You are on page 1of 2

Adı :…………….……………..

Soyadı:……….….…….............. TÜRKÇE ÇALIŞMA KAĞIDI-8 OKUMA-ANLAMA


Sınıfı :……… No :…..…..

NOT : Aşağ ıdaki hikayeyi bol bol okuyunuz.


Pazartesi gü nü okuduğ unuz bu hikayeden
Mutluluk rolü oynayacağ ım diye saçma sapan
değ erlendirme testi çö zeceğ iz.
sö zler ediyorsun. Hani, uçurumdan aşağ ı dü şsen,
"bak ne gü zel uçuyorum diyeceksin neredeyse.
İKİ KURBAĞA Azıcık gerçekçi olsana canım!”

Akkurbağ a, genelde bu tü r tartışmaları uzatmak


istemez ve şö yle dermiş:

“Gerçeğ i gö rmek için asıl kendi kö tü mser bakışını


terk etmelisin.”

İşte bö yle iki zıt kutupmuş bu iki kurbağ a…


Gü nlerden bir gü n canları sıkılınca derenin
yakınındaki kö ye doğ ru gitmeye karar vermişler.
Biri beyaz, diğ eri siyah renkteki kurbağ anın huy Akkurbağ a:
ve mizacı tıpkı renkleri gibi zıtmış. Akkurbağ a ne
kadar iyimserse Karakurbağ a o kadar “İstersen fazla yaklaşmayalım, biliyorsun
kö tü msermiş. Akkurbağ a bir şeye “ak” mı dedi; o yaramaz çocuklar bizi gö rü rse canımızı
hemen atılıp “kara” dermiş. Her şeyin olumsuz acıtabilirler” dediyse de, Karakurbağ a ısrar etmiş:
tarafını gö rmeye o kadar alışmış ki, gö rdü ğ ü her
şeyi eleştirmeyi neredeyse meslek haline getirmiş. “Akşamın bu karanlığ ında çocuklar bizi nereden
Yağ mur yağ sa, Karakurbağ a: gö recek Allah aşkına! Şu en yakındaki evin oraya
kadar gidelim, sonra geri dö neriz. Korkaklığ ı bırak
“Offff! Olacak şey mi şimdi bu?” diye şikâ yete şimdi.”
başlarmış. “Yağ murda ne derenin tadı olur, ne de
ortalıkta avlayacak sinek bulunur. Nefret ediyorum Akkurbağ a, korkaklıkla suçlanmaktan
yağ murdan!” çekindiğ inden, çaresiz kabul etmiş. Kö ye girmişler
ve evin yanına gelmişler.
Arkadaşının aksine her şeyin gü zel tarafını
gö rmeyi seven Akkurbağ a cevap vermeden Akkurbağ a sıkıntılı bir vıraklama ile “Hadi, artık
edemezmiş: dö nelim, içimde kö tü duygular var!” demiş
demesine, ama Karakurbağ a heyecanla atılmış:
“Haksızlık etme lü tfen! Sırf senin keyfin bozuldu
diye gü zelim yağ mura niye dü şman oluyorsun ki? “Gel bir oyun oynayıp ö yle dö nelim. Şuradaki
Hem sö ylesene, yağ mur yağ masa bizim evimiz- yü ksek kovayı gö rü yor musun? İkimiz aynı anda
yurdumuz olan dereler, sazlıklar, bataklıklar kalır ü stü nden zıplayacağ ız. Bakalım yarışmayı kim
mı ortada?” kazanacak?”
Elbette o, bu sö zlerini tamamlayamadan
Karakurbağ a atılırmış:

“Tamam, tamam, bay çokbilmiş kurbağ a! Biliyor


musun, sen tam da insanların sö zü nü ettiğ i şu
Polyanna‟ya benziyorsun.

-AYKUT ÖZTOPRAK-
“Akşamın bu vaktinde bırak bö yle çocuklukları Akkurbağ a, arkadaşının bu kadar kolay vazgeçip
lü tfen!” diye itiraz edecek olmuş Akkurbağ a, ancak ö lmesine çok ü zü lmü ş, fakat ü midini hiç
yaramaz arkadaşı bir tü rlü fikrinden vazgeçmemiş. yitirmemiş. Sü rekli şu şekilde yalvarmış Allah‟a:
Hatta “Dediğ imi yapmazsan, seninle artık arkadaş
olmam!” diye tehdit bile savurmuş.

Bunca yıllık arkadaşını kaybetmek istemeyen


Akkurbağ a bu teklifi de istemeye istemeye kabul
etmiş.

İki kurbağ a hızla koşup zıplamışlar. Ama ne


olduysa o zaman olmuş ve kova dedikleri şeyin “Darda kalanların sesini ancak Sen duyar, onların
ü zerinde çarpışıp içine dü şmü şler! Acı gerçeğ i o imdadına ancak Sen koşarsın! Senin rahmet ve
zaman anlamışlar: şefkatin sü t gü ğ ü mü ne dü şmü ş zavallı bir
kurbağ aya da yetişir elbet! Kurtar beni Allah'ım!”
Ü zerinden atlamaya çalıştıkları o şey, yarısına
kadar dolu kocaman bir sü t gü ğ ü mü değ il miymiş Akkurbağ a, bu şekilde yalvarırken, bir taraftan
meğ er! da sebebini bilmeden sü tü n içinde var gü cü yle
çırpınmış. Karanlıkta, yapayalnız, çaresiz, ama hiç
Yorulana kadar giriştikleri denemelerin ü mitsizliğ e dü şmeden… çırpınmış, çırpınmış…
sonucunda başka bir gerçeğ i daha anlamışlar:
Bu hal dakikalarca devam etmiş. Bir ara arka
Gü ğ ü mü n kenarları zıplayıp çıkmalarına imkâ n tarafından ayağ ına bir şey çarpmış. Dö nü p
vermeyecek kadar yü ksekmiş. Karakurbağ a baktığ ında bunun irice bir tereyağ ı topağ ı
ü mitsizlik içinde haykırmış: olduğ unu gö rmü ş. Oraya nereden geldiğ ini
dü şü nü nce, bu tereyağ ının farkında olmadan kendi
“Mahvolduk! Buradan çıkmamız mü mkü n değ il! çırpınışlarıyla meydana geldiğ ini anlamış. Gö zleri
Bu gü ğ ü mü n içinde ö lü p gideceğ iz.” sevinçle parlamış, çü nkü bu onun kurtuluş vesilesi
olabilirmiş!
“O kadar kolay pes etme bakalım” diye karşılık
vermiş Akkurbağ a. “Çıkmadık candan ü mit Azalmaya yü z tutan gü cü , ummadığ ı kadar
kesilmez. Kim bilir, hiç ummadığ ımız bir anda artmış. Bu defa niçin yaptığ ını bilerek bacaklarını
imdadımıza yardımsever bir el yetişir belki de.” yine çırpıp durmuş. Bir saat kadar sonra tereyağ ı
Karakurbağ a acı bir kahkaha attıktan sonra şö yle topağ ı o kadar bü yü mü ş ki, onun ü stü ne basıp
demiş: zıpladığ ı gibi gü ğ ü mü n dışına atlamış ve ilk sö zü şu
olmuş:
“Benim kurbağ a Polyannam! Neler sayıklıyorsun
sen? Bari bö ylesi bir haldeyken hayal gö rmekten “Rahmetinden ü midimi kestirmediğ in ve
vazgeç.” imdadıma yetiştiğ in için sana şü kü rler olsun
Allah'ım!”
“Ben hayal filan gö rmü yorum. Nasıl bilmiyorum,
ama kurtulacakmışız gibi bir his var içimde.

Ne yazık ki, Karakurbağ a‟nın ü mitsizliğ i her


geçen dakika bü tü n kalbini daha çok kaplamış ve
ü mitsizliğ i arttıkça bacaklarındaki gü ç ve kuvvet
de azaldıkça azalmış. Ve en sonunda:

“Bacaklarımda derman kalmamış. Hakkını helal et


kardeşim!” deyip sü tte yü zmekten vazgeçmiş. Bir-
iki dakika sonra da son nefesini vermiş…

-AYKUT ÖZTOPRAK- www.egitimhane.com

You might also like