Professional Documents
Culture Documents
PEYNİR GEMİSİ
Parantez Yayınları
Mizah Dizisi
: 2
Çizgiler : Metin Üstündağ
Baskı Aksüt Matbaası
WOOW!.. İŞE BAK ABİ YA
SOSYETE İMANA GELDİ
6
nirzadelerin kızı Ayşe'nin zengin ve şişko kocasını bırakıp şoförüne kaç
ması idi.
Ayşe "PresseManagger"ı ile yaptığı açıklamada, "Kocam ile ibadet
konusunda anlaşamıyorduk. Ne zaman ibadet edelim desem bugün
yorgunum diyor, sırtını dönüyordu. Oysa şoförüm Zeynel öyle mi?
Her gün 3 kez ibadet edebiliyoruz," dedi.
Ayşe Peynirzade'nin kocasından boşanır boşanmaz şoförüne Yeni-
köy Şamdan SA'da dillere destan bir imam nikâhı kıydıracağı söyleni
yor.
GÜNEYDOGU'DAN BOKTAN İŞLER
s
Arkadaşlar açlıkla karşı karşıya kalan köylülere yanlarındaki Arı Ma
ma paketlerini dağıtmışlar. Yesinler diye tabii. Sonra mamaiarı tahlil
eden Hıfzıssss... İşte o kurum var ya mamaları tahlil etmiş, içinde in
san dışkısına rastlanmış. Olay bundan ibaret. Hadi canım güle güle.
Hayırlı işler, ekstra başarılar.
- Köylüler biz mama filan yemedik diyorlar ama?
- Ay sen hâlâ burada mısın? Deme mama yemedik diyorlar... Ah
şimdi hatırladım. Mama yiyenler Çukurcalılardı. Nasıl da unuttum. Ha
ha ha... Biz Yeşilyurtlulara mama değil para vermiştik. Biliyorsunuz
yapılan tahliller sonucu parada insan dışkısı bulunmuş. Tabii bunlar
hayatlarında ilk defa para gördükleri için paraları yutmuşlar. Böylece
nooolmuş? Ha ha ha!.. Hadi güle güle... Hayırlı işler, ekstra başarılar.
- işler böyle değil beyefendi. Köylülerin açık ifadesi var. Okulun önün
de sıraya sokulmuşlar ve muhtarın cebine önceden doldurulan bokları
avuç avuç yemişler.
- Hımmm. Malatya'nın nesi meşhur?
-Kayısısı...
- Ya Diyarbakır'ın?
- Karpuzu...
- Peki ya Yeşilyurt köyünün?..
- Bilemedim.
- Bilemezsin ya. Bu köyün boku meşhur boku... Bunlar kayısı,
karpuz yer gibi bok yerler. Hani İstanbul'da Sinema Günleri, fotoğraf
günleri var ya, bu köyün de "Geleneksel Bok Günleri" var. Hatta ihti
yaç fazlasını ihraç ederler. Amerika'da özel kursta iken görmüştüm.
Dükkânlarda "Yeşilyurt'un taze boku geldi" diye yazıyordu.
- Peki siz hiç yediniz mi?
- Hayır? Bende ülser var doktorum izin vermedi.
- Ama köylülerin ülseri var mı yok mu kimse düşünmüyor. Dayamışlar
önlerine...
- Biliyorum efendim. Bazı ufak tefek hadiseler olmuş. Adli merci
ler soruşturma açtılar çok şükür.
- Soruşturma açılmış ama köylüler hiçbir savcı gelipde bizimle konuş
madı diyor.
- Konuşmazlar tabii efendim. Köylülerin ağzı kokuyormuş... Yani
v
dişleri çürük filan... Heh he he... Hadi canım güle güle... Hayırlı işler,
ekstra başarılar.
- Peki soruşturma sonucu ne oldu?
- He he he... Akıllı çocuk sen ne çok şey soruyorsun böyle. Akşa
ma yatıya kal. Sana yemek ısmarlayalım. Bir şeyler ye öyle git...Ve
birşeyler, ye...
- Hayır ben soruşturma sonucunu merak ettim.
- Valla soruşturma birkaç koldan sürüyor. Bize gelen haberlere
göre olayda ihmali görülen Paris Belediye Bandosu ve NBA oyuncu
larından Isaac Thomas hakkında soruşturma açılacakmış. Daha ne
olsun kardeşim?..
- Ama basın ve muhalefet partileri sizinle aynı görüşte değil. Olayı
Meclis'e götüreceklermiş...
- Ne diyorsunuz buna?
- Bokunuzu yivim kardeşim... Olayı büyütmeyin işte... İki çocu
ğum var. Beni işten atarlarsa çotuğum çocuğum ne yer sonra?
- Siz yedirecek bir şeyler bulursunuz beyefendi.
- Olayın üstüne gitmeyin işte. Söz veriyorum. Hemen köyden çı-
kıcaz.
- iyi köyden çıkarken sifonu çekmeyi de unutmayın sakın...
10
FİLHAKİKA KIZ ÖĞRENCİ YURDU YÖNETMELİĞİ
- ilyaaas. Oğlum bir kâğıt bir kalem getir de, şu yurdu bir hizaya soka
lım gayrı.
- Buyrun Müdür Bey. Ama yeni yönetmeliği dün asmamış mıy
dık?
- Onu yırtıp yerine benim eski bir davanın hükmünü asmış orospu
lar.
- Hani şu küçük yaşta he he he...Küçük yaşta...He he...
- Küçük yaşta aldım sazı elime mi diyecektin yiğenim? Yahu bunların
hepsi KGB ajanı Allah'ıma. Mata Hari hepsi. Nerden bulmuşlar o mahke
me dosyasını anlamadım. Allah'tan bakanlık yetkilileri bu orospular gibi
düşünmüyor. Yoksa boku yimiştik. Neyse yaz şinci:
1. Yurt dahilinde orospuluk yapmak yasaktır.
. 2. Yurt kapısı saat 20.30'da kapanır. Sinema, tiyatro ve kitap fuarı gibi
edepdışı yerlerde oralarını buralarını elletirken vakti kerahati unutup yur-
dageç kalan orospulara kapı açılmayacaktır. Geçgelenler ertesi gün Züh
revi Hastalıklar Hastanesi'ne sevk edilecek, AİDS ve bakire raporu ge-
ıı
tirmeyen yurda alınmayacaktır.
3. Telefonla konuşmak suretiyle de orospuluk yapmak yasaktır.
Bu nedenle soyadı tutmayan şahıslarla konuşurken yakalananlar
derhal Zührevi Hastalıklar Hastânesi'ne sevk edileceklerdir.
4. Hafta sonu gezileri yurt görevlUeri nezaretinde ve toplu olarak yapı
lacaktır. Servislerimiz saat 10.30'da hareket edecektir. Muhtelif camilerin
ziyaretinden sonra topluca öğle namazı eda edilecek, oradan da Gülhane
Parkı'na gidilecektir. Hayvanlara kabuklu yemiş vermek ve orospuluk
yapmak yasak olup ayağındaki prangayı çıkarmak isteyenler Zührevi
Hastalıklar Hastânesi'ne zevk edileceklerdir.
5. Diğer günler okula gitmek bahanesiyle yurttan ayrılan kız öğ
rencilerin 15 dakikada bir kız olduklarını gösteren bakire raporunu
yurda ulaştırmaları zaruridir.
6. Yurda dışarıdan kitap getirmek yasaktır. Kitap okumak isteyen
orospular, kitaplıktaki "Tam İlmihal, Saadet-i Ebediyye, Bir Taş Ak Bir Dö
şek" adlı kitapları okuyabilirler. Bunları okumanız tavsiye olunur. Okumak
mecburidir. Okuyamayan orospular Zührevi Hastalıklar Hastânesi'ne
sevk edileceklerdir.
7. Pencere camlarındaki siyah boyayı kazımak, demir pancurlar
üzerinde orospuluk yapmak amacıyla delik açmak kesinlikle yasak
tır. Bu eyleme karışanlar Zührevi Hastalıklar Hastânesi'ne sevk edile
ceklerdir.
8. Dolaplarda Orkide bulundurmak yasaktır.
- Ne orkidesi Müdür Bey?
-Ben ne bileyim yahu. Orkide mi, ne öyle bir ismi varya. Kızlar kullanı
yor hani. Steyfril diye bir de gavurcası var. Ne işe yaradığını bilmiyorum
ya. Yasakladım işte. Ayrıcana OB veTampaks denen minik tenasül uzvu
na benzer naneleri dolaplara koymak yasaktır, aramalar sırasında dolap
ta bu nanelerden bulursam dolabı ve sahibini Zührevi Hastalıklar Hastâ
nesi'ne sevk ederim ona göre.
9. Okula giderkene türban takmak isteğe bağlı olup sıkıyorsa tak
mayın. İçerde ise her türlirgecelik, kombinezon, içinizi gösteren şef
faf iç çamaşırı ile dolaşmanızda bir mahsur yoktur, Ben sizin babanız
yaşındayım yavrularım. Yavrularım benim.
10. Dolaplara George MaykıPın ve Tarık Tarzan'ın resimlerini yapış
tırmak yasaktır. Kantine bol miktarda renkli fotoğrafımı dağıttım. Bu re-
12
simlerden alıp asabilirsiniz. Ben sizin babanız yaşındayım.
1 1 . Yurt elektrikleri saat 21.00'de kapanacaktır. Bu saatten sonra
odanıza babanız yaşındaki bir adam girse dahi ışıklar yakılmayacak
tır. Işıkları yakan olursa Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne sevk oluna
caktır.
De hadi bu kadar yeter. Bunu şimdi gidip duvara asalım. Yurdun
namusu bizden sorulur.
- Müdür Bey, Müdür Bey.
- Ne var lan İbrahim.
- Karınız Müdür Bey, karınız.
- Ne olmuş karıma Ibrahaaam?
- Bizim müstahdemlerden biriyle kaçmış az önce.
13
DİKENİ KİM DİKTİ?
ŞİİRLERLE OSMAN FERİT VAKASININ PERDE ARKASI
14
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini" şiiriyle biten bir yazı döşen
di.
18 HAZİRAN: Gazeteyi satın alan Haşim Nadir ise, "Öyle bir gazete
yapacağım ki, yelkenleri atlastan, halatları ibrişimden olacak, "diyerek işe
sıvandı.
Fakat işleri dolayısıyla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezihi Demir-
kont'a vekalet verdi.
12 Eylül ve sonrasında gazetelerin kapatılması, toplatılması ve gaze
tecilerin 520 yıllık cezalar alması konusunda vermediği mücadelelerle ta
nınan Demirkont, gazetenin ilerici, liberal, muhafazakâr, Atatürkçü, ma
neviyatçı, edebiyatçı, toplumcu, komünist ve faşist bir çizgi izleyeceğini
açıkladı.
19 HAZİRAN: Rahmi Oturan gazeteye müdahale edileceğini anlaya
rak, araya temsilci sokulmasını kınayan bir yazı yazdıı.
Yazı
"Biz gene eleştiririz zammı, marnını
Kim diker Yalova kaymakamım"diye bitiyordu.
1 TEMMUZ: Bu yazıya çok sinirlenen Nezihi Demirkont, küçük ilanlar
köşesinde yazdığı
"Çobana para verdim
Seni dikmeye geldim" şiiriyle "Diken" sütununu protesto ediyordu.
5 TEMMUZ: Hormonlu etlerTürkiye'de yazısının üzerine konulan me
meleri bantlı Özal ise, "Resmi Gazete'de cevap hakkını kullanarak, Rahmi
Oturan'a cevabi bir şiir yazdı.
"Önce açıkça şunu ifade edeyim
Resmi görünce dedim bu diyardan gideyim.
Gazeteni de satın aldırdım daha nideyim
Bana seni gerek, seni... Öpeyim..."
15 TEMMUZ: Gelişen olaylar üzerine patron Haşim Nadir, Rahmi
Oturan'ı Londra'ya çağırıp kulağını çekti.
18 TEMMUZ: İngiltere'de kulağı çekilen Rahmi Bey, Türkiye'ye dön
dü.
20 TEMMUZ: Gazetenin sağlık köşesi yazarı Pierre Movline'in yaptığı
ameliyatla uzayan kulak, eski haline getirildi.
24 TEMMUZ: Gazete muhalefeti sürdürüyor. PTT ve elektrik zamları
üzerine Rahmi Oturan'ın yazdığı
15
"Karpuz aldım ham çıktı Tontonum
Karpuz aldım ham çıktı...
Hiç ummazdım Tontonumdan
Kabak gibi zam çıktı. Tontonuma ben yandı
şiiri üzerine ANAP tekrar karıştı.
25TEMMUZ: Nezihi Demirkont, gazeteye bir özür yazısı getirdi ve ya
yınlanmasını istedi.
26 TEMMUZ: Özür yazısı, "Satılık Vasıta" ilanları arasında 5 punto
olarak yayınlandı.
3 AĞUSTOS: Haşim Nadir, Demirkont'u arayarak aktif bir denetleme
yapmasını istedi. Demirkont, bunun üzerine eline makas alıp, makinenin
başına oturdu. Beğenilmeyen haberlere anında makas atılacak.
6 AĞUSTOS: Rahmi Oturan ve ekibi matbaa makinelerinin yakın
markaja alınması üzerine gazeteyi 4 renk patates baskı ile yayınlamaya
başladı lar. Patatesleri Güzin Abla getiriyor, Bekir Coşkun soyuyor, Rahmi
Oturan basıyor.
10 AĞUSTOS: Patateslere süne zararlısı salındı. Sabotajı kimin yap
tığı bilinmiyor. Gazete yönetimi zor durumda.
15 AĞUSTOS: Rahmi Oturan'ın Diken adlı köşesi 18 yerinden ma
kaslandı. Makastar Nezihi Ağa tutuklandı.
20 AĞUSTOS: Daktilosuna kezzap dökülen Rahmi Oturan,
"Burası Muş'tur, yolu yokuştur
Kalemimi kırarım, satan puşttur"
diyerek, köşe yazılarına son verdi.
25 AĞUSTOS: Rahmi Oturan'ın kırdığı kalemin nereye battığı basın
ve dergilerde tartışılıyor.
16
NURİ KAYINÇO'NUN İFADESİNDEN
17
ihracatların karşılığında ödül bile verdiler adama. Bunu ben duymamış
olayım anlaşıldı mı?
• Bir de şeylerin gelini var, zadelerin.
- Alçak. Sana az önce günahsız insanlara iftira atma demedim mi
ulan? Ne istiyorsun memleketimizin bu değerli ailesinden? Mazbut geline
çamur atmasana köpek. Söyle bakalım pazarlama grubunun şefi kim?
beyi çok sık görüyordum.
- Bana bak sayın müsteşarımızın adını ağzına alma. Kırarım o ağzını
burnunu senin. Sen onun yanına yaklaşabilir misin ulan? Adamın ne gü
nahı var? Söyle şimdi kuryeniz kimdi?
• nun bürosundan yapıyorduk.
- Allah belanı versin. Bu işe bulaştırmadığın bir o milletvekili kalmıştı
değil mi? Ulan adamın kafası memleket meseleleriyle dolu zaten, işi gücü
yok da eroin, kokain işi ile mi uğraşacak? Oğlum sen böyle isimler verip bi
zim başımızı belaya mı sokmak istiyorsun. Gerçeği söylemezsen fena ya
parım ama. Hadi bakalım kimden yardım gördün anlat.
- ten, Bey bizi kolluyordu.
- Sus, sus, sus, sus. Kapa şunun ağzını Cemal Efendi. Ulan bu adam
bizim başımızı yakacak sonunda ha... Bak canım biz bunları duymadık,
sen de söylemedin tamam mı? Hem böyle değerli büyüklerimize iftira at
maktan vazgeç. Hadi canım şimdi önümüz 1990. Başımızı durup durur
ken belaya sokma eşşoğlueşşek. Bırak bu palavraları da asıl patron kim?
Onu söyle.
- Abi ben şimdi asıl patronu söyleyemem yani söylersem...
- Ağzında geveleme de söyle.
- Hiiii. Sittir ulan. Ufak at da civcivler yesin. Paralarım ulan seni iftiracı
pezevenk. Sayın 'ın adını bu işe nasıl karıştırırsın ulan. Bizi Fi-
zan'a sürdürmek mi niyetin it... iki çocuğum var. Karım bankada memur.
Ben de sürülürüm, o da sürülür. Bizi mahvetmek mi niyetin? Senin ağzı
na ederim be...
-Öhoöhü...
- Aaaaa buyrun efendim. Şu kokainci artistin sorgusunu yapıyorduk
da.
- Konuştu mu it?..
18
- Hayır ağzından tek bir isim bile alamadım. Ama merak etmeyin, bi'ı
bül gibi konuşturmasını bilirim ben onu... '
19
GELİN KENDİMİZİ KANDIRALIM
*0 Yunanistan'ı var ya, iki saat içinde alırız. Hop diyelim yarım saatte
Atina'dayız arkadaş.
*Ben biraz çapkınımdır ama, Allah seni inandırsın karım bir tanedir.
Bugüne kadar bir yanlışını görmedim Allah için.
21
Türkiye'de özgürlüğünü koruyabilen bir tek basın kaldı, çok şü
kür.
x
v _ * A r t ı k dünya ahret bacımsın Nurcan...
"^-'Kızlık filan hikâye. Ben böyle şeylere önem vermem arkadaş. Alt ta
rafı bir zar işte...
22
SALMAN RÜŞTÜ'NÜN KİTABINDAN DAHA TEHLİKELİ BİR KİTAP
ŞEYTANCA AYETLER
Ortalığı kırıpgeçiren Şeytanca Ayetlerin Türkiye'de yayınlanan bir ör
neğini buldum. İçinde 1980'den bu yana indiği sanılan ayetler bulunan bu
kitapta yer alan bazı "Ayet El Kürsi'leri sizin için seçtim.
•., »"Türkiye'de siyasal suçlu yok. DİSK, komünistlerden mali destek alı
yordu. Barış Derneği de komünizm propagandası yapıyordu."
(T.Ö. Vicdan suresi)
•"iktidarımız iş bitiricidir. Su sorununuz, bana oy verirseniz çözümle
necektir. Eğer vermezseniz iki üç kilometre öteden yine eskisi gibi su geti
receksiniz. Kararı siz verin."
(E. Pakdemirli su suresi)
*"Yalan söylüyorsun. Aç olan ayakta durabilir mi? Senin reyine ihtiya
cım yok. Hadi yürü, dahaönce kime rey verdiysen ona ver."
(T.Ö. Yürü yavrum yürrrü suresi)
*"Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizde."
(H.N. 12 Eylül'eşükran suresi)... -
2 ,
»"Radyasyonlu çay iyidir. İnsana huzur verir. Ha ha."
(T.Ö. ve K.E. yersen suresi)
*"Faiz parası yiyen anasıyla zina etmiş sayılır. Hatta 38 kerre kötü
dür."
(K.Ö. Kutsal birader suresi 1)
•"Allah'tan başka kimseye hesap vermem."
(K.Ö. Kutsal birader suresi 2)
*"Bir komünisti ihbar ettiysek suç mu?"
(Senin gibi müdürün....suresi)
*"Bana rüşvet alıp köşeyi döndü diyenler, ispat edemezlerse, hepsi
nin izzetli avradını sinkaf ederim. Tarihi eser kaçıranları da yakalarsam
analarını bellerim."
(Belediye Başkanı suresi)
•"Gecekondu yapmak idamlık suçtur, Allah gecekondu yapan babayı
ve oğlunu cezalandırmıştır.)
(Aklını seveyim başkan suresi)
•"İki onlardan, iki bizden."
(Senin de aklını seveyim T.Ö. suresi)
•"Zeytin alamayan peynir yesin."
(Sanayi Bakanı suresi)
•"Su bulamayan köylü süt içsin."
(Tarım Bakanı suresi)
•"Fişleme toplum huzuru için gereklidir."
(H.C.G. Elemteretiş kem gözlere şiş suresi)
•"Bir de örgütü hakkında itiraflarda bulunduktan sonra, bu örgüt artık
beni de öldürür diye düşünüyor ve korkusundan kendi kendini intihar edi
yor. Sonra adama sorgulamada bir ışık veriyorsun kalbi zayıf olduğu için
küt diye gidiyor."
(Emniyetteyiz çok şükür suresi)
•"Biz malı götürüyoruz."
(T.Ö. Artıklara razıyız suresi)
•"Alışveriş yaparken ödediğiniz her kuruş vergi, size okul, yol, baraj
gibi hizmetler olarak geri dönecektir."
(KDV suresi)
•"Biz tüccarın ve işadamının her zaman yanındayız."
(Maliye suresi)
*"Siz de tiftik ekmeyin."
(S.Ö. Tiftik suresi)
*"AIDS Allah tarafından eşcinsellere, fahişelere ve gayrımeşru ilişki
de bulunanlara verilmiş bir cezadır."
(Çok yaşa sen müftü suresi)
*"Her üniversitenin gerçek anlamda bir ibadethaneye kavuşturulma
sını istiyoruz.
(Kâzım suresi)
*"12 Eylül öncesini unutmayalım."
(Heves suresi)
25
15 YAŞINDAKİ ÖĞRENCİSİNİ "MARKSİST-LENİNİST VE
AYRILIKÇI TAMİL GERİLLASI" SAV! İLE İHBAR EDEN
MÜDÜRLE GÖRÜŞTÜM
26
- Duyduum, ama ne yapayım? Onunki evlat da bizimki değil mi?
- Ne oldu sizin çocuğunuza ?
- Zararlı cereyanlar tesbit ettim ve ihbar ettim.
• Niye o da mı bir yerlere yazı yazmış ?
- Hayır daha dört aylık. Yazı yazmasını bilmiyor ama geçen gün slo
gan atarken yakaladım.
• Dört aylık ve slogan atıyor ha... Ne dedi ?
- Inga...
?
- Evet ınga dedi. Ne demek ınga biliyor musun? Bak şimdi, İn: Inter-
nasyonal, G: Gomonizma, A: Asamble demek. Ne oluyor birleştirince.
Uluslararası Goministler Birliği...
_ ?
-Yaaaa anladın mı şimdi?
- Peki evdekiler ne yaptılar ?
- Ne yapacaklar karakoldan dönünce karım ve babam üstüme saldır
dı. Onları da devlet büyüklerine suikastten ve komünistlere yardakçılık
yapmaktan ihbar ettim.
-Çok tuhafsınız yani ?
- Tuhaf olan ben değilim. Komünistler tuhaf. Bak şu okulun bahçesini
görüyor musun? İki kişi yan yana gelmeyecek diye yüz kere tembih ettim
yine dinleyen yok. Eylem yapmak için yan yana geliyorlar. Şimdi bunları
ihbar etmiyim de kimi ediyim ha?..
- Siz ihbar edecek birilerini bulursunuz nasıl olsa.
- Bak bu doğru... İzmir'in göbeğinde silahları ile eylem yapan PKK'cı-
ları yakalattım geçen yıl.
- İzmir'de PKK'cının işi ne ?
- Olur mu tam saat kulesinin altında ellerinde silahlar, ayaklarında kı
sa gerilla pantolonu, başlarında fes dönüp duruyorlardı.
- Allah iyiliğinizi versin. Onlar gerilla değil ki, efeler gösteri yapı
yordu.
- Efe Özal mıydı onlar? Tüüüüh yahu birçuval inciri berbat etmişim de
senize.
- Kardeşim artık kendinize gelin. Elin sübyanlarını içeri attırırken
hiçbir yeriniz sızlamıyor mu siz ?..
- Sızlıyor tabii. Götüm sızlıyor... İhbara gittiğimde ifademi almak için
7.1
bir sandalyeye oturtuyorlar. Bende de basur var, biliyor musun? Çok sızlı
yor yani...
• Size bir sorum daha var. Bu kadar kişiyi ihbar etmişsinizama ge
çen ay okulun bahçesindeki Atatürk büstü kırılınca hiçsesinizçıkma-
mış.
- Eee kırılır tabii. Allah'ın bir hikmeti o. Biz durumu tetkik ettik. Üstüne
yıldırım düşmüş. He he he...
- Siz kendinizi savunuyorsunuz ama Bakanlık sizi görevden al
mış. Haberiniz var mı?
- Yok... Şimdi duydum... Vay anasını...
- Eh bana müsaade gidiyorum.
- Alo karakol mu? Bir ihbarda bulunacam. Şahsın adı: Milli Eğitim Ba-
kanı...Ankara'da oturur.
28
BİR DÜNYA YARATTIM KARTONDAN,
YALNIZ İKİMİZ İÇİN...
- Zihniiü.
- Ne var ? Kartondan bir dünya yaratıyorum ikimize. Beni azcık
rahat bırak demedim mi?
- Ama korkuyorum. Zilliyet gazetesinin verdiği kartondan evleri kesip
yapıştırıp salona koymuştuk ya.
- Eveeet.
- Oradan garip sesler geliyor.
-Vay anasını. Dübeş gazetesinin verdiği kartondan silahı uzatsa-
na bana.
Hey kim var orada? Çıkın yoksa ateş ederim.
- Bokunu yiyem ağa ateş etme.
- Bak biri konuştu Zihni. Korkuyorum.
- Korkma yinge. Urfe'den geleli iki ay olmuştur, ev bulamamışızdır.
Nah bu kartondan evi boş bulunca yirleşiverdik he vallah...
- Nasıl sığdınız bilmiyorum ama çıkın o evden çabuk. Al-
29
manya'dan oğlum gelecek.
- Çıkartma bizi evden ağam. Al sana iki milyonluk pangnot.
• Sen kimi kandırıyorsun. O banknotlar Ekonomik Bülten gazete
sinin verdiği kartondan banknotlardan değil mi? Çık çabuk...
- Çıkmam...
- İyi sen bilirsin. Alo polis mi?
?
- Bu telefondan ses filan gelmiyor yahu.
-Olmaztabii hayatım. O telefon kartondan. Güneyden gazetesi ver
mişti unuttun mu?
- Başımıza ne geldiyse şu gazetelerin verdiği karton ilaveler yü
zünden geldi zaten. Şeytan diyor in aşağı Yeni Hasır gazetesinin ver
diği kartondan otomobile atla, çek git buralardan.
- Baba makası gördün mü?
- Naapıcan makası gece vakti?
- Duymadınız mı? Hürriyet gazetesi kartondan çeyiz veriyor. Aplikler,
danteller, fistolar, masa örtüleri. Kes yapıştır...
- Off. Çıldırtırsınız adamı be. Ter bastı valla. Şu dolapta içecek bir
şeyler yok mu?
- Şangııırtı. Gümbürtttttttü.
- Bu kartondan buzdolabını hangi Allanın cezası gazete verdi ge
ne?
- Ne kartonu, ne gazetesi Zihni? Onu Darçelik'ten 750 bin lira sayıp al
dık ya.
-Ama bu da kartondan!..
- Zamkı oğlan almıştı. Gidip getireyim de yapıştıralım şu dolabı.
- Aaaaa, aaaa, aaa.
- Nooldu Sabahat?
- Bizim oğlanı odasında bir kadınla yakaladım.
- Vay be... Aptal oğlum kadını nerede buldu acaba?
- Tam gazetesi verdi ya baba. Karton kadın bul Her şeyi var. Kes ya
pıştır. Hooop yatağa.
- Ay bana bir şeyler oluyor.
-Zihni Zihni. Kendine gel.
- Anne bir doktorlazım.
- Cumhuriyet gazetesinin verdiği kartondan doktor var. Olur mu?
-Olmaz. Harbi doktor lazım.
32
verdi.
F. Bahçeli yöneticiler çeki kontrol ettirmeye gönderirken yeniden, Ha
san meselesini gündeme getirdiler. Hasan'ın asker kaçağı, sünnetsiz,
pembe nüfus kâğıtlı, hırsızlıktan sabıkalı, SHP'li ve DYP'li olduğunu gös
teren belgeler sundular.
Özal ve beraberindekiler saat 11.00 civarında Galatasaray'ın Kuru
çeşme'deki adasına geldiler. Tekneden inen Özal'ı bacanağı ve kulüp
başkanı Ali Tanrıyar karşıladı.
Bir süre Ali Tanrıyar ile el ele tutuşarak dolaşan Özal tesisler hakkın
da bilgi aldı.
- Şurası neresi Semra?..
- Yüzme havuzu efendim. Öhü öhü...
- Yüzme havuzu olimpik mi Semra?..
- Ben Ali efendim... Ali Tanrıyar... Bacanak.
-Naapiyim kardeşim. Böyle el ele tutuşunca kimle dolaştığımı unutup
şaşırıyorum. Bırak şu elimi.
Adadaki turuna devam eden Özal bir ara Ergun Gürsoy'un adamları
tarafından kaçırılmak istendi. Yöneticiler tarafından azarlanan Gürsoy ise
"Ne pileyum ula. Ha bu da Fenerli değil midür? Kaçırıp Galatasarayli yap
sa iduk fena mı olurdi?" diyerek kendini savundu.
Özal daha sonra 250 milyon liralık çeki G. Saray yöneticilerine teslim
etti.
250 milyon liralık çekle Hasan'ın düğünü için ısmarlanan çiçek ve çe-
lenklerin parası ödenirken gazetecilerin Hasanla ilgili sorularına "Hasan
Celâl Güzel bir dava arkadaşımızdır. Hakkında konuşmak ayıp olur" gibi
kaçamak cevaplar veren Özal'ın huzuruna Hasan getirildi.
"Fenerbahçe'de çok eziyet gördüğünü" anlatan Hasan, "İsmimi de
ğiştirip Hasanov yapmak istiyorlardı. Üstelik tesislerde namaz kılmama
izin yermiyorlardı. Bu yüzden kaçtım" diyerek kendini savundu.
Özal daha sonra Beşiktaş'ın Akaretler'deki kulüp merkezine gitmek
üzere Ada'dan ayrıldı. Saat 13.00'te binanın önüne gelen Özal ve berabe
rindekiler kapının kilitli olması üzerine kırık camlardan süzülerek içeri gir
diler.
Az sonra da belediye otobüsü ile gelen Başkan Süleyman Seba,
"Abonman bulamadığım için geciktim" diyerek üzüntüsünü dile getiriyor
du.
Daha sonra birlikte Beşiktaş'ın müzesi gezildi. Kupaların yerinde Milli
yetin karton kupalarının bulunması üzerine açıklama yapan Seba, "Fut
bolculara eşofman alabilmek için bazı kupaları sattıklarını" İtiraf etti.
Bu arada amigoları yanına çağıran Özal kötü tezahüratın önlenmesini
istedi. Amigolar "Bundan sonra sahalarda küfür ettirirsek cümle alem bizi
s...sin" diyerek söz verdiler.
Darülaceze'de'n gelen yemek birlikte yenilirken Özal Başkan Seba'ya
250 milyon liralık çek ve altınların havada uçuştuğu Şahenk'lerin düğünü
ne davetiye verdi.
Akaretler'deki Beşiktaş binasından ayrılan Özal'ın içinde bulunduğu
otomobil "Çukurbostan Spor Kulübü" önünden geçerken, Özal amatör
sporcuların yalvaran bakışlarını ve yırtık ayakkabılarını göremedi.
Çünkü arabanın camian fümeydi...
34
ANKET DEFTERİ
Gani Müjde
Mizah yazarı, senarist, sadist, küçük şarkıcı, iyi aile babası, overlok-
çu...
35
tır.
Hanglhatalarıkolavaffederslnlz? lOvıldabirvapılmavanları.
Kendlnlzlslyasalyelpazenlnnereslnekoyuyorsunuz?Yelpaze
yerine vantilatör kullanıyorum. Çünkü yelpazede bulunmak tehlikeli. Siz
yelpazenin içindeyken biri geliyor yelpazeyi katlıyor.
36
da yüzümün kızarmamasını isterdim.
17yaşındaklkızınızınkürta)olduğunuduyarsamzne yaparsı
nız? Kızımı karşımaoturturum "Bakyavrum ben senin babanım niye böy
le yapıyorsun? Niye kürtaj oldun? Hani mühendis olacaktın? Bu kürtaj ol
mak da nereden çıktı? Biz seni kürtaj olasın diye mi okuttuk. Bak abin de
nen o sümsük de caz piyanisti oldu zaten. Bari sen doğru dürüst b ir şey ol.
Ne bu kürtaj? Parası bol mu? Yenir, içilir mi? Afrika'da bir başkent mi?"
derdim...
Oğlunuzslzegelseveeşclnselolduğunusöylesetepklnlzne
olurdu? "Bu çocuk benden olamaz. Benim gibi adamdan ibne çocuk ol
maz. Söyle nereden peydahladın bu çocuğu" deyipkarımı eşeksudan ge
linceye kadar döverdim.
37
HAYALİ İHRACAT DOSYALARINI AÇIKLIYORUZ
38
rapları.
NASILYAKALANDI: Eğlenmek için gittiği tavernada piyanist AritSu-
sak'ın "Hayali ihracatçı Nurettin Bey sizi de piste bekliyoruz" demesi üzeri
ne enseiendi.
VERİLEN CEZA: Tüh utanmaz rezil...
39
ŞİRKETİN ADI: Dürüst Kolektif Şirketi. '
SAHİBİ: Ahmet Dürüstoğlu.
İHRACATI: Elektronik baskül.
KOLİDEN ÇIKAN: Elektronik baskül.
SUÇEVRAKI: Genel seçim öncesi SHP ve DYP'ye gönderilen başarı
mesajları.
CEZA: Faturada damganın silik çıktığı, imla hataları, DYP'ye el altın
dan destek verildiği göz önünde bulunduruldu. 10 yıl ağır hapis ve kürek
cezalarına çarptırıldı.
40
BAB-I ÂLİ TRANSFERLERİ
Bol Havadis:
Hafta içinde acar muhabir ve yazar Ekrem Turna'yı elinden kaçıran
Bol Havadis gazetesi hafta sonunadoğru yaptığı transferle hatayı düzeltti.
Yılda elli kere karayolları haritası veren Bol Havadis gazetesi harita ka
dastro memuru Hilmi Gönyeyi alarak kadrosunu güçlendirdi.
Hürsöz:
Salyangoz kralı Hasbi Mandaloğlu'nun gazetesi çıktı çıkacak, çıktı
çıkıyor derken eylülde yayın hayatına atılıyor. Yüklü bir hayali ihracat ya-
parakf inansman sorununu çözen Hasbi Mandaloğlu, Bol Havadis gazete
sinden Ekrem Turna'yıkadrpsuna dahil etti. Ekrem Turna 38 yaşında, iki
çocuk babası. Sarı basın kartı ve borç senetleri sahibi.
41
dirildi.
Mütercim:
Kredi alacaklar, icralar ve banka borçları birikince gerçekleri görerek
hükümetin icraatını desteklemeye canı gönülden karar veren Mütercim bu
tavrını Özal'ın basın danışmanı Can Kulak ve Evren'in basın danışmanı
Ali Bamtel'i alarak ortaya koydu. Zürriyet gazetesine geçişi büyük gürültü
koparan Ekrem Turna ise Zürriyet'ten kestiği kuponlara çıkan tritöz kendi
sine verilmeyince kızıp istita etti ve fritöz karşılığı "Nehaber" gazetesine
geçti. Ekrem Turna evli, iki çocuk babası, sarı basın kartı ve fritöz sahi
bi.
Ne haber:
Cinsel sorunlarınız adlı köşeyi yazan doktor Pier Moron'un bel soğuk
luğu ve frengi olması nedeni ile boşalan köşeyi bundan böyle Ahu Torba
hazırlayacak. Ayrıca resimli roman Burakoğlu'nun yerine "Katerina'nın fe
daisi çıplakoğlu" yer alacak. Transfer ücreti olarak aldığı fritözde cereyan
kaçağı çıkması üzerine bozulan Ekrem Turna şimdi de Mecburiyer'e geç
ti.
Mecburiyet:
Son yılların en büyük atağını gerçekleştiren Mecburiyet 200 milyon li
ra harcayarak 200 okuyucu transfer etti. Adam başı 100.000 lira alacak
olan okuyuculara çekleri teslim edildi. Ayrıca 100 milyon lira aldığı söyle
nen D.M'nin ve yeni transfer Ekrem Turna'nın gazeteye renk getireceği
söyleniyor.
Tam:
Hafta içinde makaslarını kaybeden Tam gazetesi yaptığı transferle
büyük makas ve fotomontaj üstadı Ziya Biçki'y i transfer etti. D.M'nin kendi
sinden çok para almasına içerleyen Ekrem Turna Mecburiyetten istifa
ederek Tam'a geçti.
Türkkadını:
Semra Hanımın Hacca gidip ihram giymesi üzerine ona özenen pa
patyaların da peçe takıp "Kadın kısmının gazetecilikte işi ne? Kadının yeri
kocasının tırnağının dibidir" demeleri bu gazeteyi bir anda kadrosuz bırak-
42
tı. Bunun üzerine birdizi başarılı operasyonla kadın olan EkremTuma ga
zetenin başına getirdi. Ekrem Turna bekâr iki çocuk babası, sarı basın
kartı, pembe nütus kâğıdı ve iki silikon sahibi.
43
YORGAN ALTINDA 20 BİN FERSAH
44
ki.
- Ulan kim o Reich?.. Yoksa aramızda başka biri mi var?..
- Aman Serdaaar, çocuklaşma Allah aşkına. Reich profesör. Rapo
runda bizim sorunumuza da yer vermiş.
- Gittin elalemin adamına anlattın o da rapor yazdı öyle mi? Tüüü-
üh, rezil olduk şimdi işte...
- Yok be canım, bu adam Alman. Yazdığı kitapta kişinin kendini kas
ması sonucunda birçok insanın orgazm olmadığını söylüyor.
- Ah ulan ah. Bu başımıza gelenler hep Kâzım Kartal'la Aydemir
Akbaş'ın yüzünden.
- Neden?
- Nedeni var mı? Ne öğrendiysek onların filmlerinden öğrendik.
Adamlar çizgili mayolarını bile çıkartmadan, kadınları çılgına çeviri
yordu. Biz de yıllarca o işi kolay sandık. Tak fişi bitir işi...
- Boş ver şimdi. Bak burada Masters ve Johnson'un mutluluk eğrileri
var.
- Demek artık eğrilince de oluyor ha?
- Öyle değil. Bu orgazm eğrisi... Bak şimdi, bu Collus...
-Collus ne?
- Bilmem. Burada öyle yazıyor.
- Anlamadığımız bu şeylere para verdin değil mi?
- Hayır canım. Türkân'lardan aldım.
- Ohhh! Onların da mı sorunları varmış? He he he...
- Varmış ama halletmişler. Grafenberg noktasını bulmuşlar.
- Eeee, ne duruyoruz biz de bulalım!
- Öyle kolay değil, tarif etti ama.
- Nerede, çabuk tarif et...
- Dur bakayım, şuraya yazmıştı ama... Hah... Bak şimdi klitorisi geç
tikten sonra sağa döneceksin önce. Sonra bir süre git. Postanenin yanın
dan sağa dön, karşına düz bir duvar gelecek. Duvarda iki bin tuğla olduğu-'
nu düşün. İşte ihtimal ikibinde bir...
- Peki onlar nasıl bulmuşlar?
- Kolay olmamış elbet. Aramalar sırasında iki petrol, üç de metan gazı
kuyusuna rastlamışlar. İki kere de yollarını kaybedip, belediye zabıtasına
sığınmışlar. Sonunda bu kitap sayesinde yollarını bulmuşlar...
- Anne, o da ne?
45
- Ernest Grafenberg'in "Haritalı ve İzahlı Grefenberg Noktası Üzerine
Tahmini Notlar" adlı üç ciltlik kitabı.
- Ulan madem bunlar bu kadar önemliydi de, okullarda ne diye bi
ze "kurbağaların dolaşım sistemlerini" öğretirler. Bi Allah'ın kulu da
çıkıp Masters ve Johnson'dan bahsetseydi şimdi böyle debelenir
miydik?
-Hadi hadi büyütme bu kadar. Bak Ciar bir araştırma yapm ış. Erkekle
rin % 801 birlikte oldukları kadınların orgazm olduğunu söylerken, aynı so
ru kadınlara sorulmuş. Sonuç % 2...
- Yaktın bizi Kâzım Kartal. Alacağın olsun.
- Dur hemen sinirlenme. Gel teori çalışalım. Bak şimdi şu kırm ızı çizgi
ler kadın, şu mavi çizgiler de erkek. Grafikte de görüldüğü gibi bu kırmızı
çizgilerle mavi çizgilerin kesiştiği yere C dersek, Opium noktası da A olur.
A'dan C'ye kadar olan kısma da cinsel uyarılma eğrisi deriz.
- Bırak bunları Neslihan. Yıllardır matematik, logaritma nedir
unutmuşum zaten. Daha fazla moralimi bozma.
- Neyse, yarın devam ederiz. Hadi yatalım.
- Uyku tutarsa evet. Üff şu gazeteleri ver bari. Okuyunca uykum
geliyor nasıl olsa.
- Al hepsi burada.
- Mır mır mır... Aaaaa. Hassittlr be... Cart, cııırt, cuuurt...
- Nooldu Serdar. Niye yırttın gazeteyi.
- Habere sinirlendim yahu. "Erkekleriniz çok güçlü diyen İsveçli
Helga, seneye gene buradayım" demiş. Gel gel... Gel ve gör...
46
BÖBREĞİMİ KAÇIRDILAR DALDAN DALA UÇURDULAR
49
KIR GÖNLÜMÜN ZİNCİRİNİ
ACILARIN BACISI
50
nabirisim lazım.
- İsmail Yoldaş nasıl abey?
- Çok klasik. Yüz tane var zaten. Duymadın mı, Malatyalı İskender,
Yozgatlı Hacı Bülbül, İzmirli Efkâriye, hep yoldaş ismini kullanıyorlar? Bir
iki kişi yanına katıp seni gurup etsek nasıl olur? Bak kasetin adını da bul
dum "Mücadele Ezgileri". Söyleyen Grup Ezgin Kardeşler.
- "İvmesizlik Özlemi" daha iyi değil mi abi.
- Bırak öyle güççük burjuva isimlerini İsmail. Toplumcu ol. Hah şöyle
diyek. Hanı Kanarya kardeşler var ya siz de "Sosyalist Kardeşler" olun.
- Fena değil. Bak ilk kaseti şöyle okuyoruz abi. "Sosyalist Kar
deşler" söylüyor.
"Vurdu felek sillesini
Kul olduk kapitalizme"
- Lan İsmayıl aferim lan. Sen neler de bilyon. Kapitalizim felan cuk
otu'rdu orıya. Ha bir de Halime'yi söyleyecan.
- Hangi Halime?
- "Halime'yi samanlıkta bastılar."
- O seks şarkısı abi...
- Olsan yavrım. Herkec söylüyor şinci. "Soyun da giryanıma. Terim
ilaçtır benim" ne oluyür? Hem ben onun sözlerini deniştirdim.
"Halim Emmi"yi samanlıkta bastılar
Kızıl Bayrağını gül dalına astılar.
-Elal sana patron!..
- Dur bitmedi şu da var. .
"Devrim gelir hoş gelir,
lüm, lüm, lümü lümü ley"
- İbrahim kızmasın abi?
- Yok oğlum. O da modaya uyjy. "Obejektif ol sevgilim" adlı bir parça
okuyacakmış yeni plağına.
- Plak dedin aklıma geldi. Bana çalacak orkestra hazır mı?
- Orkestra mı? O da ne oğlum. Öyle gavur aletleriynen "özgün müzik"
olur mu? Bir saz ilen Balalayka çalacaz sadece.
-Ya kaset kapağı.
- Onu da ısmarladım. Şimdi Şen bir duvarın dibine çökmüşün. Man*
pıshane duvarı. Elinde kırık bir saz. Omzunda güvercin, ayağında pıran-
ga. Bak ressam karı çizdi bile.
5i
- Abi bu resimde üç tane elim var.
- Hani.
- Bak iki elimle sazı tutuyorum. Bir elimle güvercini okşuyo-
rum.
- Vay be görmemişiz vallah. Hey oğlum alın şu resmi karıya götürün
yeniden çizsin. Şu Çelik Bilek miydi neydi, onun da bir kitabını satın
alın.
- Nevzat Çelik.
- Hah onun kitabından şiir araklayalım.
- Abi telif hakkı filan.
-Netelifi oğlum. Tutuşturun eline üçbeş kuruş. Yeter işte.Allah Allaa-
ah...
52
LOTARYA SAVAŞINDA GEÇEN YIL...
Kartonlar, havada uçak, karada kaçak, bir kupona Cennet-I Âla kam
panyaları derken bir koca yılı geride bıraktık. Pekü, bu işten kim kârlı çıktı,
kim ne verdi, ne buldu? isterseniz kartondan merceğimizle basına bir göz
atalım.
MİLLİYET:
Kartondan biişeyler kampanyasını İlk başlatan gazete olan Milli-
yet'in satışı kartondan ev verdiği zaman 1 milyon, ertesi gün de 250
bin civarında seyredince gazete yöneticileri gazeteyi iptal ederek
haftanın her günü karton vermeye başladılar. Dünya evleri dizisi kar
tonunun birinci katına Mehmet Ali Birand ve Melih Âşık'ın köşelerini
sıkıştıran yöneticiler çatı katını da başyazar Altan Öymen'e ayırdılar.
Kartonun arkasına da spor sayfası yerleştirildi. Milliyet bu hamlele
riyle "okunmak için alınan gazetedir" sloganı yerine "Milliyet kesil
mek için alınan gazetedir" sloganını kullanmaya başladı.
GÜNAYDIN:
Yıl içinde el değiştirerek Asil Nadir'e satılan Günaydın piyasaya sür
düğü taze paralarla işe başladı. Her gün bir televizyon ve her gün bir oto
mobil kampanyaları ile piyasayı alt üst eden Günaydın'ın bu tutumunu
Hürriyet ve Sabah yöneticileri Başbakana şikâyet ettiler. Olaya acil çözüm
getirmeye söz veren Başbakan televizyona ve otomobile zam yaptı. Ga
zetenin yıl içinde düzenlediği kürk kampanyası da etkili oldu. Buna rağ
men kampanyadan memnun olmayan Gülhane Parkı yöneticileri kaybo
lan ayı, tilki ve kedilerden gazete yöneticilerini sorumlu tutuyorlar.
HÜRRİYET:
Beş kupona bir otomobil kampanyası yaparken, Günaydın'ın bir
kupona bir otpmobil kampanyası düzenlemesine çok bozulan Hürri
yet, "yarım kupona yarım otomobil" kampanyası ile kaybettiği okur-
larıgeri almaya çalıştı. Yıl içinde Naim Süleymanoğlu, Mustafa Deniz
li gibi ünlülerin biblolarını veren Hürriyet teknik servis şefi Nlzamet-
tin'in bir hafta da kendi biblosunu vermesi üzerine bu kampanyayı ip
tal etti.
SABAH:
Beş kupona bir otomobil. Bir kupona bir otomobil yarışına çok bozulan
Sabah, "Kupon mupon yok. Her osurana bir otomobil" kampanyası ile or
talığı kırdı geçirdi. Yıl içinde plastik oyuncaklar veren Sabah, plastik şişme
karı verdiği gün maksimum tirajına ulaştı ve 1 milyonun üstüne çıktı.
Ayrıca verilen dayalı döşeli iki dairede oturan eski kiracıların evden
çıkmaması üzerine Sabah, "dayalı döşeli iki daire, yanına da bir adet Ah
met Vardar" kampanyası düzenleyerek kaybettiği prestijini geri aldı.
GÖLGE ADAM:
Adnan Kaşıkçı'dan her öğrenciye burs kampanyası ile yıla hızlı
başlayan Gölge Adam, Kaşıkçı'nın aynı hızla para kazanamayıp zor
duruma düşmesi üzerine, öğrencileri Adnan Kahveci'nin açıköğre-
tim okullarına kaydettirdi.
Gazete yıl içinde bir kupona Deniz Baykal'ın kirli çamaşırlarını,
anarşist Erdal'ın ÖDTÜ'deki parkasını ve Cici Özal posterlerini vere
rek tirajını artırmasa bile bazı çevrelerdeki kredisini artırdı.
54
TERCÜMAN:
Gazeteci Mehmet Barlas'ı kadrosuna aldıktan sonra büyük bir kam
panya ile piyasaya çıkan Tercüman, Türk basınında ilk defa uçak vererek
adından söz ettirdi. Verdiği uçağa rağmen bir tek yeni okuyucu bile alama
yan gazete, deneme uçuşu yapan uçağın Esenler üzerinden yere çakıl
ması üzerine bir anda en çok okunan gazete haline geldi. Daha liberal bir
politika izlemeye karar veren gazetede, Ahmet Kabaklı'nın daköşe yazar
lığını bırakıp okuyuculara kabak dolması yapması kararlaştırıldı.
Bunların yanında Tan-gram adlı Çin oyunu ile okuyucu toplayan Ter-
cüman'ın bu kampanyası, Tan gazetesinin verdiği Tanam adlı eklerle bo
zuldu. "Çin İşi Japon işi bunu yapan iki kişi" sloganı İle ne işe yaradığı ma
lum karton oyuncaklar veren Tan gazetesi ile Tercüman gazetesi mahke
melik oldular.
MİLLİ GAZETE;
Yıl içinde verdiği kartondan Cennet-i Âla ve Mahşer Meydanı ek
leri tiraj artırmayınca bibloyadönen Milli gazetenin, Cehennem Zeba
nisi, Azrail Aleyhisselam ve Ecinni taifesi bibloları çok tuttu.
İstanbul basınının bu hamlelerine kendi çaplarında cevap ver
meye çalışan yerel gazeteler de bu yarışa katıldı. KARADENİZ gaze
tesinin verdiği kuruyemiş ve kabak çekirdeği, BURSA HAKİMİYETin
verdiği tereyağı, ÇORUM EKSPRES'in verdiği leblebi, MİDYAT POS-
TASI'nın verdiği keşkek, GÜZEL ANTEP gazetesinin verdiği lahma
cun gibi promosyonlarla lotarya dünyamız renklenirken geçen yıla
göre gazete okuyucusunda 45 bin adet azalma oldu.
Allah Allah. Neden acaba?
55
BAŞKAN BABAMIZIN SONBAHARI
56
Ali kim? Azılı komünist. Cem Donna k i m ? 0 da azılı komünist. Bak bak ne
diyor şarkıda:
"Okulda defterime, sırama ağaçlara,
Yazarım adını ey özgürlük..."
Bu ne bu? Öğrenciyi isyana teşvik değil mi Cumali?
- Öyle sir.
- Ne yazıcakmış defterine. "Ey Özgürlük".
• Kolaydı.
-Yazdırırlar adama. Getir şu SEKA listesini. Defter kâğıdına bir zam
geçireyim de bakalım o zaman neresine yazacak "Ey Özgürlük" diye. Ko
münist bunlar komünist.
- Komünist dediniz de aklıma geldi efendim. İzmir'de komünist
diye gözaltına alınan 14 yaşındaki çocuğun annesi size mektup yaz
mış. "Oğlumu bırakın o daha çocuk" diye.
- Ha ha... Yemezler bu numaraları Cumali. O çocuk kim biliyor mu
sun? Mustafa Suphi... Yaşını küçültmüşler...
- Mustafa Suphi yıllar önce Karadeniz'de boğuldu ya?
- Şen öyle san. Üstünde can yeleği varmış, kurtulmuş komünist herif.
Sonra izmir'e yerleşip bir ilkokula kaydolmuş diye duydum. Bu çocuk o iş
te.
- Aşırı ceryanlar dört bir yanımızı sardı desenize.
- Ceryan dedin de aklıma geldi Cumali. Şu şapkanı tak. Senin bey
ninle benim beynim ceryan yapıyor...
- Kahveci de aşırı ceryanlara kapılmış efendim. Bakınız "Askeri
yede neden hiç yolsuzluk haberi olmaz" diye demeç vermiş.
- Olsun mu istiyor yani. Askerde dayak da yoktur, yolsuzluk da. Hem
ona ne? O bir garip milletvekili. Hah sahi milletvekili ne demekti Cuma
li?
- Bilmiyorum Sahip. Gidip bizim oğlanın resimli ansiklopedisine
bakarım. Resimli olmayınca akılda kalmıyor da...
- Bak bak işçiler 1 Mayıs günü yürümek istemişler. Nankör herifim
noolucak. Biz onlara deniz otobüsleri tedarik etmedik mi? Tüyden hafif
metrolar yapmadık mı? Daha ne yürüyorlar? Damını buldular kiremitinı
mi istiyorlar bu komünistler.
- O bir şey değil işadamı Cefi Kamhi "1 Mayıs kutlanabilir" de
miş. Ona bozuldum.
57
- Hiç bozulma Cumali. O da komünist.
- Ciddi misiniz Ekselans?
- Evet azılı komünist hem de. Eskiden IGD diye komünist bir örgüte
üyeymiş. Şimdi de AEG adlı bir örgütün başında.
- Deme lan sahip.
- Ben demiyorum. Raporda öyle yazıyor. Bak işte MİT raporu.
- Bu deli raporu yahu. Kih kih kih... Üstelik adınıza yazılmış. Dur
bakiyim paranoya ve şizofreni teşhisi koyulmuş ha ha ha... Sen şizof
rensin öylemi lordum?
- Cumali. Şunu aççık seççik ifade edeyim ki sen hakkımdagereğinden
fazla şey öğrendin.
- Ama Sadrazamım raporda öyle yazıyordu.
- Sana ne komünist köpek?
- Ben komünist değilim.
- Komünistsin işte. Kocakafa Hüsnü de komünist. Bush da, Davulcu
Asım da komünist. Hepiniz öylesiniz hepiniz. Nöbetçileeer alın şu adamı,
benim de ters kollu gömleğimi getirin...
58
BAŞKAN BABAMIZIN İLKBAHARI
V)
- Muhalefet gibi konuşma gülüm. Oyle konuşma. O açıktan akan la
ğımların önüne set çekip baraj yapmadık mı? Oradan elde edilen elektrik
ile belediye binasının damına ışıklı lambalarla adımı yazdırmadım mı?
Daha ne yapayım yani? Hepsini ben mi sıçıyorum yahu. Hem o lağımlarda
yetişen canavarlar başıboş köpekleri yedikleri için köpek itlaf ekiplerine de
gerek kalmadı.
- Valla ben duyduklarımı söylüyorum Sefa Bey. Halk toplu taşı
macılık işini boşladı diyor.
- Tüüüh, reziller. Cahlde dizindeki tramvayı almadım mı? Heykelin
oradan sefer yapacak işte...
- Haa, bir de heykel meselesi var. O heykele portrenizi yaptırdığı
nızı söylüyorlar.
- Yalan, hepsi yalan... O heykel Atatürk heykeli yahu, nasıl bana ben-
zermiş?
- Atatürk değil. Bindiği atın yüzüne kendi portrenizi yaptırmışsı
nız.
- Allah Allahhh... At banabenzlyorsa ne yapayım yani. Estetik mi ola
lım baba?
- Bir de deniz troleybüsleri meselesi var.
- Evet yakında sefere girecekler. Troleybüslere devlet büyüklerimizin
adını yerdik. Semra'nım-1, Turgut Bey-2, Sefa Bey-1.
- İyi de denize troleybüs zor olmayacak mı?
- Herkes bilmeden konuşuyor işte. Şimdi hat çekiyoruz. Kolay mı, zor
mu görürsün...
- Büyük tonajlı gemiler tellere takılacaklar ama...
- Ne yapalım onlar da Ümit Burnu'ndan dolanıp gitsinler.
- Geçen yaz yapılan sünnet düğününde de birtakım yolsuzluklar
tespit edilmiş Sefa Bey. Bakın burada yazıyor. Sünnetçinin faturasını
kabartmak için bütün personel sünnet edilmiş gözüküyor. Hatta sek
reteriniz Nilgün Hanım bile.
- Bak şimdi. Bu kâğıdı o yollu karı mı dağıtıyor? Yahu artist işte. Nerde
bir artist var, diktiler karşımıza. Artist olmuş da bir şey olmuş sanki. Ne yani
bizde gözüktük televizyonda. Hani dört yıl önce vergi kaçıranları televiz
yondan teşhir ediyorlardı ya. O zaman ben de televizyona çıktım. Ne var
bunda yani? Artistmiş. Ben göstericem o karıya ama.
- Ne yapacaksınız?
60
- Hippi Coşkun var ya, ben de onu başkan yardımcısı yapacam. O
aday karı ile bir filmleri var ki görme. Bütün sinemalarda yeniden vizyona
soktum, isterlerse göstermesinler. Bir de çıplak resimlerini dağıttım.
Bak...
- Valla bu numaralarla seçimi kazanmanız zor.
- Kim. Bana mı oy vermeyecekler? Keyifleri bilir. Beni seçmezlerse
bütün yatırımlar durur.
- Başka yatırımlarınız da mı var?
- Elbette. Rafadan yumurta pişirme tesisleri var. Tek yataklı devlet
hastanesi var. Hızır acil bilyalı arabaları var. Çöp bisikletleri entegre tesis
leri var. Tüy siklet metro vaaar.
- O metro için mesafesi çok kısa diyorlar.
- Ne, mesafesi mi kısaymış? Kim diyor bunu?
- Halk diyor...
- Tamam anlaşıldı. Ne yapsak yaranamıycaz bunlara. Zülfikaaaar,
Niyaziiii...
- Buyrun beyim...
- Şu metroyu sökün bizim eve götürüp salonun ortasına kurun. De
mek mesafe kısaymış ha. Görün bakalım. Metrosuz kalın da aklınız başı
nıza gelsin.
61
KİM DEMİŞ "DEMİREL TATİL YAPMAZ" DİYE?
İŞTE DEMİREL'İN TATİL GÜNLÜĞÜ...
25 TEMMUZ
"Tatile ihtiyaç vaaa... Turgut Bey her yaz tatile çıkıyor, senin ba
şın kel mi?" dedi Nazmiya'nım.
"Dokuz yıl önce Hamzaköy"de tatil yaptıydık ya" didim.
Kerime bi şaplak attı getti.
27 TEMMUZ
Nazmiya'nım tatil yapmakta gararlı...
"Eğer tatile neyin götürmezsen, şart olsun gidip Semra'nımın pa
patya vakfına üye kaydolurum. Ondan sonraki rezaleti var sen dü
şün" dedi.
Yarın Antalya'ya gidiyoruz.
28 TEMMUZ
"Ucuz olur pansiyonda galalım" didim ama Nazmiya'nıma dinlete-
62
medim.
Kemer tatil göyünde kalmak isteyoo...
Naapçez...
Gemerleri sıkçez, Gemer'de galcez...
29 TEMMUZ
Gemer tatil köyüne yerleştik.
Köylülerin halini görünce içim cız etti.
Ne üstte var ne başta var. Kadınlar, esvap alamadıklarından memele
ri açıkta dolaşıyorlar.
Memeleri ortadadolaşanbirköylügızımnayaklaşıp, "Bu sene hubu
bat alım başfiyatlarını beğendin mi?" dedim.
Bana "Aryu Stupid" dedi.
30 TEMMUZ
Dün gonuştuğum sinesi bağrı açık karı göylü değil üstsüzmüş...
Argadeşler öyle didiler.
Ben de "Slne-i Millete" dönmeyi teklif ettim.
1 AĞUSTOS
Bugün Gemer'de gumların üstünde gezlnirkene adamın birini fena
haşladım. Üzerine "Cankurtaran" yazılı bir tişört giymiş dolanıyordu orta
yerde. Çağırdım... "Eğer gurtarılacak birileri varsa biz gurtarırız. Va
tandaş bize "Gutlar bizi baba" demektedir. Sen kim oluyorsun da va
tandaşı gurtarmeye kalkıyorsun?" didim.
2 AĞUSTOS
Nazmiye bugün beni rezil etti. Gumlarda yatacaktık.
Havlu istedim. Elinde bir Amerikan bayrağı, çıktı geldi. "Neredenbul-
dun onu çabuk yok et," didim.
Herkesin ortasında "Ayol senin çalışma odanda çekmecede duru
yordu. Havlu sanıp aldım" demez mi?
3 AĞUSTOS
Gemer'deki göyde spor yapalım dedik. Aletli cimnastik vaa, vind sörf
vaa. Tenis vaa...
63
"Biz Nazmiya'nımla devegüreşi yapmayı severiz. Devegüreşi
için bir çift vaa mı?"
4AĞUSTOS
Çok gorktum. Bugün ödüm botuma karıştı. Saat 12 sularıydı. Nazmi
ya'nımla tentenin altında "Cimdikcimdikmakarna" oynuyorduk ki birden
o şeşidüydüm.
Mehter Marşı...
"Bu sefer bir sene sabredemediler Nazmiye. Beni arayan olursa
bakkala permatik almaya gitti de" deyip masanın altına gizlendim. Me
ğer boşuna gorkmuşum.
Mehteran takımı turistlere gösteri yapıyormuş.
Şapkamı yerine goydum...
7 AĞUSTOS
Bugün işadamı Tahsin Kavun beni yatıyla gezdirecek. Ama "Başba-
kan'ı.ı gazabından korkuyorum. Sizi yatta görürse beni mahveder. O
yüzden yatın arkasına iki lastik şambrel bağlayacağız. Siz arkamız
dan serin serin gelirsiniz" dedi.
8 AĞUSTOS
Yarın dönüyoruz.
Dünki yat gezisi çok eyi geçti. Tahsin Bey beni Başbakan'ın her sene
denize girdiği koya götürdü.
Koya işedim...
64
AHMET HARDAL
KAVUN NAMINA
65
cukları ve Canavar sandala binip açılıyorlar.
Lakin tam Kızkulesi açıklarında adam Kız Kulesi'ni görüptahrik olma
sın mı? İşte bu sıra kadına saldırıyor. Kadın "İmdatorgazmedicekleeer"
diye bağırınca polis yetişiyor. Tabii biz de...
Etrafa keskin nişancılar yerleştiriliyor. Lakin Camgöz Taci ile Bizim
Tekin, "Ahmet Abi sen sıkı atıyorsun. Sen at" diyorlar.
Tam o sırada Canavar kaldırıyor orospuyu,- pardon kadını - denize
atacak. Alıyorum megafonu elime. "Bana bak banaaa... Gelmlylm şimdi
oraya. Kadını denize atıp da Marmara Denizi'ni kirletmeye utanmıyor
musun? Hem denizi kirletenden 2000 lira ceza alıyorlar. Haberin ola"
diyorum.
Katil ise kararlı. "Abi cebimde 1500 lira var. Kadının yerine 2 çocu
ğu atsam kurtarır mı?" diye pazarlık ediyor.
Baktım adamın niyeti kötü, saksıyı çalıştırdım. Güneş tabakgibi. Keli
mi aynayapıp güneş ışığını Canavar'ın gözüne patlattım. Canavar küt su
ya...
Sonra ben yetişip kadını ve çocukları kurtardım. Sandal kirasını da
ödedim.
Yıllar sonra bir haber geldi. Salacak Canavarı'nın elinden kurtardığım
kadın enflasyon «canavarına yenik düşmüştü.
Enflasyon canavarının gözüne de ayna tutmak benim işim değil ya...
Gelmiyim oraya...
66
BATAN GEMİNİN MALLARI BUNLAR
67
kardım.
Arkasından Nuh'un gemisi. Berbaros Hayrettin ve Andrea Dorya'nın
donanmasını helak olmaktan kurtardım. Üstüm başım ter içinde kalmış.
Leventler de başladılar bağırmaya. "Allah, Allah, Allah... Allah cezanı
versin tembel herif..." Baktım tepemde Yazıişlerl Müdürü Bahaeddin
Bey. "Hani Karadeniz'de batan gemileri çekmeye gidiyordun. Arka
daşların orada ölümle boğuşurken Karaköy-Kadıköy vapurunun alt
katında uyumak sana yakışır mı ulan" diye bağırıyor.
Uyanıp hazırda geçtim. Sonra bir at kiralayıp olay yerine intikal ettik
ama "Atı alan Üsküdar'ı geçmişti bile."
Gülmeyin, gençlikte oluyor böyle şeyler... Gelmiyim oraya.
68
BUGÜN AYIN ONDÖRDÜ
BU TÜMSEĞİ KİM ÖRDÜ?
10 OCAK
Orman kanununa karşı orman kanunu. Sokağın başına ve sonuna
arabaların hız kesmeleri için iki tümsek yapıldı.
14 OCAK
Sokağın bakkalı Kurtuluş, tümseklerde zaman kaybeden şoförlerin iki
tümsek arasındaki düzlükte eskisinden daha süratli gittiklerini öne süre
rek, bu iki tümsek arasında kendi imkânları ile üçüncü bir tümsek daha
yaptırdı.
15 OCAK
Marketçi Sacit aynı gerekçe ile yaptırdığı tümseğin önüne, "Herkes
evinin önüne bir tümsek yaparsa, şehrimizde trafik kazası olmaz" yazdır
dı.
6Î
17 OCAK
Tümsek furyasına sokaktaki tüpçü Hakkı ile Babaevi Apartmanı yö
neticileri de katıldılar.
18 OCAK
Muhtar Kubilay, "Herkes birtümsek yaptı. Biz yapmazsak devlete mil
lete ayıp olur" diyerek ihtiyar heyeti üyelerini güç bela ikna ederek diğerle
rinden daha yüksek bir tümsek yaptırdı.
19 OCAK
26 numarada oturan emekli albay Haşim Bey, "Tümseklerin yıkılıp
yerine mayın döşenmesinin daha caydırıcı" olduğunda ısrar ediyor.
24 OCAK
Bakkal Kurtuluş uyanık davranıp çöpleri topladı ve kendi tümseğinin
üzerine yığdı. Üzerine beton dökülen çöplerle birlikte en yüksek tümsek
bakkal Kurtuluş'unki oldu.
25 OCAK
Kurtuluş bakkalın tümseğine içerleyen marketçi Sacit, tümseğinin
üzerine bir kal daha tümsek yaptırdı.
30 OCAK
Mahalledeki tümsek savaşına köşedeki banka da katıldı. Dört metre
yüksekliğinde inşa edilen tümseğin üzerine "40. yılda daha yükseğe, en
yükseğe" yazdırıldı.
3 ŞUBAT •
Muhtar Kubilay, "Ulan bunlar kim ki, devlete meydan okumaktalar.
Madem ki, biz burada devleti temsil ediyoruz, en yüksek tümsek bizimki
olmalı"diyerek ihtiyar heyeti namazda iken karar çıkartıptümseğinin üze
rine yeni katlar ilave etti. 5 metrelik muhtarlık tümseği sokağın ortasında
bir abide gibi yükseliyor.
5 ŞUBAT
Mahalleye tümsekler yüzünden giremeyen taksiciler muhtarın tüm-
70
seğini delip tünel açmak İsterken yakalandılar. Şoförlere devlet tümseğine
zarar vermekten dava açıldı.
7 ŞUBAT
Tümsekler yüzünden mahallenin ekonomisi değişti. Bakkal Kurtuluş
artıkOmo ve Çokonat yerine inşaat makineleri ve beton karıştırma ünitele
ri satıyor.
10 ŞUBAT
Diğer tümseklerin daha yüksek olması banka müdürünün ağrına git
miş olacak ki, banka yeni bir tümsek yapmaya karar yerdi. ENKA, STFAve
OYAK Kutlutaş'ın katıldığı ihaleyi STFA konsorsiyumu kazandı. Tümse
ğin yüksekliği konusunda bilgi verilmedi.
12 ŞUBAT
İkamet kâğıdı harcını 1000 liradan 80.000 liraya çıkartan muhtar, top
lanan paralarla tümseğini yükselterek gene bankanın önüne geçti.Tüm-
seğin açılışını yapan Bedrettin Dalan, tümseğe "Mimar Sinan-1" adını ver
di.
14 ŞUBAT
Marketçi Sacit dükkânını devren satarak elde edilen tüm para ile İzmit
civarından rahatça görülebilen bir tümsek yaptırdı.
16 ŞUBAT
Banka şubesi ile muhtar arasındaki tümsek rekabeti sürüyor. Myhtar
Kubilay ikamet kâğıdı iaşe bedelini 80.000 liradan 400.000 liraya çıkarta
rak, bankanın yaptırdığı yeni tümsekten 300 metre daha yüksek olan bir
tümsek yaptırdı.
17 ŞUBAT
Tümsekler yüzünden mahallede hayat durdu. Bankanın tümseği ile
marketçi Sacit'in tümseği arasında sefer yapan teleferik ihtiyaca cevap'
vermiyor.
71
20 ŞUBAT
Muhtar Kubilay'ın tümseğinin zirvelerine karyağdı. Zirvenin yüksekli
ğini ölçmek isteyen Boğaziçi Üniversitesi Dağcılık Kulübü üyelerinin mah
sur kaldıkları açıklandı.
22 ŞUBAT
Jeofizikçiler ve Dünya Haritacılar Birliği mahallede oluşan "Tümsek
Sıradağlarım" inceliyorlar, inceleme bitti Himalayalar üçüncülüğe düştü.
Dünya haritaları değiştiriliyor.
24 ŞUBAT
Hükümet acilen çıkartılan bir kararname ile "Tümsek Sıradağlarını"
İsimlendirdi.-Tümsek Sıradağlarına Turgut Dağı ve Semra Dağı adı veril
di.
Tümseklerin zirvelerindeki dağ köyleri ile haberleşme bağlantılarının
kesildiği bildirildi.
72
DAĞ, TAŞ SARI LACİVERT BAB-I ÂLİ'DE...
73
Yapışkan, pantolonu da delip çocuğun kıçına yapışmış.
- Eeee ne yaptınız?
- N'apıcaz, kerpetenle sökemeyince gazetenin doktoru Artur
Ston gelip ameliyatla çocuğun pantalonunu kesti. Bu arada çocuğun
sağ götü gitti ama olur böyle şeyler dedik gönderdik.
- Bu bizim işimiz değil İrfan Bey. Makreme gazetesi yapm ıştır. Bize de
benzer bir numara yaptılar. 100. golü atana denizaltı vereceğimizi duyun
ca Sarıyer maçında bütün foto muhabirlerini kale önüne dizdi inekler.
- Hadi rozet sizin işiniz değil diyelim. Taraftarlık vesikası işini ni
ye baltaladınız?
- Ne yapmışız?
- Taraftarlık vesikalarını bayilerde el çabukluğu ile değiştirmişsi
niz. Bayiler farkında değil tabii. Gündüz gazetesi alanlara "Fenerbah
çe vesikası".yerine "orospu vesikası" dağıtmışlar.
- N'apalım, siz de bizim "naylon Fenerbahçe balonlarına" sabotajyap-
masaydınız.
- Hangi balonlar?
- O naylon balonlar canım. Sabahın erken saatlerinde bayilerden ba
lonları toplayıp yerine sarı-lacivert "plastik şişirme kadın" dağıtmışsınız. O
gün bir tek Fenerbahçeli gazetemize el sürmedi.
- İyi ama o gün 750 bin sattınız.
- Beşiktaşlılar kapıştı o kadınları. Ben bile güç bela bir tane alabil-.
dim.
- Hak ettiniz oğlum. Fenerbahçeli futbolcuların bez bebeklerini
yapan firmayla anlaşıp şortların arasından eşşek şeyi kadar şey sar-
kıtmışsınız. Rezil olduk be... Bütün gün telefonlar susmadı. En çokda
Fenerbahçeli futbolcular aradı.
- Niye?
- Niyesi var mı? Kimi "Benimki küçük olmuş abi" diyor, kimi "Be
nimki Oğuz'unkinden daha kaim" diyor. Ne yapacağımızı şaşırdık ya
ni.
- iyi yapmışız... Siz de çarşamba günü verdiğimiz Fenerbahçe poste
rine baskı sırasında sakal-bıyıkyapmasaydınız. Hatta Rıdvan'a kadın va-
ginası bile yapmışsınız.
- Ooooh. Elimize sağlık. Stada astığımız "Gündüz Gazetesi Şam
piyon Fenerbahçe'yi Selamlar" pankartında şampiyonun üzerine ay-
74
nı karakterden "İbne" yazan babam mıydı?
- Amaaaan, yazdıysak yazdık. Hem senin konuşmaya hakkın yok bi
kere. Kırk yıllık Galatasaray Kulübü üyesiyken sen de, gazeten de Fener
bahçeli kesildiniz maaşallah.
- Evet doğru, bir zamanlar Galatasaraylıydım. Ama n'olmuş. Sen
de Marksist değil miydin? Hani din ve futbol kitlelerin afyonuydu?
Ramazan'da tam sayfa "Peygamberimi Seviyorum" kitapçığı, sezon
sonunda da "En Büyük Fener..." N'oluyoruz?..
- Çaaaat...
- Lafı göbeğinin çatına yeyince kapattı puşt. Neyse gel bakalım
Feyzi. Bu çarşamba Fenerbahçe'nin neyini veriyoruz?
- Hiçbir şeyini efendim.
- Ne dedin, ne dedin?
- Hiçbirşey vermiyoruz. Gazete yönetim kurulu az önce toplanıp işini
ze son verdi. Artık sadece gazete vericez...
75
HAYAT 80'DE BAŞLAR
3 OCAK: Talihliyi, bileti satan bayi teşhis etti: İzmir'in Kösedere kö
yünden Salih Gümüşçay...
Milli Piyango yetkililerinden kaçan Salih Dede, romatizma edilerek
hareketsiz hale getirildi ve yakalandı.
76
ler, Kaya Erdem bahane edilerek görevden alındı.
77
9 OCAK: Bedrettin Dalan da iki dozere Salih Gümüşçay adının veril
diğini açıkladı. Ayrıca iki bulvara daha şanslı Dede'nin isminin verileceğini
söyleyen Dalan, daha sonra bu bulvarların yıkılıp yeşil alan yapılacağını
ve parka gene Salih Gümüşçay'ın adının verileceğini belirtti. Daha sonra
yıkılacak olan çocuk parkı yerine yapılan ve üç sene sonra tekrar yıkılacak
olan okula da Salih Dede'nin ismi verilecek.
Türk Kadınını Güçlendirme Vakti üyelerinin bütün ısrarlarına rağmen
Günseli Başar boşanmaya ve Salih Dede ile evlenmeye yanaşmıyor. Hü
kümet ise olağanüstü toplanarak imren Aykut'un Salih Dede ile evlenmesi
ile ilgili kanun hükmünde bir kararname yayınladı. Kanuna karşı çıkarak
isviçre'ye iltica eden Aykut'un bütçeyi zor durumda bırakması sonucu pet
role yeniden zam yapıldı.
78
AÇIK TEŞEKKÜR!
79
sağlayan Türk Ceza Kanunu'nun dünyada bile benzeri az görülen, emsal
siz,
141 ve142'NCİ MADDELERİNE,
Bu maddelerin ışığında bu toplum düşmanı hergeleyi tutuklayarak
cezaevine gönderen ve sübyan koğuşunda 87 gün kalmasını sağlayan,
İZMİR DEVLET GÜVENLİK
MAHKEMESİ'NİN DEĞERLİ SAVCI VE YARGIÇLARINA,
Cezaevinde aldığı 87gün içerisinde ağzından kızıl alevler fışkıran kü
çük canavarı bir an olsun yalnız bırakmayan, onu hücreye kapatarak Miki
Maus'larla tanışmasına yardımcı olan, Cezaevi Müdürü, Siyasal Bilgiler
Fakültesi ve İmam Hatip Lisesi mezunu eşsiz diş sökücü, hamiyetli insaf
sız, *•;
SAYIN
CABBAR ÖKÜZBAŞ'a
33 gün akli müşahade altında kaldığı İzmir'deki "Komünist Adli Tıp
Kurumu"nun çelişkili ve komünist ahlaksızı koruyucu nitelikte rapor ver
mesi üzerine, o küçük şeytanı İstanbul'da konuk eden, lû'sünü (bir nevi
zekâ testi) ölçüp, "Akli dengesi tam. Cezai ehliyeti de var. Asalım... Asa
lım" yolunda bir rapor veren İstanbul'daki Adli Tıp Kurumu Baştabibi de
ğerli hekim, hipokrat yemini ve Reno 9 sahibi, eşsiz insan,
SAYIN
DR. TAYYAR TESTİ'ye Türrbüşlemlerirtıkıtıkıyürü-
mesine neden olan "huzur ve güven ortamım" yüce milletimize hediye
eden, 12 Eylül Harekâtı ile ülkeyi kötü adamlardan kurtarıp bu değerli in
sanlara teslim eden,
SAYIN
KENAN EVREN'E,
Bu "huzur ve güven" bayrağını 6 yıldır %22.8 gibi ezici birçoğunlukla
elinde taşıyan, tonton insan, torun torba sahibi muhteşem başbakan,
cumhurbaşkanı adayı, milletimizin bağrından çıkan en büyük Malatyalı,
muhterem eli ve eşinin muhterem eli öpülecek adam, 141 -142 sahibi, İn
san Haklan'nın yılmaz savunucusu hukuk devleti mimari,
SAYIN
TURGUT ÖZAL'A,
Bu değerli hükümette görev alarak Milli Eğitimin başını tutan ve bu
görevi sırasında kitapların yeniden basılması., köy okullarının kapatılıp
80
güvenlik karargâhı yapılması gibi önemli hizmetlerde bulunan, bu hizmet
leri yaparken vatan ve milleti uğruna 15 yaşındaki çocukları gözünü kırp
madan cezalandırabilen, okuduğu ilden uzaklaştırılan M.Ç adlı öğrenciyi
"Unut Cengi, Hayber Kalesi, Osmanlıların beş kıtadaki hâkimiyeti, Ulü Ha
kan Abdülhamit" gibi çok önemli derslerden mahrum eden. Çok değerli
bakan, milli eğitimin babası, 180 vakıf yönetim kurulu üyesi, hamiyet oer-
ver merhametli dev adam,
SAYIN
AVNİ AKYOL'A
Teşekkürü bir borç bulirim.
Helal olsun size be 1 ,.
sı
BURSA'NIN UFAK TEFEK TAŞLARI
84
DERS KİTAPLARI YENİLENDİ
TARİH:
TürJx Tarih Kurumu yerine Trabzon İlim Yayma Cemiyeti tarafın
dan hazırlanan yeni Tarih kitaplarında kötü çağrışımlar yaptığı gerek
çesiyle Lale Devri kaldırıldı.
Bunun yerine Macaristan'ı 3-1 yendiğimiz futbol maçı anlatıla
cak. Ünlü Türk Denizcileri adlı bölümde Barbaros Hayrettin ve Kılıç
Ali Paşa'nın yanı sıra, bu yıl Turgut Özal'ı yatı ile gezdiren Halikarnas
Diskp'nun sahibi Ercüment Karnas tanıtılıyor. Ayrıca İranhükümdarı
Şah İsmail'in yenilgisi ile sonuçlanan Çaldıran Savaşı, İran ile ticari
ilişkilerimizin bozulmaması için çıkartıldı.
85
DİN BİLGİSİ
Daha önce 1 cilt olan din bilgisi kitabı önce 6 cilte, sonra 22 cilte çıkar
tıldı. "İslamiyet'e hizmeti geçen din büyüklerimiz" adlı bölümde de Korkut
Hoca, Cemalettin Hoca, Adnan Hoca ve Kenan Hoca tanıtılıyor.
COĞRAFYA:
Dört bir yanı denizlerle ve düşmanlarla (Yunan gavuru, Bulgar gavu
ru, Rus gavuru, İran gavuru, Irak gavuru, Bulgar gavuru, Amerikan gavu
ru, Yahudi gavuru, Suriye gavuru, Bulgar gavuru, Amerikan gavuru, Fran
sız gavuru, AET gavuru, Bulgar gavuru) çevrili cennet ülkemiz Coğrafya
kitaplarında minik öğrencilere tanıtılıyor. Yeni kitapta Anayasa ihlal edile
rek başkent, Ankaradan alınarak Bodrum'a verildi.
Karayolları haritasında 180 kilometre hızla gidilecek yollar işaretlen
di. Güneydoğu Anadolu İse bölge olmaktan çıkartılarak "ot bitmeyen top
raklar" kapsamına sokuldu. Bu civardaki bazı il ve ilçelerin Bulgarca olan
İsimleri de değiştirilerek Türk isimlerine çevrildi. Buna göre, Tuncell-Tür-
keli, Hakkari-Hakkıtürk, Mardin-Türkdin, Çukurca-Türkçe, Yüksekova-
Türkova, Silopi-Zloti oldu. (Zloti Macarca olup Macarlar da Türk kavmin
den gelmişlerdir sakınca yoktur.)
FİZİK:
"Suyun kaldırma kuvveti" adlı bölüm gayrimilli bulunarak kaldı
rıldı.
Onun yerine "Padişah macunları ve kaldırma kuvveti" adlı bölüm
konuldu.
İçişleri Bakanlığı uzmanlarınca hazırlanan "Elektrik akımının
86
şiddeti,dirençler ve dirençlerin kırılması, copun kıvrılma katsayısı,
sopanın kırılma eğrisi, iç bükey, dış bükey ve iki taraflı aynalar, vinç
ler, caraskallar, Filistin askıları" adlı bölüm yeni ders kitaplarına ekle
nerek sayfa sayısı 95'ten 295'e çıkartıldı.
KİMYA:
İstanbul'da eğitim gören öğrenciler için Kimya kitabı biraz değiştiril
di.
Kitaba halk arasında su (H20) denilen ve şu günlerde doğada saf ola
rak görülmeyen madde ile ilgili bilgiler eklendl."Su nedir?Nerede bulunur?
Su İle neler yapılır? Gerçekte su var mıdır? Varsa niye gözle görülüp elle
tutulmaz? Su Allah mıdır?" gibi bölümler eklendi.
H20 ve bileşimleri adlı bölümde de "Yağmur duası örnekleri" ve "Yağ
dır mevlam su" adlı şarkının sözleri var.
MATEMATİK:
Hükümet tarafından hazırlanan yeni Matematik kitabında, 1989
yılında bulunan yeni Matematik teorilerine yer verildi.
"Nerde çokluk orda bokluk" adlı yeni teoriye göre, % 22 sayısı %
68'den büyük.
Bu teori seçim sonuçları örnek verilerek ispatlanıyor.
80 sayısı enflasyonu, 120 sayısı da bir kadın için fazla sayılacak
bir kiloyu temsli ettiği için kitaptan çıkartıldı.
İNKİLAP TARİHİ:
Uzun süredirdevlet büyüklerince pek kullanılmayan laiklik ilkesi kitap
tan çıkartıldı. Yerine "Fatiha Suresi" konuldu. Ayrıca Amasya Genelge-
si'nin yerine 1 Ağustos Genelgesi okutulacak.
87
BABALARA GELDİK
90
sağlandı adlı bir brifing var stop. Büyük adamlara ayıp olmasın stop.
Başka bir sokakta vuruşun stop. İmza: İçişleri Bakanlığı.
GENEL GREV NOTLARI
22ŞUBAT: Sert bildirimiz "Türk-İş'ten sert çıkış" başlığı ile Afyon Ha
ber gazetesinin paralı ilanlar sayfasında yayınlandı. Basın bizi destek
liyor.
92
Konuşmam Fırın işçileri Sendikası üyelerince sık sık kesildi.
28 ŞUBAT: Kimse bana hak vermedi. "Genel grevi gece yatarken ya
palım" diyen arkadaşa da hak veren olmadı.
2 MART: Salı günü de üç aylardan Şaban'ın ilk günü. "O gün gr< ıv ı ıl
" 93
maz" eleyince grev yeniden ertelendi.
3 MART: Banavearkadaşlarıma"satılmış"diyenlereenbüyükcevabı
önerimizle verdik. Bu pazargünütümyurttagenelgrevyapılması teklifimiz
muhalefete rağmen kabul edildi. Pazar günü genel grev yapacağız. Kimse
çalışmayacak.
94
BİR DÜĞÜN GECESİ
95
yin Allah Allah'ı bitirdikten sonra bir de Enternasyonal çeksin. Misafirimiz
var.
• Kamber Abi helal sana yahu. Sosyetene gurban İstanbul İs
tanbul olalı böyle şafşatalı çük kesilmesi görmedi he.
- Sen dur. Hele İstakozlar gelsin de şamatayı gör. İstakozlardan sonra
da "Kendin dut, kendin kes, kendin pişir, kendin ye" partisi var.
- O nasıl İş abi?
- Havuzbaşına koyun sürüsü salacam. Herkese de bir bıçak. Koyunu
yakalayan orda devirecek. Bir Bismillah kırt. Sonra da doğru ocakbaşı.
- Peki... Başka kim çıkıp türkü çığıracak.
-Onları çağırdık işte "Maykıl Çeksin, Küçük Emrah, Miles Davız, Joan
Baez, Küçük Ceylan, Ferdi Tayfur" felan var galiba. Ha Turgut Özal'lan
Semra Özal da iki şarkı çığıracaklar.
-Ciddi misin?
- Ne ya. Bizim oğlan Lorel'la Hardi bana şarkı söylesin diye tutturdu.
Güç bela bu ikisini razı ettik. İllaki ünlü birileri söyleyecekmlş.
- Sen işini bilirsin abi... Yani senin sekiz sene önceki haiini de bi
lirdim.
- Sen çok şey bilme Miktat. Havuzun suyu serin ve derin. Sen içmene
bak koçum. Fazla şey bilme...
-Kamber Bey.
- Buyur canım...
- Sizin katlı pastayı getiren kamyon köprüden geçememiş.
- Eyi o zaman köprüyü gapatın. Gidip orada kesip yiyelim pastayı.
- Gicieri-: gitmesine de Leydi Di gelemez.
- Niye?
- Malatyalı A büzer Ağa karının başından aşağıya gül yaprakları
dökünce Çarls'ü kapışmışlar. Çarls, Abuzer Ağa'yı fena dövmüş.
Abuzer Ağa adsmiarıynan kapıda bekliyormuş şimdi.
- Kih, kih, kin!.. Lan Çarls denen hımbıl o kayayı nasıl divirmiş yere?
Hah hah hah! Keşke göreydim o kavgayı.
- Esas kavga Maykıl Ceksm'la Ahmet Gaya, arasında oldu abi. Ah
met Gaya, Maykıl Ceksın'a son plağını vermiş Maykıl Çeksin da "Baş
kaldıriyorum"u 'Başını kaldırıyor" diye okuyunca kavga çıkmış ara
larında. Ahmet Gaya sazı başında kırmış gavurun.
- Hejal olsun. Ne düğün oluyor be. Virdiğim milyonlar feda ossun.
96
- Kamber Bey!
- Buyrun.
- Ben bir işçinizim (Inımmnııııııın)
KLASİK SON
- Ben bir işçinizim. Mesai ücretlerimin tutarı olan 12 bin 650 lirayı hâlâ
vermediniz.
- Oğlum ne terbiyesiz şeysin ssen. Burada islâm'ın şartları gereği
yavrrımı sünnet ettiriyem. Masraflar diz boyu, sen hâlâ benden para is-
tiyon. Yıkıl karşımdan.
KLASİK OLMAYAN SON
- Ben bir işçinizim. Mes.üc.tut.ol.12 bin 650 lirayı hâ. vermediniz (kı
saltarak yazdık.).
- İstediğin para olsun. Asım Bey verin şunun mesai farklarını. Ga
zetecileri de çağır ikimizin bir resmini alsınlar. (Fotoğraf çekilir... İşçi
gider... Ancak sömürü devam eder.)
97
ZİYAN OLDUN BE ZIYA! ZİYADE OLSUN
98
- Hey alevler arasından seçemiyorum seni ama sen Ziya'sın değil
mi?
- Ah Adolf. Koçum sen misin?
- Evet...
- Seni de mi o kadar hizmetten sonra cehenneme attılar.
- Yahudi lobisi buraya da hâkim Ziya. Ben onları fırına attım, onlarda
beni cehenneme koydular. Eee nasıl buldun burayı?
- Çok garip. Bu kadar odunu nereden buluyorlar şaşırdım...
- He heh heh... Odun diil onlar. Almanya'da toplattırdığım kitapları ya
nında getirmiştim. Yıllardıronlaryanıyor. Birde Türkiye'den gelen kitaplar
var. Şimdi onları yakıyorlar. Eee Ziya... Anlat bakalım nasıl öldün.
-Vatla uçağa binmiştik. Oldukça kalabalıktı. Hatta Amerikan elçi
si "Gerileyelim beyler. İyice gerilere gidin" diye bağırıyordu, sonra
havalandık. Yanımızda genelkurmay başkamda vardı. Havan topunu
da yanında getirmiş. Uçakta temizlemeye kalktı.
-Eeee...
- Eesi şu. İçinde mermi kalmış. Kazayla ayak parmağı tetiğe çar
pınca, bum...
- Peki uçağın kara kutusunu buldular mı?
- Yok canım ben kara kutu koydurmadım. Amerikan elçisi ile ko
nuştuklarımızı halkım bir duysa beni mezara bile komadan çöp şiş
yaparlardı.
- Vay vay... Peki törenin nasıl oldu.
- Acayip güzel. Bütün dünyadan "Aziz kardeşlerim" geldiler. Her
kes üstüme kürekle toprak atarken bir aziz kardeşim de bastonuyla
hafriyat yapıyordu.
99
- Tabii ya. Toplama kampının anahtarlarını saklamıştım. Herifler ben
öldükten iki ay sonra çıkabildiler oradan.
- Ha ha ha... Ama ben niye güldüm şimdi. Benim onlarla aram iyi.
Üstelik Amerika... (Kısık sesle) Burada dinleme cihazı yoktur di
mi?
- Merak etme, CIA burada teşkilatlanamadı henüz. Sadece cehenne
min 6. katını kontrol edebiliyorlar.
- Orada kim var...
- Lenin, Engels, Marks, Ailende, Stalin filan var. Ateistler işte.
- Oh olsun. Gördüler mi şimdi Allah var mıymış yok muymuş!..
'- Hâlâ inanamıyorlar. Marks "Diyalektiğe göre bu kadar sıcaklıkta in
sanlar kaynar ve buharlaşır. O zaman biz fizik öt esiyiz. Oysa metafizik bi
lim değildir" diyor ve rüyadan uyanmayı bekliyormuş.
- Uff canım sıkıldı ya!.. Aziz kardeşim burada olsaydı da biraz laf-
lasaydık.
. - Kim o?
- Sen tanımazsın. Şu boş yeri zebaniye söyleyelim de aziz karde
şime ayırsın. Gelince çok seveceksin onu Adolf. Çok candan, cana
yakın bir insandır. O da bizden.
100
AKLIMA TAKILAN SORULAR.
* Eğer oruç süresi güneşin doğuşu İle batışı arasındaki zaman ise,
yılın altı ayı güneşin batmadığı Eskimolara yazık değil mi? Yoksa yüce
Rabbimiz Eskimoların hak dinini kabul edeceğine hiç ihtimal vermemiş mi?
* Yabancı dil kursları sadece kadınlar veya sadece erkekler için olsay
dı, şimdi gidenlerin kaç tanesi "dil öğrenmeye" devam ederlerdi acaba?
_ * İran'da hiç komedi filmi çevriliyor mü? Çok merak ediyorum eğer var
sa İranlı okurlarımdan rica ediyorum bana isimlerini veya kasetlerini gön-
.. dersinler. İran halkı artık nelere gülüyor çok merak ediyorum.
102
Vay beeee! Ensest'in boyutlarına kurban.
* Niçin bayram günleri yoksul mahallelerdeki çocuklar mantar ve ça
tapat patlatır.
Herhangi bir bayram günü Etiler'de çatapat patlatan bir çocuk gördünüz
mü?
* Bir file kaça doluyor?" kadar sığ ve anlamsız olan bir politik eleştiri
Cümlesl daha var mıdır acaba? Çünkü bu, filenin büyüklüğüne ve içine ne
Koyduğumuza bağlı değil midir?
*Yıllar önce 100 Türk Büyüğü diye bize okutturulan kitaplarda bir de-
103
ğişiklik yapıldı mı ?
Mesela Nam büyük bir ihtimalle ilk 100 arasına girer.
Peki Naim girerse 101 olmaz mı?
Yok illa ki 100, olacaksa Naim'e yer açmak için kimi
çıkartacaklar?
sardı acaba?
* Ulan ne demek?
Ulan kelimesini Türkçemize kim soktu ulan?..
* Güneş Beyazıt'ta...
Sabah Mecidiyeköy'de...
Tercüman Cevizlibağ'da...
Nokta Gültepe'de...
Peki neden basına Bab-ı Ali diyoruz?
106
Uzun atlama dalında birtek uluslararası madalyanın olmadığı ülke
mizin insanları neden iskele verilmeden vapurdan atlarlar?
DR. BARNARD'IN GÜNLÜĞÜ..
108
22 AĞUSTOS: Bugün domuz avına çıkmak ep beraber. Ben istemek
körpe, dişi, domuz. Onlar demek "buluruz". Fakat hem körpe hem dişi do
muz bulamamakolar. Ben de diyor ki "o zaman bir zenci getirin" diyor. Bu
luyorlar birzencibenonu vuruyor. Oynuyordansözcanlı canlı benyapıştı-
rıyor ona para...
23 AĞUSTOS: Galata Kulesi'nde var davet. Beni kandırmak. Dediler
"Burası kız kulesi. Var küçük küçük kızlar." Ben çıkmak kulenin üst kadı
na. Bıyıklı garsonlar beni dövmek. Ben de dansöze para yapıştırmak.
Oralarına yapıştırmak, buralarına yapıştırmak... Yapış.. Yapış...
24 AĞUSTOS: Gazetelerde çıkıyor resimlerim. Ben çok sevmek
Tan, Sabah. Okuyor herbir yerini. Gönül abla köşesinde küçük kızlara te
cavüz etmek büyük adamlar. Onlar yazmak Güzin Abla'ya. Ben bir tuhat
olmak. Nasıl oluyor da, olmak böyle şey. Beraber geldiğim Karin ağlamak.
"Ingaa demek" ben ona vermek meme yapıştırmak para...
25 AĞUSTOS: Bugün beni çağıran hastanenin başhekimi ile içiyor-
ken kahve içeri küçük bir kız girmek. Pardon o küçük kız olmamak. Olmak
muhasebeci. Getirmek fatura benim masraflarda ilgili. Başhekim görmek
faturayı kalbi sıkışmak. Düşmek yere... Ben hemen hızır acile telefon et
mek. Başhekim yolcu olmak. Ben de Karin'i alıp yolcu olmak istemek. Yok,
yok önce anaokuluna uğramak sonra gitmek... Gene gelmek...
109
GIRGIR CİNAYETİ
110
Dışarıdasiren sesleri çalarken, içeride "san" basın kartlı gazeteci Er-
tuğrul Baybay 600 milyon lira karşılığında Gırgır dergisini 21 yerinden
bıçaklayarak 18 yıllık yaşamına son veriyordu.
Günahıyla ve sevabıyla 18 yıllık ocağımızın üstüne incir ağacı dikil
mişti.
111
SAHİ ERTUĞRUL BAYBAY KİMDİ?
112
UFO GELİR HOŞ GELİR LEY LEY LÜMÜ LÜMÜ LEY.
113
Cism-i münevverin gittikçe kendilerine yaklaştığını gören ahali bu
sefer de II. Mahmut'a haber salmıştır. Olay esnasında soldan sağa
87'nci cariyesiyle 69 yapmakta olan II. Mahmut sinirlenmiş ve "Her kim
ki gökten yere ine, tiz boynu vurula" diyerek Hazerfen Ahmet Çe-
lebi'nin ölümüne neden olmuştur.
Halk Galata Kulesi'nden çıkıp Scutori meydanına inen Hazerfen
Ahmet Çelebi'nin bir çırpıda kellesini uçurmuş, tarihçiler de bunu size
başka türlü anlatmışlardır.
114
günü söyleyerek pilot kabinini terk etmiş. "Ijıklı jisim gördüm laaaynn"
diye bağırarak koşan pilotu yolcular kalasına buzlu su dökerek ayıltmıs
lardı. Oahasonrasarhoşpilotun uçağı Samsun asfaltına İndirdiği ve üze
rine doğru gelen ışıklı cismin 06 AE 446 plakalı taksi olduğu anlaşılmış
tır. .
115
EN HIZLI MİLLİ ŞARKICI ERSAN'IN GÜNLÜĞÜ
12 EYLÜL:
Bugün çok mutluyum. Artık makus talihimi yenip müzikte üst basa-
maklarayükselebilecem. içinde Emek, Barış gibi kelimeler olan eski plak
larımı kırdım. Ağzıma da biber sürdüm. Paşa babamın elbiselerini ve res
mini dolaptan çıkartıp parlattım. Paşaların paşası, babamın eski akadaşı
ne de olsa. Savulun. Huzur ve güven ortamının şarkıcısı Ersan geli
yor...
20 EYLÜL:
TRT bant ı mı kabul etti. Denetimciler en çok
"Nerede İyi yönetim
Orada vardır denetim oh yeaah"
adlı parçamı beğenmişler.
30 MART:
Mahkemelerde verilen idam kararları üzerine bir parça yapmaya ka
rar verdim. Çok duygulanıp
"Kurban olam kalem kıran ellere
116
Kâtip çifte idam yaz şu gö...lere"
adlı parçayı yaptım. Hâkim ve savcılara güven vermek gerek, oku
mak gerek, geğirereeek, severek...
24 NİSAN:
Hızla yükseliyorum. Ikınarak söylediğim şarkıları halk çok tuttu. Ge
çen gün yine sahnede böyle ıkınarak şarkı söylerken garip bir şey oldu.
Kendimi kaybettim ve ıkındığımı unuttum ve sahneye büyük apdestimi
ediverdim.
32 MART:
Belediye evim için istimlak kararı çıkartmış...
28 MAYIS:
"Olur böyle vakalar
Türk polisi yakalar
Götürürler merkeze"
diyerek polis örgütüne ithaf ettiğim şarkıyı "Hastir lan. Bize yağ çek
me" diyerek reddettiler. Çok bozuldum abi ya...
14 HAZİRAN:
Yaşasın Kenya polisi başvurma olumlu cevap veren ilk ülke oldu. 754
ülkenin polis teşkilatı için besteler yapmıştım en hızlısı Kenya çıktı. Se
vinçten göklere uçtum. Haa gök dedim aklıma geldi pilotlar için de bir şarkı
yazayım.
"Evlerinin önü bulgur kolisi
Ne hoş olur şu Kenya'nın polisi"
adlı şarkımı zevk-ü sefa içinde besteleyip göndericem.
29 EYLÜL:
"Aman avcı
Geliyor savcı"
adlı tek kişilik okestra için kuartetimi benim ev ile ilgili mahkemeden
önce yetiştirdim. Evin istimlak edilmeyeceğini umut ediyorum.
24 ARALIK:
Olur şey diil mahkeme aleyhime sonuçlandı. Evim barkım yıkılacak a
dostlar.
4 OCAK:
Oh çok şükür. Evin yıkım işleri iptal edildi. Belediye yetkililerinden
"Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun
Gördün belediye hizmetlerini Beni unuttun aman"
117
adlı parçamı belediye mensupları gecesinde söylemem için teklif aldım.
Müzikte hızla yükseliyorum. "Yarabbim sen büyüksün." Ay pardon bu şar
kıyı ben yazmamıştım değil mi? Sahi ben onun için niye beste yapma
dım.
ııs