You are on page 1of 16

GEORGES PEREC

KAYBOLUŞ
Ayrıntı: 400
Edebiyat Dizisi: 142
Kayboluş
Georges Perec
Türkçeleştiren
Cemal Yardımcı
Yayıma Hazırlayan
Alev Özgüner
Son Okuma
Mehmet Celep
Kitabın Özgün Adı
La Disparition
Éditions Denoël /1969
basımından çevrilmiştir.
© Éditions Denoël, 1969
Bu kitabın Türkçe yayım hakları
Ayrıntı Yayınları’na aittir.
Kapak İllüstrasyonu
Sevinç Altan
Kapak Düzeni
Arslan Kahraman
Düzelti
Ayten Koçal
Baskı
Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul
Tel.: (0212) 612 31 85 - 576 00 66
Sertifika No.: 12156
Birinci Basım 2005
Yedinci Basım Mart 2018
Baskı adedi 2000
ISBN 978-975-539-472-9
Sertifika No.: 10704

AYRINTI YAYINLARI
Basım Dağıtım Tic. San. ve Ltd. Şti.
Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.: 3 Cağaloğlu – İstanbul
Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11
www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr

twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari


Georges Perec
Kayboluş
EDEBİYAT DİZİSİ SON ÇIKAN KİTAPLAR

BİR SON DUYGUSU / Julian Barnes


HAYAT DÜZEYLERİ / Julian Barnes
MUTSUZLUK ZAMANLARINDA MUTLULUK / Wilhelm Genazino
KIRIK KÖŞELİ İLKBAHAR / Mario Benedetti
GECELERİ DAİRELER ÇİZEREK YÜRÜRÜZ / Daniel Alarcon
BİR BUĞDAY TANESİ / Ngũgĩ wa Thiong’o
İSTİSNA / Christian Jungersen
ORBITOR / Mircea Cărtărescu
KAYBOLUYORSUN / Christian Jungersen
İÇERDEKİLER / Victor Serge
TİBET ŞEFTALİ TURTASI / Tom Robbins
BAHAR / Sabine Adatepe
CHE’NİN BİRLİĞİ / Carlos Gamerro
EFENDİNİN GÜZELİ / Albert Cohen
FRANSIZ SAVAŞ SANATI / Alexis Jenni
ARADAKİ NEHİR / Ngũgĩ wa Thiong’o
BEDENİN GÜNCESİ / Daniel Pennac
ZAMANIN GÜRÜLTÜSÜ / Julian Barnes
ORBİTOR Göz Kamaştırıcı / Mircea Cărtărescu
KIRAÇ GÖKYÜZÜ / E. E. Sule
DENİZ DENİZ / Iris Murdoch
BAŞLAMA YERİ / Ursula K. Le Guin
SİLAHI SEÇMEK / Judith Kuckart
KARANLIK GÜZERGÂHLAR / John Ralston Saul
Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız / Natsuki Ikezawa
Nostalji / Mircea Cărtărescu
KELEBEKLER ZAMANI / Julia Alvarez
EVA / Ersi Sotiropoulos
Georges Perec
Kayboluş
Ge o rg e s P e r e c : Şaşırtıcı özgünlükteki yapıtlarıyla, anlatı
üslubuna ve şiire getirdiği yeniliklerle edebiyat dünya-
sında ayrı bir yer edinen Georges Perec, 7 Mart 1936’da
Paris’te doğdu, 3 Mart 1982’de Ivry’de öldü. Neredeyse
tüm yaşamı boyunca Paris’te yaşadı. İkinci Dünya
Savaşı’na katılan babası 1939’da öldürüldü. Almanlar
Fransa’yı yavaş yavaş ele geçirirken, Perec akrabaları
tarafından kırsal bölgeye götürüldü. 1942 yılı son-
larında Paris’te kaybolan annesinin de daha sonra
Auschwitz’de ölmesiyle, altı yaşında öksüz kaldı ve
halasıyla eniştesi tarafından büyütüldü. Yahudi kökenli
oluşunu ve anne babasını savaşta kaybetmesini hiçbir
zaman açıkça irdelemese de, bunlar yapıtlarında alttan
alta her zaman varolan unsurlar oldu.
7
Perec eğitimini tamamladıktan sonra, bazı dergilere
yazılar yazmaya başladı. 1965’te ilk romanı Les Choses.
Une histoire des années soixante (1965; Şeyler-Altmışlı
Yılların Bir Hikâyesi, Çev. Sevgi Tamgüç, Metis Yay.,
1998) ile Renaudot Ödülü’ne layık görüldü. O tarihten
itibaren birbiriyle hiçbir benzerlik taşımayan yirmiden
fazla kitap yayımladı.
Perec, 1960’ta Raymond Queneau ve François Le
Lionnais tarafından kurulan, Paris merkezli OuLiPo’nun
(Ouvroir de Littérature Potentielle-Potansiyel Edebiyat
Atölyesi) üyelerindendi. Italo Calvino, Harry Matthews,
şair ve matematikçi Jacques Roubaud’nun da üyesi oldu-
ğu, matematik, mantık ya da satranç gibi başka alanlar-
dan biçimsel olarak yararlanan, edebiyatı bu alanlardan
ödünç aldığı yeni yapılar ve örneklerle genişletmeye çalı-
şan OuLiPo’nun başını çeken edebiyatçılardan biri oldu.
Perec, romanlardan toplu çapraz bulmacalara, dene-
melerden taşlamalara, şiirlerden sözcük oyunlarına
çeşitlilik gösteren yapıtlara imza attı. Tersinir sözler,
evirmeceler, sözcük oyunları Perec’in yapıtlarından hiç
eksik olmadı.
1969’da hiç “e” harfi kullanmadığı La Disparition
(Kayboluş) adlı romanı yazdı. Kayboluş bir adamın
ortadan kayboluşunun hikâyesidir ve adamın kaybol-
duğu dünyada “e” harfi de kaybolmuştur ancak roma-
nın hiçbir karakteri dildeki yer değiştirmelerin, benzet-
melerin, tahrif etmelerin ve böyle bir evrenin boşluğu
doldurmak için giriştiği sonu gelmeyen hilelerin farkına
varmaz. Böyle bir dünyada arkadaşları Anton Ssliharf’i
boşuna arar ve birer birer yok olurlar.
İnsanın yaşadığı ortamı keşfe çıkan Perec, kimi
zaman sivri dilli bir alaycılıkla, kimi zaman da takıntılı
bir yöntemcilikle romanlar yazdı. Özel hayatı konu-
8
sunda her zaman ketum olsa da, yapıtları otobiyografik
unsurlarla doludur. 1973 yılında yazdığı La Boutique
Obscure, 1975’te kaleme aldığı W ou le souvenir d’enfance
(W Ya da Bir Çocukluk Hatırası, Çev. Sosi Dolanoğlu,
Metis Yay., 2001), 1978’de yayımlanan Je me souviens,
otobiyografik özellikleri daha öne çıkan yapıtlarıdır.
Perec’in en önemli yapıtlarından biri de 1978’de
yayımlanan ve Medici Ödülü’ne layık görülen La vie
mode d’emploi’dır (Yaşam Kullanma Kılavuzu, Çev.
İsmail Yerguz, Yapı Kredi Yayınları, 2001).
Harflerle ve sözcüklerle oynamayı çok seven Perec,
dili neşeli bir oyun ve keşif alanına, kapıları şiire olduğu
kadar derin felsefi düşüncelere de açılan bir laboratuva-
ra çevirmiştir.
Diğer yapıtları: Quel petit vélo à guidon chromé au
fond de la cour? (1966) [Bahçedeki Gidonları Kromajlı
Pırpır da Neyin Nesi, Çev. Cemal Yardımcı, Metis Yay.,
2010], Un homme qui dort (1967), Petit traité invitant
à la découverte de l’art subtil du go (1969, Pierre Lusson
ve Jacques Roubaud ile birlikte; İncelikli Go Sanatını
Keşfetmeye Çağıran Küçük Kitap, Çev. Kurtuluş Dinçer,
İmge Kitabevi Yay., 1998), Les Revenentes (1972),
Espèces d’espaces (1974), Ulcération (1974), Alphabets
(1976), Les mots croisés, precédés de considérations de
l’auteur sur l’art et la manière de croiser les mots (1979),
Un cabinet d’amateur (1979), La Clôture et autres
poèmes (1980), Récits d’Ellis Island, Histoires d’errance
et d’espoir (1980), Théâtre I, La Poche Parmentier
précédé de L’Augmentation (1981).
Ölümünden sonra, daha önce yayımlanmamış
kısa yapıtlarından yapılan derlemelerin en önemlile-
ri: Tentative d’épuisement d’un lieux parisien (1982),
Penser classer (1985), “53 Jours” (1989), Beaux présents
belles absentes (1974).
9
C e m a l Y a r d ım c ı : Kaybedenler cemaatindendir. Bu
konumunu kimi zaman içi kaldırmadığı ve etik bul-
madığı için, kimi zaman mükemmeliyetçiliği ya da
düpedüz tembelliği yüzünden yapamadıklarına borç-
ludur. Bu yüzden yaptıklarından çok yapamadıklarıyla
anılmak istemektedir.
Devrim (1976-1992), asal sayıları veren formü-
lün keşfi (1974-1996), keman çalmak (1982-1989), iş
dünyasında zirveye tırmanmak (1995-2002), ekolojik
tarım (1999-), amatör marangozluk (2002- ) ve yayın-
cılık (2003-2004) yapamadıklarına birkaç örnek olarak
sayılabilir.
Kalemini keskinleştirmek amacıyla yaptığı çeviri
çalışmaları arasında bu kitabın yanı sıra, İngilizce’den
çevirdiği Ursula K. LeGuin’in Hep Yuvaya Dönmek
(Ayrıntı Yayınları, 2002) adlı yapıtı da bulunmaktadır.
Bu günlerde karısı çalışırken ilk romanını yazmak
üzere eve kapanma mesleğine atılmak amacıyla enerji
biriktirmektedir.

10
Kayboluş
Kayboluş

Bir gürültü bir soluktur uzaklara kaçan


turnalar gibi süzülüp uçan bir karartı
(ki bir gıcırtıyı rüzgârlarla yaldızlardı
bir zamanlar) şimdi şakaklarında kan

Olmasa birisi adım adım koşan ardından


kirpiği ok kurşunlu ip kolunda kaskatı
Pusulasız talihin bağıyla ağzı tıkalı
kör sağır boşlukta kalsa o çıplak saksağan

yok olanın suskunluğu artık duyulmasa


kim anlardı (bu yazıya gömülü bir yasa
(dörtnala koşusunda bir aksama) arayıp
13
bulmadan bulanık akşam pusunda) burada
şudur anlatılan (ana fikir, ana kayıp)
sanat akrabadır savaş narasına (nokta)

J. Roubaud

14
Önsöz

Daha sonra anlaşılacağı gibi, burada,


korkunç kargışın başlangıcı anlatılır

Ü ç kardinal, bir haham, bir farmason amiral, Anglosak-


son bir holdingin oyuncağı olmuş sıradan üç politika-
cı, açlıktan ölüm riskinin ortaya çıkmış olduğunu radyo
konuşmalarıyla, ardından da duvar ilanlarıyla halka duyur-
dular. Başlangıçta onlara kulak asan olmadı. Güya bütün
iddialar yalan dolan, saptırmaydı. Ama kamuoyunun kula-
ğına kar suyu kaçmıştı artık. Bir cop ya da bir sopayla silah-
lanmayan kalmadı. Patronlara, parababalarına, iktidara
küfür yağdıran halkın, “Açız!” haykırışları dört bir yanı
sardı. Ortalık komplocu, kışkırtıcı kaynıyordu. Polis, hava
karardıktan sonra sokağa çıkamıyordu. Macon’da bir zabı-
15
ta saldırıya uğradı. Racamadour’da bir stokçunun malı yağ-
malandı. Yağmacılar tonbalığı, süt, kilo kilo çikolata, çuval
çuval mısır bulmuştu ama tamamı kullanılamaz durumday-
dı. Nancy’nin ortasında bir dörtyol ağzında kurulan giyotin,
bakanlık bürolarında çalışan yirmi altı müdürün canını aldı;
ardından iktidardan yana tavır almakla suçlanan bir basın
kuruluşunun binası yakıldı. Dört bir yanda ambarlar, silolar,
mağazalar soyuldu.
Daha sonra Arap, Yahudi ya da Şimali Afrikalı olanlara
karşı saldırılar başladı. Drancy, Livry-Gargan, Saint-Paul,
Villacoublay, Clignancourt kasabalarında Yahudi kıyımları
yapıldı. Ardından da bir hiç uğruna silah altındaki birkaç
garibanın canına kıyıldı. Kaldırımda, bir soytarının yatağa-
nıyla bir vuruşta boyunu kısalttığı polis müdürünün son
duasını yapmaya çalışan bir papaz yamağının suratına tü-
kürüldü.
İnsanlar bir kangal sucuk için abisini, bir simit için amca
oğlunu, kızarmış bir dilim için komşusunu, bir lokma için
tanımadığı birini vurmaya hazırdı.
6 Nisan Salı günü sabaha karşı yirmi dokuz noktaya ko-
nulan plastik patlayıcıların infilakı Paris’i sarstı. Uçaklar
Orly Hisarı’nı bombaladı. Alhambra cayır cayır yanıyor,
Institut duman olmuş, tütüyor, Hopital Saint-Louis kül olup
gidiyordu. Montsouris Parkı’ndan Nation’a kadar ayakta
kalan duvar yoktu.
Bu küstah saldırı karşısında bocalayan, ortamı yumuşat-
mayı başaramayan iktidar, karşıtları tarafından Palais
Bourbon’da aşağılayıcı alaylar, suçlamalar, hatta küfürlü,
sövgülü konuşmalarla topa tutuldu. Bu arada, bir yanda,
Orsay Rıhtımı’nda yirmi üç inzibat öldürülüyor; öbür yan-
da, Latour-Maubourg’da bir balıkçının kovasından bir ham-
si aşıran ama kaçamadan yakalanan bir Hollanda konsolosu
taşa tutuluyordu. Bir yanda Wagram’da, birkaç kuruş için
yalvaran bir garibana aç olmanın kibarlıkla bağdaşmadığını
16

You might also like