You are on page 1of 64

ONDÖRDÜNCÜ BASKI

Junqueira

Temel Histoloji K O N U V E AT L A S

Anthony L. Mescher, PhD


Anatomi ve Hücre Biyolojisi Profesörü
Indiana University School of Medicine
Bloomington, Indiana

Çeviri Editörleri

Seyhun Solakoğlu
Aslı Erdoğan
Hasan Serdar Mutlu
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ


Junqueira Temel Histoloji, Atlas Kitap

Türkçe Telif Hakları 2018

ISBN: 978-975-277-699-9

Orijinal Adı: Junqueira Basic Histology Text and Atlas


Yayınevi: McGraw-Hill
Yazarlar: Anthony L. Mescher
Çeviri Editörleri: Seyhun Solakoğlu, Aslı Erdoğan, Hasan Serdar Mutlu
Orijinal ISBN: 978-0-07-184270-5

Kitabın 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince (kitabın bir bölümünden alıntı
yapılamaz, fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik v.b.’ler kopya edilemez) tüm hakları
Güneş Tıp Kitabevleri Ltd. Şti.’ne aittir.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni: Murat Yılmaz


Genel Yay›n Yönetmeni Yard›mc›s›: Polat Yılmaz
Yayın Danışmanı ve Tıbbi Koordinatör: Dr. Ufuk Akçıl
Dizgi-Düzenleme: Ümit Saçı
Kapak Uyarlama: Ümit Saçı
Baskı: Ayrıntı Basım ve Yayın Matbaacılık Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi 28. Cad. 770 Sok. No: 105-A Ostim/ANKARA
Telefon: (0312) 394 55 90 - 91 - 92 • Faks: (0312) 394 55 94
Sertifika No: 13987

UYARI

Medikal bilgiler sürekli değişmekte ve yenilenmektedir. Standart güvenlik uygulamaları dikkate alınmalı,
yeni araştırmalar ve klinik tecrübeler ışığında tedavilerde ve ilaç uygulamalarındaki değişikliklerin ge-
rekli olabileceği bilinmelidir. Okuyuculara ilaçlar hakkında üretici firma tarafından sağlanan ilaca ait en
son ürün bilgilerini, dozaj ve uygulama şekillerini ve kontrendikasyonları kontrol etmeleri tavsiye edilir.
Her hasta için en iyi tedavi şeklini ve en doğru ilaçları ve dozlarını belirlemek uygulamayı yapan hekimin
sorumluluğundadır. Yayıncı ve editörler bu yayından dolayı meydana gelebilecek hastaya ve ekipman-
lara ait herhangi bir zarar veya hasardan sorumlu değildir.

ANKARA İSTANBUL KADIKÖY


M. Rauf İnan Sokak No: 3 Gazeteciler Sitesi Sağlam Fikir Sokak Rasimpaşa Mah. İskele Sokak
06410 Sıhhiye / Ankara No: 7 / 2 Esentepe / İstanbul No: 4 / A Kadıköy / İstanbul
Tel: (0312) 431 14 85 • 435 11 91-92 Tel: (0212) 356 87 43 Tel: (0216) 546 03 47
Faks: (0312) 435 84 23 Faks: (0212) 356 87 44

w w w. g u n e s k i t a b e v i . c o m
İçindekiler
ÖNEMLİ ÖZELLİKLER VI | ÖNSÖZ IX | TEŞEKKÜR XI | ÇEVİRİ EDİTÖRLERİNİN ÖNSÖZÜ XIII | ÇEVİRİ KURULU XV

1 Histoloji ve Çalışma 5 Bağ Dokusu 96


Yöntemleri 1 Tuğba Kotil, Aslı Erdoğan
Gamze Tanrıverdi, Hasan Serdar Mutlu Bağ Dokusunun Hücreleri 96
Dokuların Hazırlanması 1 Lifler 103
Işık Mikroskobu 4 Ara Madde 111
Elektron Mikroskobu 8 Bağ Dokusu Tipleri 114
Otoradyografi 9 Önemli Noktaların Özeti 119
Hücre ve Doku Kültürü 10 Bilgimizi Sınayalım 120
Enzim Histokimyası 10
Özgül Moleküllerin Görüntülenmesi 10 6 Yağ Dokusu 122
Doku Kesitlerinde Görülen Yapıların Yorumu 14 Canan Hürdağ, Aslı Erdoğan
Önemli Noktaların Özeti 15 Beyaz Yağ Dokusu 122
Bilgimizi Sınayalım 16 Kahverengi Yağ Dokusu 126
Önemli Noktaların Özeti 127
2 Sitoplazma 17 Bilgimizi Sınayalım 128
Elif Güzel, Tuğba Ekiz, Aslı Erdoğan
Hücre Farklılaşması 17 7 Kıkırdak 129
Plazma Zarı 17 Canan Hürdağ, Hasan Serdar Mutlu
Sitoplazma Organelleri 27 Hiyalin Kıkırdak 129
Hücre İskeleti 42 Elastik Kıkırdak 133
İnklüzyonlar 47 Fibröz Kıkırdak 134
Önemli Noktaların Özeti 51 Kıkırdak Oluşumu, Büyümesi ve Onarımı 134
Bilgimizi Sınayalım 52 Önemli Noktaların Özeti 136
Bilgimizi Sınayalım 136
3 Çekirdek 53
Aslı Erdoğan, Hasan Serdar Mutlu 8 Kemik 138
Çekirdeğin Bileşenleri 53 Meral Koyutürk, Hasan Serdar Mutlu
Hücre Döngüsü 58 Kemik Hücreleri 138
Mitoz 61 Kemik Matriksi 143
Kök Hücre ve Doku Yenilenmesi 65 Periosteum ve Endosteum 143
Mayoz 65 Kemik Türleri 143
Apoptoz 67 Osteogenez 148
Önemli Noktaların Özeti 69 Kemik Büyümesi, Yeniden Şekillenmesi
Bilgimizi Sınayalım 70 ve Onarımı 152
Kemiğin Metabolik Rolü 153
4 Epitel Dokusu 71 Eklemler 155
Hasan Serdar Mutlu, Aslı Erdoğan Önemli Noktaların Özeti 158
Epitel Hücrelerinin Belirleyici Özellikleri 71 Bilgimizi Sınayalım 159
Apikal Hücre Yüzeyi Özelleşmeleri 77
Epitel Tipleri 80 9 Sinir Dokusu ve Sinir Sistemi 161
Epitelden Madde Geçişi 88 Aslı Erdoğan, Hasan Serdar Mutlu
Epitel Hücrelerinin Yenilenmesi 88 Sinir Dokusu Gelişimi 161
Önemli Noktaların Özeti 90 Nöronlar 163
Bilgimizi Sınayalım 93 Glia Hücreleri ve Nöron Aktivitesi 168
Merkezi Sinir Sistemi 175
iii
iv İÇİNDEKİLER

Periferik Sinir Sistemi 182 Lenf Düğümleri 282


Sinir Dokusunun Plastisitesi ve Yenilenmesi 187 Dalak 286
Önemli Noktaların Özeti 190 Önemli Noktaların Özeti 293
Bilgimizi Sınayalım 191 Bilgimizi Sınayalım 294

10 Kas Dokusu 193 15 Sindirim Kanalı 295


Ünal Uslu, Aslı Erdoğan Hasan Serdar Mutlu, Aslı Erdoğan
İskelet Kası 193 Sindirim Kanalının Genel Yapısı 295
Kalp Kası 207 Ağız Boşluğu 298
Düz Kas 208 Özofagus 305
Kas Dokusunun Yenilenmesi 213 Mide 307
Önemli Noktaların Özeti 213 İnce Bağırsak 314
Bilgimizi Sınayalım 214 Kalın Bağırsak 318
Önemli Noktaların Özeti 326
11 Dolaşım Sistemi 215 Bilgimizi Sınayalım 328
Elif Kervancıoğlu, Hasan Serdar Mutlu
Kalp 215 16 Sindirim Kanalı ile İlişkili
Damar Duvarını Oluşturan Dokular 219 Organlar 329
Damarlar 220 Başak Işıldar, Hasan Serdar Mutlu
Lenfatik Damar Sistemi 231 Tükürük Bezleri 329
Önemli Noktaların Özeti 235 Pankreas 332
Bilgimizi Sınayalım 235 Karaciğer 335
Safra Yolu ve Safra Kesesi 345
12 Kan 237 Önemli Noktaların Özeti 346
İlkay Özdemir, Aslı Erdoğan Bilgimizi Sınayalım 348
Plazma Bileşenleri 237
Kan Hücreleri 239 17 Solunum Sistemi 349
Önemli Noktaların Özeti 250 Ünal Uslu, Aslı Erdoğan
Bilgimizi Sınayalım 252 Burun Boşlukları 349
Farinks 352
13 Kan Yapımı 254 Larinks 352
İlkay Özdemir, Hasan Serdar Mutlu Trakea 354
Kök Hücre, Büyüme Faktörleri Ve Farklılaşma 254 Bronş Ağacı ve Akciğer 354
Kemik İliği 255 Akciğer Damarlanması ve Sinirler 366
Eritrositlerin Olgunlaşması 258 Plevra 368
Granülositlerin Olgunlaşması 260 Solunum Hareketleri 368
Agranülositlerin Olgunlaşması 263 Önemli Noktaların Özeti 369
Trombositlerin Kökeni 263 Bilgimizi Sınayalım 369
Önemli Noktaların Özeti 265
Bilgimizi Sınayalım 265 18 Deri 371
Başak Işıldar, Aslı Erdoğan
14 Bağışıklık Sistemi ve Lenfoid Epidermis 372
Organlar 267 Dermis 378
Elif Güzel, Aslı Gümüşel, Aslı Erdoğan Deri Altı Dokusu 381
Doğmalık ve Edinsel Bağışıklık 267 Duyu Reseptörleri 381
Sitokinler 269 Kıllar 383
Antijenler ve Antikorlar 270 Tırnaklar 384
Antijen Sunumu 271 Deri Bezleri 385
Edinsel Bağışıklık Hücreleri 273 Deri Onarımı 388
Timus 276 Önemli Noktaların Özeti 391
Mukoza İle İlişkili Lenfoid Doku 281 Bilgimizi Sınayalım 391
İÇİNDEKİLER v

19 Üriner Sistem 393 22 Dişi Üreme Sistemi 460


Serbay Özkan, Hasan Serdar Mutlu Tuğba Kotil, Hasan Serdar Mutlu
Böbrekler 393 Ovaryumlar 460
Kan Dolaşımı 394 Fallop Tüpleri 470
Böbrek İşlevi: Süzme, Salgılama, Fertilizasyonun Ana Olayları 471
Geri Emilim 395 Uterus 471
Üreterler, İdrar Kesesi ve Üretra 406 Embriyonik İmplantasyon, Desidua
Önemli Noktaların Özeti 411 ve Plasenta 478
Bilgimizi Sınayalım 412 Serviks 482
Vajina 483
20 Endokrin Bezler 413 Dış Genital Organlar 483
Elif Kervancıoğlu, Aslı Erdoğan Meme Bezleri 483
Hipofiz (Pituiter Bez) 413 Önemli Noktaların Özeti 488
Adrenal Bezler 423 Bilgimizi Sınayalım 489
Pankreas Adacıkları 427
Diffüz Nöroendokrin Sistem 429 23 Göz ve Kulak: Özel Duyu
Tiroid Bezi 429 Organları 490
Paratiroid Bezleri 432 Aslı Erdoğan, Hasan Serdar Mutlu
Epifiz (Pineal Bez) 434 Gözler: Fotoreseptör Sistemi 490
Önemli Noktaların Özeti 437 Kulaklar: Vestibulooditör Sistem 509
Bilgimizi Sınayalım 437 Önemli Noktaların Özeti 522
Bilgilerimizi Sınayalım 522
21 Erkek Üreme Sistemi 439
Serbay Özkan, Hasan Serdar Mutlu EK 525
Testisler 439
ŞEKİL ALTLARININ KAYNAKLARI 527
Testis İçi Kanallar 449
Genital Boşaltım Kanalları 450 İNDEKS 529
Yardımcı Bezler 451
Penis 456
Önemli Noktaların Özeti 457
Bilgimizi Sınayalım 459
Junqueira Temel Histoloji’nin
Önemli Özellikleri,
On Dördüncü Baskı:
• Otuz yılı aşkın süredir tıbbi histolojinin anlaşılmasında en yetkili, kapsamlı ve etkili yaklaşım
olarak tanınmaktadır.
• Hücre ve doku yapısı arasındaki ilişkiyi ve bunların insan vücudundaki işlevlerini açıklama özelliği
açısından rakipsizdir.
• Her başlık, en son araştırma ve gelişmelere göre güncellenmiştir.
• Her bölüme yeni eklenen Klinikle İlişkili Bilgi kısımları konuyla ilgili klinik bağlantıyı
kurmaktadır.
• Yeni tasarımla birlikte her hücre ve dokunun renkli
mikrografının yanısıra her şekil ve tabloda dolgu rengi
bulunmaktadır.
• Şekillerin altındaki açıklayıcı bilgiler her başlığın
önemli noktalarına kolay erişimi sağlamakta ve konuyu
özetlemektedir.
• Yazar Anthony L. Mescher, Ph. D. tıp öğrencilerine
hücre biyolojisi ve histoloji anlatımı konusunda 30 yılı aşkın
deneyime sahiptir.
• Her bölümün sonundaki Önemli Noktaların Özeti
kısımlarında konu kısaca gözden geçirilmekte ve ana
noktalar kısaca sıralanmaktadır.
• Çok sayıda yeni tablo her histolojik başlık ile ilgili
sistemin fizyolojik yönünü anlamaya yardımcı olmaktadır.
• Her bölümde yeni, ayrıntılı içerik tablosu
bulunmaktadır.
1,500’ün üzerinde resimle önemli
kavramlar canlandırılmaktadır
Öğrencilere yönelik ayrıntılı
şekil altı açıklamalar

En yeni teknoloji ile oluşturulmuş


mikrograflar tümüyle yeni bir grafik
programın ürünüdür

Klinikle İlişkili Bilgiler her bölüme


dahil edilmiştir
Önsöz
Junqueira Temel Histoloji, 14. baskısıyla da insan dokusunun elektron ve ışık mikrografları gereken yerlerde değiştirilmiş
yapısı ve işlevi üzerine kısa ama kapsamlı bilginin önde ge- ve öğrencilerin kendi preparat veya bilgisayar slaytlarıyla bi-
len kaynağı olmaya devam etmektedir. Bu eğitim kaynağı 45 rebir uyumlu olacak şekilde hücre, doku ve organ yapıları-
yılı aşkın süredir hücre biyolojisi ve histoloji, biyokimya ve nın eksiksiz atlasını oluşturmaları sağlanmıştır. İnsan doku
fizyoloji alanındaki önemli bilgileri birleştirip, öz ve düzenli ve organlarının tamamına ait 150’nin üstünde preparat içeren
bir biçimde sunarak öğrencilerin gereksinimini karşılamakta sanal bir mikroskop http://medsci.indiana.edu/junqueira/
ve daha sonraki sınıflarda görülecek olan patoloji çalışmaları virtual/junqueira.htm adresinde yer almaktadır.
için mükemmel bir temel oluşturmaktadır. Metin, özellikle
tıp ve sağlıkla ilgili diğer alanlardaki öğrenciler için ve ayrı- Önceki baskıda olduğu gibi, kitap düzenleniş şekliyle
ca doku biyolojisi ile ilgili ileri düzeydeki lisans dersleri için öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır:
hazırlanmıştır. Hem öğrencilere hem de eğitmenlere benzer ■ İlk bölüm, hücre ve doku yapılarıyla nasıl çalışıldığını
şekilde hitap etmesinin ve sağladığı yararın bir sonucu olarak gözden geçirmektedir.
Junqueira Temel Histoloji tüm dünyada yaklaşık bir düzine ■ Sonrasındaki iki bölüm, insan hücre sitoplazmasının ve
farklı dile çevrilmiştir. çekirdeğinin yapısal ve işlevsel düzenlenişini özetlemek-
Bu baskıda çoktan seçmeli sorulardan oluşan yeni Bil- tedir.
gileri Sınama bölümü yer almaktadır. Bu bölüm, okurların ■ Sonraki yedi bölüm, organlarımızı oluşturan dört temel
edindikleri bilgileri ne düzeyde kavradığını ölçebilmesini dokuyu kapsamaktadır: epitel, bağ dokusu (ve tipleri),
sağlayan önemli bir içerik sunmaktadır. Tüm konuları kap- sinir dokusu ve kas.
sayan bu sorularda temel bilimlerin klinik alandaki karşılı- ■ Kalan diğer bölümler, bu dokuların, vücudun her bir
ğını kavramaya yönelik klinik bilgiler ve olgular ABD Ulusal organ sistemindeki düzenini ve işlevsel önemini açıkla-
Tıp Sınavları Kurulu’nun önerdiği biçimde sunulmaktadır. makta ve son bölüm, göz ve kulaktaki hücrelerin güncel
Bu son baskıda, öğrencilerin yüksek öncelikli ya da daha az değerlendirmesini yapmaktadır.
önem taşıyan bilgilerin neler olduğunu anlamalarını kolay- Öğrencilerin Junqueira Temel Histoloji kitabındaki ko-
laştırmak üzere Önemli Kavramların Özeti şeklinde bir bö- nuları gözden geçirmesi ve hızlı özümsemesi için McGraw
lüm daha yer almaktadır. Bölümlerin sonunda yer alan Özet Hill Anthony Mescher tarafından düzenlenmiş olan 200 adet
Tabloları da önemli bilgileri derleyerek etkin öğrenmeyi daha renkli Temel Histoloji Çalışma Kartları seti hazırlamıştır. Her
da kolaylaştırmaktadır. kartta temel yapılar yer almakta ve önemli bileşenlerin özeti
Her bölüm yeniden gözden geçirilerek kısaltılırken, belli ile klinik yorumu belirtilmektedir. Kartlar hem gerçek olarak
başlıkların kapsamı gerektiği şekilde genişletilmiştir. Modern hem de akıllı telefon, tablet veya bilgisayarda kullanım için
sayfa tasarımı çalışmayı kolaylaştırmaktadır. Her bölüm içine sanal uygulama seklindedir.
yerleştirilen çok sayıda kısa paragrafta verilen bilginin tıpta Bu yeni özelliklerle birlikte Junqueira Temel Histoloji emi-
nasıl kullanılabileceği gösterilmekte ve öğrenilenlerle ilişkisi nim ki histolojide kullanılan eğitim kaynaklarının en faydalı
vurgulanmaktadır. ve en çok kullanılanlarından biri olmaya devam edecektir.
Öğrenmeyi kolaylaştırmak ve ilgili konuyu tamamlamak Okurlarımızın, kitapla ilgili düşünce ve yorumlarını bizlerle
üzere her bölümde ek olarak yeni çizim ve şekiller yer almak- paylaşmasını beklediğimizi belirtmek isteriz.
tadır. Metin içinde kullanılan McGraw Hill tıbbi çizimleri,
metnin elektronik sürümündeki çok sayıda animasyon ile Anthony L. Mescher
desteklenmektedir ve bu uygulama, benzer tıbbi ders kitapla- mescher@indiana.edu
rı içinde en faydalı, kapsamlı ve ilgi çekici olanıdır. Kitaptaki

ix
Teşekkür
İndiana Üniversitesi’nde 30 yılı aşkın süredir birlikte histo- Histology; ve Robert Klein and George Enders’in Anatomy,
loji çalıştığım ve temel kavramların etkili bir biçimde nasıl Histology, & Cell Biology: PreTest Self- Assessment & Review
sunulacağını öğrendiğim öğrencilerime teşekkür etmek isti- kitapları yer almaktadır. Bunlar gibi çok değerli kaynaklardan
yorum. alınarak burada kullanılan sorular için müteşekkirim. Öğ-
Emekleri, bir klasik haline gelen bu kitabın kapsamını ve rencilerin söz konusu kaynaklara da başvurmasını öneririm.
güncelliğini korumasına büyük katkıda bulundu. Bu son bas- Değerli bilgilerini ya da orijinal fotoğrafları paylaşan tüm
kıda Sue Childress, preparat hazırlamada ve Dr. Mark Braun dünyadan çok sayıda diğer bilimsel uzmanların sağladıkları
bu histolojik preparatların sanal mikroskopta gösterilmesin- katkı için kendilerine ilgili şekillerin altındaki açıklamada
de paha biçilemez yardımlarda bulundu. ayrıca teşekkür edilmiştir. Kitabı geliştirmek için değerli öne-
Bu baskıdaki önemli bir değişiklik, her bölümün sonu- rilerde bulunan Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Kana-
na eklenen sınama soruları oldu. Bu soruların çoğu benim da, İran, İrlanda, İtalya, Pakistan ve Suriye’den, tüm öğret-
verdiğim kurslarda kullanılmıştır, ancak bir bölümü ABD men ve öğrenci arkadaşlarıma teşekkür ederim. Son olarak,
Tıp Lisans Sınavına hazırlanan öğrenciler için McGraw-Hill/ McGraw- Hill Medical’ın çalışanlarına, özellikle redaktörler
Lange tarafından basılan çok sayıdaki mükemmel derleme Michael Weitz ve Brian Kearns’a, emekleriyle Junqueira Te-
kitaplarından değiştirilerek alınmıştır. Bunlar arasında Do- mel Histoloji kitabının bu yeni baskısının yayınlanabilmesini
uglas Paulsen’in Histology and Cell Biology: Examination sağladıkları için teşekkür ederim.
and Board Review; Harold Sheedlo’nun USMLE Road Map:

xi
Çeviri Editörlerinin Önsözü
Günümüzde bilimin her alanında kaydedilen hızlı gelişme, Histoloji de bir önceki baskısına kıyasla önemli değişiklik-
edinilmiş bilgilerin de çok hızlı bir biçimde güncellenmesini ler içeriyor. Temel Histoloji’nin on dördüncü baskısı, temel
zorunlu kılıyor. Bu güncelleme, bir yanda daha önce bilin- bilimlerin ürettiği bilgileri klinikle harmanlayan içeriği ve
meyen soruları yanıtlamamızı sağlarken, kimi zaman bildi- açıklayıcı şekilleriyle öne çıkıyor. Bu özellik, tıp diline sadık
ğimizi düşündüğümüz yanıtların değişmesini de zorunlu kı- kalmaya özen gösterilerek dilimize kazandırılan Junqueira
lıyor. Bu açıdan bilim kurumlarında yürütülen eğitimin tüm Temel Histoloji’nin önemli bir kaynak olma niteliğini pekiş-
basamaklarında, kullanılan kaynakların bilimsel yöntemler tiriyor. Bölüm sonlarına eklenen sorular ise kitapta sunulan
ışığında elde edilmiş ve en az bunun kadar önemlisi, güncel bilgilerin daha kalıcı olmasına katkı sağlıyor. Tüm bu özel-
olan bilgileri içermesi çok büyük bir önem taşıyor. likleriyle Temel Histoloji’nin, bilgisini ve emeğini tüm ya-
Temel Histoloji’nin Türkçe’ye kazandırılan ilk çevirisin- şamlara hakça dağıtacak fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür he-
den bu yana geçen sürede morfoloji bilgilerimiz moleküler kimlerin yeşermesine katkı sağlayacak bir damla olabilmesi
biyoloji alanında kaydedilen ilerleme ile büyük ölçüde des- dileğiyle.
teklendi. Bu destek sayesinde artık morfolojik yapı özellikle-
Seyhun Solakoğlu
rinin moleküler ve işlevsel karşılığını anlamak ve açıklamak
Aslı Erdoğan
çok daha kolay hale geldi. Bu ilerlemeye koşut olarak, Temel

Teşekkür
Junqueira Temel Histoloji kitabının son basımı da dahil olmak üzere Türkçe kaynak dağarcığında yer almasını sağlayan tüm
meslektaşlarımıza ve Güneş Tıp Kitabevleri yöneticisi Murat Yılmaz basta olmak üzere, İhsan Ağın ve Ümit Saçı’ya şükranla-
rımızı sunarız.

xiii
Çeviri Kurulu
Tuğba EKİZ Meral KOYUTÜRK
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Aslı ERDOĞAN Elif GÜZEL MEYDANLI


İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Aslı GÜMÜŞEL Hasan Serdar MUTLU


İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Canan HÜRDAĞ İlkay ÖZDEMİR


Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Başak IŞILDAR Serbay ÖZKAN


İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Elif KERVANCIOĞLU Gamze TANRIVERDİ


Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

Tuğba KOTİL Ünal USLU


İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı

xv
6 BÖLÜM 1 ■ Histoloji ve Çalışma Yöntemleri

ŞEKİL 1–4 Floresan mikroskop ile hücrelerin görünümü.

Ç R

a b

Hücre bileşenleri sık olarak floresan mikroskobu ile görülebilen flouresan-folloidin ile boyandıklarında, çekirdekler mavi flore-
bileşiklerle boyanır. san gösterirken aktin filamanları yeşile boyanır. Mikrofilaman-
(a) Akridin oranj nükleik asitlere bağlanır ve bu resimde görü- ların hücre çeperine yakın bölümde daha yoğun olması gibi
len böbrek tübül hücrelerinin çekirdeklerindeki (Ç) DNA’nın önemli bilgiler bu şekilde ortaya çıkarılır. Her iki fotoğraftaki
sarı ışık yaymasına ve RNA’dan zengin hücre sitoplazmalarının büyütme X500.
(R) da turuncu renkte görünmesine neden olur. (Şekil 1-4b, Indiana University Schoolof Medicine,
Bloomington’dan Drs Claire E. Walczak ve Rania Riskin izniyle)
(b) Kültürde çoğaltılan hücreler DNA’ya bağlanan DAPI (4’,
6-diamino-2-fenilindol) ve aktin filamanlarına bağlanan

ŞEKİL 1–5 Boyanmamış hücrelerin üç farklı ışık mikroskobundaki görünümü.

a b c

Kültür ortamında çoğaltılan canlı nöral krista hücrelerinin çeşitli biçimde etkilerler ve tüm hücrelerde buna uygun görüntüler
ışık mikroskopi teknikleri ile görünüşü, iki tane farklılaşmış pig- oluştururlar.
ment hücresi içeren boyanmamış hücrelere ait aynı alanlar, üç
(c) Değişimli-girişim mikroskopisi: Nomarski optikleri kulla-
farklı yöntem ile gösterilmektedir (Her biri X 200).
nılarak farklı bir yolla hücresel detaylar ön plana çıkarılmıştır.
(a) Aydınlık-alan mikroskopisi: Tespit edilmeksizin ve boyan- Değişimli girişim ya da değişimli girişimsiz, faz-kontrast mik-
maksızın, sadece iki adet pigment hücresi görülebilir. roskopisi, kültür ortamında canlı hücreleri gözlemlemek için
(b) Faz-kontrast mikroskopisi: Farklı kırıcılık indisine sahip yaygın olarak kullanılır.
hücre sınırları, çekirdek ve sitoplazmik yapılar faz ışığını farklı (Dr Sherry Rogers, Depertmant of Celi Biology and Physio-
logy, Universityof New Mexico, Albuquerqo, NM’nin izni ile).
Özgül Moleküllerin Görüntülenmesi 13

ŞEKİL 1–12 İmmünohistokimya ile boyanmış hücreler ve dokular.

1 B Ö L Ü M
Histoloji ve Çalışma Yöntemleri ■ Özgül Moleküllerin Görüntülenmesi
a c

gösterilmektedir. Desmin filamanı proteinine karşı oluşturulan


primer antikorlar ve floresein izosiyanat işaretli sekonder anti-
korlar kullanılarak dolaylı immünfloresan boyama gerçekleşti-
rilmiş, çekirdek ise DAPI ile mavi boyanmıştır. X650
(b) Lizozim enzimine karşı antikorla boyanan bir ince bağırsak
kesiti gösterilmektedir. Primer antikordan sonra peroksidazla
işaretlenmiş sekonder antikor uygulanmış ve peroksidaz sübs-
tratı olan 3,3’-diamino-azobenzidin (DAB) ile histokimyasal
olarak kahverengi renk oluşturulmuştur. Bu yöntemle aralarda
yer alan makrofajlarda ve hücrelerin oluşturduğu büyük küme-
lerde lizozim içeren yapılar gösterilmektedir. Çekirdekleri gös-
termek için hematoksilen ile karşıt boyama yapılmıştır. XI00.
(c) Amilaz enzimine karşı antikor ve ardından altın partikülle-
rine bağlanmış protein A ile inkübe edilen pankreas kesitine ait
TEM preparatı gösterilmektedir. Protein A antikorlara karşı yük-
sek düzeyde afinite gösterir ve sonuçta görüntüde yoğun salgı
b
granülleri ve yapım aşamasındaki granüller (solda) üzerinde
çok küçük siyah noktalar şeklinde izlenen altın parçacıkları
amilazın varlığını ortaya koyar. İşaretli protein A, immünglo-
Özgül proteinlerin yerini belirlemek için uygulanan immüno-
bulin moleküllerine karşı özgül olması sayesinde herhangi bir
sitokimyasal yöntemlerde ışık mikroskobu ya da elektron mik-
primer antikorun yerini belirlemede kullanılabilir. X5000.
roskobunda görülebilen çeşitli işaretleyiciler kullanılır.
(Şekil 1-12c, Dr. Moise Bendayan izniyle, Departments
(a) Kültürde çoğaltılmış bir uterus hücresine uygulanan ofPathology and Celi Biology, University of Montreal, Montreal,
floresan boyama ile sitoplazmadaki ara filamanlar (yeşil) Kanada)

TABLO 1-1 Tanı açısından önemi olan özgül antijen örnekleri.


Antijen Diagnosis

Özgül sitokeratinler Epitel kökenli tümörler


Protein ve polipeptid hormonlar Belirli endokrin tümörler
Karsinoembriyonik antijen (CEA) Ağırlıklı olarak sindirim kanalı ve meme kökenli glandüler tümörler
Steroid hormon reseptörleri Meme süt kanalı hücre tümörleri
Virüsler tarafından üretilen antijenler Özgül virüs enfeksiyonları
Plazma Zarı 19

ŞEKİL 2–1 Zar yapısındaki lipitler.

B Ö L Ü M
Polar baş grubu Apolar yağ asiti zincirleri
(hidrofilik) (hidrofobik)

O
CH3

2
Doymuş
CH2 O C
yağ asiti

Sitoplazma ■ Plazma Zarı


O (düz) CH3
CH O C
O
Doymamış
CH2 O P O X yağ asiti OH
O– (kıvrık)

Fosfolipidin genel yapısı Kolesterol

Glikolipidin şeker zincirleri

Fosfolipidler

Hidrofilik yüzey

Hidrofobik bölge
Hücre dışı sıvı
Hidrofilik yüzey

Kolesterol
Sitoplazma

(a) Ökaryot hücrelerin zarlarının temel lipit bileşenleri fosfo- etkiler, asıl etkisi zar akışkanlığı üzerinedir. Hücre zarının dış
lipitler ve kolesteroldür. Fosfolipit amfipatiktir, fosfat grup katmanında ayrıca uzun karbonhidrat zincirlerine sahip gliko-
yüklü polar bir baş ve polar olmayan iki uzun yağ asidi zinciri lipitler bulunur.
bulunur. Bu zincirler düz (doymuş) ya da kıvrık (doymamış olan Osmiumla tespit edilmiş olan hücre zarının kesiti, geçi-
bağda) olabilir. Zarda bulunan kolesterol ile fosfolipit miktarı rimli elektron mikroskobunda zor seçilebilen 3 tabaka şek-
yaklaşık olarak aynıdır. linde görülür; ortada yer alan açık (elektron geçirgen) bandın
(b) Fosfolipitlerin amfipatik özelliği zarların çift katmanlı yapı- iki tarafında koyu (elektron yoğun) 2 çizgi izlenir. İndirgenmiş
sını oluşturur. Çift tabakalı yapıda zarın yüzeyini kendiliğinden osmium, yağ asidi zincirlerinin osmium birikmeyen iç bölgesi-
oluşturan, su ile doğrudan temas eden yüklü (hidrofilik) polar nin her iki tarafında bulunan hidrofilik fosfat gruplarında biri-
başlar ve zarın ortasında yer alan, sudan uzak hidrofobik polar kir. Zarın dış yüzeyindeki “tüysü” görünümlü madde glikolipit
olmayan yağ asidi zincirleri bulunur. Kolesterol molekülleri de ve glikoproteinlere ait oligosakkaritlerin oluşturduğu glikoka-
amfipatiktir ve lipit çift katmanı boyunca daha az eşit dağılım likstir. (X100,000.)
sergiler; kolesterol yağ asiti zincirlerinin paketlenme derecesini

ilişkiyi koruyan iskele proteinlerinin de katılımı ile birlikte, 2-5’te gösterilen ve aşağıda açıklanan genel mekanizmalar ile
lipit sallarda bir araya gelen proteinlerin birbirlerine yakın geçer.
konumda kalmalarına ve etkili bir biçimde etkileşmelerine ■ Difüzyon ile küçük, polar olmayan moleküller lipit çift
olanak tanır. katmandan doğrudan geçer. Lipofilik (yağda çözünen)
moleküller zarlardan kolayca, su ise oldukça yavaş bir bi-
çimde geçer.
Transmembran Proteinler ve Zarlardan
■ Kanallar çok geçişli proteinlerin oluşturduğu trans-
Geçiş membran deliklerdir, buradan belirli iyonlar ve küçük
Plazma zarı, hücre ve çevresi arasındaki madde değişiminin moleküller seçilerek geçirilir. Hücreler çeşitli fizyolojik
gerçekleştiği bölgedir. Çoğu küçük molekül zar içinden Şekil uyartılara yanıt olarak Na+, K+ ve Ca2+ gibi iyonlar için
20 BÖLÜM 2 ■ Sitoplazma

ŞEKİL 2–2 Zar lipit çift katmanı ile ilişkili proteinler.

Glikolipidin Glikoproteinin
şeker zinciri şeker zinciri

2 E yüzü
Periferik protein 1
Transmembran protein

Lipit

P yüzü

(a) Zar yapısının sıvı mozaik modeli, zarın fosfolipit çift kat- Ayrılma, fosfolipitlerin yağ asiti kuyruklarının oluşturduğu zayıf
manı içerisine yerleşmiş olan ya da yüzeyiyle ilişkili (periferik hat boyunca gerçekleşir. Bu dondurma-kırma preperatlarının
proteinler) proteinler içerdiğini vurgular; bu proteinlerin çoğu elektron mikroskopisi zar yapılarını çalışmak için kullanışlı
sıvı lipit fazın içinde hareket eder. Gömülü (integral) protein- bir yöntem oluşturur. Görüntüdeki çıkıntılı zar partiküllerinin
ler lipit tabakasına sıkıca gömülmüştür ve çift zar tabakasını büyük bölümü (1) zarın sitoplazmaya (P ya da protoplazmik
dıştan içe dek katedenlere transmembran proteinler denir. Bu yüz) yakın yarısına tutunmuş olarak kalan proteinler ya da
proteinlerin hidrofobik amino asitleri zar lipitlerinin hidrofobik protein kümeleridir. Zarın dış yarısında (E ya da ekstraselüler
yağ asitleri kısımları ile etkileşmektedir. Proteinler ve lipitler, yüz) daha az sayıda partikül tutunmuş durumdadır. Bir yüzey-
zarın dışa bakan tarafında açıkta yer alan oligosakkarit zincir- deki her protein tümseği karşıt yüzeydeki çukura (2) karşılık
leri bulundurabilirler. gelmektedir.
(b) Hücreler dondurulup kırıldığında (kriyofraksiyon) zarların
lipit katmanları çoğunlukla hidrofobik merkez boyunca yarılır.

özgül kanalları açar ve kapatır. Su molekülleri zardan ge- yönünde geçişini sağlar. Zar pompaları ise aktif taşımay-
nellikle akuaporinler denilen kanal proteinleri aracılı- la ilişkili olan enzimlerdir, adenozin trifosfatın (ATP) yıkıl-
ğıyla geçer. masıyla oluşan enerjiyi kullanarak iyon ve diğer çözünmüş
■ Taşıyıcılar küçük moleküllere bağlanıp onları yapısal de-
maddelerin konsantrasyon gradyanına ters yönde zardan ge-
ğişiklikle uğratarak zardan geçiren transmembran prote-
çirilmesini sağlar. Bu pompalar ATP tükettikleri için genelde
inlerdir.
ATPazlar olarak ta adlandırılırlar.
Difüzyon, kanallar ve taşıyıcı proteinler pasif olarak işlev Bu taşıma işlemleri Tablo 2-2’de daha ayrıntılı olarak
görerek maddelerin kinetik enerjiyle konsantrasyon gradyanı özetlenmiştir.
Plazma Zarı 21

ŞEKİL 2–3 Zar proteinleri.

B Ö L Ü M
İnterstisyel sıvı

2
Fosfolipit

Sitoplazma ■ Plazma Zarı


Glikolipit Karbonhidrat
Fosfolipit
molekülünün
polar başı

Fosfolipid
çift katman

Glikoprotein
Fosfolipid
molekülünün apolar Kolesterol Protein
kuyrukları
İntegral protein

Periferik protein

Hücre iskeleti
filamanları
Sitozol

Plazma zarının işlevleri

1. Fiziksel bariyer: Esnek bir sınır oluşturur, hücresel içeriği korur ve 3. Elektrokimyasal gradyan: Plazma zarı boyunca elektriksel yük
hücre yapısını destekler. Fosfolipit çift katmanı hücre içindeki ve farkı oluşturur ve korur.
dışındaki yapıları ayırır. 4. İletişim: Moleküler sinyalleri tanıyan ve yanıt oluşturan
2. Seçici geçirgenlik: İyonların, besinlerin ve atık moleküllerin zardan reseptörleri barındırır.
giriş çıkışını düzenler.

Protein ve lipit bileşenleri çoğunlukla dış zar yüzeyinde, kova- olarak, hücreler arası bağlantıların bir parçası olarak ve hücreye
lent bağlarla tutunmuş oligosakkarit zincirlerine sahiptir. giren moleküller için seçici bir kapı olarak işlev görür.
Bunlar hücre yüzeyine önemli işlevsel ve antijenik özellikler Transmembran proteinler genellikle maddelerin zardan
kazandıran hücre glikokaliksinin yapısına katılır. Zar protein- özgül biçimde taşınması için kanal ya da aktif bölgeler oluştu-
leri, diğer hücrelerden gelen çok çeşitli sinyaller için reseptör ran ve lipit çift katmanına gömülü durumda olan, birden fazla
sayıda hidrofobik bölgeye sahiptir.

Veziküllerle Taşıma: Endositoz ve ile temas ettikten sonra, hücre iskeletindeki değişikliklere
Ekzositoz bağlı bir süreç ile hücreden uzanan sitoplazma ve plazma
zarı uzantıları bakteriyi sarar. Bu uzantıların zarları birle-
Makromoleküllerin hücreye girişi endositoz adı verilen şir ve fagozom denilen hücre içi bir vakuol ile bakteriyi
genel bir süreçle gerçekleşir. Bu işlem sırasında plazma zarı çevreler. Fagozom daha sonra içeriğin sindirilmesi için
katlantıları makromolekülleri (genellikle özgül zar reseptör- lizozomla kaynaşır (bu bölümde daha sonra tartışılacak-
lerine bağlandıktan sonra) sarar ve sitoplazmik vezikülleri tır).
(vakuol) oluşturmak üzere kaynaşıp zardan ayrılır. Başlıca
3 tip endositoz tanımlanmıştır ve bunlar Tablo 2-2 ve Şekil 2. Pinositoz: Sözcük anlamı ‘hücrenin içmesi’dir. Pinosi-
tozda, hücre zarı daha küçük girintiler oluşturur ve hüc-
2-6’da özetlenmiştir.
re dışı sıvıyı ve içinde çözünmüş durumdaki maddeleri
1. Fagositoz: Sözcük anlamı “hücrenin yemesi”dir. Bakte- yakalar. Pinositoz vezikülleri (yaklaşık 80 nm çapında)
ri veya ölü hücre kalıntıları gibi partiküllerin hücre içine hücre yüzeyinden içeri doğru koparak ayrılır. Sonrasında
alınmasıdır. Makrofaj ve nötrofil gibi bazı kan hücreleri bu veziküller lizozomla kaynaşır veya zıt yöndeki hücre
bu etkinlik için özelleşmiştir. Bir bakteri nötrofilin yüzeyi yüzeyine gidip zarla kaynaşarak içeriklerini hücre dışına
24 BÖLÜM 2 ■ Sitoplazma

TABLO 2–2 Plazma zarından geçiş mekanizmaları.


İşlem Hareketin Tipi Örnek

PASİF İŞLEMLER Maddenin kinetik enerjisine bağlı olarak konsantrasyon gradyanı yönünde hareketi; hücre enerji
harcamaz; denge sağlanana kadar devam eder (karşı yönde etki bulunmaması durumunda)
Basit difüzyon Küçük, apolar maddelerin seçici geçirgen zardan Kan ve dokular arasında oksijen ve
konsantrasyon gradyanına uygun yönde yardımsız net karbondioksit değişimi
hareketi
Basit difüzyon İyonların ve küçük, polar moleküllerin konsantrasyon
gradyanı yönünde hareketi; seçici geçirgen zardan
taşıyıcı bir protein yardımı ile gerçekleşir
Kanal yoluyla İyonun protein yapıdaki kanaldan konsantrasyon Na+, Na+ kanallarından hücre içine girer
gradyanı yönünde hareketi
Taşıyıcı aracılı Küçük, polar molekülün bir taşıyıcı protein ile Glikoz taşıyıcısı ile glikozun hücre içine
konsantrasyon gradyanı yönünde hareketi alınması
Osmoz Seçici geçirgen zardan su difüzyonu; yönü bağıl Sistemik kapilerlerdeki kanda çözünmüş
çözünmüş madde konsantrasyonu ile belirlenir; denge maddeler interstisyel alandan kana sıvı
sağlanıncaya kadar devam eder 'çeker'
AKTİF İŞLEMLER Maddelerin hücresel enerji harcanmasını gerektiren
hareketi
Aktif taşıma Küçük molekül ve iyonların transmembran protein
pompaları ile zardan konsantrasyon gradyanına karşı
taşınması
Primer Konsantrasyon gradyanına karşı taşıma; doğrudan ATP Ca2+ pompaları Ca2+'u hücre dışına taşır;
ile gerçekleşir Na+/K+ pompası Na+'u hücre dışına atar,
K+'u hücre içine alır
Sekonder Konsantrasyon gradyanına karşı taşıma konsantrasyon
gradyanı doğrultusunda hareket eden ikincil bir
madde (ör, Na+) kullanılarak gerçekleşir
Simport Na+ ile aynı yönde konsantrasyon gradyanına karşı Na+ / glikoz taşınması
taşıma
Antiport Na+ ile zıt yönde konsantrasyon gradyanına karşı Na+/H+ taşınması
taşıma
Veziküler taşıma Maddenin vezikül oluşumu ya da kaybı ile hücre içine
alınması ya da hücreden atılması
Ekzositoz Plazma zarı ile salgı veziküllerinin kaynaşması yoluyla Sinir hücrelerinden nörotransmiter salımı
hücre dışına maddelerin kütle halinde atılması
Endositoz Plazma zarından oluşan veziküller ile maddelerin hücre
içine kütle halinde alınması
Fagositoz Hücre dışındaki partikül şeklindeki maddelerin yalancı Bir bakteriyi yutan akyuvar
ayaklarla alınması ile oluşturulan veziküller yoluyla
gerçekleşen endositoz türü
Pinositoz Veziküllerin interstisyel sıvının hücre içine alınması Maddelerin küçük veziküller oluşturularak
yoluyla oluştuğu endositoz türü kapiler duvarından geçişinin sağlanması
Reseptör-aracılı endositoz Plazma zar reseptörlerinin ilk olarak özgül maddelere Kolesterolün hücre içine alınması
bağlandığı; daha sonra reseptör ve bağlı maddenin
hücre içine alındığı bir endositoz türü
Plazma Zarı 25

ŞEKİL 2–6 Endositozun başlıca 3 biçimi.

B Ö L Ü M
Hücre dışı sıvı

Yalancı ayak
Partikül

2
Plazma

Sitoplazma ■ Plazma Zarı


Plazma Vezikül zarı
zarı
Vakuol

Sitoplazma
a Fagositoz

b Pinositoz
Reseptörler

Daha sonra bu madde fagozom ya da sitoplazmik vakuol


Plazma
zarı
içinde parçalanır.
(b) Pinositozda hücre zarı içeriye doğru girintiler (çukurlar)
yaparak hücre dışı sıvı içeren damla şeklinde bir çukur oluştu-
Sitoplazmik
rur. Çukurun iki ucundaki hücre zarı karşılıklı kaynaşıp, hücre
vezikül içine doğru plazma zarından ayrılarak sıvı içeren pinositoz vezi-
külünü oluşturur.
c Reseptör-aracılı endositoz (c) Reseptör aracılı endositoz, reseptörler denilen ve özgül
moleküllere (ligandlar) bağlanan zar proteinlerini içerir. Bu tür
reseptörler ligandlarına bağlandığında, zarın bir bölgesinde
Endositoz üç şekilde gerçekleştirilebilir: yığılarak, reseptörler ile onlara bağlı ligandları içeren endo-
zomu ya da vezikülü oluşturacak şekilde sitoplazma içine
(a) Fagositoz hücreden uzanan uzantılar olan ve bakteri gibi doğru girinti oluşturup zardan ayrılırlar.
partikülleri hücre içine alan yalancı ayaklarla gerçekleşir.

bölgeleri üzerinden komşu hücrelere etki ederler (9.


Bölüm’e bakınız).
› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ
Çoğu hastalık kusurlu reseptörlerden kaynaklanır. Örneğin,
■ Otokrin sinyalde, sinyaller ulak molekülü üreten aynı yalancı-hipoparatiroidizm ve bir tür cücelik, sırasıyla
hücreler üzerinde bulunan reseptörlere bağlanır. paratiroid ve büyüme hormonu reseptörlerinin işlev
■ Jukstakrin sinyal, erken embriyonik doku etkileşim- görmemesi sonucunda oluşur. Her iki durumda da bezler
lerinde önemlidir, sinyal molekülleri hücre zarına bağlı gerekli hormonu ürettiği halde, normal reseptörlerinden
proteinler olup, iki hücre arasında doğrudan fiziksel te- yoksun olan hedef hücreler yanıt oluşturamaz.
mas olduğunda bu proteinler hedef hücre üzerindeki yü-
zey reseptörlerine bağlanır.

Aralarında birçok polipeptit hormon ve nörotransmite-


Hücre zarındaki reseptör proteinlerine bağlanan ligand-
rin yer aldığı hidrofilik sinyal moleküllerinin reseptörleri, he-
lar (ya da birinci ulaklar); sitoplazmada, çekirdekte ya da her
def hücrelerin plazma zarında bulunan transmembran prote-
ikisinde de değişiklikler oluşturan bir dizi hücre içi aracıyı
inlerdir. İşlevsel olarak önemli 3 sınıfa ayrılan bu reseptörler
aktive eden sinyal iletim sürecini başlatır. Kanal aracılı iyon
Şekil 2-8’de gösterilmektedir:
girişi ya da kinazların aktivasyonu sitoplazmik proteinleri
■ Kanal reseptörleri ligandın bağlanması ile açılarak zar- akıntı yönünde aktive ederek ederek sinyalleri arttırabilir. Ak-
dan molekül ve iyonların geçişini sağlar. tive olan G proteinleri sinyali hücre içine yayan iyon kanalla-
■ Enzimatik reseptörlerde ligandın bağlanması ilişkili rını ya da diğer zara bağlı efektörleri hedef alır (Şekil 2-8). Bu
periferik proteinlerde katalitik aktiviteyi tetikler. efektör proteinlerden biri, büyük miktarda siklik adenozin
■ G-proteine bağlı reseptörlerde ligandın bağlanmasıy- monofosfat (cAMP) gibi ikincil ulak moleküllerini meydana
la, ilişkili G proteinler uyarılır, bunlar GTP guanin nükle- getiren adenil siklaz enzimidir. 1,2-diaçilgliserol (DAG) ve
otidine bağlandıktan sonra diğer sitoplazmik proteinleri inositol 1,4,5-trifosfat (IP3) diğer ikincil ulaklardandır. İyo-
aktive etmek üzere salıverilir.
26 BÖLÜM 2 ■ Sitoplazma

ŞEKİL 2–7 Reseptör aracılı endositozdaki düzenli zar trafiği.

Reseptör
Ligand ligand Klatrin
kompleksleri örtü

Reseptörler

Kaplı çukur
Hücre Dinamin
membranının Adaptör
apikal protein Klatrin
bölgesi

Kaplı
proteinin Kaplı KÇ KÇ
geri vezikül
dönüştürümü KV
Reseptör
geri
dönüşümü Erken
endozom

Geç
endozom
Transsitoz b
Lizozomal
sindirim

Hücre membranının
bazolateral bölgesi

Çizimde, endositoz sırasındaki ve sonrasındaki temel basamak- ■ Reseptörler ve ligandlar geç endozomlara, daha sonra da
lar gösterilmiştir, a. Ligandlar özgül yüzey reseptörlerine yük- sindirim için lizozomlara taşınabilir.
sek afiniteyle bağlanır, sonra adaptör proteinler ve klatrin gibi ■ Ligandlar reseptörlerinden ayrılabilir, boş kalan reseptörler
özgül sitoplazmik proteinler ile ilişki kurar ve zar bölgelerinde geri dönüşüm endozomlarında toplanarak tekrar kulla-
yığılarak kaplı çukurları oluşturur. Klatrin, çukurların sitoplaz- nılmak üzere hücre yüzeyine geri döndürülebilir.
maya doğru girinti yapmasını kolaylaştırır. Başka bir periferik ■ Transsitoz işlemiyle, ligand içeren diğer endozomal vezi-
zar proteini olan, dinamin, çukuru gelişmekte olan boynunun küller hücrenin başka bir yüzeyine hareket edip kaynaşabi-
etrafında büzerek bölgenin kaplı vezikül halinde plazmalem- lir, ligandlar da tekrar hücre dışına bırakılır.
madan ayrılmasını sağlar. Kaplı çukurların (KÇ) ve veziküllerin
(Şekil 2-7b, Dr John Heuser’ın izniyle kullanılmıştır. Hücre
(KV) klatrin kafesinin ince yapısı gösterilmektedir, b.
Biyolojisi ve Fizyolojisi Bölümü, Washington Üniversitesi Tıp
İçeri alınmış veziküller geri dönüştürülecek olması nede-
Fakültesi, St. Louis, MO.)
niyle klatrin örtülerini kaybeder ve endozomlarla kaynaşır.
Ligandlar endozom bölmelerinde farklı yönlere gidebilirler:

nik değişiklikler ya da ikincil ulaklar ilk sinyali arttırırlar ve olarak bağlanır. Bu tür hormonlar lipofiliktir ve taşıyıcı pro-
genellikle kinazları içeren enzimatik aktivite dizisini tetik- teinlerinden ayrıldıklarında hedef hücrenin plazma zarından
leyerek gen ekspresyonlarında ya da hücre davranışlarında difüzyonla geçer ve sitoplazmadaki özgül reseptör protein-
değişikliklere yol açarlar. İkincil ulaklar sitoplazma içine ya- lerine bağlanırlar. Çoğu steroid hormonun reseptörüne bağ-
yılabilir ya da aktiviteyi bulunduğu odakta daha da arttırmak lanması o reseptörü aktive eder, bu kompleks çekirdek içine
üzere iskele proteinlerince lokal olarak korunabilir. girer ve özgül DNA dizisine yüksek afiniteyle bağlanır. Bu
Steroidler ve tiroid hormonları gibi düşük moleküler genellikle özgül genlerin transkripsiyon düzeyini arttırır. Her
ağırlıklı hidrofobik sinyal molekülleri, vücutta uzak bölgelere steroid hormon, homolog reseptör protein ailesinin farklı
taşınmak üzere plazmadaki taşıyıcı proteinlere geri dönüşlü üyelerince tanınır.
Sitoplazma Organelleri 27

ŞEKİL 2–8 Zar reseptörlerinin başlıca tipleri.

B Ö L Ü M
Açık kanal
İyonlar

Ligand g
Ligand

2
Kapalı

Sitoplazma ■ Sitoplazma Organelleri


kanal

İnaktif protein Aktif protein


kinaz enzimi kinaz enzimi
diğer enzimleri
fosforiller
İyonlar
Fosfat Açık ya da
kapalı enzim

a Kanal reseptörleri b Enzimatik reseptörler

1 Ligand reseptörüne
bağlanır ve reseptörü İyonlar
etkinl
etk inl
nleşt
eştire
eşt
etkinleştireniren
iren yapısal
yapı
p sal
Ligand değişi
değ işş
işi
şikli
kliğe
değişikliğe ğ sebep
ğe seb
ebep olur.
olur
olu
l r. Efektör protein (ör, iyon kanalı)

2 G proteini aktive olmuş İnaktif protein


reseptöre bağlanır kinaz enzimi 5 Aktive olan
protein kinaz
enzimi diğer enzimleri
İkincil ulak fosforiller

Aktive
Ak
Akt olmuş
ive ollmuş
Gp protein
ro
rot
otein
ote
ei
GTP 3 GTP G proteinine 4 Aktive olan efektör protein Fosfat
bağlanarak G proteinin aktive
hücre içinde protein kinaz
olmasına sebep olur. Aktive Efektör protein
enzim aktivasyonuna yol açan
G protein reseptörden ayrılır. (ör, enzim)
ikincil ulağı uyarır. Açık ya da kapalı
Bir efektör proteine (bir iyon kanalı
ya da bir enzim) bağlanır ve enzim
onu aktive eder
c G-proteine bağlı reseptörler

Proteinler ve çoğu küçük ligandlar transmembran protein bağlanmasıyla aktifleşerek diğer proteinleri (genellikle aktive
reseptörlerine bağlanarak hedef hücrede değişiklikler başlatan edecek biçimde) fosforiller.
hidrofilik moleküllerdir. (c) G proteine bağlı reseptörler ligandın bağlanmasıyla G
protein alt birimini yapısal değişikliğe uğratarak GTP’ye bağ-
(a) Kanal reseptörleri nörotransmiterler gibi ligandlara bağ-
lanmasına izin verir, bu proteinin etkinleşip serbest kalma-
lanır ve özgül iyonların içeri girişine izin verir. (b) Enzima-
sıyla bu kez iyon kanalları ve adenil siklaz gibi diğer proteinler
tik reseptörler genellikle protein kinazlar olup, ligandın
aktive edilir.

için küçük molekülleri parçalayan enzimler gibi yüzlerce


› SİTOPLAZMA ORGANELLERİ enzim bulunur. Oksijen, CO2, elektrolitler, düşük molekül
ağırlıklı substratlar, metabolitler ve atık ürünler serbest ya
Sitoplazma, sıvı bir bileşenden ya da sitozolden oluşmuştur. da proteinlere bağlı olarak sitozole dağılmış durumdadır. Bu
Sitozol içinde metabolik açıdan aktif yapılar olan organeller maddelerin, kullanılmak üzere ya da üretimle ilişkili olarak
bulunur. Organeller zarlı (ör., mitokondriyumlar) ya da zar- organellere giriş ya da çıkışı söz konusudur.
sız protein kompleksleri (ör., ribozomlar ya da proteazomlar)
şeklinde olabilir. Organellerin sitoplazmada hareketi hücre Ribozomlar
iskeleti polimerleri ile sağlanır. Ayrıca hücrelerin şekli ve ha- Ribozomlar, 20 x 30 nm boyutlarındaki makromoleküler
reketleri de hücre iskeleti bileşenleri ile sağlanır. makinelerdir, mRNA’nın belirlediği diziye göre taşıyıcı RNA
Sitozol içinde glikoliz yolağı enzimleri; büyük molekül- (tRNA) üzerindeki aminoasitlerden polipeptitleri oluşturur.
lerin yapı taşlarını oluşturan enzimler ve enerji oluşturmak İşlevsel bir ribozomun bir mRNA ipliğine bağlanmış olan
40 BÖLÜM 2 ■ Sitoplazma

ŞEKİL 2–20 Mitokondrinin yapısı ve ATP oluşumu. (Açıklaması karşı sayfada yer almaktadır)

a b
Mitokondri
dış
zarı
Mitokondri
iç zarı

Krista
Matriks

Yağ asitleri

CO2
ATP β Oksidasyon

Glukoz Pirüvat Pirüvat Asetil CoA


Glikoliz
NADH CO2
NADH
Sitrik
3NADH asit
e− CO2
Sitozol döngüsü
FADH2
ATP
Dış zar ½O2
e−
H+ Matriks
H+ H2O
İç zar e− H+ H+

H+ 2H+
H+
II Elektron taşıma
H+ H+ H+ zinciri kompleksleri
H+ I III
Zarlar arası boşluk H+ IV
H+ H+
H+ H+ H+
H+ H+ H+ H+
H+ H+ H+ H+
H+ H+ H+ H+
H+ H+
H+ H+

H+

H+ ATP sentetaz
H+ H+
H+
H+

ATP ATP
H+ ATP ADP + Pi ADP + Pi
ADP + Pi

ATP sentezi
H+ H+

H+
Sitoplazma Organelleri 41

TEM görüntüsünde ve çizimde iki mitokondriyal zar ve matriks elektron taşıma sisteminin protein kompleksleri boyunca

B Ö L Ü M
gösterilmektedir. hareketine, matriksten zarlar arası alana doğrudan proton
(H+) hareketi eşlik eder. İç zar protonlara geçirgen değildir ve
(a) Dış zar düz iken iç zarda krista denilen ve yüzey alanını
arttıran çok sayıda keskin katlantı bulunur. Krista, çok aktif sonuçta zarda elektrokimyasal gradyan oluşur. Diğer zar pro-
hücrelerin mitokondriyumlarında daha fazladır. En içteki mito- teinleri, her biri iç zarın matrikse bakan tarafındaki sap benzeri
kondriyal matriks çok sayıda enzim içeren bir jel şeklindedir. yapılar üzerinde globüler kompleks oluşturan ATP sentetaz

2
Matriksle temas halinde olan iç zar yüzeyi kısa saplar üzerin- sistemlerini yaparlar. Bu enzim kompleksinin kanalı proto-

Sitoplazma ■ Sitoplazma Organelleri


deki globüler birimleri andıran çok sayıda çok zincirli protein nun elektrokimyasal gradyan yönünde zardan geçerek tekrar
kompleksleri ile doludur. Bunlar hücre ATP’sinin çoğunu oluş- matrikse dönmesine olanak sağlar. Protonların kanal içindeki
turan ATP sentetaz kompleksleri içerir. hareketi globüler ATP sentetaz kompleksindeki özgül polipep-
tidlerin hızlı dönüşüne sebep olur, proton akışındaki enerji
(b) Pirüvat ve yağ asitleri gibi metabolitler zar porinleri aracı- mekanik enerjiye dönüşür. Kompleksin diğer alt birim prote-
lığıyla mitokondriye girer ve sitrik asit döngüsünün (ya da inleri bu enerjiyi ATP’nin yeni fosfat bağlarında depo eder, ATP
Krebs döngüsü) matriks enzimleri ile asetil CoA’ya çevrilir ve daha sonra hücrede kullanılmak üzere mitokondriden ayrılır.
elektron taşıma zincirinin ana kaynağı olan ATP ve NADH (niko-
tinamid adenin dinükleotid) ortaya çıkar. Elektronların, iç zarın

asitlerinin (18 karbonlu veya daha uzun) β-oksidasyonu mi- Peroksizomlar iki yolla oluşur: ER’den öncül veziküller
tokondriyumdaki karşılıklarından farklı olan tercihen perok- tomucuklanır ya da mevcut peroksizomlar büyür ve bölü-
sizomal enzimlerce gerçekleştirilir. Safra asitleri ve kolesterol nür. Peroksizomal proteinler serbest sitozolik poliribozomlar
oluşumuna yol açan belli reaksiyonlar da peroksizomlarda üzerinde sentezlenir ve amino asitlerden oluşan sinyal dizisi
gerçekleşir. taşırlar. Bu sinyal peroksizomal zar üzerinde bulunan resep-
törlerce tanınır ve proteinler organelin içine alınır.

ŞEKİL 2–21 Peroksizomlar.

P G

a b c

Peroksizomlar küçük, küre şekilli, zarlı organellerdir. Yağ (c) Kültüre edilmiş endotel hücrelerinin immünohistokim-
asitlerinden hidrojen atomlarını uzaklaştırmak için O2’yi kul- yasında DAPI ile boyanmış çekirdek (mavi) etrafındaki canlı
lanan enzimler içerir, bu reaksiyonda hidrojen peroksit (H2O2) boyanmış uzun mitokondriyumlar (kırmızı) arasında sitop-
üretilir. H2O2’nin, peroksizomda bulunan diğer bir enzim olan lazma içerisinde çok sayıda peroksizom (yeşil) görülmektedir.
katalaz enzimi ile suya ve O2’ye yıkılması gerekir. Burada gösterilen peroksizomlar zar proteini PMP70’e karşı
antikor kullanarak özgül olarak boyanmıştır.
(a) TEM’de peroksizomlar (P) genel olarak orta düzeyde elekt-
(Şekil 2-21c, © Thermo Fisher Scientific, Inc.’den izin alınarak
ron yoğun bir matriks sergiler. Elektron yoğun partiküller gli-
yayınlanmıştır.)
kojeni (G) temsil etmektedir. (X30,000)
(b) Birçok türde peroksizomların (P) merkezinde, burada da
gösterildiği gibi daha elektron yoğun ve kristalimsi bir enzim
kümesi bulunur. (X60,000)
42 BÖLÜM 2 ■ Sitoplazma

› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ


Oldukça ender görülen bazı bozukluklar, hasarlı peroksizo- › HÜCRE İSKELETİ
mal proteinlerden kaynaklanır. Yenidoğandaki adreno- Sitoplazmik hücre iskeleti, (1) mikrotübüller, (2) mikrofi-
lökodistrofi çok uzun zincirli yağ asitlerini β-oksidasyon
için peroksizoma taşıyan gömülü zar proteinlerinin kusurlu lamanlar (aktin filamanları) ve ara filamanlardan oluşan
olmasından kaynaklanır. Bu yağ asitlerinin vücut sıvıla- kompleks bir gruptur. Bu protein polimerleri hücrelerin
rında birikmesi, sinir dokusunda miyelin kılıfların hasar şeklini belirler, organellerin ve sitoplazmik veziküllerin
görmesine ve sonuçta birtakım nörolojik semptomlara hareketinde önemli rol oynar ve ayrıca hücrelerin hareket
neden olur. Peroksizomal enzimlerdeki yetersizlikler çeşitli
organların yapılarını ve işlevlerini olumsuz etkileyen Zell- etmesine olanak sağlar. Hücre iskeleti yapılarının bulun-
weger sendromuna yol açar. dukları yerler, önemli özellikleri ve işlevleri Tablo 2-4’de
özetlenmiştir.

Hücre iskeleti bileşenlerinin özellikleri (mikrotübüller, mikrofilamanlar ve ara


TABLO 2–4 filamanlar).

Mik fil
Mikrofilaman
Hücre İskeletinin Genel İşlevi
1. Yapısal:
Y Hücreye yapısal destek sağlar; hücreler
Ara filaman arasındaki bağlantıları sabitler.r
2. Hareket: Sitozol akışkanlığını ve hücre
hareketliliğini destekler; organellerin ve
maddelerin hücre içerisinde hareket etmesine
Mikrotübül yardım eder; hücre bölünmesi sırasında
Sentrozom
kromozomların hareketine yardım eder

Mikrotübüller Mikrofilamanlar Ara filamanlar

Polimer Protofibril

Protofilaman N C
α β
C N

Alt birim --tübülin heterodimerleri G-aktin monomerleri 2 çubuk benzeri dimerin


oluşturduğu antiparalel tetramer
Genel yapı 13 paralel protofilamandan oluşmuş İç içe geçmiş 2 F-aktin filamanı Kabloya benzer şekilde
çepere sahip boşluklu tüp sarmalanmış 4 protofibril, her biri
uç uca bağlı tetramer demetleri
içerir
Çap 25 nm 5-7 nm 8-10 nm
Monomerik -ve (3 tubulin (54 kDa) Globüler G-aktin (42 kDa) Çeşitli -sarmalları barındıran
proteinler çubuk benzeri proteinler (yaklaşık
55 kDa, Tablo 2-5)
Polarite + ve - uçlar + ve - uçlar Belirgin polarite yok
Bağıl sabitlik Sitoplazmada dinamik; aksonemde sabit Dinamik Sabit
Genel olarak Sentrozomdan sitoplazma içine yayılır; Hücre zarı altında yoğunlaşır; Sitoplazma boyunca dizilir;
bulunduğu yer aksonemler mikrovillus gibi hücre uzantılarında desmozomlarda; çekirdek kılıfının
bulunur iç tarafında
Başlıca işlevler Hücre şeklini ve polariteyi korur; organeller Kasılarak hücreyi hareket ettirir; Hücre ve doku yapısını güçlendirir;
ve kromozom hareketi için yol oluşturur; hücre şeklini değiştirir; sitokinez; hücre şeklini korur; çekirdek şeklini
silya ve flagella hareketini sağlar sitoplazmik taşıma ve akış korur (laminler)
60 BÖLÜM 3 ■ Çekirdek

ŞEKİL 3–9 İnsan fibroblast çekirdeğinin ŞEKİL 3–10 İnsan karyotipi.


kromozom bölgeleri.

1 2 3 4 5

6 7 8 9 10 11 12

a
13 14 15 16 17 18

19 20 21 22 XY

Karyotipler bir organizmadaki kromozomların sayısı ve mor-


folojisi hakkında ışık mikroskobik bilgi sağlar. Bu tip prepa-
ratlar, kültürde çoğaltılmış hücrelerin kromozomlarının en
fazla yoğunlaştığı evre olan mitoz sırasında kolşisin ile durak-
latılarak boyanıp fotoğraflanarak hazırlanır. Görüntüde tekil
durumda bulunan kromozomlar eşleştirilerek çiftler halinde
bir araya getirilir. Belirli boyalarla boyandığında her kromozo-
mun bir bantlaşma deseni vardır, bu onun tanınmasını sağlar
ve bantlaşma deseninin genetik anomalilerle ilişkisini göste-
rir. Her kromozoma özgü floresanlı problarla hibridizasyon
(FISH) ardından karyotipleme sonucunda burada gösterildiği
gibi bir görüntü ortaya çıkar. Hem 22 çift otozom hem de X ve
b Y kromozomları boyut, morfoloji ve sentromerin yeri açısın-
dan farklılık gösterir.

Floresan in situ hibridizasyon (FISH), her biri farklı kromozom-


önce hasarın onarılmasına olanak tanıyabilir, böylece hasarlı
lardaki dizilere özgü işaretlenmiş problar kombine edilerek
DNA replikasyon boyunca gen hatalarını yeniden üretmez.
uygulanabilir. Kültürde çoğaltılan insan fibroblastının çekir-
deği 24 renkli FISH ile işleme tabi tutulmuş, uygun kanallarda
Herhangi bir kontrol noktasında karşılaşılan sorun, döngü
konfokal mikroskop ile fotoğraflanmış ve sonuçlar (a) farklı duraklatıldığında oldukça hızlı şekilde çözülemezse, tümör
işaretlenmiş 24 kromozom çeşidinin (1 -22, X ve Y) KYM (kır- baskılayıcı genler tarafından şifrelenen proteinler aktive olur
mızı-yeşil-mavi) görüntüsünü oluşturmak üzere birleştirilmiş- ve hücrenin aktivitesi hücre intiharı veya apoptoza doğru
tir. Görüntüdeki her bir kromozom bölgesi tanımlanmış ve bu yönlendirilir.
tip analizler için geliştirilmiş bir yazılım ile sınıflandırıldıktan
sonra yapay-renklendirilmiştir (b).
(Dr Thomas Cremer’in izniyle kullanılmıştır, Biyoloji II, Antro-
› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ
poloji ve İnsan Genetiği Bölümü, Ludwig Maximilian Üniversitesi, Hücre çoğalması ve farklılaşmasının kontrolünde önemli
Münih, Almanya.) olan proteinleri şifreleyen genlere genellikle proto-onko-
genler denir; bunların yapısında veya ifade edilmesi sıra-
sında oluşan değişiklikler onkogenlere dönüşmelerine
neden olarak kontrolsüz hücre çoğalmasına veya kanser
potansiyeline yol açar. Değişen proto-onkogenler birçok
Hücre döngüsünde ilerleme, yetersiz besin (besin stre- tümör tipi ve hematolojik kanserlerle ilişkilidir. Proto-onko-
si), uygun olmayan hücresel mikroçevre ve ya DNA hasarı genler çeşitli özgün büyüme faktörlerini, büyüme faktör-
gibi çeşitli olumsuz koşullar tarafından duraklatılır. Çekir- leri reseptörlerini, çeşitli kinazları ve büyüme faktörlerinin
dekteki DNA çok yakından izlenir ve buradaki hasar hücre hücre içi sinyalizasyonunda yer alan diğer proteinleri içe-
döngüsünü yalnızca G1 kısıtlama noktasında değil ayrı- ren, mitoz aktivitesinin kontrolünü sağlayan neredeyse her
ca S sırasında ve ya G2 kontrol noktasında da duraklatabi- proteini şifreleyebilirler..
lir (Şekil 3-13). G1’deki duraklama hücre S fazına girmeden
62 BÖLÜM 3 ■ Çekirdek

ŞEKİL 3–12 Hücre döngüsü.

DNA sentezi için DNA replikasyonu


hazırlık
S

8s
Profaz
( ± 1 s)
G2
2.5-3 s +
Sessiz döneme G
0
girme veya İnterfaz Mitoz M Metafaz
farklılaşma (< 1 s)

Anafaz
25 h (< 1/2 s)

G1
Telofaz
Boyutça büyüme (dakikalar)

Hücrelerin mitoz ve DNA repikasyonu boyunca mikroskopik büyüyen insan dokularında hücre döngüsünün süresi 24 ile
olarak tanınabilmesi (radyoaktif işaretli timidin verilmesi son- 36 saat arasında değişir. G1’in uzunluğu pek çok faktöre bağlı
rası otoradyografi ile), burada evreleri gösterilen hücre “dön- olarak değişir ve genellikle en uzun ve en değişken süreçtir;
güsü” kavramına öncülük etti. Hızlı bölünen hücrelerde, G1 S’nin uzunluğu büyük ölçüde genom büyüklüğü ile doğru
DNA replikasyonu için gerekli enzim ve nükleotidlerin birik- orantılıdır. G2 ve mitoz birlikte normal olarak yalnızca 2-3 saat
tirildiği süreç, S birincil olarak DNA replikasyonunun gerçek- sürer. Büyüyen dokularda farklılaşan hücrelerin G1, süreci çok
leştirildiği süreç, G2 mitoza hazırlık için genellikle kısa olan uzun olabilir ve bu tip hücrelerin genellikle hücre döngüsü-
bir süreç ve M ise mitozun tüm evrelerini içeren süreçtir. Hızlı nün G0 evresinde oldukları söylenir.

ŞEKİL 3–13 Hücre döngüsü kontrol noktalarındaki denetim.

(G1/S) Başlangıç kontrol noktası:


• Hücre beslenmesi, boyutu ve
ortam koşulları uygun mu? S
• DNA’nın tümü sağlam mı?
Her biri farklı protein
DNA replikasyonu için takımlarını hedef alan
hazırlık ve S fazına giriş G1
aktif kinazların
değişimiyle ilerleme

Metefaz/anafaz kontrol noktası: M G2


• DNA’nın tümü sağlam mı?
• Kromozomların tümü mitotik
iğe tutundu mu? G2/M kontrol noktası:
• DNA tamamen eşlendi mi?
Kromatid ayrılmasının
başlaması ve sitokineze hazırlık Mitoza giriş

Hücre döngüsünün her fazında özgün hücre aktivitelerinin ■ Metafaz iğ kontrol noktası tüm kromozomların ayrılaca-
kalitesinin kontrol edildiği bir veya daha fazla kontrol noktası ğından emin olur.
bulunur. Döngünün bir sonraki evresine geçiş, önceki fazın
Döngüdeki tüm ilerlemeler siklinler ve sikline bağımlı
tüm aktiviteleri yeterli düzeyde tamamlanmadan gerçekleş-
kinazlar (CDK’lar) denilen ve faza özgü işlevler için gerekli
mez. Burada üç önemli kontrol noktası gösterilmiştir:
olan enzimleri ve diğer proteinleri fosforilleyen/aktive eden
■ Başlangıç veya kısıtlama kontrol noktası S’nin başlangıcın- proteinler tarafından kontrol edilir. Başlıca siklinler, bun-
dan hemen önce gerçekleşir. lara ait CDK’lar ve önemli hedef proteinleri Tablo 3-1 ‘de
■ G2/M kontrol noktası DNA replikasyonunun tamamlanma- özetlenmiştir.
sını garanti altına alır.
Mitoz 63

İnsan hücre döngüsünü düzenleyen başlıca siklin ve sikline bağımlı kinaz

B Ö L Ü M
Tablo 3–1 kompleksleri ve önemli hedef proteinleri.
Döngü Fazı veya Kontrol
Noktas CDK Bileşimi Hedef Proteinlere Örnekler

Erken G1 Siklin D-CDK4 veya 6 Rb proteinini fosforiller, çoğu G1 aktivitesi ve siklin A için gereken

3
genleri aktive eden bir transkripsiyon faktörü olan E2F salıverilir.

Çekirdek ■ Mitoz
Geç G1/S'ye giriş Siklin E-CDK2 E2F aracılı gen transkripsiyonunun daha fazla aktivasyonu; p53 proteini;
diğer kinazlar
S boyunca ilerleme Siklin A-CDK2 DNA polimeraz ve DNA replikasyonu için gereken diğer proteinler
G2/M'ye giriş Siklin A-CDK1 Özgün fosfatazlar ve siklin B
M boyunca ilerleme Siklin B-CDK1 Çekirdek laminleri; H1 histonu; kromatin ve sentrozomla ilişkili
proteinler

Çoğu dokuda, yavaş hücre bölünmesi ve hücre ölümüyle yenilenme potansiyelini belirler. Hücre çevirimi hızı, sindi-
özellik kazanan bir hücre çevirimi söz konusudur. Sinir do- rim kanalını ve uterusu döşeyen veya deriyi örten epitelde
kusu ve kalp kası bu çevirimin dışındadır çünkü bu dokula- yüksektir. Yetişkinlerden alınan organ kesitlerinde mitotik
rın farklılaşmış hücreleri mitoza giremez. Sonraki bölümler- hücreleri kesin olarak belirlemek güçtür ancak hızlı büyüyen
de tartışıldığı üzere, bir dokudaki farklılaşmış hücrelerin ya dokularda çoğu kez yoğun kromatinleriyle tespit edilebilirler
da yedek hücrelerin mitoz sığası, büyük oranda bu dokunun (Şekil 3-16).

ŞEKİL 3–14 Mitozun evreleri.

Ayrı kutuplara çekilen


Her iki Kromozom (sentromerde kardeş kromatidler
kromatidin birleşen iki kardeş kromatid) Ekvatoryal plak
sentromerlerini Yeniden oluşan
saran kinetokor çekirdek kılıfı
Bölünme yanığı

Kinetokor
Sentrozom mikrotübülleri
(sentriol Çekirdekçik
çifti) Dışa doğru taşıyan
Gelişen sentrozom (iğ kutbu)

Kromozomları Ekvatoryal plakta


dağılmış çekirdek dizilmiş kromozomlar Mitotik iğ Ayrılmakta olan kardeş kromatidler Sitokinez gerçekleşiyor

Astral mikrotübüller Mitotik iğ Bölünme çentiği


a Profaz b Metafaz c Anafaz d Telefaz

Mitoz sırasında gerçekleşen kromozomal değişimler, burada sonucu olarak ekvatoryal plakta dizilirler. İğ; kinetokor mik-
görülen mitotik hücrelerde olduğu gibi, çok erken evre balık rotübülleri, ekvatoryal plak yakınında birbiri içine giren polar
embriyosuna ait büyük hücrelerin kesitlerinde kolayca ve mikrotübüller ve iği hücre zarına bağlayan astral mikrotübül-
yaygın olarak çalışılmaktadır. (a) Görece uzun olan profazda, lerden meydana gelir. (c) Anafaz sırasında kinetokorlar ayrılır
sentrozomlar zıt kutuplara taşınır, çekirdek kılıfı parçalanma ve kromatidler (artık onlara kromozomlar denir) mikrotübül-
sonucu görünmez olur ve kromozomlar yoğunlaşarak gözle ler üzerinde her bir sentrozoma doğru çekilir. (d) Telofazda,
görünür hale gelir. DNA eşleşmesi olduktan sonra, iki kro- hücrenin korteksindeki F-aktin demetinin kasılması ile hücre
matidden oluşan her kromozom sentromer bölgesinden iki parçaya çentiklenir, bundan sonra kromozomların yoğun-
kinetokor protein kompleksi ile birleşir. (b) Kısa olan meta- laşmış hali sona erer, transkripsiyon yeniden başlar, çekir-
fazda kromozomlar, sentrozomlar tarafından organize edilen dekçik görünür hale gelir, çekirdek laminası ve çekirdek kılıfı
mitotik iğin dinamik mikrotübüllerine tutunmalarının bir yeniden oluşur. (Tümü X500; H ve E).
64 BÖLÜM 3 ■ Çekirdek

ŞEKİL 3–15 Mitotik iğ ve metafaz kromozomları.

Metafazdaki bir hücrenin TEM kesiti görüntüsü, kinetokorlarından


(oklar) iğin mikrotübüllerine bağlanmış ve çok elektron-yoğun olan
kromozomları içeren mitotik aygıtın çeşitli özelliklerini göstermek-
tedir. Mikrotübüller, her biri bir çift sentriol içeren sentrozomlarda
(S) birleşir. Mitotik iğin yanındaki yassılaşmış zar vezikülleri geç
telofazda yeniden kurulmaya başlanan çekirdek kılıfının parçalarını
içerebilir. XI9,000.
(Richard Mdntosh’un izniyle, Moleküler, Hücresel ve Gelişimsel
Biyoloji Bölümü, Colorado Üniversitesi, Boulder.)

ŞEKİL 3–16 Erişkin dokularındaki mitotik hücreler.

a b c d

Mitozun tanınabilir aşamalarında olan bölünen hücreler eriş- çoğalması sergileyen birçok hücre bulunabilir. Burada geç
kin dokularda nadiren gözlenir çünkü bu hücrelerin sayısı az, anafaz ve profaz evresindeki hücrelerin yoğunlaşmış kromo-
boyutları küçük, şekilleri ve yönelimleri değişkendir. Ancak zomları ayırt edilebilir, (b) proliferasyon dönemindeki uterus
kümelenmiş ve koyu boyanmış kromatine sahip çekirdek endometriyumunun bir bezinde metafazdaki bir hücre, (c)
gibi mitoz özellikleri, burada gösterilen hızlı yenilenen çeşitli Özofagusu döşeyen telofaz hücresi, (d) Epidermisin bazal
dokularda bazen tespit edilebilir. tabakasında metafaz. X400. H ve E.
(a) İnce bağırsaktaki kriptanın taban bölgesinin üzerin-
deki alanda ince bağırsağı döşeyen epitele ait mitotik geçiş
66 BÖLÜM 3 ■ Çekirdek

ŞEKİL 3–18 Mitoz ve mayoz.

MİTOZ

Mitozda birbiriyle
aynı olan hücreler
topluluğa eklenir
ya da birbirinin
yerini alır.

İnterfaz Profaz Metafaz Anafaz/Telofaz


Kromozomlar Kromozomlar Genetik olarak birbirinin eşi olan
yoğunlaşır. sıra halinde dizilir. yavru hücreler üretilir.

MAYOZ

Mayoz II

Mayoz I

Mayozda
yeni genetik
kombinasyonlu
haploid hücreler
üretilir.

Geç interfaz Profaz I Metafaz I AnafazI/ Metafaz II Anafaz II/


Sinaps ve Çapraz geçişler Homolog Telofaz I Kromozomlar Telofaz II
çaprazlaşma devam eder. kromozomlar Homolog haploid hücrelerde Kardeş kromatidler
başlar. Eşleşen çift sıra kromozomlar tek sıra halinde birbirinin eşi olmayan
kromozomlar halinde dizilir. haploid yavru dizilir. haploid hücrelere
yoğunlaşır. hücrelere ayrılırlar; ayrılırlar.
kardeş kromatidler
birleşik kalır.

Mitoz ve mayoz kromatin sıkılaşması ve gevşemesi açısından genetik rekombinasyon sırasında bölgeleri değiş tokuş edilir.
benzerlikler gösterir ancak önemli noktalarda farklılık göste- Bunu, araya S fazının girmediği ve dört haploid hücrenin üre-
rir. Mitoz genetik olarak aynı iki diploid hücre üretir. Mayozda tildiği iki mayoz bölünme izler.
anneden ve babadan gelen iki homolog kromozom sinaps
sırasında fiziksel olarak yanyana gelir ve çaprazlaşma veya

dört kromatid arasında rekombinasyon veya karşı ipliğe normal olarak 3 hafta sürer; oositler fetal ovaryumdaki
geçişler gerçekleşir ve her ebeveynden kalıtılan genler ka- oluşumlarından kadının üreme yaşına kadar geçen süre
rıştırılarak sonraki kuşağa aktarılacak yeni ve farklı bir boyunca mayozun bu evresinde duraklatılırlar ve bu süre
gen takımı elde edilir. İnsan spermatogenezinin profaz 1’i yaklaşık 12 yıl ile 50 yıl arasında değişebilir.
Epitel Dokusu 81

ŞEKİL 4–11 Titrek tüyün aksonemi.

B Ö L Ü M
Titrek tüyün distal ucunda tubulin
Miktotübül B diğer öncül titrek tüy proteinleri ve
protofilamanı motor proteinlerinden oluşan
A dinamik bir havuz bulunur.
Dinein kolları

4
Merkezi

Epitel Dokusu ■ Epitel Tipleri


mikrotübülde uzanan
ışınsal çıkıntıları
Karşı mikrotübülü
bağlayan neksin
proteini
Dinein kolları
çifti

Merkezi
mikrotübüller

Mikrotübül
çifti

İç kılıf
Çiftler arası neksin
çapraz bağları

Proteinlerin periferik b
mikrotübül çiftleri boyunca
titrek tüyün yukarısına
doğru taşınması kinezin II
ile sağlanır.
Hücre zarı

Proteinlerin periferik mikrotübül


çiftleri boyunca titrek tüyün
kaidesine doğru taşınması
sitoplazmik dinein ile sağlanır.

Bazal cisim

Mikrotübül
üçlüsü

Kök

(a) Bir titrek tüyün dokuz periferik mikrotübül ve diğer proteinleri içeren dinamik bir havuz vardır ve proteinler bu
bağlı proteinler tarafından sarılmış iki merkezi mikrotübül- yapının içine ve dışına periferik mikrotübül çiftleri boyunca
den oluşan aksonemini gösteren şeması. Periferik çiftlerde B kinezin ve sitoplazmik dinein tarafından taşınır.
mikrotübülü A mikrotübülünün bazı protofilamanların hete- (b) Titrek tüy hareketi aksonemin şeklinde bir dizi hızlı değişimi
rodimerlerini paylaşırken A mikrotübülü 13 protofilamandan gerektirir. Her bir çiftin uzunluğu boyunca A mikrotübülüne
oluşan tam bir sıradır. Aksonem periferik mikrotübül çiftlerini bağlı ve diğer çiftin B mikrotübülüne uzanır halde aksonemal
bağlayan neksinler ve periferik çiftleri merkezi mikrotübüllere dinein kolları bulunur. ATP tarafından aktifleştirilen dinein
bağlayan ışınsal uzantılar sayesinde esnek ancak sert yapıdadır. kolları komşu mikrotübüle bağlanır ve çiftlerin birbiri üzerine
Aksonem apikal sitoplazmada bulunan bazal cisim ile devam kaymasını sağlar. Kayma hareketi çiftler arasındaki çapraz bağlı
eder. Fırıldağa benzer şekilde düzenlenmiş dokuz adet görece neksinler tarafından sınırlandırılmıştır. Aksonem boyunca arka
kısa mikrotübül üçlüsü içeren bazal cisimler yapısal olarak arkaya hızlı biçimde oluşan bu hareket titrek tüy hareketini
sentriollere benzer. Titrek tüyün distalinde tubulin ve diğer oluşturur.
82 BÖLÜM 4 ■ Epitel Dokusu

TABLO 4–3 Örtü epitelinin tipleri.


Esas Özellik Hücre Şekli Örnek Ana İşlevi
Tek katlı Tek katlı Damarların iç yüzey örtüsü İç organların hareketini kolaylaştırma
(endotel), perikardiyum, (mezotel), pinositoz yoluyla aktif
plevra, periton (mezotel) taşıma (mezotel ve endotel), biyolojik
olarak aktif moleküllerin salgılanması
(mezotel)
Kübik Ovaryum örtüsü, tiroid Örtme, salgılama
Prizmatik İncebağırsak, safra kesesi Koruma, kayganlaştırma, emilim,
salgılama
Çok katlı (iki veya daha fazla Yassı, keratinleşmiş (kuru) Epidermis Koruma, su kaybını önleme
hücre katmanı)
Yassı, keratinleşmemiş Ağız boşluğu, özofagus, Koruma, salgılama, su kaybını önleme
(nemli) larinks, vajina, anal kanal
Kübik Ter bezleri, gelişen ovaryum Koruma, salgılama
folikülleri
Değişken Mesane, üreterler, böbrek Koruma, gerilebilme
kaliksleri
Prizmatik Konjunktiva Koruma
Yalancı çok katlı (Çekirdekleri Trake, bronşlar ve burun Koruma, salgılama, mukusa
farklı seviyelerde, hepsi yüzeye boşluğunu kaplayan epitel yakalanmış partiküllerin titrek tüy
ulaşmayan ancak hepsi bazal hareketi ile solunum yollarından dışarı
laminaya oturan hücreler) taşınması

ŞEKİL 4–12 Tek katlı yassı epitel.

Epitel

Bazal zar

Lamina
propria

Kapillerler

a c

Hücre çekirdeklerinin (oklar) en kalın ve en görülebilir yapı- Örneklerde, Henle kangalı (a), ince bağırsağın dış duvarı (b)
lar olduğu, ince ve tek bir hücre tabakasıdır. Tek katlı epitel ve korneanın iç yüzeyi (c) görülmektedir. (a, c X400; b X600;
damarları ve boşlukları döşer, alttaki doku ile madde geçişini H ve E)
düzenler. İnce hücrelerde genellikle transsitoz gerçekleşir.
Epitel Dokusu 83

ŞEKİL 4–13 Tek katlı kübik epitel. ŞEKİL 4–14 Tek katlı prizmatik epitel.

B Ö L Ü M
Epitel

Bazal Terminal
zar Titrek çubuklar
Lamina propria tüyler Epitel

4
Bazal

Epitel Dokusu ■ Epitel Tipleri


Kapilerler zar
Lamina
propria

Kapiler

a
a

b
b

c
c

Hücrelerin boyu her zaman için genişliğinden fazladır, api-


Hücrelerin genişliği neredeyse uzunluğu kadardır. Hücrele- kalde titrek tüyler veya mikrovilluslar bulunur, genelde emi-
rin daha kalın olması epitel üzerinden yüksek düzeyde aktif lim için özelleşmiştir. Terminal çubuk olarak bilinen sıkı ve
taşımanın gerçekleşmesi için sitoplazmanın mitokondri ve tutturucu bağlantı kompleksleri ışık mikroskobunda apikalde
diğer organellerce zengin olmasını sağlar. Örneklerde böb- görülür. Örneklerde böbrek toplayıcı kanalı (a), salgılayıcı ve
rek toplayıcı tübülleri (a), geniş bir tiroid folikülü (b) ve ovar- titrek tüylü hücrelerle birlikte fallop tüpü epiteli (b) ve safra
yumu saran kalın mezotelyum (c) görülmektedir. X400. H ve E. kesesi epiteli (c) görülmektedir. (Tümü X400; H ve E)
(Tümü X400; H ve E)

Değişken epitel ya da ürotelyum böbreklerden üretra-


nın proksimal kısmına kadar boşaltım kanalının büyük bö-
lümünde görülür ve özelliğini bulunan, bazen şemsiye hüc-
releri de denilen, kubbe şekilli hücrelerden alır (Şekil 4-16).
Bu hücreler altındaki dokuları idrarın hipertonik ve olası si-
su kaybını önlemeye yardım eder. Çok katlı yassı keratin- totoksik etkisine karşı korumak üzere özelleşmiştir. Bu hüc-
leşmemiş epitel (Şekil 4-15b) su kaybının önemli olmadığı relerin benzersiz bir özelliği de mesane dolduğunda epitelin
nemli yüzeyleri (ağız boşluğu, yemek borusu ve vajina) kap- gerilmesine imkan vermesidir. Değişken epitel boşaltım sis-
lar. Buradaki yassı hücreler çekirdeklerini ve çoğu metabolik teminde ayrıntılı olarak tartışılacaktır.
aktivitelerini korurlar.
Çok katlı kübik ve çok katlı prizmatik epitel nadir gö- › › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ
rülür. Çok katlı kübik epitel tükürük ve ter bezlerinin boşal- A vitamini eksikliği görülen bireylerde, bronşlarda ve
tım kanalları ile sınırlıdır (Şekil 4-15d). Çok katlı prizmatik mesanede bulunan epitelin yerini kademeli olarak çok
epitel göz kapağının hem koruyucu hem de mukus salgılayıcı katlı yassı epitel alır.
konjunktiva tabakasında bulunur.
Bağ Dokusu Tipleri 117

ŞEKİL 5–19 Gevşek bağ dokusu ve tıkız düzensiz bağ dokusu.

B Ö L Ü M
G G

5
G

Bağ Dokusu ■ Bağ Dokusu Tipleri


T

a b

c d

Burada gösterilen bağ dokusu tiplerine ait örnekler bu iki tip dokusundaki görece yoğunluğu izlenmektedir. (X100; Mal-
arasındaki yakın ilişkiyi işaret etmektedir. lory trikrom)
(a) Bir bezin gevşek bağ dokusu (G) ince kolajen lifler ile soluk (c) Bir diğer tıkız düzensiz bağ dokusu örneğinde rastgele
boyanan ara maddeyi içerir ve genellikle epitelin yanında ince düzenlenmiş büyük kolajen demetleri görülmektedir. Kolaje-
bir tabaka oluştururken tıkız düzensiz bağ dokusu (T) daha nin düzeni dokuyu güçlendirmekte ve her yönden gelebile-
kalın bir tabaka oluşturur ve her zaman daha büyük kolajen cek güçlere karşı direnç kazandırmaktadır. (X150; H ve E)
demetler bakımından çok zengindir. Her iki bağ dokusunda
(d) Tıkız düzensiz bağ dokusu (T) burada gösterilen testiste
da düzensiz şekilli büyük lenf damarları (sol) boyunca yayıl-
olduğu gibi birçok organın çevresinde kalın koruyucu bir
mış lökositler görülebilir. (X100; H ve E)
kapsül oluşturur. Burada kapsül, bu organların çevresinde
(b) Deriden alınmış kesitin üçlü boyamasında bu yöntemle hiyaluronattan zengin bir kayganlaştırıcı üreten seröz mezo-
maviye boyanmış kolajenin gevşek (G) ve tıkız (T) bağ tel hücrelerinin (M) oluşturduğu tek katlı yassı bir epitel ile
örtülmüştür. (X150; H ve E)
118 BÖLÜM 5 ■ Bağ Dokusu

ŞEKİL 5–20 Tıkız düzenli bağ dokusu.

a b

(a) Mikrografta, tendondaki tıkız düzenli bağ dokusunun (b) Elektron mikrografta tendonun enine kesitinde bir fibrosit
boyuna kesiti görülmektedir. Uzun, paralel kolajen lif demet- görülmektedir. Fibrositin seyrek sitoplazmasının komşu kola-
leri fibrositlerin uzamış çekirdekleri arasındaki boşlukları dol- jen lifler arasında uzanan çok sayıda ince sitoplazmik uzan-
durmaktadır. (X100; H ve E boyası) tıya bölündüğü izlenmektedir. (X25.000)

ŞEKİL 5–21 Retiküler doku.

a b

(a) Bu çizimde yalnızca lifler ve bunlara tutunan retiküler hüc- (b) Lenf düğümünün gümüş boyalı bu kesitinde retiküler lifler
reler (serbest, geçici hücreler gösterilmemiştir) gösterilmekte- düzensiz siyah çizgiler olarak görülmektedir. Retiküler hücre-
dir. Doku sıvısı veya lenf ve kandan gezgin hücrelerin sürekli ler de yoğun ve koyu boyanmış olarak izlenmektedir. Küçük
geçebilmesi için çok gelişmiş karmaşık bir ağ oluşturan Tip III ve daha soluk boyanmış hücrelerin çoğu lenf düğümünden
kolajenden oluşan retiküler lifler, retiküler hücreler tarafından geçen lenfositlerdir. (X200; Gümüş)
üretilip sarmalanmaktadır.
130 BÖLÜM 7 ■ Kıkırdak

ŞEKİL 7–1 Yetişkinlerde kıkırdak dağılımı.

Dış kulak yolu kıkırdağı


Ara madde
Yutak Burun kıkırdağı Kondrositlerin
Gırtlak yerleştiği laküna
Akciğer
Trakea
Eklem kıkırdağı
Perikondriyum

Kaburga 180x
b Hiyalin
y kıkırdak
Omurlar arası
disk kıkırdağı

Solunum bölgesi olan Perikondriyum


akciğer, gırtlak ve
Elastik lifler
trakeadaki kıkırdaklar Pubis simfizi Lakünadaki
kondrositler

Ara madde
80x
c Elastik kıkırdak

Menisküs (diz
eklemindeki
Lakünadaki
yastığa benzer
kondrositler
kıkırdak

Ara madde
Kollajen lifler
Eklem kıkırdağı Hiyalin
Kıkırdak
80x
Fibröz
a d Fibröz kıkırdak

(a) İskeletin çeşitli bölgelerinde dağılmış 3 tip yetişkin kıkır- dokuları destekleyen kıkırdak belirgindir. Yukarıdaki ışık mik-
dak yer alır. Özellikle eklemlerde ve kaburgalarda, kulaklarda roskobu fotoğrafı (b) Hiyalin kıkırdak (c) Fibröz kıkırdak ve (d)
ve burunda olduğu gibi esnek destek gerektiren bölgelerde Elastik kıkırdağın temel özelliklerini göstermektedir.
bulunur. Aynı zamanda solunum bölgeleri boyunca da diğer

TABLO 7–1 Kıkırdak türlerinin önemli özellikleri.


Hiyalin Kıkırdak Elastik Kıkırdak Fibröz Kıkırdak

Hücre dışı matriksin Homojen, tip II kolajen ve agrekan Tip II kolajen, agrekan ve koyu Tip II kolajen ve geniş tıkız bağ
temel özellikleri elastik lifler dokusu alanları ile tip 1 kolajen

Başlıca hücreler Kondrositler ve kondroblastlar Kondrositler ve kondroblastlar Kondrositler ve fibroblastlar


Kondrositlerin tipik Ayrı veya küçük izogen gruplar Genelde küçük izogen gruplar Ayrı veya aynı eksende dizilmiş
düzenlenişi izogen gruplar
Perikondriyum var Evet (epifiz ve eklem kıkırdakları hariç) Evet Hayır
mı?
Bulunduğu başlıca Üst solunum sisteminin çoğu parçası; Dış kulak, dış kulak yolu, östaki İntervertebral diskler, simfizis
yerler veya örnekler uzun kemiklerin eklem uçları ve epifiz kanalı, epiglot ve larinksin belirli pubis, menisküs ve diğer
plakları; fetal iskelet bazı kıkırdakları belirli eklemler, tendonların
bağlantıları
Ana fonksiyonları Eklemlerde düz, düşük sürtünmeli Esnek şekil ve yumuşak doku Tampon oluşturma, gerilme
yüzey sağlar; solunum sistemine temel desteği sağlar direnci, kopmalara ve basınca
yapısal destek sağlar karşı dayanıklılık sağlar
Hiyalin Kıkırdak 131

ŞEKİL 7–2 Kıkırdak matriksinin ve hücrelerinin yapısı.

B Ö L Ü M
Proteoglikan

Perikondriyum
Hiyaluronik
asit
Perikondriyum
fibroblast

7
Tip II
kolajen lifçik

Kıkırdak ■ Hiyalin Kıkırdak


Kondroblast

Kıkırdak
İnterteritoriyal
matriks

Hiyaluronik asid
Bağlantı proteini Kondrosit

Özdek protein
Kondroitin sulfat Territoriyal
matriks
Kolajen tip II
a b

(a) Kıkırdak matriksindeki en çok bulunan moleküllerin düzen- (b) Perikondriyum ve kıkırdak matriks arasındaki geçiş böl-
lenişini gösteren çizim. Bu şemada matriksteki hiyaluronik gesinin şeması. Perikondriyumdaki fibroblasta benzer öncü
asite bağlı proteoglikanlar özdek proteine doğrusal biçimde hücreler, kondrosit olarak bölünen ve farklılaşan daha büyük
hiyaluronik asit moleküllerine kovalent olmayan bağlarla kondroblastları meydana getirir. Bu işlevsel hücreler matriks
bağlanır. Proteoglikanın kondroitin sülfat yan zincirleri çapraz bileşenlerini üretir ve matriks içerisinde gömülü lakünalarda
bağlı matriks yapısını oluşturacak şekilde elektrostatik olarak yer alırlar. Her bir laküna çevresindeki teritoriyal matriks ile
kolajen liflerine bağlanır. Şekildeki küçük kısım daire içerisinde lakünalardan daha uzak bölgeler olan interteritoriyal mat-
büyütülmüş olarak gösterilmektedir. Bu matriks bileşenleri- riks arasındaki boyanma farklılıkları belirgindir. Matriksin inter-
nin fiziksel özellikleri oldukça su tutucu, dayanıklı olabilen bir teritoriyal kısımlarında kolajen boldur ve daha az bazofiliktir.
yapıya sahiptir. Hiyalin kıkırdağın sıvı ağırlığının yaklaşık olarak
%75’ini su oluşturur.

› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ bazofilik yapmasından ve kolajen liflerin ince yapısından do-
layı rutin histolojik preparatlarda görünmesi oldukça zordur.
Osteoartirit, zamanla eklemlerdeki kemik uçlarının yüzey-
Hiyalin kıkırdakta diğer kolajen tiplerine de çok az miktarda
lerinde bulunan hiyalin kıkırdağın fiziksel özelliklerinin
değişmesi veya kaybıyla ilişkili kronik bir durumdur. Ağır-
rastlanmasına rağmen esas olarak tip II kolajen bulunur.
lık taşıyan (diz, kalça) veya sık kullanılan (bilek, parmak) Yapısında keratan sülfat ve kondroitin sülfattan oluşan
eklemler çoğunlukla kıkırdak bozulmasına eğilimlidir. yaklaşık 150 GAG yan zinciri bulunan agrekan, hiyalin
Eklem kıkırdağın aşınmasıyla ortaya çıkan parçalar, mat- kıkırdağın yaygın proteoglikanıdır. Bu proteoglikanların
riks metalloproteazların salınmasına ve bunun ardından yüzlercesi, Şekil 7-2a’da şematik olarak gösterildiği ve 5. Bö-
komşu dokuların makrofajlarındaki diğer faktörlerin salı- lümde tartışıldığı gibi hiyaluronik asitin uzun polimerlerin
verilmesini tetikler. Bu durum eklemlerde ağrıya ve iltihap- bağlantı proteinine, kovalent olmayan bağlarla bağlanır. Bu
lanmaya neden olur. proteoglikan karışımı, tip II kolajen liflerinin yüzeyine bağla-
nır. Proteoglikanda GAG’a bağlanan su, taze hiyalin kıkırdak
ağırlığının %60-80’ini oluşturur.
Matriks Kıkırdak matriksin en önemli bileşeni, yapısal çok yönlü
Hiyalin kıkırdağın kuru ağırlığının %40’ı proteoglikan ve ya- yapışkan glikoprotein olan kondronektindir. Diğer bağ do-
pısal glikoprotein içeren kıvamlı pelte içerisinde gömülü ko- kusundaki fibronektin gibi kondronektin de özellikle GAG’a,
lajenden meydana gelmiştir. Proteoglikanın matriksi genelde tip II kolajene ve integrine bağlanır. Bu molekül kondrositle-
rin HDM’ye bağlanmasına aracılık eder.
154 BÖLÜM 8 ■ Kemik

ŞEKİL 8–18 Apozisyonel kemik büyümesi.

Kompakt kemik Periosteum


Osteoblastlar
tarafından üretilen kemik Medülla
Periosteum
Osteoklastlar boşluğu
tarafından eritilen
kemik
Medülla
boşluğu

Kompakt
kemik

Yeni doğan Çocuk Genç yetişkin Yetişkin

Kemik, apozisyonel büyüme sürecinde periosteumun altın- sırasında periosteum yüzeyinde yeni kemiğin oluşumu, geniş
dan yeni kemik dokusunun eklenmesiyle çap olarak büyür. medüllanın etrafındaki endosteum yüzeyinde kemik yıkımı
Radiyal kemik büyümesi olarak da adlandırılan bu uzun kemik ile aynı anda gerçekleşir. İlik dolu olan bu boşluğun genişle-
büyümesi, endokondral kemikleşmenin erken dönemlerinde mesi kemiğin ağırlığının çok artmamasını sağlar.
kemik tasmanın oluşumuyla başlar. Radiyal kemik büyümesi

ŞEKİL 8–19 Kemik kırık onarımının temel özellikleri.

Fibröz kıkırdak
benzeri (yumuşak)
kallus
Kemik iliği Kırık bölgesinde
Birincil kompart kemik
boşluğu kemik

Hematom
Sert
kallus
Periosteum
İyileşen kan
Kompakt kemik damarları
1 Bir kırık hematomu oluşumu. 2 Fibröz kıkırdak benzeri 3 Sert (kemik) kallus oluşumu. 4 Kemiğin yeniden şekillenmesi.
(yumuşak) kallus oluşumu

Kırık kemiğin onarımı çeşitli aşamalardan meydana gelir kemiğin bütünlüğünü korur. (3) Yumuşak kallus öncüsü doku
ancak mekanizma kemiğin büyümesi ve yeniden şekillendi- yeniden büyüyen kan damarları ve osteoblastlar tarafından
rilmesi ileaynıdır, (1) Kan damarları yırtılır, kırık içerisinde kan istila edilir. Sonraki birkaç hafta içerisinde fibröz kıkırdak örgü
toplanır ve büyük bir kırık hematomu oluşturmak üzere pıh- kemiğin trabekülleri ile aşamalı olarak yer değiştirir ve kırık
tılaşır. (2) Bu hematom makrofajlar tarafından aşamalı olarak alanı boyunca sert bir kallus şekillenir. (4) Örgü kemik daha
ortadan kaldırılır ve yerini fibroblast ile kolajenden zengin, sonra komşu sağlam bölgelerin devamı niteliğinde kompakt
fibröz kıkırdak benzeri, yumuşak, kallus öncüsü bir dokuya ve süngerimsi kemik olarak yeniden modellenir ve tam işlev-
bırakır. Kırıkta, periosteum bu dokunun üstünü örterek sel damarlar yeniden düzenlenir.
162 BÖLÜM 9 ■ Sinir Dokusu ve Sinir Sistemi

ŞEKİL 9–1 Sinir sisteminin genel düzenlenişi.

Sinir sistemi anatomik olarak, esas bileşenleri şemada gösteri-


Beyin
Merkezi len MSS ve PSS bölümlerine ayrılır. Sinir sistemi işlevsel olarak;
Beyincik sinir
Omurilik sistemi 1. Duyu bölümü (aferent)
(MSS) A. Somatik—bilinçli olarak gelen duyuları alır (göz, kulak,
deri, iskelet-kas yapıları)
B. Viseral—bilinçsiz olarak gelen duyuları alır (iç organlar
Kraniyal ve kardiyovasküler yapılar)
sinirler Çevresel 2. Motor bölümü (eferent)
Spinal sinir A. Somatik—bilinçli ve istemli olarak kontrol edilen
sinirler sistemi
(PSS) motor çıktılar (iskelet kasını uyaranlar)
Ganglionlar B. Otonom—istemsiz olarak kontrol edilen motor çıktılar
(kalp veya bezleri uyaranlar)
Otonom sinir sistemi (OSS) denilen otonom motor sinir-
lerin hepsinde iki nöron bulunur; hücre gövdesi MSS’de olan
bir pregangliyonik nöron ve hücre gövdesi bir gangliyonda
bulunan bir postgangliyonik nöron. (1) Parasempatik bölüm
ve gangliyonları efektör organın içinde veya yakınında bulu-
nur, normal vücut homeostazisini korur (2) Sempatik bölüm
MSS’ye yakın gangliyonlara sahip olup acil durum ve heyecan
sırasındaki vücut yanıtlarını kontrol eder. Sindirim kanalı duva-
rında yerleşen OSS bileşenleri enterik sinir sistemi olarak anılır.

ŞEKİL 9–2 Erken embriyoda nörülasyon.


Nöral oluk
Nöral oluk
Nöral
Ektoderm krista
hücreleri
Nöral Nöral
katlantılar krista

Notokord

3 Nöral katlantılar birleşmeye ve nöral tüp


ile dorsal epidermisi oluşturmaya hazırlanırken,
1 Nöral katlantılar ve nöral oluk nöral krista hücreleri ayrılarak mezenkimal
nöral plağı oluşturur. hale geçerler.

Nöral oluk Nöral oluk

Nöral
krista
hücreleri Gelişen
epidermis

2 Nöral katlantılar yükselir ve birbirlerine


4 Nöral krista hücre kitlesi, başlangıçta
doğru yaklaşır. yeni oluşan nöral tüpün üstünde yer alır.

MSS ve PSS’nin hücrelerinin üretildiği nörülasyon aşamasının evreleri, 3 ve 4 haftalık embriyo dışı zarları çıkarılmış insan emb-
riyosu enine kesitlerinde şematik olarak gösterilmektedir. Mediyal konumlu notokordun indükleyici etkisiyle, üzerinde uzanan
ektodermal hücre tabakası kalınlaşarak lateral nöral katlantılar ve mediyal nöral oluktan oluşan nöral plak haline gelir (1).
Diğer tüm ektoderm epidermisi oluşturacaktır. Plak daha sonra nöral katlantılar ve oluğu daha belirgin hale getirecek şekilde
katlanır (2). Bu katlantılar yükselir ve orta çizgide birleşerek (3), nöral oluğu nöral tüpe dönüştürürler (4). Embriyonun kraniyal
ucunda geniş, kaudalinde ise daha dar olan nöral tüp, MSS’yi oluşturacaktır.
Nöral katlantılar birleşip, meydana gelen tüp artık yukarıda uzanan ektodermden ayrılırken nöral hücrelerden bir kısmı
ayrılır ve nöral krista denilen mezenkimal hücre kitlesi olur. İlk olarak nöral tüp ve epidermis arasında bulunan nöral krista hüc-
releri, hemen yanlara doğru olarak göç etmeye başlayan önemli bir embriyonik mezenkimal hücre popülasyonunu oluşturur.
Nöral krista hücreleri, duysal ganglionlar ve PSS’nin tüm diğer hücrelerini oluşturmanın yanısıra, bazı nöral olmayan dokuları
da içeren diğer birçok gelişen yapıya katkı sağlar.
188 BÖLÜM 9 ■ Sinir Dokusu ve Sinir Sistemi

ŞEKİL 9–28 Küçük sinirler.

A
S
SH
A SH
A F
SH
S
S
SH
K S
SH
A
SH
SH
S

A F
a P b

S P
P

S
S
S

c d E

Küçük sinirler çoğu organ kesitinde görülebilir. sinirdeki liflerin gevşek olduğunu gösterir ve vücut hareket-
leri sırasında sinirlerin, liflerde muhtemel gerilme hasarı oluş-
(a) İzole edilmiş, plastiğe gömülü bir sinirin enine kesitinde,
madan hafifçe gerilmesine olanak tanır. X200. H ve E.
ince bir perinöryum (P), bir kapiler (K) ve Schwann hücrele-
riyle (SH) ilişkili çok sayıda büyük akson (A) görülmektedir. (c) Mezenter ve diğer doku kesitlerinde, tek bir küçük sinirin
Miyelinli lifler arasındaki endonöryumda birkaç fibroblast (S) oldukça dalgalı veya kıvrımlı yapısı. Kesitte, sinirin girdiği
çekirdeği görülebilir. X400. PT. ya da çıktığı bölgelerde lifler oblik ya da enine kesilmiş görü-
lür. X200. H ve E.
(b) Uzamına kesitlerde endonöryumdaki fibroblastların (F)
yassı çekirdekleri ve Schwann hücrelerinin (SH) daha oval (d) Küçük bir sinirin kesitinde çoğu zaman aynı fasikül içinde
çekirdekleri ayırt edilebilir. Sinir lifleri endonöryumda daha bazı liflerin enine ve bazılarının ise oblik olarak kesildiği görü-
çok gevşek olarak tutulurlar ve düşük büyütmeli uzamına lür, bu da yine endonöryum (E) ve perinöryumdaki (P) liflerin
kesitlerde düz değil, dalgalı oldukları görülmektedir. Bu, görece gevşek yapısını belirtir. X300. H ve E.

aksonların daha fazla uzamasını sağlayan polipeptid faktörle-


ri üretirler. Motor aksonlar kaslarla sinaptik bağlantıyı tekrar daha önce motor son plaklarla bağlantı kuran motor
kurar ve işlev geri kazanılır. lifler tarafından doldurulan kolların içine doğru uzarsa,
kas işlevi yeniden kurulmayacaktır. Kesik veya hasarlı
periferik sinirlerdeki distal ve proksimal parçalar ara-
› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ sında çok fazla boşluk varsa veya distal parça tamamen
ortadan kalktıysa (bir organın kesilmesi durumunda
Periferik sinirlerin yenilenmesi, yalnızca Schwann hücre-
olduğu gibi), yeni uzayan aksonlar, kendiliğinden
lerinin lifleri ve kolları uygun yönlendirildiğinde işlevsel
bir ağrının kaynağı olabilen bir şişkinlik veya nörom
olarak etkilidir. Karışık bir sinirde, yenilenen duysal lifler
oluşturabilirler.
Sinir Dokusunun Plastisitesi ve Yenilenmesi 189

ŞEKİL 9–29 Gangliyonlar.

B Ö L Ü M
K

9
G

Sinir Dokusu ve Sinir Sistemi ■ Sinir Dokusunun Plastisitesi ve Yenilenmesi


L
L
L

K L
G

U
N
LF

b c

(a) Bir duysal gangliyonun (G) belirgin bir bağ doku kapsülü (c) Sempatik gangliyonlar, çoğu duysal gangliyonlarından
(K) ve epinöryum ve periferik sinirlerin diğer bileşenleri ile daha küçüktür ancak büyük nöronal hücre gövdesinin (N)
devam eden iç iskeleti vardır, ancak perinöryumu yoktur ve olması ve bazılarının lipofuskin (LF) içermesi açısından ben-
bu yüzden kan-sinir bariyeri işlevi yoktur. Sinir liflerinin (L) zerdir. Uydu hücrelerinden (U) oluşan tabakalar her nöronal
fasikülleri bu ganglionlara girer ve çıkar. X56. Kluver-Barrera hücre gövdesini çevreler, morfoloji duysal gangliyonlarda-
boyası. kinden biraz farklıdır. Otonom gangliyonların genelde duy-
sal gangliyonlardan daha az gelişmiş bağ doku kapsülleri (K)
(b) Yüksek büyütme ile, her büyük nöronal perikaryonu
vardır. X400. H ve E.
tamamen saran ince, tabaka benzeri sitoplazmik uzantılar
üreten ve uydu hücreleri (U) olarak adlandırılan küçük, yuvar-
lak çekirdekli glia hücreleri görülmektedir. X400. H ve E.
190 BÖLÜM 9 ■ Sinir Dokusu ve Sinir Sistemi

ŞEKİL 9–30 Periferik sinirlerde yenilenme.

a b 2 hafta c 3 hafta d 3 ay

Hasar görmüş veya kesilmiş bir periferik sinirde, bir gecikme- (c) Hasardan sonraki haftalarda, kas lifi denervasyon atrofisi
nin ardından proksimal akson parçaları kesilen uçlarından gösterir ancak Schwann hücreleri, yeniden uzayan aksonun
yeniden oluşabilir. Hasarlı bir sinir lifinde meydana gelen ana içine girdiği tıkız kılıfı oluşturmak üzere çoğalırlar. Akson
değişiklikler burada gösterilmektedir. 0,5-3 mm/gün hızıyla büyür.
(a) Perikaryonu, geniş GER (Nissl cisimciği) içeriği ve efektör (d) Birkaç hafta sonra sinir lifi başarıyla yenilenir ve kas lifi ile
hücresi (kas) ile normal bir sinir lifi. olan işlevsel bağlantılar eski haline getirilir.
(b) Akson zedelendiğinde, başlangıçta GER oldukça azalır ve
hasara distal sinir lifi, miyelin kılıfı boyunca bozulur. Artıklar
makrofajlar (mor ile gösterilen) tarafından fagosite edilir.

Sinir Sistemi ÖNEMLİ NOKTALARIN ÖZETİ

■ Sinir dokusu, erken embriyoda, MSS’nin öncülü olan nöral ■ Böyle bir nöron iletişimi nörotransmiterin sinaps öncesi zardan
tüpü oluşturmak üzere dorsal ektoderm nöral plağı uzamına salıverilip sinaps sonrası hücredeki reseptörlere bağlanarak yeni
katlandığında ve buradan PSS öncülü olan nöral krista hücre- bir aksiyon potansiyelinin başlatıldığı yer olan bir sinaps aracılı-
leri ayrıldığında gelişir. ğıyla başka bir nörona veya efektör hücreye aktarılır.
Nöronlar Glia Hücreleri
■ Pek çok tipte nöron vardır ancak hepsi çekirdeği taşıyan bir ■ Birçok şekilde nöronları desteklemek için gereken glial hücre-
hücre gövdesi (perikaryon), akson denilen uzun bir sitoplaz- lerin (glia) altı ana tipi bulunmaktadır:
mik uzantı ve dendrit denilen bir veya daha fazla sayıda kısa ■ Oligodendrositler, MSS’deki akson parçalarının çevresini
uzantıdan oluşur. sararak, aksonları yalıtan ve sinir uyartılarının geçişini ko-
■ Nöronlar, akson boyunca bir aksiyon potansiyeli (sinir uyartı- laylaştıran miyelin kılıf oluşturur.
sı) oluşturmak ve ilerletip başka bir nöron ya da efektör hücreyi ■ MSS’nin sayıca en fazla hücreleri olan astrositler nöronal
uyarmak için, ortak hücre özelliği olan uyarılabilirliği kulla- perikaryon, sinaps ve kapilerleri örtmek ve onlara uygun
nırlar. mikroçevre sağlamak için yüzlerce uzantı yapar.
194 BÖLÜM 10 ■ Kas Dokusu

ŞEKİL 10–1 Kasın üç tipi.

Çizgiler Bağ İnterkalar disk Glikojen


Çekirdekler Kas lifi dokusu Dallanma Çizgiler Çekirdek Çekirdekler Kas hücreleri

(a) İskelet kası (b) Kalp kası (c) Düz kas

Kas tiplerinin ışık mikroskobu fotoğrafları ile birlikte şema- kasılır. (c) Düz kas gruplaşmış, zayıf, istemsiz kasılan iğ biçimli
tik çizimleri. (a) İskelet kası geniş, uzamış, çok çekirdekli hücrelerden oluşur. Hücreler arasında görülen yoğunlaşma
liflerden oluşur ve güçlü, hızlı, isteğe bağlı olarak kasılır. (b) az miktardaki hücre dışı bağ dokusunu yansıtmaktadır. ([a,
Kalp kası birbirlerine uzunlamasına interkalar disklerle bağlı b]): X200; [c]: X300; Tümü H ve E)
düzensiz dallanmış hücrelerden oluşur, güçlü ve istemsiz

İskelet Kasının Düzenlenişi Kasın bu bağ dokusu tabakaları içerisinde yer alan kola-
jen, kas hücreleri/liflerinin kasılması sonucu ortaya çıkan
Her üç kas tipinde de kasılabilen liflerin etrafını ince bir bağ
mekanik gücün aktarılmasında görev alır; kas lifleri ender
dokusu tabakası sarar ve düzenler. Bu tabakalar özellikle is-
olarak kasın bir ucundan diğer ucuna kadar uzanmaktadır.
kelet kasında iyi görülür (Şekil 10-3 ve 10-4). Bu destekleyici
Bu üç tabakanın tümü ve epimisyumu saran derin fasya-
tabakaların oluşturduğu düzenlenme büyük periferik sinir-
nın tıkız düzensiz bağ dokusu, tendonun kas-tendon bağ-
lerdekine benzer.
lantılarındaki güçlü bağ dokusu ile devamlıdır (Şekil 10-3
■ Epimisyum, bütün kasın etrafını saran tıkız bağ doku- ve 10-4c). İnce yapı düzeyinde gerçekleştirilen araştırmalar
sundan oluşmuş bir dış kılıftır. Kasın büyük sinirlerini, bu geçiş bölgelerinde tendondan gelen kolajen liflerin içeri-
kan damarlarını ve lenfatiklerini barındıran bu dokunun ye doğru kas lifleri arasına sokulduğunu ve sarkolemmanın
bölmeleri içeriye doğru uzanır. yaptığı kompleks katlanmalarla doğrudan ilişkili olduğunu
göstermektedir.
■ Perimisyum, fasikül adını alan kas liflerinden oluşan
her demetin etrafını saran ince bir bağ dokusu tabaka-
sıdır (Şekil 10-3). Kas liflerini içeren her fasikül birlikte Kas Liflerinin Düzenlenişi
çalışan liflerden oluşmuş işlevsel bir birim oluşturur. Si- İskelet kası liflerinin uzamına kesitleri karanlık ve aydınlık
nirler, kan damarları ve lenfatikler kas fasikülünü besle- bantlar halinde enine çizgilenmeler gösterir (Şekil 10-6a).
mek üzere perimisyum içine girer. Sarkoplazma ağırlıklı olarak kas lifçiği (miyofibril) denilen,
■ Endomisyum, fasiküllerden içeriye doğru uzanan, içe- lifin uzun ekseni boyunca paralel seyreden, uzun ve silindirik
risinde az sayıda fibroblast ve ince retiküler liflerin oluş- şekilli filaman topluluklarını içerir (Şekil 10-6b). Kas lifçik-
turduğu ve her bir kas lifinin dış laminasını saran tabaka- leri üzerindeki koyu bantlar A bantları olarak adlandırılır
dır. Sinir liflerine ek olarak endomisyumda yaygın bir ağ (anizotropik veya polarize ışık mikroskobunda çift kırıcıdır),
oluşturan kapilerler, kas liflerine O2 getirir (Şekil 10-5). aydınlık bantlar ise I bantları (izotropik veya polarize ışık al-
İskelet Kası 195

ŞEKİL 10–2 İskelet kasının gelişimi. ŞEKİL 10–3 İskelet kasının düzenlenişi.

B Ö L Ü M
Miyoblast

1 0
Tendon
Uydu hücre Kas tüplerini
oluşturacak şekilde
birleşen miyoblastlar

Kas Dokusu ■ İskelet Kası


Derin fasya
Epimisyum
İskelet kası

Farklılaşma
Uydu hücre
Kas lifi

Arter
Ven Perimisyum
Sinir

Fasikül
İskelet kası miyoblast denilen mezenkimal hücrelerin kas
tüpü adı verilen çok çekirdekli, uzun tüpleri oluşturmak
üzere birbirleriyle birleşmesiyle farklılaşmaya başlar. Kas tüp-
leri miyofilamanları oluşturmak üzere protein sentezlerler ve
ışık mikroskobunda giderek daha belirgin seçilebilen enine Endomisyum
çizgilenmeler sergilerler. Kas tüpleri işlevsel miyofilamanları
oluşturacak biçimde farklılaşmaya devam eder ve çekirdekler
sarkolemma altında yer alır. Kas lifi

Miyoblast popülasyonunun bir bölümü birleşmez ve fark-


lılaşmaz, ancak gelişen dış laminanın iç tarafında kas liflerinin
dış yüzeyine yerleşerek uydu hücreleri adı verilen bir grup
mezenkimal hücre olarak kalır. Kas hasarını takiben uydu hüc-
releri çoğalırlar ve yeni kas liflerini oluştururlar.

tında değişmez) olarak adlandırılır. Geçirimli elektron mik-


roskobunda (TEM) (Şekil 10-6c) her I bandı Z diski (Alm. Bütün iskelet kası fasya ve kası kemiğe bağlayan tendonla
de-vam eden ve epimisyum adı verilen kalın bir tıkız bağ
zwischen, arasında) adını alan enine koyu bir çizgi tarafından
dokusu tabakasıyla sarılmış durumdadır. Büyük kaslar kas
ikiye ayrılmış olarak görülür. Kasılabilen yapının tekrarlayan
dokusunun farklı fasiküllerini içerirler, her bir fasikülün etrafı
en küçük parçası olan sarkomer bir Z diskinden diğer Z
perimisyum adını alan daha ince ancak tıkız bağ dokusu
diskine kadar uzanır (Şekil 10-6c) ve dinlenme durumunda ile sarılmıştır. Fasiküller içindeki her kas lifi (çok çekirdekli
boyu yaklaşık 2,5 μm’dir. uzun hücreler) endomisyum denilen ince bir bağ dokusu ile
Mitokondriyumlar ve sarkoplazma retikulumu, çapı 1-2 sarılmıştır.
μm olan kas lifçikleri arasında yerleşmiştir. Kas lifçikleri bir-
biri arkasına dizilmiş yinelenen sarkomerlerden oluşur (Şekil
10-7), bitişik kas lifçiklerindeki sarkomerlerin lateral düzen-
lenmeleri tüm kas lifinin enine çizgilenmeler şeklinde karak-
teristik bir yapı oluşturmasına neden olur.
Sarkomerlerin A ve I bant yapıları esas olarak, miyozin- içeren globüler uzantılar her ağır zincirin sonunda bir baş
den oluşan kalın ve F-aktin’den oluşan ince miyofilamanla- oluştururlar. Miyozin başları, kalın ve ince fılamanlar arasın-
rın düzgün bir şekilde dizilmesinden kaynaklanmaktadır, her da geçici karşılıklı köprüler oluşturmak için aktine ve enerji
kas lifçiği, her iki filaman tipinin binlercesini içeren simetrik salımını katalizlemek için ATP’ye (aktomiyozin ATPaz ak-
bir yapı şeklinde düzenlenmiştir (Şekil 10-7).
tivitesi) bağlanır. Her bir kalın filamanda yüzlerce miyozin
Kalın miyozin filamanlarının boyu 1,6 μm ve eni 15
molekülü çubuğa benzer kısımları üst üste gelecek ve globü-
nm’dir, bunlar sarkomerin orta bölgesindeki A bandını oluş-
tururlar. Miyozin birbirine eş iki ağır zincir ve iki çift hafif ler başları her iki uca yönelecek şekilde düzenlenme gösterir
zincirden oluşan büyük bir komplekstir (~ 500 kDa). Miyo- (Şekil 10-7a).
zin ağır zincirleri ince, çubuğa benzeyen (150 nm uzunlu- İnce, sarmal şeklindeki aktin fılamanlarının her birinin
ğunda ve 2-3 nm kalınlığında) ve kuyruk kısımları bükülmüş boyu 1.0 μm ve eni 8 nm’dir, kalın fılamanlar arasında uza-
motor proteinlerdir (Şekil 10-7). Dört miyozin hafif zincirini nırlar. Her bir G-aktin monomeri miyozin için bağlanma
196 BÖLÜM 10 ■ Kas Dokusu

ŞEKİL 10–4 İskelet kası.

En
E

P
a b

K T

K
C

(a) Çizgili kasın enine kesitine ait ışık mikroskobu fotoğra- liflerinin dış tabakasında özgül boyanma görülmektedir.
fında bağ dokusunun üç tabakası ve hücre çekirdekleri görül- (X400; İmmünoperoksidaz)
mektedir. Her kas lifinin etrafını endomisyum (En) sarar ve (c) Bir kas-tendon bağlantısının uzamına kesiti. Tendonlar
fasikülü oluşturan bir kas lifi grubunu perimisyum (P) kuşatır. iskelet kasları ile birlikte gelişir ve kaslar kemiğin periostu ile
Tüm kasın etrafını kalın bir epimisyum (E) sarar. Bu dokuların birleşir. Tendondaki (T) kolajen lifler, kas lifleri (K) etrafındaki
her üçü de tip I ve tip III kolajen (retikulin) içerir. (X200; H ve E) üç bağ dokusu tabakasıyla devam ederek, kas kasılmasını
(b) Laminini göstermek üzere immünhistokimya boyası destekleyen güçlü bir birim oluşturur. (X400; H ve E)
yapılmış kesitte, özellikle endomisyumla sarılı kas

ŞEKİL 10–5 İskelet kasının kapillerleri.

Kas dokusu çıkarılmadan önce kan damarlarına koyu


renkli plastik bir polimer verilmiş ve uzamına kesitler
alınmıştır. Kas liflerini saran endomisyumdaki zengin
kapiller ağ bu yöntemle belirgin olarak görülmekte-
dir. (X200; Polarize ışıkta Giemsa boyası)
256 BÖLÜM 13 ■ Kan Yapımı

ŞEKİL 13–2 Kan hücrelerinin kaynağı ve farklılaşma evreleri.

Kan hücrelerinin kaynağı ve farklılaşma evreleri

Pluripotent hemopoietik
kök hücre

Miyeloid seri Lenfoid seri

Miyeloid kök hücre Lenfoid kök hücre

Multi-CSF Multi-CSF
Multi-CSF

Eritopoez Trombopoez Lökopoez

EPO Progenitor hücre GM-CSF Lenfoid seri


Progenitor hücre
Progenitor hücre B lenfoblast T lenfoblast

Megakaryoblast Granülosit seri Monosit seri


Proeritroblast
Myeloblast M-CSF
Monoblast

Bazofilik Trombopoetin
eritroblast Promegakaryosit G-CSF
Promiyelosit

Polikromatofilik
eritroblast
M-CSF
Trombopoetin Promonosit
Megakaryosit
Eozinofilik Bazofilik Nötrofilik
miyelosit miyelosit miyelosit

Ortokromatofilik
eritroblast
(normoblast)

Eozinofilik Bazofilik Nötrofilik


Atılmış metamiyelosit metamiyelosit metamiyelosit
çekirdek Protrombosit
Retikülosit

Monosit B lenfosit T lenfosit Doğal katil


Eozinofil Bazofil Nötrofil hücre
Trombopoetin
Eritrosit
Kan pulcukları

Az sayıdaki pluripotent kök hücreler yavaş bölünürler, kendi evreleri lenfoid organlarda gerçekleşen B ve T lenfositler ile
kendilerini yeniledikleri gibi iki ana hücre serisinin proge- doğal katil hücreler denilen hücreleri oluşturur. Eritropoetin
nitör hücresini oluştururlar: miyeloid ve lenfoid kök hücre- (EPO), koloni uyarıcı faktörler, sitokinler ve büyüme faktörleri
ler. Miyeloid seri tümü kemik iliğinde bulunan eritropoez, bu gelişim süreçleri boyunca meydana gelen farklılaşma ve
trombopoez, granülopoez ve monositopoez için prekürsör büyümeyi uyarır.
(öncül) hücreleri (blastlar) içerir. Lenfoid seri, ileri farklılaşma
Dalak 287

ŞEKİL 14–18 Lenf düğümünün korteksi ve parakorteksi.

B Ö L Ü M
V K

1 4
K

Bağışıklık Sistemi ve Lenfoid Organlar ■ Dalak


P P
a b

Korteksin iç tarafındaki yapı parakortekstir. Koıteksteki çoğu parakorteksin (P) diğer kısımlarında çok az işaretleme ger-
lenfositin, birçoğu nodülde yerleşmiş olan B hücresi olma- çekleşmiştir. (b) T hücre belirtecine karşı bir antikorla boyan-
sına karşın, parakorteksinde bulunan lenfositler çoğunlukla dığında, parakorteks belirgin ölçüde işaretlenmiştir, fakat
T hücreleridir. Bu ayrım lenf düğümlerinin ardışık kesitlerine korteksteki (K) boyanmış olan birkaç hücre muhtemelen Th
uygulanan immunohistokimya sonucu floresan mikrograf- hücreleridir. (X200)
larda gösterilmiştir. (a) B hücre yüzey belirtecine karşı antikor (Palo Alto, CA. Stanford üniversitesi Tıp Fakültesi I. L
korteksteki (K) lenfositlerin neredeyse tümünü ve parakorteks- Weissman’in izni ile alınmıştır).
teki HEV (V) çevresindeki birçok hücreyi işaretlemiştir, ancak

ŞEKİL 14–19 Yüksek endotelli venüller.

a b c

HEV’ler, lenf düğümünün parakorteksinde bulunur, görüldüğü (b) Plastik kesitler HEV’leri (ok başları) ve bunların arasından
gibi tonsillerde ve Peyer plaklarında da bulunurlar. Endotel geçen lenfositleri (oklar) daha güzel göstermektedir. (X400;
hücreleri farklı şekildedir ve genelde kübiktir, lenften lenfoid PT)
doku içerisine lenfositlerin hızlı yer değiştirmesini sağlarlar. (c) Kesiti alınmış HEV’in SEM görüntüsü endotel hücrelerinin
Lenfositler üzerindeki L-selektin, bu endotelyal hücrelerin arasından göç edip parakorteksteki diğer lenfositlere katılma-
yüzeyindeki şekerden zengin ligandları tanır ve sonuç olarak dan önce endotel hücrelerine tutunmakta olan beş tipik lenfo-
lenfositler orada durur. İntegrinler, lenfositler ve endotel hüc- siti (ok başları) göstermektedir. (X500)
releri arasındaki tutunmayı sağlar. Lenfositler damar duvarın- (Şekil 14-19c, Fujita T. Prog Clin Biol Res 1989;295:493 izin ile
dan lenf düğümü parenkimine geçerler. alınmıştır).
(a) HEV’lerin parafin kesitlerde H ve E boyamasıyla tanınması
zor olabilir. (X400; H ve E)
288 BÖLÜM 14 ■ Bağışıklık Sistemi ve Lenfoid Organlar

ŞEKİL 14–20 Lenf düğümünün medullası.

MS
MK MK

MS MS
MK

a b

(a) Lenf düğümünün medullası esas olarak aradan geçen sitoplazmalı plazma hücreleri (oklar) gözlenmektedir. Efe-
medulla kordonlarıyla (MK) ayrılmış medulla sinüsleri (MS) rent lenf yeni sentezlenmiş antikorlardan zengindir. Ayrıca
içerir. Lenfositler ve plazma hücreleri, diğer hücre tiplerine çevresindeki retiküler hücrelerin eozinofilik uzantılarının
göre bol ve baskındır. Ayrıca şekilde medulla kordonunun oluşturduğu ağ yapısı ile birlikte medulla sinüsü (MS) de
içerisinde bir kan damarı görülmektedir. (X200; H ve E) görülmektedir. (X400; H ve E)
(Brezilya Sao Paulo Üniversitesi, Biyomedikal Bilimler Ensti-
(b) Büyük büyütmede medulla kordonundaki (MK) küre-
tüsü Dr. Paulo A. Abrahamsohn’dan izinle alınmıştır).
sel, çekirdeği kenarda yer alan ve lenfositlerden daha bol

ŞEKİL 14–21 Dalak.

K
Dalak kapsülü (K), trabeküller (T) halinde organın pulpa
benzeri iç kısmına uzanır. Kırmızı pulpa (KP) parenkimin
çoğunu kapsar. Beyaz pulpa (B) esas olarak santral arte-
T riyollerin çevresindeki küçük alanlarla sınırlıdır. Bu dalak
B alanlarının isimleri taze durumlarındaki renklerine göre
verilmiştir. Kırmızı pulpa, hem kordonlarda hem de sinüs-
lerde yer alan kan hücrelerinin tüm tipleri ile doludur.
Beyaz pulpa ise lenfoid dokudur. Geniş kan damarları ve
lenfatikler hilumdan dalağa girip yine buradan terk eder-
ler. (X20; Picro-Sirius-hematoksilen)
KP
KP
Dalak 289

ŞEKİL 14–22 Dalakta kan akışı.

B Ö L Ü M
S S Penisiller
P lle
le arterioller
er a rte
terio
te rrio
io
olle
llerr

Periarterioler lenfoid Beyaz pul


pulpa
pu p
pa S

1 4
kılıf (PALS) (çoğu B llenfosit)
f it))
(çoğu T lenosit) Kılıf
Kıl
ılıff
ro
ofaj
fajjlar
fa la
a)
(makrofajlar)
Santral

Bağışıklık Sistemi ve Lenfoid Organlar ■ Dalak


arteriol

K
Kappa
allılı
alı
Kapalı
Germinal d
do
dolaşı
aşım
aşım
ş
dolaşım
merkez
Marjinal
zon S
sinüsleri

S Aç
Açı
A çık
ç
Açık
Trabekül do
dol
dol
dolaşım
Kırmızıı pulpa
ul
ulp
pulpa

Trabeküler
arter ulp
ulpa
lp
pa vvenleri
Kırmızı pulpa enl
nleri
eri
Trabeküler ven

Trabeküler arterden trabeküler vene kadar dalaktaki kan dola- çıkan, penisiler arteriyoller olarak bilinen santral arteriyol dal-
şımı ve dalağın yapısının şematik görünümü. Bu arterlerin ları kılıflı kapilerler olarak devam ederler. Kan akışı buradan
küçük dallarına santral arteriyoller denir ve beyaz pulpada dalak sinüslerine (S) doğru direkt geçiyorsa kapalı dolaşım,
periarteriyolar lenfatik kılıf (PALS) denen bir lenfoid hücre damarlardan kırmızı pulpanın dalak kordonlarına boşaltılı-
kılıfıyla sarılırlar. Bu kılıflardaki B hücreleri nodüller oluşturup, yorsa açık dolaşım adını alır. Buradan hayatta kalan kan hüc-
beyaz pulpanın en geniş kitlelerini yapabilirler ve bu nodül- releri sinüs duvarları boyunca dolaşıma yeniden girer.
ler etrafında marjinal bölge sinüsleri vardır. Beyaz pulpadan

ŞEKİL 14–23 Dalağın beyaz pulpası.

B
KP

B
KP

a b

Dalağın beyaz pulpası, santral arteriyollerin çevresindeki (b) PALS’da germinal merkeziyle geniş bir nodül yapısı vardır
PALS adı verilen lenfoid doku ve bu kılıfta çoğalan B lenfo- ve santral arteriol (ok başı) nodül periferine doğru yer değiş-
sitlerin oluşturduğu nodüllerden meydana gelir. (a) Beyaz tirmiştir. Küçük vasküler sinüsler beyaz (B) ve kırmızı pulpanın
pulpanın (B) longitudinal kesitlerinde PALS ile sarılı santral (KP) arasındaki sınırda görülebilir. (Her ikisi de X20; H ve E)
arteriyol (ok başı) görülmektedir. PALS’ın etrafında kırmızı (Brezilya Sao Paulo Üniversitesi, Biyomedikal Bilimler Ensti-
pulpa (KP) görülmektedir. tüsü Dr. Paulo A. Abrahamsohn’dan izinle alınmıştır).
308 BÖLÜM 15 ■ Sindirim Kanalı

ŞEKİL 15–14 Mide.

Özofagus Fundus

Kardiya
TPE
Uzunlamasına
tabaka
Pilorik Dairesel
ağız Pilorik Küçük tabaka
Muskularis LP
Duodenum sfinkter kurvatür ÇYE
Çapraz
tabaka

Korpus

Büyük kurvatür MM

Pilor
ÖKB
tıları
Mide katlantıları
b
(a) Mide bölgeleri, önden görünüm
rünüm

Gast
Gastrik çukurcuk Mide lümeni

Tek katlı prizmatik


Kan damarı
epitel Lenf damarı

Mukoza Lamina
propria

Muskularis
mukoza
Submukoza Arter
A
Ve
Ven
en
Çapraz Submukozal
Suubmukozal
tabaka sinir
sinir pleksusu
Muskularis Dairesel Miyenterik
Miyenterik
tabaka sinir
sinir pleksusu
Uzunlamasına
tabaka
Seroza

(c) Mide duvarı, kesit görünümü


GÇ GÇ GÇ

Mide mekanik ve kimyasal sindirimin gerçekleştiği kaslı bir sindirim kanalı


genişlemesidir.
(a) Midenin temel bölgeleri, her biri uzunlamasına gastrik katlantılar veya GB
rugalar içeren kardiya, fundus, korpus ve pilordur. Muskularis üç taba-
kaya sahiptir.
(b) Özofagus mide bağlantısında özofagusu döşeyen çok katlı yassı epi-
tel (ÇYE) midede aniden tek katlı prizmatik epitel (TPE) ile yer değiştirir.
Ayrıca burada lamina proprianın (LP) ve muskularis mukozanın (MM)
altında müköz özofagus kardiya bezleri (ÖKB) görülmektedir. (X60; H ve E)
(c) Mide duvarının mukozası gastrik çukurcuklar denilen gastrik bezlere
inen katlantılar içerir. Bu yapılar beş işlevsel hücre tipini içeren tek katlı
prizmatik epitel ile kaplıdır.
d
MM
(d) Mide mukozasının histolojik bir kesitinde gastrik çukurcuklar (GÇ) ve
bezler (GB) lamina propria hücreleri tarafından sarılı halde görülmektedir.
Altındaki muskularis mukoza (MM) da görülmektedir. (X60; H ve E)
Mide 309

ŞEKİL 15–15 Rugaları ile midenin duvarı. ŞEKİL 15–16 Gastrik çukurcuklar ve bezler.

B Ö L Ü M
M

1 5
Sindirim Kanalı ■ Mide
KD
KD


SM ME

GÇ GÇ

ME

Fundus bölgesinde mide duvarının düşük büyütmeli bir mik-


rografında dört ana tabakanın birbirine göre kalınlıkları görül-
mektedir: mukoza (M), submukoza (SM), muskularis eksterna
(ME) ve seroza (S), iki ruga (kıvrım) enine kesilmiş ve mukoza
ve submukozadan oluşmaktadır. Mukoza, lamina proprianın
tüm kalınlığı boyunca nüfuz etmiş olan dallanmış tübüler bez-
lerle paketlendiği için bu büyütmede bu alt tabaka ayırt edile-
memektedir. Muskularis mukoza (oklar) gastrik bezlerin bazal
ucunun hemen altında görülmektedir. Submukozanın çoğu
kan damarları (KD) ve lenfatikler içeren gevşek bağ dokudur.
(X12; H ve E)

cukları kaplayan yüzey müköz hücreler, mukozayı lümen


içindeki besinin ve mide asidinin aşındırıcı etkisinden koru- (a) Mukus tabakası temizlenmiş bir mukoza örtüsünün tara-
yan bikarbonat iyonlarınca zengin kalın, yapışkan ve kıvamlı malı elektron mikroskobu görüntüsünde gastrik çukurcuklar
bir mukus tabakası salgılar. (GÇ) yüzey müköz hücrelerin poligonal apikal uçları tarafın-
dan sarılı halde görülmektedir. (X600)
Gastrik çukurcuklar uzun, dallanmış, tübüler bezlerin,
(b) Aynı örtünün bir kesitinde yüzey müköz hücrelerinin, çukur-
lamina proprianın bütün kalınlığı boyunca uzanmasını sağ-
cukların (GÇ) örtüsüyle devamlı olan tek katlı prizmatik epitelin
lar. Bezleri, çukurcukları ve mide lümenini örten epitelin kök bir parçası olduğu gösterilmektedir. Her çukurcuk lamina prop-
hücreleri gastrik bezler ile çukurcuk arasındaki dar bölgede riaya doğru uzanır ve birkaç tübüler beze dallanır. Bu bezler
(istmus) bulunur. Pluripotent kök hücreler asimetrik bölü- kıvrımlı olup mukozanın tamamını doldurur. Gastrik bezlerin
nerek tüm diğer epitel hücreleri için öncül hücreler üretir- yakın biçimde paketlenmiş çeşitli hücrelerinin etrafında bağ
doku lamina propriasının hücreleri, kapillerleri, küçük lenf
ler. Bunların bazıları yukarı taşınarak 4-7 gün devir süresine
damarları bulunur. (X200; H ve E)
sahip yüzey müköz hücreler ile yer değiştirir. Diğer öncül
310 BÖLÜM 15 ■ Sindirim Kanalı

hücreler daha derine göç ederek yüzey müköz hücrelerinden mide işlevi için önemli ürünler salgılar. Bu hücreler dört ana
daha yavaş yenilenen bezlerin salgılayıcı hücrelerine farklı- tip olup her birinin önemli özellikleri aşağıdaki gibidir:
laşır.
■ Müköz boyun hücreleri kümeler halinde veya gastrik bez-
Gastrik çukurcukları ve bezleri saran ve destekleyen da-
lerin boyun kısımlarında diğer hücreler arasında tek olarak
marlanmış lamina propriada düz kas lifleri, lenfoid hücre-
bulunur ve birçok öncül ve olgunlaşmamış yüzey müköz
ler, kapilerler ve lenf damarları bulunur. Mukoza ile altındaki hücrelerini içerir (Şekil 15-17). Gastrik çukurcukları örten
submukozayı bir düz kas tabakası olan muskularis mukoza yüzey müköz hücrelerinden daha az prizmatik olup komşu
ayırır (Şekil 15-15). hücreler tarafından bozulmuştur fakat yuvarlak çekirdekleri
Fundus ve korpustaki gastrik bezler istmus veya her ve apikalde salgı granülleri mevcuttur. Mukus salgıları yüzey
gastrik çukurcuğun boyun kısmında dallanarak oluşturulan epitel müköz hücrelerinden daha az alkalidir.
bu tip çok sayıda bezle mukozanın çoğunu doldurur. Gastrik ■ Pariyetal (oksintik) hücreler hidroklorik asit (HCl)
bezlerdeki salgılayıcı epitel hücreleri düzensiz dağılmış olup üretir ve müköz boyun hücreleri arasında ve bezlerin

ŞEKİL 15–17 Gastrik bezler.

Yüzey müköz
GÇ YM hücreleri (musin

içeren alkali
sıvılar salgılar)
MB
Gastrik
MB P çukur
Müköz boyun
hücreleri (musin
içeren asidik
sıvılar salgılar)
P MB

Istmus Pariyetal
E E boyun hücreler
(intrensek faktör)
(b) ve hidroklorik
asit salgılar)
E
Esas hücreler
(pepsinojen
ve gastrik
P lipaz salgılar)
E Gastrik
bez

G hücreleri
E (kana gastrin
salgılayan
enteroendokrin
MM MM hücreler)
P
(a) (c) (d)

Midenin fundus ve gövde bölgeleri boyunca gastrik çukur- olan çok sayıda mitokondri eozinofiliye neden olur. Esas hüc-
cuklar çeşitli tiplerde hücreleri olan gastrik bezlere açılır. reler (E) boyun bölgesinde görülmeye başlar. Bu tübüler bez-
lerin çevresinde bağ dokunun çeşitli hücreleri ve damarları
(a) Uzun kıvrımlı gastrik bezler mukozanın tüm kalınlığı
bulunur.
boyunca, gastrik çukurcuklardan (GÇ) muskularis mukozaya
(MM) nüfuz eder. (c) Muskularis mukozanın (MM) yanında bu bezlerin bazal
kısmı daha az pariyetal hücre (P) fakat daha fazla zimojenik
(b) Gastrik bezlerin boyun bölgesinde gastrik çukurcukları
esas hücre (E) içerir. Bazal konumlu çekirdeği ve bazofilik
döşeyen yüzey müköz hücrelerin (YM) aşağısında küçük
sitoplazması olan esas hücreler kümeler halinde bulunur.
müköz boyun (MB) hücreleri tek tek serpiştirilmiş olarak veya
Esas hücreler apikal uçlarından ana proteaz olan pepsinin
pariyetal hücreler (P) ile bezlerin tüm epitel hücrelerini veren
zimojen öncülü olan pepsinojeni salgılar. Zimojen granüller
kök hücreler arasında kümeler halinde bulunur. Merkezi
rutin preparat hazırlama aşamalarında sıklıkla kaybolur veya
konumlu çekirdeklerini saran olağanüstü ince yapıya sahip
zayıf boyanır. (X200; H ve E)
yoğun eozinofilik sitoplazmalarıyla çoğu pariyetal hücre (P)
tübüllerden çıkıntı yaparak kolayca ayırt edilebilen büyük (d) Şemada temel gastrik bez hücrelerinin genel morfolojisi
hücrelerdir. Bu hücreler HCI üretir ve bu işlem için gerekli ve işlevleri gösterilmektedir.
358 BÖLÜM 17 ■ Solunum Sistemi

ŞEKİL 17–8 Bronş duvarı.

K
D
K DK

LP
E
K
AD
DK B

DK

a b

(a) Bronşun iç yüzeyi genel olarak az sayıda goblet hücresi çevresinde doğrudan akciğer dokusu (AD) yer almaktadır.
içeren yalancı çok katlı prizmatik titrek tüylü epitel (E) ile (X140; H ve E)
döşelidir. Lamina propria (LP) tüm bronşu çevreleyen belir- (b) Daha küçük bronşlarda epitel genel olarak az sayıda
gin düz kas (DK) tabakasını içerir. Submukoza destekle- goblet hücresi içeren prizmatik titrek tüylü (oklar) hücreler-
yici kıkırdağın (K) bulunduğu tabakadır ve adventisya kan den oluşur. Lamina propria kıkırdağın (K) yanında hem düz
damarlarını (D) ve sinirleri (S) içerir. Bronşun adventisyasının kas (DK) hem de küçük seröz bezler (B) içerir. (X400; H ve E)

Respiratuvar Bronşiyoller › › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ


Her terminal bronşiyol kese benzeri alveolleri içeren iki Solunumla alınan maddeler ya da aşırı mukus nedeniyle
ya da daha fazla respiratuvar bronşiyole ayrılır, bu yüz- bronşlara havanın ulaşamaması durumunda, kan dolaşımı,
etkilenen alveollerden gazları absorbe ettiği için pulmoner
den bu organ sisteminde bu bölge respiratuvar bölgenin ilk
lobüller kendi üstlerine çökebilir. Bu durum atelektazi ola-
parçasına karşılık gelir (Şekil 17-11). Respiratuvar bronşiyol rak adlandırılır ve genellikle blokaj kalktığında eski haline
mukozası yapısal olarak, hava değişiminin gerçekleştiği al- dönebilir. Eğer kalıcı olursa fibrozise ve solunum işlevinin
veol açılımları dışında terminal bronşiyollerle aynıdır. Düz yitirilmesine neden olabilir.
kaslar ve elastik bağ dokusu lamina propriayı oluşturur, epi-
tel alveollere açılan kısımda Clara hücrelerini ve tek katlı
yassı hücreleri içerir. Respiratuvar bronşiyollerin distal böl- Alveol Kanalları
gelerinde çok sayıda alveol birbirine yakın yerleşmiş şekilde Respiratuvar bronşiyollerin son bölgeleri, alveollerin ağzına
bulunur. kadar uzanan alveol kanalı adı verilen tüpler halinde kol-
360 BÖLÜM 17 ■ Solunum Sistemi

ŞEKİL 17–10 Terminal bronşiyol ve Clara hücreleri.

BD
DK

C
E

A
a b

Hava iletim sisteminin gaz değişim bölgelerinden önceki Bu hücreler birçok önemli işleve sahiptir. Yüzey gerili-
son kısımları terminal bronşiyoller olarak adlandırılır. mini düşüren sürfaktan bileşiklerini üretir ve bronşiyolleri
kapanmaktan korurlar. Düz yüzlü ER’nin P450 enzim sis-
(a) Bir terminal bronşiyol bağ dokusu (BD) ile çevrelenmiş
temi havadaki potansiyel zararlı maddeleri detoksifiye eder.
yalnızca bir ya da iki tabaka düz kas (DK) hücresi içerir.
Diğer savunma fonksiyonları olarak, Clara hücreleri IgA’nın
Epitel (E) titrek tüy içermeyen kübik veya alçak prizmatik
broşiyol lümenine taşınması için gereken salgı bileşenini,
hücrelerden oluşmuştur. Etrafını saran akciğer dokusunda
lizozom ve diğer bakteri ve virüslere etki eden enzimleri ve
alveoller (A) görülmektedir. (X300; PT)
birçok yerel inflamatuvar yanıtı düzenleyen sitokinleri üre-
(b) Buradaki plastik kesitte titrek tüy içermeyen, granüllü tirler. Aynı zamanda kübik hücrelerin arasında tüm bronş
Clara hücrelerinin (C) şişkin kubbeli, apikal sitoplazması epitelindeki hücrelere kaynak sağlayan az sayıda kök hücre
daha belirgin görülmektedir. de bulunur. (X500; PT)

› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ solunması, kimyasallar ya da aşırı oksijenli havanın


Difüz alveol hasarı veya yetişkin sıkıntılı solunum
solunması, adipositlerin ameliyat sırasında kana geçtiği ve
sendromu alveol epiteli ve kapilerlerin endotel hücrele-
kapiller yatağı tıkadığı yağ embolisi sendromu sayılabilir.
rinde oluşan hasar sonucu ortaya çıkar. Hasarın belirgin
Etken faktörlerinin ortadan kaldırılmasıyla normal alveol
sebepleri arasında solunumun gerçekleştiği bölgede viral,
duvar bileşenleri onarılabilir ya da en azından işlev kısmen
bakteriyel solunum yolu enfeksiyonları, toksik gazların
yenilenebilir.
376 BÖLÜM 18 ■ Deri

TABLO 18–1 Deri ve Deri Altı Tabakaları


Katman Özgül Tabaka Tanım

Epidermis Stratum komeum En yüzeydeki tabaka; 20-30 tabaka ölü, yassılaşmış,


çekirdeksiz, keratin dolu keratinositler; sürtünme
ve su kaybına karşı korur
Stratum korneum Stratum lusidum 2-3 tabaka çekirdeksiz, ölü hücreler; yalnızca kalın
deride görülür
Stratum lusidum Stratum granülozum Belirgin keratohiyalin granülleri ile beraber 3-5
Stratum granülozum tabaka keratinosit
Stratum spinozum Hepsi desmozomlar tarafından birleştirilen birkaç
Stratum spinosum tabaka keratinosit; Langerhans hücreleri bulunur.
Stratum bazale Stratum bazale En derinde, bazal membran ile ilişkili tek katlı kübik
ya da alçak prizmatik hücreler; mitoz bölünebilirler;
ayrıca melanositler ve Merkel hücreleri.

Dermis Papiller tabaka Dermisin yüzeye yakın tabakası; gevşek bağ


dokusundan oluşur; dermal papillalar oluşturur,
subpapiller damar pleksusu içerir.
Retiküler tabaka Dermisin en derindeki tabakası, kıl folikülleri, yağ
Papiller tabaka ve ter bezleri ve sinirleri çevreleyen düzensiz tıkız
bağ doku ve deri altı tabakasına doğru uzanan
derin kan damarı pleksusu içerir

Retiküler tabaka

Deri altı tabaka Özgül tabaka yok Derinin bölümü olarak kabul edilmez; dermisin
altındadır; dermisin bağ dokusu ve yağ
dokusundan oluşur.

transfer ettiği keratinositler birlikte epidermal-melanin


birimini oluşturur. Böyle birimlerin derideki yoğunluğu Melanosit kayıplarının nedenleri net değildir ancak çevre-
tüm bireylerde benzerdir. Güneş ışığına karşı maksimum sel, genetik ve özbağışıklık gibi durumları içerebilir.
korumaya gereksinim duyan, atasal kökeni ekvatora yakın
olan insanların melanositleri, melanin granüllerini daha Kuzey Avrupa gibi daha az güneş ışığı alan bölgelerde,
hızlı üretir ve onları keratinositlerin içinde daha yoğun bi- koyu tenden geçen düşük düzeyde UV ışını ile yeterli miktar-
riktirir. da D3 vitamini sentezlemek zordur. Ataları bu gibi bölgeler-
den olan bireylerde, melanin oluşum basamaklarını etkileyen
ve daha açık pigmentli keratinositlere neden olan, böylece
› › KLİNİKLE İLİŞKİLİ BİLGİ UV geçişini ve vitamin D3 sentezini arttıran bir ya da daha
fazla genetik polimorfizm bulunur.
Albinizm melanin üreten yolaktaki tirozinaz ya da diğer
Derinin kararması ya da 290-320 nm dalga boylarında
bazı bileşenlerdeki kusur nedeniyle hipopigmentasyonlu
güneş ışınlarına maruz kalındıktan sonra bronzlaşması iki
deri oluşumuna neden olan doğmalık bir bozukluktur.
aşamalı bir süreçtir. Fizikokimyasal bir reaksiyon var olan
Melanosit aktivitesindeki azalma ya da kayıp nedeniyle,
genellikle etkilenmiş bölgelerde yamalar halinde ortaya melanini koyulaştırır. Aynı zamanda artan UV radyasyonuna
çıkan vitiligo, deri depigmentasyonu hastalığıdır. maruz kalan keratinositlerden salgılanan parakrin faktörler
melanin sentezini ve epidermiste birikmesini hızlandırır.
Üreterler, İdrar Kesesi ve Üretra 407

ŞEKİL 19–13 Üriner sistemde sıvı taşınması. ŞEKİL 19–14 Toplayıcı kanallar.

B Ö L Ü M
Filtrat

1 İdrar boşluğu

1 9
Tübüler sıvı
1 2 Proksimal
kıvrıntılı tübül

Üriner Sistem ■ Üreterler, İdrar Kesesi ve Üretra


(PKT)
2
5
3 Henle kulpunun
inen kolu
4 Henle kulpunun VR
çıkan kolu
3 5 Distal kıvrıntılı
4 tübül (DKT)

6 6 Bağlayıcı
tübüller

7 7 Toplayıcı kanal

CD
TK
a 8
İdrar
8 Papiller kanal

9 9 Minör kaliks

10 10 Major kaliks

ADH kontrolündeki hücre zarının akuaporinieri tarafından


11 11 Böbrek pelvisi daha fazla suyun geri emiliminin yapıldığı, soluk boyanmış
prizmatik esas hücreler, vasa rektanın (VR) olduğu inters-
tisyum ile sarılmış toplayıcı kanalların (TK) enine kesitinde
açıkça görülmektedir. X600.PT.
12 12 Üreter

ne karşı korumak için yüksek oranda farklılaşmış olan


şemsiye hücrelerinden oluşan bir tabaka.
13 13 İdrar kesesi
Üreterin kalın muskularis tabakası idrarı peristaltik kasıl-
malarla idrar kesesine taşır. Kasılmalar, lümen boşken belir-
gin mukoza katlantıları oluşturur (Şekil 19-16).
14 14 Üretra

b
(a) Nefron ve toplayıcı sistemin şematik gösteriminde süzün-
tünün akışı izlenmektedir. (b) Minör kalikse ulaşan süzüntü,
geri emilim ya da salgılama ile daha fazla değiştirilemez ve
idrar olarak adlandırılır. Pasif hareketle böbrek pelvisine hara-
ket eder ve peristaltik hareket ile üreter boyunca taşınarak
idrar kesesine getirilir. Geçici olarak idrar kesesinde depolan-
dıktan sonra üretra aracılığıyla atılır.
Üreterler, İdrar Kesesi ve Üretra 409

ŞEKİL 19–16 Üreterler.

B Ö L Ü M
Mukoza

Lamina Değişken
propria epitel

1 9
M

Üriner Sistem ■ Üreterler, İdrar Kesesi ve Üretra


A

Mukoza
Muskularis

Mu
Lümen
Adventisya

(a) Üreter enine kesiti (b)

(a) Üreterin enine kesitinin şematik gösteriminde; ayırt edici ile örtülmüştür. Bu epitel tabakası hipertonik idrarın hasar
olan uzunlamasına mukozal katlanmalar ve bunları saran ve verici etkilerine karşı direnç sağlar.
düzgün peristalsis dalgaları ile idrarın taşınmasını sağlayan (b) Histolojik olarak muskularis (Mu) mukozadan (M) ve
kalın kas tabakası, izlenmektedir. Lamina propria, değişken adventisyadan (A) çok daha kalındır. X18. H ve E.
epitel ya da ürotel olarak da adlandırılan özel çok katlı epitel

ŞEKİL 19–17 İdrar kesesi duvarı ve ürotelyum.

LP
S
LP
S
İT
Ü
Ü

OT

DT

a A b c

(a) İdrar kesesinin üretraya yakın kısmında, kese duvarı dört (b) İdrar kesesi boşken, mukoza tabakasında yüksek oranda
katlı bir yapı gösterir; ürotel (Ü) ve lamina propriadan (LP) katlanmalar vardır, ürotelde (Ü) ise soğan şeklinde olan şem-
oluşan mukoza; iç, orta ve dış düz kas tabakalarını (İT, OT ve siye hücreleri bulunur. X250. PSH.
DT) içeren ince bir submukoza (S) ve adventisya (A). X15. H (c) İdrar kesesinin dolmasıyla, mukoza tabakası düzleşir, üro-
ve E. tel (Ü) incelir ve şemsiye hücreleri yassılaşır. X250. H ve E.
414 BÖLÜM 20 ■ Endokrin Bezler

ŞEKİL 20–1 Başlıca endokrin bezlerin yerleri.

Esas endokrin bezler Endokrin hücre içeren organlar

Hipotalamus

Paratiroid bezleri
Hipopiz

Epifiz

Tiroid bezinin
arkadan görünüşü Tiroid bezi

Adrenal
korteks
Adrenal
medulla Deri

Timus

Adrenal bez
Kalp

Adrenal bezler
Karaciğer

Mide

Pankreas

İnce bağırsak

Böbrek

Gonadlar
Testisler (erkek)
Overler (kadın)

Sol tarafta gösterilen büyük endokrin bezlerin yanı sıra, da bulunmaktadır. Önemli endokrin işlevleri olan adipositler
vücutta geniş dağılım gösteren endokrin hücreler ve organ- ve parakrin sinyallerin önemli olduğu birçok doku burada
larda (sağda) endokrin işlevi bulunan çeşitli diğer dokular gösterilmemiştir.
Hipofiz (Pituiter Bez) 415

ŞEKİL 20–2 Hipofiz.

B Ö L Ü M
Hipotalamus
Mamiller cisim

2 0
Median eminens Hipofiz bezi doğrudan beynin hipo-
talamus bölgesine infundibular

Endokrin Bezler ■ Hipofiz (Pituiter Bez)


Optik
Ön hipofiz kiazma İnfundibulum
sap ile tutunan arka bölüm ve ön
Pars tuberalis bölümden oluşur. Bez sfenoid kemi-
ğin sella tursika (L. Türk eyeri) adı
Pars intermedia Arka hipofiz verilen çukurunu doldurur.
Pars distalis İnfundibular sap
Pars nervoza

Sfenoid kemiğin
sella tursikasının içindeki
hipofiz çukuru

ŞEKİL 20–3 Hipofizin oluşumu.

Nörohipofiz tomurcuğu
Diensefalon (gelecekteki arka hipofiz)
Nöroektoderm
Nörohipofiz Hipofiz kesesi
tomurcuğu (gelecekteki ön hipofiz)
Hipofiz kesesi Ağız ektodermi
Yutak

Stomodeum
(gelecekteki
ağız)

(a) 3. hafta: Hipofiz kesesi ve nörohipofiz tomurcuğunun oluşumu

Ön hipofiz Arka hipofiz


Pars tuberalis Median eminens
İnfundibulum
Nörohipofiz Pars intermedia Pars nervoza
tomurcuğu
Pars distalis
Hipofiz
kesesi

(b) İkinci ayın sonu: Hipofiz kesesi yutağın tavanı (c) Fetal dönem: Hipofizin ön
ile bağlantısını kaybeder ve arka kısımları oluşmuştur

Hipofiz iki ayrı embriyonik yapıdan köken alır. (a) Gelişimin (b) İkinci ayın sonlarında hipofiz kesesi yutağın tavanından
üçüncü haftasında bir hipofiz kesesi (veya Rathke kesesi, ayrılır ve nörohipofiz tomurcuğu ile birleşir. (c) Fetal dönemde
gelecekteki ön hipofiz) yutağın tavanından büyür, bu sırada hipofizin ön ve arka bölümleri gelişimlerini tamamlarlar.
nörohipofiz tomurcuğu (gelecekteki arka hipofiz) diensefa-
londan gelişir.

You might also like