Professional Documents
Culture Documents
ısbn: 978-605-4447-67-1
yayın numarası: 25
güncel: 8
Ocak 2013
Erkam Matbaası
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Turgut Özal Cad. 117/4
Küçükçekmece-İstanbul
Tel: 0212 671 07 00
ANATOLİA KİTAP
Alemdar mah. Alayköşkü Cad.
Hasoğlu İşhanı, 2B K: 3
Cağaloğlu/İstanbul
Tel: (0212) 512 88 77 / 526 04 30
www.anatoliakitap.com
facebook//anatolia.kitap
www.anatoliakitap.com
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Halk Bilimi Uzmanı, Gazeteci-Yazar. Aslen Trabzon, Sürmene nüfusuna kayıtlı
olup 31.03.1968 tarihinde Zonguldak’ta doğdu. İlkokulu mistik birçok olaya şahitlik
ettiği Rüzgarlımeşe İlkokulu, ortaokulu ise (orta ikinci sınıfa kadar) Zonguldak Merkez
Ortaokulu’nda okudu. Daha sonra babasının emekliliği nedeniyle ortaöğretimini
Trabzon Araklı Lisesinde tamamladı.
Üniversite tahsilini Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Halk Bilimi Bölümünden
mezun olarak tamamlayan Çebi, daha üniversite tahsilinin ikinci sınıfında Zaman
Gazetesi’nin Ankara’daki merkezinde özel haberci olarak göreve başladı. İlk haberleri;
“Tartışmalı Mescit Açıldı”, “Iraklı Soydaşlarımız Vatandaşlık İstiyor”, “Bu Ocaklar
Bediüzzamanlar’ın İskilipli Atıf Hocaların Yetiştiği Ocaklar olacak!” haberleriyle dikkat
çeken Çebi, Türk basınında milli-stratejik konuları gündeme getiren gazeteciliğin de
öncülerinden oldu. İhlas Haber Ajansı- TGRT, Vakit Gazetesi, Ayyıldız, Sağduyu,
Ortadoğu gibi basın yayın kuruluşlarında özel haberci, haber müdürü, yardımcı yö-
netmen, köşe yazarı gibi vasıflarıyla yaptığı çalışmaları; 133 bölüm süren ve HAZIR
KITA AKADEMİSİ olarak anılan “HAZIR KITA” programıyla taçlandırdı. Yirmiye
yakın eseri yayınlanan Çebi’nin eserlerinden bazıları şöyle sıralanmaktadır:
* Üç İsrail/Altın Buzağı Operasyonları
* Türkiye’de Petrol Kime Saklanıyor?
* Metafizik İstihbarat (Cinler..Şeytanlar..Ruhlar..Medyumlar)
* İsrail’in Şifresi
* Atatürk Mason muydu?
* Devlet İçin Devlete Rağmen
* III. Dünya Savaşı Meciddun Dağı’ndaki Sır Tek Dünya Hâkimiyeti ve İsrail
Stratejileri
* Tek Dünya İmparatorluğu Meciddun Dağındaki Sır
* JudaSofya Ayasofya ve Patrikhane Üzerinden Oynanan Gizli Oyunlar
* Kara Divan Yeraltının Gizli Tarihi (Orkun Uçar’la)
* Şeytan’ın Ayetleri Gizlenen Talmud Yasaları
* İsrail’in A Planı
* Türkiye’nin Petrol Savaşları
* Para - Petrol ve Son Perde
* 21. Yüzyıl Savaşları ve Hedefteki Türkiye
* Bu Topraklarda Petrol Var
* Kutsal Tabut
* İşaret/ Masonluğun Gizli Dili
* Yakaza Adamları/Kader Aynam “O Cilalı Taş” mıydı?
* Amerika’nın Derin Devleti
* Tapınak Kanunları
* Beynimizdeki Yabancı (Ali Selman Demirbağ’la)
www.hakanyilmazcebi.com
4
İçindekiler
5
YÜZYILLARIN SIRLARI
6
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
7
YÜZYILLARIN SIRLARI
8
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
2. BÖLÜM....................................................................................... 327
GİZ KAPISI..................................................................................... 327
Varlığın Derinliklerine Yolculuk.............................. 327
1 TRUVA.......................................................................................... 329
Roma’yı Truvalılar mı Kurdu?.................................................... 329
Dokuz Kat Kent........................................................................... 329
Türklerin Truvalı Olması............................................................. 329
2 SÜMERLER................................................................................. 332
Medeniyetin Beşiği...................................................................... 332
Zaman Kapsülleri........................................................................ 334
3 TANRILAR SAVAŞI: TİTANOMAKİA...................................... 336
Yüz Kollu Devler........................................................................ 336
Nedir Bu 100 Kollu Devler? ....................................................... 338
Yeryüzüne Bırakılan İşaretler...................................................... 339
4 MU VE ATLANTİS...................................................................... 340
Kıyamet Savaşı............................................................................ 340
ATLANTİS ve MU... . ................................................................ 340
Atatürk ve Mayalar...................................................................... 341
5 BÜYÜK TÜRKİYE STRATEJİSİ VE ÇÖZÜLEN
KRİPTO DEVLETİ......................................................................... 342
Milliyetçi Toplumcu Ana Doktirin.............................................. 342
6 ŞEYTAN....................................................................................... 348
İblis’in İsyanı............................................................................... 348
Şeytan’ın İsyanı........................................................................... 349
Şeytan’ın Hastalığı: Kibir............................................................ 352
7 NUH TUFANI............................................................................... 359
Bir Kıyamet Tekrarı..................................................................... 359
Nuh’un Gemisi............................................................................ 359
8 PİRAMİTLER.............................................................................. 361
Piramitler Kıyamet’in Yaklaştığını mı Haber Veriyor?............... 361
9 HZ. İDRİS..................................................................................... 363
10 CUDİ DAĞI................................................................................ 365
Sırları İçinde Saklı Toprak........................................................... 365
11 HZ. ZULKARNEYN.................................................................. 367
9
YÜZYILLARIN SIRLARI
10
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
11
YÜZYILLARIN SIRLARI
12
Yunus İnsanlar (başlangıçta tevhid inancına bağ-
19. lı) tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa
Ayet düştüler. Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili
olarak ezelde) Rabb’inden bir söz geçmiş
olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda
aralarında derhal hüküm verilir (işleri bi-
tirilir)di.
13
YÜZYILLARIN SIRLARI
14
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Kitabın Hikâyesi…
15
YÜZYILLARIN SIRLARI
16
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
17
YÜZYILLARIN SIRLARI
18
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
19
YÜZYILLARIN SIRLARI
20
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Hava çok güzel, bahar günü, öğretmen; ders zili çalınca, sınıfa
girdi. O gün hayat bilgisinden sonra üçüncü ders tarihti ve derste
de tarih çağları anlatılacaktı. Herkes, bir hafta önceden verilen bu
ödevi en iyi hazırlamanın o çocukça heyecanıyla parmak kaldırıp
tahtaya kalkmak istedi. Fakat öğretmen Ferdi’yi tahtaya kaldırdı.
Ferdi dersine iyi çalışmış olmanın özgüveniyle tarih çağlarını bir
bir saymaya başladı:
“Karanlık çağlar, Taş Devri, Maden Devri. Taş Devri ikiye
ayrılır: A) Yontma Taş Devri, B- Cilalı Taş Devri daha sonra
sırasıyla Maden Devri, Tunç Devri, Bakır Devri, Demir Devri,
derken, milattan önce 4000 yazının icadı, İlkçağ’ın başlangıcı.
Ortaçağ başlangıcı; Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması M.
Ö. 476, 1453 İstanbul’un fethi ve Yeniçağ’ın başlangıcı, ardından
1789 Fransız İhtilali’yle başlayan Yakınçağ.”
Kocaman bir “Aferin” alıp yerine oturduğunda bir anda
aklına bir soru takıldı. Kendisi de anlam veremedi ama daha
fazla bastıramadı:
- Öğretmenim, KARANLIK ÇAĞLAR nedir? Niye bu çağlardan
bahsedemiyoruz?
Öğretmenin şaşkınlığını fırsat bilip ardından da nefes dahi almadan
diğer soruları sıraladı:
- Peki, bilinen ilk çağlarda insanlık gerçekten mağaralarda hayvanlar
gibi dilsiz ve ilkel bir şekilde mi yaşıyordu? Yoksa bu yaşam tarzı sadece
21
YÜZYILLARIN SIRLARI
22
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
23
YÜZYILLARIN SIRLARI
24
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
25
YÜZYILLARIN SIRLARI
26
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KUKLA BEDENLERDE
KUKLABAZ ŞEYTAN...
1 Bu hitap Kur’anı Kerim’de de, Tevrat’ta da mevcuttur. Ancak Tevrat, bahis konusu
ağacın meyvesinin hayır ve şer bilgisini öğreten meyve olduğuna işaret eder, bir
nevi “idrak ağacı.”
27
YÜZYILLARIN SIRLARI
28
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
29
YÜZYILLARIN SIRLARI
30
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
31
YÜZYILLARIN SIRLARI
32
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
33
YÜZYILLARIN SIRLARI
34
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Yaşamın Başlangıcı
Milyonlarca yıl önce dünyanın kuzey ve güney manyetik
kutupları birçok defa yer değiştirmiş fakat bunun niçin veya nasıl
35
YÜZYILLARIN SIRLARI
36
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
YOKTAN YARATILMA
Cornel ve Berkeley üniversitelerinde Biokimya ve Biyotop
üzerinde araştırma yapan Dr. Duane Gish tarafından ele alınan
evrim düşüncesi ve yoktan yaratılmayı aktarmaya çalışalım.
Evrimciler, bütün canlıların tek bir hücrenin zamanla değiş-
mesi sonucunda meydana geldiğini ileri sürerler. Bu tek hücrenin
de cansız maddelerden teşekkül ettiği iddia edilir.
Bir YARATICI’YA inananlar ise kâinatın ve bütün canlıların
bir kudret tarafından meydan getirildiğini kabul ederler.
Evrimciler ise hayatın ve bütün varlıkların tesadüfen ve silsile
ile birbirinden meydana geldiğini ileri sürerler. Bu husustaki de-
lilleri ise birtakım fosillerdir. Evrimci bu fosillere dayanarak basit
organizmalardan karmaşık yapılara doğru kademe kademe bir
gelişmenin olduğu sonucuna varır. Bu iddia için mevcut fosiller
37
YÜZYILLARIN SIRLARI
38
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
39
YÜZYILLARIN SIRLARI
MİKROMUTASYON
Canlı yapılarında ani olarak meydana gelen küçük değişik-
liklere denir. Evrimciler, yeni türün mikromutasyonlarla ortaya
çıktığını ileri sürerler. Bu şekilde görüş, Neo-Darwiniz olarak
adlandırılır. Neo Darwinizm’in canlılardaki çeşitliliği açıklamakta
yetersiz olduğu kabul edilmektedir.
Şayet evrim doğru ise bugün yaşayan organizmalarda evrimin
bu devrelerini halen niçin görmüyoruz? Yeni yapıların ve yeni
organların ortaya çıkması gerekmez miydi? Örneğin ne maymunlar
insana ne de insanlar başka bir varlığa dönüşüyor.
Gerçekten iddia edildiği gibi evrim geçmişte olsaydı, şüp-
hesiz doğal olarak bu gün de hâlâ benzer bir şekilde değişmeler
olacaktı.
Bir kuş fosili olan ARCHAEPTEERYX (Arkeopteriks) bazıları
tarafından kuşlarla sürüngenler arasında bir geçit formu olarak kabul
edilir. Hâlbuki sürüngenlerle Arkeopteriks arasında dünya kadar
fark vardır. Onun kanatları, tüyleri vardı. Ayrıca uçuyordu.
40
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
41
YÜZYILLARIN SIRLARI
42
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
RAMAPİTHECUS
Bazı evrimciler, Ramapithecus adlı Maymun-İnsan arası bir
varlığın yaşadığını iddia etmekte ve bunun için sadece birkaç diş
ile çeneye ait birkaç fosil parçasını delil olarak göstermektedir.
Son yıllarda Doktor Jolley, eski Habeşistan bugünkü adıyla
Etyopya’da bir Babor (Büyük Cüsseli bir Afrika Maymunu) türü-
nün, diş ve çene yapısının Ramapithecus ile aynı yapıda olduğunu
açıkladı. Bu sebepten adı geçen karakterlerin insana ait olmadığı
anlaşıldı. Antropolojistlerin hemen hepsinde Ramapithecus’un
maymun olduğu hususunda hem fikirdirler.
43
YÜZYILLARIN SIRLARI
AUSTRALOPITHECINES
İnsanın atası olarak ileri sürülen diğer bir fosil de
“Avustralipithecus”tur
Bu varlık, ilk defa 1924 yılında
Raymond Dart tarafından bulundu.
Dart, bulduğu fosilin birçok kafatası
özelliklerinin maymuna fakat dişlerin
insan dişine benzediğini ileri sürdü.
Bunun beyni günümüz bir insanınki-
nin 1/3’ü kadardı ve boyu da 120 cm.
uzunluğunda idi.
Son olarak H. Leakey, yayınladığı
eserinde, Australopithecus’un uzun kol-
lu, kısa bacaklı, parmakları ile yürüyen ve günümüzdeki Afrika
maymunlarına benzeyen bir maymun olduğunu ortaya koydu.
Zira bütün bu yaratıklar, maymundan başka bir şey değildi.
PEKİN ADAMI
1921 yılında Çin’in
Pekin şehri yakınındaki
kalker kayalıklar arasında
bulunan üç azı dişi, iki alt
çene ve kafatası parçaları
“Pekin Adamı” olarak ad-
landırıldı.
Pekin adamına ait oldu-
ğu ileri sürülen fosillerin, günümüz insanı tarafından öldürülüp
yenmiş olan büyük maymunlara ait olduğu ispatlanmıştır. Bü-
yük bir kalça kemiği, bir kafatası parçası ve üç azı dişi bir araya
getirildi ve adına JAVA ADAMI dendi.
44
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
JAVA ADAMI
Bu parçalar, bir yıl içinde ve muhtelif zamanlarda bir sahada
bulunmuştu. Java adamı bulan Dr. Dobois, Bu sahaya yakın bir
mesafede ve aynı seviyede bulduğu insan kafatası kemiklerini ise
bilim dünyasından 30 yıl gizlenmişti. Böylece ortaya çıkan hakikat
şudur ki, bu yaratık zamanında orada insan bulunuyordu. Java
adamına ait olduğu ileri sürülen kalça kemiği muhtemelen insana
kafatası da büyük bir maymuna ait idi. Dr.Dubois ölümünden
önce fikrini değiştirmiş ve Java adamının büyük bir maymun
türü olduğunu ve bunun insana benzer bir tarafın bulunmadığını
bildirmiştir.
NEANGERTHAL ADAMI
Günümüz insanına benzer bir iskelet yapısına sahiptir. Kafatası
hacmi, günümüz insanınkinden büyüktür. (1626 cm3)
Bu yaratığın 100 bin yıl önce yaşadığı iddia edilmiş, daha
sonra ise 25 bin yıl önce yaşadığı ileri sürülmüştür. Fakat şimdi
bütün Antropologlar bunun hepimiz gibi bir insan olduğu ka-
naatindedirler.
CRO-MAGNON ADAMI:
Cro-Magnon adamının bütün iskeleti bulunmuştur. Bunların
kafatası hacmi, günümüz insanınkinden daha fazla idi. Şayet bu
varlık günümüzde yaşamış olsaydı ve bir işe gitmek için cadde
de yürümüş bulunsaydı, bizlerle arasında hiçbir farkın bulun-
madığı görülecekti.
NEBRASKA ADAMI
Evrimciler tarafından insanın atası olarak ileri sürülen fosil-
lerden birisi de Nebraska adamıdır.
45
YÜZYILLARIN SIRLARI
46
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
LUCY TEZGÂHI
BOZDU
BugünedeğinAfrika’da
bulunan en eski ve en
noksansız insan kalıntısı
“LUCY” yirmi yaşlarında
bir kadındır. İskeleti oluş-
turan kemiklerin içinde
bulundukları bazalt tor-
tularına radyoaktif yön-
tem uygulaması sonucu
bunların 3 milyon yıllık
ya da biraz daha eski
olduğu saptanmıştır.
Adis Ababa’nın 600
kilometre kadar kuzey
doğusunda Hadar yöre-
sindeki Hadar çöküntü- Lucy: Bulunan ilk Australopithecus afarensis.
47
YÜZYILLARIN SIRLARI
TERMODİNAMİĞİN KANUNLARI
Gördüğünüz gibi Darwinciler ilk canlının tesadüfle ortaya
çıktığını ileri sürerler. Mesela bazı amino asitler onlara göre,
kendiliğinden oluşmuşlardır ve buradan gerekli olan protein
teşekkül etmiştir.
48
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
49
YÜZYILLARIN SIRLARI
50
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
51
YÜZYILLARIN SIRLARI
52
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
53
YÜZYILLARIN SIRLARI
PROTO TARİH
Bu geleneklerin ortaya koyduğu bir tür “Proto-tarih” içindeki
kültürler ve uygarlıklar, son derece uzun ve çeşitlilik gösteren
bir gelişim süreci içinde sadece birer efsane olmuşlardır. Eğer
bu doğruysa insanlığın geçmişi hakkında bildiğimiz ya da bildi-
ğimizi sandıklarımız, bu geçmişin çok çok küçük bir parçasıdır.
Platon’a bakılırsa Mısırlılar ona, Atlantis kıtasının son kalıntısı
olan (Poseidon Adası’ndan) gelen korsan gemisi ile giriştikleri
savaşta Atinalıların hayranlık uyandıran kahramanlıklar yaptık-
larını anlatmışlar. Platonid onlara, 11800 yıldan biraz fazla bir
süre önce gerçekleştiğini öne sürdükleri bu olaydan, Atinalıların
hiç haberi olmadığını söylemiş, bu bilgisizlik karşısında Mısırlı
rahip yumuşak alaylı bir ifade ile şöyle yanıt vermiş.
“Siz Yunanlılar daima çocuk kalacaksınız.”
Aşağı yukarı buna benzer başka bir olay da, Mısırlı rahipleri
17 bin yıldan beri tutulan arşivlerden bahsettikleri zaman şaşıran
Heredot’un başına gelmiş.
Görülüyor ki bizim şüpheciliğimiz pek yeni bir şey değil…
Bilgisizliğimiz de öyle.
54
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
TEB ŞEHRİ
Bu Atlantisliler Teb yöresinde iki büyük odak noktası geliş-
tirdiler: Bunlardan biri, sonradan Yunanların “Teb” adı verdikleri
şehrin bulunduğu yerdeki idari ve dini merkezlerdir. Diğeri de
Abidos’tur. Bugünkü Kahire şehrinin bir kısmının kurulu olduğu
ada da dâhil olmak üzere başka adalardan ve daha güneyden
malzemeler getirerek Gizeh yaylası üzerinde en az bir (başka
söylentilere göre iki) tane piramiti inşa ederler. Bu piramit asla
bir mezar olmayıp ölçüler ve oranların kendi arlarındaki ilişkileri
aracılığıyla ifade edilen yapay bir bilgeler kompleksleridir.
55
YÜZYILLARIN SIRLARI
56
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
57
YÜZYILLARIN SIRLARI
RUHLAR KILAVUZU
HERMES KİMDİ?
Sırası gelmişken Hermes hakkında çeşitli bilgilere başvu-
ralım.
HERMES/OSİRİS YA DA İDRİS
Hermetizm, Yukarı Mısır’daki Hermopolis magna’da tapınağı
olan eski Mısır Tanrısı Thot, Kıptice Thout’un varlığında düğüm-
lenmiştir. O, ölçünün, sayının, yazının, kitapların ve arşivlerin
babasıdır. O, yazının mucidi, kelimeler mücididir. İbadet ve maji
kitapları onun elinden çıkmadır. O, her gizliliğe vakıfdır.
Kendisi Thot, TEUT, TOUT, TOT, TAT gibi isimleriyle de
ifade edilmiş varlığını Yunanistan’da çok erken dönemlerde
göstermiştir. Hatta Platon da ondan söz etmiştir. Daha sonra
Hermes le aynileştirilmiş olan Thot’un şahsına, ruhlara hükme-
den Mitolojide ruhlar kılavuzu manasında PSYKHOPOMPOS
adı da verilmiştir.
58
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
59
YÜZYILLARIN SIRLARI
P3’ÜN ŞİFRESİ
İbni Erfa’Ra’s, Hermes’i Ebu’l-Felâsife, “Filozofların Babası”
diye isimlendirmiştir. Ekseriyetle el-musselles bi’l-hikme, “hikmetle
üç kere nimetlenen “el-müuselles bi’n-ni’me “kendini nimetlerle
üç kere doldurmuş olan”, veya kısaca sadece el-muselles isimleri
ile anılmıştır. Bu vasfın eski bir hikâyesi mevcuttur. THOT, hiye-
roglif metinlerinde 3’3’ şeklinde geçmektedir ve ikinci bir lisanda
ise demotik (yani hiyeroglif’in el yazısı şeklinde geçmektedir.)
DHWJT p3 ‘p3’ p3, ERMES O MEGASKAİ MEAS tarzında ter-
cüme edilmiştir. Başka bir anlatımla İSSİS, OSİRİS, HOROS’un
Mukaddes sayısı “3” diye geçmektedir. Devamla bu kelimenin
daha sonraki imparatorluk zamanında Dendera’daki (Arapça
Dandarah) tapınak yazıtlarında TR’S MEGAS’TR’S MEG’STOS
şeklinde geçtiği görülmüştür. Barhebraeus; Tri-megistos ismini,
P3’Varlık, Hikmet, Hayat olmak üzere 3 vücudi vasıfla tanımla-
mış olduğu için, Arap harfleriyle Sülâsî et-talim” Üçlü öğreten”
kelimesi ile transkripte ederek açıklamıştır.
Süleyman A.S. daha sonra Davut A.S. da görülen üçgen P3’
“Görüyor-Biliyor-Duyuyor” olan P3’ Vücudi vasıfla aynileşmiş
hatta Musa Peygamberin bile bu hikmetten faydalandığını zik-
redebiliriz. Zira Tevrat’ın bir yorumu niteliğinde olan Majisyenik
dilde “Süleyman’ın Mührü” yani iki üçgen’in iç içe geçmiş hali
“Kabala ‘yani büyü kitabında sıkça görülmektedir.
60
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
61
YÜZYILLARIN SIRLARI
62
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
63
YÜZYILLARIN SIRLARI
64
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
65
YÜZYILLARIN SIRLARI
66
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
67
YÜZYILLARIN SIRLARI
68
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
69
YÜZYILLARIN SIRLARI
ATLANTİS BİRLİĞİ
Poseidon’dan türeme bu ad başta Hint-Avrupa dillerindeki
biçimiyle karşılaştırılacak olursa, “Deniz Efendisi” anlamına gelir.
Poseidon’a Deniz egemenliği verilir. (Deniz Kuvvetleri Komutan-
lığı, Atina: (Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hermes-Usiris-Idris
Peygambere Mısır, (Hava Kuvvetleri Komutanlığı) verilerek.
Böylece, ATLANTİS BİRLİĞİ kurulmuş olur.
Poseidon’a verilen sıfat “Enosigaios” yani yeri sarsan titreten
denir. Yani bugünkü modern savaş gemilerinde yer alan nükleer
başlıklı donatılmış kıtalar arası (Poseidon füzesi gibi) Blastik
füzelerden bahsedilmektedir.
Atlantis yerlilerinden Euenor’un bir kızı varmış. Posiedon, bu
kızı sevmiş, onu merkez adaya bir kaleye yerleştirmiş ve onunla
birlikte beş kuşak erkek çocuk yetiştirmiş. (Atlantis soyundan
bahsetmektedir.)
70
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
DZYAN KİTABI
Bir de Dzyan kitabı vardır. İçi simgesel işaretler de dolu olan
bu kitabın yaşını kimse bilmemektedir. Kitap geçmişte öylesine
bir mısnatıs gücüne sahipti ki, onu eline alan “seçilmişle anlatılan
olayların gözlerinin önünden geçtiğini görüyor.(Mısır’daki Thout’un
kitabı gibi) aynı zamanda dillerindeki kelimeler yeterliyse, ritmik
71
YÜZYILLARIN SIRLARI
72
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KEOPS PİRAMİDİ
Büyük Piramit arzın merkeziyle Kuzey Kutbu’na eşit uzak-
lıktadır. Keops piramidinin dev bir dünya takvim olduğunu
görüyoruz. Piramidin yüksekliğinin çevresiyle çarpılıp sonra
köşe sayısı (yani 5) ile çarpılarak yine ISSIS, OSİRİS-HORUS’un
mukaddes sayısı (3) ile çarpılınca (fit) birimiyle Nil’in uzunluğuna
denk geldiği görülür. Piramitler, birçok geometri kaidelerin ihti-
va etmektedirler. Nitekim Mısırlıların, çemberin hususiyetlerini
bizden önce bildikleri de anlaşılmış olmaktadır. Tabanın yük-
sekliğe oranı, piramitten tabana dik bir kesit alındığında üçgene
benzeyen bölümün alanı, kesitten yüksekliğine eşit bir yarıçapı
olan çemberin ¼’lük alanına eşittir. Yani piramidin yüksekliğinin,
tabanının çevresine oranı, bir çemberin yarıçapının dairesi olan
oranına denktir. “PİRAMİTLERİN Muamması” adlı eserinde Pro
Kurt Mendolsohn Mısırlıların yüksekliği ve uzunluğu değişik
birimlerle ölçtüğünü ileri sürmektedir.
73
YÜZYILLARIN SIRLARI
93 MİLYON MİL
Keops Piramidi’nin yüksekliğinin bir milyar ile çarpımı Gü-
neşle Dünyamız arasındaki uzaklığı verir. (93 Milyon Mil)
Piramid’in üstünden geçen meridyen karaları ve denizleri iki
eşit parçaya böler. (Sanki aynı zamanda Atlantis ve Mu kıtalarının
ayrılması gibi.)
Taban alanının yüksekliğinin iki katına bölünmesi “Pi”
(3,141159) sayısını verir. Gerçekten de geometri okuyanlar bunun
böyle olduğunu bilirler.
DÜNYANIN SONU
Mısırlıların, yaptıkları duvar rölyeflerine dünyanın sonunun
2045 senesinden daha sonra olacağını işlemişlerdir.
74
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KARADELİKLER
Karanlık nebülözü bize karadelik konusunu çağrışım yap-
maktadır.
Karadelik konuşunun şöyle bir özelliği vardır. İnsan tam
anlar gibi oluyor, fakat bir anda işin ucunu kaybediyor.
İşte, bir de bir yıldızın doğumundan başlayarak bakmalı. Yıl-
dızlar, dev gaz ve toz bulutlarındaki (NEBULA) maddenin, kendi
çekim kuvvetinin etkisi altında bir araya toplanmasıyla meydana
75
YÜZYILLARIN SIRLARI
gelir. Merkez yakınında, hareketli gaz öyle yoğunlaşır ki, tek tek
parçalara ayrışır. Sonunda, her biri yeni doğmuş çeşitli büyüklükte
çok daha büyük ve kütleli yıldızlar olabilir. Önce, yeni doğmuş
yıldızlar, çevrelerini saran dev bulutu aydınlatırlar bugün Orion
Nebulası’nda gördüğümüz gibi. Daha sonra, gaz buluttaki küme,
tek tek yıldızlara ayrışır. Kaçınılmaz olarak merkezdeki hidrojen
zamanla harcanarak helyum “külü”ne dönüşecektir. Bu evrede
yıldız değişir. Dış katmanları olağan üstü genişlerken, çekirdeği
büzülür. Böylece yıldız önceki büyüklüğünün yaklaşık yüz katına
ulaşır. Güneş’imizin de merkez reaktörü helyumla dolduğunda,
kırmızı bir dev olana kadar genişleyecektir. Bu işlemin başlaması,
Merkür, Venüs ve Dünya’nın sonu demektir.
Yahudi asıllı Alman bilim adamı Albert Einstein, 1916’da
yayınladığı “Genel Relativite Kuramı” adlı kitabında el atarak,
Newton’un çekim yasasını yeniden ele aldı. Bundan, “uzay ve
zamanın bükülmesi” adında hep yeni bir teori ortaya çıkardı.
Bu teori, Einstein tarafından ortaya atılan başka teoriler gibi
kolay anlaşılamadı.
Yıllar sonra, bir başka Alman bilim adamı Kral Schwarzschild,
Einstein’in denklemlerini çözmeyi başardı. Schwarzschild bir gök
bilimciydi. Karadeliklerin oluşturdukları çekim kuvvetin büyük-
lüğünü ve çekim alanının genişliğini ilk kez ortaya atan odur.
1939 yılında ise, atom bombasının babası sayılan Amerikalı
fizikçi J. Robert Oppenheimer ve H. Synder için içine karıştılar.
Onlarda kara deliklerin bir yıldızın merkezinde oluştuğunu
hesapladılar.
Schwarzschild bir karadelik olabilecek yıldızın, uzay zaman
çizgilerini çekimsel bir etkiyle büzdüğünü ve geometrik çekimin
uzayı bozduğunu gösterdi. Örümcek ağına benzetilmiş, uzay
zamanın hayali çizgileri perspektif amacıyla gösterilmiştir.
Fakat bize bu işareti Ankebut süresindeki “Örümcek ağı”
sırrı vermektedir. Bu konik çukur, aynı zamanda “Tek boynuz”
76
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
77
YÜZYILLARIN SIRLARI
78
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
79
YÜZYILLARIN SIRLARI
80
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
81
YÜZYILLARIN SIRLARI
ZEMAHŞERİ VE TEFSİR…
Cesetlerin yaşını tespit etmek için kullanılan metod (C–14)
metodunun uygulandığı bu cesedin en az üç bin yıllık olduğu,
yani Hz. Musa (A.S.) devrinde yaşadığı bilinmektedir.
Bütün bu delillerin, mucizenin isbatı için yeterli olduğu
ortadadır. Çünkü ayet ve tefsirler, hadiseyi her bakımdan teyid
eder mahiyettedir. Örneğin: 1144 yılında vefat eden Zemahşeri,
Yunus Suresi’nin 92. ayetinin tefsirini aynen şu şekilde yapmakta
ve kendisinden 8 asır sonra bulunacak bu cesedi, adeta görür gibi
tasvir etmektedir.
82
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
83
YÜZYILLARIN SIRLARI
84
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
FOTON ENERJİSİ
Demek ki, piramit içinde toplanan güç, bizim ateş yakmak
suretiyle veya güneşten elde etmeye çalıştığımız gücün aynıdır.
85
YÜZYILLARIN SIRLARI
86
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
87
YÜZYILLARIN SIRLARI
88
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
89
YÜZYILLARIN SIRLARI
90
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
91
YÜZYILLARIN SIRLARI
92
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
sarayda ağırlığı olan zat diyor ki, “Daha önce Yusuf da size açık
mucizeler getirmişti.”
Yusuf A.S. ile Hz. Musa A.S. devrine kadar çok uzun bir za-
man geçmesine rağmen (400 veya 500 sene kadar olduğu tahmin
ediliyor. Zihinlerde silinmeyen ve bütün saray mensuplarının
bildiği mucizeler (hem de birkaç tane değil, pek çok harika ne
olabilir?”
93
YÜZYILLARIN SIRLARI
94
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
95
YÜZYILLARIN SIRLARI
ANADOLU’DAKİ KARYONLAR
Tercümelerde Maya dilinin yeryüzünün anadilinden gelmiş
olduğunu, tüm dillerin orada doğduklarını ve anadilin Mu dili
olduğu ifade edilmektedir. Aynı zamanda Anadolu’daki ilk insan-
lar Karyanların asıl vatanlarının, Büyük Okyanus’daki EASTER
Adası olduğu tercüme de geçmiştir.
Mu’nun batışını anlatan bölümde, Mu halkının “Ya MU, bizi
Kurtar” diye bağırmaları, Nuh Tufanını anımsatmaktadır. Sulara
batan ümmetin nedametten dolayı söylenmiş, daha evvelsır’ın
kurucusunu anlatırken bahsetmiştik. Orada geçen “ah Nuh, Hu
Nuh” ifadeleri bize çaresiz insanların nedametini, pişmanlığını
dile getirmiştir.
Bir yerde Mu’nun güneş enerjisinin aydınlatmada kullanıldığı
dile getirilmiş. Buda bize günümüz teknolojisinin de nasıl güneş
enerjisinden faydalanmaya çalıştığı fikrini anımsatması açısından
bu çalışmalara göz atmadan geçemedim.
Önce tercüme belgesinden bir notu aşağıya aktarıyorum.
Burada Güneş enerjisinden kısmen bahsedilmektedir.
“Kayıtlara, kitabelere ve an’anelere göre, insanın arz üzerinde
zuhur etmesi MU diyarında vuku bulmuş ve bu sebepten dolayı
Mu adına “Kui diyarı” Ruhların Memleketi ismi de ilave edilmişti.
Şehirleri, “Şeffaf Mabetler”le düzenliyor damsız büyük mabetler
inşa ediyorlardı. Dua ve niyaz edenlerin başına, duanın Ulûhiyet
tarafından kabul edildiğine alamet olarak RA şualarının (Mısır’ın Ra
ilahı anımsatılmaktadır.) inebilmesi için dam yapılmıyordu.”
96
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
97
YÜZYILLARIN SIRLARI
98
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
99
YÜZYILLARIN SIRLARI
100
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
101
YÜZYILLARIN SIRLARI
102
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
nedenlerle en az iki sal, bir birkaç yelkenli kayık, lastik bot, Pa-
pirüstekne, hatta suda yüzen bir yongayla bile okyanusu aşmayı
başarmışlardır.
Amerika gerçekten “en çok keşfedilen kıta” olma rekorunun
da sahibidir. Çeşitli kaynakların anlattıklarına göre, Fenikeliler,
Mısırlılar, İrlandalılar, Vikingler, Galiler, hatta Pasifik kıyılarından
yola çıkan Çinliler ve Japonlar dahi bu kıtaya ayak basmışlardır.
Hatta Araplar ve Türkler de.
Bu keşifler ne zaman olmuştur. Güney Amerika’da, Ekvator
kıyılarının M. Ö. 3000 yıllarına ait, desenleri ve stili o devrin Japon
sanatının damgasını taşıyan vazo kırıklıkları bulunmuştur. Belki
bu kalıntıları bırakanlar, kuvvetli bir fırtınaya yakalanarak, tekne-
leriyle okyanusta 8 bin mil sürüklenen balıkçılardır. Pekin Üniver-
sitesinden bir profesör, 5 Budist rahibin M. S. 459 yılında Pasifik’i
geçerek Meksika kıyılarına çıktıklarını iddia etmektedir.
Arizona’da yaşayan Hopi Kızılderileri, Amerika’ya göç eden
ilk insanlar olduklarını ve atlarının buraya adadan adaya gemiler ile
geçerek geldiklerini iddia ederler. Asya’dan gelmiş olabilirler.
En eski Çin klasiği “Shan Hai King” M. Ö. 2250 de aynen
büyük kanyona benzer bir yer anlatılır.
M. Ö. 500 yıllarında Mısırlıların da Amerika’ya gelmiş ol-
maları bir tesadüf eseri değildir. Efsaneye göre bu yolculuk 5.
Hanedandan Firavun Sahure tarafından tertiplenmiş ve bu iş için
o zamanki Akdeniz’in en usta denizcileri olan Kenan ırkından
yararlanılmıştır.
Esrarengiz Maya Uygarlığı’nın doğuşu da belki bu göçlerle
açıklanabilir. Bazı bilim adamları bu uygarlığın doğuş tarihi olarak
İsa’dan sonraki yüzyılları gösterirken, bazıları da M. Ö. 8494 yılında
karar kılmaktadırlar. Bu tarih yine bazıları tarafından, bilinmeyen
eski bir uygarlığın kozmik bir felaket sonucu yok olduğu yıldır
ve “sıfır yılı” olarak kabul edilir. Sıfır yılını yani 8464 yılı olarak
alırsak, hemen devamında Keops piramidindeki Kral odasında
103
YÜZYILLARIN SIRLARI
biten “zoll” sol hesap birimi akla gelir ki, buradaki tarih 2106
yılını gösterir ki, bu da Mısırlılara göre sıfır yılıdır. Yani bundan
sonra hesap yoktur. Kralın odasında biten ölçülen yıl. Bunların
toplamı da 10.600 yılını verir. Böylece günü 10.000 yıl önce yüksek
bir uygarlık vardı. Kozmik bir felaketle yok oldu.
Mayaların özellikle mimari, sanat, gök bilim ve matematik
alanlarında ulaştıkları düzey, 20. yüzyıl uygarlığı ile hemen
hemen aynıydı. Hatta bazı noktalarda daha da ileriydiler. Fakat
bunun yanı sıra yaşam düzeyleri oldukça ilkeldi. Belki de bu du-
rum, tarıma dayalı yaşamın doğayla iç içe olmanın ve içe dönük
kapalı bir toplum olmalarının doğal sonucuydu. Belki de başka
bir neden olabilir. Bu neden yüksek bir uygarlıktan Tufandan
sonra ilkel bir piramitizm içine giren insanoğlunun teknolojik
kopukluğu olabilir.
* Hopi (Hopitu = “Barışçıllar”) Arizona civarında yaşayan bir
Kızılderili kabilesi. Hopilerin kültürel açıdan Pueblo Kızılderilileri
ile akrabalıkları oldukları düşünülür. Hopiler kiremitler ile inşa
ettikleri çok katlı evler ile dikkati çekerler. M.Ö. 700’de bile çok-
tan iyi gelişmiş bir tarım kültürüne sahip oldukları bilinmektedir.
Adlarının sözcük anlamı “iyi, barışçı” ya da “akıllı” anlamına
gelen Hopi Kızılderilileri, güneybatılı Pueblo adındaki gruptan
gelmektedirler. Black Mesa’nın güneyindeki Arizona bölgesinin
kuzeydoğusunda (Colorado’daki Büyük Kanyon’un doğusunda)
yaşarlar, günümüzde sayıları ancak 8 bini bulmaktadır. Hopi
kültürü metafizik bir görüşe sahiptir; bu görüşte zaman kaybolur;
mekân başkalaşır. Hopi kültüründe evreni tarif eden öyle kavram
ve soyutlamalar vardır ki, Batılı dillerde bunları açıklamaya yeterli
sözcükler yoktur.
“POPOL VUH”
“Popol Vuh” adındaki Maya kitabı; Mayaların kendilerinin
Doğudan denizleri geçerek geldiklerine inandıklarını kaydede-
104
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
105
YÜZYILLARIN SIRLARI
106
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
107
YÜZYILLARIN SIRLARI
108
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
109
YÜZYILLARIN SIRLARI
110
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
111
YÜZYILLARIN SIRLARI
112
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
113
YÜZYILLARIN SIRLARI
114
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
115
YÜZYILLARIN SIRLARI
116
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
117
YÜZYILLARIN SIRLARI
118
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
HÖYÜĞÜN SIRRI:
50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki bu höyük,
batı, kuzey ve doğu yönlerinde yer alan ve kayadan ayrılarak
yapılmış olan kademeli üç teras ile çevrilidir. Çok garip bir ya-
pısı olan bu höyük Mısır piramitlerine benzerse de bir piramit
demek değildir.
Koni şeklindeki bu höyük yumruk biçiminde taş blokların
üst üste yığılmasıyla inşa edilmiştir. Görünüşe göre tabanında bir
temel olmaksızın takriben iki bin yıldır birçok zelzeleye, donma
ve erimeye göğüs germiştir. Bu dahi başlı başına bir hadikedir.
Ne var ki, bu höyüğün insanı en çok hayrete düşüren yanı, sırrını
korumadaki eşsizliğidir.
Taş yığın o şekilde yığılmıştır ki, hiç kimse bu taş öbeğinin
içine girip, altındaki saklı olanı bulamaz. Höyüğe zorla girmeye
kalkışıldığı anda, bir gurup taş yerinden oynayacak ve girmeye
çalışan kişiyi ezecektir.
Taşların aşağı yuvarlanmasını önlemek imkânsız olacaktır.
Hiçbir duvar, çit veya herhangi bir destek, taşların muazzam
ağırlığını dayanmayacaktır.
Bundan başka, sırrın bu yığının neresinde yattığını bilemeye-
ceğimizden, gayretlerin devamlı boşa çıkması da mevzu bahistir.
Sır, bu yığma taştan höyüğün içindeki herhangi bir yerde yerleşik
olabileceği gibi taş yığının dibinde ve hatta yığının altında, zemin-
deki kaya tabakasına oyulmuş olan bir odacığa yerleştirilmiş bir
halde bulunabilir. Böyle olduğunu farz etsek dahi mevzubahis
119
YÜZYILLARIN SIRLARI
120
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
121
YÜZYILLARIN SIRLARI
122
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
123
YÜZYILLARIN SIRLARI
19 HARF
Bu konuyla ilgili son söz olarak Peygamberimizin hadis-i
şerifinin ve ayeti kerimelerin ışığı altında “19”un sırrını nokta-
layalım.
“Veki, A’meş’den, o da Ebi Vail’den o da Abdullah bin
Mesut’dan R.A. rivayet etti.
Kim Allah’ın kendisini Cehennem’in 19 zebanizisinden kur-
tarmasını dilerse “Bismillahirrahmanirrahim”i okusun ki Allah
onun her harfini zebanilerin her birisine karşı birer kalkan yapsın.
Nitekim besmele, Cehennem zebanilerinin sayısına eşit olarak
“19” harftir. Allah onlar hakkında “ÜZERİNDE ON DOKUZ
VARDIR” demiştir. Onlar her işlerinde “Bismillahirrahmanir-
rahim” derler. Zebanilerin güçleri işte bundan kaynaklanır ve
Allah’ın ismiyle galip gelirler.”
Bu haberde Abdullah bin Mesud R.A. hem Besmelenin harf
sayısının 19 olduğunu belirtmekte hem de Müddessir suresi-
nin 30 ayeti (üzerinde 19 vardır) ile Besmele şerifleri arasında
bağlantı kurmaktadır. Gerçekten de ilahlık iddiasında bulunan
Firavun’un zulmünden hicret eden Musa A.S.’ın Asa’sında da
“Bismillahirrahmanirrahim” yazdığı birçok dini kitaplarda ifade
edilmektedir.
Müddessir suresinin otuz ve otuz birinci ayetleri:
“ONUN ÜZERİNDE ON DOKUZ VARDIR”
“Biz Cehennem muhafızlarını hep melekler kıldık. Onların
sayısını da inkâr edenler için bir imtihan kıldık ki kendilerine kitab
verilmiş olanlar (Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna) iyice kanaat
getirsin ve inananların imanını artırsın. Ehl-i Kitap (Hıristiyanlar
124
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
125
YÜZYILLARIN SIRLARI
126
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
127
YÜZYILLARIN SIRLARI
128
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
“22 ANAHTAR”
Yirmi iki rakamı, yalnızca Dagonlarda değil birçok kültürde
ezoterik bir öneme sahiptir. Bu bilginin dayandığı en önemli
eski eser, Mısır bilgesi Hermes’e atfedilen Thot isimli eserdir.
Bize göre Hermes yani İdris Peygamber’e ait bu gizem bilim “22
Esasi işaretle” insanlığa dünyanın başlangıcından sonuna kadar
olabilecek olayları şifrelemiştir. Diğer taraftan, bu bilginin bu-
günkü Tarot kartlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını okuyucularımıza
aktarmak isteriz. Zira 18. yüzyılda bu oyunu keşfeden Antoine
Court de GEBELİN (1725–1784) Monde Primitif” adlı eserinde,
İsrail halkını, Eski Mısır ile Batı âlemi arasında bir köprü olarak
görmüş; Toht’ta “22 “ işaretle sırlanan bilgilerin, İbranicenin 22
harfiyle gizemini korumaya devam ettiğini iddia ederek, bu dü-
şüncelerini bu eseriyle kuvvetlendirmeye çalışmıştır.
“22 Anahtar”a Kabala’da, (Orjinalini 3’lü Haham’ın dışında
kimsenin bilmediği gizli öğreti ve büyü kitabı) “22 daire” ve “22
harf” olarak rastlanır. Çinlilerin Tchenpey (Tehen-pey) kitabı da
Hermes’in kitabı Toht gibi, 22 rakamı üzerine kurulu olup, 22
metinden oluşmuştur.
Öte yandan Dagonlara göre, Dünya beşeriyetine açıklanan
22. Kategorinin sonuncusu “Barış”tır. Dolayısıya, geri kalan
kısmın insanlara açıklanması, bildirilmesi ya da indirilmesi 22.
Kategoriden sonra diğer bir deyişle “Barış”tan sonra gelen
23’üncü kategoriyle başlayacaktır.
23. Kategorinin Altın Çağ olduğu, tüm semavi din bilginle-
rinin malumu bir konudur ancak İsrailoğulları ve Hristiyanlar
129
YÜZYILLARIN SIRLARI
130
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Tarot İsmi
Kartların ilk ortaya çıkışı “Naibi” ismi altında olmuştur. Bu-
günkü ismi ise İtalya’da ortaya çıkmıştır ve Tarrachino, Tarocco
veya Tarocchi”den gelmektedir. Bazılarına göre isim Po nehrinin
bir kolu olan Taro nehrinin isminden üretilmiştir. Bazıları ise buna
karşı çıkıp kelimenin 4 harfi kombinasyonları ile oyunun kendi
arasında bir bağlantı bulmaya çalışmıştır. Örneğin Amerikalı
okültist Poul Foster CASE (1884–1945) Taro kelimesinin 4 harfi-
nin kombinasyonlarından Rota, Taro, Orat, Tora, Ato cümlesini
bulmuştur ki tercümesi “Tarot’un Çarkı Athor’un Kanununu
Bildirir” anlamındadır.
Oyunun Kurulması
Eski kart oyunları değişik sayıda kartlardan oluşmaktadır.
Floransa oyununda 41 koz kartı ve 56 koz olmayan kart varken
Bolonya oyunu 62 karttan ve Andre MANTEGNA’nınki 40 karttan
oluşmaktaydı. Bazı oyunlar her biri 12 karttan oluşan 12 seriye
bölünmüşken, bazıları 12 karttan oluşan 8 seriden meydana gel-
mektedir. Bugün bildiğimiz 22 Büyük Arkana kartından oluşan
oyun ilk 1600 senesinde İtalyan Garzoni tarafından ortaya atılmıştır.
Bu şekilde oyunun ismi Marsilya Tarot’u veya Venedik Oyunu
olmuştur. Büyük Arkana 22 kartta (0 = Joker, XXI = Dünya’ya
kadar) bize mitolojik hikâyeler veya diğer efsanelerden tanıdık
gelen resimler vardır. Küçük Arkana’nın 56 kartı ise bugünkü
kart oyunlarından çok iyi tanıdığımız 4 ayrı seriye benzer bir
şekilde bölünmektedir. (Değnek = Maça, Kılıç = Sinek, Kupa =
131
YÜZYILLARIN SIRLARI
23.KATEGORİ (1 + 22)
AYASOFYA KİLİSESİ’nin dış nartekslerini bağlayan bir kapıda
bu bilgi bir devreden bir sıralamayı gösterircesine; bir ÜÇGEN’in
kenarlarına bezenmiş 22 DAİRE ile gösterilmiştir. 23. DAİRE
ise ilahi kaynağı temsil etmek üzere bu 22 dairenin sıralandığı
üçgenin EN TEPESİNE yerleştirilmiştir.
Kozmik Gizli bilgilere göre, ilahi kudret dizimi 3+7+12= 22
şeklindedir. Bu rakamın tepesinde ALLAH’ı tesilen 1 vardır.
Yani;
1+ 22
Canlıların genetik yapısını taşıyan KROMOZONLARIN sayısı
insanlarda 23 çifttir. Bu 23 ÇİFTTEN sadece 1 ÇİFT CİNSİYET
KROMOZONUDUR! Rakam yine;
1 + 22
Yukarıda da dikkati çektiğimiz gibi KUR’AN-I KERİM’in de
“23 YILDA” indirilmiş olması yeterince mesaj vermiyor mu?
132
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
EK BİLGİ:
İbrani Alfabesi: Sami (Semitik) dil grubuna bağlı dillerden
olan, İsrail’in resmi dili İbranicenin yazımında kullanılan bir
alfabe.
Hemen birçok Sami (Semitik) dil gurubuna bağlı dilde olduğu
gibi [İbrani Alfabesi] [1]de sağdan sola doğru yazılan 22 temel
sessiz harften oluşmaktadır. Harfler bitiştirilmez ve ayrı yazılır.
Beş harfin sonda yazılışı farklıdır.
Sesli harfler (Nikkud, Çoğulu: Nikkudot) ana harflerin altına
konulan işaretler ile gösterilir. Ancak bu noktalamalar çoğu zaman
kullanılmaz. Bunlar ancak, dini metinler, sözlükler ve yabancı
kelimelerin doğru okunuşunu göstermek için kullanılır.
İbrani Alfabesi sadece İbranicenin yazılmasında kullanılma-
yıp; aynı zamanda Aşkenaz Yahudilerinin konuştuğu ve Cermen
kökenli bir dil olan Yidiş (Yahudi Almancası) ile Sefarad kökenli
Yahudiler’in dili olan Ladino (Yahudi İspanyolcası) yazımında
(genellikle İsrail’de) da kullanılmaktadır.
Tarih boyunca az çok şekil değişiklikleri geçirmiş olan İbrani
Alfabesi’nin Antik Dönem İbrani Alfabesi, Kare Yazı, El Yazısı,
Raşi ve Solitreo gibi biçimleri de bulunmaktadır.
Her İbranice harfin sayısal bir değeri bulunmaktadır. Örneğin,
alefin sayısal değeri 1 ve yodun sayısal değeri 10’dur; 11 sayısı ise
bu iki harfin kullanımıyla gerçekleşir ()יא.
İBRANİ ALFABESİ:
Simge Harf adı Ses değeri Sayısal değeri
א alef - (1) 1
ב bet, vet b, v 2
ג gimel g 3
133
YÜZYILLARIN SIRLARI
ד dalet d 4
ה he h (2) 5
ו vav v 6
ז zayin z 7
kh (ya da h)
ח khet 8
(3)
ט tet t 9
י yod y (4) 10
*ךve כ kof ve kaf, haf k, kh 20
ל lamed l 30
מve *ם mem m 40
*ןve נ nun n 50
ס samek s 60
ע ayın - (5) 70
פve *ף pe ve fe p, f 80
צve *ץ sadi ts (ya da tz/z) 90
ק kuf k ya da q 100
ר reş r 200
ש şın, sin ş, s 300
ת tof, thof t 400
134
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
135
YÜZYILLARIN SIRLARI
136
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Bilim
23 kromozom
Her ebeveyn çocuğunun DNA’sına 23 kromozom verir.
Kanın tüm vücuttaki dolaşımını tamamlaması 23 saniye
sürer.
Dünyanın ekseni yaklaşık 23,5 derecedir.
Neptün gezegeni 23 Eylül 1846′da keşfedildi.
Spor
Uğurlu ve uğursuz formalar
Michael Jordan’ın forma numarası. Birçok sporcu Michael
Jordan’a ithafen ya da onun gibi olmak için 23 numaralı forma
giyiyor. Buna iki örnek İngiliz futbolcular David Beckham ve
Sol Campbell.
Manchester City futbol kulübü 2003 yılından beri hiçbir
oyuncusuna 23 numaralı forma giydirmiyor. Bunun nedeni
26 Haziran 2003′te oynarken ölen Marc-Vivien Foe’nun forma
numarasının 23 olması.
NBA’in Cleveland Cavaliers takımında oynayan LeBron
James’in forma numarası 23′tür.
Televizyon
“Lost”un gizemli şifresi
“Family Guy”ın bir bölümünde Peter’ın bahis kuponunda
23 sayısı yer alır.
137
YÜZYILLARIN SIRLARI
Film
Matrix’ten seçilen 23 kişi
“Matrix Reloaded”daki açılış şifresinde son ve en önemli sayı
23′tür. Ayrıca Architect, Neo’ya son görevi olan Zion’u yeniden
inşa etmesi için “Matrix’ten 23 kişi seçmesi gerektiğini” söyler.
“Beşinci Güç”te (Fifth Element) hikâye 23′üncü yüzyılda,
2263′te geçiyor.
“Con Air”de 23 tecavüzden suçlanan adam “Johnny 23″
adını alıyor.
Pedro Almodovar’ın “Konuş Onunla” filminde komadaki
kadın Alicia geçmişte yaşadığı binanın kapı numarası 23′tür.
Robbin Williams’ın rol aldığı “Baskı”da (One Hour Photo)
süpermarketteki dijital sayaçta ve bir karakterin tişörtünün üze-
rinde 23 sayısı görülür.
“Büyük Lebowski”de Ahbap ve arkadaşları hep 23′üncü
caddede oynuyor.
“Bıçak Sırtı”nda (Blade Runner) Dünya’ya kaçan 23 kişi
öldürülür.
“Kâbus Gecesi” (Jeepers Creepers) filmlerinde Şeytan karakteri
23 yılda bir 23 günlüğüne insanları yemeğe gelir.
“Prestij”de Christian Bale’in karakteri Alfred Borden hapis-
hanedeyken 23D hücresinde kalır.
138
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Matematik
Olasılık teorisinde 23
Roma rakamlarında 23, XXIII şeklinde yazılır: İki “X” ve üç
“I”.
Eğer 1 sayısı dikkate alınmazsa tam sayılar 2 ve 3 toplama
yoluyla başka bir tam sayı oluşturmak için yeterli en küçük sa-
yılardır. (örn: 13= 2 + 2 + 2 + 2 + 2 + 3)
Pi sayısının (3,14159) ilk altı basamağının toplamı 23′tür.
Olasılık teorisinde, doğum günü paradoksu şöyle geçer:
Rastgele seçilmiş 23 kişi arasında, en azından iki kişinin doğum
günlerinin aynı olma olasılığı yüzde 50′nin üzerindedir.
Doğanlar ve ölenler
Bazı kaynaklara göre William Shakespeare 23 Nisan 1564′te
doğdu ve 23 Nisan 1616′da öldü.
Oyuncu River Phoenix 23 Ağustos 1970′te doğdu. 1993′te
Cadılar Bayramı’nda 23 yaşında öldü.
Jül Sezar suikasta uğradığında 23 kez bıçaklandı.
Alman bilgisayar korsanı ve Trojan virüsünün kâşifi Karl
Koch 23 Mayıs’ta öldü. İntihar ettiği ve bu tarihi bilinçli olarak
seçtiği tahmin ediliyor.
Kültür
Şarkılardaki sayı
Beatles’ın en son kaydedilen albümünün son şarkısı “Her
Majesty” 23 saniye sürüyor.
Prince’in “Gett Off” adlı şarkısında şu sözler yer alıyor:
“Twenty-three positions in a one-night stand” (Tek gecelik ilişkide
yirmi üç pozisyon).
139
YÜZYILLARIN SIRLARI
Din
Âdem’le Havva’nın 23 kızı vardı
Kur’an-ı Kerim’in Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e
indirilmesi 23 yıl sürdü.
140
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KIYAMET SAHNELERİ
141
YÜZYILLARIN SIRLARI
142
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
143
YÜZYILLARIN SIRLARI
144
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
145
YÜZYILLARIN SIRLARI
146
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
147
YÜZYILLARIN SIRLARI
148
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
149
YÜZYILLARIN SIRLARI
150
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
151
YÜZYILLARIN SIRLARI
152
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
153
YÜZYILLARIN SIRLARI
TENNUR/FIRIN
Tennur kelimesini Kur’ân-ı Kerim’de gördüğümüz gibi nak-
letmeye çalıştık. Bunu bir İslâm klasiğinde ele almaya çalışalım.
Yüce Rabbimiz, direkt vahiy kanalıyla değil de TENNUR’dan su
fışkırmasını kendisiyle Nuh A.S. arasında bir işaret kılmıştır.
Bu Tennur (fırın) Havva anamıza ait olup taştan yapılmıştır.
“Bu fırın sonradan Hz. Nuh’un mülküne geçti,” ibaresiyle yer
almaktadır. Gene aynı eserde başka bir ravi şöyle naklediyor;
Ebu Muhammed’den naklen: “Bu Tennur (fırın) taştan yapılmış
olup, fışkıran suyun, Yüce Allah tarafından Nuh A.S. için bir
işaret yapılmış olduğu Tennur’un nerede bulunduğu hakkında
türlü rivayetler nakledilmektedir. Bu rivayete göre bu Tennur
(fırın) Hind’de bulunuyordu. Hep batıya gidildiğinde Hindistan’a
varılır fikri İslâm bilginlerince biliniyor olması, dünyanın yuvarlak
olduğunu bildiklerini vurguluyor. Devamla, bu İslâm kaynağın-
dan Mücahid’in naklettiğine göre, “fırında su kaynayıp taştı,”
cümlesi yer almaktadır.
Yukarda ayeti kerimeyi izah ederken geçtiği üzere, tennur
bir taştır, nakli olduğu gibi göz önüne alınırsa, su kaynayıp taştı
154
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
155
YÜZYILLARIN SIRLARI
156
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KUR’AN’DA DA VAR!
Koç’un cevabına tepki gösteren Meclis Dilekçe Komisyonu
Başkanı Yahya Akman ise, araştırmanın yapılması konusunda
ısrarlı davranacağını söyledi. Akman, “Kültür Bakanı ciddiyetle
durmalı. ‘Elemanım yetersiz’ demek yeterli bir gerekçe değil.
Bölgenin kültürel zenginliğini ortaya çıkarak bir iştir bu. Durup
iyice düşünmek lazım. Kur’an’da bile Cudi Dağı adres gösterili-
yor.” Akman’ın sözünü ettiği, Kur’an’daki Hud suresinin 44. ayeti,
Diyanet mealine göre şöyle: Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök!
Tut suyunu, denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdoturdu
ve zalimler topluluğu Allah’ın rahmetinden uzak olsun, denildi”
dedi.
ASKERLER ARAŞTIRSIN
Meclis’e yazdığı dilekçe ile Nuh’un Gemisi’ni gündeme
oturtan vatandaş Gencay Koç, gelişmelerle ilgili soruları ya-
nıtlarken, iddialı konuştu: “Nuh’un gemisi Cudi’de çıkmazsa
157
YÜZYILLARIN SIRLARI
CUDİ DAĞI
1977 yılından beri Nuh A.S. gemisinin Doğu Beyazıt’ta Cudi
Dağı üzerinde Amerikalı bilim adamı Ronald Wyatt, geminin
kalıntısını bulduğunu açıkladı.
Wyatt’ın açıklamalarına göre, Nuh’un gemisi muazzam Tufan
fırtınalarına dayanabilecek özelliklerde yapıldığını söylemiştir.
Amerikalı Arkeolog, deniz seviyesi ve dağlar üzerinde yap-
tığı hesaplamalardan sonra, Nuh’un gemisinin CUDİ dağından
başka bir yerde olamayacağını anladığını, nitekim araştırmaları
sonucunda gemi oluşumunu bulduğunu açıkladı.
Böylece Hz. Nuh’un gemisinin aram ettiğinin yani kararlaş-
tırıldığının yerinin Kur’anı Kerim’de geçen CUDİ Dağı olduğu ve
Yüce Kitabımızın bir mucizesinin de ispatlanarak gözler önüne
serildiğidir.
Kur’an-ı Kerim’de Hûd suresinde şöyle buyurulmaktadır:
—Nuh’a şöyle vahyolunmuştu. “Haberin olsun, önceden ima
edenlerden başka, kavminden hiçbirisi asla iman etmeyecek. O
halde yaptıkları şeylerden ötürü kederlenme” Ayet – 36.
—“Nezaretimiz altında ve vahiy gereğince gemi yap. Hem
o zulmeden hakkında, azabın kendilerinden kaldırılması için,
bana dua etme, çünkü onlar, suda boğulacaklardır.” Ayet- 37.
—“Allah’ın emri olarak: ‘Ey arz, suyunu yut ve ey gök,
yağmuru tut,2 denildi. Su çekildi ve iş bitirildi. Gemi de Cudi
158
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
159
YÜZYILLARIN SIRLARI
160
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
161
YÜZYILLARIN SIRLARI
162
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
163
YÜZYILLARIN SIRLARI
164
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
TUNGUSKA FELAKETİ
California üniversitesinin 12 bilim adamı, dünyanın geçmişi-
ne ışık tutan çok önemli bir buluşa imza attı. 65 milyon yıl önce
Meksika Körfezi’ne düşen 20 kilometre çapındaki bir meteorun
sebep olduğu toz fırtınası başta dinozorlar olmak üzere birçok canlı
neslini ve bitki örtüsünü yakarak bir nevi Kıyamet’e yol açtı.
Yapılan risk hesapları, çapı 10 metreyi aşkın bir kuyruklu ya
da asteroit çekirdeğinin ortalama 10 yılda bir, 100 metreyi aşkın
bir çekirdeğin ise ortalama 500.000 yılda bir kere dünyamıza eri-
şebileceğini göstermiştir. Birinci halde (çapı 10 metreyi aşmışsa)
yeryüzündekiler için bir ölüm tehlikesi yoktur. Cisim yukarı
atmosferde atom bombası patlaması ile parçalanacaktır. İkinci
halde çapı 100 metreyi aşarsa, Tunguska felaketinde görülen
çapta bir yıkıma sebep olacaktır. Bu da büyük bir başkent ve dış
mahallelerini içine alan bir alanı etkileyeceğini anlamına gelir.
Hasarın büyüklüğü düşüş yerine bağlı olacaktır.
30 Haziran1908 sabahı saat 7.15 te Rusya’nın Sibirya bölge-
sinde Tunguska Nehri vadisi semalarında çok büyük bir patla-
ma oldu. Bu patlama aynen bir atom bombasının patlamasına
benziyordu. Nereden geldiği belli olmayan devasa mavi parlak
bir topa benzeyen cisim aniden gökyüzünde yere yükseldi ve
havada infilak etti insanoğlu o güne kadar böyle müthiş bir olaya
tanık olmamıştı.
Çok büyük bir şans eseri, olayın geçtiği kayalık Tunguska
Nehri vadisinde çapı 30 kilometreyi bir daire içinde insanlar ya-
şamıyordu. Çok sık ormanlarla kaplı olan bu bölgedeki ağaçlar
tamamen yandı. Bu alanın hemen kenarında yaşayan ve Moğollara
benzeyen göçebe Tungus insanları patlamayla birlikte adeta etrafa
saçıldılar. Çadırları şiddetli rüzgârla sürüklendi. Çevrelerindeki
ormanda yer yer yangınlar çıktı. Patlamadan kaynaklanan aşırı
sıcaklık Tungus’ların kullandıkları metal eşyaları eritti, Ren geyik-
lerini yaktı. Etkinin yoğun olarak hissedildiği alan içinde tek bir
165
YÜZYILLARIN SIRLARI
166
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
167
YÜZYILLARIN SIRLARI
KATRİNA FELAKETİ
Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği bir Kıyamet alameti
olabilir mi?
168
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
169
YÜZYILLARIN SIRLARI
170
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
171
YÜZYILLARIN SIRLARI
172
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
173
YÜZYILLARIN SIRLARI
174
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
175
YÜZYILLARIN SIRLARI
176
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
177
YÜZYILLARIN SIRLARI
178
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
179
YÜZYILLARIN SIRLARI
180
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
181
YÜZYILLARIN SIRLARI
182
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
BUZ ÇAĞI
Devasa bir dağ kütlesini andıran çok büyük bir meteor giderek
dünyamıza yaklaştığını bilim adamları haber vermektedir. Eğer
bu meteor dünyamıza düşecek olursa bir milyondan fazla binlerce
megatonluk atom bombasının yaptığı etkiyi yapacak. Bilginler
bu göktaşının bir çeşit Kıyamet taşı olacağını ve gezegenimizde
hayatın son bulacağını söylüyorlar.
Fransız aylık bilim dergisi Science et Vie (Bilim ve Hayat)
son sayısında, çapı 5 ile 6 kilometre olan dev bir meteorun,
dünyanınkiyle aynı yörüngede dönmekte olduğunu haber ver-
di. Fransız astronomlar tarafından içinde bulunduğumuz yılın
başlarında bir tesadüf eseri keşfedilen “Gökteki Dağ”ın şimdilik
çok uzak mesafede bulunduğu, fakat 2000 yılında dünyamıza
hail yaklaşacağı belirtildi.
Son olarak ortaya çıkarılan dev meteorun dünyaya düşmesi,
60 kilometre çapında geniş bir krater meydana getirecek. Birer
megatonluk bir milyon atom bombasının yaptığı etkiyi yapacak.
183
YÜZYILLARIN SIRLARI
184
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KUYRUKLU YILDIZLAR
NEDEN DÜŞÜYOR?
Güneş sistemi, Samanyolu çevresinde 250 milyon yıl süren
bir dönüşü sırasında yaklaşık 66 milyon yıllık bir devresellikle
galaktik düzlemin bir tarafından diğerine geçer. Madde yoğunluğu
galaktik düzlemin bir tarafından diğerine geçer, madde yoğunlu-
ğu ulaktik düzlem yakınlarında maksimum olduğundan, güneş
sisteminin her 33 milyon yılda bir bu düzlemin içinden geçmesi
gezegen sistemimizin yakınlarında dolanan kuyruklu yıldızların
yörüngesini etkileyebilecek ve dünyaya düşmeleri riskini arttıra-
caktır. Büyük çarpma kraterlerinin yaklaşık 32 milyon yıl arayla
ortaya çıkışı bunu göstermektedir.
Tahmin edildiğine göre dünyaya düşme tehlikesi olan küçük
gök cisimlerinden yüzde 25’inin kuyruklu yıldızlar, yüzde 75’ini
ise astreoidler oluşturmaktadır. Bunlardan 2000 kadarını çapının
100 metre ya da 100 metreden daha büyük olduğu hesaplan-
185
YÜZYILLARIN SIRLARI
186
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
187
YÜZYILLARIN SIRLARI
ÇEKİM KUVVETLERİ
Bu mitolojide geçen kavramlarda anlatılmak istenenlerle (Ne-
mesis) ölü yıldızın çizdiği periyodik yolda geçen kuyruklu yıldız
yağmuru neticesinde öldürücü çarpışmalar tesadüfî midir?
Bütün maddi varlıklar üzerinde geçen ve birbirleriyle karşılıklı
tesirleşmede bulunan kuvvetler 4 maddede toplanmaktadır.
a) Çekim kuvveti (Husban)
b) Zayıf kuvvet
c) Elektromanyetik kuvvet
188
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
d) Nükleer kuvvet
Bunların arasında diğerlerinden küçük olmasına rağmen,
kâinatta tesir sahası en uzaklara erişebilen ve astronomik mesa-
felerde hissedilebilen yegâne kuvvet çekim kuvvetidir.
Çekim kuvveti, bir atom içinde ihmal edilecek kadar azdır
fakat atomlar ve moleküller bir birine ilave edildikçe bu kuvvetin
şiddeti de artar ve sonunda (Kara deliklerde olduğu gibi) dev
yıldızları, ışığı hatta (zamanı) yutacak bir hal alabilir.
Bu konuyu, modern bilim ve Kur’an-ı Kerim ışığı altında
açarak inceleyelim.
HUSBAN
İnsanlar arasında bu bağdaşma ve dayanışma nizamını kuran
Allah kâinat arasında da böyle kılmıştır.
( Falikul ısbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera
husbana zalike takdırul azızil alim. —O, karanlığı yarıp sabahı
çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer
hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla
bilenin takdiridir. (En’am 96)
Güneş ile Ay; husban ile vazifelerini görürler.” Rahman: 5
Diye buyurup güneş ile ay hüsban ile vazifelerini görürler
iken bunlar aynı vakitte diğer cisimler için birer hüsban olduklarını
ilan etmiştir. Böylece de naziri ve benzeri olmayan Hazreti Samed
yarattığı şeyler arasında bir vahdet tanıdığını ve aralarında bir
bağdaşma ve dayanışma nizamına kurdunu bildirmiştir.
Husban’ın tefsiri ileride takdim edilecektir. Ama bağdaşma ve
dayanışmaya gelince bakın ayetin birinde nasıl buyuruluyor.
İşte göz hayret ve dehşetle çaktığı, ay mahvolup, güneşle bir
araya getirildiği zaman,
O gün insan, kaçış nereye diyecek?
Hayır, hiçbir sığınak yok.
189
YÜZYILLARIN SIRLARI
MERKEZKAÇ KUVVETLERİ
Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri
(Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten
bir tek ilahtır. (Saffat: 1–4)
Dairevi yörüngesini takip eden bir cisim, birbirine zıt iki
kuvvet doğurur.
1) Dışardan içeriye (çemberden merkeze) doğru olanına,
merkezcil kuvvet.
2) İçeriden dışarıya (merkezden çembere) doğru olanına da
Merkezkaç Kuvvet denir.
Bir ipin ucuna bağlı taşı çevirirken, merkezkaç kuvvet, taşı
merkezden dışarıya doğru itmeye çalışır. Merkezcil kuvvet ise
190
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
191
YÜZYILLARIN SIRLARI
KAYIP GEZEGEN
1800’de bir grup gökbilimci Kuzey Almanya’da Lilienthal’de
bir araya geldiler. Kaybolan gezegenin izlerini bulabilmek için
gökyüzünü izlemeye karar verdiler. Her biri belirli bir bölgeyi
araştıracak.
Sicilyalı Gökbilimci Giusseppe Piazzi ise kayıp gezegeni bir
rastlantı sonucu 1 Ocak 1804’de bulduğunu açıkladı.
Piazziyeni gezegene *Ceres adını verdi. Öteki gezegenlerden
o kadar küçüktü ki, çıplak gözle bile görülemiyordu. Gökyüzünde,
sürekli değişkenlik gösteren hareketi, onun bir yıldız olmadığını
ortaya koyan tek kanıttı. Gerçekten de Ceres’in yörüngesi daha
önce var olduğu ileri sürülen gezegen ile büyük bir benzerlik
gösteriyordu.
192
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
193
YÜZYILLARIN SIRLARI
NÜKLEER KIŞ
Astronomi âlimi Alveres’e göre her çarpışma sonucunda
büyük bir toz bulutu oluşarak güneş ışınların dünyaya ulaşması
engellenmiş ve Dünyanın sıcaklığı düşerek, fotosentez olayı
durmuştur. Sonuçta ise dünyanın iklimleri değişerek DİNOZOR
gibi birçok hayvan nesli yeryüzünden silinmiştir. Bu olay bilim
adamları tarafından “NÜKLEER KIŞ” olarak isimlendirilmiştir.
Konuya bir de astrolojik açıdan bakarsak ilk akla gelen kişinin
kim olduğunu tahmin edebilirsiniz herhalde. Nostradamus, bir
noktayı en küçük bir şüphe kırıntısı brakmaksızın açıkça ifade
etmektedir.
“Gökyüzünden bir felaket inecektir ve bu felaket, böylesine
acımasız oluşunda suç insanlarındır. Çünkü öyle bir yaşayış tut-
turmuş ve öyle bir düşüncesizlik içine girmişlerdir ki, bu tür bir
felakete ihtimal bile tanımamışlardır sanki tarih içerisinde oluşan
büyük deprem, tayfun ve tufanları unutmuşçasına yeryüzünü
patlamaya hazır bir barut fıçısına çevirmişlerdir. Körü körüne
dünyaya bağlanmışlar, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi mal ve mülk
yığmaya kalkışmışlardır.
“Seller öylesine yaygınlaşacak ki, üzeri su ile örtülmemiş tek
bir bölge bile kalmayacak ve bu öylesine uzun bir zaman devam
194
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
195
YÜZYILLARIN SIRLARI
ISINAN DÜNYA
Ozon üst stratosferin ekvatorunda yaklaşık 40 kilometre yük-
seklikte oluşur. Buradan kutuplara doğru yayılır. Ozon atmosferde
en az bulunan bileşen olmasına karşın yeryüzünde yaşam için
zorunludur çünkü güneşten gelen mor ötesi ışınımların büyük
bölümünü süzer. Ozon tümüyle yok olursa mor ötesi ışınlar canlı
organizmalara doğrudan ulaşacaklardır. Dolayısıyla gezegenin
çevresi (ekolojik) dengesi önemli ölçüde bozulacak, deri kanser-
leri artacaktır. Ayrıca ozon mor ötesi ısınımı soğutarak sıcaklığı
düşürür ve böylece atmosferin ışıl dengesine de katkıda bulunur.
Gelecek yüz yıl içinde ozonun azalması durmazsa yeryüzünün
iklimi, tüm sonuçları şimdiden kestirilemeyecek biçimde temelden
bozulacaktır.
Havaların dengesi öylesine tersine dönecektir ki, belli bir anda
artık kış ile yaz arasında bir ayırım yapabilme imkânı kalmaya-
caktır. Kuzey Kutbuna yağmur yağacak, Akdeniz yöresi ise karlı
buzlu karakışlarla, çöle bile kar yağışı ile karşılaşacaktır.
Dünyanın giderek ısındığı, havadaki metan oranının her yıl
yüzde 0,1 oranında arttığı bilim adamları tarafından bildirildi.
İklimbilimciler ve meteorolojistler bu konudaki çalışmaların
havadaki oksijen, hidrojen karbondioksit ve metan gazı ölçümleri
ile derecelendirildiğini açıkladılar.
İnsan hareketlerinin çokluğunun ve sanayinin katkısının
havadaki karbonmonoksit oranlarının artmasına neden olduğunu
kaydeden bilim adamları, buzul çağından bu yana dünyanın güne-
şin etkisiyle sınma devrini yaşadığını belirttiler. Yüzyılın başından
beri geliştirilen bir dizi çalışma sonucu hava durumlarının tarihine
bakılarak bütün dünyada havanın ısındığını belirtiyorlar.
196
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
JEOMANYETİK DÖNÜŞÜM
Dünyamızdaki jeomanyetik dönüşüm konusunu araştır-
maya başlayan BİLİMADAMLARI, Dr. DAVİD Raup’un 1985
yılında yaptığı çalışmaları incelendiğinde ilginç bir benzerlikle
karşılaştılar. Raup, geçen “170” milyon yıl içinde manyetik ku-
tupların 296 defa yer değiştirdiğini belirlemiş ve yaptığı grafiksel
analizlerde bu olayın, yaklaşık 30 milyon yılda bir gerçekleştiği
sonucuna varmıştı. Eğer belirli aralıklarla oluştuğu iddia edilen
kraterlerin meydana gelmesi ve canlı türleri yok olması gibi olan
olaylar kanıtlanacak olursa, manyetik kutupların dönüşümünde
çarpışmalardan kaynaklandığı kesinleşecekti.
Bununla birlikte jeomanyetik dönüşüme sebep olan gücün
karşılaştırılmasının yapıldığı bir model epeyden beri tamamlan-
mamıştır. Bu problem Don Morris tarafından çözümlendi. Küçük
etkiler birikerek ısınınca daha büyük bir etki meydana getirebilirler.
Buna göre oluşan kraterler bir miktar kütleyi bulunduğu yerden
diğer bir yere taşırlar.
197
YÜZYILLARIN SIRLARI
VE MANYETİK KUTUPLAR
Meşhur Meteoroloji âlimi Alfred Lothar Wegener, “Konti-
nentvershinburg (Kıtaların yer değiştirmesi) teorisini kurmuş
198
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
199
YÜZYILLARIN SIRLARI
200
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
HASFE
Taberani, Mu’cem’i Kebir’de Abdullah bin Amr’den şöyle rivayet
naklediyor: ”Kâbe-i mükerremenin yeri, Arz’ın yaratılmasından iki
bin sene önce konuldu. O zaman Kâbe’nin yeri beyaz bulut halinde
iken Arz’da altında sanki Hasfe gibi idi. Oradan arz yuvarlatıldı.
Yerküre’nin yaratışlından bahseden birkaç sahabi eseri
bulunmaktadır. Bu eserler, yerkürenin var olmasından önceki
döneminden ve ilk yaratılan kısımlarından bahsetmektedir.
HASFE kelimesi İslâm âlimi Hattabi’ye göre, yerden BİTKİ
gibi biten ya da bitiren taşa (Meteor’un da aynı zamanda bir taş
olduğunu unutmayalım) denilir.”
Bu HASFE kelimesinin Hadis Hafızı El-Haysemi’nin eserinde,
“Hızlı hareket etmek manasında olduğu, bazılarına göre de ses
manasında kabul edildiği” kayıtlıdır. İbn-i Hacer ve Süyûtî İbn-i
Abbas hazretlerinden şöyle bir rivayet nakletmişlerdir: “Yerden
var edilen ilk parıltı “Kâbe-i Mükerreme”nin mevzidir. Oradan
yerküre uzatılıp yaratıldı. İlk yaratılan dağ ise Mekke’deki “Ebu
Kübeys”dir. O dağdan diğer dağlar uzatılıp var edildi.”
Ebu Kübeys kelimesi Kabes’e, yani “parladı” manasındadır. Ebu
Kübeys ise parlamanın ilk olan yeri ve mevkii manasınadır.
Tabi ki bu hâl yerküre’ye göredir. Kur’an-ı Kerim’de Mekke’ye de
“Ummu’l Kurâ”, diye buyurulmuştur. Bu kelime, başkent manasında
olduğu gibi yerin, köy ve şehirlerin de anası olduğunu hatırlatır.
AHİR ZAMAN
İslâm dini ve kurallarından uzaklaşma…
201
YÜZYILLARIN SIRLARI
Bencillik…
Bereketsizlik…
İşsizlik…
Kıtlık…
Bulaşıcı hastalıklar…
Ebtar/hibrit tohumlar…
Felaketler…
Asimetrik savaş- (örtülü savaş) terör…
Deccal’in yalancı Cenneti/Sefahat tutkusu…
Tefecilik- para karşılığı modern kölelik…
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki;
İbni Mâce’nin rivayet ettiği hadiste Ziyad bin Lebid (ra)
şöyle demiştir:
Peygamberimiz (sav) birtakım korkunç olayları anlattı ve:
“ O korkunç olaylar, din ilmi giderek eseri belirsiz olduğu
zaman vukua gelir,” buyurdu.
Ben:
—Ya Resulullah din ilmi nasıl gidermiş? Bizler Kur’an’ı okuyoruz,
çocuklarımıza okutuyoruz, Kıyamet gününe kadar da okutmaya
devam edecekler, dedim; bunun üzerine Resulullah (sav);
—Ya Ziyad muhakkak ki ben seni âlim sanırdım, bu Yahudiler
ve Hırıstiyanlar Tevrat ve İncil’i okuyup onunla amel etmezler.
Onlara fayda sağlamaz.” (İbni Mace c. 2/1344)
Yani Peygamber efendimiz (sav) sizde ahir zamanda Kur’an’ı
okuyup onunla amel etmeyeceksiniz. Günümüzde durum aynen
öyle değil mi?
İslâm âlemi cemaat cemaat ayrılmış her cemaatten ayrı
ayrı fikirler oluşmuş. Bu cemaatlerin hâli ya diğer Müslüman
geçinenler?
202
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
203
YÜZYILLARIN SIRLARI
Şimdi ne acıdır ki inek dışkısı dahi onlar için zor…
Bu görüntüler size ilahi bir ikazdır.
204
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
205
YÜZYILLARIN SIRLARI
206
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
207
YÜZYILLARIN SIRLARI
208
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
209
YÜZYILLARIN SIRLARI
210
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
211
YÜZYILLARIN SIRLARI
212
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
213
YÜZYILLARIN SIRLARI
Immanuel Velikovsky
214
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
215
YÜZYILLARIN SIRLARI
216
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
217
YÜZYILLARIN SIRLARI
218
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
219
YÜZYILLARIN SIRLARI
220
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
221
YÜZYILLARIN SIRLARI
222
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
223
YÜZYILLARIN SIRLARI
224
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
225
YÜZYILLARIN SIRLARI
226
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
227
YÜZYILLARIN SIRLARI
228
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
229
YÜZYILLARIN SIRLARI
230
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
231
YÜZYILLARIN SIRLARI
232
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
233
YÜZYILLARIN SIRLARI
234
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
235
YÜZYILLARIN SIRLARI
236
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
237
YÜZYILLARIN SIRLARI
238
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
239
YÜZYILLARIN SIRLARI
240
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
241
YÜZYILLARIN SIRLARI
242
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
243
YÜZYILLARIN SIRLARI
244
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KARA DİVAN
245
YÜZYILLARIN SIRLARI
246
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
“Ne peki?”
“Bakın efendim; çok şükür benim karşıma kendim gibi bir
kartal çıktı ve ben kendimi gördüm. Özümü, benliğimi hatırladım.
Ya ömrü boyuncu karşısına bir kartal çıkmayıp kendisini hâlâ
bir tavuk yavrusu olarak görenlere ne demeli? İşte onların halini
düşündüğüm için üzüldüm ve ağladım,” demiş...
Hayatın hep birkaç adım önünde yaşamaya çalışan iki sıra
dışı yazar, Orkun Uçar ve Hakan Yılmaz Çebi; iyi niyetli olmayan
birilerinin sürekli programlamaya çalıştığı dünyamızda neler
olup bittiğiyle ilgili düşüncelerini, yazılarını, analizlerini “kartal
yavrusu” olmak için bir araya getirdiler...
Acaba olabildiler mi?
Ya da siz olabilecek misiniz?
Belki de sizlerin kartal yavrusu olduğunuzu bu kitap hatır-
latacak; ne dersiniz?
247
YÜZYILLARIN SIRLARI
248
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
1. BÖLÜM
BİLİNEN BİLİNMEYENLER
249
YÜZYILLARIN SIRLARI
250
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
251
YÜZYILLARIN SIRLARI
252
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
253
YÜZYILLARIN SIRLARI
254
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
255
YÜZYILLARIN SIRLARI
256
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
257
YÜZYILLARIN SIRLARI
ona secde etmem,” deniliyor ya; oysa burada insana secde etme-
yecekti. Yaratan’ın eserine, haliyle yine Yaratan’a secde edecekti.
Kibir aklı alınca, ortaya Şeytan çıktı.
Dünyanın kaderine tesir eden bunca donanımlı bir varlığın insan
zekâsı üzerindeki tesirlerini görüyoruz. Daha önceki uygarlıkları,
yıkılışlarını, yıkılış sebeplerini bildiği için müthiş bir bilgi bankasına
sahip ve bunu kendine yakın insanlara aktarabiliyor. Bunu trans
halindeki birtakım Kabalacıların dünyaya şekil verdiklerinde daha
iyi anlayabileceğiz... Yani transa kiminle giriyorlar, bu akış, bu akıl
almaz bilgi nereden geliyor? Daha derin manasıyla bir metafizik
istihbaratın gücü ve kaynağını anlamak gerekiyor...
Konuyu görünen âleme çekerek devam edelim. Yeryüzünden
bu “cinni” uygarlıklar kaldırıldı. Peki, yerlerine gelen “insi” uygar-
lıklar pek mi rahat durdu? Onlar da yeryüzünün ilk meskûnları
gibi zaman zaman gemiyi azıya aldılar ve adları ancak mitoloji-
lerde, efsanelerde anılır hale geldiler.
Mısırlı rahiplerin Yunanlılara şöyle bir ifadeleri var: “Siz,
Yunanlılar, çocuksunuz; geçmişi hatırlamıyorsunuz. Çünkü siz,
Atlantislerin torunları ile önemli bir savaş yaptınız...” Hatta bunun
bir hikâyesi de şöyle anlatılır:
Atinalı devlet adamı ve şair Solon Mısır’a gider. Nil deltasında
bulunan Sais (Said) kentinin rahipleriyle konuşur. Bu rahiplerden
biri ona şöyle der:
“Ey Solon, siz Helenler hep çocuk kalırsınız, yaşlanmış bir
tek Helen yoktur.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Ruhunuz hep genç hepinizin. Eski bir geleneğe dayanan ne
bir görüşünüz var ne de kocalmış/ermiş bir bilginiz.”
Bu sözün doğruluğu en iyi bir şekilde mitoslarda görülür.
Bu amaçla Atinalılar 9 bin yıl öncesine kadar uzanan bir tarih
yazma hevesine girişirler.
258
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
259
YÜZYILLARIN SIRLARI
260
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
261
YÜZYILLARIN SIRLARI
262
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
263
YÜZYILLARIN SIRLARI
264
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
265
YÜZYILLARIN SIRLARI
266
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
267
YÜZYILLARIN SIRLARI
268
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
disiyle beraber gemide olanlar kaldılar. Ve yüz elli gün sular yeryüzünde
yükseldiler.” (Genesis: 7, 15-24)
“Ve gittikçe sular yerden çekildiler ve yüz elli gün bittikten sonra
sular azaldılar. Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ararat
dağları üzerine oturdu.” (Genesis:8, 3-4)
Kur’an’da ise şu ifade vardır: “Su çekildi iş bitirildi (ve gemi
gelip) Cudi’ye aram eyledi.” (Hud Suresi)
Diğer taraftan Nuh peygamber ve tufan ile ilgili on beş ayet
tespit edilmiştir. Tefsirleri de çıkartılarak fiziksel verilerle birlikte
bu ayetlerin uygunluğu mukayese edilmektedir. Bu kütlenin
Ağrı Dağı yerine başka bir dağda bulunması ve bu yörede Cudi
isimli bir tepenin bulunması Kur’an ayetlerinin doğruluğunu da
ispatlaması açısından hayli enteresan bulunmuştur.
Kur’an’da Nuh’un gemisi hakkında ayrıca şu ifadeler vardır:
“Şanım yüce hakkı için biz o gemiyi bir ayet (alamet, işaret, ibret) olarak
bıraktık.” (Kamer-15)
Ayrıca Hz. Nuh’un gemisinin enkazı Cudi Dağı’nda kaldı
hatta bu ümmetin ilkleri onu gördü diye rivayet eden sahabelere
bile rastlanmıştır.
Ayrıca gemiyle ilgili olarak yine ayetlerde geçen kelimeler
tahlil edildiğinde:
Elvah: Levhin yani levhanın çoğuludur.
Levh; ise tahta gibi yassı şeye denir veya bugünkü çelik
levhalardır.
Düsür: Disar’ın çoğuludur, “disar” ise çivi, perçin çivisi
dolayısıyla düsür da perçin çivileri manasına geliyor diye açık-
lamalar var.
Bu açıklamalardan yola çıkan birtakım araştırmacılara göre;
geminin iskeleti çelik “levhalarla, perçinlenerek” tamamlandı.
Aynı Yunus Suresi 12. ayette olduğu gibi, “Kevkaben” kelimesi
aslında Arapça yazılışta orijinaldir; oysa meallerde yani tercü-
269
YÜZYILLARIN SIRLARI
270
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
271
YÜZYILLARIN SIRLARI
272
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
273
YÜZYILLARIN SIRLARI
274
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
275
YÜZYILLARIN SIRLARI
276
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
277
YÜZYILLARIN SIRLARI
278
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
279
YÜZYILLARIN SIRLARI
280
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
281
YÜZYILLARIN SIRLARI
282
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
283
YÜZYILLARIN SIRLARI
284
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
285
YÜZYILLARIN SIRLARI
286
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
287
YÜZYILLARIN SIRLARI
288
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
289
YÜZYILLARIN SIRLARI
290
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
291
YÜZYILLARIN SIRLARI
292
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
293
YÜZYILLARIN SIRLARI
294
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
295
YÜZYILLARIN SIRLARI
296
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
297
YÜZYILLARIN SIRLARI
Nuh:
- Cebrail, diye cevap vermiş.
Şeytan, kendi kendine “demek ki bu Allah’ın istediği bir şey,”
diyerek ve devam etmiş:
- Bak, benim bu iki silahımla yoldan çıkaramadığım pek
nadir insan olmuştur. Tüm uygarlıkları perişan eden, toplumları
birbirine düşürdüğüm şu iki şeydir.
Nuh, daha fazla dayanamamış:
- Haydi, söyle, söyle artık, demiş.
Şeytan, kibirli bir sesle:
- Hırs ve kıskançlık, demiş.
Nuh, henüz bu iki silahın ne kadar güçlü olduğunu anla-
yamadığından:
- Nasıl yani, demiş.
Şeytan sormuş:
- Hz. Âdem’i Cennet’ten ne çıkardı?
Nuh:
- Ne çıkardı?
Şeytan:
- Hırsı değil mi? Allah ona o kadar güzellikler, mekânlar,
sonsuz imkânlar bahşetti; sadece ve sadece tek bir şeye dokun-
mamasını istedi. Buna rağmen gözü doymadı, uzanamayacağı,
haddi olmadığı şeye uzandı. Üstelik o kadar akıl almaz nimetler
içindeyken.
Nuh atası Âdem adına üzülmüş. Çünkü bu hırsın çok pahalıya
mal olduğunu anlamış. Ancak yine soramadan edememiş:
- Peki ya kıskançlık?
Şeytan kısa bir cevap vermiş:
- BEEEEEN!
298
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
299
YÜZYILLARIN SIRLARI
300
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
301
YÜZYILLARIN SIRLARI
302
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
303
YÜZYILLARIN SIRLARI
304
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
305
YÜZYILLARIN SIRLARI
306
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
307
YÜZYILLARIN SIRLARI
308
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
309
YÜZYILLARIN SIRLARI
310
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
311
YÜZYILLARIN SIRLARI
312
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
313
YÜZYILLARIN SIRLARI
314
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
315
YÜZYILLARIN SIRLARI
316
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Bir deniz kıyısına gelirler, çok güzel bir çocuğa onu çok
şımartacak şekilde davranan bir ailesi vardır. Hızır gelir, o güzel
çocuğu herkes sevecek zannederken sert bir tokat vurarak öldürür.
Artık Hz. Musa dayanamamaktadır,
“Sen ne yaptın?” der. “Artık ayrılacaksak ayrılalım, bak!”
der, “bize iyilik etti balıkçı, kayığını mahvettin, bize kötü dav-
ranan köyden geçiyorduk, duvarlarını yaptın, bu güzel çocuğu
öldürdün. Niye yaptın?”
Hz. Hızır, “Tamam anlatayım,” der.
“O balıkçının kayığına zarar verdim, çünkü öbür kıyıda sa-
vaşa hazırlanan bir kralın askerleri buldukları her sağlam kayığı
alıyorlardı. O yüzden ona bıraktım. Duvarı tamir ettim, çünkü
duvarın altında iki öksüzün, annesi babası tarafından çocuklara
bırakılan hazinesi vardı. Duvar zamanından önce yıkılıp, hazi-
ne ortaya çıksaydı, o hazineye köylüler el koyacaklardı, İşte bu
nedenle tamir ettim. Ve bu güzel çocuk, herkese zulmedecekti.
Güzelliğini bozdum ki, zalim olmasın.”
Hızır Aleyhisselam’la ilgili en güzel hikâyelerden biri bu-
dur.
Hakan Yılmaz Çebi: Hızır’ı, Kehf Suresi’nde layıkıyla tanıyo-
ruz. Ancak Anadolu’da sıkışanların derdine koşan, Noel Baba gibi
biri olarak düşünülmüştür. Hızır, Hz. Zülkarneyn’in teyzesinin
oğlu ve bir harp sanatı uzmanı, başkomutandır. Türk askeri ta-
rihinde pek çok hatırası vardır. Türk tarihi bir yönüyle Hz. Hızır
ve kuvvetleriyle yazılmıştır. Üstelik bu konuda “Lâdikli Ahmet
Ağa” diye yeni bir kitap çıktı. Konya Lâdik’te yaşayan bu Ümmi
Gayb Askeri’nin bu ilmi nasıl aldığı ve askeri operasyonlarda nasıl
kullandığının onlarca hatırası vardır. Bu âlemde bir Tayy-i mekân
hadisesi vardır. Adeta bir ışınlanma. Konya Lâdik-Washington
arası dört dakikadır Lâdikli Ahmet Ağa(34) için. Üstelik gittiği
yerlerden ufak tefek hediyeler de getirir.
317
YÜZYILLARIN SIRLARI
318
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
319
YÜZYILLARIN SIRLARI
320
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
- Ve Aleykümselam...
Binbaşı bulunduğu yerde titremeye başlar, fakat merak korkuya
galebe çalar. Bir kenara sinerek bu ölüler âleminin (Berzah Âlemi) ne
konuşacaklarını dinlemeye başlar.
Bir ses:
- Ey ihvan! der, bu gece Moskof keferesinin Müslümanlara olan
tecavüzlerinden bahsedelim. Bu kâfire bir ders vermek gerekti, ne çare
ki devlet onu cezalandıracak kudrette değildir.
O zaman başka bir ses:
- Öyleyse der, ona Japon kavmini musallat edelim.
Binbaşı daha fazla dayanamaz. Oradan evvela yavaş yavaş uzaklaşır
ve bulvara çıkınca koşarak evine varır.
Ertesi gün tabiatıyla tüm olanları asker arkadaşlarına anlatır. Subaylar
ve diğer memurlar ertesi gün Ali Efendi’nin kahvesine dolarlar. Kimse
bilardo oynamaz, herkesin gözü yine bir kenarda çubuğunu tüttüren
Rıza Efendi’dedir. Ondan olağanüstü bir hareket beklerler...
Rıza Efendi çubuğunu bitirir, ayağa kalkar, gözleri kalabalığın
içinde Binbaşıyı arar. Onu görünce eli ile işaret eder:
- Gel, gel... Buraya gel Paşa, der; Rus-Japon harbine hazır ol!
Ve kapıdan çıkar gider. Sene 1904... Rus-Japon Harbi vuku bulmuş
ve Rusya mağlup olmuş, Binbaşı da Paşa olmuştur.”
Orkun Uçar: Tüm bu gelişmeler ışığında medeniyetlerin
ve uygarlıkların dayanaklarından ve güç aldığı noktalardan da
bahsetmek gerek. Özellikle uzun yıllar İslamiyet’in bayraktarlığını
yapan Türklerin manevi olarak üstlendikleri veya üstlendirildik-
leri(!) bir misyonu dile getirmek de mümkün. Türklerin manevi
besin kaynaklarından bahsederken son yıllarda ortaya atılan İslam
peygamberi Hz. Muhammed’in Türk(37) olma iddiaları da bizce
tartışılmaya değer.
Hakan Yılmaz Çebi: Şimdi bu konu peygamberlik müessesinin
evrenselliğini bilerek ele alınması gereken bir konu. Zaten başka
321
YÜZYILLARIN SIRLARI
türlüsü akıllı bir insanın işi olmaz. Üstellik Hz. Muhammed tüm
insanlığa gönderilmiş bir rehberdir. Bütünleyici ve kuşatıcıdır. O
yüzden o zamana kadar gelen tüm peygamberleri ve getirdikleri
O’nun muhteşem şahsında muazzam bir eser haline gelmiştir. Bu
yönüyle bizler Hz. Muhammed’in etnik kimliğiyle ilgili söylenti-
leri ancak bir Halk Bilimi Kültürü olarak ele alırız, yoksa bunun
dışında evrensel bir Peygamber olma özelliğinin dışında başka
bir mana cüreti kimse göstermez, gösteremez de.
Hepimiz Hz. Âdem’in soyundan geliyoruz, ancak birtakım
söylentilerin ilmi gerçekliği medenice tartışılabilmeli elbet.
Hz. Muhammed’in Hz. Nuh’un oğlu Yafes, onun da oğlu
Türk’ten ve yine Hz. İbrahim’e kadar gelen silsileyle olan bağın-
dan bahsedilir. Bu konu zaman zaman birtakım araştırmacılar,
tasavvuf büyükleri hatta siyasiler tarafından dillendirilir. Ancak
kimse detaylar üzerinde ilmi bir araştırma yapmak istemez. Bunun
en önemli sebebi tüm kâinatın O’nun yüzü suyu hürmetine inşa
edilmesi, bu yönüyle yeryüzüne ait beşeri aidiyetinin çok ehem-
miyete alınmaması. Ancak bilinse ne olur? Haşimoğullarından,
Adnanoğullarından daha aşağılara inilip soyu şeceresi tam ifade
edilse; ha keza Hz. Muhammed, Hz. Nuh’un oğlu Türk’e kadar
şeceresi dayandırılsa Kıyamet mi kopar? Maksadı aşmadan tar-
tışılmasında hiçbir zarar olduğunu düşünmüyorum.
O yüzden bu tarz bilgiler halkın içinde hep binlerce yıl yaşar
ancak kitaplarda ciddiyetle ve genişçe yer almaz. Bu konuyu ilk defa
Beyazıt Camisi’nin avlusundaki Tarihi Çınaraltı çay bahçelerinin
birinde bir yazardan dinlemiştim. Eski bir yayınevi sahibi olan
yazar arkadaşım, beni değerli tarihçi ve yazar Dursun Gürlek ile
tanıştırmıştı. Dursun Gürlek, Hz. Muhammed ve sülalesinin ve
bölge insanlarının “Arabi müteharabi” olarak adlandırıldığını hem
anlatmış hem de bir kitabında yazdığını söylemişti. Bu konuyu
daha önce Türk Mitolojileri dersi aldığım öğretmenlerimden de
duymuştum.
322
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
323
YÜZYILLARIN SIRLARI
324
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
325
YÜZYILLARIN SIRLARI
326
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
2. BÖLÜM
GİZ KAPISI
Konular
1.Truva
2.Sümerler
3.Tanrılar Savaşı (Titanomakia)
4.Mu ve Atlantis
5.Büyük Türkiye Stratejisi
6.Şeytan
7.Nuh Tufanı
8.Piramitler
9.Hz. İdris
10.Cudi Dağı
11.Hz. Zulkarneyn
12.Hz. Hızır
13.Nephilim
14.Antropomorfizm
327
YÜZYILLARIN SIRLARI
15.Çin Piramitleri
16.APEX
17.Nefs
18.Kabala
19.Cin
20.Babil Kulesi
21.Ebu Hureyre ve Giz İlmi
22.Tevrat’ı Değiştirenler
23.İmam Şiblî
24.Kabollo
25.Masonluk
26.“G”nin Anlamı
27.34. Derece
28.144 Bin Alnı Mühürlü
29. Habiru (Hırsız)
30. Isaac Asimov
31. İlluminati
32. Kız Kulesi
33. 22. Kategori
34. Lâdikli Ahmet Ağa
35. (İsrail Metafizik) Yıldız İstihbaratı
36. Harut ve Marut
37. Hz. Muhammed Türk mü?
328
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
TRUVA
329
YÜZYILLARIN SIRLARI
330
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
331
YÜZYILLARIN SIRLARI
SÜMERLER
Medeniyetin Beşiği
Mezopotamya, Yunancada “nehirler arasında” anlamına
gelir. Bu bölge, dünyadaki en verimli topraklardan biridir ve bu
özelliğiyle büyük medeniyetlerin geliştiği bir bölge olmuştur.
Bu toprakların güneyinde bulunan ve bugün Kuveyt ve
Kuzey Suudi Arabistan olarak bilinen bölgeden çıkan bir grup
insan, diğer topluluklardan farklı bir dil konuşuyor, şehirlerde
oturuyor, hukuki düzene dayalı bir monarşi ile yönetiliyor ve
yazıyı kullanıyorlardı. Bu toplum, Sümerlerdi. M.Ö. 3000’den
itibaren büyük şehir devletleri kurarak gittikçe genişlemiş, geniş
kitleleri kontrol altına almışlardı.
Sümerler, ilerleyen tarihlerde, Akad toplumu tarafından
yenilgiye uğratılarak kontrol altına alınmışlardır. Ancak Akadlar,
Sümerlerin kültürünü, dinini, sanatını, hukukunu, yazısını, devlet
yapısını ve edebiyatını benimseyerek, Mezopotamya uygarlığının
devam etmesini sağlamışlardır.
Sümerler döneminde teknolojiden sanata, hukuktan edebiyata
kadar tüm alanlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Sümerlerin
gelişmiş ticaretleri ve güçlü bir ekonomileri vardı. Tunç metalürjisi,
tekerlekli araçlar, tekneler, heykeller ve anıtsal yapılar bu dönem-
deki hızlı gelişimin günümüze ulaşan kanıtlarından birkaçıdır.
332
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
333
YÜZYILLARIN SIRLARI
Zaman Kapsülleri
Sümerler, “Ziggurat” adını verdikleri kulelerde uzayı incele-
mişlerdir. Güneş ve Ay tutulmalarını önceden saptayabildikleri,
çeşitli kayıtlarda açıkça görülmektedir. Sümerlerin bir diğer
astronomik bulgusu da, pek çok takımyıldızın haritasını çıkar-
mış olmalarıdır. Güneş ve Ay’ın yanı sıra; Merkür, Venüs, Mars,
Jüpiter ve Satürn’ün de hareketlerini takip edip kaydetmişlerdir.
Bundan 5000 yıl önce Sümerlerin uzayla ilgili yaptıkları bilimsel
saptamalar, bugün uzay araçlarından gönderilen görüntülerle
doğrulanmaktadır.
Hiç şüphesiz bu durum, tarihin evrimi iddialarıyla tamamen
çelişmektedir. Ortada, günümüzün dev teleskopları, gelişmiş
bilgisayarları, her türlü teknik alt yapıya sahip gözlem merkez-
leri sayesinde ancak yeni elde edilmiş bilgileri, bundan 5000 yıl
önce keşfetmiş bir topluluk vardır. Bu durumda evrimci bilim
adamlarının yapması gereken, ön yargılarını bir kenara bıra-
karak, bilimsel ve tarihsel bulguların onlara gösterdiği gerçeğe
göre hareket etmektir. Ve bu gerçek, Darwinistlerin iddia ettiği
gibi, medeniyetlerin sürekli ilkelden gelişmişe doğru ilerlediği,
toplumların ve kültürlerin evrim geçirdiği tezinin bilimsel ve
tarihsel bir geçerliliği olmadığını göstermektedir. Medeniyetler
kuran, besteler yapan, sanat eserleri meydana getiren, görkemli
yapılar inşa eden, uzayla ilgili araştırmalar yapıp önemli veriler
elde eden, bilimsel gelişmelere imza atan, teknolojik buluşlar or-
taya koyan insanın tarihini sözde evrimsel bir süreçle açıklamaya
çalışmanın temelinde yatan neden, birtakım ideolojik kaygılardır.
334
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
335
YÜZYILLARIN SIRLARI
336
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
337
YÜZYILLARIN SIRLARI
338
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
339
YÜZYILLARIN SIRLARI
MU VE ATLANTİS
Kıyamet Savaşı
Binlerce yıl önce iki ayrı uygarlık, dünyaya hükmetmek için
savaşıyordu.
ATLANTİS ve MU...
Bir de Atlantis’in ve Mu’nun hükmünde olan tıpkı bugünkü
gibi devletler vardı ortada.
Dünya asırlarca barış nedir bilmemişti, iki bloğun mütte-
fikleri bu korkunç savaşta her çeşit silahı kullanıyorlardı. Bu
silahlardan bazılarını insanlık her geçen gün yeniden keşfedip
ortaya çıkarmaktadır.
Atlantisliler, beyni etkileyen silahların uzmanıydı. Bunlar
çeşitli hayaller görmeyi sağlıyorlardı.
MU’nun sakinleri NOA CALLER ise, ayarına göre düşmanı
felce uğratan ve öldürebilen türde silahlar yapıyorlardı.
ATLANTİS ve MU, savaşıyorlardı...
Ama nasıl olduysa olaylar kontrolden çıktı.
Kusursuz silahlardan biri bozulmuş ve dünyanın kaderi
çizilmişti. Birkaç yıl içinde parçalanıp tüm gezegeni felakete
sürükleyeceğinden korkuluyordu.
Ve bu savaş sahneleri tüm çıplaklığıyla Mitolojik üslupla
anlatılmaya çalışılmıştı.
340
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Atatürk ve Mayalar
James Churchward’ın dört ciltlik “Batık Kıta Mu Uygarlığı”
adlı eserlerinde, 12.000 yıl önce Asya ve Avrupa’yı Uygur
İmparatorluğu’nun yönetmiş olduğu görüşünü savunmuştur.
Uygurlar, Mu İmparatorluğu’nun devamıydı... Mu’lar ise
insanlığa uygarlığı öğreten millet...
Mayalar ise Mu’ların devamı...
Atatürk’ün Mu ve Mayalarla ilgilendiğini hepimiz biliyo-
ruz...
Mayaların dillerinde çok Türkçe söz olduğunu Atatürk
biliyordu. Bir meraklı emekli paşayı Meksika’ya maslahatgüzar
olarak gönderdi. Ona Mayaları inceleme görevi verilmişti. Tahsin
Paşa’nın sonra Mayatepek soyadını aldı. “Tepek” Mayacada
“tepe” demek...
Mu ilk uygarlık... Devamı Uygurlar...
Kazım Mirşan “Ön-Türkler” diyerek ve yazıtları okuyarak
boşluğu dolduruyor... Sümerler yedi bin yıl önce... “Tarih Sümer’le
başlar” diyenler var. Belki Atatürk de Muazzez İlmiye Çığ gibi,
Sümerlerin de Türk olduğunu düşünüyordu...
Sonra Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve devamı...
Bilge Kağan şöyle demiş:
“Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında ortasından insa-
noğlu yaratılmış. İnsanoğlunu yönetsin diye Atam Bumin İstemi Kağan
yaratılmış.”
341
YÜZYILLARIN SIRLARI
“YARABBİ
- Biz Türkleri ilminle zengin eyle!
- Güler yüz ve iyi huylarla lütuflandır!
- Öfkelerimizi tutacak sabır ve tahammülü üzerimizden eksik
etme!
- Sağlıkla güzelleştir!
- Memleketimizi mamur eyle!
342
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
343
YÜZYILLARIN SIRLARI
344
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
345
YÜZYILLARIN SIRLARI
346
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
347
YÜZYILLARIN SIRLARI
ŞEYTAN
İblis’in İsyanı
Her kim olursanız olun, sonsuz bir azap çekmenizi isteyen,
bütün varlığını buna adamış olan, son derece tehlikeli bir düş-
manınız var: Şeytan. Bir başka deyişle, Allah’ın lanetlediği ve
huzurundan kovduğu İblis ve onun takipçileri.
O en büyük düşmanımız. Bir efsane ya da bir masal değil,
gerçeğin ta kendisi.
İnsanlık tarihinin her aşamasında var oldu.
Yaşamış ve ölmüş milyarlarca insanı ateşin içine çekti ve
hâlen çekiyor.
Hiçbir zaman ayırım yapmaz.
Genç, yaşlı, kadın, erkek, devlet başkanı veya dilenci fark
etmez. Her insan bu düşmanın hedefidir.
Bu yazıyı okurken de sizi gözlüyor ve planlar yapıyor.
Tek arzusu var; olabildiği kadar çok insanı kendisiyle beraber
Cehennem’e sürüklemek. Zafer kazanması için insanların kendi-
sine tapınması veya çok uç sapkınlıklar yapmaları gerekmiyor.
İnsanlardan mutlaka Allah’ı inkâr etmelerini de istemiyor. Zaten
Allah’ı kendisi inkâr etmiyor ki, insanlardan özellikle bunu istesin!
Onun tek isteği insanları Allah’ın dininden ve Kur’an’dan uzak
348
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Şeytan’ın İsyanı
Kur’an’a göre Şeytan, ilk insan olan Hz. Âdem’den bu yana
insan neslini Allah yolundan saptırmak için çaba harcayan ve
Kıyamet’e kadar da harcayacak olan varlıkların genel adıdır. Tüm
Şeytanların atası ise, Hz. Âdem’in yaratılmasıyla birlikte Allah’a
isyan eden İblis’tir.
Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Allah Hz. Âdem’i yaratmış
ve meleklerden ona secde etmelerini istemişti. Melekler Allah’ın
emrini yerine getirirken, cinlerden olan İblis Hz. Âdem’e secde
etmedi. Kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu
öne sürdü. Bu itaatsizliği ve küstahlığı yüzünden Allah’ın huzu-
rundan kovuldu.
Allah’ın huzurundan ayrılmadan önce, insanları da kendisi gibi
saptırmak için Allah’tan süre istedi. Allah da ona Kıyamet gününe
kadar süre tanıdı. Böylece İblis’in insana karşı verdiği mücadele
başladı. Allah İblis’i ve ona uyanları Cehennem’e dolduracağına
hükmetti. Allah, Kur’an’da bu olayı şöyle haber vermiştir:
“Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik,
sonra meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ dedik. Onlar da İblis’in dışında
secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.
(Allah) dedi: ‘Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan
neydi? (İblis) dedi ki: ‘Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu
ise çamurdan yarattın.’
349
YÜZYILLARIN SIRLARI
350
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
351
YÜZYILLARIN SIRLARI
352
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
353
YÜZYILLARIN SIRLARI
354
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
355
YÜZYILLARIN SIRLARI
356
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
357
YÜZYILLARIN SIRLARI
358
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
NUH TUFANI
Nuh’un Gemisi
Kur’an’da zikredilen Cudi, bir dağ silsilesidir. Ancak şimdiki
bulunan gemi kütlesinin bulunduğu yer bir silsile içinde en çok
359
YÜZYILLARIN SIRLARI
360
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
PİRAMİTLER
361
YÜZYILLARIN SIRLARI
atmıştır. Kimya ve cam yapma sanatı yine ona aittir. Tıp ilminin
mucididir. Bu düşüncenin aslı da Mısır kaynaklıdır. Şöyle ki Eber
Papürüsleri’nde, Thot ilminin önderi olarak kabul edilir.
Piramitlerdeki Tarih 2045’te bitiyor
Bazı araştırmalara göre Keops Piramidi ki en büyük olanı,
Dev Bir Dünya Takvimi’dir. Bugünkü insanlığın sonunun yak-
laştığı okunmaktadır.
MISIRLILAR, yaptıkları duvar rölyeflerinde; Dünyanın sonu-
nun 2045 senesinden daha sonra olacağını hesaplamışlardır.
Dünya orijinal değerine kavuşuncaya kadar zaman periyotları
arasında nice medeniyetler yok olmuş ve nice medeniyetler de
yok olacaktır (!) Geriye kalanların birçoğu barbar bir Pirimitizm
içine düşerler. Pek azı da kültürlerini şehir kıtalarında korumaya
çalışırlar. Mısır medeniyeti gibi. Yeni baştan yeni medeniyetler
oluşmuştur.
Bu oluşum takriben 65 Milyon yılda, yani ilk insan Hz. Âdem
yeryüzüne indirilişinden bu yana 114 defa gerçekleşmiştir. Biz bu
yer değiştirmenin 114. evresinde bulunuyoruz.
Dünyanın jeomanyetik yer değiştirmeleri yani Güneş’e göre
kutupların yer değiştirmesinin 65 milyon yılda 114 defa olduğu,
böylece dünyanın 114 evre geçirdiği, bizim bu evrenin sonunda
olduğumuz, Kur’an’ın 114 sureden ibaret olduğu hakikatine
dikkat çekmek gerek.
Ayrıca ilk insan Âdem Aleyhisselam’ın 3. zamanın sonu 4.
zamanın başına doğru aniden ortaya çıktığı (65 Milyon yıl önce),
mağarada yaşamadığı, bina yapmayı, ekin ekmeği, çiftçilik yap-
masını bildiği iddiası var.
Ayrıca kendisine 10 suhuf verildiği de mevzu bahistir.
Ayrıca son medeniyetin de 21. Yüzyıl medeniyeti olduğu
evvelkiler gibi yakında yok olacağını, aniden yeryüzüne gelindiği
gibi aniden gidileceğini düşünenler fazla.
362
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
HZ. İDRİS
İlim Kapılarının Çilingiri Hz. İdris
Hz. İdris, Hz. Şit’in torunlarından bir peygamberdir. Kendisine
30 suhuf kitap verildi. Asıl adı Ahnuh (Hanuh)’dur. Kur’an-ı
Kerim’de, çok kitap okuduğu için ona İdris lakabı verilmiştir.
Ayrıca, kendisine peygamberlik, hikmet ve sultanlık verildiği için
‘müselles bin ni’me’ (kendisine 3 nimet verilen) de denilmiştir.
İdris Aleyhisselam’ın Babil veya Mısır’da Münif’de doğup yaşadığı
rivayet edilmiştir. Babasının ismi Yerd’dir. Annesinin ismi Berre
veya Esvet’tir. Kendisi Âdem Aleyhisselamın altıncı göbekten
torunudur. Âdem (a.s) kadar olan nesebi şöyledir: İdris (a.s) -
Yerd - Mehlail - Kinan - Enus - Şit (a.s) - Âdem (a.s).
Hz. İdris’in pek çok evladı olmuştur. Bunlardan en meşhuru
Metüselah’dır, çünkü Hz. Muhammed’in nuru Hz. İdris’den sonra
ona geçmiştir. Hz. Âdem’in oğlu Kabil’in evladından olan bir
topluma peygamber gönderilmiştir. Cebrail Aleyhisselam 4 defa
gelip ona Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmiştir. Hz. İdris’in
bunları insanlara 105 veya 120 sene bildirdiği rivayet edilmiştir.
Kendisine verilen birçok mucizelerden bazıları, ağaçlarda ne kadar
yaprak olduğunu bilmesi, havadaki bulutlara ‘çekilmeleri’ için
emir verebilmesi ve kendisinden sonra gelecek olan peygamber-
leri haber vermesi idi. İnsanlara Hz. Muhammed’in vasıflarını ve
363
YÜZYILLARIN SIRLARI
364
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
10
CUDİ DAĞI
365
YÜZYILLARIN SIRLARI
366
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
11
HZ. ZULKARNEYN
367
YÜZYILLARIN SIRLARI
368
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
369
YÜZYILLARIN SIRLARI
12
HZ. HIZIR
370
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
371
YÜZYILLARIN SIRLARI
372
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
373
YÜZYILLARIN SIRLARI
13
NEPHİLİM
374
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
14
ANTROPOMORFİZM
Kutsallık Yakıştırması
Antropomorfizm Yunanca; “insan biçiminde” anlamına gelir.
Anthropos “insan” ve morphe “biçim”dir.
Dinde tanrı ya da tanrılara, insana özgü niteliklerin yakıştırılması
anlamı taşır. Tanrısal varlıklardan, insan bedenine ya da bunun
bir parçasına sahipmişçesine söz edilmesi bir antropomorfizm
örneğidir. Tanrı’nın eli, Tanrı’nın gözü, Tanrı’nın ağzı gibi.
Aynı biçimde, insana özgü düşünsel özelliklerin tanrılara
yakıştırılmasına da antropomorfizm denir: Tanrı’nın iradesi,
Tanrı’nın şefkati, hatta Tanrı’nın sevgisi gibi.
375
YÜZYILLARIN SIRLARI
15
ÇİN PİRAMİTLERİ
Beyaz Piramit
Beyaz Piramit’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Çin’e yardım
malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı, 1957
yılında ilk kez “Life” dergisinde yayınlanmıştır.
Bu piramitleri araştırmak üzere 1994 yılında Şensi bölgesinde
bir araştırma gezisi yapan Alman bilim adamı Hartwig Hausdof
kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin
vermiştir. Hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö.
2500’ler civarındadır.
Bölge Çin Halk Cumhuriyeti tarafından ‘yasak bölge’ ilan
edilmiş olduğundan dolayı piramitler içerisinde bulunan Mısır
medeniyetinden çok ileri bir teknikle mumyalanmış olan cesetler
ve Ön-Türkçe yazıtlar üzerinde araştırma yapılamamaktadır.
376
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
377
YÜZYILLARIN SIRLARI
378
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
16
APEX
Karadelikler’in Bilinmezliği
İnsanlar, kendilerine yön gösteren Kutup Yıldızı’nın bir gün
yerinde olmadığını görseler buna ne anlam yüklerlerdi? Oluşumu
milyonlarca yıl süren bir yıldız bir gecede nasıl kaybolabilir?
Günümüz bilimi bu şaşırtıcı fenomeni açıklayabilmek için uzay-
zamanın sınırlarında dolaşıyor ve bilimcilerin karşısına her şeyin
içinde kaybolduğu kara delikler çıkıyor.
Kara delik, son derece yoğun bir kütle çekimine sahip olan
ve bu nedenle çekim alanına giren hiçbir şeyi, hatta ışığı bile bı-
rakmayan varsayımsal bir gök oluşumudur. Kara delikler, yıldız
evriminin erişebileceği son nokta olarak düşünülmektedir.
Herhangi bir yıldızı dengede tutan iki kuvvet vardır: Merkeze,
içeriye doğru olan kütle çekimi ve dışarıya doğru olan füzyon
patlamaları. Kütlesi Güneş’in en az üç katı olan yıldızlar çekir-
deklerindeki hidrojen yakıtlarının yüzde 10’unu tükettiklerinde
yıldızın merkezi içe doğru çöker; dış yüzeyi ise genişler ve soğur.
Böylece yıldız bir kırmızı deve dönüşür. Bunu izleyen evrede
helyum atomlarının karbona dönüştüğü tepkimeler sonucu enerji
açığa çıkar. Bu tepkimeler sonucunda yıldızın çekirdeği demire
dönüşür. Demir radyoaktif dönüşümlere elverişli bir atom olma-
dığı için çekirdek aldığı bu son hâli korur. Ancak, kendi kütle
379
YÜZYILLARIN SIRLARI
380
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
17
NEFS
381
YÜZYILLARIN SIRLARI
382
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
383
YÜZYILLARIN SIRLARI
384
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
385
YÜZYILLARIN SIRLARI
386
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
18
KABALA
Şeytan’ın Şifresi
Kabala, Tevrat inmeden çok daha önceleri Yahudi ruhban
sınıfının geliştirdiği bir öğretidir. “Negatif Güçlerin Öğretisi”
olarak tanımlanan Kabbalizm temelde Şeytan’ın dininin tüm
özelliklerini içerir. Masonluk tamamen kabalist öğretiye daya-
nır: “Modern masonluk kabalist esasları kabul etmiştir. Bundan başka,
mason sistemleri tamamıyla kabalist fikirlere ve ilme dayandırılır.” (Çırak
Kardeşlik Kolu, no.3 sf.13-14)
“’Gelenek’ veya ‘Ağızdan Kulağa’ anlamına gelen Kabala ‘sır’ esa-
sına dayalıdır. Bu sırların tamamı, Jerusalem Lodge (Kudüs Locası)’nın
üç kabalisti tarafından ezberde tutulur. Kabalistlerden biri öldüğünde
İsrail’in 70’ler meclisinden (Sanhedrin) en iyisi seçilir, diğer ikisi tara-
fından sırlara vakıf edilir.” (Türk Mason Dergisi, s.21, sf. 1095)
“Sanhedrin üyelerinin hepsi büyü bilmek zorundadır.”
(Das Reich Satans, Karl R.H Frick, sf:85)
Fal, kara büyü ve Şeytanlarla ilişki kurma ile ilgili bilgileri
kapsayan Kabala, Masonik öğrenimin temelini oluşturur. Bu ne-
denle kabalanın teorik ve pratik uygulamalarıyla ilgili bilgiler 33
kademeye ayrılmıştır. Kabala’nın vermeye çalıştığı eğitimin özü ise,
387
YÜZYILLARIN SIRLARI
388
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
19
CİN
389
YÜZYILLARIN SIRLARI
390
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
391
YÜZYILLARIN SIRLARI
392
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
“Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe
olan rüzgârı da Süleyman’a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş
bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı,
onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı
tattırırdık. Onlar Süleyman’a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar
(geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud
ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükreden azdır! Süleyman’ın ölümüne
hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç
kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi,
o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.” (Sebe Suresi 12-14)”
Cinni Uygarlıklar
Bediüzzaman Said Nursi Kamer’de Cin Sultanlığı olduğunu
belirtir. Buradaki Ervahı Habise’nin (Karanlık Ruhsal Varlıkların)
güneşin etrafında dönen peyk ve bazı taş parçalarının üzerinde
taht kurmuştur.
393
YÜZYILLARIN SIRLARI
394
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
20
BABİL KULESİ
Sinar Diyarı
Babil Kulesi adına ilk kez kutsal kitaplarda Tevrat’ın tekvin
kısmının ikinci bölümünde rastlarız.
“Ve bütün dünyanın dili bir ve sözü birdi. Ve vaki oldu ki, Doğu’ya
göçtükleri zaman Sinar Diyarı’nda (SÜMER) bir ova buldular. Ve
birbirlerine dediler: Gelin, kerpiç yapalım ve onları iyice pişirelim ve
onların taş yerine kerpiçleri ve harç yerine ziftleri vardı. Ve dediler:
Bütün yeryüzü üzerine dağıtmayalım diye gelin kendimize bir şehir ve
başı göklere erişecek bir kule inşa edelim ve kendimize nam yapalım.”
Tarihte kaydı geçmemekle birlikte ancak halk efsanelerinde
nesilden nesle aktarılana göre, Babil şehri meşhur avcı Nemrut’un
krallığını kurmuş olduğu bir yerdir. Müslüman geleneklerine göre
Hz. İbrahim ile uğraşan ve onu ateşe fırlatıp öldürmek isteyen
hain ve müstebit kral budur. Kutsal kitabın ikinci ve sonraki fa-
sıllarında anlatılmış olduğu üzere Babil adı dillerdeki karışıklığın
simgesidir. Kutsal kitaba göre kule tuğla ve katran (bitüm)’dan
yapıldı. ‘Babil’ kelimesinin İbranice, kökü ‘Balal’ olup ‘karışıklık’
anlamına gelir. Eski Akad diline göre ise Babil, ‘Babili’, ‘Tanrı
Kapısı’, ‘Tanrı Şehri’ demektir.
Anlatıldığına göre bu kule eski Şinar (Sümer) diyarında ka-
vimlerin bir araya gelerek inşa ettikleri ve insanoğlunun tanrıları
395
YÜZYILLARIN SIRLARI
396
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
21
397
YÜZYILLARIN SIRLARI
398
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
399
YÜZYILLARIN SIRLARI
400
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
401
YÜZYILLARIN SIRLARI
402
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
403
YÜZYILLARIN SIRLARI
404
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
405
YÜZYILLARIN SIRLARI
406
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
22
TEVRAT’I DEĞİŞTİRENLER
407
YÜZYILLARIN SIRLARI
ilişkin pek çok ayet vardır. Tevrat’ın çoğu yerinde kâhin olarak
hahamlar şu şekilde anlatılmaktadır: “Levi oğullarına Kâhinler
yaklaşacaklar, Rabb’in onları seçti ve her davada, her dövüşde onların
sözlerine göre olacaktır.”
(Tesniye Bölümü, 22/5)
“Ve her kim, Allah’ın Rabb’e hizmet etmek üzere orada duran kâhini
ve hâkimi dinlamayarak küstahlıkta davranırsa, o adam ölecektir.”
(Tensiye, 17/2)
“Artık vay hallerine! Kitabı kendi elleriyle yazıp sonra az bir değer
karşılığında satmak için: Bu Allah katındandır diyenlere artık yazıklar
olsun, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara, yazıklar olsun kazandık-
larına.”
(Bakara Suresi 79).
408
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
409
YÜZYILLARIN SIRLARI
410
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
411
YÜZYILLARIN SIRLARI
412
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
413
YÜZYILLARIN SIRLARI
SHABRİRİ
ABRİRİ
RİRİ
RİR
Rİ
414
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Filistin Talmudu
Filistin’de Tiberias, Sephoris ve Cesarea İbrani Akademileri
geniş bir şekilde Talmud üzerinde çalışıyorlardı. Aynı zamanda
da Babil etrafındaki İbrani akademileriyle sıkı bir şekilde temas
ediyorlardı. Fakat Filistin sık sık harp ve işgal tehlikesiyle karşı-
laştığından ve daha sonra da Hıristiyanlığın manevi bir kuvvet
olarak Yahudiliğe galebe çalması üzerine Filistin akademilerindeki
malumat biraz acele denecek bir şekilde bir araya getirilmiş ve
Filistin Talmudu meydana getirilmiştir.
Her ne kadar bu Talmud, Babil Talmudu gibi dev cüsseli
değilse de gene oldukça büyük bir eserdir. Aynı zamanda ha-
tırı sayılacak kadar da zengin bir içeriği vardır. Bu Talmud’ta,
“Haggadah” adı altında son derece ilgi çekici “büyü bilgisi”
mevcuttur. Babil Talmudu’nda bu “Haggadahlar” şiir halindedir
415
YÜZYILLARIN SIRLARI
Babil Talmudu
Filistin Talmudu’na; Babil Talmudu’nun baş kısmının bir özeti
de denilebilir. Çünkü bu Talmud aşağı yukarı Filistin Talmudu’ndan
bir süre sonra incelenmeye başlanmış olmakla birlikte, Filistin
Talmudu’nun bitirilmesinden çok daha sonra bitirilmiştir. Bu
Talmud, gayet kalın; on iki cilt halindedir.
Babil’in Nehardea, Sura ve Pumpedita Yüksek İbrani
Akademileri’nin diğer Yahudi araştırma merkezlerine yaptığı
kolektif çalışmanın mahsulüdür.
Babil Talmudu’yla ilgili en iyi araştırmayı ABBA ARECHA
yahut etrafındakiler tarafından RAV (bugün bu ismi bir araba
modelinde yaşatmaktadırlar) adı takılan bir Amorium denilen
Talmud araştırmacısı yapmıştır. Fakat her nedense Babil Talmudu,
Filistin Talmudu kadar edebi bir eser sayılamaz; çünkü içersinde
nokta ve virgül hatasını adeta saymanız mümkün değildir. Bu
Talmudları inceleyen yabancı birinin zihni onca imla hatası yü-
zünden allak bullak olur. Talmud’u incelemek isteyen bazı gayri
Yahudiler bu imla hatalarının kasten yapıldığı ve bu yüzden
cümlelerin birkaç türlü mana ifade ettiğini tespit etmişler fakat
çoğu kısımların asıl manalarını şimdiye kadar bulamamışlardır.
Bu Babil Talmudu’nun insanı güldürecek kadar acayip tarafları
da mevcuttur. Bilhassa “Pumbedite Akademisi” âlimleri tarafın-
dan etüt edilen bu Talmudlar da bu kitaba çok bağlı insanların
neredeyse bir fili dahi iğnenin deliğinden geçirebilecekleri ima
edilmektedir.
Talmud tamamıyla incelendiğinde; bir sürü keşmekeş, karışık-
lık meydana gelir ve anlaşılır bir konu bulmakta zorlanırsınız. Bu
sebeple Talmud’un elle tutulacak ve okuyucuyu alakadar edecek
kısımlarını vermek daha doğru bir yol olacaktır.
416
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
417
YÜZYILLARIN SIRLARI
23
İMAM ŞİBLÎ
418
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Şiblî’nin Eserleri:
Urduca Eserleri;
Musalmanon ki Guzaşta Ta’lim (Agra, 1887);
El- Me’mun; halife el-Me’mun’un hayatı (Agra, 1887);
Siretü’n-Numan, Ebu Hanife’nin hayatı (Agra, 1891);
El-Cizye, (Agra, 1891, İngilizce tercümesi Aligarh);
Kütüphane-i İskenderiye (Agra, 1891, ingilizce tercümesi
Haydarabad);
Sefernâme, (Agra 1893);
El-Faruk, Hz. Ömer’in hayatı (Kanpur 1899);
El-Gazali, İmam El-Gazali’nin hayatı (Kanpur 1903);
İlmü’l-Kelam (Aligarh 1903);
El-Kelam (Kanpur 1903);
419
YÜZYILLARIN SIRLARI
Farsça Eserleri;
Külliyat (Şiirler);
Arapça Eserleri;
El-Cizye (Aligarh), El-İtikadü’l-Ala’t-Temeddünü’l-İslami Li
Corci Zeydan (Lahnau).
420
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
24
KABALLO
Ölüm Habercisi
Yıllar önce Yahudi milyarder Serge Rubinstein polis tarafından
ölü bulundu. Hükümet bu hadiseyi sıradan bir cinayet olayı gibi
kapatmak zorunda kaldı.
Ancak, Amerikalı Polis Müfettişi Robert Lloyd, ölü Yahudi
milyarderin cesedinin etrafında hiçbir delil bulunmadığı için
öfkeyle söyleniyordu. Ölünün dehşetle açılmış gözleri muazzam
bir korku seansından sonra katledildiğini gösteriyordu. Katiller
yalnızca tek bir ipucu unutmuşlar yahut bilerek emsaline ibret
olsun diye kasten bırakmışlardı. Bu da maktulün kapanmış olan
sağ elinin avucunun içinde bulunan, üzerinde Şeytan ve alev
işaretleri ve arkasında da İbranice bir yazı bulunan platin bir
madalyon…
Bu madalyonu üniversite tarih kürsüsüne götüren polis mü-
fettişi orada İbrani kısmı Profesörü olan Allen H. God Bridge’i
bulmuş ve madalyonun üzerindeki yazı hakkında malumat
istemiştir. Yazıyı gören Profesör sapsarı kesilmiş ve kısaca şu
cevabı vermiştir:
Bunun üzerinde İbranice “HEREM” yazılıdır. Bu kelime
KABALLO tarafından idam edilecek olan şahıslara gönderilir.
421
YÜZYILLARIN SIRLARI
422
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
423
YÜZYILLARIN SIRLARI
424
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Siyon Protokolleri
Bir gün Çarlık Rusyası’nda bazı kişiler “Siyon Liderlerinin
Protokolleri”ni ellerine geçirdiler. Fakat insanlar bu protokolle-
rin gerçek olduğuna inanmadı. Talmud’ta hahamlarının söylediği
gibi “Gayri Yahudileri hayvanlarımız gibi idare ederiz.”
“Görünüz ve iftihar ediniz; gazeteler, kitaplar, dergiler, radyo, sine-
ma, televizyon hepsi elimizde gayri Yahudi sürülerini hoşlanmadığımız
her şeyden nefret ettiriyoruz. Millet, vatan, din sevgisi işimize gelmeyen
her mali sistem kapitalist sistem diyerek kitleleri bu sisteme düşman kı-
lıyoruz. İnsan yığınları bu fikirlerden başka fikirleri düşünmeyi kabahat
saymaktadır. Ne zaman işimize gelmeyen milli bir lideri çamurlamak
istesek ne zaman onları istediğimiz zaman yola sokmak istesek bütün
etraflarını bizim gördüğümüz gibi görmelerini arzu etsek, önümüzdeki
zile basar ve merimizdeki matbuata lazım gelen talimat veririz. Kısa çok
kısa bir zamanda bütün memleketi hatta bütün kıtaları çalkalayan bir
propaganda kampanyası başlar ve istenildiği zaman hedefe ulaşılır.
Genç nesil tamamıyla elimizdedir. Onlar için tek yüksek fikir şahsi
aşarıdır. Başka bir şey onlar için mühim değildir. Mektep kitapları tam
istediğimiz şekilde çıkmaya başlamıştır. Budala veliler çocuklarının 12
sene veyahut 16 sene mektep binasının içinde oturmasıyla son derece
iftihar edilecek bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Bütün bu seneler içinde
çocuğun karakteri tamamıyla değiştirilir. Ve realist bir şekilde düşün-
425
YÜZYILLARIN SIRLARI
426
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
25
MASONLUK
427
YÜZYILLARIN SIRLARI
428
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
429
YÜZYILLARIN SIRLARI
23. derecenin adı “Sandukai Esrar Reisi”, 32. Derecenin adı “Sırrı
Hafi Prensi”… Olması da gösteriyor ki, tamamen şifreli bir yapı-
lanma içerisindedirler. Bu kriptogram yapılanma çözüldüğünde
ise, haliyle “Kara Büyü Krallığı”na götürüyor bizleri.
Masonluk mademki, çağdaş, modern, açık-şeffaf toplum,
özgür ve hür irade sloganlarını kimseye bırakmaz; bu yukarıdaki
isimler ve dereceler nedir ki?
Bir de derecelenmenin sıralamasına bakarsak; bu 33. derece
(Amblemi iki başlı kartaldır) arasında Türkiye’de sadece “15” de-
rece olduğunu görürüz. 6’dan 9’a, 9’dan 14’e kadar derece yoktur,
boş bırakılmıştır! 14, 19, 20 ve 21 yoktur. 22’den 27.’ye kadar da
yoktur. 28, 29 da yoktur. Acaba bu kumpasa, bu “Lucifer/Şeytan
Kapanı”na düşenler bu boşlukların neden ileri geldiğini bilmiyor-
lar mı, sorgulamıyorlar mı? Yoksa bir şeyleri soramayacak kadar
düşüncesiz veya aciz mi bırakılmışlardır?
Görülüyor ki, Masonlukta gizlilik bütün derecelendirmenin
toptan memleketlere verilmemesiyle de sabittir. Her ülkeye ayrı
bir şifreleme yapılmıştır. Ve bu şifrelemeler önemli bir dolabın
(Kıyamet Sandukası) içinde tıpkı tohumluk fasülyeler gibi ayrı
ayrı muskalar üzerine devletlerin ismi üzerlerine işlenerek sak-
lanmıştır. Bu Kara Büyü Krallığı’nın Toplum liderleri eliyle bütün
devletler kontrol altında tutulmaktadır(!)
430
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
26
“G”NİN ANLAMI
431
YÜZYILLARIN SIRLARI
432
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
433
YÜZYILLARIN SIRLARI
434
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
27
34. DERECE
Derecelerin Sırrı
Uzaktan da olsa, Siyonizm, Yahudilik, Kabbala vs. konuların-
da bir şeyler okumuş, duymuş her insanın 33. dereceli Masonik
yapılanmadan haberi olagelmiştir. Ancak 34. derece hakkında
hiçbir yerde doğru dürüst yazılmış, derlenmiş bir bilgiye rastlaya-
mazsınız. Hatta kamuoyu bu 34. dereceyi hiç duymamıştır. Oysa
çok önemli bir derecedir ve Sanhedrin (70’lere) ne seçilebilecek
kıvama gelmiş üstadların derecesidir.
Bu dereceye ulaşma ritüeli sırasında hazırlanan ortamda, mum
ışığı (kısık derecede), tuz, kükürt, özel hazırlanmış tütsü (Şeytan’ı
çeken en sevdiği koku...) , kafatası, kılıç ve ip bulunur.
Locada yapılan duadan sonra Lucifer (Şeytan) gelir. Haham
“lanetli varlıkla” olan bağlantısını uzatabilmek için büyü argü-
manlarını takviye eder. Bu sırada şiddetli bir trans halinde haham
sol eliyle “3”ü, sağ eliyle “4”ü gösterir. Bu o anda oluşan “34.”
dereceyi gösterir.
Bu derecedeki Yahudi’ye “34. Derece”deki Kral Büyü Krallığı’nın
üstadı olarak; “Yücelerin Yücesi” adı verilir.
435
YÜZYILLARIN SIRLARI
436
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
437
YÜZYILLARIN SIRLARI
“Güneş ilahın gözüdür, her şeyi görür, daire, disk, ve tekerlek ile
bağlantılıdır.”
(Mimar Sinan Dergisi, sayı 55-57, sf.26)
438
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
28
439
YÜZYILLARIN SIRLARI
440
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
29
HABİRU (HIRSIZ)
441
YÜZYILLARIN SIRLARI
yerli halk arasında olan muharebeler seneler boyunca devam etti. Kenan
adı verilen Şarki Filistin’deki halk için Yahudiler harp ettiler…”
Devletsiz Yahudiler
Müstevli Yahudiler’in tarih boyunca istikrarlı bir devlet
halinde oldukları görülmemiştir. Uzun seneler boyu 12 kabile
halinde yaşamışlar ve hükümet halinde değil göçebe kabile ha-
linde günlerini geçirmişlerdir.
Bu hal Hz. Süleyman zamanına kadar böyle devam etti. Bu
kavmin, toplu ve nizamlı halde yaşadığı bir Hz. Süleyman devri
vardır ki, ondan bu yana günümüze kadar bu tufeyli kavmi bütün
milletlerin içine sokulmuş kanlarını emer halde buluruz. Onlar
ne Hz. Süleyman devrinin şaşalı devrini idame ettirmişler ne de
mukadderatlarına boyun eğerek içinde yaşadıkları milletlerle
namiskerane bir hayat sürmeye rıza göstermişlerdir.
Hz. Süleyman’ın her şeyden evvel en büyük başarısı, kavmini
vifak ve sükûnet içinde yaşatmış olmasıdır. Hz. Süleyman babası
Hz. Davud’dan miras kalan servetle Kudüs’ün imarına gayret etti.
Üstelik orasını bir ticaret merkezi haline getirdi. Körfez bir yerde
olmasına rağmen ticaret kervanlarını oradan geçirmeye mecbur
etti. Elde edilen muazzam servet ve dillere destan Hz. Süleyman
hazinesi sahibine gayet parlak bir hayat sürme imkânı vermekle
beraber Kudüs’ün imarına da yaradı. O müddet zarfında Yahudi
ülkesinde sulh ve sükûn hüküm sürüyordu. O güne kadar 12
kabile halinde yaşayan İsrailoğulları, kabile yerine on iki valiliğe
ve mıntıkaya ayrılarak ve devlet haline getirilmiş ise de bu da Hz.
Süleyman yaşadığı müddete münhasır kalmış Hz. Süleyman’ın
güçlü eli ölüm dolayısıyla idareden çekilince devletleri yıkılmış
mahvı nabud olmuştur. İşte Yahudi devletinin tarih boyunca
saltanatı bundan ibarettir.
Neticede 430 sene Mısır’da esaret hayatı geçiren ve Firavunların
vücuda getirdiği gayet büyük inşaatlarda köle olarak çalıştırılan
Yahudiler, ne garip ki zulüm ve tazyik gördükleri nispette çoğal-
442
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
443
YÜZYILLARIN SIRLARI
444
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Firavun dedi: Yehova kimdir ki; İsrail’i salıvermek için onun sözünü
dinleyeyim? Yehova’yı tanımam ve İsrail’i de salıvermem. Ve dediler
İbranilerin Allah’ı bize rast geldi, rica ederiz, çölde üç günlük yol gidelim
ve bizi veba ile veyahut kılıçla vurmasın diye…”
Yahudilere göre Yahova ile Hz. Musa arasındaki münase-
bet, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen peygamber Hazreti Musa’dan
bambaşkadır.
445
YÜZYILLARIN SIRLARI
30
ISAAC ASIMOV
446
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
447
YÜZYILLARIN SIRLARI
448
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
449
YÜZYILLARIN SIRLARI
450
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
31
İLLUMİNATİ
451
YÜZYILLARIN SIRLARI
32
KIZKULESİ
452
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
453
YÜZYILLARIN SIRLARI
33
22. KATEGORİ
454
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
34
455
YÜZYILLARIN SIRLARI
Ledun İlmi
Bu ilmin lütfedildiği kişiler Muradlardır. Yani bir irşad edici-
nin talebesi olmakla bu ilim elde edilemez. Âlim olmak, Mürşid
olmak ayrı bir san’attır.
Mürit, Allah’ı arayan ve bulan kişidir. Murad ise Cenabı
Mevla’nın bulduğu/seçtiği. Mürit iradesine bağlı olarak gevşek
davranabilir, yapamayacağım diyebilir; ancak Murad’ın böyle bir
hakkı yoktur. Zira vazifelendirme padişahtan geliyor, reddedile-
mez. Son derece Zahir ve Batın ilimlerde yüksek derece yetişmiş
birisi bu ilmin mümessili olduğu gibi, hiç okumamış, hatta birkaç
surenin dışında sure bilmeyen insanlar bile bu Gayb Ordusu’nun
neferi olarak vazifelendirilebilir.
Muhyiddin-i Arabi gibi bir ilim zirvesi yanında az sonra
değineceğimiz Lâdikli Ahmet Ağa gibi bir ümmi zat-ı muhterem
de olabilir. Bu lütuf sahibinin tasarrufu cevahirini yaratanı bilir.
Bu ilim çoğunlukla tanımadığınız bir Pir-i Fani’nin sekerat ha-
lindeyken size içirdiği bir tas su’yla bazen de yedirdiği herhangi
bir yiyecekle açığa çıkar. (Nitekim Lâdikli Ahmet Ağa da Birinci
Dünya Savaşı’nda Kanal Harekâtı sırasında vurulup öldü diye
bırakıldığı bir sırada bir atlı tarafından “su içirilerek” tayyi mekân
yaptırılır.)
Bu suyu içtikten sonra gelenin rüyada mı yaşadığını hayatta
mı olduğunu analiz etmeniz ne kadar zamanınızı alıyorsa; içtiğiniz
suyun su mu başka bir şey mi, somut mu soyut mu olduğunu da
anlamanız o kadar vaktinizi alacaktır. Ancak susuzluktan çatladığınız
bir anda suya kandığınızı bilmeniz işin bu maiyetini daha fazla
kurcalamanıza gerek olmadığını cevaplamanıza yetecektir.
456
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
457
YÜZYILLARIN SIRLARI
Havasın Teknolojisi
Havasın teknolojisi, Esmayı İlahiye’ye bağlı sırlar!
Onlar kendilerine verilen, kendilerine bildirilen ESMA’yı
üç/beş defa ya da her ne kadar tekrarlanması gerekiyorsa, onu
söyleyip sır olup gidiyorlar. Bize garip gelen, imkânsız görünen
şeyler maddeden beri o âlemde öylesine sıradan ki…
O muazzam görünmeyen mücerret teknolojiden geriye sadece
avam olan bizlere kalan miras sadece şu üçüdür:
Şecere (Soyağacı)
Hırka
Mühür
Lakin Lâdikli Ahmet Ağa vefat ettikten sonra oğlu Zekeriya’ya
gelen Gayb Âlemi’nin Üç Atlısı da bu görünür mirası istiyorlar
kendilerinden. Zira Zekeriya daha işin başında hikmeti anlaya-
mamış, mirastan olmuştur. Bunların da artık ehline verilmesi
gerekiyordur…
458
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
459
YÜZYILLARIN SIRLARI
460
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Kore Savaşı
“Kore Savaşı’nın olduğu yıllarda, yine bir ziyaretimde; Hacı Baba’yı
ziyaret için Lâdik’e gitmiştim, gece odasında kalıp odasında misafir olduk.
Yatsı namazına kadar beraber kaldıktan sonra, Hacı Baba namazı kıldı
ve sonra bizden müsaade alıp gitti. Sabah namazında geldi ve bize:
- Bugün Kore’de idik; Türk askeri çember içine girmiş, imha edilmek
üzere idi. Kurtarılmak için Mevla’dan izin çıktı, manevi arkadaşlarımla
Kore’ye yetiştik. Bizim askerin önüne düştük. Kâfir askerleri bizi görürler;
lakin bizim askerler göremezler. Kılıçları çektik, küffar askerini kılıçtan
geçirerek bizim askere yol verdik. Bakın sabah radyo haberleri verirken
duyacaksınız, dedi.
Sabahleyin bir radyo getirdiler, ilk haberleri açtılar:
‘Kore’de bulunan, Albay Tahsin Yazıcıoğlu komutasındaki Türk
çember içine alınmış. İnanılmaz bir kahramanlık örneği vererek çemberi
yarmış, kafirleri perişan etmişler...’ diye radyo haber veriyordu!’
Çemberi yaranın kimler olduğundan onların haberleri yoktu. İşte
Allah’ın manevi ordularının vazifeleri!”
461
YÜZYILLARIN SIRLARI
462
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
463
YÜZYILLARIN SIRLARI
464
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
35
465
YÜZYILLARIN SIRLARI
466
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
36
HARUT VE MARUT
467
YÜZYILLARIN SIRLARI
468
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
469
YÜZYILLARIN SIRLARI
37
470
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
Kerbela
“Kızılbaş Kürtler” adlı kitapta çok ciddi bir analize yer veriliyor.
Türklerdeki Hz. Ali sevgisinin gerçek Ali sevgisi olan mezhepsel
bir Ali sevgisi olmadığını, sadece Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’in
oğlu Zeynel Abidin’den dolayı Türklerle Peygamber sülalesinin
nasıl karıştırıldığını ve Türklerin kanının çoğunda Sahabe kanı
olduğunu savunan derin bir araştırma.
471
YÜZYILLARIN SIRLARI
Kızılbaş Türkler
Şimdi, Hz. Muhammed’in Türk kanı taşıyıp taşımadığı üzerine
tartışma yaratacak, Nihat Çetinkaya’nın “Kızılbaş Türkler” adlı
kitabından önemli bir alıntı yapıyoruz. Böylelikle aslında nelere
dikkat çekmek istediğimiz daha net olarak anlaşılacaktır:
“… İslam’ın ilk yıllarında, Sasaniler ile Bizanslılar arasındaki
mücadelelerde önemli roller oynayan Göktürkler, Hazarlar ve
Avarlar hakkında Araplar bilgi sahibiydiler. Bu mücadelelerde
“Kur’an’da belirtildiği üzere, Müslüman Bizans, Mekke müşrikleri
İran”[1] yanlısıydı. Türkler, Emeviler dönemi Müslüman Arap
ordularının Türkistan istilası sırasında Arapları daha yakından
tanımışlardı.
472
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
473
YÜZYILLARIN SIRLARI
474
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
475
YÜZYILLARIN SIRLARI
UR-“FA”
Bu “Cömer” ve “Kümari” adlarıyla, M. Ö. VII. Yüzyılda Saka
Türkleri’nin önünden, Kafkaslardan, Azerbaycan ve Anadolu’ya
476
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KANTUR
Türklerin ulu destanı “Dede Korkut Kitabı”nda geçen 12
hikâyeden 6. hikâyenin adı “Kanglı Koca oğlu Kanturalı boyu”
olup, destan kahramanının adı da Kanturalı’dır.
Hz. İbahim’in babasının adı olarak geçen Tarek, “Türk”
adıyla alakalıdır. Araplar “Türkler” adını “Etrak”, “Türkmenler”
ise “Terakime” şeklinde telaffuz ederler. İbrahim’in babasının
477
YÜZYILLARIN SIRLARI
478
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
479
YÜZYILLARIN SIRLARI
480
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
481
YÜZYILLARIN SIRLARI
482
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
[15] Togan, Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi, Umumi Türk tarihine
Giriş, 3. Baskı, Enderun kitabevi, İstanbul 1981, s. 41.
[16] Ögel, Prof. Dr. Bahaeddin, Türk Mitolojisi, c. 1, Türktarih
Kurumu Yay., Ankara 1971, s. 398.
[17] İzmirli, Prof. İsmali Hakkı, a.g.m., s. 1014.
[18] İzmirli, Prof. İ. Hakkı, a.g.m., s. 1014; Kantura hk. Bkz.
İbn Kesir, a.g.e., c.1,s. 254.
[19] Türk tarih ve kütürünün önemli eserlerinden biri olan
Türk hakanı Ebulgazi Bahadır Han’ın yazdığı Arapça ifadesiyle
“Şecere-i Terakime” adlı eserin Türkçe söylenişi “Türkmenlerin
Soykütüğü”dür.
[20] As’lar, Saka Türklerine mensup Şamani inançlı göçebe-
lerdi. Bak, Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 34.
[21] Günümüzde, İran, Azerbaycan ve Doğu Anadolu’da bir
kısım Oğuz Türklerine verilen “Azeri” adı, anlam “Azer” adıyla
alakalı olmayıp Azerbaycan adındaki, Farsça ateş anlamında
olan “azer” den türetilmiştir. Bu adın, Doğu Oğuz boyları için
“Azeri Türkleri” olarak kullanılması esasen yanlıştır. İran ve
Azerbaycan Türkleri, kendileri için “Azeri” demezler. Hele İran
Oğuzları arasında tepkiyle karşılanır. Şöyle ki; Azerbaycan adı iki
sözden oluşur. Azer ve Baycan; “Azer/ateş”, baycan = yer, top-
rak, ülke” anlamında olup “Azerbaycan=Ateşler ülkesi” veyahut
“Odlar Yurdu” anlamındadır. Anılan bölge eskiden ateşe tapan
Zerdüştlerin yaygın olduğu bir bölge idi. Her tarafta “ateşgede”ler
olmakla buraya “ateşler ülkesi” yahut ateşe tapanların yurdu
anlamında “Azerbaycan” denilmiştir. Azeri ise “Ateşi” yani ateşe
tapan anlamındadır.
Bu söz daha çok Azerbaycan Türkleri kastedilerek Türkiye’de
kullanılır. İlk defa, Ord. Prof. Dr. F. Köprülü tarafından 1991
yılında çıkan Türk Yurdu mecmuasında yazdığı “Azeri Lehçesi”
adlı makalesiyle ifade edildi. Bu makale daha sonra Avrupa’da
çıkmaya başlayan İslam Ansiklopedisinde genişletilerek “Azeri
483
YÜZYILLARIN SIRLARI
484
HAKAN YILMAZ ÇEBİ
KAYNAKÇA:
Dünya Tarihi: Firizan Kınal: sf. 12.
Mitoloji: Azra Erhat. Atlantis Bahsi-Nemesis-Hermes Bahsi,
Atom: Ümit Şimşek, sf. 11.
Bugün gazetesi sf. 5 30.1.1992
Nostradamus ve Düşündürdükleri, sf. 48.
Kur’an Çağında Göklerin Fethi, sf. 33.
12. Sayı Bilim ve Teknik Ozon makalesi.
Evilasyon sf. 3–4.
485
YÜZYILLARIN SIRLARI
486