You are on page 1of 3

11. SINIF 2.

ÜNİTE: KUR’AN’A GÖRE HZ MUHAMMED

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) iki yönü vardır. Bir :insani yönü(beşeri), iki: peygamberlik yönü.

1-HZ MUHAMMED’İN (SAV) ŞAHSİYETİ

A)DÜRÜST VE GÜVENİLİR OLMAK: Hz Muhammed kendisine peygamberlik verilmeden önce de Arap toplumunda güvenilirliği ile ön plana çıkmıştı. Araplar,
kendisine doğru ve güvenilir anlamına gelen “el- Emin” lakabını vermişti. Hz. Muhammed kendisine emanet edilen eşyaları muhakkak sahiplerine teslim
etmiştir, verdiği sözleri tutmuştur, imzaladığı anlaşmalara ihanet etmemiştir. Şaka dahi olsa yalan konuşmamıştır. Hz. Hatice dürüst ve güvenilir biri olması
sebebiyle evlenme teklif etmiştir. Peygamberimiz “Müslüman’ı elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği kişi” olarak tanımlamıştır. “Bizi aldatan bizden
değildir” demiştir.

B)AFFEDİCİ VE MERHAMETLİ OLMAK: Merhamet, kişinin bir başka can taşıyan varlığa karşı şefkatli olması, ona sevgi ve saygısını göstermesidir.
Peygamberimiz bir kediyi aç bırakıp onun ölmesine neden olan bir kadının cehenneme gittiğini; susuzluk çeken bir köpeğe ayakkabısı ile su veren günahkar
bir kadının da cennete gittiğini bildirmiştir. Yetimlere şefkatle yaklaşmış “ En hayırlı evin içinde yetime bakılan ev” olduğunu söylemiştir. Hayvanların bakımı,
çalıştırılması ve doğa hakları konusunda Müslümanları sık sık uyarmış, gereksiz yere ağaç kesimini yasaklamıştır.

Peygamberimiz amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi isimli köleyi affetmiştir. Ayrıca kendisine onca eziyeti eden Mekkelileri ve taşlanarak şehirden çıkaran
Taif halkını da affetmiştir.

C) ADİL OLMAK VE HAKKI GÖZETMEK: Adalet, her hak sahibine hakkını vermek, ölçülü, dengeli olmak demektir. Zıddı zulümdür. Hz. Muhammed (sav) , daha
kendisine peygamberlik gelmeden önce yirmili yaşlarında iken amcası Zübeyr başkanlığında kurulan “Hılfu’l-Fudul’a (Erdemliler Topluluğu)” katılmıştır.
Peygamberimiz Bedir Savaşı sonrasında damadını ve amcasını fidye almadan serbest bırakmak isteyen ashabına karşı çıkmış, onların da esirler gibi fidye
vermesi gerektiğini ifade etmiştir. Medine’de zengin bir kişi hırsızlık yapmıştı, insanlar onun affedilmesini istediğinde Peygamberimiz bu suçu işleyen kızım
Fatıma da olsa onun da cezasını veririm demiştir.

D)HOŞGÖRÜLÜ (MÜSAMAHAKAR) OLMAK: Hoşgörü, kişinin kendinden farklı düşünenlere saygı göstermesi, insanların kendisine karşı yapmış olduğu hataları
görmezden gelmesidir.Peygamberimiz “ Kim bir Müslüman’ın bu dünyada ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun bir ayıbını örter.”buyurarak insanlara
karşı hoşgörülü olmamızı istemiştir. Peygamberimiz Necran’dan kendisiyle görüşmeye gelen Hristiyanların ibadet etmesi için Mescid-i Nebi’nin bir
bölümünü onlara tahsis etmiştir.

E)SABIRLI, KARARLI VE CESUR OLMAK: Sabır kişinin başına gelen her türlü olumsuz duruma katlanması, isyan etmemesidir. Allah Resulü küçük yaşta anne
babasını kaybetmiş, zorluklar karşısında yılmamış, sabrederek bu günleri aşmıştır. Hz. Fatıma hariç bütün çocukları kendisi hayattayken vefat etmiştir. İslam’a
davet sırasında kendisine her türlü eziyet ve işkencelere sabretmiştir. “Güçlü kimse güreşte rakibini yenen değil; öfkelendiği zaman kendisine hakim olabilen
kimsedir.” Buyurarak bizi sabırlı olma konusunda uyarmıştır.

Mekkeli müşriklerin isteği üzerine Ebu Talip yeğenine giderek davasından vazgeçmesini yoksa kendisine bir kötülük yapılmasından korktuğunu söyler. Bunun
üzerine Peygamberimiz “Ey amcacığım! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler ben yine bu davadan vazgeçmem.” diyerek kararlılığını dile getirmiştir.

Hicret esnasında Sevr mağarasının önüne kadar gelen müşriklerin Hz. Muhammed’e zarar verebileceklerinden endişelenen Hz. Ebu Bekir’e “ Ey Ebubekir
korkma! Üçüncüsü Allah olan iki kişiye hiç kimse bir şey yapamaz.” buyurarak cesaretini ortaya koymuştur.

F)MÜTEVAZİ (ALÇAK GÖNÜLLÜ) OLMAK: Alçak gönüllü olmak, kişinin herhangi bir gurur ve kibre kapılmaması, insanlara karşı son derece saygılı ve sevgi dolu
olmasıdır. Peygamberimiz insanlardan toplum içinde alçak gönüllü olmalarını istemişitr.Allah rızası için tevazu gösteren kişiyi Allah’ın yücelttiğini söylemiştir.
Hz. Aişe Peygamberimizin ev işlerinde yardım ettiğini, elbisesini yamadığını, ayakkabısını tamir ettiğini söylemiştir. Peygamberimiz bir gün heyecandan
titreyerek karşısına gelen adama “Korkma! Ben de senin gibi anası kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum…” diyerek tevazu göstermiştir.

2- HZ MUHAMMED’İN (SAV) PEYGAMBERLİK YÖNÜ

A)TEBLİĞ GÖREVİ:Tebliğ ulaştırmak ve iletmek demektir. Peygamberlerin Allah’tan almış oldukları vahyi, herhangi bir azaltma veya ekleme yapmadan olduğu
gibi insanlara aktarmasıdır. Hz. Muhammed (sav) ilk vahyi aldıktan sonra üç yıl boyunca sadece en yakın çevresine gizli bir şekilde tebliğde bulunmuştur. Üç
yılın sonunda açıktan tebliğ yapmaya başlamış. Peygamberler Allah’tan aldıkları vahyi, tebliğ ederken herhangi bir baskı veya zorlama da bulunmamışlardır.
Peygamberler bu görevi yerine getirirken ücret talebinde de bulunmazlar.

B)TEBYİN GÖREVİ: Tebyin beyan kökünden gelir. Kapalı olan bir şeyi açığa çıkarmak ve anlaşılır bir dille açıklamak anlamlarına gelir. Hz. Muhammad (sav)
Kur’an’ı hem söz hem de güzel davranışları ile açıklamıştır. Yeni bir ayet indiğinde Sahabe anlayamadığı veya uygulamada zorluk çektiği yerleri
Peygamberimize sorar, peygamberimiz de onları açıklamalarıyla bilgilendirirdi. Kur’an’da “Namazı kılın!” der ancak nasıl kılınacağı anlatılmaz.
Peygamberimiz “ Beni nasıl namaz kılar görüyorsanız siz de öyle kılın.” buyurarak ibadetlerin nasıl yapılacağını hem söz hem de davranışlarıyla açıklamıştır.

C) TEŞRİ GÖREVİ: Teşri, hüküm vermek ve yasa koymak demektir. İslam dininde teşri yetkisi Allahü Teala ve Peygamberimize aittir. Peygamberimizin
Kur’an’da yer almayan bir konu hakkında hüküm verme yetkisi vardır. Peygamberimizin vermiş olduğu bu hüküm Kur’ani temellere
dayanmalıdır.Peygamberler sürekli Allah’ın gözetiminde olduğundan, yanlış yaptıklarında hemen uyarıldıklarından teşri yetkisi Allah’ın izni ve bilgisi
dahilindeydi. Teşriye örnek verecek olursak: Kur’an’da hangi hayvanın etinin yenmeyeceği bildirilmiştir. Bu yasakların sınırını genişleten Peygamberimiz “Azı
dişi olan her yırtıcı hayvan, pençeli olan her yırtıcı kuş yasaktır.” buyurmuştur. Ayrıca muta nikahını, emzirme yoluyla evlenmeyi yasaklaması da teşriye
örneklerdendir.

D) TEMSİL GÖREVİ: Temsil, örnek olmak, bir grup veya topluluk adına davranmak demektir. Peygamberimiz içinde yaşadığı topluma gerek söz gerekse
davranışları ile örnek olan birisiydi. O insanlık için “ Üsve-i Hasene” (En güzel örnek) dir. Allah Resulü güzel ahlakı ile ön plana çıkmıştı. Hz. Aişe’ye Allah
Resulü’nün ahlakı nasıldı? diye sorulduğunda “O’nun ahlakı Kur’an’dı” diye cevaplamıştı.

“Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için ; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab/21)

3. HZ. MUHAMMED’E (SAV) BAĞLILIK VE İTAAT

Hz. Muhammed’e (sav) iaat Allah’a itaattir. Allahü Teala insanlardan peygamberlerine itaat etmelerini ve onun dediklerini yapmalarını istemiştir.

Hz. Muhammed’e itaat onun söylediklerini yapmak, tebliğ ettiği vahyi uygulamak ve sünnetine uymak ile olur. Allahü Teala “ Peygamber size ne verdiyse onu
alın, neyi yasak ettiyse ondan vazgeçin . Allah’a karşı gelmekten sakının …” buyurarak bize Peygamberimize karşı tam teslimiyet içerisinde olmamızı
öğütlüyor.

HADİS VE SÜNNET KAVRAMLARI

HADİS: Kelime anlamı, haber, söz ve nakletmektir. Terim anlamı ise, Hz. Muhammed’in (sav) insanları aydınlatmak ve yol göstermek amacıyla söylediği
sözlerdir.

SÜNNET: Kelime anlamı, adet, tarz, takip edilen yoldur. Terim anlamı ise, Peygamberimizin söz, fiil ve uygulamalarına verilen addır.

Sünnet hadisten daha kapsamlıdır. Hadis Peygamberimizin sözlerini ifade ederken, sünnet söz, fiil ve davranışlarını ifade eder. Sünnet hadisi içine alır.

Sünnet üç kısma ayrılır:

a)Kavli Sünnet:Peygamberimizin insanları aydınlatmak amacıyla bir konu hakkında söylemiş olduğu sözlerdir. Örneğin “Kolaylaştırın zorlaştırmayın.
Müjdeleyin nefret ettirmeyin.”

b)Fiili Sünnet: Peygamberimizin bizzat kendisinin yaparak gösterdiği ve bize de yapmamızı tavsiye ettiği davranış ve uygulamalardır. Örneğin ; “ Namaz kılın”
emri vardır. Ancak namazın nasıl kılınacağı, kaç rekat olduğunu sünnetten öğreniriz.

c)Takriri Sünnet: Peygamberimizin bir kişi tarafından yapılan bir davranışı onaylamasına veya ses çıkarmamasına denir. Örneğin, çok soğuk bir gün sabah
namazı kılmak için gusül abdesti alması gereken bir sahabe teyemmüm ile namaz kılmıştır. Peygamberimiz nedenini sorunca “Allahü Teala kendinizi tehlikeye
atmayın buyuruyor” deyince Peygamberimiz gülümsemiş, bir şey dememiştir.

BAŞLICA HADİS KAYNAKLARI

KİTAPLAR DERLEYENLER
KÜTÜBÜ SİTTE

1-CAMİU’S- SAHİH BUHARİ


KÜTÜBÜ TİS’ A

2-CAMİU’S- SAHİH MÜSLİM


3-SÜNEN TİRMİZİ
4-SÜNEN EBU DAVUD
5-SÜNEN NESAİ
6-SÜNEN İBN MACE
7-MUVATTA İMAM MALİK
8-MÜSNED AHMED BİN HANBEL
9-SÜNEN DARİMİ

KÜTÜBÜ SİTTE: Altı kitap demektir. Hicri 2. Asırdan sonra hadisleri toplayan en güvenilir altı kişinin kitaplarının bulunduğu sete denir.

KüTüBü TİS’A: Dokuz kitap demektir. Bazı alimler Kütübü Sitte’ye ilave olarak üç hadis kitabını daha güvenilir (sahih) hadis kitapları arasında göstermiştir. Bu
sete deKütübü Tis’a denir.

KÜLTÜRÜMÜZDE PEYGAMBER VE EHL-İ BEYT SEVGİSİ

Ehl-i Beyt, kelime olarak ev halkı demektir. Peygamberimizin eşleri, çocukları ve torunlarını içine alan bir kavramdır.

Kültürümüzde Peygamber ve ehl-i beyt sevgisi çok fazladır. Peygamberimizin adının başına Hz. Sıfatının gelmesi, salavat getirilmesi , çocuklara
Peygamberimizin isimlerinin (Muhammed, Ahmet, Mahmut,Mustafa) , çocuklarının ve torunlarının isimlerinin verilmesi, askerliğe Peygamber Ocağı ,
askerlere Mehmetçik denilmesi bu sevginin örneklerindendir.
Tasavvuf Edebiyatında naat (Peygamberimizi ve güzel ahlakını öven şiirler), Münacaat( Allah’a yalvarma ve yakarmayı konu alan şiir) gibi şiirlerin ön plana
çıkması, Süleyman Çelebi tarafından yazılan “Mevlid_i Şerif” , Hilye-i Şerif ( Peygamberimizin ahlakını ve şemalini anlatan metin) yazılması bu sevgiye
örneklerdendir.

Nakibu’l- Eşraf: Ehl-i Beyt’ten olanları tespit etmek için tutulan defterlere verilen isim. Osmanlıda bu defterler tutulmuştur.

Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere ŞERİF, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere SEYYİD ismi verilmiştir.

KUR’AN’DAN MESAJLAR: AHZAB SURESİ, 45-46. AYETLER

-Ahzab, gruplar ve bölükler demektir. Hendek savaşına müşriklerden başka Yahudiler de katıldığı için, Hendek savaşına Ahzab savaşı da denir. Bu surede
genellikle Hendek savaşından bahsedilmektedir.

- Medeni surelerdendir.73 ayetten oluşur.

-33. suredir

Ayetlerin meali: “Ey Peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik.”

Ayetlerden Çıkarılması Gereken Mesajlar

Ayetlerde Peygamberimizn temel görevleri ve özellikleri sayılmıştır:

1-Şahit: İnanmayanlar ahirette kendilerinin hak dinden haberleri olmadığını uyarıcı gelmediğini söyleyince Peygamberimiz onların bu yalanlarına itiraz edip
şahitlik yapacaktır.

2-Beşir ve Nezir:Allah Resulü inananları Cennete gitmek ile müjdelemiştir.

3-Nezir:Peygamberimiz insanları her iki dünyada mutlu olmaları için uyarmıştır.

4-Kandil:Peygamberimiz insanları doğru yola çağıran ve insanları aydınlatan bir kandil gibidir.

You might also like