Professional Documents
Culture Documents
Mehmet ÇELİK
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Diyarbakır-2021
Rönesans ve Reform
Avrupa’da bilim, sanat ve edebiyat alanlarında meydana gelen gelişmelerin yaşandığı döneme
“Rönesans” denir.
Rönesans ile birlikte bilimsel düşüncenin temelleri atıldı.
Avrupa’da kiliseye karşı dini nitelikli hareketlerin başladığı döneme “ Reform” denir.
Reform hareketleriyle birlikte dinin etkisinde olmayan, özgür bir düşünce ortamı oluştu.
Rönesans ve Reform hareketleriyle Avrupa’da deney ve gözleme dayanan bilimsel düşünce önem
kazandı.
Aydınlanma Çağı
18. yüzyılda Avrupa’da bilimsellik ve akılcılığın her alanda önem kazandığı döneme “Aydınlanma Çağı”
denir.
Avrupa’da John Locke, Montesquıeu, Voltaire ve J. J. Rousseau gibi düşünürlerin yazdıkları eserler
bilimsel düşüncenin yayılmasını hızlandırdı.
Aydınlanma Çağı’nda meydana gelen bilmsel ve teknik gelişmeler Sanayi İnkılabı’na zemin hazırladı.
Fransız İhtilali
Sanayi İnkılabı
Aydınlanma Çağı’nda yaşanan gelişmelerin etkisiyle 18. ve 19. Yüzyıllarda Avrupa’da yapılan
buluşların endüstri alanında meydana getirdiği yeniliklerdir.
Sanayi İnkılabı ilk olarak İngiltere’de başlamıştır.
Sanayileşen ülkelerde makineler sayesinde üretim hızla arttı. Artan üretimle birlikte ham madde ve
pazar ihtiyacı da arttı. Özellikle buğday, şeker pancarı ve pamuk (üç beyaz) ile petrol, kömür, demir
(üç siyah) en önemli ham maddelerdi. Böylece sömürgecilik doğdu ve kısa sürede gelişti.
Avrupalı devletlerarasında başlayan sömürge yarışı 1. Dünya Savaşı’na zemin hazırladı.
Osmanlı Devleti Sanayi İnkılabı’nı takip edemediği için ekonomisi çökme noktasına geldi. Avrupalı
devletlerden borç para almaya başladı.
Avrupalı devletler ise Osmanlı ülkesini ham madde kaynağı ve mallarını satacakları pazar olarak
görmeye başladılar.
Ham madde bulmak isteyen İngiltere, Hindistan ve Uzak Doğu’da etkinlik göstererek geniş sömürgeler elde etti. Güçlü
bir donamanın desteğine dayanan bu ticaret ve sömürgecilik etkinliği, İngiltere’yi büyük bir devlet konumuna getirdi.
Sanayi Devrimi
I. Meşrutiyet (1876)
Avrupa’da eğitim görmüş, oradaki gelişmeleri takip eden Genç Osmanlılar adı verilen aydın grubun baskısı
sonucunda gerçekleştirilmiştir.
Bu sırada Kanuni Esasi adı verilen ilk anayasa yayımlanmıştır
Mebusan Meclisi açıldı. Halk kısıtlı da olsa ilk kez seçme ve seçilme hakkını kullandı. (Sadece erkekler oy
kullandı.)
1908 yılında ikinci kez ilan edilen meşrutiyet ile padişahın yetkileri kısıtlanarak meclisin yetkileri artırıldı.
Uyarı: Padişah II. Abdülhamit, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Gayrımüslim vekillerin işleri
yavaşlatmaya yönelik tutumu gerekçe göstererek meclisi kapatmış ve ülkeyi tek başına idare etmiştir.
Uyarı: 1876 Kanuni Esasi’nin ilanı ile Osmanlı Devleti’nde mutlakıyetten meşrutiyet rejimine geçilmiştir.
Uyarı: 1. Dünya Savaşı’nda Arap liderlerinin İngilizlerle işbirliği yapması sonucunda ümmetçilik
düşüncesinin imparatorluğu ayakta tutmak için yeterli olmayacağını göstermiştir.
Uyarı: Türkçülük akımı içerisindeki bütün Türklerin birleştirilmesi düşüncesi de “ Turancılık” olarak
isimlendirilir. Ancak Sarıkamış Harekâtı’nın başarısız olması Turancılık düşüncesinin
gerçekleştirilmesini engellemiştir.
Osmanlıcılık
Bu düşüncenin savunucuları, Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan herkesi, hiçbir ayrım yapmadan
Osmanlı vatandaşı olarak kabul eden düşünce akımıdır.
Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı’nın yayımlanması Osmanlıcılık akımını destekleyen adımlardır.
Tanzimat Dönemi’nde ortaya çıkan bu düşünceyi Genç Osmanlılar (Jön Türkler) savunmuştur.
Balkan savaşları sonrasında bu düşüncenin etkisi azalmıştır.
Batıcılık
Bu düşüncenin savunucuları, Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu Batılı olmakta görmüşlerdir.
Çağın fikir ve ihtiyaçlarına uygun medeni bir millet ve devlet haline gelinmelidir.
Batıcılık fikri, Tanzimat döneminde yoğunlaşsa da Lale Devri’nden itibaren etkili olduğu
söylenebilir.
En önemli temsilcileri Tevfik Fikret, Abdullah Cevdet, Süleyman Nazif, Celal Nuri’dir.
Uyarı: Bu akımların ortak amacı, devleti içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak olsa da hiçbiri
Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtaramamıştır.
Mahalle Mektebi
Mustafa’nın hangi okula başlayacağı anne ve babası arasında tartışma konusu oldu.
Çünkü annesi dini eğitim almasımacıyla mahalle mektebine yazılmasını isterken babası modern eğitim
veren başka bir okula yazılmasını istiyordu. Annesinin isteği doğrultusunda ilk olarak mahalle mektebine
kaydolmuştur.
Mustafa Kemal’in öğrenim hayatına başladığı okuldur.
Annesinin isteği ile kaydolmuştur.
Geleneksel eğitim yöntemleri uygulayan bir okuldur. Burada kısa bir süre eğitim almıştır. Buradaki eğitimini
tamamlamadan Şemsi Efendi Mektebine kaydolmuştur.
Uyarı: Mustafa Kemal’in kendi iradesi ile Askeri Rüştiye sınavlarına girip başarılı olması karar alma ve
uygulama yeteneğine sahip olduğunu kanıtlar.
Selanik
Doğduğu ve büyüdüğü kenttir.
Burada farklı yaşam tarzlarına bakış açısı kazanmıştır.
İşlek bir limanı ve Avrupa ile demir yolu bağlantısı bulunan Selanik, Osmanlı ülkesinin her
bakımdan en gelişmiş şehirlerinden biriydi.
Ekonomik ve kültürel canlılığın hâkim olduğu Selanik’te Türkler, Yunanlılar, Bulgarlar gibi çeşitli
dinlerden ve milletlerden insanlar bir arada yaşıyordu.
Aynı zamanda bir ordu merkezi olan Selanik, devletin geleceğinden kaygı duyan aydınların
toplanıp gazete çıkardığı, cemiyetler kurduğu ve tartışmalar yaptığı siyasi bir merkezdi.
Mustafa Kemal’in askerlik mesleğine gönül vermesinde de önemli bir rol oynadı.
Mustafa Kemal ülkenin geleceği ile ilgili düşüncelerini gerçekleştirmek amacıyla Selanik’te
kurulmuş olan İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı.
Manastır
İdadiyi (lise) okuduğu kenttir.
Burada tarih ve edebiyat sevgisi artmış, milli duyguları gelişmiştir.
Mustafa Kemal, “Minnet borcum vardır, bana yeni bir ufuk açtı” dediği tarih Öğretmeni Yüzbaşı Mehmet
Tevfik Bey’i Manastır Askeri İdadisinde okurken tanıdı.
Vatan şairi Namık Kemal’in, Türkçülük akımının öncülerinden Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerini ve
Aydınlanma Çağı düşünürlerinin eserlerini Manastır’daki öğrencilik yıllarında okudu.
Mustafa Kemal bu sayede dünyadaki gelişmeleri gerçek anlamda ilk kez fark etmeye başladı.
1897 Osmanlı- Yunan Savaşı’na katılmak için burada okurken okuldan kaçtı. (Vatan sevgisi)
İstanbul
Öğrenim amaçlı geldiği bu şehirde siyasi faaliyetleri yakından takip etmesi devlet yönetimi ilgili
düşüncelerinin belirmesini sağlamıştır.
İstanbul’un batıya açılan yüzü olan Beyoğlu’nda, sahibi Fransız olan bir pansiyona yerleşti. Burada
Fransa’dan getirttiği kitap, gazete ve dergileri okuyarak dünyayı tanıma imkânına kavuştu.
Bu yolla edindiği bilgileri ve düşüncelerini yaymak amacıyla da arkadaşlarıyla birlikte el yazısı bir gazete
çıkardı.
Burada Harp Okulu öğrencilerinin kendi aralarında düzenledikleri tartışmalara ve hitabet yarışmalarına da
katıldı. Düşüncelerini cesaretle ifade ediyor ve engin bilgisiyle arkadaşlarının saygısını kazanıyordu.
Uyarı: Mustafa Kemal’in Sofya Ataşemiliterliği görevine daha sonra Belgrad, Bükreş ve Atina ateşelikleri
de eklenmiştir.
Uyarı: I. Dünya Savaşı başladığında Mustafa Kemal, Sofya’da askeri ateşelik görevine devam ediyordu.
Telgraflarla Harbiye Nazırı Enver Paşa’dan savaşta aktif yer alabilecek bir görev istemiştir.
Ziya Gökalp
Namık Kemal
J. J. Rousseau
Voltaire
Fransız düşünürdür.
Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır.
Yasama, yürütme ve yargıyı birbirinden ayırmanın önemini
vurgulamıştır.
Montesquieu
Mustafa Kemal’in Askerlik Hayatı
Şam Günleri (1905)
Mustafa Kemal öğrenimini tamamladıktan sonra ilk görev yeri olarak Şam’daki 5. Orduya atandı.
Mustafa Kemal, burada ülkenin içinde bulunduğu sorunlara çözüm üretmek için yakın arkadaşları ile gizlice
Vatana ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu.
Uyarı: Mustafa Kemal’in bu cemiyetin kurulmasına öncülük etmesi onun vatanseverlik, teşkilatçılık ve
liderlik özelliklerini kanıtlar.
Uyarı: Mustafa Kemal’in Balkan Savaşları sırsında Gelibolu Yarımadası’nda görev alması onun Çanakkale
Savaşlarında başarılı olmasında etkili olmuştur.
Sofya Ataşemiliterliği (1913)
Mustafa Kemal Bulgaristan’ın başkenti olan Sofya’ya ataşemiliter olarak atandı.
Bu şehirde Avrupa devletlerinin temsilcileriyle görüşmüş, bölgede yaşayan Türklerin sorunlarıyla yakından
ilgilenmiştir.
Bu görev Mustafa Kemal’in dış politika tecrübesi kazanmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca Türklerin sorunları
ile ilgilenmesi onun millet sevgisine ve görev bilincine sahip olduğunu gösterir.
Uyarı: Savaşın en önemli gerekçesinin sömürgecilik, ham madde ve pazar arayışı olması, daha çok
ekonomik çıkarlar yüzünden çıktığının kanıtıdır.
Uyarı: 1. Dünya Savaşı’na 1914- 1918 yılları arasında birçok devlet doğrudan ya da dolaylı olarak
katılmıştır. Bu nedenle bu savaşa dünya savaşı denilmiştir.
Fransa İtalya
İttifak Devletleri
Almanya
Avusturya- Macaristan
Osmanlı devleti (Sonradan savaşa girdi)
Bulgaristan (Sonradan savaşa girdi)
Uyarı: İtalya savaş başlamadan önce İttifak Devletleri grubunda iken kendisine Osmanlı topraklarından
Batı Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nin bir bölümünün teklif edilmesi üzerine İtilaf Devletleri grubuna
geçmiştir.
Uyarı: Alman denizaltılarının ABD ticaret gemilerini batırması üzerine ABD, İtilaf Devletlerinin yanında
savaşa girmiştir.
Uyarı: İngiltere 1. Dünya Savaşı başladığı sırada ücreti ödenmesine rağmen iki savaş gemisinin Osmanlı
Devleti’ne teslim etmemiştir.
Kafkas Cephesi
Açılma Nedenleri
Osmanlı Devleti’nin;
Rusya’yı Doğu Anadolu’dan atmak
Bakü petrollerinin kontrolünü sağlamak
Orta Asya’daki Türklerle birleşerek Turancılığı
(Pantürkizm) gerçekleştirmek için bu cepheyi
açmıştır.
Savaşın Gelişimi
Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nda savaştığı
ilk cephedir.
Enver Paşa’nın girişimi ile Sarıkamış Harekâtı
düzenlendi.
Ancak kış mevsiminde yapılan harekât; hava
koşulları, teçhizat eksikliği gibi nedenlerden dolayı
başarısız olmuştur.
Sarıkamış Harekatı’nın başarısız olmasının bir
nedeni de bölgedeki Ermenilerin bir kısmının
Ruslarla iş birliği yapmasıdır.
Uyarı: Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya’nın kışkırtmalarıyla Ermeniler, Osmanlı yönetimine karşı
ayaklanmışlardır. Bunun üzerine Osmanlı ordusunun ve bölge halkının güvenliğini sağlamak amacıyla 27 Mayıs
1915 tarihinde “Tehcir Kanunu” çıkarıldı.
Bu kanunla bazı Ermenilerin Osmanlı Devleti’nin güvenli bölgeleri olan Suriye ve Irak’ın kuzey vilayetlerine göç
ettirilmesine karar verildi.
Ancak alınan önlemlere rağmen göç yolunda salgın hastalıklar ve yapılan saldırılar nedeniyle birçok Ermeni
hayatını kaybetmiştir. Bu saldırıları düzenleyenlerden tespit edilebilenler Osmanlı mahkemelerinde ağır
cezalara çarptırılmıştır.
Çanakkale Cephesi
Açılma Nedenleri
İtilaf Devletleri’nin;
Rusya’ya yardım götürmek
Boğazları ve İstanbul’u ele geçirmek
Osmanlı’yı savaş dışına iterek savaşı kısa sürede bitirmek istemeleri.
Henüz savaşa girmeyen Balkan devletlerini İtilaf grubuna çekme düşüncesi etkili olmuştur.
Savaşın Gelişimi
Savaş kara ve deniz muharebeleri olarak iki safhada gerçekleşmiştir. İtilaf Devletleri 18 Mart 1915 tarihinde
yapılan deniz savaşında Türk topçusunun ve Nusret mayın gemisi personelinin özverili çalışması ile
yenilgiye uğradılar. Daha sonra ise Gelibolu’ya çıkarma yaparak kara harekâtı başlattılar. Ancak Arıburnu,
Conkbayırı ve Anafartalar’da 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal karşısında başarısız oldular.
Savaşın Sonuçları
Müttefiklerinden yardım alamayan Rusya’da “Bolşevik İhtilali” çıktı ve Rusya savaştan çekildi.
Bulgaristan, İttifak Devletlerinin yanında savaşa girdi. Böylece Osmanlı Devleti ile Almanya arasında kara
bağlantısı sağlanmış oldu.
Uyarı: Çanakkale Deniz Savaşlarında, Seyit Onbaşı ve Nusret Mayın Gemisi’nin katkıları da savaşın
kazanılmasında etkili olmuştur.
Savaşın Gelişimi
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Süveyş Kanalı’na iki defa saldırı düzenledi. Fakat bu iki
harekâttan da lojistik destek eksikliğinden dolayı olumlu bir sonuç alınamadı. Türk kuvvetleri geri çekilmek
zorunda kaldı.
Savaşın sonucu
Taarruzun başarısız olmasının ardından karşı saldırıya geçen İngilizler Filistin’i ele geçirerek Suriye sınırına
kadar ilerlemişlerdir.
Uyarı: Birinci Dünya Savaşı’nda Arapların İngilizlerle iş birliği yapması halifelik kurumunun ve
ümmetçilik akımının etkisini yitirdiğini kanıtlamaktadır.
UNUTMA
Mustafa Kemal, 1. Dünya Savaşı’nda sırasıyla Çanakkale, Kafkas ve Suriye cephelerinde görev almıştır.
Çanakkale
Görevi 19. Tümen komutanı.
Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar’da düşman güçlerine karşı savaştı.
Kafkas Cephesi
Görevi 16. Kolordu Komutanı
Gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Ruslara karşı bir harekât düzenleyerek Muş ve Bitlis’i geri aldı.
Suriye Cephesi
Görevi 7. Ordu Komutanı
Halep’in kuzeyinde bir savunma hattı kurarak İngilizlerin Anadolu’ya ulaşmasına engel oldu.
Uyarı: İtilaf Devletleri boğazları geçerek 13 Kasım 1918’de İstanbul’a asker çıkardılar.
Bu gelişmeler karşısında Ahmet İzzet Paşa hükümeti istifa etti. Yerine gelen Tevfik Paşa iki ay görev
yaptıktan sonra bu kez Damat Ferit Paşa Hükümeti kuruldu.
Uyarı: Azınlıklar ise işgalci güçlerle iş birliği yaparak vatanımızın bölünmesi için savaşmışlardır.
Uyarı: Türk ve Müslümanların kurduğu zararlı cemiyetler, Milli Mücadele’ye karşıydılar. Birçoğu Milli
Mücadele’ye ve TBMM’ye karşı Anadolu’da ayaklanmalar çıkarılmasında etkili oldu.
Yararlı Cemiyetler
Zararlı cemiyetlerin etkinliklerine ve Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra gerçekleşen işgallere tepki
gösteren Türk halkı da birtakım cemiyetler kurdu. Bu cemiyetlerin bazıları şunlardır:
Kilikyalılar Cemiyeti
Adana ve çevresini, Fransız ve Ermeni işgallerine karşı korumak amacıyla kuruldu.
Uyarı: Milli Cemiyetler Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında
birleştirilmiştir.
“Eğer Mondros Mütarekesi’ni takip eden aylarda, bir uçaktan Anadolu’ya bakarsanız yer yer yanan ateşler
görülecektir. Bunlar ışıldayan çoban ateşleridir. Bu ateşleri birleştirecek bir alev lazımdır. İşte onu Mustafa
Kemal’in meşalesi temin etti.” Fevzi Çakmak
Mustafa Kemal, İstanbul’da vatanı kurtarmanın yollarını aradı. Bu amaçla başta padişah olmak üzere devrin
siyasetçileri ve yakın arkadaşlarıyla görüşmeler yaptı.
Ayrıca Mustafa Kemal, görüşlerini daha etkili biçimde duyurabilmek için yakın arkadaşı Fethi (Okyar) Bey ile
birlikte “Minber” adında bir gazete çıkarmıştır.
Türklerin, Pontus Rum çetelerinin saldırılardan korunmak için önlem alması İtilaf Devletlerini rahatsız etmişti.
Osmanlı Devleti’nden bu karışıklıkları önlemesini istemişler; aksi halde bölgeyi işgal edeceklerini bildirmişlerdi.
Bu durum karşısında Osmanlı hükümeti, Mustafa Kemal’i Karadeniz’deki Türk halkının elindeki silahları
toplamak ve bölgedeki güvenliği sağlamak için 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildi. Mustafa Kemal’e çok
geniş tutulmuş görev bölgesindeki askeri ve sivil makamlara emretme yetkisi verilmiştir.
9. Ordu Müfettişliğinin Görevleri:
Görev bölgesinde iç asayişi sağlamak, halkın elindeki silah ve cephaneleri toplamak, Türk ordularının terhis
işlerini tamamlamak ve işgallere karşı kurulan direniş örgütlerini ortadan kaldırmaktır.
Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmesinin asıl amacı ise Milli Mücadele’yi başlatmaktı. Ayrıca milli
egemenliğe dayalı kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak idi. Mustafa Kemal Paşa’nın 19
Mayıs 1919’da Samsun’a gelişiyle birlikte milli mücadele fiilen başlamıştır.
Uyarı: Bu sayede ulusal mücadeleye katılımın artırılması amaçlanmış ve mücadele kişisellikten çıkarılarak ordu
ve halk desteği sağlanmıştır.
Kongrenin Niteliği
Erzurum Kongresi toplanma şekli ve amacı bakımından bölgesel, aldığı kararlar yönüyle ulusal bir kongredir.
Uyarı: Sivas Kongresi’nde seçilip tüm yurdu temsil eden Temsil Heyeti’nin TBMM açılınca 23 Nisan 1920
tarihinde hukuksal işlevi sona ermiştir.
I. TBMM’nin Nitelikleri
Ulusal, demokratik, olağanüstü ve kurucu bir meclistir.
Meclis Hükümeti sistemi benimsenmiştir.
TBMM’nin temel amacı Misakımilli’yi gerçekleştirmektir.
Partileşme yoktur, gruplaşma vardır.
Uyarı: Kanun-i Esasi’ye göre uluslararası bir antlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için Meclis-i Mebusan
tarafından onaylanması şarttır. Mebusan Meclisi’nin kapalı olması ve antlaşmayı onaylayamaması Sevr
Antlaşması’nın hukuken geçersiz olduğunu gösterir.
Bir ülkede halk yönetime katılamadığı ve yöneticilerini seçemediği için milli egemenlik yoktur.
Ancak devlet başka devlete bağlı olmadan ve kendi kararlarını uygulayabildiği için milli bağımsızlık
vardır.
Gümrü Antlaşması ile kapandı. Ankara Antlaşması ile kapandı. Mudanya Ateşkes Antlaşması ile
kapandı.
Önemi ve Sonuçları
Ermeniler Doğu Anadolu’daki isteklerinden vazgeçtiler.
Ermeniler TBMM’yi resmen tanımışlardır.
Doğu cephesindeki birlikler diğer cephelere kaydırılarak cepheler arası güç birliği sağlanmıştır.
Uyarı: TBMM’yi resmi bir antlaşmada ilk kez tanıyan ve Sevr Antlaşması’nı ilk reddeden millet Ermenilerdir.
Uyarı: Sovyet Rusya, Ermenistan’ı işgal ettiği için Gümrü Antlaşması yürürlüğe girmemiştir.
Uyarı: ABD asıllı General James Harbord (Ceyms Habırt) başkanlığında bir heyetin hazırladığı “General
Harbord Raporu” ile Ermenilerin Doğu Anadolu’da çoğunlukta olmadıkları ve iddia edildiği gibi haksızlığa
uğramadıkları resmi olarak belgelenmiştir.
2. Güney Cephesi
Uyarı: Güney Cephesi’nin diğer cephelerden ayıran en önemli fark bu cephede düzenli ordunun katkısı
olmadan Kuvay-ı Milliyeciler tarafından bölgenin kurtarılmış olmasıdır.
Uyarı: Milli Mücadele’deki başarılarından dolayı TBMM tarafından Maraş’a “Kahraman”, Urfa’ya “Şanlı” ve
Antep’e “Gazi” unvanları verilmiştir.
Uyarı: TBMM ile Ankara Antlaşması imzalayan Fransa, TBMM’yi resmen tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştur.
Uyarı: Güney Cephesi’nde bölge halkının bütün imkânsızlıklara rağmen düşmana karşı destansı bir direniş
sergilemesinin temelinde vatanseverlik, bağımsızlık ve özgürlük duyguları yatmaktadır.
Yunanlar Türk ordusunun yeni kurulmuş olmasını da fırsat bilerek saldırıya geçtiler.
Albay İsmet Bey komutasındaki Türk ordusu İnönü’de Yunanları yenerek Yunan taarruzunu püskürttü.
Önemli Maddeleri
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Yasama ve yürütme yetkileri TBMM’ye aittir.
Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi’nce yönetilir.
Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.
Antlaşmanın Önemi
Sovyet Rusya TBMM’nin varlığını resmen tanıyan ilk Avrupalı büyük devlettir.
Batum Misak-ı Milli’den verilen ilk tavizdir.
TBMM ve Sovyet Rusya dış politikada birlikte hareket etme kararı almıştır.
Kapitülasyonların kaldırıldığını ilk kez Sovyet Rusya kabul etmiştir.
TBMM dış politikadaki yalnızlıktan büyük ölçüde kurtulmuştur.
Uyarı: Moskova Antlaşması ile TBMM Hükümeti, ilk kez bir devletle eşit koşullarda antlaşma imzalamıştır. Yine
ilk kez büyük bir devlet Misakımilli’yi tanıdı. Ancak Batum’un Gürcistan’a bırakılmasıyla Misak-ı Milli’den ilk
taviz(Ödün) verildi.
Önemli:
TBMM Başkanı Mustafa Kemal, İsmet Paşa’ya “Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun makûs (kötü) talihini de
yendiniz. Bütün vatan, bugün en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor.” telgrafı ile tebrik etmiştir.
Yunan Ordusu
Er Tüfek Top
120.000 57.000 386
Makineli Tüfek Kamyon Uçak
2.768 600 18
Yunan Ordusu
Asker Sayısı Tüfek Makineli tüfek Hafif Makineli Kılıç Top
Tüfek
195.000 130.000 1.002 3.152 3.000 344
Türkiye adına Mudanya Mütarekesi’ni imzalayan İsmet Paşa, Fransız, İngiliz ve İtalyan delegeleri ile (1922)
Filmler:
Ateşten Gömlek (1923)
Ankara Postası (1928)
Bir Millet Uyanıyor (1932)
İstiklal Madalyası (1948)
Kalpaklılar (1959)
Dağ Başını Duman Almış (1964)
Son Osmanlı Yandım Ali (2006)
Dersimiz Atatürk (2009)
Veda (2010)
Taş Mektep (2013)
Dizi Filmler:
Küçük Ağa (1983)
Kurtuluş (1994)
Esir Şehrin İnsanları (2003)
Milliyetçilik
Dili, dini, ırkı ne olursa olsun “Ben Türk’üm” diyen herkes Türk’tür. Milli birlik ve beraberliğimizin güvencesi olan
bu kaynaştırıcı anlayış Anayasa’mızın 66. Maddesinde “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes
Türk’tür.” Hükmü ile ifade edilmiştir.
Atatürk Milliyetçiliğinde Milli Birlik ve Beraberliği Sağlayan ve Güçlendiren Temel Unsurlar Şunlardır:
Misak-ı Milli
Milli eğitim
Milli kültür
Dil, tarih, kültür ve ülkü birliği
Türklük bilinci
Manevi değerler
Ulusal bağımsızlık
Ulusal bilinç
Ekonomik bağımsızlık
Milli birlik ve beraberlik
Halkçılık
Halkçılık, devletin halk yararına bir siyaset izlemesi ve kanun önünde tüm vatandaşların eşit haklara sahip
olması, kimseye ayrıcalık tanınmamasıdır.
Uyarı: Ankara Nazım İmar Planı için bir yarışma açılmış yarışmayı Alman Prof. Dr. Hermann Jansen
kazanmıştır. Jansen’in hazırladığı imar planı 23 Temmuz 1932’de onaylanıp 1934’te uygulamaya konuldu.
Jansen Planı, toplum öncelikli bir plandı. Ankara’daki konut sorununa ve işçilerin yerleşim alanlarının nasıl
olacağına büyük önem vermişti. Hermann Jansen, Ankara dışında İzmit, Gaziantep, Mersin, Ceyhan- Tarsus ve
Adana’da planlar oluşturmuştur.
Uyarı: Cumhuriyetin ilanından sonra ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, ilk başbakan
İsmet İnönü ve ilk meclis başkanı Fethi Okyar oldu.
Uyarı: 1 9 Aralık 1923 tarihinde çıkarılan bir kanun ile ordu mensuplarının ancak istifa etmeleri ya da emekliye
ayrılmaları durumunda vekil olarak seçilebilecekleri şartı getirilmiştir. Böylece ordu siyaset ayrımı kesin olarak
sağlanmış ve demokratikleşme anlamında önemli bir adım daha atılmıştır.
Uyarı: Medeni Kanun’la kadın- erkek arasında toplumsal ve mali alanlarda eşitlik sağlanmıştır. Yönetim
alanındaki eşitsizlik durumu daha sonra yapılacak olan inkılaplarda çözüme kavuşacaktır.
Bu kanunun dışında toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak sosyal ve ticari alanlarda yeni kanunlar oluşturuldu.
Bunlar;
1926 İtalya’dan Ceza Kanunu
1926 İsviçre’den Ticaret Kanunu
Millet Mektepleri (1
Ocak 1929)
Latin harflerinin kabulünden sonra
yeni harfleri öğretmek için 16- 45
yaşarasındaki kadın ve erkeklerin
devam edebileceği Millet
Mektepleri açıldı.
Uyarı: 24 Kasım 1928’de Millet Mekteplerinin açılmasıyla Atatürk’e “Başöğretmen” unvanı verildi.
Uyarı: Atatürk Eylül 1938 tarihli vasiyetnamesinde Türkiye İş Bankası’ndaki hisselerinin yıllık gelirinin
bir bölümünü kendi kurduğu Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarına bırakmıştır.
Uyarı: Ayrıca Türkiye’de dil ve tarih gibi pek çok sosyal bilimin geliştirilmesi amacıyla 1935 yılında
Ankara’da Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesinin kurulmasını sağlamıştır.
Edebiyat
Edebiyat, Cumhuriyet döneminde milli bir kimlik kazanmaya başladı.
Saray edebiyatı olan Divan Edebiyatı tarihe karışarak yerini Türk halk edebiyatı ve yeni Türk edebiyatına
bıraktı.
Atatürk ve Spor
19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığı o önemli günü Türk gençliğine armağan eden Mustafa Kemal, her
zaman gençliği düşünmüştür.
Beden Eğitimi okullarda ders olarak konmuş.
1924’te çıkarılan “Köy Yasası” ile atıcılık, cirit ve güreş özendirilmiş.
Yine 1930 yılında çıkarılan “Belediye Yasası” ile belediyelere spor alanları, stadyumların yapılması ve
işletilmesi ile ilgili bazı sorumluluklar getirdi.
Beden eğitimi öğretmeni yetiştirmek için Çapa Muallim Mektebinde kurs açıldı.
Türkiye İdman Cemiyeti kuruldu.
Türkiye, Paris Olimpiyat Oyunlarına katıldı.
Sonuçları:
Toplumun laikleşmesi ve çağdaşlaşması yolunda önemli bir adım atıldı.
Halkın dini duygularının istismar edilmesinin önüne geçilmeye çalışıldı.
Ayrıcalık belirten dini unvanların yasaklanmasıyla birlikte bireyler arasında eşitlik sağlandı.
Sonuçları:
Çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım atıldı.
Ülkede kullanılan takvim ve ölçü sistemlerinde birlik sağlandı.
Çağdaş devletlerle uyum sağlandı. Böylece uluslararası ticari ve resmi ilişkilerde kolaylık sağlandı.
Uyarı: Türkiye’de kadınların 1934’te elde ettikleri siyasal haklara Belçikalı ve Fransız kadınlar 1944’te,
İtalyan kadınlar 1948’de, Yunanlı kadınlar 1952’de kavuşmuştur. Kadınların siyasi haklarını elde etmeleri
Hindistan’da ve Japonya’da 1950, İsviçre’de 1971, Kuveyt’te ise ancak 2005 yılında mümkün
olabilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 5. Dönem seçimleri sonunda 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi, ara
seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı.
1935 yılında da Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi İstanbul’da toplandı.
1936 İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi.
1937 Kadınların yer altında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması 1935 tarihli 45 sayılı Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) sözleşmesi ile yasaklandı.
Uyarı: Kadın haklarındaki bu gelişim, cumhuriyetin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınının
çağdaşlaşmasına verdiği önemi kanıtlamaktadır.
Uyarı: İzmir İktisat Kongresi’nde harf inkılabının yapılması gündeme gelmiş ancak kabul edilmemiştir.
Buna rağmen kongrede “Okuma Bayramı” kabul edilmiştir.
Bu kararlar doğrultusunda;
1925 yılında Aşar Vergisi kaldırıldı.
1925 yılında yabancılardan Reji İdaresi (Tütün) satın alınarak milli ekonomiye katkı sağlamıştır.
1925 yılında Eskişehir’de ilk tohum ve gübre ıslah istasyonu açıldı.
1929 yılında Toprak Reformu yapılarak topraksız köylüye toprak dağıtımı sağlanmıştır.
1932 yılında Zirai Donatım Kurumu açılarak çiftçinin ihtiyaç duyduğu modern tarım aletleri tedarik edilmiş
ve uygun koşullarda çiftçiye ulaştırılması sağlanmıştır.
1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü kurularak çağın şartlarına uygun araştırmalar ve modern ziraat eğitimi
verilmeye başlanmıştır.
1936 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kurulması sağlanarak çiftçilerin kredi ihtiyacı karşılanmaya
çalışılmıştır. İlk Kooperatif İçel’in (Mersin) Tekir Köyü’nde kurulmuştur.
Orta ve yükseköğretim düzeyinde ziraat okulları açıldı.
Örnek üretim merkezleri olan “Numune Çiftlikleri” kuruldu.
Çiftçilere destek için Tarım Kredi Kooperatifleri ve Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) açıldı. 1938
Tarımda makineleşmeyi desteklemek için “Pulluk Kanunu”, topraksız köylüye toprak sağlamak için “Çiftçiyi
Topraklandırma Kanunu” çıkarıldı.
Damızlık hayvan ithal edildi.
Hayvan hastalıklarıyla mücadele edildi.
Çay, pamuk, şeker gibi sanayi ham madde oluşturan ve değeri yüksek olan ürünler tanıtıldı ve bunların
üretimi teşvik edildi.
Uyarı: 1934- 1938 yılları arasını kapsayan bu plan çerçevesinde yapılması öngörülen fabrika sayısı 20
olarak belirlenmiş, bu iş için gereken kaynak ise 45 milyon lira olarak hesaplanmıştır.
Bu kaynağın %49,9’u dokumacılığa, %26,9’u madenciliğe, %12,1’i kâğıt, %5,3’ü kimya, %4,6’sı ise
seramik sanayine ayrılmıştır.%1,2’lik kaynak ise teknik öğrenim için yurt dışına gönderilecek öğrencilere
tahsis edilmiştir.
Uyarı: II. Beş Yıllık Sanayi ve Kalkınma Planı ise II. Dünya Savaşı nedeniyle uygulanamamıştır.
Uyarı: Ülkemizde her yıl 1 Temmuz, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Behçet Hastalığı
Bu hastalık ilk kez 1937 yılında Türk Doktor Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır.
Nutuk’un belgelere dayanılarak yazılması, esere bilimsel ve güvenilir bir özellik kazandırmıştır.
Nutuk, sömürgeciliğe karşı mücadele eden diğer milletlere ilham veren evrensel bir kaynak olmuş birçok
yabancı dile çevrilmiştir.
Mustafa Kemal Nutuk’u Cumhuriyet Halk Fırkası ikinci büyük kurultayında 6 günde okumuştur.
Atatürk, Nutuk’u Gençliğe Hitabe ile bitirmiştir.
Gençliğe Hitabe
Atatürk, Gençliğe Hitabe’sinde Türk gençliğine cumhuriyetin korunması ve sürekliliğin sağlanması görevini
vermiştir. Türk gençliğinin bu görev ve sorumluluğu yerine getirebilmesi için bilgili, inançlı ve kültürlü olarak
yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Çok Yönlülük:
Atatürk’ün farklı alanlarla ilgilenmesi ve bu alanlarda çalışmalar yapması.
Çağdaşlık:
Atatürk’ün yenileşmeye ve gelişmeye önem vermesidir.
İsyanın Gelişimi
Doğu illerinde İngilizlerin desteğiyle Şeyh Sait önderliğinde büyük bir isyan çıktı. Fethi Okyar Hükümeti isyan
karşısında başarısız olunca istifa etti yerine 3 Mart 1925’te İsmet Paşa Hükümeti kurulmuştur.
İsyanın Sonuçları
Cumhuriyete ve inkılaplara karşı çıkan ilk büyük ayaklanma engellendi.
Musul sorunu Türkiye’nin aleyhine, İngilizlerin lehine sonuçlandı. Bu durum içte yaşanan sorunun dış
politikayı olumsuz etkilediğini gösterir.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası isyanda rol oynadığı gerekçesiyle kapatıldı.
Türkiye’nin çok partili rejime hazır olmadığı anlaşıldı.
Uyarı: Şeyh Sait İsyanı, İzmir Suikastı ve Kubilay Olayı ülkemizde henüz çok partili hayata geçiş
için uygun bir ortam olmadığı ve inkılapların halka daha iyi anlatılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
Ayrıca rejimi yıkmaya yönelik olma özelliği taşımaktadır.
Yurdumuzun, petrol kaynaklarına sahip ülkeler ile endüstrileşmiş ülkeler arasında bulunması jeopolitik önemini
daha da artırmaktadır. Türkiye, bu özelliğinden dolayı dünya güç dengesinde de önemli bir yere sahiptir.
Dış Politika: Bir devletin amaçlarına ulaşmak için uluslararası alanda izlediği yola dış politika denir.
Musul Sorunu
İngiltere, Lozan barış görüşmelerinde zengin petrol kaynaklarına sahip olması nedeniyle Musul’u Türkiye’ye
bırakmak istemedi.
Lozan’dan sonra iki devlet sorunu çözmek için 1924’te İstanbul’da toplandı ancak görüşmeler sonuçsuz
kaldı. Türkiye halk oylaması istedi ancak İngiltere buna yanaşmadı.
Konu daha sonra Milletler Cemiyeti’ne taşındı Türkiye’nin üye olmadığı cemiyet İngiltere lehine karar verdi.
Bu esnada Türkiye Musul için askeri hazırlık yaparken içerde Şeyh Sait İsyanı çıktı İngiltere bu isyana alttan
destek vermiştir.
Bu isyanı bastırmada güçlük yaşayan Türkiye’nin Musul konusunda eli zayıflamıştır.
5 Haziran 1926’da iki ülke arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile Musul’un İngiliz mandasındaki Irak’a
ait olduğu kabul edildi.
Antlaşma ile Musul, Kerkük, Süleymaniye kentleri kaybedildi.
Bunun karşılığında Irak petrol gelirlerinin % 10’u 25 yıl süreyle Türkiye’ye ödenecekti.
Ancak Türkiye yaşanan ekonomik krizin etkisi ile 500 bin İngiliz Sterlini karşılığında bu hakkından vazgeçti.
Uyarı: Musul’un kaybedilmesi Misak-ı Milli’ye aykırıdır. Batum ve Hatay gibi.
Nüfus Mübadelesi
Lozan Barış Antlaşması’na göre Yunanistan’daki Türkler ile Türkiye’deki Rumlar yer değiştirecekti. Bozcaada ve
Gökçeada’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler bu değişimin dışında tutulacaktı.
Türkiye bu amaçla Mübadele ve İskân Bakanlığı kurarak çalışmalara başladı. Ancak, Mondros Ateşkes Anlaşması
sonrasında İstanbul’a yerleşen Rumların yerleşik “Etabli” kalmasını istedi. Mübadele Komisyonu’nun çözemediği
sorun, Milletler Cemiyeti’ne sevk edildi. Sorun orada da çözülemedi.
Savaş ihtimali dahi gündeme getiren durum Yunan Başbakanı Venizelos’un 1930’da Türkiye’ye yaptığı ziyaret
ilişkileri geliştirmesi sonucu iki ülke arasında “Ankara (Ahali) Antlaşması“ imzalanarak sorun çözüldü.
Buna göre İstanbul’da yaşayan bütün Rumlar mübadele dışında tutuldu.
Uyarı: Yunanistan ile dostane ilişkiler, 1954 yılında ortaya çıkan Kıbrıs Sorunu’na kadar devam etmiştir.
Uyarı: Milletler Cemiyeti’nin, başvurma zorunluluğunu uygulamaktan ilk kez vazgeçip Türkiye’ye üyelik
davetinde bulunması, kalıcı bir dünya barışının sağlanması için, Türkiye’nin desteğinin önemli olduğunu
göstermektedir.
Uyarı: Atatürk, Hatay’ın anavatana katılmasını görememiştir. Ancak bu neticenin alınmasında onun
yaptığı çalışmalar ile bu uğurda gösterdiği özveri oldukça etkili olmuştur.
7. ÜNİTE ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ VE SONRASI
Atatürk’ün sağlığı, 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. Karaciğerindeki rahatsızlığın teşhis edilmesine
rağmen o yoğun bir tempoyla devletin iç ve dışişleriyle yakından ilgilenmeye devam etti.
Atatürk, doktorların kesin olarak dinlenmesi gerektiği önerilerine rağmen “Bu benim şahsi davam” dediği
Hatay Sorunu’nu çözmek için 20 Mayıs 1938’de Mersin’e, 24 Mayıs 1938’de ise Adana’ya gitmiştir. Hastalığının
giderek artması üzerine Dolmabahçe Sarayı’na dönmüştür.
8 Kasım 1938’de rahatsızlığı iyice artan Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 günü sabah saat 09.05’te hayata
gözlerini yumdu.
Atatürk’ün naaşı önce geçici olarak 21 Kasım 1938’de Etnografya Müzesine götürülerek katafalka konulmuş.
10 Kasım 1953’te ise Anıtkabir’e nakledilmiştir.
Atatürk’ün Vasiyetnamesi
5 Eylül 1938’de Mustafa Kemal Atatürk’ün el yazısıyla kaleme aldığı vasiyetnamenin içeriği ise şöyle:
“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi
Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
1) Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2) Her seneki nemadan, bana nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin,
Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3) Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4) Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5) İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6) Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.”
5 Eylül 1938
Mustafa Kemal Atatürk
11 Kasım 1938’de Atatürk’ün ölümü ile ilgili çıkan bazı gazete haberleri
Atatürk’ün vefatından sonra yerel ve yabancı basında onu öven yazılar yazılması ve yabancı devlet başkanlarının
Atatürk ile ilgili açıklamalar yapması onun evrensel değerlere sahip olduğunun kanıtıdır.
Yerel Basın Yabancı basın
Kurtarıcısını ve en büyük evladını kaybetti. Bu gibi dehalar ancak görünüşte ölürler.
Çünkü gerçekte ulusların anlayışlarında derin ve silinmez
Türk milleti sen sağ ol. izler bırakan eserleriyle daima yaşarlar.
Uyarı: Atatürk’ün vefatından sonra İsmet İnönü ülkemizin ikinci cumhurbaşkanı seçilmiştir.
En Büyük Eser
Atatürk’ün Türk milletine bıraktığı eserlere kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, açtığı kurum ve kuruluşlar ile yazılı
eserleri örnek verilebilir.
Savaşın Nedenleri
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan barış antlaşmalarının devletlerarasında kalıcı barışı
sağlayamaması.
Savaştaki Bloklar
Türkiye’nin savaştaki tutumunu belirlemek amacıyla, İngiltere Başbakanı W. Churchill (Çörçil) ile Türkiye
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Adana Konferansı’nda bir araya geldiler (30-31 Ocak 1943).
Bu konferansta, Türkiye’den Almanya’ya karşı müttefiklerin yanında yer almasını istediler. Fakat Türkiye
savaşın bu aşamasında tarafsız kalmayı uygun buldu.
1943 yılında yapılan ve dış işleri bakanlarının katıldığı I. Kahire Konferansı’ndan sonra 4- 6 Aralık 1943 yılında
ABD Başkanı Roosvelt (Ruzvelt), İngiltere Başbakanı Churchill ile Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü
arasında II. Kahire Konferansı yapıldı.
Bu konferans sonrasında da Türkiye savaşta yer almamayı tercih etti. Atatürk’ün dış politikada belirlediği ilkeler
doğrultusunda Türkiye, bu savaşta denge politikası takip ederek savaş dışı kalmayı tercih etti.
4- 11 Şubat 1945 tarihlerinde yapılan Yalta Konferansı’ndan sonra İngiltere, dünya barışının sağlanacağı San
Francisco Konferansı’na katılabilmesi için Türkiye’nin savaşa girmesi gerektiğini bildirdi. Türkiye de 23 Şubat
1945’te, Almanya ve Japonya’ya savaş ilan ettiğini bildirdi. Fakat bu savaş ilanı formaliteden ibaretti. Çünkü
Türkiye, Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurulması çalışmalarında yer almak ve savaş sonrası siyasi yalnızlık
içine düşmemek için bu savaş ilanına karar vermişti. Böylece Türkiye, San Francisco Konferansı’na katılarak
Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden biri oldu (24 Ekim 1945).
II. Dünya Savaşı’nın Sonuçları
Savaş süresince yaklaşık 60 milyon insan hayatını kaybetti.
Savaşı demokrasi ile yönetilen Müttefik Devletleri’n kazanması dünyada demokrasinin gelişimini
hızlandırdı.
Uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) kuruldu.
Dünya siyaseti ABD ve SSCB önderliğinde iki ayrı gruba ayrıldı. Soğuk Savaş Dönemi başladı.
Almanya, Doğu ve Batı Almanya olarak ikiye ayrıldı.
Atom bombasının kullanılması ile nükleer silahların yıkıcı etkisi ilk kez ortaya çıktı.
Almanya, İtalya ve Japonya’da totaliter rejimler yıkıldı yerlerine demokratik yönetimler almaya başladı.
Buğday üretimi 1939’da 4,2 milyon ton iken 1945’te 2,2 milyon tona düşmüştür.
(Yeşil, 2001:31)
Nuri Demirağ- Milli Kalkınma Partisi kurucusu Nuri Demirağ Milli Kalkınma Partisi Kurucusu ve uçak fabrikası (1945)
Nuri Demirağ öncülüğünde çok partili hayata geçiş döneminin ilk siyasal partisi olan “Milli Kalkınma Partisi” 18
Temmuz 1945’te kurulmuştur. Böylece Cumhuriyet tarihinde yeni bir muhalefet partisi kurulmuş oldu.