You are on page 1of 17

KONUŞMA VE DİL BOZUKLUKLARI

Y. Doç. Dr. Mehmet AkifKJLIÇ


Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Tıp Fakültesi, K.B.B. Hastalıkları Anabilim Dalı

Konuşma ve dil bozuklukları, ses ve işitme bozuklukları konular ı ile birlikte


komünikasyon bozuk lukları bilimi içinde incelenmektedir. Ayn ı başlık altında incelenen
bu dört konudan ko nuşma ve dil bozuklukları, ülkemizdeki K.B.B. çevrelerinde ses ve
işitme bozuklukları kadar ilgi görmemektedir. Oysa, yarık damak, velopalatin yetmezlik,
kısa frenulum gibi problemierin konuşma bozukluk.lanna neden olması, sek:retuar otitis
medianın dil gelişimini geciktirrnesi, çocuklarda konjenital ya da erken yaşta başlayan

sensarinöral işitme kayıplarının ağır dil bozukluklarına neden olması gibi gerçekler,
K.B.B. uzmanlarının konuşma ve dil bozuklukları konusunda en azından temel bilgi
düzeyinde bilgi sahibi olmasını zorunlu kılmaktadır. Burada konunun daha iyi
anlaşılabilmesi için önce ilgili terminoloj~ temel fonetik ve fonolojiden bahsedilece~ daha
sonra konuşma ve dil bozukluklarının klasifıkasyonu yapılarak bu bozukluklara kısaca

değinilecektir.

TERMiNOLOJi
Komünikasyon kelimesi genel anlamda, iki ya da daha fazla katılımcı arasında bilgi veya
görüş alışverişidir. Katılımcılar insan, hayvan veya makine olabileceği gibi, gönderilen
mesaj da çok çeşitli şekillerde olabilir. Konumuz insan olduğuna göre, burada
komünikasyon terimi ile aniatılmak istenen şey, insanlar arasındaki bilgi ve görüş

= alışverişidir.

=
=
Bilgi ve görüş alışverişi verbal veya nonverbal olabilir. Türkçe, İngilizce gibi bir dil
kullanı mı ile yapılan

ve göz hareketleri ile


komünikasyona verbal komünikasyoo , dil ile ilgisi olmayan el, yüz
yapılan komünikasyona da nonverbal komünikasyon adı verilir.

= Türkçede komünikasyon teriminin karşılığı olarak; iletişim, bildirişim ve bildirişme

=
=
kelimeleri kullanılmaktadır.


=-
=
-=
Komünikasyon
tedavisi ile
bozuklukları

uğraşan
bilimi: Ses,
otolarengolojiye bağlı
konuşma, dil ve işitme bozukluklarının tanı

bir alt disiplindir. Avrupa ülkelerinde


ve
işitme
=
=
·=
1

bozuklukları dışında ses, konuşma ve dil bozuklukları ile ilgilenen tıp dalına foniatri adı

verilmektedir.
Ses (Ötüm): Vokal foldlarda ortaya çıkan titreşim olup İngilizcedeki voice kelimesinin
karşılığıdır.

Konuşma : Dilin duyulabilir şekildeki tezahürüdür. Bir dilin sözcüklerini oluşturmak üzere
fonasyonla ortaya çıkan sesin, ses yolunda şekillenmesi ile oluşur. Yazılı bir müzik eseri
dil ise, bu eserin bir orkestra tarafından seslendirilmesi de konuşmadır. Konuşma;

fonasyon, rezonasyon ve artİkülasyon olaylarından oluşmaktadır.


• Fonasyon (Sesleme): Vokal foldlann titreşimidir. Bu olayda bir temel frekans ve
bunun harmonik adı verilen katlarından oluşan ses ortaya çıkar.
• Rezonasyon (Tınlama): Harmoniklerio bir kısmının ses yolunun o andaki durumuna
göre selektif olarak amplifıye olması olayıdır.
• Artikülasyon (Boğumlama, Eklemleme): Fonasyonla ortaya çıkan sesin; dil, dudak,
yumuşak damak gibi organlar yardımı ile işlenerek konuşma sesinin oluşması olayıdır.
Fonetik (Sesbilim): Konuşma sesinin nasıl meydana geldiğini ve niteliklerini inceleyen
bilimdir. Dile bağımlı değildir.
Dil: İnsanlar arasında komünikasyon amacı ile kullanılan semboller ve bu sembollerin
nasıl bir araya geleceği ile ilgili kurallardan oluşan bir sistemdir. Başka bir ifade ile "Bir
toplumda, ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak; düşünce,

duygu ve isteklerio başkalarına aktarılmasını sağlayan gelişmiş bir sistemdir."


Fonem (Sesbirim): Bir dilde, anlam ayırt edici özelliği olan en küçük birimdir. Fonemler
Uluslararası Fonetik Alfabe (IPA)'de belirlenmiş sembollerle, iki eğik çizgi arasına

yazılarak gösterilir ( 1 b/, 1 e 1 gibi). Anlam farklılığı yaratmayan farklı seslere, yani bir
fonemin farklı şekillerine allofon adı verilir ve fonem üzerine konan diakritik işaretlerle

gösterilir, köşeli parantez içinde yazılır. [ J ], [ t ], [ € ] gibi.


Lengüistik (Dilbilim): Dili çeşitli yönleriyle ele alan, inceleyen bilimdir. Dilin fenoloji,
semantik, morfoloji, sentaks ve pragmatik şeklinde beş farklı komponenti, dilbilimin de bu
komponentlere göre beş ayrı dalı vardır:

2
• Fonoloji (Sesdizim): Bir dilin ses yapısını, fonemlerini, fonemlerin o dildeki
fonksiyonlarını inceleyen bilimdir. Diğer bir deyimle o dilin konuşma seslerini ve
bunların kullanımını inceleyen bilimdir.
• Semantik (Anlambilim): Dili anlam yönünden ele alan bilimdir.
• Morfoloji (Biçimbilim): Fonemlerin nasıl bir araya gelerek ekieri ve kökleri
oluşturduğunu inceleyen bilimdir.
• Sentaks (Sözdizimi): Kelimelerin cümle içinde dizilişlerini inceleyen bilimdir.
• Pragmatik (Edirnbilim): Dilin fonksiyonel kullanımını, başka bir deyimle kişilerin

kültür durumuna göre dilin kullanımını inceleyen bilimdir.

FO NETİK
Bütün dünya dillerindeki konuşma seslerini inceleyen bilimdir. Üç dala ayrılır: Konuşma
seslerinin nasıl çıkarıldığını inceleyen dalına artikü latuar fonetik, akustik özelliklerini
inceleyen dalına akustik fonetik ve algılanmasını inceleyen dalına da odituar fonetik adı

verilir.
Artikülatuar fonetik:
Konuşma sesleri vokaller ve konsonantlar olmak üzere iki ana grupta incelenir. Vokallerle

F konsonantlar arasındaki en önemli fark vokallerde hava yolundaki daralmanın az olması ve

b hava geçişini engellememesidir.


Vokaller: Dil ve dudakların hareketi ile ses yolunda hava akımına karşı bir engel olmadan

= ortaya çıkan konuşma sesleridir.

=
=
V okaller üç farklı özelliğe göre sınıflandırılır:
1. Dilin en yüksek noktasının ön-arka doğrultudaki yeri:
a) Ön: i, ü, e, ö
= u, a, o

=
b) Arka: ı,

2. Dilin yüksekliği:

=
=
a)
b)
Kapalı:

Açık:
i, ü,
e, ö, a, o
ı, u

=
=
3. Dudakların durumu:
a) Düz: i, ı, e, a

=
:::1
b) Yuvarlak: ü, u, ö, o


::s 3

:::1
Konsonantlar: Ses yolunun farklı noktalarda ve farklı şekillerde daralması ile oluşan
seslerdir. Konsonantlar artikülasyon şekli, artikülasyon noktası ve vokal foldların titreşim -
durumuna göre sınıflandırıhr.
=
Artikülasyon
şeklini
Şekli: Konuşma sesinin artikülasyonu
ve derecesini gösterir. Türkçedeki konsonantlar artiktilasyon
sırasında ses yolundaki
şekline
daralmanın

göre sekiz =
=
grupta incelenir:
1. Plozif: Ses yolunda tam bir kapanma ve bunu takip eden açılma ve hava geçişi söz =
=
konusudur. p, b, t, d, k, g sesleri bu gruptadır.
2. Nazal: Artikülasyon
Türkçede bu grupta m ve n sesleri
sırasında velofaringeal portun
vardır.
açık olduğu konsonantlardır.

Ploziflerle nazal konsonantların ikisine


=
=
birden stop konsonantlar adı verilir.
3. Frikatif: Daralma ileri derecededir fakat hava geçişine imkan verir. Bu grupta s, z,
f, v, h sesleri vardır. s, z, ş ve j seslerine sibilan, f, v, h seslerine nonsibilan sesler
ş,

adı
j, =
=
c
verilir.
4. Afrikat: Bir plozif ve frikatif sesin birlikte
vardır.
çıkması ile oluşur. Bu gruptaç ve c sesleri =
ı::

5. Tril: Dil ucunun titrer bir şekilde birkaç kez sert damağa çarpması ile oluşur . r sesinin c
titrek allofonu bu grupta yer alır.
6. Tap: Dil ucunun bir kez
alır.
damağa çarpması ile oluşur. Türkçedeki r sesi bu grupta yer =
7. Aproksi.rnant (Yarı Vokal, Glide): Darlık derecesi en az olan konsonantlardır. Bu
grupta y ve ğ sesleri vardır. Bu grupta ayrıca r ve v seslerinin allofonları da yer
almaktadır.

8. Lateral aproksirnant: Aproksimanttan farklı olarak burada hava geçişi dilin yanlarından

olmaktadır. Bu grupta sadece 1 sesi vardır.


Artikülasyon Noktası: Konuşma sesi üretimi sırasında ses yolunun en dar noktasına

artiktilasyon noktası adı verilir. Türkçedeki konsonantlar artikülasyon yerine göre bilabial,
labiodehtal, dentaL alveoler, postalveoler. palatal, velar ve glottal şeklinde sınıflandırılır.

Parantez içindeki sesler allofonları göstemektedir.


1. Bilabial: p, b, m
2. Labiodental: f, v
3. Dental: t , d, n

4
4. Alveoler: ( t ), ( d ), ( n ), r, s, z., 1
5. Postalveoler: ş, j, ç, c
6. Palatal: ( k ), ( g ), y
7. Velar: k, g, ğ
8. Glottal: h
Vokal foldlarm hareketi: Konuşma sesinin üretiminde, vokal foldlarm titreşımı

önemlidir. Vokal foldların titreşim durumu, lngilizcede voiced, voiceless, Türkçede ise
genellikle ötümlü, ötümsüz kelimeleri ile ifade edilir.
Ötürnlü konsonantlar: b, d, g, m, n, r, v, z, j, c, y, ğ, l
Ötümsüz konsonant lar: p, t, k, f, s, ş, ç, b
Akustik fonetik:
Konuşma sesi farklı şiddette ve :frekanstaki çok sayıda sesin bir araya gelmesi ile oluşur.

Bunlann bir kısmı vokal foldlarm titreşimi ile oluşan yüksek enerjiye sahip periyodik
sesler olup diğerleri ses yolunda türbülans gibi olaylara bağlı düşlik enerj ili aperiyodik.
seslerdir. Vokaller büyük ölçüde periyodik seslerden, ötümlü konsonaotlar periyodik ve
aperiyodik, ötümsüz konsonaotlar ise sadece aperiyodik seslerden oluşmaktadır.
Yokallerin ve ötümlü konsonantlarm artikülasyonu sırasında ses yolunun şekline göre
harmoniklerin bir kısmının şiddeti artar bunlar dışmda kalanların şiddeti azalır. Bu olay
sırasında şiddeti artan harmoniklere veya harmonik bölgesine formant adı verilir. Her
vokalin dört ya da beş formantı vardır. Formantlar birinci, ikinci... olarak isimlendirilir ve
Fl, F2 ... şeklinde gösterilir.
Yokallerin akustik özellikleri formantlarla ko layca ifade edilirken, konsonantların akustiği

bu kadar basit değildir. Türbülans, kapanma, patlama ve vokal fo ldların titreşimi konsonant
akustiğinde rol oynar. Frikatiflerde türbülansa bağlı gürültü sesi, patlamalılarda patlama
sesi ile birlikte formant geçişi önemlidir.
Odituar fooetik:
Vokaller yüksek enerjiye sahip olmalarına rağmen daha düşük ftekans bölgelerinde yer
alır. Yokallerin tanınınasında önemli olan birinci ve ikinci formantların frekans değerleri [
i ] sesi hariç 2000 Hz'in altındadır. Bu nedenle vokaller yüksek frekanslı işitme

kayıplarından etkilenmezler. Konsonaotlar ise genellikle yüksek :frekanslıdır. Örneğin [s]


sesi 4000 ile 8000 Hz, [ ş] sesi 2000 ile 6000 Hz arasındaki gürültü seslerinden

5
oluşmaktadır. Bu nedenle yüksek frekanslı işitme kayıplarında konsonantların duyulması

ve buna bağlı olarak da konuşmanın anlaşdahilirliği bozulur.


Konuşma sesini oluşturan çeşitli frekanslardaki sesleri, taşıdıkları fonetik anlam açısından

ele aldığımızda her sesin aynı derecede önemli olmadığını görürüz. Kulağırmza gelen
konuşma sesi, Corti organının farklı noktalarında yer alan ve farklı frekanslara hassas titrek
tüylü hücreler tarafından algılanarak spektrografik analizde olduğu gibi analiz edilir. Corti
organındaki algılama, frekansların tek tek algılanması şeklinde olmayıp, fonetik açıdan

taşıdıkları anlama göre kritik bant adı verilen gruplara ayırma şeklindedir. Kritik bantların

bir genişliği, bir de merkez frekansı vardır. Kritik bantların genişliği düşük frekanslarda
daha dar (500 Hz'in altında 100 Hz), yüksek frekanslarda daha geniştir (Örn. 10 000 Hz
civarında 2000 Hz).

FONOLOJİ
Fenoloji, bir dilin fonemierini ve fonemlerin o dildeki fonksiyonlarını inceleyen bilimdir.
Fonemler, segmental ve suprasegmenta1 olmak üzere iki ana grupta incelenir. Segmental
F
fonemler fonetik başlığı altında incelenen vokaller ve konsonantlardır. Suprasegmental
fonemler ise sözün anlamını değiştirebilen vurgu, entonasyon gibi özeliklerdir. Fenoloji,
fonetik biliminin aksine dile özgüdür. Burada fenoloji ile ilgili olarak sadece çocuklarda
fonotojik gelişme ve konuşmanın öğrenilmesi sırasında görülen fonotojik proçeslerden
bahsedi lecektir.

FONOLOJİK GELiŞME
Çocukların anadillerinde kullanılan fonemleri öğrenme sUreciclir. Fonemlerin öğrenilme

yaşı o dildeki kullanım sıklığı ile ilgili olduğundan doğal olarak diller arasmda farklılıklar

gözlenir. Bu nedenle fonotojik gelişme konusunun her dil için ayrı ayrı araştırılması

zorunludur.
Genel kurallar:
1. Vokaller, plozif, nazal ve aproksimant konsonaotlar daha erken öğrenilir.
2. Frikatifler ve likitler (l ver sesleri) daha geç öğrenilir.
3. Ağzın ön kısmında oluşan sesler arkada oluşan sesiere göre daha erken öğrenilir.

6
=-
=-
;:::s-
FONOLOJİK PROÇESLER

==
:::s-
Normal dil gelişimi
bazı
sırasında çocuk, anadilinin fenolojik kurallarını öğrenirken başlangıçta

basitleştirme amacına

=
hatalar yapar. Artikülasyonu güç olan sesleri yönelik olan bu
. hatalara fenolojik proçesler adı verilir. Burada fenolojik kontrast, dolayısıyla konuşmanın

=- anlaşılabilirliği bozulmuştur. Çocuğun dil gelişimi sırasında görülen 40'tan fazla fenolojik

=-
=-
proçes
sırasında
vardır. Bunların büyük bir kısmı

görülmeyen patolojik proçeslerdir.


normal olup, bir kısmı da normal dil gelişimi

=-
:s-
En sık görtiJeo fonolojik proçesler:
1. Son konsonant düşmesi: ver~ [ ve ], kuş~ [ku]
2. Zayıfhece delesyonu: telefon- [ tefon ], patates~ [ pates]
::,- 3. Reduplikasyon: Genellikle ilk hecenin tekrarlanması şeklinde görülür. doktor~ [ dodo
=w- ], hala~ [ lala]

=-
~
4. Duraklaştırma:

], çocuk- [dodu]
Bir frikatifkonsonantın yerine plozif bir konsonant gelir. fare ~ [ paye

5. Önleştirme: Velar bir konsonant yerine daha önde yer alan başka bir konsananatın
~
1 gelmesidir. kalem ~ [ talem ], bebek~ [ bebet ]
6. Kayıcılaştırma: I ver yeriney veya v sesi getirilir. para ~ [paya],
7. Asimilasyon: Bir konsanantın başka bir konsonantı kendine benzetmesidir. benim ~

[men.iın]. n b'yi kendine benzeterek nazal yapmıştır.

TÜRKİYE TÜRKÇESi VE ULUSLARARASI FONETiK ALFABE

Dünyada kullanılan tüm dillerde toplam ses sayısı 200'e yakındır. Uluslararası Fonetik
Alfabede (IPA'de) bu seslerin her biri farklı sembollerle gösterilmektedir.
Türk alfabesindeki sıraya göre Türkçenin fonemleri ve allafonları şu şekildedir:

Sıra Yazı Fonem AUofon


ı <a> la! [ a, a, A, u]
2 <b> Ibi [b]
3 <c> ld3 1 [ d3]
4 <ç> 1 tJ 1 [ tJ, tJb]
5 <d > ldl [d, d]

7
6 <e > le/ [ e, e]

7 < f> 1f 1 [f]


8 < g> l g/ [j , g ]

9 < ğ > 1 ll{ 1 r:, u.ı J


10 < h> /h/ [h]

ll < ı> /W/ r w, i-, Y, ~ 1


12 < i> 1i1 [ i' ı ]
13 <j> 13 1 [ 3, d3]
14 < k> /k/ [c, ch, k, k h ]
15 < 1> ll l [ ı ' J, t ]
16 < m> Im i [m]

17 < n> /n/ ( n, n, r.ı ]


18 < o> / 'J / [ 'J, o]
19 < ö> 1 re 1 [ce, 0]
20 <p> Ipi [ p, ph ]

21 < r> Iri [r, r , ı]

22 < s> 1s 1 [s]


23 < ş> !JI [s]
24 <t> /tl [ t, J, tb, tb ]
25 < u> 1u 1 [u, u]

26 < ü> Iy i [ y, y]
27 <v> lv! [ v, u]
28 <y> 1j 1 [ j , j]
29 < z> IZI [ z, ~]

8
KONUŞMA BOZUKLUKLAR!

A. Artikülasyon Bozuklukları:

1. Fonetik Bozukluklar (Dislaliler): Bu tip bozukluklarda konuşma seslerinden bir


veya bir kaçının yerini standart olmayan başka bir ses alır. Bozuk olan her ses
için ayrı bir karşılık vardır, yani fonolajik kontrast bozulmamıştır ve bu nedenle
fonotojik bozukluktan farklı olarak konuşmanın anlaşılabilirliği bozulmaıruştır.

örneğin, çocuk, /s/ fonemi yerine Türkçede olmayan [e] sesini veya standart dışı
başka bir sesi çıkarır. Fonetik bozukluklar, fonksiyonel veya organik orijinli
olabilir.
En çok s (sigmatizm), ver (rotasizm) seslerinde bozukluk görülür.
2. Motor Bozukluklar:
a) Anartri 1 dizartri: Konuşma mekanizması ile ilgili kas hareketinin yetersiz
olması veya hiç olmaması durumudur. Motor sistemin korteksle konuşma ile
ilgili kaslar arasında her hangi bir noktasında bir bozukluk söz konusudur.
b) Oral apraksi 1 dispraksi: Ağız bölgesinde istemli kas kontrolünün olmaması.
Burada merkez sinir sistemindeki bir patolojiye bağlı olarak bir programlama
problemi söz konusudur. Sabit olmayan artİkülasyon hataları, konuşmaya

başlamada güçlük ve substitüsyon şeklinde hatalar görülür. Anartriden farklı

olarak kaslarda bir zayıflık söz konusu değildir, sadece kontrol problemi söz
konusudur.
Tedavi: Genel olarak artikülasyon bozukluğu terapisi dört aşamadan oluşmaktadır:
• Perseptüel eğitim: Hastaya standart ses ile kendi çıkardığı bozuk ses dinletilir
ve aradaki fark gösterilir.
• Düzeltme
• Stabilizasyon
• Günlük konuşmada kullanma: Yeni öğretilen ses; hece, kelime ve cümlede
kullanılarak günlük hayata uygulanır.

9
B. Akıcıhk (Ritm) bozuklukları:

1. Kekemelik (Stuttering, Stanunering): Konuşma ritmini bozan; sık tekrarlar,


uzatmalar, tereddütler ve duraklamalarla karakterize bir konuşma bozukluğudur.
2. Cluttering: Kelimeleri yuvarlayarak aniaşılmayı bozacak derecede hızlı konuşma
durumudur. Cluttering de kekemelik gibi bir akıcılık bozukluğu olup üç temel
özelliği vardır:

• Konuşma ileri derecede hızlıdır.


• Cümle yapısı bozuktur.
• Bazı heceler ve sesler anlaşılmaz veya yutulmuştur.
Cluttering hastasının konuşması hızlı, düzensiz ve monoton olup cümle yapısı

bozuktur. Kelimeler tekrarlanabilir, birleştirilebilir, okurna-yazma problemleri


görülebilir. Bu kişiler yavaş konuştukları takdirde konuşmaları normal ve
anlaşılabilirdir.

KEKEMELİK (STUTTERING)
Kekemelik, konuşmanın anormal düzeyde hece, ses tekrarları, uzatmaları ve
duraklamalada kesildiğ~ konuşurken zorlanma, konuşmaktan kaçınma ve anormal
artikülasyon postürü ile karakterize bir konuşma akıcılık problernidir.
Kekemeliğin iki ana komponenti vardır:
1. Akıcılığın bozulması: Uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalar.
2. Konuşmacının akıcılıktaki bozukluğa karşı reaksiyon lan:
a) Psikolojik reaksiyonlar
b) Motor reaksiyonlar: Aşırı kas eforu, baş-boyun hareketleri gibi.
Kekemeliğin ilk işaretleri 2Y2-5 yaşlarında görülmeye başlar. Çocuk başlangıçta tekrarlar
ve uzatmaların farkında değildir ve bu nedenle konuşmaktan kaçınmaz. Bu çocukların

çoğunda problem kendiliğinden kaybolur, fakat bir kısmında problem devam eder ve yaş

ilerledikçe çocuk durumun farkına varmaya ve bu şekildeki konuşmaya reaksiyon


göstermeye başlar. önceleri eforsuz olan uzatma ve tekrarlar daha hızlı, düzensiz, yoğun ve
eforlu olmaya başlar. Çocuk konuşrnaktan, özellikle bazı kelime ve sesleri çıkarmaktan
korkmaya ve korktukça da daha fazla kekelemeye başlar. Konuşma ritmindeki bozukluğa

karşı gösterilen reaksiyon kişiden kişiye farklı olacağı için ileri yaşlardaki kekemelikler

10
arasında çok büyük farklılıklar gözlenir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sıktır ve bu
oran çeşitli yayınlarda 3/1 ile 4/1 arasında değişmektedir.

İnsidans: Kekemeliğin görülme sıklığı% 1' e yakındır. ABD' de yaklaşık 2 000 000 kişide
kekemelik sorunu olduğu bildirilmektedir.

Etyoloji:
Kesin neden bilinmemektedir. Bununla birlikte çok sayıda teori mevcuttur ve bu teoriler üç
ana grupta toplanabilir:
ı. Organik teoriler: Kekemeliğin bazı ailelerde sık görülmesi, yine erkek çocuklarda kız

çocuklardan dört kat fazla görülmesi etyolojide organik faktörlerin rol alabileceğini

düşündürmüş ve bu problemin organik orijinli olduğunu ispat etmeye yönelik çok


sayıda teori ortaya atılmıştır. Fakat bunların hiçbirinin doğruluğu ispatlanamamıştır.

2. Nöroz teorisi: Psikiyatristler ve psikologlar kekeme hastaya kendi


. -·- ~~
açılanndan

baktıklarında ön planda nöroz olduğunu görürler. Bu teori de günümüzde kabul


görmemektedir. Kekemelerde görülen nöroz neden değil, sonuçtur.
3. Öğrenme teorileri: Kekemeliğin patogenezi ile ilgili günümüzde en fazla kabul gören
teoriler bu gruptadır. 2-4 yaşlarındaki çocukların çoğunda, bazı stres dururnlarında

duraklama ve hece tekrarları görülür. Fakat çocukların pek azında bu duraklama ve


tekrarlar devam eder ve bir süre sonra da kaçınma reaksiyonları ortaya çıkmaya başlar.
Bu gruptaki teorilerden semantik teoriye göre kekemelik çocuğun ağzında değil

ebeveynin kulağında başlar. Tekrarlara ve uzatmalara karşı anne babanın kızarak veya
cezalandırarak cevap vermesi ile çocuk konuşmaktan korkmaya ve çekinıneye başlar.

Bu gruptaki hayal kırıklığı teorisine göre ise kekemelik ebeveynin kulağında değil

çocuğun kendi kulağında başlar.

Klinik:
Kekemelik kişiye göre son derece değişiklik gösteren bir bozukluktur. Kekemelikte primer
fenomen intrafonemik yarılmadır. Daha sonra çocuk bu primer reaksiyona karşı bazı

reaksiyonlar geliştirir.
Bu verbal belirtilerle birlikte, çeşitli derecelerde yüz, boyun, omuz, ekstremiteler ve hatta
tüm vücudu ilgilendiren hareketler görülür. Bu hastalar konuşma sırasında göz temasından
kaç ınır.
Tedavi:

ll
-,.
Literatürde kekemelik tedavisinde başarılı olduğu belirtilen yüzlerce yöntem bildirilmiştir.
Kekemelik çok boyutlu bir problem olduğu için tedavisi de çok boyutlu olmalıdır. Ayrıca
-
tedavi her hastaya göre ayn ayn planlanmalıdır.

--=
-.-.
Primer (Erken evre) kekemeliğin tedavisi:
-=
-=
Bir çocuğun doğal oyun ortamında 1000 kelimede 50 veya daha fazla kelimede problem
oluyorsa kekemelikten bahsedilebilir ve tedavi edilmesi gerekir. Kekemelik. başlangıç

döneminde kelime ve durum korkusu ortaya çıkmadan tedavi edilirse kolayca düzelebilir. -=
~~
Erken evre kekemeliğin tedavisinde PFAGH şeklinde kısaltılan emosyonel problemlerio
ortadan kaldırılması veya azaltılması gerekir.
• P (penalty =
tutumunun ortadan
ceza): Kekemeliğin

kaldırılması
erken evresinde
gerekir. Anne ve baba
anne-babanın cezalandırıcı

başta olmak üzere çocuğun


-=;
~


çevresindeki kişilerin, çocuğu dinlerken duraklama, tekrar ve uzatma gibi
bozan problemler karşısında sabırlı ve hoşgörülü olması gerekir.
F (frustration = engellenme, hayal kırıklığı): Çocuğun isteklerine
akıcılığı

karşı çıkilması
-=-=
onu hayal kırıklığına uğratır.

uğratacak davranışlardan
Çözüm için ebeveynin,
mümkün
çocuğu

olduğunca kaçınması, çocuğun


hayal kırıklığına

buna karşı
-=
ı::


toleransının empati veya adaptasyon

A (anksiyete)
yoluyla artırılması gerekir.
-=
l::
• G (guilt = suçluluk duygusu, utanma)
ı::
H (hostility = düşmanlık)

Çocuğun anksiyete, utanma ve düşmanlık gibi duyguların etkisinden kurtulabilmesi için bu =
ı=
duyguların açığa vurulmasına imkan verilmelidir.
Sekonder (İleri evre) kekemeliğin tedavisi: -ı::

Tedavinin başarılı olabilmesi için akıcılık problemi ile psikolojik problemierin birlikte ı=
tedavi edilmesi gerekir. İleri evre kekemelikte psikolojik sorunların çözümü için ı=
psikoterapi uygulanabilir. Fakat, psikolojik problemler konuşma probleminden
ı=
kaynaklandığı için, konuşma düzelmedikçe psikolojik problemler de düzelmez. Sadece
ı=
akıcılık problemini çözmeye yönelik olarak, metronem yardımı ile ritmik konuşma,
ı:
delayed auditery feedback, ünlüterin uzatılınası gibi yöntemler de kalıcı çözüın sağlamaz.

12
:::!1
:::!
:::!
Van Riper Tekniği: Bu tekniğin esas hedefi kekeme kişinin korkulan, kaçınma ve çaba
:::!1
reaksiyonlarıdır. Kekemeliği modifiye etmeye yönelik olan bu tedavi yaklaşımı MIDVAS
:::!! şeklinde kısaltılan altı aşamadan oluşmaktadır:

= • Motivasyon: Bu aşamada hastaya problemi ve uygulanacak tedavi yöntemi uygun

=
= •
bir dille anlatılır ve problemin çözümü konusunda neler yapabileceği öğretilir.
İdantifikasyon: İkinci aşamada hastaya kekemelik problemini artıran faktörlerden

=
= •
bahsedilir. Bu faktörler, ceza, sinirlenme, anksiyete, suçluluk duygusu,
duygusu, iletişim stresi, durum korkusu ve kelime korkusudur.
Desansitizasyon: Bu aşamada idantifikasyonda sıralanan emosyonel faktörlere
düşmanlık

karşı
:::!
hastanın dayanıklılığı artırılınaya çalışılır.
=s • Varyasyon: Emosyonel faktörlere karşı farklı reaksiyon vermesi öğretilir.
::::1 • Aproksirnasyon: Hasta emosyonel faktörlere karşı farklı reaksiyon vermeyı

= öğrendikten sonra bu aşamada kekemeliği azaltacak yenj reaksiyonlar öğrenmesine

=
::::1 •
yardım edilir.
Stabilizasyon: Hastanın minimal korku ve eforla konuşabildiği noktaya
ulaşıldığmda bunun stabilize edilmesi, devamlı bir hale getirilmesi gerekir.
::::1
:::1
DİL BOZUKLUKLARI
:s Dil bozuklukları çok hafif bir bozukluktan dilin tamamen o lmaması gibi ağır bir
::s bozukluğa kadar çeşitli düzeylerde olabilir. Bozukluk sözlü dilde veya yazılı dilde
:::1 olabileceği gibi dilin algı veya ifadesinde de olabilir. Dil bozuklukları, dil gelişim
:s bozukluğu ve edinilmiş dilin kaybı (afazi, disfazi) şeklinde iki ana grupta incelenir:

::1 A. Dil gelişim bozukluğu: Problem dil gelişiminde gecikme veya hatalı dil gelişimi

şeklinde olabilir. Fenoloji, morfoloji, semantik ve sentaks gibi dilin çeşitli


:::1
komponentlerindeki gelişme, çocuğun yaşına uygun değilse, yani geri kalmışsa dil
::1
gelişiminde gecikme söz konusudur. Çocuğun konuştuğu dil, o dilin kurallarına
:::1 uymuyor, farklılık gösteriyorsa ise hatalı dil gelişiminden bahsedilir. En sık görülen
:::1 şekil olan fenolojik bozuklukta, çocuğun sesleri tek tek çıkarmada bir problemi
:::1 olmamasına rağmen konuşması anlaşılmayacak ölçüde bozulınuştur. Normal dil

:s gelişimi sırasında görülen fenolojik proçes denilen olaylar bu çocuklarda bol


miktarda gözlenir. Fonetik bozukluktan farklı olarak burada fenolojik kentrast yani
::1
fonemlerin anlam ayırt etme özelliği bozulmuştur.
::1
::1 .
:3 13

::1
Dil gelişim bozukluklarında etyoloji:
1. Beyin hasarı:

a) Minimal beyin hasarı: Bu çocuklar karakteristik olarak hiperaktiftirler.


Dil gelişiminin gecikmesi dışında, algılama problemleri ve hafif
derecede zeka geriliği söz konusudur.
b) Motor handikapla birükte olan beyin hasarı (Cerebral palsy): Bu
çocuklar genellikle multipl handikaplı çocuklardır. Dil probleminin yanı
sıra dizartri şeklinde konuşma bozukluğu da görülür.
c) Mental retardasyon: Primer olarak entelektüel kapasite etkitenmiştir ve
buna bağlı olarak dil gelişiminde gecikme görülür.
2. işitme bozuklukları: işitme kaybının düzeyine bağlı olarak hatalı dil
gelişimi, dil gelişiminde gecikme veya dilsizlik görülebilir.
3. Psikiyatrik problemler:
a) Çocukluk şizofrenisi
b) Otizm: Otistik çocuk etrafıyla ilişki kurmak istemez. Çevresinden ayrı

bir dünyada yaşar.


c) Negativizm
4. Çevresel stimülasyon yokluğu
5. İdyopatik dil gelişim bozukluğu
B. Afaziler 1 disfaziler: Dil gelişimi tamamlandıktan sonra, öğrenilmiş olan dil
yeteneğinin tamamen kaybolmasına afazi, kısmen bozulmasına ise disfazi adı

verilir. Afazili hasta, kendini birdenbire dilini bilmediği bir ülkede bulan insan
gibidir. Konuşulanları duyar, fakat ne dendiğini anlayamaz. Afazi, sol hemisferde,
kortikal ve subkortikal bölgeyi etkileyen serebrovasküler olaylar, travma, tümör ve
enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkan ve genellikle sağ hemipleji ile birlikte
görülen bir problemdir.
Afaziaklarda hem sözlü, hem de yazılı dilin ifade ve algılama komponentlerinde
değişik dÜZeylerde bozukluk söz konusudur.
Afaziler geleneksel olarak üç ana grupta incelenir:
1. Motorafazi (Broca afazisi): Konuşma tutuk ve anlaşılması güçtür. Dizartriden
farklı olarak, diğer dil fonksiyonlarında da az veya çok etkilenme söz
konusudur.

14
2. Sensoryel afazi (Wernicke afazisi): Bu hastalarda özellikle algılama yeteneği

bozulınuştur. Konuşma akıcı olmakla birlikte hasta tarafından U.retilen yeni


kelimeler nedeni ile anlaşılma sı güçtür.
3. Global (Total) afazi: Bütün dil fonksiyonları etkilenmiştir.

Afazili hastalarda bazı diğer dil bozukluklarında kullanılan terimler:


Odituar agnozi: Sözlü mesajları yorumlama yeteneğinin olmaması.
Anomi: Bir nesnenin ismini bulamama. Kişinin konuşma yeteneği olmasına rağmen sözlü
mesajların ifade edilmesinde problem vardır.
Disleksi (Aieksi): Okuma yeteneğinin bozulması veya kaybolması.
Disgrafi (Agrafi): Yazma yeteneğinin bozulması veya kaybolması.
Diskalküli (Akalküli): Hesap yapma yeteneğinin bozulması veya kaybolması.
Dil bozukluklarında tedavi:
Dil problemlerinde en uygun tedavi kişinin dil sisteminin tüm özelliklerinin incelenmesi ve
belirlenmesi ile mümkündür. Dil gelişim testi veya afazi testleri ile dilin hangi
komponentlerinin etkilendiği belirlenir ve buna göre dil eğitimi uygulanır. Dil eğitiminin

mümkün olmadığı durumlarda ise nonverbal komünikasyon tekniklerinden yararlanılır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
ı. Bali MJ. Phonetics for Speech Pathology, 2nd ed London: Whurr Publishers, 1993.
2. Demircan Ö. Türkçenin Sesdizimi. Istanbul : Der Yayınları, 1996.
3. Grundy K (ed.). Linguistics in Clinical Practice, 2nd ed. London: Whurr Publishers, 1995.
4. Ladefoged P. A Course in Phonetics, 3rd ed. Fort Worth: Harcourt Brace College Publishers, 1993.
5. Lowe RJ. Phonology. Baltimore: Williams & Wm
lkins, 1994.
6. Minifie FO. Introduction to Communication Sciences and Disorders. San Diego: Singular Publishing,
1994.
7. Moore BCJ. Psychology ofHearing, 4th ed San Diego: Academic Press, 1997.

=-
8. Shriberg LD and Kent RD. Clinical Phonetics, 2nd ed. Needham Heights: Allyn & Bacon, 1995.
9. Van Riper CandEmerick L. Speech Correçtion, 8th ed. Englewood Cliffs: Prentice-Hall, Ine., 1990.
:ll 10. Wendler J, Seidner W, Kittel G und Eysholdt U. Lehrbuch der Phoniatrie und Padaudiologie, 3. Aufl.
Stuttgart: George Thieme Verlag, 1996.
:ll
ll. Yavaş M. Phonology: Development and Disorders. San Diego: Singular Publishing, 1998.

=-:ll
:tl
:!1
C!l ıs

::11

ORGANiZASYON K0~1~TESi
r Doç.Dr.Mehmet ADA
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Prof.Dr.Asım KAYTAZ
Istanbul Ümversitesi Cerrahpaşa Tip Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr.Ferhan ÖZ
Istanbul ünıversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr Murat TOPRAK
Istanbul Vniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesı KBB Anabilim Dalı

EGITICiLER
Doç.Dr.Mehmet ADA
Istanbul Vniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr.Şafak DAGLI
Ankara Numune Hastanesi KBB Kliniği

Prof.Dr.Aip DEMIRELLER
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi lbni Sina Hastanesi KBB Anabilim Dalı
Prof.Dr. lrfan DEVRANOGLU
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr.Gürsel DURSUN
Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi lbni Sina Hastanesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr.Mustafa GEREK
GATA Ankara-KBBAnabilim Dalı

Prof.Dr. Güzin GÜREL


Istanbul Vniversitesi Istanbul Tıp Fakültesı KBB Anabilim Dalı
Prof.Dr.Asım KAYTAZ
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Anat KEIDAR Ph.D.
Head and Neck Surgical Group, New York, USA
.. Dr.M.Akif KILIÇ
Sütçü Imam Vniversitesi Tıp Fakültesi-KBB Anabilim Dalı
Dr.lsmail KOÇAK
Istanbul Cerrahi Hastanesi KBB
Prof.Dr.Nazım KORKUT
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tip Fakültesi KBB Anabilim Dalı
.. Doç.Dr.Ahmet KÖYBAŞIOGLU
Gazi Vniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı

Dr.Fatih öGüT
Ege üniversitesi Ege Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dal1
Doç.Dr.Ferhan ÖZ
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa T1p Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Prof.Dr.Levent SOYLU
Çukurova Üniversitesi, Çukurova Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dal1
Prof. Dr.Mehmet TINAZ
Istanbul Üniversitesi Istanbul T1p Fakültesi KBB Anabilim Dalı
Doç.Dr.Murat TOPRAK
Istanbul üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dal1

iLETIŞIM ADRESi
P.K.9 34301 Cerrahpaşa Istanbul
Tel: (212) 586 15 19 Faks: (212) 233 11 27

PFIZER ILAÇLARI A.Ş.


80840 Ortaköy Istanbul Tel: (212) 260 22 1O (B Hat) -
258 30 10 (10 Hat) Faks: (212) 258 06 24 http://www.pfizer.com.tr

TTB taratmdan 11 kredi puam ile kredilenmiştir.

You might also like