Professional Documents
Culture Documents
DÜZENLEME KURULU
TÜRKİYE : Prof. Dr. Selçuk Kırlı, Prof. Dr. Mehmet Öz,
Prof. Dr. Alev Sınar Uğurlu, Prof. Dr. Hatice Şahin, Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu
AZERBAYCAN : Prof. Dr. Elman Quliyev, Prof. Dr. Fikret Alizade,
Doç. Dr. Esmira Fuad Şükürova, Elhan Yurdoğlu Mehmedov
İRAN : Dr. Ali Asgar Aziz Pour Shifroosh, Ali Asgar Jamrasi, Yousef Hosni Azami
BİLİMSEL KURUL
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Yavuz Akpınar, Prof. Dr. İsa Özkan,
Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, Doç. Dr. Özlem Ercan, Doç. Dr. Gülay Durmaz
I
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
II
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
İÇERİKLER
ÖNSÖZ .......................................................................................................................................................V
HEYDER BABA’YA SELAM ŞİİRİNDE YANSIMA YOLUYLA ORTAYA ÇIKAN SÖZ VARLIĞI
Ebru KUYBU ..........................................................................................................................................165
III
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
IV
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
3. PANEL
77
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
ŞEHRİYAR’IN ŞİİRLERİNDE
MEVSİM OLGUSUNUN MİTSEL/ARKETİPSEL
YÖNDEN TAHLİLİ
Büşra BOZA**
GİRİŞ
Mit-Arketip ilişkisi: İlk anlatılar mitolojik metinlerdir. Bu metinlerin temel
özelliği, ilksel (arkaik) insanın Tanrı ve tabiatla olan ilişkisini en doğal hâliyle yan-
sıtmasıdır. Bu doğallık yaratılış sürecinin hatıralarını içerir. Bu hatıralar, Carl Gustav
Jung tarafından arketip olarak adlandırılır1. Arketipler, sadece ilksel insanda değil
çağdaş insanın ortak bilinçdışında da yaşamaya devam etmektedir. Bu devamlılığın
nasıl sağlandığı müspet bilimlerce henüz tam olarak açıklanamasa da, türsel bir
nitelik olduğu ve genetik yolla aktarıldığı düşünülebilir. Bu kabulden hareketle mitin
arketiple ilişkisini açıklarken; Northrop Frye’ın da dediği gibi anlatı söz konusuysa
“mit” ve anlam söz konusuysa “arketip” denmesi daha uygundur2.
Mitolojik ve çağdaş anlatılarda en sık rastlanan arketipsel öğelerden biri yol-
culuktur. Yolculuk, dünyevî yaratılış evresinin ilk eylemlerinden olup trajik bir
öyküdür. Sonsuz ilahî huzurun mekânı Cennette şeytanın çıkardığı kaos yüzünden
sürgün edilen Adam’ın ruh erginliğine erişmek üzere gönderildiği yeryüzü seyahati
kaçınılmaz olarak yeniden dönüşle sonuçlanacaktır. “Ondan geldik, ona döneceğiz”
mealindeki ayet-i kerime bu yolculuğun bir özetidir. Yola çıkış, erginlenme, dönüş
düzenindeki bu öykünün zaman-mekân düzlemi dört mevsimden oluşur: İlkbahar,
yaz, sonbahar ve kış. Bu mevsimler dört edebî türün de kaynağıdır. Bunlar sırasıyla,
komedya, romans, tragedya ve taşlamadır. Buradan hareketle, bu türlerin ilksel/
arketipsel oldukları, edebî verimlerine ulaşılabilen hemen bütün köklü kültürlerde bu
türlerin ilk örneklerine rastlandığı söylenebilir. Daha da ileri gidilerek mevcut edebî
türlerin tamamının bu dört türün birleşiminden ortaya çıktıkları da iddia edilebilir.
İlkbahar miti: Yaşam evreleri bakımından yaratılışı; “doğuş”u temsil eden
ilkbahar varlığın bedene bürünme aşamasıdır. “Anâsır-ı erbaa”nın “su” unsuruna;
“âb-ı hayat”a denk gelir. Birçok mitik anlatıda hayat, su ile başlar. İlkbahar mitinin
komedya türü ile ilişkilendirilmesi komedyanın ilksel örneklerinin yapısal ve içeriksel
özelliklerinden kaynaklanır. Frye bu komedyayı özetle şöyle anlatır:
“Genç bir adam, genç bir kadını arzular, arzusuna bazı itirazlarla karşı çıkılır,
bu itirazlar genellikle babadan gelir ve oyunun sonuna doğru olay örgüsündeki
*
Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi
**
Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
1 C. G. Jung, Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri –Konferanslar-, (Çev. Kâmuran Şipal), Cem Yay., İstanbul, 1992.
2 Ayşe Arzu Korucu, “Rider Haggard’ın Romanlarına Arketipsel Bir Yaklaşım: She, Ayesha: The Return of She,
Wisdom’s Daughter ve She and Allen”, Atatürk Ünv, SBE, İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Erzurum,
2006, s. 67 (Yayımlanmamış Doktora Tezi)
79
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
80
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Taşlama tür ya da tutum olarak komik unsurlar içerse de asıl olarak komedyadan
farklıdır. Baypınar, Schiller’in “Hicivde, noksan olan gerçek, ideal ile, yani en
yüce gerçekle karşılaştırılmaktadır” sözünü aktardıktan sonra, hicvin şu üç temel
özelliğini sıralar10:
1. Hicvin bireysel yönü: Nefret, öfke, saldırganlık, herhangi bir kişisel öç
alma isteği.
2. Hicvin toplumsal yönü: Saldırının korkutmak veya düzeltmek gibi iyi bir
amaca yönelik olması ve hiçbir norma bağlı bulunmaması.
3. Ve nihayet estetik yönü ki bu da iki şıktan, daha çok birincisine bağlıdır.
Şehriyar’ın Şiirlerinde Mevsimler
Bu çalışmada Türkçe şiirleri11 incelenmiş olan Güney Azerbaycan’ın büyük şairi
Muhammed Hüseyin Şehriyar (1906–1988) Farsça şiirler de yazmıştır. Babası avukat
olan şair, babasının görevi dolayısıyla bulundukları Tebriz’de; bir çay kenarındaki
evlerinde dünyaya gelmiş, kısa bir süre sonra baba yurduna; Héyder Baba Dağı’nın
eteğinde kurulmuş bir köy olan Hoşgenâb’a dönmüştür. “Şehriyar’ın hayatında
derin izler bırakan ve ileride şiirine akseden çocukluğu işte bu mıntıkada, Héyder
Baba, Hoşgenâb, Şengülâbâd (Şengülava), Kayışkurşak, Karçimen, Kıpçak, Kuru-
göl, Karagöl köy ve yörelerinde, yüce dağlar, yeşil ormanlar, billur bulaklar, elvan
çiçekler arasında geçmiştir.”12
Bu tabiat unsurları, Şehriyar’da zengin bir şair muhayyilesi oluşturmuştur. Buna
binaen onun şiirlerinde bu tabiat unsurlarına sıkça rastlanmaktadır. Öte yandan
onun kişisel bilinçdışına yerleşmiş olan bu unsurlar, ortak bilinçdışı unsurlarını
da harekete geçirmiş; birçok arketipsel ögenin onun şiirlerine yansımasına vesile
olmuştur. Bu metinlerde gözlemlenen mevsimlerle ilgili mitik/arketipik ögeler bu
bağlamda değerlendirilmelidir.
İlkbahar: Şehriyar’ın şiirlerinde en sık gözlemlenen mevsim yaz; yani ilkbahardır.
İlkbahar mevsiminin arketipsel değerinin “doğum” evresi olduğu göz önüne alındı-
ğında şairin çocukluk günlerine duyduğu özlemin tabiatla özdeşleşmesi kaçınılmaz
görünmektedir. Onun bu tür şiirleri arasında en meşhur olanı “Héyder Baba’ya Selam”
başlıklı metindir. Şöhreti şairinin önüne geçen ve onlarca nazire yazılmasına vesile
olan bu şiirin ilk bendinde coşkulu bir bahar iklimi anlatılır.
10 Yüksel Baypınar, “Hiciv Kavramı Üzerine Bir İnceleme”, DTCF Dergisi, C: 29, S:1. 4, Ankara, 1978, s. 32
11 Yusuf Gedikli, Şehriyar ve Bütün Türkçe Şiirleri, İstanbul 1990 (Şiirlerden alıntılar bu baskıdandır.)
12 Yusuf Gedikli, a.g.e., s. 19
81
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Bu dizelerle başlayan şiirin ilk beş bendinde ilkbaharı temsil eden “su”, “çiçek”,
“kuş”, “tavşan”, “genç kız” ve “çocuk” unsurlarına yer verilmiştir. “Anâsır-ı erba-
a”nın unsurlarından olan “su”yun ilkbahar mevsimi ile özdeş görüldüğü yukarıda
anlatılmıştı. Burada su; “su”, “sel”, “bulut”, “bulah/bulağ” (pınar) olarak kullanılır.
Bunlar, ilkbaharın özelliğine uygun olarak coşkulu biçimleriyle anılır. Baharın diğer
bir simgesi olan çiçeğin türlerinden, bu bölümde “novruz”, “gar çiçeği” ve “gül” türleri
zikredilir. Bunlardan bilhassa ilk ikisi, uzun, dondurucu kış günlerinin ardından son
karlara meydan okurcasına topraktan fışkırıp baharı müjdeleyen çiçeklerdir. “Keklik”
ve “tavşan” ise sesleri ve görüntüleriyle tabiatın bahardaki uyanışının, dirilişinin
simgelerindendir. Genç kızlar ve çocuklar da, ömürlerinin baharını yaşayan varlıklar
olarak bahar coşkusunun temsilî figürleridir.
“Héyder Baba’ya Selam”ın ilerleyen bölümlerinde de bu unsurlara sıkça yer
verilmiştir. Bunlardan biri şiirin aşağıdaki otuz dördüncü bendidir.
Bu bentte coşkulu bir yaşama sevinci duyan çocuk ve novruz gülü ile birlikte
yine ilkbahar açısından temsilî olan yeşil renk de anılır. Şiirin aşağıdaki otuz beşinci
bendinde de ilkbahardaki sel coşkusuna kurt ve köpeklerin cenkleşmesi eşlik eder.
İlkbahar mevsimine atıfta bulunulan bir diğer metin “Sehendim” başlığını taşır.
Şehriyar’ın güzel şiirlerinden biri olan bu manzume yine ünlü bir Azerbaycan şairi
olan Bulut Karaçorlu Sehend için yazılmıştır. Karaçorlu “Sehend” mahlasını Tebriz
yakınlarındaki Sehend dağından almıştır. Şehriyar, şiirde bu duruma atfen önce
Sehend dağını anlatır. Şiir şu görkemli dizelerle başlar:
82
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Dizeleri ile bu ilkbahar çiçeklerinin coşkuyla doğuşu anlatılır. Şairin sık kullandığı
ve burada da yer verdiği nevruz ve kar çiçeğinin ilkbaharın temsil ettiği yeniden
doğuşun simgelerinden olduğunu hatırlamak gerekir.
83
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Bu dizelerle şöyle bir görüntü oluşturulur: Bahar mevsimi gelmiş, Zencan çayı
coşkuyla akmaktadır. Kafileler, Galangı dağını aşarak tarlalara çalışmaya gitmekte,
çiftçiler toprağı sürmekte; kuşlar ve çiçekler Şehidi’nin şiirlerini okumaktadır. Burada
ilkbaharla ilişkili su, kuş, çiçek unsurları ile toprağın sürülüp ekilmesi eylemine yer
verilmiştir. Su, kuş ve çiçek unsurunun kullanılışına yukarıda değinilmişti. Toprağın
sürülüp ekilmesi ise, yenilenmenin, üretimin, bereketin simgesidir.
Özet olarak, ilkbahar Şehriyar’ın şiirlerinde sık kullanılan bir mevsimdir. Bu
mevsimle ilgili su, çiçek, kuş, yabani ve evcil hayvanlar, çocuklar ve genç kızlar
arketipsel öğretide olduğu gibi coşkunun, üretmenin, bereketin, yeniden doğuşun
simgeleri olarak kullanılmıştır. Şair, bilhassa geçmişe duyduğu özlemi çocukluk
günlerine indirgediği için ilkbahar imgeleriyle anmayı yeğlemiştir.
Yaz: Şehriyarın şiirlerinde yaz; ya da Azerbaycan Türkçesi ile söylersek “yay”
mevsimi ile ilgili bazı unsurlara rastlanmıştır. Bu şiirlerden biri “Héyder Baba’ya
Selam”dır. Metnin on sekizinci bendi şöyledir:
84
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Bu mısralarla şöyle bir görüntü oluşturulur: Yaz gelmiştir; ırgatlar, orakları ile
ekin biçmekte; arada bir dinlenip ayran içmektedirler. Avcılar da biçilen tarlalarda
bıldırcın aramaktadır. Bu etkileyici görüntüyü şair zarif bir benzetmeyle zenginleştirir:
Irgatların başaklara orak sallaması zülüf taramaya benzetilir. Bu bentte anlatılan
hasat, yaz mevsiminin arketipsel önemi de olan bir etkinliğidir. Birçok kültürlerde
hasat mutlaka bir şenlikle kutlanır. Eski Yunan’da bağbozumu, şarap tanrısı Dionisos
adına düzenlenen şenliklerle kutlanırdı. Türk kültüründe de her tür hasatla ilişkili
birçok tören yapıldığı; bu törenlerde bir düğün-bayram coşkusu yaşandığı bilinir.
Aynı şiirin aşağıdaki kırk ikinci bendi de bir hasat coşkusu içerir:
85
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Şiirin bu bendinde yine yaz mevsiminde yetişen eriğin tadı hatırlanır. Burada
“gelin” ifadesinin kullanılması da yaz mevsiminin arketipsel yönüyle ilişkilidir.
Yukarıda açıklandığı üzere yaz, düğün coşkusunu içerir; gelin ana figürlerdendir.
Yazın, hasadın sevinci bu bentte de armut, buğday, çocuk çığlıkları ile dile getirilir.
Aras nehrinin suyunun bağları bahçeleri yeşertmesi bir annenin çocuğunu bes-
lemesini çağrıştıracak biçimde anlatılmıştır. Ekin biçme burada da zülüf taramaya
benzetilir. Biçilen tarlalarda düzeni bozulan bıldırcınlar, yoncalıkları yurt tutmuştur.
Bu kısmın özeti olarak; yaz mevsiminin bolluk ve bereketinin, düğün-bayram
coşkusu ile yapılan hasatların Şehriyar’ın bazı şiirlerine konu edildiği gözlemlenir.
Bu arketipsel bir durumun yansımasıdır. İlk anlatılardan itibaren birçok edebî türde
sık sık bu tür hasat bayramlarının görülmesi; bu törenlerde esritici içkilerin içilip,
kurbanlar kesilmesi arketipsel davranış biçimleridir.
Sonbahar: Tragedya mitine denk gelen sonbahar da Şehriyar’ın şiirlerinde karşıla-
şılan mevsimlerdendir. “Héyder Baba’ya Selam”ın şu bendi bu hususa örneklik eder:
Bu bentte sonbahar yelinin yaprakları dökmesi trajik bir duyarlılıkla ifade edilir.
Bulutların köyün üzerine çökmesi, karanlık güçlerin zaferi; kahramanın yenilgisidir.
Bu durumun tevekkülle karşılanması, ağaçların bile Allah’a boyun eğmesi, trajedinin
“kader” olgusuna işarettir.
Bunlardan biri “O Taydan Gelene” başlıklı şiirde de şu dizelerde sonbaharın
trajik yönüne atıfta bulunulur:
Bu beyitte hazan yelinin acımasızlığı; bir hıyarın çiçeklenmesine bile izin verme-
yişi, lanetle anılır. “Gözümün Yaşları” başlıklı “bayatı”da da yine gül-bülbül aşkına
son veren sonbaharın acımasızlığı şöyle dile getirilir:
Şehriyar’ın güllü çiçekli; bahar gibi bir aşkı vardı, kazaya uğradı ve baharı hazana
döndü. Burada kaza; yani trajedinin kader olgusuna vurgu yapılması dikkat çekicidir.
Bu bölümün özeti olarak şunlar söylenebilir: Şehriyar, şiirlerinde sonbahar mevsimi
ile ilgili unsurları da sıkça kullanmıştır. Bu unsurlardan en baskın olanı rüzgâr; bir
başka deyişle yeldir. “Anâsır-ı erbaa”nın havasına denk gelen sonbahar mevsiminin
yeli yakıcı, acı verici, kaos getiricidir. Burada da bu anlamlarda kullanılmıştır.
Kış: Taşlamanın, yerginin mevsimi kış ve kışla ilgili unsurlar da Şehriyar’ın
şiirlerinde karşılaşılan temalardandır. “Héyder Baba’ya Selam”da sık sık bu örneklere
rastlanır. Bunlardan biri şöyledir:
88
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Bu bentte zaman kış sonlarıdır; dağlar hâlâ karlıdır. Şair, kendisini kara batmış
keklik gibi çaresiz hissetmektedir. Bu mitolojik kahramanın kış mevsimindeki
yenilgisiyle; bir başka deyişle taşlamanın mitik içeriğiyle; ölümle eşdeğerdir. Aynı
şiirin şu bentleri de benzer bir kaosu işaret eder:
Şiirin yazılış sebebi ile ilgili verilen bilgilere göre, Şehriyar parasızlıktan bunaldığı
bir sırada bu metni kaleme almıştır. Bu sebeple kış ve karanlığın gücü olan şeytan
bir arada düşünülür.
Şehriyar çok sayıda mersiye nitelikli şiir kaleme almıştır. Arkadaş ve akrabaların-
dan ölen kişilere söylediği bu şiirlerinde kış ile ölüm arasında ilişkiler kurulmuştur.
Bunlardan biri “Doktor Cavid de Getdi” (Gedikli, s. 293) başlıklı metindir. Bu şiirdeki,
“Yay can ala bilmese/Gış geli çar çar alı.” dizeleri kışın ölüm temini içermesine
atıftır. Şairin amcasının kızı Nenegız’ın ölümü üzerine yazdığı şiirdeki “Şehriyar’ın
da o manzumede kesgin gelemi/Güle yaz-yay, tikana sanki külekdi, gışdı” (Gedikli,
s. 284); arkadaşı tiyatro sanatçısı Séi’dağa Fehriyye için yazdığı şiirdeki “Se’id’in
vay sesi geldi, ocag söndü, çırağ öldü/Bizim Fehriyye’miz ölse, çemenler soldu, bağ
öldü.” (Gedikli, s. 285) gibi dizelerde hep aynı tutumla hareket edilmiştir.
İran Devrimi öncesinde ortaya çıkan koasu anlattığı “Gardaşım Süleyman Rüstem’e
Cavab” başlıklı şiirde şair ülkenin durumunu tipili, boranlı, karlı kış günlerine benzetir.
89
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
Bölümün özeti olarak şunlar söylenebilir: Kış mevsimi, ölümün; anâsır-ı erba-
anın toprak unsurunun iklimidir. Acı veren bir taşlamadır kış. Kaos ve karanlığın
güçlerinin zaferidir. Şehriyar’ın şiirlerinde de bu şekliyle sık sık kış mevsiminin
işlendiği gözlemlenir.
SONUÇ
Mitoloji saf insanın, olabilecek en doğal duygularının, düşüncelerinin yansıdığı
edebî metinlerdir. Çağdaş insan bütün kültürlenme süreçlerine rağmen özüne dair
değerlerinin bir kısmını korumaya devam ediyor. Bu değerlerin önemli bir kısmı
ortak bilinçdışında yaşıyor. Edebî metinler bu unsurların en çok dışa vurulduğu
alanlardır. Bu unsurlar arasında hayat döngüsünü oluşturan zaman-mekân ögeleri
de vardır. Mevsimler bunlardandır.
Edebî metinlerde, estetik haz yaratıcı duygu hallerinin başında özdeşlik kurma
gelir. Hepimiz, “bize hitap eden”i severiz. Arketipsel ögeler; türün tamamına hitap
eder. Hepimiz, bilerek ya da bilmeyerek bu ögelerle karşılaştığımızda hoşlanırız.
Edebî metinlerin evrensel nitelik kazanması biraz da bu ögeleri taşımasına bağlıdır.
Şehriyar’ın şiirlerinin Hoşgenâb köyünden tüm dünyaya hitap eden bir niteliğe
ulaşması da bu hususla kısmen ilişkilidir. Bu şiirler bireyden, yerelden, millîden
yola çıkıp evrensel bir değere ulaşmışsa bu onun duygu ve düşünce dünyasındaki
insanî özü yansıtma başarısından ibarettir.
KAYNAKLAR
1- BAKHTİN, Mikhail (2001) Karnavaldan Romana: Romanda Söylem (çev. Sibel Irzık), Ayrıntı
Yayınları, İstanbul.
2- BAYAT, Fuzuli (2011) Türk Mitolojik Sistemi 1, Ötüken Yayınları, İstanbul.
3- BAYPINAR, Yüksel (1978) “Hiciv Kavramı Üzerine Bir İnceleme”, DTCF Dergisi, C: 29,
S:1.4, Ankara.
4- ÇAĞLAR, Birsel (2008) “Türk Mitolojisinde Dört Unsur ve Simgeleri Üzerine Bir İnceleme”,
Kocaeli Üniversitesi SBE (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
5- FRYE, Northrop (2015) Eleştirinin Anatomisi (Çev. Hande Koçak), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
6- GEDİKLİ, Yusuf (1990) Şehriyar ve Bütün Türkçe Şiirleri, Öteken Yayınları, İstanbul.
7- KORUCU, Ayşe Arzu (2006) Rider Haggard’ın Romanlarına Arketipsel Bir Yaklaşım: She,
Ayesha: The Return of She, Wisdom’s Daughter ve She and Allen, Atatürk Üniversitesi SBE İngiliz
90
Her Yıl Bir Büyük Türk Bilgi Şölenleri 3. / Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR
91
Vatan aşkıyla yandı
ISBN: 978-605-9443-15-9