Professional Documents
Culture Documents
GİRİŞ
yapısının devrim gibi toptan dönüşüm içeren yeniliklere ve sol hareketlere karşı bir düşünce
yapısı olarak ortaya çıkmıştır. İnsan aklına olan sonsuz inancı eleştirmişler ve insanların aile,
din ve gelenek gibi belli başlı değerlere sahip olması gerekliliği vurgulanmıştır. Batı da
gelişen muhafazakârlık düşüncesi ile Türkiye’de gelişen düşünce yapısı temelde bir farklılığa
olmuştur. Ancak Türkiye’de durum tam tersidir. Çevrede yer alan halk muhafazakâr
çıkması Cumhuriyetin kurulması ile daha çok ön plana çıkmaya başlamıştır. Kemalist rejimin
başlatmış olduğu köklü modernleşme politikalarına karşı olan bir topluluk ortaya çıkmıştır.
Kıyafet kanunu, halifeliğin kaldırılması, alfabenin ve takvim yılının değiştirilmesi gibi hem
kültürel hem de siyasi alanda yapılan yenilikler muhafazakâr grubun eleştirilerine maruz
kalmıştır. Tek partili dönemden çok partili hayata geçişte DP muhafazakâr düşüncenin
gelişmesinde önemli bir role sahiptir. “Bu dönemde muhafazakârlığın gelişmesine katkı
sağlayan en büyük faktör, Tek Parti döneminde yaşanan dini kısıtlamaların büyük oranda
aşılmış olmasıdır.”3 Demokrat Parti döneminde yavaş yavaş taşları oturmayan başlayan
muhafazakârlık düşüncesi dini derslerin zorunlu hale gelmesi ve imam hatip okullarının
1
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.105.
2
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.104.
3
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.107.
açılması ile kendini göstermeye başlamıştı. Muhafazakar düşüncenin pragmatik amaçla siyasi
1980 darbesini hazırlayan koşullara bir tepki niteliğinde kullanılmıştır. Kenan Evren
kullanılması ve hatta bir ilke haline getirilmesi ön plana çıkmaktadır. Aydınlar Ocağı ve Türk
İslam Sentezi düşüncesinden hayli faydalanılmıştır. 1990’larda alevlenen Kürt sorunu da yine
İslam perspektifi ile çözülmeye çalışılmıştır. Artan aşırı İslamcı düşüncelerin beraberinde 28
Şubat dönemine gelinmiştir. Laikliğin öneminin altı bir kez daha çizilecektir. Bu yazıda
özellikle 1980 sonrası ve 1997 yılına kadar olan sürede siyasal İslam’ın ve muhafazakâr
özgürlükler ortamında sol gruplar kendine güçlü bir yer edinmeye başlamıştı. Buna karşı
darbe kaçınılmaz hale gelmişti. Kenan Evren başkanlığında kurulan MGK’nin almış
olmuştu. Komite Türk-İslam Sentezi düşüncesini bir ilke olarak belirlemişti. “12 Eylül
yönetiminin siyasal programı Türk İslam Sentezi ile beraber bir İslam Devleti kurmak
değildi, sadece cumhuriyetin seküler niteliğini tehdit etmeyen ve solcu olmayan bir
4
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.186
toplum oluşturmak isteniyordu.”5 MGK’nın bu amaca yönelik atmış olduğu adımlar
şunlardır; YÖK ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun kurulması olmuştur.
edildi ve liberal öğretim üyeleri 1402 sayılı kanun ile üniversitelerden atıldı.”6 “Kenan
Evren’in darbe sonrasında aradığı desteği din öğesinde aramıştır.” 7 Sonuç olarak,
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
karşı bir tepki olarak doğmuştur. Asıl ivmesini Aydınlar Ocağı’nın 1970 yılında
kurulmasıyla almıştır. “1951 yıllında açılan imam hatip mezunları 1970’li yıllarda Türk-
tarafından kabul görmüştü. Bu durum Aydınlar Ocağı’nın daha fazla parlamasına neden
olmuştur. Zürcher’e göre Aydınlar Ocağı ideolojisinin asıl amacı “solcu entelektüellerin
İslam Sentezi özellikle Türklerin İslamiyet ile buluştuğu dönemin altını çizmekteydi.
“Türklerin ‘İslam’ın askerleri’ olmak gibi özel bir misyonu vardı.” 10 Bu görüş özellikle
Sentezi düşüncesi Turgut Özal’ın ANAP’ında önemli bir ilke haline gelmişti. 1984’ten
sayısının her yıl giderek artması ve Diyanet’e ayrılan bütçenin artması, imam-hatip
5
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.209.
6
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.187.
7
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
8
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.207.
9
Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, s. 419.
10
Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, s.420.
okullarının inşasındaki artış ve medyadaki İslam içerikli programların artması gibi olaylar
muhafazakârlığın daha çok güçlenmesine neden olmuştur.11 Bunun yanı sıra siyasilerin
açıkça cemaat törenlerine katılması ve 80’li yıllarda meydana gelen İran Devrimi siyasal
İslam liderler arasında popülerleşmişti. Türk-İslam Sentezi fikri sol hareketleri bastırmada
olduğu gibi Kürt sorunu çözmede de bir araç olarak kullanılmıştır. 12 “İslam’ı ve özel
olarak Sünni Türk’ü ideolojik bir temelde toplamaya çalışan Türk- İslam Sentezi
düşüncesi, kimi zaman bir pragmatik çıkar uğruna kullanılırken, kimi zaman da devletin,
1980 darbesi sonrasında siyasi alanda yapmış olduğu ekonomik çalışmalarla ön plana çıkan
Turgut Özal ANAP ile bir döneme damgasını vurmuştur. Turgut Özal özellikle ekonomik
alandaki liberal politikalar ile ve sosyal alandaki muhafazakâr görüşün temsilcisi olarak
siyasal İslam’ın yükselmesinde önemli bir role sahiptir. Muhafazakârlık İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra liberal politikalardan oldukça etkilenmiştir. Yeni sağ kavramı ortaya
kavramı, savaş sonrası dönemde özellikle de 1970’lerin başlarında ortaya çıkan ekonomik
kavramı, liberal ve muhafazakâr unsurlarıyla birlikte 1980’li yılların başından itibaren Turgut
Özal önderliğindeki ANAP ile daha çok geçerlilik kazanmaya başlamış ve Yeni Sağ’ın
11
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
12
Eroğlu, “Türk-İslam Sentezinin Yarattığı İdeolojik Çerçevenin Türk Siyasal Hayatına ve Dış Politikaya
Yansıması.”
13
Yıldırım, Türk Siyasal Hayatında Türk-İslam Sentezi Düşüncesi, s.210.
14
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.109.
değerleri somut siyasal amaçlar için kullanılmıştır.15 Özal liberal politikalarla muhafazakâr
düşünceyi aynı potada eritmeye çalışmıştır. Özal’ın siyaset sahnesinde etkili olmasının bir
diğer nedeni ise muhafazakâr kesimin oyunu alması olmuştur. Özal’lı ANAP eski
ideolojilerden bir şekilde farklıydı. Bütün siyasi görüşlerden biraz besleniyordu. Asıl temsil
ettiği kesim ağırlıklı olarak muhafazakârdı. “Özal’ın en büyük başarısı, merkez sağın
sağlanması sonucu ihtiyaç duyulan toplumsal destek sorunu aşılabilmiştir.”16 Turgut Özal’ın
bir diğer başarısı ise muhafazakâr düşünce ile modern eğitimi bir araya getirmesi olmuştur.
sol entelektüel kesimden muhafazakâr kesime geçmesi planlanmıştır. Bu fikir ile aslında
ortaya yeni bir muhafazakâr tipi ortaya çıkmıştı. Eskiden anlaşıldığı gibi tamamen yeniliklere
“Türkiye’de muhafazakârlığın aristokratik sınıfın tavrı değil, halkın tavrı olması Türk
kendisini dışlanmış hisseden muhafazakâr kesim kendisini toplumun içinde aktif birer aktör
siyasal rollere alternatif bir yol bulma çalışmalarından ibarettir diyebiliriz. Özal parti
programında Türk-İslam Sentezini de kendisine bir rehber olarak seçmişti ve bunun getirmiş
olduğu kültürel politikalar da bir hayli fazlaydı. Din derslerinin zorunlu hale getirilmesi ve
imam hatip okullarındaki ciddi artış yapılan uygulamalardan birkaçıydı. Bir diğer gelişme ise
muhafazakâr işletmecilerin ekonomide daha çok söz sahibi olmaya başlamasıdır. “Serbest
piyasa ekonomisi ile rekabet alanı genişleyen Anadolulu muhafazakâr küçük ve orta
ile Türk-İslam çizgisini bir araya getirerek yeni bir muhafazakâr tipi ortaya çıkarmıştır.
Artan siyasi İslam ile beraber ortaya çıkan radikal İslamcı grupların başlatmış olduğu
şeriat yanlısı eylemler, Atatürk heykellerine yapılan saldırılar, laik profesörlere ve mezhep
karşıtı katliamların sonucunda MGK 28 Şubat 1997 aşırı İslamcı gruplara yönelik belli
kararlarla “12 Eylül 1980 darbesi sonrasında ‘sol ideolojiler ’in yayılmasının önüne
amacıyla tasarlanmıştı.”19 Laik eğitimin daha çok yaygınlaşması için adımlar atıldı. Bu
dönemde olaylar türban yasağı etrafında toplanmıştı. İslamcı partiler bu dönemde daha
tehlikesinin erkenden farkına varılması gerekliliği doğmuştur. Aşırı İslamcı grupların din
anlayışı yerine daha resmi ve kontrollü bir anlayış tercih edilmeliydi. MGK 80
hedeflediyse de artan aşırı gruplar bu fikrin çok da doğru olmadığını göstermiş oldu. 28
Şubat’ta alınan kararlarla “siyasi İslâm’ın Kürt milliyetçiliğinden bile daha tehlikeli
olduğu ilan edildi.”20 Sonuç olarak, 28 Şubat yapılan muhafazakâr politikaların sonucu
SONUÇ
18
Türköz, “Özal’lı ANAP döneminde Muhafazakâr Düşüncenin Gelişimi”, s.115.
19
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s. 210.
20
Ahmad, Bir Kimlik Peşinde Türkiye, s.210.
1961 Anayasası sonrasında oluşan özgürlükler ortamında kendine gelişme alanı bulan sol ve
gelmişti. Kenan Evren önderliğindeki MGK’nin almış aldığı kararlar Türk-İslam Sentezi
etrafında toplanıyordu. Din olgusunu sol hareketleri bastırmada bir araç görevinde kullandılar.
Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren var olan İslamcı muhafazakâr gruplar 1980 darbesinden
sonra kendine daha çok gelişme alanı bulmuştur. Turgut Özal’ın ANAP partisinin liberal ve
muhafazakâr politikaları tek elde toplamaya çalışması ve İslam’ın kültürel alanda daha çok
Şubat 1997 tarihinde gelinen noktada aşırı dinci grupların şeriatçılığı savunan faaliyetleri ve
Atatürk’e karşı yapılan saygısız hareketlerle bu duruma bir son verilmesi gerektiğinin önemi
ortaya çıkmıştır. 2000’lerden günümüze Siyasal İslam’ın durumu AKP siyaseti ile farklı
noktalara gelmiştir. Bu yazıda 1980 sonrası ve 28 Şubat 1997’i tarihine kadar olan dönem
incelenmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
1. Ahmad, F. Bir Kimlik Peşinde Türkiye. Çev.,Sedat Cem Karadeli. İstanbul: İstanbul
https://www.tesadernegi.org/turk-islam-sentezinin-yarattigi-ideolojik-cercevenin-turk-