Professional Documents
Culture Documents
Bedii Faik - Pablonun Gulusu
Bedii Faik - Pablonun Gulusu
Gülülü
Hill
Bediî FAİK
İ S T A N B U L
19 7 3
B A Ş L A R K E N
B. F„
8
P a r t i başkanı Pablo, güneş batıncaya kadar tar
lalarındaki işçilerin başındaydı.
«— Ha aslanım. Ha yiğidim...» durmadan dürtük-
ledi durdu onları.
Aslında hepsinden çok iş yapardı. G ü d ü mü güç
lü, becerikli mi becerikli... Ama bayılırdı elbirliğine.
Etrafında adamlar olsun, hem çalışsın, hem de onları
coştursun ve gülüş ahenk iş görülsün!..
Pontino köyüne tepeden baktınız m ı ; Pablo'nun
tarlaları böyle bir çalışmanın mahsulü olduklarını da
hemen anlatırlar doğrusu!. Ekinler kıkırdar, meyve a-
ğaçlan rüzgârda âdeta salına salına şarkı söylerler...
Ve çitlerde, hendeklerde, öylesine bir intizam ve kes
kinlik görülür ki, bütün bu yeşermenin, fışkırmanın,
kılı kırk yaran bir hak dikkati içinde sınırlandığı bel
lidir.
9
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
10
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
11
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
12
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
13
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
14
Pablo, son toprak bölümünü de, çapasını âdeta
vınlatarak kabartıp, mıncıklanmış bir pasta yığınıma
döndürdükten sonra, bağırdı :
— Haydi bakalım, toplayın öteyi beriyi. Paydos,
fyice karanlık inmeden dönelim.
İşleyen eller şıp durdu... Kıç ceplerden çıkarı
lan koskocaman mendiller terden sırılsıklam yüzlerde
gezdirildi. Destilerdeki son su kalıntıları havaya açıl
mış etli dudaklı, pırıl pırıl d i ş l i , ama hepsi de hayli ko
caman t i p i k Tekelon ağızlarından içeri boca edildi
ve az sonra bütün kafile, deyme mangada bulunmaz
bir çabukluk ve düzen içinde, asfalta çıkan patikada
yürümeğe başladı. Tam 14 kişiydiler. Başta Pablo yü
rüyor, ardında Sanşez, Unos sonra ihtiyar Manuel, o-
nıın arkasından da Pilar ananın kara saçlı ve iri k a r *
15
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
17 F. : 2
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Ve sonra dönüp
birden gürledi :
— M i l l e t sensin
arkadaş!.. İstiyo mu
sun gelsinler, sor
bakalım önce kendi
ne!..
— Yok, dedi An-
tonio kayıtsızca, ba
na sorarsan, gene şu
düzeni i s t e r i m .
Nasırlı elleriyle
de dar patikada çif-
t e r l i tekeri i yürüyen
arkadaşlarını gösteri
yordu .
— Yani istediğimiz gibi yürüyüp gidiyoruz i ş t e .
Yalnız benim diyeceğim, şayet öyle bişey olsa, acaba
gene senin peşine mi takarlardı bizleri diye araştır
mak... Ama madem milletin dediği olurmuş, yürü git
sin arkadaş, gene baştasın demektir.
— Ne zannettin ya, dedi sırık Benito hemen için
den kıs kıs gülerek, ulan sen m i l l e t olduğunu bile baş
kan söylemese bilebilir miydin doğru söyle.
— Yoo... bilirdim ya, dedi Antonio kalın perdeden,
kaç kez öğrenmişimdir bunu. Eskiden bilemezdik onu,
eskiden yani siz çocuktunuz o günler. Şu parlak Röber-
tonun anası Piler bilir onu. Manuei bilir, ben b i l i r i m .
Carlos baba dikâlâsını bilir, eh bizim başkan da bilîr
ya...
Roberto adının geçmesinden hemen yararlanarak
lâfa karıştı :
Í8
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
20
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
21
PABLG'NUN GÜLÜŞÜ
22
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
23
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ <
24
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
26
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
27
PABLO'NÜN GÜLÜŞÜ
28
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
31
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
32
3
33 F. : 3
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
34
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
35
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
33
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
37
Sabah erkenden uyanan Pablo, gözlerini bir süre
tavana dikip öylece kaldı. Sonra başucundaki çalar
saate baktı: Altı... Aşağıda gezinen Konçita'nın terlik
lerinden çıkan ahenkli tıkırtı ve burnuna kadar gelen
mis gibi kahve kokusu, yüreğindeki garip cızırtıyı he
men çekip almıştı. Gerindi, sonra hızla yatağından
fırlayıp, çiçekli perdeleri açtı. Hava henüz pusluydu
ama, karşıdaki kilisenin küçük çan kulesi üzerinde be
lirmeğe başlamış bir aydınlık, güneşli bir günü müj
deliyordu.
Pablo, herşeyini kendi eliyle yaptığı ve pek övün
düğü küçücük yıkanma odasına girerken, aşağıdan
Konçita seslendi :
— Kahvaltın hazır... Çabuk o l ! . .
Alelacele yıkandı ve saçlarında su damlacıkları
39
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
40
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
41
PABLO'NÜN GÜLÜŞÜ
42
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
44
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
46
Artık Pontino bütünüyle uyanmıştı. Okul çocuk
ları sırtlarında çantaları olduğu hâlde, herşeyden ha
bersiz cıvıldaşarak meydandan sıçraya sıçraya ge
çiyorlar, çakılları tekmeleyip, birbirlerini itekliyen oğ
lanlardan kaçmağa çalışan kara saçları, örgülü kızlar
çığlıklar atıyorlardı.
Pablo bir süre kapı önünde durup çevresini süz
dü. Önünden geçen çocukların hemen hepsi ona el
salladılar, o da keyifle sırıtarak karşılık v e r d i . Pek
çoğunun adlarını b i l i y o r :
— İyi misin Pedro, merhaba Munoz, aferin Anita,
dik yürü bakayım Diyaz, diye bir kısmına sesleniyor
du.
Ama az sonra, okulun önünden geçerken kapıya
dikilmiş öğretmen Pesos'u görünce gerçekten sarar
dı. Kara kuru, islenmiş bir söğüt dalı gibi sırtı bükül-
47
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
49 F. : 4
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
50
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
51
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
52
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
53
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
54
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Bütün Tekelon-
ya'nın en az yarısı ve
Özgürlük Partisi men
suplarının yüzde dok-
sandokuzu gibi, o da
liderleri Juan Domin-
gez'e bağlı hattâ ne
bağlısı, deliler gibi (
hayrandı. Pablo'nun
sorusuna Alerkon bir
süre önündeki kâğıt
ları karıştırarak hiç
cevap vermedi ve
sonra aradığı bir mek
tubu ona uzatarak:
— Al dedi, kendin oku da gör nasıl olduğunu?
Bu, Özgürlük Partisi Genel Merkezinin antetini ta
şıyan bir mektuptu. Teşkilâta yazılmış ve Juan Domin-
gez'in koskocaman imzasıyla süslenmişti. Pablo şöyle
bir toparlandı ve okumağa koyuldu. Okudukça kızarı
yor, yutkunuyor, harfler bazan gözünde büyüyor ba-
zan küçülüyor, ama Pablo'cuk artık kendini havalarda
hissediyordu.
Zira koskoca Domingez, o dev o erişilmez Domin
i e z de bütün teşkilâta sabır tavsiye ediyordu!..
Pablo, gururdan kanatlanmış Pablo, mektubu tit
reyen ellerle Alerkon'a uzatırken gözlerindeki yaşı
saklamak için, damalı mendilini hemen yüzünde gezdir
meğe başlamıştı.
Ve işte bu keyifledir k i , büsbütün açılarak Aler
kon'a lâfın sonunda Konçita'nın rüyasını dahi anlat
mak cesaretini bulmuştur.
55
A
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
56'
Parti binasının sundurması üzerinden, meydanın
öte yanındaki kilisenin kapısı önüne kümelenmiş hal
ka bir süre baktıktan sonra, ihtiyar Manuel, gerisinde
dikilen paytak Antonio'ya :
— Şu kızıllar bu kez «Ya hep, ya hiç» oynuyorlar,
dedi.
— Hı... dedi Antonio elindeki kurşun kalemi kes
kin çakısıyla yontarak, doğru dedin, ya battılar ya çık
tılar. Hesapları bu!..
— Ama, dedi Manuel, kilisenin beline vurmak
tekin değildir. Teper... teper. Belkim geç teper ama
gene de teper...
Antonio kuşkulu kuşkulu sırıttı :
— Kilisenin beline vurmadan da kızıllık yapılmaz
k i . . . Hazreti İsa efendimiz bunların Nelin'Ierini...
57
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
58
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
59
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
68
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
61
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
62
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
63
7
65 F. : 5
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
66
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
67
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
68
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
«Teğmen Ramirez.
İlçe Jandarma K.
Sayın komutanım, dün akşam Pontino'da önce ge
riciler tarafından başlatıldığı ihbar edilmişse de, sa
baha kadar süren esaslı soruşturmamız sonunda, hiç
bir gericinin katılmayıp, ancak hepsi cumhuriyetçi sos
yalist partisi üyelerinin eşleri olduğu halde, dinlerine
aşırı bağlı bazı kadınların, kilise kapısına asılmış bu-
69
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
70
8
71
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
72
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
73
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
74
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
75
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
76
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
77
Öğretmen Pesos yanılmamıştı.
Diaz yoldaş, komünist partisinin ilçe başkanlığr
odasında, Rezilopez'in ağzından tükürük baloncukları
saçarak anlattıklarını dinledikten sonra, hemen tele
fona yapışmış ve doğruca il örgütünü aramış, orada
karşısına çıkan görevliye durumu bildirmiş ve sonra
sormuştu :
— Böyle bir buyruğun hemen verdirilmesi için ne
kadar süre ister?
Konuştuğu, il merkezinin propaganda görevlisi ve
yeni hükümetteki bakanlardan birinin de kardeşi olan
Lamas'tı. Güldü :
— Düşündüğün şeye bak, şimdi il'deki komutanı
telefonla arar hallederim. Sen de adamına söyle, ya
rın sabah Pontino'yu ellerinde saysınlar!.
79
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
80
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
81 F. : 6
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
82
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
83
10
85
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
86
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
87
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
88
11
89
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
90
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
92
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
94
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
95
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
96
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
97 F. : 7
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
99
12
101
PABLO'NÜN GÜLÜŞÜ
102
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
103
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
104
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
105
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
107
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
108
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
109
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
110
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
112
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
113 F. : 8
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
114
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
115
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
117
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
119
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
120
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
121
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
122
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
123
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
124
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
125
PABLO'-NUN GÜLÜŞÜ
126
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
127
14
130
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
131
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
132
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
133
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
134
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
135
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
136
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
!37
15
139
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
1.40
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
141
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
142
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
143
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
144
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
145 F. : 10
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
146
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
147
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
148
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
149
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
150
76
151
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
152
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
153
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
154
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
155
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
156
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
157
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
158
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
159
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
160
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
161 F.: 11
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
162
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
163
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
164
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
165
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
166
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
167
17
169
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
170
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
171
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
172
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
173
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
174
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
175
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
176
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
177 F. : 12
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
178
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
179
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
180
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
181
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
182
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
183
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
184
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
135
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
186
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
187
78
189
PABLO'NUN GÜLÜvŞÜ
190
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
bir avuç kızıla âlet olmaktan ötede hiç bir şey ya-
pamıyacağı anlaşılmıştır. Bu arada asıl zararı çeke
cek olan da tabiî memleket. Ve işte bunun içindir
ki, artık daha fazla susamayız.
Masanın ortasındaki tekila şişesine doğru,
hamle eden, Orlando Kuvas, boşalmış kadehini t e k
rar doldururken, sordu:
— Nasıl bir konuşma yapmayı düşünüyorsunuz
Sayın Başkanım?.
Domingez, ordu müdahalesine kadar, Dışişleri
Bakanlığı yapmış olan Kuvas'a, bir süre dalgın dal
gm baktıktan sonra:
— Gayet açık dedi, komünistlerin isteklerini
yaparak, onları susturma yolunun yanlış olduğunu
söyliyeceğim. Bunun komünistleri büsbütün azdır
maktan başka bir sonuç veremiyeceğini anlataca
ğım...
Ve birden elini masaya güm diye indirerek ba
ğırdı:
— Bundan sonra Tekelonya'nın büsbütün altını
üstüne getireceklerine inandığım içindir k i , kızıllar
üzerine daha çok dikkat çekmeğe çalışacağım. Bi
zim görevimizdir bu ye ben inanıyorum ki, bir avuç
kızıl lâfazanın ağız kalabalığına inanmış olanlar dı
şında, bütün halk kütleleri ve yenilmez ordumuzun
çoğunluğu bilhassa bu bildiriden sonra, tehlikeyi da
ha açıklıkla göreceklerdir...
Eski millî eğitimci Nantes, filozofça başını sal-
lıyarak Başkanı onayladı:
— Aynı kanıdayım Sayın Başkanım, İsa hakkı
için, kızılların azgınlığına sınır yoktur artık ve böy-
191
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
192
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
193 F. : 13
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
194
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
195
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
196
PABLO-NUN GÜLÜŞÜ
197
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
198
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
199
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
200
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
201
19
203
Hırsından kekelemeğe başiıyan Antonio'yu bir
süre gülerek izleyen Pablo lâfa g i r d i :
— Anladık oğlum, anladık. Ben de biliyorum
bunları. Ama sizden farkım, bütün bu lâf ebeliğinin
beni bozmaması, sizde ise hemen karınca basmış
çürük yemiş gibi delikler, oyuklar açması..
Roberto, beyaz dişlerini göstererek güldü:
— İyi ya, sen Başkansın elbet. Bi farkın olma
saydı, biz de seni seçmezdik ki..
Pablo keyifle sırıttı:
— Öyleyse beni dinleyin, ne var ortada? önce
kızıllar bir oyun çevirdiler, yaktılar yıktılar ve bu dü
zenbazlıklarını mîllet yapmış gibi göstererek...
Sırık Benito atıldı:
— Pontinolular yapmış gibi..
Pablo, lâfının kesilmesinden hırslı:
— Kes ulan dedi, anladık Pontinolular yapmış
gibi göstererek, kendi isteklerini sürdürmenin yolu
nu açtılar.. Hükümet de yuttu bunu ve onları öven
bir bildiri yayınladı. Bu bildiride de bir takım kızıl
isteklerini yapacağını söyledi...
Manuel homurdandı:
— İyi halt işledi..
Pablo, ihtiyara ters t e r s baktıktan sonra, de
vam e t t i :
— Halt malt, işledi bunu. Ama işledi de ne ol
du?.
— Daha ne olacak, dedi gene ihtiyar Manuel'
onun kızmasına hiç aldırmadan, baksana şu Rezilo
pez köpeğini ilçe belediye meclisine hemen üye
yaptılar. Avelino eşeğini köy yönetim kuruluna yer
leştirdiler. O öğretmen hergelesinin altına bir cip»
204
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
265
PABLOTSrUN GÜLÜŞÜ
206
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
207
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Pablo devam e t t i :
— Bitmedi elbet. Nasıl ilkinde bitmediyse, na
sıl ikincisinde kalmadıysa, elbette bunda da kalmı-
yacak. Ne dedi daha bir kaç gün önce bizim Domin-
gez?. Bu kızılların isteklerine sınır yoktur dedi, bun
lar istedikçe isterler ve aldıkça daha da isterler de
di..
Manuel gene dayanamayıp homurdandı:
— Veren oldukça neden istemesinler?.
— Hah, dedi Pablo tam işte şimdi üstüne bas
t ı n arkadaş, veren oldukça isteyecekler. Ama ya ve
ren kalmazsa? Yahut da verenin daha çok vermeğe
gücü yetmez olursa?.
Antonio, birden uyanmış g i b i :
— Dur hele sayın Başkan dedi veren şu Neros
Cavalos denen herif değil mi?.
— Evet, dedi Pablo elbet o ve destekçileri!..
— Yoo, dedi Antonio bu sefer, yaş o zaman se
nin dediğin.. Bu herifi biz deviremiyeceğimize göre,
demek ki kızıllara hep verecek!..
Pablo kurnaz kurnaz güldü:
— O verecek ama, meselâ bizdeki Avelino yu a/.
Ne verdi buna? Köy yönetimine katılmak!.. Halbuki
bu ne yapabiliyor? Aramıza katılamıyor, yönetim
toplantılarında dediklerini kabul ettiremiyor.. Böyle
ce gide gide nereye varacak?.
— Ne bileyim ben, dedi Antonio, anasının do
nuna varsın isterse..
— İsterse varsın ama, dedi Pablo, asıl nereye
varacağını söyliyeyim ben. Az sonra Avelino da, di
ğerleri de, yani şu kızılların oyunları sonucu işbaşı
na sürülmüş olanların topu birden, kendi kendileri-
208
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
209 F. : 14
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
210
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Sırık Benito k e y i f l e n m i ş t i :
— Oo, dedi, desene cümbüş asıl bundan son
da başlıyor be başkan!.
— Ha şunu bileydin, dedi Pablo, işin bundan
sonrasında seyir var seyir! Kızıllar şu Neros Cava-
los denilen herifin tepesinden önce memlekete, son
ra tünedikleri başa pisleyecekler.. Biz de bir güzel
seyredip, onlara güvenenlerin burnuna burnuna ciga-
ramızı üfliyeceğiz!..
Manuel, yarımtı bırakılmış meraklı bir hikâye
nin ille de sonunu isteyen bir çocuk saflığıyla sor
du:
— Sonra?..
— Sonrası da belli, dedi Pablo kahkahalar ata
rak, bizim ordu işte asıl o zaman bunlara bi yönele
cek, bi sopa çekmeğe başlıyacak ki, nereden geldik
lerin! şaşırıp kalacaklar..
— Hin.., dedi Antonio keyifle, hani bizim San-
çez, ikide birde kendisini kandırarak parasını çeken
o haylaz yeğeninin en sonunda ne mal olduğunu an
ladığı zaman, nasıl sopadan g e ç i r m i ş t i . . . Pilar anay
la yetişip de kan içinde bıraktığı oğlanın başucun-
dan zorla çektiğimiz zaman «Ne yaptın be Sançez?
Elinden bi kaza çıkacaktı, deli misin?» dedikti de, ne
cevap verdiydi bilir misiniz?. Siz bu bokun ne mal
olduğunu hep bildiğiniz için. size tuhaf gelir şimdi
benim sopa ama, bi de bana sor sen dedi, ben bunca
yıl atılması geç kalmış bi dayağı attım ona!..
Durdu, tütünden sararmış kirli dişlerini göste
rerek, ekledi:
— Yani sizin anlayacağınız, kanmışın, aldanmı-
şm dayağı daha hızlı oluyor!..
211
20
213
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
214
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
215
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
216
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
217
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
218
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
219
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
221
PABLOTSİUN GÜLÜŞÜ
222
21
223
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
224
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
225 F. : 15
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
226
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
227
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
228
PABLO'N UN GÜLÜŞÜ
229
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
230
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
231
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
232
İ'ABLO'NÜN GÜLÜŞÜ
— Hiçbirşey olmaz
Sayın Generalim. Hiç
şüphe yok kızıllar köpü-
rürler ama, kuyruklarını
apışlarına tıkıp giderler
pekâlâ. Başbakan da ne
yapacak, eğer bırakırsa
nız makamında kalır ve
yerlerine kimi isterseniz
oynıya zıplaya koyar...
Amiral Carmilio ken
dini tutamayıp p a t l a d ı :
— Demek bu derece
şahsiyetsiz ha?..
Hiç kimse ses çıkarma
dı ve cevap âdeta bizzat
Başbakan Cavalos'tan geldi. Evet aynı anda odaya g i
ren Başkomutanın yaveri, mahmuzlarından kıvılcımlar
çıkaran bir esas duruşun ardından :
— Efendim, demişti. Başbakanlıktan telefon e t t i
ler, radyoyu dinlemenizi rica ediyorlar!.
Ve hemen koşarak açtığı radyodan dökülen bizzat
Başbakan Neros Cavalos'un sesi olmuştu.
— Aziz Tekelcnlar, diyordu hiç fütursuzca, ülke
miz kökü dışarda olan bir kızıl tertibin kurbanı edil
mek isteniyor... Hükümetimizce işbaşına geldiğimiz
günden beri dikkatle izlenmekte olan bu kızıl faaliyet,
bugün artık su yüzüne çıkmış ve yıllardan beri ülkede
kendilerinden olmıyan ne varsa zararlı, kim varsa ge
rici ve tutucu sayan bu kızıl sapıklar nihayet, en adî
tertiplere ve sabotajlara kadar eylemlerini vardırmış-
233
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
235
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
236
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
238
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
239
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
240
23
241 F. : 16
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
242
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
243
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
244
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
245
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Martinez meraklanmıştı :
— Anlat anlat seni dinliyorum.
Pablo bu sefer gözlerini kısarak Martinez'e kısa
bir süre baktıktan sonra :
— Önce sana bi sorum var kumandan, dedi, sen
şu komünist toplama işinin yürekten olduğuna inanı
yor musun?
Martinez yutkundu, Sonra başını iki yanına hafif
çe sallıyarak :
— Eh, dedi, başlangıçta t e r s t i işler ama, artık
düzeldi besbelli. Hele şu kızılların yediği bunca halt
ortadayken, başka ne olabilir ki?..
— Hah, dedi Pablo. İşte bence burada durmalısın
biraz ve hiç de acele etmemelisin. Varsın seninkiler
memleketin her kesiminde avlanmağa koyulsunlar...
Birbirlerini geçmeğe çalışsınlar... Sen bekle!.. Neden
dersen, iki yararı var bunun? Bi tanesi kızıllara karşı
sizinkilerin ve hükümetin giriştikleri bu hareketin yü
rekten olup olmadığını ancak vakit geçince görebile
ceğiz. İkincisi de bu arada işler tersine dönerse, en
akıllı senin davrandığın meydana çıkacak ve bu sefer
sen kârlı olacaksın!..
— Yâni, dedi Martinez, yolumuzu, bozmıyalım
diyorsun ha?..
Pablo, aynı sükûnet içinde konuştu :
— Bence öyle... Düşün bi kez, kızılların ne bok
olduğunu bilmeden onlara arka çıkan bu Neros Cava-
los dangalağı değil miydi? Sonra ne oldu? Herifler
şımarıp da memleketi gene dumana ve gürültüye
boğunca, kıçı sıkışıp hemen döndü ve bu sefer haydii
komünist toplatmağa g i r i ş t i . Seninkiler de bu ineğin
246
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
247
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
248
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
249
PABLOTSFUN GÜLÜŞÜ
250
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
251
PABLO 'NUN GÜLÜŞÜ
252
Eğer aynı gece radyo, yukarı Tekelonya'da ik :
bankanın kızıllar tarafından soyulduğu ve önemli iki
demiryolu köprüsünün de uçurulduğu haberini verme
seydi, Pontino'daki o bir avuç kızıl için gerçekten de
fazla kuşkulanacak kaygılanacak birşey yoktu ama,
ne yazık ki, başka kesimlerdeki ülküdaşları durmuyor
lardı... Ve tutuklamalar arttıkça, dışarda kalmış olan
lar kudurup mutlaka birşeyler karıştırıyorlar, bu defa
onlar daha azdı diye tutuklamalar artıyor ve bu iş böy
lece sürüp gideceğe benziyordu
Nitekim o gece radyodan olup biteni dinleyen Lo-
pez karının üniversiteli kızıl oğlu çeneleri birbirine vu
ra vura bir süre odayı arşınladıktan sonra anasına :
— Çıkar bakalım, dedi, kaç paran varsa...
Lopez ellerini iri memelerinin üzerine bastırırken
heyecan içinde sordu :
253
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
— Ne yapacaksın?
— Ne yapacağım, dedi oğian tıkanır gibi, kaç
mağa çalışacağım.
— Nereye kaçabilirsin ki?
— Hele burdan bir çıkayım da, nereye olursa
kaçmağa çabalayacağım elbet. Hadi durma da getir
şu paralan.
Lopez koştu, odasındaki sandığın dibine tıktığı
küçük çekmeceyi alıp geldi :
— Al işte neyim varsa, hepsi burada al alması
na ama, burada sana dokunan olmadı k i , niye kaça
caksın?
Kızıl oğlan paralan hırsla sayarken :
— Sen bakma buradaki durgunluğa, dedi. Bence
bir tuzak bu. Kim bilir ne korkunç bir oyun hazırlıyor
şu Pablo denilen faşist köpekle adamları. Ben bu ses
sizliği hiç beğenmiyorum aslında. Düşünsene, her
yerde bizimkilere yapmadıklarını komıyacaklar da,
bu Pontino'da kimse kılımıza dokunmayacak, olacak
şey mi bu? Senin buna aklın yatıyor mu?
Lopez âdeta inledi :
— Doğru belki ama, ya yanılıyorsak?
— Hadi ...hadi, dedi, oğlan gene hırsla soluya
rak, duymadın mı, Tekelonya'da bizim bütün önemli
merkezlerimizi bastılar. Bir alay belge artık ellerinde.
Bunların arasında tabiî bizim gönderdiklerimiz de var.
Lopez, iri kara gözlerini açarak sordu:
— Ne çıkar bundan?
— Ne çıkacak? Sadece şu çıksa yeter, biz Pesos
hocayla birlikte Pontino'da ilk ağızda imha edilmesi
gereken faşistlerin listesini yapmıştık. Onu bulup da
bunlara bildirseler yeter...
254
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
255
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
256
PABLO 'NUN GÜLÜŞÜ
257 F. : 17
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
258
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
260
PABLÛ'NUN GÜLÜŞÜ
261
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
262
Ertesi sabah Antonio, hemen akrabası er Ze-
nos'u bulmakla işe başladı. Hâlâ ağzından sular akı
t a n geceki maceranın heyecanı üzerindeydi ama, saf
Zenos'ta bunu görecek keskin bakış ne gezer? Zâten
o da buna güvenmişti. Pablo olsa, yahut o hınzır Be-
nito, hattâ ihtiyar Manuel olsa, alimallah daha ağzını
açmadan burnunun titreyişinden işi çakarlardı da, An
tonio nerelere gireceğini bilemezdi ya... Allah'tan er
Zenos'un ne o taraklarda bezi vardı, ne de Antonio
gibi sevdiği bir kişiden şüphe edecek yüreği!..
Lopez'le birlikte işi iyi de planlamışlardı doğrusu.
Kadının sıcacık gövdesine doymak bilmez bir iştahla
kimbilir kaçıncı sarılışmdaydı ki, Lopez kulağını gı
dıklayan alevli nefesiyle ona meseleyi açmış ve oğ
lunun kaçışı dolayısiyle kendisine bir fenalık gelme
mesi için, işi çavuşa ne şekilde bildirmeyi düşündü-
263
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
264
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
265
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
266
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
267
26
269
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
270
PABLO 'NUN GÜLÜŞÜ
271
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
272
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
273 F. : 18
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
274
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
275
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
276
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
277
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
278
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
279
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
280 I
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
281
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
282
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
283
PABLO 'NUN GÜLÜŞÜ
284
27
287
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
288
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
289 F. : 19
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
290
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
291
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
292
PABLO'NÜN GÜLÜŞÜ
— Nee?.
Martinez elini kaldırıp hepsini susturdu:
— Durun, telâş etmeyin de anlatayım. İlçeden
bir yazı aldım, az önce geldi. Bi de baktım, Ponti-
no'da ne kadar Özgürlükçü varsa, hepsinin adı sıra
lanmış ve altına da, «Köyünüzdeki bu kişilerin hâli
hazırda orada bulunup bulunmadıklarının acele olarak
bildirilmesi diye de yazılmış!.. Hepiniz listede var
sınız.
Pablo'nun kaşiarı, kaş çatmanın son haddine ka
dar çatılmıştı, sordu:
— Yani ne çıkar diyorsun bundan?.
— Bilmem ki, bi defa herhalde iyi bişey çıkmaz
diyorum. Sonra da, bunca kızıl varken ne demeğe siz
leri soruyorlar diye de merak ediyorum elbet.
Antonio güldü:
— Hep özgürlükçüleri sorduklarına göre, belki
gene hava değişti de, bizden yararlanacaklardır.
Martinez yüzünü buruşturarak acı acı gülümse
di:
— Keşke öyle olsa ama, hiç sanmam.
— Eee? dedi. Pablo, ne yapacaksın şimdi?.
— Hiç, dedi, Martinez, ne yapılır, hepsi hurda
dır ve tümü de Özgürlük Partisi mensubudur diye ce
vabı yazdım, gönderdim bile.. Sonra da kalkıp bura
ya size bilgi vermeğe geldim.
Pablo içi rahatlamış gibi gülümsemeğe çalışa
rak:
— Sağol Çavuş dedi, bekliyelim öyleyse... El
bet yarın kokusu çıkar. Bana kalırsa, bi bit yeniği var
dır bu işde ama ne?
Sonra Roberto'ya dönüp:
293
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
294
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
295
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
296
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
297
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
298
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
299
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
300
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
— Oturun yerinize,
Hırslarından t i r t i r titriyerek yerlerine oturdular.
.Antonio haç çıkarırken homurdandı:
— Ey İsa, duy bunu!..
— Eee? dedi, bu sefer teğmen Ramirez sırıta
rak, ne dersiniz bakalım buna Bay Pablo?.
Pablo güldü:
— Doğrudur derim.
Genç Roberto hırsla Başkanına döndü:
— Doğru mu dersin?.
Ama aynı anda, meseleyi o da hemen kavrayı-
vermişti.
Pablo tekrar gülmeğe başladı, hem de bu sefer
kahkahalar da atarak:
— Sayın Teğmenim dedi, çaktım şimdi dalgayı,
ama içyüzünü görünce sen de şaşacaksın şimdi..
Ramirez masaya bir yumruk indirirken:
— Ben, dedi, bunda gülünecek, birşey görmüyo
rum arkadaş. Komünistlerle mektuplaştığınızı söylü
yorum. Sen de kabul ediyorsun. Ne varmış bunun iç
yüzünde artık!.
Pablo hiç istifini bozmadı:
— Var ya, dedi, bizim Felicio babanın geçimi
var.
Felicio lâfını duyan diğerleri de çakmışlardı ar
tık meseleyi, onlar da gülmeğe başladılar. Öyle ki,
Antonio ile Benito sarsıla sarsıla gülüyorlar ve göz
lerinden gelen yaşları kollarının yenine silerken:
— Ulan amma iş ha.. Bak bu hiç aklımıza gelme
di diye söyleniyorlardı.
Teğmen masaya bu defa iki yumruğunu indirir
ken:
301
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
302
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
303
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
304
28
305 F. : 20
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
306
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
307
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
308
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
309
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
310
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
Manuel atıldı :
— Öğretmeni sayma, bir haftadır hastayım d i
ye okulun kapısına bir yafta koymuş ama, bana, so
rarsan kaçtı o!.
— O kaçtıysa diğerleri yeter, dedi Antonio..
Ve sonra Pablo'ya dönerek ekledi :
— Ne dersin bu defa sayın Başkan? Çavuşu yak
ma pahasına da olsa, gene dokunmayın bizim kızıl
lara diyecek değilsin herhalde!.
311
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
313
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
314
PABLO'NUN GÜLÜŞÜ
— SON —
315