You are on page 1of 2

İYİ Kİ

Geçen sene Jose Saramago’nun Kabil adlı kitabını okumuştum. İlginç bir dili var.
Konuşmaları belirtmek için tırnak işareti kullanmıyor . Nokta koymakta oldukça
cimri olduğu için bol virgüllü cümleleri. Bu durum Kabil’i okurken beni
zorlamıştı. Fakat az önce bitirdiğim “Körlük” adlı kitabında tam tersi oldu.
Noktalama işaretlerinin bu şekilde kullanımı kurguya akıcılık ve gerçeklik kattı.
Bir nehirde akıntıyla birlikte sürüklenir gibi okudum romanı... Kitapta bütün
insanlar körlük denilen hastalığa yakalanıyor. Önce bir kişi kör oluyor ve
çevresine bulaştırıyor. Onlarda kendi çevrelerine. Hükümet salgının
yaygınlaşmasını engellemek için kör olan hastaları karantinaya alıyor. Karantina
binası git gide kalabalıklaşıyor. Sağlıklı insanlar yanlarına yaklaşmadığı için
karantina binasında büyük bir kaos yaşanıyor. Yazar, herkesin kör olduğu bir
dünyada yaşanan zorlukları tek tek anlatıyor. O kadar gerçek ki anlatılanlar
zaman zaman iyi ki kör değilim diye şükrederken buldum kendimi.

Kitap bittiğinde artık görme yetimi kaybettiğimde neler olabileceğini en ince


ayrıntısına kadar biliyordum. Ve sordum “Acaba bu gördüğümü varsaydığım
gözlerimin gerçekten değerini biliyor muyum?”. Sonra yazdıklarımı düşündüm.
Geçen yazımda ne kadar da sert eleştirmiştim kendimi, acaba gerçekten öyle
miydi? Sanırım o zaman kördüm. Şimdi daha net görebiliyorum ve kendi
kendime diyorum ki yapabilirim. Yaşadığım sürece, görebildiğim, okuyabildiğim,
yazabildiğim sürece yapabilirim. Hatta görmesem de yazabilirim, buna
inanıyorum. Geçmişte de iyi ki öyle yapmışım. Bence insan hislerini dinlemeli.
Ben öyle yaptım. Beni huzursuz ve mutsuz eden ortamlardan ayrılmayı tercih
ettim. Tabi ki bunun bir bedeli var. Bu noktada önceliklerin devreye giriyor. Ben
her zaman huzurlu ve mutlu olmayı başarılı, ünlü ve zengin olmaya tercih ettim.
İyi ki de öyle yapmışım. Bugün de yarın da ben yine hissettiğim gibi yaşamaya
devam edeceğim. Tıpkı yazmaya devam edeceğim gibi.

“... birbirinize yeniden kavuştuğunuzda, gözleriniz gibi gönlünüzün de


körleştiğini göreceksiniz, şimdiye kadar bizim içimizde yaşayan ya da bizi
şimdiye kadar yaşatan ve bizi biz yapan duyguları gözlerimize borçluyuz,
gözlerimiz görmeseydi bambaşka duygulara sahip olurduk, bu nasıl olurdu,
duygularımız ne yöne değişirdi bunu bilemeyiz, Ölü sayılmamız gerektiğini,
çünkü görmediğimizi söylüyorsun, her şeyin özü burada yatıyor işte...” sy 278

“... kör olan gözlerimiz değil de yaşamın kendisiymiş gibi, ne yöne gideceğini
bilemeyen o imiş gibi, belki de gerçek budur, belki de gerçek budur , ne yöne
gideceğini gerçekten bilemiyordur belki de, bize aklımızı bağışladıktan sonra
kendini bizim ellerimize teslim etmiştir, oysa bizim onu ne hale getirdiğimize
bakın...” sy 327

“İyi de kör olmak ölmek değil ki, Evet ama ölmek kör olmak demek...”sy 126

Kitabın sonlarına doğru kahramanlar bir yazarla karşılaşırlar. Yazar yazmaya


devam ediyordur... Yazmak bir tutkudur ne olursa olsun devam edersin, eğer
gerçekten onun için doğduysan.
“... Bana karantina yaşamından söz etseniz daha çok sevinirim, Neden, Çünkü ben
yazarım, Bunu anlamak için orada yaşamış olmak gerekirdi, Yazar da öteki
insanlar gibidir, her şeyi bilemediği gibi, yaşayamaz da insanlara sorular sorup
bunları imgeleminde canlandırması, kurgulaması gerekir, Oradaki yaşamın nasıl
olduğunu belki günün birinde size anlatırım , siz de bir kitap yazarsınız, Ben o
kitabı zaten yazmaktayım, Kör olduğunuza göre nasıl yapıyorsunuz, Körler de
yazı yazabilir, kör alfabesini öğrenmeye fırsat bulabildiğinizi mi söylüyorsunuz,
hayır kör alfabesini bilmem, Peki nasıl yazabiliyorsunuz öyleyse, diye sordu
birinci kör, Size göstereyim. Oturduğu sandalyeden kalktı, içeri gitti, bir dakika
sonra elinde bir kağıt ve tükenmez kalemle geri döndü, Bu elimdeki son sayfa,
Göremeyiz ki dedi birinci körün karısı, Ben de dedi yazar...” sy 321

Belki ben de yazdığımı göremiyorumdur henüz. Görebilmek için onun üzerinde


çalışıyorumdur. Belki çevremdeki insanlar da henüz göremiyordur yazdıklarımı,
ortada bir körlük durumu vardır. Ve bir gün bir bakarsın her şey değişir. İlk önce
ben görürüm, belki de sen görürsün ve bütün dünya görmeye başlar.

Artık olmayanlar için üzülmeyeceğim. İyi ki olmamış diyeceğim

You might also like