Professional Documents
Culture Documents
Sınıf
TÜRK EDEBİYATI
Kıymet DOLANER
Serenat ONAN
Sibel VURAL
Taylan TATLI
M.E.B Talim ve Terbiye Kurulu'nun 11.10.2007 gün ve 168 sayılı kararı ile kabul edilen 11. sınıf Türk
Edebiyatı dersi öğretim programına uygun hazırlanmıştır.
PALME YAYINCILIK
Ankara, 2014
1
PALME YAYINLARI: 811
11. Sınıf Türk Edebiyatı / Kıymet DOLANER - Serenat ONAN - Sibel VURAL - Taylan TATLI
Yayına Hazırlama : PALME Dizgi-Grafik Tasarım Birimi
Yayın Editörü : Cemil AYAN
Palme Yayıncılık © 2014
Yayıncı Sertifika No : 14142
ISBN : 978-605-355-187-4
Bu kitap 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kısmen ya da tamamen basılamaz, dolaylı dahi olsa kullanıla-
maz, teksir, fotokopi ya da başka bir teknikle çoğaltılamaz. Her hakkı saklıdır, PALME YAYINCILIK’a aittir.
G ENEL D AĞITIM
YAZIT Yayın-Dağıtım
Sağlık Sokak 17/30 Sıhhiye-ANKARA
Tel 0312-433 63 85-433 56 65 Faks 0312-433 73 17
2
“Benim Manevi Mirasım BİLİM ve AKILDIR”
M. Kemal ATATÜRK
3
EDİTÖR’DEN
Son yıllarda ilk ve ortaöğretimde uygulanmaya başlanan öğretim programlarının ana felsefesi, yaşam temelli yak-
laşımı esas almasıdır. Bu yaklaşımla, soyut gibi algılanan birçok kavram gerçek yaşamla ilişkilendirilmiş, somut hale
getirilmiştir. Bu yaklaşım okullarımızdaki öğretim sürecine tam olarak yerleştirildiği ve uygulandığı zaman öğrenci-
lerimizin derslere olan ilgi ve motivasyonları ciddi bir biçimde artacaktır. Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak bilişim
toplumunun gerektirdiği becerilere sahip, objektif ve analitik düşünebilen, yaratıcı bir kafa gücüne sahip kuşaklar
yetişecektir. Böyle yetişen genç insanlar, ezberden uzak kalacak, sağlıklı iletişim kurabilme yetileri gelişecek; kendini
iyi tanıyan, çevresiyle barışık bireyler olacaktır.
Palme yayıncılığın hazırladığı bu kitap serisinin içeriği yukarıda belirtilen bakış açısı çerçevesinde oluşturulmuştur.
Ayrıca bu kitaplar değişen yeni sınav sistemine (YGS–LYS) uygun bir niteliğe sahiptir. Üniversite sınavlarında sorula-
cak soruların kapsamı ve ağırlık düzeyine uygun bir konu akışı sağlanmıştır.
Bu kitapların hazırlanmasında büyük bir özveriyle bana destek veren Palme Yayıncılık’ın genel müdürü sayın İlhan
Budak’a teşekkür ederim.
Palme Yayıncılık’tan çıkan bu kitap serisinin tüm öğrencilere yararlı olması ve onların gelişimine bir katkı sağlaması
dileğiyle.....
4
ÖN SÖZ
Sevgili öğrenciler,
Türk edebiyatı dersinin amacı, her türlü metni, yazıldığı dönemin zihniyetiyle ilişkilendirerek anlayıp değerlendi-
rebilen, başta şiir ve sanat metinleri olmak üzere, yine her türlü metni yapı, tema, dil ve anlatım, anlam ve gelenek
bakımlarından inceleyip çözümleyen ve yorumlayabilen, benzer ve farklı metinleri birbirleriyle karşılaştırıp bunlardan
sonuçlar çıkarabilen öğrenciler yetiştirmektir. Ayrıca edebiyat dersleri aracılığıyla sizlere estetik bir zevk kazandırmak
hedeflenmiştir.
Edebiyat derslerinin yararlı, işlevli ve zevkli hale gelebilmesi, sizlerin de dersle ilgili bazı sorumlulukları almanıza
bağlıdır. Edebiyat derslerinde aşağıda örneklenen bir yöntem kullanabilir ve bu dersi hem daha zevkli hale getirebilir-
siniz hem de kalıcı bilgiler yaratarak belli bir edebiyat zevkine ve birikimine ulaşabilirsiniz. Böylece derste sıkılan, pasif
bir birey olmaktan çıkıp aktif ve etkin bir hale gelebilirsiniz.
• O edebi metni oluşturan siyasi, sosyal ve kültürel ortam hakkında araştırmalar yapınız.
• Edebi eseri yaratan sanatçıların kişilik özelliklerini, etkilendiği sanat akımlarını, etkilendiği düşünce akımlarını,
eğitim durumunu, ailesi ve yaşadığı çevreyi öğrenerek yazarlarla ilgili bilgi toplayınız.
• Okuduğunuz yazarın ve şairin eserlerini, bu eserlerin yazıldığı dönemi, sanatçının diğer eserlerini araştırıp öğre-
niniz.
Unutmayınız ki bu küçük araştırmalarla derste etkin bir konuma gelecek, belki de geleceğin ünlü yazar ve şairlerin-
den biri siz olacaksınız ve belki de uluslararası alanlarda ülkemizi tanıtan ve yükselten birer gurur kaynağı olacaksınız…
Yazarlar
5
İÇİNDEKİLER
2. Yenileşme Dönemi.......................................................................................................................................................... 21
6
3. Tanzimat Edebiyatı Coşku ve Heyecana Bağlı Metinler.............................................................................................. 64
5. Tanzimat Dönemi Edebiyatı'nın Genel Özellikleri...................................................................................................... 141
7
2. Öğretici Metinler........................................................................................................................................................... 176
4. Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler..................................................................................................................... 219
6. Fecr-i Âtî Topluluğu...................................................................................................................................................... 250
8
4. ÜNİTE: MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ
2. Öğretici Metinler........................................................................................................................................................... 291
3. Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler................................................................................................................... 306
4. Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler..................................................................................................................... 338
9
Ünite Testleri 1-5............................................................................................................................................................. 384-393
KAYNAKÇA................................................................................................................................................................................. 398
10
1. Ünite
BATI ETKİSİNDEKİ
TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ
2. YENİLEŞME DÖNEMİ
12
Edebî eserlerin yalnızca sosyal yaşama ayna tutma, toplumun
ÖRNEK
ÜNİTE - 1
kültürel varlığını gelecek kuşaklara aktarma görevi yoktur. Bazı
edebî eserler topluma öncülük etme, onu değiştirme ve geliştir-
METİN
me amacını taşır.
Bundan da edebi eserin iki misyonu olduğu sonucu çıkarılır: Bi- EYVAH
insanlığa seslenme, evrensel bir kimlik kazanma; ikincisi de top- Meftun Bey, Rifat Beyin kızı Sabira ile evlidir. Bir yandan
luma yol gösterme, öncülük etme; onu değiştirip çağın koşulları- karısına ikinci bir eş almaktan bahseder, bir yandan da so-
kaklardaki ahlaksız durumlarını görüp onlardan şikayet eder.
na ayak uydurmalarını sağlamaktır.
Kadınla erkek arasındaki ilişkinin bu kadar sulanmasını ve
Edebî eserler tüm bunları yaparken tarihten, coğrafyadan, felse- ortalığa dökülmesini ayıplar. Sabire Hanım, kocasının ikinci
kez evlenme konusunda söylediği sözlerin şaka olduğunu bil-
fe ve psikolojiden, pozitif bilimlerden edebiyatın kuralları ve sınır-
mesine rağmen çok alıngan davranır.
ları içinde yararlanma yoluna gider.
Meftun Bey, Sabire Hanım'la tavla oynamak ister. Tavla müsa-
Türklerin duygu, düşün- bakasını kazandığı takdirde, ikinci kez evlenmesine rıza göster-
ce ve sanat hayatı, yüz- mesini, kaybederse ikinci kez evlenmekten bir daha söz etme-
yeceğini bildirir. Maçı, Sabriye Hanım kazanır. Böylece Meftun
yıllar boyu Doğu kültür
Bey'in ikinci kez evlenmek için izin alma hayalleri suya düşer.
dünyasından beslen-
Ancak Meftun Bey, Sabire'den gizleyerek Leyla isimli bir kızla
miştir. 18. yüzyılın ilk
epeyden beri evlidir. Bundan haberi bile olmayan Sabire'ye acı-
çeyreğinden itibaren
sa da ikinci eşi Leyla Hanım'la daha rahat beraber olabilmek
Batı dünyasını tanıma- için Beykoz'da ikinci bir ev açar. Beykoz'a sık sık gitmesini de
ya başlaması ile yön Rifat Bey'in oradaki dükkânının hesaplarını incelemeye bağlar.
değiştirmiştir. Tanzimat, sosyal ve siyasî değişmeler açısından Her iki eşini de uzun süre böyle idare eden Meftun Bey, bir
olduğu kadar, edebiyatımız açısından da önemli bir dönüm nok- gün eşi Leyla Hanım'la birlikteyken Rifat Bey'e yakalanır. Du-
tası olmuştur. rumu öğrenirse kızı Sabire'nin çok üzüleceğini düşünen Rifat
Bey, Meftun'dan Sabire Hanım'ı kendisinden soğutmasını is-
Tanzimat edebiyatı içinde sosyal hayatı yansıtan örneklerin sayı- ter. Meftun Bey, karışık düşünceler içinde bir tekkeye gider
sı epeyce çoktur. Bunlar incelendiğinde, ve orada huzur bulmak ister. Evine dönünce de Sabire'ye so-
ğuk davranmaya başlar. Kocasına büyü yapıldığını düşünen
Aile ve aile ilişkileri, bu ilişkiler içinde, yaşanan sosyal konuları Sabire, bu büyüyü bozmak için hocalara giderken Meftun'dan
işleyen eserlerin kendisini boşadığını bildiren bir mektup alır ve perişan olur.
Bab-ı Serâsker'de çalışan Meftun Bey işinden azledilir, Sabi-
Tarihsel olayları işleyen eserlerin
re Hanım'a da üzülmektedir. Leyla Hanım, Meftun Bey'i neşe-
lendirmek ve hoş tutmak için uğraşmaktadır.
Düşünce ve siyasî ideolojilere ağırlık veren eserlerin
Meftun Bey, bir gün Rifat Bey'den Sabire'nin ölmek üzere ol-
Eğitim ve eğitimin yanlışlıkları ve eksikliklerini ele alan eserle- duğunu ve kendisini görmek istediğini bildiren bir pusula alır.
rin Sabire'ye giden Meftun onun her şeyi öğrendiğini, buna rağ-
men hâlâ kendisini çok sevdiğini anlar. Sabire Hanım'ı teselli
Dinî hayatı ve inançları yansıtan eserlerin etmek için Lela Hanım'ı boşayacağını söyler. Bunun üzerine
Sabire, Meftun'a Leyla'yı boşaldığını bildiren bir mektup yaz-
Batılı düşünceyi ve sosyal yaşamda Batılılaşmayı anlatan dırıp onun evine gönderir. Çok kısa bir süre sonra da ölür.
eserlerin bir hayli fazla olduğu görülür. Meftun Bey, iki karısını da kaybedip yalnız kalır.
Ahmet Mithat Efendi
13
YORUM Muhsin her gün ateşler içinde "Vuslat" diye sayıkladıkça, Na-
ÜNİTE - 1
ma süreciyle birlikte kadın-erkek ilişkilerinde başlayan li tüccara bin altına satmıştır. Gemiyle Girit'e giden Vuslat,
rahatlık, birden fazla evliliğin aile ve toplum hayatına yolda hastalanır. Yemeden içmeden kesilip yataklara düşer.
verdiği zararlar eleştirilir. Bu eserde yazarın Batılı bir
Merhametli bir adam olan Mustafa Bey, Vuslat'ın derdinîn
anlayışı ve yaşam tarzını tam olarak bemisemediği; an-
sevda olduğunu öğrenince, onu sevgilisine kavuşturmak için
cak bazı eski değerleri eleştirdiği söylenebilir.
İstanbul'a getirir. Vuslat ve Muhsin buluştuktan kısa bir süre
sonra ölürler.
ÖRNEK
Recaizâde Mahmut Ekrem
METİN
YORUM
14
Dönemin egemen güçlerinden yana bir tavır koyabileceği gibi,
ÖRNEK
ÜNİTE - 1
siyasî yapıyı ve onu yönetenleri eleştirebilir.
"Ben eskiden tütün tüccarı iken, şimdi İstanbul'un şık beyle- memiş ve çözülmüştür. Tahta çıkan padişahlar devletin bu kötü
rinden biri oldum. Artık Beyoğlu'na gitmenin faydasını gör ve gidişatının önüne geçmek için birtakım yollar aramış, çözüm yo-
anla! İnsan bak nasıl terbiye oluyor. İstiridyenin kabuğu içine lunun her alanda Avrupa'ya açılmak, ekonomik, askerî, siyasî ve
saklanıp oturduğu gibi, bizim şu kahvelerimizde oturulmaz sosyal yönden, Avrupa'yı örnek almaktan geçtiğini anlamışlardır.
ya tarik-i medeniyette ilerledim. Hamd olsun âdeta bir mösyö Tanzimat Fermanı da bu düşünceyle yayımlanmış, yönümüzü
oldum. Doğru söyle, beni bu kıyafette sokakta görmüş olsa Batıya çevirdiğimizin ilk resmî belgesi olmuştur.
idin kime benzetirdin? Bir Fransız beyzâdesine benzetirdin, Devletin resmî ideoloji haline getirdiği bu köklü değişim sürecin-
değil mi?" de edebiyat da değişmiş, divan edebiyatı gelenekleri eleştirile-
rek Batı edebiyatına yönelme, bu edebiyatları örnek alma eğilimi
başlamıştır.
15
ÖRNEK 10. Bu cebri men’ için akl-ı beşer kodu kânun
ÜNİTE - 1
Ki tercümân-ı lisândır anı eden takrîr 15. Tasavvur eyle hidîvâ celâl ü izzetini
2. O tercümâna bedeldir kalem gehî elde Seninle etmededir iftihâr tâc ü serîr
Eder tasavvurunu cim-i nâtıkın tasvîr 16. Aceb midir medeniyet resûlü dense sana
3. Ziyâ-yı akl ile tefrîk-i hüsn ü kubh olunur Vücûd-i mu’cizin eyler ta’assubu tahzîr
Ki nûr-i mihrdir elvânı eyleyen teşhîr 17. İnanmayayım mı gönülden tenâsüh-i rûha
4. Kitâpsız görülür sun’-ı Sâni Ezeli Eğer bu âleme gelmiş denirse sana nazîr
9. Megalib oldu tabiî tebâyi-i zî-rûh 22. Halâsımı umarım ben zamân-ı adlinde
Kavî zaîfi eder kahr ü cebr ile teshîr Ederse akl-ı Reşîd'in eder buna tedbîr
Şinasi
16
YORUM olarak da tavrını Batılı düşünce tarzını benimseyen politi-
ÜNİTE - 1
kacılardan yana koyduğunu açıkça belli etmiştir.
17
1
ET KİN LİK-
ÜNİTE - 1
a. Milletlerin edebiyatları, sosyal ve siyasal yapılarının bir yansıması olarak karşımıza çıkar.
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
b. Şair ve yazarlar eserlerinde, genellikle ait oldukları toplumun yaşayış biçimini konu alır.
c. Bir edebi eser yazıldığı dönemin siyasî, dinî, sosyal, ekonomik, askerî ve sivil yaşamından etkilenmez.
e. Bir edebiyat ürününün amacı bazı siyasî düşünceleri ya da fikir akımlarını okura aşılamaktır.
f. Dönemin olayları, sosyal şartları ve sanatçının kişisel özellikleri iç içe girerek metinde bütünleşir.
Böylece eser, onu oluşturan kişinin ve döneminin damgasını taşır.
g. Yaşamın gerçeklerine ayna tutmak bir sanatçının edebi ürün ortaya koymasının temel nedenidir.
h. Her çağın beğenisi, zevki, zihniyeti farklı olduğundan yaratılan ürünlerin de estetik, dil ve anlatım,
tema bakımından farklılık taşıması doğaldır.
j. Edebiyat, dönemin sosyal, siyasî, askerî ve düşünce hayatından etkilenen tek sanat dalıdır, diğer
dallar dönemin zihniyetini yansıtmaz.
k. Edebi eser, konusunu yazarın kişisel gözlerimlerinden alır ve yaşananlara tüm gerçekliğiyle ayna
tutar.
l. Sanatçı, dış dünyadan aldıklarını sanatın kurallarına uygun olarak kurmacaya dönüştürür.
n. Edebi eserlerin temel amacı okuyucuda, izleyicide sanatsal zevk ve estetik beğeni oluşturmaktır.
o. Bir toplumun yaşam tarzı ile edebiyatı arasında sıkı bir ilişki vardır.
p. Bazı yazarlar yazdıkları eserlerle dönemin sosyal ve siyasî yaşamını etkileyip yönlendirebilir.
r. Dönemin olaylarını yapıtında ele alan bir sanatçı, olaylara kendi yorumunu katmaktan kaçınır, nesnel
gerçekliğe önem verir.
18
2
ET KİN LİK-
ÜNİTE - 1
Aşağıdaki metinlerden hareketle boş bırakılan yerleri doldurunuz.
"Yaban” romanından alınan bu metinde köylü-aydın arasındaki ayrım ele alınmış; o dönemin ……………… yapısını ve
b. Naim Efendi’nin eline damadının bir kitabı geçti. Kitabı epey bir süre parmaklarının arasında evirdi çevirdi, sonra
gözlüklerini taktı, kitabı açtı, ama okumak ne mümkün? Naim Edendi adeta yeni kıraat dersine başlamış bir çocuk
gibi kelimleri heceliyor, bir cümleyi bin zahmetle okuyor ama okuduğu şeyin manasını iyice kavrayamıyordu. Bu
Edebiyat-ı Cedide külliyatından bir romandı. Kelimelerin manasını bir türlü kavrayamıyordu. Fakat sonraları to-
runları aynı lisanı evde konuşmaya başlayınca onun nazarında bu kelimelerdeki belirsizlik ve cümlelerdeki gariplik
yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı.
“Kiralık Konak” romanından alınan bu parça dönemin ………… ve ………… anlayışını yansıtmaktadır.
c. — Kızım, ben de zulümden kaçarak bana sığınmış bir çocuğu kimseye vermem, deyince Mustafa Efendi söze
atılarak:
— Eviniz hırsız yatağı mı, diye sordu. İhtiyar kadın sustu. İhtiyarlara saygı, kadınlara hürmet, çocukları koruma,
insanlığın ve medeniyetin vicdanına yüklediği mukaddes bir vazife olduğunu bilmeyen bu murdar vahşi:
— Esirim değil mi? Öldürürüm de yine sana satmam, der demez ihtiyar ayağa kalktı.
— Lanet olsun size!
Bu parçada Tanzimat romanlarında sıkça işlenen “esaret” konusu ele alınırken dönemin ……………… yaşamına ait sahne-
d.
İlk bakışta Zeyniler köyü bana yer yer dumanları tüten bir yangın harabesi gibi göründü. Köy denince gözümün
önüne yeşillikler içinde kuş yuvalarına benzeyen munis, şen kulübeler gelirdi. Halbuki bu evler çökmeye yüz tutmuş
simsiyah harabelerdi. Yıkık bir değirmenin önünde, kaburga kemikleri soyulmuş zayıf bir ineği çeke çeke götürmeye
çalışan sarıklı bir ihtiyara rastgeldik. Bu ihtiyar, köyün muhtarıymış. Durumu anlatınca önümüze düştü. Köyün dar
sokakları içine girmiştik.
19
1
ET KİN LİK-
ÜNİTE - 1
e.
Öküzler iyice güçten düşmüştü. Bakımsızlık, yorgunluk, kış şartları olabildiğince zorluyordu. Kar yağdığında da
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
yavaşlamak zorunda kalıyorlardı. Her şeye rağmen bu yollar yürünmeli, cephaneler tez zamanda kışlaya ulaştırıl-
malıydı. Şerife Kadın, sırtında daha yaşını doldurmamış kızıyla düşmüştü yollara. “ Bu halinle nereye gidiyorsun?”
diyenlere aldırış etmemiş, sadece dudağında saklı, eski zamanlardan kalma tebessümüyle yanıt vermişti: “ Yiğitle-
rimiz cephane bekliyor, hiç durmak olur mu?” Düşman durmuyordu ki kendisi dursun.
Parçada anlatılanlardan yola çıkarak metnin ………………………… dönemine ait olduğu söylenebilir.
f. Suphi’ye bir kat tulumbacı elbisesi verdiler. Reis Suphi’yi “ardcı” tayin etmiş idi. Fakat daha ilk tecrübesinde Suphi
bu vazifenin uhdesinden gelemeyeceğini anladı. Suphi cılızlığı, çelimsizliği cihetiyle ne “ hortumcu” ne “borucu”
olabilecek nitelikte idi. Reis Suphi’yi köktenci yaptı. Suphi’nin vazifesi ehvenleşmişse de tehlikesi artmıştı; çünkü
borucu ile birlikte damlara çıkmak, ateşe herkesten yakın bulunmak mecburiyetinde idi. Bir gece koğuş ahalisi bir
idare kandilinin zayıf aydınlığı içinde horul horul uyumaktalar iken köşkü nara atarak uyandırdı; Tatavla’da yangın
olduğunu haber verdi.
g. Kordonboyu'na çıktılar. Omuz omuzu sökmüyordu. Yavaş yavaş yol açarak, Frenk mahallesine doğru yürüdüler.
Yolcu salonunun önünden öteye, tâ Büyük tiyatroya kadar yürümeye imkân yoktu. Kadın erkek Rumlar, yollara
dökülmüş, pencerelerden sarkmış, rıhtımı seyrediyorlardı. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Düşman donanması açık-
larda demirlemiş, iki harp gemisi rıhtıma biraz daha yaklaşmıştı. Nakliye gemileri, limanın dışında, yolcu salonunun
ilerisinde, rıhtıma rampa etmeye hazırlanıyordu. Güvertedeki askerler, ellerini, şapkalarını sallıyor, marşlar söylü-
yorlardı. Karadaki Rumlar, yaygaralar kopararak onlara karşılık veriyorlardı.
– Bu rezaleti niçin seyrediyoruz, diye sordu. Hasan Tahsin, yanan gözlerini gemiden inmeye başlayan Efzun asker-
lerine dikmişti:
– İsterseniz siz gidebilirsiniz. Benim beş dakika sonra burada küçük bir işim olacak dedi. (....)
– Döğüşe başlıyoruz, dedi, ben başlıyorum, siz devam edeceksiniz. Hakkını helâl et.
Yusuf'un dili tutulmuştu. Dumanlanan gözlerini etrafta gezdirdi. Şimdi bağırmalar, çağırmalar, alkışlar göklere çıkı-
yordu. Askerler rıhtıma dizilmişler, yürüyüşe hazırlanıyorlardı. Yusuf, güçlükle mırıldandı:
Samim Kocagöz'ün Kalpaklılar romanından alınan bu bölümde İzmir’in işgalinin ele alınması, edebi metinlerin kurguya da-
yanmasına karşılık dönemin ………………………… de yansıttığını göstermektedir.
20
2. YENİLEŞME DÖNEMİ
ÜNİTE - 1
BİLGİ:
Rönesans
15. ve 16. yüzyıllarda yapılan Coğrafî Keşifler, Avrupa'nın ekono-
mik yönden kalkınmasını sağlamıştır. Coğrafî Keşiflerle Avrupa "Yeniden doğuş" anlamına gelen Rönesans, 15. ve 16. yüz-
21
roları yetiştirmek amacıyla açılan sivil okullar toplumsal yapıyı
BİLGİ:
ÜNİTE - 1
Yönetim
Askerî
Eğitim
Ekonomi
Osmanlıda "Duraklama Dönemi"nde sorunların temeline inilme-
miş, Batı'nın, Osmanlı için büyük bir tehdit oluşturabileceği hiç Kültür
hat (yenileşme) çalışması başlatılmıştır. Ancak Batı'nın açık pa- III. Selim Dönemi: Bu dönemde
zarı durumuna getirilen imparatorluk, bu sömürge durumundan
yapılan yenileşme çalışmalarının genel
kurtulamadığı sürece devlet bünyesinde yapılan her türlü reform
adı "Nizam-ı Cedid"tir. III. Selim döne-
hareketi başarısız olacaktır.
minde Avrupa'da sürekli elçilikler kurul-
Gerek Tanzimat, gerekse I. ve II. Meşrutiyet dönemlerinde yapı- muş, kara mühendishanesi açılarak yerli
lan yenileşme çalışmaları sonuç vermeyecek, devleti dağılmak- malı ürünler üretilmiştir. Nizam-ı Cedid
tan kurtaramayacaktır. Ne orduyu çağın koşullarına uygun hale adlı bir ordu kurulmuş, bu ordunun ihti-
getirmek için açılan askerî okullar, Osmanlı ordusunu yenilmek- yaçları için İrad-ı Cedid adlı bir hazine
22
Islahat Fermanı, 1856'da yayınlanmıştır. Bu fermanla da Hıristi-
II. Mahmut Dönemi: Yeniçeri
ÜNİTE - 1
yan ve Yahudi gibi azınlıkların hakları düzenlenmiş, onlara dev-
Ocağı'nı kaldırarak devlet otoritesini
let memuru olma hakkı verilmiştir. Azınlıklara sağlanan bu geniş
güçlendirdi. "Asakir-i Mansure-i Muham- haklar, Müslüman halkın tepki göstermesine neden olmuştur.
mediye" adını verdiği orduyu kurdu.
Harp okulları açtı. Tıbbıye okulları açtı.
23
METİN
ÜNİTE - 1
Tanzimat Fermanı
Cülûs-ı hümâyûnumuz rûz-ı firûzundan beru efkâr-ı hayriyet yüce Tanrı'nın yardımı ile, beş-on yılda kalkınabileceğimiz
âsâr-ı mülûkanemiz dahi mücerret imar-ı memâlik-i Devlet-i söz götürmez.
Âliye’mizin mevki-i cografîsine ve arazi-i münbitesine ve
…
halkın kabiliyet ve istidâtlarına nazaran esbâb-ı lâzimesine
teşebbüs olunduğu halde beş on sene zarfında bi-l-tevfikihi
Ulu Tanrı'nın yardımına ve Peygamberimiz hazretlerinin
taâlâ suver-i matlûba hâsıl olacağı zâhir olmağla
… ruhaniyetine sığınarak, yüce devletimizin ve ülkemizin iyi
Avn ü inayet-i Hazret-i Bârî’ye itimâd ve imdâd-ı rûhaniyet-i bir biçimde yönetilmesi için bundan böyle bazı yeni yasa-
Cenab-ı Peygamberî’ye tevessül ve istinat birle bundan böy- lar çıkarılması gerekli görüldü.
le Devlet-i Âliye ve memâlik-i mahrusâmızın hüsn-i idaresi
zımnında bazı kavânîn-i cedîde vaz’ ve tesisi lâzım ve mühim Söz konusu yasaların başında can güvenliği; ırz, na-
görülerek mus ve malın korunması; vergi toplanması; halkın as-
İşbu kavânîn-i mukteziyenin mevâdd-ı esâsiyesi dahi emniyet-i kere alınıp silah altında tutulma süresi gibi hususlar
can ve mahfûziyet-i ırz ve nâmus ve mal tâyin-i vergi ve asâkir-i gelmektedir. Şöyle ki; dünyada can, ırz ve namustan
mukteziyenin sûret-i celp ve müddet-i istihdamı kaziyelerinden
daha kıymetli bir şey yoktur. Bir insan bunları tehlikede
ibaret olup şöyle ki dünyada candan ve ırz u nâmustan eaz bir
görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve na-
şey olmadığından bir âdem anları tehlikede gördükçe hilkat-i
musunu korumak için olmadık çarelere başvurur. Bu-
zâtiye ve cibiliyet-i fıtriyesinde hıyanete meyil olmasa bile
muhafaza-i can ve nâmusu için elbette bazı sûretlere teşebbüs nun devlet ve memlekete zarar vereceği açıktır. Buna
edeceği ve bu dahi devlet ve memlekete mûzır olageldiği mü- karşılık, can ve namusundan emin olan bir kimse sa-
sellem olduğu misillû bil-akis can ve nâmusundan emin olduğu dakat ve doğruluktan ayrılmayacağı, tek işinin devleti-
halde dahi sıdk ü istikâmetten ayrılmıyacağı ve işi ve gücü he- ne ve milletine yararlı şeyler yapmak olacağı âşikardır.
men devlet ve hizmetine hüsn-i hizmetten ibaret olacağı dahi
bedihî ve zâhirdir.
24
19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gerçekleştirdiği ve uygula-
Sosyal Hayat: Tanzimat
ÜNİTE - 1
maya koyduğu yenilikler şu alanlarda gerçekleşmiştir.
Fermanı'yla Osmanlı yurttaşı
Siyasî Alan: Divan teşkilatı kaldırılarak Batılı tarzda bakan- olan herkesin yasalar önünde
lıklar (nazırlık) kurulmuş, devlet idaresinde dahiliye ve hariciye eşit olduğu vurgulanmış, din
olmak üzere iki bölüm oluşturulmuştur. Devlet; yönetim, askerî,
ve vicdan özgürlüğüne sahip
Osmanlı Devleti'nde devlet teşkilatı merkez ve taşra bölüm- rekabet edebilmesi için onlara gümrük kolaylığı sağlanmış, bu
lerinden oluşturulmuştu. Bu teşkilatın başı padişahtı. Dev- dönemde ilk kez banka kurulmuştur (Ziraat Bankası).
letin yönetim merkezi İstanbul'du. Sadrazamın başkanlık
Ülkenin ekonomik darboğazı yüzünden ilk kez Fransa ve
ettiği "Divan-ı Hümayun" bulunmakta, önemli siyasî, askerî
ve ekonomik kararlar bu divanda alınmaktaydı. Padişahtan İngiltere'den borç para alınmıştır. Ülke de kara ve demir yolu ya-
sonra en yetkili kişi, sadrazamdı. Padişahın yetki verdi- pımına önem verilmiş, ilk demir yolları bu dönemde yapılmıştır.
ği diğer kişiler, yönetim ve askerlik işleriyle ilgilenen vezir,
kubbealtı vezirleri, Rumeli ve Anadolu Beylerbeyi, Yeniçeri
Ağalarıdır.
25
Eğitim Hayatı: Medreselerin yanında ilk kez Batı'daki ör- Dil ve Edebî Hayat: 19. yüzyıl, edebiyatımızda yeni giri-
ÜNİTE - 1
neklere uygun sivil okullar açılmış, gençler Avrupa'ya öğrenci şimler dönemidir. Roman, öykü, tiyatro alanlarında ilk örnekler
olarak gönderilmiştir. Rüştiyeler, yani orta dereceli okullar açıl- verilmiş, divan şiirine karşı ağır eleştirilerek yapılarak günlük ya-
mıştır. Ayrıca devlet memuru, asker ve doktor yetiştiren okullarda şamdan kopuk, soyut bir dünyayı anlatan bu şiirin sahneden çe-
Batı anlayışına uygun bir eğitim verilmiştir. kilmesi sağlanmıştır. Çıkarılan özel gazetelerde, roman, öykü ve
tiyatro eserleri yayımlanmış, edebiyatçıların tartışmalarına yer ve-
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
Abdülaziz döneminde "Genel Eğitim Tüzüğü" hazırlanmış, öğre- rilmiştir. Namık Kemal'in deyişiyle bir önceki dönemde "havassa
tim kademelere ayrılmıştır. İlk resmi gazete olan "Takvim-i Va- ait olan edebiyat" gözünü kalabalıklara, hayatın içine çevirmiştir.
kayi" ve yarı resmî nitelik taşıyan "Ceride-i Havadis" çıkarılarak Askerî, sivili; okumuş olan herkes, özgürlük, vatan, hak, insan-
halkın doğru ve kısa sürede haber alması sağlanmıştır. lık ve esaret gibi kavramlarda kendi sorunlarını, kendi isteklerini,
kendi kişiliğini bularak yeni edebiyat girişimlerine destek vermiştir.
26
Ali Suavi, "Ulüm" gazetesindeki Türk dili ve tarihi konulu yazıla-
YORUM
ÜNİTE - 1
rının yanı sıra Ali Şîr Nevaî'nin Muhakemetü'l Lûgateyn'ini Batı
Türkçesine çevirmiştir.
Sadullah Paşa'nın 25 beyitten oluşan bu manzumesinin
Şemsettin Sami, "Doğu Türkçesiyle Batı Türkçesi bir tek dildir, bir bölümünü okudunuz.
arada yalnız lehçe farkı vardır." diyerek yazı dili ile konuşma di-
linin ayrı olmasını şiddetle eleştirmiştir. "Kâmus-i Türkî" adlı iki Şiirin bütününde şair, insan aklının büyüklüğünü yücelte-
27
3
ET KİN LİK-
ÜNİTE - 1
a. 15. ve 16. yüzyıllarda yapılan …………………………… sayesinde , Avrupa ekonomi, ticaret alanında gelişmiş, büyük
bir sermaye birikimi elde etmiş ve zenginleşmiştir.
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
b. Coğrafi Keşiflerin ardından başlayan ……………… ve ……………… hareketleri de Avrupa uluslarının dinî, sosyal,
siyasal ve düşünsel yönden gelişmesini sağlamıştır.
c. "Yeniden doğuş" anlamına gelen …………………, 15. ve 16. Yüzyıllarda Avrupa'da bilim, edebiyat ve sanat alanında
büyük yeniliklerin meydana geldiği bir dönemdir.
d. Batı toplumlarında 17. ve 18. yüzyıllarda başlayan ……………………………, akılcı düşünceyi temel alır.
g. Tanzimat Fermanı’nı …………… yılında Gülhane Parkı'nda …………………………………… bütün dünyaya ilan
etmiştir.
j. II. Mahmut döneminde yenileşmenin önemli bir aracı olarak ilk gazete de çıkar: …………………… (1831)
k. ……………………… din, dil, ırk gözetmeksizin bütün halkın can, mal ve namusunun korunacağını, askerlik ve vergi
kanunlarının yeniden düzenleneceğini ortaya koyan eşitlikçi bir söylem taşıyordu.
l. Sultan III. Selim zamanında (1789-1807), artık bozulmaya başlayan Yeniçeri Ocağı'na karşı, büyük bir cesaretle
………………………… adlı Avrupaî tarzda yeni ordu teşkilatı kuruldu.
m. Osmanlı Devleti, kuruluşundan …… yüzyılın sonuna kadar sürekli gelişme ve ilerleme içindeydi.
28
4
ET KİN LİK-
ÜNİTE - 1
Aşağıdaki tanımları ilgili olduğu kavramla eşleştiriniz.
29
3. Yunus Emre, Anadolu insanının Moğol istilâsından bıktığı,
ÜNİTE - 1
A) Evlenmek mi? Kim? Nerede? Kehribar ağızlıklı yeni bir çek saadetin aşk ıstırabında olduğunu söyler. Milletimizin en
zenginle mi? Yapmacık genç bir şairle mi? Sapı gümüşlü zorlu ve karanlık günlerinde yetişen İstiklâl Marşı şâiri Meh-
met Akif ise insanımızın yakasından tutup şiddetle sarsarak
gül bastonlu bir memurla mı? Yoksa paçaları kıvrık bir
onu uyarmaya, uyuşukluktan kurtarmaya çalışır: “Ye’s öyle
kısa pantolonu taa göğsüne kadar çekmiş fesini yana ya-
bataktır ki düşersen boğulursun/Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret
tırmış bir zengin aile çocuğuyla mı? Yüz bin kere tövbe!
ne olursun” diyerek onları mücadeleye teşvik eder.
B) “Anadolu’dan Mustafa Kemal’in askerleri geliyor yarın."
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
dedi babam. Sonra… Galiba hiç ama hiçbir şey konuş-
A) Edebî eser, içinde doğduğu toplumun şartlarından ayrı
madılar. Annem de babamın yanına oturmuştu. Ben
düşünülemez.
saçlarımı her ikisinin dizleri üstüne dökmüştüm. İçim bir
tuhaf olmuştu. B) Sanatçı dönemin olaylarını eserlerine olduğu gibi aktarır.
C) Şair ve yazarlar eserleriyle topluma yön verirler.
C) Kız bildi ki gelenler kaynanası, kayın babasıdır. Kamçı
D) Edebi eserler yazıldıkları dönemin zihniyetini az ya da
ile işaret kılıp: Otağa inin, nerede toz, is var ise, nerede
çok yansıtır.
bunların izi var ise, nerede kara kuzgun oynuyorsa orada
E) Bir ulusun edebiyatıyla o ulusun toplumsal yapısı ara-
arayalım, dedi. Atına mahmuz vurdu, bir yüksek yere
sında doğrudan etkileşim vardır
çıktı, gözetledi.
gündüze çevirmişlerdi ortalığı. vererek parasını alıyor. Henüz gazete satıcısı, gazete dağı-
tıcısı yok. Bir süre sonra "müvezzi" denilen dağıtıcılar ortaya
E) Ertesi günden itibaren dükkânın önünden geçenler, çıkacak, ama bunlar da koltuklarının altındaki gazeteyi ses-
Salim Hoca’nın karşısında iki çocuk görmeye başladılar. siz sedasız satacaklar. Bu gizliliğin ya da sessizliğin nedeni,
Hatta üçüncü gün, mahalle mektebinin hocalığını yapan bağnaz suhte (softa, medrese öğrencisi) korkusu... Bir de lo-
imam efendi bile dükkânın önünden geçerken başını butlu, usturalı, kamalı dolaşan bağnaz hocalardan korku... İşin
uzatıp: ”Aferin Salim Hoca! Yavaş yavaş attarlık, mektep uçunda kıyasıya dayak yemek, hatta kimvurduya gitmek var...
hocalığına dönecek galiba?” dedi. Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
30
5. II. Meşrutiyet’in göreli özgürlük ortamında Türk şiirinde Tevfik 7. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
ÜNİTE - 1
Fikret ile Mehmet Akif arasıdaki kültürel ve siyasal tartışma- A) Her yazarın ideolojisi, hayata bakışı farklı olduğundan
lar dikkat çeker. Tevfik Fikret, o dönemde yeni edebiyatın dönemin olayları onlarda aynı etkiyi bırakmaz.
öncülerinden olmakla kalmamış, Batılılaşmayı savunan bir B) Bir edebi eserde zihniyet kavramıyla kastedilen bir dö-
düşünce savaşçısı olarak da belirmişti. Bir İslam reformcusu nemin sosyal, siyasî, kültürel, askerî yaşantısının yansı-
olan Mehmet Akif ise temelde Batıcılığa karşıydı. Ona göre tılmasıdır.
31
3. Osmanlı Devleti 17. yüzyılın ikinci yarısında başlayan ve
ÜNİTE - 1
ÜNİTE TESTİ - 2 19. yüzyılda içte ve dışta meydana gelen karışıklıklarla iyice
zayıflamış, her alanda gelişen Avrupa devletlerinin karşısın-
da güçsüz kalmıştır. Bu durumda, Osmanlı devlet adamları
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? gelişmelere ayak uydurabilmek için, Batı ülkelerinin bilim ve
A) Tanzimat Fermanı'na kadar, Osmanlıda yenileşme teknolojisinden yararlanmak istemişlerdir. 1839 yılında ilan
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
32
6. Aşağıdakilerden hangisi, Tanzimat’ın getirdiği yenilik- 11. I. Avrupa'da sürekli elçilikler kurulmuş, kara mühendisha-
ÜNİTE - 1
lerden biri değildir? nesi açılarak yerli malı ürünler üretilmiştir. (III. Selim Dö-
B) Kağıt paranın bastırılması II. Yeniçeri Ocağı kaldırılarak devlet otoritesi güçlendirildi,
C) İlk resmi gazetenin çıkarılması harp okulları açılmıştır. (II. Mahmut Dönemi)
A) II. Mahmut B) II. Selim 12. (I) Islahat Fermânı, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dö-
C) I. Ahmet D) Abdülmecit neminde devletin yıkılmaktan kurtarılması amacıyla; siyasî
10. Aşağıdakilerden hangisi, rönesansın sonuçları arasında dir. (V) Amaç, Fransız İhtilali'nin yaymış olduğu milliyetçilik
33
1. ÜNİTE CEVAP ANAHTARLARI
ETKİNLİK - 1
ÜNİTE - 1
Doğru – Yanlış
a. D b. D c. Y d. Y e. Y f. D g. Y h. D i. Y j. Y k. Y l. D m. Y n. D o. D p. D r. Y
ETKİNLİK - 2
a. düşünce - sosyal b. sanat - dil c. sosyal d. ekonomik
Tarih İçinde Türk Edebiyatı
ETKİNLİK - 3
a. Coğrafi Keşifler b. Rönesans - Reform c. Rönesans
d. Aydınlanma Çağı e. 17 - Karlofça Antlaşması f. Islahat - Tanzimat
g. 1839 - Mustafa Reşit Paşa h. idari - askerî - ekonomik - toplumsal - kültürel i. Yenileşme
j. Takvim-i Vakayi k. Tanzimat Fermanı l. Nizam-ı Cedid
m. 16 n. reform - rönesans - hümanizm o. II. Mahmut
ETKİNLİK - 4
a. Pozitivizm b. Rasyonalizm c. Islahat
d. Rönesans e. Reform f. Tanzimat
ÜNİTE TESTİ
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
1 D A B D E C E A D
2 A C D D C E B A C D C B
34