Professional Documents
Culture Documents
1954 04 PDF
1954 04 PDF
cy
a
Kendi Aramızda
AKİS Sevgili AKİS Okuyucuları
Haftalık Aktüalite
P. K. 582 — Ankara
Mecmuası B uolduğundan
sayımızda size, şimdiye kadar
da dolgun bir münde- N sahasında,
azli Tlabar, Türkiyenin,
hiç şüphe yok,
siyaset
1 nu-
cat ve daha çok "tanınmış imza" maralı kadınıdır. Büyük Millet Mec-
takdim edebildiğimiz için hakikî bir lisine T ü r k Milleti 1954 genel seçim-
Fiyatı: 60 kuruş m e m n u n l u k duymaktayız. AKİS, da lerinde dört kadın mebus yollamış-
ha ilk nüshasında verdiği söze sadık tır. Diğer üç kadın mebusumuz, ka
k a l a r a k , daima tekâmül yolunda i- dın oldukları için bir " h a n d i k a p " ile
AKİS Ortaklığı adına imtiyaz sahibi lerleyerek, sizleri mutlaka mecmua- karşı karşıya kaldıkları ve daima er.
nın birer tiryakisi haline getirecek- keklerden az rey aldıkları halde Naz-
ve yazı işlerini fiilen idare eden: tir. lı Tlabar, İstanbulda, listenin en
Metin TOKER Sayfaları çeviriniz; AKİS'ten baş yukarılarında bir yer işgaline muvaf
ka bir y e r d e bir arada görünmelerine fak olmuştur. Kadınlarımızın, Nazlı
imkân bulunmayan — siyasî kanaat- Tlabar'dan öğrenecek, istifade ede
*** lerinden dolayı —, fakat hepsi, fikir cek pek çok şeyleri bulunduğuna
Bu nüshaya yazı yazanlar: bakımından aynı seviyede olan m ü m kani olduğumuzdan dolayıdır ki, bu
taz şahsiyetlerin değerli yazılarına sayımızda onun bir konuşmasın ve-
Samed AĞAOĞLU — Fazil rastlayacaksınız. Bu mümtaz şahsi- riyoruz.
yetler, hüviyetini çok iyi anladıkları eyfi Kurtbek, Millî müdafaa me-
Ahmed AYKAÇ — Çetin AL-
TAN — Mücahid TOPALAK —
AKİS'e yazı vermeyi kabul etmek S selelerini en iyi anlayanların ba-
suretiyle, dünyanın bütün ileri de- şında gelir. Üç lisana mükemmel şe-
Ahmed Şükrü ESMER — Doç. mokrasilerinde olduğu gibi bizim kilde vâkıf bulunan, mütemadiyen
Cumhur FERMAN — Namık memleketimizde de bir yayın vası- okuyan, tetkik eden, şahsî tecrübesi-
tasının, pekâlâ " n e o yandan, ne bu ni ilim ile destekleyen - Demokrat
Zeki ARAL — Turhan DÎLLİ- yandan'' olmaksızın vazife görebile Parti Hükümetinin eski Millî Mü-
GİL — Nazlı TLABAR — Ce ceğini, hattâ buna, fikir hayatımızda dafaa Vekili Seyfi Kurtbek, fikirleri,
nah YAKAR — Avni BAŞ ihtiyaç bulunduğunu anlatmak iste ordunun bilhassa genç subayları ta-
mişlerdir. rafından mutlaka okunması, bilin
MAN — Seyfi KURTBEK —
amed Ağaoğlu, Demokrat Parti mesi gereken adamdır.
Dr. Esad EĞİLMEZ — Bilge
KARASU — Orhan Remzi YÜ-
S içinde bir temayülü, bir fikri, bir Bu siyasî şahsiyetlerin yanında
zihniyeti temsil eden adamdır. O- AKİS, devrimizin hiciv üstadı Fazıl
a
REĞİR — Şeref GÜRSOY — nun, şu veya bu mevzuda ne düşün Ahmed Aykaç'ın manzum hicivleri-
Melih BAŞAR — Haydar ÖZ- düğünü bilmek, — düşüncelerine işti- ni zaman zaman sizlere sunmak im-
râk etmeyenler, hattâ onlara karşı kânını temin ettiğinden dolayı bah
AKMAN — Tevfik ÜNSÎ — cephe alanlar için bile — bir zaru tiyardır.
Cevdet KARATAŞ — Eşfak rettir, şarttır.
cy
AYKAÇ hmed Ş ü k r ü Esmer, Cumhuriyet
A Halk Partisinin dış politika görü- şte biz, "ne o taraftan, ne bu ta-
Ressam: kudretli
salahiyetli
şekilde
kalemdir.
ifade ettmeye
Evvelâ U-
i raftan olmayı" böyle anlıyoruz.
Biz, tâbir caizse tarafsız değil, çok
İzzet ÇETİN — AYHAN lus'ta, sonra. Yeni Ulus'ta, şimdi taraflıyız. Bir değer ifade eden her
Halkçı'da günün haricî siyaset mese- fikre, AKIS'in sütunları açıktır
Karikatür
lelerîhi mensup olduğu Partinin Hakikî fikir hayatı, kanaatimizce
TURHAN göziyle tahlil eden Ahmet Ş ü k r ü Es- her şeyden evvel hazımı icap ettirir.
mer, iktidarın ve muhalefetin, pren Bu birinci adımı atamıyanların, o
pe
Fotoğraf siplerinde mutabık kaldıkları dış po yolda yürümeleri imkânı kalmaz.
Mehmet SÜRENKÖK — Naci litikamızın neresinde uyuşulamadığı- KIS, daha ilk çıktığı günden iti-
YILIDIR1M nı göstermektedir. A baren, "ne o taraftan, ne bu taraf-
t a n " olduğu halde, hem o tarafın,
Klişe:
N amık Zeki Aral, muhalefetin 1 nu-
maralı iktisstçısıdır ve iktidarın hem bu tarafın bazı zümreler ince
iktisadî tutumuna ilmin silâhlariyle mutlaka "karşı t a r a f t a görülmek
Kemal ONGAN hücum etmektedir. Namık Zeki A- istenilmiştir. Kendilerine b u n u n bir
*** ral, münakaşayı miting havasından hata olduğunu ifade etmek lâzım-
Abone Şartları: kurtarıp gerekli seviyeye getirdiğin dır.
den dolayı fikirlerine iştirak eden Herkesin siyasî kanaati vardır ve
3 aylık (12 n ü s h a ) : 6 lira
veya etmeyenlere daima h ü r m e t tel- AKİS'in başında bulunanlar da elbet
6 aylık (25 nüsha) : 12 lira kin etmiş, çok zaman kuvvetli dü- te ki muhtelif meselelerde, muhtelif
1 senelik (52 n ü s h a ) : 24 lira şünçeleri karşısında muhataplarına şekillerde düşünmektedirler. Fakat
*** susmaktan başka yapacak şey bırak- onların da düşünceleri AKIS'i değil,
mamıştır. AKİS, Namık Zeki Aral'- kendilerini istilzam eder ve AKİS sü
Dizildiği ve basıldığı yer:
in yazı ailesine katılmayı kabulün tunlarında o fikirlerin müdafaa-
Güzel Sanatlar Matbsası den dolayı memnuniyetini ifade eder. sına, diğer fikirlerden, hattâ karşı fi
vni Başman, Demokrat P a r t i h û - kirlerden daha fazla hak tanınmamış-'
A kümeslerinden ilkinin Maarif Ve- tır. Kendileri, lüzum gördükçe, ken-
di fikirlerini imzaları altında savun-
kilidir. Sadece Maarif değil, b ü t ü n
Kapak Resmimiz kültür hayatımızda birinci plânda m a k t a n elbette ki çekinecek değiller-
dir.
bir şahsiyet olan Avni Başman, ha-
NAZLI TLABAR yatının her anında doğru bulduğuna
doğru, eğri bulduğuna eğri demekten
Fakat mecmuaları, şahıslarla karış
tırmamak şarttır. Bîr mecmuanın ha
ve mensup olduğu Partinin beğen- kik! sahibi, — tekrar edelim —, onu
Erkeklerden fazla rey alan mediği hareketlerini tenkidden çekin çıkaranlar değil, okuyanlardır.
kadın mebus memiştir. AKİS
a
Başvekil Amerikaya uğurlanıyor
Kendisini saranlar arasında, Adnan Menderesi bulana AKİS mükâfat verecek
dare edenlerdir, nutukları verir. Bu bu müeyyideler toplanacak ve. memu ler, teamüller, ananeler ve âmme vicda
cy
suretle is halledilir, millet "iğfal" o- run vazifeden ihracına kadar giden nı onlara mâni olsun. Fakat tatbikat
lunmaz. cezalar verilecektir. Ceza verilirken göstermiştir k,i bu, henüz kabil değil
Ümit ve temenni edilir ki, yukarı- suç olarak, bir partiden aday olmak dir, O bakımdan, bir takım müeyyide-
daki temayülün demokrasi adı verilen fiili ele alınmayacak, — zira, karnın lerin konulması yoluna gidilecektir.
sistemle ne derece zıt olduğu Demok- buna cevaz vermektedir —, fakat me- Belediye seçimleri
fat Parti ekseriyetinin gözünden kaç- murluk vazifesiyle kabili telif görül-
maz ve bu tâdil tasavvuru, bir tasav
vurun ötesine geçmez.
meyen — sır ifşası, hükümeti tenkid,
âmirlerinin aleyhinde bulunma — ha
s eçim kanunu değiştirilirken, beledi-
ye seçimleri de unutulmayacak, o
mevzuda da bazı değişiklikler yapıla
Memurların durumu reketler gözönünde tutulacaktır. caktır. Bunların başında, yedeklerle
s Bu suretle tasfiyeye uğratıla-
pe
Dar bölgeler, bizim idarî taksimatımız. Şemsettin Bey kurnazlıkta, şüphe yok ki Egin'li
da, kazalar olabilir. Kaza kaza seçim Lâkin ciddi iş başında, biraz tuhaf beyinli!
neticeleri tetkik edildiği zaman gö
rülmektedir ki, eğer vilâyetler değil Nihat Beyin bilirsin ki pek tez oldu Erimi
de kazalar bir bölge sayılmış olsaydı, Fakat henüz anlamadım neye varır verimi?!
Demokrat Parti Meclise gene, üç aşağı
beş yukarı aynı sayıda mebusla gele- Benim bugün gördüğüm şey, sade dünün devamı!
çekti. Gerçi kazalarda, partiler ara Şimden sonra dipsiz sözler bizim için deva mı?!
sındaki farklar bazan pek azalmakta-
dır ama, gene de hemen her yerde Her ırmağın uğrağıdır siyasetin denizi
Demokrat Parti, rakiplerinden ileri va-
Gelir bir gün akar elbet Menderesi, Gedizi.
ziyettedir.
Mamafih, şimdilik gişirlen hareket, Ülkülerin otlağıdır hürriyetin çayırı
fikirlerin tebellür etmesine çalışmak- Yaylalardan daha hoştur bana onun bayırı
tan ileri, gitmemektedir. Demokrat
Parti erkânı, dar bölgeye taraftar ol Çanaktaki aşureyi biz çatalla yiyoruz
makla beraber herhangi bir karara var
madan önce "son durumdu bilmekte Sonra tutup bu işe de inkılâptır diyoruz!
fayda görmektedir. Demek oluyor ki,
eğer seçim sisteminde bir değişiklik Hülâsası, bu sofradan ben bir lezzet alamam
yapılırsa, bu bugünün veya yarının Hele masal deryasına hiç de artık dalamam!
meselesi olmayacak, müteakip sene
lerde ele alınacaktır. FAZIL AHMET AYKAÇ
Belki tetkik ve komisyon faaliyetle-
ri, heyecanlı kimseleri avutmak mak- (1949)
sadiyle bir müddet sonra başlayabilir.
9
AKİS. 5 HAZİRAN 1954
YURTTA OLUP BİTENLER
F Heyete,
akat, Genel İdare Kurulu, musirdi.
belediye reisi seçilmemesı
Para lâzımdı.
Kasım Gülek, hususî hayatında
İdare Kurulunda Nihad Erim ve taraf-
tarlan, gazetenin mutlaka en mükem-
gerektiğini ifade etmiş, aksi halde re-
a
"Adanalı milyoner" dir. Paranın on- mel şekilde çıkması gerektiği tezini
isin tanınmayacağını bildirmişti. Za- dan istenmesi düşünüldü, İstendi. Ka- müdafaa etmişler ve kazanmışlardır.
ten Ankarada, hele seçimlerin arefe- sim Gülek "yanında bulunmadığı" ükemmel gazete, mükemmel tesis-
sinde, Genel İdare Kurulu ile Teşki
lât arasındaki anlaşmazlık kimsenin
mazeretini ileri sürerek, bunu ertesi M lerde çıkar. Mükemmel tesislerin
gün temin edeceğini söyledi. kurulması ise, senelere mütevakkıf
cy
meçhulü değildi. İşte o bir gün, gazetenin mukadde
Tek çare: boyun eğmek! tır. Ankarada serbest Rotatil olarak
ratını tâyin ediyordu. Nihad Erim der — o da, küçük boy — sadece Cemil
Hem Kemal Aygün, hem belediye hal faaliyete geçli ve "Yeni Ulus"u
reisi, parti genel kurmayının arzusunu Said Barlasın getirdiği eski model bir
kendi adına çıkarmanın yolunu bul- makine bulunmaktadır.
kabul ettiler. du.
Ankara valisi, eylülde seçilecek ve Gerçi Cemil Said Barlas ile Kasım
Ertesi gün, Kasım Güleğe, paraya Gülek arasında bir pazarlık yapılma
ekimde işe başlayacak yeni belediye artık ihtiyaç kalmadığı bildirildi; Ge-
meclisi, parti genel kurmayının arzu- mış değildir. Bu pazarlığın tafsilâtı
nel Başkan İsmet İnönü de Genel Sek- ittiham ve karşılıklı ittiham halinde,
sunu kabul ettiler. relerinin yanına gelerek, tatlı bir dil partinin diğer bir takım iç çamaşırları
pe
11
AKİS. 5 HAZİRAN 1954
DÜNYADA OLUP BİTENLER
c Carthy'nin, katolikleri Cumhu
M riyetçi Partiye oy vermek hususun-
da ne derece müessir olacağı biline-
mez. Fakat, Wisconsin ayan üyesi teh
likeli, bir ortaktır. Bugün, ordu ile
olan mücadelesi, filhakika askerî ma.
kamları bir hayli hırpalamıştır, fakat
Mc Carthy'yi de o derece antipatik
bir hale getirmişlir ki, Cumhuriyetçi-
ler Mc Carthy vasıtasiyle mutaassıp
papasları kazansalar bile, saflarından
birçok münevveri kaçıracaklardır.
Ayan Meclisinde durum nedir?
yanın yenilenecek olan 35 üyeliğin-
A den 13 ü halen Cumhuriyetçilerde-
dir. 22 si de Demokratlarda Cumhuri
yetçilerin müdafaa etmek zorunda ol-
dukları üyelikler daha az. Bu bakım-
dan onların daha avantajlı durumda
olduklarını söylemek mümkündür.
Bununla beraber, seçim mütehassısla-
rının kanaatine göre, Cumhuriyetçile
rin ancak 7 üyelikleri tehlikededir.
Tehlikede olan Demokrat üyeliklerin
sayısı ise 9 dur. Bunların da çoğu,
mümessillik için mücadelenin cereyan
edeceği bölgelere dağılmış bulunuyor.
Bu vakıalara göre Cumhuriyetçiler
rin durumu iyi Fakat işin başka bir
veçhesi de var:
Halen ayan meclisinde Cumhuriyet
a
çilerin 47 üyeliği ya. Demokratların i-
se 48.
Muvazene nasıl temin ediliyor? 1
müstakil aday var ki, sık sık Cumhu-
riyetçüerle beraber rey veriyor. Baş-
cy
kan Yardımcısı Nixon da rey faikiye-
tine sahip.
Cumhuriyetçi çoğunluğun çökmesi
için Cumhuriyetçilerin 1 üyelik kay-
batmeleri kâfi. O zaman Demokratlar,
Mc Carthy — D. Shine Ayanda bir çok komisyon başkanlığını
ele geçirmek suretiyle meclisin ida
Kartal sadece yavrusuna güler resini fiilen ele alabilirler.
tenidendir ki, Demokratlar bu bölge
pe
Mareşal Tito
Komünist lidere burjuva çalışma odası
talyanın bu pakta karşı vetosunu kul- lidir. Zira o takdirde iki tümenle İtal
lanabileceğini ihsas ederken istinat ey- yan cephesini idare ederim. Fakat bi
lediği esaslar beyhudedir. Türkiye ve zim safımızda harbe girerse, yandık...
Yunanistanın, Yugoslavya ile bir as- İtalyayı muhafaza için yirmi tümene
kerî ittifak akdetmek için Atlantik (ihtiyaç hâsıl olur..."
Konseyinde danışmaya ihtiyaçları yok.
tur. Amerika, İspanya ile ittifak ak Uzakdoğu
dederken danıştı mı? Türkiye Atlantik
Paktı üyesi değilken, Amerikanın Tür Cenevre Konferansı
kiye ile de ittifakı vardı. Bugün de Sükûndan doğan muvaffakiyet:
Amerika Pakistanla anlaşma akdedi-
yor. Bütün bunlar için Atlantik Kon-
şeyine danışmış mıdır?"
H indiçini meselesinin halli için üst
üste yığılan Van dong, Molotof, Bi-
Hakikî mesele : dault plânlarının gizli celselerde ne
hale geldiği, ne gibi bir neticeye varıl
slı aranacak olursa bu danışma dığı belli değil. Bu işi görüşen dokuz
A zımnen vaki olmuş ve yine zımnen memleket murahhasının her biri başka
tasvip edilmiştir. Zira Ankara Paktı hava çalıyor. Buna bir misal vermek
bir ittifak haline gelecek olursa, Av için, gizli celselerden biri sonunda
rupa savunma camiasından Türkiyeye kaydedilen reaksiyonları şu suretle
kadar aralıksız bir müdafaa hattı teş sıralamak mümkün:
kil edilmiş olacaktır ki, bunda bütün Fransızlar: Terakki kaydedildiği ve
Atlantik üyelerinin menfaati vardır. bir neticeye doğru ilerlendiği kanaa
Italyanın bir veto meselesini ortaya tindeler.
alması Trieste işini kurtarmak için İngilizler: Hiçbir noktada hakikî bir
dir. Nitekim İtalya, öte yanda, Avrupa anlaşma ümidi belirmemekle beraber General Nam-İl
savunma camiasını tasdik işini de yi durum pek de kötü değildir. Cephede bir diplomat
Fransanın tereddüdü:
merikanın, Vietnam'ın cenubunu
A müdafaa edecek bir m ü t a r e k e fik
rine yaklaşması Washingtonu İngiliz
ler tarafından düşünülen taksim esası
na doğru sevkediyor.
Aslında F r a n s a n ı n da elde etmek
istediği bu değil midir? Fransa başka
ne ümit edebilir? H e m bu suretle,
Hindicini memleketlerine t a m istiklâl
verip çekilmek gibi, Fransız sömür-
gecillerini çok üzecek olan bir fedakâr
Pandit Nehru l ı k ta bertaraf edilmiş olacak ve F r a n
Şark dekorunda bir Şarklı sız müstemlekeciler, Hindiçininin hiç
olmazsa bir kısmına yapışıp kalabile
yorsa, diyecek yok, fakat bu sükût b o ğunu gösteren bir d u r u m var. M u r a h ceklerdir.
zulduğu zaman konferansı a k a m e t t e n has heyetleri teker teker gözden geçi
Bu hal tarzında bir keramet var. Z i
a
kurtarmak hakikî muvaffakiyet ola rilince, kimsenin, herhangi bir anlaş
maya varmak için acele ettiği yok gibi ra F r a n s a , Vietnam'a t a m istiklâl ve
cak. recek olan anlaşmayı hâlâ imzalamı
görünüyor.
Bir kere teferruata dalınca: yorsa, sırf böyle bir hal t a r z ı n a açık
Amerikalılar zaten konferanstan kapı bırakmak içindir.
ö te y a n d a n , Bidault'un planındaki ü m i t kesmiş gibidirler. Bidayettenberi
cy
3 numaralı m a d d e n i n ne olduğu da bu işin kerametine inanmadılar. Hele Taksimi istemeyenler yalnız mesele
bilinmiyor. Bu m a d d e "gayri m u n t a Dulles'in konferanstan evvel m ü t t e h i t i l e doğrudan doğruya ilgili olanlar.
zam kuvvetlerin silâhtarı tecridi" ile bir cephe kurulması ve komünist Çine Yani Vietnam ve Vietmin... Taksim
ilgilidir. Bidault ve Molotof plânların müştereken ihtarda bulunulması için halinde, Vietnam'ın kukla im
d a n bir netice çıkarılmağa, ortalama giriştiği teşebbüs İngilterenin m u h a l e paratoru Baodai'nin bu sefer ipleri de
feti yüzünden akim kalıp Amerikan kopup t a m bir külçe haline gelmesi
bir hal tarzına varılmağa çalışılıyor
m u r a h h a s heyetinin konferanstaki du- m u k a d d e r . Taksim halinde Vietmin
a m a , Molotof plânında böyle veya bu
rumu güçleştiğinden b e r i Washington bunca asker! fedakârlığın mükâfatını
na benzer bir h ü k m ü n mevcut olmayı
şı karşısında nasıl bir yol tutulduğu
pe
veya ne gibi bir bal tarzı tasarlandığı Çinde, Açlık Hüküm Sürüyor
bilinemiyor.
Bidault'un planındaki bu "gayri
m u n t a z a m kuvvetlerin silâhtan tecri
d i " meselesi, batılılar İçin b ü t ü n H i n
dicini mecelesini hülâsa eder. Filhaki
ka, m u n t a z a m Vietmin kuvvetleri ile
döğüşmek, düşman gözle göründüğü
ne göre, nisbeten basit bir iştir (hoş
o kadar basit olmadığı da anlaşıldı
ya... Ne ise); lâkin bir de bu düşmana
el altından yardım eden silâhlı veya
silahsız halk var ki, asıl bu düşman
Fransız kuvvetlerinin içinde, y a n ı n
d a , gerisinde, h a t t â Fransız kuvvetle
rinin safları arasında. Üç Hindicini
memleketine yayılmış, yeryer kaleler,
mevziler k u r m u ş .
Böyle olunca, "gayri muntazam kuv
vetlerin silâhtan t e c r i d i " meselesi
Fransa için olduğu k a d a r komünistler
için de b ü t ü n bir Hindicini meselesi
haline geliyor.
Bu mesele üzerinde de t a m bir
sükût var.
Velhasıl, Cenevrede şimdi, esas bı
ŞÜPHE!..
formüle itiraz etmemişler. Amerikahların tâbirince "Beedle" oldu. İşte bu daima gölgede kalan
Zaten' itiraz etmelerine de pek lü yani "Böcek" Smith, dünya efkâ- dam, şimdi Cenevrede, Dulles'in ye-
zum yoktur. Zira herkes bilmektedir rının karşısına 7 mayıs 1945 de Reims rine geçerek, müzakereleri idare et
ki cephede general, konferansta diplo- de Almanya ile imzalanan mütare- meye çalışıyor.
mat olan Nam-İl, hakikaten Kuzey Ko
tenin kayıtsız şartsız hâkimidir.
Savaş devam ederken kuzey Kore Tung ve ondan da Haşmetlû Malenkof. Hindicini şimdilik Cinden ve Koreden
ordularının başkumandanlığı vezife- Buna mukabil, sırada, Nam.Il'den son gelmektedir.
sini deruhte eden Nam-İl'in sırada iki sonra gelenler de mevcuttur ve bun Bu da komünist dünyasının mera.
tane üstü vardır: Haşmetlû Mao Çe lardan biri Ho Şi Nim'dir. Rusya için tip silsilesi!
timiz de konferansın meşgul olduğu kadar aşar bir istihsal olarak teklif
mevzularla elbette sıkı şekilde alâ- edilmişti. İstihlâkte genişleme kon
Gümrük kadardır. feransça muhtelif şekillerde derpiş
onferans ziraî istihsalin istıfâî olunmuştur.
Yeni gümrük tarife kanunu K (Selectif) genişlemesi; yani r a s t - Memleket vardır ki adam başına
yürürlüğe giriyor gele değil, seçilen sahalarda genişle kalori miktarı dahi henüz kifayet
Haziran 1954 de yürürlüğe girecek mesi mevzuuna müteallik olarak tat- mertebisini bulamamıştır. Bu gibi
7 olan yeni advalorem gümrük tarife bik edilecek kıstaslar üzerinde dur- memleketlerde bittabi her şeyden ev
sistemi, gerek iş adamlarımız nez- muştur. Bülten bu hususta: "Konfe- vel bu nokta gözönüne alınarak zahi
dinde, gerekse efkârı umumiyede bir rans şuna kanaat getirdi ki herhan re ve mümasili enerji verir gıdaların
takım söylenti ve tefsirlere yol açmış; gi bir zamanda olursa olsun arz ve istihlâki — meyve, sebze, bakliyat ve
kanunun fiiliyattaki tesiri bazı ithal talep vaziyeti istihsalde süratli tadil süt gibi koruyucu gıdalar da ihmal
mallarında şimdiden bir fiyat artışı ler yapmak mecburiyetini doğurabi edilmeksizin — genişletilmek lâzım
şeklinde tezahür eylemiştir. lir. Fakat tedricen programlarını en gelir. Şayet memlekette kalori mese-
Kıymet esasına göre gümrük alın zarurî istihsallerin arttırılmasına tev lesi mevzuu bahis değilse koruyucu
ması usulünü getiren bu kanunun tat- cih eden her memleket konferansın gıdalara ehemmiyet verilecektir. Da.
biki halinde hâsıl olacak tesirler üzeri- ortaya koyduğu bazı kıstasları gözö- ha sonra çocukların, hâmile kadınla
ne tefsirlerde bulunmak için vakit er- n ü n e almayı kendine bir vecibe bil- rın ve süt verir kadınların istihlâk e-
ken olsa gerek. Ancak, umumi bazı melidir" dedikten sonra, yine konfe deceği gıda maddeleriyle meşgul o-
mütalâalar serdeylemek ve bazı tah- ransın tasnifine uyarak o kıstasları lunmalidır. Ve nihayet bazı memle-
minlerde bulunmak da pekâlâ mum- şu dört zümre altında toplamakta ketlerde umumî bir genişlemeye gi-
tün. Advalorem gümrük tarifelerinin dır: dilecektir Bizzat müstahsil ziraatçi-
muvaffakiyeti, herşeyden evvel güm- 1 — Gıda maddeleri ve diğer zi lerin istihlâki de ihmal edilmemeli
raî mahsuller hususunda millî ihti- dir.
rük teşkilâtının mükemmellik ve başa
rı derecesine; teknik bilgi ve imkânla- yağların istikbale muzaf seviyesi Ailece ziraat haricinde istihlâk, iş-
rina bağlıdır. Kanunun tatbikinden (gözönüne alınacak âmiller: Hayat tira kuvvetine tâbidir. Konferans bu
önce, gümrükçülerimizin bu iş ile ilgili seviyesindeki salâhtan mütevellit ola- istihlâk mevzuunda perakende fiyat-
nazari bilgi ve tecrübe ile yeter dere rak istihlakin uzun vadeye şâmil te- lannı indirmek üzere ezcümle şu tav-
cede teçhiz olunduklarını biliyoruz.
yettedirler. Bu noktalar üzerinde rılması bir gaye olarak bizde de gö- Halen en k ı t inşaat malzemesi içerisin
durduktan sonra Bülten, ıstıfâî ge rülür. F a k a t o gayeye v a r m a k için de demire müteallik olanlar gelmek-
nişleme hususunda millî siyasetlere tutulan yolu gösterir dört başı m a m u r tedir. Mevcut istihsal ve ithal i m k â n -
gerek Birleşmiş Milletler Gıda ve Zi plân nerede?... İstihsalin arttırılması ları bütün talebi karşılamaktan âciz
raat Teşkilâtı gerek diğer beynelmi- dahi zemine, zamana göre bir gaye hale düşmüştür. Bir ay içerisinde de
ilel teşkilâtın şu ve bu şekilde yapa olmak mahiyetini kaybedebilir. İstih mir fiyatlarında 15.20 k u r u ş artış ol
bilecekleri müzaheretlerden de bah- sal ederiz de mahsulleri süremeyiz. muştur.
seder. Mahsulleri süreriz de maliyetinden
d û n bedellerle satmaya mecbur ka Kereste de zor b u l u n m a k t a d ı r . Is-
Ş uradan buradan aksaklık gösteren lırız. Nitekim şimdi de böyle bir va-
memleket işlerimizde h ü k ü m e t t e n ziyetle karşı karşıya düşmüş olmak-
tanbulda iyi cins çıralı kerestenin m e t
r e k ü p ü 250 - 260 liradır. Yugoslavya,
bir program ve plân aranılınca ce- tan hiç de vareste bulunmuyoruz. Bi Finlandiya ve Romanyadan kereste it
vap olarak: totaliter memleketlerin naenaleyh ezcümle ziraat siyasetimiz- hal edilmektedir. İlk sayımızda da be
üç senelik beş senelik plânlarını veya de hükümetin kendini totaliter mem lirttiğimiz gibi, n â d i r b u l u n a n inşaat
programlarını bizden beklemek lâzım leketlere" benzemekten ihtiraz eder malzemelerinden b i r diğerini de çi-
geldiği ileriye sürülmektedir. Fakat bir vaziyette göstererek ortaya bir mento teşkil etmektedir. İstanbulda tor
iktisadî işlerimizi tabiattaki "ahenk- plân çıkarmaması kabul edilir bir bası 6 lira olan çimento, iç Anadoluda
leştirici" kanunlara terk ve tevdi e- mazeret sayılamaz. P l â n yapmak ve S liraya k a d a r yükselmiş vaziyettedir.
der liberal fair siyaset de ortada gö- plânla hareket etmek için ortada hiç Yeni G ü m r ü k tarife k a n u n u n u n en
rülmemektedir. Kaldı ki az çok li- bir zaruret olmasa devlet işlerinde m ü h i m tesiri, inşaat malzemesi fiyat-
beral mizaçlı veya müdahaleden müç hizmet demek, masraf demek olmalı larmda görülmüştür, İlgililerin ifade-
tenip hükümetlerde bile plân ve prog na göre h e r hizmet için bir finans sine göre, fiyatların b i r miktar daha
r a m için geniş yerler vardır. Bizde m a n plânının tanzimi, yani dönecek artmasını beklemek lâzımdır.
hiç değilse buğdayı, arpayı, çavdarı, değirmene suyu nereden getireceği- Memleketteki kalkınma ve yapı fa-
yulafı, afyonu çiftçiden mubayaa e- mizin tâyini zarureti kendiliğinden aliyeti eksilmedikçe yeni k u r u l a n fab
dip satan Toprak Mahsulleri Ofisinin aşikârdır. (24 Mayıs 1954) rikalar işletmeye açılıncaya k a d a r
sıkıntının devam edeceği tabiidir,
mün dostu ve ondan aldığı tahakküm görmekle, derin bir iftihar duyu-
ciyecilerimizden İsmail Hakkı Bey de lezzetinin kurtulmaz esiridir. Millete yor.
dayısı olur. emniyet etmeyen, onu yalnız kontrol
Y edi defa sadrazam olmuş, birçok eden bir zihniyet demokrat olamaz. o nların iktisadî anlayışı, bir kitleyi
hazineye bağlayarak, milletin bir
Mevzuat hazretleriyle, hayatı millîyi kısmını âdeta hükümet yapmaktır.
büyük sefirliklerde bulunmuş, za-
manın imparator ve krallarından bazı- zorlaştıran, mücrim bulacağım diye Yine de iktisadî hürriyetten mah
larımn şahsî dostluklarım kazanmış o- namusluyu taciz eden, vehimli ve rum ettiği vatandaşı kelâm hakkın-
lan Sadrazam Tevfik Paşa, Osmanlı korkak bir idare demokrat olamaz. dan da mahrum eden bir zihniyet i-
idaresine ve dünya efkârına karşı mil- Bizim zihniyetimiz her zaviyeden çine boğmaktır. Bir taraftan o kitle
lî mücadele noktai nazarını müdafaa liberaldir Liberalizmi reddeden bir ye . baş kaldırtmamak, diğer taraftan
eden adamdır. Bu derece büyük bir zihniyetin ise asla demokrat olama da onların vasıtasiyle vatandaşa baş-
politika âlemine hâkim bulunan Tev- yacağı, milletlerin tarihiyle sabittir. eğdirtmektir. Yâni her bakımdan
fik Paşanın, küçük torununu dizlerine Bu gün ise Halk Partisi şayanı statik bir cemiyet yaratmakla, milleti
oturttuğu zaman ona, Lord Kiçnerden, hayret tezatlar içindedir. Bir taraf- değil, ruhlarındaki ihtirası beslemek-
Bismarktan, Kral Jorjdan veya Hin- tan devletçilik, yâni kanunî solculu tir. Böyle bir cemiyet ancak otokrasi
denburgdan bahsetmesi, politika dün ğu müdafaa ederken, diğer taraftan ile idare edilen memleketlerde gö
yasının "fıkralaşan" hâdiselerini anlat resmî ağızlar, içlerinde menkûş olan rüldüğüne göre, Cumhuriyet Halk
ması kadar tabiî ne olabilir? Şovinizmin tesiriyle, kapitülâsyon- Partisi de tarihe, otokrasinin bir nü
Vatanperver, serinkanlı, mantıktan dan, Türk topraklarının ecnebiye ve- munesini daha vermiş olarak geçe-
Ayrılmayan ve acele karar vermeyen rileceğinden dem vurarak, müzevvi- çektir.
bir adam olan büyük baba, bu mezi- rane bîr şekilde, korku ve vehim uhterem Vatandaşlarım,
yetlerinden bir çoğunu torununa miras zerkederek, cehaleti istismara çalışa- M Şimdiye kadar size, Büyük Ata
olarak intikal ettirmiştir, rak, düpedüz irticaî bir kara sağcılık türk'ün vefatından, sonraki 12 se-
azlı Tlabar, dayısı İsmail Hakkı yapmaktadırlar. Böylece milliyetçilik nelik tevakkuf devrini anlattım.
N Beyin diplomasi vazifelerini ifa et-
— İçinizde, peki bunu nasıl ayırt ya, alıştırmaya koyuldular. Ferman Mütekaide, dul ve yetim vatanda-
ediyorsun? diyecek olanlar buluna senindir dedirtmek istediler. Baskı şa sorun, istikbale ümitle bakıyor.
a
bilir — Evet: Ediyorum, Çünkü, ile fikirlere . kilit vurdular. Bunu Çünkü, artık yarın korkusundan
bütün samimiyetimle inanıyorum ki, iktidarda kalmanın ilâcı sandılar. kurtulmuş, kendisine samimî bir ku
Atatürk hakikaten liberal zihniyetli Ama burada da dozu kaçırdılar. Zi- cak açılmış olduğunu biliyor.
bir insandı. Harpten çıkmış fakir ra ilâcın fazlası, malûm, zehir- Türk anasına sorun, evlâdım, bü-
cy
bir memleket için, muvakkaten ve dir. tün kapıların açıldığım, her köşe-
yalnız icap edecek ölçüde mutedil Neticede, kuvvet ve nüfuzu, gay- adnden türlü imkânlar fışkıracak,
bir devletçilik bir zaruretti. Ata- ret ve emekle ve halkın sevgisine yepyeni bir dünya görüşüne sahip
türk'ün ferdiyetçi zihniyetini ve mil dayanarak elde tutmaya gayret ede- bir cemiyette yetiştirebilmenin ruh
letin istikbali için çizdiği plânı çok çeklerine verasetle elde tutmaya uğ huzuru içinde, şimdiden emeklerini
iyi bilen yakınları, İnönü devrinde, raşmakla tarihî bir hataya daha düş helâl ediyor.
gazoz fabrikalarına kadar el atıldığı- tüler,
nı gördükleri zamandır ki, artık ye- atandaşlarım, şimdi, müsaadeniz- Bilmem ki, daha ne tarafa başı
ter, biz Ata'nın izinde kalacağız de- V le, bir parça da bu günkü man- mızı çevirsek, artık kabına sığamı-
yan bir cemiyetin, hayatiyet dolu,
meğe mecbur olmuşlardır. zaraya nazarlarımızı çevirelim:
pe
a
Nazlı Tlabar — Madam Nehru
Dünyayı kadınlar mı idare ediyor?
tika hayatına girişi aynı zamanda, o mektuplar sadece, resim ister veya "Ben dertlinin hemderdiyim..." diyor.
aynı suretle tabii oldu. Tlabar, Beyoğ- hayranlıklarım bildirir. Halbuki Nazlı
t kinci defa İstanbuldan mebus seci-
İ
cy
lu - Taksim bucağının müteşebbis he- Tlabar'a gelen her mektup bir iş taki
bini icabettirir, her biri ayrı bir sos- len Nazlı Tlabar, kendisini, nahif
yet âzası idi. bünyesinden dolayı sık sık hasta düş.
ilk toplantıda, kendisi bir eczacı- yal mevzudur.
Nazlı Tlabara gelen mektupların meşine rağmen durup dinlenmeden
ya, diğer altı üye ise ona rey vermek çalışmaya mecbur sayıyor.
suretiyle başkan seçildi. Ve; "Yürü ya içinde, hakikaten çok eğlenceli olan
Kulum!..." lar vardır. Meselâ bir gün, İstanbu- "Eğer bugün bir şey oldumsa, veya
Fakat bu yürüyüş söylendiği veya lun köylerinden birinden mektup ge olmak yolunda isem; her şeyi kendi
yazıldığı kadar kolay olmadı. lir. Yazan tabiî seçmendir. gayretime ve yetişme tarzımdaki a-
eni kurulmakta olan bucağa vari- ''— İneğim hasta, der. Ya buraya vantajlarıma borçluyum" diyen kıy-
Y bir baytar gönder, ya da ineğimi alıp metli fikir kadınımız psikolojik eser-
pe
Eğitilmiş insan, kendinde bilgi şu hukuk ruhuna aykırıdır. Millî bay- kadar siyasî ve hukukî prensiplere
uru yerleşmiş kimse demektir. Onun rak, Meclis binası üzerinde daima de uygunluğu daima meşkûk kalacak
öğrendiklerine göre hareket etmesi dalgalanmak, cumhurreisi Merlise ge bir aykırılık vardır. Bunun, bu yazı-
ve bunların dışına katiyen çıkmaması lince onun forsu bayraktan küçük ki nın ilk kısmında münakaşa edilen
icap eder. Eğer bir üniversite talebesi, tada olmak şartiyle ayrıca çekilme- bayrak ve fors değiştirme âdeti ile
sinemada seyrettiği bir filmin aşk sah lidir. Nasıl ki cumhurreisi askerî ve- ne kadar bariz bir tezat teşkil ettiği
nesi karşısında, heyecana kapılarak ıs ya sivil bir Türk gemisine bindiği ni söylemek bile fazladır.
lık çalarsa eğitilmiş sayılabilir mi? zaman Türk bayrağı daima çekildiği ski şeflik devrinde çıkarılan bay-
Böyle bir hareket terbiye zaafım ifa-
de etmez mi?
yerde kalır, cumhurreisi forsu gran
di direğine veya onun yerini tutan
E rak nizamnamesinin bir maddesi-
ne istinat eden bayrak indirme âde-
Bununla, bütün üniversite talebe- direğe çekilir. tinin kaldırılması hakkında geçen
lerimiz böyledir demek istemiyoruz. yıllarda Başvekâlete bir takrir ve-
rilmişti. Bu tezatların bir an önce
Lâkin bu gibi hareketler az görülen
şeylerden değildir. Belki Avrupanın İnunda
kinci tezat: neticeleri bugüne ka-
dar nizah kalan 1946 seçimleri so
toplanan Mecliste o zamanki
izalesi hiç zor ve külfetli bir iş de
ğildir. Ehemmiyeti az gibi görünen,
medeni dediğimiz insanları arasında
da böylelerine rastlamak mümkündür. çokluğun seçtiği cumhurreisine karşı fakat hakikatte mânası büyük olan
Fakat bütün fertleri, hakikaten eği- bir protesto gösterişi olarak Demok- bu aykırılıkların artık ortadan kalk
tim görmüş bir memlekette böyle bir rat Partili milletvekilleri cumhurrei ması temenni edilmeğe değer sanıyo-
şey olamaz. Bunun gibi birkaç misal sinin Millet Meclisi salonuna ilk giri- rum.
daha verilebilir.
Öğretime muvazi bir eğitim siste çömlekçi dükkânları ve bu dükkânlar
mi tatbik edildiği gün, öğrendiğine P r e h i s t o r i k d e v r e a i t bir ş e h i r
daki bronz heykelleri meydana çıkmış
şuur kesbetmiş insanların çoğalacağın- keşfedildi. tır. Yüksek bir medeniyetin mevcut ol
dan şüphe edilemez. Cemiyetin istediği Yeni Delhi — Afganistanda araştır- duğu bu şehirde, Isadan önce iki
ideal insan da budur. malar yapan bir Fransız arkeoloji he- bin veyahut da ikibin altıyüz yıllarına
Eğitim sistemimizin aksak olan ta. yeti, Kandaha civarında, otuz metre ait bulunduğu anlaşılmıştır.
raflarım düzeltmek, talebeye sadece kumun altında 4500 senelik bir şehir Keşif arkeoloji âleminde büyük bir
öğretmek değil, öğrendiklerini benim- bulmuştur. Kum tabakası kaldırıldık- alâka uyandırmış ve şehir hakkında
setmek lâzımdır—C.Y. tan sonra şehrin bozulmamış evleri, ilmî tetkiklere başlanılmıştır.
25
AKİS. 5 HAZİRAN 1954
KİTAPLAR ÂLEMİNDE
ŞİİRİN İLKELERİ AŞKA KİTAKSE
Salâh Birsel (Yenilik Yayınları — — Hikâyeler — Naim TİRALİ (Yenilik
1954 — 76 s . 100 krş. — İkinci baskı) Yayınları — 1954 — 80 s , 100 krş )
s alâh Birsel, şair olduğu kadar,
genel olarak ta - k i t a b ı n ı n başında, N aim Tirali'nin 1947 de yayınlanan
Park, 1949 da yayınlanan Yirmibeş
"Bu kitapta, şiir kelimesiyle, bütün Kuruşa Amerika kitaplarından sonra
söz sanatları kavranılmak isteniyor" "Aşka Kitakse" üçüncü hikâye kitabı.
dediği gibi — SÖZ sanatlarının üzerinde Bu kitaptaki hikâyelerin en eskileri
düşünen, düşünmesini seven bir insan. 1948 de, en yenisi de 1954 te yazılmış.
"Şiirin İlkeleri" de, gene kitapta Bu bakımdan, kitap, bir b ü t ü n olarak,
dendiği gibi, şiir yazmasını öğretmek öteki kitaplarından pek ayrılmayabilir-
amacını gütmüyor; şiir üzerinde Salâh di; oysa ki bu hikâyelerde önemli bir
Birsel'in düşündüklerini gösteriyor. takım değişik özellikler dikkati çeki
Bir estetik denemesi olması bakımın yor.
dan önemli ama, bizde, sanat üzerinde Tirali, mizah yanı güçlü, zeki b i r
düşüncenin, sanatçı olmak isteyen yazar. Bu kitabındaki hikâyelerinde,
birçok kimsenin umacısı olduğu bizde, mizah yanına, ruhsal hallerin gözle.
bu kitap ayrıca önem kazanıyor. Her mi katılıyor. Tipler ustalıkla belirtil-
şeyden önce kalıplardan basmakalıp- yor. Buradaki psikoloji, özelin psikolo
lardan , aşınmış bir takım düşünce jisi değil, tipin psikolojisi. Yazar, in
lerden, kanılardan ayrılarak sanata, celiği, cümlesinin ölçüsüyle gülümse-
yaratıcılığa başka bir gözle de bakıla- Salâh Birsel tiyor okurunu. Yazdıklarının karşısın.
bileceği, hele değerlendirmelerde sanat cak karşıt kavramlara, biribirlerini da gülmekten, içten gülmekten çok a.
eserinin kendisine, sanatın iç kuralla- yalanlayan kavramlar olarak değil, lay ediyor. Alay, çoğu zaman acılığa
r m a dayanılması gerektiği üzerinde bütünleyen kavramlar gözüyle bakıl varır. Anlattıklarının ardında bu acı-
durması, bu kitabın g ü c ü n ü meydana masının daha yerinde olacağını söylü- lık seziliyor.
getiren şey. yor. Dikkati çeken şey, Tirali'nin,
İlkeler, çoğu zaman kısa, süzülmüş, Buraya, kitabın ilk iki ilkesini al "gençlik" tema'sını da, "delikanlı .
arıtılmış, bir iki cümle halinde çıkıyor mak isterim. Bunlar hem "Hkeler"in genç k ı z " tema'sını da ele alırken
karşımıza. Uzunları da var. Ama Bir- en önemlilerindendir, hem de Birsel'- kendini onların dışında, onlara b a k a r
sel, düşüncesini açmaktan çok, onu en in yolu üzerinde insana çok şey anla durumda tutması. Böylece ruhsal çö
geniş, en t a m biçimiyle bir cümle için" tabilir: zümleme, onun için, daha kolay, daha
de kapatmak istiyor. Düşünmek iste. BUGÜNKÜ SANAT NE YAPI.
a
verimli oluyor. Bu alanda da başarı-
yen, zahmete katlanacak olan buyur YOR? sini özellikle "Aşka Kitakse" de gürü-
s u n , d e r gibi. Sanat, yüzyıllar yüzyılı sanat, bir yoruz.
B irsel'in görüşü, b i r çok kimselerin
görüşüne uymayacaktır. Kimi de,
takım sorulara cevap vermeğe savaş-
tı.
" V a p u r " hikâyesi, b i r " H a v a " hi-
kâyesi. Okurunu o havaya sokuyor, sı-
cy
"yeni bir şey söylediği y o k " diyerek B u g ü n k ü sanat, b u g ü n k ü şiir ise kıntısını da, sevincini de yaşatıyor.
kitabı atacaktır. Ş u n u söyleyebilirim: kendi mahiyeti üzerine k u r u l u bir so "Tevekkül H a m a m ı " , sevda derdini
Nasıl düşünülürse düşünülsün, Bir- rudur içki ile gidermeye çalışan gençliğin
sel'in kitabı, önce davranış, sonra da ŞÂİR KİMDİR? karşısına ayık yazarı koyuyor. "Mo
veri olarak üzerinde çok durulacak bir Şair yeni bir zevki olan adamdır. t o r " , k ü ç ü k bir ahlâk meselesinin hi
kitap. Onun gibi düşünmeyebilirsiniz, B u n a ise bir yoldan, bir eğitimden kâyesi. Gereksizi, eklentiyi, hikâyele
tartışabilirsiniz ama düşüncelerini de hattâ hattâ bir öğretimden geçilerek rinin dışında bırakmağa dikkat eden
bir kalemde atamazsınız. varılır. Tirali'nin bu hikâyesi biraz daha süzü-
Önçözünde, Birsel, Ama b u g ü n n e b u zevke, n e b u lebilirdi sanıyorum.
Çeşitli söz sanatlarında "geçer akçe
pe
Abone olunuz
alın, açık, seçik bir dille b ü t ü n il-
Y kelerini sıraladıktan sonra, son il-
kesinde Birsel, kitapta görülebilecek
çelişmelerin " h e r yönü k a v r a m a k iste-
y e n b i r yazıda" görülebileceğini, an- Naim Tirali
Canio'nun karısı Nedda'ya sarkıntı- Beppo ile Tonio halkı tiyatroya çağı-
D a h a ilk temsillerde, Devlet Tiyat lık eder, Nedda ona b i r tokat v u r u r . rırlarken Nedda da kasada durmak
rosu sanatkârlarının, eser ne olursa Canio bu sırada meyhaneye gitmiş tadır. Nedda bir aralık kendisine yak
olsun, " a l a t u r k a " oyunları kendini tir. Halk da kiliseye gitmektedir. laşan Silvio'ya kocasının kıskançlı
belli etmiş, Bizans prensesleri veya Nedda yalnız başına durmaktadır. ğını ve hiddetini anlatır, ve müte-
İngiliz Misisleri yerli tipler haline ge- Bu hayattan bıkmıştır. Tonio yalnız yakkız bulunmasını söyler. Daha
tirilivermiştir. d u r a n Nedda'ya bir k e r e daha sar- sonra oyun başlar. Canio soytarı ro-
ü y ü k Tiyatroda Fatih, yerini Ma kıntılık yapınca, genç kadın eline ge Hindedir. Karısı Colombine o n u şak-
B t l a S t u a r t faciasına, Küçük Tiyat çirdiği kamçı ile o n u n yüzüne vu
r u r , Tonio b u n u n üzerine Nedda'-
laban Beppo ile aldatmaktadır. Ca
roda da Şemsiyeli Adam, Derin Mavi nio sahnede birden bire oyunu bıra
Denize bırakmıştır. dan intikam almayı k u r a r . Nedda, kıp, karısına hakikî âşığının ismini
Maria S t u a r t için "facia" kelimesi genç köylü Silvio ile sevişmektedir. sorar. Kadın buna cevap vermeyince
hafiftir. Bu, kelimenin tam mânasiyle Yine buluşurlar ve beraberce kaçma onu sıkıştırır. Nedda kaçmak isteyin-
bir rezalet olmuştur. Hele ilk temsil, ya k a r a r verirler. Bu konuşmalarını ce Canio bıçağım çekip karısını ar-
halkın kahkahaları, balkondan sahne- Tonio gizlice dinler ve koşup Ca- kasından v u r u r . Nedda cansız yere
ye lâf atmaları arasında geçmiş, açıl nio'ya haber verir. Canio derhal mey yıkılınca, ön sırada oturan Silvio,
ması gereken kapıları açılmamış, tahta haneden çıkar ve karısının yanına: Neddanın imdadına yetişmek üzere
bıcaklar yerlere düşmüş, "asilzade" gelip âşığının k i m olduğunu sorar. sahneye fırlar, Canio bu sefer o n u n
ler birbirine girmiş, bir curcuna, bir Nedda âşığının ismini söylemeyince kim olduğunu anlıyarak bu sefer Sil-
kıyamet kopmuştur. bıçağını çeker, fakat araya Beppo gi vio'yu da bıçaklar ve sonra seyirci-
Böyle bir piyesin, b i r gün dahi afiş rer ve facianın ö n ü n ü alır. Canio çok lere dönerek "Komedi bitti'' der, p e r -
te kalmasına imkân olmadığı halde ha heyecanlı ve mükedderdir. Biraz son de iner.
zırda başka bir şey bulunmadığından
Ankaralılar işkenceye maruz bırakıl-
mışlar, Maria Stuart, ekseriya boş sı- hassa Mediha Gökçer — mükemmel Belki de Devlet Tiyatrosu, güzel
ralar önünde 23 defa oynanmıştır. oynamışlardır. İngilterede de çok be eser vermeyi prensiplerine uygun bul
B u n a mukabil, K ü ç ü k Tiyatroda ğenilen eser, bizim K ü ç ü k Tiyatroda mamıştır.
Derin Mavi Deniz h a k i k i bir muvaf- maalesef sadece 16 defa temsil edil- Bunları, B ü y ü k Tiyatroda Güzel
fakiyet olmuş ve sanatkârlar, — bil- mistir. Helena, K ü ç ü k Tiyatroda Batak, takip
B
kadirşinaslığı bekliyoruz >>
u teklife biz de m e m n u n i y e t l e
tirâk e d e r k e n , Sait F a i k ' i n ö l ü m ü
iş- V ak'a
rosunda
Ankarada
geçer
Devlet
Ahmet
Tiyat
Mu
hip Dranas'ın "Gölgeler'' piyesinin
vetli bir atmosfer, insanı büyüleyen o nü istismara çalışanların b u l u n d u ğ u provaları yapılmaktadır. Rejisör Ma
k a d a r tesirli bir m e l o d i parlaklığı m e v na da işaret e t m e k isteriz. Üzülerek hir Canova'dtr.
cut olacaktır ki, bu hava bu m e l o d i haber verelim ki, neşriyat sahasına Biz çalışırken, müellif de müte
derhal kütleleri coşturacak, onları bir yeni atılmış bir edebî m e c m u a n ı n ya madiyen gelmekte ve mütemadiyen
b i r i n e bağlıyacak ve hepsini yekvücut yınlan, George Simenon'dan tercüme rejisöre karışmaktadır:
hale getirecektir. ettiği bir r o m a n ı , Sait F a i k ' i n son "— Şurası böyle olacak..."
u n u n e n güzel m i s a l i n i B e e t h o v e n ,
Bd o k u z u n c u senfonisinin finalindeki
eseri olarak ilân etmek kurnazlığını
g ö s t e r m e k t e d i r . Seksoloji k i t a p l a r ı n e ş
"— Hayır,
Artistlere
burası şöyle
bizzat talimat
olacak.''
vermekte,
pek basit fakat o n i s p e t t e kuvvetli, o retmek, bunu yapmaktan daha dürüst mizanseni göstermekte, hattâ ses tonu
l a n "Neşeye ş a r k ı " motifinde göster- olmaz mıydı? ayarlamaktadır.
mistir. B e e t h o v e n bu çok basit t h e m - Son provadaydık. Ahmet Muhip
d e n öyle m u h t e ş e m bir şarkı y a r a t m ı ş
tır ki, bu şarkı derhal mil-
Dünyadan Haberler Dranas
tad
bermutad
herkese
hazırdı
vazifesini
ve bermu-
öğretmekle
yonları peşinden s ü r ü k l e m i ş tir. meşguldü Bir ara bana sıra geldi
A m a bu iş z o r d u r , h a k i k a t e n Genç bestekârların eserleri "— Durun, dedim... Bir dakika!
z o r d u r , o h a l d e gelsin b o l r e n k l i , b o l M ü n i h — Milletlerarası genç bes Size bir hikâye anlatmama müsaade
enstrümanlı senfoniler, konçertolar.. tekârlar g ü n ü n d e yabancı memleketler
B u n l a r a b i r d e " M o d e r n " sıfatı t a k ı l - deki genç neslin yarattığı eserler ça esde or nra misihni ikz â? y" eyi anlattım:
di mı, haddin varsa "anlamıyorum, lınmış ve bu arada Luciano Berio
"— Viyanada, bir eseri sahneye
h o ş u m a gitmedi'' d e , d e r h a l "geri ka ( İ t a l y a n ) ' n u n i n s a n sesi v e m u h t e l i f
koyuyorlarmıs. Müellif her provaya
falı, d a r g ö r ü ş l ü , m u h a f a z a k â r " o l u p aletler için yazmış olduğu oda m ü z i
gelir ve artistlere durmadan karışır-
çıkarsın. ği, M o r d e o a i S h e i n k m a n ' ı n ( U S A ) D i
mis. Nihayet, temsil akşamı çatmış:
F a k a t biz y i n e bestekârlarımızdan vertimehtosu, Armin Schibler'in (Is-
a
müellif gene dayanamıyarak sahne
rica e d e l i m ; b ü y ü k , m o d e r n , yüksek v i ç r e ) t e n o r , k o r o v e iki p i y a n o için
ye geçmiş ve perde açılmadan son
eserler y a r a t m a y a devam eylesinler, yazdığı eser, S i m o n Karlinsky'nin
talimatları vermeye başlamış.
a n c a k bu a r a d a basit ve sade m a r ş l a r , ( U S A ) b a l e m ü z i ğ i b ü y ü k b i r muvaf
Artistler kendisini hürmetle din
m e k t e p şarkıları y a r t m a y a da vakit a fakiyet k a z a n m ı ş t ı r .
ler ve teker teker hepsi:
cy
yırsınlar, hiç olmazsa C u m h u r i y e t i n — Peki efendim,
Astrid Varnay Kassel'e geliyor
31 inci senesinde " O n u n c u yıl" marşı — Olur efendim,
Kassel — N e w - Y o r k - M e t r o p o l i t a n
nı söylemekten kurtulalım. — Tabiî efendim,
operasının dünyaca tanınmış soprano
su Astrid Varnay, Wagner'in ' ' T r i s t a n derlermiş.
Edebiyat ve I s o l d e " operasında baş rolü o y n a Nihayet sıra, gene bir aktöre gel-
mak üzere buraya gelecektir. Astrid mis Müellif ona da talimat vermek
üzere ağzını açıyormuş ki. bütün ar
O r h a n Veli ve Sait Faik için bir Varnay haziran sonunda tenor Hel-
m u t h M e l c h r e t ile b i r l i k t e B a y r e u t h ' a tistler atılmışlar:
teklif "— Aman, sakın efendim! O da
gidecek ve o r a d a Wagner festivalinde
pe
31
AKİS, 5 HAZİRAN 1954
SPOR ÂLEMİNDE
Profesyonel futbolcuların
halli g e r e k e n davaları
Tevfik Ünsî
utbolümüzde profesyonellik bir sigorta ettirilmesini derpiş ettiği hal-
F yaşını daha tamamlamaktadır. de kulübü tarafından sigorta ettiril-
Mukaveleli adı ile anılan profesyonel miş bir tek futbolcu yoktur; daha
futbolcunun çekmekle olduğu çileler tuhafı hiç bir sigorta şirketi de böy
ise henüz tamamlanmamıştır. Dışa- le bir sigortaya yanaşmamaktadır.
rıdan hem eğleniyor, hem de para
kazanıyor telâkkisi ile karşılaşan
profesyonel futbolcuların halledilme-
İ stikbali
meyen
güllük, gülüstanlık gözük
mukaveleli futbolcusun
miş nice dâvaları mevcuttur. Halbuki "hal" i ne âlemdedir? Bu da pek par
onları statülerini profesyonellik tali- lak değildir, hele maçların nihayete
matnamesi ve kulüpleri ile imzala- ermekte bulunduğu şu günlerde...
dıkları mukaveleler tesbit ve tâyin Sene içinde kulüpler maçlardan, ol
etmiştir. Profesyonel futbolcunun mazsa ne yapıp yapıp para bulmakta
derileri bu talimatnameye tam mâna- ve futbolcuların aylıklarım ödemek-
sı ile nüfuz edememekten, mukave tedirler. Müsabakaların aksadığı za
lesini düşünmeden imzalamaktan manlar futbolcuların da aylıkları ak-
doğmaktadır. Bugün elindeki muka- samaktadır. Kulüplerinden hiç alaca
velesinin şartlarından acı acı şikâyet ğı olmayan futbolcu göstermek çok
eden futbolcular pek çoktur. Zaman güçtür. Kodaman olmayan futbolcu-
zaman kıdemli birkaç futbolcu bir a- lar daima alacaklıdır. Bir şikâyet
raya gelerek profesyonel futbolcular mevzuu olduğu takdirde federasyon,
birliği gibi bir teşekkül kurmayı ve kulübün teminat akçesinden profes-
profesyonel futbolcuların h u k u k ve yonel futbolcunun aylığını ödemek
Gündüz — Necmi yoluna gidebiliyor; fakat kulübünü
istikballeri ile alâkalanmayı ortaya
Hiddet ve Şiddet atmakta ise de, dünyanın h e r yerinde şikâyet edecek futbolcu nerde? Ta
kımdan uzaklaştırılmak, maç ve ga-
a
mevcudu olan böyle bir teşekkül bir
libiyet primlerinden mahrumiyeti in
Futbol fikir olarak kalmaktadır. Profesyonel
taç edecektir. Oyuncu ağzını aça-
futbolcu k u r t idareciler ve transfer
simsarlarının karşısında silâhsız b u . maz. Profesyonellik talimatnamesi-
Bir lâubalilik örneği nin ihtiyarî mükâfatlandırma mad
lunmaktadır.
cy
aka Ankarada, 19 Mayıs Stadyo- deleri ise sadece kâğıtta mevcuttur.
V munda geçer.
Profesynel futbolcu için teşkilât
sızlık bir üzüntü olurken, diğer ba Bir profesyonel futbolcu için mu-
30 Mayıs pazar günü, Galatasaray zı dertler de b u n u takip etmektedir. kavelenin yeni baştan tanzimi veya
ile Ankaragücü oynamaktadır. Hakem Profesyonel futbolcunun istikbali ve transfer toplu para temini için bir
Bedri Çakın'dır. Bedri Çakın, iki h a y a t ı teminat altında değildir. F u t - ümit kaynağıdır; fakat profesyonel
tarafın muvafakatiyle hakem seçilmiş- bolü terkettiği zaman toplu bir para futbolcu bir yandan talimatnameye
tir. Fakat oyunu, hakikaten feci alacağı müemmen değildir, bu res eklenen yeni hükümlerle, diğer taraf.
şekilde idare etmektedir. O ka men teminat altına alınmış ise de tan kulüpler arasındaki hürriyetini
dar ki, bazı Galatasaray hücumla- güvenilecek bir mahiyet taşımamak tahdit eden anlaşmalarla amatör fut-
bolculardan daha sağlam bir şekilde
pe
rında, direğe çarpıp gelen topa çıkan tadır. Başka memleketlerde emek
oyuncuya ofsayt çalmakta, sonra da vermiş futbolcular sahadan ayrılır- elleri, kolları bağlı vaziyette bulun-
bunu hentbol diye tevil etmektedir. k e n yalnız kendi k u l ü b ü değil, b ü t ü n maktadır. Transfer temin edildiği
Vaziyet 1-1 dir. kulüpler elbirliği ile o oyuncuya son takdirde de bundan futbolcudan çok,
bir varlık teminine çalışırlar. Bir jü kulübü istifade etmektedir.
Bu sırada yeni bir Galatasaray a-
kını olur ve hakem, yanlış şekilde, bile ile, ilerde tutabileceği bir iş için Bu satırlarla profesyonel futbol
ofsaytla akını durdurur. O zaman, spor sermaye sağlarlar; halbuki bizde böy cuların dertlerine tercüman olmağa
sahalarında görülmemiş — ve görül- le bir anane teessüs etmemiştir ve çalıştık. Onlar için ümit kapısı yi.
memesi gereken — şöyle bir hâdise kulüpler de kasalarım açmazlar. Is- ne de açıktır: profesyonellik henüz
cereyan eder: tikbal bu şekilde karanlıklar içinde emekleme çağında dır ve en iyi şekil
Galatasarayın antrenörü Gündüz bulunurken, sağlıkları da h e r an teh de tatbiki ise, fikirlerdeki uyanıklık
Kılıç, çok sert bir tavırla sahaya gi- likeye maruzdur. Profesyonellik tali- ile belki de çok kısa bir zamanda
rer ve takım kaptanı Necmi'ye saha- matnamesi. mukaveleli futbolcuların mümkün olacaktır.
dan çekilmelerini söyler. Hakemi pro-
testo için, takım oynamayacaktır. la dolu sol tribünden yükselen "yuha"
dareciler koşuşurlar; Gündüzü ka- Güreş
İ rarından caydırmaya çalışırlar. O-
yunun henüz başıdır, stad kalabalık-
sesleri arasında sahanın kenarındaki
yerine döner ve maç yeniden başlar.
Galatasaray oyunu 2-1 kazanır; a. Şampiyonluğa götüren yol
tır. Bir hâdise çıkabilir. ma bunun yanında kaybettiği, çok asatî yaşı 20 ile 25 arasında olan
Gündüz: daha mühim ve çok daha ağırdır. V bir takım, bize bir dünya şampi-
—"— Oynatmam!" diye ısrar eder. Uzun seneler millî takım kaptanlı- yonluğu hediye etmiş bulunuyor.
Futbolcular, hakem ne yapacaklarını ğı yapmış, gençlere saygı telkin etmiş, 1948 Londra olimpiyatlarından son-
bilmeden dolaşmaktadırlar. ağırbaşlı ve efendi Gündüzün şımarık ra serbest güreşte kazandığımız mev-
Nihayet Gündüz Kılıç yumuşar, o- ve laubali hareketi — sebebi haklı da kiye, Tokyoda son yapılan şampiyona
yunun devamına müsaade eder. olsa — spor işlerimizdeki keşmekeşin ile tekrar ulaştık.
Kendisi de, bizzat Galatasaraylılar- delilinden başka şey değildir. O olimpiyattan sonra, yaşları iler-
a
Türk Bekir — İsveçli Berlin
Sporcunun ve idarecinin zaferi
cy
lemiş bazı güreşçilerimizin minderi resin temeli olan K a r a k u c a k güreşle sonunda bu kıymetler de kısa bir za-
terkleri, idaresizlikten de gençlerin rine de önem vererek çalışmalarını man sonra saf harici kalırlar ve başa-
yetişmemeleri yüzünden şampiyonluğu buna göre ayarlamayı bilmiştir. rımız gene arızî olabilir. B u n u n için
kaptırdığımız zaman, "alâkalılar" ın Tokyo şampiyonasından evvel, altı de federasyonu şimdiden tedbir almak
ilk aklına gelen, Londra zaferini kü ay müddetle y u r d u n muhtelif bölge hususunda b ü y ü k vazifeler beklemek
çümsemek olmuştu. lerinde tertiplediği gurup seçmelerile tedir.
İddiaları şu idi: D ü n y a milletleri, birçok genç kıymetlere şans vermek Vehbi Emrenin bu vazifeleri de ye
u s u n yıllar açlığa ve sefalete sebebi- suretiyle eskileri de daha fazla çalış rine getirmekte muvaffak olacağına
y e t veren bir h a r p t e n henüz çıkmış maya teşvik etmiştir. Ayrıca bu şe-
pe
V
ehbi Emre eskilerden farklı bir zih-
niyetle işi ele alarak yapılacakları
1948 olimpiyadından sonra olduğu gi
bi, şampiyonluğun verdiği sarhoşluk Ş u Ankara koşularım idare etmek-
le mükellef Tarım Vekâletinin ya-
bir programa bağlamış ve serbest gü- ve rakiplerini küçümsemek gibi haller rış otoritesince, jokey k u l ü b ü n ü n de
leketimizde itibar edilen ve yarışlara Hafifçe çaldığımız kapıyı, beyaz nun himmetiyle sırtlarına birer elbi
karşı babadan kalma bir hevesi bu- önlüklü bir kızcağız açarak buyur se tedarik ettikten sonra, Yusuf Zi
lunduğu şüphesiz olan bu arkadaş, etti. Pardesüleri çıkarıp salona adı- ya Beye vâki ziyaretin maksadım an-
tam randıman vermektedir. At anımızı atmamızla beraber geri çekil- latarak, neticenin umduğumuz gibi
çılık dâvalarında daima kendisine yer memiz bir oldu. Boğaza nazır cephe çıkmamasından çok kırıldığımızı
verilmiş, fakat fikirlerini lâyikiyle, e- si boydan boya cam kaplı bu muaz- söylemişler. Eşref Şefik derhal telefo-
şasiyle izah etmekte ve bilhassa karşı- zam salonda kim yoktu Yarabbim?. na sarılmış. Kimlerle konuşmuşsa
sındakileri iknada zayıf kaldığından Galatasaray Kulübünün o zamanki i- konuşmuş ve işin bu safhasını halle-
muvaffak olamamıştır. leri gelenlerinden tutun da, devrin divermiş.
Cemil Akok: Efendi bir adam da- gazetecileri, diğer kulüpler idarecile- Taahhütnameyi yeniden hazırla
da. Öyle tahmin ediyoruz ki, İstanbul- ne kadar herkes orada idi. mışlar. Benim yerime Bülent imza-
da eski dostlara iş prensibiyle ve ya Manidar, müstehzi bir sürü nazar lamış.
nındakilere bakarak gene de iyidir arasında, herkesin elini sıktık ve bir Haşim bana o gece ne verdi, elan
diye komiserliğe getirilmiş, jokey ku köşeye çekilerek, suçlulara has o hu- malûmum bulunmuyor. Fakat, saba
lübünün muhasebecisi de olduktan zursuzlukla, somurtup oturduk. hı, en hovarda ölçülerle Garden Bar.
sonra bu sıfat üzerinde kalmıştır. Fa- Kalabalık çok geçmeden dağıldı. da ettiğim halde, ertesi gün, gene
kat hepsi bir tarafa, jokey kulübünün Salonda yalnız bizler, Eşref Şefik ve pek fukara bir genç sayılmazdım.
muhasebecisi, nasıl yarış komiseri tâ- Yusuf Ziya Bey kalmıştık. undan sonra, uzun müddet zikre
yin edilebiliri Neler konuşuldu, hangi mevzular- B şayan bir hâdise olmadı. Fakat,
Veterinerler gurupu : Tarım Vekâ dan bahsedildi, hiç hatırlamıyorum. Yusuf Ziya Beyi ziyaretimizin ferda
leti organizatörleri, veteriner arkadaş Fakat, bildiğim birşey varsa, o da, sı gününden başlayıp gittikçe şümul-
larına yarış yerlerinde iş temin etmek Güneşe geçmemizle ilgili tek kelime lenen bir dedikodu devam edip gidi
İçin çırpınıp dururlar. Bu arada mev- görüşülmediğidir. yordu. Gerek mektepte, gerek kulüp
İdi yüksek olanlar komiser tâyin edi Nihayet gitmek lâzım geldiğine te çok müşkül bir vaziyet hâsıl olmuş
lir. Veteriner olmakla, koşulardan an- hükmettik. Tam çıkacağımız zaman, tu. Böylece zaman geçti ve Galatasa-
lamak hiçbir zaman aynı şey sayılamı- o ana kadar mevzuubahis etmek ce ray lisesinden ayrılmamız lâzım gelen
yacağı için bu zatlar birer kukla gibi saretini gösteremediğimiz esas konu- günler yaklaştı.
vazife görürler.