You are on page 1of 11

EMİR TİMUR VE İSTİHBARAT TEŞKİLATI

ÖMER SARGUT

ÖZET

Dünyanın en büyük fatihlerinden biri olan Emir Timur yaşadığı dönemde neredeyse
hiç durmadan ordusu ile fetihten fetihe koştu. Ancak O bu başarıları gerçekleştirirken tedbiri
hiçbir zaman elden bırakmadı. İşte bu tedbirlerden en önemlisi olarak onun güçlü bir haber
alma teşkilatı kurması idi. Bu amaçla Emir Timur dünyanın birçok yerine sufî, derviş, tüccar,
müneccim, asker, sanatkâr pehlivan gibi çeşitli zümrelerden olan insanları casus olarak
göndermişti. Bu casuslar da birçok ülkeyi dolaşarak, bu ülkelerin şehir, kasaba, yollar ve ileri
gelenleri ile ilgili mühim hâdiseler hakkında bilgi toplayarak Timur'a bildirirlerdi. Böylece
casuslarının verdiği bu bilgileri elde eden Emir Timur düşmanlarının zayıf taraflarını
öğrenerek en uygun zamanda harekete geçerek onları yenilgiyi uğratmaktaydı.

Anahtar Kelimeler: İstihbarat, Casus, Strateji, Timur, Yıldırım Bayezid


2

GİRİŞ

Arapça ces kökünden “gözetleyen, araştıran” mânasında isim olan casus kelimesi,
“düşmanın sırlarını araştırıp bilgi sızdıran, düşman içinde çeşitli yıkıcı faaliyetlerde bulunan
kişi” anlamına gelmektedir. Bu faaliyet sırasında göz önemli bir fonksiyon icra ettiğinden
Arapça ’da casusa “göz” anlamına gelen ayn adı da verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de casus
kelimesi yer almamakla beraber aynı kökten gelen “tecessüs” fiil olarak geçmektedir.1

Askeri teşkilat hususunda Cengiz Han’ın kurmuş olduğu düzene sadık kalınmıştır.
Buna rağmen Timur, savaş usullerinde yalnız eski gelenekleri korumakla kalmamış,
yeniliklerde getirmişti. Timur, eşsiz bir stratejist ve uzak görüşlü biriydi. Tefekkür denizinin
dibi yoktu; onun tedbir dağına giden düz bir yol veya bir keçiyolu bulmak mümkün değildi.
Her yere muhbirler göndermiş, kalan topraklarına ise casuslar yerleştirmişti. Örneğin bu
casuslardan biri yardımcılarından Emir Atlamış( Atalmış) ise, bir diğeri fakir bir fakih
kıyafetiyle dolaşan ve Timur’un divan üyelerinin göz bebeği olan Mesud el-Kuhcani idi. Biri
Kahire’de bir soylu kılığında ise, diğeri Dımaşk’taki Semisati Medresesi’nde bir Sufi
kıyafetindeydi.2 Memleket dâhilinde, halkın arasında haber toplayan görevliler bulunduğu
gibi, diğer memleketlerde de casuslar kullanılıyordu. Bu casuslar, sufi, derviş, tüccar,
müneccim, asker, sanatkâr, pehlivan olarak çeşidi ülkeleri dolaşır, oraların şehir, kasaba,
yollar, dağlar, kavimler, ileri gelenleri, mühim hâdiseleri hakkında bilgi toplayarak Timur'a
bildirirler ve daha sonra Timur bu ülkeye gelip o şehir ile ilgili şeyleri sormaya başlayınca bu
büyük bir şaşkınlık ve hayrete yol açardı. Öncüler, düşman hakkında haber toplamak için
"Karavul" çıkarır veya "Gacarcı" yâni kılavuzlar kullanırlardı. Sağ ve sol kanatlar ise kendi
emniyetlerini sağlamak için tekrar yanlarına birlikler yerleştirirlerdi. Kaçan düşmanı ise
"Nikavul" takip ederdi.3 Timurlu ordusunda 2.000 kişilik çapkuncu görevlendirilmişti. Bu
kişilerin 1.000’i ata binen diğer 1.000’i ise deveye binen çapkunculardı. Bu kişiler
haberleşmeye tayin edilmişti. Görevleri, komşu ülkeler ve padişahların maksatlarını öğrenip
devlete hızlı bir şekilde iletmekti.4

1382’den 1405 yılına kadar dünyanın birçok yerini fetheden Emir Timur, savaştan
evvel daima hile ve tedbir yollarına müracaat ederdi.5 Gerekmedikçe gidilecek yönü kesinlikle
açıklamaz, kafasından geçenleri kimseye bildirmezdi.6 Timur genellikle düşmanlarının
yanlarına adamlarını gönderirdi. Çok akıllı bir siyaset izleyen Timur düşmanlarının arzularını
yerine getirip, bazen de onlara ayrıcalıklar sağlayarak yanına çekmeyi başarırdı. Her birinin
yanında gizli casuslar bulundurup hal ve maksatlarını günü gününe haberler alarak bazısı
aleyhine fitneler ve isyanlar çıkarttırıp adamlarına yakalatırdı.7 Daha sonra onları itaat etmeye
zorlayıp önünde boyun eğdirirdi. Bilgi istediği konular arasında o bölgenin genel durumu,
1
Cengiz Kallek, “Casus”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. VII, İstanbul 1993, s.163.
2
Şerefüddin Ali Yezdi, Ahsen Batur (çev.), Emir Timur (Zafername), İstanbul 2019. s. 474.
3
İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 2000, s. 111.
4
Ensar Macit, Timurlu Devleti’nin Askeri Teşkilatı, Erzurum 2012, s.109.
5
Kazım Paydaş, “Emir Timur'un Fetihlerinde Haber Alma Teşkilatının Önemi” , Tarih Araştırmaları Dergisi,
c.28, S.46, Ankara 2009, s.36.
6
Şerefüddin Ali Yezdi, 476.
7
K. Paydaş, 36.
3

tepe, dağ, nehir, dere ve yolları, keza kale ve hisarları, şehir ve köyleri, bozkır ve çölleri,
önemli yerleri ve kavşakları, kabile ve obaları, dar ve geniş yerleri, konak ve menzilleri vardı.
Mamur ve harap şehirlerin tek tek gösterilmesini istiyordu. 8 bu bilgileri alma amacı ise
karşısındaki düşmanların ve elçilerin ona eksik veya yanlış bilgi vermesini engellemekti.
Timur yapacağı seferler öncesinde bu bilgileri eksiksiz bir şekilde toplamasının bir diğer
nedeni ise sefer güzergahını, ordunun konuşlanacağı yerleri ve en avantajlı bölgenin seçimi
için ayrıntılı bilgiler toplattırırdı. Ayrıca, haber ve bilgi akışının kesilmemesi de onun için
oldukça önemliydi, ehemmiyet taşıyan durumlarda, her kim olursa olsun atını bu kişilere
vermek zorundaydı, aksi halde bunu canlarıyla öderlerdi. Bu kaide Timur’un oğulları ve eşleri
için de geçerli idi. Bir başka bilgi kaynağı ise, düşman tarafından kaçarak kendisine sığınan
kimselerdi. Tesadüf onun sözlüğünde yer almayan bir kelimeydi. 9 Timur, düşmanını çok ince
analiz etme ve güçlü zayıf yanlarını ortaya çıkarma becerisine sahip bir hükümdardır.
Muharebe alanında emirlerini eksiksiz uygulatabilen ve muharebe hazırlıklarını muharebeye
başlamadan tamamlayarak, düşmanın tüm hareketleri hakkında bilgi sahibi olmayı son derece
önemseyen bir liderdir.10

Bu casuslar bulundukları yerlerdeki fiyatları, ağırlıkları, konaklama yerleri ve


şehirlerin mesafelerini genişliklerini kendisine tasvir ederlerdi. Her şehirde, köyde, kalede ve
her yerdeki emirlerin, toplumun ileri gelenlerinin durumlarını kendisine bildirirlerdi. Emir
Timur da kendisine bildirilen bu bilgileri zihninde mütalaa eder ve bir yeri ele geçirdiği
zaman oranın ayanından birine, filanca kişi falan kişi ile olan meselesini ne yaptı, filan olay
ne oldu türünden sorular sorarak, sanki bu olaylar meydana geldiği zaman oradaymış gibi
konuşarak karşısındakini şaşkına çevirecek kadar mükemmel bir haber alma ağı kurmuştu.11

Timur son derece zeki ve içten pazarlıklı bir dahi idi. Örneğin, kendisi Şam’dayken
İslam ordusu karşısına dikildiğinde, ordusu dağıldı diye söylenti çıkarmış, birazcık arkaya
çekilmiş; ordusu erzak, atları yem sıkıntısı çekiyormuş da, bu yüzden Bağdat tarafına
yönelmiş gibisinden haberler yaymış, fakat sonunda Mısır ordusu yenilgiye uğramıştı.
Timur’un bu söylentileri çıkarıp, bu tür haberleri yaymaktan amacı, düşmanı rahatlatmak,
kumandanlarını ve askerlerini gevşetmek, rakibi yerinde tutmak ve böylece onların tamamını
tuzağa düşürüp, hepsini aynı anda avlamaktı.12

Timur’un stratejisini Arabşah şöyle ifade etmiştir; “Her yere muhbirler göndermiş,
kalan topraklarına ise casuslar yerleştirmişti. Biri Kahire‟de bir soylu kılığında ise, diğeri
Dımaşk‟ta bir sufi kıyafetindeydi. Timur’un casusları dört bir yanda dolaşır; oralarda olup
biten olaylar ve bu olayların detayları hakkında Timur’a bilgi ulaştırır, oralarda ağırlık
ölçüleri, fiyatlar, pazarlarında satılan mallara varıncaya kadar malumat biriktirir ve bunları
Timur’a aktarırlardı.” Keza bunlar bulundukları ülkelerdeki yolların, arazilerin düz veya
eğri, engebeli kısımlarıyla ilgili bilgileri kâğıt üzerine çizerek, şehirler ve menziller

8
Neslihan Yücedağ, Emir Timur’un Savaş Stratejileri, Tokat 2015, s.88.
9
Meltem Delen, “Emir Timur ve Yönetim İlkeleri”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S.73, İstanbul 2018,
s.151.
10
Neslihan Aksoycuk, “Emir Timur, Kişisel Özellikleri ve Askeri Dehası”, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, c. X, S. 2 Ankara 2019, s. 10.
11
K. Paydaş, 37.
12
Şerefüddin Ali Yezdi,476.
4

arasındaki mesafeleri, ülkenin neresinde yer aldığını, şehir ve köylerin adları, her bir yerin
halkı ve başlarında kimlerin bulunduğu; emir, ekâbir, şerif, zengin, fakir kim varsa adları,
nesepleri, lakapları ve zanaatlarına varıncaya kadar hepsini tek tek kaydederlerdi. Timur
bunların hepsini tek tek gözden geçirir, kendi mantığıyla o yerlerin dışında kalan yerler
hakkında fikir yürütürdü.” 13

Bu büyük fatihin askeri yönü ve yeteneği ile ilgili olarak Arap kaynakları ise şu
anlatımlara yer verilir: Eşi ve benzeri görülmeyen bir cesaret ve azme sahip olan Timur, cesur
ve kahraman kimseleri severdi. Heybetli bir kahraman ve büyük bir savaşçıydı. Ölümden asla
korkmaz ve daima ordusunun önünde giderdi. Ansızın bir saldırıya uğradığı zaman, sanki
böyle bir saldırıyı bekliyormuş gibi derhal karşı koyardı. Timur, harp hilelerini herkesten iyi
bilir, düşmanları bu yüzden kendisinden çok çekinirdi. Bu özelliği sayesinde en muhkem kale
ve şehirleri hemen fetheder, en güçlü orduları kolaylıkla mağlup ederdi.14

Bir şehre gelip konduğunda, şehir ileri gelenlerinden biriyle sohbet ederse, hemen
falan filan kişilerle ilgili sorular sorar, falanca bey ile filanca kişi arasındaki çekişmenin neden
çıktığını, nasıl sonuçlandığını, iki kişi arasında bir ihtilaf çıkmışsa meselenin nasıl
çözüldüğünü soruşturmaya başlardı. Bu durum karşısında sohbet ettiği kişi Timur’un sanki o
olaylar olduğunda o yerde bulunduğu fikrine kapılırdı. Karşısındaki kişiye çetrefil meseleleri
açar, o konularda yapılan tartışmaları, mektuplaşmaları detaylarına varıncaya kadar anlatırdı.
Bu durum karşısında o veya onlar Timur’un güya o olaylara henüz vuku bulmadan vakıf
olduğunu veya adamları vasıtasıyla her şeyden haberdar bulunduğunu düşünürlerdi.15

Nitekim Emir Timur’un kurmuş olduğu bu teşkilat, zamanına göre, gayet sıkı kurallara
bağlanmıştı. Çünkü O, hudutları üzerinde, her eyalette, her şehirde ve orduda bir havadis
kâtipliği ihdas etmişti. Buna göre Onun emriyle her sınır şehrinde, askerden haber yazan
kâtipler tayin edilmiş, hâkimler, raiye, sipahiler, kendi askerleri, yabancı askerler, etraftan
giren ve çıkan mallar, dışarıdan gelen, dışarıya çıkan yabancılar, her türlü memleketten gelen
kervanlar, dış ülkelerdeki haberler, kendilerine komşu padişahların sözleri ve işleri, uzak
yerlerden Timur’un huzuruna gelmekte olan ulema ve fuzala gibi, bütün bunları açık, haberini
doğrulukla kendisine yazmalarını isterdi. Eğer kaleme hıyanet edip, bu hadiseyi değiştirerek
yazarlarsa, bu hıyanet ispat edilince yazıcının haber yazan parmakları kesilir. Eğer haber
yazıcı askeri işleri gizleyip onu başka şekilde yazmış olsa, onun kolu kesilirdi. Eğer bir
garazla töhmet kılıp yalan yazmış olursa, o da öldürülürdü. Bunlardan başka Emir Timur
günlük haberlerin kendisine her gün getirilmesini, haftalık haberlerin her hafta, aylık
haberlerin her ay, yıllık haberleri ise her yıl kendisine yetiştirilmesini emretmişti. Emir Timur
kendisine iletilen bu haberlere büyük ilgi gösterir, olabildiğince doğru haberler edinebilmek
için gerekli önlemleri alırdı.16

Elde edilen bu istihbarat bilgileri Timur’un seferleri için hayati öneme sahipti. Nitekim
elde edilen bu bilgiler doğrultusunda Sahipkıran, sefere çıkacağı uygun zamanı ve koşulların
oluştuğuna emin olduktan sonra çıkardı. Bu sayede seferlerinde başarılı neticeler elde ederdi.
13
İbni Arabşah, Ahsen Batur (çev.), Acâibu‟l Makdûr, İstanbul 2012, s. 432-33.
14
Yalçın Kayalı, “Timur’un Hindistan Seferi” Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.6, Iğdır 2014, s.185.
15
Şerefüddin Ali Yezdi, 475.
16
K. Paydaş, 37-38.
5

Bu teşkilatın önemli başarılarından bir tanesi 12 bin kişilik bir ordusu bulunan Karşı Kalesinin
Emir Musa ve Melik Bahadır’dan alınmasıyla ilgiliydi. Sahipkıran, 243 kişiden oluşan bir kıta
askerle Karşı kalesini almak için Horasan’a doğru harekete geçti. Bu sırada karşılaşmış
olduğu bir kervana kendi casuslarından birini yerleştirdi. Kervan, Karşı kalesine gelip Emir
Timur’un Horasan’a yöneldiğini söyleyince, kale Emiri Musa güvenlik tedbirlerini bıraktı.
Bunu gören casus hızlıca durumu Emir Timur’a bildirdi. Nitekim kendisi emrindeki 243
kişilik askeri birliğiyle 12 bin kişilik Karşı kalesini kuşatarak aldı. Emir bu hadiseyi,
“sınayarak ve gördüm ki, düşman askerini yenmek çokluk veya azlıkla alakalı değildir.
Tanrının yardımı ve kulun tedbiriyle olur” diyerek casusluğun ne kadar önemli olduğunun
altını çizmektedir.17

Eğer Timur’un ordusunda düşman tarafın casusu varsa veya kendilerini uzaktan
gözetleyen birileri bulunuyorsa, onlar hemen efendilerine kuş gibi uçup Timur’un hangi yöne
gittiğini gözleriyle bizzat gördüğünü bildirirdi. Tabi bu durumda ordunun yöneldiği taraftaki
insanlar kendilerine göre tedbirler alırken, aksi istikamette bulunanlar kendilerini tehlikeden
uzak sanırlardı. Onlar ancak, Timur’un hedefe oturttuğu yeri yerle yeksan edip, şehir ve
kalelerin altını üstüne getirdiğinde, her yeri alev toplarıyla yakıp kavurduğunda gerçeği
öğrenirlerdi.18 Bütün yollarda bu teşkilattan başka bir de haberleri getirenler vardı. Bunlar
vasıtasıyla, hangi eyaletten olursa olsun, haberler bir iki günde Semerkant’a gelirdi. Emir
Timur, elli fersahlık bir yolu üç günde alan birisine, aynı mesafeyi hiç durmadan gece gündüz
giderek ve iki at çatlatarak alan birini tercih ederdi. Bu sebeple o dönemin şartlarına göre çok
süratli bir şekilde haber alırdı diyebiliriz. Nitekim Şiraz’da bulunan Emir Timur’a,
Toktamış’ın Maveraünnehir’i işgal ettiği haberini ulaştırmak için Semerkant'lı postacılara
sadece on yedi gün yetmişti (günde ortalama 140 kilometre). Bu şekilde Posta yolları
boyunca, atlılar Emir Timur’a her taraftan haber taşırlardı. Sınır boylarındaki deve kollarından
raporlar, askeri hareketler yapmakta olan tuman baylardan acele mektuplar, şehirlerdeki
darugalardan haberler durmadan Semerkant’a akardı. Her eyalette veyahut imparatorluğun
dışındaki kervan duraklarında gizli haber alma teşkilatına bağlı adamlar belirli zamanlarda
düzenli olarak Emir Timur’a raporlar göndererek onu her olan bitenden haberdar ederlerdi.
Zira böyle bir rapora yalan karıştıran kimse yargılanmadan ölüm cezasına çarptırılırdı. Emir
Timur’un haber alma teşkilatı, şimendifer (tren) çağından önce, bu yolda yapılmış olan bütün
teşkilatlardan daha mükemmel ve çok muhtemeldir ki daha süratli idi.19

Timur birçok sefer de olduğu gibi Hindistan seferi sırasında da istihbarat teşkilatını
başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bunu savaş sırasındaki hazırlıklarından çok net bir şekilde
anlayabiliyoruz. Hindistan padişahı Sultan Mahmud’un bu savaş için en güvendiği unsuru
ordusunda bulunan 120 adet iri fildi.

Her File zırh geçirip, sırtına ornattıkları kulelere beşer adet nişancı okçu koymuşlardı.
Bu ordu Timur’un ordusunun karşısında hiç mesafesindeydi, ama Timur’un ordusunda bazı
ileri gelenler bu fillerin heybetinden korkmuşlardı. Hace Fazl, Celal el-Keşşi, Mevlana

17
Hasan Taşkıran, “Emir Timur’un Savaş Stratejileri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, IX, S.43,
Samsun 2016, s. 948.
18
N. Yücedağ, 90.
19
K. Paydaş, 38-39.
6

Abdülcebbar ve Numanüddin Harezmi gibi kişileri daima Sahipkıran’ın (Timur) hizmetinde


ve yanındaydılar. Sahipkıran bunlara şefkat göstererek nerede duracaklarını sordu. Onlar
fillerden korktukları için kadınların bulunduğu yerde duracaklarını söylediler. Sahipkıran bu
cevaptan sonra onların fillerden korktuklarını anladı ve gülümsedi.20

Bütün ordunun fillerden bu kadar korkarken Timur hiçbir tepki vermemiştir. Bunun en
önemli sebebi ordusunun fillerden haberdar olmamasıdır. Ama Timur’un savaş için aldığı
önlemler onun fillerden daha önceden haber aldığını göstermektedir. Bu önlemler isi
şunlardır; Sahipkıran, ordunun karşı tarafına ağaç ve kamıştan bir set çekmelerini, setin bu
tarafına hendek kazmalarını, hendeğin yakasına da camızları (manda) dikmelerini emretti.
Sonra demir dikenleri hazırlamalarını ferman buyurdu. Daha sonra “O dikenleri gizlemeleri
için yayalara verin. Savaş kızıştığında filleri bıraktıkları sırada o dikenleri yollara saçsınlar”
dedi.21

Timur’un yaptığı bu strateji hem savaş sırasında verdiği ani kararları ve öncesindeki
hazırlıklarının savaşlarda kazanılmanın en önemli etkenleri olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Ama bu savaşta asıl önemli olan kendisinin aldığı istihbaratları kanıtlar nitelikteki
hazırlıklarıdır. Bunlar ise; söylendiğine göre Hindistan’da develer olmazmış ve filler onları
görünce korkup kaçarlarmış. Bu yüzden Timur, 500 hörgüçlü deve toplanmasını, fitiller
sarılmış kamışlar ve yağlanıp ıslatılmış pamuklar yüklenip iki ordu karşı karşıya geldiğinde
atların önüne sürülmesini emretmiş. İki ordunun saf tutup çarpışmaya başladıktan sonra,
Timur develerin sırtına yüklenen pamuk ve diğer yüklerin ateşe verdirip fillerin üzerlerini
sürülmesini emretmiştir. Develer ateşin sıcaklıklarını hissetmeye başladıkları sırada fillere
doğru yel gibi koşmaya başlamışlardır. Filler alevleri görüp develerin böğürtülerini işitince bu
hayvanlardan korkmuşlardır. Sırtlarındaki sürücüleri yere atmış ve ayakları altında ezip,
boyunlarını kırıp kaçmışlardır. 22 Görüldüğü üzere Timur’un fillerden çok önceden haberi
olmuş ve çok iyi hazırlık yaptırmıştır. Kısa sürede bu kadar çok fili toplayamayacağı için
istihbarat teşkilatının nasıl çalıştığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Dönemin en önemli iki büyük hükümdarı olan Timur ve Bayezid’i istihbarat


konusunda karşılaştırdığımız zaman aralarında dağlar kadar fark vardır. Timur Hindistan
seferinde istihbarat ağının sayesinde büyük bir başarı sağlamış ve çok büyük ganimetlerin
yanında ordusunu fillerle güçlendirmiştir. Ama Bayezid savaş öncesinde fillerden haber
alamadığı için savaş sırasında hem kendisi hem ordusu şaşkınlık için de kalmışlardır.

Timur’un sefere çıkmadan önce elde ettiği bilgiler onun başarılı olup olmayacağının
bir kanıtı niteliğindedir. Başarılı olmasının en önemli etkeni casuslar vasıtası ile aldığı bilgiler
olmuştur. Eğer yapacağı sefer riskli ise o sefere kesinlikle gitmezdi, yola çıktıktan sonra
zaferden emin değilse yönünü başka taraflara çevirirdi. Nitekim bütün siyasi ve askeri gücüne
rağmen, Anadolu’yu ele geçirmesi sırasında direnebilecek tek kuvvetin Kadı Burhaneddin
Ahmet olabileceğini anladıktan sonra Anadolu üzerine yapmayı düşündüğü seferi ertelemiştir.
Onun Kayseri-Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin hakkındaki bilgilerinin Doğu Anadolu
hakkında bilgi sahibi bir kişiden öğrenmek istemesi, bu konuda yeterli bir delildir. Kendisine
20
Şerefüddin Ali Yezdi, 301-302.
21
Şerefüddin Ali Yezdi, 302.
22
İbn Arapşah, 168-171.
7

verilen ve aynı zamanda Anadolu’da kuvvet dengesinin yöresel hâkimiyetler arasında nasıl
dağıldığını göstermesi bakımından da ilginç olan bilgiden, Kayseri-Sivas hükümdarının
düşmanlarından Erzincan Emiri Mutahharten’in 5.000, Karaman oğullarının 10.000,
Taceddinoğlu Mahmut Çelebi’nin 6.000, Taşanoğlunun 1.000, Bafra emirinin 2.000 kadar atlı
kuvvetlere sahip olduklarını anlamıştı. Böylece Emir Timur almış olduğu bu bilgiler
sonucunda Erzurum’a kadar gelmiş olmasına rağmen ani bir kararla Anadolu’yu terk etmiştir.
Esasen Emir Timur daha Osmanlılarla karşılaşmadan önce aradaki Kadı Burhaneddin’in zorlu
bir rakip olduğunu anlaması neticesinde, Altınordu hükümdarı Toktamış ile savaşmak üzere
Toktamış Han’ın ülkesine yönelecektir.23 Emir Timur, Urus Han’a yenilmiş olan Altın Orda
şehzadesi Toktamış Han’ın kendisine iltica edeceği ve Urus Han’a karşı ondan yardım talep
edeceğine dair bilgileri de bölgedeki casuslarından öğrenmekteydi. Zamanla güçlenen
Toktamış Han, Sahipkıran’ın desteklerini unutmuş ve kendisine karşı muhalefette bulunarak
Tebriz’e saldırmıştı. Emir Timur, 1391 tarihinde Toktamış Han’ın üzerine yürümeye karar
verir vermez hızlıca buraya casuslarını sevk etti. Sefer öncesi istihbaratı sağlaması için Şeyh
Davud görevlendirdi. Şeyh Davud, emrindeki heyetle 2 gün boyunca yapılan araştırmalar
neticesinde düşman ordusundan bir kişiyi yakalayıp Emir Timur’a getirdi. Getirilen bu kişi,
Toktamış Han namına çalışan 10 tane daha casusun sefer güzergâhında olduğunu itiraf etti.
Edinilen bu mühim bilgi neticesinde diğer casuslarda yakalanarak cezalandırıldılar.24

Casusların kullanılmasına bir diğer örnek de Hatlan bölgesinde görülmektedir. Emir


Timur, Hatlan bölgesine ilerlerken düşman ordusu hakkında bilgi almak için birkaç tingçiyi
yolladı. Bu sırada Kuç Timur Bekçikoğlu, Timur Nopken, Sarık Bahadır, Şünkum Bahadır ve
Tuğluk Hoca 20.000 atlı asker ile Taşköprü’ye mevzilenmişlerdi. Bunu öğrenen tingçiler,
durumu Emir Timur’a bildirince Emir ordusuyla harekete geçti. Yine önceleri Timur’a bağlı
olan Tuğluk Sulduz ve Keyhüsrev’in 6.000 askerle Emir Timur üzerine yürüdüğünü tingçiler
emire haber vermişti.25

Arap tarihçilerin ifadesine göre Timur, 1402 Ankara savaşı önce Yıldırım Bayezid’e
bir mektup göndermiş; “Muhakkak ki, sen Allah yolunda cihat eden birisin. Bu yüzden
seninle savaşmak niyetinde değilim. Ancak senden isteğim, babandan ve dedenden kalan
topraklar ile kanaat etmen ve ebu Said döneminde Anadolu emiri olan Eretna’ya ait
toprakları bana vermendir.” Diyerek barış yapmak istiyormuş gibi davranarak onu oyalamış,
bu arada da hem Bayezid’in ordusunda bulunan Tatarları, casuslar aracılığı ile kendi tarafına
çekmiş, hem de Anadolu içlerinde Bayezid’e hiç hissettirmeden ilerleyip Kemah’a kadar
gelerek bu şehri büyük bir kıyımla ele geçirmiştir.26

Bütün doğu dillerini bilen eğitimli, zeki Emir Fazıl’ı bir heyetle gönderdi. Bu heyetin
ilk amacı, Kara Tatarlar’ın Bayezid ile birlikte hareket etmemesini sağlamak, onları Timur
kuvvetlerine bağlamaya çalışmaktı. Emir Timur’un 1402 Ankara savaşı öncesi casusluk
amaçlı gönderdiği Emir Fazıl, ayrıca mülk olarak Osmanlı Devleti’ne bağlanmış olan ancak
henüz Osmanlı Devleti yönetimine sıcak bakmayan beyliklere de telkinlerde bulunarak sefer
23
K. Paydaş, 40.
24
H. Taşkıran, 948.
25
E. Macit, 110.
26
Musa Şamil Yüksel, “Arap Kaynaklarına Göre Timur ve Din”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIII, S. 1, İzmir
2008, s. 247.
8

öncesi bu zümrelerin gönlünü almaya çalıştı. Nitekim Osmanlı ülkesine sürekli gidip gelen
Emir Fazıl ve yönetimindeki çaşıtlar, devlet ve ordu hakkında birçok şeyi öğrenip emire
bildirmişlerdi. Emir Timur’un savaş öncesi tereddütlü bir hal takınmasına rağmen kendine
güvenerek Ankara savaşında Yıldırım Bayezid ile çarpışmasındaki bu güven casusların
haberlerine inanması sayesindeydi.27

Ankara savaşından önce de Emir Timur’un haber alma teşkilatından en üst derecede
yararlandığı görülmektedir. Emir Timur ayrıca Anadolu’nun savunma noktalarının
sağlamlığını, korunması için alınan tedbirleri, pusu yerlerini de büyük ihtimalle casusları
vasıtasıyla öğrenmişti. Esasen Emir Timur’un uzun tereddütler geçirdikten sonra Yıldırım
Bayezid’in üzerine yürümesi casuslarının verdiği haberlere ve teminata güvenmesinden ileri
gelmekteydi. Bu bakımdan O, Anadolu’ya yapacağı sefer için gerekli olan bütün hazırlıklarını
yaptıktan sonra son bir kez Anadolu’daki siyasi durum ve gelişmelerden haberdar olmak
istediğinden bu bilgileri kendisine en iyi şekilde Mutaharten’’in vereceğinden dolayı Onu
yanına çağırarak gerekli olan bilgileri aldı. Böylece Anadolu’ya yapılacak sefer için her türlü
tedbir alınmaya başlanmıştı.28

Timur ordusun da bunların yanında ek olarak keşif kolu anlamına gelen “karavul”
birliği bulunmaktadır. Bu birlik; Timurlu Devleti ordusunda bir birim olarak geçen bu ıstılah,
Babür’de üç anlamda kullanılmıştır. Bunlardan ilki gözetçi, bekçi anlamında diğeri ise
ordunun ani bir baskına uğramaması için ordugâhın etrafına çıkarılan müfreze, posta
manasında kullanılmıştır. Üçüncüsü ise keşif kolu anlamında kullanılmıştır. Timurlu devri
kaynaklarında bu terim genellikle keşif birliği olarak geçmektedir ve düşman hakkında haber
toplamakla görevli olan ordu birimi olarak ifade edilmiştir. Ordu içerisinde bekçilik yapmak,
yürüyüş halinde bulunan ordunun önünde olup bitenleri sürekli olarak takip etmek karavulun
göreviydi. Nitekim Tüzükât-ı Timur adlı eserde Emir Timur, karargâhın korunması için
görevlendirdiği birimler arasında karavul da bulunmaktadır. Emir’e göre karargâhı koruyan
dört bölük, dört bir tarafa karavul çıkarmak zorundaydı. Böylece karavulların dikkat ve
uyanıklığı sayesinde karargâha haberler göndermeli ve bu işe fazla önem verilmeliydi.

Timurlu ordusunda görev alan karavul biriminin varlığını ortaya koyan çok sayıda
örnek bilgi mevcuttur. Emir Timur’un ikinci defa Emir Veli üzerine asker sevk etmesi
sırasında Timurlu ordusunun karavulu, Emir Veli ordusunun karavulu ile karşılaştı ve
aralarında başlayan muharebe 19 gün sürdü. Hacı Muhammed Şah’ın çok gayret ve cesaret
gösterdiği bu savaş, yirminci gününde Emir Veli karavulunun kaçması neticesinde zaferle
sonuçlandı. Dımaşk üzerine giderken düşman karavulları ve Emir Timur’un karavulları
çarpışıp sağ kalanlar Emir’in huzuruna çıkarıldı ve Emir Timur bunların öldürülmesini istedi.
Yine bu sefer sırasında Emir Timur, karavulları görevlendirerek gece nöbet tutmalarını ve
karşı taraftan gelebilecek saldırıları defetmelerini emretti. Bu örnek, karavul birliğinin
geceleri nöbet tutmak gibi bir vazifeye de sahip olduklarını göstermektedir.29

Timur’un başarılarının arkasında şüphesiz birçok sebep bulunmaktaydı. Arap


tarihçilerine göre bunlar: Zeki, ciddi ve otoriter olması kafasına koyduğu bir işi kesinlile
27
E. Macit,112-113.
28
K. Paydaş, 48-49.
29
E. Macit, 27-28.
9

yapması, emrini kesinlikle yerine getirilmesini aksi olursa kesinlikle affetmemesi onun en
önemli özelliklerindendir. Bunun yanında savaş taktikleri ve hilelerini çok iyi bilmesi, her
zaman en doğru şekilde haber ulaştıran casuslara sahip olması da zaferlerinde çok büyük bir
rol oynamaktadır.30

SONUÇ

Sonuç olarak Emir Timur’un düşmanlarına karşı hayatının sonuna kadar haber alma
teşkilatının sağlamış olduğu bilgilerle mücadele ettiği görülmektedir. Sahip olduğu kıvrak
zekâsı ve kurnazlığı ile bunun yanında tartışılmaz askeri dehası ve liderliği sayesinde geniş
coğrafyalarda egemenliğini kurmuştu. Emir Timur bu geniş istihbarat teşkilatı sayesinde
30
M. Yüksel, 247.
10

düşmanlarının en zayıf yönlerini bulmuş, onlarla mücadele edeceği sırada casusları ile bilgiler
yaymıştır. Bu bilgiler sayesinde rakiplerinin yanlış önlemler almasını ve birbirlerinden
şüphelenmelerine neden olmuştur. Sefer yapacağı ülkenin iklimi ve coğrafyası hakkındaki
bilgileri öğrenerek bir sürpriz ile karşılaşmamak için gerekli önlemleri alarak zaferden zafere
koşmuştur. Emir Timur hayatı boyunca hiçbir sefere sadece askeri gücüne güvenerek
girmemiştir. O bütün yaptığı savaşları mutlak galibiyet alacak şekilde planlardı. Yapacağı
seferi aylar öncesinden planlar, savaşacağı halkı analiz eder, bölge idaresini ve bölge halkının
hükümdara karşı olan tavrını dahi öğrenmek isterdi. Bu bilgileri almak içinde dönemin en
büyük istihbarat ağını kurmuştur. Bu askeri ağ sayesinde başarıdan başarıya koşmuştur.

BİBLİYOGRAFYA

AKA, İsmail, Timur ve Devleti, Ankara 2000.

AKSOYCUK, Neslihan, “Emir Timur, Kişisel Özellikleri ve Askeri Dehası”, Ankara


Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. X, S. 2 Ankara 2019.
11

DELEN, Meltem, “Emir Timur ve Yönetim İlkeleri”, Sosyal Siyaset Konferansları


Dergisi, S.73, İstanbul 2018.

İbni Arapşah, BATUR, Ahsen (çev.), Acaibu’l Makdur, İstanbul 2012.

KALLEK, Cengiz, “Casus”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. VII, İstanbul 1993.

KAYALI, Yalçın, “Timur’un Hindistan Seferi” Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler


Dergisi, S.6, Iğdır 2014.

MACİT, Ensar, Timurlu Devleti’nin Askeri Teşkilatı, Erzurum 2012.

PAYDAŞ, Kazım, “Emir Timur’un Fetihlerinde Haber Alma Teşkilatının Önemi” ,


Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara 2009.

Şerafüddin Ali Yezdi, BATUR, Ahsen (çev.), Emir Timur (Zafername), İstanbul 2019.

TAŞKIRAN, Hasan, “Emir Timur’un Savaş Stratejileri”, Uluslararası Sosyal


Araştırmalar Dergisi, c.9 S.43, Samsun 2016.

YÜCEDAĞ, Neslihan, Emir Timur’un Savaş Stratejileri, Tokat 2015.

YÜKSEL, Musa Şamil, “Arap Kaynaklarına Göre Timur ve Din”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, XXIII, S. 1, İzmir 2008.

You might also like