You are on page 1of 36

OZD0103

ATATÜRK İLKELERİ VE
İNKILAP TARİHİ-I

Öğretim Görevlisi Dr. Ömer Ali KESKİN


II. Meşrutiyet Dönemi s.1
II. Meşrutiyet Dönemi Düşünce Akımları
 Trablusgarp Savaşı
Balkan Savaşları
II. Meşrutiyet Dönemi Düşünce
Akımları s.2
Meşrutiyet Dönemi düşünce akımlarının şüphesiz bir tarihsel
arka planı mevcuttur. Bu bakımdan, söz konusu düşünce
akımlarının asıl olarak Meşrutiyet dönemi öncesinden başlayan
oluşum süreçleri de bu fikir akımlarını anlamak bakımından
önemlidir.
Osmanlıcılık:
İttihat-ı Anasır olarak da anılan Osmanlıcılık düşüncesine göre,
Fransız Devrimi’nde ortaya çıkan yurttaşlık fikri çerçevesinde
tüm Osmanlı unsurları yasalar karşısında eşit olacak, hiçbir
kimse dilinden, dininden ya da ırkından ötürü ayrıcalık
tanınmadan devletin güvencesi altında yaşayacaktır. Bu
düşünceyi etkin kılmanın tek yolu da meşruti sisteme
geçilmesidir.
Osmanlıcılık…
s.3
Asıl olarak Osmanlılık/Osmanlıcılık Osmanlı
hanedanının Osman Bey’den itibaren var olagelen bir
anlayışı olarak tezahür etmişti.
 Fakat Fransız İnkılabı ve milliyetçilik fikrinin
yayılmasıyla Osmanlı tebası içinde gayrimüslimlerin
farklı bir konuma gelmeleri söz konusu olmuştu. Bu
durumda, güçlenen batının Osmanlı azınlıkları
üzerinde oluşan etkisi Osmanlı Devleti’ni, tebasına
ilişkin yeniden Osmanlı kimliği esasına dayanan farklı
yaklaşımlar üretmeye itti.
Osmanlıcılık…
s.4
Bu anlamda özellikle Tanzimat’tan önce de bu anlayış
çerçevesinde bazı yaklaşımlar oluşmuştu.
Özellikle II. Mahmut’un “Ben tebamın Müslümanını
camide, Hıristiyanını kilisede, Musevisini havrada fark
ederim. Aralarında başka bir fark yoktur. Cümlesi hakkında
muhabbetim ve adaletim kavidir. Hepsi hakiki evladımdır”
sözleri bir eşit vatandaşlık düşüncesi ifade etmişti.
Tanzimat Fermanı da bunu teyit eden bir belge oldu ve tüm
teba şahsi hakları bakımından eşit vatandaşlar olarak kabul
edildi. Bu süreçte batıya giden öğrenci aydınlar Osmanlıcılık
fikrini benimsediler ve 1865’de Yeni Osmanlılar adında bir
Cemiyet kuruldu.
Osmanlıcılık…
s.5
Cemiyet, Osmanlı tebasına eşit haklar sağlanması, bu
hakların kanuni teminat altına alınması, meşrutiyet
idaresinin kurulması, ve vatanseverlik hissi ile fertlerin
birbirine bağlanması esaslarını programına aldı. Bu,
devletin sınırları içindeki vatandaşların dil, din, ırk
bakımından hiçbir fark gözetmeksizin hepsinin aynı hak
ve yetkilere sahip olduğunu kabul ediş olarak dile getirildi.
Osmanlıcılık görüşünü savunanlar için , milli birlik, milli
şuur, milli mefkure ancak Osmanlı birliği ile ve bu birliğin
gereklerini yerine getirmekle gerçekleşebilecek ve devlet
de ancak bu sayede yıkılmaktan kurtulabilecekti.
Osmanlıcılık… s.6
Meşruti, yani anayasal sistemin gereği olarak etkin
şekilde çalışacak parlamentoda adil bir temsil hakkı
tanınması gerçekleşirse, Balkan ulusları da Osmanlı
Devleti içinde kendi temsilcileri aracılığıyla sorunlarına
demokratik ortamda çözüm üretebileceklerdi.
Tüm unsurların temsil edildiği parlamento yaşama
geçirilirse aynı zamanda büyük devletlerin Balkan
ulusları için Osmanlı’ya yaptıkları müdahalelerinin de
önü kapanmış olacaktı.
Herkes bu sistemde Osmanlı üst kimliğini benimseyecek
ve bu devletin çıkarına hizmet etmeye başlayacaktır.
Osmanlıcılık… s.7
Böylece Meşrutiyet fikri etrafında bu görüş taraftar
buldu ve II. Abdülhamid devrinde Kanuni Esasi ilan
edildi.
Parlamentoda tüm Osmanlı unsurlarına temsil hakkı
verildi.
Böylece Meşrutiyet idaresi kurulmuş oldu.
Fakat mevcut isyanlar sonlandırılamadı, Osmanlıcılık
düşüncesi zamanla etkisini yitirdi ve amaçlanan
sonuca ulaşılamadı.
İslamcılık: s.8
II. Abdülhamid döneminde ağırlıklı olarak ortaya
çıkan bir akımdır.
Bu fikir ile ülkede İslamiyet’e ve dünyanın her
tarafındaki Müslümanlara önem veren ve bütün
Müslümanlar arasında bir birliğin gerçekleşmesini
mümkün kılmaya çalışan yaklaşım benimsenmiştir.
 Aynı zamanda devletin sosyal bağlarını din birliğinde
arayan bir yaklaşım oluşmuştur.
İslamcılık… s.9
 XIX. Yüzyıla kadar Osmanlı toplumunda Müslüman ve Müslüman
olmayanlar arasında var olan huzur ortamının ve değişik inança
sahip toplumun bir siyası merkeze bağlı olan uyumlu yaşamının
Yakınçağla birlikte ortadan kalkmaya başladığı görülmüştür.
 Bunda özellikle Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin baskısı ile
oluşan sorunlar önceliklidir.
 Tanzimat ile oluşan eşitlik koşulları ve batılıların gayrimüslimler
üzerinde kurmaya çalıştığı hamilik rolü Müslüman kesim
tarafından rahatsız edici bulunarak tepki görmüştür.
 Batılıların sürekli istismarı sorunları arttırmış, bu durumda
Tanzimat ve Meşrutiyet yanlılarının Osmanlıcılık yaklaşımı II.
Abdülhamid’de iç idare ve dış siyasette İslamcılık sistemini
öncelleme politikasına dönüşmüştür.
İslamcılık… s.10
 Genel olarak bu akımın ortaya çıkmasında ;
-Osmanlı Devleti’nde Müslüman-Hıristiyan ilişkilerinin kötüleşmesi,
-Balkanlarda 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında binlerce
Müslümanın işkence ile öldürülmesi,
-Pek çoğunun mal ve mülklerini terk ederek Anadolu’ya geçmek
zorunda kalması,
-Avrupa’nın Osmanlı Hıristiyanları lehine müdahaleleri,
-İslam memleketlerinin istila edilmesi, (Kafkasya ve Doğu Anadolu’ya
Ruslar, Bosna-Hersek’e Avusturya, Tunus’a Fransa, Mısır’a İngiltere),
-Afrika ve Asya’daki Müslüman memleketlerde sömürge faaliyetleri
-İslam bilginlerinin Afganlı Cemaleddin öncülüğünde İslam birliği
düşüncesi etkili olmuştur.
İslamcılık… s.11
II. Abdülhamid’in devletin temel prensibini
İslamcılığa dayandırmasının dış siyasette ulaşmak
istediği yakın ve uzak iki amacı vardır.
-Yakın amaç Osmanlı devletinin varlığını korumak,
-Uzak amaç ise Hilafet etrafında İslam birliğini kurmak
olmuştur.
İslamcılık… s.12
Ağırlıklı olarak II.Abdülhamid Dönemi’nde batıya/batıcılığa
ve batı ittifakına tepki olarak ortaya çıkmış olan İslamcılık,
uygulanan hali ile İttihad-ı İslâm (İslam birliği) ve hilafet
düşüncesi çerçevesinde gelişmiştir.
 Ayrıca, bu dönemde İslamcılık,dünyayı kaplayan Batı
emperyalizminin ülkeleri sömürgeleştirmesine karşı,
İslamiyet içinde çare arayan bir düşünce akımı olarak da
algılanmıştır. Bu anlamıyla antiemperyalist bir tutumu
olduğu söylenebilir.
Osmanlı siyaseti açısından ise Osmanlıcılığın başarısızlığı
karşısında, devletin birliğini sağlayacak bir ideoloji olarak
görülmüştür.
İslamcılık… s.13
İslamcılıktan etkilenenlerin bir bölümü çözümü İslam’ın
hurafelerden arınarak, ilk şekline geri dönülmesinde
bulmaktaydılar. Bu gerçekleşirse Osmanlı Devleti
geçmişteki güçlü dönemine geri dönebilecektir.
Buna karşılık diğer kesim ise dinin kurallarını
değiştirmemekle birlikte Batı’nın teknik ve biliminden
yararlanıp yeni içtihatlar yapılarak, İslamiyet’in çağdaş
şartlara göre düzenlenebileceği fikrini öne çıkarmıştır.
İslamcılık düşüncesi ve siyaseti milliyetçi ayrılıkçılıklar
karşısında devleti kurtarmak konusunda yeterli
olmamıştır.
Türkçülük: s.14
 Bir kültür ve fikir hareketi olarak ortaya çıkan Türkçülüğün,
ideolojik olarak Türk ulusçuluğuna dönüşmesi II. Meşrutiyet
döneminde İttihatçıların faaliyetleri ile olmuştur.
 İttihatçılar çokulusluluğu bırakıp Türkçülüğü savunmanın aynı
zamanda İmparatorluğu tasfiye etmek anlamına gelmesinden
dolayı çok ihtiyatlı davranmışlardır.
 Osmanlıcılığın ve İslamcılığın yeterli bir sonuç sağlamamış olması
ile Türkçülük ön plana çıkmıştır. Balkan Savaşları sonrası Türkçülük
çok daha etkin biçimde taraftar bulmaya başlamıştır.
 II. Meşrutiyet döneminde Genç Kalemler ve Türk Yurdu gibi yayın
organları ve Türk Ocakları gibi bir dernekle Türkçülük akımı, bu
dönemin giderek etkinliğini arttıran temel düşüncesi haline
gelmiştir.
Türkçülük… s.15
 Türkçülük, Osmanlıcılık ve İslamcılık gibi bir idare ve siyaset sistemi
haline getirilmesi başlangıçta düşünülmemiştir. Bu hareket içinde
siyasete girmemiş olan tarafsızlar bulunduğu gibi Osmanlıcılık ve
İslamcılık taraftarı olanlar da vardı.
 Bu fikir hareketini oluşturan, zemin hazırlayan ana faktörleri şu şekilde
belirtebiliriz:
-Hıristiyan teba arasında milliyetçi fikirlerin yayılması ve isyanların
çıkması,
–Türk olmayan Müslüman toplulukların özellikle İngiliz propagandalarıyla
ayrılma teşebbüslerinin ortaya çıkması,
-Büyük Hıristiyan eyaletlerin elden çıkması ve buradaki Müslüman Türk
nüfusun Anadolu’ya göçü , Anadolu’da Türk nüfusun artması ve
bunların uğradığı felaketlerin yarattığı tepki,
-Avrupa’nın Türkler üzerindeki baskısı ve aleyhteki propagandaları.
Türkçülük… s.16
Bir kültür hareketi olarak başlayan Türkçülük akımı
zamanla siyasal bir cereyan haline gelmiştir.
Bu fikrin taraftarları Osmanlı Devleti’nin sorununun
çözümünde Osmanlıcılık ve İslamcılık gibi düşünce
akımlarının yeterli olmayacağını belirterek “ırk esasına
dayalı Türk Milliyetçiliği” fikrinin geliştirilmesi
gerektiğini belirtmişlerdir.
Onlara göre devlet ancak dili, dini, soyu ve ülküsü bir
olan topluma dayanarak ayakta durabilir.
Türkçülük… s.17
Ziya Gökalp’in fikir çalışmaları ve
İttihat ve Terakki’nin Osmanlıcı görüntü altında
Türkçü politika yürütmesi, ve iktidarda bulunması bu
akımı güçlendirmiştir.
Ayrıca, zamanla Rusya’dan gelen ve Osmanlı
Devleti’ne sığınan Türkçülerin Asya’daki Türklerin
Osmanlı Padişahının yönetimi altında birleşmesine
dair düşüncelerinin yayılması da ayrı bir yaklaşım
olarak gelişmiştir. Bu da Turancılık (pantürkizm)
olarak tezahür etmiştir.
Türkçülük… s.18
Bu düşünce, Almanların da propagandaları sonucu
İttihat ve Terakki yöneticilerinin Osmanlı Devleti’ni
Birinci Dünya Savaşı’na sokmaya kadar götürmüştür.
 Fakat savaşın gidişatı buna imkan vermemiştir.
 Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal tarafından daha
gerçekçi olarak düşünülen Anadolu Türkçülüğü fikri
ön plana çıkmış ve Kurtuluş Savaşı bu temele
dayandırılmıştır.
Batıcılık: s.19
Batıcılık, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor
şartların olumlu olarak değişmesi için, her yönüyle Batı’ya
benzemek gerektiğini öne süren bir akım olarak ortaya
çıkmıştır.
Batıcılar kendi içlerinde ılımlı ve köktenci olarak ikiye
ayrılmışlardır.
Ilımlı batıcılara göre, Batı’dan bir bütün olarak her şeyini
almak anlamsızdır. Sadece bilimin ve tekniğin alınması
yeterlidir. Batıcı aydınların ilk grubunda yer alan Celal
Nuri’ye göre batıdan her şeyi almaya gerek yoktur. Sadece
batının teknolojisini almak gereklidir. Kültürü ise
alınmamalıdır.
Batıcılık… s.20
Aşırı batıcılar için ise batı uygarlığından başka ikinci
bir dünya yoktur. Bu yüzden kalkınmayı ve devletin
devamlılığını sağlamak için, bir bütün olarak Batı’ya
yönelmek, onun maddi ve manevi bütün değerlerini
hiç tereddütsüz almak gerekmektedir. Abdullah
Cevdet’in öncülüğünü yaptığı bu grup ikinci bir
medeniyetin olmadığını, batı medeniyetinin her
şeyiyle kabul edilmesi gerektiğini dile getirmiş fakat
bu görüş de fazla taraftar bulamamış, etkili
olamamıştır.
Trablusgarp Savaşı s.21
 İtalya’nın birliğini sağladığı yıllarda, 1881'de İngiltere'nin Mısır'ı işgali,
ardından da Fransa'nın 1882'de Cezayir ve Tunus'u ele geçirmesinden
sonra, İtalyanlar, Kuzey Afrika'da kalan son Osmanlı toprağı olan
(günümüzdeki Libya toprakları) Trablusgarp’a yönelmişlerdir.
 Hammadde ve pazar ihtiyacından çok, stratejik öneme sahip olan
Trablusgarp’ı ele geçirmek için, de büyük devletlerin onayını almıştır.
 İtalya, Osmanlı Devleti’ne buraların kendine terkini içeren bir nota
vermiş ve nota sonrası ret cevabı alınca doğrudan işgale başlamıştır.
Fakat kurmay binbaşı Enver Bey ve Fethi Bey ile kurmay kolağası
Mustafa Kemal Bey gibi genç ve idealist subayların organize ettiği
yerli halkın da katıldığı direniş karşısında sadece küçük bir kıyı
şeridinde tutunabilmiştir.
Trablusgarp Savaşı… s.22
 İtalyanlar bu durumda savaşı başka Osmanlı topraklarına yaymakl
istemiştir. Kızıldeniz’de Osmanlı limanlarını topa tutmuş, ardından
Beyrut’u bombalayarak her iki bölgede bazı Osmanlı savaş gemilerini
batırmıştır.
 Ardından Ege’ye çıkarak Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışmış,
Yunanlıların işgalinde olmayan başta Rodos olmak üzere 12 aday işgal
etmiştir. Fakat bütün bunlar Osmanlı Devleti’nin tutumunu
değiştirmemiştir.
 Savaş giderek geniş bir coğrafyaya yayılmış ve çetin bir hal almaya
başlamıştır. Bu ortamdan yararlanmak isteyen Balkan Devletleri,
Osmanlı’ya karşı harekete geçmiş ve Balkan Savaşı başlamıştır. Osmanlı
Devleti, bir yandan İtalya ile mücadele ederken, diğer yandan da
Balkanlar’da başlayan savaş nedeniyle çok zor durumda kalmıştır. Bir an
önce İtalya ile anlaşarak tüm dikkatini Balkanlar’a çevirmek istemiş ve 18
Ekim 1912’de Uşi Andlaşması’nı imzalamıştır.
Trablusgarp Savaşı… s.23
Bu antlaşma ile Trablusgarp ve Bingazi İtalyanlara verilmiştir.
Böylece Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki varlığı tümüyle
sona ermiştir.
Trablusgarp ve Bingazi’nin İtalyanlara verilmesi yanında,
buradaki asker ve memurların nakli sonrası İtalya da işgal ettiği
adalardan çekilecekti. Rodos ve On İki Ada geçici olarak
İtalya’ya bırakılmıştır. Adalar, yapılan gizli bir andlaşma ile,
savaş sonuna kadar İtalya kontrolünde kalacaktı.
Fakat öyle anlaşılmış olsa da bu adalar geri alınamamıştır. Lozan
anlaşması ile Rodos ve 12 ada İtalyanlara bırakılmış, 1947 de
İtalya Barış Anlaşması ile Yunanistan’a devredilmiştir.
Balkan Savaşları… s.24
Uzun yıllar Osmanlı egemenliği altında bulunan
Balkanlar’da, Fransız Devrimi sonrasında yayılan ulusçuluk
akımının etkisi ve büyük devletlerin kışkırtmalarıyla 19.
yüzyılda Yunanistan, Sırbistan, Romanya ve Karadağ gibi
devletler kurulmuştu.
20. yüzyıl başlarında ise Bulgaristan bağımsızlığını ilan
etmişti. Bulgaristan’ın 1908’de bağımsızlığını ilanından
sonra Balkanlar’da dengeler değişmiştir.
Bulgaristan’ın aktif bir siyaset izleyerek sınırlarını
genişletmek istemesi, Yunanistan ve Sırbistan ile olan
ilişkilerini bozmuşsa da, Rusya’nın arabuluculuğu
sonucunda gerginlik sona ermiştir.
Balkan Savaşları… s.25
Bundan sonraki süreçte, Romanya dışındaki Balkan
ülkeleri, Rusya’nın girişimleriyle Osmanlı Devleti’ne karşı
ittifak oluşturmuşlardır.
Rusya’nın desteğini alan bu devletler, Osmanlı’dan çeşitli
isteklerde bulunarak olayların savaşa doğru tırmanmasına
yol açmışlardır.
Aynı günlerde Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp sorunu ile
uğraşması, bu devletleri cesaretlendirmiştir.
Osmanlı Devleti’nin Balkan devletlerinden gelen istekleri
reddetmesi üzerine savaş kaçınılmaz hale gelmiş,
Karadağ’ın Osmanlı’ya savaş ilanı ile çatışma başlamıştır.
Balkan Savaşları… s.26
13 Mart 1912’de Sırp-Bulgar ittifakı,
29 Mayıs 1912’de Bulgar -Yunan İttifakı ve
Ağustos 1912’de Karadağ -Bulgaristan sözlü ittifakı yanısıra
6 Ekim 1912’de Karadağ-Sırbistan ittifakı kurulmuş ve Sofya
merkezli, Rusya destekli zincir tamamlanmıştır.
8 Ekim’de Karadağ Osmanlı Devleti’ne savaş ilanı yapmış,
izleyen iki hafta içinde Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan’ın
Osmanlı Devleti’ne savaş ilanları gerçekleşmiştir.
Bu savaşta büyük devletler Osmanlı Devleti’nin savaşı
kazanacağını düşünerek sonuç ne olursa olsun hiçbir toprak
değişikliğine razı olmayacaklarını ilan etmiştir.
Balkan Savaşları… s.27
 Osmanlı Devleti, 17 Ekim 1912’de Bulgaristan ve Sırbistan’a savaş
ilan etmiştir.
 Ancak, siyasi çekişmelerle uğraşan Osmanlı ordusu, emir komuta
zincirinde yaşanan sorunlar yüzünden, iki hafta içinde hemen her
cephede ağır yenilgiler alıp, Çatalca-Gelibolu hattına geri çekilmek
zorunda kalmıştır.
 Kale kentlerden Edirne ise bir süre (yaklaşık bir yıl) direnmesine
rağmen Sırpların yardımıyla Bulgarların eline geçmiştir.
 Batılı büyük devletleri bile şaşırtan bu bozgun sonucunda, Ege
adaları, Makedonya, Doğu ve Batı Trakya elden çıkmış, Arnavutluk
ise bağımsızlığını ilan etmiştir. Osmanlı hemen hemen tüm Doğu
Rumeli’yi, Bulgaristan’ı, Bosna-Hersek’i, Yenipazarı, Arnavutluk’u,
Epiri, Edirne’yi kaybetmiştir.
Balkan Savaşları… s.28
 Hiç hesapta olmayan bu toprak kayıpları sonrasında, 3 Aralık 1912’de ateşkes
anlaşması yapılmış, ardından kesintili bir şekilde Londra Konferansı
çerçevesinde süren Londra müzakereleri ile 30 Mayıs 1913’de ön barış
anlaşması sağlanmıştır. Londra Barış Andlaşması ile özetle;
 Trakya’nın tümü ve Makedonya’nın büyük bir bölümü Bulgaristan’a
bırakılmış,
 Ege Adaları’nın kaderinin tayini büyük devletlerin kararına havale edilmiş,
 Sırbistan’a bir miktar toprak verilmiş,
 Arnavutluk’un bağımsızlığı kabul edilmiş,
 Girit hukuken Yunanistan’a terk edilmiş,
 Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar Balkan devletlerine
bırakılmış,
 Edirne Bulgaristan’a verilmiş, Bulgaristan, Kavala ile Dedeağaç arasındaki
bölgeyi alarak Ege denizine ulaşmıştır.
Balkan Savaşları… s.29
 Bu savaşın sonunda , Adriyatik’ten Karadeniz’e önemli toprak kayıpları
oldu. Yanya, Manastır, İşkodra, Debre, Üsküp, Selanik, Serez gibi
önemli merkezler kaybedildi. Bu şehirler 400-450 yıldır Türk
kültürünün ana merkezleriydi. Anadolu’daki şehirlerden farkları yoktu.
 Savaşın bir sonucu da ekonomik ve sosyal yıkımdı. Milyonlarca
göçmen Doğu Trakya ve Anadolu’ya geldi. Ekonomik olarak sıfırlanmış
bu insanlar zaten zor durumda olan Osmanlı Devleti’ni daha da
zayıflattı.
 Balkanlar’da ve Anadolu’da nüfus yapısı hızla değişti. Savaşın
kaybedilmesi Türk milletinin hafızasında derin izler bıraktı. Türk
ordusunun henüz devlet bile olamamış bu güçler karşısında başarılı
olamaması milli vicdanda kabul edilemez moral çöküntüsü oluşturdu.
 Türk milleti bu kaybını ancak Çanakkale, Kut-ül Amare ve Büyük
Taarruzla telafi edebildi.
Balkan Savaşları… s.30
 Savaş sonrasında Balkanlar’da Osmanlı Devleti tasfiye edilmiş
olmakla birlikte, dengeler de tümüyle değişmiştir. Bulgaristan’ın
Karadeniz’den sonra Ege Denizi’ne de inerek, Büyük Bulgaristan’ı
kurma yolunda önemli bir adım atması, başta Yunanistan olmak
üzere, diğer Balkan ülkelerini rahatsız etmiştir.
 Bu gelişmeler Yunanistan ile Sırbistan’ın birbirlerine yaklaşmalarına
ve Bulgaristan’a karşı ittifak oluşturmalarına yol açmıştır.
Bulgaristan, bu iki devletin kendisine yönelik bu tutumuna karşı
29–30 Haziran 1913’te ani bir saldırıya geçerek, Balkanlar’da yeniden
sıcak savaşı başlatmıştır.
 Ancak Bulgarlar, Yunan ve Sırp ordusuna yenilerek Makedonya’dan
çıkarılmıştır. Aynı zamanda Bulgar topraklarından pay almak isteyen
Romenler de savaşa girmiş ve Bulgar Dobruca’’sını ele geçirmişlerdir.
Balkan Savaşları… s.31
Balkan savaşının birinci evresi sonucu Balkan
devletlerinin aldıkları topraklar konusunda
anlaşamaması, özellikle Bulgaristan’ın avantajlı
olmasından dolayı Sırplar ve Yunanistan Batı’dan,
Romanya da Kuzey’den Bulgaristan’a saldırmış
olmasıyla, bunu fırsata çeviren Osmanlı Devleti Enver
Bey komutasındaki orduyla başta Edirne olmak üzere
bütün Doğu Trakya’yı geri almıştır.
Balkan Savaşları… s.32
İkinci Balkan savaşı sonucunda Bükreş Andlaşması imzalanmış
(10 Ağustos 1913), Balkan devletleri Osmanlıdan aldıkları
toprakları kendi aralarında paylaşmıştır. Osmanlı Devleti ise ;
Bulgarlarla 29 Eylül 1913’de İstanbul Barış Andlaşması’nı (sınır
Meriç Nehri fakat Edirne ile Meriç Nehri’nin batısında kalan
Dimetoka Türk sınırlarında kalacak),
Yunanlar ile 14 Kasım 1913’de Atina Andlaşması (Girit
Yunanistana, bu ülkede kalan Türklerin kültür ve mülkiyet
hakları korunacak,
İşgal edilen Ege adaları ise 30 Mayıs 1913 tarihli Londra
Andlaşmasının ilgili hükmüne –bu adaların kaderi büyük
devletler tarafından belirlenecek- göre şekillenecektir.)
Balkan Savaşları… s.33
Daha detaylı olarak bakarsak, Osmanlı Devleti
Edirne’yi geri almakla kaybettiği saygınlığını biraz
olsun yeniden kazanmıştır. 29 Eylül 1913 tarihinde
Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanan
İstanbul Antlaşması ile Kırklareli, Dimetoka ve Edirne
yeniden Osmanlı topraklarına katılmış, Bulgar
topraklarında kalan Türklerin mülkiyet haklarına saygı
gösterileceği de karara bağlanmıştır.
Bu yeni durumu meşrulaştırmak için, benzer bir
şekilde 14 Kasım 1913’te Osmanlı Devleti ile Yunanistan
arasında da Atina Antlaşması imzalamıştır.
Balkan Savaşları… s.34
 Bu anlaşma ile Girit kesin olarak Yunanistan’a bırakılmış, Ege
Adaları’nın kimde kalacağı konusunun ise büyük devletlerce
karara bağlanması hususunda fikir birliğine varılmıştır.
 Bu karar uyarınca 1914 Şubat’ında Londra’da bir araya gelen
büyük devletler, Ege adalarından İmroz, Bozcaada ve Meis
dışında kalanların Yunanistan’a verilmesini onaylamışlardır.
 Ayrıca, İtalya işgalinde olanların da bu devlete bırakılmasını
prensip olarak kabul etmişlerdir.
 Sırbistan’la antlaşma ise 13 Mart 1914’te İstanbul’da
imzalanmıştır. Osmanlı Devleti ile ortak sınırı artık kalmayan
Sırbistan ile yapılan antlaşmada, Sırp topraklarında kalan
Türklerin hakları konusunda düzenlemeler yapılmıştır.
5. HAFTA
Birinci Dünya Savaşı
Osmanlı Devleti Açısından Birinci Dünya Savaşı
Birinci Dünya Savaşı’nın Sonuçları

You might also like