Professional Documents
Culture Documents
PROGRAM
ve
BİLDİRİ
ÖZETLERİ
PROGRAM
and
ABSTRACTS
AV R AS YA Ü N İ V E R S İ T E S İ
AV R A S YA U N I V E R S I T Y
2019
UKTS-I
I. ULUSLARARASI KARADENİZ TARİHİ
SEMPOZYUMU
FIRST INTERNATIONAL BLACK SEA HISTORY SYMPOSIUM
12-14 Aralık 2019
Avrasya Üniversitesi, Ömer Yıldız Yerleşkesi
TRABZON,TÜRKİYE
KURULLAR
Sekreterya
PROGRAM
ve
BİLDİRİ
ÖZETLERİ
12-14 December 2019
TRABZON,TURKEY
PROGRAM
and
ABSTRACTS
AV R AS YA Ü N İ V E R S İ T E S İ
AV R A S YA U N I V E R S I T Y
2019
12 Aralık 2019
Açılış Oturumu
Avrasya Üniversitesi, Ömer Yıldız Yerleşkesi
2
12 Aralık 2019
Öğle Oturumu
15:15-15:45 Kahve-Çay
16:45-17:00 Hikmet Öksüz Çaykara Tarihine Ait İki Problem : ‘‘Sultan Murat
Yaylasının Adı ve Maraşlı Kardeşler Hadisesi ’’
4
13 Aralık 2019
Sabah Oturumu
12:00-14:00 Yemek
12:00-14:00 Yemek
12:00-14:00 Yemek
6
Öğle Oturumu
Halil İnalcık Salonu
Oturum Başkanı Mehmet Tezcan
14:00-14:15 İlhami Tekin Cinemre Orta Çağ’da Armenia ‘Coğrafyası’ nın Şekillenmesi-
nde Trabzon’un Entelektüel Etkisi
14:15-14:30 Mehmet Tezcan Çin Kaynaklarındaki Sute’nin Kırım’daki Sougdaia /
Soldaia İle İlgisi Münasebetiyle Antik Çağ’da ve
Erken Ortaçağlarda Soğdak Kolonisi
14:30-14:45 Osman Emir Halitu Ülkesi’nin Lokalizasyonu Üzerine Genel Bir
Değerlendirme ve Halitu, (K)halybe ve Haldia
İlişkisi
15:30-15:45 Murat Küçükuğurlu Trabzon Şehir Tarihine Bir Katkı: Osmanlı Dönemi
Özgür Yılmaz Trabzon Şehir Haritası (19. Yüzyıl)
15:45-16:00 Ümran Karadeniz Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin
Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci
16:00-16:15 Sıddık Yıldız H. 1148 (1735/1736)/H. 1152(1739-1740) Tarihli
Trabzon Ulak Defteri Işığında Trabzon’un Osmanlı
Devleti’nin Ulaşım Teşkilatındaki Yeri
16:15-16:30 Ali Akyıldız Pontus Rum Cemiyeti Casusluk Faaliyetinin Hakimi-
yeti Milliye Gazetesindeki Yansımaları
7
Oturum Başkanı İlhan Şahin
15:30-15:45 Derya Derin Paşaoğlu 19. Yüzyılda Karadeniz’in Kuzeyinden Türkiye’ye
Yapılan Göçlere (Sürgünlere) Karakteristik Yaklaşım
15:45-16:00 Ahmet Oğuz Tanzimat Sürecinde (1839-1876) Trabzon’da
Gayrimüslimler
16:00-16:15 Aslı Özcan Osmanlı Trabzon’unda Mülkiyet Aktarımına Bir
Alternatif: ‘’Hibe’’
16:15-16:30 Ülkü Köksal Vatan Müdafaasında Türk Kadınının Fedakarlığına
Bir Örnek: Trabzon Kadınlarının Balkan Savaşların-
daki Yardım Faaliyetleri
Kapanış Oturumu
Ömer Yıldız (Yakupoğulları) Salonu
17:00-17:30 Feridun M. Emecen
Mehmet Öz
Ersin Gülsoy
Ömer İskender Tuluk
M. Hanefi Bostan
14 Aralık 2019
9
PANEL ÖZETLERİ
(PANEL ABSTRACTS)
15
BİREYSEL BİLDİRİ ÖZETLERİ
(PAPER ABSTRACTS)
II. VİYANA KUŞATMASINI TAKİP EDEN verilmiştir. Trabzon’da toplumsal düzeni bozan
YILLARDA TRABZON’DA EŞKIYALIK eşkıyalık faaliyetleri reayanın huzurunu
FAALİYETLERİ kaçırmış ve bunlar şikâyet edilerek gerekli
önlemlerin alınması istenmiştir. Bu bağlamda
Sebahittin USTA merkezden hükümler gönderilerek halkın
Kamu düzeninin, emniyet ve asayişin huzurunu kaçıran eşkıyaların yakalanması,
sağlanması, kişilerin mal ve canlarının, seyahat hapsedilmesi veya katledilmeleri emredilmiştir.
özgürlüklerinin korunması İslâm’ın temel Eşkıyalık faaliyetlerine karşı, emniyet ve
amaçları arasında yer almış ve İslâm asayişle birlikte adaletin sağlanması, haksız
devletlerinin de birincil önceliklerinden kabul vergi alınmaması ve reayanın huzurunun temin
edilmiştir. Bu bağlamda Osmanlı Devleti de bu edilmesi hususunda beylerbeyi ve kadılara
meseleyi kendi devlet ve toplumsal düzenini azami dikkatin gösterilmesi için hükümler
ifade eden nizâm-ı alem düsturu içerisinde gönderilmiştir. Bu suretle eşkıyalık
kabul etmiştir. Genellikle silahla yahut başka bir faaliyetlerinin türü, hangi alanlarda
şekilde zor kullanarak, yol keserek veya baskın yoğunlaştığı gibi başlıklar altında konu
yaparak mala ve cana kastetme, kamu düzeni incelenmeye çalışılacaktır.
ve asayişi ihlâl ederek devlet ve toplum
düzenini bozma olarak anlaşılan eşkıyalık;
Osmanlı Devleti’nin zaman zaman karşılaştığı TRABZON VALİSİ ÜÇÜNCÜZADE ÖMER
en önemli sorunlardan birisi olmuştur. PAŞA’NIN ÖLÜMÜ SONRASINA AİT KAYITLAR
Çoğunlukla iktidar mücadelelerinde, merkezi HAKKINDA BAZI GÖZLEMLER
otoritenin zaaf içerisine düştüğü zamanlarda,
Miraç TOSUN
savaş dönemlerinde veya iktisadi buhranlarda
eşkıyalık faaliyetleri daha da yoğunlaşmıştır. 18. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin taşrası için tıpkı
16. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı bir yüzyıl öncesinde olduğu gibi oldukça sıkıntılı
Devleti’nin karşılaştığı problemler (iktidar bir döneme işaret etmektedir. Bu yüzyılda
çekişmeleri, uzun süren savaşlar, celali özellikle merkez kaç eğilimlerin ortaya çıkışı ve
isyanları, iktisadi bunalımlar vd) 17. Yüzyıl
bunun ayanlık ile tezahürü bir önceki yüzyıldan
boyunca da artarak devam etmiştir. Diğer
imparatorluğu farklılaştıran en önemli
taraftan 1683’te II. Viyana kuşatması ile
karakteristik özelliklerden biridir. Bu yüzyılda
başlayan uzun savaş dönemi Osmanlı merkez
ve taşrasını da önemli ölçüde etkilemiştir. Osmanlı taşrasının önemli eyalet
Sürekli sefer çağrıları, vergi artırımları, yerel merkezlerinden biri olan Trabzon da
idarecilerin reaya üzerindeki bir takım imparatorluğun içinden geçtiği dönemin bir
uygulamaları kamu düzenini sağlama aynasıdır denilebilir. Bu yüzyılda kalesi üç defa
konusunda güçlükleri de beraberinde “eşkıya” gruplarınca kuşatılan, özellikle doğu
getirmiştir. seferlerinde bir askeri nakliyat merkezi
olmasının getirdiği karışıklıkları da bünyesinde
Merkezi otoritenin zaaf içerisine
düştüğü ve taşradaki emniyet ve asayişi kontrol barındıran ve bütün bunların yanında yukarıda
etmekte zorlandığı bu dönemlerde birçok ifade edilen adem-i merkeziyetçi eğilimlerin
bölgede olduğu gibi Trabzon’da da eşkıyalık yoğun görüldüğü bölgelerden biri olan
faaliyetlerine rastlanmıştır. Bu bildiride II. Trabzon’da devletin güvenlik, asayiş ve merkezi
Viyana kuşatması sonrasını takip eden yıllarda otoriteyi tesis etmesini güçlendirmiştir. Bu
eşkıyalık faaliyetleriyle ilgili olarak Trabzon yüzyılda gerek doğu seferlerinde gerek kuzey
mahkeme kayıtlarına yansıyan bir takım seferlerinde Trabzon’un oynadığı rol ve
olaylardan yola çıkılarak çeşitli tespitlere yer
16
tayini ve şehrin yönetici açısından başıboş hali kadar, uzun yıllar boyunca Osmanlı Devleti’nin
bölgeyi etkileyen en önemli meselelerdendir. Anadolu yakasındaki Gümüşhane sahasıyla
birlikte en değerli bakır üretim merkezlerinden
İşte bu meseleler tahtında Trabzon’da bir diğeri olarak önem kazanmıştır. Küre’nin
görevlendirilen valiler arasında görevdeyken ulaşım açısından uygun bir sahada yer alması ve
idam edilmesiyle bir farklılık barındıran en merkeze yakınlığı, İstanbul’da tesis edilen
önemli isim Üçüncüzade Ömer Paşa’dır. Ömer askeri sanayiye dayalı Tersane ve Tophane gibi
Paşa gerek valilik dönemi gerekse bu dönemde kurumlarındaki yoğun imalatı destekleyen
ortaya koyduğu mimari eserler ile şehrin başlıca hammadde tedarikçisi bölge olmasında
tarihine damga vurmuştur denilebilir. Onun büyük rol oynadı. Böylece bakıra dayalı askeri
bugün Ganita mevkiinden yaptırmış olduğu mühimmat imalinde çeşitli çaplarda üretilen
Güzelsaray da Trabzon’da görev yapan Osmanlı top, gülle vs. silahlarla ordunun donanımında
paşalarından onu çok ayrı bir yere koymamızı etkin bir yere sahip oldu. Bu durum XIX. yüzyıl
sağlamaktadır. Ömer Paşa’nın idamının ortalarına kadar devamlılık arz etmiştir.
akabinde kendisinin devlete olan borçları ve SOHUMKALE’NİN İNŞA SÜRECİNDE DOĞU
mirası Osmanlı bürokrasisini oldukça KARADENİZ’İN LOJİSTİK ÖNEMİ (1723 – 1729)
uğraştırmışa benzemektedir. Bu mesleye ait
Burak SELVİ
özellikle Trabzon Şeriye Sicilleri, Maliye Ahkam
Defterleri ve Topkapı Sarayı Arşivindeki Karadeniz’in kuzeydoğusunda bulunan ve tarihi
müteferrik defterlerin muhteva ettiği verilerin M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan Sohum şehri,
ışığında konunun çeşitli veçheleri üzerinde günümüzde Abhazya Özerk Cumhuriyeti’nin
durulmaya çalışılacaktır. başkenti konumundadır. Çok eski dönemlerden
itibaren adeta bir ticaret merkezi olan bu şehir,
çok farklı dillerin, dinlerin ve ırkların uğradığı
ortak merkezlerden bir tanesidir. Zaman içinde
KUTSAL İTTİFAK SAVAŞLARINDA KÜRE
Miletlilerin, Romalıların, Bizanslıların ve
MADEN SAHASINDAN ASKERİ KURUMLARA
Cenevizlilerin sahip olduğu bu bölgeye XV.
YÖNELİK BAKIR SEVKİYATI
yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti’nin gelişi
Mustafa ALTUNBAY bölgenin kaderini de değiştirmiştir. Bölgede
Osmanlılar tarafından tam hakimiyetin
Osmanlı Devleti’nde en önemli bakır sağlanması ise III. Murat döneminde 1578
üretim merkezlerinden biri de Anadolu yılında kurulan Sohum Eyaleti ile
Eyaleti’ne bağlı Kastamonu Sancağındaki Küre gerçekleşmiştir. Ancak çok geçmeden gerek
maden havzasıdır. İlkçağlardan itibaren etkin ekonomik gerekse bölge halkının otorite altına
bir maden sahası olan Küre Madeni, Osmanlı alınmasının zorluğu gibi sebepler nedeniyle bu
öncesinde Selçuklu idaresine geçmiş ve eyalet lağvedilerek bölge Trabzon Eyaleti’ne
işletilmeye devam edilmiştir. Küre maden bağlanmıştır.
sahası, Anadolu’ya yönelik Moğol baskısı Osmanlı Devleti’nin özellikle XVII.
sonrasında yörede kurulan Candaroğulları yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı zorluklar, 1683
Beyliği tarafından kontrol altına alınmış, XIV.
yılında gerçekleşen II. Viyana Kuşatmasının
yüzyıl ortalarına kadar bu beyliğin en büyük
başarısızlıkla sonuçlanması ve ardından 1699
rakibi olan Osmanlı Devleti, ekonomik
getirisinden dolayı yöreyi sınırlarına katma yılında imzalanan Karlofça Antlaşması’nın ağır
teşebbüsü ancak Sultan II. Mehmed zamanında hükümleri Abhazya bölgesinde birtakım
1460 yılında gerçekleşmiştir. yansımalara sebebiyet vermiştir. Osmanlı’nın
zor durumundan faydalanmak isteyen Abhaz
Küre maden sahasının Osmanlı kontrolüne eşkıyalar ve korsanlar bu bölgede yağma
girmesi akabinde, gerekli düzenlemeler
faaliyetlerine girişmiştir. Devlet bu eşkıyalık
yapılmış ve üretime yön verilmiştir. Saha, XVIII.
faaliyetlerini önleyebilmek ve bölgede huzur ile
yüzyıl ortalarında keşfedilen Keban – Ergani
bakır madenlerinin işletilmeye başladığı tarihe güvenliği tesis etmek adına Sohum şehrinde
17
eskiden var olan ancak harap halde bulunan şehirde mevcut bir Acem taifesinin de yine
kalenin yerine yeni bir kale yapılmasını ticari faaliyetler içerisinde olduğu kayıtlardan
öngörmüştür. Bu anlamda III. Ahmet anlaşılmaktadır. Bu bildirimizde yaklaşık 1650
döneminde 1723 – 1729 yılları arasında Sohum yıllarından 1670’li yıllara kadar olan zaman
Kalesi inşa edilerek bölge güvenliği sağlanmaya zarfında şeriye sicillerine yansıyan kayıtlar
çalışılmıştır. ışığında Trabzon ve Karadeniz ticareti
bağlantısına ışık tutulmaya çalışılacaktır.
TRABZON ARKEOLOJİ MÜZESİ’NDEKİ BİZANS
ŞERİYE SİCİLLERİNE GÖRE 17. YÜZYILIN İKİNCİ KURŞUN MÜHÜRLERİ: SİGİLLOGRAFİK
YARISINDA TRABZON VE KARADENİZ TİCARETİ MALZEMENİN KENTİN BİZANS DÖNEMİ
Kenan İNAN TARİHİNE KATKISI ÜZERİNE
DEĞERLENDİRMELER
Trabzon şehri Karadeniz’in Güneydoğu
Nilgün ELAM
sahillerinde yer almaktadır. Şehrin Osmanlı
Devleti hâkimiyetine girmesi 1461 yılı 15
Ağustosunda Fatih Sultan Mehmet tarafından Bizans imparatorlarının ve Bizanslı resmi
gerçekleştirilmiştir. Osmanlı fethinden önceki görevlilerin yazışmalarına bağlanan kurşun
dönemde de özellikle 13. Yüzyıldan başlayarak mühürler (μολυβδόβολλλα), imparatorluğun
şehir bölgesel be uluslararası ticaret hâkimiyet alanındaki yaşam ve kültür hakkında
bağlamında Avrupa ve Yakın Doğu arasında zengin bir bilgi kaynağıdır; çünkü Bizans
önemli rol oynamıştır. Trabzonlu veya Trabzon bürokrasinin özünü yoğun bir iletişim biçimi
bağlantısını kullanarak ticaret yapan tüccarlar olan resmi ve özel yazışmalar oluşur. Sigillografi
fındık, bean, bakır ve gemi direği gibi bölgesel ya da sphragistik biliminin malzemesini
ürünler taşırken bunun yanı sıra da İran oluşturan mühürlerin üzerindeki yazıtlar ve
ürünleri ve Rus demirini de gemileri ile ikonografi, hem ilginç bir araştırma alanı hem
taşımaktaydılar. Bu tüccarlar geri dönüş
de Bizans İmparatorluğu'nun kültürü yanı sıra
yolunda tekstil ürünleri, kâğıt, yiyecek ve metal
idari yapısının gelişim tarihi hakkında da sağlam
ürünlerini geri getiriyorlardı. 17. Yüzyıl Osmanlı
seyyahı Evliya Çelebi İstanbul’da sekiz bin kanıtlar sunmaktadır. Esasen sivil bürokrasi,
kişinin iki bin dükkânda Karadeniz ticareti ile ordu ve kilise örgütü mensuplarına ait
ilgili olarak çalıştığından bahsetmektedir. mühürlerin incelenmesi yoluyla Bizans
eyaletlerinde bu kadrolarda görev yapmış
Karadeniz ticaretini Müslüman ve meçhul şahsiyetleri keşfetme imkânı
gayrimüslim Osmanlı tebaası kontrol etmekte
sağlayarak prosopografik katkılarda bulunması
idi. Trabzon şehri fethedildikten sonra şehir
da bu disiplinin öneminin altını çizmektedir.
nüfusuna yönelik iç ve dış iskân
Sigillografinin sunduğu veriler tarihçilere Bizans
gerçekleştirilerek bir kısım gayrimüslim nüfus
diğer Anadolu ve Balkan şehirlerine göç tarihinin tüm yönlerini aydınlatarak Bizans
ettirilmiş, yine diğer Anadolu şehirlerinden yazılı kaynaklarının yetersiz kaldığı alanları
önemli ölçüde Müslüman Türk nüfus da şehre doldurma imkânı vermektedir. Anadolu
yerleştirilmiştir. Ancak şehirde mevcudiyetini Üniversitesi Bilimsel Proje Birimi’nin maddi
devam ettiren gayrimüslim nüfus şehir içi ve desteği ve Koç Üniversitesi'ne bağlı ANAMEDin
dışında ekonomik faaliyetlerine devam sağladığı burs sayesinde yurt içi ve yurtdışında
etmiştir. Aynı şekilde zamanla şehirde nüfus kırkın üzerinde müzede korunan ve
oranını artıran Müslümanlar da giderek daha Anadolu'nun çeşitli bölgelerinin tarihine ışık
fazla oranda ticari faaliyetlerin içinde yer tutan sigillografik materyal üzerinde
almışlardır. Şehirde yerleşik az sayıdaki Ermeni incelemelerde bulunduğum bir proje
nüfusu da değişik ticari faaliyetlerde
yürütmekteyim. Bu projenin amacı, daha önce
bulunurken özellikle İran bağlantılı ticaretin
yayınlanmamış mühürlerin belgelenmesi ve
belli bir miktarı da Ermeni tüccarlar tarafından
gerçekleştirilmekteydi. Bunlara ek olarak Bizans eyaletlerinin tarihi ile ilgili sağladıkları
18 yeni bilgilerin yazılı kaynakların verileriyle
karşılaştırılması suretiyle değerlendirilmesidir. Bu çalışmada “Trabzon’da Meşveret
Bu sunum, Trabzon Arkeoloji Müzesindeki dört Gazetesi” ne göre 1911 tarihli İstanbul yangını,
adet kurşun mührü tanıtmayı ve bulundukları etkileri ve bu yangın için Trabzon Vilayeti’nde
lokasyon, ait oldukları şahıslar ve Kilikya bölgesi gerçekleştirilen yardım faaliyetleri hakkında
arasında bağlantılar kurmayı amaçlamaktadır. değerlendirmeler yapılacaktır.
Başka bir deyişle mühürlerle yazılı kaynakların
bilgilerini birleştirerek bölgenin Bizans dönemi HALİTU ÜLKESİNİN LOKALİZASYONU ÜZERİNE
tarihine katkı sağlamaktır. GENEL BİR DEĞERLENDİRME VE HALİTU,
(K)HALYBE VE HALDİA İLİŞKİSİ
1 2
Bu kavram ilk defa Trabzon İmparatorluğu tarihi Bu kavram köken olarak Karadenizli olan Gregoras
çalışmalarının kurucu ismi Fallmereyar tarafından ve Lazaropoulos tarafından dönemin Bizans
kullanılmıştır. Jakob Philipp, Fallmerayer, Trabzon İmparatorlarının taraftarlarını belirtmek amacıyla
İmparatorluğu’nun Tarihi, çev. Ahmet Cevat Eren, kullanılmıştır. Kaynaklarımız antik Yunancada “saray
Yayına Hazırlayanlar: Celalettin Yavuz-İsmail muhafızları” anlamına gelen bu kelimeyi kullanmayı
Hacıfettahoğlu, Notlandıran: İbrahim Tellioğlu, tercih etmişlerdir.
Ankara 2011. 23
ve siyasi yapıya sahip kentlere dönüşmüşler, XV. YÜZYIL TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE ORTA
Batı Anadolu, Ege havzası ve Hellen KARADENİZ YÖRESİNDE VAKIFLAR-GENEL BİR
anakarasındaki diğer önemli kentlerle ticari ve DEĞERLENDİRME
siyasi ilişkilerini geliştirmişlerdir. Aynı zamanda
kuruldukları bölgelerdeki komşu kabilelerle de Mehmet ÖZ
daha fazla etkileşim içine girmişler ve bu
süreçte kendi egemenlik alanları içinde ve hatta Selçukluların yöreyi fethiyle başlayan
ötesinde yeni ticaret merkezleri kurmuşlardır. Türkleşme ve İslamlaşma süreci beylikler
Bu kabile topluluklarından İskitler, Kuzey’de devrinde de devam etmiştir. Bugünkü Samsun,
Bosphoros Krallığı’nın başkenti Pantikapaion ve Ordu, Amasya, Çorum, Tokat ve Giresun illerine
Olbia gibi kentlerin ticari ortakları haline tekabül eden alanda oluşan mahalli beylikler,
dönüşmüşlerdir. Bu kentler, ithal keramik meydana getirdikleri eserlerle bu yörede Türk-
buluntularından da anlaşılacağı üzere, Hellen İslam medeniyetinin kurulup kökleşmesine
anakarası ve Ege havzasından genelde katkıda bulunmuşlardır. Bildirimizde, XV. Yüzyıl
zeytinyağı ve şarap ithal ederken, büyükbaş tahrir defterlerinden ve konuya dair
hayvan, köle ve lüks ürünler olarak da bal, bal yayımlanmış belge ve araştırmalardan
mumu ve konserve balık ihraç etmişlerdir. hareketle, Osmanlı döneminde Rum
İskitlerin bu ticarette hayvan ve köle Beylerbeyliği (daha sonra Sivas Eyaleti) olarak
sağlanmasında aracı rolü oynadıklarını teşkilatlanan bu yörenin kendine mahsus
söyleyebiliriz. Metalurji ve özellikle altın özelliklerini, bu bağlamda malikane-divani
işçiliğinde Hellenlerden de önce çok önemli sistemi çerçevesinde kurulan vakıfları ele
sanat eserleri veren İskitli zanaatkârların, MÖ alacağız. Çelebi Mehmed’in iktidarı ele
VI. yy.’ın ikinci yarısından itibaren Atina’da geçirmesinde önemli rol oynayan mahallî
kırmızı ve siyah figürlü vazo imalatında güçlerin bu vakıflarla münasebeti, Fatih’in
çalıştıkları, bu vazolar üzerine İskitçe yazıtlar meşhur malî reformunun yöredeki yankıları da
işledikleri ve hatta Atina’da polis gücü olarak bildirimizde değerlendirilecektir.
çalıştırıldıkları görülmektedir. Bazı Hellen edebi Yörede Türk egemenliğinin kurulması
kaynakları MÖ VI. yy. başlarında Atina’ya döneminde ihdas edilen vakıflar arasında ahi
seyahat eden İskitli bilge Anakharsis’in körük, zaviyeleri, tekke ve tarikat erbabına (şeyh,
çift uçlu çapa ve hatta çömlekçi çarkını icat dede, abdal) tahsis edilen vakıflarla yörenin
ettiğini iddia etmektedir. Aynı Anakharsis’in kadim yönetici ailelerinin kurdukları vakıfların
Hellen hayat tarzına da eleştiriler getirdiği yanında Osmanlı devlet ricalinin ve hanedan
söylenmektedir. Ayrıca İskitlerin Spartalılarla mensuplarının vakıfları da bulunmaktadır.
dinsel kabul ayinleri ve akrabalık grupları Tebliğde bu vakıfların bölgenin idari, sosyal,
bağlamında benzerlikleri söz konusudur. Hellen ekonomik ve kültürel hayatına etkileri
kültürü üzerine bu türden olumlu etkileri tartışılacaktır.
dikkate alındığında bilim adamları arasında bir
zamanlar Avrasya steplerini yurt edinmiş OSMANLI TRABZON’UNDA MÜLKİYET
barbar oldukları farz edilen İskitlere karşı bakış AKTARIMINA BİR ALTERNATİF: “HİBE”
açısının değişmesi gerekmektedir. Biz bu
çalışmamızda komşu, yerel İskit kültürünün de Aslı ÖZCAN
Karadeniz çevresindeki kentler üzerine etkisi ve
bu kentler aracılığı ile Hellen anakarası ve Ege Trabzon, İslam-Osmanlı hukukunun
havzası’na yayılımı üzerinde duracağız. uygulamaları ile bütünleşmiş bir şehir kimliğine
sahipti. Bu kimlik aile, mülkiyet, miras gibi pek
çok konunun hukuk kuralları çerçevesinde
şekillendirilmesiyle oluşmuştu. Bu noktada
Trabzon mahkemesi de hukukun içerisinde yer
alması nedeniyle önem arz ediyordu. Özellikle
Osmanlı Trabzon’unda bir mülkün hangi
24
yollarla aktarıldığına ışık tutan binlerce kayıt bu Bu çalışma Anania Širakacʿi’ye atfedilen
mekânda tutuluyordu. Bu kayıtlara göre Armenia’nın ilk ve en geniş coğrafya
mülkiyet, alım satım ve miras yoluyla çalışmasının ortaya çıkmasında Trabzonlu
aktarımdan sonra en çok hibe yoluyla el entelektüel Tychicus’un önemli bir etkisinin
değiştiriyordu. Hibe bir kişinin mülkiyeti olup olmadığını tartışmayı amaçlamaktadır.
kendisine ait olan mülkünü karşılıklı ya da
karşılıksız bir şekilde aileden ya da aile dışından XVII. Yüzyılın Sonlarında Trabzon Esnaflarının
bireylere teslim veyahut hediye etmesi Yer Aldığı Mülk Satışları
manasını taşıyordu. Bu çalışma Osmanlı
Trabzon’unda gerçekleştirilen hibelerin ne Emine AK
şekilde ve hangi şartlarla yapıldığını, hibelerin
aile içi mi yoksa aile dışından kişiler arasında mı Osmanlı Devleti’nin siyasi, hukuki,
gerçekleştiğini, dolayısıyla bireyler tarafından iktisadi, idari, dini ve sosyal olaylarına dair
hibenin hangi mantık çerçevesinde ele birçok hususi konular yıllar boyunca Şer’iyye
alındığını şer’iyye sicillerinden elde edilen Sicilleri ya da Kadı Sicilleri olarak anılan
verilerle tespit etmeyi amaçlamaktadır. XVII. defterlere kaydedilmiştir. Tarihi araştırmalarda
yüzyılın şer’iyye sicilleri çalışma için esas teşkil bu defterler, ait oldukları dönem ve bölgelere
ederken, tüm hibe davaları incelendikten sonra ilişkin pek çok bilgiye ışık tutar niteliktedir.
örnekleme yoluyla genel bir tablo Alım-satım işlemleri, evlenme-boşanma, vasi
oluşturulacaktır. tayini, veraset, vakıflar, esnaflar vb. gibi pek çok
konu ile ilgili belge içeren bu defterlerde
çoğunluğu alım-satım akitlerinin oluşturduğu
ORTA ÇAĞDA ARMENİA ‘’COĞRAFYASI’’NIN görülmektedir. Osmanlı Devleti’nde şer’î olarak
ŞEKİLLENMESİNDE TRABZON’UN ENTELEK- mülk edinilmesinde bir sakınca bulunmayan
TÜEL ETKİSİ alanlarda mülk edinme serbest bırakılmıştır.
Dolayısıyla reâyâ çeşitli nedenlerden dolayı
İlhami Tekin CİNEMRE kendilerine ait olan ev, dükkân, bağ, bahçe gibi
mülklerini satmışlardır. Halkın içinde
Bütün bir Armenia coğrafyasının bulunduğu sosyo-ekonomik şartların etkili
çizgisel olarak Ermeni literatürüne girmesi ilk olduğu bu satışlarda Osmanlı esnaflarının da
defa VII. yüzyılın başlarına tarihlendirilen ve aktif rol aldığı görülmektedir. Yalnızca
gerçekte varlığı hala tartışmalı olan Anania ekonomik üretime yönelik kurumlar olmayan
Širakacʿi isimli bir Ermeni entelektüelinin Osmanlı esnaf örgütleri, loncalar vasıtasıyla
başarısıdır. Ermeni tarih yazıcılığı içinde ayrı bir şehirlerde maddi-manevi tesir bırakan
yere sahip olan Anania Širakacʿi, VII. yüzyıla birimlerdir.
kadar Ermeni literatürüne konu olmayan
Armenia’nın coğrafî sınırlarını tarafsız bir Bu bildirinin amacı, 1694-1700 yıllarına
gözlemden uzak olmasına rağmen ayrıntılı bir ait Trabzon Şer’iyye Sicilleri’nde yer alan
şekilde not etmiştir. Anania Širakacʿi’nin Roma belgelerin verdiği bilgiler doğrultusunda,
ve İran kaynaklarından haberdar olmasında ve Trabzon esnaflarının mülk satışlarındaki rolleri
bu bilgi düzeyine erişmesinde eğitim gördüğü hakkında bir değerlendirme yapmaktır. Bahsi
çeşitli kentlerin ardından geldiği Trabzon’un da geçen sicillerden tespit edilen esnafların yer
önemli bir etkisi olmuştur. Nitekim geleneksel aldığı mülk satışı kayıtları, örnekler verilmek
kabule göre Anania Širakacʿi, eğitiminin önemli suretiyle değerlendirilecektir. XVII. yüzyılın
bir kısmını Trabzon’daki Eugenius Kilisesi’nin sonlarına ait esnaf örgütlerine dair bu kayıtlar
bünyesinde bulunan ve Tychicus ismiyle anılan incelendiğinde, Osmanlı şehirlerinin genelinde
Trabzon asıllı bir bilginin yanında almıştır. olduğu gibi, Trabzon’da da halkın bir kısmının
Trabzon’da kaldığı sekiz yılın ardından
tarımsal faaliyetler dışında ticaret, zanaatkârlık
Armenia’ya dönen Anania Širakacʿi,
gibi alanlarda çalışarak geçimini sağladığı
muhtemelen burada bir okul kurarak Armenia
ve komşu coğrafyaların ele alındığı anlaşılmaktadır. Yine bu belgelerde, Trabzon
Ašxarhacʿoycʿ adlı eseri yazmıştır. esnaflarının gerçekleştirmiş olduğu mülk alım-
25
satım işlemlerinin yer aldığı görülmektedir. dikkate şayan örnekler olmuşlardır. Bu nedenle
Esnaflar arasında satışı gerçekleşen mülklerin seçilen tarih aralığındaki salnameler ayrıntılı
büyük bir kısmını evler teşkil etse de, dükkân, biçimde incelenerek; kütüphanelerin
bağ, bahçe gibi mülklere ait satışların bulundukları mahaller, kuruluş tarihleri,
yapıldığına dair bilgilere de rastlanmıştır. Bu kurucuları ve kitap sayıları tespit edilmiştir.
dönemde esnafların bir kısmının kendisine ait
bir dükkânın satışını yaptığı, bir kısmının ise
kendisi için bir dükkân satın aldığına dair XVII. YÜZYIL SONLARINDA TRABZON’DA
kayıtlar yer almaktadır. Müslüman ve YAŞANAN BİREYSEL ASAYİŞ VAKALARI
gayrimüslim esnafların da kendilerine ait OLARAK CİNAYET VE YARALAMA
mülkleri diğer şahıslara sattıkları
görülmektedir. Bu satışlar karşılıklı olabildiği Mine KELEŞ
gibi kendi aralarında da gerçekleşmiştir. Ayrıca
kadınların da bu tür mülk satışlarında aktif rol XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti, siyasi, iktisadi ve
aldığı görülmektedir. sosyal sorunlarla karşılaşmış ve bunların
sonucunda birtakım değişimler yaşamıştır.
Özellikle 1683 yılında yapılan II. Viyana
kuşatması ve sonrasındaki savaş dönemi,
KARADENİZ BÖLGESİNDE BULUNAN iktisadi sorunlar ve bunlarla ilgili meydana
KÜTÜPHANELER VE KÜTÜPHANECİLİK gelen tüm problemler, merkezin hâkimiyetini
FAALİYETLERİ (1876-1909) zorlaştırmış ve bu durum asayiş sorunlarının
artmasına sebep olmuştur. Bu çalışmada 1860-
Fırat KÜSKÜ 1864 numaralı Trabzon şer’iyye sicillerinden
faydalanarak 1692-1700 yılları arasında
Osmanlı Devleti’nde padişahlar, ulema ve
meydana gelen cinayet ve yaralama olayları
yönetici sınıf yazmak ve okumak hususlarında incelenmiştir. Kişiler arasında yaşanan
oldukça ilgili ve maharetli olmuşlardır. Ancak sorunların mahkemelere yansıması,
bu durum halka aynı oranda yansımamıştır. Trabzon’un XVII. yüzyıldaki sosyal durumunun
Devletin henüz erken dönemlerinde tesis anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Cinayet
edilen medreseler ve bunların yanında teşkil vakalarıyla ilgili 35 ve yaralama vakaları ile ilgili
edilen kütüphaneler ile talebelere okuma 15 kayıt bulunmaktadır. Cinayetle ilgili
alışkanlığı kazandırılmaya çalışılmıştır. 19. ve
kayıtların çoğu maktul olarak vefat edenlerin
20. yüzyıllara gelindiğinde ise kütüphaneler, mahkemeye bildirilmesi ve bunların
merkezde olduğu kadar vilayet, sancak ve incelenmesi şeklindedir. Çoğu kayıtta cinayet
kazalarda da görülmeye başlamıştır. Bu sebebi öğrenilememektedir. Yaralama
çalışmamızda, II. Abdülhamid dönemini vakalarına bakıldığında çoğunlukla yaşanan bir
kapsayan tarih aralığında Karadeniz bölgesinde kavga sonrasında darp olayı meydana
bulunan kütüphaneler, salname ve arşiv geldiğinden vakanın sebebi anlaşılmaktadır.
belgelerine yansıyan yönleri ile ele alınmıştır.
Cinayet ve yaralama vakalarının, Trabzon’da
Böylece 33 yıllık bir süreçte kütüphanelerin daha çok nerelerde yaşandığı hakkında
tarihsel gelişimi ve değişimi gözlemlenmiştir. değerlendirme yapmak mümkün olmaktadır.
Bu yapılırken; Trabzon Vilayeti ve kendisine Sicillere ve yıllara göre dağılımı yapılarak,
bağlı Canik, Gümüşhane ve Lazistan sancakları suçların yoğun olarak yaşandığı dönemler
ile Kastamonu Vilayeti ve ona bağlı Sinop, tespit edilmektedir. Bunların yanında kullanılan
Çankırı ve Bolu sancaklarında bulunan suç aletleriyle ilgili tasnif de yapılmakta ve bu
kütüphaneler incelenmiştir. Kütüphaneler olaylara karışan kişilerin unvanlarından yola
incelenirken ağırlıklı olarak vilayet salnameleri,
çıkılarak sosyal statüleri de
maarif salnameleri ve arşiv belgelerinden belirlenebilmektedir.
yararlanılmıştır. Özellikle Sultan II. Abdülhamid
döneminde (1876-1909) hazırlanan
salnâmeler, Osmanlı matbaacılığının ve devlet
yayıncılığının ulaşmış olduğu seviyeyi gösteren
26
YIKARAK İNŞA ETMEK: TRABZON ŞEHRİNİN Ayvasıl Kilisesi’ni yıkma girişimleri, Maraş
FİZİKSEL GELİŞİMİ ÜZERİNE BİR TERSTEN Caddesi’ndeki yol çalışmaları sebebi ile yıkılan
OKUMA DENEMESİ binalar, İskender Paşa Camii Medresesi’nin
yıkılması, Kavak Meydanı mezarlığının
Ömer İskender TULUK - Deniz BAYRAK kaldırılması, uzun süre dönemin yerel yönetimi
ve basınını da meşgul eden, şehrin yeniden
“İnşa” etmenin bir aracı olarak “yıkma”
imarı ve inşası için yıkma hoyratlığının en
eyleminin kentsel ölçekte en çarpıcı ve
çarpıcı örnekleri olarak dikkati çekerler.
dramatik örneklerine 1950’li yılların
İstanbul’unda rastlandığını iddia etmek abartılı Bu çalışma söz konusu örnekler çerçevesinde;
olmasa gerek. Dönemin aktörlerinin “yıkarak inşa etme” temel felsefesinin Trabzon
önderliğinde şehrin modernleşmesi adına şehrinin fiziksel gelişimindeki rolünü
girişilen pek çok inşa, çoğu durumda ciddi bir irdelemeyi, meseleye dönemin aktörlerinin
yıkımın ardından gelmiştir. Görkemli Osmanlı zaviyesinden bakmayı ve dolayısıyla Trabzon
geçmişinin maddi kanıtı eski payitaht İstanbul’u şehri bağlamında bir zihniyet okuması yapmayı
hedeflemektedir. Bu çalışma aynı zamanda
yeniden inşa etmek, sadece dönemin yerel
şehir ve mimarlık tarihinin sadece yapım ve
yönetimi için değil siyasi iktidarın da en önemli
inşalar üzerinden değil, yıkma ve yok etmeler
emellerinden birisi olmuştur. Rahat ak an bir üzerinden de yazılabileceği üzerine bir tersten
trafik için modern bir yol ağı ve şehrin modern okuma denemesi olacaktır.
standartlara kavuşması gayesi, artan yıkma
eylemlerinin sebebi olarak görülmüştür.
İstanbul’un Avrupa’ya açılan ucu olarak görülen
Londra Asfaltı, yeni açılan on şeritli Vatan TRABZON METROPOLİTİ HRISANTHOS’UN
Caddesi, genişletilen Millet ve Ordu Caddeleri KALEMİNDEN “TRAPEZOUS’TA DİN VE
uğruna tarihi değeri olan pek çoğuyla birlikte KÜLTÜR” ÜZERİNE KISA BİLGİLER
binlerce yapı, dönemin popüler ifadesi ile “kör
kazma”ya kurban edilmiştir. Muhafazakâr bir Hatice Tuğba AKDOĞAR AKBULUT
zihin dünyasına sahip dönem iktidarı, imar
Karadeniz Bölgesi’nin tarihi, coğrafi ve stratejik
faaliyetleri söz konusu olduğunda oldukça
açıdan önemli bir kenti olan Trabzon, tarih
cömert davranmış, şehri güzelleştirmek
boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği
amacıyla yıkmaktan çekinmemiştir.
yapmış ve de pek çok milletin hâkimiyet
Benzer bir durumun göreceli olarak kurmak istediği bir saha olmuştur. Bu önemine
Trabzon için de geçerli olduğunu, pek çok binaen özellikle XVIII. ve XIX. yüzyıldan bu yana
yıkımın şehrin yeniden inşası uğruna çeşitli araştırmacılar tarafından bu kente ilişkin, yerli
dönemlerde gerçekleştirildiğini söylemek ve yabancı, farklı konularda birçok bilimsel
yanlış olmaz. Rusların, işgal döneminde askeri çalışmalar yapılmıştır. Nitekim yapılan
hedefleri için, dönemin tanıklarına göre birkaç çalışmalar arasında, şu ana kadar batı
mahalle yok edilerek açtığı bugünkü Maraş literatürde olmayıp Türk literatürde ise ilk kez
Caddesi, bunun en çarpıcı örneklerindendir. tarafımızca 2016 yılında bir değerlend irilmesi
1950’li yıllarda dönemin yerel yöneticilerince yapılan ve basımı Yunanca bir kaynak olan,
şehrin modernleşmesi adına yapılması gereken Trabzon Metropoliti Hrisanthos’un Trabzon
bir fedakârlık olarak görülen yıkma Kilisesi (He Ekklesia Trapezountos) adlı eseri
eylemlerinin geri planındaki zihniyet dünyasını, görülür. Hrisanthos bu eserinin Din ve Kültür
bir belediye azasının “İmar yıkmakla olur. Biz bu başlıklı ikinci bölümünde, dönemin modern
şehri baltalamazsak hiçbir şey yapamayız.” kaynaklarının yanı sıra özellikle antik dönemin
sözleri açıkça ortaya koyar. Şehir sakinlerinin birinci el kaynak niteliğindeki Yunan ve Latin
hafızalarında hala yer tutan Sinema binas ının eserlerini sıklıkla kullanarak “Trapezous’un
yıktırılması, St. Gregory kilisesinin yıkılması, 27 Hellen Tanrıları, Mithra Kültü, Dini ve Ayinleri
ile kentteki Hellen Ruhu” üzerine önemli Trabzon ve çevresi, III. yüzyılın
bilgiler vermiştir. Çalışmamızdaki amacımız, ortalarında Karadeniz’in kuzeyinden gelen
Hrisanthos’un bu ifadelerini Türkçeye Gotların ve Boranilerin saldırılarından sonra
kazandırmakla birlikte bu alanda yapılacak olan eski canlılığını yitirmiş ve Roma
benzer çalışmalara da, daha güvenilir ve yeni İmparatorluğu’nun bölünmesinden sonra
bilgilerle katkı sağlamaktır. Bizans (Doğu Roma) hakimiyetine girmiştir.
Bölge, VI. yüzyıl Bizans-Sasani savaşları
Hrisanthos’un eserinde verdiği bu
sırasında ve özellikle I. Justinianos (527-
bilgiler kısaca özetlenecek olunursa, antik
565)’tan itibaren tekrar önem kazanmış ve
dönem Trapezous’unda Hellen tanrılarından
özellikle Hermes, Sarapis, Dionysios, Tykhe ve dönem kaynaklarında Trabzon ve çevresi ile
Nemesis ile Mithras’a saygı duyulduğu ilgili bilgiler aktarılmaya başlanmıştır. Bizans
görülmüştür. Mithra tapınımı üzerine bilhassa İmparatorluğu ile Sasaniler arasında yaşanan
ayinlerin ve “Helieia Mithrakana”/Güneş savaşlar ve Trabzon çevresinin çatışma
Mithrakana diye söylenilen şenliklerin hatta bölgelerine olan yakınlığı imparatorluğun bölge
vaftizlerin yapıldığı, tüm bu etkinliklerin ile ilgili yeni politikalar üretmesine zemin
Mithrios Dağı’nda gerçekleştiği anlaşılmıştır. hazırlamıştır. Bizanslılar, doğu sınırında
Mithra tapınaklarının genellikle, Mithreia Sasanilere yakın bir yerde olan Trabzon ve
denilen mağara ve el yapımı ya da doğal oluşan çevresini muhtemel bir Sasani saldırısına karşı
kovuklar içerisinde olduğu, kovuğun korumak için çeşitli askeri ve idari önlemler
derinliklerine doğru kemer bir direk üzerine
almış ve bölgenin dağlık alanlarında yaşayan
Mithra boğası heykeli ve sunağının, önünde ise
Tzan kavmini kontrol altına alarak otoritelerini
ateşteki külü koruyan Magoslar’ın (büyücüler)
bulunduğuna dikkat çekilmiştir. Mithra güçlendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışma,
ayinlerinin Trapezous’ta çok popüler ve de Bizans İmparatorluğu tarafından VI. yüzyılda
aşırıya kaçmış bir halde olduğu, özellikle Pontos Trabzon ve çevresinde uygulanan askeri, idari
Kralı Mithradates VI Eupator’la birlikte ve ticari politikaları anlatmayı hedeflemektedir.
Trapezous’ta, dinde olduğu kadar sanat ve
KADI SİCİLLERİNE GÖRE 18. YÜZYILIN İLK
eğitimde de aşırı bir Hellen ruhunun
YARISINDA TRABZON’DA BİLİM TARİHİ
benimsendiği söylenmiştir.
ÜZERİNE OKUNAN KİTAPLAR
Temel ÖZTÜRK
BİZANS İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE
TRABZON VE ÇEVRESİ (VI. YÜZYIL) Kültürümüzde ve medeniyetimizde kitap
önemli bir yere sahiptir. Günümüzde olduğu
Ali GENÇ gibi geçmişte de bir insanın kültür seviyesi
okuduğu kitap sayısı ve kitapların niteliği ile
Karadeniz’in güney kıyılarında kurulmuş olan doğrudan ilişkilidir. Çok okumanın yanında
Trabzon’un tarihi M.Ö. VIII. yüzyıla kadar doğru veya diğer bir ifade ile zamanın insana
uzanmaktadır. Sahip olduğu stratejik konum ve sunduğu değer yargıları ölçüsünde kişinin bilgi
limanı sayesinde gelişme imkanı bulan Trabzon birikim seviyesini artıracak derecede farklı
kenti, etrafını çevreleyen engebeli coğrafi yapı kitapların okunması oldukça elzemdir. Zira
sayesinde istilalardan korunma imkanı okumak sadece bilgi birikimi açısından değil
bulmuştur. Trabzon ve çevresi, M.Ö. I. kültür algısındaki genişlemenin de sağlanması
yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu’nun yönünde etkilidir. Bu minvalden bakılacak
hakimiyetine girmiştir. Kentin sahip olduğu olursa bir toplumda okunan kitap o toplumun
stratejik konumun farkında olan Romalılar, hem kültür algısında genişlemeyi sağlamakta
imparatorluğun doğu sınırında hem de toplumun eğilimlerinin tespiti hakkında
gerçekleştirdikleri askeri faaliyetlerde imkânlar sunmaktadır. Dile getirmeye
Trabzon’u bir ikmal noktası olarak çalıştığımız bu gerekçeler bilim tarihi
kullanmışlardır. 28
ile alakalı kitapların okunması yönünde 18. duyulacak bir şekilde gerçekleşirken, talâk ile
yüzyıl Trabzon’unda toplumun bu yöndeki boşanmada belirli bir sistem vardır.
eğilimlerinin tespiti ve insanlar arasında sosyal
dengenin vazgeçilmez unsuru olarak kitap Evlilik bağının kopuşunu ifade eden boşanma,
okumaya yönelik belli bir kültürün tebarüzü Osmanlı mahkemelerinde sık rastlanmasa da
açısından oldukça dikkat çekicidir. Dikkat çekici kayda geçen önemli bir sosyal hadisedir. Bu
olan bir başka husus da Osmanlı Devleti’nde hadisenin seyri ve nasıl cereyân ettiği kadı
her alanda yenileşmenin başladığı 18. yüzyıl sicillerinden kolaylıkla takip edilebilmektedir.
yanında coğrafi konumu üstünlüğü itibariyle Takip edilen bu kayıtlar ise sadece mahkemeye
Anadolu’nun en önemli liman kentlerinden biri yansıyanlar ile sınırlı kalmaktadır. Çünkü her
boşanmanın mahkemeye kaydedilme
olan Trabzon’da dönem içerisinde yenilikçi ilmi
çalışmalara yönelik hangi yazarlara ait zorunluluğu bulunmamaktadır. Fakat boşanma
kitapların okunduğunun tespit edileceğidir. ve sonrasında vuku bulan hadiseler toplumsal
Zira biz buradan bir toplumun okuduğu ilmi açıdan önem arz ettiğinden bazı durumlarda
kitaplar nezdinde; hem fert kategorisinde mahkemeye gelmek kaçınılmaz olmaktadır.
bulunduğu konum hem de yenilikçi Bizzat yahut vekiller aracılığı ile ya da bir diğer
çalışmaların tatmini noktasındaki okumaların seçenek olarak üçüncü şahıslar tarafından
hadise mahkemeye yansımakta ve bir çözüme
ötesinde bilimsel algıyı genişletmek için yapılan
okumaları da tespit edebilmekteyiz. varılmaktadır. Bu bildiride boşanma
türlerinden talâk bahsi üzerinde durularak,
Tüm bu incelemeler hukuki, sosyo-ekonomik ve konu hakkında XVII. yüzyılın son çeyreğinde
kültürel açıdan da zengin olup bir nevi dönemin Trabzon örneği değerlendirilecektir. Burada
mahkeme kayıtlarını yansıtan 55 kadı sicilindeki talâk ile boşanmada mahkemeye yansıyan
tereke kayıtlarına dayanmaktadır. Ölenin sorunlar, bu sorunlara binaen halkın o dönem
eşyalarının kadı gözetiminde tek tek fiyat ve içerisindeki sosyal durumu izâh edilecektir.
adediyle birlikte kaleme alındığı tereke kayıtları
toplumun her katmanındaki insanların TRABZON’DA BORÇ İLİŞKİLERİNİN SULH
tercihleri ve yaşam biçimleri hakkında bilgiler YOLUYLA ÇÖZÜMLENMESİ (XVII. YÜZYILIN
sunmaktadır. Bu yönüyle terekeler sadece SON ÇEYREĞİ)
iktisadî ve kültürel tarihimize değil toplumu
oluşturan fertler açısından içerisindeki Kübra AFACAN
astronomi, zooloji ve tıp gibi konularda bilim
tarihi ile alakalı kitaplar nezdinde toplumun Toplumdaki fertler arasında uyuşmazlığın
eğilimlerini de göstermektedir. çözümlenmesi noktasında yol gösterici bir
kavram olarak karşımıza sulh akidleri çıkar. Sulh
akidleriyle sarsılan kamu huzurunun yeniden
XVII. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNDE TRABZON’DA tesis edilme meselesi İslam hukuku ve buna
TEK TARAFLI BOŞANMA: TALÂK bağlı olarak Osmanlı hukuk sistematiğinde
önemli bir yer tutmuştur. Nisa suresi 128.
Gülsüm MAMAŞ ayette geçen “Ve’s-Sulhu Hayrun” kelamıyla
anlaşmazlıklarda sulhun daha hayırlı olduğu
İslâm Hukuku’nda boşanma, yetki ve
vurgulanmıştır. Bu söz kadı sicillerinde yer alan
sistem açısından talâk, muhâlaʻa ve kazaî
sulh akidlerinin muhtevasına “Es-Sulhû
boşanma olarak üçe ayrılmaktadır. Talâk, tek
taraflı bir boşanma olarak erkeğin yetkisinde Seyyidü’l-Ahkâm” -Sulh hükümlerin
gerçekleşirken, muhâlaʻada karşılıklı rıza efendisidir- şeklinde yansımıştır. Bireysel ve
etkindir ve daha çok kadının isteği üzerine toplumsal meselelerin dar alanlardan geniş
gerçekleşmektedir. Kazaî boşanma ise belirli kitlelere ulaşmaması için toplum huzurunun
sebepler dâhilinde bizzat hâkim olan kadı yararına taraflar arasında mahkeme dışında
tarafından gerçekleştirilmektedir. Muhâlaʻa ve vuku bulan sulh akidleri, Osmanlı yargı
kazaî boşanmada boşanma, tek seferde bain sistemine rahatlık ve işlerlik kazandırmıştır.
yani ayırıcı ve yeniden bir nikâha gerek Genel manada Osmanlı sınırları içinde özelde
29
de Trabzon ve çevresinde insanlar arasında bıraktıkları malları tespit ile bu malların şeriat
sükûnet içerisinde yaşama eğilimi tarafları esaslarına göre taksimini gösteren belgedir.
anlaşmazlıkların çözümündeki çıkış yollarından Tereke bazı kayıtlarda “muhallefât” ve
biri olan sulha doğru ittiği düşünülmektedir. “metrukât” şeklinde de geçmektedir. Tereke
Bu bildiride Trabzon kadı sicilleri üzerinden kayıtları; vefat eden kişilerin ekonomik
17. yüzyılın son çeyreğinde borçların sulh durumlarını ve mal varlıklarını, kullandığı eşya
yoluyla ödenmesi gündeme getirilerek sulhun türlerini ve bu eşyaların fiyatlarını, sahip olduğu
Trabzon’daki yansımaları izah edilmeye mülklerin türü (ev, dükkân, arsa, bahçe gibi) ve
çalışılacaktır. Bu çerçevede borç-alacak bu mülklerin kıymetini, çocuk sayısını, eş
ilişkisinde taraflar ve sosyal statüleri, verilen sayısını, borç ve alacağını vb. gibi çok çeşitli
borç meblağı ile aynî ve nakdî olarak veriler sunmaktadır.
gerçekleşen bedel-i sulh miktarları arasındaki
farkın boyutları üzerinde durulacaktır. Ayrıca 1922 Numaralı Trabzon Şerʿiyye Siciline Kayıtlı
bedel-i sulhlerde kullanılan para birimi ile Terekelerin Sosyal ve Ekonomik Açıdan
anlaşmazlığa taraf olan dini gruplar gibi Değerlendirmesi isimli bu çalışma ile
konulara açıklık getirilecektir. Öte yandan sulh hedeflenen, 1756/57 yıllarında Trabzon’da
akidlerinde borç-alacak bahsinin Trabzon’un yaşamış ve ölmüş zevatın terekelerinin tafsilatlı
sosyal ve iktisadi düzenindeki yerleri ile hukuk bir incelemesini yaparak, tablo ve analizler ile
sistemine yansıyan uygulanış biçimi ortaya dönemin sosyo ekonomik durumu hakkında
konulmaya çalışılacaktır. Böylece 17. yüzyılın
bilgiler vermektir.
son çeyreğinde Trabzon’da borç-alacak
ilişkilerinde sulh akidlerinin İslam ve Osmanlı
hukuku bağlamında nasıl yer edindiği birinci
dereceden arşiv malzemesi üzerinden izah ORTAÇAĞ KARADENİZİNDE İTALYAN DENİZ
edilmeye çalışılacaktır. GÜCÜ: VENEDİKLİLER
1922 NUMARALI TRABZON ŞER’İYYE SİCİLİNE Venedik, özellikle IX. ve XII. yüzyıllarda gücünü
KAYITLI TEREKELERİN SOSYAL VE EKONOMİK artırmış ve coğrafi durumunu da avantaja
AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ çevirerek Doğu Akdeniz’de güçlü bir
Hilal TOK ÖZTEKİN imparatorluk kurmayı başarmıştır. Bizans
Devleti, donanma açısından zayıfladı bir
Şerʿiyye Sicillerinin içerdiği konuların çeşitliliği dönemde 992’li yıllardan itibaren, kendisine
göz önüne alındığında, kaydedildiği şehrin ve donanma desteği sağlamasına karşılık
Osmanlı Devleti’nin tarihi, ekonomisi, idaresi, Venedik’e bir takım imtiyazlar vermiştir. Bu
sosyo-kültürel yapısı ve hukukî yapısı hakkında imtiyazlar sırasıyla 992, 1084, 1126, 1147,
ve bu hukukun işleyişi hakkında pek çok bilgi 1187, 1189 ve 1198 yıllarında verilmiştir.
içermektedir. Tüm bunların yanı sıra şerʿiyye Venedik, verilen bu imtiyazlar sayesinde Bizans
sicilleri o döneme tanıklık eden kişilerin Devleti’nde yerli tüccarların dahi ödemek
kaleminden çıktığı için de birinci elden kaynak zorunda oldukları %10 vergiden muaf
özelliğindedir. Bütün bu yönleriyle siciller tarih tutulmuşlar ve Konstantinopolis’te yasal olarak
çalışmaları için vazgeçilmez bir kaynaktır. ikamet etmelerine izin verilmiştir. Ancak
Bu çalışma, 1922 numaralı Trabzon Şerʿiyye Venediklilere imtiyaz verilen 32 limandan
sicilinde bulunan tereke kayıtlarını ihtiva hiçbirisi Karadeniz limanları değildir. Bu durum
etmektedir. Sicil, 1169-1170 /1756-1757 bize Bizans devletinin devlet politikası olarak
yıllarına tekabül eder ve 89 varaktan İtalyan tüccarları Karadeniz’den uzak tuttuğunu
oluşmaktadır. Sicilde toplam 456 adet kayıt göstermektedir. Ancak 1160-1200’lü yıllar
bulunmakta ve bunun 23’ünü tereke kayıtları arasında Karadeniz limanlarını içeren bir Pisa
oluşturmaktadır. Tereke, ölen Müslümanların seyir kılavuzu bize İtalyanların artık yavaş yavaş
30
Karadeniz’e sirayet etmeye başladıklarını 1758-1765 YILLARI ARASINDA BAYBURD
göstermektedir. Bu çalışmada İtalyan deniz KAZASINDAN MERKEZE YANSIYAN DAVALAR
güçlerinin en önemlilerinden birisi olan (4 NO’LU ERZURUM AHKÂM DEFTERİNE
Venediklilerin Karadeniz üzerindeki faaliyetleri GÖRE)
incelenecektir. Mehmet Emin ÜNER
BİR OSMANLI KALESİNİN KAYBI: AZAK Osmanlı Klasik dönemde davalara genellikle
KALESİ’NİN OSMANLI HAKİMİYETİNDEN ÇIKIŞ mahallinde şer‘i mahkemelerde kadılar
SÜRECİ tarafından bakılırdı. Ancak mahalli
Ümran KARADENİZ mahkemelerde çözüme kavuşturulamayan
davalar ya da adaletin yerini bulamadığı
Osmanlı sınır savunma sisteminin davalar merkeze, Divân-ı Hümayun’a taşınırdı.
temelini oluşturan serhad kaleleri, Osmanlı Dava sahibi ya bizzat gider ya da arzuhal
topraklarının muhafazasında önemli rol gönderirdi. Burada görülen davaların bir sureti
oynamıştır. Azak Kalesi de bu serhad mühimme defterlerine kayd edilirdi. Ancak
kalelerinden biri olarak Osmanlı topraklarının 1742’den itibaren Her eyalete ayrı ayrı
kuzeydoğu sınırının en uç noktasında yer
defterler ayrılmak suretiyle Ahkâm
almıştır. 1475 yılında Osmanlı hakimiyetine
Defterlerine kaydedilmeye başlanmıştır.
giren Azak, sınır bölgesinde bulunması
bakımından önem arz etmekle birlikte, ilk Çalışmamızın temel kaynağını da bu
yıllarda güvenlik hususunda herhangi bir defterlerden 4 nolu Erzurum Ahkâm Defteri
tehlikenin söz konusu olmaması nedeniyle oluşturmaktadır. Bu defter 44x16 ebadında
daha ziyade ileri bir karakol noktası olmuştur. olup 359 sayfadan oluşmaktadır. Ciltli ve ebru
Bu bölge üzerinden düzenlenen seferlerde kaplamalıdır. Defter 1758 yılından başlayıp
ikmal üssü ve askeri destek birimi olma rolünü 1765 yılında sona ermektedir. Bu deftere göre
üstlenen Azak, XVI. yüzyılın ikinci yarısında 1758-1765 yılları arasında Bayburd kazasından
başlayan ciddi saldırılar karşısında, sınır kalesi merkeze yansıyan davalar incelenmiştir. Bu
olarak ön plana çıkmıştır. davaları şöyle tasnif etmek mümkündür:
Ortalama 250 yıl Osmanlı Kazada kurulmuş olan vakıflar ve bu vakıfların
hakimiyetinde kalan Azak, ilk kez Don
bünyesinde olan medrese ve cami
Kazaklarının saldırıları neticesinde elden
görevlilerinin şikayetleri, vakfı taşınmazların
çıkmış; 1637-1642 tarihleri arasında Don
Kazaklarının kontrolünde kalmıştır. Bu tamiri ilgili konular yer almaktadır. Tımar
dönemden sonra Osmanlı Devleti tekrar Azak’a sahiplerinin mahallinde çözüm bulamayıp
hakim olmuş; ancak 1695-1696 Rus merkeze taşıdıkları davalar özellikle sahip
muhasaraları neticesinde kaleyi bir kez daha oldukları tımar köylerine dışarıdan birilerinin
kaybetmiştir. 1711 Prut Antlaşması ile Azak’ta müdahale etmesi ile ilgili şikayetler. Eşkıya
yeniden tesis edilen Osmanlı gücünün ise ömrü grupları tarafından yerleşim yerlerinin
uzun olmamış ve 1736 Rus muhasarası basılması ve ahaliye ait emval ve eşyalarının
sonucunda kale tamamen kaybedilmiştir. talan ve gasb edilmesi. Ayrıca bu tür eşkıyalık
Karadeniz’in güvenliği açısından önem arz eden olaylarına karşı mallarına korumaya çalışanların
bu kalenin, üç kez elden çıkması, ilk aşamada katl edilmesi şikayetleri de yer almaktadır.
Osmanlı Devleti’nin yeterli desteği vermediğini Seyyid ve şeriflerin merkeze taşıdıkları davalar.
akla getirmektedir. Ancak bu durumu tespit
Osmanlı tebasından gayrimüslimlerin kendi
etmek için kalenin saldırılar karşısındaki
aralarında ve kendileri ile Müslümanlar
vaziyetinin ve devletin kale üzerindeki
tutumunun incelenmesi gerekmektedir. Bu arasında cereyan eden davalar. Alacak verecek
bildiride, bahsi geçen üç muhasara dönemi ele şikayetleri. Vergi ile ilgili hükümler. Şer‘i
alınarak Azak Kalesi’nin kaybedilmesine neden mahkemede çözülemeyen arazi davaları.
olan etkenler açıklanmaya çalışılacaktır. Zeamet sahiplerinin çeşitli sebeplerden dolayı
31
merkeze ulaştırdıkları problemler. Miras TRABZON ŞEHİR TARİHİNE BİR KATKI:
davaları. Yeniçeriler ve kale muhafızları ile ilgili OSMANLI DÖNEMİ TRABZON ŞEHİR HARİTASI
davalar. Daha birçok münferit davalar da (19. YÜZYIL)
merkeze yansıdığı görülmektedir. Bu münferit
davalar arasında cariyelerle ilgili bir dava dikkat Murat KÜÇÜKUĞURLU – Özgür YILMAZ
çekmektedir. Ana başlıklarını verdiğimiz bu Şehir mekânının gözlemlenmesi veya tasvir
dava çeşitleri incelenmiş ve değerlendirilmiştir. edilmesi, geçmişi oldukça eskilere giden bir
gelenektir. Bu geleneğin ortaya çıkardığı
kaynaklar günümüzde pek çok disiplinden
DÂRÜ’L-HİKMETİ’L-İSLÂMİYYE’NİN araştırmacılar için eşsiz bir öneme sahiptir.
KARADENİZ BÖLGESİ’NDEKİ FAALİYETLERİ Bilhassa şehir tarihi araştırmalarında görsel
Hüseyin BAYARSLAN malzemelerin sahip olduğu önem son
zamanlarda yapılan çalışmalarda da
Osmanlı Devleti için yenilgiyle neticelenen
görülmektedir. Bu çalışmalarda hikâyesi
Birinci Dünya Savaşı’nın halkta yol açtığı
anlatılan mekâna ilişkin kullanılan görsellerin
bunalımların sonuçlarından biri de
çalışmalara katmış olduğu değer oldukça
mağlubiyetin oluşturduğu komplekslerin yanı
önemlidir. Bu bakımdan Osmanlı şehir
sıra muzaffer Batı’ya yönelik hayranlığın da
tarihlerinin görsel kaynakları arasında
etkisiyle ahlak ve inançtan uzaklaşmaktı. Bu
sayılabilecek gerek yerli gerekse de yabancı
problemi bertaraf etmeyi kendine vazife edinen
kaynaklarda yer alan şehir tasvirleri veya
kuruluşlardan biri olan “Dârü’l-hikmeti’l-
topografik resimler, mimari planlar, Oryantalist
İslâmiyye” 25 Şubat 1918 tarihinde muhtelif
resim veya gravürler gibi kaynakların yanında
tartışmaların ardından kuruldu. Bu kurum bir
19. yüzyılda yapılan detaylı şehir haritaları
taraftan halkın inancını pekiştirmekle
şehirlerin geçirdiği dönüşümleri izlemede çok
uğraşırken, diğer taraftan Misyonerlik ve
kıymetli bilgiler aktarmaktadırlar.
Bolşeviklik gibi ülke için tehdit olarak görülen
faaliyet ve akımlarla fikir sahasında mücadele Bu bağlamda şehir haritaları açısından çok fazla
etmeye çalışıyordu. Yaptırım gücü olmamakla bir kaynağa sahip olmayan Trabzon’un
birlikte karşılaşılan problemlerin çözümü için mekânsal tarihi açısından 1898 İngiliz
şeyhülislâmlık, Adliye Nezâreti ve polis konsolosu Francis Richard Maunsell tarafından
müdüriyeti ile yazışmalarda bulunuyordu. hazırlanan ve İngiliz Milli Arşivi’nde (The
National Archive) yer alan Trabzon şehri ve
Bu çalışma dini bir kuruluş olan ilgili kurumun
yakın çevresine dair harita şehirdeki
Karadeniz Bölgesi’ndeki faaliyetleri ve
meydanlar, mahalleler, cadde ve yollar, önemli
Karadeniz halkı üzerindeki tesirlerini ortaya
koymayı hedeflemektedir. Böylelikle savaşın askeri, sivil kamu ve dini binaları, mezarlıklar, ,
sonunda ve yeni bir savaşın arifesindeki halkın konsolosluklar ve tarım alanları gibi pek çok
karşılaştığı manevi problemler ile devletin bu ayrıntıyı ihtiva etmektedir. Bu harita temel
problemlere yönelik çözümleri ortaya alınarak Osmanlı, İngiliz ve Fransız arşivleri,
konulmaya çalışılacaktır. Bâb-ı Meşîhat ile bağlı görsel ve yazılı kaynaklar yardımı ile yapılan
kuruluşların ve dolayısıyla Dârü’l-hikmeti’l- rekonstrüksiyon çalışması sonrasında
İslâmiyye'nin tâlimat, nizamnâme ve haberlerin günümüzde unutulan pek çok çarşı,
duyurulması için yayımlanan “Cerîde-i İlmiyye” imalathane, otel, han, kamu binası,
isimli yayın organı bu çalışmanın ana konsolosluk, mezarlık, suyolu vb. yapı, mekan
kaynağıdır. Bunun dışında ilgili dönemde veya unsur tespit edilmiş ve harita üzerinde
Karadeniz şehirlerinde yayınlanan “Giresun’da gösterilmiştir. Örneğin, çalışmalarımız
Işık” gibi yerel gazetelerden de
esnasında Trabzon’da 20 konsolosluğun varlığı
yararlanılacaktır.
tespit edilmiş ve bunların 9’unun yeri
belirlenerek haritada gösterilmiştir. Bu şekilde
19. yüzyılın sonlarında Trabzon şehrinin ve
32
çevresinin canlı bir görüntüsü çizilmeye ve Defterdeki bilgiler ışığında Trabzon merkez
Trabzon şehir tarihi çalışmaları için önemli bir alınarak, 1735-1736 yılında İran Seferinin de
referans kaynağı ortaya konulmaya olduğu göz önüne alınarak, Trabzon’un
çalışılmıştır. Osmanlı Devleti’nin muhabere sistemindeki
yerine ışık tutmaya çalışmayı amaçlamaktayız.
Bu bildiride haritanın rekonstrüksiyon süreci, Yapılacak bu araştırma ülkemizde son
belgeler veya görsel kaynaklardan mekânlara dönemde gittikçe ilerleyen Osmanlı Teşkilat
ilişkin yer tespitine dair detaylar ortaya Tarihi açısından da önem arz etmektedir. Bu
konularak Trabzon üzerinden konuya ilişkin bir nedenle çalışmamız Trabzon özelinde, Osmanlı
örneklem sergilenecektir. Devleti teşkilatında yer alan ulak teşkilatının
işleyişini ortaya koymak açısından değer ifade
edeceğini düşünmekteyiz.
H. 1148 (1735/1736)/H. 1152 (1739-1740) MARAŞLI ŞEYH OSMAN EFENDİ’NİN OF
TARİHLİ TRABZON ULAK DEFTERİ IŞIĞINDA BÖLGESİNİN TÜRKLEŞME VE İSLAMLAŞMASI-
TRABZON’UN OSMANLI DEVLETİ’NİN ULAŞIM NDAKİ ETKİSİ
TEŞKİLATINDAKİ YERİ M. Hanefi BOSTAN
Sıddık YILDIZ Trabzon, 15 Ağustos 1461’de Fatih Sultan
Bir haberi bir menzilden bir menzile götürmek Mehmed tarafından feth edilmesi ile birlikte
için görevlendirilen kişilere Osmanlı Devlet bölge sancak olarak idari düzenlemeye tabi
teşkilatında “ulak” isimi verilmektedir. Ulaklar, tutulmuş ve Trabzon şehrine ve sancağa bağlı
aldıkları haberleri yerlerine ulaştırmak için ve kazalara Müslüman Türk nüfus yerleştirilirken,
gidecekleri yerin uzaklığına göre çeşitli bölgedeki gayr-i Müslim nüfusun bir kısmı
menzillerde konaklamaktadırlar. Bu İstanbul ve Rumeli’ye sürüldüğü Osmanlı Arşivi
menzillerden birisi de Karadeniz kıyısında yer kayıtlarıyla, dönemin müverrihlerinin verdiği
alan Trabzon’dur. Ulakların menzillere nereden bilgilerden ortaya çıkmaktadır. Trabzon
geldikleri ve nereye gittikleri, yanlarında kaç at sancağına bağlı olan Of kazasında (bugünkü Of,
olduğu gibi bilgilerin yazıldığı defterlere “Ulak
Hayrat, Çaykara ve Dernekpazarı ilçeleri ile
Defterleri” ismi verilmektedir. Trabzon’da
Köprübaşı ilçesinin bazı köyleri)nüfus
bulunan menzile gelen ulakların incelenmesi ile
hareketliliği ile nüfusun artış ve düşüşüne
ulakların hangi devlet görevlilerine ait olduğu
ve hangi devlet görevlilerinin adına haber neden olay ve politikalar değerlendirilecektir.
taşıdığına dair bilgiler tespit edilebilmektedir. Halk arasındaki yaygın olan kanaate göre; Of
Trabzon, hem Anadolu hem de Kırım ve bölgesinin İslamlaşmasında Maraşlı Şeyh
Gürcistan yolu üzerinde olması bakımında Osman Efendi ile kardeşlerinin büyük bir etkisi
Osmanlı ulaşımında önem arz etmektedir. Bu bulunmaktadır. Bu etkinin ne düzeyde olduğu
çalışmada H. 1148 (1735/1736) /H. 1152 (1739- ve Maraşlı Şeyh Osman Efendi ve kardeşlerinin
1740) tarihleri arasında tutulan Trabzon Ulak hangi dönemde bölgeye yerleştikleri, ne tür bir
Defterleri incelenecektir. Trabzon Ulak görev ifa ettikleri bulunabilen arşiv kayıtları ile
Defterlerinde, Trabzon’a gelen/giden ulakların değerlendirilmeye çalışılacaktır. Özellikle
kullanımındaki işleyişin sıklığını, menzile gelen Maraşlı Şeyh Osman Efendi, çocukları ve
ve konaklayan devlet adamlarının isimleri,
torunlarının görev icra ettikleri sahanın neresi
görevleri, menzilden verilen atların sayısı ve
olduğu ve bunlara ne tür imkânlar tanındığı,
bunun masrafları hakkında bilgiler ortaya
konulmaya çalışılacaktır. Bu defterlerdeki bölgede tekkelerinin bulunup bulunmadığı,
bilgiler analiz edilerek, Trabzon üzerinden eğer varsa nerede olduğu tespite çalışılacaktır.
hangi menzillere gidildiğine dair bilgiler ortaya Maraşlı Şeyh Osman Efendi ve neslinin
konulacak ve Trabzon’un Osmanlı ulaşım bölgenin Türkleşme ve İslamlaşmasında bir
teşkilatındaki yeri ve önemi tespit edilecektir. katkılarının olup olmadığı ve eğer varsa bunun
ne düzeyde olduğu tartışılacaktır.
33
TRABZON VE URFA ŞER’İYYE SİCİLLERİNİN TANZİMAT SÜRECİNDE (1839-1876)
MUHTEVASI HUSUSUNDA BİR DEĞER- TRABZON’DA GAYRİMÜSLİMLER
LENDİRME (H. 1303-1309/M. 1886-1892)
Ahmet OĞUZ
Zafer BENZER
Osmanlı Devletinde Fransız ihtilalinden sonra
Osmanlı Devleti tarihine her yönüyle ışık tutan gayrimüslimler arasında kimlik arayışı
kaynakların başında şüphesiz arşiv kaynakları başlamıştı. İhtilalin ortaya attığı mikro
gelmektedir. Günümüzde yapılan tarih milliyetçilik akımı özellikle çok uluslu
çalışmaları, ağırlıklı olarak sosyal ve kültürel imparatorlukları sarsmıştı. Osmanlı Devleti de
yapı üzerine yoğunlaşmıştır. Bunlara şüphesiz bunlar arasındaydı. Balkanlarda başlayan
yerel tarih ve kent tarihi çalışmaları da büyük isyanlar daha sonra tüm yurda yayılmıştır.
fayda sağlamaktadır.
Balkanlarda Sırplar ilk isyanı başlatmıştır.
Çalışmamızın amacı; Trabzon’un ve Rumların başlattığı ve Yunan Devletinin
Urfa’nın özellikle 19. asrın sonlarında kaleme kurulmasıyla sonuçlanan isyan ise ilk olarak
alınan şer’iyye sicilleri ışığında sosyal, kültürel hedefe ulaşmıştır. Rumların Mora
ve hukuki yapısı hakkında bilgi vermektir. Bu yarımadasından sonra Anadolu’da da
sicil kayıtlarında bulunan dava türlerinin ve bağımsızlık girişimleri başlamıştır. Islahat
içeriklerinin karşılaştırma yoluyla elde edilecek Fermanından sonra bu sürecin Anadolu’da
olan bilgilerin, şehrin tarihine katkı sağlaması başladığı görülmektedir. Açıktan faaliyet
düşünülmektedir. Çalışmamız 1886-1892 yapamayan Rumlar, okul ve kilise açarak kimlik
yıllarını kapsayacak şekilde kaleme alınacaktır. oluşturma çabası içine girmiştir. Hatta bunların
Bu zaman aralığında her iki vilayette kadı arasına silahlanmayı da dâhil edebiliriz. Islahat
mahkemelerinde görülen dava çeşitleri, davacı Fermanından sonra Orta Anadolu’da
ve davalılar, vekalet ve vekillik hususu, silahlanma içerisinde oldukları belgelerden
mahkemeye intikal eden davaların çözüm anlaşılmaktadır. Benzer durumun Trabzon ve
yolları ve anlaşmazlık konusu olan durumların havalisinde görüldüğü belgelerden
karşılaştırmalı bir değerlendirmesinin yapılması anlaşılmaktadır. Bölgede okul ve kilise yapımı
amaçlanmaktadır. artmıştır.
Adı geçen sicil kayıtlarında, Urfa ve Trabzon ve havalisinde Ermenilerin de Rumlar
Trabzon’da kullanılan yerleşim bölgeleri, gibi faaliyet içinde olduğu görülmektedir.
kullanılan isim, unvan ve lakaplar, kullanılan Ermenilerin 93 Harbinden sonra isyan
para birimleri, mahkemeye dahil olma usulleri faaliyetlerine giriştiği tam olarak gerçeği
ve Müslüman-gayrimüslim ilişkileri gibi yansıtmamaktadır. Ermeni kimliğinin
konularda bilgiye ulaşmak mümkün olacaktır. oluşturulma süreci Rumlarda olduğu gibi çok
Dolayısıyla Osmanlı Devleti sınırları içerisinde önceden başlamıştır. Kilise ve okul açılması
kimlik oluşturma hususunda başı çekmektedir.
yer alan ve iki farklı bölgeyi temsil eden bu iki
Ermenilerin Trabzon’da faaliyet gösterecek
vilayetin benzerliklerini ve farklılıklarını görme
kadar nüfusları vardır. Bu iki guruptan başka
imkânı elde edilecektir. Yahudiler de diğer bir gayrimüslim nüfusu
Araştırma konumuzun kaynaklarını başta 222, oluşturmaktadır. Bunun somut örneğini mebus
225, 227 numaralı Urfa Şer’iyye Sicilleri ve aynı seçimi göstermiştir. Trabzon vilayetinden 1877
döneme tarihlenen 222 ile 234 aralığında yılında açılan Meclis-i Mebusan’a altı mebus
tutulan Trabzon Şer’iyye Sicilleri oluşturacaktır. seçilmiştir. Bunlardan biri Yahudi diğeri ise
Bu kaynakların dışında, çalışmamıza katkı Ermeni’dir.
sağlayacak diğer ana kaynaklar ve ikinci el
kaynakların kullanılması hedeflenmektedir.
34
NUMİSMATİK VERİLER IŞIĞINDA TRAPEZUS hazırlanmıştır. Çalışmada öncelikli olarak
KENTİ ROMA DÖNEMİ KÜLTLERİ ÜZERİNE Sürmene’de bulunan vakıflar ve ibadet
DEĞERLENDİRMELER mekânlarının ilişkilerine değinilecektir. Daha
sonra cami, mescit gibi ibadet mekânlarının yer
Kasım OYARÇİN ve isim tespitleri yapılacaktır. Camilerle ilişkili
vakıfların işleyiş ve idare şekli, gelirleri,
Antik Çağ’da Pontus Bölgesi’nin önemli
taşınmaz malları ve giderleri, vakıflara bağlı
liman kentlerinden biri olan Trapezus, MÖ 7.
camilerin görevlileri ve bunların gelir-giderleri
yüzyılda bir Grek kolonisi olarak kurulmuştur.
arasındaki ilişki genel olarak ele alınacaktır.
Bu tarih öncesinde, Kolkhlar’ın yaşadığı bir
Böylece Cami ve köy-kasaba ilişkisinin sosyal
coğrafya olan Trabzon ve çevresi, MÖ 7.
boyutta ifade ettiği anlam Sürmene
yüzyılda Miletoslular’ın ticari amaçlı koloni
örnekleminde değerlendirilmeye çalışılacaktır.
kurduğu bir kent olmuştur. MÖ 6. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren yaklaşık iki yüzyıllık bir süre HURÛFÂT DEFTERLERİNE GÖRE TRABZON
boyunca Anadolu’daki birçok kent gibi Pers ŞEHRİ’NDE MAHALLE VE CÂMİLER
hakimiyetine giren Trapezus’da, MÖ 4. yüzyılın
sonuna doğru Pontus Krallığı hakimiyeti Turan AÇIK
başlamıştır. MÖ 63 yılında Trapezus’ta, Pontus
Krallığı’nı yıkan Roma’nın hakimiyeti İlk dönem oryantalist çalışmaların Osmanlı
başlamıştır. Trapezus’ta MÖ 63 yılında Roma İmparatorluğu’nu İslâmî referanslarla
hakimiyeti başlamasına rağmen şuana kadarki incelemeleri, söz konusu siyasî mekanizmanın
bilimsel çalışmalar sonucunda bilinen Roma ve ülkesinin geri kalmışlığın sembolü olarak
sikkeleri İmparator Trajan (MS 98-117) ile II. gösterilmesi ile neticelenmişti. Bununla birlikte
Phillippus (MS 247-249) Dönemleri arasına son zamanlarda mukayeseli imparatorluk
tarihlenmektedir. Çalışma kapsamında çalışmalarının sayısının hızla artması ve bu
Trapezus’un Roma Dönemi’nde bastığı sikkeler
çalışmalara Osmanlı İmparatorluğu’nun da
üzerinde yer alan mitolojik tipler, ikonografik
dâhil edilmesi, Osmanlıların inkâr edilemez bir
olarak incelenerek sikkeler ışığında kentte
olması muhtemel kültler üzerine; antik başarı ile devletlerini ve toplumlarını organize
kaynaklar, arkeolojik ve epigrafik verilerden de ettiklerini göstermekteydi. İşte bu başarının
yararlanılarak değerlendirmeler yapılacaktır. izahı için gerilemeyle eşleştirilen İslâmi
referansların yerine seküler bazı referanslar
bulma ihtiyacı hissedilmiş gibi durmaktadır. Bu
bağlamda Osmanlı toplumunun hayat alanı
HURUFAT DEFTERLERİNE GÖRE SÜRMENE’NİN mahalledeki insicamın izah edilmesi noktasında
İBADET MEKÂNLARINA DAİR BAZI da İslâmî referansların –bilhassa câmiin yerine-
GÖZLEMLER (1698-1834)
seküler bir takım izah biçimleri aranmakta ve
Eyyub ŞİMŞEK uzun zamandır mahalle ve câmi arasında var
olduğu düşünülen zorunlu ilişki sorgulanmaya
Hurufat Defterleri, son dönemde Osmanlı şehir çalışılmaktadır. Bu sorgulamada postmodern
tarihi çalışmalarının önemli kaynaklarından akademik bir trend haline gelen “yapısöküm”
birisi haline gelmiştir. Sadece şehir merkezlerini de etkili olmakta ve “büyük anlatı” olarak
değil, kazaları da içine alan bu defterler yaftalanan bazı hususlarda “dekonstrüksiyon”
vakıfların şehir, kaza hatta köylerdeki yapılmaktadır. Alelacele yapıldığı anlaşılan bu
varlıklarına ve işleyişlerine dair çok ciddi sorgulamalarda henüz yeterli miktarda belge
ipuçları sunmaktadır. Bu defterler ayrıca ibadet tetkik edilmeden mahalle ve cami arasındaki
mekânları olan cami ve mescitlere dair de
ilişkinin zannedildiği gibi katî olmadığı
önemli bilgiler ihtiva ederler. Bu tebliğde
zikredilmektedir. Biz, daha önce Trabzon
Trabzon’a bağlı kazalardan birisi olan
Sürmene’ye ait kayıtlar incelenecektir. 25 farklı şer‘iye sicillerinden derlediğimiz belgeler
defterde 1698-1834 yıllarını kapsayan nispetinde ve Osmanlı İmparatorluğu’nun
Sürmene’ye dair kayıtlar taranarak bu tebliğ “medeniyet perspektifi” istikametinde, bu
35
ilişkinin hemen göz ardı edilemeyeceğini izah genel çerçevesi içinde ele alınacağı tezi ortaya
etmeye çalışmıştık. Şimdi de Kazasker atılmıştır. Türkiye’de siyasi tarih penceresinden
Rûznâmçe defterlerinden “Cihet bakıldığında geçerlilik kazanan dönemler
Rûznâmçeleri” olduğu anlaşılan Hurûfât ışığında düşünüldüğünde, 1950’den 1960’a
Defterleri’nin tetkiki neticesinde, şer‘iye kadar devam eden DP dönemi çok partili
sicillerinde ve diğer kaynaklarda rastlanmayan hayata geçişte yeni başlıkların ele alındığı uzun
birçok câmiin mahallelerde var olduğu tespit süreli bir iktidar dönemi olarak dikkat çekmiştir.
edildi. Bu tebliğde, literatürde varlığı Çok partili hayata geçişte yaşanan siyasal
bilinmeyen ya da yanlış bilinen câmiler ortaya tartışmalar bir yana bırakılırsa, Karadeniz’de
çıkarılarak Trabzon tarihi ve mahalle Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında sınırlı bir
çalışmalarına Hurûfât Defterlerinin katkısı çerçevede ele alınabilen denizcilik stratejisinin
gösterilmeye gayret edilecektir. geliştirilmesinde DP dönemi belirli ölçüde bir
süreklilik sağlamıştır. Gemi inşa sanayinin
gelişmesi, limanların inşası, Kabotaj hakkı
DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE çerçevesinde Türkiye’nin egemenlik haklarına
KARADENİZ’DE DENİZCİLİK VE LİMAN SİYASETİ sahip olduğu denizlerde yük ve yolcu
ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME (1950- taşımacılığının geliştirilmesi bu dönemin
1960) politika çerçevesini belirlemiştir. Bu bilgiler
ışığında, ulusal denizcilik politikalarının
Murat YÜMLÜ temellerinin Cumhuriyet’le birlikte atıldığı
Türkiye’de Cumhuriyet dönemi sivil denizcilik dikkate alınmış, DP dönemi denizcilik siyaseti
tarihinin bir kesitini inceleyen bu çalışmada bu bilgiler ışığında dönemin ulusal ve yerel
Demokrat Parti iktidarı döneminde düzeyde basın tarihi kaynaklarına, ikincil yazına
Karadeniz’deki liman inşa stratejisi ve denizcilik eğilerek incelenmiştir.
politikaları üzerinde durulmuştur. Çok partili
hayata geçişin ardından yaşanan iktidar
değişikliğiyle, çoğullaşan siyasal alanda XIX. YÜZYILDA ÜNYE LİMANI: SEFERLER,
tartışmaların yapıldığı, tek bir partinin iktidarda TÜCCARLAR VE MALLAR
yer aldığı bu yıllar boyunca Türkiye’de siyasal ve Abdullah BAY
ekonomik yaşamın temel parametrelerindeki
değişkenlerle bağlantılı olarak denizcilik Dünyanın en önemli iç denizlerinden biri olan
stratejisinin geliştirilmesi de amaçlanmıştır. Bu Karadeniz, deniz ve karayolu bağlantıları
siyasetin tarihsel gelişimini ele alan ilk alt kanalıyla Asya-Avrupa arasındaki deniz-kara
başlıkta Osmanlı son döneminde ve ticaretini birbirine bağlar. Karadeniz’in Orta
Cumhuriyet’in ilk yıllarında denizciliğin kesiminde yer alan Ünye ise gerek iç kesimler
modernleşmesi yolunda atılan adımlar ele gerekse Kafkaslarla bağlantısı yüzünden,
alınmıştır. İkinci alt başlıkta Demokrat Parti
Karadeniz’in en önemli limanlarından biri
dönemi denizcilik siyasetinin genel özellikleri
olmuştur. Zaman zaman önemi azalıp çoğalsa
ve deniz ticaretinin gelişiminde liman inşa
siyaseti incelenmiştir. Ardından üçüncü alt da Ünye iskelesi, XVIII. Yüzyıl itibarıyla
başlıkta 1950’li yıllarda küresel düzlemde Karadeniz’in uluslararası ticarete açılması
denizcilik siyasetinin genel çerçevesiyle sonucu iç deniz özelliğini kaybetmesi ve buna
karşılaştırmalı bir incelemeye yer verilmiştir. bağlı olarak yabancı tüccarların gelişiyle birlikte
Çalışma, aynı zamanda denizcilik ve ulaştırma işlem hacmini giderek artırmıştır. XIX. Yüzyılda
stratejisi ekseninde, çevre ülkelerle birlikte ticaret hacminin artmasıyla, Ünye yeni açılan
bölgesel düzeyde Türkiye’nin dış ticaretini acenteler, düzenlenen seferler ve yerli ve
etkileyen liman stratejisinin nasıl yabancı tüccarlarıyla Karadeniz’in işlek
kurgulandığına odaklanmaktadır. Bu çalışmada limanları arasına girdi. Bu çalışma, arşiv
aynı zamanda bu konunun göreli de olsa çok kayıtlarına dayanan bilgiler ışığında, XIX.
partili hayatın genel ajandasından bağımsız
Yüzyılın ikinci yarısında Ünye limanında
şekilde ele alınmadan, uluslar arası ilişkilerin
36 gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin açıklanması
yoluyla Osmanlı denizcilik araştırmalarına katkı piskoposluğu kuruldu ve Konstantinopolis’e
sunmayı amaçlamaktadır. bağlandı.
Bilhassa İpek Yolu’nun kuzey karayolu
güzergâhı üzerinde ve onun Karadeniz
ÇİN KAYNAKLARINDAKİ SUTE’NİN KIRIM’DAKİ bölgesindeki en önemli liman kentlerinden biri
SOUGDAİA/ SOLDAİA İLE İLGİSİ MÜNASEBE- olması hasebiyle Soğdak kenti, Soğd ticareti ve
TİYLE ANTİK ÇAĞ’DA VE ERKEN Soğd kolonileri bakımından ele alınınca
ORTAÇAĞLARDA SOĞDAK KOLONİSİ burasının Alanlarca değil Soğdlarca kurulduğu
ve Soğdların batıda ulaştıkları belki en uç
Mehmet TEZCAN yerleşim yeri olduğu görülmektedir.
Çin Kaynağı Weishu’da, M.S. V. yy.daki
tarihî bir hadise münasebetiyle Hunların,
Pamirlerin batısında “Sute” denilen bir ülkeyi MİSYONERLERİN HEDEFİNDE BİR RİZELİ:
ele geçirdikleri bilgisi veriliyor ve bunun, üç BAHRİYE KAYMAKAMI MUSTAFA BEY
nesil önce vuku bulduğu belirtiliyordu. Bu Harun TUNCER
bilgiyi Batıda ilk değerlendiren kişi olan Fr.
Hirth, bunu o zaman (1900) Avrupa Hunlarını Makine takılmak için İngiltere’ye
Asya Hunları ile aynileştirme derdinde olduğu gönderilen Fethiye kalyonunda “kotra hocası”
için Karadeniz’in kuzeyinde Kırım’daki Soğdak olarak görev yapan Rizeli Mustafa Bey, İngiltere
ile birleştirmişti. Aradan geçen zaman seyahati boyunca bir jurnal tutmuştu. Gemi ve
içerisinde 1950 yıllarında Japon K. Enoki, gemidekilerin başından seyahatin başladığı
Sute’yi Kırım bölgesi ile değil, bugün kabul andan itibaren bir hayli sıkıntı geçmişti.
edildiği üzere Maveraünnehir bölgesindeki Mustafa Bey’se tuttuğu günlükte bunlara değil,
Soğdak ile birleştirdi. özellikle İngiltere’de karşılaştığını ve bilfiil
Konuyu Karadeniz’de Soğd kolonisi ve tebliğlerine maruz kaldığını söylediği İngiliz
Soğdak / Soldaia liman kenti münasebetiyle misyonerlere temas etmek istediğini
yeniden ele alan W.Barthold, bir kilise kaydına belirtiyordu.
dayanarak Soğdak’ın M.S. 3. yy. başlarında
kurulmuş olduğu bilgisine ulaşmıştı. Soğdak, Mustafa Bey jurnale şu çarpıcı sözlerle
erken Bizans dönemi kaynaklarında “Sougdaia” giriş yapmıştı: “Misyoner, İngiliz papazı
(Σουγδαία), İtalyan şehir devletlerinin bölgeyle demektir. İşbu misyonerlerin cem‘iyyetlerince
ilgili kayıtlarında ise “Soldaia” olarak olan metânetlerini ve mesleklerinde olan sebât
geçmektedir. Gerçekte Soğdak ile ilgili ilk ile ‘umûm dünyâ halkına olan ihânetlerini
gerçek bilgilerimiz Batıdaki Bizans ile Doğudaki beyân etmek istiyorum.”
Türk imparatorlukları arasındaki elçilik Yapılan alıntıdan da anlaşıldığı gibi
münasebetleri dolayısıyla 6. yy. ortalarında Mustafa Bey’in amacı “İngiliz papaz” diye
(570) Bizans kaynaklarından Menandros nitelendirdiği misyonerlerden bahsetmek; bir
Protektor’da geçmektedir ve bu konudaki ilk topluluk olan bu misyonerlerin ne derece metin
yazılı kaynak da 7. yy.a aittir. Bugün, bölgede ve sebatkar olduklarını, ayrıca
yapılan arkeolojik kazılar sonucu olarak Soğdak Türkler/Müslümanlar başta olmak üzere umum
kolonisinin Romalılar zamanında da mevcut dünya halkına nasıl ihanet ettiklerini
olduğu, M.S. 212 tarihlerinde Alanlar aktarmaktı.
tarafından kurulduğu, Rus Kafkas araştırıcısı A.
V. Gadlo gibi arkeologlarca genel olarak kabul Yaklaşık 80 varaktan ibaret olan bu jurnal,
edilmektedir. Kentin ismi konusunda yapılan ilk defa tarafımızdan yapılan doktora tezinde
araştırmalar bunun “kutsal” anlamına gelen, tam metin olarak yayımlanmıştır. Jurnalde
İran dillerindeki“sugda” kelimesiyle alâkalı Rizeli Mustafa Bey’in şahsında misyonerlerin
olduğunu göstermektedir. İdarî olarak Bizans’a Müslümanlarla nasıl irtibat kurdukları, onları
bağlı olan Soğdak’ta, bölgede Grek nüfüsu artışı dinlerine kazanabilmek için giriştikleri
ve Hristiyanlaşma başladıktan sonra 8. yy.dan sistematik çaba, bu doğrultuda yaptıkları
itibaren kendi rahibi olan bir Doğu Kilisesi fedakarlık ve ısrar gözler önüne serilmektedir.
37
İslam coğrafyasında misyonerlerin göstermektedir. Bu iskeleler hala yerel tarih
geliştirdikleri ve takip ettikleri tebliğ sistemine araştırmaları açısından bütün işlevleriyle
bir örnek teşkil etmesi bakımından hayli önemli yeterince incelenmemiş karanlık bir alanı
bir kaynak olduğu vurgulanmalıdır. temsil etmektedir. Öte yandan tesadüf edilen
belgelerden yerel iskelelerin her yönüyle kırsal
yaşama ayna tutan vazgeçilmez birer unsur
THE EMPİRE OF TREBİZOND AND THE GOLDEN olduğu anlaşılmaktadır. Buradan hareketle
HORDE Trabzon ve Sürmene limanları arasındaki kıyı
şeridinde yer alan iskeleler kullanım alanları
Rustam SHUKUROV başta olmak üzere ticari kapasiteleri, deniz
Contemporary scholarship has accumulated trafiği vb. konularda değerlendirmeye tabi
tutulmuştur. Bu çerçevede XVI-XIX. asırlara ait
profound information about the role of various
Trabzon kadı sicilleri, tapu-tahrir defterleri,
Muslim powers and nations in the history of
seyahatnameler ve yine farklı kaynaklardan
the Empire of Trebizond. These are elde edilen bilgiler ve sözlü anlatılar
Trapezuntine relations with the Seljuks, the karşılaştırılmıştır. Öncelikle ilgili yazında
Ilhanids of Iran, Anatolian Beliks, Ottomans yalnızca Kovata adlı limanla bilinen bölgede
and the like. We know in many details about dört ayrı iskelenin daha bulunduğu
the interaction of the Grand Komnenoi with belirlenmiştir. Söz konusu iskelelerin pazar yeri,
both sedentary and nomadic Muslim societies çömlek ve fındık gibi işlev ve ticari ürünlerle
of the thirteenth–fifteenth centuries. The only birbirlerinden farklılaşmış oluşunun tespiti de
significant gap in the general picture of the dikkat çekicidir. Bölgede geçmişi Osmanlı
Grand Komnenian politics in the Orient is öncesine uzanan küp sanayisi ile Eski Çömlekçi
represented by the Golden Horde. Sources İskelesi arasındaki ilişki, XVII. asırda Evliya
preserve almost nothing about the links Çelebi’nin ifadelerinde yer bulan meşhur Şana
fındığının sevk edildiği Kovata limanı konu
between Trebizond and the Golden Horde. The
açısından oldukça açıklayıcıdır. XIX. asırda
objective of this paper is to discuss all known
Durana adlı köyün pazarı ve iskelesi vasıtasıyla
evidence concerning the role of the Golden yükselişi ise sahil kasabalarının gelişimine
Horde in the Pontos and to give a hypothetical örnek teşkil etmektedir. Kökü eskiçağa kadar
reconstruction of the links between the Juchid inen yerel denizcilik kültürüne dair izler ve adı
Mongols and the Grand Komnenoi. geçen iskelelerin bugünden bakılınca sıra dışı
görünen hemen her alana yönelik kullanım
yoğunlukları da değinilmesi gereken diğer
İŞLEVLERİNDEN TİCARİ KAPASİTELERİNE XVI- hususlardır. Netice itibariyle bütün bunlar
XIX. ASIRLARDA TRABZON KAZASASINDA Trabzon limanının art alanı; kır-kent arasındaki
KIRSAL İSKELELER ekonomik ilişki ve kültürel bütünleşme
süreçleri hakkında güvenilir izah noktaları
Yücel DURSUN sunmaktadır.
Trabzon Karadeniz’in en önemli ve kadim liman
kentleri arasında yer almaktadır. Bununla
birlikte kente yakın kıyı şeridinde Akçaabat ve AMERİKAN BOARD YILLIK RAPORLARI VE THE
Sürmene gibi yine tarihi özellik arz eden birçok MİSSİONARY HERALD’IN TRABZON VE
liman daha bulunmaktadır. XVI-XVII. asırlara ait ÇEVRESİ TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ
Osmanlı kaynakları söz konusu limanlar ve Gülbadi ALAN – Ayşegül KUŞ
nispeten küçük çaplı iskelelerin geçmişine dair
kayda değer ayrıntıları ortaya koymaktadır. Son dönemde şehir tarihinin, kendine ait soru,
Bilhassa XVII. asır Trabzon kadı sicillerinden konu, yöntem ve kaynakları olan bir disiplin
derlenen belge serileri Trabzon ile Sürmene veya bilim dalı olduğu kabul edilmiş ve bu
limanları arasında günümüzde varlıkları alanda yapılan çalışmaların sayısı her geçen gün
unutulmuş pek çok iskelenin bulunduğunu artmaya devam etmiştir. Bu alanda çalışma
38
yapacak araştırmacıların öncelikle sağlam bir Vekayi olmuş, bunu Ceride-i Havadis gazetesi
tarih felsefesine, tarih konusunda sağlam bir takip etmiştir.
fikre sahip olması, daha sonra mevcut
kaynakları tespit etmesi ve bunlara kolayca Tanzimat döneminin en önemli
ulaşması gerekmektedir. uygulamalarından biri olan ve Osmanlı taşra
Ülkemizde konuyla ilgili yapılan araştırmalarda idaresindeki dağınıklığı ortadan kaldırmayı
esas olarak arşiv belgeleri, yapılar ve yüzey amaçlayan 1864 Vilayet Nizamnamesi 8 Kasım
araştırmaları, görsel kaynaklar, edebi eserler, el 1864’te yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup bu
yazması eserler, mezarlıklar ve mezar taşları, nizamname tüm vilayetlerde vilayet
efsaneler, şehirlerdeki çeşitli kurum arşivleri matbaalarının kurulmasını da beraberinde
vb. kaynak olarak kullanılmaktadır. getirmişti. Bu bağlamda Trabzon vilayetinde de
Bu çerçevede yapacağımız araştırmada 19. kurulan ve 1869 yılında faaliyete geçen
yüzyılda Trabzon ve çevresinin tarihini yazma
matbaada vilayet gazetesi ve vilayet salnamesi
noktasında, Amerikan Board örgütünün,
neşr edilmeye başlanmıştı.
kurulduğu 1810’dan itibaren her yıl düzenli
olarak yaptığı yıllık toplantıların raporları ve 19. Trabzon vilayeti 1904 yılı itibarıyla
yüzyılın başlarından itibaren Amerika Birleşik merkez, Lazistan, Gümüşhane ve Canik
Devletleri’nden dünyanın dört bir yanına giden sancaklarıyla Ordu, Giresun, Tirebolu,
misyonerlerin, buralardan gönderdikleri
Akçaabat, Of, Sürmene, Görele, Vakfıkebir,
mektup ve raporların bir araya getirilerek
Bafra, Çarşamba, Terme, Ünye, Fatsa, Atina,
yeniden yayınlanması sonucunda yayın
hayatına başlayan ve önce the Panoplist, daha Hemşin, Torul, Şiran ve Kelkit kazalarından
sonra the Massachusetts Missionary Magazine oluşmaktaydı. Vilayetin bu idari yapısı içinde,
ve nihayet the Missionary Herald olarak başlangıçtan 1928’deki harf devrimine kadar
yayınlanmaya başlayan derginin kaynak olarak geçen süre içinde en fazla yayın yapılan
önemi hakkında bir değerlendirme yapılmaya kazaların başında 22 çeşit yayınla Giresun
çalışılacaktır. kazası gelmekteydi. Öyle ki bu dönem içinde
Gümüşhane ve Rize sancaklarında birer gazete
yayımlanmasına karşın kaza statüsünde
YENİ BELGE VE BİLGİLER IŞIĞINDA GİRESUN bulunan Giresun, ikisi Rumca, ikisi Ermenice ve
BASIN TARİHİNE GÜNCEL BİR BAKIŞ (1908- 18’i Türkçe olmak üzere toplam 22 tür yayınla
1928) sancak merkezlerini açık ara geride bırakmıştı.
Veysel USTA Giresun kazası matbuatı hakkında bugüne
kadar Hüseyin Albayrak’ın “Dünden Bugüne
Matbaanın icadı uygarlık tarihinde yeni
Trabzon Basını” ve Cumhur Odabaşıoğlu’nun
bir çığır açılmasına neden olmuştur. Kitap,
“Trabzon Doğu Karadeniz Gazete ve
risale ve gazete gibi düşünce ürünlerinin
Mecmuaları 1869-1928” adlı iki kitap
basımının kolaylaşması ve ucuzlaması,
çalışmasının içindeki “Giresun” bölümünün
aydınlanma sürecine ciddi bir ivme
dışında kimi gazetelere dair kaleme alınan
kazandırmıştır. Bu sürece Osmanlı Devleti de
makalelerden başka çalışma mevcut değildir.
kayıtsız kalmamış; başlangıçta gayrimüslimlerin
Bunlardan Giresun basınını topluca ele alan ve
kullanımına açılan matbaa İbrahim Müteferrika
olabildiğince kapsamlı bir değerlendirme
ile Müslümanlara yönelik yayınlar yapmaya
yapılmış bulunan Hüseyin Albayrak’ın çalışması
başlamıştır. Avrupa’da gazetelerin
da aradan geçen zaman, bazı yeni
yaygınlaşması ile ülkelerin hem iç hem de dış
koleksiyonlarının erişime açılması ve kimi şahıs
politikada algı oluşturma ve yönetme
arşivlerindeki matbuatın günyüzüne çıkması
imkanının aktif olarak kullanılmaya başlaması
nedeniyle güncelliğini kaybettiği gibi bazı
Osmanlı Devleti’nin de dikkatini çekmiştir. Bu
maddi hataları da barındırır konumda kalmıştır.
bağlamda ilk kez II. Mahmut döneminde yayına
Bu bildiride başlangıcından Harf Devrimi’ne
başlayan resmi gazete niteliğindeki Takvim-i
39
kadar olan süreçte neşriyat hayatında var nikah ve boşanma kayıtları değerlendirilmiştir.
olmuş olan Giresun basını ele alınıp yeni bilgi ve Bu çalışmanın temel amacı, XVII. yüzyılın ilk
belgeler ışığında değerlendirilecektir. Nitekim yarısında Trabzon halkının aile hayatının temeli
bugüne kadar literatürde adı geçmeyen iki olan evlilik ile evliliğin son buluşu yani boşanma
gazete bu bildiri ile Giresun matbuatı arasına konularını, İslam aile hukuku çerçevesinde ele
eklenmiştir. alarak inceleyip, Trabzon aile hayatına ahval-i
şahsiye bağlamında ışık tutmaktır.
Ahmet Oğuz, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Fırat Yaşa, Düzce Üniversitesi, Türkiye,
Üniversitesi, Türkiye, yasafirat@gmail.com
ahmetoguz@nevsehir.edu.tr Gülbadi Alan, Erciyes Üniversitesi, Türkiye,
Ali Akyıldız, Kahramanmaraş Sütçü İmam gulbadi.alan@gmail.com
Üniversitesi, Türkiye, Gülsüm Mamaş, İstanbul 29 Mayıs
akyildiz461@hotmail.com
Üniversitesi, Türkiye,
Ali Genç, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, gulsummamas@gmail.com
Türkiye, aligencbu@gmail.com
Harun Tuncer, Rumuz Yayınevi, Türkiye,
Aslı Özcan, Karadeniz Teknik Üniversitesi, benharunt@gmail.com
Türkiye, deliktasasli@gmail.com
Hatice Tuğba Akdoğar Bulut, Recep Tayyip
Ayhan Yüksel, Türkiye Erdoğan Üniversitesi, Türkiye,
haticetugba.akdogar@erdogan.edu.tr
Ayşegül Kuş, Ondokuz Mayıs Üniversitesi,
Türkiye Hikmet Çiçek, Dicle Üniversitesi, Türkiye,
hikmetcicek44@gmail.com
Burak Selvi, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Türkiye, brkselvi.bs@gmail.com Hikmet Öksüz, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Türkiye, h.oksuz@ktu.edu.tr
Cemal Çetin, Selçuk Üniversitesi, Türkiye,
ccetintarih@gmail.com Hilal Tok Öztekin, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Türkiye, hilaltok1@gmail.com
Deniz Bayrak, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Türkiye, denizbayrak@ktu.edu.tr Hüseyin Albayrak, Türkiye
albayrakhuseyin61@yahoo.com
Derya Derin Paşaoğlu, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Türkiye, Hüseyin Bayarslan, Kırıkkale Üniversitesi,
derinderya@hotmail.com Türkiye, huseyin.bayarslan@gmail.com
Emine Ak, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İbrahim Etem Çakır, Atatürk Üniversitesi,
Türkiye, emineak001@gmail.com Türkiye, ietem.cakir@atauni.edu.tr
Ersin Gülsoy, Bursa Uludağ Üniversitesi, İbrahim Tellioğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi,
Türkiye, ersingulsoy@uludag.edu.tr Türkiye, telliogluibrahim@gmail.com
Kenan İnan, Avrasya Üniversitesi, Türkiye, Özgür Yılmaz, Samsun Üniversitesi, Türkiye,
kenan.inan1461@gmail.com ozgur.yilmaz@samsun.edu.tr
Kübra Afacan, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rustam Shukurov, Moskow State University,
Türkiye, kubraafacan@gmail.com Moscow, Rusya
Mehmet Öz, Hacettepe Üniversitesi, Türkiye, Sebahittin Usta, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
mehmetoz59@gmail.com Türkiye, s.usta@ktu.edu.tr
Mehmet Tezcan, Uludağ Üniversitesi, Türkiye, Sıddık Yıldız, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi,
2006tezcan@gmail.com Türkiye, s.yildiz@ahievran.edu.tr
Melek Öksüz, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Temel Öztürk, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Türkiye, moksuz@ktu.edu.tr Türkiye, tozturk61@gmail.com
Mine Keleş, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ülkü Köksal, Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Türkiye, kelesmn@gmail.com Türkiye, ulkukoksal@gmail.com
Miraç Tosun, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ümit Kılıç, Atatürk Üniversitesi, Türkiye,
Türkiye, tosunmirac@gmail.com umit.kilic@atauni.edu.tr
Murat Keçiş, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Ümran Karadeniz, Manisa Celal Bayar
Türkiye, muratkecis@mu.edu.tr Üniversitesi, Türkiye, umrankara86@gmail.com
Evliya Çelebi(1611-1682)