You are on page 1of 4

DEĞERLER EĞİTİMİ SORUMLULUK VE ÖZDENETİM TİYATRO

İbrahim: İbrahim Berke Kabacık


Yusuf: Yusuf Karataş
Hezarfen Ahmet Çelebi: Ömer Asaf Altunel
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin eşi (Aybüke): Elif İnalkaç
Görevli : Enes Bayındır
Komutan: Mert Ali Demiray
Fatih Sultan Mehmet: Emin Elmacı
Macar Urban: Ahmet Talha Öztürk
Macar Urbanın Oğlu: Abdullah Sarıer
(İbrahim ve Yusuf birbiriyle konuşarak sahneye girer.)
İbrahim: Aaa görevli uyuyor.
Yusuf: Bence kimse görmüyorken içine bakmalıyız.
İbrahim: Hadi gel girelim çabuk.
(Görevli uyanır ve yanlışlıkla tuşa basar.)
*SES EFEKTİ*
İbrahim: Ne oldu başım dönüyor.
Yusuf: Burası neresi böyle.
(Bir karı-koca tartışıyor.)
Aybüke: Yeter artık senin bu sorumsuzluğundan bıktım. Hiçbir işi doğru düzgün
beceremiyorsun, işin yok gücün yok. Şimdi de kalkmış kanat takıp uçacağım diyorsun.
Saçmalıkları kes artık.
Hezarfen: Ama Aybüke…
Aybüke: Bırak benim peşimi seninle görüşmek istemiyorum artık.
(Hezarfen efkarlı bir şekilde yürür. Sonra uzun zamandır üzerinde çalıştığı uçuş projesini
yapmaya karar verir. Bu sırada Yusuf ve İbrahim Hezarfen’i takip eder.)
Hezarfen: Her şeyimi kaybettim. Artık önemsediğim bir şey kalmadı. Uzun zamandır yapmaya
çekiniyorum ama artık aklıma koydum. Uçan ilk insan olacağım.
Yusuf: Durdursak mı acaba?
İbrahim: Saçmalama. Tarihe geçen bir insanın en büyük başarısını mı engelleyeceğiz?
Yusuf: Haklısın ama Hezarfen’in karısıyla aralarının yapmamız gerek.
İbrahim: Bunu nasıl yapacağız. Böyle önemli bir anı mahvedemeyiz.
Yusuf: Aklıma bir fikir geldi. Aybüke’ye Hezarfen’in nasıl uçtuğunu izletelim. Belki o zaman
fikri değişir.
İbrahim: Aa çok mantıklı. Ama doğru zamanı tutturmamız gerek.
(Yusuf ve İbrahim Aybüke’nin yanına gider.)
Yusuf: Selamun Aleyküm.
Aybüke: Aleyküm Selam. Tanışıyor muyuz?
İbrahim: Kim olduğumuz mühim değil. Hezarfen ile olan tartışmana şahit olduk ve bizce çok
büyük bir hata yapıyorsun. O adam çok büyük başarılara imza atacak ve ona destek olman
gerek.
Aybüke: Hayır o sorumsuzun teki. Kararım kesin. Beni rahat bırakın.
Yusuf: Bize bir şans ver. Ne yapacağını görmen gerek.
Aybüke: Hayır.
İbrahim: Lütfen.
Aybüke: Hayıır.
Yusuf: Bunu izlemelisin. Onun ne başarmak üzere olduğunu görmelisin.
Aybüke: Off çok ısrarcısınız. Peki neymiş bu başaracağı şey?
İbrahim: Uçmak.
Aybüke: Hadi canım daha neler.
Yusuf: Çok ciddiyiz.
Aybüke: Siz gerçekten inandınız mı buna? Böyle bir şey mümkün değil.
İbrahim: Sen bize güven. Eğer yanlış çıkarsak o zaman kızarsın bize.
Aybüke: Peki. Madem o kadar ısrar ettiniz. Bunun bir sebebi olmalı. İmdi bile(Diriliş Ertuğrul
fon müziği) size inanmıyorum ama bir bakalım madem. Ne zaman olacak bu olay?
Yusuf: Bu da iyice diriliş ertuğrul’a bağladı. İmdi falan diyor.
İbrahim: Ona mı takıldın cidden. Zaten zar zor ikna ettik.
Aybüke: Ne fısıldaşıyorsunuz bakim?
Yusuf: Boşver de bizimle gel.
(Yürümeye başlarlar.)
İbrahim: Ee biz nereye gidiyoruz şimdi. Galata kulesine mi çıkacağız?
Yusuf: Saçmalama. Galata kulesine gidersek Hezarfen atlamaktan vazgeçebilir. Galata
kulesinden Üsküdar’a kadar deniz üstünden uçacak. Bence biz varış noktasında beklemeliyiz.
Hem Aybüke bu durumda daha memnun olur.
(Üsküdar’a varırlar.)
(Hezarfen Ahmet Çelebi uçarak sahneye girer.)
Aybüke: İnanamıyorum bu nasıl mümkün olabilir.
Hezarfen: Başardım. Uçan ilk insan oldum. Başardım.
Aybüke: Ahmet. Seni yanlış yargılamışım. Çok üzgünüm. Lütfen beni affet.
Hezarfen: Tamam Affediyorum.
Aybüke: Lakin beni buraya getirenlere teşekkür etmeliyim.
(Arkasını döner)
Aybüke: Nereye gitti bunlar.
(İbrahim ve Yusuf aradan sıvışmıştır ve zaman makinesine dönerler.)
Yusuf: Neyse. Nasıl geri döneceğiz şimdi?
İbrahim: Bilmem. Buraya nasıl geldiğimizi bile bilmiyoruz.
Yusuf: İçine girersek geri dönebiliriz herhalde.
(Zaman makinesinin içine girerler.)
Görevli: Efendim Sinyal Alıyoruz. Zaman makinesine döndüler.
Komutan: Çabuk geri getir onları. Yoksa büyük bir tehlikeye girebiliriz.
Görevli: Peki Efendim.
(Tuşa bir daha basar ve Yusuf ile İbrahim’i başka bir zamana yollar.)
Görevli: Hayır yanlış tuşa bastım.
Komutan: Beceriksiz herif. Şu iş bir bitsin, ilk işim seni kovmak olacak.
*SES EFEKTLERİ*
(Macar Urban Fatih’in önünde diz çöküyor.)
Urban: Beni emretmişsiniz Sultanım.
Sultan: Macar Urban, senin çok maharetli bir usta olduğunu duydum. Senden benim için çok
büyük bir top dökmeni istiyorum. Ama bu daha önce kimsenin görmediği bir şey olacak. En
kalın surları bile delip geçecek bir top üretmeni istiyorum. Bunu uzun zamandır
düşünüyorum ve birkaç plan çizimi de yaptım. Gel biraz gözat.
Macar Urban: Sultanım bu kadar büyük bir topu dökebilmemiz mümkün değil. Bu şimdiye
kadar görülmemiş bir şey. Benden imkansızı istiyorsunuz.
Sultan: Bu topları dökebilecek kadar becerikli olduğunu biliyorum. Karar senin. Sana gereken
imkanları vereceğim. 2 gün içinde kararını ver.
Macar Urban: Sağolun sultanım. Bunu bir düşünüp taşınayım.
(Macar Urban Fatih’in yanından ayrılır.)
Macar Urban: Ey oğul. Sultan benden öyle bir şey istedi ki gözlerime inanamadım. Benim 6
metrelik toplar dökmemi istiyor. Bu da dökülecek toplara 800 kiloyu bulan mermilerin
yüklenmesi gerektiğini gösteriyor. Ben ne yapayım bilemiyorum.
Oğul: Babacığım sen kendine güven. Sultan bunu özellikle senden istemişse bir bildiği vardır.
İbrahim: Duydun mu? Sultan devasa top döktürüyormuş. Yoksa bu düşündüğüm şey olmasın.
Aynı anda: Şahi topları.
İbrahim: Ama topu dökecek olan Urban Usta bu işe gönüllü durmuyor. Onu ikna etsek nasıl
olur?
Yusuf: Bence de. Gel beraber onunla konuşmayı deneyelim.
İbrahim: Selam.
Macar Urban: Merhaba. Siz de kimsiniz?
Yusuf: Biz senin hayranınız. Geçerken kulak misafiri olduk. Biz sana inanıyoruz. Eğer bu
topları bitirebilirsen tarihe geçeceksin.
Oğul: Size ne be. Ne istiyorsa onu yapsın. Başarısız olursa olacakları biliyor musunuz? Aynı
gece gelip kellesini uçururlar babamın.
İbrahim: Babanın ne kadar yetenekli bir insan olduğuna dair fikrin yok.
Macar Urban: Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz.
Yusuf: Evet
Macar Urban: Peki öyleyse. Bunu yapmayı düşüneceğim.
(Yusuf ve İbrahim sahneden çıkarlar.)

You might also like