You are on page 1of 27

SOSYOLOJİ

Konu Anlatımı

“İnsansal öz, tek tek her bireyin doğasında bulunan bir


soyutlama değildir. Gerçekliği içinde o, toplumsal ilişkilerin
bütünüdür.”
- Karl MARX -

0
[MURAT CİVELEK]
SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

I. SOSYOLOJİNİN ALANI 6-) Toplumların aynı olamayacağından hareketle,


bütün toplumlar için geçerli olabilecek evrensel
A. Sosyolojinin Tanımı ve Konusu
ilkeler koymaz.
Sosyoloji, Latince toplum anlamına gelen Socius ile 7-) En iyi toplum modelini (ideal toplum veya
Yunanca bilgi demek olan Logos sözcüklerinden ütopya) ortaya koymaz, çünkü bulgularını
oluşmuştur. Kelime anlamı olarak Toplum bilgisi araştırmalara (olgulara) dayandırdığından pozitif
demektir. Sosyoloji genel olarak toplumu inceler. bir bilimdir.
8-) Normatif (kural koyucu) bir bilim değildir.
Sosyoloji; toplumsal grupları, örgütlenmeleri, Böylelikle değer yargılarından arınık olarak
kurumları, kurumlar arası ilişkileri, toplumsal nesnel sonuçlara ulaşır.
yapıdaki olayları, olguları, ilişkileri, toplumsal yapıda
etkili olan değişim ve gelişim süreçlerini sebep- Ç. Sosyoloji Biliminin Temel Amaçları
sonuç ilişkisi içerisinde bilimsel yöntem ve teknikleri
kullanarak inceleyen ve bilimsel sonuçlara ulaşan bir 1-) Toplumu ve toplumsal ilişkileri nesnel ve
sosyal bilimdir. Sosyoloji toplumun genel yasalarını, bilimsel olarak anlamak
toplumsal davranış kalıplarını belirlemeye çalışır. 2-) Toplumun nasıl değiştiğini ve tarihsel gelişim
Sosyoloji toplumu kendi bütünlüğü içinde inceler. sürecindeki değişimlerini yaratan etkenleri
anlayıp ortaya çıkarmak
B. Sosyolojinin Doğuşu 3-) Toplumlar arası benzerlik ve farklılıkları
Sosyolojinin bilim olarak kurulmasında, 16. yy’dan saptayarak genellemelere ulaşmak
itibaren doğa bilimlerinde ve felsefi düşüncede 4-) Toplumsal değişimlerin yönelimleri hakkında
yaşanan gelişmeler, 18. yy’daki Sanayi Devrimi ve öngörülerde (tahminlerde) bulunmak
1789 yılındaki Fransız Devrimi etkili olmuştur. 5-) İnsanların kendi toplumlarının değişme süreci
Sosyolojinin doğuşunda özellikle Sanayi Devrimi ile üzerinde etkili olma olanağı sağlamak
1789 Fransız Devrimi daha etkili olmuştur. Sanayi
Devrimi ile birlikte Avrupa’da köklü ve hızlı sosyal D. Toplumsal Olay ve Olgu
ve ekonomik değişimler yaşandı. Kentler ve işçi Toplumsal olay; toplumsal yaşamda toplumsal
sınıfı ortaya çıktı. Fransız Devrimi ise Avrupa’nın ilişkiler sonucu ortaya çıkan tek tek oluşum ve
siyasal ve toplumsal yapısında büyük yıkıcı etkilere değişimlerdir. Toplumsal olaylar başlangıç ve bitiş
sebep olmuştur. Sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan süresine sahip, bir defalık olup biten oluşumlardır.
toplumsal bunalım, Fransız ihtilali ile daha da artmış Belli bir yeri ve zamanı vardır. Toplumsal olaylar
ve bu da toplumun incelenmesi gerekliliğini ortaya toplumdan topluma ve aynı toplum içinde zamanla
çıkarmıştır. Ayrıca entelektüel bilim adamlarının değişir. Mesela; Kurtuluş Savaşı, 2013 YGS gibi.
varlığı ile özgür düşünce ortamının olması sosyolojin
doğuşunda etkili olmuştur. Sosyolojinin doğuşunda Toplumsal olayların açıklanmasında, indirgemeci ve
etkili olan isimler: A. Comte, E. Durkheim, Le Play, bütüncül olmak üzere iki yaklaşım kullanılır.
K. Marx, M. Weber’dir. Sosyolojinin kurucusu İndirgemeci yaklaşım toplumsal olayları tek bir
Auguste Comte sayılır. Emile Durkheim ise etkenle veya sebeple açıklar. Bütüncül yaklaşıma
sosyolojinin konusu ve yöntemini belirleyerek göre toplumsal olaylar çok nedenlidir. Bundan dolayı
sosyolojinin kurulmasında etkili olmuştur. bu nedenlerin hepsi dikkate alınmalıdır.

İbn-i Haldun (1332–1406) Mukaddime adlı eserinde Toplumsal olgu; aynı türdeki sosyal olayların soyut
yeni bir bilim kurmak istediğini ve bunda başarılı ve genel ifadesidir. Belli bir yeri ve zamanı yoktur.
olduğunu ifade eder. Bu bilime “medeniyet bilimi” Her zaman ve her yerde olabilecek bir durumu ifade
adını vermiştir. Bu yeni bilimin ele alacağı konu eder. Buna göre 2013 YGS sosyal olayken, YGS
“umran” yani toplumsal hayat ve örgütlenmedir. yapıldığı sürece YGS olgusundan bahsedebiliriz.

C. Sosyoloji Biliminin Temel Özellikleri Toplumsal olay ve olgunun özellikleri


1-) Bireysel problemlerle ilgilenmez, çünkü konusu 1-) Toplumsal olay tek tek gerçekleşir. Toplumsal
sosyal olay ve olgulardır. olgu ise geneldir.
2-) Sosyal olayların ve olguların ortak noktalarından 2-) Toplumsal olay somuttur. Toplumsal olgu ise
hareketle genellemelere ulaşır. soyuttur.
3-) Sosyal olayları çok yönlü ve çok faktörlü olarak 3-) Toplumsal olay sayılarla ifade edilir. Toplumsal
sebep - sonuç ilişkisinde (determinizm) inceler. olgu sayılarla ifade edilemez.
4-) Toplumsal olayları, olguları ve toplumu bütüncül 4-) Toplumsal olayların zamanı ve yeri belliyken,
bir bakışla ele alır. toplumsal olguların yeri ve zamanı belli değildir.
5-) Olması gerekeni değil, olanı olduğu gibi inceler. 5-) Her ikisi de bir toplumsal yapıda ortaya çıkar.
1
SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

II. SOSYOLOJİNİN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ E. Sosyoloji - Siyaset


A. Sosyoloji - Tarih Siyaset; toplumun yönetimini, devletin oluşumunu ve
Sosyoloji toplumsal olayları sebep-sonuç ilişkisi işleyişini ele alır. Siyasal kararlar toplumu etkiler ve
içinde incelerken olayların nedenlerini geçmişte yönlendirir. Bazen de toplumsal olaylar siyasal
araması gerektiği için tarih biliminden yararlanır. yönetimi ve yönetimsel kararları etkiler. Siyaset,
Toplumsal olaylar belli bir tarih döneminde ortaya toplumu her yönüyle inceleyen sosyolojiyle bu
çıkarlar ve o dönemin izlerini taşırlar. Bu nedenle yönüyle yakından ilişkilidir.
tarih bilimin verilerinden yararlanmak zorundadır.
F. Sosyoloji - Coğrafya
Yeryüzü şekilleri, doğa kaynakları, bitki örtüsü, iklim
B. Sosyoloji - Psikoloji vb. coğrafyanın konusu olduğu kadar, toplumsal
Psikoloji; insan davranışlarını incelerken, sosyoloji yaşantının belirleyici unsurlarıdır. Toplumsal yaşam
ise davranışları, belli bir toplumsal örgütlenme içinde coğrafi koşullardan etkilenir ve insan da doğal
ele alır. Bireyi anlamadan toplumu, toplumu çevreyi etkiler. Bir toplumun kültürü, içinde
anlamadan bireyi anlamak mümkün değildir. Toplum yaşanılan doğa dikkate alınmadan değerlendirilemez.
tek tek bireylerin ortaya koyduğu toplumsal Çünkü kültür, büyük ölçüde doğa ile insan
ilişkilerden oluşur. Toplumu bireye indirgeyerek etkileşiminin bir ürünüdür.
açıklayamayız. Bu nedenle karşılıklı bir ilişki
içindedirler. Bu ilişki bir süre sonra “Sosyal Tarihte birçok medeniyet deniz kenarlarında, verimli
psikoloji” adında yeni bir bilimi ortaya çıkarmıştır. arazilerde, ovalarda ve ılıman iklimlerde oluşmuştur.
Kutup ve çöllerde yerleşim yok denecek kadar azdır.
Bunlar doğanın sosyal çevreye etkisine birer örnektir.
C. Sosyoloji - Antropoloji Mesela; Eskimo kültürü büyük ölçüde iklime dayalı
bir kültürdür. Kültürü konu edinen sosyoloji bu
Antropoloji; insan ırkının kökenini, biyolojik bakımdan coğrafya ile yakından ilişkilidir.
yapısını, bedensel özelliklerini, ilkel toplulukları ve
bunların kültürlerini inceler. İnsan ırkını ve kültürünü III. TOPLUM
evrim süreci içinde ele alır. Mevcut toplumu araştıran A. Toplumun Tanımı
sosyoloji için toplumların evrimleriyle ilgili bilgi ve
belgeler özel önem taşır. İşte bu manada bu iki bilim Belli bir coğrafyada, belli bir otoriteye bağlı olarak
birbirine veri sağlar. ortak ve temel çıkarlarını korumak için bir araya
gelmiş, bu amaçla toplumsal ilişkiler kuran ve ortak
bir kültürü paylaşan insanların oluşturduğu bütünlüğe
Ç. Sosyoloji - Hukuk toplum denir.

Hukuk; insanlar arası ilişkiyi düzenleyerek toplum Toplumların içinde bulunduğu iklim koşulları,
düzenini sağlamaya çalışan kurallar bütünüdür. toplumu oluşturan insanların nüfusu, sahip oldukları
Hukukun her toplumda var olması, toplumu konu değerleri, normları, ekonomik güçleri, vb. aynı
edinen sosyolojiyi yakından ilgilendirir. Hukuk olmadığından, toplumların yaşama tarzları da aynı
kuralları insanlar arasındaki toplumsal ilişkilerde değildir. Bu farklı yaşam tarzları nedeniyle her
belirleyici olduğundan toplumun yapısının toplum kendine özgü kültürünü oluşturmuştur.
oluşmasında etkili olurlar. Bu manada sosyoloji ile Sosyoloji de toplumlar arasındaki bu farklılaşmaları
hukuk yakın ilişki içerisindedir. araştırmalar yaparak ortaya koymaya çalışır.

B. Toplumun Özellikleri
D. Sosyoloji - Ekonomi
1-) Toplumun belli bir coğrafi yeri vardır ve fiziksel
Ekonomi; mal ve hizmetlerin üretim, tüketim, sınırlar toplumu çevreler.
bölüşüm ve değişim faaliyetlerini ele alır. Topluma 2-) Toplumu oluşturan bireyler ortak duygu ve
faydalı olmaya yönelik yapılan bu ekonomik düşüncelere sahiptir ve ortak çıkarlarını korumak
faaliyetler, toplumsal ilişkilerin büyük bir bölümünü için birlikte hareket eder. Yani birlikte yaşama
oluşturur ve toplumsal hayatı önemli derecede etkiler. isteğine sahiptirler.
Ekonomik olan hiçbir şey sosyal olandan ayrılamaz. 3-) Toplumu oluşturan bireyler ortak kültürel (örf,
Ekonomik etkinlikler toplumdaki mevcut kültürel adet, gelenek, görenek, töre, dil) öğelere sahiptir.
yapıya göre şekillenmektedir. Bu yönüyle ekonomi 4-) Her toplumun kendine özgü bir kültürü vardır.
ile sosyoloji yakın ilişki içerisindedir. 5-) Her toplum belli bir tarihe ve tarihi birikime
sahiptir. Yani belli bir sürekliliğe sahiptir.
2
SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

C. Toplumu Oluşturan Unsurlar d) Bireylerin yalnızlık duygularını ortadan


Toplum birçok toplumsal grup, kurum, kuruluş ve kaldırarak, bireylere grup bilinci ve biz duygusu
değerleri içine alan geniş ve sürekli bir insan kazandırır. Bu sayede bireye de güven verir.
topluluğundan oluşur. Toplumu oluşturan başlıca e) Bireyde tutum değişikliğine sebep olur.
unsurlar birey, toplumsal gruplar, kurumlar, f) Bireyin yaşamına bir amaç ve anlam kazandırır.
kuruluşlar ve ilişkilerdir.
3. Toplumsal Grup Çeşitleri
Toplumsal kurum; nesiller boyu devam eden, kalıcı a) İlişki biçimlerine (türlerine) göre gruplar: İlişki
nitelik kazanan, ortak kabul görmüş uygulama ve biçimlerine göre grupları sınıflandırmada karşımıza
davranış kalıplarını ifade eder. Mesela; aile, din, iki isim çıkmaktadır. Bunlar Cooley, Tönnies’dir.
eğitim, siyaset, ekonomi kurumları gibi.
a.1. Cooley’e göre gruplar ilişkinin biçimine göre
Toplumsal kuruluş; kurumların toplumsal hayattaki birincil ve ikincil grup diye ikiye ayrılır: Birincil
somut görünümleridir. Mesela; eğitim bir kurum gruplar; birincil ilişkilerden oluşur. Aile, arkadaşlık
iken, eğitim hayatında faaliyet gösteren okul ve gibi. İkincil gruplar; ikincil ilişkilerden oluşur.
dershane birer kuruluştur. Bankalar, partiler, sendikalar, ordu gibi.
Toplumsal grup; belli ortak özelliklere sahip, ortak
a.2. Tönnies, grupları ilişkinin biçimine göre ikiye
amaçlar için toplumsal etkileşim ve ilişki içinde
ayırır: cemaat ve cemiyet.
bulunan belli bir sürekliliği olan en az iki veya daha
fazla kişiden oluşan topluluklardır. Cemaat; ilişkilerin samimi olduğu (birincil ilişkilerin
görüldüğü), ortak iradenin, ortak mülkiyetin, ortak
Ç. Toplumsal Grup çıkarların, birlik şuuru ve biz duygusunun hâkim
Toplumsal grup; belli ortak özelliklere sahip, ortak olduğu, düzenin ve ilişkilerin yazılı olmayan
amaçlar için toplumsal etkileşim ve ilişki içinde kurallarla sağlandığı (adetler, töreler gibi) köy
bulunan, en az iki veya daha fazla kişiden oluşan topluluklarını anlatır. Uzmanlaşma ve işbölümü az
topluluklardır. olduğu için mekanik dayanışma vardır.

İnsanlar doğum veya evlat edinme yoluyla ilk aile Cemiyet; ilişkilerin samimi olmayıp resmi olduğu
grubuna girer. İnsanlar, aynı anda çok sayıda grubun (yani ikincil ilişkilerin görüldüğü), bireysel çıkarlara
üyesidir. Her toplumsal grubun kendine özgü dayalı olarak ben duygusunun hâkim olduğu, bireysel
birtakım amaçları ve işlevleri vardır. Bu nedenle irade ve bireysel (özel) mülkiyetin görüldüğü şehir
gruplar; kuruluş amaçlarını ve işlevlerini yerine topluluklarını anlatır. Uzmanlaşma ve işbölümü çok
getirdikleri sürece varlıklarını devam ettirebilirler. geliştiği için organik dayanışma vardır.

1. Toplumsal grupların özellikleri Uyarı: Cooley’in birincil gruplar dediği gruplar,


a) En az iki kişiden oluşur. Tönnies’in cemaat dediği gruplar olurken,
b) Grup üyeleri arasında biz duygusu hâkimdir. Cooley’in ikincil gruplar dediği gruplar Tönnies
c) Her grubun ortak değerleri ve amaçları vardır. de cemiyet adını almıştır.
d) Her toplumsal grubun kendine özgü yapısı ve
kuralları vardır. a.3. Durkheim de cemaat ve cemiyet ayrımına uygun
e) Grup üyeleri arasında belirli bir statü ve rol olarak mekanik ve organik olmak üzere iki
dağılımı vardır. Yani iş bölümü vardır. dayanışma tipinden söz etmiştir. Bu iki dayanışma
f) Grupların yapısı ve nitelikleri toplumlara ve ayrımında ölçüt olarak, nüfusun artışıyla birlikte
zamana göre farklılık gösterir. işbölümünün yaygınlaşmasını göstermiştir.
g) Her grup göreli belli bir sürekliliğe sahiptir.
h) Her grubun üyelerinin üzerinde belli bir yaptırımı Cemaatte, nüfus az olduğundan dolayı işbölümü
vardır. yaygınlaşmamış ve bu nedenle karşılıklı
yardımlaşmaya dayalı bir işbirliği (mekanik) vardır.
2. Toplumsal grupların işlevleri Köylerdeki imece usulü dayanışma buna örnektir.
a) Üyelerinin ihtiyaçlarını (biyolojik, psikolojik,
barınma, beslenme) ve beklentilerini karşılar. Cemiyette ise, nüfusun artışıyla birlikte işbölümü
b) Bireye toplumun kültürünü kazandırır ve yaygınlaşmış ve farklı iş kollarının birbirini
sosyalleşmesine katkı sağlar. Böylece uyum tamamlaması şeklinde görülen sözleşmeli dayanışma
sorunlarını ortadan kaldırır ve bireye bir kimlik (organik) ortaya çıkmıştır. Şehirlerdeki iş bölümünün
ve kişilik kazandırır. ve uzmanlaşmanın birbirini tamamlaması buna
c) Dayanışma ve bağlılık duygularını geliştirir. örnektir.
3
SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

b) Nüfus hacmine (üye sayısına) göre: Büyük IV. SOSYOLOJİNİN YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
gruplar (şehir, banka vb. gibi), küçük gruplar (köy, A. Bilimsel Yöntemin Aşamaları
aile, arkadaşlık, komşuluk vb. gibi) olarak ayrılabilir.
Sırasıyla bu aşamalar gözlem, hipotez, sınama
c) Kuruluş biçimine göre: Resmi olan (resmi (deneyleme) ve genellemelere (kuram ve yasalara)
daireler, şirketler, dernekler, okullar vb.), resmi ulaşma şeklinde gerçekleşir.
olmayan (arkadaşlık, komşuluk, oyun grupları vb.)
Mesela; traktörün köy hayatı üzerindeki etkisini
ç) Süresine göre: Sürekli olan (aile, köy, kasaba, belirlemek isteyen bir araştırmacı, hipotezini
şehir vb.), geçici olan (mevsimlik işçiler, turistik (varsayımını) oluşturmak için öncelikle köy hayatını
kafileleri vb.) devirli olan (Her hafta kurulan gözlemlemiş olmalıdır. Bu gözlemlerine dayanarak
pazarlar, uluslar arası fuarlar vb.) oluşturduğu hipotezinin, traktörün köylerde
kullanılmaya başlanmasından sonra doğrulanıp
d) Katılma biçimine göre: İradeli-İstekli (Arkadaş doğrulanmadığını sınar. Doğrulanması halinde
grupları, dernekler), irade dışı-zorunlu (Aile, ırk/ulus) traktörün köy hayatını etkilemesi konusunda bilimsel
yargılara (kuram ve yasalara) ulaşır. Bilim adamı
e) Görevlerine göre: Bir ticari şirketin bir müzik bilimsel yargılara ulaşırken bu yargıların
grubunun yerine getirdiği bir tek görevi olan, güvenilirliğine çok dikkat etmelidir.
Belediye, siyasi parti gibi birden fazla görevi yerine
getirmeye çalışan gruplar çok görevi olan gruplardır.
B. Bilimlerin Kullandığı Genel Yöntemler
1. Tümevarım (Dedüksiyon): Ayrı ayrı
4. Toplumsal Grup Dışı Topluluklar gözlemlerden hareketle genel yargılara ulaşmaktır.
a) Kalabalıklar (Yığınlar): Fiziksel yakınlıklarına
rağmen, aralarında sosyal ilişki bulunmayan insan
topluluklarına denir. Yüzeysel ve geçici (kısa süreli) 2. Tümdengelim (Endüksiyon): Doğruluğu kabul
etkileşim içindedirler. Ortak amaçları yoktur. edilmiş genel yargılardan özel yargılara ulaşmaktır.
Genellikle rastgele bir araya gelirler. Statü ve rol
dağılımı yoktur. Genellikle birbirini tanımayan Sosyoloji de bir bilim olarak bu iki yöntemi
insanlardan oluşur. araştırmalarında kullanır. Ancak sosyolojinin
inceleme sahası geniş olduğundan incelenen evrende
Çeşitli biçimde görülürler: pazarda alış-veriş geniş olabilmektedir. Bu nedenle bu araştırmalarda
yapanlar, sokakta yürüyenler sıradan kalabalıklara, örneklem alma önem kazanmaktadır.
maç, tiyatro, konser izleyenler izleyici kalabalığa,
protesto yürüyüşü yapanlar gösteri kalabalığa (etkin Bir araştırmanın kapsamına giren bireylerin ve
kalabalıklara) örnek verilebilir. olguların tümüne evren denilir. Belli bir evrenden
belli kurallara göre seçilmiş ve seçildiği evreni temsil
b) Kategoriler: Aynı fiziksel mekânı paylaşmayan, etme yeterliliği olduğu kabul edilen küçük gruba
fakat ortak bir takım özellikleri olan topluluklardır. (kesite) örneklem denir. Örneklemden alınan
Aynı kategoride yer olan insanlar böyle bir sonuçlar, ilgili evrene genellenir.
kategoriye sokulduklarının farkında olmayabilirler.
Belli başlı kategoriler kitleler, sınıflar, azınlıklardır. 3. Birleştirici Yöntem: Tümevarım ve tümdengelim
metotlarının birlikte kullanılmasıdır. Sosyal olaylar
Kitleler; düşünce, zevk vb. bakımından aynı çok yönlü ve çok faktörlü olduğu için sosyolojide
özelliklere sahip insanların oluşturduğu birleştirici metot kullanılması gerekmektedir. Çünkü
kategorilerdir. Mesela; sigara tiryakileri, arabesk birleştirici metot olaylara hem neden-sonuç ilişkisi
müziği sevenler, hayvan severler, çevreciler gibi. açısından bakar, hem de olaylara bütüncül bir
yaklaşım sergiler.
Sosyal Sınıflar; gelir düzeyi, eğitim düzeyi, meslek
bakımından benzer yaşam biçimine sahip insanların 4. Analoji: İki olay veya olgu arasındaki bir veya
oluşturduğu kategorilerdir. Mesela; işçiler, birkaç ortak özellikten yola çıkarak, biri hakkında
futbolcular, sanayiciler, berberler, esnaflar gibi. verilen bir yargıyı diğeri hakkında da vermektir.

Sosyal azınlıklar; bazı haklardan yoksun bırakılmış Mesela; “İstanbul büyük şehirdir ve toplumsal sapma
insanların oluşturduğu kategorilerdir. Dinsel sorunu vardır. Ankara da büyük şehirdir. O halde
azınlıklar, yabancılar, etnik azınlıklar bunlara Ankara’da da toplumsal sapma sorunu vardır.”
örnektir. Mesela; zenciler, göçmenler gibi.

4
SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

C. Sosyolojinin Araştırma Yöntemleri 5. Sosyometri: Küçük gruplarda, grup üyeleri


arasındaki duygusal yakınlaşma derecesini (sevme,
1. Tarama araştırması: Geniş grupları kapsayan bir
kıskanma, nefret etme gibi) belirlemeye yarayan bir
araştırmadır. En önemli türü kamuoyu
araştırma tekniğidir. Amaç küçük grupların iç
araştırmalarıdır. Bu araştırmalarda çoğunlukla anket
yapısını gözlemlemek ve varsa iç aksaklıklar grubun
ve görüşme tekniği kullanılır.
iç yapısını yeniden düzenlemektir.
2. Alan çalışması: Belli bir olayın çok boyutlu
olarak derinlemesine incelenmesidir. En önemli türü 6. Olay incelemesi: Toplumsal olguların
monografidir. Monografiler belde (köy, şehir) ve anlaşılmasına yardımcı olması için, geçmişteki
kuruluş (sendika, siyasi, parti-baskı grubu) durumlarının incelenmesidir. Mesela; askerlik
monografileri diye ikiye ayrılır. Ayrıca gözlem, anket olgusuna verilen değer geçmiş yaşantılarla ilgilidir.
ve görüşme veri toplama teknikleri de alan
çalışmasında kullanılır.
7. İstatistik: Diğer araştırma tekniklerinden elde
3. Belgelere dayalı araştırma: Yazılı belgeler, edilen bilgilerin sayılarla ifade edilerek
istatistik belgeler ve günlük yaşamın bir parçası olan yorumlanmasıdır. Bu yorumlamada sık sık grafikler
her türlü belgenin (fotoğraflar, ses kayıtları, ev ve iş kullanılır. Bu sayede bilimsel yargılar nesnel bir
araç gereçleri vb.) kullanılarak bir konunun anlatıma kavuşur.
araştırılmasıdır.

D. Sosyolojide Veri Toplama Teknikleri E. Durkheim’in Yöntem Anlayışı


1. Gözlem: Toplumsal olayların oluş halinde iken Sosyolojinin pozitif bilim olarak kurulmasını
amaçlı olarak izlenmesidir. Sosyolojide gözlem basit sağlayan Durkheim’in yöntem anlayışı şöyledir:
ve sistematik gözlem olmak üzere ikiye ayrılır.
a) Sosyal olaylar bir eşya gibi alınmalıdır. Bu
Basit gözlem katılımlı ya da katılımsız şeklindedir. durumda toplumsal bilinç işe karışmayacağından,
Araştırmacı incelediği sosyal grubun içinde, grubun objektif olunabilir. (Objektiflik ilkesi)
bir üyesi olarak yaşayarak gözlem yapıyorsa
katılımlı, eğer araştırmacı araştırdığı olayı tıpkı bir b) Sosyal olaylar, yine sosyal olaylarla
seyirci gibi inceliyorsa katılımsız gözlemdir. açıklanmalıdır. Çünkü toplumsal olaylarda belirleyici
öğe olan toplumsal bilinç, bireysel bilinç üzerinde
Sistematik gözlem ise araştırmacının standart sürekli bir baskı kurarak etki yapar.
araçlara başvurarak bilgi toplamasını sağlayan bir
tekniktir. c) Sosyal olaylarda normalliğin ve anormalliğin
ölçüsü toplumdur. Toplumun çoğunluğunda yaygın
olan şey normaldir. Bu nedenden dolayı normalliğin
2. Anket: Toplumsal nitelik taşıyan herhangi bir ve anormalliğin ölçütü toplumlara göre değişir.
konu, nesne veya olay hakkında bireylerin duygu,
düşünce ve tutumlarını tespit etmek amacıyla
hazırlanmış soru listesi ile bilgi alınmasıdır. Anketi
ilgili herkese uygulamak mümkün olmadığından
örneklem yoluna başvurulur. Anket bireysel ve toplu
olarak uygulanabilir.

3. Görüşme (mülakat): Görüşme, yüzyüze ve sözel


olarak yapılan bilgi toplamadır. Bu görüşme bir
kişiyle olabileceği gibi bir grup insanla da olabilir.

4. Monografi: Sınırları belirlenmiş bir konunun


derinlemesine incelenmesine monografi denir. İlk
monografi çalışmalarını Fransız Le Play, “madende
çalışan işçi aileleri” üzerinde yapmıştır. Monografi
sistematik bir gözlem tekniğidir.
5
SOSYOLOJİ 2. ÜNİTE – BİREY VE TOPLUM

I. SOSYALLEŞME (TOPLUMSALLAŞMA) II. TOPLUMSAL İLİŞKİLER


A. Sosyalleşmenin Anlamı ve Unsurları En az iki insan arasında belli bir süre devam eden,
Sosyalleşme, bireyin içinde yaşadığı toplumun belli amaçlara yönelik olan, karşılıklı etkileşim
kültürünü, değerlerini, normlarını (yani yaşama, halinde gerçekleşen anlamlı ilişkilerdir. Toplumsal
duyma ve düşünme biçimlerini) öğrenme ve ilişki iki insan arasında olduğu gibi, gruplar arasında
benimseme (içselleştirme) sürecidir. da olabilir.

Sosyalleşme süreci sayesinde toplumun yeni kültürü A. Toplumsal İlişkilerin Özellikleri


yeni kuşaklara geçer. Birey sosyalleşme sayesinde,  En az iki insanı gerektirir.
toplumun kültürüyle bütünleşir ve içinde yaşadığı  Belli bir zaman dilimi içinde gerçekleşir.
topluma uyum sağlar. Böylece birey, bir toplum  İlişki bireyler arasında ortak bir anlam taşır.
içinde diğer insanlarla birlikte ortak bir yaşam  Toplumsal ilişki kuran taraflar birbirinden
sürdürebilir. haberdardır ve karşılıklı etkileşim halindedir. Bu
etkileşim ortak dil aracılığıyla sağlanır.
Sosyalleşme süreci bireyin kişilik, karakter ve  Toplumsal ilişkiler; hukuk, örf, adet, gelenek,
benliğini biçimlendirir ve ona kültürel kimlik görenek gibi kurallara göre gerçekleşir.
kazandırır (Kültürel kimlik: bir toplumun kendisine Mesela; bankadaki veznedar ile müşteri arasında
özgü olan kültür özelliklerine denir. Her birey, içinde toplumsal ilişki vardır; ancak bankamatikten para
yaşadığı toplumun kültürel kimliğini yansıtır. Bu çeken insan ile bilgisayar arasında ilişki yoktur.
nedenle, bir Türk bir Alman’dan farklıdır.).
B. Toplumsal İlişki Çeşitleri
Bireyin sosyalleşmesi sürecinde ilk ve en etkili olan 1. Niteliklerine göre: İkiye ayrılır.
unsur ailesidir. Başlangıçta aile çocuk üzerinde daha a) Birincil İlişkiler: Duygusallığın hâkim olduğu,
etkili olurken, bu etki okulla birlikte azalmaya başlar. ilişkilerin samimi ve yüz yüze olduğu ve etkileşimin
Okul, toplumun değer ve normlarını, bilinçli olarak güçlü olduğu ilişkilerdir. Uzun süreli ilişkilerdir.
çocuğa aktaran en önemli kurumlardan biridir. İlişkilerde yazılı kurallar yoktur. Biz duygusu
hâkimdir. Çıkar ilişkisi yoktur. Küçük gruplarda
Birey hayatı boyunca birçok toplumsal ortama farklı görülür: aile, akrabalık, dostluk, komşuluk, köy gibi
bir şekilde katılır. Çünkü toplumun bireyden gruplarda bu ilişki türü görülür.
beklediği davranışlar çocukluk, gençlik, yetişkinlik b) İkincil İlişkiler: Duygusallık yerine akılcılığın
ve yaşlılık dönemlerine göre farklıdır. Birey topluma hâkim olduğu ve ilişkilerin resmiyetlik kazandığı
uyum sağladığı sürece sosyalleşmeye devam eder. ilişkilerdir. Etkileşim zayıftır, ilişkiler daha kısa
sürelidir. Biz duygusu yerine ben duygusu hâkimdir.
Çocukluk ve ergenlik döneminde sosyalleşmenin Çıkar ilişkisine dayalıdır. Büyük gruplarda görülür.
unsurları; aile, okul, arkadaş grupları ve kitle iletişim Bankalarda, orduda, sendikalarda görülen ilişkiler
araçlarıdır. buna örnektir.

B. Sosyalleşmenin Aşamaları 2. Sürelerine göre: Üçe ayrılır.


Sosyalleşme süreci, bireyin yaşamının her anında a) Kısa süreli ilişkiler: Zaman bakımından kısa
etkilidir. Birey, doğumla birlikte önce ailede süren ilişkilerdir. Tesadüfî ilişkilerdir. Mesela; Taksi
sosyalleşir. Çocukluk ve yetişkinlik dönemine şoförü ve yolcusu arasındaki ilişki bu türdendir.
geldiğinde; arkadaş çevresi, okul, yaşanılan çevre b) Uzun süreli ilişkiler: Çok uzun süren, bazen
özellikleri, boş zamanları değerlendirme olanakları, insanın doğumundan ölümüne kadar sürebilen
kitle-iletişim araçları bireyin sosyalleşmesine yön ilişkilerdir. Mesela; aile bireyleri arasındaki ilişkiler,
verir. Ayrıca örf, adet, gelenek ve görenekler, komşular arası ilişkiler, arkadaşlar arası ilişkiler.
kurumlar, insani, ahlaki, milli ve manevi değerlerde c) Periyodik (devirli) ilişkiler: Bu ilişki, sadece
sosyalleşme sürecinde bireye etki eder. yılın belli bir döneminde kurulur ve bir dahaki
döneme kadar ortadan kalkar. Mesela; dört yılda bir
C. Sosyalleşme ve Toplumsal İlişkiler yapılan olimpiyatlar ya da bir şehirde her yıl kurulan
Sosyalleşme sürecinde, topluma hâkim olan fuarlar, periyodik ilişkilere örnek gösterilebilir.
ilişkilerde bireyi biçimlendirir. Bu nedenle, bireyin 3. Birey sayısına göre: Üçe ayrılır.
yaşamı boyunca kurduğu ilişkiler, davranış biçimleri a) Birey-Birey ilişkisi: Sadece iki kişi arasında
sosyalleşme sürecinden izler taşır. Sosyalleşme geçerli olan ilişkilerdir (Karı-koca arasındaki ilişki).
sürecinde en etkili unsur bireyin içinde yaşadığı çevre b) Birey-Grup ilişkisi: Bireyin bir grup veya
ve kültürel ortamdır. Sosyalleşmenin gruplarla girdiği ilişkidir (Öğretmenin sınıfla ilişkisi).
gerçekleşmesinde kurulan ilişki biçimi daha sonraki c) Grup-Grup ilişkisi: İki farklı grup arasında
toplumsal ilişkilerinde belirleyici rol oynar. gerçekleşir (İki futbol takımı arasındaki ilişki).
6
SOSYOLOJİ 2. ÜNİTE – BİREY VE TOPLUM

C. Toplumsal İlişkiyle İlgili Temel Kavramlar 5-) Toplumsal bütünleşmeyi sağlar, toplum birliğinin
1. Toplumsal Statü ve Anahtar Statü ve düzenin sağlanmasına yardımcı olur.
Bireyin toplum içindeki yerine, konumuna sosyal 6-) Kişilerin toplumla uyum içinde olmalarını sağlar.
statü denir. Birey toplumda, aynı anda birden çok 7-) Bireyler üzerinde toplumsal baskılar uygulayarak
statüye sahip olabilir. Mesela; bir kişi hem öğretmen, bireylerin davranışlarını kontrol ederek toplumsal
hem baba, hem de bir dernekte başkan olabilir. Bu denetimi sağlar.
statülerden bir tanesi onun temel statüsüdür. En fazla
önem taşıyan statüye anahtar (başat) statü denir. 5. Toplumsal Normlar
Toplumda bireylerin nasıl davranmaları gerektiğini
Statüler kazanılmış ve verilmiş statüler diye ikiye düzenleyen ve yaptırım gücü olan kurallar sistemine
ayrılır. Bireylerin doğuştan sahip oldukları statülere toplumsal norm denir. Normlar ikiye ayrılır:
verilmiş statüler denir. Mesela; kölelik, zencilik,
a) Yazılı (resmi) normlar: Yasa, tüzük, yönetmelik
bayan olmak gibi. Bireylerin kendi yeteneklerine,
vb. yazılı normlara örnektir. Yazılı normlar devlet
başarılarına göre sonradan kazanmış olduğu statülere
tarafından uygulanır ve yaptırım gücü yüksektir.
ise kazanılmış statüler denir. Mesela; öğretmenlik
b) Yazısız (resmi olmayan) normlar: Örf, adet,
başkanlık, anne, baba olmak gibi.
gelenek, görenek, vb. yazılı olmayan normlardır.
Toplumda genel bir uygulama olarak herkesçe bilinir
2. Toplumsal Rol, Rol Çatışması, Rol Pekiştirmesi ve uymayanlar toplum tarafından cezalandırılır
Bireyin statüsüne uygun olarak toplumun beklentileri
(kınama, dışlanma, ayıplanma vb.). Mesela;
doğrultusunda gösterdiği davranış kalıplarına
büyüklere karşı saygılı olmak, komşu hakkını
toplumsal rol denir. Bireyler aynı anda birden çok
gözetmek, yalan söylememek vb.
statüye sahip olduklarından, birden fazla rolü de
oynamak zorunda kalırlar. Eğer bireyler statülerine Normlar şu özelliklere sahiptir:
uygun rolleri karıştırırlarsa rol çatışması yaşanır.  Toplumdan topluma ve zamanla farklılık gösterir.
Mesela; kendi çocuğunun derslerine giren bir  Toplumsal ihtiyaçlardan doğarlar. İhtiyaçlara
öğretmen, çocuğunun başarısını değerlendirirken rol cevap vermeyen (işlevini yitiren) normlar
çatışması yaşayabilir. zamanla ortadan kaybolur.
 Normlar eşit önem derecesine sahip değildirler.
Bireyin yerine getirdiği roller birbirine benziyorsa, bu
 Her grup veya toplum sosyal normlara sahiptir.
rollerin birbirini desteklemesine, kolaylaştırmasına
 Toplumsal düzeni sağlar.
rol pekiştirmesi denir. Mesela; bir avukatın daha
 Yaptırım gücüne sahiptirler.
sonra savcı olmasını verebiliriz.
 Normların temelinde sosyal değerler vardır.
3. Toplumsal Prestij (Saygınlık) 6. Toplumsal Kontrol
Kişinin toplumdaki saygınlığına sosyal prestij denir. Bireylerin sosyal normlara uymasını sağlayan ve belli
Prestij, bireyin saygınlığına bağlıdır. Aynı statüdeki oranlarda yaptırım gücü bulunan mekanizmadır.
insanların saygınlıklarının farklı olması, prestijin Toplumsal kontrol; resmi ve resmi olmayan kontrol
kişisel özelliklere; yani kişinin soyu, servet durumu, diye ikiye ayrılır. Hukuka dayalı yaptırımlar (para
biyolojik özellikleri, eğitim derecesi, dini bağlılığı veya hapis cezası, hak mahrumiyetleri, toplumsal
vb. gibi faktörlere dayandığını gösterir. hizmetlerde çalıştırma) resmi kontroldür ve devlet
tarafından yerine getirilir. Dine, ahlaka, geleneğe
4. Toplumsal Değerler bağlı yaptırımlar (kınama, dışlanma, ayıplanma vb.)
Toplumsal değer; toplumdaki kişilerin içten bağlı resmi olmayan kontroldür ve toplum tarafından
oldukları ortak duygular, düşünceler, kurallar ve yerine getirilir. Toplumsal kontrol, insanların
uygulamalardır. Mesela; namus, bayrak, vatan, toplumsal normlardan sapmasını engelleyerek,
bağımsızlık, dürüstlük birer toplumsal değerdir. toplumsal düzenin bütünlüğünü, sürekliliğini sağlar.
Toplum değerler zamanla ve toplumdan topluma 7. Toplumsal Sapma (Anomi)
farklılık göster. Değerlerin süreklilik kazanabilmesi Toplumsal sapma; toplumsal kontrolün etkisiz veya
için norm biçiminde somutlaşması gerekir. yetersiz kalması durumunda sosyal değer ve
Toplumsal değerlerin işlevleri şunlardır: normlardan sapmadır. Yani bireylerin ait oldukları
1-) Değerler ortak olarak benimsenip paylaşıldığı toplumun değerlerini ve normlarını ihlal eden
için toplumda işbirliği ve dayanışma yaratır. davranışlar sergilemesidir. Toplumsal sapma iki
2-) Değerler sayesinde bireyler hangi durumlarda türlüdür. Olumsuz toplumsal sapma; toplum
nasıl davranacaklarını önceden bilirler. tarafından onaylanmayan sapmadır. Mesela; rüşvet,
3-) Kişilerin toplumsal statülerini ve rollerini hırsızlık, cinayet, yolsuzluk vb. Olumlu toplumsal
seçmelerine-gerçekleştirmelerine yardımcı olur. sapma; toplumca idealleştirilen davranışlardır.
4-) Bireyin “toplumsal kimliği”ni oluşturmasına Mesela; insanlık adına yapılan büyük fedakârlıklar,
yardımcı olur. yoksullar için bir kişinin servetini harcaması vb.
7
SOSYOLOJİ 3. ÜNİTE – TOPLUMSAL YAPI

I. TOPLUMSAL YAPININ TANIMI Günümüz kentlerinin ortaya çıkışı ilk kez sanayi
İçinde toplumsal ilişkilerin, toplumsal olayların devrimiyle beraber ortaya çıkmıştır. Sanayi
meydana geldiği, toplumsal grupların ve kurumların devrimiyle makineye dayalı üretim ortaya çıkmış, bu
yer aldığı, toplumun şekil ve çerçevesiyle ilgili dış da fabrikaların oluşmasına zemin hazırlamıştır.
görünüşe sahip olan unsurların biçimlendirdiği Fabrikaların yakınında yerleşen ve kente göç eden
bütünlüğe toplumsal yapı denir. insanlar bugünkü sanayi kentlerinin doğmasına neden
olmuştur.
Toplumsal yapının iki yönü vardır:
a) Fiziki yapı: Toplumun dış görüşü yani Kentlerde ekonomi sanayi, ticaret ve hizmet
çerçevesidir. Toplumun üzerinde yaşadığı coğrafi sektörüne dayalıdır. Organik dayanışma vardır.
bölge, bu bölgeye yerleşim şekli (köy-kent), Teknik işbölümü ve uzmanlaşma yaygındır. Aile tipi
toplumun nüfusu, nüfusun dağılışı (genç-yaşlı), köy- çekirdek ailedir ve akrabalık bağları zayıftır. İkincil
kent ve metropol gibi yapılanmalar bu yapıya aittir. ilişkiler daha çok görülür. Nüfus yoğunluğu ve
toplumsal hareketlilik fazladır. Nüfus yapısı daha çok
b) Kültürel yapı: Toplumun manevi yapısıdır. heterojendir. Hukuk kuralları etkilidir.
Toplumda görülen sosyal ilişkiler, statüler, roller,
değerler, normlar, kontrol mekanizmaları, gruplar, Kentler, çeşitli etnik grupları, kültür ve meslek
kurumlar gibi yapılanmalar bu yapıya aittir. gruplarını, toplumsal sınıf ve tabakaları içine alan
heterojen (ayrı cinsten) yani farklılıkları içeren bir
Bir sosyal yapının içinde birçok sosyal yapı vardır. yapı gösterir.
Her toplumun kendine özgü sosyal yapısı vardır.
Sosyal yapı zamanla ve toplumdan topluma farklılık Hızlı kentleşmenin en büyük nedeni göçlerdir.
gösterir. Mesela; feodal toplum yapısı, Türk Kentleşmeye sebep olan diğer önemli nedenler, kırsal
toplumunun sosyal yapısı kendine özgü bir yapıdır. alanın ekonomik, kültürel, sosyal olanaklarının
Çekirdek ailenin sosyal yapısı, geleneksel geniş yetersizliği ve kent yaşantısının sağladığı olanaklar
ailenin yapısından farklıdır. olarak sayabiliriz. Ülkemizdeki kentleşme Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi sanayileşme sonucunda
oluşmamıştır. Kentleşmede belirleyici olan etken,
II. TOPLUMSAL YAPI VE TOPLUMSAL kırsal yapıda değişmeler ve çözülmeler olmuştur.
GRUPLAR
Toplumsal yapı birbirinden farklı özelliklere sahip Ülkemizde kentleşme sonucunda önemli birtakım
köy, kent, metropol, millet vb. gruplardan oluşur. sorunlar ortaya çıkmıştır. Bunlar; işsizlik,
gecekondulaşma, çevre kirliliği, bölgeler arası
a) Köy: İnsanların toprağa yerleşmesiyle beraber dengesizleşme, kültürel çözülme ve kuşaklar arası
köy toplulukları ortaya çıkmaya başlamıştır. çatışmaların artması gibi sorunlar başlıca sorunlardır.
Topraktan elde edilen ürünler ve hayvancılık
faaliyetleri üretim fazlasını ortaya çıkarmıştır. Bu da c) Metropol (Anakent): Metropol kentler birkaç
özel mülkiyetin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Özel sanayi yerleşim merkezinin birleşmesi sonucu
mülkiyetin ortaya çıkması yöneten-yönetilen oluşmuştur. Yani kentlerden farklı olarak birden fazla
sınıflarını doğurmuştur. Üretim fazlası aynı zamanda merkeze sahip yerleşim merkezleridir. Metropoller
boş zamanları doğurduğundan sanat ve zanaat yerleşmenin günümüzde geldiği en üst noktadır.
alanlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Büyük şehir olarak adlandırılan kentler birer
metropoldür.
Köy topluluklarında ekonomi tarıma ve hayvancılığa
dayalıdır. Mekanik dayanışma (imece usulü gibi)
vardır. Yani iş bölümü ve uzmanlaşma yoktur. Köy
topluluklarındaki aile tipi geniş ailedir ve akrabalık d) Millet (Ulus): Fransız ihtilalinin etkisiyle feodal
bağları güçlüdür. Birincil ilişkiler görülür. Sınırlı bir düzen yıkılmış ve kapitalist sistemin oluşumu
nüfus vardır ve nüfus yapısı homojendir. Toplumsal döneminde milletler ortaya çıkmıştır. Fransız
hareketlilik azdır. Gelenek ve görenekler etkilidir. ihtilaliyle eşitlik ve özgürlük fikirleri yayılmaya
başlamış ve milli irade, milli egemenlik gibi
kavramlar önem kazanmıştır. Bu da millet
b) Kent: İlk kentler Mezopotamya’da (M.Ö. 3500) egemenliğine dayanan ulus topluluklarının
görülmüştür. Antikçağda Roma kentini, Anadolu’da
oluşmasını sağlamıştır. Bir toplumun ulus olabilmesi
ve Mısır’da kurulan birçok kentleri görmekteyiz.
için ekonomi, toprak, soy, dil, din, ülkü, tarih ve
Fakat bu kentler daha çok savunma ve ekonomik
kültür birliği olması gerekir.
işleve sahip kentler idi.

8
SOSYOLOJİ 3. ÜNİTE –TOPLUMSAL YAPI

III. TOPLUMSAL ETKİLEŞİM VE TİPLERİ 7. Çatışma: Birden fazla kişinin veya grubun bir
Toplumsal etkileşim, birey ya da grupların diğerini ortadan kaldırmaya veya etkisizleştirmeye
birbirlerini etkilemek yoluyla gerçekleştirdikleri çabalamasıdır. Rekabette taraflar hedefe yönelirken
toplumsal davranışlardır. Toplum, grupların, çatışmada ise birbirlerine yönelirler.
biçimlenmesinde, statü ve rollerin belirlenmesinde
toplumsal etkileşim önemli bir faktördür. 8. Baskı: Bireylerin veya grupların istenilen şekilde
davranmasını sağlamak için zorluk çıkarılması, tehdit
Başlıca toplumsal etkileşim tipleri; mübadele (sosyal edilmesi veya bazı şeylerden yoksun bırakılmasıdır.
alışveriş, değişim), iş birliği, rekabet, çatışma, uyum, Tek yönlü gerçekleşen bir etkileşimdir. Mesela; Batı
uyarlama, benzeştirme ve baskıdır. Trakya’da Türk olanlara yapılan olumsuz
uygulamalar.
1. Mübadele: Bu etkileşim çift yönlüdür ve
gönüllülük esasına dayanır. Bir beklenti veya karşılık
alma amacıyla davranışta bulunma şeklinde
gerçekleşen etkileşimdir. Mesela; bireylerin yardım
ettikleri kişiden bir teşekkür beklemeleri, İşçilerin ve
memurların haklarının korunması beklentisiyle
sendikalara üye olması, bireylerin hoşça vakit
geçirmek için arkadaşlıklar kurması.

2. İş birliği: Birden fazla grubun ortak bir hedefin


izlenmesinde birlikte hareket etmeleridir. Bu
etkileşim genelde taraflardan birinin tek başına
ulaşamayacağı bir hedef, sorun karşısında ortaya
çıkar. Mesela; deprem sonrasında göçük altında
kalan insanları kurtarmak için insanların birlikte
hareket etmesi.

3. Rekabet: Birden fazla kişinin veya grubun aynı


hedefi elde etmek için mücadele girmesidir.
Rekabette hedefe yoğunlaşma vardır. Mesela; uçak
firmalarının bilet fiyatlarını neredeyse otobüs bilet
fiyatları ile aynı seviyeye düşürerek yolucu sayılarını
artırmaya çalışmaları.

4. Uyum: Birey veya grupların temel davranış


kalıplarını değiştirmeden çatışmaları önleyecek iş
birliğini devam ettirecek davranışlar sergilemesidir.
Mesela; bireyin bazen yapılan bir hatayı görmezden
gelmesi, başkalarının alınganlık göstermesine neden
olacak davranışlardan, sözlerden kaçınması.

5. Uyarlama: Grup beklentilerine uygun


davranmadır. Davranışlar başka kişi ya da gruplara
göre düzenlenir. Uyumdan farklı olarak tek yönlü bir
etkileşimdir. Mesela; öğrenciler sınıf içinde rastgele
davranmazlar; davranışlarını sınıfa göre (diğer
arkadaşlarına) göre ayarlarlar.

6. Benzeştirme: Birden fazla kişinin veya grubun bir


diğerinin davranış kalıplarını kabul edip
uygulamasıdır. Arkadaşlıklar, kültürel etkileşim ve
bir gruba katılma bu etkileşime neden olur. Mesela;
selamlaşma, konuşma tarzı, yemek yeme biçimi gibi
sosyalleşme yoluyla benimsediğimiz davranış
şekilleri buna örnektir.

9
SOSYOLOJİ 3. ÜNİTE – TOPLUMSAL YAPI

IV. TOPLUMSAL TABAKALAŞMA b) Yarı açık sınıf tabakalaşması: En iyi örneği Orta
Toplumsal tabakalaşma, bireylerin toplum içinde Çağ Avrupa’sında görülen zümre sistemidir
hak ve ödevleri, yetki ve sorumlulukları göz önüne (Feodalizm). Bu tabakalaşmada, tabakalar arasında
alınarak hiyerarşik olarak derecelendirilmesidir. Bu geçiş belirli katı kurallara bağlı olarak gerçekleşir.
derecelendirmede temel alınan ölçütler statü, servet, Kişilerin statüsü mensup olduğu aile tarafından
siyasi güç, prestij (saygınlık), ırk, yaşam biçimi, belirlenmiştir. Fakat bu statüler doğuştan ve sürekli
meslek ve eğitim düzeyi gibi ölçütlerdir. değildir. Eşit olmayan bu tabakaların varlığı yasalarla
tanınmış ve korunmuştur. Bu tabakaların farklı
Toplumsal sınıf, bir toplumda benzer yaşam tarzına hakları, sorumlulukları ve ayrıcalıkları vardır.
sahip insanların oluşturduğu bir kategoridir. Aynı Mesela; senyörün görevi korumak, serfin (köle)
toplumsal sınıfı oluşturan bireyler gelir düzeyi, görevi senyör adına üretim yapıp ona hizmet etmek.
tüketim biçimi, sosyal statü, saygınlık, meslek, eğitim Bu dönemde kral, kilise, soylular, askerler, tüccarlar,
vb. bakımından benzer özellik gösterirler. Buna göre zanaatkârlar ve köylülerden oluşan bir toplumsal
bir toplumda sosyal tabakalar alt, orta, üst olarak hiyerarşi vardı.
gösterildiği gibi, bu tabakalar içinde memur, işçi,
çiftçi, asker gibi sınıflar yer alabilmektedir. c) Açık sınıf tabakalaşması: Tabakalar arası geçişin
demokratik kurallara göre serbest olduğu
tabakalaşma tipidir. Bireyler eğitim düzeyleri ve
yetenekleri ölçüsünde tabakalar ve sınıflar arasında
geçiş yapabilmektedir. Mesela; yoksul bir aile
çocuğunun okuyarak profesör olması gibi.

2. Toplumsal Hareketlilik
Coğrafi mekândaki yer değiştirmeler veya sınıflar ve
tabakalar arasındaki geçişlere toplumsal hareketlilik
denir. İki tür hareketlilik vardır.
a) Dikey hareketlilik: Bireylerin gelir düzeylerinde,
saygınlıklarında ve yaşam biçimlerinde belirgin ve
önemli değişikliklere neden olan alt tabakadan üst
tabakaya geçiş veya üst tabakadan alt tabakaya iniş
biçimindeki değişmelerdir. Mesela; belediye
başkanının Başbakan olması, bir fabrika sahibinin
iflas edip işçi olması.

b) Yatay hareketlilik: Aynı tabaka içinde sınıflar


arasında gerçekleşen değişimlerdir. Bireylerin gelir
düzeylerinde, saygınlıklarında ve yaşam biçimlerinde
1. Toplumsal Tabakalaşma Türleri önemli değişiklikler oluşmaz. İki türlüdür.
İnsanların yaşam tarzına göre kademeli dizilişi,
toplumsal tabakalaşmayı meydana getirir. Toplumsal Mesleki hareketlilik: Bireyin mesleğini veya işini
tabakalaşma üç türlüdür. değiştirmesi (bir avukatın noterlik yapmaya
başlaması, bir manavın bakkal mesleğine geçmesi).
a) Kapalı sınıf tabakalaşması: Tabakalar arası
geçişe hiçbir şekilde izin verilmeyen tabakalaşma Coğrafi hareketlilik: Bir ülkeden başka bir ülkeye
türüdür. Bireyler başarı ve yeteneklerine göre değil veya ülke içinde bir bölgeden başka bir bölgeye
de, ırk, renk, aile, gelenek gibi ölçütlere göre belirli yapılan göçler.
tabakalar içinde yer alır. Yani verilmiş statüler
geçerlidir ve bunlar süreklidir.

Mesela; Hindistan’daki kast sistemi ve Eski Yunan,


Roma’da ve 19. yy. öncesinde Amerika’da görülen
kölelik sistemi.

10
SOSYOLOJİ 4. ÜNİTE – TOPLUMSAL DEĞİŞME VE GELİŞME

I. TOPLUMSAL DEĞİŞME 3. Modernleşme: Modernleşmede; bilim, teknoloji,


Değişme, önceki durumdan farklılaşmayı veya ekonomi vb. alanlarda daha ileri kabul edilen
başkalaşmayı ifade eder. Bu şekildeki ifadesiyle ülkelerin etkisi çok fazladır. Bu nedenle
değişme kavramı değer yargısı içermeyen nesnel bir modernleşme daha ziyade gelişmiş ülkelerdeki
kavramdır. Yani iyiye veya kötüye doğru yön yeniliklerin taklit edilmesi ya da benimsenmesi
belirtmez. Buna karşılık ilerleme, gelişme, gerileme, esasına dayanır. Daha çok yönetici elitler tarafından
modernleşme, evrim kavramları iyiye veya kötüye gerekli görülen planlı bir toplumsal değişmedir. Bu
doğru yön belirttiklerinden bir değer yargısı içerirler. değişim hem olumlu hem olumsuz olabilmektedir.
Mesela; nüfus artışı kimine göre gelişme kimine göre
gerilemedir; ama bu artış herkese göre bir 4. Küreselleşme: Ekonomik, sosyal, teknolojik,
değişmedir. kültürel ve politik açılardan küresel bütünleşmenin
artması, yerel olanın ortadan kalkması veya önemini
Toplumsal değişme ise, toplumsal ilişkilerde, sosyal yitirmesine küreselleşme denir. Toplumsal kimliğin,
kurumlarda, sosyal tabakalaşma biçimlerinde kısacası aidiyet bağının çözülmesi gibi olumsuz etkilerinin
sosyal yapılarda meydana gelen farklılaşmadır. Yani yanında; nitelikli insan yetiştirilmesi, mevcut
bir sosyal yapıdan başka bir sosyal yapıya geçiştir. uygarlığın yeniden şekillendirilmesi, başta eğitim ve
Mesela; geniş aile yapısından çekirdek aile yapısına sağlık olmak üzere toplumlar arası paylaşımın
geçiş, sosyalist ekonomik sistemden kapitalist artması gibi olumlu etkileri de vardır.
ekonomik sisteme geçiş birer toplumsal değişmedir.
5. Bilim ve Teknoloji faktörü: Teknoloji, insanların
A. Toplumsal Değişmenin Özellikleri doğa üzerindeki egemenliğini arttırarak işbölümü,
1-) Toplumsal değişme zorunlu ve kaçınılmazdır. otomasyon, şehirleşme vb. sağlayarak büyük
Her toplum değişme halindedir. Ancak değişmelere neden olmuştur. İnsan ilişkilerini,
toplumların değişme hızları farklıdır. normları, kurumları, değerleri, düşünüş biçimlerini
Sanayileşme ve teknolojideki ilerleme ciddi düzeyde etkileyerek değiştirmiştir. Mesela;
toplumların değişme hızını artırmıştır. makineleşmenin kentleşmeye, kentleşmenin de
2-) Toplumsal değişme bir süreçtir. Zaman, yer ve kadının iş hayatına atılmasında etkili olması gibi.
insan toplumsal değişmenin 3 önemli unsurudur.
6. Kültür faktörü: Toplumların değerleri, normları,
3-) Toplumsal değişmenin hızlı olması bunalımlara
örf ve adetleri, alışkanlıkları, inançları vb. birer
yol açabilir.
kültür unsuru olarak değişmeyi etkiler. Özellikle
4-) Bir alandaki toplumsal değişme diğer alanlardan
evrensel maddi kültür unsurları, toplumların
bağımsız değildir. Karşılıklı olarak birbirini
kültürünü olumlu ya da olumsuz değiştirmektedir.
etkilerler.
7. Demokratikleşme: Demokrasinin egemen olduğu
toplumlarda toplumsal değişim daha sağlıklı ve planlı
B. Toplumsal Değişmeyi Etkileyen Faktörler bir şekilde gerçekleşir.
1. Fiziki çevre faktörü: İklim özellikleri (kuraklık,
soğuk, sıcak olması), doğa ve afet olayları (deprem, 8. Demografi faktörü: Nüfusun miktarındaki,
tsunami, su baskınları), yeryüzü şekilleri (arazinin yapısındaki ve niteliğindeki (eğitim seviyesi,
dağlık, engebeli, düz olması), toprağın özelliği çalışanların sayısı, cinsiyet dağılımı vb.) değişmeler
(verimli olup olmaması), yeraltı ve yer üstü toplumsal değişmeden bağımsız değildir. Mesela;
zenginliklere sahip olup olmaması vb. insanların hızlı nüfus artışı, ekonomik büyümeyi engellemekte,
yaşantıları üzerinde birçok etkide bulunurlar. insanların milli gelirden daha az pay almalarına
Mesela; Eskimoların tüm hayatını, iklim şartlarına neden olabilmektedir.
göre düzenlemesi, Mısır ve Mezopotamya
uygarlıklarının verimli su kaynaklarının çevrelerine 9. Kitle iletişim araçları: Teknolojik boyutu yüksek
yerleşmeleri gibi. olan kitle iletişim araçları bilgi akışını hızlandırarak,
bilgi çağına geçişte etkili olmuştur ve insanlar
2. Ekonomi: Toplumsal değişmeye etki eden en arasındaki etkileşimi artırmıştır. Kitle iletişim araçları
önemli faktörlerdendir. Benimsenen ekonomik sayesinde toplumların yapıları birbirlerine
sistemler, üretim, tüketim ilişkileri ve işbölümünün benzemeye başlamıştır. Tüketim alışkanlıklarının
niteliği, enflasyon, deflasyon gibi yapısal bozukluklar oluşturulması, beğenilerin, ilgilerin oluşturulması
toplumsal değişmeyi etkiler. Mesela; ekonomik kitle iletişim araçları sayesinde olmaktadır.
krizler işsizliğin artmasına, bilim ve teknolojide
durgunluklara, sosyal patlamalara, göç olgusunun 10. İnsan faktörü: İnsanları yönlendirebilen
ortaya çıkmasına veya artmasına neden olmaktadır. insanlar (özellikle liderler) toplumsal değişimde
etkilidirler. Mesela; Atatürk, Gandhi.
11
SOSYOLOJİ 4. ÜNİTE – TOPLUMSAL DEĞİŞME VE GELİŞME

C. Toplumsal Değişme Tipleri Kitle iletişim araçları, insanlar arası ilişkileri ciddi
düzeyde etkilemiştir. Artık insanlar yüz yüze iletişimi
1. Serbest toplumsal değişme: Herhangi bir iyice azaltarak birçok konuyu, işini, ilişkisini telefon
müdahale olmadan kendiliğinden meydana gelen ve internet üzerinden yapmaya başlamıştır. Bu durum
değişmedir. Planlı, programlı olarak oluşturulmazlar. sosyal ilişkileri temelinden sarsmaya başlamıştır.
Bu değişimler, nüfus artışı, bilim ve teknoloji Komşuluk, arkadaşlık, akrabalık ilişkileri
alanındaki yenilikler, kitle-iletişim araçlarının zayıflamıştır. Artık internet ve televizyon üzerinden
gelişmesi, üretim artışı, turizm, yabancı bir kültürle evlilikler bile yapılmaya başlanmıştır. Kitle iletişim
yapılan temaslar gibi etkenlerle ortaya çıkar. araçlarındaki yenilikler bireylerin gerek aile gerekse
toplum içindeki sosyalleşme sürecini de olumsuz
2. Müdahale yoluyla toplumsal değişme: yönde etkilemeye başlamıştır.
Değişmeye belli yönlerde ve belli şekillerde
müdahale edilen sosyal değişmelerdir. Bu demokratik
planlı bir müdahale olabileceği gibi, baskı yoluyla D. MODERNLEŞME
değiştirme de olabilir. Nüfus planlaması müdahale Modernleşme geniş kapsamlı bir değişim sürecidir.
yoluyla değişmeye örnektir. Bu değişim iki türlüdür: Modernleşme; toplumların yaşadıkları çağın
niteliklerine ve gerekliliklerine sahip olabilmeleri
a) Demokratik planlı değişme: Bir program adına tüm yapılarında değişim göstermesidir.
çerçevesinde toplumsal hayata müdahale edilerek
yapılan değişmelerdir. Değişmenin istenilen yönde ve Yani modernleşme; azgelişmiş ülkelerin, sosyal,
belirli bir sürede gerçekleştirilmesi planlı ve siyasal, ekonomik, bilimsel, kültürel vb. bakımdan
programlar aracılığıyla yapılır. kendilerinden daha ileri derecede olan ülkelerin
modelini benimsemeleri ve onlara benzeme sürecidir.
Demokratik yollarla değişme, şiddeti ve terörü Kısacası onların modeline uygun değişim gösterme
içermez. Demokratik planlı bir müdahaleye örnek süreçleridir. Bu açıdan modernleşme değişmenin özel
olarak; beş yıllık kalkınma planını verebiliriz. bir şeklidir.
b) Baskı yoluyla değişme: Değişmenin zorla
sağlanmaya çalışıldığı değişimlerdir. Bir takım E. KÜRESELLEŞME (GLOBALLEŞME)
kısıtlanmalar getirilir. Küreselleşme; ulusal düzeydeki bütün faaliyetlerin
dünya düzeyine aktarılması yani uluslararası bir
Baskı yoluyla değişme tek bir karar mekanizmasının niteliğe kavuşmasıdır.
(bir liderin, grubun veya bir devlet organının)
hazırladığı planlı ve programların uygulanması ile Küreselleşme; ülkelerin sahip oldukları milli ve
gerçekleşir. manevi değerlerin dünya ölçeğinde yayılması,
farklılıkların bir bütünlük ve uyum içinde ortadan
Baskı yoluyla değiştirmeye; Bulgaristan’daki kalkması ve dünyanın “küresel bir köy” haline
soydaşlarımızın ana dillerini konuşmalarının gelmesidir.
yasaklanması örneğini verebiliriz.
Ayrıca küreselleşme, kapitalizmin dünyayı
Ç. BİLİM, TEKNOLOJİ VE KİTLE İLETİŞİM homojenleştirdiği, heterojen farklılıkları yok ederek
ARAÇLARI bir bütünsellik sağladığı, artık herkesin kaderinin
Bilim ve teknolojideki gelişmeler, 20.yyda baş ortak bir "küresel dünyanın" oluşumuna bağlandığı
döndürücü bir hızla gelişmiş ve insanların hayatlarını tezi üzerine kuruludur. Diğer taraftan küreselleşme
ciddi düzeyde kolaylaştırmıştır. Seri üretim sayesinde sosyolojik, ekonomik, kültürel ve siyasal anlamda
üretim iyice artmış bu da ihtiyaçların karşılanması, dünyaya açılma ve dünya ile bütünleşme olarak da
dağıtılması, paylaşılması gibi sorunların çözümünü tanımlanabilmektedir.
kolaylaştırmıştır.
Özellikle bilginin küresel düzeyde paylaşılması ve
Bilim ve teknolojinin ekonomi kurumunun yayılması küreselleşme olgusunun ortaya çıkmasında
üzerindeki bu etkilerinin yanında eğitim, sağlık ve temel etkenlerden biridir. Günümüzde bilişim
özellikle Kitle iletişim alanlarındaki etkileri teknolojilerinin ucuzlaması ve yaygınlaşması bilgi
büyüktür. Özellikle kitle iletişim alanında çığır açıcı akışını hızlandırmış, zaman, mekân ve mesafe
yenilikler gerçekleşmiştir. Kitle iletişim araçlarının algılamalarını değiştirmiş, kültürleşme sürecine ivme
(TV, internet, telefon vb.) hızla gelişmesi ve kazandırarak küresel değerlerin oluşmasına zemin
yaygınlaşmasıyla toplumlar kültür emperyalizmine hazırlamıştır. Toplumun yapılarında meydana gelen
açık hale gelmiş ve yerel kültürler ortadan kalkmaya gelişmeler; nüfusun farklılaşması, aile biçimleri ve
başlamıştır. Ayrıca bu nedenle birçok milli kültür yaşam tarzlarının değişmesi küreselleşmenin yol
“tek tipleşme” tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. açtığı önemli sonuçlardan sadece bazılarıdır.
12
SOSYOLOJİ 4. ÜNİTE – TOPLUMSAL DEĞİŞME VE GELİŞME

II. TOPLUMSAL GELİŞME III. TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞME


Toplumsal gelişme, bir toplumda belli ölçütlere göre Toplumsal yapı çeşitli grup, kurum, kuruluşlardan
ileriye doğru bir değişmeyi (sosyal, siyasal, kültürel, oluşan bir bütündür. Toplumsal bütünleşme, toplumu
ekonomik vb. alanlarda) ifade eder. meydana getiren farklı maddî ve manevi unsurların
uyumlu ve dinamik bir bütün oluşturacak şekilde
Toplumsal gelişme, toplumsal yapıyı oluşturan birbirini tamamlamasıdır.
birçok öğenin ileriye doğru değişip bir araya
gelmesiyle oluşur. Yani bu öğeler tek başına değil, Toplumsal bütünleşme, toplumsal gelişmeyle
hep birlikte gerçekleştiği zaman toplumsal (özellikle orta tabakanın geniş olması ve ekonomik
gelişmeden söz edebiliriz büyüme unsurları ile) mümkündür. Çünkü toplumsal
gelişmeyle işsizlik azalır ve refah düzeyi yükselir, bu
Toplumsal gelişmeye örnek olarak; milli gelirin da toplumsal çözülmeye engel olur.
artması ve dengeli dağılımını verebiliriz.
Toplumsal bütünleşme iki şekilde gerçekleşir:
1. Fonksiyonel (işlevsel) bütünleşme: Toplumdaki
1. Toplumsal Gelişmenin Unsurları meslek gruplarının işlevsel yönden birbirini
a) Ekonomik Büyüme: Ekonomik büyüme, bir tamamlaması demektir. İşbölümü halinde
ülkenin zenginliğinin zaman içerisinde artması bakkalların, fırıncıların, muhasebecilerin,
demektir. eğitimcilerin vb. gerçekleştirdiği bütünleşmedir.

Bir ülkede mal ve hizmet üretiminin artması, 2. Mana etrafında bütünleşme: Toplumda ortak
bireylerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, sermaye amaçlar ile manevi değerler etrafındaki
birikiminin artması, yaşam kalitesinin yükselmesi, bütünleşmedir. İnsanların sadece işbölümüne dayalı
kişi başına düşen milli gelirin artması gibi unsurlar olarak bütünleşmeleri yeterli değildir, asıl
ekonomik büyümenin göstergeleridir. Ekonomik bütünleşme milli ve manevi değerler etrafında
faaliyetler bir toplum için hayati bir öneme sahiptir; uzlaşarak gerçekleşir. Mesela; vatan birliği.
çünkü toplumsal ihtiyaçlar, sahip olunan ekonomik
imkânlara göre karşılanır. Bu nedenle ekonomik IV. TOPLUMSAL ÇÖZÜLME
büyüme tüm ülkeler için temel amaçtır. Toplumsal çözülme, bir toplumda maddi ve manevi
kültür öğelerinin işleyen bir bütün oluşturacak
b) Orta Tabakanın Genişlemesi: Alt tabakadaki şekilde birbirlerini tamamlayamamasıdır yani
insanların yukarıya geçişlerinin kolaylaşması toplumsal bütünleşmenin sağlanamamasıdır.
anlamına gelir.
Toplumsal yapıyı oluşturan bazı öğelerin işlevlerini
Orta tabakanın sayıca fazla olması ve bunların refah yitirmesi toplumsal çözülmeye neden olur.
düzeyinin yüksek olması toplumda genel olarak Toplumsal çözülme, maddi ve manevi kültürler
dengeyi sağladığından toplumdaki çatışmaları, arasında bir dengesizlik durumudur.
gerilimleri azaltan önemli bir etken olacaktır. Bu
nedenle orta tabakanın genişlemesini sağlamak için Bu çözülme sonucu toplumun unsurları (kurumlar,
adil gelir dağılımı, dengeli vergi politikası, bireylerin, toplumsal grup ve tabakalar) arasındaki bağlantı
konut, sağlık, eğitim vb. ihtiyaçlarının karşılanması zayıflar. Bu unsurlar görevini yapamaz duruma
gerekir. Böylece tabakalar ve sınıflar arasındaki düşer. Gelişme yavaşlar, toplumsal sorunlar artar.
yaşam biçimi, gelir düzeyi, eğitim düzeyi vb. Toplumun varlığını sürdürmesi tehlikeye girer.
alanlardaki uçurumlar (büyük farklar) azalarak Kültürel gecikme oranındaki artış, toplumsal
toplumda birlik ve bütünlük daha kolay sağlanır. normlardan sapmalar toplumsal çözülmeyi
hızlandırır. Bir toplumda maddi kültür öğelerinin
Özellikle gelişmiş ülkelerde orta tabaka geniştir. üretimi ve çeşitliliğinin artması manevi kültür
öğelerinde bazı düzenlemeleri gerektirir (Yeni
c) Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan normlar oluşturulması gibi). Kültürün maddi yanı ile
haklarındaki gelişmeler: Toplumsal gelişmenin manevi yanı arasındaki uyumlu gelişme ise toplumsal
gerçekleşmesi için toplumun yönetim biçiminin gelişmeyi hızlandırır.
demokratik olması, hukukun üstünlüğü ilkesinin
benimsenmesi ve insan haklarına dayanması gerekir. Toplumsal Çözülmenin Nedenleri
a) Tabakalar arasında büyük farklılaşma
Yaşam hakkı, düşünce ve inanç özgürlüğü, eğitim ve b) Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması
sağlık hakkı, konut dokunulmazlığı, seçme ve c) Demokratik kurumlaşma yetersizliği
seçilme hakkı vb. hak ve özgürlükler anayasa ile d) Milli birlik bilincinin zayıflaması
güvence altına alınmalıdır. e) Örgütlenme (kurum, kuruluş gibi) yetersizliği
13
SOSYOLOJİ 5. ÜNİTE – KÜLTÜR

I. KÜLTÜRÜN ANLAMI VE ÖĞELERİ III. KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ


Kültür: Bir toplumun kendine özgü yaşama tarzına 1-) Kültür sonradan öğrenilir ve öğretilir. İnsanlar
kültür denir. Yaşama tarzı içindeki davranış, düşünüş doğuştan kültürleriyle birlikte doğmazlar.
tarzı, alışkanlıklar, ahlâk, inanç, sanat, bilgi, hukuk, 2-) Kültür, tarihseldir. Kültür, toplumda belli bir
töre vs. o toplumun kültür bütünlüğünü oluşturur. süreçte ortaya çıkmıştır.
3-) Kültür göreli bir sürekliliğe sahiptir. Kültür
Kültür, bir toplumun ortaklaşa meydana getirdiği, kuşaktan kuşağa aktarıldığından süreklilik
benimsediği, kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve gösterir. Kültürün aktarma aracı dildir. Dil
manevi öğelerin (unsurların) tümüdür. kültürün en önemli unsurudur.
4-) Her toplumun kendine özgü bir kültürü
a) Maddi kültür: İnsanların yaptığı ve maddi varlığı vardır. Bu bakımdan evrenseldir.
olan her şeydir. Kitaplar, otomobiller, yollar, sanat 5-) Kültür, toplumdan topluma ve zamanla
ürünleri (cami, köprü vb) gibi somut, elle tutulur değişmektedir. Kültür unsurları ihtiyaçtan
nesneler kültürün maddi öğeleridir. doğduğundan ihtiyacı karşılamayan kültür
unsurları zamanla değişime uğrar. Bir toplumda
b) Manevi kültür: İnsan ürünü olup ancak maddi bir sanayileşmeyle birlikte çekirdek ailenin
varlığı olmayan unsurlardır. Örf, adet, gelenek, yaygınlaşması zamanla değişmesine örnektir.
görenek, eğitim, din, ahlak gibi unsurlar kültürün 6-) Kültürün maddi ve manevi unsurları vardır.
manevi öğeleridir. Teknoloji, binalar, araç - gereç vs. kültürün
maddi; inanç, değer, ahlâk, töreler vs. kültürün
manevi unsurlarıdır. Bu unsurlar karşılıklı
Kültürün üç boyutu vardır: etkileşim halindedir ve birbirini etkiler.
 Bilişsel boyutunu (kognitif) değerler, değer 7-) Kültür toplumsaldır. Kültür unsurlarıyla
yargıları, inançlar, anlamlar, referans noktaları, birlikte insan eseridir. İnsanların olmadığı
yerde kültürden söz edilemez. Buna göre iklim,
 Davranışsal boyutunu (normatif) yazılı ve
bitki örtüsü vb. kültür unsuru değildirler. Ancak
yazısız bütün kurallar, tutum ve davranışlar,
doğa şartları olarak kültürü etkilerler.
 Maddi boyutunu ise her türlü araç-gereç, coğrafi 8-) Kültür birleştirici ve bütünleştiricidir. Kültür,
şartlar, doğal kaynaklar oluşturur. toplum üyelerince ortaklaşa paylaşılır. Aynı
inançları paylaşan, aynı dili konuşan, vatanını
koruyan insanlarda kültürel bir birlik vardır.
II. KÖKLEŞMİŞ KÜLTÜR İÇERİKLERİ
Örf, adet, gelenek ve görenekler maddi olmayan
kökleşmiş kültür öğeleridir. Örflerin yaptırım gücü IV. KÜLTÜRÜN İŞLEVLERİ
fazla olup, kimi yörelerde kanun gibi işlev 1-) Bireylere, gruplara, toplumlara yaşam için
görmektedir. Kan davası bir örf örneğidir. gerekli davranış kalıpları (değerler, yazılı ve
yazısız normlar) sunar.
Adet, uyulması zorunlu olmamakla beraber toplumsal 2-) Kökleşmiş kültür içerikleriyle (örf, adet, gelenek
baskı sebebiyle uyulan normlardır. Bayram ziyareti ve görenekler) bireye toplumsal bir kişilik
bir adettir, birey bunu yapmak zorunda değildir ama kazandırır.
bayram ziyaretini yapmayan birey kınanır veya 3-) Bir toplumda, kültürün temel değerleri birey ve
ayıplanmayla karşı karşıya kalabilir. gruplara benimsetilerek toplumsal bütünlük ve
uyum sağlanır.
Gelenekler, kuşaktan kuşağa aktarılan, toplumsal 4-) Grupları, toplumları, ulusları birbirinden
bütünlüğü sağlayan, yaptırım gücü örf ve adetlere ayırır, onları kendilerine özgü kılar. Mesela;
göre daha zayıf olan davranış kalıplarıdır. Kına bir ülkedeki turist ile o ülkenin halkını ayırt
gecesi ve sünnet düğünü birer gelenektir. etmemiz gibi.
5-) İhtiyaçlara göre şekillendiğinden, ihtiyaçların
Görenekler, yaptırım gücü çok az veya hiç olmayan giderilmesini sağlar.
yöresel davranışlardır. Daha çok insanların 6-) Toplum öğelerini birbirine yaklaştırır ve
birbirlerini görerek taklit etmesiyle oluşur. Teşbih dayanışmayı sağlar.
çekmek, bıyık bırakmak birer görenek örneğidir. 7-) Kişilerin toplumsal davranışlarının düzenli
olmasını sağlayarak, toplumsal düzeni
oluşturur.

14
SOSYOLOJİ 5. ÜNİTE – KÜLTÜR

V. KÜLTÜRE KATILMA BİÇİMLERİ 3. Halk kültürü: Halkın kendiliğinden doğa ve


İnsanın içinde yaşadığı toplumun kültürünü kazanma toplumsal çevresiyle kurduğu ilişkilerin bir uzantısı
ve kazandırma sürecine kültürel katılma denir. olarak ürettiği, yaşattığı ve katıldığı kültürdür.
Kısacası halk kültürü hayatın yaşanma biçimine
Kültürü kazanma, içinde bulunulan toplumun değer ilişkin ortak tecrübelerine dayanan kültürdür. Yani
yargılarının ve genel kabullerinin benimsenmesi halk kültürüne dair unsurlar gerçek yaşamla sıkı
demektir. Buna “kültürlenme (kültüre katılma)” de bağlara sahiptir.
denmektedir.
Mesela; halk oyunları, halk türküleri, gelenekler,
Kültürün kazanılması bir “sosyalleşme” sürecidir. adetler, töreler belli bir yaşam biçiminin
Yani kültürün kazanılması sosyalleşme yoluyla karşılıklarıdır.
gerçekleşir.
Halk kültürü, popüler kültüre göre daha kalıcıdır.
Halk kültürünün unsurlarını yeniden üreten ve
Kültürel katılma üç şekilde gerçekleşir: bunları ekonomik kazançlar adına yapan
profesyoneller bulunmaz.
1. Kültürün genel unsurlarına katılma: Birey,
içinde bulunduğu toplumun ana dilini, giyim tarzını,
inanç sistemini, değer yargılarını, genel davranış 4. Baskın kültür: Bir toplumda var olan farklı
kalıplarını öğrenerek bu genel unsurlara katılır. kültürler içinde egemen olan, en çok kabul gören,
Kültürün genel unsurlarına katılma kendiliğinden benimsenen, yaşanan yaygın kültürdür.
gerçekleşir ve uyulması zorunludur.
5. Kültürleme: Bireyin doğumdan ölüme kadar
2. Kültürün özel unsurlarına katılma: Birey ilgi,
toplumun istek ve beklentilerine uyacak şekilde
ihtiyaç, istek, çıkar veya dünya görüşü gereği
etkilenmesi ve değiştirilmesidir.
toplumsal gruplardan birine veya birkaçına
katılmasıdır. Mesela; bireyin öğretmen, asker,
berber, hemşire gibi mesleklerden birini seçmesi. 6. Kültürlenme: İki farklı kültürün karşılaşmaları ve
etkileşimde bulunmaları sonucu kendi kültürlerinde
3. Seçenekler yoluyla (değişkenler aracılığıyla) olmayan yeni bir kültürel bileşime ulaşmalarıdır.
kültüre katılma: Bireyin zorunluluk sebebiyle değil
de toplumun kendisine sunduğu değişik Mesela; Bulgaristan’dan gelen göçmen ailelerin
seçeneklerden kendi isteğiyle bir seçim yapması yerleştirildiği köyler civarında bir süre sonra
sonucu gerçekleşen kültürel katılımdır. Mesela; Türklerle karşılıklı etkileşim sonucunda, ne Bulgar
istediği bir partiye, sendikaya veya bir sanatsal ne Türk kültüründe olmayan yeni davranış örüntüleri
etkinliğe katılması kendi isteğine bağlıdır. ortaya çıkmaktadır.

Son yıllarda ülkemizde hızla gelişip yayılan ve ulusal


VI. KÜLTÜRÜN TEMEL KAVRAMLARI boyutlara ulaşan arabesk, gecekondulaşma olguları
da birer kültürlenmedir.
1. Alt kültür: Bir toplumun ana kültürü içinde
yöresel olarak paylaşılan kültürlere denir. Yani
kültürün kendi içinde alt birimlere ayrılması ve 7. Kültürleşme: Farklı kültürlerin karşılıklı
bölgesel farklılıklar göstermesidir. Mesela; etkileşimi ile gerçekleşen serbest kültür alış-verişidir.
Karadeniz ve İç Anadolu bölgesindeki yaşama
biçimindeki farklılıklar alt kültürdür. 8. Kültürel değişme: Yaşama tarzı olan kültürün,
zaman içinde toplumdaki farklılaşmasıdır.
2. Popüler kültür: Halk tarafından seçilen, sevilen,
halka ait anlamına gelen kültürdür. Kalıcılığı 9. Kültürel yayılma: Bir kültürde ortaya çıkan kültür
olmayan, profesyonelce kurgulanmış, işlevsel unsurlarının başka kültürlere yayılmasıdır.
kaygılar gütmeden üretilip yaygın hale gelmiş ve
kabul görmüş hızlı tüketilen kültürdür. Mesela; Televizyonun, Amerikan futbolunun
yayılması gibi.
Yani kısacası belli bir dönem için geçerli olan, hızlı
üretilen ve hızlı tüketilen kültürel özelliklerin
bütünüdür. Mesela; kurtlar vadisi.

15
SOSYOLOJİ 5. ÜNİTE – KÜLTÜR

10. Kültür emperyalizmi: Bir ülkenin ekonomik ve 16. Kültürel çözülme: Kültürün maddi ve manevi
siyasî çıkarlarını gerçekleştirmek için başka ülkelere unsurlarının birbirine uyum sağlayamaması halinde
uyguladığı yayılmacı kültür politikasıdır. veya değişme hızlarının dengesizlik oluşturması
durumunda yaşanan durumdur.
Özellikle, ekonomik ve askerî alanda güçlü olan
ülkeler, diğer ülkeleri sömürmenin yolu olarak Başka bir deyişle toplumu ayakta tutan inanç ve
emperyalist kültür politikaları geliştirip değer sistemlerinin etkisini kaybetmesi, toplumsal
uygulamaktadırlar. kurumların yeni norm ve değerlere uyum
sağlayamaması durumudur.
11. Kültürel yozlaşma: İşlevlerini yitirmiş kültür
Mesela; toplumda suç oranlarının fazla olması
unsurlarının varlığını biçimsel olarak yaşatmaya
kültürel çözülmeye işarettir.
çalışması ve yerine yenilerinin konulamaması
durumunda ortaya çıkan duruma denir.
17. Kültürel gecikme: Kültürel unsurlarının (maddi
Kültürel yozlaşma, kültür emperyalizmi ve
ve manevi) değişme hızının aynı olmamasından
kültürleşme sonucunda, bir toplumun, kültürel
doğan ve bazı unsurları hızla ilerlerken bazılarının
öğelerinde bozulma başladığı zaman ortaya çıkar.
geri kalmasından doğan dengesizliktir.

12. Kültürel asimilasyon: Bir kültürün başka bir Genelde maddi unsurlar hızlı değişirken, manevi
kültürü egemenliği altına alarak kendine benzeterek unsurlar daha yavaş değişir ve kültürel gecikme
yani kendi içinde eriterek onu yok etmesidir. gerçekleşir. Özellikle bir buluş ya da üretilen bir
teknolojik araç o ülkeye hızlı ve ani bir şekilde
Asimilasyon, kültür emperyalizminin gizli ya da açık girdiği zaman toplumda hızlı değişmelere neden
olarak izlediği zora dayalı politikaları ile olmaktadır. İşte bu hızlı değişimin sonucunda
gerçekleştirilmeye çalışılabilir. Bu duruma zorla kültürel gecikme durumu ortaya çıkmaktadır.
kültürleme adı verilir.

13. Kültürel çatışma: Farklı kültürlerin veya alt


kültürlerin karşılıklı çatışmasıdır.

Bir kültüre diğer kültürlerden (dışardan) giren bazı


öğelerin, toplumdaki bazı gruplar ve bireyler
tarafından benimsenmemesi sonucu ortaya çıkar.
Kültürel çatışma, vurma, kırma, hor görülme olarak
ortaya çıkarsa kavga ve teröre neden olabilir.

14. Kültürel şok: Bir kültürden başka bir kültüre


geçen bireylerin yeni kültüre ayak uyduramaması
sonucu ortaya çıkan çatışma ve bunalımlara denir.

Mesela; Türkiye’den Almanya’ya giden ilk işçi


ailelerinin içine düştüğü durum.

15. Kültürel merkeziyetçilik (etnosantrizm):


Kişinin kendi kültürünü, temel alarak, diğer kültürleri
kendi kültürü açısından değerlendirmesidir. Aşırı
merkeziyetçi görüş karşılıklı anlayışı ve hoşgörüyü
kabul etmez.

Mesela; ırkçılık etnosantrik bir görüştür.

16
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

I. TOPLUMSAL KURUMUN TANIMI IV. TOPLUMSAL KURUM ÇEŞİTLERİ


Toplumsal kurum; “Bir toplumda örgütlenmiş, A. AİLE KURUMU
göreli bir bütün oluşturan düşünceler, davranışlar, Aile: Evlilik, kan bağı ve duygusal bağlarla birbirine
değerler ve normlardır.” bağlı bireylerden oluşan ve aralarında birincil
ilişkilerin görüldüğü en küçük toplumsal kurumdur.
Toplumsal kurumlar, insanların ortak ve temel
ihtiyaçlarını (beslenme, barınma, korunma gibi) 1. Ailenin Özellikleri
gidermesine yönelik ortaya koyduğu toplumsal ilişki a) Toplumların en eski ve temel kurumudur. Her
ve rollerin kurumsallaşması sonucu oluşmuştur. toplumda bulunması bakımından evrenseldir.
Toplumsal kurumlar toplumda hâkim olan değer ve b) Ailenin yapısı ve işlevleri zamanla ve toplumdan
normlara göre şekillenir. topluma değişir.
c) Aile toplumsal yapıda çekirdek özelliği taşır.
Temel toplumsal kurumlar şunlardır; Aile, eğitim, d) Üyeler arasında samimi, içten bir ilişki
din, ekonomi, siyaset ve boş zamanları değerlendirme olduğundan birincil grup özelliği gösterir.
e) Üyeleri arasında statü ve rol dağılımı vardır.
II. TOPLUMSAL KURUMUN ÖZELLİKLERİ Bu statü ve rollerle belirli sorumluluklar yükler.
1-) Toplumsal kurumlar her toplumda bulunmaları f) Üyeleri arasında kan ve duygusal bağ vardır.
bakımdan evrenseldirler. g) Birey, ilk aile kurumunda sosyalleşir ve
2-) Toplumsal kurumlar ihtiyaçlardan doğmuştur ve toplumsal kimlik kazanmaya başlar.
ihtiyaçların karşılanmasında işlevseldir. h) Toplumdaki değer ve normlara göre şekillenir.
3-) Aynı kurum, toplumdan topluma ve zamanla i) Ailenin ekonomik, biyolojik, psikolojik, sosyal
biçim ve işlev değişikliğine uğrayabilir. işlevleri vardır.
4-) Toplum, bütünlük gösterdiğinden, kurumlardan
birindeki değişme diğerlerini de etkiler. 2. Ailenin İşlevleri
5-) Yeni ihtiyaçlar, yeni kurumları ortaya çıkarır. a) Biyolojik: Üyelerinin temel nitelikteki güdülerinin
6-) İşlevini tümüyle yitiren, toplum içerisinde hiçbir (cinsel) doyurulmasını sağlar ve neslin devamını
ihtiyacı karşılamayan kurumlar ortadan kalkar. gerçekleştirir.
7-) Toplumsal kurumların değişme hızı birbirinden b) Psikolojik: Aile, duygusal bağlarla bağlı
farklıdır. Bir kurum (ekonomi) hızlı değişirken üyelerden oluştuğundan, üyelerinin duygusal
bir başkası (din) daha yavaş değişebilir. ihtiyaçlarını sağlar. Çocukların sevgi ve şefkatle
8-) Her toplumsal kurumun kendine özgü yapısı ve himaye edilmesi bu işlevini örneklendirmektedir.
kuralları vardır. c) Eğitim ve sosyalleştirme: Aile, toplumun
9-) Toplumsal kurumlar birbirleriyle ilişki içindedir. değerlerini, normlarını, gelenek ve göreneklerini
10-) Toplumsal kurumlar oldukça uzun bir sürekliliğe çocuğa aktararak sosyalleşmesini sağlar. Böylece ilk
sahiptir. defa çocuk aile ortamında sosyalleşir. Çocuklar ilk
11-) Kurumların toplumdaki önem ve güç dereceleri bilgi ve eğitimlerini aileden alırlar.
birbirinden farklıdır. Bazı toplumlarda din d) Kimlik ve Kişilik Kazandırma: Doğan
kurumu, bazı toplumlarda siyaset veya ekonomi bebeklerin biyolojik bir canlılıktan sosyal bir kişiliğe
kurumu etkili olabilmektedir. geçmesi aile sayesindedir. Yani aile bireylere kimlik
12-) Toplumsal kurumların çeşitli işlevleri vardır. ve kişilik kazandırma işlevini gerçekleştirir.
Bazı toplumsal kurumlar bazı işlevlerini diğer e) Ekonomik: Aile üreten, ürettiğini tüketen gruptur.
kurumlara devredebilirler. Mesela; ailenin bazı Üyelerin beslenme, barınma, korunma, ihtiyaçlarını
işlevlerini eğitim kurumu üstlenmektedir. karşılaması ailenin ekonomik işlevini ortaya koyar.

III. TOPLUMSAL KURUMLARIN İŞLEVLERİ 3. Aile Modelleri


1-) Toplumsal ilişkilerin belli kurallara ve kalıplara a) Egemenliğin verilişine göre (Kararların Alınış
göre yapılmasını gerçekleştirerek olumlu işlev Biçimine Göre)
üstlenir. - Maderşahi (Anaerkil) aile: Kadının egemen
2-) Değişme ve gelişmeyi engelleme eğilimi ile de olduğu aile türüdür. Poliandri evlilik yaygındır. Din
olumsuz işlev üstlenir. ve gelenekler egemendir. Eskimolarda, Afrika’da,
3-) Her toplumsal grubun toplumsal ihtiyaçlara kanada yerlilerinde görülür.
bağlı olarak getirdiği zorunlu temel işlevlerinin
yanında açık olmayan örtülü (gizli) amaç ve - Pederşahi (Ataerkil) aile: Erkeğin egemen olduğu
işlevleri de vardır. Mesela; aile kurumunun aile türüdür. Erkek istediği kadar kadınla evlenebilir.
temel amacı neslin devamını sağlamak iken, Yani polijini türü evlilik yaygındır. Din ve gelenekler
örtülü amacı bireyin meslek seçimi veya zengin egemendir. Eski sitelerde, bazı Asya ülkelerinde
olmayı sağlamak olabilir. görülür.
17
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

- Modern (Eşitlikçi - demokratik) aile: Evlenme yaşı: TÜİK 2012 yılı sonu verilerine göre
Egemenliğin kadın ve erkek arasında paylaşıldığı, ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26.8, kadınlar
kararların ortak alındığı ailedir. Sanayileşmenin için 23,7’dir. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk
ortaya çıkmasıyla beraber özellikle kadınlar ekonomi evlenme yaş farkı 3.1’dir. Bölgesel düzeyde en
hayatında yer edinmesiyle beraber bu aile türü çıkmış yüksek ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 27.8,
ve sonrasında yaygınlaşmıştır. kadınlarda 25 ile İstanbul Bölgesi’nde, en düşük
ortalama ilk evlenme yaşı ise erkeklerde 25.7,
- Çocukerkil aile: Günümüzde kent merkezlerinde, kadınlarda 22.2 ile Orta Anadolu Bölgesi’nde
ataerkil aileden çocukerkil aile yapısına doğru bir görülmüştür.
geçiş olmaktadır. Artık ebeveynler, yaşayacakları
semtleri, yaşam biçimlerini, tercihlerini çocuklarına a) Eş sayısına göre evlilik türleri
göre belirlemektedir. Çocukerkil ailede, anne ve - Monogami: Tek eşle evliliğe denir.
babanın rolüyle evdeki ilişkiler çocuğa göre biçim - Poligami: Çok eşle evliliğe denir. İki türlüdür.
alır. Polijini (Çok karılılık): Bir erkeğin birden fazla
kadınla evliliğidir. Örnek; Hindistan’da çok görülür.
b) Üye sayısına göre (Niceliklerine Göre) Poliandri (Çok kocalılık): Bir kadının birden fazla
- Geleneksel geniş aile: Birden fazla kuşağın bir erkekle evliliğidir. Örnek; Afrika’da Tuda
arada oturduğu ailedir. Sanayi öncesi toplumlarda kabilesinde görülür.
yaygın olarak görülür. Kararları ailenin en yaşlı erkek
üyesi alır. Aile daha çok üretici yapıdadır. Bireysel b) Yerleşme çevresine göre evlilik türleri
mülkiyet yoktur, ailenin bütün malı ortaktır. Gelenek - Matrilokal (İçgüveysilik): Erkeğin, kadının aile
ve görenekler etkilidir. Akrabalık bağları kuvvetlidir. çevresine katıldığı evlilik türlüdür.
- Patrilokal: Kadının, erkeğin aile çevresine
Sanayileşmenin başlangıç dönemlerinde bir aile katıldığı evlilik türüdür.
modeli de “geçiş dönemi geniş aile” olarak - Neolokal: Eşlerin bağımsız olarak ayrı yerleşme
adlandırılır. Bu aile aynı hane içinde olmayıp çevresine katıldığı evlilik türüdür.
birbirine yakın mekânlarda, birbirine oldukça bağlı
şekilde yaşayan ailedir. Kopma henüz tam değildir. c) Eşin seçildiği gruba göre evlilik türleri
- Endogami: Grup içinden evlenmedir. Yani aynı
- Çekirdek aile: Anne, baba ve evlenmemiş kast, boy, klan, akraba içinden evlenmedir.
çocuklardan oluşur. Sanayileşmesini tamamlamış Sororat ve Levirat endogami evlilik türüne girer.
toplumlarda görülür. Aile daha çok tüketici Egzogami: Grup dışından evlenmedir.
yapıdadır. Bireysel mülkiyet vardır. Görevlerinin bir Evlenenler arasında akrabalık bağı yoktur.
kısmını diğer kurumlara devretmiştir. Akrabalık Günümüz toplumlarında yaygın olan evlilik
bağları zayıflamıştır. Bunun yerine ailedeki bireyler türüdür.
arasında duygusal bağlar kuvvetlenmiştir. Gelenek ve
göreneklerin baskısı azdır. Tek eşli ve neolokal d) Dul Kalan Eşin Evliliğine Göre
evlilik özelliği taşır. - Levirat: Kocası ölen kadının, kocasının erkek
kardeşiyle evlenmesidir. Bu yolla mallar aile
- Yeni geniş aile: Boşanmış farklı eşlerin boşanmış içinde kalır, gelinin dışarıya çıkması önlenir,
diğer eşlerle evlenerek bir önceki evliliklerinden çocuklar korunur ve erkeğin başlık parasından
gelen çocuklarını da getirerek oluşturduğu ailedir. kurtulması sağlanır.
Günümüzde Amerika’da ve İngiltere’de giderek - Sororat: Karısı ölen erkeğin, karısının kız
yaygınlaşan bir aile modelidir. kardeşiyle (baldızla) evlenmesidir. Bu yolla ölen
eşinin çocukları, mallar aile içinde kalması
- Eksik (Tek ebeveynli) aile: Anne veya baba sağlanır.
ebeveynlerinden sadece biri ile çocukların
oluşturduğu ailedir. Bu aile son yıllarda boşanma 5. Boşanma
oranlarının artışı, çocuk sonrası terk etme veya terk Boşanma, evlilik sözleşmesiyle oluşturulan aile
edilme ile ortaya çıkmaktadır. birliğinin sona erdirilmesidir. Birliğin sona ermesi
toplumdaki kurallara göre gerçekleşir. Eşlerden biri
4. Evlilik ve Evlilik Türleri öldüğünde veya evlilik geçerli kurallara göre
Evlilik: Kadın ve erkek arasında yapılan, toplumca bozulduğunda boşanma gerçekleşir.
benimsenmiş değerler ve normlar çerçevesinde
onaylanmış bir sözleşmedir. Evlenme olgusu Türk Medenini Kanunu’na göre boşanma nedenleri;
toplumdan topluma ve zamanla değişiklik gösterir. zina, cana kast, akıl hastalığı, terk, suç işleme,
Bu da farklı evlilik türlerini ortaya çıkarmıştır. geçimsizliktir.
18
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

Boşanmayı kolaylaştıran nedenleri şunlardır; c) Bireysel işlevleri


sosyoekonomik baskılar, dini motif ve endişelerin  Kendini gerçekleştirme
azalması ve kanuni boşanma kolaylığı
d) Ekonomik işlevleri
Boşanma ile ilgili genel araştırma sonuçları:  Bireyin kendine uygun meslek seçmesi
- Boşanma özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde  İyi ve bilinçli üretici ve tüketici yetiştirmek
daha çok olumsuz etkilere neden olmaktadır.  Nitelikli insan gücü yetiştirmek
- Çocuksuz ailelerde boşanma oranı daha çoktur.
- En çok boşanma oranı evliliğin ilk 5 yılında e) Gizli işlevleri
(TÜİK 2012 yılı sonu verilerine göre %38,3)  Eş seçimi
gerçekleşir.  Tanıdık (arkadaş, dost, komşu vb.) sağlama
- Kırsal kesimdeki boşanma oranı kentsel  Çocuk bakıcılığı
kesimdekinden daha azdır.
2. Eğitim ve Sosyalleşme İlişkisi
6. Ailenin Sürekliliği Kültürün kuşaktan kuşağa aktarılması işi eğitim
Evliliğin süresi yani ailenin sürekliliği konusunda iki sayesinde gerçekleşir. Her toplumda eğitim, o
görüş vardır. toplumun temel özelliklerine bağlıdır. Bir toplum
kendi sürekliliğini sağlamak için insanlarını o
a) Homogami: Birbirine benzeyen ve ortak topluma uyumlu birer bireyler olarak yetiştirmek
özelliklere sahip bireylerin evlilikleri daha uzun zorundadır. Bu da ancak insanların eğitilmesiyle
sürelidir. mümkündür.

b) Heterogami: Birbirine zıt özellikleri olan


bireylerin evlilikleri daha uzun sürelidir. C. DİN KURUMU
Din, inanç olgusuna dayanır. Sosyoloji dinsel
inançları ve normları bir olgu olarak incelemeye
B. EĞİTİM KURUMU
çalışır. Sosyoloji bu dinsel inançların ve normların
Genel olarak eğitim, mevcut bilgi bilgilerin, doğruluğuyla ve yanlışlığıyla ilgilenmez. Sosyoloji
becerilerin ve değerlerin yeni nesillere aktarılmasıdır. dini bir kurum olarak ele alır ve öteki kurumlarla olan
ilişkilerini araştırır. Din, tarihin her döneminde
Eğitim, bireylere bir anlayış biçimi sunarken onları bireyleri ve toplumları etkileyen en önemli
hayata hazırlayıp gerekli görülen hedefler kurumlardan biri olmuştur. Dini olmayan hiçbir
doğrultusunda yönlendirmeyi de amaçlar. İlk toplum da görülmemiştir.
eğitimini aileden alan birey eğitimine akraba,
arkadaş, okul çevresi ile devam ederek hayata Din, toplumsal yaşamda, bireylerin bazı
hazırlanır. davranışlarını olumlu karşılayıp, o davranışların
tekrarı için teşvik edip ve sevap olarak kabul ederken
Eğitim, örgün ve yaygın olmak üzere iki çeşittir. bazı davranışlarını ise olumsuz ve günah olarak kabul
Örgün eğitim zamanlı, planlı, programlıdır. Okullar ederek o davranışların yapılmasını yasaklar. Bu
örgün eğitimin verildiği yerlerdir. Günümüzde eğitim yönüyle din, bireylerin davranışlarının toplumun
denilen kastedilen daha çok örgün eğitimdir. Yaygın değer yargılarına uygun olmasını sağlar.
eğitim toplumun her alanındaki yetiştirme, hazırlama
süreçleridir. Konferanslar, gazeteler, radyolar, Sosyoloji din konusunu sosyal bütünleşme, sosyal
televizyonlar vb. bu amaçla değerlendirilmektedir. çatışma ve sosyal değişmeye etkisi açısından ele
almaya çalışır. Sosyolojinin bütünleştirici işlevi en
1. Eğitimin Temel İşlevleri açık şekilde dini ibadet ve ayinlerde görülmektedir.
a) Siyasal İşlevleri Toplumca ortaklaşa yapılan ibadet, ayin ve törenler
 İyi insan ve vatandaş niteliklerini belirlemek grup ruhunu geliştirerek bireyler arasındaki toplumsal
 İyi insan ve vatandaş yetiştirmek kaynaşmayı sağlar.
 Lider yetiştirmek
 Bilinçli seçmen yetiştirmek Dinin toplumsal hayata en önemli etkilerinden biri de
toplumsal kontrole yaptığı katkıdır. Kurallar, kişinin
b) Toplumsal işlevleri vicdanın köklü bir şekilde yer edinmedikçe, dıştan
 Kültürleme ve sosyalleşme süreciyle bireye gelen kontrolün etkisi az olur. Din yoluyla vicdan
toplumun değerleri aktarılır. duygusu gelişen insan diğer insanlara ve toplumsal
 Toplumun kültürel mirasının birikimini ve kurallara daha duyarlı olur. Bu nedenle din, bireylerin
sürekliliğini sağlamak vicdanına yaptığı etkiyle toplumsal kontrolün
 Toplumsal sorunları çözme sağlanmasına katkı yapar.
19
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

1. Dinin İşveleri 3. Din ve Laiklik


1-) Din, insana güç ve güven vererek iç huzurunu Genel anlamında laiklik, akli düşünce ile dini
sağlar. Böylece din insanların psikolojik yönden düşüncenin ayrılmasıdır. Siyasi manada laiklik,
rahatlamalarını sağlar. “Siyasî bir kuruluş olan devleti, din kurallarına
2-) Toplumsal kontrol aracı olarak toplumun dayandırmayan ve kişilerin dinsel inanç ve tapınma
bütünleşmesine katkı sağlar. özgürlüklerini inanç ve din farkı gözetmeksizin
3-) Toplumun ortak değerlerine hitap ettiğinden güvence altına alan bir sistemdir.” Yani devlet işleri
bireylerarası dayanışmaya katkı yapar. ile din alanının birbirlerinden ayrılmaları demektir.
4-) Bireylere, toplumda kabul edilen davranışları
göstererek ve birtakım kurallar koyarak bireyin Fransız devrimiyle yükselen laikliğin “din
topluma uyum sağlamasında yardımcı olur. hürriyeti” ve din-devlet işlerinin ayrılığı” olarak
5-) Toplumsal kültürü oluşturan ve gelecek iki cephesi vardır. Bir devletin laik olabilmesi için, o
kuşaklara aktaran etmenlerden biridir. devlette din hürriyetinin tanınmış olması ve güvence
altına alınmış olması gerekmektedir. Din hürriyeti de
2. Dini İnanç Çeşitleri inanç ve ibadet hürriyeti adlı iki ilkeye dayanır. İnanç
Totemizm: En ilkel dini inanç şeklidir. Totem inancı, hürriyeti, kişinin istediği dini seçebileceği anlamına
kutsal sayılan bir hayvan, bitki veya cansız bir gelir. Anayasamızın 24.maddesinde “Herkes, vicdan,
nesneye inanma ve tapınmadır. Totem bir kabilenin dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir” denilerek
atası olarak kabul ettiği ve adını taşıdığı bir hayvan, inanç hürriyeti tanınmıştır. İbadet hürriyet, bireyin
bitki veya cansız nesnedir. Bu totem kartal, kurt, ayı inandığı dinin gereklerini (ayin, tören vb.) serbestçe
olabildiği gibi, yağmur, deniz gibi şeylerde olabilir. yerine getirebilmesi demektir. Anayasamızın
24.maddesinde “14. Madde hükümlerine aykırı
Fetişizm: İnsanların içinde büyüsel güç olduğuna olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler
inandığı nesnelere sahip olmak istemesi veya onlarla serbesttir” denilerek ibadet hürriyetini tanımıştır.
ilişkide bulunarak uğur getireceğine inanması ve
Laikliğin ikinci cephesi din ve devlet işlerinin
tehlikelerden koruduğuna inanmasıdır. Fetişizm
ayrılığıdır. Bir devlette, din ve devlet işlerinin
kişiseldir, tapınılacak şey kişiye aittir.
ayrıldığını söyleyebilmek için; devletin resmi bir
dininin olmaması, devletin bütün dinler karşısında
Animizm: Ruha tapma anlamına gelir. Doğadaki tüm
tarafsız olması, devletin bütün din mensuplarına eşit
varlıkların bir ruha sahip ve canlı olduğuna
davranması, din kurumları ile devlet kurumlarının
inanmadır. Animizm ruhun öldükten sonra var
birbirinden ayrı olması ve hukuk kurallarının din
olduğu düşüncesiyle ilk olarak ortaya çıkmıştır.
kurallarına uyma zorunluluğunun olmamasıdır.
Animizm’de ruhun insanların etrafında gezdiğine ve
onlara müdahale ettiğine inanılır. Bu nedenle bu Laik devletlerde kişinin istediği dine ve inanca sahip
ruhlara adaklar adanılır, kurbanlar kesilir ve dualar olması, devletin etkisi dışındadır. Laik devlette din,
edilir. Mesela; Kırgızlar için elma ağacı kadınlara kişilerin vicdanlarına bırakılır. Laik devlette din,
doğurganlık verme gücüne sahiptir. devletin kuruluşuna ve yönetimine hâkim olamaz.
Laik devlet yönetiminde tüm düzenlemeler hukuk
Natürizm: Doğa güçlerine tapınma inancıdır. Bu kurallarına göre yapılır ve bütün vatandaşlar yasa
inanç, insanların doğal olaylar karşısında hayret, önünde eşittir.
saygı ve korku duygularını göstermesi ile başlamıştır.
Ay, yıldız, güneş, ateş gibi varlıklara inanılmıştır. 4. Atatürk ve Laiklik
Mesela; Eski Mısır medeniyetinde Güneşe (Ra Atatürk’ün laiklik konusundaki görüşlerini
tanrısıdır) tapınılırdı. sözlerinden yola çıkarak anlayabiliriz. “Din bir
vicdan meselesidir. Herkes vicdanın emrine uymakta
Politeizm: Çok Tanrıcılıktır. İnsanlar siteler halinde serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve
yaşamaya başlayınca insanlar birden fazla tanrıya düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet
inanmaya başladı ve bu da çok tanrıcılığı ortaya ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve
çıkardı. Mesela; Eski yunan sitelerinde olduğu gibi. fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.”
(Zeus, Hera, Poseidon vb.)
“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir.
Monoteizm: Tek Tanrıcılıktır. Müslümanlık, Hiç kimse hiçbir kimseyi ne bir din ne de bir mezhebi
Hıristiyanlık, Musevilik gibi. kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir
zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”
Evreni yaratan ve yöneten Tanrı’nın varlığını Kısacası Atatürk, dini politika aracı olmaktan
savunmak teizm (tanrıcılık), Tanrı’nın varlığını kabul kurtarmak istemiştir. Dini, çıkarcılığın kaynağı olan
etmeyen görüşe ise ateizm denir. siyasetten uzaklaştırmaya çalışmıştır.
20
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

D. EKONOMİ KURUMU 2. Ekonomik Hayatta Yaşanan İstikrarsızlıklar


a) Enflasyon: Bir ekonomide, piyasadaki ürünlerin
Ekonomi kelime anlamı olarak “ev işlerini idare
fiyatlarının genel seviyesindeki sürekli artışına
etmek” demektir. Kavramsal tanımı ise, “mal ve
enflasyon denir. Ayrıca enflasyon paranın değer
hizmetlerin üretim, tüketim ve bölüşüm işlerini
kaybederek alım gücünün düşmesi demektir. Genelde
inceleyen bir bilimdir” demektir.
arz talep arasındaki dengesizlikten ortaya çıkar.
İnsanlardaki sınırsız olan ihtiyaçları sınırlı olan a1) Talep Enflasyonu: Toplam talebin toplam
kaynaklarla giderme çabası ekonomi olgusunu ortaya arzdan fazla olması durumunda oluşan enflasyondur.
çıkarmıştır. Kaynaklarla ihtiyaçlar arasında denge Yani arzın talebi karşılayamaması durumudur.
kurmaya yönelik yerleşmiş ilişki kalıpları da Karşılıksız para basılması, yurtdışındaki gelirlerin
ekonomi kurumunu oluşturmuştur. Sözü edilen yurtiçinde harcanmak istenmesi para bolluğuna sebep
ekonomik ilişki kalıpları; üretim, tüketim, bölüşüm olacak bu da daha fazla mal ve hizmet talep
ve alış - veriş ilişkileridir. edilmesine ve fiyatların artmasına yol açacaktır.
a2) Arz Enflasyonu: Üç türlüdür.
1. Ekonomiye ait bazı kavramlar - Maliyet enflasyonu: Girişim, emek, sermaye gibi
a) Arz: Üreticilerin piyasaya sürdükleri toplam mal
üretim faktörlerinin üretimdeki maliyetinin artması,
ve hizmetlerdir. Arz belirli piyasada belirli bir
toplam arzı azaltır ve fiyatları arttırır ve bu da
zamanda çeşitli fiyatlarda satıcıların (veya
enflasyonu yükseltir. Mesela; petrol fiyatındaki artış
üreticilerin) satmaya razı oldukları mal ve hizmetin
birçok mal ve hizmetlerin fiyatını arttırır.
miktarıdır.
- İthal enflasyon: Dışa bağımlı ekonomilerde ithal
girdilerin fiyatlarının artması sonucu oluşur.
b) Talep: Tüketicilerin toplam tüketim isteğidir.
- Kâr enflasyonu: Şirketlerin anlaşarak mal ve
Belirli bir mal veya hizmetin belirli bir dönemde
hizmetlerin fiyatlarının arttırması sonucu oluşur.
çeşitli fiyatlardan satın alınma miktarını ifade eder.
b) Deflâsyon: Enflasyonun tersi bir durumdur. Arzın
Talep kanunu: Bir mal veya hizmetin fiyatı
talepten çok olması durumunda görülür. Deflâsyon
düştükçe talebi artar, fiyatı yükseldikçe talebi azalır.
durumunda mal ve hizmetlerin fiyatları düşer.
Veblen Malları (Gösterişe yönelik talep): Snop Fiyatların düşmesine bağlı olarak üretimi kısma
diye nitelendirilen kişiler, kendilerinden üstün kabul zorunluluğu ortaya çıkar. Bunun sonucunda işsizlik
ettikleri kimselerin mallarını satın almak ve dikkat artar, ücretleri düşürür. Arz karşısında talebi artırmak
çekerek sosyal sınıf atlamak isterler. Bu nedenle (reklâm, yeni pazar bulma, kredi imkânı, taksitli satış
snoplara hitap eden mallara olan talep, belirli bir fiyat vb.) deflâsyona karşı alınabilecek önlemlerdir.
düzeyinin üzerinde, fiyat yükseldikçe artar. Snopların
talep kanununa ters düşen davranışlarına “gösterişe c) Devalüasyon: Sabit döviz kuru sisteminde, ulusal
yönelik talep” , bu tür mallara da “Veblen malları” paranın, yabancı paralar karşısında değerinin devlet
denir. eliyle düşürülmesine (döviz kurunun
yükseltilmesine) denir. Özellikle enflasyonla tıkanan
Türkiye’de de daha kaliteli olmadığı bilinmesine ihracatı açmak ve ekonomiyi canlandırmak için
karşın, bazı markalı ithal malların çok yüksek uygulanan bir ekonomik tedbirdir. Türkiye'de
fiyattan alıcı bulması gösterişe yönelik talebe örnek devalüasyon, Türk Lirası'nın Amerikan Doları
olarak gösterilebilir. karşısındaki değerine göre yapılmaktadır ve en son
2001 tarihinde % 28,4 oranıyla gerçekleştirilmiştir.
c) Piyasa: Bir malı satmak isteyenler ile o malı satın
almak isteyenlerin oluşturduğu mübadele ağıdır. d) Revalüasyon: Devalüasyonun tersi bir durumdur.
Sabit döviz kuru sisteminde, ulusal paranın, yabancı
d) Denge fiyatı: Piyasalarda arz ve talep paralar ve altın karşısında değerinin devlet eliyle
miktarlarının eşitlendiği fiyat düzeyidir. yükseltilmesine (döviz kurunun düşürülmesine)
denir. Revalüasyon genelde ihtiyaçtan fazla altın ve
e) Kartel: Büyük şirketlerin fiyat konusunda dövizin birikmesi sonucu yapılır. Revalüasyon ile bir
anlaşarak oluşturdukları anlaşmadır. Amaç serbest ekonominin ithalat yapabilmesi kolaylaştırılmakta;
rekabeti ortadan kaldırmaktır. ihracat yapabilmesi ise zorlaştırılmaktadır.

f) Damping: Bir malın dış piyasalarda maliyet e) Resesyon: Ekonomik hayatın canlılığını
fiyatının altında satılması işlemidir. kaybetmesi, üretim faaliyetlerinin daralması,
duraklama, ekonomik etkinliklerde görülen hafif
g) Otomasyon: Seri üretimin yapılmasını ifade eder. düşmedir.
21
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

3. Ekonominin Bileşenleri e) Tüketim ve Tasarruf: İnsanların üretilmiş olan


a) İhtiyaç: Ekonomide mal ve hizmet üretiminin ekonomik mal ve hizmetlerin faydasından
kendisi için yapıldığı tüm istek ve arzulardır; yeme, yararlanmasına tüketim denir. Mesela; sabunu
içme, barınma, giyinme, gezme, eğlenme vb. kullanma mal tüketimi, belediye otobüsünden
faydalanma hizmet tüketimi olur.
İhtiyaçlar; zorunlu ihtiyaçlar (yeme, içme, uyuma,
barınma vb.), zorunlu olmayan ihtiyaçlar (sinema
Uyarı: Bir malın tüketilmesi mutlaka o malın yok
izleme, gazete okuma, müzik dinleme vb.) olmak
edilmesi anlamına gelmez. Gıda maddelerinden
üzere iki türlüdür.
yararlanmak bir tüketim olduğu gibi, bir resim
Belirli bir ücret, mal veya hizmetle karşılanan sergisini izlemek, bir filmi izlemek, ulaştırma
ihtiyaçlara ekonomik ihtiyaç denir. hizmetlerinden yararlanmak da birer tüketimdir.

b) Mal ve hizmetler: İnsan ihtiyaçlarını karşılamaya Tasarruf, elde edilen gelirin bir kısmının
elverişli ve bu amaç için hazırlanmış her şeydir. tüketilmemesi ile oluşan birikimdir. Tasarrufların
Somut ve dokunulabilir yiyecek, ev eşyası, giyecek yeni bir üretim için kullanılmasına ise yatırım denir.
gibi üretimlere maddi mal, ulaşım, eğitim, sağlık, Halk arasında arsa veya altın almak bir yatırım
bankacılık gibi maddi olmayan üretimlere ise hizmet yapmak olarak adlandırılır. Oysaki bu tür mal
denir. alımının üretime bir katkısı olmadığından ekonomide
yatırım olarak adlandırılmaz. Ama zirai araçlar almak
c) Kaynaklar: Ekonomik ihtiyaçları karşılamak için ve yol yapmak yatırımdır.
gerekli mal ve hizmetlerin elde edilmesinde
kullanılan üretim faktörlerini içerir.
f) Bölüşüm: Üretilmiş mal ve hizmetlerin, üretime
d) Üretim: İhtiyaçları karşılayarak toplumsal fayda katılanlar arasındaki bölüşümüdür. Başka bir ifadeyle
sağlamak için herhangi bir şeyin yerinde, yapısında, bölüşüm “üretim sonucunda elde edilen gelirin
şeklinde değişiklik meydana getirme faaliyetidir. üretime katılan unsurlar arasında paylaşılmasıdır.”

Başka bir ifadeyle üretim; girişimcilerin üretim Gelir, tek bir birey, tek bir işletme için söz konusu
faktörlerini kullanarak toplumun ihtiyaç duyduğu mal olduğu gibi, bütün bir ülke için de söz konusu
ve hizmetleri üretme sürecidir. olabilir. Bütün bir ülke için söz konusu olan gelire
millî gelir denir. Millî gelir, “bir ülkede bir yıl
Uyarı: Üretim için mutlaka bir nesnenin içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin piyasa
yaratılmış olması gerekmez. fiyatlarına göre değerlerinin net toplamıdır.”

Mesela; öğretmenin ders vermesi, hâkimin adalet Millî gelirin o ülkede yaşayan vatandaşlar arasında
dağıtması, ressamın resim yapması da üretim dağıtılmasına kişi başına düşen millî gelir denir.
sayılır.
4. Ekonomide Mal, Hizmet ve Fayda Kavramları
Üretim faktörleri: Doğal kaynaklar, emek (iş gücü), a) Mal
sermaye ve teşebbüstür (girişim). İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretilen
somut nesnelere mal denir. Mesela; ekmek, şeker,
- Emek (İş gücü): Üretime katılan insanın gerek telefon, masa, kalem vb.
bedensel gerekse zihinsel gücüdür.
Mallar elde ediliş ve kullanılış biçimine göre ikiye
- Doğal kaynaklar (toprak): Üretim için gerekli
ayrılır.
olan hammadde (madenler, petrol, su, ormanlar
vb.), enerjinin sağlandığı ve üretimin yapıldığı
a1) Elde ediliş biçimlerine göre mallar
yer (fabrika, iş yeri arsası, tarla vb.) dir.
- Serbest mal: Elde edilmesi için herhangi bir emek
- Sermaye: Üretimde kullanılan her türlü araç- ve maliyet gerektirmeyen mallardır. Mesela; hava,
gereci ifade eder. Mesela; yol, baraj, fabrika, su, güneş ışığı vb.
tesis, aygıt, donanım, makine vb.
- Ekonomik mal: Elde edilmesi için emek ve maliyet
- Girişim (teşebbüs): Üretim faktörlerinden emek, gerektiren mallardır. Ekonomik mallar ihtiyaçları
toprak ve sermaye faktörlerini bir araya getirerek karşılamak için değişim amacıyla üretilen mallardır.
üretimi gerçekleştiren etkinliktir. Teşebbüs Ekonomiyi ilgilendiren ise yalnızca ekonomik
olmadan bu üç faktör bir araya gelerek üretim mallardır. Mesela; defter, araba, kumaş, gözlük vb.
gerçekleştirilemez.
22
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

Uyarı: Bir malın serbest veya ekonomik mal 5. Ekonomik Sistemler


olması duruma göre değişebilir. Soluduğumuz a) Kapitalist Ekonomi Sistemi
hava serbest mal iken su altındaki dalgıçlar ve Kapitalist ekonomi sistemi, Avrupa’da 18. yüzyılın
uzayda araştırma yapan astronotlar için ekonomik sonlarından itibaren egemen olmaya başlamıştır.
maldır. Doğada su kaynağı yakınına kamp Kapitalist ekonomik sistemin temel özellikleri
kurulduğunda su serbest mal iken, şehirde evimize  Üretim araçları (makineler, atölyeler, fabrikalar
ulaşması hizmet gerektirdiğinden ekonomik vb.) özel girişimcilerin elindedir.
maldır. Dolayısıyla belli malları serbest veya  Özel mülkiyet esastır.
ekonomik olarak belirlemek mümkün değildir.  Ekonomi serbest piyasa koşulları altında işler.
Devlet, ekonomik yaşama müdahale etmez,
a2) Kullanılış biçimine göre mallar kontrolünü sağlar.
- Üretim malı: İnsan ihtiyaçlarını dolaylı olarak  Üretimde belirleyici olan kardır. Üretimde temel
karşılayan ve özellikle yeni bir malın üretiminde amaç kâr etmektir.
kullanılan mallardır. Her türlü üretim aracı  Temel ihtiyaçların tüketimi dışında tüketim
(makineler, traktör gibi) ve ham maddeler (kömür, alışkanlıkları yaratılır.
petrol, çimento gibi) birer üretim malıdır.  Ekonomide birey kendi çıkarı peşinde koşar.

- Tüketim malı: İnsan ihtiyaçlarını doğrudan b) Sosyalist Ekonomik Sistem


karşılayan mallardır. Mesela; gıda ürünleri, yiyecek Sosyalist ekonomi sistemi, kapitalizmin hızla
ve giyecekler gibi. geliştiği 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Sosyalizm,
kapitalizmin yarattığı toplumsal ve ekonomik
Tüketim malları, insanın onlardan sağladığı faydanın eşitsizlikleri ortadan kaldırma iddiasıyla geliştirilmiş
süresine göre ikiye ayrılır: ekonomik bir sistemdir.
Sosyalist ekonomi sisteminin temel özellikleri
Dayanıklı mallar: Faydası bir ya da birkaç kez  Üretim araçlarının mülkiyeti toplum adına
kullanmakla bitmeyen, uzun süreli kullanılan devletin elindedir. Özel girişimci yoktur.
mallardır. Mesela; Cep telefonu, araba, televizyon,  Özel mülkiyet sınırlıdır.
bilgisayar, çamaşır makinesi vb.  Ekonominin işleyişi devlet kontrolündedir.
 Üretimde kar amacı güdülmez. Temel amaç
Dayanıksız mallar: Bir ya da birkaç kez toplumun temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.
kullanmakla faydası biten mallardır. Mesela; ekmek,  Ekonomide bireyin değil, toplumun çıkarı
yoğurt, çikolata, kibrit vb. önemlidir yani önplandadır.
 Üretilenler toplumda eşit şekilde ya da toplumun
Uyarı: Bir mal, kullanılış biçimine göre tüketim
haklı göreceği eşitsizliklerle dağıtılır.
malı ya da üretim malı olabilir.

Mesela; şeker evde çay içerken kullanıldığında c) Karma Ekonomik Sistem


tüketim malı, lokum yapmak için kullanıldığında 1929 ekonomik krizi ve II. Dünya Savaşının
bir üretim malı olur. Aynı biçimde, kömür ısınmak yıkıntıları kapitalist sistemin iyileştirilmesini zorunlu
için kullanıldığında tüketim malı, enerji elde kılmıştır. Böylece devlet, vergilendirme politikaları
etmek için kullanıldığında üretim malıdır. ve sosyal güvenlik önlemleriyle ekonomik hayata
daha çok müdahale etmeye başlamıştır. Devlet,
birçok alanda yatırımlar yaparak üretim faaliyetlerine
katılmıştır. Karma ekonomi sisteminin kapitalist
b) Hizmet sistemden en önemli farkı; karma ekonomik sistemde
İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için değişim amacıyla bireyler de üretim faaliyetinde bulunabilirler. Ancak,
ortaya konan etkinliklerdir. Mesela; eğitim, bu sistemde kamu kesimi ve özel kesimin ağırlığı
ulaştırma, sağlık, bankacılık, işçilik, berberlik vb. zaman içinde koşullara göre değişir.
Uyarı: Bir şeyin mal ya da hizmet sayılabilmesi Karma ekonomi sisteminin temel özellikleri
için değişim amacıyla yapılması gerekir. Buna  Devlet ve özel teşebbüs birlikte yer alır.
göre kendi beslenmesi için tavuk yetiştiren insanın  Kapitalizm ve sosyalizm birleşimidir ama daha
ürettiği tavuk mal sayılmaz. çok özü itibariyle kapitalizme yakındır.
 Devlet ekonomiye kısmi olarak müdahale eder.
 Kamu yararı ile bireysel çıkarlar bağdaştırılmıştır.
c) Fayda  Özel girişimcinin yatırım yapmayı kârlı bulmadığı
Mal veya hizmetlerin ihtiyaçları karşılamadaki alanlarda toplum ihtiyaçlarını karşılamak için
işlevine fayda denir. devlet girişimde bulunur.
23
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

E. SİYASET KURUMU Seçim: Demokrasilerde vatandaşların siyasal


tercihlerini belirttikleri yöntemdir. Siyasal partiler
İnsanlar arasındaki fikir ve çıkar ayrılıkları ve
ancak bu yolla iktidarı meşru yolla ele geçirebilir.
çatışmaları, herkesin yararına, genel çıkarı ve ortak
Türkiye’de 4 yılda bir gerçekleşir.
iyiliği sağlamaya yönelik bir yapılanmayı
gerektirmiştir. Bu yapılanma da bir takım ilişki
Özgürlük: Bireylerin baskı altında kalmadan
kalıplarını (yönetme-yönetilme, emretme-itaat ilişki
yasaların çizdiği sınırlar çerçevesinde serbest hareket
kalıpları) ve kurallarını ortaya çıkarmıştır.
edebilmesidir.
Toplumda düzenin sağlanmasına yönelik ve
Hak: Bir eylemde bulunma veya başkalarından
yönetimin gerçekleştirilmesi için ortaya konan
belirli bir tarzda davranmalarını isteme yetkisidir.
yerleşmiş ilişki kalıpları siyaset kurumunu oluşturur.
Eşitlik: Yasalar karşısında bireyler arasında herhangi
1. Siyasetin Temel Kavramları bir ayrımın yapılmamasıdır.
Egemenlik: Bir devlette siyasal karar verme
yetkisine sahip olmak demektir. Bu yetki halka ait Adalet: Haklının hakkını alması, haksızın da
olabileceği gibi bir kişiye de ait olabilir. cezalandırılmasıdır.

İktidar: Bir ülkede egemenliği elinde bulunduranları Ülke: Bir milletin üzerinde yaşadığı, siyasal olarak
ifade eder. örgütlendiği ve egemenliğine sahip olduğu yerdir.
Parlamento: Demokratik ülkelerde, üyeleri halk 2. Devlet
tarafından seçilen veya üyeleri bazı kriterlere göre a) Devlet: Belli bir toprak parçası üzerinde ortak
belirlenen temsilcilerden oluşan meclis ya da amaçlar çerçevesinde örgütlenmiş, siyasi ve hukuki
meclislere denir. Yasama yetkisini kullanır. yaptırım gücüne sahip en üstün bir otoritedir.
İnsanların yerleşik hayata geçmesiyle ortaya
Hükümet: Devletin yapısı içinde siyasal çıkmıştır.
sorumluluğu taşıyan ve başbakanın başkanlığını
yaptığı en etkili icra gücüdür. Ülkemizde b) Devletin özellikleri
Cumhurbaşkanı ile yürütme yetkisini kullanır. 1-) Devletin oluşabilmesi için toprak, halk, iktidar ve
egemenlik unsurlarına gerek vardır.
Siyasal parti: Farklı düşünce ve görüşleri halktan
Devletin egemen olması yasama, yürütme, yargı
aldıkları oy oranında parlamentoya taşıyarak, halk
güçlerini elinde bulundurmasına bağlıdır.
iradesinin yönetime yansımasını sağlamayı
2-) Zora dayalı kuvvet kullanma yetkisine sahip tek
amaçlayan siyasi gruplardır. Siyasal partiler siyasal
kurumdur.
kararları etkilemek ve iktidarı meşru yollarla ele
3-) Devlet sosyal kontrolü sağlayan en büyük sosyal
geçirmek üzere kurulmuş örgütlerdir.
gruptur.
4-) Devlet, toplumsal kurumların işleyişinin
Sivil toplum (Baskı grupları): Siyasi otoritenin
denetimini ve gözetimini sağlar.
baskısından uzak, bürokratik ve askeri alanın dışında
5-) İkinci ilişkilerin görüldüğü en büyük ikincil
görece özgürlüğe sahip toplumsal alandır.
gruptur.
Devlet kurumlarının dışında kendini yönlendirebilen,
hak ve özgürlüklerini savunabilen özgür ve özerk c) Devletin işlevleri
vatandaşlardan oluşan topluluklar sivil toplum 1-) Devletin temel görevleri; kanunlar yapmak
örgütleridir. Sivil toplum, bir nevi toplumun kendi (yasama), uygulamak (yürütme) ve uygulama
kendini yönlendirmesidir sırasında çıkabilecek sorunları gidermek (yargı)
Devlet içinde bu güçler ayrı organlarca temsil
Mesela; sendikalar, dernekler, meslek örgütleri ve edilir. Bu duruma güçler ayrılığı denir.
odalar bu sivil toplum alanına ait örgütlerdir. 2-) Vatandaşların ekonomik, sosyal (eğitim, sağlık
gibi) ve kültürel ihtiyaçlarını gidermek,
Birey: Tek tek insanları, toplumun her bir üyesini, 3-) İç ve dış tehlikelere karşı ülkenin bağımsızlığını
devletin yurttaşı olan kişiyi ifade eder. korumak,
4-) Bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence
Meşruiyet: Siyasal etkinliklerin yasaya uygunluğunu altına almak ve adaleti sağlamak.
ifade eder. Mesela; bir siyasal parti iktidara gelmek 5-) Ülke sınırları içinde ve dışında millî çıkarları
istiyorsa yasalara uygun bir şekilde seçime girip korumak.
seçmenlerin oyunu alması gerekir.
24
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

d) Devlet Çeşitleri 3. Siyasi yönetim biçimleri


d1) Yapısına göre: Üniter ve Federal olmak üzere a) Baskıcı yönetimler: Yasama, yürütme, yargı bir
ikiye ayrılır. kişi veya bir grubun elindedir. Özgürlüklerin
kısıtlandığı yönetim biçimidir. Hukuk kurallarından
Üniter devlet: Yönetimin tek merkezden yapıldığı, uzak bir yönetim vardır. Yönetimi eleştirmek
tek meclisi, tek başkenti olan devlettir. Homojen mümkün değildir. Muhalefet yoktur. Belirli bir
yapılı toplumlarda yaygın olarak görülür. Mesela; ideolojiye dayanır. Seçme ve seçilme hakkı yoktur
Türkiye, İran üniter bir devlettir. veya kısıtlanmıştır. Düşünce, basın, din ve vicdan
özgürlüğünden söz etmek olanaksızdır.
Federal devlet: Ülkenin eyaletlere bölündüğü, bu
eyaletlerin iç işlerinde kendi kurallarına göre işlediği, a1) Monarşi: İktidarın tek bir kişinin elinde olduğu
dış ilişkilerinde ise merkezi yönetime bağlı olduğu yönetim biçimidir. Monarşi sisteminde, devlet
devlet şeklidir. Her eyalet, kendi iç işleriyle ilgili başkanı (kral, padişah, hakan vb.) bu yetkisini yaşamı
yasaları kendisi oluşturur, özellikle savunma ve dış boyunca elinde bulundurur. Veraset sistemi vardır.
ilişkiler gibi konularda tüm eyaletleri kapsayacak Mesela; Krallık, imparatorluk.
ortak yasalara göre işleyişini sürdürür. Mesela;
ABD, Almanya, İsviçre gibi. Mutlak monarşi, devletin tek bir kişi tarafından
hiçbir sınırlamaya bağımlı olmayarak yönetildiği
d2) Ortaya çıkışına göre: Eski (geleneksel) ve rejim türüdür. Merkezi krallık anlamına ya da
çağdaş devlet olmak üzere ikiye ayrılır. padişahın tek elden kendi kararlarıyla yönetimine
denir. Mesela; Roma ve Osmanlı imparatorlukları.
Eski (Geleneksel) devlet: Devletin ortaya çıkışından
çağdaş hale gelinceye kadar olan dönemdeki devlet Meşruti monarşi, 18.yy.’da Avrupa’da cereyan eden
şeklidir. Devletin işlevi iç düzen ve dış güvenliği toplumsal ve siyasal gelişim sonucu doğmuştur. Bu
sağlamakla sınırlıdır. Gelenekler etkilidir. Temel hak monarşi tipinde hükümdarın yetkileri, yazılı bir
ve hürriyetler küçük bir zümreye aittir. Devlet Anayasa ile tanımlanmış ve sınırlanmıştır. Mesela;
otoritesini kullanan yöneticilerin yetkileri sınırsızdır. Osmanlı Devleti 1876’da Meşrutiyetin ilanıyla bu
yönetim biçimine geçmişti.
Çağdaş devlet: Yönetimin belli ilke ve yasalara göre
gerçekleştiği devlet şeklidir. Çağdaş devlet sosyal, Bu monarşi genellikle parlamenterdir ve demokrasiye
hukuk ve laik devlet ilkelerini benimser. Eski pek yakın olabilir: Kral, devletin simgesi olarak kalır,
devletten daha çok işleve sahiptir. Çağdaş devlet ancak yürütme yetkisini bir hükümete bırakır;
eğitim, sağlık, çevre, çevre, güvenlik, adalet, hak ve hükümet de halk tarafından seçilmiş bir millet
özgürlükler konusunda işlevseldir. meclisinin kararlarına uymaya zorunludur. Mesela;
Hollanda, Danimarka, İngiltere, Japonya, İsveç ve
d3) Ekonomik yapılarına göre: Kapitalist, Sosyalist Belçika'da durum böyledir
ve Karma devlet olmak üzere ikiye ayrılır.
a2) Oligarşi: İktidarın bir grubun veya bir zümrenin
Kapitalist devletler: Ekonomik hayatın özel elinde olduğu yönetim biçimidir. Bu zümre soylu ve
girişimciler tarafından düzenlendiği, rekabet ve kâr zengin kişilerden oluşuyorsa Aristokrasi olarak
esasına dayalı olan devlet biçimidir. Bireysel hak ve adlandırılır. Aristokrasi yönetimin soyluların ya da
özgürlüklerin ileri düzeyde olduğu ve bunun devlet din adamlarının elinde bulunduğu bir sistemdir.
tarafından güvence altına alındığı bir devlet
biçimidir. Mesela; Amerika, İngiltere vb. gibi. a3) Teokrasi: Dini otorite organlarının siyasi otorite
organları yerine devlet idaresini elde tuttuğu devlet
Sosyalist devletler: Ekonomik hayatın devlet biçimidir. Yani devlet işlerinden bir tür ruhban
tarafından düzenlendiği, üretim araç ve gereçlerine sınıfının sorumlu olduğu ve devlet işlerinin dini
devletin sahip olduğu devlet biçimidir. Halkın temellere dayandırılmaya çalışıldığı sistemdir.
ihtiyaçlarına göre üretim yapılır. Mesela; Rusya gibi. Mesela; Vatikan, İran, Suudi Arabistan

Karma devletler: Ekonomik hayatın a4) Totalitarizm: Siyasal gücün ve önemli yetkilerin
düzenlenmesinde hem özel sektörün hem devletin tek bir kişi, tek parti ya da askeri bir grubun elinde
etkili olduğu devlet biçimidir. Mesela; Türkiye gibi. olduğu; demokratik olmayan bir biçimde,
devletçilikle ve sıkı bir denetim rejimiyle yönetildiği
akım ve uygulamadır. Mesela; faşizm (Hitler,
Mussolini), komünizm, militarizm vb.

25
SOSYOLOJİ 6. ÜNİTE – TOPLUMSAL KURUMLAR

b) Demokratik (Hürriyetçi) yönetimler: İnsan hak Kuvvetler ayrılığı ilkesi: Yasama, yürütme ve yargı
ve özgürlüklerinin gerçekleştirilmesini amaçlar. kuvvetlerinin ayrı organlarda toplanmasıdır. Her bir
Temel özelliği kuvvetler ayrılığıdır. Yasama, organ sadece kendi işlevini yerine getirmeli ve diğer
yürütme ve yargı denetimleri vardır. Kişisel ve organların işlevlerine karışmasına izin verilmemelidir
.

toplumsal gelişmenin kaynağı özgürlüktür. Hukuk


kuralları toplumsal adaletin ve yönetimin temeldir. b4) Katılımcı Demokrasi: Toplumun kişileri ve
Yönetimler seçimle iş başına gelir. Yönetimleri kurumları ile geniş katılımının sağlandığı demokratik
eleştirmek ve denetlemek mümkündür. Düşünce, yapılanmadır. Katılımcı demokrasi, halkın görüşlerini
basın, din ve vicdan özgürlüğü vardır. Çok partili aracı olmadan sivil toplum kuruluşları ve çıkar
sistem ve seçimler demokratik yönetimlerin grupları gibi kendi oluşumları ile ifade etmesidir.
vazgeçilmez unsurlarıdır.
Katılımcı demokraside vatandaşlar sürekli olarak
b1) Doğrudan demokrasi: Halk yönetimde kesin karar verme sürecine katılırlar ve önemli sorunların
söz sahibidir. Halk, gerektiğinde uygun bir yerde çözümünde vatandaşların kararları dikkate alınır ve
toplanarak yönetimle ilgili doğrudan doğruya kararlar bütün vatandaşlar katkıda bulunurlar.
alır, daha önce alınan kararları değiştirir, yasalar
yapar. Doğrudan demokraside devlet için gerekli olan Çıkar grupları: Çoğulcu demokrasinin gereğidir.
bütün kararlar, halk tarafından aracısız ve temsilcisiz Herhangi bir siyasal parti kurmaksızın eylemleri ile
olarak bizzat alınırlar. örgütlenmiş bir şekilde siyasal karar alma süreçlerini
ve kamu politikalarını doğruya veya dolaylı olarak
Mesela; günümüzde doğrudan demokrasi sadece etkileme ve çıkar elde etme çabası içinde olan
İsviçre’nin bir küçük dağ kantonunda ve dört yarım gruplardır. Mesela; meslek odaları, sendikalar vb.
kantonunda uygulanmaktadır.
Sivil toplum kuruluşları: Katılımcı demokrasinin
b2) Temsili Demokrasi: Temsili demokraside halkın gereğidir. Sivil toplum kuruluşları; kamu yararına
seçtiği temsilciler yönetimde söz sahibidir. Her çalışan ve bu yönde kamuoyu oluşturan, kâr amacı
zaman çok sayıda insanın bir araya gelmesi de zordur gütmeyen, demokratik işleyişe sahip, bürokratik
ve bir karar alması da zordur. İşte bu nedenle, temsili donanımdan yoksun ve gönüllü olarak bir araya gelen
demokrasiye geçilmiştir. Halk, kendi adlarına karar bireylerden oluşan örgütlenmelerdir. Temel amaçları,
vermek üzere temsilcilerini seçer ve kararları bu toplumsal hayata olumlu katkılar sağlamaktır. Siyasi
temsilciler alır. Mesela; Türkiye’de ve Dünya iktidar üzerinde etkili olmak, görüşleri doğrultusunda
genelinde uygulanan demokrasi sistemidir. kararlar alınmasını ve uygulamalar yapılmasını
sağlamak amacıyla kurulmuş olan baskı gruplarıdır.
b3) Yarı Doğrudan demokrasi: Temsilî demokrasi Mesela; çevreci örgütler (Greenpeace, TEMA), insan
ile doğrudan demokrasinin bir bileşimidir. hakları örgütleri, savaş karşıtı örgütler vb.
Egemenliğin kullanılmasının halk ile temsilcileri
arasında paylaştırıldığı demokrasi tipidir. 4. Seçim ve seçim çeşitleri
Yarı doğrudan demokraside egemenliğin kullanımı Demokrasinin bir gereği olarak seçim, yöneticileri
esasen halkın seçtiği temsilcilere verilmiştir. Ancak belirlemek için yapılan bir uygulamadır.
bazı durumlarda (yönetimle ilgili önemli kararlarda a) Çoğunluk sistemi: Seçime katılan partiler ya da
veya yaşamsal bir konuda), halkın kararı aranır ve adaylar arasında en çok oy alan seçimi kazanmış
halk oylaması ya da referandum gibi araçlara sayılır. İki türlüdür.
başvurulur. Ve böylece seçmenler de egemenliğin a1) Tek turlu (basit) çoğunluk sistemi: Bir seçim
kullanılmasına doğrudan doğruya katılırlar. Yarı bölgesinde en fazla oy alan bir parti bütün
doğrudan demokrasi, halkın egemenliğin milletvekilliklerini kazanır.
kullanılmasına zaman zaman doğrudan doğruya a2) İki turlu (mutlak) çoğunluk sistemi: Bir parti,
katılabildiği bir temsilî demokrasidir. birinci turda bir seçim bölgesinde oyların yarıdan bir
Genel oy ilkesi: Servet, vergi, öğrenim durumu, fazlasını alamazsa ikinci bir oylama yapılır. İkinci
cinsiyet, ırk vb. ayrımı olmadan, belli bir yaşa turda en çok oy alan parti seçilmiş sayılır.
ulaşmış herkesin oy hakkına sahip olması demektir.
b) Nispi temsil sistemi: Yönetime katılan kesimlerin
Türkiye’de 1934 yılında yapılan değişiklik ile
aldıkları oy oranında yönetimde temsilci bulundurma
seçimlerde genel oy ilkesi benimsendi.
hakkını kazanmasıdır. Bu sistemde bir parti aldığı oy
Siyasi sosyalleşme: Çocukların ve gençlerin, içinde ölçüsünde milletvekili çıkarır. Bu sistem farklı görüş
büyüdükleri toplumun politik sistemini tanımaları ve ve düşüncelerin mecliste temsil edilmesini
farklı politik eğilimler konusunda tercihte sağladığından, halk iradesinin daha iyi yansıtılmasını
bulunmalarını etkileyen süreçlerdir. sağlamaktadır.

26

You might also like