You are on page 1of 13

20.

YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

yunanca kaynaklara göre


1916 ankara yangını
taylan esin
Falih Rıfkı Atay: “Ankara’nın zengin semtleri ve bakımlı yazlıkları Ermenilerin malı idi.
Ermeni lokantasında yiyor ve Ermeni otelinde kalıyorduk. Müslüman çarşısı en eski
alaturka idi. Yerden yüksek dükkânlarda bağdaş oturulduğunu hatırlıyorum. Ankara’da
kaldığımız otelin adı Santral. Lokantası iyi, yatakları temiz ve rahattı. ‘Tehcir’ zamanı
yıkılmış olmalı idi. Ankara başkent olduğu vakit Santral otelini aramıştım. Altındaki
ahıra at bağlanan Taşhan’dan başka kalınabilecek yer yoktu. Benim ilk gördüğüm
Ankara’nın medenilik adına nesi varsa hepsini yakıp kül etmiştik.”

Sn. Epeoğlu, Karasuli ve göre iki gece/gün,2 Kasparian’a3 göre Altında “Müdafaa-ı Milliye Vekâleti”
Kasparian’ın anısına... üç gece/iki gün, aşağıda tanıtılacak ibaresi bulunan 1340 tarihli bir ha-
olan Epeoğlu’na göre üç gece/gün4 ritada, yangının şehre verdiği hasar
1916 Ankara Yangını’yla ilgili arşiv sürmüş; 21 Eylül tarihli rapora göre, görülmektedir.6 Birinci, raporlara
belgeleri, bilindiği kadarıyla, ilk kez “1030 hane ... 935 dükkân, iki cami, göre yanan Ruşen Keleş bu haritaya
Sn. Ali Birinci tarafından, o dönem altı mescit, yedi kilise ve üç hastaha- göre geride kalan mahallelerin dö-
Yangın yeri Ankara’ya sürgün olan Refik Halid’in ne ile iki tevkifhane ve bir polis kara- kümünü verir.7 Haritadaki boş alan,
(Yangın yerinin
doğu sınırı anıları ve önemli bazı fotoğraflarla kolu, ahzıasker, emval-i metruke Reji 1916 ile Sovyet elçiliği çevresindeki
Hisar’dır) (1924 beraber yayınlanmıştır.1 Yangın 13- ve [İT] kulüp binaları”5 ile ceman şeh- çapını bilmediğimiz 1922’deki yan-
tarihli Ankara
haritası). 14 Eylül 1916 günü başlamış, Karay’a rin yarısı yanmış; beş kişi ölmüştür. gının8 bileşimidir. Yangın yeri uzun
süre boş kalmış, ancak 1950’lerde
imar edilebilmişti.

Yangında Ermeni ve Rum mahallesi9


neredeyse tümüyle yanmış; Müslü-
man mahalleleri görece az zarar gör-
müştü. Mukayese için, yanan kilise ve
cami/mescit sayıları açıklayıcı olabi-
lir. 1914 sayımına göre, Ankara mer-
kez kazasında 69.066 Müslüman’la
beraber, 3.327 Rum-Ortodoks, 915
Protestan, 3.341 Gregoryen ve 6.990
Katolik olmak üzere ceman 14.500,
yani Müslüman nüfusun %21’i kadar
Hıristiyan yaşıyordu.10 Oysa resmi ra-
porlara göre, yangında 7 kiliseye kar-
şılık, 2 cami ve 6 mescit yanmıştı.11

Bu yazının amacı, yangından bahse-


den iki Yunanca kaynağı tanıtmaktır.
22 İlki Evdokya Epeoğlu-Bakalaki’nin12
‘Ankara’daki Hayatımdan Hatıralar’,13
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
ikincisi, Androniki Karasuli- Yangın yeri
Mastoridu’nun ‘Kayıp Vatanımdan çevresi (1924
tarihli Ankara
Hatıralar: Ankara’daki Hayatım’14 haritası),
başlıklı anı kitabıdır. 2 no.’lu harita
lejantı

biyografi Y Harik mahalli


(Yangın yeri)
Kızı Aleksandra Bakalaki’nin kitaba 1 Ahi Elvan Camii
2 Rum Mektebi
yazdığı biyografik nottan anlaşıldığı 3 Şengül Hamamı
4 Gazi Mustafa Kemal
kadarıyla, Evdokya Epeoğlu, Anka- Paşa ve
5 Latife Mustafa Kemal
ra kitabı için sağlık koşulları nede- Mektepleri (yangın
yerine inşa edilmiştir.)
niyle en az iki yıl süreyle çalışmış 6 Gavur Ali Mahallesi
ve kitabı 1991’de, ölümünden iki yıl 7 At Pazarı
8 Hacı Doğan
önce tamamlayabilmiştir. Kitap, “Ka- Mahallesi
9 Kızılbey Mahallesi
yıp Vatanımdan Hatıralar”ın aksine, 10 Hacı Doğan Mescidi
11 Haseki Camii
bir sözlü tarih çalışmasının ürünü 12 Kavaklı Mescidi
(Hacı Baba, günümüze
değildir. Epeoğlu, kızına göre, çek- ulaşmamıştır.)
13 Balık Pazarı
tiği onca zahmete değecek kadar (Anafartalar) Caddesi
değerli olup olmadığı konusunda 14 Hallac Mahmud
Camii
tereddütler yaşadığı kitabını kendi 15 Hoca Paşa Camii
16 Zincirlikuyu Camii
inisiyatifiyle yazmıştır. 1913 Ankara 17 Hükümet Konağı
18 Hacı Bayram Camii
doğumludur.15 Küçükesat’taki bağ- 19 Balaban Camii
20 Debbağhane
larıyla ilgili hatırladığı ayrıntılar ve (Tabakhane) Camii
yangın sırasında hafızasına kazınan, 21 Debbağhane
(Tabakhane) Mahallesi
Ankara semalarında gördüğü karan-
lık duman sütunu haricinde, Ankara
Yangını ve cemaati ile ilgili bilgileri, Hisarönü
aile ve çevresinden öğrenmiştir. Ba- Mahallesi.
yan Epeoğlu, yangından sonra aile- Hamid Zübeyr Koşay,
Ankara Budun
siyle beraber Amasya’ya göç etmek Bilgisi,1935, s.134.
zorunda kalmış,16 oradan da 1922 yı-
lında muhtemelen Yunanistan’a göç- Karasuli’lerin Haymana civarında,
müştür. Kitaptaki ifadelerden anla- Ankara’ya dokuz saatlik mesafede,20
şıldığı kadarıyla mütevazı bir aileye 62.000 dönümlük, içinde 40’a yakın
mensuptu.17 ev, iki konak, üç binden fazla koyun,
inek, manda ve at sürüleri olan bir
Diğer kaynağın yazarı Bayan Kara- çiftlikleri vardı.21 Karasuli’nin baba-
suli, 15.5.1902 Ankara doğumludur. sı, Heybeliada Ticaret Okulu mezunu
Önsözünde yer alan ifadesiyle, “biz- olmasına rağmen babasının ısrarıyla
zat yaşadığı ve görgü tanığı olduğu” çiftliğin başına geçmişti. Üç beş ayda
olayları içermesinden de öte, “ru- bir Ankara’ya gelir, bir ay kalır ve
humdan asla silinmeyen maziye dair” dönerdi.
diye tanımladığı kitabı, “Küçük Asya
Araştırmaları Merkezi18 tarafından, Toplamda 300’e yakın mülkleri var-
hayatıma, yaşadığım olaylara ve va- dı. Baba Karasulos oğluna 52 anahtar
tanımdan tehcir edilmeme ilişkin miras bırakmıştır. Yunanistan’a iltica
yöneltilen sorulara cevaben” ama ederken, bu anahtarları, bir gün va-
bir taraftan da, yine kendi ifadesiyle, tana dönecekleri umuduyla yanların-
“... anımsama ve acı anlarında gayrı- da götürmüşlerdir. Bu anahtarlardan
ihtiyari” yazmıştır. El yazması, Küçük biri, Ulus Denizciler Sokak’taki Şen-
Asya Araştırmaları Merkezi’nde19 gül Hamamı’na aittir. Karasulos’lar
296 no.’da kayıtlıdır. 1922’ye kadar burayı uzun süre işletmişlerdir.22
Ankara’da yaşayan ve Ankara’nın Ailenin babaevi, bugünkü Anafarta-
önde gelen bir ailesine mensup lar ile Çıkrıkçılar yokuşunun bitiş-
olan Bayan Karasuli, anılarını 1966 tiği noktadaki, Bizans dönemine ait
yılında, anlaşıldığı kadarıyla kendi olduğu düşünülen23 Aziz Klementos
imkânlarıyla yayınlamıştır. Kilisesi’nin uzantısı idi. Tapınak kıs- 23
mı evin içinde kalıyordu. Bazılarına
rum-ortodoks28 cemaati
Bu bölümde, en çok, bu konudaki
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

bilinen en kapsamlı çalışma olan Sn.


Yordanoğlu’nun “Ankara’nın Rum-
Ortodoks Cemaati”29 başlıklı makale-
sinden yararlanılacaktır.

1914 sayımına göre, tüm vilayette


20.229, Ankara merkezde ise 3.327
Rum-Ortodoks yaşıyordu. “Ankara
vilayetinde ... 4 cemaat, 11 kilise, 16
tapınak, 9 okul vardı.30 Ankara’nın
çevresinde Yabanhamamı31 haricin-
de Rum köyü yoktu. Burada 50 Rum
aile, bir okul ve papazı hiç Rumca
bilmeyen bir kilise vardı.”32 Geçim
kaynakları, çiftçilik (Karasulos ailesi
gibi), bağcılık, halıcılık ve ticaretti.33
Altıntopoğlu veya Sismanbodos gibi
Rum mahallesi. sermaye sahipleri, büyük ölçekli ti-
(Anafartalar, Işıklar caret yapar, özellikle tiftiği hasat
Sokak?), KAAM arşivi. zamanı ihtiyaç içinde olan köylü-
den doğrudan alıp pazara sunardı.34
Karasuli’nin babası ise, arazisinde-
ki köylülerle yarıcılık esasına göre
çalışırdı.35

“Rum cemaatinin üç ... kilisesi bulun-


maktaydı. Metropolit kilisesi 1794’te
inşa edilmiş ve onarım görmüştür.”36
Şehirde “... 2 Rum kilisesi, ... bir de
Rum Ortodoks manastırı vardı.”37
“1916 yılında Ankara Rum Metropo-
lithanesi38 arşivleri bir yangın neti-
Sismanoğlu cesinde mahvolmuştur... Nicolas Ag-
bahçesi.
yos namı altında... bir katedral vardı.
KAAM arşivi. Yeri şimdiki Park Palas’ın bulunduğu
yerdi. Bu katedral Jannikos zama-
nında (1860) yanmış ve Gerannikos
zamanında (1877) tamir edilmiştir.”39
1949 yılında Ankara’ya gelen Evli-
yagil, “Ulus’ta Karpiç’in karşısındaki
Park Palas’ta” kalır.40 Yordanoğlu
merkezde üç kilise olduğunu yazar:
Aziz Georgios, Aziz Klementos ve Aziz
Nikolaos.41 Aziz Georgios, Kale için-
de, Hisar’daydı, Atpazarına yakındı.42
1916 Yangını’ndan sadece bu kilise
kurtulmuştu.43
göre Ayasofya’dan daha eski24 olan amatörce ilgi ve desteğiyle ziyaretçi-
bu kilise, Müslüman mahallesindey- lere gösterilmektedir.26 Toparlarsak, şehirde, Hisar içindeki
di. 15. yüzyılda camiye çevrilmiş,25 Aziz Georgios Kilisesi, Çıkrıkçılar’ın
yangın ve mübadele sonrasında yı- Karasuli’nin anılarından, ailenin, Al- başında Aziz Klementos ve şimdiki
kıntısı kalmış, şu anda geriye kalan tıntoplar, Sismanoğulları,27 Küpeciler 100. Yıl Çarşısı’nın karşısında, Atatürk
yegâne duvarı çökmek üzere, harabe gibi Ankara’nın tanınan Rum ailele- heykeli ile Postahane arasında, yakın
24 ve çöplük halindedir. Bitişik işhanın- riyle akrabalığı olduğunu anlıyoruz. zamana kadar Akman’ın bulunduğu
da çalışan meraklı iki kişinin tümüyle yerde Aziz Nikolaos Kilisesi vardı.
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
Rum Kız Okulu.
KAAM Arşivi.

Ayrıca bağlarda da bazı Ortodoks şa- ki sokaktan ve Ankara’nın en işlek çi tüketim içinde iken, diğer taraftan
pel/kiliseleri vardı: “Bu kiliselerden mahalli olan kuyulu kahve önünde- tüm çocukların daha iyi bir eğitim al-
Keçiören’de bulunan Aya Yani adlı ki meydanlığı geçtikten sonra Çarşı ması için ellerinden gelen fedakarlığı
kilise, yıkık durumda olduğundan Sokağı’na girdik. Bu sokağın birçok yapıyorlardı.56 Ahmet Şerif’in, eğitim
1888 yılında yapımına hükümetçe kıvrımlarını dahi geçerek bir yangın konusunda halka örnek gösterdiği
izin verilmiştir.”44 “Dikmen... yerli harabesi önüne geldik. Rum Mektebi, cemaatlerden biri de Rumlardır:
Rumların oturduğu bağlık bir semtti. bu harabenin sonunda bir mahalleye
... [burada] Dikmen gazinosu olarak giden sokağın içerisinde idi.” Okulun “Ankara’nın İslam halkı!...işte, daima
bilinen Kilise” vardı.45 Keçiören’deki bir konferans salonu vardı.51 beraber çalıştığınız ve yaşadığınız
Aziz Yoannis ve Dikmen’deki Mer- Hıristiyan, Musevi vatandaşlarınız;
yem Ana’ya adanmıştı. Rebiülevvel Türk Yurdu’nun (=?Ocağı) olduğu ... şehrinizde üç-dört yüz ev Rum
1859 tarihli bir belgeye göre, Dikmen yerde de muhtemelen bir okul binası var. Her ev, payına düşeni, mesela,
sakinleri, Horozlu Çeşme olarak bili- vardı. Burada Halid Ziya’nın oğulla- bir lirayı vererek, mükemmel okul
nen mevkide, 35 (boy), 18 (en) ve 12 rı, Latife Hanım’ın piyanosuyla bir meydana getirmişler, çocuklarını is-
(yükseklik) arşın ebadında bir kilise konser vermiştir: “Türk Yurdu Rum- tedikleri gibi okutuyorlar.”57
inşası için izin istemişti.46 lardan kalma eski bir binada ve pek
ibtidai bir şekilde idi, hatta bir piya- 1897’de müfredat ayrılığına son veri-
Yordanoğlu’na göre, Devlet nosu bile yoktu. ... Concert için La- lerek, okullar Osmanlı eğitim sistemi-
Okulu’nun yanı sıra müstakil bir er- tife kendi piyanosunu bir otomobile ne tabi kılındı. Devlet Okulu ile Rum
kek ve cemaatin 1879-82’de 600 lira yükleterek pek bozuk yollardan Türk okulunun sınıfları sayıca azaltılarak
harcayarak yaptırdığı bir kız okulu Yurduna kadar gönder[di]...”52 Burası, birleştirildi. Onbeş kadar Ortodoks
vardı.47 Karasuli’nin devam ettiği kız “Hükümet konağının arkasında”mı53 öğrenci ise Fransız Fréres58 rahipleri-
okulu, erkek okulu ve 1889’da Küpe- yoksa, şimdiki Devlet Resim Heykel nin yönettiği okula devam ediyordu.
cioğlu tarafından yaptırılan anaokulu Müzesi’nin olduğu yerde miydi? Bu rahipler, Rum okullarında da haf-
ile birlikte 1924 haritasına göre (bkz. tada altı saat ders veriyordu.
lejand), Şengül Hamamı’nın hemen Karasulos, Sismanoğlu vs. gibi varlık-
arkasında idi.48 Bu üç okulu, Sisma- lıların desteği ile 1871’de inşa edilen, Köken itibariyle, Ortodoks cema-
noğlu, Küpecioğlu ve Karasulos gibi Ankara’nın en görkemli binası olan, atinin yarısı yerli, diğer yarısı ise
zengin aileler yaptırmıştı.49 Bu okul- beş sınıf ve 200 talebeli müstakil Rum Kayseri, Samsun, Kütahya, Bursa
lar 1914’e kadar kullanılmış, sonrasın- okulunun müdürü İstanbullu idi.54 ve İstanbul kökenli göçmenlerdi.59
da askeri hastahane yapılmak üzere Eğitim araç/malzeme ihtiyacı cemaat Perrot’a göre, Müslüman istilası sı-
el konulmuştur.50 1920’lerde burası tarafından sağlanıyordu. Ekonomik rasında şehirde yaşayan Hıristiyan
muhtemelen İstiklal Mahkemesi’nin şartların ağırlığına rağmen, yedi öğ- nüfusun ardılları olmayıp, 18. yüzyıl
tevkifhanesi olarak kullanılmıştır: retmen istihdam ediliyordu.55 Cema- veya 19. yüzyılın başında Kayseri’den 25
“Hükümet Dairesi’nin arkasında- atin zenginleri, bir taraftan gösteriş- gelmişlerdir.60
Haralambos-
Karasoulos
ailesi.
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

AKM, s. 265.

Pontus kökenliler hariç, Ankara Or- danslarını sergilerlerdi.65 Cemaat ha- ... laterna gürültüsü Ankara’nın hay-
todoksları Türkçe konuşuyordu. Aziz yır işlerinde de örgütlüydü. “Yoksul- siyeti ile bağdaşmamaktadır. ... [Hay-
Georgios Kilisesi’ndeki ayinler Türk- lara Bağış” adlı hayır kuruluşu ihtiyaç mana Kaymakamı iken] Ankara’da
çe yapılırdı. “Ankara Metropolidi ... sahiplerine her yıl 150-200 lira ile ilaç Polis Müdürlüğü görevine başlamış
19. asrın ibtidasında, Ortodoks dinine vs. yardımı yapardı.66 Hemşerilik bağı olan Ali Cemal [Bardakçı]’ya ‘... beni
ait, Yunan harfleri ve Türkçe diliyle, ve dayanışma ruhu, Yunanistan’a ve şehri bu laterna gürültüsünden
Venedik’te basılan üç ciltten ibaret hicret sonrasında da sürmüştü: Ce- kurtaracaksın. Ötesini sen kendin bi-
bir eser meydana getirmiştir.”61 An- maat, 1960’ta Yiannapulos başkan- lirsin’ [dedi].” “Mütareke’den bu yana
cak muhtemelen Ankara’da yaşa- lığında Ankaralılar Kulübü’nü kur- devam eden taşkınlıklar”ı önlemek
dıkları zorluklar ve Yunanistan’ın muş, Bayan Karasuli’nin kızı Mimika için “benimle gelen dört Haymana-
bağımsızlığı ile başlayan Helenleşme Karosuli genel sekreter olarak görev lı [ile] Ankara ... sokaklarına daldık.
süreci içinde, özellikle geçen yüzyı- yapmıştı.67 Aradan bir hafta geçmişti ki, ortalık-
lın başında, cemaatin “ana dil”ine ta ne laternalar ne silah sesleri ve
karşı ilgisi artmıştı. Rum okulunda Cemaat için kötü günler, Gregoryen ne de sokaklarda İngiliz ve Fransız
Yunanca temsiller verilmeye başla- tehciri ile başlar. Karasuli’nin baba- komiserlerine güvenerek serkeşlik
mıştı; 1920-21’de Karasuli’nin kardeşi sı, o dönemde çiftliğine kaçıp giz- edenler kalmıştı.”73
Mihalis Karasulos, felçli olduğu için lenmişti. Savaş yıllarında, seferber-
sürgünden muaf tutulup, Ankara’da lik gerekçesiyle okul binalarına ve Cemaatten kalan çoluk çocuk ve yaş-
kalan Yoannis Seferoğlu’ndan gizlice özel mülklerine el konur, ticaretten lılar, Yunan ordusu Polatlı’ya geldiği
Yunanca öğreniyordu.62 men edilirler ve mallarına boykot zaman umutlanır, hatta orduyu kar-
uygulanır;68 yangın ise hayatlarını şılamak üzere bayraklar bile hazırla-
Yazın şehirde yerleşim yoğunluğu tümden altüst eder. Mütareke’den nır. Ancak ricat haberi ile yine korku
gibi sebeplerden oluşan sıtma ris- sonra Ankara’ya gelen İngilizler, ce- ve endişeye düşerler. Bu arada yargı-
ki nedeniyle, aileler şehir dışındaki maatin şikâyetlerini değerlendirmek lama74 ve infazlar başlar: “Her gün 28-
Keçiören, Balgat ve Dikmen gibi ban- için bir komisyon kurar ve mallarını 30 genç, Yunan esirler, asker kaçak-
liyölerdeki bağlara göçerdi. Bu özel- iade eder.69 İngilizler Hıristiyanlarla ları ve rejim muhalifi Müslümanlar,
likle kadın ve çocuklar için eğlenceli iyi ilişkiler kurar ve Müslümanlara Atpazarı’ndaki darağaçlarına gön-
bir dönemdi; erkekler ise her gün karşı destekler ancak geldiklerinin derilmeye başladı.” 1922 Eylül’ünde
şehre gitmek zorundaydı: {Ankara’da ikinci yılında bir gün aniden ve ha- İzmir’in “düştüğüne” kimse inanmaz.
yazın keyif kediler ile dudulara, cefa ber vermeksizin şehri terk ederler.70 Ankara Hükümeti, bir aylık bir süre
ise eşekler ile erkeklere}63 Ankara’da kalan Hıristiyanlar bu yıl- için, Hıristiyanların Ankara’yı terk
larda oluşan öfke ve hıncın bedelini etmesine izin vereceğini açıklar.
Akşamları iki-üç aile bir evde topla- ağır öder: Özellikle 1921 Mart’ından Karasulos ailesi, bu izinden istifade
nır, hikâyeler anlatılır, oyunlar oy- itibaren Rum evleri aranmaya baş- ederek 29.10.1922’de yola çıkar75 ve
nanır ve helva yenirdi.64 Ermeni ma- lar; tüm erkekler yakalanır, hapis, binbir güçlükle İstanbul’a, oradan da
hallesinde düğünler için kullanılan mahkeme, sürgün veya infaz edilir;71 Atina’ya varır.
bir balo salonu vardı. Yılda bir ya da tutuklananların malları müsadere
26 iki kez Ermeni ve Rumlar, bu salon- edilir.72 Muhittin Paşa’nın yerine ge- Yordanoğlu, Ankaralı son Rumların
da toplanır ve revaçta olan Avrupa çen defterdar “Yahya Galip’e ... göre mübadelede gittiğini yazar76 ama
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
Gentizon’a göre, 1923’te Ankara’da Hisarönü,
Osmanlı’da
“hiç Rum bulunmamaktadır, Erme- Ankara.
nilere gelince, bunlar 50 Katolik aile
Ankara Büyükşehir
kadardı”.77 Belediyesi, 2007,
s. 279.

yangın öncesi
Yordanoğlu, savaştan önce, cemaat-
lerin birbirlerinin bayram ve yortu-
larını kutladığını, Ramazan’da aynı
sofraya oturduklarını ve şehir çev-
resindeki Kürt ve Çerkezlerle de iliş-
kilerin iyi olduğunu belirtir. Savaşla
beraber işler değişir. Ölümle ceza-

Türk Yurdu’nun olduğu yerde de muhtemelen bir okul binası vardı. Burada Halid
Ziya’nın oğulları, Latife Hanım’ın piyanosuyla bir konser vermiştir: “Türk Yurdu
Rumlardan kalma eski bir binada ve pek ibtidai bir şekilde idi, hatta bir piyanosu
bile yoktu. ... Concert için Latife kendi piyanosunu bir otomobile yükleterek pek
bozuk yollardan Türk Yurduna kadar gönder[di]...

landırılan bir suç olması nedeniyle


silah taşımayan gayrimüslimlerden
önce Gregoryen, sonra da Katolikler
herhangi bir direniş gösteremeden
toplu halde tehcir edilir.78

Epeoğlu’na göre, elbette hemen ön-


cesindeki Ermeni katliamı nedeniyle
tedirgin olsalar da, 1916’ya kadar An-
kara Rumlarının hayatı ciddi anlam-
da sarsılmamıştı. Türkler ve Rumlar
ihtilafsız olmasa da karşılıklı saygı
içinde yaşıyordu. Rumlar Türk köyle-
rine gittiklerinde cömertçe ağırlanı-
yordu. Hatta ortak kültleri vardı.79

Karasuli ise potansiyel ihtilaf alanla-


rından bahseder: Daha 1880 yılında,
Avrupa’dan gelen amcaları Stavrakis, todokslar için katliam emri verilme- Ankara düzlüğünün üzerinde, Katolik Yeğenbey
Camii, arkada
Ankara’ya bir arkadaşıyla dönmüştü. diyse de, durum fenaydı.”82 Karasuli, mahallesi yakınlarında, kara bir du- Aziz Klementos
Pazar yerinden Rumca konuşarak ge- o yıl Haymana’daki çiftliklerine giden man sütunu görmüştü. Çok korkunç Kilisesi,
çerken, Türkler ateş açmış; arkadaşı amcası Stavros’u yakalayıp işkence bile gözükse kendi oturdukları ma- Osmanlı’da
Ankara, s. 226.
ölmüş ve amcası ise hayatını güçlük- eden eşkiyaların ona “{hınzır gâvur, halleye çok uzaktı. Küçük Evdokya’yı
le kurtarmıştı.80 hepinizi temizleyeceğimizi ve hiçbiri- ağabeyinin gözetimine bıraktı. Şehre
nize hesap vermeyeceğimizi bilmiyor yaklaştıkça dumanın kesifleştiğini
Rum okullarında düzenlenen ve ce- musunuz?}”83 dediğini aktarır. ve gökyüzünün karardığını gördüler.
maatin Yunanistan özlemini dile Evdokya’nın Ankara’dan hatırladığı
getiren müsamereleri, Türkler de yangın tek şey yangının bağlardan görüntü-
izliyor ve hatta alkışlıyorlardı.81 An- südür:
cak sürdürülebilir bir durum değildi. Yangın başladığında, Epeoğlu’nun ai-
Nitekim 1916’ya gelindiğinde, Ermeni lesi Esat bağlarındadır. Şafak söker- “ ... duman sütununun görüntüsü çok 27
ve Katolik Ermenilerden sonra, “Or- ken, babası İlyas, bağlardan inerken, net hafızamda. Annemler bağlardan
Ankara’ya indikten sonra, kardeşim olup bittiğini herkes birbirine soru- çatırtısı, alevlerin pencerelerden
bana yoğun dumanı gösterdi. ... beni yordu. Yangının Ermeni mahallesin- daireler çizerek tırmanması, tavan-
elimden tuttu ve bağdaki komşumuz de başlamış olduğunu öğrendik.”85 ların gürültü ile çökmesi, yangının
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

Halime Kadın’a gittik. Ona dumanı yanlara ayırdığı duvarların çatırtı ile
gösterir göstermez, kadın ağlamaya Kızkardeşini bir tanıdığa emanet devrilmesi ne korkunçtu! İnsanların
başladı. O zaman ben de gözyaşları- eder ve oradan anneannesini gör- sesleri, evleri kurtarmak için çaba-
na boğuldum. Kadın beni kucakladı mek için Aziz Klementos Kilisesi’ne ları, [etraf] gerçek bir cehennemi
ve pencereden uzaklaştırdı.”84 giderken, yolda dükkânlarını kurtar- andırıyordu.”86
mak için çarşıya doğru koşan adam-
Karasuli kiliseye ve İlyas Epeoğlu ev-
lerine geldiğinde, başka şeylere de
Cemaat için kötü günler, Gregoryen tehciri ile başlar. tanık olurlar. Örneğin İlyas Epeoğlu,
evinin cümle kapısını açtıktan sonra,
Karasuli’nin babası, o dönemde çiftliğine kaçıp gizlenmiş- civardaki yanan ve yıkılırken yangını
ti. Savaş yıllarında, seferberlik gerekçesiyle okul binaları- bastıran evleri görünce, yangının hız
keseceğini düşünür ve ümitlenir, “ta
na ve özel mülklerine el konur, ticaretten men edilirler ve ki yangını sirayet ettiren ‘su’ [evlere]
mallarına boykot uygulanır; yangın ise hayatlarını tüm- püskürtülünceye ve alevler yine her
şeyi yutuncaya kadar. İyi de, yangına
den altüst eder. su yerine gazyağı sıkmakta kimin çı-
karı olabilirdi!” Bunun üzerine İlyas
yapacağı bir şey olmadığını anlar, evi
terk eder. “Akşama kadar evimiz küle
dönmüştü.”87 Karasuli yangının hızlı
ilerleyişine tanık olurken,88 Karay
sokaklardaki eşyaların üzerine sanki
“gaz dök[ül]müş, benzin serp[il]miş
gibi” alevlendiğini yazar.89

Karasuli şöyle anlatır: “... insanların


birbiri ardına yangını söndürme ça-
lışmalarını bıraktığını ve vazgeçmeye
başladığını gördüm. Bazıları ne olu-
yor diye sordu. Başlarındaki adam,
ateşi söndürmelerini yasaklamış ve
evleri yanmaya terk etmişti, soranla-
ra [cevaben] bunu söylediler.”90

Yangını bulunduğu yerden seyreden


Hisarönü, Karasuli, Ermeni Katolik mahallele-
Osmanlı’da
Ankara, s. 280. rinin ortadan kalktığını ve yangının
diğer bir çarşıya, Kazancılar’a [?] ve
Hisarönü, “ahşap, işlemeli bir tembolusu91 olan
Osmanlı’da
Ankara, s. 281. meşhur”92Aziz Nikolaos Kilisesi’ne
doğru ilerlediğini görür. Ortodoks-
lar, kilisenin yanmasını önlemek için
olanca güçleriyle, dış cephesini halı-
larla örtmeyi ve ıslatmayı başarırlar.
“Bir an için kurtulduğunu sandık. İn-
sanların yüzünde sevinç ve memnu-
niyet ifadesi belirdi. O anda bir grup
Türk köşede peydahlandı. Kiliseye
doğru geldiler. ... Bize doğru gelip na-
Karasuli ise, günü ve tarihi dahi ha- lar görür. Yangın tasviri en az Karay sıl gittiğini sordular. Annemin enişte-
tırlar: “1916, [Rumi] yirmidokuz Ağus- kadar canlıdır: si, dayım Abraam Pashalidis {Şevket-
tos pazartesi günü. Sabah yeni kalk- lim kurtarıyoruz} diye cevap verirken,
28 tığımızda, havada bir bulanıklık ve “Tanrım, o güzelim evleri yangının cümlesini bitirmesine fırsat vermeden
gökyüzünde kırmızı alevler vardı. Ne sardığını görmek, duman, tahtaların ... öyle bir tokat attı ki, dayım sarsıldı.
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
{Bırakın yansın hınzır gâvurlar daha yatak ve yorganından hazırladığım saat boyunca saran felakete mi yok-
örnek almadınız mı, dağılın burdan} son dengini sokağa çıkararak oradan sa kendilerini bekleyen belirsiz gele-
diye öfkeyle bağırdı ve gitti.” Epeoğ- ayrıldım.”94 ceğe mi ağlamalıydılar? Amasya’dan
lu şöyle anlatır: “Ancak jandarmalar ziyaretlerine gelecek büyükanneyi
onları görür görmez çatıdan indirdi, Eve vardığında, annesi sinir krizi ge- karşılamadan önce hazırlamak için
papaza bir tokat vurarak, bol miktar- çiriyordu. Yangın, eşinin sürgünde önceki gün bağlardan inip geldikleri
da ‘su’ boce edeceklerini söylediler. olması, kendi hastalığı ve son ay- koca ev artık yoktu.”96
Üzerine gazyağı dökülür dökülmez, larda yaşadıkları yüzünden oluşan
kilise çıra gibi alev aldı.”93 gerilimi, had safhaya çıkarmıştı; 14 “Tek felaketzedenin kendileri ol-

“Hisarönü,
surlar ve yangın
yeri olarak
adlandırılan
bölge”.
(VEKAM’dan
alınmıştır, Fotoğraf
ve Kartpostal Arşivi,
no. 0163).

Bunun üzerine söndürmekten vazge- yaşındaki Karasuli, sorumluluk al- maması yüreklerini biraz hafifletti.
çen Ortodokslar kiliseye girer ve Aziz ması gerektiğini hisseder. O sırada, Hergele-önü meydanı bir insan ka-
Klementos’a nakletmek için başta sokakta babasının kuzeni Anastas- labalığı ve çerçilerle kaynıyordu.
ikonalar olmak üzere taşıyabilecek- ya Karakas’ı bazı eşyalarla aşağı İnsanlar bağırıyor, kavga ediyor,
leri ne varsa alır. Karasuli, Aziz Niko- inerken görür, Hergele meydanına kalabalığı tekmeliyor ve kendi denk-
laos ile Klementos arasında akşama gittiklerini öğrenir. “İçeri koştum, lerini bulmaya çalışıyordu. İnsanlar
kadar dokuz kez gider gelir. Yangının annem ve kızkardeşimi aldım; ya- evlerini boşaltmaya koyulmuş, özen-
parlaklığından karanlığın çöktüğünü nımıza, başta yiyecek ve battaniye siz denklerine her şeyden önce ya-
bile anlamazlar. Karasuli, bir süre olmak üzere bulabildiklerimizi aldık taklarını, yorganlarını, kıymetli halı
sonra büyükannesine ait ikonaları ve Anastasya ile beraber, herkesin ve kilimlerini yerleştiriyordu. Ka-
Klementos’tan alıp evine döner. Ba- gittiği meydana indik.” Annesinden ranlığın ve endişenin ortasında, hiç
bası sürgündedir; anne ve büyükan- evin anahtarını gizlice alır, aileyi kimse, kimi takip edeceğini, kimin ai-
nesine yardım etmesi gerektiğini dü- Hergele Meydanı’na yerleştirdikten lesinden ve kimin yabancı olduğunu
şünür. Büyükannesinin evine iki üç sonra, eve iki kez gidip kıymetli eş- bilmiyordu.”97
kez gidip özel eşyalarını da kurtarır. yaları kurtarmaya ve denkleyerek
meydana taşımaya çalışır. Üçüncü “Hamal bulmak mümkün değildi,
“Son kez gittiğimizde avluya yanmış gidişinde ise, artık gücü tükenmiştir herkes yağmaya koşuyordu; ne ya-
kiriş parçaları düştü. Söndürmeye ve yola yığılıp kalır.95 pabilirsek sadece biz yapabilirdik.
koştuk ve nefesimizi kesen korkunç Annem az sonra kendine geldi, ço-
duman, yangının artık çok yakın ol- Epeoğlu’nun babası İlyas ve annesi cukları Hergeleönü’ndeki halam Ele-
duğunun habercisiydi. ... Neyse ki o Loksandra, tabaklar, bakırlar, tavuk- ni Karakas’a bırakarak birlikte evin
sırada büyükannemin kuzeni İoannis lar dahil yangından kurtarabildikleri yolunu tuttuk. Yolda bir Türk hamal
Karakas oğlu Lefteris ile geldi. ... bü- her şeyi denkleyip muhtemelen aynı gördük, onu yanımıza aldık, bazı şey-
yükannemi aldılar ve bir taraftan da yere, Hergele Meydanı’na götürmüş- ler taşıttırdık ve annem onu yemeğe
hızlıca eve koşmamı istediler – çün- lerdi. “Denklerin üzerinde konuşma- çağırdığı zaman reddetti: ‘Gelemem
kü Kazancılardan gelen yangın oraya dan oturuyorlardı. Şafak sökerken bayan, yiyemem, ateşin sadece ev- 29
doğru ilerliyordu. … Büyükannemin kaygıları da büyüyordu. Onları birkaç leri yaktığını düşünüyorsun; insan-
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

ların yaşadığı eziyeti görünce be- Panagiotis Karasulos’un otuz altı ev görebiliyorduk. Bizi oradan sür-
nim de içim yanıyor. ‘ Zavallı iyi bir ve dükkânı yanmıştı.100 Ankara’da bir gün mü yoksa yok mu edeceklerdi,
adamdı.”98 tiyatro inşa eden ve işleten101 “Ko- bilmiyorduk.”105
camanis bir köşesinde evinin yan-
İnsanlar kargaşadan sonra bekleme- masını bekliyor, ‘birkaç saat içinde göç
ye başlayınca, kaybettiklerinin daha yandığını görmek için mi 18.000 lira
çok farkına varmaya başlar: ve on yılımı harcadım’ diye kendi Yangın, Karasuli’ye göre 8.000 Hıris-
kendine konuşuyordu. Siyah-beyaz tiyan evini,106 Epeoğlu’na göre top-
“Kale gibi kalın duvarlı bir evdi. ... mermerlerle tefriş edilmiş, devasa lam 12.000 evi yakıp kül etmiştir.107
İlyas ile Loksandra’nın düğünleri bu bir evdi.”102 “... annemin vaftiz annesi Karasuli yangının söndürülüşünü
evde olmuş; çocuklar bu evde doğ- Altıntop Sofya’nın üzerinde ‘Saadet’ şöyle anlatır:
muştu. İlyas’ın buğday tüccarı olan yazan bir evi ve karşıda aşağıda,
babası iflas ettikten sonra bu evde Küpeloğlu’larının ‘İnat’103 ismini ta- “Yangın Hıristiyan mahallelerini tah-
ölmüştü. On üç yıl o avluya su getir- şıyan, Ankara’nın en güzel evlerin- rip edip Türk evlerine ulaşınca tellal
meye çalışmışlardı. ... Böylece İlyas den biri vardı. Tüm Ankaralılar onu çıkardılar. Herkes söndürme çalış-
ve Loksandra’nın sadece evleri ve bilirdi. 1916 Yangını’ndan sonra, her malarına katılmaya mecbur edildi ve
eşyaları değil, daha kötüsü, kaybet- iki evin de duvarları, sanki inat eder ‘iki gün zarfında imkânı olanlar geri-
tiklerini sarıp sarmalayan hatıra- gibi ayakta kalmıştı. Yangın hâlâ da ye kalan evlere yerleşsinler’ diye bir
ları, özlemleri, acı ve düşleri de kül onları yıkamadı.”104 buyruk çıktı. Sürgünden kaçmak için,
olmuştu.”99 herkes tek odalı olsa bile ev bulmaya
Karasuli ise, Hıristiyanların daha koştu. Türk evleri bile kiralandı. Biz
Epeoğlu’nun dediği gibi, “çok önemli bir kaygısına işaret eder: Bay Elmacoğlu’nun aşağı mahallede-
30 şeyi olan çok şey kaybediyordu.” “Çoluk çocuk tüm Hıristiyanlar dı- ki evinin ikinci katındaki iki odasını
Karasuli’nin babasının amcaoğlu şarı atılmıştık, artık felaketimizi kiraladık. Alt katta Kütahyalı Hıris-
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
tiyan bir subay, Bay Minas ailesi ile Katolik Ermeniler çok zengin oldu- altındaki paragrafta yedi kilisenin
birlikte kalıyordu”108 ğu için, şehrin önde gelen Türkle- yandığı belirtilmektedir.124 Bu maddi
rinin116 en büyük arzusu, bu devasa bir hata mıydı yoksa, yanan 7. kilise,
Karasuli’ler yangından kurtarabil- serveti, kendi adlarına ‘kurtarmak’tı. yangına maruz kalmayan bir mahalle-
dikleri az sayıda eşya ile109 buraya Resmi kurumlar oldubittiye nasıl de miydi? Böyle bir kilise var mıydı?
yerleşirler. Epeoğlu ailesinin ise, getirilebilirdi?”117
yeniden başlayacak gücü yoktur. Yeri doğru teşhis edildiyse, Ulus’taki
Büyükannesinin evine göçmeye ka- Epeoğlu’na göre, önce Gregoryen ve Atatürk anıtının yanındaki çarşının bir
rar verirler. “Dünya Savaşının tam daha sonra Katolik Ermeni erkekleri zamanlar yerinde bulunan Aziz Niko-
ortasında hiçbir şey kolay değildi toplanır ve tehcir edilir. Daha sonra laos Kilisesi’nin, 1924 haritasına göre
ve seyahat etmek hepsinden de zor- sıra kadın ve çocuklara gelir; Ermeni aslında yangın alanı dışında kalmış
du.” Güçlükle bir atlı araba bulur ve ve Katolik mahalleleri boşalır.118 “O olduğu anlaşılır. Buna rağmen yan-
Amasya’ya göçerler.110 Aslında hükü- zamanlar küçük bir çocuk olan kar- ması, hem rapordaki çelişkiyi açıklar
metin kararı da bu yöndeydi. Daha 1 deşim Prodromos’un yolu, bir iş için hem de Epeoğlu’nun tezini güçlendi-
Eylül 1332’de, yangın sürer veya he- boşalmış mahallelere düşmüştü. Ahır rir. 7. kilise muhtemelen Aziz Nikolaos
nüz söndürülmüş iken, “Emniyet-i kapılarının arkasında aç, susuz ve sa- Kilisesi’ydi ve kundaklanmıştı.

“ ... duman sütununun görüntüsü çok net hafızamda. Annemler bağlardan


Ankara’ya indikten sonra, kardeşim bana yoğun dumanı gösterdi. ... beni elimden
tuttu ve bağdaki komşumuz Halime Kadın’a gittik. Ona dumanı gösterir göstermez,
kadın ağlamaya başladı. O zaman ben de gözyaşlarına boğuldum. Kadın beni
kucakladı ve pencereden uzaklaştırdı.”

Umumiye Müdüriyeti”ne gönderilen hipsiz bekleyen hayvanların sesleri- Tuhaf olan, Refik Halid’in anıların-
raporda, tehcir zorunluluğundan nin bugün 88 yaşında iken bile hâlâ da bu durumdan, hatta olasılıktan
bahsedilir: “... ne kadar hane kalaca- kulaklarından çıkmadığını anlattı.”119 söz etmemesidir. Bilmiyor ola-
ğı malum olmadığından ... bi-kes ka- mazdı, öyleyse neden bahsetme-
lan bazı gayrimüslim aileleri vilayat-ı “... sonra, Türkler, sakinliklerini ko- mişti?125
mütecavereye dağıtmasak burada ruyarak dükkân ve evleri boşalttılar
iskanları mümkün olamayacaktır … ve Hazine ile olan hesaplarını, bir 7. sonrası
Çünkü kış şiddetli olursa hepsi telef kerede ve tümden mahsup etmek120
olacaktır.”111 İngiliz belgelerine göre, için ateşe verdiler. ‘Yangın hiçbir “Angora, Kemalistler 1920’de oraya
yangından geriye sadece 100 civarın- şeyin kurtulmaması içindi.’ Bu ana- yerleştiklerinde, hatta daha sonra-
da Rum evi ile Ankara çayının kena- baba gününde Rum mahalleleri de ları, 1923’de ... ilk kez gördüğümde,
rında 50 kadar Ermeni evi kalmıştır.112 temizlenmişti. Görüntüyü kurtarmak ... ağır ağır can çekişerek ölmeye
Oysa o sırada Ankara’da 2.000 Kato- için, asgari sayıda Türk evinin de mahkum olmuş gibiydi. Eski semt-
lik Ermeni,113 1.500-2.000 civarında yanmasına izin verdiler.”121 Epeoğlu lerde, Türk kentlerinin o bilinen
Ortodoks vardır. Duruma başka fela- aynı tezi Amasya yangını için de ile- hoş, çekici havasından eser bile
ketlerdeki gibi iskân çareleri aramak ri sürer: “1915’deki Ermeni tehcirinin yoktu. ... Zeminin korkunç engebe-
yerine, öyle anlaşılıyor ki, hükümet hemen ertesinde, diğer her yerde ol- leriyle birleşen nemli sokakçıklar,
tehciri tercih etmiştir.114 duğu gibi, yapılan yağmayı İstanbul ayakta durmayan viran evler, de-
hükümetine karşı meşru göstermek122 lik deşik, alt üst olmuş kulübeler,
nedenler için Ermeni mahallesi kundaklandı. boş arsalar, yıkık duvarlar, harap
Aksi takdirde, hükümet [tüm] emval-i hanlar, çukurlar, su birikintileri,
Karasuli, Kasparian115 gibi yangının metrukeyi Hazine’ye aktaracaktı.”123 döküntüler, pislik ve bu korkunç
kundaklama olduğu kanaatindedir yıkıntıda, yırtık pırtık giysiler içinde
ama nedenleri üzerinde durmaz. Ankara kundaklama sonucu mu yan- bir kalabalığın ürkütücü sefaleti. ...
Epeoğlu ise soruşturmuştur: mıştı? Aslında Osmanlı belgelerinde 1918’de [1916 kastediliyor] orada iki
bu konuda bir ipucu vardır. Yanan bin ev alev alev yanmış. Ve şimdi
“Kimse yangının kundaklama olabi- binaların, içinde bulundukları ma- onların kent merkezindeki yerlerin-
leceğinden şüphelenmiyordu. Ha- hallelere göre dağılımını gösteren den geriye, mantar ve böğürtlenle-
kikat daha sonra öğrenildi. Ankara raporda, yanan mahallelerde toplam rin istilasına uğramış boş bir alan 31
Ermenileri ve onlardan da ziyade 6 kilise bulunmasına rağmen, hemen kalmış.”126
Hisarönü’ndeki
“İnat” duvarları.
(VEKAM’dan
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

alınmıştır, Fotoğraf ve
Kartpostal Arşivi,
no. 0229, 1925).

“Yangın Hıristiyan mahallelerini tahrip edip Türk evlerine ulaşınca


tellal çıkardılar. Herkes söndürme çalışmalarına katılmaya mecbur
edildi ve ‘iki gün zarfında imkânı olanlar geriye kalan evlere
yerleşsinler’ diye bir buyruk çıktı. Sürgünden kaçmak için, herkes tek
odalı olsa bile ev bulmaya koştu. Türk evleri bile kiralandı…”

Falih Rıfkı yitirilenlerin farkındadır: Ankara’nın medenilik adına nesi var- “Falih Rıfkı, İstanbul’un cazibesine
“923’te Ankara’ya geldiğimiz vakit, sa hepsini yakıp kül etmiştik.”128 dayanmayarak küçük bir kaçamak
bağ evleri müstesna, Hıristiyan ma- yapanların, döndükten sonra yaşa-
hallesinden eser yoktu. ... Ermeniler Bu harabeden yeni bir “umran” orta- dıkları vicdan azabını azaltabilmek
ve Rumlarla beraber hayat ve ‘um- ya çıkarılabilir miydi? Cumhuriyet’in için, Mustafa Kemal’e Ankara’nın do-
ran’ denecek ne varsa hepsi sökülüp ideali buydu. Mustafa Kemal, Nadi’ye ğal güzelliklerini övdüklerini anlatır:
gitmişti.”127 Ama kolektif sorumluluğu moral verir: “Zaten bu büyük işin ‘Fakat Paşam, şu gurup yok mu, işte
da açıkça üstlenir: zevki de işte buradadır. Bu çölden İstanbul’da bunu bulamazsınız.’”130
bir hayat çıkarmak, bu inhilalden
“Ankara’nın zengin semtleri ve ba- [parçalanma] bir teşekkül yaratmak Şehrin yapmacıklığını, yapmacık
kımlı yazlıkları Ermenilerin malı idi. lazımdır. Mamafih sen ortadaki boş- duygulanımlarla örtmeye çalışan,
Ermeni lokantasında yiyor ve Erme- luğa bakma. ...”129 Bu amaçla Cumhu- Yakup Kadri’nin deyişiyle, “sanki ...
ni otelinde kalıyorduk. Müslüman riyet Ankara’sı yeniden inşa edilme- orada mevcut olmıyan bir başkasının
çarşısı en eski alaturka idi. Yerden ye ve bir şehir hayatı oluşturulmaya rolünü oynamakla meşgul” bürok-
yüksek dükkânlarda bağdaş otu- çalışılır. ratların131 çabalarına rağmen (ya da
rulduğunu hatırlıyorum. Ankara’da belki bu çabaların etkisiyle) Ankara
kaldığımız otelin adı Santral. Lokan- Ancak özellikle çoğu İstanbul kökenli bir şehir olamıyor; “Ankara’da[ki]
tası iyi, yatakları temiz ve rahattı. devlet adamları için, bu boşluk asla hayat, bir taslak olmaktan da
‘Tehcir’ zamanı yıkılmış olmalı idi. bir şehir haline gelmez, en fazla su- kurtulamıyordu.”132
Ankara başkent olduğu vakit Santral retidir. İmkân buldukça İstanbul’a
otelini aramıştım. Altındaki ahıra at gidenler, Ankara’nın “özelliklerini” Tacettin mahallesindeki geleneksel
32 bağlanan Taşhan’dan başka kalınabi- yüceltmeye çalışırlar: hayatı Cumhuriyet Ankara’sı ile kıyas-
lecek yer yoktu. Benim ilk gördüğüm layan Yakup Kadri, şu soruyu sorar:
TOPLUMSAL TAR‹H 227 KASIM 2012
“Yeni Ankara, ... eski Ankara’nın bir Yangın sonrası
mütekamil şekli olmak lazım gelmez Aziz Klementos
Kilisesi.
miydi? O milli bürkanın [=volkan] kız-
(Max Bierbaum,
gın ateşinden bu bozdan şehir make- Bilder Aus Anatolien,
ti nasıl çıkmıştı?”133 Yukarıdaki veriler 1917, s. 37).

ışığında, cevap, aslında sorunun için-


de gizlidir: Böyle bir “bürkanın kızgın
ateşinden”, belki de, önce “medenilik
adına nesi varsa .. yakı[lı]p kül” edil-
miş bir “harabe”, sonra içinde “taslak
olmaktan kurtulamayan” bir hayatın
aktığı bir “maket”, daha sonra da olsa
olsa bunların “mütekamil bir şekli”
olan şimdi içinde yaşadığımız gibi bir
Ankara çıkabilirdi.

dipnotlar Dersaadet, 1336, s. 4-5, 10. Transkripsiyonu için, sanılan yerde, “sonraları üzerine Klemens
1 Refik Halid Karay, Ankara, hz. Ali Birinci, İnkılap, bkz. Orhan Sakin, Osmanlı’da Etnik Yapı-1914 adına bir kilisenin inşa edil[miş] ... olabileceği
İstanbul, 2009 [bu yazıda RHK]. Nüfusu, Ekim, 2010. bir ihtimal olarak düşünülebilir. ... Ortodoks
11 RHK, s. 78. Bu sayfadaki çok önemli bir bilgiye kilisesi tarafından ‘Aziz’ ilan edilmiş ve yortusu
2 RHK, s. 141.
daha sonra değineceğiz. için 23 Ocak günü tahsis olunmuştur.” (Eyice).
3 Alice Odian Kasparian, ‘The 1915 Massacres of
12 Özel isimlerin transkripsiyonunda, Herkül “Eski Adliye Vekâleti’nin yanına yapılan inşaat
the Armenians in the State of Angora, Turkey’,
Millas, ‘Yunanca’nın Türkçe Harflerle Yazılışı’, sırasında tahrip olan Aziz Klementios Kilisesi
Journal of Armenian Studies, cilt IV, sayı 1 & 2,
Tarih Araştırmaları, Ankara, www.ankara.edu. Ayasofya’dan daha eskidir” (Hamit Koşay,
1992, ss. 119-36. Ankara doğumlu yazarın, Ankara
tr/kutuphane, 1992, s. 189-197esas alınmıştır. Ankara Budun Bilgisi, Ankara Halkevi, Ankara,
ve Zir/İstanos Ermenilerinin Tarihi (The History
Kaynağı öneren hocam Sn. Ahmet’e teşekkür 1935, s. 13; binanın çizimi, s. 15). Karasuli ise, 8.
of the Armenians of Angora and Stanos,
ederim. yüzyıla tarihler (AKM, s. 9).
Doniguian Press, Lebanon, 1968) ve geleneksel
iğne oyası ve nakış konusunda da bir kitabı 13 Kitabı sağlayan hocam Sn. Hacıdimitru’ya 25 Aydın ve diğerleri, Küçük Asya’nın Bin Yüzü:
(Armenian Needlelace and Embroidery: A teşekkür ederim. Ankara, Dost Yayınları, 2005, Ankara, s. 148.
Preservation of Some of History’s Oldest and 14 Ανδρονικη Καρασουλη-Μαστοριδου, 26 Özçelikler İşhanı’nda çalışan Sn. Sibel Erol
Finest Needlework, 1983) vardır. Αναμνησεις απο τη Χαμενη μου Πατριδα: Η ve Sn. Ahmet Akdere, kendi inisiyatifleriyle
4 Ευδοκια Επεογλου-Μπακαλη, Αναμνησεις ζωή μου στην Άγκυρα, Αtina, 1966 [bu yazıda kalıntıları 2012 Mart ayında görmemi sağladılar
απο τη Ζωη στην Αγκυρα, Βανιας, Selanik, AKM]. ve yapı ile ilgili, tümüyle kendi merakları sonucu
1997 [bu yazıda EEM], s. 47. 15 Yangın sırasında üç yaşında olduğunu belirtir topladıkları ve sakladıkları belgeleri (Eyice’nin
(EEM, s. 43). makalesi, Sargın’ın kitabı ve gazete sayfası)
5 RHK, s. 76-9.
16 Yazarın, Amasya’yı anlatan önemli bir kitabı paylaştılar. Bu cömert, iyiliksever ve kibar
6 Bu harita, VEKAM (Vehbi Koç ve Ankara
daha vardır: Ευδοκια Επεογλου-Μπακαλη, Η insanlara teşekkür ederim.
Araştırmaları Merkezi) Harita Arşivi’nde 004
envanter no. su ile kayıtlıdır. Merkez, yayın Αμασεια, Εκδοτικος Οικος Αφων Κυριακιδη, 27 Karasuli’ye göre Şişmanoğlu, Abdülhamid’le
hakkı kendilerinde olduğu için haritanın Selanik, 1988. kâğıt oyunlarından kazandığı parayla İngiltere’de
sayısal kopyasını vermemiş, ancak kâğıt kopya 17 EEM, s.19. bir banka kurmuş, erken yaşta hastalanınca,
ve görüntüler üzerinde çalışmama müsaade 18 Merkez için bkz. http://www.kms.org.gr. Göç: yaptığı serveti vakfetmiştir (AKM, s. 52). İstiklal
etmiştir. Aksi takdirde, yer/yapı isimlerini Rumların Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı Caddesi’nde adıyla anılan bina için bkz. http://
okumak mümkün olmayacaktı. Haritanın bir (Herkül Millas (der.), Damla Demirözü (çev.), www.sehrinrehberi.com/mekan/jqq-sismanoglio-
nüshasını tesadüfen, merhum Raci Bademli’nin İstanbul, İletişim, 2001), bu merkezin kendi megaro-sismanoglu-konagi/ ve Meropi
arşivinde buldum. Haritayı incelememe ve arşivinden yayınladığı iki ciltlik (Η Εξοδος, Anastassiadou, Paul Dumont, Une Mémoire pour
fotoğraflamama izin veren Sn. Şule Bademli’ye Κεντρο Μικρασιατικων Σπουδων, Αtina, la Ville: la Communauté Grecque d’Istanbul en
müteşekkirim. Fotoğrafları çekmeme yardımcı 1982) eserden hazırlanmış önemli bir derlemedir. 2003, Institute Français d’Etudes Anatoliennes,
olan Sn. Lale Esin’e ve bu dâhil, şu ana kadarki Merkez, tarihçesi ve işleyişi hakkında eleştirel İstanbul, 2003, s. 50. Atina’daki en büyük kamu
tüm harita düzeltme/ işaretlemelerini özenle bir çalışma için bkz. Penelope Papilias, ‘Mülteci hastahanelerinden biri onun adınadır (http://
yapan Sn. İlknur Ateş’e de bu vesileyle teşekkür Belleği veya Bir Yunan Kurumu Üzerine Notlar’, en.wikipedia.org/wiki/Sismanogleio_General_
ederim. Türkiye’nin Toplumsal Hafızası, Esra Özyürek Hospital).
7 RHK, s. 77 ve Ruşen Keleş, Eski Ankara’da Bir (der.), İletişim, İstanbul, 2006 içinde s. 267-297. 28 Kapadokya’nın Türkçe konuşan Ortodoksları
Şehir Tipolojisi, AÜ SBF Yayınları, Ankara, 1971, Hocam Sn. Demirözü’ne bu kaynakları sağladığı kendilerini, “Rumiya Ortodoks” olarak
s. 196. Yangın yerinin uçak fotoğrafları için, bkz. ve önerdiği için çok teşekkür ederim. adlandırırdı (Evangelia Balta, Beyond The
Mehmet Tunçer, Ankara (Angora) Şehri Merkez 19 KAAM’ın internetten de erişilebilen, bölgelere Language Frontier: Studies on the Karamanlis
Gelişimi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, göre tasnif edilmiş kaynaklarının bir kısmı da and the Karamanlidika Printing, Isis
2001. görsel malzemedir. Yazıda kullanmak üzere Press, İstanbul, 2010, s. 66). Tanım, köken ve
8 Kurşunlu Camii’nin önünde kalmış olan Ankara’da ulaşabildiğim tüm koleksiyonculara isimlendirmelerin zaman içinde siyasi bir nitelik
Hıristiyan evleri yanmıştı (AKM, s. 76). Kurşunlu yangın fotoğrafları için başvurdum; maalesef kazanması bu eserde bulunabilir.
Camii’nin Aziz Stefanos adında eski bir kiliseden içlerinde sadece Sn. Faruk Dericizade elindeki 29 Αναστασίος Ιορδάνογλου, ‘Η ελληνορθόδο­ξη
çevrilme olduğu iddia edilir (AKM, s. 51). malzemeyi sorgusuz sualsiz paylaştı. Burada κοινότητα της Άγκυρας’, Πρακτικά του Β’
9 “... 19. yy’la 20. yy’ın ilk çeyreğinde … Ermeniler
kullanmadığım 1929 tarihli bu fotoğraf ve Πανελλήνιου Συνεδρίου για τον Ελληνι­σμό
samimiyeti için kendisine teşekkür ederim. της Μικράς Ασίας, Selanik 1994, Βάνιας, veya
geçmişte Hisarönü bugünse Hisar Parkı denen
yerde, 3-4 katlı apartmanlarda oturmuşlardır.
20 AKM, s. 21. στο περιοδικό Καθ’ ημάς Ανα­τολή, τ. Β’,
1917 yılındaki yangına kadar burası kentin en 21 AKM, s. 30. Αtina 1994). Yordanoğlu, bilindiği kadarıyla,
lüks, en değerli mahallesi olmuştur. Çıkrıkçılar 22 EEM, s. 15. Yunanistan’da yıllarca Türkçe ve Türkçe eğitimi
Yokuşu ile bugün Işıklar diye adlandırılan yerlere 23 Semavi Eyice, ‘Ankara’nın Kaybolan Bir Eski üzerine dersler vermiştir. Bu makaleyi sağlayan
Rumlar; Denizciler Caddesi denen bölüme de Eseri: Klemens Kilisesi’, Ankara Dergisi, Cilt 1, Sn. Savvas Tsilenis’e teşekkür borçluyum.
Yahudiler yerleşmişlerdir.” (Nejat Akgün, Burası Sayı 2 (Mayıs), Ankara Büyükşehir Belediyesi, 30 EEM, s. 36-7.
Ankara, Ankara Kulübü Derneği Yayınları, 1991, s. 5-8; 23.1.1997 tarihli Daily News gazetesi; 31 Kastettiği Yabanabad (=Kızılcahamam) olsa
Ankara, 1991, s. 82). Haluk Sargın, Antik Ankara, kendi yayını, gerek: “Yabanabad’ın kaza merkezi 1880 yılında
10 Memalik-i Osmaniyenin 1330 Senesi Nüfus Ankara, 2004. Demirciviran (ören)’den alınıp Şorba (Pazar)’ya
33
İstatistiği, Dahiliye Nezareti, Sicill-i Nüfus 24 Diocletianus dönemindeki Hıristiyan karşıtı taşınmıştır. 1915’ten sonra merkez Kızılcahamam
İdare-i Umumiyesi Müdüriyeti, Hilal Matbaası, zulümde 303’de Klemens’in idam edildiği olur.” (Ahmet Yılmaz, 19. Yüzyılın İlk Yarısında
Yabanabad (Kızılcahamam-Çamlıdere) Kazası, ayraç {} içine alınmıştır. Tercüman, İstanbul, 1977, s. 69). Vali, 1886-
Ankara, 1998?, s. 11). 64 AKM, s. 22-24. 94’te görev yapmıştı. Yordanoğlu, 1895 civarına
32 Bu köy, Kızılcahamam’da Pazar (Şorba) beldesi 65 Kasparian (1968), s. 28. tarihler (s. 134). Ermeniler salonu bazen, Türkçe
veya Güvem beldesi Kise (=Kilise) köyü (burada Shakespeare ve Ermeni oyunları sahnelemek için
66 Yordanoğlu, s. 134.
kilise-ayazmadan çevrilme Sey Cami-Hamam kiralardı (Kasparian (1968), s. 28).
67 EEM, s. 17.
20. YÜZYIL OSMANLI TARİHİ

külliyesi vardır) olabilir (Camiler için bkz., 102 EEM, s. 41.


68 AKM, s. 68.
Erdoğan, Günel, Kılıcı, Osmanlı’da Ankara, 103 “ινατι”.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara, 2007, s. 69 AKM, s. 62. “Ankara valisi Muhiddin Paşa, ... işgal
104 AKM, s. 147.
218). kuvvetlerine yardım [ettiğinden] ... onu çeteler
yakalamışlar ve Mustafa Kemal Paşa’nın yanına 105 AKM, s. 47.
33 Yordanoğlu, s. 125.
götürmüşlerdir.” (Galanti, s. 178). 106 AKM, s. 42.
34 Georges Perrot, Souvenirs d’un Voyage
en Asie Mineure, Michel Levy, Paris, 1867, s. 332. 70 “22 Mayıs 1919’da İngilizler, yalnız mümessil ve 107 EEM, s. 42.
şimendifer kontrolü yapan iki kişiyi bırakarak 108 AKM, s. 47-8.
35 AKM, s. 126.
Ankara’dan ayrıldılar” (Aydın ve diğerleri, s. 342). 109 AKM, s. 71.
36 Aydın ve diğerleri, s. 215.
71 “... Ekim 1336/1920[‘de] ... Efrad Hapishanesinden 110 EEM, s. 43.
37 Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, Milliyet, idama mahkum iki Rum kaçtı...” (Asaf, s. 201).
İstanbul, 1985, s. 23. “[Keçiören] Sanatoryum’un 111 RHK, s. 71.
72 AKM, s. 68-71.
bulunduğu yerde Kırk Kızlar Kilisesi’nin büyük 112 Foreign Office 371/3400 no. 100453, 6.6.1918.
bağı, havuzu ve mahzenleri vardı” (Gökçe Günel, 73 İlhan Bardakçı, Taşhan’dan Kadifekale’ye, Türk
113 Der Volkermord an de Armeniern 1915/16:
‘Ankara’nın Bağları ve Bağevleri’, Ankara’da Edebiyatı Vakfı Yayınları, 1975, s. 60-2.
Dokumente aus dem Politischen Archiv des
Bağcılık ve Bağ Kültürü, Toygar ve Toygar, 74 Yargılananlar arasında Ortodoks ruhban da Deutschen Auswartigen Amts, Wolfgang Gust
Ankara, 2005 içinde, s. 56). vardır. (Mehmet Kemal, Türkiye’nin Kalbi (der.), zu Klampen, Springe, 2005, ss. 452-3.
38 Burada 10-11. yy.’dan kalma el yazmaları Ankara, Çağdaş, İstanbul, 1983, s. 181).
114 Ankara’da felaketzede iskânına başvurulmaması
saklanıyordu (Yordanoğlu, s. 134). 75 AKM, s. 86.
ve dönem yangınlarının muhtemel nedenleri
39 Avram Galanti, Ankara Tarihi I-II, Çağlar, 76 Yordanoğlu, s. 137. hakkında bkz. Zeliha Etöz&Taylan Esin, ‘Osmanlı
Ankara, 2005, s. 244. 77 Şehir Yangınları 1914-1918’, Tarih ve Toplum:
40 Necdet Evliyagil, ‘Atatürk’ün Ankara’sından Gentizon (1994), s. 250 Yeni Yaklaşımlar, Sayı 14, Yaz 2012, s. 9-52.
İzlenimler’, Başkent Söyleşileri, Kent-Koop, 78 Yordanoğlu, s. 134-5. 115 Yangının aynı anda birkaç yerde birden
Ankara, 1989 içinde, s. 162. 79 EEM, s. 36-7. Türkler Meryem ve Aziz başladığını yazar (s. 130).
41 s. 128. Klementos’un deva verdiğine inanıyorlardı. 116 “1915 Ermeni tehcirinden sorumlu tutulan
42 Galanti, s. 244. Karaoğlan’dan[?] eğrilmemiş yün iplik alır, dokuz Kınacızade Şakir, Attar Sadullah, Bulgur Mehmet,
43 1920’lerde ayinler burada yapılıyordu (AKM, s. düğüm atılır, Meryem ve Aziz Klementos ziyaret Hacı Bayram Şeyhi Şemsettin, Haniflerin
80). Ankara çevresindeki amele taburlarında edilir, her düğümü ağrıyan yere dokundurularak Mehmet, Divan-ı Harp’te yargılanmak üzere
tutulan Hıristiyanlar, Aziz Georgios’taki pazar geçerdi. İnanırlardı ki, Karaoğlan Aziz Klementos İstanbul’a gönderildi.” Bir kısmı, 29.10.1919’da
ayinine katılan kadınların yanına geliyor ve Kilisesi’nde vaftiz edildiği için, azizin lütfuna kurulan Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin
yardım görüyordu. (AKM, 35-6, 82). mazhar olmuştu. Rumlar kuraklık zamanında çekirdeğini oluşturur: “Heyet-i merkeziye başkanı
Aziz Georgios Kilisesi’nde bir geçit töreni Müftü Rıfat Efendi, üyeler 20. Kolordu temsilcisi
44 Tuğlacı, s. 23.
düzenlemişlerdi. Ayine şemsiyeleriyle birlikte Binbaşı Fuat Bey, defterdar ... Yahya Galip Bey,
45 Seyfi Taşhan, ‘Dikmen Bağları ve Zaman Türkler de koşmuştu. Aynısı, Haymana’daki bir
Makinesi’, Toygar ve Toygar içinde, ss. 81-83. ... Hanifzade Mehmet, Bulgurluzade Mehmet, ...
tepede yapılır ve panayır/şenlikteki (Πανηγυρι) Kınacızade Mehmet ... idi.” Kınacılardan Şakir ve
46 Yordanoğlu, s. 131. dini geçide Türkler de ellerinde şemsiyeleriyle Şemsettin, I. Dönem milletvekili olur (Aydın ve
47 “Rum erkek okulu 1871’de, Rum kız okulu 1885’te katılırlardı. Bazı [Türk] beyleri duanın Türkçe diğerleri, s. 340, 347, 356).
açılmıştır.” (Aydın ve diğerleri, s. 215). okunduğu Aziz Georgios Kilisesi’ndeki ayini
117 EEM, s. 42.
48 Yordanoğlu, s. 133. düzenli olarak izlerdi (bkz. ayrıca AKM, s. 49).
118 Aynı İngiliz belgesinde, bir Ermeni rahibin
49 Despina Küpecioğlu kız kreş/okulunu 80 AKM, s. 21.
anlattıklarına dayanarak, önce Ankara
yaptırmıştır. (EEM, s. 16). Karasuli de, kendi 81 AKM, s. 20. piskoposu, 18 rahip ve 853 önde gelen Katolik’in,
ailesinin (Şengül) Hamamı Sokağı’nda yaptırdığı 82 AKM, s. 42. ardından 2. konvoyda 9.000 Katolik’in
kız okulundan bahseder (AKM, s. 19).
83 AKM, s. 43. Ankara’dan çıkartıldığı belirtilir. Geride birkaç
50 AKM, s. 20. kadın ve asker karısı kalır. Ardından tüm
84 EEM, s. 39.
51 Mehmed Asaf, Volga Kıyılarında ve Muhtıra, hz. kiliseler, manastırlar, okullar, evler ve dükkânlar
85 Epeoğlu da aynı günü verir: “Ama 29 Ağustos
M. Cebecioğlu, Akademi Kitabevi, İzmir, 1994, s. önce yağma edilir ve arkasından yakılıp yıkılır.
günü geldi çattı, günlerden Pazartesi idi ve
204-5. 119 EEM, s. 43.
Hıristiyanların etrafını ocaklarının alevleri sardı.”
52 Okulun piyanosu, belki de Refik Halid’in (EEM, s. 37). Karasuli’nin kitabını okumuş olması 120 Aynı zamanda kuşkuları gidermek anlamında.
yanarken gördüklerinden biri idi. Halid Ziya muhtemeldir. 121 EEM, s. 43. Kasparian’a göre, tehcir sonrasında,
Uşaklıgil, Bir Acı Hikaye, Hilmi Kitabevi,
86 AKM, s. 42. 1916 baharında Ermeni mahallesini atlı arabalar
İstanbul, 1942, s. 97.
87 EEM, s. 39. doldurmuş; evler yağma edilmiş; taşınabilir
53 Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Türk_Ocakları.
88 “Dışardan bakan biri, görünmez ellerin alevleri, eşyalar arabalara yüklenip götürülmüş; bunların
54 Perrot, çok daha önce, henüz 1861’de, bir kısmı da İstanbul’a nakledilmiştir.
çatıdan çatıya aktardığını söyleyebilirdi.” (AKM,
müdürünün İstanbul’dan gelmesinin, cemaatin
s. 44). 122 Δικαιολογω= haklı çıkarmak, mazur göstermek
eğitime verdiği önem ve desteğin bir kanıtı
89 “Yangının esrarengiz bir sirayeti vardı. … Bir anlamında.
olarak gördüğü “Helenik” bir okuldan söz eder (s.
333). saate varmadan ateş dört, beş kola ayrılmış[tı] 123 EEM (1988), s. 21.
... rüzgar yoktu ... Ateş arttıkça havada mevzi bir 124 RHK, s. 78 (“7” sayısı, s. 74’te de yer alır).
55 Yordanoğlu, s. 131.
rüzgar hasıl oldu. … Birden ... bir yanık kütük ...
56 Perrot, s. 333. 125 Refik Halid’in metninin en ilginç yanı,
piyanoları tutuşturdu. Hem nasıl tutuşturmak?
Ankara’ya ait hiçbir mahalle/mekân isminin
57 Ahmet Şerif, Anadolu’da Tanin I. Cilt, TTK Gaz dökmüş, benzin serpmiş gibi ...” RHK, s.
belirtilmemesidir.
Basımevi, Ankara, 1999, s. 73. 138-9.
126 Gentizon (1994), s. 241; François Georgeon, ‘Keçi
58 Paul Gentizon “... Fréres assomptionist’lerinin 90 “Οι αρχές τούς απαγόρευσαν να τα σβύσουν,
Kılından Kalpağa’, Modernleşme Sürecinde
etrafındaki iki bin ev yanmıştır” ifadesini kullanır να τ’ αφήσουν να καούν, αυτό τους είπαν.”
(Mustapha Kemal ou l’Orient en Marche, Editions Osmanlı Kentleri, ed. P. Dumont, F. Georgeon
(AKM, s. 44).
Bossard, Paris, 1929, s. 313-4); tercümesi için bkz. içinde, s. 99-115, TVYY, İstanbul, 1999, s. 113’deki
91 Mihrabı minberden ayıran ikonalı perde. alıntıyı tercih ettim.
Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu, Bilgi Yayınevi,
92 EEM, s. 41. 127 Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Sena Matbaası,
Ankara, 1994, s. 241.
93 EEM, s. 41-2. İstanbul, 1980, s. 351.
FrerOkulu, muhtemelen Ulus, Kardeşler Sokak’ta
idi. 94 AKM, s. 45-6. 128 Falih Rıfkı Atay, Batış Yılları, Ekin Basımevi,
59 Yordanoğlu, s. 123. 95 AKM, s. 46. İstanbul, 1963, s. 46.
60 Perrot, s. 331; Galanti, s. 204. 96 EEM, s. 38. 129 Funda Cantek, Yabanlar ve Yerliler, İletişim,
97 EEM, s. 41. İstanbul, 2003, s. 83, Nadir Nadi, Ankara’nın İlk
61 Galanti, s. 245.
98 AKM, s. 47. Günleri’nden alıntı.
62 AKM, s. 20-2.
99 EEM, s. 40. 130 Cantek, s. 89.
63 Yunan harfleriyle Türkçe yazılmıştır (Yordanoğlu,
s. 126). Karamanlıca denilen bu dil/alfabe için 100 AKM, s. 16. 131 Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara,
Balta’nın yanısıra bkz. Gazanfer İbar, Anadolulu 101 EEM s. 16; “Tiyatro Balık Pazarı’nın [şimdiki Hakimiyet-i Millliye Matbaası, Ankara, 1934, s.
Hemşehrilerimiz: Karamanlılar ve Yunan Anafartalar Caddesi] sağ alt başında idi. İlk temsil 116.
34 132 Atay (1980), s. 415.
Harfli Türkçe, İş Bankası Kültür Yayınları, gecesi Vali Abidin Paşa da teşrif [etmişti]” (Ahmet
İstanbul, 2012. Karamanlıca ifadeler, bu yazıda Fehim Bey’in Hatıraları, hz. H.K. Alpman, 133 Karaosmanoğlu, ss. 129-30.

You might also like