Isiklar Kapandiginda Kisa Film Gulce Ozkaratay

You might also like

You are on page 1of 6

-SOKAK LAMBASI-

Ela: Berke,cipsi salar mısın artık?


Berke: Ben verdim bunun parasını!
İrem: Fiş bende bu arada…
(Berke koşup İrem’den market fişini alır.)
Berke: Birilerinin bunu görmemesi daha iyi.
(Ela market fişini Berke’den alıp incelemeye başlar)
Ela: Yuh Berke,gazozları da bana kitlemişsin.Ben de sabahtan beri
düşünüyorum hangi cips otuz yedi lira tutar diye.
Berke: Söz bir dahakine öderim
Umut: Ne boş yaptınız abi ya…
Berke: Masum aile çocuğu Umut gün yüzüne çıkıyor,yakında
sinemalarda!
Umut: Baya komiksiniz bu arada ha.
Kerem: Ya arkadaşlar,şimdi boş arazideyiz falan ama burada köpek
var mıdır?
(Uzaktan köpek havlaması duyulur)
Ela: Cevabını aldın sanırım.
(Berke ve Ela güler,İrem başını iki yana sallar)
Umut: Hava baya soğuk oldu ya,dağılsak mı birazda-
(Altında oturdukları sokak lambası birden kapanır.)
Kerem: Noluyor ya?
(Adım sesleri duyulur.)
Ela: Aha,bu sesler sadece Berke’nin fırıncı küreği gibi ayaklarından
gelebilir.Nereye gidiyorsun Berke?
Berke: Ela ne alaka yanınızdayım işte.
Ela: Ha,pardon.
(Işıklar geri gelir.)
Ela: Belediyeye yeterince maaş ödenmiyor sanırım…
Kerem: Ya o değil de,Umut nerede?
(O sırada herkes,Umut’un ortalarda olmadığını fark eder.)
İrem: Kerem haklı.Nereye kayboldu bu çocuk?
Ela: Köpekten kaçmıştır,ne abarttınız.
Berke: Ela farkında mısın Allah’ın unuttuğu bir yerdeyiz şu an.Ne bir
köpek ne en ufak bir kaçıp saklanılacak yer var.Bomboş arazi işte.
İrem: Umut!Nerdesin?
(Herkes Umut’u aramaya başlar.O sırada Ela,yerde Umut’un
şapkasını görür ve onu yerden alır.)
Ela: Gençler,durum ciddi sanırım.
(Berke telefondan Umut’u arar,fakat ona ulaşılamıyordur.)
Berke: Hayda…
İrem: Umut,şakanın sırası değil!
Berke: Ya kaçırıldıysa?
İrem: Saçmalama,korku filminde değiliz.
Elanur: IMD2,4…
Kerem: Gelin şu ileride ışıklı bir yer var.Oraya bakalım.
(Karanlık yolda yavaşça ilerlemeye başlarlar.)
Ela: Biz buraya neden geldik ya…
Berke: Senin fikrindi aptal.
İrem: Aynen,ben bizim evin yanındaki parkta rahat rahat oturalım
demiştim.
Berke: Bela mıknatısı Ela.
Ela: Şimdi ne alaka bu ya?
(O sırada onlara doğru hızlıca biri geliyordur.)
Berke: Aaa Umut mu o?
Ela: Değil sanırım.
(İrem o sırada çocuğun elindeki torbayı ve cebinden çıkardığı bıçağı
fark eder.)
İrem: Elinde bıçak var…
Kerem: Ne?
İrem: Bıçak!
(Ne olup bittiğini fark ederler,fakat iş işten geçmiştir.Karşılarında
duran çocuk çoktan bıçağı çekmiştir.Elleri ve kafası fazlasıyla
titriyordur.)
Bilinmeyen 1: Para…Para verin.
(Ela cüzdanını almak için elini cebine atar fakat cüzdan orada
değildir.)
Ela: Berke cüzdanımı ne yaptın!
Berke: Ben onu çantaya koymuştum.
Ela: Hangi çanta ya?!
Berke: Umut’un çantası…
(Ela ve Berke,İrem ve Kerem’e bakar.)
Kerem: Benimki de Umut’daydı…
(İrem çabucak çantasından cüzdanını çıkarır ve içindeki 15 lirayı
çocuğa uzattı.)
Bilinmeyen 1: Yetmez…Daha fazla verin!
İrem: Ya hiçbirinizde yok mu?!
Kerem: Sanırım yok.
Bilinmeyen 1: Demek bu kadardı…
(Çocuk elindeki bıçakla onlara doğru yürümeye başlar.)
Ela: Önce Berke’yi öldür!
Berke: Ne?!
İrem: Ya ne saçmalıyorsunuz siz?!
(Çocuk titreyen eliyle bıçağı iyice kavrayıp saplamaya hazırlanırken
o ses duyuldu.)
Bilinmeyen 2: Faruk,Kes şunu!
Faruk: Ne var?
Bilinmeyen 2: Ne yaptığını sanıyorsun sen?Bir de hapise girince
seninle mi uğraşacaktım!
Faruk: Git başımdan…
(Ela İrem’e doğru eğilip fısıldar.)
Ela: Noluyor burada ya?
İrem: En ufak bir fikrim yok…
(Berke bir adım öne çıkar)
Berke: Pardon da,noluyor burda?
Bilinmeyen 2: Size kendimi tanıtmadım.Ben Mert,bu da kardeşim
Faruk.
Ela: Biz bunu sormamıştık.
(İrem dirseğiyle Ela’yı dürter)
Ela: İyi be!
Mert: Peki ya sizin gibi çocuklar neden burada?Demek
istediğim,buralar pek…Güvenli değildir de…
Kerem: Arkadaşımız kayboldu.
Mert: Ne?
İrem: Oturuyorduk ve birden ortadan kayboldu…
(Mert’in yüzünde şok olmuş bir ifade vardı.)
Mert: Siz şu olayı bana baştan anlatır mısınız?..
Ela: Beyefendinin sülalesi Holmes soyundan geliyor sanırım.Havalara
baksana.
(Berke güler.İrem sinirli bir şekilde Ela’ya bakar.)
İrem: Herneyse,marketten çıkıp boş bir arazinin yanındaki sokak
lambasının altında sohbet ediyorduk.Birden üstümüzdeki ışık söndü
ve…Gitti.
Faruk: Yoksa?..
(Mert yutkunur ve yumruğunu sıkar.)
Mert: Adım sesleri de duydunuz mu?
Ela: Aynen,Berke’ninkiler
Berke: Ben yürümüyordum bile!
Mert: Onlar Berke’nin değild-
(Işıklar söner.Adım sesleri duyulur.)
Mert: Olamaz…Herkes ses versin!Çabuk!
İrem: Ne?
Berke: Neden?
Kerem: Ya ne oluyor burada?
İrem: Bekleyin,Ela?
Berke: Ela nerdesin?
(Işıklar geri gelir.Ela orada değildir.)
İrem: Ela nerede?!
Mert: O geldi.
Berke: Kim geldi?!
Mert: Yıllar önce,sevdiğim bir kız vardı,Melis.O kızla hep aynı parkta
buluşurduk.Fakat parkta tek bir sokak lambası vardı.Melis de
karanlıktan çok korkardı,o yüzden geceleri çok az buluşurduk.Fakat o
gün Melis ve ailesi birkaç haftalığına şehir dışına
gidiyorlardı.Haftalarca görüşemeyecektik.O yüzden zor da olsa gece
parka gelmesini ikna ettim.Geldi.Her şey çok harikaydı.Sonra parktaki
tek lamba söndü,ölümcül bir karanlık vardı ortada.Sonra ayak sesleri
ve ışık geri geldi.Fakat Melis yoktu.O günden sonra.Melis’i bir daha
göremedim.
Berke: Yani demek istediğin Ela ve Umut’u…
İrem: Bir daha göremeyeceğiz.
Kerem: Bir yolu olmalı ama!
Mert: Haklısın.Ela-
Faruk: Elanur bela kafalar fena gözlerim ela ey…
(Sessizlik olur.)
Mert: Herneyse,dediğim gibi Ela ve Umut’u bulmak için bir yol olmalı.
Kerem: O yol ne?
Berke: Söyle gitsin!
Mert: Durun,ben neden size yardım ediyorum ki?
İrem: Ne istiyorsun?
Mert: İlk ve tek aşkım,Melis…Onu da geri getirmeniz lazım.
Berke: Aptal,nasıl kurtaracağımızı bilmiyoruz!
Mert: Anlatıyorum,fakat biraz tehlikeli.Hepimizin olayların ilk
başladığı yere gitmemiz gerek; Sokak lambası…
Berke: Hadi koşun o zaman!
(Hepsi araziye doğru yürümeye başlar.)
İrem: Olayı anlatıyorum;
(Işıklar kapanır.Adım sesleri duyulur.)
Berke: Lan?!
(Işıklar gelir.Kerem ortada yoktur.)
İrem: KEREM?!
Berke: Ya Allah aşkına ne oluyor burada?!
İrem: Anlatıyorum toplanın,birini kurban olarak koymamız lazım,ama
kim?
(Herkes aynı anda Faruk’a bakar.)
Faruk: Bi’ sorsana neden müptezelim acabaaaa?
İrem: Tamam Faruk,direğin altında bekleyeceksin ışıklar kapandığında
biz telefonların ışığıyla olayın içinde kimin olduğunu bulacağız.
Berke: Uff onda on plan be!
Mert: Ya Faruk’a bir şey olursa?
Faruk: Salla gitsin moruk.
(Faruk direğin altına geçer.Diğerleri duvarın arkasına saklanır ve
beklemeye başlar.)
Faruk: Bu günleri de mi görecektik be?
(Işıklar kapanır.İrem,Berke ve Mert telefonun ışıklarını açıp
lambaya doğru koşar.Katili kollarından tutarlar.)
İrem: Sıkı tutun!
(Faruk bıçağı çeker ve katile tutar.)
Faruk: Kimsin oğlum sen?
Mert: Murat nerede!
Katil: Her şey için çok geç!
Berke: Ne diyorsun oğlum sen!?
İrem: Sakin ol Berke!!
Berke: Nasıl sakin olayım İrem?!
İrem: Bilmiyorum!
Mert: Söylesene!
Katil: Asla!
(Faruk bıçak çeker.)
Faruk: Babacığım,sen şunu sakin sakin söyle zorluk çıkarma.
Katil: Kuzeybatı,terk edilmiş otopark…
Berke: Ne?
(Işıklar kapanır.)
Katil: Bol şans.
(Katil yok olur.)
Mert: Nereye gitti bu adam!?
İrem: Kuzeybatı,terk edilmiş otopark…Gelirken önünden geçmiştik!
Berke: Yolu göster!
(İrem önde diğerleri arkada yürümeye başlarlar.)
İrem: İşte burası.
(İçeri girerler.)
İrem: Kerem,Ela,Umut!Neredesiniz?!

You might also like