalnzca Türk tarihine deil dünya
tarihine de yön vermitir.

69
Daha iyi bir yaam için koullar elverili yeni yerler aranm ve yerleilmitir.
Güney ya da Batda sulak, lman, bereketli topraklar aranm ve yurt yaplmtr. Amaç
bir daha göç etmek zorunda kalmamaktr ve bu yurt ne pahasna olursa olsun korumal,
bunun için de örgütlü ve güçlü olunmaldr. te bu olgu, Çin'den Msr'a, Hindistan'dan
Avrupa'ya dek çok geni alanlarda, devletler kurduran, kültürünü bu alanlara yayan
Türklerin, dünya tarihi içinde hiçbir kavmin yapamad kadar uzun ve etkili bir yer
edinmesini salamtr (Aydoan, 2004a, 562).
Bozkr yaamnn bilgi, bilinç ve ilgi gerektiren ar koullar, ileri, bakalarna
yaptrmaya ve insan çaltrmaya braklmayacak kadar önemli klmtr. Kaynak az ve
yetersizdir. Üretim arac da üründen daha deerlidir. Ürün yaam devam ettirebilecek
kadardr. Kar etmek, ucuza üretmek kavramlar olmad için köle ihtiyac olmamtr.
Corafyann ar koullar, toplumsal dayanmay oluturmutur. Bu nedenle ekonomik
olarak hayvan yetitiriciliine, çobanla dayanan bozkr kültüründe i gücü gereksinimi
insanlarn kendi çalmalar tarafndan karlanmtr (Aydoan, 2004a, 564).
Orta Asya bozkr insan, yaayabilmek ve varln sürdürebilmek için, doann
kendisine dayatt zor ve acmasz koullar dikkatle izlemek ve ona bilinçle uyum
göstermek zorunda kalmtr. Türkler; olanaklarn, direnme gücünü ve yeteneklerini,
sürekli gelitirmilerdir. Çevre koullarn ve bu koullar yaratan nedenleri belirlemi,
gerekli önlemleri zamannda ve eksiksiz biçimde almak için çaba göstermilerdir.
Çok eski çalara dek giden Türk Kültürünün, doayla iç içe geçip onunla birleen
bir derinlii vardr. Doayla uyumlu yaamak, yaamn kurallarn kavramay, bu
kavray da, dünyay tanmay ve anlatmay salayan bir düünce zenginlii yaratmtr.

4.3. slamiyet Öncesi Bozkr Kültürü ve Türkler


Bozkr kültürünün kökeni, bilim dünyasndaki tartma konularndan biridir.
Birçok Batl aratrcya göre at evcilletiren, demiri ileyerek ondan alet ve silah
yapan ve böylece bozkr (atl göçebe, savaç çoban) kültürünü yaratanlar Hint-
Avrupallarn Avrasya'daki atalardr.
Atn evcilletirilmesi ve atl-çoban kültürünün ortaya çkmas ilk Türklere
balanabilir. nsanlk tarihinde ulalan bu baar, kavimlerin ve dier kültürlerin
gelimesinde önemli sonuçlar dourmutur. Tarihi balantlarn gösterdii gibi, büyük
devletlerin temeli için gerekli artlar ancak bu sayede belirlenebilmitir.
Türklerin at evcilletirmesi ve besicilii, dünya kültürüne yaplan en büyük
katklardan biridir. Atn evcilletirilmesi, uygarln en önemli evresidir. Ticaretin

70
yaygnlatrlmas ve geliiminin at ile olduu bir gerçektir. Orta Asya'da oturan ve çok
eski bir zamanda avclk hayatndan, hayvanlar evcilletirmeye geçi yapan ilk kavimin
Türkler olduunun kabul edilmesi, kültür geliiminin en önemli evresinin de Türklere
ait olduunu göstermektedir. At, Türkler tarafndan evcilletirilmitir ve Türkler ata
binen ilk insanlar olarak görünmektedir (Kafesolu 2004, 207–210).
Yerleik insan, elindeki küçük arazinin salad olanaklara bal kalmak
zorunluluu karsnda kaderine raz bir yaklam gösterirken, bozkr insan sürülerin
karnn doyurmak için yeni yeni otlaklar peinde koarak kaderini zorlayan bir tip
çizmektedir. Ekonomik etkinlik bakmndan deerlendirme yapldnda, yerleik insan
daha çok oturmaya, atl kalmaya mahkûm olurken, bozkr insan daima hareketli bir
yaamn takipçisi olmak zorunda kalmtr.
Yerleik insan, bir ailenin snrl ihtiyaçlarn karlarken, daha geni bir toplum
yapsnn gereklerini düünmee ihtiyaç duymamtr. Bozkrl, kalabalk sürülerini
çeitli manevralarla kn, yazn ayr ve birbirinden uzak mesafelere götürmek, otlaklar,
suyu korumak, gerektiinde otlak ve kaynaklar ortaklaa kullanabilmek için dier sürü
sahipleri ile anlamalar yapmak ve aralarndaki hakszlklar, anlamazlklar
halledebilmek için bir hakem kurulu oluturmutur. Besicilik-çobanlk zamanla
gelitikçe, iddetli rekabetten bunalan boylar toplanarak ortak hareket etmek zorunda
kalmlardr. Bu nedenle, örgütlü bir topluluk oluturulmutur (Avcolu, 1999a, 237–
245).
Böylece bozkr insan, çobanln gelitirdii yönetme yetenei ile insanlk
tarihinde çok etkili bir dinamizm içine girerek bambaka bir dünya görüü elde eder
(Ercilasun, 2005, 40–42). Örgütlenme ve devlet kurma yetenei e zamanl olarak
gelimitir. htiyaçlar, zorunluluklarla beraber yaama azmini gelitirmi ve bu konuda
yetenekli hale gelinmitir.
Yar kurak yaam, Türk insannn yaratcln gelitirmi, insanln yüzyllardr
arad birlikte yaama arzusunun çözümünü buldurmutur. Yaam çarknn hareketi
için tüm çarklarn uygun ve e zamanl hareketine ihtiyaç duyulmutur. Bireyden
balanarak sorumluluklarn bilen toplum yaratlm ve hayatta kalnabilmitir. Yönetici,
din adam veya çoban örgütlü hareket ederek, devletinin varln, dolaysyla kendi
varln devam ettirmitir.
Türk toplumunu oluturan her birey topluluun genelini düünerek hareket
etmitir. Bireylerin böyle hareket etmelerinin en önemli nedeni, eit bir toplumun
oluturulmasdr. Snflama olumam, kimse kendi çkarlarn genel çkarn önüne

71
geçirmemitir. Eit ve güçlü bireylerin oluturduu örgütlü ve dengeli toplumlar
yaratlmtr.

4.4. slamiyet Öncesi Türklerde Göçebelik Kültürü


Türklerin aslen göçebe bir kavim olduu düüncesi bilim dünyasnda yaygndr ve
Türk bilim adamlar arasnda da bu düünceye katlmayan çok azdr. Göçebeliin,
ekonomik faaliyeti dnda, sosyal içerii henüz iyi bilinmeyen bir toplum tipi olduu
göz önüne alnmamaktadr. Türk ulusu hakknda karar verilirken de, yalnz ekonomik
görüntülerin etkisinde kalnmtr. Bir topluluu yaatan kültürün doru anlalmas için
uygun ölçütler göz önüne alnmaldr. (Koca, 2002, 250–256).
Türk kültürüne oranla yerleik özellii arlk kazanm olan Selçuklu ve Osmanl
Türklüü dahi bu düünceden kurtulamamtr. Türk dili ve kültürü aratrmaclarndan
Rus bilim adam W. Radloff 'un, yüzyllarca Rus ve Mool etkisi altnda kalan küçük
Türk topluluklar üzerinde yapt aratrmalar, bu ön yargnn olumasnda barol
oynamtr. Göçebelik konusunun ele aln çok eskidir. Eski Yunan filozofu Eflatun
“vahi aile gruplar” dedii göçebe çobanlarn, ilkel topluluklar olduunu ve uygarla
ancak tarm hayat ile geçildiini iddia etmitir. Tarmn, uygarl oluturduu
yönündeki bu yaygn görü sonucu, Türklerin uygarlaamad yönünde görü
olumutur (Avcolu, 1999a, 230–240).
Herhangi bir hayat eklinin oluumunda, yaanan bölge olanaklarn yönlendirici
etken olduu göz önünde bulundurulmamtr. Tarma elverili büyük nehir
vadilerindeki topluluklarn güçlük çekmeden tarm hayatna uyum salayabilecekleri,
buna karlk, tarm yaplamayan, fakat geni otlaklar bulunan bölge insanlarnn da
zorunlu olarak hayvanclkla uraacan kabul etmek daha aklc olacaktr. Bu nedenle
vahet -göçebe (çobanlk)- tarm hayat gibi bir uygarlk snflamas bilimsel gerçeklie
uygun dümez. Kültür ve yaay ekli kendi içinde tutarl bir birlikteliktir. Aralarnda
kültür deeri bakmndan bir fark yoktur (Kafesolu, 2004, 34).
slam tarihçisi ve tarih felsefecisi bn Haldun da göçebelii uygarlkla
karlatrmak yöntemiyle, sosyolojik temelli düünceler ileri süren düünürlerin
banda gelmektedir. Ona göre, insanlar bedevi (göçebe), hazeri (uygar) olmak üzere iki
topluluk tipinde yaarlar. Bir liderin yönetiminde, airet eklinde hayat süren bedevilere
karlk, hazerilik kentlerde oturmak ve devlet örgütlenmesine sahip olmak demektir.
Çöl ve susuz kurak bölge halk, gerekli corafi artlar olmadndan, uygarlama
ansna sahip deildir (Kafesolu, 2004, 33–35).

72
Yaplan en büyük hata uygarl bu günün artlar ile kyaslamaktr. Dönem
koullar, corafi yap, iklim ve silah yaps gibi birçok etken topluluklarn yapsn
etkilemektedir. O dönemde tüm dünya insan topluluklar incelendiinde uygarl
oluturan etkenlerin çok farkl olduu sonucuna ulalmaktadr.

4.5. slamiyet Öncesi Büyük Türk Göçleri ve Kültürel Etkileri


nsanln meydana getirdii üç büyük kültürden biri, göçebe (nomad) kültürüdür.
Göçebe kültürü, totemizm ve amanizm'den gelen, at besleyen, çoban, savaç, bozkr
kültürü Türklerin oluturduu kültürlerdir. Ural-Altay toplumlarnn dünya tarihinde
ekonomik alanda hayvan yetitirme ve gelitirme, sosyal alanda ise üstün devlet kurma
yetenei çok önemli iki olgudur. Hayvan yetitirenler, büyük devlet kurmaya doru bir
eitim süreci geçirmi olurlar. Sürülerin yönetimi, geni topraklarda dolama, mera ve
mal hukuku açsndan çatmalar, oymak örgütlenmesi ve dierleri görü açlarnn
genilemesi, cesaret, oymaa ballk bilinci, yönetme istei, örgütleme yetenei, ksaca
tüm yönetim yetenekleri geliir. Bu yetenek ve alkanlklar ile yetien topluluklar
deiik corafi artlara rahatlkla uyum salayabilirler (Anadol, 2001, 211).
Son zamanlarda yaplan arkeolojik ve antropolojik incelemeler sonucunda, daha
çok “Asya Hunlar” diye tannan Türk gruplarnn anayurt bölgesinden çk tarihi ve
göç yönleri belirlenmitir. Ta devrinin ilk çalarndan beri Altay-Sayan dalarnn
güney-bat ksmnda yaayan brakisefal beyaz rk, Afanasyevo kültürünün gelimesi ile
karakteri daha belirli hale gelen, Andronovo insannn temsilcisi olarak “göçebe ve
savaç” gruplar halinde, M.Ö.1700'den sonra bölgeye egemen olmaya balamtr. ki
yüzyl içinde Altay ve Tanr dalarna yaylmlardr. Ayn rk mensuplarnn Ön-
Türklerin bir ksm, bugünkü Kazakistan üzerinden Maveraünehr'e kadar yaylarak,
oradaki dolikosefal “Akdeniz” rklar ile temas kurmu, batya doru açlan gruplar da
Ural (Fin-Ugor) kavimleri ile balant salamlardr (Ögel, 2003, 5–8).
M.Ö. 1500’lerde bir yandan Ural dili, dier yandan ndo-Avrupa dilleri, Ön-Türk
yaylmas veya genilemesinin yönünü ve zamann çeitli yerlerde görülen Andronovo
kültürü özelliklerine bakarak takip edilebilinir. Buna göre, Türkler M.Ö. 1700'e kadar
Altaylara yerleirken, MÖ 1100'lerden sonra, kalabalk gruplar halinde, Çin'in kuzey-
batsndaki Kansu, Ordos bozkrlarna doru ilerlemeye devam etmilerdir. Çünkü
burada, güney Çin kökenli olup, tarma dayanan Lung-shan adl ester kültür yerine,
Moollar ile Tibetlilere oranla Türklerin daha etkili müdahalesi sonucunda farkl bir
kültür meydana gelmitir. “Yang-shao” diye adlandrlan yeni kültürde, ekonomik (at

73
besleme), dini (gök kültü), yönetimsel (gelimi askeri karakter), sanatsal (hayvan
üslubu) vb. gibi asli Türk unsurlar gözlemlenmitir (Eberhard, 1977, 33–39,69).
Sonraki Çin kaytlarnda “Hiung-nu” ad ile gösterilen topluluun çekirdei Asya Hun
(Türk) topluluudur.
Yang-Shao kültürünün bata gelen bir özellii olarak boyal seramik
gösterilmektedir ki, bu tür seramiin daha çok Ön-Asya kökenli oluu bu iki bölgenin
ilikilerini ortaya koyar. Balanty salayan unsurun Türkler olabileceini ileri süren
Eberhard'n düüncesi daha sonraki kazlarla desteklenmitir (Eberhard, 1996, 26).
Andronovo kültürünün üç köe veya kvrml ekillerdeki basma desenlerle süslenmi
seramii, M.Ö. 2. binde yava yava Andronovo kültür çevresine giren Harezm'de
(Uzboy kültürü) vardr (Ögel, 2003, 25–27). M.Ö. 1300–1000’li yüzyllarda bir ksm
Türkler Türkistan bölgesinde bulunmu ve bu bölge daha sonra Hind-Avrupallara
geçmitir.
Maveraünnehr’de yaad bilinen Sod bölgesi halknn atalarnn, Ceyhun
güneyi, ran, Pamir ve Afganistan'daki dolikosefallerden ayr ve Altay brakisefalleri ile
çok yakn akraba olan Turanid rk olduu belirlenmitir. “Andronovo kültür çevresi”
daha M.Ö. 2. bin ortalarnda oldukça genilemi durumdadr. Douda Baykal gölü ve
Selenga kylarna, güneyde Tanr dalarna, güney batda Kazakistan'a ve Harezm'in
güneyine, batda Sibirya üzerinden Don nehrine kadar yaylm ve Andronovo'nun
özelliklerinden olan at ve koyun besleme, tüm buralarda görülmee balamtr (Ögel,
2003, 29).
Bu bölgelerde, kenarlardan merkeze gittikçe güçlenmek üzere Andronovo kültürü
devam ederken, devamnda bu kültür Çu vadisi, güney Moolistan ve Bat Çin (Ordos
bölgesi) ile balantl bulunurken, merkezde bir kesinti bulunmaktadr. “Karasuk” adl
buluntu yerinin (Minusinsk bölgesi) temsil ettii bu kültür Andronovo'dan farkldr.
M.Ö. 700' lerden sonra güney Sibirya'y, Baykal bölgesini, Moolistan', Yedisu
havzasn etkileyen Karasuk kültürü, Çin ile Rusya arasnda balanty salayan
kavimler topluluuna aittir ve dier taraftan, bu tarihlerde mongoloid bir rkn Yenisey
bölgesinde, güney Sibirya'da etnik yönden üstünlük kazand görülmektedir. Yine
Karasuk kültürü zamannda Türkistan ve Harezm'e ran'dan baz topluluklarn geldii
görülmütür (Ögel, 2003, 30–33).
Altay-Sayan dalar güneybatsndaki (Tuva-Minusinsk-Abakan bozkrlar)
anayurt sahasn boaltan Ön-Türkler; douda Ordos'a doru ve batda Volga'ya,
Karadeniz'in kuzey düzlüklerine doru olmak üzere iki ksma ayrlmlardr. Güney-

74
batda, Asya'nn kuzey-batsna doru yönelmilerdir. Bu corafi ayrlk asl Türkçede
de baz deiikliklerin meydana gelmesine, lehçelerin domasna yol açmtr. Yakutlar
imdiki uzak kuzey-dou Sibirya'daki yurtlarna bu tarihlerde çekilmilerdir. Çünkü
dillerinin anlalamayacak kadar deimesi bu ekilde açklanabilir.
Bir müddet birlikte yaayan bu iki Türk kavminden Çuvalarn ayrlarak batya
yöneldikleri yahut Yakutlar’n imdiki yurtlarna çekilirken, bugün Çuva dediimiz
grubun, Ural dalarnn güneyine doru geldikleri, Çuva lehçesinin ayn zamanda Bat
Türkçesi özelliklerini tamasndan anlalmaktadr (Ögel, 2003, 34).
Dier taraftan Hindistan'n ndus-Pencab bölgesine doru ilk Türk hareketi M.Ö.
1. bin balarnda olmutur. Daha eski tarihlerde Türkler, ran yaylas üzerinden
Mezopotamya'ya inmilerdir. Bunlar ilk uygar kavim saylan Sümer'lerdir. Dilleri, Sami
veya Hind-Avrupa olmayp, Türkçenin dâhil bulunduu bitiken gruptandr. Ancak
Sümerlerin kökeni konusu açkla kavumamtr. Aslen Orta Asyal ve muhtemelen
Türk soyundan geldikleri bilim dünyasnca henüz kabul edilmemitir.
Tarihte Türk yaylmalarnn dier bir ekli de szma eklindedir. Kendi ülkelerinde
ekonomik sknt içinde kalan baz kalabalk boy parçalarnn veya ailelerin devletlerde
çalmas eklinde olmutur. Türkler askeri kuvvetlerde veya siyasi kadrolarda
çalmlardr. Türklerin gerek baar, gerek szma eklinde olsun etrafa yaylmalar
üphesiz her zaman kolay olmam, bazen iddetli çatmalara neden olmutur. Doal
olarak ar etkilere maruz kalan yabanclar tarafndan Türkler ho karlamamtr.
Eski dünyann üç büyük ktasnda görülen geni Türk yaylmalar önemli
ihtiyaçlar nedeniyle olmutur. Tarihte göç konusu aratrmaclar, en ilkeli kabile dâhil,
hiçbir kavmin kendiliinden yer deitirmediini, oturulan topraktan ayrlmann bir
insan için çok zor olduunu ve göçlerin ancak bir takm zorunluluklar yüzünden
meydana geldiini göstermitir. Tarihi kaytlarda Türk göçlerinin de ekonomik sknt,
Türk anayurt topraklarnn geçim bakmndan yetersiz kalmas nedeniyle olmutur.
Büyük ölçüde kuraklk, nüfus younluu ve otlak darl Türkleri göçe mecbur etmitir.
Doann ksrl dolaysyla, nüfusu beslemeye yetmeyen bozkrlarda, kstl tarm
olana dnda, ancak hayvan yetitirebilen Türklerin normal bir hayat sürebilmesi için,
çeitli gda maddelerine, giyim eyasna vb. gibi baka ekonomik araçlara ihtiyaçlar
vardr. Bunlar, iklimi elverili, doal zenginlikleri fazla ve o çalarda pek az nüfuslu
komu ülkelerde vardr (Aydoan, 2004a, 567).
Türk tarihine ait kaytlarda göçlerin ve aknlarn balca nedeni olarak gösterilen
bu konular Türklerin yalnz baka ülkelere yönelmelerine deil, bazen ekonomik ve

75
ticari yönden çok daha fazla olanaklara sahip dier Türk topraklarna saldrmalarna da
neden olmutur. Böylece tarihi devirlerde Türklerden bir topluluk baka bir Türk
topluluunu yerinden çkararak göçe zorlamtr (örnek 9.-11. asr göçleri). Gerek bu
ekilde, gerek yabanc bask etkisinde kalan (Örnek 5. asr Juan-juan basks; 11. asr
Mool K'i-tan hücumu) Türkler, kölelik yerine ülkesini terk etmeyi tercih etmilerdir.
Yerleik kavimler tarafndan gerçekletirilemeyen bu durumu, bozkr insan
baarabilmitir (Kafesolu, 2004, 56).
Orta Asya’da yaananlar; süre, nitelik ve tad özellikler bakmndan farkldr.
Özellikle büyük göçlerin, baka toplumlarda görülmeyen bir özgünlüü vardr. Çok
yönlü, geni kapsaml ve çok etkili bir giriim olan bu eylem, yalnzca Türk tarihine
deil dünya tarihine de yön vermitir.
Büyük göçler; nüfus, iklim ve doa koullarnn deimesi nedeniyle, yeni yaam
alanlar bulmak için, yerleik ve göçebe, toplumun tümünün katld, zorunlu olarak
giriilen olaanüstü bir eylemdir. Büyük göçlerle göçebelii birbirine kartrmamak
gerekir. Göçebelik, her toplumda geçilmi olan bir yaam biçimidir.
Çin'e, Hindistan'a ya da Bat'ya yönelen büyük göçler, toplumun tümünün katld
bir eylem olduu için, tanabilir tüm mallarn yannda, insan unsuru olarak her
meslekten insan da kapsamtr. Daha önce yerleik yaama geçmi olan tarmc,
madenci, zanaatç, yazc, bilim adam, din görevlisi ve bunlarn oluturduu kültür,
büyük göçlerle çok uzak bölgelere tanmtr. Ayrca, binlerce yl süren bu göçler çou
kez, daha önce göçüp yerlemi olanlar da, eer göç yollarna denk geliyorsa
sürüklemi ve içine alarak götürmütür. Büyük göçler bir ulusun, yeni topraklara kendi
uygarlyla birlikte tanmasdr (Aydoan, 2004a, 550).
Göç edenler, yurt tuttuklar yerlere getirdikleri kültürle, insansz bölgeler tek
balarna, yerleik yerlerde ise yerel uygarlklarla kaynaarak daha ileri uygarlklarn
olumasna neden olmutur. Kimi yerde yerel uygarlklar içinde eriyip kimliklerini
yitirdiler, kimi yerde onlar kendi içinde eritip Türkletirdiler. Ancak her iki tür
gelimede de tarm ve hayvanclk merkezli ikili yaam biçimi varln uzun süre
korumutur. Sonuçta, geni bir corafi alan Türklemi, Türkler buralarda yerel halk
haline gelmilerdir.
Türkleri “çadr ve attan baka bir eyi olmayan göçebe çobanlar” diye tanmlayan
Bat'nn kimi tarihçileri, geni bölgelerde salanan egemenlii yalnzca fetih ve
savaçlkla açkladlar. Oysa sava ve silah üstünlüünün bal bana gelikin bir
uygarl gerektirmesi bir yana braklsa bile, geri bir uygarln daha ileri bir uygarl

76
iddete dayanarak eritebilmesinin tarihte görülmü bir örnei yoktur. Türklerin
saylarnn azlna karn, üstelik zora dayal asimilasyona (kendine benzetme)
bavurmadan, dier kültürleri içinde eritebilmesinin kültürel gelikinlik farkllklarndan
baka bir açklamas olamaz (Avcolu, 1999b, 237).
MS. 11.yüzyldaki son büyük Türk göçünde o dönemde 8 milyon insann yaad
düünülen Anadolu'ya gelen göçmen saysn; Claude Cohen 200–300 bin, Kafesliolu
ise 550–600 binden fazla olamayacan ileri sürmütür. Bu denli az bir nüfusla
Anadolu'nun tümünü Türkletirmek, elbette sadece fetih ya da savaçlkla açklanamaz.
Anadolu'ya gelenler getirdikleri kültürü, buraya daha önce göçen Türklerin koruyup
gelitirdikleri ortak kültürle birletirdiler ve bu kültür üzerinde, ileri bir yönetim düzeni
kurdular. 1071 yl göçlerin dönüm noktasdr, ancak Anadolu'nun Türklemesi, kendi
tarihi kadar eskidir. Anadolu'daki Türk varl, son göçlerden çok daha geriye gider ve
Hitit dönemi nüfusunun yan sra Anadolu'da çok daha önceden yerlemi olan Türk
boylar bulunmaktadr.
Milattan sonraki yüzyllarda meydana gelen Türk göçlerine katlan boylar ve göç
zamanlar hakknda oldukça kesin tarih bulunmaktadr. Hunlar, Orhun bölgesinden
güney Kazakistan bozkrlarna, Türkistan'a (1. yüzyln sonlar, 2. yüzyln ortalar) ve
Avrupa'ya (375 ve müteakip yllarda); 350 lerde Uar-hun'lar Afganistan ve kuzey
Hindistan’a (Ak Hun-Ertalitler); Ogurlar güney-bat Sibirya’dan güney Rusya'ya (461–
465 yllar); Ouz'lar, Orhun bölgesinden Seyhun nehri kenarlarna (10. yüzyl) ve sonra
Maveraünnehir üzerinden ran'a ve Anadolu'ya (11. asr); Avar'lar, Bat Türkistan'dan
Orta Avrupa’ya (6. yüzyl ortas); Bulgarlar, Karadeniz kuzeyinden Balkanlar'a ve
Volga nehri kylarna (668'den sonraki yllarda), Macarlarla birlikte baz Türk boylar,
Kafkaslarn kuzeyinden Orta Avrupa'ya (830'dan sonra); Sabarlar, Araln kuzeyinden
Kafkaslar'a (5. yüzyln ikinci yars); Peçenek, Kuman (Kpçak) ve Uzlar (Ouzlardan
bir kol) Hazar denizi kuzeyinden Dou Avrupa ve Balkanlar'a (9–11 yüzyl); Uygur'lar,
Orhun nehri bölgesinden ç Asya'ya (840' takip eden yllarda) göç etmilerdir
(Kafesolu, 2004, 54).
Bunlardan özellikle Hun ve Ouz göçleri, hem uzun mesafeler kat edilerek
yaplm, hem de çok önemli tarihi sonuçlara yol açmtr. Hereyden önce bu göçler,
yeni vatan kurma amac tamaktadr. Türk göçlerini belirli amaçlardan yoksun ve sonu
belirsiz birer macera giriimi olmaktan kurtarp, baarl ekilde hedeflerine ulatran
balca neden de, tüm göçlerin Türk Hükümdar ailesi mensuplar tarafndan sk bir
disiplin altnda yönetilmesidir. Böylece eski Türk egemenlik anlayna göre kutsal

77
saylan hanedan üyelerinin bata bulunmas ve onlara kar duyulan sayg ve ballk
dolaysyla, Türk topluluklarnn göçleri örgütlü bir ekilde gerçekletirmelerini
salamtr (Koca, 2002, 828).
Büyük göçler gelir amacyla yaplan yama eylemleri deil, ulusun varln
korumak ve yaamn sürdürebilmek için, yaplmak zorunda kalnan bir eylemdir.
Amac gerei barç ve insancl, nitelii gerei savaç ve korumacdr. Göç boyunca
ve yerleilen yerlerde, yerel unsurlarla birlikte yaama becerisi gösterilmi, göçe
katlanlarn da güvenlii salanm ve onlarn gelimelerine ortam hazrlanmtr.
Büyük Türk göçleri, kapsam ve nitelik olarak Amerika'ya yönelen ve yerel halk
kültürleriyle birlikte yok eden Avrupa göçlerinden çok farkl bir eylemdir.
Yedi bin yl süren göçler, Türk toplumunun öz yapsna biçim vermi ve bugün
hala yaamakta olan, daha da yaayacak olan birçok toplumsal özellie kaynaklk
etmitir. Yokolmamak için örgütlü, güçlü ve bilgili olmay gerektiren göç eylemi, Türk
toplumunu; geçmiine önem veren, paylamc, dayanmac ve yenilikçi bir toplum
yapmtr. Duraanl, tutuculuu ve uyuukluu sevmeyen, her zaman devingen
(hareketli) ve atak, örenmeye ve bilime önem veren, doay ve insan esas alan
Türkler, bu niteliklerini büyük oranda, binlerce yl süren göç eylemleri nedeniyle
kazanmlardr (Kafesolu, 2004, 30–35).
Göçebe yaam biçiminin “ilkellii” ya da “barbarl” üzerine yaplan yarglar
artk tarih biliminin dnda kalan savlar haline gelmitir. Orta Asya'nn acmasz
koullar, barbar olarak düünülen bozkr insann son derece dikkatli, doay tanyan,
planl, bo zaman olmayan, örgütlü, dayanmac, özgür, barç ve bilgili yapmtr.
Kendilerini ve hayvanlarn koruyabilmek için, silahl örgütlenme gibi birçok konuda
bilgiye gereksinimleri vardr. Bozkr insan yaayabilmek için; insan sal, hayvan
hastalklar ve cins slah, geçici olarak yapsa da tarm, meteoroloji, yön tayini,
corafya, hayvansal üretim ve dokumaclk konularnda bilgili olmak zorundadr. Bu
zorunluluklar hiçbir aksamaya yol açmadan yerine getirebilmeleri için, iyi ileyen bir
yönetim düzeni ve bu düzenin ileyiini belirleyen kurallar gelitirmilerdir (Turan,
2002, 845–850).
Mülkiyet ilikileri, aile hukuku, örgütlenme ve dayanma gelenekleriyle birlikte
günümüze kadar gelmitir. Bozkr yaamnn bilgi, bilinç ve ilgi gerektiren ar
koullar, ileri bakalarna yaptrmaya, yani insan çaltrmaya braklmayacak kadar
önemli klmtr. Baka toplumlarda, özellikle Bat'da, toplumsal yaam sürdürmek için
gerekli olan insan gücü büyük oranda bask altna alnm, zayf ve niteliksiz kiilerin

78
çaltrlmasyla karlanmtr. Asalak ve yerleik köylü kültürünün doal sonucu olan
bu durum, toplumu ve insan kendine yabanclatran bir bask ortam oluturmu;
yalnzca çalanlar deil, onlara baml olan çaltranlar da özgür olamamtr.
Ekonomik olarak hayvan yetitiriciliine, çobanla dayanan bozkr kültüründe ise, i
gücü gereksinimi insanlarn kendi çalmalar tarafndan karlanm, bu da kiisel ve
toplumsal özgürlüün öne çkmasna neden olmutur (Aydoan, 2004a, 556). Büyük
göçler, tüm kültürlerin bulumasna, yenilemesine ve evrimine neden olmutur.
Türklerin dünya kültürüne kazandrd özgür ve dayanmac yaam ekli göz
ard edilemeyecek kadar büyük bir katkdr. Avrupa kültüründe derin yaralar açm olan
“efendi-köle” yaam biçimi, Türklerin “yaama ve emee sayg” yaama biçimi
tarafndan yklmtr.

4.6. Türklerde “Savaçlk” Kültürü ve Ordu


Tarihte, Sümerlerin yazy icat etmeleri, eski Msrllarn ina ettikleri piramitler,
Fenikeliler ve Venediklilerin gemicilik ve deniz ticaretindeki ustalklar, Greklerin
üzüm, arap üreticiliindeki yetenekleri, Romallarn sahip olduklar topraklar üzerinde
uyguladklar usta siyasetleri ilk anda göze çarpan bir takm belirgin özellikleridir. Türk
adnn ortaya çkmasyla birlikte ise, bu ulus ile kar karya gelen dier toplumlarn
zihninde ilk beliren özellikleri savunma ve ordu kurma konusundaki ustalklar
olmutur. Konuyla ilgili akademisyenlerin farkl düünceler ortaya koymalaryla
birlikte, her yeni belge ve deerlendirme Türklerin askeri özellikleri hakknda
bilinenlere yenilerini eklemekte ve eskilerini desteklemektedir.
Bozkr ikliminde yaayan bir ulus olan Türkler için bu sert iklim artlar, corafi
faktörler, Orta Asya'daki dier boy ve uluslar arasndaki mücadeleler, zorlu bir hayat
yöntemini gerektirmitir. Bu zor artlar, Türklerin savaç olarak yetimesine neden
olmu ve tarihte de “ordu-ulus” olarak tannmalar sonucunu dourmutur. (Koca, 2002,
875).
Bozkr Türk devletinde hemen her Türk savaa hazr durumda olduundan,
askerlie özel bir meslek gözü ile baklmamtr. Türk ordular hazr durumdadr.
Türklerin elenceleri ve avlanmalar bile askeri eitim niteliindedir. Boylarn ileri
gelenleri, ayn zamanda emirlerindeki askeri güçlerin banda her zaman savaa hazr
komutanlardr. Hükümdarn özel muhafz ktalar dndaki merkez ordular, bar
zamannda yüksek bir devlet adamnn veya komutann sorumluluu altndadr (Bat
Hunlarnda Oniki /Onegesios-Onügeç, Kök-Türklerde Tonyukuk, sonra Kül-Tegin).

79
Türk ordular temelde süvarilerden kuruludur. Atl güçler yannda yer alan ve yardmc
olarak i gördürülen yayalar sayca da çok azdr. Bundan dolay da Türk ordularnn
yetitirilme yöntemi, hazrlk eitimleri ve muharebe taktikleri tamamyla kendilerine
özgüdür (Kafesolu, 2004, 243) .
Eski Türk ordusunda en büyük askeri birlik 10 bin kiilik güçtür. Bu birlie
Tabgaçlar, Kök-Türkler ve Uygurlarda Tümen ad verilmitir. Tümenler 1000'lere,
100'lere, 10'lara ayrlm ve balarnda ayr ayr komutanlar (binba, yüzba, onba)
bulunmutur. Türk etkisindeki yabanc ordularda da görülen bu 10’1u örgütlenme, ilk
olarak Asya Hun hükümdar Mo-tun döneminde görülmütür. Türk ordular tüm
yerleik kavimlerde görülen, hareketsiz muharebe yöntemine göre yetitirilmi ar
techizatl ordularn aksine, hafif silahl ve hareketli süvarilerden kuruludur. Türk
ordularnn uygulad süratli, baskn etkisi yaratan hücumlar ancak küçük ve hareketli
birlikler kullanlarak koordine edilebilmitir (Anadol, 2001, 254).
Sa ve sol (veya dou ve bat) yöneticilerin yönetimi altnda eitilen ve onlarn
emirlerinde savalara katlan ordu, bu 10'lu sistem içinde onbalardan tümen balara
doru belirli bir komuta zinciri içinde birbirine balanmtr. Bu komuta zinciri sadece
sava zaman deil, bar zaman da devlet ileyiinde kullanlmtr. Bu durum aslnda
budunlar ve boylarn sk ibirliinin göstergesidir. Bu iliki, Türk devletinin
salamln ve devamlln salayan balca etken olmutur. 10'lu sistem sosyal ve
yönetimsel bakmlardan da çok önemli görevler yerine getirmitir. Devlet güçlerinin
tümünün kabile, soy vb. ayrlklarna baklmakszn 10’1u sisteme göre bölünerek,
merkezden görevlendirilen komutanlar aracl ile en üstte tek yönetime balanmas,
ulusal birliin meydana getirilmesinde önemli rol oynamtr. kinci olarak da, tüm
yöneticiler ayn zamanda asker olduklarndan devlet ileyiinin, askeri disiplin içinde
çalmas salanmtr (Kafesolu, 2004, 281). slamiyet Öncesi kurulan büyük Türk
devletleri; Asya Hunlar, Avrupa Hunlar, Kök-Türkler ve Uygurlar döneminde o
çalarn en güçlü askeri gücünü meydana getirmilerdir.
Türkler zamann ve çevrenin en zor artlar içinde dahi yiyecek ve malzeme
ikmallerini kolayca yapmlardr. Dier ordular askeri beslemek üzere binlerce hayvan
getirmek zorunda kalrken, Türkler yiyecek ihtiyaçlarn et konservesi ile
karlamlardr. Konserve et, Çin'de ve Avrupa'da ortaya çkmadan en aa 500–1000
yl önce Türklerce bilinmekteydi. Hunlarn, hatta çok sonraki yllarda Macar'larn bile
çi et yedikleri anlatlr (Erdemir, 2002, 940–945).

80
Türklerde atn, toplum hayatnda oynad rol çok büyük olmutur. Türkler,
doayla mücadele ederken ona egemen olmay salayacak en uygun araçlar da
kullanmlardr. Bunlarn da en banda geleni attr. Yaadklar çevreye uygun hayat
standardn ve eklini at sayesinde gelitiren Türkler, “atl-göçebe uygarl”
oluturmulardr (Ögel, 1982, 145).
Türklerin, kii bana birkaç at olmak üzere sava meydanna çok sayda at
getirerek, hem yiyecek ihtiyaçlarn karlamlar, hem de dümana kalabalk bir
ordunun kendilerine doru geldii izlenimini vererek dümanlar arasnda korku
yaratmaya çalmlardr.
Türkler, Romallar ve ranllar gibi siper kazmamlardr. Atlarn çadrlarnn
yanna birbirine yakn bir ekilde balayp, sralayarak sava balayncaya kadar
korunmulardr. Sava meydanna getirilen atlar, özel zrhlarla örtülü olduklarndan
Türk askeri için çatma annda kalkan görevi de görmülerdir (Erdemir, 2002, 943).
Her çan taktiine göre, çan en etkili silahlarn kullanan Türk ordularnda
balca silah ok ve yaydr. Ok ve yay bir av teçhizat olarak eski çalarda hemen tüm
topluluklarda görülür. Fakat Türkler ok ve yay etkili bir sava silah haline getirmiler
ve kendi muharebe taktikleri için en uygun ekilde kullanmlardr. Yay, süratle koan
at üzerinde etkili bir sava arac gibi kullanarak, uzak mesafeden çatmalara
girmilerdir. Mifer giyen, kendileri ve muharebe atlar için zrh (yark) kullanan
Türkler, at sayesinde süratli manevra kabiliyetine sahip olduklar için uzaktan sava
tercih ederlerdi.
Türklerin çeitli yaylar vardr. Bunlardan gerilmesi en güç, fakat vuruculuu en
fazla olan, tersine gerilmek suretiyle kullanlan çift kavisli “reflexe” ad verilen
yaylardr. Oklar da, yaylar gibi çeitlidir. Bunlar arasnda da, Hunlarn yapt ve ilk
defa Mo-tun zamannda kullanld bildirilen slkl ses çkaran oklar en etkili olandr.
Bununla birlikte Türkler, süratle giden at üzerinde dört tarafa isabetli ok atmakta da
yeteneklidirler. Düz, yivli veya çengelli temrenler (ok-uçlar) kullanan ve iyi kement
atmasn da bilen Türkler, yakn muharebede karg, mzrak, süngü, kalkan ve klç
kullanmlar ve birliklerine göre deien flamalar tamlardr (Kafesolu, 2004, 284).
Sava meydanlarnda süvariler, atlarn renklerine göre belirli kanatlarda görev
almlardr. Eski Türklerin sava zamannda en çok çekindikleri durum, yamur
yamas ile yaylarnn slanarak ie yaramaz hale gelmesidir. Asya Hunlarndan beri
Türklerin gece seferlerinde “dolun ay” zamann, yani açk havay tercih etmeleri bu
yüzden olmutur. Dümandan esir yakalayan ödüllendirilmi, bununla birlikte savata

81
ölen Türklerin cesetleri düman elinde braklmamaya çallmtr. Bu nedenle
ölenlerin cesetlerini alp getirenlere mallar verilmitir.
Turan taktii ile büyük çounlukla okçu süvarilerden kurulu Türk sava birlikleri,
at dolaysyla salanan sürat sayesinde, ar hareketli ve saf halinde grup muharebesi
yapan yabanc ordular karsnda üstünlük kazanmlardr. Kendi taktiklerini uygulamak
için ordularn daima kesintisiz hücum temeline göre düzenleyen ve eiten Türklerin
savada en belirli özellii, düman cephesine baskn eklindeki hücumlardr. Böylece
uzun zaman alan çok sayda hücum yerine, birkaç saat içinde sonuç almay tercih
etmilerdir.
Uzun süre savamak gerektii zamanlarda Türk birlikleri, aldklar emri
çarpmann ve muharebe sahasnn gereklerine göre uygulamada kendi insiyatiflerini
kullanmlardr. Bozkr sava yöntemini görerek tanmalarna ramen, iyi
kavrayamayan Batl ve Doulu yazarlara “düzensiz ve telal” gibi görünen bu
hareketlilik, Türk ordularnn en büyük avantaj olmutur. Bu prensipler üzerine kurulu
Bozkr muharebe yönteminin iki önemli özellii vardr. Bunlar sahte geri çekilme ve
pusudur. Yani kaçyor gibi geri çekilerek, düman pusu kurulan bölgeye kadar
çekmektir. Türkler, bozkr dönemi boyunca kazandklar büyük savalarn çounda
üstün bir fiziki güç, güçlü iç organizasyonu ve disiplini gerektiren bu taktii
kullanmlardr (Aydoan, 2004a, 450–460).
Tarihte Türklerin bir ordu-ulus olarak nitelendirilmelerinin, onlarn hayat biçimi
ile dorudan balants vardr. Ar doa koullar, Türkler arasnda her bir bireyin
kendini her an savunabilecek birer asker olarak yetitirmesini salamtr. Çevre ve
iklim özellikleri gibi, Türklerin doal karakterinin de buna yatkn olduu bir gerçektir.
Türklerin hayat eklindeki bu askeri ruh, herhangi bir ileri hareket veya savunma
srasnda gelitirdikleri taktikler, ürettikleri sava araç-gereçleri, askeri disiplin, at
yetitiricilii ve ustalkla atn kullanlmas, sava srasnda hafif zrh, teçhizat ve
malzeme tamalar, sava meydannda hzl ve çevik hareket etmeleri onlarn belirgin
özellikleridir. Türkler, eski çalardan günümüze kadar, dünya uluslar içerisinde bu
özellikleri ile tannmlardr. Hatta ilikide bulunduklar Bizansllar, Araplar ve Çinliler
gibi çeitli uluslar Türklerin bu özelliklerinden esinlenerek kurduklar ordularda, sadece
Türk askerlerine yer vermekle kalmamlar, onlarn askerlik bilgilerinden de
yararlanmlardr (Erdemir, 2002, 942).
Türk ülkesini güvende tutmak ve ani basknlar önlemek için etrafa gözcüler
braklp, uygun yerlere erken haber almay salayan, içinde nöbetçilerin bulunduu ate

82
kuleleri ina edilmitir. Ayrca snrda belirli genilikte, insandan ve askerden
arndrlm arazi braklmtr. Bu, Türklerin savunma düzenlerinden birdir. Bu arazi
tampon bölgedir. Herhangi bir dümanca harekette erken uyar sistemi oluturulmu,
hazrlanmak için gereken zaman kazanlmtr.
Bar zamannda ata binmek, ok atmak herkesin doal yaamnn bir parças
olmutur. At yarlar, cirit, gülle atma, güre, doanclk (yrtc kularla avlanma) vb.
rekabete dayal oyunlarla mücadele ruhu oluturulmutur. Kadnlarn da katldklar
çeitli top oyunlar, Hunlardan beri Türkler arasnda oynanmakta olup, Kök-Türkler
çanda Çin'e de yaylmtr. Belirli zamanlarda yaplan kurultaylarda düzenledikleri at
yarlar ve çeitli yarmalar dnda en önemli etkinlik avclktr. Özellikle, sürek
avlar gerçek bir sava manevras özelliini tamaktadr. Çin kaynaklarna göre M.Ö.
62 ylnda Hun hükümdarnn yönetiminde düzenlenen bir sürek avna, l00 bin süvari
katlmtr. Dier bir sürek avnda 700 “li” (350 kilometre)'lik bir çevre kuatlmtr
(Erdemir, 2002, 950).
Sava hazrl karakterindeki spor hareketleri doal yaam oluturmutur. Çin
ordusunun okçu süvarilerini Türk yönteminde düzenlemek ve donatmak giriimi önce,
M.Ö. 318 tarihli anlama ile Chao devleti hükümdar Wu-ling zamannda görülmütür.
Tüm dier Türklerle temas olan ordularda da benzer düzenlemelere gidilmitir.
mparator Maurice’nin, Hun sava malzemelerini ve ülkesinin etrafnda güvenlik
sorunu oluturan uluslarn askeri durumlarn anlatan Strategicon (Strateji) adl eseri,
Türklerin sava taktik ve teknikleri ile ilgili bilgiler vermektedir. Maurice, eserinde
sadece Türkler ve dier uluslarn sava tekniklerini anlatmaz. Ayn zamanda bunlara
kar hangi tür stratejiler uygulanmas gerektii konusunda da halkn uyarr. Böylece
altnc yüzyln ikinci yars boyunca, Bizans mparatorluunun kimi tarihçileri
tarafndan kaleme alnan eserlerde Türk tarihi ve özellikle de o zamana kadar Kök-
Türkler ile dorudan doruya herhangi bir savaa girimemi olmalar nedeniyle Türk
sava teknii hakknda doru bilgilere yer verilememitir.
Orta Asya'daki sava atlar, burada yaayan halk için elbette çok önemlidir. Fakat
Maurice'in Türklerin at kullanmalar ve günlük hayattaki rolünü açklarken abartl
anlatmlar kullanmtr. Kültegin'in (Köi-tegin) yaztnda, Türklerin atsz asker olarak da
baarl savalar verdiklerini anlatan söylemleri bulunmaktadr. Maurice, Türklerin at
kullanmalarndan oldukça fazla etkilenmi ve bu nedenle belki de büyük bir korku ile
bu konuyu abartmtr (Erdemir, 2002, 940). Orhun yaztlarnda açk bir ekilde
Tonyukuk'un sava meydannda oluturulan askeri hattn bir bölümünün atl, dier

83
bölümünün de yaya olduunu belirten sözleri, Türklerin savalarda ata önem vermekle
birlikte, atl ve yaya (süvari ve piyade) asker olarak da savalarda yer aldklarn
göstermektedir (Ergin, 2003, 36).
Türklerin yaam eklinin savamaya çok uygun olmas, hareketli bir yaam
ekillerinin olmas en büyük avantaj olmutur. Toprak savunmakla ilgili bir kaygs
olmayan Türklerin, buna bal mevzi savunmas, bölge savunmas gibi hareketsiz ve
pasif uygulamalar bulunmamaktadr. Hareketsiz olan dümann öncelikli olarak öncü
güçleriyle ypratmas sayesinde, tüm gücünü mevzilerinde tutan dümann savama
azmini krmtr. Manevra yapma özellii ve taktii bulunmayan düman birlikleri,
Türkler karsnda yenilmilerdir. Bununla birlikte, her ne kadar amaç barn
salanmas da olsa, sava hayatta kalma arac olmutur. Savalacak bir düman ve
amaç her zaman vardr.

4.7. slamiyet Öncesi Türk Sanat ve Edebiyat


Bir ulusun kültürünün en iyi göstergesi sanat ve edebiyattr. Büyük uluslarn sanat
da, edebiyat da gelimi olmaldr. Her ikisinin içinde de Türk ulusunun yaam ekli,
yönetim ekli, gelenekleri ve inanlar bulunmaktadr.

4.7.1. slamiyet Öncesi Türk Sanat


Uygurlardan önce Türk sanat sadece mezar ve yaztlardaki eserlerde görülürken,
Uygurlarla birlikte büyük bir atlm yaplm ve sanatn birçok dalnda kalc eserler
verilmitir.

4.7.1.1. slamiyet Öncesi Türklerde Sanat


Güney Sibirya'daki Altay Dalar eteklerinde, Pazrk'da Rus arkeologu Rudenko
tarafndan açlan M.Ö. IV. ve III. yüzyldan kalma kurganlarda, Hunlar'a ait birçok eya
ile buzlar içinde bozulmayan insan ve hayvan ölüleri bulunmutur. Leningrad Ermitage
Müzesi'nde saklanan bu eserler arasnda hal, kuma, renkli keçe, aplike örtüler gibi,
hayvan kavgalar ve insan figürleri ile süslü çok zengin tekstil ileri yannda, atl araba
ve çeitli eyalar bulunmaktadr. Ölülerle beraber atlar da gömülmütür. Atlardan
bazlar geyik ve ren maskeleri tamaktadr. kinci kurgandaki mumyalanm ölünün
vücudu dövmelerle kapldr. Tamamyla hayali hayvan figürlerinden oluan bu
dövmeler srtta, kollarda ve sa alt bacakta salam olarak kalmtr (Ögel, 2003, 125–
132).

84
Bu kurganlardan çkan hal ve tekstil ilerinin Hun sanat bakmndan ayr bir
önemi vardr. Bunlardan bazlarnda Ahameni sanat etkileri açkça görülmekle
beraber, keçe üzerine ince ve renkli deriler yaptrmak suretiyle süslenen bir grup
kuma ileri, tamamyla orijinal Hun yöntemini ortaya koymaktadr. Bunlar, eyer
örtüleri (belleme) olarak yaplmtr. Böyle keçeden bir belleme üzerinde renkli
derilerden kesilerek yaptrlm parçalarla bir da keçisine saldran kartal grifonu
gösteren bir hayvan kavgas canlandrlmtr. Çok realist ve ölüme yaklaan keçinin
ürpermelerini tüm kuvvetiyle gösteren sahne, simetrik olarak arka arkaya iki defa
tekrarlanmtr. Bu durum Hun sanat için çok belirgin bir yöntemi göstermektedir.
Selenga nehrinin Baykal gölüne akt yerin yaknnda Noin Ula bölgesinde, üç grup
halinde 212 kurgan bulunmaktadr (Esin, 1996, 35).
Açlan kurganlarda etraf kaln kütüklerle çevrili, aaç direkler üzerine çats olan,
be metre uzunluunda, üç metre kadar geniliinde ve bir buçuk metre kadar
yüksekliinde olan aaç direkli mezarda tahtadan bir tabut bulunmutur. Ölü, itinal bir
ekilde giydirilmitir. Mezar odasnn etraf, tavan ve yer ipek, keçe ve yün örtülerle
kapldr. Bu örtülerden birçou ve hayvan figürleriyle ilenmi gümü levhalar, eyer
takmlar, üçayakl masalar, çeitli aaç eya, silindirik ayakl kulplu tunç kazanlar, yerli
seramik, renkli cam boncuklar, çatal gibi kullanlan çubuklar, Çin yapm aynalar, araba
tekerlekleri, mücevherler, saç örgüleri, elbiseler gibi Hunlara ait birçok eya
bulunmutur (Aslanapa, 1992, 75).
Kök-Türklerde ise Orhun Abidelerinin yeri çok önemlidir. Bu abideler Türk
dilinin bugün bile fazla zorluk çekmeden anlalan (imdilik ulalan) en eski yazl ve
edebi metinleri, ayn zamanda Türk tarihinin taa yazlm en eski kaynaklar olarak
zamanmza gelmi hazineleridir. Bunlarda kullanlan yaz da en eski Türk alfabesidir.
Yenisey bölgesinde bunlarn alt ve yedinci yüzyllardan kalma daha eski öncüleri
vardr. Orhun yaztlarndan birincisi Bilge Kaan'n veziri, devlet adam Tonyukuk'un
hizmetlerini belirtmek üzere dikilmitir. Bu yazt Tonyukuk kendisi yazmtr. Bilge
Kaan'n tahta çkmasnda kendisinden bir ya küçük olan kardei Kültegin'in büyük
gayreti olmu, onun yardm ile ordusunu derleyip dümanlarn yenmitir.
Buna karlk, Bilge Kaan kardeini ordularnn komutan yapm, ölümünden bir
yl sonra da 732'de bir ant ta diktirip, büyük bir mezar ant yaptrarak Kültegin'in
adn ölümsüzletirmitir. Bunlar tarihi mezar yaztlardr. Orhun yaztlarnn en
önemlileri olan Kültegin ile Bilge Kaan yaztlarnn metinlerini yazan ve yaptran,
onlarn kz kardelerinin olu prens Yulu Tegin olmutur. Türk edebiyatnda onun ayr

85
bir yeri vardr. 1958 ylnda Çekoslovak Arkeoloji Enstitüsü adna Lumir Jisl
bakanlnda Orhun vadisinde yaplan aratrma ve kazlar sonunda büyük Türk
kahraman Kültegin'in mezar antndan kalan ksmlar ve heykeller meydana
çkarlmtr.
Ant, tahrip edilmi vaziyette ve heykeller parçalanm, çou kaybolmu halde
bulunmutur. kiye bölünmü olarak Kültegin'in ba ile hanmna ait heykelin oturmu
halde gövdesi ve krlm bann burun, az ve çene ksm bulunmutur. Tang sülalesi
günlüünde, yaplmas için alt sanatçnn da gönderildii kaydedilmektedir. Mermer
heykellerde Çinli sanatçlar çalmtr. Fakat balballarn Kök-Türk heykel sanat, özgün
ve bir dereceye kadar portre özellii tayan eserlerdir. Kök-Türkler zamanndan kalan
saysz balballarn çou zamanla parçalanm veya kaybolmutur (Aslanapa, 1992, 82).
Uygurlarda ise Mayunçur adna bugünkü Moolistan'n kuzeyinde ine-Usu köyü
kysnda bir yazt dikilmitir. Bu uzun yaztta, Uygur devletinin kuruluu, genilemesi,
kendisi ve babas Kutlug Bilge'nin zaferleri yazldr. Uygurlarda en çok sevilen din
Budizmdir. Kök-Türk alfabesi ile Uygurca ayn zamanda Çince ve Sodça olarak
yazlm olan 732 tarihli Karabalgasun yaztnda, devletlerinin büyüdüü bir döneminde
Uygurlarn, Mani dinine girdii ve eski dini tasvirleri yakt, 762'de Bögü Kaan'n
bunu devlet dini haline getirdii belirtilir (Esin, 1996, 45).
Burada, Kök-Türk alfabesi ile yazlan yazt silinmi olduundan onun pek az
ksm okunabilmektedir. Çince ve Sodca olanlar daha iyi durumdadr. 840'da
bakentleri Karabalgasun, Krgzlar'n eline geçtiinden Uygurlarn büyük ksm tarm
bölgesine geçip, Hoço'da yeniden devlet kurmulardr. Burada Uygurlarn tekrar
Budizme döndüü anlalmaktadr. Turfan resimlerinde ve sonraki Uygurca yazmalarda
pek az Maniheist metin vardr. Buda dini Uygurlarda edebiyat da gelitirmitir.
Sanskritçe, Toharca, Sodca ve Çinceden metinler tercüme edilmitir. Tercüme için bir
tek orijinal metinle yetinilmeyip, Budizm'in klasik dillerindeki çeitli tekrarlar
karlatrlmtr.
Mani dini metinleri ayn derecede ayrntl ve dikkatle Türkçeletirilememitir.
Kök-Türk yazsndan sonra Uygur yazs kullanlm, Budist metinler bu yaz ile
yazlmtr. Uygur yazs iyice gelitirilmi halde, tüm Türk boylar tarafndan
kullanlmtr. Moollar ve lhanllar zamannda da ayn yaz kullanlmtr. Moollar,
Uygurlara son vermekle beraber onlarn güçlü kültürlerinden etkilenerek, Uygur
yazsn almlardr. Uygur kâtipleri ve devlet adamlar tüm sivil yönetimi ellerine
geçirmilerdir. Moollar Türklemee balam ve ksa zamanda tamamen

86
Türklemilerdir. Timur'un tüzüü ve Altnordu Yarlklar hep Uygur yazs ile
yazlm, onbeinci yüzyl sonuna kadar resmi ve devletleraras yazmalarda, paralar
üzerinde Uygur yazs devam etmitir. Uygurlarn kitaplar kât üzerine yazlp
baslmtr. Bu, Çin kâdndan farkldr. Uygurlar'n kendi kât üretim yerleri
bulunmaktadr.
Yaz aleti kam kalemdir. Daha önemsiz yazlar Çin frças ile yazlmtr. Budist
metinlere ihtiyaç fazla olduundan bask da kullanlmtr. Uygurlar IX. ve X.
yüzyllarda, Çinlilerin blok bask ile çoaltma tekniinden farkl bir bask sanat
bulmular, sert aaçtan, tek tek, hareketli Uygur harfleri ile kitap basmay ilk olarak
gerçekletirmilerdir. Kazlar sonunda torbalar içinde böyle harfler bulunmutur
(Aslanapa, 1992, 85).
Uygurlarda pandomim, bale, an, orkestra ve ilkel ekilde tiyatro da vard ki, o
zaman için Çinlilerin de dikkatini çekmi ve etkilenmilerdir. Hikâye anlatma sanat da
çok ileridir. Yazl ekillerden anlaldna göre, bunlarn Türkçe olanlar Çince
olanlardan çok daha üstündür.
Uygurlarda müzik sanat çok gelimitir. Müzik aletlerindeki yenilikler, yeni
yöntemlerin gelitirilmesi bu dönemde olmutur. Müzik salonlar kurulmu,
müzisyenlere ayr önem verilmitir. Asya’nn müzik yapsnn yönlendirilmesi,
Uygurlar tarafndan olmutur (Finch, 2006, 14).
slamiyet Öncesi Türklerde sanat, genelde dinsel öeler üzerine kuruludur. Resim,
müzik, mimari, tiyatro dinsel ayinlerin bir parçasdr. Uygurlardan önce törensel
ekilde, doa olaylarna kar saygy belirtmek için yaplan ayinler, sava öncesi
savaçlar hazrlamak için yaplan, müzikli, görsel hareketler sanatsal bir davran
olarak tanmlanmtr. Uygurlarla birlikte bu davranlar, yeni görsel öeler ve yeni
müzik aletleri kullanlarak, tam bir sanatsal yapya dönümütür. Dini simgesellik
sürdürüldüü gibi, artk toplumsal yaam da ele alarak daha geni bir bak açs
yakalanmtr.

4.7.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Kozmos ve Biçimsellik


Kozmik alan ve onun biçimsel simgeciliine ilikin ilk Türkçe kavramlarn, eski
kuzey Avrasya kültüründen ve M.Ö. 10 yy’da Çin'de varln sürdüren ilk Ön-Türk-
Tibetliler olduklar sanlan bir iç Asya boyu Chou'lardan çkt düünülmektedir. Türk,
hatta Çin ve Dou Asya kozmolojisi de Chou'lardan kaynaklanr. nanlarna ilikin
Çince yazl kaynaklara göre Chou'lar, bir merkezin çevresinde dört ana yöne doru

87
simetrik olarak yaylm bir evren düünürler. Dört köeli geni bir kara parçasnn
üzerini örten gök kubbe, gök tanrsnn yaam alan olarak kabul edilen kutup yldznn
ekseni üzerinde günlük ve aylk devirlerle döner. Evreni gösteren ema, hem yersel hem
de göksel düzeni birletiren ve böylece evreni niteleyen çember içine çizili bir kareden
oluur.
Erken Türk dönemlerine ait silindir kubbeli kuzey ç Asya çadrnda açkça
gösterilen kozmik simgeciliin, muhtemelen Chou döneminde de var olduu tahmin
edilmektedir. Günümüzdeki kuzey Çin topraklar içinde kalan ve çok önceleri Çinli
olmayan kuzeylilerin yurdu olan kuzey ç Asya'da evler, üçgen alnlkl kare biçimli
Çin evlerinden farkldr. Ortalarnda bir ocak, tepelerinde ise dumann çkmas için bir
deliin bulunduu silindir kubbeli çadra benzeyen kulübelerdir. Chou'larn,
yeryüzünün merkezinden yükselen kozmik da gösteren gök suna da ayn ekilde
kare biçimindeki sral setler üzerine konulmu yuvarlak bir yapdr. Böyle bir tapnak
sonralar bir bakma kubbeli da olarak tanmlanmtr (Uraz, 1992, 134).
Kozmik dalarn göksel ruhlarla kutlu hükümdarlarn buluma yerleri olduu
düünülmütür. Kut sahibi hükümdarn kenti de ayn biçimdedir. Arkeolojik bulgular,
çadr biçimindeki ev örneinde olduu gibi, sral setlerin yüksek kaidelerinin varln
dorulamtr. Merkezde bulunan da kavramnn kökenleri, kesin olmayan bir biçimde
Hintlilerin Sumeru dayla ilikilendirilmitir. M.Ö. 2000 ylnda, Orta Asya'nn bat
bölümlerinde de sral setlerden oluturulmu görkemli yaplar vardr (Esin, 2006, 119).
Her ne kadar biçimlerine ilikin kesin tanmlar yoksa da Chou dönemi evlerinin
kozmografik görünümlü olduu belirtilmitir. Ocak, havuz ve eik, göksel
kiiletirmeler olduklar düüncesini uyandran birtakm ruhlara adanmtr.
Kozmolojik kavramlar, mimari deyimler ve bunlarla balantl diyagram ve rk,
geçen zamana, yer deitirmelere ve yeni kültürel aknlara karn, Türk tarihi boyunca
çok az deiiklik göstermitir. Türklerin VI.-VIII yüzyllardaki katks, “kerekü” veya
ota denilen çadr ve çadr biçimindeki küçük odann eski konik tavanna ek olarak
kümbeti getirmeleridir. Kurban yeri (yalk) ayn ekilde silindir biçimindedir
(Divitçiolu, 2005, 87).
Tarihsel Türk dönemindeki silindir biçimli kubbeli çadrn evrensel simgecilii
VI. yüzyldan sonra tam olarak kantlanmtr. 546'da, Çinlilerin Tie-le dedikleri Türk
boylar, bir ilahinin günümüze kalm bir Çince çevirisinde öyle demiler: “Gök bir
çadra benzer, bozkrn üzerinde asl duran” (Esin, 2006, 119).

88
Kök-Türk kaanlarnn VI.-VIII. yüzyllardaki tahta çkma töreni, ayn
simgeciliin bir tekrardr. Dört beyin tad halnn üzerinde yukar yükseltilen
evrensel hükümdar, günein hareketine paralel bir ekilde hükümdar çadrnn etrafnda
dolatrlmtr. Kubbeli odann konumu, eikten tören yerine uzanan, dou-bat
ekseniyle belirlenmitir. Ana yönler, astral yapnn figürlü kavramlaryla balantldr.
Tapnak yuvarlak kurban yerinin üzerinde duran sral setlerin kaidesinden olumaya
devam etmitir. Altn olarak tanmlanan kozmik dalarn (altun y, altun kr) iki yönü
vardr.
Ölümden sonra kahramanlarn ruhlarnn altn bir bozkra ya da daa (altun kr)
ulat görülür. VI. yüzylda büyük Türk hükümdarlarnn saraylarna da yine ormanl
altun da denilmitir. Kök Türk devletinin Orta Asya'ya yaylmasndan (550–745)
sonra, Budizm Türklerin eski inancyla birlikte devlet dini olarak benimsenmitir.
Budist metinler tercüme edilmi ve antlar dikilmitir. Budizm, daha sonra genellikle bir
devlet dini olmasa da Türkler, özellikle de Buda yasasna bal kalan Dou Türkistan'n
Uygurlar arasnda XV. yüzyla kadar önemli ve kültürel olarak etkili bir din olarak
kalmtr (Uraz, 1992, 78).
Budizmin nüfuzu sadece edebiyatta ve sanatta deil, Budist kozmolojinin eski
Türk inanlaryla kaynamasnda da gözlemlenebilir. Çin geleneindeki rklarn kare
biçimini korusalar da, Budist Türkler kozmik diyagrama mandal demilerdir. Büyük
hükümdarlarn yerleim yeri ve kahramanlarn ruhlarnn göe yükselme yolu olan altun
da, Budist Uygur edebiyatnda yldzlarla ilgili tanrlarn makam ya da saray olarak
görülen ve genellikle Hint tanrlaryla özde tutulan, Hintlilerin Sumeru'sunun yerini
alr.
Terminolojide Hint etkisi ar basarken, kozmografik mimari Türk geleneine
daha sadk kalmtr. Bu konuda Budist yöntemde etraf duvarlarla kapatlm kutsal
emanetler koruna özelliini her zaman yanstmayan, tavan çadr perdelerindeki
ilemelerle süslü, delikli, içi oyuk silindir biçimli kubbeli çadr ekli Türk stüpa örnei
olarak verilebilir (Esin, 2006, 122).
Eski gök tapnann, üzerinde kubbeli bir odacn yer ald piramit biçimli
yapdan oluan kubbeli da biçimi, VI-VIII yüzyllarda Türk hükümdarlarn yerleim
yerlerlerine de yaylmtr. Dokuz bölüme ayrlm böyle bir saray (dokuz, göün
saysal simgesiydi) Türkiye Türklerinin yakn atalar olan Ouz Türklerinin ülkesi
kuzeybat Türkistan'da da vardr. Benzer bir yap, gökteki kozmografik tapnak

89
kavramlarn, Budaclarn Sumeru'su ile birletirmi gibi görünen bir Uygur Budac
resminde daha büyük ölçekte tasvir edilmitir (Divitçiolu, 2005, 104).
Kutup yldznn ekseniyle (altun kaz-guk), gök tanrnn eviyle ve Büyükay'nn
(Yetiken) birbirine bal yedi yldzyla özdeletirilmi gök kubbe, sekiz bölümlü bir
kavisle gösterilir. Merkezdeki da, gökyüzünün saysal simgesini tekrar vurgulayan
dokuz sral setlerden oluur. Tepesinde gök suna olabilecek kubbeli çadr benzeri
yap ya da bir stüpa, k saçan gök cisimlerine ait piktogramlarla çevrelenmitir.
Tavannda yldz piktogramlar olan dier bu tür kubbeli odacklar, Türkçe Budist
metinlerde Hint tanrlaryla birletirilen yldz tanrlarna adanm olmas muhtemel
alçak setler üzerine simetrik bir ekilde yerletirilmitir (Esin, 2006, 119–120).
Türklerin evren anlay, hiçbir zaman deimemitir. naçlarn deimesiyle
sadece biçimsel deiikliklere uramtr. Yapsal olarak ayn kalan bu anlay, inanç,
evren alglamas, sanatsal yaratclk zincirinin parças olarak kendini göstermitir. Ülke
yönetiminde, sava taktiklerinde dahi bu evren alglay egemendir. Kabul ettii dinleri
de bu alg temellerine oturtan Türkler, Orta Asya’da insan yaamnn ilkelerini
belirleyen düünce sisteminin oluumuna büyük katkda bulunmulardr.

4.7.1.3. slamiyet Öncesi Türklerde Resim


Eski Türk resim sanat; Budizm, Maniheism ve slamlk dönemi olarak üç din
çerçevesi içindeki eserleri içine alr. Böylece resim, sekizinci yüzyldan on dokuzuncu
yüzyl sonuna kadar bin yldan fazla bir zamana yaylmaktadr. Eski Türk resminin asl
temsilcileri, sanata çok yatkn olan Uygur Türkleridir. Eski Uygur kentleri
harabelerinde bulunan sekiz ve dokuzuncu yüzyllardan kalma Budist ve Maniheist
duvar resimleri ile minyatürler Türk resminin bugüne kadar bilinen en eski örnekleridir.
Bunlarda rahipler, vakf yapanlar, müzisyenler tasvir edilmektedir. Kompozisyon
sralama halinde ve simetrik bir düzene göredir. Koyu mavi ve krmznn çok olduu
parlak renkler kullanlmtr.
nsan yüzüne bireyin özelliklerini vermek, yani portre yapmak sanat, ilk defa
750'den sonra Türk duvar resimlerinde balamtr. O zamana kadar insan vücudunun
dier ksmlar gibi yüz de emalara göre çizilmi ve resmin altna ad yazlarak ayrt
edilmitir. Fresklerde, resimlerini yaptrmak isteyen kimseler tasvir edilmi, böylece
çeitli insan gruplar Hint ve Çin rahipler, Toharlar, ranllar ayrt edilebilmitir.
Uygurlar kendilerinden farkl insanlar üzerinde dikkatlerini toplayarak bunlar tiplere
ayrmlar ve kendilerini de daha belirgin olarak görmeye balamlardr. Bu durum

90
onlara portre sanat yaratmak ve gelitirmek yeteneini kazandrmtr (Aslanapa, 1992,
90).
Portre benzerlii, ayn kyafet ve duruta yan yana sralanm rahip resimlerinde
açkça bellidir. Bunlarn yüzleri, çeitli insanlar göstermektedir. Dier resimlerde
kendini belli eden bu portre sanat bireysel düünce bakmndan çok önemli bir
ilerlemeyi gösterir. Portre sanatnn domasnda eski geleneklerin de rolü olmutur.
Kök-Türklerde ve Uygurlarda eskiden bengü ad verilen hatra talarna ölen
kahramann ad, ünvan ve memuriyeti ile ya yazlarak ölümsüzletirilmitir.
Uygurlarda bu düünce sonradan etkisini göstermi olmaldr. Süs fresklerinde, Uygur
prensleri çok gerçekçi olarak resmedilmitir.
Uygurlar zamanndan kalan minyatürler Maniheist kitaplardan sayfalardr. Bunlar
ksmen dini, ksmen dünyevi sahneleri canlandrrlar. Bunlardan baka büyük resimli
sayfalar ve sancaklar kalmtr ki, bunlar Mani mabetlerinde saklanm ve ayinlerde
kullanlmtr. Bu Uygur minyatürleri slam minyatürünün kayna olmutur.
Uygurlar, tipleri ayrmak, tarihlendirmek ve portre resimlerini yaratmaktan baka
ilah tasvirleri de yaparak her iki bakmdan Çin resmi üzerinde etkili olmulardr.
Bunlardan baka, Uygur ressamlar dokuzuncu yüzylda yeni bir yöntem
gelitirmilerdir. Birçok küçük sahnelerle bir veya birkaç hikâyeden oluan, Tohar
resimlerinden farkl olarak Uygurlar büyük ve sade kompozisyonlar oluturmulardr.
Renk olarak koyu lacivert ve açk yeil yerine, kzl kahverengi tercih edilmitir
(Aslanapa, 1992, 92).
Uygurlarda bu ekilde gelimi olan sanat gittikçe güçlenerek devam etmitir.
Uygur devleti dalnca bu sanatç Türklerin parlak miras, yeni egemenlik kuran
Moollarla, Bat'ya ve slam dünyasna geçmitir.
Türklerin resim sanatndaki geliimi, yeni ve farkl eser yaratmalarn salamtr.
Heykel ve resimdeki ayrntl tanmlama anlay, slamiyetin kabulü ile yerini yeni
anlaylara brakmtr. Resimlerdeki insanlar kiiselletirme, her konuyla ilgili resim
yaplmas, yeni araylar yapldnn göstergesidir. Türk resim sanat kendi kendini
gelitirmitir. O dönem için örnek olmu, etkisi bu güne kadar devam etmitir.

4.7.1.4. slamiyet Öncesi Türklerde Mimari


Maniheist mabetler, kubbeleri ve köe kubbeleriyle ran ategâhlarna benzer
biçimde yaplmtr. Hoço'da bir saray harabesinde tonozlu ve kubbeli ksmlar görülür.
Duvarlar, yontulmam talardan harçla örülmütür. Sirkip'de kule biçimde bir yap

91
içersinde Buda figürleriyle bir Hind stupas vardr. Buda ve Mani dinleri gibi Hint ve
ran mimari ekilleri de yan yanadr. Hoço yaknnda bulunan kubbeli yaplar mezar
antlardr. Uygurlar bu kuleli mezar yaplaryla ilk türbeleri meydana getirmilerdir.
Ko-mul civarnda, mabete benzer dier bir kubbeli yapda kubbe yerine köeye ilk defa
bir üçgen konulmutur ve bu ran'da bilinmeyen bir eydir. Türk üçgenleri, sonra
Selçuklu ve Osmanl mimarisinde önemli bir rol oynamtr (Aslanapa, 1992, 88).
Uygurlar genellikle, iki kanatl kap ile açlan ve küçük bir evcik eklinde giri
yeri olan, yar yükseklikte duvarla çevrili evlerde oturmulardr. Evlerde yarm metre
yükseklikte bir tula duvar vardr. Asl ev çou yerde tek katl, duvarlar sral örgülü,
pencereler ilk zamanlarda yuvarlak kemerli, sonralar dört köelidir. Bayramlarda evin
dört köesine dardan kzl-kahverengi perdeler konulmutur. Bunlar duvar
köelerinde toplanp, düümlenmitir. Çin evlerini andran ar, kiremitli, dik srtl
çatnn iki ucu, bir ku biçiminde sonlanmtr. Çin'de, bu ejder badr. Dik srtn
ortasnda Çin'deki gibi çok defa alev eklinde inciden bir nazarlk konmutur. Çat süslü
ve krmz renklidir, fakat Çin'deki gibi ar dekorlar bulunmamaktadr. Çevre duvarlar
ile ev arasnda aaçlarla bahçe, binek ve yük hayvanlar için yer bulunmaktadr. Dou
Türkistan’da, eski Uygur ülkesinde kayalara oyulmu binlerce mabet vardr. Bunlarn
duvarlar ve tavan fresklerle süslüdür. Fresklerden çou Alman Turfan aratrclar
tarafndan sökülerek Berlin Etnografya Müzesi'nde, duvarlara yerletirilmitir. Son
savata bunlarn büyük bir ksm yok olmu, fakat kitaplarda resimleri kalmtr.
Fresklerin konusu Budizm'dir (TKAE, 1992, 88).
Genelde göçebe bir yaam süren Türkler, ilk zamanlar sürekli bir yerde
kalmadklar için binalara önem vermemilerdir. Hunlarda ve Kök-Türklerde
hükümdarn ve ailesinin yaad ordu ve balk ad verilen kentlerde binalama
görülmütür. Uygularla birlikte daha yerleik yap kazanan Türkler, binaya önem
vermeye balamlardr. Daha önce böyle bir kültür gelitirmeyen Türkler, yabanc
etkisinde binalar yapmlardr. Her ne kadar bina yapmn dardan da alsalar,
kendilerine özgü tavrlarn binalarna da yanstmlardr.

4.7.2. slamiyet Öncesi Türk Edebiyat


slamiyet öncesi Türk edebiyat, M.Ö. 4000'li 3000'li yllardan balayarak,
Türklerin slamiyeti kabul ettii XI. yüzyl ortalarna kadar sürer. Bu uzun dönemin
Kök-Türklere ait yazl antlarn ortaya konduu M.S. VI. yüzyla kadar olan bölümü
sözlü edebiyat dönemi olarak adlandrlr.

92
Bilindii gibi söz yazdan öncedir. Böyle olunca da yazl edebiyat ürünlerinden
önce, sözlü edebiyat ürünlerinin olutuu ortadadr. Tüm uluslarn edebiyatnda olduu
gibi Türklerin edebiyatnda da sözlü edebiyatn douu dinsel temellere dayanr. Sözlü
edebiyat ürünleri, daha yaznn bulunmad dönemlerde dinsel törenlerde üretilmeye
balanm, kuaktan kuaa aktarlarak yaatlmtr.
Edebiyat türleri içinde ilk doan tür olan iir, sözlü edebiyatn anlatmnda önemli
bir rol oynar. slamiyet öncesi Türk edebiyatnda da iirin önemli bir yeri vardr.
slamiyet öncesi Türk iiri hece ölçüsüyle yazlmtr. Yedili, sekizli, on ikili ölçülere
rastlanr. Kafiye önemlidir, dize balarnda da kafiye yaplr. Nazm birimi dörtlüktür.
slamiyet öncesi Türk iirinin dili Türkçedir. iirler, Türklerin o çadaki dünya
görülerini, yaantlarn, duygularn, düüncelerini doal bir dille anlatrlar. iirlerde
doa, ak, kahramanlk, cesaret, binicilik, at sevgisi, askerlik, ölüm en çok ilenen
konulardr (Sertkaya, 2006, 43).
Çin kaynaklarnda M.Ö. II. yüzyla ait eski Türk iir çevirilerine rastlanmaktadr.
slamiyet öncesindeki Türklerde airlere baks, kam, ozan gibi adlar verilmitir.
Kagarl Mahmud'un Divanü Lûgat-it Türk adl eserinde ve Turfan kazlarnda ele
geçirilen metinlerde adlarna ve iirlerine rastlanan ilk Türk airleri; Aprn Çor Tegin,
Çuçu, Ki-ki, Kül Tarkan, Asg Tutung, Pratyaya iri, Kalun Kay, Çisuya Tu-tung'dur.
slamiyet öncesi Türk iirinin airi bilinen ilk örnekleri Uygurlarda görülmektedir.
Destanlar uluslarn yaz öncesi çalarnda olumu olaanüstü olaylarla, doaüstü
kahramanlarla ve kahramanlklarla yüklü, öyküleyici özellikler tayan uzun iirlerdir.
Edebi eserlerin çounluunu dini eserler oluturmutur (Sertkaya, 2006, 44).
Eski Türk iirinin en küçük nazm birimi beyitlerdir. Beyitler de her biri bir dizede
analtlm iki paralel düüncenin, sanatl bir biçimde ilendii iki dizenin
birletirilmesiyle olumulardr. Türk atasözleri, orijinal fallarla birlikte Türk iirinin
oluumuna kaynaklk etmilerdir. Türk iirinin genel nazm birimi saylan dörtlükler de
iki beyitin birlemesinden ortaya çkmlardr. Türk iirinde yararlanlan uyum
unsurlarnn dörtlüklerdeki tekrar nedeniyle böyle bir sonuca varlr.
Maniheist Türk çevresinden günümüze, Budist çevreye göre daha az sayda iir
ulamtr. Bir ksm çeviri bir ksm da orijinal olan bu manzumelerin hepsi “bas ~
bask” denen ilahilerdir. “Bas ~ bask” Sodcadan alnt bir sözdür, “kög” sözü de
“ark” anlamyla birlikte “ilahi” karlnda kullanlmtr. Bu ilahilerin çou “dua” ve
“methiye, övgü” olarak yazlmlardr. Gerçekten her iki söz de Maniheist Türkçe
metinlerde “alqs” (iyilik, dua) ve “ögdir” (övgü, methiye) sözleri ile birlikte “aqs

93
bask”, “kög ögdir” olarak geçmitir. Bu çevrede “iir, manzume, nazm” için kullanlan
genel sözlerden biri “taqut”tur. Budist çevrede “iir, manzume, nazm” için yaygn
olarak kullanlan söz “qosuy” olmutur. Budist çevrede “taqut” sözü de ayn anlamla
kullanlmtr (Pilanc, 1998, 33).
Türk edebi çevresinin bildiimiz en eski airlerinden biri Aprn Çor Tegin'dir.
Onun iki iiri de “kög”dür. Bunlardan biri Maniye bir övgü iken, dieri edebiyatta ilk
Türk “lirik” iir örnei olarak kabul edilir. Bu çevreye ait “Tan Tanrs ilahisi”, “Parlak
Güçlü Bilge Tanr lahisi” , “baka bir Türkçe ilahi” bal altnda sunulan ilahi,
cehennem tasviri yapan eksik ilahi, bu çevrenin bilinen iir örnekleri arasndadr. Ayn
çevreye ait en uzun iir, sistemli olarak bakafiye ve dörtlükler halinde yazlm olan,
“Mani çin Büyük lahi”dir. Bu çevreden ranca bir Mani metni arasnda bir “Hükümdar
Övgüsü” de bulunmaktadr (Özönder, 2002, 489).
Budist Türk çevresine ait iirler daha çok Budizmi öretmek amacyla yazlm
dini eserlerdir. Budist Türk çevresinden bugün hem dini hem de din d zengin bir
edebiyat bulunmaktadr. Yazmalarn çou Sod yazsndan gelitirilmi Uygur alfabesi
ile yazlmlardr. Türk Budist edebiyatnn büyük bir bölümü Çince, Tibetçe,
Sanskritçe, Toharca ve Sodcadan yaplm çevirilerdir. Az sayda telif eser de vardr.
Çeviri eserlerin büyük ksm, Çinceden yaplm olanlardr. Tibetçeden çevrilmi on alt
metin bulunmaktadr. Dokuz adet dorudan Sanskritçeden çevrilmi eser vardr. Üç eser
Toharca orijinallerinden çevrilmitir. Hangi dilden çevrildii belirlenemeyen metinler
de bulunmaktadr (Pilanc, 1998, 34).
Günah çkarma metinleri, Budistlerin günahlarndan arnmas, sonraki
doumlarnda da tövbe etmeye alabilmeleri için hazrlanm metinlerdir. Bu
metinlerde yalnzca ilenmi günahlar deil, geçmi doumlarda ilenmi olduu
sanlan veya sonraki doumlarda ilenebilecek günahlar saylr. Tövbekâr yalnzca
kendisi için deil, tüm canl varlklar için günahlarndan arnmay diler. Budist Türk
çevresinden, düz yaz ile yazlm tövbe dualar yannda, iir düzeninde tövbe dualar da
vardr (Özönder, 2002, 490).
Destanlar, eski çalarda müzie elik etmeye en uygun biçimde, çounlukla
nazmla düzenlenmitir. Epik iirin en güzel örnekleri olan destanlarda, olaanüstü
olaylarn, doaüstü kahramanlarn, tanrlarn savalarnn yan sra, eski ça insanlarnn
inanlar, yaratl ve varolu konusundaki düünceleri, uluslarn özlemleri ve düleri
de dile getirilir. Destanlar insanlarn olaylar dinleme ve anlatma gereksiniminden
dolay kuaktan kuaa yaylmtr.

94
nsanlar ilk çalarda toplum ve doa olaylarn anlamakta güçlük çektiler. Her
olay onlara önce Tanry düündürdü. Gök gürlemesi Tanrnn hiddetiydi. Yldrmlar,
kasrgalar, susuzluklar Tanrnn insanlara verdii cezalard. nsanlar her doa olayn
korkuyla kark bir hayranlkla izlemilerdir (Pilanc, 1998, 35).
Zengin bir hayal dünyas olan ilk insanlar, önemli gördükleri her olay, olaanüstü
olay ve hayallerle süsleyerek birbirlerine anlatmlardr. Yeni olaylarla zenginleen
destanlar, halk arasnda yaylarak ortak bir eser haline gelmitir. Destanlar anlatan her
yeni az, destanlara yalnz bir olay deil, dil ve söyleyi güzellii de katmtr.
Destanlar, balangçta manzum olduklar ve ezgiyle söylendikleri için halk dilinde uzun
süre yaayabilmitir. Destanlar, birçok doa olaynn çözüme ulat dönemlerde bile
yer yer önemini koruyarak köklü bir destan geleneinin olumasn salamtr.
Zamanla, destan gelenekleri zenginleen uluslarn, destan airleri yetimitir.
Bir ulusun destan sahibi olabilmesi için, ulus halknn hayal gücünün en eski
çalarda bile, efsaneler, destanlar yaratmaya elverili olmas, o ulusun tarihinde
unutulmaz doa olaylar, büyük savalar, güçler, basknlar, deiik corafi çevrelere
dalmalar gibi halkn gönlünde ve kafasnda nesiller boyu yaayacak önemli olaylarn
yaanm olmas gerekir (Pilanc, 1998, 35).
Destanlarn oluumu için gerekli olan bu artlar, Türk tarihinde fazlasyla görülür.
Çok zengin olduu bilinen Türk destanlar ile ilgili bilgiler Arap, ran ve Çin
kaynaklarndan elde edilmektedir. Türk destanlarnn bir ksm, Türk ve yabanc
aratrmaclar tarafndan halk azndan derlenmitir. Bir ksmna Batl kaynaklarda
rastlanrken, bir ksm da Türk aydn ve yazarlar tarafndan çeitli dönemlerde, çeitli
nedenlerle, çeitli dil ve yazlarla kaleme alnmtr. Destanlarn büyük bir ksm yazya
oldukça geç geçirilmi, sözlü edebiyattaki ekliyle de tamamen yazya
aktarlamamlardr. Eski ran ve Yunan destanlar ile Türk destanlar arasnda
benzerlikler bulunmaktadr. Destan dönemi yaayan uluslar arasndaki bu tür
alveriler doaldr.
Destanlar tarih, düünce ve sanat bakmndan büyük deer tarlar. Tarihi
aydnlatr, düünce ve sanata kaynak olutururlar. Bilimsel tarih aratrmalar yannda,
tarihi olaylar karsnda halkn duygu ve düüncelerini yanstrlar. Destan
kahramanlarnn doaüstü özellikler göstermesi, olaylarn olaanüstülüklerle
anlatlmas, destanlarn gerçeklerden uzak olduunu göstermez. Destanlar,
anlatmlarndaki olaanüstü özellikler ayklandnda, uluslarn tarihini aydnlatan en
önemli kaynaklardr. Yüzyllar boyunca Türklerin duyu, düünü, inan ve hayalleri;

95
güzel sanatlar; ak, aile, vatan, ulus ve devlet anlaylar Türk destanlarnda
bulunabilmitir (Pilanc, 1998, 36).
Sav, slamiyet öncesi Türk edebiyatnda atasözünün karldr. Bir düünceyi, bir
deneyimi, bir öüdü, en az sözcükle ksaca anlatan kalplardr. Biçim olarak bir düz yaz
tümcesi veya bir iir dizesi gibi olabilirler. slamiyet öncesi Türk edebiyatna ait
savlarn kimileri küçük ses deiiklikleriyle, Türkçede bugün de yaamaktadr.
Sagular da savlar gibi eski Türklerin yaam biçimlerinden doan sözlü ürünlerdir.
Eski Türklerde sevilen, saylan bir kiinin ölümünden sonra düzenlenen cenaze törenine
“yu töreni”, bu törenlerde söylenen iirlere “sagu” ad verilmitir. Ölen kiinin
yiitliini, yapt ileri, deerini anlatan, ölümünden doan acy dile getiren bu iirler,
bir tür attr. Destan özellii de gösteren sagularda, geni doa tasvirlerine rastlanr.
Eski Türkler totemlerinin etini yemezlerdi. Ylda bir kez, belli dönemlerde, “sr
töreni” ad verilen kutsal av törenlerinde, onu kurban ederek yerlerdi. “ölen” ad
verilen bu toplu ziyafetlerde ve zafer ile biten savalar sonunda, tüm boylarn erkekleri
biraraya gelerek elenirdi. Bu elencelerde söylenen çounlukla ak, doa ve yiitlik
konularn ileyen iirlere “kouk” ad verilir. Genellikle kendi bana bütünlüü olan,
dört dizeli bentlerden oluan kouklar, manilere ve komalara kaynak olmutur.
slamiyet öncesi Türk edebiyatnn sözlü ürünleri olan destanlarn, savlarn,
sagularn ve kouklarn büyük bir ksm zaman içinde kaybolmutur. Bu ürünler eski
çalarda, Türkler arasnda toplumsal bilinci yaratan ve birlii, beraberlii, bar
salayan en önemli etkenlerdir. Eski Türklerde kam, kaman, baks, aman yerini tutan
ozanlar, dans ve müzik ustalklar gibi büyücü-doktor görevini de üstlenmilerdir.
Törenlerde dans ederken, sazlaryla da destan parçalar, sav, sagu, kouk okuyarak kötü
ruhlar da büyüleriyle engellemeye çalmlar, hastalar iyiletirme görevi de
üstlenmilerdir (Pilanc, 1998, 37).
Yazl edebiyat genelde dinsel yap üzerine kurulmutur. Mani dini ve Budizm
dini dönemleri en verimli dönemlerini yaamtr. Maniheist bir Türk topluluunun
olumasnn ilk resmi temeli, Maniheizmin M.S. 762'de Ötüken Uygur Kaanlnda,
Bögü Kaan tarafndan devlet dini olarak kabulüyle atlmtr. Bu resmi tarih, Maniheist
Türk edebiyatnn da dou tarihidir. Dou Türkistan'da bulunmu Maniheist Türklere
ait yazmalarn bir bölümü bu bölgeye göçten önceki dönemde, yani 840'tan önce daha
Ötüken'de iken yazlmtr. Yine Turfan koleksiyonu içinde bulunan Maniheist yazs ile
Sodca yazmalardan bir bölümü Türkler tarafndan yazdrlmtr. Bu yazmalar içinde

96
en önemlisi Maynamag adl 825–832 yllar arasnda düzenlenmi bir ilahiler
derlemesidir (Tekin, 1992, 70–72).
Maniheist Türkler arasnda kullanlm iki temel alfabe vardr: Mani alfabesi ve
Uygur alfabesi. Mani alfabesi, Maniheist Türkler arasnda daha sonra yerini Uygur
alfabesine tamamen terk etmitir. Maniheist Türk edebiyatnn ürünleri arasnda
öyküler, dini metinler, Maniheistlerin uyacaklar kurallar anlatan metinler ve bir Mani
manastr yönetmelii, tövbe dualar, dua ve ilahiler kalmtr (Özönder, 2002, 492).
Dini öretiye ait metinler arasndaki “iki yltz nom” (ki Kök Kitab)nn, Maninin
yazd yedi kitaptan biri olan, abuhragan olduu sanlmaktadr. Bu çevreden soru
cevap yöntemiyle hazrlanm, öreti kitaplar da kalmtr. Türkçe olarak Maniheizmin
dini kurallarn anlatan metin parçalar ile manastr yönetimine ait metinler de
bulunmaktadr.
Tövbe dualar metinleri içinde en önemlisi, hem Mani hem de Uygur harfli çok
sayda yazma çeidi bulunan Huastvanift'ürdür. On be bölümden oluan eser,
Maniheist dini kurallarn çinenmesinden domu olabilecek günahlardan kurtulmak
için edilen dualar içerir (Özönder, 2002, 495).
Kültürleri oluturan ana etken dil ve bu dille oluturulan eserlerdir. Yaznn ve
dilin resmi yazmalarda kullanlmas ancak yönetim yaps hakknda bilgi verir. Dilin
edebi ekilde kullanm kültürler hakknda bilgi verdii gibi, yaam ekli, sosyal hayat,
insan ilikileri, toplum hayatndan bireyin hayatna kadar tüm her ey hakknda ayrntl
bilgi vermektedir.
Türklerin, edebiyat geçmii çok eski olmasna ramen, yazl kaynaklara
ulalamamas, yeterince bilgi elde edilememesine yol açmaktadr. Türk devletlerinde
tüm kültür mirasnn bir birlerine devredilmesine ramen, yazl kaynaklarn olmamas
doru görünmemektedir. Youn mücadele geçmiine sahip Türkler, mücadelenin
kaybedildii dönemlerde, yazl eserler yok edilmi olabilir. Bununla birlikte, köklü
yaam ekli deiikleri zamanlarnda, örnein din deiiklii dönemlerinde bir önceki
dönemin eserlerin yok edilmesi rastlanlan bir durumdur.
Youn bir destan, iir kültürü oluturan Türklerin artc büyüklükte bir
mitolojik kültürü vardr. Sadece yaz kültürünün balamas ile tüm bunlarn
oluturulmas olas görünmemektedir.

97
4.8. slamiyet Öncesi Türklerde nanç Türleri
Bu bölümde slamiyet öncesi Türklerde inanç türleri incelenmitir. Arlkl olarak
ön plana çkan amanizm ve Mani dini üzerinde durulmutur.

4.8.1. Türkler ve amanizm


Eski Türk toplumu deyince, ilk akla gelen olgu amanizm inanc olmaktadr.
amanln, kan birlikteliine dayanan bir toplum inanc olduu ve soy kaynana
dayand eklinde olan anlay, sosyal bilimciler arasnda hemen hemen ortak kabul
görmütür.
11. yy.'da El Biruni, Buda dininin esasen amanist kökenli olduunu savunmutur.
El Biruni, tüm insanlarn önce amanist olduklarn, inanç sistemlerinin esas kökeninin
Asya'da aranmas gerektiini savunmutur.
Orta Asya Türk toplumlarnn inanç sistemi olan amanistlik, farkl çeitleriyle
dünyann her bölgesinde görülmütür (ener, 2003, 11). lkel bir inanç sistemi gibi
görülse de amanlk, her dönemde görülmektedir.
Tarihsel geliime bakldnda, Orta Asya Moollarndaki ve Kuzeydou
Sibirya'daki amanlk en eskisidir. Baz aratrmaclar, kökeni ve ilk izleri bu kadar
eskiye götürülen ilk amanl, “amanlk” yerine, “sihir kültlerinin ilk biçimi” olarak
kabul eder.
amanln, Mezopotamya ve ran kaynakl olduu, gelierek Budizm ve
Lamaizm’e dönütüü yönünde görüler vardr. Eski Türk toplumu üstüne yaplan
aratrmalarda, Mezopotamya ve Hind-ran etkilerinin mitolojik ve kozmolojik
düzeyde, Orta Asya ve Sibirya'ya kadar uzand saptanmtr. Asya'nn belirli gelime
evrelerinde Helen, Çin ve Roma'dan etkilenmi olsa da, amanln tarihsel yaps
açsndan bakldnda, bu düünce sistemelerinden etkilenmesi olas görünmemektedir
(ener, 2003, 12).
amanln inanç sistemi, kökeni ve temel özellikleri yönünden ve hayat ekli ile
kanda toplumsal özellikleri bakmndan çok eski bir temele dayanmaktadr. Dünya
geliimi bakmndan tarih öncesinde, yeryüzünde hiçbir uygarln var olmad
dönemin ürünü görünümündedir. amanln oluumu, tarihsel bakmdan, uygarln
douu olarak kabul edilen Mezopotamya ve Sümer'den en az “20.000 ila 25.000” yl
öncesine kadar dayanr. Orta Asya amanl, tüm ilkel topluluklarn inançlaryla ayn
temellere dayanan, uygulad teknikler yönüyle K. Amerika, G. Amerika, Avustralya
ve dünyann tüm bölgelerine yaylm, ilkel kanda topluluklardaki benzerleriyle

98
örtümektedir. Yaam ekli olarak, corafi etkiyle avcl geçim yöntemi olarak
benimsemi, geliimi nedeniyle avcln mirasn sürdürerek, göçebeliin devam
ettirildii toplumlarda görülmektedir (Pikin, 2003, 2).
Toplumsal ibölümü öncesindeki toplum yapsnda oluan amanlk, daha sonra
kabile esasna dayanan kanda toplumlarda oluacak ibölümüne uygun olarak gelimi
ve deimitir. Toplumsal i bölümü gelitikçe, aman da bu birliktelii devam ettiren
bir uzmanlama ürünü olarak varln sürdürmütür. aman, toplumsal ibölümünde
yerini alrken, kabile üyeliinin de olaan ilerini sürdürür. Yani, amanlar kutsalln
gerektirdii kamusal i saylan dini hizmete zamanlarnn tamamn ayrmazlar. Hatta
zamanlarnn küçük bir bölümünü kutsalln gerektirdii dinsel hizmete ayrrlar. Dier
zamanlarnda, normal ileriyle uramlardr (ener, 2003, 13–14).
Eski Türk tarihinde bir inanç sistemi olan amanizm incelenirken, toplumsal
süreçten ayr tutulamaz. Bir dinsel inanç olarak amanlk, toplumsal yapya özgü bir
oluumdur.
Eski Türk toplumunda anaerkil bir toplumsal dönem olmutur. Yani erkein deil,
kadnn egemen olduu bir dönem yaanmtr. amanlk da bu anaerkil toplumsal
yapnn izlerini tamaktadr. amanlk esas olarak anaerkildir. Yani kadn egemen
toplumsal anlayn ürünüdür. Babaerkil toplumsal yap tarafndan deiime
uratlmaya çallmasna ramen, amanlkta anaerkil özelikler varln sürdürmütür.
Baz amanistlere göre, en güçlü amanlar kadn amanlardr. Eski devirlerde
amanln kadnlara özel bir sanat olduunu gösteren iaretler vardr. Yakutlarda erkek
amanlar, özel cübbeleri bulunmad zaman kadn entarisi ile ayin yaparlar. Özel
aman giysisinin gösünde kadn memelerini temsil eden yuvarlak madeni levhalar
bulunur (ener, 2003, 15). Bunlardan baka, erkek amanlarn saç brakmalar bile
anaerkil bir özelliktir. Deien ve babaerkil toplumsal ölçülerin egemen olduu Krgz
ve Kazaklarda, aman törenlerinde erkek amanlar kadn klna bürünerek ayini
sürdürürler.
slamiyetin kabulunden sonra Orta Asya Müslümanlarnda, saç tra etmek
Müslüman geleneklerinde olduu halde, bazlarnn bir tutam da olsa uzun saç
brakmalar, amanln anaerkil özelliinden kalmadr. Bu durum hükümdarlarda tam
saç uzatma olmasa da, bir tutam saç uzatarak veya kadna deiik ekillerde benzeyerek
geçmile balant kurup, otorite sahibi olmaya çalmalarnn anlatm saylmaktadr
(Pikin, 2003, 7).

99
Türkler, slamiyet'le 9–10. yy.'da Emeviler döneminde Orta Asya'ya yaplan fetih
aknlar ile tanmtr. Türkler slamiyet ile tantnda, Orta Asya'da hemen hemen
tüm inançlara mensup Türkler bulunmaktadr. Tek Tanrl dinler ile birlikte Budizm,
Manihaizm, Zerdüt dini ve dier çok tanrl dinler yaygndr. Türkler, sonuncu tek
Tanrl din olan slamiyet ile karlatklarnda hemen bir aman ayini yapp slamiyet'i
kabul etmemilerdir. Hatta denebilir ki, Orta Asya slamiyet'i kabul etmemek için çok
direnmitir. Çünkü Arap kültürünün bir parças olan slamiyet, çounluu amanist
inançta olan Türklerin kültüründen çok farkldr. slamiyet, Orta Asya bozkrlarnn
özgürlükçü göçebe, kadnn erkekle eit haklara sahip olduu toplumuna çok
yabancdr. Türklerin slamiyete kar direnii, inanç mücadelesi olmasnn ötesinde
ekonomik, siyasi ve corafi egemenlik mücadelesine dönümütür. Yllarca süren
mücadeleler sonucu Türkler yenilgiyi kabul etmilerdir. Yenilgiyi kabullenen halk,
egemenlerin otoritesini olduu gibi, dinlerini de kabul etmek zorunda kalmlardr
(Pikin, 2003, 4).
Ama bu kabulleni bile “Asya tipi” bir kabulleni olmutur. slamiyeti kendi
kültürleri ile bir alverie sokmu, kendilerine yabanc gelen baz özellikleri kabul
etmemilerdiler. Yaplarna yakn olan almlardr.
Orta Asya’da bugüne yansyan görüntüsü ile amanist inanca göre dünya, “Gök”,
“Yeryüzü” ve “Yeralt” olmak üzere üç parçadan olumaktadr. Altay Türklerinde
“Aydnlk Âlemi” olarak adlandrlan gökyüzünü “Tanr Ülgen” ve ona bal iyi ruhlar
temsil eder. Yeryüzünde, yani “Orta Dünya”’da insanlar bulunmaktadr. Yeralt
dünyasn yani “Aadaki Dünyay” “Tanr Erlik” ve ona bal kötü ruhlar temsil
etmektedir. yiliin, gücün ve güzelliin simgesi olan Gök tanr, eski Türklerde en
önemli tanrdr. Tanr veya en büyük ruh göün en üst katnda yer alr ve insan
biçimindedir (Uraz, 1994, 88).
Gökle yeralt arasnda, yani güzellik ve kötülük arasnda insanlarn yaad
yeryüzü bulunmaktadr. Yeryüzü, iki ztlk arasnda yaamn var olduu bir yerdir.
Siyahla beyazn, iyilik ile kötülüün, güzellik ile çirkinliin mücadelesi arasnda kalan
insann, kendi doru yolunu ruhlarnn yardm ile bulmaya çaltna inanlr.
Altay’larda göün üç ve dokuz katndan söz edilmektedir. Ayinler srasnda göün
bu katlarna çklr. Baz toplumlarda 33 gök dairesinden bahsedilmektedir. Altay
Türklerinde tanr Ülgen’in yedi veya dokuz kz ve birtakm yardmc ruhlar
bulunmaktadr. Tanr Ülgen ve ei göün en üst katnda oturmaktadr. Tanr Ülgen’in
çocuklar ve dünyadaki elçileri de göün deiik katlarnda oturmaktadrlar. Altay

100
amanlar ayinler srasnda transa geçip göe yükselirken altnc katta “Ay Babay”,
yedinci katta da “Güne Anay” selamlarlar (Esin, 2006, 167).
Türkler, birçok baka Asya halklar gibi gök kubbeyi bir çadr gibi tasarlarlar.
Yldzlar temsil eden çadr dikileri göün çeitli katlarnn havalandrlmas için
açlm delikler olarak tanmlanr. Göün ortasnda büyük çadr bir orta direk gibi tutan
Kutup Yldz parlamaktadr. Altayllar Kutup yldzn bir direk olarak tasarlarlar.
Mool Kalmuk ve Buryatlar'a göre “Altn Direk”, Sibirya Tatarlar ve Bakurtlara göre
de “Demir Kazk”tr. Dünyann Direi olan Kutup Yldz ayn zamanda atlarn
baland bir direktir. Kutup yldzn temsil eden bu direk, mikro kozmosta evin
direidir ve kutsaldr. Bu diree bez parçalar balanr ve dibine sunular konur.
amanlarn “Totem Direi” bu direktir.
Gök srna enlemesine çaklan yedi veya dokuz aaç, Türk düüncesinde özel
önemi olan simgelerdir. Gök, Bat Türklerine göre yedi, Dou Türklerine göre ise dokuz
kattan meydana gelmitir. Srk simgesel olarak göün direi olmakta, üzerine çift bal
bir kartal oturtulmaktadr. Bu düünce düzeni, Çin denizinden zlanda'ya kadar uzanan
tüm Altay kültüründe görülmütür. Göçlerle geni bölgelere yaylm olan bu düünce,
baz deiikliklere de uramtr. Bazlar, bu kutsal çift bal kartal göün üçüncü
katna oturtmular, bazlar da onu göün dokuzuncu katna kadar çkarmlardr. Göün
yedinci veya dokuzuncu kat, Büyük Tanr'nn oturadr. Baz Altay kavimlerinde çift
bal kartal Tanr ile beraber oturtmak benimsenmemi, kartal birkaç kat aaya
indirilmitir (Kurtolu, 2006, 6).
Eski Türkler dalarn Tanr makam olduuna inanrlar. Dalarn, “ana” olarak
alglanan yeryüzünün, göe uzanan ve “baba” olarak alglanan göksel güçlere
dokunmaya çalan kollar olduu düünülür. Doal olarak göksel güçler önce dalarla
ilikiye geçerler, bu nedenle dalar tanrsal yerlerdir. Öldükten sonra yükselen ruhlar,
yani iyi insanlarn ruhlar bu tanrsal yerlere gider. Her boyun bir kutsal da olmu ve o
dada oturduu varsaylan kutsal koruyucu ruhlarn olduuna inanlmtr. Eski
Türklerin en kutsal da Ötükendir. Bugünkü Altay Türklerinin hepsi de Altay en kutlu
da sayarlar. Altayl or ve Beltirler de kurbanlarn Kök Tengri’ye yüksek da
tepelerinde sunmulardr (Pikin, 2003, 11).
Dünya üzerindeki çeitli toplumlarn eski geleneksel bilgilerinde yer alan “Kutsal
Dalar” inanc, Orta Asya’daki bu inançtan gelmektedir. Gök tanrya yakn olmalar
düüncesiyle kutsanan bu dalar, daha sonra tanrlarn yeri olarak görülmeye
balanmtr. sa peygamberin havarileriyle Zeytinlik danda gizli toplantlarn

101
gerçekletirmesi, Musa peygamberin Sina danda on emri almas, Muhammed
peygamberin birçok sra d olaylar Nur dann Hira maarasnda yaamas, hep bu
inancn izlerini tar. Zeus’un Olimpos da, Hintliler'in Meru da bunlar arasnda en
fazla duyulanlardr. Bunlarn dierlerine nazaran daha fazla bilinmesi bu dalarn, bu
dinlerin kutsal kitaplarnda bulunmu olmasndandr.
amanizm düüncesi çok tanrl çok ruhlu ve totemli gözükmekle beraber, Uygur
tapnaklar incelendiinde farkl bir görüntü ile karlalr. Aslnda var olan tek tanr
Gök Tanrsdr. Tanrnn insanlarla veya baka cisimlerle tasvir edilmesini kabul
etmemektedirler. Putlar tanrnn tasviri olarak yaplmamtr. Birinin çok sevdii bir
yakn öldüünde onun sureti yaplmakta ve evde saklanmaktadr. Bu suretin önüne
yemekler konur, en sevilen eylerin ilk lokmalar paylalr, önünde sayg ile yere
eilinir. Bu davran biçiminin zaman içinde putperestlii ortaya çkard
düünülmektedir (Kurtolu, 2006, 5).
amanistlik, tüm dünya halklarnda benzer ekilde görülmütür. Eski ça
insanlarnn doadan ve doal olaylardan etkilenmesi, ona anlamlar vermesi çok doal
görünmektedir. Doaya olan sayg inanç sistemini oluturmutur. Doann büyüklüü
ve kontrol edilemezlii sonucu oluan korku amanln temelini oluturmaktadr.
Yüksek dalar ve yldzlar ulalamayacak uzaklkta ve en önemlisi gökseldirler. Gök
her eyin üstünde, her eyi gören ve yöneten konumdadr. Gökle birlikte doa olaylarn
kontrol altnda tutan ve evrenin devamlln salayan yardmclar da vardr. slamiyet
öncesindeki Türkler, Gök tanry memnun edebilmek için temel bir inanç sistemini
oluturmulardr. Yeni dinlerin kabulu de bu temele dayanr, yani Gök Tanr inanc
deimemi, sadece Gök Tanrya yaplan ayinler ilk inançlarna benzetilerek
deitirilmi ve kabul edilmitir.

4.8.2. Türkler ve Mani Dini


Kendi adn verdii bir dinin kurucusu olan Mani, Mezopotamya'da (Güney
Babilonya) yetimi, Hristiyan, Zerdüt ve Burkan dinlerindeki baz unsurlar, gnostik
(bilinmezci) görülerle birletirerek yeni bir inanç sistemi meydana getirmi ve bunu
ran'da yaymaa balamtr. Sonunda Zerdüt papazlarnn istei üzerine idam
edilmitir.
Ailesi, ana ve baba tarafndan ran'da Parthlardandr. Babas, Güney
Babilonya’daki bir gnostik mezhebine mensuptu ve olu Mani'yi de bu çevrede
yetitirmitir. Mani, gençliinde bu çevrenin etkisi altnda kalmtr. Bu arada bir

102
Hristiyan cemaatine de girmi olduu tahmin edilir. M.S. 240 ylnda Mani, ran ile
Hindistan arasndaki bölgelere gitmi, burada Burkanclk ile temas etmitir. ran tahtna
I. apur'un geçmesi üzerine (242) Mani, Ktesifon'a gelir. ran dilinde kaleme ald
ahpurakan adl kitabn hükümdara sunar ve dinini yayma izni alr. Fakat I. Behram
(274–277) zamannda, Mani dini taraftarlar soruturma konusu yaplr ve Mani
yakalanarak öldürülür (Tekin, 1962, 9).
Arami ve ran dilinde kaleme ald eserlerden pek az günümüze kadar
gelebilmitir. Daha salnda Mani, ran ve Hindistan'da manastrlar kurdurmay,
topluluklar oluturmay baarr. Mani dini, Kuzey Afrika'dan Çin'e kadar olan alanda
yaylr ve her gittii yerde çeitli uluslardan taraftar bulur. Mani dini, yalnz Uygurlar
tarafndan 762 ylnda resmen devlet dini olarak kabul edilmitir. Bunun dnda bu din,
her zaman ve her yerde Hristiyanln ve Müslümanln kovuturmasna uram,
taraftarlar ikenceyle öldürülmülerdir.
Mani Dini, her eyin iki zt kutup halinde çatmas temeline dayanr. yi-kötü,
güzel-çirkin, gündüz-gece, ruh-madde, k-karanlk vb. Bir üçüncü prensip kabul
edilemez.
Balangc olmayan bir zamanda k ve karanlklar ülkesi birbirinden ayrlmtr.
Karanlklar ülkesinin k ülkesinden bir parça  çalmas üzerine madde ve n,
yani ruhun karmas ortaya çkmtr ve bu, dünyann bugünkü halidir. Gerçek bilginin
görevi, bu karm tanmak ve  karanlktan, maddeden ayrmaktr. Bunun
gerçeklemesi için Tanr, insana akl, ruhun bir parlts olarak göndermitir. Bunun
etkinlii ile k maddeden kurtulacak ve ilk yurduna, k ülkesine dönecektir. Böylece
ilk iki ana prensibe, zaman içinde ortaya çkan ayrlk, karma ve arnma katlm olur
(birincisi geçmite olmu, ikincisi imdiki durum, arnma ise gelecekte olacaktr). Bu
sistem, Mani tarafndan benzetmelerle, airane bir dil ile destan eklinde analtlmtr
(Tekin, 1962, 10).
Ik ülkesinde bir bar havas eser; burada büyüklük babas oturur (Uygurca
metinlerde: Hormuzta Tengri). Dii olarak düünülen büyük ruh k ülkesinin üzerinde
dolar. Karanlklar ülkesi, yani maddi dünya ise hrs, kavga, gürültü ve pis kokularla
doludur. Her iki ülke arasndaki sava üç evrede cereyan eder:
I. Karanlklar ülkesinin saldrmasna kar koymak üzere k ülkesinin
hükümdar büyük ruhu, canllarn anas olarak gönderir. Bu canllarn anas da ilk
insan, be ksml bir ruh ile teçhiz edilmi olarak gönderir (Uygurca metinlerde: Bi

103
Tengriler). lk insan, bu be ksml ruhunu eytanlara yedirir ve derin bir uykuya dalar.
Sonra uyanr ve k tanrsna (yani: k ülkesinin hükümdarna) yedi defa dua eder.
II. Ik tanrs bunun üzerine klarn sevgilisini, yani büyük yap ustasn ve
card ruhu gönderir. Sonuncusu insana bir çar gönderir, bu çar insanda cevab
uyandrr. Çar ve cevap birlikte en yukardaki dünyaya çkarlar. Bunun üzerine card
ruh oullar olan be kozmolojik güç ile ve canllarn anas, ilk insan ana yurda
götürürler. Fakat bu ilk insann hatrlama özellii olan ruhu, karanlklar ülkesinde
kalmtr. Bunun üzerine canl ruh, be olunun yardm ile (bunlar: nefes, rüzgâr, k,
su ve ate'tir) dünyay yaratr. Bunlardan birkaç karanlk tarafndan öldürülür;
derilerinden on gök, etlerinden sekiz yer yaratlr; geride kalan k parçalarndan güne
ve ay, k gemisi olarak yaplr. Böylece dünya, karanlklar ve ruh için bir hapishane
olarak yaratldktan sonra kurtulu olay balar.
III. Ik hükümdar, ilk iki gönderiliteki ilahlarn yalvarmalar üzerine bir üçüncü
elçi gönderir. lkin, üçüncü elçinin tehditleri üzerine karanlklar ülkesinin memurlar
alkoyduklar k parçalarn geri verirler. Bunu kolaylatrmak için üçüncü elçi bir
ihtiam sütunu yaratr ve k gemilerini harekete geçirir. Böylece k ruhlar, ihtiam
sütunundan yukar trmanarak aya çkarlar, oradan da günee geçerek k ülkesine
akmaa çalrlar. Bu etkinliin önüne geçmek için madde, insan yaratp ruhu sk bir
çember içine almaa karar verir. Erkek ve dii eytanlar, eytanlar ülkesinde bulunan
ruhu (= ) yutarak insan yaratrlar ve bu insana üreme gücü verirler. Fakat bu çaba
da bouna çkar. Ik ülkesinin hükümdar, Mesihi gönderir (bu Hristiyanlktaki sa'dr).
Mesih, insana asln, ilahi cevherini öretir. Mesih, akl eklinde, peygamberleri, k
elçilerini uyarr, onlara ve tüm seçilmilere, kurtulua götüren akl, yani k bakiresini
verir. Buradan da Mani Dininin ahlak kurallar doar.
Cinsel ilikiden kaçnma, canl öldürmeme, vaaz, dua, ilahi okuma, günah
çkarma, oruç tutma vb. Bu ekilde balayan sava sonunda, k parçalar kurtulacak ve
k ülkesine giderek oradaki tüm k ile birleecektir. Bu inanç sisteminde Mani,
iyiliksever ve akln dünyadaki görünüü rolündedir. Seçilmiler yani rahip ve rahibeler
inziva hayatyla, k parçalarnn maddeden kurtulmalar iine katlrlar. Bunun dnda
kalan ve Mani Dinine gönülden bal olan halk da, yalnz dinin gerektirdiklerini yerine
getirmek ve ahlak kurallarna uymakla yetinebilir. Mani'den önceki peygamberler ile
Zerdüt, Burkan ve sa, k parçalarn kurtarmak için insanla çeitli yollar
göstermilerdir. Bunlarn en büyüü ve en doru yolu göstereni Mani'dir (Tekin, 1962,
18).

104
Mani dinine ait Uygurca metinler, Burkanclarnkine göre daha büyük bir özenle
yazlm, anlat yöntemi daha canl ve renklidir. Bu eserlerin kalntlarnda görülen çok
renkli, minyatürlerin, slam dünyasndaki minyatürler ile balants kurulabilir.
Mani Dininin Ötüken Uygurlar arasndaki yayl derecesi kesin olarak
bilinmemektedir. Bögü Kaan dini kabul ettiini bildirince sevinenlerin says binlerce,
on binlerce topluluklar olarak gösterilir. Bu bir propaganda olarak düünülse bile, Mani
Dinini benimseyenlerin says oldukça yüksektir. Hanedan kesimin hemen hepsi dini
kabul etmitir.
Bozkr'da devlet zoruyla da olsa kabul edilen Mani Dini, Ötüken'deki Uygur
egemenlinin sona ermesiyle etkinli azalm ve Hoçu'da Burkanclktan sonra ikinci
derecede bir din olmutur. Bununla birlikte 1200 yl önce 762'de bozkrda göçebe
Uygurlara bu dinin resmen kabul ettirilmesi, Türk ulusunun kentlere yerlemesini
çabuklatrmtr. Tapnaklaryla, kitaplklaryla, basmevleriyle, kanalizasyonlaryla ve
tüm bunlarn üstünde: çeitli din ve mezhep mensuplar arasnda, insanln bugün dahi
özlemini çektii bir “hogörü” egemen olmutur ve Ortaçan ikinci yarsnda Orta
Asya halklarnn bilim, kültür ve sanat merkezi olan Hoçu Uygur Uygarlnn
kurulmasnda hazrlayc bir rol oynamtr (Tekin, 1962, 25).
Mani dini incelendiinde, birçok inancn birletirilmesi ve sentezlenmesi sonucu
oluturulmu bir inanç sistemi olduu görülür. Masals yaklam ve eski inançlarna
benzerlii sebebiyle, Türk toplumuna ilgi çekici gelmitir. Marjinal toplumlarda
görülebilecek bir inanç sistemi olmasna ramen, Türklerde toplu halde bu dinin kabul
sebebinin hükümdar olduu bir gerçektir. Hükümdarn dorudan etkilendii Mani
dininin, devlet eliyle yaygnlatrlmas ve örgütlendirilmesi, Türk uygarlnda kalc
kültür deiimlerine neden olmutur. Bu köklü deiim, olumlu olarak kabul edilebilir.
Yerleik düzene geçen Türkler, hareketli ve inatç yaam enerjisini, kültür ve sanata
yönlendirmilerdir.

105
5. SLAMYET ÖNCES TÜRKLERN TOPLUMSAL VE YÖNETMSEL
YAPISI
Bu bölümde slamiyet öncesi Türklerin toplumsal ve yönetimsel yaps ve bu
yapy belirleyen etmenler ortaya konulmaya çallmtr.

5.1 . slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yaps ve Sosyal likileri


Türklerde devlet kavramnn temeli, toplumsal yaps ve sosyal ilikilerinde
bulunmaktadr. Dayanmac ve eitlikçi toplum düzeni, slamiyet öncesi Türk
devletlerinin devamllnn anahtar konumundadr.

5.1.1. slamiyet Öncesi Türklerin Toplumsal Yaps


Eski Türk topluluunun sosyal yaps hakknda imdiye kadar ileri sürülen
snflandrma hem yap, hem de isimlendirmeler bakmndan birbirini tutmamaktadr.
Bunun nedeni, her aratrmacnn uzman olduu zaman içinde kalmas ve yine uzman
olduu belirli Türk topluluunu incelemesidir. En yakn Türk kültürü olan bozkr
kültürü, ancak toplumsal yap içinde ortaya konulabilir. Kök-Türklerin toplumsal yaps,
çkarm yaplabilecek en uygun topluluktur.
sa'nn doduu yllarda, Türk, Mool, Tunguz, Alan, Slav, Fin, Macar ve Germen
boylar, Çin'den Avrupa içlerine kadar uzanan geni bozkrlarda ve ormanlarda dank
olarak yaamaktadrlar. Su ve otlak yetersizlii, boylarn toplu bir halde bulunmasna
izin vermemitir. Birkaç bin kiiyi bulan bir topluluu tek bir otlan besleyemeyecei
ortadadr. Bu nedenle boylar bile olanaklar ölçüsünde toplu yerlerde kalmakla birlikte,
daha ufak ekonomik birimler halinde, yayla ve klaklar arasnda dolarlar. Topluluk,
ne kadar küçük olursa besin salanmas da kolaylar. Aul, mülkiyet birimi olduu
biçimde büyük aile ile özdelemekte, bazen de mülkleri ayr birkaç büyük aileyi
kapsamaktadr. Halka biçiminde çadr topluluu anlamna gelen “Küriyen”, soya ve
boya bal büyük bir göç birimidir (Ercilasun, 2005, 123).
Orhun yaztlarna göre Türk Bozkr toplumsal yaps öyle belirlenebilir.
Ogu – aile.
Urug - aileler birlii.
Bod - boy, kabile (Ok = kabile).
Budun- boylar birlii (siyasi yönden bamsz veya deil).
l - Bamsz topluluk, devlet.

106
Eski Türk toplumlarnda ilk sosyal birlik olan aile tüm toplumsal yapnn
çekirdei durumundadr. Kan akrabal temeline dayanr. Türkler, deiik bölgelere
yaylmalarna ramen varlklarn, korumac aile yapsna verdikleri büyük önem
nedeniyle korumulardr. Türk dilinde, baka uluslarda rastlanmayan çoklukta akrabalk
farklarn belirleyen kelimeler bulunmaktadr (Koca, 2002, 824).
Eski Türk ailesi “geni aile” eklinde görünmekte ise de, aslnda “küçük aile”
tipinde kurulmutur. Çünkü Türk ailesi; aile reisinin mal saylan aile bireyleri üzerinde
kesin söz hakkna sahip eski Yunan'daki “genose” ve Roma’daki “gens” (geni aileler)
den çok farkl olduu gibi, Slavlardaki aile büyüünün tüm aileyi köleleri gibi
kulland, ortak mülkiyete dayal tipik geni aileye benzememektedir. Bu tip ailelerde
çocuklar, mal edinme ve söz hakkndan yoksundur ve bask altndadr. Gelimi çoban
ailesinde ise ortaklk yalnz otlaklar ve hayvan sürülerinde görülür. Türkçede izdivaç
için kullanlan evlenme veya evlendirme deyimleri, evlenen erkek veya kzn baba
ocandan ayrlarak ayr bir ev (aile) oluturmasdr. Genellikle, dardan evlilik temel
alnmtr. Dank çobanlk hayat büyük aile kuruluuna uygun deildir.
Bozkr yaam gerei, belirli toprak üzerinde toplanlp birlikte yaanmamtr.
Kstl olanaklara sahip bölgeler sadece küçük aileleri bir arada tutabilmitir (Kafesolu,
2004, 228). Toplumsal yapnn ekillenmesi bu kstl olanaklar ölçüsünde olmutur.
Akraba ailelerin yakn bölgelere yerlemi olmalar, sadece emniyeti salama amacyla
olmutur. Sadece ortak düman olduu zaman bir araya gelmilerdir. Yakn bölgelere
yerlemenin bir dier amac da otlaklarn ve sularn ortak kullanmdr.
Her toplumun kendi düzeni, üzerine kurulu olduu aile içi ilikiler yoluyla, sosyal
ve hukuki yönlerden toplumun tümüne yaylmtr. Türk aile sisteminin temelleri eski
Türk siyasi, sosyal tüm örgütlerine ve bireylerin davranlarna yansmtr. Özel
mülkiyette, özel hukukta, insanlar korumaya yönelik sosyal davranlarda, adalet
anlaylarn yaplandrmak ve korumakla görevli devlette, Türk ailesinin ana, baba,
çocuk ilikilerinden temellenen prensipleri görülür. Eski Türk devleti iki sosyal birlie
dayanmaktayd. Bunlar aile ve ordudur (Ögel,1983, 244).
Aileler veya uruglar (Aileler birlii) bir araya geldii zaman boy oluur ve
banda, boydaki iç dayanmay salamak, adaleti düzenlemek ve gerektiinde silahla
boyun çkarlarn korumakla görevli bey bulunur. Böylece boy, siyasi bir örgüt
durumuna gelir. Belirli arazisi ve sava gücü vardr. Mülkü ve hayvan sürüleri baka
gruplardan ayrt edilmektedir.

107
Eski Türk boylarnn adlar, boyun bu siyasi ve sosyal özelliklerine göre oluur.
Bu adlar öyle snflandrlmtr:
x Askeri yap ve ünvanlarla ilgili olanlar (Çor, Yula, Kapan, Külbey, Yabaku,
Yeney, Çepni, Taryan, dir, Bükü, Tardu vb.)
x Askeri-siyasi olaylarn etkisiyle meydana gelenler (Hazar-Kazar, Uygur,
Sabar, Kabar, Kei, Bulgar vb.).
x Büyük, öhretli, zengin anlamnda olanlar (Bayndr, Bayat, Tabgaç vb.).
x Adam veya insan anlamnda olanlar (Hun, Agaçeri, Kameri, Moge-ri-Magyeri
-Magyar vb.).
x Hal ve tavr veya hava olaylarndan isim alanlar (Argu, Argn, Çuva, Kartuk,
Boran vb.).
x Güç, salamlk, cesaret, anlamna gelenler (Türk, Kay, Kangar, Karan,
Gyormati, Ertim, Erdem, Knk vb.).
x Boylar birliine katlanlarn saysna göre adlandrmalar (On-ok, Do-kuz-
ouz, On-Uygur, Üç-Karluk, Utur-gur=30 Ogur, vb.). Ouz (Ouz) ad da
(Ok+uz=Ok'lar) birbirlerine balanarak belirli bir siyasi yap kurmu Türk boylar
anlamndadr (Kafesolu, 2004, 230).
Türk boylar ve genellikle Türk siyasi örgütlenmeleri kii adlar ile
anlmamlardr. Boy beyleri cesareti ve ekonomik gücü ile tannm kimseler arasndan
seçim yoluyla baa gelmitir. Seçici kurul, boyu meydana getiren aile ve soylarn
temsilcilerinden kuruludur. Bu kurul, eski devletlerde küçük ölçeklidir. Bamsz olan
veya daha yüksek siyasi birlie katlm bulunan boylar, yaylaklarda ve göçlerde
hayvanlarn ayrt edebilmek için özel damgalar kullanrlar. Boyun bu sosyal karakteri,
buduna ve özellikle Türk devletine derin bir yap verdii için, devletin kuruluunda ve
dalmasnda balca anahtar durumundadr.
Boylar birliine “budun” denir. Banda genellikle arazisinin geniliine ve
halknn çokluuna göre yabgu ad, ilteber vb. gibi ünvanlar tayan yöneticilerin
bulunduu bodun bamsz veya bal olabilir. Boylar, çounlukla soy ve dil birliine
sahip olduklar halde, bodunlarn daha çok boylarn sadece sk ibirliinin meydana
getirdii siyasi topluluklar olduu anlalr (Kafesolu, 2004, 231).
Toplumsal yap aileden balayarak, devlet örgütlenmesine kadar ortak özellikler
gösterir. Aile, aileler birlii, boylar, boylar birlii, budunlar ve budunlar birlii devletin
sosyal boyutlu snflandrlmasdr. Ortak yaam ekli gösteren sosyal yap zincir

108
eklinde birbirine baldr. Ortak hukuku olan yaplanma salam yapl olsa da, birliin
içindeki bozulma tüm devlete yaylabilir ekildedir.

5.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Sosyal likiler


Türk boylar, bozkrn olanaklar ölçüsünde bir arada yaamak zorunda kalmtr.
Bir arada veya yakn bölgelerde yaamalarnn sebebi ekonomik ortak birlik oluturmak
ve güvenlik ihtiyacdr.
Vahi hayvanlarn ve düman boylarn saldrlarndan topluluu korumak için de
kalabalk gruplar biçiminde bulunmak gereklidir. Türk boy ve obalar, bu iki kart
zorunluluu birletirecek biçimde bölünmü olarak yaarlar. Ancak sava, savunma,
sürek av gibi nedenlerle bir araya gelirler. Bir askeri ef (babu) ya da bir av lideri
seçerler. Sava bitince, av sona erince, efin hiçbir rolü ve yetkisi kalmaz. Barta her
boy ve oba kendi bölgesine çekilir. Bu dank yaam, sürekli bir askeri liderin ortaya
çkmasn engeller (Ercilasun, 2005, 124).
Sk sk görülen ktlk koullarnda tüm erkekler çalmak, gün boyunca sürü ve av
peinde komak zorundadr. Bu koullar aylak bir soylu snfn çkna izin vermez.
Otlaklar ortaktr ve ilk zamanlarda sürüler de ortaktr. Bamsz boylarn, göçleri
düzenleyecek ve çkacak anlamazlklar çözümleyecek bir bakanlar bulunsa bile,
bakann topluluun üstünde bir yetki ve yaptrm gücü yoktur. Kararlarn alnmasna
herkesin katlma hakk vardr ve yarglamalar topluluk önünde yaplr. Polis, jandarma
vb. güvenlik salayc yoktur. lkel ve kendiliinden demokrasi egemendir.
lk Türk boylar, avc ve çoban olarak görünürler. Avc boy ve obalar, av
bulmann güçlükleri ve sk sk meydana gelen açlklar nedeniyle, çok uzun bir süre ilkel
demokrasi ve dayanma durumlarn korurlar. Avc boylar eitlikçi topluluklardr.
Çoban boylarda snflarn iyice belirginletii görülür. Sonraki dönemlerde de,
ormanlardaki avc boylarda snf farkllamas pek görülmez (Ögel, 1982, 81).
Küçük akraba topluluklar arasnda toplumsal dayanma egemendir. Snf
farkllamasnn hayli gelitii ve d etkilerle boy örgütlenmesinin bozulduu bir
zamanda dahi, Orta Asya boylar hiç deilse alt düzeylerde, ilkel demokrasiyi ve
toplumsal dayanmay sürdürmülerdir.
Ayn soydan geldiklerine inan aileler “usa” lar oluturur. Her usann, bir damgas,
bir orunu (sava çl) ve ad vardr. Usalar kadn kaçrma, hayvan çalma nedenleriyle
sk sk kavga ederler, hatta silahl çatmalara giriirler. Usann bir üyesine verilen zarar,
tüm üyelere verilmi saylr ve öç almakla tüm üyeler yükümlü tutulur. Usann eli silah

109
tutan erkekleri askerdir. Usa, silah kullanabilecek yaa gelen gençlerine bir er ad, at ve
silah verilir. Askeri güç 50–60 kiiyi bulur (Avcolu, 1999a, 239).
Nüfus artnca usa ikiye bölünür. Bir ksm eski yerlerinde kalr, bir ksm yeni
otlaklara yerleir ve yeni bir usa oluturulur. ki karde usa arasnda ilikiler sürdürülür.
Karde usalar oymak oluturur. Oymaklarn usa bakanlarndan kurulu bir kurultay
bulunur. Tüm usalar ilgilendiren sorunlar kurultayda görüülür. Oymaklar birleerek
daha yüksek siyasal birlikler meydana getirirler. Bu birliklere “con” denilir. Con
bakan giderek güçlenip bir askeri güç olutursa da, bir hükümdar durumuna gelemez,
usa ve oymaklar üzerinde tam otorite kuramaz. Usa ve oymaklar bamszlklarn
büyük ölçüde sürdürürler.
Zamanla Orta Asya boylarnda da snf farkllklar artt halde, eski toplumsal
dayanma kurumlar varln sürdürür. Her “aul” daire ya da elips biçiminde,
dierleriden ayrlm birkaç çadr topluluundan meydana gelir. Bunlar aulu oluturan
büyük ailelerdir. Büyük aile, üç ya da üçün üstünde çadra sahiptir. Çadrlarn birinde
ailenin en büyüü, hanm ve bazen birkaç yetim akrabasyla birlikte yaar. Yandaki
çadrlarda oullar, hanmlar ve çocuklaryla barnrlar. Bazen bekâr oullara da çadr
yaplr. Fakat çadrlarn hepsi dairenin içindedir. Ahrlar, kilerler daire içinde bulunur.
Bu akraba büyük aile çerçevesinde tarlalar, kuru otlar, çayrlar, hayvanlar, her ey
ortaktr. Birkaç kar-koca ailesinden kurulu büyük ailenin tüm üyeleri, tek bir aile gibi
davranrlar. Birlikte çalrlar, birlikte yerler. ölenlerde ve konuk toplantlarnda
birlikte yemek kuraldr (Avcolu, 1999a, 240).
Bu daire biçimindeki çadr topluluunun bitiiinde, ayn biçimde baka bir çadr
topluluu bulunur. Bu bitiik topluluk en yakn akrabalardan, örnein erkek kardein
çocuklar, hanmlar ve dier akrabalarndan meydana gelir. Bu topluluun yannda,
yine daire biçimindeki daha uzak akrabalarn çadrlar yer alr. te bu birkaç büyük aile
aulu olutur. Bu aulun yannda, ayn biçimde örgütlenmi daha uzak akraba aullar yer
alr. Böylece soylar ve boylar ortaya çkar.
Aula genellikle büyük ailelerin en yal üyesi bakanlk eder. Bakan liderliinde
aul konuk arlar, ortak kurban sunar ve ortak sofra bulundurur. Beinci kuaktaki ortak
atadan inen aileleri kapsayan aulda yaayanlar, evlenmelerde kz tarafna verilen bal
(kalm) birlikte öderler, ilkbahar bayramlarna birlikte katlrlar. Dinsel törenlerde belli
ruhlara birlikte sayg sunarlar. Otlak datmnda tek bir birim gibi davranrlar.
Armaan ve yudumluklar (ganimet) aul içinde eit paylalr. Bölgeye yerletirilmi Aul
içindeki anlamazlklar, yallar tüm aul üyeleri önünde çözer. Varlan kararn

110
uygulanmas, yallarn saygnlna, otoritelerinin herkesçe kabul edilmesine ve
durumann tüm aul üyeleri önünde yaplarak açklk ve toplumsal basknn
salanmasna dayanr (Avcolu, 1999a, 242).
Kolektif sorumluluk anlay o kadar güçlüdür ki bir boyun, budunun birey gibi
ölebilecei düünülür. Bir kiinin yanlgsnn, onun tüm ailesine, soyuna, budununa
zarar vereceine inanlr. Bilge Kaan, Çin'den uzak durmay öütlerken, Çin bir kiiyi
aldatsa, onun tüm soyunun ve budununun ölümden kurtulamayacan belirtir.
Kii de kendini boyunun dnda yok sayar. Tüm boy üyeleri, boyun kurban
törenine katlmaya hakk vardr. Boyun kurban törenine ancak boy üyeleri katlabilirler.
Törene alnmamak, boydan kovulma anlamna gelir ki, bu verilebilecek en büyük
cezalardan biridir. Ceza olarak boyundan kovulmu kii, boyun adn tamaktan yoksun
braklr ve kendi adnn bir önemi olmadndan adsz olur (Kafesolu, 2004, 245).
Bozkr boylarnn uzak bir geçmite, iç çatmasz topluluklar oluturmas olasdr.
Daha sonraki zamanlarda da akrabalk ilikileri, çatmalar frenleyici bir öreti
olmutur. Fakat bozkr toplumlarnda da, köle-soylu ayrmnn çkt, zengin aile-fakir
aile ve bey-avam ayrmlarnn akrabalk ilikileri içinde keskinletii görülür.
lk bamllk ilikileri, bir boy ya da soyun dier boy ve soylar baml
klmasyla görülür. Savalardaki yenilgiler, bir boyun dier boyun yönetimine girmesine
yol açar ya da yenik boyun soylar, sava kazanan boyun soylar arasnda paylatrlr.
Bazen de aknlar, savalar, yamalar nedeniyle yoksul ve zayf düen boylar, bamsz
yaama olanan yitirerek, kendi istekleriyle baka bir boyun koruyuculuuna
snrlar. Böylece yalnz yabanc (yad) boylar deil, akraba boylar bile baml duruma
düerler. Buna “Unagan-bogol” denilir. Egemen boy ile yenik boy içinde hiçbir snf
farkllamas olmasa ve herkes eit durumda bulunsa bile, unagan-bogol kurumuyla
boylar arasnda eitsizlik ve bir boylar hiyerarisi doar (Avcolu, 1999a, 247).
Unagan-bogol'u, Reidettin gibi tarihçiler kölelik diye açklarlar. Fakat efendi
boy - köle boy ilikileri, daha çok feodal ile bal ilikilerine benzer. Köle deyimi,
ilikilere uygun dümez. Zira bir boy ya da boy bölümüne baml klnan unagan-
bogollar kendi aralarnda kabile balarn yitirmezler, kabile yaamn sürdürürler ve
mülklerini ellerinde bulundururlar. Emeklerinin hepsi efendi boya gitmez ve kiisel
özgürlüklerini bir ölçüde korurlar.
Unagan-bogol boylarn balca görevi, efendi boya hizmet etmektir. Efendi boy,
ister akraba, ister yabanc olsun, unagan-bogol boy efendiye kar akrabasym gibi
davranmak zorundadr. Unagan-bogol, efendi boy ile birlikte göç eder ya da efendi

111
boyun sürülerinin beslenmesi olanan salamak için, yeni göç birimleri oluturur.
Sürek avlar srasnda av hayvanlarn sürüp, efendi boyun önüne getirir.
Zamanla iki boy arasndaki ilikiler doallar, akraba ve dost iki boy ilikisine
dönüür. Birbirlerinden kz alp, kz verirler. Kz alp verme, önemli balk ödemeyi
gerektirdiine göre, unagan-bogollarn ekonomik durumlarnn iyi olduu düünülebilir.
Zaten göçebe boylar arasnda kültür ayrlklarnn olmay, göçebe yaamn sadelii,
efendi-köle farkllamasn perdeler (Avcolu, 1999a, 248).
Baml boy, kendi isteiyle unagan-bogolluktan çkamaz. Fakat buna izin
verildii görülür. Bazen de silah zoruyla bu gerçekletirilir, örnein Kök-Türklerin
kurucusu olan Ainalar, Juan-Juan'larn unagan-bogoludur. Altaylarda demircilik
yapmaktadrlar. Ama sonra ayaklanp Juan-Juan'lara boyun edirirler. Unagan-bogolluk
dnda, karde (urug) boylar arasnda da tam bir eitlik yoktur. Boylarn bazlar daha
zengin, daha nüfuzlu ve daha güçlüdür; bazlar zayf, fakir ve önemsizdir. Örnein
Yirmi dört Ouz boyundan Kay, Yazr, Avar, Edili ve Eymir olmak üzere bei
önemlidir. Ouzlarn “yabgu” denilen bakanlar bu be boyun içinden çkar. Bu be
boyun en önemlisi Kay boyu görünmektedir (Avcolu, 1999a, 249).
Görüldüü üzere ilk farkllama ve sömürü, unagan-bogol kurumuyla çkar.
Unagan-bogollarn akraba bile olsalar baml klnmalar, efendi boyun ubelerine
datlmalar, efendi boya akraba gibi davranma yükümlülükleri, onlarn kendi öz
boylaryla ilikilerini az çok gevetir ve akrabalk ilikilerinde zayflama balar.
Akrabalk ilikilerinde daha önemli bir zayflamay, sürülerin özel mülkiyete
geçirilmesi getirir. Özel mülkiyete geçile, büyük sürü sahibi zengin aileler meydana
gelir (Turan, 2002, 856).
Arkeolojik buluntular, Çin kaytlarn dorular. MÖ. I. Yüzylda yaam Hun
soylularnn mezarlarndan birinde 85 altn plaka ile Çin ve ran kumalarnn en
güzelleri bol miktarda çkmtr. Zengin ve fakir mezarlar birbirinden çok rahat
biçimde ayrlmaktadr (Avcolu, 1999a, 253).
Önceleri eit sosyal birliktelik gösteren Türklerde, mülkiyet kavramnn artmas ya
da dardan mülkiyet kavramnn ithali ile bozulmalar görülmütür. Batan beri süre
gelen dayanmac bir kimlik, yerini ekonomik ve sosyal egemenlie brakmtr.

5.2. slamiyet Öncesi Türklerde Yönetim Gelenei ve Yönetim Yaps


Dünya uygarlk tarihinde rol oynayan baz büyük uluslar vardr. Bunlardan biri de,
hiç üphesiz Türklerdir. Türkler, dünya uygarlk tarihinde iki konuda balca rol

112
oynamlardr. Bunlardan ilki, ilk yurtlar Orta Asya'nn son derece elverisiz iklim ve
çevre artlarnn gerektirdii göçebe hayat yaam olmalar; dieriyse, yasalara ve
törelere göre düzenli büyük devletler kurmu olmalardr.
nsan topluluklarnn belirli bir kültür etrafnda bir araya gelmesiyle meydana
gelen en büyük topluluk ulustur. Bununla birlikte, insan topluluklarnn kurduklar en
büyük örgüt ise devlettir. Türklerde ulus ve devlet düüncesi çok erken çalarda
domu, gelimitir. Türkler, Orta Asya'ya tümüyle egemen olan büyük devletler
kurduklar gibi, zaman zaman Orta Asya'nn dnda, gittikleri yerlerde de yeni siyasi
örgütler meydana getirmilerdir. Türkler, tarihin hiçbir döneminde devletsiz
kalmamlardr. Çünkü Türkler devletin, kendi varln koruyan, yaatan ve gelitiren
vazgeçilmez bir yap olduunun bilincinde olmulardr (Koca, 2002, 823).
Türkler, devlete “el” veya “il” adn vermilerdir. Devlet kurmay “illenmek”,
devlet yönetmeyi “il tutmak” ve devletten yoksun kalmay da “ilsizlenmek”
kelimeleriyle anlatmlardr. Devleti, daima töre ile birlikte düünmülerdir. Türklerde
töresiz (yazl olmayan kanun) devlet olmamtr.
Devlet, “halk, ülke, egemenlik ve örgüt” olmak üzere birbirini tamamlayan dört
unsurdan meydana gelmektedir. Devlet, bir topluluun (halk) belirli bir toprak parças
(ülke) üzerinde, egemenlik haklarn hiçbir snrlama olmakszn kullanmak yoluyla
kurup gelitirdii siyasi, sosyal ve hukuki bir örgüttür (Koca, 2002, 824).
Türk devlet örgütlenmesinin temeli, Türk kozmik (evrenin yaratl) düüncesine
dayanmaktadr. Türkler, devletlerini evrenin yaratl düzenine uygun bir biçimde
ekillendirmilerdir. Kök-Türk yaztlarna yansyan Türk kozmogonisine göre, “üstte
gökyüzü, altta yaz yer, ikisinin arasnda insanolu yaratlmtr. nsanolunun üzerine
de (Tanr tarafndan) Türk Kaanlar (Bumin ve stemi) oturtulmutur”. Görüldüü gibi,
“gökyüzü ve yeryüzü”, yani tüm dünya Türk devletinin bölgesini oluturmaktadr. Türk
Kaanlar tüm dünyann hükümdar durumundadrlar. Hiçbir ayrm yaplmakszn tüm
insanlar da onlarn halkdr.
Türk hükümdarlar, siyasi iktidar da (kut) dorudan doruya Tanrdan
almaktadrlar. lahi ba (kut) yoluyla Türk hükümdarlarna geçen siyasi iktidar,
yukardan aaya doru inmekte, yeryüzünde ikiye ayrlarak saa ve sola doru, yani
dou ve bat istikametinde yaylmaktadr. Böylece Türk devletlerinde ülke, halk, örgüt
ve memuriyetler genellikle “dou-bat, sa-sol, iç-d, ak-kara, büyük-küçük” eklinde
ikiye ayrlmaktadr. Bunlardan “dou”, yani “sa” taraf daima üstün durumdadr

113
(Taal, 1995, 75). Baka bir deyile egemenlik ve üstünlük dou taraftadr. Bat, yani
sol taraf, douya, yani sa tarafa bal durumdadr.
Devletin yönetim merkezi olan ordu (çadr kent) doudadr. Ordunun tam
ortasnda da Türk Kaannn ota yer alr. Türk Kaan burada oturur. Kaan, ayn
zamanda ikili yapnn tam merkezinde bulunur. Güneyinde ve kuzeyinde de yüksek
rütbeli beyler (adpt ve Tarkat buyruk beyleri) sralanr. Türk hükümdar, tahtna
douya dönük bir ekilde oturur. Otan kaps ise, yine douya açlr. Türk hükümdar,
her sabah otan kapsndan çktnda kutsal kabul edilen günei selamlar. Sol, yani
ülkenin bat tarafna “yabgu” ünvan ile hükümdarn kardelerinden biri tayin edilir. 552
ylnda Kök-Türk Devleti'ni kuran Bumin Kaan, devletin bat bölgelerini “Yabgu”
ünvan ile kardei stemi'ye brakmtr. Kardeinin emrine de on bey vermitir
(Gültepe, 2002, 895).
Devletin bat bölgelerinin banda bulunan yabgu, douda oturan hükümdarn
yüksek egemenlik haklarn daima tanmakta, iç ve d ileri hep onun adna
yürütmektedir. Bunun yansra karar ve uygulamalarnda tamamen serbesttir. Tpk bir
devlet bakan gibi, o da elçiler gönderebilir, elçiler kabul edebilir, baka devletlerle
anlamalar yapabilir, savaa ve bara karar verebilir. Öte yandan, tüm devleti
ilgilendiren sorunlar söz konusu olduu zamanlarda ise, devletin sa ve sol
bölgelerindeki beyler (adlar ve yabgular), hükümdarn bakanlndaki mecliste
toplanr ve bu mecliste alnan kararlara göre hareket ederler. Ortak hareket edilecek
seferlerde ise, tüm ordu hükümdarn bakomutanlnda birleir. Ordu düzeni de ikili
sisteme göre ekillenir. Herkes mensup olduu yöne ve yere göre ordunun sa ve sol
kanatlarnda yerlerini alr (Koca, 2002, 834).
Türk devlet örgütlenmesindeki tüm yüksek memuriyetler de, Türk evren
anlayna göre düzenlenir. Türkler devletin mekânn oluturan dünyay “dört köe”
olarak düünürler. “Dört köe” de dou, bat, güney ve kuzey olarak dört ana yön ile
anlatlr. Bunlardan douya “ileri”, batya “geri”, güneye, “beri”, kuzeye de “yukar”
denir. Türk egemenlik anlayna göre, Tanr tüm insanlarn yönetimini Türk
hükümdarna verir. Bu durumda, Türk hükümdarnn, douda gün dousuna, güneyde
gün ortasna, batda gün batsna, kuzeyde gece ortasna kadar tüm ülkeleri ve uluslar
egemenlii altna almas gerekir.
Hun Devleti’nde “tan-hu” veya “an-yü” ünvan ile adlandrlan hükümdardan
sonra “dört köe veya boynuz” ile “alt köe veya boynuz” deyimi ile isimlendirilen
yüksek memuriyetler gelir. Bunlardan “dört köe”, dünyann dört ana yönü, “alt köe”

114
de alt tali yön esas alnarak oluturulur. “Dört köe” ve “alt köe” memuriyetler de,
kendi içlerinde sa ve sol olmak üzere iki ksma ayrlr. Her iki grupta yer alan
memuriyetlere, bata hükümdarn oullar ve küçük kardeleri olmak üzere hanedan ile
akraba boylarn bakanlar tayin edilir. Örnein “dört köe” grubuna bal
memuriyetlerden ilk ve önemli mevkide “sol bilge tegin” ünvan ile veliaht bulunur. Her
iki grupta bulunan görevlilerden her birinin yönetimine de, ayr ayr sahalar ve bamsz
askeri birlikler verilir. Bunlardan sol grupta olanlarn sahalar devletin dou bölgesinde,
sa grupta olanlarn sahalar da devletin bat bölgesinde bulunur (Koca, 2002, 835).
Yüksek rütbeli yirmi dört komutan da askeri birliklere komuta eder. Komutanlarn
emrinde ise, büyük birer askeri birlik (bir tümen=on bin) bulunur. Her komutan
tannm birer boyun bakandr. Bu duruma göre, Türklerde halk tamamen devlet
örgütü içine alnr.
Kök-Türklerin, Uygurlarn ve dier Türk devletlerinin örgütlenmesi de esas olarak
Hun Türklerininki ile ayndr. Kök-Türklerde yirmi sekiz çeit ünvan ve memuriyet
vardr. Dier Türk devletlerinde görülen deiik ünvan ve memuriyetlerle bu say daha
da artmaktadr. Bu ünvan ve memuriyet adlarnn bir ksm Türkçe kaynaklarda yer
almaktadr.
Bunlar; “yabgu, ad, kündür, ayguç (devlet danman), üge/öge (devlet
danman), yuru (bakan), il-teber (hükümdara bal bir topluluun yöneticisi),
irkin/erkin (hükümdara bal bir topluluun yöneticisi), köl-erkin (Ouzlarda hükümdar
vekili), apa tarkan, tarkan, baa tarkan, boyla, buyruk (bakan, nazr, komutan), buyruk
çor, köl çor (büyük komutan), inançu/inanç/inal/inak, ataman, baback (Atabeg-sehzade
öretmeni), tudun (vergi toplamadan sorumlu görevli), tutuk (askeri vali), suba (ordu
komutan), alpagu (subay), sengün/engün (komutan, general), çab/çavu, kalabur
(klavuz, lider), yula, elçi, tilmaç (tercüman), agç (hazinedar), alumç (tahsildar)
tamgaç (Turac mühürdar), bitikçi (kâtip), yargan/yarguc (yargç), emçi (doktor)”
gibi yönetici, askeri ünvan ve memuriyetlerdir (Gültepe, 2002, 893–899).
Her bir ünvan, belirli bir yetki ve sorumluluu göstermektedir. Fakat bu ünvan ve
memuriyet sahiplerinin bir ksmnn görev ve sorumluluklarn, daha da önemlisi devlet
örgütlenmesindeki yerlerini kaynaklar aracl ile belirlemek olas deildir. Öte yandan,
bu ünvan ve memuriyetlerin bir ksm (Yabgu, ad) hanedan üyelerine verilmektedir.
Hanedan üyelerine verilen ünvanlar babadan oula geçmitir

115
ÜÇÜNCÜ KESM: SLAMYET ÖNCES TÜRKLERDE DEVLET ANLAYII
VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI

6. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLETLER


slamiyet öncesi Türkler, birçok devlet kurmulardr. Fakat bu kurulan
devletlerden bir ksmnn halk ve kimi yöneticileri Türk olmasna ramen, Türk devleti
olarak kabul edilmemitir. Bununla birlikte, bunlardan bir ksm da, yöneticilerinin
tamam Türk olduu halde halk Türk olmadndan, aratrmaclar tarafndan Türk
devleti olarak kabul görmemitir. Kurulan birçok devlet de uzun ömürlü veya çok etkili
olmadndan, sadece ön plana çkan, kurulduu bölgede köklü deiimlere yol açan
Türk devletleri incelenmitir.

6.1. Asya Hun Devleti


Hunlarn atalar Çin'in kuzeyinde ve kuzey batsnda yaamtr. Ancak o zamanki
Çin snrlar bugünkü kadar kuzeye ve batya yaylmamtr. Sarrmak ve Ordos'un
güneyinde yer alan Çin’in o dönem bat snrlar da bugünkü Kansu eyaletine kadar
ancak uzanmtr. Sarrmak'n kuzeyinde, Ordos'ta ve Kansu'da, doudan batya doru
Tunguz ve Moollarn, Hunlarn ve dier Türk kavimlerinin, Tibetlilerin atalar
yaamtr.
Eski Çin yllklarnda geçen Hsien-yün, Jung, Ti, Hu gibi deyimler Çinli olmayan
kavimleri anlatan genel deyimler olmakla birlikte, Çin'in kuzey ve kuzey batsndaki
kavimler bu deyimlerle anlatld zaman çounlukla, Hunlarn ve dier Türklerin
atalar anlalmaldr (Taal, 1995, 5–12).
Eski Çin kaynaklarna göre Hunlarn atas, Hsia hanedannn son hükümdarnn
oludur. Hunlarn balangc M.Ö. 17. yüzyla kadar gitmektedir. Baka bir Çin
kaynana göre daha önce de kuzeyde Da Junglar, Hsien-yünler ve Hun-cular göçebe
hayat yaamaktadrlar. Çin kaynaklarna göre, adlar Honu, Hunok, Hunyok eklinde de
söylenen Hsien-yün ve Hun-cu'lar, Hunlarn atalardr (Ögel, 1983, 19,41).
Çin kaynaklannda dorudan doruya Hun anlamnda kullanlan deyim Hyung-
nu'dur. Sodakça Hun/Gun, Latin ve Yunan yazarlannda Hunni, Orta Farçada Hyon,
Süryanicede Hûn, Ermenicede Hon-k, Hintçede Hûna adlandrmalar, Hyung-nu'nun bu
dillerdeki biçimleri olarak kabul edilmitir. Kelime, Türkçede "halk" anlamna gelen
kündür (Bayrak, 2006, 19).

116
Hyung-nu ad Çin kaynaklarnda ilk defa M.Ö. 318'deki bir anlama dolaysyla
geçer. Bu tarihte Çindeki savaç devletlerden dördü, gittikçe güçlenen Çin devletine
kar Hunlarla bir ittifak yapar. te bu ittifak dolaysyla Hyung-nu ad ilk defa Çin
kaynaklarnda geçer (Kafesolu, 1996, 58).
Askeri güç olarak ortaya çk, M.Ö. 1700 yllarna dek götürülür. lk Çin
tarihleri, Hun hükümdar Tuman'dan önce binden fazla yl geçtiini ve bin yl süresince,
Hun devletinin bazen büyüdüünü bazen de küçüldüünü belirtirler (Ögel 1983, 117–
121). M.Ö. 318 yl, Asya Hunlaryla ilgili ilk tarihi kayttr. Daha önceki dönem Hun
tarihinin efsanevi dönemi olarak kabul edilir. M.Ö. 318'de Hunlar yazl tarihe girer
(Eberhard, 1996, 65).
M.Ö. 256’da Çin hanedan, Çin'deki tüm derebeylikleri birletirerek Çin'i büyük
bir imparatorluk haline getirir. Bu hanedann en büyük imparatoru i huang-ti (M.Ö.
221–210) kuzeydeki tüm Çin duvarlarn birletirerek, büyük Çin Seddini meydana
getirir. Bu srada Motun'un babas Tuman, Hun tahtnda oturmaktadr (Harper, 2004,
90). i huang-ti'nin komutan Meng tien 100 000 kiilik bir orduyla, M.Ö. 214'te
Hunlar Ordos’un dna atar. Daha önce Ordos'un güneyinde bulunan Çin Seddi,
Sarrmak boyu izlenerek kuzeye kaydrlr ve yüzyllardan beri bozkr kavimlerinin
otla olan Ordos, Çin snrlar içine alnr. M.Ö. 209 ylnda i huang-ti'nin ölümüyle
Çin hanedan sona erer. Çin'de balayan isyanlar M.Ö. 206'da Han hanedannn baa
geçmesiyle son bulur. M.Ö. 209'da Hun tahtnda da Motun vardr.
Motun gençliinde, üvey annesinin kkrtmasyla, babas Tuman tarafndan
Yüeçilere rehin olarak verilir, fakat Yüeçilerin elinden kaçarak disiplinli büyük bir ordu
kurar. Babasna darbe yaparak babasn ve üvey annesini ortadan kaldrr ve M.Ö.
209'da tanhu ünvanyla Hun tahtna oturur. Tanhu, Huncada “sonsuz genilik, ululuk,
hükümdar” demektir (Kafesolu, 2004, 61). M.S. 6. yüzylda kullanlmaya balanan
“kaan” ünvanna kadar Türkler “tanhu” ünvann kullanmlardr (Eberhard, 1996,
131).
Motun, doudaki Tunghular (Tunguzlar), Kansu'daki Yüeçileri yendikten sonra
M.Ö. 201'de 320 000 kiilik ordusuyla Çin'i de malup ederek vergiye balar. Kuzeyde
ve Türkistan'da bulunan tüm boylar ve kent devletçiklerini de Hunlara balar. M.Ö.
174'te öldüü zaman ülke snrlar Kore ile Hazar denizi arasndadr. Güneyde Vey
rmana dayanr. M.Ö. 209–174 yllar arasnda 35 yl Türk devletini yöneten Motun,
Türk ulusunun ve Türk ordusunun yaratcs olmutur (Kafesolu, 2004, 59–60).

117
Motun'dan sonra Hunlarn üstünlüü 50 yl kadar devam etmitir. Hunlar M.Ö.
119'da Ordos'ta, Çinlilere kar ar bir yenilgiye uradlar. Bundan sonra gittikçe
zayfladlar. M.Ö. 58'de devlet meclisini toplayan Hun hükümdar Ho han-ye, Çin'in
karsnda boyun eerek, Çin himayesine girmeyi teklif eder.
Görümeler sonunda, Hun hükümdar ve kardei anlaamaz, aralarnda iddetli bir
taht mücadelesi balar. M.Ö. 51'de Çi-çi, taraftarlaryla birlikte batya çekilmek zorunda
kalr. Ik Göl ve Talas civarna yerleir. Bölgedeki Türk kavimlerini kontorlü altna
alarak güçlü bir egemenlik kurar. Talas rma kysnda, etraf surlarla çevrili bir kent
kurarak bakent yapar. Ancak Çin, bu güçlü oluumu daha balangçta yok etmek için
harekete geçer. Wu-sunlar ve Kang-kü devletini kendi tarafna çeker. Ho han-ye'den de
ald destekle Çi-çi üzerine 70 000 kiilik bir ordu gönderir. Hun bakentine ve saraya
giren Çin kuvvetlerine kar Çi-çi ve adamlar, sokak sokak, oda oda kenti ve saray
savunurlar (Kafesolu 2004, 63–64).
Çi-çi'nin kendine bal güçlerle Çu ve Talas rmaklar civarna yerlemesi
Hunlarn, Orhun vadisi ve Altay bölgesine göre güney batda olan bir bölgeye ilk
yerlemesidir. Pek çok tarihçi, Talas vadisindeki Çi-çi Hunlarn, M.S. 4. yüzyln
sonlarnda dil'i geçen Avrupa Hunlarnn çekirdei olarak kabul eder.
Çi-çi'ye karlk Ho han-ye, Çin'e bal olarak varln sürdürebilir. Milat
sralarnda Hunlar tekrar güçlenirlerse de M.S. 48'de kuzey ve güney olmak üzere ikiye
ayrlrlar. Kuzey Hunlar bamsz olarak yaarlar. Moolistan, Güney Sibirya, Yar
(Cungarya) ve Tarm bölgesini ellerinde tutarlar. Çin tarihinin en büyük
komutanlarndan biri olan Pan Çap, birinci yüzyln sonlarna doru Tarm bölgesindeki
kentleri birer birer ele geçirir (Eberhard, 1996, 134).
Böylece ipek yolunun salad geliri kaybeden Kuzey Hunlar, doudan da
Siyenpilerin hücumuna uradlar. M.S. 155'te Kuzey Hun devleti son buldu. Hun halk,
daha önce Çi-çi'nin çekildii Talas ve Çu vadilerine çekildiler. Güney Hunlar Çin'e
bal olarak yaadlar. M.S. 216'da Çinlilerce ortadan kaldrldlar (Kafesolu, 2004,
64–66).

6.2. Avrupa Hun Devleti


Balamir önderliindeki Hunlarn 374'te dil'i geçmesi, Karadeniz'in kuzeyindeki
Germen kavimlerini göçe zorlamas ve birkaç yl içinde Dou ve Bat Roma snrlarna
dayanmas Avrupa tarihinin dönüm noktalarndan biridir. 1000 yl kadar sürecek olan
kavimler göçünü balatan bu hareket, Bat Roma'nn yklmasnda ve Avrupa'nn etnik

118
ekillenmesinde birinci derecede rol oynamtr. Roma mparatorluunun 395'te ikiye
bölünüü, 100 yl geçmeden 476'da Bat Roma'nn ykl ve böylece Orta Ça'n
balamas, büyük ölçüde, Hunlarn ve onlarn göçe zorlad Germen kavimlerinin
hareketlerinin sonucudur.
Ksa süren egemenliklerine ramen Avrupa Hunlarnn önemi, bugünkü
Avrupa'nn etnik haritasnda oynadklan rolden ileri gelir. Türk kültürü, dil ve tarihi için
de Avrupa Hunlar çok önemlidir. Karadeniz ve Kafkaslarn kuzeyi ile dil-Ural bölgesi
Türklüünün temeli Avrupa Hunlar tarafndan atlmtr. Hunlarn asl kitlesinin
Karadeniz'in kuzeyinde ve dil'de olduu anlalmaktadr. Rua'ya kadar (422) devletin
merkezi dil bölgesindedir. Nitekim 412'de Bizans, dil'deki büyük hükümdar Karaton'a
bir elçilik kurulu göndermitir. Attila'nn olu rnek ve ona bal Hunlar ise
Karadeniz'in kuzeyine çekilmilerdir. 460'larda Karadeniz'in kuzeyine gelen Bulgar
hanlar da bu nedenle soy aaçlarn, rnek üzerinden Attila'ya çkarrlar (Ercilasun,
2005, 73).
Avrupa Hunlarnn yaay ekilleri ve klk kyafetleri, Asya Hunlarndan ve
dier bozkr kavimlerinden farkl deildir. Onlar da at üzerinde uzun mesafeleri
amlar ve göçebe bir hayat sürmülerdir. En önemli silahlar ok ve yaydr. Yardmc
kuvvet olarak Hun birliklerinden yararlandklar için, Romallar Hun teçhizat ve
kyafetini bilmektedirler. Viyana civarndaki kazlarda, Hunlara ait kafataslar ve
silahlar ile Dou Asya yay tipleri bulunmutur. Roma süvarisinin Hun örneine göre
örgütlenmesi, yetitirilmesi ve silahlandrlmas dolaysyla bu yay tipi, Roma
imparatorluunun en uzak köelerine, Güney ngiltere-Wales'teki Gaerleon'a kadar
ulamtr. Orada bir Roma taburunun barnd yerde, V. yüzyldan kalan bir yay
üretim yerinde Hun benzeri takmlara rastlanmtr (Ahmetbeyolu, 2001, 160).
Daha sonra erken Bizans ça komutan Belizar da, süvarilerini Hun örneine göre
yetitirmekle ve Hun müttefikleri sayesinde, Dou Gotlarn yenmilerdir. Ok ve yay
dnda Hunlar klç, hançer, mzrak ve kement kullanmlardr. Giyim ekilleri de
bozkrldr. Kn ormanlarda yaayan küçük av hayvanlarnn postlarn giymilerdir.
Yazn ise yün, ipek ve daha hafif malzemelerden yaplm elbiseleri vardr ve bunlar
renkli ilemelerle alacal bir hale getirmilerdir. Önden açlan, dizlerle baldrlara kadar
uzanan bir manto giyerler. Genellikle keçi derisinden yaplm bir pantolon giyerler ve
bunun paçalarn topuklarda büzerek çarklarnn içine sokarlar. Balarn tepeli ve öne
doru bükülen bir balk örtmülerdir. Hun zenginleri iyi giyinmilerdir (Ercilasun,
2005, 75).

119
Dier bozkr Türk kaanlar gibi Attila da gücünü Tanr'dan aldna inanmtr.
Kök-Türk kaanlar gibi Tanr “yarlk ald” (buyurduu) için ve “kut”u olduundan
dolay hükümdar olmutur.

6.3. Kök-Türk Devleti


Yaklak iki yüz yl süren Kök-Türklerin siyasi tarihi, dört ana döneme ayrlr.
Bunlar I. Kök-Türk Devleti (542–582), Dou ve Bat Kök-Türk Devletleri (582–630),
Fetret Dönemi (630–681), nihayet II. Kök-Türk Devleti (682–744) eklinde
tanmlayabiliriz (Taal, 2004b, 1).

6.3.1. Birinci Kök-Türk Devleti


M.S. 401 ylnda Kansu bölgesinde kurulan Kuzey Liang devletinin Türk tarihinde
özel bir önemi vardr. Devleti kuran Meng Hsün'ün atalar, Asya Hun devletinde önemli
bir mevki olan “sol cü-çü” mevkiini igal etmilerdir. Çin kaynaklarna göre M.S.
200'lerde Cü-çü'ler 19 Hun boyunun en asilidir (Gömeç, 1997, 10).
Cü-çü ailesi uzun zamandan beri Kansu'da oturmutur. Kuzey Liang devleti,
Tabgaç hükümdar Tay-wu tarafndan 439 ylnda yklr. Bunun üzerine Aina
önderliinde 500 ailelik bir grup Juan-juanlara snr ve bir süre sonra Altay dalarna
yerleir (Taal, 1995, 16).
Tay-wu tarafndan 439'da Kuzey Liang devletinin ykln ve Aina önderliinde
500 ailelik bir grubun kaçarak Altay dalarna yerlemesini tarihçilerin bir bölümü
Bozkurt efsanesiyle birletirir. Aina önderliindeki grup, Altay dalar civarnda
yaayan çeitli Türk boylaryla genileyerek Kök-Türkleri oluturur. Kök-Türkler Juan-
juanlara baldr ve onlar için demir silahlar üretmilerdir. 534 ylnda, balarnda
Bumin vardr. Bumin, büyük yabgu Tu-wu'nun oludur. Tu-wu'nun babas ise A-hsien-
i (Bilge ad) ünvann tamtr (Kafesolu, 2004, 93).
Bumin 534'te Bat Tabgaç devletiyle iliki kurmu, 542'de Çin'e akn yapmtr.
Bat Tabgaç devleti 545'te Kök-Türklere Sodak asll bir elçi gönderir. Kök-Türkler
bundan büyük bir memnuniyet duyarak kendileri de Tabgaçlara elçi göndermilerdir.
(Kafesolu, 2004, 98). Böylece Kök-Türkler bölgelerinde uluslararas ilikilere
girmitir. Bu srada Tölesler, Juan-juanlara ba kaldrmtr. Bumin bu ayaklanmay 546
ylnda bastrr ve 50 000 ailelik bir Töles grubunu kendine balar. Kendine güveni
gelen Bumin kaann, Juan-Juan ile aras bozulunca, ilikilerini keser (Taal, 1995,
18).

120
552 bahar aylarnda ani bir basknla Juan-juan devletini ortadan kaldrr. l Kaan
ünvanyla Ötüken'de bamszln ilan eder. Ancak Bumin ayn yl ölür. Yerine geçen
olu Kara Kaan da uzun yaamaz. 553'te kaan olan Bumin'in dier olu Mukan ve
Bat'da devleti yöneten Bumin'in kardei stemi, zamanla Kök-Türk Kaanln
gücünün zirvesine ulatrr (Kafesolu, 2004, 96). Çin, Sasani ve Bizans gibi, Orta Ça
balarnn en büyük üç yerleik gücünün kuzeyinde, Mançurya'dan Karadeniz kylarna
dek uzanan büyük bir devlet haline gelmitir.
Kök-Türk antlarnda Bumin olarak geçen kurucu kaann ad Çin kaynaklarnda
Tumen eklindedir. Bu, büyük bir ihtimalle Türkçe Tuman (duman) kelimesidir. Tuman
Kaan'n olu Mukan/Muhan ise Türkçe Bukan (boa) olmaldr. Bukan ile Tumen
kelimeleri, bu kaanlarn 160–180 yl sonraki torunlar tarafndan kartrlm ve
anttaki Bumin ad bu kartrma sonucu ortaya çkmtr. Kök-Türk antlarnda Bumin
ve Mukan'n ayr ayr adlarnn geçmemesi bu düünceyi desteklemektedir. Çünkü biri
kurucu, dieri kaanl zirveye ulatran bu kiilerin ikisi de antlara yansmtr
(Gömeç, 1997, 15–17).
bara Kaan çanda devlet zayflar. Ibara, Çang sun-eng adl bir Çin
diplomatn dost edinir. Kök-Türklerin tüm srlarn ve corafyasn örenen Çang sun-
eng, Çin imparatoruna verdii bilgilerle Çin politikasn etkiler (Taal 1995, 20).
Çinliler, Kök-Türk ileri gelenlerini birbirlerine düürerek devleti ikiye böler. Dou
Kök-Türkleri böylece Çin himayesine girerler.
Dou Kök-Türk Kaanl yllarca, hükümdarlarna bal olarak bamszlk
mücadelesi verir. Bazen güçlü bir hükümdarn gelmesi ve Bat Kök-Türk Devleti’yle
anlama yaparak bamszln kazanm, bazen baka bir hükümdar gelmesiyle Çin’e
tekrar balanarak, Bat Kök-Türk Devleti’yle savamtr.
Bat-Kök-Türk Devleti Tardu’yla birlikte en parlak dönemini yaamtr. Dou
Kök-Türk Devleti’yle anlama yaparak devletini gelitirmitir.
Güneybatda Herat'a, kuzeybatda Sivastopol'a dek uzanan ve 600'lere doru
ran'n iç ilerine müdahale eden Tardu, kendisini dünyann egemeni olarak görür
(Kafesolu, 2004, 103). Dou Kök-Türk kaan Tulan'n 600 ylnda ölümü üzerine
kendisini Dou'nun da kaan ilan eden ve Bilge ünvann alarak ksa süre de olsa Dou
ve Bat Kök-Türk Kaanlklarn birletirmi olan Tardu, gerçekten de çann en büyük
gücüdür.
580 ylnda Ibara Kaan’n dostluunu kazanarak Kök-Türk corafyasn ve
Kök-Türkler hakkndaki pek çok srr örenen Çin casusu Çang sun-eng, Çin

121
ordularna meydan savalarnda ar kayplar verdiren Tardu'yu yener. 603 ylnda
Tardu Tibet'in kuzeydousundaki Tuyühunlara snmak zorunda kalr (Taal, 1995,
56).
Tardu'dan sonra Bat Kök-Türklerinin bana geçen Çulo ar vergiler koymas
nedeniyle, Tölesler ve Sir Tardular ayaklanr. Çulo 611 'de Çin hükümdarna snr
(Taal, 1995, 63). Tardu'nun torunlarndan i Kuey devleti yeniden güçlendirir.
Altaylardan Hazar'a dek olan bölgede egemenliini ilan eder. 618'de i Kuey'in ölümü
üzerine kardei Tong Yabgu kaan olur. Tong Yabgu çanda (618–630) Bat Kök-
Türkleri tekrar eski gücüne ulamtr.
Tong Yabgu önce kuzeydeki Tölesleri egemenlii altna alr. 619'da Sasanilere
hücum ederek Rey ve sfahan kentlerini igal eder. Ülkesinin bakentini, Kuça'nn
kuzeyindeki San-mi dalarndan Talas yaknlarndaki Ming Bulak'a tar. Bat
Türkistan, Dou ran ve Afganistan'a ilteber denilen genel valiler ve tudun denilen vergi
memurlar atamtr. 623'te Hazarlar ve Bizans'la i birlii halinde Sasanilere tekrar
hücum eder (Kafesolu, 2004, 104).
Batda Sasanilerle sava halinde olan Tong Yabgu, douda Çinlilerle ittifak
yapmtr. Çin, Tang hanedannn ikinci imparatoru Tay-sung (627–649) tarafndan
yönetilmitir ki, bu hükümdar Çin tarihinin en büyük yöneticilerinden biridir. Tong
Yabgu, Dou Kök-Türkleriyle de sürekli çatma halindedir. Dou Kök-Türk hükümdar
l Kaan'n tevikiyle 627'de Karluklar isyan eder. 630'da Tong Yabgu bir iç mücadele
sonunda amcas Bagatur ad tarafndan öldürülmütür (Kafesolu, 2004, 104–105).
Bat Kök-Türk kaan olan Ibara (634–639), 635 ylnda ülkesini 10 yönetim
bölgesine ayrp her bölgeye bir ad tayin eder. Boy beyleri, boylarn yönetmeye yine
devam eder. Her boy beyine bir ok verilir. Ok, boylarn kaana bal olduunu
göstermektedir. Bundan dolay on boya, On Ok denilmitir. Ibara, On Oklar sa ve sol
olmak üzere ikiye ayrr. Çor'larca yönetilen be boya Çin kaynaklarnda Tulu (sol kol),
Erkinlerce yönetilen be boya ise, Nuepi (sa kol) denilmitir. Tulular Tokmak'n
dousunda, Nuepiler ie batsnda oturmutur (Taal, 2004b, 34–36).
stemi Kaan'dan beri on boy halinde var olan ve 635'te sol-sa olmak üzere iki
kola ayrlan On Oklar, Ouz Türkleridir. 766 ylnda Karluklarn basksyla Srderya
boylarna göçmülerdir. Göç srasnda ve Srderya boylarnda yaarken 24 boya
ulamlardr.
651 'de Aina Holü, Bat Kök-Türk kaan olur. Pek çok isyan bastrarak ülkeyi
biraz toparlarsa da, 656'da balayan Çin hücumlarna kar direnii sonunda krlr.

122
659'da Çinlilerce esir edilir. Bu tarihte Bat Kök-Türk devleti de tamamen Çin
egemenlii altna girmi olur (Ercilasun, 2005, 92).

6.3.2. Çin Egemenlii Dönemi


Dou Kök-Türkleri 630–682 arasnda 52 yl, Bat Kök-Türkleri 659–690 arasnda
31 yl Çin tutsaklnda kalrlar. Dou Kök-Türklerinin 630’da Çin tutsaklna
dümeleri üzerine kaanla bal Türk halk üç parçaya bölünür. Birinci parça, 627'de
Orhun vadisinde bamszln ilan eden Sir Tardulara katlr. Bir süre bamsz olan
Sir Tardular 646'da dalmtr. kinci parça, batya giderek Dou Türkistan kent
devletlerine yerleir. Dou Kök-Türklerinin son hükümdar olan l Kaan'la birlikte
hareket eden yüz binlik grup ise Çin'de tutsak edilir (Taal, 1999, 21). Çin tutsa
Türkler, çeitli garnizonlara yerletirilerek Çin ordusu için çaltrlr. Kök-Türk
hanedan üyeleri, bir ksm boy beyleri ve aileleriyle on bin kiilik bir Türk topluluu ise
bakent Çanan'a yerletirilir. leri gelen Türklere generallik rütbesi verilmi ve sarayda
muhafz olarak istihdam edilmitir.
Çin saray muhafz generallerinden biri de Kök-Türk ehzadesi Ci i-uaydr.
Kimin (Tulu) Kaan'n küçük olu, Çulo ve l Kaanlarn kardeidir. Sarayda bir isyan
balatr. 639 baharndaki bu olay, Çin sarayn çok korkutur. Bakentteki on bin Türkün
büyük bir tehlike oluturduuna karar verirler ve Türkleri Çin'in kuzeyindeki snr
eyaletlerine yerletirirler. Bunun gibi birkaç isyan olmasna ramen baarya
ulaamayarak bastrlmtr (Ercilasun, 2005, 95).

6.3.3. kinci Kök-Türk Devleti


681 sonunda Kutlu ve onun çevresinde toplanan Türkler, Sarrmak dirseinin
kuzey-dousundaki, Çogay dalarnn kuzey eteklerine gelirler. 682'de Tola rma
yaknlarnda, Dokuz Ouzlar yenerek Ötüken'e egemen olurlar. Kutlu, Türk devletini
yeniden bamszla kavuturur ve Ilteri Kaan ünvann alr. Çin'e art arda seferler
yapp, Türk devletini eski snrlarna kavuturmaya ve Çin'deki tutsak Türkleri
kurtarmaya çalmtr. Ilteri Kaan döneminde douda Onon ve Kerulen rmaklarna,
kuzeyde Kögmen (Tannu-ula) dalarna, batda Altaylara ulalmtr (Taal, 2004b,
54–56).
692'de Ilteri Kaan öldüü zaman Bilge sekiz, Köl Tegin yedi yandadr.
lteri'in 27 yandaki kardei Kapgan, kaan olur. Kapgan, 692'den 716 ylna dek 24
yl kaanlk yapar. Türk tarihinin en büyük hükümdarlarndan biridir.

123
Ilteri Kaan'n son yllarnda Bat Kök-Türkleri de bamsz oldular. 689'da
lteri'in Bat Kök-Türklerine hücumu sonunda, Çin tarafndan tayin edilen sözde kaan
kaçmtr. Bundan yararlanan Türgi boyu önderi Uçele, duruma egemen olarak 690'da
kaanln ilan etmitir. Tokmak bölgesinde bakentini kurarak ksa zamanda Tulu ve
Nuepi boylarn, yani tüm On Oklar toparlam, devletin snrlarn douda Turfan ve
Be Balk'a, batda Seyhun'a, kuzeyde Balka'a, güneyde Dou Türkistan içlerine
ulatrmtr.
Kök-Türklerin tekrar güçlenmesi Çin'i harekete geçirir. Douda Ktay ve
Tatablarla, batda Basmllarla, kuzeyde Krgzlarla anlarlar. Hatta baz Kök-Türk
asilleriyle de gizlice ittifak yaparlar. 300.000 kiilik bir müttefik ordusu toplarlar.
Tonyukuk'un tavsiyelerini dinleyen Bilge, hücuma geçmeyip bekler. Basmllarn, 721
sonbaharnda sonuçsuz kalan yürüyülerinden sonra Bilge Kaan, Kansu bölgesini
yamalar. 721 knda Ktaylar, 722 baharnda Tatablar bozguna uratr. Böylece
müttefikleri birbirinden ayrp tek tek yener (Taal, 2004b, 6).
731 ylnda da prens Kül Tegin ölür (27 ubat 731). ki büyük yardmcsn
kaybeden Bilge'nin, 734 yaznda K'i-tan ve Tata-blara kar Töngkes danda kazand
zafer dnda bir faaliyeti görülmemektedir. Bilge Kaan'n ölümü üzerine Kök-Türk
Devleti’nin çökü belirtileri kendini gösterir. Babasnn yerine tahta Tengri Han -yan
(veya Yi-Yan) geçer. 740 ylnda Kök-Türk tahtnda yine "Tengri Han" diye
adlandrlan bir kaan vardr ve Bilge'nin oludur. Hakan, çocuk denecek yata olduu
için yönetim annesi (Tonyukuk'un kz) P'o-fu'nun elindedir. Hatun devlete egemen
olamaz, hanedan üyeleri birbirine düer ve huzursuzluk tüm yurda yaylr. Durumdan
faydalanan Basmllar, Karluklar ve Uygurlar birleirler ve Ana ailesinden gelen
Basml babuunu "kaan" ilan ederler (742) ve Kök-Türk hakan Ozm’, sonra da
onun küçük kardei, son Kök-Türk hakan, Po-me’yi öldürürler. Bu arada müttefiklerin
aralar açlr. Basml babuu (kaan) ortadan kaldrlr ve Uygur lte-ber'i kaan ilan
edilir (Gömeç, 1997, 93–95).

6.4. Uygur Devleti


Kök-Türk devleti ortadan kalknca, 743 ylnda Basmllarn yönetiminde yeni bir
devlet kurulur. Uygurlar, bu Basml Kaanl'nn sol Yabgusu, yani Dou Yabgusu,
Karluklar ise sa Yabgusu, yani bat Yabgusu olurlar. Bu yeni devlet, tam bir federe
devlet biçimindedir (Taal, 2004a, 4,67).

124
744 ylnda Uygur Yabgusu, Basml Kaan'n yenerek kendini kaan ilan eder.
Kaanlk, ünvan olarak da Kutluk Bilge Kül Kaan ünvann alr. Böylece Uygur
Devleti kurulmu olur.
Bu devlet ünvanndan da anlalaca üzere, Kök-Türk devletinin gelenek ve
töreleri yeni Uygur Devleti'nde de devam etmitir. Ancak Uygurlar arasnda Buda ve
Mani dini gibi yabanc inanlar yayldkça, Kaan ünvanlarnda da birtakm
deiiklikler olmaya balamtr. Uygur Devleti’ni kuranlar, Orhun bölgesini yurt
tuttuklar için, bunlara Orhun Uygurlar denilmektedir (Ercilasun, 2005, 222).
Kutluk Bilge Kül Kaan ölünce yerine, olu Bayan Çur kaan olur. Uygurlarn en
büyük kaan olan Bayan Çur Kaan, ünvan olarak da "Tengride bolm, il itmi Bilge
Kaan" ünvann almtr. Bu ünvann anlam ise Gökte domu, devlet yönetmi, Bilge
Kaan demektir.
Bayan Çur Kaan dönemi (747–759), Uygurlarn dört yönde geniledikleri bir
devirdir. Batda Kara Türge devleti, Uygur egemenliini tanmak zorunda kalr. Krgz,
Sekiz Ouz ve Dokuz Tatar gibi Türk boylar egemenlik altna alnarak, devlet otoritesi
güçlendirilir. Öte yandan yine bu devirde, güneydeki Be-balg, Kuça ve Karaar gibi
zengin tarm ve ticaret kentleri de Uygur etkisi altna alnmtr. Turfan bölgesi ile
Uygurlar arasndaki ilikiler de, yine bu devirden balam olur (Kafesolu, 2004, 244).
Bayan Çur Kaan'n önemli ilerinden birisi de, Uygurlar arasnda kentleme
çabalarn balatmasdr. Ordu-balg adnda bakentleri olan bir kent kurdurmutur.
Dier yandan ayn kaan, gittikçe güçlenmekte olan Tibet tehlikesini farkederek
onlara kar cephe alr. Hükümdarn istei üzerine, Çin'de büyük bir tehlike yaratan An-
luan adl Türk asll bir generalin isyannn bastrlmasna yardm etmitir. Bu yardm
sonunda yaplan anlama ile Uygur tüccarlarna, Çin kaplar da açlmtr.
Bayan Çur Kaan'n, ine-usu gölü yaknnda bulunmu, Kök-Türk yazs ile
yazlm olan bir yazt vardr. Bu yaztta kaan olarak yapt iler anlatlmaktadr
(Avcolu, 1999b, 689–691).
Bayan Çur kaan'n ölümünden sonra yerine olu Bögü Kaan geçer. Bögü
Kaan'n faaliyetleri siyasi ve dini olmak üzere balca iki alanda olmutur. Siyasi
faaliyetleri daha çok Çin’e yöneliktir. Çin'de ba gösteren isyanlarn bastrlmas
nedeniyle sk sk Çin'e girilmitir. Ancak Uygurlarn Çin'e girilerinde, Çin'in çeitli
bölgelerine yama aknlar da yaplmtr. Çin'deki isyanlarn en önemlisi yabanc
kavimlerin, Tibetliler etrafnda birlemeleri sonucunda ortaya çkan isyan olmutur. Bu
Tibet isyan, ancak Uygurlarn yardm ile önlenebilmitir.

125
Bögü Kaan'n dini alandaki en büyük faaliyeti, Maniheizm dinini kabul etmesi
olmutur. Bögü Kaan, ayn zamanda bu dinin öncülüünü de üstlenmitir. Bir tüccar
ve kent dini olan Mani dininin kabulünün, Uygurlarn savaç ruhlarn gevetmekle
beraber, bilim, sanat ve edebiyatta ilerlemelerine katks olmutur (Ercilasun, 2005,
225).
Eskiden beri Orta Asya Türk kavimleri arasnda, çok geni ve köklü bir kültüre
sahip olan Çin'in igal edilemeyecei, bu olsa bile uzun süre elde tutulamayacana dair
yaygn bir inan vardr. Bögü Kaan, Çin'in zayf bir annda Çin'i ele geçirmek
istemitir. Fakat veziri Baga Tarkan, Kaan'n bu giriimine kar çkar. Ancak sözünü
dinletemeyince Bögü Kaan' öldürüp, Alp Kutluk Bilge Kaan ünvanyla tahta geçer
(779). Bu durum hanedan deiimi için dikkate deer bir olaydr. Bundan sonraki
kaanlar onun soyundan gelmitir. Bu tarihten sonra Uygur devletini oluturan kabileler
arasnda huzursuzluklar da balamtr (Kafesolu, 2004, 246).
Kültür ve ticaret bakmndan gelien Uygurlarn, savaçlk taraflar zayflamtr.
840 ylnda, Uygurlarn kuzeybat ksmlarnda yaayan Krgzlar 100 bin kiilik atl
güçleri ile Uygur bakentine baskn düzenleyerek kaanlarn öldürüp, halk klçtan
geçirirler. Bu ekilde Bayan Çur ve Kutlug Bilge Kaan zamannda uradklar
saldrlarn intikamn alm olurlar. Bu baskndan kurtulan Uygurlar, canlarn
kurtarmak için çeitli bölgelere dalmak zorunda kalrlar (Taal, 2004a, 71).
Krgz basknndan kaçan Uygur boylarnn önemli bir ksm Dou Türkistan'a
göçmülerdir. Burada Turfan ve Karaar kentlerinin civarnda yerleen Uygurlar, Türk
uygarlk tarihi açsndan büyük deer tarlar. Daha Orhun Uygurlar zamannda tarm
ve ticaret merkezleri olan Türkistan'n bu büyük kentleri, Uygurlarn etkisi altna
girmilerdir. Bu nedenle Uygur Devleti’nin yklmasndan sonra, Turfan dolaylarna
kaçan Uygurlar için bu bölge güvenilir bir yer olmutur. 848 ylndan sonra kendilerini
toparlayp, varlklarn komularna kabul ettiren Uygurlar 856 ylnda ise kaanlklarn
ilan etmilerdir. Bu dönemde balarnda Mengli Kaan bulunmaktadr. Mengli Kaan,
Ulu Tengride Kut Bulm Alp Külük Bilge Kaan, (Ulu Tanr da güç ve mutluluk
bulmu, kahraman, çalkan Bilge Kaan) ünvann tamtr (Kafesolu, 2004, 136).
Kaanlk merkezi olarak Turfan kentini seçtikleri için kendilerine Turfan
Uygurlar denilmitir. Ayrca yazlk bakentleri olarak Be-balg kentini kullandklar
için, kaynaklarda Be-balg Uygurlar ad da kullanlmtr.

126
Çin yönetimi, bu Uygur Devleti’ni Tibet tehlikesine kar desteklemitir. Uygurlar
da Dou Türkistan'da, etkinliklerini artrm olan Tibetlileri bu bölgeden çkarmlardr.
Böylece batdaki snrlarn Urumçi kentine kadar uzatmlardr.
Turfan Uygurlar Mani dinine inanrlard. Bu dini, siyasi amaçlar için de kullanan
Uygurlar, dinlerini himaye bahanesiyle Çin üzerinde bask kurmulardr.
Kültür ve uygarlk bakmndan büyük gelimeler gösteren Uygurlar, 1335 ylna
kadar devletlerini yaatmlardr. Gerek 10. yüzylda Çin'in kuzeyinde Htay devletinin
kuruluunda, gerekse Cengiz Han devletinin gelimesinde bu Uygurlarn öncülük, bilgi
ve deneyimlerinin çok büyük pay olmutur. Uygurlara devlet örgütlenmesi zaman çok
önemli görevler veren Moollar, yaz olarak da Uygur yazsn kullanmlardr.
Moollar'n 16. yüzyla gelindiinde büyük oranda Türklemesinde Uygurlar önemli rol
oynamlardr.
840 ylndaki Krgz basknndan sonra dört bir yana dalan Uygurlarn bir ksm
güney kesimlere, yani Çin ile Dou Türkistan arasndaki Kansu bölgesine indiler.
Önemli bir ticaret merkezi olan bu bölge pek yolu üzerindedir. Bu bölgede yerleen
Uygurlar, büyük bir kent olan Kan-Cou'da yeni bir devlet kurmulardr. Sonradan, Sar
Uygurlar ad ile anlacak olan bu Uygurlar, bu bölgenin yerli halk ile karmadan
kalmlardr (Avcolu, 1999b, 710–720).
Din olarak Budizm'i kabul etmi olan Sar Uygurlar, ticaret ve uygarlk
bakmndan çok gelimilerdir. Budizmin en kymetli eserlerinin bulunduu Bin Buda
Maaralar, Sar Uygurlarn yaad bölgededir.

127
7. SLAMYET ÖNCES TÜRKLERDE EGEMENLK KAVRAMI VE
DEVLETN OLUUMU
Devlet gücü ülke içinde en üstün güçtür. Bu güç, devletin emredici maddi
gücüdür. Devletin varl için emredici güç ve iktidar zorunludur. Böyle maddi bir güce
sahip olmayan örgüt devlet nitelii tayamaz. Devlet iktidarnn maddi gücü silahl
kuvvetler ayrcalna sahip olmasyla belirlenir. Ancak iktidarn, devleti karakterize
edebilmesi için kamu yararna kullanlmas gerekmektedir.
Modern hukukta egemenlik, devletin kaytsz artsz bamszlna sahip olmas,
dier devletlerle hukuken eit durumda bulunmas ve sahip olduu üstün güce ülke
içinde rakip olabilecek veya kar gelebilecek baka bir gücün bulunmamasdr (Taneri,
1993, 83).
nsan kitlelerinin belirli bir kültür etrafnda bir araya gelmesiyle meydana gelen
en büyük topluluk ulustur. Öte yandan, insan topluluklarnn kurduklar en büyük kurum
ise devlettir. Türklerde ulus ve devlet düüncesi çok erken çalarda domu ve
gelimitir. Türkler, Orta Asya'y tümüyle kontrol eden büyük devletler kurduklar gibi,
zaman zaman Orta Asya'nn dna taarak gittikleri yerlerde de yeni yeni siyasi
oluumlar meydana getirmilerdir. Türkler tarihin hiçbir döneminde devletsiz
kalmamlardr. Çünkü Türkler devletin, var olmann vazgeçilmez bir kurumu
olduunun daima farknda ve bilincinde olmulardr (Koca, 2002, 825).
Eski Türklerde devlet kavram "l" (el) sözcüü ile anlatlmtr. l'in gerçek
anlam örgütlenmi siyasi toplum ve devlettir. slam öncesi Türk düüncesinde l
kavram; kurumsallama, bamszlk ve egemenlik kavramlarn içine alr. Egemenliin
hedefi her yerde güvenlii salamaktr. Orhun yaztlarnda, Kutluk ve onun veliahtlar
tarafndan bir halkn egemenlik altna alnd yazldr. "O, halk içinde bar ve
güvenlii salad" cümlesiyle de, Türk devlet gelenei içerisinde fethedilen topraklarda
adalet anlaynn hemen kurulduu anlatlr. Buradaki bar ve güvenliin
salanmasndan amaç, “Türk li”nin devamlldr (Atalay, 2002, 869).
Türklerin dünya egemenlik düüncesi ilk olarak, büyük bir Türk devleti kuran
Hunlar ile balar. Hun hükümdarlar mektuplarnn banda “Tanrnn tahta çkard
Hun ulusunun büyük an-yu"su sözünü kullanrlar. Bu da egemenliin tanrsal kaynakl
olduuna inanldn gösterir. Hun hükümdarlar "Tengr kutu" ünvann tamtr.
Hunlar, Uzak-Doudan Batya kadar tüm Türk ve Asya kavimlerini birletirmi,
birçoklarn göçe zorlamlardr (Turan, 2002, 845).

128
Türk devlet ve egemenlik kavramnn temelinde evrensel, yani tüm dünyay içine
alan bir devlet düüncesi bulunur. Türk dünya egemenlii anlaynn biri kuramsal,
dieri uygulama olmak üzere iki yönü vardr. Kuramsal yön, dört yön üzerinde
Türklerin kutsal egemenlii salamalardr. Uygulama cephesi ise, "günein doduu
yerden batt yere kadar" her taraf Türk yönetimi altna almaya çalmalardr. Türk
düüncesinde büyük devletin de yeryüzünde baz görevleri olmaldr. Yani bu savaç
kavmin görevi sadece klç sallayp, sava yapmak deildir. Onun balca görevleri,
Tanr'nn verdii devlet ve güç ile Tanr adna dünya düzenini salamak ve Türk
adaletini dünyann her tarafna yaymaktr. Bu, Türk devletinin balangcndan bu güne
kadar devam etmi bir dünya görüüdür.
Avrupa Hunlar da bu amac göç ve istilalar ile birlikte Avrupa’ya götürmütür.
Atilla da dier Türk kaanlar gibi kâhinlere çok önem vermitir. Bir çoban tarafndan
bulunup kendisine verilen efsanevi klc da Tanr'nn bir hediyesi saymtr. Hunlar
hükümdarlarnn Tanr tararndan gönderildiine nasl inanmlarsa, Avrupallar da
onlar "Tanrnn klc” saym ve günahlarndan dolay kendilerini cezalandrmak için
gönderildiklerine inanmlardr (Turan, 2002, 846).
Devlette egemenlik iki ekilde kendini göstermektedir. Bunlardan birincisi iç
egemenliktir. ç egemenlik, devletin sahip olduu topraklar ve bu topraklarda
yaayan halk üzerinde hukuki bakmdan emretme hak ve yetkisini tam olarak
kullanmas demektir. ç egemenliin salanabilmesi için bu da yeterli olmamakta,
halkn yönetenleri meru güç olarak kabul etmeleri ve itaat etmeleri de gerekmektedir.
Devlette egemenliin ikinci ekli ise tam bamszlktr. Türkler, bamszlklarna
dükün bir ulustur (Koca, 2002, 828).
Türklerde egemenliin kayna ilahidir. Tanr, egemenlik hakkn dorudan Türk
Kaanna vermitir. Bu duruma göre, Türk Kaanna devlet yönetme güç ve yetkisi,
Tanr tarafndan ba olarak verilmektedir. Ayn ekilde, Türk Kaan da kendisini
Tanr tarafndan seçilmi ve baz olaanüstü güç ve yeteneklerle donatlm bir kimse
olarak görmekte ve kabul etmektedir. Ayn inana halk da sahiptir (Avcolu, 1999b,
563–564).
Tanr ba olan bu güç ve yetenekler Kök-Türk yaztlarnda, Kut (siyasi iktidar),
Ülüg veya ülü (ksmet, nasip, pay) ve Küç (güç) kavramlar ile anlatlmtr.
Tanr, "kut" ba ile Türk Kaann "yönetme ve hükümdarlk güç ve yetkisi",
yani "siyasi iktidar" sahibi klar. Türk Kaan da Tanrdan ald siyasi iktidarla Orta
Asya'daki boylar bir devlet çats altnda toplamtr.

129
"Ülüg ve ülü" kelimeleri Türkçe "ülemek (datmak, ületirmek) veya "ülemek"
fiillerinden çkm birer isimdir. "Pay, hisse, nasip, ksmet" demektir. Tanr, "ülüg veya
ülü" ba ile Türk ülkesinde bolluk ve bereketi artrm, Türk Kaanna ekonomik bir
güç kazandrmtr. Türk Kaan bu gücü halkn lehinde kullanmak zorundadr. Yani,
elde ettii maddi varl adil bir ekilde halka datr.
Tanr Türk Kaan'na verdii "küç" ile de onun sava yeteneini artrr. Bu inancn
doal sonucu olarak, Türk Kaanlar savalarda elde ettikleri baary hep Tanrnn
kendilerine verdii "küç"’e balarlar (Divitçiolu, 2005, 65–80).
Türk Kaan Tanr tarafndan baz olaanüstü güç ve yeteneklerle donatlm
olmasna ramen, hiçbir zaman olaanüstü varlk, yani baz eski uygarlklarda olduu
gibi "tanr-kral" saylmamtr. Onun dier insanlardan fark sadece ilahi baa sahip
olmasdr. ktidarn Tanrdan aldna inanan Türk Kaan da, kendisini daima bu
iktidarn kaynana kar sorumlu saymtr. Ayrca, Türk Kaannn sorumlu olduu
ikinci bir yer daha vard ki, o da yazl olmayan kanun durumundaki Türk töresidir.
Temelde tüm uygulma ve faaliyetlerini Türk töresine uygun bir ekilde yürütmek
zorundadr. Bu da gösteriyor ki, Türk Kaan'nn iktidar sadece ilahi deil, ayn
zamanda hukuki bir temele de dayanmtr (Koca, 2002, 829).
Türk egemenlik anlayna göre, Tanr sadece siyasi iktidar vermez, ayn zamanda
verdii iktidar geri alabilir. Tanrnn bu gücü Türk hükümdarlarnn üzerinde daima
siyasi bir bask arac olmutur. Bundan dolay, Türk hükümdarlar Tanr'nn verdii
siyasi iktidar ellerinde tutabilmek için yönetimde sürekli baarl olmak zorundadr.
Türk hükümdarlar, ancak hükümdarla layk olduklar sürece ibanda
kalabilmilerdir.
Hakan aday olabilmek için kut verilmi aileye mensup olmak gerekir. Hakan
egemenlii elinde bulundurmu, kanun (töre) koyabilmitir. Bununla birlikte, tüm
monarilerde olduu gibi hakana bal olarak bu egemenliin beylerle ve halkla
(budunla) paylald, onlara danld olmutur.
Türklerde devlet anlaynn daha çok konfederasyon eklinde olduu görülür.
Bunun nedeni, egemenlik anlay ve egemenliin ülkeyi yönetme hakkna sahip olan
ailenin bireyleri arasnda paylatrlmasndan kaynaklanr (Kakç, 2002, 889).
Eski Türk devletlerinde taç ba deitirirken, ilahi ba olan "kut" (siyasi iktidar),
hanedan üyeleri arasnda birinden dierine kan yoluyla geçmektedir. Fakat Tanr,
hanedan üyeleri arasnda seçimini ve tercihini sadece biri lehinde kullanmaktadr. Bu
seçim ve tercih de, genellikle hükümdarla en çok layk ve yetenekli bir hanedan üyesi

130
üzerinde olmaktadr. Tanrnn iradesinin hangi hanedan üyesi üzerinde olduu da, ancak
taht için yaplan bir mücadele sonucunda ortaya çkmaktadr. Bu yüzden eski Türk
devletlerinde taht miras hukuku son zamanlar hariç hiçbir zaman belirli kurallara
balanamamtr. Bunun doal sonucu olarak da, hanedan üyeleri arasnda taht
kavgalar daima kaçnlmaz olmutur. Hükümdarn, daha salnda ehzadelerden
birini kendisine veliaht tayin etmesi bile dier ehzadeleri durduramamaktadr.
Türk kaanlar, Sadece Türk topluluklarn deil, yabanc soydan kavimleri de bir
devlet çats altna toplamay kendilerine görev edinmilerdir. Tüm dünyay ülke olarak
kabul etmilerdir. Türk kaanlar, dünya egemenliinin Tanr tarafndan bir görev
olarak kendilerine verildiine inanmlardr (Koca, 2002, 834).
Türk devletinde, devletin en yüksek makamndan en aadakine kadar büyük bir
emir-komuta zincirinin var olduu göze çarpmaktadr. Karizmatik egemenliin balca
özelliklerinden biri de kaann, görevine uygunluk göstermedii takdirde karizmatik
otoritesinin de kaybolmasdr. Yani, kaanlar Tanr tarafndan, Tanr'nn izniyle tahta
çkmlardr.
Eski Türkler, dört ana yön için “tört bulung” deyimini kullanmlar ve yönleri
yüzlerini douya çevirerek saymlardr. Bu yönlere göre, kaan devletin merkezinde
yer alyordu. Douya ve batya ise teginler tayin edilirlerdi. Balangçta douya atanan
tegin, Tölös, ad ünvann alrken, batya tayin edilen tegin de Tardu, Yabgu ünvann
almtr (Gültepe, 2002, 869).
Dier yönlerdeki halklara, merkeze bal lteber, Çor ve rkin gibi yönetici
ünvanlar tayan kiiler atanmaktadr. Bunlar halk içinden, erdem sahibi kiilerdir. Yani
yabgu ve adlarn dndakilerin hanedan üyesi olmas mutlak koul deildir.
Türklerde kaan karizmatik bir yapya sahip olmakla beraber, devletin ve ulusun
geleceinde tek bana karar verme yetkisine sahip deildir. Kaan da denetleyen bir
hükümetin mevcudiyeti artk kabul edilmektedir
Hiç üphesiz kaan, hatun, yabgu ve adlar hükümetin doal üyeleridir. Kaan
ayn zamanda, hükümet toplantlarna da bakanlk etmitir. Yaztlarda bakan anlamna
gelen, "buyurmak, emretmek" fiilinden gelen buyruk kelimesine rastlanr. Yaztlar,
hükümette dokuz bakann olduunu göstermitir. Bu sistem Türklerden Tibetlilere de
geçmitir (Gömeç, 1997, 105–108).
Türklerde 31 tane ünvan ve rütbe bulunmaktadr. Babakanlar Tun Baa Tarkan
zamanna kadar, hep A-shih-te ailesinden gelmitir. Tonyukuk da bu aileye mensuptur

131
ve onun nesilleri, Uygur çann sonlarna kadar Türk devletinde hep yüksek görevlerde
bulunmutur.

8. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLETLERNN BENZERLKLER


VE FARKLILIKLARI
Bu bölümde slamiyet öncesi Türklerde devlet örgütlenmesi, inançlarn devlet
yönetimine etkileri, ekonominin devlet ileyiine etkileri, slamiyet öncesi Türklerde
yazl ve yazl olmayan kurallarn devlet ileyiine etkileri, slamiyet öncesi Türklerde
ordunun devlet ileyiine etkileri incelenmitir.

8.1. slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Örgütlenmesi


Örgütlenmemi halk sadece denetimsiz bir insan topluluu durumundadr.
Devletin oluabilmesi için halkn örgütlenmesi, bu örgütlenmi topluluun bir amaca
yönlendirilmesi gereklidir. Örgütlü bir yap için kurumlar oluturulmal ve ilerlik
kazandrlmaldr. Türkler devletin kurulu aamasnda beklemeksizin töreye uygun
kurumlamay balatm ve devlete ilerlik kazandrmtr.

8.1.1 slamiyet Öncesi Türklerde Devlet Meclisi ve Kurultay


Türklerde her ne kadar hükümdar son sözü söyleyen makam da olsa, meclise
danmadan büyük kararlar vermemitir. Meclis, dorudan karar alan bir örgütlenme
olmasa da dorudan hükümdar tarafndan alnan kararlara tanklk etmektedir.

8.1.1.1. slamiyet Öncesi Türklerde Meclis ve Kurultayn Tarihi Geliimi


Kurultay sözcüü, Türkçe “kurul” ve Moolca “tay” ekiyle olumu bir sözcüktür.
Bugünkü Türkçemize bu deyim Cengiz Han devletinden girmitir. Kurultay, bir
danma meclisi kimliindedir. Ouz Türkçesindeki asl karl “kenge” demektir.
Kurultayn bir toplant olmas nedeniyle, Ouz Türkleri onu ynak, dernek, derim gibi
birçok sözlerle de adlandrmlardr. Kurultay, devlet yönetiminin temelini oluturur.
Türklerde demokrasi ve parlamento anlayn kavrayabilmek için tarihte
kurulmu olan Türk devletlerinin egemenlik düüncelerinin anlalmas gerekmektedir.
slamiyet öncesinde kurulan Türk devletleri içinde, özellikle örgütlenmesi ve kurduu
kurumlar yönünden birbirinin devam veya ayn olan Hun devletleri, Kök-Türk
devletleri, Uygur devletleri ile Bulgar devletleri ayr bir öneme sahiptirler. Hunlar
arasnda birlii gerçekletirerek, ilk Hun devletini kuran Tuman olur. Hunlarn merkezi

132
Orhun-Selenga rmaklar ile bu rmaklarn hemen batsnda, Türklerin kutlu ülke
saydklar Ötüken bölgesidir. Tuman'dan sonra yerine geçen olu, 35 yl hükümdarlk
yaparak devletinin snrlarn kuzeyde Sibirya'dan güneyde Himalayalar'a, douda
Büyük Okyanus'tan batda Hazar Denizi'ne kadar geniletmitir. Türk tarihinde Ouz
Han olarak bilinen Mo-tun, Türk ulusunu “Töre” hükümlerine ve devlet meclisinin
kararlarna göre yöneten en büyük hükümdardr (Kafesolu, 1984, 67).
Mo-tun'un kurultay, Ouzlarn kenge veya danma meclislerine benzemektedir.
Toplanma ve görüme vardr. Ancak, son söz devletin sahibi olan hükümdarndr. Mo-
tun, orduda çok sert ve disiplinli bir eitim uygularken, ona benzer sert ve öretici bir
eitimi de devlet içinde uygular.
Kurultay, balangçta Türklerde din töreni, bayram, yeme içme toyu, elenme ile
yarmay da içinde toplayan bir devlet toplantsdr. Bu toplantlarda halk ile devlet
birleir ve kaynar. Mool devletinde ise kurultay, aristokratlarn, yani Cengiz Han'n
soyundan gelenlerin toplantsdr. Dernek veya toy eklinde olan bu kurultaylara,
Hunlar ile Ouzlarda halk da katlr. Söz hakk bulunmasa bile kararlarn alnd anda
orada halkn bulunmas, kararlar sahiplenme için güzel bir uygulama olarak görülür.
Büyük Hun devletinde balca üç büyük toy ve ynak vardr. Bunlar; yeni yl bayram,
ilkbahar bayram ve güz bayramdr. Özellikle sonuncusu, yani güz bayram büyük bir
kurultay eklinde, Çin'in kuzeyindeki Lung-ch'eng adl yerlerde yaplrd. Bu bayram
veya toy kurultayna, devletin tüm ileri gelenleriyle bal kurullarn da katlma
zorunluluu vardr. Bu büyük Bayram Kurultayna gelmeyenler, Hun hükümdarna
isyan etmi saylmlardr.
Ouzlarda kurultay ve danma toplants, yaygn olarak toy veya düün-dernek
eklinde yaplrd. Zaten, gerek halk ve gerekse beyleri yedirip içirmek hükümdarn bir
görevidir. Halk ile beyler bu toplantlarda Hanlardan davac olabilmiler, hann evini
yama edebilmilerdir. Divan veya devlet divannn, hem bir toplant yeri ve hem de toy
yeri olduu görülmektedir (Ögel, 2002, 874).
Eski çalarda, günümüzdeki anlamda bir parlamento veya dikta meclisi
düünülmemelidir. Mo-tun'un hayat ile ilgili Çince metinlerde, Mo-tun her konuda
danma için devletin ileri gelenlerini çarm ve onlara sormutur. Her durumda,
danma meclisine bir defalk da olsa danma gerei duyulmutur. Danma kurulunu
sadece hükümdar deil, yönetimde uygun makamda bulunan kii de toplayabilir.
Örnein, M.Ö. 68 ylnda Hun bakan, Çin’le bar kurma amacyla plan yapp,
düünmek için devletin ileri gelenlerini çarmtr.

133
Hunlarda kurultay yar din gösterisi halinde yaplr. Devlet daha çok askeri bir
yönetim eklinde kurulmutur. Bu nedenle büyük memur veya komutanlar, çok uzak
bölgelerden seçilmitir. M.Ö. 60 ylndaki Hunlarn kurultaynda Ho-su adl bir Hun
prensi, Hun bakannn hasta olduunu duyunca prenslerin kurultaydan uzaklamamalar
için bir emir çkarr. Bu prensin ünvan o kadar yüksek deildir. Anlaldna göre bu,
kurultayn yönetimiyle görevli bir Hun prensidir. Ayrca, saray içinde de yazmalar ile
hukuk ilerine bakan vezirler vardr. Bunlarn arasnda Çinliler de bulunmutur (Ögel,
2002, 873–880).
Atilla dönemi tpk Mo-tun dönemi gibi, Türk devlet örgütlenmesinin ve
kurumlarnn yeniden çok güçlü ve yüksek bir seviyeye ulat bir devir olmutur. Bir
taraftan siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel kararlarn alnd devlet meclisi Hunlarn
hayatna yön verirken, dier taraftan da Töre ayn ekilde etkisini göstermeye devam
etmitir (Kafesolu, 2004, 59–89).
Türklerde hayat görüü olarak kabul edilen töreye göre egemenlik düüncesi,
ulusu yöneten devlet adamlarna veya hükümdarlara Tanr tarafndan artl olarak
verilen bir “kut” dur ki, bu da siyasi iktidar anlamna gelmitir. Töre, Türk sosyal
hayatn düzenleyen zorunlu kurallar bütünüdür. Bireylerin ve ulusun hak ve hukukunu,
özgürlüünü, hükümdarn görevlerini belirleyen ve ceza hükümleri ile dikkati çeken,
yazl olmayan bir prensipler topluluudur (Kafesolu, 2004, 251) .
Törenin uygulanmasndan sorumlu kimse devletin banda bulunan hükümdardr.
Hükümdar, zamann gereklerine göre ve devlet meclisinin onayn alarak yeni yasalar
töreye ekleyebilmitir. Asya Hunlarnda Mo-Tun, Kök-Türklerde Bumin ve lteri,
Tuna Türk Bulgar devletinde Kurum Hanlar, devlet kuruluunda deneyimlerine
dayanarak yeni yasalar eklemiledir. Bununla beraber törenin, anayasa gücünde,
deimez ilkeleri de vardr ki, bunlar ünlü siyaset kitab Kutadgu Bilig'de öyle
belirtilmektedir. Könilik (adalet), uzluk (iyilik, faydallk), tüzlük (eitlik), kiilik
(insanlk) ve töreye göre hakan veya hükümdar; halkn refah, mutluluu ve varl için
çalan bir görevlidir. Fakat bu ekilde ulusu yönetmek ve ulusa hizmet etmek, ayn
zamanda hükümdar için Tanrnn kendisine verdii bir siyasi iktidardr (Saray, 1999, 8).
Orhun yaztlarnda “Babam Kaan ile anam hatunu Tanr tahtta oturttu. Tanr
irade ettii için, Kut 'um olduu için Kaan oldum... Tanr buyurduu için dizli illere
diz çöktürdüm, ballara ba edirdim... Tanr buyurduu ve Kut'um olduu için ölecek
olan bodunu dorulttum... Tanr buyurduu için ben (Bilge) de tahta oturdum... Tanr
buyurduu için gözünün görmedii, kulann iitmedii yerlere bodunumu ileri gün

134
dousuna, beri gün ortasna, geri (gün) batsna, yukar gece ortasna götürdüm... Tanr
güç verdii için, Tanr bilgi verdii için kendimi bizzat Kaan kldm, Tanr bana güç
ve bilgi verdii için Kaanm güçlendirdim” (Ergin, 2003, 27). Dorudan egemenliin
kaynann Tanr olduu düüncesi vardr.
Kutun ilahi olduu Uygur hükümdarnn kulland ünvanlarda da görülmektedir.
“Kutlug (795–805), Ay Tanrda ülü bulmu Alp Kutlug Bilge Kaan, Ay Tanrda Kul
bulmu Külüg Bilge (805–808), Ay Tanrda Kut bulmu Alp Bilge (808–821), Ay
Tanrda ülü bulmu Küçlü Bilge (821–833), Ay Tanr'da Kut bulmu Alp Külü
Bilge Kaan (833–839). Yukardaki örneklerden de anlalyor ki, Uygur hükümdar bir
süre Kök-Türk hükümdar gibi “Tanrdan Kut bulmu” ünvanlarn tarken, beinci
hakandan sonra güne ve aydan kut alan ünvanlar da kullanmaya balar. Tuna Türk
Bulgar devletlerinde de hükümdarlar egemenlii Tanr'dan alr. Kurum Han adna
dikilen yaztta Tervel adl Bulgar hükümdarnn, “Bulgarlar üzerine Tanr tarafndan
getirildii”; Melemir yaztnda ise, “Tanr’ya benzer Tanr tarafndan tahta çkarlm
Melemir...”, Omur-tag Han'a ait Çatalar yaztnda da “Yeryüzünde, Tanr tarafndan
tahta çkarlm Han Omurtag...”dan bahsedilmektedir (Bayrak, 2006, 84, 133).
Türk dilinin en eski ve en yaygn kültür kelimelerinden biri olan kut, Kutadgu-
Bilig'de öyle açklanmaktadr “Kutun doas hizmet, özellii adalettir... Fazilet ve
ksmet Kut'tan doar... Ey hükümdar sana Tanr Kut verdi... Beylie (hükümdarla) yol
ondan geçer. Her ey Kut'un eli altndadr, tüm istekler onun aracl ile gerçekleir...
Tanr kimi iktidar sahibi yaparsa o her iki dünyada mesut olur... Bey (hükümdar), bu
makama sen kendi gücün ile gelmedin, onu sana Tanr verdi... Hükümdarlar iktidar
Tanr'dan alrlar” (Hacip, 1991, 221–250).
Türk töresine göre, hükümdar halkna her konuda bakmakla görevli bir çalandr.
Kutadgu-Bilig'de halkn hükümdardan istekleri, ekonomik istikrar, adil kanun, güvenlik,
olarak sralanmakta ve sonra öyle denilmektedir. “Ey hükümdar, sen önce bunlar
yerine getir, sonra kendi hakkn isteyebilirsin. Ey hükümdar, iyi kanun yap, yaplan
kanuna herkesten evvel kendin uy ki, halk da sana inansn ve itaat etsin” (Hacip, 1991,
260).
Türk hükümdar görevlerini yerine getirmezse, kutun Tanr tarafndan geri alnd
düüncesi ile iktidardan düer. Türk hükümdarna göre olu halktan herhangi bir kii ve
Türklerle yan yana yaamak durumunda olan herhangi bir yabanc, “Töre”nin karsnda
eit haklara sahiptir ve eit ilem görürler. Bu ise Türklerin kendileriyle birlikte yaayan
ve Türk olmayan herhangi bir yabancya kar gösterdikleri hogörünün ve insani

135
davrann en güzel örneini oluturur. Tarihin içinde, Türklerle yan yana yaamak
durumunda kalm olan yabanc uluslarn dillerine, dinlerine, örf ve adetlerine daima
sayg gösterilmitir (Saray, 1999, 10).
Törenin prensipleri ile hükümdar tarafndan nasl uyguland konusunda, Türk
toplumunda ne kadar adil, serbest ve hogörülü bir hayat eklinin var olduunu
göstermektedir. Böyle bir yönetim eklinin ise, ancak demokratik bir toplumda veya
cumhuriyet yönetiminde var olabilecei ortadadr. Bu hogörü ortamnda meclisin
varl zaten mantk olarak ta açklanabilir.
Türk devletlerinde, hükümetten ayr olarak birer de meclis bulunur. Devleti
ilgilendiren siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel konularn görüülüp bir karara
baland bu meclisler, Türklerin hayatnda son derece arl olan kurumlardr. Kök-
Türk Hakan Bilge (716–734)'nin, ülkedeki kentlerin surlarla çevrilmesi ve Budizm ile
Taoizm'in serbestçe tantlmas konusunda yapt iki teklif, Türk ulusunun hayat
görüüne ters dütüü gerekçesiyle meclis tarafndan reddedilmitir. Kök-Türkler ile
Uygurlardaki bu meclis hükümdar seçiminde de tam yetkiye sahiptir. Yeni hükümdar
onaylar veya gerekçe göstererek reddedebilir. Bir yasama kurulu özelliindeki bu
meclis, Türk siyasi topluluklarnda Milattan önceki yllardan beri devam eden “Devlet
Meclisi” kurumunun bir devamdr (Saray, 1999, 13).

8.1.1.2. Devlet Meclisi ve Kurultayn Yaps, Özellikleri ve Çeitleri


Türk devlet örgütlenmesinin önemli bir bölümünü oluturan kurultay gelenei,
çeitli amaçlarla toplanarak görevlerini yerine getirmitir. Bu toplantlarn tümü,
geleneksel olarak bir Türk devletinden dierine aktarlm, Asya’da dier devletlere
örnek olmutur.

a) slamiyet Öncesi Meclis ve Kurultayn Yaps ve Özellikleri


Din ve devlet hayatn, devlet ve orduya ait heyecan ortak yaama ve böylece
sosyal geliimi sürdürme gelenei, Türk tarihine çok eyler kazandrmtr. Kurultay ile
din törenlerinin ortak olduu toplantlar ilk defa Asya Hun Devleti'nde görülür ve Kök-
Türklerde devam eder. Hunlarda büyük üç kurultay vardr. lki olan küçük kurultay,
ylbanda (veya yln ilk aynda, yani ocakta), Hun bakannn otanda, atalara kurban
verilen sunakta yaplr. Atalarn keçeden heykelleri yaplr ve bir torba içinde saklanr.
Türkler bu ata heykelciklerine, “tös” ad verirler. Ancak Hunlar, bunun yerine baz
yerlerde altn heykel kullanmlardr.

136
kinci büyük kurultay (veya toplant) yln beinci aynda, yani mays aynda bahar
balangcnda veya ylbanda Lung-ch'hg'de yaplr. Bu toplantda kendi atalarna
kurban verilir. Yer ile göe, kötü ve iyi ruhlara da kurban burada verilmitir. Ballk ve
sadakat andnn yenilenmesi de bu kurultayda yaplr. Prensler, devlet büyükleri, boy
beyleri ile Hun Devleti’ne bal krallar, baharda bu kurultaya katlr ve Hun
hükümdarna ballklarn bildirmi olur. Bat Türkistan'n dousundaki Wu-sun kral,
Orhun'daki bu kurultaya gelerek katlr. Gelmezse bamszln ilan eder ve düman
biri olarak kabul edilir (Ögel, 2002, 874).
Sava ve saym kurultaynda devletin kaynaklar ile halkn kontrol ve saym
yaplan bir toplantya “saym kurultay” denilir ve bu kurultay sonbaharda, eylül aynda
yaplrd. Çünkü bu ayda atlar güçlenmi olur. Askerlik yapacak gençler de, evlerindeki
ilerini bitirmilerdir. Devlet yaps ve anlay bakmndan tad deer çok
önemlidir.
Ayrca Hunlar bir ylda üç defa ejderha (veya Lung) kurban töreni yaparlar. Yln
birinci, beinci ve dokuzuncu aylarnn (yani ocak, mays ve eylül aylarnn) wu
günlerinde göe ve tanrlara kurban verirler. Buradaki wu günü, Çin imparatorunun
tahtnn bulunduu yerin tam ortasnda simgelenir. Wu günü 5. gündür. Tan-lin kenti,
Kuzey Çin'deki Ma-i kentinin yaknndadr. Eylül ay, Hunlarda kn ve dolaysyla
sava hareketlerinin balad bir zamandr. Ayn zamanda Çin'de harman mevsimidir.
Kök-Türklerde devlet toplants da, çou zaman bir din töreni eklinde
görülmütür. Kök-Türklerde de, Hunlar gibi bu büyük toplanty 5. ayda, yani mays
aynda bir Bahar bayram eklinde yaplmtr. Kök-türk kaan, sürekli olarak Ötüken
danda oturur. Çadr douya, yani günein doduu yöne dönüktür. Böylece günei
selamlamtr. Her yl Kök-Türk kaan devletin ileri gelenleriyle birlikte, kurban
vermek için ata maarasna gider, 5. ayn yani maysn ortalarnda ise, toplanrlar ve
Gök Tanrya, Temir rma kysnda kurban verirlerdi. Buras, Ötüken'den dört veya
be yüz mil uzaklktadr. Çevresi çok yüksek dalarla çevrilidir. Dalarn ad Po-teng-
ning-li dalardr. Bunun anlam ise Yer Tanrs demektir. Bu toplantda, at ve koyun da
kurban edilmitir (Aydoan, 2004a, 549–553).
Uygur Devlet-halk toplants, M.S. 983–985 yllarnda Turfan'a gelmi olan ünlü
Çin elçi ve seyyah Wang Yen-t'e'nin gezi raporunda çeitli yönleriyle anlatlr.
Uygurlarda tam bir demokratik bir yönetim vardr. Halk ile hakan arasndaki ayrlk ve
mesafe azalmtr. Sosyal adalet tam olarak kurulmutur. Çünkü bu gezi raporunda,

137
“Uygurlarda herkes çalr, çalamayanlara da devlet yardm eder” denmektedir (Ögel,
1982, 60–69).
Kurultay, ulusun birlemesi, kaynamas ve din ile devlet gücünü tek elde
toplayan gösteri ve toplantdr. Türk devletlerindeki kurultaylarn bu özelliini, Çin
kaynaklaryla ortaya çkaran Japon bilim adam iratori olmutur. Ona göre, devletin ve
ulusun temellerini salamlatran hiçbir kurum ve kurulu, Hunlardaki bu üç festival
kurultay kadar güçlü ve gerekli olamaz. Ulusun birleip kaynamas bu toplantlar yolu
ile salanmtr. Prensler, büyük memurlar ile ballar bu festival kurultaylarna gelmek
zorundaydlar. Bu festival kurultaylara gelmeyenler, yalnzca hakann deil, Tanrnn da
emirlerine balanmama ve sadakatsizlik ile suçlanrlar. Gelmeyenler kanun d hainler
olarak kabul edilirler (Ögel, 2002, 880). Ayn zamanda bunlar isyan etmi, bakaldrm
kiiler olarak saylrlar ve cezalandrma yoluna gidilir. Bunlarn tarihte örnekleri de
vardr.
Ouzlarda “kenges toyu” çok önemlidir. Bayndr Han, ylda bir kez toy edip,
Ouz beylerini arlard. Ouzlarda, önemli bir ey olsun olmasn, hükümdar ylda bir
kez beylerini toplayp arlam ve bu arada, danma ile görüme olmutur (Ögel, 2002,
876).

b) slamiyet Öncesi Kurultay Çeitleri


Çeitli amaçlarla kurultaylar yaplmtr. Baz kurultaylar süreli toplantlar
biçiminde olurken, bazlar da zamann ve dönemin gereksinimlerine göre farkl amaç
ve biçimlerde yaplmtr. Aada, bu kurultay türlerine ilikin özet bilgiler verilmitir.

1) Töreyi Kurma ve Toplama Kurultay: Türklerde yeni bir devlet kurulunca,


töreyi belirlemek ve korumak için toy ve kurultaylarn yapld görülür. Aslnda o
devletin töresi, devletin kurucusunun adn tar. Ouz Destan içinde, Ouz Han savatan
döndükten sonra büyük bir zafer toyu yapar. Bundan sonra da ikinci bir “töre toyu” yapar.
Bu toylarda, direkler üzerine konmu olan tavuklara atlar yaplr. Orun, ülü ve
ongunlarn, Ouz Han'n çocuklar arasnda datlmas ise ikinci toyda yaplr.
Toylar ve kurultaylarda devlet protokolüne dikkat edilir. Bu toplantlar, makam ve
rütbelerin belirlendii yerlerdir. Türklerde “ülü” ad verilen töre ve gelenekler de,
protokol düzenini belirleyen etkinliklerdendir. Topluluk içindeki herkesin yeri, bu ülü
haklarna göre belirlenir. Ülü sözü, ülümek ve ülemek köklerinden gelir. Anlam pay
demektir. Bir kiinin ülü hakk, baarsyla artabildii gibi, baarszl ile de düebilir

138
veya kaybedilebilir. Herkes kendini atasndan beri soylu sayar. Herkes atas ile öünür.
Yalnz aralarnda öncelik veya üstünlük haklar vardr. Bu da ziyafetlerde, et kesmek ve
ülümekle ortaya çkar. Ouz Destanndaki ülü töresi, kuzey Türklerinde halk arasnda
hala yaamaktadr. Halk arasnda snf yoktur. Ancak atalardan gelen baz hizmet ve
baar üstünlükleriyle aralarnda, karlkl anlay ve hogörüye dayanan baz
ayrcalklar olmutur.
Türk töresinin kuruluu çok eskilere dayanr. Türk töresini koyan kiinin, Ouz
Han'n büyük olu Gün Han'n veziri Irkl Ata veya Bilge Irkl Hoca olduu yazldr.
Önemli olan nokta, Türk töresinin bilgeler tarafndan kurulmu olmas ve Türk
kavimlerinin de buna inanm olmalardr. Yoksa Irkl Ata diye bir vezirin veya bilgenin
yaam olduu üphelidir. Türk mitolojisinde yar Tanr bir kam veya amann
olabilecei belirtilmektedir. Bir kurultayda veya bir toplantda, kimin nerede oturaca
orununa, yani mevkisine göre deiir. Herkesin mülkiyet ve egemenliini gösteren bir
damga ile yine her Türk topluluunun bir simgesi olan bir bayrak gösterge olarak
kullanlr. Tüm bu töreler, topluluk düzeni ve askeri bir disiplin kurmak için konmu
kurallardr (Ögel, 2002, 876).

2) Sava Kurultay: Sava Kurultay Atilla Hunlarnda, ya sava banda veya


sava ortasnda yeni bir taktik uygulamak için yaplr. Sava kurultay at üzerinde olur.
Hunlarda sava kurultay, sonbahar mevsiminde yaplrd. Çünkü bu mevsimde atlar
güçlenmi ve savan güçlüklerine kar hazrlanm olurlar. Bu kurultaya Türkler, her
çada büyük bir önem vermilerdir. Hunlarn eylül aynda Çin'in kuzeyindeki T'ai-lin'de
yaptklar kurultayda saym yaplr, devletin insan gücü hesaplanr ve hayvan says
belirlenirdi. Bu toplant aslnda planlanan bir seferberliktir. Çin aknlar ise, bundan
sonra balard. Harman mevsiminde büyük din törenleri de bu tür toplantlarda
yaplmtr. Sava öncesi olduu gibi sava srasnda da sava durduran komutanlar bir
araya gelerek hemen yeni bir taktik seçerler. Kuzey Türk mitolojisinde, sava öncesi toy
ve kurultaylarndan da söz edilmektedir (Uraz, 1992, 89).

3) Göç Öncesi Kurultay: Göçten önceki kurultaylar eski Türklerde çok önemli
bir olay ve eylemdir. Göç, tüm halk ilgilendirir. Göç kurultay ile ilgili fazla bilgi
bulunmamakla birlikte, Çin kaynaklarnda geçen bir toplant, böyle bir kurultay
oluturulduu yönündedir. Çin'e snm olan Hunlar güçlenmilerdir, (Çin elçilerinin
duyduklarna göre) Hun hakan, Hun büyüklerinin büyük bir ksmn toplam ve

139
onlardan görülerini sormutur. Beylerin çou da, kuzeye kendi yurtlarna dönmek
istemilerdir (Ögel, 1982, 84).

4) Bar Kurultay: Türk devletlerinde halk ve beyler, düman bir devletle


hemen bir bar kurmak için hazr deillerdir. Bunun için hakan, gerekli ortam
yaratmak için baz önlemler alr. M.Ö. 68 ylndan sonra Hun hakan, Çin ile bar
kurmak için devletin ileri gelenlerini görümeye çarr. Aslnda bar Türklerde bir
tören ve toy nedeni olabilir. Yakut Türkleri, bar için özel olarak bir hayvan keser ve
hayvann kemik iliini dümana sunup yedirmekle, bar and ile törenini tamamlam
olurlard (Ögel, 1982, 84).

5) syan ve Bal Olma Kurultay: Hun hakannn saraynda yaplan kurban


töreni ile kurultaya, Asya Hun Devleti'ne bal olan tüm ballarn gelme zorunluluu
bulunmaktadr. Gelmeyen, isyan etmi saylrd. Bu toplantlarn en önemlisi M.Ö. 53
ylnda olur. ki karde olan Çiçi Han ile Hu-hanyeh Han’n, Hun taht yüzünden aralar
bozulur. Hu-hanyeh Han yenilir. Bunun üzerine güneye gidip Çin'e balanmak ister.
Bunun için de beyleriyle halkn toplar ve durumu anlatr. Bunun üzerine beyler
düüncelerini açklar (Ögel, 2002, 877).

6) Elçiler le lgili Divanlar: Bu tür toplantlara, kurultay gibi olmasa da divan
toplants denilebilir. M.Ö. 8'de, önemli bir Çin elçilii bir mühür dolaysyla gelince,
önce bir beyler divan toplants ve sonra da toy yaplr. M.Ö. 101 ylnda ise, Çin elçisi
Su Wu intihar edip ar yaralannca, Hun hakan devletin tüm ileri gelenlerini çararak
büyük bir toplant yapar. Bu da büyük bir divan toplants olarak kabul edilebilir
(Avcolu, 1999b, 770–775).

7) Mahkeme ve Yarg Kurultaylar: Eski Türk devletlerinde adaleti temsil eden


hükümdardr. Doal olarak bu hak, beylikten hükümdarla kadar deiir. Açk bir yarg
kurultay M.Ö. 101'de, Hunlarda görülür. Çin elçileri General Wei Lü'yü öldürmek
isterler. Bunun üzerine Hun hükümdar çok kzar ve konuyu konumak üzere devletin
ileri gelenlerini çarr.
Normal olarak kurultayn hükümdar tarafndan toplantya çarlmas gerekir.
Ancak bu bir “Toy” eklinde olabilir. Bununla beraber Kök-Türkler ile Hunlarda
kurultay belirli zamanlarda, ayn zamanda bir din ve kurban töreni gerekçesiyle, örnek

140
olarak Mays aynda toplanr. Bu devlet “Toy kurultaylar” yln belirli günlerinde olur.
Toplanmak için ayrca çar yaplmamtr (Aydoan, 2004a, 553).

8.1.2. slamiyet Öncesi Türklerde Hükümdar


Bozkr Türk devletlerinde hükümdarlar çeitli ünvanlar tamlardr. Tadklar
ünvanlar, Tanhu veya an-yü (5. yy. ortalarna kadar), kaan (khagan), kan (han, kral),
yabgu (cabgu), idi-kut, il-teber, erkin (kül erkin, ulug erkin) vb. gibidir. Bunlar arasnda
Türk tarihinde en yaygn olan "kaan"dr (Kafesolu, 2004, 268).
Eski Türklerde Kaanlk, doutan Kaann ailesinden birisine geçmitir. Kaan
olabilmek için mutlaka kut verilmi aileye mensup olmak gerekmitir. Bununla birlikte
kutun verilecei aileye mensup olmak hükümdar olmak için yeterli deildir. Çünkü aile
içerisinde kime kut verilecei konusunda kesin bir ölçü yoktur. Tüm hanedan üyeleri
hükümdar olma hak ve yetkisine sahiptirler.
Eski Türklerde hükümdarn, Kut'u Gök Tanr'dan aldna inanlmaktadr. Kut
verilme takdir anlamndadr. Seçim tamamen o devirde olabilecek en demokratik
yönetemlerle yaplmtr. Hükümdar seçmek için Kurultay toplanmtr. Kurultaya
beyler ve ileri gelen kiilerden baka halk da katlabilmitir (Kakç, 2002, 890).
Kurultay tarafndan tercih edilen aday hükümdar olarak görev alabilmitir.
Hükümdarla yükselmi olan kii, kutsal bir yerde yaplan törenle kendisini,
banda bulunduu topluluun hükümdar ilan edip tahta çkmtr ve belirli ünvanlar
almtr. Bu, ayn zamanda yeni hükümdarn iktidarn halka tantmas ve onaylatmas
anlamna gelmektedir.
Kaan tahta çknca, ileri gelen kiiler tarafndan bir keçe hal üzerine oturtularak
havaya kaldrlr ve günein hareketine göre dokuz kez çevrilir. Boaz, bir ipek
kumala kendini kaybedinceye kadar sklr. Yar boulmu durumda Kaann azndan
çkan sözler, onun hükümdarlk süresinin belirler. Süresi dolan hükümdar görevinden
ayrlr (Avcolu, 1999b, 593).
Hükümdarln ilanyla birlikte, fiilen devlet kurumlarnn örgütlenmesi balar.
Devletin en önemli görevleri, bakann yaknlarna ve bakana giriiminde destek veren
boy beylerine verilmitir. Bu kadro hem yönetimsel, hem de askeri örgütün çekirdeini
oluturmaktadr. Çekirdek ve üst kadro da kendi alt kadrolarn kurmaktadr. Görev ve
sorumluluklar da, devlet bakannn verdii rütbe ve dereceler ile belirlenmektedir.
ktidarn yeni sahibi örgütünü kurarken, önceki Türk devletlerinin
deneyimlerinden büyük ölçüde yararlanmtr. Hatta çou defa teslim alm olduu

141
devletin örgütünü devam ettirip, onun görev ve sorumluluklarn tümüyle üstlenmitir.
Deiiklik ise, iktidara yeni bir hükümdarn gelmesidir (Avcolu, 1999b, 743).
Dier taraftan, yeni hükümdara komu bir devletten elçi gelmesiyle ve kendi
elçilerinin de komu devletler tarafndan kabul edilmesiyle yeni kurulan devlet hukuken
tannm olur.
Eski Türk devletinin banda tannm bir aileye veya boya mensup bir hükümdar
bulunmutur. Her hükümdar belirli hükümdarlk ve egemenlik simgeleri kullanmtr.
Böylece hükümdar hem içerde hem de darda bu simgelerler araclyla tannmtr
(Koca, 2002, 830). Ota (hakan çadr); örgin (taht) (Pnarba, 2004, 14), tu, davul
kotuz (sorguç) , yay, altun-ota diye de adlandrlan hakan çadrdr. Kök-Türk, Uygur
ve Türgi hükümdarlar, tepesine altun bir kurt ba taklmak suretiyle belirlenmitir.
Köbrüge (davul) egemenlik belgesidir. Hükümdarn makamnn bulunduu kalelere
veya sefer zamannda kurulan ordugâha yine ordu ad verilmitir (Esin, 2006, 25).
Ayrca, hükümdarn çeitli nedenlerle verdii halka açk "toy"lar da hükümdarlk
simgesi saylmaktadr. Bu toylar, Türk devlet bakannn iktidarn ve maddi gücünü
sergiledii ve gösterdii bir yer olmutur. Daha dorusu, Türk hükümdar bu toylar
araclyla kendisine destek veren beyler ve halk için ne kadar büyük özveriler
yapabileceini göstermektedir (Koca, 2002, 831).
Eski Türk hükümdar, hem tüm devlet örgütünün ba hem de toplumun lideri
durumundadr. Hükümdar sadece içinde yaad zamandan deil, ayn zamanda
devletin ve toplumun geleceinden de sorumludur. Bu görevi de ancak iyi yetimi,
yetenekli, bilgili ve deneyimli olan kimseler baarabilmitir. Bundan dolay Türk
hükümdarnn baz yüksek özelliklere sahip olmas gerekmitir. Bunlarn banda cesur,
kahraman, bilge ve erdemli olmak gibi önemli özellikler gelmitir.
Her kültür, kendisini yaatacak ve devam ettirecek insan tipini yetitirmeye çalr.
Atl-göçebe kültürün ideal insan tipi cesur ve kahraman insandr. Atl-göçebe bir hayat
yaayan eski Türk toplumu tehlikeler ve güçlüklerle dolu doal çevre içinde yaamtr.
Bu hayat eklinde savalar, aknlar, hayatta kalabilmek ve hayat devam ettirebilmek
için adeta zorunlu, hatta kaçnlmaz bir faaliyettir. Tehlikeler ve güçlükler, ancak
onlarn cesareti ve kahramanl sayesinde alt edilebilmektedir. Aknlarn ve savalarn
zafere ulamas da, ancak onlarn cesareti ve kahramanl sayesinde olabilmekteydi.
Ksaca söylemek gerekirse, toplumun ve devletin kaderi büyük ölçüde kahramanlarn
baarlarna baldr (Kakç, 2002, 892).

142
Kahramanlar için kendi hayatlarnn fazla bir deeri ve önemi yoktur. Toplumun
yararna hayatlarn hiç düünmeden feda etmek, onlar için en büyük erdemdir. Türk
toplumunda hiçbir menfaat kaygs gütmeksizin kendi hayatlarn tehlikeye atan, hatta
feda eden insanlara büyük deer verilmekte ve onlara kar büyük sevgi ve hayranlk
duyulmaktadr. Türklerde "kahramanlk kültü" (kutsal kabul edilen varlklara sayg
duyma) vardr.
Devletin ba ve toplumun lideri olan Türk Kaan'ndan istenilen en önemli
özellik, onun “cesur ve kahraman” olmasdr. Türk Kaan, Türk topluluklarn bir
devlet çats altnda toplamak, isyan eden topluluklar denetim altna almak, düzeni
salamak, akn ye savalarda zafere ulamak ve özgürlüü korumak gibi devlet ve
toplum hayatnda son derece önemli ve büyük ileri baarmak zorundadr
Türk kaannda olmas gereken ikinci özellik ise, onun “bilge” olmasdr. Bilge,
yüksek kavray, derin düünce ve büyük sezgi gücünü anlatan bir kavramdr. Türklerde
bu özelliklere sahip olan kimseye de bazen "bilge kii" veya sadece "bilge" denmitir.
Bilge Türk kaan, felsefi düüncelerle uraan bir filozof deildir. Onun düünce ve
tasavvurlar sadece devletin ve toplumun gelecei ile ilgilidir. Çünkü o, kendini daima
Türk devletinin ve ulusunun geleceinden sorumlu saymaktadr (Koca, 2002, 834).
Türk kaannn üçüncü önemli özellii de onun "erdemli" olmasdr. Erdem
Türklük kadar eski bir kavramdr. Bu kavram yüksek ahlaki deerlerin ve üstün
özelliklerin toplamn anlatr. Erdem kavram "cesaret, alplk ve bilgelik" gibi özellikleri
de içine alr. Bunlardan cesaret ve kahramanlk, erdemin ilk ve en belirgin özelliidir.
Erdem kavram sadece bu özellikleri deil, toplumu birlik ve dayanma içinde tutan
özveri, ballk, dostluk, vefa, samimiyet, mertlik, dürüstlük, cömertlik ve
konukseverlik gibi özellikleri de içine almaktadr.
Türk hükümdar tüm devlet örgütünün ba ve toplumun lideri olarak, en büyük
güç ve yetkileri kendi ahsnda toplamtr. Her emri kanun etkisindedir. Devletin her
bölümündeki görevliler ve halk bu emirlere uymak zorundadr. Öte yandan, Türk
hükümdar en büyük yargç durumundadr. Hükümdar bu niteli ile yüksek mahkemeye
bakanlk etmitir. ahsna ve devlete kar suç ileyenler için tutuklama karar
alabilmi, bizzat yarglamasn yapabilmi, ölüm dâhil çeitli cezalar verebilmitir
(Kafesolu, 2004, 270).
Türk kaan, devletin ba olarak iç ve d siyaseti düzenler; sava ve bara karar
verir; savata ordulara komuta eder; elçiler gönderir, elçiler kabul eder, devlet
örgütünün her bölümündeki görevlileri tayin eder veya görevlerinden alabilir.

143
Türklerde, devleti yönetmekte yetersiz kalan kaanlarn zamannda devlet ve
toplum düzeni sarslm, töre bozulmutur. Böyle durumlarda töreyi yeniden
düzenlemek ve korumak Türk kaanna dümütür (Anadol, 2001, 75).
Türk kaannn görevlerinden biri de ekonomik alandadr. Türklerde “halk devlet
için deil, devlet halk için” vardr. Bu anlayn doal sonucu olarak, Türk kaanlar,
halk ekonomik bakmdan tümüyle refaha ulatrmay ve refah içinde yaatmay
kendilerine balca amaç edinmilerdir.
Ekonomik önlemlerden biri de, komu devletlerle ticari anlamalar yaparak,
halkn ihtiyac olan mallar bu devletlerden temin etmektir. Orta Asya'nn doa ve iklim
artlar hayvancla olduu kadar, tarma olanak vermemitir. Bundan dolay Türk
topluluklar baz ihtiyaçlarn komu ülkelerden salamak zorunda kalmtr. Bu da ya
komu devletlerle ticari anlamalar yapmak ya da yamal aknlar düzenlemek veya
baz devletleri vergiye balamak eklinde olmutur (Koca, 2002, 840).

8.1.3. slamiyet Öncesi Türklerde Hatun


Hatun, Hun devlet yönetiminde söz sahibidir. Ayrca, hükümdarn ilk ei olmas,
ondan doacak çocuklarn gelecein hükümdar olmas ve Türk olmas gerekmitir
(Kafesolu, 2004, 258). Attila'nn birçok hanmnn ve çocuklarnn var olmasna karn,
yalnz ilk ei Ankan (Arg-han)'dan olan oullar taht üzerinde hak sahibi olmutur.
Arg-han, Attila'nn saraynda kendisine ait gösterili bir kökte oturmutur. Kendi
hizmetine bakan özel yardmclar bulunmaktadr. Bu yardmclarn bir ksm danman
özelliindeki kiilerdir. Hun ülkesine gelen elçiler Attila ile birlikte kendisine de
hediyeler getirmi, hatun da bu elçileri kabul ederek onlarla görümütür. Hükümdarn
ilk ei olan hatundan baka, dier kadnlarn da Hun devlet örgütünde yeri vardr.
Bleda'nn ei kocasnn ölümünden sonra yaad köyün sahibesi ve yöneticisidir.
Hanedan mensubu olan bu kadn da, iddetli frtna ve yamurdan dolay yollarn
kaybederek köyüne gelen Bizans elçilik kurulunu kabul ederek, onlara çeitli hediyeler
göndermitir (Ahmetbeyolu, 2001, 116).
Hükümdar törenle ünvann alrken, hanm da törenle “katun” (hatun) ünvann
alr. Kaan'n derece nedeniyle ilk eine katun veya hatun denilmitir. Nitekim bu
günkü kadn (katun) sözü, ancak hanm anlam tar. Kaan ve katun deyimlerinin önce
Türk asldan olmayanlarda da görülmesi, yüksek tanhu ve Yen-shih ünvanlarnn Hun
hükümdar ailesi tarafndan kullanld yüzyllarda bakalarnn ancak 3. veya 4.
dereceden rütbeleri gösteren kaan ve katun kelimelerini kullanabilmelerinden ileri

144
gelmitir. 5. asrn ilk çeyreinden sonra, özellikle Juan-juan egemenlii zamannda ve
Ak-Hunlarda, tanhu ve yen-shihin yerini tamamen “kaan” ve “katun” almtr.
Türk devletlerinde hatunlar da siyasi yapda söz sahibi olmutur. Aralarnda devlet
siyasetine yön verenler, devlet bakanl yapanlar ve temsilci olarak devleti yönetenler
vardr. 585 ve 726 yllarnda Çin elçilerinin kabulünde Kök-Türk hatunlar hazr
bulunmulardr. Ayr saraylar ve buyruklar (bakan) bulunan hatunlar genellikle devlet
meclislerine katlm, bazen elçileri ayrca kabul etmilerdir (Kafesolu, 2004, 270–
271).
Türk kaannn hatundan baka eleri de vard. Pek çok Çinli prenses, bu ekilde
Türk, Uygur vb. Kaanlar ile evlenmi, buna karlk yine pek çok Hazar, Kuman vb.
prensesi de Bizans imparatorlar ile evlenmilerdir (Anadol, 2001, 235).
Daha sonra yaplan siyasi evlilikler sonucunda alnan kadnlar, hatun olamadklar
gibi, bu kadnlardan doan erkek çocuklar da hakann yerine geçememitir. Çinli bir
prensesle evlenmek Türk kaanlarnn gelenei haline gelmitir. Konçuy ünvan ile
adlandrlan bu prensesler hiçbir zaman hatun derecesine yükselememitir. Konçuydan
olan çocuklar da taht üzerinde hak iddia edememitir (Koca, 2002, 833).
Yaplan anlamalarda hükümdarn ismi yanna hatunlar da imza atmlardr.
Hatunlarn dndaki dier Türk kadnlar ise, özgür olup ata biner, ok atar, top oynar,
güre yapar gerektiinde savaa katlrlard.
Hatun, gelecekteki hükümdarn annesidir. Bundan dolay onun Türk soyundan
olmasna özellikle dikkat edilmitir. Türk hükümdarlar, “hatun” olacak eleri genellikle
tannm Türk boylarnn birinden almlardr.

8.1.4. slamiyet Öncesi Türklerde Veliaht


Bozkrda çok uzak köelere dalm boylarn yönetimi için, boylar sol ve sa
olarak bölünürler. Askeri ve yönetim örgütlenmesinde de bu sol ve sa ayrm
uygulanr. Sol, saa üstün tutulur. Zira günei kutsal sayan Türklerde, yüz Güneye
çevrilince sol günein doduu yerdir. Hunlarda “Sol Bilge Elig”, “Sa Bilge Elig”
görevleri vardr. Bunlar sol ve sa kanat hükümdarlardr. Sol Bilge Elig, Büyük Tan-hu
soyundandr ve veliahttr. Ayn zamanda sol ve sa ordularn da komutan olan bu iki
Elig, sa ve sol boylarn yönetimi ile ilgilidir. Bunlar genellikle Tan-hu'nun karde ve
oullardr (Avcolu, 1999a, 437).
Türk kaannn oullar “tegin” ünvan ile anlmtr. Teginlerin her birine devlet
örgütlenmesinin en yüksek bölümünde görevler verilmitir. Hunlarda hükümdardan

145
sonra gelen ve “dört köe” adyla adlandrlan yüksek memuriyetlere teginler atanr.
Teginlerden biri, genellikle büyük oul hükümdarn salnda veliaht tayin edilir.
Veliaht olarak belirlenen tegin bazen “sol bilge tegin” (Hunlarda), bazen de “ad” (Kök-
Türklerde) ünvan almtr. Yönetimine devletin dou bölgeleri braklm, emrine de
bir birlik (tümen) verilmitir. Veliaht olan tegin, bazen önemli bir Türk topluluunun
bana getirilmektedir.
Burada “sol bilge tegin” veya “ad”, bir taraftan yapt pratik uygulamalarla
yönetimde deneyim kazanm, dier taraftan katld akn ve seferlerde komutanlk
yeteneklerini gelitirmitir. Hükümdarlk görevine gelmeden önce “ad” ünvanyla
Tardu Türk topluluunun üzerine yönetici tayin edilen Bilge Kaan, bu makamda 19
yl görev yaparak kendisini yetitirmitir. Ayn ekilde, Köl-tegin de, “ad” ünvan ile
16 yanda Kök-Türk ordularnn tüm savalarna katlarak, askeri deneyimini artrm,
yeteneini gelitirmitir (Gömeç, 1997, 48).
Asya Hun tarihinde en büyük evladn tahta çkmas olasl, dier kardelerden
fazla deildir. Türk topluluklarnda, iktidar hrsnn tevik edilmemesiyle birlikte, bu
hak ehzadelerden yalnz birine de tahsis edilmemek yoluyla, devlet yönetiminin
hükümdar ailesinden en yeteneklisine verilmesi salanmtr. Fakat bu durumun bile,
Türk tarihinde Mo-tun ile balayp torunu Kün-çin'in ölümüyle (M.Ö. 126) artarak l6.
yüzyla kadar süregelen, bataki hükümdarn bile müdahale etmedii, yalnz ahsi güç
ile yanlarna aldklar taraftarlarn kullanan veliahtlar aras iktidar mücadelesi, (hemen
tüm Türk devletlerinde) doru saylmtr. Bu nedenden dolay Türk devletlerinin
zayflad, bazen da parçaland bir gerçektir (Kafesolu, 2004, 271).
Beyler ve halk baka birisini hükümdar seçebilmitir. Ayrca bazen de veliaht
olduu halde tahta çkmayp, aileden baka birinin çkmasn isteyenler de olmutur.
Tahta çkmak için veliaht olmak yeterli olmayp, birçok özelliinin olmas gerekir.
Bununla birlikte, veliaht olmann ve nüfuzlu beylerin desteini almann hükümdar
olmak için önemli bir avantaj vardr. Veliaht, hükümdardan sonra en büyük yönetici
durumundadr. Orduya genelde veliahtlar komutanlk etmi, böylece devlet ilerinde
deneyim sahibi olmulardr (Kakç, 2002, 890).
Türk devletlerinde hükümdar deiirken, mutlaka bir taht mücadelesi meydana
gelmitir. Bu mücadeleyi kazanan tegin de tahtn yeni sahibi olmaktadr. Eer
teginlerden biri dierine üstün gelemezse devlet ve saltanat bölünebilmektedir. Veliaht
olabilmek için hanedan içerisinden olmak da yeterli olmayp, hükümdarn kendi
ulusundan olan hatunlarndan dünyaya gelmi olmalar gerekmekredir. Bununla birlikte,

146
Uygurlarda ve Kök-Türklerin son dönemlerinde, yabanc hanmlarndan olan çocuklarn
da veliaht ve dolaysyla hükümdar olduklar görülmektedir. Hükümdarn “hatun”
olmayan elerinden doan oullar ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar, taht üzerinde
bir hak iddia etmeleri mümkün deildir. Mukan Kaan, annesi hatun olmad için
veliaht olarak aday gösterilememitir. Yerine, töre gereince kardei Taspar (T'o-po)
geçmitir. Taspar Kaan da ölmeden önce kardee vefa ve sadakatin bir nianesi olarak,
kendi olu yerine kardeinin olu Ta-lo-pien'i veliaht göstermek istemise de, bu
tegininin veliahtl devlet büyükleri tarafndan ayn gerekçe ile reddedilmitir (Koca,
2002, 834).

8.2. slamiyet Öncesi Türklerde nançlarn Devlet Yönetimine Etkileri


Türk devletinin kökünü ve temellerini yalnzca Tanr veya gökle ilgili görmek,
çerçeveyi biraz daha daraltmak demektir. nsanlarn Tanr anlayna gelmeden önceki
düünce çalar da bulunmaktadr. Mitolojik ça denilen bu ça Türk devlet anlaynn
gelimesinde ve daha sonraki devirlerde etkili ve baskn olarak kendini göstermmitir.
Bu bakmdan konuya çok eskilerden, mitolojik çalardan girmek gereklidir. Tüm
kavimler en eski, yani mitolojik kiiletirmeler ile destanlardaki düüncelere göre, kendi
devlet ekillerini gelitirerek kurmulardr. Daha dorusu bu mitolojik düünceleri,
siyasetle birletirmi ve kendi devlet tarihlerinin bir bölümü haline getirmilerdir (Ögel,
1982, 40).
Efsane ve destanlar tümüyle inanç sistemin bir parças olmutur. Devlet de bu
efsaneler üzerine oturtulmutur. Türklerde mitolojik anlatmlar halk arasnda yaylarak
çoalm ve yeni türleri olumutur.
Çin tarihleri, Kök-Türklerden bahsederken onlarn Hunlarn soylarndan
geldiklerini anlatr. Kök-Türk devletinin kuruluu ile ilgili iki efsaneden ilki içinde bir
tarih gerçei de bulunduu anlalan efsanedir. Çin'in kuzeyindeki P’ing-liang kenti
çevresindeki Hunlar, Toba devleti tarafndan yenilgiye uratlmlardr. Onlar da
kaçarak Orta Asya'ya gelmiler, Kök-Türk Devleti’ni kurmulardr. Tarih kaynaklarnda
bu kentin çevresindeki Hunlarn, herhangi bir yenilgisi ile göçlerinden hiç söz
açlmamtr. Anlaldna göre 5. yüzylda bu bölgelerde kurulan güçlü baz Hun
devletleri söz konusudur. Kök-Türk devletini kuran bu Hunlarn, Bat Liang Devleti ile
de ilgileri bulunmaktadr. Böylece Kök-Türk Devleti’nin kökleri, Asya Hun Devleti’ne
balanm olur (Divitçiolu, 2005, 27).

147
Bir dier inan da “kurt ongunu”nun bulunduu efsanedir. Bu inan daha çok
insan baba ile kurt anneye dayandrlr. Daha önceleri de Türkler vardr. Ancak bu
Türkler, düman tarafndan yok edilmiler ve geriye yalnzca bir çocuk kalmtr. Bu
çocuk da bir dii kurt tarafndan kaçrlm, emzirilerek büyütülmütür. Kurt, Turfan'n
kuzey dousunda bir maaradan içeri girerek kurtulmu; ancak maarann içinde yeni
ve küçük bir dünya ile karlamtr. Dii kurt bu maarann içinde çocukla evlenmi
ve on olu olmutur. Bu on ouldan da, on aile türemitir. Ergenekon destanna göre,
gittikçe çoalan bu aileler, çevredeki demir dalar eriterek, dar çkmlardr. Kök-
Türk çandaki on aile, daha dorusu “On Ok” Türklerin yerini almtr. On Oklar, Bat
Kök-Türk Devleti ile Ouz ve Türkmenlerin atalardr. On aile veya On boydan biri
olan Aina ailesi, hanedan olarak Kök-Türk Devleti’ni kurar. “On” simgesel anlamda
Türklüktür. Benzer eklide akraba uluslar türemitir. Temel olan Ana urukluktur.
Benzer destanlar Orta Asya devletlerinde görülmütür. Kimisinde kurt anne, kimisinde
babadr. Benzer efsaneleri olan kavimler akraba kavimler olarak görülmektedir
(Divitçiolu, 2005, 28).
Hükümdarn göksel olduu inanc Türklerde çok yaygndr. Hükümdarn gök
tarafndan tahta çkarlma inan devlet egemenliinin temeli görünümündedir.
Hükümdarn egemenliinin meruluu göksel olmasna balanmaktadr. Hükümdar
kendini tantrken, her zaman bu özellii vurgulanm ön plana çkartlmtr. Veliahtlar
da bazen benzer gösterili ünvanlar kullanmlardr. Örnek olarak, Mo-tun’un olu
“Gök ile yer tarafndan yaratlm, ay ile güne tarafndan tahta çkarlm, Hunlarn
büyük hakan” ünvann kullanmtr (Ögel, 1982, 40).
Kök-Türk kaanlarnn vücudu ilahi deildir. Kutsallk anlayn eski Türkçe de
“duk” sözü karlar. Ne Hunlarda ve ne de Kök-Türklerde, hakanlara böyle bir kutsallk
ünvan verilmemitir. Ancak Çin kaynaklar, Hun hakanlarnn bir dier ünvannn da,
“Göün olu” olduunu yazmtr. Hun hakanlar bu ünvan Çin'den almlardr. Bu,
tpk Uygur hakanlarnn “Iduk Kut” ünvanlarna benzemektedir. Tengri Kut sözünün
anlam da, Gök veya Tanrdan kut bulmu devlet adam demektir. Bunun yan sra, Çin
ile yazmalarda ilahi ünvanlar Uygur döneminde kullanlmtr.
Hun hakanlarnn ünvan, Çin iaretleriyle “en-yü” veya “Tan-yü” sözleriyle
anlmtr. Çin tarihinde bu ünvan Shan-yü (yani genilik ve büyüklük) tanm ve
görüntüsü demektir. Çinliler göü böyle düünmülerdir. Türklerde ulu yani ululuk,
han ünvanlaryla birlikte sk görülür (Koca, 2002,840).

148
Kök-Türk yaztlarna göre kaanlar da bir insanolu (kiiolu) idiler. nsanolu
ise, dier varlklar gibi klnm, yani yaratlmlardr. Bunun için Türk dünya görüü ve
felsefesi yaratl ve doua deer vermitir. “Yukarda gök, aada yer klndnda,
(yaratldnda), ikisi arasnda insanolu, kiiolu yaratlm, klnm”. Kaan da, bir
insanoludur. Yalnz, Tanr tarafndan yetkilendirilmi, kut verilmitir. Egemenliin
temelini oluturan bu inançtr. Ayn düünceye göre ayn yaradl göstermeyen, kut
almayan, ülügü (pay) olmayan kaanlar baarsz olmu, kötü ve bilgisizlii ile devletin
sonunu getirmitir (Kafesolu, 2004, 310).
Türk kaanlarnn kutluluklar gökten gönderilmemi; bilgelik ve alplklaryla onu
gökten almlardr. Kök-Türklerde “Tanr, devlet ve kaan” ile ilgili söyleyiler
balamtr. Bu deyiler, Uygur çanda yava yava aydnla kavuur. Bu eski
karakterdeki deyilerin kökleri ise, Hun düünce ve inanlarndan gelmektedir. Kök-
Türklerin, Tengriteg Tengri yaratm sözü, Tanr tarafndan kaanla uygun olarak
yaratlm anlamndadr (Gültepe, 2002, 895).
Kaan yaratma ve Kaanla uygun olarak hazrlanmann üç art, Kök-Türk
yaztlarnda görülmektedir. Bunlar; Tanr emir ve izin (yarlg) verdii için, Tanr “kut”
verdii için, Tanr talih (ülüg) verdii için kaan olunmutur. Bunlardan baka, kaann
douu ve yaratl da özel bir durumdur. Ancak bu klnma ve yaratl, bir insan
olarak yaratlmadr. Dou ve yaratl, insanlarda hep birlikte olmutur. Türk kaannn
vücudu (duk) ilahi deil, kutludur. Kök-Türk yaztlarnda ölüm de kadere balanmtr.
Öldü denmemi, “gerek oldu” denmitir.
Kut, Kutlu sözleri ile Kök-Türk yaztlarndan görülmektedir. Kut ve kutluluk,
Tanrnn yönlendirmesi, yani kader demektir. Kutlu yaz, kutlu k ve kutlu yamurlar,
bereket getirirler. Uurlu bir ev, uurlu bir konuk veya yeni domu bir çocuk da,
kutludur. Uur sözü de, Türklerde çok eskidir. Kut, kiilere Tanr tarafndan verilen bir
destektir. Kut, Tanr'nn kiileri arlamas, ululamas ve güçlü klmasdr. nsan Tanr
tarafndan kutlu yaratlm olsa bile, kutu uçabilir, sönebilir veya kaçabilir (Taneri,
1993, 30).
Kutlu, büyük devletler kurmu olan Türklerin yüksek ve gelimi devlet
anlaylaryla badak din ve devlet düüncesidir. Kut sözü ilk önce Hunlarda
görülmektedir. ki bin yl önceki efsanelerde Çince iaretler ile yazlmtr. Hunlar kendi
hakanlarna “Ch'engl Ku-tu” demektedir. Onlara göre Hunlarn dillerinde birinci söz,
“gök”; ikincisi öz ise oul veya olu demektir. Çok daha geç olmasna ramen,

149
Uygurlarn dikut veya Iduk-Kut hakan ünvanlar da, bunun baka bir örnei olarak
görülebilir (Tutar, 2002, 870).
Kut sözü devlet için de kullanlmtr. Kök-Türklerde duk, yani ilahi sözüyle, yer
ve sular (Ötü-ken Orman ve Tomak Ba gibi yerler) anlatlmtr. Çeitli dinleri kabul
eden Uygurlar ile birlikte, bu anlaylar da deimeye balamtr (Esin, 2006, 93).

8.3. slamiyet Öncesi Türklerde Ekonominin Devlet leyiine Etkileri


Balangçta Türk devletinin ekonomik olarak devamll aknlar sayesinde
olumutur. Fakat akn ve yama ile bir devletin ayakta duramayacan bilen Türk
yöneticiler, devlet ekonomisini ve hayatn devam ettirecek yeni yollar aramlardr.
Bilindii üzere, Türk ekonomisinin temeli hayvancla dayanmakla beraber, tarm ve
ticarete de büyük önem verilmitir. Bumin Kaan döneminde Çinle ticaret yaplm,
tarm araç ve gereçleri getirilmitir (Gömeç, 1997, 119).
Devletin yalnz hükümdar ile ailesinden oluan topluluklarda siyasi bamszlk ve
çalma serbestlii yok gibidir. Devlet yönetimi ve ülke anlaynda yönetici ile halk
arasnda ortaklk bulunan siyasi ekillenme farkl olmaktadr. Eski Türk topluluunda
da insann bireysel hukukla donatlm olduu ve ekonomik olarak özgür bir hayat
düzeninde yaad anlalmaktadr. Önce ailede özel mülkiyet bulunmaktadr. Bozkr
Türk devletinde tanr mallarda olduu gibi, tarm arazisi üzerinde de özel mülkiyet
geçerlidir. Özel mülkiyet kii haklarnn ve özgürlüünün teminatdr. 10 ncu yüz yl
Bulgarlarnda halk, kendi arazilerinden elde ettikleri üründen hükümdara bir ey
vermeyebilmektedirler. Hazar hakan ve yöneticileri halkn mülküne el koyamamlardr
(Divitçiolu, 2005, 190).
Bozkr Türk topluluunda aile yaps da, ekonomik yaplanmann anahtar
görünümündedir. Küçük aile kuruluundan gelen bamszl vardr. Her aile bal
bana bir “il” saylabilir. Boyda yalnz otlak ve yaylaklar ortak mülkiyette olup, bu tip
arazi devlet mal olduu için buralardan faydalanan at, koyun ve sr sürülerine karlk
boydan tahsil edilen belirli ölçüdeki vergiler ile ilin yönetimsel ve askeri ihtiyaçlar
karlanmtr. Göçlerde ailelerin ve bireylerin kendilerine ait tanabilir mallarn
beraberlerinde götürebilmeleri ve istedikleri gibi tasarruf etmeleri onlardaki bamszlk
duygusu ve serbestçe davranma eilimini daima canl tutmaktadr (Kafesolu, 2004,
240–245).
Eski çalarda, yaamak için zorunlu olan enerjiyi insanlar, kendi aralarndaki zayf
ve niteliksiz kiilerin kol gücünü çaltrmak yoluyla salamtr. Yerleik kültürde

150
baka çare bulunmamaktadr. Ekonomik olarak besicilie dayanan bozkr kültüründe ise
bu ihtiyac, bata en yüksek güce sahip at olmak üzere, hayvan gücü karlamtr.
Orman kavimlerinde ve yerleik topluluklarda egemenlii ele geçiren gruplar zorbalk
yolu ile kendilerine hiçbir mülkiyet hakk ve hiçbir siyasi hak tanmadklar köleleri
snfsal ayrmlara alarak, toplum düzenini öyle devam ettirmek için asrlar boyunca
çeitli önlemlere (özel kanunlar) bavurmulardr. nsann kol gücüne ihtiyaç
görülmeyen bozkr kültüründe özel mülkiyet ve özgür çalma, esasnda gelien sosyal
gelenekler, zamanla töre hükümleri halinde kesinlik kazanmtr.
Türk kabile örgütlenmesinde önemli rol oynad ileri sürülen orun (mevki); belirli
kabilelere mensup ahslarn meclislerde, büyük toplantlarda, toylarda belirli yerlere
oturmas, ziyafetlerde yiyecekleri yemeklerin belirli olmas, her birinin örnein
koyunun belirli yerlerini yemek zorunda olmasdr. Ülü (pay) de daha sonraki
dönemlerde gelenek haline gelmitir. Sava kazançlar bölüülürken, her kabilenin orun
ve ülüü dikkate alnarak, ona göre pay verilmitir. Önemli pozisyonlarn birinde orun
ve ülüünü bir defa kaybeden kabile yahut oyman yaylak, otlak, av üzerindeki
hukukunu da kaybettii görülmektedir.
Atlar barta yiyecek, giyecek, yakacak ve ulatrma arac olarak kullanld gibi,
savata “atl okçular” olarak, güçlü ve hareketli askeri birlikler meydana getirmilerdir.
Atlar “duk at” niteliiyle kurbanlk olarak beslenmitir (Divitçiolu, 2005, 195).
Koyun ve at, göçebe-çoban Türklerin, doadan dorudan edindikleri ve ayn anda
hem üretim arac hem de tüketim ürünü olarak kullandklar ekonomik kaynaktr.
Üretim aracdr; çünkü yeniden üretimleri gene kendi girdileriyle gerçekleir, tüketim
ürünüdür; çünkü etiyle, sütüyle, derisiyle ve tezeiyle bir obann devamlln salar.
Tüm bu nedenlerden, Türk ekonomisinin devamllnn önkouludur. nsan ile sürü
arasndaki dengenin bozulmas demek, topluluun yok olmas demektir. Türk
ekonomisi koyun ve at üzerine kurulmutur.
Bozkrda yaplan avclk (ve dolaysyla toplayclk), asli olan göçebe-çoban
faaliyetlerine ancak yardmc olarak görülmütür. Gerek göçebe hayvanclk, gerek
avclk gezip dolamay öngördüünden, ayn zamanda, ayn toplumda ve aa yukar
ayn mekânda birlikte örgütlenip uygulanabilir. Göçebe-çobanlarn avcl
brakmamalarnn iki ana nedeni olmutur. Birincisi; çobanln hayvan salgnlar, kötü
iklim koullar ve düman yamalar karsnda son derece hassas ve yaralanabilir bir
yapda oluu yüzünden ekonomide durgunluk yaratabilmitir. kincisi de, doal
yaamdaki hayvanlarn çoalmadaki devamll ve evcil hayvandan daha dayankl

151
olmasdr. Tüm bu nedenlerden Türk ekonomisinde göçebe hayvancln yannda,
avclkla da (toplayclkla) uralmtr.
Üretim birimi oba olmutur. Oba, bir çadr kümesinden oluan üretim birimidir.
Türkçe lehçelerde alm olduu çeitli anlamlara bakmakszn obay; göçebe-çoban aile
ve oularn hem doadan dorudan yararlanmay salayan, hem de kullanmlarn
ileme düzeyinde üretim sürecini gerçekletiren; yani emek kullanarak ekonomik
yeniden üretim sürecini sürdüren üretim birimi olarak tanmlamak mümkündür. Eer
obalar aktif olarak savaa katlr ve kazanlan zafer sonucu ganimetten paylarna düeni
alrlarsa, bu olgu da obann ekonomik hareketlerine dâhil edilmelidir.
Türk obalar içinde cinsiyete dayal ekonomik ibölümü vardr. Erkekler sürü ve
avclkla ilgilenirken, kadnlar elbise yapm ile ve kalan tüm ilerle ilgilenmitir. Böyle
olunca, her oba ekonomik olarak bamsz olmutur. Baka obalarla arasnda herhangi
bir ekonomik ibirlii ve ibölümü ortaya çkmaz. Üretim de, tüketim de ayn birim
içinde olur (Divitçiolu, 2005, 196).
Türk toplumunda akrabalk yaps öyle kendine özgü bir göçebe-çoban ekonomik
sistemi yaratmtr ki, yakn kandalardan oluan oular, klak ve yaylaklarda
bamsz ve otarik obalar halinde yaamlardr. Ekonomik yapy salarken, siyasal
düzeyde çekirdeini bu oularn kurduu budun, o bölgedeki geçici ya da sürekli
toplumsal düzeni korumutur.
slamiyet öncesi Türk devletlerinde bir miktar kuru ve sulu tarmla uralmtr.
Her ne kadar göçebe de olsalar her budunun kendilerine ait topraklar vardr. Türkçede
bulunan tarmla ilgili birçok sözcük de, Türklerin tarmla uratklarn güçlendirici
niteliktedir.
Doal olarak, oba denilen üretim/tüketim birimlerinin ekonomik özerklikleri ve
otarileri, aralarnda yaplan ödülleme ve kar-ödülleme ekillerinden mal deiimine
engel olmamtr. Üretilen mallar daima deiilmi ve bu suretle dolama katlmtr.
Böyle olmakla beraber, tarihteki ya da günümüzdeki her ekonomide deiim ve dolam
baka baka biçimlere bürünmütür (Divitçiolu, 2005, 199).
Kapitalist sistemde metalar araclyla metalar üretilirken, kapitalizm öncesi
toplumlarda, armaanlar araclyla armaanlar tüketilmitir. Armaanlar araclyla
maln tüketilmesi halinde ya düün, ergenlik töreni, doum ve ölüm gibi frsatlarda
insanlar, aileler aralarnda zorunlu olarak drlar (armaan deii) ya da ou ve boy
beyleri (ak budun) üretilen ürünü bazen çarlanlara ületirerek, bazen de bunu yakp
ykarak yamalatmlardr.

152
Her ikisinin de temelinde ödülleme/kar-ödülleme olup, gerisinde tüketim
mallarn paylatrarak, tüketimi yaknlar arasnda yaymak ve armaan veren ile yama
düzenleyenin toplum katndaki saygnln artrmak istei yatar. Türk toplumunda her
iki sistem uygulanm olsa da, bundan obalar arasnda tam bir ekonomik ibölümünün
varl çkarlamaz. Çünkü toplumda armaan üretmek için üretim yaplmamakta,
aksine üretim yapld için tüketimi yaygnlatrmak çabasyla armaan verilmektedir.
Id, obalar arasnda ibölümünü gelitiren bir olgu deildir. Idmada tek amaç
üretilenin paylalmasdr (Divitçiolu, 2005, 203)
Yama, beyler tarafndan yaplr ve belli zaman aralarnda tekrarlanr.
Yamalattran, yamadan sonra mal ve mülkünden geriye hiçbir ey kalmayacan
bilir. Beyler için yamaya çarlmamak en büyük hakaret olup, çarmayana düman
olmak için yeterli bir nedendir. Dümanlk sonucunda açlan sava gene yama ile biter.
Amaç, evde bereketin olduunu göstermek, bu bolluu yamaclara paylatrmaktr.
Türk ekonomik sisteminde, üretken kaynaklarn yani sürülerin, otlaklarn, sularn,
avlaklarn ve yaylaklarn çeitli kullanm ekilleri vardr. Sürüler tamamyla özel
mülktür. Üretim kaynaklarndan sürü dnda, sadece klaklarda çapa tarm yaplan
tarlalar özel mülkiyettedir. Bunun dnda kalan topraklarda özel mülkiyet olamaz.
Bunun nedeni de sürekli olarak yer deitirilmesidir. Ama oular, boya ait otlaklar
diledikleri gibi tasarruf edebilirler. Obalar arasnda ületirme hakk beylere verilmitir.
Kaanlarn mülk üzerindeki hukuki statüsüne örnek olarak, Uygur Kaan Bayan Çor'un
devlet topraklar üzerinde mutlak mülkiyet hakk gösterilebilir. Yaylasn her yl
deitirir, üstelik ortasna kendi il ya da örgini kurar, etrafna da çit çektirir. Kaann
topraktaki bu egemenlii göçebe kültürüyle örtümektedir. Topraksz bodunlara ve iline
katlm boylara rahatça toprak paylam yapabilmektedir.
Türk Kaanlarnn ve ak budunun toprak ve ylk üzerindeki mülkiyet ya da
tasarruf haklar, sonuç olarak doal kaynaklar ile ilenmi ürün üzerinde de baz haklar
kullanmaya yardmc olmutur. Hayvan, bitki, maden ve ilenmi ürünler bu haklar
vergi/haraç/ulca eklinde, zorla ya da anlamalarla temel budunlardan Türk ak
budununa verir. Türk ekonomisinde vergi/haraç tahsili bir dizge içerisinde yaplmtr.
Vergi tutar hesap edilip kaydedilmitir. Türk ülkesinde vergi/haraç alnmayan iç-boylar
bulunduu gibi, bazen de geçici olarak alnmaktadr.
ç-Asya'da boylar arasnda federasyon kurduktan sonra, üstünlük salamak isteyen
her boy güçlü bir ekonomi kurmak zorunda kalmtr. Bu hedefe ancak kaann banda
bulunduu güçlü ve yönlendirilebilinir çobanlarn her an asker, askerlerin her an çoban

153
olabilecei bir orduyla ulaabilmitir. Bu ordunun iki ilevi vardr. Devletini korumak
ve içerde üretemedii mamul mallar talan suretiyle kendi iline aktarmaktr.
Türk ve Uygur ordularnda paral asker kullanlmam olsa da, sivil yöneticilerle
birlikte subaylarn ve beylerin, yani ak budunun fazladan ekonomik ihtiyaçlarn mutlaka
karlanmtr. Bu gereklilik, Türk ordusunun douya, batya, kuzeye ve güneye yapt
akn ve basknlarla elde edilen haraç ve talanlarla salanmtr (Divitçiolu, 2005, 214).
Türk ekonomisinde baskn ve talanlarla ele geçen ganimet (ulca), deerli
madenler, hazine (kumalar, taklar, silahlar), at ve deve sürüleridir. Baskn ve talanlar,
bazen de Türk konfederasyonuna bal budunlarn normal haraçlarn göndermemeleri
halinde yaplmtr. Türk ve Uygur ekonomisinde gasp edilen ulca, kaan savgas olarak
buduna paylatrlmtr. Türk mparatorluu'nda vergi/haraç/ulcann savga (kaanlkça
alnan vergi, haraç ve ulcann ak ve kara budunlara ületirilmesi) yoluyla buduna
paylatrlmas sonucu kaanlk hazinesi kavram da olumamtr. (Eberhard, 1996,
149)
Türk kaanlar için savga bir zorunluluk olmutur. Kaanlar cömertliini
savurganlk derecesinde yapmaldrlar. Böylece Türk boylar içinde savgann, ak budun
ile kara budun arasnda bir ödülleme/kar-ödülleme biçimi olduu ortaya çkmaktadr.
Kara budun ak buduna savaç özellii ile i-güç verirken, ak budun da onlara savga
datmaktadr.
Göçebe-çobanlk ve sava arasnda kurulan köprü, ister istemez Türkler ile Çin
arasndaki ticaret ilikisinin de olumasn salamtr. Her eyden önce gerek
Türklerce, gerek Çinlilerce elçi yollama ve armaan verme ilemleri e zamanl
yaplmtr. Elçi gönderme ve kabul etme ticari bir araç olmutur. Çinlilerin gözünde
gelenee uygun olarak gönderilen her armaan haraç olarak düünülmütür. Yani
devlete balln bir simgesidir. Çin ile ilikileri bulunan her ülke açsndan ayndr. Bu
armaan yarnda Türkler ba çekmitir.
Armaan ya da haraç, ad ne olursa olsun, Türk elçilerinin Çin sarayna sunduklar
“ülkelerinin ürünleri” aslen attr. Bunun karlnda da Çin'den istedikleri tek
“armaan” ipektir. Çünkü ipeki, hem beyler budununun ihtiyaç duyduu lüks maldr
hem de Asya'da kullanlan bir çeit “para”dr (Togan, 1981, 115–123).
Öyle anlalmaktadr ki at/ipek dei-tokuu Çin hükümetinin iine gelmekte olup,
bu amaçla da Hunlarn zamanndan beri snr kaplarna pazarlar kurmulardr. At/ipek
dei-tokuu Türk ve Çin siyasal ilikilerinin oda olup onlarn tüm iki yüz yllk

154
tarihlerini etkilemitir. ki yüz yl boyunca her iki taraftan elçiler gidip gelmi, at verilip
ipek alnm ve bu arada çarpmalar da olmutur (Ögel 2003, 543).
Türkler ile Çinliler arasndaki elçi-at-ipek-sava çevrimi, her zaman ayn
düzgünlükte devam etmemitir. I. ve II. Kök-Türk Deletleri dönemlerinde hzlanrken,
kaanszlk döneminde yavalam, hatta bir aralk tamamen durmutur. I. ve II. Kök-
Türk Devletleri’nde, at “ihracat” younlam, kaanszlk döneminde ise çok
azalmtr.
pek yolundaki ticaret de Türklerin denetiminde gerçeklemitir. Çinden alnan
ipek, bizansa satlmaya çallm ya da Kaann ve yanndaki beylerin lüks tüketiminde
kullanlmtr. Yaztlarda para kullanm görünmese de VI. ile VIII. Yüzyllar arasnda
Orta-Asya'da dolamda olan para külçe halinde deerli madenler, kürk ve ipek
eklindedir. Türk yaztlarnda hiç “paradan” söz edilmemesi, ama para yerine
kullanlabilen (sar altn, ak gümü, ipek, kara samur ve mavi sincap gibi) mallarn sk
sk isminin geçmesi para yerine kullanldn göstermektedir. Ad geçen mallarn her
biri çok amaçl mallardr. Altn ve gümü, tak, silah ve koum gibi gereç üretiminde;
ipekli kuma, samur ve sincap kürkleri ise giysi yapmnda kullandklar gibi, para
yerine de kullanlmtr (Aydn, 2006, 350).
Tüm bu ekonomik deiim araçlar, ticaretin youn ekilde yapldn ve
savalarn bile ekonomik deiim arac olarak kullanldn göstermektedir. Bir Çin
devletinin, Türk komularna kar devaml ve güçlü bir ordu kuramam oluunun
nedeni, çoban-savaçlara kar çkarlacak bir ordunun kurulu ve bakm maliyetinin,
karlarndakilerin maliyetinden kat kat üstün olaca ve de bu giriimin pek ie
yaramayacadr. Çinliler, küçük savalar ile büyük ipek kaybn, büyük savalar ile
küçük (ya da hiç) ipek kaybna yelemilerdir. Bu hesapladr ki iki yüz yl
imparatorlua egemen olan gerek Sui, gerek T'ang hanedanlar Türklere kar
savunmay ve saldry daima çete türü, garnizon ve kolon gibi daha az maliyetli
ordularla geçitirmeye çalmlardr.

8.4. slamiyet Öncesi Türklerde Yazl ve Yazl Olmayan Kurallarn Devlet


leyiine Etkileri
Türk hakan; Kök-Türk Yaztlar'na göre, insanolunun, yani kiiolunun hepsi
üzerine hakan olarak oturmutur. Hakan Tanr'nn emrine göre hizmet ve adaletini tüm
insanla paylatrmak zorundadr. Bu durum Türk devlet geleneinde dünyay adalet

155
ile yönetme düüncesinin büyük bir ideal haline gelerek sistemlemesini salamtr
(Ergin, 2003, 33).
Türklerin iki bin yllk bir tarih boyunca ktalar, birçok yabanc rk, ulus, din ve
mezhep üyelerini yönetmeleri yalnz kendi güçleri ve dünya egemenlii düüncesi ile
açklamak yetersiz kalr. Türk ulusunu dünya tarihinde devletçi, düzenleyici, disiplinli
bir ulus olarak tantan, Türklerin yeryüzünün çeitli ksmlarnda pek çok devletler
kurup, çeitli uluslar güven içinde yönetebilmelerini salayan etken, güçlü bir ekilde
oluan kamu hukuku olmutur.
nsanlarn adaletli bir ekilde yönetilip yönetilmedii, onlarn hak ve hukukunun
korunup korunmad ile orantldr. Türkçe sözlüklerde adalet kelimesi, hak ve hukuka
uygunluk, hakk gözetme, doruluk, türe anlamlarna gelmektedir. Kagarl’nn eserinde
ise, Törü eklinde yazlan ve görenek, adet anlamlarnda olan kelime, bu günkü
anlamyla hukuk anlamnda kullanlmtr. Köl-tegin yaztnda “Zaman Tanr takdir
(yapar) eder, kiiolu ölmek üzere türemitir” cümlesi vardr ki buradaki “yasar”, yasa
(yapmak, nizama koymak) kökünden olumutur.
“Yasa”, çeitli Türk lehçelerinde “kanun” “nizamname” anlamn anlatmak için
kullanlr. Eski Türk yaztlarnda “töre” deyimi “kanun, düzen” anlamndadr. Bu deyim
“il” kelimesiyle birlikte “devlet düzeni, kanunu” (il törüsü) anlamna gelmektedir
(Ergin, 2003, 21). Kutadgu Bilig'de “törü” deyimi “kanun, düzen” anlamn verdii gibi
adalet anlamnda da kullanlmtr. Divanü Lügat-it-Türk'te de; “kanun” ve “adalet”
ayn “törü” kelimesiyle anlatlmtr. Yine Kagarl’nn eserinde de, köni nen - düz
nesne, köni er - emniyetli kimse eklinde anlamlandrlm olan “köni” kelimesi bu
günkü anlamyla doru, düz, sadk ve adil anlamlarnda kullanlmtr.
Eski Türklerde devlet kavram “l” (el) kelimesi ile anlatlmtr. l'in gerçek
anlam örgütlenmi siyasi topluluk ve devlettir. slam öncesi Türk düüncesinde l
kavram örgütlenme, bamszlk, egemenlik kavramlarn içine alr. Egemenliin
hedefi, her yerde emniyet ve düzeni salamaktr. Orhun yaztlarnda, Kutluk tarafndan
bir ülkenin fethedildiini veya bir halkn egemenlik altna alndn, halk içinde bar
ve güvenliin salandn anlatmaktadr (Ergin, 2003, 41).
Bar ve güvenlikten amaç Türk ilinin devamll için adaletin temin edilmesi
artdr. Bu da devlet yöneticilerinde en önemli amaç olmutur. Türk düüncesinde
Kaan, Gök'ün yerde kendi adna tayin ettii bir temsilcisidir (Ögel, 1982, 216–219).
Eski ça hükümdarlar yabanc kavimlere kar yaptklar acmaszlklar gururla
anlatr. Bunu eserleri ve yaztlar ile tarihe mal ederken, Kök-Türk yaztlarnda bu tür

156
öünmeler görülmez. Bilakis sadece kendi kavminin felaket günlerinde akan kanlarn
ve ylan kemiklerini anlatr. Öldürdükleri dümanlardan dolay gurur duymazlar. Kök-
Türk hakanlar daima bar salamak ve korumakla öünür. Türkçede “il” kelimesi
hem devlet, hem de devletin ilk görevi olan bar anlamna gelir ve barn
oluturulmas için görevli kimselere de “ilçi” denilir (Divitçiolu, 2003, 46–47).
Türk düüncesinde, evrenin düzeni iki kart gücün arasndaki uyumdan
domutur, insan bu uyumann ürünüdür. nsanlarn mutluluu, dünya cennetleri ve
uluslar arasndaki bara baldr. Türk amacna göre, bu doal düzeni devam ettirmek
ve mutlu olmak için ilk önce bilgili ve cesaretli olmak gerekir. Yaam devam ettikçe bu
düzeni sürdürebilmek için mutlaka bu üç özellik bulunmaldr. Bilgili olmak, doann
düzenini bilmek ve onu bozabilecek nedenlere kar hazr bulunmaktr. Bizzat doa
uyuma ve düzen olduu için, insanlarn hayatnda da ayn nedenle uyuma, düzen ve
barn egemen olmas gereklidir
çinde hukuki düzeni salam olan bir devleti hiçbir zaman hükümdar yalnz
bana yönetmez ve yönetmemitir. Hun devletinde olduu gibi, dier Türk
devletlerinin yönetiminde de hükümdara yardm eden devlet içinde çeitli görevliler
vardr.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adl eserini dört iyi temel üzerine kurmutur.
Bunlardan biri adalet olup doruluk demektir. kincisi devlet olup, mutluluk ve baar
demektir. Üçüncüsü akl olup, bilgelik demektir. Dördüncüsü ise kabul ve salktr.
Adalet, hükümdar temsil eder (Hacip, 1991, 140–170). En yüksek konum adalete
verilmitir. Devleti oluturan, yöneten, bir arada tutan adalettir.
Hunlar devlet içinde emniyet ve güvenliin salanmas için ceza ilerine çok
önem vermilerdir. Suç ileyen kimseleri cezalandrmak devletin hak ve görevidir.
Hunlarda, ilkel kabilelerde görülen özel intikam yerine, suçlularn devlet tarafndan
cezalandrlmas yöntemi bulunmaktadr. Kan davas yasaklanmtr. Hunlarda suçlar
ikiye ayrlmtr. Ar suçlarn cezas idamdr, hafif suçlarn cezas ise yüzün
yaralanmasdr. Hunlar, yarglamann çok çabuk yaplmasna dikkat ederler. Her sank
mutlaka on gün zarfnda yarglanmaldr.
Adam öldürmenin cezas idamdr; soygun, hrszlk ve hayvan kaçrma kesin
surette yasaktr. Ele geçirilen soyguncu ve suçüstü yakalanan hrsz öldürülür, mallar
alnr, aile bireylerinin özgürlükleri kstlanr. Önemli bir tehlike ile karlamadkça ok
ve yay kullanmak yasaktr. Bar zamannda bakasna klç çekmenin cezas da
ölümdür. Yine ayn ekilde zinann cezas da idamdr. Irza tecavüz en ar suçlardan

157
biridir. ki taraf arasnda uzlama olmazsa idam gerektirir. Ordudan kaçanlar ve vatana
ihanet edenlerin cezas da ölümdür. Hafif suçlular, on günü amamak üzere hapsedilir
(Tutar, 2002, 871).
Ceza hukuku, özel intikam alanndan çkm ve kamu hukuku alanna girmitir.
Yani cezay belirtip uygulayacak olan, suçtan zarar gören kimse deil, devlettir. Ancak
bazen cezann, suçluya deil de suçlunun yaknlarna uyguland görülmektedir. Bu da
cezann her alanda kiisellememi olduunu bize gösterir. Ancak o zaman oullar,
kzlar ve hanmlar, aile bakannn dorudan doruya velayeti altnda olduklarndan
onlara ceza uygulanmas, aile bakanna uygulanm gibi saylmtr (Tutar, 2002, 869).
Dövme ve yaralama suçlarnn cezas yalnz hayvanla ödenen tazminattr.
Hrszlkta ise, suçlunun çald eyann say ve deerde on mislini ödemesi gerekir.
Türk devletleri güçlü bir disiplinle yönetilen devletlerdir. Güvenlik, ceza kanunlar
sayesinde salanr. Tukyu döneminde ar suçlardan olarak, vatana ihanet ve cinayet
gösterilmitir. Eski Krgzlara ait belgelerde ar suçlar arasnda savata disiplinsizlik
gösterme, elçilik görevini eksik yerine getirme, yetkisi olmakszn hükümet ilerine
müdahale etme de bulunmaktadr.
Uygurlar döneminde borç veren kiinin haklarnn korunmasna önem verilerek bu
konu ile ilgili belgeler düzenlenmitir. Borç alp verme belgelerinde, zamannda
ödememe yahut borç alan kiinin ortadan kaybolmas, ölmesi halinde, borç veren
kiinin madur olmamas için, belgelerde borç alan kiiler, aldklar mal nasl ve kimler
tarafndan ödeneceini bildirmilerdir. Borç alma belgelerinde son olarak ahitlerin
isimleri, borç alan kiinin imzas veya mührü bulunmaktadr. Son olarak da belgeyi
yazan kii belirtilmitir. Belgelere göre, sattan veya borç almadan sonra, ailenin dier
bireylerinin görevleri ortaya çkmakta ve ailenin söz sahibi kiisinin belgelerdeki
yaptrmlar yerine getirmedii zaman, bu kii veya kiiler sorumlu tutulmaktadr
(Tutar, 2002, 871).
Uygurlar döneminde disiplin cezalar çok iddetli olup özellikle, hrszlk ve rza
geçme gibi olaylar çok ender olmutur. Uygur Kaan Kutluk Bilge Kaan, Tibet ve
Karluk kabileleriyle yapt mücadelede bunlar ortadan kaldrm ve güvenlii
bozmayan bölge halkn ödüllendirmi, güvenlii bozanlar ise iddetle cezalandrmtr.
Hazar Hakanl'nn bakentinde yedi ba yargç vardr. Bunlardan
Müslümanlarn, Hristiyanlarn, Musevilerin davalarna ikier kii, kalan bir kiide
slavlarn ve dierlerinin davalarna bakard (Tutar, 2002, 872).

158
Adaleti gerçekletirmenin artlarndan birisi, hatta en önemlisi güçlü olmaktr.
Türk tarihine bakldnda, kurulan tüm devletlerin temel düüncesinin, Tanr
buyruuna göre halk adaletli bir ekilde yönetmek olduu görülür. Bu adaletten
anlalan, toplumun maddi ve manevi açdan rahatla ulam olmasdr. Türk kaanlar
ulusun emniyetini ve adaleti salamak için, kendilerinin ve toplumun yüksek deerlere,
özelliklere sahip olmasn öngörmü ve bu deerlerin korunmas için caydrc etkisi
olan cezalar uygulamtr. Eski Türk adalet anlaynn kaynanda cesur bir yönetim ve
suçlulara net cezalar uygulanmas vardr

8.5. slamiyet Öncesi Türklerde Ordunun Devlet leyiine Etkileri


Eski Türk devletleri iki temel kuruma dayanmaktadr. Bunlardan biri aile, dieri
ordudur. Ordu, Türk devletlerinin hem temelini hem de balca güç kaynan
oluturmaktadr. Türklerin, gerek Orta Asya'da gerekse Orta Asya dndaki geni
sahalarda ve çeitli yabanc kavimler üzerinde egemenlik kurmalar, egemenliklerini
devam ettirebilmeleri, ancak güçlü ordular sayesinde olabilmitir. Gelimi toplumlar
gelimi ordular kurarlar. Bu konuda eriilen düzey, ayn zamanda bu ordular içinden
çkaran toplumun gelikinlik düzeyinin de bir göstergesidir. Çadrda yaayan, tarm
bilmeyen ya da bir ey üretemeyen bir toplumun, tarihin hemen hiç bir döneminde ve
geni alanlarda uzun süren egemenlikler kurmas, buradaki toplumlar içinde eritebilmesi
olanakszdr (Aydoan, 2004b, 537)
Gök kültüne balanmas nedeniyle olaanüstü önem kazanan devlet ve ordu,
binlerce yl bu eylem içinde olan Türkler için yaamlaryla birletirdikleri kutsal
varlklardr. Bu varla ballk, toplumsal kimliin vazgeçilmez öesidir (Aydoan,
2004b, 534) .
Eski Türklerde askerlie özel bir meslek gözüyle baklmamtr. ahsn, ailesini
ve maln korumak isteyen herkes asker olarak yetimek zorundadr. Bundan dolay, her
Türk bir savaçdr. Daha dorusu, sava zamannda tüm halk bir ordu haline
gelmektedir (Koca, 2002, 837).
Türk ordusunun bakomutan kaandr. Türk kaan her savata ordunun banda
bulunur ve orduya bizzat komuta eder. Kaanlar, halkn kamu düzenine ve devlete olan
saygsn üzerinde toplayan, bu nedenle buyruklarna disiplinle uyulan önderler
olmutur. Kaan, devleti toplumsal yaamn gereklerine ve törelere uygun olarak
yönetmekle yükümlüdür (Aydoan, 2004b, 550).

159
Ordunun dier komuta kurulunu da, hükümdar ailesinin bireyleri ile akraba
boylarn bakanlar meydana getirmektedir. Bunlar, Hunlarda “dört köe” ve “alt köe”
diye isimlendirilen büyük memuriyetlere tayin edilmektedirler. Emirlerinde de, says
bazen on binlere (bir tümen) kadar varan çeitli büyüklükte birlikler bulunmutur. Bu
birlikler devletin merkez ordusunu oluturmaktadr. Hunlarda ayrca, balarnda boy
bakanlarnn bulunduu 24 büyük komutan vardr, bunlar da sava zamanlarnda
emirlerindeki birliklerle merkezi orduya katlmaktadrlar. leri gelen yöneticilerin hepsi
ayn zamanda silahl kuvvetlerin banda savaa hazr komutanlardr (Anadol, 2001,
254). Eski Türklerde siyasi örgütlenme ile askeri örgütlenme ayndr. Ayn nedenden,
Türk devletinin devamll ordusuna baldr. Devletin ve ordunun örgütlenmesi
incelediinde ayn yapyla karlalmtr. Ordunun varl devletin varl, devletin
varl ordunun varl anlamna gelmitir.
Mo-tun'un Hun Devletini, sol ve sa kanat olmak üzere ikiye ayrmasnn askeri
ihtiyaçlardan dolay olduu düünülmektedir. Fakat eski Türk devletlerinin
örgütlenmesinde askeri zorunluluklar olduu kadar, o çaa kadar allagelen devlet
gelenekleri ile devlet örgütü ve hatta din ile mitoloji bile rol oynamtr. Türk devlet
örgütlenmesinde, boy ve aile düzeninden bile gelen temelleri bulunmaktadr. Devlet
ykldktan sonra, onun yerine kurulan dier devletler de hemen hemen ayn
örgütlenmeyi devam ettirmitir. Devlet ve ordu örgütlenmesinin temel ve çekirdeini
tayan tutucu bir gelenek bulunmaktadr (Avcolu, 1999a, 337).
Hunlarda devletin ve ordunun Sol kanadn, yani Dou bölgesini Hun
hükümdarnn büyük olu temsil etmitir. Sa kanat, yani devletin Bat bölgesi ile
ordularn da, Hun hükümdarnn kardeleri ile yakn akrabalar yönetir. Sivil ve askeri
yönetim diye bir ayrm yoktur.
Asya Hun devletin d görünü bakmndan sivil, fakat gerçekte ise askeri bir
örgüte sahiptir. Devlet yöneticiliinde olduu gibi ordu komutanl da, bilgelie
dayanr. Bilge Kaan gençliinde Türk Tar-du boylar üzerinde ad, yani komutan
olarak görevlendirilmitir. Kaan olmadan önce de, Çinlilerin deyimi ile “Tso - hsien –
waug”, yani Sol Bilge Prens ünvanldr. Bu ünvan ve konum, Asya Hun devletindeki
veliahtlara ait bir ünvandr. Kök-Türk devletinde de, ayn ünvan devletin en güçlü ve
sayg duyulan bir prensi tamtr. Bilge Kaan kaanlk tahtna oturunca, yerine küçük
kardei Kül - Tegin geçmitir. Kül-Tegin'in en büyük özellii de yine büyük bir
komutan olmasdr (Anadol, 2001, 248).

160
Asya Hun Devleti’ndeki örgütlenme, Kök-Türklerde de devam etmitir. Kök-Türk
yaztlarnda hükümdarn olduu kadar, vezirinin de bilge ve alp olmas gerekmitir.
Hükümdar ile halktan gelen vezir birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrlmayan
özelliklere sahiptir. Asya Hun Devleti’nde olduu gibi bilgelik, alp olmaktan daha önce
gelen bir özelliktir. Devletin üst yöneticilerinin, devleti ve orduyu yönetme yönetmeleri
cesaretinden ve bilgeliinden geçmektedir.
Asya Hun Devleti’ndeki büyük memur ve komutanlar balca iki gruba ayrlrlar.
Bunlar, Hükümdar ailesinden gelen büyük memur ve komutanlar ve Hun boylarndan
çkan boylarn meydana getirdikleri büyük memuriyet ve komutanlklardr (Ögel, 1982,
345). Hükümdar ailesine verilen memuriyetler miras yolu ile geçer. Bu miras “kiiden
oula” deil, “aileden oullara” geçme eklindedir. Devleti kuran boylar, devlet içinde
büyük bir ayrcala sahiptir. Hun boylar için, yine “Sa ve Sol” olmak üzere “Sekiz
komutanlk” kurulmutur. Bunlarn banda ise, “Sol ve sa Ku-tu hou” ünvann
tayan komutanlklar gelir. Hunlarn yaptklar savalarda adlar en çok geçen
komutanlar ise yine bunlardr.
Hun hükümdar ailesinden olmayan bir boyun da yurdu olabilir. Bunun için
kendisi, halka ait bir komutanlk ünvan tayabilmitir. Hun hükümdar ailesine akraba
olan boylarn dndaki Hun ordularnn ve komutanlarnn ünvanlarnda baz özellikler
vardr. Dier büyük boylar Sol ve Sa Ku-tuhou'dur. Sraya göre bunu, Sihih-chu Ku-tu
hou takip etmi, geri kalanlar ise Jih-chu Chü-chü, Tong-hu gibi dier memuriyetler
olmutur. Asya Hun devletinde, bakomutanlk ve merkezi otorite devlet yönetiminin en
önemli yeridir. Bununla birlikte, her boyun devlet içindeki durumu ve derecesi, o boyun
sahip olduu güç ve nüfus çokluuna dayanr. Devlet ve askerlik gücüne ne kadar çok
katkda bulunursa, onun devlet içindeki deeri de o kadar yüksek olmutur (Anadol,
2001, 360).
Hun tarihinde Ku-tu-hou ve Tung-ho gibi hemen hemen her savata görülen
komutanlar bu ünvanlarn kendi boy adlarndan almlardr. Boy ve bölge
komutanlarnn ünvanlar, özellikle memur sralamasnda yalnz olarak geçmemektedir.
Fakat bunlarn bana, bakentteki hükümdar ailesinden gelen, Alt köe
komutanlarndan bazlarnn ünvanlar da eklenmektedir. Boy beylerine ait olan Ku-tu-
hou ünvan, bana bir merkez komutanlnn ünvann alarak “Shih-tu Ku-tu-hou”
haline gelmektedir. Böyle iki ünvanl komutanlklar sonradan Uygur zamannda da
görülür. Bu ikili ünvanlar iki çeit ordu olutuunu gösterir. Bunlar merkez ordularna

161
bal bölge kolordular, hükümdar ailesine pay olarak verilmi ulus ordulardr (Ögel,
1982, 345).
Her hükümdar deitikçe komutanlar da deitirilerek, yerine yeni tayinler
yaplmtr. Yeni bir prens hükümdar olunca, onun yerini doldurmak için aadan
yukarya doru terfi eklinde bir konum deiimi meydana gelmitir ya da yeni tayinler
yaplmtr. Fakat bu, daha çok büyük hanedan kavgalarndan sonra görülmütür. Baz
Hun prenslerine ise, zamanla baz bölgeler ulus olarak verilmitir. Hun bakentinden
epeyce uzakta olan bu beylikler de, yar bamsz bir ekilde uluslarn yönetmilerdir
(Koca, 2002, 848).
Türk olmayan veya Türklerin az bulunduu bölge ve kentlere, yerli valiler tayin
edilmitir. Kök-Türk çanda yerli valilere eski ad ve ünvanlarnn yannda, eklen
llteber, Tein, Yabgu gibi bir Türk ünvan verilmitir. Fakat bunlarn yannda ayr bir
Türk komutan da bulunmutur. Güvenliin salanmas ve vergilerin kontrolü da bu
komutanlara aittir. Bunlara Kök-Türk çanda “udun” ve daha sonraki çalarda ise,
“baksak” ad verilmitir. Merkeze bal bölge valisinin kontrolsüz braklmad
görülmektedir.
Orta Asya Türk devletlerinde her zaman için hükümdarlarn yannda Türk
olmayan vezirler de bulunmutur. Özellikle Kök-Türk devletinde ticaret ve d ilikileri
iyi bilen Bat Türkistanllar, kaann yannda önemli bir yer tutmulardr. stemi
Kaan'n elçisi Maniah buna bir örnektir (Ögel, 1982, 355).
Türk devletlerinde aslen Türk olmayan komutanlar da hizmet vermitir. Bununla
beraber devlet zayfladkça, bunlarn birçok zararlar da olmutur.

162
9. SLAMYET ÖNCES TÜRK DEVLET GELENENDEN GÜNÜMÜZE
YANSIMI VE YANSITABLECEK OLANLAR
Bat dillerinde devleti ifade eden kelimeler; Latince “durmak” “yerlemek”
“ikamet etmek” anlamlarndaki “state” fiilinden yaplan ve “status” dan gelen “etat”
“state”, “stat” gibi kelimelerdir. Batl gözüyle devlet duraan yapy ifade ederken,
slamiyet öncesi Türklerde devlet, yap itibariyle dinamik ve hareketlidir. Bu dinamizm
göç yaps ile deil yenilie açklk ve gelitirilebilirlikle ilgilidir.
Devlet; varln ve devamlln salayabilmek için baz temel ilkelere ihtiyaç
duymutur. Tüm bu ilkeler zamann özelliklerine uymal ve gelitirilebilir olmaldr.
Toplumun geleneklerine uygun olmal ve ihtiyaçlarn karlayabilmelidir.

9.1. Yönetici Geleneinin Günümüze Yansmalar


slamiyet öncesi Türklerde hükümdar; egemenlik sahibi deil, egemenlii
kullanan yüksek bir yetkilidir. Türk egemenlik düüncesine göre kut babadan ola
geçer. Kut, kaltsal olarak geçse de buna sahip olabilmek için gerekli baka özellikler de
vardr.
Genel felaketler sonras hakandan kutun gittiine inanlr ve hakanlktan indirilir.
Devlet ve halk hükümdarn mal deildir. Hakan hizmet için verilen yetkileri
kullanabilmektedir. Günümüze yansmas ise Cumhuriyet yönetimidir.
Türkiye Cumhuriyeti, egemenliin kaynan anayasada “egemenlik kaytsz
artsz ulusundur” eklinde ifade etmitir. Devlet bakanl ve egemenliin
kullanlmas; kuramsal da olsa halkn sorumluluunu üstlenebilecek, ulusun kültürünü
en çok temsil edebilme kabiliyetine sahip kiiler tarafndan olmutur. Devlet bakan
halk adna ülkeyi yönetmektedir. Egemenlii halk adna kullanmaktadr. Kendisini
halka kantlam yönetici adaylarndan devlet bakan seçilmektedir. Yetkilerini uygun
ekilde kullanamayan yöneticinin görevine halk demokratik seçimler araclyla son
verir.
Hakann kurultayda seçilmesi köklü bir devlet geleneidir. Hükümdar seçilmenin
belirli artlar olsa bile, güçlü, bilgili ve devletin devamlln salayabilecek olan aday
hükümdar olabilmitir. Eski Türk devletlerinde miras yasasnn kesin olmamas
yüzünden, hükümdarn ölümünden sonra çounlukla taht kavgalar çkmtr. Taht
kavgalar devletleri ypratm ve yok etmise de, sistem o zamanlar için uygun
görülmütür. Sadece hak ettii için hükümdar olan yetersiz bir veliaht için devletin

163
sonunu getirecei düünülmütür. Çünkü güçlü olanlarn ayakta kalabildii bir
dönemdir.
Devletin ileri gelenleri ve halk da bu durumu desteklemi görünmektedir. Tüm
ulus devletin birliini ve gücünü salamak için çaba göstermitir. Güçlü bir devletin
mensubu olan ulus zaten kendi çkarlarn salam ve hayatta kalmtr.
Günümüzde, demokratik düzene yansm olan gelenek en iyi olduunu halka
kabul ettirmi ve ülke yönetiminde söz sahibi olmutur. Günümüze yansm olarak
görülebilecek bir olumsuz özellik ise tek lider beklentisidir. Güvenilecek olgunun devlet
olmas gerekirken, tek liderlere bal kalmak Türk devlet yönetiminde zayflklara yol
açmtr.
Hükümdarn görevleri arasnda; devleti kurmak ve düzene koymak, aç doyurmak,
çpla giydirmek, ulusu çoaltmak, güvenlii salamak saylabilir. Halka hizmet, Türk
devletlerinin en önemli amacdr. Halkn ihtiyaçlarn gidermek ve ülkede yoksul
brakmamak görevini üstüne alan devlet için daha ilk çalarda “devlet baba” deyimi
domutur.
Türklerde hükümdar denilince, yeryüzünün hükümdar olarak düünülürdü. Türk
hükümdarlarnn “Tanrnn varl” ile dünyann bütün ülkelerini yönettii varsaylrd.
Böyle bir devlet ve hükümdar anlay hukuk tarihinde de önemli yer tutmutur
Eski Türklerde hükümdar devleti töreye göre yönetirdi. Yani yönetim, egemenlie
hukuki bir nitelik kazandrrd. Hükümdar son sözü söylemi de olsa, yaptklarnn
töreye dayandrlmas, meclise dayandrlmas o zaman için demokratik saylabilecek
bir özelliktir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde de bu gelenek kuramsal olarak devam etmektedir. Ülke
yöneticisi için makam; ayrcalk elde etmek için deil, halka hizmet için
kullanlmaktadr.

9.2. Ekonomi Geleneinin Günümüze Yansmalar


Türk ekonomisinin temelini oluturan çobanlk ve hayvan besleyicilii; yüksek
ovalar ve yaylalar olan bozkr corafyasnn ikliminin bir sonucudur. Türk ekonomisi
balangçta hayvan besiciliine dayanmaktadr. Bozkrda at ve koyun besiciliinin
youn bir ekilde yapld görülmektedir. Ayrca, Hun çana ait bozkr hayatnda
öküz, inek, boa, manda gibi hayvanlar evcilletirilmitir. Bozkr Türklerinin ihraç
ettii maddelerin banda da et gelmektedir. Bol miktarda et üreten Türkler, eti bir süre

164
bozulmadan muhafaza edebilmek için çok erken çalarda konserve yapmay
örenmilerdir.
Hayvancln yan sra, alternatif ekonomik çareleri de bulunmaktadr.
Hayvanlarn hastalk ve zor iklim artlar nedeniyle azalmas veya hayvanlarn yok
olmas durumunda ise avcla yönelmilerdir.
slamiyet öncesi Türk devletlerinde d politika; bölge egemenliine
dayanmaktadr. pek yolunun ele geçirilmesi ve dolaysyla Orta Asya’ya egemen
olunmas ekonominin gelimesine olumlu katk salamtr. Türkler, Orta Asya’da
ticaret yollarna sahip olduklar ve bu yollar üzerinde büyük kentler kurduklar için
ticaret hayat çok gelimitir. Asya Hunlar, Kök-Türkler ve Uygurlar Çin ile Bat
Hunlar da Bizans ile bu esaslarda ticaret antlamalar yapmlardr. Bu siyasete paralel
olarak en fazla iliki kurulan devlet Çin olmutur. Komu devletlere genellikle, bata at
olmak üzere canl hayvan, konserve et, deri, kösele, kürk ve hayvani gdalar satmlar,
karlnda tahl ve giyim eyas almlardr.
Asya Hunlarna ait madeni para bulunmamtr. Baz Türk kurganlarnda Çin
paralar ele geçmitir. Orta Dou Hunlar’nn paras, sasani paras taklididir. O
zamanlarda Türklerde dolanmda bulunan paralarn üzerinde hükümdarlarn resmi
mühürü ile damgal ipek veya pamuk parças bulunmaktadr. Madeni Türk paras Kök-
Türkler çanda görünmektedir.
Yeni alnan yerlere “kondurma” yani “yerleim” politikas da Türk
hükümdarlarnn önemli görevlerindendir. Yüzyllardr çözümsüz bir hal alan toprak
sorununu, Orta-Asya'dan getirdikleri mülkiyet ve uygulama anlaylaryla çözülmütür.
Türklerde topran büyük bir ksm hükümdarndr. Bu topran tarma elverili
bölümleri eit parçalara bölünmütür ve her yetikin erkee ilemesi için verilmitir.
Sahibi ölünce toprak imparatora geçer, o da bir bakasna verir; böylece topran adil
dalm salanm olur. Türkler, elverili bölgelerde tarmla da uramlardr. Bozkr
sahasnn çounluunu otlaklar olutursa da, tarma elverili yerleri de vardr. Çin
kaynaklarna göre Hunlar buday, msr ekip biçmilerdir. Kök-Türklerde de her ailenin
ekip biçtii, sulad arazisi vardr.
slamiyet öncesi Türk devletlerinin ekonomik anlayna benzer yaklamlardan
günümüze yansm olanlar da bulunmaktadr. Devletin varl sadece savaç
yaklamlarla mümkün olmamaktadr. Ekonominin güçlü olmas tüm çalarda gerekli
olmutur. Yaad dönemlerde büyük bir güç olan Eski Türk devletleri askeri yönden
güçlü olduklar gibi, ekonomik yönden de güçlüdürler.

165
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluu ile birlikte, vakit geçirilmeden ktisat kongresi
toplanm ve gelecein ekonomik planlamalar yaplmtr. Tarma alternatif olarak
sanayinin gelimesi için planlamalar yaplm ve uygulamaya konulmutur. Planlamalar
Cumhuriyetin ilk yllarnda çok hzl bir ilerleme göstermesine ramen devam
ettirilememi ve da baml hale getirilmitir. slamiyet öncesi Türk devletlerinin
genelde kendilerine yeter olmalarnn en büyük nedeni, iklim olarak yetersiz bir bölgede
bulunmalarna ramen alternatif ekonomik önlemler üretilebilmi olmalardr.
Hayvancla alternatif olarak tarm ve avcla yönlenmilerdir. Bununla da
yetinmemi ticaret yollarn kontrol altna almlardr.
Türkiye kendi sanayisini gelitirerek da bamlln sona erdirmeli, bunu daha
ileri götürerek bölgesindeki ekonomiyi de kontrol altna almaldr. Çamzda ekonomik
güç devletlerin devamll için en belirleyici unsurdur.
Eski Türkler ekonomik açdan örnek alnacak bir özelliktedir. Kaynaklar kstl
olmasna ramen etkin bir ekilde kullanlmtr. Hayvanclk ve tarmn dnda,
bölgede demircilikle uraan Türkler uygarlklarn sistemli bir ekilde gelitirmi,
varlklarn koruyabilmilerdir.
Türkiye, doal kaynaklar zengin saylabilecek bir bölgede bulunmaktadr. Ne var
ki, doal kaynaklarn etkin kullanamamaktadr. Doal kaynaklar atl bir ekilde kald
gibi, elde olanlar da çok uluslu irketlerin kullanmna sunulmutur. Kabul edilmelidir
ki, doal kaynaklarn zengin olmas yeterli deildir. Ham maddelerin ihraç edilmesi
yerine, ilenmi ürün alnmas ülkeye fayda yerine zarar vermektedir. Kaynaklarn etkin
kullanlmasyla birlikte, ham maddenin ilenerek ihraç edilmesi ülke ekonomisini
baml olmaktan kurtaracak ve halkn yaam kalitesini de arttracaktr.
Eski Türklerin topran kullanmyla ilgili yapt düzenlemeler gerçekten dikkat
çekicidir. Yerleim ve kullanm için topran devlet tarafndan yönlendirilmesi, o
dönem için haksz zenginlemeyi önledii gibi, halkn istihdamn da salamtr.
Benzer toprak reformlar Cumhuriyetin kurulu yllarnda yaplmaya çallmsa da
yurt genelinde yaygn hale getirilememitir. Bu nedenle özellikle toprak aalar bölge
insann köleletirerek haksz ekilde zenginlemilerdir. Sosyal adalet salanamamtr.
Bu nedenle slamiyet öncesi Türklerden günümüze yanstlabilecek bir baka olgu da
çaa uygun hale getirilmi toprak reformudur. Toprak reformunun uygulanmaya
balamas, sosyal adaletin salanmas yönünde büyük bir admdr. Bu da ekonomik
verimlilii arttraca gibi, toplumsal bara da katk salayacaktr.

166
9.3. nanç Geleneinin Günümüze Yansmalar
Gök tanr inanc bütün Türk ulusunda egemendir. Tanr vergisi kuta sahip olan
hakan tahta çkmtr. Görevini yapabildii sürece de orada kalmtr. Baarl
olamayanlarn Tanr tarafndan kutu geri alndna inanlm ve tahttan düürülmütür.
Türklerin ilahi kaynakl egemenlik düüncesi baka uluslardan farkldr.
Hunlardan beri egemenliin ilahi kaynakl olduu kabul edilmekle birlikte,
hükümdarlara herhangi bir ilahlk verilmemitir. Tanr tarafndan kut verilmi bir insan
kabul edilmektedir. Baka kültürlerde kraln ahs da ilahi temelli kabul edildiinden
“kral hata yapmaz” düüncesini de beraberinde getirmitir. Türk anlaynda ilahi olan
görevlendirmedir.
slamiyet öncesi Türk devletlerinde egemenlik anlaynda “kut” önemli rol
oynamtr. Han soyunun kutsal bir kökeni vardr. Ksacas, Türklerde egemenliin
nitelii “ilahi görev” anlayndan dolay “karizmatik” otorite olarak kabul edilmitir.
Fakat önemli farklar vardr. Karizmatik egemenlie bal topluluklar genellikle dini
topluluklarda olduu halde, Türk siyasi birlikleri dini özellik tamamtr.
Peygamberler veya evliyalar tarafndan yönetilen slamiyet Öncesi Türk devleti yoktur.
Ayrca, Türk hükümdar insan-üstü varlk da saylmamaktadr. Hem kendisi hem de
halk onun normal bir insan olduunun farkndadr. Kaan unvann yalnzca Tanrnn
göndermi olduu soyun tayabilmesi anlay olmasna ramen, dünyada benzeri
görülmemi ekilde hanedan ailesinin deiimi de Türklerde görülmektedir.
Deiik dinler ve inanlar olmasna ramen toplumsal uzlama ile çatmasz,
ortak amaca ulamak için çaba gösteren bir ulus yaratlmtr. nançlarn devlet
yönetiminde önemli yeri olsa da, halk üzerinde balayc kstlayc bir rolü olamamtr.
Bununla birlikte, bir ruhban snf olmad gibi, ayinleri yürüten kiilerin de toplum
üzerinde kontrol edici bir etkinlii olmamtr.
Günümüze yanstlm bir özellik de, inanç düzenidir. Mustafa Kemal, Türkiye
Cumhuriyeti’nin alt temel ilkesinden biri olan Laiklii, Türk ulusuna armaan etmitir.
Bu ilke ile halkn inanç özgürlüünü garanti altna ald gibi, devlet yönetiminin tüm
halka eit bir ekilde ulamasn da salamtr.

9.4. Örgütlenme Geleneinin Günümüze Yansmalar


Türk devletinin douu, yüzyllar boyu yaanan ortak olaylar sonucunda toplumu,
ulus olma yönünde dönütürmesine dayanr. Tarihi yapanlar da yine büyük uluslardr.
Toplumlar yaadklar corafyann etkisi altndadrlar. lk Türkler, Orta Asya

167
bozkrlarnda tarih sahnesine çktlar. Ekonomik uralar hayvanclk olan bu ilk
Türkler için Orta Asya; otlak, yer, su bakmndan yetersiz kalmtr. Dümanla ne
zaman karlalaca bilinmediinden her an savaa hazr olmak zorundadrlar. Böyle
bir tehlike altnda yaayan insanlarn örgütlenmeye önem vermeleri çok doaldr. lk
Türklerde örgütlenme, göç halinde yaayabilmek, bozkrda dalp yok olmamak için
çok önemlidir. Devletin örgütlenmesi din, töre, corafi yap, hayat tarz vs. ile yakndan
ilgilidir.
Farkl bölgelerde kurulmu olmalarna ramen Türk devletlerinde ayn
özelliklerin, ayn düüncelerin görülmesi, Türklerde devlet öretisinin bulunduu
anlamna gelir. Bu öretinin temelinde, devletin kuramsall deil toplumun eilimleri
ve günün artlar temel alnmtr. Günümüzde de kurtulu savann yaplmas,
cumhuriyetin kuruluu içgüdüsel birikimin sonucudur. Mustafa Kemal, bu kültürel
birikimi çok iyi tahlil etmi, örnek liderlii ve örnek devlet adam kimlii ile
yönlendirebilmitir.
Göçebelik döneminde hayatta kalma ihtiyac ve dier boylarla çatma ihtimali,
her bireyin devlet hayatnda görev almasn gerektirmitir. Büyük kitlelerin göç
hareketleri, disiplinli bir organizasyon ile mümkün olmutur. Bu düzen ve disiplin
öesi, Türklerin devlet kurmalarnda önemli etkendir. Her bireyin ne yapacan
bilmesi, onlarda düzen düüncesini oluturur. Devlet yaps tüm bireylerin söz sahibi
olduu ve hesap sorduu ortak örgütlenme eklindedir. Türk insannn demokrasiye
yatknl bu yüzdendir. Yönetim sisteminin devamll, yönetilenlerin sisteme sahip
çkmasyla doru orantl olmutur. Yönetsel olarak ulusun bir araya getirilmesi devlet
düüncesinin temelini oluturmutur. Kurtulu savanda Atatürk’ün en zor zamanda
dahi, halk tarafndan oluturulan meclisin kararlarna sayg duymas, diktatörlüe
yönelmemesi, slamiyet öncesi Türk devlet geleneine uygun bir harekettir.
Orhun Abidelerinde il kelimesi devlet anlamnda kullanlmaktadr. Kagarl
Mahmud’un sözlüünde de “il”in bar anlamnda kullanld görülür. l kelimesinin bu
iki deiik anlam Eski Türklerde “bar” ile “devletin” birbirine nasl bal olduunu
gösterir. “l” Hunlardan beri topra ile halkn töreye uygun ekilde koruyan ve içerde
bar salayan bir örgüttür. Devletin oluumu, sadece bölgeye bar getirmek, boylar
bir arada tutmak ve ortak amaçlara yönlendirmektir. ç barn salanmas yeterli
görülmemitir. Ayn çevrede yaayan tüm halklarn bar içinde yaamas, Türk
devletinin de bar içinde kalmasn salamtr.

168
Mustafa Kemal, bu düzen düüncesini “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle
özetlemitir. Çok zor bir dönemde, dünyada ei görülmemi kurtulu savan vererek
devletini kurmu olan Türkler, bununla da yetinmeyerek Türkiye Cumhuriyetinin
devamlln salayabilmek için bölgesindeki sorunlara çözüm bulucu bir otorite haline
gelmitir.
Örgütlenme, Türk devletlerinin kuruluu evresinden itibaren hükümdarlarnn
balca hedefi olmutur. Hükümdar yetkilerini aldktan sonra, töreye göre sistemli
olarak düzeni oluturacak kadrosunu oluturmu, yukardan aaya doru bir
yaplanma içerisine girmitir. Örgütlenme, dorudan Türk insannn yapsndan
alnmtr. Özellikle aileden balayarak devletin en üst kademesine kadar olan
yaplanma bozulmamtr. Örgütlenme dardan ithal deildir. Bu nedenle salam
yapl, yaayan bir organizasyon halini almtr.
Devlet ailelerin bir genilemesidir. Hayatn zorluuna kar mücadele gücünden
yoksun bireyini korumay amaç edinen ailenin, en önemli özellii Türk devletinin de bir
özellii haline gelmitir. Türk devleti “babalk” görevini yüklenmitir. Türk hakan
çadrlarnn kubbeli olmas göün yerdeki sembolü kabul edilmitir. Eski Türklerde gök
kubbesi devletin, çadr ise ailelerin örtüsü olarak düünülmütür. Birinin altnda devlet
dierinin altnda aile kurulmutur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulu yllarnda örgütlenme yaplrken kimi
kurumlarn dardan alnd bir gerçektir. Fakat bu kurumlarn ilevi, eski Türk
kültürünü içinde barndran ekilde olmutur. Devlet, halkn geneline hizmet edecek
ekilde yaplanmtr. Dardan alnan kurumlar dorudan kurulmam, Türk insan
yapsna uygun hale getirilmi ve kurulmutur. Dardan kurumlarn alnmasnn
nedeni, yüzyllardr kurumsal olarak örgütlenme olmamas, hizmet veren kurumlarn
halktan kopmu olmasdr. Bu da kurumsallama kültürünü oluturamamtr. Bununla
birlikte, devletin kurulmasndan önce ulusal mücadele ile balayan örgütlenme, tüm
hzyla devletin kurulmasyla devam etmitir. Örgütlenme kültürü devam ettirilmitir.

9.5. Hukuk Geleneinin Günümüze Yansmalar


Türk düüncesinde evrenin düzeni, iki kart gücün arasndaki uyumdan
domutur ve insan da bu uyumann ürünüdür. nsanlarn mutluluu, “dünya
cennetleri” ve uluslar arasndaki bara baldr. Türk amacna göre, bu doal düzeni
devam ettirmek için önce mutlu olmak sonra da bilgili ve cesaretli olmak
gerekmektedir. Yaam devam ettikçe bu düzeni sürdürebilmek için mutlaka u üç

169
özellik bulunmaldr: Bilgili olmak, doann düzenini bilmek ve onu bozabilecek
nedenlere kar hazr bulunmaktr. Bizzat doa uyuma ve düzen olduu için, insanlarn
hayatnda da ayn nedenle uyuma, düzen ve barn egemen olmas gereklidir.
çinde hukuki düzeni salam olan bir devleti, hiçbir zaman hükümdar yalnz
bana yönetemez ve yönetmemitir. slamiyet öncesi Türk devletlerinde dikkat edilen
temel ilkelerden biri de hukuktur. Devleti oluturmann ilk arac hukuk olmutur.
Devletin kurucular, öncelikli olarak töreyi oluturabilmek için çaba göstermilerdir.
Töre, kiisel yaklamla deil toplumsal bir uzlama ile ve deneyimlere dayanlarak
belirlenmitir. Devletin temeli hukukla atlmtr.
Türk devletlerinin ilk dönemlerden itibaren hükümdarlara yükledii en önemli
görevlerden biri iyi yasalar koymak, bu yasalar adaletle uygulamaktr. Çünkü toplumun
refah adaletli bir düzen ile salanr. Türk toplumu da bu düzen için uygundur. Çünkü
snf veya kast esasna dayanmaz. Adalet kavram eitlii özünde tar. Sank veya
davacnn hükümdar olmas veya halktan bir kii olmas sonucu deitirmez.
Türk hukuk gelenei, günümüze yanstlm bir gelenektir. Cumhuriyetin kuruluu
ile tüm hukuk kurallar yeniden düzenlenmi, bireysel haklar güvence altna alacak
yasalar oluturulmutur. Türkiye Cumhuriyetinde, yasalar önünde herkes eittir.
Toplumsal yaamn ve birey haklarn salanabilmesi için hukukun üstünlüü ilkesi
benimsenmitir.
Bugün toplumsal uyumun devam için, devletin bu temel ilkesini toplumun her
kesiminin benimsemi olmas gerekir. Bunu uygulayacak olan devletin kurumlar,
gözetecek olan da halktr. Çeitli dönemlerde, devlet bakanlarndan dahi, bu ilkeyi
çineyenler çkmtr. Hukukun devamll, sadece belli devlet kurumlarnn görevi
deildir. Devlet tüm kurumlaryla bu sistemi tavizsiz devam ettirmelidir.

9.6. Siyasi ve Sosyal Yapnn Günümüze Yansmalar


Eski Türk devletleri, egemenlii sadece ayn dini inanc paylaan, ayn rka ait
ulus üzerinde kurup sürdürmemitir. Farkl uluslardan, farkl yapdaki insanlardan
kurulu olan devletler, varlklarn snfsz, imtiyazsz, demokratik saylabilecek bir
toplum oluturarak devam ettirebilmilerdir.
Günümüz Türk devlet yaps; snfsz, uzlamac bir kültürel birikim üzerine
kurulmutur. Dardan ithal ettiimiz siyasi ve sosyal snflama nedeniyle Türkiye
Cumhuriyetinin kurulduu günlerdeki toplumcu düünce yaps, yerini snfsal ayrmn
körüklendii bir ortama brakmtr. Bunun balca nedeni siyasal olarak varlklarn

170
devam ettirmek isteyenler ve bölünmülüümüz üzerinden siyasi ve ekonomik getiri
bekleyenlerdir. Siyasal olarak varln göstermek isteyenler her türlü yöntemi
deneyerek, ayrcalklar istemilerdir. Kendilerini iktidarda tutmak için snfsal ayrmlara
izin vermiler veya domasna neden olmulardr. Snflara ayrcalklar verilmi,
verilenlerin dnda kalan kesim ezilmitir.
Türkiye, tarihinin çok önemli bir dönüm ve dönüüm noktasnda bulunmaktadr.
Snfsz, imtiyazsz kaynam bir kitlenin yaamasn hedefleyen Türkiye’de bu
bölünmülük, çadalama yolundaki en büyük engel olarak durmaktadr. Bununla
birlikte siyasi ve sosyal bölünmülük Türkiye Cumhuriyeti için büyük sorunlar
oluturmaktadr.
Benzer oluumlar slamiyet öncesi Türklerde devletlerin yklmasna kadar
gidecek sorunlara neden olmutur.
Üstünlük veya ekonomik ayrcalklar beklentisi içerisindeki boylar, devleti içten
içe kemirmi, yok olmalarna neden olmutur. Siyasi ve sosyal bölünmülük veya
ayrlk olmad halde, Çin’in youn faaliyetleri sonucu çözülmeler balam ve Çin’de
dalmalar olmutur. Günümüz Türkiye’sinde de benzer faaliyetler ayn younlukta,
artarak devam etmektedir. Artan iktidar hrs ve daha fazla ekonomik pay beklentisi
nedenler arasndadr. Ayn ekilde Türkiye’de ekonomik ayrcalk bekleyen kesimler,
yabanc devletlerin veya çok uluslu irketlerin yardmyla, destekçilerine pay salamak
için çaba göstermektedirler.
Günümüze yanstlabilecek ve ders alnabilecek özellik, siyasal ve sosyal
birlikteliin salanmasdr. Eski Türklerdeki snfsz, imtiyazsz toplumun oluturulmas
ve bunun korunmas Türkiye Cumhuriyetinin varln sürdürmesini salayacaktr. Ülke
birlikteliinin bozucu unsurlardan arndrlmas alnacak en büyük derstir.
Mustafa Kemal de gerek Ulusal Kurtulu Sava srasnda, gerekse devrim
sonrasnda ülkede aristokratik, ayrcalkl bir snf olumamas için “halkçlk”
düüncesini benimsemi ve uygulamtr.

171
DÖRDÜNCÜ KESM: GENEL DEERLENDRME

10. BULGULAR, ÖNERLER VE GENEL SONUÇ


Bu bölümde, aratrma boyunca ulalan bulgular, bu bulgulara yönelik öneriler ve
denencelerle ilikilendirilen sonuç bölümü yer almaktadr.

10.1. Bulgular
B.1. Türklük ve Türk kültürü, genelde yabanc yazarlarn aratrmalarna
dayandrlmtr. Türk aratrmaclarnn dorudan yapt aratrmalar yetersizdir.
B.2. Aratrmaclarca Moollar, Türklerle ayn veya akraba rk gibi kabul
edilmitir. Kyaslamalar yaplm, benzerlikler veya farkllklar ortaya konulmutur.
B.3. Türk ulusunun tarihi ile ilgili deiik görüler bulunmaktadr. Aratrmalarn
yetersizlii nedeniyle, Türklere ait yazl kaynak sknts söz konusudur. Bu nedenle
ayn bölgede yaam dier uluslarn günlükleri kaynak olarak gösterilmitir.
B.4. Türk adnn efsaneletirilmesi ve kelime olarak anlam verme çalmalar,
kaynak yetersizliinden dolay zorlama bir görüntü vermektedir.
B.5. Türklerde halk kavram geni bir anlam kazanmtr. Ortak yaam ekli
bulunan ve devleti oluturan bireyler dnda tüm dünya insanlar, halk kabul edilmitir.
B.6. Halk, hükümdarn egemenlii konusunda ortak bir irade göstermektedir.
Halkn istemedii ve onaylamad hükümdar geldii zaman, egemenlii
tannmamaktadr.
B.7. Devletin devamlln salayabilmek için halk ile yönetici uyum içerisinde
olmak zorundadr. Uyumsuzluk söz konusu olunca, yönetici deitirilmitir.
B.8. Türklerde ülke kavram toprak parçasyla snrl kalmamtr. Ülke, halkn
huzur ve bar içinde yaayabildii bölgedir. Egemenliini sürdürdüü, bar
salayabildii sürece tüm dünya ülke olmutur.
B.9. Ülke, hükümdarn mal deildir. Ülke topraklar yönetilmesi için hükümdara
emanet edilmitir.
B.10. Türkler bamsz yaayamad toprak parçasn ülke olarak kabul
etmemitir. Ülke bamszlk unsurudur. Bamsz yaayabildii topra vatan
saymtr.
B.11. Türklerde yaanlan bölgenin topra ve suyu kutsal kabul edilmitir.
Kendilerince özellii bulunan Ötüken, Ural-Altay, Kögmen da ve ormanlarna ayr bir
önem verilmitir.

172
B.12. Sadece kendi topraklar için deil, tüm bölgedeki ülkelerin düzensizliini
kabul etmemilerdir. Günümüzde ülke yönetiminde yaanan skntlarn bir kayna da
çevresel düzensizliktir. Devleti çevresel istikrarn salanmasnn dnda tutmak, iç
bar da bozmaktadr. Günümüze devlet yönetimine aktarlacak bir eylemdir.
B.13. Ülke kutsal kabul edilen renk ve yönlere ayrlmtr. Ana yönler kabul
edilen dou; gün ve kr renk, güney; gün ve doru renk, bat; gün ve ak renk, kuzey; gece
ve kara renk ile temsil edilmitir.
B.14. Türklerde, ülke ve dünya çadr olarak düünülmütür. Baca delii; tanrnn
gözetledii yer, dikileri; yldzlar, direi; ülke ve dünyay ayakta tutan unsur olarak
düünülmütür.
B.15. Türkçenin kökeni konusunda ortak bir düünce oluturulamamtr, fakat
Ural-Altay dil grubuna ait olduu bilim çevrelerince kabul edilmektedir. Alfabe
bakmndan ise benzersiz özellikler göstermi olsa da, Sod ve ran alfabelerinden taklit
edildii düüncesi yaygndr.
B.16. Yazl dönemin Kök-Türklerle balad düüncesi nerdeyse ortak olarak
kabul edilmitir. Fakat dilin hiçbir geliim göstermeden edebi yapda ortaya çkmas
mantkl görünmemektedir. Hunlarn balangcndan yklna kadar, sosyal yaamn
her alannda etkinlikte bulunulmasna ramen, yaznn kullanlmamas düüncesi de
bilimsel görünmemektedir.
B.17. Bulgulara göre iki kola ayrlan Türkçe, dou Türkçesini ve bat Türkçesini
oluturmutur. Dou Türkçesi çok daha erken yaz diline geçerken, bat Türkçesinin
yaz diline geçii daha geç olmutur.
B.18. Yaz dili, Uygurlarla çok hzl gelime göstermitir. Gelimi bir kültür
oluturan Uygurlar, bölgenin kontrolünü kültürleriyle yapmlardr.
B.19. Çok çeitli Türk boylar Asya’ya yaylmtr. Boylarn birbirlerine üstünlük
salamalar veya örgütlenerek bir araya gelmeleri Türk devletlerini oluturmutur.
B.20. slamiyet öncesi Türk boylar ile ilgili dorudan kaynak yoktur. Tümüyle
Çin kaynaklarna dayanlarak yaplan aratrmalar sonucunda, Türk boylarnn yeri,
nitelii ve isimleri belirlenmitir. Boy adlaryla ilgili tutarszlk bulunmaktadr. Ayn
bölgede yllarca yaayan boylar, bir anda kaybolup baka isimle ortaya çkmaktadr.
B.21. Göçebelik, yaanlan corafyann etkisiyle ortaya çkm, kontrollü bir
eylemdir.
B.22. Göçebe yaam Türklerin örgütlenme kültürlerini ve liderliklerini
gelitirmitir.

173
B.23. Büyük Türk Göçleri, dünya siyasi yapsnn ekillenmesine ve kültürünün
gelimesine neden olmutur.
B.24. Türklerin örgütlü yaam, zor koullarda yaama gelenei, güçlü ordular
oluturmasna neden olmutur. Siyasi yaplanma ile ordu yaplanmas ayndr. Tüm ulus
orduyu oluturmaktadr. Bu yaplanma, en temel kurum olan aileden devletin en üst
kurumuna kadar birbirine bal ayn nitelii koruyacak ekilde yaplandrlmtr.
B.25. Türk ordusunun örgütlenmesi, sava taktikleri, sava teçhizatlar dünya
ordularna örnek olmutur.
B.26. slamiyet öncesi Türk sanat ve edebiyatnn en gelimi örnekleri,
Uygurlarda görülmektedir. Uygurlarn sanat ve edebiyat, neredeyse savaçlklarndan
daha ön plana çkmtr. Sanat ve edebiyatn her bölümünde kalc eserler vermilerdir.
Uygur sanat ve edebiyatnn ana konusu inançlardr. Günümüzde sanat ve edebiyat
ihmal edilmektedir. Çevresel kontrol günümüzde güçlü sanat ve edebiyat kültürü
oluturmu ülkeler tarafndan yaplmaktadr.
B.27. slamiyet öncesi Türklerde inanç sistemi, yaam ekli ile balantl doal
bir yapya sahiptir. Daha sonra göçlerle ve dier inanç sistemleri ile temaslar sonucu
ekillenmi ve deimitir. nanç sistemi, devletin ekillenmesinde ana unsurlardan biri
olmutur.
B.28. Toplumsal yaplanmann temelini aile oluturur. lk zamanlar kan ba
temel balayc nitelik olmutur. Akraba aileler, yaanlan corafyann izin verdii
ölçüde ortak veya birbirini destekleyici birimler oluturmutur. Oluturulan toplumsal
yaplanmada dayanma ve eitlik temel prensiptir. mkânlarn arttrlmas istei veya
daha üstün güçlerden korunma içgüdüsü yaplanmay büyütmütür. Aileden balayan
örgütlenme, yapnn büyümesine ramen ayn kurallar barndracak ekilde
kurumsallamtr.
B.29. Sosyal ilikiler bakmndan bireylerin eit olduu bir toplum
oluturmulardr. Boylar içinde ve arasnda, ilkel ve kendiliinden demokrasi
egemendir. Ekonomik ve sosyal deiimlerle birlikte snflama da görülmeye
balamtr. Snflama, yabanc kültürlerin etkisiyle ve ekonomik farkllama ile ortaya
çkmtr. Snfsal farkllamalar, toplumsal eitsizliin artmas devletleri parçalanabilir
hale getirmitir. Günümüz yöneticileri bu ayrm körüklemektedir. Snfszlk ve
toplumsal eitlik günümüze aktarlmaldr. Devlet yaplanmasn toplumun tüm
kesimlerine eit mesafede olmal eit hizmeti götürmelidir.

174
B.30. slamiyet öncesi Türklerde devlet kurmak, sadece belli corafi bölgede
egemen olup, burada örgütlenme anlamnda kullanlmamaktadr. Devlet, hem içte hem
de dta güvenliin, egemenliin, barn salanmas anlamnda kullanlmtr. Komu
ülkenin siyasi örgütünün bozulmas durumunda müdahale edilmi, örgütlenme yeniden
yaplandrlarak, çevre güvenlii salanmtr.
B.31. Siyasi iktidar Tanr tarafndan verilmi olarak kabul edilmektedir. Fakat bu
görevlendirme kalc, süreklilik gösteren bir yapda deildir. Yani, kutsal olan kii deil
makamdr. Kiilerin baarszlklar, ilahi görevlendirmenin sona ermesi anlamna
gelmektedir.
B.32. Türklerde egemenlik kavram evrenseldir. Tüm dünya egemenlik alan
olarak görülür.
B.33. slamiyet öncesi meclisin etkinlii, her dönemde devam etmitir.
Hükümdarn belirlenmesinden, sava kararna kadar birçok konuda danma ve karar
verme kurumu olarak görev yapmtr.
B.34. Töre, slamiyet öncesi Türkler için devletin ileyiini ve toplumsal yaamn
tamamn düzene sokan, geleneksel olarak oluturulmu kurallarn tümüdür. Töre her
alanda varln sürdürmektedir. Devlet oluturmann, örgütlenmenin temelinin töre
oluturmaktadr.
B.35. Devlet tüm kurumlaryla var olmasna ramen, tek egemen hükümdar
olmutur. Dier kurumlar, hükümdarn ihtiyac orannda devreye girebilmitir.
B.36. Hükümdarn yönetim yeteneklerine ek olarak, kiisel özellikleri de ön
planda olmutur.
B.37. Hükümdar eleri hatunlar, devlet yönetiminde çok etkin olmasalar da,
kurumsal yapnn içinde olmulardr.
B.38. Devlet yönetiminde görev yaparak yetien veliaht, hükümdarlk için hazr
hale gelmektedir. Yalnz, veliaht olarak belirlenen aday her zaman tahta
geçememektedir. Hanedan ailesinden herhangi biri tahtta bulunma hakkna sahip
olmutur. Meclisin ve devlet büyüklerinin, hatta halkn onay verdii hanedan mensubu
tahta geçebilmektedir.
B.39. Türk hükümdarlar, her ne kadar halkn ve devletin ileri gelenlerinin
onayn alm olsa da, iktidarlarnn devamll ve kabul edilebilirlii için inançlara
bavurmulardr. ktidarn, tanr tarafndan verildii düüncesi tüm Türk devletlerinde
görülmektedir.

175
B.40. Türk devletlerinde mücadelelerin en büyük nedenlerinden biri de ekonomik
var olma savadr. Ekonomik ileyi, kiilerin veya seçkin bir topluluun kontrol arac
olarak görünmemektedir.
B.41. Hükümdar ve hanedan üyeleri kendi hazinelerini oluturmamlardr. Elde
edilen kazanç toplum içinde paylatrlmtr. Bireyler veya boylar yaptklar olumlu
davranlar orannda kazançtan pay almlardr.
B.42. slamiyet öncesi Türk devletlerinin yklmasnda en önemli etken, devleti
oluturan boylardan, daha fazla kazanç beklentisi olanlarn toplumu içeriden
çökertmesidir.
B.43. slamiyet öncesi Türklerde hiçbir yönetici, sadece belli kesimlere hitap
ederek iktidara gelmemitir. Toplumun tamamna hitap eden bir yönetim ekli
benimsenmitir.
B.44. Devletin oluturulmasnda en büyük etkenlerden biri de birlikte yaama
isteidir.
B.45. Eski Türk devletlerinde sosyal adalet salanm durumdr. Hükümdar, halk
ayn paya sahiptir. Herkes çalr. Çalamayanlara da devlet yardm etmitir.
B.46. slamiyet öncesi Türk devletlerinin sosyal yaplanmasndan, ileyiine
kadar, yönetici seçiminden, yöneticilerin devlet anlay ve yönetim geleneine kadar,
devlet kurumlarnn yaplanmas ve ileyiine kadar birçok konuda denece bir de
belirtildii gibi günümüze aktarmlar yaplmaldr.

10.2. Öneriler
Ö.1. Günümüzde Türk kültürü ile ilgili dorudan çalmalar balamtr. Orta
Asya tarihi boyunca Türklerin youn olarak yaad bölgelerde arkeolojik çalmalar
arttrlmaldr. Türk aratrmaclar, yabanc ön yargl aratrmalara bal kalarak Türk
kültürünü oluturan etkenleri göz ard etmilerdir.
Ö.2. Benzer yaam tarz gösteren tüm uluslar Türk kabul edilmitir. Bu hata,
özellikle ayn bölgede yaayan Moollarla daha çok yaanmtr. Uygurlardan sonra,
Moollarn Türkleme durumu söz konusu olmasna ramen, bu durumun ayr bir
aratrma konusu olarak incelenmesi daha uygundur. Türklük kavramnn, Türkçe
konuan boylarla ilikilendirilmesi daha salkl sonuçlar elde edilmesini salayacaktr.
Ö.3. Türklerle ayn bölgede yaayan uluslarn kaynaklar, kabul edilmelidir ki,
yeterince tarafsz deildir. Ayn yaam tarzna, ayn kültüre, ayn imkânlara sahip

176
olamayan kültürler için, Türk kültürünün tanmlanmas yetersiz ve yanl olmutur.
Türkçe yazl kaynaklarn bulunmas, bu durumu ortadan kaldracaktr.
Ö.4. Türk adnn anlam efsanelere, Çin, Bizans ve Arap kaynaklarna
dayandrlmtr. Her bir kaynan yazar farkl kültürel bölgelerle, farkl zamanlarda
temas kurmu olmas nedeniyle ayr ayr anlamlar vermitir. Türk adnn nasl alnd
veya ne anlama geldii çok önemli görünmemektedir. Destansal zorlamalarn Türk
adna zarar verdii bile düünülebilir. Yaklam Türk kültürü olmaldr. Türk
kültürünün oluum ve etkilerinin incelenmesi, ortaya çkartlmas daha bilimsel yararlar
salayacaktr.
Ö.5. Halk kavramn geni düünülmesi, ortak yaama arzusunun göstergesidir.
Irkç yaklam bulunmamaktadr. Bu durum genelde aratrmaclar için dünya
egemenlii düüncesine dayandrlsa da, temel bak dünyasal ve bölgesel bartr.
Halkn güven ve bar içinde yaama arzusu gerçek düüncedir.
Ö.6. slamiyet öncesi Türklerde hükümdarnn hukuki bir kimlik kazanabilmesi
için halk ve devletin ileri gelenleri tarafndan kabul edilmesi gerekmektedir. Hiçbir
monaride görülmeyen bu özellik, Türk halknn devlet yönetimiyle ne kadar iç içe
olduunun göstergesidir. Egemenlik hakk her ne kadar, hükümdar ailesine de ait olsa,
hükümdar adaynn egemen olabilmesi için bunu hak etmesi gerekmektedir.
Ö.7. Türklerde yönetici, halkç bir yönetim göstermek zorundadr. Halkn
ihtiyaçlarn ve isteklerini karlamayan yönetici, elindeki egemen olma araçlarna
ramen deitirilmektedir. Kendi çkarlarn ön plana alan yönetici varln
sürdürememektedir. Günümüz yöneticileri için iyi bir örnektir. Yönetici varln ve
egemenliini halka borçludur. Halkn düüncesini yok sayan yönetici hem devletin, hem
de kendi varlnn sonunu getirebilir.
Ö.8. Ülke, halkn ve devletin varln sürdürebildii sürece vardr. Bulunulann
bölge hem güvenlik, hem de corafi koullar bakmndan uygun olmaldr. Devlet ve
halk varln devam ettirebilmek için daha uygun bölgelere geçebilmektedir. Türkler,
bölgesinin huzurunu barn salayabildii sürece bulunduklar bölgelerde
tutunmulardr. Artk karlatklar bölgeler yeterli imkân salayamyorsa, yeni ülke
topraklarna göçmü ve o bölgeleri ülke olarak kabul etmilerdir. Günümüzde uygun
olan, yeterli imkân salayan ülkemizde iç ve d barn salanmas ile istikrarl yaam
sürdürülmelidir.
Ö.9. Hükümdar ve yöneticiler devlet topraklarn mal gibi deerlendirmemelidir.
Türklerde hükümdar, halk adna ülke topraklarn yönetmekle görevlidir. Yönetici ülke

177
topraklarna, sahibi gibi davranrsa, ülkeyi oluturan halk bask altnda ezilir, varln
sürdüremez. Halkn hükümdar için deil, hükümdarn halk için var olduu kabul
edilmelidir.
Ö.10. Ülke ve devletin varl tam bamszlkla olasdr. Bamszln
kaybeden uluslar köle durumundadr. Türkler dier uluslardan farkl olarak,
bamszln kaybedeceklerini düündükleri zaman, topluca onu korumaya
çalmlardr. Günümüz yöneticileri Türk halknn bu özelliini göz önünde
bulundurmaldr.
Ö.11. Türk evren düüncesi tüm uygulamalarda görülmektedir. Toprak ve su zor
kazanlan bir unsurdur. Bu unsurlar varln devam için zorunludur. Bu nedenle kutsal
kabul edilir. Kazanlrken, elde tutulurken yaplan savalarda çok insan ölmütür.
Kaybedilmesi, hem varln devamn tehlikeye sokmakta, hem de ölen insanlara
saygszlk kabul edilmektedir. Benzer durum günümüz için de geçerlidir. Türkiye
Cumhuriyetinin her kar topra kutsal kabul edilmelidir.
Ö.12. Sadece iç barn salanmas devletin devamll için yeterli olmamaktadr.
Bölgesel barn salanmas, ayn bölgede bulunan ülkelerin de iç barnn olmas,
devletin devamll için zorunludur. Türkler, bu özellii ile her zaman bölgesel emniyet
ve bara önem vermilerdir. Türkiye Cumhuriyeti de sorunlu bölgelerinin tam ortasnda
bulunmaktadr. Bölgesel bar salayamad sürece kendi iç barn da
salayamayacaktr.
Ö.13. Türk evren anlaynn bir parças olan bölgeleri renklere ayrmak ve isim
vermek yönetimsel kolaylklar salamtr. Yönetsel baz uygulamalrda (teknik ve idari
vb) bu yöntemden yararlanlmaldr.
Ö.14. Ülkenin ve dünyann çadr olarak kabul edilmesi Türk inançlarnn bir
bölümünü oluturmaktadr. nançla birlikte, ortak ve dayanmac yaam geleneinin
temelini oluturmaktadr. Çadr içinde olan tüm sorunlar, çadr halkn
ilgilendirmektedir. Bireysel ve benmerkezci yaam kabul edilmemitir. Kolektif bir
yaam biçimi, tüm toplumun dolaysyla bireyin yaamn devam ettirmesini
salamaktadr. Örnek alnabilinecek bir özelliktir. Türkiye’de kolektif ve toplumcu bir
düüncenin oluturulmas, bireylerin de yararna olacaktr.
Ö.15. Türkçe özgün bir dil görünümündedir. Son zamanlarda yaplan çalmalar
da bunu kantlamaktadr. Türk kültürünün karanlkta kalm parçalarnn gün na
çkartlmas için, aratrmaclar tarafndan dil konusunda özgün çalmalar yaplmaldr.

178
Bu çalmalarn, tamamyla Türk aratrmaclar tarafndan yaplmas daha uygun
olacaktr.
Ö.16. Ön Türkçe tamamen Türkçe bilmeyen yabanc bilim adamlar tarafndan
çözümlenmitir. Çözümlenen metinlerin anlam, hatta doru okunduu bile belirsizdir.
Tüm Türkçe metinlerin tekrar gözden geçirilip çözümlenmesi, Orta Asya’daki
aratrmalarn devam ettirilmesi, bu konudaki çelikileri ortadan kaldracaktr.
Ö.17. u anki Türk kültürünün nerdeyse tamamn oluturan, Bat Türkçesinin
yaz diline geçmemesi mantkl görünmemektedir. Çok büyük devletler kuran bat
Türklerinin bu baarsn yazsz yapmas olas görünmemektedir. Bu konuda da
tarihçilerin ve aratrmaclarn yeni ve derin çalmalar yapmas gerekmektedir.
Ö.18. Kültürlerin birbirleriyle karlamas, büyük kültürel gelimelere neden
olmaktadr. Yüzyllarca deiik kültürleri bir arada tutan Türk kültürü, bölgesinin en
etkileyici kültürü olmutur. Ayn yapy bu günde sürdüren Türk kültürü, daha çok
gelime potansiyeline sahiptir. Günümüzde Uygurlar gibi kültür emperyalizmi yapan
uluslar bulunmaktadr. Türk ulusu potansiyelini harekete geçirerek bu durumdan
kurtulup, öz yapsn korumaldr.
Ö.19. Türk devletlerinin oluumu, “birlikte yaama” arzusu ve hayatta kalabilme
mücadelesidir. Ortak yaama arzusu, Türkiye Cumhuriyetinin de itici kuvveti olmaldr.
Küreselleme ad altnda dayatlmaya çallan ayrlkç düünceler ülkenin geleceini
tehlikeye düürmektedir. Parçalanm, küçük parçalara ayrlm ülkeler çok uluslu
irketlerin oyunca olmaktadr. Ortak hareket edebilme gücü bu durumu
engelleyecektir.
Ö.20. Türk boylar ile ilgili tüm kaynaklar Çin günlükleridir. Yazl kaynaklarn
yabanc dilde olmas ve yaayan halkn yazmamas çelikili durumlar ortaya
çkarmaktadr. Yaplan ticarete, yaam ekillerine göre adlandrlan bu boylarn Türk
olduklar bile üphelidir. Bu konuda da tarihçilerimize büyük görevler dümektedir.
Ö.21. Corafi nedenlerden dolay yaplan göç, göçebe yaamn iareti deildir.
Daha uygun yaam alanlarna giden topluluklara göçmen denir. Zorunluluktan dolay
yaplm, ulusça yaplan kontrollü bir eylemdir. Türkler için göçebe yerine göçmen
deyiminin kullanlmas uygun olacaktr.
Ö.22. Ulusça yaplan göç eylemi düzenli ve çok ayrntl planlanm örgütlü bir
eylemdir. Bu büyük topluluklarn göç hareketlerinin, yetersiz örgütlenme ve yetersiz
liderlikle yaplmas mümkün deildir. Türk devletinin aileden, devletin en üstüne kadar

179
yaplandrlan örgütlenme ve yönetme gücü Türklerin liderliklerini gelitirmitir. Bu
nedenle kontrolsüz, ümmet düünceli yaplandrmalar Türklere uygun deildir.
Ö.23. Dünyann dört bir yanna, daha uygun yaam alan bulma düüncesi ile
yaplan göçler, tüm kültürlerin ekillenmesine etkide bulunmutur. Kuzey Amerika’da,
Avustralya kültürlerinde, hatta dillerinde Türk kültürünü bulmak olasdr. Son yaplan
aratrmalar bu durumu kantlar derecededir. Bu aratrmalarn daha da gelitirilmesi ve
bilimsel hale getirilmesi daha uygun olacaktr. Kültürel etkileim siyasi ekillenmelere
neden olmutur. Eitlikçi, özgür bireyler yetitiren Türkler, tüm kültürlere ilham
kayna olmutur.
Ö.24. Türklerin mücadeleci ve hareketli yaam ekli ordularna yansmtr.
Örgütlenme kültürü aileden balayarak tüm siyasal yapy oluturmutur. Tüm
yaplanma e zamanl olarak ordunun yaplanmasn oluturmutur. Güçlü kültürlerin
oluturulmas, yan sra güçlü ordularn bulundurulmas günümüz için de gereklidir.
Türkler bu gelenei günümüzdeki güçlü ordusuyla devam ettirmektedir. Kurtulu sava
örnei, dünyada ei benzeri olmayan bir kahramanlk belgesidir. Bamszlnn
tehlikeye dümesi durumunda ayn kararll Türk ulusu gösterebilecek güçtedir.
Ö.25. slamiyet öncesi ve sonras dünyaya bar getiren Türk ordusu, dier
ordulara her zaman örnek oluturmutur ve oluturmaldr.
Ö.26. Kültürel emperyalizm Uygurlarla birlikte ortaya çkmtr. Tüm Asya’nn
kontrolünü kültürleri ile yapan Uygurlar, Moollarla bu kültürü Avrupa’ya kadar
yaymtr. Günümüzde de bundan çkarlacak dersler olmaldr.
Ö.27. Türklerin dier inançlara açk ve hogörülü olmas, birlikte yaamalar bu
gün bile baarlamayan bir yönetsel zaferdir. Devlet yönetiminin inançlarla
ekillendirilmesi, halk gözünde kabul edilme ve itaat edilme isteidir. Bu gün kadar
inançlara ho görüsüyle tannan Türkler, baz gruplarn çkarlar nedeniyle iç
karklklara yol açan, ho görü eksiklii göze çarpmaktadr. Amaç birlikte yaama
deil, birbirini kontrol edebilme isteidir.
Ö.28. Türk devletlerinin oluturan boylar öncelikli olarak kan bann oluturduu
topluluklar olarak ortaya çkmtr. Boylarn ortak kültürü paylaan topluluklara doru
örgütlenmesi, ihtiyaçlarla birlikte ortak yaamn topluma daha yararl olaca
düüncesinin eseridir. Toplumcu düünce, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel görevi
olmaldr. Türk halk toplumcu düünce nda, sosyal eitliin ve adaletin ihtiyac
sonucu bir araya gelmitir.

180
Ö.29. mkânlar kstl bir ortamda yaayan Türkler, hükümdardan çobana kadar
eit bir toplum oluturmulardr. Kaynaklarn yetersizlii snf farkllklarnn
olumasn engellemitir. Snf farkllamas çok sonralar ortaya çkmtr. Daha çok
pay beklentisi içindeki gruplar, Çinlilerin de tevikiyle snflamaya neden olmu,
ekonomik olarak ön plana çkmlardr. Lüks tüketim istei ve bu isteklerini karlamak
için toplumcu düünceleri terk eden baz Türk boylar, bu isteklerini karlayacak
kaynaklara ve eylemlere yönelmitir. Bu hareketler de devletlerin sonunu hazrlamtr.
Benzer durum günümüz için de geçerlidir. Daha çok ekonomik çkar peinde olan baz
kesimler, her türlü yolu denemektedir. Eit toplum yapsn kaybeden uluslar,
parçalanabilmektedir.
Ö.30. Çevresinde bulunan devletlerin iç kargaalar, Türkiye’nin de iç huzurunu
bozmaktadr. stikrarl bir Türkiye için, çevresindeki yönetim yaps bozulmu
devletlerin yaplandrlmasnda daha aktif rol oynamaldr.
Ö.31. slamiyet öncesi Türklerde iktidar, tanrnn görevlendirdii kabul edilen
adaya verilmektedir. Bu görevlendirme veraset yolu ile deil devlet yönetiminde en
baarl olan hükümdar adayna yaplmaktadr. Ayn ekilde baarsz hükümdarlar
deitirilmektedir. Bugün için örnek alnacak bir özelliktir. Seçim öncesi halka yapaca
hizmetleri anlatan siyasi liderler, en uygun hizmetleri vaat edene göre devlet
bakanlna gelmektedir. Fakat iktidara geldikten sonra çkar gruplarna hizmet
etmektedir. Halk gözünde baarsz olmaktadr. Baarszln kabul etmeyen siyasi
lider bir dahaki seçimlere kadar koltuunu brakmamaktadr. Öyle siyasi kültür
oluturulmal ki, siyasetçi yapabileceklerini savunarak iktidara gelmeli, baaramad
takdirde, zamana bal kalmakszn iktidar brakmal veya halk tarafndan bakasna
verilebilmelidir. Demokrasi Türk insan için en uygun yönetim eklidir. Demokrasi tüm
varlyla iler halde olmaldr.
Ö.32. Türklerde egemenlik evrensel bir görütür. Barn, adaletin ve eit bir
toplumun oluturulabilmesi için egemenlik arttr.
Ö.33. slamiyet öncesi her ne kadar hükümdar son karar alc makamda olsa da,
meclisin varlna ihtiyaç duymutur. Meclis dorudan bu i için görevlendirilmi
kiilerin oluturduu kurum olmasa da, devletin ileri gelenleri ve boy liderlerinden
oluturulmu bir danma meclisi yapsndadr. Çou zaman halkn da dâhil edildii
karar alma arac ya da hükümdarn kararn onaylayc bir kurum olmutur. Dikkat
edilecek özellii, dorudan halkn da bulunmas ve düüncelerini ifade edebilmesi, o
zaman için tüm dünyaya örnek olabilecek bir olaydr. Günümüzde demokratik bir yolla

181
seçilmi bir meclis zaten halkn sesi konumundadr. Demokratik olarak oluturulmu
tüm kurumlarn ilevsel olmas Türkiye için en ihtiyaç duyulan eylemdir.
Ö.34. slamiyet öncesi Türklerde hükümdar öncelikli olarak töreyi oluturmutur.
Töre, anayasa kimliindedir. Devlet ileyiinden sosyal yaama kadar her eyi
kapsamaktadr. Töre, keyfi yönetim oluturulmasn engellemekte, toplumsal düzeni
salamaktadr. Belirgin özellii, toplumun her kesimini, hatta hükümdar bile bu
snrlamalar içine almasdr. Günümüze uyarlanrsa, hukukun üstünlüü ön planda
olmaldr. Hukukun olmas temel hak ve özgürlüklerin güvence altna alnmasn
salayacaktr.
Ö.35. Devletin tüm kurumlarnn ilerliinin devam esas olmaldr. Günümüzde
devletin yasama, yürütme, yarg organlar eit ve birbirine üstünlük salayamayacak
durumda olmal ve birbirini denetleyebilmelidir.
Ö.36. Yöneticinin yönetim yeteneklerinin yan sra, kiisel özellikleri de önemli
olmutur. Zor koullarda örnek olabilecek yapya sahip olmaldr. Bozkrda iyi bir
savaç olmas, cesur olmas ve dier erdemlere sahip olmas hükümdarn yöneticiliini
tamamlamaktadr.
Ö.37. Hatunlarn yönetime dorudan olmasa da katlmas slamiyet öncesi
Türklerde sk görülen durumdur. Hatunlarn bu yetkiyi öncelikli olarak hükümdar ei
olmasndan dolay, ikinci olarak gelecekteki hükümdarn annesi olmas nedeniyle
almaktadr. Genelde temsil yetkisi olas görünmektedir. Bu yetkilerin snrl olmas
uygun görünmektedir. Günümüzde de Türk kadn geçmite olduu gibi erkeklerle eit
ve birinci snf yurtta olarak söz ve karar sahibi olabilmelidir.
Ö.38. slamiyet öncesi Türk devletlerindeki yönetimin baars, hükümdar
adaylarnn, yönetim kademelerinde dorudan çalm olmasndandr. Gelecein
hükümdar ya bir boylar topluluunun banda ya da ordunun bandadr. Tanrnn hangi
adaya kut verdii bu yönetim kademelerindeki baarlarna göre belli olmaktadr.
Hükümdar aday hem halk yakndan tanmakta hem de yönetim becerisini
gelitirebilmektedir. Günümüzde böyle “çekirdekten yetime” gelenei
görülmemektedir. Parti tabanna veya destek verecek gruplara yeterli yarar salayan
partisi içinde yükselmekte, ayn vaatleri iktidara gelmek için halka vererek hiçbir devlet
tecrübesi olmadan yöneticilie gelebilmektedir. Bu durumun engellenebilmesinin en
kalc yolu, demokratik yapnn ve araçlarn halk tarafndan bilinmesi ve
kullanlabilmesi, bu bilinci verebilecek sivil toplum örgütlerinin kurulmasdr.

182
Ö.39. slamiyet öncesi ve sonras tüm benzer devletlerde benzer uygulamalar
görülmektedir. Türklerde hükümdarn ilahlatrlmamas gelenei benzerlerinden daha
uygar görünüm vermektedir.
Ö.40. Ekonomi tarihin her döneminde önemli olmutur. Günümüzde ekonomik
güç, askeri gücün ötesine geçmi dier devletlerin kontrol arac olmutur. Ancak salam
ekonomileri olan devletler bamszlklarn sürdürebilmektedir. Bu durumu göz ard
eden devletler dier ekonomisi güçlü devletlerin pazar haline gelmektedir.
Ö.41. Günümüz yöneticileri, kiisel beklentileri üzerine yönetime istekli
olmaktadrlar. Yöneticiler hizmet etmek ve topluma yararl olma konularn sadece
yöneticilie getirilene kadar gündemde tutmakta ve iktidarn ele geçirilmesi ile asl
amaçlarn uygulamaya balamaktadrlar. Bunu önlemek için yönetime aday olan
kiilerin, tüm kiisel varlklar dorudan hazineye aktarlmaldr. Yönetici adaylarn
halk tarafndan yeterince tannmas için gerekli tedbirler alnmaldr.
Ö.42. Benzer durum günümüz içinde geçerlidir. Toplum içinde daha fazla kazanç
beklentisi olan kesimler her türlü sermaye grubuyla ibirliine girmektedir. Toplumsal
refah veya yarar hiçbir zaman düünülmemektedir. Toplumsal yarar düünmeyen tüm
yönetici ve kesimler kontrol altnda tutulmaldr.
Ö.43. Türkiye Cumhuriyetinde yönetici adaylar belli kesimleri kontrol ederek,
iktidara gelmektedir. Bu davranlarn iktidardayken de sürdürmekte, yönetim ekli
“çounluun diktatoryas” haline gelmektedir. ktidardaki yönetici gruba, tüm toplumun
yöneticisi olduunu hatrlatacak ve tüm topluma hizmet etmesi için zorlayacak olan
devlet kurumlarnn ve sivil toplum örgütlerinin daha güçlü hale getirilmesi
gerekmektedir.
Ö.44. Günümüzde toplumu bir arada tutan yeni çimontalar aranmakta, bu yeni
birletirici unsurlar, birletirmekten çok kutuplamaya yol açmaktadr. Türkiye
Cumhuriyetinin kurulu amac bellidir. Bu da birlikte yaama isteidir. Yeni etkenler
aranmas yerine zaten var olan unsurlarn güçlendirilmesi toplumsal uzlamay tekrar
oluturacaktr.
Ö.45. Sosyal adaletin salanmas devletin en önemli görevi olmaldr. Güçlünün
ayakta kald kapitalist sistemlerde, üretim araçlarna sahip olamayanlar köle
statüsündedir. Devlet gelirin eit ve adaletli paylatrmal, çalan kesim daha ön planda
tutulmaldr. Çalamayacak durumda olanlar ise sosyal düzenin bir parças olarak,
devletin sahiplenmesi gerekir.

183
10.3. Genel Sonuç
slamiyet öncesi Türk tarihi; destanlar ve ayn bölgede yaam, Türklerle temas
kurmu tüm dier uluslarn günlükleri ve izlenimleri üzerine kurulmutur. Türkçe yazl
kaynaklarn azl nedeniyle Türklerin toplumsal yaps, yaay, kültürü, örgütlenmesi
konular ikinci elden kaynaklardan elde edilebilmitir. Aratrma kaynaklarnn temelini
Çin günlükleri oluturmaktadr. Bu nedenle tarafsz, objektif görüler olmayaca
varsaylmaldr.
slamiyet öncesi tarih incelenirken, genel olarak aratrmaclarn ideolojik
saptrmalar, incelenen dönemin bugün ile kyaslanarak irdelenmesinde yanl
yorumlamalara neden olmu ve zorlamalar nedeniyle farkl görünümlere yol açmtr.
slamiyet öncesi Türk devletleri özel bir öneme sahiptir. slamiyet kabul edildikten
sonra, tüm sosyal yaamn, devlet hayatnn temeli Arap emperyalizminin kontrolü
altna girmitir. Çünkü slamiyet, uzun süren savalar sonunda Türklerin yenilmesi
nedeniyle kabul edilmitir. Galip olan Araplarn tüm kültürü de kabul edilmitir. Bu
çok büyük bir deiimdir. Her deiim bir önceki döneme tepkiyi de dourmu, o
döneme ait yazl kaynaklarn ihmal edilmesine, belki de yok olmasna yol açmtr.
slamiyet öncesi tüm Türk devletleri neredeyse benzer yaay tarzlar gösterdii
gibi, devlet ileyii ve kurumlaryla da ortak özellikler gösterir. Bu ortak yaay
özellikleri göstermesinin temel nedeni ayn corafi bölgelerde yaanmas ve bu corafi
bölgelerin de çok cömert olmamasdr. Corafi artlarn ar olmas, Türklerin
çevresinde yaayan dier boylarla birlikte ayn yaam tarzna zorlanmas, hayatta kalma
ve varln devam ettirme savana dönümütür.
Bu ar corafi artlar Türklerde ortak yaama istei gösteren, zor artlara
dayankl, bireylerin eit ve özgür olduu toplumlar yaratmalarna neden olmutur.
Aileden balayarak devletin oluumuna kadar özde bir nitelik gösteren sosyal
ilikiler, ortak kültür, örgütlenme gelenei, hogörü, dayanmac ve demokratik yap,
Türklerin ön plana çkan özellikleridir. Bu özellikler bugün dahi takdir edilecek
düzeydedir. Herhangi bir siyasal akmdan etkilenmeden, dardan yapay olarak
oluturulmam ve dayatlmam bu oluumlar o dönem için devrim niteliindedir.
slamiyet öncesi Türkler corafi artlar ve ihtiyaçlar sonucu aile içi demokrasiyi
gelitirmitir. Eit bireylerin oluturduu bu temel birimi, devamlln salayacak en
güçlü ve bilgili aile bireyi yönetmitir. Bu temel birimler corafi imkânlarn elverdii
ölçüde bir araya gelerek boylar, boylar birleerek boylar birliini, boylar birlii

184
birleerek devletleri oluturmutur. Ailedeki yap en üst birlie kadar devam ettirilmi,
özde bir yap oluturulmutur.
Hükümdar; boylar birliinin, boylarn, ailelerin onay verdii bir kiidir. Her ne
kadar soylu hanedan aile mensubu da olsa, bu aile içindeki devlet ve yönetim tecrübesi
olan en yetenekli kii hükümdar olabilmektedir. Gösterdii baarszlk sonucunda
tahtn kaybedebilmektedir. Tüm monarilerde görüldüünden farkl olarak, hükümdar
veya hanedan mensubu halkn ve topraklarn sahibi deildir. Topraklarn sahibi halktr.
Hükümdar yönetimindeki devlet topraklarndan, topraksz boylara, ailelere toprak
verebilmektedir. Bu yöntem toprak reformu niteliindedir. Türkler, bu konuda ayn
bölgede yaayan uluslara da ilham kayna olmutur.
Devlet iki anlamda kullanlmtr. Birinci anlamda kurumsal anlamnda birliktelii
anlatmakta, ikinci anlam olarak bar temsil etmektedir. Bu anlay sonucu devlet,
ülkeyi, düzeni salayan ve ileyen bir varlk haline getirmektir. Ülke içinde ve dnda
emniyet ve bar salanamad sürece devlet anlamn yitirmektedir. Hükümdar
öncelikli olarak, bu ileyiin yasalarn töre ile belirlemekte, daha sonra düzeni bozan
unsurlar etkisiz hale getirmektedir. D barn salanmas da ayn derecede önemlidir.
Çevresel dengesizlikler iç bar da etkilemekte, devletin ileyiini bozmaktadr.
Töre, hükümdarn da bal olduu, geleneklere göre oluturulmu yazl olmayan
kurallarn tümüdür. Hükümdarn, daha önceki devlet tecrübelerine dayanarak, devletin
ileri gelenleri ile birlikte oluturduu kurallar anayasa niteliindedir. Devletin ve sosyal
yaamn düzenlenmesi de ayn ekilde salanmtr. Kurallarn bulunmas, hükümdarn
ve devlet yönetiminde bulunanlarn keyfi yönetimini de önlemitir.
Ülke ve halk geni olarak düünülmütür. Dünya ülke, tüm insanlar halk kabul
edilmitir. Bu dünyay ele geçirme ve onu yönetme olarak alglanmamaldr. Tüm
insanlarn ayrt edilmeksizin sahiplenilmesi, halk olarak kabul edilmesi ve tüm dünyada
barn, düzenin salanmas düüncesi bulunmaktadr. Türklerin anlamsz ülke igalleri
ve bask unsurlarnn kullanlmas gibi gelenei veya eylemi bulunmamaktadr. Çevre
ülkelerde olan düzensizlikleri önlemek amacyla igalleri olmu, düzeni ve devlet
yaplandrmasn saladktan sonra geri çekilmilerdir.
Türkler bamszlklarna dükün bir ulustur. Bamsz olmad toprak parçasn
ülke dahi kabul etmemilerdir. Bamszlklarn kaybedeceklerini düündükleri zaman
topraklarn terk etmiler, bamsz olacaklar bölgelere göç etmilerdir. Yüzyllarca
göçebe topluluk olarak kabul edilen Türklerin, göç etmelerinin bir nedeni de
bamszlk düüncesidir. Göç etmelerinin dier bir büyük nedeni ise yaadklar

185
corafyann yaamn sürdürülmesine engelleyecek seviyede yetersiz olmasdr.
Kaynaklarn yetmemesi durumunda göç etmiler, imkânlar daha çok olan bölgelerde
tutunmaya çalmlar ve bu bölgeleri ülke topra olarak kabul etmilerdir.
Hiçbir ulus keyfi nedenlerden dolay göç etmemitir. Corafi, iklimsel ve düman
zorlamalar sonucu yaplan göçler, olaanüstü bir örgütlenme kültürü ile yaplmtr.
Hükümdarn banda olduu bu planl ve organize eylemler, kültürlerini, yaplarn
koruyarak, hatta karlarna çkan unsurlar da içine alarak uzun mesafelerde yaplmtr.
Bu eylemin ad zorunluluktan dolay göç, göç eden Türklere de göçebe deil göçmen
denilmelidir.
Bu zorlu artlar ve sosyal yaam Türkleri disiplinli, liderlik yetenekleri yüksek,
çocukluundan beri bu zorlu artlarla ba edebilecek bireyler yetitiren bir ulus haline
getirmitir. Zorlu artlarda her birey iini kendisi yapmaktadr. Yaplan i ve elde edilen
çkt ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Kölelik olumamtr. Dayanmayla elde
edilen ürün, boyun ve ailenin hayatta kalmasn salamaktadr. Boyun veya bireyin pay
elde ettii baarya göre artp azalmaktadr. Baar toplum için elde edilen faydaya göre
deiiklik göstermektedir. Güçlü olann deil, toplumu güçlendirenin üstün sayld
sosyal bir düzen oluturulmutur.
slamiyet öncesi Türk devletlerinin oluumu, örgütlenmesi ve ileyii ilgili
günümüze aktarlacak, uygulanacak geleneklemi birçok kural ve eylem vardr. Benzer
topluluklar oluturmu, ayn kültürü gelitirerek günümüze kadar aktarm Türk ulusu
kendi bünyesine uygun devlet yönetimini de oluturacak birikime sahiptir. Denence bir
de belirtilen “slamiyet öncesi Türk devlet geleneinin bilinmesi ve özümsenmesi
günümüz devlet yaplanmasna ve yönetimine önemli katklar salayacaktr” tezi
dorulanmaktadr. Denence iki de sunulan “slamiyet öncesi Türk devletlerinin
yaplanma biçimi ve yönetim gelenei, dünya yönetim tarihinin olumasnda büyük rol
oynamtr” tezi için yeterli veriye ulalamamtr.
slamiyet öncesi Türkler; bozulmam, emperyalist dayatmalardan uzak kalm,
yönetim baars göstermi, kendilerine özgü bir toplum düzeni oluturmulardr. Bu
gelenekte bugün de toplum içi huzursuzluklar ve küresel emperyalist dayatmalar
engelleyecek ipuçlar bulunmaktadr.

186
KAYNAKÇA

AHMETBEYOLU, Ali, (2001), Avrupa Hun mparatorluu, Ankara: Türk Tarih


Kurumu Yayn.
AKSAN, Doan, (1983), “ Kök-Türkçenin Sözvarl Üzerine”, TDAY-Belleten 1980–
1981, TDK, Yay. 515, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
AKSAN, Doan, (2001), Türkçenin Gücü, Ankara: Bilgi Yaynevi.
AKSOY, Mustafa, (2006), “ Türk Ad, Türk Damgalar ve Türk Hal-Kilim Tarihi”,
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=62 , Eriim Tarihi: 18.01.2007
ANADOL, Cemal, Fazile Abbasova, (2001), Türk Kültür ve Medeniyeti, stanbul: IQ
Kültürsanat Yaynclk.
ARAT, Rahmeti, (2002), “ Eski Türk Hukuk Vesikalar “, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal
ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar,
ss. 907–928.
ATALAY, Bülent, (2002), “Türk Devlet Geleneine Göre Devlet Adamlarnda
Bulunmas Gereken Asgari Hususiyetler”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK,
Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 861–
868.
AVCIOLU, Doan, (1999a), Türklerin Tarihi Birinci Kitap, stanbul: Tekin
Yaynevi.
AVCIOLU, Doan, (1999b), Türklerin Tarihi kinci Kitap, stanbul: Tekin
Yaynevi.
AYDIN, Erhan, (2003), “Orhon Bölgesindeki Kaz Çalmalar Hakknda Düünceler”,
Türk Dili Dergisi, Say: 622, Ekim 2003, ss: 554–556, http://turkoloji.cu.edu.tr,
Eriim Tarihi: 24.01.2007.
AYDIN, Erhan, (2005a), “Cumhuriyet Döneminde Eski Türk Yaztlaryla lgili
Çalmalar”, Karaman, Dil, Kültür ve Sanat Dergisi 2005, 205-211,
http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
AYDIN, Erhan, (2005b), “1995–2005 Yllar Arasnda Türk Runik Metinleri Üzerine
Yaplan Çalmalara Bir Bak”, lmi Aratrmalar Dergisi, Say: 20, s.s. 43–56.
AYDIN, Erhan, (2006), “Bilge Kagan Yaztnda Geçen Kök Teye Hayvan Ad
Üzerine”, Büyük Türk Dili Kurultay Bildirileri, Ankara: Bilkent Üniversitesi
Yaynlar, s.s. 347–356.
AYDIN, Erhan, (2006), “Tonyukuk Yaztnda Geçen Ek Tag Üzerine”, Belleten, c.
LXX, Say: 257, ss. 83–94.
AYDOAN, Metin, (2004a), Yönetim Gelenekleri ve Türkler Birinci Kitap, zmir:
Umay Yaynclk.
AYDOAN, Metin, (2004b), Yönetim Gelenekleri ve Türkler kinci Kitap, zmir:
Umay Yaynclk.
BANGUOLU, Tahsin, (1962), “Eski Türkçe Üzerine”, TDAY Belleten 1964, TDK,
Yay.:240, Ankara, 1989, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
BARTHOLD, Wilhelm (Çev: Hasan EREN), (2006), Türk-Mool Uluslar Tarihi,
Ankara: Türk Tarih Kurumu.
BAKAN, Özcan, (1988), “Türk Dili Geçmii”, A.Ü. TÖMER Dil Dergisi, Özcan
Bakan Özel Says, S. 22, Austos 1994, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi:
24.01.2007.
BAYRAK, M. Orhan, (2006), Türk mparatorluklar Tarihi, stanbul: Bilgi Karnca
Yayn.

187
BLC, Kenan, (1997), “Orhun Antlarn da 1997 Ylnda Yaplan Çalmalar: lk
Rapor”, http://www.akmb.gov.tr/turkce/books/turkkong4-1/tk4-1-14-bilici.htm,
Eriim Tarihi: 24.01.2007.
CANATAR, Mehmet, (2002), “ Türk Kültür Tarihi Çerçevesinde Yasa, Yasak, Yatgak
Tabirleri Üzerine “, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.),
(2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 929- 937.
ÇETN, Engin, “Eski Türkçedeki nsan Yapm Nesne Adlarnda Ödünçlemeler
Üzerine”, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
DVTÇOLU, Sencer, (2003), Ouz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat ve Devlet),
stanbul Yap Kredi Yaynlar.
DVTÇOLU, Sencer, (2005), Orta - Asya Türk mparatorluu VI. - VIII.
Yüzyllar, Ankara: mge Kitabevi.
EBERHARD, Wolfram, (1977), A History of China, Berkeley: University Of
California Pres.
EBERHARD, Wolfram, (Çev: Nimet ULUTU), (1996), Çin’in imal Komular,
Ankara: Türk Tarih Kurumu Yaynlar.
ERCLASUN, Ahmet B., (2005), Balangçtan Yirminci Yüzyla Türk Dili Tarihi,
Ankara: Akça Yaynlar.
ERDEMR, Hatice Palaz, (2002), “ Yabanc Yazarlara Göre Türklerde Sava ve
Taktik”, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002),
Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 938–943.
ESN Emel, (2006), Türklerde Maddi Kültürün Oluumu, stanbul: Kabalc
Yaynevi.
FINCH, Roger, (2006), Musical Instruments In Uigur Lterature And Art,
http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007
GABAIN, Annemarie Von, (Çev. Sabit S. PAYLI), (1959), “Eski Türkçenin Yaz Dili”,
TDAY Belleten 1959, Ankara: Türk Dil Kurumu Yaynlar, 1988, Say:180.
GABAIN, Annemarie Von, (Çev. Arzu EKNC), (1996), “Eski Türk Yaz Kültürü ve
Matbaas”, Türk Lehçeleri ve Edebiyat Dergisi, Ankara: TÖMER Yaynlar,
Say:9.
GLES, Herbert A., (2000), The Civilization Of China, Boston: Adamant Media
Corporation.
GLES, Herbert A., (2005), Chinese Sketches, Boston: Adamant Media Corporation.
GLES, Herbert A.,(2005), Religions of Ancient China, Boston:Adamant Media
Corporation.
GÖMEÇ, Saadettin, (1997), Kök Türk Tarihi, Ankara: Türksoy Yaynlar.
GÜLSEVN, Gürer, (1998), “Kök-Türk Bengü Talarndaki Ouzca Özellikler”, Türk
Lehçe ve iveleri Dergisi, Say: 7, ss.12–18.
GÜLTEPE, Necati, (2002), “ lk Türk Devletlerinde Bürokrasi “, GÜZEL, Hasan Celal,
Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yaynlar, ss. 894–906.
GÜVENÇ, Bozkurt, (1997), Kültürün ABC’si, zmir: Yap Kredi Yaynlar
GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA, (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yaynlar.
HACP, Yusuf Has, (Çev: Reid Rahmeti, ARAT), (1991), Kutadgu Bilig, Ankara:
TTK Yaynlar
HOGART, David George, (2005), The Ancient East, http://books.google.com/books,
Eriim Tarihi: 10.11.2006.
LHAN, Nadir, (2006), “Zamana Hükümdar Olmak”, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim
Tarihi: 24.01.2007.

188
ISSYEV, Kuddus, (2006), “Uighur Script”, http://theuighurs.tripod.com/Scrpt.htm,
Eriim Tarihi: 24.01.2007.
KAFESOLU, brahim, (2004), Türk Milli Kültürü, stanbul: Ötüken Neriyat.
KAPAN, Münci, (2005), Politika Bilimine Giri, Ankara: Bilgi Yaynevi.
KAIKÇI, Osman, (2002), “Eski Türklerde Devlet Bakanl- Hakanlk”, GÜZEL,
Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yaynlar, ss. 888–893.
KEENE, H. G.(2004), The Fall of the Moghul Empire of Hindustan, Kila, USA:
Kessinger Publishing.
KOCA, Salim, (2002), “ Eski Türklerde Devlet Gelenei ve Tekilat”, GÜZEL, Hasan
Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yaynlar, ss. 823–844.
KOCA, Salim, “Eski Türklerde Bayram ve Festivaller”, 2006
http://www.akmb.gov.tr/turkce/books/nevruz/salim.koca.htm, Eriim Tarihi:
24.01.2007.
KORKMAZ, Zeynep, (1989), “Yazl Devirlerdeki Gelimelere Göre Eski Türkçenin
Ya”, TDAY-Belleten 1989, Ankara: Türk Dil Kurumu Yaynlar.
KÖSEOLU, Nevzat, (2002), “ Kzlelma “, GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK,
Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 857–
867.
KURTOLU, Mehmet, (2006), “Altaylardan Anadolu'ya amanizm Tefekkürü”,
http://www.historicalsense.com/Archive/Samanizm_3.htm , Eriim Tarihi:
21.01.2007.
LGET, L., (Çev: Sadrettin KARATAY), (1986), Bilinmeyen ç Asya, Ankara: Türk
Dil Kurumu.
MARTN, W. A. P., (2004), The Awakening of China, Old LandMark Publishing.
ÖGEL, Bahaeddin, (1982), Türklerde Devlet Anlay (13. Yüzyl Sonlarna Kadar),
Ankara: Babakanlk Basmevi.
ÖGEL, Bahaeddin, (2002), “Devlet Meclisi ve Kurultay “, GÜZEL, Hasan Celal,
Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yaynlar, ss. 874–887.
ÖGEL, Bahaeddin, (2003), slamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yayn.
ÖZER PINARBAI, Simge, (2004) , Çalar Boyu Tahtn Simgesel Anlamlar 1
Y.Y. da Türk Tahtlar, Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanl Yaynlar.
ÖZÖNDER, Sema Barutçu, (2002), “Eski Türklerde Dil ve Edebiyat”, GÜZEL, Hasan
Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni
Türkiye Yaynlar, ss. 481–501.
ÖZYETGN, A. Melek, (2006), “Tarihten Bugüne Türk Dili Alan”,
http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007
PAKSOY, Hasan Bülent, (1997), Türk Tarihi, Toplumlarn Mayas, Uygarlk, zmir:
Kültür Sanat Yayn.
PARKER, Edward Harper, (2005), Ancient China Simplified, Kila, USA: Kessinger
Publishing.
REZZAN, Pikin, (2003), “amanizm”, http://www.hermetics.org/saman.html , Eriim
Tarihi: 21.01.2007.
PINARBAI, Simge Özer, (2004), Çalar Boyu Tahtn Simgesel Anlamlar Inda
Türk Tahtlar, Ankara: Kültür Bakanl Yaynlar
PLANCI, Hülya, (1998), Türk Halk Edebiyat, Eskiehir: Anadolu Üniversitesi
Yaynlar.

189
RÓNA-TAS, Adrea, (Çev. Erdem UÇAR), (1987), Dou Türk Runik Yazsnn Kökeni
ve Geliimi Üzerine”, Acta Oriental ia Academiae Scieniarum Hung. Tomus
XLI (1) , 7–14 (1987) , Akadémiai Kiado, Budapest, http://turkoloji.cu.edu.tr,
Eriim Tarihi: 24.01.2007.
SARAY, Mehmet, (1999), Türk Devletlerinde Meclis(Parlamento), Demokratik
Düünce ve Atatürk, Ankara: Atatürk Aratrma Merkezi.
SERTKAYA, Osman F., (2006), “Eski Türk iirinin Kaynaklarna Toplu Bir Bak”,
http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
SERTKAYA, Osman F., (2001), “Eski Türkler Okur Yazar myd?”, Göktürk
Devletinin 1450. Kurulu Yldönümü-Sempozyum Bildirileri, Ankara: Yeni
Avrasya Yaynlar, s.s.23-37.
SERTKAYA, Osman F., (2006), “Uygur Tp Metinlerine Toplu Bir Bak”,
http://turkoloji.cu.edu.tr , Eriim Tarihi: 24.01.2007.
STACHOWSK, Marek, (1998), “A Minimal Probabilistic Development Model of
Proto- Turkic E-Type Vowels”, Folia Oriantalia, Vol.34.,
http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
ENER, Cemal, (2003), amanizm Türklerin slamiyet’ten Önceki Dini, stanbul:
Etik Yaynlar.
ENER, Sami, (2004), “Gelenek”, http://www.sevde.de/islam_Ans/G/gelenek.htm,
Eriim Tarihi: 29.05.2006.
TANER, Aydn, (1993), Türk Devlet Gelenei Dün-Bugün, stanbul: Milli Eitim
Bakanlar Yaynlar.
TAAIL, Ahmet, (1995), Göktürkler I, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
TAAIL, Ahmet, (1999), Göktürkler II, Ankara: Türk Tarih Kurumu
TAAIL, Ahmet, (2004a), Çin Kaynaklarna Göre Eski Türk Boylar, Ankara:
Türk Tarih Kurumu.
TAAIL, Ahmet, (2004b), Göktürkler III, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
TEKN, inasi, (1962), Mani Dininin Uygurlar Tarafndan Devlet Dini Olarak Kabul
Ediliinin 1200. Yldönümü Dolays le Birkaç Not (762 -1962), TDAY Belleten
1962, Ankara: Türk Dil Kurumu Yaynlar.
TEKN, inasi, (1992), “Eski Türkçe”, Türk Dünyas El Kitab, Ankara: Türk
Kültürünü Aratrma Enstitüsü Yaynlar.
TEKN, Talat, (1986), “slam Öncesi Türk iiri”, Türk Dili, Türk iiri Özel Says,
Say:409, http://turkoloji.cu.edu.tr, Eriim Tarihi: 24.01.2007.
TKAE, (1992), Türk Dünyas El Kitab, Ankara: Türk Kültürünü Aratrma Enstitüsü
Yaynlar.
TOGAN, Zeki Velidi, (1981), Umumi Türk Tarihine Giri Cilt 1, stanbul: stanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yaynlar.
TURAN, Osman, (2002), “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi “, GÜZEL, Hasan Celal,
Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler, Ankara: Yeni Türkiye
Yaynlar, ss. 845–856.
TUTAR, Adem, (2002), “ slamiyet Öncesi Türk Devlet Geleneinde Adelet Anlay “,
GÜZEL, Hasan Celal, Kemal ÇÇEK, Salim KOCA (Edi.), (2002), Türkler,
Ankara: Yeni Türkiye Yaynlar, ss. 868–873.
URAZ, Murat, (1992), Türk Mitolojisi, stanbul: Düünen Adam Yaynlar.
WEBSTER, Hutton, (2005), Early European History,
http://www.dominiopublico.gov.br. Eriim Tarihi: 24.01.2007.

190
EK 1. BULGULAR, ÖNERLER ÇZELGES

ÖNERLER
Ö.1 Ö.2 Ö.3 Ö.4 Ö.5 Ö.6 Ö.7 Ö.8 Ö.9 Ö.10 Ö.11 Ö.12 Ö.13 Ö.14 Ö.15
BULGULAR

B.1 x
B.2 x
B.3 x
B.4 x
B.5 x
B.6 x
B.7 x
B.8 x
B.9 x
B.10 x
B.11 x
B.12 x
B.13 x
B.14 x
B.15 x

191
EK 1. BULGULAR, ÖNERLER ÇZELGES

ÖNERLER
Ö.16 Ö.17 Ö.18 Ö.19 Ö.20 Ö.21 Ö.22 Ö.23 Ö.24 Ö.25 Ö.26 Ö.27 Ö.28 Ö.29 Ö.30
BULGULAR

B.16 x x x
B.17 x
B.18 x
B.19 x
B.20 x
B.21 x
B.22 x
B.23 x
B.24 x
B.25 x
B.26 x
B.27 x
B.28 x
B.29 x
B.30 x
192

You might also like