Professional Documents
Culture Documents
at Terbiyesi Tercume PDF
at Terbiyesi Tercume PDF
Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Harıl harıl koşanlara,
2. (Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,
3. (Ansızın) sabah baskını yapanlara,
4. Orada tozu dumana katanlara,
5. Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki ,
6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.
7. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ,
8. Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.
9. Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?
10. Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman ,
11. Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdar
Önsöz
Adiyat Suresi
Önsöz
Binicilik Tavsiyeleri : 22
Bükme yahut Baldıra Yumşatma 27
Geriye Dizginleme 33
Eşkin yahut Toplu Dörtnal 35
Tırıs 41
Engel Atlama 44
Gem Takılması 50
Kapıların Dışına 56
Ilgar 58
Ceza 60
Alınsalıksız
Deri Yular
resim:
anahtarlı ağız kantarma
Genç atın terbiyesi için en iyi kantarma çeşiti sıradan, düz, anahtarlı,
ağız kantarmadır. Kullanılan kantarmaların çoğunun kusuru ağızlıkta
yeterince uzun olmamalarıdır. Doğru uzunluk; biniş sırasında, ağızdaki
dilimler boyunca güzel ve uzun bir çekişe izin vermesi amacıyla yaklaşık
20 cm'dir. Bununla birlikte çılbır çalışmasında; eğer yeteri uzunluktaysa
kantarmanın yanlarda, çılbır başlığının burun bölümünün altına takılması
muhtemel değildir. Bu takılma çok kısa olduğunda ortaya çıkar. Tabi ki dar
ağzı olan soylu atlarda daha kısaları yapılabilir, fakat bu uzunluk genelde
gerekenidir ve yarım santim kısa olmasındansa 2 santim uzun olması daha
iyidir. Kantarmanın ağızlık kısmının çok ince olmasıda yine yanlıştır; 6,5
cm kadar yuvarlak olmalıdır. Kantarma, atın ağzının köşelerini
buruşturmayacak kadar alçakta olmalıdır ve anahtarlar, atı onlarla
oynamaya cesaretlendirecek şekilde hemen hemen alt dişe değmelidir.
Çılbırbaşlığı ve kantarmanın düzgünce takılmış olmasıyla; yuvarlama da
artık takılabilir ve merkezden eşit uzaklıkta her iki yanında, kenar
dizginlerinin iliklenebileceği birer toka olmalıdır, ayrıca üstte, tokaların
arasında yarıyolda, ortada bir de çengel bulunmalıdır ki kantarmanın
dizginleri bağlanabilsin. Sadece yerinde duracak kadar sıkı bağlanması
gereken yuvarlamanın altına, atın sırtına bir eyeraltı keçesi (terlik,
yağırlık), katlanmış kilim yahut battaniye yerleştirilmelidir; tavlada olduğu
gibi burda da yuvarlamanın yerleştirilmesinde gerekli özenin gösterildiği
aynı yöntem geçerlidir, özellikle at yuvarlamayla durmaya
alıştırılamadıysa. Kenar dizginleri şimdi kantarma halkasına takılmalıdır
fakat bunu yaparken ata kendini taşıtmaya teşebbüs edilmemelidir.
Hususiyetle belirtilmeli ki atın bu derslerde ileri gitmesini isteyeceksiniz
fakat başı sınırlanmışsa, büyük ihtimalle yapmayacaktır. Dizginler bu
yüzden her iki tarafta eşit uzunlukta olmalı, ama oldukça gevşek, aslında
bütün uzunluğunca yuvarlamanın tepesinde sabitlenmiş olan kantarmanın
dizginleriyle aynı uzunlukta olmalı. Başlarken çok sıkı olacağına, birkaç
gün tamamen dizginlerden vazgeçilip çıkarılsa ve yalnız çılbır
burunduruğu kullanılsa daha iyi olur.
Düz
Kantarma
Ata kendini düzgün bir şekil ile taşıttırılmasında, çok dikkat edilmesi
gerekir; bundan doğruca anlaşılan odur ki; bazı atlar tabii olarak iyi
şekillenmiştir.Tabiatın çokta cömert davranmadığı diğerlerinin şekli ise,
kendilerini düzgünce taşımayı çok ağrı verici kılmaktadır ve eğer
birdenbire doğal olmayan bir duruşa zorlanırlarsa, kızmalarına çokta
şaşırmamak gerekir halbuki her seferinde biraz daha fazlası istense,
sonunda gerekli olanı yapmaya sıklıkla ulaşacaktır.Öyle atlarda var ki; çok
kötü şekil ve yapılarından dolayı, asla yeterince iyileştirilemeyeceklerdir,
böylesi hakkında da sadece denilebilir ki: onların yeri eyer altı değildir.
Şimdi atın çılbır çalışmasında işini oldukça iyi yaptığını; bu demektir
ki, vücud azalarını rahatça kullandığı, iki yana düzgün, devamlı kararda
tırısa kalktığını, gerektiğinde yürüdüğünü, kendini düzgün duruşuyla
oldukça iyi taşıdığını ve sinirlilik belirtisi göstermediğini farzedersek: at
sırtına binilmeye uygundur.
ATA İLK BİNİŞ
Genç atın üzerine ilk defa; çılbır çalışmasında her zaman ki dersini
yaptıktan sonra çıkılmalıdır. Dairenin merkezine getirilmeli, çatalağaç
yahut yuvarlama çıkarılmalı -bu esnada öğrencinin pohpohlanılması- ve
üzengilerin aşağı salınması (bir iki gün önceden eyere takılmalıydı ama
sabitlenmiş olarak) Kolana da bakılmalı; büyük ihtimalle bir delik
daraltılması gerekecek. Atın üstüne çıkacak kişi mahmuzsuz olmalıdır; ne
kadar iyi bir binici olduğu hiç farketmez. Ata binildiğinde herhangi birşey
yapması durumunda adamın kısmen oturuşunu çözecek ve mahmuzlarıyla
ata sarılacak biçimde, mahmuzla kazara vurulabilecek bir tekme kuvvetle
muhtemeldir ki, atı acıdan mahvedecek ve aynı zamanda şımartacak yahut
ne olursa olsun kayda değer bir zaman derslerinde ilerlemesini
önleyecektir. At kamçıyı da istemez; kamçı atı sadece korkutabilir. Birkaç
gün, atın tavlaya gönderilmesinden önce, yakın taraf üzengisi aşağı
salındıktan sonra, üzengi kayışının yüksek yerinden tutarak ve çekerek,
aniden çekerek silkelemeden hafifçe bir ağırlık taşıtılmalı ve eğer at buna
pekala dayandıysa, eli üzengi demirine yerleştirerek ve yakın tarafta
ağırlığa biraz alıştıracak şekilde bastırılmalıdır. Eğer at fazla sinirlilik
gösterirse -atın yularını tutan bunu en iyi değerlendirecek kişidir- başka
nedenlerle ihtiyacı olmasa bile sırtında bişey olmasına alıştıracak biçimde
birkaç sefer çatalağaç takılmalıydı.
Ata ilk defa binileceğinde fazladan bir adam gerekir; atın ön ayağıyla
bir çizgi üzerinde atın öte tarafında (ölü taraf) durmalı, sağ eliyle kantarma
başlığının yanak kayışından tutmalı (dizginlerden değil), sol eliyle üzengi
kayışının yüksek yerinden tutmalı ve ata çıkacak olan kişinin ağırlığı yakın
taraf üzengisine bindiğinde eyerin yakın tarafa yatmasını önlemek için kafi
bir ağırlığı taşıtacak şekilde bastırmalı. Atı çılbır başlığı dizginleriyle
zapteden kişi, atın üzerine çıkılırken doğrudan atın önünde durmamalı eğer
durursa; ve at öne doğru ani bir fırlama yaparsa, adam çok güzel bir, yere
devrilme fırsatını elde eder, yani atın sol önünde durmalı ve çılbır
çalışmasında ki ilk dersine hazırlanırken ki usulle dizginleri tutmalıdır. Ata
dikkatle bakmalı, eğer işinden tamamen anlıyorsa, hayvanın herhangi bir
sakarlığa yol açıp açmayacağını, birçok durumda muhtemelen ne
yapacağını söyleyebilmelidir.Atın üstüne çıkacak adam emirleri ondan
almalıdır ve emirler oldukça alçak seste fısıldayarak verilmelidir. Acele
yahut tereddüte benzer herşeyden hususiyetle kaçınılacak.Atın üstüne
çıkacak kişi üzengi uzunluğunu koluyla ölçebilir, böylece sonradan bir
değişiklik gerekmez.Atı pohpohladıktan -bile bile belirtilen ve tekrarlanan
bir husus olarak- sonra kendi topukları atınkinden 1,5 ayak uzakta olacak
şekilde, atın ön ayaklarıyla aynı hizaya geçmelidir ve sol eliyle atın ağzını
hissetmeyecek şekilde kantarma dizginlerini tutmalı, sonra avuç içi
boyunca dizginlerle beraber yelenin güzel bir buklesini sıkıca kavramalı,
başparmağın etrafında kıvırdıktan sonra üzengiyi sessizce tutmalı bir
dakika beklemeli. Adam; tabi anlaşılacak ki; bacakları yeterince uzun, sağ
ayağı yerde kararlı ve sıkı dururken, sıçramadan sol ayağını kaldırmasını
ve üzengiye yerleştirmesini mümkün kılacak kadar yeteri esneklikte biri,
dizini sıkıca eyer kanatlarının ortasına yerleştirmek zorundadır: ayağın
burnuyla atın karnına hiçbir şekilde dokunmamamak için diz iyice
bükülmüş olarak, sağ elini sessizce eyer kaşına taşır, sıkıca tutar ve orda
yeniden ara verir. İdman başlığı dizgini ile atı tutan adam devam etmek için
güvenli olup olmadığını diğer ikisinden daha iyi söyleyebilecektir ve eğer
bir şüphesi varsa yumşakça aşağıya inmesini söylemelidir; ayak üzengiden
sessizce çıkarılmalıdır, eller yeleyi ve eyer kaşını bırakır. At önceki gibi
başlamak üzere bir süre bekletilir. Atın uysal olduğunu farzedersek ve
umut verici bir şekilde sözümüz 'ç-ı-k' olsaydı, atın üstüne çıkmakta olan
kişi sessizce ve azar azar kendini üzengi üstünde yükseltirdi. At her ne
kadar sakinmiş gibi görünsede, adamın hiçbir şekilde atın üstüne birden
çıkıverme serbestisi yoktur. Fakat iki eli ile sürekli kendini (öbür taraftaki
adam öte tarafın üzengi kayışına asılarak eyeri atın sırtında dik tutarken)
yukarı çekmeli ve dizini eyer kanadına sıkıca basılı tutarak sağ ayağın üstü
sola eşit olana kadar, vücut nerdeyse dik olacak şekilde kendini yukarıya
kaldırmalı ve sonra emir için yine durmalı. Eğer bi şüphe varsa, 'i-n!'
denilmiştir, ve sağ ayak yere tekrar basana kadar yavaşça vücudunu aşağı
indirecektir ama herşey memnuniyet verici bir şekilde gerçekleşmişse, emir
'b-i-n' olacak, sağ bacağını dokunmamaya dikkat ederek sağrı üzerinden
geçirir, ve aynı anda sağ elini eyerin ön kaşına yerleştirir ki eyere yavaşça
oturmuş olur.Ölü taraftaki adam sağ ayağın üzengiye sokulmasına yardım
eder. Eyere oturunca; her iki eline bir dizgin aldıktan sonra, tamamen
hareketsiz oturmak zorundadır, hayvanın üzerinde çok az bir kontrolü
olduğunu hatırında tutarak ve kendini bütünüyle çılbır başlığının
dizginlerini tutan adamın eline bırakarak. Üçüncü adam atın başından
ayrılabilir, atı çılbır başlığının dizginlerini tutan adamın ellerine bırakarak;
ki o da ata laf etmeli, çılbıra başladığı zaman kullandığı yatıştırıcı ses
tonuyla atı pohpohlamalıdır: doğru kullanıldığında adamın sesinin, çoğu
insanın farkında olduğundan bir hayli fazla etkisi vardır ve Köroğlu'nun
kırata söylediği güzellemeler düşünüldüğünde atçılığımızda bunun en
güzel misalleri var;
Alma gözlü, kız perçemli kırat!
Atı yedecek yani başçekecek kişi uyanık olmak zorunda, eğer at aniden
ileri sıçramaya teşebbüs ederse, yuların zamanında yukarı doğru keskince
çekilmesi çoğu vakada atı durduracaktır, fakat adam hazırlıksız
yakalanırsa, at başlangıcı yapar ve başını ön ayaklarının arasına alırsa;
kolayca kaldırılamaz ve genelde bu durum binici için acıyla sonlanır ve
suçun atta olduğu söylenebilir mi? Eğer atın üzerine ilk çıkıldığında geriye
koşmaya eğilimli ise, yine üçüncü bir kişinin, atın arkasına geçip devam
ettirilmesinde yardımı olabilir.
At, gittiği yönün aksine boyun tepesinde hafif bir vaziyetin dışında,
nerdeyse doğrudur ve binici atın iç taraftaki gözünü ve burun deliğini
hafifçe görebilir.İç ayaklar dıştaki ayakların önünden çaprazlanır.
Baldıra yumşatma toplu çalışmaya hazır olmadan önce atın eğitimine
dahil edilmelidir. Daha ileri seviyedeki omuz-içeri hareketi ile birlikte bir
atı serbestlik, esneklik, kararların düzenliliği ve hareketlerin uyumu,
hafifliği ve kolaylığı amacıyla yumşak, rahat ve serbest hale getirmenin en
iyi yoludur.
At sakin ve kararlı bir şekilde iki ele omuz içeri'de çalıştığında; şimdi
attan 'Yanaşma' icra etmesi taleb edilebilir ve bu omuz-içeri ile
başlatılmalıdır.
Sağ dizginde çalıştığını, yine,
farzederek; asla atın pozisyonunu
değiştirmeden, sağ baldırı nerdeyse
tamamen kaldır (uzaklaştır), sol
baldırı kapat, ve dene, sağ dizginle
omuzlarına öndelik ederek, at omuz
içeri'deyken durduğu aynı pozisyonda
meydanın karşısına 'yanaşma' yaptır.
Büyük ihtimalle meydanın karşısına
geçmek yerine başlangıçta çok azını
başaracak; fakat gerekli doğrultuda
gittiği müddetçe, memnun olunmalı, sadece, eğer mümkünse, karşı tarafa
ulaşıncaya kadar sağa doğru olan bükümü sürdür, ve sonra sola değiştir,
önüne gitmesine izin ver, ve atı pohpohla. 'Yanaşma'; 'Omuz-içeriden' şu
bakımdan farklıdır; omuz-içeri'de at gittiği yönün zıddına bakar ve
bükülür, halbuki yanaşmada aynı yöne gider ve bakar ve bükülür ayrıca
omuz-içeride çalışırken dönüş yapmada, başayağında yapılır, iç dizgin iç-el
kalarak, ve iç baldır sağrıyı döndürmesine rağmen, yanaşmada; bütün
dönüşler atın kıç ayağı etrafında yapılır, iç baldır arka ayakları tutar, ve iç
dizgin atın başmevkiini etrafında çevirir.
'Omuz-dışarı yanaşma' atın başı okulun yanlarına doğru bir yanaşmayla
ve köşelerde dönüşleri kıç ayaklarında yaparak çalışılır. At omuz-içeriden
bu pozisyona dışarıya doğru döndürülerek getirilir. bu demek ola ki; eğer
sağ omuz içeriye çalışılıyorsa, sola dönülür, ve sola dönerek tekrar omuz
içeriye getirilir; ve bu durumda at dönüşü merkezinde yapmalıdır, adamın
vücudu dönüş sırasında ve sonrasında, dönüşe başlamadan önce ki aynı
çizgi üzerinde olmalıdır.Atın baş ve arka ayakları ters yöne dönerken tam
bir daire çizer.
Yahut 'omuz-dışarı yanaşmadan', meydanın karşısına veya ortasına
'yanaşma' arzu edilebilir, bu durumda binici sadece arka ayaklarda bir
dönüş yapar, ve atı başı yana dönükken ki aynı pozisyonda yanaşmaya
devam etirir. Okulun karşı kenarına yahut sonuna varıldığında, atı öbür
dizginde omuz-içeri'ye almak isterse, yapılacak ilk şey atın başının
pozisyonunu sağdan sola yahut soldan sağa değiştirmektir, olur ki: ön
ayakları durdur, ve sağrıyı dönüşü baş ayaklarında yapacak şekilde sakince
çevir; omuzlara dış dizginle öndelik et. 'Yarı-yanaşma' tam yapılan
yanaşmadan farklıdır, çünkü yanaşmada at ayaklarını çaprazlar, halbuki
yarı-yanaşmada at sadece bir ayağını diğerinin önüne yerleştirerek yarım
çapraz adım atmış olur, böylece hangi ele çalışıyorsa o yönde daha fazla
yol katetmiş olur, bu sebeple binicinin yarı-yanaşmada daha fazla iç baldır
kullanması gerekir, ve tamda ki kadar fazla olmayan dış baldır kullanır.
Yarı-yanaşma, at daha fazla geliştirildiğinde, eşkinde yapılacak olan
çok güzel bir idmandır, fakat ata tabiki önce yürüyüşte öğretilmelidir.
Yukarıda sözü edilen bükme derslerinin tamamı tırısta yapılabilir, ama
binicinin kendisi birinci sınıf bir atçı olmadıkça, ve esnek ve hazır bir atı
olmadıkça, bunu yürüyüşte yapmaktan hoşnut olsa iyi olur aksi takdirde
ihtimal, faydasından çok zarar verebilir. Binici ayrıca ders boyunca, atın,
binicinin niyetini tahmin etme (ve önce davranma) yoluna gitmediğine
dikkat etmek zorundadır. Herzaman aynı şeyi okulun belirli bir bölümünde
yapmaktan kaçınmalıdır aksi takdirde at bunu kendi başına yapmaya
başlayacaktır, baldırların kapatılmasından ve dizginleri hissetmekten
kurtulmak için, ve bu iyi ilerlemenin tersi demektir. Binici ayrıca;
yanaşmada olsun, 'yarı-yanaşmada' veya 'omuz-içeride' atını düzgünce
yerleştirdiğine, omuzlara her zaman öndelik etmeye, ve atın ondan ne
istendiğini birkez anlaması sağlandığında, dizginlere ayak uydurtulacağına,
ve işten kaytarıp böylece elden geride kalmasına izin vermemeye dikkat
etmelidir.
GERİYE DİZGİNLEME
Eşkin geniş bir dairede başlatılmalı, veya, eğer okulu dairenin iyi bir
büyüklükte olmasına izin vermeyecek kadar darsa, binanın etrafında
giderken fakat köşeleri yuvarlatarak yapılabilir. İlk derslerde tırıstan,
eşkine geçilmeli. Daire etrafınca birkaç kez durmadan tırısta gidildikten
sonra hız azar azar arttırılmalı ve at iki baldırın uygulanmasıyla, dış baldır
daha kudretli olacak, eşkine teşvik edilmeli.
Binici altındaki atı hissederek, doğruca çıkmasını sağlamak için atı eşkin
gitmeye zorlayacağı hemen hemen tam zamana hüküm verebilmelidir bu
demek ki atın iç ayakları önde olacak şekilde. Görülecektir ki; bu fırsat
çoğu defa tam da bilfiil köşelerden birini yuvarlatıp geçerken kendini
gösterir, yahut merkezinden geçip okulun kenarına gelindiğinde. Genç atın
eşkinde ki ilk derslerinde, en iyisi, dizginleri hissederek başmevkiini
kaldırmaya çalışmak yerine, baldırlarını kapatırken aynı zamanda ele
(dönülen tarafa) uyum sağlamaktır, ve atın eşkine doğru başlamasını
sağlamak için gerekli anda baldırların uygulanmasına güvenilecektir. Olur
ki, at yanlış kalkışı yapacaktır, bu demek ki; dış ayakları önde gider, bunu
yaptırmamaya çok dikkat edilmesi gerekir. Yürüyüşünü sakince tırısa
düşürmesine izin verilmeli, ve bir müddet yahut iki tur tırısta gittikten
sonra tekrar denenir.
İlk denemede at ittifakıyla ve usulünce kaptırıp giderse, baldırları yakın
tutarak yürüyüşü tırısa düşürmesine mani olacak şekilde daire etrafınca bir
kaç kez dolaş, sonra sakince tırıs git, yürüt, ve dur, ve atı pohpohla, sonra
kısa bir süre için başarısının ödülü olarak ve bunu sezdirecek şekilde başını
tamamen bırak, çünkü eşkin gidişin ilk derslerinde attan istediğini fazla
fazla almaya gerek yoktur.Bunun akabinde, at dinlendikten sonra, kısa süre
bükme dersini çalıştır ve birkaç adım geriye dizginledikten sonra, atı ele
güzelce itaat ettirerek, yine daire üzerine yerleştir ve öncekiyle aynı usulde
diğer yönde daire etrafınca eşkin giderek birkaç adım elde etmeyi dene.
Eşkine atı çekip çıkartırken; atın gergin tarafını değiştirmeyi düzgünce
gerçekleştirecek şekilde, çok ani yapılmamasına çok büyük dikkat
gösterilmelidir. Çoğu genç at eşkini ilk öğrenirken kaba ve beceriksizce
bir tarza bürünüp gider ve bu binici tarafından atı erkenden toplamaya
çalışarak geliştirilemez. Kural olarak, başlangıçta binicinin baldırlarıyla
çok fazla desteklenmesi ve elleriyle çok fazla engellen-me-mesi gerekir
fakat bu çok sık meydana gelir, özellikle at genç atların genel koşuşundan
biraz daha fazla kabaca gidiyorsa, bu atın haddinden çok fazla elle
sınırlanmasını getirir, basit bir sebepten dolayı; hantal, gevşek gidiş şekli
üzerinde oturulmayı zorlaştırdığından ve buna binaen binici, oturuşunu
tutabilmeyi kolaylaştırmak için atın ağzına çok fazla ağırlık yüklemek
eğilimindedir. Birkaç ders sonra dizginler tedricen kısaltılabilir, atın
başmevkii daha fazla kaldırılabilir, ve adım, derece derece biraz daha
yavaşlatılabilir ta ki hayvan, niyet edildiği belirli amaca hizmet etmeye
uygun hale gelene dek. Eğer onunla avlanılacaksa, çok fazla toplamak
gerekli değildir ama eğer binek ve ya süvari atı edilecekse pek az
toplanabilir, buna rağmen adım çok kısa olmamalıdır, hiçbir şekilde atın
tabii yaylanmasına müdahale söz konusu olamaz ve söylendiği gibi ata
kalas gibi bir hareket tarzı verilmemelidir.
Eşkin, atın gittiği en kolay adım kararı olmasına rağmen; bu demek ki,
öğretildikten ve düzgünce toplandıktan sonra, hiçbir adım yoktur ki, at
daha büyük ihtimalle işinden kaytarsın ve dizginden geri kalsın ve bu
genelde binicinin düşüncesinden kaynaklanır, çünkü atı bu adımda oldukça
iyi ve düzgün gittiğinden, pekala idare eder deyip, rahatlayıp üstüne
düşmez; fakat birçok durumda, tecrübesiz biniciye bu adımda mükemmel
görünen atlar gerçekte çok kötüdür, ve işlerini yaptırmak için ve dizgine
uyar tutmak için diğerlerinden daha fazla baldır yardımı isterler.
At daire üzerinde her iki ele oldukça iyi eşkin gittiğinde okulu etrafında
da aynı adımda döndürülmeli ve değişim okulun karşı kenarına uzun bir
meyil yaparak denenmelidir.Binici burda atından değişimi yapmasını
ansızın, beklenmedik bir şekilde istememeye dikkat etmeli, ama karşı
kenara ulaşılınca önce atı sakince tırısa çekmeli, ve diğer elde attan eşkini
istemeden önce o elde daireye yerleştirmeli.
1-Yürüme (Adeta)
. -ing: Walk
2-Tırıs
(Adi ve Hafif Süratli)
-ing: Trot
3-EŞKİN
(Toplu Dörtnal)
-ing: Canter
. 4-ILGAR
(Hücum Dörtnalı)
-ing: Gallop
Fakat aynı atı yeniden önceki sıradan çift dizginli başlığına koş, sırtında
sabır sahibi ve iyi elleri olan birisi olsun ve at çok daha hoşnut
yürüyecektir çene kıran gemlerle yürüdüğünden. Hareketli ağızlık kısmı
olanlar bir çok atta çabuk cevap verir; ille de çok sert değildirler ve ağızlık
yukarı aşağı hareket ettikçe atı onlarla oynamaya cesaretlendirir, ve ağzını
canlı tutmasına yardım eder. Genç at ilk defa gemleneceğinde ağızlık
kısmı sabit bir gem olması en iyisidir.
Oynarlı ağızlıklar, bir süre kullanıldıktan sonra, eklemlerde açılma olur,
ve eğer bakılmamışsa, atın ağzını sıkıştırma ihtimali vardır.
Pelhamın sakıncası: sıkça sadece bridoonu kullanmak istenebilir ve
gemle, bridoonun ağızlık kısmının bir olması; bunların ayrı olmalarından
daha uygunsuzdur. Ayrıca Pelhamın ağızlık kısmı kantarma gibi ortada
mafsallıdır ve gem dizginleri kısaltıldığında atın ağzını çubuklar arasında
sıkıştırma etkisi yapar, eşit şekilde taşınması gerekirken.
İyi ağzı olmayan atlar için, burunsalığı olan başlıklar sıkça kullanılır ve
düşünceme göre daha sert gem kullanmaktan daha iyi etkiye sahiptir.
Kullanılırken, gem başlığının yanak kısmında olmalıdır ve bridoon
başlığının altında, atın ağzını çok fazla açmasını engellemeye yardım
edecek şekilde yeterince alçakta ve sıkı kopçalanmalı ama aynı zamanda
solumaya mani olmamalı. Martingal başını çok fazla kaldırmaya eğilimli
atlarda iyi sonuç verir ve sıkça kullanılır.Koşu martingalı kullanılmalı;
herbir kayışının ucunda birer olmak üzere, 2 halkası olan, diğer ucu göğüs
kayışına bağlanan; her bir halkanın içinden bir kantarma dizgini
geçirilerek ve dizgin kantarmaya bilindiği şekilde kopçalanır.
SON
Viyana müzesinde Kara Mustafa Paşa’ya ait olduğu idda edilen Türk Eyeri
Türk Sipahisi Mısırda saraçtan gem satın alırken
Kremlin Müzesinde Rus Çarına
Hediye edilmiş Türk eyeri
Kaşgar Eyerleri
Dresden Müzesinde Türk eyeri Tarnow Müzesi Türk Eyeri