You are on page 1of 20

SÖZ SANATLARI ( EDEBİ SANATLAR )

1-) TEŞBİH(BENZETME):Aralarında ortak özellik bulunan iki kavramdan nitelik

bakımından zayıf olanın güçlüye benzetilmesidir. Aslında güçlü olan zayıfa da benzetilebilir

ama bu durum pek kullanılmamaktadır. Benzetmelerde cümledeki anlama çok çok dikkat

etmek gerekir. Anlam bize benzetmede neyin benzeyen neyin benzetilen olduğunu verir

çünkü.

Tam olan bir benzetmede dört unsur bulunur:

Benzeyen: Birbirine benzetilen kavramlardan nitelik bakımından zayıf olandır.

Benzetilen: Benzetilen kavramlardan nitelik bakımından güçlü olandır.

Benzetme Yönü: Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak özelliktir.

Benzetme Edatı: Benzeyen ile benzetilen arasında ilişki kurmaya yarayan sözcüklerdir.
(Gibi sanki, kadar)

Örnek 1:Hançer gibi keskin sözler

Benzeyen: sözler

Benzetilen: hançer

Benzetme Yönü: keskin

Benzetme Edatı: gibi

Örnek 2:İnci gibi parlak dişler

Benzeyen: dişler

Benzetilen: inci

Benzetme Edatı: gibi

Benzetme Yönü: parlak

www.harunardic.net 1
Örnek 3: Elma gibi kıpkırmızı yanakları vardı.

Benzeyen: yanaklar

Benzetilen: elma

Benzetme Edatı: gibi

Benzetme Yönü: kıpkırmızı

Örnek 4: Dalga gibi savruk yollar

Benzeyen: yollar

Benzetilen: dalga

Benzetme Edatı: gibi

Benzetme Yönü: savruk

Örnek 5: Rüzgar gibi hızlı koşucu

Benzeyen: koşucu

Benzetilen: rüzgar

Benzetme Edatı: gibi

Benzetme Yönü: hızlı

Örnek 6:Bilgi, bir mum misali etrafına ışık saçar.

Benzeyen: Bilgi

Benzetilen: mum

Benzetme Edatı: misali

Benzetme Yönü: ışık

www.harunardic.net 2
Örnek 7: Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.

Benzeyen: Çocuk

Benzetilen: tilki

Benzetme Edatı: gibi

Benzetme Yönü: kurnaz

Not 1:Yalnızca benzeyenin ve benzetilenin kullanıldığı benzetmeye teşbih-i beliğ(güzel


benzetme) denir.

cennet vatan, cehennem hayatı, Kömür göz, Sırma saç, Altın kalp

Not 2: Yalnızca benzeyenin ya da benzetilenin bir tanesinin kullanıldığı benzetmelere istiare

denir. İstiare sanatlar içinde en zor bulunan bir sanattır o yüzden nasıl yapıldığına çok dikkat

etmek gerekir. Yalnızca benzeyen ya da benzetilen kullanıldığı için hangisinin cümlede yer

aldığı, hangisinin anlamdan yola çıkılarak bulunduğuna dikkat etmek gerekir.

İstiare de kendi arasında ikiye ayrılır: Kapalı-Açık

Kapalı İstiare: Yalnızca benzeyenin kullanıldığı benzetmedir.

Örnek 1:Çocuğun sözleri, kızın yüreğini yakıyordu.

Benzeyen: sözler

Benzetilen: ateş

Örnek 2: Can kafeste durmaz uçar.

Benzeyen: Can

Benzetilen: kuş

Örnek 3:Babam yine kükredi.

Benzeyen: Baba

Benzetilen: aslan

www.harunardic.net 3
Not: Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır. İstiare sanatını bulmak zordur. Eğer
bu gibi bir durumla karşılaşırsanız teşhis sanatı var mı diye bakın.

Güzel gitti diye pınar ağladı.

Benzeyen: pınar

Benzetilen: insan

Açık İstiare: Yalnızca benzetilenin kullanıldığı benzetmedir

Örnek 1:Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor.

Benzeyen: asker

Benzetilen: güneş

Örnek 2:Şakaklarıma kar mı yağdı ne var ?

Benzeyen: saç

Benzetilen: kar

Örnek 3:Türkiye’de üniversiteden mezun pek çok fidan vardı.

Benzeyen: üniversite mezunu gençler

Benzetilen: fidan

Örnek 4:Yuvayı dişi kuş yapar.

Benzeyen: anne

Benzetilen: dişi kuş

Örnek 4:İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece

Benzeyen: dünya

Benzetilen: İki kapılı bir handa,

www.harunardic.net 4
Örnek 5:Bir med zamanı gökyüzü kurşunlarla örtülü

Benzeyen: bulutlar

Benzetilen: kurşunlar

Örnek 6:Kurban olam, kurban olam, Beşikte yatan kuzuya.

Benzeyen: bebek

Benzetilen: kuzu

3-) KİNAYE: Bir sözcüğün veya cümlenin hem gerçek hem mecaz anlama gelecek şekilde

kullanılmasıdır. Burada ön plana çıkarılan, asıl anlatılmak istenen anlam mecaz

anlamdır. Atasözleri ve deyimler bu sanata en güzel örneklerdir. Çünkü atasözlerinin ve

deyimlerin çoğunda kinaye sanatı vardır.

Örnek 1:Öğretmenimiz eli açık biri idi.

Gerçek Anlam: elin açık durumda olması

Mecaz Anlam: cömertlik

Örnek 2:Nerde bir gül bitse etrafı diken

Gerçek Anlam: gülün olduğu yerde diken olması

Mecaz Anlam: bir şeyi başarırken ya da bir şeyi elde etmek isterken olumsuz durumlarla
karşılaşılabileceği

Örnek 3:Hamama giren terler.

Gerçek Anlam: hamama giden birinin terlemesi, sıvı kaybetmesi

Mecaz Anlam: bir işi yapmak için girişimde bulunan kişilerin zorluklarla karşılaşabileceği

www.harunardic.net 5
Örnek 4:Ateş düştüğü yeri yakar.

Gerçek Anlam: ateşin bulunduğu, yandığı yeri yakması

Mecaz Anlam: bir acıyı onu çekenden başkası tam anlamıyla anlayamaz

Örnek 5: Damlaya damlaya göl olur.

Gerçek Anlam: damlaların birikerek göl oluşturması

Mecaz Anlam: bir şeylerin azar azar birikerek büyük bir şeye dönüşmesi

Örnek 6:Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın(Yunus Emre)

Gerçek anlam: Dağların üzerindeki taşlar, kayalar


Mecaz anlam: Acımasızlık
Not 1: Tevriye sanatı ile kinaye birbirine karıştırılır. Her ikisinde de iki anlamlılık söz

konusudur çünkü. Aradaki fark kinayedeki iki anlamdan birinin mecaz olması; tevriye

sanatında ise her iki anlamın da gerçek anlam olarak cümlede yer almasıdır.

Not 2: Kinayeli Anlatım: Cümlede ifade edilen düşüncenin, genellikle alaycı biçimde, tersini

kastedecek şekilde kullanmadır. Günlük hayatta çok yaptığımız bir anlatım biçimidir. Laf

sokma diye tabir edilen durumdur. Kinaye sanatı ile karıştırılmamalıdır. Aşağıdaki örnek

kinayeli anlatma örnektir.

O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor :)

www.harunardic.net 6
4-)TEVRİYE: Bir sözcüğün iki gerçek anlama gelecek şekilde kullanılmasıdır. Bu iki

anlamda ise uzak anlam ön plana çıkar yani asıl anlatılmak istenen de ikinci gerçek

anlamdır.

Örnek 1: Sarımsak da acı; ama evde lazım bir dişi

1. anlam: sarımsağın bir parçası

2. anlam: bayan

Örnek 2: Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş,

1. anlam: ebedi, sonsuzluk

2. anlam: şair olan Baki

Örnek 3: Ulusun korkma, nasıl böyle imanı boğar.

1. anlam: ulumak

2. anlam: yüce

Örnek 4: Bu kadar letafet çünkü sende var,

Beyaz gerdanına bir de ben gerek. (Erzurumlu Emrah)

1. anlam: vücuttaki leke

2. anlam: 1. tekil kişi

Örnek 5: Beyefendi ailenin güneşi, sen de ayısın.

1. anlam: coğrafi terim olan ay

2. anlam: hayvan olan ayı

Örnek 6: “Bir delikanlı haramîdir deyü afv ettiler

Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb”

1. anlam: asma eylemi

2.anlam: üzüm

www.harunardic.net 7
Örnek 7: Örtün üstüme örtün serin karanlıkları(Necip Fazıl)

1. anlam: serme eylemi

2. anlam: serinlik

Örnek 8: Şu köpek leşi de şurda fuzuli,

O kadar içerlediysen tut kıçından

Vur yere de çıksın içindeki ruhi.

1. anlam: gereksiz

2. anlam: Özel isim olan Fuzuli

Örnek 9: Şiir bir cennet bahçesidir

Şairler dolaşır saf saf(Attila İlhan)

1. anlam: temiz

2.anlam: sıra sıra

Örnek 10: Güzellerde vefa olmaz demek yanlıştır ey Baki

Olur vallahi billahi hemen yalvarı görsünler (Baki)

1. anlam: yalvarmak

2.anlam: para

Örnek 11: Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül

1. anlam: vücudumuzdaki el

2.anlam: yabancı

www.harunardic.net 8
Örnek 12: Tahir efendi bana kelp demiş Tahir Efendi bana köpek demiş.

İltifatı bu sözde zahirdir, İltifatı bu sözde aşikârdır, bellidir, açıktır.

Maliki mezhebim benim zira, Benim mezhebim Malikîdir.

İtikadımca kelp Tahir’dir. (Nef'i) İnancıma göre, kelp (köpek) Tahir’dir.

kelp: köpek

1. anlam: temiz

2.anlam: özel isim

“kelp Tahir’dir” ifadesinde hem “köpek temizdir” hem de “köpek Tahir Efendi’dir anlamı

vardır.

Örnek 13: Şahsında tam Kemalini bulmuştu şiirimiz

Her mısrasında benliğimiz vardı, tertemiz”(Yahya Kemal )

1. anlam: olgunlaşmak

2.anlam: Yahya Kemal

Örnek 14: Hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden.

1. anlam: insan yüzü

2.anlam: sebep(senin yüzünden )

Not: Tevriye sanatı ile kinaye birbirine karıştırılır. Her ikisinde de iki anlamlılık söz

konusudur çünkü. Aradaki fark kinayedeki iki anlamdan birinin mecaz olması; tevriye

sanatında ise her iki anlamın da gerçek anlam olarak cümlede yer almasıdır. Kinayedeki

ikinci mecaz anlamı biz yorumlayarak buluruz tevriyedeki ikinci anlam cümlede zaten yer

alır.

www.harunardic.net 9
5-)TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME): İnsan dışındaki varlıklara insan özelliği kazandırmaya denir.

Bulutlar sevincinden ağlıyordu.

Kuşlar aralarında şakalaşmayı da ihmal etmiyordu.

Toprak insanlara küsmüştü.

Köpek sahibinin yolunu gözlüyordu.

Dağlar sevdiğime selam söylemeyi unutma.

Not: İntak(konuşturma): İnsan dışındaki varlıkları konuşturmadır. İntak sanatının olduğu


her yerde teşhiş sanatı vardır.

Yol, üzerinden geçenlere: ‘Ne geçip duruyorsunuz.’ dedi.

Erkek kedi dişi kediye: ‘Artık kur yapma yeter bıktım senden’ dedi.

6-) TECAHÜL-İ ARİF: Bilinen bir şeyi bilmemezlikten gelme, bilmiyormuş gibi

davranmadır. Bu sanata en güzel örnek Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş şiiridir. Şair bu şiirin

çıkış noktasında içinde bulunduğu durumu kabullenmeme amacı güder. Aşağıda bu sanatın

olduğu kısımlar gösterilmiştir.

Örnek 1:Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?


Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?

Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?

Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

Gökyüzünün başka rengi de varmış,

Su insanı boğar, ateş yakarmış.(Cahit Sıtkı)

www.harunardic.net 10
Örnek 2:Havada bulut yok, bu ne dumandır?

Mahlede ölüm yok bu ne figandır?

Adı Yemen’dir, gülü çimendir

Giden gelmiyor acep nedendir?

Not: Bu türküde ise ölümleri kabullenmeme ve bilmiyormuş gibi davranma söz konusudur.

Örnek 3:Ecel tuzağını açamaz mısın

Açıp da içinden kaçamaz mısın

Azat eyleseler uçamaz mısın

Kırık mı kanadın kolların hani(Hıfzı)

Örnek 4: Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım

Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım(Nahifî)

7-) HÜSN-İ TA'LİL: Bir durumun gerçek nedenini bir yana bırakıp, onu güzel ve hoş bir

nedene bağlamaya denir. Özellikle diye sözcüğüne dikkat edelim bu sanatta sıkça kullanılır.

Güzel şeyler düşünelim diye


Yemyeşil oluvermiş ağaçlar(Cahit Sıtkı )

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.


Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden(Yahya Kemal Beyatlı)

Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına


Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgarına(Yahya Kemal Beyatlı)

www.harunardic.net 11
Not: Hüsn-i talil’de de tecâhül-i arif’te gerçek bir nedeni bilmezlikten gelme durumu vardır

ama hüsn-i talil’lde gerçek nedeni farklı, hayali bir nedene bağlama varken tecâhül-i arifte

kabullenmeme durumu vardır.

8-) MÜBALAĞA (ABARTMA): Bir durumu olduğundan büyük ya da küçük gösterme

sanatına denir. Genellikle de bir olayı, düşünceyi olduğundan fazla anlatmak için kullanılır.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!


Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe! desem sığmazsın(M Akif Ersoy)

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?


Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ (M Akif Ersoy)

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker


Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer(M Akif Ersoy)

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.


Alem sele gitti gözüm yaşından.

9-) TEZAT (KARŞITLIK): Bir cümle ya da mısrada karşıt anlamlı sözcüklerden hareketle

iki zıt düşüncenin bir arada kullanılmasına denir.

Kötüler olmasa iyiler nasıl bilinirdi ki

Ağlanacak halimize gülüyoruz.

Ona çirkin; kardeşini de güzel diyorlardı.

www.harunardic.net 12
Ne efsun-kâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet

Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten(Namık Kemal)

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?(Cahit Sıtkı)

10-) MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI): Benzetme amacı olmaksızın bir sözün,

başka bir sözün yerine kullanılmasına denir. Mecaz-ı mürsele düz değişmece de denir. Ad

aktarması parça-bütün, genel-özel, yazar-eser neden-sonuç yer-insan ya da başka bir

çağrışımla ifade edilir. Ad aktarmasında bir şeyi kastetme anlamı vardır ama bu kasıtta

kesinlikle benzetme ilgisi yoktur.

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! (Bayrak)

Kamil reçeli dolaba koymayı unutmuş. (kavanozu)

Tencereyi çöpe dökmemelisin (yemeği)

Anmasınlar adını bensiz anan dudaklar(insanlar )

Mozart’ ı dinlerken kendimden geçiyordu.(Bestelerini)

Bu konu kafasında netleşince bizi bilgi verecekmiş.(Zihninde)

İstanbul depremden dolayı geceyi sokakta geçirdi.(insanlar)

Usta kalemler Türkiye’de olanları iyi analiz ediyordu.(yazarlar)

Batı Ortadoğu’daki olayları işine geldiği gibi değerlendiriyor.(Batılı devletler)

Ünlü raket İstanbul’a geliyor.(tenisçi)

www.harunardic.net 13
Not: Ad aktarmasında benzetme amacı yoktur eğer benzetme amacı ile bir söz başka söz

yerine kullanılırsa istiare sanatı olur. Çünkü istiare sanatında da kastetme anlamı vardır ama

bu kastetme benzetme yoluyla olur.

11-) TELMİH (HATIRLATMA): Herkesçe bilinen bir kişi, bir olay veya inanışa şiirde

işaret etme, ona şiirde yer vermedir.

Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, Gökyüzünde İsa ile,

Kerem'in sazına cevap veren bu, Tur dağında Musa ile,

Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... Elimdeki asa ile,

Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.(FNÇ) Çağırayım Mevlâm seni(Yunus Emre)

İnsanız, en şerefli mahlukuz,

Deyip de pek fazla övünmemiz haksız,

Atamız elma çaldı cennetten,

Biz o hırsızların çocuklarıyız.(Orhan Seyfi Orhon)

Not: Adem ile Havva’nın cennetten kovulması

Değmen benim gamlı yaslı gönlüme

Anadan atadan elden ayrıldım

Ferhat oldum düştüm Şirin derdine

Bezirganım giden yoldan ayrıldım(Anonim)

www.harunardic.net 14
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi

Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi(Mehmet Akif Ersoy)

Not: Bedir Savaşı'ndaki askerler hatırlatılmaktadır.

12-) TARİZ (TAŞ ATMA): Söylenen sözün tam tersini ifade etmedir. Günlük hayatta

sıklıkla yaptığımız bir sanattır. Laf sokma diye tabir ettiğimiz sanata tariz denir aslında.

Kızım çok cesurdur bakmayın tavuktan korktuğuna 

Kitaplarına o kadar değer verir ki elini bile sürmez 

O kadar çok ders çalıştı ki barajı bile geçemedi

Kim ne derse desin Afrika’daki eğitim sisteminden daha iyi bir sisteme sahibiz

Not: Tariz, kinayeli anlatım vardır şeklinde de sorulabilmektedir.

13-) TEKRİR: Bir sözü sık sık kullanmadır.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.(Necip Fazıl)

Söz ola götüre başı Mademki güzelsin güzeli yaşatmak için

Söz ola bitire savaşı Mademki iyisin iyiliği yaşatmak için

Söz ola ağulu aşı Mademki umutlusun umudu yaşatmak için

Yağ ile bal ede bir söz (Yunus Emre) Hadi uyan(Metin Eloğlu)

www.harunardic.net 15
Dert dediğin kırık kanat kuş olur,

Dert dediğin bağra düşen taş olur,

Dert dediğin ayaz çalan kış olur,

Havasında donar olduk dünyanın.(Osman Öcal)

Gece midir insanı hüzünlendiren,

Yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen?

Gece midir seni bana düşündüren,

Yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?(Özdemir Asaf )

14-) TENASÜP (UYGUNLUK): Anlam bakımından aralarında ilgi bulunan iki veya daha

fazla kelimenin bir arada kullanılmasına denir.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.(Yahya Kemal)

Arım, balım, peteğim,

Gülüm, dalım, çiçeğim,

Bilsem ki öleceğim,

Yine seni seveceğim,

Pek taze pembe tenlere benzer bu taşları

Yontarken eski Bergama heykeltıraşları(Yahya Kemal Beyatlı)

www.harunardic.net 16
15-) LEFF Ü NEŞR: Birinci mısrada en az iki kavramı verdikten sonra ikinci mısrada bu

kavramlarla ilgili veya bu kavramların açıklaması olan kelimelere yer vermedir. Bu kelimeler

benzer veya karşıt olabilir. Önemli olan ilk dizedeki iki kelimeyle bağlantı kurulmasıdır.

Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib

Sunma derman kim helakim zehr-i dermanındadır(Fuzuli)

Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü Bakışların fırtına, duruşun durgun su,

Göz kırpar yıldızlar, türkü söyler balıklar Biri alabora eder, biri boğar.

(Cahit Öztürk)

16-) İSTİFHAM: Cevap beklemeksizin soru sormadır. Aslında cevap bilinmektedir.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? (Cahit Sıtkı)

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz

Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?(Orhan Veli)

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?(Mehmet Akif)

Bana kara diyen dilber gözlerin kara değil mi(Karacaoğlan)

17-)TEDRİC(DERECELENDİRME): Bir düşünceyi derece derece yükseltme veya

indirme, kavramları belli bir mantığa göre (küçükten büyüğe, büyükten küçüğe; yüksekten

alçağa, alçaktan yükseğe vs.) sıralamadır.

Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar

Zaman sanki bir rüzgar ve bir su gibi aksın(Enis Behiç Koryürek)

www.harunardic.net 17
18-)NİDA (SESLENME): Seslenme sanatıdır.

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü! (Arif Nihat Asya)

Ey benim sarı tamburam!(Pir Sultan Abdal)

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!(Mehmet Akif Ersoy)

19-) İRSAL-İ MESEL: Söze inandırıcılık katmak amacıyla atasözü veya özdeyiş söylemeye
denir. Daha çok atasözü için kullanılır.

Fani Karac’oğlan fani, Kirpikleri uzundur yârin hayale sığmaz

Veren alır tatlı canı, Eski meseldir âşık, mızrak çuvala sığmaz

Yakışmazsa öldür beni, Esnafa da biraz insaf gerekir

Yeşil bağla ala karşı. Bal tutan parmağın yalar(Nevâî)

(Karacaoğlan)

20-) RÜCU: Vazgeçmedir. Söylenilen şeyden vazgeçip başka şey söylemedir.

Makber, makber değil bir türbe

Türbe değil bir mâbed

Mâbed değil bir küre

Küre değil bir fezâ-yı bî-intihâ olmalıydı (Abdülhak Hamid Tarhan)

www.harunardic.net 18
21-) TERDİT(BEKLENMEZLİK): Şiirin sonunun hiç umulmayan bir sonuçla bitmesidir.

Ben güzel günlerin şairiyim Dişin mi ağrıyor?

Saadetten alıyorum ilhamımı Çek kurtul.

Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum Başın mı ağrıyor?

Mahpuslara affı umumiden… Bir çeyreğe iki aspirin.

Çocuklara müjdeler veriyorum Verem misin?

Babası cephede kalan çocuklara… Üzülme, onun da çâresi var,

Fakat güç oluyor bu işler Ölür gidersin….

Güç oluyor yalan söylemek… (Sabri Soran)

(Melih Cevdet Anday)

www.harunardic.net 19
Derse Kısa Bir Ara :)

ÖZDEMİR ASAF - HER NEYSE VE HİKAYESİ:

Özdemir Asaf, hoşlandığı kadına açılmak ister.. Kadına bütün güzellikleri sıralar, Türkiye için

İstanbul’un, İstanbul için gecenin, gece içinde yürümenin, yürürken de düşünmenin ne kadar

güzel ve önemli olduğunu anlatmaya çalışır. Fakat sözü o kadar evirip çevirmesine rağmen bir

türlü kadına getiremez ve kendisi için onun da bu kadar önemli olduğunu söyleyemez.

Sonunda “her neyse” deyip kalkarlar ve şiir artık yazılmıştır

Her Neyse

Türkiye’de İstanbul ne ise,

İstanbul’da gece ne ise

Gecede yürümek ne ise

Yürürken düşünmek ne ise

Seni unutamamacasına düşünmek ne ise

Unutamamanın anlamı ne ise

Seni sevmek ne ise

Saklayayım mı yok söyleyeyim derken

Birden aşka düşmek ne ise

Her neyse.

Haksızlığı her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur. (Ahmet Hamdi Tanpınar )

www.harunardic.net 20

You might also like