You are on page 1of 5

Öğretim İlke ve Yöntemleri

1- Öğretim materyalleri hazırlarken hangi ilkelere dikkat etmek gerekir?

Öğretim materyali basit, sade ve anlaşılabilir olmalıdır:Hazırlanacak öğretim materyali


konuyu basitleştirebilen, öğrenci için anlaşılmasını kolaylaştıran ve gereksiz bilgilerle
donanık olmayan bir özellik taşımalıdır. Materyal fazla ayrıntılı olursa, öğrencilerin
belleklerinde anlamlı kodlamaları güçleşir.

Öğretim materyali dersin hedef ve amaçlarına uygun seçilmeli ve hazırlanmalıdır: Dersin


hedeflerini desteklemeyen bir materyal, her ne kadar iyi hazırlanmış olsa bile öğretimsel
etkinliği düşük olacaktır. Çünkü her derste kazandırılması amaçlanan ve önceden spesifik
olarak belirlenmiş hedeflerin öğrenciye kazandırılması için, öğretimsel etkinlikler tasarlanır
ve uygulanır. 

Öğretim materyali, dersin konusunu oluşturan bütün bilgilerle değil, önemli ve özet bilgilerle
donatılmalıdır: Öğretim materyallerinin bütün içeriğin öğrenciye aktarılması amacıyla değil,
içeriğin önemli ve ana temalarının öğrenciye sunulmasında kullanılması en etkin yaklaşımdır. 

Öğretim materyalinde kullanılacak görsel özellikler (resim, grafik, renk vb.) materyalin
önemli noktalarını vurgulamak amacıyla kullanılmalı, aşırı kullanımdan
kaçınılmalıdır: Görsel-işitsel özelliklerin, öğrencinin dikkatini çekmede ve öğrenciyi
güdülemede etkin olduğu bir gerçektir. Ancak amaca hizmet etmeyen ve gereğinden fazla
kullanılan görsel-işitsel öğeler, öğrenci dikkatini dağıtabilir ve öğrenme güdüsünü yok
edebilir. 

 Öğretim materyalinde kullanılan yazılı metinler ve görsel-işitsel öğeler, öğrencinin pedagojik


özeliklerine uygun olmalı ve öğrencinin gerçek hayatıyla tutarlılık göstermelidir: Öğretim
materyallerinin öğretim ortamındaki işlevlerinden biri de öğrencinin gerçek hayatıyla öğretim
ortamı arasında bir köprü kurabilmektir. Bu yüzden öğretim materyalinin içerdiği her türlü
görsel-işitsel öğe öğrencinin yakın çevresinde görebildiği ve anlamlaştırabildiği gerçek
nesneleri yansıtmalıdır.

Öğretim materyali öğrenciye alıştırma ve uygulama imkânı sağlamalıdır: Öğrenciler için en


etkin öğrenme ortamları öğrencilerin aktif olduğu ortamlardır. Öğrenci için, öğrenme
ortamındaki etkinliklere katıldığı ölçüde kalıcı izli öğrenme gerçekleşir.
Öğretim materyalleri mümkün olduğunca gerçek hayatı yansıtmalıdır: Hazırlanan öğretim
materyalinin gerçeğe uygunluğu sağlanmalıdır. Mümkünse gerçek hayatı en iyi sınıf ortamına
taşıyabilecek materyallerin seçilmesi gerekir.

Öğretim materyali her öğrencinin erişimine ve kullanımına açık olmalıdır: Kullanılacak her


türlü materyal, bütün öğrencilerin kullanabileceği ve yararlanabileceği türden olmalıdır.
Öğretimsel materyallerin kullanımı bazı öğrencilerin sahip olabileceği özel özelliklerin değil,
her öğrencide bulunulduğuna inanılan ortak yeteneklerin ve özelliklerin kullanılmasını
gerektirmelidir. 

Materyaller sadece öğretmenin rahatlıkla kullanabildiği türden değil, öğrencilerin de


kullanabileceği düzeyde basit olmalıdır: Öğretim ortamında kullanılacak her türlü materyalin
mümkün olduğu ölçüde öğrencinin, öğretmenin rehberliği olmadan da kullanabileceği şekilde
tasarlanması ve geliştirilmesi gerekir. Kullanımı çok karmaşık olan öğretim materyalleri
öğrenciyi öğrenme ortamında pasif kılabileceği gibi, öğretim ortamını da öğretmen merkezli
hale getirebilir. 

Zaman içinde tekrar kullanılacak materyaller dayanıklı hazırlanmalı, bir defalık kullanımlarda
zarar görmemelidir: Öğrenme ortamında, öğrencilerin farklı öğrenme hızlarına sahip oldukları
bir gerçektir. Bazı öğrenciler, konuyu anlayabilmek için daha fazla örneğe ve tekrara ihtiyaç
duyabilirler.

Hazırlanan öğretim materyalleri gerektiği takdirde, kolaylıkla geliştirilebilir ve


güncelleştirilebilir olmalıdır: Günümüzde hızla gelişen teknoloji ve gelişen bilgi birikimi
eğitimsel içeriklerin ve öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarının da hızla değişmesine neden
olmaktadır. Eğitim ortamının gerçek hayatla tutarlılık göstermesini sağlamak ve öğrencinin
ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için, kullanılan materyallerin içeriğinin mutlaka gerçek ve en
güncel bilgileri içermesi gerekir. 

GÖRSEL UNSURLAR
Gerçekçi(realistic) görseller, üzerinde durulan gerçek nesneyi gösterir. Örneğin bir arabanın
resmi gerçekçi bir görsel olarak kullanılabilir.

 Benzeşik(analojic) görseller, bir kavramı veya bir konuyu açıklamak için o kavrama benzer
başka bir kavramla ilgili bir şeyi göstererek benzerliklere dikkat çekme işlevini görürler.
 Şematik(organizational) görseller, akış şemaları, grafikler, haritalar, şematik ve sınıflama
çizelgelerini kapsar.

SÖZEL UNSURLAR
Yazı Tipi (Harf Stili): Yazı tipini seçmek tasarımcıya kalmış bir iştir. Burada asıl amaç
yazıların kolay okunabilir olmasıdır.

Stil Sayısı (Stil Çeşitliliği): Bir görselde ikiden fazla yazı tipi kullanılmamalıdır. Bir görselde
iki farklı yazı tipi, metinlerin bir kısmı ‘yatık’, bir kısmı ‘altı çizgili’, değişik yazı boyutları ve
vurgular için biraz kalın biçimlemeleri kullanılabilir.

BÜYÜK HARF: Bir metinde yazıların en iyi derecede okunabilir olmalarını sağlamak için
yalnızca küçük harf ve ancak gerektiği yerlerde veya zorunlu durumlarda büyük harf
kullanmak gerekir. Büyük harflerde bütün harflerin boyutları aynı olduğu için gözün harfleri
ayırt etme gücü azalmakta ve bu nedenle okuma hızı düşmektedir.

Renk: Harflerin rengi arka planın (zemin) rengiyle zıt bir renkte olmalıdır.

Harf Boyutu (Punto): Küçük harflerin boyutunun her 3 metrelik mesafe için 1,3 cm
yüksekliğinde olması gerekir. Ayrıca izleyici grubunun yaş ortalaması küçüldükçe harflerin
boyutu büyümelidir.

Harflerin Arasındaki Boşluklar: Bütün harfler arasındaki boşluklar eşit düzeyde olmalıdır.

Satırların Arasındaki Boşluklar: Eğer satırlar birbirlerine çok yakın iseler belirli bir uzaklıkta
net olarak okunamazlar. Eğer satırların arasında çok boşluk varsa satırlar birbirlerinden
kopukmuş gibi bir izlenim verirler. İyi okunabilir bir metin için satırlar arasında bırakılacak
ideal boşluk miktarı (dikey boşluk) küçük harflerin boyutundan birazcık küçük olmalıdır.

3- İletişim engelleri nelerdir? Bu konudaki çözüm önerileri nelerdir?


İletişim sürecini etkileyen bir takım unsurlar vardır. Bu unsurlar kişilerin kurum ve çalışanlar
ile ilgili sorunlar yaşamasına sebep olabilmektedir. Etkin iletişim; bir mesajın açıkça
iletilmesi, alıcının da onu etkin dinlemesi ve algılamasıyla gerçekleşir.

 Kişiler arasındaki iletişimi engelleyen ve iş yerinde de insanların uyum içinde çalışmasını


bozan bazı engeller şunlardır:

Sözcüklere boğulma: Kaynak; hedefle paylaşmak istediği düşünce, bilgi, haber, duygu ya da


tutumu hedefin anlayacağı bir biçimde iletmezse bu bir kişisel iletişim engeli oluşturur.

Anlatılanların karıştırılması: Kaynak, sözlü anlatım sırasında yalnızca sözlü ya da yazılı


sözcükleri kullanırsa hedef anlamını bilmediği sözcükleri, önceden bildiği ya da onlara
benzeyen sözcüklerle karıştırabilir.

 Mesajı algılayamama: Kaynak, sözlü anlatım sırasında hedefin algı hızını hesaba katmadan
ve anlayıp anlamadığını gözlemeden mesajlarını peş peşe iletirse hedef daha ilk cümlenin
anlamını kavrayamadan diğer cümlelerle karşı karşıya kalır. Bu durumda bir iki cümleden
sonra anlatılmak isteneni anlayamaz ve iletişim engellenir. 

İlgi duymama: İletişim sürecinde alıcının ilgi duymaması, konuyu önceden bilmemesi ya da o


zamana kadar hiç uğraşmamış olduğu ve zor sandığı yabancı bir konuyla karşılaşmış
olmasından kaynaklanabilir.

Fiziksel çevrenin verdiği rahatsızlıklar: Ortamdaki aşırı sıcak ya da soğuk, havadaki nemin


yüksek olması, kötü ışık düzeni ve gürültülü çevre iletişimi engelleyen fiziksel etkenlerdendir.

İletişimin Bozucu Engelleri 

İletişimin birçok bozucu engeli vardır; tutarsızlık, güvensizlik, isteksizlik, yetersiz dinleme,
aşırı bilgi yükleme, statü, yaş ve cinsiyet uyuşmazlığı, gürültü vb. iletişim engellerinden
bazıları bizzat insan psikolojisinden, onun inanç, tutum ve davranışlarından kaynaklanır

İletişimin Kişisel Engelleri

İnsanlar aldıkları mesajları, kendi bilgi ve tecrübelerine göre algılar ve yorumlar.


Yorumlarken de çoğu zaman olayları olduğu gibi değil olmasını istedikleri gibi
değerlendirirler. İnsanların mesajı olduğu gibi değil kabul ettikleri biçimde algılamalarının
nedeni, kişisel özelliklerinin yanı sıra seçici dikkatlerinin yoğunlaşmasıdır.
*        Dil ve anlatım güçlükleri.

*        Dinleme ve algılama yetersizliği.

*        Bilgi eksikliği.

*        Statü farklılıkları.

*        Cinsiyet farklılıkları ve kültürel farklılıklar.

*        Hatalı tanımlama.

*        Algılama farklılıkları.

Çözüm:

İletişimi aile içerisinde geliştirebilmek için en temelde dikkat edilmesi gereken nokta tüm aile
bireylerinin bu sürece katılıyor olmasıdır. Tüm aile üyeleri aynı çaba içerisinde iletişimi
kuvvetlendirmeye çalıştığı takdirde hedefe ulaşmak daha hızlı, daha kolay hale gelebilir.

İletişimin önemli kavramlarından biri dinlemektir. Dinlenildiğini hisseden çocuk anlaşıldığını


ve sevildiğini hisseder. Çözüm odaklı iletişimin temelinde empati yatar. Karşımızdaki kişi
çocuk da olsa, ergen de olsa, bir yetişkin de olsa onların duygularını anlamaya çalışmak var
olan ilişkiyi güçlendirebilir. Çocuklar da doğdukları andan itibaren aile üyelerini rol model
aldıkları için empatiyi anne babalarından ve çevrelerindeki yetişkinlerden görerek kendi
iletişim becerilerine eklerler.

Konuşmalar, tartışmalar esnasında karşıdaki kişinin o an ne hissettiğine odaklanmaya


çalışmak da iletişimin kavga ya da küslükle sonlanmasını önler. Karşımızdaki kişinin ne
hissettiğine odaklandığımızda kendimizi ben dilini kullanarak ifade etmek de daha kolaylaşır.
Ben dili, karşıdaki kişiyi suçlamadan ya da yargılamadan kendi duygularını dile getirmek
olarak tanımlanır.

You might also like