You are on page 1of 8

1980 SONRASI VE SİYASAL İSLAMIN YÜKSELİŞİ

GİRİŞ

Türkiye’de siyasal İslam’ın ve muhafazakâr düşüncenin gelişmesinde belli tarihsel dönemler

ve olaylar damgasını vurmuştur. Dünyadaki gelişimine kısaca değinecek olursak Fransız

Devrimi’nden sonra şekillendiğini söyleyebiliriz. “Muhafazakârlığı tarihsel olarak

anlayabilmek için şu üç tarihsel dönem temelinden hareket etmek önem taşımaktadır:

Aydınlanma, Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi.”1 Genel olarak, muhafazakâr düşünce

yapısının devrim gibi toptan dönüşüm içeren yeniliklere ve sol hareketlere karşı bir düşünce

yapısı olarak ortaya çıkmıştır. İnsan aklına olan sonsuz inancı eleştirmişler ve insanların aile,

din ve gelenek gibi belli başlı değerlere sahip olması gerekliliği vurgulanmıştır. Batı da

gelişen muhafazakârlık düşüncesi ile Türkiye’de gelişen düşünce yapısı temelde bir farklılığa

sahiptir. “Batı’da merkezi temsil eden aristokrasi muhafazakâr ideolojinin savunucusu

olmuştur. Ancak Türkiye’de durum tam tersidir. Çevrede yer alan halk muhafazakâr

düşüncenin savunusunu üstlenmiştir”2 Türkiye’de muhafazakâr düşünce yapısının ortaya

çıkması Cumhuriyetin kurulması ile daha çok ön plana çıkmaya başlamıştır. Kemalist rejimin

başlatmış olduğu köklü modernleşme politikalarına karşı olan bir topluluk ortaya çıkmıştır.

Kıyafet kanunu, halifeliğin kaldırılması, alfabenin ve takvim yılının değiştirilmesi gibi hem

kültürel hem de siyasi alanda yapılan yenilikler muhafazakâr grubun eleştirilerine maruz

kalmıştır. Tek partili dönemden çok partili hayata geçişte DP muhafazakâr düşüncenin

gelişmesinde önemli bir role sahiptir. “Bu dönemde muhafazakârlığın gelişmesine katkı

sağlayan en büyük faktör, Tek Parti döneminde yaşanan dini kısıtlamaların büyük oranda

aşılmış olmasıdır.”3 Demokrat Parti döneminde yavaş yavaş taşları oturmayan başlayan

muhafazakârlık düşüncesi dini derslerin zorunlu hale gelmesi ve imam hatip okullarının
1
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.105.
2
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.104.

3
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.107.
açılması ile kendini göstermeye başlamıştı. Muhafazakar düşüncenin pragmatik amaçla siyasi

alanda kullanılmaya başlanmasının artmaya başladığı dönem 1980 ve sonrasında olmuştur.

1980 darbesini hazırlayan koşullara bir tepki niteliğinde kullanılmıştır. Kenan Evren

önderliğinde Milli Güvenlik Komitesinin almış olduğu kararlarla da siyasal İslam’ın

yükselmesine zemin hazırlanmıştır. Turgut Özal’ın ANAP’ında yoğun bir şekilde

kullanılması ve hatta bir ilke haline getirilmesi ön plana çıkmaktadır. Aydınlar Ocağı ve Türk

İslam Sentezi düşüncesinden hayli faydalanılmıştır. 1990’larda alevlenen Kürt sorunu da yine

İslam perspektifi ile çözülmeye çalışılmıştır. Artan aşırı İslamcı düşüncelerin beraberinde 28

Şubat dönemine gelinmiştir. Laikliğin öneminin altı bir kez daha çizilecektir. Bu yazıda

özellikle 1980 sonrası ve 1997 yılına kadar olan sürede siyasal İslam’ın ve muhafazakâr

düşüncesinin gelişimine değineceğim.

1. 1980 DARBESİ SONRASINDA ALINAN MGK KARARLARI

MUHAFAZAKÂR DÜŞÜNCENİN GELİŞİMİNİ NASIL ETKİLEDİ?

27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında hazırlanan 1961 anayasasının sağlamış olduğu

özgürlükler ortamında sol gruplar kendine güçlü bir yer edinmeye başlamıştı. Buna karşı

olarak sağ ve İslamcı gruplarında artmasıyla ülkede huzursuzlar giderek artmaktaydı.

Demokratik yapının bozulması ve siyasal iktidarsızlığın inanılmaz boyutlara ulaşılmasıyla

darbe kaçınılmaz hale gelmişti. Kenan Evren başkanlığında kurulan MGK’nin almış

olduğu kararlar muhafazakâr düşüncenin gelişimine zemin hazırlamıştır. MGK’nin asıl

amacı, “1961 Anayasası’nın getirmiş olduğu liberal rejimi kesinlikle parçalamaktı.” 4

Siyasal hayatı eski siyasetçilerden ve ideolojilerden temizlemek yapmış oldukları ilk iş

olmuştu. Komite Türk-İslam Sentezi düşüncesini bir ilke olarak belirlemişti. “12 Eylül

yönetiminin siyasal programı Türk İslam Sentezi ile beraber bir İslam Devleti kurmak

değildi, sadece cumhuriyetin seküler niteliğini tehdit etmeyen ve solcu olmayan bir

4
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.186
toplum oluşturmak isteniyordu.”5 MGK’nın bu amaca yönelik atmış olduğu adımlar

şunlardır; YÖK ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun kurulması olmuştur.

Yüksek Eğitim Kurumu’nun kurulması ile “eğitim, milliyetçi-muhafazakâr ellere teslim

edildi ve liberal öğretim üyeleri 1402 sayılı kanun ile üniversitelerden atıldı.”6 “Kenan

Evren’in darbe sonrasında aradığı desteği din öğesinde aramıştır.” 7 Sonuç olarak,

MGK’nın almış olduğu kararlar Türk-İslam Sentezi düşüncesini destekleyecek şekildedir.

2. TÜRK İSLAM SENTEZİ DÜŞÜNCESİ VE AYDINLAR OCAĞI’NIN SİYASET

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Türk-İslam Sentezini oluşturan koşullara baktığımızda ilk olarak Cumhuriyet inkılaplarına

karşı bir tepki olarak doğmuştur. Asıl ivmesini Aydınlar Ocağı’nın 1970 yılında

kurulmasıyla almıştır. “1951 yıllında açılan imam hatip mezunları 1970’li yıllarda Türk-

İslam Sentezinin temellerini atmıştır.”8 Türk-İslam Sentezi 12 Eylül darbesinde cunta

tarafından kabul görmüştü. Bu durum Aydınlar Ocağı’nın daha fazla parlamasına neden

olmuştur. Zürcher’e göre Aydınlar Ocağı ideolojisinin asıl amacı “solcu entelektüellerin

Türkiye’deki toplumsal, siyasal ve kültürel tartışma üzerindeki tekelini kırmaktı.” 9 Türk-

İslam Sentezi özellikle Türklerin İslamiyet ile buluştuğu dönemin altını çizmekteydi.

“Türklerin ‘İslam’ın askerleri’ olmak gibi özel bir misyonu vardı.” 10 Bu görüş özellikle

Türkeş tarafından desteklenmekteydi ve partinin genel misyonu olmuştu. Türk-İslam

Sentezi düşüncesi Turgut Özal’ın ANAP’ında önemli bir ilke haline gelmişti. 1984’ten

sonra yapılan anayasal değişikler bu sentezi destekler nitelikteydi. Yeni camilerin

sayısının her yıl giderek artması ve Diyanet’e ayrılan bütçenin artması, imam-hatip

5
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.209.
6
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.187.
7
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
8
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.207.
9
Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, s. 419.
10
Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, s.420.
okullarının inşasındaki artış ve medyadaki İslam içerikli programların artması gibi olaylar

muhafazakârlığın daha çok güçlenmesine neden olmuştur.11 Bunun yanı sıra siyasilerin

açıkça cemaat törenlerine katılması ve 80’li yıllarda meydana gelen İran Devrimi siyasal

İslam liderler arasında popülerleşmişti. Türk-İslam Sentezi fikri sol hareketleri bastırmada

olduğu gibi Kürt sorunu çözmede de bir araç olarak kullanılmıştır. 12 “İslam’ı ve özel

olarak Sünni Türk’ü ideolojik bir temelde toplamaya çalışan Türk- İslam Sentezi

düşüncesi, kimi zaman bir pragmatik çıkar uğruna kullanılırken, kimi zaman da devletin,

milletin ve İslam’ın tekrar canlanması için kullanılmıştır.”13 Bu görüşün

yaygınlaştırılmaya çalışılması sonucunda radikal İslamcı guruplar ortaya çıkmıştır. 28

Şubat’ta gelinen noktaya zemin hazırlamıştır.

3. TURGUT ÖZAL’LI ANAP DÖNEMİNDE UYGULANAN POLİTİKALARIN

SİYASAL İSLAM’IN GELİŞİMİNE ETKİSİ

1980 darbesi sonrasında siyasi alanda yapmış olduğu ekonomik çalışmalarla ön plana çıkan

Turgut Özal ANAP ile bir döneme damgasını vurmuştur. Turgut Özal özellikle ekonomik

alandaki liberal politikalar ile ve sosyal alandaki muhafazakâr görüşün temsilcisi olarak

siyasal İslam’ın yükselmesinde önemli bir role sahiptir. Muhafazakârlık İkinci Dünya

Savaşı’ndan sonra liberal politikalardan oldukça etkilenmiştir. Yeni sağ kavramı ortaya

çıkmıştır. Liberal ekonomiyi ve sosyal alandaki otoriterizmi savunmuşlardır. Yeni sağ

kavramı, savaş sonrası dönemde özellikle de 1970’lerin başlarında ortaya çıkan ekonomik

krizlerin, artan işsizlik ve enflasyon sonucunda ortaya çıkmıştır. 14 Türkiye’de Yeni-Sağ

kavramı, liberal ve muhafazakâr unsurlarıyla birlikte 1980’li yılların başından itibaren Turgut

Özal önderliğindeki ANAP ile daha çok geçerlilik kazanmaya başlamış ve Yeni Sağ’ın
11
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
12
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
13
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.210.
14
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.109.
değerleri somut siyasal amaçlar için kullanılmıştır.15 Özal liberal politikalarla muhafazakâr

düşünceyi aynı potada eritmeye çalışmıştır. Özal’ın siyaset sahnesinde etkili olmasının bir

diğer nedeni ise muhafazakâr kesimin oyunu alması olmuştur. Özal’lı ANAP eski

ideolojilerden bir şekilde farklıydı. Bütün siyasi görüşlerden biraz besleniyordu. Asıl temsil

ettiği kesim ağırlıklı olarak muhafazakârdı. “Özal’ın en büyük başarısı, merkez sağın

muhafazakâr popülist geleneğini kentlileştirebilmesinde yatar. Popülerleştirilen “ortadirek”

tasavvuruyla, sessiz muhafazakâr kitlenin kendilerini bu tanımlama içinde görmelerinin

sağlanması sonucu ihtiyaç duyulan toplumsal destek sorunu aşılabilmiştir.”16 Turgut Özal’ın

bir diğer başarısı ise muhafazakâr düşünce ile modern eğitimi bir araya getirmesi olmuştur.

“Müslüman Mühendisler” kavramı ile toplumun tabandan değiştirilmesi ve siyasi rollerinde

sol entelektüel kesimden muhafazakâr kesime geçmesi planlanmıştır. Bu fikir ile aslında

ortaya yeni bir muhafazakâr tipi ortaya çıkmıştı. Eskiden anlaşıldığı gibi tamamen yeniliklere

kapanma değil de muhafazakarlığı pragmatik faydalar için kullanmak ön plana çıkmıştı.

“Türkiye’de muhafazakârlığın aristokratik sınıfın tavrı değil, halkın tavrı olması Türk

muhafazakârlığının önemli bir niteliğidir.”17 Bu fikirle beraber Cumhuriyet inkılaplarında

kendisini dışlanmış hisseden muhafazakâr kesim kendisini toplumun içinde aktif birer aktör

olarak bulmuştur. Bu uygulamalar Kemalist modernleşmesinin getirmiş olduğu yeniliklere ve

siyasal rollere alternatif bir yol bulma çalışmalarından ibarettir diyebiliriz. Özal parti

programında Türk-İslam Sentezini de kendisine bir rehber olarak seçmişti ve bunun getirmiş

olduğu kültürel politikalar da bir hayli fazlaydı. Din derslerinin zorunlu hale getirilmesi ve

imam hatip okullarındaki ciddi artış yapılan uygulamalardan birkaçıydı. Bir diğer gelişme ise

muhafazakâr işletmecilerin ekonomide daha çok söz sahibi olmaya başlamasıdır. “Serbest

piyasa ekonomisi ile rekabet alanı genişleyen Anadolulu muhafazakâr küçük ve orta

büyüklükteki işletmeciler, egemen sermaye karşısında bir güç olarak örgütlenmeye


15
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi.”
16
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.110.
17
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s. 112.
başlamışlardır. MÜSİAD ise (müstakil sanayici ve iş adamları derneği) bu örgütlenmenin en
18
önemli örneklerindendir.” Genel olarak, Turgut Özal ekonomik alandaki liberal politikalar

ile Türk-İslam çizgisini bir araya getirerek yeni bir muhafazakâr tipi ortaya çıkarmıştır.

4. 28 ŞUBAT 1997 VE SONRASI

Artan siyasi İslam ile beraber ortaya çıkan radikal İslamcı grupların başlatmış olduğu

şeriat yanlısı eylemler, Atatürk heykellerine yapılan saldırılar, laik profesörlere ve mezhep

karşıtı katliamların sonucunda MGK 28 Şubat 1997 aşırı İslamcı gruplara yönelik belli

başlı kararlar almak zorunda kalmışlardır. Necmettin Erbakan önderliğinde alınan

kararlarla “12 Eylül 1980 darbesi sonrasında ‘sol ideolojiler ’in yayılmasının önüne

geçebilmek için yaygınlaşmasına onay verdikleri imam-hatip okullarını engellemek

amacıyla tasarlanmıştı.”19 Laik eğitimin daha çok yaygınlaşması için adımlar atıldı. Bu

dönemde olaylar türban yasağı etrafında toplanmıştı. İslamcı partiler bu dönemde daha

ılımlı politikalar izlemeye başladılar. Gelinen bu noktada “radikal” İslamcılığın

tehlikesinin erkenden farkına varılması gerekliliği doğmuştur. Aşırı İslamcı grupların din

anlayışı yerine daha resmi ve kontrollü bir anlayış tercih edilmeliydi. MGK 80

darbesinden sonra sol örgütleri İslamcı muhafazakârlık anlayışı ile bastırmayı

hedeflediyse de artan aşırı gruplar bu fikrin çok da doğru olmadığını göstermiş oldu. 28

Şubat’ta alınan kararlarla “siyasi İslâm’ın Kürt milliyetçiliğinden bile daha tehlikeli

olduğu ilan edildi.”20 Sonuç olarak, 28 Şubat yapılan muhafazakâr politikaların sonucu

olarak önemli bir tarihtir.

SONUÇ

18
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.115.
19
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s. 210.
20
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.210.
1961 Anayasası sonrasında oluşan özgürlükler ortamında kendine gelişme alanı bulan sol ve

sağ görüşlerdeki insanların giderek birbirinden kutuplaşmasıyla darbe kaçınılmaz hale

gelmişti. Kenan Evren önderliğindeki MGK’nin almış aldığı kararlar Türk-İslam Sentezi

etrafında toplanıyordu. Din olgusunu sol hareketleri bastırmada bir araç görevinde kullandılar.

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren var olan İslamcı muhafazakâr gruplar 1980 darbesinden

sonra kendine daha çok gelişme alanı bulmuştur. Turgut Özal’ın ANAP partisinin liberal ve

muhafazakâr politikaları tek elde toplamaya çalışması ve İslam’ın kültürel alanda daha çok

yayılması gibi uygulamalarla siyasal İslam’ın yükselmesine yardımcı olmuşlardır. Fakat 28

Şubat 1997 tarihinde gelinen noktada aşırı dinci grupların şeriatçılığı savunan faaliyetleri ve

Atatürk’e karşı yapılan saygısız hareketlerle bu duruma bir son verilmesi gerektiğinin önemi

ortaya çıkmıştır. 2000’lerden günümüze Siyasal İslam’ın durumu AKP siyaseti ile farklı

noktalara gelmiştir. Bu yazıda 1980 sonrası ve 28 Şubat 1997’i tarihine kadar olan dönem

incelenmiştir.

BİBLİYOGRAFYA

1. Ahmad, F. Bir Kimlik Peşinde Türkiye. Çev.,Sedat Cem Karadeli. İstanbul: İstanbul

Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006.

2. Eroğlu, M., R. “TürK-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal

Hayatına ve Dış Politikaya Yansıması.” TESAD Derneği, 2020.

https://www.tesadernegi.org/turk-islam-sentezinin-yarattigi-ideolojik-cercevenin-turk-

siyasal-hayatina-ve-dis-politikaya-yansimalari.html Erişim, 25.06.2021

3. Türköz, E., N. “Özal’lı ANAP Döneminde Muhafazakar Düşüncenin Gelişimi.” Niğde

Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 9/1 (2016): 103-116.


4. Yıldırım, U., T. “Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi.” Malatya:

BİLSAM yayınları, 2018.

5. Zürcher, Erik, J. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. Çev., Yasemin Saner Gönen.

İstanbul: İletişim Yayınları, 2000.

You might also like