You are on page 1of 411

Past

(Geçmiş)
Present
(Şimdiki)
Future
(Gelecek)

CAN/ Be able to
CAN/ Be able to

Could

MAY

Must/Have to/Have got


to
Had to

Might

Should/Ought to:

Would
Would

Have/get+object+past participle

Make+object+bare infinitive

Let+object+bare infinitive
If + PAST PERFECT + WOULD+
HAVE+ V3

WOULD+ HAVE+ V3

Must have+V3

should/ought to have+V3
can't have+V3

may have+V3

could have+V3

Might have+V3
Needn’t have+V3
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Simple past tense ( geçmiş zaman )


geçmişte belirli bir zamanda yapılan işleri anlatır.
Bu belirli zaman çok eski bir tarih olabileceği gibi, bir kaç dakika öncesi de olabilir.)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past continuous tense (geçmiş zamanda devamlılık)


Geçmişte başlayıp, hala devam eden işleri ingilizce olarak anlatmak için past continuous
kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past perfect tense (geçmiş zamanın hikayesi)


Bir işin geçmişte bir tarihten daha önce yapılmış olduğunu belirtir

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past perfect continuous tense ( Geçmiş Zamanda Devam Etmişlik)


bir işin geçmişte bir zamanda yapılmış olduğunu ve belli bir süre devam etmiş olduğunu

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Simple present tense (İngilizce geniş zaman)


bir işin her zaman yapıldığını anlatır.
Şöyle bir tanımla da Simple present tense açıklanabilir. Bir iş her zaman yapılırmış gibi
ediliyorsa, o cümle geniş zamandır. Yani Simple present tense cümledir.
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present continuous tense (İngilizce şimdiki zaman)


Bir iş şu anda yapılıyorsa, o cümle şimdiki zamandır. Yani Present continuous tensedir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present perfect tense (İngilizce belirsiz geçmiş zaman)


Present perfect tense bir işin geçmişte herhangi bir belirsiz zamanda yapıldığını ifade eder
past tense ile karıştırılmamalıdır.
Geçmişte yapılmış işleri Present perfect tense ile açıklamak uygundur.
Geçmişte belirli zamanları ifade eden "dün, Salı günü, geçen sene" gibi zarflar, Present p
tense ile sadece since ve before (-den beri) ile kullanılır.
Eğer işin yapılma tarihi belirtiliyorsa Present perfect tense kullanılmaz, yerine Simple pa
kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present perfect continuous tense ( İngilizce geçmiş ve şimdiki zamanda devamlılık)


bir işin şimdiye kadar yapıldığını ve şu anda yapılmasının devam ettiğini anlatır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future tense (İngilizce Gelecek zaman)


gelecekte gerçekleşecek bir iş veya eylem için kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)


Future continuous tense (sürekli gelecek zaman)
Bir işin gelecek zamanda da devam edeceğini ingilizce olarak anlatmak istersek Future co
tense cümle kurarız

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future perfect tense (gelecek zamanda tamamlanmışlık)


Bir işin gelecekte bir zamanda mutlaka tamamlanacağını ingilizce olarak anlatmak isters
perfect tense kullanmamız gerekir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future perfect continuous tense (Gelecek Zamanda Devamlılık)


İngilizce’de gelecek zamanda devam edecek olan bir işi anlatmak için Future Perfect Con
Tense kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

FUTURE IN THE PAST ( GEÇMİŞTE GELECEK ZAMAN )


geçmişte gelecekle ilgili olayları anlatırken kullanılır. Türkçeye genellikle yapacaktı, edec
şeklinde tercüme edilir

İngilizce Zamanlar (Tensler)


Can yardımcı fiili bir işi yapabilmek, becerebilmek anlamına gelen cümlelerde kullanılır.

► Can: ...e bilmek: güç, yetenek


► Be able to: ..e bilmek: Can' e eşittir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Could yardımcı fiili can yardımcı fiilinin past halidir.

I can do. Yapabilirim.

I could do. Yapabilirdim. (Yapabildim.)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

May yardımcı fiilinin iki kullanılış şekli vardır.


İzin anlamı taşır ve daha çok soru şekli ile kullanılır.
Olasılık gösterir.
Bu çeşit cümleler, geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına may yardımcı fiili getirilere
kurulurlar.
► May:. ..ebilmek: olası, tahmin

İngilizce Zamanlar (Tensler)

► Must: ...meli, ...malı: (Must'ta zorunluluk söyleyen kişiyle ilgilidir. Dışarıdan herhangi b
yoktur.)
► Have to: zorunda olmak
Bu çeşit cümleler, geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına must yardımcı fiili getirilere
kurulurlar.
Have to ve must’ın geçmiş zaman biçimidir. Tüm özneler için aynıdır. Eylemin yalın durum
Soru ve olumsuz yapılırken did kullanılır ve had to, have to’ya dönüştürülür.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Might yardımcı fiili must yardımcı fiilinin past halidir.

Olasılık-may’ den daha zayıf (Probability (weaker than may):

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Shall yardımcı fiilinin geçmiş şekli should dur.


► Should: gerekir. Her ikisi de “tavsiye öneri” anlamında kullanılır. "Ought to" ile arasınd
nüans farkı vardır, aynı anlamda kullanılabilirler
► Ought to: gerekir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Will yardımcı fiilinin geçmiş şekli would dur.

..ecekti
I will go. Ben gideceğim.
I would go. Ben gidecektim
İngilizce Zamanlar (Tensler)

would'un tek başına kullanımı ''used to '' ile aynıdır.would kendisinden sonra gelen fiile
''……-erdi'' anlamını verir.Geçmişte yaptıgımız fiileri özne +would+ fiil ile kurabiliriz

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıda, have ve get fiillerinden sonra söz konusu nesne ve ardından gerekli fiilin past p
hali getirilir. Cümlede işi yapan kişiye yer verilmez. Have ve get fiilleri, cümle hangi zaman
göre çekilmeli, cümlenin past participle kısmı sabit kalmalıdır:

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Birisine bir işi zorlayarak yaptırmak. Bunda neden-sonuç ilişkisi çok barizdir.

Eş anlamlı fiiller = force = compell = oblige = zorlamak, mecbur etmek

subject = özne + make(made) + somebody + do + something.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

izin vermek, müsaade etmek, salmak anlamına gelir. Birisine bir şey yapması için izin verm

Let + somebody + do + something


İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapı, bilhassa şartlı cümleciklerde kullanılır ve geçmişte ancak şarta bağlı olarak “yapılır
manasında kullanılır.
would have+V3 (yapılırdı )
would not have+V3 (yapılmazdı )

İngilizce Zamanlar (Tensler)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan neredeyse emin olduğumuzda kullanırız. Yani “
ihtimalle öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için kullanırız

(-mış olmalı)
Must have+V3
Must not have+V3 (-memiş olmalı)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Cümleye kattığı anlam: gerekli veya olumlu bir durum vardı ama olmadı ya da gerçekleşme
Geçmişte yapılan bir hata veya pişmanlıklardan bahsetmek için bu yapı sıklıkla kullanılır.
should/ought to have+V3 : (-malıydı)
shouldn’t have+V3 (-mamalıydı)
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olmadığından neredeyse emin olduğumuzda kullanırız. Yani
ihtimalle öyle olmamıştır” dediğimiz durumlar için kullanırız.

Can’t have+V3 (-mış olamaz)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan daha az emin olduğumuzda kullanırız. Yani “bel
ihtimal öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için uygundur.

may have+V3 :(-miş olabilir)


May not have+V3 (-mamış olabilir)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bir durumun gerçekleşmesi ihtimali vardı ama olmadı, gerçekleşmedi demek için kullanırız
could have+V3 (-ebilirdi)
couldn’t have+V3 (-mış olamaz)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan daha az emin olduğumuzda kullanırız. Yani “bel
ihtimal öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için uygundur.

might have+V3 (-miş olabilir)


might not have+V3 (-mamış olabilir)
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişte yapılan bir şeyin gerekli olmadığı ama gerçekleştiği durumlarda kullanı

Needn’t have+V3 (gerekmezdi)


Örnek cümle

I went to school yesterday.

We played basketball last Sunday.

Örnek cümle

I was writing a book

Örnek cümle

The baby had cried till the morning

Örnek cümle

I had been working in the garden yesterday.

Örnek cümle

We live in Istanbul.
Örnek cümle

I am cooking a cake now.

Örnek cümle

I have cooked cake before.

Örnek cümle

I have been singing a song.

Örnek cümle

I will see you tomorrow.

Örnek cümle
The baby will be sleeping in the afternoon.

Örnek cümle

I will have finished my homework by dinner time.

Örnek cümle

I will have been working in the garden tomorrow.

Örnek cümle

I was going to meet Mr Smith

Örnek cümle
Ayşe can speak English.

Örnek cümle

He could speak English very well.

Örnek cümle

She may be late tonight.

Örnek cümle

I must go to school five days a week.


Örnek cümle

I had to pay a fine

Örnek cümle

He might be late that night.

Örnek cümle

You should apply for that job.

Örnek cümle

He would be here at five o’clock


Örnek cümle

I would call my parents every Sunday.

Örnek cümle

She had/got her hair dyed yesterday.

Örnek cümle

I made my students come to class in time

Örnek cümle

My father let me drive his car the other day.


Örnek cümle

If my mum had seen this bird, she would


have bought it.

Örnek cümle

He would have arrived by 6

Örnek cümle

He must have seen you

Örnek cümle

She should have taken the job


Örnek cümle

He can’t have committed suicide

Örnek cümle

She might have killed her husband by mistake

Örnek cümle

He could have fallen down

Örnek cümle

A member of his family might have killed him


Örnek cümle
Türkçesi Özne

Ben dün okula gittim.


I
Biz geçen pazar basketbol oynadık

Türkçesi Özne

Ben bir kitap yazıyordum. I

Türkçesi Özne

Bebek sabaha kadar ağlamıştı. I

Türkçesi Özne

Ben, dün bahçede çalışmaktaydım. I

Türkçesi Özne

Biz İstanbul'da yaşarız. I


Türkçesi Özne

Ben şu anda kek pişiriyorum. I

Türkçesi Özne

Ben daha önce kek pişirdim. I

Türkçesi Özne

Ben şarkı söylemekteyim. I

Türkçesi Özne

Seni yarın göreceğim. I

Türkçesi Özne
Bebek öğleden sonra uyuyor olacak. I

Türkçesi Özne

Ev ödevimi akşam yemeğine kadar I


bitirmiş olacağım.  

Türkçesi Özne

Ben yarın bahçede çalışmakta olacağım.


I

Türkçesi Özne

Mr Smith ile buluşacaktım. I

Türkçesi Özne
Ayşe İngilizce konuşabilir. Ayşe

Türkçesi Özne

O, çok iyi İngilizce konuşabilirdi. We

Türkçesi Özne

O, bu gece geç kalabilir. she

Türkçesi Özne

Haftada beş gün okula gitmeliyim. ı


Türkçesi Özne

Ceza ödemek zorunda kaldım. I

Türkçesi Özne

O, o gece geç kalabilir. he

Türkçesi Özne

Bu işe başvurmalısın. you

Türkçesi Özne

O, saat beşte burada olacaktı. he


Türkçesi Özne

Anne-babamı her Pazar arardım. I

Türkçesi Özne

Dün saçını boyattı. she

Türkçesi Özne

Öğrencilerimi sınıfa zamanında getirt tim I

Türkçesi Özne

Babam geçen gün bana arabasını


My father
kullandırdı./kullanmama izin verdi.
Türkçesi Özne

Şayet annem bu kuşu görseydi, onu satın


If my mum
alırdı.

Türkçesi Özne

altıya kadar gelmiş olacaktı He

Türkçesi Özne

Seni görmüş olmalı He

Türkçesi Özne

İşi kabul etmeliydi She


Türkçesi Özne

İntihar etmiş olamaz

Türkçesi Özne

Yanlışlıkla kocasını öldürmüş olabilir she

Türkçesi Özne

Yere düşebilirdi he

Türkçesi Özne

A member of his
Aileden biri onu öldürmüş olabilir
family
Türkçesi Özne

Bulaşığı yıkaman gerekmezdi


Fiil 2.Şekli Tümleç

called the ambulance.

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı

was going

Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli

had written

Yardımcı fiilin Past hali


+ to be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı

had been working

Fiil Tümleç

eat an apple.
Yardımcı fiil Fiil + ing takısı

am going

Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli

have studied

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı

have been travelling

Yardımcı fiil Fiil

will stay

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı


will be waiting

Yardımcı fiil Fiilin 3.Şekli

will have come back

Yardımcı fiil + to be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı

will have been working

Yardımcı fiil going to

was going to

Yardımcı fiil Fiil


can speak

Yardımcı fiil Fiil

could get back there

Yardımcı fiil Fiil

may be late

Yardımcı fiil Fiil

must go to
Yardımcı fiil Fiil

Had to pay

Yardımcı fiil Fiil

might be late

Yardımcı fiil Fiil

should apply

Yardımcı fiil Fiil

would be here
Yardımcı fiil Fiil

would call

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

had/got her hair dyed

Yardımcı fiil Fiil

Made my students

Yardımcı fiil Fiil

let me drive his car


Yardımcı fiil Fiil

had seen this bird,

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

would have arrived

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

must have seen

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

should have taken


Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

might have killed

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

could have fallen

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali

might have killed


Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali
Türkçesi Özne

Olumsuz
Ben ambulans çağırdım. I

Tümleç Türkçesi

Past continuous
tense olumsuz
to the office. Ben ofise gidiyordum. cümleler,

Tümleç Türkçesi
Past perfect
tense olumsuz
cümleler
a poem. Ben bir şiir yazmıştım.

Tümleç Türkçesi Past Perfect


Continuous
Tense ile
olumsuz
in the garden. Ben bahçede çalışmaktaydım. cümleler

Türkçesi Özne

Simple present tense olumsuz


cümleler
Ben bir elma yerim. I
Tümleç Türkçesi

Present
continuous
tense olumsuz
to Bristol. Ben Bristol'a gidiyorum. cümleler

Tümleç Türkçesi

Present perfect
tense olumsuz
English. Ben İngilizce çalıştım. cümleler

Tümleç Türkçesi
Present perfect
continous tense
Ben 2 haftadan beri Avrupa'yı olumsuz
to Europe for 2 weeks. cümleler,
gezmekteyim.

Tümleç Türkçesi
Future tense
olumsuz
cümleler
in the hotel. Ben otelde kalacağım.

Tümleç Türkçesi
Future
continuouns
Future
continuouns
tense olumsuz
for her. Ben onu bekliyor olacağım. cümleler

Tümleç Türkçesi
Future perfect
tense olumsuz
home. Ben eve dönmüş olacağım. cümleler

Tümleç Türkçesi

Future Perfect
Continuous
Ben yarın bahçede çalışmakta Tense cümleler
in the garden.
olacağım.

Fiil Tümleç Türkçesi

Mr Smith ile
meet Mr Smith
buluşacaktım.

Tümleç Türkçesi Özne


English. Ayşe İngilizce konuşabilir. I

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
by the five o'clock Saat beşe kadar oraya dönebilirdik.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
tonight O, bu gece geç kalabilir.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
school ben okula gitmeliyim
Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
a fine Ceza ödemek zorunda kaldım.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
that night O, o gece geç kalabilir.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
for that job Bu işe başvurmalısın.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
at five o’clock O, saat beşte burada olacaktı.
Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
my parents every Sunday Anne-babamı her Pazar arardım.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
yesterday. Dün saçını boyattı.

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
Öğrencilerimi sınıfa zamanında
come to class in time
getirttim

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
Babam geçen gün bana arabasını
the other day.
kullandırdı./kullanmama izin verdi.
Özne Yardımcı fiil Fiil'in 3, hali

she would have bought

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
by 6 altıya kadar gelmiş olacaktı

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
You Seni görmüş olmalı

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
the job İşi kabul etmeliydi
Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
her husband by mistake Yanlışlıkla kocasını öldürebilir

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
down Yere düşebilirdi

Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
him Aileden biri onu öldürmüş olabilir
Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
Yardımcı fiil olumsuz şekli Fiil 1.Şekli

did not (didn't) ring

Özne Yardımcı fiil

I was not (wasn't)

Özne Yardımcı fiil

I had not (hadn't)

Yardımcı fiilin olumsuz hali + to be


Özne
fiilinin 3. şekli

I hadn’t been

Yardımcı fiil Fiil

do not (don't) run.


Özne Yardımcı fiil (olumsuz şekli)

I am not

Özne Yardımcı fiil

I have not (haven't)

Özne Yardımcı fiil

have not been


I
(haven't been)

Özne Yardımcı fiil (olumsuzluk eki)

I will not (won't)

Özne Yardımcı fiil olumsuz şekli


I will not be

Özne Yardımcı fiil

I will not have (won't have)

Özne Yardımcı fiil + to be fiilinin 3. şekli

I will haven’t been

Özne

FUTURE IN THE PAST


olumsuz şeki
I

Yardımcı fiil olumsuzu Fiil


Can't climb

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

I couldn’t

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

I may not

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

we mustn't
Özne Yardımcı fiil olumsuzu

I didn't Have to

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

my mother might not

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

you shouldn't

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

ayşe wouldn't
Özne Yardımcı fiil olumsuzu

I would not

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

she haven’t had/got

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

I could' t Make

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

My father wouldn’t let


Tümleç Türkçesi

Şayet annem bu kuşu görseydi, onu


it
satın alırdı.

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

He would not have

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

He must not have

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

She should not have


Özne Yardımcı fiil olumsuzu

he can’t have

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

she might not have

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

he could not have

Özne Yardımcı fiil olumsuzu

A member of his family might not have


Özne Yardımcı fiil olumsuzu

You needn’t have


Tümleç Türkçesi

the bell. Ben zili çalmadım.

Fiil + ing takısı Türkçesi

walking. Ben yürümüyordum.

Fiil 3.Şekli Tümleç

broken the rules.

Fiil + ing Tümleç

reading a novel.

Türkçesi

Simple present tense soru


cümleleri
Ben koşmam.
Fiil + ing takısı Türkçesi

singing. Ben şarkı söylemiyorum.

Fiil 3.Şekli Tümleç

seen a kangaroo.

Fiil + ing takısı Tümleç

wearing a coat.

Fiil Tümleç

eat the lunch.

Fiil + ing takısı Tümleç


sleeping on the bus.

Have+ fiilin 3.Şekli Tümleç

finished the phone call.

Fiil + ing takısı Tümleç

reading a book tomorrow.

Yardımcı fiil olumsuz


going to
Şekli

wasn't going to

Tümleç Türkçesi
a tree Ben ağaca çıkamam.

Fiil Tümleç

dance very well

Fiil Tümleç

go to the party

Fiil Tümleç

talk about it
Fiil Tümleç

pay a fine

Fiil Tümleç

be happy very well

Fiil Tümleç

eat too much fast food.

Fiil Tümleç

leave me
Fiil Tümleç

call my parents every Sunday

Fiil'in 3. hali Tümleç

her hair dyed yesterday.

Fiil Tümleç

my students come to class in time

Fiil Tümleç

me drive his car the other day.


Özne

olumsuz şekli
If my mum

Fiil'in 3. hali Tümleç

arrived by 6

Fiil'in 3. hali Tümleç

seen You

Fiil'in 3. hali Tümleç

taken the job


Fiil'in 3. hali Tümleç

committed suicide

Fiil'in 3. hali Tümleç

killed her husband by mistake

Fiil'in 3. hali Tümleç

fallen down

Fiil'in 3. hali Tümleç

killed him
Fiil'in 3. hali Tümleç

done the washing up


Yardımcı fiil Özne

soru cümleleri
Did I

Yardımcı fiil Özne

Past continuous tense soru cümleleri


Was I

Türkçesi Yardımcı fiil


Past perfect tense
soru cümleler
Ben kuralları bozmamıştım. Had

Yardımcı fiilin Past


Türkçesi
hali
Past Perfect
Continouos Tense
soru cümleleri
Ben bir roman okumamaktaydım. Had

Yardımcı fiil Özne Fiil

Do I drink
Yardımcı fiil Özne

Present continuous tense soru


cümleleri Am I

Türkçesi Yardımcı fiil

Past continuous
tense, ingilizce
belirsiz geçmiş
zaman soru
cümleleri
Ben hiç kanguru görmedim. Have

Türkçesi Yardımcı fiil

Present perfect
continous tense
Ben mont giymemekteyim. soru cümleleri Have

Türkçesi Yardımcı fiil

Future tense soru


cümleleri
Ben öğlen yemeği yemeyeceğim Will

Türkçesi Yardımcı fiil


Future continuous
tense soru
Future continuous
tense soru
Ben otobüste uyuyor olmayacağım. cümleleri Will

Türkçesi Yardımcı fiil


Future perfect
tense soru
Ben telefon konuşmamı bitirmiş cümleleri, Will
olmayacağım.

Future Perfect
Türkçesi Continuouns Tense Yardımcı fiil
(İngilizce gelecek
zamanda
devamlılık) soru
cümleleri
Ben yarın bir kitap okumakta
Will
olmayacağım.

Fiil Tümleç Türkçesi

Mr Smith ile
meet Mr Smith
buluşmayacaktım.

Yardımcı fiil Özne

soru şekli
soru şekli
Can you

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Ben iyi dans edemezdim. Could

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Partiye gitmeyebilirim may

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Bunun hakkında konuşmamalıyız must
Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Ceza ödemek zorunda kalmadım. Did

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Annem mutlu olmayabilir might

Türkçesi Yardımcı fiil

Bu kadar çok hazır yiyecek should


yememelisin.

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Ayşe beni terk etmeyecekti. would
Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Anne-babamı her Pazar aramazdım. would

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Dün saçını boyatmadı had/got

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Öğrencilerimi sınıfa zamanında
did
getirtemedim

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Babam geçen gün bana arabasını
kullanmasına izin vermezdi Did
./kullanmama izin vermedi
Yardımcı fiil Fiil Özne

had not seen this bird, she

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
altıya kadar gelmiş olmayacaktı

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Seni görmemiş olmalı

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
İşi kabul etmemeliydi should
Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
İntihar etmiş olamaz can’t have

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Yanlışlıkla kocasını öldürmemiş
might
olabilir

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Yere düşmüş olamaz could have

Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Aileden biri onu öldürmemiş olabilir might have
Türkçesi Yardımcı fiil

soru şekli
Bulaşığı yıkaman gerekmezdi
Fiil 1.Şekli Tümleç Türkçesi

loose weight? Ben kilo verdim mi?

Fiil+ing takısı Tümleç Türkçesi

carrying a bag? Ben çanta taşıyor muydum?

Özne Fiilin 3.Şekli Tümleç

I tasted her homemade cake?

Özne To be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı

I been reading

Tümleç Türkçesi

İngilizce geniş zaman soru


zarflı cümleler
water? Ben su içer miyim?
Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

eating pizza? Ben pizza yiyor muyum?

Özne Fiil 3.Şekli Tümleç

I taken the medicament?

Özne be + fiil + ing takısı Tümleç

I been watching the movie?

Özne Fiil Tümleç

I drink water?

Özne be +fiil + ing takısı Tümleç


I be swimming in the ocean?

Özne Have +fiilin 3.Şekli Tümleç

I have finished the homework?

Özne To be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı

I have been working

Yardımcı fiil Özne


FUTURE IN THE
PAST
Soru cümleleri
Was I

Fiil Tümleç Türkçesi


close the door please Kapıyı kapatabilir misin lütfen?

özne fiil Tümleç

you please speak louder

özne fiil Tümleç

ı borrow your pen

özne fiil Tümleç

they come here tomorrow


özne Yardımcı fiil fiil

I have to pay

özne fiil Tümleç

ı use your telephone

özne fiil Tümleç

I study english ?

özne fiil Tümleç

you give him this letter


özne fiil Tümleç

I call my parents every Sunday

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

she her hair dyed yesterday.

özne fiil Tümleç

my students come to class in


I make
time

özne fiil Tümleç

My father let me drive his car the other day.


Yardımcı fiil Fiil'in 3, hali Tümleç

would not have bought it

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

she have taken the job


özne Fiil'in 3. hali Tümleç

he committed suicide

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

she have killed her husband by mistake

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

he fallen down

özne Fiil'in 3. hali Tümleç

A member of
killed him
his family
özne Fiil'in 3. hali Tümleç
Soru kelimesi

soru zarflı cümleler


What

Soru kelimesi

Past continuous tense soru zarflı


cümleler
What

Türkçesi

Ben onun ev yapımı kekini tatmış


mıydım?

Tümleç Türkçesi

Ben bir kitap okumakta


a book?
mıydım?

Soru kelimesi Fiil

What do
Soru kelimesi

Present continuouns tense, (İngilizce


şimdi zaman) soru zarflı cümleler
What

Türkçesi

Ben ilacı içtim mi?

Türkçesi
Present perfect continuous
tense, ingilizce geçmiş ve
şimdiki zamanda devamlılık
Ben film izlemekte miyim? soru zarflı cümleler

Türkçesi

İngilizce gelecek zaman soru


zarflı cümleler
Ben su içecek miyim?

Türkçesi
Future continuouns tense,
İngilizce sürekli gelecek
zaman soru zarflı cümleler,
Future continuouns tense,
İngilizce sürekli gelecek
zaman soru zarflı cümleler,
Ben okyanusta yüzüyor olacak mıyım?

Türkçesi Future perfect tense,


ingilizce gelecek zamanda
tamamlanmışlık soru zarflı
cümleleri
Ben ödevi bitirmiş olacak mıyım?

Tümleç Türkçesi

Ben yarın bahçede


in the garden?
çalışmakta olacak mıyım?

going to Fiil

going to Buy
Türkçesi

Lütfen daha yüksek sesle konuşabilir


misiniz?

Türkçesi

Kaleminizi ödünç alabilirmiyim

Türkçesi

Yarın onlar buraya gelmeliler mi?


Tümleç Türkçesi

Ceza ödemek zorunda


a fine
kaldım mı ?

Türkçesi

Telefonunuzu kullanabilir miyim?

Türkçesi

Ben ingilizce çalışmalı mıyım ?

Türkçesi

Lütfen bu mektubu ona verir miydiniz? 


Türkçesi

Anne-babamı her Pazar ararmıydım.

Türkçesi

Dün saçını boyattımı.

Türkçesi

Öğrencilerimi sınıfa zamanında


getirtdim mi?

Türkçesi

Babam geçen gün bana arabasını


kullanmaya izin verir miydi
Türkçesi

Şayet annem bu kuşu görmeseydi, onu


satın almazdı

Türkçesi

Türkçesi

Türkçesi

İşi kabul etmeli miydi ?


Türkçesi

İntihar etmiş olamaz mı ?

Türkçesi

Yanlışlıkla kocasını öldürmüş olabilir


mi ?

Türkçesi

Yere düşmüş olabilir mi ?

Türkçesi

Aileden biri onu öldürmüş olabilir mi ?


Türkçesi
Yardımcı fiil Özne Fiil 1.Şekli

did you do?

Yardımcı fiil Özne Fiil+ing takısı

were you expecting?

Özne Tümleç Türkçesi

you do? Ne yaparsın?


Yardımcı fiil Özne Fiil + ing takısı

are you doing?

soru kelimesi Yardımcı fiil Özne

What have you

Soru kelimesi Yardımcı fiil Özne

What will you

Soru kelimesi Yardımcı fiil Özne


What will you

soru kelimesi yardımcı fiili özne

What will you

Tümleç Türkçesi

Ben bu ayakkabıları
These shoes
satın alacakmıydım?
Türkçesi

Ne yaptınız?

Türkçesi

Ne bekliyordunuz?

Açıklama

Simple Present Tense'de şöyle bir özellik


vardır. Kuracağımız cümlede, özne üçüncü tekil
şahıssa fiilin sonuna “s” getirilir. Ancak çoğul 3.
şahıslarda ve diğer şahıslarda “s” getirilmez.
Türkçesi

Siz ne yapıyorsunuz?

be + fiil + ing takısı

been wearing

Fiil

do

be +fiil + ing takısı


be cooking?

have+fiilin 3.şekli

have eaten
Açıklama

!!! Dikkat edilecekler:


* fiilde kullanınan "ing" takısı:
sonu "e" ile biten fiillerde "e"den önce gelen harf ünsüzse 3. tekil
şahıs çekimlerinde e kaldırılır, "ing" eklenir.
Tümleç

today

Tümleç

at home?

Türkçesi
Ne yemek yapıyor olacaksınız?

Tümleç

before the operation


Türkçesi

Bugün ne giymektesin?

Türkçesi

Evde ne yapacaksın?
Türkçesi

Ameliyattan önce ne yemiş olacaksın?  


Seperable (Ayrılabilir) Phrasal Verbs

Nesne, phrasal verbs ‘ den sonra gelebilir, veya cümleyi iki kısma ayırabilir.

·  You have to do this paint job over.  (Bu boyamayı tekrar yapman gerekir.)

·  You have to do over this paint job.

Aşağıdaki Phrasal verbs’lerin nesnesi zamir olduğunda, bu iki kısmın ayrılması gerekir

Fiil Anlam Örnek

The terrorists tried to blow up the railroad station.


blow up Patlamak, havaya uçurmak  “Teröristler demiryolu istasyonunu havaya uçurmaya
çalıştılar.”
My mother brought up that little matter of my prison record
again.
bring up Bir konudan bahsetmek
 “Annem, o kadar da önemli olmayan  sabıka kaydımdan
bahsetti.”
It isn't easy to bring up children nowadays.
bring up Çocuk yetiştirmek.
 “Bu günlerde çocuk yetiştirmek kolay değil.”
They called off this afternoon's meeting
call off İptal etmek
 “Öğleden sonraki toplantıyı iptal ettiler.”
Do this homework over.
do over Bir işi tekrar etmek
 “Bu ödevi tekrar yap.”
Fill out this application form and mail it in.
fill out Bir formu doldurmak “Bu başvuru formunu doldur ve postala.”

She filled up the grocery cart with free food.


fill up Tamamen-ağzına kadar doldurmak
 “Sepeti tamamen, bedava yiyecekle doldurdu.”
My sister found out that her husband had been planning a
surprise party for her.
find out öğrenmek
 “Kız kardeşim kocasının onun için sürpriz bir parti
düzenlediğini öğrendi.”
The filling station was giving away free gas.
give away Birisine bir şeyi bedava vermek
 “Benzin istasyonu bedava gaz veriyordu.”
My brother borrowed my car. I have a feeling he's not about
to give it back.
give back Bir şeyi geri vermek
 “Erkek kardeşim arabamı ödünç aldı.Arabayı geri
vermeyeceğini düşünüyorum.”
The students handed in their papers and left the room.
hand in Bir şeyi onaylamak (ödev yapmak)
 “Öğrenciler, ödevlerini tamamladılar ve sınıftan çıktılar.”
She hung up the phone before she hung up her clothes.
hang up Telefonu kapatmak
 “Kıyafetini asmadan önce telefonu kapadı.”
I hate to hold up the meeting, but I have to go to the
bathroom.
hold up Geciktirmek
 “Toplantıyı geciktirmekten hiç hoşlanmıyorum ama lavaboya
gitmem gerekiyor.”
Three masked gunmen held up the Security Bank this
afternoon.
hold up (2) soymak
 “Üç maskeli ve silahlı adam Güvenlik Bankasını bu öğleden
sonra soydular.”
You left out the part about the police chase down.
leave out Atlamak, çıkarmak, savsaklamak
(Polisin kovalamasıyla ilgili bölümü atladın.)

The lawyers looked over the papers carefully before


questioning the witness. (They looked them over carefully.)
look over incelemek, kontrol etmek
 “Avukatlar tanıkları sorgulamadan önce evrakları dikkatlice
incelediler.”
You've misspelled this word again. You'd better look it up.
look up Bir listenin içinde aramak
 “Bu kelimeyi yine yanlış yazdın.Doğru yazılımına  baksan iyi
olacak.”
She knew she was in trouble, so she made up a story about
going to the movies with her friends.
make up Bir hikaye veya yalan uydurmak
make up Bir hikaye veya yalan uydurmak
 “Başının belada olduğunun farkındaydı bu yüzden
arkadaşlarıyla sinemaya gittiğini uydurdu.”
He was so far away, we really couldn't make out what he was
make out Duymak, algılamak saying.
 “O kadar uzaktaydı  ki onun ne söylediğini duyamadık.”
There were three men in the line-up. She picked out the guy
she thought had stolen her purse.
pick out Seçmek
 “Sırada üç adam vardı.Cüzdanını çaldığını düşündüğü adamı
seçti.”
The crane picked up the entire house. (Watch them pick it
pick up Bir şeyi kaldırmak up.)
 “Vinç bütün evi havaya kaldırdı.”
As we drove through Paris, Francoise pointed out the major
historical sites.
point out Dikkat çekmek, belirtmek
 “Paris’ten arabayla geçerken, Francoise başlıca tarihi yerlere
dikkatimizi çekti.”
We put away money for our retirement. She put away the
put away Saklamak cereal boxes.
 “Paramızı emekliliğimiz için saklıyoruz.”
We asked the boss to put off the meeting until tomorrow.
(Please put it off for another day.)
put off Ertelemek
 “Patrondan toplantıyı yarına kadar ertelemesini rica ettik.”

I put on a sweater and a jacket. (I put them on quickly.)


put on Giyinmek
 “Bir süveter ve ceket giydim.”
The firefighters put out the house fire before it could spread.
put out Söndürmek (They put it out quickly.)
 “İtfaiyeciler yangını, bütün evi sarmadan söndürdüler.”

I read over the homework, but couldn't make any sense of it.
read over Dikkatli okumak
 “Ödevi dikkatli okudum ama hiçbir şey anlamadım.”
My wife set up the living room exactly the way she wanted it.
She set it up.
set up Düzenlemek, kurmak

 “Karım sofrayı tam istediği gibi hazırladı.”


These are your instructions. Write them down before you
take down Not etmek forget.
 “Unutmadan bu bilgileri bir yere not et.”
It was so hot that I had to take off my shirt.
take off Kıyafet çıkarmak
 “Hava öyle sıcaktı ki tişörtümü çıkartmak zorunda kaldım.”
We have serious problems here. Let's talk them over like
adults.
talk over tartışmak
 “Yaşadığımız ciddi problemleri tıpkı bir yetişkin gibi
tartışmalıyız.”
That's a lot of money! Don't just throw it away.
throw away atmak
 “Pahalı bir şey o! Sakın atma.”

She tried on fifteen dresses before she found one she liked.
try on Kıyafet denemek
 “Beğendiği elbiseyi bulana kadar on beş tane kıyafet denedi.”

I tried out four cars before I could find one that pleased me.
try out denemek
 “İstediğim arabayı bulana kadar dört tane araba denedim.”

Your radio is driving me crazy! Please turn it down.


turn down Bir şeyin sesini kısmak  “Radyonun yüksek sesi beni rahatsız ediyor.Lütfen biraz
sesini kıs.”
He applied for a promotion twice this year, but he was turned
down both times.
turn down (2) Reddetmek, geri çevirmek
 “Bu yıl iki kez terfi etmek için talepte bulundu ama her
defasında geri çevrildi.”
Grandpa couldn't hear, so he turned up his hearing aid.
turn up Bir şeyin sesini yükseltmek
 “Büyük babam duyamadığı için kulaklığının sesini açtı.”
We turned off the lights before anyone could see us.
turn off Elektriği kapamak
 “Kimse bizi görmeden ışığı söndürdük.”
It was a disgusting movie. It really turned me off.
turn off (2) Mide bulandırmak, tiksindirmek
 “O kadar kötü filmdi ki midem bulandı.”
Turn on the CD player so we can dance.
turn on Elektriği açmak
 “CD çaları açta dans edelim.”
The gang members used up all the money and went out to
rob some more banks.
use up boşaltmak
 “Gangsterler bütün parayı boşalttılar ve birkaç banka daha
soymak için gittiler.”

Inseperable (ayrılmaz) Phrasal Verbs


Transitive (Geçişli)

Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler ile asıl eylem cümlede birlikte yer aldığı edatlardan (veya diğer kısımlardan) 
ayrılamaz :"Who will look after my estate when I'm gone" "Ben yokken evime kim bakacak?"
Fiil Anlam Örnek
The teacher called on students in the back row.
(Öğretmen arka sıradaki öğrencilerin isimlerini ezbere
call on Ezbere okumak,Ziyaret etmek
söyledi.)

The old minister continued to call on his sick parishioners.


call on (2) Ziyaret etmek
 “Eski başkan, hasta kilise cemiyeti üyelerini ziyaret etmeye
devam etti.”
I got over the flu, but I don't know if I'll ever get over my
Bir hastalığı atlatmak veya bir broken heart.
get over
hayal kırıklığının üstesinden gelmek  “Nezleyi atlattım ama kırılan kalbimi onarabilecek miyim, hiç
bilmiyorum.”
The students went over the material before the exam. They
Yeniden incelemek, gözden should have gone over it twice.
go over
geçirmek  “Öğrenciler sınavdan önce konuları tekrar gözden geçirdiler.
İki kez bakmalıydılar..”
They country went through most of its coal reserves in one
year. Did he go through all his money already?
go through tüketmek
 “Ülkeleri, bir yıl içinde en çok, kömür rezervlerini tüketti.
Bütün parasını şimdiden harcadı mı?”

My mother promised to look after my dog while I was gone.


look after İlgilenmek, bakmak
 “Annem ben yokken köpeğime bakacağına söz verdi.”

The police will look into the possibilities of embezzlement.


look into Araştırmak, incelemek
 “Polis zimmete para geçirme olasılıklarını araştıracak.”
I ran across my old roommate at the college reunion.
run across rastlamak
 “Eski oda arkadaşımla kolej yemeğinde karşılaştım.”
Carlos ran into his English professor in the hallway.
run into Karşılaşmak, rast gelmek
 “Carlos İngilizce profesörüyle koridorda karşılaştı.”
My second son seems to take after his mother.
take after benzemek
 “Ortanca oğlum annesine benziyor.”
It seemed strange to see my old boss wait on tables.
wait on Servis yapmak  “Eski patronumu masalara servis yaparken görmek çok
tuhaftı.”
Üç Kelimeden Oluşan Phrasal Verbs (Geçişli)

Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler de üç kısım göreceksiniz : "My brother dropped out of school before he could graduate." “
Erkek kardeşim mezun olamadan okulu bıraktı.”
Fiil Anlam Örnek
I was talking to Mom on the phone when the operator broke
in on our call.
break in on Bir sohbeti bölmek
 “Operatör konuşmamızı kestiği zaman telefonda annemle
konuşuyordum.”
After our month-long trip, it was time to catch up with the
neighbors and the news around town.
catch up with Yakın olmak
 “Aylar süren yolculuğumuzdan sonra, komşulara ve kasaba
çevresine yakın olup onlardan haber almanın vakti gelmişti.”
The boys promised to check up on the condition of the
summer house from time to time.
check up on İncelemek, kontrol etmek
 “Çocuklar yazlığa zaman, zaman bakmak için söz verdiler.”
After years of giving nothing, the old parishioner was able to
come up with a thousand-dollar donation.
come up with Bağışta bulunmak
 “Eski kilise cemiyeti üyesi bin dolarlık bir bağış yaptı. Yıllardır
hiçbir bağışta bulunmamıştı.”
We tried to cut down on the money we were spending on
cut down on Kesmek, azaltmak entertainment.
 “Eğlenceye harcadığımız parayı azaltmaya çalıştık.”

I hope none of my students drop out of school this semester.


drop out of Sınıfta kalmak
 “Umarım öğrencilerimin hiç biri bu sömestr sınıfta kalmaz.”
I found it very hard to get along with my brother when we
get along with İyi anlaşmak were young.
 “Erkek kardeşimle anlaşmak, küçükken daha zordu.”

Janik cheated on the exam and then tried to get away with it.
get away with Bir işten sıyrılmak
 “Janik sınavda kopya çektiği halde bu işten sıyrılmaya
çalıştı.”
The citizens tried to get rid of their corrupt mayor in the
recent election.
get rid of kurtulmak
 “Vatandaşlar son seçimlerde fırsatçı belediye başkanından
kurtulmaya çalıştı.”
When will you ever get through with that program?
get through with bitirmek
 “Bu programı ne zaman bitiriceksin?”

keep up with Geri kalmamak It's hard to keep up with the Joneses when you lose your job!
I always look forward to the beginning of a new semester.
look forward to Dört gözle beklemek
 “Yeni sömestrin başlamasını her zaman dört gözle beklerim.”
It's typical of a jingoistic country that the citizens look down
look down on Hor görmek, küçümsemek on their geographical neighbors.
Komşularını, tipik ırkçı ülke vatandaşları küçümserler.
We were going to look in on my brother-in-law, but he wasn't
look in on Birini ziyaret etmek home.
 “Kayınbiraderimi ziyaret edecektik ama evde yoktu.”
Good instructors will look out for early signs of failure in their
students
look out for Önce davranmak, tahmin etmek
 “İyi eğitimciler öğrencilerinin yapacakları hataları önceden
görürler.”
First-graders really look up to their teachers.
look up to Saygı göstermek
 “Eski nesil, öğretmenlerine gerçekten saygı gösterirler.”
Make sure of the student's identity before you let him into the
classroom.
make sure of Doğrulamak, emin olmak
 “Öğrencilerinizi sınıfa almadan önce, kimliklerinin doğru
olduğundan emin olun.”
The teacher had to put up with a great deal of nonsense from
the new students.
put up with Hoşgörü göstermek
 “Öğretmen yeni öğrencilerin bütün saçmalıklarını hoş görmek
zorunda kaldı.”
The runners ran out of energy before the end of the race.
run out of tükenmek
 “Koşucuların dirençleri, yarışın sonuna gelmeden tükenmişti.”
My oldest sister took care of us younger children after Mom
died.
take care of İlgilenmek, sorumlu olmak
 “Ablam, annem öldükten sonra bize, daha küçük çocuklara
baktı.”
The star player talked back to the coach and was thrown off
talk back to Kaba bir şekilde cevap vermek
the team.
I often think back on my childhood with great pleasure.
think back on Yad etmek, anmak
 “Çocukluğumu sık, sık büyük bir mutlulukla anarım.”
Her husband walked out on her and their three children.
walk out on Terk etmek, başından atmak
 “Kocası onu ve üç çocuğunu terketti.”
Intransitive (Geçişsiz) Phrasal Verbs

Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler nesne almazlar. "Once you leave home, you can never really go back again." “Evden bir kez
ayrılırsan, bir daha asla geri dönemezsin.”
Fiil Anlam Örnek
That old Jeep had a tendency to break down just when I
break down bozulmak needed it the most.
 “Eski cipim, ona en ihtiyacım olduğu zamanda bozuldu.”
Popular songs seem to catch on in California first and then
spread eastward.
catch on tutmak
 “Popüler şarkılar önce California da tutar daha sonra doğuya
doğru yayılır.”
Father promised that we would never come back to this
horrible place.
come back Geri dönmek
 “Babam, bu berbat yere bir daha dönmeyeceğimize söz
verdi.”
They tried to come in through the back door, but it was
come in girmek locked.
 “Arka kapıdan girmeyi denediler ama kapı kilitliydi.”
He was hit on the head very hard, but after several minutes,
he started to come to again.
come to Şuuru yerine gelmek
 “Kafasını çok kötü çarptı ama birkaç dakika sonra bilinci
yerine gelmeye başladı.”
The children promised to come over, but they never do.
come over Ziyaret etmek  “Çocuklar ziyaret edeceklerine söz verdiler ama hiç
gelmiyorlar.”
We used to just drop by, but they were never home, so we
stopped doing that.
drop by Habersiz ziyaret etmek
 “Eskiden habersiz uğrardık ama onları hiç evde bulamazdık
bu yüzden artık gitmiyoruz.”
When we visited Paris, we loved eating out in the sidewalk
cafes.
eat out Yemek için  dışarıya çıkmak
 “Paris’e gittiğimizde kaldırım kafelerinde yemek yemeye
bayılırdık.”
Uncle Heine didn't have much money, but he always seemed
to get by without borrowing money from relatives.

get by Hayatını sürdürmek


get by Hayatını sürdürmek

“Heine amcanın çok fazla parası yoktu ama o, akrabalarından


borç almadan da her zaman hayatını sürdürürdü.”
Grandmother tried to get up, but the couch was too low, and
she couldn't make it on her own.
get up kalkmak
"Büyükannem ayağa kalkmaya çalıştı ama kanepe çok alçak
olduğu için kendi başına kalkamadı."
It's hard to imagine that we will ever go back to Lithuania.
go back Geri dönmek
 “Litvanya’ya bir daha geri dönemeyeceğimizi düşünmek çok
zor.”
He would finish one Dickens novel and then just go on to the
Devam etmek,Olmak, meydana next.
go on
gelmek  “Dickens romanının birini bitirir, hemen bir sonrakine devam
ederdi.”
The cops heard all the noise and stopped to see what was
going on.
go on (2) Olmak, meydana gelmek
 “Polisler bütün gürültüyü duydu ve neler olduğuna bakmak
için durdu.”
Charles grew up to be a lot like his father.
grow up büyümek
 “Charles tıpkı babası gibi olmak için büyüdü.”
The judge warned the stalker to keep away from his victim's
home.
keep away Uzak durmak
 “Yargıç, suçluyu kurbanın evinden uzak durması için ikaz
etti.”
He tried to keep on singing long after his voice was ruined.
keep on (with
Devam etmek
gerund)
“Sesini iyice kaybetmeye başladıktan sonra bile şarkı
söylemeye devam etmeye çalıştı.”
He had drunk too much; he passed out on the sidewalk
outside the bar.
pass out bayılmak

 “Öyle çok içmişti ki barın önündeki kaldırıma düşüp bayıldı.”


Whenever he sat down at the piano, we knew he was going to
show off.
show off Gösteriş yapmak
 “Piyanonun başına ne zaman otursa, gösteriş yapacağını
bilirdik.”
Day after day, Efrain showed up for class twenty minutes
show up Varmak, ortaya çıkmak late.
(Efrain ardı ardına derse yirmi dakika geç kalıyordu.)
I woke up when the rooster crowed.
wake up Uyanmak
 “Horoz öttüğünde uyandım.”
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle Türkçe Anlamı
awake awoke awoken uyanmak
be was, were been olmak
bear bore borne
1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK
2.AYI,tahammül etmek
beat beat beaten vurmak
become became become olmak
begin began begun başlamak
bend bent bent bükmek
beseech besought besought yalvarmak
bet bet bet bahse  girmek
bid bid bid emretmek
bite bit bitten ısırmak
bleed bled bled kanamak.
bless blest blest kutsamak
blow blew blown esmek
break broke broken kırmak
breed bred bred üremek.,yetiştirmek.
bring brought brought getirmek
broadcast broadcast broadcast yayımlamak
build built built inşa etmek
burn burned/burnt burned/burnt yakmak
burst burst burst patlamak
buy bought bought satın almak
catch caught caught yakalamak
choose chose chosen seçmek
cleave cleaved/clove/cleft cleaved/cloven/cleft yarmak, bölmek; yarılmak, bölünmek.

clothe clad clothed/clad üstünü örtmek.giydirmek


come came come gelmek
cost cost cost değer biçmek
creep crept crept emeklemek
cut cut cut kesmek
deal dealt dealt anlaşmak
die died died ölmek, vefat etmek.can atmak, çok
istemek:
dig dug dug kazmak
dive dived,dove dived dalmak
do did done yapmak
draw drew drawn çekmek
dream dreamed/dreamt dreamed/dreamt rüya görmek
drink drank drunk içmek
drive drove driven sürmek
eat ate eaten yemek yemek
fall fell fallen düşmek
feed fed fed beslemek
feel felt felt hissetmek
fight fought fought dövüşmek
find found found bulmak
flee fled fled firar etmek
fly flew flown uçmak
forbid forbade forbidden yasaklamak
forecast forecast forecast tahmin etmek
forget forgot forgotten unutmak
forgive forgave forgiven affetmek
forsake forsook forsook yüzüstü bırakmak, terketmek.
freeze froze frozen donmak
get got gotten elde etmek
give gave given vermek
go went gone gitmek
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle Türkçe Anlamı
grow grew grown büyümek
hang hung hung asmak
have had had sahip olmak
hear heard heard duymak
heave heaved or hove heaved or hove büyük bir güçle atmak veya
fırlatmak.veya kaldırmak
hew hewed or hewn hewed or hewn yontarak şekil vermek.
hide hid hidden saklamak
hit hit hit vurmak
hold held held tutmak
hurt hurt hurt yaralanmak
keep kept kept saklamak
know knew known bilmek
lay laid laid yaymak
lead led led rehberlik etmek
lean leant leant egilmek,meyletmek
learn learned/learnt learned/learnt öğretmek
leave left left ayrılmak
lend lent lent ödünç vermek
let let let izin vermek
lie lay lain yalan söylemek
light lit,lighted lit,lighted yakmak,aydınlatmak
lose lost lost kaybetmek
make made made yapmak
mean meant meant anlamına gelmek
meet met met buluşmak
mistake mistook mistaken hata yapmak
misunderstand misunderstood misunderstood yanlış anlamak
off offed offed öldürmek.
pay paid paid ödemek
plead pled pled mazeret olarak göstermek, bahane
etmek.
prove proved proved,proven kanıtlamak
put put put koymak
read read read okumak
Redo redid redone yeniden yapmak.
ride rode ridden binmek
ring rang rung çalmak
rise rose risen yükselmek
run ran run koşmak
saw sawed sawn,sawed biçmek,kesmek
say said said söylemek
see saw seen görmek
seek sought sought ARAMAK, SORUŞTURMAK
sell sold sold satmak
send sent sent göndermek
set set set koymak,başlatmak,kurmak
shake shook shaken sallamak
shine shone shone parlamak
show showed showed/shown göstermek
shrink shrunk-shrank shrunk-shrunken KÜÇÜLMEK,ÇEKMEK
shut shut shut kapamak
sing sang sung şarkı söylemek
sink sank sunk batmak
sit sat sat oturmak
slay slew slain öldürmek.
sleep slept slept uyumak
slide slid slid kaymak,sessizce gitmek veya geçmek.
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle Türkçe Anlamı
smell smelt,smelled smelt,smelled koklamak ,kokmak
smite smote smitten cezalandırmak,öldürmek,vurmak
sneak sneaked, snuck sneaked gizlice sokulmak
speak spoke spoken konuşmak
spell spelt spelt harf harf söylemek
spend spent spent harcamak
spin spun spun kafadan atmak, uydurmak. (topaç
v.b.'ni) döndürmek; (topaç v.b.) dönmek.

spit spat spat tükürmek


spread spread spread yaymak
stand stood stood ayakta durmak,durmak
stave stove stave Çökertmek
steal stole stolen çalmak
strike struck struck çarpmak
string strung strung sıra halinde gitmek, ipe dizmek
strive strove striven çabalamak
swear swore sworn yemin etmek
swim swam swum yüzmek
take took taken almak
teach taught taught öğretmek
tear tore torn yırtmak
tell told told anlatmak
think thought thought düşünmek
throw threw thrown fırlatmak
understand understood understood anlamak
upset upset upset üzmek,alt üst etmek
wake woke woken uyanmak
wear wore worn giymek
weep wept wept ağlamak
wet wet,wetted wet,wetted ıslamk,kutlamak
win won won kazanmak
wind wound wound çevirmek,kurmak
wring wrung wrung (çamaşırları) sıkmak veya burmak.
write wrote written yazmak
Prepositional phrase ler
word meaning word meaning word meaning
..den dolayı, göz önüne
a diversity of birçok farklı in advance of öncesinde,-in önünde in view of alarak
izini takip
a good deal of birçok in aid of menfaatine, -e yardım için. in wake of ederek,peşinde
a great deal of ..çok, bir hayli in an attempt to .mak için. mek için, amacıyla including dahil
a large amount of çok miktarda in an effort to amacıyla, mak için, mek için inside of dahilinde, -in içinde
a large quantity of çok miktarda in and around içinde ve çevresinde instead of ...ın yerine
bir şeyin gerçekleşebileceği
a number of birkaç, bir çok in anticipation of düşüncesiyle irrespective of ...e bakılmaksızın
a range of bir dizi in between arasında, aralarında just like gibi
a variety of bir çok farklı in case of ...ın durumunda less than ...den az
a whole bunch of bir sürü in commemoration of anısına mindless of .e aldırış etmeyen
a wide range of bir çok farklı in common with ile ortak olarak more than ...den fazla

.-in yanında, -e bitişik;


according to ...e göre in company with ile beraber, birlikte. next to -in yakınındaki.

daha yeni, henuz,ile


beraber, -er -mez (yapar
adjacent to bitişik, -e komşu in compliance with .-e uygun olarak, gereğince no sooner,,,,,, than yapmaz gibi)
. -den uzak,ötede,
aftermath of ..-ardından. sonrası in conjunction with ile beraber/birlikte off açıklarında
ahead of ilerisinde, önünde in connection with ile ilgili olarak on a level with ile aynı düzeyde
along with ile birlikte in consequence of sonucunda, nedeniyle. on a par with aynı değerde,eşit
alongside of . -in yanında in contrast to ...ın aksine on account of ...den dolayı
apropos of ile ilgili, -e ait, hakkında. in cooperation with ile işbirliği halinde on an equal with ile eşit olarak
bir parçası olarak,bir
as a part of bölümü olarak in defense of savunurken on behalf of ..in adına
as a token of işareti olarak in deference to dikkate alarak on charges of .-nın iddiasıyla
. -i hiçe sayarak, -e meydan kabul
as an example of örnek olarak, örneği olarak in defiance of okuyarak. on receipt of halinde.alındığında
eskisi gibi, geçmiş
as before yıllardaki gibi in excess of . -den fazla on the cusp of ..ın eşiğinde
arifesinde,hemen
as for ...e gelince in face of karşısında,ragmen on the eve of öncesinde
as from itibaren, -den başlayarak in favour of ..ın lehinde on the order of tarzında,yaklaşık
as good as gibi (olmak): kadar iyi in front of önünde on the outside of dışında
tarafından, -in
as in .-da olduğu gibi,gibi in guise of kisvesi altında on the part of tarafından
as it happens aslında,gerçekte in lieu of ..-in yerine, -e bedel olarak. on the point of neredeyse,üzere
bu duruma gelmiş olduğu
as it was için in line with uyumlu olarak, doğrultusunda on the pretext of bahanesiyle
as much kadar in need of ihtiyacında, gereğinde muhtaç on the subject of konusunda
as of ...den sonra in obedience to itaat ederek.uyarak on the top of konusunda
.-e ek olarak, -in yanı
as often happens hep olduğu gibi in order of sırasıyla on top of sıra, ile beraber:
..-in aksine olarak , -e
as opposed to karşılık in order to ..mek için,amacıyla,maksadıyla opposed to ..e karşı

as per gereğince,uyarınca, göre in particular özellikle, bilhassa opposite to . -e karşı,-e muhalif


in place of ...ın yerine other than ..den başka
as regards ..gelince, ile ilgili in point of hususunda, bakımından out of keeping with ile uyumsuz olarak
as such in . -de olduğu gibi in preference to . -e tercihen,öncelikle outside of dışında, haricinde

yanında,üstelik,-den
as to ...e dair, -ile ilgili in prospect of varsayımıyla over and above ayrı olarak, -den başka.

olup olmadığına gelince, yerine getirirken, peşinde koşarken,


as to whether olup olmadığı konusunda in pursuance of gerçekleştirmeye çalışırken owing to ...den dolayı
as well ...de , -da in pursuant of uygun olarak,göre partial to meyilli, -e taraftar
as well as ...ve de, yanısıra,yanısıra in pursuit of peşinde, arayışta pertaining to ile ilgili
as with ...-da olduğu gibi in recognition of bakımından, tanınmasıyla prior to ...den önce

as yet şimdiye kadar, henüz in reference to ..-e dair, -e ilişkin,nazaran pursuant to .-e göre.-e uygun olarak
. -den tutun da, -den -e
aside from dışında, -den başka in regard to .-e gelince. -e göre ranging from uzanan
astern of .-den arkaya,arkada in relation to hakkında. - e ilişkin olarak rather than ..den ziyade
at least en azından, hiç olmazsa in respect of dair,hakkında,hususunda regardless of ...e bakılmaksızın
at odd arası açık olmak in response to ...e karşılık olarak related to ile ilgili
at once hemen,bir kerede in revenge for öç almak için repugnant to ..-e zıt, -e karşıt.

at the back arkasında in search of peşinde, -i araştırmak için short of ..-den başka,haricinde
at the behest of emriyle, emri üzerine in sight of gözü önünde similar to ...e benzer
at the bidding of .-- nın emrinde in spite of ...e rağmen…- e karşın so as to ..mek için
at the expense of hesabına, pahasına in support of desteklemek için. Yararına subject to tabi
at the expensive of pahasına in terms of ..e dayanarak, açısından,-e göre subsequent to arkasından, -den sonra
.-in insafına (kalmış), -in
at the mercy of elinde. in the absence of yokluğunda such as örneğin, gibi
at the top of tepesinde in the act of halinde,halde tantamount to ile aynı.farksız
bakımında,bakımı
at the whim of ..-nın ellerinde in the care of altında,sorumlulugunda thanks to ...ın sayesinde

at variance with ile uyumsuz.ihtilaf içinde in the case of durumunda,halinde the number of ..ın sayısı
back to geri in the cause of nedeniyle,uğruna the same ... As aynı

based on nedeniyle, -e dayanarak in the company of yanında the yoke of .--nın boyunduruğında

yoluyla,vasıtasıyla,
because of ...den dolayı,yüzünden in the context of bağlamında through başından sonuna kadar

but for olmasa,olmasaydı in the course of sırasında, esnasında. through the agency of vasıtasıyla,aracılıgıyla
but that . -nın dışında in the employ of maiyetinde to the detriment of aleyhine.zararına
hariç tutarak. dışında
by dint of ...-in sayesinde. in the event of ...ın durumunda to the exclusion of bırakarak
by means of vasıtasıyla,aracıyla in the eyes of gözünde,nazarında up to ..e kadar
by the side of yanı başında in the face of karşısında vis-a-vis ile karşılaştırınca
.-den dolayı, nedeniyle, hangisi ... ise:hangi ...
by virtue of yüzünden. in the field of alanında,sahasında whichever-whichsoever ise:
boyunduruğu altında olmak,
care of eliyle: vasıtası ile in the grip of kontrolünde with a feeling of .-nın hissiyle
dolaylarında, takriben,
circa aşağı yukarı. in the hope of ümidiyle, umuduyla with a view to ..mek amacıyla
close to başucunda, -e yakın in the interest of menfaatine, in yararına with exception of istisnasıyla

compared with ile karşılaştırılırsa in the manner of yolunda with reference to ..ile ilgili, -e ilişkin olarak

..-e
gelince.hususunda,ile
contrary to ...ın aksine in the matter of hakkında, hususunda,konusunda with regard to ilgili
...den dolayı, nedeniyle,
due to yüzünden. in the name of adına, namına, yerine. with respect to ..ile ilgili, -e göre
except for istisna in the order of ...mertebesinde / düzeyinde with the aid of ..ın yardımıyla

excluding hariç in the presence of .. -in huzurunda,, karşısında with the contributions of katkılarıyla
istisnasıyla, hariç olmak
far from şöyle dursun,hiç in the rear of gerisinde With the exception of üzere
for example örneğin in the region of ... -e bölgesinde with the help of ...ın yardımıyla
for instance örneğin in the setting of ... Ortamında with the intent of amacıyla
birinin onuruna, birinin
for the honour of şerefine in the throes of eşiğinde, ile mücadele eden with the object of itirazıyla, amacıyla
yüzü suyu hürmetine,
for the sake of uğruna in the wake of ardından, peşinde with the purpose of amacıyla,maksadıyla
from over . -den in the way of gibi, açısından,bakımından with the view niyetiyle
identical to ile aynı in the words of ...'nın deyişiyle with the view of niyetiyle,maksadıyla
in belirtisi olarak, in işareti ya da
in a series of silsilesinde in token of izni olarak within an ace of az kalsın, neredeyse:
kapsamında,
in accordance with ..e paralel olarak in trust gözetiminde within the scope of çerçevesinde
in addition to ...e ilaveten
Conjunction
word meaning word meaning word meaning
according as .-dikçe, tıpkı ,,-diği gibi except haricinde,dışında on the contrary aksine
on the grounds
accordingly bu doğrultuda,buna göre except if . -mesinin dışında that ...-e dayanarak
actually aslında, gerçekten for fear that korkusu ile on the other hand öte yandan

additionally ek olarak ,ayrıca for that reason that işte bu sebepten ötürü on the pretext that bahanesiyle
after ...-den sonra, ardından for the reason that sebebiyle once bir zamanlar,bir kere,-ir -mez
..-mesinden sonra.-den one would think
after which sonra from which oradan , -den that güya
bundan başka, ayrıca. one would wish
afterwards ardından furthermore that gönül ister ki

... de
Albeit olsa:gerçi,hernekadar,isede given that tahminen, farz edelim ki only if tek şartla
also ayrıca,hemde -de, -da hence bu yüzden or veya, ya da, aksi takdirde
although yet her ne kadar olsa da however ancak,fakat,her nasılsa or else aksi takdirde
although/though ….-e rağmen/rağmen however much ne kadar olursa olsun otherwise aksi takdirde
and so ve böylece, bu nedenle if eğer, -se/sa provided that koşuluyla,şartıyla
and so forth ve bunun gibi if ever şayet,nadiren,belkide hiç providing koşuluyla,şartıyla
hal böyleyken, böyle
and yet olmakla beraber if only keşke providing that koşuluyla,şartıyla,-se
...-dığı için, çünkü, -
as -iken, gibi,olarak İf So öyleyse similarly benzer şekilde
...-dığı için, çünkü, -den
as a consequence sonuç olarak in a way bir bakıma since beri,Mademki
as a matter of fact aslında, gerçekte in addition ek olarak ,ayrıca so bu yüzden,yani,çok,böylece
as a result sonuç olarak in contrast aksine so long as ...-dığı sürece,şartıyla
as and when ne zaman in fact aslında, gerçekten so much as ne kadar çok olursa,bile
as far as kadar in order for için, teminen so much so that hatta o kadar ki,zaten, öyle ki
as if ...-mış gibi,sanki in order that …-sın diye,bu sırada so that ...-mek için,diye,böylece
as long as ...-dığı sürece,şartıyla in so far as ..-e kadar. so that not . -memesi için, -mesin diye
as much as kadar In spite of the fact that karşı,gerçeğine rağmen still yine de,hala
varsayalım ki, öne süren,
as so .-dikçe in such a manner that şekilde.gibi suggesting that gösteren
as soon as yapar yapmaz in such a way that şekilde, şöyle ki, şekilde suppose that varsayki,eğerki
yüzünden, -den dolayı; çünkü;
as such öyle/şöyle/böyle/gibi in that mademki.şu bakımdan ki that is yani
as though ...-mış gibi,sanki in the belief that inancıyla,diye that is why bu yüzden
o zaman, öyleyse,
because …-dığı için, çünkü in the expectation that ümidiyle, beklentisiyle then ondan sonra
before ...-den önce,önce in the hope that ümidiyle thereby öylece, onunla ilgili
being that çünkü,-den beri in the meantime bu arada, bu süre içinde therefore bu yüzden
ondan,bunda.bu nedenle , bu
besides ..-den başka , ayrıca,üstelik in the way şeklinde, engelleyen thereof yüzden
but fakat, ama, ancak in the way that şeklinde,gibi thus böylece,bu nedenle
by all means elbette, kuşkusuz in view of the fact göz önünde bulundurarak unless ...-mezse, mazsa,olmadıkça
by no means hiçbir şekilde in view of the fact that göz önünde bulundurarak until/TİLL ...-e kadar
bundan başka, ayrıca.
by now şuanda kadar,şimdiye kadar in which case ... o durumda,,, ... ki o durumda what is more
..-dığı zaman, -dığı ….-diğine göre,-diği
by the time zamana kadar inasmuch as derecede/kadar. whatsoever herhangi ,her ne,hangi
by the way bu arada,bu vesile ile indeed gerçekten,aslında when ...-dığı zaman,iken,ne zaman
by then o zamana kadar insofar as .-diği derecede/kadar. whereas …dığı için ,oysa,halbuki
by way of yolu ile, -den. insomuch that o kadar ki. whereby vasıtasıyla. Sayesinde

by which vasıtasıyla,ki içinde instead yerine wherein neyin içinde,neyin içine, ki içinde
consequently sonuç olarak,bu nedenle just as tıpkı, tam o anda whereon bunun üzerine, üstünde

conversely aksine,tersine just in case her ihtimale karşı, ne olur ne olmaz whereupon bunun üzerine,bundan sonra
despite the fact
that ...-e rağmen lest ...-mesin diye Whether olup olmadığını ,eğer
due to the fact that ...-den dolayı likewise aynı biçimde, benzer şekilde Whether or olup olmadıgını
even after …-den sonra bile meanwhile bu arada Whether Or Not olsa da olmasa da

even as iken bile moreover ayrıca,üstelik,bundan başka,dahası whether... or ister


even before …-den önce bile nevertheless yine de, buna rağmen which is why işte bu yüzden
..-iken, ne, esnasında
even if …olsa bile. no matter önemi yok,mühim degil while ,zaman,süre,müddet
even so öyle olsa bile,yinede nonetheless yine de, buna rağmen with whom kim,kiminle

even then o zaman bile,buna rağmen nor ne, ne de would that keşke
even though ...-e rağmen now that ...-dığından,mademki yet fakat, ama, ancak

even when ...-dığı zaman bile on condition that koşuluyla,şartıyla yet more hatta bundan daha fazla, hatta
Phrasal verbs
word meaning word meaning word meaning
geçmek,göre hareket etmek,
abide by ..-e uymak, -e riayet etmek. go by kılavuz saymak ride out sağ salim çıkmak
account for hesap vermek, açıklamak go down inmek,(iş vb) batmak ride up yukarı çıkmak
act on etkilemek go down on oral seks yapmak rig out süslenip püslenmek
tercih etmek,dışarı
act out (rol) canlandırmak go for çıkmak,hoşlanmak rig up uyduruvermek
yaramazlık yapmak,gösteriş
act up yapmak. go in içeriye girmek,içeri girmek rile up sinirlendirmek

toplamak,makul olmak, akla yakın bir şeyi yapmaktan hoşlanmak,bir


add up olmak. go in for şeyin meraklısı olmak ring off telefonu kapamak
-e varmak, (bir yekûn) girmek, girmek (konuşmaya-
add up to tutmak.anlamına gelmek: go into tartışmaya) rip off kazık atmak, kazıklamak
after careful
thought iyice düşündükten sonra go loco delirmek, balatayı yakmak roll away yuvarlanarak ilerlemek

.. -den hoşlanmamaya
başlamak.patlamak. geçmek (bir
after math kötü sonuç,kötü yan etki go off olay belirli bir şekilde) roll on yuvarlanmak
kendini kaybetmek, kontrolü
all but hemen hemen,neredeyse go off on one kaybetmek roll out sunmak,ilk kez görücüye çıkarılmak
Devam etmek,Olmak, meydana
amp up güçlendirmek, arttırmak go on gelmek roll up sıvamak,toplanmak

arm up silahlanmak,elleri yukarı kaldırmak go on with . -e devam etmek roof over çatı yapmak
dışarıya çıkmak, modası
back down caymak, sözünden dönmek. go out geçmek,çıkmak root out kökünden sökmek, kökünü kazımak
Yeniden incelemek, gözden kandırmak. güvenlik çemberi
back off vazgeçmek, geri çekilmek go over geçirmek, karşı safa geçmek rope in oluşturmak
rope someone into
back out caymak, sözünden dönmek. go sour bozulmak, kötüye gitmek. Ekşimek something birini bir yere/olaya çekmek
desteklemek, doğrulamak,geri
back up sürmek, geri gitmek. go south kötüye gitmek,değeri düşmek rot out çürüyüp dökülmek
kurtarmak,kefaletle serbest yaşamak, geçirmek,
bail out bırakmak go through incelemek,tüketmek rough up hırpalamak, sert davranmak
gerçekleştirmek,planlanmış bir şeyi birdenbire saldırmak (fiilen), laf
ball up berbat etmek,rezil etmek go through with gerçekten yapmak round on atmak
yuvarlamak (sayı), toplamak
bang on bir şeye vurup durmak, tamamen go up çıkmak, yükselmek,kadar gitmek… round up (hayvanları/insanları)
.-e uygun olmak, -e uymak; -e
bang up mahvetmek, canına okumak: go with yakışmak. row over kürek çekerek geçip gitmek
bank on
something bir şeye bel bağlamak gobble up çabuk yiyip bitirmek, silip süpürmek rub off silip çıkarmak.

base on dayanmak, esas kabul etmek goof around avare avare dolaşmak rub out silip çıkarmak, sürtünmeyle çıkmak
gözardı etmek, önlemek,hükümsüz
bash in haşat etmek, parçalamak gouge out oymak, oyup çıkarmak rule out kılmak
bask in zevk almak grapple with ile boğuşmak rummage around arayıp taramak

azarlamak, paylamak, haşlamak.


bawl out grind out eziyet etmek, çektirmek run across rastlamak, tesadüf etmek.
(düşürdüğü bir şeyi vb.) el
be fed up with bezmek, usanmak grope around yordamıyla aramak, run after peşinden koşmak,kovalamak
(biri) işe yaramaz olmak. beraberliği
be through bitirmek gross out iğrendirmek,iğrenmek run around oradan oraya koşturmak

aşagıya kosmak,dökülmek,kötüye
beam up ışınlamak grow up büyümek run down gitmek
bear away taşımak,götürmek grub out find by digging in the ground run in uğramak, eklemek
bear down on .. -e doğru gelmek/ilerlemek. gulp down bir şeyi yutuvermek. run into Karşılaşmak, rast gelmek
yönünü değiştirmek, kapıp
bear off götürmek gunk up yapıştırmak run off kaçmak,(matbaacılık ) basmak.
sinirden kudurtmak, küplere
bear on topa tutmak, ile ilgisi olmak hack off bindirmek run on devam etmek

bear out onaylamak, tasdik etmek hammer away kafa yormak.durmadan çalışmak run out bitmek, tükenmek
bear with .-e sabır göstermek. hammer out ..e şekil vermek. run out of tüketmek, bitmek
beat back geri püskürtmek,yenmek hand down kuşaktan kuşağa devretmek run out on (birini) terketmek.
bardaktan boşanırcasına yağmak,
beat down bastırmak,azaltmak hand in vermek, teslim etmek. run over ezmek, taşmak, tüketmek
babadan oğula geçirmek, başkasına göz atmak, var olmak,
beat off kovmak, defetmek. hand on vermek run through tüketmek

beat up hırpalamak, fena halde pataklamak hand out dağıtmak, yazılı kağıdı dağıtmak run towards . - e doğru koşmak

become
someone's oyuncağı haline gelmek, oyuncağı
plaything olmak hand over vermek,teslim etmek,devretmek run up fırlamak, artmak
bed down yatıp uyumak hand up uzanmak,yetişmek run up to erişmek

beef up kuvvetlendirmek.,güçlendirmek hang about başıboş gezerek oyalanmak rush into akın etmek,dalmak
beg off özür dilemek hang around başıboş gezerek beklemek. rush out fırlamak,birden önüne çıkmak
çuvallara koymak/doldurmak,
belch out fışkırmak hang back geri durmak/beklemek sack something up yağma etmek
belly up batmak,iflas etmek hang on bağlı olmak,dayan,bekle save on tasarruf etmek
yüksek sesle şarkı söylemek,nakavt
belt out etmek hang out bir ortama takılmak, çamaşır asmak saw off kesmek,doğramak
dışarıya doğru
billow out tütmek/çıkmak,rüzgarla şişmek hang over üzerine çökmek,üstüne gelmek scab over kabuk bağlamak

asmak,telefonu
kapamak,kapatmak, için yanıp
bind off ilmik üstüne ilmik atmak hang up tutuşmak scent out iz sürmek
bitch about şikayet etmek happen across tesadüf etmek, rastlamak scoop out kepçe ile çıkarmak, çukur açmak
geçmişi yad etmek, eskiyi
bite off ısırmak, ısırıp koparmak hark back to anımsamak scoop up toplamak,kaldırmak

karartmak,geçici olarak şuurunu


kaybetmek, gözü kararmak.bilgiyi
black out gizlemek, karartmak hash out konuşarak bir çözüme bağlamak scoot over kenara kaymak
yön değiştirmek, yönünü
blame on birisini suçlamak haul off değiştirmek scrape off kazıyarak silmek\çıkartmak
güçlükle bir araya getirmek, güçlükle
bleed out kan kaybetmek have on giyinmek.şaka etmek scrape up toplamak

bir işin içine etmek, bir işi berbat


ile uyumlu olmak, uymak. araya (tartışarak) çözümlemek, (diş vb) etmek; (bir işin) içine etmek, (bir işi)
blend in kaynamak have out çektirmek screw up berbat etmek.
girmesini engellemek, görmezden scrounge around birini bulmak için bir yerin altını
block out gelmek have over birini birinin evinde tanıştırmak for someone üstüne getirmek
blot out gizlemek, ortadan kaldırmak have up mahkemeye vermek scrub away leke vb. Ovalayarak çıkarmak
blow away birini saşırtmak head off yolunu kesmek scuttle away (hayvan) kaçışmak,kaçmak
haber vermeden gelmek, ansızın
blow in gelmek head on doğrudan,direkt seal off mühürlemek
blow off uçurmak, kaytarmak head on over gitmek see out kapıya kadar geçirmek
dinmek (fırtına),unutulmak,
blow over geçmek. head out yola çıkmak,yola koyulmak see someone out birini (kapıya kadar) geçirmek
. -e doğru yol almak, -e doğru destek olmak,arka çıkmak, aklından
blow through hızla harcamak,çabucak bitirmek head toward yöneltmek see through geçeni görmek

blow up Patlamak, havaya uçurmak head up başına geçmek, başına geçirilmek seek out araştırmak,aramak
blurt out ağzından kaçırmak, hear out sonuna kadar dinlemek. seep into içine sızmak
baskın yapmak, birdenbire ortaya
bob up çıkmak help out yardımda bulunmak. seep out sızmak
batağa saplanmak,bataklığa seethe with
bog down gömülmek hem in - hem about kuşatmak, içine almak, çevirmek. someone ile kaynaşmak/kaynaştırmak
özetlemek, kısa kesmek, hepsini satıp bitirmek, elden
boil down kaynayarak suyunu çekmek hew out yontarak şekil vermek. sell off çıkarmak.
book something kişisel çıkar için ele vermek,elden
up tüm yerleri rezerve etmek/ayırmak hide away saklamak; saklanmak. sell out çıkarmak
boot out işten atmak, kapı dışarı etmek hide out polisten saklanmak, gizlenmek send for çağırmak, getirtmek
sınır komşusu olmak.egiliminde
border on olmak hike up yukarı çekmek send in içeri göndermek.sunmak, arz etmek.
bottle up bastırmak,gizlemek (hisler gibi) hinge on bağlı olmak, dayanmak send off yollamak.
durumu iyiye gitmek, kendini
bounce back toparlamak hit off keşfetmek,ortaya çıkarmak send out dışarı göndermek,yollamak

bow out çekilmek, emekliye ayrılmak hit on tesadüfen bulmak, birisine asılmak send someone over birini bir yere göndermek
sıkıştığı yerden çıkmamak, kutu
box in barajı yapmak,sıkışıp kalmak hitch up (pantolon) yukarı çekmek send up havaya atmak, hapse atmak
işi genişletmek,dallanıp
branch out budaklanmak hold accountable sorumlu tutmak serve out (cezasını/görevini) tamamlamak
break away kurtulmak,kaçmak,ayrılmak hold back zaptetmek, kendini tutmak set about başlamak, girişmek, koyulmak.
break down bozulmak hold dear (birine) düşkün olmak set alight tutuşturmak
kar ve zararı eşit olmak, ne kar ne
break even zarar etmek hold down (işi) iyi yürütmek, bastırmak set back ilerlemesine engel/mani olmak
zorla girmek,sözünü önermek, öne sürmek. uzun
break in kesmek,alıştırmak hold forth uzadıya konuşmak set down yazmak,
break in on Bir sohbeti bölmek hold in tutmak, zaptetmek. set foot ayak basmak

break in on
somebody's
conversation lafını kesmek hold off uzakta tutmak, yaklaştırmamak. set free serbest bırakmak, azat etmek.

ayrılmak, bırakmak,
sonlandırmak, koparmak,kopmak, başlamak.ayarlamak,meydana
break off ilişkiyi kesmek,birdenbire durmak hold on beklemek, tutmak set in gelmek
break out patlak vermek, kaçmak hold on to tutunmak set off yola çıkmak, yol açmak

break through engeli geçmek, aşmak hold onto tutmaya çalışmak Set Off, Out SEYAHATE BAŞLAMK, YOLA ÇIKMAK
ilişkiyi kesmek, ayrılmak
break up (sevdiğinden),ayırmak hold out ileri sürmek, ısrar etmek,uzatmak Set On ATAK
hold out on birinden gizlemek.bilgi vermeyi
brim over taşmak (su vb) someone reddetmek set out yola çıkmak, başlamak,açıklamak
sebep olmak, neden ertelemek,süre dolmasına rağmen set someone
bring about olmak hold over görevine devam etmek straight birini hizaya getirmek
geciktirmek,havaya kurmak, düzenlemek,
bring along yanında getirmek. hold up kaldırmak,tutmak,soymak set up hazırlamak
devirmek, indirmek, eleştirilere göğüs germek,makul
bring down azaltmak hold water olmak. set upon üzerine saldırmak
tanıtmak, sunmak,
bring in kazandırmak, işe almak hold with ile aynı fikirde olmak. settle down yerleşmek, uslanmak
bring into getirmek hole up köşesine çekilmek,saklanmak settle in yerleştirmek, mesken tutmak
bring on geliştirmek, sebep olmak hone in on odaklanmak settle on ..-e karar vermek.
bring out ortaya çıkarmak honk at someone birine korna çalmak settle up yoluna koymak, halletmek
ikna etmek,razı etmek, karşıya hook something
bring over geçirmek into something bir şeye bir şeye bağlamak shake down haraca bağlamak, para sızdırmak
çocuk yetiştirmek,
bring up bahsetmek, kusmak hook up ilişki kurmak, askıya asmak shake out silkip atmak
(biri) iyi bir yolda olmak; (iş v.b.) iyi
brush away fırçalayarak temizlemek/çıkarmak hook up with ile evlenmek,ile ilişki kurmak shape up gitmek:
hook up with
brush up tazelemek (bilgiyi) someone biriyle buluşmak/görüşüyor olmak shell out (para) vermek.
elde etmeye çalışmak (zam/terfi
buck for vb'ni) hop in (araba vb'ye) binmek shin up sarılarak tırmanmak

buck up neşelenmek hop on hop diye atlamak, üzerine binmek ship off bir yere göndermek,yollamak
buckle down ciddiyetle/gayretle çalışmak. hose down hortumla sulamak/süpürmek ship out yola çıkmak.gemiyle gitmek.
buckle on toka ile tutturmak, iliştirmek hot up ısınmak,heyecanlanmak shoo away kışt diyerek kovmak
hover over (akbaba gibi) birisinin
budge up kenara kaymak someone tepesinde/tepesine dikilmek shoot off fırlamak,vurmak

destek vurmak,bir tarafına destek


koymak (bir şeyin çökmesini
bug out hızlı kaçmak, sıvışmak huddle up kıvrılmak shore up önlemek için)
üzerine eklemek yaparak
build on geliştirmek. Dayandırmak hunch up kamburlaştırmak show in içeri almak
birikmek, artmak, yakalayıncaya kadar peşini
build up güçlendirmek hunt down bırakmamak, peşine düşmek show off Gösteriş yapmak
bulge out pırtlamak hurry out aceleyle çıkmak show out kovmak,uğurlamak
kilo almak (özellikle kasların çıkagelmek, ortaya
bulk up şişmesiyle) hush up örtbas etmek, üstü örtülmek show up çıkmak,varmak
karşılaşmak, arabayla (ağaca vb) kuruyup buruş buruş olmak;
bump into çarpmak ice up buzlanmak, buzlanıp kalmak shrivel up büzüşmek.

umursamamak, (bilmiyorum veya


ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu
bump up artırmak,yükseltmek immure in bir yere gömmek.hapsetmek shrug off yukarı kaldırmak

bunch up birbirine kenetlenmek indulge in kendine bir şey yapma izni vermek: shuffle off (sorumluluk vb) üstünden atmak

inure someone to görüşünü


buoy up moral vermek, neşelendirmek something birini bir şeye alıştırmak shut in engellemek,hapsetmek,kapamak

anlaşmazlıkları ya da sorunları
çözmek,(pürüz, sorun v.b.'ni) birini birine saldırtmak,köpeği birine
burn down yanıp kül olmak iron out gidermek. sic on saldırtmak
(birinin) yanına yaklaşmak, (birine)
burn off yakıp kül etmek iron out something tüm sorunları çözmek sidle up to yanaşmak.
elekten geçirmek, inceleyerek
burn out mahvolmak.yakıp yok etmek. jack in bırakmak, vazgeçmek sift through okumak
tamamen yanmak.,yakmak, yakıp kendi imzasıyla bir şeyi başkasına
burn up yok etmek. jack off mastürbasyon yapmak sign away devretmek
mektubu bitirmek, mektubu
burst in söyleyivermek,haykırmak jam up bir şeyi sıkıştırmak/tıkamak sign off noktalamak.
ekibe katılmak (sözleşmeli
bust out of (bir yerden) sıvışıp kaçmak. jazz up canlandırmak, hareketlendirmek. sign on olarak),imzalamak
.-e yağ çekmek, -i yağlamak, -e
butter up dalkavukluk etmek. jeer at ile alay etmek, ile eğlenmek. sign out imzalamak
otuz bir çekmek,masturbasyon kendi imzasıyla (bir şeyi) (başkasına)
button up iliklemek,düğmelemek jerk off yapmak. sign over devretmek.

buy off rüşvet vermek, rüşvet kabul etmek jibe with ..-e uymak, ile uyuşmak. sign up kaydolmak, yazılmak.

buy out bütün hisselerini almak. jot down not almak/etmek simmer down kendine hakim olmak, sakinleşmek

call away çağırmak juice up ortamı renklendirmek, içki içmek sing out bülbül kesilmek, ötmek,şakımak
istemek, gerektirmek,
call for çağrıda bulunmak jump in . ---nın içine zıplamak single out birer birer almak,şeçmek
(yardımcı veya danışman olarak)
call in (birini) çağırmak. jump on çıkışmak, üzerine binmek sink in batmak
iptal etmek, sona
call off erdirmek, durdurmak jump out at üstüne zıplamak siphon off çekmek, almak.
call on Ezbere okumak,Ziyaret etmek jump up zıplamak, atlamak sit in başında durmak,bakmak

call out to seslenmek jut out çıkık olmak, çıkıntı yapmak sit on alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi)
birden devrilip düşmek.alabora katılmamak, dahil olmaktan
call upon başvurmak,ziyaret etmek keel over olmak. sit out kaçınmak
uzak durmak, uzak
cancel out etkisini yok etmek,iptal etmek keep away tutmak sit with someone biri ile kalmak

kontrol altına almak,zulüm


bakmak, ilgilenmek, yapmak,yükselmesine izin
care for sevmek keep down vermemek. sketch out tasarlamak,karalamak
aynı görüşü paylaşmak,sürekli göz gezdirmek,çabuk ve üstünkörü
carry along desteklemek keep in saklamak,içeride alıkoymak skim over okumak
skip out on
carry away alıp götürmek, sürüklemek. keep off uzak durmak something bir yerden sıvışmak
carry off kapmak, üstesinden gelmek keep on devam etmek skip over atlamak (konu vb)
keep on (with
carry on devam etmek gerund) Devam etmek slave away köle gibi çalışmak
dışarda tutmak, uyuyarak gidermek, uyuyarak
carry on with ile ilişkisi olmak, devam etmek keep out girmemek sleep off kurtulmak

yapmak, gerçekleştirmek,
uygulamak,(birini/bir şeyi) dışarıya
carry out taşımak keep up yukarda tutmak slice up dilim dilim etmek, dilimlemek
(bir şeyin) sayesinde (bir işi) keep up with ayak uydurmak, hızına slick something
carry through yapmak veya başarmak: yetişmek down (saçını vb) düzleştirmek
cart away from dışarıya çıkarmak/götürmek kick around aylaklık etmek, oyalanmak slim down zayıflamak
kazanç sağlamak, yararlanmak, süzülmek, dikkati çekmeden
cash in paraya çevirmek kick off başlamak,girişmek slip away sessizce gitmek

cash in on çıkar sağlamak,faydalanmak kink up düğüm düğüm olmak slip by geçip gitmek,akıp gitmek (zaman)
bir kenara bırakmak, başından
cast aside savmak kit out temin etmek slip off çıkarmak,kaçmak
ıssız adada mahsur kalmak,
cast away başından savmak knock around boşa zaman harcamak, gezmek slip out dikkati çekmeden sessizce gitmek
cast off reddetmek knock down yumrukla yere devirmek. slip up yanılmak, hata yapmak
ilmek atmak, örgüde ilk ilmeği işi bırakmak, paydos etmek, tatil
cast on atmak knock off etmek.ölmek slog on zorlanmak, zorla yürümek

cast out toplumdan dışlamak, uzaklaştırmak knock on . -e vurmak, -i çalmak slow down yavaşlamak, sakinleşmek
anlamak, çakmak. moda olmak,
catch on tutmak. knock out nakavt etmek, oyun dısı etmek. smack into şiddetle çarpmak/bindirmek
meydana çıkarmak, kötü bir şey
catch out yaparken yakalamak knock over devirmek. smoke out ortaya çıkarmak
hızına yetişmek, hamile bırakmak.kapıya vurup
catch up tamamlamak , konuşmak knock up uyandırmak. smooth down sakinleştirmek,düzeltmek

bir şeye balıklama atlamak, bir şeyi


catch up in (şaçını vb) kaptırmak lap something up büyük bir zevkle kabul etmek smooth out düzlemek, pürüzsüzleştirmek
bağlamak, (gemiyi) bağlayıp ısırmaya çalışmak,ağzıyla kapmaya
catch up with .-e yetişmek:aynı düzeye gelmek lash down muhafaza etmek snap at çalışmak
(ani ve sert) tepki
cave in morali bozulmak,çökmek lash out göstermek/vermek,saldırmak snap off koparmak,kırmak
çevresinde yoğunlaşmak, hemen satın almak, hemen kabul
centre around çevresinde gelişmek lash out at sert ve ani çıkış yapmak snap up etmek,yakalamak
chalk up deftere yazmak last out çekmek,katlanmak snatch away from ayırmak,koparmak

yeni fikirler benimsemek,


karşısındakinin ne dediğini
change back eksi haline dönmek latch on (sonunda) anlamak snatch up kapmak
bir yöntemden diğerine sneak
change over geçmek latch on to anlamak,benimsemek in/on/into/onto .-e gizlice sokmak; -e gizlice girmek.
traş kremini sürüp köpürtmek, (bir
charge off kayıttan silmek lather up şeyi) köpürtmek snoop around (etrafa) bakınmak (SİNSİCE)
anne babanın haberi olmadan evden
charge with (bir şeyle) suçlamak launch into başlamak, istekle girişmek snuck out kaçarak bir yere gitmek
kovalamak, (köpek vb.) birisini
chase off kovalayarak dışarıya çıkarmak lay down yatmak, döşemek snuck out aileden izinsiz gece dışarı çıkmak
.-i azarlamak, -i haşlamak. -i
chat up birine yazmak/asılmak lay into dövmek, -e dayak atmak. snuggle down kıvrılıp yatmak

bir şeyi yapmaya son vermek,


pansiyon otel vb'nde kaydını (ekonomik nedenlerden dolayı) işçi
check into yaptırıp bir oda tutmak lay off çıkartmak soak up içine çekmek ,emmek

hıçkırarak söylemek/anlatmak, içini


check on in birini kontrol etmek lay on üzerine atılmak, saldırmak. sob something out çeke çeke/hıçkırarak ağlamak
.-e iyice bakmak; -e alıcı gözüyle sınıflandırmak,halletmek,çözümleme
check out bakmak. lay out yere sermek,sermek, hazırlamak sort out k
incelemek,denemek amacıyla
check over gözden geçirmek lay over kaplamak sort through içinden ayıklamak, içinden seçmek

leach into bir şeyin içine işlemek, (bir şeyin çalmaya başlamak (müzisyenler),
check up on İncelemek, kontrol etmek something içine doğru) sızmak sound off hazırlık borusu çal! Komutu

cheese off yorgun düşmek, bezginlik duymak lead away saptırmak,alıp götürmek sound out ağzını aramak

bir şeye
chew out fırça atmak,azarlamak lead in girmek/girişmek/başlamak,giriş space out boşluk bırakmak, ara vermek
biriyle tartışmak/ağız dalaşına
chicken out korkup vazgeçmek lead on yutturmak,inandırmak spar with someone girmek

birinin bir yerden


lead someone (merdiven/sandalye) inmesine ne düşündügünü açıkça söylemek.
chill out sakin ol,sakin kalmak, rahatlamak down something yardımcı olmak speak out daha yüksek sesle konusmak.
neden olmak,sonucunu doğurmak,
chime in maydanoz olmak, lafa karışmak lead to yol açmak spell out hecelemek,heceleyerek okuma

bir şeyden yavaş yavaş bir parçacığı kusmak, şiddetli bir şekilde
chip away koparmak, küçük parçalara ayrılmak lead up to zemin hazırlamak,yol açmak spew out fışkırtmak,çıkartmak
bir şeyden kopup fırlamak, ayrı bir
chip in para vermek, lafa girmek lead with someone (maça/oyuna) bir şey ile başlamak spin off birim haline getirmek
chop up doğramak leak out dışarı sızmak (sır), sızdırmak spin on üzerinde dönmek
chop down budamak,kesip düşürmek. lean in yüklen, omuz ver spit out tükürmek,söylemek
chuck away çöpe atmak.boşa harcamak lean over üzerine eğilmek, abanmak sponge up beleşe konmak
birden önüne çıkmak, pat diye spout off about bir şey hakkında böbürlenerek
churn out seri üretim yapmak leap out önüne çıkmak something konuşmak
tek bir kelime etmemek,sesini
clam up çıkarmamak leave off .-den vazgeçmek, -i bırakmak. sprawl out serilmek, uzatmak
dışarda tutmak, birdenbire meydana
Clean Out temizlemek,soymak leave out katmamak,atlamak spring up gelmek,türemek
clear off sıvışmak, tüymek. leave over ertelemek spring on pat diye söyleyivermek

clear out boşaltmak,sıvışmak, tüymek. leave up başkasına bırakmak spruce up çeki düzen vermek,şık giyindirmek
sırrı ifşa etmek,sırrı başkasına birini teşvik etmek.
Clear Up çözmek,halletmek,temizlemek let on söylemek spur on Cesaretlendirmek

birinin bir yere inmesine yardımcı


kapatmak, kepenk olmak/rehberlik etmek, hayal
close down indirmek let down kırıklığına uğratmak square away (işleri) yoluna koymak

dört köşeli hale getirmek (bir şeyin


kenarlarını), karelere bölmek,
close in kuşatmak,sarmak let in kapıyı açıp içeriye almak. square off meydan okumak
cezasını affetmek, cezasını square with
close in on kuşatmak,-in etrafını çevirmek. let off hafifletmek.serbest bırakmak someone birinden özür dilemek
squirrel something birşeyleri sonra kullanmak üzere
close off hesabı kapatmak let slide vazgeçmek. away saklamak
girmesine izin vermek, geçiş izni
cloud over bulutla kaplamak, hava kapanmak let through vermek stack up düzenli yığmak, yığılmak
ile karşılaştırıldığında (iyi/kötü vs.)
clue in ipucu vermek let up yumuşamak, sertliğini kaybetmek. stack up against görünmek
comb through derinlemesine kazıklarla (bir yerin) sınırlarını
something araştırmak/incelemek Lie back sırtüstü yatmak,dinlenmek stake off belirtmek

come about doğmak,meydana gelmek lie down yatmak, uzanmak. stake out belirlemek, kazıklarla belirlemek

cinsel ilişkiye girmek,birinin


karşılaşmak, iyi etki sorumluluğunda veya vazifesinde
come across bırakmak lie with olmak stalk off sinirli sinirli yürümek
varmak, birlikte gitmek,
come along ortaya çıkmak, gelişmek lie within içinde kalmak stamp out kökünü kazımak, yoketmek

come along with birisiyle gitmek/gelmek lie-in geç saate kadar yatmak Stand by beklemek; hazır beklemek.

savaş/saldırı pozisyonundan çıkmak,


üstüne yürümek, saldırmak. rastlantı sonunda bulmak, gözüne bulunduğu makama bir daha aday
come at Keşfetmek light on\upon takılmak stand down olmamak
come away ayrılmak,terketmek light out hızla terk etmek, sıvışmak stand in katılmak,yerini almak
geri dönmek , aklına neşelendirmek,sevindirmek,sigara
come back gelmek light up yakmak stand off uzak tutmak,denize açılmak
elde etmek.kazanmak, ziyaret
come by etmek limp away topallayarak uzaklaşmak stand out göze çarpmak,fırlamak
sıraya
come down on haşlamak, cezalandırmak line up girmek,düzenlemek,sıralamak stand over (birinin) başında durmak.

line up on bir şeyin üzerinde sıraya stand over


come forward (belirli bir amaçla) ortaya çıkmak: something girmek/sıra yapmak somebody başına dikilmek

come in on yer almak,katılmak line up with sıraya dizmek stand up ayaga kalkmak,dayanmak,dikilmek
mirasa konmak, bağlamak, birleştirmek; bağlanmak,
come into girmek, katılmak. link up birleşmek. start by (söyleyerek/yaparak vb) başlamak
come off kopmak,açığa çıkmak live by ile yaşamak, geçinmek start in başlamak,atılmak

start in on
someone or bir şey yada biriyle uğraşmaya
come on sahneye çıkmak. live down unutturmak somethink başlamak
kıt kanaat geçinmek, geçimini
Come Out çıkmak, görünmek, gözükmek. live off sağlamak start off hareket etmek,başlamak
geçimini sürdürmek,yaşamını ilgilenmek (hobi vb), başlangıç
come out right doğru çıkmak live on idame ettirmek start on yapmak
start out with
come over başına gelmek,olmak,Ziyaret etmek live out sonuna kadar yaşamak. someone (bir çalışmaya vb) biri ile başlamak

becermek, başkalarını hayal


kırıklığına uğratmamak,(bir haber) zor bir durumdan sağ olarak
come through gelmek. live through çıkmak,yaşamak (bir zamanı/olayı) start up şaha kalkmak,fırlamak,çalışmak
come to ayılmak, kendine gelmek. Live Up To ulaşmak,-e uygun yaşamak stave off geçici olarak savmak,defetmek

yaklaşmak, ele alınmak,


ortaya çıkmak, piyasaya
come up çıkmak liven up ..-i neşelendirmek, -i canlandırmak stay down (tehlike anında vb) eğilmek

(belirli bir hizaya) kadar gelmek.


come up to (belirli bir seviyeyi) tutturmak. lock away kilitleyip saklamak stay off yaklaşmamak, uzak durmak

çözüm yolu bulmak,yetişmek,(bir dışarıda bırakmak, (işçileri) işyerine


come up with plan, çare, cevap v.b.'ni) bulmak. lock out sokmamak stay out dışarıda kalmak
. -i anımsatmak, -i akla getirmek, -i
conjure up uyandırmak. lodge in takılıp kalmak stay over yatıya kalmak

cook up tezgahlamak,uydurmak log in sisteme oturum açmak, -e girmek stay put yerinden kımıldamamak
(bir duygu/his) yavaş yavaş
cool down sakinleşmek log on ..-e girmek,baglanmak steal over someone sarmak/bürümek
steal up on
cool off serinlemek,sakinleşmek look after bakmak (ilgilenmek) someone birine sessizce/sinsice yaklaşmak
özgürlüğünü sınırlamak, kapamak
coop up (bir şeyi kapamak) look away yüzünü yana çevirmek steep in . -e batmak
coop up in look away from
something hapsetmek, tıkmak someone (birinden) bakışlarını çevirmek steer into yöneltmek
inmek,istifa etmek; emekliye
cope with başa çıkmak look back on arkasına/geriye dönüp bakmak step down ayrılmak.
güvenlik çemberi oluşturmak, hor görmek, tepeden step into
cordon off kordon altında almak look down on bakmak something burnunu sokmak.bir şeye karışmak
cotton on farkına varmak, kavramak look for aramak step off . -den inmek,adımlamak

cough up zorla söylemek, zoraki anlatmak Look Forward To Dört gözle beklemek step out çıkmak,dışarı çıkmak
count for
something bir değeri/önemi olmak,para etmek look in on kısa bir ziyaret yapmak. step over yürüyerek üzerinden geçmek
look in on (süreci) hızlandırmak, terfi ettirmek;
count on güvenmek, bel baglamak somebody birini ziyaret etmek step up terfi etmek.

count out birer birer saymak look into incelemek, araştırmak,içine bakmak stew over .. -in yüzünden telaşa düşmek
cover up gizlemek; örtbas etmek. look on seyirci kalmak,izlemek stick in sokmak, batırmak

çıkıntı yapmak,besbelli olmak,(dışarı)


cower away çekinmek look out dışarı bakmak,bakmak stick out çıkarmak/uzatmak.
crack down aşırı önlem almak look out for dikkat etmek, gözetmek stink up kokutmak
son vermek için birşeyin üstüne
crack down on gitmek look over göz gezdirmek, incelemek stock up depolamak, stok yapmak
birşey yapmaya mümkün oldugu
crack on kadar devam etmek look through incelemek, göz atmak stock up on oldukça çok miktarda satın almak
iyilesmek, düzelmek.-i aramak, -e
cram into -in tıkmak,tıkıştırmak look up bakmak. stop by ugramak,ziyaret etmek

cram up ineklemek look up to hayranlık duymak, saygı duymak stop off (bir yerde) durmak; mola vermek.
kalitesine bakmaksızın çok sayıda
crank out üretmek look upon bakmak,olarak görmek storm out hiddetle ayrılmak
to keep someone informed of what
crank up hareket ettirmek. loop in is happening stow away kaçak yolculuk yapmak
mermi yağdırmak, kurşun
crap out mortoyu çekmek,bozulmak,ölmek loose off yağdırmak strap someone in birini kayışla bağlamak
crash in on üzerine yıkılmak loosen up açmak, gevşetmek stress out aşırı strese girmek
crash with
someone birisinin evinde kalmak lop off kesmek,kesip atmak stretch away (boylu boyunca) uzanmak
crawl out sürünerek çıkmak lose out kaybetmek,kaybolmak stretch out uzatmak,germek

creep out gizlice çıkmak/sıvışmak lumber off hantal hantal gitmek/ilerlemek strike down devirmek
birdenbire oluşmak, ortaya çıkmak,
crop up doğmak, çıkmak. lurk around\about gizli gizli dolaşmak. strike off uçurmak, kesip koparmak
karalamak, silmek, üstünü çizerek bir işyerini başarılı bir şekilde idare çalmaya başlamak,söylemeye
cross out iptal etmek. make a go of etmek, başarılı olmak strike up başlamak
crow about birşey hakkında böbürlenmek make do with ile yetinmek string out .-i ipe asmak. Dizilmek
kalabagını yararak ilerlemek,itiş
crowd in kakış ilerlemek make down fiyatını düşürmek string up birini ipe çekmek.
e doğru gitmek, e neden
cull out seçip ayırmak/almak make for olmak, sağlamak strip off soymak,çıkarmak
karşı gelmek, üstün olmak,
cut across kestirmeden gitmek make off kapkaç yapmak struggle on uğraşmak

(ne olduğunu) kestirmek, çıkarmak;


seçmek, fark etmek.anlamak,
cut down on azaltmak,kısmak,kesmek make out çözmek strung out sarhoş
araya girmek,(birinin) sözünü
cut in kesmek make over dönüştürmek,yenilemek,devretmek stuff in tıkıştırmak
stuff something tıka basa (bir şeyin içine)
cut in on azaltmak. sözünü kesmek make sure of Doğrulamak, emin olmak down something doldurmak/itmek
stumble rasgele bulmak, tesadüfen bulmak;
cut into azaltmak. make through üstesinden gelmek,atlatmak across/on/upon tesadüf etmek.

oluşturmak, uydurmak(hikaye vs
gayrete gelmek, bağlarını yalan)
cut loose koparmak,kelepçelerini çözmek make up makyaj yapmak stumble over dengesini kaybetmek, sendelemek
kesmek, kapatmak,
cut off durdurmak make up for telafi etmek suck in içine çekmek, emmek

cut out kesip çıkarmak, bırakmak make up with gönlünü almak, ile arayı düzeltmek suck up emmek,içine çekmek,yagcılık etmek

cut out for (bir şey için) biçilmiş kaftan olmak map out ayrıntılarıyla planlamak sum up özetlemek

cut through (boylu boyunca) kesmek, birdenbire içini kaplamak (bir his vb),
something anlaşılmasını kolaylaştırmak mark out seçip ayırmak.sınırlarını çizmek. surge up şiddetle yükselmek (dalga)
cut up parça parça kesmek, doğramak. mark up fiyatları yükseltmek suss out kontrol etmek, çözüm üretmek
ile sarmalamak
dash down acele ile yazmak, karalamak marry off evlendirmek,baş göz etmek swathe in (sargı/giysi/örtü/kumaş)
dawn on kafasına dank etmek, anlamaya istenilen ölçülere göre/uygun terleyerek atlatmak, endişeyle
somebody başlamak measure up olmak. sweat out beklemek
deal in ... ticareti yapmak. measure up to kadar iyi olmak: sweep away alıp götürmek,silip süpürmek
ele almak, çözmek, başa meet up with biriyle karşılaşmak, birine
deal with çıkmak someone rastlamak sweep in içeri dalmak/akın etmek
giyinip kuşanmak, allamak mesh with
deck out pullamak something bir şeyle uyuşmak sweep into içeri dalmak/akın etmek
depend on güvenmek , bağlamak mete out paylaştırmak, dağıtmak swell up şişirmek,yükseltmek
aylak aylak dolanmak, boş boş
dick around takılmak miss out atlamak,kaçırmak swept away ayakları yerden kesilmiş
elde edememek,(bir etkinliği vb)
die down sönmek (ateş),gücü azalmak miss out on kaçırmak (katılamamak) swerve away aniden yönünü değiştirmek
die off birer birer ölmek. mist over buğulanmak swing by geçerken uğramak
yok olmak, soyu mix someone up in swoon over
die out tükenmek something birini bir şeye dahil etmek someone birisi için ayılıp bayılmak
kazmak,(gömülmüş birini/bir şeyi) karman çorman etmek,kafasını üstüne çullanmak, birdenbire inmek
dig out kürekleyerek çıkarmak. mix up karıştırmak swoop down (kuş)
dig through delmek mob up (kavga vb için) adam toplamak swoop in baskın yapmak

bir şeyi çivileyerek veya


raptiyeleyerek açılmaz veya hareket
dig up kazıp çıkarmak monkey with ile oynamak, -i ellemek. tack down etmez bir duruma getirmek.

dim out karartmak mop up temizlemek,silip süpürmek tack something up raptiye ile tutturmak
azalarak sona ermek,yavaş yavaş
dine out dışarıda yemek yemek. mount up üzerine binmek tail off kaybolmak

terbiyesiz/küstah bir şekilde (fiziki olarak) (birine) benzemek;


dip into gözden geçirmek mouth off konuşmak. boşboğazlık etmek take after (biri) gibi davranmak.

dish out servis yapmak, yemekleri dağıtmak move along ilerlemek take along beraberinde götürmek, yanına almak
bir yere dadanmak/bir yerin
divvy up paylaşmak,bölmek move in on kontrolünü eline geçirmek take apart parçalarına ayırmak,sökmek
yürürlülükten kaldırmak , move in on
do away with durdurmak somebody abayı sermek take away götürmek,ortadan kaldırmak
do over Bir işi tekrar etmek move off uzaklaşmak,gitmek,ayrılmak take back sözünü geri almak, geri vermek
ilgilenmek, göz kulak
do with alakalı olmak, ilgili olmak,ile yapmak move out evden taşınmak. take care of olmak
olmadan idare etmek, sız
do without idare etmek,..-siz yapmak move over kenara çekilmek take down indirmek, not almak
üzerinden hareket etmek, içinden zennetmek,yanında götürmek,
dole out azar azar dağıtmak,dagıtmak move through geçmek take for dikkate almak

doll up güzelce giyinmek, güzelleştirmek move up öğrenciyi bir üst sınıfa yükseltmek take in almak,anlamak,dolandırmak
kurşun yağmuruna tutmak,
dope up (hayvana ya da insana) ilaç vermek mow down soykırım yapmak take into içine almak,sokmak,getirmek

Kıyafet çıkarmak, (uçak, kuş)


eline yüzüne bulaştırmak, berbat havalanmak.birdenbire çıkıp gitmek;
dote on gözü gibi bakmak, çok sevmek muck up etmek take off yola çıkmak.

üstlenmek, almak (taşıt


kargoyu/yolcuyu),(biriyle)
eğilmek; iki büklüm olmak; iki uğraşmak/meşgul olmak. (biriyle)
double up büklüm etmek. muddy up bulandırmak take on boy ölçüşmek
doze off uyuklamak, uykuya dalmak muffle in sarınmak take out çıkarmak,gezmeye götürmek
muffle something devralmak, üstlenmek,
drag along sürüklemek up (sesi) boğmak/bastırmak take over yönetimini almak
.-i iyice düşünmek, -i düşünüp
drag off çekerek taşımak mull over taşınmak. take place meydana gelmek, olmak

dragoon
something into take someone
somebody zorla yaptırmak muscle in on ihlal etmek/girmek across something birini bir şeyin karşısına geçirmek

garantiye almak. -i çivilerle take someone


drape over bir şeyin çevresini sarmak nail down sabitleştirmek through something detaylarıyla açıklamak

draw down aşağı doğru çekmek, tüketip bitirme narrow down daraltmak,sınırlandırmak take through detaylarıyla açıklamak

yararlanmak, zamanın yaklaşması, ısınmak, hoşlanmak,


draw on (sigaradan) duman çekmek nip in dalmak take to başlamak
draw out uzatmak.konuşturmak, söyletmek, nip off budamak,kesmek take up almak,yakalamak,mesgul olmak

(kontrat, senet v.b.'ni) hazırlamak,


draw up yazmak.yaklaşıp durmak: nod off uyuklamak, kestirmek. take up on birinin önerisini kabul etmek
dredge up araştırmak, eşelemek number off saymak take up with (biriyle) arkadaş olmak.

veritabanlarında hiyerarşik yapının


aşağı seviyedelerinde yer alan nurse somebody
drill down veriye ulaşma through hasta bakıcılığını yapmak talk back to Kaba bir şekilde cevap vermek

drink down kadeh yuvarlamak, içki yuvarlamak nut out To find a solution for talk down aşağılamak
büyük bir zevkle
drink in seyretmek/dinlemek. open out on .-e açılmak. talk into ikna etmek, -meye ikna etmek
drive around araba ile gezmek open up başlatmak, açmak talk out konuşarak çözmek

.-den çekilmek, -den vazgeçmek, -i hakkında


drive away arabayla uzaklaşmak,kovmak opt out yapmamaya karar vermek. talk over konuşmak,bahsetmek,tartışmak
arabayla geçmek; arabayla bir sorunu ya da durumu ayrıntılı bir
drive by önünden geçmek. order away göndermek,yollamak talk through şekilde konuşmak
kovmak, defetmek.arabayla girmesini söylemek,dışarıdan
drive off uzaklaşmak/ayrılmak. order in yemek söylemek talk to konuşmak, biriyle konuşmak
drive on sürmeye devam etmek own up itiraf etmek tamp down bastırıp sıkıştırmak, yatıştırmak

birisini etkilemeye çalışmak, -i


drive out kovmak, defetmek. pace out adımla ölçmek,adımlamak tamper with değiştirerek bozulmasına yol açmak
drone on homurdanmak pack in (sigarayı/alkolü vb) bırakmak tap into faydalanmak,
drop by Habersiz ziyaret etmek pad out uzatmak,şişirmek tap out ölmek
drop down düşmek. pair off eşleşmek; eşleştirmek. tape up sarı bant/şerit çekmek
habersiz uğramak,çat kapı ziyaret
drop in etmek pan out sonuç vermek.meyvesini vermek team up with ile birlikte çalışmak
(bir bilgiyi/haberi/mesajı)
drop in on ..-i ziyaret etmek. bir yere uğramak pass along iletmek/vermek tear apart yırtarak ayırmak
drop off bırakmak,düşmek pass around elden ele gezmek tear away koparmak,kurtarmak,ayırmak

drop out ayrılmak, okula devam etmemek Pass Away ölmek,vefat etmek,geçmek tear down yıkmak
drop out of Sınıfta kalmak pass by geçmek,geçip gitmek tear off koparmak,sıyırmak,ayrılmak

nesilden nesle geçmek, nesilden birini çok kızdırmak, sinirden


drop round uğramak pass down nesle geçmesini sağlamak tee off kudurtmak

topluma ters düşerek ayrı duran


kimse,öğrenimini tamamlamayan
dropout kimse pass on yansıtmak, aktarmak,devam etmek teem with ile dolu olmak, kaynamak

dry off kurulamak pass out bayılmak, kendinden geçmek. tell off ağzının payını vermek, azarlamak

dry out kurumak,tamamen kurumak pass over üzerinden geçmek test out test uygulamak,bir şeyi denemek
kurumak, tükenmek; kurutmak,
dry up tüketmek. pass through içinden geçmek.nüfuz etmek. thaw out ısıtarak buzunu çözmek
duck down (öne doğru) hızla eğilmek pass up geçmek thin out inceltmek,zayıflamak
duck into bir yere dalmak patch up onarmak think back on Yad etmek, anmak
(sorumluluktan vb) birine bir şeyi (olarak)
duck out kaçınmak,ortadan kaybolmak pawn off kakalamak/yutturmak think over iyice düşünmek

parasını verip kovmak,(borcu)


duke it out kozlarını paylaşmak. rekabet etmek. pay off tamamıyla ödemek.faydalı olmak think through enine boyuna düşünmek
yeniden kullanıma almak, pratik
dust off yapmak pay out (parayı) ödemek. think up uydurmak, bulmak
(borcunu) ödemek; borcunu
dwindle away gittikçe küçülmek pay up ödemek. thirst out susamak,susatmak
peek in(to
eat out Yemek için  dışarıya çıkmak something) bir şeye şöyle bir bakmak thrive on (bir şey) (birine/bir şeye) iyi gelmek:
kabuk soymak (meyve vb), inişe throng around çevresine doluşmak/uçuşmak/akın
ebb away yavaş yavaş azalmak peel off geçmek someone etmek
(yoldaki birisinden) yavaş yavaş
edge away uzaklaşmak peep out çıkmak, görünüvermek throw about savurmak,dagıtmak
egg on tahrik etmek, kışkırtmak. peer out aralıktan dışarı bakmak throw away atmak,boşa harcamak
zorluklara göğüs gererek başarmak, neşelenmek, canlanmak; throw in with bir araya gelmek, birlikte/beraber bir
eke out kastırmak perk up neşelendirmek, canlandırmak. someone şey yapmak
miyadını doldurmak, yavaşça yok
end up sonuçlanmak,bitirmek peter out olmak throw off .-den kurtulmak, -i başından atmak.
yavaş yavaş kullanımdan (giysiyi) giyivermek. üzerine
end up in boylamak, düşmek phase out kaldırmak/sona erdirmek. throw on giyivermek
end up with ile sonuçlanmak phone in telefon giriş throw over ile ilişkisini kesmek, terketmek
eşit olarak bölüştürmek,
even out eşitlendirmek pick at (yemeği) isteksizce yemek throw up kusmak,gelişigüzel yapmak (binayı)
(tabanca ile) -i birer birer vurup throw up on
eye up gözünü dikmek pick off düşürmek ,kaldırmak. someone birinin üstüne kusmak
(hesaba) dahil etmek/katmak, göz durmadan kusur bulup azarlamak; sokmak (bir başka şeyin içine),
factor in önüne almak pick on ile uğraşmak. thrust into hücum etmek
factor into-in hesaba katmak pick out Seçmek tick away (zaman) acımasızca geçmek

fade away solmak,unutulup gitmek pick over ayıklamak. ince eleyip sık dokumak tick up işaretlemek,tik koymak
toparlamak,kendine çeki düzen
fade out karartmak, zayıflayıp kaybolmak pick up Bir şeyi kaldırmak tidy up vermek,düzeltmek
çabucak anlamak, hemen
fall apart parçalara ayrılmak, uzak düşmek pick up on kavramak tie down bağlamak, özgürlüğünü kısıtlamak
(güvenilecek bir kimseye/yere)
fall back on başvurmak. pile in doluşmak tie up bag,baglantı,ilişki kurmak
(bir şeyin) altına düşmek. (bir kurcalamak (tamir/düzeltme
fall below şeyin) altına inmek pile on üşüşmek,tepeleme doldurmak tinker with amacıyla)
pile up ihbar etmek,herkesin bilmediği bir
fall down düşmek. something arttırmak tip off haber vermek
fall in çökmek,sıraya girmek pin down saptamak. tip over devrilmek, devirmek
yüksekten
fall off düşmek,düşmek,terketmek pin on iğne ile bağlamak, yamamak toil away çalışıp çabalamak
son vermek,bitirmek, tamamen
fall on ..-e hücum etmek, -e saldırmak. pine away erim erim erimek, eriyip solmak. top off doldurmak
ortaya çıkmak,dışıra (yarım olan bardağı/içkisini)
fall out çıkmak,dökülmek pine over someone birinin özlemini/hasretini çekmek top up doldurmak/fullemek

fall out with ağız dalaşına girmek, kavga etmek pipe down çenesini kapamak,susmak toss around savurmak
hafifçe karıştırmak (bir yiyeceği bir
fall over yıkılmak.üzerine düşmek piss off defol,siktir olup gitmek toss in sıvıyla)

suya düşmek, güme (bir grup çalışana) yardım etmek;


fall through gitmek pitch in (yardım etmek üzere) gelmek: toss out başından atmak, görmezden gelmek
toss something
fan out yayılmak,esmek place on yerleştirmek,üzerine koymak down bir dikişte içmek
üzerine plan yapmak,biri için
far away uzak,uzakta plan on something hazırlık yapmak tot up toplamak
önemsememek,
far off uzak,uzakta play down hafifsemek touch off neden olmak, bir şeye sebep olmak
fend off uzaklaştırmak, kovmak play out bitirmek tower up yükselmek
arayıp tarayıp bulmak, ortaya
ferret out çıkarmak play over tekrar/baştan oynatmak track down izini aramak,iz sürerek bulmak
defetmek, mücadele play something
fight off etmek through (albümü/eseri) baştan sona çalmak trade in takas
..-e yaltaklanmak. gözüne girmeye trade up (to daha pahalısıyla/büyüğüyle takas
figure in hesaba dahil etmek, ilave etmek play up to çalışmak something) etmek
figure out anlamak, çözmek plop down külçe gibi oturmak trail off azalarak yok olmak
yol açıp arasından geçmek, güçlükle trickle down (to
file out tek sıra halinde çıkmak plow through ilerlemek something) bir şeye damlamak
birinin (görev) yerine dur durak bilmeden çalışmak, kafayı kırmak, uyuşturucu alıp
fill in bakmak,doldurmak. plug away gayretle çalışmak trip out uçmak
fill out form doldurmak plug in fişi prize sokmak: trip over takılıp düşmek
fill someone in on birine bir konu hakkında bilgi
something vermek plump up vurarak kabartmak (yastık vb'ni) trot out ileri sürmek, öne sürmek.

fill up Tamamen-ağzına kadar doldurmak plunge down düşmek (dikine ve büyük bir hızla) truss up bağlamak, iple bağlamak.
filter down aşağıya doğru yayılmak plunge into dalma,dalış,atılmak,daldırmak try on elbise denemek
find in aranan konum, içinde bul point out açıklamak,Dikkat çekmek, belirtmek try out denemek
anlamak, bulmak,
find out çözmek, keşfetmek poke around bakınmak, el yordamıyla aranmak tuck in sokmak
sonuçlandırmak, (işi) çabucak
finish off bitirmek. polish off bitirmek. tuck into ağzını tıka basa doldurmak
konuşmaya başlamak, silahı istemeye istemeye vermek (para),
fire away ateşlemek, durma, yap! pony up sökülmek (paraları) tuck under altına kıvırmak.

fire something up çalıştırmak (motoru) pop by geçerken ugramak Tuck up sıvamak,katlamak

fish out bulup çıkarmak,arayıp bulmak pop in sokuvermek, geçerken uğramak tucked away saklanmış,gizlenmiş
. -e girmesini sağlamak. yerine
fit in uydurmak -sığdırmak pop off ölmek,çekip gitmek tucker out yormak
fit out ihtiyaçlarını sağlamak, teçhiz etmek pop out yuvasından fırlamak,fırlamak tumble down düşmek; düşürmek.
birdenbire ortaya çıkmak,pat diye
fix on ..-i seçmek, -e karar vermek. pop up belirmek/ortaya çıkmak tune in on açmak
dışarı atmak,kovmak, kapı dışarı
fix with organize etmek, düzenlemek pore over konsantre olmak,incelemek turf out etmek

fizzle out iyi başlayıp sonradan suya düşmek. pounce upon birden üstüne atılmak turn around arkaya dönmek,geriye dönmek
pound something bir şeyi vurarak/döverek bir şeyi
flat out son hızla, tüm gücünü harcayarak out düzleştirmek turn back geri dönmek

ayrıntılarıyla anlatmak,ayrıntılı hale Bir şeyin sesini kısmak,Reddetmek,


flesh out getirmek pour out içini dökmek, dökülmek turn down geri çevirmek
(birisini) yana doğru ittirmek, boşa
fling away harcamak,atmak prance about hoplayıp zıplamak turn in yatmak.teslim etmek.
fling out atmak,fırlatmak preside over başkanlık etmek turn into dönüşmek, dönüştürmek
avlayıp yemek, -i ağına düşürüp Elektriği kapamak,Mide
flip on alevlenmek, kızgınlıktan patlamak prey on soymak turn off bulandırmak, tiksindirmek

cinsel istek uyandırmak,


heyecanlandırmak,açmak (elektrik
flip out tepesi atmak prey upon içine dert olmak, yiyip bitirmek turn on vs),saldırmak.

tersyüz etmek,söndürmek,üretmek,
olduğu ortaya çıkmak,
flit about uçuşmak prick up dikmek (kulak), kulaklarını dikmek turn out sonuçlanmak
flood in akın akın gelmek. sel basmak print off negatiften çıkarmak turn over devretmek, iş yapmak
flop down küt diye oturmak prop up desteklemek,dayamak turn round çevirmek; çevrilmek, dönmek.
..-e başvurmak, -in yardımını
flush out saklandığı yerden çıkarmak prowl around sessiz sessiz/sinsice dolanmak turn to istemek.
pry something out
fly off uçup gitmek. of someone (birinin) ağızdan laf/bilgi almak turn up varmak, sesini açmak,ortaya çıkmak.

fly out öfkelenmek, fırlamak psych out kafayı sıyırmak, kendini kaybetmek turned off sapmak
kazık atmak, üçkağıtla
fob off benimsetmek pucker up kırıştırmak,buruşturmak use up tüketmek, harcamak,boşaltmak

(konser/sinema vb) birini bir yere


takip etmek, ardını getirmek,birine bir yere kadar eşlik
follow up bırakmamak puff out şişirmek,kabartmak usher in etmek
vaktini boşa geçirmek, aylaklık abartarak
fool around etmek puff up övünmek.kabartmak,şişirmek verge on yaklaşmak,doğru gitmek
bir hobi olarak (bir şey) ile
fool around with ilgilenmek, ile oynamak pull apart çekip ayırmak. vest in devretmek, -e vermek
force out dışarı çıkmaya zorlamak Pull off ..-i çekip çıkarmak. wade into .-e hemen girişmek.

ağır ağır ve güçlükle ilerlemek,


yüzünü yıkayıp kendine bir içinden yürüyerek geçmek (sığ
freshen up çekidüzen vermek. Ferahlamak pull on çekmek, (giysi) çekmek wade through su/çamur)
fret over dokuz doğurmak,dert edinmek pull out çıkarmak, yerinden sökmek wait for dört gözle beklemek,beklemek
azar azar çarçur etmek, parça parça sürücü arabayı yolun kenarına
fritter away harcamak. pull over çekmek,kenara çekmek wait on . -e hizmet etmek. -e servis yapmak.
iyileşmek, başarmak,
frown upon uygun görmemek, razı olmamak pull through yardım etmek wait out to wait until something ends

işbirliği yapmak.elde bulunanlardan


fuss over üzerine titremek pull together meydana getirmek. wake up Uyanmak
futz around boşa vakit harcamak pull up azarlamak, durmak walk along (bir şeyin) yanından geçmek
gang up birlik olmak,takım olmak pump up pompayla şişirmek walk away yürüyüp gitmek,uzaklaşmak

karşı cephe oluşturmak (birine),


toplanıp karşı saldırmaya kendi hatasıyla başını belaya
gang up on hazırlanmak punch in birisinin işe giriş saatini kaydetmek walk into sokmak, (birinin üzerine) saldırmak
gaze on gözünü dikmek, dalıp gitmek punch through kirişi kırmak walk off çekip gitmek.
gear up vitesi yükseltmek. Hazırlanmak punk out korkmak, tırsmak walk on ileri gitmek,terketmek
get ahold of kabadayılık etmek, gözünü
something iletişim kurmak.konuşmak push around korkutmak walk out on Terk etmek, başından atmak

get along with İyi anlaşmak, birisiyle geçinmek push into içine doğru itmek, sokuşturmak walk over ..i kolayca yenmek.katlanmak
inceleyerek gezmek, şöyle bir
get around yayılmak, gezmek push off gitmek, kaçmak. walk through incelemek
bir şey için zaman bulmak,vakit
get around to ayırıp bir şeyi yapmak push out başından atmak,kovmak wall something in etrafına duvar örmek

kastetmek, demek istemek; ima


etmek.zarar vermek, kötülük (çamur, su v.b. içinde) yuvarlanmak,
get at etmek. push through zorla kabul ettirmek. wallow in içinde yüzmek:
defetmek (kötü bir şeyi),,(darbeyi)
engellemek, savuşturmak, etkisiz
hale getirmek, (darbenin) etkisini
get away kaçmak, kurtulmak put about yaymak (haber/dedikodu) ward off azaltmak; (darbeden) korunmak.
yanına kar kalmak,çözmek,Bir işten
get away with sıyrılmak put aside bir kenara bırakmak,askıya almak warm up ısıtmak,
içeri atmak, hapse atmak.
get back dönmek,geri çekilmek put away ortadan kaldırmak, saklamak. wash down yıkayıp temizlemek
ilerlemesine engel olmak., yerine
get behind geride kalmak, gerisine düşmek put back koymak,geri almak wash off yıkayıp temizlemek

get by Hayatını sürdürmek,geçmek. put down yere koymak,kaydetmek, yazmak. wash out içini yıkamak, iflas etmek

bir şeyle yola çıkmak, (yaşayabilmek


get by on için) bir şeye dayanmak put forth yayınlamak, ileri sürmek watch over gözkulak olmak

yere devirmek,devirmek(mesela ileri sürmek, iddia etmek, birisini (uyuşturucu vb gibi) kötü bir
get down içki) put forward önermek wean someone off alışkanlıktan uzak tutmak
get down to (bir işe) bakmak, başlamak. put in takmak., içeri koymak, sokmak. wear off yıpranmak,yavaş yavaş azalmak
get far mesafe katetmek put in place devreye sokmak wear out yıpratmak,tüketmek
get going (gayretle) başlamak. put into . -e para vermek, içine koymak weed out çıkarmak, ayıklamak.
ertelemek, giysi
get in binmek, gelmek,içeri girmek put off çıkarmak,caydırmak weigh in at tartıldıgında belli bir ağırlıkta almak
get in on giymek, açmak, kilo
something bir şeye katılmak put on almak well into . -a kadar, -lere kadar

(birinin) arkadaşlığını kazanmak;


get in with (birinin) gözüne girmek. put on hold askıya almak well out fışkırmak (sıvı bir yerden), akmak

söndürmek, bir uzvun yerinden


alışmak.öğrenmek,,-e çıkması, kapamak (ışığı),sinir etmek,
get into sokmak\girmek put out sinirlendirmek. well up ile dolmak (gözyaşı/bir duygu)

inmek,paçayı kurtarmak; (birini) demir atmak,etkili bir şekilde


get off cezadan kurtarmak:ayrılmak put over iletmek/anlatmak/açıklamak. wheel out ileri sürmek, öne sürmek:
abayı yakmak,yakın arkadaşlık
get off with kurmak put right düzeltmek,doğru yola sokmak wheel round birdenbire dönmek

telefon ile
bağlamak,gerçekleştirmek, (bir yasa
get on with it devam etmek,biriyle geçinmek put through tasarısını) (meclisten) geçirmek. whip in girivermek
(bir şeyi bir şeyin) yanına
get on,get upon binmek, geçinmek, devam etmek put to yerleştirmek whip off hızla çıkarmak

çıkarmak,(satışa) çıkarmak.
(bir işe) bakmak, (bir işi) ele almak, (direnişte) bulunmak; (kavga)
get onto (bir işe) meşgul olmak. put up etmek, (mücadele) etmek. whip up yapıvermek, tahrik etmek
get out çıkmak, inmek, yayılmak put up at kalmak (otel vb'nde) whittle down bozmak, azaltmak
iyileşmek, atlatmak,
get over üstesinden gelmek Put Up With katlanmak,tahammül etmek whore up abartmak
yapıp da kurtulmak,bitirip
get over with kurtulmak putter around ufak tefek şeyler yapmak win back geri kazanmak, tekrar kazanmak
get rid of kurtulmak,kovmak puzzle out kafa yorarak çözmek. win out sonuçta galip çıkmak.
get round to zaman ayırmak,vakit bulmak quit on someone işi aniden bırakmak win over dostluğunu kazanmak
telefonla ulaşmak,
get through başarılı olmak, tüketmek araba camını aşağı indirmek, giderek
rack out uyumak wind down yavaşlamak, kapamak

… e ulaşmak, e varmak, telefon


bağlantısı kurmak (biriyle), puan toplamak (bir oyunda),
get through to anlamasına yardımcı olmak rack up toplamak Wind Up sarmak,tasfiye etmek,son vermek

get through with (birinin) işini bitirmek, -i tüketmek rage on devam etmek wipe off silerek temizlemek, -den kurtulmak
varmak ,başlamak,lazım olmak,
get to gerekmek; şart olmak rain in on (pencereden) içeriye yağmak wipe out yok etmek

yataktan kalkmak, ayağa


get up kalmak,hazırlamak, düzenlemek. rake up aydınlatmak, canlandırmak wither away sararıp solmak
(belirli bir düzeye) yükselmek bir şeyle bir şeye
get up to \erişmek, uğraşıp didinmek ram something in vurmak,tokmaklamak wither up solmak,sararıp solmak
ortamı canlandırmak, ortama renk aç kurt gibi yemek, hapır hupur
ginger up katmak ramble on yürümek,gezinmek wolf down yemek, (yemek) atıştırmak.
gird up (silah vb) kemerine takmak ramp up arttırmak (üretimi vb) work away ugraşmak,meşgul olmak

(birinin dikkatini çekmek için) bir bir şey için çalışmak, (bir şirket) için
give away Birisine bir şeyi bedava vermek rap on something şeye/bir şeyin üzerine vurmak work for çalışmak

give back geri vermek rat on someone birini ispiyonlamak/gammazlamak work off bitirmek, yok etmek
razı olmak, pes etmek,
give in teslim etmek
rat out yüzüstü bırakmak,ispiyon etmek work on üzerinde çalışmak,
yoğunlaştırmak (baskıyı vb), anlamak, hesaplamak,
give in to boyun eğmek, -e teslim etmek ratchet up çoğaltmak work out antrenman yapmak,halletmek
salmak, dışarı çıkartmak,
give off bırakmak rattle away habire konuşmak, cır cır konuşmak work over pataklamak, hırpalamak

çabuk çabuk söylemek ,ezbere hazırlamak,geliştirmek, (ilgi, heves,


give on to .- e dönük olmak,bir yöne bakmak rattle off söylemek Work Up heyecan v.b.'ni) uyandırmak.
çok yorulmak, bitmek. açık açık
give out söylemek rattle on cır cır ötmek, durmadan konuşmak. work up to kötü bir haberi hazırlanmak
wrench something
rave about birine methiyeler düzmek, away from
give over kendini adamak, vazgeçmek someone hayranlıkla söz etmek somebody bir şeyi birinden zorla çekip almak
give rise to sebep olmak reach out uzanmak, birisine ulaşmak write in eklemek

mektupla başvurmak,aktif bir hesabı


masrafa veya kar zarara geçirme,
give up bırakmak, vazgeçmek read over baştan başa okumak. tekrar okumak write off başarısız olarak görmek
yerini bırakmak,(biri ya da bir şeyle) sahneye koymadan önce
give way to yer değiştirmek read through oyuncuların oyunu okuması write out tamamını yazmak,yazmak

gloss over örtbas etmeye çalışmak read up okuyup bilgi edinmek write up övgüyle söz etmek,rapor hazırlamak
go about işe koyulmak. ele almak read up on araştırma yapmak yank off aniden çekmek
yank someone
go about with birlikte olmak, birlikte görülmek ream out fena halde azarlamak around birini rahatsız etmek
Go Ahead devam et reel something in makara ile içeriye sarmak yield up teslim etmek/vermek
ile beraber gitmek.-e razı olmak, -i bütün gayretini tek noktaya
go along with kabul etmek. reign over hüküm sürmek, hükmetmek zero in on toplamak, yoğunlaşmak
go around-go
round gezinmek,dolaşmak rely on güvenmek, bel bağlamak tee up ayaralamak (randevu vb)
go away gitmek, ayrılmak. rely upon bel bağlamak,güvenmek hollow out çukur açmak.kazmak

go back Geri dönmek remark on someone biri hakkında yorumda bulunmak


tekrar/yeniden gözden
go back over geçirmek/incelemek rev up hızlandırmak
go behind peşine takılıp gitmek ride off atını sürerek gitmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1 (it's well) worth it buna değer 8001 interjection ünlem
2 a bit more biraz daha fazla 8002 interlocutor muhatap
3 a bunch of bir grup 8003 interloper başkasının işine burnunu sokan kimse.
4 a clear conscience gönül rahatlığı 8004 interlude (tiyatro) ara oyunu.
5 a dithering idiot sarsak 8005 Intermediate ARADA,ORTA
6 A Few az sayıda 8006 interment (ölüyü) gömme, defnetme.
7 a good deal of bir damla,birçok 8007 interminable sonsuz, bitmez tükenmez.
8 A Great Many pek çok , çok fazla 8008 intermingle birbirine karışmak
9 a leg up destek,koltuk çıkma 8009 intermittent kesik kesik, aralıklı
10 a little way off biraz uzakta 8010 intermittently aralıklı olarak
stajyer, hapsetmek (bir gemiyi bir
11 a long way off çok uzak,çok uzakta 8011 intern limanda),gözaltına almak
12 a modicum of zerre kadar,az bir miktar 8012 internal affairs iç işleri
13 a must vazgeçilmez tercih, olmazsa olmazı 8013 internalize içselleştirmek,benimsemek
14 a pile of yığın 8014 International ULUSLARARASI
15 a puff of smoke duman kümesi 8015 internist dahiliye uzmanı
16 a set of bir takım 8016 interplanetary gezegenler arası
17 a spate of pek çok.bir süre 8017 interplay karşışıklı etkileme
yazıya sözcük veya cümle ekleyerek asıl metni
18 a taste bir tadımlık 8018 interpolate değiştirmek, ara değerini hesaplamak
19 a tough nut çetin ceviz 8019 interpose itiraz etmek,iki şeyin arasına koymak
20 Abandon TERK ETMEK 8020 Interpret YORUMLAMAK,ÇEVİRMEK
21 abandoned terkedilmiş, bırakılmıþ, metruk. 8021 interpretation yorum, çeviri
yeni kral göreve geçene kadarki kralsız dönem,
22 abandoner başkasına mal bırakan kimse 8022 interregnum hükümdarsız dönem
23 abandonment terk, bırakılma, vazgeçme 8023 interrelate ilişkisi olmak, birbiriyle alakalı olmak
24 abate azalmak,hafiflemek 8024 interrelated birbiriyle ilişkili
25 abatement azaltma, hafifletme; azalma, hafifleme. 8025 interrelatedly ilişkili olarak, karşılıklı olarak

26 abattoir mezbaha, kesimevi 8026 interrelatedness birbiriyle bağlantılı olma, birbiri ile alakası olan
27 abbey manastır 8027 interrelation karşılıklı ilişki
28 abbot başrahip 8028 interrelationship karşılıklı ilişki
29 abbrevation kısaltma 8029 interrogation sorgu,sorguya çekme

30 abbreviate kısaltmak. 8030 Interrupt DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA GİRMEK
31 abbreviated kısaltılmış 8031 intersect kesişmek, birbiri üzerinden geçmek
32 abbreviator kısaltma yapan kimse 8032 intersection kavşak
33 abdicate (bir haktan) vazgeçmek, feragat etmek. 8033 intersperse arasına serpmek, karıştırmak.
34 abdication feragat.tacını ve tahtını terketme. 8034 interspersion serpiştirme,serpme
35 abdomen karın 8035 intertwine iç içe geçmek, birbirine sarılmak
36 abdominal karna ait. 8036 Interval ARALIK,SÜRE
37 abdominally karınsal 8037 intervene araya girmek.karışmak
38 Abduct birisini kaçırmak 8038 intervening aradan geçen
39 abduction kaçırma 8039 intervention müdahale,araya girme
40 abductor kaçıran kişi ( çoçuk vs) 8040 Interview RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
41 abed yatakta (eski söyleniş) 8041 interwar savaşlararası
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
42 aberrance-aberrancy sapma,sapıklık 8042 interweave beraber dokumak,birbirine karıştırmak
43 aberrant normal olmayan,sapkın,doğru yoldan ayrılmış 8043 Intestines BAĞIRSAKLAR
44 aberrantly sapkın bir halde, anormal bir şekilde 8044 intimacy samimilik, yakınlık
45 aberrate beklenen durumdan sapmak 8045 intimate samimi ,yakın,ima etmek,çıtlatmak
46 aberration sapma (doğru/doğal/normal olandan) 8046 intimidate korkutmak
47 abet suç ortaklığı yapmak,yardım etmek 8047 intimidation gözünü korkutma, yıldırma,
48 Abhor nefret etmek,tiksinmek 8048 Into İÇİNE
49 abhorrence nefret,iğrenme 8049 intolerant hoşgörüsüz
ses tonunun yükselip alçalma şekli, tonlanma,
50 abhorrent nefret uyandıran, tiksindirici. 8050 intonation titremleme.

51 abhorrer tiksinen kimse 8051 intone monoton bir sesle söylemek, makamlı okumak
52 abide beklemek,sadık kalmak 8052 intoxicate sarhoş etmek.mest etmek
53 abider bir yerin sakini 8053 intoxicated sarhoş,alkollü
54 Ability YETENEK 8054 intoxication sarhoşluk.mest olma

55 abject kendini küçük düşüren,küçük düşürücü,rezil ,aşagılıyıcı 8055 intractable yola getirilemeyen, kolay kontrol edilemeyen,zorlu
56 abjectly gurursuzca, kendini alçaltarak. 8056 intransigence uzlaşmazlık.
57 abjectness bayağılık,alçaklık 8057 intransigent uzlaşmaz, uzlaşması olanaksız.
58 abjure tövbe etmek, yeminli terk ve feragat etmek 8058 intravenous damar içi,damardan
59 Ablaze yanmakta,tutuşmakta 8059 intravenously damardan, damar içinden
60 Able MUKTEDİR 8060 intreat yalvarmak.rica etmek
61 ablution aptes, gusül 8061 intrepid yılmaz, korkusuz
62 ably iyi bir şekilde. 8062 intricacy incelik,anlaşmazlık
63 abnegate kaçmak (sorumluluktan), feda etmek 8063 intricate darmaduman, karmakarışık
64 abnegation feragat etme,fedakarlık 8064 intrigue entrika, hile. entrika çevirmek,ilgisini çekmek
65 abnormal anormal. 8065 intriguer entrikacı,fitneci
66 abnormally anormal bir şekilde 8066 intrinsically aslında, özünde.
67 Aboard (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 8067 intrinsic-intrinsical asıl, esas, kendine özgü.
68 abode ikametgâh, ev. bir yerde ikamet etmek 8068 Introduce TANITMAK,TANIŞTIRMAK
69 Abolish İPTAL ETMEK,yürürlükten kaldırmak 8069 introduction tanıtım,giriş
70 abolishable feshedilebilir, iptal edilebilir 8070 introspect içgözlem yapmak
71 abolisher iptal eden kimse 8071 introspection iç gözlem
72 Abolition-abolishment KALDIRMAK,FESH,İPTAL 8072 introspective içebakışçı
73 abolitionist köleliğin kaldırılması yanlısı, iptal etme taraftarı 8073 introvert içedönük kimse.

zorla içeriye sokmak; zorla girmek.,istenilmeyen bir


74 abominable iğrenç,tiksindirici 8074 intrude yere izinsiz ve davetsiz girmek.
75 abominably tiksindirici bir şekilde 8075 intruder davetsiz misafir
76 abominate nefret etmek, tiksinmek. 8076 intrusion ihlal,zorla girmek,davetsiz girme
77 abomination nefret etme, tiksinme. 8077 intrusive zorla giren.
78 aboriginal yerli, bir ülkenin asıl yerlisi. 8078 intrusiveness rahatsız etme.zorla girme
79 abortion kürtaj,düşük 8079 intrust güvenmek
80 abortive gelişmemiş,başarısız 8080 intuit sezgi,içine dogmak
81 abortively verimsiz bir şekilde,eksik olarak 8081 intuition sezgi,önsezi
82 abortiveness gelişmemişlik, başarısızlık 8082 intuitive sezgiyle anlaşılan veya öğrenilen, sezgisel.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
83 abound bol miktarda bulunmak 8083 inundate su basmak, garketmek.
84 abounding bol,çok 8084 Invade İSTİLA ETMEK
85 About 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK,etrafında 8085 Invalid GEÇERSİZ,hasta,yatalak
86 Above YUKARIDA 8086 invalidate geçersizleştirmek, hükümsüz kılmak.
87 Above All herşeyden en önemlisi 8087 invariable değişmeyen, değişmez, sabit kalan.
88 above and beyond fazlasıyla, yeter de artar 8088 invariably değişmeyerek, devamlı
89 aboveboard kanuna aykırı olmayan,yasal 8089 invasive istilacı, akın eden
90 abrasion aşınma,aşındırma 8090 invective-invectiveness ağır hakaret, sövüp sayma, küfür.
91 Abrasive kaba,kırıcı 8091 invectively hakaret ederek
92 abreast yan yana, aynı hizada; başabaş. 8092 inveigle ayartmak,kandırmak
ayak uyduran,(herhagi bir konu hakkında) son
93 abreast of gelişmelerden haberi olan 8093 Invent İCAT ETMEK, YARATMAK
94 abridge kısaltmak, özetlemek. 8094 invention yaratıçılık,icat
95 abridged kısaltılmış versiyon 8095 inversion ters dönme, altüst olma.
96 abridgement kısaltma, özet. 8096 invert tersine çevirmek, tersyüz etmek.
97 Abroad YURT DIŞI 8097 Invest YATIRIM YAPMAK
98 abrogate iptal etmek, feshetmek. 8098 Investigate ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK
99 abrogation iptal, feshetme. 8099 İnvestigation araştırma
100 abrupt ani,beklenmedik 8100 investigator araştırmacı,dedektif
101 abruptly aniden,birdenbire 8101 investment yatırım
102 abruptness anilik,tutarsızlık 8102 investor yatırımcı
103 abscond kaçmak, sıvışmak. 8103 inveterate tiryaki,bagımlı,kökleşmiş
104 absconder kaçak,firari 8104 invigorate canlandırmak, güçlendirmek.
105 Absence YOKLUK 8105 inviolate bozulmamış, çiğnenmemiş.
106 Absent 1.YOK 2.EKSİK 8106 invitation davet,davetiye
107 absent minded unutkan,dalgın 8107 invitation card davetiye
108 absentee devamsız kimse,vazifede bulunmayan 8108 Invite DAVET ETMEK
109 absently eksik bir şekilde,dalgın bir biçimde 8109 İnvite davet etmek, çağırmak, neden olmak
110 Absolute MUTLAK, KESİN,emin 8110 invocation zikir,niyaz,yakarma
111 absolutely mutlaka, kesinlikle 8111 Invoice FATURA

112 absoluteness tamlık,kesinlik 8112 invoke yardım istemek, (tanrıya) yakarmak,başvurmak


113 absolution (günahların) Allah tarafından affolunması. 8113 involuntary istemsiz, istemeyerek yapılan
114 absolve temize çıkarmak,kurtarmak 8114 Involve GEREKTİRMEK,İÇERMEK,KAPSAMAK,
115 absolved suçu affedilen,affedilmiş 8115 involve in in -e karıştırmak, -e bulaştırmak, -e sokmak:
116 Absorb EMMEK 8116 involved ilgili,alakalı,içeren
117 absorbability soğurulabilirlik 8117 involvement karışma,ilgi,dahil
118 absorbable emilebilir, emilebilen 8118 inward içe doğru,içeriye doğru
119 absorber yutucu,emen 8119 inwardly içten içe,içeriye
120 Absorption emme, içine çekme 8120 inwrought karışmış,karışık dokunmuş
121 abstain hiç yapmamak, sakınmak: 8121 iota zerre, nebze:
122 abstainer çekimser,çekimser kalan biri 8122 irascible çabuk öfkelenen, sinirli, huysuz.
123 Abstinence kaçınma,uzak durma 8123 ire öfke, hiddet,kızgınlık
124 abstinent nefsini kıran,(kendini bir şeyden) mahrum eden. 8124 ireful sinirli,kızgın
125 abstract soyut,özet,soyutlamak,özet çıkarmak 8125 irefully öfkeli bir şekilde
126 abstraction soyutlama; soyutlanma.dalgınlık 8126 irksome sıkıncı,usandırıcı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
127 abstractly soyut olarak 8127 irksomeness usandırıcılık,taciz edicilik
128 abstractness soyutluk 8128 Iron 1.DEMİR 2.ÜTÜ
129 Absurd SAÇMA 8129 iron will güçlü irade, sağlam irade
130 absurdity-absurdness saçmalık, akılsızlık 8130 ironclad kuvvetli,zırhlı
131 absurdly saçma bir şekilde, anlamsız olarak 8131 ironic ironik,alaycı
132 Abundance bolluk 8132 Ironically ALAYLI BİÇİMDE
133 abundant bol, bereketli. 8133 irradiate ışık tutmak. ışık saçmak
134 abundantly bol bol, buram buram 8134 irrational irrasyonel,şaçma
135 abusable suistimal edilebilir 8135 irreconcilable uzlaştırılamaz, barıştırılamaz.uzlaşmaz kimse.
136 Abuse SUİSTİMAL,TACİZ,KÖTÜYE KULLANMA 8136 irredeemable çaresiz.paraya çevrilemez.
137 abuser suistimal eden kişi 8137 irredeemably çaresizce, karşılamaz bir şekilde

138 Abusive küfürlü,aşalayıcı 8138 irrefutable aksi iddia edilemez, su götürmez, çürütülemez.
139 abut yaslanmak, bitişik olmak 8139 Irregular DÜZENSİZ
140 abuzz uğultulu 8140 irrelevant konu dışı; to ile ilgisi olmayan.
141 abysmal çok kötü, feci. 8141 irrelevantly alakasız bir şekilde,pat diye
142 abysmally berbat bir halde 8142 irreparable onarılamaz,tamir edilemez
143 Abyss uçurum,derinlik 8143 irreparably tamir edilemez biçimde
144 Academic AKADEMİK 8144 irreplaceable vazgeçilmez
kusur bulunamaz, aleyhinde söylenecek bir şey
145 accede to razı olmak,kabul etmek 8145 irreproachable olmayan, kusursuz.
146 Accelerate hızlandırmak 8146 irresistible karşı konulmaz, dayanılmaz, çok çekici.
147 acceleratingly hızlandırarak 8147 irresistibly karşı konulamaz bir halde
148 acceleration hızlandırma,ivme 8148 irretrievable bir daha ele geçmez., onarılamaz

149 Accelerator GAZ PEDALI,hızlandırıcı 8149 irretrievably telafi edilemez bir şekilde, karşılanamaz bir halde
150 Accent ŞİVE, AKSAN 8150 irreverent saygısız
151 accentuate vurgulamak. 8151 irreversible ters çevrilemez.geri alınamaz
152 Accept KABUL ETMEK 8152 irrevocable geri alınamaz, değişmez
Acceptance-
153 acceptingness kabul, alma, razı olma 8153 irrevocably geri dönülemez bir şekilde
154 acceptingly kabul ederek 8154 irrigate sulamak
155 Access 1)GİRİŞ 2)YOL,erişmek 8155 irritability asabiyet,sinirlilik
156 Accessible ulaşılabilir 8156 irritable çabuk kızan, sinirli.
KIZDIRMAK, SİNİRLENDİRMEK, TAHRİŞ ETMEK (deri
157 accession katılma,ulaşma, tahta çıkma 8157 Irritate vb.)
158 Accident KAZA,TESADÜF 8158 Island ADA
159 Accidental tesadufi, kaza 8159 islet adacık.
160 accidentally kazara,tesadüfen 8160 isolation izalasyon,tecrit
161 acclaim alkış,alkıslamak.büyük beğeni. 8161 Israelite yahudi
162 acclaimer alkışlayan,bagıran 8162 issuance çıkarma,yayınlama
1SORUN 2.KONU 3.BASIM,makale, tedavüle
163 acclamation alkış, tezahüratla ilan etme 8163 Issue çıkarmak
164 acclimation iklime alışma,ortama alışma 8164 issuing çıkarma,ihraç
165 acclimatize-acclimate iklimine alışmak, ortama alıştırmak 8165 It O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri)
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

166 accolade onurlandırma, şövalyelik verirken kılıçla dokunma 8166 it is no skin off my nose beni alakadar etmez
167 Accommodate YERLEŞTİRMEK,kalacak yer sağlamak 8167 it İs What İt İs neyse o
168 accommodating yardımsever, yardımcı. 8168 Itch KAŞINDIRMAK,KAŞINTI
169 Accommodation KONAKLAMA YERİ 8169 itching kaşındırıcı, sinirlendirici
170 accommodative uyabilen, intibak eden 8170 Item BİRİM,madde,parça
171 accommodativeness uyumluluk 8171 itemization maddeleme,listeleme
172 accompaniment eşlik etme. 8172 itemized-itemised kalem kalem listelenmiş
173 Accompany EŞLİK ETMEK 8173 itemize-itemise ayrıntısıyla yazmak
174 accomplice şuç ortagı 8174 iteration yineleme.tekrarlama
175 Accomplish başarmak, tamamlamak 8175 itinerant gezici,seyyar
176 accomplishable başarılabilir 8176 itsy-bitsy minicik, mini minnacık
177 accomplisher başaran 8177 ivory fildişi
178 accomplishment üstesinden gelme,başarma 8178 jab yumruk,aşı,dürtme,saplamak

179 accord akord,uyum,uymak,teslim etmek,anlaşma, mukavele. 8179 jabber anlaşılmayacak şekilde konuşmak.
180 accord with uyum sağlamak, ile bağdaşmak 8180 jabberwocky saçma, abuk sabuk konuşma veya yazı
181 accost yaklaşıp bir şey söylemek. 8181 jabot fırfırlı göğüs danteli
1)KRİKO 2)VALE (Oyun kağıdında) 3)TORPİL
182 account HESAP,röportaj; (birinin) anlattığını 8182 Jack YAPTIRMAK
183 accountability sorumluluk, hesap verme mecburiyeti 8183 Jackal ÇAKAL
184 accountable sorumlu. 8184 jackdaw küçükkarga
185 Accountant muhasebeci 8185 Jacket CEKET
186 Accounting MUHASEBE 8186 jade hafifmeşreş kadın.çok yormak.
187 accoutre-accouter askeri giyecek vermek 8187 jaded çok yorgun, bitkin.
188 accoutred teçhizatlı,donanımlı 8188 jag viraj, keskin dönüş.diş diş etmek, çentmek.
189 accoutrement donanım,techizat 8189 jag off sersem,aptal
190 accretion büyüme. yeni maddeler katılması ile büyüme 8190 jagged dişli, çentikli, sivri uçlu.
191 accruable tahakkuk edilebilir,biriktirebilir 8191 jag-off aptal,sersem
192 accrue tahakkuk etmek,artmak,büyümek 8192 Jaguar JAGUAR
193 Accumulate TOPLAMAK,BİRİKTİRMEK 8193 jai alai ispanyollara özgü bir top oyunu
194 Accumulation birikme, yığın 8194 Jail HAPİS
195 accuracy doğruluk. 8195 Jam 1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam )
pervaz,kapı veya pencerenin dik yanı veya kenar
196 Accurate DOĞRU, HATASIZ 8196 jamb pervazı
197 accurately kesin olarak,doğru olarak 8197 jangle kavga etmek, çekişmek.ahenksiz ses çıkarmak.
198 accurement gerçekleşme,tahakkuk etme 8198 Janissaries yeniçeriler
199 Accusation şuçlama 8199 January OCAK ( ayı )
200 Accuse SUÇLAMAK 8200 jape alay etmek,alay,dalga geçme
201 Accused SANIK,şuçlu 8201 Jar KAVANOZ.sarsmak; sarsılmak.
202 accuser suçlayan kişi 8202 jar with ters düşmek,çatışmak
203 accusingly suçlanır bir şekilde 8203 jargon anlaşılmaz dil.meslek argosu.
204 Accustom ALIŞTIRMAK 8204 jarringly zıt bir şekilde
205 accustomation Alışma 8205 jaundiced karamsar,önyargılı
206 Accustomed ALIŞIK,ALIŞKIN 8206 jaunt gezinti,gezmek
207 accustomed to . -e alışık,- e alışkın 8207 jauntily kaygısızca, fütursuzca.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
208 ace işinin ehli,uzman 8208 jaunty yaşamından ve kendinden memnun,neşeli
209 ace of spades maça beyi 8209 Jaw 1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK
210 acerbic iğneleyici (konuşma) 8210 Jazz CAZ
211 Ache AĞRI,agrımak 8211 Jealous KISKANÇ
212 achievable başarılabilir, ulaşılabilir 8212 Jeans JİN, KOT PANTOLON (Pamuklu)
213 Achieve ÜSTÜNDEN GELME,ERİŞMEK,BAŞARMAK 8213 jeer alay,taş,alay etmek,taşlamak
214 Achievement BAŞARI 8214 Jelly JÖLE
215 achiever başarılı kimse 8215 Jellyfish DENİZANASI, MEDÜS, SU MEDÜSÜ
216 achingly ağrılı bir halde, acı çekerek 8216 Jeopardize tehlikeye sokmak
217 Acid ASİT,iğneleyici 8217 Jeopardy risk, tehlike
218 acidly dokunaklı bir şekilde,ekşiyerek 8218 Jerk sarsmak,pislik,sarsıla sarsıla gitmek.
219 acidness ekşilik,asitlik 8219 Jesuit düzenbaz,entrikacı
220 Acknowledge ONAYLAMAK,(bir gerçeği) kabul etmek. 8220 Jet JET, FIŞKIRMAK
(tehlike anında gemiyi hafifletmek için) (yükü)
221 acknowledgedly onaylanmış bir halde, kabul ederek 8221 jettison denize atmak.
222 acknowledgement onaylama,kabul etme 8222 jew musevi
223 Acquaint TANITMAK,BİLDİRMEK 8223 Jewel MÜCEVHER
224 acquaintance tanıdık, tanış.,tanışma 8224 jewellery takı,mücevherat
225 acquaintanceship tanışıklık, aşinalık, ahbaplık 8225 jewelry takı,kuyumculuk
226 acquiesce boyun eğmek, katlanmak, kabullenmek. 8226 Jewish yahudi
227 acquiescence uysallık, kabul,rıza 8227 jibe dalga geçme,dalga, dalga geçmek
228 Acquire KAZANMAK,EDİNMEK 8228 jiggle hafifçe sallanmak,hafif sallantı,titreme
edinen, tüccarlar adına kredi muameleleri yapan
229 acquiror-acquirer kuruluş 8229 jilt (sevgilisini) terketmek.sevgilisini terkeden kız.
230 Acquisition EDİNME 8230 jingle şıngırdamak, çıngırdatmak
231 acquisitive mal düşkünü, gözü doymaz 8231 jinx uğursuzluk getirmek.
232 acquit aklamak,suçsuz/temyiz e çıkarmak 8232 jitter sinirlenmek
233 acquittal-acquittance aklanma, beraat. ödeme belgesi 8233 jitters sinirlilik, aşırı sinir
234 Acre dönümlük 8234 jittery çok sinirli.
235 acrid acı, ekşi, keskin. 8235 jizz sperm
236 acridity-acridness keskinlik, ekşilik 8236 Job İŞ
237 acridly keskin bir şekilde, tehlikeli bir halde 8237 jobber toptancı, toptan mal satan tüccar
238 acrimonious sert,huysuz 8238 Jockey COKEY
239 acrimoniously huysuz bir şekilde, sert bir halde 8239 Join KATILMAK
240 acrimoniousness haşinlik, huysuzluk 8240 Joint BİRLEŞİK,ortak,eklem
kısaltma,birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk
241 acronym hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime 8241 Joke ŞAKA
242 acronymic kısaltılmış 8242 jollity zevk,eğlence
243 acronymically kısaltılmış bir halde 8243 Jolly NEŞELİ
1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER TARAFTA,karşıdan
244 Across karşıya , karşınına 8244 jolt şaşırtmak, şoke etmek ,sarsıntı
245 Act 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 8245 jost itip kakma.itip kakmak, itelemek,
246 actable davranılabilir,rol edilebilir 8246 jot zerre, nebze:
247 acting vekâlet eden, vekil:oyunculuk 8247 Journal GAZETE,DERGİ
248 Action eylem,hareket,çarpışma 8248 journalism gazetecilik
249 actionless etkisiz, tesirsiz 8249 Journalist GAZETECİ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
250 Active ETKİN, FAAL 8250 Journey YOLCULUK
gazetedeki yazıları ile atışmak, polemiğe girmek, atlı
251 active role etkin rol 8251 joust mızrak dövüşü yapmak
252 actively etkin bir şekilde, aktif olarak 8252 jovial şen, neşeli.
253 activeness aktiflik,hareket edebilirlik 8253 joviality şenlik, neşe.
254 Activities Etkinlikler 8254 jovialness çene kemiği, alt çene.
255 Actor ERKEK OYUNCU 8255 jowl çene
256 Actress KADIN OYUNCU 8256 jowly gerdanı kat kat olmuş
257 Actual GERÇEK 8257 Joy MUTLULUK,EĞLENCE
258 actuality gerçek, hakikat. 8258 joyfully sevinçle
259 actually aslında; gerçekten. 8259 joyless neşesiz
260 actualness gerçeklik 8260 joyous sevinçli, keyifli, neşeli.
261 actuary sigorta uzmanı 8261 jubilant sevinçli,
262 actuate çalıştırmak. faaliyete geçirmek 8262 jubilantly çok sevinçli bir şekilde, neşeden uçarak
263 acumen çabuk kavrama yeteneği, keskin zekâ. 8263 jubilation coşkulu sevinç, coşku.
264 acuminous keskin zekalı 8264 Jubilee JÜBİLE
265 acute keskin.ağır,akut 8265 juddering titreşen,
266 acutely keskin bir şekilde,agır bir şekilde 8266 Judge 1.HAKİM 2.YARGILAMAK
267 acuteness keskinlik,agırlık 8267 judge of character insan sarrafı
268 ad infinitum ebediyen. Nihayetsiz 8268 Judgement YARGI
269 adage atasözü. 8269 Judgment yargı, kanı
270 adamancy sertlik,inatlık 8270 judgmental yargılayıcı
271 Adamant dik başlı,sert,inatçı 8271 judicial adli, hukuki
272 adamantly dik başlı bir şekilde,inat bir şekilde 8272 judiciary adli, hukuki;
273 Adapt uyum sağlamak,alıştırma yapmak 8273 judicious tedbirli,mantıklı,akıllı
274 adaptability uyum yeteneği, adapte olabilirlik 8274 judiciously akıllıca,mantıklı bir şekilde

275 adaptable yeni koşullara adapte olabilen veya uyarlanabilen. 8275 jug (kulplu) sürahi.
276 adaptation-adaptedness uyarlama,alışma 8276 juggle hokkabazlık yapmak.hokkabaz
277 Adaption alıştırma, uyum 8277 juggler hokkabaz,hilekâr kimse.
278 Add TOPLAMAK,EKLEMEK 8278 jugular boyuna ait.
279 addable,addible toplanabilir,eklenebilir 8279 Juice SU (meyve suyu v.s.)
280 addedly toplam bir şekilde 8280 juicer meyve sıkacağı
281 Addict TİRYAKİ,BAGIMLI 8281 July TEMMUZ
282 addictedly bağımlı bir şekilde 8282 jumble karmakarışık şey; karışıklık
283 addiction düşkünlük, bağımlılık 8283 jumble up karmakarışık etmek, karıştırmak
284 addictive alışkanlık yapan 8284 Jump SIÇRAMAK, ATLAMAK
285 Addition ekleme 8285 jumper kazak üzerine giyilen kolsuz elbise
286 Additional ilave,ek, ilave edilen 8286 jumpy ürkek, gergin (kimse)
287 additive katkı,katılan kimyasal madde. 8287 junction kavşak,birleşme yeri
birleşme yeri, önemli olayların gelişmesindeki kritik
288 addlebrained ahmak 8288 juncture bir an
289 addled cılk (yumurta),sersem,şaşkaloz 8289 June HAZİRAN
bedava gezi, talih oyunları amacıyla düzenlenen
290 Address adres,hitap etmek,söylemek 8290 junket paket tur
291 addresser-addressor gönderen,gönderici 8291 jurisdictional yargı hakkı, yargılama hakkı.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
292 Adept at usta, çok becerikli,işinin ehli 8292 jurisprudence hukuk ilmi, hukuk.
293 adequate yeterli, kâfi. 8293 Jury JÜRİ
294 adequately yeterli olarak 8294 Just 1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ
295 adequateness yeterlilik 8295 just about yaklaşık,aşagı yukarı
296 adherable yapışabilir 8296 just because çünkü,öylesine
297 Adhere yapışmak,baglı kalmak 8297 just before ..-den önce
298 Adherence yapışma,baglılık,vefa 8298 just in time son dakikada,tam vaktinde
299 adherent taraftar, yandaş. 8299 Just Like That tam öyle,böyle

300 adherer sadık 8300 just so çok dikkatli bir şekilde,tamamen doğru,şartıyla
301 adhesion yapışma 8301 Just Then tam o sırada
302 adhesional yapışabilen, yapışma eğilimde olan 8302 Justice ADALET
303 Adhesive yapıştırıcı 8303 justifiable haklı çıkarılabilir, mazur görülebilir
304 Adjacent bitişik,yanyana 8304 justifiably haklı olarak
305 adjacently bitişik halde, komşu olarak 8305 Justify haklı göstermek, aklamak,doğrulamak
306 adjoining yan,yandaki 8306 jut çıkıntı yapmak,
307 Adjourn ertelemek, tehir etmek 8307 juvenile çocuksu, olgunlaşmamış
308 adjudge karar vermek,hüküm vermek 8308 juvenility çocukça davranış, gençlik
reşit olmayacak yaştaki bireylerin mahkeme emrini
309 adjudicate karar vermek,hükme bağlamak 8309 juvie beklemek için kapatıldıkları yer
310 adjugment karar,hüküm 8310 juxtapose birbirine yakın koymak; yanyana koymak.
311 Adjust ayarlamak, uydurmak 8311 juxtaposition birbirine yakın koyma; yanyana koyma.
312 Adjustment ayar,ayarlama,düzeltme,alışma 8312 kafkaesque şaçma,absürd,mantıksız
313 adjutancy yaverlik 8313 karma talih,karma,kader
314 adjutant muavin,yardımcı 8314 kedge tonoz demiri
315 administer yönetmek, idare etmek. 8315 keelhaul ceza olarak geminin altından geçirmek
316 administrate yönetmek, idare etmek 8316 Keen KESKİN ,İSTEKLİ,DÜŞKÜN
317 Administration İDARE,yönetim 8317 keenly hevesle,gayretle
administrational-
318 administrative idare edilebilir,yönetilebilir 8318 Keep KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK
319 administratively yönetimsel olarak, idari açıdan 8319 keep a lid on kontrol altında tutmak
320 admirable takdire değer,hayranlık uyandıran 8320 keep a lid on it kimseye söyleme
admirableness-
321 admirability hayranlık uyandırma, takdire değer olma 8321 keep a tab on ...-i takip etmek, -i izlemek; -i gözetlemek.
322 admirably hayran bırakan bir şekilde, beğenilir bir halde 8322 keep company arkadaşlık etmek
323 Admiral AMİRAL 8323 keep guard nöbet tutmak, korumak
324 Admiration hayranlık 8324 keep one's promise söz tutmak
325 Admire BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 8325 keg küçük fıçı, varil.
326 admirer takdir eden, beğenen; hayran. 8326 ken anlamak,tanımak,görüş açısı,bilgi alanı

327 admissible-admittable kabul edilebilir. 8327 kent şehir


328 Admission 1)KABUL, İTİRAF 2)GİRİŞ 8328 kerb kaldırım taşı
329 Admit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 8329 kerfuffle karışıklık,gürültü patırtı
330 admittance kabul; giriş 8330 Ketchup KETÇAP
331 Admonish uyarmak,hafifçe azarlamak 8331 kettle of fish kargaşa, karmaşık iş
332 admonisher öğüt veren kişi 8332 Key ANAHTAR
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
333 admonishingly nasihat eder şekilde, azarlar bir şekilde 8333 kibosh bozmak
334 admonishment uyarma, öğüt verme 8334 Kick TEKME, TEKMELEMEK
335 admonition tembih; kulağını çekme. 8335 kick it up a notch işleri kızıştırmak
336 adobe kerpiç 8336 Kid 1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ
337 Adolescence gençlik,büyüme çağı 8337 Kidnap ZORLA KAÇIRMAK (İnsan, hayvan vb.)
338 adolescent ergen, ergenlik çağında olan (genç). 8338 kidnapper çocuk hırsızı
339 Adopt 1)KABUL ETMEK ,BENİMSEMEK,evlat edinmek. 8339 Kidney BÖBREK
340 adopter evlat edinen, benimseyen 8340 Kill ÖLDÜRMEK
341 Adoption kabullenme, benimseme 8341 Kin AİLE, AKRABA
342 adoptive üvey,manevi,benimsenmiş 8342 Kind 1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR
343 adoration tapınma, çılgınca sevme. 8343 kinda (kind of) az çok,gibi
344 Adore tapmak 8344 kindergarten anaokulu.
345 adorer aşık, tapan kimse 8345 kindhearted iyi kalpli.
346 adoringly tapar bir şekilde 8346 kindheartedness iyi kalplilik
347 adorn süslemek, donatmak, donamak. 8347 kindle -enkindle tutuşturmak,yanmak
348 adroit usta, çok becerikli. 8348 kindling çıra
349 adroitly ustalıkla 8349 kindly iyi niyetli
350 adroitness beceri,ustalık 8350 Kindness iyilik,nezaket
351 adulate pohpohlamak.yaltaklanmak 8351 kindred akraba.soy
352 adulation dalkavukluk, yaltaklanma 8352 King KRAL
353 Adult YETİŞKİN 8353 Kingdom KRALLIK
354 adulterate içine yabancı madde katmak. 8354 kingship kraliyet, krallık
355 adulterator hilekar, sahtekar 8355 kip yatmak,uzanmak
356 adulterous aldatan eş, zina yapan 8356 kismet kader.nasip
357 adultery zina,eşini aldatma 8357 Kiss ÖPÜCÜK, ÖPMEK
358 adulthood-adultness reşitlik, erişkinlik dönemi 8358 kit alet takımı,takım çantası
359 adultly olgun bir biçimde 8359 Kitchen MUTFAK

360 Advance 1.İLERİ 2.AVANS,ilerlemek.yükselmek,yaklaşım; teklif. 8360 kith and kin konu komşu, ailenin yakınları
361 Advanced GELİŞMİŞ,ilerlemiş 8361 kitsch ucuz edebiyat, zevksizlik (örneği)
362 Advancement ilerleme 8362 knack ustalık, marifet, hüner.
363 advancing ilerleyen, gelişen 8363 knapsack sırt çantası
364 Advantage AVANTAJ 8364 knave hilekâr kimse.
365 Advent gelme, ortaya çıkma,geliş 8365 knavery dolandırıcılık,üçkağıtçılık
366 Adventure MACERA 8366 knead masaj yapmak.yoğurmak.
367 adventureful macera dolu 8367 Knee DİZ, DİZ ÇÖKMEK
368 adversariness rakiplik, düşmanlık 8368 knee deep dizboyu
369 Adversary-adversarial düşman,rakip 8369 Kneel Down diz çökmek
370 Adverse TERS, ZIT 8370 knell ölüm haberi, kara haber.
371 adversely zararına 8371 knick knack ıvır zıvır
372 adverseness zıtlık,karşılık 8372 Knife BIÇAK
373 advert ilan,reklam,bahsetmek 8373 Knight SİLAHŞÖR, ŞOVALYE, SATRANÇTA AT
374 Advertise-advertize REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK ,Duyurmak 8374 Knit örgü
375 Advertisement ilan,duyuru,reklam 8375 knitting needle tıg,şiş
376 advertiser reklamcı,ilancı 8376 Knob TOKMAK, TUTACAK
377 Advertising reklamcılık 8377 knobbly pürtüklü, yumrulu
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
378 Advice TAVSİYE 8378 Knock VURMAK (kapıya vurmak)
rakibin ayaklarını yerden kesen darbe, öldürücü
379 Advisable tavsiye edilebilir,uygun 8379 knockdown darbe
380 Advise TAVSİYE ETMEK 8380 knock-kneed paytak, çarpık bacaklı
381 Adviser-Advisor danışman,avukat 8381 knoll tepecik
382 Advocate savunmak,desteklemek,avukat 8382 Knot DÜĞÜM, DÜĞÜM ATMAK
383 advocator taraftar,yandaş 8383 knout kamçı
384 aeon ebediyet,sonsuzluk 8384 Know BİLMEK
385 Aerial ANTEN 8385 know of bilmek, -den haberi olmak
386 Aeroplane UÇAK 8386 knowingly bile bile
387 aesthetic estetik 8387 Knowledge BİLGİ
388 afar uzak,uzakta 8388 knuckle parmak eklemi,boğum
389 afeard korkak 8389 knuckle under teslim olmak, boyun eğmek.
390 affability-affableness hoşluk,nazikilk 8390 knucklehead mankafa,dangalak
391 affable rahat, dostça ve sokulgan. 8391 kook çılgın, antika tip
392 affably cana yakın bir şekilde,tatlılıkla 8392 kopeck rublenin yüzde biri
393 Affair 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 8393 kowtow to .-e yaltaklanmak. yaltaklanmak (birisine)
394 Affect ETKİLEMEK 8394 kraut alman, bir çeşit lahana turşusu
395 affectibility etkilenebilirlik 8395 Kudos övgü, övücü sözler.
396 Affection sevgi, şefkat 8396 Label ETİKET,etiketlemek.nitelendirmek
397 affectionate sevgisini gösteren; şefkatli, sevecen, sevgi dolu. 8397 lability kısa zamanda duygusal tepkilerde değişme.
emek,işgücü,çalışma,çalışmak,ugrasmak,dogum
398 affectionately sevgilerle,sevgilerimle ,şevkatle 8398 Labor sancısı,ağrı çekmek.
399 affiance nişanlanmak.nişan 8399 Laboratory LABORATUVAR
400 affiant yeminli ifade sahibi 8400 laboring zahmetli,çalışan
401 affidavit yeminli ve yazılı ifade. 8401 Labour İŞGÜCÜ,emek,işci sınıfı
402 affiliate bağlamak. üye olarak almak 8402 laboured doğal olmayan, çok çalışan
403 affiliation yakın ilişki,birleştirme,üyelige kabul 8403 labyrinth labirent
404 affinity akrabalık,yakınlık,benzerlik, benzer taraf. 8404 lace dantel
405 affirm doğrulamak, tasdik etmek. 8405 lacerate yırtmak,yaralamak, incitmek (duygularını)
406 affirmable iddia edilebilir 8406 laceration incitme,yaralanma
407 affirmation doğrulama, tasdik. 8407 Lack EKSİKLİK,ihtiyacı olmak, yoksun kalmak.
408 Affirmative olumlu 8408 lackey uşak
409 affirmingly doğrulayarak, iddia ederek 8409 lacklustre donuk,cansız,sönük
410 affix takmak; yapıştırmak. 8410 Lad delikanlı
411 afflict acı vermek,ıstırap vermek 8411 Ladder MERDİVEN
412 afflicted dertli,sarsılmış 8412 lading yükleme.yük
413 affliction dert; hastalık. 8413 Ladle KEPÇE (Yemek)
414 Affluent zengin,varlıklı 8414 Lady HANIMEFENDİ
415 affluently bolca,fazlaca 8415 lady-in-waiting nedime
416 Afford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 8416 Ladylike kadınsı,hanımefendice
417 affordable satın alınabilir 8417 ladyship hanımefendi
hakaret, küçük düşüren davranış,hakaret etmek, küçük
418 affront düşürmek. 8418 lager Alman birası
419 affrontedly küçük düşürülmüş bir şekilde 8419 laggard tembel, ağır
420 afield evden uzak,kırda 8420 laggardly tembelce,yavaşça
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
421 afloat yüzmekte; su üstünde 8421 lagging geciken
422 aflutter çarpıntılı, titreyen 8422 lagoon gölcük,deniz uzantısı göl
423 afoot ayakta, olup bitmekte 8423 laird toprak sahibi

424 afore önceden,önce 8424 laissez-faire bırakınız yapsınlar ideolojisi, müdahale etmeme
425 aforesaid daha önce belirtilen, ismi geçen 8425 Lake GÖL
426 aforethought kasıtlı, planlanmış , önceden tasarlanmış 8426 Lamb KUZU, KUZU, KOYUN ETİ
427 Afraid KORKMAK 8427 Lamb TOPAL
428 afraid of ..-den korkmuş, korkan 8428 lame topal,aksak,kusurlu.topal etmek.
429 After SONRA 8429 lamely zayıfça, engelli bir şekilde
430 after a while kısa bir süre sonra 8430 lament ağlamak, dövünmek. ağlayıp sızlamak, ağıt
431 after all şuda unutulmalıdırki,sonunda,nihayet,ragmen 8431 Lamp LAMBA
432 after careful thought iyice düşündükten sonra 8432 Lamppost SOKAK LAMBASI
433 After That ondan sonra 8433 Lampshade ABAJUR
434 afterburner yakıcı 8434 Land İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.)
435 Afternoon ÖĞLEDEN SONRA 8435 Land KARA,ARAZİ
436 Aftertaste ağızda kalan tat 8436 land agent emlakçı
437 afterthought sonradan akla gelen düşünce 8437 landing strip uçaklar için iniş pisti
438 Afterwards (bir olaydan) SONRA 8438 Landlady EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN
439 afterword son söz 8439 landlord ev sahibi,arazi sahibi
440 Again BİR DAHA;YİNE 8440 landmark dönüm noktası,sınır işareti
441 Against KARŞI, ZIT 8441 Landscape manzara, peyzaj.
442 Age 1.YAŞ 2.ÇAĞ 8442 Landslide toprak kayması
443 Aged YAŞINDA,yaslı 8443 Lane DAR YOL, ŞERİT (Oto yolda vb.)
444 ageing yaşlandırma,ihtiyarlama 8444 Language DİL ( yabancı dil v.b )
445 Ageless yaşlanmayan, ihtiyarlamayan. 8445 languid ruhsuz, gevşek,agır
446 Agency ACENTE 8446 languidly aygın baygın
447 Agent AJAN,TEMSİLCİ, ARACI 8447 languish zayıf düşmek, takatı kesilmek.
448 ages uzun süre,uzun zaman,asırlar 8448 languisher zayıf düşen kişi, derdinden tükenen kişi
449 ages ago asırlar önce 8449 languishing kuvvetsiz, hali kalmamış
450 aggrandize büyütmek.yüceltmek 8450 languishingly baygınca ,mahzun bir biçimde
451 aggrandizement büyütme. 8451 languishment durgunluk, cansızlık
452 Aggravate agırlaştırmak,kötüleştirmek 8452 languor bitkinlik, dermansızlık,
453 aggravating kötüleştirici, can sıkıcı 8453 languorous bitkin, dermansız, kuvvetsiz.
454 aggravatingly sinir bozucu bir halde, ağrır bir şekilde 8454 lanky leylek gibi, sırık gibi.
455 aggravation çileden çıkarma ,agırlaştırma 8455 lantern fener.
456 Aggression saldırganlık 8456 lanyard ip, halat
457 Aggressive SALDIRGAN, KAVGACI 8457 lap kucak.,etek
458 aggressor saldırgan, saldıran. 8458 lapel klapa.

459 aghast dehşet içinde, donakalmış. 8459 lapse into a vegetative state bitkisel hayata girmek
460 Agile atik,çevik 8460 larcenous hırsızlıkla ilgili
461 agilely çevikçe 8461 larceny hırsızlık
462 Agility çeviklik,atiklik 8462 lard domuz yağı
463 aging yaşlanma 8463 Large GENİŞ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

464 agitate kışkırtmak,üzmek,heyecanlandırmak.altüst etmek 8464 largish irice


465 agitated heyecanlı 8465 lark şaka, muziplik.
466 agitatedly tedirgin bir şekilde,heyecanla 8466 larker muzipçe şakalar yapan kişi
467 agitation çalkalama,endişe,sıkıntı 8467 larkiness, larkishness şakacı olma, eğlenceli olma
468 agitative endişe verici , heyecan veren 8468 larkish, larky soytarı,budala
469 agitator kışkırtıcı, tahrikçi, provokatör 8469 Lash KAMÇILAMAK,KİRPİK
470 aglow parlak. 8470 lassi bir içecek türü
471 Ago ÖNCE 8471 lassitude dermansızlık, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk.
472 agonize ıstırap çekmek. 8472 Last DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK

473 agonizingly-agonisingly işkence eder bir şekilde, kahredici bir halde 8473 Last SON, SONUNDA, GEÇMİŞ
474 agony ızdırap,acı çekmek 8474 last forever sonsuza kadar sürmek
475 Agree ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 8475 last long uzun sürmek
476 agree on üstünde anlaşmak, kararlaştırmak 8476 lasting kalıcı,daimi
477 agreeable hoş, iyi.razı 8477 lastingly sürekli olarak, devamlı
478 agreeably hoş bir şekilde, uygun bir şekilde 8478 lastingness süreklilik, devamlılık
479 agreeingly kabul eder bir şekilde 8479 Lastly son olarak
480 Agreement ANLAŞMA 8480 latch kapı mandalı.,mandallamak
481 Agriculture TARIM,ZİRAAT 8481 latchkey child anne ve babası çalışan çocuk
482 Ahead İLERİ,ÖNDE 8482 Late 1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ
483 ahem öhö öhö (dikkat çekmek için kullanılır) 8483 late comer geç kalan
484 Aid YARDIM,yardım etmek 8484 latent gizli, gizli olarak var olan,gelişmemiş
485 aide emir kulu,yaver 8485 later on daha sonra,sonrasında
486 aide-de-camp emir subayı 8486 lathe torna tezgâhı
487 aider yaver,yardım eden 8487 lather sabun köpüğü,sabunlamak.köpürmek.
488 aidful yardımcı,yardımcı 8488 latitude enlem,serbestlik, tolerans, hoşgörü.
489 aidless çaresiz, yardıma muhtaç 8489 latrine askeriyedeki tuvalet,sahra helası
490 Ail rahatsız olmak,hasta olmak 8490 latte espresso ve süt karışımı bir içecek
491 Ailing hasta, rahatsız. 8491 latter ikisinden sonuncusu, ikincisi
492 Ailment hastalık,rahatsızlık 8492 latterly son zamanlarda
493 Aim 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 8493 laud övgü, methiye.övmek, yüceltmek.
494 aim at hedeflemek 8494 laudable övgüye değer.
495 aimer amaç edinen,yönlendiren 8495 laudative-laudatory övücü, övgü dolu.
496 aimlessly amaçsızca… 8496 laudatorily övgüye değer bir biçimde
497 Air 1.HAVA 2.HAVALANDIRMAk,herkese söylemek. 8497 laudatory -laudative övücü, övgü dolu.
498 airag kımız 8498 Laugh GÜLMEK
499 Airhead aklı havada 8499 laughable gülünç, gülünecek, gülünür.
500 airing açığa vurma, havalandırma, ortaya dökme 8500 laughter kahkaha,gülme
501 airlift hava yoluyla taşımak veya götürmek. 8501 Launch BİRŞEYE BAŞLAMAK, ROKET FIRLATMAK
502 Airport HAVA ALANI 8502 launch forth konuşmaya başlamak, yola koyulmak
503 airship zeplin,uçak 8503 launder aklamak
504 airtight hava geçirmez. 8504 laundress çamaşırcı kadın
505 airtightness hava geçirmezlik 8505 Laundry YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE
506 Aisle koridor,geçit 8506 Laundry-Basket ÇAMAŞIR SEPETİ
507 ajar aralık, az açık (kapı). 8507 laureate ödül kazanan kimse
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
508 akin benzer, yakın: 8508 laurel define,şan,şöhret
509 akin to akraba,yakın 8509 laurels şeref, şan, şöhret.
510 alacrity neşe ve çeviklik, şevk. 8510 Lavatory TUVALET
511 Alarm ALARM,korkutmak; dehşete düşürmek. 8511 lavish savurgan,bol,bol bol harcamak, savurmak.
512 alarmedly etekleri tutuşmuş bir şekilde 8512 Law YASA, KANUN
513 alas Eyvah!/Yazık! 8513 law of averages ortalamalar yasası
514 Album ALBÜM 8514 Lawful YASAL
515 Alcohol ALKOL 8515 law-making kanun yapma
516 alcove hücre gibi ve kapısız ufak oda,çardak 8516 Lawn Çim . Çimen
517 Algebra CEBİR 8517 lawsuit dava
518 algorithm algoritma,Arap rakamları sistemi 8518 Lawyer AVUKAT
519 Alias Takma ad 8519 lax umursamaz,gevşek
520 alibi mazaret,bahane,suç mahallinden başka yerde 8520 laxity gevşeklik.
521 Alienate yabancılaştırmak 8521 Lay KOYMAK(bir şeyin üstüne), YATIRMAK

522 alienator nifak sokan kimse, dostları birbirine düşüren kimse 8522 lay low göze batmamaya çalışmak, dikkatten kaçmak
523 alight ışıl ışıl,yere inmek 8523 lay odds bahse girmek, bahse tutuşmak
524 Alike HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 8524 lay people jüri
525 alimony nafaka. 8525 layabout serseri, boş gezenin boş kalfası
526 Alive YAŞAMAK,CANLI 8526 Layer katman, tabaka
işçilerin geçici olarak işten çıkarılması, mecburi
527 aliveness canlılık, dirilik 8527 layoff işsizlik
(uçak, otobüs, gemi veya trenle yolculuk ederken)
528 All 1.HEP 2.TÜM 3.HER 8528 layover (bir yerde) bekleme; konaklama.
529 all about her yerinde 8529 layup durum
530 all along başından beri,boyunca 8530 Lazy TEMBEL
531 All Around çepeçevre,her yönden 8531 leach yıkayarak arıtmak, filtre etmek, filtre etme
532 All At Once aynı anda,birden bire 8532 leachability sıvıda özütlenebilirlik
533 all but hemen hemen,neredeyse 8533 leachable filtre edilebilir

534 all is as it should be her şey yolundadır 8534 Lead 1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU ,-e gitmek

535 all of them hepsi 8535 Lead ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL GÖSTERMEK
536 all of us hepimiz 8536 lead a happy life mutlu bir hayat yaşamak
537 all of which tümü 8537 Leader ÖNDER, LİDER
538 all of you hepiniz 8538 Leadership ÖNDERLİK
539 all over tamamen; bitmiş; tekrar, baştan 8539 Leaf YAPRAK
540 all over again yeni baştan 8540 leafless yapraksız
541 All Right 1.TAMAM 2.EVET 8541 leaflet broşür, kitapçık,ufak yaprak, yaprakçık.
542 all that o kadar 8542 League BİRLİK, LİG
543 all the more artan bir şekilde, gittikçe 8543 Leak AKINTI, SIZMAK
544 all the way sonuna kadar,her şekilde 8544 leakage sızıntı,kaçak,fire
545 All through boyunca,tamamıyla 8545 Lean 1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK
546 allegation iddaa 8546 lean upon istinat etmek,zorlamak
547 Allege iddia etmek,sallamak:) 8547 leaner daha yağsız,daha ince
548 allegeable iddia edilebilir 8548 Leap atlama,sıçrama
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
549 alleged iddia edilen,sözde 8549 leapfrog zıplayarak ilerlemek
550 Allegedly iddaaya göre 8550 Learn ÖĞRENMEK
551 allegiance sadakat, bağlılık. 8551 learned man bilgin
552 allegorical-allegoric kinayeli,mecazi 8552 learning curve öğrenme eğrisi
553 allegorically kinayeli olarak,mecazi olarak 8553 learning disability öğrenme güçlüğü
554 allegoricalness kinayelik, mecazilik 8554 learning disorder öğrenme bozukluğu
555 allegory kinaye,orunlama 8555 Lease KİRALAMA
556 allergy alerji 8556 leash tasma,köpek kayışı
557 alleviate yüreğine su serpmek, yatıştırmak,hafifletmek 8557 Least EN AZ
558 alleviated teskin edilmiş 8558 least of all hiç. en hafifi/zararsızı da
559 alley geçit, dar yol 8559 Leather DERİ
560 alley cat sokak kedisi 8560 Leave BIRAKMAK,AYRILMAK
561 Alliance İTTİFAK,BİRLİK 8561 Lecture DERS, KONFERANS VERMEK
562 Alligator TİMSAH 8562 ledge çıkıntı
563 alliteration aynı sesi tekrar etme 8563 ledger ana hesap defteri, defteri kebir.
564 Allocate AYIRMAK, TAHSİS ETMEK 8564 leech sülük,doktor

A word meaning anything. It can express


excitement, happiness, disappointment, confusion,
565 Allocations TAHSİS,TAHSİSAT 8565 leedle you name it.
566 allocator ayırıcı 8566 leek pırasa
567 allocution konuşma,hitabe 8567 leer yan bakmak, yan gözle bakmak.
568 allot ayırmak, tahsis etmek. tanımak (süre) 8568 leeward rüzgaraltına doğru
569 allotment pay,hisse 8569 leeway rahatça kımıldanacak yer,bol yer
570 Allow İZİN VERMEK 8570 Left 1.SOL 2.KALAN
571 Allowance ÖDENEK,HARÇLIK 8571 leftist solcu
572 all-purpose çok maksatlı, çok kullanışlı 8572 leftovers artan yemek.
573 all-round geniş kapsamlı,çok yönlü 8573 Leg BACAK
574 Allude ima etmek, değinmek 8574 Legacy MİRAS
575 allure-allurement cazibe, çekicilik, albeni. 8575 Legal YASAL
576 alluring cazibeli, çekici, alımlı. 8576 legate elçi
577 alluringly davetkar bir şekilde, çekici bir halde 8577 legerdemain hokkabazlık,aldatmaca
578 Allusion ima, kinaye 8578 legislation yasa.mevzuat,kanunlar
579 Ally MÜTTEFİK,BİRLEŞMEK 8579 legislative yasama,kanun koyan
580 ally with güçlerini birleştirmek, ittifak yapmak 8580 legislature yasama kurulu.
581 almightiness sınırsız güce sahip olma 8581 legit meşru,yasal
582 Almighty yüce,büyük,herseye gücü yeten,son derece 8582 Legitimacy geçerlilik, yasallık
badem.
583 almond 8583 Legitimate meşru,yasal,meşrulaştırmak,yasal hale getirmek
584 almoner yardım dağıtan görevli 8584 legitimist yasal yetkiyi onaylayan kimse,
585 Almost HEMEN HEMEN 8585 legman gazeteci
586 almost all tamamına yakın,hemen hepsi 8586 legwork ayak işi
587 alms zekat,sadaka 8587 leisure boş zaman.
588 aloft havaya,yukarıya 8588 leisurely acele etmeden.
589 Alone 1.YALNIZ 2.TEK 8589 Lemon LİMON
590 aloneness yalnızlık 8590 lemonade limonata
591 Along 1.BOYUNCA 2.İLERİ 8591 Lend ÖDÜNÇ VERMEK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
592 aloof kendi halinde,uzak duran,uzak 8592 lend to uygun olmak, elverişli olmak
593 aloofly ayrı olarak, ilgisiz bir şekilde 8593 lender borç veren kimse,ödünç veren
594 aloofness araya mesafe koyma,uzak durma 8594 Length UZUNLUK
595 Aloud YUKSEK SESLİ 8595 lengthy uzun, fazlasıyla uzun.
596 Alphabet ALFABE 8596 leniency müsamaha,hoşgörü
597 Already AZ ÖNCE, ZATEN 8597 lenient yumuşak.hoşgörülü
598 Also HEM DE,AYNI ZAMANDA 8598 Lens LENS
599 Alter DEĞİŞTİRMEK 8599 leonine aslan yürekli,cesur
600 alterable değiştirilebilir. 8600 leper cüzamlı kimse.
601 Alteration değişiklik 8601 Less DAHA AZ
602 altercate kavga etmek,tartışmak 8602 less and less gittikçe azalarak
603 altercation münakaşa,kavga, ağız kavgası 8603 less likely olması daha düşük ihtimal
604 alternate başka, diğer. 8604 lessen azaltmak,küçültmek
605 Alternative ALTERNATİF, SEÇENEK 8605 Lesson DERS
606 Although RAGMEN,KARŞI 8606 Let BIRAKMAK
607 altitude yükseklik; irtifa,rakım 8607 let go of me bırak beni
608 Altogether TÜMÜYLE, HEP BERABER 8608 letdown hayal kırıklığı
609 altruism fedakarlık 8609 Letter MEKTUP, HARF
610 altruistic fedakar 8610 Letter Box MEKTUPLUK
611 altruistically fedakar bir şekilde 8611 letting bırakma,kiraya verme
612 alumna bir okul, lise veya üniversite mezunu kız 8612 Lettuce MARUL
613 alumnus bir okul, lise veya üniversite mezunu erkek. 8613 levee nehir taşmasına karşı set, resmi kabul
614 Always DAİMA,HER ZAMAN 8614 Level DÜZEY, SEVİYE,eşitlemek,düzleştimek
615 amalgam karışım, birbirine karışma 8615 Lever KALDIRAÇ, MANİVALA

616 Amass biriktirmek,toplamak 8616 leverage baskı,manivela gücü.geliştirmek, güçlendirmek


617 Amateur AMATÖR 8617 levy zorla (asker) toplama.,zorla toplamak.

618 Amaze ŞAŞIRTMAK 8618 lewd cinsel hareketleri akla getiren,şehvet düşkünü
619 amazement şaşkınlık,hayret 8619 Liability sorumluluk
620 Amazing şaşırtıcı, insanı hayrete düşüren 8620 liaison bağlantı, irtibat,
621 Ambassador BÜYÜKELÇİ 8621 Liar YALANCI
tanrıların şerefine şarabın toprağa dökülmesi,
622 amber kehribar. 8622 libation toprağa dökülen şarap
623 ambiguity iki anlamlılık,belirsizlik. 8623 libel iftira etmek. aleyhinde asılsız şeyler yazmak
624 Ambiguous belirsiz,iki anlamlı 8624 Liberal LİBERAL,comert,özgür düşünceli
625 Ambition HIRS 8625 liberalization liberalleştirme
626 ambitionless hevessiz 8626 liberate kurtarmak,serbest bırakmak
627 Ambitious hırslı 8627 liberator kurtarıcı.
628 ambitiously arzulu bir şekilde 8628 libertine serbest düşünceli kimse,çapkın,hovarda
629 ambivalent karışık hisleri olan,birbirine zıt hisleri olan 8629 Liberty SERBEST OLMAK.özgürlük,hürriyet
630 ambivalently değişken bir halde,kararsız bir şekilde 8630 Library KİTAPLIK, KÜTÜPHANE
631 amble sallana sallana yürümek,rahat rahat yürümek. 8631 lice bitler
632 ambler rahvan yürüyen at 8632 Licence LİSANS (ehliyet v.b )
633 Ambulance AMBULANS 8633 lichen yosun
634 Ambush TUZAK,pusuya düşürmek. 8634 licit yasal,meşru
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
635 ambusher tuzak kuran,pusucu 8635 Lick YALAMAK
636 ameliorate iyileştirmek 8636 Lid KAPAK
637 amelioration iyileştirme. 8637 Lie YALAN, YALAN SÖYLEMEK
amenability-
638 amenableness uysallık, yumuşak başlılık 8638 Lie YATMAK
639 Amenable uysal,yumusak başlı 8639 liege kul.köle
640 amenably yumuşak başlılıkla,uysalca 8640 Lieutenant tegmen,yüzbaşı
641 Amend DÜZELTMEK,DEGİŞTİRMEK 8641 Life YAŞAM, HAYAT
642 amendable düzeltilebilir, iyileştirilebilir 8642 life-affirming hayatla barışık, hayat dolu
643 Amendment değiştirme (kuralı/tasarıyı) 8643 lifeless cansız,ölü
644 amends telafi,tazminat 8644 lifelike canlı gibi görünen.
645 amenities hayatı kolaylaştıran şeyler 8645 lifeline hayatın bağlı olduğu şey, hayat çizgisi
646 Amenity tatlılık,hoşluk 8646 lifelong ömür boyu.
647 amiable cana yakın, sevimli. 8647 Lifesaver cankurtaran
648 amicable arkadaşça, dostça. 8648 Lift 1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK
649 Amicably dostane yollarla 8649 ligature bağ,bağlama
650 amid ortasına, ortasında, arasına, arasında. 8650 Light 1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF
651 amidst arasına,ortasına 8651 Lighter ÇAKMAK
652 amiss ters,yanlış 8652 light-headed çakırkeyf,sersem
653 amity arkadaşlık, dostluk. 8653 light-headedly sersem gibi
654 amnesia bellek yitimi, amnezi. 8654 light-headedness dengeyi kaybetme,bayılma hissi
655 amnesty genel af. 8655 light-heartedness kaygısızlık,gamsızlık
656 Among/Amongst ARASINDA 8656 lighting aydınlatma, ışıklandırma.
657 amoral ahlakdışı 8657 lightning rod yıldırımsavar,paratoner
658 amoralism ahlak dışıcılık 8658 Like 1. HOŞLANMAK 2.GİBİ
659 amorality ahlaksızlık 8659 like that işte böyle,bunun gibi
660 amorally ahlaksız bir şekilde 8660 like this böyle,bunun gibi
661 amorous şehvetli; şehvet dolu. 8661 likelihood olasılık, ihtimal.
662 amorously şehvetle, arzu dolu 8662 Likely MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA

663 amorousness, amorosity aşıklık, tutkunluk 8663 likeness benzerlik,benzeme


664 amorphous şekilsiz, biçimsiz; sınırları belli olmayan. 8664 liking hoşlanma, sevme; beğenme.
665 Amount MİKTAR 8665 lilac eflatun
666 amount to anlamına gelmek, ile eşanlamlı olmak 8666 lilac-coloured eflatun

667 amounts to ile eşanlamlı olmak:toplamı (belirli bir miktar) olmak: 8667 lilt hoş bir iniş çıkış (ses tonunda), kıvraklık
668 amphitheatre arena, amfitiyatro 8668 limb uzuv,bacak

669 Ample GENİŞ, BOL 8669 limber eğilir bükülür, oynak (özellikle kol ve bacaklar).
670 ampleness genişlik,bolluk 8670 limbo araf,cehennemin sınırındaki yer
671 Amplification sesi yükseltme 8671 lime kireç,lime,ıhlamır
daha ayrıntılı bir şekilde söylemek.(sesini)
672 amplify kuvvetlendirmek. 8672 limey ingiliz denizcisi
673 amputate (bir uzvu) kesmek. 8673 Limit HAT, SINIR, LİMİT
674 amputation organın alınması,kesilmesi 8674 limo limuzin
675 amputee bir uzvu kesilmiş kimse. 8675 limp topallama,topallamak, aksamak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
676 Amuse EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 8676 limpid berrak, şeffaf, duru.
677 amusement eglence 8677 Line ÇİZGİ, SATIR, SIRA,hat
678 Amusing eğlendirici; güldürücü. 8678 line of duty gümrük hattı
679 Anabaptism vaftizi reddetme 8679 lineament yüz hatları
680 Anabaptist vaftize karşı çıkan kimse 8680 linearity doğrusallık

681 anarchically anarşik biçimde 8681 linebacker ikinci hat savunma oyuncusu (amerikan futbolu)
682 anarchic-anarchical anarşik, anarşiye neden olan 8682 Linen keten.çamaşır
oyun başlamadan oyuncuların yerini alması,zanlı
683 Anathema lanetli şey,aforoz edilmiş kimse 8683 lineup teşhis odası
684 Ancestor ata, cet 8684 Linger oyalanmak,kalmak,ayrılamamak
685 ancestral atalara ait, soysal. 8685 linguistic dilbilim ile ilgili
686 Anchor 1)ÇAPA 2)DEMİR ATMAK (Gemi) 8686 lining astar
687 anchorless çıkar yolu olmayan, dayanak noktası olmayan 8687 Link BİRLEŞTİRMEK,BAGLANTI ,HAT
688 Ancient eski 8688 Linkage bağlantı
689 ancientness eskilik, eski zamanda yaşamışlık 8689 linstock ateşleme çubuğu
690 And VE 8690 lint sargı bezi
691 and also bir de,hem,hemde 8691 lionise ünlü muamelesi yapmak
692 and so on ve benzeri gibi 8692 lionize rağbet göstermek.ünlü muamelesi yapmak
693 and then ve o zaman,ve sonra 8693 Lip DUDAK
694 anecdote fıkra, hikâye, anekdot. 8694 liquefy sıvılaştırmak , eritmek
695 anew yine,yeniden,yeniden fakat değişik bir şekilde 8695 Liquid SIVI
696 Angel MELEK 8696 Liquidate TASFİYE ETMEK,YOK ETMEK
697 angelic melek gibi. 8697 liquidation tasfiye, işi kapatma
698 Anger KIZMAK,öfke 8698 lisp peltek konuşma,peltek konuşmak.
699 angerless hiddetsiz, öfkesiz 8699 List LİSTE
700 anglaise ingiliz nakışı 8700 Listen DİNLEMEK
701 Angle AÇI, KÖŞE,açı vermek,çarpıtmak 8701 listen to dinlemek,kulak vermek
702 angler oltayla balık tutan kimse. 8702 listener dinleyici
703 Anglican İngiliz kilisesine bağlı kimse 8703 listless dikkatsiz,cansız
704 angrily öfkeyle, kızgın bir şekilde 8704 Lit Up sarhoş,yürüyemeyecek kadar çok içmek
ayin, izleyicilerin vaaz veren papaza cevap verdiği
705 angriness kızgınlık,sinirlilik 8705 litany ayin
706 Angry KIZGIN,öfkeli 8706 literacy okuryazarlık.
707 angst pişmanlık,endişe 8707 literal kelimesi kelimesine, harfi harfine.gercek
708 angsty kaygılı,endişeli 8708 literally harfi harfine, gerçekten.
709 anguish ızdırap,acı 8709 Literary edebi
710 anguished acı dolu, kederli. 8710 Literature EDEBİYAT
711 angular açısal,bir deri bir kemik 8711 litigate dava etmek, dava açmak.
sevimsiz bir şekilde, kemikli sayılır halde, açısal bir
712 angularly biçimde 8712 litigation dava etme.dava
713 Animal HAYVAN 8713 litigator davacı
714 animate hayat vermek, canlandırmak. 8714 litigious dava konusu olabilir
715 animated canlı,neşeli 8715 Litter ÇÖP,DÖKÜNTÜ,darmadağın etmek.
716 animately neşeli bir şekilde,canlı bir şekilde 8716 Little KÜÇÜK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

717 animation-animateness canlandırma.hayat verme 8717 little by little yavaş yavaş


718 animosity düşmanlık,kin 8718 littleness küçüklük,önemsizlik
719 animousity düşmanlık, husumet, kin. 8719 liturgy Hristiyanlık ekmek ve şarap ayini,
720 Ankle AYAK BİLEĞİ 8720 Live CANLI
721 annals tarihi olaylar.vakayiname. 8721 Live YAŞAMAK
722 annex ilhak etmek, katmak, eklemek.ek bina, 8722 live one's life to the full hayatın tadını çıkarmak
723 annexation ilhak, katma. 8723 live rounds gerçek mermi
işyerinde oturmayı gerektiren (iş), birlikte yaşamak
724 annihilate yok etmek, imha etmek. 8724 live-in (evli olmadan)
725 Annihilation yok etme, imha. 8725 lively canlı,hayat dolu
726 Annihilative-annihilator yok edici 8726 Liver KARACİĞER
727 Anniversary YILDÖNÜMÜ 8727 liveried özel üniformalı/giysili
728 Annotate (bir metne) notlar eklemek. 8728 livery üniforma,kılık
729 Announce BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 8729 Lives YAŞAMLAR
730 Announcement bildiri, ilan. 8730 livid çok öfkeli, kanı beynine sıçramıs.
731 Announcer spiker. 8731 Living YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
732 Annoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 8732 living expenses geçim masrafları
733 annoyance kızgınlık,sıkıntı,rahatsızlık 8733 lo and behold ne çıksa beğenirsin!, bak şu işe
734 annoyer sinirlendiren şey 8734 Load YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
735 Annoying sıkıntı veren; sinir bozucu, sinir. 8735 Loaf SOMUN EKMEK,AYLAKLIK ETMEK
736 Annual YILLIK 8736 Loan ÖDÜNÇ VERMEK, BORÇ VERMEK, BORÇ
737 annually her yıl; yılda bir. 8737 loan shark tefeci
738 annuity yıllık emekli maaşı 8738 loan sharking tefecilik

739 annul (yasa, yargı, sözleşme v.b.'ni) bozmak, feshetmek. 8739 loath isteksiz,gönülsüz
740 annulable iptal edilebilir 8740 loathe tiksinmek
741 anoint (kutsamak için) (başına) yağ sürmek, meshetmek. 8741 loathing nefret.
742 anointment yağlama 8742 lob havaya atmak, havaya doğru vurmak.
743 anonymity gerçek ismini saklama: 8743 lobby kulis yapmak.antre.
744 anonymous isimsiz, anonim, imzasız. 8744 Lobster İSTAKOZ
745 anonymously isimsiz bir şekilde 8745 Local BÖLGESEL, YEREL
746 anonymousness isimsizlik, yazarı bilinmeme 8746 locale (bir olayın geçtiği) yer. Mahal
747 anorexic iştahsız 8747 Locate KURMAK,YERLEŞTİRMEK,YERİNİ BELİRLEMEK
748 Another DİĞER, BİR BAŞKA 8748 Lock KİLİTLEMEK, KİLİT
749 Answer YANIT,cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak; 8749 locket madalyon
750 answerableness cevaplanabilirlik 8750 loco deli,çılgın
751 answerer muhatap,cevaplayıcı 8751 locust çekirge.,ağustosböceği.
752 Ant KARINCA 8752 lode maden damarı

pansiyonda kalmak,yerleştirmek; yerleşmek.mason


753 antagonist hasım, muhalif. 8753 lodge locası,misafir etmek, misafir olmak.
754 antagonistic düşmanca,muhalif 8754 Lodger misafir,kiracı
755 antagonistically düşman bir şekilde 8755 lodging geçici konut,pansiyon
756 antagonize düşman etmek.kızdırmak 8756 lodgings pansiyon
757 antecedent önce gelen, evvelki 8757 lofty yüksek, yüce.azametli
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
758 antechamber giriş salonu,bekleme odası 8758 log kütük
759 Anti KARŞI, ZIT, TERS 8759 logic mantık
760 Anticipate 1)UMMAK 2)BEKLEMEK 8760 logical mantıklı,makul
761 anticipatingly önceden tahmin ederek 8761 logjam engel,tıkanıklık/tıkanma
762 Anticipation (bir şeyin olabileceğini) önceden tahmin etme. 8762 loin bel
763 anticlimactic hayal kırıklığına sebep veren 8763 loiter yolda oyalanmak, aylakça dolaşmak.
764 anticlimactically hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde 8764 lonelier yalnız,yapayalnız
765 antidote antidot, panzehir; çare. 8765 Lonely YALNIZ, KİMSESİZ
766 antipathetic hoşlanılmayan,zıt olan 8766 lonesome yalnız, yapayalnız.
767 antipathy antipati,hoşlanmama 8767 Long UZUN,arzu etmek,özlemini çekmek
768 Antique ANTİKA,antik, ilk çağlardan kalma. 8768 Long Before uzun zaman önce, neredeyse
769 antiqueness antikalık 8769 long enough yeterince uzun
770 antiquity antik çağlar 8770 long for ...-i özlemek.
771 antithesis karşı tez.bir şeyin tam karşılığı 8771 long gone çok önceden bitmiş, tarih olmak
772 antsy sabırsız, yerinde duramayan 8772 long lost uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen
773 Anxiety ENDİŞE 8773 Long Ride uzun bir yolculuk
774 Anxious endişeli,kaygılı 8774 long shot zor iş, riskli girişim
775 Anxiously endişeyle 8775 long since çok zaman önce.çoktan beri.
776 Any HERHANGİ 8776 long take tek plan çekim
777 any day now bugün yarın 8777 long term uzun süre
778 Anybody HERHANGİ BİRİ 8778 long-awaited özlem duyulan,uzun zamandır beklenen
uzun mesafeli,şehirlerarası, uluslararası (telefon
779 Anyone HERHANGİ BİRİ 8779 long-distance konuşması).
780 Anything HERHANGİ BİR ŞEY 8780 long-drawn out çok uzun süren. uzun süreli
781 Anyway HER NEYSE,zaten,neyse 8781 longed-for özlemi çekilen
782 Anywhere HERHANGİ BİR YER 8782 long-established köklü
783 Apart AYRI,ayrı olarak 8783 longevity uzun ömürlülük.
784 Apart From HARİÇ, DIŞINDA 8784 long-forgotten çoktan unutulmuş
785 apartheid ırk ayırımı 8785 long-held hopes uzun süreli umutlar
786 Apartment APARTMAN DAİRESİ 8786 Longing özlem,hasret,özlem dolu
787 apartness ayrılık, birleşik olmama 8787 longitude boylam
788 apathetical-apathetic duygusuz,cansız,hissiz 8788 long-sought uzun süredir aranan, çoktandır aranan
789 apathetically duygusuz bir şekilde,kayıtsızca 8789 long-standing epeydir devam eden
790 apathy duygusuzluk, ilgisizlik 8790 loo tuvalet
791 Ape MAYMUN 8791 Look BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
792 aperture delik, aralık, açıklık 8792 look askance yan gözle bakmak,
793 apex doruk, zirve. 8793 look at gözden geçirmek, göz önüne almak
794 Aphid yaprak biti 8794 look-out gözcü
795 aphorism özlü söz, atasözü 8795 look-see bakma.
796 aphoristic vecize kabilinden 8796 loom dokuma tezgahı,hayal gibi belirmek
797 aphrodisiac afrodizyak. 8797 loom up belli belirsiz görünmek
798 apiece parça başına, her biri, her birine: 8798 loony bin tımarhane
799 apocryphal sahte, uydurma 8799 loopy kaçık,deli
800 apologetic özür dileyen. 8800 Loose GEVSEK,BOL
801 apologetically özür dileyerek. 8801 loose ends yarım kalmış işler
802 Apologize-Apologice ÖZÜR DİLEMEK 8802 loosely gevşek, gevşek bir biçimde.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
803 Apology özür 8803 looting yağma,yağmalama
804 apoplectically sinirli bir şekilde, felçli olarak 8804 lope (hayvan) uzun adımlarla koşmak.

805 apoplectic-apoplectical felçli,sinirli 8805 lop-sided dengesiz,oransız

806 apostasy (dininden, prensiplerinden, inançlarından) dönme. 8806 loquacious çenesi düşük,geveze
807 apostle havari 8807 loquaciously konuşkan bir biçimde
808 apostrophe kesme işareti. 8808 loquacity-loquaciousness gevezelik, konuşkanlık
809 apothecary eczacı 8809 lore irfan,ilim
810 appall-appal dehşete düşürmek, şoke etmek. 8810 lorgnette opera dürbünü
811 appalling korkunç,dehşet verici 8811 Lorry KAMYON
812 appallingly korkunç bir şekilde,dehşete düşürecek kadar 8812 Lose KAYBETMEK
813 Apparatus cihaz ,aygıt 8813 lose hope ümitsizliğe düşmek
814 apparel kıyafet,giysi 8814 Loss KAYIP, ZARAR
815 Apparent AÇIK,BELLİ 8815 loss leader zararına satış
ÇOK, bölüştürmek, taksim etmek,arazi
816 Apparently görünüşe göre,ANLAŞILAN 8816 Lot parçası,hisse,pay
817 apparentness anlaşılır olma,açık 8817 Lots of çok,bir sürü
818 apparition hayalet, görüntü,olay 8818 Loud YÜKSEK SESLİ
cazibe, çekicilik.temyiz,hoşuna gitmek. temyiz
819 Appeal mahkemesine götürmek. 8819 loudspeaker hopârlör
820 appealable temyizi mümkün, temyiz edilebilir 8820 lounge salon,divan,uzanmak
821 appealer temyize başvuran 8821 lour karartmak, surat asmak

822 appealingly İsteyerek, rica ederek; ayartarak, çekici bir şŸekilde 8822 Lousy kötü,iğrenc
823 Appear GÖRÜNMEK 8823 Love SEVGİ;AŞK
824 Appearance GÖRÜNÜŞ,ortaya çıkma,görünüm 8824 love affair aşk mecarası,aşk ilişkisi
825 appeasable yatıştırılabilir 8825 loveable Sevimli
826 appease yatıştırmak,taviz vermek, ödün vermek. 8826 loveliness sevimlilik,hoşluk
827 appeasement yatıştırma,taviz verme, ödün verme. 8827 lovelorn karşılıksız aşk yüzünden üzgün, terkedilmiş
828 appellate temyiz,temyiz yoluyla 8828 Lovely SEVİMLİ
829 appellation nam,isim,ünvan 8829 lover âşık, sevgili, yâr, dost.
830 appendage eklenti; uzantı 8830 Low ALÇAK, DÜŞÜK
831 appendices ek,ekler 8831 low blow kural dışı vuruş
832 Appendix ek,ilave, apandis 8832 low ceilinged alçak tavanlı
833 Appetite İŞTAH 8833 low ground alçak zeminli
834 appetitive iştah açıcı 8834 lowdown hakikat, işin içyüzü.
835 Applaude-Applaud alkışlamak 8835 Lower ALT,DÜŞÜRMEK
836 applauder alkışçı 8836 low-heeled alçak topuklu
837 Applause alkış 8837 low-key sade, gösterişten uzak
838 Apple ELMA 8838 lowlife serseri,ayak takımı
839 appliance aygıt, cihaz. 8839 lowly alçakgönüllü.rütbe veya mevkice aşağı
840 applicable to ..(-e) uygulanabilir. 8840 Loyal SADIK
841 Applicant başvuru sahibi,,aday 8841 Loyalty SADAKAT,BAĞLILIK
842 Application BAŞVURU ,uygulama 8842 lozenge baklava şekli,eşkenar dörtgen
843 Applied uygulamalı, tatbiki. 8843 lucid aklın başında
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
844 applier aday,başvuran 8844 lucidity berraklık. Açıklık
845 Apply 1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK 8845 Luck ŞANS
846 Appoint ATAMAK 8846 Lucky ŞANSLI
847 appoint to . (-e) atamak, tayin etmek. 8847 lucrative kârlı, kazançlı, yararlı.
848 appointee atanan kimse. 8848 ludicrous gülünç, güldürücü, komik.
849 appointer atayan,tayin eden 8849 lug çekmek, sürüklemek.
850 appointive tayine bağlı 8850 Luggage VALİZ
851 Appointment 1.RANDEVU 2.ATAMA 8851 lugubrious mahzun, kederli.
852 apportion bölüştürmek, paylaştırmak. 8852 lugubriously asık suratlı bir halde,kederli bir biçimde
853 apportionable pay edilebilir 8853 lukewarm soğuk,kayıtsız
854 apportionment bölüp dağıtma, bölüştürme. 8854 lull yatıştırmak, uyuşmak
855 appraisable değer biçilebilir, paha biçilebilir 8855 lullaby ninni.

856 appraisal-appraisement değer biçme, kıymet takdir etme. 8856 lumber kereste,hantal hantal yürümek.
857 appraise değer biçmek, kıymet takdir etmek. 8857 luminescence ışıltı, parlaklık
858 appraiser değer biçen kimse 8858 luminous aydınlık,parlak
859 appraisingly kadir kıymet bilerek, değer vererek 8859 Lump yumru,şişlik,parça,yıgın,katlanmak
860 Appreciate TAKTİR ETMEK,minnettar olmak 8860 lunacy delilik, cinnet.
861 appreciating takdir eden 8861 lunatic deli,çılgın
862 Appreciation takdir, teşekkür,takdir etmek 8862 Lunch ÖĞLE YEMEĞİ
863 appreciative değerini bilen,minnettar. 8863 luncheon öğle yemeği, öğle yemeği yemek
864 appreciatively değerlendirerek 8864 Lung AKCİĞER
865 appreciator-appreciatory değer biçen kimse 8865 lunge hamle,(kılıç ile) -e doğru hamle etmek.
866 apprehend yakalamak; tutuklamak. 8866 lurch sallantı, sarsıntı.sallanmak

867 apprehended yakalanmış (suçlu),tutuklu 8867 lure yem,cazibe,tuzak,cezbetmek, çekmek, ayartmak.


868 apprehender anlayan/bilen kimse 8868 lurk pusuda beklemek,gizlenmek
869 Apprehension endişe, korku 8869 luscious pek tatlı, çok lezzetli.
870 Apprehensive endişeli,korkulu 8870 lush gür (ot, çayır, bitki).ayyaş,içki içmek
871 Apprentice çırak 8871 luster parıltı,partlamak,cilalamak
872 apprenticeship çıraklık 8872 lustrous parlak.
873 apprise-apprize haberdar etmek. 8873 luxurious lüks,zevk verici, çok rahat.
874 Approach 1.YAKLAŞMAK 2.YAKLAŞIM 8874 Luxury LÜKS
875 approachable yanaşılabilir, ulaşılabilir, cana yakın 8875 lynch linç etmek.
876 approachment yaklaşım 8876 ma'am hanım efendi,madam
877 appropriate uygun,biçilmiş kaftan-ayırmak, tahsis etmek. 8877 machination entrika, dolap.
878 appropriately uygun bir şekilde,uygun olarak 8878 Machine MAKİNE
879 appropriateness uygunluk, yerindelik 8879 Machine-Gun MAKİNELİ TÜFEK
880 appropritation ödenek, tahsisat. 8880 mackerel uskumru
881 Approval onay 8881 Mad DELİ,çılgın
882 Approve ONAYLAMAK 8882 Madam MADAM, BAYAN
883 approvingly onaylayarak, uygun bularak 8883 madcap ele avuca sığmaz,delifişek,zıpır
yaklaşık, takribi., tahmin etmek, yaklaşık olarak
884 Approximate değerlendirmek. 8884 madden delirtmek; delirmek.
885 Approximately aşağı yukarı, yaklaşık olarak. 8885 maddening can sıkıcı,delirtici
886 Approximation yakınlık, -e yakın olma 8886 made man asil üye/aza , esas adam
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
887 appurtenance eklenti,ilave,aksam 8887 mademoiselle matmazel
888 Apricot KAYISI 8888 madhouse tımarhane.
889 April NİSAN 8889 Madness delilik
890 apropos uygun, yerinde. 8890 maelstrom büyük girdap,kargaşa
891 Apt müsait,uygun,akıllı ve çabuk kavrayan, zeki: 8891 Magazine CEPHANELİK , MAGAZİN ,ŞARJÜR (SİLAHIN)
892 aptly uygun bir şekilde,yerinde 8892 magdalen tövbekar fahişe
893 aptness-Aptitude yetenek, kabiliyet. 8893 maggot böcü,larva
894 Aquatic suda yaşayan,su 8894 Magic BÜYÜ
895 aquatically suda yaşayarak 8895 magical büyülü
896 aquiline nose kemerli burun, kargaburun 8896 magically büyülü bir şekilde, büyüleyerek.
897 arable sürülüp ekilebilir, işlenebilir (toprak). 8897 magician sihirbaz, büyücü.
898 arbiter hakem, arabulucu. 8898 magisterial amirane
899 arbitrarily gelişigüzel. 8899 magisterially amirane bir şekilde
900 arbitrary keyfi, kanun yerine birinin kararına bağlı olan. 8900 Magistrate sulh hakimi
iki taraf arasında) hakemlik yapmak, arabuluculuk
901 arbitrate yapmak. 8901 magnanimity eli açıklık,yüce gönüllülük.
902 arbitration arabulucu kararıyla halletme. 8902 magnanimous yüksek ruhlu, yüce gönüllü.
903 arbor çardak 8903 magnanimously cömertçe.
904 arbour çardak. 8904 magnate nüfuzlu kimse.büyük iş adamı
905 arch kemer 8905 Magnet MIKNATIS
906 archaic eski.antik 8906 magnificence ihtişam, görkem.
907 Archbishop BAŞPİSKOPOS 8907 Magnificent MUHTEŞEM,GÖRKEMLİ
908 archdeacon başdiyakoz. 8908 Magnify büyütmek
909 arche köprü gözü 8909 Magnifying-Glass BÜYÜTEÇ
910 archetype prototip, ilk örnek 8910 magnitude büyüklük, boy.
911 arching kemer şeklini alma 8911 mahogany maun rengi
912 archipelago adalar,takım adalar 8912 Maid KADIN HİZMETÇİ
913 Architech mimar 8913 maiden bakire
914 Architect MİMAR 8914 Mail POSTA
915 Architectural mimari, mimarlığa ait. 8915 mailshot reklam amaçlı toplu posta gönderme
916 Architecture mimarlık 8916 maim sakat etmek, sakatlamak.
917 architrave sütun baş tabanı 8917 Main ANA, ESAS
918 Ardent ateşli,çoşkun,parlayan 8918 mainframe ana sistem
919 ardently tutkuyla,şevkle 8919 mainly başlıca
920 ardor-ardour ateş,şevk 8920 mainspring asıl neden, baş etken.
1)BAKIM ONARIM 2)ESKİ HALİNDE KORUMA
921 arduous güç,çetin 8921 Maintain 3)DESTEKLEME
922 Area ALAN, BÖLGE 8922 Maintenance bakım, koruma
923 areal bölgesel, alansal 8923 majestic görkemli,muhteşem
924 areally bölgesel olarak 8924 Major 1)BÜYÜK, ÖNEMLİ 2)BİNBAŞI (ORDUDA)
925 argent gümüş 8925 major in asıl branş olarak almak (üniversitede)
926 Argue TARTIŞMAK 8926 major-domo baş kahya
927 arguer tartışmacı 8927 Majority ÇOĞUNLUK
928 Argument TARTIŞMA 8928 Make 1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
929 Arid kurak,çorak 8929 make a choice bir seçim yapmak
930 aridity (iklim veya hava için) kuruluk.(toprakta) kuraklık. 8930 make a decision karar vermek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
931 aridly kuru bir biçimde 8931 make a killing vurgun vurmak, çok para kazanmak
932 aright doğru biçimde, doğru dürüst 8932 make a living hayatını kazanmak,geçinmek
933 Arise KALKMAK, YÜKSELMEK 8933 make a man of (erkek için) adam olmak, adam etmek
934 aristocracy soylular,elit tabaka 8934 make a match evlenmek
935 Aristocrat ARİSTOKRAT,soylu,asilzade 8935 make a point önemli bir noktaya temas etmek
936 Arm KOL, SİLAH,silahlandırmak; silahlanmak. 8936 make certain of garantiye almak, doğruluğundan emin olmak
937 Armchair KOLTUK, elektrikli sandalye 8937 make eyes at somebody göz süzmek
938 armed ateşli,silahlı 8938 make fit uygun hale getirmek
939 armful kucak dolusu 8939 make great strides (bir işte) hızla ilerlemek, çok yol katetmek.
940 Armistice ateşkes 8940 make it count iyi değerlendirin, heba etmeyin
941 Armour ZIRH 8941 make known ilan etmek, bilinir hale getirmek
942 armpit koltukaltı 8942 make plain açıklığa kavuşturmak
943 arms dealer silah tüccarı 8943 make sense mantıklı olmak, akla uygun gelmek
944 Army ORDU 8944 make somebody pay ödetmek
945 aromatic kuvvetli ve hoş (koku); 8945 make sure emin olmak.
946 aromatically güzel kokulu bir şekilde 8946 make think düşündürmek
947 Around 1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA 8947 make use of faydalanmak, yararlanmak
948 Arousal uyarılma 8948 makeshift geçiçi, geçici (çözüm vb.)
949 Arouse duygu uyandırmak 8949 Make-Up 1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
950 arouser tahrik eden, tahrik eden 8950 Malady hastalık
951 arrack rakı 8951 malaise keyifsizlik
952 arraign suçlamak. mahkemeye çağırmak (sanığı) 8952 malarkey saçma,saçmalık
hoşnutsuz kimse. memnun olmayan, tatmin
953 arraignment suçlama. mahkemeye çağırma (sanığı) 8953 malcontent olmayan.
954 Arrange DÜZENLEMEK, AYARLAMAK 8954 Male ERKEK
955 arrangeable düzenlenebilir 8955 malevolent kötü niyetli, hain.
956 Arrangement düzenleme,anlaşma 8956 malevolently kötü niyetli biçimde, art niyetli biçimde
957 arranger aranjör, düzenleyici 8957 malfeasant vazifeyi suistimal şuçu işlemiş memur
958 array sıralamak,sıraya dizmek,düzen.,sıralanış 8958 Malice kötülük,kötü niyet,fesat
959 Arrest TUTUKLAMAK 8959 malicious kötü niyetli
960 arrestable tutuklanabilir 8960 malign kötü,zararlı,itiraf etmek,kötülemek
961 arrestment tutuklama 8961 malignant kötücül, kötü yürekli,ugursuz
hasta numarası yapmak, yalandan kendini hasta
962 Arrival VARIŞ ,geliş 8962 malinger göstermek
963 Arrive VARMAK 8963 malingering hastalık numarası
964 Arrogant kibirli,kendini begenmiş 8964 malleable uysal, her yöne çekilebilir
965 arrogantly burnu havada bir şekilde 8965 malnutrition yetersiz beslenme,kötü beslenme
966 Arrow OK 8966 malpractice görevi kötüye kullanma, yanlış tedavi
967 arsenal cephanelik, mühimmat deposu 8967 Man ADAM
968 arsenic arsenik 8968 man of action girişimci adam
969 Arson kundakçılık 8969 man of letters yazar; edebiyatçı,bilim adamı
970 arsonist kundakçı 8970 man up biraz erkek ol
971 Art SANAT 8971 manacle kelepçe takmak, kelepçelemek.
972 artefact-artefact yapay doku,insan eliyle yapılmış 8972 Manage YÖNETMEK, KONTROL ETMEK,becermek
973 artemis Artemis 8973 manage to başarmak, -i yapabilmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

974 Artery arter,atardamar 8974 manageable kontrol edilebilir.,yönetilebilir, idare edilebilir.


975 arthritis arterit,eklem iltahabı 8975 Management YÖNETİM, İDARE
976 Article 1.MAKALE 2.EŞYA 8976 Manager YÖNETİCİ, MENAJER
977 Article Of Association ANA SÖZLEŞME 8977 manboy delikanlı, çocuk gibi davranan tip
978 articulable kolayca anlaşılabilir 8978 mandate emir, ferman.
düşüncelerini açık bir şekilde ifade edebilen.açık bir
979 Articulate şekilde ifade veya telaffuz etmek. 8979 mandatory zorunlu, gerekli.
980 articulately kolay anlaşılabilir şekilde 8980 mane yele

981 articulateness-Articulation açıkca anlatım kabiliyeti 8981 mange (hayvanlarda) uyuz hastalığı
982 artifactual insan eliyle yapılmış 8982 mangle mengene,ezmek,parçalamak
983 artifice hile, oyun. 8983 mangy pis, iğrenç, tiksinti veren.
insan kuvvetiyle hareket ettirmek, var kuvvetiyle
984 Artificial YAPAY,suni, sahte. 8984 manhandle hareket ettirmek
985 artificiality yapaylık,sahtelik 8985 manhood erkeklik,mertlik
986 artificially yapay olarak, suni olarak 8986 mania düşkünlük,manyaklık
987 artificialness yapmacılık, sahtelik 8987 mania for ,,, -e aşırı düşkünlük, -e tutku
988 artillery ağır silahlar. 8988 Maniac MANYAK
989 artisan esnaf,zanaatkar 8989 manic manyak
990 Artist SANATÇI 8990 manicure manikürcü.manikür yapmak.
991 artistic sanatçı ruhuna sahip,sanatsal 8991 manicured manikür edilmiş, manikürlü
manifesto, gümrük bildirgesi.açıkça göstermek,
992 Artistry sanatçılık. 8992 manifest belirtmek.
993 artless hilesiz, saf,sanatsız 8993 Manifestation belirti, gösterge
994 Artlessly hilesiz bir şekilde, saflıkla 8994 manifestly açık olarak,açıkça
995 arty sanatkarane, iddialı 8995 manifold türlü türlü, pek çok, çeşit çeşit.
996 As 1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK 8996 manipulate el ile işletmek,hile yapmak
997 as ... as ever her zamanki gibi: 8997 manipulator manipülatör
998 as always her zamanki gibi 8998 manliness erkeklik,yigitlik
999 as follows aşağıda belirtildiği gibi 8999 manna kudret helvası
1000 as it were bir bakıma, deyim yerindeyse 9000 manned tayfalı
1001 as much aynı miktarda 9001 Manner TAVIR, GÖRGÜ
1002 as such öyle/şöyle/böyle: 9002 mannerism bir kişiye özgü hareket, tavır veya ifade tarzı.
1003 as usual her zamanki gibi. 9003 mannerist üslubunu abartan sanatçı
1004 asbestos asbest hastalığı, taşpamuğu 9004 manoeuvres harekat,manevra
1005 Ascend yükselmek 9005 manscape cinsel organ çevresindeki kılları temizlemek
1006 Ascendancy üstünlük,nüfüs 9006 manservant erkek uşak
1007 Ascendant üstün, hâkim.yükselen. 9007 mansion konak,köşk
1008 ascertain aslını öğrenmek,(araştırma yoluyla) tespit etmek, 9008 manslaughter (kasıtsız) adam öldürme
1009 ascertainable araştırılabilir,tahkik edilebilir 9009 mantelpiece şömine rafı
1010 ascribable atfolunabilir, üstüne atılabilir 9010 mantle kolsuz manto.
1011 ascribe üstüne atmak, tahsis etmek 9011 man-to-man erkek erkeğe…
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin
1012 ascribe to ... -e atfetmek. 9012 mantra uyandırılmasını sağlayan kutsal söz
1013 Ash KÜL 9013 Manual EL İLE YAPILAN
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1014 Ashamed UTANMIŞ,MAHCUP 9014 Manufacture ÜRETMEK (Fab. vb)
1015 ashamedly mahçup mahcup, utana sıkıla 9015 manure gübre.,gübrelemek.
1016 ashiness kül renginde olma, küllülük 9016 Manuscript el yazması
1017 ashless külsüz 9017 Many BİRÇOK
1018 ashore karaya,kıyıya 9018 Map HARİTA
1019 ash-tray küllük 9019 Mapped eşleştirilmiş
1020 asiatic asyalı 9020 mar bozmak, mahvetmek.

1021 Aside bir yana 9021 maraud çapulculuk amacıyla akın etmek, çapulculuk etmek.
1022 asinine eşekçe, ahmakça 9022 Marble mermer
1023 asininely inat ederek 9023 March 1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
1024 asinity eşeklik 9024 marchioness markinin karısı
1025 Ask SORMAK, İSTEMEK 9025 march-past geçit töreni
1026 Asleep UYKUDA 9026 mare kısrak
1027 Aspect GÖRÜNÜŞ, YÖN 9027 Margin KENAR, KATKI
1028 aspen toz ağacı 9028 Marginality marjinallik
1029 aspersion iftira, haksız suçlama 9029 marginally çok az olarak
(eti yumuşatmak için) zeytinyağlı salamurada
1030 aspirant arzulu,istekli 9030 marinate bırakmak.
1031 aspirate soluklu okumak,içine çekmek 9031 marital evlenme,evlilik
1032 aspiration büyük amaç (uzun zamandır güdülen),arzu 9032 Mark İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
1033 aspire amaçlamak, amaç edinmek; arzu etmek. 9033 markedly önemli derecede
1034 aspire to amaç edinmek, arzu etmek 9034 Market PAZAR, PİYASA
1035 aspiring can atan,amaçlayan 9035 market place Pazar,Pazar yeri
1036 aspiringly can atarak 9036 markup alış ve satış fiyatları arasındaki fark, fiyat artışı
1037 Ass 1.EŞEK 2.APTAL,GÖT 9037 Marmalade MARMELAT
bir kişiyi bir yerde, özellikle de bir adada tek başına
1038 assail saldırmak, hücum etmek. 9038 maroon bırakmak
1039 assailable saldırılabilir 9039 Marry EVLENMEK
1040 Assailant-assailer saldırgan,dil uzatan 9040 marsh bataklık.
sıraya koymak, sıralamak, dizmek. önüne düşüp
1041 Assassinate öldürmek ,suikast düzenlemek 9041 marshal götürmek
1042 assassination suikast 9042 martinet sert amir.
1043 assault saldırı,hucüm,saldırmak 9043 martyr şehit,işkence çekerek ölen kimse
1044 assaulter saldırgan 9044 martyrdom şehitlik
1045 assemblage bir araya toplama; bir araya toplanma. 9045 marvel harika,mucize,şaşmak, hayret etmek
1046 assemblance toplantı, meclis. 9046 Marvelous HARİKA,OLAGANÜSTÜ
1047 Assembly 1.MONTAJ 2.MECLİS 9047 masculine erkeksi,erkek gibi
1048 assent rıza; onaylama.razı olmak onaylamak 9048 Mash püre,püre yapmak,ezmek
1049 assentingly onay verir bir şekilde 9049 Mask MASKE
1050 assentor muvafakat eden 9050 mason mason,duvarcı; taşçı.
1051 Assert iddia etmek 9051 masquerade kılık değiştirmek, sahte tavır takınmak
1052 Assertion iddia. 9052 Mass KÜTLE, KİTLE, YIGIN
1053 assertive kendine çok güvenen,kendini hissettiren. 9053 Massacre KATLİAM, KATLİAM YAPMAK
1054 assertively olumlu bir şekilde, kesin olarak 9054 masseur masör.
1055 assertiveness kararlılık, iddiacılık 9055 Massive ÇOK BÜYÜK VE AĞIR
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1056 assertor iddia eden kimse 9056 mast direk,gemi diregi
USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA.iyice öğrenmek,
1057 Assess değerlendirmek 9057 Master uzmanlaşmak:
1058 assessable değer biçilebilen 9058 mastermind bir işin beyni.tezgahlamak, yürütmek
1059 Assessment değerlendirme 9059 Mat HASIR, PASPAS,MAT
1060 assessor yargıç yardımcısı, değerlendirmen 9060 Match 1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
1061 Asset VARLIK 9061 matchless eşsiz, emsalsiz, rakipsiz.
1062 assidiously harıl harıl 9062 matchmaker çöpçatan…
1063 assiduous dikkatli ve devamlı çalışan, gayretli 9063 Mate ARKADAŞ
1064 assiduously ısrarla üzerinde durarak, gayretli bir biçimde 9064 materia materya
1065 assiduousness devamlılık, çalışkanlık 9065 Material MALZEME, MADDE
1066 Assign görevlendirmek,atamak 9066 materialistic materyalist
1067 assigner atayan 9067 maternal anne,anne tarafından olan
1068 Assignment atama ,ödev 9068 maternal instinct annelik iç güdüsü
1069 assimilate asimile etmek. 9069 math prodigy matematik dahisi
1070 assimilation asimilasyon. 9070 Mathematics MATEMATİK
1071 assimilator asimile edilen 9071 matinee gündüz oyunu
1072 Assist YARDIM ETMEK 9072 mating çiftleşme,eşleşme

1073 Assistance destek, yardım 9073 matriculate öğrenci olarak kaydedilmek (özellikle üniversiteye)
1074 Assistant-assistive YARDIMCI 9074 matriculation öğrenci kaydı,üniversite giriş sınavı
1075 assize hüküm.yargılama 9075 matrimony evlenme, evlilik.
1076 Associate ORTAK,İLGİLENMEK,benzetmek, birleştirmek 9076 Matter 1.MESELE 2.MADDE,KONU
1077 associate professor Doçent 9077 Mattress YATAK
1078 associateship üyelik, ortaklık 9078 Mature 1)OLGUN,ERGİN
1079 Association DERNEK,ORTAKLIK,kurum 9079 Maturity OLGUNLUK , VADE
1080 assort sınıflandırmak,ayırmak 9080 maudlin aşırı duygusal
1081 assortatively sınıflandırıcı bir biçimde 9081 maul hırpalamak.yaralamak
1082 assorted çeşitli, muhtelif. 9082 mausoleum türbe, anıtmezar
1083 assorter sınıflandırıcı 9083 maw ağız (korkunç bir yere açılan)
1084 assortment türlü çeşitleri içeren bir bütün,sınıflandırma 9084 mawkish tiksindirici,aşırı dokunaklı.
1085 assuage azaltmak, hafifletmek, yatıştırmak 9085 maxim özdeyiş, özlü söz, vecize.
1086 assuagement yatıştırma, azaltma 9086 Maximum MAKSİMUM, AZAMİ
1087 Assume FARZETMEK,VARSAYMAK,üstlenmek 9087 maximum term maksimum vade/süre
1088 Assumed farzolunan; hayali. 9088 May 1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
1089 assumer varsayan 9089 may well be anlaşılan o ki
1090 Assumption varsayım 9090 mayhem kargaşa.
1091 Assurance GÜVENCE,SİGORTA 9091 mazurka Polish folk dance in triple meter
1092 Assure TEMİN ETMEK,SÖZ VERMEK,İKNA ETMEK 9092 Me BANA, BEN
1093 Assured EMİN,SİGORTALI 9093 mead yeşillik,çayır
1094 assuredly mutlaka. 9094 Meadow ÇAYIR
1095 assurer sigortacı 9095 meager yetersiz.az. bağlayıcısı az
1096 astern geriye, gerisinde, arkaya, geminin kıçına. 9096 Meal YEMEK
1.ANLAMINA GELMEK,İSTEMEK,PLANLAMAK
1097 asthma astım 9097 Mean 2.CİMRİ,keyifsiz,adi,zor
1098 Astonish ŞAŞIRMAK (bir kimseye) 9098 Mean ORTALAMA
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1099 Astonishing hayrette bırakan. 9099 mean for (bir şeyi) (biri) için yapmak/hazırlamak.

1100 astonishingly şaşılacak derecede 9100 meander dolambaçlı yoldan gitmek, dolana dolana gitmek
1101 astonishment şaşkınlık,hayret 9101 meandering kıvrımlı, dolambaçlı

1102 astound aşırı derecede şaşırtmak, hayretler içinde bırakmak 9102 Meaning ANLAM
1103 astounding şoke eden. 9103 Means ARAÇ,VESİLE 2.PARA,varlık
1104 astoundment hayrete düşme, şaşırma 9104 Meantime BU ARADA,bu süre içinde
1105 astray yanlış yola sapmış, kötü yola düşmüş 9105 Meanwhile BU ARADA, AYNI ANDA
1106 astride ata biner gibi,bacaklarını ayırarak 9106 Measure ÖLÇÜ,ÖNLEM
is an elaborate inclinometer, historically used by
1107 astrolabe astronomers, navigators, and astrologer 9107 measured ölçülü,düzenli

1108 astronomical-astronomic astronomik,çok yüksek 9108 measureless ölçüsüz, sınırsız, hesapsız


1109 astronomically aşırı olarak 9109 Measurement ölçüm, ölçü
1110 astute zeki, akıllı,cin gibi 9110 measuring ölçme, ölçüm.
1111 astutely kurnaz bir şekilde 9111 Meat ET
1)MAKİNİST,MAKİNA USTASI2)EL SANATLARINA
1112 astuteness cin gibilik,kurnazlık 9112 Mechanic AİT3)MEKANİ
1113 asunder parça parça.birbirinden uzak/ayrı 9113 Mechanic MEKANİK
1114 asylum sıgınma yeri,sıgınak,tımarhane 9114 Medal MADALYA
1115 asylum seeker mülteci 9115 meddle karışmak,burunu sokmak
1116 asystole asistoli 9116 median orta,medyan
aracılık etmek, arabuluculuk etmek, aracı olmak,
1117 At DE..DA eki 9117 mediate araya girmek.
1118 at a fraction of the cost maliyetinin çok altında 9118 mediately dolaylı olarak
1119 at a loss ne yapacağını bilmez, şaşırmış bir durumda. 9119 mediation aracılık, arabuluculuk.
1120 at a stroke bir anda.aniden 9120 mediator arabulucu, aracı.
1121 at again tekrardan 9121 Medical TIBBİ
1122 at all hiç.hiçbir suretle 9122 Medicine İLAÇ, TIP
1123 at all times her zaman,daima 9123 mediocre vasat, ne iyi ne kötü
1124 at any rate her halükarda,her neyse 9124 meditate derin derin düşünmek,meditasyon yapmak.
1125 At any time her an 9125 meditative dalgın,düşünceli
1126 at ease içi rahat.huzurlu 9126 medley karmakarışık şey
1127 at every turn her keresinde, her defasında. 9127 meed ödül
1128 at face value göründüğü gibi 9128 meek uysal,alçak gönülü, mütevazı
1129 at fault kabahatli 9129 meekly uysalca
1130 at first blush ilk görüşte 9130 meekness uysallık
1131 at full gallop dörtnala 9131 Meet BULUŞMAK, KARŞILAMAK
1132 at hand yanında, yakında yanında 9132 Meeting TOPLANTI, MİTİNG
1133 at its height en yüksek mevkide,tepesinde 9133 megalomania megalomani, büyüklük hastalığı
1134 At last nihayet, sonunda. 9134 melancholy melankoli,hüzün,kara sevda
1135 at length uzun uzadıya,en sonunda 9135 mellifluous bal gibi tatlı
1136 at liberty özgür,serbest 9136 mellifluously tatlı bir biçimde
1137 at long last nihayet, sonunda. 9137 mellifluousness bal gibi tatlı olma. yumuşaklık
1138 at one go bir hamlede. 9138 mellow yumuşatmak; yumuşamak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1139 at one point bir noktada,bir yerde 9139 mellowing yumuşama
başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak,
1140 at one's peril kendini riske atarak 9140 Melody EZGİ, MELODİ
1141 at present şimdiki halde, şimdiki durumda. şu an 9141 Melon KAVUN
1142 at speed hızla giderek 9142 Melt ERİMEK
1143 at stake sözkonusu/mevzubahis, tehlikede 9143 Member ÜYE
1144 At that Böylece 9144 Membrane zar
1145 At that point o sırada 9145 memento mori öleceğini hatırla
1146 at that very moment tam şu anda 9146 memorabilia hatırlanmaya değer şeyler
1147 at the feet of ayaklarının dibinde 9147 Memorable UNUTULMAZ,AKILDA KALICI
1148 at the helm başında, komutasında 9148 Memorandum MUHTIRA,BİLDİRİ,NOT
1149 At the last moment son anda 9149 Memorial ANIT,ANISINA YAPILMIŞ,ANMA TÖRENİ
1150 at the outset ilk önce.başta 9150 Memorize EZBERLEMEK
1151 at the ringside ring kenarında 9151 Memory HAFIZA,anı
1152 at the time o zaman,tam 9152 Men ADAMLAR
1153 at the very least hiç olmazsa 9153 menace tehdit,tehdit etmek
1154 at will istenilen zamanda, canı istediği zaman 9154 menacingly tehditkar bir şekilde
1155 at worst en kötü ihtimal:en kötü ihtimale göre 9155 menagerie halka gösterilen yabani hayvanlar (sirkte vb)
1156 atheist ateist… 9156 Mend TAMİR ETMEK,ONARMAK
1157 Atmosphere HAVAKÜRE, ATMOSFER 9157 mendacious yalancı,yalan
1158 atmospheric atmosferle ilgili,atmosferik. 9158 mendaciously uydurma bir şekilde

1159 atonable, atoneable telafi edilebilir, 9159 mendaciousness-mendacity yalancılık


(bir suç, kabahat v.b.'ni) affettirecek harekette
1160 atone bulunmak, telafi etmek; kefaret etmek. 9160 mendicant dilenci,dilencilik etmek
1161 atoned telafi edilmiş, gönlü alınmış 9161 menial hizmetçi, hizmetçiye ait
1162 atonement kefaret. 9162 meningitis menenjit
1163 atoner telafi eden 9163 menstuate âdet görmek, aybaşı olmak.
1164 atoningly telafi eder biçimde 9164 menstuation âdet, aybaşı,
1165 atop üzerinde,tepede 9165 Mental ZİHİNSEL
1166 atrocious çok fena,iğrenç 9166 Mention BAHSETMEK,ANMA
1167 atrociously berbat biçimde, acımasızca 9167 mephitic pis kokulu
1168 atrociousness korkunçluk, gaddarlık 9168 mercantile ticarete ait, ticari.
1169 atrocity vahşet,gaddarlık 9169 mercantilism ticaret anlayışı
1170 atrophied zayıflayıp kurumuş , gıdasızlıktan zayıflamış 9170 Merchant TÜCCAR
1171 atrophy dumura uğramak,körelmek,körelme 9171 merciful merhametli,bagışlayıcı
1172 Attach EKLEMEK,TAKMAK,baglanmak 9172 merciless acımasız
1173 attachable el koyulabilir, haczedilebilir, takılır 9173 mercurial ruhsal durumu birdenbire değişen
1174 Attached yapışık,baglı,ekli 9174 Mercy MERHAMET,RAHMET
1175 attacher haczeden, bağlayan 9175 Mere KATIKSIZ,SAF
İLAVE, EK,sevgi bağı,aksesuar, bir şeye takılabilen
1176 Attachment parça,hukuk el koyma, haciz koyma. 9176 Merely SADECE
1177 Attack SALDIRMAK, ATAK 9177 Merge BİRLEŞMEK
1178 attacker saldırgan ,saldıran kişi 9178 merger birleşme,iki veya daha çok şirketin birleşmesi.
1179 attagirl aferin sana, aferin kızıma 9179 Merit ERDEM,HAKETMEK, DEĞMEK
1180 Attain elde etmek, ulaşmak 9180 meritorious övgüye değer, saygıya değer.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1181 attainer ulaşan,erişen 9181 merrily neşeyle
1182 attainment elde etme, kazanma. 9182 Merry MUTLU,NEŞELİ
1183 Attempt teşebvüs etmek,girişim 9183 merry-go-round atlı karınca
1184 attempted teşebbüs edilen,denenen 9184 mesmerize hipnotizmayla uyutmak.
1185 attempter teşebbüs eden 9185 Mess KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
1186 Attend KATILMAK,dikkat etmek, hazır bulunmak,bakmak 9186 mess around with ile uğraşmak, ile ilgilenmek.
1187 attendance katılım,katılma,hazır bulunma 9187 mess hall yemek salonu
1188 Attendant GÖREVLİ, EŞLİK EDEN 9188 mess with müdahale etmek (başkasının işine), bulaşmak
1189 attendantly dolayısı ile, beraberinde 9189 Message MESAJ
1190 attendee katılımcı 9190 messy dagınık,pis
1191 attender katılımcı, katılımcı 9191 Metal METAL
1192 atten-hut hazır ol! 9192 metaphor mecaz
1193 Attention DİKKAT,uyarı, ilgi,iltifat, bakım. 9193 Meter ÖLÇEK
1194 Attentive Dikkatli , özenli 9194 meth kristal meth
1195 attentively dikkatlice 9195 Methinks bana öyle geliyor ki,galiba
1196 Attentiveness dikkat, nezaket 9196 Method METOT,YÖNTEM
1197 attest to ..-i göstermek, -e delalet etmek. 9197 Methodical Sistemli,düzenli
1198 attestable onaylanabilir,doğrulanabilir 9198 meticulous çok titiz, çok dikkatli.
1199 attestant tasdik eden, onaylayan 9199 meticulously özenli şekilde,titizlikle
attester, attestor,
1200 attestator tanık,şahit 9200 meticulousness titizlik.
1201 attic çatı katı,tavan arası 9201 Metre METRE
1202 attire elbise,giysi,giydirmek 9202 mettle cesaret,yüreklilik,huy
1203 Attitude TUTUM,DAVRANIŞ 9203 mew miyav.miyavlamak
1204 attitudinal tutumsal 9204 mewl bebek gibi ağlamak, miyavlar gibi ağlamak
1205 Attract çekmek, cezbetmek 9205 miasmas kasvetli/sıkıcı ortam, tehlikeli atmosfer
1206 attraction cazibe, alımlılık. eğlence programı 9206 Mice FARELER
1207 Attractive ÇEKİCİ 9207 micromanage çok yakından idare veya kontrol etmek
1208 attractiveness çekicilik,cazibe 9208 Middle ORTA
1209 attractor cazibe merkezi,çekici 9209 Middle English ortaçağ ingilizcesi
1210 attributable atfolunabilir, nitelenebilir 9210 middle ground ikisi ortası, ikisinin ortası
1211 Attribute to nitelik,özellik,atfetmek,sıfat, nitelik, vasıf. 9211 middleman komisyoncu, aracı.
1212 attributor atıfta bulunan/nedensel açıklamayı yapan kişi 9212 middlemen komisyoncu,aracı
1213 Attrition aşınma,yıpratma 9213 middle-tier orta katman
1214 attritional aşındırıcı 9214 midge tatarcık
1215 attune to ..-e uydurmak, -e alıştırmak. 9215 Midnight GECE YARISI (24:00)
1216 Auction MÜZAYEDE, MEZAT,açık artırma ile satmak. 9216 midst orta, orta yer.
1217 auctioner açık artırma organizatörü ya da kurumu 9217 midway yarı yolda
1218 audacious cüretli,cesur 9218 midwife ebe
1219 audaciously cesaretli bir şekilde, küstahça 9219 midwifery ebelik
1220 audaciousness cesurluk, gözüpeklik 9220 mien surat, çehre.eda,tavır
1221 audacity yüreklilik, korkusuzluk 9221 miff keyfini kaçırmak, sinirden kudurtmak

1222 audibility, audibleness duyulabilirlik, işitilebilirlik 9222 Might 1)KUVVET,KUDRET 2)BELKİ (Might be:Az ihtimalli.)
1223 Audible duyulabilir 9223 might as well "-sa(m) iyi olur".
1224 audibly işitilebilecek şekilde 9224 Migrate göç etmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1225 Audience İZLEYİCİ (TV,Tiyatro vb.) 9225 Mike MİKROFON
denetlemek,hesapları denetlemek,(hesapları)
1226 audit denetleme. 9226 Mild 1)HAFİF 2)YUMUŞAK
1227 auditable denetlenebilir veri 9227 mile mil uzaklık ölçü birimi 1609 m
1228 audition giriş sınavı, seçme (tiyatro vs. için) 9228 Mileage kilometre
1229 auditor denetçi 9229 Military ASKERİ
1230 auditorium toplantı salonu; konser salonu. 9230 military attache askeri ataşe

1231 aught sıfır.hiç 9231 Milk SÜT,faydalanmak, kötüye kullanmak, sömürmek.


1232 Augment ARTTIRMAK, ÇOGALTMAK 9232 milk house süthane
1233 augmentable artırılabilir 9233 milk white süt beyazı
1234 Augmentation ARTIŞ 9234 milkmaid sütçü kız
1235 augur (iyi veya kötü) bir işaret olmak: 9235 Mill 1.DEĞİRMEN 2.İMALATHANE,dolanıp durmak.
1236 augural kehanette bulunan 9236 Millet DARI
1237 augurate kehanette bulunmak 9237 milling kendinden çok emin
1238 auguration kehanette bulunma 9238 Millionaire MİLYONER
1239 augury alamet,işaret 9239 millpond değirmen havuzu
1240 August AĞUSTOS 9240 milquetoast süt çocuğu

1241 Aunt TEYZE, HALA 9241 mime pantomim oyuncusu, sessiz tiyatro, taklit etmek
1242 aurora tan vakti. gün ağarması 9242 Mimic TAKLİT ETMEK (birini)
1243 auspice kehanet. fal 9243 Mimicry taklit,taklit etmek
1244 auspicious ugurlu,hayırlı 9244 Mince KIYMA (Et vb.), KIYMAK
1245 austere ciddi, sade ve süssüz; konforsuz. 9245 mincing kıyma,doğrama
1246 austerely sade bir halde. hoşgörüsüz olarak 9246 Mind AKIL
1247 austereness hoşgörüsüzlük 9247 Mind aldırmak,önemsemek
azla yetinme, konforsuz ve dünyevi zevklerden yoksun
1248 austerity bir yaşam 9248 mind-boggling akıllara durgunluk veren, parmak ısırtan
1249 authentic özgün,hakiki,gerçek 9249 mindful dikkatli,düşünceli
1250 authenticate doğrulamak, tasdik etmek; gerçeklemek. 9250 mindlessly akılsızca
1251 authentication doğruluğunu kanıtlama.kimlik doğrulama 9251 mindset zihniyet
1252 Authenticity gerçeklik, otantiklik. 9252 mindy bir kadın ismi
1253 Author YAZAR 9253 Mine 1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN
1254 authorial yazara ait 9254 mingle birbirine karıştırmak; katmak; katılmak.

1255 authoritarian otoriter. 9255 miniaturist minyatür ressamı


1256 authoritarianism otoriter rejim 9256 Minimum ENAZ
1257 Authority OTORİTE 9257 Minister 1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI
1258 authorize izin vermek.yetkilendirmek. 9258 minister to ..-e yardım etmek, -e hizmet etmek.
1259 autobiography otobiyografi… 9259 ministration özenli bakım, ihtimam.
1260 autocracy otokrasi. 9260 Minor ÖNEMSİZ, UFAK, MİNÖR
1261 automotive otomotiv, arabalarla ilgili 9261 minor offence küçük suç
1262 Autumn SONBAHAR 9262 Minority AZINLIK
1263 avail fayda,yarar,yararı olmak 9263 mint nane,(para) basmak.

1264 availability-availableness var olma, elde edilebilme. 9264 Minus EKSİ ( - )


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1265 Available HAZIR, mevcut 9265 Minute 1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT
1266 availably kullanılabilir bir halde.uygun bir şekilde 9266 minutely çok dikkatli ve tam olarak
1267 Avalanche cığ ,heyelan 9267 Miracle MUCİZE
1268 avarice para hırsı. 9268 mirage serap,ilüzyon
1269 avaricious paragöz 9269 mire çamura saplamak; çamura saplanmak.
1270 avariciously paragöz bir biçimde, aç gözlü bir şekilde 9270 Mirror AYNA
1271 avariciousness hırslılık 9271 mirror-like ayna gibi
1272 avenge öcünü almak, öcünü çıkarmak. 9272 mirth şenlik, cümbüş
1273 Avenue CADDE 9273 mirthless sevinçsiz,neşeşiz
1274 Average ORTALAMA 9274 mirthlessly neşesiz bir halde, sevinçsizce
1275 Averse isteksiz,gönülsüz 9275 misanthropic insanları sevmeyen
1276 aversion hiç hoşlanmama. 9276 misapprehension yanlış anlama
1277 Avert (olmasını) önlemek 9277 misbegotten gayri meşru,alçak
1278 avid coşkun; hevesli. 9278 miscarriage düşük yapma, başarısızlık

1279 Avidity istek 9279 miscarry düşük yapmak.istenilen sonucu vermemek (plan)
1280 avidly arzulu bir biçimde 9280 miscellaneous çeşitli, muhtelif, karışık.
1281 Avoid KAÇINMAK 9281 mischief haylazlık,yaramazlık
1282 avoidable önlenebilir.kaçınılabilir 9282 mischievous yaramaz,haylaz, zarar verici.
1283 Avoidance of kaçınma, sakınma 9283 mischievousness yaramazlık
1284 avow açıkça söylemek, itiraf etmek. 9284 miscommunication yanlış anlama,iletişim eksikliği

1285 avowed açıkça ilan edilmiş olan.açık 9285 Misconduct yetkisini kötüye kullanma. görevi kötüye kullanmak
1286 Awake UYANIK,UYANMAK 9286 misconstrue yanlış yorumlamak; yanlış anlamak.
1287 Award ÖDÜL 9287 miscreant gaddar,vicdansız
1288 Aware FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK 9288 misdeed kötü ve ahlaksızca hareket, kötülük, günah.
1289 Awareness farkındalık 9289 misdemeanor hafif suç, bir yıldan az hapis cezası gerektiren
1290 Away UZAK,UZAKTA 9290 misdoubt şüphe.korku, şüphe etmek,korkmak
1291 away from uzak 9291 Miser PARAGÖZ, CİMRİ
1292 awe korkuyla karışık saygı, huşu. 9292 Miserable SEFİL
1293 awe-inspiring büyüleyici, insanı huşu içinde bırakan 9293 Misery SEFALET
1294 awestricken hayran kalmış 9294 misfeasance vazifeyi kötüye kullanma,yolsuzluk
1295 awestruck korkmuş,dehşeye kapılmıs 9295 misfit uygunsuzluk, uyumsuz kimse
1296 Awful KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ 9296 misfortune şanssızlık
1297 Awfully çok,sonderece 9297 misgiving genellikle çoğul endişe, kuşku, şüphe.
1298 Awkward GARİP,BECEREKSİZ 9298 mishap aksilik, talihsizlik.
1299 awkwardly beceriksizce,sakarca 9299 misinterpret yanlış yorumlamak, yanlış anlamak.
1300 awning tente 9300 Mislay YANLIŞ YERE KOYMAK
1301 Axe BALTA.kovmak.baltalamak 9301 misogynistic kadınlardan nefret eden
1302 axiom kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme 9302 misplace yanlış yere koymak, kaybetmek.
1303 axiomic aksiyomatik, belitsel. 9303 misread yanlış okumak.yanlış yorumlamak
1304 axis eksen, mihver. 9304 misrecord to record or register incorrectly
1305 Aye evet 9305 Miss 1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP
1306 azure gökmavisi. 9306 Miss BAYAN
1307 Babble gevezelik etmek,boş bogazlık etmek 9307 misshapen şekilsiz,biçimsiz
1308 Baby BEBEK,(birine) aşırı bir özenle bakmak 9308 Missile FÜZE, FIRLATILAN CİSİM
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1309 baby talk bebek/çocuk konuşması/dili 9309 Mission ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON
1310 baby-in-arms ana kuzusu 9310 missionary misyoner
1311 Babysitter ÇOCUK BAKICISI 9311 missive uzun mektup.
1312 baccy tütün 9312 misspend kötü harcamak, israf etmek
1313 Bachelor 1)BEKAR 2)ÜNİVERSİTENİN İLK DERECESİ 9313 missus hanım
1314 Back 1.ARKA 2.SIRT,geri 9314 Mistake HATA
1315 back on track eski seyrini kazanmak, yoluna girmek 9315 mistletoe ökseotu
1316 back then Zamanlar, o zamanlarda; bir zaman önce 9316 mistress hanım, sahibe,metres
1317 Backache sırt ağrısı 9317 mistrial hatalı yargılama
1318 Backbone 1)OMURGA 2)TEMEL TAŞI, EN ÖNEMLİ BÖLÜM 9318 Mistrust güvenmemek, şüphe etmek
1319 back-breaking yorucu,yıpratıcı 9319 misty sisli, dumanlı.
1320 backburner önemsiz, ikinci derecede olan 9320 Misunderstand YANLIŞ ANLAMAK
eski bir tarih atmak,daha önceki bir tarihten itibaren
1321 backdate geçerli kılmak 9321 Misuse yanlış kullanım
bir sözleşmeye tanzim olunduğu günden önceki bir
1322 backdating tarihi koyma 9322 mite ufacık şey,zerre
1323 backdrop temel,zemin, perde arkası 9323 mitigate yatıştırmak,hafifletmek
1324 backer destekçi, taraftar. 9324 mitigation hafifletme, azaltma.
(motorun ateşi) geri tepmek.geri tepmek, istenilenin
1325 backfire aksi olmak. 9325 mitre\miter piskoposluk tacı
1326 Background ARKAPLAN,ZEMİN,GEÇMİŞ 9326 Mix KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK
1327 backhander ters vuruş,rğşvet 9327 mob ayaktakımı,kalabalık
güçlü tepki (siyasal/toplumsal bir gelişmeye karşı),
1328 backlash beklenmedik kötü sonuç 9328 Mobile HAREKETLİ,SEYYAR
1329 backpack sırt çantası. 9329 mock alay etmek,küçümsemek
1330 backslide (iyi yoldayken) kötü yola sapmak. 9330 mockery alay-taklit
1331 Backward GERİYE DOĞRU 9331 Model MODEL (model araba,manken v.b)
1332 backwardness geç kavrama, gerilik. 9332 Moderate ILIMLI, ORTA
1333 Bad KÖTÜ 9333 moderately ılımlı olarak,az çok
1334 bad mouth kötülemek, bok atmak 9334 moderation ılımlılık,ölçülülük
1335 Bade emretmek,söylemek 9335 moderator toplantı başkanı
1336 badge rozet.nişan 9336 Modern MODERN, ÇAĞDAŞ
1337 badger hiç rahat bırakmamak, yakasına yapışmak 9337 Modest MÜTEVAZİ, ILIMLI
1338 badgering eziyet etme 9338 modification degişiklik,degiştirme
1339 badgerly başının etini yiyerek, yakasına yapışarak 9339 modifier değiştiren şey.
1340 Badly 1.KÖTÜ,AĞIR 9340 Modify değiştirmek
1341 Baffle şaşırtmak,şaşkına çevirmek 9341 modulate değiştirmek,modüle etmek
1342 bafflement şaşırtma 9342 modus operandi çalışma tarzı
1343 Bag ÇANTA,torbalamak,yakalamak 9343 mogul önemli adam,kar tümseği
tüm eşyasını bir torbada taşıyıp sokaklarda yaşayan
1344 bag lady kadın 9344 moidore a Portuguese gold coin
1345 Baggage BAGAJ 9345 moistener nemlendirici
1346 baggy torba gibi sarkan, şapşal duran (pantolon). 9346 Moisture NEM
1347 bail kefalet 9347 molder çürümek, dökülmek
1348 bailiff icra memuru.kahya 9348 molding tiriz; pervaz; korniş; silme.
1349 bailing kefalet ödeme 9349 mold-mould kalıp,şekil vermek,biçimlendirmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1350 bait tuzak,yem 9350 moldy küflü, küf bağlamış.
1351 Bake PİŞİRMEK 9351 Mole 1)KÖSTEBEK 2)VÜCUTTAKİ BEN
1352 Baker FIRINCI 9352 molest ..-e cinsel tacizde bulunmak.
1353 Balance 1.DENGE 2.BAKİYE 9353 molestation cinsel taciz.
1354 Balcony BALKON 9354 mollify yumuşatmak, yatıştırmak.
1355 Bald KEL 9355 mollifying gönlünü alma, yatıştırma

1356 balderdash zırva, boş laf 9356 mollycoddle muhallebi çocuğu, hanım evladı,üstüne titremek.
1357 Bale BALYA (Halı,Tütün vs.),kayığın suyunu boşaltmak 9357 Moment AN
1358 baleful uğursuz, meşum. 9358 Momentarily anlık olarak,bir an için
1359 balefully zarar verici bir biçimde, kötü niyetli bir şekilde 9359 momentum hızlanma.ivme
bir engel karşısında duraklamak; yürümemekte
1360 balk direnmek. 9360 monastic manastıra veya manastır hayatına özgü
1361 Ball 1.TOP,balo, top yapmak 9361 Monday PAZARTESİ
1362 ball gown balo kıyafeti 9362 monetary parayla ilgili, parasal
1363 ballast kırmataş,çakıl 9363 Money PARA
1364 Ballerina BALERİN 9364 money spinner çok karlı iş
1365 Ballet BALE 9365 mongrel melez
1366 Balloon BALON,balon gibi şişmek. 9366 Monkey MAYMUN
1367 ballot oy pusulası 9367 monogram harflerle yapılan marka
1368 ballroom balo salonu 9368 monolith tek parça anıt
1369 ballsy bayağı cesur,taşaklı 9369 monosyllable tek heceli kelime
1370 balm ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ. 9370 monotonous tekdüze, monoton.
1371 balmy yumuşak ve ılık (hava). 9371 monotony tekdüzelik, monotonluk.
1372 balsam pelesenk yağı 9372 monseigneur monsenyör
1373 bamboozle aldatmak, dolandırmak. 9373 monsieur mösyö,bey
1374 Ban YASAK 9374 monsoon muson,mevsim rüzgarları
1375 Banal BANAL,SIRANDAN 9375 monstosity ucube, devasa ve çok çirkin şey.
1376 Banality bayağılık , adilik 9376 monstrosity ucube, devasa ve çok çirkin şey.
acayip/korkunç derecede büyük; devasa ve çok
1377 Banana MUZ 9377 monstrous çirkin, ucube gibi.
1378 Band 1.BANT (şerit) 2.BANDO,grup 9378 Month AY (takvim ayı)
1379 Bandage BANDAJ,YARA BANDI 9379 Monument ANIT, ABİDE
1380 band-aid geçici çözüm,yara bandı 9380 Mood MİZAÇ, RUH HALİ
1381 bandolier palaska 9381 moodily karamsar bir şekilde
1382 bandy-legged çarpık bacaklı 9382 moodiness huysuzluk,aksilik
1383 bane afet,felaket 9383 moody karamsar,dengesiz
1384 Baneful ZARARLI,KÖTÜ 9384 Moon AY
1385 Bang patlamak,vurmak,çarpmak 9385 moonlit mehtapta olan
1386 Banish KOVMAK 9386 moor demir atmak,engebeli ve ağaçsız arazi.
tartışmalı, öne sürmek (bir fikri),ortaya atmak (bir
1387 banishment sürgün. 9387 moot meseleyi)
1388 banister korkuluk 9388 mop paspas,paspas yapmak,bezle silmek.paspas
1389 Bank BANKA,(bulut) kümesi. 9389 Mope üzmek,üzgün olmak
1390 Banker BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 9390 Moral MANEVİ,AHLAKİ
1391 Banknote KAĞIT PARA 9391 moral compass ahlaki pusula,vicdan
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

1392 bankroll finanse etmek, parasal kaynak sağlamak,hazır para 9392 Morale MORAL
1393 Bankrupt İFLAS 9393 morally manevi olarak,ahlakça
1394 bankruptcy iflas 9394 morass bataklık, batak.güçlük,engel
ürkütücü ve marazi konulara aşırı ilgi duyan,
1395 banquet ziyafet, resmi ziyafet. 9395 morbid hastalıklı
1396 banshee ölüm perisi (irlanda ve iskoçya) 9396 morbidity ölüm oranı, hastalık
1397 banter alay,takılma,dalga geçmek 9397 More DAHA FAZLA
1398 baptise vaftiz etmek 9398 more …..than ever her zamankinden daha çok
1399 Bar 1.ÇUBUK 2.BAR,engel olmak.,sürgülemek. 9399 more likely olması daha muhtemel,büyük olasılıkla
1400 bar chart çubuk grafik 9400 more than once bir çok kez
1401 bar graph çubuk grafiği 9401 More Than That üstelik,Daha Fazlası

1402 barbaric medeniyetsiz, barbar; vahşi 9402 more the merrier (bir şeyden) ne kadar fazla olursa o kadar iyi (olur)!
1403 Barbarous BARBAR, VAHŞİ 9403 moreish iştah açıcı
1404 barbell halter 9404 Morning SABAH
1405 Barber BERBER 9405 morning after akşamdan kalmışlık
1406 barcarolle venedik gondolcularının şarkısı 9406 moronic geri zekalı gibi,moronca
1407 Bare ÇIPLAK, BOŞ,soymak, açmak. 9407 moronically geri zekalı bir şekilde
1408 Barely ancak ,güçbela 9408 moronism, moronity moronluk
1409 barf kusmuk,kusmak 9409 morose marazi, somurtkan, suratsız.
1410 Bargain 1.PAZARLIK ETMEK 9410 morosely suratsızca
1411 bargain away feda etmek 9411 moroseness somurtkanlık , suratsızlık
1412 barge duba 9412 morrow yarın,ertesi gün
1413 Barge in burnunu sokmak,işe karışmak 9413 morsel lokma,parça
1414 baritone alaşımlı soluklu çalgı 9414 mortality ölümlülük, fanilik.
1415 Bark havlamak,ağaç kabugu 9415 mortality rate ölüm oranı
1416 barley arpa 9416 Mortgage İPOTEK
1417 Barn ahır 9417 mortification aşagılama,kangren,onurunu kırma
1418 baronet barondan bir düşük rütbe 9418 mortify küçük düşürmek, mahcup etmek.
1419 barred parmaklıkla kapalı.yasaklanmış 9419 mortuary morg
1420 Barrel 1.VARİL 2.NAMLU 9420 mosaic mozaik.
1421 Barren çorak.kısır.verimsiz 9421 mosey dolanıp durmak,gezinmek,ayrılmak
1422 barrier bariyer,engel 9422 Mosque CAMİ
1423 barring haricinde,dışında 9423 Mosquito SİVRİSİNEK
1424 barrister avukat,dava vekili 9424 Moss YOSUN
1425 Base 1. TABAN 2.ÜS,temel 9425 Most EN ÇOK
1426 baseline temel,referans hattı 9426 most of , -in büyük kısmı, -in çoğu
1427 Basement BODRUM 9427 mostly çoğunlukla,genelde
1428 baseness rezillik.aşagılık 9428 mote zerre, tanecik, parçacık.
kuvvetle vurmak, hızla vurmak,konuşma dili şatafatlı
1429 bash parti. 9429 Mother ANNE
1430 basher eğlence,cümbüş 9430 motherese bebek dili
1431 bashful utangaç, sıkılgan, çekingen. 9431 motherhood annelik
1432 basically temel olarak,aslında 9432 motherly ana gibi
1433 basilica büyük kilise 9433 Motion HAREKET, teklif,el ile iş aret etmek.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1434 Basin HAVUZ ,HAVZA,legen 9434 Motionless hareketsiz
1435 basis temel,kaynak,ana ilkesi 9435 Motive 1)MOTİVLENMEK 2)GÜDÜ,dürtü,neden

1436 bask tatlı bir sıcaklığın karşısında uzanmak, güneşlenmek 9436 motley uyumsuz karışım, karmakarışık
1437 Basket SEPET 9437 Motor MOTOR
1438 bastard piç,adi herif,soysuz,gayrimeşru çocuk. 9438 motto parola,özlü söz
1439 Bastardize ALÇALMAK,DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK 9439 moujik rus çiftçi/köylü
1440 bastion kale burcu; tabya. 9440 mound tümsek, tepecik, küme.

1441 bat (beysbol, kriket v.b.'nde) sopa.sopayla topa vurmak 9441 Mount dag,üzerine çıkmak,başlatmak.
1442 Bath YIKANMAK 9442 Mountain DAĞ
1443 Bathe YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 9443 mountainous dağ gibi, çok büyük, çok iri.
1444 bathhouse banyo (halka açık) 9444 mounting artan
1445 bathrobe bornoz 9445 mourn yas tutmak, matem tutmak.
1446 batshit deli-kaçık 9446 mourner yaşlı kimse,matemli kimse
1447 battalion tabur. 9447 mournful kederli,yaslı
1448 batter sert darbelerle vurmak,hırpalamak 9448 mournfully kederle
1449 batterer dövücü 9449 Mouse FARE
1450 Battery PİL,dövme, dayak. 9450 mousse saç köpüğü
1451 Battle SAVAŞ, MUHAREBE 9451 mousy ürkek,mahcup,fare gibi

1452 battlement mazgallı siper 9452 Mouth AĞIZ, dudaklarını oynatarak konuşur gibi yapmak
1453 Bawl BAĞIRMAK VEYA AĞLAMAK (Seslice) 9453 mouthpiece ağızlık,sözlü
1454 Bay KOY,körfez,ulumak. 9454 mouthwash gargara.
1455 bayonet süngü 9455 mouthy geveze
1456 be a part of parçası olmak 9456 Move HAREKET ETMEK,
1457 be a witness to bir şeye şahitlik etmek 9457 move about dolanıp durmak,dolaşıp durmak
1458 be about to ..-mek üzere olmak 9458 Movement HAREKET
1459 be acquainted with .-i bilmek, -e aşina olmak. 9459 Mow bıcmek
1460 be advised emin olmak 9460 mown biçmek, biçilmiş
1461 be after peşinde olmak 9461 moxie kararlı,azimli
1462 be alone together başbaşa kalmak 9462 Much ÇOK (miktarca)
1463 be an old hand at bir konuda bayağı tecrübeli olmak 9463 muck pislik.çamur,gübre

1464 be at someone's disposal birinin emrinde olmak 9464 muckrake (önemli birine) çamur atmak.
1465 be at something meşgul olmak, başında olmak 9465 Mud ÇAMUR
1466 be awash with ile dolu olmak; bol miktarda bulunmak. 9466 muddle şaşırtmak, sersemletmek, şaşkınlık,arapşaçı
1467 be based on bir şeye dayanmak,-e dayanmak 9467 Mud-Guard ÇAMURLUK
1468 be bereft mahrum edilmek,yoksun bırakılmak 9468 muffle sarınmak,sesi bogmak
1469 be besotted with sevdasına kapılmak, kendini bir şeye kaptırmak 9469 muffled örtülü
1470 be bind tekeffül etmek 9470 mug kupa,bardak,,ineklemek,çok çalışmak
1471 be bound up with bağlı olmak, ilgili olmak 9471 mug shot vesikalık fotoğraf
1472 be broke parasız kalmak 9472 mugged saldırıp soymak.
1473 be cast dökülmek 9473 mugger soyguncu, saldırıp soyan kimse.
1474 be cast adrift akıntıya bırakılmak 9474 mugging saldırıp soyma
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

1475 be caught in flagrante uygunsuz vaziyette yakalanmak (cinsel ilişki vb) 9475 muggle harry potter'da büyücülük becerileri olmayan kişi
içime hazırlanmak üzere ısıtılmış ve tatlandırılmış
1476 be caught off one's guard hazırlıksız yakalanmak 9476 mulled (şarap)
1477 be cognizant of farkında olmak, haberdar olmak 9477 multiplication çarpma.çoğaltma
1478 be committed bağlanmak 9478 Multiply ÇARPMAK, ÇOĞALMAK
1479 be conducive to müsait olmak 9479 multiply by ile çarpmak
1480 be cooked pişirilmek,pişmek 9480 multitude kalabalık,izdaham

1481 be dependent on chance şansa bağlı olmak 9481 mumble mırıltı,mırıltılanmak


1482 be descended from (belli bir) aileden gelmek,soydan gelmek 9482 mumps kabakulak.

(bir yere doğru) yol almak/gitmek; (bir yere doğru)


1483 be destined for gidecek olmak:, talih tarafından bir şeye yöneltilmek: 9483 munch katır kutur yemek,sesli yemek
1484 be destined to talih tarafından bir şeye yöneltilmek 9484 mundane dünyaya ait, dünyevi.günluk,sıradan

1485 be devoid of something bir şeyden yoksun olmak 9485 mundanity dünyevilik
1486 be disenchanted with gözünden düşmek: 9486 municipal belediyeye ait, belediye.
1487 be Dispose to eğiliminde olmak. 9487 municipality belediye.
1488 be doomed to kötü bir şeye mahkum olmak 9488 munificence cömertlik.
1489 be down to bir şeyin nedeni olmak, (birinin) hatası olmak 9489 munitions savaş gereçleri.

1490 be due vadesi gelmek, belirli bir duruma göre olması gerekmek 9490 mural duvara ait, duvar resmi
1491 be due to . -e borçlu olmak, -den kaynaklanmak 9491 Murder CİNAYET,öldürmek
1492 be enamored of aşık olmak 9492 murderer katil,cani
1493 be encumbered with ile doldurulmuş olmak, ile yüklü olmak 9493 murderous öldürücü, ölüm saçan
1494 be engaged in işin içine girmek 9494 murky karanlık, kasvetli.belirsiz
1495 be enshrined in bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak 9495 Murmur MIRILDANMAK,UĞULTU
1496 be evicted evden) tahliye edilmek 9496 Muscle PAZU, KAS
1497 be exempt (-den) muaf olmak. 9497 muscovite moskovalı
esin perisi, ilham perisi.düşünceye dalmak, derin
1498 be fascinated by kendini kaptırmak 9498 muse derin düşünmek.
1499 be from ..-den gelmek, -li olmak. 9499 Museum MÜZE
1500 be grounded cezalı olmak 9500 mush mısır unu lapası, aşırı duygusallık
MANTAR,hızla büyümek, mantar gibi büyümek;
1501 be helpless çaresiz kalmak 9501 Mushroom (yapılar) mantar gibi bitmek.
1502 be in olayın vb içinde olmak 9502 mushy aşırı duygusal, hamur gibi
1503 be in danger of tehlikesi altında olmak 9503 Music MÜZİK
1504 be in debt borçlu olmak,borç içinde olmak 9504 musical müzikli
(kötü bir şeyi) geçirmek üzere olmak. yarışmaya
1505 be in for katılmak 9505 musing derin düşünme,düşünceye dalmış
1506 be in great demand kapanın elinde kalmak 9506 musket misket tüfeği
arafta kalmak, iki cami arasında kalmış beynamaza
1507 be in limbo dönmek 9507 musketeer silahşor
be in straitened
1508 circumstances yoksulluk içinde yaşamak, darlık içinde olmak. 9508 Muslim MÜSLÜMAN
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1509 be in the habit of alışkanlığında olmak 9509 muslin tülbent
1510 be indebted to minnettar olmak 9510 Must ZORUNLULUK
1511 be infatuated with karasevdaya düşmek 9511 Mustard HARDAL

1512 be inherent in something bir şeyin aslında var olmak. 9512 muster toplanma,toplanmak
1513 be into ile meşgul olmak, meraklısı olmak. 9513 musty küflü
1514 be issued dağıtılmak, ihraç edilmek 9514 mutable değişebilir, değişken.
1515 be jealous of kıskançlık yapmak, i-kıskanmak 9515 Mute 1)SESİZ 2)DİLSİZ
1516 be liable to tabi olmak,eğiliminde olmak, ihtimali olmak 9516 mutilate sakatlamak,kesip sakat bırakmak
1517 be like gibi 9517 mutineer asi,isyancı
1518 be made of money çok zengin 9518 mutiny isyan ,ayaklanma
1519 be made up of oluşmak 9519 mutt it, köpek.
1520 be mine benim ol 9520 Mutter MIRILDANMAK, KISIK SESLE SÖYLENMEK
1521 be my guest kendi evindeymiş gibi hisset 9521 Mutual ORTAK,İKİ TARAFLI
1522 be of olmak 9522 muzzle hayvan agızlıgı,susturmak.
1523 be of no use bir şeye yaramamak, kullanışsız olmak 9523 muzzle flash namlu alevi
1524 be of service to ..-e yardımı dokunmak, yardım etmek. 9524 My BENİM
1525 be of use yardım etmek, bir şeye yaramak 9525 myriad-minded having a mind of extreme versatility and power
1526 be of value değerli olmak. 9526 mysterious gizemli,esrarengiz
1527 be off yola çıkmak,ayrılmak, terketmek. 9527 mysteriously gizemli bir şekilde
1528 be off the grid ortalıklarda olmamak, izini kaybettirmek 9528 Mystery GİZEM,SIR
1529 be off the hook (sıkıntıdan) kurtulmak, rahatlamak 9529 mystify gizemli bir hava vermek,şaşırtmak
1530 be off to (bir şeyle) başlamak 9530 nab yakalamak, ele geçirmek, tutuklamak.
çok zengin kişi, doğuda zengin olup ülkesine
1531 be on the hook zor durumda olmak 9531 nabob dönmüş avrupalı

1532 be on the lookout gözcülük etmek 9532 nag kusur bulup durmak, dırdır etmek, hasta yaşlı at
1533 be on the point of . -mek üzere olmak 9533 Nail 1.TIRNAK 2.ÇİVİ
(özellikle seks için bir partner) arayışında olmak, bir
1534 be on the prowl şeyin gayretinde olmak 9534 nail polish tırnak cilası
1535 be onto bilmek 9535 naïve saf,toy, tecrübesiz.
1536 be out sızmış olmak, yayımlanmak 9536 nakedness çıplaklık
1537 be out for sahip olmayı amaçlamak ,amaçlamak 9537 Name İSİM
1538 be out of step with ayak uydurmamak (birisine) 9538 name day hesap günü
name something after
1539 be outnumbered az kalmak 9539 someone başka biri birşeyle aynı ismi verme
1540 be over bitmiş olmak, bitmek, sona ermek: 9540 name-calling alay etmek için isim takma
1541 be partial to beğenmek,hoşlanmak 9541 namely yani, şöyle ki.
1542 be predicated on dayanmak, -in üzerine kurulmuş olmak 9542 namesake adaş
1543 be pretty far behind bayağı bir geride olmak 9543 nanny dadı
1544 be prone to meyilli olmak, -e eğilimi olmak 9544 Napkin PEÇETE

1545 be proud of ..-den gurur duymak, ile iftihar etmek, ile övünmek. 9545 Narrate ANLATMAK
1546 be put in order düzenlemek 9546 narration anlatım.anlayış.hikaye
1547 be quits fit olmak 9547 narrative hikâye, öykü.
1548 be registered to adına kayıtlı olmak, -e kayıtlı olmak 9548 Narrow DAR
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1549 be rich çok zengin 9549 nasal burun,geniz sesi
1550 be rid of kurtulmak, -den kurtulmuş olmak 9550 nascent gelişmeye başlayan, yeni oluşan.
1551 be scalded haşlanmak 9551 nastiness pislik,iğrençlik
1552 be set hazır olmak, hazırlanmış olmak: 9552 Nasty PİS, KÖTÜ KOKULU
(bir yerden) (belirli bir uzaklıkta) bulunmak. kafi
1553 be short of gelmemek (varolan şeyler/birileri) 9553 Nation ULUS
1554 be short on . -de birinin eksikliği olmak 9554 National ULUSAL
1555 be situated bir yerde bulunmak,bulunmak 9555 Native YERLİ (her native language)
1556 be slated büyük bir ihtimalle meydana gelmek.planda olmak 9556 nativity doğuş,doğum
1557 be soused sarhoş olmak. 9557 Natural DOĞAL
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte
1558 be strange bedfellows çalışmak 9558 naturally doğal olarak,elbette
1559 be subject to ..-e tabi/bağlı olmak. 9559 Nature DOĞA
1560 be subjected to tabi tutulmak, maruz kalmak 9560 Naughty YARAMAZ (naughty child = yaramaz ρocuk)
1561 be supposed to gerekmek,lazım olmak,farzedilmek 9561 Nausea bulantı ,mide bulantısı

1562 be synonymous with bir şeyle eş anlamlı olmak 9562 nauseate midesini bulandırmak.,iğrendirmek, tiksindirmek.
1563 be taken aback şaşırıp kalmak,çok şaşırmak 9563 nauseating mide bulandırıcı

1564 be tantamount to ile aynı olmak, ile eşanlamlı olmak. 9564 nauseatingly mide bulandırıcı bir şekilde, tiksindirici bir halde

tekerlek poyrası, büyük kiliselerin binanın diğer


kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı
1565 be tired of usanmak,bıkmak 9565 nave (mimari)
1566 be unable to ..-ememek, -amamak, -den âciz olmak: 9566 navel göbek,merkez

1567 be used to alışkın olmak 9567 navigable gemi ile geçilebilir, deniz taşıtlarının seyrine elverişli
1568 Beach SAHİL 9568 Navigate yolunu bulmak, seyretmek
1569 beacon işaret ışıgı 9569 navigational deniz seferiyle ilgili

1570 Beam kiriş,ışımak,yüzü sevinçle parlamak,gözlerinin içi gülmek 9570 nay hayır, yok.
1571 Bean FASULYE,kahve çekirdegi 9571 naysayer istemezükçü, huysuz,uzlaşmaz
1572 beanie kasket,şapka 9572 Near YAKIN

1573 Bear 1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül etmek 9573 Nearby yakında


1574 bear with me here fazla yüklenme bana, fazla üstüme gelme 9574 Nearly neredeyse.hemen hemen
1575 bear witness to tanıklık etmek 9575 neat temiz,derli toplu, düzgün.
1576 Beard SAKAL,paskul(kıyafet) 9576 nebulize sıvıyı sprey hale getirmek

1577 bearer üzerinde taşıyan kimse, elinde bulunduran kimse.hamil 9577 Nebulous Belirsiz,bulutlu
1578 Bearing yatak , tasıyan ( teknik ) 9578 necessarily ister istemez.
1579 Beast CANAVAR,hayvan 9579 Necessary GEREKLİ
1580 beasts of burden yük hayvanı 9580 necessitate gerektirmek; zorunlu kılmak.
1581 Beat 1.VURMAK 2.YENMEK,devriye 9581 necessitation gereklilik, zarurilik
1582 beater döven,dövücü 9582 necessitative gereklilik kipi
1583 beatific mutlu eden ,kutsayan 9583 Necessity GEREKLİLİK
1584 beatifically keyifli bir biçimde, mutlu olarak 9584 Neck BOYUN, yaka
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1585 beatification aziz ilan etme, kutsama 9585 neckerchief boyun atkısı
1586 beatify çok sevindirmek, kutsamak 9586 Need GEREKSİNİM, İHTİYAÇ
gerekmek, lazım olmak; zorunda olmak, -e mecbur
1587 beaut nadide şey… 9587 need to olmak:
1588 Beautiful GÜZEL 9588 needed gerekli, lüzumlu, lazım olan.
1589 beautifully güzel,güzel bir şekilde 9589 Needle İĞNE, ŞİŞ
1590 Beauty GÜZELLİK 9590 Needless LÜZUMSUZ
1591 beauty spot güzel manzaralı yer 9591 ne'er-do-well beceriksiz
1592 beaver kunduz. 9592 nefarious kötü, alçakça.

1593 becalm sakinleştirmek 9593 negate etkisiz duruma getirmek. reddetmek, inkâr etmek.
1594 Because ÇÜNKÜ 9594 Neglect İHMAL ETMEK
1595 beckon el/baş işaretiyle çağırmak. 9595 Negligence ihmarkarlık, ihmal
1596 Become OLMAK 9596 negligent ihmalci, ihmalkâr, savsak.

1597 become a laughing stock kendini gülünç duruma düşürmek 9597 Negotiate GÖRÜŞMEK,MÜZAKERE

1598 become acquainted with tanışmak 9598 Negotiation görüşme


1599 become boring sıkıcı olmaya başlamak, kabak tadı vermek 9599 negro zenci
1600 become established yerleştirmek,yerleşmek 9600 neigh kişneme.kişnemek
1601 become famous meşhur olmak, nam salmak 9601 Neighbour KOMŞU
1602 become known as olarak tanınmak, olarak bilinmeye başlamak 9602 Neighbourhood semt, mahalle, çevre
1603 become quiet sessizleşmek 9603 Neither HİÇBİRİ
1604 become reconciled to ısınmak 9604 Neither...Nor... NE O..NE ÖBÜRÜ
1605 become used to alışmak 9605 nemesis hak edilen ve kaçınılmaz ceza.intikam
1606 Bed YATAK, yatacak yer sağlamak 9606 neoclassical neoklâsik
1607 bedchamber yatak odası 9607 neoconservative yeni muhafazakar
1608 bedew çiy taneleriyle ıslatmak,nemlendirmek 9608 Nephew YEĞEN (erkek)
1609 bedpost karyola direği 9609 nerve sinir,soğukkanlılık
1610 bedraggle ıslatmak 9610 nerve-wracking sinir bozucu
1611 bedridden elden ayaktan kesilmiş,yatalak 9611 Nervous SİNİRLİ
1612 bedrock temel kaya,dip kaya 9612 Nest YUVA, KUŞ YUVASI
1613 bedside yatağın başucu. 9613 Net 1.AĞ 2.NET (brütün tersi)
1614 bedstead karyola 9614 nether alt, alttaki.
1615 Bee ARI 9615 netizen aktif internet kullanıcısı

1616 Beef DANA ETİ, dırlanmak,sızlanıp durmak,sızlanma,sikayet 9616 Network ŞEBEKE,ÇALIŞMA AĞI
1617 beef tea et suyu 9617 neural sinirsel, sinire ait, sinirle ilgili.
1618 beehive arı kovanı 9618 Neutral tarafsız,yansız,nötr
1619 beekeeper arıcı 9619 Never HİÇBİR ZAMAN ,ASLA
1620 Beer BİRA 9620 never even hatta hiç
1621 Beetle HAMAMBÖCEĞİ 9621 never mind that o kısmı boş ver sen
1622 beetling sarkan 9622 Never mind. boşver
1623 beetroot kırmızı pancar 9623 Nevertheless YİNEDE ,BUNA RAĞMEN
1624 beeves inekler 9624 New YENİ
1625 befall başına gelmek. 9625 newcomer yeni gelen.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1626 befit yakışmak (elbise vb),uygun olmak 9626 newfound yeni bulunmuş, yeni keşfedilmiş
1627 befog kafasını karıştırmak,şaşırtmak 9627 newlywed yeni evli
1628 Before ÖNCE 9628 News HABER
1629 before hand önceden 9629 Newspaper GAZETE
1630 before long yakında, çabuk. 9630 newsreel haber filmi
1631 Beforehand ÖNCEDEN 9631 Next EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ
1632 befoul pisletmek,lekelemek 9632 nexus bağlantı noktası
1633 befriend dostça davranmak, yardım etmek. 9633 Nibble kemirmek,ısırmak
1634 befuddled kafası karışmış, şaşkına dönmüş 9634 Nice HOŞ,güzel
1635 Beg DİLENMEK,yalvarmak 9635 nicety incelik, hassaslık, titizlik.
1636 Beg your pardon! Kusura bakma! 9636 niche heykel v.b. için) duvarda oyuk.
1637 beget babası olmak, peydahlamak 9637 Nickname TAKILMIŞ AD, LAKAP
1638 beggarly sefil,sadaka gibi 9638 Niece YEĞEN (kız)
1639 beggary sefalet,dilencilik 9639 nifty şık,hoş,zeki
1640 Begin BAŞLAMAK 9640 Night GECE
1641 begrudge fazla görmek (bir şeyi birine), kıskanmak 9641 Nightmare KABUS
1642 beguile aklını çelmek, ayartmak; saptırmak. 9642 Nil SIFIR, BOŞLUK
1643 Behave DAVRANMAK 9643 nimble çevik, atik.zeki
1644 Behavior davranış 9644 nimbly çevikçe,çabucak
1645 behavioral davranışsal 9645 Ninny avanak,salak,sersem
1646 Behaviour davranış 9646 nip çimdik,çimdiklemek
1647 behead boynunu vurmak, kellesini uçurmak. 9647 nipper erkek çocuk, oğlan.
1648 behest ısrarlı istek,emir,buyruk 9648 nit-picking her şeye kusur bulan,kılı kırk yaran
1649 Behind ARKADA, GERİDE,arkasında 9649 nix engel olmak,iptal etmek
1650 behold bakmak, gözlemlemek. 9650 No HAYIR
1651 beholden borçlu, minnettar. 9651 no fewer than daha az, -dan daha çok
1652 behoove yakışık almak, yakışmak. 9652 no hard feelings üzülmece, darılmaca yok
1653 Being VARLIK 9653 no less noksansız, az değil
1654 belated gecikmiş, geç kalmış. 9654 no longer artık,bundan böyle
1655 belatedly gecikerek, vaktinden sonra. 9655 no wonder tabiki,pe tabi
1656 belay halat volta etmek 9656 no-account değersiz
örtmek (sahte bir şey gerçek bir şeyi),yanlış veya sahte
1657 belie olduğunu göstermek. 9657 nob züppe ve büyüklük taslayan kimse
1658 Belief inanç 9658 nobbut (nothing but) hariç hiçbir şey
1659 believable inanılır. 9659 nobility soylular
1660 Believe İNANMAK 9660 Noble SOYLU
asalet bunu gerektirir, imtiyazlar sorumlulukları
1661 belittle küçültmek, alçaltmak; küçümsemek. 9661 noblesse oblige getirir
1662 Bell ZİL, ÇAN 9662 Nobody HİÇ KİMSE
1663 bell ringer zangoç 9663 nocturnal geceye özgü; geceleyin olan.
1664 Belle of the ball The most attractive woman at a social gathering. 9664 nocturne gece müziği, romantik melodi
1665 bellicosity kavgacılık, mücadelecilik 9665 nod sallamak,başını sallamak
1666 belligerence kavgacılık, savaş durumu,agresiflik 9666 Noise GÜRÜLTÜ
1667 belligerent kavgacı,savaşcı 9667 noiselessly sessizce.
1668 bellow böğürmek 9668 noisome iğrenç, pis kokulu.
1669 bellwether önder, çete başı 9669 nolo contendere suçun kabulü
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

1670 belly karın,göbek, şikayet etmek,yakınmak 9670 nomenclature adlandırma, bir ilim veya fen dalına ait terimler
1671 Belong AİT OLMAK 9671 nominal itibari,sembolik
1672 Belongings eşya 9672 nominally sözde,nominal olarak
1)ADAY GÖSTERMEK(Başkan v.b)
1673 Beloved sevgili 9673 Nominate 2)ATAMAK,GÖREVLENDİRME
1674 Below ALTTA, AŞAĞIDA 9674 non sequitur yersiz söz
1675 below aşagıda,aştında,cehennemde 9675 nonadult yetişkin olmayan
1676 Belt KEMER,yumruk indirmek; şiddetle vurmak. 9676 nonbreakable kırılmaz
1677 belter müthiş,harika 9677 nonchalance soğukkanlılık,umursamazlık
1678 bely yanıltmak, çelişmek 9678 nonchalant soğukkanlı
1679 bemoan sızlanmak,ağlayıp sızlayarak şikayet etmek 9679 nonchalantly ilgisiz bir halde,soğukkanlıca

1680 bemuse serseme çevirmek,şaşırtmak 9680 noncommunicable disease bulaşıcı olmayan hastalık
1681 bemusement şaşırtma, kafa karışıklığı 9681 nonconformist toplum kurallarına uymayan kimse
1682 Bench 1.TEZGAH 2.BANK 9682 nondescript kolay tanımlanamaz, sınıflandırılamaz.
1683 benched kızağa çekilmiş 9683 nondisclosure beyan etmeme.açıklamama
1684 Bend EĞMEK, EĞİLMEK,viraj,dirsek 9684 None HİÇBİRİSİ
1685 bender cümbüş,alem 9685 none at all hiç,hiç yoktan
1686 bendy bükülmeye müsait, esnek 9686 none taken üzerime alınmadım
1687 Beneath ALTINDA 9687 nonentity önemsiz kimse. değersiz şey
1688 beneath contempt rezil.aşağılık 9688 non-existent mevcut olmayan
1689 benefactor hayır işine para bağışlayan, bağışcı 9689 nonintervention başka devletlerin işine karışmama politikası
1690 beneficiary mirasçı, vâris. 9690 non-observance riayet etmeme, uymama
1691 Benefit YARARI OLMAK 9691 non-plus hayret uyandırmak, şaşırtmak
1692 benevolence yardımseverlik 9692 nonplussed şaşkına dönmüş,eli ayağına dolaşmış
1693 benevolent hayırsever,iyiliksever 9693 Nonsense SAÇMA
1694 benign yararlı,sevecen 9694 nonsensical saçma, saçma sapan, anlamsız,
1695 Bent bükülmüş ,eğri,(belirli bir) yetenek: 9695 Noon ÖĞLE ZAMANI
1696 benumb uyuşturmak. Hissizleştirmek 9696 noose ilmik,bağ,ilmiklemek.
1697 bequeath vasiyet etmek, miras olarak brakmak. 9697 nope hayır
1698 bequest vasiyet 9698 norm norm,yasa
1699 berate azarlamak, haşlamak. 9699 Normal NORMAL
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş kimse. sevdiği yeni
1700 bereaved ölmüş 9700 normalcy normallik,olağan hal
1701 bereft yoksun,kaybetmiş 9701 North KUZEY
1702 bereft of ..-den yoksun,yoksun kalmış 9702 Nose BURUN
1703 beret bere 9703 nosebleed burun kanaması
1704 berk aptal,mankafa,öküz 9704 nosegay küçük çiçek demeti
1705 berm seki 9705 Nostril burun deligi
dertlere çare olarak birinin ortaya attığı
1706 Berry KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 9706 nostrum fikir,kocakarı ilacı
1707 berth vazife,görev 9707 nosy her şeye burnunu sokan,meraklı
1708 beseech yalvarmak, istirham etmek. 9708 nosy parker başkalarının işine burnunu sokan
dört bir yandan saldırmak,etrafını çevirmek, rahat
1709 beset vermemek 9709 Not DEĞİL
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1710 Beside YANINDA 9710 Not At All hiç , hiç degil
1711 Besides HEM DE 9711 not by a long shot katiyen,hiç
1712 besiege ...-i kuşatma altında tutmak. 9712 Not Even bile,üstelik hiç
1713 Besmirch pisletmek,kirletmek 9713 not much of a çok iyi değil
1714 besotted şarhoş 9714 not now şimdi olmaz
1715 bespeak bir şeye delalet etmek, göstergesi olmak 9715 not the full quid çok zeki değil
1716 bespectacled gözlüklü 9716 Not until ..-den önce değil , meden önce
1717 Best EN İYİ,, hakkından gelmek,yenmek 9717 notably özellikle, başta ... olmak üzere.
1718 best interest üstün yarar 9718 notary noter

1719 best of luck (to someone) şans seninle olsun, iyi şanslar 9719 notch çentik,diş diş etmek.
1720 bestial barbar,hayvan gibi,hayvana ait 9720 Note 1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA,dikkat
1721 bestie yakın arkadaş,kanka 9721 noteworthy dikkate değer, önemli.
1722 bestir harekete geçirmek, yerinden oynatmak. 9722 Nothing HİÇBİR ŞEY
1723 bestow vermek, ihsan etmek. 9723 nothing but sadece,yanlız,sırf
1724 Bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 9724 nothingness hiçlik
1725 betake oneself to yolunu tutmak,gitmek 9725 Notice DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK
1726 bethink hatırlamak.anımsamak 9726 noticeable belli, açık
1727 betide başına gelmek, -e alamet olmak 9727 noticeably gözle görülür derecede
1728 betoken işaret etmek, belirtisi olmak 9728 notify bildirmek,haber vermek
1729 Betray ihanet etmek 9729 notion düşünce,kavram
1730 betroth nişanlamak, evlilik sözü vermek 9730 notional gerçek olmayan.hayali
1731 betrothal nişanlanma 9731 notoriety şöhret, ün (kötü anlamda).
1732 Better DAHA İYİ 9732 Notorious ADI ÇIKMIŞ,KÖTÜ ÜN ÇIKMIŞ
1733 better off daha zengin,daha iyi durumda 9733 notoriously (olumsuz anlamda) herkesin bildiği gibi
1734 Between ARASINDA 9734 Notwithstanding gene de, yine de.-e karşın, -e rağmen.
1735 bewail hayıflanmak,ağlamak (bir şeye) 9735 nought hiç.hiç birşey
1736 beware of sakınmak, çok dikkat etmek, 9736 nourish beslemek,gelişmesine yardım etmek
1737 bewilder şaşırtmak 9737 nourishment besin, gıda, yemek.
1738 bewilderment şaşkınlık 9738 Novel ROMAN
1739 bewitch büyülemek,büyü yapmak 9739 Novelist romancı,yazar
1740 Beyond ÖTESİNDE 9740 novelty yenilik,tuhaflık,yeni çıkmış şey
1741 beyond doubt şüphe götürmez, kuşkusuz 9741 November KASIM

1742 Bias ÖN YARGI,EĞİLİM,birini) (belirli bir şekilde) etkilemek: 9742 novitiate çıraklık dönemi
1743 biased önyargılı 9743 Now ŞİMDİ
1744 biasedly taraflı olarak, önyargılı bir şekilde 9744 now just demin.az önce
1745 bicker atışmak, çekişmek, münakaşa etmek. 9745 now or never ya şimdi ya hiç
1746 Bicycle BİSİKLET 9746 Nowadays BUGÜNLERDE
1747 bid teklif,ihale,teklif vermek 9747 Nowhere HİÇ BİRYER
1748 bier tabut taşımak için kullanılan tekerlekli sedye 9748 noxious zararlı
1749 Big BÜYÜK 9749 nuance ince fark, ayırtı
resmen evliyken başka biriyle yasadışı olarak evlenen
1750 bigamist kimse ,iki eşlilik 9750 nuanced incelikli
1751 bigot dar görüşlü kimse.fanatik 9751 nucleate çekirdeklenmek
1752 bigotry fanatiklik, dar kafalılık 9752 Nude ÇIPLAK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1753 bigwig kodaman,önemli kimse 9753 nudge dürtme,dirsek ile dürtmek.
1754 Bike BİSİKLET 9754 Nuisance SIKINTI, RAHATSIZLIK
1755 bilateral iki taraflı 9755 nuke atom bombası
1756 Bile safra,öd,huysuzluk, terslik, aksilik. 9756 nullification geçersiz kılma. Iptal
1757 bilingual iki dil bilen insan 9757 numb uyuşuk,uyuşturmak
1758 bilious safraya ait, öde ait. 9758 Number SAYI, NUMARALANDIRMAK
1759 bilk dolandırmak, aldatmak, kandırmak. 9759 numbing hissizleşme
1760 Bill 1.MAKBUZ 2.HESAP . ilan etmek 9760 numbingly hissis şekilde
1761 billet kütük, yerleştirmek,konaklatmak 9761 numbness uyuşukluk, uyuşma.
1762 billow büyük dalga. 9762 numpty aptal.mankafa
1763 billowy dalga dalga yükselen,dalgalı 9763 nun rahibe
1764 Bin KAP 9764 nunnery rahibe manastırı
1765 binary ikili, çift. 9765 nuptial nikâh; düğün.

1766 Bind BAĞLAMAK,tutturmak 9766 Nurse HEMŞİRE, HASTABAKICI,emzirmek,iyileştirmek


1767 binge alem,içki alemi 9767 nursemaid dadı,bebek bakıcısı
1768 bipolar çiftkutuplu,ikikutuplu 9768 nursery kreş,anaokulu
1769 bipolarity iki kutupluluk 9769 nursing home özel sağlık yurdu,küçük özel hastane
1770 bipolarization ikili kutuplaşma 9770 nurture terbiye,terbiye etmek,yetiştirmek
1771 birch falaka sopası, değnekle vurmak,sopayla dövmek 9771 Nut 1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
1772 Bird KUŞ 9772 nutcase deli.kaçık
1773 Birth DOĞUM 9773 Nutrient besin, gıda
1774 Birthday DOĞUMGÜNÜ 9774 nutter çatlak,deli
1775 birthrate nüfusa göre doğum oranı 9775 nutty deli, çatlak.
1776 Biscuit BİSKÜVİ 9776 Nylon NAYLON
1777 Bishop PİSKOPOS 9777 nymph orman veya su perisi (mitoloji),güzel kız
1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU 3.ISIRMANIN
1778 Bit PAST ŞEKLİ 9778 Oak MEŞE
1779 bit by bit azar azar 9779 Oar KÜREK
1780 Bite ISIRMAK 9780 Oasis VAHA
1781 Bitter acı ,keskin,sert 9781 oath yemin,ant
1782 bitterly keskin bir biçimde,acı olarak 9782 oatmeal yulaf ezmesi
1783 bitterness Acılık, keskinlik, yakıcılık, sertlik 9783 obdurate inatçı, boyun eğmez, dik başlı.sert
1784 bivouac geceyi çadırsız geçirmek, açık havada gecelemek 9784 Obedient itaatkar,sadık
1785 Bizarre acayip,garip,tuhaf 9785 obediently itaatkar bir şekilde,uysalca
1786 blab geveze,gevezelik etmek; boşboğazlık etmek. 9786 obelisk dikili taş
1787 Black SİYAH 9787 obesity şişmanlık
1788 black eye morarmış göz. 9788 Obey SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
1789 blackball karşı oy kullanmak 9789 obfuscate örtmek, gizlemek, perde çekmek.
1790 blacken karalamak,lekelemek 9790 obfuscation örtme, gizleme, perde çekme.
1791 blackguard alçak kimse,edepsiz 9791 obituary ölüm ilanı
1792 Blackmail şantaj 9792 Object İTİRAZ ETMEK
1793 blackness siyahlık,kötülük 9793 Object NESNE, OBJE, AMAÇ
1794 blacksmith demirci,nalbant 9794 objectify somutlaştırmak, nesneleştirmek
1795 Bladder 1) MESANE, KESE, SİDİK TORBASI 9795 Objection itiraz, karşı çıkma
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

1796 Blade USTURA, BIÇAK 9796 objectionable itiraz edilebilir, nahoş, uygunsuz, münasebetsiz:
1797 Blame SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 9797 Objective amaç, hedef,gaye
1798 blameless suçsuz, masum. 9798 oblateness basıklık
1799 blanch beti benzi atmak. 9799 Obligation zorunluluk
kimsenin dikine gitmeyen.,tadı bebek maması gibi ve
1800 bland hazmı kolay olan (yemek) 9800 obligatory mecburi, gerekli, zorunlu.
1801 blandish dil dökerek gönlünü almak. yağ çekmek 9801 Oblige ZORUNDA BIRAKMAK,MİNNETTAR KILMAK
1802 blandishment dil dökme.yağcılık 9802 obliging yardım etmeye hazır,yardımsever
1803 Blank BOŞLUK 9803 obligingly yardımsever bir biçimde
1804 Blanket BATTANİYE,sarıp sarmalamak 9804 oblique eğik, yatık.dolaylı
1805 blankly boş boş, boş gözlerle: 9805 obliquely yandan, dolaylı olarak
1806 blare boru sesi.boru gibi ses çıkarmak. 9806 obliterate yok etmek, silmek.
1807 blarney dil dökme,yağcılık, yağ çekmek 9807 obliteration yok etme,silme
1808 blaspheme Allah hakkında kötü konuşmak, küfretmek. 9808 Obnoxious iğrenç ,çirkin
1809 blasphemous kafir,dine küfreden 9809 Obscene müstehcen,
1810 blasphemy Allah hakkında kötü konuşma, küfretme. 9810 obscenity açık saçıklık, müstehcenlik.
1811 Blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 9811 Obscure karanlık,belirsiz,gizlemek
1812 blatant terbiyesiz, gürültücü 9812 obscuring engelleme,karartma
1813 blatantly yaygaracı bir biçimde, gürültülü bir şekilde 9813 obscurity anlaşılmazlık,belirsizlik.
1814 blather zırva, saçma sapan konuşmak 9814 obsequious yalakalık yapan,yağcı
yangın,öfkeli parlama.alev alev yanmak.öfkeyle
1815 blaze parlamak. 9815 obsequiously yaltakçı bir şekilde, aşırı saygılı bir biçimde
arma, ongun.(göze çarpan bir şeyle)
1816 blazon donatmak/kaplamak. 9816 observance of ..-i yerine getirme; -e uyma.
1817 bleach beyazlatmak, ağartmak.çamaşır suyu. 9817 observant dikkatli,itaatli
1818 bleak soğuk ve kasvetli (hava).kötü, iç açıcı olmayan. 9818 Observation GÖZLEM
1819 blearily uykulu bir halde 9819 Observe GÖZLEM YAPMAK
1820 bleary-eyed bulanık gören 9820 obsessed takıntılı, kafayı takmış
1821 bleat meleme 9821 Obsession saplantı, takıntı
1822 blemish leke, kusur, hata. 9822 obsolete modası geçmiş,eskimiş
1823 Blend harman,karışım,karıştırmak 9823 obstinacy inatçılık
1824 Bless (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK,TAKDİS 9824 obstinate inatçı
1825 blessedness kutsanmışlık, kutsallık 9825 obstinately inatla
1826 blimey vay canına! 9826 Obstruct engellemek, tıkanmak
1827 Blind KÖR 9827 Obstruction engel,engelleme, tıkama
1828 blind date tanımadan buluşulan kimse 9828 Obtain ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
1829 blinder at gözlüğü, görüşü engelleyici 9829 obtrude zorla kabul ettirmek, zorlamak
1830 blindfold gözlerini bağlamak.göz bağı 9830 obtrude upon ..-e empoze etmek

1831 blinding light kör edici ışık 9831 obtrusive göze batan; kendini fazlasıyla hissettiren/belli eden.
1832 bling pahalı mücevher 9832 obtuse kalın kafalı.anlayışsız, geniş
1833 Blink kırpmak 9833 obtuseness duygusuzluk,aptallık
1834 Blip bip sesi 9834 obviate önünü almak, önüne geçmek, önlemek.
1835 bliss mutluluk , keyif 9835 Obvious AÇIK, BELLİ
1836 Blister KABARCIK.kabarmak, su toplamak; kabartmak. 9836 Obviously belli ki , açık olarak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
FIRSAT.DURUM.neden olmak, sebep olmak, vesile
1837 blithely mutlu bir şekilde 9837 Occasion olmak.
1838 blitheness neşe 9838 occasional nadiren,ara sıra olan.
1839 blither boş konuşmak 9839 occult gizli,dogaüstü
1840 bloat şişirmek, kabartmak. 9840 occultist okültizme inanan kimse
ev, bina, oda v.b.'nde) oturan kimse.(koltuk, masa
1841 Block BLOK 9841 occupant v.b.'nde) oturan kimse.
1842 Blockade ABLUKAYA ALMA 9842 Occupation 1.MESLEK 2.İŞGAL
1843 blockage tıkama; tıkanma; blokaj. 9843 occupational mesleki, meslek dolayısıyla meydana gelen:
1844 blockbuster gişe rekorları kıran 9844 Occupy İŞGAL ETMEK, OTURMAK, , MEŞGUL ETMEK
1845 Bloke adam, arkadaş 9845 Occur OLMAK,MEYDANA GELMEK
1846 Blood kan,kan bagı 9846 occur to someone birinin aklına gelmek
1847 blooded kanlı,safkan 9847 Occurrence olay, meydana gelme
1848 bloodlust kana susamışlık 9848 Ocean OKYANUS
1849 Bloodshed katliam 9849 October EKİM (ayı )
1850 bloodshot kan çanağına dönmüş (göz). 9850 octogenarian seksenlik
1851 bloodthirsty kana susamış 9851 Odd TUHAF,ACAİP
1852 bloodwit kan dökme nedeniyle verilen para cezası 9852 oddball acayip kimse,tuhaf
1853 Bloody kör olası,kanlı 9853 oddly garip bir biçimde
1854 Bloom ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 9854 oddness acayiplik
1855 blossom çiçek,çiçek açmak 9855 odds ihtimal:
1856 blotch leke,kabartı,lekelemek; lekelenmek. 9856 odious iğrenç,tiksindirici
1857 blotchy lekeli, kızarmış 9857 odor koku
1858 blotter zabıt, tutanak defteri. 9858 odour koku.
1859 Blouse BLUZ 9859 oeuvre bir kişinin ürettiği tüm eserleri (kitap),kitap
1860 Blow ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 9860 Of İYELİK EKİ, NIN
1861 blower üfleyici,körük,telefon 9861 of nin, nın, sinin, sının
1862 Blowhard palavracı 9862 of what ... -ki içinde
1863 blubber hüngür hüngür ağlamak, hüngürdemek. 9863 Off KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK
1864 Bludgeon sopalamak,zorla yaptırmak 9864 off duty izinli.
1865 Blue 1. MAVİ 2.MUTSUZ 9865 off-brand markasız/marka olmayan
1866 blue blood aristokrat, asilzade, soylu kimse. 9866 Offence HUCÜM , SALDIRI, ŞUC
1867 Bluff BLÖF 9867 Offend GÜCENDİRMEK,KIRMAK
1868 bluish mavimsi, mavimtırak. 9868 offense kusur, kabahat, suç.gücendirme
1869 blunder gaf,pot,pot kırmak,düşünmeden söylemek 9869 offensive saldırı,saldırmak,igrenç
1870 blunderbuss alaybozan tüfeği 9870 Offer TEKLİF ETMEK
1871 Blunt kör keskin olmayan (bıçak ,makas gibi) 9871 offhand saygısız, düşünmeden yapılmış
1872 bluntly açık açık,dobra dobra 9872 offhandedly düşüncesizce,hazırlıksız bir şekilde
1873 blurr bulanık. 9873 Office OFİS
1874 Blush kızarmak,yuzu kızarmak,utanmak 9874 Officer SUBAY, MEMUR
1875 bluster küstahça konuşmak, böbürlenme 9875 Official RESMİ
1876 blusteringly tehdit ederek, rüzgarlı bir şekilde 9876 officially resmen,resmi olarak
1877 blustery rüzgarlı (hava), tehditkar 9877 officiate tören yönetmek
1878 Board BİNMEK (gemiye,uçağa,vs.) 2.TAHTA 3.KURUL 9878 officious işgüzar
1879 boarder pansiyoner. 9879 offload satmak, bırakmak
1880 boarding school yatılı okul 9880 off-putting itici, rahatsız edici
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1881 boarding-school yatılı okul 9881 off-road yol dışı, anayolda kullanılmayan taşıt
1882 Boast ÖVÜNMEK 9882 offset karşılamak; dengelemek.
1883 Boat BOT;SANDAL 9883 offshoot dal,filiz,torun
1884 bob şilin,sallamak 9884 off-shore açıkta.açık denizde
1885 bobbing görüntü kırpışması 9885 offspring yavrular,çoluk çoçuk
1886 bobble içine etmek,berbat etmek 9886 offstage sahne arkası,kulis
1887 bobtail kuyruğu kesik hayvan 9887 off-the cuff hazırlıksız, düşünmeksizin
1888 bodice korse 9888 off-the-cuff hazırlıksız, doğaçtan
1889 Bodily bedensel 9889 Often SIK SIK
1890 Body GÖVDE;VÜCUT 9890 ogle göz süzme,göz süzerek bakmak.
1891 body consciousness vücut bilinci 9891 Oil YAĞ, PETROL
1892 body forth temsil etmek 9892 Okay (Ok) PEKİ, TAMAM
1893 body servant uşak 9893 okey-dokey tamam
1894 Bodyguard KORUMA GÖREVLİSİ, GORİL 9894 Old ESKİ, YAŞLI
1895 bof biriyle yatmak 9895 old bailey londra merkez ceza mahkemesi
Bog/Swamp/Mire/Quagmi
1896 re bataklık 9896 Old English eski ingilizce
1897 bogies boji 9897 Old-Fashioned ESKİ MODA
1898 bogus sahte, düzme 9898 old-timer eski toprak,yaşlı
1899 Boil KAYNAMAK 9899 Omelette OMLET
1900 Boiler KAZAN 9900 omen alamet, işaret.
1901 boisterous gürültücü,gürültülü,şiddetli 9901 ominous ugursuz
1902 boisterously yüksek sesle 9902 ominously ugursuzca
1903 Bold CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ ,cesur 9903 omission ihmal, boşlama, savsama.
1904 bolder daha cesur 9904 Omit ATLAMAK, ihmal etmek, yapmamak.
1905 boldness cesaret, yüreklilik. 9905 omnipotent her şeye gücü yeten/kadir
1906 bollard ışıklı yol direği 9906 omniscient her şeyi bilen.
1907 bollock taşak,haya,şaçma,azarlama 9907 On ÜZERİNDE
1908 bolster desteklemek,güçlendirmek. 9908 on a daily basis günlük olarak,her gün
1909 Bolt 1)CIVATA2)SÜRGÜ(kapı),sürgülemek. 9909 on a regular basis düzenli olarak, muntazaman.
1910 Bomb BOMBA 9910 on all sides her tarafta, dört bir tarafı
1911 bombastic süslü,gösterişli 9911 on and off zaman zaman,arasıra
1912 bon mot zekice söz/laf 9912 on and on ara vermeden, biteviye.
1913 bona fide gerçek, hakiki. 9913 on call hazır, emre hazır
1914 bond bag,ilişki,bono,baglamak,yapıştırmak 9914 on crack deli,çılgın
1915 bondage kölelik. 9915 on end dik,arka arkaya
1916 bonded bağlı, bağlanmış 9916 on every hand her yerde, orada burada

1917 Bone KEMİK, kılçıklarını ayıklamak (balık), kemiklerini ayırmak 9917 on fire yanıyor,yanmakta
1918 bone chilling iliklere işleyen soğuk 9918 on hand mevcut, el altında
1919 bone marrow kemik iliği 9919 on leave izinli.
1920 boneheaded mankafa 9920 on no account hiçbir şekilde,asla
1921 boneyard mezarlık,tahtalı köy 9921 on purpose bile bile, kasıtlı olarak
1922 Bonfire MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 9922 On second thoughts tekrar düşününce
1923 bonhomie tatlılık,iyi huyluluk 9923 on the beam doğru yönde; doğru, tam.
1924 bonkers deli. 9924 on the dot dakikası dakikasına, tam zamanında.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1925 Bonnet ARABANIN KAPUTU,BONE 9925 on the go faaliyette, gittikçe kötüleşmekte
1926 Bony KEMİKLİ 9926 on the ground olay yerinde
1927 boo yuhalamak. 9927 on the instant anında,derhal
kazanma hırsıyla yanıp tutuşan.kendinden başkasını
1928 Boogie hızlı bir şekilde hareket etmek,çılgınca dans etmek 9928 on the make düşünmeden
1929 Book KİTAP,YER AYIRTMAK 9929 on the march yürüyüş halinde, hareket halinde
1930 book keeper finans müdürü 9930 on the move hareket halinde, hareket halinde
1931 bookish kitap sever, okumayı seven kimse 9931 on the quiet gizlice, gizli gizli
1932 book-keeping muhasebecilik 9932 on the run kaçmakta. acele etmekte
1933 Booklet BROŞÜR 9933 on the sly sinsice,el altından
1)PATLAMAK 2)ÇOK HIZLI GENİŞLEMEK,derinden gelen
1934 Boom ses 9934 on the spot hemen, derhal.
1935 boon nimet, lütuf, iyilik. 9935 on the string peşinde
1936 boorish kaba. 9936 on the take rüşvet yiyen
1937 boost artırma,yüksektme,artırmak,yükseltmek 9937 on the whole genel olarak,her şey hesaba katılırsa
1938 Boot 1)AYAKKABI,BOT 2)BAGAJ,sepetlemek 9938 on tiptoes ayaklarının ucuna basarak
1939 booth kabin,gişe,(fuar veya sergide) stand. 9939 on to üstüne,üzerine,haberdar
1940 booty ganimet, yağma, çapul. 9940 Once 1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
1941 booty call seks yapmak için yapılan arama 9941 once again bir kez daha
1942 booze içki, alkollü içecek. 9942 once in a lifetime hayatta bir kez
1943 Border SINIR 9943 once in a while arada bir,arasıra
1944 Bore CAN SIKMAK 9944 once more bir daha
1945 bore stiff canı çok sıkılmak 9945 once over göz atma,kontrol
1946 Bored CANI SIKILMIŞ 9946 One BİR
1947 boredom can sıkıntısı,sıkıntı 9947 one after the other birbiri ardından, art arda
1948 Boring SIKICI (I'm bored=Sıkıldım,I'm boring=Sıkıcıyım) 9948 one another birbirini,birbirlerine
1949 Born DOĞMUŞ 9949 one foot in the grave bir ayağı çukurda
1950 borough kasaba, kaza, ilçe. 9950 one up on bir adım önde
tek seferlik,bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan
1951 Borrow ÖDÜNÇ ALMAK 9951 one-off olay
1952 borrower ödünç alan kimse 9952 one-reeler kısa metrajlı film
1953 borzoi rus kurt köpeği 9953 onerous zahmetli, meşakkatli, külfetli, eziyetli
1954 bosom göğüs, sine, bağır, koyun. 9954 one-tenth of onda bir, onda biri
1955 Boss PATRON 9955 Onion SOĞAN
1956 bossy otoriter,amirane, patronvari. 9956 onlooker seyirci.
1957 botch bozmak,becerememek 9957 onlooking izleyen
1958 Both İKİSİ 9958 Only SADECE, YALNIZCA
1959 both of them ikiside 9959 only after a year sadece bir sene sonra
1960 both of us ikimizde 9960 only just yeni,henüz
1961 both of you ikinizde 9961 only now ancak şimdi
1962 Bother SIKINTI,ZAHMET 9962 only when ancak o zaman
1963 bother with rahatsız etmek (birini) 9963 onrush üşüşme, saldırı.
1964 Bottle ŞİŞE 9964 onset başlama,saldırı,hucüm
1965 Bottom EN ALT, DİP 9965 onset of başlangıç (bir olayın vb)
1966 bottom line (bilançoda) nihai kar-zarar hanesi 9966 onside ofsayt olmayan
1967 bough (ağaçta) büyük dal. 9967 onslaught şiddetli saldırı, hücum.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
1968 boulder iri kaya parçası 9968 onstage sahnede
1969 boulevard bulvar(geniş yol ) 9969 Onto üstüne,üzerine
1970 Bounce ZIPLATMAK,SICRAMAK 9970 onward ileriye doğru, ileri; ileride.
1971 Bound BAĞLI, SINIRLI,sınır 9971 opaque ışık geçirmez, donuk, saydam olmayan.
1972 Boundary SINIR 9972 Open AÇIK, AÇMAK
1973 bounden zorunlu,mecbur 9973 open minded açık fikirli, açık görüşlü
1974 boundless sınırsız 9974 open up açmak ( Kapı vs)
1975 boundry uç 9975 open-ended açık bırakılmış, sonuca bağlanmamış
1976 bounteous eli açık, cömert. 9976 opening açıklık, delik.
1977 bountiful cömert, eli açık.bol 9977 openness açıklık

cömertlik, eli açıklık,zararlı bir hayvanın yok edilmesi


veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen)
1978 bounty para. 9978 Operate ÇALIŞTIRMAK,İŞLETMEK
1979 bourbon bir viski adı 9979 operate on ameliyat etmek
1980 bourgeoisie burjuva, kentsoylu. 9980 operating expenses işletme giderleri
1981 bourne amaç.gaye 9981 Operation 1.OPERASYON ,İŞLEM ,AMELİYAT
1982 Bout hastalık, nöbet 9982 Operational işletmek,operasyon,çalıştırma,harekat
1983 boutique butik. 9983 Operative özel dedektif
1984 Bow YAY,egilmek 9984 Operator OPERATÖR
1985 Bowel bagırsaklar 9985 opiate uyku ilacı,uyku getirici
1986 bower kameriye, çardak. 9986 opine düşünmek, görüş belirtmek
1987 Bowl ÇANAK,KASE 9987 Opinion GÖRÜŞ,FİKİR,DÜŞÜNCE
1988 bowleg çarpık bacak 9988 opinionated inatçı,fikrinden dönmeyen
1989 Box 1.KUTU 2.BOKS 9989 opium afyon
1990 boxkeeper yer gösteren memur 9990 opponent düşman,rakip
1991 Boy ERKEK ÇOCUK 9991 opportunistic fırsatçı
1992 boycott boykot yapmak; boykot etmek. 9992 Opportunity FIRSAT
1993 boyish çoçuksu 9993 oppose karşı koymak, karşı çıkmak, direnmek.
1994 Bra SUTYEN 9994 Opposite ZIT,TERS,karşısında
genelde gazeteyi temsil eden başyazıdaki görüşün
1995 brace bag,kuşak,(Diş teli)saglamlaştırmak,desteklemek 9995 opposite editorial (op-ed) tersini savunan yazı
1996 brackish (su) hafif tuzlu 9996 Opposition muhalefet, itiraz,KARŞITLIK
1997 brag övünmek. 9997 oppress zulmetmek, sıkıntı vermek
1998 brag about .. -den övünerek bahsetmek 9998 oppressed mazlum,sıkışmış,ezilen
1999 braid örgü,örmek, saçını örgü yapmak 9999 oppression zulüm,eziyet
2000 braided örülmüş, örgülü. 10000 oppressive bunaltıcı, sıkıcı, ağır.
2001 Brain BEYİN, kafasına ağır bir darbe indirmek 10001 oppressor zalim kimse.
2002 brainy zeki,akıllı 10002 opprobrium aşagılama.hakaret
2003 Brake FRENLEMEK, FREN 10003 Opt tercih etmek,şeçmek
2004 Branch 1)DAL 2)ŞUBE,BRANŞ 10004 Optimist İYİMSER
2005 Brand 1)MARKA ,LEKELEMEK,dağlamak 10005 Option SEÇME, SEÇENEK, OPSİYON
2006 brandish sallama, savurma.,sallamak, savurmak. 10006 opulence servet, zenginlik.bolluk
2007 Brand-New YENİ MODEL,YEPYENİ 10007 opulent bol,zengin.bereketli
2008 Brandy brendi ,konyak 10008 Or VEYA,yada
2009 brash yüzsüz, küstah. 10009 Or rather daha doğrusu
2010 brashly aceleci bir şekilde, düşüncesizce 10010 or so kadar, civarında, yaklaşık:
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2011 Brass PİRİNÇ (metal) 10011 Oral SÖZLÜ
2012 Brat velet 10012 orand-outang orangutan
2013 bravado meydan okuma, kabadayılık 10013 Orange 1.PORTAKAL 2.TURUNCU
2014 Brave KORKUSUZ, CESUR 10014 orator hatip
2015 brawl arbede. 10015 Orbit YÖRÜNGE
2016 brawn adale gücü,kas gücü 10016 Orchard meyve bahçesi
2017 bray anırmak. 10017 orchestrate planlamak, düzenlemek.
2018 brazen pirinç; pirinç gibi,utanmaz, yüzsüz. 10018 ordain emretmek, buyurmak; (Tanrı) takdir etmek.
2019 brazenly yüzsüzlükle 10019 Ordeal zorlu sınama,çile
2020 Breach ihlal,gedik,gedik açmak 10020 Order 1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
2021 Bread EKMEK 10021 orderliness düzenlilik,çekidüzen
2022 breadboard tanımlama özelliği, ekmek tahtası 10022 orderly sistemli,kurallı, emir eri,yazıcı
2023 breadth genişlik, en. düşünce özgürlüğü 10023 ordinance düzen, kural.,yasa; yönetmelik.
2024 Break KIRMAK 10024 Ordinary SIRADAN, NORMAL
2025 Break Down YIKMAK,BOZMAK 10025 ordnance savaş gereçleri
2026 break even point başabaş noktası 10026 Organ 1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ
2027 break free serbest kalmak 10027 Organize ORGANİZE ETMEK,planlamak, düzenlemek
2028 breakable kırılabilir,bozulabilir 10028 orgy aşırı düşkünlük
2029 breaker kıyıya vuran büyük dalga. 10029 Orient şark,doğu
2030 Breakfast KAHVALTI 10030 oriental oryantal,doğuya özgü
2031 break-in hırsızlık 10031 orientate yönlendirmek, yöneltmek.
2032 breakthrough bilimde büyük buluş, 10032 orientation yönlendirme, yöneltme.ortantasyon
2033 Breast GÖĞÜS 10033 Origin KÖKEN, ORİJİN
2034 Breath NEFES 10034 Original ORJİNAL, İLK, YENİ
2035 Breathe NEFES ALMAK 10035 Originate başlamak
2036 breather mola 10036 ornamental süs,dekoratif
2037 breeches pantolon 10037 ornamentation süs,süsleme
2038 breed dogurmak,yetiştirmek,çiftleşmek,soy,tür 10038 ornate çok süslü, şatafatlı, gösterişli.
2039 breeze hafif rüzgâr, esinti, meltem, püfür püfür esmek 10039 Orphic orfeus'a özgü
2040 breezy lakayt, umursamaz.rüzgarlı 10040 orthodoxy ortodoksluk
2041 brethren kardeşler. 10041 oscillation salınım,tereddüt
2042 brevet terfi belgesi 10042 oscillator osilatör,titreşim oluşturan alet
2043 breviary katolik dua kitabı 10043 ossify kemikleştirmek, katılaşmak
2044 brew demlemek,demlenmek,patlamak üzere olmak 10044 ostensibly görünüşte, görünürde.
2045 Bribe RÜŞVET 10045 ostentation gereksiz gösteriş,şatafat
2046 bribery rüşvetçilik. 10046 ostentatious dikkati çeken, gösterişli, fiyakalı, cakalı
2047 Brick TUĞLA 10047 ostentatiously gösterişli bir biçimde.
2048 Bride GELİN 10048 ostracize toplum dışına itmek; dışlamak.sürgün
2049 Bridegroom damat 10049 ostrich devekuşu
2050 Bridge KÖPRÜ.köprü yapmak, köprü kurmak. 10050 Other DİĞER
2051 bridle dizgin,yular takmak,dizginlemek 10051 other day geçen gün
2052 Brief KISA, ÖZET 10052 Otherwise 1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
2053 Briefcase İŞ ÇANTASI 10053 otherworldly uhrevi, hayali işlerle meşgul
2054 brig gemi hapishanesi. 10054 Ought ..MELİ ..MALI EKİ
2055 brigade tugay. 10055 Ounce bir parça,kara parçası
2056 brigadier tuğgeneral 10056 Our BİZİM
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2057 brigand haydut, eşkiya. 10057 oust çıkarmak, dışarı atmak, kovmak.
2058 brigand haydut 10058 Out DIŞARI
2059 brigandage haydutluk. Eşkıyalık 10059 out into dışarı doğru
2060 Bright PARLAK,zeki 10060 out loud duyulacak bir şekilde, yüksek sesle
2061 brightest en parlak 10061 Out Of dışında
2062 brightly parlak bir şekilde,ışıl ışıl 10062 Out Of Breath nefes nefese
2063 brill çivisiz kalkan balığı ,süper (argo) 10063 out of context bağlam dışı
2064 brilliancy-brilliance parlaklık,mükemmellik. 10064 out of danger tehlikeyi atlatmış
2065 Brilliant PARLAK,AKILLI 10065 out of favour kabul edilmemiş,istenmeyen, gözden düşmüş
2066 brilliantly ışıl ışıl 10066 out of juice şarjı bitmiş
2067 brim bardak ağzı,şapka kenarı,ağzına kadar dolu olmak 10067 out of line itaatsiz (kimse).
2068 brimful ağzına kadar dolu, silme. 10068 out of nothing hiç yoktan
2069 brimming taşma,taşan 10069 Out of nowhere apansız ,aniden
2070 brimming with ile dolu 10070 out of pity acıyarak,merhameten
2071 brindle-brindled çizgili, kahve renkli 10071 out of respect hürmeten
2072 Bring GETİRMEK 10072 out of the question imkânsız, olamaz, söz konusu olamaz.

2073 bring to light meydana çıkarmak, aydınlatmak, gün ışığına çıkarmak 10073 out of the way ücra,acayip,ayak altı olmayan
2074 brink kenar (uçurum, felaket),kenar 10074 out of turn sıra dışı,uygunsuz
2075 brisk haraketli,canlanmak,canladırmak 10075 out there oralarda, oralar
2076 briskly canlı bir şekilde, hareketli bir şekilde 10076 Outbreak patlak verme,çıkmak
2077 briskness kıvraklık, hassaslık 10077 outbuildings ek yapılar
2078 bristle saçı diken diken olmak,tüy,kıl 10078 outburst patlama,patlak verme
2079 bristling ringa yavrusu 10079 outcast serseri, toplumdan kovulmuş
2080 bristly kıllı,öfkeli 10080 outcome sonuç.
2081 britches pantolon. 10081 outcrop toprağın yüzeyin dışarı fırlayan kaya tabakası

2082 brittle kolayca kırılan,kırılgan 10082 outcroppings bir kayacın yeryüzüne çıkmıs uzantısı, çıkma, çıkıntı.
2083 broach (bir konuyu) açmak. 10083 outcry haykırış,çığlık
2084 Broad GENİŞ,GENEL 10084 outdo üstün gelmek,fark atmak
2085 broad cast tv,radyo yayını 10085 outdoor açık,açık hava,dışarıda yapılan.
2086 broad-brimmed geniş kenarlı (şapka vb.) 10086 outdraw tabancayı karşıdakinden daha hızlı çekmek
2087 Broadcast YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla) 10087 outdrink haddinden fazla içmek (içki v.s)
2088 brocade sırma ile işlemek,sırmalı ipek kumaş 10088 outer dıştaki,dış
2089 brochure BROŞÜR 10089 outfit araç,donatmak,ekip,takım
düşmanın yanından dolanıp arkasına geçmek,
2090 brogue irlanda aksanı, kalın ve dayanıklı ayakkabı 10090 outflank üstünlük sağlamak
2091 Broil kavrulmak 10091 outing gezinti
2092 broke up with birinden ayrılmak 10092 outlandish tuhaf, acayip, garip.
2093 Broken KIRIK 10093 outlast daha uzun süre dayanmak, daha fazla yaşamak
2094 Broker KOMİSYONCU,SİMSAR 10094 Outlaw yasaklamak, feshetmek,KANUN KAÇAGI
2095 brokerage simsarlık,komisyonculuk 10095 outlet çıkış, çıkış yeri
2096 Brooch BROŞ, İĞNE 10096 Outline ANA HAT, TASLAK,taslağını çizmek.
kuluçka,kuluçkaya yatmak,
2097 brood kara kara düşünmek 10097 outlive .. -den daha uzun yaşamak
2098 brood over gütmek, arpacı kumrusu gibi düşünmek 10098 outlook görünüm,manzara
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
dere,çay,dayanmak, tahammül etmek, çekmek,
2099 brook katlanmak. 10099 outlying uzakta bulunan, uzak.
2100 Broom SÜPÜRGE 10100 outmanoeuvre köşeye sıkıştırmak, üstünlük sağlamak
2101 broth et veya balık suyu. 10101 Out-Of-Date MODASI GEÇMİŞ, ESKİ
2102 brothel genelev. 10102 outperform daha iyi oynamak
2103 Brother ERKEK KARDEŞ, AĞABEY 10103 outplacement yeniden işe yerleştirme
2104 Brother-In-Law KAYINBIRADER 10104 outplay daha iyi oynamak
2105 brotherly kardeşçe 10105 outpour dökülme, taşma, akma.
2106 Brow KAŞ,ALIN 10106 outpouring dışa vurum,dökülme
2107 Brown KAHVERENGİ,kararmak,kızarmak 10107 Output ÇIKTI
2108 browse otlanmak,göz atmak 10108 outrage rezalet,hakaret,hakaret etmek,zorlamak
2109 bruise çürük,ezik,zedelemek,yaralamak 10109 outrageous rezil,korkunç,aşırı kötü/çirkin

2110 brunt darbe, en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) 10110 outrageously saldırganca
2111 Brush 1.FIRÇA 2.FIRÇALAMAK 10111 outrank ..-den daha yüksek rütbede olmak.
2112 brushwood çalılık, çalı çırpı 10112 outre garip
2113 brusque sert, ters, kaba. 10113 outreach sosyal yardım.aşmak, geçmek.

2114 brusquely kaba bir şekilde,kaba bir şekilde 10114 outright içten,karşılıksız,doğrudan,bütünüyle,doğrudan
2115 brutally vahşice,hayvanca 10115 outrun ..-den daha hızlı koşmak, -i geçmek.
2116 bub ulan 10116 outscore büyük fark atmak
2117 bubble kabarcık,baloncuk,köpürmek 10117 outset başlangıç.
2118 Buck bir amerikan doları,(at) sıçramak. 10118 Outside DIŞARIda,dışında
2119 buck fever heyecan 10119 outsize büyük
2120 Bucket KOVA 10120 outskirts varoşlar, dış mahalleler.
2121 bucket list ölmeden önce yapılacaklar listesi 10121 outsource taşerondan hizmet almak,dışarı yaptırmak
2122 buckle toka. tokalı bir şeyi bağlamak,çökmeye başlamak. 10122 outspoken sözünü sakınmayan, açıksözlü.
2123 buckling burkulma 10123 outspokenness samimiyet,açıksözlülük
2124 bud tomurcuk,gonca 10124 outspread serilmiş,yayılmış
2125 budding yetişmekte olan: 10125 outstrip (yarışta) geçmek, -den üstün çıkmak
2126 budge oynatmak,hareket ettirmek 10126 outswim daha hızlı yüzmek
2127 Budget 1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK 10127 outward dış,dışa doğru

2128 buff (bir şeyi) yumuşak bir şeyle parlatmak. perdah vurmak 10128 outwardly görünüşte, dışa doğru
2129 buffet açık büfe yemek 10129 outweigh daha ağır basmak, daha önemli olmak.
2130 buffeted (fırtına yüzünden) harabeye dönmüş 10130 outwit kurnazlıkla alt etmek,outwit
2131 buffoon şaklaban,soytarı 10131 outwith dış, dış taraf
2132 bugger herif,alçak herif,bozmak,mahvetmek 10132 Oval OVAL
2133 buggery oğlancılık, haylazlık 10133 Oven FIRIN
2134 buggy böcek dolu, böcekli. 10134 Over 1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
2135 bugle boru,borazan 10135 over and done with sona ermiş, bitmiş
2136 bugler boru çalan kimse,borazancı 10136 over and out (telsiz konuşmasında) tamam
2137 Build İNŞA ETMEK, kurmak 10137 over time zamanla
2138 builder inşaatçı 10138 overall bir uçtan bir uca,tüm
2139 Building BİNA 10139 overanxious aşırı endişeli
2140 Bulb AMPUL 10140 overawe korkutup yıldırmak.korkutmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2141 bulbous soğanlı,bombeli 10141 overbearing buyurucu, herkese hükmetmeyi seven

2142 bulge çıkıntı,şişkinlik 10142 overbite üst çene dişlerinin altçene dişlerinden önde oluşu
2143 bulimic bulimya hastası 10143 overboard gemiden denize.
2144 bulk esas kısmı,çoğunluk, 10144 over-bright aşırı parlak
kapasitesini aşmak, taşıyabileceğinden fazla yük
2145 bulking hacim artması,kabarma 10145 overburden yüklemek
2146 Bull BOĞA 10146 overcharge fazla fiyat istemek. fazla para almak
2147 Bullet MERMİ 10147 Overcome ÜSTESİNDEN GELMEK
2148 bulletin bildiri,bülten 10148 overcomplicated aşırı karışık
2149 Bulletin-Board duyuru tahtası 10149 overcooked fazla pişmiş
2150 bullheaded inatçı,dik başlı 10150 overcrowded aşırı kalabalık,tıklık tıklım
2151 Bully zorba,kabadayı,zorbalık etmek 10151 Overdo ABARTMAK
siper, istihkâm.siper ile korumak, muhafaza altına
2152 bulwark almak. 10152 overdone fazla pişmiş

2153 bum serseri, aylak,serseri bir hayat sürmek, otlakçılık etmek 10153 Overdue VADESİ GEÇMİŞ
2154 bumble homurdanmak,mırıldanmak 10154 overeat gereğinden fazla yemek yemek
2155 bumbling becereksiz,sakar 10155 over-emotional aşırı duygusal
olduğundan fazla yetenekli görmek,yeteneklerini
2156 bumf hiçbir işe yaramayan kâğıtlar. 10156 overestimate abartmak
2157 bummer serseri.otlakçı 10157 overfed aşırı beslenmiş
2158 Bump ÇARPIŞMA 10158 overfeed fazla beslemek
2159 Bumper TAMPON (araba) 10159 overflow taşma,su basmak
2160 bumpkin hödük,ahmak 10160 overgenerous çok cömert
2161 Bumpy ENGEBELİ 10161 overgrown yaşına göre fazla büyümüş,azman
2162 bun topuz,çörek 10162 overhang üzerine sarkmak.
2163 Bunch DESTE, DEMET 10163 overhanging sarkık
2164 Bundle demet,deste,bohça,bohçalamak,sarmak 10164 overhasty tezcanlı
2165 bundy bundaberg 10165 overhaul bakım, elden geçirme
2166 bung tapa,fıçı deliği,tıpalamak,dövmek, hırpalamak. 10166 Overhead yukarıdan geçen.genel masraflar
2167 Bungalow tek katlı tahta ev 10167 overhead cost sabit maliyetler
2168 bungle aptalca hatalar yaparak (bir şeyi) becerememek. 10168 overhear kulak misafiri olmak
2169 bungling beceriksiz 10169 overindulgent fazla hoşgörülü
2170 Bunion (ayak parmağında oluşan) şiş. 10170 overkill aşırı güç kullanma, aşırı yükleme
2171 bunk saçma, zırva.ranza 10171 overlap çakışma, örtüşme
2172 buoy duba/şamandıra, yüzdürmek,yüzmek 10172 overlay örten tabaka, örtü.kaplamak.
2173 buoyancy suya batmama, batmazlık 10173 Overlook göz ardı etmek
2174 buoyant neşeli 10174 overly fazlaca,aşırı derece
2175 buoyantly neşeli bir şekilde 10175 overnight bir gecede,geceleyin
2176 burble çağlamak,şırıldamak,gürlemek 10176 overpass üstgeçit.
2177 burden yük,sırtına yüklemek 10177 overprotect gereğinden fazla korumak.
2178 burden of proof kanıtlama yükü, 10178 overprotective aşırı koruyucu
2179 burdensome külfetli,ağır 10179 overrate fazla önemsemek.
2180 Bureau BÜRO,masa 10180 overreact aşırı tepki göstermek
2181 Bureaucracy BÜROKRASİ 10181 overreaction aşırı tepki
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

2182 burgeon filizlenmek, tomurcuklanmak 10182 override ..-i bastırmak, -e üstün gelmek, -e engel olmak:
yetkisini kullanarak (baþka birinin kararını) geçersiz
2183 burgeoning gelişmekte olan,filizlenen 10183 overrule kılmak/iptal etmek.
2184 Burglar HIRSIZ 10184 overrun istila etmek; kaplamak.
2185 burglarize ev/bina soymak. 10185 Oversea deniz aşırı
2186 burglarized soyulmuş (ev vb) 10186 oversee yönetmek, denetlemek.
2187 burgle hırsızlık yaparak çalmak 10187 overseer yönetici, denetçi.
2188 burgundy şarap rengi 10188 overshoe galoş,lastik
2189 burial gömme, defin. 10189 oversight yanlış, kusur. gözden kaçırma,yönetim
2190 burial ground mezarlık 10190 oversimplification fazla basitleştirme
2191 burl küçük düğüm,agaç 10191 oversize fazla büyük.
2192 burlesque taklit ederek alay etmek,alaylı taklit 10192 oversleep fazla uyumak
2193 burly iriyarı, cüsseli. 10193 overstate abartmak.
2194 Burn YANMAK 10194 overstatement abartma, abartı
2195 burn at the stake yakılarak öldürülmek 10195 overstep sınır aşmak,çok ileri gitmek
2196 burner yakıcı 10196 overt aleni, açık olarak yapılan
2197 burnish cilalamak; parlatmak. 10197 Overtake SOLLAMAK,YETİŞMEK
2198 burp gegirmek 10198 Overthrow devirmek,yıkmak

2199 burrow oyuk, in, yuva.tünel kazmak, yuva yapmak, oyuk açmak. 10199 Overtime FAZLA MESAİ
2200 Burst PATLAMAK,açılma 10200 overtime ban fazla mesainin reddi eylemi
2201 burst of laughter birden kahkaha atma 10201 overtly açık bir biçimde, açıkça.
2202 burst open (aniden) açılıvermek 10202 overture öneri, teklif.
2203 Bury GÖMMEK 10203 Overturn devirmek,devrilme
2204 Bus OTOBÜS,otobüsle taşımak, otobüsle gitmek 10204 overuse aşırı kullanım
2205 Bush ÇALI 10205 overweening kendinden fazla emin.kendini beğenmiş
2206 bushwhack pusu kurmak 10206 overweight kilolu,şişman
2207 bushwhacker pusucu 10207 Overwhelm etkisi altına almak
2208 bushy gür 10208 Overwork FAZLA ÇALIŞMAK, AŞIRI ÇALIŞMAK
2209 busily yogun,vızır vızır 10209 overwrap ambalaj kağıdı ile örtmek
2210 Business İŞ 10210 overzealous çok istekli
2211 business like sistematik 10211 Owe BORÇLU OLMAK
2212 businesslike ciddi, sistemli. 10212 Owl BAYKUŞ

2213 bust büst,iflas,polis baskını,bozmak,parçalamak,girip aramak. 10213 Own KENDİ ,SAHİP OLMAK
2214 Bustle telaş ,koşusturmaca,telaş etmek 10214 Owner SAHİP
2215 Busy MEŞGUL,yogun,işlek 10215 Ox BOĞA
2216 But FAKAT 10216 oxidation oksitlenme, oksidasyon.
2217 but even ancak hatta,ancak bu bile 10217 Oxygen OKSİJEN
2218 but for eğer olmasaydı 10218 oxymoron iki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması
2219 But now ancak şimdi 10219 Oyster İSTİRİDYE
2220 Butcher KASAP 10220 pa baba
2221 butchery kasaplık,katliam 10221 pace hız,adım
2222 butler kahya.kilerci 10222 pace up and down bir aşağı yukarı yürümek,volta atmak
2223 butt popo,karışmak, uç uca birleştirmek 10223 paces away adımlık
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2224 butt out defol,kaybol 10224 pacific uzlaştırıcı,sakin
2225 Butter TEREYAĞ 10225 pacifism barışseverlik
2226 buttery tereyaglı 10226 pacifist barışçı kimse.
2227 buttocks but, kalça, kıç, popo, kaba et. 10227 pacify yatıştırmak,sakinşeltirmek,barıştırmak
2228 Button DÜĞME 10228 Pack PAKETLEMEK
2229 buttoned düğmelenmiş 10229 package deal paket teklif
2230 buttress desteklemek. 10230 Packed PAKETLENMİŞ
2231 buxom (kadın) etli butlu,çekici 10231 Packet PAKET
2232 Buy SATIN ALMAK 10232 pact anlaşma
2233 buyer's remorse alıcının pişmanlığı 10233 paddle kısa kürek,kürek çekmek
2234 buy-in satın alarak stoklama 10234 paddock küçük çayır alan
2235 buzz vızıltı,vızıldamak. 10235 padre ordu papazı
2236 buzzard bir tür akbaba. 10236 pagan putperest
2237 buzzer periyot veya devrenin bittiğini belirten düdük 10237 Page SAYFA,hoparlör ile çağırmak.
2238 By YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR 10238 pageant alay, töreni,gösteri
2239 by and large genellikle,genel olarak 10239 pageantry tantana, debdebe, şatafat.
2240 By Any Chance bir ihtimal 10240 page-boy oda hizmetçisi,otel komisi

2241 by any means her ne şekilde olursa olsun, ne pahasına olursa olsun 10241 pail kova
2242 by chance tesadüfen,gelişigüzel 10242 Pain ACI, AĞRI
2243 by comparison karşılaştırarak, kıyasla 10243 pained yakınan, sızlanan, inleyen, kederli.
2244 by contrast with buna karşı,aksine 10244 Painful AĞRILI
2245 by courtesy of izniyle, sayesinde. 10245 painstaking titiz, özenli, dikkatli
2246 by day gündüz 10246 painstakingly titizlikle
2247 by far (öbürlerinden) kat kat daha ...: 10247 Paint BOYAMAK, BOYA
2248 by force of gereği olarak, sayesinde 10248 Painter 1.RESSAM 2.BOYACI
2249 by rote düşünmeden, ezberden. 10249 Pair ÇİFT,eşleştirmek, çiftleştirmek.
2250 bygone geçmiş, eski. 10250 pal ahbab,arkadaş
2251 bylaw yönetmelik maddesi. 10251 Palace SARAY
2252 bypass baypas,baypas yoluyla - den geçmek. 10252 palate tat alma duyusu.damak
2253 bystander görgü tanığı, seyirci kalan 10253 palatial saray gibi.
2254 c yenileme,uzatma 10254 Pale SOLUK,SOLGUN (renk)
2255 Cab TAKSİ 10255 pall of smoke yoğun duman (kalın duman bulutu)
2256 cabalistic esrarlı 10256 pallet palet (yük kaldırmada/taşımada kullanılan)
2257 Cabbage LAHANA 10257 pallid solgun, soluk.
2258 cabbage patch doll lahana bebek 10258 pallor solgunluk, beniz sarılığı

2259 Cabin KABİN 10259 Palm 1)AVUÇ İÇİ 2)PALMİYE AĞACI,avuç içinde saklamak.
2260 Cabinet KABİNE 10260 palpable hissedilir, dokunulabilir.açık
2261 Cable 1.KABLO 2.TELGRAF 10261 palpably aşikâr olarak, açıkça.
2262 Cackle gıdaklamak,gevezelik etmek,geveze,gıdaklama 10262 palpitate (kalp) hızlı atmak, çarpmak.
2263 cadaverous ölü gibi, bir deri bir kemik 10263 palpitation çarpıntı
2264 caddie oyuncunun sopalarını taşımak. In golf 10264 palsy inme,felç,felç etmek
2265 cadence sesin yavaşlaması,ritim 10265 paltriness değersizlik, önemsizlik.
2266 cadet harp okulu öğrencisi. 10266 paltry değersiz, önemsiz.
2267 cadge otlakçılık etmek, dilenmek 10267 pamper şımartmak.pohpohlamak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2268 cadi kadı 10268 pamphlet broşür,risale
2269 Cage KAFES 10269 pamphleteer broşür yazan kimse,hiciv yazarı
2270 caisson cephane arabası 10270 Pan TAVA
2271 cajole tatlı sözlerle kandırmak. 10271 panache şevk,gösteriş
salgın,neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok
2272 Cake KEK 10272 pandemic yayılmış olan salgın hastalık

2273 cakewalk çocuk oyuncağı,kolay ve rahat yapılan iş 10273 pander kötülüğe teşvik etmek, pezevenklik etmek,pezevenk
2274 caladium kaladyum 10274 pane pencere camı.
2275 calamitous felaketli, felaket getiren, vahim, 10275 Panel PANEL
2276 calamitously çok kötü bir şekilde, feci şekilde 10276 pang ani ve şiddetli ağrı,sancı
2277 calamity bela, felaket, afet. 10277 Panic PANİK
2278 calcify kireç haline getirmek 10278 panicky paniğe kapılmış
2279 Calculate HESAPLAMAK 10279 panic-stricken paniğe kapılmış.

2280 calculus hesap 10280 panjandrum görevi nedeniyle kendini birşey sanan memur
2281 Calendar TAKVİM 10281 panorama manzara,geniş görünüm
2282 Calf DANA,BUZAGI 10282 pansy-ass kız gibi davranan

2283 caliphate halifelik, hilafet. 10283 Pant solumak,hızlı hızlı solumak,hasret kalmak,özlemek
2284 Call 1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET 10284 pantry kiler
(eskiden yapılmış olan) bir iyiliğin karşılanmasını / geri
2285 call in a favor ödenmesini istemek 10285 Pants 1)DON 2)PANTOLON (AmE)
2286 call to arms askere çağırmak.silah altına almak 10286 papal papaya veya papalığa ait.
2287 caller telefon eden kimse,ziyaretçi,arayan 10287 Paper 1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
gazete dağıtımı ve bunu yaparken kullanılan
2288 Calling çağrı,meslek 10288 paper round güzergah

2289 callous duyarsız,nasır tutmuş 10289 paprika tatlı bir tür kırmızı biberin tozuyla yapılan baharat
2290 callow toy, tecrübesiz. 10290 par ortalama,normal
kıssa, manevi bir gerçeği göstermek için anlatılan
2291 call-up çağrı-çağrı belgesi 10291 parable hikaye
2292 callus nasır 10292 parabola parabol
2293 Calm SAKİN 10293 parabolic alegorik
2294 Calmly sakince 10294 Parachute PARAŞÜT
GEÇİT,GEÇİT TÖRENİ,geçit töreni yapmak.gösteriş
2295 calumniate iftira etmek, çamur atmak, kara çalmak. 10295 Parade yapmak.
2296 calumniator çamur atan kimse,iftiracı 10296 paradigm örnek, numune.
2297 calumny iftira, kara çalma. 10297 Paradise CENNET
2298 cambric pamuklu ince kumaş 10298 paradisiacal cennet gibi
2299 Camel DEVE 10299 paradoxical mantığa aykırı görünen
2300 cameo minyatür… 10300 paradoxically çeliskili bir biçimde

2301 Camera KAMERA 10301 paragon mükemmel olduğu kabul edilen örnek, numune.
2302 Camouflage SAKLAMAK 10302 Paragraph PARAGRAF
2303 Camp KAMP 10303 paralegal avukat yardımcısı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2304 camp bed kamp yatağı 10304 parallel parelel,benzer
2305 Campaign KAMPANYA 10305 paralyze felç etmek; kötürüm etmek.
2306 campsite kamp yeri 10306 paramount üstün, en önemli,rütbece üstün olan.
2307 Campus KAMPÜS 10307 Parcel PARSEL,KOLİ
2308 Can TENEKE KUTU 10308 parch kavurmak, yakmak.
2309 Canal KANAL 10309 parchment parşömen
2310 canape (kokteylde sunulan) minik sandviç 10310 Pardon AF,PARDON,ÖZÜR
(kabuğunu) soymak.(tırnak, peynir kabuğu v.b.'ni)
2311 Canary 1) KANARYA KUŞU 10311 pare kesmek.
2312 Cancel İPTAL ETMEK 10312 Parent ANA BABA
2313 Cancellation İPTAL 10313 parental ana ya da babaya ait
2314 Cancer KANSER 10314 pariah toplumdan dışlanmış kimse
bir kilisenin sorumlu olduğu mahallede oturan
2315 candid samimi,dürüst 10315 parish sakinlerin tümü
2316 Candidate ADAY 10316 parishioner kilise cemaatinden kimse
2317 Candle MUM 10317 parisian parisli
2318 candlelight mum ışıgı 10318 parity eşitlik.
2319 Candor açık sözlülük,samimiyet 10319 Park 1.PARK 2.PARK ETMEK
2320 cane baston, değnek.kamış, bambu; şekerkamışı. 10320 parley görüşme, müzakere.barış görüşmeleri yapmak
2321 canned konserve,konservelenmiş 10321 Parliament PARLAMENTO
2322 Cannery konserve makinası 10322 parlour-parlor salon,oturma odası
2323 Cannery Row Sardalya Sokağı 10323 parody gülünç bir taklit.,gülünç bir taklidini yapmak.
2324 Cannibal yamyam… 10324 parole şartlı tahliye
2325 Cannon TOP (silah) 10325 paroquet muhabbetkuşu
2326 cannonade bombardıman etmek,topa tutmak 10326 paroxysms ani kriz. şiddetli nöbet
2327 cannoneer topçu 10327 parquet floor parke döşeme
2328 canny dikkatli, uyanık. 10328 parricide akrabasını öldürme
2329 canoe kano… 10329 Parrot PAPAĞAN

2330 canopy karyola sayvanı,gök kubbe. 10330 parry bertaraf etmek (darbeyi), kaçamak cevap vermek
2331 cantata bestelemek için yazılan şiir 10331 parson papaz,rahip
2332 Canteen KANTİN 10332 parsonage papaz evi
2333 canvas tuvale yapılmış tablo,branda bezi, branda. 10333 Part KISIM, BÖLÜM ,PARÇA
(anket yapmak, abone veya oy toplamak amacıyla)
2334 canvass (birçok kimseye) gidip konuşmak 10334 part with ayrılmak,bırakmak,elden çıkarmak
2335 canvasser propagandacı 10335 partake paylaşmak.
2336 canvassing oy avcılığı yapma, propaganda 10336 partake in .-e katılmak
2337 cap kapak,baslık,kapatmak,örtmek 10337 partake of . -i yemek; -i içmek
2338 capability yetenek, kabiliyet 10338 partaker katılan, iştirak eden
2339 Capable YETENEKLİ 10339 partial-partical kısmı
2340 capacious geniş, büyük 10340 Participate KATILMAK
2341 Capacity KAPASİTE,hacim,yetenek 10341 Participation katılım
2342 caparison giyecek,elbise, donatmak, süslemek 10342 Particular ÖZEL,BELİRLİ,BELLİ
2343 cape pelerin, kap. 10343 Particularly özellikle
2344 Capital 1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE, 10344 particulate katı parçacık
2345 capital punishment ölüm cezası 10345 partition bölme, perde.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2346 capitalism kapitalizm 10346 partly kısmen,tam olmayan
2347 capitalist kapitalist,sermaye sahibi 10347 Partner 1.ORTAK 2.PARTNER
2348 capitalize sermayeye katmak, kapitalize etmek. 10348 Part-Time YARIM GÜN
2349 capitol washington'daki hükümet meclisi binası 10349 partway kısmen
2350 capitulate teslim olmak,silahları bırakmak 10350 Party PARTİ
2351 capper yem olarak kullanılan kimse 10351 partygoer partiye katılan kişi
2352 capsize alabora olmak, devrilmek. 10352 Pass GEÇMEK, GEÇİRMEK
2353 capsule kapsül,kapak 10353 pass oneself off as kendini ... diye satmak,diye geçinmek
2354 Captain 1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI 10354 passable fena değil,geçer,geçerli
2355 caption manşet, başlık. 10355 Passage PASAJ,GEÇİŞ
2356 captionless başlıksız 10356 passbook hesap cüzdanı.
2357 captiously yanıltıcı olarak, asılsız bir şekilde 10357 Passenger YOLCU
2358 captivate büyülemek, cezbetmek. 10358 passer-by gelen geçen
2359 captive esir, tutsak. 10359 passion hırs; tutku.
2360 captivity esaret,tutsallık 10360 passionate tutkulu,ateşli
2361 captor tutsak eden kimse, ele geçiren kimse. 10361 passionately Tutkuyla. hararetle.
2362 Capture 1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK 10362 passionless tutkusuz
2363 Car ARABA 10363 Passive PASİF, EYLEMSİZ
2364 carabineer karabinalı asker 10364 passively pasif olarak
2365 carapace kabuk (hayvan) 10365 Passport PASAPORT
2366 Caravan KARAVAN 10366 Password PAROLA
2367 Carbon-Paper KARBON KAĞIDI 10367 Past GEÇMİŞ,GEÇEN
2368 carcass leş,ceset,enkaz (gemi v.b.). 10368 past master erbap,üstat
2369 Card KART,araba tahta 10369 Pasta MAKARNA (Hamurdan yapılan şeyler)
2370 card track kart yatağı 10370 Paste MACUN, HAMUR,YAPIŞTIRMAK
2371 cardamom kakule 10371 Pastime EGLENCE
2372 Cardigan HIRKA 10372 Pastor papaz
2373 Care BAKIM,DİKKAT, ÖZEN,aldırmak,özensemek 10373 pastoral papazlığa ait
2374 care for istemek, -i sevmek, -den hoşlanmak: 10374 pastoralize pastoralize
yalpa yapmak,bir yandan bir yana hafifçe sallanarak
2375 careen gitmek/ilerlemek (motorlu araç) 10375 pasture otlak,çayır,otlamak
2376 Career KARİYER,MESLEK, son hızda gitmek,koşmak 10376 pasty hamur gibi, macun kıvamında.
2377 Carefree KAYGISIZ,TASASIZ 10377 pat sıvazlamak,okşamak,pat sesi
2378 Careful DİKKATLİ 10378 patch things up aradaki anlaşmazlığı gidermek
2379 careful of ..-e karşı dikkatli 10379 pate kafa,kelle
2380 carefully dikkatlice,özenle 10380 paten aşai rabbani ayininde kullanılan metal tabak
2381 caregiver hastabakıcı 10381 paternal baba tarafından
2382 Careless DİKKATSİZ 10382 paternity babalık.
2383 carer bakıcı 10383 Path PATİKA, KÜÇÜK YOL
2384 caress okşamak,kucaklamak 10384 pathetic gülünç:acıklı, dokunaklı, etkili
2385 caretaker bakıcı,bekçi 10385 pathos acıma,dokunaklı söz
2386 careworn bitkin,üzgün 10386 pathway yol:
2387 Cargo KARGO 10387 Patience SABIR
2388 caricature karikatür.,karikatürünü çizmek. 10388 Patient 1.SABIRLI 2.HASTA
2389 carnage katliam, kırım, kan dökme. 10389 patriarchal society pederşahi toplum
2390 carnal bedensel.cinsel 10390 patricide baba katili.babayı öldürme.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2391 Carnival KARNAVAL 10391 patrimony babadan kalma miras,kilise vakfı
2392 carnivorous etobur, etçil. 10392 patriotic yurtsever, vatansever, ulussever.
2393 carousal içki alemi,alem,cümbüş 10393 patriotism yurtseverlik, vatanseverlik,
2394 carp dırdırlanmak, kusur bulmak 10394 Patrol DEVRİYE
2395 Carpenter MARANGOZ 10395 patrolman devriye polis.
2396 Carpet HALI,kaplamak,örtmek 10396 Patron PATRON,KORUYUCU

aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa


kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi
2397 carpooling masrafları azaltması 10397 patronage koruma, himaye, yardım.
2398 Carriage TAŞIMA,.FAYTON 2.VAGON 10398 patroness koruyucu azize
2399 Carrier TAŞIYICI 10399 Patronize büyüklük taslamak
2400 Carrot HAVUÇ 10400 patronymic lakap,soyadı
2401 Carry TAŞIMAK 10401 patsy kadınsı erkek,kurban
durmaksızın ve monoton bir biçimde konuşmak, hızlı
2402 Carryover ERTELENMİŞ İŞ 10402 patter konuşma
2403 Cart araba 10403 Pattern tarz, şekil
2404 carte yemek listesi 10404 paunch (şişman) göbek.
2405 Cartridge KARTUŞ,ŞARJÖR 10405 pauper yoksul, fakir.
2406 carve oyma,oymacılık yapmak 10406 Pause MOLA, ARA

2407 cascade katlanarak/dalga dalga artmak, çağlayan gibi dökülmek 10407 pave kaldırım döşemek
2408 Case 1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM 10408 pavement kaldırım, yaya kaldırımı
2409 casebook doktorların tuttuğu yazılı rapor 10409 Paw HAYVAN PENÇESİ
2410 casement pencere kanadı. 10410 pawn piyon,kukla
2411 casevac ölü ve yaralıların hava yoluyla tahliyesi 10411 Pay ÖDEMEK
2412 Cash NAKİT 10412 pay attention to dikkate almak,dikkatini vermek
2413 cash cow bir firmaya çok fazla para kazandıran ürün 10413 pay court to kur yapmak
2414 cash mountain para dağı 10414 pay grade maaş derecesi
2415 cash pile para yığını 10415 pay rent kira ödemek
2416 cashflow nakit akışı 10416 pay strict attention to çok özen göstermek
2417 cashmere kaşmir 10417 pay tribute to takdir etmek, saygı göstermek
2418 Cash-Register YAZAR KASA 10418 payable ödenecek,ödenmesi gereken, ödenecek.
2419 cash-strapped para sıkıntısı çeken 10419 paying ücret, kazançlı, paralı
2420 Cask varil,fıçı 10420 payload taşıma kapasitesi
döküm,alçı,oyuncular,cast,(bakış v.b.) çevirmek,
2421 cast yöneltmek, atfetmek. 10421 paymaster veznedar
2422 cast around çare aramak, araştırmak 10422 Payment ÖDEME
2423 cast of mind düşünüş şekli 10423 payoff ücret ödeme.maaş
2424 caste sosyal sınıf,kast 10424 Pea BEZELYE
2425 castgate paylamak, azarlamak. 10425 Peace BARIŞ
2426 Castle KALE 10426 peaceful huzurlu, sakin.
2427 castrate hadım etmek,kuvvetten düşürmek 10427 Peach ŞEFTALİ
2428 castration hadım etme 10428 peachy şeftali gibi, çok güzel
2429 Casual GÜNDELİK,GEÇİCİ,SIRADAN 10429 Peak ZİRVE, TEPE
2430 casually gelişigüzel,tesadüfen 10430 peal birkaç çanın birlikte çalınması
2431 casualties zayiat,ölü sayısı 10431 Peanut YER FISTIĞI
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2432 casualty kazazede, yaralı/ölü 10432 Pear ARMUT
2433 Cat KEDİ 10433 pear drop armutlu şeker

a decorated wooden framework supporting the coffin


of a distinguished person during a funeral or while lying
2434 catafalque in state 10434 Pearl İNCİ
2435 catalepsy irade ve his yitimi 10435 Peasant ÇİFTÇİ, KÖYLÜ KESİM
2436 catalyst katalizör 10436 peasantry köylüler
çakıl,çakıl dökmek
2437 Cataract şelale, büyük çağlayan, 10437 pebble
hacim ölçüsü birimi (0,009 metre küp).büyük bir
2438 catastrophe afet, felaket. 10438 peck miktar.
2439 catastrophic felakete yol açan. 10439 pecker cesaret,yüreklilik, ağaçkakan
2440 Catch YAKALAMAK 10440 pecking order ast üst sistemi, hiyerarşi
2441 catch-and-release avla-sal 10441 peckish acıkmış, kurt gibi aç
2442 catchment hizmet alanı, tutma 10442 Peculiar GARİP
2443 catchword parola,slogan 10443 Pedal PEDAL
2444 catchy hoş ve kolaylıkla akılda kalan,cazip 10444 pedantic bilgiçlik taslayan,ukala
2445 catechism ilmihal 10445 pedantry bilgiçlik taslama.

2446 cater yiyecek içecek sağlamak, ihtiyacını karşılamak 10446 peddle kapı kapı dolaşarak satmak, seyyar satıcılık yapmak
2447 Caterpillar TIRTIL 10447 Pedestrian YAYA GİDEN
2448 Cattle BÜYÜKBAŞ HAYVAN 10448 pedlar seyyar satıcı
2449 cauldron kazan 10449 pedophile pedofil, sübyancı
2450 Cauliflower KARNIBAHAR 10450 Peel KABUK SOYMAK (Meyve)
2451 causal neden oluşturan, nedeni olan, nedensel. 10451 peel off one's glove eldivenini çıkarmak
gizlice bakma,gizlice bakmak, gözetlemek,
2452 causation nedensellik 10452 peep dikizlemek, röntgencilik etmek.
2453 Cause 1.NEDEN,SEBEB 2.NEDEN OLMAK,amaç 10453 peer dikkatle bakmak,akran
2454 caustic yakıcı. acı (söz). 10454 peers grup üyeleri
2455 cauterise -cauterize yakmak, dağlamak. 10455 peevish sinirli, huysuzluğu üstünde.
2456 Caution UYARI,dikkat,uyarmak 10456 peg derece,mertebe,saptamak,çivilemek,ağaç çivi
2457 cautionary uyarıcı, ikaz edici 10457 pellagra bir deri hastalığı
2458 cautious ihtiyatlı, tedbirli, sakıngan, dikkatli. 10458 pelting şakır şakır
2459 Cautiously dikkatlice 10459 Pen TÜKENMEZ KALEM.dolmakalemle yazmak.
2460 cavalcade süvari alayı 10460 penalise cezalandırmak.
2461 Cave MAĞARA, pes etmek ,boyun eğmek 10461 Penalty CEZA
2462 Caviar havyar 10462 penance kefaret.günaha karşılık ceza
2463 Cavity oyuk, kovuk 10463 penchant tutku,meyil

2464 caw karga gibi ötmek, gaklamak. 10464 Pencil KURŞUN KALEM,kurşunkalemle yazmak veya çizme
2465 cawing gaklama 10465 pend askıda kalmak, muallakta olmak.

2466 Cease DURDURMAK 10466 pending sırasında,esnasında.,e kadar,bir karara bağlanmamış


2467 Cease-Fire ATEŞ-KES 10467 pendulum sarkaç, rakkas.sürekli değişen şey.
2468 ceaseless aralıksız, sürekli. 10468 Penetrate içine girmek,içine işlemek
2469 cede bırakmak.teslim etmek 10469 penitent tövbekâr.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2470 Ceiling TAVAN 10470 penitentiary hapishane, cezaevi.
2471 celebrated ünlü, meşhur, şöhretli. 10471 Penknife ÇAKI
2472 Celebration KUTLAMA 10472 penniless parasız,meteliksiz
2473 celebratory bayramlık 10473 Pension EMEKLİ MAAŞI,EMEKLİLİK
2474 celery kereviz 10474 pensive dalgın, düşünceli.
2475 celestial body gökcismi 10475 pensively dalgın dalgın
evlenmeme ve cinsel ilişkide bulunmama (genellikle
2476 celibacy dini nedenlerden dolayı) 10476 pent-up bastırılmış (duygu),hapsedilmiş
(genellikle dini nedenlerden dolayı) evlenmeyen,
2477 celibate mücerret. 10477 penultimate sondan önceki, sondan bir evvelki.
2478 Cell HÜCRE (hapis,beyin v.b) 10478 penury aşırı yoksulluk
2479 Cellar KİLER, BODRUM 10479 People HALK
2480 cellmate hücre arkadaşı 10480 Pepper BİBER,üzerine biber ekmek, biberlemek.
2481 celly cep telefonu 10481 Per HER
2482 Cement ÇİMENTO, sağlamlaştırmak, pekiştirmek 10482 per se tek başına,aslında
2483 Cemetery mezarlık, kabristan. 10483 Perceive algılamak, sezmek
2484 censer tütsü kabı 10484 perceptibly anlaşılır bir şekilde,gözle görülecek şekilde
2485 censor sansür,sansürlemek 10485 Perception algı.sezgi
2486 censorious eleştirici,devamlı kusur bulan 10486 perceptional algılama,idrak,sezgi
2487 censorship sansür,sansürcülük 10487 perceptive anlayışlı; kavrayışlı; sezgili.
2488 censure kınama, eleştirme.kınamak, eleştirmek. 10488 perch tünek,tünemek,tatlı su levregi
2489 centennial yüzyıllık,yüzüncü yıldönümü 10489 perchance bir ihtimal,muhtemelen. şans eseri
2490 centerfold gazete veya dergide orta sayfa 10490 perchers tüneyen kuşlar
2491 Central MERKEZİ 10491 percussion vurmalı çalgılar
2492 centrality merkeziyet 10492 perdition cehennem azabı
2493 Centre ORTA, MERKEZ 10493 Perfect KUSURSUZ, YETKİN
2494 Century YÜZYIL 10494 perfectly kusursuzca,mükemmel bir şekilde
2495 Cereal TAHIL, MISIR 10495 perfidy hıyanet, hainlik; vefasızlık; kalleşlik.
2496 ceremoniously çok 10496 perforate içine işlemek, nüfuz etmek.
2497 Ceremony SEREMONİ 10497 perforation delme.içine işleme
2498 Certain KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 10498 perforce mecburen.
2499 Certainly KUŞKUSUZ 10499 Perform 1.yapmak 2.UYGULAMAK
2500 Certainty kesinlik 10500 Performance PERFORMANS
2501 certifiable onaylanabilir,doğrulanabilir 10501 Perfume PARFÜM
2502 Certificate SERTİFİKA 10502 perfunctory dikkatsiz, baştan savma. yarım yamalak
2503 certitude kesinlik, katiyet. 10503 Perhaps BELKİ
2504 cessation kesilme,durma 10504 Peril BÜYÜK TEHLİKE,tehlikeye atmak.
2505 chafe ovalamak,ovarak aşındırmak 10505 perilous çok tehlikeli.
2506 chagrin ümidini kırmak, sıkmak, üzmek. 10506 perimeter çevre.
2507 Chain ZİNCİR 10507 Period 1)ÇAĞ, DEVİR, PERİOD,DÖNEM,SÜRE
2508 Chair İSKEMLE,başkanlık etmek,yönetmek 10508 periodicity belirli aralıklarla.belirli zamanlarda.
2509 Chairman YÖNETİM KURULU BAŞKANI 10509 peripheral çevresel,çevre
2510 chalice ayinde kullanılan kadeh. 10510 peripherally çevresel bir biçimde
2511 Chalk TEBEŞİR,tebeşirle çizmek, beyazlatmak 10511 periphery dış sınır çizgisi, çevre.
2512 Chalky kireçli,tebeşirli 10512 perish ölmek,yok olmak, soyu tükenmek.
2513 Challenge MEYDAN OKUMA,ENGEL 10513 perishable kolay bozulur, dayanıksız.ölümlü.fani
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2514 Chamber ODA (Chamber of commerce = Ticaret odası vb.) 10514 perishing öldürücü,dondurucu
2515 chamberlain kahya 10515 perjure yalancı tanıklık etmek
2516 chambermaid oda hizmetçisi 10516 perjury yalancı şahitlik
2517 chamois dağ keçisi 10517 perk ikramiye,maaşın dışındaki gelir,dikmek
2518 Champagne ŞAMPANYA 10518 Permanence kalıcılık, süreklilik
2519 Champion ŞAMPİYON, destek olmak, tarafını tutmak 10519 Permanent KALICI,SÜREKLİ
2520 Championship ŞAMPİYONA 10520 Permanently kalıcı/daimi olarak
2521 Chance ŞANS, FIRSAT 10521 permeate nüfuz etmek, içine işlemek.
2522 Chancellor Basbakan . Rektor 10522 permissible izin verilebilir, hoş görülebilir.
2523 chancer fırsatçı 10523 Permission İZİN
2524 chandelier avize 10524 Permit 1.İZİN VERMEK 2.İZİN KAĞIDI
2525 Change 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 10525 permutation değişim; değiştirim.
2526 change of air hava değişimi 10526 pernicious zararlı, tehlikeli.
2527 changeability değişkenlik,karasızlık 10527 perniciously zarar verici şekilde
2528 changeable değişebilen 10528 perniciousness zararlılık
KANAL (TV, radyo gibi.),kanal,nehir yatagı, maceraya
2529 Channel sevk etmek, kanala dökmek 10529 pernickety titiz,meraklı
2530 Chant tekrarlayıp durmak,ilahi söylemek 10530 perpendicular dik,dikey
2531 chaotic karmakarışık, düzensiz. 10531 perpendicularity diklik.dikeylik
2532 chaotically karman çorman olarak,düzensizce 10532 perpetrate (suç v.b.'ni) işlemek.
2533 chap adam, çocuk, delikanlı. 10533 perpetrator fail,(suç) işleyen kimse.
2534 chapel küçük kilise,mabet 10534 perpetrator (perp) suç işleyen,fail
2535 chaplain (okul, ordu v.b.'nde) papaz. 10535 perpetual sürekli, devamlı,ebedi
2536 Chapter BÖLÜM, KONU 10536 perpetuate sürekli kılmak, sürdürmek, devam ettirmek.

2537 char yakarak kömürleştirmek; 10537 perpetuity ebedilik, daimilik, ömür boyu faiz veren tahvil
2538 Character KİŞİLİK 10538 perplex aklını karıştırmak,zihnini karıştırmak o
2539 Characteristic özellik 10539 perplexed kafası karışmış,şaşkın
2540 charade saçmalık, maskaralık 10540 perplexing şaşırtıcı, kafa karıştırıcı
2541 Charge ÜCRET,YÜK,TALEP,DOLDURMAK,hapis.gözaltı 10541 persecute acı çektirmek,eziyet etmek
2542 charge stick yapışkan infilak hakkı 10542 persecution zülüm,eziyet
2543 chariot iki tekerlekli savaş veya yarış arabası. 10543 perseverance tahammül, sebat
2544 charitable hayırsever, yardımsever. 10544 persevere azmetmek,direnmek
2545 Charity HAYIR SEVERLİK,YARDIM SEVERLİK 10545 Persist DEVAM ETMEK,ISRAR ETMEK
2546 Charlatan ŞARLATAN 10546 persistence ısrar,inat
2547 Charm ÇEKİCİLİK,cezbetmek 10547 persnickety burnu havada
2548 Charming ÇEKİCİ 10548 Person KİŞİ
2549 charred yakılmış 10549 person of interest şüpheli kişi
2550 chart çizelge,haritaya almak, grafiğini çıkarmak 10550 Persona kişi,karakter
2551 Chart TABLO,,GRAFİK,PLANINI ÇİZMEK 10551 perso-na non grata makbul olmayan kişi

1)PATENT,DEVLET ONAYLI,tüzük 2)KİRALIK UÇAK,GEMİ


2552 Charter vb.(uçak, gemi v.b.) kiralamak, tutmak. 10552 Personage şahsiyet,karakter
2553 Chase KOVALAMAK 10553 Personality KİŞİLİK
2554 chasm dar boğaz,gedik 10554 personification kişileştirme
2555 chassis şaşi,ana gövde 10555 personify kişilik vermek, kişileştirmek, canlandırmak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

2556 chaste iffetli, namuslu 10556 perspective bakış açısı, açı,derinlemesine inceleme yeteneği
2557 chastely bozulmamış olarak, namuslu bir şekilde 10557 perspicacity kavrayış.zeka
ıslah etmek için cezalandırmak, uslandırmak, yola
2558 chasten getirmek. 10558 perspiration ter,terleme
2559 chastise cezalandırmak; döverek cezalandırmak. 10559 perspire terlemek, ter dökmek.
2560 chastisement ceza,dayak 10560 Persuade İKNA ETMEK
2561 chastity iffet, saflık, temizlik. 10561 persuasion ikna,inandırma
2562 Chat ÇENE ÇALMAK,SOHBET 10562 persuasive ikna edici
2563 chateau şato 10563 Pertain ilgili olmak
2564 chattel taşınır mal,öteberi 10564 pertain to ile ilgili olmak, -e ait olmak
2565 Chatter GEVEZELİK YAPMAK 10565 pertinacity kararlılık, azim.
2566 chatty konuşkan, goygoycu,ağzı laf yapan 10566 Pertinent ilgili,uygun
2567 chauffeur özel şoför,şoför 10567 pertub zihnini karıştırmak, rahatsız etmek.
2568 chauvinism şovenizm. 10568 perturb aklını karıştırmak,altüst etmek
2569 Cheap UCUZ 10569 perturbed endişeli.kaygılı
2570 Cheat 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 10570 perusal dikkatle okuma.
2571 Check KONTROL ETMEK 10571 peruse dikkatle okumak.
2572 cheddar çedar (bir çeşit peynir). 10572 perv sapık

2573 Cheek YANAK 10573 pervade istila etmek, kaplamak, yayılmak, sarmak, bürümek.

2574 Cheeky YÜZSÜZ,ARSIZ 10574 pervasive her tarafa yayılan, nüfuz ve istila eden,yayılmış
2575 Cheer TEZAHURAT,NESE,COŞTURMAK 10575 perverse sapık,ters, aksi.
2576 Cheerful NEŞELİ,ŞEN,MUTLU 10576 perversity terslik, aksilik.
2577 cheerfully neşeyle. 10577 pervert sapık,din degiştirmiş kimse,çarpıtmak
2578 cheerfulness neşe,neşelik 10578 pervy sapık
2579 cheerily mutlu bir şekilde 10579 pesky belalı, sinir bozucu.
2580 cheerio güle güle! 10580 Pessimist KÖTÜMSER,KARAMSAR

2581 Cheese PEYNİR 10581 Pest bela,haşera,baş belası, püsküllü bela, musibet.
2582 cheesy işe yaramaz,dandik 10582 pester kafa ütülemek,rahat vermemek,sıkıntı vermek
2583 Chef AHÇI,ŞEF (Yalnız yiyecek konusunda ) 10583 pet evcil hayvan
2584 Chemical KİMYASAL 10584 petal taç yapragı
2585 chemo kemo 10585 petition dilekçe,talep etmek
2586 Cheque ÇEK 10586 petitioner dilekçe sahibi,ricada bulunan kimse
2587 cherish değer vermek, el üstünde tutmak 10587 Petrol PETROL
2588 cherisher bakan/besleyen 10588 Petrol Station BENZİNCİ
2589 Cherry KİRAZ 10589 petticoat jüpon, iç etekliği.
2590 cherry-picking nitelikli seçim 10590 Petty küçük,önemsiz
2591 Chess SATRANÇ 10591 petulance huysuzluk, hırçınlık,çabuk kızma,alınganlık
2592 Chest 1)GÖĞÜS 2)SANDIK 10592 petulant huysuz, hırçın
2593 Chest Of Drawers ÇEKMECELİ DOLAP 10593 petulantly huysuzca, hırçınlıkla
2594 Chestnut KESTANE 10594 phallic falik, erkeklik organına ait
2595 chesty büyük göğüslü 10595 pharmaceutical ilaç kullanımı ile ilgili
2596 chevalier sövalye,cesur ve mert kimse 10596 pharyngeal boğaz (ile ilgili)
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2597 Chewing-Gum SAKIZ 10597 Phase aşama, evre
2598 chewy sakız gibi 10598 pheasant sülün.
2599 Chic şık,şıklık,modaya uygun 10599 phenomena fenomenler
2600 chicanery hile, şike. 10600 phenomenal harika,fevkalade,doğal olaylarla ilgili
2601 Chicken PİLİÇ 10601 phenomenon olağanüstülük,
2602 chickenpox su çiçeği hastalığı 10602 phial küçük ilaç şişesi
2603 chide azarlamak, kusur bulmak. 10603 philanderer kadın peşinden koşan erkek
2604 chidingly azarlayarak 10604 philanthropy hayırseverlik, yardımseverlik.
2605 Chief ŞEF 10605 philosophizing felsefi düşünme
2606 chiefly başlıca, en çok. 10606 Philosophy FELSEFE,FİZOLOFİ
2607 Child ÇOCUK 10607 phlegmatic soğukkanlı, sakin, kendine hâkim.
2608 Childhood ÇOCUKLUK 10608 Phone TELEFON
2609 Childlike çoçuk ruhlu,içten samimi 10609 phony sahte, düzme, düzmece.
2610 chill üşümek, ürpermek; üşütmek.titreme,ürperme 10610 Photo FOTOĞRAF
ünlülerin gazetecilere ve fotoğrafçılara resim
2611 Chilli KIRMIZI BİBER 10611 photo op çekmeleri için imkan vermesi
ifade,deyiş,anlatım tarzı,cümle veya sözcüklerle
2612 Chilly SOĞUK 10612 Phrase anlatmak.
2613 chime çan sesi; zil sesi.(çan) ahenkle çalmak. 10613 Physical FİZİKSEL
2614 chimerical hayali, gerçek olmayan. 10614 physician doktor
2615 Chimney BACA 10615 Piano PİYANO
2616 chimp şempanze 10616 piastres kuruş
2617 chimpanzee şempanze 10617 picaresque haydutlarla ilgili
2618 Chin ÇENE 10618 piccadilly londra'nın en merkezi caddesi
2619 China 1) ÇİN 2) ÇİNİ ,porselen v.b 10619 Pick ALMAK, SEÇMEK
2620 chin-wag gevezelik,çene çalma 10620 Picket GREV GÖZCÜSÜ, KAZIK,askeri ileri karakol.
2621 Chip UFAK PARÇA,yontmak,budamak 10621 Pickle TURŞU, sarhoş etmek,muamma
2622 Chirp cıvıldamak 10622 Pickpocket YANKESİCİ
2623 chirpy cıvıl cıvıl,şen şakrak 10623 picky seçici,zor beğenir

2624 chisel dolandırmak,kazıklamak,keski, kalem.kalemle oymak. 10624 Picnic PİKNİK


2625 chit pusula,yumurcak 10625 Picture RESİM
2626 Chitter cıvıldamak 10626 picture postcard resimli kartpostal

2627 chivalrous nazik, cömert, cesur. 10627 picturesque resmedilmeye değer, resim konusu olmaya elverişli
2628 chivalry cömertlik. Kahramanlık 10628 Pie PASTA, BÖREK
2629 Chocolate ÇİKULATA 10629 pie chart yuvarlak diyagram,dilim grafik
2630 Choice SEÇİM, İSTEK, TERCİH 10630 Piece PARÇA
2631 choicer, choicest daha/en seçkin/kaliteli/güzel/hoş 10631 pie-eyed sarhoş,çakırkeyif
2632 choir kilise korosu, koro. 10632 pier iskele,rıhtım
2633 Choke 1)BOĞMA,BOGMAK 10633 pierce delmek,delip geçmek
2634 cholera kolera 10634 piercing delici,delip geçen
2635 choleric hiddetli,çabuk sinirlenen 10635 piety Tanrıya hürmet.dindarlık
2636 Choose SEÇMEK 10636 piffle şaçma
2637 chooser seçici 10637 piffling önemsiz.önemsiz
2638 choosy titiz, zor beğenen 10638 Pig DOMUZ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2639 Chop PİRZOLA,KESMEK,DOGRAMAK 10639 Pigeon GÜVERCİN
2640 chop wood odun kırmak 10640 piggyback sırtında taşımak
2641 chopper helikopter. 10641 pike kargı, mızrak.
2642 choppy değişken, yön değiştiren (rüzgâr). 10642 Pile YIGIN,KAZIK,SERVET
2643 chord akort 10643 pilfer almak, aşırmak, yürütmek.
2644 chore bir evin veya çiftliğin günlük işleri. 10644 pilgrimage hac,hacca gitmek
2645 chorister koro şarkıcısı 10645 Pill HAP
2646 chorus koro,nakarat,koro halinde söylemek 10646 pillage yağma,talan,yağma etmek.

2647 chow yemek 10647 pillory boyunduruk(kafa kesmek için),elâleme rezil etmek.
2648 chowder balıklı sebze çorbası 10648 Pillow YASTIK
2649 Christian HIRİSTİYAN 10649 Pillowcase YASTIK KILIFI
2650 chronic kronik, müzmin, süreğen. 10650 Pilot PİLOT
2651 chronicle kronik, tarih. 10651 pimp pezevenk.pezevenklik etmek.
2652 chuck atmak, fırlatmak.çöpe atmak. 10652 pimp out tamamen değiştirmek
2653 Chuckle KIKIRDAMA 10653 Pimple sivilce,kabarcık
2654 chuffed memnun,mutlu 10654 Pin TOPLU İĞNE,pim,tutturmak
2655 chug lıkır lıkır içmek,nefes almadan içmek 10655 pin money cep harçlığı
2656 chum ahbab,oda arkadaşı 10656 pincer movement çift taraflı kuşatma,kuşatma harekatı
2657 chump mankafa, budala.çiğnemek. 10657 Pincers 1)KERPETEN 2)KISKAÇ (Yengecin v.b.)

2658 Chunk yıgın ,kütle ,tıknaz ve güçlü adam 10658 Pinch ÇİMDİKLEMEK, SIKIŞTIRMAK (Kapıya vb.),enselemek
2659 Church KİLİSE 10659 pincushion iğnedenlik, iğnelik.
2660 churlish kaba, terbiyesiz. 10660 Pine ÇAM
2661 churn gügüm,çalkalamak,köpürtmek 10661 Pineapple ANANAS

2662 chute uçaktan acil çıkışlar durumunda kullanılan şişer kaydırak 10662 ping detonasyon yapmak (motor), vızıldamak
2663 cider elma suyu; elma şarabı. 10663 Pink PEMBE
2664 Cigar PURO 10664 pinnacle doruk, tepe, zirve.
2665 Cigarette SİGARA 10665 pinpoint kesin olarak yerini belirtmek.igneucu,ufak şey
2666 cinder yanmış kömür artığı,kül 10666 pint 0,550 litre.
2667 Cinema SİNEMA 10667 pin-up girl takvim güzeli ,poster kızı
2668 cipher önemsiz kimse,hiç, hesaplamak, şifre 10668 pinwheel fırıldak, çarkıfelek
2669 Circle DAİRE,ÇEMBER,ETRAFINI ÇEVİRMEK ,KUŞATMAK 10669 Pioneer ÖNCÜ

2670 Circuit DEVRE(Close cırcuıt TV,Short-cırcuıt=Kısa devre vb) 10670 Pious dindar,sahte sofu
1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT, düdük çalarak
2671 Circular YUVARLAK, ÇEMBERSEL, SİRKÜLER (imza v.b) 10671 Pipe emretmek/çağırmak.
2672 circulate dolaştırmak,devretmek,yaymak 10672 pipeline boru hattı,iletişim hattı
2673 Circulation dolaşım,sirkülasyon 10673 piping kaval çalma
2674 circulatory dolaşımı sağlayan 10674 pique gücenme.gücendirmek,uyandırmak:
2675 circulus çember,daire 10675 piracy korsanlık

2676 circumcision sünnet. 10676 pirouette parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapma.
2677 circumference daire çevresi; çember. 10677 pisces Balık burcu.
2678 circumnavigate denizden etrafını dolaşmak. 10678 piss işemek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2679 circumspect tedbirli,herşeyi hesaba katan,sakin 10679 pissant değersiz
2680 circumspection dikkat, ihtiyat. 10680 pissed off kızgın,siniri tepesinde
2681 Circumstances DURUM, VAZİYET 10681 piss-poor çulsuz, beceriksiz
2682 circumstantial durumla ilgili.ikinci derecede önemi olan. 10682 pistachio fıstık,antep fıstıgı

2683 circumstantial evidence ikinci derecede kanıt. 10683 Pistol TABANCA


2684 Circus SİRK 10684 Pit çukur,(bir yerde) çukurlar açmak.
2685 citation alıntı, mahkemeye çağrı 10685 pit stop pit duruşu
2686 citational aktarımsal 10686 pitch zift,yalpalamak.(çadır) kurmak.
2687 Cite alıntı yapmak, bahsetmek 10687 pitiless acımasız, merhametsiz
2688 Citizen YURTTAŞ 10688 pitilessly acımasızca
2689 City KENT;SİTE 10689 pittance çok düşük ücret.
2690 city dweller şehirli 10690 pituitary balgam, balgam salgılayan
2691 Civic 1.KENTE AİT 2.'CIVIC DUTY': YURTTAŞLIK GÖREVİ 10691 Pity ACIMAK (What a pity : Ne yazık)
2692 civic posturing medeni duruş 10692 Pity ACIMAK (What a pity : Ne yazık)
2693 Civil SİVİL,medeni.kibar 10693 pivot eksen etrafında dönmek
2694 civil servant memur 10694 pivotal eksen,mile ait,en önemli
2695 Civilization uygarlık 10695 Placard Afiş
2696 clack gevezelik, gevezelik etmek 10696 placate yatıştırmak, teskin etmek.
2697 Claim İLERİ SÜRMEK, iddia etmek,talep, iddia.hak 10697 placation teskin etme
2698 Claimant HAK TALEP EDEN,DAVACI 10698 Place YER, YERLEŞTİRMEK,atamak, tayin etmek.
2699 Clam istiridye 10699 place of work iş yeri
2700 clamber tırmanmak 10700 Placebo effect plasebo etkisi
2701 clammy soğuk ve nemli. 10701 placid sakin, yumuşak, uysal.
haykırma, feryat, yaygara,haykırmak, feryat etmek,
2702 clamor-clamour yaygara koparmak. 10702 placidly uysallıkla
2703 clamp mengene, kenet,mengene ile sıkıştırmak. 10703 plagiarist çalıntı yapan kişi, eser hırsızı
2704 clampdown önlem 10704 plagiarization emek hırsızlığı,çalıntı yapma

aşırmak (başkasının sözlerini/fikrini), kaynak


2705 clang çınlamak; çınlatmak.yüksek sesle çalmak. 10705 Plagiarize göstermeden bir kitabın belirli bir kısmını kullanmak
2706 clank şıkırdatmak ,zangırdamak 10706 plagiarizer intihal yapan
2707 Clap ALKIŞLAMAK,belsoğukluğu. 10707 Plague veba,bela olmak,bela
2708 Claret bordo şarabı,koyu kırmızı 10708 plaice yaldızlı pisi balıgı
2709 Clarity belirginlik, açıklık 10709 Plain AÇIK , DÜZ,ova,düzlük,gösterişsiz
2710 Clasp SIKICA TUTMAK 10710 plain-clothes sivil
2711 Class SINIF,sınıflandırmak,saymak 10711 plainly açıkça
2712 Classic KLASİK 10712 plaintiff davacı
2713 classification sınıflandırma 10713 plaintive yakınan, sızlanan
2714 classified gizli,sınıflandırılmış 10714 plait örgü,örmek
2715 classify sınıflandırmak 10715 Plan PLAN, PLANLAMAK
2716 classy klas,sosyetik 10716 Plane UÇAK
2717 clatter patırtı,gürültü,takırdatmak, çatırdatmak; 10717 plangent titrek,inleyen
2718 clause madde, bent, hüküm 10718 plank tahta,kalas
2719 clavichord piyanoya benzeyen eski bir çalgı 10719 planking ahşap döşeme
2720 clavicle köprücükkemiği, köprücük. 10720 Plant 1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2721 clavier tuşlu çalgı, klavye 10721 Plantation EKİLİ YER,fidanlık
2722 claw pençe, tırnak.yırtmak, tırmalamak, pençe atmak. 10722 planter ekici,fidan dikme makinası
2723 Clay KİL 10723 plaque plaka, plaket, madeni levha.
2724 Clean 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 10724 plaster yara bandı,sıva,sıvamak
2725 clean shaven temiz tıraşlanmış 10725 plastered zil zurna sarhoş
2726 cleanliness temizlik 10726 Plastic PLASTİK
2727 Clear 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 10727 Plate TABAK,plak

2728 clear cut açık biçimde tanımlanmış,düzgün 10728 plateau plato. (yükseliş sonrası) durağan bir noktaya gelmek

2729 clearance temizleme.açıklık yer.gümrük muayene belgesi. Tasfiye 10729 Platform 1)PLATFORM, YÜKSEKÇE YER, KÜRSÜ 2)PERON
2730 clear-cut anlaşılır,sade 10730 platitude yavan söz, basmakalıp söz.
2731 clearing açığa çıkarma. temizleme ağaçsız yer 10731 platitudinal-platitudinous tatsız laftan ibaret
2732 clearly açıkça,apaçık 10732 platitudinously basmakalıp bir şekilde
2733 cleave yarmak, bölmek; yarılmak, bölünmek. 10733 platter düz ve büyük tabak
2734 cleave to ..-e sadık kalmak; -den ayrılmamak/çıkmamak. 10734 plausible akla yakın, makul.
2735 cleft yarık,çatlak 10735 plausibly makul bir biçimde
2736 clemency merhamet 10736 Play 1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini)
2737 clench (yumruğunu, dişlerini) sıkmak.kavramak 10737 play a part bir rolü oynamak.rol yapmak
2738 clergy ruhban sınıfı 10738 play a role rol oynamak
2739 clergyman papaz,rahip 10739 Player OYUNCU, ÇALAN
2740 clerical sekretere ait, sekreterlik. 10740 playful şen, neşeli, oyuncu.
2741 Clerk MEMUR, memur olarak çalışmak 10741 playfully şakacı bir şekilde,neşeyle
2742 Clever ZEKİ,AKILLI 10742 Playground OYUN SAHASI
2743 cleverness akıllılık,beceriklik 10743 plaything oyuncak, eğlence
2744 Cliche klişe 10744 playwright oyun yazarı…
2745 Client MÜŞTERİ,MÜVEKKİL 10745 plea savunma,mazeret,yalvarma
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza
2746 clientele müşteriler. 10746 plea bargain indirimi
dava açmak.savunma yapmak, yalvarmak, rica
2747 climactic doruğa ulaştıran (heyecan vb) 10747 plead etmek.
2748 Climate IKLIM 10748 Pleasant KEYİFLİ, ZEVKLİ
pleasant, pleasanter,
2749 climax doruk, zirve.,doruğa ulaşmak; doruğa ulaştırmak. 10749 pleasantest hoş
2750 Climb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 10750 pleasantest Hoş
2751 clime diyar.iklim 10751 pleasantly hoş,hoşça
2752 cling sarılmak,yapışmak 10752 Please LÜTFEN
2753 Clinging sıkı,dar,tırmanma,yapışma 10753 Pleasure ZEVK,MEMNUNİYET
2754 Clinic KLİNİK 10754 pleat katlamak (elbiseyi 2-3 katlı etekler gibi)
2755 Clip KIRPMAK , KLİPS 10755 plebe deniz harp okulunun en yeni öğrencisi
2756 clip-clop atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses 10756 Pledge kefalet vermek . Söz vermek.kefalet.rehin
2757 clipper çoğul (saç, tırnak, çim kesmek için) makas. 10757 pledge allegiance bağlılık yemini etmek
2758 clipping kırpma.çırpma 10758 plenipotentiary tam yetkili elçi.
komite,grub, ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük
2759 clique grup 10759 plenitude bollluk . Bereket
2760 Cloakroom VESTİYER, TUVALET 10760 plentiful bereketli, verimli.bol
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

2761 clobber eşek sudan gelinceye kadar dövmek, iyice benzetmek 10761 Plenty ÇOK SAYIDA,BOL
2762 Clock SAAT 10762 plenum herkesin katıldığı toplantı
2763 clock face saat kadranı 10763 pliable uysal, yumuşak başlı
2764 clog takunya,engel,tıkanmak 10764 plight kötü durum.
manastıra kapatmak.tecrit etmek,
2765 cloister ayırmak.manastır,kemeraltı 10765 plod isteksizce çalışmak,polis memuru
2766 clomp pat pat yürümek 10766 plombage kurşunlama
2767 Close 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 10767 plonk ucuz ve kalitesiz şarap
2768 Close YAKIN 10768 plonker beceriksiz,salak
2769 close at hand an meselesi, ha oldu ha olacak 10769 plop cup diye düşmek, cup sesi

arsa, parsel,hikâyenin konusu,komplo,komplo


2770 close by çok yakın,yanında 10770 plot kurmak, entrika çevirmek. haritasını çıkarmak
2771 close knit birbirine bağlı 10771 plough land işlenebilir toprak
2772 close quarters yakın mesafeler 10772 ploughing kazıma,kazıma
2773 Close together birbirine yakın durmak 10773 Plough-Plow TOPRAĞI SÜRMEK
2774 close touch yakın temas 10774 ploy manevra, hile, taktik.
2775 close-knit birbirine bağlı 10775 Pluck oymak,yolmak,koparmak
2776 Closeness yakınlık,kapalılık,havasızlık,darlık 10776 Plug FİŞ, BANYO TIKACI
2777 closet dolap,klozet 10777 Plum 1)ERİK 2)BONBON SEKERİ
2778 close-up yakın çekim,yakından çekilen fotoğraf. 10778 plumb dogrulamak,ölçmek
2779 closure kapanma, kapatma 10779 plumb line şakul,çekül
2780 clot pıhtı 10780 Plumber TESİSATÇI
2781 Cloth BEZ ( a piece of cloth ) 10781 plumbing su tesisatı,su tesisatçılığı
2782 clothe üstünü örtmek.giydirmek 10782 plume tüy, kuş tüyü.
düşmek (dikine ve büyük bir hızla), dikine
2783 Clothes GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 10783 plummet düşmek,zoka
2784 clothespin mandal. 10784 plump tombul,dolgun,etli
2785 clotted pıhtılaşmış 10785 plumpness tombulluk, tıknazlık
2786 Cloud BULUT 10786 plunder yağma,yagmalamak
2787 Clover yonca 10787 plunging daldırma
2788 Clown PALYAÇO 10788 Plus ARTI
2789 Club KLÜP,coplamak; sopalamak. 10789 plush pelüş
2790 cluck gıdaklamak 10790 pneumonia zatürree.
2791 Clue İPUCU 10791 poach kaçak avlanmak
2792 clueless bilgisiz.cahil,ipucusuz 10792 Pocket CEP
2793 clumsy hantal, beceriksiz, sakar. 10793 pockmark çiçek hastalığının kabarcığı
2794 cluster salkım,küme,kümelenmek, bir araya toplanmak. 10794 pockmarked yüzeyi çukurlarla kaplı(akne gibi)
2795 clusterfuck tam bir karmaşa, berbat durum 10795 podgy bodur,tıknaz
2796 Clutch 1) DEBRİJAJ 2) KAVRAMA,yakalamak,tutmak 10796 Poem ŞİİR
2797 Clutter yıgmak,istiflemek,dagınıklık, karman çormanlık 10797 Poet ŞAİR, OZAN
2798 Co BERABER (Co-operate,Co-education) 10798 Poetic şiirsel
1.ANTRENÖR 2.YOLCU VAGONU ,yetiştirmek,
2799 Coach antrenörlük etmek, özel ders vermek. 10799 Poetry ŞİİRLER, ŞAİRLİK
2800 coachman faytoncu 10800 poignant dokunaklı,acı, keskin.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2801 coagulate pıhtılaşmak; pıhtılaştırmak. 10801 poignantly etkili bir biçimde, dokunaklı biçimde
NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET
2802 Coal KÖMÜR 10802 Point ETMEK,GÖSTERMEK
2803 coarse kaba,kalın 10803 point blank açık ,açıkça
2804 coarsen kabalaşmak; kabalaştırmak. 10804 point of view bakış açısı
2805 Coast KIYI, SAHİL,kıyı boyunca gitmek. 10805 point-blank dolaysız,direk,dobra dobra
2806 coastal kıyı, sahil 10806 pointedly açıkça, anlamlı olarak
2807 Coastline kıyı şeridi 10807 pointer ibre, gösterge,işaret eden kimse veya şey.
2808 Coat PALTO,kaplamak; bir tabaka (boya v.b.) sürmek. 10808 pointless anlamsız,şaçma,uçsuz

2809 coat of arm hanedan arması 10809 poise birşeyi belirli bir şekilde tutmak, dengede tutmak
2810 coauthor yardımcı yazar, eş yazar 10810 Poison ZEHİR
2811 coax tatlı sözle kandırmak,dil dökmek 10811 poke dürtme,dürtüklemek,kurcalamak
2812 cobble ayakkabı tamir etmek. 10812 poke fun at (bir kimse) ile alay etmek.
2813 cobbler ayakkabı tamircisi 10813 poker face duygularını belli etmeyen tip
2814 Cobweb ÖRÜMCEK AĞI 10814 Pole 1)KUTUP 2)DİREK, KAZIK
1)HOROZ,ERKEK KUŞ 2)ERKEKLİK ORGANI,tüfek
2815 Cock horozunu çekmek. 10815 polemic polemik,sert tartışma.
2816 cockamamie gülünç, saçma sapan 10816 Police POLİS, güvenliği sağlamak,denetlemek
2817 cockcrow horozların ötme vakti 10817 Policy POLİTİKA,POLİÇE
2818 cockerel yavru horoz 10818 policymaker politika yapıcı
2819 cockroach hamamböceği. 10819 Polish PARLATMAK
2820 cockteaser gösterip de vermeyen, erkek peşinde koşan 10820 politburo komünist parti yönetim kurulu
2821 cocky kendini beğenmiş. 10821 Polite KİBAR,nazik
2822 Cocoa KAKAO 10822 Politely kibarca
2823 Coconut HİNDİSTAN CEVİZİ 10823 Political POLİTİK
2824 cocoon koza.sarmak,korumak 10824 Politician POLİTİKACI
2825 co-creation birlikte geliştirme/yaratma/oluşturma 10825 Politics POLİTİK
2826 Cod morina,sazanlanmak,işletmek,dalga geçmek 10826 pollard budamak
2827 Coddle üstüne titremek, ihtimam göstermek. 10827 pollen polen,çiçek tozu
2828 Code KOD 10828 polling booth oy verme kabini
2829 codger moruk, antika adam 10829 Pollutant kirletici madde
2830 codicil vasiyetnameye yapılan ek 10830 polonaise polonez dansı
2831 codify kanun halinde toplamak.,bir sisteme bağlamak. 10831 poltergeist afacan peri,peri
2832 coed karma bir üniversitede okuyan kız öğrenci. 10832 polygamy çok eşlilik
2833 coerce zorlamak, mecbur etmek. 10833 Polygraph yalan makinesi
2834 coerced (bir şey yapmaya vb) zorlanmış 10834 polytheistic çok tanrılı
2835 coercible mecburi,zorunlu 10835 pomade briyantin; pomat, merhem. pomat sürmek
2836 coercion zorlama, baskı 10836 pomatum merhem
2837 coexistence birlikte yaşama,bir arada var oluş 10837 pommel yumruklamak, dövmek. kılıç kabzasındaki top
2838 Coffee KAHVE 10838 pomp tantana, debdebe, görkem.
2839 coffer sandık,kutu,hazine 10839 pompous görkemli,kendini begenmiş,azametli
2840 Coffin TABUT 10840 poncy kadınsı,yumuşak
2841 cog çark dişi, diş. 10841 pond gölcük, gölet; havuz.
2842 cogent inandırıcı, ikna edici. 10842 Ponder iyice düşünmek,kafa patlatmak
2843 cogitate düşünmek, düşünüp taşınmak 10843 ponderous agır,hantal,sıkıcı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2844 cogitation düşünüp taşınma,enine boyuna düşünme 10844 ponderously ağır ağır, sıkıcı bir şekilde
2845 cognac konyak 10845 poniard kama,hançer
2846 cognitive kavramsal,idrak etme ile ilgli 10846 pontificate ahkam kesmek, papalık sıfatı ile katılmak
2847 cohabit birlikte yaşamak, karı koca gibi yaşamak 10847 pontoon duba, tombaz.
2848 cohabitation birlikte yaşama,evlenmden beraber yaşama 10848 Pool HAVUZ
2849 coherence tutarlılık, tutarlık, mantıklılık. 10849 pooped bitkin, bitap, takati kesilmiş.
2850 coherent tutarlı 10850 Poor 1.YOKSUL 2.ZAVALLI
2851 coherently tutarlı bir şekilde 10851 pop pop,baba,patlama sesi.
2852 Cohesion uyumluluk 10852 Pope papa
2853 cohesive bağlı,birleşmiş 10853 poplar kavak
2854 coil bobin,halka,sarmak,dolamak 10854 poppy gelincik; haşhaş.
2855 Coin MADENİ PARA,sözcük uydurmak,basmak 10855 populace halk, kitle.
2856 Coincide rastlamak,denk gelmek 10856 popularizer populer eden
2857 Coincidence tesadüf,rastlantı,denk gelme 10857 Populate yaşamak, oturmak,nufüsünü arttırmak
2858 coke bottle glasses şişe dibi gözlük 10858 Population NÜFUS
2859 Cold SOĞUK 10859 Porcelain PORSELEN
2860 cold call müşteriyi çat kapı ziyaret etmek 10860 porch veranda,sundurma
2861 Coldly sakinlikle,soguk kanlılıklar,sogukça 10861 Pork DOMUZ ETİ
2862 colicky sancılı 10862 porkable One who is sexually attractive.
2863 Collaboration iş birliği, uyum 10863 porpoise yunusbalığı.
2864 Collapse 1)ÇÖKMEK 2)KATLAMAK 10864 porridge su veya sütle pişirilen lapa.
2865 Collar YAKA, TASMA, yakalamak,yakasına tasma takmak 10865 Port LİMAN
2866 collateral maddi teminat.yan yana olan.ikinci,tamamlayıcı 10866 portability taşınabilirlik
(kötü bir olayı) önceden haber vermek, (olumsuz bir
2867 Colleague MESLEKTAŞ 10867 portend şeyin) habercisi olmak.
2868 Collect TOPLAMAK 10868 portent belirti, işaret, haberci.
2869 Collection koleksiyon, toplama 10869 portentous kötü,uğursuz
2870 collective kolektif; ortaklaşa; ortak. 10870 portentously uğursuzca
2871 Collective Agreement TOPLU SÖZLEŞME 10871 portentousness uğursuzluk
2872 collectively toplu olarak 10872 Porter 1)HAMMAL 2)KAPICI
2873 collegiate üniversitelilere özgü 10873 portfolio portföy
2874 collide çarpışmak; çarpmak. 10874 portly iri yapılı, cüsseli, şişman.
2875 collide with çarpışmak,çarpmak,(araba) çarpışmak 10875 portmanteau elbise bavulu
2876 collision çarpışma. fikir ayrılığı 10876 portrait portre,vesikalık fotoğraf
2877 collocation yan yana olma 10877 Portray betimlemek, canlandırmak
2878 collude gizlice anlaşmak, tezgah hazırlamak 10878 pose as kendine ... süsü vermek, ... kılığına girmek
2879 collusion gizli anlaşma 10879 poser poz veren kimse
2880 colly kirletmek, is lekesi yapmak 10880 poseur numaracı,poz veren
2881 Colonel ALBAY 10881 posh lüks; şık, modaya uygun.
2882 colonization sömürgeleştirme; sömürgeleşme. 10882 posit yerine koymak,önermek,varsaymak
2883 colossal muazzam, kocaman, çok büyük, devasa. 10883 Position DURUM, KONUM
2884 colossally müthiş bir biçimde, iri yarı bir şekilde 10884 Positive OLUMLU,POZİTİF
2885 Colour RENK 10885 posse yakın arkadaş grubu,takım
2886 colouring boya, renklendirme 10886 Possess SAHİP OLMAK
2887 colt tay,sıpa 10887 Possession SAHİPLİK,MAL,MÜLK
2888 colter sapan bıçağı 10888 possessive paylaşmak istemeyen.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
orta çağda tedavi için kullanılan şarap veya bira ile
2889 Column SÜTUN, Kol (askeri) 10889 posset kestirilmiş baharatlı sıcak süt
2890 Coma KOMA, KOMA HALİ 10890 Possibility OLASILIK,İHTİMAL
2891 Comb TARAK,taramak 10891 Possible OLASI, MÜMKÜN
2892 Combat dövüşmek, mücadele etmek 10892 possum avustralya keseli sıçanı
2893 combatant şavaşçı,dövüşçü 10893 Post 1.POSTA,POSTALAMAK,nöbet yeri
2894 combative hırçın,kavgacı,..-i ihlal edecek şekilde,,-e muhalif 10894 post chaise posta arabası
2895 Combination bileşim, birleşim 10895 Postage POSTA ÜCRETİ
2896 Combine birleştirmek 10896 posterior geri,arka
2897 combustion yanma, tutuşma. 10897 posterity döl, soy.gelecek nesil
2898 Come GELMEK 10898 posthaste büyük bir hızla, çok acele.

2899 come of age rüştünü ispatlamak 10899 posthumous öldükten sonra olan,ölümünden sonra yayınlanan
2900 come to know öğrenmek,haber almak 10900 posthumously ölümden sonra
2901 come to pass meydana gelmeki,olmak 10901 postilion faytoncu
2902 come to terms anlaşmak, mutabık kalmak, mutabakata varmak. 10902 post-mortem otopsi
ile anlaşmak, ile mutabık kalmak, ile mutabakata
2903 come to terms with varmak. 10903 post-op operasyon sonrası
2904 comely alımlı 10904 Postpone ERTELEMEK
2905 Comet KUYRUKLU YILDIZ 10905 postulant aday
2906 cometary kuyruklu yıldıza ait 10906 postulate (pas'çıleyt) farzetmek, varsaymak.
2907 comeuppance hak edilen ceza 10907 posture poz,tutum,poz vermek, kasım kasım kasılmak
2908 Comfort KONFOR ,RAHAT 10908 postwar savaş sonrası
2909 Comfortable KONFORLU 10909 Pot POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK,demlik,cezve,kupa
2910 comfortingly rahatlatıcı şekilde 10910 Potato PATATES
2911 comfy rahat.konforlu 10911 potbelly şiş göbek, koca göbek
2912 comical komik 10912 potent kuvvetli, güçlü.
2913 comically acayip,komik biçimde 10913 pother curcuna,gürültü, gürültü etmek, dert olmak
2914 Command EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 10914 pothole (yol yüzeyinde arabaların yol açtığı) çukur.
2915 commandant kumandan,komutan 10915 pottery çömlekçilik.çanak çömlek.
2916 commandeer (askeri hizmette kullanmak üzere) el koymak. 10916 pouch torba,kese,cebe indirmek
2917 commander-in-chief başkomutan 10917 pouffe küçük oturak
2918 commandment emir. 10918 poultry kümes hayvanları
2919 comme il faut münasip 10919 pounce dalıvermek,saldırmak
2920 Commemorate ANMAK 10920 pound yumruklamak.,vurmak, dövmek.
2921 Commence BAŞLAMAK,BAŞLATMAK 10921 Pour DÖKMEK, AKITMAK

2922 commencement baslangıç 10922 pout surat asmak, somurtmak.surat asma, somurtma.
2923 commend emanet etmek. 10923 pouty sarkık
2924 commendable övgüye değer. tavsiye edilir 10924 Poverty FAKİRLİK
2925 commendation övgü,takdir 10925 poverty-stricken yokluk çeken,yoksul
TOZ, PUDRA,toz haline getirmek; toz haline
2926 Comment yorum yapmak 10926 Powder gelmek.pudralamak
2927 commentary yorum, tefsir. 10927 powder keg barut fıçısı
2928 Commerce ticaret,ticari 10928 Power GÜÇ
2929 Commercial 1.TİCARİ 2.REKLAM ( filmi ) 10929 Power Of Attorney VEKALETNAME
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2930 commercialisation ticarileştirme 10930 Powerful GÜÇLÜ
2931 commie komünist 10931 Power-House 1)ELEKTRİK SANTRALI
2932 commingle karışmak; katmak, karıştırmak. 10932 pox frengi
2933 commiseration teselli, acıma. 10933 Practical PRATİK
2934 commissariat komiserlik 10934 practicallity pratiklik.
2935 commissary komiser,bufe 10935 Practice ALIŞTIRMA,pratik,pratik yapmak
KOMİSYON,GÖREV,atamak, tayin
2936 Commission etmek.görevlendirmek. 10936 Practise ALIŞTIRMA YAPMAK
2937 commissioner komiser,komisyon üyesi. 10937 practitioner pratisyen.
2938 Commit İŞLEMEK ,yapmak.emanet etmek, teslim etmek. 10938 pragmatic öğretici,egitici
2939 commit arson kasıtlı yangın çıkarmak, kundakçılık yapmak 10939 prairie çayır,kır
2940 Commitment TAAHHÜT 10940 Praise ÖVGÜ,ÖVMEK
2941 committed kendini adamış, taahhüt edilmiş 10941 praiseworthy övgüye değer
2942 Commodity ticari mal 10942 pram çoçuk arabası
2943 Common ORTAK,YAYGIN 10943 prance hoplamak,zıplayarak oynama
2944 common man sıradan insan 10944 prank eşek şakası; oyun.
2945 Common Sense sağ duyu 10945 prankster afacan,şakacı,maskaralık
2946 commonplace basmakalıp söz, sıradan bir şey 10946 prate gevezelik.,gevezelik etmek.
2947 commonwealth ulus,cumhuriyet. 10947 prattle çocukça konuşmak, saçma sapan konuşmak
2948 Commotion kargasa,ayaklanma 10948 Pray DUA ETMEK
2949 communal toplumla ilgili, toplumsal, halka ait. 10949 Preach VAAZ VERMEK
2950 commune söyleşi,sohbet,sohbet etmek, söyleşmek. 10950 Preacher vaiz,hatip
2951 Communicate İLETİŞİM 10951 preamble başlangıç, önsöz.
2952 communication iletişim, haberleşme 10952 prebiblical incilden önce
2953 communicative konuşkan 10953 precarious istikrarsız,kararsız,güvenilmez.
2954 communion mezhep.paylaşma. 10954 precariously tehlikeli bir şekilde.
2955 communique teblig,bildiri 10955 Precaution önlem, tedbir
2956 communistic komünist 10956 precautionary ihtiyatlı,tedbirli
2957 Community TOPLULUK 10957 precautionary measure ihtiyati tedbir

2958 Commute HAFİFLETMEK,her gün iş ile ev arasında gidip gelmek. 10958 precede ..-den önde olmak, -den önce gelmek.
2959 commuter her gün işe trenle gidip gelen kimse 10959 precedent örnek,geçmiş örnek
2960 compact sıkıştırmak, yoğunlaştırmak,pudriyer, pudralık. 10960 precept ahlaki kural, ilke.emir
2961 compaction sıkıştırma, sıkışma 10961 preception-precept kural
2962 Companion yoldaş,arkadaş 10962 preceptor okul müdürü,hoca
2963 companionship yoldaşlık,arkadaşlık,eşlik 10963 preceptorship öğretmenlik
2964 Company 1.ŞİRKET,arkadaşlık,ortaklık 10964 precinct bölge,şeçim bölgesi
2965 comparable kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir 10965 Precious KIYMETLİ, ÇOK SEVİLEN
2966 Comparatively nispeten 10966 precipice uçurum,sarp kayalık.
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde),neden olmak,
2967 Compare karşılaştırmak 10967 precipitate başlatmak. aceleyle yapılan. Acele
2968 compared to .-e nazaran 10968 precipitation yağış
2969 comparing with nispeten. Kıyasen 10969 precipitous dik,sarp
2970 Comparison karşılaştırma 10970 precipitously dik bir biçimde
2971 compartment kompartıman, bölme. 10971 Precise kesin , tam
2972 compartmentalisation bölümlere/dallara ayrılma 10972 Precisely KESİNLİKLE, TAM MANASIYLA
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
2973 compartmentalize bölmelere ayırmak. 10973 precision kesinlik,doğruluk

2974 compartmentallize bölmelere ayırmak. 10974 preclude olanaksızlaştırmak, imkânsızlaştırmak, engellemek.


2975 Compass 1.PUSULA 2.PERGEL,alan, saha. 10975 precocious erken gelişmiş
2976 compassion şefkat, merhamet, acıma, sevecenlik. 10976 preconceived önyargılı.
2977 compatible with uyumlu, uygun 10977 preconception önyargı,peşin hüküm
2978 compatriot vatandaş, yurttaş. 10978 precursor haberci, müjdeci.
2979 Compel zorlamak 10979 predate daha önce gelmek.
2980 Compensate TELAFİ ETMEK,KARŞILAMAK 10980 Predator yırtıcı hayvan
2981 Compensation TELAFİ,TAZMİNAT 10981 predatory yırtıcı,yagmacı
2982 compere sunuculuk yapmak 10982 predecessor ata, cet.önceki kimse
2983 Compete YARIŞMAK 10983 predestination takdiri ilahi.
(birinin) (yaşarken başına gelecekleri) önceden tayin
2984 competence yetenek.,yeterlik 10984 predestine etmek. geleceğini belirlemek
2985 competent yetkili,yeterli 10985 predestined kaderini çizilmiş
2986 Competition 1.YARIŞMA 2.REKABET 10986 predetermination önceden belirleme
2987 Competitive rekabetçi,rekabet edebilen 10987 predicament çıkmaz,kötü durum
2988 competitor rakip, yarışmacı, yarışçı. 10988 Predict TAHMİN ETMEK
2989 compilation derleme 10989 predictability tahmin edebilme, öngörülebilirlik
2990 Compile derlemek, toplamak 10990 Prediction tahmin
2991 complacency kendinden hoşnut olma. Hoşnutluk 10991 Predictor kahin, öngörücü
2992 complacent kendinden hoşnut.,halinden memnun 10992 predilection yeğleme, tercih.
2993 complacently kendini beğenmiş bir halde,sakince 10993 predilections yeğleme, tercih.
2994 Complain YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 10994 predispose to .. -e önceden hazırlamak.
2995 Complaint şikayet,yakınma 10995 predisposition yatkınlık,egilim

2996 complaisance teveccüh,yumuşaklık 10996 predisposition to/towards ..-e yatkınlık, -e eğilim.


2997 complement tamamlayıcı,tamamlamak. 10997 predominant baskın,hakim
2998 Complete TAM,tamamlamak 10998 predominantly büyük bir çoğunlukla
2999 Completely tamemen,bütünüyle,tam olarak 10999 preemie erken doğum
3000 completeness tamamlık,eksiksizlik 11000 pre-eminence üstün olma. üstünlük

3001 Completion tamamlama, bitme 11001 preempt önceden ayırmak, herkesten önce ele geçirmek
düşmanından önce saldırarak, ilk saldırıyı
3002 complexion cilt,ten rengi 11002 preemptively gerçekleştirerek
yalamak (kedi/köpek vb tüylerini), saçını başını
3003 Complexity karmaşıklık 11003 preen özenle düzeltmek
tüylerini yalama (kedi vb), bir kuşun gagasıyla kendi
3004 Compliance riayet, uyum 11004 preening tüylerini temizlemesi
3005 Complicated KARIŞIK,KOMPLİKE 11005 preestablished önceden oluşturulmuş
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de
3006 Complication karmaşıklık, komplikasyon 11006 pre-existence varolması,önceden var olma
3007 complicit suç ortağı 11007 preface önsöz.1. önsöz ile başlamak.
3008 complicity suç ortaklığı. 11008 prefect başkan,reis
3009 Compliment İLTİFAT, ÖVGÜ,iltifat etmek. 11009 Prefer YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK
3010 complimentary karşılıksız,beleş,iltifat eden; övgü dolu 11010 Preferable tercih edilir/edilebilir
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3011 Comply uyumlu olmak, boyun eğmek 11011 Preference tercih
3012 Components UNSUR, PARÇA, BİLEŞİMDE BULUNAN 11012 preference share imtiyazlı ortaklık
3013 Compose oluşturmak,BESTELEMEK 11013 preferential ayrıcalıklı
3014 composer besteci, bestekâr, 11014 preferentially tercihen, tercihli olarak
3015 composite bileşik,karma 11015 preferment terfi,yükselme
3016 Composition KOMPOZİSYON, BİRLEŞİK 11016 prefix (sözcük başına) önek koymak. ('''''''''''')
3017 compositive karıştırılmış 11017 Pregnant HAMİLE
3018 compost çürümüş yaprakla karışık gübre, komposto. 11018 prehistoric tarihöncesi, tarihten önceki, prehistorik.
3019 composure sakinlik, soğukkanlılık. 11019 Prejudice ÖNYARGI
BİRLEŞİK, BİLEŞİK,içinde binalar bulunan etrafı duvarla
3020 Compound çevrili arazi. 11020 prejudicial ön yarlıgı,sakıncalı
3021 comprehend kavramak,idrak etmek,anlamak 11021 prelim ön sınav,yeterlik sınavı
3022 comprehension anlayış 11022 preliminary ön,ilk
3023 comprehensive geniş, kapsamlı 11023 prelude başlangıç, giriş.
3024 comprehensively kapsamlı bir biçimde, ayrıntılı bir şekilde 11024 premeditate önceden tasarlamak.
3025 compress sıkıştırmak 11025 premeditation önceden tasarlama
3026 Compression basınç, sıkıştırma 11026 premise öncül,önceden açıklamak
3027 Comprise içermek, kapsamak 11027 premises (bir kurum veya kişiye ait) bina/arazi.
3028 Compromise UZLAŞMA,tehlikeye atmak. 11028 premonition önsezi
3029 compulsion dayanılmaz bir istek, içtepi, tepi. 11029 prenup evlilik sözleşmesi, evlilik öncesi anlaşma
3030 compulsive zorlayıcı 11030 preoccupation (zihni) ile meşgul olma,kafası meşgul olma
3031 compulsory zorunlu,mecburi 11031 preoccupy zihnini meşgul etmek
3032 compunction vicdan rahatsızlıgı veya azabı. 11032 preordain önceden nasip etmek
3033 Computer KOMPÜTÜR,BİLGİSAYAR 11033 preordainment önceden nasip olma
3034 con aldatmak, kandırmak. 11034 prep hazırlayıcı,hazırlık
3035 concatenation birbirine bağlama,birleştirme 11035 Preparation HAZIRLIK
3036 concavity çukurluk 11036 Prepare HAZIRLAMAK
3037 conceal gizlemek, gizli tutmak, saklamak, örtmek. 11037 preparedness hazırlık, hazır olma
3038 concede kabul etmek, itiraf etmek, teslim etmek. 11038 preposition edat
3039 conceit kendini beğenme, kibir, gurur. 11039 prepossessing alımlı,çekici
3040 conceited kendini beğenmiş, kibirli. 11040 Preposterous mantıksız,akıl almaz
3041 conceivably muhtemelen, böyle bir varsayımı dikkate alırsak 11041 prequalify ön yeterlilikten geçirmek
3042 conceive düşünmek,tasavvur etmek 11042 prerequisite önceden gerekli olan şey. Önkoşul,şart
3043 Concentrate KONSANTRE,YOĞUN 11043 prerogative imtiyaz,yetki,hak
3044 Concentration konsantrasyon 11044 presaging kötüye işaret
3045 Concept KAVRAM,GÖRÜŞ,FİKİR 11045 prescience ileri görüş.
3046 Concern 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 11046 prescient ileri görüşlü.
3047 Concern İLGİ,ÜZÜNTÜ,ENDİŞE 11047 Prescribe reçete yazmak
3048 Concert KONSER,kararlaştırmak,anlaşmak 11048 Prescription REÇETE
3049 concerted birlikte planlanmış, ortak 11049 Presence VARLIK(bir yerde varlığı )
3050 Concession ödün, taviz, imtiyaz, ayrıcalık 11050 Present BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN
3051 concierge odabaşı,kapıcı 11051 Present SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
3052 conciliar konsey ile ilgili 11052 presentation sunma, sunuş, takdim; sunulma.
3053 conciliate gönlünü almak, yatıştırmak. 11053 presentiment önsezi.
3054 conciliation uzlaşma, gönül alma 11054 presently şimdi, şu anda.
3055 concillatory yatıştırıcı,uzlaştırıcı 11055 presentment büyük jüri raporu
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3056 concise az ve öz, kısa 11056 Preservation koruma
3057 concision özetleme 11057 Preserve KORUMAK,KONSERVE YAPMAK
3058 Conclude SONUÇLANDIRMAK 11058 preset önceden kurmak, önceden hazırlamak
3059 Conclusion KARAR,SONUÇ 11059 President BAŞKAN
3060 conclusive kesin,kati,nihayi 11060 presidential başkanlık
3061 conclusively kesin olarak 11061 presiding judge duruşma hakimi
bir şeyler karıştırmak/kaynatmak, uydurmak
3062 concoct (hikaye/yalan) 11062 Press 1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN
3063 concordantly uygun bir biçimde,buna paralel olarak 11063 Press BASKI YAPMAK, BASMAK
3064 concrete beton,somut,katılaştırmak 11064 press pool haber havuzu
3065 concubinage nikahsız birliktelik, cariyelik 11065 Pressure BASINÇ, BASKI
3066 concubine nikahsız eş,cariye 11066 prestigious prestijli,saygın
3067 concur aynı fikirde olmak, uyuşmak. 11067 presumably muhtelemen,galiba
3068 concuss sarsmak 11068 presume varsaymak,farzetmek
3069 Concussion beyin sarsıntısı,sarısıntı 11069 presumptive olası, muhtemel.
3070 concussive sarsıcı 11070 presumptuous küstah, haddini bilmez.
3071 Condemn KINAMAK,MAHKUM ETMEK 11071 pretence yalandan yapma, numara:bahane
YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK,
3072 condense yoğunlaştırmak,sıvılaştırmak 11072 Pretend SALLAMAK:)
tenezzül etmek, sözde alçakgönüllülük göstermek,
3073 condescend lütfetmek. 11073 pretense yalandan yapma, numara:bahane:
3074 condescending küçümseyen,horgören 11074 Pretension gösteriş, iddaa
3075 condescension tenezzül. 11075 pretentious gösterişli,iddialı
3076 condiment yemeğe çeşni veren şey, sos 11076 preternatural anormal,olagandışı
3077 Condition DURUM, ŞART,bütünleme 11077 preternaturally doğal olmayan yollarla
3078 condo apartman dairesi,mülk 11078 pretext bahane.
3079 condole with başsaglığı dilemek, taziyede bulunmak. 11079 prettiness güzellik
3080 condolence başsağlığı, taziye. 11080 Pretty 1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA
3081 condolences başsağlığı 11081 Prevail yaygın olmak,üstün gelmek
3082 condone göz yummak, görmezlikten gelmek. 11082 prevail in içinde en çok ... Bulunmak
3083 conduce to/toward . -e neden olmak, -e vesile olmak. 11083 prevail upon ikna etmek,razı etmek
3084 Conduct DAVRANIŞ, TAVIR,rehberlik etmek,yönetmek 11084 Prevalence yaygınlık, prevelans
3085 Conductivity iletkenlik 11085 prevalent olagelen, hüküm süren, yaygın.
3086 conductor kılavuz, önder, lider, şef.orkestra veya koro şefi. 11086 prevaricate kaçamak cevaplar vermek,yalan söylemek.

3087 conductress kadın biletçi,kadın orkestra şefi 11087 prevarication kaçamak cevaplar verme.yalan; yalan söyleme.
3088 conduit boru,kanal 11088 Prevent ÖNLEMEK,ENGEL OLMAK
3089 Cone 1)KONİ 2)KÜLAH (Dondurma) 11089 preventative engelleyici, önleyici (hastalığın ilerlemesi vb)
3090 confederate Amerika Konfedere Devletleri vatandaşı 11090 Previous ÖNCEKİ
3091 Confer danışmak, görüşmek 11091 Price FİYAT,BEDEL
3092 confer with müzakere etmek, görüşmek 11092 pricey pahalı,tuzlu
3093 Conference KONFERANS 11093 Prick dikmek,igne batırmak,çük,diken,delmek
3094 Confess İTİRAF ETMEK 11094 prickly iğne gibi batan
3095 confession itiraf,günah çıkarma 11095 pricy pahalı,tuzlu
3096 confessional günah çıkartma hücresi. 11096 Pride ONUR,GURUR
3097 confidante-confidant sırdaş,dert ortagı 11097 prideful gururlu
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3098 Confide güvenip sırrını açmak 11098 pridefully gururlu bir şekilde
3099 confide in güvenmek, sır vermek 11099 pridefulness gururluluk
3100 Confidence GÜVEN 11100 Priest RAHİP
3101 confident emin, inanan,güvenli 11101 prig ahlaken kendini üstün gören kuralcı kişi,ukale
3102 confident of . -den emin. -ye güvenir 11102 prim fazla resmi, biçimci, çok ciddi.
3103 confidential gizli,güvenilir 11103 primal ilk,ana,ilkel
3104 confidentiality gizlilik 11104 Primarily ÖNCELİKLE,BAŞLICA
3105 confidently emin olarak 11105 Primary BİRİNCİL,TEMEL,ANA

hayatın olgunluk dönemi.bir şeyin en mükemmel


olduğu dönem.nasıl cevap vermesi gerektiğini
3106 confidingly güvenilir bir şekilde 11106 prime önceden söylemek (birine)
3107 Confine HAPSETMEK,SINIRLAMAK, hudut,sınır 11107 Primer dua kitabı ,astar boya
3108 confine to .-e kapatmak, -e hapsetmek 11108 Primitive İLKEL
3109 Confinement hapsedilme 11109 primordial başlangıçtan beri var olan,ilkel
3110 Confirm doğrulamak 11110 Prince PRENS
3111 confiscate .. -e haciz koymak, haczetmek. 11111 princely prense yakışır.
3112 Confiscation el koyma,haciz 11112 princess prenses.
3113 conflagration büyük yangın. 11113 Principal ANA,TEMEL,ASIL,ANAPARA,OKUL MÜDÜRÜ
3114 Conflict ÇATIŞMA,ANLAŞMAZLIK 11114 principally genellikle.çoğunlukla.
3115 confluence izdiham,kalabalık 11115 principle prensip, ilke.
3116 Conform uymak, boyun eğmek 11116 Print 1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ
3117 Conformity benzerlik, uygunluk 11117 prior önceki, evvelki, sabık.
3118 confound şaşırtmak,yıkmak 11118 prioritize önceliklendirmek, öncelik vermek
3119 Confront yüzleştirmek 11119 Priority ÖNCELİK
3120 Confuse (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 11120 priorly önceden, öncesinde
3121 confusion karışıklık,saskınlık 11121 priors önceki cezalar
3122 congeal dondurmak; donmak.pıhtılaştırmak 11122 prise zorlayıp açmak, kaldıraçla kaldırmak
3123 congealing donma,akmama 11123 prismatic prizmatik
3124 congenial cana yakın, hoş.sempatik,kafa dengi 11124 Prison HAPİS
3125 congestive konjestif 11125 Prisoner 1.MAHKUM 2.ESİR
3126 conglomerate holding.kümelemek,toplamak 11126 prissy kılı kırk yaran,iffetli geçinen
3127 congrats hayırlı olsun (bebeğin doğumu vb) 11127 pristine bozulmamış, saf.
3128 Congratulate KUTLAMAK 11128 Private ÖZEL,er
3129 congratulatory tebrik niteliğinde olan 11129 private eye özel dedektif
3130 congregate birleştirmek,toplamak 11130 privation yoksunluk, sıkıntı
3131 congregation cemaat,dinsel örgüt 11131 Privilege AYRICALIK,İMTİYAZ
3132 congress Kongre. 11132 privy council kraliyet danışma meclisi
3133 congressman abd temsilciler meclisi üyesi (erkek) 11133 privy to sırrını paylaşan, -e sırdaş olan
3134 conical koni şeklinde 11134 Prize ÖDÜL
karşılıksız yapılan,hayır amacıyla yapılan ücretsiz
3135 conjectural tahmini, varsayımsal, farazi. 11135 pro bono hizmet
3136 conjecture varsayım, tahmin, tahmin etmek,zannetmek 11136 probability olasılık,ihtimal
3137 conjoin bağlamak, birleştirmek 11137 Probable MÜHTEMELEN,OLASI
3138 conjugal evlilik ile ilgili, karıkocalığa ait. 11138 probable cause geçerli sebep, muhtemel sonuç
3139 conjunction birlik; birleşme. 11139 Probably muhtemelen,olasılıkla
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

3140 conjure büyü yoluyla çağırmak (ruh vb), hokkabazlık yapmak 11140 probate vasiyetnamenin onayı
3141 conjurer hokkabaz, sihirbaz. 11141 probation deneme,staj
3142 Connect BİRLEŞTİRMEK 11142 probationary deneme süresi
3143 connection bağlantı, ilişki. 11143 probative value ispat değeri

3144 connive arkasından gizlice iş çevirmek, görmemezlikten gelmek 11144 probe sonda,araştırma,incelemek
3145 conniving işbirlikçi 11145 Problem SORUN, PROBLEM
3146 connoissuer eksper, erbap, uzman. 11146 procedural yargılama yöntemine ait, prosedür ile ilgili
3147 connotate anlamına gelmek,demek istemek 11147 Proceed ilerlemek, dava açmak
3148 connotation yan anlam ( bir sözcügün).ikinci anlam 11148 proceed from .. -den kaynaklanmak; -den ileri gelmek.
3149 Conquer İŞGAL ETMEK,FETHETMEK 11149 proceed to başlamak, -e geçmek
3150 conqueror fatih,fetheden kimse 11150 proceed with .-e devam etmek.
3151 Conscience VİCDAN, BİLİNÇ 11151 proceeding işlem,muamele,hareket tarzı
3152 conscientious insaflı,vicdanlı 11152 proceedings tutanak, zabıt.
3153 conscientiously vicdanına dayanarak,insaflıca 11153 proceeds gelir
3154 Conscious BİLİNÇLİ 11154 Process İŞLEM,SÜREC
3155 consciously bilinçli olarak,bile bile 11155 procession alay,geçit töreni
3156 Consciousness bilinç, şuur. 11156 Proclaim ilan etmek, duyurmak
3157 conscript askere almak. 11157 proclamation ilan,bildiri
3158 conscription askere alma.mecburi askerlik. 11158 proclivity eğilim, meyil.
3159 consecrate kutsamak, takdis etmek. 11159 procreate üretmek; üremek; yaratmak.
3160 consecrate to .-e adamak. 11160 procreation doğurma,üreme
3161 consecutive ardışık,arka arkaya gelen 11161 Proctor disiplin sorumlusu
3162 consecutively arka arkaya, art arda 11162 procure elde etmek, edinmek, sağlamak.

3163 consensual karşılıklı mutabakata dayalı,karşılıklı anlaşmaya dayalı 11163 procurement temin,tedarik
3164 Consensus fikir birliği,ortak görüş 11164 prod dürtme,teşvik etmek
3165 Consent RIZA,RIZA GÖSTERMEK 11165 prodigal savurgan,tutumsuz,savurgan kimse
3166 consenting razı olan,razı olma 11166 prodigious olaganüstü,müthiş
3167 Consequence sonuç,netice 11167 prodigy dâhi, deha, harika:olaganüstü
3168 consequent netice,sonuç,bağlı 11168 Produce ÜRETMEK,göstermek
3169 Consequently SONUÇ OLARAK 11169 Producer üretici,yapımcı
3170 Conservation koruma,muhafaza 11170 Product ÜRÜN
3171 conservative muhafazakar,tutucu 11171 Production ÜRETİM
3172 conservatory konservatuvar,limonluk 11172 Productivity üretkenlik
3173 Conserve korumak 11173 profanation kutsal şeye saygısızlık
3174 Consider 1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK 11174 profane dinsiz,dinle ilgisi olmayan
3175 considerable önemli,dikkate deger 11175 profanity ağız bozukluğu, küfür.
3176 considerable önemli, hatırı sayılır. 11176 profess iddiasında bulunmak, ikrar etmek (inancını)
3177 considerably epeyce, oldukça. 11177 Profession MESLEK
3178 considerateness saygılılık 11178 proffer teklif, önerme.teklif etmek, önermek.
3179 Consideration DÜŞÜNCE,ÖNEM,BEDEL 11179 proficient yetenekli, usta.
3180 Consign TESLİM ETMEK,EMANET ETMEK 11180 proficiently becerikli bir şekilde
3181 consignment mal gönderme, sevkiyat.teslim etme 11181 Profit KAR,KAZAN, FAYDA,-e kazanç sağlamak.
3182 Consist OLUŞMAK 11182 profitable karlı,kazançlı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3183 Consistence tutarlılık, kararlılık 11183 profitably kazançla,karlı
3184 Consistent TUTARLI, UYUMLU 11184 profligate savurgan, müsrif,ahlaksız
3185 consistent with ile birbirini tutmak 11185 profound derin,büyük
3186 consolation teselli 11186 profoundly derinden,son derece
3187 consolatory avutucu,teselli edici 11187 profoundness derinlik
3188 console avutmak, avundurmak, teselli etmek. 11188 profundity hikmet, genişlik, derinlik
3189 Consolidate güçlendirmek 11189 profuse savurgan,eli açık
3190 consoling teselli edici, iç rahatlatıcı 11190 profusely bol bol,bolca
3191 consolingly rahatlatıcı bir şekilde,avutarak 11191 profusion çok büyük miktar, çokluk, bolluk.
3192 consonant ünsüz 11192 progenitor cet, ata, dede.
3193 consort hayatını paylaşmak, arkadaşlık etmek 11193 progeny soy; torunlar.
3194 consort with ile arkadaşlık etmek. 11194 prognosis hastalığın sonucunu tahmin
3195 conspicuous göze çarpan, dikkati çeken. 11195 prognosticate (bir şeyin olacağını) önceden haber vermek.
3196 conspicuously dikkat çekici bir şekilde 11196 prognostication (bir şeyin olacağını) önceden haber verme
3197 conspirator komplocu, suikastçı 11197 Programme PROGRAM
3198 conspiratorial suikast ile ilgili,komplocu 11198 Progress İLERLEME,GELİŞME
3199 conspiratorially planlı bir şekilde 11199 Progression ilerleme
3200 constable polis memuru 11200 progressive ilerleyen,ilerici
3201 constancy sebat, sadakat 11201 progressively gittikçe,devamlı olarak
3202 Constant sürekli,sabit 11202 Prohibit YASAKLAMAK
3203 constantly sürekli, daima. 11203 projectile mermi, atılan cisim.
3204 constellation takımyıldız, gruplaşma 11204 proliferate tomurcuk vermek,hızla çoğalmak,üremek
3205 consternation hayret, korku, dehşet. 11205 proliferation tomurcuk verme, çabuk çoğalma
3206 constipation kabızlık 11206 prolific üretken,verimli
3207 constituency bir seçim bölgesindeki seçmenler. 11207 prologue önsöz,giriş bölümü
3208 constituent kurucu,bileşen, bütünü oluşturan,seçmen. 11208 prolong uzatmak, sürdürmek.
3209 Constitute OLUŞMAKTURMAK 11209 proly kibirli
3210 Constitution ANAYASA 11210 prom gezinti,öğrenci balosu
3211 Constraint sınırlama, zorlama 11211 prom date (mezuniyet balosunda) kavalye
3212 constrict sıkmak, sıkıştırmak, büzmek, daraltmak. 11212 promenade gezinti yeri.,gezinti,gezinmek
3213 constriction sıkma,büzme 11213 prominence şöhret, herkesçe tanınma
3214 Construct KURMAK,İNŞA ETMEK 11214 prominent önemli,ünlü,belirgin
3215 Construction yapım,inşaat,inşa 11215 prominently belirgin bir şekilde, dikkat çeken bir biçimde

3216 construe yorumlamak, tefsir etmek, mana vermek, anlamak. 11216 promiscuity rasgele cinsel ilişkide bulunma
3217 Consul KONSOLOS 11217 promiscuous rasgele cinsel ilişkide bulunan.
3218 consulate konsolosluk, konsoloshane. 11218 promiscuously karmakarışık bir halde, fark gözetmeksizin
3219 Consult DANIŞMAK 11219 promiscuousness karışıklık
3220 Consultancy danışmanlık 11220 Promise SÖZ VERMEK
3221 consultant danışman,müşavir 11221 promising umut verici, geleceði parlak.
3222 Consultation DANIŞMA,MÜZAKERE,İSTİŞARE 11222 promontory denize doğru uzanan dağlık kara parçası
1)İLERLEME,TERFİ ETME 2)TANITIM(Ürün vb.Satış
3223 Consume TÜKETMEK 11223 Promote için),desteklemek
3224 consumer tüketici 11224 Promotion TERFİ
tam, mükemmel, dört dörtlük.,tamamlamak, ikmal
3225 consummate etmek. 11225 prompt hızlı,cevap,hatırlatmak,harakete geçirmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3226 consummately mükemmel bir şekilde, hatasızca 11226 prompter suflör,önayak olan kimse
3227 Consummation tamamına erdirme,tamamlama 11227 prompting telkin
3228 Consumption TÜKETİM,tüberkiloz 11228 promptly acilen,acil olarak
resmen ilan etmek, duyurmak. (inanç, düşünce
3229 consumptive verem hastası- savurgan-müşrif 11229 promulgate v.b.'ni) yaymak.
3230 Contact TEMAS, DOKUNMA 11230 promulgated yayımlanan
3231 contagion kötü etki, yayılma,bulaşma 11231 prone yatkın,kabiliyetli
3232 contagious bulaşıcı, bulaşkan 11232 prone to yatkın,egilimli
3233 contagiously bulaşıcı bir biçimde 11233 Pronounce TELAFFUZ ETMEK,SÖYLEMEK
3234 contagiousness bulaşıcılık 11234 pronto hemen, derhal.
3235 Contain İÇERMEK,KAPSAMAK 11235 Proof KANIT
yazım hatalarını bulup düzeltmek ,provaları
3236 Container KAP 11236 proofread düzeltmek
3237 containment tutma,kapsama 11237 prop pervane,destek,desteklemek,dayamak
3238 contaminate kirletmek (mikrop/zehir vb ile),bulaştırmak 11238 propagate üretmek, çoğaltmak; üremek
3239 Contamination bulaşma,kirletme 11239 propagation ürüme .yayılma
3240 contemn küçümsemek, hor görmek 11240 propane propan (kimya)
3241 contemplate düşünüp taşınmak,tasarlamak 11241 propel ileri doğru sürmek,itmek, sevketmek.
3242 contemplation düşünceye dalma ,beklenti 11242 propellant uzay gemisini uçuran yakıt
3243 contemplative dalgın, düşünceye dalmış. 11243 Propeller UÇAK PERVANESİ
3244 contemporary çagdaş,modern 11244 propensity (for/to) .. (-e) eğilim.
3245 contempt küçük görme, hor görme. 11245 Proper UYGUN, DOĞRU
contemptible-
3246 contemptuous alçak, rezil.aşağılık,aşalayıcı,hor gören 11246 properly uygun şekilde,adamakıllı, bayağı.
3247 contemptuously aşagılayarak,küçültücü bir biçimde 11247 Property ÖZELLİK,MAL, MÜLK ,AŞYA
3248 contend ugraşmak,yarışmak,savasmak,iddia etmek 11248 prophesize kehanette bulunmak
3249 contend with ile uğraşmak, mücadele etmek. 11249 prophesy kehanette bulunmak,önceden haber vermek
3250 contender mücadele eden kimse,yarışmacı 11250 prophetic kâhince.
3251 Content İÇERİK,memnun etmek,tatmin etmek,hoşnut 11251 propitious uygun, elverişli
3252 contented halinden memnun, hoşnut, rahat, mutlu. 11252 proponent taraftar.destekçi
3253 contentedly gözü tok bir şekilde, rahatça 11253 Proportion ORAN,ORANTI
3254 contention sav,iddaa,tez 11254 proportionate orantılı
3255 contentment memnuniyet,hoşnutluk 11255 Proposal PLAN, ÖNERİ,TEKLİF

3256 Contents İÇERİK,İÇİNDEKİLER,hoşnut etmek, memnun etmek 11256 Propose 1.ÖNERMEK 2.EVLİLİK TEKLİF ETMEK
YARIŞMA,itiraz edip yanlış olduğunu ispatlamaya
3257 Contest çalışmak 11257 proposition öneri, teklif.
3258 contestant yarışmacı 11258 propound ileri sürmek, ortaya atmak, önermek.
3259 context bağlam, kontekst.kaynak 11259 proprietary mal sahipleri,hissedarlar
3260 Continent KITA 11260 proprietor mal sahibi,sahip
3261 Contingency olasılık, ihtimal, beklenmedik durum 11261 propriety uygunluk,görgü kurallarına uyma.
3262 contingent birlik,grub, ihtimal 11262 Propulsion ileriye doğru sürme.itici güç
3263 continual sürekli, devamlı 11263 prorate belirli bir oranda bölüştürmek/paylaştırmak.
3264 continuance uzatma,devam etme 11264 prosaic sıkıcı,yavan

3265 continuation devam, devam etme, sürme. 11265 proscribe medeni haklarını elinden almak. sürgüne yollamak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3266 Continue devam etmek 11266 prose düzyazı,nesir
3267 continued devam eden, sürekli 11267 Prosecute TAKİP ETMEK,DAVA AÇMAK
3268 continuity süreklilik, devamlılık. 11268 prosecuting counsel iddia makamı avukatı
3269 Continuous SÜREKLİ,DEVAMLI 11269 prosecution dava.
3270 contort burmak, bükmek, eğmek, çarpıtmak. 11270 prosecutor davacı
3271 contorted buruşuk, bükük. 11271 prospect ihtimal, olasılık:, incelemek
3272 Contour dış hatlar, çevre, şekil 11272 prospecting maden araştırma, araştırma yapma
3273 contraband kaçak mal,kaçakçılık, ithal veya ihracı yasaklanmış 11273 prospective beklenen, umulan.muhtemel, olası
3274 contraception gebelikten korunma 11274 prosper başarılı olmak,zenginleşmek
3275 contraceptive gebeliği önleyici (hap veya alet). 11275 Prosperity zenginlik, refah

3276 Contract KONTRAT,ANLAŞMA,daraltmak, kýsaltmak, büzmek; 11276 prosperous zengin,refah


3277 contractual sözleşmeli 11277 prostitute fahişe,orospu
3278 contractually anlaşmalı olarak, sözleşmeye bağlı olarak 11278 Prostitution FUHUŞ
3279 Contradict çelişmek, karşı çıkmak 11279 prostrate yüzükoyun yatan.yere sermek, yere yıkmak.
3280 Contradiction çelişki, itiraz 11280 prostration yere kapanma.bitkinlik
3281 contradictory çelişkili 11281 prosumer profesyonel tüketici
3282 contralto en kalın kadın sesi 11282 protagonist önder,kahraman,başoyuncu.
3283 contraption makine ,mekanızma 11283 Protect KORUMAK
3284 contrariety aykırılık, uyuşmazlık 11284 Protection koruma
3285 Contrary TERS,KARŞIT 11285 protege korunan kimse

3286 Contrast KARŞILAŞTIRMAK 11286 protegee bir başkasının vesayeti altında olan kimse (bayan)
3287 contravene uymamak, karşı gelmek 11287 Protest PROTESTO
3288 contravention karşı gelme, kanuna aykırı hareket etme,ihlal 11288 protestation protesto etme.itiraz
3289 contretemps şanssızlık, talihsizlik 11289 Protract uzatmak , süresini uzatmak
çıkıntı yapmak, dışarı çıkmak; pırtlamak; dışarı
3290 Contribute KATKIDA BULUNMAK 11290 protrude çıkarmak.
3291 Contribution katkı 11291 protruded dışarı çıkmış,fırlamış
3292 contrite pişman,tövbekar 11292 protrusion çıkıntı
3293 contritely pişmanlıkla 11293 Proud GURURLU

3294 contrition-contriteness pişmanlık,tövbe 11294 proudest gururlu,gurur verici


3295 contrivance entrika, icat yapmak 11295 Prove KANITLAMAK
3296 contrive icat etmek,tasarlamak,bulmak 11296 provenance kaynak, köken.
3297 contrived uydurma, uyduruk. 11297 Proverb ATA SÖZÜ
3298 Control KONTROL ETMEK, YÖNETMEK 11298 Provide SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK
3299 controller denetçi,yönetici 11299 provide for geçimini sağlamak. -e karşı hazırlıklı olmak.
3300 controversial tartışmalı, çekişmeli. 11300 Providence ilahi takdir,hazırlık,tedbir
3301 controversy tartışma, çekişme, anlaşmazlık. 11301 Province il, vilayet
3302 contumely küfür.hakaret 11302 provincial vilayete ait.taşralı
3303 contusion eziklik,yara,bere 11303 Provision temin, koşul,erzak; azık. Hüküm
3304 conundrum ikilem.muamma 11304 provisional geçici
3305 convalesce iyileşmek, nekahet döneminde olmak 11305 proviso (sözleşmeye konulan) kayıt, koşul, şart.
3306 convalescence iyileşme,iyileşme dönemi 11306 Provocation PROVAKASYON,TAHRİK
3307 convene toplantıya çağırmak,toplanmak 11307 Provocative kışkırtıcı,tahrik edici
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3308 Convenience UYGUNLUK, KOLAYLIK 11308 Provoke KIŞKIRTMAK, KIZDIRMAYA NEDEN OLMAK
3309 Convenient UYGUN,ELVERİŞLİ 11309 provost resmi amir.,dekan
3310 conveniently Uygun olarak ,rahatça; kolayca 11310 prow geminin baş kısmı
3311 convent kadınlar manastırı. 11311 prowess beceri; yetenek. Kahramanlık
3312 convention kongre, toplantı 11312 prowl sinsi sinsi dolaşma.sinsi sinsi dolaşmak.
3313 conventional geleneksel. 11313 proximity yakınlık
3314 converge bir noktaya yönelmek. 11314 proxy vekil
3315 convergence bir noktada birleşme, yakınlaşma 11315 prude aşırı derecede erdemlilik taslayan kimse.
3316 conversant tanınmış, aşina 11316 prudence tedbirlilik, sağduyu
3317 Conversation KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET 11317 prudent tedbirli, sağgörülü.tutumlu
3318 conversationalist hoşsohbet biri. 11318 prudential geleceğe yönelik, ileriye dönük, basiretli
3319 converse karşı,zıt,konuşmak,sohbet etmek 11319 prudentially basiretli bir şekilde
3320 conversely tersine,aksine 11320 prudently sağgörülü bir şekilde,tutumlu bir halde
3321 Conversion dönüşüm, çevirme 11321 prudery namusluluk taslama
3322 Convert dönüştürmek,din değiştiren kimse. 11322 prune budamak, fazla kısımları atmak
3323 convertible değiştirilebilir, çevrilebilir,üstü açılabilen araba. 11323 pruno hapishane şarabı

3324 Convict MAHKUM,HÜKÜMLÜ,mahkûm etmek.şuçlu bulmak 11324 prurience, pruriency şehvetlilik,cinsel istek
3325 Conviction mahkumiyet,görüş, inanç 11325 prurient istekli, arzulu.
3326 Convince İKNA ETMEK 11326 pruriently şehvetli bir şekilde
3327 convincingly ikna edici bir şekilde,inandırarak 11327 pry into ..-in gizlisini saklısını araştırmak.
3328 convivial neşeli, şen, keyifli. 11328 psammead Kum cini
3329 conviviality şenlik ve ziyafet, eğlenti, eğlence. 11329 psychopathic piskopat,ruh hastası
3330 convolute sarmak, sarılmış, dürülmüş 11330 psychotic psikoz hastası
3331 convulse şiddetle sarsmak. 11331 Pub PAB, BİRAHANE
3332 convulsion çırpınma,kasıntı,çırpınmak 11332 pube cinsel organ çevresindeki kıl
çırpınma,sarsıcı
3333 convulsive 11333 Public HALK (puplıc sector=devlet sektörü ) kamu
3334 convulsively kasılarak 11334 public figure kamuya mal olmuş kişi
3335 Coo mırıldanmak 11335 publication yayımlama, yayım.yayın
3336 Cook 1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK 11336 publicise -publicize ilan etmek.
3337 cooker ocak,fırın 11337 publicist politika yazarı
3338 cookie kurabiye,çörek 11338 Publicity TANITIM,REKLAM
3339 cookwench A servant-girl employed in cooking 11339 publicly halka açık olarak,resmen
3340 Cool 1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK 11340 Publish YAYINLAMAK
3341 coolant soğutucu 11341 puckered buruşuk
3342 coolness serinlik,sogukkanlılık 11342 Pudding Puding
3343 Coop kümes 11343 puddle su birikintisi, gölcük.
3344 Co-Operate İŞBİRLİĞİ YAPMAK 11344 pudgy tıknaz, bodur.
3345 Cooperation işbirliği, dayanışma 11345 puff puf,şişirme,şişirmek
3346 co-opt oybirliği ile seçmek, el koymak 11346 Puke kusma,kusmak
3347 Cop POLİS, enselemek,aşırmak 11347 pule çocuk gibi ağlamak, zırlamak
3348 Cope BAŞA ÇIKMAK 11348 Pull ÇEKMEK
3349 cop-out bahane 11349 pull one's leg biriyle dalga geçmek, kafa bulmak
3350 Copper BAKIR 11350 Pull Up DURDURMAK,YUKARI ÇEKMEK
3351 copse koru, ağaçlık,batalık 11351 pullet piliç
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3352 copulate çiftleşmek. 11352 pulley makara; kasnak.
3353 Copy KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK 11353 Pullover KAZAK
3354 copyist taklitçi,kopyacı 11354 pulp hamur haline getirmek,kagıt hamuru
3355 coral mercan 11355 pulpit minber; kürsü.
3356 cord kordon,ip,bag,baglamak 11356 pulsate (nabız) atmak, (yürek) çarpmak.
3357 cordial samimi, içten, yürekten, candan. 11357 Pulse NABIZ, VURUŞ
ezmek, ezip toz haline koymak; ezilip toz haline
3358 cordiality samimiyet, içtenlik. 11358 pulverize-pulverise gelmek.
3359 Cordon ASKER KORDONU 11359 pummel yumruklamak,vurmak
3360 corduroy fitilli kadife.fitilli kadifeden yapılmış. 11360 Pump POMPA,pompalamak
3361 coriander kişniş. 11361 pump out music to play music really loud
3362 Cork MANTAR ,tıpa, tapa. 11362 Pumpkin KABAK

3363 Corn 1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns) 11363 pun kelime oyunu yapmak,sözcük oyunu
3364 Corned salamura 11364 Punch 1.YUMRUK,DELGİ,meyve koktey, yumruklamak
3365 Corned Beef Sıgır salamurası 11365 punch-drunk sersemlemiş
3366 Corner KÖŞE 11366 punchline can alıcı nokta,bir anlatının en önemli noktası
3367 cornet kornet. kornet çalan kimse 11367 punctilious ayrıntılar ve resmiyette fazla titiz, aşırı titiz
3368 cornice korniş. 11368 Punctual DAKİK
3369 corny klişe, modası geçmiş 11369 punctually dakikası dakikasına
3370 coronary kalp krizi, kalple ilgili 11370 punctuate noktalamak, noktalama işaretleri koymak.
3371 coronation taç giyme töreni. 11371 punctuation noktalama işareti.noktalama.
3372 coroner şüpheli ölüm olaylarını araştıran memur 11372 Puncture delmek,patlatmak,delme,delinme
3373 corporal onbaşı,bedensel, bedeni, cismani. 11373 pundit uzman.
3374 Corpse CESET 11374 pungent keskin kokulu
3375 corpulent obez,iri 11375 Punish CEZALANDIRMAK
3376 corpus külliyat 11376 Punishment cezalandırma, ceza
3377 corral kuşatmak, (bir yere) sokmak 11377 punitive cezalandırıcı, cezai.
3378 Correct 1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK 11378 punk serseri
3379 correction düzeltme,doğrulama 11379 punter bahisçi,müşteri
3380 corrective düzeltici, ıslah edici. 11380 puny çelimsiz, sıska, cılız
3381 correctively düzeltici bir şekilde, ıslah edici olarak 11381 Pupil 1.ÖĞRENCİ 2.GÖZBEBEĞİ
3382 Correlate ilişkisi olmak 11382 Puppet KUKLA
3383 Correlation ilişki, oran 11383 Puppy GENÇ KÖPEK
3384 Correspond benzemek, haberleşmek, 11384 purblind anlayışsız,mankafa
3385 Correspondent MUHABİR,MEKTUPLAŞMA 11385 Purchase SATIN ALMAK
3386 correspondingly buna bağlı olarak 11386 Pure SAF, TEMİZ
3387 Corridor KORİDOR 11387 purely sadece, yallızca,tamamıyla
3388 corrosive çürütücü, aşındırıcı, kemirici. 11388 purgation arınma,temizlenme
3389 Corrupt bozulmak,bozmak,rüşvet vermek,ahlaksız 11389 purgatory Araf.
3390 Corruption RÜŞVETÇİLİK,YOLSUZLUK.BOZULMA 11390 purge temizlemek, arındırmak.politika tasfiye etmek.
3391 Cosmetic KOZMETİK 11391 purify arındırmak,temizlemek
3392 Cosmopolitan kozmopolit, Dünya vatandaşı 11392 Puritan püriten.,aşırı dinci
3393 cossack Kazak (ülke) 11393 purity temizlik, saflık
3394 cosset üzerine düşmek,şımartmak 11394 purl şırıltı,çagıldama,şırıldamak,çağıldayarak akmak
3395 Cost MASRAF,MALİYET, 11395 purloin aşırmak, eser hırsızlığı yapmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3396 cost of living yaşam maliyeti 11396 Purple MOR
anlam,mana,... görünümünde olmak, gibi görünmek;
3397 costive cimri,hasis 11397 purport ... iddiasında olmak.
3398 Costly PAHALI 11398 purported sözde, gibi görünen
3399 Costume KOSTÜM 11399 Purpose AMAÇ,GAYE,kasıt,amaçlamak
3400 cosy konforlu,sıcacık 11400 purposeful maksatlı,anlamlı
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada
3401 cot kolaylık sağlayan küçük yatak 11401 Purse KÜÇÜK EL ÇANTASI
3402 cotillion sosyeteye takdim balosu 11402 Pursue takip etmek
3403 Cottage KULUBE,KÖY EVİ 11403 pursuer kovalayan kimse,takipçi
3404 cottager sayfiye evinde oturan kimse 11404 purty sevimli
3405 Cotton PAMUK 11405 purvey sağlamak, tedarik etmek.
3406 cotton on to anlamak, (bir şeyin anlamını vb) kavramak 11406 purveyance tedarik etme, yiyecek içecek sağlama
3407 couch kanepe, sedir, divan.ifade etmek, beyan etmek. 11407 purveyor satıcı, müteahhit
3408 Cough ÖKSÜRMEK 11408 purview hüküm alanı (bir yasanın)
3409 Council KONSEY 11409 Push İTMEK
3410 councilman belediye meclisi üyesi 11410 pushover kolay aldanan kimse, yemlik.

3411 Counsel danışman,avukat,nasihat,nasihat vermek, öğüt vermek. 11411 pushy aceleci,saldırgan


3412 Counselor danışman 11412 puss kedi
3413 Count hesaba katma,önemseme,dava maddesi,SAYMAK 11413 pussy kedi,kuku
3414 countdown geri sayım,geriye doğru sayma 11414 Put KOYMAK
çehre,yüz,sima,desteklemek, onamak, tasvip
3415 countenance etmek.destek, onama, tasvip. 11415 Put a call through telefon etmek
3416 Counter tezgah, fiş,KARŞI KOYMAK 11416 put a foot wrong yanlış adım atmak
3417 counteract etkisini yok etmek,karşılık vermek 11417 put pressure on birine baskı yapmak,birini sıkıştırmak
3418 counterfeit sahte. taklit etmek, sahtesini yapmak. 11418 put up a fight mücadele vermek, (kurtulmak için) boğuşmak
3419 counterfeiter kalpazan. 11419 putative farzedilen, varsayılan.
3420 counterinsurgency kontrgerilla harekatı 11420 putatively varsayılarak, tahminen
3421 Counterpart benzer, emsal,karşılık 11421 putrefy çürümek, bozulmak; çürütmek.
3422 counterpoint çeşitli melodileri birbirine uydurma, karşı-sürüm 11422 putrid çürük, çürümüş
3423 countersign (tasdik için) ikinci olarak imzalamak. Onaylamak 11423 putz geri zekâlı,aptal
3424 counter-swirl ters akım (nehir) 11424 Puzzle BULMACA, PROBLEM,şaşrmak

3425 countervail aynı kuvvetle karşı koymak, eşit kuvvetle karşı koymak 11425 puzzlement şaşkınlık,muamma
3426 counterweight denge ağırlığı 11426 pygmy Pigme.
3427 countess kontes 11427 Pyjamas PİJAMA
3428 Country 1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN 11428 Pyramid PİRAMİT
3429 countryside kırsal kesim,kırsal bölge 11429 Pythagoras pisagor
vaklamak, vakvaklamak, ördek sesi çıkarmak.ördek
3430 county kontluk,ilçe 11430 quack sesi
3431 county family soylu aile 11431 quadrille dört çiftle yapılan dans
3432 coup darbe, askeri darbe, hükümet darbesi. 11432 quadruple dört kat
3433 Coupe ÇİFT,SPOR ARABA 11433 quail bıldırcın
3434 Couple 1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ 11434 quaint antika,acayip,tuhaf
3435 Coupon KUPON 11435 quake titremek.,sarsılmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3436 Courage CESARET 11436 quaker bir protestan tarikatı üyesi
3437 courageous cesur, yürekli, 11437 qualification nitelik,vasıf
3438 courageously cesurca 11438 Qualified EHLİYETLİ, KALİFİYE

3439 courgette dolmalık kabak 11439 qualify vasıflandırmak,hak kazanmak, ehliyet kazanmak
3440 Course 1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA 11440 Quality NİTELİK, KALİTE
3441 Court 1.MAHKEME 2.KORT,saray,kur yapmak 11441 qualm vicdan azabı
3442 court of law mahkeme,adliye 11442 qualms of conscience vicdan azabı
3443 courteous nazik,saygılı 11443 quandary şüphe,ikilem
3444 courteously nazik bir şekilde,efendice 11444 quantifiable ölçülebilir

3445 courtesan zenginlerle düşüp kalkan fahişe. 11445 quantify miktarını belirtmek; miktarını belirlemek, ölçmek.
3446 courtesy nezaket, kibarlık, incelik. 11446 Quantity MİKTAR
3447 courtesy call nezaket ziyareti 11447 quantum hisse,miktar
3448 courtier saray mensubu; kralın nedimi. 11448 Quarrel KAVGA
3449 courtly sarayla ilgili.zarif 11449 quarry taşocağı.av
3450 court-martial askeri mahkeme,askeri mahkemede yargılamak 11450 Quarter ÇEYREK,dörde ayırmak, dörde bölmek.
amerikan futbolu oyunu idare eden oyuncu,idare
3451 court-martialled askeri mahkemede açılmış (dava) 11451 quarterback etmek
3452 courtship kur,kur yapmak 11452 quarterdeck kıç güvertesi
3453 Cousin KUZEN 11453 quartering dörde bölme
3454 couture terzilik 11454 quarterly 3'er aylık dönemlerle
3455 coven cadılar toplantısı 11455 quartermaster levazım subayı
3456 covenant akit, sözleşme, mukavele.akdetmek.sözleşmek 11456 quartet dörtlü, dört sesli parça
3457 Cover KAPLAMAK,kapak 11457 quarto dört yapraklı
3458 coverage yayın alanı 11458 quay rıhtım,iskele
3459 covering letter kapak,önyazısı 11459 que vergi
3460 covert gizli, örtülü. 11460 Queasy kusacak gibi ,midesi bulanmış
3461 covet imrenmek, gıpta etmek, göz dikmek. 11461 Queen KRALİÇE
3462 coveted istenen, gıpta ile bakılan 11462 queenly kraliçe gibi.
3463 covetous açgözlü, hırslı 11463 queer acayip, tuhaf, garip.argo homoseksüel.
3464 covetousness açgözlülük. 11464 quell bastırmak (isyan vb'ni),gidermek (endişe vb)
3465 Cow İNEK 11465 quench söndürmek, gidermek (susuzluğu)
3466 Coward KORKAK 11466 querulous şikâyetçi,aksi
3467 cowardice korkaklık, namertlik. 11467 querulousness mızmızlık.dırdırcılık
3468 cowshed inek ahırı 11468 query soru,şüphe,(birine) soru sormak.
3469 coy cilveli, nazlı,cilveli 11469 Quest aramak,araştırmak
3470 coyly çekingen bir halde, isteksizce 11470 Question SORU, SORMAK,sorular sormak, sorgulamak
3471 cozy rahat, sıcak, samimi, hoş. 11471 Queue SIRA, KUYRUK
3472 Crab Meat yengec eti 11472 queuing kuyruklama
3473 Crack KIRMAK 11473 quibble baştan savma cevap, kaçamaklı söz.
3474 crackdown sıkı önlem,baskı 11474 Quick ÇABUK
3475 Cracker KRAKER 11475 quick time uygun adım
3476 Cracking çatlama 11476 quicker hızlı
3477 crackle çatırdamak,çatırtı 11477 quicksand bataklık kumu.çıkmaz
3478 Cradle beşik,kızak 11478 Quid sterlin,paund
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3479 craftiness kurnazlık.hilekarlık 11479 quid pro quo karşılık (verilen bir şeye), taviz
3480 crafty kurnaz,düzenbaz 11480 Quiet SESSİZ, SAKİN
3481 cram tıkmak, tıkıştırmak, sıkıştırmak.tıka basa yemek. 11481 quietude huzur. gönül rahatlığı

3482 Cramp KRAMP,kenet, mengene.engel olmak.sınırlandırmak 11482 quill tüy


3483 cramped engellenmiş, sıkışık, kramp girmiş 11483 quilt yorgan

3484 Crane VİNÇ, VİNÇ İLE KALDIRMAK,turna. 11484 quintessence öz, cevher.mükemmel bir örnek; tipik bir örnek.
3485 Crank sabit fikir,kol 11485 quintessential özbeöz; su katılmamış; tam bir:
3486 crankiness acayiplik, gariplik 11486 quintessentially tabiatının gerektirdiği gibi, en özlü biçimde
3487 Cranky huysuz,garip 11487 quirk tuhaf davranış,acayiplik.
3488 cranny yarık, çatlak. 11488 quirk up kıvırmak
3489 Crap bok,pislik,şıçmak,baş belası 11489 quirky ilginç,kurnaz
3490 crape krepon. 11490 Quite OLDUKÇA,TAMAMEN
3491 crapper tuvalet 11491 quite a number oldukça fazla,bir hayli çok
3492 Crash KAZA,ÇARPMAK 11492 quitrent görevden muaf olma
3493 crass kaba, incelikten yoksun, görgüsüz. 11493 quitter yarı yolda bırakan,kolay pes eden
3494 crassness dangalaklık,kabalık 11494 quiver titreme, kıpırdamak,titremek
3495 Crate kasa,sandık 11495 quixotic don kişot gibi idealist ve hayalci,hayalperest
3496 cravat kravat 11496 quixotical donkişotça,
3497 crave çok istemek,-e içi gitmek 11497 quixotism donkişotluk.
3498 craving şiddetli arzu, özlem. 11498 Quiz KÜÇÜK TEST
sorgulayıcı (bakış/tavır vb),alaylı ve keyifli (gülüş,
3499 Crawl sürünmek ,ilerlemek,yavas,ilerleme 11499 quizzical bakıþ v.b.).
3500 craze geçici moda.çıldırtmak. 11500 quizzically sorgulayarak, alaycı bir şekilde
3501 craziness çılgınlık 11501 quoits halka atma oyunu
3502 Crazy ÇILGIN 11502 Quota KOTA, KONTENJAN
3503 creak gıcırtı,gıcırdamak 11503 Quotation alıntı, fiyat teklifi
3504 creaky gıcırtılı,şüpheli 11504 Quote AKTARMA, ALINTI
3505 Cream 1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ 11505 quotient bölüm
3506 crease buruşmak,buruşturmak,çizgi, buruşuk. 11506 rabbi haham
3507 Create yaratmak 11507 Rabbit TAVŞAN
3508 Creation YARATIŞ 11508 rabble insan sürüsü, güruh.
3509 Creativity yaratıcılık 11509 rabid kudurmuş,fanatik
3510 Creature YARATIK 11510 rabies kuduz,kuduz hastalıgı
3511 creche yuva,kreş 11511 raccoon rakun
3512 cred karizma, itibar 11512 Race IRK,YARIŞ,KOŞU
3513 credence güven, itimat. 11513 Race YARIŞMAK,hızlı çalışmak
3514 credentials kimliği gösteren belgeler. 11514 Rack rafa kaldırmak, germek,raf
3515 Credibility güvenilirlik 11515 Racket RAKET,gürültü, patırtı,haraççılık
3516 credible inandırıcı,güvenilir 11516 racketeer haraççı; mafya üyesi. şantajla para almak
3517 Credit KREDİ,itibar,güven. itibar etmek.güvenmek 11517 raconteur iyi öykü anlatan kimse
3518 creditor alacaklı; kredi açan kimse/kuruluş 11518 Racy açık secik,müstehcen
3519 credo inanç,iman 11519 rad radikal,harika
3520 credulity saflık, her şeye inanma. 11520 Radar RADAR
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

bir dinin temel ilkelerini içeren ifade, amentü.,birinin


3521 creed veya bir grubun felsefesini yansýtan ilkeler. 11521 Radiance parlaklık,ışıma
3522 creepy ürpertici 11522 radiant ışın yayan, parlak.
3523 crematorium ölü yakma yeri 11523 Radiator RADYATÖR
3524 crescendo artış (Ses'de) 11524 radical radikal, köktenci.
3525 crescent hilal,yarım ay 11525 Radio RADYO
3526 crest doruk, tepe, zirve 11526 radious ışık saçan, ışıl ışıl
3527 crestfallen kederli.yılgın, süngüsü düşük. 11527 radish kırmızı turp
3528 crevasse büyük yarık; buz yarığı. 11528 raft sal,sala binmek
3529 crevice yarık, çatlak. 11529 ragamuffin üstü başı perişan çocuk,sokak çocuğu
3530 Crew mürettebat, ekip 11530 rage (bir olay) þiddetle devam etmek:gazapihırs
(yanları yüksek) bebek karyolası.(sınavda) kopya
3531 crib çekmek; kopya etmek. 11531 rageful öfke dolu,öfkeli
3532 cricket cırcırböceği 11532 ragged eski püskü,yırtık pırtık
3533 Crime SUÇ 11533 raggedly kırpık kırpık bir halde, bakımsız bir şekilde
3534 Criminal SUÇLU ,CEZA 11534 ragingly öfkeli bir şekilde
3535 crimson kıpkırmızı,koyu kırmızı 11535 ragtag ayak takımı
3536 cringe sinmek, korkuyla çekilmek, iki büklüm olmak 11536 Rail RAY
3537 crinkle buruşturmak, kırıştırmak 11537 Railing KORKULUK
3538 crinkly eğri büğrü, buruşuk 11538 railroad demiryolu. mecbur etmek,zorlamak
3539 crippled topal, kötürüm 11539 Railway TREN YOLU
3540 Crisis KRİZ 11540 raiment giysi,elbise
3541 Crisp GEVREK ,CİBS 11541 Rain YAĞMUR
3542 crisscrossed çapraz giden 11542 rainbow gökkuşagı
3543 criterion ölçüt, kriter, kıstas. 11543 Raincoat YAĞMURLUK
3544 Critical KRİTİK 11544 raindrop yagmur tanesi
3545 Criticism eleştiri,kınama 11545 Rainfall yağış miktarı
3546 Criticize ELEŞTİRMEK 11546 rain-soaked yağmurla sırılsıklam olmuş
3547 Croak gaklamak,vaklamak,karamsar kimse 11547 Raise 1.YÜKSELTMEK 2.ZAM YAPMAK 3.YETİŞTİRMEK
3548 crochet tığ ile işlemek, tığla işlenen dantel 11548 raising yükselen
askeri (ateşle) taramak. tırmıkla
3549 crockery çanak çömlek 11549 rake düzeltmek,bahçıvan tarağı
3550 Crocodile AFRİKA TİMSAHI 11550 rakish alışılmışın dışında ve rahat,hovarda
3551 crocodile tears timsah gözyaşları, sahte gözyaşları 11551 rakishly gösterişli olarak, çapkın bir biçimde
3552 crony dost, kafadar. 11552 rale hırıltı
3553 crook dolandırıcı,sahtekar,kıvırmak,bükmek 11553 rally toplanmak, desteklemek (bir davayı)
3554 crooked çarpık,egri,sahtekar 11554 Ram 1)KOÇ 2)VURMAK, TOSLAMAK
3555 croon mırıldanmak, alçak sesle şarkı söylemek. 11555 ramble gezinmek, dolaşmak,konuyu dağıtmak.
3556 crooner mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı 11556 ramen japon eriştesi
3557 Crop ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK 11557 ramification kol, şube, dal.
1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA GİTMEK
3558 Cross 2.HAÇ,kızgın,aksi,çap 11558 rammer tokmak
3559 cross timber başlık 11559 ramp rampa.
3560 cross-correlation çapraz ilişki 11560 rampage tantana,sağa sola sataşmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
çoşmuş,her tarafa yayılan,arka ayakları üzerine
3561 Crossing GEÇİT 11561 rampant kalkmış
3562 crossly öfkeli bir şŸekilde, sinirli bir şŸekilde 11562 rampart sur
3563 Crossroads KAVŞAK 11563 ramrod namlu temizleme çubuğu
3564 crosswise çapraz.çaprazlama. 11564 Ranches çiftlik işletmek,çiftlik
3565 Crossword ÇAPRAZ BULMACA 11565 randomly rasgele
3566 crotch kasık. 11566 Range MENZİL,ARALIK, ALAN,dizmek, sıralamak.
3567 crotchety tuhaf, acayip. 11567 Rank 1.SIRA 2.RÜTBE 3.SOSYAL SINIF
3568 crouch çömelme,çömelmek 11568 rankle yüreğine dert olmak, acısı içinden çıkmamak
3569 crounch çömelmek. 11569 ransack yağma etmek,altını üstüne getirerek aramak
3570 Crow 1)KARGA 2)HOROZ ÖTÜŞÜ 11570 ransom fidye,fidye verip kurtarmak
heyecanlı bir şekilde bağırarak konuşmak, bağırarak
3571 Crowd KALABALIK 11571 rant atıp tutmak
3572 Crown TAÇ,tepesini süslemek,tamamlamak 11572 Rap hafifçe vurmak,tıklatmak
günlük vukuat kaydı, günlük işlenen suçların
3573 Crucial ÇOK ÖNEMLİ,KRİTİK 11573 rap sheet tutulduğu karakol kayıt kağıdı
3574 cruciate ligament çapraz bağ 11574 rapacious doymak bilmez,açgözlü,yırtıcı
3575 crucible zorlu deneme 11575 rapacity gözü doymama. Açgözlülük
3576 crucifix çarmıha gerilmiş isa heykeli, krüsifi. 11576 Rapid ÇABUK, HIZLI
3577 crucifixion çarmıha germe 11577 rappelling halattan kayarak inme
3578 crucify çarmıha germek. 11578 rapport uyum,ahenk
3579 crud çöp,pislik 11579 rapprochement (iki düşman ülke arasında) uzlaşma
3580 Crude HAM,KABA 11580 rapt kendinden geçmiş.
3581 Cruel ZALİM,ACIMASIZ 11581 rapture büyük sevinç,kendinden geçme
3582 cruelly zalimce,son derece 11582 rapturous coşkulu,kendinden geçmiş
3583 Cruelty zulüm,acımasızlık 11583 Rare NADİR
3584 Cruise DENİZ GEZİSİ ,SEYİR ETMEK 11584 rarefied seyreltilmiş
3585 Crumb kırıntı 11585 rarity nadirlik, seyreklik.
3586 crumble ufalamak,düşmek, un ufak olmak 11586 rascal yaramaz; kerata.
3587 crummy kötü, bakımsız 11587 rascally aşagılık.namussuz
3588 crumple çökmek,buruşmak 11588 Rash 1)HIZLI, ACELE 2) isilik
3589 crunch çatırdamak,güç durum. 11589 rasher domuz pastırması dilimi
3590 crunchy çıtır çıtır,gevrek 11590 raspy kulak tırmalayıcı, rahatsız eden (ses).
3591 crupper at sağrısı 11591 Rat SIÇAN
3592 Crush EZME,EZMEK 11592 ratchet cırcırlı makara,makara
3593 crusher ezici,kırıcı 11593 Rate 2. ORAN,saymak, farzetmek, olarak görmek.

3594 crust ekmek kabuğu,kabuk,kabuklanmak, kabuk bağlamak. 11594 Rather OLDUKÇA


3595 crustacean kabuklu hayvan 11595 ratify onaylamak, tasdik etmek.
3596 crusty aksi,huysuz 11596 ratiocination muhakeme etme
3597 crutch destek.koltuk değneği. 11597 rational oran,orantı,mantıklı
3598 crux sorunun merkezi,dönüm noktası, kritik an. 11598 rationale mantıklı açıklama,gerekçe
3599 Cry BAĞIRMAK, AĞLAMAK 11599 rationalisation rasyonelleştirme,modernleşme
3600 cryptic gizemli,şifreli 11600 rationally akla uygun şekilde, mantık çerçevesinde
3601 cryptogram şifreli yazı 11601 Rattle çıngırak,hırıltı,takırdamak
3602 crystallisation kristalleşme, billurlaşma 11602 raucous yüksek ve bet (ses).
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3603 crystallize kristalleştirmek,aydınlığa kavuşturmak 11603 raunchy çok açık saçık.
3604 cub yavru, 11604 ravage yakıp yıkmak, kasıp kavurmak.
3605 cuban Kübalı, Küba'ya özgü. 11605 rave about-over .. -e bayılmak,övmek, göklere çıkarmak
3606 Cube KÜP 11606 ravening yırtıcı,kurt gibi aç
3607 Cubicle hücre,oda 11607 ravenous çok aç.
3608 Cucumber HIYAR 11608 ravenously aç kurt gibi.
3609 cuddle kucaklaşmak, birbirine sokulmak 11609 ravine genişçe ve derin dere çukuru, dere.

3610 cudgel sopa, çomak.sopa atmak, sopa çekmek, sopalamak. 11610 raving çılgınlık,abuk sabuk söz, gözü dönmüş ,çılgın

3611 cue işaret,sıra, sıraya girmek,işaret etmek,sufle etmek. 11611 ravish tecavüz etmek,ırzına geçmek. kendinden geçirmek
3612 cue ball bilardo topu. 11612 ravishing enfes, müthiş güzel.
3613 cuff tokatlamak, tokat atmak. 11613 Raw 1.HAM 2.ÇİĞ
3614 cuisine mutfak (türk mutfağı vb gibi) 11614 raw deal haksız muamele, fena muamele
3615 cul de sac çıkmaz yol 11615 Razor USTURA, TRAŞ MAKİNESİ
3616 cull içinden en iyileri seçip ayırmak 11616 Reach ERİŞMEK,varmak,ulaşmak, menzil
culminate with -
3617 culminate in ile sonuçlanmak, ile sona ermek, ile son bulmak. 11617 React tepki göstermek
3618 culmination sonuç, son, bitiş.zirve 11618 reaction tepki, reaksiyon.
3619 culpability kusur, kabahat, suçluluk. 11619 Read OKUMAK
3620 culpable kusurlu, kabahatli. 11620 read off names isimleri okumak
3621 culprit şuçlu,sanık 11621 readies nakit para
3622 Cultivate YETİŞTİRMEK,TOPRAKLA UĞRAŞMAK 11622 readily kolayca,seve seve
3623 cultivated kültürlü, görgülü. 11623 readiness hazır olma, isteklilik,gönüllülük
3624 Culture KÜLTÜR 11624 readmission yeniden kabul edilme,geri kabul
3625 cumin kimyon 11625 Ready HAZIR
3626 cumulative birikerek çoğalan, birikmiş 11626 ready made hazır
3627 cunning kurnaz, şeytan, hin,kurnazlık,şeytanlık 11627 ready wit hazır zekâ
3628 Cup 1.FİNCAN 2.KUPA, hacamat yapmak 11628 reaffirm tekrar doğrulamak, yeniden tasdik etmek
3629 cup and ball fincan-top oyunu 11629 real estate emlak,mülk

3630 cupboard dolap 11630 realization farkında olma; farkına varma, fark etme, anlama.
3631 cupid aşk tanrısı 11631 Realize FARK ETMEK (idrak etmek ),farkına varmak
papaz yardımcısı,(sergi vb hakkında) küratörlüğünü
3632 curate yapmak 11632 Really GERÇEKTEN
3633 curative iyileştirici, şifalı 11633 realtor emlak komisyoncusu
3634 curator müze/kütüphane müdürü. 11634 reap (ekin) biçmek.,semeresini almak.
kaldırımın kenar taşı,tutmak, zaptetmek, frenlemek,
3635 curb hâkim olmak, yenmek, durdurmak. 11635 reappropriate tekrar tahsis etmek, tekrar ayırmak
3636 curdle pıhtılaştırmak; pıhtılaşmak, kesilmek 11636 reappropriation tekrar bölümleme, tekrar ayırma
3637 Cure İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM 11637 Rear ARKA,ARKA TARAF,YETİŞTİRMEK,kaldırmak
3638 curettage kürtaj 11638 rearguard artçı, defans oyuncusu
3639 curfew sokaga çıkma yasağı 11639 rearguard action son çırpınışlar, son çabalar
1.NEDEN 2.AKIL,SEBEB,(mantıklı bir şekilde)
3640 Curiosity MERAK 11640 Reason düşünmek, muhakeme etmek.
3641 Curious 1.MERAKLI 2.OLAĞANDIŞI 11641 reason of state devletin varlık nedeni
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3642 Curiously merakla,garip biçimde 11642 reason with .. -i ikna etmeye çalışmak.
3643 Curl KIVIRMAK 11643 Reasonable MANTIKLI,MAKUL
3644 curmudgeon huysuz ve inatçı tip, huysuz tip 11644 reasoning muhakeme,düşünce
3645 curmudgeonly cimri 11645 Reassessment yeniden değerlendirme
şüphelerini ve endişelerini tekrar gidermeye
3646 Currency para,döviz 11646 reassure çalışmak, güvence vermek
3647 Current GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR,şimdiki 11647 rebel asi,isyancı
3648 currently şuanda ,halen 11648 rebellion isyan,ayaklanma
3649 curriculum müfredat 11649 rebound tepki,geri tepme,yankılanmak
3650 Curry KÖRİ, tımar etmek, sopalamak 11650 rebuff ters cevap vermek.reddetmek.

3651 curry favor with (pohpohlama v.b. ile) birinin gözüne girmeye çalışmak. 11651 rebuke azar,azarlamak
3652 Curse LANET 11652 rebuttal delillerle çürütme.
3653 cursedly kahrolası bir şekilde,talihsizce 11653 recalcitrant inatçı,sert kafalı
3654 curt ters ve kısa (söz). 11654 Recall GERİ ÇAGIRMA,HATIRLAMA
3655 Curtail kısaltmak 11655 recant sözünü geri almak, vazgeçmek, caymak.
3656 curtailment kısaltma 11656 recap tekrar özetlemek,özet
3657 Curtain PERDE 11657 recapture geri almak, yeniden ele geçirmek.
3658 curtly ters bir şekilde,kısaca 11658 recce ön inceleme, ön araştırma
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam
3659 curtsey verme hareketi, reverans yapmak 11659 Recede çekilmek,vazgeçmek
3660 curtsy diz bükerek reverans, reverans yapmak 11660 Receipt MAKBUZ,FİŞ
3661 curvature eğrilik 11661 Receive 1.ALMAK 2.KABUL ETMEK
3662 Curve KIVRIM,EĞRİ 11662 Recent YAKIN ZAMANDA OLAN,SON,YENİ
3663 Cushion YASTIK 11663 recently geçenlerde, son zamanlarda,
3664 cushy rahat (meslek vb),rahat 11664 Reception 1.RESMİ DAVET 2.RESEPSİYON
3665 cuss sövgü, küfür.küfür etmek 11665 receptive çabuk kavrayan,alır
3666 cussedness terslik 11666 receptiveness yeni fikirlere açıklık,çabuk kavrama durumu
3667 custard krem karamele benzeyen bir tatlı 11667 recess teneffüs, ara
3668 custodial emanet 11668 Recession EKONOMİDE DURGUNLUK,GERİ ÇEKİLME
3669 custodian koruyucu, muhafız. 11669 recidivism yeniden suç işleme eğilimi
3670 Custody gözaltı,gözetim 11670 Recipe YEMEK TARİFİ
3671 Custom GELENEK,ADET 11671 recipient alan kimse, alıcı
3672 customary göreneksel,alışılmış,adet olan 11672 reciprocal karşılıklı,iki taraflı
.. -e karşılık vermek, -e karşılıkta bulunmak,acısını
3673 Customer ALICI, MÜŞTERİ 11673 reciprocate çıkarmak
3674 customizable kişiye özel ayarlanabilen 11674 reciprocation karşılıklı ilişki
3675 Customs GÜMRÜK 11675 reciprocity karşılıklılık
3676 Cut KESMEK,AZALTMAK 11676 recital anlatma,beyan
3677 cut a dash (giyimiyle/tavırlarıyla vb) etkilemek 11677 recitation ezberden okuma.
3678 cut in half yarıya bölmek 11678 Recite okumak,ders anlatmak
3679 cut short susturmak, yarıda kesmek 11679 reckless umursamaz,pervasız
3680 cutback hikayede geriye dönüş, kesinti,aksama 11680 reckon saymak,hesaplamak, güvenmek
3681 cutlasses pala… 11681 reckon with ..-i hesaba katmak, -i dikkate almak.
3682 cutlet külbastı, pirzola 11682 reckoning hesap, sayma. Hesaplaşma
3683 cut-throat amansız,acımasız 11683 Reclaim geri istemek, ıslah etmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3684 cutting kesici 11684 recliner yaslanan, yatar koltuk
başkalarıyla görüşmeden yalnız yaşayan
3685 cutting edge keskin kenar,zayıflatmak 11685 recluse kimse,toplumdan uzak yaşayan kimse
toplumdan uzaklaşmış, toplumdan izole bir biçimde
3686 cuttingly iğneleyici bir şekilde, incitici bir şekilde 11686 reclusive yaşayan
3687 cyberbullying siber zorbalık 11687 Recognition tanınma, doğrulama
3688 Cycle DEVİR,BİSİKLET, TUR 11688 Recognize TANIMAK
3689 cyclical periyodik 11689 recoil (silah) geri tepme.(silah) geri tepmek.
3690 Cyclist bisikletçi 11690 Recollect HATIRLAMAK,ANIMSAMAK
3691 Cylinder SİLİNDİR 11691 recommence yeniden başlamak
3692 cymbal büyük zil. 11692 Recommend TAVSİYE ETMEK
3693 cynic kinik, sinik. 11693 Recommendation tavsiye, öneri

3694 cynical alaycı,küçümseyen 11694 recommission tekrar görevlendirmek,tekrar hizmete sokmak


3695 cynicism kinik fikir\söz 11695 recommit yeniden kurula sunmak

3696 dabble su serpmek, hafifçe ıslatmak. 11696 recompense karşılığını vermek; ödüllendirmek; cezalandırmak
3697 dabble in bir şeyle amatörce ilgilenmek 11697 recon keşif amacıyla yapılan araştırma, gözlemleme
3698 Dad BABA 11698 Reconcile UZLAŞTIRMAK,BARIŞTIRMAK
3699 daffy deli,çatlak 11699 Reconciliation UZLAŞMA,barışma
3700 daft şaçma,kaçık,deli 11700 Reconnaissance keşif,arama
3701 dagger hançer 11701 reconsecrate yeniden kutsamak
3702 Daily GÜNLÜK 11702 reconstitute yeniden oluşturmak,yeniden kurmak
3703 daily routine günlük sıradan işler 11703 reconvene tekrar bir araya gelmek
3704 daintily zarifçe 11704 Record 1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR
3705 dainty narin, zarif, nazik. 11705 record-breaking rekor kıran
3706 dairy mandıra 11706 recount yeniden saymak,anlatmak, hikâye etmek.
3707 Daisy PAPATYA 11707 recoup telafi etmek.,zararını ödemek.
3708 dale küçük vadi. 11708 recourse başvuru, yardım dileme.
3709 dalliance cilveleşme,oyalanma 11709 Recover 1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK
3710 dally haylazlık etmek,oyalanmak,vakit öldürmek 11710 Recovery iyileşme,kurtarma
3711 Dam BARAJ 11711 Recreate canlandırmak
3712 Damage ZARAR, ZARAR VERMEK 11712 Recreation ara, dinlenme
3713 damask damasko (kumaş). 11713 recreational eğlence
kadın,kadınlara verilen şövalyelik ayarında bir asalet
3714 dame unvanı. 11714 recriminate (birbirini) suçlamak.
3715 Damn bela okumak,lanetlemek,lanet 11715 recrimination karşılıklı şikayet
3716 damn skippy tabii ki 11716 Recruit askere almak, kaydetmek
3717 Damnation lanet,lanetleme 11717 rectally anüsten
3718 Damp NEMLİ 11718 rectification düzeltme
3719 dampen nemlendirmek,kırmak, kaçırmak: 11719 rectify düzeltmek, doğrultmak.
3720 damper amortisör,üzen kişi 11720 rectory bölge papazının konutu
3721 damsel genç ve bekar kız 11721 recuperate iyileşmek.
3722 Dance DANS 11722 Recurrence tekrarlanma
3723 dandelion karahindiba. 11723 recurve geriye doğru eğmek
3724 dandify züppeleşmek 11724 recusal redd-i hâkim
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
hakimin davadan çekilmesini talep etmek, davadan
3725 dandy züppe.harika, mükemmel, çok iyi. 11725 recuse çekilmek
3726 Danger TEHLİKE 11726 Red KIRMIZI, KIZIL

3727 Dangerous TEHLİKELİ 11727 redact bir metni gözden geçirmek,bir metni düzenlemek
3728 dangle sarkıtmak,sarkmak 11728 redacted baskı için düzenlenmiş/redakte edilmiş
3729 dangle down cinsel organ 11729 red-brick kırmızı tuğlalı
parasını verip geri alma,bedelini verip geri
3730 dank yaş, nemli, rutubetli, küf kokulu. 11730 redeem almak,amorti etmek,kurtarmak
3731 dapple benekli,beneklemek 11731 redeemable paraya çevrilebilir,ihbarlı,kurtarılabilir
1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN
3732 Dare OKUMAK 11732 redeemer kurtarıcı,mesih
3733 daredevil gözüpek, yiğit 11733 redemption kurtarma; kurtarılma,rehinden kurtarma.
3734 daring cüretkâr, yiğit. 11734 redistrict to divide anew into districts
3735 darjeeling darjeeling çayı 11735 Redo yeniden yapmak.
3736 Dark 1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ 11736 redolent güzel/keskin kokulu.

3737 Darling SEVGİLİ 11737 redouble iki misline çıkarmak.tekrarlamak; tekrarlanmak.


3738 dart dart,igneleme,ok gibi fırlamak,atılmak 11738 redoubt tahkimli mevzi,tabya
3739 Dash HIZLA KOSMAK 11739 redound to artırmak
3740 dash the hopes umutları boşa çıkarmak 11740 redraft yeniden çizmek, mükerrer poliçe
3741 dastard alçak kimse,korkakça 11741 Reduce AZALTMAK
3742 dastardly adice,korkakça 11742 reduce to düşürmek, getirmek (belli bir duruma)
1)HURMA 2)RANDEVU,buluşmak , flört etmek,günün
3743 Date tarihi 11743 Reduction azalma
3744 date back to geçmişe dayanmak, eskiye dayanmak 11744 reductive indirgeyici

3745 daub çamur,acemice boyanmış resim,sıvamak,kirletmek 11745 Redundancy fazlalık


3746 Daughter KIZ ÇOCUK 11746 redundant gereksiz,luzumsuz
3747 daughter-in-law gelin 11747 reed saz,kamış
3748 daunt yıldırmak, gözünü korkutmak. 11748 reedy tiz,kamış gibi
3749 daunting ürkütücü, göz korkutucu 11749 reef resif
3750 dauntless gözü pek, yılmaz, korkusuz. 11750 reek of (fena koku) yaymak.

3751 dawdle oyalanmak,işini ağırdan alarak vakit kaybetmek, aylaklık 11751 reeking kokutma (pis)
3752 dawdler boş gezenin boş kalfası,aylak 11752 reel (başı) dönmek,yalpalamak, sendelemek.
3753 Day GÜN 11753 reeling sersemletici, baş döndürücü

3754 day of reckoning kıyamet günü, hesap günü 11754 reenact bir rolü/olayı (yeniden) oynamak/canlandırmak
3755 Daydream hayal,hayal kurmak 11755 reenactment yeniden sahneleme
3756 daydreamer hayalperest 11756 re-evaluate yeniden değerlendirmek
3757 dazzle göz kamaştırmak. 11757 re-evaluation tekrar değerlendirme
3758 de trop fazla,fazlalık 11758 Refer bahsetmek,başvurmak
3759 deacon yardımcı papaz 11759 refer to .. -den söz etmek, -den bahsetmek.
3760 Dead ÖLÜ 11760 Referee HAKEM
3761 dead bolt kilit dili 11761 Reference başvuru, atıf
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3762 dead broke meteliksiz, çulsuz 11762 Referendum REFERANDUM, HALK OYLAMASI
3763 dead center bir şeyin tam ortası/merkezi 11763 referral yönlendirme,sevk
3764 dead serious çok ciddi 11764 Refill DOLDURMAK
3765 deaden azaltmak, zayıflatmak 11765 Refinement arıtma
3766 Deadline SON TESLİM TARİHİ 11766 refit tamir,onarmak
3767 Deadlock ÇIKMAZ 11767 Reflect YANSITMAK
3768 deadness donukluk,uyusukluk,bitkinlik 11768 reflection yansıma, aksetme.
3769 deadpan ruhsuz, ölü gibi 11769 reform reform yapmak,yeniden düzenlemek
3770 Deaf SAĞIR 11770 reform school ıslahevi.
3771 deafen sağır etmek. 11771 Refrain çekinmek,kaçınmak

3772 Deal ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR,ugraşmak,ilgilenmek 11772 Refreshments SANDOVİÇ, TOST, İÇECEK (Gar,istasyon gibi yerlerde)
3773 dealer tüccar, satıcı: 11773 refrigeration soğutma, dondurma.
1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI,sevilen kimse
3774 Dear 11774 Refrigerator BUZDOLABI
3775 Dearie biricik,sevgili 11775 Refuge SIGINAK,GÜVENLİ YER
3776 dearly samimiyetle,içtenlikle 11776 Refugee MÜLTECİ
3777 Death ÖLÜM 11777 Refund geri ödemek
3778 death row ölüm hücresi 11778 refurbish yeniden parlatmak,yeniden döşemek
3779 death toll toplam ölü miktarı 11779 Refusal red, kabul etmeme
3780 deathbed ölüm döşeği 11780 Refuse REDDETMEK
3781 debacle çöküş, yenilgi, yıkım 11781 refute yalanlamak, çürütmek.
3782 debase değerini düşürmek, şerefini lekelemek 11782 regain yeniden kazanmak,yeniden kazanmak.
3783 debasing alçaltıcı 11783 regal muhteşem,krala ait
3784 Debatable TARTIŞABİLİNİR 11784 regale eğlendirmek.ziyafet çekmek.
dikkatle bakmak. dikkate almak, hesaba
3785 Debate TARTIŞMA 11785 regard katmak,bakış,saygı
SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK
3786 debauchee çapkın,zampara 11786 Regard 4.İNANMAK,göz önüne almak,
3787 debauchery çapkınlık 11787 regard as saymak. gözüyle bakmak
3788 debenture borçlanma belgesi,tahvil 11788 regarded as olarak kabul edilen

3789 debilitate kuvvetten düşürmek, zayıflatmak, takatini kesmek. 11789 regarding ilişkin
3790 debility halsizlik, bitkinlik, güçsüzlük, 11790 regardless her şeye rağmen; ne olursa olsun.
3791 debonair tatlı,neşeli,güler yüzlü 11791 regency krallık,saltanat
yeniden oluşturmak; yeniden oluşmak. yeniden
3792 debrief sorguya çekmek.-den bilgi almak 11792 regenerate canlandırmak
3793 debriefing bilgi alma 11793 regeneration yeniden doğma, vücudun onarımı
3794 debris yıkıntı, enkaz; döküntü. 11794 regent saltanat vekili, kral naibi
3795 Debt BORÇ 11795 regicide regicide,bir hükümdarı katletmek
3796 debtor borçlu 11796 regime rejim,yönetim şekli

3797 debunk maskesini düşürmek,kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak 11797 regimen perhiz, rejim.
3798 debut bir genç kızın sosyeteye ilk defa takdimi 11798 Regiment alay,sürü,kalabalık
ilk oyununu oynayan aktris , sosyeteye ilk kez tanıtılan
3799 debutante genç kız 11799 regimental alay
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3800 decade onyıl 11800 Region BÖLGE
3801 decadence çökme, çöküş, yıkılış 11801 Register 1)KÜTÜK,SİCİL,KAYIT
3802 decadent çökmüş,çökmekte olan 11802 regress gerilemek, ilkelleşmek
3803 decal çıkartma 11803 Regret ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK
3804 decanter sürahi. 11804 Regrettably üzülerek
3805 decapitate kafasını koparmak,boynunu vurmak 11805 Regular DÜZENLİ, OLAĞAN
3806 decapitation boynunu vurma, başını kesme 11806 regularity kurala uygunluk, intizam
3807 decapitator cellat 11807 regulate düzene sokmak, düzenlemek,ayarlamak
3808 Decay ÇÜRÜMEK,BOZULMAK 11808 Regulation DÜZENLENME , YÖNETMELİK, TÜZÜK
3809 decease vefat,vefat etmek,ölmek 11809 regulatory düzenleyici, mevzuata ilişkin
3810 decedent merhum, ölmüş kimse 11810 regurgitate (yediklerini) geri çıkartmak
3811 Deceit hilekarlık,düzenbazlık,hile 11811 regurgitation kusarak çıkarma.
3812 deceitful hilekar,düzenbaz 11812 rehab rehabilitasyon
3813 deceitfully hilekarlıkla , yalancılıkla 11813 rehash ..-i az çok tekrarlamak; tekrarlamak.
3814 deceitfulness hilekârlık, yalancılık. 11814 rehearse prova yapmak
3815 Deceive ALDATMAK,KANDIRMAK 11815 reign egemenlik,saltanat,hüküm sürmek
3816 decelerate yavaşlatmak, hız azaltmak 11816 reigning saltanat süren
3817 deceleration hız azalması 11817 Reimburse geri ödemek,zararını karşılamak
3818 December ARALIK (ayı) 11818 reimpose yeniden hükmetmek
3819 decembrist uprising dekabrist ayaklanması 11819 rein yular
3820 decency terbiye, edep, nezaket. 11820 reincarnation reenkarnasyon
3821 Decent İYİ,TERBİYELİ 11821 Reinforce güçlendirmek,sağlamlaştırmak
3822 Deception aldatma, hile 11822 Reinforcement güçlendirme, takviye
3823 deceptively aldatıcı bir biçimde,aldatarak 11823 Reinstate eski görevine vermek
3824 Decide KARAR VERMEK 11824 reinvigorate tekrar canlandırmak, harekete geçirmek
3825 decidedly kesinlikle, katiyetle. 11825 reiterate tekrarlamak.
3826 decimal ondalık sayı, ondalık 11826 reiterated tekrar eden
3827 decimate büyük bir kısmını yok etmek 11827 Reject KABUL ETMEMEK,REDDETMEK,geri çevirmek
3828 decimation büyük bir kısmını yok etme; 11828 Rejection red, geri çevirme
3829 decipher (şifreyi) çözmek. 11829 rejoice sevinmek,neşelenmek
3830 Decision KARAR,hüküm 11830 rejoicing bayram sevinci,büyük sevinç
3831 decisive belirleyici,kararlı,kesin 11831 rejuvenate gençleştirmek,canlandırmak
3832 deck güverter, 11832 rejuvenation gençleştirme.canlandırma
3833 deck hand tayfa 11833 rekindle yeniden yakmak, alevlendirmek
(hitabet kurallarına göre) söylemek; resmi bir şekilde
3834 declaim söylemek. 11834 relapse tekrar kötü yola sapmak.,kötü duruma dönmek.
3835 declamation konuşma sanatı,hitabet 11835 relatable ilişkilendirilebilir
ANLATMAK, NAKLETMEK (formal tell),İLİŞKİ
3836 declamatory coşkulu, gösterişli 11836 Relate KURMAK
3837 Declaration ilan, bildiri 11837 Relation İLİŞKİ ,akraba
3838 Declare AÇIKLAMAK,bildirmek 11838 Relationship İLİŞKİ,akrabalık
3839 Decline AZALTMAK,GERİLEMEK,DÜŞMEK,REDDETMEK 11839 Relative AKRABA
3840 decoction kaynatarak hazırlanan öz 11840 Relatively nispeten
3841 decompose doğada yok olmak,çürümek 11841 relativity görelilik, izafiyet,baglılık
3842 decomposition ayrılma,bozulma 11842 Relax RAHATLAMAK, GEVŞEMEK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
(birinden alınan haberi) iletmek, bildirmek,
3843 decompress basıncı azaltmak 11843 relay aktarmak.elektrik röle.vardiya.
3844 Decorate DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 11844 releasable serbest bırakılabilir
3845 decorative süsleyici, süslü. 11845 Release SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK

3846 decoratively süslü bir şekilde, dekoratif bir şekilde 11846 relegate sürgün etmek,aşağı bir duruma/mevkiye indirmek
3847 decorativeness süsleme, dekoratiflik 11847 relegate to .-e atamak, -e tayin etmek.
3848 decorum adaba uygun olma, terbiyeli olma 11848 relent acıyıp merhamet göstermek.insafa gelmek
3849 decoy tuzak yemi,tuzak, tuzağa düşürmek 11849 relentless acımasız,insafsız
3850 Decrease AZALMAK 11850 relentlessly bıkıp usanmadan
3851 decree karar,kararname,hüküm vermek,karara baglamak 11851 Relevance ilişki, alaka
3852 decrepit eskimiş, yıpranmış. 11852 relevancy ilgi
3853 decry azarlamak,rezil etmek 11853 Relevant UYGUN, KONUYLA İLİŞKİLİ
3854 Dedicate adamak,vakfetmek. 11854 reliability güvenirlik.
3855 dedicate to ,-in adına sunmak, -e ithaf etmek. 11855 Reliable GÜVENİLİR
3856 Dedication adama, bağlılık 11856 Reliance güven, bağımlılık
3857 Deduce anlamak,sonuç çıkarmak 11857 reliance on .. -e güven, -e itimat, -e bel bağlama.
3858 Deduct çıkarmak, azaltmak 11858 reliant bel bağlayan,inançlı
3859 deduction kesinti,çıkarılan miktar 11859 reliant on güvenen
3860 deductive sonuç çıkarılabilir,çıkarımsal 11860 Relief RAHATLAMA,KABARMA,YARDIM
3861 Deed TAPU 11861 Relieve RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK
3862 Deem dikkate almak, varsaymak 11862 relight yeniden yakmak (ateş vb)
3863 Deep DERİN 11863 Religion DİN
3864 deep down aslında,kalbinin derinliklerinde 11864 religious man din adamı
3865 deep trouble vahim bir durum 11865 relinquish bırakmak, terketmek; vazgeçmek.
3866 deepen derinleşmek; derinleştirmek. 11866 relish .-den zevk almak.
3867 deep-fry bol yağda kızartmak 11867 relive bir şeyi tekrar yaşamak
3868 deeply derinden,içten 11868 relocate yeni yerine geçmek, yer değiştirmek
3869 Deep-Set çukur,derinde olan 11869 relocation yerdeğiştirme ,başka yerde iskan
3870 Deer GEYİK 11870 reluctance gönülsüzlük,isteksizlik
3871 deface tahrif etmek,görünüşünü bozmak 11871 Reluctant İSTEKSİZ
3872 defacement silme,bozma,tahriş 11872 Remain 1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK
3873 Defamation karalama, kara çalma, lekeleme. 11873 remainder geriye kalan,bakiye,elden çıkarmak

iade etmek (cezaevine/ıslahevine),mahkemeye


3874 defamatory leke düşüren, karalayıcı 11874 remand kadar tutmak
3875 Defame karalamak, kara çalmak, lekelemek. 11875 Remark BELİRTMEK, AÇIKLAMA
3876 Default yükümlülüğünü yerine getirmeme 11876 Remarkable DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ
3877 Defaulter borcunu ödeyen kimse 11877 remarkably dikkat çekecek derecede
3878 Defeat KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 11878 remedial iyileştirici, tedavi edici.
3879 defeatist bozguncu, yenilgiyi kabul eden kimse 11879 Remedy ÇARE
3880 Defect kusur, iltica etmek, sığınmak 11880 Remember hatırlamak
3881 defection ihanet,terk etme 11881 remembrance anma,yad etme
3882 defective kusurlu, sakat, eksik, noksan. 11882 Remind HATIRLATMAK,ANIMSATMAK
3883 defector karşı tarafa kaçan kimse. Sığınmacı 11883 reminder hatırlatma,hatırlatıcı şey.
3884 Defence SAVUNMA, DEFANS 11884 reminisce eski günlerden konuşmak,anılarını anlatmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3885 Defend SAVUNMAK 11885 reminiscent of ..-i anımsatan, -i andıran.
3886 defendant sanık,davalı 11886 remission hafifletme, azaltma; hafifleme, azalma.
3887 Defense savunma, müdafaa 11887 remissness ihmalkarlık.ihmal
1)AFFETMEK,BAĞIŞLAMAK2)POSTAYLA PARA
3888 Defer ERTELEMEK,sonraya bırakmak 11888 Remit YOLLAMA-Havale
3889 defer to .-e boyun eğmek. 11889 Remittance HAVELE (Para)
3890 deference riayet, (saygıdan kaynaklanan) itaat. 11890 remnant kalıntı, artık; bakiye.
3891 Deferential hürmetkar,saygılı 11891 remonstrate itiraz etmek. şikayet etmek
remonstrate with
3892 deferentially saygılı bir şekilde 11892 someone something (birini) (bir konuda) protesto etmek
3893 defiance meydan okuma,karşı koyma 11893 Remorse pişmanlık .vicdan azabı
3894 defiant meydan okuyan,karşı gelen 11894 remorseful pişman
3895 defiantly muhalif bir şekilde,karşı gelerek 11895 Remorseless vicdansız,merhametsiz
3896 Deficiency yetersizlik,eksiklik 11896 remortgage yeniden ipotek etmek
3897 deficient eksik, noksan; yetersiz. 11897 Remote UZAK
3898 Deficit AÇIK (budget deficit=bütçe açığı) 11898 remotely az bir miktara kadar, uzaktan
3899 defile kirletmek, pisletmek, lekelemek, bozmak. 11899 remoteness uzaklık
3900 Define tanımlamak, açıklamak 11900 remount tekrar çıkmak (yükseğe),yeniden tırmanmak
3901 Definite KESİN, BELİRLİ 11901 Removal ortadan kaldırma
3902 definitely kesinlikle 11902 Remove UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK
3903 Definition TANIMLAMA,TANIM 11903 remove from yerinden sökmek
3904 deflate gururunu kırmak. 11904 remuneration ücret,bedel
3905 deflect yönünü değiştirmek; başka yöne çevirmek 11905 rend yırtılmak,yırtmak
3906 deforest ormansızlaştırmak 11906 render kılmak, vermek,hale getirmek
3907 deformed deforme olmuş 11907 rendezvous buluşma , randevu (yeri).
3908 deformity şekil bozuklugu,biçimsizlik 11908 rendition çeviri,tercume,yorum
3909 defray ödemek; (giderleri) karşılamak. 11909 renege sözünü tutmamak,dininden dönmek
3910 defrock meslekten men etmek,papazlıktan çıkarmak 11910 renegotiate yeniden müzakere etmek
3911 deft becerikli, usta, marifetli. 11911 renegotiation yeniden pazarlık etme
yenilemek, onarmak.(pasaport v.b.'nin) süresini
3912 deftly ustaca 11912 renew uzatmak.
3913 deftness hüner,beceriklilik 11913 renounce feragat etmek,vazgeçmek
3914 defunct ölmüş, artık kullanılmayan 11914 renovate yenilemek.
3915 defund finanse etmeyi kesmek 11915 renovation yenileme
3916 defuse etkisiz hale getirmek, (ortamı) sakinleştirmek 11916 renown ün, şöhret.
3917 Defy karşı gelmek,meydan okumak 11917 renowned ünlü, meşhur, şöhretli.
manyetik mayınlara karşı geminin manyetik alanını
3918 degaussing nötrleyen elektrikli alet 11918 Rent KİRALAMAK
3919 Degenerate yozlaşmış,bozulmuş,bozulmuş kimse 11919 renunciation vazgeçme.,terk
3920 degenerative bozulma eğilimi olan 11920 Repair ONARMAK
3921 degradation bozulma,indirme,düşürme,rütbesini indirme 11921 reparations tazminat.
3922 degrade alçak bir duruma düşürmek.rütbesini indirmek. 11922 repartee hazır cevap
3923 degrading alçaltıcı,onur kırıcı 11923 repass geri gitmek,dönmek
(birini) uyruğunda olduğu ülkeye geri
3924 Degree DERECE,LİSANS 11924 repatriate göndermek/iade etmek.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3925 deign tenezzül etmek. 11925 Repay GERİ ÖDEMEK
(yasa, emir v.b.'ni) kaldırmak, iptal etmek.
3926 deity tanrı, ilah. 11926 repeal Feshetmek
3927 dejected keyifsiz, morali bozuk; hüzünlü. 11927 repealable iptal edilebilir
3928 dejection keyifsizlik,üzüntü 11928 Repeat TEKRARLAMAK
3929 Delay GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 11929 repeatedly tekrar tekrar
3930 delayer geciktiren şey ya da kişi 11930 repel geri püskürtmek (düşmanı), püskürtmek
3931 delectable sevimli,nefis 11931 repellent itici, geçirmez
3932 delectate cezbetmek, zevk almak 11932 repent tövbe etmek,pişman olmak
3933 delectation hoşlanma,zevk 11933 repentance tövbe,pişmanlık
3934 delegate görevlendirmek.havale etmek, devretmek. 11934 repentant tövbekar,pişman
3935 deliberate kasıtlı, maksatlı, önceden tasarlanmış. 11935 repercussion yankı,geri tepme
3936 Deliberately KASTEN,kasıtlı olarak 11936 repertoire repertuar.
3937 deliberation görüşme, müzakere.düşünüp taşınma. 11937 Repetition tekrar, yineleme
3938 delicacy incelik, kibarlık. 11938 repetitious hep kendini tekrar eden
3939 Delicate HASSAS,NARİN,NAZİK 11939 rephrase başka bir şekilde ifade etmek
3940 Delicately incelikle 11940 Replace DEGİŞTİRMEK
3941 Delicious LEZZETLİ 11941 Replacement YEDEK,DEGİŞTİRME
3942 Delight HOŞNUT ETMEK,ZEVK 11942 replenish tekrar doldurmak.
3943 Delightful HOŞ,ZEVKLİ 11943 replete dolu, tamamıyla dolmuş.
3944 delineate şeklini çizmek.betimlemek. 11944 repletion aşırı tokluk.doygunluk
3945 delineation çizerek anlatma,resmetme 11945 Reply YANITLAMAK, YANIT
suçlu, suç işleyen (çocuk).ödenmemiş (hesap, vergi,
3946 delinquent borç v.b.). 11946 Report RAPOR, RAPOR ETMEK
3947 delirious sayıklayan,çılgına dönmüş. 11947 report on hakkında rapor hazırlamak, gammazlamak
3948 delirium çılgınlık 11948 reportedly anlatıldığına göre
3949 Delirium tremens alkol krizi 11949 repose dinlenmek.yatmak..dinlenme, istirahat.
3950 delish lezzetli 11950 reprehensible ayıp, ayıplanacak.
3951 Deliver DAĞITMAK, DAĞITIM 11951 Represent TEMSİL ETMEK
3952 deliverance kurtarma; kurtuluş.hüküm 11952 Representation temsil, sembol, tasvir
3953 deliverer kurtarıcı,teslim eden kimse 11953 Representative TEMSİLCİ
3954 deltoid üçgen şeklinde,üçgensi kas 11954 Repress baskı altında tutmak, bastırmak.
(birinin) cezasını ertelemek.(cezayı) erteleme, tecil
3955 deluge sel, tufan. 11955 reprieve etme.
3956 delusion aldanma, yanılma. 11956 reprimand azarlamak,kınamak
3957 delusional hayal dünyasında yaşayan 11957 reprisal misilleme.
3958 delve into didiklemek.araştırmak 11958 reprise yeniden ele alma,nakarat
3959 Demand İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ,sormak 11959 Reproach sitem etmek,ayıplamak,sitem,leke
3960 Demand Draft ibrazında ödenen poliçe 11960 reproachful sitem dolu, sitemli.
3961 demandingly zahmetli bir şekilde, talep ederek 11961 reproachfully sitem ederek,ayıplayarak
ayıplamak,begenmemek, namussuz/ahlaksız kimse,
3962 demean alçaltmak, küçültmek. 11962 reprobate serseri

3963 demeanor - demeanour davranış, tavır 11963 Republic CUMHURİYET


3964 demented deli, kaçık, çılgın. 11964 republican cumhuriyetçi…
3965 demerit kusur,kabahat,(okulda) ihtar, tembih. 11965 repudiate kabul etmemek, geri çevirmek.reddetmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
3966 demilitarize askerden arındırmak 11966 repugnant iğrenç, tiksindirici, çirkin.
püskürtme.ret, geri çevirme.geri
3967 demise ölüm, vefat. 11967 repulse püskürtmek,reddetmek, geri çevirmek.
3968 Demolish YIKMAK, PARÇALAMAK 11968 repulsion iğrenme, tiksinme,itme
3969 demolition of shanties gecekondu yıkımı 11969 repulsive iğrenç, tiksindirici, itici.
bir şeyi başka bir amaçla kullanmak üzere
3970 demonization şeytanlaştırma,şeytan gibi gösterme 11970 repurpose değiştirmek
3971 demonize şeytanlaştırmak, şeytan gibi göstermek 11971 reputable saygın
3972 demonstrable kanıtlanabilir,gösterilebilir 11972 Reputation İTİBAR,ÜN
3973 Demonstrate GÖSTERMEK 11973 repute saygınlık,ün,şeref,saymak,farzetmek
3974 Demonstration GÖSTERİ,GÖSTERME 11974 reputed varsayılan, farzolunan; sözde.
3975 Demoralize CESARETİNİ KIRMAK, MORALİNİ BOZMAK 11975 Request RİCA ETMEK, RİCA
3976 demote rütbesini indirmek,aşağı dereceye indirmek 11976 Require GEREKSİNMEK,gerektirmek
3977 demur kabul etmemek, itiraz etmek. 11977 Requirement gereksinim, koşul
3978 demure ağırbaşlı,mütevazi 11978 requisite gerekli.

3979 demutualization mütekabil bir şirketin sermaye şirketine dönüştürülmesi 11979 reroute yeniden yönlendirmek

3980 demutualize mütekabil bir şirketi sermaye şirketine dönüştürmek 11980 reschedule yeniden planlamak

3981 demystify gizemini çözmek 11981 rescind (yasa, anlaşma v.b.'ni) iptal etmek, feshetmek.
şiddetli eklem ve adale ağrıları veren ateşli ve bulaşıcı
3982 dengue hastalık (sivrisineklerin neden oldugu) 11982 Rescue KURTARMAK
3983 deniability reddedilebilirlik 11983 Research ARAŞTIRMA
3984 Denial inkar 11984 reseller aracı,satıcı
3985 denigrate iftira etmek, leke sürmek, 11985 resemblance benzerlik.
3986 denigration iftiraya uğrama, karalama 11986 resemble benzemek

3987 denigrative-denigratory iftira atan, karalayıcı 11987 Resent GÜCENMEK,içermek


3988 denigrator iftiracı 11988 resentful içerlemiş

3989 denizen müdavim,bir yerin yerlisi veya orada yerleşik olan kimse 11989 resentment içerleme,kin
3990 denominate ad vermek,isim koymak 11990 Reservation rezervasyon

3991 denomination zümre,tarikat 11991 Reserve 1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK,çekingen


3992 denote göstermek, belirtmek. 11992 reserved çekingen,ağzı kapalı
3993 Denounce kınamak, suçlamak 11993 reservist yedek
3994 dense yoğun,kalın kafalı, mankafa. 11994 reshuffle tekrar karıştırmak
3995 dent çökertmek.ufak çukur; çentik, çöküntü, girinti. 11995 Reside OTURMAK, İKAMET ETMEK
3996 Dentist DİŞÇİ 11996 reside in .-e ait olmak.
3997 denunciate suç duyurusunda bulunmak 11997 Residence oturma. Konut
3998 denunciation ihbar, 11998 residency ihtisas dönemi.
3999 denunciatory gammazlayıcı. itham edici 11999 Resident BÖLGEDE YAŞAYAN, OTURAN
4000 Deny İNKAR ETMEK, YALANLAMAK,reddetmek 12000 residue çözünmez artık; tortu, çökelti.

4001 Depart AYRILMAK 12001 Resign İSTİFA ETMEK,vazgeçmek, terketmek, bırakmak.


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4002 Department BÖLÜM;DEPARTMAN 12002 Resignation istifa
güçlükleri yenme yeteneği olan,kendini çabuk
4003 Departure ayrılma, kalkış 12003 resilient toparlayan
4004 Depend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 12004 resillent esnek, çabuk iyileşen
4005 depend on bağlı olmak 12005 Resist DİRENMEK,KARŞI KOYMAK
4006 Dependence bağımlılık 12006 Resistance direnç
4007 dependency bağımlılık 12007 resize yeniden boyutlandırmak
4008 Dependent BAĞIMLI 12008 resolute kararlı, azimli.
4009 dependent on . -e bağlı 12009 resolutely kararlılıkla, tereddütsüz
4010 Depict anlatmak 12010 Resolution teklif, öneri, karar
4011 Deplete azalmak, tükenmek 12011 Resolve halletmek, çözmek,karar vermek
4012 depleted bitmiş.tükenmiş 12012 resonance rezonans,yankılama
4013 depletion tüketme,boşalma,fakirleşme 12013 resonant çınlayan, yankılanan.
4014 deplorable acınacak durumda, içler acısı. 12014 resonate çınlamak; yankılanmak.
4015 deplore ..-e çok üzülmek, -den acı duymak. 12015 resorant çınlamak; yankılanmak.
4016 deploy plana göre yerleştirmek.,askeri yayılmak. 12016 resort çare,başvurmak,tatil yeri
4017 deploying yayılma 12017 resort to başvurmak
4018 deployment plana göre yerleştirme.askeri yayılma. 12018 resort to force şiddete başvurmak.kuvvete başvurmak
4019 deport sinir dışı etmek,uzaklaştırmak 12019 resound çınlamak, yankılanmak.
4020 deportation sınırdışı etme 12020 Resource kaynak
4021 deportment davranış, tavır. 12021 resourceful becerikli.

4022 depose yeminli ifade vermek.,görevden almak, azletmek. 12022 Respect SAYGI DUYMAK
4023 Deposit DEPOZİT,emanet etmek:,deposite olarak vermek 12023 respectability saygınlık
4024 deposition deposito,yazılı ifade 12024 Respectable SAYGIN,SAYGIDEĞER
4025 depository depo, ardiye. 12025 respectful saygılı
4026 Deprave baştan çıkarmak,ahlakını bozmak 12026 respectfully saygılı bir biçimde,hürmetle
4027 Depraved baştan çıkmış ,ahlakını bozuk 12027 respectively sırasıyla
4028 depravity ahlak bozukluğu.doğru yoldan ayrılma. 12028 respiration nefes alma, solunum.
4029 deprecate onaylamamak, protesto etmek. 12029 respite mühlet, süre.
4030 depredation hasar verme,değerini düşürme; değeri düşme. 12030 resplendent muhteşem,göz kamaştırıcı
4031 Depress BUNALTMAK,bastırmak 12031 Respond CEVAP VERMEK
4032 Depression depresyon, çöküntü 12032 Response cevap, yanıt
4033 deprivation mahrumiyet,yoksunluk, depresyon, çöküntü. 12033 Responsibility sorumluluk
den yoksun bırakmak, -den mahrum etmek, -den
4034 deprive etmek: 12034 Responsible SORUMLU
4035 Depth DERİNLİK 12035 Rest DİNLENMEK
4036 Deputation HEYET 12036 Rest GERİYE KALAN
4037 deputization vekil tayin etme, delege etme 12037 Restaurant RESTORAN, LOKANTA
4038 deputize vekil olarak atamak. 12038 restitution sahibine iade,zararı ödeme.
4039 Deputy MİLLETVEKİLLİĞİ 12039 restive ınatçı
4040 derail (treni) raydan çıkarmak; (tren) raydan çıkmak. 12040 restless huzursuz,hareketli
4041 derange düzenini bozmak, altüst etmek, delirtmek 12041 restlessly kıpır kıpır
4042 deranged deli. 12042 Restoration onarma, yenileme
4043 derangement delilik.düzensizlik 12043 Restore İADE ETMEK ,RESTORE ETMEK,ONARMAK
4044 deregulate devlet denetimini azaltmak 12044 Restrain engellemek, sınırlamak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4045 derelict terkedilmiş, sahipsiz.sorumsuz (kişi) 12045 restraint kısıtlama,kendini tutma.
4046 dereliction ihmalkarlık, terk edilmişlik 12046 Restrict SINIRLAMAK
4047 deride alay etmek, alaya almak. 12047 Restriction kısıtlama,sınırlama
4048 derision alay, istihza. 12048 restructure yeniden yapılandırmak
4049 derivative türev. 12049 Result SONUÇ
4050 Derive türetmek, kaynaklanmak 12050 resultant force bileşke kuvvet
YENİDEN BAŞLAMAK,KALDIGI YERDEN DEVAM
4051 derogatory aşağılayıcı,küçük düşürücü 12051 Resume ETMEK
4052 Descend alçalmak, inmek 12052 resumption kaldığı yerden devam etme,yeniden başlama
4053 descend from soyundan gelmek 12053 resurface yeniden yüzeye çıkmak, yeniden kaplamak
4054 Descendant soyundan gelen kimse 12054 resurgence yeniden dirilme.
4055 descent alçalma,iniş 12055 resurgent yeniden dirilen.
4056 Describe TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 12056 resuscitate diriltmek,dirilmek,hayata döndürmek
4057 Description tanımlama 12057 resuscitation canlandırılma,diriltme
4058 descry ayırt etmek, farketmek 12058 Retail PAREKENDE, PAREKENDE SATIŞ
4059 desecrate (kutsal bir şeye) saygısızlık etmek. 12059 retail outlet perakende satış noktası
4060 desecration (kutsal bir şeye) saygısızlık etme 12060 Retain tutmak, korumak
4061 desegregate ırk ayrımını ortadan kaldırmak 12061 retainer avukatlık ücreti
4062 desegregation ırk ayrımının kaldırılması 12062 retaining alıkoyma,tutan
4063 desensitize uyuşturmak, duyarlılığını gidermek 12063 retaliate öç almak, intikam almak.
4064 Desert 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 12064 Retaliation İNTİKAM, MİSİLLEME
4065 Deserter firari 12065 retaliatory misilleme.intikam
4066 desertion askerlikten kaçma, firar. 12066 Retard geciktirmek, yavaşlatmak.
4067 Deserve HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 12067 retardation geciktirme, yavaşlama
4068 desiccate kurutmak,kurumak 12068 retarded geri zekâlı
4069 desiccated kurumuş 12069 retention alıkoyma,tutulma (ısı/su vb)
4070 Design TASARLAMAK,DİZAYN 12070 retentive alıkoyan, tutan.
4071 designate atamak,tayin etmek 12071 reticence suskunluk
4072 Desire ARZU 12072 reticent suskun, ağzı sıkı
4073 desist çekilmek, vazgeçmek,ayrılmak 12073 reticule el çantası

4074 Desk SIRA;MASA 12074 Retire EMEKLİ OLMAK,çekilmek, bir köşeye çekilmek.
4075 desk-bound masa başı 12075 Retirement emeklilik

4076 desolate ıssız,terkedilmiş,perişan,harap etmek, perişan etmek. 12076 retort sert cevap,karşılık,sert cevap vermek.karşılık vermek
4077 desolation haraplık,terkedilmiş 12077 retrace izini takip ederek kaynağına gitmek.
4078 Despair ÜMİTSİZLİK 12078 retrack yeniden takip etmek
4079 despairingly umutsuzca 12079 retract geri çekmek; geri çekilmek.
4080 despatch göndermek,göndermek 12080 retraction geri çekme; geri çekilme.,sözünü geri alma.
4081 Desperate UMUTSUZ, ÇOK CİDDİ 12081 Retreat geri çekilme,gerileme
4082 Desperately umutsuzca 12082 retrench azaltmak, kısmak.
4083 desperation umutsuzluk, ümitsizlik. 12083 retrial yeniden yargılama
4084 despicable alçak, aşağılık, rezil. 12084 retributive intikamcı,kinci
4085 despicably alçakça. 12085 retrieval yeniden ele geçirme.
4086 Despise küçümsemek,hor görmek 12086 Retrieve geri almak,telafi etmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
tadilat,(örneğin bir enerji santralını) gelişkin
donanım veya özelliklerle donatmak suretiyle
4087 Despite RAĞMEN 12087 retrofit yenilemek
4088 despoil soymak (yağma). Yağmalamak 12088 retrospect geçmişe bakış.
4089 despondency ümitsizlik, moral bozukluğu 12089 retrospective geçmişle ilgili.
4090 despondent umutsuz, ümitsiz, meyus. 12090 Return GERİ DÖNMEK
4091 Dessert TATLI (yiyecek) 12091 return to favor tekrar rağbet görmek
4092 destabilize istikrarı bozmak, karıştırmak 12092 reunion yeniden bir araya gelme.
4093 Destination VARIŞ NOKTASI 12093 re-up zulayı tazelemek, daha uyuşturucu almak
4094 destine kaderinde olmak,nasip etmek 12094 revamp tamir etmek; yenilemek.
4095 Destiny kader 12095 Reveal açıklamak, ortaya çıkarmak
4096 destitute yoksul, muhtaç, fakir. 12096 revel cümbüş,alem,eglenmek
4097 destitution yoksulluk, fakirlik. 12097 revelation açığa çıkma; açığa çıkarma, vahiy
4098 Destroy YIKMAK 12098 reveller zevk ve sefaya düşkün tip, eğlence düşkünü
4099 Destruction İMHA,TAHRİP 12099 revelry şenlik, eğlenti.
4100 desultory amaçsız, gayesiz.gelişigüzel, rasgele. 12100 Revenge ÖÇ ALMAK, İNTİKAM
4101 Detach AYIRMAK 12101 Revenue GELİR
4102 detachment ayırma,müfreze, müfrez birlik.yansızlık,tarafsızlık 12102 revenue stream gelir akışı
4103 Detail AYRINTI, DETAY 12103 reverberate yankılanmak, yankı yapmak.
4104 detain alıkoymak,gözaltına almak 12104 reverberation yankılama, yansıma (ışık/ses)
4105 detainee tutuklu 12105 revere saymak, saygı göstermek.
4106 Detect sezmek, bulmak 12106 reverence büyük saygı, ihtiram.
4107 Detection bulma, keşfetme 12107 Reverend peder,muhterem,saygıdeger
4108 Detective DEDEKTİF 12108 reverent saygılı
4109 detente uluslararası gerginliğin yumuşaması 12109 reverently çok saygılı bir şekilde
4110 Detention tutuklanma,alıkonma 12110 reverie hayale dalma.
4111 Deter caydırmak 12111 Reversal tersine çevirme

4112 deteriorate kötüleşmek, kötüye gitmek, fenalaşmak, bozulmak. 12112 Reverse TERS, ARKA (reverse gear = geri vites)
4113 deteriorating bozulan (sağlık, durum vb),bozucu 12113 revert to .-e geri gitmek, -e dönmek.
4114 Determination azim, kararlılık, belirleme 12114 Review yorum,gözden geçirmek,eleştiri yazısı,eleştiri
4115 Determine belirlemek, saptamak 12115 Reviewer eleştirmen
4116 Determined KARARLI,AZİMLİ 12116 revile sövmek, yermek; küfür savurmak.
4117 determinedly kararlı bir şekilde 12117 reviled hakaret edilmiş
4118 deterrent caydırıcı,caydırıcı şey 12118 Revise TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİP DÜZELTMEK
4119 detest nefret etmek 12119 revitalize yeniden canlandırmak, diriltmek.
4120 detestable iğrenç,tiksindirici 12120 revivification yeniden canlandırma
4121 dethrone tahttan indirmek. 12121 revivify yeni bir hayat vermek, canlandırmak

4122 detonate patlamak, infilak etmek; patlatmak, infilak ettirmek. 12122 revoke hükümsüz kılmak, feshetmek.
4123 detour varyant (yol).,varyanttan gitmek. 12123 Revolt ayaklanmak, isyan çıkarmak
4124 detract küçük düşürmek,değerini düşürmek 12124 Revolting tiksindirici,iğrenc
4125 detractor aleyhte konuşan kimse,küçük düşürücü kimse 12125 Revolution DEVRİM
4126 Detriment ZARAR 12126 revolutionary devrimci

4127 detrimental zararlı 12127 revolutionize-revolutionise ..-de devrim yapmak, -i kökten değiştirmek.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4128 detrimentally zararlı bir şekilde 12128 revolving döner
4129 detrimentalness zararlılık 12129 revulsion tiksinme.
4130 deuce iskambil oyunları ikili. 12130 Reward ÖDÜL
4131 devalue devalüe etmek, değerini düşürmek. 12131 rewarding ödüllendirici,ümit verici
4132 Devastate mahvetmek,harap etmek 12132 rewardingly ümit verici bir biçimde, değerli bir şekilde
4133 Develop GELİŞMEKTİRMEK, BÜYÜMEK 12133 rewind geri sarmak
4134 Development GELİŞME,GELİŞTİRME,büyüme 12134 rhapsodize öve öve bitirememek, methiyeler düzmek
4135 deviant olağandışı,alışılmışın dışında 12135 rhetoric güzel konuşma, abartmalı dil veya yazı

4136 deviate sapmak, ayrılmak. 12136 rhetorical sözbilimle ilgili,sırf söylenmiş olması için söylenen
4137 deviated sapmış 12137 rheumatism romatizma.
4138 deviation sapma, ayrılma. 12138 rhythm ritim,ritm
4139 Device araç, cihaz 12139 rhythmic uyumlu,ritmik
4140 Devil ŞEYTAN 12140 rhythmically ritmik olarak
4141 devil-may-care kimseye aldırmayan, pervasız. 12141 Rib KABURGA
4142 devious sinsi, hilekâr. 12142 Ribbon KURDELA, ŞERİT
4143 deviousness dürüst olmama, aldatıcılık 12143 Rice PİRİNÇ
4144 Devise düşünmek, icat etmek 12144 Rich ZENGİN
4145 devoid of ..-den yoksun, -den mahrum. 12145 Richness zenginlik
çürük, köhne (sandalye, masa v.b.).sarsak, titrek
4146 devolve devretmek, geçmek 12146 rickety (kimse).
4147 devote adamak,ayırmak 12147 ricochet sekme, sekerek sıçrama.

4148 devoted baglı,sadık 12148 Rid ATMAK, FIRLATMAK (To get rid of:başından atmak)
4149 devotee dinine çok bağlı olan kimse,dindar 12149 riddle bilmece,bulmaca
4150 devotion fedakarlık,sadaket 12150 Ride ATA,BİSİKLETE BİNMEK
4151 devotional ibadete özgü, ibadetle ilgili. 12151 rideable sürülebilir
(bir duygu) (birini) yiyip bitirmek.mahvetmek, yok
4152 devour etmek.silip süpürmek (yemeği) 12152 rider binici
4153 devout dindar,içten,samimi 12153 ridge iki vadiyi birbirinden ayıran yayvan sırt
4154 devoutly dindar bir şekilde, samimice 12154 ridicule alay, eğlenme,alay etmek
4155 Dew KIRAĞI (nem) 12155 Ridiculous GÜLÜNÇ, SAÇMA
4156 dewdrop çiy 12156 ridiculously saçma bir şekilde,gülünç bir şekilde
4157 dextrous eli çabuk, eli uz, usta. 12157 rife yaygın,çok sayıda
4158 dharma hakkaniyet,erdem 12158 riff sık sık tekrarlanan müzikal bağ
4159 diabolical şeytani, şeytanca. 12159 riffle sayfaları acele ile çevirmek
4160 diadem taç, hükümdarlık 12160 Rifle TÜFEK
4161 Diagnose teşhis koymak 12161 rig teçhizat,donatmak.
4162 Diagnosis tanı, teşhis 12162 rigging donanım
4163 diagonal köşegen 12163 Right 1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF
4164 Diagram ŞEMA, DİYAGRAM 12164 Right Now şimdi
4165 Dial 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 12165 right of access erişim hakkı, geçiş hakkı
4166 dialect diyalekt, lehçe, ağız 12166 rightful yasal,gerçek,haklı
4167 Diameter ÇAP 12167 rightfully meşru/yasal olarak, haklı olarak
4168 diametrically tamamen. 12168 rightfulness doğruluk, yasallık
4169 Diamond 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 12169 right-minded insaflı,adil
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4170 diaper çocuk bezi.çocuk bezini sarmak/değiştirmek. 12170 rigid sert,katı,dik kafalı
4171 Diarrhea ishal 12171 rigidly sertçe,sıkı sıkıya
4172 Diary GÜNLÜK, AJANDA 12172 Rigor zorluk.titizlik .sertlik
4173 diatribe uzun münakaşa, sert eleştri 12173 rigorous özenli,dikkatli.
4174 dibs parça 12174 rile sinirlendirmek, kızdırmak.
4175 Dice ZARLAR ( Tavla ) 12175 rill dere.çay
4176 dicey riskli, tehlikeli 12176 rim kenar
4177 dicier daha riskli 12177 Ring ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK
4178 dicker pazarlık etmek,takas 12178 Ring YÜZÜK, HALKA
kendi menfaati için çevresindekilere duyarsız davranan
4179 dickish kişi 12179 rink paten sahası
4180 dictate dikte,söyleyerek yazdırmak,zorla kabul ettirmek. 12180 Rinse durulama
4181 Dictator DİKTATÖR 12181 riot isyan,kargaşa,kargaşaya yol açmak
4182 dictatory otoriter, buyurucu, diktatörce 12182 riotous huzuru bozan,kargaşa çıkaran
4183 Dictionary SÖZLÜK 12183 rip open yırtılıp açılmak
4184 dictum resmi açıklama,otoriter hüküm veya söz. 12184 Ripe OLGUN
4185 diddle dolandırmak,aldatmak 12185 ripen olgunlaştırmak; olgunlaşmak.
4186 Die ÖLMEK 12186 ripener olgunlaştırıcı
4187 die at the scene olay mahallinde ölmek 12187 Ripped sökülmüş
4188 diesel dizel 12188 ripple dalgalanma,dalgacık
4189 Diet REJİM, DİYET 12189 rippling dalgacık
4190 dietician diyetisyen. 12190 Rise YÜKSELMEK
4191 Differ farklı olmak 12191 Risk RİSK
4192 Difference AYIRIM, FARK 12192 risk-taker tehlikeyi göze alan
4193 Different FARKLI 12193 Risky RİSKLİ
4194 differential-differantial fark gösteren, farklı olan 12194 risque uygunsuz, müstehcen
4195 differentiate farklılaştırmak,ayırmak, ayırt etmek. 12195 risquely açık saçık bir şekilde
4196 differentiation ayrım. Fark 12196 Ritual ayin,dinsel tören
4197 differently farklı olarak 12197 Rival rakip,rekabet etmek
4198 Difficult ZOR 12198 rivalry rekabet,muhalefet
4199 difficulty güçlük,zorluk 12199 riven yarık,yarılmış
4200 diffident çekingen, utangaç, 12200 River NEHİR
4201 diffidently çekingence 12201 rivet perçin,perçinlemek.
yaymak, dağıtmak;zaman zaman konu dışına çıkarak
4202 diffuse meseleyi uzun uzadıya anlatan.dagınık 12202 riveting merak uyandıran,dikkat çeken
4203 diffusion yayınma, yayınım, difüzyon. 12203 rivulet dere,derecik
4204 Dig KAZMAK 12204 roache hamamböceği.
4205 Digest 1)sindirmek 2)OLAYI KAVRAMAK 3)ÖZET 12205 Road YOL
turnedeki grubun ekipmanlarını kuran ve söken
4206 dignified şerefli,agırbaşlı 12206 roadie kimse
4207 dignify onurlandırmak, şeref vermek. 12207 roam dolaşmak,gezme
4208 dignitary rütbe veya mevki sahibi, kodaman. 12208 roamer göçmen kişi,gezgin kişi
4209 Dignity haysiyet,itibar 12209 roan demir kırı at
4210 digress konu dışına çıkmak, konudan ayrılmak. 12210 Roar KÜKREME
4211 digression konudan ayrılma.konu dışı söz, arasöz. 12211 Roast ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK
4212 dike hendek, suyolu, ark, kanal. 12212 Rob 1.SOYGUN YAPMAK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4213 dilapidate harap etmek, tahrip etmek; harap olmak. 12213 robust sağlam, gürbüz, güçlü, dinç.
4214 dilapidated harap, köhne 12214 robustly güçlü bir şekilde, kuvvetlice
4215 dilate genişletmek, büyütmek; genişlemek, büyümek. 12215 Rock 1.KAYA 2.SALLANMAK,elmas,değerli taş
4216 dilation genişletme, büyütme; genişleme, büyüme. 12216 rock band rock grubu
4217 dilatory işi ağırdan alan, geciktiren. 12217 rock bottom en düşük fiyat düzeyi
kavisli ayak (beşik veya sallanan sandalye altındaki),
4218 dilemma ikilem,güç durum, çıkmaz 12218 rocker deli
4219 dilettante heveskar,amatör 12219 Rocket ROKET
4220 diligence çalışkanlık,çaba 12220 Rod çubuk
4221 Diligent çalışkan , gayretli 12221 rodent kemirgen hayvan.
4222 dilly güzel,hoş 12222 roguish serseri,yaramaz
4223 dillydally oyalanmak, vakit öldürmek 12223 roil sinirlendirmek
4224 dilute sulandırmak, su katmak; hafifletmek. 12224 Role ROL
4225 Dim KISIK, SÖNÜK 12225 Roll YUVARLANMAK,rulo
4226 dime on sent. 12226 roll call yoklama
4227 dimension boyut. 12227 roll-call sayım
4228 Diminish azaltmak,azalmak 12228 Roller merdane , silindir
4229 diminuendo sesin gittikçe hafiflemesi 12229 Roller Coaster lunapark treni
4230 diminutive küçücük, ufacık, minicik. 12230 Roof ÇATI
4231 dimly belirsiz bir biçimde 12231 roofer çatı tamircisi
4232 dimmest en kalın kafalı olanı 12232 roofie bir sakinleştirici
4233 dimple gamze,çukur 12233 rook ekinkargası,hile ile kapmak.dolandırmak
4234 din gürültü, patırtı 12234 Room ODA
4235 dine akşam yemeği yemek 12235 roomy geniş
4236 ding göçük (araba) 12236 roost tünek
4237 dingiest en kirli olanı 12237 rooster horoz

4238 dingy karanlık, sönük. 12238 Root KÖK.kökleştirmek, tutturmak; kökleşmek, tutmak.
4239 dinkum dürüst,hakiki 12239 Rope HALAT, İP,iple bağlamak.
4240 Dinner AKŞAM YEMEĞİ 12240 rosary tespih,tespih duası,gül bahçesi
4241 Dionysus çallı şarap tanrısı 12241 Rose 1.GÜL 2.PEMBE
4242 Dip DALDIRMAK,dalma 12242 roster isim listesi.
4243 dip out alçak,hain,alçak herif 12243 rosy cheeks al yanaklar
4244 Diploma DİPLOMA 12244 rot çürümek,çürüme
4245 Diplomat DİPLOMAT 12245 rotary dönen, döner, dönel.
4246 dipshit salak,aptal 12246 Rotten çürük,çürümüş,berbat,bozulmuş
4247 dipstick sefil,salak 12247 rottenness kokuşmuşluk.bozulma
4248 dire korkunç, dehşetli, müthiş. 12248 rotund yuvarlak, toparlak.
4249 Direct 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 12249 roue zampara
4250 Direction YÖN 12250 Rough KABA,pürüzlü,sert
4251 directness doğruluk, dürüstlük 12251 roughest en zor,en kaba
4252 Director DİREKTÖR 12252 rough-hewn yontulmamış,kaba
4253 Directory REHBER (telefon vb.) 12253 roughly kabaca,aşagı yukarı
4254 direst en korkunç olanı 12254 Round YUVARLAK
4255 dirigible hava gemisi,zeplin 12255 round about yaklaşık
4256 Dirt KİR 12256 Round Hand el yazısı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4257 Dirty KİRLİ 12257 Roundabout 1)DOLAMBAÇLI,DOLAYLI
4258 dis birisine saygısızlık yapmak,dalga geçmek 12258 roundhouse lokomotif deposu
4259 disability sakatlık,yetersizlik 12259 roundly yuvarlak olarak,sakınmadan, dobra dobra.
4260 disablement iş göremezlik hali,sakatlık 12260 rouse uyandırmak,uyanmak
bozgun, hezimet.bozguna uğratmak, hezimete
4261 Disadvantage DEZAVANTAJ 12261 rout uğratmak.
4262 Disagree ANLAŞAMAMAK, UYUŞMAMAK 12262 Route ROTA,yol
4263 disagreeable huysuz,hoş olmayan 12263 route map yol haritası
4264 disagreeably huysuzca,uygun olmayan bir şekilde 12264 rove avare dolaşmak.
4265 disagreement anlaþmazlık, uyuşmazlık. 12265 roving gezici,,başıboş dolaşma
4266 disambiguation belirsizliği giderme,netleştirme 12266 Row 1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ
4267 Disappear GÖZDEN KAYBOLMAK 12267 Row KÜREK ÇEKMEK,sıra,gürültü,kavga
4268 Disappoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 12268 rowboat kayık, sandal.
4269 Disappointment hayal kırıklığı 12269 rowdy kabadayı
4270 disapprove reddetmek,onaylamamak 12270 Royal KRALİYETE AİT,KRALİYET
4271 disapprovingly beğenmeyerek, reddederek 12271 royalties telif ücretleri,yayın hakkı gelirleri
silahsızlandırmak; silahsızlanmak.zararsız duruma
4272 disarm getirmek. 12272 Rub SÜRMEK, SÜRTMEK,ovmak
4273 disarming dost kazandırıcı, yatıştırıcı 12273 Rubber 1)LASTİK, KAUÇUK 2)SİLGİ
4274 disarray karışıklık, düzensizlik. 12274 Rubbish 1.ÇÖP 2.SAÇMA,ıvır zıvır
4275 Disaster FELAKET, AFET 12275 rubbish dump Çöplük
4276 Disastrous feci,korkunc,talihsiz 12276 rubble moloz
4277 disavow reddetmek, tanımamak. 12277 ruckle buruşturmak, kırışmak
4278 disband dağıtmak.dagılmak 12278 rucksack sırt çantası.
4279 disbar barodan ihraç etmek. 12279 ruckus çıngar; arbede.
4280 disbarred barodan ihraç edilmiş 12280 rudder dümen,klavuz
4281 Disbelief güvensizlik,inanmazlık 12281 ruddy al yanaklı,elma gibi

4282 disbursal-disbursement ödeme,masraf 12282 Rude KABA


4283 disburse (para) harcamak; (para) dağıtmak. 12283 rudiment temel bilgi, işlevini yitirmiş organ
4284 disburser ödemeyi yapan kişi 12284 rudimental-rudimentary temel,ilkel
4285 Disc DİSK 12285 rue pişmanlık duymak, üzüntü duymak
4286 Discard köşeye atmak 12286 rueful üzücü; hazin; hüzünlü.
4287 discarding ıskartaya çıkartma 12287 ruefully acınacak bir halde, pişman bir şekilde
4288 discern ayırt etmek,sezmek,farkına varmak 12288 ruefulness kederlilik
4289 discernible farkedilebilir, görülebilir. 12289 ruffian kabadayı, külhanbeyi.
4290 discerning anlayışlı,zeki 12290 ruffle dalgalanma,kırışıklık,dalgalanmak
4291 discernment muhakeme yeteneği,sezgi 12291 Rug KÜÇÜK HALI, KİLİM
4292 Discharge tahliye etmek,DEŞARJ,BOŞALTMAK,terhis etmek 12292 Ruin HARABE, YIKIM, MAHVETME
4293 disciple havari.mürit 12293 ruinous harap edici,yıkıcı
4294 discipleship havarilik,müritlik 12294 Rule 1.YÖNETMEK 2.KURAL
4295 disciplinary disiplinle ilgili. 12295 rule book kural kitabı, kanunname
4296 Discipline DİSİPLİN 12296 Ruler 1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL
4297 Disc-Jockey DİSCOKEY 12297 ruling yargı,hüküm

4298 disclaim reddetmek, kabul etmemek.yalanlamak, tekzip etmek 12298 Rumble GÜRLEMEK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4299 Disclose AÇIĞA VURMAK , MEYDANA ÇIKARMAK 12299 ruminate uzun uzadıya düşünmek
4300 Disclosure ifşa ,açıga vurma 12300 rummage altüst edip aramak.
4301 Disco DİSKO 12301 rummy acayip,garip
4302 discolour rengini bozmak, soldurmak, lekelemek. 12302 Rumour söylenti,dedikodu
4303 discomfort rahatsızlık,sıkıntı,rahatsız etmek, sıkıntı vermek. 12303 rumour-monger dedikodu yayan kimse, dedikoducu
4304 discompose sinirlendirmek. düzenini bozmak 12304 rumple karmakarışık etmek.buruşmak
4305 disconcert düzenini bozmak, altüst etmek. 12305 rumpus çıngar; arbede.
1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket
4306 disconcerted rahatı bozulmuş, canı sıkılmış 12306 Run v.b),oynatmak,yayınlamak,gösterim
4307 disconsolate çok kederli, avutulamaz. 12307 run aground karaya oturmak.
4308 Discontent hoşnutsuzluk 12308 run into trouble belaya çatmak,derde çatmak
1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in
4309 discontinous üretimi devam etmeyen ürün vb 12309 Runaway prices)
4310 discord uyuşmazlık, anlaşmazlık. 12310 run-down köhne, harap.zayıf
4311 discordant ahenksiz,uyumsuz 12311 rung basamak,sandâlye ayak desteği
4312 discounter indirimli satış mağazası 12312 run-in atışma, anlaşmazlık.
4313 Discourage cesaretini kırmak 12313 runt cüce, ciğeri beş para etmez tip
4314 Discourse ciddi yazı,söylev,nutuk 12314 run-up koşarak varmak
4315 discourteous nezaketsiz, kaba, saygısız 12315 rupture kopma,kırılma, (ilişkiyi) koparmak, bozmak.
4316 Discover KEŞFETMEK 12316 rural kırsal, köye ait.
4317 Discovery keşif, bulgu 12317 ruse hile, oyun.
halkın gözünden düşürmek, itimatsızlık,saygınlıgı
4318 discredit yitirme 12318 Rush ÇABUK DAVRANMAK,ACELE
4319 discreet sagduyulu,tedbirli,agzı sıkı 12319 rush order acele sipariş
4320 discreetly tedbirli biçimde,ihtiyatlı bir şekilde 12320 rushes saz, günlük çekim
4321 Discrepancy çelişki,tutarsızlık 12321 rush-hour (iş gününde) trafiğin en yoğun olduğu zaman.
4322 discrete ayrı, farklı. 12322 Rust PAS
4323 Discretion akıl, sağ duyu 12323 rustic kırsal,köy,köylü
4324 discretionally isteğe bağlı olarak 12324 rustle hışırdamak; hışırdatmak.

4325 discretionary-discretional isteğe bağlı, ihtiyari. 12325 rustling hışırtı,hışırdama


tekerlek izi.rutin; monoton ve sıkıcı bir yaşam veya
4326 Discrimination ayırım 12326 rut çalışma tarzı,tekerleklerle iz yapmak.
4327 Discuss TARTIŞMAK 12327 Ruthless acımasız,merhametsiz
4328 Discussion tartışma, görüşme 12328 Ruthlessness acımasızlık
4329 disdain küçümseme,küçük görmek, tepeden bakmak 12329 rye çavdar.
musevilerce cumartesileri uygulanan kutsal
4330 disdainful kibirli, tenezzül etmeyen 12330 sabbath dinlenme günü
4331 disdainfully hor görerek 12331 Sabbatically sabatik yıla ait veya ilgili
üniversitedeki öğretim üyesine tanınan uzun ve
4332 Disease HASTALIK 12332 sabbatical-Sabbatic maaşlı izin
4333 disembark karaya çıkarmak/çıkmak. 12333 sable samur, kapkara,matem rengi
4334 disembody ayırmak,gövdeden ayrılmak 12334 Sabotage SABOTAJ
4335 disembowel bağırsaklarını çıkarmak,karın deşmek 12335 sabre rattling savaş tehdidi
4336 disenable diskalifiye etmek, etkisiz kılmak 12336 sachet kesecik, torbacık
4337 disenchant gözünü açmak. aklını başına getirmek 12337 Sack ÇUVAL
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4338 disenchanted inancını yitirmiş 12338 Sack KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK
4339 disencumber sıkıntıdan kurtarmak.yükten kurtarmak 12339 sack of shit! bok çuvalı!

4340 disengage bağlantısını kesmek,ilgisini kesmek,serbest bırakmak. 12340 sackful çuval dolusu
4341 disengaged serbest, bağlantısız 12341 sacred kutsal
4342 disentangle dolaşıklığını gidermek,çözmek, açmak; çözülmek, 12342 sacredness kutsallık
4343 disenthrall kurtarmak,kölelikten kurtarmak 12343 Sacrifice KURBAN, FEDAKARLIK
4344 disfigure biçimini bozmak, çirkinleştirmek. 12344 sacrilege kutsal kişi ya da şeylere saygısızlık
4345 disfigurement bozulma 12345 sacrilegious kutsal bir şeye karşı saygısız
4346 disgrace gözden düşme, itibardan düşme,rezil etmek 12346 Sad ÜZGÜN, MUTSUZ
4347 disgraced gözden düşmüş, rezil edilmiş 12347 sadden kederlendirmek,üzmek
4348 disgraceful utanç verici,rezil 12348 Saddle EYER,SIRT,eyerlemek.
4349 disgracefully utanç verici bir şekilde, ahlaksızca 12349 saddle-sore at sürmekten gerilmiş ve hassaslaşmış olan
4350 disgruntle canını sıkmak,üzmek 12350 sadly üzüntülü bir şekilde,açı bir şekilde
4351 disgruntled hoşnutsuz, canı sıkkın. 12351 Sadness üzüntü,keder
kılık degiştirmek,gizlemek, saklamak,tanınmamak için
4352 disguise giyilen kıyafet. 12352 Safari SAFARİ, HAYVAN AVLAMA YOLCULUĞU
4353 Disgust İGRENME ,TİKSİNTİ 12353 Safe 1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA
4354 disgusting tiksindirici, iğrenç. 12354 Safeguard korumak
4355 disgustingly tiksindirici bir şekilde,iğrenç bir şekilde 12355 Safety-Belt EMNİYET KEMERİ
4356 Dish YEMEK,TABAK 12356 Safety-Pin ÇENGELLİ İĞNE
4357 dishearten ümidini kırmak,mücadele gücünü kırmak 12357 sag sarkma,çökme
(saç, giyim v.b.'ni) darmadağınık etmek, karmakarışık
4358 dishevel etmek. 12358 sagacity dirayet.zeka
4359 disheveled darmadağınık, karmakarışık. 12359 sage adaçayı,bilge
4360 Dishonest sahtekar,namussuz,şerefsiz 12360 sagebrush çalı

4361 dishonor-dishonour onursuzluk,ayıp,namusunu kirtletmek,rezil etmek 12361 saggy sarkmış,sarkık

4362 dishonourable ciğeri beş para etmez, yüz kızartıcı, dürüst olmayan 12362 Sail DENİZ YOLCULUĞU,YELKEN
4363 dishonourableness şerefsizlik, namussuzluk 12363 Sailor DENİZCİ
4364 dishonourably utanılacak şekilde, haysiyetsizce 12364 Sake HATIR, UĞRUNA
4365 dishrag bulaşık bezi 12365 salacious şehvetli.müstehcen.
4366 disillusionment gözünün açılması,gerçekleri görmesini sağlama 12366 Salad SALATA
4367 disincline (bir şeyden/birinden) soğutmak, caydırmak. 12367 salaried maaşli.aylıklı (çalışan)
4368 disinfect dezenfekte etmek, mikroplardan arındırmak, 12368 Salary MAAŞ
4369 disinfectant dezenfektan. 12369 Sale SATIŞ,ucuz
4370 disinherit mirastan yoksun bırakmak. 12370 sales outlet satış mağazası
4371 disintegrate parçalara ayırmak 12371 salient göze çarpan, dikkati çeken.
4372 disintegration parçalama; parçalanma. 12372 saliva tükürük
4373 disinterested ilgisiz 12373 salivate ağzı salyalanmak, ağzı sulanmak

4374 Dislike hoşlanmamak 12374 sallow benzi sararmış,soluk yüzlü; soluk, solgun (beniz).
4375 dislocate yerinden çıkarmak. 12375 Salmon 1) SOM BALIĞI
4376 dislocation yerinden oynama,altüst olma,yerinden çıkarma 12376 Saloon SALON ,BAR,MEYHANE
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

4377 dislodge yerinden çıkarmak; yerinden atmak. 12377 Salt TUZ,keyifli/cazip hale getirmek, tuzlayarak saklamak
4378 dismal kederli, neşesiz, kasvetli. 12378 salted tuzlu,salamura
4379 dismantle sökmek,parçalamak 12379 Salute SELAM VERMEK (Askerυ)
4380 Dismay DEHŞETE DÜŞÜRMEK, KORKUTMAK 12380 salvage kurtarmak,(yangından/kazadan) kurtarmak
4381 Dismay KORKU, DEHŞET 12381 salvation kurtuluş,kurtarılma; kurtarma.
parçalamak, uzuvları bedenden ayırmak, uzuvlarını
4382 dismember kesmek. 12382 salve acısına merhem olmak. acısını dindirmek
4383 dismemberment kesip çıkarma,parçalamak 12383 salver gümüş tepsi,tepsi
4384 Dismiss KOVMAK,gitmesine izin vermek: 12384 Same AYNI, FARKSIZ
4385 Dismissal işten çıkarma 12385 samovar rusça'da semaver

4386 dismissible reddedilebilir 12386 sampan uzak doğu'da kullanılan küçük teknelere verilen isim
4387 dismissive önemsemez (tavır) , dışlayıcı,saygısız 12387 Sample ÖRNEK, NUMUNE
4388 dismissively hor görerek,ilgisizce 12388 sanctification kutsama,takdis
4389 Disobedience itaatsizlik 12389 sanctifier takdis eden,kutsayan
4390 disobedient itaatsiz, asi. 12390 sanctify kutsallaştırmak, günahtan arındırmak
4391 Disobey İTAAT ETMEMEK 12391 sanctimonious dindarlık taslayan, sahte sofu.
4392 Disorder bozukluk,düzensizlik 12392 sanctimony dindarlık taslama, yalancı sofuluk
4393 disorientated yönünü kaybetmiş, kafası karışmış 12393 Sanction yaptırım,onay,izin,uygun görmek,onaylamak

4394 disorient--disorientate kafasını karıştırmak, yolunu kaybettirmek 12394 sanctioned tasdik edilmiş
4395 Disown tanımamak,sahip çıkmamak 12395 sanctity kutsallık.
4396 disparage kötülemek, küçük düşürmek. 12396 Sand KUM
4397 disparate farklı, apayrı 12397 Sandal SANDALET,sandal
4398 disparity eşitsizlik, fark. 12398 sandbag kum torbasıyla korumak, kum torbası
4399 dispassionate sakin,yansız,tarafsız 12399 sand-fairy kum perisi
4400 dispassionately tarafsızlıkla,duygularına kapılmadan 12400 Sandpaper 1) ZIMPARA KAĞIDI 2) ZIMPARALAMAK
dispassion-
4401 dispassionateness tarafsızlık, 12401 Sandwich SANDVİÇ
4402 Dispatch SEVK ETMEK, GÖNDERMEK 12402 sane aklı başında.
4403 dispel dağıtmak, defetmek, gidermek. 12403 saner daha aklı başında
4404 dispensary askeri revir 12404 sanguinary kana susamış, kan dökücü.
4405 dispensation dönem (bir dinin etkili olduğu),dağıtma, verme. 12405 sanguine umutlu; iyimser.
4406 dispense dagıtmak,ilaç yapıp vermek 12406 sanitize temizlemek, sterilize etmek
4407 disperse dagıtmak, yaymak; dağılmak. 12407 sanity akıl sağlığı
4408 dispersion ayrılım,dagılım,ayrılma 12408 Sap budala,özsu,azaltmak.çökertmek
4409 dispirited morali bozuk.,cesareti kırık 12409 sapient ukala.kendini bilmiş
4410 Displace YERİNDEN ÇIKARMAK (Kuvvet etkisi ile) 12410 sapiently ukala bir şekilde.kendini bilmiş bir şekilde
4411 displacement yer değiştirme, yerinden çıkarma 12411 sarcasm iğneleme,gizli alay
4412 Display GÖSTERMEK 12412 sarcastic iğneleyici, alaylı
4413 displeasure hoşnutsuzluk,öfke 12413 sarcastically alaylı bir biçimde
4414 disposable income harcanabilir kişisel gelir 12414 Sardine SARDALYA
4415 disposal yok etme, imha etme.emir,buyruk 12415 sardonic küçümseyen, küçümseyici, alaylı, alaycı
4416 Dispose yerleştirmek.,HAZIRLAMAK,düzenlemek 12416 sash kuşak
4417 dispose of imha etmek,bertaraf etmek 12417 sashay zarif bir şekilde yürümek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4418 disposed istekli,meyilli 12418 sass sululuk,küstahça konuşmak
4419 disposed of bertaraf edilmiş,ıskarta 12419 sassy arsız, küstah,
4420 Disposition egilim,karakter, yapı,yaratılış,yerleştirme 12420 satchel okul çantası
4421 disproportionate oransız,aşırı 12421 sate doyurmak.
4422 disproportionately orantısız şekilde 12422 Satellite UYDU
4423 disprove aksini kanıtlamak, çürütmek. 12423 satiate doyurmak.
4424 disputative tartışmacı 12424 Satin SATEN, ATLAS
4425 Dispute ANLAŞMAZLIK,tartışma 12425 satire Halk edebiyatında taşlama
4426 disqualify (ceza olarak) yetkisini elinden almak. 12426 satirical hicivli, hicivsel.
4427 disquiet kaygı.üzüntü. endişe vermek. Kaygılandırmak 12427 satisfaction tatmin, memnuniyet.
umursamamak,önem
4428 disregard vermemek,umursamama,önemsememe 12428 Satisfy TATMİN ETMEK
4429 disreputable itibarsız, adı kötüye çıkmış 12429 saturate doyurmak, nüfuz etmek
4430 disrepute adı çıkmışlık,kötü nam 12430 saturation doyma, doygunluk.
4431 disrespectful saygısız,nezaketsiz 12431 Saturday CUMARTESİ
4432 Disrupt bölmek, araya girmek 12432 Sauce SALÇA, SOS
4433 Disruption kesinti, aksama 12433 Saucepan TENCERE
4434 disruptive yıkıcı,birliği bozan 12434 Saucer FİNCAN TABAGI
4435 dissect dikkatle incelemek,kesip parçalara ayırmak 12435 saunter aylak aylak dolaşmak, avare avare dolaşmak.
4436 dissecting teşrih 12436 Sausage SOSİS
4437 dissection parçalara ayırma, incelenen şey 12437 savable kurtarılabilir, muhafaza edilebilir
4438 dissemble gerçeği gizlemek; (gerçeği) gizlemek. 12438 Savage VAHŞİ,YABANİ,YIRTICI
4439 disseminate saçmak, (haber)yaymak, neşretmek. 12439 savant bilgin,alim
4440 dissemination (bilgi) yayımlama,yayma 12440 Save 1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK
4441 disseminator bilgiyi ileten,haberleri yayan 12441 save as yeni adla saklamak,
4442 dissension anlaşmazlık, ihtilaf. 12442 save the best for the last en iyisini en sona saklamak
4443 dissent muhalefet,muhalif olmak 12443 savings biriktirilmiş para; tasarruflar.
. -i kabul etmemek.-den ayrı görüşte olmak, -den
4444 dissent from ayrılmak. 12444 Savior kurtarıcı
4445 dissenter ayrı görüşte olan kimse. 12445 savoir faire maharet, beceriklilik
4446 dissention çekişme,ihtilaf 12446 savory lezzetli,güzel kokulu
4447 dissertation tez,bilimsek inceleme 12447 Savour TAT, LEZZET
iştah açıcı,yemeğin başında veya sonunda yenen bir
4448 disservice zarar, ziyan. 12448 savoury yemek

4449 dissident karşıt görüşlü kimse,muhalif 12449 savvy kavramak,idrak etmek,anlamak,bilgili ve sezgili
4450 dissimulate gerçeği gizlemek 12450 Saw 1)TESTERE 2)GÖRMEK (See'nin past tens'i)
4451 dissimulation gerçeği gizleme. 12451 Sawmill kereste fabrikası
4452 dissimulator iki yüzlü 12452 Saxophone SAKSAFON
4453 dissipate dağılmak,israf etmek 12453 Say DEMEK, SÖYLEMEK
4454 dissipated sefahat düşkünü, israf edilmiş 12454 scab yara kabuğu.
4455 dissipation israf,sefahat.dagıtma 12455 scabbard kılıç kını
4456 dissociated ayrışmış 12456 scabby kabuk bağlamış, uyuz (koyun)
4457 dissociative ayrışma ile ilgili, çözülme ile ilgili 12457 scaffold iskele,dar ağacı
4458 dissolute ahlaksız, çapkın, sefih 12458 scaffolder yapı kurma işçisi
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş vb ile),kaynar su
4459 dissolution eritme dağılma,yok olma 12459 scald veya buhardan geçirmek
4460 dissolve eritmek 12460 Scale 1.ÖLÇEK 2.TART
4461 dissolved çözünmüş 12461 scalp kafa derisi.,kafa derisini yüzmek.
4462 dissonance ahenksizlik, uyumsuzluk. 12462 scalpel cerrah neşteri
4463 dissuade kararından döndürmek, caydırmak 12463 scam dümen (sahtecilik),dolap (çevirmek)
4464 dissuade from .-den caydırmak, -den vazgeçirmek. 12464 scamper koşmak, kaçmak.acele kaçış.
4465 Distance MESAFE,UZAKLIK,geride bırakmak. 12465 Scandal SKANDAL
4466 Distant UZAK,UZAKTA 12466 scandalize rezalet çıkararak (birini) utandırmak.
4467 distend şişirmek; şişmek. 12467 scandalizer skandal yaratan kimse
4468 distended şişmiş 12468 Scandalous rezil,kepaze

4469 distill damıtmak, imbikten çekmek; imbikten çekilmek. 12469 scant kısıtlamak,sınırlamak, kifayetsiz,yetersiz.kısıttlı
4470 Distinct AÇIK, ÖZEL, FARKLI 12470 scapegoat günah keçisi;günah keçisi olmak
4471 Distinction AYIRIM,FARK 12471 Scar yara izi,iz,iz bırakmak,sıyırmak
4472 distinctive belirgin,kendine özgü 12472 Scarce KIT,NADİR,SEYREK
4473 distinctly açıkça,belirgin birşekilde 12473 Scarcity kıtlık
4474 distinctness açıklık,fark 12474 Scare KORKUTMAK
scaremongering-
4475 Distinguish AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 12475 fearmongering korku tellallığı
4476 distinguished seçkin,tanınmış 12476 Scarf ATKI
4477 distort çarptırmak,saptırmak,bozmak,yamultmak 12477 scarlet al, kırmızı.
4478 distorted bozuk,biçimsiz 12478 scarlet letter utanç sembolü
4479 distortion çarpıtma, gerçek anlamından saptırma 12479 scarper sıvışmak
4480 distract dikkatini dağıtmak 12480 Scatter dağıtmak, saçmak
4481 distractedly dikkati başka yöne çekerek 12481 scatter about hallaç pamuğu gibi atmak
4482 Distraction dikkatin dağıtılması,oyalamak 12482 scavenge çöple beslenmek
OLAYIN GEÇTİĞİ YER, MANZARA, TİYATRONUN BİR
4483 distraint haciz,el koyma 12483 Scene SAHNESİ
4484 distraught perişan,çıldırmış 12484 scenery doğal manzara.
4485 Distress sıkıntı,tehlike,üzmek,acı vermek 12485 scent koku,esans
4486 Distribute DAĞITMAK 12486 sceptic şüpheci kimse.
4487 Distribution dağıtım 12487 sceptical kuşkucu
4488 District İLÇE,BÖLGE,SEMT 12488 Scheme PLAN, PROJE
4489 distrust güvensizlik,güvenmemek 12489 scheming entrikacı, dolap çeviren
4490 distrustful şüpheci, başkalarına güvenmeyen 12490 schism bölünme, hizipleşme
4491 distrustfully şüpheli bir şekilde, güvenmeyerek 12491 schmooz gevezelik etmek
4492 distrustfulness güvensizlik 12492 schmoozing boş ve anlamsız konuşma
4493 Disturb RAHATSIZ ETMEK 12493 schmuck tuhaf (kimse), enayi
4494 Disturbance rahatsızlık 12494 scholarly bilimsel, ilmi
4495 disturbingly üzücü bir şekilde, zahmetli bir biçimde 12495 Scholarship BURS,ilim
4496 disunion ihtilaf,anlaşmazlık 12496 School OKUL
4497 disuse kullanmamak,kullanmayı bırakmak, terketmek 12497 schooling egitim, ögretim.
4498 disused eski.terkedilmiş 12498 schooner iki direkli yelkenli,bira bardagı
4499 ditch hendek,su yolu, kurtulmak,terketmek 12499 schottische iskoç dansı
4500 dither duraksamak, tereddüt etmek 12500 Science BİLİM
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4501 ditty kısa ve basit şarkı 12501 scientific bilimsel,bilim adamı
4502 Dive DALIŞ 12502 Scientist bilim adamı
4503 Diver DALGIÇ 12503 scintillate zekice konuşmak, parıldamak
4504 Diverge sapmak,açılmak,ayrılmak 12504 scintillating harikulade, göz kamaştırıcı
4505 divergence fikir ayrılığı, uyuşmazlık 12505 scion çocuk,evlat
4506 diverse farklı,çeşitli 12506 Scissors MAKAS
4507 Diversify çeşitlendirmek 12507 scoff alay,küçümseme,alay etmek
4508 Diversion yönünü değiştirme,ilgisini başka tarafa çekme 12508 scoff at ile alay etmek.
4509 Diversity çeşitlilik 12509 Scold azarlamak,çıkışmak
4510 Divert yönlendirmek,başka yöne çekmek 12510 sconce ceza,cezlandırmak
4511 divest of .-den yoksun bırakmak. 12511 Scone ÇÖREK
4512 Divide BÖLMEK, PAYLAŞTIRMAK 12512 scooch çok hafif kaymak
4513 dividend bölünen,kar payı 12513 scooch over kenera kay
4514 divine sezmek, hissetmek. 12514 scoop kepçe,büyük kazanç,kepçe ile boşaltmak
4515 Divinity tanrıça,ilahi,kutsal 12515 scoot tabanları yağlamak
4516 Division BÖLÜM 12516 scop ozan,şair
4517 divisional tümen 12517 scope kapsam,faaliyet alanı
4518 divisive bölücü. 12518 scorch yakmak, kavurmak; yanmak, kavrulmak.
4519 divisiveness bölücülük, anlaşmazlık yaratan 12519 Score SKOR,puan
küçümsemek, hor görmek.tepeden bakma, hor
4520 Divorce BOŞANMAK 12520 scorn görme, küçük görme.
4521 divulge açığa vurmak, ifşa etmek. 12521 Scorpion AKREP
4522 dizziness baş dönmesi,sersemlik 12522 scotch iskoç
4523 Dizzy BAŞ DÖNMESİ 12523 scot-free kazasız,belasız, masrafsız
tıbbi müdahale sonucunda kalbi duran bir hastanın
4524 dnr (do not resuscitate) tekrar canlandırılmaması kararı 12524 scour arayarak dolaşmak, taramak.
4525 Do YAPMAK 12525 scourge bela, felaket.şiddetle cezalandırmak.
4526 do by davranmak 12526 scowl kaşlarını çatmak,kaş çatma
4527 do well durumu iyi olmak, iyi etmek 12527 scowling sert bakan, çatık kaşlı
4528 doable mümkün,yapılabilir 12528 scrag boğarak öldürmek, çok zayıf kimse
4529 doating çürüyen 12529 scragged boğularak öldürülmüş
4530 docile uysal, yumuşak başlı 12530 scraggy bir deri bir kemik,çok zayıf
1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK,(ücretten)
4531 Dock kesmek. 12531 scram sıvışmak, tüymek.
4532 docket adres etiketi 12532 Scramble KARIŞTIRMAK,MÜCADELE
4533 Doctor DOKTOR 12533 scramble up tırmanmak, karıştırmak
4534 Document DOKÜMAN 12534 Scrambler telefonun dinlenmesini önleyen cihaz
4535 documentary belgesel 12535 scrap hurda,ufak parça, hurdaya ayırmak
4536 dodge kurtulma,kaçamak yapmak,hileyle atlatmak 12536 Scrape KAZIMAK, SÜRTMEK
4537 dodgy çok tehlikeli,şüpheli 12537 scrappy kavgacı
4538 Doe dişi geyik 12538 Scratch TIRMALAMAK 2.KAŞIMAK,çizik
4539 doer fail,eden,yapan 12539 scratching kazıma
4540 doff çıkarmak (şapka, ceket vb) 12540 scrawl karalamak,acelem ile yazmak
4541 Dog KÖPEK 12541 scrawny cılız, bir deri bir kemik
4542 dogged inatçı, dik kafalı, 12542 Scream ÇIĞLIK
4543 doggedly inatçı bir biçimde, yorulmak bilmez bir şekilde 12543 screech keskin çığlık,cırlamak,acı acı bagırmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4544 doggedness azim,kararlılık,inatçılık 12544 Screen 1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
4545 dogma dini sistem,inanç 12545 Screw VİDALAMAK, VİDA,düzmek; düzüşmek.
4546 do-gooder iyi niyetli ama gerçekçi olmayan sosyal reformcu 12546 scribble karalama, çiziktirme.,karalamak, çiziktirmek.
4547 doily dantel küçük masa örtüsü 12547 scribbler yazar bozuntusu, kötü yazan kimse
4548 doleful kederli, acılı, hüzünlü. 12548 scrimp aşırı tutumlu olmak,cimrilik etmek
4549 dolerite dolan taşı 12549 scrip geçici senet, kese
4550 Doll OYUNCAK BEBEK 12550 scriptural yazı ile ilgili
4551 dolly bebek, kukla. 12551 scripture yazıt,din dersi
4552 domain bilgi alanı,nüfuz alanı, nüfuz bölgesi. 12552 scrote ciğeri beş para etmez tip,pislik
4553 dome kubbe 12553 scrounge otlakçılık yapmak, çalmak
4554 Domestic EVCİL, EVE AİT, İÇSEL,yerli 12554 scrounger beleşçi.otlakçı
fırça,fırçalama,bodur agaç,ovmak, fırçalayarak
4555 domesticate evcilleştirmek. 12555 Scrub temizlemek.
4556 domestication evcilleşme 12556 scrubber motor/önüne gelenle yatan kız
4557 domesticity aile hayatı,evcimenlik 12557 Scruff ENSE
4558 domicile ikametgâh, konut, mesken. 12558 scruffy pis, dağınık
4559 Dominate HÜKMETMEK 12559 scrumptious çok güzel, harikulade, şahane, enfes.
4560 domineer despotça hükmetmek, hâkim durumda olmak. 12560 scrumptiously mükemmelce, harikulade bir şekilde
4561 dominion egemenlik, hâkimiyet. 12561 scrumptiousness mükemmellik, görkemlilik
4562 don kuşanmak/giyinmek 12562 scruple vicdanı elvermeme,tereddüt etmek.
vicdanının sesini dinleyen, vicdanlı,dürüst,dikkatli,
4563 Donate BAĞIŞ YAPMAK 12563 scrupulous titiz.
4564 Donation BAĞIŞ 12564 scrupulously titizlikle,dikkatle
4565 done to a turn tam kararında pişmiş 12565 scrutinize ince eleyip sık dokumak,dikkatle incelemek
4566 Donkey EŞEK 12566 scrutiny dikkatle bakma, inceleme.
4567 Donor BAĞIŞ YAPAN, VERİCİ 12567 scud sürüklenmek, rüzgarla sürüklenmek
4568 do-nothing tembelihaylaz 12568 scudded rüzgarla sürüklenmiş, sürüklenmiş
don't get your panties in
4569 a bunch dur hemen heyecan yapma, dur hemen tribe girme 12569 scuffle itişip kakışma, saç saça baş başa kavga etmek
4570 doodle rastgele şekiller çizmek 12570 scullery bulaşıkhane
4571 doofus aptal,ahmak 12571 scullion bulaşıkçı
4572 Doom KÖTÜ KADER,KÖR TALİH 12572 sculpt heykelini yapmak, yontmak
4573 Doomsday AHİRET GÜNÜ 12573 sculptor heykeltraş
4574 Door KAPI 12574 scumbag çok aşagılık kimse, çok kötü kimse, pislik.
4575 do-or-die ölüm kalım 12575 scurried hızlı kaçmış
4576 doorman kapıcı 12576 scurrilous kaba, küfürlü.
4577 doozy olağanüstü, mükemmel 12577 scurry hızla kaçmak,koşuşturmak
önceden kestirmek,uyuşturucu vermek
4578 Dope budala,aptal 12578 scurvy aşagılık ,pislik
4579 doper doping veren 12579 scuttle hızla koşmak, seğirtmek.hızlı koşma
4580 dopey budala. 12580 scuzzy çirkin,kirli
4581 dork ahmak,aptal 12581 Sea DENİZ
4582 dormant faal olmayan (yanardağ),uykuda,hareketsiz 12582 seafaring gemicilik,gemi yolculugu
4583 Dose DOZ 12583 Seal 1)MÜHÜRLEMEK 2)FOK BALIĞI
4584 dosh para 12584 seam dikiş, dikiş yeri, dikiş gibi iz bırakmak
4585 dossier evrak dosyası 12585 seamstress kadın terzi.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4586 Dot nokta,benek,noktalamak,beneklemek 12586 Search ARAŞTIRMAK
4587 dot com internet şirketi 12587 search me Ne bileyim ben!
4588 dotage bunaklık. 12588 searing yanma,daglama,haşlama
4589 doth yapmak,etmek 12589 Seashore DENİZ KIYISI
4590 doting çok seven,düşkün 12590 Seaside DENİZ KENARI
4591 Double ÇİFT 12591 Season sezon,mevsim,kurutmak
4592 double back aynı yoldan geri dönmek 12592 seasoned yetişmiş, olgunlaşmış
4593 double dealing iki yüzlülük 12593 Seat KOLTUK,SANYALYE
4594 double hull çift yanlı, çift dipli 12594 Seat-Belt EMNİYET KEMERİ
4595 doubloon ispanyol altını 12595 Seating oturma,oturma yerleri
4596 doubly iki misli 12596 seaweed yosun
ayrılıkçı,ayrılma yanlısı (siyasal/dinsel bir
4597 Doubt 1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK 12597 secessionist örgütten/bir devletten/federasyondan)
4598 doubtless kuşkusuz, şüphesiz, kesinlikle, muhakkak. 12598 seclude kimseyle görüştürmemek,eve kapamak
4599 doubtlessly şüphesiz bir şekilde 12599 secluded gözlerden uzak,tecrit edilmiş
4600 doubtlessness kesinlik. Kuşkusuzluk 12600 seclusion toplumdan uzak yaşama,inziva
4601 douche mal,dangalak 12601 Second 1.SANİYE 2.İKİNCİ,(bir öneriyi) desteklemek.
4602 douche bag adi şerefsiz, ciğeri beş para etmez 12602 Second-Rate İKİNCİ DERECE, KALİTE
4603 dough hamur.para,mangır 12603 Secrecy gizlilik
4604 dour asýık yüzlü, ters, haşin, aksi. 12604 Secret GİZ, SIR
4605 dourness aksilik,inatçılık 12605 Secretary SEKRETER
4606 douse söndürmek, üzerine su serpmek 12606 secretary of state devlet bakanı
4607 dovelike yumuşak başlı.mülayim 12607 secretive gizemli,ketum,gizli kapaklı
4608 dover mail yolcu vagonu postası 12608 secretively ağzı sıkı bir şekilde,gizlice
4609 dovish barışçı 12609 sect mezhep,tarikat
4610 dowdy pasaklı,derbeder 12610 sectarian mezhep,tarikat,hizipçi
AŞAĞISI,aşagıya,üzgün,keyifsiz, alaşağı etmek, yere
4611 Down sermek 12611 Section KISIM, BÖLÜM
4612 down below altında,altına 12612 secularism laiklik
4613 down market düşük gelirli tüketiciler piyasası 12613 Secure GÜVENLİ, SAĞLAM,SAGLAMAK
4614 Down on his luck talihsiz 12614 sedate sakinleştirmek, yatıştırıcı vermek
4615 Down Payment PEŞİN (Ödeme) ,PEŞİNAT 12615 sedately ciddi bir şekilde, sakin bir biçimde
4616 down the ages çağlar boyu, çağlar boyunca 12616 sedative yatıştırıcı
4617 down to earth gerçekçi, pratik 12617 sediment tortu,çökelti
4618 down-and-out çulsuz, parasız 12618 seditionist isyanı körükleyen kişi
4619 downcast neşesiz,üzüntülü 12619 seditious fitneci, kışkırtıcı
4620 downer yatıştırıcı, sakinleştirici 12620 seduce baştan çıkartmak,ayartmak
4621 downhearted üzgün,kederli 12621 seducer baştan çıkaran kimse
4622 downheartedly üzgün bir halde, kefiysizce 12622 seductive ayartıcı, baştan çıkaran, çekici.
4623 downheartedness üzgünlük,mutsuzluk 12623 sedulous çalışkan.gayretli
4624 downhill yokuş aşağı,aşagıya 12624 sedulously çalışkan bir biçimde
4625 downplay önemsiz gibi lanse etmek,önemsiz göstermek 12625 sedulousness çalışkanlık.inatçılık
4626 downsize küçülmeye gitmek,küçültmek 12626 See 1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
4627 downward başaşağı,aşağıya doğru 12627 see fit uygun görmek, münasip görmek
4628 downy yumuşaçık,tüylü 12628 See Over GÖZDEN GEÇİRMEK
4629 dowry çeyiz. 12629 Seed 1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4630 dowse çatal çubuk ile su mineral kaynağı araştırmak 12630 seedy hırpani, tohumlu,keyifsiz
4631 doyen duayen, grubun en kıdemli üyesi 12631 seeing that madem,mademki,-diği için,-e göre
4632 Doze UYUKLAMAK, ŞEKERLEME 12632 Seek ARAMAK, SORUŞTURMAK
4633 Dozen DÜZİNE 12633 seeker arayan kimse
4634 dozy mankafa, uykulu 12634 Seem GÖRÜNMEK,gibi gelmek:
4635 Draft TASLAK,TASARI,tasarlamak,planını çizmek 12635 seem to be görünmek
4636 draft board Çizim masası 12636 seemingly görünüşe göre,görünüşe bakılırsa
4637 drafty cereyanlı, soğuk hava akımı olan. 12637 seer gaipten haber veren kimse.
4638 Drag çekmek,sürüklemek 12638 seersucker gofre kumaş

4639 Dragon EJDERHA 12639 seesaw kararsız olmak, aşağı yukarı sallanmak, tahterevalli
4640 Drain LAĞIM, SU YOLU 12640 seethe kudurmak,kaynatmak,haşlamak
4641 drain pipe atık su borusu 12641 seething haşlama,kaynatma
4642 drainage drenaj,akıtma, boşaltma. 12642 Segment PARÇA,BÖLÜM,KISIM
4643 Drama DRAM 12643 segregate ayırmak,tecrit etmek,ayrım yapmak
4644 dramatic dramatik,etkileyici 12644 segregation fark gözetme,ayrı tutma, ayrım:

4645 drape kalın,perde,kumaşla örtmek. 12645 segue iki şarkı yada iki fikir arasında aralıksız geçiş yapmak
4646 drapery perdelik kumaş 12646 Seize ELE GEÇİRMEK,YAKALAMAK
4647 drastic sert, şiddetli, zorlayıcı. 12647 seizure gasp,yakalama,felç
4648 drastically sert bir biçimde,şiddetle 12648 Seldom ARA SIRA, SIK DEĞİL
4649 Draught HAVA AKIMI, CERYAN 12649 Select SEÇMEK
4650 Draughts DAMA OYUNU 12650 Selection SEÇİM
4651 draughtsman teknik ressam 12651 self denial feragat,nefsine hakim olma
4652 Draw 1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece) 12652 self esteem kendine saygı, özsaygı
4653 draw the line bir sınır koymak, izin vermemek 12653 self sufficiency olgunluk,kimseye muhtaç olmama
4654 drawback sakınca, mahzur, dezavantaj. 12654 self-contradictory kendiyle ters düşen
4655 Drawer ÇEKMECE, GÖZ 12655 self-declared kendi iradesiyle ilan edilen
4656 drawing room misafir odası 12656 self-effacing kendini geri planda tutan
4657 Drawn çekilmiş,çekilmek 12657 self-evident aşikâr, açık, belli.
4658 drawn out bitkin 12658 self-evidently aşikar bir biçimde
4659 Dreadful KORKUNÇ, KÖTÜ 12659 self-expression kendini ifade eden
4660 Dreadfully ÇOK 12660 self-forgetful kendini düşünmeyen
4661 Dream DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK 12661 self-immolation kendini yakma eylemi, kendini feda etme
4662 dream of hayalini kurmak 12662 self-indulgent rahatına düşkün
4663 dreamily sersem sersem 12663 self-inflicted kendi kendine olan
4664 dreamy hayalci,hülyalı 12664 Selfish BENCİL
4665 dreary kasvetli, sıkıcı. 12665 Selfless özverili
4666 dredge dibini temizlemek,tarak makinası 12666 selflessly sadece kendini düşünmeyerek
4667 drench sırılsıklam etmek. 12667 self-mockingly kendisiyle alay ederek
4668 Dress 1.GİYSİ 2.GİYİNMEK 12668 self-possessed kendine hakim,sakin
4669 dresser şifoniyer,kostümcü 12669 self-purification kendi kendine temizleme
4670 Dressing pansuman,sargı,giydirme 12670 selfsame birbiriyle aynı,tıpkı
4671 dressing gown sabahlık 12671 Sell SATMAK
4672 dribble damla damla akıtmak, damlatmak. 12672 sell short küçümsemek.
4673 Drift sürüklenme,sapma 12673 selvage kumaş kenarı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4674 drift apart birbirlerinden ayrı düşmek,temasa kesmek 12674 Selve benlik
4675 driftwood suların sürüklediği ağaç dalları 12675 semblance biçim.suret,dış görünüş
1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK,talim
4676 Drill yapmak,matkap 12676 semen meni
4677 Drink İÇMEK 12677 Semi YARI
4678 Drip damlamak,damlama 12678 seminary ilahiyat fakültesi.
4679 Drive ARABA KULLANMAK, SÜRMEK 12679 Senate SENATO
4680 drive nuts deli etmek 12680 Send GÖNDERMEK
4681 drive through (bir yerden) arabayla geçmek, arabaya servis 12681 senile bunak
4682 drivel saçma sapan söz.saçmalamak. 12682 senility bunaklık, güçsüzlük
4683 driveway özel araba yolu 12683 Senior KIDEMLİ,ÜST, YASÇA BÜYÜK
4684 drizzle (yağmur) çiselemek, serpiştirmek. 12684 Sensation duyum, his
4685 drone monoton ses, vızıltı,vızıldamak,hormurdamak 12685 Sense DUYU,HİS,mana,anlam
4686 drongo salak 12686 sense of calm durgunluk hissi
4687 drool ağzı sulanmak. 12687 sense of humour mizah anlayışı
4688 droop sarkmak, bükülmek, eğilmek; sarkıtmak, eğmek. 12688 sense of shame utanma hissi,utanma duygusu
4689 drooping sarkık 12689 Senseless DUYGUSUZ,ANLAMSIZ,ŞAÇMA
4690 droopy sarkık.eğri 12690 sensibility duyarlılık,hassaslık
4691 Drop 1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA 12691 Sensible DUYARLI,MANTIKLI,AKILLI
4692 drop in at ….-e uğramak. 12692 Sensitive DUYARLI, HASSAS
4693 drop kick kaleci vuruşu 12693 sensual şehvetli,duygusal,şehvetli…
1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life
4694 dross süprüntü, artık, değersiz şeyler. 12694 Sentence sentence)
4695 Drought kuraklık 12695 sentiment duygu, his,aşırı duyarlık.
4696 Drown BOĞULMAK 12696 Sentimental duygusal
4697 drowse uyuklamak, pineklemek. 12697 sentinel nöbetçi, gözcü.
4698 drowsily uykulu bir şekilde 12698 sentry nöbetçi, nöbetçi asker.
4699 drowsiness uykulu olma, uyuşukluk. 12699 sentry-go nöbet
4700 drowsy uykulu,uyku veren. 12700 sepal çanakyaprağı
4701 drudgery angarya, ağır ve sıkıcı iş 12701 Separate AYRI, AYIRMAK
4702 Drug UYUŞTURUCU MADDE,İLAÇ 12702 Separation ayırma
4703 drug trafficking uyuşturucu kaçakçılığı 12703 September EYLÜL
4704 Drum 1)DAVUL 2)MAKARA 3)VARİL, BİDON 12704 septic mikroplu
4705 Drunk SARHOŞ 12705 sepulchral mezar gibi.kasvetli
4706 drunkard ayyaş, içkici. 12706 sepulture mezar odası,ölü gömme
birbiri ardından gelme,sıra,ardışık,sıra, düzen; seri,
4707 drunkenness sarhoşluk 12707 sequence dizi.
4708 Dry 1.KURU 2.KURUMAK 12708 sequestrate haczetmek, el koymak.
mutlu kaza,şans eseri değerli birşeyler keşfetme
4709 dryly Kuru bir şŸekilde,duygusuz bir şŸekilde 12709 serendipity yeteneği
4710 dualism ikilik,ikicilik 12710 serene sakin,huzurlu.yüce
4711 dubious kuşkulu, şüpheli. 12711 serenely sakince
4712 duchy düklük, bir dük veya düşesin arazisi 12712 serenity sükûnet, dinginlik, huzur.
4713 Duck 1)ÖRDEK 2)BAŞINI EĞMEK 12713 serf kul,esir, ortaçağ köylüsü
4714 ducking ördek yavrusu, palaz. 12714 serfdom kölelik
4715 Duckling KÜÇÜK ÖRDEK 12715 Sergeant ÇAVUŞ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4716 Ducky güzel,sevgili 12716 sergeant major başçavuş
4717 Due KADAR, VADE( borç ) 12717 Serial SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
4718 due process kanuni prosedür 12718 series sıra,seri,dizi
4719 Duel DÜELLO 12719 Serious CİDDİ
4720 duffel silindir şeklinde çanta 12720 serious crime ciddi suç

4721 Dull SIKICI,DONUK,MAT,(ağrıyı) hafifletmek, azaltmak. 12721 Sermon VAAZ


4722 dully Sıkıcı bir şŸekilde, ilginç olmayan bir şŸekilde 12722 serpent yılan
4723 Dumb aptal,dilsiz 12723 serrated testere dişli (yaprak, bıçak).
4724 dumb-ass göt lalesi 12724 serried sıralı,sıkışık
4725 dumbfounded küçük dilini yutmuş, şaşkına dönmüş 12725 Servant HİZMETÇİ
çöplük, terk etmek (sevgiliyi),boşaltmak, 1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK,yararı
4726 dump atmak.damping yapmak, toptan ucuza satmak. 12726 Serve dokunmak
4727 dumpsite çöplük, çöp toplama bölgesi 12727 Service SERVİS
4728 dumpy bodur, kısa ve şişman 12728 Serviette PEÇETE
4729 dunghill çöp yığını 12729 servitude kölelik.
4730 dunk smaç, çaya batırmak, bandırmak 12730 servitute kölelik.
4731 duplex çift,dublex 12731 Set AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
4732 duplicitous iki yüzlü.aldatıcı 12732 set a goal hedef tayin etmek
4733 duplicitously iki yüzlü olarak.aldatıcı olarak 12733 set aside bir tarafa bırakmak, bir tarafa koymak
4734 duplicity ikiyüzlülük, düzenbazlık, hile. 12734 set goal hedef koymak
4735 Duration devam, süre 12735 set in motion etkin hale getirmek, harekete geçirmek
4736 duress zorlama, baskı 12736 set to başlamak,uğraşmak
4737 Dusk akşam karalıgı,alaca karanlık,loş 12737 set to work işe girişmek, işe koyulmak.
4738 Dust TOZ,tozunu almak; fırçalamak: 12738 setback yenilgi,başarısızlık
4739 Dust Bowl çöle dönmüş arazi 12739 Setting düzenleme ,ayar
4740 Dustbin ÇÖP TENEKESİ 12740 Settle YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
4741 Duty 1.GÖREV,HİZMET,VERGİ 12741 settle a dispute anlaşmazlığı çözmek, ara bulmak
4742 duty-bound görevine bağlı 12742 Settlement ANLAŞMA,YERLEŞME
4743 dweeb aptal,embesil 12743 Settler yerleşimci
4744 Dwell yaşamak 12744 sever kesmek.,ayırmak
4745 dweller oturan, sakin. 12745 Several BİR KAÇ
4746 dwindle önemini kaybetmek,yavaş yavaş azalmak 12746 severance işten çıkarma,ayırma
4747 Dye BOYA, BOYAMAK (Saç,kağıt vb.) 12747 Severe AGIR,ŞİDDETLİ,SERT,sade
4748 Dynamite DİNAMİT 12748 severed yarılmış,bölünmüş
4749 Dynamo DİNAMO 12749 severest şiddetli,agır,sert
4750 Dynasty HANEDAN 12750 Sew DİKİŞ DİKMEK
4751 dysentery dizanteri 12751 sewage pissu, lağım suyu.
herhangi bir organın anormal olarak çalışması,
4752 dysfunction fonksiyon bozukluğu 12752 Sewer lağım.
4753 E.G. ÖRNEĞİN (kısaltılmışı) 12753 Sex CİNSİYET, CİNS
4754 Each HER, HER BİRİ 12754 sextant denizcilikte açısal mesafeyi ölçen aygıt
4755 Eager İSTEKLİ 12755 sexting cinsel içerikli mesajlaşma
4756 Eagle KARTAL 12756 Sexual cinsel
4757 Ear KULAK 12757 shabby yırtık pırtık,eski püskü
4758 earlier daha evvel,daha erken 12758 shack baraka
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
engel, mania, zincir, kelepçelemek,elini kolunu
4759 Early ERKEN 12759 shackle bağlamak
4760 early on ilk zamanlarda,başlangıçta 12760 Shade GÖLGE, GÖLGELEMEK,panjur
4761 earmark belirli bir maksat için ayırmak, bir yana koymak. 12761 Shadow HARANLIK, GÖLGE
4762 Earn PARA KAZANMAK 12762 Shadow İZLEMEK (gizlice)
4763 Earnest CİDDİ,AGIRBASLI 12763 shady gölgeli,şüpheli,namussuz,
4764 earnestly ciddiyetle,ısrarla 12764 shaft mil,şaft,dingil,(birinin) canını yakmak.
4765 earnestness samimiyet.ciddiyet 12765 shag sevişmek,kaba tüy
4766 earshot işitme menzili 12766 Shake SARSMAK,titremek

4767 ear-splitting rahatsız edici derecede yüksek sesli,kulak tırmalayıcı ses 12767 shako sorguçlu asker şapkası
4768 Earth 1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI 12768 shaky titrek,zayıf
4769 earth works toprak işleri, toprak işleri 12769 Shallow SIĞ
4770 earthbound maddi, toprağa bağlı 12770 shallowness SığŸLık, yüzeysellik
4771 earthlings dünyalı 12771 Sham sahte,yalan
4772 earthly dünyaya ait, dünyevi. 12772 shambles karmakarışık bir yer, darmadağın bir yer
4773 Earthquake DEPREM 12773 Shame UTANÇ
4774 Ease kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK 12774 shame on you yazıklar olsun (sana)
4775 easel ressam sehpası 12775 shamefaced utangaç
irtifak hakkı,başkasının arsa/bahçe/tarla vb'ini
4776 easement kullanmak 12776 shamefacedly utangaç bir şekilde
4777 easing rahat ettirme,gevşeme 12777 shamefacedness utangaçlık
4778 East DOĞU 12778 Shameful utanç verici,ayıp
4779 Easy KOLAY 12779 Shampoo ŞAMPUAN, BAŞ YIKAMAK
4780 easy on the eye göze güzel görünen 12780 shank el yapımı bıçakla bıçaklamak, el yapımı bıçak
4781 easy-chair rahat koltuk 12781 shanty baraka.,gecekondu
4782 Easygoing uyumlu,uysal 12782 Shape ŞEKİL, FORM
4783 Eat YEMEK YEMEK 12783 Share PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY
Take the blame for an illgal situation that cause legal
4784 eat the charge repercussions. 12784 share capital paylara bölünmüş sermaye
4785 ebb (deniz) çekilmek. 12785 share in katılmak,payı olmak
4786 ebb and flow alçalıp yükselmek, met cezir 12786 shareholder hissedar,ortak
4787 ebbing düşme,azalma 12787 Shark KÖPEK BALIĞI
4788 ebullient içi içine sığmayan.kaynayan 12788 Sharp 1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
4789 eccentric garip bir kişi,acayip, garip, tuhaf 12789 Sharp Shooter KESKİN NİŞANCI
4790 eccentricity tuhaflık, eksantriklik. 12790 sharply keskince,ciddi bir şŸekilde
4791 ecclesiastic papaz, rahip 12791 shatter paramparça etmek, tuzla buz etmek.
4792 ecclesiastical kiliseye ait,dini 12792 Shave TIRAŞ
4793 echelon kademe.(askeri) 12793 shawl şal,eşarp
4794 echinus denizkestanesi 12794 shear kesip koparmak.
4795 Echo EKO, AKİS 12795 sheath (bıçak, kılıç için) kın.
4796 eclectic seçmeci, seçmeciliğe ait. 12796 sheathe kınına koymak, kılıfına koymak
4797 econ ekonomi 12797 sheave makara,bobin
(yaprak, gözyaşı, tüy) dökmek,(odun, kömür, bahçe
4798 Economical EKONOMİK 12798 shed aletleri v.b. konulan ufak) kulübe.
4799 ecossaise bir tür iskoç dansı 12799 Sheep KOYUN, KOYUNLAR
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4800 ecstasy kendinden geçme, (zevkten) mest olma 12800 sheepish gülünç bir şekilde utangaç,ezik,mahcup
4801 ecstatic kendinden geçmiş,çok mutlu 12801 sheepishly koyun gibi, süklüm püklüm
4802 ecstatically mest olmuş bir halde, kendinden geçmişcesine 12802 sheer düpedüz,büsbütün
4803 eddy girdap.anafor,anafor yapmak 12803 Sheet LEVHA, TABAKA,YAPRAK
4804 Eden cennet,irem bagı 12804 Shelf RAF

4805 Edge KENAR 12805 Shell 1.KABUK 2.BOMBALAMAK,-i top ateşine tutmak.
4806 edge away (yoldaki birisinden) yavaş yavaş uzaklaşmak 12806 Shellfish kabuklu deniz hayvanı
4807 edgily sinirli bir şekilde 12807 Shelter SIĞINAK
4808 edginess sinirlilik. 12808 shelve rafa koymak/kaldırmak, şimdilik vazgeçmek.
4809 edgy sinirli, sinirleri gergin. 12809 shenanigan saçmalık,maskaralık

çoban.(rehber veya refakatçi olarak) (birini)


4810 edible yenebilir. 12810 shepherd getirmek veya götürmek, (birine) refakat etmek.
4811 edict emir, ferman. 12811 shepherdess çoban kız
4812 edictal fermanla ilgili 12812 Shield KALKAN, KILIF
4813 edictally fermanla ilgili olarak 12813 Shift 1)DEĞİŞTİRME 2)VARDİYE
4814 edifice büyük yapı 12814 shifty dalavereci, hilekâr.
4815 edifier aydınlatan, bilgi veren 12815 shill yem
4816 edify ahlakça yükseltmek. 12816 shilling artık kullanılmayan ingiliz parası şilin

4817 edifying ahlakça yükselten,yüksek duygulara ulaştıran 12817 shimmer titrek ışık, yumuşak ve titrek bir ışıkla parıldamak
4818 Edition basım, baskı 12818 shin incik,tırmanmak
4819 Editor EDİTÖR 12819 shindig shindig.parti
4820 Educate EĞİTİM,EGİTMEK 12820 Shine PARLAMAK, PARLATMAK
tahta kiremitle kaplamak, çatıyı padavra ile
4821 Education eğitim 12821 shingle kaplamak
4822 educational egitici 12822 shiny parlak,parlamış
4823 Eel YILAN BALIĞI 12823 Ship GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
4824 eerie ürkütücü,tüyler ürpertici,ugursuz 12824 shipping nakliyat,nakliye
4825 eerily korkutucu bir şekilde, tüyler ürpertici bir şekilde 12825 shipwreck gemi enkazı,deniz kazası,karaya oturmak
4826 efface yok etmek,silmek 12826 Shirt GÖMLEK
4827 Effect ETKİ,etkilemek 12827 shitter tuvalet,hela
4828 effective etkili, tesirli. 12828 Shiver ürperti,ürpermek
4829 effectual etkili, istenilen sonucu veren. 12829 shivering titreme
4830 effectuate meydana getirmek,başarmak 12830 shoal balık sürüsü,sığlık yer,sığlık
4831 effectuation tamamlama,başarma 12831 Shock ŞOK, DARBE
4832 effete bitkin, halsiz, güçsüz. 12832 Shocker heyacanlı roman
4833 Efficiency verimlilik 12833 shoddy kalitesiz
4834 Efficient VERİMLİ,ETKİLİ 12834 Shoe AYAKKABI,nallamak, nal çakmak.
bir şeyin içine sığdırmak, ilgisiz bir şeyi birbiriyle
4835 effigy büst,heykel 12835 shoehorn uyumlu iki şeyin arasına koymak
4836 Effort ÇABA,EFOR 12836 Shoelace AYAKKABI BAĞI
4837 effrontery küstahlık, yüzsüzlük. 12837 shoemaker kunduracı
4838 effuse dışarı akıtmak.taşırmak 12838 Shoot ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
4839 effusion taşma, dökme 12839 shoot dead öldürmek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4840 Egg YUMURTA 12840 Shoot Down VURUP DÜŞÜRMEK, uçağa ateş edip düşürmek
4841 egocentric benmerkezci,benci 12841 shootout silahlı çatışma
4842 egoism egoizm, bencillik. 12842 shoot-out silahlı çatışma
4843 egomaniac benmerkezci, egomanyak 12843 Shop DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
4844 egregious fevkalade kötü, korkunç: 12844 shoplift mağaza soygunculuğu yapmak
4845 egress çıkış hakkı, çıkmak 12845 shoplifter dükkanlardan mal aşıran kimse
4846 either case her halukarda 12846 Shopping ALIŞVERİŞ
4847 either of them ikisinden biri 12847 Shore KIYI
4848 either side her iki taraf,her iki taraftan biri 12848 Short 1.KISA 2.ANİDEN
4849 either way her halükarda, hangisi olursa olsun 12849 Short Cut KESTİRME YOL
4850 Either.....Or.... YA.....YA..... 12850 short out kısa devre yapmak
4851 ejaculate boşalmak, meni gelmek. 12851 short shrift baştan savma
4852 eke eklemek,arttırmak 12852 short sighted uzagı göremeyen,basiretsiz
güney afrika'da hazinelerle dolu olduğu söylentisi
4853 El Dorado bulunan efsanevi şehir 12853 Shortage YOKLUK, KITLIK

4854 elaborate ayrıntılı, dikkatle hazırlanmış,özen göstermek,süslü 12854 shortchange paranın üstünü eksik olarak vermek,kandırmak
4855 elaborately üzerinde dikkatle durarak, ayrıntılı bir şekilde 12855 shortcoming noksan.eksiklik
4856 elaboration dikkatle hazırlanma, ayrıntılara girme 12856 shorthand stenografi, steno.
4857 elan ateşlilik, canlılık 12857 Shortly KISACA,YAKINDA
4858 Elapse ZAMANIN GEÇMESİ (3 days have elapsed) 12858 short-sightedly basiretsiz bir şekilde,miyop
4859 Elastic ELASTİK 12859 short-sightedness öngörüsüzlük
4860 elasticity esneklik, elastiklik 12860 Shot ATIŞ
4861 elate sevindirmek,neşelendirmek 12861 Shoulder OMUZ
4862 elation sevinç, kıvanç 12862 Shout BAĞIRMAK
4863 Elbow DİRSEK 12863 shove itiş,(sert bir şekilde) itmek., sürmek
4864 Elder YAŞLI (daha yaşlı) 12864 shove it up your ass kıçına sok
kürek,kürekle atmak, küreklemek, küremek,
4865 elderly oldukça yaşlı. 12865 shovel kürümek.
4866 Eldest en yaşlı 12866 Show GÖSTERMEK, GÖSTERİ
4867 Elect SEÇMEK 12867 showcase vitrin, camekân.
4868 Election SEÇİM 12868 showdown güç gösterisi
4869 electorate oy kullanan kişiler,seçmenler 12869 Shower 1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
4870 Electricity ELEKTRİK 12870 showery yağmurlu, ara sıra yağmur yağan
4871 Elegant ZARİF,ŞIK 12871 showy gösterişli,göz boyayan.
4872 Element eleman,öge,element,unsur 12872 shred ufak parça, parçacık.lime lime etmek.
4873 Elementary TEMEL, BAŞLANGIÇ İÇİN 12873 Shrewd kurnaz,zekice
4874 Elephant FİL 12874 Shrewdly kurnazca ,zeki bir şekilde
4875 elevate yükseltmek,terfi ettirmek,aklı/ruhu geliştirmek 12875 Shriek çıglak/feryat atmak,çıglık
4876 elevation yükseltme; kaldırma.terfi 12876 shrill tiz (ses), tiz sesli; kulak tırmalayıcı.
4877 elf cin.cüce.peri 12877 shrine tapınak, mabet.

4878 elicit gerçeği ortaya çıkarmak, (bilgi) edinmek, sağlamak. 12878 Shrink KÜÇÜLMEK,ÇEKMEK,psikiyatrist
4879 eligible nitelikli, uygun şartlara sahip 12879 shrivel kuruyup buruş buruş olmak
4880 eligible fro .. -e uygun. 12880 shroud örtü,kefen,örtmek,gizlemek
4881 Elimination eleme, yok etme 12881 shrug omuz silkme
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4882 ellipsis eksilti.üç nokta 12882 Shuck mısır koçanını saran yapraklar.
4883 elongate uzatmak. 12883 shudder ürperti,titreme
ayaklarını sürüyerek yürüme,(bir şeyleri) bir yerden
4884 elongation uzatma 12884 shuffle alıp başka yere koymak.
4885 elope evlenmek için evden kaçmak, âşığıyla kaçmak. 12885 shun dışlamak,uzak durmak
yolunu değiştirmek,tayin etmek (önemli bir yerden
4886 elopement evlenmek için evden kaçma, âşığıyla kaçma 12886 shunt önemsiz bir yere/makama)
4887 eloquence etkili ve güzel söz söyleme yeteneği. 12887 shush susmak; susturmak.
4888 eloquent anlamlı,güzel konuşan 12888 Shut KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS

4889 eloquently kolay anlaşılabilir şekilde, güçlü ve etkili bir biçimde 12889 shutoff kapama,kesme
4890 Else DAHA, BAŞKA 12890 shutter kepenk,panjur, kepenkleri kapamak
4891 Elsewhere BAŞKA BİR YER 12891 shuttle mekik, gidip gelmek
4892 elucidate açıklamada bulunmak, izahat vermek; açıklamak. 12892 Shy UTANGAÇ
paçasını kurtarmak,atlatmak (takip edenleri/bir
4893 elude tehlikeyi),aklına gelmemek 12893 shyly utanarak
4894 elusive tarifi zor; anlaşılması zor. 12894 shyness utangaçlık
Incest between siblings in fanfiction. Siblings + incest
4895 Elysian ilahi,cennet gibi 12895 sibcest = sibcest.
4896 emaciate çok zayıflamak, bir deri bir kemik yapmak 12896 sibling kardeş
4897 emanate from , -den çıkmak, -den kaynaklanmak 12897 sibling rivalry kardeşlerarası rekabeti
azat etmek, serbest bırakmak, özgürlüğüne
4898 emancipate kavuşturmak. 12898 sic the dogs on köpekleri üzerine salmak
4899 emancipation özgürlüğüne kavuşma.azat etme 12899 Sick HASTA
4900 embalm tahnit etmek, mumyalamak. 12900 sickbed hasta yatağı

4901 Embark 1)GEMİ YADA UÇAGA BİNMEK ,ATILMAK,GİRİŞMEK 12901 sickly hastalıklı.
4902 embark on ..-e girişmek, -e başlamak. 12902 Sickness hastalık
4903 embark upon başlamak, -e girişmek 12903 Side kenar,yan
4904 embarkation gemiye binme. 12904 side issue ikincil mesele
4905 embarrass utandırmak 12905 Side To Side yanyana
4906 Embarrassment 1)SIKINTI 2)UTANMAK 12906 side with .-in tarafını tutmak.
4907 Embassy BÜYÜKELÇİLİK 12907 sidekick yardımcı, kader arkadaşı
bir oyuncuyu kenara çekmek,gözden düşmek,yan
4908 embattled güç durumda, sıkışmış 12908 sideline yol
4909 embed in (içine) iyice yerleştirmek, gömmek. 12909 sidepiece yan parçası
4910 embellish süslemek. 12910 sideswipe yandan çarpmak
4911 embellishment süsleme,süs 12911 sidetrack (birini) asıl amacından saptırmak
4912 ember kor; köz. 12912 sidewalk kaldırım
4913 embezzle (emanet para veya mülkü) zimmetine geçirmek. 12913 sidle yan yan gitmek.
4914 embezzlement zimmete geçirme. 12914 sift elemek,gözden geçirmek
4915 embitter hayata küstürmek. 12915 Sigh İÇ ÇEKMEK
4916 embittered hayata küstürülmüş 12916 Sight GÖRÜŞ,manzara,görmek.
4917 emblem amblem, simge. 12917 sightless kör,görmeyen
4918 emblematic simgesel,sembolik 12918 sightseeing turistik yerleri gezip görme,gezi
4919 embodiment (bir şeyin) somut hali; kendisi: 12919 sightseer turist.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4920 embody somutlaştırmak,cisimleştirmek 12920 Sign 1.İŞARET 2.İMZALAMAK
4921 embolden cesaret vermek, yüreklendirmek. 12921 Signal SİNYAL VERMEK, SİNYAL
4922 embosom kucaklamak.sarılmak 12922 signatories sözleşmeyi imzalayan taraflar
4923 emboss kabartma desenle süslemek. 12923 Signature İMZA
4924 Embrace KUCAKLAMAK,Kucak 12924 signee imzalayan,imzacı
4925 embroider oyalamak,nakışla süslemek 12925 Significance önem, anlam
4926 embroidery nakış, işleme. 12926 Significant ÖNEMLİ,ANLAMLI
4927 embroil sokmak (birini zor bir işe), karışmak 12927 Signify anlamına gelmek, göstermek:
4928 embryonic gelişmemiş.ilkel 12928 Signpost İŞARET DİREĞİ
4929 Emerge ÇIKMAK 12929 Silence 1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK

emerge from something bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak


4930 as something 12930 Silent SESSİZ, SAKİN
4931 Emergence belirme, çıkma, oluşma 12931 silhouette siluet, gölge görüntü.
4932 Emergency ACİL DURUM 12932 Silk İPEK
emeritus (emekli bir üniversite öğretim görevlisine
4933 emeritus verilen unvan) 12933 sill eşik,pervaz
4934 emetic kusturucu (ilaç). 12934 silliness salaklık,aptallık
4935 Emigrate GÖÇMEN (kendi ülkesinden göçen) 12935 Silly BUDALA, APTAL
4936 émigré göçmen,muhaçir 12936 Silo SİLO, DEPO
4937 eminent tanınmış ve üstün (kişi) 12937 silt çamur ve kum tabakası
4938 eminent domain istimlak hakkı 12938 simian insana benzeyen maymun
4939 eminently fazlasıyla 12939 Similarity benzerlik
4940 emissary özel bir görevle gönderilen kişi. 12940 similitude benzerlik, benzeşme
4941 Emission yayılma, salınım 12941 simmer içten içe kaynamak,kaynatmak
4942 Emit yaymak,fışkırtmak 12942 simpler basit,kolay
4943 emitter emitör (yayıcı) 12943 simpleton avanak.aptal
4944 emollient yumuşatıcı.yumuşatıcı ve acıyı dindiren merhem. 12944 simplicity basitlik,sadelik
4945 Emotion KUVVETLİ DUYGU 12945 Simplify BASİTLEŞTİRMEK
4946 Emotionally duygusal yönden 12946 simulate taklidini yapmak; gibi yapmak:
4947 Emphasis VURGU,ÖNEM 12947 simulation sahte tavır, benzeme
4948 Emphasize VURGULAMAK 12948 simultaneous eşzamanlı,aynı zamanda olan
4949 Emphatic VURGULU,ÖNEMLİ 12949 simultaneously aynı anda,eşzamanlı
4950 emphatical vurgulu,vurgulanmış 12950 Sin GÜNAH,günah işlemek; günaha girmek.
4951 emphatically vurgulayarak,üzerinde durarak 12951 Since 1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ
4952 Empire İMPARATORLUK 12952 Since ŞİMDİYE KADAR
4953 empirical deneysel, ampirik. 12953 since that bu yana
4954 empirically deneysel olarak 12954 since then o zamandan beri
4955 Employ ÇALIŞTIRMAK (parayla adam çalıştırmak) 12955 since when o zamandan beri...ne zamandan beri
4956 Employee İŞCİ,PERSONEL 12956 Sincere İÇTEN, SAMİMİ, SAHTE OLMAYAN
4957 Employer İŞVEREN 12957 sincerity samimiyet,içtenlik
4958 Employment İŞ,İSTİHDAM 12958 sinecure kolay ve iyi maaşlı bir iş.
4959 emporium ticaret merkezi 12959 sinewy kuvvetli, güçlü.adeleli
4960 Empower yetki vermek, güçlendirmek 12960 sinful günahkâr, günahlı (kimse)
4961 empress imparatoriçe 12961 Sing ŞARKI SÖYLEMEK
4962 Empty BOŞ,boşaltmak 12962 Single 1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
4963 emu koşucu devekuşu 12963 single handedly yalnız başına, kendi başına
4964 emulate benzerini veya daha iyisini yapmaya çalışmak 12964 Singular TEKİL,TEK
4965 emulsion emülsiyon. 12965 Singularities tuhaflık,eşsizlik
4966 en masse toptan,hep beraber 12966 singularly garip bir biçimde,tekil olarak
4967 Enable olanak tanımak,etkinleştirmek 12967 sinister kötü,ugursuz
4968 Enact yasa çıkarmak,sahnelemek 12968 Sink 1.BATMAK 2.EVYE
4969 enactment kanunlaştırma 12969 sinker ağ kurşunu,maden işçisi
4970 enamor büyülenmek,aklını başından almak 12970 Sinless günahsız
4971 encamp (ordu) kamp kurmak 12971 sinner günahkâr, günahlı.
4972 encampment kamp yeri.karargah 12972 sip yudum,yudumlamak

4973 encapsulate kapsamak, kısa ve öz biçimde açıklamak 12973 siphon sifon,sifon borusuyla (bir şeyi) çekmek/boşaltmak.
4974 encase sandığa koymak. kılıfa sokmak 12974 sippy cup damla akıtmayan/damlatmaz bardak
4975 enchant büyülemek.(birinin) çok hoşuna gitmek. 12975 Sir EFENDİ
4976 enchanting büyüleyici.harika 12976 sire baba, peder.-in babası olmak.
4977 encirclement kuşatma 12977 Siren SİREN
yerleşme bölgesi,yabancı ülkelerle kuşatılmış bir
4978 enclave bölge,etrafını çevirmek 12978 Sister 1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE
4979 Enclose ÇEVRELEMEK,KAPSAMAK 12979 Sit OTURMAK
4980 Encompass kapsamak, kaplamak 12980 sitrep (situation report) durum raporu
4981 Encounter karşılaşmak, rastlamak 12981 sitter çocuk bakıcısı
4982 Encourage CESARETLENDİRMEK 12982 situated yerleşmiş.
4983 Encouragement cesaretlendirme 12983 Situation-Sitch DURUM,VAZİYET
4984 encroach haddini aşmak, kötüye kullanmak 12984 Size BOYUT,BÜYÜKLÜK
4985 encroach on yayılmak, tecavüz etmek 12985 sizzle cızırtı,cızırdamak
4986 encumbrance sorumlu olunan kişi (çocuk). Sorumluluk 12986 skank önüne gelenle yatan ahlaksız kadın,kevaşe
4987 End SON, BİTİRMEK 12987 skanky iğrenç, son derece çirkin
4988 end man komedyen 12988 Skate BUZ PATENİ, PATEN AYAKKABISI
4989 end to end ucu ucuna,uçtan uca 12989 Skateboard KAY KAY
4990 Endanger tehlikeye atmak 12990 skateboarder kaykaycı
4991 endear sevdirmek. kendini sevdirmek 12991 skating rink buz pateni pisti
4992 endearment sevgi belirtisi, tatlı söz 12992 skedaddle koşup gitmek, tüyüp gitmek.

4993 endeavor çaba,gayret,yapmaya çalışmak; gayret etmek, çalışmak. 12993 Skeleton İSKELET
4994 endeavour çabalamak,emek harcamak 12994 skeptic şüpheci kimse.
4995 ending son, nihayet. 12995 skepticism şüphecilik, kuşkuculuk,
4996 Endlessly durmadan, bitmek tükenmek bilmeksizin. 12996 Sketch taslak,skeç
4997 endorsed uygun bulunan, uygun bulunmuş 12997 sketchy yarım yamalak, oldukça eksik.
egrik,çarpık,birbirine paralel olmayan. (bir şeyin
4998 Endorsement CIRO,ONAY 12998 skew anlamını) çarpıtmak.
4999 endow bagışlamak,bahşetmek 12999 skewer şiş,şişe geçirmek
bağışta bulunma,Allah vergisi, doğuþtan gelen özel
5000 endowment yetenek. 13000 Ski KAYAK, KAYAK YAPMAK
5001 Endurance dayanma, katlanma 13001 skid kızak,patinaj,savrulmak
5002 endure dayanmak,katlanmak 13002 skiff hafif kayık
5003 enema şırınga,rektuma sıvı gönderilmesi,lavman 13003 skilful becerikli, marifetli.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5004 Enemy DÜŞMAN 13004 Skill YETENEK
KÖPÜK, YAĞINI ALMAK (Süt, yoğurt), SIYIRMAK, göz
5005 energetic enerjik, faal. 13005 Skim gezdirmek
lüks olmayan bazı masraflardan kaçınarak tasarruf
5006 energetically enerjik olarak,çaba harcayarak 13006 skimp yapmak, idareli kullanmak
5007 energize enerji vermek, güç vermek. 13007 Skin DERİ
5008 Energy ENERJİ 13008 skip atlama,atlamak,kova,bidon
5009 enfeeble güçsüzleştirmek,kuvvetten düşürmek 13009 skipper kaptan
5010 enfeebled zayıf düşürülmüş, dermansız bırakılmış 13010 skirmish çekişme, kısa bir süre çarpışmak
5011 Enforce uygulamak,güçlendirmek, yürürlüğü koymak 13011 Skirt ETEK, (bir yerin) etrafından geçmek.
5012 enforcement uygulama,zorlama 13012 skittish ateşli, aldatıcı
5013 enforcer infazcı,zorla yaptıran 13013 skittle alley bovling pisti
5014 enfranchise azat etmek. serbest bırakmak 13014 skittles dokuz kuka oyunu.
5015 Engage 1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK 13015 skulk gizlice gitmek; hırsız gibi dolanmak.
5016 engaged in .. ..e ile iştigal etmek 13016 Skull KAFATASI
5017 Engagement nişanlılık, sözleşme 13017 skullcap takke.
kokarca.(bir oyunda) bozguna uğratmak, fena halde
5018 engagingly havalı bir şekilde 13018 skunk bastırmak.
5019 engender meydana getirmek,yaratmak 13019 Sky GÖKYÜZÜ
5020 Engine MAKİNE 13020 slab levha,plaka
5021 engorge tıka basa/ağzına kadar dolmak, çok yemek yemek 13021 slack gevşek,laçka,gevşeklik
5022 engorgement tıka basa yeme 13022 slacken gevşetmek

5023 engrain in aşılamak (düşünce/alışkanlık vb'ni), içine iyice çektirmek 13023 slake (susuzluğunu) gidermek.
çarpma sesi,çarparak kapatmak (kapıyı/kapağı),ağır
5024 engrave kazımak,oymak 13024 slam bir şekilde eleştirmek
5025 engross (dikkat veya zamanını) işgal etmek,işgal etmek 13025 slam dunk kesin sonuç
5026 engulf içine çekmek, yutmak. 13026 slammer mahpushane, hızla çarpan kimse (kapı vb)

5027 enhance (değer, fiyat v.b.'ni) artırmak, yükseltmek. 13027 slander iftira,-e iftira etmek, -e kara çalmak, -i karalamak.
5028 enigma bilmece,gizem,esrar 13028 slanderous iftira niteliğinde.
5029 enjoin tembih etmek; emretmek: 13029 Slang ARGO
5030 enjoinder yasak etme 13030 slant egim,meyil,yana yatmak,meyilli olmak
5031 enjoined emredilmiş, yasaklanmış 13031 slanting yan yatan, eğilimli
5032 enjoiner yasaklayan, emreden 13032 slanty-eyed çekik gözlü
5033 enjoinment haksız uygulamayı durdurma emri 13033 slash (kesici bir aleti kuvvetle savurarak) kesmek.
kayağantaş, aday listesi (seçim için), cezalandırmak,
5034 Enjoy EĞLENMEK,HOŞLANMAK 13034 slate şiddetle eleştirmek
5035 enjoyment zevk 13035 slather har vurup harman savurmak, çok harcamak
5036 enlarge büyütmek; genişletmek; büyümek; genişlemek. 13036 Slaughter kesim,katliam
5037 Enlargement genişleme 13037 Slave KÖLE
askere kaydolmak/yazılmak
5038 Enlist askere kaydetmek/yazmak. 13038 slaveholding köle sahipliği
5039 enliven canlandırmak. 13039 Slavery esaret, kölelik
5040 enlivened canlandırılmış, renklendirilmiş 13040 Slay öldürmek,katliam yapmak
5041 enlivening canlandırma,canlandırıcı 13041 sleazy kalitesiz,adi
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5042 enlivenment neşelendirme, renklendirme, canlandırma 13042 sledge-sled kızak,balyoz, -i kızakla taşımak.
5043 enmity düşmanlık, husumet. 13043 sleek şık,parlak tüylü
5044 ennoble soylular sınıfına almak, asalet unvanı vermek. 13044 Sleep UYUMAK, UYKU
5045 ennoblement asalet verme,yüceltme 13045 sleeper uyuyan kimse.
5046 ennui can sıkıntısı, bıkkınlık 13046 Sleepwalker uyurgezer
5047 enormity muazzamlık,büyüklük. 13047 Sleepy UYKULU, SAKİN
5048 Enormous BÜYÜK,MUAZZAM 13048 sleet sulu sepken yağmak

5049 Enormously çok 13049 Sleeve ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ (elbise,bluz v.b)
5050 Enough YETER 13050 slender ince,narin,hatları ince ve güzel.
5051 enquiries soruşturma,araştırma 13051 sleuth dedektif. Hafiye, avlamak ,iz sürmek
5052 enrage öfkelendirmek 13052 slew büyük miktar.
5053 enraged öfkeli 13053 Slice DİLİM, DİLİMLEMEK
5054 enrapture aklını başından almak,mest etmek 13054 slick kurnaz,usta,su yüzündeki yağ tabakası.
5055 enraptured mest olmuş, aklı başından gitmiş 13055 Slide SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA
ÖNEMSİZ, KÜÇÜK,adam yerine koymamak;
5056 Enrollment kayıt 13056 Slight önemsememek.
5057 ensample örnek,numune, örneklemek 13057 slightest en ufak
5058 ensconce yerleştirmek, kendini yerleştirmek 13058 slightly hafifçe
5059 ensconce oneself in ..-e yerleşmek 13059 Slim İNCE, ZAYIF
5060 ensemble (müzik) topluluk. 13060 Slim ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK

5061 enshrined kutsal olarak kabul edilen. Kutsallaştırılmış 13061 slime sümük.,suyun yüzeyinde duran bakteri tabakası
(taş atmak için) sapan.sapanla (taş) atmak.(giysiyi)
5062 ensign bayrak, sancak, bandıra,asteğmen 13062 sling (omzuna) atmak.
5063 Enslave köle/esir yapmak 13063 Slip YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK
5064 ensnare tuzağa düşürmek. 13064 Slipper TERLİK
(sonuç olarak) ortaya çıkmak, meydana gelmek; slippery
5065 ensue ardından 13065 kaygan,hilekar,kaypak
5066 ensuing ertesi,sonraki 13066 slipshod yarımyamalak, üstünkörü.
5067 Ensure garanti altına almak, saglamak 13067 slip-up yanlış,hata
5068 ensuring sigortalama 13068 slit yarık,yarık açmak,uzun ve dar kesik
düşe kalka ilerlemek, dengesini kaybetmişçesine
5069 Entail gerektirmek 13069 slither kaymak
5070 entangle dolaştırmak,bulaştırmak,başını derde sokmak 13070 slob kaba saba kimse, hödük.
5071 Enter GİRMEK 13071 slobber ağzından salya akmak.
yemek artıklarından oluşan sulu yiyecek (hayvana
5072 Enterprise KURULUŞ,GİRİŞİM 13072 slop verilen)
5073 enterprising girişimçi,girişken 13073 Slope EĞİM,YAMAÇ,meyletmek, eğimli olmak.
5074 Entertain eğlendirmek,AĞIRLAMAK (konukları) 13074 sloppy son derece dikkatsiz, yarımyamalak
5075 Entertainment EĞLENCE 13075 sloshy vıcık vıcık.sulu
5076 enthrall büyülemek,etkilemek 13076 Slot YARIK,DELİK AÇMAK
5077 enthuse about/over göklere çıkarmak, çok övmek. 13077 sloth tembellik.
5078 Enthusiasm heves, coşku 13078 slothful tembel.
5079 Enthusiastic çoşkulu,hevesli 13079 Slow YAVAŞ, YAVAŞLAMAK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

5080 entice tatlılıkla ikna etmek (kötü bir şey yapmaya),akıl çekmek 13080 slowpoke mıymıntı
kurşun,konuşma dili (içkiden) yudum. birine okkalı
5081 enticement baştan çıkarma,çekicilik. 13081 slug bir yumruk atmak
5082 enticing çekici, cazip. 13082 slugfest kıran kırana geçen boks maçı
5083 entirely tamamen 13083 slugger boksör, sert oynayan oyuncu
5084 Entitle YETKİ VERMEK, HAK VERMEK 13084 sluggish miskin,halsiz,ağır ilerleyen
5085 Entity varlık 13085 slumber uyku; hafif uyku.uyumak; hafif uyumak.
çökme,çökmek, düşüş (fiyat/oy/müşteri sayısı
5086 entomb mezara koymak, gömmek. 13086 Slump vb'nde)
5087 entourage arkadaş çevresi,beraberindekiler 13087 slur agızda yuvarlamak/gevelemek , leke
5088 Entrance GİRİŞ,büyülemek 13088 slurp höpürdetmek, höpür höpür içmek.
5089 entrancing büyüleyici 13089 slurred speech geveleyerek konuşma
5090 entrancingly büyüleyici bir şekilde 13090 slush erimeye başlamış kar, eriyen kar.
5091 entrap tuzağa düşürmek, yakalamak. 13091 sly sinsi.
5092 entreat yalvarmak. 13092 smack şapır şapır öpmek
5093 entreaty yalvarma, yalvarış, yakarış. 13093 Small KÜÇÜK, UFAK
5094 entrechat balede bacakları çapraz duruma getirme 13094 small-scale küçük çaplı, küçük ölçekli
5095 entree başlangıç yemeği 13095 smalltime önemsiz

5096 entrench sağlam bir şekilde yerleştirmek. 13096 Smart 1)AKILLI 2)AÇIKGÖZ 3)ŞIK, (bir şeyin) acısını çekmek.
5097 Entrenched yerleşmek.konuşlanmak 13097 smart-ass ukala
5098 entrenchment siper 13098 Smash ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK
5099 entrepreneur girişimci, müteşebbis. 13099 smattering az buçuk bilgi,yüzeysel bilgi
5100 entrepreneurial girişimci 13100 smear lekelemek,yağ bulaştırmak
cinsel organların kıvrımları içerisinde biriken beyaz
5101 entrust emanet etmek. 13101 smeg salgı
5102 entrust to tevdi etmek 13102 Smell KOKU, KOKLAMAK
5103 entwine birbirine geçirmek,etrafını sarmak 13103 smelting eritme
5104 enumerate saymak, birer birer saymak veya söylemek. 13104 smidge ufak/küçük parça
5105 enumeration ayrıntılı liste,sayım 13105 Smile GÜLÜMSEMEK

5106 enumerative birer birer sayılabilir,birer birer söylenebilir 13106 smirk (kendinden memnun bir şekilde) sırıtmak.sırıtma
5107 enumerator sayan kimse 13107 smithereens ufacık parçalar.
5108 enunciate düşüncelerini açıkça belirtmek,açıkça belirtmek 13108 smock (ilikli ve kollu) önlük, iş önlüğü.

5109 enunciation telaffuz, ifade, ileri sürme 13109 Smoke 1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK 3.DUMAN
5110 Envelop örtmek,kuşatmak 13110 smoke pot esrar içmek, esrar çekmek
5111 Envelope ZARF 13111 smoke-blackened kara duman
5112 Environment çevre 13112 Smooth PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK

5113 envisage kafasında canlandırmak, tasavvur etmek. 13113 smoothly problem çıkarmadan, güzel bir şekilde,pürüzsüzce
5114 envision kafasında canlandırmak,gözünün önüne getirmek 13114 smother in .. -e boğmak (birini)
5115 envoy elçi,temsilci 13115 Smoulder alev çıkarmadan yanmak,için için yanmak
(bulaşmış) leke.(üstüne) leke bulaşmak/bulaştırmak;
5116 Envy kıskaçlık,kıskanma,gıpta etmek 13116 smudge lekelenmek:
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5117 eon çok uzun veya sonsuz zaman, evrenin yaşı 13117 smudgy isli,lekeli
5118 epaulette apolet. 13118 smug kendini beğenmiş.
5119 ephemeral geçiçi,kısa ömürlü 13119 Smuggle KAÇAKÇILIK (Gümrük,iρki,esrar v.b.)

5120 epicenter can alıcı nokta,depremin merkezi, deprem özeği. 13120 smuggle out of the country yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
5121 epicure zevk sahibi kimse 13121 smugness kendini beğenmişlik
5122 epidemic salgın 13122 smush paramparça etmek. Ezmek
5123 epidermis üstderi, derinin dış bölümü 13123 Snack KÜÇÜK, HIZLI YENİLEN YEMEK
5124 epileptic saralı,sara hastalığına özgü. 13124 Snaffle aşırmak,hafif gem vurmak
5125 epiphany 6 Ocak'ta kutlanan bir yortu. Görünüş 13125 Snag ENGEL,TAKILMAK,problem, sorun, pürüz.
5126 Episode olay, hadise, bölüm 13126 Snail SÜMÜKLÜBÖCEK
5127 Epitaph MEZAR TAŞI YAZISI 13127 Snake YILAN,yılan gibi sessizce ilerlemek.
şakırdatmak (parmaklarını), şipşak fotoğraf çekmek,
5128 epithet (övücü veya hakaret edici) söz, laf. 13128 Snap parlamak (öfke ile)
5129 epitomized özetlenmiş, örnek teşkil edilmiş 13129 snap out of it toparla kendini, kendine gel
5130 epoch devir, çağ. 13130 snap to acele etmek, çabuk olmak:
5131 epoch-making çığır açan, dönüm noktası 13131 snapping kapma
5132 Equal EŞİT 13132 snappy çok canlı, hazır (cevap),şık
5133 Equality EŞİTLİK 13133 snare tuzak.tuzağa düşürmek.
5134 Equalize EŞİTLEMEK 13134 snarer tuzağa düşüren
5135 equally aynı derecede,eşit olarak 13135 snarl snarl, karmakarışık bir hale getirmek
5136 equanimity ılımlılık, soğukkanlılık 13136 snatch kapma,kapmak,koparmak
5137 equation denklem. 13137 snatch at atlamak, kapmaya çalışmak
5138 equidistant eşit uzaklıkta, aynı mesafede olan. 13138 sneak a peek hızla göz atmak
eşit uzaklıkta olacak şekilde, aynı mesafede olacak
5139 equidistantly şekilde 13139 sneakers spor ayakkabısı,lastik ayakkabısı
5140 equilibrium denge 13140 sneaky gizli.gizliden gizliye
5141 equine at gibi 13141 sneer alay etmek,dudak bükmek,küçümsemek
5142 equinox gündönümü,gece gündüz eşitliği 13142 sneering küçümseyen, alaycı
5143 Equip DONATMAK,kuşatmak 13143 Sneeze HAPŞIRMAK
5144 Equipment TESİSAT,DONANIM 13144 snick kesmek,çentmek

5145 equitable adil, adaletli. 13145 snide şaka gibi görünen iğneleyici söz, küçümseyen,sahte
5146 equitably adilane, adaletle 13146 Sniff BURNUNU ÇEKMEK
5147 Equities Hisse senetleri 13147 snigger kıs kıs gülmek
üstü kapalı bir şekilde eleştirmek, laf atmak, taş
5148 equity adalet,ticaret özsermaye. 13148 snipe atmak.
5149 equivalent karşılığı.denklik 13149 snitch ihbar etmek,ispiyon etmek,muhbir
5150 equivocation belirsiz konuşma, kaçamaklı söz 13150 snivel burnunu çekerek ağlamak, ağlayıp sızlanma
5151 era çag,devir 13151 snivelling sümüklü
5152 Eradicate kökünü kurutmak 13152 snob züppe
5153 ere evvel, önce. 13153 snobbish züppe
5154 Erect DİK,DİMDİK ,KALDIRMAK 13154 snobbishly züppe bir şekilde
5155 ermine white fur 13155 snog öpüşmek
5156 Erode aşındırmak,sarsmak 13156 snoopy meraklı
5157 erosion erozyon, aşınma; aşındırma. 13157 snooze şekerleme, kısa uyku.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5158 err hata etmek. 13158 Snore HORLAMAK
5159 errand ayak işi. 13159 snort burnundan soluma, horultu
5160 errand boy getir götür işlerine bakan çocuk 13160 snot kaba sümük.
5161 erratic istikrarsız, dengesiz, birden değişiveren. 13161 snout hayvanın uzun burnu.
5162 erratically düzensizce, kararsızca 13162 Snow KAR, kar yağmak
5163 erroneous yanlış, hatalı. 13163 snowplow kar temizleme aracı
5164 erroneously hatalı bir biçimde, yanlışlıkla 13164 snowslide çığ
HAKARET,HADDİNİ BİLDİRMEK,hiçe sayma, hakir
5165 erroneousness hatalılık 13165 Snub görme.
5166 Error HATA 13166 snub-nosed küçük ve kalkık burunlu
5167 erstwhile bir zamanlarki,eski 13167 snuck gizlice sokulmak
5168 erudite çok bilgili, bilgin, âlim. 13168 Snuff koklamak
5169 erudition bilginlik, âlimlik. 13169 snuffbox enfiye kutusu
5170 Erupt patlamak (yanardağ) 13170 snuffle burnunu çekmek.
5171 Eruption patlama 13171 snug rahat,kuytu,güvenli,rahatını saglamak
5172 escalate kızıştırmak (savaş/anlaşmazlık vb) 13172 snuggle sokulmak, yanına sokulmak.
5173 escalation artma,yükselme 13173 snugly güvenlice,rahatça
5174 Escalator YÜRÜYEN MERDİVEN 13174 So 1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK
5175 escapade macera.,kaçamak 13175 so and so vesaire,filan filan adam veya şey
5176 Escape KAÇMAK 13176 so be it öyle olsun
sürükleyici (roman veya film), hayalperest,
5177 escapist gerçeklerden kaçan 13177 So Do I bende
5178 Escort KONVOY,REFAKAT 13178 so even yine de
emanet belge,üçüncü kişiye yeddi emin olarak bırakılan
5179 escrow şey 13179 So Far ŞİMDİYE KADAR (=Up to now)
5180 esoteric olağandışı,batini,gizli inançları olan 13180 so if eğer öyleyse,öyle olsaydı
5181 Especial ÖZEL, ÖNEMLİ 13181 so many belirli bir miktar.
5182 espionage casusluk. 13182 so on falan filan,buna benzer
5183 espouse desteklemek., bir davaya sarılmak 13183 So That böylece,diye
5184 essay deneme. tecrübe etmek. yapmaya kalkışmak 13184 so then şu halde, bunun için
5185 Essence esas, nitelik 13185 So There böylece
5186 essenes esseniler 13186 so what E?/Ne olacak?
5187 Essential GEREKLİ,ZORUNLU 13187 so what now Peki şimdi ne olacak
5188 essex bir eyalette şehir 13188 Soak EMMEK,ISLATMAK
derinlemesine girmek (bir sıvı bir yere), süzülmek
5189 Establish KURMAK ,İNŞA ETMEK,yerleştirmek 13189 soak into (bir sıvı bir yere)
5190 Establishment kuruluş, tesis 13190 soak….up tadını çıkarmak
5191 Estate ARAZİ,MÜLK 13191 soaking wet sırıl sıklam
5192 esteem saygı, itibar.-e saygı duymak. 13192 so-and-so filan kişi; bilmem kim.
5193 esteemed saygın,saygıdeğer 13193 Soap SABUN
5194 Estimate TAHMİN ETMEK (hesaplayarak) 13194 soapy sabunlu.
5195 Estimation tahmin, düşünce 13195 soar yüksekten uçmak, hızla yükselmek
ciddi, ağırbaşlı.süssüz, gösterişsiz.içkinin etkisinde
5196 estrange aralarını açmak, yabancılaştırmak 13196 sober olmayan ayık
5197 estranged birbirinden ayrılmış, ayrı yaşayan. 13197 soberly aklı başında olarak
5198 estrangement yabancılaşma, uzaklaşma 13198 sobriety ayıklık,agırbaşlılık
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5199 et cetera v.s., ve saire, v.b., ve benzeri. 13199 so-called sözde,lafta

5200 etch desen hakketmek için madeni bir yüzeyi asitle oymak 13200 Soccer FUTBOL
5201 eternal ebedi ve ezeli, başı ve sonu olmayan, ölümsüz. 13201 sociable sosyal,girişken,hoşsohbet
5202 eternally ebediyen, daima,sonsuza dek 13202 Social SOSYAL
5203 ether eter,lokman ruhu 13203 socially sosyal yön
5204 ethereal ruhsal,göksel, semavi. 13204 Society SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM
1)ÇORAP 2)VURMAK,KIRMAK 3)PUT A SOCK IN IT =
5205 ethology hayvan davranışları bilimi 13205 Sock SUSMAK
5206 etiquette görgü kuralları 13206 Socket SOKET, PRİZ
5207 eulogise methetmek.övmek 13207 Sod çim,çimen,herif,ibne,homoseksüel
5208 eulogize methetmek,övmek 13208 soda soda
5209 eulogy övgü; methiye. 13209 sodding çimlendirme
5210 eunuch hadım 13210 Sofa KANEPE
5211 euphoric sevinçten havalara uçan 13211 Soft YUMUŞAK
5212 evac (evacuation) tahliye etme 13212 soften yumuşatmak; yumuşamak.
5213 Evacuate 1)BOŞALTMA,TAHLİYE ETMEK 13213 Soil TOPRAK,kirletmek,pisletmek
5214 evade kaçınmak,kurtulmak 13214 soiree gece matinesi
(bir yerde) kalma; ikamet. geçici olarak ikamet
5215 Evaluate değerlendirmek 13215 sojourn etmek
5216 evaluation değerlendirme. 13216 solace teselli.teselli etmek
5217 Evanescence gözden kaybolma,silinme 13217 Solder lehim,lehimlemek
5218 evangelical bazı protestan ilkelere aşırı bağlı olan 13218 Soldier ASKER
5219 evaporate buharlaştırmak; buharlaşmak. 13219 sole tek ,yegane
kaçınma,kaytarma,kendini bir yükümlülükten kurtarma
5220 evasion (bir bahaneyle) 13220 sole owner tek sahip
5221 evasive cevap vermekten kaçan, yan çizen (bir işte) 13221 sole proprietor tek başına işletme kuran kişi
5222 eve arife,akşam 13222 solely sadece,yanlızca
5223 Even 1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN 13223 Solemn 1.CİDDİ 2.AGIRBAŞLI
5224 even better daha da iyi 13224 solemnisation tören yapma
5225 Even More daha fazlası 13225 solemnise resmen gerçekleştirmek.düğün yapmak
5226 even or odd tek mi çift mi? 13226 solemnity büyük ciddiyet,dinsel tören
5227 Evening AKŞAM 13227 solicit (para, yardım, bir iyilik v.b.'ni) istemek.
5228 Evenly eşit olarak,tam olarak 13228 solicitor avukat,savcı
5229 event olay, vaka, hadise. 13229 solicitous meraklı, istekli
5230 Eventful olaylı,maceralı 13230 Solid KATI, SERT
5231 eventuality ihtimal. 13231 Solidarity DAYANIŞMA
5232 Eventually SONUNDA, NİHAYET 13232 solidify pekiştirmek, sağlamlaştırmak, katılaşmak
5233 Ever HİÇ 13233 solidity katılık,saglamlık,dayanınırlık
5234 ever after ondan sonra, hep: 13234 solitary yalnız, kendi başına.
5235 ever and anon arada sırada 13235 Solitude yalnızlık
5236 ever increasing giderek artan,sürekli yükselen 13236 solstice gündönümü.
5237 ever since o zamandan beri 13237 Solution çözüm
5238 everlasting ebedi,ölümsüz 13238 Solve ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK
5239 Every HER 13239 sombre-somber çok ciddi,kasvetli.
5240 every bit daha önce,bir keresinde 13240 Some 1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5241 every now and again arasıra,arada bir 13241 some day bir gün, günün birinde.
5242 every now and then arada bir,arasıra 13242 some of bazıları
5243 Every Once İn A While arada bir 13243 Somebody BİRİSİ

somebody's
5244 everything else diğer herşey 13244 stamping/stomping ground birinin uğrak mekanı,çok sık gidilen yer
5245 evict tahliye ettirmek. 13245 Someone BİRİ

5246 eviction tahliye ettirme. 13246 somersault takla,perende atma,takla atmak, perende atmak
5247 Evidence DELİL,kanıt 13247 somerset britanya'nın bir kontluğu
5248 evident açık, belli. 13248 Sometimes BAZEN
5249 evidently apaçık,besbelli 13249 Somewhat biraz,oldukça
5250 Evil KÖTÜ 13250 Somewhere BİR YER
5251 evildoer kötülük eden kimse 13251 somewhere else başka bir yerde
5252 evil-smelling kötü kokulu 13252 Son ERKEK ÇOCUK, OĞUL
5253 evince açıkça göstermek, belirtmek 13253 sonata sonat (as to Music)
5254 eviscerate bağırsaklarını boşaltmak, içini temizlemek 13254 Song ŞARKI
5255 evoke anımsatmak,çağrışım yapmak 13255 songstress kadın şarkıcı,şantöz
5256 Evolution EVRİM 13256 sonnet şiir

5257 evolutionary evrimsel. 13257 Soon YAKINDA (zaman açısından),hemen,çok geçmeden


evrim geçirmek,yavaş yavaş geliştirmek; yavaş yavaş
5258 Evolve gelişmek. 13258 soon after az sonra
5259 ewe koyun 13259 Soon after az sonra
5260 Ex SABIK, ESKİ (ex-wife, ex-president, ex-gırl friend) 13260 Soon afterwards kısa zaman sonra
daha kötü bir duruma sokmak, artırmak (kötü
5261 exacerbate durumdaki bir şeyi) 13261 soot kurum,is
5262 exacerbated daha beter edilmiş, kızıştırılmış 13262 Soothe yatıştırmak
5263 Exact TAM,KESİN 13263 soothing yatıştırıcı, teselli edici
titizlik isteyen (bir iş), işin titizlikle yapılmasını isteyen İNCELİKLİ SOSYAL HAYATTAN BİLGİSİ
5264 exacting (kimse) 13264 Sophisticated OLAN,KİŞİ,GELİŞMİŞ
5265 exactitude eksiksizlik, kusursuzluk, kesinlik. 13265 sophistication dünya/hayat hakkında çok şey bilme.
5266 Exactly KESİN OLARAK 13266 sophistry yanıltmaca.aldatmaca
5267 Exaggerate ABARTMAK,büyütmek 13267 soppiness aşırı duygusallık
5268 exalt yüceltmek 13268 sopping wet sırılsıklam
5269 exalted yüce, ulu. 13269 sordid pis,cimri.çok kirli
5270 Examination inceleme, muayene, sınav 13270 Sore AĞRI VERİCİ,ACIYAN
5271 Examine İNCELEMEK, SINAV VERMEK,muayene etmek 13271 sore throat boğaz ağrısı
5272 Example ÖRNEK 13272 sorely fena halde,,şiddetle

5273 exasperate çileden çıkarmak, çok kızdırmak. 13273 sorority (üniversite öðrencisi kızlara özgü) sosyal kulüp.
5274 exasperated kızgın, kızdırılmış 13274 Sorrow ÜZÜNTÜ,KEDER
5275 exasperation kızgınlık 13275 Sorry ÜZGÜN
5276 excavate kazı yapmak, hafriyat yapmak. 13276 sorry ass işe yaramaz/kalitesiz mal/eşya
5277 Excavation kazı 13277 sorry-ass işe yaramaz/kalitesiz mal/eşya
5278 Exceed AŞIRI,AŞMAK,GEÇMEK 13278 Sort ÇEŞİT
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5279 exceedingly fazlasıyla, çok, son derece. 13279 Sort SIRALAMAK
5280 excel ..-den üstün olmak.çok iyi olmak 13280 sort of tür
5281 excellence mükemmellik 13281 sotto voce alçak sesle,fısıltıyla
5282 Excellency ekselans,hazret 13282 Soul RUH
5283 Excellent MÜKEMMEL 13283 soul stirring heyecan veren ama hoş olmayan (duygu)
5284 Except DIŞINDA, HARİÇ 13284 soulful duygulu; duyguları yansýıtan.
5285 except that haricinde,…bir yana 13285 Sound 1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM
5286 Exception İSTİSNA 13286 Sound GİBİ GELMEK
5287 exceptional olaganüstü 13287 sound crazy kulağa saçma gelmek, çılgınca gelmek
5288 exceptionalism özgücülük, istisnacılık 13288 soundless sessiz
5289 excerpt alıntı,almak (kitaptan alıntı vb) 13289 soundlessly sessizce
5290 Excess fazlalık 13290 Soup ÇORBA
5291 excessive aşırı ,fazla 13291 Sour EKŞİ
5292 Exchange DEĞİŞ TOKUŞ 13292 sour ekşi,ekşitmek; ekşimek.
KAYNAK, (bilgi/haber) kaynağını belirtmek/vermek,
5293 excise vergilendirmek,gider,vergi,kesmek, kesip çıkarmak. 13293 Source tedarik etmek
5294 excisemen vergi memuru 13294 sourpuss asık suratlı,suratsız
5295 excision bedenden kesip çıkarma, kesip çıkarma 13295 souse suyun içine batırmak/daldırmak.
5296 excitable kolay heyecanlanan; kolay telaşa kapılır. 13296 South GÜNEY
5297 excitation uyarma,tahrik 13297 southpaw solak
5298 Excite HEYECANLANDIRMAK 13298 Souvenir HATIRA
özerk (devlet).kral, padişah gibi taht sahibi devlet
5299 excited heyecanlı 13299 sovereign başkanı
5300 excitedly heyecanla 13300 sovereignty egemenlik.,özerklik.
5301 excitement heyecen 13301 Sow TOPRAĞA EKMEK
5302 Exclaim HAYKIRMAK 13302 sozzled şarhoş
1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER, espas koymak,boşluk
5303 exclamation ünlem,bagırma 13303 Space bırakmak

5304 Exclude DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 13304 spacefaring uzay yolculuğu yapan veya uzaya araç gönderen
5305 exclusion ihraç etme, hariç bırakma,red 13305 spacious geniş,ferah
5306 Exclusive ÖZEL,ŞECKİN,AYRICALIKLI 13306 Spade KÜREK
5307 excommunicate kiliseden aforoz etmek. 13307 spadeful kürek dolusu

KARIŞ,SÜRE,MÜDDET,kapsamak.(kemer) (yolun)
üstünden geçmek; (köprü) (bir yerin) üstünden
5308 excoriate şiddetle eleştirmek.derisini yüzmek 13308 Span geçmek.
5309 excoriated şiddetle suçlanmış 13309 spangle pullarla süslemek, pullamak.
5310 excrement dışkı, vücut dışkısı 13310 spangle with pırıltılı şeylerle süslemek
5311 excrete (dışkı/ter) vücuttan çıkarmak, salgılamak 13311 spaniard ispanyollar
5312 excruciating dayanılmaz derecede acı veren. 13312 spaniel uzun ve sarkık kulaklı bir köpek

5313 excruciatingly dayanılmaz ağrılar çekecek şekilde, azap veren şekilde 13313 Spank şaplak,kıçına şaplak atmak
5314 exculpatory suçsuzluğu kanıtlanmış 13314 Spanner İngiliz anahtar
5315 excursion gezi,gezinti 13315 spar boks yapmak. ağız kavgası etmek
1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR,
5316 Excuse MAZERET,affetmek, mazur görmek. 13316 Spare EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5317 exec çalıştır 13317 sparingly tutumlu bir şekilde,tedbirli şekilde
5318 execrable iğrenç,berbat 13318 sparkle pırıltı,parıldama,kıvılcım saçma
5319 execrate lanet etmek. nefret etmek 13319 sparse seyrek.
5320 execration nefret .lanet 13320 spasm kasılma,spazm
5321 Execute YERİNE GETİRMEK, İNFAZ ETMEK, İDAM ETMEK 13321 spasmodically düzensiz surette, gelişigüzel
5322 execution infaz,uygulama 13322 spatial uzayla ilgili, uzaysal.
5323 executive yönetici, idareci,yönetimsel, idari. 13323 spatially mekansal olarak, uzaysal olarak
5324 exemplary örnek niteliğinde olan, örnek. 13324 spatter sıçratmak,sıçramak,damlamak
5325 Exercise EGZERSİZ 13325 Spawn yumurlamak,yavrulamak
5326 Exert (yetki) kullanmak,çabalamak,uygulamak 13326 Speak KONUŞMAK
5327 exertion gayret, çaba, emek. 13327 speak for lehinde konuşmak, yerine konuşmak
5328 exfil tahliye 13328 speaking of which hazır lafı açılmışken,tesadüfen,bu arada
5329 exfoliate pul pul dökülmek 13329 spearhead mızrak ucu
5330 Exhale nefes vermek 13330 Special 1.ÖZEL 2.EN İYİ
5331 Exhaust 1)YORULMA,BİTME 2)EGZOS 13331 Specialize uzmanlaşmak,ihtisas yapmak
5332 Exhaustion yorgunluk 13332 Species tür, cins
5333 Exhibit SERGİ, GÖSTERMEK 13333 Specific özel,belirli

5334 Exhibition SERGİ 13334 Specification şartname,(teknik şartnamedeki) maddeler/ayrıntılar.


5335 exhibitionist teşhirci… 13335 specificity belirginlik

5336 exhilarate çok neşelendirip zindeleştirmek, çok keyiflendirmek. 13336 Specify belirlemek
5337 exhilaration neşe,canlılık 13337 specious aldatıcı, sahte.
5338 exhort teşvik etmek. 13338 speciously sahte bir şekilde, yanıltıcı bir biçimde
5339 exhortation teşvik edici söz. 13339 speciousness yanıltıcılık, güvenilmezlik
5340 exhume mezardan çıkarmak. 13340 speck benek, ufak leke, nokta.
5341 exigency zorunluluk,acil durum 13341 specs gözlük
(genellikle açık havada yapılan) büyük gösteri veya
5342 exigent zorlayıcı,acil 13342 spectacle tören.
5343 exigently zorlayıcı bir şekilde.acil 13343 Spectacles gözlük
5344 exile sürgün.sürgün edilen kimse. 13344 Spectacular MUHTEŞEM,OLAGANÜSTÜ
5345 Exist OLUŞ, VAR OLMAK 13345 Spectator İZLEYİCİ (Maρ vb.)
5346 Existence varoluş 13346 spectrum göz kamaştıktan sonraki görüntü
5347 existential varoluşsal. 13347 Speculate spekülasyon yapmak,tahminde bulunmak
5348 existentialism varoluşçuluk 13348 Speculation spekülasyon
5349 existentialist varoluşçu 13349 Speech KONUŞMA
5350 existentialistically varoluşçu olarak 13350 speechify nutuk çekmek
5351 existentially varoluşsal olarak 13351 Speed HIZ, HIZLI GİTMEK
5352 Exit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 13352 Speedometer HIZÖLÇER
5353 exodus çıkış, toplu göç 13353 Spell 1.HARFLERİ SÖYLEMEK 2.BÜYÜLÜ SÖZCÜKLER
5354 exonerate beraat ettirmek, aklamak, temize çıkarmak. 13354 Spend PARA HARCAMAK, HARCAMAK
5355 exoneration beraat,temize çıkarma 13355 spendthrift müsrif, savurgan, tutumsuz.
5356 exordium giriş. Başlangıç 13356 spew püskürmek, kusarak çıkarmak
5357 exoteric (cin, kötü ruh v.b.'ni) dualarla defetmek. 13357 spic-and-span yep yeni, gıcır gıcır
5358 Exotic ekzotik 13358 Spice BAHARAT
5359 Expand 1)BÜYÜMEK,GENİŞLEMEK 13359 spick and span tertemiz, pırıl pırıl.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5360 expanse geniş alan,enginlik 13360 Spider ÖRÜMCEK
(satış için) önceden hazırlanmış ikna edici
5361 Expansion 1) GENİŞLEME, BÜYÜME 13361 spiel konuşma/sözler.
5362 expat gurbetçi, yabancı ülkede yaşayan kimse 13362 spigot musluk.
5363 expatiate ayrıntılı yazmak 13363 spike sivri uç; sivri uçlu çubuk.

5364 Expatriate kendi vatanından başka bir ülkede yaşayan kimse. 13364 spiky inatçı,dik başlı
5365 Expect UMMAK,BEKLEMEK 13365 Spill DÖKMEK,SAÇMAK (Sıvı)
5366 Expectancy beklenti, umut 13366 spin dönme,dönüş
5367 expectantly ümitle,sabırsızlıkla 13367 spin the bottle spin the bottle
5368 Expectation beklenti,umut 13368 spinach ıspanak.
elverişli bir çare,belki doğru olmayan fakat elverişli bir
5369 expedient çare, 13369 spindle kirmen
5370 expedite hızlandırmak, kolaylaştırmak. 13370 spindly uzun ve zayıf (bacak).
5371 expedited hızlandırılmış 13371 spine omurga,diken,kitap sırtı
5372 expedition (özel bir amaçla yapılan) uzun yolculuk. 13372 spineless karaktersiz ve tabansız,omurgasız
5373 expeditious eli çabuk,çabuk,hızlı 13373 spinelessness omurgasızlık. iradesizlik
5374 expeditiously hızlı bir şekilde 13374 spinster kız kurusu,evde kalmış kız
5375 expel çıkarmak,kovmak 13375 Spiral SPİRAL,döne döne gitmek/hareket etmek.
5376 Expend harcamak 13376 spire kulenin sivri uçlu tepesi, kule ucu,
5377 expendable harcanabilir,gözden çıkarılabilir 13377 Spirit 1.RUH, RUHSAL DURUM
5378 Expenditure masraf, gider 13378 spirited şevkli, ruh haline sahip
5379 Expense MASRAF 13379 Spit TÜKÜRMEK
5380 Expensive PAHALI 13380 spit ball tükürük topu
1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ,nispet
5381 Experience TECRÜBE 13381 Spite yapmak/vermek.
5382 experience curve deneyim eğrisi 13382 spiteful garazlı, kinci; nispetçi.
5383 Experiment DENEY 13383 spitfire ateş püsküren kimse, sönmemiş volkan
5384 Expert BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 13384 Splash SIÇRATMAK
5385 Expertly ustalıkla 13385 splashdown uzay gemisinin denize inişi
5386 expiate kefaret etmek,cezasını çekmek 13386 splay meyil vermek,şekil vermek
5387 expiation kefaret,cezasını çekme 13387 spleen dalak.
5388 Expire SÜRENİN DOLMASI 13388 Splendid MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ
5389 Explain AÇIKLAMAK,izah etmek 13389 splendor-splendour ihtişam, görkem.

5390 Explanation AÇIKLAMA 13390 splice birbirine yapıştırmak (bant/film uçlarını), bağlantı
5391 explanatory açıklayıcı 13391 splicing uçbirleştirme

5392 expletive kızınca veya heyecanlanınca söylenen anlamsız sözcük 13392 splint atel,sabitleyici

kıymık,paramparça etmek; paramparça olmak.ufak


5393 explicit açık,belirgin 13393 splinter gruplara bölmek; ufak gruplara bölünmek.
5394 Explode PATLAMAK (bomba patlaması) 13394 Split İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK
faydalanmak, sömürmek.kahramanlık, kahramanca
5395 Exploit davranış. 13395 split-second bir anlık
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
savurganlık yapmak, harcamak (epey
5396 Exploitation sömürü, faydalanma 13396 splurge para),gösteriş,hava
5397 exploration keşif,araştırma 13397 splurge on .-e epey para harcamak

splutter öfke veya şaşkınlıktan) tükürür gibi konuşmak veya


5398 exploratory araştırma, araştırma ile ilgili,keşifçi 13398 tükürür gibi (bir şeyler) söylemek.
5399 Explore KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 13399 Spoil 1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA
5400 Explosion patlama 13400 spoilsport başkalarının keyfini kaçıran,mızıkçı
5401 Explosive PATLAYICI MADDE 13401 spokesperson sözcü, marka yüzü
5402 expo fuar. Ifade,açıklama 13402 spongy sünger gibi, süngersi.
5403 exponent savunucu, taraftar.üst,üs 13403 sponsorship destek,sponsorluk
5404 exponential hızlı ve büyük,inatçı, üssel 13404 spontaneity doğallık…kendiliğindenlik
5405 exponentially üstsel,katlanarak 13405 spontaneous kendiliğinden olan
5406 Export İHRAÇ MALI, İHRACAT 13406 spontaneously kendiliğinden,anında
5407 Expose açığa çıkarmak, maruz bırakmak 13407 spoof ile dalga geçmek, -i gırgıra almak.
5408 exposed korunmasız,açık 13408 spook ajan, casus.,ürkütmek, korkutmak.
5409 exposition sergi, fuar. 13409 spooky ürkütücü, ürkünç, perili.
5410 expository açıklayıcı,açıklayan 13410 spool makara.
5411 expostulate eleştirmek. sitem etmek 13411 Spoon KAŞIK
5412 Exposure maruz kalma,sergileme, herkese duyurma. 13412 spoonful kaşık dolusu
5413 expound açıklamak, izah etmek, yorumlamak. 13413 spoor vahşi hayvanın izi.iz sürmek
5414 Express İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 13414 sporadic ara sıra olan, arada sırada vuku bulan
5415 Expression İFADE,ANLATIM 13415 sporadically düzensiz bir şekilde, gelişigüzel
5416 Expressionless ifadesiz,anlamsız 13416 Sport SPOR, gösteriş yapmak, spor yapmak
5417 expressive anlamlı, manalı. 13417 sportiveness sporculuk

5418 expulsion kovma, ihraç etme; kovulma, ihraç edilme. 13418 Spot 1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE

1.LEKELEMEK
5419 expunge silmek,bozmak,çıkarmak 13419 Spot 2.TANIMAK,AYIRMAK,değerlendirmek,fark etmek
(bir kitap, oyun v.b.'nin) müstehcen veya sakıncalı
5420 expurgate bölümlerini çıkarmak. 13420 spot of bir damla,çok az
5421 exquisite üstün, mükemmel, süper. 13421 spot on doğru,kesin
5422 exquisitely zarifçe 13422 spotlight sahne ışığı
5423 exsanguinated kansız bırakılmış 13423 spotter gözcü, nöbetçi
5424 exsanguination kanını akıtma, kan kaybı 13424 spouse eş, koca veya karı.
5425 Extend GENİŞLETMEK, UZATMAK 13425 spout fışkırtmak; fışkırmak.emzik.fışkıye
5426 extended family geniş aile,sülale 13426 sprain burkulma,burkmak
5427 Extension GENİŞLETME, UZATMA 13427 sprawl yayılmak,serilmek,yayılma,serilme
5428 extensive geniş, büyük, kapsamlı. 13428 Spread YAYILMAK, YAYMAK
5429 Extent BOYUT, DERECE 13429 spree eğlence,alem
5430 extenuate hafifletmek,mazur görmek 13430 sprightly şen şakrak,hayak dolu,canlı biçimde
extenuating
5431 circumstances hafifletici nedenler 13431 Spring 1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR
5432 exterior dış, harici,dış taraf 13432 Sprinkle serpmek,çizelemek,tutam
5433 exterminate yok etmek,imha etmek 13433 sprinkler sulama sistemi, yangın söndürme cihazı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
filiz, tomurcuk,filizlenmek,, (tohum, tüy, sakal, saç)
5434 extermination imha,yok etme 13434 sprout bitmek.
5435 exterminator imha edici 13435 spruce temiz ve zarif.
5436 externally dıştan 13436 spry çevik, faal.
5437 extinct nesli tükenmiş. 13437 spud çapa,çapalamak,(çirkin kimse )
5438 Extinction yok olma 13438 spun bükülmüş,egrilmiş
5439 Extinguish SÖNDÜRMEK 13439 spunk cesaret, yürek.
5440 extol övmek. 13440 spunky cesur, yürekli.
kışkırtmak,dürtmek,teşvik etmek, meyve veren kısa
5441 Extort koparmak,zorla almak/yaptırmak 13441 spur dal
düşünmeden karar vermek, anlık karar verilerek
5442 Extortion gasp,haraç 13442 spur of the moment yapılmış
5443 extortionate insanı haraca kesen,çok fazla, fahiş (fiyat). 13443 spurious sahte.
5444 extortionist haraççı; zorla alan kimse. 13444 spurn reddetmek, küçümseyerek reddetmek
5445 Extra FAZLA, EKSTRA 13445 spurt ani çıkış,son bir çaba göstermek,atak yapmak
5446 Extract ÇIKARTMAK 13446 Spy CASUS
5447 extraction çıkarma,öz 13447 squabble kavga,arbede,ağız kavgası etmek

5448 extraditable iade edilebilir (suçlu) 13448 squadron (yüz yirmi ile iki yüz kişiden oluşan) süvari birliği.

5449 extradite (suçluyu) (suç işlediği ülkeye) iade etmek/ettirmek. 13449 squalid pis, çok kirli. (ahlak açısından) iğrenç.
5450 extradition suçluların iadesi. 13450 squalidness bakımsızlık.sefalet
5451 extraneous konu dışı,yabancı (madde, cisim). 13451 squall bora; ani fırtına.
5452 extraneously konu dışı bir şekilde, dıştan gelerek 13452 squalor pislik, miskinlik
5453 extraneousness konuyla ilgisi olmayan bir şekilde 13453 squander israf etmek, çarçur etmek.
5454 extraordinaire olağandışı 13454 Square KARE,metrakare, (hesabı) görmek, kapatmak.
5455 Extraordinary OLAĞANDIŞI 13455 squared karesi alınmış
5456 extrapolate geleceği tahmin etmek, dış değer bulmak 13456 squarely adil biçimde, doğrudan
5457 extrapolation bilinene dayanan tahmin, dış değer bulma 13457 squareness kare şeklinde olma,iri yapılı olma

5458 extrasensory olağanüstü algılama olan,bilinen duygulara dayanmayan 13458 Squash KABAK,EZME,EZMEK,bastırmak (isyan vb'ni)
5459 extravagant savurgan, müsrif. 13459 squat çömelme,çömelmek.
5460 extravagantly savurgan bir şekilde, har vurup harman savurarak 13460 Squawk viyaklamak,şikayet etmek
5461 Extreme SON DERECE, AŞIRI 13461 squeak gıcırtı,cırlama,ciyakmak,gıcırdamak
5462 extremist aşırı uçlarda yaşayan kimse 13462 Squeaky gıcırtılı
5463 Extremity uç kısım 13463 squeal cıyaklamak,cırlamak
5464 Extricate kurtarmak,çıkarmak 13464 squeamish midesi kolayca bulanan
5465 exuberance canlılık ve neşelilik. 13465 Squeeze SIKIŞMAK, SIKIŞTIRMAK, SIKMAK
(muhalefet v.b.'ni) bastırmak veya susturmak.çamur.
5466 exuberant çok canlı ve neşeli. 13466 squelch çamurda yürümek
5467 exude sızmak. dışarı vermek 13467 squib maytap, hiciv
5468 exult (bir zaferden sonra) çok sevinmek. 13468 squid kalamar;
sevinme.
5469 exultation 13469 squint şaşı,gözlerini kısarak bakmak
5470 Eye GÖZ 13470 squirm kıpırdanma ,kıpır kıpır kıpırdanmak
5471 Eyebrow KAŞ 13471 squirming kıvranma,kıvranan
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5472 eye-catching göz alıcı,havalı 13472 squirt fışkırma,fışkırtmak
5473 eyeing yakından seyretme,bakma,süzme 13473 stability kararlılık,istikrarlılık
5474 Eyelash KİRPİK 13474 Stabilize DENGELEME,STABİLİZE ETMEK
5475 Eyelid GÖZ KAPAĞI 13475 Stable İSTİKRARLI,KARARLI,ahır
5476 eye-witness görgü tanığı 13476 stable boy seyis
5477 fab çok büyük,muazzam 13477 stable upbringing iyi koşullarda büyüme
5478 Fable MASAL, EFSANE 13478 staccato kesik ve kuvvetli
5479 fabric kumaş,dokuma 13479 Stack yıgın,yıgmak,baca
5480 fabricate imal etmek, yapmak, üretmek.,yalan söylemek. 13480 Stadium STADYUM
5481 fabricator imalatçı,uydurmacı,yalancı 13481 stadtholder hollanda’da genel vali
5482 Fabulous HARİKA, İNANILMAZ 13482 Staff ELEMAN, MEMUR
5483 fac simile kopya,kopyalama,aynısını basmak 13483 staff of office ofis personeli,ofisin işaret sopası
5484 facade aldatıcı görünüm,yanıltma,dış görünüm 13484 staffer eleman,personel
5485 façade (gerçeği maskeleyen bir) dış görünüş. 13485 stag erkek geyik.
1.EVRE SAFRA 2.SAHNE,sahneye koymak,
5486 Face 1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA GELMEK 13486 Stage sahnelemek.
5487 face down karşısındakini sindirmek-susturmak, arka yüz 13487 stagger sendelemek,sendeleme
5488 facet yön,görünüş,parça. elmas yontmak 13488 stagnant durgun, hiç ilerlemeyen veya gelişmeyen.
5489 facetious şakacı 13489 staid ciddi, ağırbaşlı
5490 facetiously şakacı bir şekilde 13490 Stain LEKE,BOYA,BOYAMA.lekelemek.
5491 facile kolay 13491 stained glass renkli cam
5492 facilitate hafifletmek,kolaylaştırmak, yardım etmek 13492 Stair MERDİVEN
5493 facilitative kolaylaştırıcı 13493 staircase merdiven
5494 facility tesis,kolaylık,yetenek 13494 stake kazık,direk,kazıga baglamak,pay,hisse
5495 facsimile kopya,aynı,kopyalamak 13495 stakeholder bahis parasını tutan kimse
5496 Fact GERÇEK 13496 stakeout polis gözetimi,polis incelemesi
sap, uzun adımlarla yürümek.sezdirmeden (ava)
5497 fact finding araştırma,bilgi toplama 13497 stalk yaklaşmak.
5498 fact-checker metindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol eden kimse 13498 stalker kafayı birine takıp o kimseyi takip eden sapık
5499 faction grublaşma,ayrılık 13499 Stall AHIR,OYALAMAK
5500 Factory FABRİKA 13500 stallholder pazarcı
5501 factual gerçeklere dayanan. 13501 stalwart sağlam, güvenilir, sadık, davadan dönmeyen.

PUL, DAMGA, DAMGALAMAK,(ayağını) hızla yere


5502 factually gerçekle ilgili surette, gerçeklere dayalı olarak 13502 Stamp vurmak; tepinmek, ayaklarını hızla yere vurmak.
5503 faculty fakilte,yetenek 13503 stampede izdiham yaratmak, izdiham
5504 fad geçici bir moda veya heves. 13504 stance duruş,vaziyet

1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND


5505 Fade SOLMAK 13505 Stand IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK, durmak, sehpa; dayanak:
5506 faeces dışkı,kaka 13506 stand clear uzak durmak
(tahammül edilemeyecek bir şeye) müsaade etmek,
5507 Fail BAŞARISIZ OLMAK 13507 stand for izin vermek.
5508 failsafe arızalara karşı emniyetli,güvenilir 13508 stand idly by kılını kıpırdatmamak, kayıtsız kalmak
5509 fail-safe tedbirli, bozulma korumalı 13509 Standard STANDART
5510 Failure BAŞARISIZLIK,ARIZA,YETERSİZLİK 13510 standard of living hayat standardı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5511 fain mecburen, arzulu, hevesli 13511 standing order devamlı emir
5512 Faint 1.SOLGUN,ZAYIF 2.BAYILMAK 13512 standoff uzak durma
5513 Faintest en ufak bir fikri olmamak 13513 staple temel gıda maddesi.
5514 faintly zayıf olarak 13514 Stapler ZIMBA (Tel)
5515 Fair 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR,güzel,şarışın 13515 Star YILDIZ
5516 fair to middling ne iyi ne kötü, eh işte 13516 starched sert,kolalanmış
5517 Fairly OLDUKÇA 13517 starchy sert,soğuk
5518 fairness adaletlilik.güzellik, 13518 stardom yıldız olma,yıldızlık
5519 fait accompli oldubitti, olupbitti, emrivaki. 13519 Stare UZUN SÜRE BAKMAK,BAKAKALMAK
5520 Faith 1.İNANÇ ,NİYET, 2.GÜVENMEK 13520 stare at bakakalmak, gözlerini dikip bakmak
5521 Faithful SADIK,VEFAKAR 13521 stark ıssız; boş; çıplak:
5522 Fake TAKLİT, SAHTE 13522 starlet yıldız adayı,
5523 Fall 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 13523 starlight yıldız ışığı.
5524 fall in love aşık olmak 13524 Starring oynadıgı
5525 fall victim to azizliğine uğramak, kurban gitmek 13525 starry parlak,yıldızlı
5526 fallacy yanlış inanç. yanlış fikir 13526 starstuff yıldız maddesi
5527 fallen woman fahişe,düşmüş kadın 13527 Start BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
5528 fallibility yanılma payı 13528 start a tab hesap açmak (bar'da)
5529 fallout radyoaktif serpinti.döküntü 13529 starter aparatif,meze
5530 fall-out radyoaktif tortu, döküntü 13530 startle korkutmak,şaşırmak
5531 False 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 13531 startling çok şaşırtıcı
5532 Falsehood yalancılık, sahtelik 13532 start-up başlama, başlangıç
5533 falsetto tiz sesli erkek sesi 13533 Starvation açlık, açlıktan ölme
(hesap, kayıt, belge v.b.'nde) tahrifat yapmak.
5534 falsify (gerçekleri) çarpıtmak. 13534 starve açlık çekmek; açlıktan ölmek,çok acıkmak.
5535 falter bocalamak,sendeleyerek yürümek, sendelemek. 13535 stash zula,emin bir yere gizlemek
5536 Fame ŞÖHRET, ÜN 13536 State 1.DEVLET 2.DURUM,açıklamak,ifade etmek
5537 familial ailevi, aileye ait. 13537 state of art en gelişmiş
5538 Familiar TANIDIK, BİLDİK 13538 state of mind ruhsal durum.
5539 Familiarity aşinalık, samimiyet, 13539 stateliness gösterişlilik, heybet
5540 Family AİLE, FAMİLYA 13540 stately haşmetli, görkemli.
5541 family estate aile varlıgı 13541 Statement açıklama
5542 family friend aile dostu 13542 state-run devlet tarafından işletilen
5543 family gathering aile toplantısı 13543 statesman devlet adamı
5544 famish çok aç olmak,açlıktan midesi kazınmak 13544 Station İSTASYON
5545 famished açlık çeken,aç 13545 stationary hareket etmeyen, hareketsiz.sabit
5546 famishedly karnı zil çalarak, açlıktan ölerek 13546 Stationery KIRTASİYE
5547 Famous ÜNLÜ 13547 statuary heykeltıraşlık
5548 famously çok iyi. 13548 Statue HEYKEL
5549 famousness ünlülük, tanınmışlık 13549 statuesque endamlı ve güzel, heykel gibi (kimse)
5550 Fan 1)HAVA HAREKETİ 2)TARAFTAR,yelpazelemek. 13550 stature boy, endam,itibar
5551 Fanatic FANATİK 13551 Statute tüzük,yasa,kanun
5552 fanaticism fanatik, bağnaz 13552 statutory rape reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkide bulunma
5553 fanciest fantezi,süslü 13553 statutory- statutorily yasaya uygun, yasal, kanuni.
sadakatli, sadık.(kanı) durdurmak; -den akan kanı
5554 Fancy 1)HAYAL KURMA 2)HOŞ ,ZEVKLİ 3)FANTAZİ 13554 staunch durdurmak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5555 fanfare tantana, giriş müziği 13555 staunchest sadık müttefik
5556 Fantastic HARİKA, OLAĞANDIŞI 13556 staunchly sadık olarak
5557 Far UZAK 13557 stave çökertmek
5558 far afield konu dışında, uzakta 13558 Stay KALMAK
5559 far greater çok daha büyük/fazla 13559 staycation ev tatili
5560 far out acayip ama hoş,harika 13560 steadfast sözünden dönmeyen.kararlı
5561 faraday cage faraday kafesi(elektirigi bloklayan) 13561 steadfastly kararlılıkla
5562 faraway uzak,dalgın,dalıp gitmiş 13562 steadily sürekli
5563 faraway look uzaklara dalıp gitmiş bakış 13563 Steady SABİT,SÜREKLİ,İSTİKRARLI
5564 Farce şaçmalık 13564 Steak BİFTEK
5565 Fare ÜCRET (tren,vapur vb. için) 13565 Steal ÇALMAK
5566 farewell veda,elveda 13566 stealth gizlilik
5567 farfetched gerçek payı çok az olan. 13567 stealthily gizlice,sinsice
5568 Farm ÇİFTLİK 13568 stealthy sinsi,gizli
5569 farmyard çiftlik avlusu 13569 Steam BUHAR
5570 far-out alışılmadık,garip 13570 Steamer vapur,düdüklü tencere
5571 farrago karmakarışık şey, ufak tefek şeyler 13571 steed at, küheylan.
5572 fart osurmak,yellenmek 13572 Steel 1)ÇELİK 2)BÜYÜK GÜÇ
5573 Farther DAHA UZAK 13573 steely çelik gibi, sert.
5574 farthing çeyrek peni (eski bir ingiliz parası). 13574 Steep DİK,SARP,YÜKSEK FİYAT
5575 farthingale çemberli iç etek 13575 steeple-crowned hat çan kulesi tepeli şapka
5576 fascination çekicilik,cazibe 13576 steeply dik bir şekilde,abartılı bir biçimde
5577 Fashion MODA,biçim, şekil; tarz. 13577 Steer YÖNLENDİRMEK
5578 fashionable moda 13578 steering wheel direksiyon
5579 Fast HIZLI 13579 stellar yıldız gibi, yıldızlara ait
(bitkide) sap veya gövde. (akışı) durdurmak veya
5580 fast acting çabuk tepkili,hızlı tepkili 13580 Stem yavaşlatmak.
5581 fast asleep derin uykuda olmak,ölü gibi yatmak 13581 stem from .. -den kaynaklanmak, -den gelmek
5582 fast forward ileri sar 13582 stench pis koku.
5583 Fasten TUTTURMAK,BAĞLAMAK 13583 stentorian çok yüksek ses, gök gürültüsü gibi
5584 fasten down sağlamlaştırmak 13584 Step 1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY
5585 fastidious titiz, zor beğenen. 13585 Step Child ÜVEY ÇOCUK
5586 fastidiously titizlikle 13586 steppe bozkır
5587 Fat 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 13587 stereotype klişe,kalıpla basılmıs eser,basmakalıp söz
5588 fatalism kadercilik 13588 Sterile STERİL,VERİMSİZ
5589 fatality öldürücülük; ölümcüllük.ölümle sonuçlanan kaza 13589 sterilization sterilizasyon,sterilize etme
5590 Fate KADER 13590 Sterilize STERİLİZE ETMEK,VERİMSİZLEŞTİRMEK
sert (bakış, yüz).müsamahasız, sert (kimse).(gemide,
5591 fateful vahim. 13591 stern teknede) kıç.
5592 Father BABA 13592 stern sheets açık bir teknede kıç taraftaki alan
5593 fatherhood babalık 13593 sternly sert bir biçimde
5594 fatherly baba gibi, babacan. 13594 Stethoscope GÖĞÜS DİNLEME CİHAZI, STETESKOP
5595 fathom kulaç,derinliğini ölçmek,anlamak,kavramak 13595 Stew güveç . Yahni
5596 fatigue yorgunluk,yorulmak 13596 Steward 1) ERKEK HOSTES 2) KAHYA (çiflik vb.)
5597 fatuous kendini akıllı sanan budala. 13597 Stick SOPA, ÇUBUK
5598 Fault KUSUR 13598 Stick YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5599 faultiness kusurluluk. Hatalılık 13599 stick to sadık kalmak, -e yapışmak
5600 Faultless KUSURSUZ 13600 sticker etiket; çıkartma.
5601 Faulty KUSURLU 13601 sticky yapışkan,nemli, rutubetli (hava).
5602 Favour iyilik,tercih etmek.tarafını tutmak. 13602 Stiff SERT,KATI,ceset,ölü, kazık atmak
5603 Favourable ELVERİŞLİ 13603 stiffen sertleşmek, katılaşmak
5604 Favourite EN SEVİLEN, FAVORİ 13604 stiffer daha katı
5605 fawn yaltaklanmak, dalkavukluk etmek. 13605 stiffly serçte,dimdik
5606 fay peri 13606 stifle zaptetmek, bastırmak (bir duyguyu/isyanı)
5607 faze etkilemek 13607 stigmatize lekelemek,belirli bir şekilde damgalamak
1.HAREKETSİZ, SAKİN
5608 Fealty Sadakat .baglılık 13608 Still 2.HALA,durdurmak.susturmak.
5609 Fear KORKU 13609 stillborn ölü doğmuş.
5610 Fearful KORKUTUCU 13610 stimulant uyarıcı , teşvik edici unsur,tahrik edici
korku tellalı,korku salıp toplumu istediği yöne
5611 fearmonger-scaremonger sürüklemeye uğraşan kimse 13611 Stimulate uyarmak, teşvik etmek
5612 feasibility fizibilite, yapılabilirlik. Geçerlilik 13612 Stimulation uyarma,uyarım
5613 feasible mümkün,yapılabilir, uygulanabilir. 13613 stimulus uyarıcı unsur, uyarıcı.
(arı v.b.) sokmak,acı,iğne,(söz) (birinin) yüreğini
5614 feast bayram,ziyafet,ziyafet vermek,agırlamak 13614 sting cızlatmak.
5615 Feather TÜY (kuş tüyü) 13615 stinging sokan,sızlatan,acıtan
5616 feathery tüylü,tüy gibi 13616 stingy cimri, eli sıkı
5617 Feature ÖZELLİK(vucud gibi ),-de önemli bir rolü olmak: 13617 Stink pis koku,pis kokulu
5618 featureless özelliksiz, özelliği olmayan 13618 stinking pis kokan.
5619 febrile ateşli, heyecanlı 13619 stinkpot pis kokan şey
5620 February ŞUBAT 13620 Stinky kokmuş,kötü kokulu
5621 fecal dışkıya ait 13621 stint (belirli bir işe ait) süre, müddet:
yaşamsal gereksinmelerini karşılayacak para
5622 feckless beceriksiz, elinden iş gelmeyen. 13622 stipend (bursiyer için)
5623 Fed Up USANMIŞ,BIKKIN 13623 Stipulate şart koşmak
1.KARIŞTIRMAK (çay v.b)
5624 Federal FEDERAL, FEDERE, GRUP İÇİNDE BİRLEŞMİŞ 13624 Stir 2.HAREKETLENME,HEYECAN
5625 federalize (devletleri) federasyon haline getirmek. 13625 stirrup sargı, üzengi kemiği
5626 feds polis,fedareller 13626 stitch dikiş,dikiş yapmak,bıçak gibi saplanan acı
5627 Fee HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 13627 stochastic olasılıksal,rastgele
5628 feeble zayıf, kuvvetsiz. 13628 Stock 1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ
5629 feebleness zayıflık, kuvvetsizlik. 13629 Stock Certificate HİSSE SENEDİ
5630 feeblest en zayıf 13630 stockade (genellikle savunma için yapılan) kazık çit.
5631 feebly zayıf bir şekilde, hafifçe, kuvvetsizce. 13631 Stocking KADIN ÇORABI
5632 Feed BESLEMEK 13632 stock-still hareketsiz,durgun
5633 feedback geribesleme 13633 stocky tıknaz, bodur.
5634 Feel HİSSETMEK 13634 stodgy hantal
5635 feel for acımak,duygularını paylaşmak 13635 stoic acılara dayanıklı,acıya katlanabilen
5636 feel jaded kolunu kaldıracak hali olmamak 13636 stoke ateşe kömür vb atmak
5637 feel like gibi hissetmek, duygusu içinde olmak 13637 stoked çok memnun,heyecanlı
5638 feign (yapar) gibi görünmek, ... numarası yapmak. 13638 stoker ateşçi
5639 feint yanıltma hareketi,yanıltma hareketi yapmak. 13639 stoking süngüleme,ateş karıştırma
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

5640 feistiness agresiflik,alınganlık 13640 stolid hiçbir şeyden heyecanlanmayan, vurdumduymaz.


5641 feisty cesur, girişken 13641 stolidly duyarsızca
5642 felicitate kutlamak, tebrik etmek 13642 Stomach MİDE
5643 felicitation kutlama 13643 stomp basmak,yere vurmak
5644 felicity mutluluk, saadet. 13644 Stone 1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
5645 fella adam 13645 stone-cold sober tamamen ayık
çok sarhoş, zilzurna sarhoş, uyuşturucu etkisinde
5646 Feller sevgili,koca 13646 stoned olan
5647 Fellow ADAM,DOST 13647 stonewall zorluk çıkarmak, önünü tıkamak
5648 fellow man ahbap 13648 stonewalling engelleme, köstek olma
5649 felony ağır şuç 13649 stonily taş kesilmiş
5650 Female DİŞİ 13650 stooge yardakçı
5651 Femoral kalca kemigine ait 13651 Stool DIŞKI,TABURE
ÇİT,parmaklık, tahta perde veya çitle çevirmek. doğru
5652 Fence yanıt vermekten kaçınmak 13652 stoop (öne) eğilmek; öne eğmek,
5653 fencing kaçamaklı cevap verme 13653 stoop to .-e tenezzül etmek:
5654 feral vahşi 13654 Stop STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
5655 ferment huzursuzluk.maya.mayalamak 13655 stoppage durdurma, (maaştan yapılan) kesinti.
5656 ferocious vahşi, yırtıcı 13656 Store DÜKKAN, DEPOLAMAK
5657 ferocity vahsilik,gaddarlık 13657 storey kat

FIRTINA,şiddetli bir şekilde hücum ederek (bir yeri)


5658 ferret arayıp taramak ,araştırmak 13658 Storm fethetmek; şiddetli bir şekilde hücum etmek.
5659 Ferry FERİBOT, ARABA VAPURU 13659 storming harika,mükemmel
5660 Fertile VERİMLİ,BEREKETLİ,doğurgan 13660 Story ÖYKÜ ,HİKAYE
5661 Fertility verimlilik 13661 stout tombul,dayanıklı,saglam,güçlü
5662 Fertilize 1)GÜBRELEME 2)DÖLLEMEK 13662 stoutly azimli bir şekilde
5663 fervent hararetli, ateşli. 13663 stoutness yiğitlik, sağlamlık
5664 fervently hevesli bir şekilde. tutkulu bir biçimde 13664 Stove SOBA
5665 fervor hararetlilik,çoşkunluk 13665 stow susturmak,yerleştirmek
5666 fervour şevk,heves 13666 straddle bacaklarını iyice açıp oturmak
düzensiz bir şekilde etrafa dağılmış olmak, sürüden
5667 fester irinlenmek, iltihaplanmak, azmak. 13667 straggle ayrılmak
gruptan ayrılarak kendi başına kalmış kimse,geride
5668 Festival FESTİVAL 13668 straggler kalan
5669 festoon çiçeklerle süslemek, çiçek ya da yaprak zinciri 13669 straggly dağınık (saç), geride kalan
5670 fetal cenin (ile ilgili) 13670 Straight DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN
5671 Fetch GİDİP GETİRMEK,ALMAK 13671 straight away hemen,tereddüt etmeden,duraksamadan
5672 fetid pis kokan, kokuşmuş. 13672 straight out dobra dobra,çekinmeden
5673 fetish fetiş,saplantı 13673 Straighten düzeltmek .hizaya getirmek
5674 fetter prangaya vurmak,zıncir vurmak,pranga,engel 13674 Straighten Out düzeltmek .yoluna koymak
uzun süren düşmanlık.kan davası,ihtilaflı olmak, kavga
5675 feud etmek. 13675 Straightforward basit,kolay,dogru sözlü
5676 Fever ATEŞ (vücut) 13676 straight-laced bağnaz
5677 feverish ateşli,telaşlı 13677 Strain ZORLAMA ,GERGİNLİK,YÜK
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5678 feverishly hararetle 13678 Strainer SÜZGEÇ
5679 Few AZ, BİR KAÇ 13679 Strait boğaz
5680 Fiance NİŞANLI 13680 straiten daraltmak.sıkışmak
karaya oturmak,iplik,kıyı, sahil, kenar.mahsur
5681 fiat emir,karar 13681 Strand kalmak.

5682 fiber- fibre lif. 13682 stranded yolda kalmış, çıkmaza düşmüş, karaya oturmuş
5683 fickle vefasız,kaypak 13683 Strange GARİP, TUHAF
5684 fickleness döneklik, kararsızlık 13684 strangely garip biçimde
5685 Fiction KURGU (roman) 13685 strangely enough garip belki ama
5686 fictitious uydurma, hayali. 13686 strangest tuhaf,garip,yabancı
5687 fiddle keman,vakit geçirmek, oyalanmak. 13687 strangle bogmak,bogazlamak
5688 fiddle-faddle saçma sapan sözler. 13688 strangulate boğmak; boğulmak.
5689 fidelity sadakat, vefa. 13689 strangulation bogulma,bogma
5690 fidget durmadan kımıldamak,kıpırdanmak 13690 Strap KAYIŞ,BANT,(birini) kayışla dövmek.
5691 fidgety rahat durmayan,kıpır kıpır 13691 strategize strateji oluşturmak
5692 fiducial itimat eden 13692 strategy strateji,taktik
5693 fiducially itimat ederek 13693 Straw 1.SAMAN 2.KAMIŞ (bardak için v.b) 3.HASIR
5694 fiduciary yedi emin, güvene dayanan 13694 Strawberry ÇİLEK
dolaşmak,gezinmek,başıboş, kaybolmuş
5695 Field ALAN,TARLA,(bir spor takımını) sahaya çıkarmak. 13695 Stray (çocuk/hayvan)
ışın,şimşek,iz,çizgi ile boyamak, (saça) meç
5696 field glasses el dürbünü 13696 streak yapmak.yldyrym gibi geçmek veya koşmak.
5697 field-strip (silahı) sökmek 13697 Stream IRMAK, sel gibi akmak, dalgalanmak

5698 fiend şeytan,kötü ruh 13698 streamline modernize etmek, aerodinamik şekilde yapmak
5699 fiendish şeytani, şeytanca. 13699 Street CADDE
5700 fiendishly şeytanca,zalimce 13700 streetwise şehir yaşamına uyum sağlamış
5701 fiercely şiddetle,cayır cayır 13701 Strength GÜÇ, KUVVET
5702 fiery ateşli,kızgın,şehvet dolu. 13702 strengthen güçlendirmek,saglamlaştırmak
5703 fife yanlamasına çalınan flüt 13703 strenuous yorucu, ağır, zor (iş).
5704 Fig İNCİR 13704 strenuously gayretlice
5705 Fight KAVGA, KAVGA ETMEK 13705 strep streptokok boğaz ağrısı
BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak),
5706 figment hayal ürünü ya da uydurma şey 13706 Stress STRES,VURGULAMAK
5707 figurative mecazi. 13707 Stretch 1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
5708 figuratively mecazi olarak 13708 Stretcher SEDYE
5709 Figure anlamı olmak,ifade etmek,tasvir etmek 13709 strew saçmak, yaymak.
5710 Figure ŞEKİL,RAKAM,SAYI 13710 strewn dağılmış,dağıtılmış
5711 figurehead gemi başı süsü 13711 stricken yakalanmış,felakete ugramış
5712 figurine heykelcik 13712 Strict KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
5713 filbert fındık ağacı 13713 strictest en katı
5714 filch çalmak, aşırmak, yürütmek. 13714 strictly kesinlikle,sert bir biçimde
5715 filcher arakçı 13715 strictures kınama,eleştiri
5716 filching aşırma 13716 stride uzun adımlarla yürümek
5717 File 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 13717 strident gürültülü, rahatsız edici (ses).
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5718 filial evlada ait; evlada yakışır 13718 strife savaş,çatışma
5719 Fill DOLDURMAK 13719 Strike 1.GREV YAPMAK, GREV 2.VURMAK,ÇARPMAK

5720 fill me in on the situation Durumu bana açıkla. 13720 striking resemblance çarpıcı benzerlik
5721 filling station benzin istasyonu. 13721 String İP,TEL, sıra halinde gitmek, ipe dizmek
5722 filly yavru kısrak 13722 string bean ayşekadın fasülye
5723 Film FİLM 13723 stringent sert,sıkı
5724 Filthy pis,kirli 13724 Strip SOYMAK, SOYUNMAK,ŞERİT,BANT
birinden (bir seyi) almak, birini (bir seyden) mahrum
5725 fin yüzgeç,kanat 13725 strip ….of etmek.
5726 Final SON 13726 Stripe 1.ŞERİT,ÇİZGİ 2.KIRBAÇ CEZASI
5727 finalise sonuçlandırmak 13727 Strive çabalamak
5728 finality kesinlik. 13728 Stroke 1.ÇARPIŞ 2.FELÇ,İNME,okşamak, sıvazlamak.
5729 Finally SONUNDA 13729 stroll gezinti,dolaşmak
5730 Finance FİNANS 13730 Strong GÜÇLÜ
5731 finch ispinoz ( a kind of bird) 13731 strongly kuvvetle,şiddetle
5732 Find BULMAK 13732 stroppy aksi,küstah
5733 find guilty suçlu bulmak 13733 Structure YAPI
5734 Fine 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 13734 Struggle MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
5735 finely çok iyi bir biçimde,güzel güzel 13735 strum telli çalgıyı tıngırdatmak, zımbırdatmak
5736 finery süslü güzel elbise,süslü giyim. 13736 strung out sarhoş
incelik, ustalık,
5737 finesse ustalıkla durumu idare etmek. 13737 strung-out uyuşturucu müptelası
5738 Finger PARMAK 13738 strut kasılarak yürümek.
5739 fining arıtma,saflaştırma 13739 stubble biçilen tarlada kalan kökler
5740 finis son,nihayet 13740 stubborn inatçı
5741 Finish BİTİM, BİTMEK 13741 stubbornly İnatla
5742 finite sonu olan,sınırlı 13742 stubby kısa ve kalın, kütük gibi
5743 fir köknar 13743 Stuck sıkışmış
5744 Fire 1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN KOVMAK 13744 stuck up azametli
5745 Fire-Brigade İTFAİYE 13745 stud azgın erkek, bir grup damızlık at
5746 fireside ocak başı 13746 Student ÖĞRENCİ
5747 Firm FİRMA,SAGLAM 13747 Studio stüdyo.
5748 firmament gök kubbe.sema 13748 Studious çalışkan,gayretli
5749 Firmly sıkıca, kararlı bir şekilde 13749 studiously titizlikle
5750 firmness sıkılık,sertlik,metanet 13750 Study ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK
5751 First BİRİNCİ, İLK 13751 Stuff 1.MADDE , ŞEY 2.TIKIŞTIRMAK
5752 first grader birinci sınıf öğrencisi 13752 stuff with doldurmak
5753 first off her şeyden önce,öncelikle 13753 stuffed cabbage lahana dolması
5754 Fiscal MALİ 13754 stuffy fazla resmi
5755 fiscally mali olarak 13755 Stultify aptallaştırmak,aptal durumuna düşürmek
5756 Fish BALIK 13756 stumble tökezlemek,sendelemek

kütük,kesilmiş bir uzvun bedende kalan bölümü.


cevap veremeyeceği bir soru sormak (birine),
5757 fishy şüphe uyandıran: 13757 stump sorularıyla şaşırtmak
5758 fissure ince çatlak., çatlamak, ayrılmak 13758 stump up ödemek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5759 Fist YUMRUK 13759 stumpy fıçı gibi,bodur
5760 Fit UYGUN ,FORMDA,nöbet, kriz: 13760 stunner afet, çekici kimse
5761 fitful kesintili, düzensiz. 13761 stunningly şaşırtıcı bir şekilde

5762 fitness uygunluk, uygun olma. 13762 stunt .-in büyümesini/gelişmesini önlemek.hüner gösterisi.
5763 fittest en uygun,en güçlü 13763 stupefaction sersemleme, şaşkınlık
5764 fitting tesisat, mekanizma 13764 stupefactive sersemleten, uyuşturucu
5765 Fix YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 13765 stupefied sersem.afallatılmış
5766 fixate sabitleştirmek. gözlerini dikmek 13766 stupendous hayrete düşüren, dehşet verici,muazzam
5767 fixation aşırı bağlılık, aşırı düşkünlük. 13767 Stupid APTAL
5768 fixing sabitleme,tespit,tamir 13768 Stupidity aptallık
5769 fixity durağanlık,sabitlik 13769 sturdily sağlıklı bir şekilde, gürbüzce
5770 fizz fışırtı.fışırdamak,köpük.köpürmek 13770 sturdiness sağlamlık
5771 flabbergast çok şaşırtmak, küçük dilini yutturmak. 13771 sturdy sağlam, dayanıklı
5772 flabby cansız, güçsüz, ruhsuz, sönük. 13772 sturgeon mersin balığı
5773 flack basın sözcülüğü yapmak 13773 Stutter KEKELEMEK, KEKEME
5774 Flag BAYRAK 13774 stye (gözkapağında) arpacık
5775 flagellate kırbaçlamak 13775 Style SİTİL
5776 flagging cansız,zayıf 13776 stylish şık
5777 flagpole bayrak direği 13777 suave hoş tavırlarıyla insanları kandıran, tatlı dilli
5778 flagrant alçakça,göze batan (ahlaksızlık), alenen yapılan 13778 sub alt,ikincil, yerine geçmek,yerini doldurmak
5779 flail sağa sola sallamak, dövmek 13779 subaltern teğmen
5780 flair yetenek, kabiliyet. 13780 subcommittee altkurul.
5781 flak uçaksavar,sert eleştiri 13781 subcutaneous deri altı, deri altına zerk olunan
5782 Flake PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 13782 subdeacon diyakoz yardımcısı
bölüm, parsellenip üzerine evler yapılmış/yapılacak
5783 flakey yapraksı,pul pul 13783 subdivision olan yer
boyunduruk altına almak, zor kullanarak kontrol
5784 flaky tuhaf, lapa lapa 13784 subdue altına almak (bir yeri/halkı)

5785 flamboyant gösterişli,aşırı davranışlarından dolayı göze çarpan 13785 subdued bastırılmış,zorlanmış
konu,mevzu,maruz,baglı,bagımlı,vatandaş, maruz
5786 Flame ALEV 13786 Subject bırakmak,hür olmayan, hürriyetsiz.
5787 flame out çalışmakta olan motorun kendiliğinden durması 13787 subjection tabi olma,buyruğu altına alma
5788 flank yan,kanat,yanında olmak,kanattan saldırmak 13788 subjective öznel, sübjektif.
5789 flannel fanila kumaş 13789 subjugate buyruğu altına almak (bir halkı), zaptetmek
5790 flap kanat. (kuş) (kanatlarını) çırpmak. 13790 subjugation boyun eğdirme,zapt etme
5791 flapping kanat çırpma 13791 sublet kira ile başkasına devretmek
katı durumdan gaz durumuna geçirmek,
5792 flare parlamak, alevlenmek. 13792 sublimate bilinçaltındaki güdüleri iyiye yönlendirmek
5793 Flash FLAŞ,yakmak,aydınlatmak,ışıltı,parlama 13793 sublime yüce,ulu,yüceltmek,yükselmek
5794 flashover ani alevlenme 13794 sublimely asil bir şekilde
5795 flask cep şişesi; matara. 13795 sublimity yücelik

5796 Flat 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı),düzlük, geniş düz yer. 13796 Submarine DENİZALTI
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
.. -i suyun içine batırmak/daldırmak; suyun içine
5797 flatline mortu çekmiş,ölmüş. Ölmek 13797 submerge batmak/dalmak.
5798 flatly açıkça,kesinlikle 13798 submerged batık,batmış (gemi vb)
5799 flat-out tamamen,direk 13799 submergence batma, su altında kalma
5800 flatten yassılaştırmak,düzleştirmek 13800 submersible su altında kalabilir
5801 Flatter övmek,gururunu okşamak 13801 Submission boyun eğme, sunma
5802 flattery pohpohlama. 13802 submissive uysal, itaatli, itaatkâr.
5803 flatulent gösterişli,havalı 13803 submissiveness uysallık.itaatkarlık
5804 flaunt gösteriş yapmak,hava atmak 13804 Submit SUNMAK,TESLİM OLMA
5805 Flavour TAT,LEZZET 13805 suborbital yörüngealtı
5806 Flaw kusur,hata,zarar vermek,sakatlamak 13806 subordinate ast,birinin emri altına koymak
5807 flawless kusursuz 13807 suborn yalancı şahitlik yaptırmak, rüşvetle kandırmak
mahkeme çağırmak,birini mahkemeye çağıran resmi
5808 flay (derisini) yüzmek.fena halde azarlamak, haşlamak. 13808 subpoena yazı
5809 Flea PİRE 13809 Subscribe ABONE OLMAK,İMZALAMAK
5810 fleck nokta, benek, leke. 13810 subsequent sonraki,daha sonra
tüyleri henüz bitmiş yavru kuş.acemi çaylak, bir işe yeni
5811 fledgling başlayan kimse. 13811 subsequently sonradan
5812 Flee KAÇMAK 13812 subservient uşakvari, uşak gibi davranan, fazlasıyla itaatli.
bitmeye yüz tutmak/bitmek (öfke/kavga vb),
5813 fleece kırkmak (koyunu),birini soyup soğana çevirmek 13813 subside hafiflemek
5814 fleecing kazıkçı 13814 subsidiary yardımcı, ek; ikincil, yan:yan kuruluş
5815 fleecy uzun tüylü yün kümelerine benzeyen. 13815 Subsidize PARA YARDIMINDA BULUNMAK
5816 Fleet FİLO (gemi vb.) 13816 Subsidy PARA YARDIMI, SÜBVANSİYON (Devletten)
5817 Flesh ET (derinin altındaki) 13817 subsist geçinip gitmek,varlığını sürdürmek
5818 fleshy etli,tombul 13818 subsist on ile geçinmek
5819 Flex esnetmek,bükmek 13819 subsistence kendini geçindirme.
5820 Flick fiske , parmak şıklatmak,fiske atmak 13820 Subsoil toprak altı
5821 flicker titreşmek, oynamak (ışık/gölge) 13821 Substance MADDE, CEVHER
5822 Flight UÇUŞ 13822 substantial önemli,saglam
5823 flightily kararsız bir biçimde, düşüncesizce 13823 substantially gerçekte,ciddi olarak
5824 flightiness düşüncesizlik, sorumsuzluk 13824 substantiate ispat etmek, kanıtlamak.
5825 flighty hercai; havai; kaprisli. 13825 Substitute VEKİL, YERİNE GEÇME
5826 flimsy uydurma olduğu belli, uyduruk,derme çatma 13826 substitution yerine koyma/geçme,vekil,ikame
(darbe yememek için) (vücudunu, vücudunun bir
5827 flinch parçasını) geri veya bir yana çekmek. 13827 subsume kapsamak.içermek
fırlatmak, hızla atmak,(kollarını) savurmak. kısa süreli
5828 fling ilişki 13828 subterfuge hile, manevra.
5829 flip fiske atmak,çılgına dönmek 13829 subterranean yeraltı. toprak altı
5830 flippancy küstahlık, arsızlık 13830 subterraneous yeraltı.gizli
5831 flippant saygısız, küstah. 13831 subtitle altbaşlık,altyazı
ince, hafif, hemen göze çarpmayan,meselenin ince
5832 Flipper 1) YÜZME PALETİ, 2) YÜZGEÇ 13832 subtle taraflarını kavrayabilen/anlayabilen.
5833 flirt flört,flört etmek 13833 subtle approach zekice yaklaşma

5834 flirtatious işveli,cilveli,çapkın 13834 subtlety (bir mesele veya düşünceye ait) ince taraf, incelik.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5835 flirtatiousness fingirdeklik ,çapkınlık ,baştan çıkarıcılık 13835 Subtract ÇIKARMAK (6-3=3)
5836 flit oradan oraya uçmak. 13836 subtraction çıkarma.
5837 Float YÜZMEK , ŞAMANDIRA 13837 Suburb BANLİYÖ

huzur bozucu, çökerten (insanların


5838 Flock SÜRÜ 13838 subversion güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu)

huzur bozucu, çökerten (insanların


5839 flog kırbaçlamak. 13839 subversive güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu)

düzeni bozmak,yıkmak (insanların güvenini/inancını


5840 Flood SEL 13840 subvert sarsarak devleti/bir kurumu)
5841 Floor KAT,ZEMİN,TABAN 13841 Subway ALT GEÇİT , ALT YOL
5842 floor polisher döşeme cilacısı 13842 Succeed 1.BAŞARMAK
5843 Floozy fahişe 13843 Success BAŞARI
5844 flop düşüvermek,cup diye düşmek 13844 successful başarılı
5845 flophouse berduşların kaldığı otel 13845 Succession ARDARDA ,DEVAMLI
5846 florid kırmızı yüz-yanak 13846 succinct kısa ve öz,az ve öz
5847 florin iki şilinlik ingiliz madeni parası 13847 succinctly kısa ve öz bir şekilde

5848 Florist ÇİÇEKÇİ 13848 succour imdat,yardım,imdat etmek, imdadına yetişmek.


5849 flounce sabırsızca davranmak, hışımla hareket etmek 13849 succulent taze ve sulu (meyve, sebze).
5850 flounder debelenmek, çırpınmak. 13850 Succumb ölmek,dayanamamak,pes etmek
5851 Flour UN 13851 Such 1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle
5852 flourish güzelleşmek,gelişmek,büyümek 13852 such-and-such falanca
5853 flourishing dört başı mamur, gelişme 13853 suchlike benzeri şeyler,bunun gibi
5854 flout hor görmek, reddetmek veya itaat etmemek. 13854 Suck EMMEK
5855 Flow akmak, dökülmek 13855 sucker enayi, aptal.
5856 flowchart akım şeması 13856 suckling meme emen bebek
5857 Flower ÇİÇEK 13857 suction emme.
5858 flowery çiçekli,süslü (yazı, sözler, üslup). 13858 Sudden ANİ
5859 Flubdub safsata,palavra 13859 suddenness anilik,aniden olma
5860 Fluctuate dalgalanmak, değişmek 13860 sue mahkemeye vermek,dava açmak
5861 Fluctuation dalgalanma, değişim 13861 sue for . -i talep etmek.
5862 fluency (dilde) akıcılık. 13862 suede süet
5863 Fluent AKICI 13863 Suffer ACI ÇEKMEK

5864 fluff (tüylerini, saçını) kabartmak. 13864 sufferer hastası olan kimse (bir illetin), acı çeken kimse
5865 fluff up kabartmak 13865 suffice kâfi gelmek, yetmek:
5866 fluffy tüy gibi yumuşak,kabarık 13866 Sufficient YETERLİ,YETER
5867 Fluid sıvı,akışkan 13867 suffocation boğma; boğulma.
5868 fluke (bir) şans, şans eseri. 13868 Suffuse kaplamak,üzerine yayılmak
5869 Flunk başarısız olma ,sınıfta bırakmak,çakmak 13869 Sugar ŞEKER
5870 flunkey dalkavuk,uşak 13870 sugarcane şeker kamışı
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi),
5871 flurry kısa süren bir heyecan veya telaş. 13871 sugarcoat ballandırmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5872 Flush şifon,aynı hizada olan,(yüzü) kızarmak 13872 Suggest ÖNERMEK

5873 fluster heyecanlı ve şaşkın bir hal, heyecanlandırıp şaşırtmak 13873 Suggestion ÖNERİ
5874 flute (sütundaki) yiv. 13874 Suicide İNTİHAR (Commit suicide : İntihar etmek)
intihar gözetimi, intihara eğilimli tutukluların
5875 flutter çarpıntı,çırpınma,çırpınmak,dalgalanmak,küçük oynama 13875 suicide watch gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi
5876 flux akış 13876 Suit 1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE
5877 Fly 1.UÇMAK 2.SİNEK 13877 suit to uygun bir hale getirmek (bir başka şeye)
5878 fly high yüksekten uçmak. gözü yükseklerde olmak 13878 Suitability uygunluk, elverişlilik
5879 fly open birdenbire açılmak 13879 suitable uygun,elverişli
5880 fly over üzerinden uçmak\geçmek 13880 Suitcase BAVUL (Elbise iρin)
5881 foal tay. 13881 suitor talip
5882 Foam KÖPÜK 13882 sulk somurtma,somurtmak, surat asmak.
5883 Foam Rubber SÜNGER 13883 sulky somurtkan, somurtuk, asık suratlı.
5884 focal point ilgi merkezi, merkez noktası 13884 sullen suratsız,öfke dolu fakat sessiz.
5885 Focus odaklanmak 13885 sullenly asık suratlı bir şekilde
5886 fodder beslemek,(saman veya ot gibi) hayvan yemi. 13886 sully kirletmek, lekelemek; gölge düşürmek.
5887 foe düşman,hasım 13887 sultry sıcak ve nemli (hava).
5888 foetus cenin 13888 Sum TOPLAM,MİKTAR
5889 Fog SİS 13889 summarily kısa ve öz bir biçimde
5890 fogey eski kafalı kimse,tutucu kimse 13890 Summary ÖZET
5891 foible zayıf yön,zaaf 13891 summation özet,toplam
5892 foie gras kaz ciğeri 13892 Summer YAZ
5893 foil folyo,set çekmek, önlemek. 13893 Summit ZİRVE, dağın zirvesine çıkmak

5894 foist on .. -e zorla kabul ettirmek, -in başına yıkmak: 13894 summon (birini) resmen emirle çağırmak; (birini) çağırtmak.
5895 Fold KATLAMAK 13895 sumpter yük beygiri
muhteşem, özellikle gösterişli ve masraflı
5896 foliage yeşillik, bitki yaprakları 13896 sumptuous olan,şatafatlı
5897 folio kitap yaprağı,folyo 13897 Sun GÜNEŞ
5898 Folk HALK 13898 Sunday PAZAR (günü )
5899 folksy geleneksel, köy işi 13899 sundry çeşitli.birkaç
5900 Follow İZLEMEK, TAKİP ETMEK 13900 sunlit güneşli,aydınlık
5901 folly çılgınlık,aptallık,delilik 13901 Sunset GÜNEŞİN BATIŞI
5902 foment kışkırtmak 13902 Sunshine GÜNEŞ IŞIĞI
5903 fomentation kışkırtma.tahrik 13903 sunstroke güneş çarpması
5904 Fond DÜŞKÜN,SEVEN 13904 Suntan bronzlaşmak
5905 fondle okşamak, sevmek. 13905 sunup güneşin doğuşu,güneş doğduğu zaman
5906 fondly Severek, aşırı severek, aptalca 13906 Super SÜPER
5907 fondness düşkünlük 13907 super duper mükemmel
5908 fondue fondü 13908 Superb mükemmel,MUHTESEM
5909 Food YİYECEK, BESİN 13909 superficial derin olmayan, yüzeysel.
5910 Fool 1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK 13910 superfluous gereksiz,bol bol
(bir şeyi) (başka bir şeyin) üstüne
5911 fool about aylak aylak dolaşmak, vaktini boşa harcamak 13911 superimpose over koymak/bindirmek, -e uygulamak.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
gözü kara,kendini veya diğerlerini boş yere tehlikeye
5912 foolhardy atan. 13912 superintendent başkomiser,müfettiş
5913 Foolish APTALCA,budala 13913 Superior ÜSTÜN,ÜST,AMİR,ÜSTÜN KİMSE
5914 Foot AYAK 13914 superlative en iyi, mükemmel.
5915 Football FUTBOL 13915 supernumerary fazla.extra
5916 footbridge yaya köprüsü. 13916 superscription yazı
5917 Foothill bayır,dag etegi 13917 supersede (yeni bir şey) (eski bir şeyin) yerini almak.
5918 foothold ayak basacak yer. 13918 Superstition BATIL İNANÇ

5919 footman uşak 13919 superstitious boş inançlara inanan; boş inançların etkisinde olan.
5920 Footprint AYAK İZİ 13920 Supervise DENETLEMEK, GÖZETLEMEK
5921 footsie (masa altından vb) ayakla yapılan taciz 13921 supine sırtüstü yatan.
5922 footsore yürümekten ayakları şişmiş, 13922 Supper akşam yemeği
5923 For İÇİN 13923 supperless akşam yemeksiz
yerini almak (yeni bir şey eski bir şeyin),yerine
5924 for a couple/few of days birkaç günden bu yana 13924 supplant geçmek
5925 for a long time uzun zamandır,epeydir 13925 supplant by yerini almak

5926 for a long while uzun zamandır 13926 supple çeviklikle hareket edebilen, çevik.yumuşak ve esnek.
5927 for a time bir süre.bir müddet 13927 Supplement ek, ilave
5928 For a while Bir süre için 13928 supplemental ek, tamamlayıcı
for as long as i can
5929 remember kendimi bildim bileli, uzun bir süredir 13929 suppleness uysallık,esneklik
5930 for certain elbette,şüphesiz 13930 suppliant yalvaran kimse.
5931 for ever sonsuza kadar, ebediyen. 13931 supplicant yalvaran kimse.
5932 for ever and ever ilelebet, ebediyen. 13932 supplicate yalvarmak.
5933 for good temelli,sonsuza kadar 13933 supplication yalvarma, yalvarış
5934 for how long ne kadar süreyle 13934 Supplier tedarikçi, satıcı

5935 for no apparent reason ortada hiçbir neden yokken 13935 Supplies ERZAK, MAL
SAĞLAMAK, MİKTAR,TEDARİK,ARZ, tedarik etmek,
5936 for once bu sefer,bir kerelik 13936 Supply sağlamak
TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK,
5937 for so long uzun süredir 13937 Support DESTEKLEMEK
5938 for some reason bazı nedenlerden dolayı, her nedense 13938 supportive destekleyici, destek verici.
5939 for sure elbette,kesin: 13939 Suppose ZANNETMEK,varsaymak
5940 for the first time ilk defa 13940 supposedly güya, sözümona.
5941 for the moment şimdilik 13941 supposition tahmin,varsayım
5942 for the time being şimdilik, şimdiki şartlara göre 13942 suppository fitil
5943 for the very reason tam da bu sebeple,tam da bu nedenle 13943 Suppress BASTIRMAK
5944 For what Ne için,neye 13944 supremacist üstüncü,üstünlük yanlısı
5945 for what it is worth ne pahasına olursa olsun, ne olursa olsun 13945 supremacy üstünlük,yücelik
5946 forage yem, didiklemek,toplamak 13946 Supreme YÜCE, ÜSTÜN
5947 foraging altüst ederek arama, arama (yiyecek vb) 13947 supremely fevkalade
5948 foray dalma, girme.basmak, yağma etmek 13948 Sure EMİN, KESİN
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
(merhamet veya şefkatten dolayı) (bir şeyi) yapmamak.
5949 forbear Sabretmek 13949 sure of ..-den emin
5950 forbearance hoşgörü,tahammül 13950 surefire kesin,saglam
5951 forbearing hoşgörülü,sabırlı 13951 sure-footed temkinli
5952 Forbid YASAKLAMAK 13952 sure-footedness sağlam basma. Sağlamcılık
5953 forbidden fruit yasak meyve 13953 Surely elbette,muhakkak
5954 forbidding sert,ürkütücü, korku veren 13954 sureness kesinlik,emin olma
5955 forbiddingly korkutucu bir şekilde, çekilmez bir halde 13955 surety kefil.
5956 Force ZORLAMAK, ZOR, FORS 13956 surf sörf,kıyıya vuran köpüklü dalgalar
5957 forcibly zorla,şiddetle 13957 Surface YÜZEY
fazlalık.fazlasıyla (yemek) yeme veya içme.fazlasıyla
5958 ford sığ yer,sığ yerden yürüyerek geçmek 13958 surfeit yedirmek

(bir his) aniden ve şiddetle


önceden hissetmek (özellikle uğursuz bir şeyi), içine belirme,dalgalanma,kabarma,hürya etmek, akın akın
5959 forebode doğmak 13959 surge gitmek.
5960 foreboding kötü bir şey olacağını sezme,önsezi 13960 Surgeon CERRAH
5961 Forecast TAHMİN 13961 Surgery AMELİYAT
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
5962 Foreclose almak. 13962 surgical cerrahi, cerrahiye ait.
5963 foreclosed hariç tutulmuş, dahil edilmemiş 13963 surly sinirli ve nobran, aksi ve kavgacı
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
5964 foreclosure almak. 13964 surmise tahmin etmek, zannetmek, sanmak,tahmin, zan,
5965 forefather ata.cet 13965 surmised tahmin edilmiş
5966 Forego vazgeçmek 13966 surmount üstesinden gelmek, hakkından gelmek.
5967 foregone conclusion kaçınılmaz son 13967 Surname SOYADI
5968 Forehead ALIN 13968 Surpass aşmak, geçmek
5969 Foreign YABANCI (ülke veya ırk) 13969 surplus fazla, fazla miktarda:
5970 Foreigner yabancı 13970 Surprise 1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
5971 foreknowledge önbilgi 13971 Surprisingly şaşırtıcı biçimde
5972 Foreman USTABAŞI 13972 surreal gerçeküstü.
5973 foremast pruva direği 13973 Surrender TESLİM OLMAK (To yield)
5974 foremost başta gelen, en öndeki. 13974 surreptitious hırsızlama,gizli
5975 forensic adli,mahkemeye ait 13975 surreptitiously gizlice, gümrükten mal kaçırır gibi
5976 foreperson sözcü, 13976 surrogate vekil, yerine geçen kimse
5977 foreplay cinsel ilişkiden önce oynaşma 13977 Surround ÇEVRELEMEK,kuşatmak,etrafını sarmak
5978 forerunner haberci; önden gelen. 13978 surrounding çevredeki, etraftaki.
5979 Foresee ön görmek, tahmin etmek 13979 surveil bir kişi ya da grubu yakın takip altına almak
5980 foreshadow (birinin, bir şeyin) habercisi olmak. 13980 Surveillance gözetim,gözetleme,izleme
5981 foreshadowing önceden ima etme 13981 Survey anket, muayene,ARAŞTIRMAK
5982 foresight öngörü 13982 Survive hayatta kalmak
5983 Forest ORMAN 13983 Survivor hayatta kalan
5984 forestall erken davranıp önlemek. 13984 Susceptibility savunmasızlık, hassasiyet
5985 forestry orman mühendisliği, ormancılık. 13985 susceptible duyarlı,hassas
5986 forethought önceden düşünme.sagduyu 13986 Suspect ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK
5987 Forever DEVAMLI OLARAK 13987 Suspend ASKIYA ALMAK, DURDURMAK
5988 forewarn önceden uyarmak/ikaz etmek. 13988 suspenseful endişeli, şüpheli
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
5989 foreword önsöz. 13989 suspensefully şüpheli bir şekilde,endişeli bir şekilde
ERTELEME, ASMA,ASILMA (Suspensıon Brıdge :
5990 foreyard tirinket sereni 13990 Suspension Asma köprü)
5991 forfeit ceza,bedel,kaybetmek 13991 Suspicion ŞÜPHE
5992 forfeiture bir hakkın yitirilmesi 13992 Suspicious şüpheli,kuşkucu
5993 forgather bir araya gelmek,toplanmak 13993 Suspiciously şüpheyle,kuşkuyla
5994 Forge DEMİRHANE,OLUŞTURMAK,sahtesini yapmak. 13994 Sustain sürdürmek
5995 Forger ÜÇKAĞITÇI,KALPAZAN 13995 Sustainability sürdürülebilirlik
başından sonuna kadar aynı kalitede/seviyede
5996 forgery sahtekârlık; kalpazanlık. 13996 sustained sürdürülen.
5997 Forget UNUTMAK 13997 susurration fısıltı.hışırtı
5998 forgetful unutkan 13998 suture dikiş, dikiş atmak
5999 forgetfully unutkan bir biçimde 13999 suzerainty hükmetme,hükümdarlık
ufak bir çubuğun ucuna takılı hidrofil pamuk,
6000 forgetfulness unutkanlık 14000 swab (pamuklu çubukla) temizlemek.
6001 forgettable unutulabilir 14001 swaddle (bebeği) kundağa sarmak, kundaklamak.
6002 Forgive BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK 14002 swaddling clothes kundak bezleri.
6003 forgiveness bağışlama, af. 14003 swag yağma,çalıntı mal

6004 forgo vazgeçmek, bırakmak. 14004 swagger kasıla kasıla yürümek. Kasıntı, boş gezenin boş kalfası
6005 Fork ÇATAL 14005 swale iki kumsal tepeciğin arasındaki çukurluk
6006 fork in a road yol ayrımı 14006 Swallow 1.YUTMAK 2. KIRLANGIÇ
6007 forlorn terkedilmiş ve harap,ümitsiz ve üzgün,kimsesiz 14007 swallowtail kırlangıç bayrak, kırlangıç-kuyruk
(bir şeylerin aşırı miktarda olması) sıkışık veya zor bir
6008 Form FORM,BİÇİM,OLUŞTURMAK 14008 swamp duruma sokmak:
6009 Formal RESMİ, CİDDİ 14009 Swan KUĞU
6010 formality resmiyet.formalite. 14010 swank şık ve lüks.
6011 formally resmen 14011 swap takas,degiş tokuş
6012 Former ESKİ,ÖNCEKİ 14012 Swarthy esmer,yanık tenli
(sineklik, dürülmüş gazete, beysbol sopası veya elle)
6013 formidable zorlu,korkunç.aşılması zor 14013 swat vurmak.
6014 formulate kesin ve açık olarak belirtmek. 14014 swath (şerit halinde uzanan) alan, şerit.
6015 fornicate evlilikdışı cinsel ilişkide bulunmak, zina etmek. 14015 swathe sarıp sarmalamak, çevrelemek
tesir,sallanma,etkilenme,(birini) etkileyerek
6016 fornication zina, gayrimeşru cinsel ilişki 14016 sway yönlendirmek; (birini) (bir karara) yöneltmek:
6017 forsake yüzüstü bırakmak, terketmek. 14017 Swear 1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK

6018 forte birinin asıl uzmanlık alanı,bir kişinin en iyi yaptığı şey 14018 swearword küfür, sövgü.
6019 Forth ileri 14019 Sweat TER,TERLEMEK
6020 forthcoming varış,gelecek, önümüzdeki. Konuşkan,cana yakın 14020 sweat gland ter bezi
6021 Forthwith DERHAL, HEMEN 14021 Sweater SÜVETER
6022 Forties kırk yaşlarında 14022 swede yerlahanası
6023 fortify güçlendirme yapmak,sağlamlaştırmak 14023 Sweep SÜPÜRMEK
6024 fortitude metanet.cesaret 14024 Sweet TATLI
6025 Fortnight İKİ HAFTA, ONDÖRT GÜN 14025 sweetly tatlı bir şekilde,kibarca,nazikçe
6026 Fortunately allah şükür,iyiki 14026 Sweetness tatlılık.guzel kokulu
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6027 Fortune 1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH 14027 Swell KABARMA,ŞİŞMEK,harika, çok güzel.
6028 Forward İLERİ 14028 swerve birdenbire başka bir yöne sürmek (taşıtı)
6029 fossilise fosilleştirmek,fosilleşmek 14029 swig yudum,içmek
6030 Foster büyütmek, geliştirmek, evlatlık,üvey 14030 swill bol bol içmek, bol suyla yıkamak
6031 Foul PİS, KİRLİ 14031 Swim YÜZMEK
6032 Found İNŞA ETMEK ,KURMAK,bulmak 14032 swindle dolandırma,dolandırmak
6033 Foundation 1.TEMEL 2.VAKIF 14033 swindler üçkağıtçı, dolandırıcı
6034 founder kurucu,dökümcü, dökmeci, gemi batmak 14034 swine pis herif.domuz
6035 founding kurucu 14035 Swing 1.SALLANMAK ,yumruk savurmak
terkedilmiş çocuk. terkedilip sokakta veya başka bir
6036 foundling yerde bulunan bebek 14036 swipe aşırmak,çalmak,kuvvetle vurmak
6037 fount pınar, kaynak, çeşme. 14037 swirl dönmek; girdap gibi dönmek
6038 Fountain ÇEŞME,FISKİYE 14038 swish hışırdamak (yapraklar/ipek vb)
6039 Fountain-Pen DOLMA KALEM 14039 Switch AÇMAK, KAPATMAK (düğme)
6040 four-poster bed sayvanlı karyola 14040 swivel dönüvermek; döndürüvermek.
6041 fowl kümes hayvanı,kuş avlamak 14041 swizzle cızırdamak
6042 Fox TİLKİ,aldatmak. 14042 Swollen ŞİŞMİŞ
6043 foxglobe yüksükotu. 14043 swoon bayılma,bayılmak
6044 foxy tilki gibi, kurnaz 14044 swoop ani iniş.üzerine çullanmak
6045 foyer bekleme odası,antre 14045 Sword KILIÇ
6046 fracas arbede; gürültülü kavga 14046 swot çok ders çalıþmak, ineklemek.
6047 fraction (bir şeyden) küçük bir parça,kesir 14047 sycophancy dalkavukluk.
6048 fracture kırık,çatlak 14048 syllable hece, seslem.
6049 Fragile KIRILGAN 14049 syllabus müfredat,ders özeti
6050 fragment parça,kırık parça, kırık. 14050 Symbol SEMBOL
6051 fragrance koku,güzel koku 14051 symmetrical simetrik, simetrili.
6052 fragrant güzel kokulu, mis kokulu. 14052 symmetrically simetrik bir biçimde
sempatik,birinin duygularını anlayıp paylaşan,
6053 frail ince ve zayıf 14053 sympathetic anlayışlı, halden anlayan.
6054 frail looking narin görünümlü 14054 sympathetically duyarlıca,sempatikçe,acıyarak
6055 frailty zaaf,zayıflık 14055 sympathize with duyguları paylaşmak biri ile

ÇERÇEVE, (çalışmaları, ilişkileri, faaliyetleri) bir


çerçeveye oturtmak ,tasarlamak; düzenlemek,suçu
6056 Frame (aslında suçsuz olan birine) yıkmak. 14056 Sympathy sempati,acıma
6057 frame of mind (ruhi) hal, durum: 14057 Symptom belirti, bulgu, gösterge
6058 Framework yapı, çatı 14058 sync senkronize etme,senkronize etmek
6059 franc frank (fransa, belçika, isviçre para birimi) 14059 Synchronicity eşzamanlılık
6060 franchise imtiyaz (şirketin bayiye tanıdığı) 14060 syndic hükümet memuru.mutemet
6061 franchisor franchising veren 14061 syndicate sendika,kartel
6062 Frank AÇIK SÖZLÜ, SAMİMİ 14062 Synonymous eşanlamlı...
6063 frankly speaking açık konuşmak gerekirse 14063 synopsis özet.
6064 frankness açıksözlülük. 14064 synthesis sentez, bireşim.
6065 frantic çılgına dönmüş. 14065 syringe şırınga,şırınga etmek
6066 frantically çılgınca,çılgına dönmüş biçimde 14066 Syrup ŞURUP
6067 frat okul derneği 14067 System SİSTEM
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6068 fraternal kardeşçe. 14068 Table 1.MASA 2.TABLO,LİSTE
6069 fraternisation arkadaşlık etme,dost olma 14069 Tablet TABLET,hap,yazıt,levha
6070 fraternity kardeşlik,dernek,birlik ve beraberlik 14070 tabloid sansasyonel gazete
6071 fraternize-fraternise arkadaşlık etmek: 14071 Taboo TABU,YASAK,AYIP
6072 fratricidal kardeşini öldürme ile ilgili 14072 tabulate cetvel haline koymak, tablo haline getirmek.
6073 fraud dolandırıcılık, sahtekârlık, 14073 tachy taşı

6074 fraudulence sahtekarlık 14074 tacit sözle veya yazıyla belirtilmeden ifade olunan,sözsüz
6075 fraudulent hileli. 14075 tacit consent sözsüz onay
6076 fraught rahatsız edici, endişe verici 14076 taciturn suskun, çok az konuşan.
(kumaşı, ipi) yıpratmak; yıpranmak;
6077 fray saçaklanmak.münakaşa; atışma. 14077 tack ufak çivi; raptiye
6078 frayed yıpranmış,aşınmış 14078 Tackle ele almak, çözmek,palanga.
6079 freckle çil.benek,leke, çillenmek 14079 tackler top kapan oyuncu
ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK,BEDAVA,
6080 Free ÜCRETSİZ 14080 tacky adi,çok rüküş
6081 free and easy çok hoşgörülü, mezhebi geniş 14081 tact takt, ince bir anlayış, ince bir nezaket.
6082 free fall serbest düşüş 14082 tactful Acılık, keskinlik, yakıcılık, sertlik
6083 free will hür irade. 14083 tactician taktikçi.

6084 freed serbest bırakılmış 14084 tactile dokunma duyusuyla algılanabilen, elle tutulur
6085 Freedom ÖZGÜRLÜK 14085 tactless takttan yoksun, patavatsız, inceliksiz.
6086 free-fire area ateş serbest bölgesi 14086 tad küçük çocuk
6087 free-living serbest yaşayan 14087 tag etiket
6088 Freely serbetçe,özgürce 14088 tag along peşine takılmak
6089 freemason mason, farmason. 14089 tail kuyruk,kıç,kuyruk takmak
6090 freemasonry farmasonluk 14090 tail gater trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç

6091 Freeze DONMAK 14091 tailgate öndeki arabayı yakından takip etmek,bagaj kapağı
6092 Freight YÜK, NAVLUN 14092 Tailor TERZİ
6093 frenetic şiddetli, çok heyecanlı 14093 tailspin bunalım.(uçağın girdiği) vril.
6094 frenetically heyecanlı bir biçimde, telaşlı bir şekilde 14094 taint (ahlakça kötü bir şeyin bıraktığı) leke.lekelemek.
TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise çıkarmak,uçak
6095 frenzied çılgın 14095 Take kalkması

6096 frenzy çılgın bir hal; çılgınlık 14096 take a chance on someone birisine şans vermek
6097 Frequency sıklık 14097 take a fall tutuklanmak, nakavt numarası yapmak
6098 frequent sık sık tekrarlanan. 14098 take a number sıraya geç
6099 frequently sık sık. 14099 take arms tüfek al! Komutu
6100 Fresh TAZE 14100 take charge of sorumluluğunu üstlenmek, görevini yüklenmek
6101 freshest taze,temiz,körpe 14101 Take courage cesaretlenmek, kuvvet almak.
6102 freshness tazelik,serinlik 14102 take forward ilerletmek, ileri almak
6103 fret üzülmek 14103 take great care içi titremek
6104 friable kırılgan.kolayca ufalanabilen 14104 take heart cesur olmak, cesaretlenmek.

6105 friar geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din görevlisi 14105 take hold of etkisi altına almak,kavramak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

6106 friction sürtünme; sürtünüm. 14106 take into account hesaba katmak, dikkate almak, göz önünde tutmak.
göz önünde bulundurmak, dikkate almak, hesaba
6107 frictionless sürtünmesiz 14107 take into consideration katmak, düşünmek.
6108 frictionlessly sürtünmesiz bir şekilde 14108 take leave of çıkıp gitmek, terkedip gitmek
6109 Friday CUMA 14109 take long uzun sürmek
6110 Fridge BUZDOLABI 14110 Take Part yer almak,katılmak
6111 Friend ARKADAŞ 14111 take part in ..-e katılmak, -e iştirak etmek.
6112 friendliness dostluk,arkadaşlık,samimiyet 14112 take pity on merhamet etmek, -e acımak

6113 Friendly DOSTÇA 14113 take place olmak, meydana gelmek, vuku bulmak; geçmek:
6114 frigate firkateyn. 14114 take precedence of .. -den önce gelmek
6115 friggin lanet,lanet olası 14115 take pride gurur duymak, iftihar etmek
6116 frigging lanet 14116 take shape biçimlenmek,esas şeklini almaya başlamak
6117 Fright KORKU 14117 take some time off biraz ara vermek
değerlendirmek (durumu/kendini), enine boyuna
6118 Frighten KORKUTMAK 14118 take stock of düşünmek
6119 frightening korkutucu 14119 Take Time zaman almak
6120 frighteningly korkutucu bir şekilde 14120 take turn nöbeti almak,yön vermek
6121 frightful korkunç, müthiş 14121 take turns nöbetleşe yapmak, sıra ile yapmak.
çok soğuk, buz gibi.soğuk, cana yakın olmayan, içten
6122 frigid olmayan. 14122 take your pick seç bakalım, birini seç
6123 frill fırfır, farbala. 14123 takedown sökmek,parçalarına ayırmak
(birinin) üstünü aramak.,(mutlu bir şekilde) sıçrayıp
6124 frisk oynamak. 14124 takeout paket servisi olan restoran,paket
6125 frisson ürperme,büyük heyecan 14125 takeover ele geçirme.

6126 frivolity ciddiyetten yoksun hareket/söz, hoppalık 14126 Talent 1)KABİLİYET (ÜSTÜN) 2)SEKSİ CAZİBESİ OLAN KADIN
6127 frivolous ciddi olmayan, önemsiz, boş, saçma. 14127 Talk KONUŞMA, KONUŞMAK
6128 frock kadın elbisesi 14128 Talkative KONUŞKAN
6129 frock coat frak (bir elbiei çeşiti) 14129 Tall UZUN
6130 Frog KURBAĞA 14130 tallow don yağı,mum yağı
6131 froggy kurbağa gibi 14131 tally hesap; skor.birbirine uymak; birbirine uydurmak
6132 frolic eğlence. gülüp oynamak,sıçrayıp oynamak 14132 Tame EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK
6133 From (...DEN, ...DAN) EKİ 14133 Tan BRONZLAŞMAK
6134 from afar uzaktan 14134 tangential teget, teğet halindeki
6135 from here on in bu/şu andan itibaren 14135 Tangerine MANDALİNA
6136 from here on out bu/şu andan itibaren 14136 tangible elle dokunulur/tutulur.somut
6137 From it ondan 14137 tangle karmakarışık etmek,dolanmak
6138 from now şu andan itibaren 14138 Tank 1.TANK (depo) 2.TANK (silah)
6139 from now on şu andan itibaren, artık 14139 tantalize (birinde) boş ümitler uyandırmak:
6140 from on high tanrıdan,yukarıdan 14140 tantrum öfke nöbeti
MUSLUK ,basmak.hafifçe tıklatmak,dinlemek
6141 from rags to riches fakirlikten zenginliğe 14141 Tap amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak
6142 from that day on o günden sonra 14142 Tape BANT, SELOTEYP
6143 from that moment on o andan itibaren,şu andan itibaren 14143 Tape-Measure MEZURA
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6144 from that time o tarihten beri, o zamandan beri 14144 tapestry duvara asılan işli örtü

6145 from the ground up en başından, tepeden tırnağa 14145 tar katranlamak, katran sürmek, katranla kaplamak.
6146 From then on o andan itibaren, o zamandan itibaren 14146 tardily yavaşça
6147 from within içten; içinden; içeriden: 14147 tardiness yavaşlık,işe geç kalma
6148 Front ÖN,ön; ön cephe; ön taraf. 14148 Target HEDEF
6149 Frontier SINIR 14149 Tariff TARİFE, FİAT LİSTESİ,GÜMRÜK
6150 frontrunner önde giden, en önde koşan 14150 tarmac asfalt
lekelemek (birinin adını vb'ni),karartmak (madeni
6151 frostiness çok soğuk olma, soğukluk 14151 tarnish bir yüzeyi)
6152 frosty donmuş, soğuk (tavır/cevap vb) 14152 tarp (branda bezinden yapılmıs) tente, branda.
6153 froth köpük,köpürme 14153 tarry (bir yerde) kalmak.beklemek.
6154 Frown KAŞINI ÇATMAK,MEMNUN OLMAMAK 14154 Tart 1)TURTA,TART,PASTA ,EKSİ,NAHOŞ
6155 frugal tutumlu,sade,bol olmayan 14155 Tartarus tortu
6156 frugally tutumlu bir şekilde,sade,basit 14156 Task GÖREV
6157 Fruit MEYVE 14157 tassel püskül,püsküllerle süslemek
6158 fruitless başarısız, meyvesi olmayan 14158 Taste TATMAK, TAD
6159 Frustrate boşa çıkarmak ,önlemek,sinirlerini bozmak 14159 tattered üstü başı yırtık pırtık,bakımsız
6160 Frustration hüsran,düş kırıklıgı 14160 tatty eski püskü,yırtık pırtık
6161 Fry KIZARTMAK 14161 taunt (sataşmak için söylenen alaylı) laf.
biraz uydurmak; ufak çapta bir yalan söylemek; ufak bir
6162 fudge hile yapmak. 14162 Tax VERGİ, (takat, sabır v.b.'ni) zorlamak.
6163 Fugitive KANUN KAÇAĞI 14163 Taxi TAKSİ
6164 Fugue füg 14164 Tea ÇAY
6165 Fulfill yerine getirmek 14165 Teach ÖĞRETMEK
6166 fulfill one's promise söz tutmak 14166 Teacher ÖĞRETMEN
6167 Fulfillment yerine getirme 14167 Team TAKIM, GRUP
6168 Full DOLU, TAMAMEN,geniş 14168 teamster kamyon şoförü
1.GÖZYAŞI 2.DELİK (kumaş,kağıtta v.b)
6169 full blast köküne kadar,son gaz 14169 Tear 3.YIRTMAK,SÖKMEK
6170 full bore tam geçişli 14170 tear duct gözyaşı kanalı
6171 full flavour gerçek lezzet 14171 tear open yırtıp açmak
6172 full length tam boy 14172 Tearful aglamaklı,gözü yaslı
6173 full of spirit hayat dolu 14173 tearfully aglamaklıca
6174 full scale tam ölçekli 14174 Tease KIZDIRMAK,TAKILMAK(ŞAKAYLA)
6175 Full Stop NOKTA 14175 Technique TEKNİK
6176 full-blown tam gelişmiş 14176 tedious sıkıcı,usandırıcı
6177 full-fledged tam, gerçek, ehliyetli. 14177 tediousness iç sıkıntısı
6178 fullness bolluk,doymuşluk,tokluk 14178 Tedium Bezginlik,bıkkınlık
6179 full-scale büyük çaplı 14179 teeming yoğun ve insan dolu,bereketli
6180 fully tam,tamemen 14180 Teenager GENC 13-19 YAŞ ARASI
6181 fully grown olgunlaşmış,tam gelişmiş 14181 teeny ufacık, minicik.
6182 fulminate ateş püskürmek,infilak etmek 14182 Telegram TELGRAF

6183 fumble el yordamıyla aramak,beceriksizce yapmak,bozmak 14183 telepathy telepati


6184 fume duman,pis kokuku duman,tütsülemek 14184 Telephone TELEFON
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6185 fumigate buharla dezenfekte etmek. 14185 Telescope TELESKOP
6186 Fun EĞLENCE 14186 televised televizyonda yayınlanmış
6187 Function işlev, görev,işlemek, çalışmak. 14187 Television TELEVİZYON
6188 Functionality işlevsellik 14188 Tell ANLATMAK, SÖYLEMEK
6189 Fund FON, SERMAYE 14189 tell in advance peşinen söylemek, peşin söylemek

6190 Fundamental TEMEL, ANA,ESAS 14190 teller (bankada) veznedar.anlatan/söyleyen kimse, anlatıcı
6191 fundamentally esasen 14191 telly televizyon
6192 fundraising bağış toplama 14192 temerity cüret, ataklık
6193 Funeral CENAZE 14193 Temper ÖFKE, RUHSAL DURUM 2.KIZGIN
6194 fungible tazmini mümkün, karşılanabilir 14194 temper with kıvama getirmek (bir şeyi katarak)
6195 funicular railway kablolu tren 14195 temperament mizaç, huy, tabiat, yaradılış
6196 Funk bunalım,korku 14196 temperamental kaprisli,yaradılıştan gelen
6197 funky dehşet,müthiş 14197 temperamentally yaradılış gereği
6198 fun-loving eğlenmeyi seven,eğlence düşkünü 14198 temperance ölçülülük.hiç içki kullanmama.
6199 funnel huni,baca gibi yapmak,akıtmak 14199 temperate ılımlı,ılıman
6200 Funny 1.KOMİK 2.GARİP 14200 Temperature SICAKLIK
6201 Fur KÜRK 14201 tempest fırtına,bora
6202 furlough izin, vazifeden izinle ayrılma. 14202 tempestuous fırtınalı,çalkantılı
6203 Furnish VERMEK ,DÖŞEMEK 14203 template şablon
6204 furor sansasyon,hiddet 14204 Temple TAPINAK.şakak
6205 furrier kürkçü. 14205 temporal dünyevi; dini olmayan,şakak
6206 furrow oluklar açmak,iz açmak, sabanın açtığı iz,kırışık 14206 Temporary GEÇİCİ
ÖZENDİRMEK,KIŞKIRTMAK,DOGRU YOLDAN
6207 furry tüyleri kabarık, tüylü. 14207 Tempt SAPTIRMAK
DAHA FAZLA , AYRICA,daha ileri,ileride,ilerletmek,
6208 Further yardım etmek 14208 temptation ayartma,günaha sokma,şeytana uyma
6209 further on ötede, ileride 14209 tempted cezbedilmiş
6210 furtherance ilerlemesini sağlama. Ilerleyiş 14210 tempter şeytan,baştan çıkaran kimse
6211 Furthermore YANINDA, AYRICA, ÜSTELİK (=moreover) 14211 temptress baştan çıkaran kadın, baştan çıkarıcı
6212 furtive gizli, sinsi. 14212 tenacious sıkı sıkı sarılmış
6213 furtively gizlice,sinsice 14213 tenaciously inatçı bir biçimde,ısrarla
6214 Fury öfke 14214 tenacity azim,kararlılık
6215 Fuse SİGORTA (elektrikvb.),kaynaştırmak,eritmek 14215 Tenant KİRACI
6216 fusion eritme; erime; eriyip kaynaşma. 14216 Tend MEYİLLİ OLMAK,eğiliminde olmak

6217 Fuss TELAŞ, TELAŞLANMAK 14217 tend to (birine) bakmak, (birinin) bakımıyla meşgul olmak.
6218 fussily titizlikle 14218 tendency eğilim, meyil.
6219 futile boş, nafile, abes. 14219 Tender HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF,hassas, duyarlı.
6220 futility anlamsızlık,boşuna olma 14220 tender age çok küçük yaş
6221 Future GELECEK 14221 Tenderness hassaslık,sevecenlik

6222 future proof gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyen 14222 tendril filiz
6223 futures standart vadeli işlem sözleşmeleri 14223 tenement büyük ve harap apartman.
6224 futurity gelecek.istikbal 14224 tenet prensip, ilke
6225 fuzz hav,havlamak 14225 tenfold on kat, on misli.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6226 fuzzy hatları belirsiz, flu. 14226 tens of thousand of on binlerce ( insan vb)
6227 gabble gevezelik,ugultu. gevezelik etmek,ugultamak 14227 Tense gergin,germek
6228 gabion istihkam duvarı 14228 Tent TENTE,ÇADIR
6229 gadfly atsineği. 14229 tentative kesin olmayan.farazi, deneysel.
6230 Gag susturmak,tıkaç,komik söz 14230 tentatively geçici olarak, tereddütle
6231 gaiety neşelilik, şenlik, neşe. 14231 tenuous belli belirsiz, temelleri sağlıksız,,ince
6232 gaily neşeyle 14232 tenure görev süresi,kullanım hakkı,kullanma
6233 Gain KAZANMAK 14233 Term 1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR
6234 gainfully kazançlı,kazançlı 14234 Terminal TERMİNAL, ölümcül (hastalık).
6235 gait yürüyüş, gidiş. 14235 terminate bitirmek,son vermek
6236 gaiter tozluk 14236 terminology terimbilgisi,
6237 gale fırtına,şiddetli rüzgar 14237 terra firma toprak,yeryüzü

6238 gall yüzsüzlük,dargınlık,öd,safra.sinir etmek, sinirlendirmek. 14238 Terrace TERAS


6239 gallant centilmen, efendi. 14239 Terrain arazi
6240 gallantly gösterişli bir biçimde,cesurca 14240 terrestrial karasal; karada yaşayan.
6241 gallantry kahramanlık, yiğitlik. 14241 Terrible KORKUNÇ, BERBAT
6242 Gallery GALERİ 14242 Terribly son derece,berbat bir şekilde
6243 galley kadırga,gemi mutfağı. 14243 terrier küçük av köpeği, gönüllü asker
6244 gallivant gezip tozmak. eğlence peşinde koşmak 14244 Terrific MÜTHİŞ
6245 gallows darağıcı 14245 Terrify KORKUTMAK,dehşete düşürmek
6246 galore çok miktarda, bol: 14246 Territory BÖLGE ,TOPRAK PARÇASI
6247 galvanize hemen harekete geçirmek., ateşlemek 14247 Terror TERÖR
6248 Gamble KUMAR OYNAMAK, KUMAR 14248 terse kısa ve özlü (söz).
6249 Game OYUN 14249 tersely kısa ve özlü bir şekilde,kısaca
6250 gamesmanship kurallara uygun ama haksız kazanma 14250 Test SINAMAK, DENEMEK, TEST
6251 gamester kumarbaz,oyuncu 14251 test marketing deneme için yapılan pazarlama
6252 gamine yaramaz çocuk, başbelası 14252 testament vasiyetname
6253 gamut of her çeşit,her tür 14253 testator vasiyetçi
6254 gander erkek kaz.,bakış 14254 testify tanıklık etmek,şahadet etmek
6255 Gang ÇETE 14255 testify to göstermek,kanıtlamak
6256 gangly uzun bacaklı ve ince 14256 testily ters olarak
6257 gangrenous kangrenli 14257 testimony tanıklık,sahitlik,ifade verme,delil
6258 Gaol HAPİSHANE 14258 testiness aksilik
6259 gaoler gardiyan,zindancı 14259 testy çabuk kızan (ufak şeylere), çabuk sinirlenen
6260 Gap BOŞLUK, FARK 14260 tetchy alıngan, kırılgan.

sınır,hayvanın sınırlı bir alan içinde serbestçe


hareket etmesini sağlayan ip, (hayvanı) iple
6261 gape esneme,ağzı açık kalmak 14261 tether bağlamak
6262 Garage GARAJ 14262 textbook ders kitabı
6263 garbage çöp, süprüntü. 14263 Than ...DEN ...DAN EKİ
6264 garble yanlış bir şekilde anlatmak/nakletmek. 14264 thang madde,şey
6265 Garden BAHÇE 14265 Thank TEŞEKKÜR ETMEK
6266 Garlic SARIMSAK 14266 thankful müteşekkir,minnettar
6267 garment giysi, elbise. 14267 Thanksgiving Şükran Günü
6268 garnish garnitür. 14268 That O
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6269 garret tavanarasındaki oda. 14269 That Also ayrıca
6270 garrison garnizon,askeri birlik 14270 That Far Bu kadar
6271 garrison town askeri birliğin bulunduğu kent 14271 that means demek ki, demek oluyor ki
6272 garrulous geveze, lafazan, çenebaz. 14272 that much bu kadar, bu kadar çok
6273 Gas GAZ, saçmalamak 14273 that once daha önce,bir keresinde
6274 gascon kasıntı, gaskonili kimse 14274 that way böylelikle
6275 gash derin yara,-de derin yara açmak; -i kesmek. 14275 thatch darmadağınık saç, saman dam örtüsü
6276 Gasoline benzin 14276 thatched sazdan
soluk soluğa kalmak, nefesi daralmak, nefesi
6277 gasp kesilmek.soluma 14277 thatched roof saman çatı
6278 Gate BAHÇE KAPISI 14278 That'S İt hepsi buydu işte,bu kadar
6279 gated community etrafı çevrili güvenlikli site 14279 That'S Why bundan dolayı, bu yüzden
6280 gateway geçit,giriş yeri 14280 thaw (donmuş şey) erimek, çözülmek.
6281 Gather 1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK 14281 the advertising board reklam panosu
6282 gauche patavatsız,yol yordam bilmeyen 14282 the deceased merhum, rahmetli.

oturum başkanının tokmağı,tokmak (toplantıda


oturumun açıldığını ilan etmek için başkanın masaya
6283 gavel vurduğu) 14283 the dregs of society ayaktakımı
6284 gavotte gavot dansı 14284 the epitome of .-in ta kendisi
6285 gawk aval aval bakmak, bön bön bakmak. 14285 The Fact That gerçek şu ki
6286 gawky kolları, bacakları uzun, biçimsiz ve hantal. 14286 the likes of benzerleri, gibiler
ağzı açık bir şekilde seyretmek; aval aval bakmak, bön
6287 gawp at bön bakmak. 14287 the met londra polis teşkilatı
6288 Gay 1)MUTLU 2)HOMO 14288 the other way around aksi yönde, aynı şekilde o da
6289 Gaze gözünü dikmek,dik dik bakmak 14289 the other way round tam tersine, tam aksine
6290 gazelle ceylan 14290 the poor yoksullar, fakir fukara.
6291 gazpacho ispanyollara özgü soğuk domates çorbası 14291 the preceding bundan önceki, yukarıda gösterilen.
6292 Gear DİŞLİ,VİTES 14292 the rabble ayaktakımı
6293 gearing dişli tertibatı 14293 the reason is that bunun nedeni
6294 geek moron,zeki ama anti-sosyal 14294 the right way doğru yol
6295 geez aman tanrım, yok artık! 14295 the righteous erdemliler
6296 geezer ilginç ihtiyar.moruk 14296 the thing is mesele şu ki, konu şu ki
6297 geld kısırlaştırmak,hadım etmek 14297 the trinity teslis
6298 gelding iğdiş edilmiş at. 14298 the very tam,en
6299 gen pop genel hücre bölümü 14299 the very best en iyisi
6300 gendarme jandarma 14300 the very same ta kendisi
6301 gender cinsiyet 14301 The Way yöntem,yapılış şekli
6302 Gene gen 14302 the whole lot Hepsi,cümbür cemaat
6303 genealogical soya ait 14303 Theatre TİYATRO
6304 General GENEL,GENERAL,YAYGIN 14304 theatrical dramatik,tiyatroya ait.
6305 general right genel hak 14305 Thee sana,seni
6306 generality genellik,çogunluk 14306 Their ONLARIN
6307 generalize genelleştirmek. 14307 Them ONLARI
6308 Generally GENELLİKLE 14308 Theme TEMA, KONU
1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN SONRA,DAHA
6309 Generate oluşturmak, üretmek 14309 Then SONRA
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6310 Generation üretim, nesil,jenerasyon 14310 then also sonrada
ambalajında üreticinin adı veya markası bulunmayan
6311 generic (gıda maddesi). 14311 thence oradan, o yerden.
6312 Generosity cömertlik,büyüklük 14312 thenceforth o zamandan beri
6313 Generous CÖMERT 14313 theorise teori kurmak
6314 genial arkadaşça davranan,neşeli 14314 Theory TEORİ
6315 Genius DAHİ 14315 therapeutic tedavi edici,sağlığa
1.ORADA 2.VAR OLMAK yararlı
(There is DALLAS on TV
6316 genre tarz, tür, nevi. 14316 There today.)
6317 genteel kibar,soylu 14317 there is no ground for mahal yok
.-den iyisi yok./-in üstüne yok./-in yerini hiçbir şey
6318 gentian yılan otu 14318 there is nothing like tutamaz.
6319 gentile Musevi olmayan kimse. 14319 thereafter sonra; ondan sonra.
6320 Gentle NAZİK,YUMUSAK,KİBAR 14320 Therefore bu nedenle,DOLAYISIYLA
6321 Gentleman CENTİLMEN 14321 therein içinde,orada
6322 gentleman-in-waiting yüksek sosyeteden gelen adam 14322 thereto oraya,ona
6323 gentleness kibarlık 14323 thereunto ona,oraya
6324 gentrify seçkinleştirmek,kibarlaştırmak 14324 thereupon onun üzerine.hemen, derhal.
6325 gentry sosyal statüsü iyi olanlar. 14325 therewith bunun üzerine, bunun sonucu olarak
6326 genuine hakiki,gerçek 14326 Thermometer TERMOMETRE
6327 Genuinely gerçekten 14327 These BUNLAR
6328 geriatric yaşlıların sağlığı ile ilgili, ihtiyar 14328 thesis (yazılı eser olarak) tez.
6329 Germ MİKROP 14329 They ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri)
6330 germination (tohum) çimlenme; (tohumu) çimlendirme. 14330 Thick 1.KALIN 2.SIK

bir siyasi partinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde


ayarlamak (seçim bölgesini),seçimlerde hile yapmak,
6331 gerrymander seçim hilesi 14331 thicket çalılık ,agaçlık
6332 gestate gebe olmak 14332 thickly kalınca,kalın bir şekilde
6333 gestation gebelik süresi.gebelik 14333 thickness kalınlık
kalın yapılı kimse, birbirine çok yakın dikilmiş
6334 gesticulate (konuşurken) el kol hareketleri yapmak,jest yapmak 14334 thickset (bitkiler)
6335 Gesture jest,hareket 14335 Thief HIRSIZ
6336 Get 1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK 14336 thigh but; uyluk.
6337 get a blister vücudun bir noktasının su toplaması 14337 thimble yüksük.
6338 get a hold of yourself toparla kendini 14338 thimbleful yüksük dolusu,çok az
6339 get a kick out of keyfini çıkarmak, -den zevk almak 14339 Thin İNCE
6340 get a life huzur vermek,işin gücün yok mu senin 14340 thin lips ince dudaklar
6341 get angry sinirlenmek,kızmak 14341 thine senin,seninki
6342 get better soon geçmiş olsun 14342 Thing ŞEY
6343 get close yaklaşmak, yakınlaşmak 14343 things işler
6344 get dressed giyinmek 14344 Think DÜŞÜNMEK
6345 get excited heyecanlanmak 14345 think ill of hakkında kötü düşünmek
aklına gelmek; (bir şey yapmayı) düşünmek,
6346 get heavy ağırlaşmak 14346 think of tasarlamak,düşünmek
6347 get high kafası çok güzel olmak 14347 think of ill hakkında kötü düşünmek
6348 get hitched evlenmek 14348 thinker düşünür,filozof
6349 get hold of .-i eline geçirmek,birini bulmak. Yakalamak 14349 Third ÜÇÜNCÜ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
birşeyin olmasını (araya girerek) engellemek, ayağına
6350 get in the way dolanmak 14350 Thirsty SUSAMIŞLIK, SUSATAN,susuz
6351 get into trouble belaya çatmak, başı belaya girmek. 14351 Thirteenth ONÜÇÜNCÜ
6352 get jammed sıkışmak 14352 Thirtieth OTUZUNCU
6353 get laid hastalanmak, cinsel ilişkiye girmek 14353 This BU
6354 get liquored up içki içmek, sarhoş olmak 14354 thither oraya
6355 get lost in the shuffle arada kaynamak 14355 thoracic göğüssel,gögse ait
6356 get married evlenmek 14356 thorny çok zor, çok sıkıntılı,dikenli
6357 get mixed up kafası karışmak 14357 Thorough TAM,TÜMÜYLE
6358 get old yaşlanmak 14358 thoroughbred safkan.safkan at, safkan.soylu
6359 get on the bus otobüse binmek 14359 thoroughfare yol, geçit.
6360 get out of hand çığrından çıkmak, idare edilememek. 14360 Thoroughly TAMAMIYLA, BÜTÜN İNCE DETAYLARIYLA
6361 get out of line hatalı davranmak, çizgiyi aşmak 14361 Those ONLAR
6362 get ready hazırlanmak, hazır hale gelmek 14362 Thou sen
6363 get right hiç hata yapmamak,hatasız yapmak 14363 Though RAGMEN ,KARŞIN
6364 get set hazırlanmak 14364 Thought DÜŞÜNCE
6365 get some cash out withdraw money 14365 Thoughtful DÜŞÜNCELİ
6366 get something done yaptırmak 14366 thoughtfully düşünceli bir şekilde
6367 get stuck in sıkışıp kalmak 14367 Thoughtless DÜŞÜNCESİZ
6368 get tarty açılıp saçılmak 14368 thoughtlessly düşüncesizce

6369 get the hang of nasıl yapılacağını öğrenmek, püf noktasını öğrenmek 14369 thou-shalt-not (you shall not) .-meyeceksin
6370 get the lead out acele et,çabuk ol 14370 thrash dövmek,dayak atmak
6371 get time off işten izin almak 14371 Thread İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK
6372 get to know öğrenmek, tanımak 14372 Threat TEHTİD
6373 get to work on çalışmaya başlamak, üzerinde çalışmaya başlamak 14373 Threaten TEHTİD ETMEK
6374 get used to alışmak 14374 threateningly tehditkar bir biçimde
6375 get used to it buna alış 14375 threefold üç kat, üç misli.
6376 Get well soon! geçmiş olsun 14376 three-fourths dörtte üç
6377 get/have sight of gözüne ilişmek,görmek 14377 threescore altmış
6378 gettable erişilebilir, ulaşılabilir 14378 threshing floor harman yeri
6379 get-together toplantı,parti 14379 threshing machine döven makinesi
6380 Ghastly korkunc 14380 threshold (kapıya ait) eşik.
6381 ghetto azınlıkların ve yoksulların oturdukları mahalle 14381 thrice üç kere.
6382 Ghost HAYALET,HORTLAK 14382 thrift tutumluluk,azla yetinme
6383 gibberish konuşmaya benzeyen anlamsız sesler. 14383 thrill heyecan,heyecanlandırmak
çok heyecan verici ve süspans dolu kitap, film veya
6384 giddy boş kafa,terelelli. 14384 thriller piyes
6385 Gift 1.ARMAĞAN 2.YETENEK 14385 Thrive gelişmek, büyümek
6386 gig tek atlı araba,kısa süreli iş,sahneye çıkma 14386 Throat GIRTLAK, YEMEK BORUSU
6387 giggle kıkırdama,kıkır kıkır gülmek 14387 throaty gırtlaksı, gırtlaktan gelen (ses)
6388 giggler kıs kıs gülen 14388 throb zonklamak,(kalp) çarpmak, hızla vurmak.
kalabalık.kalabalık bir halde ilerlemek, gitmek,
6389 Gigolo JİGOLO 14389 throng gelmek, toplanmak veya beklemek:
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
loca,birlik,ince bir altın katmanı ile kaplamak,parlak ve
6390 gild çekici yapmak 14390 thronged kalabalık
6391 gill solungaç.sevgili 14391 throttle bogmak,bogaz,kısmak
6392 gilt yaldız, altın yaldız 14392 Through İÇİNDEN, BAŞTAN SONA,sayesinde
tamamen.baştan aşağıı, tepeden tırnağa; sapına
6393 gimmick numara, trük. Zamazingo 14393 through and through kadar.
6394 gimp ciğeri beş para etmez,aşagılık herif 14394 Throughout boyunca,süresinde,her tarafında
6395 Gin cin (içki) 14395 Throw FIRLATMAK
6396 Ginger ZENCEFİL, HAFİF KAHVERENGİ 14396 throw open açmak, -i açıvermek
6397 gingerly büyük bir dikkatle,tedbirle 14397 thrust sokmak,itme
6398 gippo çingene 14398 Thud pat,pat sesi,pat diye düşmek
6399 gipsies Çingeneler 14399 thuggishly eşkıya gibi, haydutça
6400 Gipsy ÇİNGENE 14400 Thumb EL, BAŞ PARMAĞI
(kalp) güm güm vurmak.gümbür gümbür hareket
6401 girdle kuşak, kemer.kuşak ile sarmak, çevrelemek 14401 thump etmek.
6402 Girl KIZ 14402 thumper çarpıcı şey
6403 girt çevresini ölçmek,kuşatmak 14403 Thunder GÖK GÜRÜLTÜSÜ
6404 girth bel ölçüsü, bel. 14404 Thunderclap Gök gürlemesi
6405 gist ana fikir, esas anlam 14405 thunderous kulakları sağır eden, gök gürültüsü gibi
6406 Give VERMEK 14406 thunderously gümbürtülü bir şekilde
6407 give a break huzur vermek,mola vermek 14407 Thunderstorm FIRTINA
6408 give a shit siklemek, iplemek 14408 thunderstruck yıldırım çarpmış,hayrete düşmüş
6409 give birth to doğum yapmak ,doğurmak 14409 Thunder-ten-tronckh a castle in Westphalia
6410 give credit itibar etmek, kredi vermek 14410 thunk pat
6411 give heed dikkat etmek,kulak asmak. 14411 thurible tütsülük
6412 give rise to ..-e yol açmak, -e neden/sebep olmak. 14412 Thursday PERŞEMBE
6413 give way çökmek, dayanamamak, yıkılmak 14413 Thus BÖYLE, BÖYLECE
6414 glacial buz gibi, çok soğuk. 14414 thus far şimdiye kadar, bu zamana kadar
6415 glacier buzul 14415 thusly şöylece, öyle
6416 Glad MEMNUN 14416 thwart engellemek; kösteklemek; karşı gelmek.
6417 gladden sevindirmek. 14417 thy senin

6418 Gladly memnuniyetle 14418 Tick KENE , SAAT SESİ,


6419 glamour çekicilik,romantik bir çekicilik 14419 Ticket BİLET
6420 glance bakış,kısa bakış,göz atmak 14420 tickle gıdıklamak.
6421 gland et bezi,salgı bezi 14421 tickly alıngan,hassas
6422 Glass CAM, BARDAK 14422 tidal gelgit ile ilgili

6423 glassware zücaciye. 14423 tidbit birinin ilgisini çekecek bir haber. en güzel parça
6424 gleam pırıltı,pırıldamak 14424 Tide GEL-GİT OLAYI

azar azar (bilgi) toplamak.hasattan sonra ekin toplamak;


6425 glean hasattan sonra (tarladaki) ekinleri toplamak. 14425 tidings haberler.
6426 gleeful neşeli, neşe dolu. 14426 Tidy DÜZENLİ, DERLİ TOPLU
1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI
6427 gleefully neşeli bir şekilde 14427 Tie KRAVAT
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6428 glib dilbaz, kolaya kaçan ve içtenliksiz 14428 tiepin kravat iğnesi.
süzülerek gitmek, süzülmek; sessizce ve kayıyormuş gibi
6429 glide gitmek. 14429 Tiger KAPLAN
6430 glimmering hafif parıldama, ışık verme 14430 Tight SIKI, KOLAY AÇILMAZ
6431 glimpse belirti,göz atmak 14431 tight-knit sıkı dokunmuş
6432 glint pırıltı,pırıldamak, parıldamak. 14432 tights tayt,kilotlu çorap
6433 glisten pırıltı,parlamak 14433 tile kiremit.(damı) kiremitle kaplamak.
6434 glitter parıltı,parlaklık,parıldamak 14434 Till 1.KADAR 2.YAZAR KASA
6435 glitterati çok revaçta (zengin) olan ünlüler 14435 tiller (dümene takılan) yeke.

6436 gloat kına yakmak,zevkle seyretmek 14436 tilt meyil, eğim. Eğmek,yatırmak (bir şeyi bir yöne)
6437 gloating son derece, kötü niyetli 14437 tilting yana yatma,devrilme
6438 Globe KÜRE, DÜNYA 14438 timber kereste
6439 Gloom kasvet,hüzün,sıkıntı 14439 Time 1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK
6440 gloomily hüzünlü bir şekilde 14440 time off mesai dışı saatler
6441 gloomy kasvetli,karanlık 14441 time slot zaman aralığı
6442 Glorious MUHTEŞEM,ŞANLI,SEREFLİ 14442 time-honored eskiden kalma, nesillerdir saygı duyulan
6443 Glory ŞAN ,ŞEREF 14443 Timeless ebedi,sonsuz,zamanı belirsiz
cila,dış güzellik,açıklama,parlatmak,örtbas
6444 gloss etmek,yorumlamak 14444 time-out mola,oyun sırasında özel bir nedenle verilen mola
6445 glossary sözlük,açıklayıcı sözlük 14445 Timetable (zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b)
6446 Glove ELDİVEN 14446 timid ürkek, korkak.
6447 Glow kızarmak,parıltı,parlamak 14447 timorous ürkek, korkak.
6448 glower ters bakış,ters ters bakmak. 14448 Tin 1.TENEKE 2.KONSERVE
6449 Glue YAPIŞTIRICI 14449 tincture hafifçe boyamak
6450 glum asık suratlı, somurtuk. 14450 tinder (kav gibi) kuru ve çabuk tutuşan madde.
6451 glumly somurtkan bir halde 14451 tinderbox çakmak kutusu
6452 glut aşırı miktar,bolluk. tıka basa doldurmak 14452 tinge az miktar,belirti, hafif renk vermek

6453 glutton obur. 14453 tingle tatlı bir sekilde ürpermek,sızlama,karıncalanma


6454 gluttonous obur, boğazına düşkün 14454 tingly yakan,acıtan
6455 gluttony oburluk,açgözlülük 14455 tinhorn övünen,böbürlenen
6456 gnarl Söylenmek.mırıldanmak.boğum,yumru 14456 tinker tenekeci.tamirci,üstün körü tamir etmek
6457 gnarled boğum boğum. 14457 Tinkle çınlamak,tınlamak
6458 gnarly mükemmel,harika 14458 tint boyamak (bir rengin açık bir tonuna)
6459 gnat titrersinek. 14459 Tiny ÇOK KÜÇÜK

6460 gnaw kemirmek. 14460 Tip 1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE 3.UC
6461 Go GİTMEK 14461 tipper damperli kamyon
6462 go awry ters gitmek. 14462 tipple sert içki, içkiye düşkün olmak
6463 go between araya girmek,aracı olmak 14463 tirade nutuk,uzun ve sıkıcı konuşma
6464 go dutch alman usulü ödemek 14464 Tire YORMAK,LASTİK
6465 go lame başarmak 14465 Tired YORGUN
6466 go legit yasal/meşru bir hayat sürmek/sürmeye başlamak 14466 tiredly yorgunca
6467 go limp gevşemek 14467 tiresome yorucu,bezdirici
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
fazlasıyla konuşmak (hakkında), bıktıracak kadar
6468 go on about konuşmak 14468 tis it is
6469 go on for yaklaşmak 14469 Tissue DOKU,KAĞIT MENDİL
bir hristiyanın kiliseye vermek üzere ayırdığı gelirinin
6470 go past yanından geçmek 14470 tithe yüzde onu
6471 go pop infilak etmek, patlamak 14471 Title 1.BAŞLIK 2.UNVAN
6472 go right yolunda gitmek, sağdan gitmek 14472 tittle-tattle ufak dedikodu, laklak, dedikodu yapmak
6473 go rogue itiatsızlık etmek 14473 To ..e KADAR
6474 go ruin başaramamak 14474 to and ileri geri,aşagı yukarı
6475 go straight dümdüz gitmek 14475 to and fro bir yandan öbür yana; bir aşağı bir yukarı
6476 go to the rehab tedaviye gitmek 14476 to hell with it boş ver gitsin
6477 go under batmak, iflas etmek. 14477 to set an example örnek vermek gerekirse
6478 goad kışkırtmak, galeyana getirmek, teşvik 14478 to some extent bir yere kadar, bir dereceye kadar
6479 Goal HEDEF, GAYE, GOL 14479 to the full tamamına, son haddine kadar
6480 goalie file bekçisi 14480 to wit yani, demek ki.
6481 Goat KEÇİ 14481 toad kara kurbağası
6482 gobsmacked şoke olmuş 14482 toadstool zehirli mantar
6483 God TANRI 14483 Toast TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK
6484 god willing inşallah. 14484 toasting kızartma
6485 god-awful iğrenç,çirkin 14485 Tobacco TÜTÜN
6486 Goddamn kahrolası,allahın belası 14486 tobacconist sigara satıcısı
6487 godless Allahsız, Tanrısız 14487 toboggan kızakla kaymak/gitmek.
6488 godlike Tanrısal. 14488 Today BUGÜN
6489 godliness takva,dindarlık 14489 toddy hurma içkisi
6490 godly ilahi,dindar 14490 Toe AYAK BAŞ PARMAĞI
6491 godsend hızır gibi yetişen şey 14491 Toenail ayak tırnagı
uzakdoğu’da soya fasulyesi suyunun
6492 godson vaftiz oğlu 14492 tofu fermentasyonundan elde edilen bir tür peynir
6493 goggle yan bakmak,fırlama göz 14493 Together BİRLİKTE
6494 goggling gözleri yerinden fırlama 14494 togetherness birliktelik
6495 going concern kar eden ticari kuruluş 14495 toil zahmet,uğraş,didinmek,zahmet etmek
6496 Gold ALTIN 14496 Toilet TUVALET
6497 Golden ALTINDAN 14497 toilette elbise, tuvalet
6498 Goldfish AKVARYUM BALIĞI 14498 Token SİMGE , JETON

6499 golly Hay Allah! 14499 tolerable hoş görülebilir, ne iyi ne kötü, orta derecede olan.
6500 gonad yumurtalık, erbezi 14500 tolerably hoş görülü bir şekilde
6501 Good 1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot ) 14501 tolerate tahammül etmek,katlanmak,çekmek
6502 good deed sevap 14502 Toll geçiş ücreti
6503 Good heavens! Aman tanrım! 14503 tolling zamanaşımının kesilmesi
6504 good manners görgü,terbiyeli olma 14504 Tomato DOMATES
6505 good old güzelim,canım 14505 Tomorrow YARIN
6506 good riddance neyse kurtulduk, şükürler olsun 14506 Ton TON (1000 kg.)
6507 good-humoured güler yüzlü 14507 Tone TON (SES,IŞIK vs.)
6508 Good-Looking İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI 14508 Tongue DİL
6509 good-natured iyi huylu 14509 Tonight BU GECE
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6510 goodness iyilik 14510 tonsil bademcik.
6511 goodwife zevce,evin kadını 14511 Too 1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ
6512 goodwill iyi niyet,hava parası 14512 too long çok uzun
6513 goof aptalca bir hata. aptalca davranmak 14513 Tool ALET (Çekiρ, Balta vb.)
6514 goofy aptal, ahmak. 14514 Tooth DİŞ
6515 goon kiralık katil,kundakçı 14515 Tooth Pick KÜRDAN
6516 goopy yapış yapış yarı akışkan viskoz madde 14516 Top EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK
6517 Goose KAZ,poposuna parmak atmak. 14517 top floor en ust kat
6518 gopher amerikan yersincabı 14518 top heavy en ağır
kördüğüm, büyük İskender'in çözemeyip kılıcı ile kestiği
6519 gordian knot düğüm 14519 top rated en fazla puan alan
6520 gore boynuzla yaralamak. 14520 top-hole şeçkin,en iyi
6521 gorge iki dağ arasındaki geçit/boğaz. Boğaz 14521 Topic KONU
6522 gorge oneself on midesini bir şey ile tıka basa doldurmak 14522 topmost en üstteki
6523 gorm salak, mankafa 14523 topnotcher üstat
6524 gormless aptal,akılsız 14524 topnotch-top-notch en iyi,üstün
6525 Gosh HAY ALLAH 14525 Topple devirmek,devrilmek,tepetaklak düşmek
6526 gospel dört incil'den biri, incil. 14526 Topsoil humus
6527 gossamer havada uçan ince örümcek ağı, hafif ve incecik 14527 topsy-turvy her şey her yerde,karmakarışık bir durumda
6528 Gossip DEDİKODU YAPMAK, DEDİKODU 14528 top-up kontör yükleme, (üstüne) eklenen miktar
6529 got better daha iyi olmak 14529 Torch 1)MEŞALE 2)EL FENERİ,kasıtlı yangın çıkarmak
6530 go-to kurtarıcı, önemli 14530 torment işkençe,eziyet,eziyet etmek
6531 gouge iskarpelayla oymak, 14531 tormentingly eziyet edercesine
6532 gourd sukabağı,su kabı (sukabağından yapılmış) 14532 Torpedo TORPİL,TORPİDO
6533 gourmand obur, boğazına düşkün 14533 torpid uyuşuk,cansız
6534 Govern YÖNETMEK, HÜKMETMEK 14534 torpor uyuşukluk.
6535 governess eğitici kadın,dadı 14535 torrent sel, taşkınca akan su.
6536 Government HÜKÜMET 14536 torrid sevda dolu, ihtiras dolu.
6537 governor vali 14537 torso gövde (insana ait)
6538 gown cübbe,elbise 14538 tort haksız muamele, haksız fiilden doğan zarar
6539 grab hold of avuçlayarak tutmak 14539 Tortoise KAPLUMBAĞA
6540 Grace lütfetmek,teşrif etmek,lutüf,zarafet 14540 Torture İŞKENCE, İŞKENCE ETMEK
6541 gracious zarif,hoş 14541 toss atma,fırlatma, atmak (yavaşça/rasgele)
6542 graciously iyi niyetli bir şekilde, zarif bir şekilde 14542 toss and turn yatakta bir o yana bir bu yana dönmek
6543 graciousness zarafet, merhametlilik 14543 tosser ahmak,salak
6544 grad mezun. 14544 tosspot ayyaş,içiçi
kimin kazanacağı hiç belli olmayan bir durum. yazı
6545 gradation derece, aşama. 14545 toss-up tura atma
6546 Grade sınıf,kalite,derece,türbe 14546 Total TOPLAM
6547 gradually kademeli olarak 14547 Totally BÜTÜNÜYLE
6548 Graduate MEZUN (üniversite mezunu) 14548 totter yalpalamak,sendelemek
6549 graffiti duvar yazısı 14549 Touch DOKUNMAK
6550 grail isanın kasesi 14550 touchy alıngan, kırılgan.hassas (durum, konu).
6551 Grain TAHIL,TANE 14551 Tough ZOR, GÜÇ, SERT
6552 grainy damarlı,kumlu 14552 Tour TUR
6553 Grand BÜYÜK, MUHTEŞEM,bin dolar,mühim,önemli 14553 Tournament TURNUVA
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6554 grandees ispanyol/portekiz aristokrat,asilzade 14554 tousle (saçı) karıştırmak, dağınık bir hale getirmek.

6555 grander ihtişam, görkem, heybet. 14555 tout simsar, simsarlık yapmak, karaborsacılık etmek
DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın
6556 grandeur ihtişam, görkem, heybet. 14556 Towards sonlarında
6557 grandiose fazlasıyla büyük ve görkemli 14557 Towel HAVLU
6558 grandly Görkemli bir şŸekilde, etkileyici bir şŸekilde 14558 Tower KULE
6559 grandstanding sahnelenme, konuşma yapma 14559 Town KASABA
6560 Grant vermek, bağışlamak 14560 town beadle kasaba mübaşiri
6561 Grape ÜZÜM 14561 Town Hall belediye binası
6562 Grapefruit GREYFURT 14562 townspeople kasaba halkı
6563 grapeshot misket,bomba içindeki misket,şaraphel 14563 Toy OYUNCAK,
6564 graph grafik 14564 toy with ile oynamak
6565 graphite grafit 14565 Trace İZ, İZ SÜRMEK
6566 grapple with ile boğuşmak. 14566 trace back geçmişe doğru izini sürmek, kökenini taramak
6567 Grasp SIKICA TUTMAK 14567 Track İZ SÜRMEK, TAKİP ETMEK
sistem,geniş arazi.bölge,alan,makale (özellikle
6568 Grass 1.OT, ÇİM ,ihbar etmek 14568 tract din/siyaset konusunda bir)
6569 grasshopper çekirge 14569 traction çekiş,çekme

6570 grate ızgara yapmak,ızgara,demir parmaklık,rendelemek 14570 Trade 1.TİCARET 2.İŞ


6571 Grateful MİNNETTAR 14571 trade off değiş tokuş
6572 gratefully minnetle 14572 trademark ticari marka
6573 gratification memnuniyet,zevk, haz. 14573 Tradition GELENEK
6574 gratified memnun,hoşnut 14574 Traffic TRAFİK
6575 gratify memnun etmek, hoşnut etmek, tatmin etmek. 14575 trafficking ticaret, kaçakçılık
6576 gratifying memnuniyet verici 14576 Tragedy TRAJEDİ
6577 grating ızgara; demir parmaklık. kulak tırmalayıcı,nahoş 14577 Tragic trajik,feci
6578 gratitude minnettarlık. 14578 Trail iz,izlemek,sürüklenmek
6579 gratuitous gereksiz. 14579 trailblazer öncü
6580 Grave 1.MEZAR 2.CİDDİ,AGIR 14580 trailer römork,kısa film özeti,karavan.
6581 Gravel çakıl 14581 Train 1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
6582 gravel-pit çakıl ocagı 14582 trainer antrenör.
6583 gravely usulca,ciddi biçimde (yaralanmak vb.) 14583 Training EĞİTİM,ÖĞRETİM
6584 graven oyma,gömülü,gömülmüş 14584 traipse boş boş dolaşmak,dolanıp durmak
6585 Gravestone MEZARTAŞI 14585 trait özellik, hususiyet.
6586 Graveyard MEZARLIK, MEZAR 14586 traitor hain,vatan haini
6587 gravitate towards/to . -e yönelmek. 14587 traitorous hain; haince; hıyanet içeren.
6588 gravitationally çekimsel 14588 trajectory gidişat,yörünge
6589 gravity ciddiyet, vahamet.yerçekimi 14589 trammel ayak bağı.engel
6590 gravy sos; et suyu. 14590 Tramp serseri,sürtük,yaya gitmek,serserice dolaşma
6591 graze otlatmak,otlamak,sıyırmak,sıyırık 14591 tramping ağır adımlarla yürüyerek
6592 grazing otlatmak,hayvan otlatma 14592 trample ezmek,çiğnemek (ayak altında)
6593 greasy yaglı 14593 trample on saygısız davranmak, ayak altında çiğnemek
6594 Great BÜYÜK, MÜKEMMEL 14594 tranche dilim,kısım
6595 great care aşırı dikkat,azami dikkat ve itina 14595 tranquil sakin,durgun
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6596 greatcoat pardösü,kalın palto 14596 tranquility huzur,sukunet
6597 greatly çok, pek çok; fazlasıyla. 14597 tranquilize sakinleştirmek, yatıştırmak.
6598 Greatness büyüklük,azamet 14598 transact (iş) görmek,yapıp bitirmek
6599 greed hırs, tamah, açgözlülük. 14599 transaction işlem,ticari işlem

6600 Greediness açgözlülük 14600 transcend büyük veya üstün olmak,-in sınırını aşmak/geçmek
6601 Greedy açgözlü 14601 transcript kopya, suret, nüsha.
6602 Green 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 14602 Transfer TRANSFER
6603 greenery yeşillik 14603 transfigure şeklini değiştirmek,yüceltmek
6604 Greengrocer MANAV 14604 transfix kazığa oturtmak,mıhlamak,donakalmak
6605 greenhouse sera 14605 transfixed donakalmış,büyülenmiş

6606 greet selamlamak,karşılamak 14606 Transform BİR ŞEYİN ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMEK,DÖNÜŞTÜRMEK


6607 Greeting KUTLAMA,selamlar 14607 transfuse (kan) nakletmek
6608 Grey GRİ 14608 transgress (sınırını) aşmak/geçmek,günah işlemek
6609 Grief keder,üzüntü,acı 14609 transgressor günahkar
6610 grief stricken çok kederli 14610 transient çabuk geçen; fani, gelip geçici, ölümlü.
6611 grievance şikâyet, yakınma. 14611 transiting transit geçen
6612 grieve büyük bir üzüntü içinde olmak/vermek 14612 transition intikal,geçiş
6613 grievous agır,acı,feci 14613 transitional period geçiş dönemi.
6614 Grill GRİL,mangal,sorguya çekmek. 14614 Translate ÇEVİRİ , TERCÜME
6615 grim korkunç,gaddar, katı, sert. 14615 Transmit iletmek, nakletmek
yüz buruşturma/çarpıtma.yüzünü
6616 grimace buruşturmak/çarpırtmak. 14616 transmitter verici,ahize
6617 grimly gaddarca,zalimce 14617 transmogrify değiştirmek
6618 grimy kirli. 14618 Transparent SAYDAM
6619 grin sırıtma,sırıtış 14619 transpire ortaya çıkmak, belli olmak.
başka bir yere dikmek (bitki), birşeyi başka bir yere
6620 grind eziyet,ögütmek,çektirmek 14620 transplant temelli götürmek
6621 grinder öğütücü (alet, makine). 14621 Transport TAŞIMACILIK
6622 grinding aşındırıcı 14622 transverse enine, çapraz.
6623 Grip SIKICA TUTMAK 14623 transversely çapraz bir şekilde
6624 grisly tüyler ürpertici, korkunç, dehşet verici. 14624 Trap TUZAK, KAPAN, YAKALAMAK
6625 grit kum tanesi.metanet 14625 trapper avcı,kürklü hayvanları tuzakla yakalayan avcı
6626 gritty metin, dayanıklı. 14626 trappings süslü koşum takımı.
6627 grizzled agırmış,kırlaşmış 14627 trauma travma.yara

6628 groan inlemek,inilti 14628 travail doğum sancısı çekmek,eziyet çekmek, sancı,eziyet
6629 Grocer BAKKAL 14629 Travel YOLCULUK YAPMAK
6630 grocery cart bakkal arabası 14630 travelogue seyahatle ilgili konferans
bir yandan öbür yana geçmek,her iki yöne hareket
6631 groin kasık 14631 traverse ettirmek
6632 Groom DAMAT,tımar etmek 14632 travesty son derece beceriksizce yapılmış bir taklit,
6633 grooming hazırlama,tımarlama 14633 trawl trol ile balık avlamak.
6634 groove yiv,rutin, uğraşmak 14634 trawler trol teknesi
6635 groovy modern,modaya uygun 14635 Tray TEPSİ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6636 grope okşamak,ellemek,el yordamıyla aramak 14636 treacherous hain,güvenilmez,kalleş
6637 gross çok şişman. 14637 treachery ihanet,hainlik
6638 grossly ağır şekilde, fena halde 14638 treacle panzehir, şeker pekmezi
6639 grotesque çok garip.Garip şekil 14639 tread yürüyüş,ayak basışı,yürümek
6640 Ground YER, TOPRAK,gerekçe, sebep, temel, dayanak: 14640 treadmill ayak değirmeni
6641 ground rule temel kural,ana kural 14641 treason vatan hainliği,hainlik
6642 groundbreaking çığır açan 14642 treasure hazine,çok değerli saymak, üzerine titremek.
6643 groundless asılsız, temelsiz. 14643 treasure house hazine dairesi,hazine evi
1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK
6644 Group GURUP, TOPLULUK 14644 Treat 3.İKRAM

6645 groupie pop müzik topluluğu üyelerinin peşinde koşan kız 14645 treatise bilimsel inceleme, tez.
6646 grove koru,ağaçlık 14646 Treatment 1.DAVRANIŞ 2.TEDAVİ
sürünmek,yerde sürünmek,kendini alçaltmak,
6647 grovel yaltaklanmak. 14647 Treaty anlaşma
6648 Grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 14648 treble üç misli

6649 grow accustomed to alışmaya başlamak, alışmak 14649 treble üç kat, üç kere.üç misli artırmak; üç misli artmak
6650 grow pale sararıp solmak. beti benzi atmak 14650 Tree AĞAÇ
6651 growl homurtu,homurdanmak 14651 tree of knowledge insan anlayışının kökleri
6652 growling hırıltı,hırlama 14652 trek uzun ve zorlu bir yolculuk.
6653 Growth büyüme, gelişme 14653 Tremble titremek
6654 grub kurtçuk, larva. 14654 trembling titreme,titreyen
6655 grubby pis,kirli 14655 Tremendous ÇOK BÜYÜK, muazzam

6656 grudge kin, garaz,(bir şeyi) (birine) çok görmek; kıskanmak: 14656 tremolo çırpıntı,titreklik
6657 grudgingly istemeyerek. 14657 tremor titreme,ürperme
6658 gruel yulaf lapası… 14658 tremulous titrek,ürkek
6659 grueling çok zor; zorlu.eziyetli 14659 trench siper,handek,siper\hendek kazmak
6660 gruesome korkunç, dehşet verici. 14660 trench coat yağmurluk
6661 gruff hırçın,huysuz 14661 trepak rusyada bir çeşit dans çeşiti
6662 gruffly sertçe,kabaca 14662 trepidation korku,endişe, heyecan
6663 Grumble SIZLANMAK,YAKINMAK 14663 trespasser izinsiz giren kimse
6664 grumpy huysuz,aksiliği tutmuş 14664 triable yargılanabilir
6665 grunge dağınıklık, kirlilik 14665 triad üçlü topluluk,üçlü
6666 grunt hırıltı,homurtu 14666 Trial 1.DENEME2.DURUŞMA, MİZAN
6667 Guarantee GARANTİ 14667 triangular üçgen şeklinde
6668 Guard KORUMAK,BEKÇİ 14668 triangulate üçgenlere ayırmak, üçgenlere bölmek
6669 guardedly ihtiyatlı bir biçimde, ihtiyatla 14669 triangulation üçgenleştirme
6670 Guerrilla GERİLLA 14670 Tribe KABİLE
6671 Guess TAHMİN ETMEK 14671 tribulation felaket, musibet.
6672 Guest KONUK 14672 tribunal mahkeme.yargıç kürsüsü
6673 guffaw nahoş bir kahkaha.nahoş kahkaha atmak. 14673 tributary ırmak ayağı
6674 Guidance rehberlik,yönlendirme 14674 Tribute harac.övgü.hürmet
6675 Guide REHBER, REHBERLİK ETMEK 14675 Trick 1.HİLE,HİLE YAPMAK,KANDIRMAK ,
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
damla damla akan şey.damla damla akmak; damla
6676 Guided Missile GÜDÜMLÜ ROKET 14676 trickle damla akıtmak.
6677 guile kurnazlık, açıkgözlük. 14677 trident üç dişli mızrak
6678 guileful kurnaz, açıkgöz. 14678 trifle değersiz şey,önemsiz şey,önemsememek
6679 guileless saf, art niyetsiz. 14679 trifle with .. -i ciddiye almamak, -i hafife almak.
6680 guillotine giyotin,giyotin ile idam etmek. 14680 trifling önemsiz,üstünkörü
6681 Guilt SUÇ, KABAHAT 14681 Trigger TETİK ( Who pulled triger? )
6682 guiltily şuçlu 14682 trigger happy mecburi atış
ses titremesi.titrek sesle söylemek.sesi titremek;
6683 guilt-ridden suçluluk duygusuyla dolu 14683 trill sesi titretmek.

6684 guilty as charged işlediği iddia edilen tüm suçlardan suçlu bulunmuştur 14684 Trim süs,süslemek,azarlamak,yenmek,düzgün
6685 guise aldatıcı görünüş,maske,kılık 14685 trimester üç aylık dönem
6686 Guitar GİTAR 14686 trio üçlü.
özellikle siyasi suçluları cezalandırmak amacıyla
6687 gulag kullanılan sovyet çalışma kampı 14687 Trip 1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK
6688 gulch küçük kanyon. 14688 tripe saçma, saçmalık
6689 gules kırmızı 14689 triplicate üç kopyalı/nüshalı
6690 Gulf KÖRFEZ 14690 Tripod ÜÇ AYAKLI SEHPA, FOTOĞRAF SEHPASI
6691 Gull martı 14691 tripping hafif adımlarla yürüme
6692 gullet boğaz, gırtlak. 14692 trippy ilginç.garip
6693 gullible kolay aldatılabilir. 14693 trite basmakalıp, klişe, bayat.
6694 gully küçük vadi, sel yatağı 14694 Triumph ZAFER, BAŞARI
yenilen tarafın moralini bozmak için yapılan zafer
6695 Gum 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 14695 triumphalism gösterisi
6696 gumption inisiyatif ve cesaret. 14696 triumphant muzaffer,galip,zafer kazanmış
6697 gumshoe ajan,casus 14697 triumphantly muzaffer bir şekilde
6698 Gun SİLAH 14698 trivia önemsiz şeyler; fasa fiso; ıvır zıvır.
6699 gunk yapış yapış şey 14699 trivial önemsiz,şaçma
6700 gunpowder barut 14700 triviality saçmalık.fasa fiso.
6701 gurgle çağıldamak.çagıltı 14701 Troop BİRLİK,BÖLÜK,TOPLANMAK
6702 gurney ambulans sedyesi 14702 Troops ASKERLER,BİRLİKLER
6703 Gush şaşkınlık,çoşma,fışkırma 14703 trophy kupa, ödül.
6704 gust rüzgârın ani ve sert esmesi. 14704 trot hızlı yürümek
6705 gusty sert, şiddetli 14705 Trouble SORUN,SIKINTI,ARIZA
6706 Gut bagırsak,içini çıkarmak,temizlemek 14706 troubled sıkıntılı,dert sahibi
6707 gut feeling içgüdüsel duygu 14707 troublemaker fitneci,sorun çıkaran kimse
6708 gutless yüreksiz. 14708 troubling tedirgin edici,sıkıntılı
6709 Guts cesaret, yürek: 14709 trough yalak,oluk
6710 gutted tümüyle tükenmiş,ümidi kırılmış 14710 trounce dövmek, pataklamak.
6711 gutter oluk 14711 Trousers PANTOLON
6712 guttural gırtlaksı (ses) 14712 trousseau çeyiz, gelinlik malzemeler
6713 Guy ADAM 14713 trove sahipsiz define,hazine
6714 gymnast jimnastikçi. 14714 trowel mala.mala ile sıvamak, malalamak.
6715 gyration dönme,dönüş.dönerek sallanma 14715 truancy okul kaçamağı
6716 haberdasher tuhafiyeci. 14716 truce ateşkes, mütareke.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

6717 haberdashery şapka dükkanı,tuhafiye 14717 Truck KAMYON,kamyon ile yük taşımak.yürümek, gitmek.
6718 Habit ALIŞKANLIK 14718 truculence zalimlik, acımasızlık
6719 habit of mind ruh hali 14719 truculent zalim,kavgacı,saldırgan
6720 Habitat DOĞAL YUVA (hayvan, bitki vb. yaşadığı yer) 14720 trudge güçlükle yürümek; yorgun argın yürümek.
6721 habitation barınak,mesken 14721 trudy harika, çok güzel, çok iyi.
6722 habitual her zamanki 14722 True DOĞRU, GERÇEK
6723 habitually alışkanlıkla 14723 true and fair view gerçek ve doğru görünüm
6724 hack çentik,çentmek, yarmak, yontmak, kıymak. 14724 truffle yermantarı
(hayvan dövüşmeye hazırlanınca dikleşen/kabaran)
6725 hackle tüyler. 14725 trull fahişe

6726 hackney coach at arabası 14726 trump koz.iyi adam, koz oynayarak almak,baskın çıkmak
6727 hadith hadis-i şerif 14727 truncate kırpmak, kesmek
6728 haggard bitkin,bezgin 14728 truncated tepesi kesili, tepesi kesilmiş
6729 haggler sıkı pazarlıkçı 14729 truncation budama,kesme
6730 Hail DOLU (yağış),selamlamak 14730 trundle yuvarlamak; yuvarlanmak. (arabayla) taşımak.
6731 Hair 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 14731 Trunk 1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
6732 Hairdresser KUVAFÖR, BERBER 14732 truss bağlamak, destek koymak,kiriş,destek
6733 Hairdryer SAÇ KURUTMA MAKİNASI 14733 Trust GÜVENMEK
6734 hake barlam balığı 14734 trustee mütevelli; yediemin.
6735 Half YARIM 14735 trusteeship vasilik,vekillik
6736 half a crown eski ingiliz parası 14736 trustworthiness güvenirlik
6737 half cocked düşüncesiz 14737 trustworthy güvenilir,emin
6738 half-fall neredeyse düşmek 14738 trusty güvenilir,sadık
6739 half-measures yetersiz önlemler 14739 Truth GERÇEK,doğruluk
6740 half-way yarım yamalak 14740 truth serum gerçeği söyleten ilaç
6741 halfway through yarılamak 14741 truthful gerçege uygun,dogrucu,doğru sözlü
6742 Hall HOL 14742 Try DENEMEK, DENEME
6743 hallmark ayar damgası vurmak,kalite işareti 14743 tryst randevu, buluşma
6744 halloo (Hunting) a shout to attract attention 14744 tsar çar
6745 hallow kutsamak. Kutsallaştırmak 14745 tubby şişman ve bodur, yağ tulumu
6746 hallucination halisünasyon 14746 Tube TÜP
6747 hallway koridor,hol 14747 tuck kıvrılmak,(içine) sokmak

6748 halo bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi 14748 Tuesday SALI
6749 Halt DUR,durdurmak 14749 Tug çekiştirmek,çekmek,kuvvetli çekiş.
6750 haltingly tereddüt ederek 14750 Tuition ÖĞRETİM, OKUL PARASI
6751 halve yarıya bölmek/indirmek 14751 Tulip LALE
6752 Ham JAMBON 14752 tumbler hacı yatmaz, büyük su bardağı
6753 ham-fisted beceriksiz, sakar 14753 tumbleweed yuvarlanan / dönen çalı
6754 hamlet mezra, ufak köy. 14754 tumbril kagnı,çiftçi arabası
6755 Hammer ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 14755 Tummy KARIN,MİDE
6756 hammock hamak 14756 tumult arbede.karışıklık
6757 hamper engel,sepet,engellemek 14757 tumultuous fırtınalı.çalkantılı
6758 Hand EL,uzatmak,vermek 14758 Tune 1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6759 hand and foot el pençe divan, elini ayağını oynatamayacak şekilde 14759 tuneless ahenksiz,ayarsız
6760 Hand Grenade EL BOMBASI 14760 tunelessly ahenksiz bir şekilde
6761 hand in hand with ile birlikte, el ele 14761 tunic kadın ceketi
6762 hand me down kullanılmış elbise vey eşya,ikinci el 14762 Tunnel TÜNEL
6763 hand to mouth kazandığını boğazına sarfederek 14763 tunnel vision dar bakış açısı
6764 Handbag EL ÇANTASI (kadınların) 14764 Turban TÜRBAN
6765 handcuff kelepçe.kelepçe vurmak, kelepçelemek. 14765 turbulent çalkantılı,türbülanslı,kavgacı
sağlak veya solak olma durumu, tek elini kullanma
6766 handedness eğilimi 14766 turd kaka,bok
6767 handful avuç dolusu. 14767 turf çim ekmek,çimlendirmek,çimenlik, çim.
6768 handhold sap,kulp 14768 Turkey 1.HİNDİ 2 TÜRKİYE
6769 Handicap SAKAT,ENGEL 14769 turmoil karışıklık, kargaşa.
DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra
6770 handing teslim 14770 Turn sende,ÇEVİRMEK
6771 handiwork el işi 14771 turn on the charm cazibeni kullan
6772 Handkerchief MENDİL 14772 turnabout aksi görüse sahip olma,dönek
6773 Handle BAŞA ÇIKMAK,SAP,KULP 14773 turncoat dönek adam
6774 handled yürütülen, kulplu 14774 turnip şalgam.
6775 Handler egitici,terbiyeci 14775 Turnkey ANAHTAR TESLİM (proje vb.)
6776 handout sadaka,tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan 14776 turnout katılanlar, toplantı mevcudu.
6777 handrail merdiven parmaklığı, tırabzan. 14777 Turnover DEVİR,İŞ HACMİ
6778 hands off Dokunma!/Elini sürme! 14778 turnpike paralı otoyol.
6779 Handsome YAKIŞIKLI 14779 turnstile turnike.
6780 handsomely cömertçe,yakışıklıca,yetenekli bir şekilde 14780 tutelage vesayet,himaye
6781 Handwriting EL YAZISI 14781 tutor öğretmen,özel hoca
6782 handy kullanışlı,pratik 14782 Tutorial ders vermek,özel ders vermek
6783 Hang ASMAK 14783 twain ikili,iki
6784 hang loose rahat ol! 14784 twang tıngırtı
6785 Hang On DAYAN ,BEKLE 14785 tweak (elle) büküvermek, çekivermek.
6786 Hangar HANGAR 14786 Twice İKİ KEZ
6787 hanging asılma, sarkık 14787 twig ince dal
6788 hanker arzulamak,özlemini çekmek 14788 Twine sicim,sarmak,dolanmak
6789 hap tesadüf,sanş,tesadüf etmek,rastlamak 14789 twinge birden saplanan) şiddetli sancı.
6790 haphazard rasgele, gelişigüzel. 14790 twinkle pırıltı,pırıldamak,göz kırpıştırmak
6791 hapless şanssız, talihsiz, bahtsız. 14791 twirl hızla dönmek, fırıldanmak
6792 Happen OLMAK,MEYDANA GELMEK 14792 Twist BÜKME,BÜKÜLME, KIVIRMAK,BURKULMAK
6793 happenstance beklenmedik durum,rastlantı 14793 twitch segirme,birden çekmek
6794 Happily mutlulukla,iyilikle 14794 twofer bir fiyatına iki
6795 Happiness mutluluk 14795 tycoon zengin iş adamı,kodaman
6796 Happy MUTLU 14796 Type 1.ÇEŞİT, TİP 2.DAKTİLOYLA YAZMAK

6797 harangue dırdır,konuşma,uzun ve tumturaklı bir şekilde konuşmak 14797 typeset dizgi yapmak,karakter dizisi
6798 harass rahat vermemek,rahatsız etmek, taciz etmek 14798 Typical TİPİK
6799 harassment taciz,usandırma 14799 typically tipik olarak.genellikle.
6800 harbinger müjdelemek.alamet.müjde 14800 Typist DAKTİLODA YAZI YAZAN KİMSE
6801 harbinger of doom kötülük alameti 14801 tyrannical zalim,acımasız
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6802 harbor liman, barındırmak,beslemek 14802 tyranny zulüm, zorbalık, gaddarlık,zorba hükümet
6803 Harbour LİMAN.barındırmak. limanda demirlemek 14803 tyrant tiran,zalim hükümdar
6804 Hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 14804 Tyre LASTİK
6805 hard line talihsizlik 14805 ubiquitous aynı zamanda her yerde bulunan.
aynı zamanda her yerde bulunarak, hazır ve nazır
6806 hard luck şanssızlık 14806 ubiquitously şekilde
6807 hard work zor iş.sıkı çalışma,agır çalışma 14807 ubiquitousness her yerde hazır olma
6808 hardback sert kapaklı/ciltli (kitap) 14808 udder inek memesi.
UNIDENTIFIEND FLYING OBJECT: TANIMLANMAMIŞ
6809 hard-boiled kül yutmaz, kurt.sert haşlanmış 14809 Ufo UÇAN CİSİ

6810 hard-core çetin ceviz,yolundan şaşmaz, boyun eğmez 14810 ugliness çirkinlik,iğrençlik
6811 Harden sertleştirmek,sağlamlaştırmak ,katılaştırmak 14811 Ugly ÇİRKİN
6812 harder daha güçlü 14812 uhlan alman mızraklı süvari askeri
6813 hardheaded açıkgöz,makul düşünen 14813 ulcer ülser
6814 hardheart taş kalpli 14814 ulterior itiraf edilmemiş,gizli
6815 hardliner muhafazakar,sabit fikirli 14815 ulterior motive art düşünce, art niyet
6816 Hardly neredeyse hiç ,ZORLA,ancak,güçbela 14816 Ultimately eninde sonunda
6817 hardly ever hemen hemen hiç 14817 ultra-right aşırı sağ
6818 hard-nosed inatçı,kendi çıkarlarını düşünen 14818 umbilical göbeğe ait,göbege yakın
6819 hard-on ereksiyon 14819 umbilical cord göbek kordonu.
6820 hardship sıkıntı, darlık, güçlük. 14820 umbrage gücenme, alınma.
6821 hardwired bütüleşik,fiziksel bağlantılı 14821 umbrageous şüpheli, kuşkulu
6822 hard-won zor kazanılmış 14822 Umbrella ŞEMSİYE
6823 hare tavsan,yabani tavsan 14823 umpteen sayısız, pek çok.
6824 hark kulak vermek,dinlemek 14824 umpteenth sayısız,çok
6825 Harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 14825 unabashed utanmaz,yüzsüz
6826 Harmful ZARARLI 14826 unabated şiddeti azalmamış.hafiflememiş
6827 harness koşum takımı 14827 Unable ELİNDEN GELMEZ,YAPAMAZ,GÜCÜ YETMEZ
6828 harp harp,harp çalmak. 14828 unaccountable olağanüstü,anlaşılmaz, garip.
6829 harpsichord eski tip piyano 14829 unaccounted for kayıp (haber alınamıyor)
6830 harridan kocakarı 14830 unaccustomed alışılmamış, alışılmadık.
6831 harrow tırmık,tırmıklamak 14831 unacquainted tanışmayan,bilmez
6832 harrowing asap bozucu, yürek parçalayıcı,üzücü 14832 unacuminous keskin zekalı olmayan
6833 harrumph burnundan solumak,ateş püskürmek 14833 unadulterated katıksız,saf,hilesiz
6834 Harsh sert,agır,acımasız 14834 unadventurous maceracı olmayan
6835 harshly sert bir şekilde,merhametsizce 14835 unaffected etkilenmemiş,
6836 Harvest HASAT 14836 unafraid korkusuz
6837 hassle zorluk, güçlük. 14837 unaided yardımsız, kendi başına, yalnız başına.
6838 Haste HIZ, ACELE 14838 unalienable elden çıkarılamaz,devri mümkün olmayan
6839 hasten acele ettirmek; acele etmek. 14839 unallied ilgisiz
6840 hastily aceleyle. 14840 unalloyed saf,katıksız
6841 Hat ŞAPKA 14841 unalterable değişmez
kapak,yumurtadan çıkarmak.plan yapmak, (kumpas)
6842 hatch kurmak. 14842 unaltered değiştirilmemiş,degışmemiş
6843 hatchet balta,küçük balta 14843 unambiguous belirsizliğe mahal vermeyen,kesin,tam
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6844 Hate NEFRET,nefret etmek 14844 unambiguously açık bir biçimde
6845 hateful nefret dolu,iğrenç 14845 unanimous aynı fikirde, müttefik.
6846 hatred kin, nefret, düşmanlık. 14846 unanimously oybirliğiyle, ittifakla.
6847 hatter şapkacı 14847 unannounced haber verilmemiş, duyurulmamış

6848 haughtily mağrurca 14848 unanswerable çürütülemez; itiraz edilemez. Cevaplandırılamaz


6849 haughtiness kibirlilik, kendini beğenmişlik. 14849 unapologetic pişmanlık duymayan,özür dilemeyen
6850 haughty kibirli, kendini beğenmiş, mağrur. 14850 unaristocratic nazik olmayan
6851 haul çekme,taşıma,çekmek,taşımak 14851 unarticulated açık bir şekilde olmayan
6852 haunch kalça.,kıç,popo 14852 unashamed utanmaz,yüzsüz
sık sık gidilen yer, dadanmak,sık sık uğramak
6853 haunt (hortlaklar/ruhlar) 14853 unassuaged azalmamamış,sakinleşmemiş
6854 hautboy obua 14854 unassuming mütevazı alçakgönüllü
6855 hauteur kibir, gurur. 14855 unattainable ele geçirilemez,başarılamaz,ulaşılmaz
6856 have a flair for doğuştan yetenekli olmak 14856 unavailing yararsız, faydasız.
6857 have a good look at iyice/dikkatlice bakmak 14857 Unavoidable kaçınılmaz,zorunlu
6858 have a good one iyi günler 14858 unaware aşırı tutkulu.heyecanlı, hararetli, ateşli.
6859 have a look-see bakmak,aramak 14859 unawareness farkında olmama
6860 have a part rol almak 14860 unbearable dayanılmaz,çekilmez
tekrar kabul etmek, (ayrılmış eş) dönmesine izin
6861 have back vermek 14861 unbearably dayanılmaz şekilde
6862 have enough gına gelmek 14862 unbecome uygun olmamak
6863 Have Fun eglenmek 14863 unbecoming uygunsuz, yakışık almayan
6864 Have Got To have to 14864 unbeknownst to .-ce bilinmeyen, -ce meçhul.
6865 have in mind hatırında tutmak, aklında olmak. 14865 unbiased-unbiassed taraf tutmayan, tarafsız, yansız.
6866 have recourse to müracaat etmek, başvurmak 14866 unbidden kendiliğinden gelen (fikir)
have yet to (do henüz gerçekleşmemiş ama ileride gerçekleşebilecek
6867 something) eylem 14867 unblemished lekesiz, kusursuz.
6868 Have-hath SAHİP OLMAK 14868 unbridle dizginini çıkarmak
6869 havoc tahribat,yıkım 14869 unbridled dizginlenemeyen,ölçüsüz
1.ATMACA ,ŞAHİN, sokakta işbortacılık yapmak,
6870 Hawk öksürmek 14870 unbroken kırılmamış,bozulmamış,boyun eğmemiş.
6871 hawker işportacı 14871 unbuckle tokasını açmak.
6872 hay saman 14872 unburden itiraf etmek. (vicdan vb) rahatlatmak
6873 haystack kuru ot yığını,otluk 14873 unbutton düğmelerini açmak/çözmek
6874 Hazard TEHLİKE, RİSK 14874 uncalled for haksız
6875 haze hafif sis, ince duman, pus. canından bezdirmek 14875 uncanny acayip.,esrarengiz, olaðanüstü.
6876 hazel fındık ağacı,ela (göz). 14876 unceasing durmayan, bitmez tükenmez
kafası dumanlı bir halde, kararsızca,anlaşılmaz bir
6877 hazily şekilde 14877 unceasingly durmaksızın
6878 hazy sisli, dumanlı, puslu.anlaşılmaz 14878 uncensored sansürsüz
6879 Head BAŞ, KAFA 14879 unceremonious nezaketsizce yapılan , gayri resmi
6880 Head Quarters MERKEZ,KARARGAH 14880 unceremoniously gayri resmi bir şekilde, laubalice
6881 Headache BAŞ AĞRISI 14881 uncharacteristic . -e özgü olmayan
6882 headfirst düşüncesizce,acele ile 14882 uncharacteristically alışılmadık bir biçimde
6883 Headline BAŞLIK (Gazetede) 14883 uncharted haritası yapılmamış.bilinmiyen,meçhul
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6884 headlong düşüncesizce,pervasızca,apar topar. 14884 unchecked kontrol edilmemiş. Başıboş
6885 headmistress okul müdiresi,basöğretmen 14885 Uncle DAYI, AMCA
(sıkılmış eli) açmak veya açtırmak; (sıkılmış el)
6886 head-on kafa kafaya,dogrudan 14886 unclench açılmak.
6887 Headphone KULAKLIK 14887 unclip tokasını açmak
6888 headquarters merkez,genel merkez,karargah 14888 unclog (tıkanık bir şeyi) açmak:
6889 headstrong dik başlı,inatçı 14889 uncommon nadir,sıradışı
6890 heady inatçı, kafa tutan. 14890 uncommonly olağanüstü bir şekilde.nadiren
6891 Health SAĞLIK 14891 uncomprehending anlayışı kıt,anlayışsız
6892 Healthy SAĞLIKLI 14892 unconcern ilgisizlik, kayıtsızlık.
6893 heap yıgın,öbek,küme 14893 uncondition kayıtsız şartsız.
6894 Hear DUYMAK 14894 unconditionly kayıtsız şartsız olarak
6895 hearer dinleyici,duyan kimse 14895 uncongenial samimi olmayan,tatsız
6896 hearing hukuk celse, duruşma, oturum. 14896 unconscionable mantıksız,vicdansız
6897 hearken kulak vermek ,dinlemek 14897 Unconscious BİLİNÇSİZ,BAYGIN
6898 hearsay söylenti, dedikodu. 14898 unconsecrated adanmamış, kutsanmamış
cenaze arabası

6899 hearse 14899 uncontainable çok kuvvetli (his), kontrol edilemez


6900 Heart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 14900 uncontested tartışılmadan kabul edilmiş
6901 heartbeat kalp atışı, yürek vuruşu. 14901 unconventional geleneklere uymayan.
6902 heartbroken kalbi kırık,dertli 14902 uncork tapasını çıkarmak.atmak
6903 heartening cesaretlendirici, cesaret verici 14903 uncoupled ayrık
6904 hearth ocak,fırın,şömine tabanı 14904 uncouth tuhaf. Görgüsüz
6905 heartily içtenlikle,iyi niyetle 14905 uncouthly görgüsüze, çirkin bir şekilde
6906 heart-rending çok acıklı 14906 uncouthness görmemişlik
6907 heartstrings kalbin en hassas telleri 14907 uncover ortaya çıkarmak,açmak,örtüsünü açmak
6908 heartthrob anlayışlı,sevecen, kalp atışı 14908 unction yatıştırıcı ilaç. kutsal yağ
6909 hearty kuvvetli, candan 14909 unctuous aşırı tatlı dilli, yapmacık samimiyet gösteren
6910 Heat ISI 14910 undeceive gözünü açmak. Uyandırmak
6911 heat wave sıcak hava dalgası 14911 undecided muallakta,karar verilmemiş
6912 heated öfkeli,kızışmış 14912 undecipherable deşifre edilemeyen
6913 heatedly hararetli bir şekilde,heyecanla 14913 undemanding basit,iddaasız
6914 Heater ISITICI 14914 undeniable inkâr edilemez, su götürmez.
6915 heathen dinsiz,putperest 14915 undeniably inkâr edilemeyecek bir şekilde:
büyük bir güçle atmak veya fırlatmak.göğüs) şişirmek;
6916 heave (göğüs) inip kalkmak. 14916 Under ALTTA, ALTA
6917 heave a sigh of relief rahat bir nefes almak 14917 under arms silah altında, silahlanmış
6918 Heaven CENNET 14918 under auspices of himayesinde
6919 heaven help him tanrım ona yardım et 14919 underachieve beklenenden daha az başarı göstermek

6920 Heaven knows allah bilir 14920 underachievement düşük başarı, beklenenden daha başarısız olma
az başaran,beklentilerden daha az oranda başarılı
6921 heavenly cennet gibi, çok güzel. 14921 underachiever olan
6922 heavenward gökyüzüne doğru 14922 underappreciate yetersiz/eksik değer vermek
6923 heavily agır,agır şekilde 14923 underbid daha düşük teklif yapmak
6924 Heavy AĞIR 14924 Underclothes İÇ ÇAMAŞIRI
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6925 heavyset tıknaz 14925 undercooked az pişmiş
6926 Heck kahrolası,allahın belası 14926 undercover gizli, gizli yapılan
sözünü kesip soru sormak, sözünü kesmek
6927 heckle (konuşmacının) 14927 undercurrent gizli etki,dip akıntısı

6928 heckler söz kesen,sorularıyla insanları sinirlendiren kimse 14928 undercut düşük fiyat vermek (başkasının önerdiği fiyattan)
6929 Hectare HEKTAR 14929 underdog mazlum,ezilen kişi
6930 hectic heyecanlı, telaşlı 14930 underdone yeterince pişmemiş.
çit,engel,tedbir,sınırlama,etrafını çevirmek.kaçamak
6931 hedge cevap vermek. 14931 underestimate küçümsemek, hafife almak

6932 hedge fund koruma fonu 14932 underfund yetersiz kaynak sağlamak,eksik finanse etmek
6933 hedgehog kirpi 14933 Undergo KATLANMAK, ÇEKMEK,geçirmek
6934 hedgerow ekilmiş çalı veya ağaçlardan oluşan çit. 14934 undergrad üniversite öğrencisi
6935 heed dikkat etmek,önemsemek 14935 undergrowth ağaç altındaki çalılık
6936 Heel TOPUK 14936 underhand el altından, gizlice, sinsice, hile ile.
6937 heeler kunduracı 14937 underlay altına yerleştirmek.altına koymak
6938 hefty oldukça ağır.kuvvetli 14938 underlie altında yatmak,-in asıl nedeni olmak
6939 Height YÜKSEKLİK 14939 Underline YAZININ KELİMENİN ALTINI ÇİZMEK
6940 heinous tiksindirici, iğrenç, kötü, çirkin. 14940 undermanned personeli az olan
6941 Heir MİRASÇI 14941 Undermine zayıflatmak, baltalamak
6942 heirless mirasçısız, mirasçısı olmayan 14942 underneath altında,altına
6943 Hell CEHENNEM 14943 underpin temelini oluşturmak,desteklemek.
temel sosyal haklardan mahrum, başkalarına
6944 hell bent kararlı 14944 underprivileged sağlanan imkanları olmayan
6945 Hellion yaramaz çoçuk 14945 underreport eksik rapor etme, eksik beyan etmek
6946 hellish kötü, berbat, korkunç. 14946 underscore vurgulamak, üstünde durmak, altını çizmek.
6947 hellishly şeytanca 14947 underside alt,alt taraf
6948 hellishness korkunçluk, cehennem gibi 14948 Understand ANLAMAK
6949 helm dümen,migfer 14949 understate olduğundan eksik veya hafif göstermek.
bir şeyi olduğundan hafif gösteren ifade,yetersiz
6950 Help YARDIM, YARDIM ETMEK 14950 understatement kalan ifade
6951 helpfulness yardımseverlik 14951 understrapper ast
6952 helpmeet arkadaş,eş 14952 understudy yedek oyuncu.,yardımcı oyunculuk yapmak
6953 helter skelter çil yavrusu gibi dağılarak, apar topar 14953 undersupplied talebe cevap vermekten uzak, yetersiz
6954 hem elbise kenarı, baskı. 14954 Undertake üstlenmek, yüklenmek
6955 hemisphere yarımküre 14955 undertaker cenazeci,ölü kaldırıcı
6956 hemorrhage kanama 14956 undertaking proje
sigorta poliçesini imzalamak ,finanse etmeyi
6957 hempen kendirden yapılmış 14957 underwrite üstlenmek (bir girişimi)
6958 Hen PİLİÇ 14958 underwriters sigortacılar
6959 hepatocyte karaciğer gözesi 14959 undesirable istenilmeyen,sakıncalı
6960 herald haberci, müjdeci.haber vermek, ilan etmek. 14960 undeterred yılmayan,azimli
6961 heraldry hanedanlık armaları 14961 undies iç çamaşırları (kadın)
6962 herb ot,bitki 14962 undiluted su katılmamış,seyreltilmemiş
6963 Herd sürü,gütmek,toplamak 14963 undiminished eksilmemiş, azalmamış
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
6964 Here BURASI, BURADA, BURAYA 14964 undisguised gizlenmemiş.açık
6965 hereabouts buralarda. 14965 undispersed dagıtılmamış
6966 Hereby bu vesile ile 14966 undisturbed bozulmamış,karıştırılmamış
6967 heredity irsiyet. 14967 undivided dağıtılmamış,bölünmemiş,tam

6968 heresy sapkınlık, dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce 14968 undo çözmek, açmak:bozmak, iptal etmek:
6969 heretic kafir 14969 undoable başarılamayan,ulaşılamaz
6970 Heretical yaratılışa ters düşen 14970 undoing mahvolma nedeni:
6971 hereto şimdiye dek,bu konuya 14971 Undoubtedly şüphesiz
6972 Heretofore şimdiye kadar, bundan önce. 14972 undress gündelik elbesi,soyunmak
6973 Heritage MİRAS 14973 undue aşırı,yersiz,kanunsuz
6974 hermetical sızdırmaz, tam sızdırmaz 14974 undulate dalgalandırmak; dalgalanmak.
6975 hermetically hava geçirmez veya sızdırmaz bir biçimde 14975 undulation dalga,dalgalanma.
6976 Hero KAHRAMAN 14976 unduly aşırı derecede.gereksiz yere.
6977 heroic kahraman, kahramanca, cesur. 14977 undying ölmez, ölümsüz, sonsuz.
6978 heroine kadın kahraman. 14978 Unearth ortaya çıkarmak, bulmak
6979 herr bay 14979 unearthly uygunsuz.
6980 herring ringa balığı 14980 unease huzursuzluk,tedirginlik
6981 hesitancy tereddüt,duraksama 14981 uneasily sıkıntılı bir şekilde,zorla
6982 hesitantly tereddütle, duraksayarak. 14982 uneasy huzursuz, rahatsız.
6983 Hesitate DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 14983 Unemployment İŞSİZLİK
6984 hesitating tereddüt eden, duraksayan 14984 unencumbered serbest,borçsuz
6985 Hesitation tereddüt 14985 unending bitmeyen, bitmek tükenmek bilmez
6986 hetman ataman 14986 unenviable istenmeyen,tatsız
6987 heuristic buluşsal, sezgisel 14987 unequivocal tartışmasız,açık,anlaşılır
6988 heuristically sezgisel olarak, bulgusal olarak 14988 unequivocally tartışmasız bir biçimde
6989 hew yarmak,yontmak,balta ile kesmek 14989 unerringly yanılma payı olmaksızın. hata yapmadan
düz olmayan/engebeli bir biçimde.
6990 heyday en parlak dönem.altın çağ 14990 unevenly eşit olmayan bir biçimde.
6991 hiccough hıçkırık,hıçkırmak 14991 uneventful olaysız
6992 Hiccup HIÇKIRIK 14992 unexpected beklenmedik, umulmadık.
6993 Hide SAKLANMAK, SAKLAMAK 14993 Unfair ADİL OLMAYAN
6994 hideous iğrenç,çirkin 14994 Unfair HAKSIZ,ADALETSİZ,adil olmayan
6995 hieroglyphics hiyeroglif yazılar… 14995 unfairly insafsızca
6996 High YÜKSEK 14996 unfairness adaletsizlik,haksızlık
6997 high jinks şamata, cümbüş. 14997 unfaltering emin,saglam
6998 high stakes ortaya koyulan büyük miktar 14998 unfamiliar alışılmadık; bilinmedik, yabancı.
6999 high-flying kendini beğenmiş,hırslı 14999 unfasten çözmek, gevşetmek,
belirtmek (altını çizerek), -e dikkati çekmek,
7000 highlight vurgulamak 15000 unfathomable kavranılamaz,ölçülemez.
7001 highlighter fosforlu işaret kalemi 15001 Unfavourable OLUMSUZ,ELVERİŞŞİZ
7002 highly son derece,büyük ölçüde 15002 unfeasible yapılamaz,imkansız
7003 highly likely büyük ihtimalle, kuvvetle muhtemel 15003 unfetter serbest bıraktırmak,kurtarmak
7004 high-profile kamuoyunda iyi tanınan. çok gündeme getirilen 15004 unfettered serbest,kontrolsüz
7005 high-strung sinirli, sinirleri gergin. 15005 unflagging yorulmaz.
7006 high-up yüksek mevkili kimse 15006 unflappable soğukkanlı,temkinli
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7007 highwayman eşkıya,yol kesici 15007 unflattering kötüleyen
7008 Hijack KORSANLIK YAPMAK (uçak,araba,v.s.),KAÇIRMAK 15008 unflinching cesur, korkusuz, gözü yılmaz.
7009 Hijacker KORSAN, EŞKIYA 15009 unflinchingly gözü kara bir şekilde
7010 hiker uzun yürüyüşe çıkan kimse 15010 unfocused odaklanılmamış,üzerine düşülmemiş
ortaya çıkarmak, göz önüne serilmek, (katlanmış bir
7011 hilarity neşe, kahkaha. 15011 unfold seyi) açmak
7012 Hill TEPE, YOKUŞ 15012 unfolding gözler önüne serme.gelişme
7013 hillbilly çiftçi,ormanlık dağlarda yaşayan adam 15013 unfoldment bireyin ruhsal güçlerinin farkına varması
7014 Hillside yamaç,dag etegi 15014 unforeseeable beklenmeyen
7015 hilltop tepe doruğu,tepebaşı 15015 unforeseen beklenmedik, umulmadık.
7016 Hilt kabza 15016 unforgivable affedilmez,bagışlanamaz
7017 hind dişi geyik,arka,arkadaki 15017 unformed oluşmamış. şekilsiz
7018 hind leg arka ayak 15018 unfortunate şanssız
7019 Hinder engel olmak 15019 unfounded temelsiz, asılsız, boş
7020 hindering engelleyici 15020 unfrock papazlıktan çıkarmak
(sarılı bir şeyi) açmak, açmak (yelken, bayrak gibi
7021 hindquarter arka ayak 15021 unfurl sarılı bir şeyi)
7022 hindrance engel,mani 15022 ungainly hantal,beceriksiz
7023 hindsight önemini sonradan anlama, geç anlama 15023 ungodly allah'ın cezası, berbat
7024 Hinge 1)MENTEŞE 2)DAYANAK NOKTASI 15024 ungraciously kaba bir şekilde
7025 hinky şüphe duyulan,tuhaf 15025 ungrateful nankör,nahoş, tatsız.
7026 hint ipucu,ima, üstü kapalı söz.ima etmek,çıtlatmak 15026 unguents merhem
7027 hinterland hinterlant, iç bölge. 15027 unhallowed kötü. kutsal olmayan
7028 hip kalça 15028 Unhappy MUTSUZ
7029 Hire KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 15029 unharness koşum takımını çıkarmak
7030 hireling para ile tutulmuş adam, uşak 15030 Unhealthy SAĞLIKSIZ
7031 hiss tıslama,tıslamak 15031 unheard of hiç duyulmamış
7032 hissing tıslama,tıslayan 15032 unheard-of duyulmamış.işitilmemiş
7033 History TARİH 15033 unheeded önemsenmeyen, ihmal edilmiş
7034 histrionic aşırı duygusal 15034 unhemmed kıvrılmamış
7035 Hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 15035 unheralded beklenmedik.habersizce
7036 hit hard sertçe vurmak 15036 unheroic korkak
7037 hit it off anlaşmak, uyuşmak. gül gibi geçinmek 15037 unhindered engellenemeyen.engelsiz
7038 hitch topallamak. 15038 unhinge aklını oynatmak
7039 Hitch-Hike OTOSTOP YAPMAK 15039 unhinged dengesiz (kimse)
7040 hither buraya.beriki, beri yandaki. 15040 unhitch serbest bırakmak,açmak
7041 hitherto şimdiye kadar, şimdiye dek. 15041 unholster silahı kılıfından çıkarmak
7042 hitter smaçör 15042 unhook çengelden çıkarmak; çengelden çıkmak.
7043 Hoar Frost kırağı 15043 unhurried telaşsız, acelesiz, rahat, sakin.
7044 hoard stok.zula,istiflemek,saklamak 15044 unhurriedly telaşsız bir şekilde
7045 hoarder istifçi,biriktirip saklayan kimse 15045 unhurt zarar görmemiş
7046 hoarding istifleme 15046 unified birleştirilmiş,birleşik
7047 hoarse boğuk.,boğuk sesli. 15047 Uniform 1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
7048 hoarsely boğuk bir sesle,kısık bir sesle 15048 uniformly eşit oranda
7049 hoax hile, oyun.aldatmak, oyun etmek 15049 unify birleştirmek.
7050 hobble topallamak, aksayarak yürümek. 15050 unilateral tek yanlı
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7051 Hobby HOBİ 15051 unilaterally tek taraflı olarak
7052 hobbyist meraklı 15052 unimaginably hayal edilemeyecek şekilde
7053 hobnob with senlibenli olmak 15053 unimaginative yaratıcı olmayan,hayal gücü olmayan
7054 hobo serseri, aylak 15054 unimpeachable şüphe edilmez, kusursuz
7055 hock rehin.rehine koymak. 15055 unimpressed umursamaz, etkilenmemiş
7056 Hoe çapa,çapalamak 15056 unincorporated bağlı olmayan,bağımsız
7057 hog büyük domuz. 15057 uninhabited ıssız, boş, tenha.
7058 hoi polloi ayaktakımı 15058 unintelligible anlaşılmaz
7059 hoist yukarı çekmek 15059 unintended istemeden yapılan,kasıtsız
7060 Hold TUTMAK, KAVRAMAK,düzenlemek 15060 unintended consequence amaçlanmamış sonuç
7061 hold a consultation istişarede bulunmak 15061 uninteresting ilginç olmayan, çekici olmayan.
7062 hold aloft Kaldırmak,yükseltmek 15062 Union 1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
7063 hold close yakında tutmak 15063 uniquely eşsiz olarak
7064 hold grudge garez beslemek 15064 uniqueness benzersizlik,eşşizlik
7065 Hold On BEKLE,dayan 15065 Unison uyum,ahenk
7066 hold sway egemen olmak. 15066 Unit BİRİM, ÜNİTE
7067 holder hamil, sahip. 15067 unitard sımsıkı elbise
7068 holdout anlaşmayı reddetme, anlaşmazlık 15068 Unite BİRLEŞMEK,birleştirmek,evlenmek
7069 holdup gecikme.engel 15069 unity birlik,bütünlük
7070 Hole DELİK 15070 universally evrensel olarak
7071 Holiday TATİL GÜNÜ 15071 University ÜNİVERSİTE
7072 holiness kutsallık 15072 unjust haksız, adaletsiz.
7073 holler bagırma,bagırmak 15073 unjustified yetkisiz, gayri meşru,haksız
7074 Hollow BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar v.b) 15074 unjustly haksız yere,insafsızca
7075 holster tabanca kılıfı 15075 unkempt taranmamış, dağınık (saç).
7076 Holy KUTSAL 15076 Unkind kırıcı,nezaketsiz
7077 holy grail kutsal kase 15077 Unkindness Şefkatsizlik,kalpsizlik
7078 homage saygı (hükümdara vb'ne gösterilen) 15078 Unknown BİLİNMEYEN
7079 hombre adam,herif 15079 unlawful kanunsuz, yolsuz.
7080 Home EV, YUVA 15080 unlawfully kanunsuzca.
7081 homecoming yuvaya dönüş,eve dönüş 15081 unleash serbest bırakmak, salıvermek.

7082 Homesick SILA HASRETİ 15082 unleashed tasmasından kurtulmuş,zincirlerinden kurtulmuş


7083 homeward eve doğru. 15083 Unless OLMADIKÇA
7084 homeward bound memleket yolunda 15084 unless of course velev ki
7085 homicide adam öldürme, cinayet, katil. 15085 unlike birbirine benzemeyen, farklı
7086 homily uzun konuşma,vaaz 15086 Unlikely OLASI OLMAYAN,AZ İHTİMALLE
7087 homogeneity tektürellik. Bağdaşıklık 15087 Unload BOŞALTMAK (yük boşaltmak)
7088 hone bilemek. 15088 Unlock KİLİDİ AÇMAK
7089 Honest DÜRÜST 15089 unlucky acquaintance sansşız ilişki/tanıdık
7090 Honey BAL 15090 unmeaning anlamsız,boş
7091 honeyed ballı,tatlı 15091 Unmentionable agza alınamaz,sözü edilemez
7092 Honeymoon BALAYI 15092 unmilitary sivil, askeri olmayan
7093 honk yabankazı sesi.,yabankazı sesi çıkarmak 15093 unmindful aldırışsız,düşüncesiz
7094 honorary fahri,onursal 15094 unmistakable yanlış anlaşılmaz, açık.
7095 Honour ONUR 15095 unmistakably açıkça,şüphe götürmez bir şekilde
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7096 Honourable onurlu,şerefli 15096 unmitigated tam:
7097 hoochie önüne gelenle yatan kadın 15097 unmolested rahatsız edilmemiş.

7098 hood kukuleta, başlık. kukuleta giydirmek,örtmek,gangster. 15098 unnamed isimsiz, adsız.
7099 hoodie kapüşonlu svetşört 15099 unneed gereksiz.
7100 Hoodlum serseri,kabadayı,gangster 15100 unnerve sinirini bozmak,cesaretini kırmak

7101 hoodwink aldatmak, göz boyamak. 15101 unnoticed görülmemiş, gözden kaçmış
7102 hoof toynak 15102 unnourished beslenmemiş
7103 Hook ÇENGEL, KANCA 15103 unobscured gizli olmayan
7104 hookah nargile 15104 unobserved görülmemiş.farkedilmemiş
7105 Hooked bagımlı,baglı 15105 unopposed rakipsiz.muhalefetsiz.
7106 hooker orospu, fahişe. 15106 unpalatable nahoş, tatsız.
7107 hooliganism serserilik,holiganlık 15107 Unparalleled benzersiz,esşiz
7108 hoop çember, kasnak.çemberlemek. 15108 unpardonable affedilmez
7109 hoot baykuş sesi,güldürücü şey.bağırmak, haykırmak. 15109 unpardonably affedilmez biçimde
7110 hoover elektrikli süpürge ile temizlemek 15110 unperturbed sakin,soğukkanlı
7111 hooves toynak 15111 unpleasant nahoş, hoşa gitmeyen, tatsız.
7112 Hop SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 15112 unpleasantness tatsızlık,hoş olmayan durum
7113 Hope UMUT 15113 unprecedented görülmemiş, emsalsiz.
7114 Hopeless UMUTSUZ 15114 unpredictable öngörülemeyen,öngörülemeyen.
7115 Horizon UFUK 15115 unpremeditated kasıtsız,önceden planlanmamış
7116 Horizontal YATAY 15116 unpremeditated offshoot planlanmamış ürün/branş
7117 Horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 15117 unprepossessing itici
7118 horrendous dehşetli,korkunç 15118 unpretentious gösterişsiz,iddaasız
7119 Horrible KORKUNÇ 15119 unprofitable kar getirmeyen
7120 horribly korkunç bir şekilde 15120 unprovoked kışkırtılmamış
7121 horrid korkunç,iğrenç 15121 unpunctual dakik olmayan
7122 horrify korkutmak,dehşete düşürmek 15122 unquestionable tartışılmaz,şüphe götürmez
7123 horror korku,dehset 15123 unquestionably şüphesiz olarak.
7124 horror-stricken dehşete düşmüş/kapılmış 15124 unquestioning şüphesiz, kayıtsız şartsız
yemekten önce alınan iştah açıcılar veya mezeler, ara
7125 hors d'oeuvres sıcaklar 15125 unquiet huzursuz,rahatsız
7126 Horse AT 15126 unravel çözmek, sökmek; çözülmek, sökülmek.
7127 horse cart at arabası 15127 unreadable okunaksız, okunamayan
7128 horse-and-buggy eski moda 15128 unreciprocated karşılıksız
7129 horse-cloth çul 15129 unrecompensed ücreti ödenmemiş
7130 horse-drawn atlı 15130 unrefined arıtılmamış.kaba

7131 horseman binici; süvari. 15131 unrelenting gevşemeyen, düşme/azalma göstermeyen, acımasız

7132 horse-whip at kırbacı 15132 unrelentingly boyun eğmez bir biçimde, bıkmadan usanmadan
7133 horsy at gibi 15133 unreliable güvenilmez,kaypak
7134 Hose HORTUM,çorap 15134 unremarkable sıradan.önemsiz
7135 hospice darülaceze… 15135 unrequited love karşılıksız aşk
7136 Hospital HASTANE 15136 unreserved koşulsuz,açık sözlü
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7137 Hospitality misafirperverlik 15137 unreservedly koşulsuz.açıkça
7138 hospitalize hastaneye yatırmak. 15138 unrest huzursuzluk,karışıklık
7139 Host EV SAHİBİ (konukları olan) 15139 unrewarded ödüllendirilmemiş
7140 Hostage ESİR, REHİNE 15140 unrewarding maaş vermeyen, memnuniyet vermeyen
7141 Hostel PASNİYON 15141 unrivaled rakipsiz
7142 Hostile düşman 15142 unruffled heyecansız.telaşsız
7143 Hot 1.SICAK 2.ACI ( yemekte ) 15143 unruly ele avuca sığmaz, idaresi zor, zaptedilmez.
7144 hot box fazla ısıtma 15144 unsaddle attan düşürmek
7145 hot damn vay anasını,vay canına 15145 unsaid söylenmemiş, bahsedilmemiş.
7146 Hotel OTEL 15146 unsanctioned onaylanmamış,izinsiz
7147 hotfoot acele ile gitmek,acele ile gitmek 15147 unsavoriness tatsızlık
7148 hothead öfkeli kimse, çabuk kızan kimse. 15148 unsavory tatsız, lezzetsiz, yavan.
7149 hotshot çok yetenekli kimse, her tarakta bezi olan 15149 unscathed burnu bile kanamamış,yaralanmamış
7150 hound tazı,av köpegi 15150 unscrew vidalarını çıkarmak
7151 Hour SAAT 15151 unscrupulous vicdansız,ahlaksız
7152 hourglass kum saati 15152 unseemly yakışıksız, uygunsuz
7153 Hourly SAAT BAŞI 15153 unselfconscious kendini bilmeyen

7154 House EV, barındırmak,bir eve koymak, kendi evine almak. 15154 unselfish özverili,bencil olmayan
7155 house of commons avam kamarası (ingiltere) 15155 unselfishly özverili bir şekilde,cömertçe
7156 houseful ev dolusu 15156 unsetting rahatsız edici
huzurunu kaçırmak,rahatsız etmek,yerinden
7157 household ev halkı, aile. 15157 unsettle çıkarmak:
7158 Householder ailereisi ,ev sahibi 15158 unsettling rahatsızlık verici, sarsıcı
7159 housekeeper kâhya kadın. 15159 unsheathed kılıfsız
7160 Housewife EV HANIMI 15160 unsnuffled üflenmemiş
7161 Hover DURAKSAMAK,HAVADA KALMAK 15161 unsound güvenilmez,sağlam olmayan:
7162 How NASIL 15162 unspectacular çarpıcı olmayan,sıradan
7163 how come niçin, nasıl oluyor da,hangi dağda kurt öldü 15163 unspool ustaca sergilemek

Kararsızca, kararsız bir şŸekilde, sarsakça, sarsak bir


7164 how in the world nasıl olur da? 15164 unsteadily şŸekilde, titrekçe, titrek bir şŸekilde
7165 how well ne kadar iyi 15165 unsteady sabit olmayan, sallanan, titrek
7166 howdy selam,naber 15166 unstitching sökme
7167 However ANCAK,halbuki,oysaki 15167 unsubstantiated ispatlanmamış
7168 howitzer havan topu,obüs 15168 unsullied lekesiz
7169 howl feryat,ulumak 15169 unsupervise nezaret etmemek
7170 hubble bubble nargile 15170 unsupervised kontrol edilmeyen, denetlenmeyen
7171 Hubbub ŞAMATA,GÜRÜLTÜ 15171 unswayed etkilenmemiş
7172 hubris böbürlenme, kibir 15172 Unswerving sapmaz,şaşmaz,degişmez
7173 Huddle bir araya toplamak,tıkıştırmak, 15173 untainted bozulmamış,lekesiz
7174 hue renk tonu 15174 untangle (karışık bir şeyi) açmak, çözmek.
7175 huffily kızgın bir şekilde, dargın bir biçimde 15175 untenable savunulamaz (sav, teori v.b.).
7176 Hug SARILMAK,KUCAKLAMAK 15176 untethered zincirinden kurtulmuş, bağlanmamış
7177 Huge ÇOK BÜYÜK 15177 Until KADAR (belli bir zamana kadar)
7178 hugely dev gibi,kocaman 15178 until then o zamana kadar
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7179 Hull kabugu soymak,gövde,tekne 15179 untimely death zamansız ölüm
7180 Hum UGULTU ,VIZILDAMAK, 15180 Untiringly yorulmak bilmez bir şekilde
7181 Human İNSAN, BEŞERİ 15181 Unto dediler
7182 humane insancıl 15182 untraceable izlenemez
7183 humanitarian iyiliksever, insancı, insani,yardımsever kimse. 15183 untraveled dar görüşlü (yol)
7184 humanly insan olarak 15184 untreated tedavi edilmeyen,işlenmemiş
7185 Humble ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ 15185 untried yargılanmamış, denenmemiş
7186 humbly alçakgönüllülükle 15186 untrodden ayak basılmamış
7187 humdinger olağanüstü bir şey; harika bir şey: 15187 untroubled sıkıntısız, dertsiz.
7188 humid nemli,rutubetli 15188 unturned çevrilmemiş
7189 humiliate aşagılamak,küçük düşürmek 15189 untying çözme,bag (ayakkabı)
7190 humility alçakgönüllülük, tevazu. 15190 Unusual Olagandisi . Alisilmadik
7191 hummocky tümsek 15191 unutterable tarifsiz, ifade edilemez, anlatılmaz.
7192 Humorless keyifsiz,espiri anlayışı olmayan 15192 unveiling ortaya çıkaran, ortaya çıkarma
7193 Humorous komik,gülünç 15193 unwantedly istenmeyerek
7194 Humour GÜLDÜRÜ, MİZAH 15194 unwarranted haksız, özürsüz. kanuni dayanağı olmayan
7195 hump kambur,tümsek,sırtında taşımak 15195 unwavering sarsılmaz
7196 hunch önsezi, içe doğma.kambur 15196 unwearied usanmaz. yorulmak bilmez
7197 hunchback kambur 15197 unwed evlenmemiş
7198 Hungry AÇ 15198 unwelcome istenmeyen, hoş karşılanmayan
7199 Hunk iri parça 15199 unwelcoming dostça olmayan
7200 Hunt AVLAMAK 15200 unwell hasta,iyi degil
(sarılı bir şeyi) çözmek, açmak; (sarılı bir şey)
7201 Hurdle engel,engeli aşmak,üstesinden gelmek 15201 unwind çözülmek, açılmak.
7202 hurdler engelli koşuya katılan yarışmacı. 15202 unwitting farkında olmayan.kasıtsız
7203 hurl savurmak,fırlatmak 15203 unwittingly bilmeyerek, farkında olmadan.
7204 hurly-burly hır gür,darmaduman, karmakarışık 15204 unwonted olağandışı.alışılmamış
7205 hurrah "Yaşa!" diye bağırmak. 15205 unworthy degmez,alçakça,layık olmayan
7206 hurried acele,telaşlı 15206 unwounded yaralanmamış
7207 hurriedly alelacele… 15207 unwrap paketini açmak
7208 Hurry ACELE ETMEK 15208 unyielding boyun eğmez, direngen.
7209 Hurt YARALAMAK, YARALANMAK 15209 Up 1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
7210 hurtful zararlı,incitici 15210 up and down bir aşağı bir yukarı, bir ileri bir geri
7211 hurtle hızla atılmak/fırlamak. 15211 up from ilerisinde
7212 Husband KOCA, ERKEK EŞ 15212 up front en önde
7213 Hush SUS,SESSİZLİK 15213 up to kadar, -e kalmış
7214 husk kabuk,kabugunu soymak 15214 Up To You SANA KALMIŞ, NASIL İSTERSEN (It's up to you)
7215 husky boğuk, kısık (ses). 15215 up with yaşasın
7216 hussar hafif süvari eri 15216 upbeat iyimser,neşeli
7217 hussy şirret,edepsiz kız 15217 Upbraid çıkışmak,azarlamak
7218 hustle telaş,fahişe,acele etmek, çabuk olmak; 15218 upbringing yetişme, terbiye.
7219 hustle and bustle hareketlilik, koşuşturma. 15219 upend dikine çevirmek.,baş aşağı etmek.
7220 hustler numaracı, dümenci, hileci. 15220 upended dikey,düşey
7221 Hut KULÜBE, 15221 upfront dürüst,ön ödeme
7222 hymn ilahi okumak,milli marş 15222 Upgrade bir üst seviyeye çıkartmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
karışıklık, kargaşa; ayaklanma; devrim, büyük ve ani
7223 hyoid hiyoid kemiği 15223 upheaval değişiklik.
büyük ve ani değişiklik,
7224 hype yanıltıcı reklam yapmak 15224 upheavel ayaklanma

7225 hypermarket içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi 15225 Uphold desteklemek, onaylamak
7226 hypochondriac hastalık hastası. 15226 upholder destek
7227 hypocrisy iki yüzlülük,riyakarlık 15227 upholstery döşemelik kumaş; döşeme.
7228 hypocrite ikiyüzlü kimse. 15228 Upkeep bakım masrafı,bakım
7229 hypothetical varsayıma dayanan,farazi 15229 upland yüksek arazi, yayla
7230 hypothetically varsayalım ki,varsayımlı olarak 15230 uplift yükseltme.yüceltme, yükseltmek.yüceltmek
7231 hysteria histeri,sinir bozukluğu 15231 uplifting neşelendirici, moral yükseltici
7232 hysterical çılgın,kendini kaybetmiş 15232 up-market pahalı mal satılan yer
7233 I did all I could yapabileceğim kadar yaptım 15233 Upon ÜSTÜNDE
7234 i didn't mean to bunu yapmak istememiştim 15234 Upon which bunun üzerine
7235 i don't get it! kafam almıyor!, anlayamıyorum 15235 Upper ÜST
7236 i doubt whether şüphe ediyorum, pek sanmıyorum 15236 upper class zenginler sınıfı
I’m gonna get out of your
7237 hair seni rahat bırakayim bari 15237 upper hand galip gelmek,galip gelme
7238 Ice BUZ,öldürmek. dondurmak; donmak. 15238 uppermost en baştaki,ilk sırada olan
7239 ice-cold çok soğuk,buz gibi 15239 uppity küstah; haddini bilmez.
havaya kaldırmak

7240 Ice-Cream DONDURMA 15240 upraise


7241 icicle buz saçağı 15241 upright dik,dikey,dürsüt,namuslu
7242 iconography resmetme, görüntü yazı 15242 uprise yükseğe çıkarmak,isyan,ayaklanma
7243 icon-stand sehba türü kiliselerde usually 15243 upriver akıntıya karşı
7244 icy BUZ GİBİ ,BUZLU 15244 uproar gürültü, velvele, şamata, curcuna.
(birini) oturduğu yerden veya çevresinden
7245 Idea FİKİR,ÖNERİ 15245 uproot ayırmak.kökünden sökmek
7246 Ideal İDEAL ,KUSURSUZ 15246 upscale lüks,pahalı
7247 Identical AYNI,ÖZDEŞ 15247 Upset DEVİRMEK,BOZMAK,ALTÜST ETMEK
7248 identification kimlik,tanıma,teşhis 15248 upshot sonuç, netice.
7249 Identify BELİRLEMEK, TANIMAK 15249 upside down tepetakla, allak bullak
7250 identity kimlik 15250 upstage küçük görmek, gölgede bırakmak
7251 idiom deyim, tabir. 15251 Upstairs ÜST KAT, YUKARISI
7252 idiosyncrasy kişisel özellik.mizaç, huy. 15252 upstand ayağa kalkmak,dikmek
7253 Idiot APTAL 15253 upstanding doğru, dürüst.
7254 idiotic ahmak. 15254 upstart sonradan görmüş,görgüsüz
7255 Idle ATIL, BOŞ,kullanılmayan,işe yaramaz 15255 upstate taşra,şehir dışı
7256 idler boş gezen kimse. 15256 upsurge (ani ve hızlı) artış.
7257 idol put,çok sevilen kimse veya şey. 15257 upswing artış, artma.
7258 idolater putperest. 15258 uptight sinirli.telaşlı
7259 idolatrous puta tapan 15259 Up-To-Date BUGÜNE KADAR
7260 idolatry putperestlik. 15260 up-to-the-minute en yeni, en son
7261 idolize tapınmak.putlaştırmak. 15261 uptown kent merkezinin dışı
7262 idyllic cennet gibi,huzurlu 15262 upturn yükselme, iyiye doğru gitme, düzelme:
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7263 If EĞER 15263 upturned ters dönmüş, alabora olmuş
7264 iffy şüpheli; belirsiz. 15264 Upward YUKARI,YUKARIYA
7265 ignite ateşlemek,tutuşturmak 15265 Urban KENTSEL,ŞEHRE AİT
1)TUTUŞMA, ATEŞLEME, ATEŞ ALMA 2)ATEŞLEME
7266 Ignition TERTİBATI 15266 urbanization kentleşme, şehirleşme.
DÜRTME, (ısrar ederek ) YAPTIRMA
7267 ignoble soysuz, şerefsiz. 15267 Urge ,ZORLAMAK,İKNA ETMEK
harekete geçirmek (bir hayvanı), hızlandırmak (bir
7268 ignominious alçakça, namussuzca. 15268 urge on hayvanı)
7269 ignominy rezalet, alçaklık. 15269 urgency acele, ivedilik.
7270 ignoramus cahil. 15270 Urgent ACİL
7271 ignorance bilgisizlik, cehalet 15271 Urinate işemek
7272 ignorant cahil,bilgisiz 15272 urine idrar, sidik.
7273 Ignore ALDIRMAMAK ,ÖNEMSEMEMEK 15273 Us BİZE
7274 ilk çeşit,tür,tip 15274 Use 1.KULLANIM 2.FONKSİYON
7275 ill HASTA, HASTALIK 15275 Use KULLANMAK
7276 ill at ease huzursuz, içi rahat olmayan. 15276 Useful KULLANIŞLI,faydalı.
7277 ill fed az beslenmiş 15277 user kullanıcı,tüketici
7278 ill humor kötü mizah 15278 usher içeri getirmek, yerini göstermek
7279 ill humour huysuz mizaç,ters huylu 15279 Usual OLAĞAN,ALIŞILMIŞ,her zamanki gibi
7280 ill starred talihsiz 15280 usually genellikle
7281 ill-disposed kötü niyetli 15281 usurp gaspetmek, zorla almak, el koymak.
7282 Illegal KANUNSUZ 15282 usurper gaspçı
7283 illegible okunaksız 15283 usury tefecilik
7284 illegitimate gayri meşru 15284 Utility yarar,fayda,kamu hizmeti
7285 ill-Fated talihsiz,ugursuz 15285 Utilization kullanım
7286 illicit yasaya aykırı,yasa dışı 15286 Utilize faydalanmak, kullanmak
illimitability,
7287 illimitableness sonsuzluk,sınırsızlık 15287 utmost son derece,en büyük
7288 illimitable sınır tanımayan,sonsuz 15288 Utter tam,bütün,söylemek,dile getirmek
7289 illimitably sonsuz olarak,sınırsızca 15289 Utterly tamamen
7290 illiteracy cehalet,okuma yazma bilmeme 15290 uxoricide eş katili,karısını öldüren
7291 illiterate okumamış, kara cahil, okuma yazma bilmeyen. 15291 v yanılmazlık.
7292 illness hastalık 15292 V.I.P. (VERY IMPORTANT PERSON), ÇOK ÖNEMLİ KİŞİ
7293 illogical mantıksız, mantığa aykırı. 15293 Vacancy açık kadro, boşluk
7294 illuminate aydınlatmak 15294 Vacant 1.BOŞ 2.AÇIK (bir iş yerinde),SAHİPSİZ
7295 illusion göz aldanması 15295 vacate terketmek.,boşaltmak,feshetmek
7296 Illustrate ÖRNEKLEMEK,RESİMLE GÖSTERMEK 15296 Vacation TATİL
7297 illustrious ünlü, meşhur. 15297 vacillate tereddüt etmek, bocalamak, kararsız olmak.
7298 i'm a man of my word ben sözümün eriyimdir 15298 vacillation kararsızlık,tereddüt
7299 Image GÖRÜNTÜ,RESİM,HAYAL 15299 vacuous boş,aptal,anlamsız
7300 imaginable hayal edilebilir… 15300 Vacuum Cleaner ELEKTRİK SÜPÜRGESİ
7301 Imagination HAYAL,HAYAL GÜCÜ 15301 vagabond serseri, avare.
7302 Imagine HAYAL ETMEK 15302 vagary kapris, garip davranış.
7303 imbalance dengesizlik 15303 Vagrancy serserilik,avarelik
7304 imbecility aptallık,geri zekalılık 15304 Vagrant serseri,derbeder,boşta gezen.
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7305 imbibe soğurmak, emmek.,içmek 15305 vague belirsiz, bulanık, şüpheli.
7306 imbue with fikir aşılamak 15306 vaguely belli belirsiz
7307 Imitate TAKLİT ETMEK 15307 Vain KİBİRLİ,KENDİNİ BEGENMİŞ,BOŞ,NAFİLE
7308 imitation TAKLİT 15308 vainly boşuna, boş yere.
7309 immaculate tertemiz,kusursuz 15309 valet uşak, erkek oda hizmetçisi.
7310 immaculately tertemiz bir şekilde 15310 valiant yigit,cesur
7311 immanency her yerde bulunma 15311 valiantly kahramanca,yigitçe
7312 immaterial maddi olmayan. 15312 validate geçerli kılmak.onaylamak
7313 immeasurable ölçülemez,sonsuz 15313 validation onaylama
7314 immeasurably ölçülemez şekil,sonsuz şekilde 15314 Valley VADİ
7315 immediacy acillik, yakınlık 15315 valor valour kahramanlık,yigitlik
7316 Immediate ANINDA, DERHAL 15316 Valuable DEĞERLİ
7317 immediate family birinci dereceden akrabalar 15317 Value DEĞER,değer biçmek.değer vermek
7318 immemorial hatırlanamayacak kadar eski.çok eski 15318 Van MİNİBÜS
7319 Immense ENGİN,MUAZZAM 15319 vandalism barbarlık
7320 immensity çok büyük olma; uçsuz bucaksız olma. 15320 vanguard öncü kıta, öncü.
7321 immerse daldırmak, suya batırmak. 15321 Vanilla VANİLYA
7322 immersible suya batırılabilir, suya daldırılabilir 15322 vanity kibir, kendini beğenmişlik.
7323 immersion dalma, batma; daldırma, batırma. 15323 Vanquish yenmek,hakkından gelmek
7324 Immigrate GÖÇMEN 15324 vantage avantajlı durum/mevki.
7325 imminent olması yakın ve muhakkak, eli kulağında 15325 vantage point iyi bir seyretme yeri. bakış açısı
7326 imminently eli kulağında bir şekilde,yakında 15326 Vaporize BUHARLAŞMAK
7327 immoderately aşırı olarak,dengesizce 15327 vapour buhar,buhu
7328 immolate kurban etmek, yakarak öldürmek 15328 variability değişkenlik.
7329 immolation kurban olarak kesme/öldürme 15329 Variable degişken,tutarsız
7330 Immoral AHLAKSIZ, EDEPSİZ 15330 variance değişiklik,varyans
7331 immortalise ölümsüzleştirmek 15331 variation degişim,fark
7332 immovable kımıldamaz, yerinden oynamaz, sabit. 15332 varied çeşitli, türlü,degişik
7333 immunity bağışıklık 15333 variegate renklendirmek
7334 immunization bağışıklık kazandırma, bağışıklık 15334 variegated renk renk, ebruli
7335 immutable değişmez, sabit. 15335 Variety ÇEŞİTLİLİK, ÇEŞİT ,FARK,TÜR
7336 impact DARBE,ETKİ, pekiştirmek 15336 Various ÇEŞİTLİ,BİRÇOK
7337 impair BOZMAK,zarar vermek 15337 variously farklı olarak
7338 impairment bozulma 15338 varnish vernik.verniklemek. cila sürmek
7339 impale kazıklamak, kazığa oturtmak, kazığa vurmak. 15339 varsity birinci takım (okulda/üniversitede)
7340 impalement kazığa oturtma cezası 15340 Vary değişmek
7341 impart bildirmek,söylemek 15341 Vase VAZO
7342 impartial tarafsız ,yansız 15342 vasectomy meni kanalının kapatılması ameliyatı
7343 impartiality tarafsızlık 15343 Vast geniş,çok büyük
7344 impassable geçilmez, aşılmaz, geçit vermez. 15344 vat boya teknesi,fıçı
7345 impasse çıkmaz, açmaz, kördüğüm. 15345 vault mahzen, (yeraltında) kemerli mezar odası.
7346 impassion heyecanlandırmak 15346 vaunt övünmek; övmek.
7347 impassioned ateşli, coşkulu, heyecanlı. 15347 veal süt danası; dana eti, dana.
7348 impassive duygularını açığa vurmayan 15348 veer dönmek, sapmak; döndürmek.
7349 impassively ruhsuz bir halde, duygusuzca 15349 Vegetable SEBZE
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words

7350 Impatient SABIRSIZ 15350 vegetate kuru ve anlamsız bir hayat sürmek, büyümek (bitki)
7351 impatiently merakla 15351 vegetation bitkiler.
(devlet memurunu) mahkeme önünde suçlandırmak;
7352 impeach suçlamak. 15352 vehemence şiddet, hiddet.
7353 impeachment görevi kötüye kullanma suçlaması 15353 vehement şiddetli,ateşli
7354 impeccable hatasız,kusursuz 15354 vehemently öfkeli bir halde,şiddetle
7355 impeccably hatasız olarak,günahsız 15355 Vehicle TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
7356 impecunious parasız 15356 vehicular araç, taşıtlarla ilgili

7357 impede engellemek. 15357 Veil DUVAK,PEÇE,gizlemek, saklamak,peçe ile örtmek.


7358 impediment engel, mâni. 15358 Vein DAMAR
7359 impel sürmek, itmek, sevketmek. 15359 velleity istemseme. hafif istek
7360 impending olması yakın. 15360 velocity hız, sürat
7361 imperative zorunlu, mecburi. 15361 Velvet KADİFE
görülmez, seçilmez, farkedilmez, hissedilmez; belli
7362 imperceptible belirsiz. 15362 velvety kadifemsi, kadife gibi
7363 imperceptibly belli belirsiz bir halde, sezilemez bir şekilde 15363 venal rüşvet yiyen

7364 imperfect eksik, noksan, kusurlu. 15364 veneer sahte bir görünüm,ağaç kaplama ile kaplamak.
7365 imperfection kusur, eksiklik. 15365 venerable saygıdeğer, muhterem.
tehlikeye atmak.
7366 imperil 15366 venerate çok saygı duymak,saygı göstermek
7367 imperious emretmeyi seven, buyurgan; amirane. 15367 veneration derin saygı,saygı
7368 impermeability sızdırmazlık. Sızdırmazlık 15368 venereal zührevi,cinsel ilişki ile bulaşan
7369 impersonal kişisel olmayan, kişilikdışı. 15369 Venetian venedikli
7370 impersonate taklit etmek,canlandırmak, temsil etmek. 15370 vengeance intikam,öç,öç alma
7371 impertinence saygısızlık,küstahlık 15371 vengeful intikamcı,kinci
7372 impertinent terbiyesiz, küstah; münasebetsiz. 15372 venomous zehirli,haince
7373 imperturbable ağırbaşlı,sakin 15373 venomously kin dolu bir biçimde
etkilenmez (korku/acı vb'nden), geçirmez (su hava
7374 impervious to vb'ni) 15374 vent delik açmak
7375 impetuous aceleci,tez canlı,düşüncesizce yapılan 15375 vent on .-den çıkarmak (öfke/hınç)
MACERA, GİRİŞİM,RİSK, (Genelde iş
7376 impetuously aceleci bir şekilde,sertçe,çabucak 15376 Venture hayatında),tehlikeye atmak:cüret etmek:
7377 impetus enerji,güç,dürtü 15377 venturesome cüretli, atak, atılgan.
7378 impiety Allaha karşı saygısızlık 15378 venue mahkeme yeri. toplantı yeri.
7379 impinge etki bırakmak, tecavüz etmek 15379 veracity dürüstlük, doğruluk,gerçeklik
7380 impinge on tecavüz etmek, -i etkilemek 15380 Verb FİİL
7381 impingement çarpma,vurma 15381 verbal sözlü,kelimesi kelimesine
7382 impish afacan,yaramaz 15382 verbally sözlü olarak,kelimesi kelimesine
7383 implacability acımasızlık 15383 verbatim kelimesi kelimesine anlatım,harfi harfine
7384 implacable yatıştırılmaz (öfke, nefret v.b.). 15384 verboten yasak (alm)
7385 implant implantasyon yoluyla aşılamak/dikmek. 15385 verdant yeşil, taze.
7386 implausible inanılmaz, mantıksız 15386 Verdict HÜKÜM
7387 Implement UYGULAMAK,ALET,ARAÇ 15387 verge sınır, kenar,eşik
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7388 implementation yerine getirme,,uygulama 15388 verger kilise memuru
ima etmek, kapsamak, karıştırmak (birini olumsuz bir
7389 implicate şeye) 15389 verily doğrusu,gerçekten
7390 implication ima, çıkarım 15390 veritable gerçek, hakiki.
7391 implicit tam, kesin 15391 verity hakikat,gerçek
7392 implicitly tamamıyla,dolaylı olarak 15392 vermilion parlak kırmızı
7393 implicity dolaylı olarak. Tamamıyla 15393 vermin fareler; sıçanlar.
7394 implode içeriye patlamak 15394 vernal ilkbahara ait.

7395 implore yalvarmak. 15395 versatility elinden her iş gelme, çok yönlülük,beceriklilik
7396 imploringly yalvararak,rica ederek 15396 Verse kıta, mısra, şiir yazmak
7397 implosion iç patlama 15397 Vertical DİKEY
7398 Imply İMA ETMEK,anlamına gelmek 15398 verve canlılık.
7399 Impolite KABA, NAZİK DEĞİL 15399 Very ÇOK, TAM
7400 impoliteness terbiyesizlik, kabalık 15400 Vest ATLET, FANİLA

7401 imponderable önceden kestirilemeyen etken. 15401 vestibule giriş holü,antre,tren vagonunun kapalı giriş kısmı
7402 Import İTHAL ETMEK 15402 vestige iz, eser, işaret.
7403 Importance ÖNEM,itibar. 15403 vestment resmi elbise.cüppe
7404 Important ÖNEMLİ 15404 Vet VETERİNER,dikkatle incelemek.
7405 importer ithalatçı 15405 Veto VETO, VETO ETMEK
7406 impose yük olmak,dayatmak 15406 vex canını sıkmak, sinirlendirmek, kızdırmak.
7407 impose upon zorla kabul ettirmek, empoze etmek. 15407 vexation sinirlenme, kızma.
7408 imposing heybetli,etkileyici 15408 vexatious sinirlendirici, can sıkıcı
7409 imposition zorla kabul ettirme 15409 vexes canını sıkmak, kızdırmak
GEÇEREK,ORADAN (We go from London to Van via
7410 impossibility olanaksızıık, imkânsızlık. 15410 Via Paris.)
7411 Impossible OLANAKSIZ 15411 Viable GEÇERLİ,YAŞAYABİLİR
7412 impost vergi; resim, harç. 15412 viand yiyecek
7413 imposter sahtekar 15413 vibe belirli bir his,ortam
7414 impotence güçsüzlük.iktidarsızlık 15414 vibrancy titreklik
7415 impotent iktidarsız (erkek),güçsüz,aciz 15415 vibrant titreşimli, enerjik
7416 impound haczetmek, kanunen el koymak. 15416 vicar mahalle papazı,papaz yardımcısı
7417 impoverish yoksullaştırmak 15417 vicarage papazın evi
7418 imprecate lanet okumak.beddua etmek 15418 vicarious başkasının yerine yapılan, vekil edilen
7419 imprecation lanet.beddua 15419 vicariously başkası hesabına,dolaylı
7420 imprecise kesin olmayan. 15420 Vice MENGENE,KÖTÜ VE AHLAKSIZ ALIŞKANLIK
7421 impregnable zaptedilemez. 15421 vice versa karşılıklı olarak,tam tersi
7422 Impress ETKİLEMEK 15422 vicegerent temsilci,vekil
7423 impress with etkilenmek (bir şeyden veya kişiden) 15423 vice-like sıkı

7424 Impression izlenim, etki 15424 vice-president başkan yardımcısı


7425 impressionable kolay etkilenir, aşırı duygusal 15425 vicinity etrafi,civari,çevre
7426 impressionistic izlenimci, empresyonist. 15426 vicious ahlaksız,şiddetli
7427 Impressive ETKİLİ,ETKİLEYİCİ 15427 Vicious Circle KISIR DÖNGÜ
7428 imprint baskı,damga,damga\mühür basmak 15428 viciously acımasızca,alçakça
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7429 imprison hapsetmek,tutuklamak 15429 vicissitude değişiklik,kararsızlık
7430 imprisonment tutukluluk,hapis,hapsetme 15430 Victim KURBAN, KAZAZEDE
7431 impromptu hazırlıksız, o anda yapılan (hazırlık yapılmadan) 15431 victimization kurban etme, mağduriyet
KURBAN ETMEK (Grubun suρunu bir kişiye
7432 improper yanlış,uygunsuz,hatalı 15432 Victimize yüklemek.)
7433 improperly yanlış bir biçimde 15433 Victor GALİP
7434 impropriety uygunsuzkuk,yanlış kullanma 15434 victorious galip, utkulu, muzaffer.
7435 Improve GELİŞMEK, İYİYE GİTMEK 15435 Victory GALİBİYET,ZAFER
7436 Improvement gelişme, ilerleme 15436 victual erzak sağlamak,erzak
7437 improvisational uydurma, doğaçlama 15437 vie with ile yarışmak, ile rekabet etmek:
7438 improvise uydurup yapmak,uydurmak 15438 View GÖRÜNÜM, MANZARA
7439 improvision tedbirsizlik 15439 vigil gece nöbeti,gece uyumama
7440 imprudence tedbirsizlik, ihtiyatsızlık 15440 vigilance uyanık olma
7441 imprudent tedbirsiz, ihtiyatsız. 15441 vigilant uyanık, tetikte, tedbirli.
7442 impudence küstahlık, yüzsüzlük, arsızlık. 15442 vigilante yasa dışı kanun infazcısı
7443 impudent küstah, yüzsüz, arsız. 15443 vigor - vigour dinçlik,güç,kuvvet
7444 impudently küstahça 15444 vigorous kuvvetli, etkin, dinç, gayretli, enerjik.
7445 impudet küstah, yüzsüz, arsız. 15445 Vigorously kuvvetlice
7446 impugn yalancı çıkarmak. 15446 vile aşagılık,iğrenç,rezil
7447 impulse dürtü,dürtü,itme,itki 15447 vileness rezalet,kepazelik
saygınlığına zarar vermek, açıktan açığa karalamak,
7448 impulsive itici,düşüncesiz 15448 vilify -e alenen iftira etmek
7449 impulsiveness düşüncesizlik 15449 Villa VİLLA
7450 impunity cezadan muaf olma. 15450 Village KÖY
7451 impurity kirlilik, pislik 15451 villager köylü
7452 impute üstüne atmak,(suç) yüklemek 15452 villainous alçak, hain.çok kötü
7453 In 1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER 15453 vindicate doğruluğunu kanıtlamak , aklamak
7454 in a daze şaşkınlık içinde 15454 vindication doğruluğunu kanıtlama , aklama
7455 in a glow coşkulu, kızgın 15455 vindictive kindar,kinci
7456 in a manner of speaking bir anlamda. sözün gelişi 15456 vindictively kinci bir şekilde
7457 in a real sense hakiki manada 15457 vindictiveness kindarlık
7458 in a way bir bakıma 15458 Vine ASMA ,BAĞ KÜTÜGÜ
7459 in acknowledgment of karşılığı olarak 15459 Vinegar SİRKE
7460 in actual fact gerçekte 15460 vino ucuz kalitesiz şarap
7461 in advance önceden,peşin 15461 Violate ihlal etmek, çiğnemek
7462 in and out Bir içeride bir dışarıda olan 15462 violation ihlal,ihlal etme
7463 In any case her durumda,herhalde,ne olursa olsun 15463 violence şiddet,tecavüz
7464 in any way herhangi bir suretle 15464 Violent ŞİDDETLİ,SERT
7465 in attendance vazifeli 15465 violently şiddetle,öldüresiye
7466 in charge sorumlu,işbaşında,görevde 15466 Violin KEMAN
7467 in concert uyum içinde, hep beraber 15467 violinist kemancı, viyolonist.
7468 in days to come gelecek günlerde,ileride 15468 virginal kızlık,bakireye özgü.
7469 in desperation ümitsizlik içinde 15469 virile erkekçe.güçlü
7470 in doing so bu şekilde yaparak,böyle yaparak 15470 virtually neredeyse, hemen hemen.
in due course -in due
7471 time zamanı/vakti gelince. 15471 virtue erdem,fazilet
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7472 in effect yürürlükte,aslında 15472 virtuoso virtüoz,üstat
7473 in fairness doğrusu 15473 virtuous erdemli, faziletli.iffetli, namuslu.
7474 in fashion modaya uygun,revaçta 15474 virulent çok zehirli, çok tehlikeli, öldürücü.
7475 in for olmak üzere, acısını çekmek 15475 Visa VİZE
7476 in from .. -den içeri 15476 visage surat,çehre.yüz
7477 in full flood sel gibi,büyük bir güçle 15477 viscosity akışmazlık
7478 in full view tam göz önünde,herkesin önünde 15478 viscous yapışkan
7479 in half yarı yarıya,yarıya 15479 viscreal ilkel, düşünmeden yapılan
7480 in hindsight geriye baktığımda/bakıldığında 15480 Visible GÖRÜNEN
7481 in installments taksit taksit 15481 visibly gözle görülür bir şekilde
7482 in its entirety bütün yönleriyle.bütünüyle 15482 Vision GÖRÜŞ, İMGE,VİZYON
7483 in love aşık,tutulmuş 15483 visionary hayali
7484 in no time çarçabuk,çabuk 15484 Visit ZİYARET ETMEK
7485 in one respect bir bakıma 15485 Visitor ZİYARETÇİ, KONUK
7486 in order sırayla,yolunda, usule göre. 15486 vista manzara, görünüm.
7487 In Order To AMACIYLA, MAKSADIYLA 15487 visualise hayalinde canlandırmak,görselleştirmek

7488 in other words başka bir deyişle 15488 visualize hayalinde canlandırmak,gözünün önüne getirmek
7489 in part kısmen,bir dereceye kadar 15489 Vital HAYATİ,YAŞAMSAL
7490 in perpetuity ebediyen, her zaman için, daima. 15490 vitality canlılık,yaşama gücü,dayanma gücü.
7491 in place yerinde. 15491 vitiate bozmak, geçersizleştirmek.
7492 in places yer yer 15492 vitriol yakıcı

7493 In point of fact aslında, gerçekte. 15493 vitriolic iğneleyici, zehir zemberek (bir yazı/söylev vs.)
7494 in profile yandan 15494 vittles erzak
7495 in return karşılık olarak 15495 vivacious canlı, hayat dolu, neşeli
7496 in short kısacası 15496 vivacity canlılık, neşelilik.
7497 in size cismen 15497 vivid canlı,parlak,hayat dolu
7498 in some way bir şekilde 15498 vividly canlı biçimde
7499 in suspense tereddüdle,endişeyle 15499 vizier vezir.
7500 in that case öyle olursa,bu durumda 15500 Vocabulary KELİME DAĞARCIĞI

7501 in that regard o bakımdan, o bağlamda 15501 vocal insan sesine ait.konuşkan, düşüncesini hep duyuran
ilahi bir göreve çağrı,belirli bir işe yönelik ve
7502 in the coming days önümüzdeki günlerde 15502 vocation yaradılıştan gelen) istidat:

7503 in the least asla,katiyen 15503 vociferous düşüncesini yüksek sesle söyleyen,bağırıp çağıran
7504 in the public eye halkın gözünde,gözü önünde 15504 vociferously gürültülü olarak
7505 in the way ayak altında (geçişi engelleyen),engelleyen 15505 Voice SES
7506 in time zamanla. 15506 voice-over dış ses
7507 in tow beraberinde,hazırda 15507 void hükümsüz kılmak.iptal etmek
7508 in trouble başı dertte olmak 15508 volatile patlamaya hazır (durum).uçucu (madde).
7509 in turn sırayla 15509 Volcano VOLKAN,YANARDAĞ
7510 in unity birlik ve beraberlik içinde 15510 volition irade.
7511 in vain boş yere,boşuna 15511 volley yaylım ateşi,yağmur
7512 in vivo canlı içinde 15512 Volleyball VOLEYBOL
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7513 in what .. -ki içinde 15513 volte face yüz seksen derecelik dönüş,cephe değiştirme
7514 in what manner hangi şekilde 15514 volubility çabuk konuşma, gevezelik
7515 in with arkadaşça 15515 voluble konuşkan.
7516 inability yetersizlik,acizlik 15516 volubly akıcı
7517 inaccessible erişilemez,ulaşılmaz 15517 Volume HACİM
7518 inaction hareketsizlik. 15518 voluminous çok kitap yazan,çok miktarda, pek çok:
7519 inadequacy yetersizlik 15519 Voluntary GÖNÜLLÜ
7520 inadequate yetersiz.eksik, noksan. 15520 voluptuous şehvetli,seks düşkünü
7521 inadmissible kabul olunmaz, uygun görülmez. 15521 voluptuously şehvetli bir şekilde
7522 inadvertent kasıtsız, elde olmayan. 15522 Vomit KUSMAK
7523 inadvertently yanlışlıkla,kazara, farkında olmayarak 15523 voodoo büyü,zenci büyüsü
7524 inadvisable tavsiye edilmez, mantıksız 15524 voracious doymaz, doymak bilmez, obur:
7525 inane boş, anlamsız. 15525 voracity hırs,açgözlülük
7526 inanimate ölü,cansız 15526 Vote OY VERMEK, OY
7527 inarticulate kendini iyi ifade edemeyen.anlaşılmaz. 15527 votive adak,adaklık
7528 inattention dikkatsizlik. 15528 vouchsafe lütfedip yapmak veya vermek.
7529 inaugural açılış töreni ile ilgili 15529 Vow adamak,yemin etmek,adak,yemin
7530 inaugurate törenle açmak,başlamak; başlatmak 15530 Vowel SESLİ HARF (a,e,i)
7531 inaugurated resmi olarak açılmış 15531 Voyage DENİZ YOLCULUĞU
7532 inauguration göreve başlama töreni, resmen işe başlama 15532 Vulgar KABA, İLKEL
7533 inauspicious uğursuz, sanşız, meymenetsiz 15533 vulgarity görgüsüzlük.adilik
7534 inauspiciously talihsizce 15534 Vulnerable SAVUNMASIZ
7535 inauspiciousness uğursuzluk, talihsizlik 15535 Vulture 1)AKBABA 2)AÇGÖZLÜ KİMSE
7536 inborn yaradılıştan,doğuştan gelen 15536 vying rekabetçi
7537 inbound şehir merkezine doğru giden (otobüs vb) 15537 wack kötü,çılgın
7538 inbred uzun zaman boyunca edinilegelmiş, yaradılıştan 15538 wacky kaçık, çılgın, çatlak.
7539 incalculable hesaplanamaz 15539 wad tomar, (tomar para)
7540 incantation büyülü sözler,efsun 15540 waddle paytak paytak yürümek.
7541 incapacitate güçsüz kılmak,iş yapamaz duruma getirmek 15541 wade çamurda yürümek
7542 incapacitated mahrum bırakılmış,ehliyeti olmayan 15542 wadi yazın kuruyan dere
7543 incarcerate hapsetmek. 15543 wafer gofret,kagıt helva
rüzgâr veya dalga) sürüklemek; (rüzgâr veya
7544 incarceration hapsetme,hapsedilme 15544 waft dalgayla) sürüklenmek.
7545 incarnate insan şekline girmiş,cisimlenmiş 15545 wag sallama,sallamak; sallanmak.
SAAT ÜCRETİ,ÜCRET,sürdürmek,(savaş v.b.'ni)
7546 incarnation vücut bulma 15546 Wage açmak:
7547 incendiary yangın çıkaran 15547 wage war against ,-e karşı/ile savaşmak.
7548 incense tütsü,alevlendirmek,kızdırmak, kızgın,öfkeli 15548 Wager İDDİAYA GİRMEK
7549 Incentive TEŞVİK,dürtü, güdü. 15549 waggle sallanmak; sallamak.
7550 incessant devamlı, sürekli, ardı arkası kesilmeyen. 15550 Wagon YÜK VAGONU, AT ARABASI
7551 incessantly aralıksız olarak,sürekli olarak 15551 waif kimsesiz çocuk.sahipsiz hayvan veya eşya.
7552 incest ensest,yakın akraba ile cinsel ilişki 15552 waiflike waiflike
7553 incestuous enseste ait, ensest sonucu doğan 15553 wail feryat,inilti,feryat etmek,inlemek
7554 incestuously enseste ait olarak 15554 Waist BEL
7555 incestuousness ensestlik 15555 Waistcoat YELEK
7556 Incident OLAY,KAZA 15556 waist-deep bel yüksekliğinde,bele kadar
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7557 Incidentally TESADÜFEN, BU ARADA,aklıma gelmişken. 15557 Wait BEKLEMEK
7558 incinerate yakıp kül etmek,yakmak 15558 wait in line kuyrukta beklemek, sırada beklemek
7559 incise oymak, kazımak. 15559 Waiter GARSON
7560 incision kesme.deşme.yarma 15560 waive . -den vazgeçmek, -den feragat etmek.
7561 incisive keskin.zeki 15561 waiver feragat.
7562 incite kışkırtmak, tahrik etmek 15562 Wake UYANMAK, UYANDIRMAK
7563 incitement kışkırtma, tahrik; 15563 wake-up call uyandırma ikazı
wake up(annelerin cocuklari cici sekilde uyandirma
7564 inclemency sertlik,soğukluk 15564 Wakey cumlesi…)
7565 inclination meyil,yatkınlık,egilim 15565 Walk YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ
7566 incline eğilmek,meyletmek 15566 walk along road yol boyunca yürümek
7567 inclosure-enclosure (duvar, çit v.b. ile) çevrili olan yer. 15567 Wall DUVAR
7568 Include KAPSAMAK,içermek 15568 walled city sur içi
7569 inclusion dahil etme, katma; dahil olma 15569 walled-off duvar(lar)la çevrili/çevrilip tecrit edilmiş
7570 inclusive of .-i kapsayan, dahil: 15570 Wallet CÜZDAN
7571 incognito takma adla, kimliğini gizleyerek 15571 wallop dayak,dayak atmak, dövmek, pataklamak.

7572 incoherence tutarsızlık 15572 wallow yuvarlanma, çamurda yuvarlanmak,debelenmek


7573 incoherent tutarsız,anlamsız 15573 wall-to-wall duvardan duvara
7574 incoherently tutarsızca, abuk sabuk 15574 Walnut CEVİZ
7575 incohorent tutarsız 15575 waltz vals,vals yapmak.
7576 Income GELİR 15576 wampum kızılderililerin para olarak kullandığı boncuklar
7577 income statement gelir tablosu 15577 Wander DOLAŞMAK
7578 in-comer yeni gelen kimse 15578 wander about boş boş takılmak, gezinmek
7579 incommode huzursuzluk vermek,rahatsızlık vermek 15579 wanderlust yolculuk tutkusu.
7580 incompetence yetersizlik, beceriksizlik. 15580 wane azalmak, eksilmek, zayıflamak.
7581 incomprehensible anlaşılmaz, akıl almaz. 15581 wangle hileyle elde etmek,istediğini elde etmek
7582 inconceivable akılalmaz,kavranılamaz 15582 Wank masturbasyon yapmak
7583 inconceivably anlaşılmaz bir biçimde 15583 wannabe taklitçi, başkalarını taklit eden
7584 inconclusive bir sonuca varmayan, sonuçsuz. 15584 Want İSTEMEK, İSTEK
7585 incongruent ahenksiz,uygunsuz 15585 want to istemek
7586 incongruous uyumsuz,uyuşmaz, bağdaşmaz 15586 wanton ahlaksız, iffetsiz:
7587 incongruously aykırı bir şekilde.uyumsuzca 15587 wantonly gereksiz yere, düşüncesizce
7588 inconsequential önemsiz.önemsiz 15588 War SAVAŞ
7589 inconsiderable dikkate değmez,önemsiz 15589 warble ötmek, şakımak.
7590 inconsistencies uyumsuzluklar,tutarsızlıklar 15590 ward koguş,hapishane
7591 inconsistency kararsızlık,uyumsuzluk 15591 warden hapishane müdürü,memur; görevli:
7592 inconsolable avutulamaz. 15592 Warder GARDİYAN,BEKÇİ
7593 inconspicuous farkedilmeyen, göze çarpmayan. 15593 Wardrobe GARDROP, BÜYÜK DOLAP
7594 inconspicuously göze çarpmayarak 15594 Ware EŞYA (Kitchen ware vb.)
7595 inconstancy kararsızlık,değişkenlik 15595 Warehouse DEPO
7596 incontinent kendini tutamayan, idrarını tutamayan 15596 wares satılık mallar
7597 incontinently kendini tutamayarak,hemen 15597 warfare şavaş,harp
7598 incontrovertible yadsınamaz, inkâr edilemez. 15598 warily tedbirli bir şekilde,dikkatle
7599 inconvenience zahmet vermek, rahatsız etmek.güçlük, zahmet 15599 warlike savaşçı, cenkçi.
7600 inconveniency zahmet,sıkıntı 15600 Warm 1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN,Sıcak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7601 inconveniently zahmetli bir biçimde, uygunsuz bir biçimde 15601 warmly samimiyetle
7602 incorporate birleştirmek, içermek 15602 war-monger savaş kışkırtıcısı
7603 Incorrect HATALI, YANLIŞ 15603 warmth sıcaklık,ısı,içtenlik, samimiyet.
7604 incorrigible adam olmaz, yola getirilemez, düzelmez (kimse). 15604 Warn UYARMAK
7605 Increase ARTMAK,artış 15605 Warrant GARANTİ,yetki,vermek,izin vermek
7606 Incredible İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ 15606 warren av hayvanı üretim sahası
7607 incredulity kuşkuculuk.inanmama 15607 warring savaşan ,muhalif
7608 incredulous inanmayan.kuşkulu, kuşkulanan. 15608 warsaw varşova
7609 increment artma,artış 15609 wart sigil,yumru
7610 incremental artan,degişen 15610 War-Torn savaşın yakıp yıktığı
7611 incrementally artarak,adım adım 15611 warts and all olduğu gibi, olumsuz yanlarını saklamadan.
7612 incriminate şuçlamak 15612 wary ihtiyatlı, tedbirli.
7613 incriminatory suçlama kabilinden 15613 Wash 1.YIKAMAK
7614 incrust kaplamak,kabuk bağlamak 15614 washout fiyasko, başarısızlık
7615 incubate kuluçkaya yatmak. 15615 Wasp ARI (Bal arısı değil)
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
7616 incubation kuluçka dönemi. 15616 Waste HARCAMAK,İSRAFET ETMEK

7617 inculcate öğretmek, tekrarlayarak kafasına sokmak, aşılamak. 15617 wastrel işe yaramaz kimse,hayta

7618 inculpate töhmet altında bırakmak, suç yüklemek,şuçlamak 15618 Watch 1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ
7619 incumbent makamı işgal eden kimse. 15619 Watchful dikkatli,tetikte
7620 incur uğramak, maruz kalmak, girmek. 15620 watchword parola.şifre
7621 incurable tedavisi olmayan,amansız 15621 Water SU, SULAMAK
7622 incursion akın, hücum, saldırı. 15622 Water Proof SU GEÇİRMEYEN
7623 incursive akın eden 15623 Water-Colours SULU BOYA
7624 indebted borçlu,minnettar. 15624 watercourse ark/kanal gibi üstü açık) suyolu
7625 indebtedness borçluluk durumu 15625 Waterfall ŞELALE
7626 indecent utanmaz,edepsiz 15626 waterspout deniz hortumu,saganak
7627 indecision kararsızlık 15627 watery sulu,su dolu
7628 indecorous yakışık almayan, münasebetsiz 15628 wattle (hakiki) akasya.
1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL
7629 Indeed GERÇEKTEN,ASLINDA 15629 Wave SALLAMAK
7630 indefatigable yorulmaz, yorulmak bilmez. 15630 waver bocalamak,tereddüt etmek, kararsız olmak.
7631 indefatigableness yorulmazlık 15631 wavy dalgalı, dalga dalga.
7632 indefatigably yorulmak bilmez bir şekilde 15632 waxen beti benzi kalmamış, çok solgun.
7633 indefinable tanımlanamaz 15633 Way YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM
7634 Indefinite BELİRSİZ,SÜRESİZ 15634 way back dönüş,çok eskiden, uzun zaman önce.
7635 Indefinitely SÜRESİZ OLARAK 15635 way behind çok arkada
7636 indelible silinmez, çıkmaz, giderilmez (leke, iz). 15636 way of life yaşam biçimi
7637 Indemnify 1)TAZMİNAT ÖDEMEK , ZARARI KARŞILAMAK 15637 way off on the wrong path
7638 Indemnity TAZMİNAT 15638 way out çıkış yolu
7639 indentation girinti, çukuriz 15639 way too fazlasıyla
7640 indenture sözleşme,kontrat veya senetle bağlamak. 15640 Wayward şımarık,nazlı,dik başlı
7641 indentured serviture sözleşmeli kölelik 15641 We BİZ
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
we owe you a great debt of
7642 Independent BAĞIMSIZ 15642 gratitude teşekkürü bir borç biliriz
7643 independent of . -den bağımsız 15643 Weak ZAYIF,ERKSİZ
7644 indescribable tanımlanamaz, anlatılmaz. 15644 weakest en güçsüz
indescribablenes-
7645 indescribability tanımlanamazlık 15645 weakness zayıflık,güçsüzlük
7646 indescribably tarifsiz olarak 15646 weal refah
7647 indestructible yıkılmaz 15647 Wealth ZENGİNLİK,SERVET
7648 indeterminate belirsiz,kuşkulu 15648 Weapon SİLAH
7649 Index İNDEX 15649 Wear GİYMEK,aşınma,yıpranma
7650 Indicate GÖSTERMEK, İŞARET ETMEK 15650 wearied aşırı derecede bitkin,çok yorulmuş
7651 indication belirti, işaret, iz 15651 wearily bıkkınlıkla,yorgun bir şekilde
7652 indicator gösterge, sinyal 15652 weariness yorgunluk,bezginlik
7653 indict aleyhine dava açmak, dava açmak 15653 wearisome sıkıcı, yorucu, bıktırıcı, usandırıcı.
7654 indict for ile suçlamak. 15654 weary yorgun,bitkin
7655 indictment iddianame,şuçlama 15655 weasel sinsi kimse, kurnaz kimse, çakal.
HAVA;İKLİM,,,(güçlük, tehlike v.b.'ni) atlatmak,
7656 indifference aldırmazlık, ilgisizlik 15656 Weather savuşturmak.
7657 indifferent kayıtsız,umursamaz 15657 weather wane rüzgar fırıldağı
7658 indigenous yerli. 15658 weather-beaten kötü havadan etkilenmiş,fırtına yemiş
7659 indigestible hazmı zor 15659 weave dokuma,örme,dokumak
7660 indigestion hazımsızlık 15660 weaver dokumacı, çulha.

7661 indignant kızgın,öfkeli (haksızlıktan dolayı) 15661 wed ile evlenmek; ile evlendirmek.,birleştirmek.bağlamak
7662 indignation (haksızlıktan dolayı) kızgınlık, öfke. 15662 wedge takoz.yarmak,sıkışmak,sıkıştırmak

7663 indignity küçük düşürücü hareket, hakaret; onur kırıcı durum. 15663 Wednesday ÇARŞAMBA
7664 indirect cost dolaylı masraf 15664 wee ufacık, küçücük, minicik.
7665 indiscreet düşüncesiz; geveze, boşboğaz, 15665 weedkiller zararlı ot ilacı
7666 indiscriminate gelişigüzel, rasgele; ayırt edilmemiş, karışık 15666 Week HAFTA
7667 indiscriminately rastgele, ayrım gözetmeksizin 15667 Weep aglamak
7668 indispensable zorunlu, vazgeçilmez 15668 Weigh AĞARLIK, TARTMAK
7669 indispensably mecburi olarak 15669 weight down yüklemek
7670 indisposed rahatsız, keyifsiz. 15670 weir su seddi, bent.
7671 indisposition rahatsızlık, keyifsizlik. 15671 weirdo çok tuhaf bir kimse, çok eksantrik kimse.
7672 indissoluble çözünmez,sağlam 15672 Welcome 1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN
7673 indissoluble bond ayrılmaz bağ 15673 Welfare refah, zenginlik
7674 indistinct belirsiz, iyice görülmeyen, bulanık. 15674 welfare check sosyal yardım çeki
7675 indistinguisable ayırt edilmesi olanaksız, seçilemez. 15675 Well 1.İYİ 2.KUYU
7676 Individual BİREY, BİREYSEL,TEK 15676 well after epey sonra
7677 individualistic bireysel,bireyci 15677 well done aferin, iyi yapılmış
7678 individualize bireyselleşmek,kişiselleştirmek 15678 well off iyi durumda,zengin
indivisibility,
7679 indivisibleness bölünmezlik 15679 well wisher iyi dilekte bulunan
7680 indivisible bölünmez, bölünemez 15680 wellbeing iyilik,saadet
7681 indivisibly bölünemez bir şekilde 15681 well-bred soylu,asil
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
bir düşünce sisteminin esaslarını öğretmek , (fikir)
7682 indoctrinate aşılamak 15682 well-built kaslı
7683 indoctrination zorla kabul ettirme, beyin yıkama 15683 well-cared-for bakımlı
7684 indolence uyuşukluk,tembellik 15684 well-chosen seçkin, oturaklı
7685 indolent tembel,isten kaytaran 15685 well-disposed yardımsever, kibar
7686 Indoor EV İÇİNDE, İÇERDE 15686 well-fed besili
7687 Indorse ÇEKİ CIRO ETMEK,ONAYLAMAK 15687 Well-Known ÜNLÜ, BİLİNEN
indubitability -
7688 indubitableness tartışma götürmezlik 15688 well-lit iyi aydılatılmş
7689 indubitable şüphesiz.kuşkusuz 15689 well-nigh neredeyse. hemen hemen
7690 indubitably şüphesiz olarak 15690 well-off hali vakti yerinde, zengin.
7691 induce ikna etmek,neden olmak. 15691 well-preserved iyi korunmuş
7692 induced uyarılmış, teşvik edilmiş 15692 well-stocked iyi stoklanmış
7693 inducement neden, vesile.ikna 15693 well-thought-through üzerinde iyice düşünülmüş
7694 induct askere almak,resmen göreve baslatmak 15694 well-travelled çok seyahat etmiş, gezmiş görmüş
well-trodden
7695 induction göreve getirme. 15695 path/track/route işlek yol,sık kullanılan yol
7696 indulge şımartmak, (arzu, rica v.b.'ni) yerine getirmek. 15696 well-turned iyi şekilde ifade edilmiş. Şekilli
yuvarlanma,dalga gibi kabarıp
7697 indulgence hoşgörü. 15697 welter yuvarlanmak,debelenmek
7698 indulgent anlayışlı,hoşgörülü 15698 wench hizmetçi kız
7699 indulgently hoş görüyle, anlayışla 15699 wend katetmek
7700 industrialism sanayicilik 15700 West BATI
7701 industrious çalışkan, gayretli. 15701 Wet NEMLİ,ıslak
7702 Industry sanayi, endüstri 15702 wetback meksikalı göçmen
7703 inebriate sarhoş etmek, mest etmek. 15703 wet-nurse . -e sütninelik etmek, süt anne

7704 inebriated sarhoş 15704 Whack vurmak,kuvvetli darbe/vuruş; kuvvetli tokat.fırsat


7705 inedible yenmez,gıda olarak tüketilmeye müsait olmayan 15705 whacker kocaman kimse/şey

7706 ineffable sözü edilmez, ağza alınmaz (kutsal).tarifsiz, anlatılmaz. 15706 Whale BALİNA

7707 ineffectual etkisiz (çare, ilaç v.b.).yeteneksiz (yönetici, işçi v.b.). 15707 whammy nazar.göz değmesi
7708 ineffectually verimsiz olarak,güçsüz bir şekilde 15708 wharf iskele.
herhangi bir makam için yeterli niteliklere sahip
7709 ineligibility, ineligibleness olmama, seçilememe 15709 What NE

7710 ineligible bir makam için yeterli nitelikleri olmayan, yetersiz. 15710 what about you sen peki,ya sen
7711 inept yeteneksiz 15711 what have you been up to neler yaptın
7712 ineptitude beceriksizlik.acemilik 15712 What If NE OLURDU..
7713 inequality eşitsizlik 15713 what on earth nasıl olur da?
7714 inert hareketsiz.eylemsiz 15714 what the devil kahretsin!,lanet olsun!
7715 inescapable kaçınılmaz 15715 Whatever HERNEYSE
7716 inessential gereksiz. 15716 whatnot belirsiz şey,ıvır zıvır

7717 inestimable çok değerli, değeri tahmin edilemeyecek kadar büyük 15717 what's it got to do with it? ne alakası var
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation turkish meaning of below words
7718 inevitability kaçınılmazlık 15718 What'S Its (His/Her) Name BİLMEM KİM (BİRİSİNİN ADINI UNUTMA)
7719 Inevitable kaçınılmaz,çaresiz, 15719 What'S More BUNUN YANISIRA, ÜSTELİK
7720 inevitably kaçınılmaz şekilde 15720 What'S What İŞİN ÖNEMİNİ BİLMEK (I know what's what)
7721 inexcusable affedilmez,bağışlanamaz 15721 wheedle tatlı dille ikna etmek, kandırmak

7722 inexhaustible tükenmez, bitmez tükenmez. 15722 Wheel TEKERLEK, ÇARK, TEKERLEKLİ BİR ŞEYİ ELLE İTMEK
7723 inexorable amansız, insafsız, acımasız. 15723 wheel of fortune çarkıfelek
7724 inexorably merhametsizce 15724 Wheelbarrow el arabası
7725 inexpedient amaca uygun düşmeyen, elverişsiz. 15725 wheelwright tekerlekçi
7726 inexplicability açıklanamazlık 15726 wheeze hırıltı,hırıltıyla solumak
7727 inexplicable açıklanamaz,anlaşılmaz 15727 whelp enik, encik, yavru.
7728 inexplicably açıklanamaz şekilde 15728 When NE ZAMAN
7729 inextricably içinden çıkılamayacak şekilde 15729 Whence nereden,bu yüzden, bundan dolayı:
7730 infallible yanılmaz, şaşmaz, hata yapmaz. 15730 Whenever 1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ...
7731 infamy rezillik,kepazelik 15731 Where NEREYE, NEREDE
7732 infancy bebeklik 15732 where on earth? (şimdi durup dururken) nereden
7733 infant bebek, çocuk 15733 whereabouts nerede,nereden
7734 infantile çocukça. 15734 wherefore niye, neden. ne sebepten

7735 infantilise bebek muamelesi yapmak, çocuk muamelesi yapmak 15735 wherewithal gerekli kaynak(lar)
7736 infantility bebeklik 15736 whet uyandırmak,tahrik etmek,bilenme
7737 infantilization çocuk muamelesi yapma 15737 Which Means bu da demek oluyor ki
7738 infantilize çocuk muamelesi yapmak 15738 which to hangisini
7739 infantry piyade (ASKER) 15739 whicker hafif hafif kişnemek
7740 infantryman piyade er 15740 whiff esinti,koku, koklamak, kötü kokutmak
7741 infatuate aklını çelmek, çıldırtmak. 15741 whiffle üflemek
7742 infatuation delicesine aşık olma, karasevdaya düşme 15742 While BU ARADA,esnasında,iken
7743 infect bulaştırmak 15743 whilst …--- iken
7744 infectious bulaşıcı 15744 Whim KAPRİS,HEVES
7745 infectiously bulaşıcı bir halde 15745 Whimper sızlanmak,inlemek,inilti

7746 infer anlam çıkarmak, sonucunu çıkarmak 15746 whimsical garip fikirleri olan,acayip fikirli, maymun iştahlı
7747 inferential dolaylı olarak anlaşılan 15747 whimsy garip fikir veya heves., kaprisli
7748 inferentially tahmini olarak 15748 whine sızlanmak,mızmızlanma
7749 Inferior ALT,AŞAGI,KALİTESİZ,DEĞERSİZ 15749 whiny ağlak,mızmız
7750 inferiority aşağılık, adilik 15750 Whip KIRBAÇ
7751 infernal cehennem,şeytani 15751 whipper-in av köpeklerini idare eden kimse
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
300 leap atlama,sıçrama 300 probably muhtemelen,olasılıkla
301 beam kiriş,ışımak 301 ghastly korkunc
302 persona kişi,karakter 302 enormously çok
303 magistrate sulh hakimi 303 revolting tiksindirici,iğrenc
304 witnesses tanıklar 304 review eleştiri,yeniden incelemek
305 blend harman,karışım,karıştırmak 305 deprave baştan çıkarmak,ahlakını bozmak
306 crate kasa,sandık 306 depraved baştan çıkmış ,ahlakını bozuk
307 have got to have to 307 shocker heyacanlı roman
308 that's why bundan dolayı, bu yüzden 308 degenerate yozlaşmış,bozulmuş,bozulmuş kimse
309 activities Etkinlikler 309 scandalous rezil,kepaze
310 synonymous eşanlamlı... 310 adviser danışman
311 ignorant cahil,bilgisiz 311 equities Hisse senetleri
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
312 stultify aptallaştırmak,aptal durumuna düşürmek 312 foreclose almak.
313 tedium Bezginlik,bıkkınlık 313 caviar havyar
314 banality bayağılık , adilik 314 obscene müstehcen,
315 discourse ciddi yazı,söylev,nutuk 315 faintest en ufak bir fikri olmamak
316 dignity haysiyet,itibar 316 cosmopolitan kozmopolit, Dünya vatandaşı
317 racy açık secik,müstehcen 317 happiness mutluluk
318 bloody kör olası,kanlı 318 acre dönümlük
319 chunk yıhın ,kütle ,tıknaz ve güçlü adam 319 honourable onurlu,şerefli
320 selves benlikleri 320 setting düzenleme ,ayar
321 obscure karanlık,belirsiz,gizlemek 321 unto dediler
322 insane deli,çılgın 322 thee sana,seni
323 By Any Chance bir ihtimal 323 pudding Puding
324 exotic ekzotik 324 evanescence gözden kaybolma,silinme
325 airy-fairy dili hiç pratik olmayan,fantezi 325 nebulous Belirsiz,bulutlu
326 obnoxious iğrenç ,çirkin 326 cask varil,fıçı
327 placard Afiş 327 straightforward basit,kolay,dogru sözlü
328 clinging sıkı,dar,tırmanma,yapışma 328 reciprocate karşılık vermek...
329 rattle çıngırak 329 lodger misafir,kiracı
330 that's it hepsi buydu işte,bu kadar 330 hospitality misafirperverlik
331 clover yonca 331 reimburse geri ödemek,zararını karşılamak
332 take time zaman almak 332 personage şahsiyet,karakter
333 barge in burnunu sokmak,işe karışmak 333 awfully çok,sonderece
334 work up hazırlamak,geliştirmek 334 terribly son derece
335 snaffle aşırmak,hafif gem vurmak 335 deferential hürmetkar,saygılı
336 orient şark,doğu 336 rumour söylenti,dedikodu
337 protract uzatmak , süresini uzatmak 337 slaughter kesim,katliam
338 sham sahte,yalan 338 farce şaçmalık
339 floozy fahişe 339 get rid of kurtulmak,basından atmak
340 chic şık,şıklık,modaya uygun 340 claret bordo şarabı,koyu kırmızı
341 specific özel,belirli 341 concussion beyin sarsıntısı,sarısıntı
342 alias Takma ad 342 constant sürekli,sabit
343 crumb kırıntı 343 hilt kabza
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
344 pin pim,iğne,tutturmak 344 flunk başarısız olma ,sınıfta bırakmak,çakmak
345 drip damlamak,damlama 345 onto üstüne,üzerine
346 cradle beşik,kızak 346 ripped sökülmüş
347 ritual ayin,dinsel tören 347 pluck oymak,yolmak,koparmak
348 terrain arazi 348 politely kibarca
349 populate yaşamak, oturmak,nufüsünü arttırmak 349 shed dökmek
350 mapped eşleştirilmiş 350 snuff koklamak
351 guidance rehberlik,yönlendirme 351 hostile düşman
352 cliche klişe 352 orientation ortantasyon
353 surveillance gözetim,gözetleme,izleme 353 methodical Sistemli,düzenli
354 toll geçiş ücreti 354 currency para,döviz
355 if so öyleyse 355 throughout boyunca
356 stack yıgın,yıgmak,baca 356 pastor papaz
357 extricate kurtarmak,çıkarmak 357 householder ailereisi ,ev sahibi
358 femoral kalca kemigine ait 358 dressing pansuman,sargı,giydirme
359 artery arter,atardamar 359 stupidity aptallık
360 gush fışkırma,çoşma 360 urinate işemek
361 diarrhea ishal 361 in term of açısından -e göre
362 precise kesin , tam 362 obstruction engel,engelleme, tıkama
363 penetrate içine girmek,içine işlemek 363 nostril burun deligi
364 surely elbette,muhakkak 364 consensus fikir birliği,ortak görüş
365 permanently kalıcı/daimi olarak 365 invitation davet,davetiye
366 subsoil toprak altı 366 scold azarlamak,çıkışmak
367 chirp cıvıldamak 367 town hall belediye binası
368 sawmill kereste fabrikası 368 bulletin-board duyuru tahtası
369 out of breath nefes nefese 369 bustle telaş ,koşusturmaca
370 still hala,durgun,dingin 370 unison uyum,ahenk
371 count on güvenmek 371 rap hafifçe vurmak,tıklatmak
372 get to varmak,baslamak 372 commotion kargasa,ayaklanma
373 blush kızarmak,yuzu kızarmak,utanmak 373 primer dua kitabı ,astar boya
374 mount dag,üzerine çıkmak 374 spectacles gözlük
375 thunderclap Gök gürlemesi 375 wretch sefil,zavallılar
376 whether olup olmadığını ,eğer 376 cranky huysuz,garip
377 which means bu da demek oluyor ki 377 devastate mahvetmek,harap etmek
378 cup fincan,kupa 378 somewhat biraz,oldukça
379 stink pis koku,pis kokulu 379 just like that tam öyle
380 stinky kokmuş,kötü kokulu 380 wear aşınma,yıpranma ,giymek
381 recite okumak,ders anlatmak 381 twine sicim,sarmak,dolanmak
382 scold azarlamak 382 chant tekrarlayıp durmak,ilahi söylemek
383 come out çıkmak 383 tremble titremek
384 reproach sitem etmek,ayıplamak 384 All at once aynı anda,birden bire
385 enslave köle/esir yapmak 385 gesture jest,hareket
386 round hand el yazısı 386 membrane zar
387 rod çubuk 387 erode aşındırmak,sarsmak
388 coo mırıldanmak 388 gush şaşkınlık,çoşma,fışkırma
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
389 motionless hareketsiz 389 knit örgü
390 gaze gözünü dikmek 390 pit çukur
391 frustrate boşa çıkarmak ,önlemek 391 plow pulluk
392 deduce anlatmak 392 hoe çapa,çapalamak
393 exert uygulamak 393 poetic şiirsel
394 roller coaster lunapark treni 394 gravel çakıl
395 emotionally duygusal yönden 395 have fun eglenmek
396 recede çekilmek,vazgeçmek 396 divert yönlendirmek,başka yöne çekmej
397 coastline kıyı şeridi 397 all around çepeçevre,her yönden
398 aquatic suda yaşayan,su 398 strand karaya oturmak,iplik
399 diversify çeşitlendirmek 399 look forward to beklemek
400 tender teklif,öneri 400 contour dış hatlar, çevre, şekil
401 Relatively nispeten 401 landscape manzara, peyzaj.
402 stew güven . Yahni 402 intense yogun,şiddetli
403 nearby yakında 403 mimicry taklit,taklit etmek
404 solder lehim 404 overturn devirmek,devrilme
bog/swamp
405 mire/quagmire bataklık 405 fluid sıvı,akışkan
406 gasoline benzin 406 puncture delmek,patlatmak,delme,delinme
407 injured yaralı,zarar görmüş 407 mileage kilometre
408 repent pişmanlık duymak 408 whether olup olmadıgını
409 gloom kasvet,hüzün,sıkıntı 409 whether or not olsa da olmasa da
410 the fact that gerçek şu ki 410 undoubtedly şüphesiz
411 opt tercih etmek,şeçmek 411 jerk sarmak,pislik
412 overthrow devirmek,yıkmak 412 funk bunalım,korku
413 repress baskı altında tutmak, bastırmak. 413 grade sınıf,kalite,derece,türbe
414 go ahead devam et 414 forth ileri
415 clutter yıgmak,istiflemek,dagınıklık 415 season sezon,mevsim,kurutmak
416 mean keyifsiz 416 not at all hiç , hiç degil
417 ounce bir parça 417 fertile doğurgan
418 rinse durulama 418 doe dişi geyik
419 pest bela,haşera 419 easygoing uyumlu,uysal
420 let go gevşemek,rahatlamak 420 every once in a while arada bir
421 scrub fırça,fırçalama,bodur 421 strip soymak,soyunmak
422 steamer vapur,düdüklü tencere 422 trail iz,izlemek,sürüklenmek
423 rotten çürük,çürümüş,berbat,bozulmuş 423 pot demlik,cezve,kupa
424 stray dolaşmak,gezinmek,başıboş 424 almighty yüce,büyük,herseye gücü yeten,son derece
425 whack vurmak,darbe,vuruş 425 diverge sapmak,açılmak,ayrılmak
426 mousy ürkek,çekingen 426 ninny avanak,salak,sersem
427 hoodlum serseri,kabadayı,gangster 427 heck kahrolası,allahın belası
428 nibble kemirmek,ısırmak 428 rack rafa kaldırmak, germek,raf
429 cod sazanlanmak,işletmek,dalga geçmek 429 huddle bir araya toplamak,tıkıştırmak,
430 drift sürüklenme,sapma 430 herd sürü,gütmek,toplamak
431 hull kabugu soymak,gövde,tekne 431 shriek çıglak/feryat atmak,çıglık
432 besmirch pisletmek,kirletmek 432 diligent çalışkan , gayretli
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
önceden kestirmek,uyuşturucu vermek
433 dope budala,aptal 433 envelop örtmek,kuşatmak
434 glow kızarmak,parıltı,parlamak 434 wild çılgın, barbar,kızgın
435 radiance parlaklık,ışıma 435 secrecy gizlilik
436 suffuse kaplamak,üzerine yayılmak 436 blood kan,kan bagı
adres,adres yazmak,göndermek,konuşma
437 address yapmak 437 mash püre,püre yapmak,ezmek
438 wink kırpmak,göz kırpmak 438 fortunately allah şükür,iyiki
439 vanquish yenmek,hakkından gelmek 439 pimple sivilce,kabarcık
440 induct askere almak,resmen göreve baslatmak 440 dot nokta,benek,noktalamak,beneklemek
441 momentarily anlık olarak,bir an için 441 concert kararlaştırmak,anlaşmak
442 vow adamak,yemin etmek,adak,yemin 442 lump yumru,şişlik,katlanmak
443 bade emretmek,söylemek 443 crate sandık
444 evenly eşit olarak,tam olarak 444 infiltrate sızmak
445 retreat geri çekilme,gerileme 445 gene gen
446 linger oyalanmak,kalmak,ayrılamamak 446 greedy açgözlü
447 damn bela okumak,lanetlemek,lanet 447 jerk pislik
448 damnation lanet,lanetleme 448 interest merak
449 ill-fated talihsiz,ugursuz 449 lifesaver cankurtaran
450 quest aramak,araştırmak 450 get along iyi geçinmek,anlaşmak
451 plague veba,bela olmak,bela 451 that far Bu kadar
452 fuse kaymaştırmak,eritmek 452 seating oturma,oturma yerleri
453 long before uzun zaman önce 453 gut içini çıkarmak,bagırsak,dalak
454 unparalleled benzersiz,esşiz 454 tear yırtmak,sökmek
455 malice kötülük,kötü niyet,fesat 455 sprinkle serpmek,çizelemek,tutam
456 incalculable hesaplanamaz 456 circulation dolaşım,sirkülasyon
457 entity varlık 457 pious dindar,sahte sofu
458 mow bıcmek 458 crap bok,pislik,şıçmak,baş belası
459 lawn Çim . Çimen 459 preacher vaiz,hatip
460 linen keten.çamaşır 460 distress sıkıntı,tehlike,üzmek,acı vermek
461 residence oturma. Konut 461 clear up çözmek,halletmek,temizlemek
462 counsel avukat 462 aggravate agırlaştırmak,kötüleştirmek
463 work out halletmek .egzersız yapmak 463 retard geciktirmek, yavaşlatmak.
464 ultimately eninde sonunda 464 grace lütfetmek,teşrif etmek,lutüf,zarafet
465 it is what it is neyse o 465 live up to ulaşmak
466 Didn't see that one coming 466 goddamn kahrolası,allahın belası
467 unusual Olagandisi . Alisilmadik 467 dumb aptal
468 HOLD OUT uzatmak,boyun egmemek,direnmek 468 sap budala
469 annihilative yok edici 469 cubicle hücre,oda
470 chancellor Basbakan . Rektor 470 ducky güzel,sevgili
471 entrenched yerleşmek.konuşlanmak 471 ordeal zorlu sınama,çile
472 war-torn savaşın yakıp yıktığı 472 counsel danışman,avukat
473 remorse pişmanlık .vicdan azabı 473 Hooked bagımlı,baglı
474 rigor zorluk.titizlik .sertlik 474 wheelbarrow el arabası
475 advance ilerlemek.yükselmek 475 aphid yaprak biti
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
476 savior kurtarıcı 476 lousy kötü,iğrenc
477 pope papa 477 toenail ayak tırnagı
478 pledge kefalet vermek . Söz vermek.kefalet.rehin 478 bunion (ayak parmağında oluşan) şiş.
479 fealty Sadakat .baglılık 479 joint eklem
480 as for gelince 480 upkeep bakım masrafı,bakım
481 barren çorak.kısır.verimsiz 481 clean out temizlemek,soymak
482 sweetness tatlılık.guzel kokulu 482 date buluşmak , flört etmek
483 perception algı.sezgi 483 dwell yaşamak
484 in return karşılık olarak 484 flick fiskeparmak şıklatmak
485 tribute harac.övgü.hürmet 485 snap şıklatmak
486 arrangement anlaşma 486 crawl sürünmek ,ilerlemek
487 nearly neredeyse.hemen hemen 487 screw düzmek; düzüşmek.
488 so that böylece 488 shrink psikiyatrist
489 rotten çürümüş .kokuşmuş 489 abusive küfürlü,aşalayıcı
490 hellion yaramaz çoçuk 490 companion yoldaş,arkadaş
491 straighten düzeltmek .hizaya getirmek 491 calling çağrı,meslek
492 straighten out düzeltmek .yoluna koymak 492 adjustment ayar,ayarlama,düzeltme,alışma
493 bowel bagırsaklar 493 candor açık sözlülük,samimiyet
494 crab meat yengec eti 494 despise küçümsemek,hor görmek
495 crank sabit fikir,kol 495 bludgeon sopalamak,zorla yaptırmak
496 attend dikkat etmek, bakmak. 496 endlessly durmadan, bitmek tükenmek bilmeksizin.
497 grill mangal 497 soothe yatıştırmak
498 nausea bulantı ,mide bulantısı 498 babble gevezelik etmek,boş bogazlık etmek
499 gin cin (içki) 499 hurdle engel,engeli aşmak,üstesinden gelmek
500 serve yararı dokunmak 500 puke kusma,kusmak
501 queasy kusacak gibi ,midesi bulanmış 501 feller sevgili,koca
502 hose çorap 502 trim süs,süslemek,azarlamak,yenmek,düzgün
503 introduction tanıtım,giriş 503 whisk fırçalamak,çırpma teli
504 wicked kötü,zalim,hain 504 vigorously kuvvetlice
505 tug çekiştirmek,çekmek,asılmak 505 blowhard palavracı
506 topple devirmek,devrilmek,tepetaklak düşmek 506 gull martı
507 patronize büyüklük taslamak 507 croak gaklamak,vaklamak,karamsar kimse
508 spawn yumurlamak,yavrulamak 508 squawk viyaklamak,şikayet etmek
509 just like that böyle 509 wind up sarmak,tasfiye etmek,son vermek
510 put up with katlanmak,tahammül etmek 510 grief keder,üzüntü,acı
511 neutral tarafsız,yansız,nötr 511 counselor danışman
512 sentimental duygusal 512 pass away ölmek,vefat etmek,geçmek
513 get over atlatmak 513 figure anlamı olmak,ifade etmek,tasvir etmek
514 pertinent ilgili,uygun 514 disastrous feci,korkunc,talihsiz
515 harsh sert,agır,acımasız 515 generosity cömertlik
516 oversea deniz aşırı 516 cruelty zulüm,acımasızlık
517 upbraid çıkışmak,azarlamak 517 greediness açgözlülük
518 flaw kusur,hata,zarar vermek,sakatlamak 518 freely serbetçe,özgürce
519 right now şimdi 519 timeless ebedi,sonsuz,zamanı belirsiz
520 hunk iri parça 520 novelist romancı,yazar
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
521 mope üzmek,üzgün olmak 521 assure temin etmek
522 withstand dayanmak,karşı koymak 522 refer başvurmak
523 tinkle çınlamak,tınlamak 523 eventful olaylı,maceralı
524 slump çökme,çökmek 524 producer üretici,yapımcı
525 long ride uzun bir yolculuk 525 unmentionable agza alınamaz,sözü edilemez
526 flatter övmek,gururunu okşamak 526 subject konu,mevzu,maruz,baglı,bagımlı
527 bang patlamak,vurmak,çarpmak 527 calmly sakince
528 clam istiridye 528 expressionless ifadesiz,anlamsız
529 intolerant hoşgörüsüz 529 childlike çoçuk ruhlu,içten samimi
530 coddle üstüne titremek, ihtimam göstermek. 530 accountant muhasebeci
531 sympathy sempati,acıma 531 forties kırk yaşlarında
532 flubdub safsata,palavra 532 harden sertleştirmek,sağlamlaştırmak ,katılaştırmak
533 petty küçük,önemsiz 533 delicately incelikle
534 whimper sızlanmak,inlemek 534 dusk akşam karalıgı,alaca karanlık,loş
535 baffle şaşırtmak,şaşkına çevirmek 535 bundle demet,deste,bohça,bohçalamak,sarmak
536 heinous iğrenç,çirkin 536 lit up sarhoş,yürüyemeyecek kadar çok içmek
537 as well as hemde,yanısıra,birlikte 537 tenderness hassaslık,sevecenlik
538 unavoidable kaçınılmaz,zorunlu 538 advertisement ilan,duyuru,reklam
539 even more daha fazlası 539 inhuman insanlık dışı,merhametsiz
540 adversary düşman,rakip 540 sickness hastalık
541 flex esnetmek,bükmek 541 kneel down diz çökmek
542 rival rakip,rekabet etmek 542 content memnun etmek,tatmin etmek
543 airhead aklı havada 543 channel kanal,nehir yatagı
544 occasion fırsat,durum 544 Eden cennet,irem bagı
solumak,hızlı hızlı solumak,hasret
545 pant kalmak,özlemek 545 tap tıklatmak,hafifçe vurmak
546 variable degişken,tutarsız 546 firmly sıkıca, kararlı bir şekilde
547 ponder iyice düşünmek,kafa patlatmak 547 side to side yanyana
emek,işgücü,çalışma,çalışmak,ugrasmak,dogum
548 polygraph yalan makinesi 548 labor sancısı
549 operative özel dedektif 549 dearie biricik,sevgili
550 extortion gasp,haraç 550 coldly sakinlikle,soguk kanlılıklar,sogukça
551 blackmail şantaj 551 cautiously dikkatlice
552 obviously belli ki , açık olarak 552 curiously merakla,garip biçimde
553 Statute tüzük,yasa,kanun 553 sleepwalker uyurgezer
554 defaulter borcunu ödeyen kimse 554 tearful aglamaklı,gözü yaslı
555 humorous komik,gülünç 555 expertly ustalıkla
556 vast geniş,çok büyük 556 flush floş,şifon,aynı hizada olan,durulamak,yaslamak
557 dust bowl çöle dönmüş arazi 557 succumb ölmek,dayanamamak,pes etmek
558 starring oynadıgı 558 thud pat,pat sesi,pat diye düşmek
559 tragic trajik,feci 559 stable ahır,ahırda durmak
560 cannery konserve makinası 560 wank masturbasyon yapmak
561 Cannery Row Sardalya Sokağı 561 cyclist bisikletçi
562 discontent hoşnutsuzluk 562 element eleman,öge,element,unsur
563 set in ayarlamak,meydana gelmek 563 swarthy esmer,yanık tenli
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
564 reviewer eleştirmen 564 quid sterlin,paund
565 review yorum,gözden geçirmek,eleştiri yazısı 565 extort koparmak,zorla almak/yaptırmak
566 not even bile,üstelik hiç 566 count hesaba katma,önemseme,dava maddesi
567 criticism eleştiri,kınama 567 arson kundakçılık
568 greatness büyüklük,azamet 568 bodily bedensel
569 shellfish kabuklu deniz hayvanı 569 opposite karşısında
570 topsoil humus 570 bloke herif
571 humorless keyifsiz,espiri anlayışı olmayan 571 eldest en yaşlı
572 invention yaratıçılık 572 particularly özellikle
573 watchful dikkatli,tetikte 573 cracking çatlama
574 foothill bayır,dag etegi 574 cackle gıdaklamak,gevezelik etmek,geveze,gıdaklama
575 obedient itaatkar,sadık 575 anyway zaten,neyse
576 competitive rekabetçi,rekabet edebilen 576 diminish azaltmak,azalmak
577 suspicious şüpheli,kuşkucu 577 handler egitici,terbiyeci
578 suspiciously şüpheyle,kuşkuyla 578 assailant saldırgan,dil uzatan
579 with a grain of salt inanmayarak,şüpheyle,kuşkuyla 579 speculation spekülasyon
580 the way yöntem,yapılış şekli 580 speculate spekülasyon yapmak,tahminde bulunmak
581 desperately umutsuzca 581 utility yarar,fayda,kamu hizmeti
582 flash yakmak,aydınlatmak,ışıltı,parlama 582 filthy pis,kirli
583 consciousness bilinç, şuur. 583 sod çim,çimen,herif,ibne,homoseksüel
wake up(annelerin cocuklari cici sekilde uyandirma
584 private er 584 wakey cumlesi…)
askere kaydolmak/yazılmak
585 enlist askere kaydetmek/yazmak. 585 bully zorba,kabadayı,zorbalık etmek
586 closeness yakınlık,kapalılık,havasızlık,darlık 586 regiment alay,sürü,kalabalık
587 shiver ürperti,ürpermek 587 reconnaissance keşif,arama
588 sinless günahsız 588 lieutenant tegmen,yüzbaşı
589 foreigner yabancı 589 legitimate meşru,yasal,meşrulaştırmak,yasal hale getirmek
590 studious çalışkan,gayretli 590 commerce ticaret,ticari
591 scar yara izi,iz,iz bırakmak,sıyırmak 591 custody gözaltı,gözetim

592 tramp serseri,sürtük,yaya gitmek,serserice dolaşma 592 prick dikmek,igne batırmak,çük,diken,delmek


593 vagrant serseri,derbeder,boşta gezen. 593 intrusion ihlal,zorla girmek,davetsiz girme
594 vagrancy serserilik,avarelik 594 operational işletmek,operasyon,çalıştırma,harekat
595 dishonest sahtekar,namussuz,şerefsiz 595 slay öldürmek,katliam yapmak
596 disbelief güvensizlik,inanmazlık 596 ail rahatsız olmak,hasta olmak
597 daydream hayal,hayal kurmak 597 retrieve geri almak,telafi etmek
598 action eylem,hareket,çarpışma 598 instruct öğretmek,talimat vermek
599 take part yer almak,katılmak 599 tense gergin,germek
600 ranches çiftlik işletmek,çiftlik 600 throb çarpıntı,çarpmak,zonklamak
601 contamination bulaşma,kirletme 601 bile safra,öd,huysuzluk, terslik, aksilik.
602 specialize uzmanlaşmak,ihtisas yapmak 602 scrambler telefonun dinlenmesini önleyen cihaz
603 stuck sıkışmış 603 lad delikanlı
604 investor yatırımcı 604 aftertaste ağızda kalan tat
605 completely tamemen,bütünüyle,tam olarak 605 gag susturmak,tıkaç,komik söz
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
606 selfless özverili 606 chalky kireçli,tebeşirli
607 phrase ifade,deyiş,anlatım tarzı 607 gut bagırsak,içini çıkarmak,temizlemek
608 spank şaplak,kıçına şaplak atmak 608 marble mermer
609 remorseless vicdansız,merhametsiz 609 statement açıklama
610 accusation şuçlama 610 shrewd kurnaz,zekice
611 breach ihlal,gedik,gedik açmak 611 shrewdly kurnazca ,zeki bir şekilde
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
1 Abandon ebandın TERK ETMEK 1 Today tıdey BUGÜN
2 Ability ebılıti YETENEK 2 Together tıgedır BİRLİKTE
3 Able eybıl MUKTEDİR 3 Tomorrow tımarou YARIN
4 Aboard ebord (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 4 Tongue tang DİL
5 About ebaut 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK 5 Tonight tınayt BU GECE
6 Above ebav YUKARIDA 6 Too tuu 1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ
7 Abroad ebrod YURT DIŞI 7 Tooth tuuth DİŞ
8 Absence ebsıns YOKLUK 8 Top tap EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK
9 Absent ebsınt 1.YOK 2.EKSİK 9 Touch taç DOKUNMAK
10 Absolute ebsolut MUTLAK, KESİN 10 Visit vizit ZİYARET ETMEK
11 Absurd ebzörd SAÇMA 11 Visitor vizitır ZİYARETÇİ, KONUK
12 Accept eksept KABUL ETMEK 12 Vocabulary vıkebyulıri KELİME DAĞARCIĞI
13 Accident eksidınt KAZA,TESADÜF 13 Voice vois SES
14 Accommodate ekomodeyt YERLEŞTİRMEK 14 Volume volyum HACİM
15 Accommodation ekomıdeyşın KONAKLAMA YERİ 15 Vote vout OY VERMEK, OY
16 Accompany ekampıni EŞLİK ETMEK 16 Voyage voyıc DENİZ YOLCULUĞU
17 According To ekording tu GÖRE 17 Wage weyc SAAT ÜCRETİ,ÜCRET
18 Account ekaunt HESAP 18 Wait weit BEKLEMEK
19 Accurate ekürıt DOĞRU, HATASIZ 19 Waiter weytır GARSON
20 Accuse ekküz SUÇLAMAK 20 Wake weyk UYANMAK, UYANDIRMAK
21 Ache eyk AĞRI 21 Walk wolk YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ
1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER
22 Across ekros TARAFTA,karşıdan karşıya , karşınına 22 Wall wool DUVAR
23 Act ekt 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 23 Want wont İSTEMEK, İSTEK
24 Active ektiv ETKİN, FAAL 24 War wor SAVAŞ
25 Actor ektır ERKEK OYUNCU 25 Warm worm 1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN
26 Actress ektrıs KADIN OYUNCU 26 Warn worn UYARMAK
27 Actual ekçuıl GERÇEK 27 Wash woş 1.YIKAMAK
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
28 Add ed TOPLAMAK,EKLEMEK 28 Waste weyst HARCAMAK,İSRAFET ETMEK
29 Address edres ADRES 29 Watch woç 1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ
30 Administration edminıstreyşın İDARE,yönetim 30 Water wotır SU, SULAMAK
31 Admire edmayr BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 31 Waterfall wotırfol ŞELALE

32 Admit edmit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 32 Wave weyv 1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL SALLAMAK
33 Adult edalt YETİŞKİN 33 Way wey YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM
34 Advance edvens 1.İLERİ 2.AVANS 34 We wi BİZ
35 Advanced edvensd GELİŞMİŞ 35 Weak wiik ZAYIF,ERKSİZ
36 Advantage edventıc AVANTAJ 36 Wealth welth ZENGİNLİK,SERVET
37 Adventure edvençur MACERA 37 Weapon wepın SİLAH
38 Advertise edvırtayz REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK 38 Wear weır GİYMEK
39 Advice edvays TAVSİYE 39 Weather wedır HAVA;İKLİM
40 Advise edvayz TAVSİYE ETMEK 40 Wednesday wenzdey ÇARŞAMBA
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
41 Aerial eriyıl ANTEN 41 Week wiik HAFTA
42 Aeroplane eıropleyn UÇAK 42 Weigh weit AĞARLIK, TARTMAK
43 Affair effeyır 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 43 Welcome welkam 1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN
44 Affect efekt ETKİLEMEK 44 Well wel 1.İYİ 2.KUYU
45 Afford eford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 45 Well-Known wel noun ÜNLÜ, BİLİNEN
46 Afraid efreid KORKMAK 46 West west BATI
47 After aftır SONRA 47 Wet wet NEMLİ
48 Afternoon aftırnuun ÖĞLEDEN SONRA 48 What wat NE
49 Afterwards aftırvördz (bir olaydan) SONRA 49 Whatever watevır HERNEYSE
50 Again egein BİR DAHA;YİNE 50 When wen NE ZAMAN
51 Against egeinst KARŞI, ZIT 51 Whenever wenevır 1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ...
52 Age eyc 1.YAŞ 2.ÇAĞ 52 Where weır NEREYE, NEREDE
53 Aged eycd YAŞINDA,yaslı 53 While wayl BU ARADA
54 Agency eycınsi ACENTE 54 Whistle wisl ISLI, ISLIK ÇALMAK, DÜDÜK
55 Aggressive egresiv SALDIRGAN, KAVGACI 55 White wayt BEYAZ, AK, BEYAZ TENLİ
56 Ago ego ÖNCE 56 Who hu KİM
57 Agree egrii ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 57 Whoever huevır HERKİMSE
58 Agreement egriimınt ANLAŞMA 58 Whole houl TÜM, BÜTÜN WHOLESALES = TOPTAN SATIŞ
59 Ahead ehed İLERİ,ÖNDE 59 Whose huuz KİMİN
60 Aid eyd YARDIM 60 Why way NEDEN, NİÇİN
61 Aim eym 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 61 Wide wayd 1.GENİŞ 2.KENARDAN KENARA
62 Air eyr 1.HAVA 2.HAVALANDIRMA 62 Widow wıdou DUL
63 Alarm alarm ALARM 63 Ant ent KARINCA
64 Algebra alcebra CEBİR 64 Anti anti KARŞI, ZIT, TERS

65 Alike elaık HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 65 Any eni HERHANGİ
66 Alive elaıv YAŞAMAK,CANLI 66 Anybody enibadi HERHANGİ BİRİ
67 All ol 1.HEP 2.TÜM 3.HER 67 Anyone enivan HERHANGİ BİRİ
68 All Right ol rayt 1.TAMAM 2.EVET 68 Anything enyting HERHANGİ BİR ŞEY
69 Alliance elayıns İTTİFAK,BİRLİK 69 Anyway enivey HER NEYSE
70 Alligator aligeytır TİMSAH 70 Anywhere eniveır HERHANGİ BİR YER
71 Allow elov İZİN VERMEK 71 Apart epart AYRI
72 Almost olmost HEMEN HEMEN 72 Ape eyp MAYMUN
73 Alone elon 1.YALNIZ 2.TEK 73 Apologize epolocayz ÖZÜR DİLEMEK
74 Along elong 1.BOYUNCA 2.İLERİ 74 Appear eppiır GÖRÜNMEK
75 Already olredi AZ ÖNCE, ZATEN 75 Apple epıl ELMA
76 Also olso HEM DE,AYNI ZAMANDA 76 Apply eplay 1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK
77 Always olveys DAİMA,HER ZAMAN 77 Appointment eppointmınt 1.RANDEVU 2.ATAMA
78 Amaze emeyz ŞAŞIRTMAK 78 Appreciate eprişieyt TAKTİR ETMEK
79 Ambassador embesedır BÜYÜKELÇİ 79 Approve epruv ONAYLAMAK
80 Ambition embişın HIRS 80 Approximate eproksimıt YAKLAŞIK OLARAK
81 Ambush embuş TUZAK 81 April eyprıl NİSAN
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
82 Among emong ARASINDA 82 Archbishop arçbişıp BAŞPİSKOPOS
83 Amount emaunt MİKTAR 83 Architect arkitekt MİMAR
84 Amuse emüuz EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 84 Architecture arkitekçır MİMARİ
85 And end VE 85 Area eriya ALAN, BÖLGE
86 Angry engri KIZGIN 86 Argue argüu TARTIŞMAK
87 Animal enimıl HAYVAN 87 Aristocrat eristokrat ARİSTOKRAT
88 Ankle enkl AYAK BİLEĞİ 88 Arm arm KOL, SİLAH
89 Announce enauns BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 89 Armchair armçeir KOLTUK
90 Annoy enoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 90 Armour armır ZIRH
91 Annual enyuıl YILLIK 91 Army armi ORDU
92 Another enadır DİĞER, BİR BAŞKA 92 Around eraund 1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA
93 Answer ensır YANIT 93 Arrange ereync DÜZENLEMEK, AYARLAMAK
94 Bald bold KEL 94 Arrest erest TUTUKLAMAK
95 Ball bol 1.TOP 95 Arrival erayvıl VARIŞ ,geliş
96 Ballerina belıriinı BALERİN 96 Arrive erayv VARMAK
97 Balloon baluun BALON 97 Arrow erov OK
98 Ban ben YASAK 98 Art art SANAT
99 Banana bınana MUZ 99 Article artikl 1.MAKALE 2.EŞYA
100 Bank benk BANKA 100 Artificial artifişıl YAPAY
101 Banker benkır BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 101 Artist artist SANATÇI
102 Bar bar 1.ÇUBUK 2.BAR 102 As ez 1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK
103 Bare beyr ÇIPLAK, BOŞ 103 Ash eş KÜL
104 Bargain bargın 1.PAZARLIK ETMEK 104 Ashamed eşeymd UTANMIŞ,MAHCUP
105 Barrel berıl 1.VARİL 2.NAMLU 105 Aside esayd bir yana
106 Base beys 1. TABAN 2.ÜS,temel 106 Ask esk SORMAK, İSTEMEK
107 Basement beysmınt BODRUM 107 Asleep esliip UYKUDA
108 Basket baskıt SEPET 108 Ass es 1.EŞEK 2.APTAL,GÖT
109 Bath bath YIKANMAK 109 Assistant esistınt YARDIMCI
110 Bathe beth YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 110 Associate esoşieyt ORTAK,İLGİLENMEK
111 Battle betl SAVAŞ, MUHAREBE 111 Astonish estoniş ŞAŞIRMAK (bir kimseye)
112 Bay bey KOY,körfez 112 At et DE..DA eki
113 Beach biiç SAHİL 113 Atmosphere etmosfiır HAVAKÜRE, ATMOSFER
114 Bean biin FASULYE 114 Attach eteç EKLEMEK,TAKMAK
1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül
115 Bear beır etmek 115 Attack etek SALDIRMAK, ATAK
116 Beard bıed SAKAL 116 Attempt etempt teşebvüs etmek,girişim
117 Beast biist CANAVAR 117 Attend etend KATILMAK
118 Beat biit 1.VURMAK 2.YENMEK 118 Attention etenşın DİKKAT
119 Beautiful büutiful GÜZEL 119 Attractive etrektiv ÇEKİCİ
120 Because bikoz ÇÜNKÜ 120 August ogust AĞUSTOS
121 Become bıkam OLMAK 121 Aunt aant TEYZE, HALA
122 Bed bed YATAK 122 Autumn otumn SONBAHAR
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
123 Bee bii ARI 123 Available eveylıbl HAZIR, SERBEST, BOŞTA
124 Beer biır BİRA 124 Avenue evenyu CADDE
125 Before bifor ÖNCE 125 Average evirıç ORTALAMA
126 Beg beg DİLENMEK,yalvarmak 126 Avoid evoid KAÇINMAK
127 Begin begın BAŞLAMAK 127 Awake eveyk UYANIK,UYANMAK
128 Behave biheyv DAVRANMAK 128 Aware eveyr FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK
129 Behind bihaynd ARKADA, GERİDE,arkasında 129 Away evey UZAK,UZAKTA
130 Believe bıliiv İNANMAK 130 Awful oful KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ
131 Bell bel ZİL, ÇAN 131 Axe eks BALTA
132 Belong bilong AİT OLMAK 132 Baby beybi BEBEK
133 Below bilov ALTTA, AŞAĞIDA 133 Back bek 1.ARKA 2.SIRT
134 Belt belt KEMER 134 Backbone bekbon 1.OMURGA 2.BİR İŞİN TEMELİ
135 Bench benç 1.TEZGAH 2.BANK 135 Backward bekvörd GERİYE DOĞRU
136 Bend bend EĞMEK, EĞİLMEK 136 Bad bed KÖTÜ
137 Beneath bınith ALTINDA 137 Badly bedli 1.KÖTÜ,AĞIR
138 Benefit benıfit YARARI OLMAK 138 Bag beg ÇANTA
139 Berry beri KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 139 Baggage begıc BAGAJ
140 Beside bisayd YANINDA 140 Bake beyk PİŞİRMEK
141 Besides bisaydz HEM DE 141 Baker beykır FIRINCI
142 Best best EN İYİ 142 Balance belıns 1.DENGE 2.BAKİYE
143 Bet bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 143 Balcony belkıni BALKON
144 Better better DAHA İYİ 144 Bored bord CANI SIKILMIŞ
145 Between bitviin ARASINDA 145 Born born DOĞMUŞ
146 Beyond biyand ÖTESİNDE 146 Borrow borou ÖDÜNÇ ALMAK
147 Bicycle baysikl BİSİKLET 147 Boss bos PATRON
148 Big big BÜYÜK 148 Both bouth İKİSİ
149 Bike bayk BİSİKLET 149 Bottle botl ŞİŞE
150 Bill bil 1.MAKBUZ 2.HESAP 150 Bottom botım EN ALT, DİP
151 Bin bin KAP 151 Bow bou YAY,egilmek
152 Bird börd KUŞ 152 Bowl boul ÇANAK,KASE
153 Birth börth DOĞUM 153 Box boks 1.KUTU 2.BOKS
154 Biscuit biskit BİSKÜVİ 154 Boy boy ERKEK ÇOCUK
155 Bishop bişıp PİSKOPOS 155 Brain breyn BEYİN
1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU
156 Bit bit 3.ISIRMANIN PAST ŞEKLİ 156 Brave breyv KORKUSUZ, CESUR
157 Bite bayt ISIRMAK 157 Bread bred EKMEK
158 Black blek SİYAH 158 Break breyk KIRMAK
159 Blame bleym SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 159 Breakfast brekfıst KAHVALTI
160 Blank blenk BOŞLUK 160 Bridge bric KÖPRÜ
161 Blast blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 161 Brief briif KISA, ÖZET

162 Bless bles (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK, TAKDİS 162 Bright brayt PARLAK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
163 Blind blaynd KÖR 163 Bring bring GETİRMEK
164 Blood blad KAN 164 Broadcast broodkast YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla)
165 Bloom bluum ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 165 Brother bradır ERKEK KARDEŞ, AĞABEY
166 Blow blou ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 166 Brown braun KAHVERENGİ
167 Blue blu 1. MAVİ 2.MUTSUZ 167 Budget bacıt 1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK
168 Boast boust ÖVÜNMEK 168 Bulb balb AMPUL
169 Boat bout BOT;SANDAL 169 Bunch banç DESTE, DEMET
170 Body badi GÖVDE;VÜCUT 170 Bungalow banglou tek katlı tahta ev
171 Boil boıl KAYNAMAK 171 Burglar börglır HIRSIZ
172 Bold bould CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ vs. 172 Burn börn YANMAK
173 Bomb bomb BOMBA 173 Burst börst PATLAMAK
174 Bone boun KEMİK 174 Bury böri GÖMMEK
175 Bonfire bonfayır MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 175 Bus bas OTOBÜS
176 Book buk KİTAP 176 Business biznıs İŞ
177 Book buk YER AYIRTMAK 177 Busy bizi MEŞGUL
178 Border bordır SINIR 178 But bat FAKAT
179 Bore bor CAN SIKMAK 179 Butcher butçır KASAP
180 Ceremony serımıni SEREMONİ 180 Butter batır TEREYAĞ
181 Certain sörtın KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 181 Button batn DÜĞME
182 Certainly sörtınli KUŞKUSUZ 182 Buy bay SATIN ALMAK
183 Certificate sertıfıkeyt SERTİFİKA 183 By bay YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR
184 Chain çeyn ZİNCİR 184 Cable keybl 1.KABLO 2.TELGRAF
185 Chair çeır İSKEMLE 185 Cake keyk KEK
186 Chalk çolk TEBEŞİR 186 Calculate kalkuleyt HESAPLAMAK
187 Challenge çalınc MEYDAN OKUMA,ENGEL 187 Calendar kelindır TAKVİM
188 Champion çempiın ŞAMPİYON 188 Call kol 1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET
189 Championship çempiınşip ŞAMPİYONA 189 Calm kaam SAKİN
190 Chance çens ŞANS, FIRSAT 190 Camera kemıra KAMERA
191 Change çeync 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 191 Camouflage kamuflaaj SAKLAMAK
192 Character kerıktır KİŞİLİK 192 Camp kemp KAMP
193 Charm çarm ÇEKİCİLİK 193 Campus kempıs KAMPÜS
194 Charming çarming ÇEKİCİ 194 Can ken TENEKE KUTU
195 Chatter çetır GEVEZELİK YAPMAK 195 Canal knal KANAL
196 Cheap çiip UCUZ 196 Cancel kensıl İPTAL ETMEK
197 Cheat çiit 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 197 Cancer kensır KANSER
198 Check çek KONTROL ETMEK 198 Candidate kendidıt ADAY
199 Cheese çiiz PEYNİR 199 Candle kendl MUM
200 Chemical kemıkl KİMYASAL 200 Canteen kantiin KANTİN
201 Cherry çeri KİRAZ 201 Capacity kpasiti KAPASİTE
202 Chess çes SATRANÇ 202 Capital kepıtl 1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE,
203 Chicken çikın PİLİÇ 203 Captain keptın 1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
204 Chief çif ŞEF 204 Capture kepçır 1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK
205 Child çayld ÇOCUK 205 Car kaar ARABA
206 Childhood çayldhuud ÇOCUKLUK 206 Caravan karavan KARAVAN
207 Choose çuz SEÇMEK 207 Card kaad KART
208 Christian krisçın HIRİSTİYAN 208 Care keyr BAKIM,DİKKAT, ÖZEN
209 Church çörç KİLİSE 209 Career kariır KARİYER,MESLEK
210 Cigarette sigıret SİGARA 210 Carnival karnivıl KARNAVAL
211 Cinema sinıma SİNEMA 211 Carpenter karpıntır MARANGOZ
212 Circumstances sörkımstansıs DURUM, VAZİYET 212 Carpet kaarpıt HALI
213 Circus sörkıs SİRK 213 Carry keri TAŞIMAK
214 Citizen sitizn YURTTAŞ 214 Case keys 1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM
215 City siti KENT;SİTE 215 Cash keş NAKİT
216 Civil sivl SİVİL 216 Castle kesl KALE
217 Claim kleym İLERİ SÜRMEK, iddia etmek 217 Cat ket KEDİ
218 Class klas SINIF 218 Catch keç YAKALAMAK
219 Classic klesik KLASİK 219 Cattle ketl BÜYÜKBAŞ HAYVAN
220 Clean kliin 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 220 Cause koz 1.NEDEN,SEBEB 2.NEDEN OLMAK
221 Clear kliır 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 221 Ceiling silign TAVAN
222 Clerk klark MEMUR 222 Cell sel HÜCRE (hapis,beyin v.b)
223 Clever klevır ZEKİ,AKILLI 223 Cellar selır KİLER, BODRUM
224 Climb klaymb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 224 Century sençri YÜZYIL
225 Clock klok SAAT 225 Connect konekt BİRLEŞTİRMEK
226 Close klous YAKIN 226 Conquer konkuır İŞGAL ETMEK,FETHETMEK
227 Close klouz 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 227 Consider konsidır 1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK
228 Clothes klouthz GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 228 Consist kınsist OLUŞMAK
229 Cloud klaud BULUT 229 Contain konteyn İÇERMEK,KAPSAMAK
230 Club klab KLÜP 230 Content kontent İÇERİK
231 Coal kol KÖMÜR 231 Contents kontents İÇERİK,İÇİNDEKİLER
232 Coat kout PALTO 232 Continuous kontinuıs SÜREKLİ,DEVAMLI
233 Coconut kokonat HİNDİSTAN CEVİZİ 233 Control kontroul KONTROL ETMEK, YÖNETMEK
234 Coffee kafi KAHVE 234 Convenient konvinyınt ELVERİŞLİ, UYGUN
235 Coffin kofin TABUT 235 Conversation konverseyşın KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET
236 Coin koin MADENİ PARA 236 Cook kuuk 1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK
237 Cold kould SOĞUK 237 Cool kuul 1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK
238 Collar kolır YAKA, TASMA 238 Cop kap POLİS
239 Collect kolekt TOPLAMAK 239 Copper kapır BAKIR
240 Colour kalır RENK 240 Copy kopi KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK

241 Comb kom TARAK 241 Corn korn 1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns)
242 Come kam GELMEK 242 Corner kornır KÖŞE
243 Comfort kanfırt KONFOR ,RAHAT 243 Correct korekt 1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK
244 Comfortable kanfırtıbıl KONFORLU 244 Cost kost MASRAF,MALİYET,
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
245 Command komand EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 245 Costly kostli PAHALI
246 Common kamın ORTAK,YAYGIN 246 Cottage kotıc KULUBE,KÖY EVİ
247 Community komüniti TOPLULUK 247 Cotton kotn PAMUK
248 Company kampany 1.ŞİRKET 248 Cough kof ÖKSÜRMEK
249 Competition kompitişn 1.YARIŞMA 2.REKABET 249 Council kaunsl KONSEY
250 Complain kımpleyn YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 250 Count kaunt SAYMAK
251 Complete kımpliit TAM,tamamlamak 251 Country kantri 1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN
252 Compliment komplimınt İLTİFAT, ÖVGÜ 252 Couple kapıl 1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ
253 Compound kompaund BİRLEŞİK, BİLEŞİK 253 Courage karıc CESARET
254 Concern konsörn 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 254 Course kors 1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA
255 Concert kansıt KONSER 255 Court kort 1.MAHKEME 2.KORT
256 Conclude konkluud SONUÇLANDIRMAK 256 Cousin kazn KUZEN
257 Condition kındişın DURUM, ŞART 257 Cover kavır KAPLAMAK,kapak
258 Confess kınfes İTİRAF ETMEK 258 Cow kau İNEK
259 Confidence konfidıns GÜVEN 259 Coward kauırd KORKAK
260 Confuse kınfüuz (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 260 Crack krek KIRMAK
261 Congratulate kongraçuleyt KUTLAMAK 261 Crash kreş KAZA,ÇARPMAK
262 December dısembır ARALIK (ayı) 262 Crazy kreyzi ÇILGIN
263 Decide disayd KARAR VERMEK 263 Cream kriim 1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ
264 Decision dısijn KARAR 264 Creature kriiçır YARATIK
265 Declare dikleır AÇIKLAMAK,bildirmek 265 Crime kraym SUÇ
266 Decorate dekıreyt DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 266 Criticize kritisayz ELEŞTİRMEK
267 Deed diid TAPU 267 Crop krop ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK
1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA
268 Deep diip DERİN 268 Cross kros GİTMEK 2.HAÇ
269 Deer diır GEYİK 269 Crowd kraud KALABALIK
270 Defeat dıfiit KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 270 Crown kraun TAÇ
271 Defence difens SAVUNMA, DEFANS 271 Crush kraş EZME,EZMEK
272 Defend difend SAVUNMAK 272 Cry kray BAĞIRMAK, AĞLAMAK
273 Definite defınit KESİN, BELİRLİ 273 Cube küub KÜP
274 Degree dıgrii DERECE,LİSANS 274 Culture kalçır KÜLTÜR
275 Delay dıley GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 275 Cup kap 1.FİNCAN 2.KUPA
276 Delicious dılişıs LEZZETLİ 276 Cure küur İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM
277 Deliver delivır DAĞITMAK, DAĞITIM 277 Current karınt GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR
278 Demand dimend İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ 278 Curse körs LANET
279 Dentist dentist DİŞÇİ 279 Curtain körtn PERDE
280 Deny dınay İNKAR ETMEK, YALANLAMAK 280 Curve körv KIVRIM,EĞRİ
281 Depart dıpart AYRILMAK 281 Custom kastım GELENEK,ADET
282 Department dıpartmınt BÖLÜM;DEPARTMAN 282 Customer kastımır ALICI, MÜŞTERİ
283 Depend dıpend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 283 Cut kat KESMEK,AZALTMAK
284 Deposit dıpozıt DEPOZİT 284 Dad ded BABA
285 Depress dıpres BUNALTMAK,bastırmak 285 Daily deyli GÜNLÜK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
286 Describe dıskrayb TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 286 Dam dem BARAJ
287 Desert dezırt 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 287 Dance dens DANS
288 Deserve dızörv HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 288 Danger deyncır TEHLİKE
289 Desire dızayr ARZU 289 Dangerous deyncrıs TEHLİKELİ
1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN
290 Desk desk SIRA;MASA 290 Dare deyr OKUMAK
291 Dessert dızört TATLI (yiyecek) 291 Dark dark 1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ
292 Destroy dıstroy YIKMAK 292 Dash deş HIZLA KOSMAK
293 Detail diteyl AYRINTI, DETAY 293 Date deyt GÜNÜN TARİHİ
294 Devil devl ŞEYTAN 294 Daughter dotır KIZ ÇOCUK
295 Dial dayıl 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 295 Day dey GÜN
296 Diamond daymınd 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 296 Dead ded ÖLÜ
297 Diary dayri GÜNLÜK, AJANDA 297 Deal diıl ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR
298 Dictator dıkteytır DİKTATÖR 298 Dear diır 1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI
299 Dictionary dikşınri SÖZLÜK 299 Death deth ÖLÜM
300 Die day ÖLMEK 300 Doubt daut 1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK
301 Difference difrıns AYIRIM, FARK 301 Down daun AŞAĞISI
302 Different dıfrınt FARKLI 302 Draw drov 1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece)
303 Difficult dıfıkılt ZOR 303 Dreadful dredfl KORKUNÇ, KÖTÜ
304 Dig dig KAZMAK 304 Dream driim DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK
305 Dinner dinır AKŞAM YEMEĞİ 305 Dress dres 1.GİYSİ 2.GİYİNMEK

306 Diploma dıploumı DİPLOMA 306 Drill dril 1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK,talim yapmak
307 Diplomat dıplımat DİPLOMAT 307 Drink drink İÇMEK
308 Direct dırekt 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 308 Drive draıv ARABA KULLANMAK, SÜRMEK
309 Direction dırekşn YÖN 309 Drop drop 1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA
310 Director dırektır DİREKTÖR 310 Dry dray 1.KURU 2.KURUMAK
311 Dirt dört KİR 311 Dust dast TOZ
312 Dirty dörti KİRLİ 312 Duty düuti 1.GÖREV,HİZMET,VERGİ
313 Disadvantage disadvantıc DEZAVANTAJ 313 Each iiç HER, HER BİRİ
314 Disappear disıpiır GÖZDEN KAYBOLMAK 314 Eager iigır İSTEKLİ
315 Disappoint disıpoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 315 Ear iır KULAK
316 Disc disk DİSK 316 Early örli ERKEN
317 Disc-Jockey disk cokey DİSCOKEY 317 Earn örn PARA KAZANMAK
318 Discipline disiplin DİSİPLİN 318 Earth örth 1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI
319 Discover diskavır KEŞFETMEK 319 Ease iiz kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK
320 Discuss dıskas TARTIŞMAK 320 East iist DOĞU
321 Disease diziiz HASTALIK 321 Easy iizi KOLAY
322 Dish diş YEMEK,TABAK 322 Eat iit YEMEK YEMEK
323 Dismiss dismis KOVMAK 323 Edge ec KENAR
324 Disobey disıbey İTAAT ETMEMEK 324 Editor editır EDİTÖR
325 Dispose dispouz yerleştirmek.,HAZIRLAMAK 325 Educate ecukeyt EĞİTİM,EGİTMEK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
326 Dispute dıspüut ANLAŞMAZLIK 326 Effect ıfekt ETKİ
327 Distinguish distinguwiş AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 327 Egg eg YUMURTA
328 Distribute distribüut DAĞITMAK 328 Either.....Or.... aydır ... or YA.....YA.....
329 District distrikt İLÇE,BÖLGE,SEMT 329 Elbow elbou DİRSEK
330 Disturb distörb RAHATSIZ ETMEK 330 Elder eldır YAŞLI (daha yaşlı)
331 Division divijn BÖLÜM 331 Election ılekşın SEÇİM
332 Dizzy dizi BAŞ DÖNMESİ 332 Electricity ılektrisiti ELEKTRİK
333 Do do YAPMAK 333 Elegant elıgınt ZARİF,ŞIK

334 Dock dok 1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK 334 Elephant elıfınt FİL
335 Doctor daktır DOKTOR 335 Else els DAHA, BAŞKA
336 Document dokümınt DOKÜMAN 336 Emergency ımörcınsi ACİL DURUM
337 Dog dog KÖPEK 337 Employee ımployi İŞCİ,PERSONEL
338 Doll dol OYUNCAK BEBEK 338 Empty empti BOŞ
339 Donkey donki EŞEK 339 Encourage ınkarıc CESARETLENDİRMEK
340 Door door KAPI 340 End end SON, BİTİRMEK
341 Double dabl ÇİFT 341 Enemy enımi DÜŞMAN
342 Exchange ıksçeync DEĞİŞ TOKUŞ 342 Energy enırci ENERJİ
343 Excite ıksayt HEYECANLANDIRMAK 343 Engage engeyc 1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK
344 Exclude eksklud DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 344 Engine encin MAKİNE
1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR,
345 Excuse eksküuz MAZERET 345 Enjoy ıncoy EĞLENMEK,HOŞLANMAK
346 Exercise eksısayz EGZERSİZ 346 Enough inaf YETER
347 Exist ıgzist OLUŞ, VAR OLMAK 347 Enter enter GİRMEK
348 Exit eksit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 348 Entertainment entıteynmınt EĞLENCE
349 Expect ekspekt UMMAK,BEKLEMEK 349 Entrance entrıns GİRİŞ
350 Expense ekspens MASRAF 350 Envelope ınvılop ZARF
351 Expensive ekspensiv PAHALI 351 Equal ikuıl EŞİT
352 Experience ıkspiriıns TECRÜBE 352 Equality ikualiti EŞİTLİK
353 Expert ekspört BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 353 Error erır HATA
354 Explode ıksploud PATLAMAK (bomba patlaması) 354 Escape ıskeyp KAÇMAK
355 Explore ıksplor KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 355 Essential ısenşıl GEREKLİ,ZORUNLU
356 Express ıkspres İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 356 Even ivın 1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN
357 Expression ıkspreşın İFADE,ANLATIM 357 Evening ivning AKŞAM
358 Extra ekstrı FAZLA, EKSTRA 358 Event ivent OLAY
359 Eye ay GÖZ 359 Eventually ivençuıli SONUNDA, NİHAYET
1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA
360 Face feys GELMEK 360 Ever evır HİÇ
361 Factory fektri FABRİKA 361 Every evri HER
362 Fair feır 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR 362 Evil ivl KÖTÜ
363 Fairly feıli OLDUKÇA 363 Exact ıgzekt TAM,KESİN
364 Fall fol 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 364 Exactly ıgzekli KESİN OLARAK
365 False fols 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 365 Examine ıgzamin İNCELEMEK, SINAV VERMEK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
366 Familiar fımiliır TANIDIK, BİLDİK 366 Example ıgzempl ÖRNEK
367 Family femıli AİLE, FAMİLYA 367 Excellent eksılınt MÜKEMMEL
368 Famous feymıs ÜNLÜ 368 Except ıksept DIŞINDA, HARİÇ
369 Fanatic fınıtik FANATİK 369 Exception ıksepşın İSTİSNA
370 Far far UZAK 370 Flood flad SEL
371 Fare feır ÜCRET (tren,vapur vb. için) 371 Floor floor KAT,ZEMİN,TABAN
372 Farm fam ÇİFTLİK 372 Flour flauır UN
373 Farther fardır DAHA UZAK 373 Flower flauır ÇİÇEK
374 Fashion feşn MODA 374 Fly flay 1.UÇMAK 2.SİNEK
375 Fast fast HIZLI 375 Fog fog SİS
376 Fat fet 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 376 Follow folou İZLEMEK, TAKİP ETMEK
377 Fate feyt KADER 377 Fond fond DÜŞKÜN,SEVEN
378 Father fadır BABA 378 Food fuud YİYECEK, BESİN
379 Favour feyvır iyilik 379 Fool fuul 1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK
380 Favourable feyvırıbl ELVERİŞLİ 380 Foot fuut AYAK
381 Favourite feyvrıt EN SEVİLEN, FAVORİ 381 For for İÇİN
382 Fear fiır KORKU 382 Forbid forbid YASAKLAMAK
383 Feather fedır TÜY (kuş tüyü) 383 Force fors ZORLAMAK, ZOR, FORS
384 February february ŞUBAT 384 Foreign forın YABANCI (ülke veya ırk)
385 Fee fii HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 385 Forest forıst ORMAN
386 Feed fid BESLEMEK 386 Forget fıget UNUTMAK
387 Feel fiil HİSSETMEK 387 Forgive fıgiv BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK
388 Fellow felıu ADAM,DOST 388 Fork fork ÇATAL
389 Female fimeyl DİŞİ 389 Fortune forçın 1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH
390 Fetch feç GİDİP GETİRMEK,ALMAK 390 Forward forvıd İLERİ
391 Fever fivır ATEŞ (vücut) 391 Fox foks TİLKİ
392 Few füu AZ, BİR KAÇ 392 Free frii ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK
393 Field fiild ALAN,TARLA 393 Free frii BEDAVA, ÜCRETSİZ
394 Fight fayt KAVGA, KAVGA ETMEK 394 Freedom friidım ÖZGÜRLÜK
395 Figure figır ŞEKİL,RAKAM,SAYI 395 Freeze friz DONMAK
396 File fayl 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 396 Fresh freş TAZE
397 Fill fil DOLDURMAK 397 Friday fraydey CUMA
398 Film film FİLM 398 Friend frend ARKADAŞ
399 Final faynl SON 399 Friendly frendli DOSTÇA
400 Finally faynıli SONUNDA 400 Frighten fraytn KORKUTMAK
401 Finance faynens FİNANS 401 Frog frog KURBAĞA
402 Find faynd BULMAK 402 From from (...DEN, ...DAN) EKİ
403 Fine fayn 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 403 Front frant ÖN
404 Finger fingır PARMAK 404 Fruit fruut MEYVE
405 Finish finiş BİTİM, BİTMEK 405 Full ful DOLU, TAMAMEN
1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN
406 Fire fayır KOVMAK 406 Fun fan EĞLENCE
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
407 Firm förm FİRMA,SAGLAM 407 Funny fani 1.KOMİK 2.GARİP
408 First först BİRİNCİ, İLK 408 Fur för KÜRK
409 Fish fiş BALIK 409 Further fördır DAHA FAZLA , AYRICA
410 Fit fit UYGUN ,FORMDA 410 Future füuçır GELECEK
411 Fix fiks YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 411 Gain geyn KAZANMAK
412 Flag fleg BAYRAK 412 Gallery gelıri GALERİ
413 Flake fleyk PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 413 Gamble gembl KUMAR OYNAMAK, KUMAR
414 Flame fleym ALEV 414 Game geym OYUN
415 Flash fleş FLAŞ 415 Gang geng ÇETE
416 Flat flet 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı) 416 Garage garaaj GARAJ
417 Flavour fleyvır TAT,LEZZET 417 Garden gadn BAHÇE
418 Flesh fleş ET (derinin altındaki) 418 Garlic gaalik SARIMSAK
419 Flight flayt UÇUŞ 419 Gas ges GAZ
420 Float flout YÜZMEK , ŞAMANDIRA 420 Gate geyt BAHÇE KAPISI
421 Flock flok SÜRÜ 421 Gather gedır 1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK
422 Grain greyn TAHIL,TANE 422 General cenrıl GENERAL,YAYGIN
423 Grand grend BÜYÜK, MUHTEŞEM 423 General cenrıl GENEL
424 Grape greyp ÜZÜM 424 Generous cenrıs CÖMERT
425 Grasp grasp SIKICA TUTMAK 425 Genius ciniıs DAHİ
426 Great greyt BÜYÜK, MÜKEMMEL 426 Gentleman centlmın CENTİLMEN
427 Green griin 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 427 Get get 1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK
428 Grey grey GRİ 428 Gift gift 1.ARMAĞAN 2.YETENEK
429 Grill gril GRİL 429 Gipsy cipsi ÇİNGENE
430 Grip grip SIKICA TUTMAK 430 Girl görl KIZ
431 Grocer grousır BAKKAL 431 Give giv VERMEK
432 Ground graund YER, TOPRAK 432 Glad gled MEMNUN

433 Group gruup GURUP, TOPLULUK 433 Gladly gledli memnuniyetle


434 Grow grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 434 Glass glas CAM, BARDAK
435 Guard gard KORUMAK,BEKÇİ 435 Glove glav ELDİVEN
436 Guerrilla gırilı GERİLLA 436 Go go GİTMEK
437 Guess ges TAHMİN ETMEK 437 Goat gout KEÇİ
438 Guest gest KONUK 438 God gad TANRI
439 Guide gayd REHBER, REHBERLİK ETMEK 439 Gold gould ALTIN
440 Guilt gilt SUÇ, KABAHAT 440 Golden gouldın ALTINDAN
441 Gum gam 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 441 Goldfish gouldfiş AKVARYUM BALIĞI
442 Gun gan SİLAH 442 Good gud 1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot )
443 Habit hebit ALIŞKANLIK 443 Good-Looking gud luking İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI
444 Hail heyl DOLU (yağış),selamlamak 444 Goose guus KAZ
445 Hair heyr 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 445 Government gavınmınt HÜKÜMET
446 Half half YARIM 446 Graduate grecueyt MEZUN (üniversite mezunu)
447 Hall hol HOL 447 Hostage hastıc ESİR, REHİNE
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
448 Hammer hemır ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 448 Hostel hastl PASNİYON
449 Hand hend EL 449 Hot hat 1.SICAK 2.ACI ( yemekte )
450 Handbag hendbeg EL ÇANTASI (kadınların) 450 Hotel houtel OTEL
451 Handsome hendsım YAKIŞIKLI 451 Hour auır SAAT
452 Handwriting hendrayting EL YAZISI 452 House haus EV
453 Hang heng ASMAK 453 Housewife haus wayf EV HANIMI
454 Hangar hengır HANGAR 454 How haw NASIL
455 Happy hepi MUTLU 455 However hauevır ANCAK
456 Harbour harbır LİMAN 456 Hum ham UGULTU ,VIZILDAMAK,
457 Hard hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 457 Humble hambl ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ
458 Hardly hardli neredeyse hiç ,ZORLA 458 Humour hüumır GÜLDÜRÜ, MİZAH
459 Harm harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 459 Hungry hangri AÇ
460 Harvest harvıst HASAT 460 Hunt hant AVLAMAK
461 Hat het ŞAPKA 461 Hurry hari ACELE ETMEK
462 Hate heyt NEFRET 462 Hurt hört YARALAMAK, YARALANMAK
463 Hawk hovk 1.ATMACA ,ŞAHİN 463 Husband hazbınd KOCA, ERKEK EŞ
464 Head hed BAŞ, KAFA 464 Ice ays BUZ
465 Headache hedeyk BAŞ AĞRISI 465 Ice-Cream ays kriim DONDURMA
466 Health helth SAĞLIK 466 Idea aydiı FİKİR,ÖNERİ
467 Healthy helthi SAĞLIKLI 467 Idle aydl ATIL, BOŞ
468 Hear hiir DUYMAK 468 If if EĞER
469 Heart hart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 469 ill il HASTA, HASTALIK
470 Heat hiit ISI 470 Illegal illigıl KANUNSUZ
471 Heater hiitır ISITICI 471 Immediate immidiıt ANINDA, DERHAL
472 Heaven hevın CENNET 472 Impolite impolayt KABA, NAZİK DEĞİL
473 Heavy hevi AĞIR 473 Import import İTHAL ETMEK
474 Height hayt YÜKSEKLİK 474 Impossible imposıbl OLANAKSIZ
475 Hell hel CEHENNEM 475 In in 1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER
476 Help help YARDIM, YARDIM ETMEK 476 In Order To in ordır to AMACIYLA, MAKSADIYLA
477 Here hiır BURASI, BURADA, BURAYA 477 Include inkluud KAPSAMAK
478 Hero hiro KAHRAMAN 478 Incorrect ınkırekt HATALI, YANLIŞ
479 Hesitate heziteyt DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 479 Increase inkriiz ARTMAK
480 Hiccup hikap HIÇKIRIK 480 Incredible inkredıbl İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ
481 Hide hayd SAKLANMAK, SAKLAMAK 481 Independent ındıpendınt BAĞIMSIZ
482 High hay YÜKSEK 482 Industry indastri ENDÜSTRİ
483 Hill hil TEPE, YOKUŞ 483 Influence ınfluıns ETKİ, ETKİLEMEK

484 Hire hayır KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 484 Inform infoom BİLDİRMEK
485 History histri TARİH 485 Informal infoomıl GAYRI RESMİ
486 Hit hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 486 Information infımeyşın BİLGİ, ENFORMASYON
487 Hobby hobi HOBİ 487 Ink ink MÜREKKEP
488 Hold hold TUTMAK, KAVRAMAK 488 Inn in 1.HAN 2.MOTEL
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
489 Hole hol DELİK 489 Insect insekt BÖCEK
490 Holiday holidey TATİL GÜNÜ 490 Inside insayd İÇERİSİ

491 Hollow halou BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar v.b) 491 Insist insist ISRAR ETMEK
492 Home hom EV, YUVA 492 Install instol KURMAK,YERLEŞTİRMEK
493 Honest anıst DÜRÜST 493 Instance instıns ÖRNEK
494 Honey hani BAL 494 Instead Of insted ov YERİNE
495 Honeymoon hanimuun BALAYI 495 Instruction instrakşn TALİMAT,EGİTİM
496 Honour anır ONUR 496 Instrument instrumınt ENSTRÜMAN
497 Hop hap SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 497 Intelligent intelicınt ZEKİ
498 Hope houp UMUT 498 Interest interest 1.İLGİ DUYMAK 2. FAİZ
499 Hopeless houplıs UMUTSUZ 499 Interesting intresting İLGİNÇ
500 Horizon hırayzın UFUK 500 Intermediate intımidiıt ARADA,ORTA
501 Horn horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 501 International intıneyşınıl ULUSLARARASI

502 Horrible haribl KORKUNÇ 502 Interrupt intırapt DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA GİRMEK
503 Horse hors AT 503 Interval ıntıvl ARALIK,SÜRE
504 Hospital haspitl HASTANE 504 Interview intıvüu RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
505 Host houst EV SAHİBİ (konukları olan) 505 Into intu İÇİNE
506 It it O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri) 506 Introduce intrıdyus TANITMAK,TANIŞTIRMAK
507 Jail jeyl HAPİS 507 Invalid invelid GEÇERSİZ
508 Jam cem 1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam ) 508 Invent invent İCAT ETMEK, YARATMAK
509 January cenueri OCAK ( ayı ) 509 Investigate ınvestıgeyt ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK

510 Jaw cov 1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK 510 Invite ınvayt DAVET ETMEK
511 Jazz cez CAZ 511 Iron ayrın 1.DEMİR 2.ÜTÜ
512 Jealous celıs KISKANÇ 512 Island aylınd ADA
513 Jet cet JET, FIŞKIRMAK 513 Likely laykli MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA
514 Jewel cuıl MÜCEVHER 514 Liquid likuit SIVI
515 Job cab İŞ 515 List list LİSTE
516 Join coin KATILMAK 516 Listen lisın DİNLEMEK
517 Joke couk ŞAKA 517 Little litıl KÜÇÜK
518 Journal cöönl GAZETE,DERGİ 518 Live laıv CANLI
519 Journalist cönılist GAZETECİ 519 Live liv YAŞAMAK
520 Journey cööni YOLCULUK 520 Lives layvz YAŞAMLAR
521 Judge cac 1.HAKİM 2.YARGILAMAK 521 Living living YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
522 Judgement cacmınt YARGI 522 Load loud YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
523 Juice cuis SU (meyve suyu v.s.) 523 Local lokıl BÖLGESEL, YEREL
524 July culy TEMMUZ 524 Lock lok KİLİTLEMEK, KİLİT
525 Jump camp SIÇRAMAK, ATLAMAK 525 Long long UZUN
526 June cuun HAZİRAN 526 Look luuk BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
527 Jury cüri JÜRİ 527 Loose luuz GEVSEK,BOL
528 Just cast 1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ 528 Lose luuz KAYBETMEK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
529 Justice castis ADALET 529 Loss los KAYIP, ZARAR
530 Keep kiip KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK 530 Lot lot ÇOK
531 Key kii ANAHTAR 531 Loud laud YÜKSEK SESLİ
532 Kick kik TEKME, TEKMELEMEK 532 Love lav SEVGİ;AŞK
533 Kid kid 1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ 533 Lovely lavli SEVİMLİ
534 Kill kil ÖLDÜRMEK 534 Low lov ALÇAK, DÜŞÜK
535 Kind kaynd 1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR 535 Lower lovır ALT,DÜŞÜRMEK
536 King king KRAL 536 Luck lak ŞANS
537 Kingdom kingdım KRALLIK 537 Lucky laki ŞANSLI
538 Kiss kis ÖPÜCÜK, ÖPMEK 538 Luggage lagıc VALİZ
539 Kitchen kiçın MUTFAK 539 Lunch lanç ÖĞLE YEMEĞİ
540 Knee nii DİZ, DİZ ÇÖKMEK 540 Lung lang AKCİĞER
541 Knife nayf BIÇAK 541 Luxury lakşıri LÜKS
542 Knock nok VURMAK (kapıya vurmak) 542 Machine mışiin MAKİNE
543 Know nou BİLMEK 543 Machine-Gun mışiin gan MAKİNELİ TÜFEK
544 Knowledge navlıc BİLGİ 544 Mad med DELİ
545 Labour leybır İŞGÜCÜ 545 Madam medım MADAM, BAYAN
546 Lack lek EKSİKLİK 546 Magic mecik BÜYÜ
547 Ladder ledır MERDİVEN 547 Mail meyl POSTA
548 Lady leydi HANIMEFENDİ 548 Main meyn ANA, ESAS
549 Lake leyk GÖL 549 Make meyk 1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
550 Lamp lemp LAMBA 550 Make-Up meyk ap 1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
551 Land lend KARA,ARAZİ 551 Male meyl ERKEK
552 Land lend İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.) 552 Man men ADAM
553 Landlady lendleydi EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN 553 Manage menıc YÖNETMEK, KONTROL ETMEK
554 Language lengwıc DİL ( yabancı dil v.b ) 554 Management menıcmınt YÖNETİM, İDARE
555 Large larc GENİŞ 555 Manager menıcır YÖNETİCİ, MENAJER
556 Last lest SON, SONUNDA, GEÇMİŞ 556 Manner menır TAVIR, GÖRGÜ
557 Last lest DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK 557 Many meni BİRÇOK
558 Late leyt 1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ 558 Map mep HARİTA
559 Laugh laf GÜLMEK 559 March març 1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
560 Laundry londri YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE 560 Mark mark İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
561 Lavatory levıtri TUVALET 561 Market maakıt PAZAR, PİYASA
562 Law lou YASA, KANUN 562 Marry meri EVLENMEK
563 Lawyer louyır AVUKAT 563 Marvelous marvılıs HARİKA,OLAGANÜSTÜ
564 Lazy leyzi TEMBEL 564 Mask mesk MASKE
565 Lead led 1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU 565 Mass mes KÜTLE, KİTLE, YIGIN
ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL
566 Lead liid GÖSTERMEK 566 Master mestır USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA
567 Leader liidır ÖNDER, LİDER 567 Match meç 1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
568 Leadership liidışip ÖNDERLİK 568 Material metıriıl MALZEME, MADDE
569 Leaf liif YAPRAK 569 Matter metır 1.MESELE 2.MADDE,KONU
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
570 Lean liin 1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK 570 May mey 1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
571 Learn lörn ÖĞRENMEK 571 Me mi BANA, BEN
572 Least liist EN AZ 572 Meal miıl YEMEK
573 Leather ledır DERİ 573 Meaning miining ANLAM
574 Leg leg BACAK 574 Meantime miintaym BU ARADA
575 Legacy legisi MİRAS 575 Meanwhile miinvayl BU ARADA, AYNI ANDA
576 Legal ligl YASAL 576 Measure mejır ÖLÇÜ,ÖNLEM
577 Lemon lemın LİMON 577 Meat miit ET
578 Lens lenz LENS 578 Mechanic mekanik MEKANİK
579 Less les DAHA AZ 579 Medal medıl MADALYA
580 Lesson lesn DERS 580 Medicine medisin İLAÇ, TIP
581 Let let BIRAKMAK 581 Meet miit BULUŞMAK, KARŞILAMAK
582 Letter letır MEKTUP, HARF 582 Meeting miiting TOPLANTI, MİTİNG
583 Level levl DÜZEY, SEVİYE 583 Melody melodi EZGİ, MELODİ
584 Liberal libırıl LİBERAL 584 Melon melın KAVUN
585 Library laybrıri KİTAPLIK, KÜTÜPHANE 585 Melt melt ERİMEK
586 Licence laysıns LİSANS (ehliyet v.b ) 586 Member membır ÜYE
587 Lie laı YALAN, YALAN SÖYLEMEK 587 Memorize memırayz EZBERLEMEK
588 Lie laı YATMAK 588 Memory memıri HAFIZA
589 Life layf YAŞAM, HAYAT 589 Men men ADAMLAR
590 Lift lift 1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK 590 Mend mend TAMİR ETMEK,ONARMAK
591 Light layt 1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF 591 Mental mentıl ZİHİNSEL
592 Like layk 1. HOŞLANMAK 2.GİBİ 592 Mention menşın BAHSETMEK,ANMA
593 Middle midl ORTA 593 Merchant mörçınt TÜCCAR
594 Midnight midnayt GECE YARISI (24:00) 594 Merry meri MUTLU,NEŞELİ
595 Military militıri ASKERİ 595 Mess mes KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
596 Milk milk SÜT 596 Message mesıc MESAJ
597 Mind maynd AKIL 597 Metal metıl METAL
598 Mind maynd aldırmak,önemsemek 598 Meter mitır ÖLÇEK
599 Mine mayn 1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN 599 Method methıd METOT,YÖNTEM
600 Minimum minımum ENAZ 600 Metre mitr METRE
601 Minister minıstır 1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI 601 Mice mays FARELER
602 Minority maynorıti AZINLIK 602 Nuisance nuusıns SIKINTI, RAHATSIZLIK
603 Minute mınıt 1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT 603 Number nambır SAYI, NUMARALANDIRMAK
604 Mirror mirır AYNA 604 Nurse nörs HEMŞİRE, HASTABAKICI
605 Miss mis 1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP 605 Nut nat 1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
606 Miss mis BAYAN 606 Oak ook MEŞE
607 Missile misayl FÜZE, FIRLATILAN CİSİM 607 Obey obey SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
608 Mission mişn ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON 608 Object ıbcekt İTİRAZ ETMEK
609 Mix miks KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK 609 Object abcekt NESNE, OBJE, AMAÇ
610 Model madl MODEL (model araba,manken v.b) 610 Observation abzıveyşın GÖZLEM
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
611 Modern madn MODERN, ÇAĞDAŞ 611 Observe ıbzörv GÖZLEM YAPMAK
612 Modest modıst MÜTEVAZİ, ILIMLI 612 Obtain ıbtein ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
613 Moment moumınt AN 613 Obvious ıbvıyıs AÇIK, BELLİ
614 Monday mondey PAZARTESİ 614 Ocean ouşın OKYANUS
615 Money mani PARA 615 October oktobır EKİM (ayı )
616 Monkey manki MAYMUN 616 Of ov İYELİK EKİ, NIN
617 Month manth AY (takvim ayı) 617 Off of KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK
618 Moon muun AY 618 Offer ofır TEKLİF ETMEK
619 More mor DAHA FAZLA 619 Office ofis OFİS
620 Morning morning SABAH 620 Officer ofisır SUBAY, MEMUR
621 Mosque mosk CAMİ 621 Official ofişl RESMİ
622 Most moust EN ÇOK 622 Often ofn SIK SIK
623 Mother madır ANNE 623 Oil oyl YAĞ, PETROL
624 Motor moutır MOTOR 624 Old old ESKİ, YAŞLI
625 Mountain mauntın DAĞ 625 On an ÜZERİNDE
626 Mouse maus FARE 626 Once wans 1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
627 Mouth mauth AĞIZ 627 One wan BİR
628 Move muuv HAREKET ETMEK, 628 Only ounli SADECE, YALNIZCA
629 Movement muuvmınt HAREKET 629 Open oupın AÇIK, AÇMAK
630 Much maç ÇOK (miktarca) 630 Operator opıreytır OPERATÖR
631 Mud mad ÇAMUR 631 Opportunity aporçüniti FIRSAT
632 Murder mördır CİNAYET,öldürmek 632 Opposite apızit ZIT,TERS
633 Music müuzik MÜZİK 633 Optimist aptimist İYİMSER
634 Must mast ZORUNLULUK 634 Or or VEYA
635 My may BENİM 635 Orange orınc 1.PORTAKAL 2.TURUNCU
636 Mystery mıstri GİZEM,SIR 636 Order oordır 1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
637 Nail neyl 1.TIRNAK 2.ÇİVİ 637 Ordinary oodnri SIRADAN, NORMAL
638 Name neym İSİM 638 Organ orgın 1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ
639 Narrow nerou DAR 639 Origin oricin KÖKEN, ORİJİN
640 Nation neyşın ULUS 640 Other adır DİĞER
641 National neyşınl ULUSAL 641 Otherwise adırwayz 1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
642 Native neytiv YERLİ (her native language) 642 Ought oot ..MELİ ..MALI EKİ
643 Near niır YAKIN 643 Our aar BİZİM
644 Neck nek BOYUN, yaka 644 Out aut DIŞARI
645 Need niid GEREKSİNİM, İHTİYAÇ 645 Out-Of-Date aut ov deyt MODASI GEÇMİŞ, ESKİ
646 Needle niidl İĞNE, ŞİŞ 646 Output autput ÇIKTI
647 Neglect nıglekt İHMAL ETMEK 647 Outside autsayd DIŞARI
648 Neighbour neybır KOMŞU 648 Over ouvır 1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
649 Neither niidır HİÇBİRİ 649 Overcome ouvıkam ÜSTESİNDEN GELMEK
650 Neither...Nor... naydır..nor.. NE O..NE ÖBÜRÜ 650 Own on KENDİ ,SAHİP OLMAK
651 Nephew nevüuu YEĞEN (erkek) 651 Owner ounır SAHİP
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
652 Nervous nörvıs SİNİRLİ 652 Page peyc SAYFA
653 Nest nest YUVA, KUŞ YUVASI 653 Pain peyn ACI, AĞRI
654 Never never HİÇBİR ZAMAN ,ASLA 654 Paint peynt BOYAMAK, BOYA
655 New nuu YENİ 655 Painter peyntır 1.RESSAM 2.BOYACI
656 News nüuz HABER 656 Pair peır ÇİFT
657 Newspaper nüuspeypır GAZETE 657 Palace pelıs SARAY
658 Next nekst EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ 658 Pale peyl SOLUK,SOLGUN (renk)
659 Nice nays HOŞ 659 Panic penik PANİK
660 Niece niis YEĞEN (kız) 660 Paper peypır 1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
661 Night nayt GECE 661 Paradise perıdays CENNET
662 No no HAYIR 662 Paragraph perıgraf PARAGRAF
663 Noble noubl SOYLU 663 Parent perınt ANA BABA
664 Nobody noubadi HİÇ KİMSE 664 Park park 1.PARK 2.PARK ETMEK
665 Noise noiz GÜRÜLTÜ 665 Parliament parlımınt PARLAMENTO
666 None nan HİÇBİRİSİ 666 Part part KISIM, BÖLÜM ,PARÇA
667 Noon nuun ÖĞLE ZAMANI 667 Part-Time part taym YARIM GÜN
668 Normal normıl NORMAL 668 Partner partnır 1.ORTAK 2.PARTNER
669 North north KUZEY 669 Party paati PARTİ
670 Nose nouz BURUN 670 Pass pes GEÇMEK, GEÇİRMEK
671 Not nat DEĞİL 671 Passage pesıc PASAJ,GEÇİŞ
672 Note not 1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA 672 Passenger pesıncır YOLCU
673 Nothing nathing HİÇBİR ŞEY 673 Passport pasport PASAPORT
674 Notice noutis DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK 674 Password paswörd PAROLA
675 November novembır KASIM 675 Past pest GEÇMİŞ,GEÇEN
676 Now nau ŞİMDİ 676 Pay pey ÖDEMEK
677 Nowadays nauıdeyz BUGÜNLERDE 677 Payment peymınt ÖDEME
678 Nowhere nouweır HİÇ BİRYER 678 Peace piis BARIŞ
679 Pear peır ARMUT 679 Present prizent SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
680 Pen pen TÜKENMEZ KALEM 680 President prezidınt BAŞKAN
681 Pencil pensl KURŞUN KALEM 681 Press pres 1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN
682 People piipl HALK 682 Press pres BASKI YAPMAK, BASMAK
683 Pepper pepır BİBER 683 Pressure preşır BASINÇ, BASKI
YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK,
684 Per pör HER 684 Pretend pritend SALLAMAK:)
685 Perfect pörfekt KUSURSUZ, YETKİN 685 Pretty priti 1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA
686 Perform pörform 1.yapmak 2.UYGULAMAK 686 Previous priiviıs ÖNCEKİ
687 Performance pörformıns PERFORMANS 687 Price prays FİYAT,BEDEL
688 Perhaps pörheps BELKİ 688 Prince prins PRENS
689 Person pörsın KİŞİ 689 Print print 1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ
690 Personality pörsınelıti KİŞİLİK 690 Prison prizn HAPİS
691 Persuade pörsweyd İKNA ETMEK 691 Private prayvıt ÖZEL
692 Petrol petrıl PETROL 692 Prize prayz ÖDÜL
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
693 Phone foun TELEFON 693 Probable prabıbl MÜHTEMELEN,OLASI
694 Photo foutou FOTOĞRAF 694 Problem prablım SORUN, PROBLEM
695 Piano pieno PİYANO 695 Production prodakşn ÜRETİM
696 Pickpocket pikpakıt YANKESİCİ 696 Profession profeşn MESLEK
697 Picnic piknik PİKNİK 697 Programme prougrem PROGRAM
698 Picture pikçır RESİM 698 Progress prougres İLERLEME,GELİŞME
699 Pie pay PASTA, BÖREK 699 Promise promis SÖZ VERMEK
700 Piece piis PARÇA 700 Proof pruuf KANIT
701 Pig pig DOMUZ 701 Proper prapır UYGUN, DOĞRU
702 Pigeon picın GÜVERCİN 702 Protect prıtekt KORUMAK
703 Pill pil HAP 703 Protest protest PROTESTO
704 Pilot paylıt PİLOT 704 Provide provayd SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK
705 Pink pink PEMBE 705 Pub pab PAB, BİRAHANE
706 Pipe payp 1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT 706 Public pablik HALK (puplıc sector=devlet sektörü )
707 Pity piti ACIMAK (What a pity : Ne yazık) 707 Publish pabliş YAYINLAMAK
708 Place pleys YER, YERLEŞTİRMEK 708 Pull pul ÇEKMEK
709 Plan plen PLAN, PLANLAMAK 709 Pullover pulouvır KAZAK
710 Plane pleyn UÇAK 710 Pump pamp POMPA
711 Plant plent 1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS 711 Punish paniş CEZALANDIRMAK
712 Plate pleyt TABAK 712 Puppet papıt KUKLA
713 Play pley 1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini) 713 Purchase pörçıs SATIN ALMAK
714 Player pleyır OYUNCU, ÇALAN 714 Purple pörpıl MOR
715 Please pliiz LÜTFEN 715 Purpose pöpıs AMAÇ,GAYE
716 Pleasure plejır ZEVK,MEMNUNİYET 716 Push puş İTMEK
717 Plenty plenti ÇOK SAYIDA,BOL 717 Put put KOYMAK
718 Plug plag FİŞ, BANYO TIKACI 718 Puzzle pazl BULMACA, PROBLEM
719 Plus plas ARTI 719 Pyjamas pıcaamız PİJAMA
720 Pocket pakıt CEP 720 Quality kualıti NİTELİK, KALİTE
721 Poem poım ŞİİR 721 Quarrel kuarıl KAVGA
NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET
722 Point point ETMEK,GÖSTERMEK 722 Quarter kootır ÇEYREK
723 Poison poizın ZEHİR 723 Queen kuiin KRALİÇE
724 Police pıliis POLİS 724 Question quesçın SORU, SORMAK
725 Polish poliş PARLATMAK 725 Quick kuik ÇABUK
726 Polite pılayt KİBAR 726 Quiet kuayıt SESSİZ, SAKİN
727 Political pılitikl POLİTİK 727 Quite kuayt OLDUKÇA,TAMAMEN
728 Pool puul HAVUZ 728 Quiz kuiz KÜÇÜK TEST
729 Poor puur 1.YOKSUL 2.ZAVALLI 729 Rabbit rebit TAVŞAN
730 Population papüleyşn NÜFUS 730 Race reys IRK,YARIŞ,KOŞU
731 Pork pork DOMUZ ETİ 731 Race reys YARIŞMAK
732 Port port LİMAN 732 Radiator reydieytır RADYATÖR
733 Position pızişn DURUM, KONUM 733 Radio reydio RADYO
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
734 Positive pazitiv OLUMLU,POZİTİF 734 Rail reyl RAY
735 Possess pızes SAHİP OLMAK 735 Railway reylwey TREN YOLU
736 Possible pasıbl OLASI, MÜMKÜN 736 Rain reyn YAĞMUR
737 Post poust 1.POSTA,POSTALAMAK 737 Rapid repid ÇABUK, HIZLI
738 Postpone pospon ERTELEMEK 738 Rare reyr NADİR
739 Pot pot POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK 739 Rather radır OLDUKÇA
740 Potato poteyto PATATES 740 Raw row 1.HAM 2.ÇİĞ
741 Pour poor DÖKMEK, AKITMAK 741 Reach riiç ERİŞMEK
742 Powder paudır TOZ, PUDRA 742 Read riid OKUMAK
743 Power pauır GÜÇ 743 Ready redi HAZIR
744 Powerful pauıfl GÜÇLÜ 744 Realize riılayz FARK ETMEK (idrak etmek )
745 Practical prektikl PRATİK 745 Really riıli GERÇEKTEN
746 Practice prektis ALIŞTIRMA 746 Receipt rısiit MAKBUZ,FİŞ
747 Pray prey DUA ETMEK 747 Recognize rekıgnayz TANIMAK
748 Prefer prıför YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK 748 Safe seyf 1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA
749 Pregnant pregnınt HAMİLE 749 Sailor seylır DENİZCİ
750 Preparation prepıreyşn HAZIRLIK 750 Sake seyk HATIR, UĞRUNA
751 Prepare prıpeır HAZIRLAMAK 751 Salad selıd SALATA
752 Presence prezns VARLIK(bir yerde varlığı ) 752 Salary selıri MAAŞ
753 Present preznt BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN 753 Sale seyl SATIŞ
754 Recommend rekımend TAVSİYE ETMEK 754 Salt solt TUZ
755 Record rekord 1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR 755 Same seym AYNI, FARKSIZ
756 Recover rikavır 1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK 756 Sand send KUM
757 Red red KIRMIZI, KIZIL 757 Sandal sendl SANDALET
758 Reduce rıdyus AZALTMAK 758 Sandwich sendwic SANDVİÇ
759 Reflect riflekt YANSITMAK 759 Satisfy setısfay TATMİN ETMEK
760 Refuse refyuz REDDETMEK 760 Saturday setırdey CUMARTESİ
SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK
761 Regard rigard 4.İNANMAK 761 Save seyv 1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK
762 Regret rigret ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK 762 Say sey DEMEK, SÖYLEMEK
763 Regular regulır DÜZENLİ, OLAĞAN 763 School skuul OKUL
764 Reject ricekt KABUL ETMEMEK,REDDETMEK 764 Science sayıns BİLİM
765 Relation rıleyşn İLİŞKİ 765 Scissors sizız MAKAS
766 Relationship rıleyşnşip İLİŞKİ 766 Score skoor SKOR
767 Relative relıtiv AKRABA 767 Scream skriim ÇIĞLIK
768 Relax rileks RAHATLAMAK, GEVŞEMEK 768 Screen skriin 1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
769 Release rilis SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK 769 Screw skru VİDALAMAK, VİDA
770 Relieve rıliiv RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK 770 Sea sii DENİZ
771 Religion rılicın DİN 771 Search sörç ARAŞTIRMAK
772 Remain rımeyn 1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK 772 Seashore siişor DENİZ KIYISI
773 Remark rımark BELİRTMEK, AÇIKLAMA 773 Season siizn MEVSİM, SEZON
774 Remarkable rımarkıbl DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ 774 Seat siit KOLTUK,SANYALYE
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
775 Remember rimembır UNUTMAMAK, ANIMSAMAK 775 Second sekınd 1.SANİYE 2.İKİNCİ
776 Remind rimaynd HATIRLATMAK,ANIMSATMAK 776 Secret sikrıt GİZ, SIR
777 Remove rimuuv UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK 777 Secretary sekrıtri SEKRETER
778 Rent rent KİRALAMAK 778 Section sekşn KISIM, BÖLÜM
779 Repair ripeır ONARMAK 779 See sii 1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
780 Repay rıpey GERİ ÖDEMEK 780 Seed siid 1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK
781 Repeat rıpiit TEKRARLAMAK 781 Seem siim GÖRÜNMEK
782 Replace rıpleys DEGİŞTİRMEK 782 Seldom seldım ARA SIRA, SIK DEĞİL
783 Replacement rıpleysmınt YEDEK,DEGİŞTİRME 783 Select sılekt SEÇMEK
784 Reply rıplay YANITLAMAK, YANIT 784 Selection sılekşn SEÇİM
785 Report riport RAPOR, RAPOR ETMEK 785 Selfish selfiş BENCİL
786 Republic rıpablik CUMHURİYET 786 Sell sell SATMAK
787 Request rikuest RİCA ETMEK, RİCA 787 Semi semi YARI
788 Require rikuayır GEREKSİNMEK,gerektirmek 788 Send send GÖNDERMEK
1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life
789 Rescue reskuu KURTARMAK 789 Sentence sentıns sentence)
790 Reserve rizörv 1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK 790 September septembır EYLÜL
791 Resign rizayn İSTİFA ETMEK 791 Serial siiriıl SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
792 Resist rızist DİRENMEK,KARŞI KOYMAK 792 Serious siiriıs CİDDİ
793 Respect rıspekt SAYGI DUYMAK 793 Serve sörv 1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK
794 Responsible rıspansıbl SORUMLU 794 Service sörvis SERVİS
795 Rest rest DİNLENMEK 795 Set set AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
796 Rest rest GERİYE KALAN 796 Settle setl YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
797 Restaurant restrant RESTORAN, LOKANTA 797 Settlement setlmınt ANLAŞMA,YERLEŞME
798 Result rizalt SONUÇ 798 Several sevrıl BİR KAÇ
799 Retire ritayır EMEKLİ OLMAK 799 Shadow şedou HARANLIK, GÖLGE
800 Return ritörn GERİ DÖNMEK 800 Shadow şedou İZLEMEK (gizlice)
801 Revenge rivenc ÖÇ ALMAK, İNTİKAM 801 Shake şeyk SARSMAK
802 Reward riword ÖDÜL 802 Shame şeym UTANÇ
803 Rib rib KABURGA 803 Share şeyr PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY
804 Ribbon ribın KURDELA, ŞERİT 804 Sharp şarp 1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
805 Rice rays PİRİNÇ 805 Sheep şiip KOYUN, KOYUNLAR
806 Rich riç ZENGİN 806 Shelter şeltır SIĞINAK
807 Ride raıd ATA,BİSİKLETE BİNMEK 807 Shine şayn PARLAMAK, PARLATMAK
808 Ridiculous ridikulıs GÜLÜNÇ, SAÇMA 808 Ship şip GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
809 Right rayt 1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF 809 Shirt şört GÖMLEK
810 Ring ring YÜZÜK, HALKA 810 Shoe şuu AYAKKABI
811 Ring ring ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK 811 Shoot şuut ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
812 Ripe rayp OLGUN 812 Shop şap DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
813 Rise rayz YÜKSELMEK 813 Shopping şaping ALIŞVERİŞ
814 Risk risk RİSK 814 Shore şoor KIYI
815 Risky riski RİSKLİ 815 Short şort 1.KISA 2.ANİDEN
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
816 River rivır NEHİR 816 Shortly şortli KISACA,YAKINDA
817 Road roud YOL 817 Shot şat ATIŞ
818 Roar roor KÜKREME 818 Shoulder şouldır OMUZ
819 Roast roust ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK 819 Shout şaut BAĞIRMAK
820 Rob rob 1.SOYGUN YAPMAK 820 Show şou GÖSTERMEK, GÖSTERİ
821 Rock rak 1.KAYA 2.SALLANMAK 821 Shower şauır 1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
822 Role roul ROL 822 Shut şat KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS
823 Roll rol YUVARLANMAK 823 Shy şay UTANGAÇ
824 Roof ruuf ÇATI 824 Sick sik HASTA
1.KENAR,YAN,TARAF SIDEEFFECT=YAN ETKİ 2.TARAF
825 Room ruum ODA 825 Side sayd TUTMAK
826 Root ruut KÖK 826 Sport sport SPOR

827 Rope roup HALAT, İP 827 Spot spat 1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE
828 Rose rouz 1.GÜL 2.PEMBE 828 Spot spat 1.LEKELEMEK 2.TANIMAK,AYIRMAK
829 Rough raf KABA 829 Spread spred YAYILMAK, YAYMAK
830 Round raund YUVARLAK 830 Spring spring 1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR
831 Row rou 1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ 831 Spy spay CASUS
832 Row rou KÜREK ÇEKMEK 832 Square skueır KARE,metrakare
833 Royal royıl KRALİYETE AİT,KRALİYET 833 Staff staaf ELEMAN, MEMUR
834 Rub rab SÜRMEK, SÜRTMEK, 834 Stage steyc 1.EVRE SAFRA 2.SAHNE
835 Rubbish rabiş 1.ÇÖP 2.SAÇMA 835 Stain steyn LEKE,BOYA,BOYAMA
836 Rude ruud KABA 836 Stair steyr MERDİVEN
837 Rule ruul 1.YÖNETMEK 2.KURAL 837 Stamp stemp PUL, DAMGA, DAMGALAMAK
1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND
838 Ruler ruulır 1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL 838 Stand stend IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK, durmak

839 Run ran 1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket v.b) 839 Standard standırd STANDART
1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in
840 Runaway ranıwey prices) 840 Star star YILDIZ
841 Rush raş ÇABUK DAVRANMAK,ACELE 841 Start start BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
842 Sabotage sebıtaj SABOTAJ 842 State steyt 1.DEVLET 2.DURUM
843 Sack sek ÇUVAL 843 Station steyşn İSTASYON
844 Sack sek KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK 844 Stay stey KALMAK
845 Sad sed ÜZGÜN, MUTSUZ 845 Steal stiil ÇALMAK
846 Sigh say İÇ ÇEKMEK 846 Step step 1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY
847 Sight sayt GÖRÜŞ,manzara 847 Stick stik SOPA, ÇUBUK
848 Signal signıl SİNYAL VERMEK, SİNYAL 848 Stick stik YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK
849 Silence saylıns 1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK 849 Still stil 1.HAREKETSİZ, SAKİN 2.HALA
850 Silent saylınt SESSİZ, SAKİN 850 Stock stok 1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ
851 Silk silk İPEK 851 Stomach stomak MİDE
852 Sin sin GÜNAH 852 Stone stoun 1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
853 Since sins ŞİMDİYE KADAR 853 Stop stap STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
854 Since sins 1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ 854 Store stoor DÜKKAN, DEPOLAMAK
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
855 Sing sing ŞARKI SÖYLEMEK 855 Story stori ÖYKÜ ,HİKAYE
856 Single singl 1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK 856 Straight streyt DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN
857 Sink sink 1.BATMAK 2.EVYE 857 Strange streync GARİP, TUHAF
858 Sir sör EFENDİ 858 Stream striim IRMAK
859 Sister sistır 1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE 859 Street striit CADDE
860 Sit sit OTURMAK 860 Strength strength GÜÇ, KUVVET
BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak),
861 Situation siçueyşn DURUM,VAZİYET 861 Stress stres STRES,VURGULAMAK
862 Size sayz BOYUT,BÜYÜKLÜK 862 Stretch streç 1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
863 Skeleton skelıtın İSKELET 863 Strict strikt KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
864 Skin skin DERİ 864 String string İP,TEL
865 Skirt skört ETEK 865 Strong strong GÜÇLÜ
866 Sky skay GÖKYÜZÜ 866 Struggle stragl MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
867 Slave sleyv KÖLE 867 Student studınt ÖĞRENCİ
868 Sleep sliip UYUMAK, UYKU 868 Study stadi ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK
869 Sleepy sliipi UYKULU, SAKİN 869 Stupid stüupid APTAL
ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ
870 Sleeve sliiv (elbise,bluz v.b) 870 Subject sabcıkt 1.KONU 2.ÖZNE
871 Slide slayd SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA 871 Submarine sabmıriin DENİZALTI
872 Slim slim İNCE, ZAYIF 872 Subway sabwey ALT GEÇİT , ALT YOL
873 Slim slim ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK 873 Succeed sıksiid 1.BAŞARMAK
874 Slip slip YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK 874 Success sıkses BAŞARI
875 Slow slou YAVAŞ, YAVAŞLAMAK 875 Such saç 1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle
876 Small smol KÜÇÜK, UFAK 876 Suck sak EMMEK
877 Smash smeş ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK 877 Sudden sadn ANİ
878 Smell smel KOKU, KOKLAMAK 878 Suffer safır ACI ÇEKMEK
879 Smile smayl GÜLÜMSEMEK 879 Sugar şugır ŞEKER
1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK
880 Smoke smouk 3.DUMAN 880 Suggest sıcest ÖNERMEK
881 Smooth smuuth PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK 881 Suit suut 1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE
882 Snake sneyk YILAN 882 Sum sam TOPLAM,MİKTAR
883 Sniff snif BURNUNU ÇEKMEK 883 Summer samır YAZ
884 Snow snou KAR 884 Sun san GÜNEŞ

885 So sou 1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK 885 Sunday sandey PAZAR (günü )

886 Soap soup SABUN 886 Suntan santen bronzlaşmak


887 Society sısayıti SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM 887 Super suupır SÜPER
TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK,
888 Socket sakıt SOKET, PRİZ 888 Support sıport DESTEKLEMEK
889 Sofa soufı KANEPE 889 Suppose sıpouz ZANNETMEK
890 Soft soft YUMUŞAK 890 Sure şuır EMİN, KESİN
891 Soil soil TOPRAK 891 Surface sörfıs YÜZEY
892 Soldier soulcır ASKER 892 Surname sörneym SOYADI
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
893 Solid solid KATI, SERT 893 Surprise sıprayz 1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
894 Solve solv ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK 894 Surround sıraund ÇEVRELEMEK
895 Some sam 1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK 895 Suspect sıspekt ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK
896 Somebody sambadi BİRİSİ 896 Swear sweır 1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK
897 Someone samwan BİRİ 897 Sweep swiip SÜPÜRMEK
898 Sometimes samtaymz BAZEN 898 Sweet swiit TATLI
899 Somewhere samweır BİR YER 899 Tour tuır TUR

900 Son san ERKEK ÇOCUK, OĞUL 900 Towards tıwordz DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın sonlarında
901 Song song ŞARKI 901 Towel tauıl HAVLU
902 Soon suun YAKINDA (zaman açısından) 902 Tower tauır KULE
903 Sore soor AĞRI VERİCİ,ACIYAN 903 Town taun KASABA
904 Sorrow sarou ÜZÜNTÜ,KEDER 904 Toy toy OYUNCAK
905 Sorry sori ÜZGÜN 905 Trade treyd 1.TİCARET 2.İŞ
906 Sort sort ÇEŞİT 906 Traffic trefik TRAFİK
907 Sort sort SIRALAMAK 907 Train treyn 1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
908 Soul soul RUH 908 Training treyning EĞİTİM,ÖĞRETİM
909 Sound saund 1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM 909 Transfer trensför TRANSFER
910 Sound saund GİBİ GELMEK 910 Translate trenzleyt ÇEVİRİ , TERCÜME
911 Soup suup ÇORBA 911 Travel trevl YOLCULUK YAPMAK
912 Sour sauır EKŞİ 912 Tray trey TEPSİ
913 Source soors KAYNAK 913 Treasure trejır HAZİNE
1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK
914 South sauth GÜNEY 914 Treat triit 3.İKRAM
915 Space speys 1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER 915 Tree trii AĞAÇ
916 Spade speyd KÜREK 916 Tribe trayb KABİLE
917 Spare speyr EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK 917 Trip trip 1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK
918 Speak spiik KONUŞMAK 918 Trouble trabl SORUN,SIKINTI,ARIZA
919 Special speşl 1.ÖZEL 2.EN İYİ 919 Trousers trauzız PANTOLON
920 Speech spiiç KONUŞMA 920 True truu DOĞRU, GERÇEK
921 Speed spiid HIZ, HIZLI GİTMEK 921 Trunk trang 1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
922 Spend spend PARA HARCAMAK, HARCAMAK 922 Trust trast GÜVENMEK
923 Spirit spırit 1.RUH, RUHSAL DURUM 923 Truth truth GERÇEK

924 Spite spayt 1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ 924 Try tray DENEMEK, DENEME
925 Splendid splendid MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ 925 Tube tüub TÜP
926 Split split İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK 926 Tuesday tüuzdey SALI
927 Spoil spoil 1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA 927 Tune tüun 1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
928 Spoon spuun KAŞIK 928 Tunnel tanl TÜNEL
929 Swim swim YÜZMEK 929 Turkey törki 1.HİNDİ 2 TÜRKİYE

930 Swing swing 1.SALLANMAK ,yumruk savurmak 930 Turn törn DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra sende,ÇEVİRMEK
931 Switch swiç AÇMAK, KAPATMAK (düğme) 931 Twice tways İKİ KEZ
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
932 Sword sood KILIÇ 932 Typical tipikıl TİPİK
933 Symbol simbl SEMBOL 933 Ugly agli ÇİRKİN
934 System sistım SİSTEM 934 Umbrella ambrela ŞEMSİYE
935 Table teybl 1.MASA 2.TABLO,LİSTE 935 Uncle ankl DAYI, AMCA
936 Tail teyl KUYRUK (kedi,uçak v.b) 936 Under andır ALTTA, ALTA
937 Tailor teylır TERZİ 937 Understand andıstend ANLAMAK
TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise
938 Take teyk çıkarmak,uçak kalkması 938 Unemployment animploymınt İŞSİZLİK
939 Talk tolk KONUŞMA, KONUŞMAK 939 Unhappy anhepi MUTSUZ
940 Talkative tolkıtiv KONUŞKAN 940 Unhealthy anhelthi SAĞLIKSIZ
941 Tall tool UZUN 941 Uniform yuniform 1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
942 Tame teym EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK 942 Union yunyın 1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
943 Tank tenk 1.TANK (depo) 2.TANK (silah) 943 Unite yunayt BİRLEŞMEK,
944 Tap tep MUSLUK 944 University yunivörsıti ÜNİVERSİTE
945 Tape teyp BANT, SELOTEYP 945 Unknown announ BİLİNMEYEN
946 Task task GÖREV 946 Unless anles OLMADIKÇA
947 Taste teyst TATMAK, TAD 947 Unlock anlok KİLİDİ AÇMAK
948 Tax teks VERGİ 948 Until antil KADAR (belli bir zamana kadar)
949 Taxi teksi TAKSİ 949 Up ap 1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
950 Tea tii ÇAY 950 Upper apır ÜST
951 Teach tiiç ÖĞRETMEK 951 Upstairs apsteız ÜST KAT, YUKARISI
952 Teacher tiiçır ÖĞRETMEN 952 Upward apwıd YUKARI,YUKARIYA
953 Team tiim TAKIM, GRUP 953 Us as BİZE
954 Telegram telıgrem TELGRAF 954 Use yuus 1.KULLANIM 2.FONKSİYON
955 Telephone telıfoun TELEFON 955 Use yuuz KULLANMAK
956 Telescope telıskoup TELESKOP 956 Useful yuusfl KULLANIŞLI
957 Television telıvijn TELEVİZYON 957 Usual yujl OLAĞAN,ALIŞILMIŞ
958 Tell tel ANLATMAK, SÖYLEMEK 958 Valley veli VADİ
959 Temperature temprıçır SICAKLIK 959 Valuable velyubl DEĞERLİ
960 Tender tendır HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF 960 Value velyu DEĞER

961 Term törm 1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR 961 Vegetable vectıbl SEBZE
962 Terrible terıbl KORKUNÇ, BERBAT 962 Vehicle viikıl TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
963 Terrific tırifik MÜTHİŞ 963 Very veri ÇOK, TAM
964 Terror terır TERÖR 964 Veto viitou VETO, VETO ETMEK
965 Test test SINAMAK, DENEMEK, TEST 965 Victim viktım KURBAN, KAZAZEDE
966 Than den ...DEN ...DAN EKİ 966 Victor viktır GALİP
967 Thank thenk TEŞEKKÜR ETMEK 967 View viu GÖRÜNÜM, MANZARA
968 That det O 968 Villa vilı VİLLA
969 Theatre thiıtır TİYATRO 969 Village vilıc KÖY
970 Their theır ONLARIN 970 Wife wayf KARI (eş)
971 Them them ONLARI 971 Wild wayd VAHŞİ
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN
972 Then then SONRA,DAHA SONRA 972 Will wil 1.İRADE 2.İSTEK 3. VASİYET 4.GELECEK ZAMAN EKİ
1.ORADA 2.VAR OLMAK (There is DALLAS on
973 There theer TV today.) 973 Win win KAZANMAK
974 Therefore deırfoor bu nedenle,DOLAYISIYLA 974 Wind waynd SARMAK, KURMAK (saat v.b )
975 These diiz BUNLAR 975 Wind wind RÜZGAR
976 They dey ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri) 976 Window windou PENCERE
977 Thick thik 1.KALIN 2.SIK 977 Wine wayn ŞARAP
978 Thief thiif HIRSIZ 978 Winter wintır KIŞ
979 Thin thin İNCE 979 Wire wayır 1.TEL 2.TELGRAF
980 Thing thing ŞEY 980 Wireless wayılıs TELSİZ,KABLOSUZ
981 Think think DÜŞÜNMEK 981 Wish wiş İSTEK, İSTEMEK
982 Thirsty thörsti SUSAMIŞLIK, SUSATAN 982 With with İLE
983 This dis BU 983 Within widin İÇİNDE
984 Those douz ONLAR 984 Without widaut SAHİP OLMAYARAK, YANINDA OLMADAN
985 Though dou RAGMEN ,KARŞIN 985 Witness witnıs TANIK, TANIKLIK ETMEK
986 Thought thoot DÜŞÜNCE 986 Wolf wulf KURT
987 Thread thred İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK 987 Woman wumın KADIN
988 Threat thret TEHTİD 988 Wonderful wandıfl HARİKA
989 Threaten thretın TEHTİD ETMEK 989 Wood wuud ODUN
990 Throat throut GIRTLAK, YEMEK BORUSU 990 Wool wuul YÜN
991 Throw throu FIRLATMAK 991 Word wööd SÖZCÜK, KELİME
992 Thunder thandır GÖK GÜRÜLTÜSÜ 992 Work wörk ÇALIŞMAK, İŞ
993 Thunderstorm thandıstorm FIRTINA 993 Worker wörkır İŞÇİ
994 Thursday thözdey PERŞEMBE 994 World wörld DÜNYA
995 Thus das BÖYLE, BÖYLECE 995 Worm wörm SOLUCAN
996 Ticket tikıt BİLET 996 Worry wöri ENDİŞELENMEK
997 Tidy taydi DÜZENLİ, DERLİ TOPLU 997 Worse wörs DAHA KÖTÜ
1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI
998 Tie tay KRAVAT 998 Worst wörst EN KÖTÜ
999 Tight tayt SIKI, KOLAY AÇILMAZ 999 Wound wuund YARALAMAK, YARA
1000 Till til 1.KADAR 2.YAZAR KASA 1000 Wreck rek ENKAZ,KAZA,HURDA,MAHVETMEK
1001 Time taym 1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK 1001 Write rayt YAZMAK
1002 Timetable taymteybıl (zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b) 1002 Wrong rong YANLIŞ
1003 Tin tin 1.TENEKE 2.KONSERVE 1003 X-Ray eks rey RÖNTGEN IŞINI, X IŞINI
1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE
1004 Tip tip 3.UC 1004 Year yiır YIL
1005 Tire tayır YORMAK,LASTİK 1005 Yellow yelou SARI
1006 Tired tayırd YORGUN 1006 Yes yes EVET
1007 Tissue tişuu DOKU,KAĞIT MENDİL 1007 Yesterday yestıdey DÜN
1008 Title taytl 1.BAŞLIK 2.UNVAN 1008 Yet yet HALA, ŞİMDİYE KADAR, HENÜZ
1009 To tu ..e KADAR 1009 Yoghurt yogıt YOĞURT
1010 Toast toust TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK 1010 Young yang GENÇ
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
1011 Tobacco tıbakou TÜTÜN 1011 Your yoor SENİN, SİZİN
1012 Zone zon BÖLGE 1012 Zero zirou SIFIR
1013 1013
1014 1014
1015 1015
1016 1016
1017 1017
1018 1018
1019 1019
1020 1020
1021 1021
1022 1022
1023 1023
1024 1024
1025 1025
1026 1026
1027 1027
1028 1028
1029 1029
1030 1030
1031 1031
1032 1032
1033 1033
1034 1034
1035 1035
1036 1036
1037 1037
1038 1038
1039 1039
1040 1040
1041 1041
1042 1042
1043 1043
1044 1044
1045 1045
1046 1046
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz türkçesi
1 Abandon ebandın TERK ETMEK 1 Ant ent KARINCA
2 Ability ebılıti YETENEK 2 Anti anti KARŞI, ZIT, TERS
2 Able eybıl MUKTEDİR 3
3 Aboard ebord (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 4
3 About ebaut 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK 5 Any eni HERHANGİ
4 Above ebav YUKARIDA 6 Anybody enibadi HERHANGİ BİRİ
4 Abroad ebrod YURT DIŞI 7 Anyone enivan HERHANGİ BİRİ
5 Absence ebsıns YOKLUK 8 Anything enyting HERHANGİ BİR ŞEY
5 Absent ebsınt 1.YOK 2.EKSİK 9 Anyway enivey HER NEYSE
6 Absolute ebsolut MUTLAK, KESİN 10 Anywhere eniveır HERHANGİ BİR YER
6 Absurd ebzörd SAÇMA 11 Apart epart AYRI
7 Accept eksept KABUL ETMEK 12
7 Accident eksidınt KAZA,TESADÜF 13 Ape eyp MAYMUN
8 Accommodate ekomodeyt YERLEŞTİRMEK 14 Apologize epolocayz ÖZÜR DİLEMEK
8 Accommodation ekomıdeyşın KONAKLAMA YERİ 15
9 Accompany ekampıni EŞLİK ETMEK 16
9 According To ekording tu GÖRE 17 Appear eppiır GÖRÜNMEK
10 Account ekaunt HESAP 18
10 Accurate ekürıt DOĞRU, HATASIZ 19
11 Accuse ekküz SUÇLAMAK 20 Apple epıl ELMA
11 Ache eyk AĞRI 21
12 22
12 Across ekros 1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER TARAFTA,karşıdan karşıya , karşını 23 Apply eplay 1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK
13 Act ekt 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 24
13 Active ektiv ETKİN, FAAL 25 Appointment eppointmınt 1.RANDEVU 2.ATAMA
14 Actor ektır ERKEK OYUNCU 26 Appreciate eprişieyt TAKTİR ETMEK
14 Actress ektrıs KADIN OYUNCU 27
15 Actual ekçuıl GERÇEK 28 Approve epruv ONAYLAMAK
15 Add ed TOPLAMAK,EKLEMEK 29 Approximate eproksimıt YAKLAŞIK OLARAK
16 Address edres ADRES 30
16 Administration edminıstreyşın İDARE,yönetim 31 April eyprıl NİSAN
17 Admire edmayr BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 32 Archbishop arçbişıp BAŞPİSKOPOS
17 Admit edmit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 33 Architect arkitekt MİMAR
18 Adult edalt YETİŞKİN 34 Architecture arkitekçır MİMARİ
18 Advance edvens 1.İLERİ 2.AVANS 35 Area eriya ALAN, BÖLGE
19 Advanced edvensd GELİŞMİŞ 36 Argue argüu TARTIŞMAK
19 Advantage edventıc AVANTAJ 37
20 Adventure edvençur MACERA 38
20 Advertise edvırtayz REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK 39 Aristocrat eristokrat ARİSTOKRAT
21 Advice edvays TAVSİYE 40 Arm arm KOL, SİLAH
21 Advise edvayz TAVSİYE ETMEK 41 Armchair armçeir KOLTUK
22 Aerial eriyıl ANTEN 42 Armour armır ZIRH
22 Aeroplane eıropleyn UÇAK 43 Army armi ORDU
23 Affair effeyır 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 44 Around eraund 1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA
23 Affect efekt ETKİLEMEK 45 Arrange ereync DÜZENLEMEK, AYARLAMAK
24 Afford eford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 46 Arrest erest TUTUKLAMAK
24 Afraid efreid KORKMAK 47 Arrival erayvıl VARIŞ ,geliş
25 After aftır SONRA 48 Arrive erayv VARMAK
25 Afternoon aftırnuun ÖĞLEDEN SONRA 49 Arrow erov OK
26 Afterwards aftırvördz (bir olaydan) SONRA 50 Art art SANAT
26 Again egein BİR DAHA;YİNE 51 Article artikl 1.MAKALE 2.EŞYA
27 Against egeinst KARŞI, ZIT 52 Artificial artifişıl YAPAY
27 Age eyc 1.YAŞ 2.ÇAĞ 53 Artist artist SANATÇI
28 Aged eycd YAŞINDA,yaslı 54 As ez 1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK
28 Agency eycınsi ACENTE 55 Ash eş KÜL
29 56 Ashamed eşeymd UTANMIŞ,MAHCUP
29 Aggressive egresiv SALDIRGAN, KAVGACI 57 Aside esayd bir yana
30 Ago ego ÖNCE 58 Ask esk SORMAK, İSTEMEK
30 Agree egrii ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 59 Asleep esliip UYKUDA
31 Agreement egriimınt ANLAŞMA 60 Ass es 1.EŞEK 2.APTAL,GÖT
31 61
32 Ahead ehed İLERİ,ÖNDE 62
32 Aid eyd YARDIM 63 Assistant esistınt YARDIMCI
33 Aim eym 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 64 Associate esoşieyt ORTAK,İLGİLENMEK
33 Air eyr 1.HAVA 2.HAVALANDIRMA 65
34 Alarm alarm ALARM 66 Astonish estoniş ŞAŞIRMAK (bir kimseye)
34 Algebra alcebra CEBİR 67 At et DE..DA eki
35 Alike elaık HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 68 Atmosphere etmosfiır HAVAKÜRE, ATMOSFER
35 Alive elaıv YAŞAMAK,CANLI 69 Attach eteç EKLEMEK,TAKMAK
36 All ol 1.HEP 2.TÜM 3.HER 70 Attack etek SALDIRMAK, ATAK
36 All Right ol rayt 1.TAMAM 2.EVET 71 Attempt etempt teşebvüs etmek,girişim
37 Alliance elayıns İTTİFAK,BİRLİK 72 Attend etend KATILMAK
37 Alligator aligeytır TİMSAH 73 Attention etenşın DİKKAT
38 Allow elov İZİN VERMEK 74
38 Almost olmost HEMEN HEMEN 75 Attractive etrektiv ÇEKİCİ
39 Alone elon 1.YALNIZ 2.TEK 76 August ogust AĞUSTOS
39 Along elong 1.BOYUNCA 2.İLERİ 77 Aunt aant TEYZE, HALA
40 78 Autumn otumn SONBAHAR
40 Already olredi AZ ÖNCE, ZATEN 79 Available eveylıbl HAZIR, SERBEST, BOŞTA
41 Also olso HEM DE,AYNI ZAMANDA 80 Avenue evenyu CADDE
41 81 Average evirıç ORTALAMA
42 82 Avoid evoid KAÇINMAK
42 Always olveys DAİMA,HER ZAMAN 83 Awake eveyk UYANIK,UYANMAK
43 Amaze emeyz ŞAŞIRTMAK 84 Aware eveyr FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK
43 Ambassador embesedır BÜYÜKELÇİ 85 Away evey UZAK,UZAKTA
44 Ambition embişın HIRS 86 Awful oful KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ
44 Ambush embuş TUZAK 87 Axe eks BALTA
45 Among emong ARASINDA 88 Baby beybi BEBEK
45 Amount emaunt MİKTAR 89 Back bek 1.ARKA 2.SIRT
46 Amuse emüuz EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 90 Backbone bekbon 1.OMURGA 2.BİR İŞİN TEMELİ
46 And end VE 91
47 Angry engri KIZGIN 92 Backward bekvörd GERİYE DOĞRU
47 Animal enimıl HAYVAN 93 Bad bed KÖTÜ
48 Ankle enkl AYAK BİLEĞİ 94 Badly bedli 1.KÖTÜ,AĞIR
48 95 Bag beg ÇANTA
49 Announce enauns BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 96 Baggage begıc BAGAJ
49 Annoy enoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 97 Bake beyk PİŞİRMEK
50 Annual enyuıl YILLIK 98 Baker beykır FIRINCI
50 Another enadır DİĞER, BİR BAŞKA 99 Balance belıns 1.DENGE 2.BAKİYE
51 Answer ensır YANIT 100 Balcony belkıni BALKON
51 Bald bold KEL 101 Bored bord CANI SIKILMIŞ
52 Ball bol 1.TOP 102 Born born DOĞMUŞ
52 Ballerina belıriinı BALERİN 103 Borrow borou ÖDÜNÇ ALMAK
53 104 Boss bos PATRON
53 Balloon baluun BALON 105 Both bouth İKİSİ
54 Ban ben YASAK 106 Bottle botl ŞİŞE
54 Banana bınana MUZ 107 Bottom botım EN ALT, DİP
55 108 Bow bou YAY,egilmek
55 Bank benk BANKA 109 Bowl boul ÇANAK,KASE
56 Banker benkır BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 110 Box boks 1.KUTU 2.BOKS
56 111 Boy boy ERKEK ÇOCUK
57 112
57 Bar bar 1.ÇUBUK 2.BAR 113 Brain breyn BEYİN
58 Bare beyr ÇIPLAK, BOŞ 114
58 Bargain bargın 1.PAZARLIK ETMEK 115 Brave breyv KORKUSUZ, CESUR
59 Barrel berıl 1.VARİL 2.NAMLU 116 Bread bred EKMEK
59 Base beys 1. TABAN 2.ÜS,temel 117 Break breyk KIRMAK
60 Basement beysmınt BODRUM 118 Breakfast brekfıst KAHVALTI
60 119
61 Basket baskıt SEPET 120
61 Bath bath YIKANMAK 121
62 Bathe beth YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 122 Bridge bric KÖPRÜ
62 Battle betl SAVAŞ, MUHAREBE 123 Brief briif KISA, ÖZET
63 Bay bey KOY,körfez 124 Bright brayt PARLAK
63 Beach biiç SAHİL 125 Bring bring GETİRMEK
64 Bean biin FASULYE 126
64 Bear beır 1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül etmek 127 Broadcast broodkast YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla)
65 Beard bıed SAKAL 128
65 Beast biist CANAVAR 129 Brother bradır ERKEK KARDEŞ, AĞABEY
66 Beat biit 1.VURMAK 2.YENMEK 130 Brown braun KAHVERENGİ
66 Beautiful büutiful GÜZEL 131
67 132 Budget bacıt 1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK
67 Because bikoz ÇÜNKÜ 133
68 Become bıkam OLMAK 134
68 Bed bed YATAK 135 Bulb balb AMPUL
69 Bee bii ARI 136
69 137
70 Beer biır BİRA 138
70 139 Bunch banç DESTE, DEMET
71 Before bifor ÖNCE 140 Bungalow banglou tek katlı tahta ev
71 Beg beg DİLENMEK,yalvarmak 141 Burglar börglır HIRSIZ
72 Begin begın BAŞLAMAK 142 Burn börn YANMAK
72 Behave biheyv DAVRANMAK 143 Burst börst PATLAMAK
73 Behind bihaynd ARKADA, GERİDE,arkasında 144 Bury böri GÖMMEK
73 145 Bus bas OTOBÜS
74 Believe bıliiv İNANMAK 146
74 Bell bel ZİL, ÇAN 147 Business biznıs İŞ
75 Belong bilong AİT OLMAK 148 Busy bizi MEŞGUL
75 Below bilov ALTTA, AŞAĞIDA 149 But bat FAKAT
76 Belt belt KEMER 150 Butcher butçır KASAP
76 Bench benç 1.TEZGAH 2.BANK 151 Butter batır TEREYAĞ
77 Bend bend EĞMEK, EĞİLMEK 152 Button batn DÜĞME
77 Beneath bınith ALTINDA 153 Buy bay SATIN ALMAK
78 Benefit benıfit YARARI OLMAK 154 By bay YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR
78 Berry beri KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 155
79 Beside bisayd YANINDA 156 Cable keybl 1.KABLO 2.TELGRAF
79 Besides bisaydz HEM DE 157
80 Best best EN İYİ 158 Cake keyk KEK
80 Bet bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 159 Calculate kalkuleyt HESAPLAMAK
81 Better better DAHA İYİ 160 Calendar kelindır TAKVİM
81 Between bitviin ARASINDA 161 Call kol 1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET
82 Beyond biyand ÖTESİNDE 162 Calm kaam SAKİN
82 Bicycle baysikl BİSİKLET 163 Camera kemıra KAMERA
83 Big big BÜYÜK 164 Camouflage kamuflaaj SAKLAMAK
83 Bike bayk BİSİKLET 165 Camp kemp KAMP
84 Bill bil 1.MAKBUZ 2.HESAP 166
84 Bin bin KAP 167 Campus kempıs KAMPÜS
85 168 Can ken TENEKE KUTU
85 Bird börd KUŞ 169 Canal knal KANAL
86 Birth börth DOĞUM 170 Cancel kensıl İPTAL ETMEK
86 Biscuit biskit BİSKÜVİ 171 Cancer kensır KANSER
87 Bishop bişıp PİSKOPOS 172 Candidate kendidıt ADAY
87 Bit bit 1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU 3.ISIRMANIN PAST ŞEKLİ 173 Candle kendl MUM
88 Bite bayt ISIRMAK 174 Canteen kantiin KANTİN
88 Black blek SİYAH 175 Capacity kpasiti KAPASİTE
89 Blame bleym SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 176 Capital kepıtl 1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE,
89 Blank blenk BOŞLUK 177 Captain keptın 1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI
90 178 Capture kepçır 1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK
90 Blast blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 179 Car kaar ARABA
91 Bless bles (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK, TAKDİS 180 Caravan karavan KARAVAN
91 Blind blaynd KÖR 181 Card kaad KART
92 182
92 Blood blad KAN 183 Care keyr BAKIM,DİKKAT, ÖZEN
93 Bloom bluum ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 184 Career kariır KARİYER,MESLEK
93 Blow blou ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 185 Carnival karnivıl KARNAVAL
94 Blue blu 1. MAVİ 2.MUTSUZ 186 Carpenter karpıntır MARANGOZ
94 187 Carpet kaarpıt HALI
95 188
95 Boast boust ÖVÜNMEK 189 Carry keri TAŞIMAK
96 Boat bout BOT;SANDAL 190 Case keys 1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM
96 Body badi GÖVDE;VÜCUT 191 Cash keş NAKİT
97 Boil boıl KAYNAMAK 192 Castle kesl KALE
97 Bold bould CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ vs. 193 Cat ket KEDİ
98 Bomb bomb BOMBA 194 Catch keç YAKALAMAK
98 Bone boun KEMİK 195 Cattle ketl BÜYÜKBAŞ HAYVAN
99 Bonfire bonfayır MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 196 Cause koz 1.NEDEN 2.NEDEN OLMAK
99 Book buk KİTAP 197 Ceiling silign TAVAN
100 Book buk YER AYIRTMAK 198 Cell sel HÜCRE (hapis,beyin v.b)
100 Border bordır SINIR 199 Cellar selır KİLER, BODRUM
101 Bore bor CAN SIKMAK 200 Century sençri YÜZYIL
101 Ceremony serımıni SEREMONİ 201 Connect konekt BİRLEŞTİRMEK
102 Certain sörtın KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 202 Conquer konkuır İŞGAL ETMEK,FETHETMEK
102 Certainly sörtınli KUŞKUSUZ 203
103 Certificate sertıfıkeyt SERTİFİKA 204
103 Chain çeyn ZİNCİR 205 Consider konsidır 1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK
104 Chair çeır İSKEMLE 206
104 207 Consist kınsist OLUŞMAK
105 Chalk çolk TEBEŞİR 208
105 Challenge çalınc MEYDAN OKUMA,ENGEL 209
106 Champion çempiın ŞAMPİYON 210
106 Championship çempiınşip ŞAMPİYONA 211 Contain konteyn İÇERMEK,KAPSAMAK
107 Chance çens ŞANS, FIRSAT 212
107 Change çeync 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 213 Content kontent İÇERİK
108 Character kerıktır KİŞİLİK 214 Contents kontents İÇERİK,İÇİNDEKİLER
108 215 Continuous kontinuıs SÜREKLİ,DEVAMLI
109 Charm çarm ÇEKİCİLİK 216
109 Charming çarming ÇEKİCİ 217
110 Chatter çetır GEVEZELİK YAPMAK 218 Control kontroul KONTROL ETMEK, YÖNETMEK
110 Cheap çiip UCUZ 219
111 Cheat çiit 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 220 Convenient konvinyınt ELVERİŞLİ, UYGUN
111 Check çek KONTROL ETMEK 221 Conversation konverseyşın KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET
112 222 Cook kuuk 1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK
112 Cheese çiiz PEYNİR 223 Cool kuul 1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK
113 Chemical kemıkl KİMYASAL 224 Cop kap POLİS
113 Cherry çeri KİRAZ 225 Copper kapır BAKIR
114 Chess çes SATRANÇ 226 Copy kopi KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK
114 227 Corn korn 1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns)
115 Chicken çikın PİLİÇ 228 Corner kornır KÖŞE
115 Chief çif ŞEF 229 Correct korekt 1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK
116 Child çayld ÇOCUK 230 Cost kost MASRAF,MALİYET,
116 Childhood çayldhuud ÇOCUKLUK 231 Costly kostli PAHALI
117 232 Cottage kotıc KULUBE,KÖY EVİ
117 Choose çuz SEÇMEK 233 Cotton kotn PAMUK
118 Christian krisçın HIRİSTİYAN 234 Cough kof ÖKSÜRMEK
118 Church çörç KİLİSE 235 Council kaunsl KONSEY
119 Cigarette sigıret SİGARA 236 Count kaunt SAYMAK
119 Cinema sinıma SİNEMA 237 Country kantri 1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN
120 238 Couple kapıl 1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ
120 239 Courage karıc CESARET
121 Circumstances sörkımstansıs DURUM, VAZİYET 240 Course kors 1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA
121 Circus sörkıs SİRK 241 Court kort 1.MAHKEME 2.KORT
122 Citizen sitizn YURTTAŞ 242 Cousin kazn KUZEN
122 City siti KENT;SİTE 243 Cover kavır KAPLAMAK
123 244 Cow kau İNEK
123 Civil sivl SİVİL 245 Coward kauırd KORKAK
124 Claim kleym İLERİ SÜRMEK, iddia etmek 246 Crack krek KIRMAK
124 247 Crash kreş KAZA,ÇARPMAK
125 Class klas SINIF 248 Crazy kreyzi ÇILGIN
125 Classic klesik KLASİK 249 Cream kriim 1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ
126 Clean kliin 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 250
126 Clear kliır 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 251 Creature kriiçır YARATIK
127 Clerk klark MEMUR 252 Crime kraym SUÇ
127 Clever klevır ZEKİ,AKILLI 253
128 Climb klaymb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 254 Criticize kritisayz ELEŞTİRMEK
128 255 Crop krop ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK
129 Clock klok SAAT 256 Cross kros 1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA GİTMEK 2.HAÇ
129 Close klous YAKIN 257
130 Close klouz 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 258
130 Clothes klouthz GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 259 Crowd kraud KALABALIK
131 Cloud klaud BULUT 260 Crown kraun TAÇ
131 Club klab KLÜP 261
132 262
132 Coal kol KÖMÜR 263 Crush kraş EZME,EZMEK
133 Coat kout PALTO 264 Cry kray BAĞIRMAK, AĞLAMAK
133 265 Cube küub KÜP
134 Coconut kokonat HİNDİSTAN CEVİZİ 266
134 Coffee kafi KAHVE 267
135 Coffin kofin TABUT 268 Culture kalçır KÜLTÜR
135 Coin koin MADENİ PARA 269 Cup kap 1.FİNCAN 2.KUPA
136 Cold kould SOĞUK 270 Cure küur İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM
136 Collar kolır YAKA, TASMA 271
137 Collect kolekt TOPLAMAK 272
137 Colour kalır RENK 273
138 Comb kom TARAK 274 Current karınt GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR
138 Come kam GELMEK 275 Curse körs LANET
139 Comfort kanfırt KONFOR ,RAHAT 276 Curtain körtn PERDE
139 Comfortable kanfırtıbıl KONFORLU 277 Curve körv KIVRIM,EĞRİ
140 Command komand EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 278 Custom kastım GELENEK,ADET
140 279 Customer kastımır ALICI, MÜŞTERİ
141 280
141 Common kamın ORTAK,YAYGIN 281 Cut kat KESMEK,AZALTMAK
142 Community komüniti TOPLULUK 282
142 Company kampany 1.ŞİRKET 283 Dad ded BABA
143 284 Daily deyli GÜNLÜK
143 285 Dam dem BARAJ
144 286
144 287 Dance dens DANS
145 Competition kompitişn 1.YARIŞMA 2.REKABET 288 Danger deyncır TEHLİKE
145 Complain kımpleyn YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 289 Dangerous deyncrıs TEHLİKELİ
146 Complete kımpliit TAM,tamamlamak 290 Dare deyr 1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN OKUMAK
146 Compliment komplimınt İLTİFAT, ÖVGÜ 291 Dark dark 1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ
147 Compound kompaund BİRLEŞİK, BİLEŞİK 292 Dash deş HIZLA KOSMAK
147 Concern konsörn 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 293 Date deyt GÜNÜN TARİHİ
148 Concert kansıt KONSER 294 Daughter dotır KIZ ÇOCUK
148 Conclude konkluud SONUÇLANDIRMAK 295 Day dey GÜN
149 Condition kındişın DURUM, ŞART 296 Dead ded ÖLÜ
149 Confess kınfes İTİRAF ETMEK 297 Deal diıl ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR
150 Confidence konfidıns GÜVEN 298 Dear diır 1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI
150 Confuse kınfüuz (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 299 Death deth ÖLÜM
151 Congratulate kongraçuleyt KUTLAMAK 300
151 December dısembır ARALIK (ayı) 301 Doubt daut 1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK
152 Decide disayd KARAR VERMEK 302 Down daun AŞAĞISI
152 Decision dısijn KARAR 303 Draw drov 1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece)
153 Declare dikleır ilan etmek,,bildirmek 304 Dreadful dredfl KORKUNÇ, KÖTÜ
153 Decorate dekıreyt DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 305
154 Deed diid TAPU 306 Dream driim DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK
154 Deep diip DERİN 307 Dress dres 1.GİYSİ 2.GİYİNMEK
155 Deer diır GEYİK 308 Drill dril 1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK
155 Defeat dıfiit KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 309 Drink drink İÇMEK
156 Defence difens SAVUNMA, DEFANS 310 Drive draıv ARABA KULLANMAK, SÜRMEK
156 Defend difend SAVUNMAK 311 Drop drop 1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA
157 Definite defınit KESİN, BELİRLİ 312
157 Degree dıgrii DERECE,LİSANS 313
158 Delay dıley GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 314 Dry dray 1.KURU 2.KURUMAK
158 315
159 Delicious dılişıs LEZZETLİ 316
159 317 Dust dast TOZ
160 318 Duty düuti 1.GÖREV,HİZMET,VERGİ
160 Deliver delivır DAĞITMAK, DAĞITIM 319
161 Demand dimend İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ 320 Each iiç HER, HER BİRİ
161 321 Eager iigır İSTEKLİ
162 322 Ear iır KULAK
162 323 Early örli ERKEN,ESKİ
163 Dentist dentist DİŞÇİ 324 Earn örn PARA KAZANMAK
163 Deny dınay İNKAR ETMEK, YALANLAMAK 325
164 Depart dıpart AYRILMAK 326 Earth örth 1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI
164 Department dıpartmınt BÖLÜM;DEPARTMAN 327 Ease iiz kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK
165 Depend dıpend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 328 East iist DOĞU
165 Deposit dıpozıt DEPOZİT 329 Easy iizi KOLAY
166 Depress dıpres BUNALTMAK,bastırmak 330 Eat iit YEMEK YEMEK
166 331
167 Describe dıskrayb TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 332
167 Desert dezırt 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 333 Edge ec KENAR
168 Deserve dızörv HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 334 Editor editır EDİTÖR
168 335 Educate ecukeyt EĞİTİM,EGİTMEK
169 Desire dızayr ARZU 336 Effect ıfekt ETKİ
169 Desk desk SIRA;MASA 337
170 338
170 Dessert dızört TATLI (yiyecek) 339 Egg eg YUMURTA
171 Destroy dıstroy YIKMAK 340 Either.....Or.... aydır ... or YA.....YA.....
171 341
172 Detail diteyl AYRINTI, DETAY 342 Elbow elbou DİRSEK
172 343 Elder eldır YAŞLI (daha yaşlı)
173 344
173 345 Election ılekşın SEÇİM
174 Devil devl ŞEYTAN 346 Electricity ılektrisiti ELEKTRİK
174 Dial dayıl 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 347 Elegant elıgınt ZARİF,ŞIK
175 Diamond daymınd 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 348
175 Diary dayri GÜNLÜK, AJANDA 349 Elephant elıfınt FİL
176 Dictator dıkteytır DİKTATÖR 350 Else els DAHA, BAŞKA
176 Dictionary dikşınri SÖZLÜK 351
177 Die day ÖLMEK 352
177 Difference difrıns AYIRIM, FARK 353
178 Different dıfrınt FARKLI 354 Emergency ımörcınsi ACİL DURUM
178 Difficult dıfıkılt ZOR 355
179 Dig dig KAZMAK 356
179 Dinner dinır AKŞAM YEMEĞİ 357 Employee ımployi İŞCİ,PERSONEL
180 Diploma dıploumı DİPLOMA 358
180 Diplomat dıplımat DİPLOMAT 359
181 Direct dırekt 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 360 Empty empti BOŞ
181 Direction dırekşn YÖN 361
182 Director dırektır DİREKTÖR 362 Encourage ınkarıc CESARETLENDİRMEK
182 Dirt dört KİR 363 End end SON, BİTİRMEK
183 Dirty dörti KİRLİ 364 Enemy enımi DÜŞMAN
183 Disadvantage disadvantıc DEZAVANTAJ 365 Energy enırci ENERJİ
184 366 Engage engeyc 1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK
184 Disappear disıpiır GÖZDEN KAYBOLMAK 367 Engine encin MAKİNE
185 Disappoint disıpoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 368 Enjoy ıncoy EĞLENMEK,HOŞLANMAK
185 Disc disk DİSK 369 Enough inaf YETER
186 Disc-Jockey disk cokey DİSCOKEY 370 Enter enter GİRMEK
186 Discipline disiplin DİSİPLİN 371
187 Discover diskavır KEŞFETMEK 372
187 Discuss dıskas TARTIŞMAK 373 Entertainment entıteynmınt EĞLENCE
188 Disease diziiz HASTALIK 374 Entrance entrıns GİRİŞ
188 Dish diş YEMEK,TABAK 375 Envelope ınvılop ZARF
189 Dismiss dismis KOVMAK 376 Equal ikuıl EŞİT
189 Disobey disıbey İTAAT ETMEMEK 377 Equality ikualiti EŞİTLİK
190 378
190 Dispose dispouz yerleştirmek.,HAZIRLAMAK 379 Error erır HATA
191 Dispute dıspüut ANLAŞMAZLIK 380
191 381 Escape ıskeyp KAÇMAK
192 382
192 383 Essential ısenşıl GEREKLİ,ZORUNLU
193 Distinguish distinguwiş AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 384
193 Distribute distribüut DAĞITMAK 385
194 District distrikt İLÇE,BÖLGE,SEMT 386 Even ivın 1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN
194 Disturb distörb RAHATSIZ ETMEK 387 Evening ivning AKŞAM
195 388 Event ivent OLAY
195 Division divijn BÖLÜM 389 Eventually ivençuıli SONUNDA, NİHAYET
196 Dizzy dizi BAŞ DÖNMESİ 390 Ever evır HİÇ
196 Do do YAPMAK 391 Every evri HER
197 Dock dok 1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK 392 Evil ivl KÖTÜ
197 Doctor daktır DOKTOR 393 Exact ıgzekt TAM,KESİN
198 Document dokümınt DOKÜMAN 394 Exactly ıgzekli KESİN OLARAK
198 Dog dog KÖPEK 395
199 Doll dol OYUNCAK BEBEK 396 Examine ıgzamin İNCELEMEK, SINAV VERMEK
199 397 Example ıgzempl ÖRNEK
200 Donkey donki EŞEK 398 Excellent eksılınt MÜKEMMEL
200 Door door KAPI 399 Except ıksept DIŞINDA, HARİÇ
201 Double dabl ÇİFT 400 Exception ıksepşın İSTİSNA
201 Exchange ıksçeync DEĞİŞ TOKUŞ 401 Flood flad SEL
202 Excite ıksayt HEYECANLANDIRMAK 402 Floor floor KAT,ZEMİN,TABAN
202 Exclude eksklud DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 403 Flour flauır UN
203 Excuse eksküuz 1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR, MAZERET 404 Flower flauır ÇİÇEK
203 Exercise eksısayz EGZERSİZ 405 Fly flay 1.UÇMAK 2.SİNEK
204 Exist ıgzist OLUŞ, VAR OLMAK 406 Fog fog SİS
204 Exit eksit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 407
205 Expect ekspekt UMMAK,BEKLEMEK 408 Follow folou İZLEMEK, TAKİP ETMEK
205 Expense ekspens MASRAF 409 Fond fond DÜŞKÜN,SEVEN
206 Expensive ekspensiv PAHALI 410 Food fuud YİYECEK, BESİN
206 Experience ıkspiriıns TECRÜBE 411 Fool fuul 1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK
207 Expert ekspört BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 412
207 413 Foot fuut AYAK
208 414 For for İÇİN
208 Explode ıksploud PATLAMAK (bomba patlaması) 415 Forbid forbid YASAKLAMAK
209 Explore ıksplor KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 416 Force fors ZORLAMAK, ZOR, FORS
209 Express ıkspres İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 417
210 Expression ıkspreşın İFADE,ANLATIM 418
210 419 Foreign forın YABANCI (ülke veya ırk)
211 420 Forest forıst ORMAN
211 421 Forget fıget UNUTMAK
212 Extra ekstrı FAZLA, EKSTRA 422 Forgive fıgiv BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK
212 423 Fork fork ÇATAL
213 424
213 Eye ay GÖZ 425
214 Face feys 1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA GELMEK 426
214 Factory fektri FABRİKA 427 Fortune forçın 1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH
215 428 Forward forvıd İLERİ
215 429
216 430
216 431
217 Fair feır 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR 432 Fox foks TİLKİ
217 Fairly feıli OLDUKÇA 433
218 434 Free frii ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK
218 435 Free frii BEDAVA, ÜCRETSİZ
219 Fall fol 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 436 Freedom friidım ÖZGÜRLÜK
219 False fols 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 437 Freeze friz DONMAK
220 Familiar fımiliır TANIDIK, BİLDİK 438 Fresh freş TAZE
220 Family femıli AİLE, FAMİLYA 439 Friday fraydey CUMA
221 Famous feymıs ÜNLÜ 440 Friend frend ARKADAŞ
221 Fanatic fınıtik FANATİK 441 Friendly frendli DOSTÇA
222 442
222 Far far UZAK 443 Frighten fraytn KORKUTMAK
223 Fare feır ÜCRET (tren,vapur vb. için) 444 Frog frog KURBAĞA
223 Farm fam ÇİFTLİK 445 From from (...DEN, ...DAN) EKİ
224 Farther fardır DAHA UZAK 446 Front frant ÖN
224 Fashion feşn MODA 447
225 Fast fast HIZLI 448 Fruit fruut MEYVE
225 449
226 Fat fet 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 450 Full ful DOLU, TAMAMEN
226 Fate feyt KADER 451 Fun fan EĞLENCE
227 Father fadır BABA 452
227 453 Funny fani 1.KOMİK 2.GARİP
228 454 Fur för KÜRK
228 455
229 Favour feyvır iyilik 456 Further fördır DAHA FAZLA , AYRICA
229 Favourable feyvırıbl ELVERİŞLİ 457 Future füuçır GELECEK
230 Favourite feyvrıt EN SEVİLEN, FAVORİ 458 Gain geyn KAZANMAK
230 Fear fiır KORKU 459 Gallery gelıri GALERİ
231 460 Gamble gembl KUMAR OYNAMAK, KUMAR
231 Feather fedır TÜY (kuş tüyü) 461 Game geym OYUN
232 February february ŞUBAT 462 Gang geng ÇETE
232 Fee fii HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 463
233 Feed fid BESLEMEK 464 Garage garaaj GARAJ
233 Feel fiil HİSSETMEK 465 Garden gadn BAHÇE
234 Fellow felıu ADAM,DOST 466 Garlic gaalik SARIMSAK
234 Female fimeyl DİŞİ 467 Gas ges GAZ
235 468 Gate geyt BAHÇE KAPISI
235 Fetch feç GİDİP GETİRMEK,ALMAK 469 Gather gedır 1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK
236 Fever fivır ATEŞ (vücut) 470 General cenrıl GENERAL,YAYGIN
236 Few füu AZ, BİR KAÇ 471 General cenrıl GENEL
237 Field fiild ALAN,TARLA 472
237 Fight fayt KAVGA, KAVGA ETMEK 473 Generous cenrıs CÖMERT
238 Figure figır ŞEKİL,RAKAM,SAYI 474 Genius ciniıs DAHİ
238 File fayl 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 475
239 Fill fil DOLDURMAK 476 Gentleman centlmın CENTİLMEN
239 Film film FİLM 477 Get get 1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK
240 Final faynl SON 478 Gift gift 1.ARMAĞAN 2.YETENEK
240 Finally faynıli SONUNDA 479 Gipsy cipsi ÇİNGENE
241 Finance faynens FİNANS 480 Girl görl KIZ
241 Find faynd BULMAK 481 Give giv VERMEK
242 Fine fayn 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 482 Glad gled MEMNUN
242 Finger fingır PARMAK 483 Gladly gledli memnuniyetle
243 Finish finiş BİTİM, BİTMEK 484 Glass glas CAM, BARDAK
243 Fire fayır 1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN KOVMAK 485
244 Firm förm FİRMA,SAGLAM 486
244 First först BİRİNCİ, İLK 487 Glove glav ELDİVEN
245 Fish fiş BALIK 488 Go go GİTMEK
245 Fit fit UYGUN ,FORMDA 489 Goat gout KEÇİ
246 Fix fiks YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 490 God gad TANRI
246 Flag fleg BAYRAK 491 Gold gould ALTIN
247 Flake fleyk PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 492 Golden gouldın ALTINDAN
247 Flame fleym ALEV 493 Goldfish gouldfiş AKVARYUM BALIĞI
248 Flash fleş FLAŞ 494 Good gud 1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot )
248 Flat flet 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı) 495 Good-Looking gud luking İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI
249 Flavour fleyvır TAT,LEZZET 496 Goose guus KAZ
249 Flesh fleş ET (derinin altındaki) 497
250 Flight flayt UÇUŞ 498
250 Float flout YÜZMEK , ŞAMANDIRA 499 Government gavınmınt HÜKÜMET
251 Flock flok SÜRÜ 500 Graduate grecueyt MEZUN (üniversite mezunu)
251 Grain greyn TAHIL,TANE 501 Hostage hastıc ESİR, REHİNE
252 Grand grend BÜYÜK, MUHTEŞEM 502 Hostel hastl PASNİYON
252 Grape greyp ÜZÜM 503 Hot hat 1.SICAK 2.ACI ( yemekte )
253 Grasp grasp SIKICA TUTMAK 504 Hotel houtel OTEL
253 505 Hour auır SAAT
254 506
254 Great greyt BÜYÜK, MÜKEMMEL 507 House haus EV
255 Green griin 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 508 Housewife haus wayf EV HANIMI
255 509
256 Grey grey GRİ 510 How haw NASIL
256 Grill gril GRİL 511 However hauevır ANCAK
257 Grip grip SIKICA TUTMAK 512 Hum ham UGULTU ,VIZILDAMAK,
257 Grocer grousır BAKKAL 513 Humble hambl ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ
258 Ground graund YER, TOPRAK 514 Humour hüumır GÜLDÜRÜ, MİZAH
258 Group gruup GURUP, TOPLULUK 515 Hungry hangri AÇ
259 Grow grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 516 Hunt hant AVLAMAK
259 Guard gard KORUMAK,BEKÇİ 517 Hurry hari ACELE ETMEK
260 Guerrilla gırilı GERİLLA 518 Hurt hört YARALAMAK, YARALANMAK
260 Guess ges TAHMİN ETMEK 519 Husband hazbınd KOCA, ERKEK EŞ
261 Guest gest KONUK 520 Ice ays BUZ
261 Guide gayd REHBER, REHBERLİK ETMEK 521 Ice-Cream ays kriim DONDURMA
262 Guilt gilt SUÇ, KABAHAT 522
262 Gum gam 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 523 Idea aydiı FİKİR,ÖNERİ
263 Gun gan SİLAH 524
263 Habit hebit ALIŞKANLIK 525
264 Hail heyl DOLU (yağış),selamlamak 526
264 Hair heyr 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 527 Idle aydl ATIL, BOŞ
265 Half half YARIM 528 If if EĞER
265 Hall hol HOL 529 ill il HASTA, HASTALIK
266 Hammer hemır ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 530 Illegal illigıl KANUNSUZ
266 Hand hend EL 531
267 Handbag hendbeg EL ÇANTASI (kadınların) 532 Immediate immidiıt ANINDA, DERHAL
267 533
268 534
268 Handsome hendsım YAKIŞIKLI 535
269 Handwriting hendrayting EL YAZISI 536 Impolite impolayt KABA, NAZİK DEĞİL
269 Hang heng ASMAK 537 Import import İTHAL ETMEK
270 Hangar hengır HANGAR 538
270 Happy hepi MUTLU 539
271 Harbour harbır LİMAN 540 Impossible imposıbl OLANAKSIZ
271 Hard hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 541
272 Hardly hardli neredeyse hiç ,ZORLA 542
272 Harm harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 543
273 544
273 Harvest harvıst HASAT 545 In in 1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER
274 546 In Order To in ordır to AMACIYLA, MAKSADIYLA
274 Hat het ŞAPKA 547
275 Hate heyt NEFRET 548 Include inkluud KAPSAMAK
275 549
276 Hawk hovk 1.ATMACA ,ŞAHİN 550 Incorrect ınkırekt HATALI, YANLIŞ
276 551 Increase inkriiz ARTMAK
277 Head hed BAŞ, KAFA 552 Incredible inkredıbl İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ
277 Headache hedeyk BAŞ AĞRISI 553
278 Health helth SAĞLIK 554 Independent ındıpendınt BAĞIMSIZ
278 Healthy helthi SAĞLIKLI 555
279 Hear hiir DUYMAK 556
279 Heart hart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 557 Industry indastri ENDÜSTRİ
280 Heat hiit ISI 558
280 Heater hiitır ISITICI 559 Influence ınfluıns ETKİ, ETKİLEMEK
281 Heaven hevın CENNET 560 Inform infoom BİLDİRMEK
281 Heavy hevi AĞIR 561 Informal infoomıl GAYRI RESMİ
282 562 Information infımeyşın BİLGİ, ENFORMASYON
282 Height hayt YÜKSEKLİK 563
283 564 Ink ink MÜREKKEP
283 Hell hel CEHENNEM 565 Inn in 1.HAN 2.MOTEL
284 Help help YARDIM, YARDIM ETMEK 566
284 567
285 Here hiır BURASI, BURADA, BURAYA 568 Insect insekt BÖCEK
285 Hero hiro KAHRAMAN 569 Inside insayd İÇERİSİ
286 Hesitate heziteyt DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 570 Insist insist ISRAR ETMEK
286 Hiccup hikap HIÇKIRIK 571
287 Hide hayd SAKLANMAK, SAKLAMAK 572
287 High hay YÜKSEK 573 Install instol KURMAK,YERLEŞTİRMEK
288 574 Instance instıns ÖRNEK
288 575 Instead Of insted ov YERİNE
289 Hill hil TEPE, YOKUŞ 576
289 Hire hayır KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 577 Instruction instrakşn TALİMAT,EGİTİM
290 History histri TARİH 578 Instrument instrumınt ENSTRÜMAN
290 Hit hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 579 Intelligent intelicınt ZEKİ
291 580
291 Hobby hobi HOBİ 581
292 Hold hold TUTMAK, KAVRAMAK 582 Interest interest 1.İLGİ DUYMAK 2. FAİZ
292 Hole hol DELİK 583 Interesting intresting İLGİNÇ
293 Holiday holidey TATİL GÜNÜ 584 Intermediate intımidiıt ARADA,ORTA
293 Hollow halou BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar v.b) 585 International intıneyşınıl ULUSLARARASI
294 Home hom EV, YUVA 586
294 587 Interrupt intırapt DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA GİRMEK
295 Honest anıst DÜRÜST 588 Interval ıntıvl ARALIK,SÜRE
295 Honey hani BAL 589 Interview intıvüu RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
296 Honeymoon hanimuun BALAYI 590 Into intu İÇİNE
296 Honour anır ONUR 591 Introduce intrıdyus TANITMAK,TANIŞTIRMAK
297 Hop hap SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 592 Invalid invelid GEÇERSİZ
297 Hope houp UMUT 593 Invent invent İCAT ETMEK, YARATMAK
298 Hopeless houplıs UMUTSUZ 594
298 Horizon hırayzın UFUK 595 Investigate ınvestıgeyt ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK
299 Horn horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 596 Invite ınvayt DAVET ETMEK
299 Horrible haribl KORKUNÇ 597 Iron ayrın 1.DEMİR 2.ÜTÜ
300 Horse hors AT 598
300 Hospital haspitl HASTANE 599 Island aylınd ADA
301 Host houst EV SAHİBİ (konukları olan) 600
301 It it O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri) 601 Likely laykli MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA
302 Jail jeyl HAPİS 602
302 Jam cem 1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam ) 603
303 January cenueri OCAK ( ayı ) 604
303 Jaw cov 1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK 605 Liquid likuit SIVI
304 Jazz cez CAZ 606 List list LİSTE
304 Jealous celıs KISKANÇ 607 Listen lisın DİNLEMEK
305 Jet cet JET, FIŞKIRMAK 608 Little litıl KÜÇÜK
305 Jewel cuıl MÜCEVHER 609 Live laıv CANLI
306 Job cab İŞ 610 Live liv YAŞAMAK
306 Join coin KATILMAK 611 Lives layvz YAŞAMLAR
307 612 Living living YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
307 Joke couk ŞAKA 613 Load loud YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
308 614 Local lokıl BÖLGESEL, YEREL
308 Journal cöönl GAZETE,DERGİ 615 Lock lok KİLİTLEMEK, KİLİT
309 Journalist cönılist GAZETECİ 616 Long long UZUN
309 Journey cööni YOLCULUK 617 Look luuk BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
310 618 Loose luuz GEVSEK,BOL
310 Judge cac 1.HAKİM 2.YARGILAMAK 619 Lose luuz KAYBETMEK
311 Judgement cacmınt YARGI 620 Loss los KAYIP, ZARAR
311 Juice cuis SU (meyve suyu v.s.) 621 Lot lot ÇOK
312 July culy TEMMUZ 622 Loud laud YÜKSEK SESLİ
312 Jump camp SIÇRAMAK, ATLAMAK 623 Love lav SEVGİ;AŞK
313 June cuun HAZİRAN 624 Lovely lavli SEVİMLİ
313 Jury cüri JÜRİ 625 Low lov ALÇAK, DÜŞÜK
314 Just cast 1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ 626 Lower lovır ALT,DÜŞÜRMEK
314 Justice castis ADALET 627 Luck lak ŞANS
315 Keep kiip KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK 628 Lucky laki ŞANSLI
315 Key kii ANAHTAR 629 Luggage lagıc VALİZ
316 Kick kik TEKME, TEKMELEMEK 630 Lunch lanç ÖĞLE YEMEĞİ
316 Kid kid 1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ 631 Lung lang AKCİĞER
317 Kill kil ÖLDÜRMEK 632 Luxury lakşıri LÜKS
317 Kind kaynd 1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR 633 Machine mışiin MAKİNE
318 King king KRAL 634 Machine-Gun mışiin gan MAKİNELİ TÜFEK
318 Kingdom kingdım KRALLIK 635 Mad med DELİ
319 Kiss kis ÖPÜCÜK, ÖPMEK 636 Madam medım MADAM, BAYAN
319 Kitchen kiçın MUTFAK 637 Magic mecik BÜYÜ
320 Knee nii DİZ, DİZ ÇÖKMEK 638 Mail meyl POSTA
320 Knife nayf BIÇAK 639 Main meyn ANA, ESAS
321 Knock nok VURMAK (kapıya vurmak) 640 Make meyk 1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
321 641 Make-Up meyk ap 1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
322 Know nou BİLMEK 642 Male meyl ERKEK
322 Knowledge navlıc BİLGİ 643 Man men ADAM
323 Labour leybır İŞGÜCÜ 644 Manage menıc YÖNETMEK, KONTROL ETMEK
323 Lack lek EKSİKLİK 645 Management menıcmınt YÖNETİM, İDARE
324 Ladder ledır MERDİVEN 646 Manager menıcır YÖNETİCİ, MENAJER
324 Lady leydi HANIMEFENDİ 647 Manner menır TAVIR, GÖRGÜ
325 Lake leyk GÖL 648 Many meni BİRÇOK
325 649 Map mep HARİTA
326 650 March març 1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
326 Lamp lemp LAMBA 651 Mark mark İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
327 Land lend KARA,ARAZİ 652 Market maakıt PAZAR, PİYASA
327 Land lend İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.) 653 Marry meri EVLENMEK
328 Landlady lendleydi EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN 654 Marvelous marvılıs HARİKA,OLAGANÜSTÜ
328 Language lengwıc DİL ( yabancı dil v.b ) 655 Mask mesk MASKE
329 Large larc GENİŞ 656 Mass mes KÜTLE, KİTLE, YIGIN
329 Last lest SON, SONUNDA, GEÇMİŞ 657 Master mestır USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA
330 Last lest DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK 658 Match meç 1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
330 Late leyt 1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ 659 Material metıriıl MALZEME, MADDE
331 Laugh laf GÜLMEK 660 Matter metır 1.MESELE 2.MADDE,KONU
331 Laundry londri YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE 661 May mey 1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
332 Lavatory levıtri TUVALET 662 Me mi BANA, BEN
332 Law lou YASA, KANUN 663 Meal miıl YEMEK
333 664
333 Lawyer louyır AVUKAT 665
334 666 Meaning miining ANLAM
334 Lazy leyzi TEMBEL 667
335 Lead led 1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU 668 Meantime miintaym BU ARADA
335 Lead liid ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL GÖSTERMEK 669 Meanwhile miinvayl BU ARADA, AYNI ANDA
336 Leader liidır ÖNDER, LİDER 670 Measure mejır ÖLÇÜ,ÖNLEM
336 Leadership liidışip ÖNDERLİK 671 Meat miit ET
337 Leaf liif YAPRAK 672 Mechanic mekanik MEKANİK
337 Lean liin 1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK 673 Medal medıl MADALYA
338 Learn lörn ÖĞRENMEK 674 Medicine medisin İLAÇ, TIP
338 Least liist EN AZ 675 Meet miit BULUŞMAK, KARŞILAMAK
339 Leather ledır DERİ 676 Meeting miiting TOPLANTI, MİTİNG
339 677 Melody melodi EZGİ, MELODİ
340 678 Melon melın KAVUN
340 Leg leg BACAK 679 Melt melt ERİMEK
341 Legacy legisi MİRAS 680 Member membır ÜYE
341 Legal ligl YASAL 681
342 Lemon lemın LİMON 682
342 683
343 Lens lenz LENS 684 Memorize memırayz EZBERLEMEK
343 Less les DAHA AZ 685 Memory memıri HAFIZA
344 Lesson lesn DERS 686 Men men ADAMLAR
344 Let let BIRAKMAK 687 Mend mend TAMİR ETMEK,ONARMAK
345 Letter letır MEKTUP, HARF 688 Mental mentıl ZİHİNSEL
345 689 Mention menşın BAHSETMEK,ANMA
346 Level levl DÜZEY, SEVİYE 690 Merchant mörçınt TÜCCAR
346 Liberal libırıl LİBERAL 691
347 692
347 Library laybrıri KİTAPLIK, KÜTÜPHANE 693 Merry meri MUTLU,NEŞELİ
348 Licence laysıns LİSANS (ehliyet v.b ) 694 Mess mes KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
348 Lie laı YALAN, YALAN SÖYLEMEK 695 Message mesıc MESAJ
349 Lie laı YATMAK 696 Metal metıl METAL
349 Life layf YAŞAM, HAYAT 697 Meter mitır ÖLÇEK
350 Lift lift 1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK 698 Method methıd METOT,YÖNTEM
350 Light layt 1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF 699 Metre mitr METRE
351 Like layk 1. HOŞLANMAK 2.GİBİ 700 Mice mays FARELER
351 Middle midl ORTA 701 Nuisance nuusıns SIKINTI, RAHATSIZLIK
352 Midnight midnayt GECE YARISI (24:00) 702 Number nambır SAYI, NUMARALANDIRMAK
352 Military militıri ASKERİ 703 Nurse nörs HEMŞİRE, HASTABAKICI
353 Milk milk SÜT 704 Nut nat 1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
353 705 Oak ook MEŞE
354 706 Obey obey SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
354 Mind maynd AKIL 707 Object ıbcekt İTİRAZ ETMEK
355 Mind maynd aldırmak,önemsemek 708 Object abcekt NESNE, OBJE, AMAÇ
355 Mine mayn 1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN 709 Observation abzıveyşın GÖZLEM
356 Minimum minımum ENAZ 710 Observe ıbzörv GÖZLEM YAPMAK
356 Minister minıstır 1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI 711 Obtain ıbtein ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
357 Minority maynorıti AZINLIK 712 Obvious ıbvıyıs AÇIK, BELLİ
357 713
358 Minute mınıt 1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT 714
358 715
359 Mirror mirır AYNA 716 Ocean ouşın OKYANUS
359 Miss mis 1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP 717 October oktobır EKİM (ayı )
360 Miss mis BAYAN 718 Of ov İYELİK EKİ, NIN
360 Missile misayl FÜZE, FIRLATILAN CİSİM 719 Off of KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK
361 Mission mişn ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON 720
361 721
362 722 Offer ofır TEKLİF ETMEK
362 Mix miks KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK 723 Office ofis OFİS
363 Model madl MODEL (model araba,manken v.b) 724 Officer ofisır SUBAY, MEMUR
363 725 Official ofişl RESMİ
364 Modern madn MODERN, ÇAĞDAŞ 726 Often ofn SIK SIK
364 Modest modıst MÜTEVAZİ, ILIMLI 727 Oil oyl YAĞ, PETROL
365 Moment moumınt AN 728 Old old ESKİ, YAŞLI
365 Monday mondey PAZARTESİ 729 On an ÜZERİNDE
366 Money mani PARA 730 Once wans 1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
366 Monkey manki MAYMUN 731 One wan BİR
367 Month manth AY (takvim ayı) 732 Only ounli SADECE, YALNIZCA
367 Moon muun AY 733 Open oupın AÇIK, AÇMAK
368 More mor DAHA FAZLA 734
368 Morning morning SABAH 735
369 Mosque mosk CAMİ 736 Operator opıreytır OPERATÖR
369 Most moust EN ÇOK 737
370 Mother madır ANNE 738 Opportunity aporçüniti FIRSAT
370 Motor moutır MOTOR 739 Opposite apızit ZIT,TERS
371 Mountain mauntın DAĞ 740 Optimist aptimist İYİMSER
371 Mouse maus FARE 741 Or or VEYA
372 Mouth mauth AĞIZ 742 Orange orınc 1.PORTAKAL 2.TURUNCU
372 Move muuv HAREKET ETMEK, 743 Order oordır 1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
373 Movement muuvmınt HAREKET 744 Ordinary oodnri SIRADAN, NORMAL
373 Much maç ÇOK (miktarca) 745 Organ orgın 1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ
374 Mud mad ÇAMUR 746
374 Murder mördır CİNAYET 747 Origin oricin KÖKEN, ORİJİN
375 Music müuzik MÜZİK 748 Other adır DİĞER
375 Must mast ZORUNLULUK 749 Otherwise adırwayz 1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
376 My may BENİM 750 Ought oot ..MELİ ..MALI EKİ
376 Mystery mıstri GİZEM,SIR 751 Our aar BİZİM
377 Nail neyl 1.TIRNAK 2.ÇİVİ 752 Out aut DIŞARI
377 Name neym İSİM 753 Out-Of-Date aut ov deyt MODASI GEÇMİŞ, ESKİ
378 Narrow nerou DAR 754
378 Nation neyşın ULUS 755 Output autput ÇIKTI
379 National neyşınl ULUSAL 756 Outside autsayd DIŞARI
379 Native neytiv YERLİ (her native language) 757
380 758 Over ouvır 1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
380 759 Overcome ouvıkam ÜSTESİNDEN GELMEK
381 Near niır YAKIN 760
381 761 Own on KENDİ ,SAHİP OLMAK
382 762 Owner ounır SAHİP
382 Neck nek BOYUN, yaka 763
383 Need niid GEREKSİNİM, İHTİYAÇ 764
383 Needle niidl İĞNE, ŞİŞ 765
384 Neglect nıglekt İHMAL ETMEK 766 Page peyc SAYFA
384 Neighbour neybır KOMŞU 767 Pain peyn ACI, AĞRI
385 Neither niidır HİÇBİRİ 768
385 Neither...Nor... naydır..nor.. NE O..NE ÖBÜRÜ 769 Paint peynt BOYAMAK, BOYA
386 Nephew nevüuu YEĞEN (erkek) 770 Painter peyntır 1.RESSAM 2.BOYACI
386 Nervous nörvıs SİNİRLİ 771 Pair peır ÇİFT
387 Nest nest YUVA, KUŞ YUVASI 772 Palace pelıs SARAY
387 773 Pale peyl SOLUK,SOLGUN (renk)
388 Never never HİÇBİR ZAMAN ,ASLA 774
388 775 Panic penik PANİK
389 New nuu YENİ 776 Paper peypır 1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
389 News nüuz HABER 777 Paradise perıdays CENNET
390 Newspaper nüuspeypır GAZETE 778 Paragraph perıgraf PARAGRAF
390 Next nekst EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ 779
391 Nice nays HOŞ 780
391 Niece niis YEĞEN (kız) 781 Parent perınt ANA BABA
392 Night nayt GECE 782 Park park 1.PARK 2.PARK ETMEK
392 783 Parliament parlımınt PARLAMENTO
393 No no HAYIR 784
393 Noble noubl SOYLU 785 Part part KISIM, BÖLÜM ,PARÇA
394 Nobody noubadi HİÇ KİMSE 786 Part-Time part taym YARIM GÜN
394 Noise noiz GÜRÜLTÜ 787
395 None nan HİÇBİRİSİ 788 Partner partnır 1.ORTAK 2.PARTNER
395 Noon nuun ÖĞLE ZAMANI 789 Party paati PARTİ
396 Normal normıl NORMAL 790 Pass pes GEÇMEK, GEÇİRMEK
396 North north KUZEY 791 Passage pesıc PASAJ,GEÇİŞ
397 Nose nouz BURUN 792 Passenger pesıncır YOLCU
397 Not nat DEĞİL 793 Passport pasport PASAPORT
398 Note not 1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA 794 Password paswörd PAROLA
398 Nothing nathing HİÇBİR ŞEY 795 Past pest GEÇMİŞ,GEÇEN
399 Notice noutis DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK 796
399 November novembır KASIM 797
400 Now nau ŞİMDİ 798 Pay pey ÖDEMEK
400 Nowadays nauıdeyz BUGÜNLERDE 799 Payment peymınt ÖDEME
401 Nowhere nouweır HİÇ BİRYER 800 Peace piis BARIŞ
401 Pear peır ARMUT 801 Present prizent SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
402 802 President prezidınt BAŞKAN
402 Pen pen TÜKENMEZ KALEM 803 Press pres 1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN
403 804 Press pres BASKI YAPMAK, BASMAK
403 Pencil pensl KURŞUN KALEM 805 Pressure preşır BASINÇ, BASKI
404 People piipl HALK 806 Pretend pritend YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK, SALLAMAK:)
404 Pepper pepır BİBER 807 Pretty priti 1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA
405 Per pör HER 808
405 Perfect pörfekt KUSURSUZ, YETKİN 809 Previous priiviıs ÖNCEKİ
406 Perform pörform 1.yapmak 2.UYGULAMAK 810 Price prays FİYAT,BEDEL
406 Performance pörformıns PERFORMANS 811
407 Perhaps pörheps BELKİ 812
407 813 Prince prins PRENS
408 814
408 Person pörsın KİŞİ 815 Print print 1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ
409 Personality pörsınelıti KİŞİLİK 816 Prison prizn HAPİS
409 Persuade pörsweyd İKNA ETMEK 817
410 Petrol petrıl PETROL 818 Private prayvıt ÖZEL
410 Phone foun TELEFON 819 Prize prayz ÖDÜL
411 Photo foutou FOTOĞRAF 820 Probable prabıbl MÜHTEMELEN,OLASI
411 Piano pieno PİYANO 821 Problem prablım SORUN, PROBLEM
412 822
412 Pickpocket pikpakıt YANKESİCİ 823
413 Picnic piknik PİKNİK 824 Production prodakşn ÜRETİM
413 Picture pikçır RESİM 825 Profession profeşn MESLEK
414 Pie pay PASTA, BÖREK 826
414 Piece piis PARÇA 827 Programme prougrem PROGRAM
415 Pig pig DOMUZ 828 Progress prougres İLERLEME,GELİŞME
415 Pigeon picın GÜVERCİN 829 Promise promis SÖZ VERMEK
416 830
416 Pill pil HAP 831 Proof pruuf KANIT
417 Pilot paylıt PİLOT 832 Proper prapır UYGUN, DOĞRU
417 833
418 834
418 835
419 Pink pink PEMBE 836 Protect prıtekt KORUMAK
419 Pipe payp 1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT 837 Protest protest PROTESTO
420 Pity piti ACIMAK (What a pity : Ne yazık) 838
420 Place pleys YER, YERLEŞTİRMEK 839
421 840 Provide provayd SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK
421 Plan plen PLAN, PLANLAMAK 841 Pub pab PAB, BİRAHANE
422 Plane pleyn UÇAK 842 Public pablik HALK (puplıc sector=devlet sektörü )
422 Plant plent 1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS 843 Publish pabliş YAYINLAMAK
423 844 Pull pul ÇEKMEK
423 Plate pleyt TABAK 845 Pullover pulouvır KAZAK
424 Play pley 1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini) 846 Pump pamp POMPA
424 Player pleyır OYUNCU, ÇALAN 847
425 848 Punish paniş CEZALANDIRMAK
425 Please pliiz LÜTFEN 849
426 Pleasure plejır ZEVK,MEMNUNİYET 850 Puppet papıt KUKLA
426 Plenty plenti ÇOK SAYIDA,BOL 851
427 852 Purchase pörçıs SATIN ALMAK
427 Plug plag FİŞ, BANYO TIKACI 853 Purple pörpıl MOR
428 Plus plas ARTI 854 Purpose pöpıs AMAÇ,GAYE
428 Pocket pakıt CEP 855 Push puş İTMEK
429 Poem poım ŞİİR 856 Put put KOYMAK
429 857 Puzzle pazl BULMACA, PROBLEM
430 858 Pyjamas pıcaamız PİJAMA
430 Point point NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET ETMEK,GÖSTERMEK 859 Quality kualıti NİTELİK, KALİTE
431 Poison poizın ZEHİR 860
431 Police pıliis POLİS 861 Quarrel kuarıl KAVGA
432 862 Quarter kootır ÇEYREK
432 Polish poliş PARLATMAK 863 Queen kuiin KRALİÇE
433 Polite pılayt KİBAR 864 Question quesçın SORU, SORMAK
433 Political pılitikl POLİTİK 865
434 866 Quick kuik ÇABUK
434 867 Quiet kuayıt SESSİZ, SAKİN
435 Pool puul HAVUZ 868 Quite kuayt OLDUKÇA,TAMAMEN
435 Poor puur 1.YOKSUL 2.ZAVALLI 869 Quiz kuiz KÜÇÜK TEST
436 Population papüleyşn NÜFUS 870 Rabbit rebit TAVŞAN
436 Pork pork DOMUZ ETİ 871 Race reys IRK,YARIŞ,KOŞU
437 Port port LİMAN 872 Race reys YARIŞMAK
437 Position pızişn DURUM, KONUM 873 Radiator reydieytır RADYATÖR
438 Positive pazitiv OLUMLU,POZİTİF 874 Radio reydio RADYO
438 Possess pızes SAHİP OLMAK 875 Rail reyl RAY
439 876 Railway reylwey TREN YOLU
439 877 Rain reyn YAĞMUR
440 Possible pasıbl OLASI, MÜMKÜN 878
440 Post poust 1.POSTA,POSTALAMAK 879
441 Postpone pospon ERTELEMEK 880
441 Pot pot POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK 881
442 Potato poteyto PATATES 882 Rapid repid ÇABUK, HIZLI
442 Pour poor DÖKMEK, AKITMAK 883 Rare reyr NADİR
443 Powder paudır TOZ, PUDRA 884
443 Power pauır GÜÇ 885 Rather radır OLDUKÇA
444 Powerful pauıfl GÜÇLÜ 886 Raw row 1.HAM 2.ÇİĞ
444 Practical prektikl PRATİK 887
445 Practice prektis ALIŞTIRMA 888 Reach riiç ERİŞMEK
445 889 Read riid OKUMAK
446 890 Ready redi HAZIR
446 Pray prey DUA ETMEK,yalvarmak 891 Realize riılayz FARK ETMEK (idrak etmek )
447 892 Really riıli GERÇEKTEN
447 893
448 Prefer prıför YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK 894
448 Pregnant pregnınt HAMİLE 895
449 896 Receipt rısiit MAKBUZ,FİŞ
449 Preparation prepıreyşn HAZIRLIK 897
450 Prepare prıpeır HAZIRLAMAK 898
450 Presence prezns VARLIK(bir yerde varlığı ) 899
451 Present preznt BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN 900 Recognize rekıgnayz TANIMAK
451 Recommend rekımend TAVSİYE ETMEK 901
452 Record rekord 1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR 902 Safe seyf 1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA
452 Recover rikavır 1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK 903
453 Red red KIRMIZI, KIZIL 904 Sailor seylır DENİZCİ
453 Reduce rıdyus AZALTMAK 905 Sake seyk HATIR, UĞRUNA
454 Reflect riflekt YANSITMAK 906 Salad selıd SALATA
454 907 Salary selıri MAAŞ
455 908 Sale seyl SATIŞ
455 Refuse refyuz REDDETMEK 909 Salt solt TUZ
456 Regard rigard SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK 4.İNANMAK 910 Same seym AYNI, FARKSIZ
456 Regret rigret ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK 911 Sand send KUM
457 Regular regulır DÜZENLİ, OLAĞAN 912 Sandal sendl SANDALET
457 Reject ricekt KABUL ETMEMEK,REDDETMEK 913 Sandwich sendwic SANDVİÇ
458 Relation rıleyşn İLİŞKİ 914 Satisfy setısfay TATMİN ETMEK
458 Relationship rıleyşnşip İLİŞKİ 915 Saturday setırdey CUMARTESİ
459 Relative relıtiv AKRABA 916 Save seyv 1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK
459 Relax rileks RAHATLAMAK, GEVŞEMEK 917 Say sey DEMEK, SÖYLEMEK
460 Release rilis SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK 918
460 919
461 Relieve rıliiv RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK 920 School skuul OKUL
461 Religion rılicın DİN 921 Science sayıns BİLİM
462 Remain rımeyn 1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK 922 Scissors sizız MAKAS
462 Remark rımark BELİRTMEK, AÇIKLAMA 923 Score skoor SKOR
463 Remarkable rımarkıbl DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ 924
463 Remember rimembır UNUTMAMAK, ANIMSAMAK 925
464 Remind rimaynd HATIRLATMAK,ANIMSATMAK 926 Scream skriim ÇIĞLIK
464 927 Screen skriin 1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
465 Remove rimuuv UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK 928 Screw skru VİDALAMAK, VİDA
465 Rent rent KİRALAMAK 929 Sea sii DENİZ
466 Repair ripeır ONARMAK 930 Search sörç ARAŞTIRMAK
466 Repay rıpey GERİ ÖDEMEK 931 Seashore siişor DENİZ KIYISI
467 Repeat rıpiit TEKRARLAMAK 932 Season siizn MEVSİM, SEZON
467 Replace rıpleys DEGİŞTİRMEK 933 Seat siit KOLTUK,SANYALYE
468 Replacement rıpleysmınt YEDEK,DEGİŞTİRME 934 Second sekınd 1.SANİYE 2.İKİNCİ
468 Reply rıplay YANITLAMAK, YANIT 935 Secret sikrıt GİZ, SIR
469 Report riport RAPOR, RAPOR ETMEK 936 Secretary sekrıtri SEKRETER
469 937 Section sekşn KISIM, BÖLÜM
470 938 See sii 1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
470 Republic rıpablik CUMHURİYET 939 Seed siid 1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK
471 Request rikuest RİCA ETMEK, RİCA 940
471 Require rikuayır GEREKSİNMEK,gerektirmek 941 Seem siim GÖRÜNMEK
472 Rescue reskuu KURTARMAK 942
472 Reserve rizörv 1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK 943 Seldom seldım ARA SIRA, SIK DEĞİL
473 Resign rizayn İSTİFA ETMEK 944 Select sılekt SEÇMEK
473 Resist rızist DİRENMEK,KARŞI KOYMAK 945 Selection sılekşn SEÇİM
474 Respect rıspekt SAYGI DUYMAK 946 Selfish selfiş BENCİL
474 947 Sell sell SATMAK
475 Responsible rıspansıbl SORUMLU 948 Semi semi YARI
475 Rest rest DİNLENMEK 949 Send send GÖNDERMEK
476 Rest rest GERİYE KALAN 950
476 Restaurant restrant RESTORAN, LOKANTA 951
477 Result rizalt SONUÇ 952
477 Retire ritayır EMEKLİ OLMAK 953
478 Return ritörn GERİ DÖNMEK 954 Sentence sentıns 1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life sentence)
478 Revenge rivenc ÖÇ ALMAK, İNTİKAM 955
479 Reward riword ÖDÜL 956 September septembır EYLÜL
479 Rib rib KABURGA 957 Serial siiriıl SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
480 Ribbon ribın KURDELA, ŞERİT 958 Serious siiriıs CİDDİ
480 Rice rays PİRİNÇ 959
481 Rich riç ZENGİN 960
481 Ride raıd ATA,BİSİKLETE BİNMEK 961 Serve sörv 1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK
482 Ridiculous ridikulıs GÜLÜNÇ, SAÇMA 962 Service sörvis SERVİS
482 Right rayt 1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF 963 Set set AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
483 Ring ring YÜZÜK, HALKA 964 Settle setl YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
483 Ring ring ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK 965 Settlement setlmınt ANLAŞMA,YERLEŞME
484 Ripe rayp OLGUN 966 Several sevrıl BİR KAÇ
484 Rise rayz YÜKSELMEK 967
485 Risk risk RİSK 968
485 Risky riski RİSKLİ 969
486 River rivır NEHİR 970 Shadow şedou HARANLIK, GÖLGE
486 Road roud YOL 971 Shadow şedou İZLEMEK (gizlice)
487 Roar roor KÜKREME 972 Shake şeyk SARSMAK
487 Roast roust ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK 973 Shame şeym UTANÇ
488 Rob rob 1.SOYGUN YAPMAK 974
488 Rock rak 1.KAYA 2.SALLANMAK 975 Share şeyr PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY
489 Role roul ROL 976 Sharp şarp 1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
489 Roll rol YUVARLANMAK 977 Sheep şiip KOYUN, KOYUNLAR
490 Roof ruuf ÇATI 978
490 Room ruum ODA 979
491 Root ruut KÖK 980 Shelter şeltır SIĞINAK
491 Rope roup HALAT, İP 981 Shine şayn PARLAMAK, PARLATMAK
492 Rose rouz 1.GÜL 2.PEMBE 982 Ship şip GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
492 Rough raf KABA 983 Shirt şört GÖMLEK
493 Round raund YUVARLAK 984
493 Row rou 1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ 985 Shoe şuu AYAKKABI
494 Row rou KÜREK ÇEKMEK 986 Shoot şuut ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
494 Royal royıl KRALİYETE AİT,KRALİYET 987 Shop şap DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
495 Rub rab SÜRMEK, SÜRTMEK, 988 Shopping şaping ALIŞVERİŞ
495 Rubbish rabiş 1.ÇÖP 2.SAÇMA 989 Shore şoor KIYI
496 Rude ruud KABA 990 Short şort 1.KISA 2.ANİDEN
496 Rule ruul 1.YÖNETMEK 2.KURAL 991 Shortly şortli KISACA,YAKINDA
497 Ruler ruulır 1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL 992 Shot şat ATIŞ
497 993 Shoulder şouldır OMUZ
498 Run ran 1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket v.b) 994 Shout şaut BAĞIRMAK
498 Runaway ranıwey 1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in prices) 995 Show şou GÖSTERMEK, GÖSTERİ
499 Rush raş ÇABUK DAVRANMAK,ACELE 996 Shower şauır 1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
499 Sabotage sebıtaj SABOTAJ 997 Shut şat KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS
500 Sack sek ÇUVAL 998 Shy şay UTANGAÇ
500 Sack sek KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK 999 Sick sik HASTA
501 Sad sed ÜZGÜN, MUTSUZ 1000 Side sayd 1.KENAR,YAN,TARAF SIDEEFFECT=YAN ETKİ 2.TARAF TUTMAK
501 Sigh say İÇ ÇEKMEK 1001 Sport sport SPOR
502 Sight sayt GÖRÜŞ,manzara 1002 Spot spat 1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE
502 1003 Spot spat 1.LEKELEMEK 2.TANIMAK,AYIRMAK
503 Signal signıl SİNYAL VERMEK, SİNYAL 1004 Spread spred YAYILMAK, YAYMAK
503 1005 Spring spring 1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR
504 Silence saylıns 1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK 1006 Spy spay CASUS
504 Silent saylınt SESSİZ, SAKİN 1007 Square skueır KARE,metrakare
505 Silk silk İPEK 1008 Staff staaf ELEMAN, MEMUR
505 1009 Stage steyc 1.EVRE SAFRA 2.SAHNE
506 Sin sin GÜNAH 1010 Stain steyn LEKE,BOYA,BOYAMA
506 Since sins ŞİMDİYE KADAR 1011 Stair steyr MERDİVEN
507 Since sins 1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ 1012 Stamp stemp PUL, DAMGA, DAMGALAMAK
507 Sing sing ŞARKI SÖYLEMEK 1013
508 Single singl 1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK 1014 Stand stend 1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK
508 Sink sink 1.BATMAK 2.EVYE 1015 Standard standırd STANDART
509 Sir sör EFENDİ 1016 Star star YILDIZ
509 Sister sistır 1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE 1017
510 Sit sit OTURMAK 1018 Start start BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
510 Situation siçueyşn DURUM,VAZİYET 1019 State steyt 1.DEVLET 2.DURUM
511 Size sayz BOYUT,BÜYÜKLÜK 1020
511 1021 Station steyşn İSTASYON
512 1022 Stay stey KALMAK
512 Skeleton skelıtın İSKELET 1023
513 1024 Steal stiil ÇALMAK
513 1025
514 Skin skin DERİ 1026
514 Skirt skört ETEK 1027 Step step 1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY
515 Sky skay GÖKYÜZÜ 1028 Stick stik SOPA, ÇUBUK
515 1029 Stick stik YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK
516 Slave sleyv KÖLE 1030
516 Sleep sliip UYUMAK, UYKU 1031 Still stil 1.HAREKETSİZ, SAKİN 2.HALA
517 Sleepy sliipi UYKULU, SAKİN 1032
517 Sleeve sliiv ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ (elbise,bluz v.b) 1033 Stock stok 1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ
518 Slide slayd SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA 1034
518 1035 Stomach stomak MİDE
519 1036 Stone stoun 1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
519 Slim slim İNCE, ZAYIF 1037 Stop stap STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
520 Slim slim ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK 1038 Store stoor DÜKKAN, DEPOLAMAK
520 Slip slip YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK 1039 Story stori ÖYKÜ ,HİKAYE
521 1040
521 Slow slou YAVAŞ, YAVAŞLAMAK 1041 Straight streyt DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN
522 Small smol KÜÇÜK, UFAK 1042 Strange streync GARİP, TUHAF
522 Smash smeş ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK 1043
523 Smell smel KOKU, KOKLAMAK 1044
523 Smile smayl GÜLÜMSEMEK 1045 Stream striim IRMAK
524 Smoke smouk 1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK 3.DUMAN 1046 Street striit CADDE
524 Smooth smuuth PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK 1047 Strength strength GÜÇ, KUVVET
525 1048 Stress stres BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak), STRES,VURGULAMAK
525 Snake sneyk YILAN 1049 Stretch streç 1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
526 1050 Strict strikt KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
526 Sniff snif BURNUNU ÇEKMEK 1051
527 1052 String string İP,TEL
527 Snow snou KAR 1053
528 So sou 1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK 1054
528 Soap soup SABUN 1055
529 Society sısayıti SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM 1056 Strong strong GÜÇLÜ
529 Socket sakıt SOKET, PRİZ 1057 Struggle stragl MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
530 Sofa soufı KANEPE 1058 Student studınt ÖĞRENCİ
530 Soft soft YUMUŞAK 1059 Study stadi ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK
531 Soil soil TOPRAK 1060
531 Soldier soulcır ASKER 1061 Stupid stüupid APTAL
532 1062 Subject sabcıkt 1.KONU 2.ÖZNE
532 Solid solid KATI, SERT 1063 Submarine sabmıriin DENİZALTI
533 Solve solv ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK 1064
533 Some sam 1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK 1065 Subway sabwey ALT GEÇİT , ALT YOL
534 Somebody sambadi BİRİSİ 1066 Succeed sıksiid 1.BAŞARMAK
534 Someone samwan BİRİ 1067 Success sıkses BAŞARI
535 Sometimes samtaymz BAZEN 1068
535 Somewhere samweır BİR YER 1069 Such saç 1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle
536 Son san ERKEK ÇOCUK, OĞUL 1070 Suck sak EMMEK
536 Song song ŞARKI 1071 Sudden sadn ANİ
537 Soon suun YAKINDA (zaman açısından) 1072 Suffer safır ACI ÇEKMEK
537 Sore soor AĞRI VERİCİ,ACIYAN 1073 Sugar şugır ŞEKER
538 Sorrow sarou ÜZÜNTÜ,KEDER 1074 Suggest sıcest ÖNERMEK
538 Sorry sori ÜZGÜN 1075
539 Sort sort ÇEŞİT 1076 Suit suut 1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE
539 Sort sort SIRALAMAK 1077 Sum sam TOPLAM,MİKTAR
540 Soul soul RUH 1078 Summer samır YAZ
540 Sound saund 1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM 1079 Sun san GÜNEŞ
541 Sound saund GİBİ GELMEK 1080 Sunday sandey PAZAR (günü )
541 Soup suup ÇORBA 1081
542 Sour sauır EKŞİ 1082 Suntan santen bronzlaşmak
542 Source soors KAYNAK 1083 Super suupır SÜPER
543 South sauth GÜNEY 1084
543 1085
544 Space speys 1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER 1086
544 Spade speyd KÜREK 1087
545 Spare speyr EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK 1088 Support sıport TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK, DESTEKLEMEK
545 Speak spiik KONUŞMAK 1089 Suppose sıpouz ZANNETMEK
546 Special speşl 1.ÖZEL 2.EN İYİ 1090 Sure şuır EMİN, KESİN
546 Speech spiiç KONUŞMA 1091 Surface sörfıs YÜZEY
547 Speed spiid HIZ, HIZLI GİTMEK 1092 Surname sörneym SOYADI
547 1093 Surprise sıprayz 1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
548 Spend spend PARA HARCAMAK, HARCAMAK 1094 Surround sıraund ÇEVRELEMEK
548 Spirit spırit 1.RUH, RUHSAL DURUM 1095 Suspect sıspekt ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK
549 Spite spayt 1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ 1096
549 Splendid splendid MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ 1097 Swear sweır 1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK
550 Split split İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK 1098 Sweep swiip SÜPÜRMEK
550 Spoil spoil 1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA 1099 Sweet swiit TATLI
551 Spoon spuun KAŞIK 1100
551 Swim swim YÜZMEK 1101 Tour tuır TUR
552 Swing swing 1.SALLANMAK 1102 Towards tıwordz DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın sonlarında
552 Switch swiç AÇMAK, KAPATMAK (düğme) 1103 Towel tauıl HAVLU
553 Sword sood KILIÇ 1104 Tower tauır KULE
553 Symbol simbl SEMBOL 1105 Town taun KASABA
554 System sistım SİSTEM 1106 Toy toy OYUNCAK
554 Table teybl 1.MASA 2.TABLO,LİSTE 1107
555 Tail teyl KUYRUK (kedi,uçak v.b) 1108
555 Tailor teylır TERZİ 1109 Trade treyd 1.TİCARET 2.İŞ
556 Take teyk TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise çıkarmak,uçak kalkması 1110 Traffic trefik TRAFİK
556 Talk tolk KONUŞMA, KONUŞMAK 1111 Train treyn 1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
557 Talkative tolkıtiv KONUŞKAN 1112 Training treyning EĞİTİM,ÖĞRETİM
557 Tall tool UZUN 1113 Transfer trensför TRANSFER
558 Tame teym EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK 1114 Translate trenzleyt ÇEVİRİ , TERCÜME
558 Tank tenk 1.TANK (depo) 2.TANK (silah) 1115
559 Tap tep MUSLUK 1116 Travel trevl YOLCULUK YAPMAK
559 Tape teyp BANT, SELOTEYP 1117 Tray trey TEPSİ
560 Task task GÖREV 1118 Treasure trejır HAZİNE
560 Taste teyst TATMAK, TAD 1119 Treat triit 1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK 3.İKRAM
561 Tax teks VERGİ 1120
561 Taxi teksi TAKSİ 1121 Tree trii AĞAÇ
562 Tea tii ÇAY 1122
562 Teach tiiç ÖĞRETMEK 1123 Tribe trayb KABİLE
563 Teacher tiiçır ÖĞRETMEN 1124
563 Team tiim TAKIM, GRUP 1125 Trip trip 1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK
564 1126
564 Telegram telıgrem TELGRAF 1127 Trouble trabl SORUN,SIKINTI,ARIZA
565 Telephone telıfoun TELEFON 1128 Trousers trauzız PANTOLON
565 Telescope telıskoup TELESKOP 1129 True truu DOĞRU, GERÇEK
566 Television telıvijn TELEVİZYON 1130 Trunk trang 1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
566 Tell tel ANLATMAK, SÖYLEMEK 1131 Trust trast GÜVENMEK
567 1132 Truth truth GERÇEK
567 Temperature temprıçır SICAKLIK 1133 Try tray DENEMEK, DENEME
568 Tender tendır HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF 1134 Tube tüub TÜP
568 Term törm 1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR 1135 Tuesday tüuzdey SALI
569 Terrible terıbl KORKUNÇ, BERBAT 1136 Tune tüun 1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
569 Terrific tırifik MÜTHİŞ 1137 Tunnel tanl TÜNEL
570 Terror terır TERÖR 1138 Turkey törki 1.HİNDİ 2 TÜRKİYE
570 Test test SINAMAK, DENEMEK, TEST 1139 Turn törn DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra sende,ÇEVİRMEK
571 Than den ...DEN ...DAN EKİ 1140 Twice tways İKİ KEZ
571 Thank thenk TEŞEKKÜR ETMEK 1141
572 That det O 1142
572 Theatre thiıtır TİYATRO 1143 Typical tipikıl TİPİK
573 Their theır ONLARIN 1144 Ugly agli ÇİRKİN
573 Them them ONLARI 1145 Umbrella ambrela ŞEMSİYE
574 Then then 1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN SONRA,DAHA SONRA 1146
574 There theer 1.ORADA 2.VAR OLMAK (There is DALLAS on TV today.) 1147 Uncle ankl DAYI, AMCA
575 Therefore deırfoor bu nedenle,DOLAYISIYLA 1148
575 These diiz BUNLAR 1149 Under andır ALTTA, ALTA
576 They dey ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri) 1150
576 Thick thik 1.KALIN 2.SIK 1151 Understand andıstend ANLAMAK
577 Thief thiif HIRSIZ 1152 Unemployment animploymınt İŞSİZLİK
577 Thin thin İNCE 1153
578 Thing thing ŞEY 1154
578 Think think DÜŞÜNMEK 1155 Unhappy anhepi MUTSUZ
579 Thirsty thörsti SUSAMIŞLIK, SUSATAN 1156 Unhealthy anhelthi SAĞLIKSIZ
579 This dis BU 1157 Uniform yuniform 1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
580 1158 Union yunyın 1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
580 Those douz ONLAR 1159 Unite yunayt BİRLEŞMEK,
581 Though dou RAGMEN ,KARŞIN 1160 University yunivörsıti ÜNİVERSİTE
581 Thought thoot DÜŞÜNCE 1161 Unknown announ BİLİNMEYEN
582 Thread thred İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK 1162 Unless anles OLMADIKÇA
582 Threat thret TEHTİD 1163
583 Threaten thretın TEHTİD ETMEK 1164
583 Throat throut GIRTLAK, YEMEK BORUSU 1165 Unlock anlok KİLİDİ AÇMAK
584 1166 Until antil KADAR (belli bir zamana kadar)
584 Throw throu FIRLATMAK 1167 Up ap 1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
585 Thunder thandır GÖK GÜRÜLTÜSÜ 1168
585 Thunderstorm thandıstorm FIRTINA 1169 Upper apır ÜST
586 Thursday thözdey PERŞEMBE 1170
586 Thus das BÖYLE, BÖYLECE 1171 Upstairs apsteız ÜST KAT, YUKARISI
587 Ticket tikıt BİLET 1172 Upward apwıd YUKARI,YUKARIYA
587 Tidy taydi DÜZENLİ, DERLİ TOPLU 1173
588 Tie tay 1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI KRAVAT 1174
588 Tight tayt SIKI, KOLAY AÇILMAZ 1175 Us as BİZE
589 Till til 1.KADAR 2.YAZAR KASA 1176 Use yuus 1.KULLANIM 2.FONKSİYON
589 Time taym 1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK 1177 Use yuuz KULLANMAK
590 Timetable taymteybıl (zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b) 1178 Useful yuusfl KULLANIŞLI
590 Tin tin 1.TENEKE 2.KONSERVE 1179 Usual yujl OLAĞAN,ALIŞILMIŞ
591 Tip tip 1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE 3.UC 1180
591 Tire tayır YORMAK,LASTİK 1181
592 Tired tayırd YORGUN 1182 Valley veli VADİ
592 Tissue tişuu DOKU,KAĞIT MENDİL 1183 Valuable velyubl DEĞERLİ
593 Title taytl 1.BAŞLIK 2.UNVAN 1184 Value velyu DEĞER
593 To tu ..e KADAR 1185
594 Toast toust TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK 1186
594 Tobacco tıbakou TÜTÜN 1187 Vegetable vectıbl SEBZE
595 Today tıdey BUGÜN 1188 Vehicle viikıl TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
595 1189 Very veri ÇOK, TAM
596 Together tıgedır BİRLİKTE 1190 Veto viitou VETO, VETO ETMEK
596 Tomorrow tımarou YARIN 1191 Victim viktım KURBAN, KAZAZEDE
597 Tongue tang DİL 1192 Victor viktır GALİP
597 Tonight tınayt BU GECE 1193
598 Too tuu 1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ 1194 View viu GÖRÜNÜM, MANZARA
598 Tooth tuuth DİŞ 1195 Villa vilı VİLLA
599 Top tap EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK 1196 Village vilıc KÖY
599 1197
600 1198
600 1199
601 Touch taç DOKUNMAK 1200
601 1201 Wife wayf KARI (eş)
602 Visit vizit ZİYARET ETMEK 1202
602 Visitor vizitır ZİYARETÇİ, KONUK 1203 Wild wayd VAHŞİ
603 Vocabulary vıkebyulıri KELİME DAĞARCIĞI 1204 Will wil 1.İRADE 2.İSTEK 3. VASİYET 4.GELECEK ZAMAN EKİ
603 Voice vois SES 1205 Win win KAZANMAK
604 Volume volyum HACİM 1206 Wind waynd SARMAK, KURMAK (saat v.b )
604 Vote vout OY VERMEK, OY 1207 Wind wind RÜZGAR
605 Voyage voyıc DENİZ YOLCULUĞU 1208 Window windou PENCERE
605 1209 Wine wayn ŞARAP
606 Wage weyc SAAT ÜCRETİ,ÜCRET 1210 Winter wintır KIŞ
606 Wait weit BEKLEMEK 1211
607 Waiter weytır GARSON 1212 Wire wayır 1.TEL 2.TELGRAF
607 Wake weyk UYANMAK, UYANDIRMAK 1213 Wireless wayılıs TELSİZ,KABLOSUZ
608 Walk wolk YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ 1214
608 Wall wool DUVAR 1215 Wish wiş İSTEK, İSTEMEK
609 1216 With with İLE
609 Want wont İSTEMEK, İSTEK 1217
610 War wor SAVAŞ 1218 Within widin İÇİNDE
610 Warm worm 1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN 1219 Without widaut SAHİP OLMAYARAK, YANINDA OLMADAN
611 Warn worn UYARMAK 1220 Witness witnıs TANIK, TANIKLIK ETMEK
611 Wash woş 1.YIKAMAK 1221 Wolf wulf KURT
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
612 Waste weyst HARCAMAK,İSRAFET ETMEK 1222 Woman wumın KADIN
612 Watch woç 1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ 1223
613 Water wotır SU, SULAMAK 1224 Wonderful wandıfl HARİKA
613 Waterfall wotırfol ŞELALE 1225 Wood wuud ODUN
614 Wave weyv 1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL SALLAMAK 1226 Wool wuul YÜN
614 Way wey YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM 1227 Word wööd SÖZCÜK, KELİME
615 We wi BİZ 1228 Work wörk ÇALIŞMAK, İŞ
615 Weak wiik ZAYIF,ERKSİZ 1229 Worker wörkır İŞÇİ
616 Wealth welth ZENGİNLİK,SERVET 1230 World wörld DÜNYA
616 Weapon wepın SİLAH 1231 Worm wörm SOLUCAN
617 Wear weır GİYMEK 1232 Worry wöri ENDİŞELENMEK
617 Weather wedır HAVA;İKLİM 1233 Worse wörs DAHA KÖTÜ
618 Wednesday wenzdey ÇARŞAMBA 1234 Worst wörst EN KÖTÜ
618 Week wiik HAFTA 1235
619 Weigh weit AĞARLIK, TARTMAK 1236 Wound wuund YARALAMAK, YARA
619 Welcome welkam 1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN 1237
620 Well wel 1.İYİ 2.KUYU 1238 Wreck rek ENKAZ,KAZA,HURDA,MAHVETMEK
620 Well-Known wel noun ÜNLÜ, BİLİNEN 1239 Write rayt YAZMAK
621 West west BATI 1240 Wrong rong YANLIŞ
621 Wet wet NEMLİ 1241 X-Ray eks rey RÖNTGEN IŞINI, X IŞINI
622 What wat NE 1242
622 Whatever watevır HERNEYSE 1243
623 When wen NE ZAMAN 1244 Year yiır YIL
623 Whenever wenevır 1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ... 1245 Yellow yelou SARI
624 Where weır NEREYE, NEREDE 1246 Yes yes EVET
624 While wayl BU ARADA 1247 Yesterday yestıdey DÜN
625 1248 Yet yet HALA, ŞİMDİYE KADAR, HENÜZ
625 Whistle wisl ISLI, ISLIK ÇALMAK, DÜDÜK 1249
626 White wayt BEYAZ, AK, BEYAZ TENLİ 1250 Yoghurt yogıt YOĞURT
626 Who hu KİM 1251
627 Whoever huevır HERKİMSE 1252 Young yang GENÇ
627 Whole houl TÜM, BÜTÜN WHOLESALES = TOPTAN SATIŞ 1253 Your yoor SENİN, SİZİN
628 Whose huuz KİMİN 1254
628 Why way NEDEN, NİÇİN 1255 Zero zirou SIFIR
629 Wide wayd 1.GENİŞ 2.KENARDAN KENARA 1256
629 Widow wıdou DUL 1257 Zone zon BÖLGE
Idioms
sıra kelime türkçesi sıra kelime türkçesi
1 a bean counter (aşağılayıcı anlamda) muhasebeci 248 huff and puff burnundan solumak, öfleyip pöflemek
2 a bee in one's bonnet bir konuya kafasını takmak 249 I could eat a horse kurt gibi açım
3 a big-head ukala, bilmiş 250 if push comes to shove iş o noktaya gelirse
4 a bit under the weather kendini kötü hissetmek 251 in a black mood kötü ruh hali
a center of interest ilgi merkezi 252 in a constant state of flux sürekli değişen, değişmekte
5 a chunk of change büyük/çok para 253 in a pinch gerektiğinde, sıkışınca
6 a cog in the machine çarkın dişlisi, sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça 254 in any event ne olursa olsun, her halükarda
7 a cold fish soguk,arkadaşça olmayan 255 in dribs and drabs azar azar
8 a face as long as a fiddle çok üzgün görünen 256 in fine fettle keyfi yerinde.
9 a good turn bir iyilik: arkadaşça davranış 257 in for a penny in for a pound kaybedecek bir şey yok, battı balık yan gider
10 a heart of gold altın gibi kalbi olmak 258 in full swing en yoğun döneminde, tam faaliyet halinde
11 a heavy hitter ağır top 259 in high dudgeon hiddetli.siniri tepesinde
12 a red-letter day önemli/özel gün 260 in high spirits sevinçli,neşeli
13 a shot across the bow uyarı ateşi,uyarı 261 in one fell swoop bir hamlede.bir çırpıda
14 a skeleton in the cupboard aile sırrı ,kirli çamaşır 262 in one's heart of hearts kalbinin derinliklerinde.tüm kalbiyle
15 a whole nother thing tamamen başka bir şey,tümüyle apayrı bir şey 263 in someone's stead birinin namına, birinin yerine
16 abound in\with (bir yerde) bol olmak, çok olmak. 264 in the blink of an eye göz açıp kapayana kadar
17 Airy-Fairy dili hiç pratik olmayan,fantezi 265 in the dead of night gecenin köründe.gecenin ortasında
18 align oneself with başkasıyla işbirliği yapmak, işbirliği içine girmek 266 in the heat of the moment sıcağı sıcağına, düşünmeden

19 all walks of life her kesimden,yetmiş iki milletten insan 267 in the know işin iç yüzünü bilme, başkalarının bilmediği bir konuda bilgisi olan
20 amount to a hill of beans incir çekirdeğini doldurmayacak önemde,değersiz 268 in the lap of luxury refah içinde, yediği önünde yemediği ardında
21 an awkward customer geçimsiz kişi 269 in the nick of time tam zamanında, ucu ucuna
22 an axe to grind diş bileyen kimse, şikayete sebep olan durum 270 in the thick of something en heyecanlı yerinde, tam ortasında
ucube,standardın dışında türünün tek örneği bir grubun dışında kalan
23 an odd ball acaip kimse 271 iron out the kinks sorunları/problemleri gidermek
24 as good as gold çok terbiyeli,çok güvenilir 272 it rings a bell tanıdık gibi geliyor
25 as happy as a clam aşırı/çok mutlu 273 jack up something yavaş yavaş artırmak/yükseltmek
26 as happy as the day is long son derece memnun 274 jet-set jet sosyete
27 as hard as nails acımasız,taş yürekli 275 jump out of one's skin aklı başından gitmek,korkuyla yerinden sıçramak
28 ashen-faced beti benzi atmış 276 keep a low profile dikkat çekmemeye çalışmak

29 at best en iyi ihtimalle 277 keep abreast of (son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak, gelişmeleri takip etmek
30 at death's door çok hasta,gidici 278 keep her chin up kötü seylere ragmen neşeli

31 at the height of something (kariyer vb.) tepesinde 279 keep one's nose to the grindstone eşek gibi çalışmak,durup dinlenmeden çalışmak
257 at the helm of something (şirket vb.) idaresinde. (şirket vb.) yönetiminde 280 keep one's option open şansını açık bırakmak, kapıyı kapamamak

32 back out of caymak, sözünden dönmek. 281 keep someone at bay birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek, mesafe koymak
yapılan işle ilgili gelişmelerden söz konusu kişi ya da kişileri de
244 batten down the hatches zor bir dönem için bir takım önlemler almak, gemiyi fırtınaya hazırlamak 282 keep someone in the loop haberdar etmek
33 be a figment of one's imagination hayal mahsulü/ürünü olmak 283 keep something dark gizli tutmak,açığa vurmamak

249 be at a standstill durmak, durmuş vaziyette olmak; kesilmek, kesilmiş vaziyette olmak. 284 keep tabs on .-i takip etmek, -i izlemek; -i gözetlemek.
34 be at daggers drawn kanlı bıçaklı olmak 285 kick up a fuss kavga çıkarmak, kıyameti koparmak, hır çıkarmak
35 be at the end of one's rope sabrın sınırında olmak, çaresiz kalmak 286 know all ukala ,bilmiş
36 be baying for blood birisinin cezalandırılmasını/zarar görmesini istemek 287 land of nod uyku, uyku hali
255 be big on something bir şeyin düşkünü olmak 288 lay a finger on elini sürmek, kılına dokunmak, zarar vermek
253 be duty bound to do görev icabı/gereği yapmak 289 lay a hand on somebody birine elini kaldırmak
37 be hard on someone birine kötü davranmak 290 lay claim to something hak iddia etmek
38 be hard pressed (bir şeyi yapmakta) zorlanmak 291 lay eyes on süzmek, ilk kez gözüne çarpmak
39 be hard put to it akla karayı seçmek 292 lazy and out of work boş gezenin boş kalfası
40 be i ̇n awe of someone birine çok saygı duymak 293 lazy bones tembel teneke
41 be in on haberi olmak,bilmek, bir şeyin içinde yer almak 294 lead astray birini doğru yoldan saptırmak, birini ayartmak.
42 be in the wind buhar olup uçmak, kanundan kaçmak 295 leave someone at the altar son anda vazgeçmek,son anda evlenmekten vazgeçmek
251 be in way over one's head boyundan büyük işlere kalkışmak 296 leave someone up in the air muallakta bırakmak
43 be made of money para babası olmak 297 lend a hand yardım etmek.
44 be off base yanlış olmak 298 let bygones be bygones Geçmişi unutalım./Olan oldu./Geçmişe mazi derler.
46 be on the pill doğum kontrol hapı kullanmak 300 Let Go gevşemek,rahatlamak,boş vermek
47 be on the warpath burnundan solumak, küplere binmek 301 let in on birine gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak
be on to someone (birinin) ne numara çevirdiğini anlamak 302 let off the hook zor durumdan kurtarmak, sorundan kurtarmak
48 be out for blood intikam istemek/aramak 303 let out kaçmasına izin vermek, (bilgi vb) dışarı sızdırmak
49 be out of keeping with (bir şeye) uygun olmamak, garip kaçmak 304 let the cat out of the bag ağzındaki baklayı çıkarmak, bir sırrı açıklamak
50 be up and about tekrar eski haline gelmek, (hastalıktan) kalkmak 305 let the dead bury dead geçmişe sünger çek
51 be well in with arkadaşlık kurmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak 306 lie fallow boş kalmak, (yetenek) (uzun süredir) kullanılmamak
52 bear in mind unutma 307 lie low gizlenmek, saklanmak.
bir ayak üstünde bin yalan söylemek, adamın gözünün içine baka baka
53 beat about the bush bin dereden su getirmek, sözü ağzında gevelemek 308 lie through one's teeth yalan söylemek
54 bide one's time (bir iş için) uygun zamanı beklemek 309 like a bear with sore head sinirli,huysuz,sol tarafından kalkmış
55 big-shot önemli kimse,kodoman 310 lion's share of something bir şeyin aslan payı
56 bit off bir tahtası eksik, hafif kaçık 311 live on the edge hayatı uçlarda yaşamak
black sheep of the family ailenin yüz karası 312 live to a ripe old age iyice yaşlanana kadar yaşamak, çok uzun yaşamak
57 blow a gasket öfkelenmek, deliye dönmek 313 live up to all the hype yazıldığı/gösterildiği gibi çıkmak, beklenildiği gibi olmak
58 blow off some steam içini döküp rahatlamak 314 look down in the dumps çok neşesiz olmak,karadeniz'de gemileri batmış gibi durmak
59 blow your own trumpet (böbür böbür) böbürlenmek 315 look for a needle in a haystack samanlıkta iğne aramak
look high and low (for someone or
60 bone chilling tüyler ürpertici,korkutucu 316 something) bakmadık yer bırakmamak,didik didik aramak
265 bone of contention ihtilaf konusu. anlaşmazlık sebebi 317 lose no time in doing something hemen/hiç vakit kaybetmeden (bir işe girişmek)
61 bottom line uzun lafın kısası,(asıl) önemli olan,sonuç 318 lose-lose situation kazanma ihtimali olmayan durum
62 bowl over ağzı bir karış açık kalmak, vurup devirmek 319 make a clean breast of itiraf etmek, içini boşaltmak, içini dökmek.
63 break it to…. birine kötü bir haber vermek 320 make a fool of rezil etmek,aptal durumuna düşürmek
64 bring something upon oneself kendi başına (dert) açmak 321 make a lucky guess şanslı bir tahmin yapmak
65 broad in the beam fıçı gibi,çok şişman 322 make a name for oneself isim yapmak, adından söz ettirmek
66 brood on kara kara düşünmek 323 make a pass at (birine) duyulan erotik hisleri belli etmek.
67 bum rap kötü şöhret 324 make fun of (bir kimse) ile alay etmek.
68 burn bridges köprüleri yakmak 325 make good (biri) başarılı olmak, başarmak. (yaşamını) düzene sokmak
69 burn someone at the stake yakarak öldürmek, birisini haşlamak 326 make head or tail of (bir şeyi) kavramaya çalışmak.(bir şeyi) anlamak
burn someone in effigy protesto olarak sevilmeyen birinin kuklasını yakmak veya asmak. 327 make heavy weather of işi zora sokmak
70 bust up mahvetmek, parçalanmak 328 make much of somebody birisi için bayram yapmak, başının üstünde gezdirmek
71 buy one's way in to something bir şeyi para ile elde etmek 329 make no bones about açıkça söylemek.
72 buzz someone in (kapının düğmesine vb basarak) birisini bir yere/ içeri almak 330 make of yapmak,,,-den anlamak, -e anlam vermek,
73 by all accounts eldeki tüm verilere göre, herkesin dediğine göre 331 make the best of eldekini en iyi şekilde kullanmak
74 by same token aynı sebeple 332 make way yol açmak,yol vermek
75 call a spade a spade dobra dobra konuşmak, doğruya doğru eğriye eğri demek 333 man about town tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam.
76 call in sick hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek 334 middle of the road ikisinin ortası
77 call it a night akşam olduğu için bir işe son vermek, paydos etmek 335 mind your own beeswax sen kendi işine bak
78 call over yoklama yapmak 336 murder on something bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak
79 call to mind hatırlamak; hatırlatmak, akla getirmek. 337 music to my ears duymak istediğim buydu!
80 can't stomach midesi kaldırmamak 338 near by el altında, çok yakında
81 can't stomach someone birini görmeye tahammül edememek 339 neck of the woods çevresinde, civarında
case of something bir şeyin örneği 340 needless to say söylemeye gerek yok,fazla söze gerek yok
82 cast an eye göz gezdirmek 341 new-fangled yeni çıkmış,yeni
83 cast aspersions on iftira atmak,hakkında kötü ve olumsuz konuşmak 342 nip in the bud başlangıçta durdurmak veya bastırmak.
84 catch on moda olmak, tutmak. 343 of no avail boşuna.işe yaramaz
85 catch someone off guard birini gafil avlamak, birini hazırlıksız yakalamak 344 Off the books kayıt dışı
86 change one's tune ağız değiştirmek 345 off the charts alışılmışın dışında, standartların dışında
87 cheer up neşelenmek,neşelendirmek 346 off the mark yanlış/hedeften uzak
88 chew the cud geviş getirmek.derin derin düşünmek. 347 off the peg hazır giyim, al kullan
247 chime in with ile uyumlu olmak 348 off the track pistten/yoldan çıkmış,(konuyla) ilgisiz/alakasız
89 chuck down yere düşmek, kendini yerde bulmak 349 off the wagon (alkole/uyuşturucuya) tekrar başlamış
90 class up the joint bir şeyi daha şık/zarif hale getirmek 350 on cloud nine son derece mutlu
267 close at the hand çok yakın.yakın 351 on high yukarıda, yükse mevkide.cennette
91 close shave paçayı zor kurtarma. sinekkaydı tıraş 352 on the edge diken üstünde
92 coast-to-coast atlantik'ten pasifik'e,kıyıdan kıyıya 353 on the lam polisten/kanundan kaçan,kaçak
cock of the walk bir yerde borusu öten kişi 354 on the off chance olur da ileride (...olur diye).ümidiyle
263 cold-shoulder birisine soğuk davranmak 355 on the rack son derece endişeli, çok kötü durumda
93 colour up renk katmak,daha ilginç kılmak 356 on the wane giderek azalmakta,azalmakta
94 come apart at the seams işler bozulmak, kötü duruma düşmek 357 on top form at gibi saglam :)
95 come at a price bir bedeli olmak 358 on top of ayrıca. -e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber:
96 come clean gerçeği bütün açıklığıyla söylemek, itiraf etmek 359 one in the eye for kulağına küpe
97 come in handy işe yaramak. (ileride) faydalı olmak 360 out and about hastalıktan kalkmış, iyileşmekte
98 come in useful yararlı olmak,işe yaramak 361 out in the open herkesin görebildiği (bir yerde), açık alanda
99 come straight out of a comic book çizgi romandan fırlamış gibi bir hali olmak 362 out of courtesy nezaketen/nezaket icabı
100 come to a halt durmak, durma noktasına gelmek 363 out of sorts keyifsiz,neşesiz
101 come to a head en yüksek noktaya gelmek, doruğa ulaşmak 364 out of the blue birden bire,aniden

come to a standstill urma noktasına gelmek 365 out of the frying pan and into the fire yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
102 come to fruition meyvesini vermek,sonuç vermeye başlamak 366 out of the woods artık tehlikede değil, kritik safhayı atlatmış
103 come unglued kendini kaybetmek,sinirleri boşanmak 367 out of whack bozuk, çalışamaz/işleyemez durumda.
come within a hair('s breadth) of
104 someone or something çok yaklaşmak,ramak kalmak 368 over the moon çok mutlu,mutluluktan kendinden geçmiş
105 consecrate to adamak, varını yoğunu adamak 369 over the top çok abartılı,fazladan
106 cop out kaypaklık etmek, sözünden dönmek 370 pain the the neck baş belası,can sıkıcı tip

107 cozy up to someone biriyle sıkı fıkı olmak, samimileşmek 371 pale into insignificance diğerine göre önemsiz görünmek,önemli ya da anlamlı görünmemek
108 crack a joke espri patlatmak,şaka yapıyor 372 pan down (emeğin) boşa gitmesi
109 crack open yarılmak, çatlamak 373 pass the hat around (bir gruptan vb.) para toplamak
110 crack open a bottle (kutlama amacıyla) bir şişe açmak 374 pay off (borcu) tamamıyla ödemek.
(özellikle korktuğundan dolayı) bir işten elini eteğini çekmek, başlanan işi
111 crap out of something on someone bitirmeyerek birini baltalamak/sabote etmek 375 peace of mind iç rahatlığı, gönül rahatlığı
112 credit someone with sevilmeyen birinde olumlu bir niteliğin olduğunu kabul etmek 376 pep talk cesaret konuşması, moral konuşması

113 culminate in ile sonuçlanmak, ile sona ermek, ile son bulmak. sebep olmak 377 pick somebody's brain fikir sormak/istemek, bir kişinin görüş ve düşüncelerini sormak
114 cut a deal anlaşma yapmak, anlaşma sağlamak 378 pie in the sky boş vaat, olmayacak dua
115 cut and run bırakıp kaçmak, sıvışmak 379 pipe dream boş hayal
116 cut corner işin kolayına kaçmak 380 pit one person against another birbiriyle yarışmak, birbiriyle boy ölçüşmek
117 cut it close ucu ucuna/milimi milimine yapmak/yetişmek 381 place the blame on someone suçu başkasının üzerine atmak, birisini suçlamak
cut no ice (birini) etkilemeyi başaramamak 382 play it by ear duruma göre hareket etmek
118 cut someone to ribbons bozguna uğratmak, birini ciddi/ağır biçimde kesmek 383 play it by the book kitabına göre oynamak
119 cut to the chase doğrudan sonuca gitmek, sadede gelmek 384 played out modası geçmiş,bitkin,işe yaramaz

121 devil of a job en zor iş/görev,deveye hendek atlatmaktan daha zor 386 plead with someone for something (bir şey için) birisine yalvarmak
122 do a dump on someone birini acımasızca/kıyasıya eleştirmek/yermek 387 pluck up courage cesaretini toplamak,korkusunu yenmek
123 do the rounds (sırayla) uğramak/ziyaret etmek 388 pod person olmadığı biri gibi davranan kimse
don't look a gift horse in the mouth bedava gelen şeyde kusur aranmaz 389 poke into maydanoz olmak, burnunu sokmak
250 double down bahsi/yatırımı ikiye katlamak 390 pop over (for a visit) (ziyaret etmek için) uğramak
124 down and out hayatta yenilgiye uğramış, bezgin, bitkin. 391 pour scorn on hor görme ve alay ederek konuşmak
125 down in the mouth karamsari,cesareti kırılmış 392 pros and cons lehte ve aleyhte olanlar., artıları ve eksileri
126 draw a bead on someone nişan almak, tüm ilgisini birine yöneltmek 393 pull a face surat asmak,yüzünü buruşturmak
127 drink a toast to someone (birinin) sıhhatine veya şerefine içmek. 394 pull out all the stops elinden geleni yapmak,tüm olanaklarını seferber etmek
128 drop dead tahtalıköyü boylamak, aniden ölmek 395 pull the plug yaşam destek ünitesinin fişini çekmek,fişi çıkarmak

129 drop the ball çuvallamak,başarısız olmak 396 pull the rug out from under someone desteğini çekmek, birinin ayağını kaydırmak

130 drum something into beynine işlemek 397 pull the wool over somebody's eyes göz boyamak, dalgaya getirmek
131 engage in ile uğraşmak, ile meşgul olmak 398 put a lid on something bu gidişe dur demek, bir şeye son vermek
132 exempt from yükümlülüğünü kaldırmak 399 put an end to ..-e son vermek.
133 explain away mantıklı açıklamalarla kuşkuları dağıtmak, örtbas etmek 400 put one's neck on the block kendini riske atmak
134 face it out yüz yüze gelmek, karşı karşıya gelmek 401 put someone on a pedestal birini baş tacı etmek.birine fazla değer vermek
135 face the music bir problemle karşı karşıya olduğunu kabullenmek,bedel ödemek 402 put someone on the stand birini kürsüye çıkarmak
136 fall foul of ile çatışmak. 403 put the kibosh on (something) bir son vermek,ilerlemesini engellemek
sağduyusunu kullanarak mantıklı bir sonuca varmak,düşünerek bir
fall prey to someone tuzağına düşmek 404 put two and two together sonuç çıkarmak
137 feel all in çok yorgun olmak 405 put up money maddi/finansal olarak karşılamak
138 feel like a million dollars mükemmel hissetmek 406 Quick off the mark hemen/derhal müdahale etmek
139 fell as if my head was going round başı dönmek 407 quick on the uptake hazırcevap.uyanık
140 fend for oneself başının çaresine bakabilmek, kendini geçindirmek 408 quite a ways oldukça uzakta, epey bir mesafede
142 fender bender hafif trafik kazası 410 rain cats and dogs bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
fever pitch heyecan kasırgası 411 rain check çekici bulunan bir davetin reddedilmesi
143 fiddle with someone biriyle uğraşmak 412 ray of hope umut ışığı, ümit kıvılcımı
144 fight something down üstesinden gelmek, bertaraf etmek 413 reach to fruition semeresini vermek, tamamına ermek
145 fire off something (jet hızıyla) yollamak 414 resemble somebody in looks benzemek
146 fire upon someone birine ateş etmek/açmak 415 ride roughshod over (birini) hiçe saymak.
147 fit as a fiddle keyifli,neşeli,sapasaglam 416 right off the bat derhal,hemen
148 flare up alevlenmek, kızgınlıktan patlamak 417 right out of the box yepyeni
261 flash through one's mind birden aklından geçmek 418 rise up against someone birine karşı ayaklanmak
149 flip side madalyonun öbür yüzü, diğer taraf (kaset, demir para) 419 room with someone (yurtta vb) aynı odayı paylaşmak, oda arkadaşı olmak
150 flip someone for something bir şey için yazı tura atmak 420 rough patch zor ve problemli dönem
151 foot the bill parasını vermek, hesabı ödemek. 421 round off to something (en yakın tam sayıya) yuvarlamak
152 for what it's worth ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun 422 round the bend kafadan kontak,kaçık,deli
153 fray at the edges başarısız olmaya başlamak, eski günlerini aratmak 423 run it by (me) again tekrar söyle
154 freak out çıldırmak, balatayı yakmak 424 run of the mill sıradan, orta karar
155 frighten the life out of somebody birisini çok korkutmak,ödünü patlatmak 425 run on something . -e yoğun talep/akın
156 from all walks of life toplumun her kesiminden,her kesimden 426 run roughshod over someone saygısızca davranmak
157 from head to toe tepeden tırnağa kadar, baştan aşağı 427 run the risk of tehlikesini göze almak. riskini göze almak
158 from the get-go en başından beri 428 safe and sound sağ salim, sapasağlam.
159 full well çok iyi,çok harika 429 sage advice bilgece öğüt
160 fuss about şikayet edip durmak, çırpınmak 430 say something out loud yüksek sesle söylemek
161 get a bead on someone birisine nişan almak 431 scare out of his wits gerçenten çok korkmuş
162 get a crush on someone birine gönül bağlamak 432 scare someone stiff birinin ödünü patlatmak
163 get a handle on something (soruna) çözüm bulmak, bir şeye hakim olmak 433 scare stiff çok korkmuş

164 get a line on bir konuda bilgi almak, hatta kalmak 434 scare the bejesus out of (someone) birini aniden çok korkutmak
165 get back at somebody birine bir şeyi ödetmek, birinden bir şeyin öcünü almak. 435 set eyes on .-i görmek.
166 get carried away kendinden geçmek, heyecanlanmak, kendini kaptırmak 436 set fire to ateşe vermek,kundaklamak

set great store by someone or


167 get fresh with someone birine saygısızlık/küstahlık etmek 437 something birine veya bir şeye dağlar kadar güvenmek
168 get in over one's head başından büyük işlere kalkışmak 438 set the tone atmosferi belirlemek, ortamı belirlemek

169 get into bed with birisiyle yatağa girmek, -ile cinsel ilişkide bulunmak 439 shack up with karı koca gibi yaşamak,evli olmadan beraber yaşamaya başlamak
170 get off easy hafif bir cezayla veya cezasız olarak kurtulmak; ucuz kurtulmak. 440 shake in our shoes korkuyla titremek
171 get off on the wrong foot kötü bir başlangıç yapmak (ilişkide vb) 441 shook up derinden sarsılmış, şok olmuş

172 get off scot-free (bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak, kılına bile dokunulmamak 442 short end of the stick bir şeyin istenmeyen tarafı, işin kötü tarafı
173 get on everyone's nerves çok öfkelendirmek (herkezi) 443 sit bolt upright dimdik oturmak

174 get on the bandwagon başkalarının yaptığı bir eyleme katılmak. çoğunluğun görüşüne uymak 444 sit in judgment on/over hüküm vermek

175 get on top of someone (sorun) içinden çıkılmaz bir hal almak, yükü altında ezilmek/kalmak 445 sit still for something gıkı çıkmamak, kımıldamadan oturmak
176 get one's leg over bacaklarını ayırmak, seks yapmak 446 Slow off the mark kalın kafalı
177 get one's life back on track hayatını yeniden rayına oturtmak 447 slow on the uptake kalın kafalı, algılama sorunlu
smack-dab in the middle of
178 get the jump on erken davranmak 448 somehere bir yerin tam ortasında
snatch someone out of the jaws of
179 get the nerve up (to do something) (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak 449 death birini ölümün pençesinden kurtarmak
180 get the word out haberi/mesajı yaymak/ulaştırmak 450 spill the beans ağzından kaçırmak,baklayı ağzından çıkarmak
181 get wind of something bir şeyin duyumunu almak,haberini almak 451 stand in awe of hayranlık ve saygı duymak
182 get/be in over one's head boyundan büyük işlere kalkışmak 452 steer clear of someone birinden uzak durmak, birine bulaşmamak

184 gird one's loins (zor bir işe) iyice hazırlanmak, (zor bir iş için) paçaları/kolları sıvamak. 454 stick in one's craw içi elvermemek, çileden çıkarmak
269 give an account of oneself (biri ) hakkında hesap vermek 455 stick one's neck out kendini tehlikeye atmak, kendini zor bir duruma sokmak

185 give someone the runaround birini başından savmak, başından atmak 456 strike out on one's own kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak, kendi yoluna gitmek
260 give vent to one's feelings hislerini/duygularını açığa vurmak/serbest bırakmak 457 sweep under the carpet sümen altı etmek, örtbas etmek
186 gladden one's heart yüreğini ferahlatmak, yüreğine su serpmek 458 swelter (sıcaktan) terleyerek bunalmak.
187 gloat over zevkle seyretmek (birinin başarısızlığını) 459 switch gears aniden konuyu değiştirmek
188 gloves are off bundan sonra iş ciddi, kılıçlar çekildi 460 take a flyer şansını denemek
leb demeden leblebiyi anlamak,dolaylı bir sözden anlam çıkarıp ona
268 glut oneself with tıka basa yemek 461 take a hint göre hareket etmek
189 go amiss işin içinde bir terslik olmak 462 take a toll büyük zarar vermek
190 go ape çok sinirlenmek,çıldırmak 463 take a whack at something bir şeyi denemek

191 go apeshit küplere binmek, çok sinirlenmek 464 take amiss yanlış anlamak,ters anlamak,yanlış anlaşılma sonrasında kırılmak
192 go astray (insan) kötü yola sapmak, doğru yoldan sapmak. 465 take by surprise baskın yapmak,gafil avlamak
193 go bananas çıldırmak,balatayı sıyırmak 466 take for granted değerini hafife almak , çantada keklik saymak
194 go belly up iflas etmek, nalları dikmek 467 take leave veda etmek
195 go bust iflas etmek,iflas bayrağını çekmek 468 take out on somebody acısını başkasından çıkarmak ,(sinirden) birine patlamak
go halves kardeş payı yapmak. yarı yarıya bölüşmek 469 take something public kamuya açıklamak, halka açmak
196 go haywire kontrolden çıkmak,balatayı yakmak 470 take the edge off (iştahı) kapamak; (keyfi) kaçırmak; (öfke v.b.'ni) azaltmak.
197 go into raptures mutluluktan havalara uçmak 471 take to task azarlamak, paylamak
198 go mental balatayı sıyırmak, şalteri atmak 472 talk the hind leg off a donkey susmak bilmemek
199 go off on a tangent konudan sapmak, 473 teacher's pet öğretmenin gözdesi
200 go overboard aklı başından gitmek, tekneden denize düşmek 474 teensy minicik

201 go through fire and water for someone birisi için her şeye göğüs germek 475 that is to say bir başka ifadeyle,bu demek oluyor ki
202 go too far ileri gitmek, fazla olmak, çok olmak. 476 the cat is out of the bag sır ortaya çıktı
203 go under the hammer açık artırmaya çıkarılmak, müzayedeye çıkarılmak 477 the genie is out of the bottle ok yaydan çıktı
204 go way over the line çizgiyi aşmak, haddini aşmak 478 the ins and outs of something bir şeyin girdisi çıktısı,bir şeyin tüm detayları

205 go with it (kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak, akıntıya uyum sağlamak 479 the very thing biçilmiş kaftan, tam o şeyi
206 go wrong yanılmak, yanlış yapmak. 480 the whole shebang hepsi, tümü, bütünü.
there is more than one way to skin a
207 graced with something bir şey ile süslenmiş/ bezenmiş/dekore edilmiş 481 cat bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
208 grasp at a straw denize düşen yılana sarılır, kendini kurtarmak için her şeyi yapmak 482 there is something to be said for yararına çok şey söylenebilir
209 grey area bir konunun belirsiz bölümü 483 throw a temper tantrum öfke krizine girmek
210 grind to a halt durma noktasına gelmek,durmak 484 throw in towel yenilgiyi kabul etmek, havlu atmak
211 grunt work zor ve sıkıcı iş, angarya 485 throw under the bus ortada bırakmak, sırtından bıçaklamak
212 gun somebody down birini vurmak 486 tick off sinirden kudurtmak, küplere bindirmek
213 gush over someone çok beğenmek, övgüler yağdırmak 487 to cut a long story short uzun lafın kısası
214 gut reaction içimden bir ses 488 to say the least en kibar şekliyle,en hafif deyimiyle

215 hair's breadth kıl payı 489 toe the line - toe the mark kendisinden istenilenleri/beklenilenleri yapmak, kurallara uymak.
216 hale and hearty turp gibi, sapasağlam. 490 toot one's own horn kendi reklamını kendi yapmak, kendini övmek.
217 half smile gönülsüz gülüş/tebessüm 491 top of the class sınıf birincisi
218 hang up on telefonu birinin yüzüne kapatmak 492 tough it out dişini sıkmak, zorluklara göğüs germek
219 happen along rastlantı olarak görüşmek, şans eseri karşılaşmak 493 train of thought düşünce silsilesi, fikir silsilesi
220 have a fling kurtlarını dökmek. 494 trigger-happy tetiği çekmeye hazır, sorumsuz
221 have a go denemek, (bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek 495 triumph over üstün gelmek, birine karşı zafer kazanmak
222 have a long rap sheet sabıkası kabarık olmak 496 triumph over someone birine karşı üstün gelmek, birine karşı zafer kazanmak

You might also like