Professional Documents
Culture Documents
Başak BAYSAL*
Giriş
Sözleşme taraflarının anlaşması durumunda, taşınmazın kaba in-
şaat olarak teslimine bir engel yoktur. Bu sözleşme özgürlüğü ilkesinin
doğal sonucudur. Uygulamada anahtar teslimi inşaat sözleşmeleri kadar
taşınmazın kaba inşaat olarak devrini konu alan sözleşmelere de rastlan-
maktadır. Ancak, taşınmaz tamamlanmadan teslim edildiğinde taraflar
arasındaki olası uyuşmazlıklar da farklı bir noktaya taşınır. Örneğin,
taşınmazın tamamlanmadan tesliminden ne anlaşılması gerektiği taraflar
arasında sıklıkla ihtilaf konusu olmaktadır. Bunun dışında da birçok sorun
uygulamada gündeme gelmektedir1. Bu makale kapsamında amaçlanan
ise, Yargıtay kararlarından yola çıkarak, uyuşmazlıkların bir dökümünü
vermek ve getirilen çözümlerin yerindeliğini Borçlar Kanunu hükümleri
*
Doç.Dr., İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı.
zbbaysal@istanbul.edu.tr.
1
İnşaatın kaba inşaat olarak tesliminin kararlaştırılmasının aile hukukuna ilişkin bile so-
nuçları bulunmaktadır. Bkz. Yargıtay 8. HD., E. 2012/674 K. 2012/2008 T. 20.03.2012:
“Dava konusu meskenin kooperatif hissesi olarak evlilikten önce 14.10.1994 tarihinde
satın alındığı açıktır. Bu tarihte meskenin inşaat seviyesinin kaba inşaat halinde olduğu Yar-
gıtay duruşması sırasında gerek taraf asiller gerekse vekilleri tarafından ifade edilmiştir. Bu
durumda evlilik öncesi bu kısmın davalı Ş.’un kişisel malı olduğunun kabulü gerekir. Bu
nedenle davalının satın alındığı sırada meskenin kaba inşaat seviyesinin yapılacak hesapla-
malarda davalının kişisel malı olarak hesaplama dışında tutulması, kalan inşaat kısmının he-
saplamada dikkate alınması gerekmektedir. (…) Bu oranların hangi değerlerle çarpılacağı
hususuna gelince; evlilik öncesinde alındığı sırada kaba inşaat halinde olduğu taraflarca
ifade edildiğine ve bu kısım davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerektiğine göre
davacı ancak kaba inşaat dışında kalan kısım üzerinde katkı payı ve katılma alacağı tale-
binde bulunabilir”.
112 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
da sökülüp götürülen, yıkılan ve hasar verilen imalatlar mahsup edilerek, kiralananda bırakı-
lan imalatların dava tarihi itibariyle değerlerinin 43.570,00 TL olduğu belirtilmiştir. Karşı
Davacının taşınmazı 01.03.2005 tarihinde kiralayıp 30.03.2009 tarihinde tahliye ettiği
uyuşmazlık konusu değildir. Hemen belirtmek gerekir ki, kira sözleşmesinde kiralananın
kaba inşaat olarak kiraya verildiği ve sözleşmede sayılan eksikliklerin kiracı tarafından yapıla-
cağı ve bedelinin kira bedelinden mahsup edileceği kararlaştırıldığından, karşı davalı kiraya ve-
ren de imalat bedellerinin kira bedelinden mahsup edildiğini, kiracı tarafından sunulan ödeme
belgelerinin aksini kanıtlayamadığından, karşı davacı, dava konusu mecura yaptığı imalatları
kiralayanın muvafakatı ile yaptığından, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde,
imalatların yapıldığı tarihteki değerlerini isteme hakkına sahiptir. Mahkemece hükme esas
alınan bilirkişi raporunda dava tarihindeki imalat bedelleri nazara alınarak hesaplama
yapıldığından bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli değildir. Mahkemece imalatların
yapıldığı tarih belirlenerek akabinde bilirkişiden imalatların yapıldığı tarihteki değerleri
sorularak tespit edilmeli ve imalatların bir kısmının kırılarak, yıkılarak veyahut sökülerek
ortadan kaldırıldığı da nazara alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin değinilen bu hususları göz ardı ederek yazılı şekilde hüküm kurmuş olması
doğru değildir”. Kiracı kaba inşaatı kiraladıktan sonra ise kiracının yaptığı/yapmak iste-
diği ince işlerin BK m. 321 hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
3
Yapı kavramından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin detaylı bilgi için Kurşat, Zekeriya;
İnşaat Sözleşmesi, İstanbul, 2017, s. 60 vd.; Öz, M. Turgut; İnşaat Sözleşmesi ve İlgili
Mevzuat, İstanbul, 2016, s. 1.
4
Kurşat, s. 62.
114 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
5
Seliçi, Özer; İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Sorumluluğu, İstanbul, 1978, s. 4.
İnşaat sözleşmelerinin her zaman eser sözleşmesi niteliğinde olmasının bir zorunluluk
olmadığı yönünde, Kurşat, s.4 vd.
6
Uluslararası İnşaat Sözleşmeleri açısından tartışmasız bir öneme sahip olan ve temel
alınacak standart inşaat sözleşmelerine ilişkin hükümler içeren FIDIC kitaplarından
gümüş kitap, anahtar teslim inşaat işi söz konusu ise temel alınmaktadır (1999 Silver Bo-
ok-Conditions of Contract for EPC Turnkey Projects). FIDIC Kitapları iki bölümden
oluşur. FIDIC kitaplarının, ilk bölümü genel hükümlere, ikinci bölümü ise akdedilen
sözleşmeye özgü hükümlerin ne şekilde hazırlanacağına ilişkindir. İkinci bölüm taraf-
ların sözleşme serbestisi alanıdır; genel hükümlerin ne şekilde değiştirilebileceği ilişkin
örneklerle açıklamalar yer alır. FIDIC uyuşmazlıkları için detaylı bilgi için bkz. bu kitap-
ta Ekşi, Nuray,.....
7
Yargıtay 14. HD., E. 2014/1424 K. 2014/5071 T. 15.4.2014.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 115
8
Kuruoğlu, Murat; İnşaatçılar İçin Yeni İhale Düzeninde Pratik Teklif Fiyatı Belirleme
Yöntemi, İstanbul Ticaret Odası Yayını, Yayın No: 2003-50, Ankara, 2003, s. 39 ( www.
ito.org.tr/itoyayin/0012637.pdf).
9
Yargıtay 23. HD., E. 2013/1471 K. 2013/2698 T. 26.04.2013.
116 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
rum katta deposu olan dükkânların ve birinci normal kattaki iki dairenin
davacı arsa sahibine ait olacağı kararlaştırılmış ve sözleşmenin “Arsa Sa-
hibine Ait Bölümlerde Yapılacak İşler” başlıklı bölümünde, “dükkanlar
kaba olarak teslim edilecek, sadece kaba sıvaları yapılacaktır” şeklinde
düzenleme yapılmıştır. Somut olayda, bir takım eksik işleri olduğu iddia
edilen bodrum katların, davacı arsa sahibine ait dükkanların deposu
olduğu anlaşıldığından, anılan sözleşme hükümlerine göre, yüklenicinin,
bu bölümlere ilişkin yükümlülüğü kaba inşaat seviyesinde ve kaba sıvasını
yaparak teslim etmekle sona ermektedir. Öte yandan, sığınağa çöp odası
ve WC yapılmadığı ve boyasının yapılmamış olduğu tespit edilmiştir. Arsa
sahibi, sığınak, asansör, merdiven boşluğu vs. gibi bina ortak alanlarına
ilişkin olarak yükleniciden ancak sözleşmedeki paylaşım oranında eksik
iş bedeli talebinde bulunabilir. Ayrıca sözleşme kapsamından, sığınağa
çöp odası ve WC yapılması gerekip gerekmediği anlaşılamamaktadır. Bu
durumda, mahkemece, bilirkişiden binanın onaylı projesi de incelenerek,
yüklenicinin yükümlülüğünün, bodrum katları kaba inşaat seviyesinde ve
sadece kaba sıvasını yaparak teslim etmekle sona ereceği ve davacı arsa
sahibinin ortak alanlardan olan sığınak ile ilgili yalnızca sözleşmedeki
paylaşım oranında eksik iş bedeli talebinde bulunabileceği gözönünde
bulundurulup, bodrum katlarda bulunduğu ileri sürülen eksik işlerin
yüklenicinin yükümlülüğünde olan işlerden olup olmadığı, sığınağa,
onaylı projeye göre, çöp odası ve WC yapılmasının gerekip gerekmediği
üzerinde durulup eksik işler bedeline ilişkin denetime elverişli bir ek rapor
alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye
dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yargıtay 23. HD. E. 2013/8492K. 2014/1373T. 26.2.2014: “Davalı vekili, sözleşme uya-
11
cikmesinin olduğunu, sözleşmede taraf olan diğer arsa sahibi dava dışı kişinin herhangi
bir talebinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir”.
12
Oğuzman, M. Kemal/Seliçi, Özer/Oktay-Özdemir, Saibe; Eşya Hukuku, İstanbul,
2016, N. 1747.
13
Öz, İnşaat, s. 1. vd.
14
Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, N. 1748/1749.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 119
kiyetinin arazi ile geçebilmesi için MK m. 728 hükmünde yer alan nite-
likte olmaması gerekir. Bununla birlikte bir eserin ortaya çıkarılmasının
hedeflendiği inşaat sözleşmesi bakımından yapının taşınır veya taşınmaz
yapı olması arasında fark yoktur15.
Satış sözleşmesinde inşaat sözleşmesinden farklı olarak, amaç
sadece satılanın zilyetliğinin devri suretiyle mülkiyetin geçirilmesidir;
ortada meydana getirilecek bir eser yoktur, bu nedenle sözleşmenin
konusu kaba inşaatın devridir ve bu devirle borç ifa edilmiş olur. Ayıplı
veya eksik ifa durumu da buna göre değerlendirilir. Oysa inşaat sözleş-
melerinde kaba inşaat teslim edildiğinde bunun aynı zamanda ifa sayılıp
sayılmayacağı daha zor bir sorudur. İnşaat ve eser sözleşmesinde16, satış
sözleşmesinden farklı olarak teslimin gerçekleşmiş sayılması için sadece
zilyetliğin devri yetmez; iş sahibinin de zilyetliği devredilen eseri ifa
olarak kabul etmiş olması gerekir17. Yapının teslimi ile kabulünün farklı
kavramlar olduğu unutulmamalıdır18. Kaba inşaatın iş sahibi tarafından
kabulü, onun yüklenicinin yaptığı işi sözleşmeye uygun gördüğü ve ayıp
iddiasında bulunmayacağına ilişkin irade beyanıdır19. Bu noktada inşaat
sözleşmesinin konusu kaba inşaat ise bunun ne zaman ifa sayılabileceği
önemli tartışmalar doğurur.
İnşaat sözleşmesine konu olan kaba inşaatta eserin meydana getiril-
mesi ve ifa aşaması özel bir önem arzeder. Kaba inşaat, taşınmaz mülkiyeti-
nin devri söz konusu olmaksızın bir kişiye tamamlanması amacıyla teslim
ediliyorsa da ortada bir eser/inşaat sözleşmesi söz konusudur. Kaba inşa-
atın tesliminin atipik sözleşmelerin konusu olması pekâlâ mümkündür.
Uygulamada özellikle kaba inşaatın yükleniciye tamamlanması amacıyla
15
Öz, İnşaat, s. 1; Kurşat, 3/4, 60.
16
İnşaat sözleşmelerinin her zaman eser sözleşmesi niteliğinde olmasının bir zorunluluk
olmadığı yönünde, Kurşat, s.4 vd.
17
Çetiner, Bilgehan; “Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmeleri Kapsamında İnşa Edilen Ba-
ğımsız Bölümlerin Ayıplı Olmasından Doğan Sorumluluğun Koşulları”, Gelir Paylaşımlı
İnşaat Sözleşmesi Çalıştayı (Ed. Emrehan İnal), İstanbul, 2015, s. 97 vd. (s. 114).
18
Erman, Hasan; Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, 3. Bası, İstanbul, 2010, s. 33 vd.; Ya-
kuppur, Sendi; Borçlar Kanunu’na Göre Eser Sözleşmesinde Müteahhidin Eseri Teslim
Borcu ve Teslim Borcuna Aykırılıkları, İstanbul, 2009, s. 68/69.
19
Erman, s. 36.
120 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
26
Yavuz, Cevdet; Borçlar Hukuku Dersleri, İstanbul, 2011, s. 70; Aral, Fahrettin / Ayrancı,
Hasan; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara, 2012, s. 105.
27
YHGK, E. 2012/13-1514 K. 2013/772, T. 29.5.2013: “Davacı bundan sonra 3.8.2007
tarihinde açtığı eldeki dava ile, diğer bir çok talep ile birlikte, 518 numaralı ada üzeri-
ne inşa edilen spor kompleksinin tapusunun bağımsız bölüm maliklerine verilmeyip,
TOKİ üzerinde bırakıldığını ve spor kompleksinin sadece site sakinlerinin kullanımına
sunulması gerekirken, kamuya da açıldığını ileri sürerek, bu ayıp sebebiyle satın aldığı
taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istemiştir. Davacının dava di-
lekçesinde tanımladığı bu durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini
düşüren açık ayıp olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye baş-
vurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın aldığı tarihte kolayca bilgi
sahibi olabileceği kuşkusuzdur”. Ayrıca bkz. YHGK, E. 2011/13-350 K. 2011/700 T.
23.11.2011: “Mahkemece, sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi’ne ait taşınmaz üzerine
yapılmış olması, “açık ayıp” olarak nitelendirilip, davacının konutu teslim aldıktan sonra
BK. 198. maddesinde öngörülen sürelerde davalıya yapılmış ayıp ihbarı bulunmadığın-
dan davanın reddine karar verilmişse de, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenle-
nen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” söz konusu olup, 4077 sayılı Yasanın 30. maddesine göre,
bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü
gerekli olduğundan, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki dava konusu eksiklik-
ler nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna
gidebileceği kabul edilmelidir. Mahkemece, sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi’ne
ait taşınmaz üzerine yapılmış olması, “açık ayıp” olarak nitelendirilip, davacının konutu
teslim aldıktan sonra BK. 198. maddesinde öngörülen sürelerde davalıya yapılmış ayıp
ihbarı bulunmadığından davanın reddine karar verilmişse de, dava konusu olayda 4077
sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” söz konusu olup, 4077 sayılı Yasanın
30. maddesine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre
uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki
dava konusu eksiklikler nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satı-
cının sorumluluğuna gidebileceği kabul edilmelidir”.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 123
28
Çetiner, s. 111; ilgili karar atıfları için a.g.m. dn. 18.
29
Çetiner, s. 120.
30
Şahiniz, s. 69 vd.; bu tartışma için ayrıca bkz. Erman, s. 199 vd.
31
Kurşat, s. 174.
124 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
nın dikkate alındığı kaba inşaatın devrini konu alan bir başka sözleşme ile ilgili uyuşmaz-
lık hakkında bkz. Yargıtay 14. HD., E. 2011/389 K. 2011/4892 T. 12.04.2011: “Davacı
K3, davalı yüklenici K4 ile arsa malikleri olan davalılar K5ve K2’in murisi K9 arasında
Adana 2. Noterliğince 19.03.1986 tarihinde düzenlenen arsa payı devri karşılığı inşaat
yapım sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan 17 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 24
numaralı bağımsız bölüm dükkanı, inşaatın tüm elektrik işlerini yapımı karşılığı kaba
inşaat olarak sadece duvarları örülü biçimde satın aldığını, edimini yerine getirdiğini,
anılan bağımsız bölümün tüm işlerini yaptırdığını ileri sürerek, taşınmazın adına tescili-
ni, ikinci kademedeki isteğinde ise çekişme konusu 24 numaralı bağımsız bölüm ve içine
yaptığı masrafın dava tarihi itibariyle tespiti ile bedelin davalılardan dava tarihinden faizi
ile tahsilini; (…) 24 numaralı bağımsız bölümün bedeli olan 110.000YTL bedelin dava-
lılardan alınmasını istemişlerdir”.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 125
Kurşat, s. 62.
33
iskan ruhsatı (yapı kullanma izni) alınmadan yapılan fiili teslimlerin ko-
numuzla yakın ilgisi bulunmaktadır. Hatta iskan ruhsatı alınmış olmasına
rağmen inşaatın tamamlanmamış olması da mümkündür35. Bu nedenle
Yargıtay kararlarında iskan ruhsatı ile kaba inşaatın teslimini konu alan
inşaat sözleşmeleri arasında ne gibi bir ilişki kurulduğunun incelenmesi
önemlidir.
Kural olarak iskan ruhsatı alınması yükümlülüğü yapı sahibin-
dedir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun36 yapı kullanma izni başlıklı 30.
maddesi uyarınca: “(1) Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen
kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının
kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik bürolarından;
27 nci maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamen veya kısmen
kullanılabilmesi için ise ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir.
Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve
kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir. (2)
Belediyeler, valilikler mal sahiplerinin müracaatlarını en geç otuz gün içinde
neticelendirmek mecburiyetindedir. Aksi halde bu müddetin sonunda yapının
tamamının veya biten kısmının kullanılmasına izin verilmiş sayılır. (3) Bu
maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsiz-
likten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç
ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz”. Ancak taraflar aksini öngörebilir,
sözleşmede iskan ruhsatını alma yükümlülüğü yüklenicide ise borcun
ifa edilmiş sayılması için ruhsatın da alınmış olması gerekir37. Örneğin
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin bir kararında bu husus vurgulanmıştır38:
(…)sözleşmelerde arsa sahibine düşen bağımsız bölümlerin anah-
tarlarının arsa sahibine teslimi (iskan koşulu) öngörülmüş olup, iskan
ruhsatı alınmamış olması sebebiyle arsa sahibi kendisine düşen bağım-
sız bölümleri teslim almaya zorlanamayacağına göre davalı vekilinin
aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde
görülmemiştir.
35
Kurşat, s. 190.
36
RG. T. 9/5/1985, S. 18749.
37
İskan ruhsatının ifanın gerçekleşmiş sayılmasına etkisi için bkz. Kurşat, s. 188 vd.
38
Yargıtay 15. HD. E. 2009/6877 K. 2009/1565T. 18.3.2010.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 127
39
Kurşat, s. 188/199.
40
Yargıtay 23. HD. E. 2014/6977 K. 2015/422 T. 23.1.2015.
41
Yargıtay 15. HD. E. 2010/4292 K. 2011/7039 T. 30.11.2011.
128 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
B. Yapı Ruhsatı
İnşaat sözleşmesinin konusunun kaba inşaatın teslimi olması duru-
munda imar mevzuatı ile yakından ilgili asıl sorun yapı ruhsatının alınmış
olmasıdır42. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, iskan ruhsatının alınmış ol-
ması yükümlülüğü, kaba inşaat olarak teslim kararlaştırıldığında yükleni-
cinin asli edim yükümlülüğü olamaz. Ancak yapı ruhsat bakımından du-
rum farklıdır. Kaba inşaatın teslimini konu alan bir inşaat sözleşmesinde
yapı ruhsatının alınmış olması yüklenicinin yükümlülüğüdür. Öğretide
de isabetle vurgulandığı üzere, bu konuda sözleşmede açık hüküm bu-
lunmasa bile, yüklenicinin yükümlülüğü sadece sözleşmeye uygun inşaat
yapmak değil, imar mevzuatındaki kurallara da uygun inşaat yapmaktır43.
Yargıtay kararlarında da yansımasını bulan bu konu, imar mevzuatı ve
kaba inşaat ilişkisi açısından oldukça ilginçtir. Örneğin, Yargıtay 23. Hu-
kuk Dairesinin bir kararına konu olan olayda taraflar arasında arsa payı
karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilmiştir. Bu sözleşmede davacı yüklenici-
nin edimi kaba inşaatın bitirilmesi, iş sahibinin edimi ise kaba inşaat bit-
tiğinde yükleniciye % 65 oranına tekabül eden hissenin devridir. İş sahibi
davalı, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, inşaatın usulsüzlük
nedeniyle iki kez durdurulduğunu, eksikliklerin ise kendisi tarafından
42
Söz konusu olan ön ödemeli konut satışı sözleşmesi ise yapı ruhsatı almak sözleşmenin
kurulması için bir zorunluluktur (TKHK m. 40). Yapı ruhsatı alınmamış olmasının ön
ödemeli konut satış sözleşmesinin geçerliliğine etkisi ise tartışmalıdır. Bu konuda bkz.
Atamer, s. 232 vd.
43
Kurşat, s. 62.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 129
dava dışı yüklenicinin inşaatı hangi aşamada terk ettiği, sonradan tamamlanan eksik iş-
lerin neler olduğu, bunları hangi tarihte, kimin tamamladığı, davalı tarafından yapılmış
işlerin bulunup bulunmadığı, varsa bunların ne miktarda masraf gerektirdikleri konu-
sunda, hüküm kurmaya yeterli düzeyde araştırma yapılmamış, delil toplanmamış, top-
lanan deliller değerlendi-rilmemiş, yapılan keşifte de bu yönler üzerinde durulmamış,
bilirkişiden görüş alınmamıştır. Öte yandan; tarafların maliki oldukları taşınmazlar
üzerine dava dışı yüklenici tarafından başlanıp, tamamlanmaksızın terk edilen inşaatın
ruhsatsız (kaçak) olduğu, ruhsat alınması amacıyla sonradan başvurularda bulunulduğu
da, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanununa göre; her türlü bina
yapımı, yerel idarelerden izin alınmasına bağlıdır. Hukuk Genel Kurulunun 17.11.1999
gün ve esas: 1999/15-653, karar:1999/965; 04.04.2001 gün ve esas:2001/15-305, ka-
rar:2001/336 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; İmar Kanunu kamu düzeni ile ilgili
olup, emredici hükümler taşıdığından, mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulmalıdır.
İmar Kanununa aykırı yapılan her türlü inşaatın yıkılması gerekeceğinden, yaratılan değer-
lerin hukuken korunması söz konusu olamayacağı gibi; kanuna aykırılık devam ettiği sürece,
bu nitelikteki bir binadan dolayı, hangi hukuksal nedene dayalı olursa olsun, hak talebinde
de bulunulamaz. Bu nedenle, somut olayda, kaçak inşaatın ruhsata bağlanmasının hukuken
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 131
Demek oluyor ki, kaba inşaatın yapımı bitmiş hatta teslim edilmiş
ların giderilmesi için yapılması gereken işlemlerin nelerden ibaret olduğunun araştırıl-
ması, ikmâl inşaatı ile ilgili yapılan imalât ve işlerin kaçak ve imar mevzuatına aykırı olup, bu
aykırılıkların giderilmesinin mümkün olmadığının belirlenmesi durumunda yıkılması gere-
ken yapının ekonomik değeri olmayacağından davanın tümden reddine karar verilmesi, imar
mevzuatına aykırılıkların giderilmesinin mümkün olduğunun bildirilmesi halinde bun-
ları giderip yasal hale getirilmesi hususunda yükleniciye yetki ve süre verilmesi, yükleni-
ci tarafından yasal hale getirme işlemlerinin yapılamayacağının bildirilmesi durumunda
bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak ikmâl inşaatında imara aykırılıkların giderilmesi ve
yasal hale getirilmesi için rapor tarihi itibariyle gerekli masraflar hesaplattırılarak bozma-
dan önce hükmedilen alacaktan düşülerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken,
bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru
olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur”. Yargıtay 15. HD., E. 2014/1908 K.
2015/457 T. 28.1.2015: “Davacı vekili, ... İlçesi ... Mahallesi ... numaralı taşınmaz üzerin-
de 111,05 m2 temel +140,68 m2 zemin kat +140,68 m2 birinci kat olmak üzere kaba
inşaatın yapımı konusunda davalı ile anlaştıklarını, işi tamamlamasına rağmen iş bedelinin
ödenmediğini, iş bedelinin tahsili amacıyla ... İcra Dairesi’nin 2010/900 Esas numaralı
takip dosyası ile 51.564,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi
ile birlikte tahsili için başlattıkları takibe davalı tarafından haksız yere itiraz edildiğini
belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş,
davalı 15.11.2008 tarihinde inşaat yapımı için anlaştıklarını, inşaat bedelinin 48.826,80
TL olduğunu, inşaat süresi 6 ayı geçerse kira ücretlerinin davacı tarafından karşılanaca-
ğının kararlaştırıldığını, 15. ayda davacının inşaatı terk ederek gittiğini, kalan inşaatın
kendisi tarafından tamamlandığını, davacıya 22.100,00 TL ödeme yaptığını borcunun
olmadığını belirtmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında alınan ve bilirkişi ... tarafından
düzenlenen 18.03.2011 günlü raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu, davacının bu
sözleşmenin yüklenicisi, davalının ise iş sahibi olduğu çekişmesizdir. Davacı yüklenicinin
iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri, imar, fen ve sanat kuralları ile tekniğine uygun olarak
imal edip iş sahibine teslim etmesi gerekmektedir. Tüm dosya kapsamının incelenmesinde
11.02.2011 tarihli duruşmada davacı vekilince inşaatın proje ve ruhsatının bulunmadığı-
nın belirtildiği görülmüştür. 3194 sayılı İmar Yasası’nın 21. maddesi hükmü uyarınca,
bazı istisnalar dışında, bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınma-
sı zorunludur. Yapı ruhsatı ise, ancak projelerine, imar plânı ve yönetmeliğine göre ve
resim ve harçları incelenerek verilir. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa
edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa, 3194 sayılı Yasa’nın 32. maddesi hükmü
gereğince, ilgili belediye veya valilikçe inşaat derhal durdurulur ve yasal hale getirilmesi ola-
naksız ise veya ruhsat veya eklerine ya da imar mevzuatına aykırılık öncelikle yüklenici tara-
fından giderilemiyorsa bu hali ile yapılan yapının yıktırılmasına karar verilir ve anılan
Yasa’nın 42. maddesi hükmü gereğince de yapı sahibine ve yükleniciye ceza yaptırımı uygula-
nır. İmar Kanunu’ndaki bu düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen
gözetilmelidir. Emredici hukuk kurallarını içeren 3194 sayılı İmar Yasası hükümlerine göre;
yapı ile yapıma izin arasında çok sıkı bir ilişki kurulmuştur. Bu bağı daha inşaata başlama-
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 133
bile olsa eğer bu bina imar mevzuatına uygun değilse her an yıkılabile-
dan alınması zorunlu yapı ruhsatı ile başlamakta ve inşaatın devamı sırasında denetim yolu
ile sürmekte ve oturma izni ile de sona ermektedir. Az yukarıda açıklandığı üzere; iskân izni
alınması yükümlülüğü İmar Yasası’nın 30. maddesi hükmü gereğince, davalı iş sahibine ait ise
de; yukarıda özetle açıklanan hukuksal sebeplerle, inşaatın imar mevzuatına uygun şekilde
tamamlanması yükümlülüğü yüklenicinin edimleri kapsamındadır. Davada iş bedelinin
tahsili istenmektedir. Yapının imara uygun hale getirilmesi yüklenicilerin öncelikli edim-
leri kapsamında olduğundan öncelikle, yüklenici tarafından yapılan inşaatların imar
mevzuatına uygun hale getirilip getirilemeyeceği ... Belediye Başkanlığı’ndan sorulmalı,
bu kapsamda yapının tamamen ya da kısmen kaçak yapı olması ve imar mevzuatına ay-
kırılıklar bulunması durumunda aykırılıkların giderilmesi için yapılması zorunlu olan
işlemlerin neler olduğunun bildirilmesi istenmeli, imar mevzuatına aykırılıkların gideril-
mesinin mümkün olmadığının belirtilmesi halinde yıkılması gereken bir yapının ekonomik
değeri olmayacağından dava tümden reddedilmeli, imar mevzuatına aykırılıkların gideril-
mesinin mümkün olduğunun bildirilmesi halinde ise; taraflarca iş bedeli daha önce ka-
rarlaştırılmadığından davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borç-
lar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre iş
bedeli bilirkişiden alınacak ek raporla belirlenip, belirlenen bu bedelden yapılan inşaatın
yasal hale getirilmesi için gereken masraflar ve kanıtlanan takip öncesi yapılmış ödeme-
ler düşülerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan hususlar araştırılma-
dan eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamış, açıklanan nedenlerle kararın
bozulması gerekmiştir”. 15. HD., E. 2016/2355 K. 2016/4991 T. 5.12.2016: “Dosya
kapsamından taraflar arasında ilk kez 24 12.1994 tarihinde 126 adet dubleks ve tripleks
villaların kaba inşaatlarının yapımına ilişkin sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmede açık ve
kapalı alanların brüt olarak değerlendirilip hak edişlere esas olan alanın 149 m2 olarak
kabul edildiği, daha sonra 29.04.1998 tarihli 130 dubleks konut için ince işler-alt yapı-isti-
nat duvarları yapımı işleri ile ilgili sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmelerden sonra fiyat
farklarını, ara hak edişlerin ödenmelerini düzenleyen yeni sözleşmelerin yapıldığı, arada
birleşen davada karşı dava açılarak iptâli istenen 10.04.2000 tarihli sözleşmenin düzen-
lenmesinden sonra da ana ve ek sözleşmelerle inşaattaki değişik imalâtların yapımlarının
düzenlendiği anlaşılmaktadır. İptali istenen 10.04.2000 tarihli sözleşmede daha önce
düzenlenen 21.12.1994 tarihli sözleşmede 149,11 m2 olarak olarak belirlenen inşaat ala-
nının 172 m2 ye çıkarıldığı kabul edilip yüklenicinin alacağının hesaplanması esasları
belirlenmiştir. Yargılama sırasında bu sözleşmedeki imzaların iş sahibi kooperatif yetki-
lilerine ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmış imzaların kooperatif
yetkililerine ait olduğu anlaşılmıştır. Ancak dosya içerisinde bulunan inşaat ruhsatı ve
projede daire alanlarının brüt 92.39 m2 olarak gösterildiği, hükme esas alınan bilirkişi
raporu ve diğer teknik bilirkişi raporlarına göre fiilen yapılan dairelerin brüt alanının
149,11 m2 olarak hesaplandığı görülmektedir. Eser sözleşmesi taraflara karşılıklı haklar
ve borçlar yükleyen bir iş görme akdidir. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye,
teknik ve sanatsal ilkelere ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş
sahibi de kararlaştırılan iş bedelini ödemekle yükümlüdürler. 3194 sayılı İmar Yasası’nın
21. maddesi gereğince aynı Kanun’un 26. maddesinde gösterilen istisnalar hariç her tür-
134 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
lü inşaat yapımı ilgilisine göre belediye veya valiliklerden alınacak yapı ruhsatına tabidir.
Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına
bağlıdır. İstisnalar dışında ruhsat alınmadan yapıya başlanması, kaçak yahut ruhsat ve
eklerine aykırı yapı yapılması durumunda 3194 sayılı Kanun’un 32. maddesi uyarınca
yerel idarelerce yıktırılır ve aynı Kanun’un 42. maddesi gereğince de yapı sahibine ve
yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar mevzuatındaki kurallar kamu düzeni gereği
uyulması zorunlu ve emredici hukuk kurallarıdır. Bu genel yasal düzenlemelere göre somut
olayda yüklenicinin fiilen gerçekleştirdiği imalat alanının bedelini talep edebilmesi için bu
imalâtın öncelikle imar mevzuatına uygun olup olmadığının araştırılması zorunludur. Yapı-
lacak bu incelemede yapının ruhsata uygun olması halinde bilirkişilerce fiilen yapıldığı belir-
lenen 149 m2 alan üzerinden hesaplanmış alternatife göre birleşen dosyadaki asıl davanın
sonuçlandırılması gerekir. Yapının ruhsata aykırı olduğunun anlaşılması halinde yapının
imara uygun hale getirilmesi yüklenicilerin öncelikli edimleri kapsamında olduğundan yükle-
nici tarafından yapılan inşaatların imar mevzuatına uygun hale getirilip getirilemeyeceği işin
yapıldığı yer belediye başkanlığından sorulmalı, aykırılıkların giderilmesi için yapılması zo-
runlu olan işlemlerin neler olduğunun bildirilmesi istenmeli, imar mevzuatına aykırılıkların
giderilmesinin mümkün olmadığının belirtilmesi halinde yıkılması gereken bir yapının ekono-
mik değeri olmayacağından birleşen dosyadaki asıl dava tümden reddedilmeli, imar mevzu-
atına aykırılıkların giderilmesinin mümkün olduğunun bildirilmesi halinde ise davalı
birleşen dosya davacısı yükleniciye uygun bir süre verilip işin yasal hale getirilmesinden
sonra ödenmeyen bakiye imalât bedeli yönünden karar verilmelidir. Açıklanan bu gerek-
çe ile eksik incelemeye dayalı kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir”.
47
Yargıtay 15. HD., E. 2013/5297 K. 2014/483 T. 22.1.2014: “Davacı yüklenici şirket
davalı iş sahibi M.. T..’na ait Bodrum Turgutreis pafta no: 12/1 parsel no: 5242’de yer
alan binanın tadilatı ile bunun arkasında yapılacak 4 katlı ilave binanın kaba inşaatının,
duvar, sıva ve tesviye betonlarının malzeme ve işçilik olmak üzere sözleşme ve ekinde
verilen mimari ve betonarme projelerine uygun olarak yapılması işini üstlenmiş, yan-
lar arasında 19.11.2007 tarihli sözleşme düzenlenmiş iş bedeli 775.000,00 TL götürü
usulde belirlenmiş bu bedelin 40.000,00 TL’sinin (...). Davacı yüklenici işe başladığını
sözleşme gereği edimini önemli oranda ifa ettiğini ayrıca sözleşme harici fazla iş 3194
Sayılı İmar Yasası’nın 21. maddesi uyarınca, aynı Yasa’nın 26. maddesinde gösterilen is-
tisnalar hariç her türlü inşaat yapımı, ilgilisine göre belediye veya valiliklerden alınacak yapı
ruhsatına tabidir. Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden
ruhsat alınmasına bağlıdır. İstisnalar dışında ruhsat alınmadan yapıya başlanması (kaçak)
yahut ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması durumunda 3194 Sayılı Yasa’nın 32. maddesi
gereğince yerel idarelerce yıktırılır ve aynı Yasa’nın 42. maddesi gereğince de yapı sahibine
ve yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar mevzuatındaki kurallar kamu düzeni gere-
ği uyulması zorunlu ve emredici hukuk kurallarıdır. İmar kurallarına aykırılık halinde
yaptırımların uygulanmaması, yasaya aykırılıkların devamlılığı sonucunu doğurur. So-
mut olayda bilirkişi raporu ve yapı tatil tutanağı ile Turgutreis Belediye Encümeni’nin
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 135
2007/448 sayılı kararından anlaşıldığı üzere dava konusu inşaatın kaçak olduğu yapılan
ilavelerin ruhsata bağlanmasının mümkün olmadığı yıktırılması gerektiği ifade edilmiş,
850,00 TL de para cezası tayin edilmiştir. Bu haliyle yapılan imalâtın ekonomik değeri bu-
lunmamaktadır. Bu gibi yapıların sadece yıkımı istenebilir. Kaçak yapılar ya da yapı bölümle-
ri üzerinde ayni veya şahsi hak da tanınamaz. Açıklanan olgular gözetilip davanın reddine
karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması isabetli görülme-
miş kararın bozulması gerekmiştir”. Yargıtay 15. HD., E. 2010/272 K. 2011/2581 T.
27.04.2011: “Davacı yüklenici ile davalıların murisi W. M. arasında 20.07.1987 tarihli
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalanmış, arsa sahibi tarafından Büyükçekmeçe Asliye
Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava sonucu sözleşmenin geriye etkili olarak feshine ve
sözleşme gereği yükleniciye devredilen ½ payın iptâli ile arsa sahipleri adına tesciline
karar verilmiş, karar derecattan geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen dava dosyası içerisin-
de bulunan bilirkişi raporuna ve mahkemenin kabulüne göre inşaatların seviyesi %77,25
ise de Gürpınar Belediye Başkanlığı’nca düzenlenen 18.08.1989 tarihli yapı durdurma
zaptı ile 9 ayrı bloktan oluşan kaba inşaatı bitmiş durumdaki inşaatlar jeolojik neden-
lerden dolayı mühürlenerek tatil edilmiş, Jeoloji yüksek mühendisi olan bilirkişi bölge
heyalan bölgesi olup Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün genelgesinin can ve mal güven-
liği açısından öncelikli olarak değerlendirmeye alınması gerektiğini, 3194 Sayılı İmar
Yasası’nın 29. maddesinin inceleme alanı için uygulanmasının jeolojik açıdan sakıncalı
olduğunu bildirmiştir. İlgili yapılara her ne kadar Belediyece 21.04.2006 tarihinde onarım-
takviye-yenileme ruhsatı verilmiş ise de daha sonra bu ruhsatlar iptâl edilmiş, 3194 Sayılı
İmar Kanunu’nun 39. maddesi gereğince tehlike arz eden inşaatların yıkımı için belediyece
davalılara bildirimde bulunulmuş, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü’nce
binalar yıkılarak buna dair “yıkım tesbit tutanağı” tanzim edilmiştir. Davacı yüklenici tara-
fından yapılan inşaatların imar mevzuatına aykırı olup yasal hale getirilmesinin mümkün
olmadığı, ilgili Belediyece yıkılarak enkazının kaldırıldığı anlaşıldığından ve yapılan inşaat-
ların ekonomik değere haiz olmadığı belirlendiğinden yapılan iş bedelinin tahsiline yönelik
olarak açılan davanın reddine karar vermek gerekirken bu husus nazara alınmayarak yazılı
şekilde tahsil hükmü kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir”.
48
YHGK., E. 2005/3-685 K. 2005/738 T. 21.12.2005.
136 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
A. Genel Olarak
Uygulamada, anahtar teslim inşaat sözleşmelerinde de çeşitli ne-
denlerle iş yarım bırakılır ve inşaat yüklenici tarafından değil iş sahibi ve/
veya üçüncü kişiler tarafından tamamlanır. Kaba inşaatın teslimini konu
olan bir inşaat sözleşmesinde, tamamlama ve ince iş masrafları iş sahibine
aittir. Anahtar teslim inşaat sözleşmelerinde ise yüklenicinin borcu anah-
tar teslimine kadar tüm işleri bitirmek olduğundan, tamamlamadan işin
teslim edilmesi durumunda eksik işlerin masraflarına kimin katlanacağı
önemli bir meseledir. Tamamlama masraflarının kimin tarafından yapıl-
dığı ve aslında kimin yükümlülüğü olduğu sıklıkla ihtilaf konusu olur49.
Yargıtay 23. HD., E. 2014/10576 K. 2016/2557 T. 21.4.2016: “Dava, tapu iptali tescil
49
kabul edilmediği takdirde sözleşme uyarınca taraflara kaba inşaat halinde teslim edilen
2 no’lu bağımsız bölümün tamamlanması için davacı tarafça yapıldığı iddia edilen mas-
rafların tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu 2 no’lu bağımsız bölümün sözleşmedeki gibi
kaba inşaat halinde teslim edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuş-
mazlık, tamamlama masraflarının hangi tarafça yapıldığı noktasında toplanmaktadır. Da-
vacı taraf, masrafların kendisi tarafından yapıldığını iddia ettiğine göre, dava açmakta da
hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle, tarafların yasal süre içerisinde sunmuş olduk-
ları deliller toplanıp, gerektiğinde yapılan harcama miktarının belirlenmesi bakımından
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 137
mahallinde keşif yapılıp, bilirkişi raporu alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir
karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesin-
de isabet görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir”.
50
Bu kitapta, Aydıncık Midyat, Şirin;....., s. ...; ayrıca bkz. Aydıncık, Şirin, Yapma Borçla-
rının İfa Edilmemesi ve Hukuki Sonuçları, Özellikle TBK m. 113/I Kapsamında Nama
İfa, İstabul, 2013.
51
Kooperatiflerde de kaba inşaatın devri sıklıkla yapılır, tamamlama masraflarının ia-
desi meselesi konusu sıklıkla yargıya taşınmıştır: Yargıtay 23. HD., E. 2013/9268 K.
2014/1782 T. 11.03.2014: “Daire karşılığı tazminat istemine gelince, yapı kooperatif-
leri, aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir
daireyi tahsisle yükümlüdür. Kooperatif ortağının kooperatiften konut karşılığı tazminat
isteyebilmesi için, tüm ortaklar bakımından konut tahsis aşamasına gelinmesi ve diğer
üyelere tahsis yapıldığı halde davacıya konut tahsis edilmemesi gerekir. Somut olayda,
diğer ortaklara kaba inşaat halinde dairelerinin teslim edildiği ve davacıya tahsis edilecek
konut bulunmadığı sabit olduğundan tazminata hükmedilmesi kural olarak yerindedir.
Yargıtay yerleşik uygulamasına göre, bu tür davalarda uygulanması gereken tazminat he-
saplama ilkesi aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir. Somut olayda, raporu hükme esas
alınan bilirkişi kurulu kural olarak anılan formüle göre işlem yapmış ise de, tamamlanmış
normal bir dairenin değerinin esas alındığı anlaşılmıştır. Ancak, dosya kapsamından an-
laşıldığı üzere, kooperatifçe ortaklara teslim edilen dairelerin kaba inşaat halinde olduğu,
diğer imalatların ortaklarca yapıldığı anlaşılmış olmasına rağmen, hesaplamada, ortak-
larca yapılan imalatlar dahil tamamlanmış bir dairenin rayiç değeri esas alınması doğru
değildir. Bu durumda, mahkemece, ortaklara teslim edildiği şekli ile bir dairenin dava
tarihindeki serbest piyasa rayiçlerine göre değeri belirlendikten sonra yukarıda yazılı şe-
kilde hesaplama yapılarak belirlenen bedele hükmedilmesi gerekirdi”. Yargıtay 23. HD.,
E. 2013/8780 K. 2014/3626 T. 09.05.2014: “Dosya kapsamından davacının 16.10.2000
tarihinden dava tarihi 17.06.2004 tarihine kadar kooperatifçe kendisine teslim edilen G
Blok Zemin Kat 2 numaralı dairede oturduğu, kaba inşaat halinde teslim aldığı daire-
de oturulabilir hale gelmesi amacıyla masraflar yapmış olduğu anlaşılmıştır. Kooperatif
138 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının açık bir kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu
hususta açıkça alınmış bir karar olmasa da kooperatifin bu kişi ile üye sıfatla yazışmalar
yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut
tahsisi ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi şeklinde zımnen de gerçekleşebilir. Mah-
kemece tanık anlatımlarına dayalı olarak kooperatifin bu olaya yani davacının dairede
oturmasına ve tadilat yapmasına karşı çıktığı ve bu hususta 04.10.2006 tarihinde dava-
cıya ihtar gönderdiği gerekçesiyle davacının kooperatife zımni üyeliğinin bulunmadığı
sonucuna varılmış ise de, incelenen tanık anlatımlarından, davalı kooperatifin davacının
daireye yerleşmesine ve dairede yaklaşık dört yıl boyunca oturmasına ses çıkarmadığı,
ayrıca davalı kooperatif yetkililerinin davacı ile yaptığı görüşmelerin davacının dava tari-
hinden önce daireden çıkması yönünde olmayıp, diğer üyelerin yaptığı ödemeyi yapma-
sı halinde üyeliğe kabul edileceğine ilişkin olduğu anlaşılmış, ayrıca davacıya gönderilen
ihtarnamenin ise davadan yaklaşık iki yıl sonra keşide edilmesi karşısında mahkemenin
üyeliğin oluşmadığı yönündeki tespit ve kabulünde isabet görülmemiştir. Bu durumda
mahkemece, davalı kooperatifin G Blok Zemin Kat 2 numaralı daireye isabet eden ve
halen boş olduğu belirtilen üyelikle ilgili olarak davacının zımnen kooperatife üye ol-
duğunun kabulü gerekir. Ancak kooperatif üyesinin tapu iptal ve tescil talebinde bulu-
nabilmesi için kooperatife karşı tüm mali yükümlülüklerini yerine getirmiş olması, koo-
peratife herhangi bir borcu olmaması gerekir. Davacının kooperatife ödeme yapmadığı
ve borcu bulunduğu hususu davacının da kabulünde olduğuna göre, mahkemece dava
tarihi itibariyle kooperatife borcu olan üyenin kendisine tahsis edilen dairenin tapusu-
nun iptali ile adına tescili isteminde bulunmayacağı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil tale-
binin reddi gerekirken, yanılgılı ve yazılı gerekçelerle reddi doğru olmamış ise de, karar,
sonucu itibariyle doğru olduğundan davacının tapu iptal ve tescil talebi ile ilgili temyiz
itirazları yerinde görülmemiştir”.
52
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Erman, s. 183 vd. Ayrıca bkz. Anayasa Mahkemesi’nin
20/7/2017 Tarihli ve 2014/12321 Başvuru Numaralı Kararı, RG. 27/09/2017, S.
30193. Anayasa Mahkemesi bu kararında, bireysel başvuru sahipleri yükleniciden arsa
payı devralan üçüncü kişi konumundalardır; yüklenici ile iş sahibi arasındaki arsa payı
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 139
önemli nokta şudur: Yüklenici, arsa payının satışını vaad ettiği üçüncü
kişilere daireleri kaba inşaat olarak teslim etmiş olabilir ve bu üçüncü ki-
şiler de eksik kalan işleri tamamlamış olabilir. Yüklenici ile arsa sahibi ara-
sındaki sözleşme sona erdiğinden, yüklenicinin üçüncü kişiye arsa payını
devretmesi de imkansız hâle gelir. Bu durumda arsa sahibi aynı zamanda
kaba inşaat hâlindeki tüm yapının da maliki olur. Uyuşmazlık kaba inşaat
hâlindeki bağımsız bölümün eksik işlerini tamamlayan üçüncü kişinin
yaptığı bu masrafları kimden, hangi hukuki temelde isteyeceği noktasın-
da yatar. Yargıtay bazı kararlarında, üçüncü kişilerin arsa sahibine karşı
tamamlama masraflarına ilişkin sebepsiz zenginleşme kökenli bir talep
hakkı olduğunu kabul etmektedir. Örneğin Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin
bu yönde bir kararı mevcuttur53:
Davacı vekili dilekçesinde; davalıların (arsa sahiplerinin) inşaat
yapımı için dava dışı müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yap-
tıklarını, davacının bu sözleşmeye dayanarak müteahhitten gayrimenkul
satış sözleşmesi ile 16/252 hisseye tekabül eden daireyi satın aldığını;
müteahhidin, daireyi tamamlayıp 1.8.1998 tarihinde teslim etmesi gere-
kirken, kaba inşaat halinde iken ortadan kaybolduğunu; bunun üzerine,
davacının; satın aldığı daireyi (ince işlerini yaparak) tamamladığını, mü-
teahhide 12.000-YTL.verdiğini, dairenin tamamlanması için de 14.000-
YTL.harcadığını, daire için toplam 26.000-YTL.ödendiğini; Bakırköy
1.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal ve tescil davasının ise
red edildiğini, davalıların bu olay nedeniyle sebepsiz zenginleştiklerini
iddia ederek; 26.000-YTL.’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep
ve dava etmiştir. Davalılar, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece,
“…yükleniciden kişisel hak elde eden davacının, bu hakkını davalı tarafa
(arsa sahiplerine) ileri süremeyeceği; ancak, yükleniciden talepte buluna-
bileceği, gerekçesiyle” davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş,
hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki
yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özel-
likle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz
karşılığı inşaat sözleşmesi, yüklenicinin edimini gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle fes-
hedilmiş olduğundan, bu kişilerin arsa paylarına ilişkin onlar adına yapılan tescil de iptal
edilmiştir; başvuru sahipleri bu iptalin mülkiyet haklarının ihlâli niteliğinde olduğu için
anayasaya aykırılık iddiasında bulunmuşlardır. Anayasa Mahkemesi ise bu durumu mül-
kiyet hakkı ihlâli niteliğinde görmemiştir.
53
Yargıtay 3. HD., E. 2008/12179 K. 2008/13085 T. 14.07.2008.
140 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
Yukarıdaki kararda ilginç olan bir diğer husus da, kaba inşaatta
oturan ve tamamlama masraflarını yapan üçüncü kişiden ecrimisil talep
edilemeyeceği, zira onun kötüniyetli olmadığı yönündeki kabuldür.
Yargıtay diğer bazı kararlarında ise, yine üçüncü kişilerin arsa sahibi-
ne karşı tamamlama masraflarına ilişkin bir talep hakkının varlığını kabul
eder ancak bunun hukuki temelinin vekaletsiz iş görme olduğunu belirtir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tamamlama masraflarını aşağıdaki kararında
vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde talep edilebilir bulmuştur55:
Davalı yüklenici Yaşar ile diğer davalıların miras bırakanı Yıl-
maz arasında 19.03.1986 tarihli biçimine uygun düzenlenen arsa payı
devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmaktadır. Gerçekten, bu
sözleşme ile yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün
yazılı olması koşulu ile şahsi hakkın temliki suretiyle üçüncü kişilere satışı
olanaklıdır. Yükleniciden şahsi hakkını temellük eden üçüncü kişi de, söz-
leşmede aksine hüküm yoksa veya halin gidişinden temlikin yasaklanma-
dığı anlaşılırsa, temellük aldığı hakka dayanarak arsa sahiplerini tescile
zorlayabilir. Ne var ki somut olayda, davalılar arasındaki 19.03.1986
tarihli sözleşme hükmen feshedilmiş ve ileriye etkili feshe ilişkin mahkeme
hükmü Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Davacının tescilini
talep ettiği 28 numaralı bağımsız bölüm fesih tasfiyesinde yükleniciye
bırakılmadığından, alınan taşınmazın davacı adına tescil olanağı ifada
imkansızlık nedeniyle ortadan kalkmıştır. Mahkemenin değinilen olguyu
gözetmek suretiyle tescile ilişkin istemi reddetmiş olması doğrudur. An-
cak; Davacı, tescil talebinin reddi halinde ikinci kademedeki istek olarak
bağımsız bölümün güncelleştirilmiş değeri ile 28 numaralı bağımsız
bolümde yaptığı iyileştirme giderlerinin tahsilini de istemiştir. (…) Diğer
taraftan, davacı 28 numaralı bağımsız bölümü yükleniciden kaba inşaat
halinde satın aldığını, iyileştirme giderleri yaptığını iddia ederek arsa
sahibi davalılardan da iyileştirme giderlerinin tahsilini talep etmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 410 ve devamı maddeleri hükmünce iş sahibinin
menfaatine vekalet olmaksızın tasarrufta bulunan kimsenin de böyle bir
istemde bulunması olanaklıdır. Bu nedenle de davacının talebinin ne ol-
duğu ve parasal miktarı ile nedenleri açıklattırılmalı, aynı şekilde delilleri
istenip toplanarak anılan istek kalemi de incelenip sonucuna uygun bir
hüküm kurulmalıdır.
56
Kurumlar arasındaki farklar konusunda detaylı bilgi için bkz. Ulusan, İlhan; İyiniyetli
Sebepsiz Zenginleşenin İade Borcunun Sınırlanması Sorunu, İstanbul, 1984, s. 57 vd.;
Sebepsiz zenginleşme ile vekâletsiz işgörme hükümlerinin yarışamayacağı ancak sebep-
siz zenginleşme hükümlerinin tamamlayıcı rolü olduğu yönünde bkz. Öz, M. Turgut;
Sebepsiz Zenginleşme, İstanbul, 1990, s. 73.
57
Ulusan, s. 57.
58
Ulusan, s. 59.
59
Yargıtay 13. HD., E. 2014/43304 K. 2015/34144 T. 23.11.2015.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 143
sahibinin malvarlığında bir artış meydana getiremez zira artık onun mal-
varlığında bir yapı söz konusu değildir. Bu noktada, taşınmazı devralan
üçüncü kişinin eksik işlere ilişkin masrafları talep edebileceği tek kişinin
sözleşme tarafı olan yüklenici olması doğaldır zira işin tamamlanması
onun yükümlülüğündedir60. Yargıtay kararlarında tamamlama masraf-
larının talep edilebileceği kabul edilse de, masraflardan yıpranma payı
düşülerek hesap yapılmaktadır61.
60
Yargıtay kararlarına yansımış bir diğer olasılık daha da ilginçtir: Olayda davacı, tapuda
kat irtifakı kurulmuş olarak da gözüken kaba inşaat halindeki daireyi davalılardan satın
almış ve tapuda da işlem yapılmıştır. Davacı daha sonra dairedeki tüm eksiklikleri ta-
mamlamış ve oraya taşınmıştır. Ancak, davacı sonradan oturduğu taşınmazın başka par-
selde dava dışı kişilerde olduğunu anlamıştır. Bu durumun doğal sonucu da, taşınmazın
yer aldığı arazinin bulunduğu parsele ait mülkiyet başkasında olduğu için dairenin ma-
likinin davacı olarak kabul edilememesidir. Bu durumda davacı, acaba tamamlama mas-
raflarını dava dışı olan taşınmazın malikinden talep edebilecek midir? Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu bu soruya olumlu yaklaşmıştır: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu soruya
olumlu yaklaşmıştır. YHGK., E. 2010/13-26 K. 2010/73 T. 10.02.2010. Böyle bir ör-
nekte MK m. 722 ve devamında yer alan haksız inşaat hükümlerinin de devreye girmesi
düşünülebilir.
61
Yargıtay 3. HD., E. 2011/11057 K. 2011/11461 T. 04.07.2011: Mahkemece; davacı-
nın dava konusu yeri kaba inşaat halinde davalılardan K5’den satın aldığını, bu haliyle
bu yerin K5 tarafından davacıya teslim edildiğini, ince işlerinin (kaba inşaat dışındaki
imalatların tamamlanarak oturulur hale getirilmesi) davacı tarafından tamamlandığını
ve davacı tarafından bu tamamlanmış haliyle oturulmaya deval edildiği, davacı tarafın
açtığı tapu iptal tescil davasının reddedilmesi, davalının açtığı men’i müdahale davası-
nın kabul edilmesi ve kesinleşmesi sonucunda davacının bu yerden tahliyesinin sözko-
nusu olacağı, men’i müdahale davasının kesinleşme tarihi olan 16.04.2007 tarihi itibariyle
bilirkişi tarafından belirlenen ince işlerin imalet bedelinin 16.380 TL olduğunun bildirildiği,
bu bedelden davalılardan sebepsiz zenginleşen K3 sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı K3
yönünden davanın kabulü, davalılardan K5 yönünden ise; sebepsiz zenginleşmenin bulun-
madığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan K3 vekili tarafından temyiz
edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve
özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları
yerinde değildir. Ancak, somut olayda, dava konusu taşınmazda halen davacı oturmakta
olup, davalı taraf iddiasına göre dava konusu dairede davacının 12 yıldan beri oturduğu ileri
sürülmüştür. Bu durumda, dava konusu binanın ne zaman tamamlanarak davacı tarafın-
dan oturulmaya başlandığı ve uzun süreden beri davacının oturup oturmadığı, bu oturmanın
(kullanmanın) yıpranmaya sebep olup olmadığı, yıpranma sözkonusu ise 16.04.2007 tarihi
itibariyle bilirkişice belirlenen imalat bedelinden yıpranma payının düşülüp düşülmeyeceği
konusunda araştırma ve bilirkişi incelemesi yapılmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile
hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 145
Sonuç
İnşaat sözleşmesinin konusunun kaba inşaatın dört duvar şeklinde
teslimi olmasına bir engel yoktur, bu, aynı zamanda sözleşme özgürlü-
ğünün de bir gereğidir, iş sahibinin inşaatın ince işlerini başka bir şekilde
tamamlamada veya tamamlatmakta menfaati olabilir. Bununla birlikte,
bu, kaba inşaatı konu alan inşaat sözleşmelerinde hiçbir uyuşmazlık
çıkmayacağı anlamına da gelmez. Kaba inşaatın teslimini konu alan bir
sözleşmenin öncelikle hangi sözleşme tipine girdiği belirlenmelidir; bu
sözleşme atipik bir sözleşme de olabilir. Söz konusu olan inşaat sözleş-
mesi ise bu sözleşmenin özellikleri de uyuşmazlıkların çözümünde göz
önüne alınmaktadır. Yargıtay kararları incelendiğinde, kaba inşaat uyuş-
mazlıklarının önemli bir bölümünün, bu inşaatın hangi seviyede teslim
edilmesine ilişkin olduğu görülmektedir. Anahtar teslim inşaat sözleşme-
sinden farklı olarak, kaba inşaatın teslimi farklı aşamalarda söz konusu
olabilir, taraf iradelerinin yorumu yükümlülüklerin tespiti konusunda be-
lirleyicidir. Ancak bu tespit edildikten sonra yüklenicinin ne zaman bor-
cunu ifa etmiş sayılabileceği belirlenir. Yüklenicinin kaba inşaatı teslim
etmiş olması, iş sahibinin kabulü anlamına gelmeyeceği gibi, teslim ayıplı
veya eksik ifaya ilişkin sorunları da ortadan kaldırmaz. Yüklenicinin söz-
leşmeden doğan borcunun ifa ile sona ermiş sayılabilmesi için sözleşme
ile izlenen amaç doğrultusunda kaba inşaatı teslim etmiş olması gerekir.
Sözleşmenin konusunun kaba inşaat olması, yüklenicinin kamu hukuku
kurallarından muaf tutulacağı anlamına da gelmez; özellikle yapı ruhsatı
alma yükümlülüğü bu noktada önemlidir. Yargıtay’ın istikrar kazanmış
uygulaması gereği yapı ruhsatı olmadan yapılan kaba inşaat her an yıkıla-
bilir nitelikte olduğu için ekonomik değeri bulunmamaktadır.
146 İnşaat Hukuku ve Uygulaması
KAYNAKÇA
Acar, Faruk; “Eser Sözleşmesinde Eserin Tamamlanma Oranı ve Bu
Oranın Bazı Etkileri”, E-Akademi, S. 14, Aralık 2013, s. 5
(http://www.e-akademi.org/makaleler/facar.pdf).
Aral, Fahrettin / Ayrancı, Hasan; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri,
Ankara, 2012.
Atamer, Yeşim M.; Kredi ve Diğer Finansman Sözleşmelerinde Tüketi-
cinin Korunması, İstanbul, 2016.
Aydıncık, Şirin; Yapma Borçlarının İfa Edilmemesi ve Hukuki Sonuçla-
rı, Özellikle TBK m. 113/I Kapsamında Nama İfa, İstabul,
2013.
Çetiner, Bilgehan; “Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmeleri Kapsamında
İnşa Edilen Bağımsız Bölümlerin Ayıplı Olmasından
Doğan Sorumluluğun Koşulları”, Gelir Paylaşımlı İnşaat
Sözleşmesi Çalıştayı (Ed. Emrehan İnal), İstanbul, 2015, s.
97 vd.
Erman, Hasan; Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, 3. Bası, İstanbul,
2010.
İnceoğlu, M. Murat; Kira Hukuku Cilt 1, İstanbul, 2014.
Kurşat, Zekeriya; İnşaat Sözleşmesi, İstanbul, 2017.
Kuruoğlu, Murat; İnşaatçılar İçin Yeni İhale Düzeninde Pratik Teklif
Fiyatı Belirleme Yöntemi, İstanbul Ticaret Odası Yayını,
Yayın No: 2003-50, Ankara, 2003. ( www.ito.org.tr/itoya-
yin/0012637.pdf).
Oğuzman, M. Kemal/Seliçi, Özer/Oktay-Özdemir Saibe; Eşya Hukuku,
İstanbul, 2016
Öz, M. Turgut; İnşaat Sözleşmesi ve İlgili Mevzuat, İstanbul, 2016.
Öz, M. Turgut; Sebepsiz Zenginleşme, İstanbul, 1990.
Özmen, Etem Sabâ/Vardar Hamamcıoğlu, Gülşah; 6502 Sayılı Tüketi-
cinin Korunması Hakkında Kanun Uyarınca Ön Ödemeli
Konut Satış Sözleşmesi, İstanbul, 2016.
Seliçi, Özer; İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Sorumluluğu,İstanbul,
1978.
Kaba İnşaatın Teslimini Konu Alan İnşaat Sözleşmeleri 147