You are on page 1of 21

İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE

HARRAN

“‫”حران يف التاريخ واحلضارة اإلسالمية‬

“Harran in Islamic History and Civilization”

II. CİLT

Editörler
Prof. Dr. Kasım Şulul
Prof. Dr. Murat Akgündüz
Prof. Dr. Mehmet Şeker
Dr. Öğr. Üyesi Ömer Sabuncu
Dr. Ahmet Gündüz
Arş. Gör. Mahmut Sabuncu
Arş. Gör. Havva İslâm Çelik
Arş. Gör. Selim Yılmaz

Ankara 2018

1
Bu Kitabın Tüm Hakları Yazarlarına ve Harran Belediyesine Aittir.

İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE HARRAN

“‫”حران في التاريخ والحضارة اإلسالمية‬

“Harran in Islamic History and Civilization”

II. CİLT

Editörler
Prof. Dr. Kasım Şulul
Prof. Dr. Murat Akgündüz
Prof. Dr. Mehmet Şeker
Dr. Öğr. Üyesi Ömer Sabuncu
Dr. Ahmet Gündüz
Arş. Gör. Mahmut Sabuncu
Arş. Gör. Havva İslâm Çelik
Arş. Gör. Selim Yılmaz

ISBN: 978‐605‐7501‐64‐6 (Tk.)


ISBN: 978‐605‐7501‐66‐0

Genel Yayın Yönetmeni


Cuma AĞCA

Sayfa Düzeni/Kapak
Ayfer TAHANCI
Biçer YILDIRIM

Baskı & Cilt
1. Baskı 2018, Ankara
Berikan Ofset Matbaa / Sertifika No: 13642 Maltepe / ANKARA

YAYINEVİ
BERİKAN YAYINCILIK
Kültür Mah. Kızılırmak Cad. Gonca Apt. No: 61/6
Çankaya‐Kızılay/ANKARA
Tel: (0312) 232 62 18 Faks: (0312) 232 14 99

  ii
İÇİNDEKİLER

DOKUZUNCU BÖLÜM: İBN TEYMİYYE


İBN TEYMİYYE EL-HARRÂNÎ’NİN KLASİK VE MODERN KUR'ÂN İLİMLERİ ESERLERİ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: EL-İTKÂN VE MENÂHİLÜ’L-‘İRFÂN ÖRNEĞİ İ

Doç. Dr. Halil ALDEMİR ................................................................................................................................11

İBN TEYMİYYE’NİN İTİKADÎ MEZHEPLERE BAKIŞI


Dr. Öğr. Üyesi Kadri ÖNEMLİ .....................................................................................................................25

İBN TEYMİYYE EL-HARRANÎ’YE GÖRE İMANIN HAKİKATİ VE TEKFİR MESELESİ


Doç. Dr. Mahmut ÇINAR ...............................................................................................................................35

İBN TEYMİYYE EL-HARRÂNÎ’NİN CUMHÛRA MUHALEFET ETTİĞİ FIKHÎ


MESELELER (TALAK, HAYIZLI KADINLARIN KÂBE TAVAFI VE KASTEN TERK
EDİLEN NAMAZLARIN KAZASI)
Dr. Öğr. Üyesi Bedri ASLAN ........................................................................................................................45

ONUNCU BÖLÜM: DİNLER


İSLÂM KAYNAKLARINA GÖRE HARRÂNÎLER
Prof. Dr. Kasım ŞULUL ..................................................................................................................................61
HARRAN’IN TEFSİR LİTERATÜRÜNDEKİ YANSIMASI ÜZERİNE (SABİÎLİĞE
YÜKLENEN ANLAMIN DEĞİŞİMİ)
Dr. O� ğr. U� yesi Bayram AYHAN ................................................................................................................69

‫عالقة الصَّابئة املندائيني بصابئة حران‬


‫ أمحد عبد املنعم العدوي‬.‫د‬.............................................................................................................................................91

ESKİ AHİT VE TALMUD’DA HARRAN


Dr. Sinan ILHAN ........................................................................................................................................... 103

5
ON BİRİNCİ BÖLÜM: COĞRAFYA
TEFSİRLERDE HARRAN
Mehmet DEMIR ............................................................................................................................................ 109

İSLÂM COĞRAFYACILARINA VE SEYYAHLARINA GÖRE HARRAN


Prof. Dr. Kasım ŞULUL . .............................................................................................................. 119

‫جغرافية حران يف املصادر العربية‬


‫ خالد العويسي‬.‫ د‬................................................................................................................................... …………….175

COĞRAFYACILAR VE SEYYAHLAR GÖZÜYLE HARRAN


Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ.......................................................................................................................... 205

HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNCELEME


O� ğr. Gör. Abdulhakim O� NEL .................................................................................................................. 21 1

HARRAN VE ÇEVRESİNDEKİ TÜRK BOYLARI VE DİĞER TÜRK


TOPLULUKLARINDAKİ UZANTILARI
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet KILDIROĞLU ................................................................................................... 227

ARŞİV BELGELERİNE GÖRE OSMANLI DÖNEMİNDE HARRAN KAZASININ TEŞKÎLİ


Dr. Öğr. Üyesi Nevzat SAĞLAM .............................................................................................................. 235

DÜNDEN BUGÜNE FOTOĞRAFLARDA HARRAN


Yasin KÜÇÜK.................................................................................................................................................. 255

ON İKİNCİ BÖLÜM: MİMARİ


İSLÂM VE BATI KAYNAKLARINA GÖRE HARRAN FİRDEVS ULUCAMİ
Prof. Dr. Kasım ŞULUL ............................................................................................................................... 333

HARRAN’DA BAZI TARİHİ CAMİLER


Prof. Dr. Kasım ŞULUL ............................................................................................................................... 385

YANLIŞ BİLİNEN BİR EYYÛBÎ HANI: “HACİP ALİ HANI” YA DA HÂN EL-BA’RÛR
Prof. Dr. Kasım ŞULUL ............................................................................................................................... 403
6
GÜNÜMÜZDE ANADOLU SINIRLARI İÇERİSİNDE KALMIŞ BİLİNEN, TEK EYYÛBÎ HANI
(KERVANSARAYI): BAR‘ÛR HAN
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa GÜLER................................................................................................................ 407

BA‛RÛR HAN YAKININDA BULUNAN YAPI KALINTISINDAKİ (HAVVA


BURCUNDAKİ) FİĞÜRLÜ SÜSLEMENİN İKONOGRAFİSİ
Dr. Öğr. Üyesi Gül GÜLER ......................................................................................................................... 449

7
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE


BİR İNCELEME

Abdulhakim ÖNEL

GİRİŞ
İslâm tarihçileri ve coğrafyacıları, Dicle ile Fırat nehirleri arasındaki bölgeye el‐Cezîre adını
vermişler ve bölgeyi, buraya yerleşen Arap kabilelere nispetle üç kısma ayırmışlardır. Bunlar;
Diyar‐ı Bekr, Diyar‐ı Rebîa ve Diyar‐ı Mudar’dır. Harran’ın içinde bulunduğu Diyar‐ı Mudar, el‐
Cezîre bölgesinin asıl kısmını teşkil eder. Bu bölgenin en önemli tarihi şehirleri Harran, Urfa (er‐
Ruhâ), Suruç (Batna), Birecik (Birtha), Ceylanpınar (Rasü’l‐Ayn), Rakka, Viranşehir (Tel‐Mevzin),
er‐Rahba, Samsat (Sumeysat), Karkisya (el‐Busayra) ve Siverek’tir (es‐Suveyda).1
Günümüzde bu bölgenin şehirlerinden olan Harran başta olmak üzere Ruhâ, Tel‐Mevzin,
Rasü’l‐Ayn ve Tel Ebyad’ta Araplar yoğun olarak yaşamaktadır. Günlük konuşmalarında Arapça‐
nın kendine has özellikler gösteren bir lehçesini konuşan bu bölgedeki Arapların, tamamen Fasih
Arapçadan uzaklaştığını söylemek mümkün değildir. Özellikle sözlü aktarımlarla günümüze kadar
getirmeyi başardıkları darb‐ı meseller başta olmak üzere edebi birikimlerinin yardımıyla dillerini
muhafaza etmeyi başarmışlardır.2 Bugün dünyanın çeşitli yerlerindeki Araplarla anlaşabilen Har‐
ran Araplarının dillerindeki kullanımların Fasih dildeki kullanımlarla aynı olduğunu, sadece telaf‐
fuz farklılıkları bulunduğunu görebilmekteyiz. Bu çalışmada Harran Lehçesinin temel özelliklerini
ortaya koyarak Fasih Arapça ile mukayese etmeye çalışacağız.
A. Harran’da Yaşayan Araplar
el‐Cezire bölgesi Samilerin ana yurdu olarak kabul edilmektedir. Bu bölge İslâm öncesi dö‐
nemden başlayarak Araplara da yurt olmuştur. Ancak Arapların buraya yerleştiği tarihi kesin ola‐
rak belirlemek mümkün değildir. M.Ö 132 yılında Edessa kentini hâkimiyeti altına alan sülale,
Arapların bu bölgeye yerleştiğinin en eski delilidir. Bu sülalenin isimleri onların Arap asıllı oldu‐
ğunu göstermektedir.3 Yine M.Ö, ilk asırda Habur ve Sincar’ın güneyinde konar‐göçer Arapların
var olduğuna dair haberler varid olmuştur.4 Ârami bölgesinde Arap kesiti dilsel ve örfi olarak ya‐
vaş yavaş oluşurken kısa bir müddet sonra el‐Cezîre bölgesine yeni Araplar akın etmeye başlamış‐
tır. Bunlar Miladi 3. yüzyıl’da el‐Cezîre bölgesinin kuzeyine gelen gruplara katılmışlardır. Üçüncü
yüzyılın sonlarında da el‐Cezîre bölgesinin Araplaşmasında büyük öneme sahip Hîre krallığını5
(M. III. asrın ortası‐ M.S 633) kurmuşlardır.6
                                                            

Öğr.Gör. Harran Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belağati
1 Şemsuddin Ebî ‘Abdillah Muhamed el‐Makdisî, Ahseni’t-Tekâsîm fî Ma‘rifeti’l-Ekâlîm, 2. Baskı, Neşreden: De Goeje,
Leyden, Brill Matbaası, 1906, s. 137‐138.; Yakut el‐Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, Beyrut, Dâr Sâdır, 1977, Cilt 2, s. 235.
2 Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Abdulhakim Önel, Harran Araplarında Dil ve Edebiyat Bağlamında Arapça Meseller ve

Tahlilleri, Harran Üniv., SBE, Temel İslâm Bilimleri ABD, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi (2016)
3 Max Adrian Simon Freiherr Von Oppenheim, Werner Caskel ve Erich Braunlich. el-Bedv, Çeviri ve Tahkik: Macid

Şubber, el‐Varrâk li’n‐Neşr, Tsz., cilt 1, s.104.


4 Oppenheim vd., cilt 1, s. 104.
5 III. asrın ortalarında, Irak’taki Hire şehri ve çevresinde kurulmuştur. Hire krallığı, Hz. Ebû Bekr zamanında Halid b.

Velid tarafından ortadan kaldırılmıştır (633). Hireliler Arapça konuşmuşlardır. Bilinen en eski hükümdarları Amr b. Adî
  209
ABDULHAKİM ÖNEL

Milattan önce bölgenin kırsal kesimlerine yayılmış olan Arap nüfusu milattan sonra giderek
artmıştır.7 Miladi 495-542 yılları arasında Diyar-ı Mudar’ın hemen güneyinde Rebîa ve Bekr kabi-
leleri arasında meydana gelen Besus savaşından sonra Tağlib b. Vâil ve Bekr b. Vâil kabileleri el-
Cezîre bölgesine hızlı bir şekilde göç etmeye başlamıştır.8 Bunun yanında Kudaa kabilesinin iki
kolu Tenûh ve Behrâ da bu bölgenin doğusuna yerleşmiştir. İlerleyen dönemlerde Ufeyle, Iyad ve
Nümeyriler bölgeye göç etmişlerdir.
İslâmiyet’in doğuşundan sonra kurulan ve etnik olarak bir Arap devleti olan Abgarlar devle-
ti Edessa’da (Urfa) kurulunca Arap kabilelerin bölgeye göçü hız kazanmıştır. İslâmi fetihten sonra
Bekr kabilesine mensup batınlar ve özellikle Şeybânlar fethedilen yerlere yerleşmeye başladılar.9
III. halife Hz. Osman, Şam valisi Muaviye’ye güçlü Arap kabilelerini Bizans sınırına yerleştirme
emrini verince10, Mudar’ın kolları olan Temim, Kays, Esed ve bazı Kureyşli kabileler de Diyar-ı
Mudar’a yerleştirildi.11 Özellikle Harran’ın hemen güneyinde Rakka ile Bâlis arasındaki mevkide
meydana gelen Sıffin Savaşından (M. 657)12 sonra Kaysî aşiretler bölgeye büyük oranda yerleş-
meye başladılar.13 Bu tarihten sonra bu bölgeye Diyar-ı Mudar adı verilmeye başlandı. Arap dili
bölgede baskın dil haline geldi.14 Emevîler döneminde (M. 661-750) de Arap kabileleri bu bölgeye
göç etmeye devam etmiştir. Son Emevi halifesi Mervan b. Muhammed (693/750) Harran’da do-
ğup büyümüştür. Hilafete geçince de İslâm devletinin başkentini Harran’a taşımıştır.
Harran bölgesinde Arapça asıl gelişimini ise Emevîler döneminde gerçekleştirmiştir. Arapça
bölgede yazı ve edebiyat dili olmuştur. Özellikle bürokraside görev almak ve sarayda mevki
edinmek amacıyla kızışan siyasi rekabet bu bölgede Arap şiirinin gelişmesine vesile olmuştur.15
Emevîlerin yıkılışından sonra Arap edebiyatı çevresi de olumsuz etkilenmiştir. Fakat hicri IV.
asırda Hamdânî emirliği (905-1004) kurulduktan sonra Arap edebiyatı bu bölgede en parlak dö-
nemini yaşamıştır. Seyfü’d-Devle el-Hamdânî (945-967) sarayında âlim, edip ve şairleri toplaya-
rak bölgede edebiyatın ve ilmin gelişmesine katkı sağladı.16
Hicri IV. asırda da el-Cezîre bölgesine Kuşeyr, ‘Ukayl, Kilâb ve Nümeyr gibi bedevi kabileler
göç etmişlerdir. Bu kabileler bölgede mahalli emirlikler kurmuşlardır.17 Urfa ve Harran çevresin-
de Nümeyrîler emirliği (991/1081) kurulmuştur.18 Miladi 950 yılına gelindiğinde Suriye tarafın-
dan Kaysî aşiretler yoğun biçimde yeni bir yurt arayışıyla el-Cezîre bölgesine akın etmişlerdir.19
Bu dönemden sonra Harran gerileme dönemine yavaş yavaş girmeye başlamış ve Moğol is-
tilası ile olumsuz bir dönem yaşamıştır. Özellikle XIII-XIV. yüzyıllarda etraftaki göçebelerin işga-

(268-288)’dir. En meşhur hükümdarları Münzir b. Maussema (563-586)’dır. Nabiga el-Zübyanî ve Tarafe gibi cahiliye
devri Arap şairlerini himaye etmişlerdir.
6 Oppenheim vd., cilt 1, s. 105.
7 Ahmet Aslan, Bedii Sanatların Şairi el-Hasan b. Esed el-Fârikî Hayatı ve Şairliği, İstanbul, Cantaş Yayınları, 2012, s.14.
8 Sevâdî ‘Abd Muhammed, el-Ahvâlü’l-İctimâ‘iyye ve’l-İktisâdiyye fî Bilâdi’l-Cezîreti’l-Furâtiyye, Bağdat, Dâru’ş-Şuuni’s-

Sekafiyyeti’l-‘Âmmeti, 1989, s.58.


9 Aslan, s. 14-15.
10 el-Belazurî, Futuhü’l-Buldân, thk. ‘Abdullah Enis et-Tabba‘, Beyrut, Muessetü’l-Mu‘af, 1987, s. 245; Sevâdî, s. 90.
11 el-Belazurî, s. 245; Sevâdî, s. 90.
12 İbn Havkal, Sûretü’l-arz, Dâr mektebeti’l-hayât, Beyrut, 1991, s. 203.s
13 el-Belazurî, Futuhü’l-Buldân, çev. Mustafa Fayda, Ankara, 1987, s.264.
14 Sevâdî, s. 64.
15 Aslan, s.19.
16 Ramazan Şeşen, Harran Tarihi, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996, s. 14.
17 Oppenheim vd, cilt 1, s. 107.
18 Aslan, s. 21
19 Oppenheim vd, cilt 1, s. 107.

212
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

liyle bir köy haline gelmiştir.20 Bu dönemden sonra bölgede Arap edebiyatı her ne kadar zayıfla-
mışsa da tamamen yok olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira kökleri eski Arap kabilelerine
dayanan Arap aşiretler bugün hâlâ bu bölgede varlığını sürdürmektedir. Harran bölgesinde Arap-
ça yazılı metinlere bağlı kalmadan konuşulmaya devam etmektedir. Harran Arapları kültür ve
geleneklerini yüzyıllardır sözlü aktarımlar ile yaşatmaktadırlar. Kültürel belleği, sözlü gelenekler
aracılığıyla inşa eden Harran Arapları şarkılar, ağıtlar, atasözleri, hikâyeler, masallar ve anıları ile
konuşma dillerini yaşatmaktadırlar. Arap dünyasıyla siyasî ve kültürel irtibatını uzun bir dönem-
den beridir koparmış olan Harran Araplarının halen günlük konuşmalarında klasik Arap edebiya-
tında yer alan birçok kelimeyi kullandıklarını görmekteyiz. Bunun yanı sıra Harran bölgesinde en
eski Arap lehçelere ait kelimelerin de kullanıldığı dikkat çekmektedir.
B. Harran’da Konuşulan Arap Lehçesi
Lehçe (‫)هلجة‬, kendine has dil özelliklerini barındıran ve belli bir coğrafik bölgede fertler tara-
fından kullanılan bir bütündür. Bu dil özellikleri ses, sarf, nahiv ve delalet ile ilgili olabilir. Lehçe
bir dilin değişik ülkelerde veya bölgelerde aynı dile mensup kişilerce konuşulan bir biçimi oldu-
ğundan diğer lehçelerden farklı özellikler barındırmalıdır. Fakat bu farklılıkların sınırlı olması
gerekir. Böylece yabancılaşıp aynı dili konuşan kardeş lehçeler tarafından anlaşılamayan bir dil
haline gelmemelidir.21 Ağız ise, aynı lehçe içinde daha küçük yerleşim bölgelerine özgü olan ve
daha küçük ayrımlara dayanan konuşma biçimidir.22
Harran’da konuşulan Arapça, kendine has bazı özellikler gösteren bir lehçeye dönüşmüştür.
Bir dil geniş kitlelere yayılmış ve pek çok kişi tarafından konuşulur olmuşsa orijinal halini uzun
süre koruması mümkün değildir. Çok geçmeden dilde oluşan farklılaşmalar anadilin lehçelerini
oluşturur. Arapça da her dil gibi bu kanuna boyun eğmiş ve lehçelere ayrılmıştır.23
Modern dönemde lehçeleri inceleme özellikle XIX. ve XX. yüzyıllarda Avrupa üniversitele-
rinde doğmuş ve gelişmiştir. Hâlihazırda modern dil incelemelerinde önemli bir unsur haline
gelmiştir. Gelişmiş bazı üniversiteler kendi bünyelerinde lehçeler üzerine özel bölümler açmış-
tır.24 Türkiye’deki lehçelerle ilgili dikkat çeken bir durum da Arapların burada bu tür lehçelerin
varlığından haberdar olmamaları ve modern dönem lehçe tasniflerinde bu lehçeleri görmezden
gelmeleridir. Bunun aksine Avrupalı araştırmacılar tarafından bu konuda birçok araştırma yapıl-
mıştır.25 Arap lehçelerinin gösterdiği farklılık dilde bir bozulmanın göstergesi değil aksine gelişme
ve ilerleme olarak yorumlanmalıdır.26 “Dilbilimcilerin lehçe konusuna önceleri pek önem vermeme-
lerinin temel nedeni, lehçelerin uzun süre ulusal dilin bozuk ve yersiz bir biçimi olarak görülmüş
olmasıdır.”27 Arapçada Kur’ân’ın dili olan Kureyş lehçesi standart Arapçanın temel ölçülerini ver-
miş ve Arapçayı bir standarda oturtmuştur. Bunun için Kureyş lehçesinde olmayan kullanımlar
fasih kabul edilmemiştir. Hicaz ve Kureyş eksenli dil, standart dil olarak kabul edilmiştir. 28 Hâlbu-

20 DİA, Harran, s. 239


21 İbrahim Enis, Fi’l-Lehecati’l-‘Arabiyye, Kahire, Mektebetü’l-Anclu el-Mısriyye, 1965, s.17-18.
22 Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil (Ana Çizgileriyle Dilbilim), Ankara, 2003, Cilt 1, s. 141, 142.
23 Sevda Alan ve İsmail Güler, “Kureyş Lehçesinin Klasik Arapçaya Etkisi”, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi,

Cilt: 16, Sayı: 2, 2007, s. 330


24 Muhammed Riyâd Kerîm, El-Muktadab fi lehcati’l-‘Arab, b.y, 1996, s.43
25 Abdulhadi Timurtaş ve M. Şirin Çıkar, Mardin-Ömerli’de Kullanılan Arap Lehçesi Üzerine Dilsel Bir Tahlil, Uluslararası

Ömerli Ömeran ve Çevresi Sempozyumu 2011, İstanbul, Kent Işıkları Yayınları, 2012, s. 397.
26 Feriha, Enis, el-Lehecât ve Üslûbu Dirâsetihâ, Beyrut, Dâru'l-Ceyl, 1989, s. 85- 86.
27 Erol Kara, “Lehçe Bilimi ve Dil Haritaları”, Ankara, Türk Dili, 1991, Ekim 2, Sayı: 478, s. 301
28 Murat Yıldız, Standart ve Yerel Arapça’nın Tarihsel ve Filolojik Sınırları: Mısır Lehçesi Örneği, Dinbilimleri Akademik

Araştırma Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, 2010, s. 25-26


213
ABDULHAKİM ÖNEL

ki yapılan bazı araştırmalar fasih dilin temel ölçülerini ortaya koyan Kur’ân’da bile çeşitli kabile
ve bölgelere ait 64 değişik lehçenin kullanıldığını göstermiştir.29 Dolayısıyla bir kullanımın “fasih”
sayılabilmesi için Kureyş lehçesinde kullanılması gerektiği tezi doğru bir tez değildir.
Harran Lehçesine gelecek olursak bu lehçe de Arapçanın temel esaslarını barındıran, -her
ne kadar konuşmada i‘rab olgusuna dikkat edilmese de- yer yer i‘rab ile ilgili hususların yer aldığı
bir lehçedir. Dolayısıyla Harran lehçesi usulleri, kuralları ve mantığı itibariyle fasih Arapçaya da-
yanır. Türkçeden etkilenmesine gelince bunu da göz ardı etmek mümkün değildir. Fakat bu etki-
lenme Harran lehçesinin özüne ve yapısına fazla dokunmamıştır. Daha çok bazı eşyaların isimleri,
birtakım ıstılahlar ve modern kavramlar alanındaki boşluk Türkçe ile kapatılmıştır.
Harran Arapçası coğrafi olarak fasih dilin konuşulduğu bölgeden uzak olması ve yalnızca
konuşma dilinde kullanıldığı için birtakım bozulmaları (yahut özel kullanımları) da beraberinde
getirmiştir. Bu bölgede konuşulan dil artık kendine has bazı özellikler gösteren bir lehçeye dö-
nüşmüştür.
Harran Lehçesinin Temel Dil Özellikleri
Lehçelerin geneline baktığımız zaman ait olunan dilden farklı şekillerde telaffuzun olduğu
göze çarpan hususların başında gelir. Bunun yanı sıra ana dilde olmayan bazı kullanımlar da leh-
çeye katılmış olabilir. Yazı dilini kullanmayan ve coğrafi olarak Arap dünyası ile irtibatı kesilmiş
olan Harran Lehçesi telaffuzda Türkçeden etkilenmiş ve bazı kelimeleri Türkçeden almıştır. Bu-
nun yanı sıra bu lehçe, en eski Arap lehçelerinde gördüğümüz kullanımları da muhafaza etmekte
ve birçok eski kelimeyi günlük konuşma dilinde kullanmaya devam etmektedir.
Harflerin Telaffuzu
Harran Arapları telaffuzunda zorlandıkları harfleri belli bir kurala bağlı olmaksızın değişti-
rerek telaffuzu daha kolay gelen bazı harfler seçmişlerdir. Harran ve çevresinde “‫( ك‬kef)” harfi
belirli bir kaideye bağlı olmaksızın bazen “‫( چ‬çe)” olarak telaffuz edilir. Örneğin “‫ ”كبري‬yerine “‫; ”چبري‬
“‫ ”كبش‬yerine “‫ ”چبش‬denilir. “‫( ق‬kaf)” harfi de belirli bir kaideye bağlı olmaksızın bazen “ ‫( گ‬ge)”
bazen “‫( ج‬cim)” bazen de “‫( چ‬çe)” olarak telaffuz edilir. Örneğin “‫ ”قام‬yerine “‫”گام‬, “‫ ”قاسم‬yerine “‫”جاسم‬
ve “‫ ”قاتل‬yerine “‫ ”چاتل‬denilir. Harran lehçesinde hemze çok az kullanılır. Bunun için onun yerine
daha güçlü harfler seçilmiştir. Ayn harfi gibi. Örneğin “‫ ”قرآن‬yerine “‫ ”قرعان‬denilir. Bu Kays, Esed ve
Temim’in ‘an‘anesinden kalma bir kullanımdır. Bu kabilelerin lehçesine göre hemze ‘ayn harfine
çevrilir.30 Hemzeyi kullanmamanın nedeni dile ağırlığı ve boğazdaki yerinin uzaklığıdır. Bunun
için “ ‫ ”ردئ‬yerine “‫” ِرِدي‬, “‫ ”رجاء‬yerine de “‫ ”رجا‬denir. Harflerin ibdâl’ine gelince bunun da belirli bir
kaidesi yoktur. Söyleyiş nasıl kolay geliyorsa o şekilde ibdâl yapılmaktadır. Örneğin ‫ ق‬kaf harfi
bazen ‫ ك‬kef harfine ibdâl edilir. ‫ وقت‬yerine ‫ وكِت‬denilir. Burada Türkçe dilinin etkisini de unutma-
mak gerekir. Harran lehçesinde “‫( ذ‬zal)” harfi de genelde “‫( ض‬dad)” harfine ibdâl edilir. ‫ ذاق‬yerine
‫ ضاگ‬denilir. Aynı şekilde elif-i maksure ve elif-i memdûde ta-i marbta’ya ibdâl edilir. Örneğin‫بلوى‬
yerine ‫ محراء ; بلوة‬yerine ‫ محرة‬denilir. Şunu da belirtmek gerekir ki ta-i marbuta sakin olduğunda he
harfine çevrilir. Yukarıda verdiğimiz örneklerin telaffuzu ‫ بلوه‬ve ‫ محره‬şeklindedir. Fakat izafet duru-
munda ta-i marbuta olduğu gibi telaffuz edilir. Örnek: ‫ فاطمة الزهرة‬Harran lehçesinde “‫( چ‬çe), ‫( گ‬ge),
‫( پ‬pe) gibi harfler kullanılır. Bunun yanı sıra “‫ض‬, ‫ظ‬, ‫ذ‬, ‫ث‬, ‫ ”س‬gibi harfler de olduğu gibi telaffuz edi-

29 Alemuddîn el-Cundî, Lehcetü’l-Kurâni’l-Kerîm Beyne’l-Fushâ ve Lehecâti’l-Kabâil, b.y, Dârü’l-‘Ulûm, 1960, s.40.


30 Riyâd Kerîm, s.126; Taymûr Bâşâ, s.39-40.
214
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

lir. Bazı lehçelerde olduğu gibi “‫ ”ضوء‬yerine “‫”دو‬, “‫ ”اثمر‬yerine “‫”اتمر‬, “‫ ”أسبوع‬yerine “‫ ”زبوع‬ve “‫ ”ذيل‬yerine
“‫ ”زيل‬kullanılmaz. Bunun yanı sıra lam-ı tarif de tam olarak telaffuz edilir. Bazı lehçelerde olduğu
gibi elif veya lam düşürülmez.31
Harran lehçesinde birçok lehçe ile ortak kullanımlar mevcuttur. Diğer lehçelerde olduğu gi-
bi Harran lehçesinde de keşkeşe, istintâ’, telteletu Behrâ, iki zamiri derceden telaffuz, imâle ve
feilun veznindeki fiilin ilk harfini esreli okumak gibi kullanımlar mevcuttur.
Keşkeşe
Rebîa ve Mudar kabilelerinin lehçesinde müzekkeri müennesten ayırt etmek için Kafü’l-
ِ َ‫ك َحتْت‬
hitab yerine şîn harfi kullanılır.32 Örneğin ًّ‫ك سراي‬ ِ ُّ‫ قد جعل رب‬yerine ًّ‫ش سراي‬
ِ َ‫ش َحتْت‬
ِ ُّ‫ قد جعل َرب‬denilir. Harran
َ
lehçesi de bu kullanımı almıştır. Fakat zamanla şin harfi yerine çe harfi kullanılmaya başlamıştır.
ِ
‫كتابك‬ yerine ‫ كتابچ‬denilir. Zira şin harfinin çe harfine çevrilmesi yaygındır. “Çanta” kelimesinin “şan-
ta” diye telaffuz edilmesi birçok lehçe için geçerlidir.
İstintâ’:
Sa’d b. Bekr, Huzeyl, Ezd, Kays, Ensar kabilelerinin lehçeleriyle Yemen ehlinin lehçesine gö-
re sakin ‘ayn harfi ‘nun’ harfine çevrilir.33 Örneğin ‫ أعطى‬yerine ‫ أنطى‬denilir.34 Bu kullanım Harran
lehçesinde aynen kullanılmaktadır. Örneğin ‫ أعطاين‬yerine ‫ أنطاين‬denilmektedir. Hz. Peygamber de bazı
hadislerde bu lehçeyi kullanmıştır. Mesela ‫السفلى‬ ُّ ‫( اليد املُنْ ِطيَةُ خري من اليد‬veren el alan elden üstündür) ha-
disinde35 bu kullanım mevcuttur. Yine Hz. Peygamber, Temim ed-Dârî’ye yazdığı mektupta ‫هذا ما‬
‫ أنطى رسول هللا صلى هللا عليه وسلم‬ifadesini kullanmıştır.36 Dua hadisinde ‫ت وَل ُم ْن ِط َي ملا منعت‬ َ ‫( َل مانع ملا أَنْطَْي‬verdiğini
engelleyecek ve engel olduğunu verecek kimse yoktur) buyurmuştur.37 Bir adama ‫ أَنْ ِط ِه كذا‬ifadesini
kullanmıştır.38 Bazı kıraatlerde de bu kullanım mevcuttur. Örneğin el-Hasan, Talha, İbn Muhaysın
ve ez-Ze‘ferânî gibi kıraat imamları Kevser Sûresinin ilk ayetini ‫ إان أنطيناك الكوثر‬şeklinde okumuşlardır
ve bu kıraat Hz. Peygamber’den de rivayet edilmiştir.39 Ebû Hayyan’ın (1256/1344) el-Bahrü’l-
Muhît adlı eserinde Tebrîzî’nin “Bu dil Kureyş’in ilklerinden Arab-ı âribe’nin dilidir” dediği nakle-
dilir.40
el-A‘şa da beyitinde şöyle demiştir:
41
َّ ‫تُصاَ ُن ا ْجلِالَ َل َوتُ ْنطى‬
ِ ‫الش‬
َ‫عريا‬ َ ‫لو ِك‬ ِ ِ ُ َ‫ِجي‬
ُ ‫اد َك َخ ْي ُر جيَاد ال ُْم‬
Atın meliklerin atlarının en hayırlısıdır

31 Mecid Muhammed Ali el-Kaysi, Mevsu‘atü’l-Luğati’l-‘Ammiyyeti’l-Bağdadiyye, Amman, Darü’l-Edib, 2013, s.29


32 Riyâd Kerîm, s.133; Ahmed Taymûr Bâşâ, Lehecâtü’l-‘Arab, el-Mektebetu’s-sakâfiyye, 1973, s. 61.
33 Celâleddin es-Suyûtî, el-Muzhir fî ‘Ulûmi’l-Luğati ve Envâ‘ihâ, 3.Baskı, Kahire, Mektebetu Dâri’t-Turâs, tsz., Cilt 1,

s.222; Riyâd Kerîm, s.141; Taymûr Bâşâ, s. 113.; Mahmud b. Ömer ez-Zemahşerî, el-Fâik fî Ğarîbi’l-Hadîs, Tahkik: Mu-
hammed ‘Ali el-Beccâvî ve Muhammed Ebû’l-Fadl İbrahim, 2.Baskı, Beyrut, Dârü’l-Kutub, 1971, Cilt 1, s.17.
34 Halil b. Ahmed el-Ferâhidî, Kitâbü’l-‘Ayn, Tahkik: ‘Abdulhamîd Hindâvî, Beyrut, Dârü’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, 2003, Cilt 4,

s.237.
35 İbnü’l-Esîr el-Cezerî, en-Nihâye fî Ğarîbi’l-Hadîsi ve’l-Eser, Tahkik: Tahir Ahmed ez-Zâvî ve Mahmud Muhammed et-

Tannâhî, b.y., el-Mektebetü’l-İslâmiyye, tsz., Cilt 5, s.76.; Benzer bir ifadeyle bkz. Ebû Hayyan el-Endelesî, Tefsir el-
Bahrü’l-Muhît, Tahkik: Abdurrezzak el-Mehdî, Beyrut, Dâru İhyai’t-Turâsi’l-‘Arabi, tsz., Cilt 8, s.740
36 Taymûr Bâşâ, s.114.
37 İbnü’l-Esîr, Cilt 5, s.76.
38 İbnü’l-Esîr, Cilt 5, s.76.
39 Ebû Hayyan Cilt 8, s.740.; Muhammed Edîb ‘Abdulvâhid, Mu‘cemü’l-Fasîh Minellehecâti’l-‘Arabiyye, Riyad, Mektebe-

tü’l-‘Ubeykan, 2000,s. 550.


40 Ebû Hayyan, Cilt 8, s.740.
41 Ebû Hayyan, Cilt 8, s.740.

215
ABDULHAKİM ÖNEL

Ona zırh giydirilir ve arpa verilir.


İşte bu kullanım bugün Harran lehçesinde varlığını sürdürmektedir. Ayrıca günümüzde Ür-
dün’deki Suveylih şehrinde de istinta’ kullanılmaktadır.42
Telteletu Behrâ
Bilindiği üzere rubâî olmayan muzari fiillerde muzaraat harfi fethalı okunur. Rubâî olan
muzari fiillerde ise muzaraat harfi ötreli okunur. Ancak Behrâ’ya muzari fiilin ilk harfinin esreli
okunması nisbet edilmiştir. Örneğin ‫ يَفعل‬yerine ‫ يِفعل‬kullanılır. Buna da “Telteletu Behrâ” denilmiş-
tir.43 Harran lehçesinde ise hem mazinin hem de muzari’nin ilk harfi esreli okunur. Örneğin mazi-
ِ ِ
de ‫ب‬ ْ ‫ يِكْت‬denilir.
ْ َ‫ كت‬muzaride ise ‫ب‬
Bu lehçeye ait kullanım Kur’ân-ı Kerîm kıraatlerinde de mevcuttur. Kıraat imamlarından
Ubeyd b. Umeyr el-Leysî, Zer b. Hubeyş, Yahya b. Visâb, en-Nah’a ve A‘meş Fatiha Sûresindeki ‫وإايك‬
ِ َ‫ نِ ْست‬şeklinde okumuşlardır.44
ِ َ‫ نَ ْست‬ayetinde nun harfini kesreli olarak ‫عني‬
‫عني‬
Yahya b. Visâb, Ebû Rezîn el-‘Ukaylî ve Ebû Nuheyk Âl-i İmran Sûresinin 106. ayetinde ge-
çen ‫ تَ ْب يَض‬ve ‫ تَ ْس َود‬kelimelerini ‫ تِْب يَض‬ve ‫ تِ ْس َود‬şeklinde te harfini esreli okumuşlardır.45 Yine Yahya b.
Visâb Hud Sûresi 113. ayette ‫ وَل تَ ْرَك ُنوا إىل الذين ظلموا‬ayetinde ‫ تِْرَكنوا‬kelimesinin te harfini kesreli okumuş-
tur.46
Yahya b. Visâb, Talha ve Huzeyl b. Şurahbil el-Kûfî, Yasin Sûresi 60. ayette ‫ أمل إِ ْع َه ْد إليكم‬ibare-
sinde ikinci kelimenin ilk harfi olan hemzeyi kesreli okumuşlardır. Yine İshak el-Ezrak Hamza’dan
َّ ‫ فَتِ َم‬şeklinde te harfini kesreli olarak rivayet etmiş-
Hud Sûresi 113. Ayette ‫ فَتمسكم النار‬ifadesini ‫سكم النار‬
tir.47 Bunun gibi birkaç rivayet daha mevcuttur. Biz daha fazla uzatmamak için bu kadarıyla yeti-
niyoruz.
Burada şunu belirtmek gerekir ki bu lehçeyi kullanan kabilelerden “Behrâ ve Kelb Şam’da
Irak’a yakın bir bölgede, Rebîa Hîre, Kûfe ve civarında çeşitli bölgelerde yaşıyordu. Temim ise el-
Cezîre bölgesinin doğusunda ikamet ediyordu. Huzeyl dışında kelimeyi esre okumaya meyleden bü-
tün bu kabileler el-Cezîre bölgesi ve Irak civarında yaşıyordu.”48 Yukarıda kıraatlerle zikrettiğimiz
rivayetlerin tümünde esreli şekilde okuyuşu rivayet eden kıraat imamı Yahya b. Visâb da Kûfe-
li’dir ve Benî Esed’in mevâlîlerindendir.49
Feîlun Veznindeki Kelimenin İlk Harfinin Esreli Okunması:
Bilinen kullanıma göre feilun veznindeki kelimenin ikinci harfi boğaz harflerinden olsun ya
da olmasın bu kelimenin ilk harfi fethalı okunur. Behrâ, Temim, Esed, Kays, Huzeyl, Rebîa ve
Kelb50 kabilelerine nisbet edilen lehçeye göre ise ‫ فعيل‬veznindeki kelimenin ikinci harfi boğaz harf-
ِ ‫ ِرغيِف‬. Ünlü dil ve edebiyat âlimi Ebû Zeyd el-
ِ ‫ش‬,
lerinden biriyse ilk harf kesreli okunur.51 Örnek: ‫عري‬

42 Riyâd Kerîm, s.142.


43 Riyâd Kerîm, s.143.
44 er-Râcihî, s. 114.; Ebû Hayyan, Cilt 1, s. 38-39
45 Ebû Hayyan, Cilt 1, s. 36.
46 er-Râcihî, s. 114.
47 er-Râcihî, s. 114.
48 er-Râcihî, s. 116-117.
49 er-Râcihî, s. 114.
50 Abduh er-Râcihî, el-Lehecâtü’l-‘Arabiyye fi’l-Kırââti’l-Kur’âniyye, İskenderiyye, Dârü’l-Ma‘rife el-Cem‘iyye, 1996,

s.116.; Riyâd Kerîm, s.147-148


51 Riyâd Kerîm, s.44 ve 147.

216
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

Ensarî (737/830) de Yemen ehlinin bir kısmının feilun veznindeki bütün kelimelerin faü’l-fi‘lini
kesreli okuduğunu ifade eder.52 Bu kullanım Harran lehçesinde varlığını sürdürmektedir. Örnek:
‫كِ ِثري‬.
‫ هو‬ve ‫ هي‬Zamirlerinin Şeddeli Okunması
Hemdan lehçesine ait olan bu kullanımda53 ‫ هو‬ve ‫ هي‬zamirlerinin son harfi şeddeli olarak ‫ُه َّو‬
ve ‫ ِه ِي‬şeklinde okunur. Bu kullanım da Harran lehçesinde varlığını devam ettirmektedir. Örnek: ‫ُه َّو‬
‫ “ راح‬O (erkek) gitti” ve ‫“ ِه ِي راحت‬O (kadın) gitti.”
Kisâî, ‫ هو‬zamirinin aslının ‫ أنت‬gibi üç harfli olduğunu söyler ve ‫ ُه َّو فعل ذلك‬denildiğini ifade
eder.54
İmâle
Temim, Kays, Esed, Hevazin, Sa’d b. Bekr, Bekr b. Vâil kabileleri ile bazı bölgelerde Yemenli
kabileler ile Necd ve Yemame ehli imale yapmaktadır.55 Bedeviler kelamda iktisadı tercih ettikleri
için imâleyi daha çok kullanırlar.56 Harran lehçesinde de imâle çokça başvurulan bir unsurdur.
Ekelûnî’l-Berâgîs Lehçesi
Sibeveyh (ö. 796) erken dönemde bazı Arapların fail, tesniye veya çoğul ise fiili de tesniye
veya çoğul kullandıklarını ifade etmiştir.57 Lehçe biliminde buna (Ekelûnî’l-Berâgîs) ‘Pireler beni
yediler’ lehçesi denir. Bu lehçe Tay veya Ezd-i Şenua kabilelerinin ya da Yemen’deki bir kabilenin
dilidir.58 Bu kullanım Harran lehçesinde tamamen bu şekilde mevcut durumdadır. Şu kadar var ki
Harran lehçesinde fiillerde tesniye kullanımı yoktur. Tesniye yerine de çoğul kalıp kullanılır. Ör-
nek: ‫“ مات الرجل‬Adam öldü.” ‫“ ماتوا الرجال‬Adamlar öldüler.”Kur’ân-ı Kerîm’de de Enbiya Sûresi 3. ayette
(ْ‫ين ظَلَ ُموا‬ ِ َّ
َ ‫َّج َوى الذ‬
ْ ‫َس ُّرواْ الن‬
َ ‫)وأ‬
َ bu lehçeye ait bir kullanım mevcuttur.
59 60

Diğer Hususlar
ِ َ َ‫“ َويَ ْستَنبِئُون‬O (azap) bir gerçek
Yunus Sûresi’nin 53. ayetinde “ ‫ين‬ َ ‫َح ٌّق ُه َو قُ ْل إِي َوَرِيب إِنَّهُ َحلَ ٌّق َوَما أَنتُ ْم ِِبُْعج ِز‬
َ‫ك أ‬
midir? diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz
bırakacak değilsiniz” şeklinde geçen “‫ إِي‬: Evet” kelimesinin bugün başka bir bölgede Harran’da
olduğu kadar yaygın bir şekilde kasemden bağımsız olarak “evet” anlamında kullanıldığını bilmi-
yoruz.
Harran lehçesinde ism-i fâil olan bir kelime hemze ile başlıyorsa bu hemze mim harfine çev-
rilir. Örneğin ‫آخ ٌذ‬,ِ ‫آكِل‬, ‫آمر‬
ِ ِ
ٌ ٌ ism-i fâil olan kelimelerdir. Bunların Harran Lehçesindeki karşılıkları ‫ماَخذ‬,
ِ ve ‫ ماَِمر‬şeklindedir.
‫)ماچل( ماَكِل‬

52 Riyâd Kerîm, s.148.


53 Riyâd Kerîm, s. 45 ve s. 150
54 Edîb ‘Abdulvâhid, s.563.
55 ‘Abdulfettah İsmail eş-Şelbî, el-İmâle fi’l-Kırââti ve’l-Lehecâti’l-‘Arabiyye, Beyrut, Mektebetü’l-Hilâl, 2008, s.111-113.;

Riyâd Kerîm, s. 169-170


56 Riyâd Kerîm, s. 170-171
57 Sîbeveyh, Ebû Bişr ‘Amr b. ‘Usman b. Kanber, el-Kitâb, Bulak, 1898, Cilt 1, s. 136.
58 Muhammed ‘Alî es-Sabbân, Hâşiyetu’s-Sabbân ‘alâ’l-Eşmûnî, Dâru İhyâ-i’l-Kutubi’l-‘Arabiyye, tsz., Cilt 2, s.48.
59 “Zalimler gizli fısıltı yaptılar”
60 er-Râcihî, s. 221.

217
ABDULHAKİM ÖNEL

Harran Lehçesinde “‫ ”هو‬zamiri muttasıl (bitişik) zamir olduğunda sakin “‫( و‬vav)” harfine dö-
ner. Örnek: ‫ كتابه‬kelimesinde “‫ ”هو‬zamiri muttasıl (bitişik) zamir olduğundan sakin vav harfine çev-
rilerek Harran Lehçesinde ‫ كتابُ ْو‬şeklinde okunur.
Harran Arapçasında ‫ أ ُْو‬bir atıf edatıdır ve atıf harfi olan ‫’و‬ın karşılığıdır. Ayrıca ‫ و‬da atıf harfi
olarak kullanılır. Harran Arapçasında ‫“ َيل‬lé” kelimesi bir şart edatıdır ve ‫ إذا‬manasındadır. Ayrıca ‫إذا‬
de şart edatı olarak kullanılır. Harran Arapçasında kullanılan ‫ َاي‬yahut َّ‫ َميا‬Fasih Arapçadaki ‫’إما‬nın
karşılığıdır. Yine Harran lehçesinde “naht” çokça başvurulan bir unsurdur. Bismillah’ın “besmele”,
Elhamdulillah’ın “hamdele” şeklinde kısaltılmasına “naht” denir.61 Harran lehçesinde naht’e örnek
verecek olursak ‫ أي شئ‬yerine ‫ أي شئ لونه ; أيش‬yerine ‫ ”اي ويلك“ ; شلون‬yerine “‫ ”يَ َو ْل‬kullanılmasını zikredebi-
liriz.
İsimlerde Müfret, Tesniye ve Cem‘
Arapça’da bir isim ya müfret, ya tesniye yahut da çoğuldur. Harran Lehçesini konuşan Arap-
lar ismin bu üç türünü de kullanırlar. Tesniye kipini kullandıklarında ise elif (‫ )ا‬harfiyle kullanma-
yıp her zaman ya (‫ )ي‬harfiyle kullanırlar. Örneğin cümledeki konumunu gözetmeksizin merfu
konumda ‫ كتاابن‬yerine ‫كتابني‬, ‫ مصيبتان‬yerine ‫ مصيبتني‬derler.
İsimlerde Cem‘e gelince Harran Arapları cem-i teksirin yanı sıra düzenli çoğul adı verilen
cem-i müzekker salim ve cem-i müennes salimi de kullanırlar. Cem-i müzekker salimde cümledeki
konumunun merfu, mansub veya mecrur olmasına bakmaksızın ‫ ون‬yerine ‫ ين‬ile kullanırlar. Örne-
ğin merfu konumda ‫ مسافرون‬yerine ‫ مسافرين‬derler. Nasb ve cer durumunda kullanım şeklinde zaten
herhangi bir farklılık mevcut değildir. Cem-i müennes salime de bir örnek verecek olursak ‫عابدات‬
kelimesini zikredebiliriz. Kırık (düzensiz) çoğula gelince ‫ دفرت‬kelimesini ‫ ِدفاتر‬şeklinde çoğul yapar-
lar. Bunun yanı sıra Harran Arapları Arapça’da örneği bulunmayan bazı çoğul şekilleri de kullan-
maktadır. Örnek:
‫قَ لَم‬ (Kalem)
‫قَ لَ َم ْني‬ (Kalameyn)
‫ومة‬
َ ُ‫أُقْ ل‬ (Uklûmah)
Marifelik Nekrelik
Harran Arapları bir kelimenin nekre olduğunu göstermek için onu yalın haliyle yani başına
(‫ )ال‬getirmeden seslendirirler. Nekre olan bir ismi marife yapmak için de diğer Araplarda olduğu
gibi (‫ )ال‬takısı getirirler.

Fiiller
Harran Arapları isim olan kelimelerde müfret (tekil), tesniye (ikil) ve cem‘ kiplerinin kulla-
nımı görülür. Fakat fiillere gelince fiillerde tesniye kullanımı mevcut değildir. Tesniye kipi yerine
çoğul kipi kullanılır. Dolayısıyla fiillerde sadece tekil ve çoğul olmak üzere iki kip kullanılır.

61 Reşid Atiyye, Mu‘cemu ‘Atiyye fi’l-‘Âmmiyyi ve’d-Dahîl, tashih: Hâlid ‘Abdullah el-Kermî, Beyrut, Dârü’l-kutubi’l-
‘ilmiyye, Tsz., s.6
218
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

Mazi Fiil Çekimi


‫اِ ْكتِبَ ْو‬ ‫اِ ْكتِبَ ْو‬ ‫ب‬ ْ َ‫كت‬
ِ Gaib
ِ ِ ْ َ‫اِ ْكتِب‬
َْ ِ‫ا ْكت‬
‫نب‬ َْ ِ‫ا ْكت‬
‫نب‬ ‫ت‬ Gaibe
‫كِتَ بْ تَ ْو‬ ‫كِتَ بْ تَ ْو‬ ‫ت‬ ْ ِ‫كِتَب‬ Muhatab
‫ت‬َْ ْ‫كِتَ ب‬ َْ ْ‫كِتَ ب‬
‫ت‬ ‫يت‬ ِ
ْ ِ ‫كتَ ْب‬ Muhataba
‫نب‬ ِ ِ ْ ِ‫كِتَب‬
َْ َ‫كت‬ ‫نب‬
َْ َ‫كت‬ ‫ت‬ Nefs-i Mütekellim
Muzari Fiil Çekimi
‫يِكْتِ ُبو ْن‬ ‫يِكْتِ ُبو ْن‬ ِ
ْ ‫يِكْت‬
‫ب‬ Gaib
َْ ِ‫يِكْت‬
‫نب‬ َْ ِ‫يِكْت‬
‫نب‬ ‫ب‬ ِ ِ
ْ ‫تكْت‬ Gaibe
‫تِكْتِ ُبو ْن‬ ‫تِكْتِ ُبو ْن‬ ‫ب‬ ِ ِ
ْ ‫تكْت‬ Muhatab
َْ ِ‫تِكْت‬
‫نب‬ َْ ِ‫تِكْت‬
‫نب‬ ْ ِ ِ‫تِكْت‬
‫بني‬ Muhataba
‫ب‬ ِ ِ ِ ِ
ْ ‫نكْت‬ ‫ب‬
ْ ‫نكْت‬ ‫ب‬
ْ ُ‫اَ ْكت‬ Nefs-i Mütekellim
Burada muzari fiilin çekimi klasik dil bilgisi kaideleri çekimindeki tüm harfleri barındır-
maktadır. Buradaki tek fark harekedir. Sahih kaideye göre çekimlenmiş bütün kiplerdeki harfler
tamamen mevcuttur.
Emir Fiil Çekimi
‫اِ ْكتِبَ ْو‬ ‫اِ ْكتِبَ ْو‬ ‫ب‬ ِِ
ْ ‫ا ْكت‬
ِ ِ ِِ
َْ ِ‫ا ْكت‬
‫نب‬ َْ ِ‫ا ْكت‬
‫نب‬ ْ ِ‫ا ْكت‬
‫يب‬
‫ قاَ َم‬Fiilinin Şuru‘ Fiili Olarak Kullanılması
Arapçada Şuru‘ fiili diye adlandırılan ve haberlerinin başladığını ifade eden birçok fiil var-
dır. ‫ قاَ َم‬fiili de bunlardan biridir. Bu fiillerin haberi muzari fiil cümlesi şeklinde olur. Arapçada kul-
lanılan bazı şuru fiilleri şunlardır:
َّ ‫ َه‬،‫ جعل‬،‫ أخذ‬،‫ َعلِق‬،‫ أقبل‬،‫ طفق‬،‫ أنشأ‬،‫شرع‬
‫ إِنْ َربى‬،‫ قاَ َم‬،‫ إبتدأ‬،‫ب‬
Harran Lehçesinde bu fiillerden sadece ‫ قاَ َم‬fiili kullanılmaktadır. Bu lehçede kaf harfine ge-
nelde kef-i farisi denilen harfin telaffuzu verildiğinden ‫ قاَ َم‬fiili ‫( گاَم‬gâm) şeklinde telaffuz edilir.
Örnek:
َّ ‫گاَم اَل ُْم َؤِذن اِيْ َوِذ ْن ل‬
‫َلصالَه‬
Gâm el-mueẑẑin iyveẑẑin le’s-salâh
‫قام اَل ُْم َؤِذن َيؤِذن للصالة‬
Müezzin namaz için ezan okumaya başladı.
‫كاَ ْم اَل َْولَ ْد يِبْ ِچ ْي‬
Gâm el-veled yibçiy
‫قام الولد يبكي‬
Çocuk ağlamaya başladı.

219
ABDULHAKİM ÖNEL

َ ‫ َس ْو‬Yerine ‫ ِد‬Harfinin Kullanılması


Muzariyi Geleceğe Dönüştürmek İçin ‫ س‬ve ‫ف‬
Arapça’da Muzari fiilin yakın gelecek bildirmesi için önüne ‫س‬, uzak gelecek bildirmesi için
ise ‫ سوف‬eklenir.

Örnek:
Yazacak (yakın gelecek) :‫سيكتب‬
Yazacak (uzak gelecek) :‫سوف يكتب‬
Harran Lehçesinde ise Muzari fiilin yakın gelecek bildirmesi için önüne ‫ ِد‬harfi eklenir.
Örnek:
ِ ِ
Yazacak :‫ب‬ ْ ‫ديِكت‬
‫لى َم َّكة ابَ ِچ ْر‬ ِ
َ ‫رو ْح َع‬
ُ ْ‫دي‬
Diyrûh ‘ala Mekkeh bâçir
‫سريوح إىل مكة بكرة‬
Yarın Mekke’ye gidecek.
‫ أَ ْن‬Yerine ‫ ت‬Harfinin Kullanılması
Arapçada ‫ أَ ْن‬muzari fiili nasb eder ve anlamını mastara çevirir. ‫ أَ ْن‬ve sonrasında gelen fiil ile
oluşturdukları mastara dolaylı mastar denir. ‫ أَ ْن‬ile sonrasındaki fiili atıp yerlerine aynı fiilin mas-
tarını getirdiğimizde anlamda bir değişiklik olmaz. Yapılan bu işleme te’vili mastar (mastar-ı mü-
evvel) denir.62
Örnek:
Okumak istiyorum :َ‫أريد أ ْن أق َْرأ‬
Harran Lehçesinde ise ‫ أَ ْن‬harfinin yerine ‫ ت‬harfi kullanılır. ‫ ت‬harfi de fiilin anlamını geniş
zamandan mastara çevirir. Harran Lehçesinde son harfin harekesi fiil ve isimlerde daima sakin
olduğundan muzariyi nasb etmesi söz konusu değildir.
Örnek:
‫ت أَتَ َعلَّ ْم‬
َ ‫أَريِ ْد‬
Erîd te ete‘allem
‫أريِد أ ْن أَتَ َعلَّ َم‬
Öğrenmek istiyorum.
Bu cümlede ‫ت أَتَ َعلَّ ْم‬
َ ifadesinin karşılığı “öğrenmek” oldu. Dolayısıyla ‫ت‬
َ fiilin anlamını mastara
çevirdi.
Bunun yanı sıra lam-ı ta‘lil yerine de ‫ ت‬harfi kullanılır. Örnek:
‫ور ْك‬ ْ ‫ِج‬
َ ‫يت َأت َُز‬
Cît te ezûrek
‫ور َك‬ ِ ُ ْ‫ِجئ‬
َ ‫ت أل َُز‬

62 Hasan Akdağ, Arap Dili Dil Bilgisi, Tekin Kitabevi, Tsz, s. 466
220
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

Seni ziyaret etmek için geldim.


‫ َع ْمأَن‬Kelimesinin ‫َن‬ َّ ‫ ِأل‬Yerine Kullanılması
Harran lehçesinde ‫َن‬ َّ ‫ ِأل‬yerine ‫َن‬
ْ ‫ َع ْمأ‬kullanılır. ‫ ِألَن‬kelimesi ‫ ل‬ve ‫‘أن‬nin birleşmesinden meydana
ْ ‫ عَ ْمأ‬kelimesi de ‫ عَ ْم‬ve ‫’أن‬nin birleşmesinden ortaya çıkmıştır.
gelirken ‫َن‬
Örnek:
‫َين َعطْشاَ ْن‬ ْ ِ‫اِ ْش ِرب‬
ِ ‫ت اَل َْم ِي َع ْمأ‬
İşribit el-may ‘amenniy ‘aṭşân
‫بت املاء ألنين عطشان‬
ُ ‫شر‬
Susamış olduğum için su içtim.
ْ ِ ‫س ساَ ْك‬
‫تني‬ َّ ‫جو ْد َع ْمأ‬
ْ َّ‫َن النا‬ ُّ
ُ ‫الظل ْْم َم ْو‬
aẓ-Ẓulum mevcûd ‘amenne’n-nâs sâktîn
‫الظلم موجود ألن الناس ساكتون‬
İnsanlar sessiz olduğu için zulüm mevcuttur.
Muzari Fiillerin Önüne Elif Harfinin Eklenmesi
Arapça’da muzari fiillerin başında “muzaraat” harfleri denilen ve ‫ت‬
ُ ْ‫ أَنَي‬şeklinde kodlanan dört
harften biri bulunur. ‫نب‬
َْ ُ‫ يَكْت‬،‫ يكتبون‬،‫ يكتبان‬،‫ يكتب‬siğalarının başında ‫ ي‬harfi bulunur. ،‫ تكتبني‬،‫ تكتبون‬،‫ تكبان‬،‫تكتب‬
‫نب‬
َْ ُ‫ تكت‬siğalarının başında ‫ ت‬harfi bulunur. ‫ أكتب‬siğasının başında ‫ أ‬harfi bulunur. Son olarak ta ‫نكتب‬
siğasının başında ‫ ن‬harfi bulunur.
Harran Lehçesinde ise muzari fiilde muzaraat harfinden sonraki harf harekeli ise başına
bir elif harfi eklenir. Muzaraat harfi de cezm edilir. Muzaraat harfinden sonraki harf cezimli ise elif
harfi eklenmez. Muzaraat harfi de cezm edilmez.
Örnek:
‫( يُساَفِ ُر‬yolculuk yapıyor) fiilinde muzaraat harfi olan ‫ ي‬harfinden sonra gelen ve ikinci harf
olan ‫ س‬harfi harekelidir. Bu durumda bu fiilin başına bir elif harfi eklenir ve ‫( إِيْساَفِر‬iysafir) şeklinde
telaffuz edilir. ‫ب‬
ُ ُ‫( يَكْت‬yazıyor) fiilinde muzaraat harfi olan ‫ ي‬harfinden sonra gelen ve ikinci harf
ِ
olan ‫ ك‬harfi cezmlidir. Bu durumda fiilin başına herhangi bir harf eklenmez ve ‫ب‬ ْ ‫( يِكْت‬yiktib) şeklin-
de telaffuz edilir.
Harran Lehçesi Fasih Arapça
(Öğreniyor) ‫إِيْتِ َعلم‬ ‫يَتَ َعلم‬
(Konuşuyor) ‫إِيْتِ َكلم‬ ‫يَتَكلم‬
(Gülümsüyor) َّ َ‫إِيْتِب‬
‫سم‬ ‫س ُم‬
َّ َ‫يَتَ ب‬
ِ
(Şarkı söylüyor) ْ َِ‫إيْ غ‬
‫ين‬ ‫يُغَِين‬
(Emiyor) ْ ُ‫إِ ْمي‬
‫ص‬ ‫ص‬
ُّ َُ‫مي‬
Yukarıdaki muzari fiillerin muzaraat harfinden sonra gelen ikinci harfi harekeli olduğundan
Harran Lehçesindeki kullanımında başına bir elif harfi eklendi. Muzaraat harfi cezm edildi.
(Seviniyor) ‫يِْف َر ْح‬ ‫يَ ْفرح‬
(İşitiyor) ‫يِ ْس َم ْع‬ ‫يَ ْس َمع‬

221
ABDULHAKİM ÖNEL

Yukarıdaki muzari fiillerin muzaraat harfinden sonra gelen ikinci harfi cezimli olduğundan
fiilin başına herhangi bir harf eklenmedi.
Olumsuz Soruda َ‫ َع َج ْل ما‬ve ‫ َع َج ْل م ِي‬Kullanılması
Arapça’da olumsuz soru sormak için fiilin başına َ‫ أَما‬veya َ‫ أََل‬kullanılır. Bunlardan َ‫ أَما‬hem mazi
hem de muzari fiilin başına gelirken, َ‫ أََل‬sadece muzarinin başına gelir.
Örnek:
Kur’ân’ı okumadın mı? : ‫أما قرأت القرآن؟‬
Kur’ân’ı okumaz mısın? : ‫أما تقرأ القرآن؟‬
Bizimle oynamaz mısın? : ‫أَل تلعب معنا؟‬
Harran Lehçesinde olumlu sorularda ‫ َه ْل‬ve َ‫ أ‬harfleri kullanılmaz. Bunların yerine soru ses
tonundaki vurgu ile yansıtılır. Olumsuz soruda ise fasih Arapçadaki َ‫ أَما‬ve َ‫ أََل‬harfleri yerine َ‫َع َج ْل ما‬
kullanılır.
Örnek:
‫ب؟‬ ِ ِ
ْ ‫َع َج ْل ماَ تكْت‬
‘Acel mâ tiktib? (Yazmaz mısın?)
ْ ْ‫صلَّي‬
‫ت؟‬ َ َ‫َع َج ْل ما‬
‘Acel mâ salleyt? (Namaz kılmadın mı?)
Arapça’da isimlerin önüne gelen olumsuz soru ‫ أَليس‬şeklindedir.
Örnek:
Bu benim kitabım değil mi? : ‫أَليس هذا كتايب؟‬
Harran Lehçesinde ise isimlerin önüne getirilen olumsuz soru müzekkerlerde ‫ أَليس‬yerine
‫مو‬
ُ ‫ ; َع َج ْل‬müenneslerde ‫ أليست‬yerine ‫ َع َج ْل م ِي‬şeklindedir. Olumsuzluk edatları olan ‫ مو‬ve ‫ م ِي‬isimden
sonra gelir.
Örnek:
‫مو كتايب؟‬
ُ ‫َع َج ْل هذا‬
‘Acel hâẑa mû kitâbiy
‫أَليس هذا كتايب؟‬
Bu benim kitabım değil mi?
‫ك‬ ِ ‫َعجل‬
ْ ‫هذ ْي م ِي أ َُّم‬ َْ
‘Acel hâẑiy mî ummek
‫أليست هذه أمك؟‬
Bu senin annen değil mi?
Zamirler
Harran Lehçesinde zamirlerde tesniye kullanımı yoktur. Tesniye kipi yerine çoğul kipi kul-
lanılır.
‫ُه َّو ُه َّم ُه َّم‬ Gaib

222
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

‫ِه ِي ِه ِن ِه ِن‬ Gaibe


‫ت إِنْ تَ ْم إَنْ تَ ْو‬ِ ْ‫إِن‬ Muhatab
‫ت‬َْ ْ‫ت إِن‬ َْ ْ‫يت إِن‬ ِ
ْ ِْ‫إن‬ Muhataba
‫ِآينْ إِ ْح ِن إِ ْح ِن‬ Mütekellim
Soru Edatları
‫ِشنُ ْو؟‬ Ne? : ‫أي شيئ هو‬
‫ِمنُ ْو؟‬ Kim? : ‫من هو‬
‫ت؟‬ْ َ‫أَمي‬ Ne zaman? : ‫مىت‬
‫ َويْن؟‬/‫ب‬
ْ ‫َصو‬
ُّ ‫أ‬ Nerede? : ‫أين‬
‫َه ُّي؟‬ Hangi? : ‫أيه‬
‫إِ ْش َگ ْد؟‬ Ne kadar? : ‫أي شيئ قدره‬
‫إِ ْش ُنو ْن؟‬ Nasıl? : ‫أي شيئ لونه‬
‫َچ ْم؟‬ Kaç? : ‫كم‬
‫ش؟‬
ْ ‫َعلَْي‬ Niye? : ‫على أي شيئ‬
‫ش؟‬ َ ‫ِم‬
ْ ْ‫شان أَي‬ Niçin? : ‫من شأن أي شيئ‬
ْ ْ َ‫إِ ْمن‬
‫ني؟‬ Nereden? : ‫من أين‬
‫ش؟‬
ْ ْ‫بَي‬ Neyle? : ‫أبي شيئ‬
‫ش؟‬
ْ ْ‫لَي‬ Niye? : ‫ألي شيئ‬

İşaret İsimleri
‫ذوِل‬
ُ ‫َه‬ ‫ذوِل‬
ُ ‫َه‬ َ‫َهذا‬ : ‫هؤَلء‬ ‫هذان‬ ‫هذا‬
ِ‫َه َذن‬ ِ‫َه َذن‬ ‫َه ِذ ْي‬ : ‫هؤَلء‬ ‫هذه‬ ‫هااتن‬
‫هذاك‬ : ‫ذلك‬
‫يچ‬ ِ
ْ ‫َهذ‬ : ‫تلك‬
‫وَل ْك‬
َ‫ض‬ ُ ‫َه‬ : ‫أولئك‬
İsm-i Mevsul Yerine ‫ ال‬Kullanılması
Arapçada belirlilik alameti olan ‫ ال‬takısı, Harran Lehçesinde hem belirlilik için hem de ism-i
mevsulun yerine kullanılır. Örnek:
ِ
‫الر َچ َة‬
َّ ‫ب‬ْ ‫الر ُج َل اليِكْت‬
َّ ‫ه َذا ُه َّو‬
Hâzâ huvva er-racul el-yiktib er-reçete
‫الوص َف َة‬
َ ‫كتب‬
ُ َ‫الرجل الذي ي‬
ُ ‫هذا هو‬
İşte bu reçeteyi yazan adamdır.

223
ABDULHAKİM ÖNEL

SONUÇ
el-Cezîre bölgesinin Diyar-ı Mudar kısmında yer alan Harran şehri, geçmişte Araplara yurt-
luk yaptığı gibi günümüzde de Arap nüfusun yaşadığı bir yer olma özelliğini taşımaktadır. Bura-
daki Araplar, siyasi sınırlar sebebiyle Arap dünyasıyla olan bağın kopmasından sonra fasih Arap-
çayı konuşamayan, Arapçayı yazı, edebiyat ve eğitimde kullanamayan bir topluluk haline gelmiş-
tir. Bununla beraber buradaki Araplar konuşma dillerinde kendi has özellikler gösteren bir lehçe-
ye dönüşmüş olan Arapçayı günümüze kadar muhafaza edebilmiştir.
Harran Araplarının günlük sohbetlerini kaydederek kelimelerin kökenini, geçirdiği deği-
şimleri, fiillerin başına getirilen edatları tespit ederek Fasih Arapçadaki karşılıklarını bulmaya
çalıştık. Fiillerin çekimi, zamirler, isimlerdeki kipler, soru edatları ve diğer edatların kullanımı gibi
hususlarda Harran Lehçesinin tamamen Fasih Arapçaya dayandığını görmekteyiz. Buradaki deği-
şimler dilde kalb ve naht diye ifade edilen harflerin yerinin değiştirilmesiyle veya bazı harflerin
atılarak kelimenin kısaltılmasından veyahut ta telaffuz farklılığından kaynaklanmaktadır. Bu hu-
sus aynı ülkede içinde farklı şehirlerdeki konuşma için mümkün iken Arap dünyasından ve Arap-
çadan tamamen uzak olan Harran Lehçesi için de gayet tabii bir durumdur.
Keşkeşe, istintâ’, telteletu Behrâ, ekelûni’l-berâğîs vb. dil özelliklerinin de kullanıldığı Har-
ran Lehçesi sosyal, siyasi ve ekonomik şartların kısıtlılığı nedeniyle dünyaya açılıp yeni kelimeler
alma ve türetme yerine sahip olduğu kadim kelime ve kavramları korumuş ve bunlarla yetinmiş-
tir. Harran Arapları arasında dilden dile dolaşan meseller incelendiğinde de bunu görmek müm-
kündür. Ancak şu hususa da işaret etmek gerekir ki son yıllarda televizyon ve internetin evlere
girip yaygınlaşması, eğitim dilinin Türkçe olması, Arapça yazı dilinden uzaklaşılması gibi sebep-
lerden ötürü Arapçanın gücü zayıflamış bulunmakta ve Arapçaya, konuşurken birçok Türkçe ke-
lime katılmakta hatta çocuklar arasında Arapçayı konuşamayanların sayısı gün geçtikçe artmak-
tadır.

KAYNAKÇA
Abduh er-Râcihî, el-Lehecâtü’l-‘Arabiyye fi’l-Kırââti’l-Kur’âniyye, İskenderiyye, Dârü’l-Ma‘rife
el-Cem‘iyye, 1996.
Akdağ, Hasan, Arap Dili Dil Bilgisi, Tekin Kitabevi, Tsz.
Aksan, Doğan, Her Yönüyle Dil (Ana Çizgileriyle Dilbilim), Ankara, (2003).
Aslan, Ahmet, Bedii Sanatların Şairi el-Hasan b. Esed el-Fârikî Hayatı ve Şairliği, İstanbul,
Cantaş Yayınları, (2012).
Aslan, Ahmet, İslâmi Fetihten Emevî Döneminin Sonuna Kadar Diyâr-ı Mudar’da (Harran
Bölgesinde) Arap Edebiyatı Çevresi, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 17, Sayı: 27,
(2012).
Atiyye, Reşîd, Mü’cemu ‘Atiyye fi’l-‘Âmmiyyi ve’d-Dahîl, tashih: Hâlid ‘Abdullah el-Kermî, Bey-
rut, Dârü’l-kutubi’l-‘ilmiyye, (Tsz.).
el-Belazurî, Futuhü’l-Buldân, thk. ‘Abdullah Enis et-Tabba‘, Beyrut, Muessetü’l-Mu‘af, 1987.
el-Cezerî, İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fî Ğarîbi’l-Hadîsi ve’l-Eser, (4 Cilt), Tahkik: Tahir Ahmed ez-
Zâvî ve Mahmud Muhammed et-Tannâhî, b.y., el-Mektebetü’l-İslâmiyye, (Tsz.).

224
HARRAN’DA KONUŞULAN ARAP LEHÇESİ ÜZERİNDE BİR İNELEME

Çıkar, Şirin ve Timurtaş, Abdulhadi, Mardin-Ömerli’de Kullanılan Arap Lehçesi Üzerine Dilsel
Bir Tahlil, Uluslararası Ömerli Ömeran ve Çevresi Sempozyumu 2011, İstanbul, Kent Işıkları Ya-
yınları, (2012).
Edîb ‘Abdulvâhid, Muhammed, Mu‘cemü’l-Fasîh Minellehecâti’l-‘Arabiyye, Riyad, Mektebe-
tü’l-‘Ubeykan, (2000).
el-Endelesî, Ebû Hayyân, Tefsir el-Bahrü’l-Muhît, (8 Cilt), Tahkik: Abdurrezzak el-Mehdî,
Beyrut, Dâru İhyai’t-Turâsi’l-‘Arabi, (Tsz.).
Enis, Feriha, el-Lehecât ve Üslûbu Dirâsetihâ, Beyrut, Dârü’l-Ceyl, (1989).
Enis, İbrahim, Fi’l-Lehecati’l-‘Arabiyye, Kahire, Mektebetü’l-Anclu el-Mısriyye, (1965).
el-Ferâhidî, Halil, Kitâbü’l-‘Ayn, (4 Cilt), Tahkik: ‘Abdulhamîd Hindâvî, Beyrut, Dârü’l-
Kutubi’l-‘İlmiyye, (2003).
el-Hamevî, Yakut, Mu’cemü’l-Buldân, (5 Cilt), Beyrut, Dâr Sâdır, (1977).
İbn Havkal, Sûretü’l-Arz, Mektebetü’l-Hayat, Beyrut, (1996).
İbn Manzur, Lisanü’l-‘Arab, (15 Cilt), Beyrut, Dar Sadır, (Tsz.).
Kara, Erol, “Lehçe Bilimi ve Dil Haritaları”, Ankara, Türk Dili, Ekim 2, Sayı: 478, (1991).
el-Makdisî, Ahseni’t-Tekâsîm fî Ma‘rifeti’l-Ekâlîm, Leyden, Brill Matbaası, (1906).
Önel, Abdulhakim. Harran Araplarında Dil ve Edebiyat Bağlamında Arapça Meseller ve
Tahlilleri, Harran Üniv., SBE, Temel İslâm Bilimleri ABD, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi
(2016).
Oppenheim Von, Caskel Werner, ve Braunlich Erich, el-Bedv, (4 Cilt), el-Varrâk li’n-Neşr,
(Tsz.).
Procházka, Stephan, “Does geographical periphery imply linguistic periphery? The examples
of the Arabic dialects of Cilicia and Urfa in Southern Turkey”, Bucharest Üniversitesi, Arapça Araş-
tırmalar Merkezi, Romano-Arabıca Konferansı, VI-VII, (2006).
Procházka, Stephan, “Genüsse aus der Steppe: Kulturgeschichtliches und Etymologisches zur
Wüstentrüffel nebst einem Text im arabischen Dialekt von Urfa (Südost-Türkei)” Des Instıtuts Für
Orıentalıstık Enstitüsü tarafından yayınlanan Viyana Dergisi, Cilt: 100, Viyana, (2010).
Procházka, Stephan, “Interesting Facts on Ancient Mounds – Three Texts in the Bedouin Ara-
bic Dialect of the Harran-Urfa-Region (Southeastern Turkey)” Ingham of ARebîa, Leiden Brill,
(2013).
Procházka, Stephan, “Lexial Features Of The Arabic Dialect Spoken İn The Harran-Urfa-
Region”, Alf Lahğa wa lahğa, 9. Aida konferansı, Editör: Olivier Durand v.d, Münster, (2014).
Procházka, Stephan, “The Bedouin Arabic Dialects of Urfa”, 5. Aida konferansı, Cadiz, (2002)
Riyâd Kerîm, Muhammed, el-Muktadab fi lehcati’l-‘Arab, b.y, (1996).
es-Sabbân, Muhammed ‘Alî, Hâşiyetü’s-Sabbân ‘alâ’l-Eşmûnî, Dâru İhyâ-i’l-Kutubi’l-
‘Arabiyye, tsz.
Sevâdî, Abd Muhammed, el-Ahvâlü’l-İctimâ‘iyye ve’l-İktisâdiyye fî Bilâdi’l-Cezîreti’l-Furâtiyye,
Bağdat, Dârü’ş-Şuuni’s-Sekafiyyeti’l-‘Âmmeti, (1989).
Sîbeveyh, el-Kitâb, Bulak Matbaası, (1898).
eş-Şelbî, Ali, el-İmâle fi’l-Kırââti ve’l-Lehecâti’l-‘Arabiyye, Beyrut, Mektebetü’l-Hilâl, (2008).
Şeşen, Ramazan, Harran Tarihi, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996.

225
ABDULHAKİM ÖNEL

Yıldız, Murat, Standart ve Yerel Arapça’nın Tarihsel ve Filolojik Sınırları: Mısır Lehçesi Ör-
neği, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, (2010).

226

You might also like