Professional Documents
Culture Documents
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Hazırlayan
Ömer Şakir İPEK
Danışman
Prof. Dr. Fatih ALTUN
Mayıs 2017
KAYSERİ
2
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Hazırlayan
Ömer Şakir İPEK
Danışman
Prof. Dr. Fatih ALTUN
Mayıs 2017
KAYSERİ
i
Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
YÖNERGEYE UYGUNLUK
Tarihi Yapıların Onarım Teknikleri ve Depremsellik Yönünden İncelenmesi adlı
Yüksek Lisans tezi, Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma
Yönergesi’ne uygun olarak hazırlanmıştır.
Prof. Dr. Fatih ALTUN danışmanlığında Ömer Şakir İPEK tarafından hazırlanan
“Tarihi Yapıların Onarım Teknikleri ve Depremsellik Yönünden İncelenmesi” adlı
bu çalışma, jürimiz tarafından Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat
Mühendisliği Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
25/05/2017
JÜRİ:
ONAY :
Enstitü Müdürü
iv
ÖNSÖZ / TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca farklı bakış açıları ve bilimsel katkılarıyla beni aydınlatan, yakın
ilgi ve yardımlarını esirgemeyen ve bu günlere gelmemde en büyük katkı sahibi sayın
hocam Prof. Dr. Fatih ALTUN’a teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca; çalışmalarım süresince sabır göstererek beni daima destekleyen annem, babam,
nişanlım ve değerli aileme en içten teşekkürlerimi sunarım.
ÖZET
Türkiye kültürel miras açısından zengin ve çeşitliliğe sahip bir ülkedir. Hem çağdaş
yaşamın ilgi odağı hem de toplumun geçmişinin bir belgesi durumundadır. Bu kültürel
miraslar yaşatılmalı ve gelecek nesillere de bu eserler uygun müdahale ile
aktarılmalıdır.
ABSTRACT
In terms of cultural heritage Turkey is rich and diverse country. It is a rightful source of
pride in terms of traditional architecture. These cultural heritages should be kept alive
and these works should be conveyed by appropriate intervention to future generations.
In the study, damage, intervention and repair techniques that will occur in historical
buildings are explained and appropriate retrofitting techniques were developed for a
historical structure in line with existing regulations, and the determined static problems
were resolved in accordance with the current regulations. The necessary strengthening
method was chosen for the structure and the solution was done. For this purpose, the
general characteristics of damage at the structure are defined. For the stress value found
by the static analysis results based on the finite elements, against the earthquake effects
of the structure the existing masonry wall sections are revealed. The analysis was done
with the Solidworks program. When the analysis results obtained by the Solidworks
program are examined, the elastic curve characteristics of the building wall are
compared with the data in place. Especially, it has been determined that the lateral
displacement does not continue from the foundation, it is displaced only from the
bottom of the window, and the upper elevation shows a attribute approaching the
vertical axis of the elastic curve. This stuation suggests that the lateral displacement is
improved depending on the manufacturing. The fact that the results of the study and the
results based on the end elements are in accordance with the data in place, reveals that
the interventions to be done with the historical construction are more accurate.
Key Words: Bearing system, repair, strengthening, historical artifact, earthquake code
vii
İÇİNDEKİLER
ÖZET................................................................................................................................. v
ABSTRACT ..................................................................................................................... vi
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
2.1.1. Koruma............................................................................................................ 23
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
SONUÇ ........................................................................................................................... 67
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 69
EKLER ........................................................................................................................... 73
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................... 82
x
KISALTMALAR VE SİMGELER
Sembol Anlamı
A
: Açıklama Dipnotu
A : Kritik kesitteki beton basınç bloğu derinliği
Ach : Kesme donatılarının dış yüzünden ölçülen en kesit alanı, çekirdek
alanı, in2.
Ack : Sargı donatısının dışından dışına alınan ölçü içinde kalan çekirdek
beton alanı
Ae : Etkili kesme alanı (0,8 Ag olarak alınabilir) ya da çekirdek alanı
Ag : Kolonun brüt enkesit alanı
Ah : Spiral donatının bir adımının en kesit alanı
Aps : Ön germeli telin en kesit alanı
ark. : Arkadaşları
Asc : Çelik kuşağın en kesit alanı
Ash : Enine donatı alanı, s enine donatı aralığına karşı gelen yükseklik
boyunca, kolonda veya perde uç bölgesindeki tüm etriye kollarının ve
çirozların enkesit alanı değerlerinin gözönüne alınan bk’ya dik
doğrultudaki izdüşümlerinin toplamı.
Av : Kesitteki kesme donatısının toplam en kesit alanı
Aw : Kolon enkesiti etkin gövde alanı (depreme dik doğrultudaki kolon
çıkıntılarının alanı hariç)
b ve h : Kolonun en kesit boyutları
B : Kolonun genişliği
b0 : Çekirdek betonun genişliği, Beton çekirdeğinin minimum boyutu.
bc : Kesme donatılarının dış yüzünden ölçülen en kesit boyutu. Brüt kesit
genişliği
bi : Birbirini izleyen tutulu donatılar arasındaki mesafe
Bj : Eliptik mantonun kısa çapı
bk : Birbirine dik yatay doğrultuların her biri için, kolon veya perde uç
bölgesi çekirdeğinin enkesit boyutu (en dıştaki enine donatı eksenleri
arasındaki uzaklık)
xi
TABLOLAR LİSTESİ
ŞEKİLLER LİSTESİ
GİRİŞ
Tarihi yapılar için yapılacak olan statik müdahaleler yapının özgününe zarar
vermeyecek ve yapıda bozulmalara neden olan tüm unsurları tamamen ortadan
kaldırmaya yönelik olmalıdır. Yapılacak olan güçlendirme için yapıda oluşmuş tüm
hasarlar ve hasarlara neden olan etkenler belirlenmelidir.
İlgili yönetmelikler gereği tarihi yapılarda acil müdahale gerektiren durumlarda dahi
tüm müdahale şartlarında yapının mevcut durumu (Rölöve) projelendirilmek
zorundadır. Yapının mevcut durum projesi üzerinden tüm hasarlar analiz edilmeli analiz
olarak sunulmalı rapor olarak belirlenmelidir. Yapılacak olan müdahaleler için yapıda
oluşmuş olan hasarlar ve nedenleri belirlenmelidir.
Yapılacak olan tüm statik müdahaleler analiz olarak hazırlanmak ve yapının mevcut
durum (Rölöve) projesi üzerinde hangi bölgede hangi tür uygulamanın yapılacağı
belirlenmek zorundadır. Tüm müdahaleler sınıflandırılarak analizde uygulama yöntemi
ve uygulanacağı bölge hakkında yeterli bilgi verilmelidir. İlgili yönetmelikler analiz
paftası için 1/100 ölçeğinde verilmesi ve gerek görülmesi durumunda hasarların ve
müdahalelerin daha iyi anlatılması gerektiği düşünülen kısımlarda kısmi olarak 1/50
ölçeğinde daha detaylı analiz verilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Seçilen yapı için mevcut durumda hasarlı olan tüm kısımlar ve müdahale edilmediği
durumda hasar oluşturacağı düşünülen tüm kısımlar belirlenecek, hasarlar en uzun
ömürlü güçlendirme yöntemleri ile giderilecektir. Yapılacak olan tüm müdahalelerde 6
Mart 2007 tarihli Türk Deprem Yönetmeliği [1], Venedik Tüzüğü’nün [2] 16. Maddesi
ve ICOMOS’un [3] Anıtların, Yapı Gruplarının ve Sitlerin Belgelenmesi ile İlgili
ilkeleri doğrultusunda hazırlanmıştır. ICOMOS Ekim 1999 tarihli Genel Kurulunda
alınan ilkelere sadık kalınacaktır.
3
1. BÖLÜM
Yapının bulunduğu konum; deniz kıyısı, yamaç veya dere yatağı gibi doğrudan su ile
temas sağlayabilicek bir bölgede ise zarar görebilmektedir [4] ( Şekil 1.1.).
Yapının üzerine oturduğu zeminin zayıf ve gevşek yapıda olması, göz ile görülecek
şekilde önemli derecede hasarlara yol açabilir. Zeminin yapı yüklerini karşılamakda
yetersiz olması durumunda ve yeterli derecede homojen olmaması durumunda yapıda
hasar meydana gelebilir. Bu tür hasarların en belirgin olanı çatlaklardır. Özellikle kapı
ve pencere boşluklarının köşele noktalarından başlayarak 45 derece açıyla yanlara doğru
gelişen çatlaklar, cephede gözlenen düşeyden ayrılma ve oturma zemin sorunlarına
işaret edebilir.
Yapı temelinin karşılaması gerektiği gerilmeleri güvenle taşıyabilmesi için temel
taşlarının doğru yerleştirilmesi gerekmektedir (Şekil 1.2.).
4
Şekil 1.2. Temel taşlarının doğru yerleştirilmemesi sonucu çökme oluşması [6]
Taşın yapısal özellikleri, hasara neden olan kaynakların daha kolay etki etmesine yol
açabilir. Taşlarda oluşacak olan bozulmalar; taşın fiziksel özelliklerine ve basınç, çekme
ya da eğilmeye karşı gösterdiği direnç gibi mekanik özelliklere bağlı olarak farklılıklar
gösterir.
Deprem, toprak kayması, sel, tayfun, yanardağ patlaması gibi aniden ortaya çıkan doğa
olayları tarihi çevrelerin, anıtların, yapı ve yapı malzemelerinin hasar görmesine neden
olur (Şekil1.3.).
Yangın gibi özel durumlarda meydana gelen ani sıcaklık artışlarına termik şok ismi
verilir. Sıcaklık farkları sebebi ile taşların iç yapısında ani değişimler oluşmasından
kaynaklı zaman içersinde büyük ölçüde bozulmalar oluşur (Şekil 1.4.).
Rüzgarla taşınarak duvar örgüsü içindeki ufak boşluklara veya derz aralarına yerleşen
tohumların, zaman içinde büyüyerek bitki haline gelmesi ile bitki oluşumu meydana
gelir. Bir biyolojik bozulma türü olan bitkilenme, duvarlarda, derz aralarında, taşların
içindeki boşluklarda ya da çatı örtüsünde ortaya çıkabilir (Şekil 1.8.).
7
Demir elemenların taş yüzeylerele temas etmesi ile demir elemanlarda oluşan korozyon
taşta bozulmaya neden olur (Şekil 1.9.).
Onarım amacıyla yapılan bazı müdahaleler, var olan malzemelere pek çok şekilde zarar
verecek şekilde sonuçlanabilir (Şekil 1.10.).
8
Çimentonun doğal yapı taşları ile birlikte kullanımı, içerdiği maddelerin ve tuzun taşlara
zarar vermesi nedeniyle kesinlikle sakıncalıdır ve tarihi yapılarda doğrudan kullanımı
yasakdır. Taşların çimentolu harç ile temas halinde olması taş yüzeylerinde, zaman
içinde ayrışma, tuzlanma, parçalanma gibi bozulmalara sebep olur ( Şekil 1.11.).
Isı ve yangın etkisi ahşaplarda meydana gelen başlıca bozulma nedenlerinden biridir.
Tarihi yapılarda kullanılan ahşaplarda en yoğun karşılaşılan bozulma şeklidir. [11]
Yağışlar (yağmur, kar, dolu), don olayı, güneş radyasyonu, hava kirliliği, rüzgar ve
deprem gibi etkenler atmosfer olaylarıdır. Ahşap yapıların özellikle dış ortam ile temas
halinde olan ahşap elemanlarında koruyucu önlemler alınmamadığı hallerde belirtilen
etkenler nedeniyle büyük ölçüde bozulmalar meydana gelmektedir [12] (Şekil1.15.).
Ahşap yapılarda yogun olarak karsılan bozulma nedenlerinden biri de insan kaynaklı
bozulmalardır. Bu bozulmalar seçilen ahşapların türlerinin hatalı olmasından,
uygulamada ve/veya tasarımda hatalı kararlar alınmasından, onarımda hatalı onarım
yapılmasından, işlev değişikliği ve ihtiyaç değişikliği durumunda hatalı müdahale
edilmesinden, bakım yapılmamasından ve terk edilmesinden oluşan bozulmalardır (
Şekil1.18., Şekil1.19).
Tarihi yapıların güçlendirme yöntemleri ve bozulmalara sebep olan hususlar ile ilgili
bazı çalışmalar konu ile ilgili olacak şekilde aşağıda verilmiştir.
A. Bayraktar (2005), [14], Tarihi yığma yapılarda depremde oluşacan olan hasarların ve
bu hasarlara neden olan etmenlerin üzerinde durmuştur. Yapılan çalışmada tarihi yığma
yapılarda düşeyde yük taşınması konusunda herhangi bir sorun yaşanmadığı, yatayda
meydana gelecek olan çekme gerilmelerini karşıayacak yeterli dayanıma sahip
olmadıkları ve hasar oluşan bölgelerde çekme gerilmelerinin artırılmasına yönelik
yapılması gereken çalışmalar üzerinde durmuştur. Yatay yönde yerleştirilen çekme
bantları sayesinde güçlendirmesi tamamlanan uygulamalar ile örneklendirilmiştir
(Şekil 1.20.).
N. Koçan ve Ö.L. Çorbacı (2012), [15], Tarihi çevreleri koruma sürecinde yeni
yaklaşımlar çin Safranbolu örneği üzerinde çalışma yapmışlardır. Yapılan çalışmada
tarihi yapıların yapı bazında değil çevresi ve çevresel tüm etkileri dikkate alınarak bir
koruma alanı ile çalışılması gerektiğini savunmuştur. Araştırma alanı farklı zamanlarda
yapılan alan çalısmalarıyla incelenmis, tarihi çevre özellikleri ve kent yerlesimi çekilen
fotoğraflarla belgelenmistir. Araştırmanın veri toplama aşamasında temel konular
hakkında literatür taraması yapılmıstır. 1/1000 ölçekli Safranbolu Koruma Amaçlı İmar
Planı’ndan yararlanılarak kentsel sit alanında açık ve kapalı mekan ilişkileri
irdelenmistir. Koruma ve geliştirme çalısmalarına yön verecek tescilli binalar, sokak
dokuları, yaya ve tasıt yolları harita üzerinde belirtilmistir. Safranbolu-Çarsı kesiminde
14
Şekil 1.21. Rize büyük bahar camii restorasyon öncesi ve restorasyon sonrası çevresel
titreşim testi sonuçları [16]
gerektiğini savunmaktadır. Yapıda bulunan dönem ekleri içinde işlev itelik estetiklik ve
uyum değerleri göz önünde bulundurularak karar alınması gerektiğini belirtmektedir.
Yapılacak olan güçlendirme çalışmalarında modern malzemelerin kullanılması
gerektiği, renk farkları bulunsa dahi yapının ayakta durabilmesinin diğer faktörlerden
daha önemli olduğu konusunu savunmaktadır.
N. Akıncıtürk (2002), [18], tarihi yapılarda yapısal bozulmalar üzerinde bursa taş
mektep örneği üzerinden bir çalışma yapmıştır. Yapının temelinde tuğla malzeme,
duvarlarında taş, sıva ve tuğla malzeme, çelik taşıyıcı, kaplama ve dolgu malzemeler ile
yapıldığını belirtmiştir. Yapıda meydana gelen hasarların başlıca nedenleri olarak
yapının terk edilmesi ve korozyon nedeni ile büyük ölçüde hasar gördüğünü belirtmiştir.
Uygulama ve işçilik yönünden herhangi bir hata bulunmadığı tamamen dış etmenler ve
kötü kullanım sebebi ile bozulmaların meydana geldiğini belirtmiştir. Yapıda sırası ile
duvarların sıva dökülmeleri sonucu nemlenme kaynklı bozulduğu, döşemelerin yapının
daha önceki işlevleri gereği depo olarak kullanıldığı dönemde kimyasal bozulmalar ile
çelik taşıyıcısının bozulduğu, merdiven ahşaplarının kullanılmadığı için çürüdüğü ve
çatısının önemli ölçüde bozulduğu şeklinde meydana gelen hasarları nedenleri ile
sıralamıştır(Şekil 1.22.).
U. yüzeroğlu ve N. Demir (2013), [20], Mimarsinanın son eseri olan Atik Valide
Külliyesi restorasyonunda yapılan müdahaleleri belirten bir çalışma yapmışlardır.
16
Yaptıkları çalışmada yapıda çimento esaslı malzemenin yapıya önemli ölçüde zarar
verdiği ve yapıdan uzaklaştırılması gerektiğini belirtmişlerdir. Yapıya sonradan
eklenmiş olan muhdes eklerin önemli ölçüde hasar verdiğini belirtmiş, özellikle çimento
esaslı malzemelerin ve döşemelerin taşlarda yüzey kaybına sebep olduğu ve bunun
yanısıra görsel olarak da kötü bir görünüm kattığına değinilmiştir. Yapıda sıva raspası
sonrası önemli ölçüde yapısal çatlakların bulunduğu ve bu çatlarının sebeplerinin yapı
çatısında bitkilenmeler ve yapıda meydana gelen oturma olduğunu belirtmişlerdir. Bazı
bölümlerde gergi demrilerinde eydana gelen bozulmalar nedeni ile gergi demirlerinin
bağladığı sutun başlıklarının çatladığını belirtmişlerdir. Yapıda yapılan uygulamalar
sırası ile yapıyı yağmur ve kar gibi dış etkilerden koruyacak koruyucu çatı yapılası ve
başta betonarme döşemeler olmak üzere tüm muhdes eklerin kaldırılması ile yapıyı
fazla yüklerden kurtarmak olmuştur. Daha sonra özgün malzeme ile gerekli
tamamlamalar ve gerekli enjeksiyon işlemleri yapılarak güçlendirmelerin tamamlandığı
belirtilmiştir(Şekil 1.23.).
G. Büyükmıhçı ve diğ. (2015), [21], Çepni surp sarkis ermeni kilisesi örneği üzerinde
rölöve, restorasyon ve restorasyon çalışması yapmıştır. Yapılan çalışmada yapı 3d lazer
scanner ile 3d olarak taranmış ve tarama verileri 2 boyutlu orthophoto olarak çevirlimiş
17
Şekil 1.24. Çepni surp sarkis ermeni kilisesi müdahale analizleri örneği [21]
F. Çılı ve diğ. (2007), [22], yaptıkları çalışmada yapılacak olan tüm uygulamaların
Venedik tüzüğüne uygunluğunun sağlanmak zorunda olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan
çalışmada tarihi yapıların taşıyıcı bileşenleri bu bileşenlerin malzeme ve geometrileri,
18
Yapıda oluşacak hasar türleri ve malzeme özellikleri anlatılmış, hasar türüne bağlı
uygulanacak olan güçlendirme yöntemleri anlatılmış, ve uygulama yöntemleri daha
önce yapılmış olan uygulama örnekleri ile örneklendirilimiştir.
İ. Y. Peker (2005), [24], Tarihi yığma yapılarda taş, tuğla ve beton malzemelerin FRP
malzeme ile güçlendirilmesini anlatmıştır. Tarihi yapılardaki kemer ve tonozların FRP
malzeme ile güçlendirilmesi üzerinde çalışmıştır. Dış cephede yapılan FRP
uygulamaları anlatılmış ve dış cephede görünüşün bozulmaması gereken kısımlarda
içeriden FRP uygulaması yapılarak fiber ankrajlar kullanılması ile yapılan güçlendirme
yöntemleri örnelendirilmiştir.
H. Sesigür ve diğ. (2005), [25], Esnek döşemeli tarihi yığma yapıların güçlendirilmesi
izmit sultan Abdülaziz av köşkü örneği üzerinden anlatılmıştır. Tarihi yapıların
onarılmasında geleneksel yöntemlerin yeterli olmadığı durumlarda çağdaş yöntemlerin
kullanılması hususu üzerinde durulmuştur. Yapılacak olan güçlendirme çalışmasında
kullanılacak olan malzemelerin daha sonra gerektiği durumda kolaylıkla sökülebilmes
gerektiği ve izlenilecek olan güçlendirme yöntemleri ve resmi prosedürler anlatılmıştır.
Sultan Abdülaziz av köşkü örneği üzerinde 1999 kocaeli depremi ile oluşan hasarlar ve
bu hasarların giderilmesi için gereken uygun yöntemler anlatılmıştır. Çatı katında
betonarme hatıl ve X şekilli çelik çaprazlar ile söz konusu tarhi binanın yatayda
güçlendirilmesi önerilmektedir.
21
İ. Çalık ve diğ. (2013), [27], Artvin Hopa Sundura Camii ve minaresi örneği üzerinde
Rize Merkez Büyük Bahar Camii örneğinde yapıldığı gibi çevresel titreşim deneyi ile
yapının frekans ve sönüm oranları üzerine bir çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmada
caminin genel plan özellikleri ve uygulanacak olan restorasyon kararları anlatılmış ve
restorasyon uygulamaları sonrası yapılan ölçümler ile yapılan restorasyonun yapı
rijitliğine olan etkisi anlatılmıştır.
H. T. Örmecioğlu (2010), [28], Tarihi yapıların güçlendirilmesi ile ilgili ana ilkeler
üzerine çalışma hazırlmıştır. Yapmış olduğu çalışmada diğer çalışmalar gibi
uygulanacak olan ana yöntemler hasarlar ve sınıflandırılması üzerine durmuş ve onarım
konusunda farklı meslek gruplarından oluşan (İnşaat mühendisi, Mimar, Sanat tarihçisi)
disiplinler arası görüşler ile yapılacak olan projelendirme’nin (Uygulama kararı) en
etkili çözümlerden biri olacağı fikrini savunmaktadır.
E. Yaldız ve diğ. (2011) , [30], Ürgüp İbrahim Paşa köyünde bulunan bir yapı örneği
üzerinden uygulanacak olan güçlendirme yöntemlerini anlatmıştır. Yapının plan
özellikleri anlatılmaktadır ve yapının temel sistemi anlatılmaktadır. Yapıda iki farklı
temel sistemi olması sebebi ile farklı oturmalar göstermiş ve bu nedenle yapıda çatlaklar
oluşmuştuğu belirtilmiştir ve yapı için uygulanması gereken güçlendirme yöntemleri
(enjeksiyon, dikiş, çürütme vb.) anlatılmıştır.
23
2. BÖLÜM
2.1. Giriş
Tarihi yapılarda birinci öncelik olarak düşünülen onarım yöntemi yapının özgününe
uygun olan yöntemler ile yapılacak olan güçlendirme teknikleridir. Yapının özgününde
kullanılan tekniklerin yapıda güçlendirme için yeterli kalmadığı durumlarda diğer
geleneksel yöntemler ve çağdaş onarım tekniklerine başvurulur. Yapılacak olan tüm
onarımlar Venedik tüzüğünün (1964) ilgili onarım ve koruma maddeleri dahilinde
yapılmalıdır. Bu maddeleri koruma ve onarım olarak sıralayabiliriz.
2.1.1. Koruma
2.1.2. Onarım
Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, kültür varlığının estetik ve tarihi
değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı
özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı
yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari
kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır.
Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, kültür varlığının
arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır.
Geleneksel tekniklerin yetersiz kaldığı yerlerde, koruma ve inşa için bilimsel
verilerle ve deneylerle geçerliliği saptanmış herhangi çağdaş bir teknik
kullanılarak kültür varlığı sağlamlaştırılabilir.
Kültür varlığına mal edilmiş farklı dönemlerin katkılarına saygı görmelidir; zira
onarımın amacı üslup birliği değildir. Bir kültür varlığı üst üste çeşitli
dönemlerin izlerini taşıyorsa, alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel
durumlarda yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük
tarihi, arkeolojik ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir
davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların
öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde
kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.
Eksik kısımlar tamamlanırken, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır;
fakat bu onarımın, aynı zamanda sanatsal ve tarihi tanıklığı yanlış bir biçimde
yansıtmaması için, özgünden ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.
Eklemelere, ancak yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel konumuna,
kompozisyonuna, dengesine ve çevresiyle olan bağıntısına zarar gelmediği
durumlarda izin verilebilir.
25
İlgili ikinci yönetmelik olan ICOMOS Ekim 1999 tarihli Genel Kurulunda alınan
aşağıdaki ilkelere sadık kalınacaktır. Bu ilkeler:
o Her dönemden ahşap yapının dünyanın kültürel mirasının bir parçası olarak
önemini takdir etmekte,
o Tarihi ahşap yapıların büyük farklılıklar gösterdiğini kabul etmekte,
o Ahşap yapıların yapımı için değişik tür ve nitelikte ağaçların kullanıldığını göz
önünde tutmakta,
o Kısmen veya tümü ahşap yapıların nam değişiklikleri, ışık, mantar ve böcek,
aşınma, yangın ve diğer felaketler gibi değişik çevresel ve iklimsel koşulların
etkisiyle kolayca bozulup, çürüyebileceklerini hesaba katmakta,
o Kolay zarar görebilmeleri, kötü kullanım ve geleneksel tasarım ve yapım
tekniklerinin unutulması nedeniyle ahşap yapıların gittikçe enderleştiğini
bilerek,
o Bu kültür mirası kaynaklarının yaşatılması ve onarımı için gerekli olan eylem ve
işlemlerin çeşitliliğini göz önünde tutmaktır.
Venedik Tüzüğü, Burra Kartası, UNESCO ve ICOMOS’un konuyla ilgili kurumsal
metinlerini dikkate alarak ve bu genel ilkeleri tarihi ahşap yapıların yaşatılması ve
korunması gereğini benimsemektedir.
Taşıyıcı duvarın, sıva kalınlıkları sayılmaksızın, en küçük kalınlıkları yığma binanın kat
sayısına bağlı olarak Tablo 2.3. de verilmektedir. Bodrum kat yapılmamış ise zemin kat
ve üstündeki katlar için Tablo 2.3. de verilen en küçük duvar kalınlıkları geçerlidir.
27
6 Mart 2007 tarihli Deprem Yönetmeliği 5. Bölümde yığma yapılar için belirtilmiş
hükümler dikkate alınmıştır. En çok kat sayıları zemin kat ile üstündeki tam katların
toplamıdır. Bu katlara ek olarak yapılacak çatı katının alanı, temeldeki bina brüt
alanının %25’inden büyük olamaz. Kat alanı, bina brüt temel alanının %25’inden büyük
olan çatı katı tam kat sayılır. Ayrıca tek bir bodrum kat yapılabilir. Birden çok bodrum
katı yapılmışsa Tablo 2.3’de verilen en çok kat sayısı bir kat azaltılacaktır. Kerpiç
duvarlı yığma binalar bütün deprem bölgelerinde, bodrum katı sayılmaksızın, en çok bir
katlı yapılabilir.
Kullanılacak olan ahşap elemanlarda ise TS647’ de [31] verilen ahşap ile ilgili gerilme
ve hükümlere uyulacaktır. Bu değerler Tablo 2.4. de verilmiştir.
Ahşabın neme göre ortalama basınç dayanımı (kuruluk derecesine göre) aşağıda
verilmiştir.
2.2.1.Sıva Yapılması
Taş ve ahşap yapılar için, dış etkilere karşı korumayı sağlayan sıvaların döküldüğü
kısımlarda sıvalar yeniden yapılmalıdır. Yapılacak olan sıvalar, taş yüzeyler için
hidrolik kireç esaslı sıva olarak kullanılmalıdır. Ahşap yüzeyler için katkılı sıva veya
horasan sıva yapılması uygundur. Ahşap yapılarda ahşapların sıvayı çatlatmaması için
duvarın dış yüzünden biraz içerde olmasına dikkat edilmelidir. Ahşap elemanların sıva
altından görünmesi ve/veya bu kısımlarda oluşacak çatlakların engellenmesi için, iç ve
dış cephede kullanılacak sıva altına kesinlikle rabiz teli konulmalıdır (Şekil 2.1.).
29
2.2.4.Epoksi Enjeksiyonu
Yapılarda, betonlarda, taşıyıcı kolon ve kiriş çatlaklarının onarımında ve taş yapılarda,
taşlarda meydana gelen çatlakların onarılmasında kullanılan epoksi enjeksiyon sistemi,
çatlayan, tekrar açılan çatlakların kapatılmasında, onarılmasında en etkili enjeksiyon
uygulamasıdır. Oluşan çatlakların üzerine delikler açılarak dübeller aracılığıyla epoksi
31
enjeksiyon uygulaması yapılır. Çatlakların küçük yada büyük olmasına göre dışına
taşmasını engelleyen kalem enjektörler kullanılır. Onarılacak çatlakların yüzeyi epoksi
enjeksiyon harcı ile düz kalacak şekilde kapatılır. Çatlakların oluşma sebepleri; deprem,
şiddetli soğuk veya düşük dayanımlı malzeme kullanımıdır. Betonarme yapılarda sıkça
görülen çatlakların onarımında epoksi enjeksiyon sistemi kullanılır. Çatlamadan önceki
taşıma gücüne, dayanıklılığına kavuşturulmasında en etkili yöntem epoksi enjeksiyon
uygulamasıdır (Şekil 2.4.).
Paslı demirler Karbon Fiber kumaş ile kaplanmadan önce demirlerin pasları
çelik tel fırça ile alınacak ve pas kalıntıları temizlendikten sonra epoksi ile
muamele edilip yüksek kaliteli, düşük rötreli bir harç ile paspayı oluşturularak
eski haline getirilecektir. Tamir harcı kuruduktan sonra Karbon Fiber kumaş
uygulamasına geçilecektir. Epoksinin cilde temas etmemesine özen
gösterilmelidir.
den büyükse veya duvarı oluşturan taş ya da tuğlalar düşmüşse, daha geniş bir uygulama
gerekecektir. Uygulanacak metod bir çeşit duvar güçlendirme yöntemi olarak
tanımlanabilir. Bu da bölgesel onarımdan ziyade bölgesel güçlendirme uygulanmasını
gerekli kılacaktır. [23]
2.2.8. Dikiş
Taşlarda meydana gelen çatlaklarda uygulanan bir diğer dikiş yöntemi de çatlaklara
galvanizli tijlerle dikiş atılması yöntemidir. Bu uygulama için çatlakların basınçlı hava
ile temizlenmesi ve taşların birbirine basarak yük aktarmasını sağlayacak kimyasal
malzeme ile doldurulması gerekmektedir. Çatlağın olduğu taşlarda yanlarında bulunan
taşlar ile birbirlerine açılan delik yuvalardan yerleştirilen kartuşlar ile ankraj
yapılmalıdır. Taşların stabilitesi dairesel kesitlerdeki galvanizli tijlerin döndürülmesi,
kartuşların patlaması ve galvanizli tijlerin patlaması sonucu sağlanmaktadır. [36]
2.2.9. Çürütme
Yapı cephesinde bölgesel olarak bozulmaların olduğu taşlar var ise, söküm ihtiyacı
duymadan bozulmaların olduğu taşlarda çürütme yöntemi uygulanarak bozuk taş
çıkarılır ve özgününe uygun malzeme ve boyutlarda yeni taş ile değiştirilerek hasar
36
2.2.10. Temeller
Yapının kendi ağırlığını, kullanım yüklerini, kar, rüzgar ve deprem yüklerini zemine
ileten taşıyıcı elemanlardır [38]. Tarihi bir yapıda temel güçlendirmesi yapılmasının en
önemli sebebi yapıda zeminden kaynaklanan bir takım hasarların giderilmesidir.
Tarihi yapılarda çatlaklara neden olan farklı oturmalar, kendi içerisinde tek taraflı
oturma, yapının bel vermesi, yapı altındaki zeminin yanlara kaçması alt başlıklarında
incelenebilir. Farklı oturma, yapılarda hasar oluşumuna sebep olan en tehlikeli oturma
şeklidir. Yapı temeli altında meydana gelen lokal oturmalar ve temellerin farklı
oturması, yapı duvarlarında çatlaklara sebep olmaktadır.
Tek taraflı oturmalar, bir yapıya ait iki ayrı kısmın ağırlıkları farklı ise ağır
kısmın altındaki zeminde daha fazla sıkışma olacağından bağlantı duvarında
kesme çatlakları oluşur. Bu çatlaklar, yapı malzemesinin çekme mukavemeti
derecesine göre farklı şekillerde görülür. Çekme mukavemeti düşük ise hemen
hemen düşey, büyük olması halinde belli bir eğime sahip olur ve oturmanın fazla
olduğu tarafa doğru yükselir.
Yapının bel vermesi, tarihi bir yapıda basınç, özellikle yapının ortasında etkisini
gösterir, bu yüzden homojen bir zeminde maksimum oturma yapının orta
kısmında meydana gelir, bu olaya binanın bel vermesi de denilir.
Yapı altındaki zeminin yanlara kaçması, vadi sırtı ve tepe gibi yerlerde inşa
edilmiş yapılarda temel zemininin yanlara kaçmasından dolayı kenar kısımlarda
ortaya nazaran daha fazla oturmalar meydana gelir. Kenarlardaki zeminin
kaçması üst yapının üst kısımlarında uzama tarzında zorlanmaya neden
olacağından düşey yönlü çekme çatlakları oluşur. [40]
Yapıda oluşan bu çatlakların giderilebilmesi amacıyla yapılan temel güçlendirmesi,
temel zemininin veya temelin iyileştirilmesi olarak ikiye ayrılabilir. Bu işlem yapılırken,
üst yapıda farklı oturmalar ve dolayısıyla yeni oturma çatlaklarının oluşmasına izin
verilmemelidir. Taşıyıcı temelin güçlendirilmesi için, mevcut temel genişliğinin
artırılarak yeterli hale getirilmesi yada, mevcut yapıdan gelen yüklerin sağlam zemin
tabakalarına farklı yöntemlerle aktarılmaktadır. Temel güçlendirmesinde mevcut
binanın taşıyıcı duvarlarının altına yerleştirilecek olan kazıklar, yapısal yüklerin daha
derindeki zemin tabakalarına iletilmesi ve oluşabilecek temel oturmasının önlenmesinde
kullanılmaktadır. Bu kazıklar betonarme kesitlerden oluşabilmekte ve belirli aralıklarla
duvar altına yerleştirilmektedir. [40]
2.2.12. Drenaj
Yapıda meydana gelen sorunlar için en yoğun karşılaşılan drenaj problemidir. Drenaj
sorunlarının çözülmesi için yapı çevresinde minimum 100 cm tretuvar oluşturulmalı ve
38
yapı temeline kadar yapılacak olan itinalı kazı ile yapı beden duvarında drenaj
yapılmalıdır (Şekil 2.10.).
3. BÖLÜM
Yapı tek katlı taşıyıcı sisteme sahiptir. Caminin harim kısmına kuzey cephesinde
bulunan yuvarlak kemerli iki kapıdan girilmektedir. Pencere kenarlarında sıva kaybı
görülmektedir. Demir korkuluklarda zamanla dış etkilere bağlı kararma ve kopmalar
mevcuttur. Camiye girişi sağlayan iki adet kapının özgün doğramaları tamamen
kaybolmuştur. Harimin duvarları moloz taş olarak inşaa edilmiştir. Duvarlarda sıva
üzeri boya bulunmaktadır. Caminin doğu cephe duvarı zaman içerisinde yana sehim
yapmış (burkulma), çatlaklar ve taş kayıpları oluşmuştur. Duvarın çökme tehlikesi
40
Caminin avlusunda bulunan hazire kısmında çatma lahit tarzında yapılmış mezarlar
bulunmaktadır. Sarıklı ve fesli biçimde yapılmış baş taşı olan Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemine ait mezarlar bulunmaktadır.
Yapının çatısı ahşap kırma çatıdır. Çatı örtüsü alaturka tipi kiremittir.
Caminin kuzey cephesinde alt kat pencere seviyesinde 1 adet, üst kat pencere
seviyesinde 4 adet ve bunların üzerinde de 1 adet yuvarlak formlu pencere
bulunmaktadır. Cephede 3 sıra pencere uygulaması vardır. Yapının harim kısmına iki
kapıdan girilmektedir. Kuzey cephesinde horasan harcı ile sıva yapılmıştır. Pencere ve
kapı söveleri, cephe köşe taşları kesme taş olarak görülmektedir. Giriş kapısının söveleri
üzerinde iki madalyon bulunmaktadır. Kuzeybatıda yer alan minaresi kare taş bir kaide
üzerine silindirik gövdeli iki şerefeli olarak yapılmıştır. Minare kaidesinde kesme taş
malzeme kullanılmıştır. Şerefeye kadar siyah beyaz taşlarla damalı bir şekilde
yapılmıştır. Yapıda biri minarede olmak üzere toplam üç adet kitabe bulunmaktadır.
Caminin batı cephesinde yuvarlak kemerli 4 pencere ve onun üzerinde yuvarlak formlu
4 adet pencere bulunmaktadır. Pencere sövelerinde kesme taş malzeme kullanılmış olup
zaman içerisinde dış etkenlerden dolayı kararmıştır. Cephe yüzeyi horasan harcı ile
sıvanmıştır.
Güney cephesinde alt kat pencere seviyesinde 2 adet yuvarlak kemerli pencere onun
üzerinde 2 adet yuvarlak pencere ve yuvarlak pencerelerin ortasında da 1 adet yuvarlak
formlu pencere bulunmaktadır. Pencere söveleri kesme taş malzemeyle yapılmıştır.
Cephe yüzeyi horasan harcı ile sıvanmıştır. Doğu cephe de batı cephesine simetrik
olarak 4 adet yuvarlak kemerli pencere ve onun üzerine yuvarlak formlu 4 adet pencere
41
Sonradan yapılmış olan onarımlarda minareye birinci şerefeden sonra ekleme yapılmış
ve üzerinde onarım kitabesi bulunmaktadır.
Caminin avlusunda bulunan hazire kısmında çatma lahit tarzında yapılmış eski
dönemlere ait 15 adet nitelikli mezar bulunmaktadır. Sarıklı ve fesli biçimde yapılmış
baş taşı olan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait mezarlardır.
Sivas Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulunun 04.03.2009 tarih ve 1178 sayılı kararı
ile uygun bulunan rölöve ve restorasyon projeleri kapsamında yapının kuzey cephesi,
güney cephesi, batı cephesi, ahşap tonoz tavan ve çatı onarımları tamamlanmış, doğu
cephesinde meydana gelen şakülden uzaklaşma nedeni ile uygulama durdurulmuştur.
Yapılan uygulamalarda kuzey cephesi, güney cephesi ve batı cephesi beden
duvarlarında hidrolik kireç enjeksiyonu yapılmış ve duvarlar hidrolik kireç esaslı harç
ile sıvanmış durumdadır (Şekil 3.3., Şekil 3.4.).
minare, batı cephesinde hazine arazisi ve devamında yeşil sokak, güney cephesinde
arsaya ait bahçe duvarı sınırı yer almakta ve demir kapı ile sakarya caddesine çıkmakta
ve doğu cephesinde ise yapıya ait arsa sınırı ile devamında okul bulunmaktadır. Yapı
için devam eden inşaat aşamasında proje üzerinde yapılan incelemeler aşağıda verilen
düzende gerçekleştirilmiştir.
Dış cephede yapılan incelemelerde, yapı cephe duvarları moloz taş kullanımı sonucunda
yığma duvar olarak imal edilmiştir. Yapı dış cephesi incelemeleri dört cephede ayrı ayrı
gerçekleştirilmiştir.
Kuzey cephesi, caminin giriş kapısı ve minarenin bulunduğu cephe olup, Ali İhsan
Kadıoğlu caddesine bakmaktadır. Bu cephede kapı ve pencere boşlukları bulunup sıva
çalışması yapılmaktadır. Özellikle köşe noktalarda kesme taş kullanılması ile gerekli
bağlantının yapılmış olduğu yerinde incelenebilmiştir.
Cehpede bulunan dört adet pencereden batı kısmında olan pencere boşluğu işlev gereği
sonradan değiştirilmiştir. Mevcut pencere boşluğu muhdestir (Şekil 3.5.).
Doğu cephesinde, caminin yapı alanını sınırlayan arsa sınırı bulunmakta ve devamında
okul yapısı yer almaktadır. Cephe duvarında sıva çalışması yapılmamış olmasından
dolayı genel durumu değerlendirilebilmiştir. Özellikle yanal yönde 16 cm ötelenmenin
45
olduğu bir cephedir. Duvar malzemesi incelendiğinde moloz taş ile yapıldığı
görülmüştür. Restorasyon projesine göre farklı kalınlıklar ölçülmüş olmakla birlikte
duvar kalınlığında en fazla 4 cm fark belirlenmiştir. Duvarın kalınlığı 68 cm. ila 72 cm
arasında değişmektedir. Bu tip duvarlarda kalınlık dikkate alındığında genellikle dış ve
iç yüzeylerine konulmuş farklı kalınlıklardaki taşlar ile orta bölgede daha büyük
boyutlardaki taşların kullanımı sonucunda yığma duvar teşkili yapılmaktadır. Duvarda
oluşan deplasmanın elastik eğrisinin belirlenmesi amacıyla yerinde yapılan incelemede
özellikle pencere alt kotuna kadar düşey şakülden herhangi bir yanal deplasmanın
olmadığı belirlenmiştir (Şekil 3.6.).
Pencere alt kotundan yukarı kısımda ise yer yer yanal bombelik olarak elastik eğri
belirlenmiş olmakla birlikte, yanal hareketin devam ettiği ile ilgili herhangi bir bulgu
ortaya konulamamıştır. Özellikle bu cephe duvarının da köşe noktalarda kesme taş ile
birbirine bağlantılı olarak teşkil edilmiş olması, duvarın yanal hareketini engellemeye
yönelik olarak önemli bir statik katkı sağlamaktadır. Doğu cephe beden duvarları
incelendiğinde özellikle pencere boşluğu bölgelerinde ve bir kısım beden gövde
duvarlarında santimetre seviyesinde küçük çatlaklar görülmüştür (Şekil 3.7.).
46
Duvarın 70 cm kalınlığına göre, iç ve dış sıranın küçük moloz taşlarla rasgele teşkil
edilmiş olması, belirlenmiş olan yanal ötelenmenin işçiliğe bağlı olduğunu
düşündürmektedir. Meydana gelen yanal öteleme tepe penceresi ile pencere arasında
oluşmuş ve bu öteleme için olası sebep pencere kasaları ve parmaklıklarının sökümü
sırasında yapılan hata olarak düşünülmektedir. İkinci bir görüş olarak da yapının ilk
yapımındaki işçilik hatası nedeni ile oluşmuş olmasıdır. Yanal ötelenme yapmış olan
duvarın özellikle dış ve iç cephede beden duvarlarındaki hareketi incelenmiştir. Yerinde
yapılan incelemelerde duvarın yanal yönde hareketinin devam ettiğini gösteren herhangi
bir çatlak belirlenmemiştir. Detayları statik müdahale paftası eklerinde verilen Lifli
Polimer uygulaması ile 16 cm. yanal deplasmanı olan duvarda, önlem olması amacıyla
öneride bulunulmuştur. Bu çözüme gidilme nedeni, taşıma olarak riskli durumda
olmayan duvarın emniyet açısından iyileştirilmesidir. Bu amaçla hem Lifli Polimer ile
sistem desteklenmiş olacak ve devamında duvarın muhtemel yanal hareketi engellemiş
olacaktır ( Şekil 3.10.).
48
Güney cephesi, arazi bahçe duvarı sınırı yer almakta ve demir kapı ile Sakarya
caddesine çıkmakta olan cephesidir. Onarımı devam eden yapının bu cephesinde de sıva
çalışması tamamlanmıştır. Bu nedenle cephe duvarlarında fazla bir inceleme
yapılamamış olmakla birlikte, genel olarak her hangi bir çatlak gelişimi veya statik
açıdan bir problem belirlenmemiştir (Şekil 3.11.).
Bu cephede statik yönden özellikle kesme taş kullanılarak köşelerde uygun bir bağlantı
sağlanmıştır. Yapı bütünlüğü açısından gerekli bir detay olarak değerlendirilmiştir.
Cephede Enjeksiyon ve siva işlemi tamamlanmış, pencere korkulukları ve kasaları
tamamalanmamış durumdadır. Belirtilen detaya uygun olarak pencere kasaları ve
korkulukları yapılarak cephedeki çalışmalar bitirilecektir.
49
Batı cephesi, hazire arazisine ve devamında yeşil sokağa bakan cephesidir. Bu cephe
duvarında da sıva çalışması devam etmektedir. Cephenin kapanmış olduğu
belirlenmiştir. Statik olarak genel bir değerlendirme yapıldığında, herhangi bir çatlak
gelişimi söz konusu değildir. Devam eden onarım sürecinde olduğu için olabilecek
çatlaklarında kapanmış olması güçlü bir ihtimaldir. Özellikle kesme taş ile bu cephe
köşe noktalarında da birbirine kenetlenecek şekilde bağlantının yapılmış olduğu
görülmüştür. Bu durum statik olarak yapı genel stabilitesi için uygun bir imalat şeklidir.
Kuzey ve güney cephesinde olduğu gibi, hidrolik kireç enjeksiyonu ve sıva işlemi
tamamlanmış pencere kasa ve korkulukları tamamalanmamış durumdadur. Pencere
kasaları ve korkulukları belirtilen detaya uygun olarak tamamlanarak cephedeki
çalışmalar bitirilecektir (Şekil 3.12.).
Çatıda yalıtımın onarım öncesi iyi olmaması, yağmur ve eriyen kar sularının duvar
cephesinden sızması sonucunda taş malzemesinde durabilite seviyesinde sıkıntıların
gelişmesi muhtemeldir. Taşıyıcı yığma duvarların yapı genelinde korunması duvar
taşıyıcılığı için önemlidir. Yapı çevresinde drenajın yapılması, özellikle onarım sonrası
kullanımda ve yanal yönde ötelenme yapmış olan duvarın korunmasında önemli bir
detay olacaktır (Şekil 3.13.).
İnceleme yapılan yapının zemin kat tavan döşemeleri ahşap kaplama ile geçilmiştir.
Ahşap çatı sistemi kaplamanın altında kalmaktadır. Bu nedenle ahşapta inceleme
yapılamamıştır. Onarımı tamamlanmamış ve tamamlanmış çatı ahşap sisteminin
görünümü aşağıda verilmiştir (Şekil 3.14., Şekil 3.15., Şekil 3.15., Şekil 3.16.).
51
Ahşap ızgara kirişli çatı döşemede damdan gelen yağmur ve kar sularından dolayı
rutubet de düşünüldüğünde, ahşaptaki renk değişimleri ve ahşaptaki çürümelerin
kaplama öncesi görünümleri bu bilgiyi desteklemektedir. Bu nedenle yapı çevresinde
önerilmiş olan drenajın özellikle su hareketine karşı çatıda da yapılması yapı için bir
gerekliliktir.
Doğu cephe duvarının iç kısmında dairesel pencerelerin üst kısmında duvarda diş
bırakılarak lento oluşturulmuştur. Ahşap malzemeden yapılmış olan bu lentonun
pencere üzerinde çatıdan gelen dikme yükünü taşıdığı belirlenmiştir. Ahşap lentonun
sistem askıya alınarak yenilenmesi gerekmektedir. Bu amaçla duvar boyunca iç kısımda
iskele sistemi tavana kadar kurulmalıdır. İskele üzerine hidrolik kriko sabitlenerek
ahşap dikmeler en fazla 3 ila 5 mm kaldırılarak, mevcut ahşap lento yenisi ile
değiştirilmelidir. Montajda ahşap lentolar 1 m. ara ile çelik saç kasnaklarla sarılarak
kasnaklar duvara sabitlenmelidir. Ahşap lentonun mesnetlenmesi için bu sabitleme lento
boyunca yapılmalıdır. Yeni ahşap lento boyutlarının genişliği 200 mm ve yüksekliğinin
300 mm olması statik olarak uygundur (Şekil 3.17.).
Ahşap lentoda oluşturulacak olan kasnaklarda 2 adet ∅14 demir 10 cm boyunda duvar
içerisine ankrajlanacaktır. Ahşap lento ile kasnak birbirine sabitlenecektir. Bu sabitleme
işlemi için iki adet M20 bulonu kullanılacaktır. Kullanılacak olan bulonlarda duvar
tarafına gelecek olan bulonun sabitlenmesinde yaşanacak olan sorunu çözmek için
kasnak yerine yerleştirilmeden önce duvar tarafına gelecek olan bulonlarda 5mm
kaynak yapılarak bulonlar yerine sabitlenecek, kasnak sonra konulacagı yere
götürülecek ve duvar kısmında kalan bulonun yerleştirilmesi sorunu aşılacaktır
(Şekil 3.18.).
Yapılacak olan statik müdahalelerde ise 2007 deprem yönetmeliği dikkate alınarak
hesaplamalar yapılmıştır. 2007 deprem yönetmeliğince yapı için belirtilen önem
katsayısı dikkate alınarak yönetmelik gereği yapının 50 yıllık ömründe
gerçekleşebilicek olası deprem durumunda hemen kullanımı için gerekli görülen
değerler dikkate alınmıştır. Yapı deprem sonrası kullanımı gereken binalar ve tehlikeli
madde içeren binalar olarak, sınıflandırılan yapı gruplarından sayılıp bina önem
katsayısı 1.5 olarak alınmıştır. Yapı kullanım amacı ve türü bakımından deprem
sonrası kullanımı gereken binalar grubunda bulunmaktadır.
Taşıyıcı duvarın, sıva kalınlıkları sayılmaksızın, en küçük kalınlıkları yığma binanın kat
sayısına bağlı olarak deprem yönetmeliğinde verilmektedir. Yapı tek katlı olup beden
duvarları kalınlıkları 70 cm den büyüktür. Deprem yönetmeliğinde verilen minimum
duvar kalınlıkları şartlarını sağlamaktadır.
6 Mart 2007 tarihli Deprem Yönetmeliğinde yığma yapılar için belirtilmiş hükümler
dikkate alınmıştır. En çok kat sayıları zemin kat ile üstündeki tam katların toplamıdır.
Kullanılacak olan ahşap elemanlarda ise TS647 de verilen ahşap ile ilgili gerilme ve
hükümlere uyulacaktır. Bu değerler TS647 de verilmiştir. Ahşabın kuruluk derecesi
mukavemeti etkileyen en önemli sebeplerden biridir.
Yapının yapıldığı tarih esas alındığında, temelin duvaraltı hatılları taş malzemesinden,
duvar genişliğince olacak şekilde seçilerek yapıldığı düşünülmektedir. Taşlarda
dayanım değeri moloz malzemesinin özellikleri ile ilgili olarak literatürde verilen
değerler dikkate alındığında en olumsuz koşullar değerlendirilirse, duvar malzemesi
basınç dayanımının 20 ila 30 kg/cm2 olarak seçilmesi uygun görülmüştür.
55
Yapılan analiz sonucu yapıda meydana gelen en yüksek gerilme 1.18 kg/cm2 olarak
hesaplanmıştır. En küçük gerilme değerinin 20 kg/cm2 lik dayanım değerine göre çok
güvenli olacağı ve meydana gelmiş olan yanal ötelemenin dikkate değer ölçüde bi
hasara neden olmayacağını göstermektedir. Yapılan analiz Sta4Cad Programı ile
yapılmıştır ve modellemede taş duvar donatısız beton olarak görülmektedir(Şekil 3.19.).
Ayakların hesabı
Ayakları bağlayan ana kirişe gelen yükün yarısını ayağın kendisi alacaktır.
Eksenel kuvvet N = 7057 kg – iki taraftan yük almaktadır.
Ayağa gelen moment, basit kiriş olmakla birlikte kaynaklı çelik birleşim sabitleneceği
için ankastre mesnet alınır.
M = (g+q)xL2/12 = 1660 x 4^2 /12 = 2213 kg.m mesnette
Ayak boyutları I280 olarak çelik profil olup, eylemsizlik momenti I = 7590 cm4
Kolon ayağı gerilmesi;
N/A + M/I x h/2 = 7057/61.1) + (221300 / 7590 x (28/2)) = 116 + 408 =
524 kg/ cm² hesaplanmıştır.
- em çelikte, St37 olup 1400 kg/cm² >524 kg/cm²
I280 çelik kolon ayakları uygundur. Etrafı Ahşap malzeme ile kaplanacaktır.
em= 140 kg/ cm² > 62,44 kg/ cm² olup 10x15 boyutlarında ahşap kirişleme için
seçilen kesit uygundur.
147,75 x 3.8/2 + 147,75 x 0,8 = 281 + 141 = 422 kg iki taraftan yük almaktadır.
Ayak arası kiriş boyu 4.25 m olup, 17 aralık yapar ve 17 adet kirişten yük alacaktır.
Kenar kiriş alınmamıştır.
Toplam yükümüz 17 x 422 = 7174 kg dır.
Yayılı yük olarak eşdeğer karşılığı 7174/ 4.25 = 1688 kg/m.
Şekil 3.20. Sonlu elemanlar yöntemi ile oluşturulan nod lar [42]
4. BÖLÜM
SONUÇ
Yapının 2007 deprem yönetmeliğine göre sonlu elemanlara dayalı olarak yapılan statik
analiz sonuçları ile bulunan gerilme değeri için, yapının deprem etkileri karşısında
mevcut yığma duvar kesitleri yeterlidir. Yapı, istenilen deprem dayanım performansını
ve güvenliğini sağlamıştır. Hesap gerilmesi sonuçlarına göre, deprem etkilerinden
dolayı duvarda meydana gelen en yüksek duvar normal gerilmesi 1.18 kg/cm2 olup,
emniyet gerilmesi moloz taş için en olumsuz durumda 20 kg/cm2 olarak
düşünüldüğünde duvar emniyeti yeterlidir. Duvar emniyet oranı 20/1.18 = 16.95 kat
olarak hesaplanmıştır.
Stabilite problemi olmamakla birlikte önlem olması açısından Lifli Polimer malzemesi
ile duvarın iyileştirilmesine karar verilmiştir. Lifli Polimer malzemesi uygulaması iç ve
dış duvarda yapılacak ve sıvanın altında kalacaktır. Lifli Polimer malzemesi genişliği
500 mm ve kalınlığı epoksi dahil 2 mm olarak uygulanacaktır.
68
Kadınlar mahfili taşıyıcıları için iki ayrı öneri çözümlenmiştir. Birinci öneri çelik
taşıyıcılı ikinci öneri ise ahşap taşıyıcılı olarak çözümlenmiştir. Yapılan hesaplamalar
sonucu yeterli dayanımı sağlayacak boyutlardaki çelik ve ahşap boyutları çıkarılmıştır.
Yapılan önerilerde birinci öneride Venedik Tüzüğü maddeleri dikkate alınarak çelik
kullanımı uygun bulunmuştur. İkinci öneride ise ICOMOS maddeleri dikkate alınarak
yapılmıştır. Yapının özgününde bulunan sistem ile aynı sistemde taşıyıcı tasarlanmıştır.
Ancak bu durum kullanım açısından sorun vermiştir. Mevcut yönetmelikler gereği
dikkate alınan yüklemeler ile ICOMOS un ilgili maddeleri dikkate alınarak yapılan
uygulamarda yapının özgününde uygulanan yöntemler ile aynı taşıyıcı sistemi yapmak
mümkün görülmemektedir.
69
KAYNAKLAR
4. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, İnşaat Teknolojisi, Taş Bozulmalarını Teşhis Etme
2013, Ankara, 55s.
6. http://www.restorasyonkonservasyon.com/2016/09/tas-bozulmalari.html
(Erişim Tarihi: Aralık 2016)
7. http://www.yapi.com.tr/haberler/galatasaray-universitesinin-tarihi-binasi-da-
yandi_104025.html (Erişim Tarihi: Kasım 2016)
8. http://www.haber10.com/kultur_medya/restorasyon_krizine_bakanlik_el_koy
du-570931 (Erişim Tarihi: Kasım 2016)
9. http://docplayer.biz.tr/2534543-Ek-2-birinci-turkiye-deprem-muhendisligi-ve-
sismoloji-konferansi-yigma-yapilarin-deprem-davranisi-ve-guvenligi-
raporu-11-14-ekim-2011-odtu.html (Erişim Tarihi: Kasım 2016)
10. Ünalan, H., Gökaltun, E., Ahşap malzeme üzerine yapılan deneysel çalışmalar,
Anadolu Üniversitesi Müh-Mim. Fakültesi Mimarlık Bölümü Yapı
Laboratuarı, 2005
11. Perker, Z.S. ve Akıncıtürk, N., 2006. Cumalıkızık’da Ahşap Yapı Elemanı
Bozulmaları, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi
Dergisi, 11(2):43-51.
12. Perker, Z.S., 2004. Geleneksel Ahşap Yapılarımızda Kullanım Sürecinde Oluşan
Yapı Elemanı Bozulmalarının Cumalıkızık Örneğinde İncelenmesi, Yüksek
Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Bursa, 216s.
70
13. Örs, Y. ve Keskin, H., 2001. Ağaç Malzeme Bilgisi, Atlas Yayın Dağıtım, Ankara,
199s.
14. Bayraktar, A., 2005. Tarihi Yığma Yapıların Depreme Karşı Güçledirilmesi,
YDGA2005-Yığma Yapıların Deprem Güvenliğinin Arttırılması
Çalıştayı, Ankara.
15. Koçan, N. ve Çorbacı, Ö. L., 2012. Tarihi Çevreleri Koruma Sürecinde Yeni
Yaklasımlar: Kongre Turizmi,Safranbolu Çarsı Örneğinde Bir Arastırma,
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 3(2): 31-
36.
16. Çalık, İ. , Bayraktar, A. , Türker, T., 2013. Tarihi Yığma Yapıların Dinamik
Karakteristiklerine Restorasyon Etkisinin Çevresel Titreşim Yöntemiyle
Belirlenmesi: Rize Merkez Büyük Gülbahar Camisi Örneği, 2. Türkiye
Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı, 1(1): 1-15.
17. Kurban, D., 1969. Modern Restorasyon İlkeleri Üzerine Yorumlar, Vakıflar
dergisi,8(1969): 341-356.
18. Akıncıtürk, N., 2002. Trilye Beldesindeki Tarihi Yapılar Ve Taş Mektep’in Yapısal
Bozulmaların İncelenmesi, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi Dergisi, 7(1): 185-192.
20. Eriş, İ. ,Yüzeroğlu, U. ve Demir, N., 2013. Atik Valide Sultan Külliyesi 2011-2013
Yılları Restorasyonu ve Uygulamaları, , Vakıflar Restorasyon Yıllığı, 1(6):
100-114.
21. Büyükmıhçı, G. , Kozlu, H. , Kılıç, A. ve Karahan, S., 2015. Çepni Surp Sarkis
Ermeni Kilisesi Restorasyon Çalışmaları, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
1(39): 42-66.
22. Çılı, F. , Çelik, C. ve Sesigür, H., 2007. Tarihi Yapılarda Taşıyıcı Bileşenler, Hasar
Biçimleri, Onarım Ve Güçlendirme, Yapı Dergisi, 1(303): 10-21.
23. Mahrebel, H.A., (2006) Tarihi Yapılarda Taşıyıcı Sistem Özellikleri, Hasarlar,
Onarım Ve Güçlendirme Teknikleri, İstanbul Teknik Üniversitesi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,127s.
71
24. Peker, İ.Y., 2005. Yığma Ve Tarihi Yapılarda Frp Malzemeler Kullanılarak
Yapılan Güçlendirme Uygulamaları, Deprem Sempozyumu Kocaeli 2005,
1(1): 979-981.
25. Çılı, F., Çelik, C. ve Sesigür, H., 2005. Esnek Döşemeli Tarihi Yığma Kargir
Yapıların Güçlendirilmesi İzmit Sultan Abdülaziz Av Köşkü Örneği, Deprem
Sempozyumu Kocaeli 2005, 1(1): 768-770.
27. Çalık, İ. , Bayraktar, A. , Türker, T., 2013. Restorasyon Sonrası Tarihi Sundura
Camisi ve Minaresinin Çevresel Titreşim Testi Yöntemiyle Dinamik
Özelliklerinin Belirlenmesi, Vakıf Restorasyon Yıllığı, 1(6): 54-62.
28. Örmecioğlu, H.T., 2010. Tarihi Yapıların Yapısal Güçlendirilmesinde Ana İlkeler
Ve Yaklaşımlar, Politeknik Dergisi, 13(3): 233-237.
29. Bayülke, N., 2011. Yığma Yapıların Deprem Davranışı Ve Güvenliği, 1. Türkiye
Deprem Mühendisliği Ve Sismoloji Konferansı, 1(1): 1-14.
30. Yaldız, E. , Yavuz, G. ve Yılmaz, Ü.S., 2011. Tarihi Taş Yığma Konutların
Güçlendirilmesinde Kullanılan Yöntemler: Ürgüp İbrahim Paşa Köyünden
Bir Konut Örneği, e-Journal of New World Sciences Academy, 6(4):
1033-1052.
31. TS-EN 647. Ahşap Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları. Türk Standartları
Enstitüsü
35. http://docplayer.biz.tr/6356440-Turkmenistan-dwores-binasi-mevcut-durum-
raporu-mevcut-durumu-onarim-onerileri.html (Erişim Tarihi: Ocak 2017)
72
36. http://docplayer.biz.tr/14205010-Geleneksel-yapilarin-restorasyonunda-
malzeme-teknoloji-ve-tekniklerin-arastirilmasi-gelistirilmesi.html (Erişim
Tarihi: Ocak 2017)
37. http://docplayer.biz.tr/3919616-Gunnur-yavuz-accepted-october-2011-issn-
1308-7231-mimaresra-hotmail-com-2010-www-newwsa-com-konya-
turkey.html (Erişim Tarihi: Ocak 2017)
38. Bayülke, N., 1992. Yığma Yapılar, Genişletilmiş 2nci baskı, Bayındırlık ve iskan
bakanlığı, Afet işleri genel müdürlüğü, Deprem araştırması dairesi başkanlığı,
Ankara,184s.
40. Namlı, M., (2001). Tarihi Yapıların Temel Sistemleri ve Temel Takviyesi
Yöntemleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,168s.
41. http://docs.google.com/document/d/1UJ9aFeYt3J87mY_mOY2HS46RDdO5V
RxxwSyCkuERI4/edit?hl=tr (Erişim Tarihi: Ocak 2017)
42. http://analizsimulasyon.com/2015/02/03/farkli-eleman-tiplerinin-yapisal-
analiz-sonuclarina-etkileri/ (Erişim Tarihi : Ocak 2017)
73
EKLER
RÖLÖVE PAFTALARI EK 3
75
76
77
78
79
80
81
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
EĞİTİM
İŞ DENEYİMLERİ
YABANCI DİL
İngilizce