You are on page 1of 9

Gazi Üniversitesi

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli


Araştırma Merkezi

I. 'I'ürk liültiirii ve
Hae:ı Bektaş Veli
eınpozyrunu Blldirileri
(22 - 24 Elrnn - 1998)

ANKARA - 1999
sonra yaşınılan tasavvuf hareketlerinden ve özellikle ah-
met Yesevi, Hacı Bektaş Veli v.b. mutasavvıflann hoşgö­
rüsünden kaynaklanan dini karakterli bir oyun, şiir, mü-
zik üçgenidir.
Horasan erenleri eski Türk dini ve şamanlık özellik-
leri taşıyan inanışlannı, törenlerini ve semahlarını da Or-
ta Asya'dan Anadolu'ya birlikte getirmişlerdir. Alevilik ve
Bektişilikte (cem, saz, dede) üçlüsünde biri olmazsa ol-
mat düşüncesi hakimdir. Türkler Anadolu'ya gelince de-
delerini, sazlannı ve cemlerini de beraberinde getinm~­
lerdir. İran'a · ve Arabistan'a baktığımızda onlarda da
dede ve seyyit bulunmaktadır; ancak cem ve saz bulun-
mamaktadır. Her üçü sadece Türk topluluklarında vardır.
Anadolu'ya gelip göçebeliğini sürdüren ve daha sonra
yerleşik hayata geçen eski Türkler, kültürlerini sürdürme-

SEMAHIAR DİNİ İÇERİKLİDİR de hassas davranrnışlardır. Türkler İslfuniyeti kabul ettik-


leri zaman geçmişteki kültürlerini ve inanÇlannı İslami
"Hak için ola, seyir için olmaya." motiflerle devam ettim1~lerdir.
Alevi-Bektaşi topluluklan inançlannı, yaşam biçimleri-
ni, felsefelerini, düşüncelerini, gelenek ve göreneklerini
Dr. Armağan ELÇİ
bugüne kadar törenleri yani cemleri ile yansıtrnışlardır.
"Kiilıür Bakanlığı
Devlet
Cemler, Alevi-Bektaş! topluluklannda gelenek ve görene-
Türk Halk Müziği Korosu SanatÇL'ii"
ğe dayanan pin! hayatın sosyal bünyedeki oluşumudur;
toplumsal, eğitsel, b.iiltürel ve dini boyutlar taşımaktadır.
Toplumsal boyutta sosyal dayanışma söz konusudur; bu-
Türk Kültür ve müzik hayatında semahlann önemli nun yanı sıra iyi bir yaşam tarzını ve görgü kurallannı
bir yeri vardır. Çünkü semahlar, yalnız Müslüman Türk hayata geçirdiğini ve uyguladığını göm1eb.1eyiz. Kültürel
toplumunun içinde şekillenmiş olan bir sosyo-dini toplu- boyuta baktığımızda Alevi-Bektaşi cemleri Anadolu'nun
luğun değil, İslfuniyet öncesinden günümüze kadar deği­ büyük bir bölümünde Türk dinine, Türk Halk Edebiyatı­
şik biçimlerde bütün Türklerin hiiltürel hayatlannı etkile- na, Türk Halk Müziğine hizmet etınektedir. Cemin top-
m~ olan bir musıki olına özelliği göstermektedir. lumda birleştirici dayanışmayı sağlayan bir görevi vardır.
Semahlann kaynağını İslamiyet öncesindeki Türklerin di- dini özellik taşıyan cemler, hem bireyin kendisini nıhen
ni, kültürel ve sosyal hayatında etkili olan "şölen"lerde yenilediği hem de toplumsal ve bireysel olarak sorgulan-
aramak gerekir. Çünkü, semahlann diğer İslam toplumla- dığı yerler olarak karşımıza çıkmaktadır.
nndan farklı olarak Türklere özgü bir yeri vardır. Cemierin ve cemin 12 hizmetinden biri olan semahla-
Araştırmaalann ve Türk toplumunun kabuller dünya- nn dilli ve soyut anlamdaki kökeni Kırklar meclisi,tarihi
sına girmiş bulunan semahlann Alevi-Bektaşi topluluğuna ve somut anlamdaki kökeni ise, Orta Asya ve eski Türk
ait, bu topluluğa özgü, bu toplulukla bütünleşm~ kültü- dinleridir. Semah, Hz. Muhammed'in Kırklar meclisinde
rel bir unsur olduğu bilinmektedir. Bilinen bir gerçek de semah dönmesinin yansımasıdır. Bele bağlanan şal ve tiğ­
şudur ki; İslamiyet öncesi eski Türk dininden izler taşı­ bent, Hz. Muharnıned'in kırk parça edilm~ sanğının Kırk­
makla birlikte semahlar, Türklerin İslamiyeti kabulünden- lar tarafından bele bağlanmış om1asındandır.
Sözlü kültür ürünü olan semahlar, yüzyıllar boyunca cemiere gittiklerinden ve bunların dunım ve kimlikleri
yazıya ve notaya geçirilmeden nesilden nesile aktarılarak gerektiği şekilde anlaşıldığından yalnız gelmelerinde bir
günümüze kadar gelmiştir. Bünyesindeki müziğin sağ­ mahzur görülmemektedir. Davetsiz hiç kimse ceme gele-
lamlığı ve söz bütünlüğü sayesinde günümüzde de bu mez ve semaha katılamaz. Düşkün olan kişi ya da ki~­
niteliklerini geniş ölçüde korumuştur. Semahlar, Alevi tö- ler ceme gelemez ve semalı dönemez. Hele bazı yöre-
renlerinin (cemlerinin) hangisinde olursa olsun, katılanlar lerde mürşit, semaha kalkanlar için cem erenlerine onları
tarafıııdan belli kurallar içerisinde uygulanır, sıkı bir dü- sorar ve öyle destur verir.
zeni vardır ve ritüeldir. Semah sözcüğü, yöresel ağıziara Semahlar 3, 5, 7, 9, 12, 40 kişilik gruplar halinde
~öre samah, zarnah, zemah, zemek, semak... şeklilıde de döniiieceği gibi, 2, 4, 6, 8, 10 kişilik gruplar halinde de
söylenebilir. Semaha kalkma, dönme ve bitirme düzenin- dönülebilir. Semah dönenierin kıyafetleri halkın günlük
de töresel işlemlerin yapılması çok önerrılidir. Bu ~!em­ layafetidir ve temiz olmasına dikkat edilir. Belli bir özel
ler yapılmadan semah dönülmez. Günümüzde, dini ve layafet gerektirmeZ; ancak bazı yörelerin (Tokat, Ankara,
sosyal hayatını Alevi-Bektaşi prensipleri içinde yaşayan Çubuk gibi) kendilerine özgü özel layafetleri vardır. Eski
insanlarm bulunduğu yerlerde semahlan görmek ve yaşa­ dönemlerde kadınlar üç etek ve fıstan giymişlerdir.
mak mümkündür. Bu bakımdan çok gen~ bir coğrafya
Burada edebiyana ve müzikte yer alan nefeslerin,
içinde icra edilen semahların varyarıtları da ortaya çıktığın­
dey~lerin, düvazların, semahların, cuş havalarının ezgi
dan çok sayıda semah çeşitiyle de karşılaşılmaktadır. Se-
karakterini ve oyun-müzik beraberliğini iyi bir şekilde
mahların başlangıcı, dönülmesi ve bitiminde yöreden yöre-
gösterdiğini ifade etmemiz gerekir. Alevi-Bektişilerin dini
ye farklılıklar görülmektedir. Bunun sebebi semahın katı
inançlarını ifade eden dini, müzikli oyunlar olan semah-
kurallara sokulmamış olmasıdır. Ayrıca, göçebe yaşam biçi-
larda deyişler, nefesler ve düvazimamlar gibi şiir türleri
mi de bu farklılıklarm oluşmasında etki yapmıştır. Uygula-
ile karşılaşmaktayız. Bunlar halk ~iri nazım biçimlerin-
mada farklılık olmasına rağmen öz aynıdır. Bunu, Aleviler
den koşma ve mani tarzındadır. Dönlüklerden oluşan
"yol bir, sürek bin." dey~iyle açıklamaktadırlar. Anadolu'da
nefesler,deyişler en az üç dörtlüktür ki; bazı· alevi-
yörenin farklı müzik ve hareket yapısı semahlara yansı­
Bektaşiler bunu Allah, Muhammed, Ali üçlemesi ile açık­
maktadır. Bütün Anadolu'da senıahların müzik ve dans ya-
lamaktadırlar. Deyiş ve nefesler, halk şiiri nazım biçimle-
pısına il~kin olarak "ağırlarna-yeldirme-yürütnıe-yeğinleme"
rinden koş ma ve mani tarzındadır. Hece vezninin S'li ·ve-
gibi kavramlarla karşılaşmamız mümkündür. Semahların en
ya ll'li kalıbı kullanılmıştır. Katiye düzeni ise şöyledir :
tipik özelliği ağır hareketlerle başlayıp, giderek hızlanması
abab - cccb - dddb. Hece ölçüsünün yanında anız ölçü-
ve sonra yeniden ağırlaşmasıdır. Semahlar genellikle ka-
sü de kullanılmıştır. Nefes ve deyişlerde işlenen konular
dın-erkek beraber dönülür. bunun yanında sadece kadıııla­
şunlardır: Allah-Muhamed-Ali üçlemesi, Hz. Ali'nin kişili­
rııı ve sadece erkeklerin döndüğü semahlar var ise de
ği, vasıtları, cenkleri, Hz. Ali'nin tiıma kuşu ile özdeşleş­
bunlar oldukça azdır.
tirilmesi; ehl-i beyt sevgisi, peygamberlerin, pirlerin, evli-
Semahlar muhabbet cemlerinde, cemin sonuna doğ­ •yalann, ulu kişilerin başlarından geçen olaylar; ef.~anevi
ru dönülür. Görgü cemlerinde belli aralıklarla dönülür; konular; tarihi gerçekler; yardımlaşma, dostluk, ahlak, ta-
ancak bunda bir sıra izlenir. Önce çerağ uyarılma ~!emi rikatın :Ukeleri vb. gibi. konular; lirik bir anialımın yanısı­
yapılır. Aşıklar nefes okur. Dede ya da babanııı izni ile ra sistemli bir aniatınıla da ifade edilnı~lir.
ilk semah yapılır. Bundan sonra döniiiecek semahların
kendi aralarında bir sırası vardır. Semahlar gençleri alış­
Gafil gezme şaşkın bir gtin öltirsıin
tırmak için yapılan koldankopan erkanıııda, Nevruzcia ve
Hıdrellezde de yatırlarda dönülür.
Dtinya kadar ma/m olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Ceme karıkoca gidilmesi şarttır. Dul kadııı ve dul er-
kekler de gidebilirler. Çünkü onlar daha önce karı-kor.a Btilbtil gibi dilin asla ne fayda kul
On iki imamı sıra ile anarak yazılmış olan düvazlar, Enstnımanların çaldığı süz~üz bölüm de sözlü böliimün
(Düvazde irnam-düvaz-ı imam) koşma biçimdedirler. metodik örgü~iiyle aynı olmaktadır. Çok nadir olmakla
Arnzia yazılnuş düvazlara da rastlamaktayız. birlikte semahlann giriş ya da ara sazı bağımsız bir me-
Alevi-Bekıaşı müziğinin ilk doğuşu diııl olmakla bir- lodi olarak, sözlü bölümün melodisinden aynlrnah:tadır.
likte bu özelliğinisürdürmenin yanı sıra halk ve Hak Bu bölümde çok önemli bir konuya işaret etmemiz ge-
rekir ki o da çok sesliliktir. Çok sesli nefes söyleme ge-
Aşıklanmn Alevl-Bektfu/1 şiirine ve müziğine katuğı halk
leneğine ilk değinen kişi Vahit lütfi SALCI olıııuştur.
motiflerini de bünyesinde saklarruşur. Alevi-Bekta~ müzi-
SALCI, Çoban baba ya da diğer ismi ile Koyun baba se-
ğini ifade eden en güzel örnekler, dey~leri, nefesleri ve
malunda okunan "Tiiıbenin üsrune nakşeyledileı'' isimli
düvazlan içine alan semahlardır. Semahlarda söz ve mü-
çok sesli nefes örneğini venniştir. SALCI'den 11 yıl sonra
zik arasında inanılmaz güzellikle bir uyum vardır; aynı
Ankara Devlet Konservaıuvannın görevlendirdiği Muzaf-
zamanda semahlar, Türk halk müziği içinde söz müzik
fer Sansözen, Halil Bedu Yönetken ve Rıza Yetişen'den
uyumunu sağlayan türleıin başında gelmektedir. Semah-
oluşan 3 kişilik ekip Tunceli'nin Pertek ilçesinde 1944'te
Iann belli bir müzik kalıbı yoktur. Müzik ya da ezgi ya-
iki deyiş deriemiştir ve bu derlenen iki parçada da çok
pısı yöreden yöreye değişmektedir. Semah deyişlerinde
seslilik hakinı olduğu görülmüştür. Bu iki örnekten yo-
genel olarak hem çıkıcı hem inici bir melodi seyri ha-
la çıkarak Türk Halk Müziği'nde çok sesliliği kabul et-
kimdir ve monotonluk yoktur. Semahlann şekil almasın­ meliyiz. Ancak çok sesliliğin varlığı konusuda uzun uzun
da, biçimlenmesinde bağlı olduğu yörenin müzik karek- araşurnıalar yapılması gerekıııekte<!ir. Zira geleneksel mü-
terleri ve ritm özelliklerinin büyük etkisi vardır. ziklerdeki çokseslilik bilinısel açıdan ele alındığı zaman
Sernahlarda genellikle kullanılan metodik seyir, fa diyez bir anlam taşınıaktadır. Sernah müziğinde müzik aleti
ve si bemol 2 korna şeklindeki seyirdir. Bunun yarunda olarak genellikle bağlama yaygındır; bunun yanında Bed-
mi bemol ve si bemol 2 korna şeklindeki melodik seyir ri Noyan Dedebaba araştırmaya giUiği Aydın Kızıkapınar
ile do diyez, si bemol ya da si bemol 1 korna şeklinde­ köyünde müzik aleti olarak bağlamanın yanında keman
ki metodikseyir de bulunmaktadır. Sernahlarda 2, 4, 5, 6, ve kabak· kemanenin de kullanıldığını tesbit etmiştir.
7, 8, 9, 10... zamanlı usuller görülmektedir. Ağırlama bö- Bedrin Noyan Dedebaba araşurmasına çok sesliliğin ilk
lümü ile yeldirme bölümünün vuruşları farklıdır ve yer şekli olan iki seslilik ile karşılaşmışur. Bağlama ana me-
yer senkoplar da ~lenmiştir. Genellikle semahın sonunda lodiyi semah ezgisine uygun bir biçimde kendi sesinden
serbest riUn de hakim olabilir. çalarken, Karadeniz Kemençesi gibi çalınan kenıan da
Hepimizin bildiği "Gine dertli dertli iniliyorsun" isim- bir oktav pesten ana melodiyi çalmıştır. Davul ve tef ko-
li sernah örneğind.e melodik seyri ve usulü inceleyelim. nusunda bir tezatlıkla karşılaşmak1ayız. Kaynaklann çoğu
Bu sernahta giriş sazı, ağırlama ezgisinin aynısıdır. Serna- davul ve tef kullamlmaz derken; bazı kaynaklar da açık
ha eşlik eden bağlama ve halk müziği orkestrası, sözlü havada çok fazla kişi tarafından sernah dönülürken da-
kısmın da metodisinin aynısım çalmakıadır. Ara sazı bö- vul ve tefın kullanıldığını kaydetmektedir.
lümüne gelindiğinde de ara sazı olarak arkadan gelen Muharrem Nari Orhan Dede, r.emlerde döniilen se-
metodinin aynısı ya da ona uyan bir melodi çalınnıakta­ mahlan, görgü cemi sernahları ve Alıdal Musa cemi se-
dır. Senıahın bitiminde usul nomıal şeklinden daha da mahları olarak 2 gruba ayırmışur. Görgü cemi sernalılan
seıbestleştirilerek yavaşlatılır: .. .bi-vefa galrnadı ok ile içinde Tevhit ve Kerbela semahının olduğunu, bunların
yayda" kısnu söylenirken takip eden ritmin hızı düşürü­ görgü cemlerinin dışında hiçbir yerde döniilmeyeceğini
lür. Bu semahıaki melodik seyir ile anzalan bemol iki kaydetmektedir. Araştırmao Pir! Er ise semahları tarikat
ve fa diyez olan seyirdir. Kullanılan usuller ise 8/8'1ik, ve avare senıahlan olmak üzere 2'ye ayırmışur. Biz de
9/8'lik, 2/4'lük ve 3/4'lük usullerdir. Daha önce değindi­ cemlerde zorunlu olarılk dönülmesi gereken senıahlan
ğimiz söz ve müzik uyumu bu semahta da hakimdir. şu şekilde sıralayabiliriz :
1. Kırklar Semahı, 2. Tevhit Semahı, 3. Hizmet Se- Cemleri semahlardan, semahlan cemlerden ayn dü-
mahı, 4. Öğretici-eğitid belletici Semah. şünemeyiz. Katı kurallan olmayan Alevi topluluğu, bu
Anadolu'da Alevi-Bektiişllerin cemlerinde döndükleri anlanıda bir değişim yaşamaktadır ki; mür~t olmadan

semahlann başında Kırklar Semah Tumalar Semahı Kı- dönülmemesi gereken semahlar günümüzde artık düğün­
' ' lerde ve eğlence ortamlannda yapılır hale gelmiş ve dini
rat Semahı, Erzincan Semahı, Dem geldi Semahı ve Yatır
Seın.ahlan gelmektedir. Semahlar bağlı olduklan bölgenin olmanın yanı sıra seyirlik olma özelliği kazanm~tır. Ce-

ilin, köyün adıyla anıldıklan gibi, nefeslerin adına veya min ve semahın dilli boyutlu ve amaçlı olduğunu her
içeriğine göre de adlandınlmaktadır. V.Lütfi SALCI, Jevik ikisinin de birbirinden ayn düşünülemeyeceğini savun-
maktayız ki durum bu merkezde iken biz bu değişimi
OYTAN, H.Bedi YÖNETKEN Cemi! DEMİRSİPAHİ Ab-
' ' olumlu karşılamamaktayız. Dini içerikli ezgilerin ifade et-
durrahınan YTI.MAT, Metin AND, Belgin AYGÜN, llhan
tiği anlamlarla icra edildiği mekanlar arasında karşımıza
ERSEVEN, Fuat BOZKURT'un verdiği bilgiler ile istanbul
Karacaahmet Türbesi Derneği semah topluluğunun kayıt utanç verici bir tablo çıkmaktadır. Örneğin, sözleri Kul
edilmiş hantından toplam 29 semah çeşiti ile karşılaştık. Himmet'e ait olan "Bugün bize pir geldi" isimli semah
televizyonlarda oldukça dekolte giyen bir bayan tarafın­
İslamiyetten önceki eski Türklerin dini ayinlerden-
dan içkili bir ortamda. Okunuyor ve orada bulunan in-
başka bir şey olmayan cemler ve cemierin 12 hizmetin-
sanlar kadeh kaldırıyor ve bazıları anlamsız hareketlerle
den biri olan semahlar, Hz. Ali'nin önderliğinde yapılan
semah dönmeye çalışıyorlar. İşte bu gerçekten bir utanç
Kırklar cemine dayanmaktadır. Göçebe Türklerin Anado-
tablosu. Burada sanatçılara, radyo ve televizyon prcxliik-
lu'ya gelmeden önce yaptıklan törenler ve bunların için-
törlerine çok iş düşmektedir. Sanatçı repertuanndaki dini
de yer alan dini rakslara benzeme~1edir. islamiyelin ka-
içerikli ezgileri okuyacağı mekan ve zamanı iyi seçmeli-
bulü ve İslami kılıfa bürünen Alevi-Bekillşl cemleri ve
dir. Prodüktörler ise, bu ezgilere yer vereceği ortarnı iyi
semahlan, Orta Asya'dan Horasan erenleri tarafından
belirlemelidir. Semahlar daha önce de değindiğimiz gibi
Anadolu'ya getirilmiştir. Böylelikle Türkler İslamiyetten
cemierin içinde yer alır ve uluorta dönülmez. Eğlence
?nce müzik eşliğinde sernah dönerek yaptıklan törenleri,
oyunu değildir. Bu duruma ve bu konuya Hao Bektaş
ıslamiyetten sonra da terk etınem~ ve islami unsurlarla
Veli'nin Makalat'ında semahla ilgili bölümü aklararak bic
birleştirerek devam ettinnişlerdir. Anadolu'ya geldi~1en
!irmek istiyorum:
sonra da geli~mini sürdüren cemlerv esemahlar eksinlik-
le dilli karakterli ve dini amaçlıdır. Dini bir boyuta sa- "Semab ariflerin aleti, mubiplerin ibadeti, talip/erin
hip olmakla birli~1e dede ya da !rJbanın dualan, gül- maksududur. Hakki bizim semamız oyuncak değil, i/Jbi
benkleri, söylenen nefes ve deyişleri, yapılan niyazlar bir sırdır. Mecazf değildir. O kimse ki semaı bir oyun sa-
hep inançla ilgilidir. yar. O cifedir. Namtızı kı!ırıır kimse değildir."
1 A 1 '-.\ 1
/Uı {11\111(~1 f/l.~llltJI.III t!~ru....uJ.!!.
1 ıı H nr f'>L n llfA n ~ı O.'\ rıo If o1 HlOA 1 UFEM.CI
iuu ll''l 111.nıııı

\(llöl!ıl

Üi\:iıi.-

'Ki~L'[II t.L!Hll1ltı Gll-1[ DErilLI linllYORSUN


i:tAifi.üJI Eöö\l
SÜAE.Si: ) : l!ıJ UOJAJA A.LAN
HIOA h.lfEıı.cl

",f__._ı::::::=r-=- ; _ . E'---'-- . == . ı

\... 1 '' ll ıuı:: SUt •• ···~-··~· ~ F\• OlJlNAı.t

~ ~;;:!!Ji;_·-= ·-~~::-!=--o_:::ır.:7:d:~=İ?. -ç~-;Jd=:I


1 lll ll IUı:t SLJ: ~ ..... _ • - S~ RI [)UQ.....,...

_ _ _ _ _ _ _ _ _ ::::::,..____ ___ :::----


~
1 ---~---r-

~
o:---ı-.ı.:.-----=-~--,_JI_II
-- -· •-.-~.:·;- -:_~_:_:.:-:=..=L,..=-;-; -t~--fl-• r '
__ , __ ;--<--= . ~~
:.,_____._____~
j ; /;
(.. == =
'Or. SA (t (E;. LE RI ll
-..:......::
• • . • • • _ • _.. • f'l\
!:::::::::=
RE LE N Of Ml
) : 1 GO

- r--"- l -====::=st=:::
'J=;===== ~- .. - i :- -----------=ıı=-_].!_---'--- ~---
0..- __;__- c::=ı..:::ı ~---n- -, .:=ır::=·~~~
'· P;, FH; LE•: (J• Ml

....;. ---
(.~•-ıc=r·-r=·-r=·-·----~f-- -" '--"-'-_f-~
.:-::------:-
~
- - __-.-=:;::-. . - .J-:-- . . .__.. . .
't.. - ·----. -- ı· .:... ~
1
:::=r=- ====:; -t:..·--:; -..
~--- .. :.r ıı~ :r :.E~· u
uıue: CEntU iuitiYORSUfl
. -ı h·'"". J'

~-~ §tt#Frrt±tt) r ı·
• H4 Tl H4 _ Y I ...._ CE Ki Pl Gl DER Bl GÖZ Ll!
.--
ı
~
~
ı
~

~F~~~=ı==F=ir=iam-(!~·~r§o~~~~~,·~fos
SUR ME' ll - _ .•• ~ .... -
Jı, 160

~~ { i
CE kiP Gl~ 31A GÔZ ~E RI SUR Ll

~;--' •?=-'J, ı
~-·- ::::ı 1 s;:::; kir
aı tR "4i u.x r 1 (.EL '"E rıH :E 3UL 3U .O ı;;R NI

~~::-~-=~IJYil_c~·~;~i=:.~2~~~-·=-.::-
HAf HA_ıl
':ıl llE OEO lU lllll!YORSUU
t S~hılc- ı J

@~=c-EJ~-=1=·1==1·~~ fbfWA:-::-9a
t:ıl Hı SıR MA. OAH Mf SUZ CÔ lE ı:t

·-
.._;==ı=pttf
HAM Si UEH OE
o
tl.. AA
!

-
" 7-·T
ı:-·ı.::::.ı
-ı:


'""
/1 •

(;;~~f-::-~~~~'! !

L .f ~1"1 -
"A ı: f

RET
r r MIS
GIHE OE Rf li IHILIYORSUU
( S.ıhlfc- 4 J

~~r*F-~=~~~ ı İ
IUI DE 1 ll • Otı~ ME U CO lUP Gi DE .A
bt=m:r==:
Bl GOZ LE Al

~~~:&~==ııg~:ı=r\?2t;r~r ri&-~

(D . ..
SUR ME Ll HA YI tu._rı CO 2İJP Gi

._.__.
1 !_Li :
..
aı G02 LE Ll

tGrt
:
...
[ j ·••
c.X.
; $ F'Sf
r ı 1 r. :
--ı'

ı L
""' "' LAN DER lU (,EC
" ll!: FJ:.- 't 04

, +--
rrr
cr o Ki LE
.
YAY

::..... •: ı
!'__,...__11--w .
::::...J
•----.. ~
0 KI LE YAY OA "'
-1- -2-
Gine dertli dertli ıniiıyorsun Yoksa sanayadüzen ml d üzdüler
San durnam stm·n yaralandı mı Perdelerin tel tel edip üzdüler
lllçel degnıf"den de Intliyorsun Tellerini sınnadan mı süzdüler
San durnaııı slnen yaralandı mı Allı da durnam telilde durnam
Yoksa cıgerlerin parelendtnıl parelendi ml Slnen yarelendi ml
Yoksa cıgerlerın parelendi ml

-3- -4-
1Ja,·a)ı ey deligönlıl ha,·a)ı Kuru klıtük yanınayınca tü ter ml
Ay dognıadan şa,•kı dutmuş ovayı Ak gerdanda çifte benler biter ml
Turkrncn kızı ka ter etmiş ıııaya)ı Vak U gelmey1nce bülbül öter ml
llay hay çekip gider l.ılr gözleri surıııell Ot üp gıder btr gözleri sürmell
ll ay hay çekip gider l.ılr gözleri surınell
-S-
Hay hay hay hay Dere kenennda yerler hurmayı
Kılavuz ederler telll durnayı
Ak gögsün üstünde Ilik dügmey1
Çözüp gider bir gözleri sürmell
!lay hay Çözüp gider bir gözleri sürmcll
Garacaoglan derkl geçU ne fayda
Bt vefa kalmadı ok lle yayda
Bt vefa kalmadı ok lle yaydalSil

(91) TIIT lfalk Müzıgı Repertuan, 1603 nolu türkıl.

You might also like