You are on page 1of 1164

GUYTON VE HALL

HALL
TIBBİ
FİZYOLOJİ

TIBBİ FİZYOLOJİ
GUYTON VE HALL
ONÜÇÜNCÜ BASKI

John E. Hall, PhD

Guyton ve Hall Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabı 13. Baskısı, dünyanın önde gelen tıbbi fizyoloji
ders kitabı olarak çok satan olma konusundaki uzun geleneğini devam ettiriyor. Diğer ders
kitaplarının aksine, bu açık ve kapsamlı rehber tutarlı ve tek yazar tarafından ele alınma
özelliğiyle, klinik ve klinik öncesi öğrencilere en uygun içeriğe odaklanır. Ayrıntılı ama berrak
metin yapısıyla fizyolojisi ve patofizyolojide anahtar kavramları özetlemekte ve didaktik
çizimler ile konuları tamamlamaktadır.

GUYTON VE HALL
TIBBİ
• Destekleyeci bilgi ve örnekler küçük yazılar ve soluk mavi vurgulanırken, büyük yazı
fontuyla, homeostazı sağlayarak vücudun sağlıklı kalması konusunda çekirdek bilgileri
vurgular.

• Özet şekil ve tablolar pratik olarak kilit süreçlerin anlaşılmasında metinlere destek sağlar.

FİZYOLOJİ
• Tamamı renkli çizimler ve diyagramlar içerir.

• Kısa, kolay okunan, ustaca düzenlenmiş bölümleri kullanıcı dostu ve tamamı


renklendirilmiş tasarımla sunar.

• Arka kapağın içinde yer alan normal laboratuar değerleri, yepyeni ve hızlı başvuru
sağlayan grafik yapısındadır.

• Sayısı arttırılmış çizimler, klinik korelasyon açısından önemli hücresel ve moleküler ONÜÇÜNCÜ BASKI
mekanizmaları vurgular.

JOHN E. HALL
Çeviri Editörü
ONÜÇÜNCÜ
BASKI Prof. Dr. Berrak ÇAĞLAYAN YEĞEN
Orjinali “Guyton and Hall Editör Yardımcıları
Textbook of Medical Physiology
Prof. Dr. İnci ALİCAN - Prof. Dr. Zeynep SOLAKOĞLU
Thirteenth Edition” olarak
yayınlanan bu kitabın Türkçe
ISBN
çevirisi Elsevier sözleşmesi
altında yayınlanmaktadır
GÜNEŞ TIP
ELSEVIER ELSEVIER ELSEVIER KİTABEVLERİ
13. BASKI

Guyton ve Hall
Tıbbi Fizyoloji
John E. Hall, PhD
Arthur C. Guyton Professor and Chair
Department of Physiology and Biophysics
Director, Mississippi Center for Obesity Research
University of Mississippi Medical Center
Jackson, Mississippi

Çeviri Editörü
Prof. Dr. Berrak ÇAĞLAYAN YEĞEN
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fizyoloji Anabilim Dalı
İstanbul

Editör Yardımcıları
Prof. Dr. İnci ALİCAN
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fizyoloji Anabilim Dalı
İstanbul

Prof. Dr. Zeynep SOLAKOĞLU


İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi
Fizyoloji Anabilim Dalı
İstanbul

GÜNEŞ TIP
KİTABEVLERİ ELSEVIER
© 2017 Elsevier Limited (Turkey)
Guyton ve Hall Tıbbi Fizyoloji
ISBN: 978-975-277

John E. Hall, PhD tarafından hazırlanan “Guyton and Hall Textbook of Medical Physiology”un bu Türkçe yayını,
Elsevier Inc., 1600 John F. Kennedy Blvd, Suite 1800, Philadelphia, PA 19103-2398 ile anlaşmalı olarak yayınlanmıştır.

Tüm hakları saklıdır. 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasası gereği herhangi bir bölümü, resmi veya yazısı,
yazarların ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmadan tekrarlanamaz, basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya
kopya anlamı taşıyabilecek elektronik ve mekanik hiçbir işlem yapılamaz.

GUYTON AND HALL TEXTBOOK OF MEDICAL PHYSIOLOGY ELSEVIER


Copyright © 2016, 2011, 2006, 2000, 1996, 1991, 1986, 1981, 1976, 1971, 1966, 1961,1956
by Saunders, an imprint of Elsevier Inc.
ISBN: 978-1-4557-7005-2

This Turkish edition of the “Guyton and Hall Textbook of Medical Physiology” by John E. Hall, PhD, is published by
arrangement with Elsevier Inc., 1600 John F. Kennedy Blvd, Suite 1800, Philadelphia, PA19103-2398

Genel Yayın Yönetmeni: Murat Yılmaz


Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı: Polat Yılmaz
Yayın Danışmanı ve Tıbbi Koordinatör: Dr. Ufuk Akçıl
Dizgi-Düzenleme: Ümit Saçı
Kapak Uyarlama: İhsan Ağın
Baskı: Ayrıntı Basım ve Yayın Matbaacılık Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi 28. Cad. 770 Sok. No: 105-A Ostim/ANKARA
Telefon: (0312) 394 55 90 - 91 - 92 • Faks: (0312) 394 55 94
Sertifika No: 13987

www.mea.elsevierhealth.com
Aileme
Büyük destekleri için, sabırları ve anlayışları için
ve sevgileri için

Arthur C. Guyton’a
Yaratıcı ve yenilikçi araştırmaları için,
Kendisini eğitime adamışlığı için,
Bize fizyolojinin heyacanını ve keyfini gösterdiği için,
Ve ilham verici bir rol model olduğu için.

iii
Önsöz

Tıbbi Fizyoloji Kitabı’nın ilk nüshası hemen hemen 60 yıl gözden geçirmek isteyen hekimler ve sağlık çalışanları
önce Arthur C.Guyton tarafından yazılmıştır. Çoğu kez için de yararlı olacaktır. Kitabın yazımında, geçmişte öğ-
20 veya daha fazla yazar tarafından kaleme alınan, ana renciler tarafından yararlı bulunan ve kitabı bu öğrencile-
tıp ders kitaplarının çoğundan farklı olarak Tıbbi Fizyo- rin daha sonraki meslek yaşamlarında da kullanmayı sür-
loji Kitabı’nın ilk sekiz baskısı tümüyle Dr.Guyton tara- dürmelerine olanak sağlayacak kadar değerli kılan aynı
fından kaleme alınmış olup yaklaşık 40 yıl içinde sürekli tümleştirici örgüyü sürdürmeye çalıştım.
yeni baskılar yapılmıştır. Dr.Guyton’ın, karmaşık fikirleri Umudum bu kitabın, insan bedeninin ve bedenin bir-
berrak ve ilgi çekici bir tarzda sunma yeteneği fizyoloji çok işlevinin görkemini gözler önüne sermesi ve öğrenci-
çalışmayı bir oyun haline getirmiştir. Kendisi bu kitabı, leri, tüm meslek yaşamları boyunca fizyoloji çalışmak için
meslektaşlarını etkilemek için değil, fizyoloji öğrenmek teşvik etmesidir. Fizyoloji temel bilimler ile tıp arasındaki
isteyen öğrencilere yardımcı olmak amacıyla yazmıştır. bağlantıyı oluşturur. Fizyolojinin muhteşem güzelliği, be-
Hemen hemen 30 yıl Dr.Guyton’ın çok yakınında deni oluşturan farklı hücre, doku ve organlara ait bireysel
yer alarak çalıştım ve dokuzuncu ve onuncu baskıla- işlevleri, işlevsel bir bütünlük yani insan bedeni olarak
rın bazı bölümlerini yazma ayırcalığına sahip oldum. tümleştirmesinden kaynaklanır. Gerçekten de insan bede-
Dr.Guyton’un 2003 yılında trajik bir otomobil kazası so- ni, kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazla
nucu yaşamını yitirmesinden sonra da kitabın daha son- bir şeydir ve yaşam, sadece diğerlerinden yalıtılmış birey-
raki baskılarını tamamlama sorumluluğunu yüklendim. sel beden bölümlerinin işlevlerine değil bu bölümlerin iş-
Tıbbi Fizyoloji Kitabı’nın onüçüncü baskısında da levlerinin tümleşik toplamına dayanır.
daha önceki baskılarda gözetilen amaç korunmuş olup bu Bu durum bizi önemli bir soruya götürür. Birbirin-
amaç öğrencilere, insan bedenindeki farklı hücre, doku ve den ayrı organ ve sistemler, bedenin tamamına ait işle-
organların yaşamı sürdürmek için nasıl bir arada çalıştık- vin doğru şekilde sürdürülmesi için nasıl eşgüdüm altına
larını kolay anlaşılabilir bir dille izah etmektir. alınmaktadır? Bereket versin ki bedenlerimiz, yoklukları
Fizyoloji hakkında hızla artan bilgimizin beden işlev- halinde yaşamın mümkün olmayacağı gerekli dengeleri
lerinin yeni sırlarını aydınlatmayı sürdürmesinden ötürü bize kazandıran geniş bir geri-bildirimli denetim ağına
bu görev meydan okuyucu ve eğlenceli bir olaydır. Mo- ev sahipliği yapmaktadır. Fizyologlar bu yüksek düzey-
leküler ve hücre fizyolojisi alanındaki ilerlemeler birçok de içsel bedencil denetime homeostaz adını vermişlerdir.
fizyolojik ilkenin, bir dizi birbirinden ayrı ve açıklanama- Hastalık hallerinde işlevsel dengeler çoğu kez ağır şekilde
yan biyolojik fenomenler olarak ifade edilme yerine mo- zedelenir ve homeostaz bozulmaya uğrar. Tek bir zede-
leküler ve fizik bilimlerin deyimleri ile açıklanabilmesine lenme dahi belli bir sınır düzeye eriştiğinde artık bede-
olanak sağlamıştır. nin tümü yaşamını sürdüremez. Dolayısı ile bu kitabın
Öte yandan, Tıbbi Fizyoloji Kitabı, fizyoloji alanındaki hedeflerinden bir tanesi, bedenin homeostatik mekaniz-
en güncel ilerlemeleri bir arada sunmaya çalışan bir ileri malarının güzelliğini ve etkinliğini vurgulamak ve keza
başvuru kitabı değildir. Bu kitap, öğrenciler için yazılmış hastalık hallerinde, bu mekanizmaların normal olmayan
olma geleneğini sürdürmektedir. Kitap tıp, dişhekimliği işlevlerini göstermektir.
ve hemşirelik gibi sağlığı koruyucu uğraşlarda eğitimine Bir diğer amaç olabildiğince doğru olmaktır. Dünya-
başlayan kişilerin ve keza, biyoloji ve sağlık bilimlerinde nın her tarafındaki birçok öğrenci, fizyolog ve klinisyen-
mezuniyet sonrası eğitim alan öğrencilerin gereksinim den gelen öneri ve eleştiriler olgusal gerçeklik ve kitapta-
duyduğu fizyolojinin temel ilkeleri üzerine odaklanmıştır. ki denge yönünden irdelenmiştir. Gene de, binlerce bilgi
Aynı zamanda bu kitap, insan hastalıklarının fizyopato- parçasının düzenlenmesi sırasında yapılabilecek olası ha-
lojisini anlamak için gerek duyulan temel ilkeleri tekrar talar nedeni ile bütün okuyuculardan, fark ettikleri hata

v
Önsöz

veya yanlışlıkları bana bildirmelerini tekrar diliyorum. Bir diğer nitelik, kitabın basımında iki ayrı boyutun
Fizyologlar, insan bedeninin doğru şekilde işlev görme- kullanılmış olmasıdır. İri harfli yazım öğrencilerin hemen
sinde geri-bildirimin ne denli önem taşıdığını bildikleri tüm tıbbi etkinlik ve çalışmalarında gerekecek olan temel
için, bir fizyoloji kitabının giderek mükemmele erişme- fizyolojik bilgiyi vermektedir. Soluk mavi zemin üzerinde
sinde de geri-bildirim ne kadar önemli olduğunu anlaya- küçük boyutlu (veya e-kitap sürümünde başında ve so-
caklardır. Bu güne kadar yardımcı olan birçok kişiye en nunda gri renkli çift okbaşı bulunan) yazım farklı amaç-
içten şükranlarımı sunarım. Yaptığınız geri-bildirim, kita- ları işaret eder. Bunlar: (1) o andaki tartışma için gerekli
bın daha iyiye götürülmesine yardımcı olmuştur. anatomi, kimya ve diğer bilgiler olup öğrencilerin çoğu
Onüçüncü baskının birçok niteliği hakkında kısa bir bu bilgileri diğer derslerinde çok daha ayrıntılı olarak
açıklamaya gerek vardır. Kitaptaki birçok bölüm, fizyo- öğreneceklerdir; (2) klinik tıbbın bazı alanları için özel
lojinin yeni ilkeleri ve bu ilkeleri resmeden yeni çizim- önem taşıyan fizyoloji bilgisidir; ve (3) belirli fizyolojik
leri kapsayacak şekilde elden geçirilmişse de eklenen mekanizmaları derinlemesine çalışmak isteyebilecek öğ-
metinlerin boyları, kitabın tıp öğrencileri ve sağlık hiz- renciler için değer taşıyan bilgilerdir.
metlilerine verilen fizyoloji derslerinde verimli şekilde Bu kitabın hazırlanmasına yardım eden, çok değer-
kullanılabilmesi için ana hacimi sınırlı tutacak şekilde sı- li önerilerde bulunan Missisipi Tıp Merkezi Üniversitesi
kıca denetlenmiştir. Keza birçok şekil yeniden çizilmiş ve Fizyoloji ve Biyofizik bölümündeki meslektaşlarım dahil
renklendirilmiştir. Esas olarak fizyolojik ilkeleri sunum- birçok kişiye en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Bö-
ları, kullandıkları kendi kaynaklarının niteliği ve kolayca lümümüz öğretim üyeleri ile yaptıkları araştırma ve eği-
erişilebilirlikleri esas alınarak yeni kaynaklar seçilmiştir. tim etkinliklerinin kısa özetini http://physiology.umc.edu/
Her bölümün sonuna eklenen seçilmiş biyografi, esas adresinde bulabilirsiniz. Verdiği mükemmel sekreterlik
olarak yakın tarihlerde yayınlanmış ve http://www.ncbi. hizmeti için Stephanie Lucas’a ve harikulade çizimleri için
nlm.nih.gov/pubmed/ PubMed sitesinden ücretsiz olarak James Perkins’e de teşekkür borçluyum. Michael Schenk
erişilebilecek bilimsel dergilerde yayınlanan makaleleri ve Walter (Kyle) Cunningham da çizimlerin birçoğuna
sıralamaktadır. Bu kaynakları ve bu kaynakların verdiği katkıda bulunmuşlardır. Elyse O’Grady, Rebecca Gruliow,
kaynakları kullanan öğrenciler, fizyolojinin tüm alanını Carrie Stetz ve Elsevier ekibinin tümüne de sağladıkları
içeren hemen hemen bütüncül bir kapsam elde edebilir- kesintisiz editörlük ve basım-üretim mükemmeliyeti için
ler. teşekkür ederim.
Yazımı olabildiğince az ve öz tutma çabası maalesef Son olarak, geçen 25 yıl boyunca Tıbbi Fizyoloji Kita-
bir çok fizyolojik ilkenin, normalde arzu ettiğimden çok bına katkıda bulunma gibi büyük bir ayrıcalığı bana tanı-
daha basit ve dogmatik sunulmasına neden olmuştur. Bu- yan, fizyolojide heyecan verici bir meslek yaşamamı bana
nunla beraber, insan bedeninin sağlık ve hastalıkta gös- sağlayan Arthur Guyton’a, dostluğu ve kendisini tanıyan
terdiği karmaşık işlevleri anlamamızda halen varlıklarını herkese verdiği ilham için çok büyük bir borcum bulun-
sürdüren birçok çelişki ve yanıtsız kalmış sorular hakkın- maktadır.
da daha fazla bilgi edinmek için verilmiş olan biyografi
kullanılabilir. John E. Hall

vi
İçindekiler
ÜNİTE I ÜNİTE II
Fizyolojiye Giriş: Hücre ve Zar Fizyolojisi, Sinirli ve
Genel Fizyoloji Kas

BÖLÜM 1 BÖLÜM 4
İnsan Vücudunun İşlevsel Organizasyonu Hücre Zarından Maddelerin Taşınması 47
ve “İç Ortam”ın Kontrolü 3 Hücre Zarının Lipit Engeli ve Hücre Zarının
Hücreler Vücudun Canlı Birimleridir 3 Taşıyıcı Proteinler 47
Hücredışı Sıvı—”İç Ortam” 3 Difüzyon 47
Membranlardan Maddelerin “Aktif“
Homeostaz—Yaklaşık Olarak Sabit Bir Çevrenin
Taşınması 54
Sürdürülmesi 4
Vücudun Kontrol Sistemleri 6
Özet-Vücudun Otomatik İşleyişi 10
BÖLÜM 5
BÖLÜM 2 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon
Potansiyelleri 61
Hücre ve İşlevleri 11
Zar Potansiyellerinin Temel Fiziği 61
Hücrenin Organizasyonu 11
Zar Potansiyelinin Ölçülmesi 62
Hücrenin Fiziksel Yapısı 12
Sinirlerde Zar Dinlenim Potansiyeli 63
Hayvan Hücresinin Yaşamın Hücre
Sinir Aksiyon Potansiyeli 65
Öncesi Yapıları ile Karşılaştırılması 18
Aksiyon Potansiyelinin İlerlemesi 69
Hücrenin İşlevsel Sistemleri 19
Aksiyon Potansiyelleri Tamamlandıktan Sonra
Hücrelerin Hareketi 24 Sodyum ve Potasyum İyon Farklarının
Yeniden Oluşması—Enerji
BÖLÜM 3 Metabolizmasının Önemi 69
Protein Sentezi, Hücre İşlevi ve Hücre Bazı Aksiyon Potansiyellerinde Plato 70
Çoğalmasının Genetik Kontrolü 27 Bazı Uyarılabilen Dokularda Ritmik
Hücre Çekirdeğinde Bulunan Genler Protin Aktivite—Tekrarlayan Deşarjlar 70
Sentezinin Kontrolü 27 Sinir Gövdelerinde Sinyal İletiminin
Hücre Çekirdeğinde Bulunan DNA Şifresinin Özel Durumları 71
Hücre Sitoplazmasındaki RNA’ya
Aktarılması—Kopyalama İşlemi 30
Hücrede Diğer Maddelerin Sentezi 35 BÖLÜM 6
Hücrede Biyokimyasal Aktivite ve Genetik İskelet Kasının Kasılması 75
İşlevlerin Kontrolü 35 İskelet Kasının Fizyolojik Anatomisi 75
Dna-Genetik Sistemi Hücre Çoğalmasını Kas Kasılmasının Genel Mekanizması, 77
DA Kontrol Eder 37 Kas Kasılmasının Moleküler Düzeyde
Hücre Farklılaşması 41 Mekanizması 78
Apoptoz—Programlanmış Hücre Ölümü 41 Kas Kasılmasının Enerji Kullanım Özellikleri 82
Kanser 42 Tüm Kasın Kasılma Özellikleri 83

xv
İçindekiler

BÖLÜM 7 Uzamış ve Karmaşık Biçimli QRS


İskelet Kasının Uyarılması: Kompleksleri 148
Sinir-Kas İletimi ve Uyarılma-Kasılma Zedelenme Akımı 148
Eşleşmesi 89 T Dalgası Anormallikleri 152
Uyarıların Sinir Uçlarından İskelet Kası
Liflerine İletimi: Sinir-Kas Kavşağı 89 BÖLÜM 13
Kas Aksiyon Potansiyeli 93 Kardiyak Aritmiler ve Elektrokardiyografik
Uyarılma-Kasılma Eşleşmesi 93 Yorumu 155
Anormal Sinüs Ritimleri 155
BÖLÜM 8
Kalp Uyarılarının Kalbin Kendi İleti Yollarında
Düz Kasın Uyarılması ve Kasılması 97 Engellenmesine Bağlı Ritim Bozuklukları 156
Düz Kasın Kasılması 97 Erken Kasılmalar 158
Kasılmanın Kalsiyum İyonları ile Paroksismal Taşikardi 160
Düzenlenmesi 99 Ventrikül Fibrilasyonu 161
Düz Kas Kasılmasının Sinirsel ve Hormonal Atriyum Fibrilasyonu 164
Kontrolü 102
Atriyum Flatteri 165
Kalp Durması 165
ÜNİTE III
Kalp
ÜNİTE IV
BÖLÜM 9 Dolaşım
Kalp Kası; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp
Kapaklarının İşlevi 109 BÖLÜM 14
Kalp Kasının Fizyolojisi 109 Dolaşım Sistemine Genel Bakış; Basınç,
Kalp Döngüsü 113 Akım ve Direncin Biyofiziği 169
Kalbin Pompalama İşlevinin Düzenlenmesi 119 Dolaşımın Fiziksel Özellikleri 169
Dolaşım İşlevinin Temel Prensipleri 170
BÖLÜM 10 Basınç, Akım ve Direnç İlişkileri 171
Kalbin Ritmik Uyarılması 123
Kalbin Özelleşmiş Uyarı ve İleti Sistemi 123 BÖLÜM 15
Kalpte Uyarılma ve İletinin Kontrolü 126 Damarların Gerilebilirliği, Arteryel ve
Venöz Sistemlerin İşlevleri 179
BÖLÜM 11
Damarların Gerilebilirliği 179
Normal Elektrokardiyogram 131
Arteryel Basınç Pulsasyonları 180
Normal Elektrokardiyogramın Özellikleri 131
Venler ve İşlevleri 184
Kalp Döngüsü Esnasında Kalbin
Çevresindeki İyon Akımı 133
BÖLÜM 16
Elektrokardiyografik Derivasyonlar 134
Elektrokardiyogram Kayıt Yöntemleri 137 Mikrodolaşım ve Lenfatik Sistem:
Kapiller Sıvı Değişimi, İnterstisyel
BÖLÜM 12 Sıvı ve Lenf Akımı 189
Kalp Kası ve Koroner Kan Akımı Mikrodolaşım ve Kapiller Sistemin Yapısı 189
Bozukluklarının Elektrokardiyografiye Kapillerde Kan Akımı—Vazomosyon 190
Dayalı Yorumu: Vektörlerle Hesaplamalar 139 Kan ve İntertisyel Sıvı Arasında Besinlerin
Elektrokardiyogramların Vektörler Kullanarak ve Diğer Maddelerin Değişimi 191
Hesaplanmasının İlkeleri 139 İntertisyum ve İntertisyel Sıvı 192
Normal Elektrokardiyogramın Vektörler Kapillerden Sıvı Filtrasyonu Hidrostatik
Aracılığıyla Değerlendirilmesi 141 ve Kolloid Ozmotik Basınçlar ile
Ventrikül QRS’sinin Ortalama Elektriksel Kapiller Filtrasyon Sabiti Tarafından
Ekseni ve Önemi 144 Belirlenir 193
QRS Kompleksinde Anormal Voltajlara Lenfatik Sistem 198
Neden Olan Durumlar 147

xvi
İçindekiler

BÖLÜM 17 BÖLÜM 23
Doku Kan Akımının Yerel ve Humoral Kalp Kapakları ve Kalp Sesleri; Kapak
Kontrolü 203 Bozuklukları ve Doğumsal Kalp Hastalıkları 283
Dokunun Gereksinimine Göre Kan Akımının Kalp Sesleri 283
Yerel Kontrolü 203 Kapak Lezyonları 285
Kan Akımının Kontrol Mekanizmaları 203 Kalp Kapağı Hastalığında Anormal
Dolaşımın Humoral Kontrolü 212 Dolaşım Dinamiği 286
Doğumsal Kalp Bozukluklarında Anormal
BÖLÜM 18 Dolaşım Dinamiği 288
Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Kalp Cerrahisi Sırasında Vücut Dışı
Arter Basıncının Hızlı Kontrolü 215 Dolaşımın Kullanılması 290
Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi 215 Kalp Kapağı ve Doğumsal Kalp
Arter Basıncının Sinirsel Kontrolünün Özel Hastalıklarında Kalp Hipertrofisi 290
Durumları 224
BÖLÜM 24
BÖLÜM 19 Dolaşım Şoku ve Tedavisi 293
Arter Basıncının Uzun Süreli Kontrolü ve Şokun Fizyolojik Nedenleri 293
Hipertansiyonda Böbreklerin Rolü: Arter Kan Hacmınde Azalmanın Neden Olduğu
Basıncının Düzenlenmesinde Şok—Hemorajik Şok 294
Entegre Sistem 227 Nörojenik Şok—Vasküler Kapasite Artışı 299
Arter Basıncının Kontrolünde Böbrek—Vücut Anafilaktik Şok ve Histamin Şoku 300
Sıvısı Sistemi 227 Septik Şok 300
Renin-Anjiyotensin Sistemi: Arter Basıncı Şokta Tedavinin Fizyolojisi 301
Kontrolündeki Rolü 234
Dolaşımın Durması 302
Arter Basıncının Entegre ve Çok Yönlü Olarak
Düzenlenmesinin Özeti 241
ÜNİTE V
BÖLÜM 20 Vücut Sıvıları ve Böbrekler
Kalp Debisi, Venöz Dönüş ve
Düzenlenmeleri 245
BÖLÜM 25
Kalp Debisinin İstirahat ve Aktivite Sırasında
Normal Değerleri 245 Vücut Sıvı Bölmeleri: Hücredışı ve
Kalp Debisinin Venöz Dönüş Tarafından Hücreiçi Sıvılar; Ödem 305
Kontrolü-Kalbin Frank—Starling Kararlılık Koşullarında Sıvı Alım ve
Mekanizması 245 Atılımı Denge Halindedir 305
Patolojik Olarak Yüksek ve Düşük Kalp Vücut Sıvı Bölmeleri 306
Debileri 258 Hücredışı ve Hücreiçi Sıvıların Bileşenleri 307
Kalp Debisini Ölçme Yöntemleri 256 Çeşitli Vücut Sıvı Bölmelerinde
Sıvı Hacimlerinin Ölçümü—İndikatör-
BÖLÜM 21 Seyreltme İlkesi 308
Egzersizde Kas Akımı ve Kalp Debisi; Özgül Vücut Sıvı Bölmelerinin Hacimlerinin
Koroner Dolaşım ve İskemik Kalp Hastalığı 259 Belirlenmesi 309
İskelet Kaslarındaki Kan Akımının İstirahatte Hücreiçi ve Hücredışı Sıvılar Arasında
ve Egzersiz Sırasında Düzenlenmesi 259 Sıvı Değişimi ve Ozmotik Dengenin
Düzenlenmesi 310
Oroner Dolaşım 262
Anormal Durumlarda Hücredışı ve
Hücreiçi Sıvıların Hacim ve Ozmolalitesi 312
BÖLÜM 22
Beslenme Amacı ile Uygulanan Glikoz ve
Kalp Yetmezliği 271 Diğer Çözeltiler 314
Kalp Yetmezliğinde Dolaşım Dinamikleri 271 Sıvı Hacminin Düzenlenmesinde
Tek Taraflı Sol Kalp Yetmezliği 275 Klinik Bozukluklar: Hiponatremi ve
Düşük Debili Kalp Yetmezliği—Kardiyojenik Hipernatremi 314
Şok 275 Ödem: Dokularda Aşırı Sıvı 316
Kalp Yetmezliği Olan Hastalarda Ödem 275 Vücudun “Potansiyel Boşlukları”ndaki
Kalp Yedeği 277 Sıvılar 320
xvii
İçindekiler

BÖLÜM 26 Potasyumun Atılması ve Hücredışı


Boşaltım Sistemi: İşlevsel Anatomi ve Sıvıda Potasyum Konsantrasyonunun
Böbreklerde İdrar Oluşumu 323 Düzenlenmesi 389
Böbreklerin Çoklu İşlevi 323 Böbrekten Kalsiyum Atılmasının ve
Böbreklerin Fizyolojik Anatomisi 324 Hücredışı Kalsiyum İyon
Konsantrasyonunun Kontrolü 396
İşeme 327
Glomerüler Filtrasyon, Tübüler Geri Böbreklerde Magnezyum Atılmasının ve
Emilim ve Tübüler Sekresyon Sonucu Hücredışı Magnezyum İyon
İdrar Oluşumu 331 Konsantrasyonunun Kontrolü 398
Hücredışı Sıvının Kontrolü İçin Böbrek
BÖLÜM 27 Mekanizmalarının Birlikte Çalışması 398
Glomerüler Filtrasyon, Renal Kan Akımı Vücut Sodyum ve Sıvı Dengesinin
ve Kontrolleri 335 Korunmasında Basınç Natriürezinin ve
Glomerül Filtrasyonu—İdrar Oluşumunda İlk Basınç Diürezinin Önemi 399
Basamak 335 Hücredışı Sıvının İnterstisyel Boşluklar ve
GFR’nin Belirleyicileri 337 Damar Sistemi Arasındaki Dağılımı 401
Böbrek Kan Akımı 340 Sinirsel ve Hormonal Faktörler
Böbrek Kan Akımının ve Glomerül Böbrek–Vücut Sıvısı Geribildirim
Filtrasyonunun Fizyolojik Kontrolü 341 Kontrolünün Etkinliğini Artırır 402
Böbrek Kan Akımı ve GFR’nin Otoregülasyonu 342 Sodyum Alımındaki Değişikliklere Verilen
Yanıtlar 405
BÖLÜM 28
Kan Hacminde ve Hücredışı Sıvı Hacminde
Tübüllerde Geriemilim ve Sekresyon 347 Büyük Artışlara Neden Olan Durumlar 405
Tübül Geriemilimi Miktarca Fazladır ve İleri
Hücredışı Sıvı Hacminde Büyük Artışlara
Derecede Seçicidir 347
Neden Olan Fakat Kan Hacminin
Tübül Geriemilimi Pasif ve Aktif Mekanizmaları
Normal Olduğu Durumlar 406
Kapsar 347
Nefronun Farklı Kısımları Boyunca BÖLÜM 31
Geriemilim ve Sekresyon 353 Asit-Baz Düzenlenmesi 409
Tübülde Geriemilimin Düzenlenmesi 359
H+ Konsantrasyonu Hassas Olarak
Böbrek İşlevlerini Ölçmek İçin Klirens Düzenlenmektedir 409
Yöntemlerinin Kullanılması 365
Asit ve Bazlar—Tanımları ve Anlamları 409
BÖLÜM 29 H+ Konsantrasyonundaki Değişikliklere
İdrarın Yoğunlaştırılması ve Seyreltilmesi; Karşı Savunma: Tamponlar, Akciğerler
Hücredışı Sıvı Ozmolaritesinin ve Sodyum ve Böbrekler 410
Konsantrasyonun Düzenlenmesi 371 Vücut Sıvılarında H+’nin Tamponlanması 410
Böbrekler Fazla Suyu Seyreltilmiş İdrar Bikarbonat Tampon Sistemi 411
Oluşturarak Atar 371 Fosfat Tampon Sistemi 413
Böbrekler Konsantre İdrar Atılması Yoluyla Proteinler Önemli Hücreiçi Tamponlarıdır 413
Suyun Tutulmasını Sağlarlar 373 Asit-Baz Dengesinde Solunumsal Düzenleme 414
Böbreğin Medullasında Çözünmüş Maddelerin Asit-Baz Dengesinin Böbrekler Tarafından
Tutulmasını Sağlayan Henle Kıvrımının Kontrolü 415
Özel Karakteristikleri 374
Böbrek Tübüllerinden H+ Sekresyonu ve Hco3–
Hücredışı Sıvı Ozmolaritesi ve Sodyum
Geriemilimi 416
Konsantrasyonunun Kontrolü 381
Ozmoreseptör–ADH Geribildirim Sistemi 381 Tübüllerde Fosfat Ve Amonyak
Tamponlarının Fazla H+ İle Birleşmesi
Hücredışı Sıvı Ozmolaritesinin ve Sodyum
Konsantrasyonunun Kontrolünde “Yeni” Hco3– Oluşturur 418
Susamanın Önemi 384 Böbrekten Asit-Baz Atılmasının Hesaplanması 420
Asidozun Böbrekler Tarafından
BÖLÜM 30 Düzeltilmesi—H+ Atılmasında Artma ve
Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun Hücredışı Sıvıya Hco3– Eklenmesi 421
Böbrek Tarafından Düzenlenmesi; Kan Hacmi ve Alkalozun Böbrekler Tarafından
Hücredışı Sıvı Hacminin Kontrolünde Böbrek Düzeltilmesi—H+ Sekresyonunda Azalma
Mekanizmalarının Birlikte Çalışması 389 ve Hco3– Atılmasında Artma 422
xviii
İçindekiler

BÖLÜM 32 İnsanda Aşırı Kanamaya Neden


Diüretikler, Böbrek Hastalıkları 427 Olan Durumlar 490
Diüretikler ve Etki Mekanizmaları 427 Tromboembolik Durumlar 491
Böbrek Hastalıkları 429 Klinik Kullanımda Antikoagülanlar 492
Akut Böbrek Hasarı 429 Kan Pıhtılaşma Testleri 493
Kronik Böbrek Hastalığı Çoğunlukla
İşlevsel Nefronların Geri Dönüşümsüz ÜNİTE VII
Kaybı ile İlişkilidir 432
Solunum

ÜNİTE VI
BÖLÜM 38
Kan Hücreleri, Bağışıklık ve Kan
Akciğer Ventilasyonu 497
Pıhtılaşması
Akciğer Ventilasyonunun Mekaniği 497
Akciğer Hacim ve Kapasiteleri 501
BÖLÜM 33 Alveol Ventilasyonu 503
Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi 445 Solunum Yollarının İşlevleri 504
Alyuvarlar (Eritrositler) 445
Anemiler 452 BÖLÜM 39
Polisitemi 453 Pulmoner Dolaşım, Pulmoner Ödem,
Plevra Sıvısı 509
BÖLÜM 34
Pulmoner Dolaşım Sisteminin Fizyolojik
Vücudun Enfeksiyona Direnci: Anatomisi 509
I. Lökositler, Granülositler, Pulmoner Sistemdeki Basınçlar 509
Monosit-Makrofaj Sistemi ve İnflamasyon 455
Akciğerlerin Kan Hacmi 510
Lökositler (Akyuvarlar) 455
Akciğerlerde Kan Akımı ve Dağılımı 510
Enfeksiyonlara Karşı Korunmada Nötrofiller ve
Akciğerlerdeki Hidrostatik Basınç Farklarının
Makrofajlar 457
Bölgesel Pulmoner Kan Akımına Etkisi 511
Monosit-Makrofaj Hücre Sistemi
Pulmoner Kapiller Dinamikler 513
(Retiküloendotelyal Sistem) 458
Plevra Boşluğunda Sıvı 515
İnflamasyon: Nötrofil ve Makrofajların Rolü 460
Bazofiller 462
BÖLÜM 40
Lökopeni 463
Gaz Değişiminin Fiziksel İlkeleri;
Lösemiler 463
Solunum Zarında Oksijen ve
BÖLÜM 35 Karbondioksit Difüzyonu 517
Vücudun Enfeksiyona Direnci: II. Bağışıklık, Gaz Difüzyonu ve Gaz Parsiyel
Basınçlarının Fiziği
Doğal Bağışıklık ve Alerji 465
Alveoler ve Atmosfer Havasının Bileşimleri
Edinsel (Kazanılmış) Bağışıklık 465
Farklıdır 519
Alerji ve Aşırı Duyarlılık 475
Solunum Zarında Gazların Difüzyonu 521
BÖLÜM 36
Kan Grupları; Transfüzyon; BÖLÜM 41
Doku ve Organ Transplantasyonu 477 Kanda ve Doku Sıvılarında Oksijen ve
Antijen Özelliği Kanda İmmün Reaksiyonlara Karbondioksidin Taşınması 527
Yol Açar 477 Akciğerlerden Vücut Dokularına
O-A-B Kan Grupları 477 Oksijen Taşınması 527
Rh Kan Grupları 479 Karbondioksidin Kanda Taşınması 534
Doku ve Organ Nakli 481 Solunumsal Değişim Oranı 536

BÖLÜM 37 BÖLÜM 42
Hemostaz ve Kanın Pıhtılaşması 483 Solunumun Düzenlenmesi 539
Hemostazdaki Olaylar 483 Solunum Merkezi 539
Kanın Pıhtılaşma Mekanizması 485 Solunumun Kimyasal Kontrolü 541
xix
İçindekiler

Solunum Aktivitesinin Kontrolünde Periferik Merkezi Sinir Sisteminin Başlıca Düzeyleri 579
Kemoreseptör Sistemi—Solunumun Sinir Sisteminin Bir Bilgisayar ile
Kontrolünde Oksijenin Rolü 542 Karşılaştırılması 580
Egzersizde Solunumun Düzenlenmesi 545 Merkezi Sinir Sistemi Sinapsları 580
Solunumu Etkileyen Diğer Faktörler 546 Sinaptik İletinin Bazı Özel Nitelikleri 592

BÖLÜM 43
Solunum Yetersizliği—Patofizyolojisi, BÖLÜM 47
Tanısı, Oksijen Tedavisi 549 Duysal Reseptörler, Bilginin İşlenmesi
Solunum Anormalliklerini İncelemede için Nöron Devreleri 595
Kullanılan Faydalı Yöntemler 549 Duysal Reseptörlerin Tipleri ve Algıladıkları
Özgül Pulmoner Anormalliklerin Uyaranlar 595
Patofizyolojisi 551 Duysal Uyaranların Sinir İmpulslarına
Hipoksi ve Oksijen Tedavisi 554 Çevrilmesi 596
Hiperkapni—Vücut Sıvılarında Sinir Traktuslarında Farklı Şiddette
Karbondioksit Fazlalığı 556 Sinyallerin İletimi-Uzaysal ve Zamansal
Yapay Solunum 556 Eklenme 600
Nöron Havuzlarında Sinyallerin İletilmesi ve
İşlenmesi 601
ÜNİTE VIII Nöron Devrelerinin Kararlılık ve Kararsızlığı 605
Uçuş, Uzay ve Derin Deniz Dalış
Fizyolojisi BÖLÜM 48
Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu,
BÖLÜM 44 Dokunma ve Pozisyon Duyuları 607
Havacılık, Yüksek İrtifa ve Somatik Duyuların Sınıflandırılması 607
Uzay Fizyolojisi 561 Dokunma Duyularının Algılanması ve
Düşük Oksijen Basıncının Vücuttaki Etkileri 561 İletilmesi 607
Havacılık ve Uzay Fizyolojisinde Hızlanma Somatik Sinyalleri Merkezi Sinir Sistemine
Kuvvetlerinin Vücuda Etkileri 565 İleten Duysal Yollar 609
Kapalı Uzay Aracında “Yapay İklim” 567 Dorsal Kolon-Medyal Lemniskal
Uzayda Ağırlıksızlık 567 Sistemde İleti 609
Daha Az Önemli Duysal Sinyallerin
BÖLÜM 45 Anterolateral Yolda İletilmesi 616
Sualtı Dalış Fizyolojisi ve Diğer Hiperbarik Somatik Duysal İşlevlerin Bazı Özel
Koşullar 569 Nitelikleri 618
Bireysel Gazların Yüksek Parsiyel Basınçlarda
Vücuttaki Etkileri 569
BÖLÜM 49
Suciğeri (SCUBA: Self-ContaIned Underwater
BreathIng Apparatus) ile Dalış 573 Somatik Duyular: II. Ağrı, Baş Ağrısı
Denizaltılarda Özel Fizyolojik Problemler 574 ve Termal Duyular 621
Hiperbarik Oksijen Tedavisi 574 Ağrı Tipleri ve Nitelikleri—Hızlı Ağrı
ve Yavaş Ağrı 621
Ağrı Reseptörleri ve Uyarılmaları 621
ÜNİTE IX Ağrı Sinyallerinin Merkezi Sinir Sistemine
İletilmesinde İkili Yol 622
Sinir Sistemi: Genel İlkeler ve Beyin ve Omurilikte Ağrı Baskılama
Duyu Fizyoloji (Analjezi) Sistemi 625
Yansıyan Ağrı 626
BÖLÜM 46 Viseral Ağrı 626
Sinir Sisteminin Organizasyonu, Ağrı ve Diğer Somatik Duyularla
Sinapsların Temel işlevleri ve İlgili Bazı Klinik Anormallikler 628
Nörotransmiterler 577 Baş Ağrısı 629
Sinir Sisteminin Genel Düzeni 577 Termal Duyular 630
xx
İçindekiler

ÜNİTE X Kas Duysal Reseptörleri—Kas İğcikleri


ve Golgi Tendon Organları—ve Kas
Sinir Sistemi: Kontrolündeki Rolleri 697
B. Özel Duyular Fleksör Refleks ve Geri Çekme Refleksleri 702
Çapraz Ekstensör Refleks 703
BÖLÜM 50 Resiprokal İnhibisyon ve Resiprokal
Göz: I. Görme Optiği 635 İnervasyon 703
Optiğin Fiziksel İlkeleri 635 Postür ve Hareket Refleksleri 704
Gözün Optiği 638 Kas Spazmına Neden Olan Omurilik
Refleksleri 705
Gözün Sıvı Sistemi—Göziçi Sıvılar 644
Omurilikteki Otonom Refleksler 705
BÖLÜM 51 Omurilik Kesisi ve Spinal Şok 705
Göz: II. Reseptör ve Retinanın
BÖLÜM 56
Sinirsel İşlevi 647
Motor İşlevin Korteks ve Beyin Sapı
Retinanın Yapısal Unsurlarının Anatomisi
ve İşlevi 647 Tarafından Kontrolü 707
Motor Korteks ve Kortikospinal Yol 707
Görmenin Fotokimyası 649
Motor İşlevin Beyin Sapı Tarafından
Renkli Görme 654
Kontrolü 713
Retinanın Sinirsel İşlevi 655
Vestibüler Duyular ve Dengenin
BÖLÜM 52 Korunması 714
Bilinçdışı, Tekrarlayıcı Hareketlerin
Göz: III. Görmenin Merkezi Kontrolünde Beyin Sapı Çekirdeklerinin
Nörofizyolojisi 661 İşlevleri 719
Görme Yolları 661
Görme Korteksinin Organizasyonu ve İşlevi 662 BÖLÜM 57
Görsel Resmin Değerlendirilmesi Sırasında Serebellum ve Bazal Gangliyonların
Nöronların Uyarılma Kalıpları 664 Genel Motor Kontrole Katkıları 721
Göz Hareketleri ve Bunların Kontrolü 666 Serebellum ve Motor İşlevleri 721
Akomodasyonun ve Pupilla Açıklığının Bazal Gangliyonlar ve Motor İşlevleri 730
Otonom Kontrolü 669 Motor Kontrol Sisteminin Birçok
Bölümünün Bütünleştirilmesi 735
BÖLÜM 53
İşitme Duyusu 673 BÖLÜM 58
Kulak Zarı ve Kemikçik Sistemi 673 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel
Kohlea 674 İşlevleri, Öğrenme ve Bellek 737
Merkezi İşitme Mekanizmaları 679 Beyin Korteksinin Fizyolojik Anatomisi 737
Merkezi Sinir Sisteminden Alt İşitme Korteksin Özgül Alanlarının İşlevleri 738
Merkezlerine Giden Sentrifügal Sinyaller 682 Beynin İletişimdeki İşlevi—Dilin Girdileri
ve Çıktıları 743
BÖLÜM 54 Korpus Kallozum ve Anteriyor Komisürün
Kimyasal Duyular—Tat ve Koku 685 Düşünceler, Anılar, Edinilmiş Eğitim ve
Tat Duyusu 685 Diğer Bilgileri İki Serebral Yarıküre
Arasında Aktarma İşlevi 745
Koku Duyusu 688
Düşünceler, Bilinç ve Bellek 745

ÜNİTE XI BÖLÜM 59
Sinir Sistemi: C. Motor ve Beynin Davranış ve Motivasyonla İlgili
Bütünleştirici Nörofizyoloji Mekanizmaları—Limbik Sistem ve
Hipotalamus 751
Beynin Uyarıcı—Güdüleyici Sistemleri 751
BÖLÜM 55 Limbik Sistem 754
Omuriliğin Motor işlevleri; Omurilik Hipotalamus, Limbik Sistemin
Refleksleri 695 Temel Kontrol Merkezi 755
Motor İşlevler İçin Omuriliğin Limbik Sistemin Diğer Bölümlerinin
Organizasyonu 695 Özgül İşlevleri 759
xxi
İçindekiler

BÖLÜM 60 BÖLÜM 64
Beyin Etkinlik Durumları-Uyku, Beyin Besinlerin Sindirim Kanalında İlerlemesi ve
Dalgaları, Epilepsi, Psikozlar ve Demans 763 Karıştırılması 807
Uyku 763 Besin Alımı 807
Beyin Dalgaları 766 Midenin Motor Fonksiyonları 809
Nöbetler ve Epilepsi 768 İnce Bağırsak Hareketleri 812
Psikotik Davranış—Spesifik Nörotransmiter Kolon Hareketleri 814
Sistemlerinin Rolleri 770 Bağırsak Aktivitesini Etkileyen Diğer
Alzheimer Hastalığı—Amiloid Plaklar ve Otonom Refleksler 816
Durgunlaşmış Bellek 771
BÖLÜM 65
BÖLÜM 61 Sindirim Kanalının Salgı İşlevleri 817
Otonom Sinir Sistemi ve Sindirim Kanalı Salgılarının Genel İlkeleri 817
Adrenal Medulla 773 Tükürük Salgılanması 819
Otonom Sinir Sisteminin Genel Midenin Salgılaması 821
Organizasyonu 773 Pankreas Salgısı 825
Sempatik ve Parasempatik İşlevin Karaciğerden Safra Salgılanması 827
Temel Özellikleri 775 İnce Bağırsak Salgıları 830
Otonom Refleksler 782 Kalın Bağırsaktan Mukus Salgılanması 831
Organların Sempatik ve Parasempatik
Sistemler Tarafından Bazı Durumlarda BÖLÜM 66
Sınırlı, Diğer Bazı Durumlarda da Gastrointestinal Kanalda Sindirim
Kütlesel Uyarımı 783 ve Emilim 833
Otonom Sinir Sistemi Farmakolojisi 784 Çeşitli Besinlerin Hidrolizle Sindirimi 833
Gastrointestinal Emilimin Temel İlkeleri 837
BÖLÜM 62 İnce Bağırsakta Emilim 837
Beyin Kan Akımı, Beyin-Omurilik Sıvısı ve Kalın Bağırsakta Emilim: Dışkının Oluşumu 841
Beyin Metabolizması 787
Beyin Kan Akımı 787 BÖLÜM 67
Beyin-Omurilik Sıvısı Sistemi 790 Gastrointestinal Bozuklukların Fizyolojisi 843
Beyin Metabolizması 794 Yutma ve Özofagus Bozuklukları 843
Mide Bozuklukları 843
İnsanda Peptik Ülserin Özel Nedenleri 845
ÜNİTE XII Kalın Bağırsak Bozuklukları 846
Medulla Spinalisi Yaralanan Şahıslarda
Sindirim Fizyolojisi
Defekasyon Felci 847

BÖLÜM 63
Gastrointestinal İşlevin Genel ÜNİTE XIII
İlkeleri—Hareketlilik, Sinirsel Kontrol Metabolizma ve Vücut Sıcaklığının
ve Kan Dolaşımı 797 Düzenlenmesi
Gastrointestinal Hareketliliğin
Genel Kuralları 797
Gastrointestinal İşlevin Sinirsel BÖLÜM 68
Kontrolü-Enterik Karbonhidrat Metabolizması ve
Sinir Sistemi 799 Adenozin Trifosfat Oluşumu 853
Gastrointestinal Motilitenin Hormonlar Besinlerdeki Enerjinin Salınması ve
Tarafından Kontrolü 802 “Serbest Enerji” Kavramı 853
Gastrointestinal Kanaldaki Hareketlerin Adenozin Trifosfat Vücudun
İşlevsel Tipleri 803 “Enerji Birimidir” 853
Gasrointestinal Kan Akımı— Glikozun Karbonhidrat Metabolizmasındaki
”Splanknik Dolaşım” 804 Merkezi Rolü 854

xxii
İçindekiler

Hücre Zarında Glikoz Taşınması 854 Beslenmenin ve Enerji Depolarının


Glikojen Karaciğer ve Kasta Depolanır 855 Düzenlenmesi 889
Glikozdan Glikolitik Yolla Şişmanlık (Obezite) 894
Enerji Salınımı 856 Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi 896
Hidrojenin Oksidasyonuyla Büyük Miktarda Açlık 897
ATP Oluşumu-Oksidatif Vitaminler 897
Fosforilasyon Süreci 858 Mineral Metabolizması 900
Glikozun Yıkımı Sırasında ATP
Oluşumunun Özeti 859
BÖLÜM 73
Enerjinin Anaerobik Salınımı “Anaerobik
Glikoliz” 860 Enerji Vericiler ve Metabolizma Hızı 903
Pentoz Fosfat Yoluyla Glikozdan Adenozin Trifosfat Metabolizmada
Enerji Salınması 861 “Enerjinin Parabirimi” Olarak İşlev Yapar 903
Protein ve Yağlardan Karbonhidrat Oluşumu Hücrede Enerji Serbestlenmesinin Denetimi 905
“Glikoneojenez” 861 Metabolizma Hızı 906
Enerji Metabolizması-Enerji Tüketimini
BÖLÜM 69 Etkileyen Faktörler 907
Lipit Metabolizması 863
Trigliseritlerin (Nötral Yağ) Temel BÖLÜM 74
Kimyasal Yapıları 863 Vücut Sıcaklığının Düzenlenmesi ve Ateş 911
Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması 863 Normal Vücut Sıcaklıkları 911
Yağ Depoları 865 Vücut Sıcaklığı Isı Kaybına Karşı Isı
Enerji İçin Trigliseritlerin Kullanımı: Üretimi Dengelenerek Kontrol Edilir 911
Adenozin Trifosfat Oluşumu 866 Vücut Sıcaklığının Düzenlenmesi—
Trigliseritlerden Enerji Serbestlenmesinin Hipotalamusun Rolü 915
Düzenlenmesi 869 Vücut Sıcaklık Düzenlenmesindeki
Fosfolipitler ve Kolesterol 870 Bozukluklar 919
Aterosklerozis 872

BÖLÜM 70 ÜNİTE XIV


Protein Metabolizması 875 Endokrinoloji ve Üreme
Proteinlerin Temel Özellikleri 875
Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması 875
BÖLÜM 75
Plazma Proteinlerinin İşlevsel Rolleri 877
Endokrinojiye Giriş 925
Protein Metabolizmasının Hormonal
Düzenlenmesi 880 Vücut İşlevlerinin Kimyasal Haberciler ile
Düzenlenmesi 925
BÖLÜM 71 Hormonların Kimyasal Yapısı ve Sentezi 925
Hormonların Salgılanması, Taşınması ve
Bir Organ Olarak Karaciğer 881 Kandan Uzaklaştırılması 929
Karaciğerin Fizyolojik Anatomisi 881
Hormonların Etki Mekanizmaları 930
Karaciğerin Damar ve Lenf Sistemleri 881 Kandaki Hormon Düzeylerinin Ölçülmesi 936
Karaciğerin Metabolik İşlevleri 883
Protein Metabolizması 883
BÖLÜM 76
Safra Bilirübin Düzeyi Ölçümünün
Klinik Tanı Aracı Olarak Kullanımı 884 Hipofiz Hormonları ve Hipotalamus
Tarafından Kontrolleri 939
Hipofiz Bezi ve Hipotalamus
BÖLÜM 72 ile İlişkisi 939
Diyetteki Dengeler; Beslenmenin Hipotalamus Hipofiz Salgısını
Düzenlenmesi; Şişmanlık ve Açlık; Kontrol Eder 940
Vitaminler ve Mineraller 887 Büyüme Hormonunun Fizyolojik
Sabit Koşullarda Enerji Alımı ve İşlevleri 942
Tüketimi Dengelidir 887 Arka Hipofiz Bezi ve Hipotalamus
Diyetteki Dengeler 887 ile İlişkisi 948
xxiii
İçindekiler

BÖLÜM 77 Spermatojenez Basamakları 1021


Tiroidin Metabolik Hormonları 951 Erkekte Cinsel Eylem 1026
Tiroidin Metabolik Hormonlarının Yapımı ve Testosteron ve Diğer Erkek Cinsiyet
Salgılanması 951 Hormonları 1028
Tiroit Hormonlarının Fizyolojik İşlevleri 954 Erkek Cinsel İşlevinin Bozuklukları 1033
Tiroit Hormon Salgısının Düzenlenmesi 958 Pineal Bez ve Bazı Hayvanlarda Mevsime Bağlı
Tiroit Hastalıkları 960 Fertiliteyi Kontrol Etme İşlevi 1034

BÖLÜM 82
BÖLÜM 78
Gebelik Öncesi Kadın Fizyolojisi ve Kadın
Adrenokortikal Hormonlar 965
Hormonları 1037
Kortikosteroidler: Mineralokortikoidler,
Kadın Cinsel Organlarının Fizyolojik
Glukokortikoiler ve Androjenler 965
Anatomisi 1037
Adrenokortikal Hormonların Sentez ve
Overlerde Oogenez ve Folüküler Gelişim 1037
Salgılanması 965
Kadında Hormonal Sistem 1039
Mineralokordikoidlerin İşlevleri—
Aldosteron 968 Aylık Ovaryum Döngüsü; Gonadotropik
Hormonların İşlevi 1039
Glukokortikoidlerin İşlevleri 972
Ovaryum Hormonlarının İşlevleri—
Adrenal Androjenler 978
Östradiyol ve Progesteron 1042
Adrenokortikal Salgı Bozuklukları 979
Kadında Aylık Ritmin
Düzenlenmesi—Ovaryum Hormonları Ve
BÖLÜM 79 Hipotalamus—Hipofiz Hormonlarının
İnsülin, Glukagon ve Diyabetes Mellitus 983 Etkileşimleri 1047
Pankreasın Fizyolojik Anatomisi 983 Overlerde Salgı Bozuklukları 1051
İnsülin ve Metabolik Etkileri 983 Kadında Cinsel Aktivite 1051
Glukagon ve İşlevleri 992 Kadında Fertilite 1052
Somatostatin, Glukagon ve İnsülin Fertilitenin Hormonlarla Baskılanması
Salgısını Baskılar 993 “Doğum Kontrol Hapları” 1053
Kan Glikozunun Düzenlenmesinin Özeti 993 Kadında Steriliteye Yol Açan
Diyabetes Mellitus 994 Anormal Koşullar 1053

BÖLÜM 80 BÖLÜM 83

Paratiroid Hormonu, Kalsitonin, Kalsiyum Gebelik ve Emzirme 1055


ve Fosfat Metabolizması, D Vitamini, Yumurtanın Olgunlaşması ve Döllenmesi 1055
Kemik ve Dişler 1001 Embriyonun Erken Dönemdeki Beslenmesi 1057
Hücredışı Sıvıda ve Plazmada Kalsiyum Plasentanın Anatomisi ve İşlevi 1057
ve Fosfat Düzeylerinin Düzenlenmesine Gebelikte Hormonal Faktörler 1059
Genel Bakış 1001 Anne Vücudunun Gebeliğe Yanıtı 1062
Kemik ve Kemiğin Hücredışında Bulunan Doğum 1064
Kalsiyum ve Fosfatlarla İlişkisi 1003 Emzirme 1066
D Vitamini 1007
Paratiroid Hormon 1009 BÖLÜM 84
Kalsitonin 1012 Fetusun ve Yenidoğanın Fizyolojisi 1071
Kalsiyum İyon Konsantrasyonunun Fetusun Büyümesi ve İşlevsel
Kontrolünün Özeti 1013 Gelişimi 1071
Paratiroid Hormonunun Fizyopatolojisi, Organ Sistemlerinin Gelişimi 1071
D Vitamini ve Kemik Hastalıkları 1014
Fetus Metabolizması 1072
Dişlerin Fizyolojisi 1016
Yenidoğanın Uterus Dışındaki
Yaşama Uyumu 1073
BÖLÜM 81 Yenidoğana Özgü İşlevsel
Erkekte Üreme işlevleri ve Hormonlara Problemler 1076
Bağlı İşlevler (ve Pineal Bezin İşlevleri) 1021 Prematüre Bebeğin Özel
Erkek Cinsel Organlarının Fizyolojik Problemleri 1079
Anatomisi 1021 Çocuğun Büyümesi ve Gelişmesi 1080

xxiv
İçindekiler

ÜNİTE XV Egzersizde Solunum 1090


Spor Fizyolojisi Egzersizde Kardiyovasküler Sistem 1092
Egzersizde Vücut Isısı 1094
Egzersizde Vücut Sıvıları ve Tuz 1094
BÖLÜM 85 İlaçlar ve Atletler 1095
Spor Fizyolojisi 1085 Bedensel Zindelik Yaşamı Uzatır 1095
Kadın ve Erkek Atletler 1085
Egzersizde Kaslar 1085 İndeks 1097

xxv
Fizyolojiye Giri~: Hiicre ve
Genel Fizyoloji

1 lnsan Vucudunun l~levsel


Organizasyonu ve "i~ Ortam"m
Kontrolu
2 Hucre ve i~levleri
3 Protein Sentezi, Hucre l~levi ve Hucre
<;o~almas,n,n Genetlk Kontrolu

1
B0L0M 1

insan Viicudunun i~levsel Organizasyonu ve



"I~ Ortam"1n Kontrolii

Fizyoloji, ya$amm ba$lang1c1, geli$imi ve ilerlemesinden saglamak ic;in, karbonhidrat, yag ya da proteinlerle tep-
sorumlu olan fiziksel ve kimyasal mekanizmalan ac;1k- kimeye girer. Dstelik besinleri enerjiye donii~ttiren genel
lama yollan arayan bilimdir. (ok basit bir viriisten, en mekanizmalar, tiim hticrelerde temel olarak aymdrr, ve
btiyiik agaca ya da karma~1k yaptdaki insana dek her tiim hiicreler kin1yasal reaksiyonlann son iiriinlerini ken-
ya~m bic;iminin kendine ozgii i$levsel ozellikleri vardir. clilerini c;evreleyen s1viya verirler.
Bu yuzden fizyolojinin c;ok geni$ olan kapsam1 virus fiz- Hemen hemen biitiin hucrelerin kendilerine benzer
yolojisi, bakteri fizyolojisi, hticresel fizyoloji, bitki fizyo- hiicreler iireterek c;ogalma yetenegi de vardtr. Neyse ki,
lojisi, insan fizyolojisi gibi boltimlere ve daha bir c;ok alt belli bir tip hiicre herhangi bir nedenle hasarlandigmda,
boliime aynlabilir. geriye kalan bu Lipteki hiicreler gereksinim kar~ilanm-
caya kadar c;ogalrrlar.
insan Fizyolojisi. fosan fizyolojisi bilimi insan viicudu-
nun canhhg1m saglayan ozgiil nitelikleri ve mekanizma-
lan ac;1klamaya c;ah$lr. Karma$tk kontrol sistemleri H0CREDl~I SIVl-"i<; ORTAM"
sayesinde hayatta kahnz. Ac;hk bizi yiyecek aramaya,
Eri$kin insan vticudunun yiizde 60'1 iyon ve diger mad-
korku ise bir stgmak aramaya sevkeder. U$iime duyusu
delerin sudaki c;ozeltilerinden olu$an bir siv1dir. Bu
bizi s1cak bir ortam bulmaya zorlar. Diger giidiiler e$
s1vmm biiyiik boliimii hiicrelerin ic;inde bulunur ve hiic-
aramam1za ve c;ogalmam1za neden olur. Algilayan, hisse-
reic;i s1vi (intraseliiler sLV1) adm1 ahr, yakla~tk iic;te biri ise
den ve bilgili varhklar olarak ya$arrun bu otomatik dizi-
hticre d1smdaki alandadu ve hucred1~1 s1v1 (ekstraseltiler
U$inin bir parc;as1y1z; bu ozel nitelikler, diger ltirlii
s1V1) olarak isimlendirilir. Bu hticredi$1 s1v1 tum viicutta
ya~amm miimkiin olamayacag1 c;ok degi$ik ko$ullar
stirekli hareket halindedir. Dola$1mdaki kanla h1zla
altmda bile ya$ayabilmemizi mtimkiin k1lar.
ta$lmr, daha sonra kan ve doku s1V1lan, kapiller damar
cluvanndan difiizyon yoluyla birbirine kan;;ir.
HUCRELER VUCUDUN CANLI Hiicredl$1 s1v1 ic;inde bulunan iyon ve besinler hiicre-
BiRiMLERIDiR lerin canhhklanm surdi.irmeleri ii;:in gereklidirler. Bu
Viicudun temel canh birimi hiicredir. Her organ birc;:ok durumda, tiim hticreler aslmda aym onam ic;inde -hiic-
farkh hticrenin, hi.1creleraras1 destekleyici yap1larla bir red1s1 s1V1da- ya$arlar. Bu nedenle hiicred1~1 s1v1 vUcudun
araya gelmesiyle olu$mU$tur. i{ ortam1 ya da 150 yil once, 19. yiizyihn biiyiik Frans12

Her bir hiicre tipi bir ya da birkac; ozel i$levi gen;ek- fizyologu Claude Bernard'm (1813-1878) ifade ettigi bic;i-
le$tirmek iizere uzmanla$ffil$UI. Ornegin, her insanda miyle milieu interieur olarak isimlendirilir.
toplam 25 trilyon kirmm kan hticresi oksijeni akciger- Hiicreler bu ic; ortamda uygun konsantrasyonlarda
lerden dokulara ta$Lr. Bu hucre tipi viicutta belki en fazla oksijen, ghkoz, farkh iyonlar, amino asitler, yaglar ve
sayida bulunan hiicredir, ancak viicutta kmnm kan hiic- diger yaplta$lan bulundugu stirece ya~yabilirler ve ozel
relerinin i~levlerinden farkh i$levler yapan 75 trilyon i$levlerini yapabilirler.
hiicre daha bulunur. Yani Wm viicutta toplam 100 trilyon
hiicre vardn. Hucred1~1 ve Hucrei~i S1v1lar Arasmdaki Farklar.
Vticuttaki hiicrelerin c;ogu birbirinden belirgin Hiicred1~1 s1v1 c;ok rniktarda sodyum, klor ve bikarbonat
bic;imde farkh olsa da tiim hiicreler birbirine benzeyen iyonuyla birlikte hiicreler ic;in gerekli oksijen, glikoz, yag
belli temel ozelliklere sahiptirler. Ornegin, oksijen tiim asitleri ve amino asitler gibi besinler ic;:erir. Aynca hticre-
hiicrelerde hiicre ~levlerinin gerektirdigi enerjiyi lerden at1lmak iizere akcigerlere ta$man karbondiohsil ve
3
Onite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Genet Fizyoloji

bObrekler yoluyla aulacak diger hiicresel aitlklar da hiic- yol a<;arak hastahgm primer nedenini kompansatuvar
redt$1 s1v1 i<;inde yer ahr. yamtlardan ayudetmeyi zorla~urmaktachr. Omegin, bob-
Hiicrei<;i s1v1 hilcredt~1 siv1dan btiyilk Ol<;tide farkbdir ; reklerin tuz ve su atma yetenegini bozau hastahklar
omegin, hticred1$1 s1v1da bulunan sodyum ve klor iyon- yilksek kan basmcma yol ac;abilir. Basm<; ar~1 ba$lan-
lan yerine, <;ok miktarda potasyum, magnezyum ve fosfat g1<;ta aumm normale donmesin~ ve boylece ahm ve bib-
iyonlan hiicrei<;i s1v1smda bulunur. Hticre zarlanndan rekten aum dengesinin stirdtirillmesine yardunc1 olur. Bu
iyonlann ge<;i$ini diizenleyen ozel mekanizmalar hiicrei<;i denge ya?arnm siirdtiri.ilmesi i<;in gereklidir, ama uzun
ve hi.icredt$l s1vilar arasmdaki bu konsantrasyon farkh- zaman siiren yi.iksek kan basmc1, bobrekler dahil <;e$itli
ltklanm komr. Bu ta$mma mekanizmalan Boliirn 4'de organlara zarar verebilir. Bu da, kan basmc1m daha da
tatl1$llmI$lU. yiikselterek daha fazla bobrek hasanna neden olur.
Boylelikle, yaralanma, hastahk veya vilcudun maruz
kaldtg1 biiytik <;aplt c;evresel degi$iklikleri izleyen home-
HOMEOSTAZ-YAKLA~IK OLARAK
ostatik kompansasyonlar ya$amsal i~levlerin stirdtirtil-
SABiT BiR ~EVRENiN S0RD0R0LMESi
mesi i<;in gerekli olan "degi$-tOku?u" temsil edebilir,
1929 yihnda Arnerikah fizyolog Walter Cannon (1871- ancak uzun donemde vucut i~levinde ilave anormallik-
1945) if fevrede yakla~ik olarak sabit koJullann surdurul- lere de kack1da bulunabilirler. Patofizyoloji bilim dah has-
mesini tarif etrnek i<;in homeostaz terirnini ilk kez tahk ve yaralanma durumlarmda c;e$itli fizyolojik
kullanml$llr. Ashnda vilcuttaki tum organ ve dokular bu silre<;lerin nastl etkilendiklerini a<;1klamaya <;ah$Ir.
sabit kO$Ullan korumaya yardim etmek tizere gorevler Bu boltim vticudun farkh i~levsel sisternlerini ve
Ustlenrni$tir. Ornegin akcigerler, hticreler tarafrndan kul- onlann homeostaza katkilanm ozetlemektedir; daha
lamlan oksijeni kar$1lamak iizere hiicred1~1 siv1ya siirekli sonra i$levsel sistemlerin birbirlerini destekleyecek
oksijen saglarlar; bobrekler iyon deri$imini sabit tutar, $ekilde <;alJ$malarma izin veren vucudun kontrol sistem-
sindirim sisterni besinleri saglar. lerinin cemel teorisini kisaca tart1~acag1z.
Viicudun <;e$itli iyonlan, besinleri , arnk iiriinleri ve
diger bile~enleri normalde sabit degerlerden ziyade bir HUCREDl~I SIVI TA$1MA VE KARl$TIRMA
degerler arahgmda diizenlenir. Baz1 viicut bil~enleri i<;in SiSTEMi-KAN DOLA$1MI SiSTEMi
bu aralJk olduk<;a dard1r. Omegin, kan hidrojen iyon kon- HticredJ$I s1v1 viicudun ttim bolgelerinde iki a$amada
santrasyonundaki deg~klikler normalde litrede 5 nano- dola~. Birinci a$ama kamn viicutta damarlar ic;inde hare-
molden (0,000000005 moVL) bile azdtr. Kan sodyum ketidir, ikinci a$ama ise s1V1mn kapiller damarlar ile doku
konsantrasyonu da <;ok s1ki bir ~ekilde diizenlenir. Sodyum hticreleri arasmda bulunan hiicre!eraras1 alanlar (inters-
altmmda biiyilk degi$iklikler olsa bile sodyum normalde tisyel arahk) arasmda dola$mas1d1r.
sadece birka<; milimoVL kadar degi$i.r. Ancak, sodyum kon- ~eldl 1-1 kamn gene! dola$nmm gostermektedir.
santrasyonundaki bu degi$iklikler hidrojen iyonundaki Dola$rm yollanndaki btitiln kan, dinlenme durumundaki
de~ikliklerin bir milyon katmdan bile daha fazlad1r. bir insanda tiim dola?1m dongi.istinil bir dakikada tamam-
Viicuttaki bir<;ok diger iyonlar, besinler ve maddeler lar, bu sure a$m aktif bir insanda dakikada alt1 kez olacak
i<;in de oldugu gibi, sodyum ve hidrojen iyon konsantras- kadar k1sahr.
yonlanm korumak i<;in gii<;lii kontrol sistemleri mevcut- Kan, kapiller damarlardan gec;erken, kanm plazma
tur. Bu durum, biiyilk <;evresel degi$iklikler ile yaralanma boliimuyle hiicreleraras1 alam dolduran interstisyel s1vt
ve hastaltk gibi zor durumlara ragmen hi.icre, doku ve arasmda siirekli bir ah~veri$ gerc;ekle$ir. Bu siirec; ~el<ll
organlann nonnal ~levlerini yerine getirmelerirli saglar. l-2'de gosterilmi~tir. Kapiller damar c;eperleri kan plaz-
Bu kicabm bilytik boliirnti her bir organ ya da dokunun masmdaki kapillerlerden ge<;mek ic;in olduk<;a btiytik
homeostaza nas1l katk1da bulundugunu anlatmaktadu. olan protein molekiilleri dt$mdaki bir~ok molektile ge<;ir-
Normal vilcut fonksiyonlan hep beraber horneostaz ve gendir. Boylece <;ok miktarda s1vt ve ic;inde erirni$ haldeki
saghkh olmaya katk1da bulunan hilcre, doku, organlar ile bil~enler kanla doku arahg1 arasmda, oklarla gosterildigi
<;ok sayida sinirsel, honnonal ve yerel kontrol sistemleri- gibi, iki yone dogru da difiize olabilir. Difiizyon, hem
nin birlikte etkilerine gereksinirn duyar. hticreleraras1 hem de plazmadaki molekiillerin kinetik
Hastalik s1khkla horneostazm bozulma durumu olarak hareketlerinden kaynaklamr. Yani, s1vi ve ic;indeki <;oziln-
dii$uniiliir. Ancak, hastahk varhgmda bile, homeostatik mil~ molektiller hticreleraras1 s!Vlda ve plazma ic;inde her
mekanizmalat c;e$itli kompansasyonlar yoluyla ya~amsal yonde hareket eder ve s1i;rarlat, kapiller darnar delikle-
i$levleriu stirdurillmesi i<;in <;ah~maya devam ederler. rinden de (porlar) ge<;erler. Hticrelerin bir kapilJer damara
Baz1 durumlarda, bu kompansasyonlann kendileri vilcut uzakl1g1 50 mikromeu·eden daha fazla degildir, boylece
i?levlerinde normal arahklann d1$mda bilyilk sapmalara bilttin maddelerin kapillerden hilcreye birkac; saniye
4
BOLOM 1 insan Vucudunun i~levsel Organizasyonu ve "i~ Ortam"m Kontrolu

Akcigerler Arteriyol
~

CO2 02

Bagirsaklar

~ekil 1-2. S1vilann ve i;ozunmu~ bile~enlerin kapiller duvarlardan ve


hucreleraras1alanlardan difuzyonu.

Gastrointestinal Sistem. Kalbin pompaladtg1 kamn


Beslenme buyuk boli.imii sindirim sistemi organlannm <;eperlerinden
ve alllma de ge<;er. Burada karbonbidratlar, yag asitleri ve amino asit-
leri ic;eren c;ozi.inmi.is c;esitli besin maddeleri ag1zdan ahnan
yiyeceklerden kamn hi.icre<lls1 s1visma emilirler.

Karaciger ve Oncelikle Metabolik i~lev Ostlenen


Bobrekler Diger Organlar. Sindirim si.sLeminden emilen maddele-
rin hepsi hi.icreler tarafmdan kullamlabilecek durumda
V olmayabilir. Karaciger, bu maddelerin bir<;ogunun kimya-
sal bile?imini degi$tirerek daha iyi kullarulabilir hale
getirir. VticuLtaki diger dokular- yag hticreleri, sindirim
Elektrolitlerin sistemi mukozas1, bobrekler ve endokrin bezler- ise
duzenlenmesi AtIlma emilen besinlerde degi$iklik yap1lmasma ya da onlann
gerektigi zaman kullamlmak i.izere depo edilmesine yar-
dunc1 olurlar. Karaciger vi.icutta i.iretilen baz1 aok uriln-
leri ve alman zehirli maddeleri de ortadan kaldtnr.

iskelet ve Kas Sistemi. 1skelet ve kas sistemi vi.icudun


homeostaLik ~levlerine nastl katk1 saglar? Yanlt basit ve
ai;1kt1r: Kaslar olmasayd1, vi.icut beslenmesi i<;in gerekli
yiyeceklere ula$abilmek iizere hareket edemezcli.. tskelet
Kapillerler
ve kas sistemi aynca olumsuz c;evre kosullanndan koru-
~ekil 1-1. Oola~1m sisteminin genel organizasyonu. nabilmek ic;in gerekli hareketliligi de saglar; bu siscem
olmasayd1, homeostatik mekanizmalanyla birlikte bi.iti.in
vticut anmda tahrip olabilirdi.
ic;inde difi.ize olmast saglamr. Boylece vi.icudun her yerin-
deki hi.icredts1 s1vi- hem plazma hem de hi.icreleraras1
METABOLiZMA ATIKLARININ
s1v1--surekli olarak kans1r, sonu<;ta tilm vi.icutta tam UZAKLA~TIRILMASI
olarak homojen bir bilesimde tumlur.
Karbondioksidin Akcigerler Tarafmdan Atllmas,.
HUCREDl~I SIVIDAKi BESiNLERiN KAYNAGI Kanm akcigerlerden oksijeni tas1mas1yla e$zamanlt olarak,
karbondioksit de kandan alveol havasma gec;er; solunum
Solunum Sistemi. ~ekil 1-l'de kamn her defasmda
hareketleriyle alveol havas1mn ii;eri ve <llsan ta$mmas1 kar-
vi.icudun yam sua akctgerlerden de ge<;tigi gori.ilmektedir.
bondioksidin atrnosfere verilmesini saglar. Karbondioksit
Kan, alveollerden ge<;erken oh.sijeni baglar, boylece hiic-
metabolizma sonucu olu$an ti.im son urunler arasmda en
relerin gereksindigi oksijen saglamr. Alveol ile puhnoner fazla miktarda olu~arud1r.
kapiller damar arasmdaki alveol zannm kalmlig1 sadece
0,4-2 mikrometredir; bu sayede oksijen moleki.iler hare- Bobrekler. Kan Mbreklerden gei;erken hticrelere gerekli
ketlerle bu zardan kana hizla difiize olur. olmayan karbondioksil d1$mdaki maddelerin <;ogu
5
Onite I Fizyolojiye GiriF Hucre ve Gene/ Fizyoloji

plazmadan uzakla~tmhr. Bu maddeler arasmda tire ve sistemini tamamlayan bir kontrol sistemi olu~turur. Sinir
ilrik asit gibi hilcre metabolizmasmm farkh son ilrilnleri sistemi temel olarak vucmtaki kas ve salg1 aktivitesini
ve beslenme s1rasmda alman, hilcred1~1 S!Vlda birikebile- denetlerken, hormonal sistem temel olarak metabolik
cek fazla su ve iyonlar da bulunur. i$levleri denetler. Sinir sistemi ve hormonal sistem birlikte
Bobrekler i~levlerini once c;:ok miktarda plazmayi glo- normalde vilcuttaki tilm organ sistemlerini kontrol etmek
mertillerden ti.lbtillere silzerek, daha sonra da vucut i<;in ilzere koo rdineli bir $el<i.lde c;ah$1rlar.
gerekli olan glikoz, amino asitler, yeterli miktarda su ve
iyonlann buyuk boltimilnii geri emerek gerc;ekle~tirirler.
Vucudun, gereksinim duymad1gi maddelerin c;:ogu, ozel- V0CUDUN KORUNMASI
likle tire gibi metabolik at1klar c;:ok az emilirler ve bobrek Ba91~1khk Sistemi. Bag~1khk sistemi, bakteriler, virusler
ttibtillerinden idrara gec;:erler. parazitler ve mantarlar gibi pacojenlerden vucudu koruyan
beyaz kan hilcreleri (lokositler), beyaz kan hticrelerinden
Gastrointestinal Sistem. Gastrointestinal sisteme giren
tilrem~ doku hticreleri, timus, lenf dtigtimleri, ve lenf
sindirilmemi~ maddeler ve baz1 metabolizma auklan fec;:es
damarlanndan olu$ur. Bag1$1kltk sisteminin vilcuda sag-
ile vucuttan uzakla~unhrlar.
lad1g1 mekanizmalar: 1) kendi hilcrelerini yabanct hilcre-
Karaciger. Karacigerin i$levleri arasmda vilcuda alman lerden ve maddelerden aytrt etmek ve 2) istilac1yi f agositoz
birc;ok ilac; ve kimyasal maddenin zehirsizle~tirilmesi ve yoluyla veya duyarlt lenfositler tireterek yok etmek veya
vucuttan uzakla~unlmas1 da vardir. Karaciger bu atiklarm istilac1y1 yok eden ya da etkisiz ktlan ozel proteinler
c;ogunu sonunda fec;es yoluyla vucuttan anlrnak tizere (ornegin antikorlar) tiretmektir.
safraya salgdar.
Deri ve Ekleri. Deri ile ekleri (sa<;, t1rnaklar, salgi bezleri
V0CUT i~LEVLERiNiN DUZENLENMESi ve diger yap1lar), vilcudun daha derindeki dokulanm ve
organlanm orter, darbelerin h1z1m keser ve korur. Deri
Sinir Sistemi. Sinir sistemi il(: temel bolilmden olu~mu~-
genellikle vilcudun i<; c;evresi ile di$ dilnya arasmda bir
tur: duysal girdi. boliimu, merkezi sinir sistemi (veya enteg-
bariyer olu~turur. Deri aym zamanda 1S1 dtizenlenmesi,
ratif bolii.m) ve motor pktt bolamu. Duysal reseptorler
auk maddelerin uzakl~tmlmas1 ic;in onemlidir, aynca
vilcudun ya da ch~ ortamm durumunu saptar. Ornegin
vilcut ve di..$ c;evre arasmda duysal bir arayuz saglar. Deri
deride bulunan reseptorler derinin herhangi bir noktasma
genellikle vticut ag1rltgmm %12-15'ini olu$turur.
degen bir cismin yerini bilmemizi saglar. Gozler c;evrenin
gorsel gorilntilsilnil saglayan duysal organlardrr. Kulaklar
da duysal organlarchr. Merkezi sinir sistemi beyin ve omu- 0REME
rili.kten olu~mu~tur. Beyin bilgiyi saklar, di1$ilnceleri
Oreme kimi zaman homeostatik bir ~lev olarak degerlen-
ilretir, istekleri yaraur ve duyulara yamt olarak vucudun
dirilmez.. Oysa tireme, olen bireylerin yerini alacak yeni
gosterecegi tepkileri belirler. Daha sonra sinir sisteminin
bireylerin olu~umunu saglayarak homeostazm stirdtirill-
motor c;1kt1 bolilmtinden uygun sinyaller iletilefek i~n
mesine yard1m eder. Bu ifade bic;:imi homeostaz teri.minin
yaptl.mas1 saglamr. -
kullamrru ac;tsmdan biraz zorlama olarak dti~Untilebilir,
Sinir sisteminin onemli bir bolilmil otonom sinir
ama sonuc; olarak, aslmda biltiln vticut yap1lan ya$amm
sistemi olarak isimlendilir. Bu sistem bilinc;altl dtizeyde
c;al~ir ve kalbin pompalama aktivitesinin dilzeyi, sindirim otomatikligini ve silrekliligini korumaya yard1mc1 olacak
sisteminin hareketleri ve vilcuttaki salg1 bezlerinin salg1 ~ekilde dilzenlenm~tir.
yapmas1 gibi birc;:ok ic; organm i~levini denetler.
V0CUDUN KONTROL SISTEMLERI
Hormon Sistemleri. Vilcutta bulunan sekiz ana endok-
rin bez, hormon ach ve1ilen kimyasal maddeler sentezler. Vucutta binlerce kontrol si.stemi bulunur. Bunlar arasmda
Hormonlar hilcred1~1 s1vi ic;inde tum vilcuda dag1hr ve en karma$1k olam, btitiln hticrelerde hticrei<;i ve hilcre~1
hilcresel i~levlerin dtizenlenmesine yardimc1 olurlar. i$levleri kontrol eden genetik kontrol sistemleridir. Bu
Ornegin tiroid hormunu btitiln hilcrelerde kimyasal reak- konu Bolilm 3'de anlattlmaktadrr.
siyonlann c;:ogunun hlZlm artm r, bu yolla vilcut aktivite- Diger kontrol sistemlerinden birc;ogu, organlann
sinin temposunun olu~umuna yard1m eder. lnsii.lin, glikoz deg~ik bolumlerinin i.$levlerini kontrol etmek tizere organ-
metabolizmasm1 kontrol eder; bobrekustii. bezi hormonlan, Lann i.rinde ~ gortir. Baz1 kontrol sistemleri ise organlar
sodyum ve potasyum iyonlan m ve protein metabolizma- aras1 Hi~kiyi kontrol etmek uzere tilm vilcut duzeyinde etki-
smt kontrol eder; paratiroid honnonu ise kemik kalsiyu- lidir. Ornegi.n, solunum sistemi sinir sistemiyle birlikte
munu ve fosfauru kontrol eder. Bu ~ekilde hormonlar sinir c;ah~rak hucrecb~;i stv1daki karbondioksit deti§inlini
6
BOLOM 1 lnsan Vucudunun i~levsel Organizasyonu ve "i<; Ortam"in Kontrolu

dtizenler. Karaciger ve pankreas birlikte r,;al~arak hticredt$1 Referans ayar


noktas1
s1V1daki glikoz der~mini dtizenler. Bobrekler hticred~1
s1V1daki hidrojen, sodyum, potasyum, fosfat ve diger iyon- ! Hata sinyali Efektorler

lann de~imlerini dtizenler. Beyin-medulla


vazomotor i---.
!i Sempatik sinir
sistemi
r-+
Kan damarlan
kalp
merkezler
KONTROL MEKANiZMALARINA ORNEKLER
Hi.icred•~• S1v1smda Oksijen ve Karbondioksit Deri-
•:. -Geribildirim sinyall
I
I
~imlerinin Duzenlenmesi. Oksijen hticredeki kimyasal I
I
Arteryel
reaksiyonlar ir,;in gereken en onemli maddelerden biri ·--
I
Baroreseptorler 1.-
basin9
I+-
oldugu ir,;in, vticudun hticred1$1 s1V1s111m oksijen konsant-
rasyonunu kesin ve sabit smrrlar ir,;inde tutan ozel bir Duysal reseptor Kontrol edilen de{l1§ken
kontrol mekanizmas1 bulunmaktadir. Bu mekanizma ilke ~ekil 1-3. Arteryel basmcm arteryel baroreseptorler arac1llg1yla negatif
olarak btittin kmniz1 kan hticrelednde bulunan hemoglo- geribildirim kontrolO. Duysal reseptorlerden {baroreseptorler) gelen
sinyaller, beynin medullas1na yollanir ve burada bir referans ayar
binin kimyasal niteliklerine baghd1r. Kan, akcigerlerden noktas1 ile kar?1last1r1hr. Arteryel basin,; normalin uzerine <;1kt191 zaman,
ger,;erken hemoglobin oksijene baglamr. Daha sonra kan bu anormal basin<; baroreseptorlerden beynin medullas1na dogru sinir
doku kapi1ler damarlarmdan ger,;erken eger bu bolgede uyanlanni art1m; burada, gelen sinyaller ayar noktas1 ile kar~1la}tmlarak
bir hata sinyall olusturulur ve bu da sempatik sinir sistemi aktivitesini
zaten yuksek duzeyde oksijen varsa, hemoglobin oksijene arttnr. Azalm1~ sempatik aktivite kan damarlannin geni~lemesine yol
yuksek bir afinite gosterdigi ir,;in oksijeni serbest birak- a<;arak ve kalbin pompalama aktivitesini azaltarak, sonu<;ta arteryel
maz. Fakat eger doku s1V1smdaki oksijen de~imi r,;ok basmc1mormale dondoror.
dti~tikse, uygun deri~imi saglamak i.izere yeterince oksijen
serbest b1rakihr. Yani dokulardaki oksijen deri$iminin
dilzenlenmesi temel olarak hemoglobinin kimyasal ozel- Bunun aksine arter basmcmm normal degerlerin
liklerine baghchr. Bu di.izenlemeye hemoglobinin oksijen- altma dti~mesi, gerim reseptorlerinin gev~emesine neden
tamponlay1c1 i~levi denir. olur, bu vazomotor merkezin normalden daha aktif olma-
Hi.icred1$1 s1V1daki karbondioksit konsantrasyonu r,;ok sma izin verir. Bunun sonucunda kalbin pompalad1g1 kan
farkli bir yolla dtizenlenir. Karbondioksit, hticrelerdeki miktan artar, damarlar darahr ve boylece kan basmc1
oksidatif reaksiyonlann lemel son tirtintidtir. Eger hticre- normal degerine yukselir.
lerde olu$an karbondioksidin ttimti doku s1v1lannda birik-
seydi, kisa bir sure sonra hticrelerin enerji veren Hucred•~• S1v1smm Onemli Bile~enlerinin
reaksiyonlanmn ttimti dururdu. Neyse ki, kan karbondi- Normal Deger Arahklan ve Fiziksel Ozellikleri
oksit konsantrasyonunun artl$1 solu.num merkezini uyanrve Hticredl$1 s1vmm onernli bile~enleri ve fiziksel nitelikleri,
bireyin derin ve hizh solunum yapmasma neden olur. normal degerleri, normal smirlan, olilme neden olmaya-
Boylece karbondioksidin solunumla aulmas1 anar, karbon- cak maksimum smulanyla birlikte Tablo 1-l'de s1ralan-
dioksidin kan ve doku s1vtlarmdan uzakla~Lmlmas1 sagla- m1?t1r. Her bir deger ir,;in normal s1mrlarm dar bir arahkta
mr. Bu olay, konsantrasyon normale dontinceye kadar bulunduguna dikkat ediniz. Bu sm1rlann d1?mdaki deger-
devam eder. ler genellikle bir hastahga, yaralanmaya veya r,;evresel
Arteryel Kan Basmcmm Duzenlenmesi. Arter basm- etkenlere baghdir.
cmm duzenlemnesine birka<; sistem katihr. Bunlardan biri Daha onemlisi, bu degerlerin a$1hnas1 chime neden ola-
olan baroreseptor sistemi, h1zh r,;ah~an bir kontrol sistemi- bilir. Omegin, vticut s1cakhgmm normale gore 7°C yuksel-
nin basit ve mukemmel bir omegidir (~e.kil 1-3) . mesi bile, hticreleri haraplayacak hticresel metabolizma
Boyundaki karotis arterin r,;atallanma bolgesinde ve aort artl$ma neden olan kistr bir donguye yol ai;abilir. Vticudun
arkmm duvarlannda bulunan <;ok say1daki sinir resep- asit-baz dengesinin de dar smrrlar i~inde tutulduguna
torti, baroreseptor adm1 ahr ve arter duvarmm gerilme- dikkat ediniz. Normal pH degeri olan 7,4'iln her iki yone
siyle uyanhr. Arter basmc1 artng1 zaman baroreseptorler dogru yalnizca 0,5 kadar deg~mesi oldtirticudur. Bir ba~ka
beyindeki medullaya yogun bir dizi uyaran gonderir. Bu onemli faktor potasyum iyonudur, <;tinkti de~imi norma-
bolgeye gelen uyanlar vazomotor merkezi bask1lar, vazo- lin ti<;te birinin alllna dti?ttigtinde sinirlerin uyaran ta$lma
motor merkezden sempatik sinirler arac1hg1yla kalbe ve yetenekleri kayboldugu ir,;in ki~i fek olabilir. Tersine,
kan damarlanna giden uyanlann saylSl azahr. Bu uyanla- potasyum de~iminin normalin iki ya da ti<; kauna yuksel-
nn olmamas1 kalbin pompa olarak r,;ah~mas1m azaltrr ve mesi kalp kasmm ciddi bir,;irnde bask1lanmasma neden
kan damarlannm gev~emesini saglar, boylece damarlar- olur. Kalsiyum iyonunun defi$imi normalin yansma
dan kan aki~1 kolayla~1r. Bu iki etken birlikte arteryel kan dti~erse ti\m vticutta periferik sinirlerin kendiliginden
basmcmm normale donmesini saglar. uyan olu§tunnaSI nedeniyle tetanik kas kas1lmalan olu$ur.
7
Unite I Fizyo/ojiye Girl~: Hucre ve Gene! Fizyo!oji

Tablo 1-1 Hucred1~1 S1v1s1nm Onemli Bile~enleri ve Fiziksel 6zellikleri.


Normal Deger Normal Arahk K1sa-Sureli lse Oldurucu Olmayan Yakla~•k Smtr Birim
Oksijen (Venoz kanda) 40 35-45 10-1000 mm Hg
Karbondioksit (venoz kanda) 45 35-45 5-80 mm Hg
Sodyum iyonu 142 138-146 115-175 mmol/L
Potasyum iyonu 4,2 3,8-5,0 1,5-9,0 mmol/L
Kalsiyum iyonu 1,2 1,0-1,4 0,5-2,0 mmol/L
Klor iyonu 106 103-112 70-130 mmol/L
Bikarbonat iyonu 24 24-32 8-45 mmol/L
Glikoz 90 75-95 20-1500 mg/di
Vucut s1caklt91 98,4 (37,0) 98-98,8 (37,0) 65-110 (18,3-43,3) ~F c·c>
Asit-baz 7,4 7,3-7,5 6,9-8,0 pH

Glikoz der~imi normalin yansma cli.i$erse ki$ide s1khl<la Bu nedenle geuellikle baz1 faktorler eksik ya da fazla
~m zihinsel uyanlabilirlik ve hatta konvt\lsiyonlar ortaya oldugunda bir kontrol sistemi negatif geribildirimi ba~la-
c;Ikabilir. t1r; bu, o fakto1iin degerini normal duzeye <;:eken bir dizi
Bu omeklerden yola <;tkarak bir degerin neden son degi$ikligi ic;erir, boylece homeostaz korunmu~ olur.
derece litizlikle sabit tutuldugunu, hatta vt\cudun saglikh
Bir Kontrol Sisteminin "Kazanc1". Sabil ko$ullan
kalrnas1m saglayan c;ok say1da kontrol sisteminin varhk
korumakla gorevli bir kontrol sisteminin etkinlik dtizeyi
nedenini de anlayabiliriz. Bu kontrol sistemlerinden her-
negatif geribildirirnin haza.nc1yla belirlenir. bmegin,
hangi birinin yoklugu, cidcli bir hastahk ya da olt\mle
sonu<;lanabilir. baroreseptor basmc; kontrol sistemi c;ah$mayan bir bireye
c;ok miktarda kan transftizyonu yap1ld1gm1 ve arteryel kan
KONTROL SiSTEMLERiNiN OZELLiKLERi basmcmm 100 mm Hg'den 175 mm Hg'ye yukseldigini
varsayahm. Aym bireye daha soma aym miktarda kam bu
Yukanda verilen horneostatik kontrol mekani.zmas1
kez baroreseptor sistemi c;ah$1rken verdigimizi ve bu kez
omekleri vt\cuttaki binlerce kontrol sisteminden yalmzca
kan basmcmm 100 mm Hg'den 125 mm Hg'ye <;:1kt1gnu
birkac;1d.tr. Bu kontrol mekanizmalan bu boli.imde ac;1k-
dti~i.inelim. Bu durumda geribildirim kontrol sistemi -50
landtg1 gibi belli ortak ozelliklere sahiptirler.
mm Hg'Lik bir "dtizeltme" saglam1$Ur (175-125=50).
Kontrol Sistemlerinin ~ogu Negatif Basmc;taki +25 mm Hg'lik artl$ "hata" olarak isimlendirilir
Geribildirim Niteligindedir ve kontrol sisteminin degi~ikligi diizeltme ac,:1smdan
%100 ve1imle <,;al1$mad1guu gosterir. Sistemin kazanc1
Vi.icutta kontrol sistemlerinin <;ogu negatif geribildirim
a$ag1daki formtille hesaplamr:
yoluyla c;ah$1r. Bu c;ah$ma yolu daha once anlat1Lan home-
ostatik kontrol sistemleri gozden gec;irerek tammlanabilir. Duzeltme
Kazan9 = Hata
Karbondioksit deri$iminin duzenlenmesinde, hticredl$1
sIV1cla karbondioksit deri$iminin art~1 akciger ventilasyo-
0 halde, baroreseptor sistemi orneginde, -50 mm
nuuun artmasma neden olur. Bu, akcigerlerden aulan
karbondioksit miktanm arurarak deri~imin dti~mesini Hg'lik duzeltmeye kar$1 devam eden +25 mm Hg'lik hata
saglar. Bir ba$ka deyi$le karbondioksit deri$iminin artl$1, vard1r. Bu durumda bu bireyin baroreseptor sisteminin
ba$latan uyanya ztt (negatif) yonde bir etki gostererek kazanc1, (-50) / ( +25)= -2'dir. Yani, arteryel kan basmcmt
deri$imin normale dogru azalmasma neden olan bir art1ran ya da azaltan bir bozuklugun, bu kontrol sistemi
mekanizmayi c,:ah$ttnm$tlr. Tersine, karbondioksit deri- ohnadan olu$turabilecegi etkinin yalmzca i.ic;te birini
$imi <,;ok dti~erse, bu deri$imi aruran bir mekanizmanm olu$turabilcligini gosLermektedir.
i~lemesine neden olur. Bu yamt da ba$latan uyanya zit Ba~ka fizyolojik kontrol sistemlerinin saglacl1gi
yonde i;; gormti~ olur. kazanc;lar, baroreseptor sistemininkinden daha fazladir.
Arler basmc1m cli.\zenleyen mekanizmalarda basmc,: brnegin vucut s1cakhgm1 kontrol eden sistemin kazanci
ytikselmesi, basmc1 dti~tiren bir dizi repkiyi harekeLe ki$i orta derecede soguk havaya maruz brraktldtgmda
gec,:irir, basrncm dii$mesi ise basmc1 art1ran mekanizma- yakla$tk -33'dtir. Bu durumda, s1cak kontrol sisteminin,
lan devreye sokar. Her iki durwnda da yamt, ba~latan baroreseptor basmc; kontrol sisteminden <,;ok daha etkili
etkene ztt yondedir. oldugu gorulebilir.
8
BOLOM 1 insan Vucudunun l~levsel Organizasyonu ve "I,; Ortam"in Kont rolu

______/__ _ kullanrnay1 ogrenir. Kanm piht1la$mas1 pozirif geribildiri-


5
_, mirl ~e yarayacak bi<;imde kullamlmasma bir ornektir. Bir
;o,4) ,,•' Normale kan daman yiruldigi ve bir piht1 olu~maya baslad1gi
:i ±: 4
1 L kan kaybj,,,' donO~ zaman, p1ht1l~ma faktorle1i ad1 verilen r;ok say1da enzirn,
~j ,- ,- p1htmm kendi i<;inde aktive edilir. Bu enzimlerden ba21-
~~ 3
fl! Q.
iijE
Q. 0
/_
----- lan digerleri ilzerine etki ederek p1htmm hemen yakmm-
daki bolgede bulunan aktiflenmemi$ enzimleri aktifier ve
Ea. / 2 L kan kayb1
om 2 p1htmm bilyilmesini saglar. Bu surer; damardaki delik
Q. ,,
C: fl!
,_.io: kapamp kanama duruncaya kadar devam eder. Bazen bu
.c-
_ .io:
mekanizma kendiliginden islemeye baslar ve istenmeyen
~e.
fl! fl!

pihularm olu!?umuna neden olur. <;ogu akut kalp krizi,


koroner arter ic;i.nde yer alan bir aterosklerotik plak ilze-
O_,__--------~-----, rinde olusmaya baslayan p1htmm arter tamamen ukamn-
2 3
Saat
caya kadar bilyilmesi nedeniyle ortaya <;1kar.
~ekil 1-4. Bir litre kan kaybindan sonra negatif geribild1rim yoluyla Dogum, pozitif geribildirimin gec;erli oldugu durum-
kalbin pompalama etkinliginin normale donu~u. iki litre kan kayb1nda Jar i<;irl bir ba$ka omektir. Uterus kas1lmalan bebegin
ise pozitif geribildirim olOme neden olur. ba~IIll servikse dogru yeterince glir;lu bic;imde itmeye ba$-
lad1gmda gerilen serviksten ba$1ayan uyanlar uterus gov-
desirldeki kaslara iletilerek bu kaslann daha guc;lu
Pozitif Geribildirim Bazen K1s1r Donguye ve kasilmasm1 saglar. Boylece, uterus kas1lmalannm artmas1
Olume Vol A~abilir serviksin daha fazla gerilmesirle, bu gerilme uterus kasla-
Vlicutta <;ah!?an kontrol sistemleri_nin r;ogunun neden nnm daha ~iddetli kas1lmasma neden olur. Bu sure<; yete-
pozitif degil de negarif geribildirim ile r;ah~t1gi sorusu rince gli<;lendigi zaman dogum gerr;eklesir. Eger kasilmalar
sorulabilir. Eger pozitif geribildirimin yap1sm1 dikkate yeterince gur;lu degilse, genellikle azahp, yok olurlar ve
alirsamz, pozitif geribildirimirl durumun sabir tululma- tekrar ba~lamadan once birkac; gtin gec;er.
sma degil, giderek daha fazla bozulmasma, ve baz1 durum- Pozitif geribildirimirl bir ba$ka onemli kullamm yeri
larda olume, yol ar;abilecegini gorebilirsiniz. sinir sinyallerinirl oh.1$umudur. Bir sinir lifi zannm uya-
~ekil l-4'de pozitif geribildirimden kaynaklanabilecek n lmas1, zarda bulunan sodyum kanallanndan hilcre ir;ine
olume bir ornek gorilluyor. Bu ~ekilde kalbin pompalama bir miktar sodyumun s12masma neden olur. Lif i<;ine giren
glicil gosterilmektedir, normalde kalp dakikada yakla~k 5 sodyum zann potansiyelini degistirir, bu da daha fazla
litre kan pompalar. Eger birdenbire 2 litre kan kaybedilirse kanalm ar;1lmasma, zar potansiyelinin daha da fazla degi$-
vuculta kalan kan miktan kalbin etkin bir pompa olarak mesirle ve yine daha da fazla kanalm ac;:1lmasma yo! ar;ar.
r;ab~masma yetmez. Sonui;ta arterdeki kan basmc1 dil~r Boylece hafif bir sodyum s1zmt1S1 hucre i<;irle <;ok mik-
ve koroner damarlarla kalbe ula~n kan miktan azalu. Bu, tarda sodyum giri~i paLlamasma yol a<;ar, bu da sinirde
kalp kasmm zayillamasma ve pompa etkinliginin daha da aksiyon potansiyelini olusturur. Olu~an aksiyon potansi-
azalmasma neden olur. Koroner damarlara ula~an kan yeli, lifle hem hucre i<;inde, hem de hilcre di$mda elektrik
daha da azahr, kalp biraz daha gt\<;ten dil~er. Bu siirei; akimlan olu$turur ve yeni aksiyon potansiyellerini ba$la-
tekrar tekrar kendini yineler ve olumle sonur;larur. Burada nr. Olay; uyan sinir lifinirl ttim sonlanmalanna ula~mcaya
her bir geribildirim a$amasmm kalbin daba da zay1flama- kadar devam eder.
sma neden olduguna dikkat ediniz. Diger bir deyi~le, Pozitif geribildirimin yararh oldugu her durumda
burada olay1 b~latan uyan, kendisirlin gli<;lemnesine pozitif geribildirimin kendisi, bir negatif geribildirim
neden olmaktadir, bu pozitif gelibildirim'dir. surecinin bir parr;as1du. Ornegin, p1ht1la~ma olayinda
Pozitif geribildirim bir ''kisir dongli'' olarak da tamm- p1hula$madaki pozitif geribildirim silreci, kan hacmirlin
lanabilir, ancak fazla gi.ic;lu olmayan bir pozitif geribildi- korunmas1m saglayan bir negatif geribildirimdir. Sinir
1im dongiisii vilcudun negatif geribildirim kontrol sinyallerini olu~turan pozitif geribildirim sureci, sinirin
mekanizmalan tarafmdan basktlanabilir. Omegin yuka- aym zamanda sinirsel kontrol sistemle1i i<;indeki birllerce
nda sozu edilen ~iden 2 litre yerine 1 litre kan ahmrsa negatif geribildirim mekanizmasma katilmas1111 saglar.
kalp debisini ve arter basmcm1 kontrol eden normal
negarif geribildirirn mekanizmalan, pozitif geribildirime Kontrol Sistemlerinin Daha Karmaj1k Baz1
ilstiln gelecek ve hasta ~ekil l-4'de noktal.t egriyle goste- Tipleri-Adaptif Kontrol
rildigi gibi iyile$ebilecektir.
Kitabm daha sonraki bolumlerinde sirlir sistemini ince-
Pozitif Geribildirim Bazen Yararh Olabilir. Baz1 nadir lerken bu sistemin birbiriyle baglanuh r;ok sayida kontrol
clurumlarda vlicut pozitif geribildilimi kendi yaranna mekanizmalan oldugunu gorecegiz. Bunlardan baz1lan,
9
Unite I Fizyolojiye Girl~: Hucre ve Genet Fizyoloji

yukanda anlaulanlara benzer basit geribildirim sistemle- bulunur. Bu kar~1hkh etkile~imler bir ya da birden fazla
ridir, ancak bir9ogu daha karma~1kt1r. Ornegin, vUcudun i$levsel sistem, ustlendigi ~levi yerine getiremez duruma
baz1 hareketleri c;ok htzhdir ve hareketi kontrol etmek gelinceye kadar, viicudun sUrekli otomatik ~leyi$ini
ic;in vUcudun periferik bolUmUnden gelen sinyallerin saglar. Bir hUcre grubunun i$leyi~i bozuldugu z.aman,
beyne kadar btitiin bir sinir lifi boyunca gitmesi ve verilen vUcuttaki bUtiln hucreler etkilenir. i~lev bozuklugunun
yamtm yeniclen perifere ta~mmas1 i<;in yeterli z.aman a$mhg1 olUme yol ac;arken, daha hafif ~ lev bozukluklan
yoktur. Beyin bu durumda ileri-beslemeli kontrol ad1 hastahkla sonuc;lamr.
verilen bir ilkeyle gerekli kaslann kasilmasm1 saglar.
Hareket eden bolumden gelen duysal sinir sinyalleri, daha Kaynaklar
soma beyne, yapilan hareketin dogru olup olmad1g1 Adolph EF: Physiological adaptations: hypertrophies and superfunc-
konusunda bilgi verir. Eger clogru degilse beyin, aym tions. Am Sci 60:608, 1972.
Bernard C: Lectures on the Phenomena of Life Common to Animals
hareketin gerektigi bir sonraki denemede kasa gonderilen and Plants. Springfield, IL: Charles C Thomas, 1974.
ileri beslemeli sinyalleri diizeltir. Bir diizeltme daha gere- Cannon WB: Organization for physiological homeostasis. Physiol Rev
kiyorsa, bu dttzeltme bir sonraki harekette yapthr. Buna 9(3): 399, 1929.
aaaptif kontrol denir. Adaptif kontrol bir anlamda gecik- Chien S: Mechanotransduction and endothelial cell homeostasis: the
wisdom of the cell. Am J Physiol Heart Circ Physiol 292:H 1209,
mi~ bir negatif geribildirim saytlabilir. 2007.
Bu ornek vUcuttaki kontrol sistemlerinin ne kadar Csete ME, Doyle JC: Reverse engineering of biological complexity. Sci-
kanna~1k olabilecegini gostermektedir. insamn ya~am1 bu ence 295:1664, 2002.
DIBona GF: Physiology in perspect.ive: the w isdom of the body. Neu-
sistemlerin ti.imUne baghd1r. Bu nedenle bu kitabm biiyiik ral control of the kidney. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol.
bolUmi.i bu ya~am-saglayan mekanizmalann tartl$tlma- 289:R633, 2005.
sma aynlmt~tir. Dickinson MH, Farley CT, Full RJ, et al: How animals move: an integra-
tive view. Science 288:100, 2000.
Eckel-Mahan K, Sassone-Corsi P: Metabolism and the circadian clock
0ZET-V0CUDUN OTOMATiK i$LEYi$i converge. Physiol Rev 93:107, 2013.
Gao Q, Horvath TL: Neuronal control of energy homeostasis. FEBS Lett
Bu bolUmUn amac1 once, vUcudun bir blitUn olarak orga- 582:132, 2008.
Guyton AC: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia: WB
nizasyonunu tammlamak ve ikinci olarak da vUcudun Saunders, 1980.
farkh bolumlerinin bir uyum ic;inde c;al~ma yollanm vur- Herman MA, Kahn BB: Glucose transport and sensing in the mainte-
gulamakttr. Ozetle, vUcut yakla~nk 100 trilyon hiicrenin bir nance of glucose homeostasis and metabolic harmony. J Clin Invest
116:1767, 2006.
sosyal dil.zen i{inde, baz1lan organ adm1 alan farkh i~levsel
Krahe R, Gabbiani F: Burst firing in sensory systems. Nat Rev Neurosci
yap1lar halinde dUzenlenmesiyle olu~ur. Her i~levsel yap1, 5:13, 2004.
i(: ortam olarak isimleudirilen hticre-d1~1 s1V1daki home- Orgel LE: The origin of life on the earth. Sci Am 271:76, 1994.
ostatik ko~ullann korunmas1 ic;in bir gorev tistlenir. Bu ic; Sekirov I, Russell SL, Antunes LC, Finlay BB: Gut microbiota in healt h
and disease. Physiol Rev 90:859, 2010.
ortamdaki normal ko~ullar korundugu sUrece vticuttaki Smith HW: From Fish to Philosopher. New York: Doubleday, 1961.
hUcreler ya~amaya ve ~lev gormeye devam ederler. Srinivasan MV: Honeybees as a model for the study of visually guided
Boylece, her hticre, homeostazdan yarar saglar ve kar$1h- flight, navigation, and biologically inspired robotics. Physlol Rev
91:413, 2011.
gmda da her hUcre homeostazm korunmasma katk1da Tjian R: Molecular machines that control genes. Sci Am 272:54, 1995.

10
BOLOM 2

Hiicre ve i~levleri

1nsanda bulunan 100 trilyon hUcrenin her biri ya$ayan gereklidirler. Ornegin, hi.icre zan tizerinde etkili olan
yapilardrr ve kendilerini i;evreleyen s1vi uygun besinleri iyonlar, sinir ve kas liflerinde elektrokimyasal uyanlarm
ii;erdigi siirece aylar veya y11lar boyunca ya$amlanm siir- iletisini saglamak ic;in gereklidir.
diirebilirler. Viicudun ana yap1 ta$1 olan hucreler, viicudun
Proteinler. Normalde hticre ktitlesinin %10-20'sini
doku ve organlanmn yap1Srr11 olu$tururlar, besinleri sin-
olu$turan ve bir<;:ok hticrede sudan soma en fazla rnik-
direrek ene1jiye donii$ttirurler ve ozelle$mi$ fonksiyon-
tarda bulunan madde proteindir. Proteinler yap1sal pro-
lan gen;ekle$tirirler. Hi.icrelerve aynca hi.icreler tarafmdan
teinler ve i~!evsel protein/er olarak ikiye aynlabilir.
sentezlenecek maddelerin kontroliinii ve hucrelerin ken- Hticrede bulunan yaprsa! proteinler c;:ogunlukla
dilerini kopyalamasma izin verilmesini saglayan viicudun birc;ok protein molektiliiniln polimeri olan uzun fila-
genetik kodunu i<;:erirler. mentler $ekli11dedir. Bu ttir hiicrei<;i iplik<;:iklerin en
Viicuttaki organlann ve diger yap1larm i.slevlerini bilinen kullamm1 mikrotiibiiller $ekli.ndedir. Mikro-
anlamak ic;in once hiicrenin temel organizasyonunu ve ttibUller silya, sinir aksonu ve mitoz gec;:iren hticrelerin
hucre boltimlerinin i$levlerini anlamam1z gerekir. mitotik igcikleri gibi baz1 "hiicre iskeleti" olan organel-
leri olu$tururlar. Aynca hiicrenin sitoplazma ve niikle-
HUCRENiN ORGANIZASYONU oplazma kis1mlannm kendi bolmelerinde bi.rlikte
kalmalanm saglayan ince filamentoz ttibtillerin karrna-
l$1k mikroskobunda goriilen tipik bir hiicre ~ekil $1k ktitleleri de bu iplikc;:ikler tarafmdan meydana geti-
2-l'de gosterilmi$tir. Hiicrenin iki ana boliimi.i (ekir- rilir. Fibriler proteinler hticred1;;mda ozellikle bag
dek ve sitoplazmad11: <;;:ekirdek, sitoplazmadan bir dokusunun kollajen ve elastin liflerinde ve kan daman
~ekirdek zan ile aynlm1~;ur ve sitoplazrna, kendini c;ev- duvarlannda, tendonlar, ligamentler ve bunlara benzer
releyen siv1dan plazma zan olarak da adlandmlan yap1lann i<;inde bulunurlar.
hacre zan ile aynlu. 1$levsel proteinler tamamen farkh tiptedir ve genel-
Hi.icreyi olu$turan farkh maddeler topluca protop- likle ttib-Uloglobuler $ekildeki birkai; molektili.in birle$-
lazma olarak adland1rilu. Protoplazma esas olarak be$ mesiyle olu$IDU$tur. Bu proteinler genellikle hticrede
temel maddeden olu$ur: su, elektrolitler, proteinler, lipit- enzim i$levi gori.ir ve fibriler proteinlerin aksine hiicre
ler ve karbonhidratlar. s1vis1 ic;erisinde s1klikla hareketlidirler. Onemli bir
boltimi.i de hticre i<;indeki zars1 yap1lara yap1$1k durum-
Su. Hiicrenin temel s1v1 ortarm sudur ve yag hiicreleri dadir. Bu enzimler hi.icre s1vis1 i<;erisindeki diger mad-
haric; olmak iizere bir<;:ok hi.icrenin % 70-85'i sudan olu$- delerle dogrudan ili$ki ic;:erisindedir ve h ilcre i<;erisindeki
mu~tur. Hiicredeki birc;ok kimyasal madde suda <;:6ziinmii$ ozgi.il kimyasal reaksiyonlan katalizlerler. Ornegin,
durumdad1r. Diger maddeler suyun ic;erisinde parc;aciklar glikozu bile;;enlerine aym:l.iktan soma bimlan oksijenle
halinde stispansiyon olu$turmu$tur. Kimyasal reaksiyon- birle$tirip; karbondioksit ve suyu olu$tumrken C$za-
lar, erimi$ kimyasallann arasmda, stispansiyon halindeki manh olarak hi.icresel islevler ic;in gerekli enerjinin sag-
pan;ac1klann veya zarlann yuzeyinde gen;ekle$ir. lanmas1 bir dizi protein enzim tarafmdan katalizlenir.

iyonlar. Hi.icre ic;indeki en onernli iyonlar potasyum, Lipitler. Lipitler, gruplar halinde bir arada bulunan ve
magnezyum, fosfat, sUlfat, bikarbonat ve daha az miktar- ortak ozellikleri yag c;ozilctilerde erimek olan birkac;: tip
larda sodyum, klor ve ka1siyumdm'. Bu iyonlar hiicreic;:i ve maddeden olusur. Fosfolipitler ve lwlestero! ozellikle
hticred.i$1 s1V1lar arasmdaki ili$kilerin yer aldig1 Boltim onemli lipitlerdir ve bunlar toplam hticre kiitlesinin
4'te aynnt1h olarak tart1s1lm1$t1r. %2'sini olu$tururlar. Fosfolipit ve kolesterohin onemli
iyonlar, hucresel reaksiyonlar i<;in gerekli olan inor- bir ozelligi suda erimemesidir. Bu ozellik hticre zan ve
ganik kimyasallan olu$tururlar ve aynca iyon lar baz1 farkh hticre bolt.imlerinin birbirinden aynlmas1m sagla-
hticresel kontrol mekanizmalannm i$lemesi ic;:in de yan hi.lcrei<;:i zar bariyerlerinin olusumunu saglar.
11
Onite I Fizyolojiye GiriF Hikre ve Gene/ Fizyoloji

HOcre
gorurler. Bununla birlikte, zardaki protein molektilleri
zan c;ogu kez zan bir uc;tan bir uca kaL ederek (bu yap1lar
genellikle por olarak adlandmhr) baz1 ozel maddelerin
Sitoplazma zardan gec;isine izin verir. Zar proteinlerinin diger bir
NOkl~olus~ t Q ~.\\ Ni.ikteoplazma
boliimu de farkh kimyasal reaksiyonlan katalizleyen
<;ek1rdek ~-... ~ 9ekirdek enzim islevi gortir. Bunlar, bu bolumde ve takip eden
zan - bolt.imlerde lart1silacakur.

Hucre Zan
~ekil 2-1. HOcre yapilann1n 1~1 k mikroskobundaki goriinO~O.
Hiicreyi saran bucre zan (plazma zan olarak da adland1-
nhr) , 7,5-10 nanometre kalmhgmda, ince, kivnlabilir ve
elastik bir yap1dir. Tarnamen lipil ve proteinlerden olus-
Fosfolipitlere ve kolesterole ilaveten bazt hilcreler
bilyilk miktarlarda n6tral yaglar ismi de verilen triglise- mustur. Yakla~1k bilesimi, %55 protein, %25 fosfolipit,
ritleri ii;:erirler. Yag hucrelerinde hilcre kiltlesinin %95'i %13 kolesterol, %4 diger lipitler ve %3 karbonhidratl:lr.
trigliseritlerden olu~u$tur. Bu hilcrelerde depolanan
yag, vt.icudun temel enerji kaynagm1 olu~turur. Bunlar,
Hucre Zarmm Lipit Engeli Suyun Girmesine izin
vucudun gereksinim duydugu her durumda c;ozilnerek
enerji saglayan ana depolardrr. Vermez. ~ekil 2-3'te hucre zannm yap1s1 gosterilmekte-
dir. Temel yap1s1 her biri sadece bir molektil kalmhgmda
Karbonhidratlar. Karbonhidratlar glikoprotein mole- olan ve hilcre yilzeyini bit btitiln olarak kaplarm~ (ift katli
killlerinin bir parc;as1 olmak d~mda yapISal i~levlerde i;:ok lipit tahakad.tr. Bu tabakamn arasma btiyilk globiller pro-
az gorev alrrlar ama hilcrenin beslenmesinde esas rolu teiuler serpistirilmi$tir.
oynarlar. insan hucrelerinin i;:ogunda karbonhidrat depo- <;:ift katb lipit zar basltca 3 tip lipitten olu~mustur:
lan fazla bilyilk degildir ve genellikle toplam kutlenin JosfolipHle r, sfingolipitler ve kolesterol. Fosfolipitler hilcre
%l'ini olu~turnrlar. Bu oran kas hilcrelerinde %3'e ve zan lipitlerinden en fazla olamdir. Her fosfo lipit moleku-
zaman zaman karnciger hucrelerinde %6'ya kadar i;:1kar.
luntin bir ucu suda c;ozunebilir, yani hidrofiliktir. Diger
Bununla birlikte i;:oziinmu~ glikoz ~eklinde karbonhidrat
ucu ise yag i<;indedir, yani hidrofobi/~tir. Fosfolipitin fosfat
hilcre~1 s1vida her zaman kullamlabilir dummdadtr.
Aynca az miktarda karbonhidrat hiicrelerde glihojen ~ek- bolihnu hidrofilik, yag asidi bolilmu ise hidrofobiktir.
linde depolamr. Glikozun suda c;ozunmeyen bir polimeri Fosfolipit molekullerinin hidrofobik k1s1mlan su tara-
olan glikojen, hilcrelerin ene1ji ihtiyac;lan oldugu durum- fmdan itilip, birbirleri tarafmdan kar~1hklt c;ekildikleri i<;in
larda depolirnerize olarak htzh bir $ekilde bu ihtiyac1 ~eldl 2-3'te gortildtigi.i gibi zar ortasmda birbirine bag-
kar~tlamak amac1yla kullamlu. lanma egilimindedirler. Hidrofilik fosfat los1m lan ise tilm
hucre zannm iki yiizeyinde, hucrenin ic;erisindeki hucrei~'i
su ve dis yilzeydeki hiicredi~1 su ile temas halindedirler.
HOCRENIN FiZiKSEL YAPISI Zann ortasmdaki lipit tabaka, iyonlar, glikoz ve iire
gibi suda eriyen maddeleri gec;irmez. Ancak oksijen, kar-
Hilcre, hikrei{:i organelleri ad1 verilen yuksek bir organi-
bondioksit ve alkol gibi yagda eriyen maddeler zann bu
zasyon gosteren fiziksel yapilan kapsar. Her bir organelin
bolilmlerinden kolayca gei;:ebilirler.
fiziksel yap1s1, hi.icrenin; fonksiyonu i<;in hiicrenin kim-
yasal bil~enleri kadar onemlidir. Omegin organellerden Sfingolipitler, ozellikle sinir hucrelerinde olmak iizere
biri olan mitohondriler olmasaydi hiicrenin enerji deste- hilcre zarlannda kuc;uk miktarlarda bulunurlar.
ginin %95'inden fazlas1 birden bire kesilirdi. Hilcrenin en Sfingolipitler hidrofizik ve hidrofobik gruplar ii;:erirler ve
onemli organelleri ve diger yap1la11 ~ekil 2-2'de bir amino alkol olan s(finoizinden olu$mU$lard1r. Hiicre
gosterilm~tir. zarmda bulunan sfingolipit komplekslerinin, r;evresel
zarar verici faktorlerden koruma, sinyal iletilrnesi ve huc-
HUCRENiN ZAR YAPILARI red1$J proteinlerin baglauma yeri olma gibi birc;ok fonk-
Hilcrenin btitiln organelleri, temel olarak lipit ve protein- siyonu bulunmaktadrr.
Jerden olu$8n bir zarla r;evrelenmistir. Bunlar hilcre zan, Kolesterolun steroid c;ekirdegi yagda yuksek miktarda
rekirdeh zan, endoplaz:mik retikuLum zan, mitokondrilerin eriyebilir oldugu ic;in zardaki kolesterol molekulleri de
lizozomlann ve Golgi aygitmm zarlan olarak saytlabilir. lipit ozelligindedir. Bu molekuller lipit <;ift tabaka ic;inde
Zar yap1smdaki lipitler, suyun ve suda eriyebilir mad- erim~ durnmdadir. Kolesteroh\n ana gorevi, c;ift tabaka-
delerin yagda c;ozlinmedikleri i<;in bir hilcre boliimiinden nm vucut s1vilanmn suda erir maddelerine kar$l ge<;ir-
digerine serbestc;e hareketini engelleyici bir bariyer gorevi genlik (veya gec;irgen olmama) derecesini belirlemeye
12
BÖLÜM 2 Hücre ve İşlevleri

Kromozomlar ve DNA

Sentriyol

Salgı

ÜNİTE I
granülü
Golgi
aygıtı

Mikrotübüller

Çekirdek
zarı Hücre
zarı

Nükleolus

Glikojen

Ribozomlar

Lizozom

Mitokondri Granüllü Düz (granülsüz) Mikroflamentler


endoplazmik endoplazmik
retikulum retikulum

Şekil 2-2. Sitoplazma ve çekirdek içerisindeki organelleri gösteren tipik bir hücrenin kesiti.

yardım etmektir. Kolesterol ayrıca zarın akışkanlığını da maddeleri difüzyon için var olan elektrokimyasal gradya-
kontrol eder. nının tersine, “aktif taşıma” adı verilen bir yolla taşırlar.
Bir bölümü de enzim olarak işlev yapar.
İntegral ve Periferik Hücre Zarı Proteinleri. Şekil İntegral zar proteinleri, peptit hormonlar hücre zarını
2-3’te çift katlı lipit tabakada yüzen globuler kütleler kolaylıkla geçemeyen gibi suda eriyen kimyasallar için
görülmektedir. Bunlar, çoğu glikoprotein yapıdaki zar reseptör olarak da görev yaparlar. Hücre zarı reseptörleri
proteinleridir. Hücre zarı proteinleri iki tiptir: zarı boydan ile bunlara uygun ligandların etkileşimi, reseptör prote-
boya kat eden integral proteinler ve zarın yalnızca bir inlerinde şekilsel değişikliklere neden olur. Bu değişim
yüzeyine tutunarak zarı boydan boya geçmeyen periferik enzimatik olarak proteinin hücreiçi kısımlarını aktive
proteinler. eder veya reseptör ile ikincil haberci olarak görev yapan
İntegral proteinlerin çoğu su moleküllerinin ve suda sitoplazmadaki proteinler arasında etkileşimi uyarır.
eriyen maddelerin, özellikle iyonların hücredışı ve hüc- Böylece reseptörün hücredışı kısmından hücre içerisine
reiçi sıvı arasında difüze olmalarını sağlayan yapısal sinyalin aktarılmasını sağlar. Bu yolla hücre zarındaki
kanalları (porları) oluştururlar. Bu protein kanallar bazı integral proteinler çevre hakkında hücre içerisine bilgi
maddelerin diğerlerine oranla tercih edilerek difüze iletilmesini sağlar.
olmasını sağlayacak seçici niteliktedirler. Periferik protein molekülleri sıklıkla integral protein-
Diğer integral proteinler ise başka şekilde zardan lere tutunmuşlardır. Bu periferik proteinler hemen hemen
geçemeyen maddelerin çift katlı lipit tabakadan geçişini her zaman enzim veya hücre zarından maddelerin geçi-
sağlayan taşıyıcı proteinlerdir. Bazen bu taşıyıcı proteinler şini sağlayan “porlar” olarak görev yaparlar.
13
Ünite I Fizyolojiye Giriş: Hücre ve Genel Fizyoloji

Karbonhidrat

Hücredışı
sıvı

İntegral protein

Lipit
çiftzar
Periferik
protein

Hücreiçi
sıvı

Sitoplazma

İntegral protein

Şekil 2-3. Hücre zarının temel olarak fosfolipit çift tabakadan oluştuğunu, ancak çok sayıda protein molekülünün bu tabaka içine yerleşmiş
olduğunu gösteren şeması. Ayrıca, karbonhidrat parçaları zarın dış yüzündeki protein molekülleri zarın iç yüzündeki başka protein moleküllerine
de bağlanırlar. (Lodish HF, Rothman JE: The assembly of cell membranes. Sci Am 240:48, 1979. Copyright George V. Kevin.)

Zar Karbonhidratları—Hücre “GIikokaliks”i. Zar kar- proteinlerin aktive olmasını sağlar; bu da bir dizi
bonhidratları genellikle proteinler veya lipitlerle birleş- hücreiçi enzimin aktivasyonuna neden olur.
miş olarak glikoproteinler ya da glikolipitler şeklinde 4. Bazı karbonhidrat parçaları Bölüm 35’te tartışıldığı
bulunur. İntegral proteinlerin çoğu glikoproteinlerdir ve gibi bağışıklık reaksiyonlarına girer.
zar lipit moleküllerinin yaklaşık onda biri glikolipitlerdir.
Bu moleküllerin “gliko” bölümleri hemen daima hücre SİTOPLAZMA VE ORGANELLERİ
yüzeyinden dışa doğru değişmez şekilde çıkıntı yapar.
Sitoplazma, farklı büyüklükte ve dağınık durumda parti-
Proteoglikan olarak adlandırılan karbonhidrat bileşik-
kül ve organeller ile doludur. Partiküllerin içinde dağıl-
lerinin birçoğu, küçük protein çekirdeklerle birbirlerine
dığı sitoplazmanın jölemsi sıvı kısmına sitozol denir. Bu
tutunmuş ve hücrenin dış yüzeyine gevşek biçimde bağ-
sıvıda esas olarak çözünmüş proteinler, elektrolitler ve
lanmış karbonhidrat maddeleridir. Bu nedenle hücrenin
glikoz bulunur.
dış yüzeyi çoğu kez bütünüyle glikokaliks adı verilen
Sitoplazmadaki partiküller nötral yağ globülleri, gli-
gevşek bir karbonhidrat örtüyle kaplıdır.
kojen granülleri, ribozomlar, salgı vezikülleri ve beş
Hücrenin dış yüzeyine tutunan karbonhidrat parçaları
önemli organelden oluşmuştur. Bu organeller endoplaz-
birkaç önemli işlevi vardır:
mik retikulum, Golgi aygıtı, mitokondriler, lizozomlar ve
1. Çoğu elektriksel olarak negatif yüklü oldukları
peroksizomlardır.
için hücrenin dış yüzeyinin negatif yüklü olmasına
neden olur ve diğer negatif yüklü maddeleri iterler.
Endoplazmik Retikulum
2. Bazı hücrelerin glikokaliksi diğer hücrelerin gliko-
kaliksine bağlanır; böylece hücreler birbirlerine Şekil 2-2’de sitoplazmada endoplazmik retikulum adı
tutunmuş olurlar. verilen tübüler ve düz veziküler yapılardan oluşmuş bir
3. Karbonhidratların çoğu insülin gibi hormonların ağ görülmektedir. Bu organel hücre tarafından molekül-
bağlanması için reseptör görevi yapar; bağlan-madan lerin yapılmasına ve bunların hücreiçi veya hücredışı
sonra bu kombinasyon bağlanmış olan internal özgül hedeflerine taşınmasına yardımcı olurlar. Tübül ve
14
BOLOM 2 HGcre ve i~levleri

Golgi vezikOlleri

\
Golgi
ayg11t
O'i.\,'";,_ ER vezikOlleri

~ ME I + - Endoplazmik
llinJJ - -
re1ikulum

GranOIIO
endoplazmik _,__ _ __. Doz
retikulum endoplazmik
retikulum ~ekil 2-5. Tipik bir Golgi ayg1tInin endoplazmik retikulum (ER) ve
~ekirdek ile ili~kisi.
~ekil 2-4. Endoplazmik retikulum yapIs1. (DeRobertls EDP, Saez FA,
DeRobertis EMF: Cell Biology, 6th ed. Philadelphia: WB Saunders,
1975.)

veziki.\llerin tilrnii birbiriyle il~ki halindedir. Bu organe- veya duz endopla.zmik retikulum olarak adlandmlrr.
lin duvarlan hilcre zanna benzer $ekilde <;:ift kat lipitten Graniilsiiz retikulum, lipit maddelerin sentezinde ve reti-
olu$IDU$tur ve <;:ok miktarda protein i<;erir. Bu organelin kulum i<;indeki enzimler tarafmdan kontrol edilen diger
toplam yuzey alam baz1 hilcrelerde (omegin karaciger hiicresel i$lemlerde gorev yapar.
hilcrelerinde) hilcrenin di$ yiizey alanmm 30-40 kat1
kadar olabilir. Golgi Ayg1t1
Endoplazmik retikulumun kil<;:ilk bir boliimilniin
~ekil 2-5'te gosterilen Golgi ayg1t1 endoplazmik retiku-
aynntth yap1s1 ~ekil 2-4'te gosteri~tir. Tlibul ve vezi-
lumla yakmdan ili$kilidir. Dtiz endoplazmik retikuluma
kiillerin ic;i endoplazmik matriks denen ve endoplazmik
<;ok benzer bir zar yap1sma sahiptir. Golgi ayg1t1 genel-
retikulurn ~mdaki sitozoldeki s1v1dan farkh olan bir
likle <;ekirdegin yakmmda dart veya daha fazla ince, dilz
s1v1yla doludur. Elektron mikroskopik fotograflar endo-
vezikiiliin i.ist iiste dizilmesiyle olU$ffiU$, c;ekirdegin bir
plazmik retikulumun i<;:indeki bo$lugun <;ekirdek zanrun
tarafma yakm bir yap1dir. Bu aygit salgi yapan hilcrelerde
iki zar yuzeyi arasmdaki bo$lukla baglanuh oldugunu
iyi geli~mi$tir, bu tip hiicrelerde salgtlanan maddelerin
gostermi$tir.
hticre d1$ma verildigi kenarda yerle$mi$tir.
Hiicrenin ba$ka boliirnlerinde yap1lan maddeler
Golgi aygmnm i$levi endoplazmik retikulumla bag-
endoplazmik retikulumun i<;ine ahmr ve daha sonra hiic-
renin diger bolilmlerine ula$Unbrlar. Retikulum yap1sm- lanuhdrr. ~ekil 2-5'te gosterildigi gibi endoplazmik reti-
daki <;ok geni$ yilzey alam ve bu zar i.\zerinde bulunan kulumdan kopan "ta$una veziki.illeri" (endoplazmik
<;ok sayidaki enzim sistemleri hilcrenin metabolik i~lev- retikulum vezikiilleri veya kisaca ER vezikulleri) hemen
lerini ger<;ekle$tiren makinenin onemli bir par<;as1m soma Golgi aygitt ile birle$ir. Bu yolla endoplazmik reti-
olu$turur. kulum veziki.\llerinin yakalad1gi maddeler endoplazmik
retikulumdan Golgi aygmna ta$mIDt$ olur. Ta$man bu
Ribozomlar ve Granullu Endoplazmik Retikulum. maddeler Golgi aygitmda i$lenerek lizozomlan, salgi
Endoplazmik retikulumun bir<;ok bolgesinin di.$ yuze- vezikullerini ve bu bo!Umi.in daha sonraki l.us1mlarmda
yine tutunmu$ ribozom ad1 verilen <;ok sayida kti<;:ilk gra- Larn$tlacak olan diger sitoplazmik yapuan olu$tururlar.
niilli.i partikilller bulunur. Endoplazmik retikulumun
boyle gozi.iken boli.imlerine granu.l/i.i endoplazmik retiku- Lizozomlar
lum denir. Ribozomlar RNA ve proteinlerin kan$1mmdan
~ekil 2-2'de gosterilen lizozomlar, Golgi aygiu tarafmdan
olU$ffiU$tur ve daha sonra bu boliimde ve Boliim 3'de
olu$turulan vezikiller organellerdir ve daha soma ti.im
tart1$1lan hucrede yeni protein molekiillerinin sentezi
sitoplazmaya dag1hrlar. Lizozomlar hi.icrei~i situ:foim siste-
i$levini gerc;:ekle$tirirler.
mini olu$tururlar ve ozellikle (I) hiicrenin haraplanm1$
Duz Endoplazmik Retikulum. Endoplazmik retikulu- yaptlanru, (2) hilcreye alman besin par<;aciklanru ve (3)
mun ribozom i<;ermeyen bolgesidir. Bu los1ID granu.lsi.iz bakte1iler gibi istenmeyen maddelerisindirirler. Llzozomlar
15
Onite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Gene/ Fizyo/oji

hucreden hucreye farkWik gostermekle birlikte 250-750 Salg1


granOlleri
nanometre c;apmdadrr. <;.::ift kath tipik lipit zarla c;:evrili ve
5-8 nanometre i;:apmda c;ok sayida kiic;:tik granuller ir;eren
yapilard1r. Bu granuller 40 kadar farkb tip hidrolaz (sindi-
rici) enzimin protein agregatlandrr. Hidrolitik enzim, bir
organik bile$igi; bile$igin bir kismmda su molekultinUn
hidrojen bolumu, diger losmtnda ise hidroksil bolumU
kalacak $ekilde iki ya <la daha fazla bolume ayirma yete-
negine sahip bir enzimdir. Ornegin, proteinler hidrolize
edilerek amino asitlere, glikojen hidrolize edilerek glikoza,
lipitler hidrolize edilerek yag asit1eri ve gliserole donu~r.
Hidrolitik enzimler lizozomlarda yuksek konsantras-
yonlarda bulunurlar. Genellikle lizozomlan c;:evreleyen $ekil 2-6. Pankreas1n asiner hOcrelerinde salg1 granOlleri (salg1vezi-
zar, hidrolitik enzimlerin hucre ic;indeki diger maddelerle kOlleri).
temasuu engeller ve boylece hUcre ic;indeki yaptlann sin-
dirilmesini onler. Ancak baz1 ko$ullarda lizozomlann
baz1lannm zan ac;1hr ve i<;:indeki sindirici enzimler serbest
kahr. Bu enzimler hUcre ic;inde kar$1la$llklan organik
molekUlleri amino asitler ve glikoz gibi difi.izyon hm
yi.iksek, kuc;uk parc;:alara aymrlar. Lizozomlann daha
ozgul ~levlerinden bazuan bu bolumde daha sonra
tart1~ilacakt1r.

Peroksizomlar
Peroksizomlar, lizozomlara fiziksel ac;1dan benzerler, ama
iki onemli farklan vardu. Birincisi, Golgi aygm tarafmdan
degil, kendi kendilerini c;ogaltarak (veya belki dtiz endop-
lazmik retikulumdan tomurcuklanarak) olu$tuklarma
inarulmaktadir. ikincisi, hidrolazlardan c;ok oksidaz $ekil 2-7. Mitokondrinin yap1s1. (DeRobertis EDP, Saez FA, DeRobertis
enzimlerini ic;erirler. Oksidazlann birkac;:1, farkh hucreir;i EMF: Ce/I Biology, 6th ed. Philadelphia: WB Saunders, 1975.)
kimyasal maddelerden olu~n hidrojen iyonlanm oksi-
jenle birle$tirerek hidrojen peroksit (Hp1 ) olu$turma
yetenegindedir. Hidrojen peroksidin kendisi yuksek
okside enne kapasitesine sahip bir maddedir. Hidrojen Mitokondriler
peroksit, diger bir okside edici enzirn olan ve peroksi- ~ekil 2-2 ve 2- 7'de gosterilen mitokondriler hucrenin
zomlarda bol miktarda bulunan katalaz ile birlikte, "enerji santrali" olarak adlandmhr. Mitokondriler
hUcreyi zehirleyebilecek bin;ok maddeyi okside eder. olmadan hucreler besinlerden yeterli miktarda enerji elde
Omegin, bir ki~inin ic;tigi alkolun yakla$1k yans1 karaci-
edemez ve sonw;:ta tum hucresel i~levler durur.
ger hticresinin peroksizomlarda asetaldehit haline detok-
Mitokondriler, cum sitoplazma bolUmlerinde bulu-
sifiye edilir. Peroksizomlann esas fonksiyonu uzun
nurlar, ama hucre ic;:indeki toplam sayilan hucrenin
zincirli yag asitlerini katabolize etmektir.
gereksinirn duydugu enerji miktanna gore yiiz ile birkac;:
bin arasmda degi~ebilir. Ornegin, daha az aktivitesi olan
Salg1 Vezikulleri
ve daha az enerji kullanan yag hi.icrelerine (adipositler)
Birc;ok hocrenin onemli i$levlerinden biri de ozel kimya- gore daha fazla enerji kullanan kalp kas1 hucrelerinde
sal maddelerin salg1lanmas1dtr. Bu tlir salgi maddelerinin (kardiyomiyositler) mitokondri miktan daha fazladrr.
hemen hemen Wmu endoplazmik retikulum-Golgi aygm Aynca mitokondriler hiicrede enerji metabolizmasmm
sistemi tarafmdan olu~turulur ve daha soma Golgi ayg1- yogun oldugu bolgelerde toplamrlar. Buyiikluk ve bic;im-
tmdan sitoplazmaya, salgi veziku.Ue,i veya saigt graniilleri leri. de farkh olabilir. Bazilan birkac;: yuz nanometre
ach verilen depo vezikulleri ic;inde serbestlenirler. ~ekil c;:apmda ve globUler bic;imde, bun.a kar$Jn baz1lan ince,
2-6 pankreas asiner hticreleri ic;inde protein proenzimleri uzun, 1 mikrometre c;:apmda ve 7 mikrometre boyunda;
(hentiz aktive edilmemi$ enzimler) depolayan tipik salg1 diger baz1lan ise dallamm~ ve filamantoz yap1da
veziktillerini gostermektedir. Proenzimler daha soma olabilirler.
hi.icre zanndan pankreas kanahna salg1Iamrlar ve oradan Mitokondrinin temel yap1s1 ~ekil 2-7'de gosterihni$-
da aktive olarak besinlerin bagnsaklarda sindirim i$lev- tir. <;ift kat lipit ile proteinden olu$mu~ bir dz~ ve bir i(
lerini gen;eklC$tirecekleri duodenuma gec;erler. zan vardir. tc;: zann katlanarak olu~turdugu krista olarak
16
BOLOM 2 Hi.icre ve i~levleri

adlandmlan raflara veya tiibtillere oksidatif enzimler


tutunur. Kristalar kimyasal reaksiyonlann gen;ekle$tigi
geni$ yiizeyleri olu$tururlar. Mitokondli ic;indeki bo$luk,
besinlerden enerji elde edilmesi ic;in gerekli olan btiyi.ik
miktarlarda c;oziinmi.i$ enzimleri ic;eren bir matrihsle
doludur. Bu enzi.mler kristalara tutunmu$ olan oksidaLif
enzimlerle i$birligi halinde i;ah$arak besinlerin oksidas-
yonunu, sonuc;ta su ve karbondioksit olu$umunu ve
bunlarla e$ zamanli olarak enerji serbestlenmesini sag-
larlar. Ac;1ga c;1kan enerji, adenozin trifosfat (ATP) ad1
verilen yuksek enerjili bir bile$igin sentezlenrnesi ic;in
kullamhr. ATP daha soma mitokondri dt$ma ta$llllf,
tiim hi.icreye difiize olarak hi.icresel i§levlerin gerc;ekle$-
mesi ic;in enerji gereken her yerde enerjisini verir.
Mitokondriler tarafmdan ATP olu$umunun kimyasal
aynntilan Boliim 68'de verilrnektedir, fakal hticre ic;inde ~ekil 2-8. Bir spermin flegullemu ndan aynlm1~ miktrobOller.
ATP'nin temel i§levlerinden baz1lan bu boli.imde daha (Wolstenholme GEW, O'Connor M, and the publisher, JA Churchill,
1967. Copyright the Novartis Foundation, 6nceden Ciba Foundation.)
soma anlaulacakur.
Mitokondriler kencli kenclilerini c;ogaltabilirler ve
hi.icrede artan miktarlarda ATP'ye ihriyac; duyulan her
zaman bir lnitokondriden ikinci bir tanesi, ii<;i.inci.i bir Bu ornekler, mikrotiibiillerin temel gorevinin hiicre-
tanesi ve daha fazlas1 olu:;.;abilir. Mitokondriler hiicre nin belli bolgelerinde sert fiziksel yap1lar halinde hii.cre
c;ekirdegindeki gibi DNA ic;erirler. Boli.im 3'de DNA'run isluletini olu:;.;turmak oldugunu gostermektedir. Hiicre
c;ekirdegi olu$turan temel madcle oldugunu ve bolunmeyi iskeleti, sadece hiicrenin $eklini belirlemez aym zamanda
kontrol ettigini gorecegiz. Mitokondri DNA's1 da aym hticrenin boliinmesine katthr, hiicrenin hareketlerini
rolii oynar ve mi.tokondrinin kendi kendisini kopyalama- saglar ve organellerin hareket yoniinii belirleyen bir yol
Slill konrrol eder. Ornegin, kronik egzersiz sirasmda gostericidir.
iskelet kaslanmn enerji gereksiniminde art1$ olclugunda,
ilave enerjinin kar$ilanrnas1 ic;in hiicrelerin mitokondri «;ekirdek
yogunlugunda artl$ meydana gelir.
(ekirdek, hiicrenin kontrol merkezidir; hiicrenin bi.lyi.1-
mesi ve olgunla$mas1, bolunmesi ya da olmesi mesajlanrn
Hucre iskeleti-iplik~ik ve Tubuler Yapllar
gonderir. Cekirdekte genleri ic;eren <;ok miktarda DNA
Hiicre iskeleti iplikc;ikler ve ti.ibiillerin organize oldugu bulunur. Genler, aralannda yapisal httcre proteinleri ile
£ibriler protein ag1d1r. Bunlar sitoplazmadaki ribozomlar sitoplazma ve c;ekirdegin aktivitelerini kontrol eden
tarafmdan sentezlenen onciil (prekiirsor) protein mole- enzimlerin de bulundugu hucre proteinlerinin ozellikle-
kiillerinden koken ahrlar. Onciil molekiiller iplikrikleri rini belirler.
olu$turmak uzere polimerize olurlar. ~ok sayida aktin Genier hiicrenin kendi kendisini komrol etmesini ve
iplik~iginin ektoplazma olarak adlandmlan sitoplazma- i;ogalmas1ru da saglar. Genier once kenclilerini e~leyerek
nm ch:;; bolgesinde yer alarak hiicre zann.a elastik destek birbirine ozde$ iki grup gen olu~turur; bundan soma
olu:;_;turrnas1 buna ornek olarak verilebilir. Benzer $ekilcle hiicre mitoz ad1 verilen ozel bir bolonme donemi gec;ire-
kas hiicrelerinde aktin ve miyozin iplik~ikleri ozel bir rek, olu~mu$ iki yavru hi.\creden her biri iki ozde~ DNA
kasilma mekanizmas1 ic;inde yer altrlar. Bu kas1lma sistemi gen grubundan birini ahr. Cekirdegin bi.\tiin bu akrivite-
kas kaSilmasuun temeliclir ve Boliim 6'da ayrmnh bi<;imde leri Boliim 3'de aynnnh olarak anlattlmaktad1r.
tart1$Ilm~ttr. Ne yaz1k ki, c;ekirdegin tnikroskop alundaki gori.in-
Polimerize Wbiilin molekiillerinden olu$an ozel bir Liisii, aktiviteleri kontrol etme mekanizmalan hakkmda
sen tip ten iplil«;ik, tum hiicrelerde c;ok saglam bir tiibuler fazla ipucu vermez. ~ekil 2-9'cla interfaz (mitozlar aras1
yap1 olan mikroLiibiilleri olu$turur. ~ekil 2-8'de bir donem) donemindeki bir c;ekirdegin I$lk mikroskobtm-
spermin llagellumundan aynlmt$ mikrotiibiiller daki gori.intiisu gori.ilmektedir. Ti.im ni.ikleoplazma
goriilmektedir. boyunca koyu boyanml$ hromatin materyali goriilmekLe-
Mikrotiibiiller i<;in bir ba$ka omek, her silyumun dir. Mitoz s1rasmda kromatin materyali hemen fark ecli-
ortasmda bulunan, sitoplazmada merkezden silyumun lebilecek bi\imde $ekillenerek Boliim 3'te gosterilen ve
uc; ktsmma dogru yaytlan Wbuler iskelet yap1s1d1r. Bu 1$lk mikroskobu altmda kolayca gori.ilebilen hromozom-
yapt boltim i.c;erisinde daha sonra tartJ$1lm1$ ve ~ekil lan. olu$tururlar.
2-18'de gosterilmi$tir. Aynca sentriyoller ve bolunen
hiicrelerdeki mitotik igcihler de sert mikroti.ibiillerden <;ekirdek Zan. Geryekte iki zardan olu~mu$ olan , ehir-
olU$ffiU$tur. deh zan, , el?irdelt za1j1 olarak da isimlendirilir. D1~ zar
17
Onite I Fizyolojiye Giri~: Hi.icre ve Gene/ Fizyo/oji

Porlar 15 nm: Kui;:uk virus

~
A- ')t - - - - Nukleoplazma
:;_)
Ciiiit 150 nm: Buyuk virus
.... \ ~
' ·'
Endoplazmik
retikulum
350 nm: Riketsiya

\ Nukleolus
- Nukleer zarf-ii;: 1 µm Bakteri
ve di§ zarlar

'L
~ Kromatin materyali (DNA) ~ - -~ .:';:'.-- .
Hucre
~,::::==---==-=-.__

r- ....... ~~
-~ . _-.
::~
~;:;:: ···....~
;.-
- - Sitoplazma

5-10 µm+
$ekil 2-9. <;eklrdegin yap1s1.
$ekil 2-10. HOcre-oncesi organizmalann buyOklOklerinin insan
vucudundaki ortalarna hOcrenin bOyOklOgO ile kar~1la~tmlmas1.

hticre sitoplazmasmm endoplazmik retikulumu ile devam btiyuk bir virus, (3) bir Riketsiya, (4) bir bakte1i ve (5)
eder ve ~ekil 2-9'da gori.tldugu gibi iki c;:ekirdek zan fekirdek li bir hucre gosterilmi~tir. Bu ~ekilde hi.icrenin en
arasmdaki bo~luk da endoplazmik retikulum ic;:indeki kui;.:uk viri.istin c;:apmdan 1000, hacminden 1 milyar kez
bo~lukla baglannhchr. btiyuk oldugu gortilmektedir. Bunanla baglantih olarak,
<;ekirdek zan birkac;; bin nukleer por ile delinm~tir. hucrenin anatomik ve ~levsel organizasyonu da viri.istin-
Buyuk protein molekul komplekslerinin por c;:evresine kinden c;:ok daha karma~ kur.
yap1~malan nedeniyle her bir porun merkez alandaki c;;ap1 Kiic;;uk bir virtise canh niteligi veren oge bir protein
yakla~ik 9 nanometreye dti~er. Bu dar arahk bile molekti- k1hf ir;ine yerle~m~ bir nuhleik asittir. Bu nukleik asit
ler ag1rhg1 44.000'e kadar olan orta boy molektillerin memeli hticresinde bulunan temel ntikleik asit ogeleri
gec;;i~ine rahathkla izin verecek yeterli gen4;liktedir.
(DNA veya RNA) ile aymdir ve uygun ko~ullar altmda
c;ekirdek~ik ve Ribozomlarm Olu~umu. <;:ogu hucre- kendi kendini e$leyebilme yetenegindedir. Boylece, bir
nin c;:ekirdeginde oldukc;:a koyu boyanan ve niikleolus virtis kendi niteliklerini ku~ktan ku~aga ta~1yabilir ve
((ekirdekfik) ad1 verilen bir yap1 bulunur. (:ekirdeki;.:ik, t1pk1 bir insan ve bir hucre gibi canh niteligindedir.
sm1rlarm1 olu~turacak bir zara sahip olmamas1 nedeni ile Ya~am geli.$irken nukleik asit ve basit proteinlerin
burada bahsettigimiz diger organellere benzemez. Aynca yam sua diger kimyasal maddeler de organizmanm
buyuk miktarlarda RNA ve ribozomlarda bulunan tipte btitiinltigi.inti olu$tumrn~lar ve virtisi.in farkl1 boltimle-
proteinlerin basit bir ~ekilde birikirni vardir. Hticre aktif rinde ozelle$mi$ i~levler geli?meye ba~lam~nr. Virus c;;ev-
olarak protein sentezi yapmaya ba~lad1gmda c;;ekirdekc;;ik resinde bir zar olu~mu$, bu zarm ic;inde kalan boltimde
belirgin bic;;imde buyur. s1v1 bir matriks ortaya c;ikm1$UI. Ozel fonksiyonlan ger-
<;:ekirdekc;:igin olu~umu (ve c;:ekirdek d1$mda sitop- c;;ekl~tirmek tizere bu s1v1 matriks ic;inde geli~en ozel
lazma da bulunan ribozomlann) c;ekirdek i<;inde ba~lar. kirnyasallar; organizmanm aktivitelerini belirleyen kim-
Once kromozomlardaki ozgul DNA genleri RNA'mn sen- yasal reaksiyonlan katalizleme yetenegine sahip bir c;:ok
tezlenmesini saglar. Sentezlenen RNA'nm bir boli.\mi.i protein enzimleri olu$turur.
c;:ekirdekc;ikte depolarur, btiyuk bir bolumi.i ise nul<leer
Ya~amm daha sonraki basamaklannda, ozellikle de
porlardan sitoplazmaya gec;:er. Sitoplazmada bu RNA'lar
riketsiya ve bakteri a~malannda, organizmanm ic;;eri-
olgun ribozomlan olu?turmak ilzere ozgul proteinlerle
sinde kimyasallann bir araya topland1g1 organeller gel~-
bir araya gelirler. "Olgun" ribozomlar ise Boltim 3'te daha
mi~tir. Bu organeller, kimyasallann tum matriks s1v1s1
detayh tar~ilacag1 gibi sitoplazmik proteinlerin olu~ma-
smda temel bir role sahiptirler. ic;:ine dagilm~ durumda olmasma oranla i$levlerini daha
etkin bic;;imde yaparlar.
Son olarak, c;:ekirdekli hucrede en karma$1g1 fekirdek
HAYVAN HOCRESiNiN YA$AMIN
olmak uzere daha da kompleks organeller gel~i~tir.
HOCRE 0NCESi YAPILARI ILE
(ekirdek, bu hticre tipinin y~amlll daha a$agt duzeydeki
KAR$1LA$TIRILMASI tum canh yap1lardan aytrt edilmesini saglar. <;unkti c;:ekir-
Hticre son derece karma~1k bir organizmadu ve geli~mesi dek, tum hucresel i$levler ic;:in bir kontrol merkezidir ve
ic;;in, dunyada guntimi.izdeki virus/ere benzeyen ilk ya?am yeni hticrelerin ku~aktan ku~aga kopyalamas1m saglaya-
bic;imlerinin gori.tlmesinden yuz milyonlarca ytl gec;mesi rak, her bir yeni h ucrenin ana hucreyle neredeyse ttimuyle
gerekmi$tir. ~ekil 2-IO'da bilinen (1) en kiic;tik virus, (2) aym yaplian ta$1mas1m saglar.
18
BOLOM 2 Hucre ve i~levleri

Proteinler Reseptorler

~"~J
HUCRENIN 1$LEVSEL SISTEMLERi
Klatrin
Bu boliimiin kalan kISmmda hiicrenin canh bir orga-
nizma olrnas1ru saglayan i~levsel sistemlerinden birkac;
ornegi tart1$acag1z. \
A B

HUCRE i~INE MADDE Qozi.inmu~ klatrin


ALINM ASI-ENDOSiTOZ
Bir hiicrenin canli kalrnas1, biiyiimesi ve c;ogalmas1 i<;in
\
c;evresindeki s1v1dan b esin ve diger maddeleri hiicre ic;ine
almas1 gerekir. Maddelerin <;ogu, hiicre zanm difiizyon ve
C D
ahtif t~inma ile gec;er.
Difuzyon maddenin molekiillerinin rasgele hareketle- ~ekil 2-11. Pinositoz mekanizmas1.
rinin neden oldugu zar boyunca basit ta$mmadu; mad-
delerin ya zardaki porlardan veya yagda eriyen maddeler
ic;in zarm lipit matriksinden hi.icre ic;;ine girmesidir. c;:okmesine neden olacak bi<;imde degi~ir. ke c,;oken girirl-
Aktif ta$mma bir maddenin, zan boydan boya gec;en tinin c;:evresindeki fibriler proteinler, az miktarda hiicre-
bit protein ta$IY1Cl tarafmdan ta$mmas1d1r. Hi.icre i$levi ~1 s1v1yla birlikte reseptore tutunan proleinlerin
ic;in c;ok onemli olan b u aktif ta~una mekanizmalan etra[mm sanlmasm1 saglar. Hemen ardmdan, zann hi.icre
Boliim 4'te aynnuh bic;imde anlat1lm1$llr. ic,;ine alman k1snu hi.\cre yiizeyinden koparak hi.icre sitop-
<;ok biiyiik partikiiller endositoz olarak adlandmlan lazmasma pinositih vezikii) olarak kanlu.
hiicre zan mn ozelle$Ini$ bir i$levi ile hiicreye alm1r. Hiicre zanmn bir pinositik vezikiil haline gelebilmesi
Endositozun iki ana $Ckli pinositoz ve fagositozdur. ic;:in gerekli degisikligin nas1l sagland1g1 heniiz ac,;ik degil-
Pinositoz, h i.icred1$1 s1v1 ve partikulleri ic;eren c;ok kiic;iik dir. Bu i$lem hi.icre ic,;inde enerji harcanmasm1 gerektirir.
veziki.illerin h iicre ic;ine almmasIChr. Fagositoz, bakteri, Enerji gereksinimi bolilm ic;:erisinde daha sonra tart1$1la-
tiim hiicre veya cloku y1kum sonucu olu~an parc;alar gibi cag1 gibi yiiksek enerjili bir madde olan ATP tarafmdan
bi.iyiik partiki.illerin hi.icre ic;ine almmas1d1r. kar$1lamr. Bu ~lem aynca hi.icrecli$1 s1vtda kalsiyum iyo-
nunun bulunmasm1 da gerektirir. Kalsiyum muhtemelen
Pinositoz. Pinositoz c;ogu h iicre zan nda siirekli goriili.ir girintinin altmda bulunan ve veziki.ili.in hiicre zarmdan
ancak baz1 hiicrelerde c;ok hJZh olabilir. Ornegin, makro- kopmasm1 saglayan kas1c1 proteinlerle reaksiyona girer.
fajlarda o kadar hiz.h olur ki, dakikada Loplam hticre
zannm %3'i.i vezikiiller halinde hiicre ic;ine almabilir. Fagositoz. Fagositoz, molekilller yerine btiyiik partiki.il-
Pinositil< vezikiiller c;ok kiic;iiktur, i;aplan genellikle lerin hiicre ic,;ine ahnmas1 cli~mda pinositoza benzer
100-200 nanometre arasmdadrr; bu neclenle ancak elekt- bic;:imde gerc;:ek1C$ir. Yalmzca belli hi.icreler fagositoz
ron mikroskobun.da gorUlebilirler. yapabilirler, bunlann en onemlileri doku makrofajlan ve
Pinositoz, c,;ok bilytik molektillerin hiicre ic,;ine gire- baz1 akyuvarlard1r.
bilmesinin tek yoludur, ornegin birc;ok proteirl moleki.ilii Fagositoz; bakteri, olil bir hilcre veya doku artiklan
bu yolla hi.icre ic;ine alm1t. Pinositotik vezikiillerin olu~ma gibi bir partikiiliin fagositin yiizeyindeki reseptorlere
htz1 bu ttir makromoleki.illerin zann di~ yiiziine temas1yla baglanmas1 ile ba~lar. Bakterilerin tizeri zaten ozgiil anti-
artar. korlarla kaphdrr; bu antikorlar bakteriyi birlikte suriikle-
~eldl 2-11 iic; molekiil proteinin hticre zanna baglan- yerek fagosit iizerindeki reseptorlerine baglanrrlar.
mas1yla ba$layan pinositozun a;;amalanm gostermekle- Antikorlann bu arac1hk i~levine opsonizasyon denir ve
dir. Bu molekiiller genellikle zann ytizeyindeki absorbe Bolum 34 ve 35'te tart1~1lm1~ur.
edecek olan ozel protein reseptdrlerine baglamr. Fagositoz $U a$amalarda gerc;:ekle$ir:
Reseptorler genellikle hilcre zannm di$ yiizeyinde I. Hilcre zan reseptorleri partiki.\l ligandlannm yiize-
bulunan i;oktintiilerde yogunla~mI$ olarak bulunurlar ve yine baglamr.
kaplanmI$ girintiler olarak adlandmlrr. Bu gi rintilerin 2. Baglanu noktasmdaki zar saniyeden daha ktsa bir
hi.icre ic;ine bakan boli.imi.inde aktin ve miyozin gibi kas1c1 siirede i~e dogru c;okerek partikiilii ti.imiiyle c,;ev-
liflere benzeyen fibriler proteinlerden olu$mU~ kafes tar- reler ve giderek daha fazla sayida reseptor liganda
zmda bir ag olu~ur ve bu olu$um h1al1in olarak adland1- baglamr. Ti.im bu olaylar fermuann kapanmasma
nhr. Protein molektilleri reseptorlerine bagland1g1 zaman benzer bi<;imde htzla gerc;ekle~ir ve zar kapanarak
zann yiizey ozellikleri, tilm girinti.n in hiicre ic;:ine dogru fagositik vezihfrlii olu~turur.
19
Onite I Fizyolojiye Girif Hucre ve Gene/ Fizyoloji

sonra meme bezleri bu duruma ornek olarak verilebilit. Bu


kuc;iilineden biiyi.ik ol<;iide lizozornlar sorumludur.
Lizozomlann bir ba$ka ozel i$levi hasarb hi.icrelerin
veya dokulardaki hasarh hi.icre boliimlerinin ortaclan kal-
~)~ + dmlmas1du. Hucre hasarma neden olan; s1cak, soguk,
(, ~ (l!,i ~
t '-------Pinositik veya
fagos,tik vezikiil travma, kimyasal maddeler veya herhangi diger bir neden
hticre lizozomlannm yirnlmasma neden olur. Serbestleyen
~
,,•. i--- - - - - Sindirim vezikiilu hidrolazlar c,;evrelerindeki organik maddeleri hemen sin-
dirmeye ba$larlar. Eger hasar hafifse hucrenin yalmzca bir
t boliimii ortadan kalkar, bunu izleyerek hticre kendini
1-- - - - - - Kallnt1cisim onanr. Eger hasar agusa otoliz ad1 verilen bir i$lemle
hiicre ti.imt.iyle sindirilir. Bu ~ekilcle ht.icre tamamen
ortaclan kalkar ve genellikle eski hticreye kom~u aym tip
hucrelerden birinin mitozla boliinmesi sonucu yeni bir
~ekil 2-12. Pinositik veya fagositik vezikullerin i<;erisindeki maddelerin hticre olusarak eski hiicrenin yerini ahr.
lizozomlardaki enzimler taraf,ndan sindirilmesi. Lizozomlar, fagosite edilen bakterilerin hiicreye zarar
vermeden once oldtirtilmelerini saglayan bakterisidal
ajanlar da ic;:erirler. Bu ajanlar, (1) bakteri hiicre zanm
eriten lizozim, (2) bakterilerin bi.iyi.imesine katluda
bulunan demir ve diger iyonlan baglayan lizoferrin ve (3)
hidrolazlan aktifle$tiren ve bakterilerin metabolik sis-
3. Sitoplazmadaki aktin ve diger kontraktil fibriller
temlerini inaktifl~tiren pH's1 yakla$1k 5 olan bir asittir.
fagositik vezikiilii c;evreler ve iist boltimiine yakm
k1s1mda kastlarak vezikiilii hiicre ic;ine gitmeye Organellerin Geri Donu~umu-Otofaji. Lizozomlar;
zorlarlar. tamm olarak hiicrenin "kencli kendini yemesi" anlamma
4. Kas1c1 proteinler daha sonra tuttuklan vezikiiliin gelen otofaji stlrecinde esas rolu oynarlar. Otofaji, kulla-
hiicre zanndan biitiiniiyle kopmasuu saglayarak mlmayan organeller ve bi.iyi.ik protein kahnhlannm par-
pinositik veziktillerin olu~umuna benzer bic,;imde c;:alanmasm1 ve geri donii$iirntinii ic;eren temizlik ve
hiicre ic;ine serbest biralmlar. bak1m siirecidir (~ekil 2-13). Kullamlm1$ eski hticre
organelleri, sitozolde olusan c,;ift kath zar yap1s111da olan
ve otofagozom olarak adlandmlan lizozoma transfer edilir.
PiNOSiTiK VE FAGOSiTiK YABANCI Lizozom zannm i<;e dogru c;:okii~i.i ve veziktil $eklini
almasi sitozolik yap1lann lizozom h.imenine ta~mrnasmm
MADDELERiN HUCREDE
ba$ka bir yoludur. Organeller lizozomun ic;ine gec;:ince
SiNDiRiLMESi-LiZOZOMLARIN i$LEVLERi sindirilirler ve besinler hi.icre tarafmdan yeniden kullam-
Bir pinositik ya da fagositik veziktiliin hiicre ic,;inde ortaya hr. Otofaji sitoplazmil, kompo nentlerin al~1lm1~ bir
c;ikmasmm hemen ardmdan bir veya daha fazla lizozom $ekilde yeniden kullammma katkida bulunur ve dokula-
veziki.ille birle~ir. Bu birle~meyle lizozom ic,;indeki asit rm geli$mesi, besinlerin az olduguncla hi.icrenin yasamm1
hidrolazlm; ~ekil 2-ll'de gosterilcligi gibi vezikul ic;ine siirdtirmesi ve homeostazm siirdt.irUhnesi ii;:in esas meka-
bo$alttlir. Boylece vezikule aktanlan hidrolazlann, vezikiil nizmaclir. Ornegin, karaciger hticrelerinde ortalama bir
ic,;indeki proteinleri, karbonhidratlan, lipitleri ve diger mitokonclri, parc;alamnadan once sadece 10 giin kadar
ya~ammt si.irdiirebilir.
maddeleri hidrolizledigi bir sindirim vezikiilii olu$Ur.
Sindinne i~lemi sonucunda amino asitler, glikoz, fosfatlar
gibi kuc,;i.ik molekiiller olu$ur ve bunlar veziki.il zanndan
HUCRESEL YAPILARIN ENDOPLAZMiK
sitoplazmaya difiize olurlar. Sindirim vezikiiltiniin ic;inde
RETiKULUM VE GOLGi AYGITI TARAFINDAN
kalan ve kalmt1 cisim adm1 alan maddeler, sindirilmeyen
boli.imlerdir. <;ogu kez bu maddeler enclositozun tam
SENTEZi
tersi olan ve ehsositoz ad1 verilen bir i~lemle sonuc,;ta Endoplazmik Retikulumun
hiicre zarmdan d1$anya atilirlar. Ozgul i~levleri
Bu nedenle lizozornlan ic;eren pinositik ve fagositik
Endoplazik retikulum ve Golgi aygitmm ozellikle salgi
vezikiillere hticrenin sindirim organ/an ad1 verilebilir.
hilcrelerinde yaygm olarak bulundugu daha once behr-
tilmi~ti. Bu organeller hticre zanyla aym yap1daki c,;ift
Dokularm Gerilemesi ve Hucrelerin Otolizi. Vucuttaki katb lipit tabakadan olw;;mu~tur ve cluvarlan hiicre i<;in
dokular bazen gerileyerek kiic;:tili.irler. Gebelikten soma gerekli bir~ok maddenin sentezini katalizleyen protein
uterus, uzun zaman hareketsiz kalan kaslar, laktasyondan enzimlerle ytil<ltidilr.
20
BÖLÜM 2 Hücre ve İşlevleri

fakat çok daha fazlasını endoplazmik retikulum duvarını


geçirerek, endoplazmik matriks içindeki endoplazmik
vezikül ve tübüllerin içine aktarırlar.

Düz Endoplazmik Retikulum Tarafından Lipitlerin


İzolasyon zarı Sentezlenmesi. Endoplazmik retikulum lipitleri, özel­
VEZİKÜL likle fosfolipit ve kolesterolü de sentezler. Bunlar hızla
OLUŞUMU
endoplazmik retikulumun lipit çift tabakası içine katılır,
böylece endoplazmik retikulum sürekli büyür. Bu işlem
esas olarak endoplazmik retikulumun düz bölümünde
gerçekleşir.
Endoplazmik retikulumun hücrenin ihtiyaçlarının
ötesinde büyümesini engellemek 'için, endoplazmik reti­
OTOZOM kulum vezikülleri veya taşıyıcı veziküller adı verilen küçük
OLUŞUMU
veziküller düz endoplazmik retikulumdan sürekli olarak
ayrılırlar. Bu veziküllerin çoğu daha sonra hızla Golgi
aygıtına göç eder.

Endoplazmik Retikulumun Diğer İşlevleri.


Endoplazmik retikulumun, özellikle de düz endoplazmik
Lizozom
retikulumun diğer önemli işlevleri şunlardır:
1. Enerji gereksinimi için glikojen kullanılacağı
zaman, glikojen yıkımını kontrol eden enzimleri
sağlar.
2. ilaçlar gibi hücreye zarar verebilecek maddeleri
detoksifiye eden çok sayıda enzimi içerir.
Detoksifikasyon; koagülasyon, oksidasyon, hidro­
liz, glikuronik asitle bağlanma veya diğer yollarla
gerçekleştirilir.

Golgi Aygıtının Özgül İşlevleri


Golgi Aygıtının Sentez İşlevleri. Golgi aygıtı temel
olarak endoplazmik retikulumda sentezlenmiş olan mad­
deleri işlemekle görevli olmakla beraber endoplazmik
retikulumda sentezlenemeyen bazı karbonhidratları sen­
tezleme yeteneğine de sahiptir. Küçük miktarlarda protein
VEZİKÜLÜN YIKIMI VE PARÇALANMASI ile bağlanan büyük sakkarit polimerlerinin oluşumu için
bu özellikle geçerlidir. Bunların en önemlileri hyalüronik
asit ve kondroitin sülfattır.
Şekil 2-13. Otofaji sürecinin basamakları.
Hyalüronik asit ve kondroitin sülfatın birçok işlevin­
den bazıları şunlardır: ( 1) Mukus ve diğer bez sekresyon­
larındaki proteoglikanların büyük bölümünü oluştururlar,
(2) interstisyel alanda kollajen lifler ve hücreler arasını
dolduran temel maddenin ya da ekstarasellüler matriksin
Sentez işlemi çoğunlukla endoplazmik retikulumda lif içermeyen bölümünün en önemli bileşenleridir, (3)
başlar. Ürünler, sitoplazmaya serbestlenmeden önce kemik ve kıkırdakta organik matriksin temel bileşenleri­
işlendikleri Golgi aygıtında biçimlendirilir. Önce, endop­ dir ve (4) migrasyon ve proliferasyon gibi birçok hücre
lazmik retikulum ve Golgi aygıtının özgül bölümlerinde aktivitelerinde önemlidir.
sentezlenen ürünleri inceleyelim.
Endoplazmik Sekresyonların Golgi Aygıtı Tara­
Proteinler Granüllü Endoplazmik Retikulum fından İşlenmesi-Veziküllerin Oluşumu. Şekil 2-14
Tarafından Oluşturulur. Granüllü endoplazmik reti­ endoplazmik retikulum ve Golgi aygıtının temel işlevle­
kulum, endoplazmik retikulum zarının dış yüzeyine çok rini özetlemektedir. Endoplazmik retikulumda oluşan
sayıda ribozomun tutunmasıyla karakterizedir. Bölüm maddeler, özellikle proteinler tübüller vasıtasıyla düz
3'te göreceğimiz gibi, protein molekülleri ribozom yapı­ endoplazmik retikulumun Golgi aygıtına en yakın bölü­
ları içerisinde sentezlenir. Ribozomlar sentezledikleri müne doğru taşınırlar. Bu noktada düz endoplazmik reti­
protein moleküllerinden bazılarını sitozole bırakırlar, kulumdan küçük taşıyıcı veziküller sürekli ayrılır ve
21
Ünite I Fizyolojiye Giriş: Hücre ve Genel Fizyoloji

j
Lipit Salgı
Ribozomlar oluşumu Lizozomlar / 2ADP 2ATP

Glikoz-GI 36ADP

A::� :::::::::::::::)----,

i
r;
Pirüvik astt

oo , :· - •* // /
As etoasetik
_
asıt
o •:, ,,,.; :• /1 (,.-·. Asetil-KoA

o o' O2 �O2--...,O2
C 0 2 ..· -_-_-_-_c_o_,

ADP

- o ..,, . . ,,,.t
-

� - _ :_ _
:: --

3I

Glikolizasyon Mitokondri

Granüllü Düz Golgi Hücre zarı- Sitoplazma


endoplazmik endoplazmik aygıtı
retikulum retikulum

Şekil 2-14. Endoplazmik retikulum ve Golgi aygıtında proteinlerin, li­ Şekil 2-15. Hücrede adenozin trifosfat (ATP) oluşumu. ATP'nin çoğu­
pitlerin ve hücresel veziküllerin oluşumu. nun mitokondri içinde oluştuğu görülmektedir (ADP, adenozin difos­
fat; KoA, koenzim A).

Golgi aygıtının en derin tabakalarına difüze olur. Bu vezi­ girişiyle uyarılır, kalsiyum iyonları vezikül zarıyla bilin­
küllerin içinde endoplazmik retikulumda sentezlenen meyen bir yolla etkileşerek hücre zarıyla kaynaşmasına
proteinler ve diğer ürünler bulunur. neden olur; bunu hücre zarının dış yüzeyinin açılması ve
Taşıyıcı veziküller sürekli olarak Golgi aygıtıyla birle­ içeriğin hücre dışına boşaltılmasıyla oluşan eksositoz
şirler ve içerdikleri maddeleri Golgi aygıtının vezikül izler. Diğer yandan bazı veziküller hücreiçi kullanım için
alanlarına boşaltırlar. Burada, salgı materyaline karbon­ yönlendirilirler.
hidrat parçaları bağlanır. Golgi aygıtının en önemli işlev­
lerinden biri de endoplazmik retikulum salgılarını Hücreiçi Veziküllerin Hücre Zarlarının Yenilenmesi
konsantre paketler halinde yoğunlaştırmaktır. Salgılar İçin Kullanımı. Golgi aygıtında oluşturulan veziküllerin
Golgi aygıtının dış tabakalarından içe doğru geçerken bazıları mitokondri hatta endoplazmik retikulum gibi
yoğunlaştırma ve işlemleme gerçekleştirilir. Son aşamada hücreiçi yapıların zarları ile veya hücre zarı ile kaynaşır.
yoğunlaştırılmış salgı maddelerini taşıyan büyüklü Bu füzyon, zarların kullanılmasını artırır ve dolayısıyla
küçüklü veziküller sürekli olarak Golgi aygıtından kullanıldıkça zarların yenilenmesini sağlar. Örneğin,
koparak tüm hücreye difüze olur. pinositik veya fagositik veziküller oluşurken hücre
Tüm bu işlemlerin ne kadar sürede gerçekleştiği hak­ zarının önemli bir kısmı kaybolur. Golgi aygıtının oluş­
kında bir fikir verelim: Bir bez hücresi radyoaktif amino turduğu veziküllerin zara bağlanması sürekli olarak
asitler içeren ortamda bulundurulduğunda, yeni oluşan hücre zarında yenilenmeyi sağlar.
radyoaktif protein molekülleri 3-5 dakika içinde granüllü Özetle, endoplazmik retikulum ve Golgi aygıtının zar
endoplazmik retikulumda saptanabilmektedir. Yeni sistemleri, hücre dışına salgılanacak olan salgı maddele­
oluşmuş olan bu proteinler 20 dakika içinde Golgi aygı­ rini ve yeni hücreiçi yapılarını oluşturabilme kapasitesine
tında görülmekte, 1-2 saat içinde ise hücre yüzeyinden sahip yüksek metabolik aktivite gösteren organlardır.
salgılanmaktadır.
BESİNLERDEN ENERJİ ELDE EDİLMESİNDE
Golgi Aygıtında Oluşan Vezikül Tipleri-Salgı
MİTOKONDRİNİN İŞLEVİ
Vezikülleri ve Lizozomlar. Fazla sekresyon yapan bir Hücrenin enerji elde ettiği başlıca besin maddeleri oksijen
hücrede, Golgi aygıtında oluşan veziküllerin çoğu, hücre ile kimyasal reaksiyona giren karbonhidratlar, yağlar ve
yüzeyinden salgılanacak protein maddeleri taşıyan salgı proteinlerdir. İnsan vücudunda özellikle tüm karbonhid­
vezikülleridir. Bu salgı vezikülleri önce hücre zarına difüze ratlar vücudun diğer hücrelerine ulaşmadan önce sindi­
olur ve daha sonra onunla birleşerek eksositoz olarak rim sistemi ve karaciğer tarafından glikoza dönüştürülür.
adlandırılan bir mekanizma ile taşıdıkları maddeleri dışa­ Benzer şekilde proteinler amino asitlere, yağlar yağ asitle­
rıya boşaltırlar. Eksositoz çoğu kez hücre içine kalsiyum rine dönüştürülür. Şekil 2-15 oksijen ve besin
22
BÖLÜM 2 Hücre ve İşlevleri

maddelerinin (glikoz, yağ asitleri, amino asitler) hücre enzimlerin etkisiyle (glikoliz adını alan bir işlemle)
içine girişini göstermektedir. Besinler hücre içinde reak­ pirüvik aside dönüştürülür. Bu dönüşüm sırasında açığa
siyonun hızını kontrol eden ve açığa çıkan enerjinin çıkan enerji az miktarda ADP'nin ATP'ye dönüşmesine
uygun yöne akışını sağlayan enzimler aracılığıyla oksi­ yol açar. Ancak bu miktar hücrenin tüm enerji gereksi­
jenle reaksiyona girer. Tüm bu sindirim ve metabolik niminin %5'inden azını karşılar.
işlevlerin ayrıntıları Bölüm 63-73 arasında anlatılmıştır. Hücrede oluşan ATP'nin yaklaşık %95'i mitokondri­
Özetle, oksidatif reaksiyonların hemen hemen tamamı lerde meydana gelir. Karbonhidratlardan oluşan pirüvik
mitokondri içinde gerçekleşir ve serbestlenen enerji çok asit, yağlardan gelen yağ asitleri ve proteinlerden gelen
yüksek enerjili bir bileşik olan ATP sentezinde kullanılır. amino asitlerin tümü mitokondri matriksinde asetil-koen­
Daha sonra, besin maddelerinin kendisi değil, ATP hüc­ zim A (KoA) bileşiğine dönüştürülür. Bu madde mito­
redeki bütün hücreiçi metabolik reaksiyonlar için gereken kondri matriksinde bulunan bir dizi başka enzim
enerjiyi sağlar. tarafından (enerji elde etmek amacıyla) parçalanır, bu
parçalanma işlemi sitrik asit döngüsü veya Krebs döngüsü
ATP'nin İşlevsel Özellikleri adını alan bir dizi kimyasal reaksiyonla gerçekleşir. Çok
önemli bu kimyasal reaksiyonlar, ayrıntılı olarak Bölüm
N H2
1
68'de anlatılmıştır.
N .... C�
Sitrik asit döngüsünde asetil-KoA kendisini oluşturan
# 'c' "N
ı Adenin
hidrojen atomlarına ve karbondiokside ayrıştırılır.
il
\ ,,,, C , ,::::- CH
Karbondioksit daha sonra mitokondri dışına, takiben
O O O
HC

N N hücre dışına, sonunda da akciğerler vasıtasıyla vücut

O CH2 - O - P - O ~ P - O ~ P - o­
il il il dışına atılır.
1 /� 1 1 1 1 Hidrojen atomları ise çok reaktiftir ve mitokondri
o- o- O-
ı/1
içine difüze olan oksijenle birleşirler. Bu çok büyük mik­
Fosfat
C H H C
/ \ı
C-C H
tarda enerjinin serbestlenmesine yol açar ve bu enerji
H
mitokondride önemli miktarlarda ADP'nin ATP'ye dönü­
OH OH
1 1
şümü için kullanılır. Bu reaksiyon dizisi karmaşıktır,
Riboz mitokondri matriksi içine doğru çıkıntı yapmış mito­
Adenozin trifosfat kondrinin membranöz raflarının integral bölümlerini
oluşturan çok sayıda protein enzimin katılımını gerekti­
ATP (1) azotlu bir baz olan adenin, (2) bir pentoz şeker rir. İlk adım, hidrojen atomundan bir elektronun alınarak
olan riboz ve (3) üç fosfat radikalinden oluşan bir nükle­ hidrojen iyonu oluşturulmasıdır. Son basamak hidrojen
otiddir. Son iki fosfat radikali moleküle yüksek enerjili iyonları ile oksijenin su oluşturmak üzere birleşmesi ve
fosfat bağlarıyla bağlıdır. Bu bağ formülde ~ sembolüyle büyük globüler proteinler olan ATP sentetaz'a çok mik­
gösterilmiştir. Bu yüksek enerjili bağların her biri, vücut­ tarda enerji aktarılmasıdır. Son aşama, hidrojen iyonları­
taki fiziksel ve kimyasal koşullar altında her bir mol ATP nın su oluşturmak üzere oksijenle birleşmesi ve büyük
başına 12.000 kalorilik enerji içerir. Bu enerji içeriği, miktarda enerjinin mitokondri membranöz raflarında
diğer organik bileşiklerdeki kimyasal bağların taşıdığı yumru gibi uzanan büyük globüler proteinlere salıveril­
enerji miktarından çok daha fazladır, bu nedenle yüksek mesidir; bu sürece ATP sentetaz adı verilir. Sonuçta ATP
enerjili bağ olarak isimlendirilmiştir. Ayrıca yüksek ener­ sentetaz enzimi ADP'nin ATP'ye dönüşümünü sağlamak
jili fosfat bağları çok değişkendir, diğer hücresel reaksi­ için hidrojen iyonlarından gelen enerjiyi kullanır. Yeni
yonları yürütmek için enerji gerektiğinde hemen oluşan ATP, mitokondriden hücre sitoplazmasının ve
parçalanabilir. nükleoplazmasının tüm bölümlerine taşınarak pek çok
ATP enerjisini serbestlediği zaman, fosforik asit radi­ hücre fonksiyonunun enerjisini sağlamak için kullanılır.
kallerinden biri kopar ve adenozin difosfat (ADP) oluşur. ATP oluşumunu sağlayan tüm bu sürece ATP oluşu­
Serbestlenen bu enerji, maddelerin sentezi ve kas kasıl­
munun kemiozmotik mekanizması denir. Bu mekanizma­
ması gibi neredeyse hücrenin tüm diğer işlevleri için
nın kimyasal ve fiziksel ayrıntıları Bölüm 68'de
kullanılır.
anlatılmıştır. ATP'nin vücuttaki metabolik işlevlerinin
Harcanan hücresel ATP'nin yeniden oluşması ıçın
birçoğu ise Bölüm 68-72 arasında anlatılmaktadır.
hücresel besinlerden elde edilen enerji, ADP ve fosforik
asidin yeniden birleşmesini sağlar ve bu döngü sürekli ATP'nin Hücresel İşlevler İçin Kullanımı. ATP, hücre­
yinelenir. Bu yüzden ATP hücrede enerjinin nakit hali sel işlevlerin üç ana kategorisinde kullanılır: (1) hücre­
olarak isimlendirilebilir, çünkü devamlı olarak harcanıp deki çeşitli zarlardan maddelerin taşınması, (2) hücrelerin
ve yeniden yapılabilir. Bu döngü sadece birkaç dakikada her tarafında kimyasal bileşiklerin sentezi ve (3) mekanik
tamamlanır. iş. ATP'nin bu kullanım alanları Şekil 2-16'de örneklen­
ATP Oluşumundaki Kimyasal Olaylar-Mitokond­ miştir: (1) Hücre zarından sodyumun taşınması için
rinin Rolü. Glikoz hücre içine girdiğinde sitoplazmadaki enerji kullanılması, (2) ribozomlarda protein sentezinin

23
Ünite I Fizyolojiye Giriş: Hücre ve Genel Fizyoloji

Hücrenin hareketi

Zarda
taşınma Endoplazmik
retikulum

Protein sentezi
ATP-----ı►

Çevre doku Reseptör bağlanması

Şekil 2-17. Bir hücrenin amoboid hareketi.

Kas kasılması
Özetle, hücrede enerji gereken her durumda ATP
Şekil 2-16. Üç temel hücresel işlev için enerji sağlamak üzere ade­
kendi enerjisini hızla, hatta patlayıcı tarzda serbestleye­
nozin trifosfatın (ATP) (mitokondri içerisinde oluşan) kullanımı: Zarda rek enerji gereksinimini karşılar. Hücre tarafından kulla­
taşınma, protein sentezi ve kas kasılması. (ADP, adenozin difosfat). nılan ATP'nin yenilenmesi için karbonhidratlar, yağlar ve
proteinler çok daha yavaş kimyasal reaksiyonlarla parça­
lanmasıyla açığa çıkan enerji kullanılır. ATP'nin %95'inden
fazlası mitokondride oluştuğu için mitokondriler hücre­
lerin "enerji santrali" olarak adlandırılır.
yapılması ve (3) kas kasılması sırasında gereken enerjinin
sağlanması.
ATP, zardan sodyumun taşınması dışında potasyum,
HÜCRELERİN HAREKETİ
kalsiyum iyonları, magnezyum iyonları, fosfat iyonları,
klor iyonları, ürat iyonları, hidrojen iyonları ve daha Vücutta meydana gelen en önemli hareket, tüm vücut
başka iyon ve organik maddelerin taşınması için de kul­ kütlesinin %50'sini oluşturan iskelet, düz kas ve kalp
lanılır. Zarda taşınma bazı hücrelerin işlevleri için çok kasındaki özelleşmiş kas hücrelerinin hareketidir. Bu
önemlidir; (örneğin böbrek tübül hücrelerinde) oluşan hücrelerin özelleşmiş işlevleri Bölüm 6-9 arasında tartışı­
ATP'nin %80'i tek başına bu amaç için harcanır. lacaktır. Diğer hücrelerde ameboid hareket ve silyer hareket
Hücreler proteinler dışında fosfolipitler, kolesterol, olmak üzere iki tip hareket daha görülür.
pürinler, pirimidinler ve birçok başka madde sentezler.
AMEBOİD HAREKET
Sentezlenen herhangi bir kimyasal bileşik enerji kullanıl­
masını gerektirir. Örneğin tek bir protein, birbirine peptit Ameboid hareket, beyaz kan hücrelerinin doku aralıkla­
bağlarıyla bağlanmış binlerce amino asitten oluşabilir. rından geçişi örneğinde olduğu gibi, hücrenin tümünün
Her bir peptit bağının oluşturulması için dört yüksek çevresiyle bağlantılı olarak hareket etmesi demektir. Bu
enerjili bağın harcanması gerekir. Bu yüzden her bir isim, amiplerin de bu biçimde hareket etmeleri nedeniyle
protein molekülünün oluşumu için binlerce ATP mole­ verilmiştir ve bu fenomenin incelenmesi için mükemmel
külünün harcanması gerekir. Bazı hücreler tüm hücrede bir örnek oluşturur.
oluşan ATP'nin % 75'ini yeni kimyasal bileşiklerin sentezi Ameboid hareket tipik olarak hücrenin bir ucundan
için kullanır. Bu özellikle büyüme fazındaki hücreler için bir psödopodun uzamasıyla başlar. Psödopod hücrenin
doğrudur. gövdesinden dışa doğru uzanarak yeni bir doku bölgesine
ATP'nin son temel kullanım yeri, özel hücrelerin tutunur; daha sonra hücrenin geri kalan bölümü psödo­
mekanik iş yapmaları için gerekli enerji desteğini sağla­ podu izlemektedir. Şekil 2-17 bu işlemi göstermektedir.
Uzamış olan bu hücrede, sağ uçta psödopod oluşmuştur.
maktır. Bölüm 6'da, bir kas lifinin h;:r kasılması için çok
Hücrenin bu uçtaki zarı devamlı olarak ileri doğru
büyük miktarda ATP'nin harcanma.'.5ının gerektiğini göre­
hareket eder. Hücrenin sol ucundaki zar ise hücre hareket
ceğiz. Diğer hücreler başka yollarla örneğin ameboid ve
ettiği sürece bu hareketi izler.
silyer hareketle mekanik iş yapabilirler, bu hareket tipleri
bu bölümde daha sonra anlatılacaktır. Bütün bu mekanik Ameboid Hareketin Mekanizması. Şekil 2-17
iş tiplerinde enerji kaynağı olarak ATP kullanılır. ameboid hareketin ana ilkelerini göstermektedir. Esas
24
Onite I Fizyolojiye Girir Hucre ve Gene/ Fizyoloji

,;~~~~a( ~.~\j<'1Ks-~
/Q~~ .:
Ribozomlar Hucrenin hareketi

En_
doplazmik
v~fl!Jh~ -..~' "'""'"m
~ Jb
Psodopod

(
Na• . .,
Na• · p rotein sentezi
ATP
A~ . ----A~

t - -~

\ ----ADP
Qevre doku Reseptor baglanmas1

~ekil 2· 17. Bir hucrenin amoboid hareketi.

Kas kas1lmas1
Ozetle, hilcrede enerji gereken her durumda ATP
~ekil 2-16. 0~ temel hucresel islev i~in enerji sa9lamak uzere ade- kendi enerjisini h1zla, hatta patlay1C1 tarzda serbestleye-
nozin trifosfat1n (ATP) (mitokondri i~erisinde olu~an) kullanim,: Zarda rek enerji gereksinimini kar$1lar. Hilcre tarafmdan kulla-
tas1nma, protein sentezi ve kas kas1lmas1. (ADP, adenozin difosfat). mlan ATP'nin yenilenmesi ic;:in karbonbi.dratlar, yaglar ve
proteinler c,;ok daha yava$ kimyasal reaksiyonlarla parc;:a-
lanmas1yla ac;:1ga c;:tkan enerji kullamhr. ATP'nin %95'inden
fazlas1 mitokondride olu$tugu ic,;in mitokondriler hilcre-
yapilmas1 ve (3) kas kas1lmas1 s1rasmda gereken enerjinin lerin "enerji santrali" olarak adlandmhr.
saglanmas1.
ATP, zardan sodyumun ta~mmas1 d1$mda potasyum,
kalsiyum iyonlan, magnezyum iyonlan, fosfat iyonlan,
HUCRELERiN HAREKETi
klor iyonlan, urat iyonlan, hidrojen iyonlan ve daha Vilcutta meydana gelen en onentli hareket, rum vucut
ba~ka iyon ve organik maddelerin ta$mmas1 ic;:in de kul- kutlesinin %50'sini oiu{ituran iskelet, dliz kas ve kalp
lamhr. Zarda ta$mma baz1 hi.icrelerin i~levleri ic;:in c;:ok kasmdaki ozelle$mi{i kas hticrelerinin hareketidir. Bu
onemlidir; (ornegin bobrek tilbill hucrelerinde) olu$an hucrele1in ozelle$mi$ i$levleri Bolum 6-9 arasmda tartl$1-
ATP'nin %80'i tek ba$ma bu amac;: i<;:in harcamr. lacakt1r. Diger hucrelerde ameboid harehet ve silyer harehet
Hilcreler proteinler dt$mda fosfolipitler, kolesterol, olmak ilzere iki tip harekeL daha gorulilr.
pilrinler, pirimidinler ve birc;:ok ba$ka madde sentezler.
Sentezlenen herhangi bir kimyasal bil~ik enerji kullaml- AMEBOiD HAREKET
mas1m gerektirir. Ornegin tek bir protein, birbirine peptit Ameboid hareket, beyaz kan hilcrelerinin doku arahlda-
baglanyla baglanm1$ binlerce amino asiuen olu$abilir nndan gec;:i$i orneginde oldugu gibi, hucrenin tilmilniln
Her bir peptit bagmm olu$turulmas1 i<;:iJ1 dort yuksek c,;evresiyle baglaut1h olarak hareket etmesi demektir. Bu
ene1jili bagm harcanmas1 gerekir. Bu ytizden her bir isim, amiplerin de bu bic,;imde hareket etmeleri nedeniyle
protein molekuluniln olu$umu ir;in binlerce ATP mole- verilm½tir ve bu fenomenin incelenmesi ic;:in mtikemrnel
killtinun harcanmas1 gerekir. Baz1 hi.icreler tum hi.icrede bir ornek olu{iturur.
oht$an ATP'nin %75'ini yeni kimyasal bile$iklerin sentezi Ameboid hareket ti.pik olarak hi.icrenin bir ucundan
ic;:in kullamr. Bu ozellikle btiyilme fazmdaki hilcreler ir;in bir psodopodun uzamas1yla ba$lar. Psodopod hucrenin
dogrudur. govdesinden d1$a dogru uzanarak yeni bir doku bolgesine
ATP'nin son temel kullamm yeri, ozel hilcrelerin cutunur; daha soma hticrenin geri kalan boliimil psodo-
mekanik i$ yapmalan ir;in gerekli enerji destegini sagla- podu izlemektedir. ~ekil 2-17 bu i~lemi gostermektedir.
maktu. Bolilm 6'da, bir kas lifinin her kas1lmas1 ic;:in i;ok Uzam~ olan bu hucrede, sag ui;ta psodopod olu$mU{itur.
buyuk miktarda ATP'nin harcanmasmm gerektigini gore- Hilcrenin bu uc;:taki zan devamh olarak ile1i dogm
cegiz. Diger hticreler ba$ka yollarla ornegin ameboid ve hareket eder. Hiicrenin sol ucundaki zar i.se hiicre hareket
silyer hareketle mekanik i$ yapabilirler, bu hareket tipleri ettigi siirece bu hareketi izler.
bu boh.imde daha soma anlaulacakur. Biitiln bu mekanik Ameboid Hareketin Mekanizmas1. ~ekil 2-17
i$ tiplerinde enerji kaynag1 olarak ATP kullamhr. ameboid hareketin ana ilkelerini gostermektedir. Esas
24
BOLOM 2 HOcre ve l~levleri

olarak, psodopodun onci.i kenarmda si.irekli olarak yeni maddeler ad1 verilir. Hi.icrelerin c;ogu kemotaktik madde-
hilcre zan olu~urken hi.icrenit1 Orta ve arka boli.imlerinde nin kaynagma dogru ameboid hareket gosterirler (yani
zarm si.irekli emilimi sonucunda harekeL olur. Hilcrenin dii~iik yogunluk bolgesinden yi.iksek yogunluk bolgesine
hareket edebilmesi i<;in iki etki daha gereklidir. Uk olarak, dogru goc;: ederler), buna pozitif kemotaksis denir. Baz1
psodopodun c;evre dokuya yap1~mas1 gerekir, boylece hilcrelerse kaynaktan uzakla;;rr1ar, buna negatif kemolak-
psodopod onci.i pozisyonunda sabit dururken, hi.icrenin sis clenir.
geri kalam baglanma noktasma dogru ileriye c;ekilir. Bu Kernotaksis ameboid hareketin yonilni.\ nastl belirler?
bag1amna, eksositoz veziki.illerinin ii; yi.iziincle clizilmi~ Bu sorunun kcsin yarun bilinmemekle birlikte kemotaktik
reseptor proteinler tarafmdan saglarur. Bu veziki.i1ler pso- maddeyle en fazla kar]tl~an tarafta zarda olu~an degi:;ik-
dopod zanyla birle~ince ac;1hr ve ic;te kalan k1Sm1 cli;;an liklerin psoclopod olu;;umunu etkiledigi bilinmektedir.
gelir; boylece reseptorler di~ yi.izeyde yer alir ve c;evre
dokudaki ligandlanyla baglarurlar. SilYA VE SilYER HARE KETLER
Hi.icrenin obi.ir ucuncla reseptorler ligandlanndan Hi.icre hareketinin ikinci tipi olan silyer hareket, hiicrele-
aynhr ve yeni endositotik veziki.iller olu~ur. Hi.icre i<;in- rin yuzeyincleki silyanm kami;:1 tipinde hareket etmesidir.
deki bu vezikiiller, psodopod i<;in yeni bir zar olu~LUrmak Bu tiir hateket insan vi.icudunda yalmzca iki bolgede
i.izere hi.icre psodopod ucu yoni.inde ilerlerler. goruli.ir: solunum yollanmn yt.izeyinde ve iireme siste-
Hi.icrenin hareketi i<;in gerekli ikinci eLki, hiicre gov- minde uterus tiiplerinin (fallop ti1pleri) ic;; yi.izeyinde.
desinin psodopod yoni.inde c;ekilebilmesini saglayacak Burun bo~lugu ve alt solunum yollannda silyanm kam<;1
enerjinin saglanmas1d1r. Biittin hi.icrelerin sitoplazma- hareketleri mukus tabakasmm 1 cm/dak h1zla farinkse
smcla az ya da c;ok mikLarda aktin proteini bulunur. dogru hareket etmesini saglar, boylece mukus ve mukus
Aktinin <;ogu tek rnolekiiller balindedir, bu nedenle her- tarafmdan yakalanm1;; olan partiki.iller siirekli olarak
hangi bir hareket gi.ici.i olu~turamaz. Bununla birlikte bu temizlenir. Uterus tiiplerinde silya, uterns tiiplerinden
molekiiller filamentoz bir ag halinde polimerize oldukla- uterus bo$luguna dogru s1vmm yava~<;a hareketini saglar.
nnda ve miyoz:in gibi aktin baglayan bir proteine baglan-
S1vmm bu hareketi ovumu overclen uterusa ta$tr.
d1klannda kastlabilirler. Bi.iti.in bu silrecin enerjisi yi.iksek
~ekil 2-lS'de gosterildigi gibi silya, hiicre yuzeyinde
enerji ic;eren ATP tarafmdan kar~tlamr. Bu hareket eden
2-4 mikrometre boyunda sivri uc;lu yuvarlak bir k1l bic;i-
bir hiicrenin psodopodunda gerc;ekle;;en bir olaydrr.
rnindedir. Bir hUcrecle birden fazla silya bulunabilir:
Boyle bir aktin filament agi bi.lyi.imekte olan psoclopodun
omegin solunum yolu epitel hi.icrelerinin her birinin
i<;erisinde yeniden olu]ur. Hi.icre zanmn alunda onceden
yi.izeyinde 200 silya bulunur. Silya hiicre zanndan olu$an
bulunan aktin ag1 sayesinde hi.icre govdesinin ektoplaz-
bir ktl1fla kaphd1r ve 11 mikroti.\biille desteklenrni~tir. Bu
masmcla kastlrna gerc;ekle~ir.
mikroti.ibi.illerin 9 tanesi c;ifttir ve silyumun d1~ c;evre-
sinde yerle]mi?lir; iki tek mikrotiibi.il ise silyumun mer-
Ameboid Hareket Gosteren Hucre Tipleri. insan kezinde yer altr. Bu yap1 ~ekil 2-IS'deki kesitte
vi.icudunda ameboid hareket gosteren hi.icreler <;ogun-
gos1erilmi~tir. Her silyum, ba.zal cisim achru alan, hi.icre
lukla beyaz ka.n hiicreleridir. Bunlar kan cli;;ma hareket
zanrun bemen altmcla yerle$mi$ olan bir yapmm
eclerek doku makrofajlanm olu;;turmak i.\zere dokulanu
uzant1s1d1r.
i.<;erisine girerler. Diger hi.icre tipleri de belli ko~mllar Bir spermin flagellumu da silyaya benzer, yap1..c;1 ve
alunda ameboid hareket yapabi.lirler. Ornegin, fibroblast-
kasilma mekanizmas1 aymdu. Ancak flagellumun boyu
Jar hasan onarrnaya yard1m etmek ic;in yarah bolgeye go<;
daba uzundur ve kam<;1 hareketi yerine siniizoidale
ederler. Hatta normal olarak tamamen yap1$1k olan deri-
benzer dalgalarla hareket eder.
deki baz1 germinal hocreler de yaramn onanm1 ii;:in kesi
~ekil 2-IS'de silya hareketi gosterilrni~tir Silya hi.icre
bolgesine dogru hareket ederler. Son olarak ovumun fer-
zanyla bagh oldugu bolgeden keskince k1vnlarak sani-
tilizasyonunclan sonra embriyo ve fetiisiin geli;;iminde de
yede 10-20 kez ileri dogru h1zh ve ani bir hareket yapar.
hi.icrelerin harekeu biiyi.ik onem ta~1maktadir. Omegin,
Sonra yava]c;a harekel e<lerek ba~lang1c,:taki durumuna
embriyonik hiicreler ozel yap1lann geli~imi suasmda kay-
cloner. ileriye dogru h1zh hareket sirasmda hiicrenin c;ev-
nakland1klan bolgeden oldukc;;a uzak bolgelere goc;
resindeki s1v1 silyarnn hareketi yoniinde siirekli itilir.
ederler.
Geriye dogru yava;; hareket ise s1VI)'l hareket ettirrnez.
Ameboid Hareketin Kontrolu-Kemotaksis. Ameboid Sonu<;ta s1V1 si.irekli olarak h1zh ileri vuru$ yoni.inde
hareketi ba;;Iatan en onemli etken, liemotaksis olarak hareket eder. Silyah hi.icrelerin ytlzeyinde c;ok say1da silya
adlandmlan olaydu. Dokularclan baz1 kimyasal madclele- olclugu ve ti.im silyalar aym yonde hareket ettigi ic;in
rinortaya c,::tkmas1 sonucunda bu olay olu;;ur. Kemotaksisin sIVmm yiizey boyunca bir yerden ba~ka yere etkin bic;imde
onaya c;tkmasma yol ac;:an kimyasal maddelere kemotaktili harekeL etmesi saglamr.
25
Onite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Gene! Fizyoloji

olu~an c;ok say1da protein kollar, her c;ift tilbtilden bir


sonraki c;ift tilbtile uzamrlar.
Bu temel bilgilerin 1~1gmda, ATPaz dinein kollanna
ATP'nin temas etmesiyle ATP'den ac;iga c;1kan enerjinin,
bu kollann ba~ k1sunlarmm kom~u c;ift tilbul boyunca
luzhca "silrunmesine" neden oldugu b elirlenmi~tir. Eger
arka tubuller hareketsiz kahrken, ondeki ttibuller di~
dogm stirtinur, bu silyanm egilmesine neden olur.
a. Kesit Silya kasilmasmm kontrol edilme yolu bilinmemekte-
"'
(/)
dir. Baz1 genetik ac;1dan anormal hucrelerin silyalannda
i
en Filament j,,! ,----- ...
merkezdeki iki tek tubtil bulunmaz ve bu silyalar hareket
edemez. Bu nedenle baz1 sinyallerin, belki elektrokimya-
sal bir sinyalin, dinein kollanm aktifle~tirmek ic;in bu iki
/I merkez tiibul boyunca iletildigi tahmin edilmektedir.

~ Kaynaklar
lleri vuru~
Alberts B, Johnson A, Lewis J, et al: Molecular Biology of the Cell, 6th

,,
,,----......
~
ed. New York: Garland Science, 2014.
Bohdanowicz M, Grinstein S: Role of phospholipids in endocytosls,
phagocytosis, and macropinocytosis. Physiol Rev 93: 69, 2013.
\
Boya P, Reggiorl F, Codogno P: Emerging regulation and f unctions of
autophagy. Nat Cell Biol 15:7 13, 2013.
~ Brandizzi F, Barlowe C: Organizat ion of the ER-Golgi interface for
Geri vuru~ membrane t raffic control. Nat Rev Mol Cell Biol 14:382, 2013.
Chen S, Novick P, Ferro-Novick S: ER structure and function. Curr Opin
Cell Biol 25:428, 2013.
Drummond IA: Cilia functions in development. Curr Opin Cell Biol
24:24, 2012.
Edidin E: lipids on t he frontier: a century of cell-membrane bilayers.
Nat Rev Mol Cell Biol 4: 414, 2003.
Guerriero CJ, Brodsky JL: The delicate balance between secreted
protein folding and endoplasm ic reticulum-associated degradation
in human physiology. Physiol Rev 92:53 7, 20 12.
~ekil 2-18. Silyanrn yapIsI ve i~levi. (Satir P: Cilia. Sci Am 204:108, Hamasaki M, Shlbuta ni ST, Yoshimori T: Up-to-date membrane blo-
1961. Copyright Donald Garber: Executor of the estate of Bunji Taga- genesis in the autophagosome format ion. Curr Opin Cell Biol
wa.) 25:455, 2013.
Hla T, Dannenberg AJ : Sphingolipid signaling in metabolic disorders.
Cell Metab 16:420, 2012.
lnsall R: The interaction between pseudopods and extracellular signal-
Silya Hareketin Mekanizmas1. Silya hareketinin bilti.in ling during chemotaxis and directed migration. Curr Opin Cell Biol
aynnt1lan bilinmemekle birlikte $Unlan biliyoruz: Once, 25:526, 2013.
Jin T: Gradient sensing during chemotaxis. Cu rr Opin Cell Biol 25:532,
dokuz c;ift tubtil ve iki tek ttibtiltin hepsi birbirine komp- 2013.
leks protein c;apraz baglanyla baghdir. Ttibtillerden Kikkawa M: Big steps toward understanding dynein. J Cell Biol
olu~an bu komplekse ve c;apraz baglara ahsonem ad1 202:15, 2013.
lamb CA, Yosh imori T, Tooze SA: The autophagosome: origins
verilir. 1kincisi, silyanm tizerini kaplayan zar uzakla~n-
unknown, biogenesis complex. Nat Rev Mol Cell Biol 14:759, 2013.
nlsa ve aksonemle birlikte diger yap1lar da haraplansa Marzetti E, Csiszar A, Dutta D, et al: Role of mitochondria l dysfunction
bile, silya uygun ko$Ullar alunda yine de hareket edebilir. and altered autophagy in cardiovascular aging and disease: from
Dc;unctisti, silyanm diger yapilannm uzakla$tmlmasm- mechanisms to therapeutics. Am J Physiol Heart Circ Physlol
dan sonra aksonemin hareket edebilmesi iki ko~ula bag- 305:H459, 2013.
Nakamura N, Wei JH, Seemann J: Modular organization of the mam-
hdir: (1) ATP'nin varhg1 ve (2) ozellikle uygun oranlarda
malian Golgi apparatus. Curr Opin Cell Biol 24:467, 2012.
magnezyum ve kalsiyum konsantrasyonun u saglayan Nixon RA: The role of autophagy in neurodegenerative disease. Nat
uygun iyon ko~ullarmm varhg1. Dordiinciisti, silyanm Med 19:983, 20 13.
one dogru hareketi s1rasmda silyamn on kenanndaki c;ift Smit h JJ, Aitchison JD: Peroxisomes take shape. Nat Rev Mol Cell Biol
ltibiiller yukan ve d1~a dogru hareket ederken arka kenar- 14:803, 20 13.
van der Zand A, Tabak HF: Peroxisomes: offshoots of the ER. Curr
dakiler yerlerinde kahr. Be~incisi, adenozin trifosfataz
Opin Cell Biol 25:449, 2013.
(ATPaz) enzimatik aktivitesine sahip dinein proteininden

26
B0L0M 3

Protein Sentezi, Hiicre i~levi ve Hiicre


~ogalmas1n1n Genetik Kontrolii

Genlerin viicuttaki bilti.in hi.icrelerin c;:ekirdeklerinde olc;:iilen DNA <;ift sannaltru olu~turur. ~ekil 3-2'de boyle
bulundugu, anne-babadan c;:ocuklara gec;:en kahtsal ozel- bir moleki.iltin c;:ok kJSa bir pan;as1 gortilmektedir. Bundan
likleri kontrol ettigi, aslmda herkes tarafmdan bilinir. sonraki birkac; paragrafta ac;tklanacag,1 gibi bu moleki.il,
Ancak c;:ogu ki$i viicuttaki hilcrelerin tumi.ini.in i$levleri- birka<; basit kimyasal bile~igin diizenli bir ~ekilde birbir-
nin aym genler tarafmdan her gun kontrol edildiginin lerine baglanmasmdan olu~maktadn.
fark..nda degilclir. Hi.icre ic;inde hangi enzimin, hangi kim-
yasal maddenin ve hangi sentezin yap1lacagm1 tayin eden DNA'mn Temel Yap, Elemanlan
genler hticre i$levini kontrol etmektedir. ~ekil 3-3'te DNA'yi olu~turan temel kimyasal bile~ikler
~ekil 3-l'de genetik kontrolt1n genel $emas1 izlen- gori.ilmektedir. Bunlar (1) fosforih asit, (2) deoksinboz ad1
mektedir. Deoksiribonukieik asit (DNA) ad1 verilen her verilen ~eker ve (3) don adet temel azotlu bazdan olu~ur
gen, ba$ka bir niikleik asit olan riboniikleik asit (RNA)'in ki bunlar iki adet pi.irin (adenin ve guanin) ile iki adet
yap1mm1 otomatik olarak kontrol etmektedir. RNA da pirimidin (timin ve sitozin) ic;:ermektedir. ~ekil 3-6'da
hiicre ic;:inde yayilarak ozgi.il protein yap1mm1 kontrol gorilldiigii gibi, fosforik asit ve deoksiribozun olu~tur-
eder. <;ekirdek i<;indeki genetik $ifrenin aktanlrnasmdan dugu c;ift sarmal heliks zinciri DNA molekiili.\ntin iskele-
{transkripsiyon), RNA $ifresine c;:evrilip donii$ti.lriilme- tini olu~tururken, azotlu bazlar (ptirin ve pirimidin) bu
sine (translasyon) ve hticre sitoplazmasmda protein olu$- iki sarmal arasmda yer alarak onlan birbirlerine
masma kadar olu~n bi.itiin i$lemler gen ehspresyonu.
baglamaktadir.
(ifadesi) olarak tammlamr.
Her hticrede yakla$tk olarak 30.000'den fazla farkh
gen bulundugundan, teorik olarak c;:ok say1da farkh hiic-
Nukleotidler
resel proteinlerin olu$ma olas1hg1 varchr. Gerc;:ekte DNA olu$umunun birinci basamag1, bir molektil fosforik
DNA'run aym segmentinde (aym gentle genetik $ifre asit ile bir molekul deoksiriboz ve dort temel bazdan
aktanm i$lemi (transkript) yap1hrken, hi.icre tarafmdan Plazma 9ekirdek
birden fazla yolun izlenmesi ile degi$ik tipte farkh prote- zan zan
\
inlerin sentez edilmesi saglanmaktadir. insandaki c;e$itli
I

'
hiicre tiplerinde sentez edilen degi$ik protein c;:e~itleri-
9ekirdek
nintoplam sayis1 yakla~1k olarak en az 100.000'dir. ~ DNA Gen ! DNA)
Hi.icresel proteinlerin baztlan yap1sal proteinlerdir.
Bunlar <;~itli lipit ve karbonhidratlarla birle~erek, BolUm
2'de tar~1ld1g1 gibi, hi.icre i<;inde bulunan c;e$itli organel-
lerin yap1Sm1 olu$tururlar. Proteinlerin en bi.iyiik boli.i-
!
"-A/"
6R~~
DNA
transkripsiyonu

I
T ranskripsiyon

RNA olu~umu
D <) 0
miinii hiicre ic;inde farkh kimyasal reaksiyonlan katalize RNA ,,
dlmlenmesi

l
eden enzimler olu~t:urmaktad1r. Omegin, hi.icreye enerji mRNA ~ Translasyon
saglayan biiti.in oksidatif reaksiyonlan enzirnler hizland1-
nrken, lipitlerin, glikojen ve adenozin trifosfat (ATP) gibi R"",aml& RNAta,mm~,
<;;e$itli kimyasal maddelerin sentezlerini de amrmaktad1r.
~(£
. mRNA
mRNA'nm
Protein olu 9umu

/~
H0CRE <;EKIRDEGiNDE BULUNAN Hucre Hucre

GENLER PROTEiN SENTEZINi l""'M'OO"


Protein
yap1s1

~ /
enzimleri

KONTROL EDER Sitozol J HOcre i~levi


Hi.icre c;ekirdeginde c;:ok sayidaki gen uc; uca birbirlerine ~ekil 3-1. Genlerin hucre i~levini kontrol etme ~emast. mRNA; haberci
eklenerek son derece uzun, molekiil ag1rhg1 milyarlarla RNA.

27
Onite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Gene/ Fizyoloji

birinin biraraya gelmesiyle olu~an bir nukleik asittin Nukleotidler Birbirlerine Gev~ek~e Baglanan
sentez edilmesidir. B5ylece d5Tl temel bazm her birinin iki DNA Sarmaltrn Olu~turmak Ozere
ayn ayn kanlmalan ile don farkh niikleotid olu~ur: Duzenlenir
bunlar deohsiadenilih, deolisitimidilih, deohsiguanilik ve ~ekil 3-6'da DNA'rnn c;ift sannal zincirini olw;turmak
deoksisitidilik asitlerdir. ~ekil 3-4'te deoksiadenilik asidin i.lzere c;ok sayidaki nuklcotidin birbirine baglanma ~ekli
kimyasal yap1s1- izlenmektedir. ~ekil 3-5'te de DNA'yi gosterilmi~tir. Bu iki sarmal zincirin donu~umli.! olarak
olu~turan don temel nukleotidin basit sembolleri birbirine gev~k c;apraz baglar ile baglandig1 ~ekil 3-6''mn
gorulmektedir. merkezinde yer alan kesik c;izgilerle belirtilm~tir. Fosforik
asit ve deoksiriboz molekullerinin birbirlerini izleyerek
yer ald1klanna ve boylece her bir DNA sarmaltmn iskele-
tini olu~turduklanna dikkat ediniz. Purin ve pirimidin
temel moleki.!lleri deoksiribozun kenanna baglanm~lar-
dJT. Aynca pi.lrin ve pirimidin temel molekulleri arasmda
~ekilde kesik c;izgilerle gosterilen gev~ek hidrojen baglan
bulunmaktad1r. Bu baglar DNA c;ift zincir sannahmn kar-
~1hkb zincirlerini bir arada tutmaktad1r. Ancak su nokta-
lara dikkat edilmesi gerekir:
1. Bir zincirde bulunan ve bir pUrin baz1 olan adenin'in
her biri, her zaman diger zincirde bulunan bir
pirimidin baz1 olan timine baglanmaktadir.
2. Bir p1.lrin bazt olan guanin'i11her biri ise her zaman
~ekil 3-2. Genin <;ift sarmal heliks yap1s1 izlenmelctedlr. D1~ sarmal pirimidin baz1 olan sitozine baglamr.
fosforik asit ve riboz ~ekerinden olusur. lki heliks sarmah bir arada
tutan i<; tarafta yer alan purin ve pirimin temel molekulleridir. Bunlar Boylece, ~ekil 3-6'da gosterildigi gibi tamamlay1C1 baz
genin "kod"unu• (~ifreslnl) tayin ederler. c;iftlerin dizisi CG, CG, GC, TA, CG, TA, GC, AT ve AT

Fosforlk aslt O
11
H 0 - P- 0 H
I
0
I
H
Oeokslrlboz H
H
I /
H o.__J
I
O- H
H- O
C c, C H
I ' c....- ,
H /I H
H 0
I
H
Bazlar H---.._ .....-H
7
N......_ c ,..,c N
H
\
N- C
~
0
H
I
H C !I I O- C C- <;: - H
'-N__..... C ......._N~ C- H
\ .f I
N- C H
/ H
I '-H
H
Adenin Timin
H
0
II
C N= C
"/ N- H

H- C
N ......_ C/
~
N- H
I / H
N__..... C ......._N?'C- N'-H
0 c,
I
N- C~
_l - H
/ I \
H H H
Guanin Sitozin
POrinler Primidinler
Sekil 3-3. DNA'nin yap1ta~lan.

28
BOLOM 3 Protein Sentezi, Hucre i~levi ve Hucre <;ogalmasmm Genetik Kontrolu

H-...... N'......-H I I
I I
Adenin I I I
.fN......_ c / c ¾ N A T
H- C II I I
- P- D- - P- 0 -
Fosfat " N,...... c ' N~ C- H Deoksladenilik asit Deoksitlmidilik asit
0 H HI
II i/0 ---c- H Deoksiriboz
I
H- 0 - P- O- C- C I
I I "-c_,....c- H I
O H /1 I I
I H o H I I
H I G C
H I I
- P- D- - P- 0-
~ekil 3-4. DNA'y1 olu~uran nOkleotidlerden biri olan deoksiadenilik
Deoksiguanilik asit Deoksisitldllik asit
asit.
~ekil 3-5. DNA'y1olu~turmak Ozere birle~en dort nOkleotidin sembol-
leri. Her nOkleotit fosforik aslt (P): deoksiriboz (D) ve dort nOkleotid
bazdan birini i~erir. Bu bazlar: A, adenin; T, timin ; G, guanin; veya C,
sitozin'dir.

- d- a - d - a - d a l d- a - d- a - d- a l d- a - d - a - d- a - d -
1 I l l I I I I I
0 0 0 ~ 0 ~ 0 1 1
I I I I I I I I I
I I I I I I I I I
I I I I I I I I I
C C G T C T G A A
I I I I I I I I I
- P- D- P- D- P- Dt P- D- P- D- P- Dl P- D- P- D- P- D-
~ekil 3-6. DNA'nin ,;ift sarmall1 zincirinde deoksiriboz
ni.ikleotidinin yerle~im dOzeni.

DNAzinciri
- a - d - O- d - O- d - O- d - O- d - O- d - O- d - a - d - O- d -
1 I I I I I I I I
8 8 J V 8 V O i ~
I \
I \ ~
I \
I \
I \
CC GU C U G \
I I I I I I I ~
~ekil 3-7. Riboz nOkleotidlerinin bir DNA zinciri ile P-R-P-R-P-R-P- R-P-R-P-R-P-R ~/
f \ Trifosfat
birle~erek genetik ~ifreyi genden sitoplazmaya ta~1- RNA molekOIO p V
yan bir RNA molekOIOnO olu~urmas1. RNA polimeraz
enzimi DNA zinciri boyunca hareket ederek RNA mo-
lekOIOnO olu~t urur.
; "" I ~ "-v
RNA polimeraz

duzenindedir. Hidrojen baglanmn gev~ekhgi nedeniyle. molekilltintin iki zinciri ~ekil 3-7'de tistte gorl\ldtigil gibi
hticre i~levleri sirasmda bin,;ok kez oldugu gibi bu c;ok birbirinden aynhrsa, her bir zincirin yanmda bulunan ve
gev~ek hidrojen baglan sarmaldaki c;ift zincirin birbirin- birbiriyle e~le~en pilrin ve pirimidin temel molektilleri
den kolayhkla aynlmalanni saglar. ac;1ga r;1kar. Genetik ~ifreyi olu~turan, bu e~l~en temel
~ekil 3-6'da gorulen DNA'yi uygun fiziksel gorunume molekiillerdir.
getirebilmek ic;in, sadece zincirin iki ucundan cutup Genetik ~ifre, ardi sira dizilen baz "tic;ltiler"inden
bukerek heliks ~ekhnin verilmesi yeterlidir. ~elill 3-2'de olu~ur; ard1~1k i.i<; baz bir ~ifre kelimesini olu~turur. Bu
goruldugu gibi, DNA molekuluntin her tam donil~ yapan ard1~1k uc;luler hucre ic;inde sentezlenecek olan protein
heliks luvnmmda on ni.ikleotid r;ifti yer alm1~t1r. molekulundeki amino asitlerin dizili~ duzenini kontrol
ederler. ~ekil 3-6'da DNA molekilli.\ntin tist zinciri soldan
GENETiK ~iFRE saga dogru okundugunda GGC, AGA, CTT olarakgenetik
DNA zincirinin one.mi, hilcre ic;indeki proteinlerin olu- ~ifreyi ta~1d1g1 ve uc;lulerin oklarla birbirlerinden aynl-
~umunu kontrol etme yeceneginden ileri gelrnektedir. Bu d1klanna dikkat ediniz. Bu genetik ~i freyi ~ekil 3- 7 ve
gore.vi genetik }ijre ile yapmaktadir. Bir DNA ~ekil 3-S'de izledigimizde birbiri ard1 s1ra dizili olan bu
29
Onite I Fizyolojiye Glri~: Hiicre ve Gene/ Fizyoloji

c c GI u c ul G A A ~ekil 3-8. 0~ RNA "kodunu" -CCG, UCU ve GAA-gosteren bir


P-k-P-k-P-k P-k-P-k-P-k P-k-P-k-P-k- RNA molekulOnOn par,;as1. Bunlar bOyOmekte olan RNA zincirine

Prolin ~ Serin ~ Glutamik asit


s1ras1 ile pro/in, serin ve g/Utamik asit amino asitlerinin baglan-
malanni kontrol eder.

il<; il<;;h.iniln her biri s1ras1 ile prolin, serin ve glutamih asit RNA Nukleotidlerinin "Aktivasyonu". RNA sentezi-
gibi il<; amino asittin yeni olu$an bir protein molektilO nin bundan sonraki basamagim olu~turan a$ama RNA
i<;;indeki yerle$iminden sorumlu oldugunu goriiyoruz. ni.ikleoticllerin RNA polimeraz enzimi tarafmdan "aktive"
edilmesidir. Bu her bir ntikleotidde iki fosfat koktiniln
H0CRE <;EKIRDEGiNDE BULUNAN DNA ilave edilerek trifosfatlann olu~as1 ile ger<;ekle~mekte-
$1FRESiNiN HUCRE dir (~ekil 3-7'de RNA zincirinin olu$mas1 s1rasmda sag
u<;ta iki RNA nukleotidi izlenmektedir). HUcre i<;indeki
SiTOPLAZMASINDAKI RNA'YA
ATP'den saglanan yiihsek enerjili fosfat baglan ile sondaki
AKTARILMASI-KOPYALAMA i_iLEMi
bu iki fosfat nilkleotide baglamr.
DNA'mn hucrenin <;ekirdeginde yer ahnas1, buna kar~m Bu aktivasyon silrecinin sonunda, yi.iksek rniktarlarda
hucrenin i$levlerinin <;;ogunun sitoplazmada ger<;el<le~- ATP enerjisi her bir nfikleotid i<;in kullamma hazu hale
mesi soz konusu oldugundan, <;ekirdegin DNA genlerinin getirilmi$ olur. Bu enerji, her yeni RNA ntikleotidini
siroplazmadaki kimyasal reaksiyonlan kontrol etmesi geli~ekte olan RNA zincirinin sonuna eklemeyi sagla-
i<;in baz1 yollar olmahdu. Bu kontrol ba~ka bir ni.ikleik asit yacak kimyasal reaksiyonlan ytirtitmek i<;in kullamhr.
olan ve yaprm1 <;ekirdekte bulunan DNA tarafrndan kontrol
edilen ribonukleik asit (RNA) arac1hgi ile gen;ekle~tirilir. DNA ZiNCiRiNiN $ABLON OLARAK ALINIP
Bolyece, ~elw 3-7'de gosterildigi gibi, $ifre RNA'ya aktan- AKTiVE EDiLMi$ NUKLEOTiDLERDEN
hr. Bu ~lerne transkripsiyon (kopyalama) ad1 verilir. Daha RNA ZiNCiRiNiN BiRARAYA GETiRiLMESi-
sonra RNA <;ehirdegin porlanndan difuzyonla sitoplaz- "KOPYALAMA" i$LEMi
maya ge<;er ve burada protein sentezini kontrol eder.
RNA moleki.ili.intin birle;;mesi, ~ekil 3-7'de gosterildigi
RNA <;EKiRDEKTE BiR DNA ~ABLONUNDAN gibi RNA polimeraz enziminin etkisi ile gerc;:ekle$ir. Bu
SENTEZ EDiLiR btiytik protein enziminin, RNA molektili.inil olu~turabil-
mesi i<;in <;ok say1da i$levsel niteliginin bulunmas1 gerekir.
RNA sentezi esnasmda DNA molekillilne ait iki zincir Bu nitelikler $Unlardir:
ge<;ici olarak aynhr. Daha sonra bu iki zincirden bir l. DNA zincinin ba$lang1<;; geninin hemen onundeki
tanesi, RNA moleki.iltintin sentezi i<;in ~ablon olarak kul- ntikleotid dizisine ba~lauc1 (promoter) ad1 verilir.
lamhr. DNA'daki $ifre il<;li.ileri RNA'daki tamamlay1C1 RNA polimeraz bu ba~lat1c1y1 tamyacak uygun
i.i<;lti $Ure yap1lanmn i.i<;li.i $ifre yap1lanmn (kodon ad1 tamamlayic1 yap1dadrr ve ona baglamr. Bu RNA
veriJen) olu$maStm saglar. Bu kodonlar hticre sitoplazma- molektili.iniln olu$umunun ba~lamas1 i<;in gerekli
smda sentezlenecek olan proteinlerin amino asit dizilim- ilk ad1md1r.
lerini kontrol etmektedir. 2. RNA polimeraz promotere b_agland1ktan sonra
RNA'mn Temel Yap, Ta~lan. RNA'nrn yap1S1m olu~tu- DNA sarmalmm yakla~tk iki donU$1Uk boltimi.i-
ran yap1 elemanlan iki farkhhgm d1$tnda hemen hemen niln sarmahmn a<;1lmasma ve iki zincirin a<;1lm1$
DNA'mn aymdtr. Bu farkl1hgrn birincisi, bir ~eker olan sarmal k1s1mlannm birbirinden aynlmasma neden
deoksiribozun RNA'nm yap1smda yer almamas1d1r. Onun olur.
yerine, bile$irnine fazladan hidrojen iyonu eklentisi ile 3. Polimeraz daha sonra DNA zinciri boyunca hareket
hafif<;;e farkh ba$ka bir ~eker olan riboz bulunmaktadu. eder ve hareketinin her a$amasmda ge<;ici olarak
1kinci olarak, timin yerine ba$ka bir pirimidin olan urasil iki DNA zincirini ac;arak, ge<;ici olarak birbirinden
ge<;mi$tir. ayinr. Polimeraz zincir boyum.-a hareket ederken
olu~an RNA zincirinin sonuna yeni olu~mu$ olan
RNA Nukleotidlerinin Olu~umu. Daha once DNA sen- RNA ntikleotidlerini ilave eder. Bu i~lem a~agidaki
tezinde tarif edilen ~ekilde RNA yap1 elemanlan ttpaup a~amalarda ger<;ekl~i.r:
aym olarak RNA 11.ulzleotidlerini olu$tutur. Burada da a. llk olarak nukleoplazma i<;; inde DNA zincirinin
tekrar don farkli ni.ikleotid RNA sentezi i<;in kullamhr. Bu sonunclaki baz ile RNA ni.ikleoticlinin baz1 ara-
niikleotidler temel olarak adenin, guan.in, sitozin ve urasil smda hidrojen baglan olu$ur.
ic;:erirler. Dikkat edilirse bir istisna d1$mcla, yani timin b. Daha sonra RNA polimeraz teker teker bu RNA
yerine ba$ka bir pilimidin olan urasilin ge<;mesi d~mda nukleotidlerinin her birinde bulunan i.ic; fosfat
biitun bunlar DNA'nm ternel mollekulleri ile aymdu. koktiniln ikisini kopanr. Kmlan yiiksek-enerjili
30
BOLOM 3 Protein Sentezi, HOcre l~levi ve HOcre <;ogalmasmm Genetik Kontrolu

fosfat bagmdan biiyi.ik rniktarda enerji serbest- 5. Ribozom RNA'st, yakla$tk 75 farkh protein ile bir-
l~ir. Serbestle$en bu yiiksek enerji btiyilyen likte ribozomlan olu$turur. Ribozomlar tizerle-
RNA zincirinin ucunda yer alan riboz ile nuk- rinde protein molekullerinin bir araya getirildigi
leotid uzerinde geri kalan fosfat arasmda fiziksel ve kimyasal yapilardu.
kovalan baglar olu$turur. 6. MikroRNA (miRNA) gen kopyalanmasm1 ve tasm-
c. RNA polimeraz DNA geninin sonuna geldi- mas1m diizenleyebilen, tek zincir halinde 21-23
ginde, zincir-sonlandiran dizi ad1 verilen yeni ni.ikleolid h;:eren RNA molekulltidur.
bir DNA ntikleotid dizisiyle kar$1la$1I. Bu, poli-
merazm DNA zincirinden aynlmasma neden HABERCi RNA-KODONLAR
olur. Polimeraz, daha fazla yeni RNA zincirle- Haberci RNA molekiilleri uzun ve tek sarmal RNA zincir-
nm olu$turmak tizere tekrar tekrar leri bi<;iminde sitoplazmada stispansiyon halinde bulunur.
kullamlabilir. Bu moleki.iller sayilan birkac; yuzden birkac; bine kadar
d. Yeni RNA zinciri olu~tukc;a DNA ~blonu ile degi$en ~lenmemis niikleotid zincirinden olusmaktad1r.
olan zay1f hidrojen baglan aynhr, c;tinkil Bunlar DNA genindeki #re uc;li.isiine birebir eslesebilen
DNA'nm kendi tamamlaym DNA zincirine tamamlayic1 sifreleri yani kodonlan ta$1rlar. ~ekil 3-8
baglanmak ic;in egilirni daha fazlad1r. Boylece haberci RNA molekilluniin kil<;iik bir bolilmtinu goster-
DNA'dan uzakla$tmlmaya zorlanan RNA zinciri mektedir. Kodonlan CCG, UCU ve GAA'd1r. Bu kodonlar
niikleoplazmaya sahmr. amino asitlerden prolin, serin ve glutamik asiti olu~turur.
Boylece DNA zincirinde bulunan $ifre sonuc;ta tamam- ~ekil 3-Tde bu kodonlann DNA molekulunden RNA
layici RNA zinciri ?ekhnde aktanhr. Riboz nukleotid molekiiliine aktanhnas1 gortilmektedir.
bazlan her zaman deoksiriboz bazlan ile a$ag1da izlene-
Farkh Amino Asitler i~in RNA Kodonlan: Tablo 3-1
cegi $ekilde bile$imler olu~turur:
protein molekiilti ic;inde yer alan 22 amino asitin RNA
DNA Baz1 RNA Baz1
guanln sitozin kodonlarmm listesini gostermektedir. Amino asitlerden
sitozin guanin c;ogunun birden fazla kodon ile temsil edildigi goriilmek-
adenin urasil tedir; bir kodon protein moleki.ili.intin ilretiminin
timin adenin
Tablo 3-1 Amino Asitler ve Ba~la ve Dur Sinyalleri
Farkh Tipte Bir~ok RNA Vard1r. RNA ile ilgili ara$tir- i,;in RNA Kodonlan
malar devam ederken birbirinden farkh tipteki RNA'larm
Amino Asit RNA Kodonlan
bulundugu ke$fedilrni$tir. Baz1 RNA Liplerinin protein
Alanin GCU GCC GCA GCG
sentezi ile baz, RNA tiplerinin gen diizenlenmesi ile ilgili
olarak i$lev yapuklan veya RNA'nm kopyalanma sonras1 Arjinin CGU CGC CGA CGG AGA AGG

degi$iklikleri (posl-lranskripyon modifikasyonu) ile ilgili Asparaj in AAU AAC


olduklan bildiri~tir. Ozellikle, protein kodlamas1 ile Aspartik asit GAU GAC
ilgili olmad1klan ortaya c;1kan baz1 RNA'lann i$levleri Fenilalanin uuu uuc
halen gizemini korumaktadir. A~gida izlenen alu farkl1 Glisin GGU GGC GGA GGG
tipteki RNA tamamen birbirinden farkh ve bagims1z Glutamlk asit GAA GAG
olarak protein yap1mmda rol oynarnaktadu: Glutamln CAA CAG
1. Oncii Haberci RNA (pre-mRNA); ~ekirdek ic;inde Histidin CAU CAC
olgun haberci RNA (mRNA) olu$turma i$lemini izolosln AUU AUC AUA
ba~latan olgunla$mamt$ buyuk tekzincirli RNA'chr. Lizin AAA AAG
Oneil haberci RNA'nm (pre-mRNA) intron.l.ar ve Losin cuu CUC CUA CUG UUA UUG
eksonlar ad1 verilen birbirinden fark.li iki bolumti Metiyonin AUG
vardir. intronlar kesilerek uzalda$tmlir; eksonlar Prolin CCU CCC CCA CCG
son mRNA'da korunur. Serin ucu ucc UCA UCG AGC AGU
2. Kiifiik fekirdek RNA (snRNA) haberci RNA'y1 Slstein UGU UGC
olu$LUrmak tizere pre-mRNA'mn kesilmesini Tirozin UAU UAC
yonetir. Treonin ACU ACC ACA ACG
3. Haberci RNA (mRNA) sentez edilecek olan protein
Triptofan UGG
tipini kontrol etmek tizere sitoplazmaya genetik
Valin GUU GUC GUA GUG
~ifreyi La$Ir.
Ba~la (ZB) AUG
4. Ta$1y 1ct RNA (tRNA); protein molekuli.iniln yap1-
Dur (ZS) UAA UAG UGA
mmda kullamlmak iizere aktive edilmi$ amino
ZB, zincir-ba~latan; ZS, zlnclr-sonland1ran.
asitleri ribozomlara tasu.
31
Unite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Genet Fizyoloji

ba$lamas1 i<;in "ba~la" i$aretini verirken, ii<; kodon protein sirasmda antikodon amino asitleri mRNA'nm kodon
moleki.il i.iretim ~lemini sonlandumaktadir. Tablo 3-l'de amino asitlerine gevsek hidrojen baglan ile tutunur.
bu iki tip kodondan "zincir-ba?latan" ZB ile, "zincir-son- Boylece, mRNA zinciri Uzerinde kar$1hk gelen amino
landiran" ZS ile gosterilmistir. asitler birbiri arch s1ra s1ralanarak yeni olu$an protein
moleki.iltinde uygun olan amino asit dizisini
TA$1YICI RNA-ANTiKODONLAR olt1$tururlar.
Protein sentezinde temel rol oynayan baska bir RNA
tipine ta$lyi.c1 RNA (tRNA) ad1 verilmektedir, <;iinki.i RiBOZOM RNA'SI
protein molekiilleri sentezlenirken, protein molekiille- Hticredeki i.ir;:i.incti-tipteki RNA, ribozom RNA's1; ribozo-
rine amino asit molekiillerini tRNA ta?ir. Her tipteki mun yakla?1k yi.\zde 60'm1 olu$lUrur. Ribozomun geri
tRNA ozgiil olarak protein yap1sma girecek 20 amino kalan k1sm1 hem yap1sal proteinlerden, hem de protein
asitten biri ile birle?ir. Daha soma tRNA ozgiil tipteki molekiili.i yap1m1 ic;in gerekli enzirnlerin olusturdugu 75
amino asiclini protein molekiillerinin yap1lacag1 ribozom- tip proteinden ibarettir.
lara ta~mak i<;in bir t~1y1c1 gorevi gori.ir. Ribozomlarda Ribozomlar, sitoplazma ir;:inde iizerinde protein mole-
ozgi.il tipteki ta~iyw RNA'mn her biri mRNA i.izerinde kiillerinin sentez edildigi temel fiziksel yaptlardir.
bulunan ozel sifreyi tamr. Daha sonra tarif eclilecegi gibi Ribozomlar daima diger iki tip RNA ile birlikte <;ah?ir:
uygun amino asiti, yeni olusmakta olan protein molekiil tRNA, yap1lan protein molektiltine eklenmek tizere amino
zincirinde uygun yere iletir. asitleri ribozoma ta$irken mRNA tiretilen her bit ozgiil
Yaklas1k olarak, yalmzca 80 niikleotidden olu$an ta$1- protein tipindeki dogru amino asit s1ralamas1 ii;;in gerekli
y1c1 RNA mRNA'ya oranla goreceli olarak daha kii<;iikti.ir.
bilgiyi de saglar. Boylece ribozomlar, i<;lerinde protein
K1vnlnus ni.ikleotid zinciri t1pk1 }ekil 3-9'da gosterildigi moleki.illerinin olu?tugu adeta bir fabrika gibi <;ah$trlar.
gibi yonca yaprag1 goriiniimi.indedir. Moleki.ili.in bir
ucunda her zaman bir adenilik asit bulunur; boylece Ribozomlann ~ekirdek~ik i~inde Olu~umu. Ribozom
tasman amino asit, adenilik asitteki ribozun bir hidroksil RNA's1ru olu$turan DNA genleri, i;;ekirdek ir;:indeki be$
grubuna baglamr. kromozom <;iftine yerle$mi?tir. Bu kromozomlann her
Tas1yic1 RNA'nm fonksiyonu protein zincirini olu$- biri bu ozel genlerin <;ok say1da e$deger kopyalanm ta$1-
turmak i<;in ozgi.il amino asiti bu zincire baglamak oldu- maktad1r. Bunun nedeni hi.icre ~levi i<;in bi.iyiik miktarda
gunclan, her tRNA tipinin aym zamanda mRNA'daki ribozom RNA'sma gereksinim olmas1d1r.
ozgiil bir kodona ozgiin olmas1 gerekir. Tas1y1c1 RNA'daki Ribozom RNA's1 olu$tukc;a, kromozomlara biti?ik
ozgiil ?ifre antikodon ad1 verilen kars1smdaki ni.ikleotid olarak uzanan ozelle$mi$ bir yap1 olan ~ekirdehfikte birik-
amino asit ii<;liisi.indeki $ifreyi tammasm1 saglar. tirilir. <;ok miktarda protein sentezleyen hi.icrelerde oldugu
Antikodon tRNA molektiniin yakla$1k olarak orta yerinde gibi, hi.icrede fazla miktarda ribozom RNA'SJ sentezlen-
bulunur (}eldl 3-9'da gosterilcligi gibi yonca yaprag1 sek- mekte ise c;ekirdeki;;ik bi.iyiir. Hi.icre ir;:inde protein sentezi
linin alt tarafmdadir. Protein moleki.illerinin olusumu <;ok azald1gmda ise r;:ekirdek<;ik <;ok kil<;tilerek adeta
gori.inmez olur. Ribozom RNA's1 <;ekirdekc;ikte ozel olarak
~!em gortir ve burada "ribozom proteinleri" ile baglanarak
grani.illi.i yogunlasma tirilnleri olustururlar. Bu i.iri.\nler
ribozomlarm ilkel alt birimlericlir. Bu alt ilniteler daha
Olu~an protein
sonra <;ekirdek<;ikten serbestle$i.p aynbr ve r;:ekirdek
Fenilalanin
zarmm genis porlarmdan ge<;erek sitoplazmanm her tara-
fma t~mrr. Alt birimlerin sitoplazmaya ginnelerinden
sonra bunlar olgun, islevsel ribozomlan olustunnak uzere
bir araya gelirler. Dolayi.s1yla, proceinler hucrenin ~ekirde-
ginde degil, hi.icrenin sitoplazmasmda yap1lmaktadn,
<;Unku <;ekirdekte olgun ribozomlar bulunmaz.

miRNA VE K0~0K MUDAHALECi RNA


Hi.icredeki dordunci.i tip RNA, mihroRNA (miRNA).
Bunlar gen kopyalanmas1m di.izenleyen k1sa (21-23 ntik-
~ekil 3-9. Haberci RNA zinciri iki ribozom aras1nda hareket etmektedir.
leotid i~eren) tek zincir RNA par~alanchr (~ekil 3-10).
Sag taraftaki ribozomda gosterildigi gibi her "kodon" ge<;i~i nde
buyuyen protein zincirine bir am ino asft eklenlr. Ta?1y1c1RNA molekul0 miRNA'lar genin DNA'sm1 kopyalayan $ifreyi tas1rlar,
her bir ozgi.il amino asiti yeni o lu?an proteine ta~ir. ancak bunu proteinlere aktaramazlar. Bu yuzden s1khkla
32
BOLOM 3 Protein Sentezi, Hucre i~levi ve Hucre <;ogalmasmm Genetik Kontrolu

Gen yap1m1 miRNA'lar tarafmdan duzenlenir. Bunun


Proteini §ifreleyen gen m iRNA i<;in miRNA'lar RNA'lann tamamlaym bolgesine baglarur
ve ribozomlar tarafmdan <;evrilmeden once mRNA'mn bas-
lalanmasm1 veya par<;alanmas1m h1zlandmrlar. Hticre
I

i
mRNA'nm ~ R N A'n1n 4;levlerinin normal diizenlenmesinde miRNA'lann onemli
kopyalanmas1 kopyalanmasI
rol oynad1gma ve kanser ve kalp hastahklanmn miRNA
pri-mlRNA
~levlerindeki deg~iklil<ler ile ili$kili olduguna

!/"\. MlkrOi§lemci inarulmaktadir.


..__,. kompleksi Diger bir mRNA tipi ise kil~ilh mildahaleci veya sustu-
<;ekirdek

Sitoplazma
i pri<>iRNA
ruw. RNA (siRNA) veya kisa miidahaleci RNA'du.
siRNA'lar ozgUl genlerin yap1mm1 engelleyen 20-25 niik-
leotid uzunlugunda k1Sa <;ift zincirli RNA'lardir. Bunlar
mikroi$lemci kompleks tarafmdan c;ekirdekte ozel genle-

I Pri-miRNA'nm
srtoplazmaya ta§Inmas1
rin kopyalanma i$lenmelerini engellerler. Bu siRNA'lar
sitoplazmaya girdikten soma RISC susturrna kompleksini

i-S ~•,o Pre-miRNA'nIn


aktill~tirerek mRNA kopyalanmasm1 engellerler.
siRNA'lar genin ic;inde herhangi bir ozgul dizilenme bic;i-
minde ?ekillendirilerek her gen dizilimine uygun hale
getirilebildiklerinden niikleolid dizilimi bilinen herhangi
ki.ic;:Ok RNA bir genin susturulmas1 i<;in kullamlabilirler. Baz1 ara$Ltr-
i,iftleri halinde i?lenmesi
rnacilar siRNA'larm hascahklann patofizyolojisine kanlan
+
~ genleri susturabilmek ii;in yararh tedavi aradan olabile-
+ ceklerini one surmektedirler.
~ RISC

RIBOZOMLAR OZERiNDE
+
~~~~................. 11111®1111111
PROTEiN OLU~UMU-<;EViRi i~LEMi
~ - .. Bir haberci RNA molekuli.i bir ribozomla baglann kurdugu
~ - kompleksi zaman, RNA baz dizisi tarafmdan daha onceden belirlen-
mi$ "zincir-ba~latan" kodon ad1 verilen ozelle~mi~ RNA
molektilunden ba$layarak ribozom boyunca harekeL eder.
mRNA'mn pari;alanmas, 9evirinin bask1lanmas1
Daha soma ~ekil 3-9'da gosterildigi gibi haberci RNA
~ekil 3-10. Gen ekspresyonunun mikroRNA (miRNA) taraf1ndan ribozom boyunca hareket ederken protein molekilltini1
dOzenlenmesi. Genin birincil kopyalama i~lemi hOcre <;ekirdegi i<;inde olu$LUtut. Bu RNA $ifresine <;evrilip donti$ttittilme 4,le-
mikroi~lemci kompleks tarafmdan uyanlan bir genln etkisi ile pri-
mine <;eviri (translasyon) ad1 verilir. Boylece, Leypteki
miRNA'lardan p re-miRNA'lan olu?turulur. Pre-miRNA'lar daha sonra
sitoplazmada kesici yard1m1 lie lleri i~leme tabi t ut ulur. Kesici, RNA bandm hareketi sirasmda okunmasma benzer $ekilde
ile uyanlan susturucu kompleks (RISC} olu~umuna yard1mcI olan ve haberci RNA'daki $ifrenin ribozom tarafmdan "oktm-
miRNA olu~mas1m saglayan bl r enzirndir. Bu m iRNA' lar, RNA'rnn mas1" saglamr. Daha soma 'zinciri sonland1r' veya 'dur'
tamamlay1c1 bolgesine baglanarak ve <;evirimi bask1layarak veya
mRNA'nm ribozoma <;evrilm esinden once mRNA'nin par~alanmas1n1
kodunu kayarak ribozomun i.izerinden gec;erken, protein
artJrarak gen ekspresyonu i?lemini dOzenlerler. moleki.ili\ntin yap1mmm sona erdigi i$ateti ahmr ve
protein moleki1li.i sitoplazma ic;ine serbestle$tirilir.
$ifre olu$turmayan RNA olarak tammlamr. miRNA'lar Poliribozomlar. Tek bir haberci RNA moleki1lil aym
hticre tarafmdan L?lenerek mRNA'yi lamamlayict olacak anda farkli ribozomlarda birden fazla protein molekli-
ve gen anlat1mm1 azaltacak molekUller olurlar. miRNA'la- ltinti olu~turabilir, c;ilnki.i RNA sarmah ilk ribozomu terk
rm olu$umunda daha uzun oncul RNA'lann ozel olarak ederken ~eltil 3-9'un sol alt tarafinda ve ~ekil 3-ll'de
i$lemesi yer ahr. Bu RNA'lar pri-mtRNA adm1 abr ve gosterildigi gibi birbirini izleyen ribozomlara gec;ebilir.
bunlar genin oncfi kopyaland1r. Pri-miRNA'da hucre Her bir ribozomdaki protein rnolektillerinin olu~umu
i;ekirdegi i<;inde mikroi~lemci kumplehs tarafmdan i$lene- farkh geli~im a$amalarmdadir. Sonuc; olarak s1khkla
rek sap-halka $ekhnde 70 nukleotidden olu~an pre- ribozom ki.imeleri olU$Ur. Tek bir haberci RNA ilzerine
miRNA 'lara doni.i~ti.irtili.ir. Daha soma bu pre-miRNA'lar 3-10 ribozom aym anda tutunmaya ba$lar ve olu~an bu
hucre sitoplazmasmda ozel bir kesici enzim yarduru ile ribozom ki.imeleri poliribozomlar olarak adlandmhr.
i.$lenir, Bu enzim RNA ile indiihlenen sessizle~tirici homp- Burada ozclhkle i~aret edilmesi onemli olan, haberci
leksin (RNA-induced silencing complex; illSC) baglan- RNA'nm herhangi bir ribozomda proLein moleki.ilu olu-
masma ve miRNA olu~umuna neden olur. ~umuna sebep olabilecegidir: Yani belirli tipteki
33
Ünite I Fizyolojiye Giriş: Hücre ve Genel Fizyoloji

Haberci Ribozom
RNA Küçük alt
Taşıyıcı RNA birim

Büyük
alt birim
Amino asit Endoplazmik Polipeptit
retikulum zincir

Şekil 3-11. Ribozomların fiziksel yapısı ve protein molekülünün oluşumu sırasında haberci RNA, taşıyıcı RNA ve endoplazmik retikulum ile işlevsel
ilişkisi görülmektedir (Dr. Don W.Fawcett’ın izniyle, Montana).

Amino asit AA1 AA2 AA20


+ + +
ATP ATP ATP

Aktive edilmiş amino asit AMP AA1 AMP AA2 AMP AA20
+ + +
tRNA1 tRNA2 tRNA20

RNA–amino asit kompleksi tRNA1 AA1 tRNA2 AA2 tRNA20 AA20


+ + +

Haberci RNA GCC UGU AAU CAU CGU AUG GUU

GCC UGU AAU CAU CGU AUG GUU


tRNA, haberci RNA ve
tRNA13

tRNA20
tRNA1

tRNA5

tRNA3

tRNA9

tRNA2

amino asit arasında


oluşan kompleks
AA1

AA5

AA3

AA9

AA2

AA13

AA20

GTP GTP GTP GTP GTP GTP GTP Şekil 3-11. Bir protein molekülünün oluşmasında görülen
kimyasal olaylar. AMP, adenozin monofosfat; ATP, adenozin
Protein zinciri AA1 AA5 AA3 AA9 AA2 AA13 AA20
trifosfat; tRNA, transfer RNA

proteinlerin yapımı için özel bir ribozom yoktur. zincirine cevap olarak birçok ribozomda çeviri işleminin
Ribozomlar kimyasal reaksiyonların yer aldığı basit fizik- aynı zamanda yapıldığına dikkat ediniz. Dikkat çekici bir
sel üretim yapılarıdır. diğer nokta da, yeni oluşan polipeptit (protein) zincirle-
rinin endoplazmik retikulum zarından endoplazmik mat-
Çok Sayıda Ribozomun Endoplazmik Retikuluma
rikse geçişleridir.
Tutunması. Bölüm 2’de birçok ribozomun endoplazmik
Burada işaret edilmesi gereken önemli bir nokta da,
retikuluma tutunduğuna değinilmişti. Bunun nedeni,
içlerinde çok miktarda protein içeren salgı veziküllerinin
oluşan protein moleküllerinin başlangıç ucunda, endop-
oluştuğu bez yapısındaki hücreler haricinde, ribozom-
lazmik retikulum üzerindeki özel reseptörlere hızla bağ-
larda oluşan proteinlerin çoğunun endoplazmik retiku-
lanan amino asit dizilerinin bulunmasıdır; bu durum
lum yerine doğrudan sitozole serbestlenmesidir. Bu
moleküllerin, retikulum duvarına penetre olmalarına ve
proteinler enzim özelliği taşır ve hücrenin kendi iç yapısal
endoplazmik retikulum matriksine girmelerine neden
proteinleridir.
olur. Ribozomların, endoplazmik retikuluma doğru
çekilip matrikse girdiği retikulum bölgelerinde granüllü Protein Sentezinin Kimyasal Basamakları. Protein
bir görünüm oluşurken bu sırada ribozom tarafından molekülünün sentezinde görülen bazı kimyasal olaylar
protein molekülünün yapımı hala devam etmektedir. Şekil 3-12’de gösterilmiştir. Bu şekilde AA1, AA2 ve AA20
Şekil 3-11’de haberci RNA ile ribozom arasında işlev- ile işaret edilen birbirinden farklı üç amino asitin temsili
sel işbirliği ve ribozomların endoplazmik retikulum tepkimeleri görülmektedir. Bu tepkime basamakları sırası
zarına tutunmaları görülmektedir. Aynı haberci RNA ile şu şekildedir:
34
BÖLÜM 3 Protein Sentezi, Hücre İşlevi ve Hücre Çoğalmasının Genetik Kontrolü

1. Her bir amino asitin aktive olduğu kimyasal reak- HÜCREDE BİYOKİMYASAL AKTİVİTE VE
siyon sırasında ATP amino asit ile beraber adenoa- GENETİK İŞLEVLERİN KONTROLÜ
denozin monofosfat kompleksini oluşturur ve
Buraya kadar yapılan tartışmalarda, hücrenin hem fizik-
yüksek-enerjili iki fosfat bağı bu süreçte
sel hem de kimyasal işlevlerinin genler tarafından kontrol
kullanılır. edildiği açıkça ortaya konulmuştur. Bununla birlikte,
2. Aktifleştirilen amino asit fazladan bir enerjiye genin kendi aktivitesinin de kontrol edilmesi gerekmek-

ÜNİTE I
sahiptir ve kendi özgül taşıyıcı RNA’sı ile birleşerek tedir. Aksi halde hücrenin bazı kısımları çok büyüyebilir
bir amino asit-tRNA kompleksi yaparken aynı veya kimyasal tepkimelerin abartılı etkisi ile hücreyi
zamanda adenozin monofosfatı serbestleştirir. ölüme götürebilir. Her hücrede, hücre işlevlerinin adım
3. Amino asit kompleksini taşıyan tRNA, ribozom adım ilerlemesini sağlayacak olan güçlü bir iç geribildi-
molekülündeki haberci RNA molekülü ile bağlantı rim kontrol mekanizması vardır. Böylece hücre içinde
kurar. Burada taşıyıcı RNA’nın antikodonu haberci çeşitli işlevlerin birbiri ardı sıra düzenli bir şekilde ilerle-
RNA’nın özgül kodonuna geçici olarak tutunarak mesi sağlanır. Her bir gen için (yaklaşık 30.000’den fazla
protein molekülünü oluşturmak için, amino asiti gen vardır) en az bir tane böyle bir geribildirim kontrol
dizide uygun yere yerleştirir. mekanizması vardır.
Daha sonra ribozomda bulunan proteinlerden biri olan Temelde hücrenin biyokimyasal aktivitesini kontrol
peptidil transferaz enziminin etkisi ile birbirini izleyen eden iki yöntem bulunmaktadır: Bunlar (1) genetik
amino asitler arasında peptit bağları oluşur; böylece protein düzenleme, genlerin aktivasyon derecesinin ve gen ürün-
zincirine yapılan yavaş fakat devamlı eklemelerle zincir lerinin oluşumunun genin kendisi tarafından kontrol
uzar. Bu kimyasal olaylar, ilave olarak yüksek enerjili iki edilmesi ve (2) enzim düzenleme, hücre içinde oluşan
fosfat bağının enerjisine ihtiyaç gösterir. Protein zincirine enzimlerin aktivite düzeylerinin kontrol edilmesidir.
her bir amino asitin eklenmesi için, toplam olarak dört
yüksek enerjili bağın kullanılması gerekmektedir. Bu GENETİK DÜZENLEME
nedenle hücrede en çok enerji tüketen işlemlerin başında Genetik düzenleme veya gen ekspresyonunun (gen anla-
proteinin hücreiçi sentezi gelmektedir. tımı) düzenlenmesi, çekirdekteki genetik şifrenin kop-
yalanmasından sitoplazma içinde protein oluşumuna
Peptit Bağlanması. Protein zincirinde ard arda yer alan
kadar geçen tüm süreci kapsar. Gen ekspresyonunun
birbirini izleyen amino asitler birbirleri ile aşağıdaki tipik
düzenlenmesi, tüm canlı organizmaların çevresel deği-
tepkimeyle bağlanırlar:
şikliklere uyum sağlamasına yarar. Birbirinden farklı
NH2 O H R
hücre, doku, organlara sahip hayvanlardaki gen eks-
presyonunun farklı düzenlenmesi pek çok farklı hücre
R C C OH + H N C COOH tiplerinin her biri için özgün olan işlevin yerine getiril-
NH2 O H R mesini sağlar. Her ne kadar kardiyak miyosit ile böbrek
R C C N C COOH + H2O tübül epitel hücresi aynı genetik şifreyi taşırlarsa da
kardiyak hücrede ifade edilen pek çok gen böbrek
Bu kimyasal tepkimede birinci amino asitin COOH hücresi tarafından eksprese edilmez. Gen “ekspresyonu-
bölümünden hidroksil kökü (OH) ayrılırken, diğer amino nun” son ölçütü, ne kadar gen ürününün (proteinin)
asitin NH2 bölümünden de (H+) iyonu ayrılmaktadır. Bu oluştuğudur. Çünkü proteinler genler tarafından ger-
ayrılanlar birleşerek suyu oluştururken yan yana bulunan çekleştirilen özgül hücre işlevini belirler. Şifrenin trans-
iki amino asitin üzerinde yer alan reaktif bölgeler birle- kripsiyon işlemi yolundaki her herhangi bir noktasında
şerek bir tek molekül oluştururlar. Bu işleme peptit bağ- gen ekspresyonu düzenlenebilir.
lanması adı verilir. Bundan sonra eklenecek her bir amino Promoter Gen Ekspresyonunu Kontrol Eder. Hücre
asit için ilave yeni peptit bağları oluşur. proteinlerinin sentezi karmaşık bir süreç olup bu süreç
DNA’nın RNA’ya kopyalanması ile başlar. DNA transkrip-
HÜCREDE DİĞER MADDELERİN siyonu genin promoter bölgesinde bulunan düzenleyici
SENTEZİ elemanlar tarafından kontrol edilir (Şekil 3-13). Tüm
memeliler dahil olmak üzere ökaryotlarda temel promo-
Daha önce anlatıldığı şekilde oluşan binlerce protein
ter bölgesi TA TA kutusu olarak adlandırılan yedi baz
enzimi, hücredeki bütün öteki kimyasal tepkimeleri
(TATAAAA) diziliminden oluşur. TATA bağlayıcı protei-
kontrol eder. Bu enzimler lipitlerin, glikojenin, pürinlerin, nin ve diğer önemli şifre transkripsiyon faktörlerinin
primidinlerin ve diğer yüzlerce maddenin sentezini des- hepsi topluca transkripsiyon faktör IID kompleksini oluş-
tekler. Bu sentez işlemlerinden birçoğunun karbonhidrat, turur. Buna ilave olarak transkripsiyon faktör IID komplek-
lipit ve protein metabolizması ile olan ilişkileri Bölüm sinin bağlandığı bu bölgeye DNA şifresinin RNA’ya
68-70 arasında tartışılmıştır. Bütün bu maddeler sayesinde aktarımını kolaylaştıran DNA ve RNA polimeraz 2’ye
hücreler birçok fonksiyonları yapılabilmektedir. bağlanan transkripsyon faktörü IIB bağlanır. Bu temel
35
Unite I Fizyolojiye Girir Hucre ve Gene/ Fizyoloji

Yukanyon ., ~ ~ifre Aktarimmm {Transkripsiyonun) Promoter


~ Tarafmdan Kontrolunde Diger Mekanizmalar. Son
~f
-;;;;;;:,V J ~
yirmi yil i<;inde promoterin temel kontrol mekanizmala-
Transkripsiyon
baskllay1c1lar nndaki <;~itlilik lnzla kesfedilm~tir. Aynnnya girmeden
RNA polimeraz 2 bunlann bazilanm srralayahm:
l . Bir promoter stl<l1kla genomun herhangi bir bol-

~ ~~
gesinde bulunan transkripsiyon faktorleri tarafrn-
dan kontrol edilir. Yani, diizenleyici gen bir
dozenleyici protein olu~turur. Bu dtizenleyici
Temel promoter protein daha soma transkripsiyonun aktivatoril
~ekil 3-13. Okaryotik hiicrelerde gen transkripsiyonu. TATA kutusu veya basktlay1C1s1 gibi hareket eder.
(TATA). proksimal promoter elemanlan (yanit elemanlan -RE) ve 2. Nadiren de olsa, bir<;ok farkh promoterler aym
ba~lat1c1dizilimler (INR} i<;eren temel promoterin ust veya alt bolgesine
duzenleyici protein ile ve aym zamaoda kontrol
yerle~ik ve yahtkan elemanlarla kesintiye ugrat1lm1~bin;ok kiimele~mi~
h1zland1nc1 bolgelerin olu~turdugu kompleks yap, izlenmektedir. edilirler. Baz1 durumlarda, aym duzenleyici protein
bir promoter i<;in aktivator etki gosterirken bir
promoter bolgesi biitiln protein ~ifreleyen genlerde ba$ka promoter i<;in basktlay1c1 olarak ~lev gorilr.
bulunur ve polimeraz enziminin RNA'y1 sentez etmek 3. Baz1 proteinler DNA zinciri ilzerinde transkripsi-
amac1 ile DNA ilzerinde hareket etmeden once mutlaka yon i$leminin ba~langi<; noktasmda degil, zincirin
baglanmas1 gereken bolge bu temel promoter. Yukan daha uzak noktalan boyunca kontrol edilirler.
yondeki promoter bolgesi transkripsiyon ba~lama bolgesi- Bazen bu kontrol DNA zincirinin kendisi ilzerinde
nin daha iist k1smmda yer ahr ve temel promotere bagh degil de sitoplazmaya serbestlenmeden once <;ekir-
proteinlerle etkil~erek transkripsiyonu etkileyebilen dek ic;inde bulunan RNA molekullerinin i$lenmesi
pozitif ve negatif transkripsiyon faktorleri i<;in s;e~itli bag- sirasmda olab'ilir. Nadiren bu kontrol RNA'nm
lanma bolgeleri is;erir. Yukan yondeki promoterin yap1S1 ribozomlar tarafmdan c;evirimi sirasmda sitoplaz-
ve transkripsiyon faktorlerinin bagland1g1 bolgeler, genler mada protein olu~umu dtizeyinde de olabilir.
arasmda farkhltl<lar gosterir. Bu farklihklar, farkh doku- 4. ~ekirdekli hilcrelerde, c;ekirdekte bulunan DNA
larda genlerin farkh ~ekilde ekspre eclilmelerine neden ozgul yap1Sal birimler olan kromozomlann i~inde
olur.
paketlenmi~tir. Her bir kromozom ic;inde bulunan
Okaryotlarda genlerin transkripsiyonu, DNA'nm
DNA histon ad1 verilen kil<;uk proteinler tarafmdan
transkripsiyon faktorlerini baglayabilen bolgelerinde
sanlm~tlr. Histonlar diger proteinlerle silica bag-
t;;ogaltmlar tarafmdan etkilenebilir. ~ogalt1c1lar etkinin
lanarak s1kl~ bir kutle olu$tururlar. DNA bu
ettikleri genden <;ok uzakta veya farkh kromozomda
bulunabilirler. Dilzenledikleri genlerin yukan yondeki s1kl~1k durumda kakL.g1 silrece, RNA yap1m ~levini
veya a~ag1 yondeki bolgelerinde yer alabilirler. <;ogalt1c1lar ye1ine getiremez. Bununla birlikte, RNA kopyalan-
hedef geninden <;ok uzakta bulunabilmelerine ragmen masmm klsmen meydana gelebilmesi i<;in kromo-
DNA <;ekirdek i<;inde k1vnlchgmda goreceli olarak yakm zomlann sec;ilm~ yerlerinde s1k1~mamn ortadan
bulunabilirler. insan genomunda 110.000 gen <;ogalt1c1 kalkmasma neden olan c;e~itli kontrol s1k1~manm
dizilimi bulundugu tahmin edilmektedir. her seferinde tek tek ortadan mekanizmalarmm
Krornozomun organizasyonunda onemli olan kopya- varhg1 k~fedilmi~tir. 0 zaman bile krornozomda
lanmakta olan aktif genlerin baskilanrru~ genlerden aynl- promoter tarafmdan ger<;ekle$tirilen transkripsi-
mas1d1r. Bu aynlma zorlay1c1 olabilir, <;tinkil <;ok sayida yonun h1z1, ozgill tra.nskripsiyon faktorleri tarafm-
gen kromozom ilzerinde birbirine yakm yerle$m~ olabi- dan kontrol edilir. Aynca hucre i~levini uygun
lir. Bu aynlmayi saglayan kromozomdaki yal1tkanlard1r. bi<;imde yerine getirmek ilzere daha yuksek kontrol
Bu yahtkanlar belirli bir geni s:evredeki genlerin trans- mekanizmalan kullantlmaktadrr. Buna ilave olarak,
kripsiyon s1rasmdaki etkilerinden ayirmak ic;in bir engel hucreye d1$andan gelen uyanlar, ornegin bazi hor-
olu$turan gen dizileridir. Yahtkanlar DNA dizilimine ve monlar, ozgi11 kromozom alanlanm ve ozgill trans-
ona baglanan proteinlere gore buyuk <;~itlilik gosterebi- kripsiyon faktorlerini aktifle$lirerek hticre i~levi
lirler. DNA rnetilasyonu, yalitkan aktivitesinin ayarlanma-
i<;in gerekli kimyasal i~lemle1i kontrol edebilirler.
smm bir yoludur. Bu durum memelilerin insillin-benzeri
Her bir insan hucresinde bulunan ve sayilan 30.000
biiyiime faktorti 2 (IGF-2) geninde gorillilr. Anne ale-
linde transkripsiyon baskilayicmm baglanmasma izin kadar olan farkl1 genlerin genetik aktivitelerinin <;ok
veren genin promoteri ile <;ogaluc1 arasmda bir yahtkan <,:e~itli yollardan kontrol edilebilmeleri siirpriz degildir.
bulunmaktadir. Ancak babadaki DNA dizilimi transkr ip- Gen kontrol sistemleri ozellikle hucrei<,:i amino asitlerin,
siyonda bask1layicllliil yahtkan baglanamamasm1 saglaya- amino asit tilrevlerini.n, ara ilrunlerin ve karbonhidrat,
cak ~ekilde metillenmi$tir ve IGF-2 geni babarun gen lipit ve protein metabolizma uriinlerinin konsantrasyon-
kopyasmdan eksprese edilmektedir. larm1 kontrol etmeleri bak1mmdan onemlidir.
36
BOLOM 3 Protein Sentezi, Hucre i~levi ve Hucre <;:ogalmasmm Genetik Kontrolu

ENZiM DUZENLENMESi iLE HUCREi<;i i$LEViN olarak i-?lev gori.irler. Fakat, bazen hi.icrede olmayan mad-
KONTROLO deler de (ozellikle bu kitabm bir<;ok yerinde tart~1lm1~
olan baz1 hormonlar) hiicrei(:i kontrol sistemlerinden
Hi.icre ~levinin genetik di.izenleme ile komrol edilmesine birini veya daha fazlasuu aktive veya inhibe ederek hi.ic-
ilave olarak baz1 hi.icre aktiviteleii, dogrudan hiicre ic;in- reic;i biyokimyasal tepkimeleri kontrol ederler.
deki ozgi.il enzimlere etki eden hiicreic;i inhibitor veya
aklivatorler Lararmdan komrol edilir. Boylece enzim
di.izenlenmesi, hi.icrede biyokimyasal i$levlerin kontrol DNA-GENETiK SiSTEMi HUCRE
edilebildigi ikinci bir mekanizmay1 olu$turur. (:OGALMASINI KONTROL EDER

Enzim inhibisyonu. Hl.icrede olu~an baz1 kimyasal mad- Hiicre <;ogalmas1, DNA-genecik sisteminin li.im ya-?am
deler kendilerini sentezleyen ozgiil enzim sistemlerini siirec;lerinde oynad1g1 c;ok geni~ kapsamh rol1.i gosteren
inhibe eden dogrudan geribildiiim etkilerine sahiptir. bir ba?ka orneklir. Hi.icrenin biiyiime ozelliklerini ve hiic-
Hemen her zaman, sentezlenen i.iri.in enzimalik reaksiyon relerin boliiniip boli.\nmeyecegini, ayn ca bu bolunmenin
dizisindeki ilk enzimi inhibe eder, c;ogu kez bu enzime ne zaman olacaguu da genler ve genetik diizenleyici sis-
dogrudan baglanarak inaktivasyonuna neden olan allos- temler cayin etmektedir. Boylece insamn Lek hiicreli dol-
terik bic;im degi$ikligine yol ac;ar. Birinci enzimin inakti- lenm~ yumuna halinden, tam olarak i$levlerini kazanml$
vasyonunun onemi kolayca anla~1labilir: bu olay ile bir organizma haline gelinceye kadar ge~irninin her
kullamlmayan ara i.iri.inlerin birikmesi engellenmi~ olur. a~amas1 bir<;ok onemli genetik sistem tarafmdan kontrol
Enzim inhibisyonu negatif geribildirim kontroli.in bir edilmektedir. Eger ya$amm bir ana temas1 var ise bu
diger omegidir. Baz1 c;oklu amino asitlerin, pi.irinlerin, DNA-genetik sistemidir.
pirimidinlerin, vitaminletin ve diger maddelerin hi.icreic;i
konsamrasyonlannm kontroli.inden sorumlu olan meka- HUCRENiN YA$AM DONG0S0
nizma bu enzim inhibisyon mekanizmas1dir.
Hi.icrenin ya$am dongi.isi.i bir hiicre c;ogalmasmdan,
Enzim Aktivasyonu. Kendilerine gereksinim duyulun-
sonraki hucre c;ogalmasma kadar gec;en stiredir. Eger
caya kadar enzimler normal olarak inaktiftirler. Buna bir
memeli hi.icreleri i.nhi.be edilmez ve miimkun olabildigi hadar
omek o larak hi.icre ic;:indeki ATP'nin liiketilerek azalrnas1
htzla (ogahrlarsa, bu ya$am dongi.isi.i en az 10 ile 30 saattir.
verilebilir. Bu durumda onemli miktarda siklik adenozin
Hi.icrenin ya$am dongiisi.i, mitoz adt verilen ve hi.icrenin
rnonofosfat (sAMP) , ATP'nin y1k1m iiri.inii olarak ortaya
<;1kmaya ba~lar. sAMP'nin varhg1 glikojeni ayiran fosfo- iki yavru hi.icreye boliinmesiyle sonuc;lanan bir dizi belir-
rilaz enzimini aktive ecler ve fosforilaz glikoz moleki.\li.inii gin fiziksel olayla sona erer. Daha som a tarif edilecek olan
serbestle~tirir. Glikoz molekiili.iniin h12la metabolize eclil- mitoz olay1 ~el<ll 3-14'te gosterilmi$tir. Mitozun ger<;ek
mesiyle elde eclilen enerji ATP depolanmn yenilenme- stiresi sadece 30 dakika kadardir. Bu nedenle, h1zla c;ogalan
sincle kullamhr. Boylece, sAMP, fosforilaz enzimi i<;in bir hi.icrelerde bile ya$affi dongtisiini.in ytizde 95'cen fazlas1
enzirn aktivacori.i olarak gorevi yaparak hi.icreic.;i ATP inte,faz ad1 verilen mitozlar aras1 doneme aynlm~tlr.
yogunlugunun kontrol edilmesine yardun eder. Hucrenin ruzla <;ogaldi.g1 ozel ko~ullarm ch$mda,
Diger ilgin<; bir omek de piirin ve pirimidinlerin yap1- hemen hemen her zaman inhibitor faktorleri n hiicrenin
rrunda gori.ilen hem enzim inhibisyonu ve hem de enzim inhibe edihnemi$ ya-?am dongi.isi.inii yava$latabildigi veya
aklivasyonudur. HUcrede DNA ve RNA'mn yapuru i.~in bu durdurabildigi gori.ili.ir. Bu yiizden, vucudun farkh huc-
macldelerin yakla~ik olarak e.sit miktarda bulunmalan gerekir. relerinin gerc;ek ya~am dongiileri, ileri derecede uyanlm1?
Piirinler olu-?tugu zaman, daha [azla pi.irin yapll111 ic;in gerekli kemik iligi hucrelerinde oldugu gibi 10 saal gibi k1sa ve
olan enzimleri inhibe ederler. Ancak pirimidin yapumm sag- c;ogu sinir hiicresindeki gibi vticudun lllm ya~am si.iresi
layan enzimleri aktive ederler. Bunun aksine, pirimidinle.r
kadar uzun s1.ireler arasmda degi$ir.
kendi. enzimlerini inhibe ederlerken pi.irin enzimlerini aktive
eclerler. Bu iki maddenin sentezini saglayan sistemler arasmda Hucre c;ogalmas1 DNA Replikasyonu ile
siirekli kacyhkh fil$ki. her zaman hi.icreler ic;:inde bu iki mad-
Ba~lar
denin e$it miktarda bulunmasrm saglar.
Hi.icre i<;inde bi.iti.in diger onemh olaylarda oldugu gibi
Ozet. Hi.icreler farkh hiicresel bile-?imlerinin uygun oran
c;ogalma i~lemi de <;ekirdegin ic;:inde ba$lamaktachr. tlk
ve uygun miktarlarda bulumnasuu iki ana mekanizma ile
basamak hromozom/arcla bult.man tum DNA'mn eplikasyo-
saglarlar: (1) genetik di.izenleme ve (2) enzim cluzenleme.
Genier, aktive ya cla inhibe edilebilirler; benzer ~ekilde nudur (duplihasyon, eJlenmesi). Mitoz ancak bu olaydan
enzim sistemleri de aktive ya da inhibe edilebilirler; sonra gerc;ekle~ebilir.
benzer ~ekilde enzim sistemle1i de akcive ya da inhibe DNA'run e$lenmesi mitozdan 5-10 saat once ba$laya-
edilebilir. Bu di.izenleyici sistemler sUrekli olarak hiicre- rak 4-8 saatte tamamlamr. Sonuc;: olarak liim DNA'mn iki
nin biyokimyasal bile?imini izleyen ve ihtiyac; oldugunda cam kopyaSt c;1kanlm1$ olur. Her bir DNA kopyas1 mitoz
gerekli diizeltmele1i yapan geribildirim kontrol sistemleri sonucu olu$an iki yavru hi.icreden birinin DNA'srm
37
Onite I Fizyo/ojiye Girif Hucre ve Gene/ Fizyoloji

Sentromer Kromozom 4. Yeni DNA zinciri olu$umu heliksin her iki zinci-
rinde, yiizlerce segmentte C$ zamanh olarak tiirn
zincir C$leninceye kadar devam eder. Daha sonra
,, alt iinitelerin uc;lan DNA ligaz enzimi ile birbirle-
......_\1 "'·=',' 1/.... rine baglamr.
- it>==~-
✓,,,17,,, 5. Yeni olu~n her DNA zinciri $ablon olarak kullam-
lan orijinal DNA zincirine gev$ek hidrojen baglan
A 8 ile tutunmu$ olarak bulunur. Boylece, birbirlerine
sartlmt$ olarak iki DNA sarmah olu$mu;; olur.

,\l@I& 6. Kromozomdaki DNA sannallanrun uzunlugunun

-~(f~
~- ~ ~~Jt·
yakla$1k 6 santimetre olmas1 ve her bir sarmalm

1(~f:
"-
....____. ~~=,Af~ milyonlarca kivnmmm bulunmas1 (nedeni ile)
eger ozel bir mekanizrna olmas1yd1 yeni yap1lan
DNA sannallanmn birbirinden aynlmas1 imkans1z
C D olurdu. Bu aynlma, sannahn tamam1 boyunca
di.izenli olarak her sarrnah kesen ve her segmente

~~1~~~
sarmah ay1racak $ekilde rotasyon yapnran enzim-
ler tarafmdan geri;eklC$tirilir. Boylece iki yeni
sarmal birbirinden aynlml.$ olur.
1/~f DNA Onanm1, DNA "Hatalarmm Di.izeltilmesi" ve
F
"Mutasyon". DNA'nm kopyalanmas1 ile mitozun ba$la-
mas1 arasmdaki yakla$1k bir saatlik siire i<;inde DNA zin-
cirlerinin "hatalannm diizeltilebilmesi" ve onanm ic;in
aktif bir donem vardir. Yani nerede hatah DNA ntikleo-
tidleri varsa orijinal $ablon zincirindeki ntikleotidlerle
kar~1la~tmhr, ozel enzimler kusurlu alanlan kesip yerle-
G rine uygun tamamlayic1 niikleotidleri yerle$tirirler. Bu
onanm i;;lemlerini ger<;ekle$tiren enzimler, e~le$me i$le-
~ekil 3-1 4. HOcrenin ,;ogalma evreleri. A, B ve C Profaz; D, Prometa-
faz; E, Metafaz; F, Anafaz; G ve H, Telofaz.
rnincle kullamlan DNA polimeraz ve DNA ligaz enzirnleri
ile aym enzimlerdir. Bu onanm ~lemine DNA hatalanmn
duze!ti!mesi ad1 verilir.
Onanm ve hatalann diizeltilmesi sayesinde kopya-
olu$tllnu. DNA replikasyonundan soma aniden mitoz lama i$lemi strasmda c;ok nadir olarak hata yapilir. Hata
ba$laymcaya kadar diger bir 1-2 saatlik donem ge<;er. yaptld1gmda buna mutasyon am verilir. Mutasyonda
Ancak bu donernde de rnitotik si.irece yol ac;acak on degi- hiicrede gerekli proteinin olu~mas1 yerine anormal
$iklikler gerc;ekle$ir. protein olu$ur. Bu da s1khl<la hi.icre i$1evinin bozulmasma
ve hatta bazen hiicrenin oliimiine neden olur. Buna
DNA'nm Replikasyonunun Kimyasal ve Fiziksel
ragmen insan genomunda 30.000 veya daha fazla genin
Olaylan. DNA'nm replikasyonu (C$lenmesi) RNA'nm
oldugunu ve bir insan neshnden digerine 30 ytlhk bir
DNA'dan transkripsiyonuna benzer bic;imde olur. Ancak
donem bulundugu dii$iiniildtigiinde, anne-babadan
aralannda ban onemli farklar vardu:
c;ocuga genom gec;i$inde 10 veya daha fazla say1da mutas-
1. Her kromozomda yalmzca biri degil, her iki DNA
yonun gec;ebilecegi beklenebilir. Ancak ek bir koruma
zinciri de C$lenir.
yolu olarak, her insan genomu birbiriyle tiimiiyle aym
2. DNA sannahna ait zincirlerin ttimii RNA'mn
genlerden olU$11lU$ iki ayn kromozom dizisi ile temsil
transkripsiyonunda oldugu gibi kiii;iik pari;alar
edilmektedir. Boylece mutasyonlara ragmen, kromozorn
halinde degil boydan boya e$lenir.
<;iftinden birindeki i$levsel gen hemen her zaman <;ocuga
3. DNA'nm C$lenmesi i<;in ana enzimler, DNA polime-
aktanlabilir.
raz ad1 verilen RNA polimeraza benzeyen c;oklu
bir enzim kompleksidir. DNA polimeraz, DNA
kahp zincirine baglamr ve onun uzunlugu boyunca
KROMOZOMLAR VE E~LENMELERi
hareket ecler. Bir diger enzim, DNA ligaz, yiiksek C:::ekirdekleki DNA sarmalmm her biri kromozomlarda
enerjili fosfat baglannm enerjisini kullanarak paketlenmi$tir. !nsan hiicresi 23 <;ift halinde diizenlenmi$
koffi$U DNA niikleotidlerin birbirleri ile baglan- 46 kromozom ic;erir. Her c;iftte bulunan iki kromozom-
malanm saglar. daki genlerin c;ogu tamamen veya neredeyse tamamen
38
BOLOM 3 Protein Sentezi, Hucre l~levi ve Hucre <;ogalmasmm Genetik Kontrolu

birbirinin e~idir. Bu nedenle, genellikle farkh genlerin de protein yap1smdaki mikrott\btillerin polimerizasyonu ile
c;iftler halinde bulundugu ifade edilir. Ancak bu nadiren saglamr. Ayn1 zamanda hucrenin her i.ki ucunda her bir
ge<;erh degildir. sentriyol <;iftinden uzaga dogru 1$msal olarak buyuyen
Kromozomda DNA'nm yams1ra buyuk miktarda mikrotubuller dikenli bir y1ld1z gibi olan aster'i olu~tu-
protein de bulunmaktad1r; bunlar c;ogunlukla elektropo- rurlar. Asterin dikensi c;:1kmularmclan baz1s1 c;ekirdek
zitif yuklti kuc;uk molektiller olan histonlardan olu$urlar. zarm1 delerek mitoz sirasmda iki kromatid c;:iftinin aynl-
Histonlar c;ok say1da makara $ekline benzer ufak, kti<;tik masmda rol oynarlar. iki yeni sentriyol c;ifti arasmda
c;ekirdekler halinde duzenlenmi~tir. Her DNA sannahmn uzanan mikrottibtil kompleksine ig denir. iki c;ift sentri-
kuc;uk bolumleri s1rayla birbiri ardma gelen bu cisimlerin yol ve tum rnikrottibiil ktimesine birlikte mitotik aygit ad1
verilir.
etrafma sanlm1~ur.
Daha once belirtildigi gibi, histon cisimleri DNA akti- Profaz. Profaz olarak adlandmlan mitozun ilk a$amas1
vitesinin dtizenlenmesinde onemli rol oynarlar. ~tinkti ~ekil 3•l4A, B ve Cde gorulmektedir. ig olu~urken,
DNA s1k1ca paketlenm~ $ekilde kald1gi siirece RNA interfazda gev$ekc;:e ktvnlmt$ zincirlerden meydana gelen
olu~umu veya yeni DNA e$lenmesi ic;in bir kahp olarak c;ekirdekteki kromozomlar yogunla~arak iyice belirginle-
~lev yapamaz. Dahas1, baz1 dtizenleyici proteinlerin $CD kromozomlan olu~tururlar.
DNA'mn histon paketlenmesini vozdi.igu ve RNA olu~umu
ic;in her seferinde ktic;uk boltimleri ac;_:1ga c;1kartug1 Prometafaz. Bu a$amada (bkz. ~ekil 3-14D) asterin
gosterilmi~tir. buyuyen mikrotubtil dikenleri c;:ekirdek k1hfm1 parc;alar.
Histon olmayan c;ok sa)'lda protein de kromozomlann E$ zamanlt olarak asterclen c;1kan c;ok say1da mikrotiibi.il
as1l bile$enleri arasmda yer almaktadir. Bunlar hem kro- hala birbirlerine bagh olan ~lenm~ kromatidlerin sent-
romerlerine cutunur. Daha sonra ttibtiller her kromatid
mozomlann yap1sal proteinleri olarak ve hem de genetik
c;iftinin bir ranesini hucrenin bir kutbuna dogru c;ekerken
dtizenleyici mekanizmalarla baglanuh ~ekilde, aktivacor,
digeri de kar$1 yondeki kutba dogru c;ekilir.
inhibitor ve enzim olarak i$lev yapmaktad1rlar.
Kromozomlann e$lenmesi DNA sarmallanmn e$len- Metafaz. Metafaz srrasmda (bkz. ~ekil 3-l4E) mitotik
mesini izleyen birkac; dakika i<;inde tiimuyle gerc;ekle~ir. ayg1tm iki asteri birbirinden uzakla$Unltr. Bunun nede-
Yeni DNA sarmallan gerekligi zaman yeni protein mole- ninin iki asterden c;1kan mikrotubtildeki clikensi c;:1kmt1-
ki.illerini toplarlar. Yeni olu$tnU$ iki kromozom sentromer lann mitotik igi olu$ltmnak ic;in ic; i<;e gec;tikleri yerde
ad1 verilen kromozomlann onasma yakm bir noktada birbirlerini itmele1i olduguna irlamlmaktadtr. Bi.\yuk bir
birbirlerine bagh $Ckilde kahrlar (mitoz zamamna kadar). olas1hkla kas proteini olan aktinden olusan kas1labilir
Bu C$1enmi$ ancak hala bagh olan kromozomlar kroma- ozellige sahip "molekul motorlan" ad1 verilen ki1<;i1k
tidler olarak adlandmhr. kas1c1 protein molekulle1inin dikensi c;:1kmt1lann ara-
smda yer alarak, kasta oldugu gibi adimlama mekaniz-
mas1 ile dikenleri birbiri boyunca Lers yonde kayd1rd1gma
HUCRE MiTOZU
inant.l1r. E~zamanlI olarak kromatidler kendilerine
Hucrenin iki yeni hucreye bokmmesi i~lemine mitoz cutunan mikroti.ibi.iller tarafmdan hucrenin tam merke-
denir. Bin,;ok hucrede her kromozom iki kromatid repli- zine c;ekilerek mitotik igin ekvator diizlemini olu$turacak
kasyonunu olu$tunnaya baslar ba~lamaz bu olay1 1 veya ~ekilde dizilirler.
2 saat i.c;inde ocomatik olarak mitoz takip eder.
Anafaz. l3u donemde (bkz. ~ekil 3-14 F) her kromozo-
Mitoz Ayg1t1: Sentriyollerin i~levi. Mitozun ilk olay- mun iki kromatidi semromerden c;ekilerek aynltr. 46 kro-
lanndan biri sitoplazmada gen;;ekle§ir; bu olay interfazm matid c;iftinin hepsi aynlarak 46 yavru kromoz.omdan
ikinci doneminde sentriyol ad1 verilen kii<;iik yaptlan n olusan iki ayn kume olu~turur. Boltinen hticre kar~1ltkh
ic;inde veya c;evresinde gerc;ekle~ir. ~ekil 3-l4'te gori.il- kutuplara dogru birbirinden aynlirken, ktimelerden bili
dugti gibi, iki sentriyol c;ifti c;ekirdegin bir kutbuna dogru bir mitotik astere dogru c;ekilirken digeri de diger astere
ve birbirine yakm $ekilde yerl~1ni~lerdir. Bu sentriyoller dogru c;ekilir.
DNA ve kromozomlara benzer §ekilde, genellikle DNA Telofaz. Telofazda (bkz. ~ekil 3-14G ve H) iki yavru
e~lenmesinden k1sa sure once intcrfaz s1rasmda ~lenirlcr. kromozom kumesi ti.lmll ile aynhru$tir. Daha sonra
Her sentriyol silindir ~eklinde duzenlenmi$ 9 paralel mitotik ayg1t kaybolur ve her kromozom ki1mesi etra-
ttibtiler yap1dan olu~an, yakla~1k 0,4 mikrometre uzunlu- fmda yeni bir c;ekirdek zan geli$ir. Bu zar sitoplazmada
gunda ve 0,15 mikrometre c;:apmda silindirik bir cisimdir. var olan endoplazmik retikulum pan;alanndan olu$Ur.
Her c;iftteki iki sentriyol birbirine dik a<;1 olu~turacak Hemen sonra hiicre iki c;ekirdegirl tam ortasmdan ikiye
~ekilde yerle~mi~tir. Her sentriyol c;_:ifti sentriy ol vevresin- aynhr. Bu aynlma, yeni geli~mekte olan hucrelerin bir-
deki maddelerle beraber sentrozom olarak isimlendirilir. le~me noktasmda aktin ve btiyuk olas1ltkla miyoz.iri'den
Mitozdan hemen once iki sentriyol <;ifti birbirinden (iskelet kasmm iki kas1c1 proteini) olu$an mikrofllament-
uzakla$maya ba~lar. Bu, kar$1hkh senuiyol <;iftleri ara- lerin bir kas1lma halkasmm olu;imas1 ile ger<;ekle$ir ve
smda buyuyen ve onlan iterek birbirinden uzakla~uran yeni geli$en hticreleri birbirinden uzakla~tmr..
39
Unite I Fizyolojiye Giri~: Hucre ve Gene/ Fizyoloji

HUCRE B0Y0MESi VE <;OGALMASININ


KONTROLO
Kan olu~umunu saglayan kemik iligi hucrelerinde,
derinin genninal tabakasmda ve bag1rsak epitelinde
oldugu gibi belirli hucrelerin s-Urekli olarak b-Uyudukle-
rini ve <;ogald1klarm1 biliyoruz. D-Uz kas hucreleri gibi
d iger baz1 hucreler ise uzun ytllar <;ogalma gostermeye-
bilirler. Noronlar ve <;ogu <;izgili kas hucreleri gibi az
say1daki h-Ucreler ki~inin tum ya$am1 boyuuca, fotal
ya~am ba~lang1cmdakj donem hari<;, <;ogalmazlar.
Belli dokularda baz1 tip hucrelerin yetersizligi, bu Kanser hucreleri
hucrelerin uygun say1ya ula~mcaya kadar hizla buyume-
lerine ve c;ogalmalanna neden olur. Omegin, baz1 gen<;
hayvanlarda cerrahi olarak karaciger kutlesinin sekizde Kanserli DNA
yedisi <;1kanlabilir. Geriye kalan sekizde bir karaciger 0
hilcreleri bily-Uyup bolilnerek karaciger kutlesinin hemen Q G......._ Telomeraz enzimi
hemen normale donmesini saglarlar. Sinir ve kas hilcre- ~ekil 3-15. Telomerler ve telomeraz ile hOcre bolOnmesinin kontro-
leri gibi yuksek derecede fark11la~m1~ hucreler dt?mda 10. HOcrelerin kromozomlan telomer ile kaplanm1~t1r. Telomerler, te-
lomeraz aktivitesi olmad1ginda her hOcre bolOnmesinde k1sallr ve bu
bir<;ok bez hilcresinde, kemik iliginin c;ogu hilcresinde,
k,salma hOcre bolOnmesi durana kadar sorer. Bu nedenle, vocudun
deri alu clokusu, bag1rsak epitel hilcrelerinin c;ogunda hOcrelerinin ~ogu sonsuza kadar bolOnemezler. Kanser hOcrelerin-
aym durum goruliir. de telomeraz aktivitesi artar ve telomer boyu korunarak hOcrelerin
Vilcutta bulunan farkli tipteki h-Ucrelerin ya~am boyu kontrolsOz bir ~eldlde bolOnmesi devam eder.
uygun saytda bulunmalanm saglayan mekanizma ile ilgili
tedrici olarak haberle~me ozeltklerini kay1p eder ve her
olarak c;ok az bilgiye sahibiz. Bununla birlikte, ara$tinnalar
bilyumeyi kontrol eden en az ti<; yol oldugunu gostermek- h-Ucre boltinmesinden sonra u<; k1srmlan kopar. Boylece,
telomerler genlerin sabit kalmas1mn saglanmasma yar-
tedir. Birincisi, bilyume siklikla vucudun diger kisnnlann-
d1mc1 olan tek kullarumlik kromozom tamponlan olarak
dan gelen biiyiime f aluorleri ile kontrol edilmektedir. Bu
maddelerin baz1lan kan yolu ile vucudu dola~akta, baz1- dil~ilnillmelidir. Tekrarlayan hticre bolilnmeleri s1rasmda
telomerler gi.derek rokelilir. ·
lan ise kom~-u dokulardan gelmektedir. Ornegin, pankreas
gibi baz1 bezlerin epitel hilcreleri bezin alunda bulunan Her h-Ucrenin bolilnmesi esnasmda bir ki~inin hilcre
telomerlerinin ur;lanndan ortalama olarak 30 ile 200 adet
bag dokusundan kaynaklanan bir biiyiime faktoril olmadt-
gmda bilyuyemezler. ikinci olarak, normal hilcrelerin c;ogu baz r;iftin kay1p olur. insan kan hilcrelerincleki telomerle-
rin uzunlugu, dogum esnasmda mevcut olan 8000 baz
buyume alammn d1~ma c;iktiklannda bilyumeleri durmak-
tadir. Bu durum doku killturlerinde buy-Uyen hilcrelerde <;iftten ya~hhga ula$ilcligmda 1500 baz .-;:ifti degerine geriler.
de gorulmektedir; ktilturdeki hucreler katI bir cisimle Sonunda telomerler kritik bir uzunluga kadar k1salcl1kla-
nncla kromozomlarda bozulma ba~lar ve hilcre oliir. Bu
temas edinceye kadar bilyurler, daha sonra buyume dur-
maktadir. U<;ilncil olarak, killtilr ortammda bilyuyen hilc- telomerlerin k1salmas1 olayinm ya~lanma ile birlikte olu~n
reler kendilerine ait salgilann kulrur ortammda c;ok kii<;ilk fizyolojik clegi~ikliklerden bir kismmto onemli bir nedeni
oldugu unutulmamahdir. Telomer tahribat1 baz1 hastahk-
miktarlarda bile olsa birikmelerine izin verilmesi halinde
larm sonucu olarak da ortaya <;tkabilir. Ozellikle oksidatif
bilyumelerini clurdururlar. Bu mekanizma da bilyumenin
stres ve inflamasyonla ili~kili hastahklarda olur.
negatif geribilclirim ile kontrolil i<;in bir yol saglar.
Hayat boyu yenilenmesi gereken kemik iliginin ve
Telomerler Kromozomlarm Par~alanmas,m Engel- cildin kok hiicreleri gibi baz1 hucrelerde veya overlercle
ler. Telomer, biri kromatidin her bir ucunda bulunan ya da testislerdeki germ hticrelerinde telomeraz enzimi
tekrarlaym nlikleotid dizilerinin bir bolgesidir (~ekil telomerlerin uc;lanna bazlar ekler; bu sayede hilcrelerin
3-15). Telomerler hilcre bolunmesi s1rasmda kromozom- r;ok daha fazla nesilleri ilretilebilir. Vucudun birc;ok huc-
larm bozulmasm1 onleyen koruyucu k1hf olarak gorev resinde telomeraz aktivitesi ashnda i;:ok du~uktilr. Ancak,
ahr. Hucre bolilnmesi s1rasmda kopyalamayi ba~lacan bjrkar; nesilden soma yeru nesil hticreler hatali kromo-
DNA parr;asma k1sa bir "ba~lauc1" RNA parr;as1 yapJ.$tr. zomlan kahtun yoluyla ahrlar ve ya~h olurlar ve boliln-
Bununla beraber, ba~lat1c1 RNA DNA sarmalmm en ucuna meleridurur. Bu telomer k1salma olay1, hilcre <;ogalmasmm
yapJ.$macligmdan DNA'nm kiir;uk bir kismmda kopya- dtizenlenmesinde ve gen sabitliginin korunmasmda
lama olu$maz. Her hilcre bolilnmesi ile, kopyalanan DNA onemlidir. Kanser h:Ucrelerinde telomeraz aktivitesi
telomer bolgesinde ilave nukleotidlerini yitirir. Telomerler anorrnal olarak aktifle~ir ve telomer uzunlugu sabit
tarafmdan korunan ntikleotid dizilimleri sayesinde kro- kalarak devamhhk gosterir. Boylece hucrelerin kontrol
mozomlann w;lanna yakm olan genlerin parc;alanmas1 edilemeyen, tekrar tekrar bolunmesi ortaya .-;:1kar (~eldl
engellenmi~ olur. Telomerler bulunmazsa, genomlar 3-15) . Baz1 bilim adamlan telomerlerin k1salmaslil.lil
40
BOLOM 3 Protein Sentezi, Hucre i~levi ve Hucre <;:ogalmasmm Genetik Kontrolu

bizleri kanserden ve diger proliferatif hastahklardan $eklinde di.izenlenen somitler c;:evre dokulardan gelen
korudugunu one siirmektedirler. uyanlar sonucunda vucudun gerekli ti1m organlanmn
yapmuna neden olur.
Hucre Boyutunun Duzenlenmesi. Hiicrenin bi.iyiikli.i-
Ba~ka bir uyanlma olay1 da goz keseciklerinin geli~imi
gilnii ti.imilyle sekirdek ic;:incleki i~levsel DNA miktan
sm1smda gi:iriiliir. Gi:iz kesecikleri geli$me strasmda b~a
tayin etmektedir. Eger DNA e~lenmesi gerc;:ekle~mezse
ait ektodermle temas ettikleri zaman ektodermi lens plag1
hiicre belli bir btiyiikli.ige kadar biiyiir ve daha sonra bu
$eklinde kalmla$tmp i~e dogru katlayarak goztin lens
boyutlarda kahr. Bunun aksine, kimyasal madde olarak
tabakasmm olu$masma neden olur. Viicudun bir boliimii
ko1$iSin kullamld1gmda RNA'da kopyalama i~leminin
diger viicut boltimiinii etkiler, bu boliim de cliger ba~ka
devam etmesine ragmen mitotik ig olu$umunun onlenip
bOlilmleri etkiler ve embriyonun btiyiik bir bolumii boyle
mitozun engellenmesi miimkilndiir. Bu olayda c;:ekirdegin
uyanlmalar sonucu geli~ir.
normale gore c;:ok fazla miktarcla DNA ic;:ermekteclir ve
Boylece, hiicre farkhla$mas1 ile ilgili bilgilerimiz hala
orant1h olarak hiicre biiyi.imil$tiir. Bu hi.icre biiyiimesinin
belirsizlik ic;:indeyse de hiicre farkhla$masm1 kontrol
basitc;:e RNA ve hiicre proteinlelinin yap1mmdaki arn~a
eden bir<;:ok mekanizmanm var olabilecegirti biliyoruz.
baglt oldugu kabul edilmekteclir.

HUCRE FARKLILA$MASI APOPTOZ-PROGRAMLANMI~


HOCRE OLOMO
Hiicrenin biiyiimesi ve bolunmesinin ozgtil bir niteligi
hi.icre farhltla$mast'dir. Bunun anlarm, emb1iyoda farkh Vi.icudun 100 tlilyon hiicresi ileri derecede organize
vi.icut yap1lanmn ve organlanmn olu~mas1 s1rasmda ohnu$ bir toplulugun iiyeleridir. Bu organize toplulukta
izlenen hticre proliferasyonunda olclugu gibi, hiicrenin toplam hiicre say1s1 sadece hi.icre boliinmesinin kontrol
fiziksel ve fonksiyonel ozelliklerinin degi~mesidir. edilmesi ile degil, fakat hiicre oliim btzmm kontrol edil-
A~ag1da tammlanan ozellikle ilginc;: bir deney bu olaylann roesiyle de diizenlenir. Hiicrelere daha fazla gereksinim
ac;:1klanmasma yardunc1 olacaknr. olmad1gmda veya bu hi.icreler organizmayi tehdit eder
Kurbaga yumurta hi.icresinin c;:ekirdegi c;:1kanlarak ozellik kazand1klannda intihar :;;eklindeki programlanmi~
yerine kurbaga bag1rsak mukoza hiicresine ait c;:ekirdek hiicre oliimu veya apoptoz ger~ehle~ir: Bu olay hi.icrenin
cerrahi olarak yerle~tirildiginde sonuc;: s1khkla normal bir kiic;:iiliip yogunla:;;masma, hticre iskeletinin parc;:alanma-
kurbaganm olu$mas1d1T. Bu da iyi farkhla~m~ bir hilcre sma ve hticre yuzeyinin bozulmasma neden olan ozgul
olan bagirsak mukozas1 hticresinin bile kurbaga viicudu- p~ pe$e gelen proteolitik olaylar dizisini ic;:erir. Makrofaj
nun geli~mesi ic;:in gerekh olan btitun genetik bilgiyi ta~1- gibi kom$u fagositik hi.icreler bu bozulmu$ olan hiicre
d1gm1 gostermektedir. zanna baglanarak hticreyi sinclirirler.
Dolay1S1yla, farkltla$manrn genlerin kaybolmasmdan Programlanm~ oliimi.in aksine, akut hasar sonucunda
degil farkh gen promoterlerinin sec;:ici olarak basktlan- hi.icreler hticre zanmn biitiinliigi.iniin kaybma bagh
mas1 sonucunda olu~tugu ac;:1ktir. Gerc;:ekten de, elektron olarak genellikle ~er ve patlar. Bu olaya nekroz denir.
mikroskopik gi:irilmillelinden anla~1ld1gi gibi, histon Nekrotik hi.lcreler ic;:eriklerini bo~altarak kom~u hiicre-
cisimlerinin etrahm saran baz1 DNA sannal segmentleri lerde infla-masyona ve hasara yol ac;:abilirler. Ancak,
o kadar yogurtla~lf ki bunlar daha sonra RNA molekulle- apoptoz, ic;:eriklerinin s1zmasmdan once hUcrenin parc;:a-
lini olu$turmak iizere aynhp <;:oztilemezler. Bunun olu$ lanmas1 ve fagositozu ile sonuc;:lanan programlanm1~ bir
~ekli ile ilgili olarak on gorulen a~1klama $6yledir: Hiicre hi.icre oliimiidiir ve kom~ hiicreler genellikle saghkh
farkhla$masmm belli bir evresinde hiicre genomu diizen- olarak kahrlar.
leyici bir protein ilreterek, sec;:ilmi~ bir gmp geni bundan Proteaz ailesinin haspazlar ad1 verilen enzimlelinin
soma sonsuza kadar bask1 altmda tutmaktad1r. Boylece, aktive ohnas1 ile apoptoz ba$lar. Bu enzimler inaktif olan
baskilanm~ olan genler bir daha asla i$lev yapamazlar. pro-kaspazlar $eklinde hiicrede sentez ve depo edilirler.
Mekanizma dikkate almmakstzm, biitiin genlerin aktif Kaspazlann aktive olma mekanizmalan karma$1kur. Bir
durumda oldugu dii$iiniildi.igi1nde olgun insan hticrele- defa aktive olduklarmda enzimler boli.inerek diger pro-
rinin iiretilebilecegi protein potansiyelinin 30.000 veya kaspazlan aktive ederler. Aktivasyonun $elate tipinde
daha fazla olacag1 hesap edilirken, ger~ekte olgun insan tetiklenmesi hi.icre ic;:indeki proteinlerin hizla yik1lmasma
hiicrelerinin c;:ogunda en fazla 8000-10.000 kadar protein neden olur. Boylece, hiicre kendi kendini par~alar, hi.ic-
i.iretilmektedir. reden geri kalanlar kom~u fagositik hiicreler tarafmdan
Embriyolojik deneylerde embliyoda bulunan baz1 htzla sindirilir.
hiicrelerin ko~u hilcrelerin farkhla$masmt komrol Geli~me siirecindeki dokular yeniden duzenlenip
ettigi gori1hni.i$tiir. Ornegin, embriyonun p1imer organi- $ekillenirken ~ok biiyiik miktarda apoptoz gen;:ekle$ir.
zat6rii ad1 verilen p1imordiyal horda-mezoderm embriyo- Er~kin bir insanda bile bagirsak ve kemik iligi gibi doku-
nun kalan boliimlerinin etrafmcla geli$ecegi bir odak larda her saat milyarlarca hticre olmekte ve yeni olu~n
olu$lurmaktacltr. Bu prirnordiyal korda-mezoderm bir hiicreler bunlann yerini almaktacllf. Saglikh eri~kirtlerde
mezodermal ehsen $eklinde farkhla~1r ve segmentler programlanm1~ hiicre i:iliimU yeni hiicrelerin yapuru ile
41
Unite I Fizyo/ojiye Giri~: HOcre ve Gene/ Fizyo/oji

dengelenmi$tir. Aksi halde, vi.icut dokulan ya a~1 dere- gel~miyor? Bunun yamtl, her hiicrede mitozdan once
cede kilc;illecek ya da a~m derecede bUyiiyecektir. Son DNA kromozom zincirlerinin ~lenmesinin inamlmaz bi_r
zamanlarda yap1lan c;ah$malarda kanser ve oto-immUn titizlikle yap1lmas1, mitoz i$leminin yap1lmasma izin
hastahklarda oldugu gibi Alzheimer gibi norodejeneratif verihneden once anormal DNA zincirlerinin diizeltme
hastahklarda <la apoptoza ait anormalhl<lerin anahtar rol ~leminden gec;irilerek uygun olmayan bolgelerin kesil-
oynad1g1 one silri.ilmektedir. Kemoterapi i<;in ba$3nyla mesi ve lrnta diizeltme i$1emleri olmas1d1r. Bi.iti.in bu kah-
kullamlan baz1 ilac;lann kanser hiicrele1inde apoptozu tlmsal hi.icre onlemlerine kar$m yeni olu$an her birkac;
uyard1klan goz lenmektedir. milyon hucrede bir hucrenin c;ok az olastl1kla da olsa hala
onemli mutant ozellikler ta$1mas1 olas1hgi da vardir.
Boylece, mutasyon olaymm Li.imi.iyle $ansa bagh
KANSER
olarak gortildugonu, buna baglt olarak da c;ok say1daki
Kanser c;ogu zaman hi.icrenin bi.iyilmesi ve hiicre mito- kanser vakasmm tamamen $3nss1zhk sonucu olu$tugunu
zunu kontrol eden hi.icre genlerinin mutasyonu veya diger di.i$iinebiliriz. Bununla birlikte, insanda mutasyon olu$ma
baz1 anonna.l aktivasyonu sonucunda ortaya c;ikrnaktad1r. olas1hg1 belli baz1 kimyasal, fiziksel ve biyolojik faktor-
Hi.icre adhezyonu, bi.iyilme ve gormeyi kontrol eden lere maruz kald1gmda birkac; kat artmaktadrr. Bunlardan
<;~itli proteinlerin $Urelenmesini saglayan normal genler baztlan a$ag1da siralannn$tn:
proto-onkogenlerdir. Eger mutasyona ugrarlarsa ya da a$m 1. Bilindigi gibi X-~mlan, gama 1~mlan, radyoaktif
uyanhrlarsa proto-onkogenler anormal i~lev goren ve maddelerden yayilan partikiil radyasyonlan ve
kanser olu~turabilen onkogenlere doni.i$ebilirler. Yakla$1k hatta ultra-viyole 1$lgl gibi iyonize edici radyasyon
100 farkh onkogen ke$fedilmi$tir. bireyleri kansere yatkm hale getirmektedir. Bu
Ti.im hi.icrelerde aynca ozgi.il onkogenlerin aktivas- t$mlann etkisi altmda doku hi.icrelerinde olu$an
yonlanm baskilayan antionkogenler bulunmaktadu. iyonlar yi.iksek derece reaktif olduklanndan, DNA
Antionkogenlerin kaybolmas1 veya inaktive olmas1 sarmahm kopararak birc;ok mutasyonun olu$ma-
halinde onkogenlerin aktivitelerine izin verilmi~ olur. sma sebep olurlar.
Bunu da kanserin olu~mas1 izler. 2. Belli tipteki kimyasal maddelerin de mutasyon
Vi.icutta mutasyona ugrayan hi.icrelerin ancak c;ok yaratmaya bi.iytik bir egilimleri vard1r. (e$itli
ki.ic;i.ik bir bolumii kansere yo! ac;.ar. Bunun birc;ok nedeni anilin boya tiirevlerinin kansere neden olduklan
vardrr. Birincisi, mutasyona ugrayan hticrelerin c,;ogunun uzun si.ire once ke~fedilmi$tir. Bu maddelerin Ure-
ya$ama kabiliyeti normal hiicrelere gore daha azdu. Bu tildigi kirnya fabrikalannda c;ah~n i$<;ilerin korun-
yiizden basitc;.e 51Urler. 1kincisi, mutasyona ugrayan hiic- mamalan durumunda, kansere yakalanmaya kar$I
relerin c;ok azt kanseroz olacak kadar ya$3yabilir, ci.inki.i ozel bir yatkmhklan vardu. Mutasyona neden olan
mutasyon gosteren hiicrelerin bile pek c,;ogunda hala a~m kimyasal maddelere harsinojenler denir. Gunlimi.iz
bi.iyiimeyi onleyen nomrnl geribildirim kontrol mekaniz- toplumunda en biiyiik sayida kanserden oliimlere
mas1 bulunmaktadir. Dc;i.incusi.i, s1khkla kanser potansiyeli neden olan karsinojenler sigara dumanmda bulun-
ta~1yan hiicreler, bi.iyiiyiip kanser olu~turmadan once maktadir. Kanser oliimlerinin dortte biri bu karsi-
viicudun bag~ldik sistemi tarafmdan yok edilirler, Bu olay nojenlere bagh olarak g6ri.ilur.
~oyle gerc,;ekl~ir: Mutant hi.icrelerin c;ogu, degi$iklige 3. Fiziksel iritanlar da kansere neden olmaktad1r.
ugram~ genleri nedeniyle kendi hi.icre govdelerinde Bazt tip besin maddeleri ile sindirim sisteminin
anormal proteinler olu$tururlar. Bu anorrnal proteinler surekli olarak a$1rup ytpranmas1 kanser nedenidir.
vi.icudun bag1~1klik sistemini uyararak antikor yaprmma Dokuda olu$an harabiyet luzh bir mitotik <;ogalma
veya kanserli hi.icreye kar$t duyarhk kazanm1$ lenfositlerin ile tahrip olan hi.icrelerin yerine yeni hi.icreler
olu$masma neden olarak kanserli hi.icrenin yok edilmesini olu~turur. Mitoz ne kadar luzh olursa mutasyon
saglar. Bu gori\$ti destekleyen bir gerc;ek de, bobrek veya olu;;ma ;,ans1 o kadar artar.
kalp nakli yaptlan k~ilerde oldugu gibi bagt$tkhk sistemi 4. Birc;ok ailede kansere yakalanniaya kar~1 guc;li.i bir
baskilanm1$ ki$ilerde aldiklan immtinosupresif ila<;lann kalttsal egilim vardu. Bu olay belki de birc;ok
eikisi ile kanser geH$me olas1hgmm be$ kat ar~ bulu11- kanser tipinde, kanserin olu;,masmdan once bir
mas1dir. Dorduncilsii ise, kanserin olu$3bilmesi ir;in genel degil, iki veya daha c;ok mutasyona ihtiyac; goster-
olarak birr;ok farkh onkogenin ayru zamanda aktive olmas1 mesi gerc;.eginden kaynaklanmaktad1r. Kansere
gerekir. Omegin, boyle bir gen bir hucre dizisinde hizla ozellikle yatkmhg1 olan bu ailelerin kahtsal
c;ogalmayt harekete ge<;:irip uyanrken bununla C$Zamanh genomlannda bir veya daha fazla mutasyona
olarak ihtiyac; duyulan kan damarlanm geli~tirecek mutant ugram1$ gen bulunmaktadir. Bu yiizden boyle aile
gen ohnadigmdan kanser olu~mayacaktu. bireylerinde kanser bi.iyiimeye ba$1amadan once
Degi$iklige ugram1$ genlerin olu$masma neden olan r;ok daha az saytda ilave mutasyonlarm olmas1
nedir? lnsanda her ytl trilyonlarca yeni hi.icrenin olU$· kanseri ba$latmak i<;in yeterli olmaktadtr.
tugu goz oniinde tutularak bu soruyu degi$tirip $Oyle 5. Laboratuvar hayvanlarmda losemi dahil baz1
sormak daha dogru olacakur: Nic;in vticudumuzda mil- kanser tiplerinin olu~masma belli tipte virilslerin
yonlar ya da milyarlarca mutasyonlu kanseroz hiicre neden oldugu gosterilm~tir. Bunu iki yoldan
42
BOLOM 3 Protein Sentezi, HOcre l~levi ve HOcre <;ogalmasmm Genetik Kontrolu

ac;iklamak miimkiindiir: Birincisi, DNA virusleri- Kaynaklar


nin yer akhg1 durumda viriise ait DNA sarmah Alberts B, Johnson A, Lewis J, et al: Molecular Biology of the Cell, 6th
dogrudan kromozomlardan birine yerle$ir ve ed. New York: Garland Science, 2014.
kansere neden olan mutasyonu olu~turur. RNA Ameres SL, Zarnore PD Diversifying microRNA sequence and functi•
viriisleri soz konusu oldugunda, bu viriislerin on. Nat Rev Mol Cell Biol 14:475, 2013.
Armanios M: Telomeres and age-related disease: how telome-
baz1lan btinyelerinde DNA'mn RNA'dan kopya- re biology informs clinical paradigms. J Clin Invest 123:996,
lanrnasm1 saglayan ters transkriptaz adh enzimi 2013.
ta~irlar. Daha soma kopyalanan DNA kendini Bickmore WA, van Steensel B: Genome architecture: domain
hayvan hiicresinin genomuna yerle$tirerek kanser organization of interphase chromosomes. Cell 152: 1270,
olu~masma yol ac;ar. 2013
Cairns BR: The logic of chromatin architecture and remodelling at pro-
Kanser Hucresinin Yay1lmac1 Ozelligi. Normal hiicre moters. Nature 461: 193, 2009.
ile kanser hticresi arasmdaki ba~hca farkhhklar $Unlardu: Castel SE, Martienssen RA: RNA Interference in the nucleus: roles for
small RNAs In transcription, epigenetics and beyond. Nat Rev Genet
1. Kanser hi.icresi, hticrenin .normal biiyume smmna
14: 100, 2013.
uyum gostennez; bunun nedeni, bu hiicrelerin Clift D, Schuh M: Restarting life: fertilization and the transition from
tahminen normal hticrelerin bi.iytimesi ic;in gerekli meiosis to mitosis. Nat Rev Mol Cell Biol 14:549, 2013.
aym bi.iytime faktorlerine gereksinimlerinin Dawson MA, Kouzarides T, Huntly BJ: Targeting epigenetic readers in
olmamas1du. cancer. N Engl J Med 367:647, 2012.
Frazer KA, Murray SS, Schork NJ, Topol EJ: Human genetic variation
2. Normal hticrelere gore kanser hi.icreleri birbirle- and its contribution to complex traits. Nat Rev Genet 10:241, 2009.
rine c;ok daha az tutunurlar. Bu ytizden, bu hiicre- Fuda NJ, Ardehali MB, Lis JT: Defining mechanisms that regulate RNA
lerin dokular arasmda gezmeye egilimleri vard1r. polymerase II transcription in vivo. Nature 461:186, 2009.
Boylece, kan dola~1mma girerek biittin viicuda Hoeijmakers JH: DNA damage, aging. and cancer. N Engl J Med
dag1hrlar ve say1S1z yeni kanser odaklan 361: 1475, 2009.
Hotchkiss RS, Strasser A, McDunn JE, Swanson PE: Cell death. N Engl
olu~tururlar. J Med 361 :1570, 2009.
3. Baz1 kanserler aym zamanda aryiyogenik faktor!er Kim N, Jinks-Robertson 5: Transcription as a source of genome insta•
i.iretirler. Bunlar kanser ic;inde btiytiyen c;ok say1da bility. Nat Rev Genet 13:204, 2012.
damarlann olu$masma neden olarak kanserin Kong J, Lasko P: Translational control in cellular and developmental
biiytimesi ic;in ihtiyac; duyulan besin maddelerini processes. Nat Rev Genet 13:383, 2012.
M0ller-McNicoll M, Neugebauer KM: How cells get the message:
saglarlar. dynamic assembly and function of mRNA-protein complexes. Nat
Kanser Hucreleri Ni~in Oldi.iri.ir? Bu sorunun cevab1 Rev Genet 14:275, 2013.
Papamichos-Chronakis IVI, Peterson CL: Chromatin and the genome
genel olarak basittir. Besin maddeleri bakmundan kan- integrity network. Nat Rev Genet 14:62, 2013.
serli dokularla normal dokular arasmda bir rekabet Sayed D, Abdellatif M MicroRNAs in development and disease. Physi-
vardir. Kanser hiicrelerinin sm1rs1z olarak c;ogalmaya ol Rev 91:827, 2011.
devam etmeleri nedeniyle say1lan gunden gune katlana- Smith ZD, Meissner A: DNA methylation: roles in mammalian develop-
ment. Nat Rev Genet 14:204, 2013.
rak artar. Kanser hticreleri k1sa bir sure soma vi.icudun Zhu H, Belcher IVI, van der Harst P: Healthy aging and disease: role for
ya~msal bir boliimiiniin kullanmas1 ic;in haz1r bulunan telomere biology? Clin Sci (Lond) 120:427, 2011.
besinleri veya biittin vucuda ait olan besin maddelerini
kullanmak isterler. Bunun sonucunda normal ·ctokular
yava~ yava~ artan besinsizlik nedeniyle oliirler.

43
J,!

Zar Fizyolojisi,
Sinir ve Kas
4 HOcre Zarlanndan Maddelerin
Ta~inmas1
5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon
Potansiyelleri
6 iskelet Kasinin Kasilmas1
7 iskelet Kasmin Uyanlmas1: Sinir-Kas
lletimi ve Uyanlma-Kas1lma E~le~mesi
8 DOz Kasin Uyanlmas1 ve Kasllmas1
~'
BOLOM 4
1'. •
.'
~
t

Hiicre Zarlar1ndan Maddelerin Ta~1nmas1

~ekil 4-1 hilcrei(i ve hucred1~1 s1v1daki onemli elektrolitle- cleler proteinin ortasmdaki bo$luktan zann diger tarafma
rin ve diger onemli maddelerin yakla~Ik konsantrasyon- iletilir. Gerek kanal proteinleri ve gerekse ta$1yic1 prote-
lanru gostermektedir. Hi.icredt?1 s1vinm buyi.ik miktarda inler genellikle zardan gec;mesine izin verdikleri molektil
sodyum, fakat sadece kuc;uk miktarda potasyum ic,;erdi- veya iyonlann tiplerine bi.iyi.ik olc,;ude sec;ici gec;irgendir.
gine clikkat ediniz. Bunun tam nttl <la hilcreic;i SIVl ic,;in
dogrudur. Aym zamanda hi.icred1~1 s1v1 bi.iyi.ik miktarda "Difuzyon"a Kal}1 "Aktif Ta~1ma" Hucre zannda ta-
kloriir iyonu ic;erirken, hi.icreic,;i s1vi c;ck ki.ic;i.ik miktar- $1Illa, ya c;ift kath lipit labakadan direkt yolla, ya da pro-
da klori.ir iyonu ic;erir. Fakat hiicreic,;i s!Vlda fosfatlar ve teinler yolu ile olan iki temel olaydan biriyle gerc;ekle$ir:
proteinlerin konsantrasyonu hi.icred1$1 s1viya gore dikkat difuzyon veya aktif tel}1ma.
c,;ekici ~ekilde yi.iksektir. Bu farkhhklar hilcrenin ya~am1 Bu temel mekanizmalann c,;ok farkh ~ekilleri olma-
ic;in c;ok onemlidir. Bu boltirntin amac1 hi.icre zanndaki sma kar$m diftizyon madde molekullerinin ya zardaki
ta$una mekanizmalanndan kaynaklanan bu farkm nasil moleki.iller aras1 bo$luklardan ya da ta$1)'1Cl bir proteine
gerc,;ekle$tigini ac,;1klamaktrr. baglanarak rastgele moleki.il hareketiyle gec;i~i demektir.
Difuzyonu saglayan enerji, maddelerin normal kinetik
hareketinin enerjisidir.
HUCRE ZARINDAKI (:iFT KANATLI LiPiT
Tersine aktif ta$1ma iyon ve veya diger maddelerin ta-
TABAKADA H0CRE ZARI TA$1YICI ~1yict bir proteinle birle$erek zan gec;mesiclir. Ancak bu~-
PROTEiNLERi BULUNUR lem bir enerji farki yontine zit yonde gen;ekl~ir. Ornegin
VUcuttaki her hucrenin di~ yuzeyini orten zann yap1si dti~ilk konsantrasyon ortammclan yilksek konsantrasyon
Bolilm 2'de taru~1ld1 ve ~ekil 2-3 ve 4-2'de gosterildi. Bu ortamma dogru ta$tmada, hareket ic;in kinetik enerjinin
zar hemen hemen ltimti ile c;Ht katmanli bir lipit tabahasi- yam sira ek bir enerji kaynagma da gereksinim cluyulur.
dtr. Fakat bu tabakada c;ogunlugu zann tum katmanlanm ~imdi bu iki ~lemin temel fizigini ve fiziksel kimyasm1
gec,;erek delecek $ekilde bulunan c,;ok sayicla protein mo- claha ayrmtilt ac;1klayalim.
lekulleri bulunur.
~ift katmanh hpit tabakas1 hilcrech~1 ve hucreic;i s1vi
ile kan~maz. Bundan dolayi c,;ift kalh lipit tabakas1 hilcre- DiF0ZYON
d1~1 ve hi.icreic,;i SIVl kompartmanlan arasmcla su molekul-
leri ve sucla eriyen macldelerin hareketine kar~t bir engel Vticut slVllarmdaki tum molektil ve iyonlar su ve suda
olu~turur. Bununla birlikte ~ekil 4-2'nin en soh.mda okla c;ozi1nmil$ maddeler de dahil silrekli hareket halindedir.
gosterildigi gibi birkac; madde yaptlan geregi clifilzyonla Her parc;ac1k kendine ozgu bir yol c;izerek hareket eder.
dogrudan bu lipit tabakaya girebilir. Bu pan;ac1klam1 hareketine fizikc;iler "1s1" adtm verirler
Zardaki protein molekulleri maddeleri ta~iyabilmek daha yilksek s1cakhkta daha bi.iyi.ik hareket ve hareket
ic;in tamamen farkh ozelliklere sahiptirler. Molekill yapt- mullak s1.fir s1caklig1 haric; hic;bir ko~ul alunda durmaz.
lan ile c;ift kaLh lipit tabakanm stirekliligini bozarlar ve Hareket halinde olan A molelct.ilil duran B molekillilne
bu yi.izden hucre zannda alternatif bir yo! olU$LUrurlar. yakla~ug1 zaman A molektililnun elektrostatik ve diger
Bundan dolayi bu zan delen proteinlerin c;ogu ta~1y1a kuvvetleri B molelct.ilune <;arpugmda itici A molekuli.in-
protein olarak i$lev gorebilir. Farkli proteinler farkli i$lev deki hareket enerjisinin bir k1sm1m B moleki.ili.ine aktaru.
goriirler. Baz1lan molekill boyunca uzanan su kanahdu- Sonuc; olarak B molekillti harekeL ic;in kinetik enerji ka-
lar ve bu kanallar belli iyon veya molektillerin yam srra zarurken buna kar~1ltk A moleki.ili.i ki.netik enerjisinin bir
suyun serbest hareketine izin verir. Bunlara kanal pro- k1Sm1m kaybederek A molekiilil yava~lar ve hareket ener-
teinleri denir. Ta~1y1c1 protein olarak adlandinlan diger jisi azahr. ~ekil 4-3'de gosterildigi gibi eriyikteki bir tek
proteinler, ta~macak molekilller ve iyonlara baglamrlar, molekul diger molekilller arasmda once bir yoncle sonra
protein moleki.\llerirtde olan ~kil degi~iklikleri ile mad- cliger yonde daha soma ba$ka bir yonde sH;rar ve boylece
47
Onite II Zar Flzyolojisi, Sinir ve Kas

HUCREDl$1 HUCREi9i
SIVI SIVI

Na+ -------------·· 142 mEq/L --- ·-·-· 10 mEq/L


K• ------··-·--·---- 4 mEq/L -·--·- --·· 140 mEq/L
Ca++ ----------·-·- 2,4 mEq/L -· ----- 0,0001 mEq/L
Mg++ --------------1,2 mEq/L ··· ··--- 58 mEq/L
Cl-----·-··-------- 103 mEq/L -- -·--· 4 mEq/L
HCO3 ----------- 28 mEq/L --·- ----- 10 mEq/L
Fosfatlar -------- 4 mEq/L •·-·-- -----75 mEq/L
SO4 -----·-··---·- 1 mEq/L ------ ---·-2 mEq/ L
Glikoz------------ 90 mg/di ·····- ----- 0 ila 20 mg/di
Amino asitler --· 30 mg/di -----· •···· 200 mg/di ?
~ekil 4-3. Bir saniyenin binde birl s0resince bir s1v1molek0I0n difuz-
yonu.
Kolesterol }
Fosfolipidler 0,5 g/dl--------t ---· 2 ila 95 g/dl

l_
Notral yag

PO2 --···---------- 35 mm Hg ___ 20 mm Hg ? veya iyonlann, zardaki delilderden veya zardaki 111olekul-
PCO2 ------··-·-·· 46 mm Hg --- ---· 50 mm Hg ?
pH----------------- 7,4 --·----···-- --- 7,0 ler aras1 bo~luklardan, ta~1yic1 proteine baglanmaks1zm
Proteinler---------rs9:~~iL)_____ ---· ;:a9:~q/L) kinetik hareketlerle zan ger;:mesidir. Difuzyon hm mev-
cut madcle miktan, kinetik hareketin h1z1 ve zarda iyon
ve molekiillerin hareket edebilecekleri arahklann sayis1
ve biiytikltigi.i tarafmdan behrlenir.
~ekil 4-1. H0cred1~1 ve h0creii;i s1v1lann kimyasal bile~imi. Soru i~areti
ile gosterilenlerin h0crei<;indeki degerleri tam olarak blllnmiyor. Kirm121 Kolayla$tmlm1$ difilzyon ta~1y1c1 bir proteinle etkile-
<;izgi h0cre zanni gostermektedir. $irni gerektirir. Ta$1y1c1 protein, molekiillere veya iyon-
lara kimyasal olarak baglanarak zan ger;:melerine yardnn
eder ve bu ~ekilde zardan gei;melerini saglar.
Kanai Ta§1y1c1_proteinler ~eltil 4-2'nin sol tarafmda gortildiigi.i gibi basit difuz-
proteini
yon hilcre zannda iki yo] izleyerek gerr;:ekl~ir: (1) difu-
ze olacak maddc, lipitte eriyorsa lipit tabakasmdaki r;:ok
kii<;ilk arahklar boyunca ger;:er, (2) hiicre zanm ti.im kaL-
~ manlanm delerek gec;en bttyuk ta~1y1c1 proteinlerin i<;in-
deki su kanallan ile olur.
'--v-----' c;ift Kath Lipit Tabakadan Lipitte Eriyen Maddele-
Basit Kolayla§tinlm1§
difOzyon difOzyon rin Difiizyonu. Bir maddenin ~ift kath lipit tabakadaki
Difiizyon Aktif ta91ma hareket luzuu behrleyen en onemli faktorlerden birisi o
~ekil 4-2. H0cre zanndan ta~inma yollan ve ta~1nmanin temel meka- maddenin lipitteki eriyebilirligidir. Ornegin oksijen, kar-
nizmalan. bondioksit, azot ve alkollerin lipitteki i;ozilniirliikleri
yuksektir. Boylece biitiln bu maddeler ~ift kath lipit ta-
bakada dogrudan ~bzilnilrler ve sudaki eriyiklerinde ol-
dugu gibi difuzyona ugrarlar. Bu maddelerin her birinin
sani.yede binlerce rastlant1sal s1c;ramalar yapar. Molektil- zardan difiizyon hm onun lipitte eriyebilirligi ile dogru-
lerin s1vilar veya gazlardan digerine bu silrekli hareketine dan oranuhdrr. Ozellikle btiyuk miktarda oksijen bu yol-
difiizyon denir. la ta~mabilir; bu nedenle, hilcre zan yokmu~ gibi oksijen
lyonlar biltun bir molekill gibi diftizyona ugrarlar hiicrenin i<;ine iletilir.
hatta siispansiyon halinde kolloid partikiiller de benzer
~ekilde difuzyon yaparlar, fakat kolloid partikiiller bu- Protein Kanallan ile Suyun ve Lipitte Erimeyen
yukliiklerinden dolayi moleki.il hahndeki maddelere gore Maddelerin Difiizyonu. Su, zar lipitlerinde hemen hi~
oldukc;a yava~ difuzyona ugrar. erimedigi halde, zardan ozellikle protein kanallan arac1h-
gi ile rahat.hkla gei;er. Vucudun hi.\cre zarlannm ~ogunda
HUCRE ZARINDAN DiF0ZYON bulunan ahuapol'inler adi verilen protein "porlan'', zar-
dan suyun h1zh gec;~ine se~ici ol.arak izin verirler. Aku-
Hlicre zanndan difuzyon; basit ve kolay la~ttnlm1~ difuz- apo1inler ileri derecede ozelle~mi~lerdir ve memelilerin
yon diye iki alt gruba aynl1r. Basit difuzyon, moleki.ille1in c;e~itli hiicrelerinde en az 13 farkh tipte akuaporin vardtr.
48
BOLUM 4 Hucre Zarlanndan Maddelerin Ta~mmas1

(:ogu hi.icre zanndan su moleki.illerinin difuzyonunun


Por halkas1
hm ~a$11"t1c1dJT. 6megin, alyuvar zannda her yonde sani-
yede difuze olan suyun toplam miktan alyuvar hacminin
yakla$tk 100 kaudtr.
Lipitte erimeyen diger molekuller eger yeteri kaclar
ki.ic;i.ikseler ve suda eriyebiliyorlarsa, su moleki.illeri gibi
protein por kanallanndan gec;ebilirler. Bununla beraber,
moleki.illerin btiyukli.igti armkc;a ge<;i$1eri hizla azahr.
6rnegin i.ire moleki.illerinin c;ap1, su molekiillerine gore
sadece %20 daha btiyuktur, buna kar$1hk i.irenin hi.icre
zarmdan hi.icre zan porlanndan gec;i$i suya gore yak1a$tk
1000 kat daha azdrr. Yine de su gec;i.$inin $a$1rt1c1 hm ha-
trrlamrsa, tire geGi$inin bu miktan bile dakikalar ic;inde
hucre zanndan urenin htzh gec;mesini saglar.

PROTEiN PORLARI VE KANALLARINDAN


DiF0ZYON-SE<;ici GE<;iRGENLiK VE
KANALLARIN "KAPILARI"
Protein porlannm ve kanallannm bilgisayarla yapil~
tic; boyutlu yeniden yaptlandmlmas1 hi.icre~1 siv1dan
hi.icrei<;i s1viya uzanan tlip ~eklindeki kanallann varhgm1 ~ekil 4-4. Bir potasyum kanahnin yapIs1. Kanahn zan kateden iki sar-
mallar1nin her biri dort alt birimden olu~mal<tad1r (sadece iki tanesi
gostermektedir. Bundan dolayi maddeler basil difuzyon gorulmektedir}. Dar se~ici flltre, por halkalan ve se~ici filtrenin duvar-
ile zann bir tarafmdan diger tarafrna uzanan bu porlar ve lanni do~eyen karbonil oksijenden olu~ur, boylece dehidrate potasyum
kanallar boyunca dogrudan difoze olabilirler. iyonlann1gec;lci olarak baglayan bolgeler olu}turur. Potasyum iyonlan
Porlar integral hiicre zan proteinlerinden o1U$ffiU$tur ile karbonil oksijenlerin etkile~imi potasyum iyonuna bagli su moleku-
lerinin b1rak1lmas1na ve boylece dehidrate potasyum iyonlannin gec;-
ve zarda ac;1k tlipler olu$turan bu porlar daima a<;1kt1r. mesine neden olur.
Bttnunla birlikte, porlann c;aplan ve onlarm elektriksel
yukleri onlara sec;icilik saglar; bu da sadece baz1 mole-
ki.illerin porlardan gec;rnesine izin verir. 6ruegin alm- Potasyum lwnallan, sodyum iyonlannm gec;i$ hizla-
aporinler veya su kanallan hi.icre zanndan suyun hizla nna gore 1000 kaL daha bi.iyi.ik bir h1zla potasyum iyon-
gec;mesine izin verir digerlerini gec;innez. Akuaporinle- lannm zardan gec;mesine izin verirler. Bununla birlikte
rin en az 13 farkh tipi insanlann degi$ik hi.icrelerinde bu yuksek ser,;icilik, sodyum iyonlanna gore potasyum
bulunmu~tur. Akuaporinlerin su molekullerinin zardan iyonlannm molekul c;apmm hafifr,;e daha btiytik olmas1
tek s1ra halinde gec;mesine izin verecek kadar dar por- ile tlimtiyle izah edilemez. Bu dikkal <;ekici iyon sec;ici-
lardu. Porlar herhangi bir hidrate iyonun gec;mesine izin liginin mekanizmas1 nedir? Bu soru k1smen bakterilerin
vermeyecek kadar c;ok dardir. Boltim 30 ve 76'da tart1$1l- potasyum kanallannrn yap1smm x-1$llll kristallograft ile
d1g1 gibi hi.icre zanndaki baz1 akuaporinlerin (ornegin belirlenmesi ile yamtland1. Potasyum kanallan merke-
akuaporin-2) yogunlugu statik degildir ve farkh fizyolo- zi bir por etrafmcla don ozde$ protein alt i.initesinden
jik ko~ullarda deg4,ir. olu$an tetramerih bir yapiya sahiptirler (~ekil 4-4). Ka-
Protein kanallan iki onemli ozellikle ayirt edilirler: nai porunun tepesinde dar bir se{:ici filtre ~eklinde olan
1. Genellikle belirli maddelere kar$1 se~ici gq:irgendirler por halhalan mevcuttur. Karbonil oksijenler sec;ici filtre
ve 2. Kanallann c;ogu elektriksel sinyaller (voltaj kapili yuzeyini kaplarlar. Hidrate potasyum iyonlan sec;ici filt-
kanallar) veya kanal proteinle1ine baglanan (ligand kap1- reye girdikleri zaman karbonil oksijenler ile etkile~in1e
li kanallar) kimyasallarla duzenlenen kap1lar tarafmdan girer ve baglt bulunan su molektillerinin c;ogunu btra-
a<;thr veya kapamrlar. karak kanaldan dehidrate potasyum iyonlannm gec;me-
sine izin verir. Ancak, karbonil oksijenler daha ktic;i.ik
Protein Kanallarmm Se~ici Ge~irgenligi. Protein ka- olan sodyum iyonlan ile yakm temas kurmayacak kadar
nallarm c;ogu bir veya daha fazla say1daki ozgi.il iyonlann birbirinden ayn olduklan ic;in, sodyum iyonlannm bu
veya moleki.illerin ta~mmas1 ic;in olduk<;a yHksek di.izey- nedenle pordan gec;meleri se<;ici filtre arac1hg1yla etkin
de ser,;icidir. Bu sec;icilik, kanalm c;ap1, $ek1i ve elektriksel bir ~ekilde engellenir.
yuklerinin yap1S1 ve kanalm i<; yuzeyi boyunca bulunan (e$itli iyon kanallannm farkh sec;ici filtrelerinin, bu
kimyasal baglanmn dogas1 gibi kanal yaptSmrn ozellikle- kana1lann katyonlara veya anyonlara veya ba21 iyonla-
rinin sonucudur. ra (ornegin, sodyum (Na•), potasyum (K•) ve kalsiyum
49
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

01~ taraf Kap,


kapah
Na•
I
/INa• kap1lann aniden ac;1lmasma ve <;ok biiyiik miktar-
-- > -~ {
\
Kap1 a~•k da sodyum iyonunun sodyum porlanndan ir;eriye
akmasma izin verir. Bu silrer;, sinirlerde sinyallerin
\
I
I dogu$undan sorumlu olan aksiyon potansiyelinin
I -
~ ~- \,,'- meydana gelmesinin temel mekanizmastdir. ~eldl
i~taraf 4-5'in alt ki.smmdaki potasyum kaptlan potasyum
t kanallannm hticrei<;indeki uc1.1ndad1r ve hucre za-
nmn i<; taraft pozitif yuklu hale geldigi zaman ac;1-
~ lir. Bolilm 5'de <;ok daha aynnt1li tart1$1ld1g1 gibi,
D•i taraf ,_
I bu kaptlann ar;ilmast aksiyon potansiyelinin son-
,I
lanmasmdan k1smen sorumludur.
I
\ 2. Kimyasal (ligand) kap1. Baz1 protein kanah kap1-
\
j ,I lan, bir kimyasal maddenin (bir ligand) proteine
,,
i~ taraf
- ",
Kap1
kapah
1
K+
: Kap, a~•k
I
K+
baglanmas1yla ac;1hr. Bu baglanrna protein moleku-
lunde kap1y1 a<;an veya kapatan bir konformasyo-
nel degi$iklige veya ki.myasal baglanmada bir de-
~ekil 4-5. Sodyum ve potasyum iyonlannin protein kanallanndan ta- gi$iklige sebep olur. Kimyasal kap1lann en onemli
~•nmas1. Aynca," kap1 lan"a~1p kapayan protein molekullerindeki bi~im- orneklerinden birisi asetilkolinin aseti1holin kana•
sel degi~iklikler (konformasyonal degi~iklikler) de gosterilmi~tir. 1.ma. ol.an ethisidi r. Asetilkolin kanalm kap1Sm1 ar;ar,
boylece negatif yuklti olan 0,65 nanometre c;apmda
bir por ar;1lm1~ olur, bu <;aptan daha kur;uk olan
(Ca++)) olan sec;iciligini belirleyerek, kanallardan ge<;i$i tum yuksuz molekullerin veya pozitif iyonlarm
saglad1gma inamlmaktadir. rahatltlda kanaldan ger;mesine izin verir. Bu kap1,
Protein kanallanrun en onemlilerinden birisi 0 ,3-0,5 sinyalin bir sinir hticresinden bir diger sinir hticre-
nanometre c;apmda olan sodyu.m hanalland1r; fakat daha sine (Boli.im 46'de gortildtigil gibi) ve kas kas1lmas1
onemlisi ~ekil 4-5'un Ust k1snunda eksi i$areti He goste- i<;in sinir hticresinden kas hilcrelerine (Boltim 7'de
rildigi gibi, bu kanallann i<; yuzlerinin {:Ok kuvvetli negatif goruldtigil gibi) sinyallerin iletilmesinde son dere-
yiihlii. amino asitlerle d6$emnesidir. Bu kuvvetli negatif ce onemlidir.
ytikler, gerc;ekte sodyum iyonlanm onlan hidrate eden
su molektillerinden c;ekip uzakla$t1rarak bu kanallann Kanai Kap1larmin A~•k-Durumu ile Kapah-Durumu-
i<;erisine kii<;tik dehidrate sodyum iyonlanm c;ekebilirler. nun Kar~lla~tirilmas,. ~ekil 4-6A <;ogu voltaj kap1h ka-
Sodyum iyonlan bir kez kanal i<;ine girdikten sonra bili- nallarm ozellikle ilginr; bir niteligini gostermektedir. Bu
nen difiizyon yasalanna uygun herhangi bir yonde difu- $ekil zarda yakla$1k 25 milivoltluk potansiyel fark1 oldugu
ze olurlar. Yani sodyum kanah sodyum iyonlannm ge<;i$i zaman bir tek sodyum kanahndan gec;en elektriksel akmu
i<;i n oz gill olarak se<;icidir. gostermektedir. Kanalm ak1m1 "ya hep ya hi<;" kuralma
gore ilettigine dikkat ediniz. Bu demektir ki kanahn kap1-
Protein Kanallarm Kapilan. Protein kanallanmn kap1- s1 aniden ar;1l1r ve sonra birden kapamr. Her ar,:ik durum
lan, kanallann iyon ge<;irgenliginin kontroltinti saglar. Bu milisaniyenin kesirlerinden birka<; milisaniyeye kadar sti-
mekanizma, sodyum ve pot.asyum iyonlanmn se<;ici ka- rebilir. Bu , protein molekuler kaptlarm a<;1hp kapanmalan
p1lan i<;in ~ekil 4-5'in gerek alt ve gerekse list k1smmda s1rasmdaki degi$ikliklerin ne kadar hizla yaptlabildikleri-
gosterilm~tir. Bu mekanizma, kaptlarm baz1lanmn ta$1- ni gostermektedir. Bir voltaj potansiyelinde, kanal bilttin
y1c1 protein molektiltiniin kap1ya benzer uzantilan oldu- zaman boyunca kapah kalabilir veya hemen hemen r;ogu
guna ve ta$1y1c1 protein molektiltiniln kendi $eklinde bi- zaman kapahdir; buna kar~tbk bir diger voltaj dtizeyinde
<;imsel (konformasyonel) bir degi?iklik yaparak kanallan kanal ya tamamen ac;1k olabilir veya c;ogu zaman ar;1knr.
kapatabildiklerine veya a<;1kltktan uzakla~arak kanallan ~ekilde gosterildigi gibi ikisinin arasmdaki voltajlarda ka-
ac;abildiklerine inamlrnaktadtr. p1lar araltkh olarak ac;1lma ve kapanma egiliminde oldugu
Kaptlann ar;1lmas1 ve kapanmas1 iki temel yolla kont- i<;in, minimum ve maksimum arasmdaki herhangi bir de-
rol edilir: gerde ortalama ak1ma yol ac;ar.
1. Voltaj kaplSt. Bu durumda kap1mn veya kapmm
kimyasal baglannm molektil yap1Smm konformas- Tek kanaldan iyon Ak1mm1 Kaydetmek i~in Yama-
yonu hticre zanudaki elektriksel potansiyele yamt K,ska~ (Patch-Clamp) Yontemi. Tek bir protein kana-
vetit. Ornegin, ~ekil 4-5'in i.ist ki.snunda gortildi.i- lmdan ge<;en iyon akunnu ol<;mek i<;in kullamlan "patch-
gil gibi hticre zarmm i<; tarafmda kuvvetli negatif clamp" yontemi ~ekil 4-6B'de gosterilm~tir. Sadece 1
yuk oldugu zaman bu olas1ltkla d1$ardaki sodyum veya 2 mikrometre c;apmda ucu olan bir mikropipet hi.icre
kap1lannm s1k1ca kapah kalrnasm1 saglar; tersine zanmn di$ yuzeyine yerle~tirilir. Sonra pipet ic;indeki hava
zann i<; tarafmdaki negatif yukun kaybolmas1 bu hafifc;e emilerek zar pipetin i<;ine <;ekilir. Boylece pipetin
50
BÖLÜM 4 Hücre Zarından Maddelerin Taşınması

Açık sodyum kanalı Basit difüzyon

Vmaks
3

Difüzyon hızı
Kolaylaştırılmış
Pikoamper

0 difüzyon

ÜNİTE II
3

Maddenin konsantrasyonu
0 2 4 6 8 10 Şekil 4-7. Zardan basit difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon ile olan
A Milisaniye difüzyonun hızı üzerine maddenin konsantrasyonunun etkisi. Şekil,
kolaylaştırılmış difüzyonun Vmaks denilen maksimum hıza ulaştığını gös-
Kaydedici termektedir.

yolla hem pipetin içindeki hem de eriyikteki iyon kon-


santrasyonlarının istenildiği gibi değiştirilmesine izin ve-
rilir. Aynı zamanda zarın iki tarafı arasında istenen voltaj
farkını da sağlayabilir-yani, verilen bir voltajda “kıskaç”
layarak (clamp) sabitlenmeyi sağlar.
Çalışılan zar parçasının içinde yalnız bir tek kanal pro-
teini bulunacak kadar küçük yamalar elde etmek olası-
Kaydediciye dır. Zarın iki tarafı arasındaki voltajı ya da farklı iyonların
konsantrasyonlarını değiştirerek bu tek kanalın taşıyıcı
özelliklerini ve kanalın kapısının özelliklerini belirlemek
de olasıdır.

KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON ZAR TAŞIYICI


PROTEİNLERİ GEREKLİDİR
Kolaylaştırılmış difüzyon aynı zamanda taşıyıcı-aracılı
difüzyon olarak da adlandırılır. Çünkü bir maddenin bu
şekilde taşınması genellikle özgül taşıyıcı bir proteinin
yardımı ile olan taşınmasıdır. Şöyle ki taşıyıcı, maddenin
diğer tarafa difüzyonunu kolaylaştırır.
Kolaylaştırılmış difüzyon, basit difüzyondan şu önem-
Zar “yaması” li açıdan farklıdır: Açık bir kanaldan difüzyon hızı, difüze
“patch” olan maddenin konsantrasyonu ile orantılı artarken kolay-
laştırılmış difüzyonda difüzyon hızı, maddenin konsant-
B
rasyonu artarken Vmaks olarak adlandırılan bir maksimum
Şekil 4-6. A, Tek bir voltaj kapılı sodyum kanalından yapılan elektrik değere ulaşır. Basit ve kolaylaştırılmış difüzyon arasındaki
akımının kaydı, kanalın açılmasında hep-hiç yasasının geçerli olduğu- bu fark Şekil 4-7’de gösterilmiştir. Bu şekilde görüldüğü
nu gösteriyor. B, Tek bir protein kanalından “patch-clamp” yöntemi.
Solda yukarıda kayıt, canlı akımın geçişini kaydetmek için kullanılan
gibi maddenin konsantrasyonu arttıkça basit difüzyon hızı,
bir hücrenin yamasından yapılmıştır. Sağda aşağıda, kayıt, hücreden orantılı olarak artmaya devam eder, ancak kolaylaştırılmış
koparılan bir zar yamasından yapılmıştır. difüzyon hızı Vmaks düzeyinden daha fazla artmaz.
Kolaylaştırılmış difüzyon hızını sınırlayan nedir? Ola-
hücre zarına dokunan bölümlerinde bir tıkacın olması sı cevap Şekil 4-8’de şematize edilen mekanizmadır. Bu
sağlanır. Sonuçta elektriksel akımın akışını kayıt edilebi- şekil, özgül bir molekülü bir taraftan diğer tarafa taşımak
len pipetin uçunda çok küçük bir zar “yama”sı elde edil- için yeterli büyüklükte poru olan taşıyıcı proteini göster-
mektedir. Şekilde aynı zamanda taşıyıcı proteinin iç ta-
miş olur.
rafında bağlayıcı “reseptörü” göstermektedir. Taşınacak
Alternatif olarak, Şekil 4-6B’nin sağ alt tarafında gös- molekül pora girer ve bağlanır. Sonra saniyenin kesirleri
terildiği gibi, pipetin ucundaki küçük hücre zarı yaması içinde taşıyıcı proteinde şekilsel veya kimyasal değişiklik-
hücreden koparılıp uzaklaştırılabilir. Kopan zarla kaplı ler olur, böylece bu anda por zarın diğer tarafına doğru
pipet daha sonra açıktaki bir eriyiğin içine sokulur ve bu açılır. Reseptörün bağlanma kuvveti zayıf olduğundan do-
51
Ünite I Zar Fizyolojisi, Sinirli ve Kas

Taşınan Dış taraf İç taraf


molekül
Bağlanma noktası

Co Ci

Taşıyıcı protein
ve
A Zar
konformasyon
değişikliği
− − – +
− −
– +
− −
− − − −
− − −
− − − − − −

− − − −
− − − − −
− − − −
− −
− − − − −
− − −
− −
Bağlanmanın B
bırakılması

Şekil 4-8. Kolaylaştırılmış difüzyon için önerilen mekanizma.

layı, bağlanmış olan molekülün termal hareketleri mole- Piston P1 P2


külün ayrılmasına ve zarın karşı tarafına serbestlenmesine
sebep olur. Bu mekanizma ile moleküllerin taşınma hızı
asla taşıyıcı protein molekülünün iki konumu arasında C
yaptığı ileri ve geri değişikliğin hızından fazla olamaz. Bu
mekanizmada akıl tutulması gereken önemli nokta taşı- Şekil 4-9. Hücre zarından moleküllerin ve iyonların difüzyonuna (A)
konsantrasyon farkı, (B) negatif iyonları etkileyen elektriksel potansiyel
nan maddenin zardan her iki yöne doğru hareketine-yani farkının ve (C) basınç farkının etkisi.
“difüzyonu”na izin vermesidir.
Glikoz ve amino asitlerin çoğu kolaylaştırılmış difüz-
yonla hücre zarından geçen çok sayıdaki maddeler arasın-
dadır. Çeşit dokularda glikoz moleküllerini taşıyan ve en
az 14 üyesi bulunan bir zar proteinleri ailesi (GLUT adı
verilen) keşfedilmiştir. Bu GLUT’lardan bazısı galaktoz ve
fruktozun dahil olduğu ve glikoza benzer yapıda olan di-
ğer monosakkaritleri taşırlar. Bunlardan biri olan glikoz
taşıyıcı 4 (GLUT4) insülin tarafından aktive edilebilir ve rafına çarptığı ile belirlenir. Diğer taraftan dışa difüze olan
insüline duyarlı dokularda glikozun kolaylaştırılmış di- moleküllerin difüzyon hızı zarın iç tarafındaki konsant-
füzyonla taşınmasının hızını 10 ila 20 kat kadar artırabilir. rasyonları ile orantılıdır. Bundan dolayı hücre içine net
Bölüm 79’de tartışılacağı gibi, vücutta glikoz kullanımı- difüzyon hızı dış taraftaki konsantrasyon eksi iç taraftaki
nın insülin ile kontrolünün temel mekanizması budur. konsantrasyon ile orantılıdır veya:

NET DİFÜZYON HIZINI ETKİLEYEN Net difüzyon | (Co < Ci )


FAKTÖRLER
Şimdiye kadar birçok maddenin hücre zarından difüze Burada Co dış taraftaki konsantrasyon, Ci iç taraftaki kon-
olabileceği açıkça ortaya konmuştur. Bu nedenle çoğu kez santrasyondur.
önemli olan, bir maddenin istenen yöndeki net difüzyon
hızıdır. Bu net hız çeşitli faktörler tarafından belirlenir. İyonların Difüzyonu Üzerine Zarın Elektriksel Po-
tansiyelinin Etkisi—“Nernst Potansiyeli”. Şekil
Net Difüzyon Hızı Zarın İki Tarafındaki Konsantras- 4-9B’de gösterildiği gibi zarın üzerine bir elektriksel po-
yon Farkı İle Orantılıdır. Şekil 4-9A’da hücre zarının tansiyel uygulanırsa, iyonlar hareket etmelerine neden
dış tarafında yüksek konsantrasyonda ve iç tarafında dü- olacak bir konsantrasyon farkı olmadığı halde, elekt-
şük konsantrasyonda bir olan madde gösterilmektedir. İç riksel yüklerinden dolayı zardan geçerler. Böylece Şekil
tarafa difüze olacak maddenin difizyon hızı dış taraftaki 4-9B’nin sol tarafında negatif iyonların konsantrasyonları,
moleküllerin konsantrasyonu ile orantılıdır. Çünkü bu zarın her iki tarafında eşitken, zarın sağ tarafına pozitif
konsantrasyon saniyede kaç tane molekülün zarın dış ta- yük, sol tarafına negatif yük uygulandığında zarda bir
52
BÖLÜM 4 Hücre Zarlarından Maddelerin Taşınması

yük, sol tarafına negatif yük uygulandığında zarda bir Su Nacı eriyiği
o o
elektriksel fark yaratılır. Pozitif yükler negatif yükleri çe­ o o o o o
o o
ker, halbuki negatif yükler bunları iterler. Bundan dolayı o o o o o
net geçiş soldan sağa olur. Bir süre sonra çok miktarda
negatif iyon sağa hareket eder. Şekil 4-9B'nin sağ ta­
rafında gösterilen koşulların oluşmasına neden olur
ve elektriksel potansiyel farkına zıt istikamette iyonların
o o
konsantrasyon farkı oluşur. Bu durumda konsantrasyon o o
o o o
farkı iyonu sol tarafa geçmeye zorlarken, elektriksel fark o o o o 0
0 0
0
0
o
0
o o o o
sağ tarafa itmeye meyleder. Konsantrasyon farkı yeteri ka­ o o o o
o
dar büyük olursa bu iki etki bir diğerini dengeler. Normal o o o o o o
o o o
o
o o o
o o
vücut ısısında (37 ° C), sodyum (Na+) iyonu gibi tek değer­ o o o
o o o

likli iyonların belli bir konsantrasyon farkını dengeleye­ __O_ _z m_o_z_...


)►
cek olan elektriksel fark, Nernst denklemi olarak bilinir ve Şekil 4-10. Hücre zarının bir tarafına su, diğer tarafına sodyum klorür
aşağıdaki formülden hesaplanabilir. eriyiği konulduğu zaman hücre zarında ozmoz.

EMF (milivolt) = ±61 log c1C 2

EMF, zarın 1. ve 2. tarafı arasındaki elektriksel hareketin


kuvvetini (voltaj), C 1 birinci taraftaki konsantrasyonu ve
C2 ikinci taraftaki konsantrasyonu gösterir. Bu denklem
sinir uyarılarının iletiminin anlaşılmasında çok önemlidir
ve bununla ilgili daha fazla ayrıntı Bölüm S'de tartışılmak­ hücrenin hacmi sabit kalır. Bununla birlikte belirli bazı
tadır koşullarda tıpkı öteki maddeler için geliştiği gibi zarın iki
tarafı arasında su için de bir konsantrasyon Jarkı gelişir. Bu
koşullarda, zarda suyun net hareketinin yönüne bağlı ola­
Zarın İki Tarafı Arasındaki Basınç Farkının Etkisi. Ba­ rak hücre şişer ya da büzülür. Suyun konsantrasyon far­
zen geçirgen bir zarın iki tarafı arasında belirli bir basınç kından oluşan suyun net hareketine ozmoz denir.
farkı gelişir. Örneğin, bu durum vücudun tüm dokuların­
Ozmoza örnek olarak Şekil 4-I0'da gösterilen koşul­
daki kapiller damarların zarında oluşur. Kapillerlerin iç
ları ele alalım. Burada hücre zarının bir tarafında saf su,
tarafında dış tarafa göre yaklaşık 20 mm Hg daha büyük
diğer tarafında sodyum klorür eriyiği bulunmaktadır. Su
bir basınç farkı vardır.
molekülleri hücre zarından kolayca geçerler, oysa sod­
Basınç, gerçekte belirli bir zamanda, birim yüzey alana
yum ve klorür iyonlarının geçişi güçlükle olur. Bundan
çarpan farklı moleküllerin tüm kuvvetlerinin toplamıdır.
dolayı sodyum klorür eriyiği gerçekte zardan geçebilen
Bundan dolayı, zarın bir tarafındaki basıncın, diğer taraf­
su molekülleri ve zardan geçemeyen sodyum ve klorür
tan daha yüksek olması, zarın bir tarafındaki kanallara
iyonlarının bir karışımıdır ve bu nedenle, zarın suya seçici
çarpan tüm moleküllerin kuvvetlerinin toplamının diğer
geçirgen olduğu fakat sodyum ve klorür iyonlarına daha
tarafa göre daha yüksek olduğu anlamına gelir. Çoğu za­
az geçirgen olduğu belirtilir. Sodyu m klorür iyonlarının
man, bu durum zarın bir tarafına diğer tarafa göre saniye­
bulunduğu tarafta, bu iyonlar su moleküllerinin yerini
de daha çok sayıda molekülün çarpması nedeniyle olur.
almış olduğu için, bu tarafta su moleküllerinin konsant­
Sonuç olarak basıncın yüksek olduğu taraftan düşük olan
rasyonu saf suya oranla azalmış olacaktır. Sonuç olarak,
tarafa moleküllerin net hareketine neden olacak yüksek
Şekil 4-l0'daki örnekte görüldüğü gibi, saf suyun olduğu
miktarda enerji mevcuttur. Bu etki Şekil 4-9C'de göste­
sol tarafta, kanallara çarpan su moleküllerinin sayısı, su
rilmiştir. Burada porun bir tarafında bir piston ile oluştu­
konsantrasyonunun azalmış olduğu sağ tarafa göre daha
rulan yüksek basınç gösteriliyor; böylece daha çok sayıda
fazla olacaktır. Böylece soldan sağa net su hareketi meyda­
molekül pora çarpar ve diğer tarafa difüze olur.
na gelir, yani saf sudan sodyum ve klorür eriyiğine doğru
ozmoz görülür.
SEÇİCİ GEÇİRGEN ZARLARDA
OZMOZ-SUYUN "NET DİFÜZYON"U Ozmotik Basınç
Hücre zarından en fazla miktarda difüze olan madde su­ Eğer Şekil 4-IO'daki sodyu m klorür eriyiğine basınç uy­
dur. Yeteri kadar su alyuvar hücre zarından her iki yönde gulanırsa bu eriyiğe doğru suyun ozmozu yavaşlatılabilir,
düzenli olarak difüze olur. Öyle ki saniyede alyuvar zarın­ durdurulabilir veya hatta tersine döndürülebilir. Ozmozu
dan her iki yönde difüze olan su miktarı yaklaşık olarak tamamen durdurmak için gerekli olan basınç miktarına
hücre hacminin 100 katına eşittir.Yine de, normal olarak sodyum klorür eriyiğinin ozmotik basıncı adı verilir.
her iki yönde difüze olan suyun miktarı öyle hassas ayar­ Ozmoza karşıt basınç farkının prensibi Şekil 4-ll'de
lanmıştır ki suyun net difüzyonu sıfırdır. Bundan dolayı gösterilmiştir. Bu şekilde gösterilen, bir tarafta saf su di-
53
Ünite il Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

"Ozmolalite"-Ozmol. Bir eriyikteki parçacıkların sa­


A bölmesi B bölmesi yısal konsantrasyonlarını açıklamak için gram yerine oz­

l
mol birimi kullanılır.
Bir ozmol, ozmotik olarak aktif olan çözünmüş mad­
denin bir gram molekül ağırlığıdır. Yani, 180 gram gli­
cmr koz (bu glikozun molekül ağırlığıdır) glikozun iyonlara
ayrılmaması nedeni ile 1 ozmol glikoza eşittir. Eğer eri­
yikteki bir madde 2 iyona ayrışıyorsa, çözünmüş madde­
nin 1 gram molekül ağırlığı 2 ozmol olur. Çünkü burada
ozmotik olarak aktif parçacıkların sayısı, iyonlarına ayrıl­
mayan çözünmüş maddelere göre iki kat fazladır. Böylece,
Yarı geçirgen sodyum klorürün 1 gram molekül ağırlığı (58,5 gram) 2
ozmole eşittir.
Böylece, bir kilogram suda 1 ozmol madde erimişse
eriyiğin ozmolalitesi kilogram başına 1 ozmoldür ve her
kilogramda 1/1000 ozmol erimiş bulunan ber eriyik ki­
logramda 1 miliozmolaliteye sahiptir. Hücredışı ve hüc­
reiçi sıvıların normal ozmolalitesi yaklaşık olarak suyun
kilogramı başına 300 miliozmoldür.

Ozmotik Basıncın Ozmolalite ile İlişkisi. Normal vü­


Şekil 4-11. Yarıgeçirgen bir zarda ozmozun sebep olduğu ozmotik cut sıcaklığında (37° C), litrede 1 ozmollük bir konsant­
basıncın gösterilmesi. rasyon, eriyikte 19.300 mm Hg'lik bir ozmotik basınç ya­
ratır. Aynı şekilde, litrede 1 miliozmollük konsantrasyon
da 19,3 mm Hg bir ozmotik basınca eşittir. Bu değer vücut
sıvılarındaki 300 miliozmollük konsantrasyonla çarpılır­
ğer tarafında ise zardan geçemeyen herhangi bir madde­
sa vücut sıvılarında toplam ozmotik basıncın 5790 mm
nin bulunduğu sulu bir eriyik içeren iki sıvı kolonu bir
Hg'ye eşit olduğu hesaplanır. Ancak, ölçülen değer ortala­
seçici zarla birbirinden ayrılmıştır. Suyu n B kolonundan
ma 5500 mm Hg'dır. Bu farkın sebebi, vücut sıvılarındaki
A kolonuna ozmozu bu kolonda sıvı düzeyinin yüksel­
sodyu m ve klorür gibi çoğu iyonların birbirlerine karşı
mesine neden olur. İki kolonun su düzeyleri arasındaki
yüksek ilgilerindendir. Sonuç olarak, bu iyonlar tümüy­
fark, sonuçta zarın iki tarafı arasında ozmotik etkiye karşı
le serbest hareket edemezler ve ozmotik potansiyellerini
koyacak bir basınç farkı gelişmesine neden olur. Bu nok­ tam olarak gösteremezler. Bu nedenle vücut sıvılarının
tada, zarın iki tarafı arasında gelişen basınç farkı, zardan gerçek ozmotik basıncı ortalama olarak hesaplanan değe­
geçemeyen parçacıkları içeren eriyiğin ozmotik basıncına
rin 0,93 katıdır.
eşittir.

Ozmotik Basıncın Belirlenmesinde Ozmotik Parça­ "Ozmolarite" Terimi. Ozmolarite ozmolar konsantrasyo­
cıkların Sayısının (Molar Konsantrasyon) Önemi. nun suyu n kilogramındaki ozmol yerine eriyiğin litresin­
Bir eriyikteki parçacıklar tarafından yaratılan ozmotik deki ozmol olarak tanımlanmasıdır. Aslında kesin olarak
basınç, birim hacim sıvıdaki molekül veya iyonların küt­ konuşmak gerekirse, ozmotik basıncı belirleyen suyun
lesel büyüklüğü ile değil, sayısı tarafından belirlenir. Bu kilogramındaki ozmol (ozmolalite) dür. Ancak, vücut sı­
nedenle eriyikteki her bir parçacık kütlesel büyüklüğüne vıları gibi seyreltik çözeltilerde ozmolariteyle ozmolalite
bakılmaksızın zarda ortalama aynı miktarda basınç mey­ arasındaki sayısal fark yüzde birden azdır. Ozmolariteyi
dan getirir. Böylece küçük parçacıklara göre daha büyük ölçmek pratik olarak ozmolaliteden çok daha kolay oldu­
kütleye sahip (m) parçacıklar daha yavaş hızla (v) hare­ ğu için, hemen bütün fizyolojik çalışmalarda ozmolarite
ket ederler. Küçük parçacıklar daha büyük hızda hareket kullanılır.
ederler. Şöyle ki, aşağıdaki denkleme göre belirlenen or­
talama kinetik enerjiler (k), hem büyük hem de küçük ZARLARDAN MADDELERİN
parçacıklar için aynıdır.
mv2 ''AKTİF'' TAŞINMASI
k=--
2
Bazen hücreiçi sıvıda yüksek konsantrasyonda olmasına
Sonuç olarak bir erıyıgın ozmotik basıncını belirleyen gereksinim duyulan bir madde hücredışı sıvıda çok düşük
faktör, eriyikteki çözünmüş maddelerin sayısına bağlı konsantrasyonda bulunabilir. Örneğin, bu potasyum iyo­
olarak sıvının konsantrasyonudur. (eğer ayrışmayan bir nu için doğrudur. Tersine, diğer bazı iyonları da hücredışı
molekül ise, molar konsantrasyonuna eşittir), çözünmüş sıvılarda bulunan yüksek konsantrasyonlarına karşın hüc­
maddelerin kütlesi değildir. re içinde çok düşük konsantrasyonlarda tutulması önem-
54
Ünite il Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

fosforlanması ya ATP üretmek için ADP'ye fosfatı eklemek kalsiyum aktif taşınma pompası ile gerçekleştirilir. Bunlar­
veya onun uzamsal konumunu değiştirmek için kullandığı dan biri hücre zarındadır ve kalsiyumu hücreden dışarıya
enerji ile Na+'u hücredışına K+'u hücrenin içine pompala­ pompalar. Diğer pompalar, kas hücresinin sarkoplazmik
mak için düzenlenmiştir. Na+ ve K+ için elektrokimyasal retikulumuna ve tüm diğer hücrelerdeki mitokondrilere
fark kadar ATP, ADP ve fosfatın kısmi konsantrasyonları da pompaladığı gibi, kalsiyum iyonlarını hücrenin bir veya
enzim reaksiyonun yönünü belirler. Elektriksel olarak ak­ birden fazla hücreiçi vezikül organellerinin içine pompa­
tif olan nöron hücreleri gibi bazı hücreler hücrenin enerji
lar. Bu örneklerin her birinde taşıyıcı proteinler zarın bir
ihtiyacının %60-70'ini Na+'u hücrenin dışına ve K+'u hücre yüzünden diğer yüzüne uzanır ve aynı zamanda bu taşıyıcı
içine pompalamak için harcayabilir. proteinler sodyum taşıyıcı proteini gibi ATP'yi parçalama
Hücre Hacminin Kontrolünde Na+-K+ Pompası yeteneği olan bir ATPaz'dır. Bu proteinin farkı sodyum ye­
Önemlidir. Na+-K+ pompasının en önemli fonksiyonla­ rine kalsiyum bağlayan özgül bir bölgeye sahip oluşudur.
rından biri hücre hacminin kontrolüdür. Bu pompanın
fonksiyonu olmaksızın vücut hücrelerinin çoğu patlayınca Hidrojen İyonlarının Primer Aktif Taşınması
kadar şişerler. Hacmin kontrol mekanizması şöyledir. Hüc­ Hidrojen iyonlarının primer aktif taşınma ile taşınması
renin iç tarafında hücreden çıkamayan çok sayıda protein vücutta iki yerde önemlidir: 1. midenin salgı bezlerinde
ve diğer organik bileşikler bulunur. Bunların çoğu negatif ve 2. böbreklerde distal tübüllerin son bölümünde ve kor­
yüklüdürler ve bundan dolayı çok sayıda sodyu m ve po­ tikal toplayıcı kanallarda.
tasyum ve diğer pozitif yüklü iyonları da çekerler. Tüm Midenin salgı bezlerinin derin kısmında bulunan
bu moleküller ve iyonlar suyun ozmozla hücrenin içine paryetal hücreler vücudun herhangi bir kısmına hidro­
girmesine neden olurlar. Eğer bu kontrol edilmezse hücre jen iyonlarının taşınması için en kuvvetli primer aktif
patlayıncaya kadar şişer. Bunu önleyen normal mekanizma mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizma midenin sindirim
Na+-K +pompasıdır. Tekrar hatırlanmalıdır ki bu düzenek­ sekresyonundaki hidroklorik asidin salgılanmasının te­
le içeriye pompalanan her iki potasyum iyonuna karşılık melidir. Mide bezlerinin paryetal hücrelerinin sekretuvar
üç sodyum iyonu dışarıya pompalanır. Aynı zamanda zar uçlarında hidrojen iyon konsantrasyonu bir milyon kat
sodyu m iyonlarına, potasyum iyonlarına göre çok daha az artırılabilir ve daha sonra hidroklorik asit oluşturmak için
geçirgen olduğundan dışarıya çıkarılan sodyu m iyonlarının klorür iyonları ile birlikte mide içine salgılanır.
orada kalma eğilimleri büyüktür. Böylece hücreden sürekli Böbrek tübüllerinde distal tübüllerin son kısmındaki
olarak iyonların net kaybı suyu hücreden dışarıya çekecek özel interkale hücrelerde ve korteksteki toplayıcı kanal­
zıt yönde bir ozmotik eğilim oluşturur. larda da hidrojen iyonları primer aktif taşınma ile taşınır.
Eğer herhangi bir nedenden dolayı hücre şişmeye baş­
Bu durumda hidrojen iyonlarının büyük bir kısmı, vücut
larsa otomatik olarak aktifleşen Na+-K+ pompası, su ile
sıvısındaki fazla miktardaki hidrojen iyonlarını uzaklaş­
birlikte fazla iyonları hücredışına taşır. Böylece Na+-K+
tırmak amacı ile kandan idrara salgılanır. Hidrojen iyon­
pompası normal hücre hacminin korunmasında sürekli
ları yaklaşık 900 kat kadar bir konsantrasyon farkına zıt
bir denetim görevi yapar.
yönde idrara salgılanır.
Na +-K+ Pompasının Elektrojenik Doğası. Gerçekte,
Na+-K+ Pompasının iki potasyu m iyonunu içeriye iletir­ Primer Aktif Taşınmanın Enerjetiği
ken üç sodyum iyonunu dışarıya çıkarması, pompanın Zardan aktif olarak bir maddenin taşınması için gerekli olan
her bir döngüsünde net olarak bir pozitif yükün hücredı­ enerji miktarı taşınma süresince maddenin yoğunlaştırma
şına çıkarılması demektir. Bu olay hücredışında pozitflik derecesi ile belirlenir. Bir maddeyi 1O-kat konsantre etmek
yaratırken, hücreiçinde pozitif iyonların azalmasına yol için gerekli olan enerji ile kıyaslandığında, bu maddeyi 100-
açar; bundan dolayı hücreiçi negatif olur. Böylece, hüc­ kat konsantre etmek iki kat enerji gerektirir ve 1000-kat
re zarının iki tarafında bir elektriksel potansiyel yarattığı konsantre etmek üç kat enerji gerektirir. Diğer bir deyişle,
için Na+-K+ pompasının elektrojenik olduğu söylenir. Bö­ gerekli olan enerji, aşağıdaki formülle açıklandığı gibi, mad­
lüm S'de tartışıldığı gibi, bu elektriksel potansiyel sinir ve denin yoğunlaştırılma derecesinin logaıitması ile orantılıdır.

i-
kasta sinyallerin iletimi için temel bir gereksinimdir.
C
Enerji (ozmol başına kalori cinsinden) =1400 log
Kalsiyum İyonlarının Primer Aktif Taşınması 2

Bir diğer önemli aktif taşınma mekanizması kalsiyum pom­ Böylece kalori cinsinden, bir ozmol maddeyi 10-kat yo­
pasıdır. Kalsiyu m iyonları normal olarak vücuttaki tüm ğunlaştırmak için gerekli olan enerji miktarı yaklaşık
hücrelerin hücreiçi sıvısında gerçekten çok düşük kon­ 1400 kalori veya 100-kat yoğunlaştırmak için gerekli olan
santrasyonda tutulurlar, hücredışı sıvıda 1/10.000 oranın­ enerji miktarı yaklaşık 2800 kaloridir. Görüldüğü gibi
da daha az bulunurlar. Bu düzey, esas olarak iki primer hücrelerde maddeleri yoğunlaştırmak ya da konsantras-
56
Yıı
BÖLÜM 4 Hücre Zarlarından Maddelerin Taşınması

yon farkına zu yönde maddeleri hücrelerden uzaklaştır­ Na+ Glikoz

Na-bağlanm� I Glikoz-
mak için tüketilen enerji miktan çok fazla olabilir. Böbrek
tübüllerini döşeyen hücreler ve çoğu salgı hücrelerindeki
yen � t�\ bağlanma yeri
\

)ill
gibi bazı hücrelerde enerjinin %90 kadarı sadece bu amaç
için tüketilir.

SEKONDER AKTİF TAŞINMA-BİRLİKTE


�ım �ın :' \ JfK il 7ı ffi\ Kıı
TAŞINMA VE ZIT TAŞINMA �/ \}�
,,,..
!_, '
Sodyum iyonlan primer aktif taşınma ile hücrenin dışına
taşındığı zaman genellikle hücre zarının iki tarafı arasında
Na+O
/ -� -, Glikoz
Şekil 4-13. Glikozun sodyumla birlikte-taşınması lçin önerilen meka­
sodyum için büyük bir konsantrasyon farkı gelişir (hücre­

nizma.
dışındaki yüksek konsantrasyona karşılık iç ı.arafta düşük
konsantrasyon). Hi.icredışındaki fazla sodyum sodyum
daima iç tarafa doğru difüze olmaya kalktığı için, bu fark
bir enerji deposu olarak kendini gösteıir. Uygun koşullar
altında, sodyumun bu <lifüzyon enerjisi hücre zarından
sodyumla birlikte diğer maddeleri de çekebilir. Sekonder _Na+ �I.

aklif taşınmanın bir formu olan bu olaya birlikte-taşınma Dış taraf
�,/
,,,,,,
denilir; bu, sehorıder aktif taşmma şekillerinden biridir.
Sodyumla birlikte diğer maddelerin taşınması için
bir eşleşme mekanizması gereklidir. Bu eşleşme hücre ,ı
C

r/�
zarında diğer taşıyıcı bir protenin varlığı ile gerçekleşir.

Ca++
Ilu durumda taşıyıcı, hücre zarında gerek sodyum ve ge­ İç taraf

Şekil 4-14. Kalsiyumun ve hidrojenin sodyumla zıt taşınması.


rekse onnnla birlikte taşınacak madde için bir bağlanma
noktası olarak işlev görür. lkisi birden bağlandığında
sodyum iyonunun enerji farkı her ikisinin de sodyum
ve sodyumla birlikte taşınan maddenin hücre içine ta­
şınmasını sağlar.
Zıt-taşınmada, sodyum iyonları yine yüksek kon­
santrasyon farkları neden ile hücrenin iç tarafına difüze
olmaya kalkarlar. Ancak, bu kez taşınacak olan madde
rak gerçekleşir; sodyum ve glikoz ayuı zamanda hücrenin
hücrenin içindedir ve dışaııya taşınmalıdır. Bu nedenle
sodyum iyonları hücre zarındaki taşıyıcı proteinin dış la­ içine taşınırlar. Bu nedenle bu sodyum-glihoz birlihte-ta­
rafına bağlanırken buna karşılık taşınacak madde taşıyıcı şınma mekanizmasıdır. Bölüm 28 ve 66'de tartışıldığı gibi
proteinin iç tarafındaki bağlanma yerlerine bağlanır. Her sodyum-glikoz birlikte taşıyıcıları böbrek ve bağırsak epi­
ikisi bağlandığında taşıyıcı proteinde bir şekil değişikliği ıel hücrelerinde glikozun taşınmasında özellikle önemli
olur ve sodyum iyonunun içeriye doğru hareketi sırasın­ mekanizmalardır.
da serbestlenen enerji, diğer maddenin de dışarıya doğru Amino asitlerin sodyumla birlikte taşınması, farklı bir
hareketini sağlar. taşıyıcı protein dizisinin kullanılması dışında, glikozun
taşınması ile aynı şekilde olur. Her biri özgün molekül
özellikleri olan, beş ayn aminoasit taşıyıcı protein tanım­
lanmıştır.
Glikozun ve Amino Asitlerin Sodyum İyonu
Glikozun ve arnino asitlerin sodyumla birlikte taşın­
ile Birlikte-Taşınması ması sonraki bölümde tartışılacağı gibi özellikle bağırsak
Çoğu hücrede, glikoz ve çok sayıda aınino asit büyük kanalı epitel hücreleri ve böbreklerin ti.ibüllerinde bu
konsantrasyon farklarına zıt yönde içeriye taşımr. Bu me­ maddelerin kana emilmelerini sağlar.
kanizma lilınü ile, Şekil 4-13'de gösterildiği gibi birlikte­ Bazı hücrelerde bulunan diğer birlikte taşınma meka­
taşınma mekanizmasıdır. Taşıyıcı proteinin dış tarafında, nizmaları klorür iyonları, iyot iyonları, demir iyonları ve
bir sodyum ve bir glikoz için iki bağlanma bölgesi oldu­ üraı iyonlarının birlikte taşınmasında yer alırlar.
ğuna dikkat ediniz. Aynı zamanda sodyum iyonlarının
konsantrasyonun hücredışında çok yüksek ve içerde ise Kalsiyum ve Hidrojen İyonlarının Sodyumla
çok düşük olması bu laşınma için gereken enerji sağlar. Zıt-Taşınması
Taşıyıcı proteinin özgül bir özelliği glikoz molekülü bağ­
lanıncaya kadar sodyum iyonlarının içeriye hareketine Özellikle önemli olan iki zıt-taşıma mekanizması (primer
izin veren konumsal değişikliğin ortaya çıkmamasıdır.Fa­ iyonun zıt yönündeki taşınma) sodyttm-halsiyum ve sod­
kat, ikisi bağlandığı zaman şekil değişikliği otomatik ola- yum-hidrojen zıt-taşınma mekanizmalardır (Şekil 4-14).
57
Unite II Zar Fizyo/ojisi, Slnir ve Kas

F1r9ams1 Bazal ki, epitel hiicreleri baglantilar arac1.hg1 ile ltimen tarafmda
kenar
birbirleriyle s1k1ca baglamrlar. Hticrelerin lumen tarafm-
C- ~
daki yiizeylerinde bulunan f1rc,;amS1 kenarlar gerek suya
C: gerekse sodyum iyonlanna ge<;irgendirler. Bu nedenle su
Na• ~ )I, Na• . (C ~ ve sodyum iyonlan kolayca ltimenden hiicrenin ic;ine di-
r! , Aklif ~ 2
{;'
- ➔ Na• g'
fuze olurlar. Sonra, sodyum iyonlan hticre.lerin bazal. ve
C:
Q) <" ) (Q<
ve a. lateral zarlannda bag dokusunun ve kan darnarlanmn
·~
E
---'
C
► Aktif Ozmoz
H2 0 ~
C:
~
c;evresindeki hUcredl.$1 SlVlya aktif olarak ta~mrr. Bu etkiy-
le, soz konusu zarlarda suyun ozmotik giri~ine sebep ola-
', ta~mma Aktif
cak kadar yiiksek bir sodyum iyonu konsantrasyon farlu
..__j)J
--------~
Na , ")~ Na+ (: ta~mma
' Ozmoz
yaranlrr. Boylece sodyum iyonlarmm epitel hiicrelerinin
DifOzyon ~ '~ ,1 bazolateral tarafmda aktif ta~mmas1 sonucuncla sadece
sodyum iyonlan degil su da ta~mrru~ olur.
~ekil 4-15. Bir hucre tabakasindan aktif ta~inmanm t emel mekaniz- Bu mekanizmalar ile hemen hemen btittin besin mad-
mas1. deleri, iyonlar ve diger maddeler bagusaktan kana emilir-
ler. Bu maddelerin bobrek ttibulleri arac1hg1 ile glomeriil
filtratmdan geriemilimi de aym mekanizma ile olur.
Bu bolumde tarU$tlan farkh ta$tma tipleri i<;in bu ki-
tapta c,;ok sayida omek vardu.
Sodyum iyonlanmn ic,;eriye ve kalsiyum iyonlanmn
d1~anya hareketi ile ve her ikisinin aym ta_;1yic1 proteine
baglanarak zu-ta~mma $Cklinde olu~n sodyum-kalsiyum Kaynaklar
z1t-ta-?mmas1 hemen hemen ttim hticre zarlannda gorUltir. Agre P, Kozono D: Aquaporin w ater channels: molecular mechanisms
Bu mekanizma, baz1 hucrelerde gerc,;ekle-?en kalsiyumun for human diseases. FEBS Lett 555:72, 2003.
Blaustein MP, Zhang J, Chen L, et al: The pump, the exchanger, and
primer aktif ta~mmasma ek olarak olu~ur.
endogenous ouabain: signaling mechanisms that link salt retent ion
Sodyum-hidrojen zit ta~mmas1 c,;e~itli dokularda olur. to hypertension. Hypertension 53:291 , 2009.
Ozellikle onemli bir ornek, bobregin proksimal tiibiilleri.n- Breier S: Amino acid transport across mammalian Int estinal and renal
de gortiliir. Burada sodyum iyonlan ttibtiltin ltimeninden epithelia. Physiol Rev 88:249, 2008.
hilcrelerin ic,;ine, buna kar~1hk hidrojen iyonlan ttibul Iu- Decoursey TE: Voltage-gated proton channels: molecular biology,
physiology, and pat hophysiology of t he H(V) family. Physiol Rev
menine zit yonde ta$mrr. Hidrojen iyonlarmm yogunla~- 93:599, 2013.
tmlmas1 ic,;in gec,;erli olan z1t-ta~mma mekanizmas1 daha DiPolo R, Beauge L: Sodium/calcium exchanger: influence of metabolic
distal bobrek ttibilllerinde hidrojen iyonlannm primer regulation on Ion carrier Interactions. Physiol Rev 86:155, 2006.
aktif transportla yogunla-?tmlmasmda oldugu kadar kuv- Drummond HA, Jernigan NL, Grifoni SC: Sensing tension: epithelial
vetli degildir. Ancak yine de aynntilan Boltim 31 'da tart1- sodium channel/acid-sensing ion channel proteins In cardiovascular
homeostasis. Hypertension 51: 1265, 2008.
~tld1g1 gibi, vucut s1V1lannm hidrojen iyonu kontroltinde Eastwood AL, Goodman MB: Insight into DEG/ENaC channel gat-
anahtar rol oynayacak kadar c,;ok biiyiik miktarda hidrojen ing from genetics and structure. Physiology (Bethesda) 27:282,
iyonunun ta~mmasuu saglayabilir. 2012.
Fischbarg J: Fl uid transport across leaky epithelia: central role of
the tight junction and supporting role of aquaporins. Physiol Rev
90:1271, 2010.
HUCRE TABAKALARINI KATE DEREK Gadsby DC: Ion channels versus Ion pumps: t he principal difference, in
AKTiF TA~INMA principle. Nat Rev Mol Cell Biol 10:344, 2009.
Hilge M: Ca 2• regulation of ion transport in the Na+/Ca 2• exchanger. J
Vticudun birc,;ok yerinde maddelerin tek bir hticre zan Biol Chem 287:31641, 2012.
yerine hticre tabakalanndan ta$1-nmas1 gerekmektedir. Bu Jentsch TJ, Stein V, Weinreich F, Zdebik AA: Molecular structure and
physiological funct ion of chloride channels. Physiol Rev 82:503,
tip ta~mma (1) bagusak epitelini (2), bobrek tiibullerinin 2002
epitelini (3), tum d1.~ salg1 bezlerinin epitelini (4) safra Mueckler M, Thorens B: The SLC2 (GLUD family of membrane trans-
kesesinin epitelini ve (5) beynin koroid pleksus zanm ve porters. Mol Aspects Med 34:12 1, 2013.
diger zarlan katederek olur. Orlov SN, Platonova AA, Hamet P, Grygorczyk R: Cell volume and
monovalent ion transporters: their role in cell deat h machinery trig-
Hucre tabakasmdan bir maddenin ta-?mmasmm temel
gering and progression. Am J Physiol Cell Physiol 305:C361, 2013.
mekanizmas1 (1) tabakadaki la$ty1c1 hiicrelerin bir tara- Papadopoulos MC, Verkman AS: Aquaporin water channels in the
fmdaki hucre zanndan ahtif ta~rnma ve daha sonra (2) nervous system. Nat Rev Neuroscl 14:265, 2013.
hucrenin kar~t taraft.ndaki zardan basit veya kol.ayla~tml- Sachs F: Stretch-activated ion channels: what are they? Physiology
m~ difiizyonla ta~mma ile olur. 25:50, 2010.
Schiiith HB, Roshanbin S, Hagglund MG, Fredriksson R: Evolutionary
~ekil 4-15, bag1rsak epiteli, safra kesesi ve renal tiibtil-
origin of amino acid transporter families SLC32, SLC36 and SLC38
lerin epitel tabakalanndan sodyum iyonlannm ta$mma and physiological, pathological and therapeutic aspects. Mol As-
mekanizmas1m gostermektedir. Bu ~ekil gostermektedir pects Med 34:571 , 2013.

58
BOLOM 4 Hucre Zarlarmdan Maddelerin Ta~mmas1

Schwab A, Fabian A, Hanley PJ, Stock C: Role of ion channels Tian J, Xie ZJ: The Na-K-ATPase and calcium-signaling microdomains.
and transporters in cell migration. Physiol Rev 92:1865, Physiology (Bethesda) 23:205, 2008.
2012. Wright EM, Loo DD, Hirayama BA: Biology of human sodium glucose
Sherwood TW, Frey EN, Askwith CC: Structure and activity of the acid- transporters. Physlol Rev 91 :733, 2011.
sensing ion channels. Am J Physiol Cell Physiol 303:C699, 2012.

59
BOLOM 5

Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

Tum vilcuc hilcrelerinde zarlarm iki taraf1 arasmda elekt- 5-IA'dakinin Lersi yonde, zann d1s1 negatif, ic;:i pozitif
riksel potansiyeller bulunur. Aynca sinir ve kas hticreleri olacak $ekilde bir zar potansiyeli yaraur. Zar potansiyeli,
gibi bazt hticreler, zarlannda hizla degi~en elektrokimya- milisaniyeler ic;inde sodyum iyonlannm ic;:eriye net diftiz-
sal uyanlar olu~turabilirler. Bu uyanlar, sinir ve kas
zarlan boyunca sinyallerin iletilmesinde kullamhr. Bez
hilcreleri, makrofajlar ve silyer hticreler gibi diger tip
i'
yonunu duraklatacak duzeye tekrar yukselir. Bu kez
memeli sinir lifinde potansiyel, zann yii.zii pozitif olmak
uzere yahla~ik 61 milivolttm'.
hticrelerin zar potansiyellerindeki yerel degi~iklikler, pek Boylece, ~ekil 5-l'in her iki boltimtinde; sec;ici gec;:ir-
c;ok hticresel i~levi harekete gec;irebilir. Bu bolumde, sinir gen bir zann iki tarahncla bulunan iyonlann konsantras-
ve kas hticrelerinde dinlenim ve etkinlik sirasmda olu:;;an yon farkhhgmm, uygun ko:;;ullar altmda, bir zar
zar potansiyelleri tart1~1lacaknr. potansiyeli olusturabilecegini gi:irdtik. Bu boll\mcle daha
sonra gorecegimiz gibi, sinir ve kaslarda uyan iletimi
ZAR POTANSIYELLERININ sirasmda gozlenen zar potansiyellerindeki h1zh degi~ik-
liklerin pek r,:ogu, boyle h1zla geli$en diftizyon potansi-
TEMEL FiZiGi
yellerindeki degi~ikliklerin sonucudur.
iYON KONSANTRASYONUNUN VOL A<;TIGI
ZAR POTANSiYELLERi Nernst Potansiyeli Difuzyon Potansiyelinin, Zar
Boyunca Gozlenen iyon Konsantrasyon Farkhh91yla
Se~ici Ge~irgen Zar Boyunca Degi~iklikler
ili~kisini Tammlar. Bir iyonun zar boyunca net difuzyo-
~ekil 5-lA'da potasyum konsantrasyonu sinir lifi zannm nuna kar$l koyan, zann iki taraf1 arasmdaki diftizyon
i,inde <;ok ytiksek, zann d1~md.a ise c;ok dti~tiktur. Bu potansiyeli dtizeyine, o iyon i<;in Nernst potansiyeli denir
ornekteki zann potasyum iyonlanna gec;irgen oldugunu (bu terim Boltim 4'de kullamlm~l1r). Nemst potansiye-
fakat diger iyonlara gec;irgen olmad1g1m kabul edelim. linin biiytikltigti, zann iki tarafi arasmdaki o ozgtil iyonun
Hiicre ic;inclen d1~ma clogm btiytik bir potasyum konsant-
rasyon fark1 bulunmas1 a~m miktarda potasyum iyonu-
nun hticre zarmm d1~ma dogru c;ok gtic;lti bir difuzyon
egilimi gostermesine neden olur. Bu durumda, potasyum
DiF0ZVON POTANSiYELLERi
i.yonlan pozitif yiikleri d1~n ta~1yarak zann d~ yuzl\nti
(Anyonlarr Sinir lifi (Anyonlar)- Sinir lifi
elektropozitif yaparken; potasyum ile birlikte cl1~anya + - - + - + + -
clifuzyona ugramayan, geride kalan negatif anyonlar zann + J Anyonlari-_ + _ +(Anyonlari-+
ic; ytizi.\nli elektronegatif yapar. Bir milisaniye ic;inde; ✓+_: - - + ✓ ,,,.i- ;..· , + -
l'Jt:+ - - + Na+~., - + ,~ + -
ic;erisi ve d~ans1 arasmdaki potansiyel farkt (difuzyon K+ ---- ➔ K+ ----Na+
"+ - - + ' - + + -
potansiyeli olarak acllanclmbr) yuksek potasyum iyon ~- ~ - + ~- ~ + -
konsantrasyon farkma ragmen, d1~anya dogru daha fazla .;: - - - + ~ + + -
(-94 mV) - + (+61 11.V) + -
net potasyum difozyonunu durduracak dtizeye ytikselir. +- - + - + + -
Normal memeli sinir lifinde potansiyel Jarln, zann it; yiizii + - -+ - + + -
negatif olmah i.izere yahla~ik 94 milivolttw: A B
~ekil 5-IB'de, ~ekil 5-lA'daki aym etki gorUlmekte- ~ekil 5-1. A, Sadece potasyom iyonlanna ge<;irgen zarda hlicrenin
dir; fakat burada sodyum konsantrasyonu zann d1~mda i<;lnden d1~1na dogru difOzyona ugrayan potasyum iyonlannin yarattI91
B, sadece sodyum lyonlanna ge<;irgen zarda sodyum iyonlannin yarat-
c;ok yuksek, ifinde ise r,:ok dU~UktUr. Bu iyonlar da pozitif
t19I " difOzyon potansiyelleri " . Bu iki iyonun konsantrasyonu farklan
ytikltidiir. Bu defa, zar sodyum iyonlanna <;ok gec;:irgen ters oldugu i<;in potasyom iyonlan difOzyona u\'.jrad191nda zar i<; yuzli
oldugu halcle diger btittin iyonlara ger,:irgen degildir. potansiyellnin negatlf, sodyum iyonlannin difuzyonu siras1nda ise po-
Pozitif yuklti sodyum iyonlanmn ic;:eriye difi.izyonu, ~ekil zitif oldu\'.juna dlkkat ediniz.

61
Unite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

konsantrasyonlanmn oramyla saptamr. Oran ne kadar 0


buyiikse, iyonun bir yone difuzyon egilimi o derece artar
ve buna baglt olarak, ilave net diftizyonu engellemek i<;in
daha buyuk Nernst potansiyeline gereksinim cluyulur.
Nemst e~itligi ad, verilen" a~ag1daki ~itlik, normal viicut
GOmO§•gOmO§
s1cakhgmda 98,6°F (37°C), tek degerlikli bir iyonun klorur
Nernst potansiyelini hesaplamak i<;in kullamhr: elektrot

. ---- --- (-90 ______ _


•• ) 61 lc;erideki konsant rasyon + + + + + + + + + mV)+ + + + + + + +
EMF ( m1 1,volt = ±- xlog----.- - - - -
z D1~andak1konsantrasyon
$ekil 5-2. Slnir lifinde mikroelektrot kullanilarak zar potansiyelinin 61-
Bu formulde EMF elektromotor kuvvet, z: ise iyonun ~0lmesi.
elektriksel yukudilr (or: potasyum i<;in +l).
Bu formiil kullamld1gi zaman, genellikle zann d1~m-
daki hucred1~1 s1vmm potansiyeli s1hr olarak kabul
edilir ve hesaplanan Nernst potansiyeli zann ic;indeki
potansiyeldir. Potansiyelin i~areti, eger ic;eriden d1~anya
U<;Oncii olarak, pozitif bit iyonun zann i(inden d~ma
difiizyona ugrayan negatif bir iyonsa pozitif (+), eger
dogrn olan konsantrasyon farki, zann ir;inde elektrone-
pozitifbir iyonsa negatif (-)'tir. Boylece, potasyum iyonu
gatiilik yarat1r. Bunun nedeni, pozitif iyonlann konsant-
gibi pozitif bir iyonun zarm i<;indeki konsantrasyonu,
rasyonu zann ic;inde di~ma gore daha ytiksek oldugunda,
d1~mdakinin 10 kan ise log 10=1 olur ve zann i<;inde
fazla pozitif iyonlar d~anya difiizyona ugrarlar. Bu i$lem
hesaplanan Nernst potansiyeli -61 milivolt olarak
pozitif yukleri d1~anya dogru ta~1rken difilze olamayan
bulunur.
negatif anyonlan i<;eride b1rak1r ve boylece hucrenin
i<;inde elektronegatillik yaraubr. Negatif bir iyon i<;in
Goldman E~itligi, Zar c;e~itli iyonlara Ge~irgen boyle bir fark varsa, olay ters yonde gel~ir. Yani, di~andan
Oldugu Zaman Difuzyon Potansiyelinin Hesap- i(eriye dogru bir farka sahip kloriir iyonlan, hiicre ic;inde
lanmasmda Kullamhr. Zar c;e~itli iyonlara gei;irgen negatiftik yaratu. (ilnkii negatif yuklti kloriir iyonlan
oldugu zaman, difuzyon potansiyelinin geli~mi 3 faktore
i<;eriye dogru diflize olurken difiize olamayan pozitif
baghdtr: (1 ) her bir iyonun elektriksel yilkiiniin c;e~idi,
yuklii iyonlar d~anda kahr.
(2) zann her bir iyona gec;irgenligi (P), (3) her bir iyonun
Dordiincii olarak, daha sonra gorillecegi gibi, sodyum
zann i<; (i) ve di~ (d) tarafmdaki konsantrasyonlan ( C) .
ve potasyum kanallanmn gec;irgenligi sinir uyanlannm
Boylece, Goldman denklemi veya Goldman-Hodgki11-
iletisi s1rasmda hizla degi$irken kloriir kanallannm gec;ir-
Katz denklemi diye isimlendirilen a~ag1daki formiil ile
genliginde buyuk bir degi~me olmaz. Bu nedenle, sodyum
sodyum (Na•) ve potasyurn (K•) gibi tek degerli pozitif
ve potasyum gec;irgenligindeki luzh deg~iklikler, bu
iyonlar ve kloriir (CJ-) gibi eek degerli negatif bir iyon
bolilmiin bilyiik bir kismmm konusu olan, sinirlerdeki
b ulundugu durumda zann ic; tarafmdaki zar potansi-
sinyal iletiminin esas sommlusudur.
yeli hesaplanabilir:

CN • P.N • + CK. P.K • + Cc,-Pc,·


0 ZAR POTANSIVELININ ou;OLMESi
EMF (milivolt)m -61x log .. • I

cN./Na' + CK_,PK. + CCl,Pci- Zar potansiyeli olc;me yontemi teorikte basittir, fakat hf-
Goldman e~itliginden baz1 onemli noktalar belirlene- lerin c;ogunun kii<;iik <;apta olmas1 nedeniyle pratikte
bilir. ilk olarak; sodyum, potasyum ve kloriir iyonlan zordur. ~ekil 5-2'de elektrolit bir soliisyon ile doldurul-
sinir sistemindeki sinir hucrelerinde oldugu gibi, sinir ve mu$ ince bir pipet gorillmektedir. Bu pipet hiicre zann-
kas liflerinde zar potansiyellerinin geli~imine katk1da dan lifin i<;erisine dogru yerl~tirilir. "Indiferent elektrot"
bulunan en onemli iyonlard1r. Zardan kar~1hklt gec;en bu ad1 verilen ba~ka bir elektrot hiicred~1 s1V1ya yerle~tiril-
iyonlann her birinin konsantrasyon fark1, zar pot.ansiyeli mi~ ve lifin ic;i ile d1~1 arasmdaki potansiyel fark1 uygun
voltaj1mn hesaplanmasma yard1mc1 olur. bir voltmetre ile olc;i.ilmti~ttir. Bu voltmetre olduki;a geli$-
ikinci olarak, voltaj1 belirlemede her bir iyonun onem tirilmi? elektronik bir ayg1t olup, mikropipet ucundaki
derecesi, zann o iyona kar~1 ge<;irgenligi ile dogru orann- elektrik ak1mma direncin <;ok yi.iksek olmasma kar~m
hdtr. Yani, eger zar potasyum ve klorilr iyonlanna ger;irgen <;ok kuc;uk voltajlan olc;ebilecek kapasitededir. Mikropi-
degilse; zar potansiyelini sadece sodyum konsantrasyon petin lumeninin c;ap1 genellikle bir mikrondan daha
farkt belirler ve sonuc;ta ge~en potansiyel, sodyum ic;in kiic;ilk ve direnci 1 milyon olun'dan biiyiiktiir. Sinir uya-
Nernst potansiyeline ~it olur. Aym ilke, zann sadece nlanmn iletimi s1rasmda zar potansiyelindeki hizlt degi-
birine sec;ici ge<;irgen olmas1 halinde, diger iki iyon ic;in de ~iklikleri kaydetmek i<;in, daha sonra ai;1klanacag1 gibi,
gec;erlidir. mikroelektrol bir osiloskopa baglamr.
62
BOLOM 5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyeller i

Sinir lifi 01§ taraf


3Na+
-+ - + -+-+-+- +-+- +2K+ K+

~ )>
+ -+ + --+-+ - - ++-+
- +-+ -+-+- + - + - +-
+-++ --+- + - - ++- + \ :,
- + - + -+- +-+- +-+-
+ - ++ - - +-+-- ++ - + ',
I
\
I
-+- +- + - + - + - +-+-
+- + + --+- +-- ++ - + I 'y
- + - + - + - + -+ - + - +-
?\
oh
+ - ++- - + - + - - ++ - +

1g
:J-
oC. -
/
ATP
3Na+ -t ~

Na+-K+ pompas1
2K+ ADP
Na•
K+"s1zma"
kanallara
K+

Gi=
~.s \ j
~ekil 5-4. Na•-K• pompasInin i~levsel ozellikleri ve K• s1zma kanallan
(ADP. adenozin difosfat; ATP, adenozin trifosfat). K• "s1zma" kanalla-
~ -90-
G) n, az miktarda Na· iyonunun hucre ic;ine gei;i~ine izin verir, Ancak K-
iii ge<;irgenligi <;ok daha fazlad1r.
~ekil 5-3. Bir sinlr lifinin ic;inde ve etrafindakl hucred1~1s1v1da pozitif
ve negatif yi.iklG iyonlann dag11im1. Zarin ii; yuzunde negatif yuklerln,
dis yOzGnde lse pozitif yGklerin s1raland1g1dikkati i;ekmektedir. Alttaki
resimde, sinir lifl zannin iki tarafinda olu~n ani potansiyel degi~ikliklerl
gosterllmlstir. milivolt'tur. Bu lifin i~indeki potansiyelin, lifin d1~mda
hucred1~1 s1V1daki potansiyele gore 90 milivolt daha
negatif oldugunu gosterir. Sonraki birka<; paragrafta, din-
lenim durumundaki sinir zanndan sodyum ve potasyu-
mun ta~mma ozellikleri ve bu dinlenim potansiyelinin
~ekil 5-3'i.in alt boli.imi.i, bir sinir lifinin i<;inde ve cli.izeyini belirleyen faktorler apklanacaknr.
yakmmda her bir noktada ol<;i.llen elektriksel potansiyeli
gostermektedir. Elektrot sinir zannm d~mda bulundugu Zardan Sodyum ve Potasyum iyonlarmm Aktif
si.irece kaydedilen potansiyel smr olup, bu hi.icred~1 Ta~mmas1-Sodyum-Potasyum (Na•-K•) Pompas1. ilk
s1V1mn potansiyelini gostermektedir. Daha sonra, kayde- olarak, Boliim 4'deki tart1~madan vi\cudun bi.iti.in hi.icre
dici elektrot hi.icre zanmn elekt,iksel dipol tabahasi zarlannda gi.ic;:li.i bir sodyum-potasyum pompas1 bulun-
denilen voltaj deg~ikligi alamm gei;erken potansiyel ani
dugunu haurlayahm. Bu pompa ~ekil 5-4'de sol tarafta
olarak-90 milivolt'a di.i~er. Elektrot lifin merkezini ge<;er-
gori.ildi.igi.i gibi devamh olarak sodyumu hucrenin d1~ma,
ken potansiyel - 90 milivolt'ta sabit seviyede kahr, fakat
potasyumu hucrenin ic;ine pompalar. ~unu da not etrnek
elektrot lifin kan,;1 tarafmdaki zan ge<;tiginde potansiyel
gerekir ki, bu bir elektr~jenik pompad1r, <;iinki\ pozitif
Lekrar stl1ra doner. yi.lkleri, ii;eriden daha c;ok d1$anya pompalar (ic;eriye her
Zann ii;inde negatif bir potansiyel yarat1lmas1 i<;in, iki K• iyonuna kar~1 d~anya 3 Na· iyonu) ve ic;eride
mutlaka yeterli rniktarda pozitif iyonun di~an ta~marak poziLif iyon eksikligi olu~ur, boylece hi.icre zannm ic;: tara-
zann kendisinde elektriksel bir dipol tabakas1 olu~tur- fmda negatif potansiyele neden olur.
rnas1 gerekir. Sinir lifinin i<;inde kalan iyonlar ~ekil Sodyurn-potasyum pornpas1 aynca dinlenim duru-
5-J'i.in i.ist kIBmmda gosterildigi gibi, hem pozitif hem
mundaki sinir zannda sodyum ve potasyum i<;in <;ok
negatif olabilir. Sinir lifinin i<;inde - 90 milivolt'luk bi.iyi.ik bir konsantrasyon farki yarattr. Bu farklar a?ag1-
normal bir "dinlenim potansiyeh" yaratmak i<;in zardan daki gibidir:
inamlmayacak kadar az say1da iyonun ge<;irilmesi yecer-
lidir, bu anlamda, liflerin ic;:indeki toplam pozitif yi.lkle- Na• (d1~): 142 mEq/L
rin sadece yakla~1k 1.3.000.000 ile 1/100.000.000'nin
ge<;irilmesi gerekir. Aym ~ekilde, lifin d1~mdan i<;ine Na•(d1~) : 14 mEq/L
hareket eden i;ok az sayida pozitif iyon, - 90 milivolt'luk K•(d1~): 4 mEq/L
potansiyeli, saniyenin 1/10.000'i gibi c;:ok k1sa bir si.ire
i<;erisinde, +35 mtlivolt'a kadar yi.ikseltebilir. lyonlann K• (dr~): 140mEq/L
bu $ekilde h1zla kaymas1, ileride tarn~1lacag1 gibi, sinir Bu iki iyonun i<;eriden d1~anya oranlan ~oyledir:
sinyallerini yaraur.
Na\~.JNa·d,ian = 0, 1
SINIRLERDE ZAR DiNLENIM K\.,1/K~11an= 35,0
POTANSiYELi
Kahn sinir liflerinin clinlenim zar potansiyeli, sinir sinyal- Sinir Hucresi Zanndan Potasyum S1zmas1. ~ekil
lerinin iletilmedigi dinlcnim durumunda, yakla$Ik - 90 5-4'de sagda, "ikili ge(:~ alani", potasyum lw:nalt ya da
63
Unite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

potasyum (K•) "sizma" kanah olarak adlandmlan ve sinir Potasyum Difi.izyon Potansiyelinin Katk1s1. ~ekil
hucrelerinin zanndan dinlenim durumunda bile potas- 5-5A'da, zar boyunca tek iyon hareketinin potasyum
yumu s12d1rabilen bir kanal proteini gosterilmektedir. iyonlanmn difuzyonu oldugu kabul eclilerek; bu durum
Potasyum kanallanmn temel yap1s1 Bolum 4'te (~ekil zarm i<;i ve d1$mdaki potasyum sembolleri (K•) arasmda
4-4) tammlanm~ur. Bu K• s1zma kanallan, hafifcesodyum a<;Ik kanallarla gosterilmi~tir. i<;erideki ve d~andaki
iyonlanm da ge<;irebilir, fakat bu kanallann potasyuma potasyum iyonlanmn arasmdaki yUksek oran (35/1)
kar~1 ge<;irgenligi sodyuma gore yakla~Ik 100 kat daha
nedeniyle, Nernst potansiyeli, bu orana uygun olarak, -94
fazladu. Daha sonra tart~ilacagi gibi, ge<;irgenlikteki bu
farklilik, normal dinlenim zar potansiyeli duzeyinin sap- milivolt'tur. C::iinku 35'in logaritmas1 1,54 olur ve bu -61
tanmasmdaki anahtar faktordtir. milivolt'la <;arpilirsa -94 mihvolt bulunur. Boylece, dinle-
niJn potansiyelini yaratan tek faktor potasyum iyonlan
NORMAL ZAR DiNLENiM POTANSiYELiNiN olsayd1, lifin ii;:indeki clinlenim potansiyeli ~ekilde gortil-
KAYNAGI dugu gibi -94 milivolt'a e~it olacakt1.

~eltil 5-S'cle normal zar clinlenim potansiyelini -90 mili-


Sinir Zanndan Sodyum Difuzyonunun Katk1s1.
volt olarak belirleyen onemli faktorler gori.ilmektedir.
Bunlar $5yle Siralanabilir. }ekil 5-5B'de, K•-Na• S1Z1ua kanallanndan sodyum iyo-
nunun kti<;tik miktarda difuzyonuyla, yani sinir zanmn
K+ soclyum iyonlanna c;ok az gec;irgen olmas1yla ortaya
4 mEq/L <;1kan durum gori.ilmektedir. Zann i<;i ile d1~1 arasmdaki
sodyum iyonlanmn oram 0,l 'dir ve buna gore, zann
i<;inde hesaplanan Nernst potansiyeli + 61 milivolt'tur.
140 mEq/L (-94 mV) Fakat ~ekil 5-5B'de de gortildtigti gibi, potasyum difuz-
(-94 mV) yonu i<;in Nernst potansiyeli -94 milivolt'tur. Acaba,
A bunlar birbiriyle nas1l etkile~ir ve to plam potansiyel
nastl olu~ur? Bu, daha once tammlanan Goldman e~itli.gi
Na+ K+
kullamlarak cevaplanabilir. Manuksal olarak, potas-
142 mEq/L 4 mEq/L
0------CX:::X: yuma <;ok ge<;irgen fakat sodyuma hafif<;e ge<;irgen bir
Na• K+ zarda, potasyum diftizyonunun, zar potansiyelirle sod-
14 mEq/L 140 mEq/L (-86 mV) yumdan daha fazla katlu saglayacagi du~i.inulebilir.
(+61 mV) (- 94 mV) Normal bir sinir lifinde zann potasyuma ge<;irgenligi
8 sodyuma gore 100 kat daha fazladn. Goldman e$itligine
bu deger yerle~tirilirse, zann i<;indeki potansiyel, ;;ekilde
+ - - +
gortildugu gibi potasyum potansiyeline yakm bir deger
+ - - + olan -86 milivolt'tur.
Difu~on - +
Na•{' .. -+- :>,Na+ - + Na•-K• Pompasmm Katk1s1. }ekil 5-5C'de Na•-K•pom-
pompa - + pasmm dinlenim potansiyeline ilave katk1s1 gosterilmi~tir.
+ - - +
~ekilde iki tane potasyum iyonu zann i<;ine, buna kar~1
142 mEq/L + - 14 mEq/L - +
+ - - + ti<; tane sodyum iyonu zarm dt$ma devamh pompalan-
+ - - + maktadir. Zann ic;:ine pompalanan potasyuma gore, dt$ma
- +
Difu~on daha fazla soclyum pompalanmas1 zan n i<;inden devamh
- +
K+~ .. -; :~ ~ K+ - + olarak pozitif yuklerin kaybma neden olur. Bu durum
pompa - + difuzyonun tek ba~ma yaratacagmdan daha btiytik bir
+ - - +
4 mEq/L + _ 140 mEq/L etkiyle i<;eride ilave bir negatillige yol a<;ar (yakla~1k -4
- +
+ - - + milivolt ek). Boylece, ~ekil 5-5Cde gorUldugu gibi, net
(-90 mV)
+ - - + zar potansiyeli butun bu faktorlerin e$zamanh etkisiyle
+ - - +
(Anyonlar)- + _ (Anyonlar)- - 90 milivolt bulunur.
- +
C Ozetle, yalmz potasyum ve sodyum difilzyonun yara-
~ekil 5-5. Oc; ayn ko~ulda, sinir liflerinde zar dinlenim potansiyelinin tacag1difiizyon potansiyeli, zar potansiyelini hemen hepsi
geli~imi. A, zar potansiyeli sadece potasyumun difuzyonu ile olu~tugu potasyum difuzyonu tarafmdan belirlenen yakla~1k -86
zaman; B, zar potansiyeli sodyum ve potasyurn iyonlann1n her ikisinin
milivolt duzeyine getirir. Ardmdan, devainl1 c;al~an elekt-
difOzyonu ile olu~tugunda; C, zar potansiyell her lkl iyonun difOzyonu-
na ilave olarak. bu lyonlann Na•-K• pompasI ile pompalanmasrna bagh rojenik Na•-K• pompas1yla ilave -4 milivolt kauhr, hoylece
olarak gell~tiginde. net zar clinlenim potansiyeli - 90 milivolt olur.
64
BOLOM 5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

SINIR AKSIYON POTANSIYELi -90 milivolt'luk negalif bir zar potansiyelinin bulunmas1
nedeniyle zar "polarize" durumdadir.
Sini.r sinyalleri, sinir lifinin zan boyunca luzla yaytlan zar
potansiyelindeki h1zlt degi$imlerden olu$an aksiyon Depolarizasyon Evresi. Bu srrada zar aniden sodyuma
potansiyelleri ile iletilir. Her aksiyon potansiyeli, normal
kar$I a$m gec;irgen hale gelerek, c;ok btiyiik miktarda
negatif zar dinlenim potansiyelinden, pozitif poLansiyele pozitif yiikli.1 sodyum iyonunun aksonun ic;ine ahmnasma
ani bir degi$me ile ba$lar ve hemen hemen aym h1zla yol ac;ar. - 90 milivolt'luk normal "polarize" durum, pozitif
tekrar negatif potansiyele donerek sonlamr. Bir sinir sin- yuklti sodyum iyonlanmn ii;:eri akt~ma bagh olarak potan-
yalini iletmek ic;in, aksiyon potansiyeli sinir lifi boyunca, siyelin luzla pozitif yonde yiikselmesiyle kaybolur. Buna
lifin sonuna gelene kadar hareket eder. depolarizasyon denir. Kahn sinir liflerincle, a~m miktarda
$elill 5-6'mn iist boliimiinde, aksiyon potansiyeli sua- pozitif yiiklil sodyum iyonlannm ic;eri hareketiyle zar
smda zarda olu$an degi~iklikler goriilmektedir. _c;iekilde, potansiyeli genellikle srf1r diizeyini "a~arak" pozitif olur.
pozitif yiiklerin ba$langi<:ta lifin ic;ine akng1 ve sonunda Fakat baz1 ktii;:tik sinir lifleri ve merkezi sinir sistemi
tekrar di.;;a geri dondUgi.l goriilmektedir. _c;ieklin alt bolii- noronlanmn c;ogunda potansiyel ancak s1frr dtizeyine
miinde, zar potansiyelinde saniyenin on binde birleri gibi
yakla$lf ve pozitif duruma gec;mez.
c;ok k1sa si.\rede birbiri ardma olu$an degi$imlerle aksiyon
potansiyelinin ortaya c;1kt1gr ve geri donti$iln de hemen Repolarizasyon Evresi. Zann sodyuma ge\'.irgenligi <;ok
hemen aym luzla oldugu gosterilm~tir arltlktan soma, saniyenin onbinde birleri gibi ktSa bir
Aksiyon potansiyelinin birbirini izleyen donemleri stirede sodyum kanallan kapanmaya ba~lar ve potasyum
a~ag1daki gibidir: kanallan normaldeki hali,ne gore daha fazla a~1hr.
Ardmdan, potasyum iyonlannm d1$8 dogru h1zh difiiz-
Dinlenim Evresi. Bu evre aksiyon potansiyeli ba$lama- yonu normal negatif zar dinlenim potansiyelinin yeniden
dan onceki zar dinlenim potansiyelini belirtir. Bu donemde olu~mas1m saglar. Buna zann repolarizasyonu adi verilir.
Depolarizasyon ve repolarizasyon olaylanna neden
olan faktorleii tam a<;Iklamak ic;in sinir zarmda bulunan
diger iki ta~mma kanahnm ozelliklerini tammlamamiz
gerekir: voltaj-kap1h sodyum ve potasyum kanallan.

VOLTAJ-KAPILI SODYUM VE POTASYUM


KANALLARI
Aksiyon potansiyeli suasmda, sinir zarmm clepolarizas-
yonu ve repolarizasyonunda onemli rol oynayan voltaj-
GOm09-gOmO~
klorOr hapih sodyum kanalid1r. Voltaj-kapth potasyum kanah ise
++++ elektrot repolarizasyonun hmm arturmada onemli rol oynar. Bu
iki vollaj-hap1lt kanal, Ncl'-K' pompasi ve K• s1zma 1umal-
++++
++++ ++++++ lanna ek olarah gorev yaparla1'.

Voltaj-Kap1h Sodyum Kanallan-Kanalm


A9ma
Aktivasyonu ve inaktivasyonu
+35
$ekiJ 5-7'nin tist boliimtinde, Uc; ayn durumdaki voltaj-
0-1-- -_._-~ - -- - -- - - kap1h sodyum kanallan gortilmektedir. Bu kanal biri
kanalm d1~ma yakrn aktivasyon kap1s1, digeri kanalm i<;ine
-
~
C:
g_
Cl)
yakm inaktivasyon kap1st ad1 verilen iki kap1ya sahiptir.
"'
-~ i $eklin sol Uslilnde, zar potansiyelinin - 90 milivolt oldugu
~ .!!/
0 zamanki normal dinlenim s1rasmda zarda bu iki kapmm
5J- I durumu $ematik olarak goriilmektedir. Bu durumda, akti-
Q
-90 ...1.,__,.,;1 vasyon kap1s1 kapahdir, boylece bu sodyum kanallanndan
Dinlenim herhangi bir sodyum iyonunun hlicrei~ine giri$i
engellenir.
0 0, 1 0,2 0,3 0.4 0,5 0,6 0,7
Mlllsaniye
~ekil 5-6. $eklin Ost bolumunde gosterilen yontemle kayded ilen tipik Sodyum Kanahnm Aktivasyonu. Zar potansiyeli din-
bir aksiyon potansiyeli. lenim durumuna gore daha az negatif oldugunda, yani
65
Onite II Zar Fizyolojisi, Sinlr ve Kas

Aktivasyon Sec;icilik
kap1s1 Na• Na• filtresi Na•

~nn
jUVIL
\~
O iirnri W111
um UUt /4, m, I,, ,n-n
ll~M wv i \LY,M
....

.lnaktivasyon
I Voltaj
elektrodu ::::- ~~ ;~ •
kap1s1 / \ .:::,'-.--..- ~ '-
Dinlenirn Aktif lnaktif
(- 90 rnV) (-90 ila +35 rnV) (+35 ila - 90 rn\l,
gecikmi9) ~ekil 5-8. OzgOI kanallardan iyon ak1min1 incelemede kullanilan "vol-
taj k1skac1" yontemi.

If/Iii ~ M Kffl
MtO 11 VllVII UM o ,~irM
Voltaj-Kap1h Potasyum Kanah ve
~K• K+~ Aktivasyonu
Dinlenim Yava9 aktivasyon
(-90 mV) (+35 ila -90 mV) ~ekil 5- 7'nin alt boltimtinde, voltaj kap1h potasyum
i9 taraf kanallarmm iki ayn durumu gori.ilmektedir: dinlenim
~ekil 5-7. Voltaj-kap1h sodyum (Ostte) ve potasyum (altta) kanallan- sirasmda (solda) ve aksiyon potansiyelinin sonuna dogru
nin ozellikleri, zar potansiyeli normal dinlenimdeki negatif degerinden (sagda). Dinlenim durumunda potasyum kanalmm kap1s1
pozitlf degere degi~irken, sodyum kanallannin s1ras1ile aktivasyonu ve
inaktivasyonu ile potasyum kanallannin gecikmeli aktivasyonu goste- kapahdu ve potasyum iyonlanmn bu kanaldan d1$an
rllmektedir. c;1kmas1 engellenir. Zar potansiyeli -90 milivolt'tan s1&ra
dogru yi.ikseldiginde olu~an voltaj clegi$imi, kapmm
yava~c;a ac;1lmasm1 saglayacak ~ekil degi?ikligi yaratu; bu
da potasyumun zardan d1$an dogru difiizyonunun artma-
sma izin verir. Potasyum kanallannm ac;1lmasmdaki hafif
gecikme nedeniyle, bu kanallann a~1lmas1, sodyum kanal-
-90 milivolt'dan s1frra dogru yukseldiginde, genellikle -70
lanmn inaktivasyon nedeniyle kapanmaya ba$lad1g1
ve -50 milivolt arasmda aktivasyon kap1smda ani bir
doneme rastlar. Boylece, sodyumun hticre ic;ine giri$i aza-
bic;im degi$ikligi yaratarak kap1y1 ac;1k pozisyona getirir.
hrken aym zamanda hucreden potasyum c;1k1$lnm artmas1
Aktif durum adi verilen bu donemde, sodyum iyonlan
repolarizasyonu h1zlandrnr ve saniyenin on binde birle-
kanaldan ir;eri akarak, zann sodyuma gec;irgenligini 500
rinde tamamen zar dinlenim potansiyeline geri cloner.
ile 5000 kat arasmda artmr.

Voltaj Kap1h Kanallarm A~1lma ve Kapanmasma


Sodyum Kanalmm inaktivasyonu. ~ekil 5- 7'nin sag Voltajm Etkisini Ol~mek i~in Kullanilan "Voltaj K1skaci"
Yontemi. Sodyum ve pocasyum kanallan hakkmda sayisal
Ust boliimilnde, sodyum kanalmm ilc;i.inci.i donemi
veriler elde etmemizi saglayan ara;;urmalar oylesine dahiya-
gorulmektedir. Aktivasyon kap1srn1 ac;an voltajm arunas1 neydi Id; bu c;ah~malan gen;ekle~tiren Hodgkin ve Huxley
aym $ekilde inaktivasyon kap1sm1 kapattr. inaktivasyon adh ara~unc1lar Nobel Odulti aldilar. Bu c,;ah;;malarm ilkesi
kap1s1, aktivasyon kap1smm aplmasmdan soma saniye- ~ekil 5 -8 ve 5-9'da gorulmektedir.
nin onbinde biri kadar ktsa stirede kapamr. Yani inakti- ~eltil 5-S'de farkh kanallardan iyon akunlanru okmek
vasyon kap1sm1 kapah duruma getiren konformasyonel i<;in kullantlan voltaj hishaa ad.1 verilen deneysel ayg1t goriil-
(bic;imsel) degi$iklik yava$ bir olay oldugu halde akti- mektedir. Bu aygum kullanunmda iki elektrot sinir lifi i<;ine
vasyon kap1sm1 ac;an bic;imsel degi$iklik h1zh bir olayd1r. yerle~tirilir. Bunlardan biriyle, zar potansiyelinin voltajt
Bu nedenle, sodyum kanah saniyenin onbinde biri kadar olc;Ultir. Digeriyle sinir lifinin ic;ine veya hlten d1~anya dogru
stire ac;1k kaldiktan soma inaktivasyon kap1s1 kapamr ve elektri.k akmu verilir. Bu aygn $U $ekilde kullarnhr: Ara~unc1
sodyum iyonlan art1k zann ic;ine akamaz. Bu anda zar sinir lifi ic;inde ne kadar voltaj yaratacagma karar verir ve
potansiyeli, zar dinlenim di:inemine geri donmeye ba~lar aletin elekt.ronik d.Ug.rnesini istedigi voltaja ayarlar. Onceden
ve repolarizasyon geli$ir. ara~cumac1 tarafmdan saptanan degerdeki voltaj1 sabit
Sodyum kana] inaktivasyonun onemli ba$ka bir ozel- Lutmak i<;in gerekli pozitif ve negatif elektrik aklm1 aktm
ligi de, zar potansiyelinin ba$lang1c; zar dinlenim potansi- elektrodu ile otomatik olarak verilir. Zar potansiyeli voltaj
yeli di.izeyine veya ona yakm bir degere donunceye kadar kiskac1 ile - 90 milivolt'tan s1frra dogru aniden artmldig,nda,
inaktivasyon kap1smm tekrar a~Ilmamas1d1r. Bu nedenle, voltaj-kap1h sodyum ve potasyum kanallan ac;1b.r ve sodyum
sinir lifi onceden repolarize olmadan sodyum kanallan- ve potasyum iyonlan kanallardan akmaya ba~lar. Bu i.yon
nm tekrar ac;1lmas1 genellikle mi.imktin degildir. hareketlerinin hucrei<;i voltajm istenen diizeyde tutuhnas1

66
BOLUM 5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

,.- 30
::!: E
c~
~E
Q)~
20
10
-
Na'kanall

100
t
A§ma +60
+40
~ """'yv11 potansiyelil +20 ·-
O
- 20
- 40
>
.§,
1
-~
111
10
.:::; E
~ 0 -1-- -J' -60 i..
~;g> I., •, ,..,_, -so
L-100 ~
- 90mV I +10 mV I -90mV Gl C
.:,c G)
Zar potansiyeli i ; 0.1 Pozltif
=.S!
+as +
- ardpotansiyel
0 1 2 3 z~
Zaman (milisaniye) 0.01
iletkenliklerin
~ekil 5-9. Zar potansiyelinin 2 milisaniye sureyle dinlenim degeri olan 0.001 oran1
100
-90 millvolt'tan, +'IO mllivolt'a c;1k1~1 s1rasmda sodyum-potasyum iyon
kanallannm iletkenligindeki tipik degi~imler. 5ekil sodyum kanallann1n 10
ac;1hp (aktivasyon), 2 milisaniye bitmeden once kapand1g1m (inaktivas- ..-
~E
yon); bu sirada potasyum kanallanmn sadece aQld191m (aktivasyon)
ve potasyum kanallannin a,;llma h1zm1n sodyum kanallanna gore c;ok ~~
;!: .c
daha yava~ oldugu gosterilmi~tir. G) 0 0.1
·= E
- 0.01
0 .005
r
0 0.5 1.0 1.5
Milisanlye

~ekil 5-10. Aksiyon potansiyeli surecinde sodyum ve potasyum llet-


kenligindeki degi}iklikler. Sodyum iletkenligi aksiyon potansiyelinin er-
ilzerine etkilerini dengelemek ic;in voltaj ktskacmm akun ken evrelerlnde binlerce kat artmakta, buna kar~1hk potasyum iletken-
ligi aksiyon potansiyelinin ge<; evrelerinde ve biti}inl izleyen k1sa surede
elekt-rodundan l1ucreic;i volrnj1 sthr duzeyinde tutacak
ancak 30 kat artmaktad1r. (Egriler Hodgkin ve Huxley'in makalelerin-
clektrik akuru verilir. Bunu saglamak ic;in verilen aktmm, deki murekkep bahg1aksonundan elde edilen bulgulardan hawlanm1}
zar kanallarmdan akan aknna tam e~iL, fakac ters yuklo ve memelllerin kahn sinir liflerinden kaydedilen zar potansiyellerlne
olmas1 gerekir. Her an, ne kadar alum gec;tigini olc;mek ic;in uyarlanarak verilmi?1ir).
aklm elektrodu akun ak~m1 kaydeden bir osiloskoba bag-
lanarak, alum ~ekil 5-S'deki gibi osiloskobun ekrarunda
gozlenir. SonU<; olarak, ara~ttnc1 lifin h;indeki ve d1~rndaki Potasyum kanaUanrun a,;1lmasma (aktivasyonu) dikkat
iyonlann konsantrasyonlanm normalden farkh bir diizeye edelim. Bunlar yava~c;a ac;1hrlar ve sodyum kanallan tam anla-
ayarlayarak i;ah~mayt tekrarlar. Bu i~lem, ozellikle miirek- m1yla kapand1ktan soma tamamen ac;Lk duruma ge<;erler.
kep bahgmm 1 mm <;apmda dev aksonu gibi, baz1 yumu- Aynca, pocasyum kanallan bir kere ai;1ldtgmda pozitif zar
~ak<;alardan elde edilen kalm sinir lifleri kullamldtgmda potansiyeli stiresince a,;Lk kaltrlar ve zar pocansiyeli tekrar
kolayca yapilabilir. Mtlrekkep bahg1 aksonunun i<;indeki ve negatif bir degere ininceye kadar kapanmazlar.
dt~mdaki solusyonda difuze olabilen tek iyon sodyum iyonu
ise, voltaj k1skac1 sadece sodyum kanallarmdan gei;en aklmt
oli;er. Eger difuze olan tek iyon pocasyum ise, sadece potas-
AKSiYON POTANSiYELiNi YARATAN
yum kan.allanndan. ge,;en akim olc;iili.ir.
Belirli kanallardan iyon ak1mm1 incelemek i<;in uygu- OLA YLARIN OZETi
lanan diger bir yontem, bir tip kanall kapatmakur. Ornegin, ~ekil 5-IO'da aksiyon pornnsiyeli sirasmda ve hemen son-
sodyum aktivasyon kaptlarmm bulundugu zann dt~ rasmda birbirini izleyer1 olaylann ozeti gortilmektedir.
yiiziine tetrodotoksin ad1 verilen bir toksin verilerek ~eklin en alnnda, zann sodyum ve potasyum iyonlanna
sodyum kanallan kapaulabilir. Tersine, tetraetilamonyum iletkenligindeki degi~iklikler gostertlmi$lir. Dinlenim
iyonu sinir lifinin ic;ine uyguland1gmda potasyum kanallan durumunda, aksiyon potansiyeh ba$lamadan once, zarm
bloke olur. potasyum iyonlanna ileLkenliginin sodyum iyonlanna
~elill 5-9'da zar potansiyeli voltaj k1Skact kullamlarak iletkenligine gore 50-100 kat daha bliyiik oldugu gortil-
aniden -90 milivolt'tan +10 milivolt'a ve 2 milisaniye sonra mektedir. Bumm nedeni, smna kanallanndan, potasyum
tekrar - 90 milivolt'a geri dondurtildi.igii zaman voltaj-kap1lt iyonlannm smnnsmm sodyum iyonlanna gore daha fazla
sodywn ve potasyum kanallarmm iletisindeki tipik deg~ik- olmas1dir. Halbuki aksiyon potansiyeli ba~lachgmda,
likler gorillmektedir. Burada zar potansiyeli pozit.if degerlere sodyum kanallan ani olarak aktifle$erek, sodyum gec;ir-
yukseldikten sonra milisaniyenin kiicuk boliimleri i,;inde genligini 5000 kat artmr. Daha soma, inaklivasyon i$lemi
sodyum kanallanrun aniden ai;1ld1gma (aktivasyon evresi) milisaniyenin birkac; bolumii ic;inde sodyum kanallanm
dikkat edilmelidir. Halbuki bunu izleyen birkac; milisaniye kapaur. Aksiyon potansiyelinin baslamast sodyum kanal-
i,;:inde sodyum kanallan ot0matik olarak kapamr (inaktivas- lan ac;1ld1ktan soma, voltaj kapili potasyum kanallannm
yon evresi). milisaniyenin bir bolumu i<;inde c;ok yava~ olarak ac;il-
rnaya ba~lamasma da neden olur. Aksiyon potansiyelinin

67
Unite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

sonunda, zar potansiyelinin tekrar negatif duruma


donmesi potasyum kanaUannm ba~langic; dururnlanna oldugu gibi sodyum iyonlanna cla hafifi;e gei;irgendir, ancak
donerek kapanmalarma neden olur, bu da yine bir mili- normal fizyolojik ko~llarda, bu kanallann kalsiyuma olan
saniye ya da daha fazla bir gecikmeden soma olur. gec;:ilgenhgi sodyumdan 1000 kat daha fazladir. Bu kanallar
5ekil 5-lO'da orta boliimde; aksiyon potansiyelinin hi.icre zanm depolarize eden bir uyanya cevap olarak ac;:1l-
her bir anmda sodyum iletkenliginin potasyum iletken- d1gmda, kalsiyum iyonlan hi.icre ii;ine akar.
ligine oram ve bunun da tisttinde, aksiyon potansiyeli Voltaj-kap1h kalsiyum kanallanmn en onemli i~levi,
goriilmektedir. Aksiyon potansiyelinin ilk bi.'lltimtinde baz1 hilcrelercle aksiyon potansiyelinin depolarizasyon
sodyum iletkenliginin potasyum iletkenligine oram fazma katk1da bulunmakur. Kalsiyum kanallan yava~ aktive
1000 kattan fazla artar. Bu nedenle, potasyum iyonlan- olcluklarmdan, aktivasyonlan sodyum kanallanna gore
10-20 kat daha uzun si.irer. Bu nedenle, /nzlr kanallar ad1
nm d1$an ak1~mdan <;ok daha fazla sodyum iyonu lifin
verilen sodyum kanallanmn aksine, bunlara yava~ ha11allar
i<;ine girer. Zar potansiyelini aksiyon potansiyelinin ba~-
ad1 veril.ir. Boylece, kalsiyum kanallannm ac;:1lmas1 depola-
lang1cmda pozitif yapan da budur. Daha soma, sodyum
rizasyonun surdiiri.ilmesini saglarken, sodyum kanaUan
kanallan kapanmaya ba$larken potasyum kanallan ac;:11- aksiyon potansiyellerinin ba~laulmasmda anahtar role
maya ba$lar ve iletkenlik oram, potasyum iletkenligi i<;in sahiptir.
artarken sodyum iletkenligi ic;in azahr. Bu durum, potas- Kalsiyum kanallan hem kalp kasmda hem de di.iz kasta
yum iyonlannm c;ok htzla d1~an dogru kaybma neden c;ok fazladtr. Gerc;:ekte, di.iz kaslann baz1 tiplerinde htzh
olurken, ic;eriye sodyum ak1~1 neredeyse s1frrd1r. Sonuc; sodyum kanallan c;ok azdu ve aksiyon potansiyeli yalmz
olarak, aksiyon potansiyeli h1zla ba~langu; di.izeyine geri yava~ kalsiyum kanallanmn aktivasyonu ile olu~ur.
<loner. Kalsiyum iyonlannm Eksikliginde Sodyum
Kanallarmm Gefirgenliginin Artmas,. Sodyum kanalla-
nm aktive eden voltaj di.izeyi i.izerine, hucre~1 s1v1smdaki
,./
Aksiyon Potansiyeli s,rasmda Diger iyonlarm Rolleri ka lsiyum konsantrasyonunun etkisi i;ok,buyiiktiir. Kalsiyum
iyon yetersizliginde, sodyum kanallan~ dinlenim potan-
$imdiye kadar, aksiyon potansiyeli olu~umunda sodyum ve
siyelinin normaldeki i;:ok negatif di.ize~:~~ c;:ok az yoksel-
potasyum iyonlannm rollerini inceledik. Bunlann d1~mda,
mesi durumunda bile aktive olabilir (ai;1labi /). Bu nedenle,
en az iki ayn lip iyonun gozden gei;irilmesi gerekir: negatif
sinir lifi ileri derecede uyanlabilir hale gelebilir ve dinlenim
anyonlar ve kalsiyum iyonlan. I
durumunda kalmayarak bir uyan olmaksmil tekrarlayan
Sinir Aksonu i~inde Zardan Ge~emeyen Negatif
de~arjlar gosterir. Ger<;ekte, baz1 periferik sinirlerde spontan
Yuklu iyonlar (Anyonlar). Aksonun i<;inde zar kanalla-
de§arjlann olu$up, kasta tetani'ye neden olmas1 i<;in kalsi-
nndan gec;:emeyen pek i;ok negatif yoklii iyon vard1r. Bunlar
yum iyonu konsantrasyonunun normalin sadece %50'nin
arasmda protein moleki.illeri , biri;ok organik fosfat bile~ik-
alnna dii$mesi gerekir. Bu durum, solunum kaslannm
leri, si.ilfat bile~ikleri vb. sayilabilir. Bu iyonlar aksonun
tetanik kasllmasma yo! ac;:arak bazen iili.ime neden
i<;:irlclen aynlamad1klan ic;:irl, zarm ir;inde pozitif iyonlann
olabilir.
azalmas1 durumunda zardan gei;emeyen negatif anyonlar
Kalsiyum iyonlannm sodyum kanallanna etkisi §oyle ai;1k-
fazla miktarda kahrlar. Bu nedenle, potasyum iyonlan ve
lanabilir: Bu iyonlar, sodyum kanalma ait protein molekiilleri-
diger pozitif yokli.1 iyonlar azald1gmda, lifin ic;:indeki negatif
nin d~ yuzune tutunurlar. Kalsiyum iyonlannm pozitif yokleri
yiikten zardan gei;emeyen negatif yoklil iyonlar
sodyum kanal proteinlerinin elektriksel durumunu degi$tire-
sorumludur.
rek sodyum kap1lannm ac;:1lmast ii;in gerekli voltaj seviyesini
Kalsiyum iyonlari. Vucuuaki neredeyse ti.im hi.icrele-
degi$tirirler.
rin zarlan, soclyum pompasma benzer kalsiyum pompasma
sahiptir ve baz1 hiicrelerde kalsiyum, aksiyon potansiyeli
olu~umunda sodyumla beraber (veya sodyumun yerine) AKSiYON POTANSiYELiNiN BA$LAMASI
gorev ahr. Soclyum pompasma benzer ~ekilde, kalsiyum
pompas1 kalsiyumu zann ii;inden dt}ma (veya hilcrelerin Buraya kadar aksiyon potansiyelinin gel~mesinin yam-
endoplazmik retikulumu ii;ine) pompalayarak yakl~1k s1ra, zann sodyum ve potasyum ge<;irgenligindeki degi-
on-bin kathk bir kalsiyum iyon farlu yaratir. Boylece, hilcre $ikliklerini ac;:1klad1k, fakat aksiyon potansiyelini neyin
ic;indeki kalsiyum iyon konsantrasyonu yakla~1k 10-7 ba$latt1g1m a<;1klamad1k.
molarda tutulur, buna kar~m di~taki konsantrasyon yakla-
~1k 10-3 rnolard1r. Bir Pozitif Geribildirim Dongusu Sodyum Kanallanm
Bunlara ek olarak voltaj-kapth halsiyum hanallan vardir. A~ar. Sinir lifi zanua bir etki olmad1kc;a normal bir
Hilcred1~1 SlV!daki kalsiyum iyon konsantrasyonunun hi.icre sinirde aksiyon potansiyeli geli$mez. Eger bir olay, zar
ic;:ine gore 10.000 kat daha fazla olmas1 nedeniyle, kalsiyu- potansiyelini ba$langi<;ta - 90 milivolt'tan s1fi.r dtizeyine
mun hiicre ic;:ine pasif mekanizmalarla giri~i ii;irl a~m bir dogru yi.ikseltmeye yetecek kadar bir artl~a neden olu-
difuzyon fark1 vard1r. Bu kanallar kalsiyum iyonlanna yorsa, yilkselen voltaj birc;ok voltaj-kapth sodyum kana-
hm ac;maya ba~lar. Bu, sodyum iyonlannm h1zla i<;eriye
68
BOLOM 5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

ak1$ma yol a<;arak zar potansiyelinin daha da yukselme- ilerlemesine neden olur. Bu mekanizma ~ekil 5-ll 'de
sine, boylece daha .;ok voltaj-kap1h sodyum kanalmm gosterilmi~tir.
a<;tlmasma ve liften i<;eriye daha da fazla sodyum iyonu ~ekil 5-llA'da normal istirahat dururnundaki bir
ak1~ma neden olur. Bu olay, pozitif geribildirim $eklinde sinir lifi gortilmektedir. ~ekil 5-llB'de sinir lifinin orta
bir dongtidur ve bu geribildirim yeterince gti<;lil ise voltaj- bolgesi uyartlm1$Ur, yani bu bolgede sodyuma ge<;irgenlik
kap1h sodyum kanallanmn hepsi a<;1lmcaya kadar devam aniden artm1~trr. 01?/ar, zann depolarize ohnu~ bolgeleri
eder. Daha soma, bir milisaniyenin kti<;iik bir bolumi.l ile dinlenim halindelci bolgeleri arasmda geli~en "yerel
i<;inde yukselen zar potansiyeli potasyum kanallanm devreleri" gostermektedir. Yani, pozitif elektriksel yukler
a<;arken sodyum kanallannm kapanmasma neden olur ve depolarize zar boyunca ic;eri diftize olan sodyum iyonlan
ardmdan aksiyon poLansiyeli sona erer. tarafmdan ta$mll ve ardmdan aksonun ortasmdan her il<i
yone dogru birka<; milimetre ilerler. Bu pozitif yukler,
Aksiyon Potansiyelinin Ba~lamas1 i~in E~ik Deger. kahn miyelinli lifler ic,;inde 1-3 mm kadar bir mesafede
Onceki paragrafta tammland1g1 gibi; zar potansiyelinde voltaj1 e$ik deger t\stilne yukselterek, aksiyon potansiye-
gozlenen ba~lang1<;taki arU$ pozitif geribildirim yaratacak lirti ba~latu. Bu nedenle, ~ekil 5-llC ve D'de goruldugii
kadar buyiik degilse aksiyon potansiyeli olu$maz. Life gibi, bu yeni alanlardaki sodyum kanallan hizla ac,;1hr ve
giren Na• iyonlannm sayis1, liften aynlan K• iyonlanmn aksiyon potansiyeli yayihr. Bu yeni depolarize alanlar zar
sayismdan daha fazla olursa bu olay ger<;ekle$ir. Zar boyunca daha uzak bolgeler arasmda yerel devreler olu~-
potansi.yehnde genellikle 15-30 milivoltluk ani bir yuk- turarak depolarizasyonun gittik<;e daha da yay1lmasma
selme gerekir. Boylece, kalm bir sinir lifinde, zar potansi- neden olur. Boylece depolarizasyon i$lemi ti.im lifboyunca
yelinde -90 milivoll'tan -65 milivolt'a dogru ani ytiksehne yayihr. Depolarizasyonun kas ve sinir liflerinde bu ~ekilde
aksiyon potansiyelinin geli~mesine neden olur. Bu -65 iletihnesine sinir veya has uyans1 ad1 verilir.
milivoltluk degere, uyanlmanm e$ik degeri denir.
ilerlemenin Yonu. ~ekil 5-ll'de goruldugu gibi uyan-
lan zarda tek bir yonde ilerleme yoktur. Aksiyon potansi-
AKSiYON POTANSiYELiNiN iLERLEMESi yeli uyarandan uzakla~arak tum yonlerde, hatta sinir
Onceki. paragraflarda, aksiyon potansiyelini. zar t\ze- lifinin btitiln uzannlan boyunca, zar butt\ntiyle depola-
rinde tek bir noktada olu$tugu ~ekliyle tartt~tlk. Oysa, rize oluncaya kadar ilerler.
uyanlabilen bir zarda herhangi bir noktada olu~an Hep-veya-His Kurali. Normal bir lif zannm herhangi bir
aksiyon potansiyeli genellikle zann kom~u boliimlerini nol<tasmda, bir aksiyon potansiyeli ba$Iad1gmcla, eger
de uyararak, aksiyon potansiyelinin zar boyunca ko$ullar uygun ise depolarizasyon dalgas1 tum zar boyunca

() _______________________ )
+++++ ++++++++++++++++++
ilerler veya eger ko$ullar uygun degilse bir ilerleme olmaz.
Buna hep-veya-11i( huralt denir ve ti.im uyanlabilen dokular
i<;in ge<;erlidir. Bazen zarda olu$an aksiyon potansiyeli
zann kom~u bOlgelerini uyaracak yeterli vollaj degi.$ikligi
A
------- ------------
+ +++++++++++++ ++++ +++++ yaratamayan bir noktaya gelir. Boyle oldugunda depolari-

()..........qpH......)
zasyonun yayilmas1 durur. Bu nedenle, uyanmn ilerleme-
~ ,,..... sinin devarm i<;in, aksiyon potansiyelinin uyanlma e?igine
oram daima l 'den btiyuk olmahdir. Bu 'Tden buyuk"
__________ !':)..{"": ---- -- - olma gereksinimi, ilerleme i<;in giivenlik faktorii olarak
B ++++++++++++ - -++++++++ + adlandmhr.
' - ' '-...I
~ ,,-..
() :::::::::~!!f ::::::)
- - - - - - - - £:\ ++ .D: - - - - - -
AKSiYON POTANSIYELLERi
TAMAMLANDIKTAN SONRA SODYUM
c VE POTASYUM iYON FARKLARININ
++++++++ ++--- - ++ ++++++
'-" .__,, YENiDEN OLU~MASI-ENERJI
++ __________________
I'""'-( "++
'
METABOLIZMASININ ONEMI
-v - ++++++++++++++++ ~ - Sinir lifi boyunca her bir aksiyon potansiyelinin iletilmesi
,,.....
- - ++++++++ +++++++ +++ - - "" zarm ic;i ile dt$l arasmdaki sodyum ve potasyi,m konsant-
rasyon fark1m hafifi;e azalnr. c;unkti depolarizasyon s1ra-
++---------------- - -++
D '-" .._,I smda sodyum iyonlan i<;eriye, repolarizasyon s1rasmda
~ekil 5-11. Aksiyon potansiyelinin iletken bir lifte iki yonde ilerlemesi. ise potasyum iyonlan d1san diftizyona ugrarlar. Tek bir
69
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

+60
+40
+20
·e
~
::::1
-
~ -20
0 - - - -- - - - -- - - -- -

ii :i -40
-60
Dinlenimde~ -80 ~

0 100 200 300


-100 r--- - ----"'-==-=-;;;;;;;;=_;;;
Sanlyede uyan
0 0, 1 0,2 0,3 0 ,4 0,5 0,6 0,7 0,8 0,9
~ekil 5-12. Dinlenim durumunda ve uyarilmanm giderek artan h1zla- Saniye
nnda bir sinir lifindeki 1s1 Oretimi.
$ekil 5-13. Kalpte bir Purkinje lifinden kaydedilen aksiyon potansiye-
linde (milivolt cinsinden) bir "plato".

aksiyon potansiyeli ic;in bu etki olc;iilemeyecek kadar buyuk oranda uzaur. Kalp kas1 liflerinde goriilen ve 0,2 ile
kiic;i.iktilr. Gen;ekte, konsantrasyon fark1, aksiyon potan- 0,3 saniye silren platoya sahip bu tip aksiyon potansiyeli,
siyelinin iletilmesini durduracak bir di.izeye ula~madan bu uzunsure boyunca kalp kasmm kasumasm1nslirmesine
once, kalm sinir lifleriyle 100.000 ile 50 milyon arasmda neden olur.
uyan iletilebilir. Bu yiizden, zardaki sodyum-potasyum Platonun olu~umunda birkac; faktor birlikte rol oynar.
konsantrasyon farklannm zamanla yeniden olu$turulmas1 ilk olarak, kalp kasmda depolarizasyon olayma iki tip
gerekli hale gelir. Buda, Na+-K+ pompasmm aynen dinle- kanal katk1da bulunur. (1) h1zh kanallar ad1 verilen vol-
nim potansiyelinin korunmasmm anlanld1g1 onceki tajla aktive olan olagan sodyum kanallan ve (2) yava~
boli.imde tammland1g1 ~ekilde c;al~mas1 ile gerr;ekle~r. ac;1ldiklanndan dolay1 yava? kanallar olarak adlandinlan
Yani, aksiyon potansiyeli srrasmda, hiicrenin ic;ine dogru voltajla aktive olan kalsiyum-sodyum (L-tipi kalsiyum
difuzyona ugrayan sodyum iyonlan ile hiicrenin d1~na kanallan) kanallan. Hizli kanallann ac;:1lmas1 aksiyon
difiizyona ugrayan potasyum iyonlan, Na+-K+ pompas1 ile
potansiyelinin dikensi boliimtinil olu~turur. Kalsiyum
eski durumlanna di:inerler. Bu pompamn c;al~mas1 ic;in
iyonlanmn lif ic;ine gir~ine izin veren yava$ kalsiyum-
enerji gerektiginden, sinir lifinin "yeniden yiiklenmesi"
sodyurn kanallannm uzam1~ ac;ilmas1 ise, aksiyon potan-
aktif metabolik bir silw;tir ve gerekli enerji hiicrenin
siyelinin daha c;ok plato boltimiinden sorumludur.
adenozin trifosfat (ATP) enerji sisteminden kar~1lamr.
Platodan ktSmen so rum lu ikinci faktor ise, voltaj-
~eldl 5-12 sinir lifinin, yeniden yiiklenme sirasmda fazla
kap1li potasyum kanallannm normalden daha yava~ ac;:1l-
1s1 olu$turdugunu ve bunun da sinirde uyaran s1kl1g1 art-
mas1 ve s1khkla platonun sonuna kadar pek fazla
ngmda olu~n enerji tilketiminin bir ol<;iitii oldugunu
ac;1lmamas1 olabilir. Bu faktor zar potansiyelinin normal
gostermektedir.
negatif degeri olan -80 ile - 90 milivolt degerine donme-
Na+-K• ATPaz pompasmm onemli bir ozelligi de,
hiicre ic;inde sodyum iyonlan arttigmda etkinlik derece- si_ni geciktirir. Potasyum iyonlanna gec;irgenlik arup, kal-
sinin kuvvetle uyanlmas1dir. Gerr;ekte, pompamn aktivi- siyum-sodyum kanallan kapanmca plato sonlamr.
tesi hiicreic;i sodyum konsantrasyonunun yakla$tk iic;iincil
kuvvetiyle orantih olarak artar. 5oyle ki, hiicreic;i sodyum BAZI UVARILABILEN DOKULARDA RiTMiK
konsantrasyonu 10 mEq/L'den 20 mEq/L'ye yukseldi- AKTIVITE-TEKRARLAYAN Df$ARJLAR
ginde pompamn aktivitesi iki kat degil, yakla~tk sekiz kat
artar. Bu nedenle, zann iki taraf1 arasmda sodum-potas- Kendiliginden ba~layan tekrarlay1c1 de$arjlar normalde
yum konsantrasyonlan arasmdaki fark azalmaya ba~la- kalpte, di.iz kaslann c;ogunda ve merkezi sinir sistemin-
ymca, sinir lifinin 11as1l hizla yeniden "yiiklenme"ye deki pek c;ok noronda goriiliir. Bu ritmik de~arjlar ( 1)
ba~ladigm1 anlamak kolaychr. kalbin ritmik atumm, (2) bag1rsaktaki ritmik peristaltik
dalgalan ve (3) solunumun ritrnik kontrolil gibi sinirsel
olaylan olu~tururlar.
BAZI AKSIYON POTANSiYELLERINDE
Ek olarak diger uyanlabilen dokulann hemen hepsi,
PLATO
doku hticrelerinin uyanlma e~igi yeterince azalm1$Sa tek-
Baz1 durumlarda uyanlm1~ zar, depolarizasyondan sonra rarlayan d~rjlar yaratabilirler. Ornegin, normalde
hemen repolarize olmaz; bunun yerine potansiyel birkac; yuksek duzeyde kararhhk gosteren kalm sinir lifleri ve
milisaniye sureyle dikensi potansiyele yakm bit plato c;izer iskelet kas1 lifleri sodyum kanallanm aktive eden veratri-
ve ancak ondan sonra repolarizasyon ba~lar. ~eldl 5-13'de din ic;eren bir solusyonun ic;ine koyulursa ya da kalsiyum
goruldiigti gibi, boyle bir plato depolarizasyon siiresini iyon konsanuasyonu kritik degerin alnna dii~erse her iki
70
BOLOM 5 Zar Potansiyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

Ritmik
~· ~
Potasyum aksiyon
+60 potansiyelleri E~ik
-,_,--.:' ~s
;~:r·;
'\ -~c
+40 \:
=+20 ~c
~ 0 \~
:iE-20
--40
-60
' ~ . 1,
·r,,-
, '
,, ' ' •
,--...,
0 3
Saniye
Hiperpolarizasyon

~ekil 5-14. Kalbin rit mik kontrol merkezinden kaydedilenlere benzer


ritmik aksiyon potansiyelleri (milivolt cinsinden). Bunlann potasyum
iletkenllgl ve hiperpolarizasyon durumu lie lli~kisine dikkat ediniz.

~ekil 5-15. Miyelinli ve miyelinslz liflerin her ikisini de i~eren kO~Ok bir
sinir giivdesinin enine kesiti.

durumda da zann sodyuma ge<;irgenligi arttlgi. i<;in tek- onceki aksiyon potansiyeli tamamlandtktan sonra yakla-
rarlayan de~arjlar olu~tururlar. ~•k bir saniye devam eder ve boylece zar potansiyelini
potasyumun Nemst potansiyeline i;ok yakm bir degere
Spontan Ritmik Aktivite ic;in Gerekli Tekrar Uyanlma yakla~nnr. }ekil 5-l4'te gi:iruldugu gibi, bu donem hiper-
Olay,. Ritmik aktivitenin olu$mas1 i<;in, zann dogal polarizasyon olarak adlandmhr. Bu tli:inem devam ettigi
durumda bile, sodyum iyonlanna (veya yava-? kalsiyum- siirece kendiliginden yeniden uyanlma olmaz. Ancak
sodyum kanallanndan kalsiyum ve sodyum iyonlanna) artm•~ potasyum iletkenligi (ve hiperpolarizasyon
yeterince ge(.:irgen olmas1 ve zann otomatik olarak depo- durumu) yava~ yava~ kaybolarak zar potansiyelinin yeni
larize olmas1 gerekir. }ekil 5-14'te kalbin ritmik konlrol bir uyan i<;in e$ik degere yukselmesine izin verir. Daha
merkezlerindeki "dinlenim" zar potansiyehnin sadece -60 sonra aniden, yeni bir aksiyon potausiyeh dogar ve bu
ile 70 milivolt duzeyinde oldugu gi:irulmektedir. Bu sure(.: tekrar tekrar ger<;ekl~ir.
negatif voltaj sodyum ve kalsiyum kanallanru tamamen
kapalt tULmaya yeterli degildir. Bu nedenle, srras1yla ~a-
gi.daki olaylar meydana gehr; ( 1) ban sodyum ve kalsi- SiNIR GOVDELERINDE Si NYAL
yum iyonlan i<;eriye akar, (2) bu aktivite zar voltajtru ILETiMININ OZEL DURUMLARI
pozitif yonde amnr ve bi:iylece zann ge(irgenligi daha da Miyelinli ve Miyelinsiz Sinir Lifleri. }ekil 5-15'te
artar, (3) daha da fazla iyon i<;e1i akar ve (4) zann ge<;ir- bin;ok kalm sinir liflerini de ic:;eren tipik ince bir sinirin
genligi daha da artar ve bu aksiyon potansiyeli doguncaya enine kesiti gi:irulmektedir. Dikkatli bak1ld1gmda, kalm
kadar surer. Daha sonra, aksiyon potansiyelinin sonunda lillerin arasmda pek <;ok ince liflerin uzand1g1 gorulur.
zar repolarize olur. Fakat birka<; milisaniye ya da saniyeler Kahn lifter miyelinli, ince lifter ise miyelinsizdit: Ort.alama
suren bir diger gec;ikmeden sonra, spontan uyanlma ile bir sinir gi:ivdesinde, rniyelinli liflerin yakla~1k iki katt
depolarizasyon tekrar ba~layarak kendiliginden yeni bir kadar miyelinsiz lifler bulunur.
aksiyon potansiyeli dogar. Bu di:ingu tekrar tekrar geli~- }ekil 5-16'da tipik bir miyelinli lif gi:irulmektedir.
meye devam ederek, uyanlabilen dokularda kendiligin- Lifin merkezinde akson bulunur ve aksonun zan aslmda
den uyanlan ritmik uyanlmalara neden olur. aksiyon potansiyelini ileten zard1r. Akson, viskozitesi
Neden kalp komrol merkezinin zan repolarize olduk-
yuksek hucrei<;i s1V1S1 olan aksoplazma ile doludur.
tan hemen sonra depolarize olmuyor ve sonraki aksiyon
Aksonu c:;eviren miyelin k1hfi <;ok defa aksonun kendisin-
potansiyelinin ba~lamasmdan once yakla~ik bir saniyelik den daha kalmdrr. Miyelin k1hf111m uzunlugu boyunca
gecikme oluyor? Bu sorunun cevab1 }ekil 5-14'te "potas- her 1-3 rnilimetrede bir Ranvier bogumu yer ahr.
yum iletkenligini" ilade eden egri incelenerek bulunabilir.
Miyelin k1hh, aksonun etrafmda bulunan Schwann
Bu ~ekilde her aksiyon potansiyelinin sonuna dogru ve
hticreleri t.arafmdan a~agtdaki gibi olusturulur: Once
sonrasmda kisa bir di:inem i<;in zann potasyuma ge<;irgen-
liginin daha da artt1g1 gi:izlenmektedir. ~m miktarda Schwann hiicre zan aksonu sarar. Daha sonra Schwann
potasyum iyonunun d1~anya <;•kt~, beraberinde buyuk hucresi aksonun etrahrn defalarca (.:evirerek, bir lipit
miktarda pozitif yukleri zann dt~ma ta~rr, boylece lifin i(.: madde olan sfingomiyelin i(.:eren Schwann hucre zannm
yuziinde normalden daha fazla negatiflik yarattht. Bu, bir c:;oklu tabakalanru olu?turur. Bu madde c:;ok iyi bir
71
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

Miyelin k1hf1 AksoJ)lazma R~nvier bogumu

Akson
-------~ -i:: . --------~_.,_.. -- ~

;
~Z
-~~------' -~'~-----' -~'-----~' ; ;

2 3
Schwann hucresinin
~ekirdegi ~ekil 5-17. Miyelinli bir akson boyunca sI~rayIc1 ileti. Bir bogurndan
digerine elektrik ak1rn1n1n iletlml oklarla gosterilmi~tir.
Ranvier bogumu

S1c;rayic1 ileti iki nedenle degerlidir: tlk olarak, depola-


rizasyon silrecinin sinir lifi ekseni boyunca uzun aralarla
s1r;:ramas1, miyelinli sinirlerde ileti lnz1111 5 ile 50 kat gibi
oranlarda artmr. ikinci olarak, s1c;rayic1 ileti aksonda
enerjinin korunmasim saglar, c;unkti sadece bogumlan
~ekil 5-16. Schwann hucrelerinin sinir liflerini yalltma gorevi, B, bir depolarize ederek normalde gerekli olabilecek iyon
Schwann hGcresinln zannin, miyelinli lifin mlyelin k11i f1n1 olu~urmak
i<;in, aksonun etraf1n1 sarmas1. B, Bir Schwann hucresinin sitoplazma- kaybnu belki de 100 kat azalur. Buna bagh olarak, bir seri
sinIn ve zarrnIn c;ok say1da miyelinsiz sinlr liflerinln etraf,ni k1smen sar- sinir uyanlanndan sonra zann iki tara& arasmdaki
mas, (Enine kesitte gosterilmi~tir). (Leeson ve Leeson'dan degi~tirilerek, sodyum ve potasyum konsantrasyon farkm1 yeniden sag-
Histology, Philadelphia, W.B. Saunders Company, 1979.) lamak i<;in daha az enerji harcanmasma gereksinim
duyulur.
Miyelin zann yaratt1g1 bu miikemmel yahtkanhk zann
kapasitansrn1 50 kat dti~ilrilr ve boylece repolarizasyonun
c;ok kuc;uk iyon aktanmlanyla geri;ekle~mesine izin verir.
Sinir Liflerinde ileti H1z1. Sinir lifierinde ileti h121,
yahtkand1r; bu nedenle zardan iyon aktmrm yakla$1k
c;ok ufak rniyelinsiz sinirlerde 0,25 m/san kadar dti~tik
5000 kat azalur. Akson boyunca pe$p~ iki Schwann olabildigi gibi, kahn miyelinli sinir liflerinde 100 m/san
hilcresi arasmdaki birl~me noktasmda, hiicredt$1 s1vi ile (1 saniyede bir futbol sahas1 uzunlugundan fazla) kadar
aksonun ir;:indeki hucrei<;i s1v1 arasmdaki akson zanndan yuksek hIZda olabilir.
iyonun kolayca akabilecegi izole edilme~, sadece 2-3
mikrometre uzunlugunda kilr;:ilk bir alan kahr. Bu alana
Ranvier bogumu ad1 verilir. UYARILMA-AKSiYON POTANSiYELi
OLU~TURMA S0RECi
Miyelinli Sinir Liflerinde Bir Bogumdan Digerine Temel olarak, zardan yeterli miktarda sodyum iyonunun
"S1~ray1ci" ileti. Miyelinli sinirlerin kalm miyelin k1hf- ic;eriye difuzyonunu saglayan herhangi bir faktor,
lanndan neredeyse hi<;bir iyon ger;:emedigi halde, Ram<ier sodyum kanallarmm otomatik, yenilenebilir ~ekilde ar;:1l-
bogumlanndan kolayca ger;:erler. Bu nedenle, aksiyon mas1m saglar. Bu olay zann kimyasal ve mekanik. etkilerle
potansiyelleri sadece bogumlarda olu$abilir. ~ekil 5-l 7'de veya zardan elektrik ger;:irilrnesine bagb olu$abilir.
goriildugti gibi, aksiyon potansiyeli bir bogumdan diger Bunlann hepsi vHcutta sinir ve kaslarda aksiyon potan-
siyeli olu$turmak ic;in farkh $ekillerde kullamltr: deride,
boguma iletilir ve buna s1,ray1C1 ileti denir. Bu durumda,
mekanik basmc; duysal sinir uc;lanm uyanr; beyinde
elektrik aklmlan hem miyelin klhfm di$mda kalan huc-
kimyasal norotransmiterler norondan norona sinyal ile-
red1$t SlVlda hem de akson ic;indeki aksoplazma boyunca timini saglar; elektrik alum1, kalp ve bagirsak kas1 hiic-
bogumdan boguma ger;:erek birbiri ardma bogumlan relerinde sinyal iletimi yaraur. Uyanlma i~lemini
uyanr. Boylece, lif boyunca sinir sinyallerinin s1c;ramas1 anlamaya elektriksel uyanlma prensiplerini tart1$arak
"s1c;ray1c1" teriminin kaynagm1 olu$turmu$tur. ba$layahm.
72
BOLOM 5 Zar Potanslyelleri ve Aksiyon Potansiyelleri

+60 . - - - - - - - - - - - - - , ~ekil 5-18'de, C noktasmda uyaran daha da gtic;ltidiir.


+40 Aksiyon

'
potansiyelleri
Simdi akut yerel potansiyel, aksiyon potansiyeli olu$tUr-
+20 mak i<;in gerekli diizeye ula$Ugmdan e~ik deger olarak
adlandmhr, fakat aksiyon potansiyeli losa bir ''latent
0- 0 Akut
~ -20 e§ikalt1 donemnden sonra olu~ur. D noktasmda, hem uyan hem
~ 40 pota~~iyeller
de akut yerel potansiyel daha da gUc;:liidtir ve aksiyon
-60 , , ~.,, .., ,- \ I \ I potansiyeli <;ok daha klSa bir latent donem sonras1 olu$ur.
F I '
Bu $Ckil gosteriyor ki, c;ok zaytf uyaranlar bile zarda
D yerel bir potansiyel degi$ikligine yol a<;ar, fakat aksiyon
0 2 3 4 potansiyelinin ba~layabilmesi ic;:in yerel potansiyelin e$ik
Milisanlye
diizeye yukselmesi gerckir.
~ekil 5-18. Artan voltajlardaki uyanlann, bir aksiyon potansiyeli ol~-
turmaya etlClsl. Uyaranlann, aksiyon potansiyeli ol~urmak i<;in gere-
ken e~ik degerin altinda oldugu zaman akut ~ikalt1 potansiyellenn BiR AKSiYON POTANSiYELiNDEN SONRA
geli~t igine dikkat ediniz.
YENi BiR UYARANIN OLU~MADIGI
"DUYARSIZ (REFRAKTER) DONEM"
Uyanlabilen bir lifte zar hentiz bir aksiyon potansiyeli
Negatif Yuklu Bir Metal Elektrot ile Sinir Lifinin ile depolarize iken, yeni bir aksiyon potansiyeli olu$a•
Uyanlmas1. Deneysel c;ah~malarda, gcnellikle, sinir vc kas1 maz. Bu k1s1tlamamn ncdeni, aksiyon potansiyeli ba~la-
uyarmak i<;in biri nega1if digeri pozilif yUklU iki kU<;Uk elcktrol d1ktan k1sa bir sure sonra sodyum kanallarmm (veya
yardumyla sm,r ve kas yUzeyme elektnk akmu uygulamr. Bu kalsiyum kanallannm veya her ikisinin) kapanmi~
$ekilde elektrik uyguland1gmda uyanlabilen zann negat-if olmas1 ve bu kanallara bu noktada uygulanan uyanc1
clektrotta uyanld1g1 g~rUIUr. sinyalin ~idcleti ne olursa olsun inaktivasyon kap1lannm
Bunun nedeni $Oyle a<;1klanabilir: Haurlanacag1 a<;1lmamas1d1r. Bu kap1lann cekrar ac;:tlmas1 ic;in tek
gibi, aksiyon potansiyeh voltaj kap1h sodyum kanalla- ko$ul, zar potansiyclinin ba~lang1<;taki dinlenim zar
nmn a<;1lmas1yla ba$lar. Bu kanallar zann normal din- potansiyeli seviyesine veya ona c;:ok yakm bir degere
lenim clektriksel vollajmm azalmas1 ile a<;1hr. Bu clonmesidir. Oaha sonra, saniyeni.n ktic;:tik bir bolti-
durumda, elektrottaki negatif akun zann d1$mdaki mtlnde kanallann inaktivasyon kaptlan ac;:tlir ve yeni bir
voltaj1, lifin ii;indeki negatif potansiyelin voltajma aksiyon potansiyeli ba$layabilir.
yakm bir negatif degere dogru dU$Urilr. Bu da, zardaki Gtic;:lii bir uyaranla bile ikinci bir aksiyon potansiye-
elektriksel voltaj1 azalup, sodyum kanallannm a<;1lma- linin olu~turulmad1g1 bu siireye mutlak duyarsiz (refrak-
sma izin vcrir ve sonu<;ta aksiyon potansiyeli ba$lar. ter) donem denir. Bu don em kalm miyelin Ii sinir lifierinde
Aksine pozitif elektrotta, sinir zanrun di$ yUztine yakla~1k 1/2500 saniyedir. Buradan, boyle bir lifin sani-
pozitif ytiklerin verilmesi. zardaki voltaj farkm1 azalt- yede en i;ok yakla~ 2500 sinyal ta~1yabilecegi kolayca
mak yerine ytikseltir. Bu da, hiperpolarizasyon duru- hesaplanabilir.
muna yol a<;arak, aksiyon potansiyeline neden olmak
yerine ashnda lifin uyanlabilirligini azalllr.

Uyanlabilirligin Bask1lanmas1-"Stabilize Ediciler"


ve Lokal Anestetikler
Uyanlma Ejigi ve "Akut Yerel Potansiyeller". Zaytf
Sinirin uyanlabilirligini :iruran fakttlrlcrin aksinc :rnr stabi-
bir negatif elektriksel uyan lifi uyaramaz. Fakat uyaranm
lize edici faktorler ad1 vcnlcn maddeler ::arm 11yanlnbilir/igi11i
voltaj1 gittikc;e arunhrsa uyanlmamn dogabilecegi bir
m:altirlar: Ornegin, hiicrechs1 s1V1da yiH1scli bir lurl~,yum iynn
noktaya gelinir. ~ekil 5-18'de, gittik<;e artan ~iddetle lw11santrasyo111t bulunmas1 zann sodyum iyonlanna gcc1rge n-
gerim uygulanmasmm etkileri gorUlmektedir. A nokta- ligini azaltarak, beraberindc zar uyanlahilirligini azalur Bu
smda, zayif bir uyaran zar potans1yelini -90'dan -85 nedenle. kalsiyum iyonlanna · stabilize edic1" demr
milivolt'a degi~tirse de, bu fark aksiyon potansiyelinin Lokal Anestetikler. En tlnemh ~1:ibilize edic1kr .1ra-
OLomatik yenilenebilir siirecinin geli$mesi ic;in yeterli smda, klinik1e lokal ancs1e11k olarak kullam lan prnlwi11, tet-
raliaiti gibi bircok maddc vardir. Bunlarm cogu do~ruda n
degildir. B noktasmda uyaran daha btiytik oldugu halde,
~odyurn kanallannm ak1iv:1syon kap1l:1nmn ac1lmasm1 cok
yine aksiyon potansiyeli olu~turmaya yetmez. Ancak, bu
zorlasnrarnk zann uyanlab,hrhgim azalurlar. Ahsiyo11 pota11-
her iki zay1f uyarandan sonra, 1 milisaniye veya daha fazla
siyclini11 giicil ile uyanlabilmc rsigi arasmdaki oran ("gUvcn lik
bir siireyle uyaran zar potansiyelini lokal olarak degi$tirir. fak1tlrti") l ,O'in ahma incrsc. uyanlabilme (iylesinc azahr ki,
Bu lokal potansiyel degi$iklikleri alwt yerel pota11siyelle1· s1mr uyanlan anesteziye edilrnis ~mirleri boyunca
olarak adlandmlrr ve aksiyon polans1yeli olu~turamadtk- 1lerleyemcz
lanndan akut e~ikalti potansiyeller olarak adlandmhr.

73
Onite JI Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

Kandel ER, Schwartz JH, Jessell TM: Principles of Neural Science, 5th
Kaynaklar ed. New York: McGraw-HIii, 2012.
Alberts B, Johnson A, Lewis J, et al: Molecular Biology of the Cell, 6th Kleber AG, Rudy Y: Basic mechanisms of cardiac Impulse propagation
ed. New York: Garland Science, 2014. and associated arrhythmias. Physiol Rev 84:431, 2004.
Bean BP: The action potential in mammalian central neurons. Nat Rev Lujan R, Maylie J, Adelman JP: New sites of action for GIRK and SK
Neurosd 8:451, 2007. channels. Nat Rev Neurosd 10:475, 2009.
Biel M, Wahl-Schott C, Mlchalakls S, Zong X: Hyperpolarlzation- Mangoni ME, Nargeot J: Genesis and regulation of the heart automa-
activated cation channels: from genes to function. Physiol Rev ticity. Physiol Rev 88:919, 2008.
89:847, 2009. Perez-Reyes E: Molecular physiology of low-voltage-activated T-type
Blaesse P, Airaksinen MS, Rivera C, Kaila K: Cation-chloride cotrans- caldum channels. Physiol Rev 83:117, 2003.
porters and neuronal function. Neuron 61:820, 2009. Poliak S, Peles E: The local differentiation of myelinated axons at nodes
Dai 5, Hall DD, Hell JW: Supramolecular assemblies and localized regu- of Ranvier. Nat Rev Neuroscl 12:968, 2003.
lation of voltage-gated ion channels. Physiol Rev 89:411, 2009. Rasband MN: The axon Initial segment and the maintenance of neu-
Debanne D, Campanac E, Bialowas A, et al: Axon physiology. Physiol ronal polarity. Nat Rev Neurosci 11 :552, 2010.
Rev 91 :555, 2011. Ross WN: Understanding calcium waves and sparks in central neurons.
Delmas P, Hao J, Rodat-Despolx L: Molecular mechanisms of mecha- NatRevNeurosci 13:157, 2012.
notransductlon in mammalian sensory neurons. Nat Rev Neurosci Schafer DP, Rasband MN: Glial regulation of the axonal membrane at
12:139, 2011 . nodes of Ranvler. Curr Opln Neurobiol 16:508, 2006.
Dib-Han SD, Yang Y, Black JA, Waxman SG: The Na(V)1. 7 sodium Vacher H, Mohapatra DP, Trimmer JS: Localizatlon and targeting of
channel: from molecule to man. Nat Rev Neurosci 14:49, 2013. voltage-dependent Ion channels in mammalian central neurons.
Hodgkin AL, Huxley AF: Quantitative descnptlon of membrane current Physiol Rev 88:1407, 2008.
and its application to conduction and excitation in nerve. J Physiol
(Lond) 11 7:500, 1952.

74
BOLOM 6

iskelet Kas1n1n Kas1lmas1

Vucudun yak.la$U< yuzde 40'1 iskelet kas1, ytizde l0'u dl\z gosterilmi$tir. (izimdeki kalm iplik<;ikler miyozin, ince
kas ve kalp kas1dir. Biittin bu farkh kas tiplerinde aym iplikc;ikler akti11'di1'.
kastlma prensiplerinin baz1lan ge<;erlidir. Bu boll\mde ~ekil 6-lE'de gosterildigi gibi rniyozin ve aktin iplik-
esas olarak iskelet kasmm i§levi ele almacaknr. Dtiz kasm c;iklerinin kismen ic;ice girmesi nedeniyle miyofibriller
ozelle$ffii$ i§levleri Boltim 8'de ve kalp kasmmki Boltim $ekil 6-2'de gortildtigil gibi birbiri.ni izleyen koyu ve ac;1k
9'da tart~tlacaknr. bantlar olustururlar. A<;tk bantlar sadece aktin iplikc;ikle-
rini ic;erir ve I bandr adm1 ahr, c;ilnkil polarize 1s1ga izot-
ropikti rler. Koyu bantlar miyozin iplikc;iklerini ve aralarma
iSKELET KASININ FiZYOLOJIK
giren aktin iplikc;iklerinin u<;:lanm ic;erir. Koyu bantlara
ANATOMISI A bandt denir, c;tinkti polarize 1~1ga anizotropiktirler.
Aynca mlyozin iplikr;iklerinin yan taraflanndan c;1kan
iSKELET KASI LiFi ktic;tik uzant1lar $ekil 6-lE ve 6-lL'de gortilmektedir. Bu
uzannlar {apraz kopru!erdir. <;apraz koprillerle aktin
~ekil 6-1 iskelet kasmm organizasyonunu gostennekte-
iplikc;ikleri arasmdaki etkil~me kas1lmaya neden olur.
dir. Butiln iskelet kaslan, <;ap1 10-80 mikrometre arasmda
$ekil 6-lE'de aynca aktin iplikc;iklerinin ucunun Z
deg~en <;ok sayida liften olU§ffiU$tUI. Yine ~ekil 6-l'de
diskle,ine tutundugu gorulmektedir. Aktin iplikc;ikleri bu
gosterildigi ve a$agidaki paragrafta tammlandigi gibi, bu
diskcen her iki yone dogru uzanarak miyozin iplik<;ikle-
liflerin her bii; daha ku<;uk altbirimlerden meydana gelir.
rinin arasma girer. Aktin ve miyozin iplikc;iklerinden
<;;:ogu iskelet kasmcla her bir lif btittin kas boyunca
farkh ipliksi proteinlerden olusan Z diski, miyofibriller
uzamr; yakla§1k yi.izde 2'si d1$mda, her bir 1if genellikle
arasmda enine uzamr ve kas lifi boyunca bir miyofibrili
orta bolgesine yakm yerde yerle~mi$ tek bir sinir ucu digerine baglar. Dolayis1yla, tek miyofibrilde oldugu gibi,
tarafmdan inerve edilir. butiln kas lifi boyunca da ac;1k ve koyu bantlar gori11i1r.
Sarkolemma iskelet Kasi Lifini Kaplayan ince Bir Bu bantlar iskelet ve kalp kasma c;izgili goruntim
Zard1r. Sarkolemma, plazma zan denilen gerc;ek bir verirler.
hucre zan ile bir<;ok ince kollajen hf ic;eren ince bir poli-
iki Z diski arasmda kalan rniyofibril (veya ti.im kas
hfi) boltimtine sarkomer denir. Kas lifi kastld1gi zaman
sakkarit tabakasmdan meydana gelen bir d~ k1hfur. Kas
~ekil 6-5'in alt ktsmmda gosterildigi gibi, sarkomerin
lifinin her bir ucunda, sarkolemmamn bu yuzey tabakas1
uzunlugu yakla~1k 2 mikrometredir. Bu boyda aktin iplik-
bir tendon lifiyle kayna~ir. Tendon lifleri kas tendonlanm
c;ikleri ile miyozin iplikc;ikleri tam tist ilste gelir ve aktin
olu~turrnak tl.zere demetler halinde toplamp kemige
iplikc;iklerinin uc;lan tam birbiri i.izerine gelmeye ba$la-
baglamrlar.
maktad1r. Daha sonra tart1~1ld1g1 gibi, sarkomer en buyuk
Miyofibriller Aktin ve Miyozin iplik~iklerinden kastlma kuvvetini bu uzunlukta iken olusturabilir.
Olu~urlar. Her kas lifi birkac; yuz ile birkac; bin arasmda
miyofibril i<;erir. Bunlar ~ekil 6-lC'deki enine kesitte gos- ipliksi Titin Molekulleri Miyozin ve Aktin
terilrni§tir. Her miyofibril (~ekil 6-1D ve E) yan yana Molekullerini Bir Arada Tutar. Miyozin ve aktin iplik-
yakla~1k 1500 miyozin iplik(igi ve 3000 aktin iplik(i.ginden r;ikleri arasmdaki yan yana iliskiyi saglayan titin ad1
olu§IDU$lUt. Bunlar kas kas1lmasmdan sorumlu olan verilen c;ok sayida ipliksi protein rnolekulleridir (~ekil
bilyi.ik polimerize proteinlerdir. Bu iplikc;ikler $ekil 6-3). Her bir titin molekilltinl\n molektil aguhg1 yaklasik
6-2'de elektron mikroskopik goriintude boyuna gorUl- 3 milyondur, bu nedenle vucultaki en btiytik protein
mektedir ve $ekil 6-l'de E-L arasmda sematik olarak rnolekilllerinden biridir. Aynca ipliksi yap1da oldugu ic;in
75
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

iSKELET
KASI

-------------- ---------- ---


,,.-
/ --'_____/ 8 KaslasH<UIO ----,, - ''
~ ''
''
--- '
C
\
\
;.z===
\
\
\ .................
\
\ ''
I ''
I
I ''
I
I
Kas lifi '' \
I
I
A I
band1 band1
~

\
\
I \
I \
I \
I
I
I ''
I ''
/
/
''
/
<.
/
' ' ',

G·Aktin molekOlleri
,. "o J
l»!o
I
\ I
\ I
\
\
M band1 I
I
\

E ,I
,I
/
Sarkomer - - -'z
\

'' '\
F-Aktin molekOlleri
~-- K

L
,I

.,,/
- t na···· n• =t-,...Il-~1- C A<A'. ¼ , ,,-..:~
·a· ~ "-tt-•.0-
~ - ----- _.,.,
Miyozin iplikgigi
I
I
I
I
I
I
'II \
\
I
I
I Miyozin molekOIO
I I I \ M
I
I I \
''

e
I \

....., ''
WN
I I \ I I

•••• '· •.•.•


I
I

······· • ••
•••••
•••••••
•:•:•:•:• ,.I
I

..... •••• ••••••• c;;;-

F G
••• H •·•·• Hafif
meromiyozin
Ag1r
rneromiyozin
~ekil 6-1. BOtOnden molekul dOzeyine kadar iskelet kasin1n organizasyonu F,G,Hve I bu belirtilen dCtzeylerdeki enine kesitleridir.

76
SOLUM 6 iskelet Kasmm Kas1lmas1

;:~~~,,•~~--><
it-~'"':i.,.. ~ . ~ .... '~~~

~ ~r-~1. ....~/'--
~-- . t'¾'~,,~I:
t~iJr...

41~ - r ~~
. ~,...,,.,
~~~ ~
w""\i.
~ . -~
,. -'-'
~ .
' ../.(),' " ~ h
""Q."\\- - . "
~ekil 6-2. Aktin ve miyozin lpllk~lklerinin detayh organizasyonunu
gosteren kas miyofibrillerlnin elektron mikroskopta gorOntOsO. Miyo-
f ibriller aras1nda uzanan mltokondrilere dikkat ediniz (Fawcett OW: $ekil 6-4. HOcred1~1 arahklar ile miyofibrlller aras1nda bulunan sarkop-
The Ce//. Philadelphia: WB Saunders, 1981). lazmik retikulum, miyofibrillere paralel bir longitudinal slstern ~eklinde
gorOICtyor. Enine kesitte elektriksel uyann1n kas lifi k;ine iletilmesinde
onemli olan T tObOlleri de (oklar ile gosterilmi~) gorCtlmektedir. (Faw-
cett OW: The Cell. Philadelphia: WB Saunders, 1981).

Sarkoplazmik Retikulum iskelet Kasmm Ozelle~mi~


Endoplazmik Retikulumudur. Her bir kas lifinin miyo-
fib1illerini c;evreleyen sarkoplazmadaki geni.$ retikulum,
sarkop/azmik retiku.lum olarak adlandmhr (~ekil 6-4).
Z diski Boltim 7'de tar~1ld1g1 gibi, bu relikulum kas kas1lmasmm
kontrolunde kalsiyumu depolamak, sahvermek ve geri
~ekil 6-3. Bir sarkomerde protelnlerin organizasyonu. Her bir titin mo- almak gibi c;ok onemli rolli olan ozel bir organizasyona
lekOIOZ diskinden M <;izgisine uzarnr. Titin molekOlOnOn bir bolOmO
miyozin kahn ipllk<;igl lie yakin lli~kidedlr; bununla birlikte molekOIOn sahiptir. Kas liflerinin <;ok hIZh kas1lan tipleri ozellikle
kalarn esnektir ve sarkomer kas11ip gev~erken boyu degi~ir. geni~ sarkoplazmik retikulumlara sahiptir.

(:Ok esnekrir. Bu esnek titin molektilleri, miyozin ve aktin KAS KASILMASININ GENEL
iplik<;iklerini yerlerinde tutan bir iskelet gorevi yapar. MEKANIZMASI
Sarkomerin kas1lma mekanizmas1 bu sayede i$leyecektir. Kas kas1lmasmm ba$langi<; ve olu~m basamaklan a~ag1-
Titin molektih.iniln bir ucu elastiktir ve Z dis kine baghd1r; daki srra ile meydana gelir.
sarkomer kas1hp gev$erken yay gibi davranarak boyunu 1. Bir aksiyon potansiyeli motor sinir boyunca kas
degi$tilir. Titin molektilliniln diger ucu miyozin kalm liflerindeki sonlanmalanna kadar yayihr.
iplik<;iklerine baghd1r. Titin molektilU, sarkomerin kas1- 2. Her sinir ucundan sinir norotransrniter olarak az
labilir iplik<;iklerinin boltimlerinin ba$1angi<;taki yapllill miktarda asetil1wlin salgtlar.
3. Kas lifinin zannda bolgesel bir alanda etki g◊steren
i<;in, ozellikle miyozin iplik<;ikleri i<;in, bir kalip gorevi
asetilkolin, zarda bulunan "asetilkolin-kap1h"
gormektedir.
katyon kanallanm a<;ar.
4. AseLilkolin-kap11L kanallann ai;1lmas1 kas lifinin
Sarkoplazma Miyofibriller Arasmdaki Hi.icrei~i zanndan <;ok miktarda sodyum iyonunun ir;eri gir-
S1v1d1r. Her bir kas lifinin miyofibrille1i kas lifi i<;inde mesini saglar. B1.1 etki, voltaj-kap1h sodyum kanal-
yan-yana as1h durumdad1r. Miyofibriller aras1 bo~luklar lannm a<;1linasma yol ar;an bolgesel bir
sarkopla_zma denilen hucrei<;i s1v1s1 He doludur. depolarizasyona sebep olur ve kas lifinin zannda
Sarkoplazma s1vis1 <;ok miktarda potasyum, magnezyum, bir aksiyon potansiyelini ba~latir.
fosfat ve <;ok sayida protein yap1da enzimler i<;erir. Aym 5. Aksiyon potansiyeli sinir zannda ilerledigi gibi kas
zamanda miyofibrillere paralel olarak <;ok sayida mLto- lifi zan boyunca da yayihr.
hondri bulunur. Mitokonclri tarahndan liretilen adenozin 6. Aksiyon potansiyeli kas lifinin zanm depolarize
trifosfat (ATP) kas1labilir miyofibrillere bu.yuk miktarda eder ve kas lifinin merkezine dogru yay1larak, sar-
enerji saglar. koplazmik retikulumda depolanm1$ olan kalsiyum
77
Onite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

iyonlanmn biiyiik miktarlarda serbestlenmesine sonucunda olu$turulan kuvvetler yaratu. istirahat ko$ul-
neden olur. lannda bu giic;ler inaktiftir. Ancak bir aksiyon potansiye-
7. Kalsiyum iyonlan aktin ile miyozin iplikc;iklerinin linin kas lifinin zarmda yayilmas1 sarkoplazmik
arasmdaki c;ekici guc;leri ba~latu ve kas1lma ~le- retikulumun kalsiyumu hIZla myofibrillere serbestleme-
mini gen;ekle$tirmek iizere iplikc;iklerin birbiri sine neden olur. Bu kalsiyum iyonlan miyozinle aktin
iizerinde kaymasma neden olur. iplikc;ikleri arasmdaki gtic;leri aktive eder ve kas1lma
8. Bir saniyeden claha ki.sa bir stire soma, kalsiyum ba~lar. Fakat, kas1lma ~leminin ger<;ekle$ebilmesi ic;in
iyonlan sarkoplazmik retikuluma kalsiyum zar enerji de gerekir. Bu enerji ATP'nin yi.iksek enerjili fosfat
pompas1 ile geri pompalamr. Yeni bir kas aksiyon baglanndan elde edilir; bu s1rada gerekli enerjiyi serbest-
potansiyeli gelinceye kaclar kalsiyum iyonlan lemek tizere ATP ADP'ye donti$iir, lleriki birka<; boliimde,
buracla depolamrlar; miyofibrillerden kalsiyum kas1lmanm molekiil diizeyindeki stire<;leri ac;1klanm1$tLt.
iyonlanmn uzakla~unlmas1 kas1lmanm sona erme-
sine neden olur.
5imdi kas kas1lmas1 i$leminin molekuler diizeyde i~le- KASILABiLlR iPLiK~iKLERiN MOLEKOL
yi$ini tammlayahm. D0ZEYiNDE OZELLiKLERi
Miyozin iplik~ikleri Bir~ok Miyozin Molekulunden
KAS KASILMASININ MOLEKOL Olu~ur. ~ekil 6-6A'da gosterildigi gibi, her bir miyozin
DUZEYINDE MEKANIZMASI molektiliini.in molekiil agrrhg1 yakla~1k 480.000'dir. ~ekil
Kas Kasilmas1 Kayan iplik~ikler Mekanizmas1 ile 6-6B ise, miyozin iplikc;iklerini olu$turan <;ok sayida mole-
Olu~ur. ~ekil 6-5 kas kas1lmasmm temel mekanizmas1m kiiliin organizasyonunu ve bu iplikc;iklerin bir tarafta iki
gostermektedir. Ostte sarkomerin gev~ek durumu, altta aktin iplik<;iklerinin uc;lanyla etkil~imini gostermektedir.
kas1lrn1$ durumu gortilmektedir. Gev?ek durumda, iki Miyozin molekalii (~ekil 6-6A) herbirinin molekiil
ard1~1k Z diskinden c;:1kan aktin iplikc;iklerinin uc;lan, belli agrrhg1 200.000 kadar olan iki ag,.r zincir ile molekul
belirsiz birbiri iisttine binmeye ba~lam~ur. Buna kar~hk, agirhklan 20.000 olan dort hafif zincir olmak tizere alt1
kas1h durumda ise aktin iplikc;ikleri miyozin iplikc;ikleri polipeptit zincirinden olu$ur. 1ki agu zincir bir <;ift sarmal
arasmda ortaya dogru c;ekilmi$; dolayis1yla uc;lan olabile- olu$tttrmak iizere birbiri etrafma spiral olarak sanln-.
cek en yiiksek oranda iistiiste binmi~tir. Z diskleri de, Miyozin molekiiltintin bu sarmalrna kuyruk ad1 verilir. Bu
aktin iplikc;ikleri tarafmdan miyozin iplikc;iklerinin uc;la- zincirlerden herbirinin bir ucu kar$ihkl1 olarak k1vnlarak
nna kadar c;ekilmi~tir. Yani, kas kas1lmas1 kayan ipliki;ik- miyozin ba~i denilen globtiler polipeptit yap1yi meydana
1er mekanizmasiyla olu~ur. getirir. Dolayis1yla, c;ift sarmal miyozin molektiltini.in bir
Aktin iplikc;iklerini miyozin iplikc;ikleri arasmda ic;e ucunda iki serbest ba$ vardu. lki tanesi hirer ba$a ait
dogru kaydrran nedir? Bunu, miyozin iplikc;iklerinin olmak uzere, don hafif zincir de miyozin ba$1mn
c;apraz koprtileri ile aktin iplikc;iklerinin etkil~imi

Ba(;l

Kuyruk

~
I A I
Y/:)✓r~J??
---
~ - -<
t++++++
M-+++++
M+++++,
I II H II
I II II fl
1111111
1111111
II II I 11
11 11 I 11
1111111
1111111
-- -- A
lki ag1r zincir I .i:
B.
1
~ ~. .

Hafif zincirlerv "-'


,

Aktin ip~k,;;ikleri
Gev~ek
I A I

--
A,-----A--A

- --.

-
z
1111111
z
--
1111111

.......
1111111

Kas1II
~ekil 6-5. Bir miyofibrilin gev~ek ve kasd1 durumlan (iistte}. Aktin fila-
- B
Mente9eler
Miyozin ipliki,ikleri
~ekil 6-6. A, Miyozin molekulO. 8, <;:ok say1da miyozin molekOlunun
bir araya gelmesi miyozin iplik<;igini olusturur. Aynca binlerce <;apraz
mentinin (pembe) miyozin filamentleri (ktrm/ZI) aras1ndaki bo~luklara koprOve c;apraz kopru ba~lan ile kom~u aktin ipliki;iklerinin arastndaki
kaymas, ve (a/tta) Z disklerini birbirine dogru ,;ekmesi gorulmektedir. etkilesirn gorOlmektedir.

78
BOLOM 6 iskelet Kasm m Kas1lmas1

parc;:as1dir. Bu hafif zincirler kas kastlmas1 s1rasrnda ba$m <:'.ift F-aklin sarmalmdaki liflerden her biri, molektil
i~levini kontrol etmeye yard1m eder. agultg1 yakla~1k 42.000 olan polimerize G-aktin molekiil-
Miyozin iplik(ikleri 200 veya daha fazla miyozin mole- lerinden olu$IDU$tur. Her G-aktin molekiiltine bir ADP
ktilunden olu~mu$tur. Bu iplikc;iklerden birinin orta molekitlti tutunmU$tur. Bu ADP molektillerinin, kas
kISnn ~eldl 6-6B'de gosterilmi?tir. Miyozin molekiiliintin kastlmas1 s1rasmcla aktin ipli.kc;iklerinin miyozin iplikc;ik-
kuyruklan demet halinde toplanarak iplikc;iklerin govde- lerinin capraz kopruleriyle etkilestigi aktifbolgeler oldugu
dti$iintilmektedir. <:'.ift sarmalm iki F-aktin iplik<;igi tize-
sini olu$turmaktadir; c;ok sayida ba? ise govdeden di~an
rindeki aktif bolgeleri, aktin iplikc;igi boyunca yakla~1k
dogru sarkm1~nr. Aynca, her miyozin rnolekiiltiniin govde
her 2,7 nanometrede bir aktif bolge bulunacak $Ckilde
k1Snu basla beraber yana dogru uzarur ve $ekilde goru.1-
c;aki$mayacak bicirnde yerlesmi$tir.
clitgti gibi, bas1 vucuttan uzatan bir kol olu?turur. D1~an
Her aktin iplikc;igi yakla$lk 1 mikrometre uzunlugun-
dogru uzanan kollar ve ba$lar birlikte ~apraz koprii olarak
dadir. ~ekil 6-5'te goruldtigu gibi, aklin iplikc;ikletinin
adlandmhr. Her c;apraz kopruntin mente~e denilen, biri
tabanlan Z disklerinin ic;ine kuvvetle sokulmu$tUr, cliger
kolun miyozin iplikc;iklerden aynld1g1, digeri basm kolla
u<;lar her iki yonde c;1kint1 yaparak miyozin molekiilleri-
birl~tigi yer olmak tizere iki noktas1 bukulebilir ozellik-
nin arasmdaki bo~luklara clogru uzanirlar.
tedir. Bu menteseli kollar ba$lann miyozin iphkc;iklerden
govdesinden di$an dogru uzakla~masm1 veya govdeye Tropomiyozin Molekulleri. Aktin iplik<;ikleri tropomi-
dogru yakla~tmlmasm1 saglar. Mente$eli baslar claha yozin ad1 verilen farkh bir proteini de ic;erir. Her tropomi-
soma kas1lma olayma kanhrlar. Bu mekanizma sonraki yozin molekiiltintin molektil ag1rhg1 70.000 ve uzunlugu
boltimlerde tartl$1lacakur. 40 nanometredir. Bu molekttller F-aktin sarmahmn
Her bir miyozin iplikc;iginin toplam uzunlugu deg~- kenarlan etrafma spiral olarak sanlmt$tlf. Dinlenme
mez ve tam olarak 1,6 mikrometredir. Miyozin iplikc;ik- dummunda tropomiyozin molekulleri akti.n iplikc;ikleri-
lerinin merkezinde 0,2 mikrometrelik bir mesafede c;apraz nin aktif bolgelerini kapat1r; dolaY151yla aktin ile miyozin
kopru ba~lannm bulunamad1gma dikkat ediniz; c;unkti arasmda kastlmaya neden olacak c;ekim engellenmi$ olur.
mentesdi kollar merkezden uzakla$arak uzamrlar.
Troponin ve Kas Kas1lmasmdaki Rolu. Tropomiyozin
Aynca, miyozin iplikc;ikligi kendi etrafmda <loner ve
molekullerinin yanlan boyunca arahkh olarak yer alan
her c;apraz koprti c;;ifti bir onceki c;iltten eksensel olarak
troponin ach verilen bir ba~ka protein daha vardir. Bunlar
120 derece yer degistirir. Bu durum c;apraz koprulerin
gerc;ekte, her biri kas kas1lmasmm kontrolunde ozgitl bir
iplikc;iklerinclen etrafmda her yonde uzanmasm1 saglar.
rol oynayan, gev~ek ~ekilde bagh bulunan itc; protein alt-
biriminden olu$IDU$ komplekslerdir. Arabirimlerden biri
Miyozin Ba~mm Adenozin Trifosfataz Aktivitesi. (troponin l) aklin ic;in, dige1i (troponin T) tropomiyozin
Miyozin ba$mlll kas kas1lmas1 ic;in temel olan cliger bir ic;in, uc;uncit (troponin C) ise kalsiyum iyonlan ic;in kuv-
ozelligi adenozin trifosfataz (ATPa.z) enzimi olarak i$lev vetli afiniteye sahiptir. Bu kompleksin tropomiyozini
gormesidir. tleride a,;tklanacag1 gibi, bu ozellik ba~m aktine baglad1g1 clti~i.iniililr. Troponinin kalsiyum iyonla-
ATP'yi y1kmasm1 ve ATP'nin yuksek cnerjill fosfat bagla- rnrn kuvvetli afinitesinin, sonraki boltimcle actklancl1g1
rmdan elde edilen enerjiyi kasihna i$lemi i<;in kullanrna- gibi, kas1lma islemini ba~latt1gma inamhr.
s,m saglar.

Aktin iplik~ikleri Aktin, Tropomiyozin ve Troponin- Bir Miyozin iplik~iginin, iki Aktin iplik~iginin
den Olu~ur. Aktin iplikc;iklerinin omurgas1, ~eldl 6- 7'de
ve Kalsiyum iyonlarmm Kas1lmay1 Saglayan
daha ac1k renkli iki !if $eklinde gosterilen c;ift-sarmal Etkile~imi
F-akiin protein molekiilii.diir. Bu iki !if miyozin moleki.iltin- Aktin iplik~iklerinin Troponin-Tropomiyozin Komp-
dekine benzer $ekilde sarmal yapar. leksi ile inhibisyonu. Troponin-tropomiyozin kornp-
leksi olmad1g1 zaman saf aktin iplikc;ikleri, magnezyum
iyonlan ve ATP varhgmda, hemen ve kuvvetle miyozin

._·0 AT,opo,?S''';
molekullerinin ba~lanna baglanir. Aktin iplikciklerine
troponin-tropomiyozin kompleksi eklenirse, aktin ile

v ·v -·
F-aktin Tropomiyozin
~ekil 6-7. Aktin iplikc;igi, iki F-aktin molekOIOnOn c;ift sarmah ve aktin
miyozin arasmcla baglanma olu~maz. Dolayis1yla, gevsek
dururndaki kasta normal aktin iplikc;ikleri tizerindeki
aktif bolgelerin troponin-tropomiyozin kompleksi tara-
fmdan inhibe eclildigine veya fizi.ksel olarak kapattldigma
inamhr. Sonuc;ta, bu bolgeler kas1hna ic;in miyozin iplik-
<;iklerinin baslanna tutunamaz. Kas1lmamn gerc;ekle~ebil-
iplik<;ikleri arasindaki oluklara yerle~ml~ iki rropomiyozin molekOli.inden
olu~ur. Her tropomiyozin molekOIOnOn bir ucuna kas1lmay1 ba~latan mesi i<;in troponin-tropomiyozin kompleksinin inhibitor
troponin kompleksi tutunmu~tur. etkisi engellenmelidir.
79
Unite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

Aktin iplik~iginin Kalsiyum iyonlariyla Aktivas- pozisyonda, ba$ aktin iplikc;:ikleri boyunca daha ilerideki
yonu. Buyiik miktarda kalsiyum iyonlanmn varhgmda, yeni bir aktifbolgeyle birl~ir; yeni bir guc;: vuru$U yapmak
troponin -tropomiyozinin aktin iplikc;:ikleri iizerindeki ic;:in ba$ yeniden egilir ve aktin iplikc;:ikleri. bir ad1m daha
inhibitor etkisi kendiliginden bask1lamr. Bunun meka- hareket eder. Dolay1s1yla, r;:apraz koprii ba~lannm ileri
nizmas1 bilinmemekle birlikte ~oyle du~tintilmektedir: geri egilerek aktin iplikr;:il<leri boyunca ad1m ad1m yiirii-
Kalsiyum iyonlan, her biri don kalsiyum iyonuna kuv- mesi, aktin iplikc;:iklerinin ur;:lanm rniyozin iplikr;:ikleri-
vetle baglanabilen troponin-C molekulleri ile birl~ti- nin ortasma dogru r;:eker.
ginde, troponin kompleksi bic;im degi~ikligine ugrar. 0 C::apraz koprulerin her birinin bagunsIZ olarak davran-
da tropomiyozin molekiilune uygulad1g1 kuvvetle onu d1gma, deva1nl1 tekrarlanan bir dongti i.c;:inde tutunmanm
iki aktin iplikc;:igi arasmdaki oluga hareket ettirir. Bu ve c;:ekmenin gerr;:ekle$tigine inamhr. Dolay1s1yla, her-
hareket aktinin aktif bolgelerini ac;:1ga c;1kanr. Boylece hangi bir zamanda aktin iplikr;:iklerine baglanan c;:apraz
aktif bolgeler miyozin ba~lanyla etkile~ir ve kas1lma koprii say1S1 ne kadar fazla ise, teorik olarak kastlma
olay1 ilerler. Bu h ipotezden ibaret bir mekanizma da kuvveti de o kadar fazla olur.
olsa, troponin-tropomiyozin kompleksi ile aktin arasm-
daki normal ili~kinin kalsiyum iyonlan He degi?tigini ve
Kas1lma i~in Enerji Kaynag1 Olarak ATP-Miyozin
bu yeni durumun kas1lmaya neden olduguna
Ba~lannm Hareketindeki Kimyasal Olaylar. Kas
vurgulamaktadrr.
kas1ld1gmda bir i$ yap1hr ve enerji gerekir. Kas1lma i~lemi
sirasmda btiyuk miktarda ATP, ADP'ye yik1hr. Kas tarafm-
"Aktifle~mif' Aktin iplik~ikleri ile Miyozin <;apraz dan yaptlan ~ ne kadar btiyukse, yikilan ATP miktan da
Kopruleri Arasmdaki Etkile~im-Kasllmanm o kadar fazlachr, buna Fenn etkisi denir. Bu olaylar dizisi-
"Boyunca Yurume" Teorisi. Akcin iplikc;:ikleri kalsi- nin ~ $ekilde olu$tugu di\~unt\lmektedir:
yum iyonlan ile aktifle~tigi anda, miyozin iplikc;:iklerinin 1. Kas1lma ba$lamadan once, r;:apraz koprii ba$lan
c;apraz kopru ba~lan aktin iplikc;:iklerinin aktif bolgelerine ATP ile baglamr. Miyozin ba$mm ATPaz aktivitesi
c;:ekilir ve bu da bir ~ekilde kasilmaya neden olur. (apraz ile ATP hemen yik1hr; fakat yikrm tirunleri olan
kopriiler ile aktin arasmdaki etkil~imin tam olarak nas1l
ADP ve fosfaL iyonu ba~ bagh kahr. Bu durumda
kas1lmaya neden oldugu hala kismen teorik olsa da, kas1l-
ba~m bir;:imi dikey olarak aktin iplikr;:iklerine
manm "boyu11ca-yitrii.me" (veya "di~li ~ark" teorisi) adh
dogru uzanmakla birhkte heniiz aktine
hipotez ic;:in oldukc;:a fazla kamt vardir.
baglanmam~ur.
~ekil 6-8 kas1lma i<;in varsayilan "boyunca-yiiriime"
2. Troponin-tropomiyozin kompleksine kalsiyum
mekanizmasm1 gostermektedir. Bu ~ekil iki c;:apraz koprii
iyonlan bagland1gmda, aktin iplikc;:igi iizerindeki
ba~mm aktin iplik<;iklerinin aktif bolgeleri ile birl~me-
aktif bolgeler ac;:1hr ve rniyozin ba~lan ~ekil 6-S'de
sini ve aynlmasm1 goscermektedir. Ba~ bir aktif bolgeye
goruldugu gibi buralara baglamr.
tutununca, bu baglanma ba~ ile c;:apraz kopriinun kolu
3. <::apraz kopruniin ba$1mn aktin iplikc,:iklerinin
arasmdaki molekul ic;:i kuvvetlerde belirgin degi~iklige
aktif bolgesine baglanmas1, ba$m bic;:imsel deg~ik-
neden olur. Kuvvetlerdeki bu yeni diizenlenme, ba~m
lige ugrayarak c;:apraz kopriiniin koluna dogru egil-
kola dogru egilmesine ve aktin iplikc;:iklerini beraberinde
mesine neden olur ve aktin iplikc;:iklerini c;:ekmek
c;:ekmesine neden olur. Ba~m egilmesine git~ vuru~u denir.
ic;:in git{: vuru~unu saglar. ATP molekiilu daha
Egilmeden hemen sonra, ba$ otomatik olarak aktif bolge-
onceden yik1ld1gmda, miyozin ba$mda olu~an
den uzakla$ir ve uzam1~ pozisyonuna doner. Bu
~ekilsel degi~iklik sonucunda depolanan enerji,
"kurulmuf bir yay gibi gtir;: vuru$unu aktive eder.
4. (apraz koprunun ba$1 egildigi zaman, daha once
Hareket Aktif bolgeler Aktin ij-lik9igi ba~ bagh halde bulunan ADP ve fosfat serbestle~ir.

~,.,
ADP'nin serbetlendigi yere yeni bir ATP moleki\lii
_ ._ baglamr. Yeni ATP'nin baglamnas1 ba~m aktinden
~
aynlmasma neden olur.
5. Ba~ aktinden aynld1ktan soma yeni bir ATP mole-
kiihl yik,larak yeni donguyii ba~laur. Bu da yeni
bir gur;: VUTU$unun ortaya c,:ilunasma yo! ar;:ar. Yani,
enerji tekrar ba~1 dikey pozisyonunda "kurar" ve
Miyozin iplik9igi
yeni bir guc;: VUTU$U dongiistine ba$lamak uzere
~ekil 6-8. Kas kastlmas1n1n "boyunca-yurume" mekanizmas1. hazir hale getirir.
80
BOLOM 6 iskelet Kasmm Kasilmas1

i---- - ""'---ID
BC ; +'-4#"' IC
1007
i---==----1 s
A • ... A

.E
·e
·.::
Cl)
CD 4> O>
C>-c C
C: N 50
.,, ,;::i
(h, >,
;::i~
.,,in
~
0

·D
0
0 1 2 3 4
0 +
1/2
+
Normal
+
2x
Sarkomerin boyu (mikrometre) normal normal
Uzunluk
~ekil 6-9. Tam kasllm1~ tek bir sarkomer i<;in boy-gerim ~ekli, uzunlu()u
2,0-2,2 olan bir sarkomerin maksimum kasilma kuvvetini gostermek- $ekil 6-10. Kas kasilmas1nm oncesinde ve kas1lma s1rasmda kas boyu-
tedir. Sag ustte A noktasindan D noktasina kadar degi~ik sarkomer nun gerim ile ili~kisi.
uzunluklannda aktin ve miyozin iplik<;iklerinin goreceli pozisyonlan go-
rulmektedir. (Gordon AM. Huxley AF ve Julian FJ: The length-tension
diagram of single vertebrate striated muscle fibers. J. Physiol., 171:
28P, 1964'den modifiye edilmi~tir:).
dogru dtisti.ikc;e, A noktasmda kas1lma kuvveti h1zla
dii$er. Bu noktada sarkomerin iki Z diski miyozin iplik-
<;iklerinin uc;lanna dayamr. Daha sonra, sarkomerin
boyunu k1saltan kasilma devam ettikc;e, miyozin iplikc;ik-
6. Y1kilan ATP'den depolad1g1 enerji ile kurulmu~ lerinin uc;;lan bi.iki.iltir ve ~ekilde gortildi.igti gibi kas1lma-
halde bulunan ba~, yeni bir aktif aktin iplikc;ik nm kuvveti s1f1ra yakla~u, fakat bu s1rada sarkomer en
bolgesi ile bagland1g1 zaman yeniden gti<; vuru$U ktsa uzunlugunda kastlm1~ur.
yapar.
Saglam Butun Kasta Kas Boyunun Kas1lma
Boylece, aktin iplikc;ikleri Z zanm miyozin iplikc;ikle-
Kuvvetine Etkisi. ~ekil 6-l0'un i.istteki egrisi 5ekil
rinin rn;lanna c;ekinceye kadar veya kastaki ytik daha fazla
6-9'dakine benzer, fakat $ekil 6-l0'da tek bir kas Lifi
c;eki.min milmktin olmayacag1 duruma gelene kadar i~lem
yerine saglam btittin bir kaslaki gerimi gosterilmektedir.
tekrar tekrar gerc;ekle~ir.
Bi1ti1n halindeki kasm ic;;inde c;ok miktarda bag dokusu
vard1r; aynca kasm degisik kisrmlanndaki sarkomerler
KASILAN KASTA GERiMi AKTiN VE MiYOZiN
aym miktarlarda kasilmazlar. Dolay1S1yla, ~ekil 6-lO'da
iPLiK~iKLERiNiN 0ST0STE BiNME MiKTARI
gosterildigi gibi egri, k1Smen tek kas lifi ic;;in gosterilenden
BELiRLER
farkh boyutlara sahip olmakla birlikte has1lm.amn normal
~ekil 6-9 sarkomer boyunun ve miyozin-aktin iplikc;ikle- arahgmdaki egim ile benzer ~ekli sergiler.
rinin ilsttiste bin.me clerecesinin, kas1lan kas lifi tarafmdan ~ekil 6-lO'da kas istirahat boyunda iken yani sarko-
olu~turulan aktif gerime etkisini gostermektedir. 5ekilde merin boyu yakla~1k 2 mikrometre iken, uyanld1gmda en
miyozin ve aktin iplikc;iklerinin farkb sarkomer boylann- yi.iksek kas1lma kuvveti ile kas1hr. Aktif gerim olarak
daki tisttisle binme dereceleri gorubnektedir. 5ekildeki D adlandmlan kas1lma esnasmda olw~an gerim am~1, kas
noktasmda aktin, miyozini ortmeden miyozin iplikr;;ikle- normal boyunun tistllnde gerildigi zaman -sarkomer boyu
1inin uc;lanna kadar c;ekilmi$tir. Bu noktada aktif kas tara- 2,2 mikrometreden btiytik oldugunda- azahr. Bu olay,
fmdan olusturulan gerim suudu. Daha soma sarkomer normal kas uzunlugundan buyuk oldugunda, sekilde ok
k1Sald1kc;a ve aktin iplikc;;ikleri miyozin iplikc;ikleri ile boyunda kisalma ile gosterilmi$tir.
tistiiste bindikc;e, sarkomerin boyu yaklas1k 2,2 mikro-
metreye dtisene kadar gerim giderek artar. Bu noktada, Kas,lma H1zmm Yukle ili~kisi
aktin iplikc;;igi miyozin iplik<;iginin btiltin c;;apraz koprti-
iskelet kast yuke kar~1 kas1lmad1gi zaman olduk(.:a h1zlt
leriyle tisttiste binmistir, fakat henuz miyozin iplikc;iginin
kas1hr; ortalama bir kas yakla$Jk 0,1 saniyede tam kastlma
ortasma ulasmam~tlr. Daha ileriki kisalmalarla sarkomer durumuna ge<;er. YUk uyguland1gmda, ~ekil 6-ll'de gorul-
boyu 2 mikrometre olana kadar (B noktas1) tam gerim dilgil gibi, yiik artnk<;a kas1lma hm azahr. Yi.ik kasm olustu-
devam eder. Bu noktada iki aktin iplikc;;iginin uc;lan bir- rabilecegi en yuksek lrnvvete esil olacak ~kilde anog1 zaman
kastlma hm s1fu olur; kas lifinin aktivasyonuna ragmen
birinin ve miyozin iplikc;;iklerinin tisttine binmeye baslar.
kas1hna olusmaz.
Sarkomer boyu 2 mikrometreden l,65 rnikrometreye
81
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

30 enirmek i.\zere kas hli zannda sodyum ve potasyum iyon-


cca lanm pompalamak ir;:in kullantlir.
i
.!:!. 20
Kas lifinde mevcut olan yakla~1k 4 milimolarltk ATP
konsantrasyonu, tam kas1lmay1 ancak 1-2 saniye si.irdii-
;;;
.c rebilir. ATP, ADP'ye aynlarak kas lifinin kastlmayla ilgili
C
cca birimlerine enerjiyi aktanr. Daha soma Boliim 2'de anla-
.§ 10 t1ld1g1 gibi, kasm kas1lmasmm siirdiiri.ilmesi ic;in, ADP
iii
ca saniyeden ktsa bir si.irede yeni ATP olu~turmak i.izere
~
yeniden fosforile edilir. Bu yeniden fosforilasyon ir;:in i.ic;
enerJi kaynagt vardtr.
2 3 4
VOke karJ• kas1lma (kg)
ATP'yi yeniden olu{,turmak ir;:in kullamlan ilk enerji
kaynagt ATP'dekine benzer bir yuksek enerjili fosfat bag1
~ekil 6-11. Sekiz santimetre uzunlugunda 1 santlmetre kare enine ke- t~1yan Josfokreatindi1: Fosfokreatinin yUksek enerjili
sitindeki iskelet kasinda yukun kasllma h1z1ile ili~kisi.
fosfat bag1, Boliim 68 ve 73'de daha aynnttlt tart1~tld1g1
gibi, ATP'dekirtden biraz daha fazla miktarda serbest
enerjiye sahiptir. Fosfokreatinin yik1lmas1 ile ac;1ga r;:1kan
enerji, yeni bir ATP olu~turmak i.lzere bir fosfat iyonunun
YUkle kas,Jma htz1nm azalmasmm nedeni, kasilan kastak i
ADP'ye baglanrnas1m saglar. Bununla birlikte, kas lifinde
yoku n kas kas1 lmas1 sirasmda gelisen kas1c1 kuvvete zit
yonde kuvvet ohl5turmas1dir Dolay1s1yla, losalma hmni toplam fosfokreatin miktan da az olup ATP'nin ancak be~
olu~auracak net kuvvet buoa bagh olarak azahr. kau kadardu. Dolayisiyla, kasta depolanmi-? ATP ve fos-
fokreatinin toplam enerjisi, maksimum derecede kas
kas1lmasm1 sadece 5-8 saniye silrdurebilir.
ATP ve fosfokreatini yeniden olu~turmak ic;in kullam-
lan ikinci onemli enerji kaynag1, kas hi.icrelerinde depo-
KAS KASILMASININ ENERJi lanm1~ olan glikojenin "glikoliz"idir. Glikojenin piri\vik
KULLANIMI 0ZELLIKLERi asit ve laktik asite hizh yik1m1 sonucunda ac;1ga c;tkan
enerji ADP'yi ATP'ye doni.i~tiirilr. ATP daha soma dogru-
KAS KASILMASI SIRASINDA i$ 0RETiMi dan kas kas1lmasm1 enerjilendinnek veya fosfokreatin
depolanm yeniden olu~turmak ic;in kullamhr.
Kas bir yi.ike kar~1 kas1ldtgmda i~ yapar. Bu enerjinin Bu glikoliz mekanizmast il<i ar;:1dan onemlidir. Birincisi,
kastan, d1~ yiike aktanldtg1 anlamma gelir; ornegin bir
glikolitik reaksiyonlar oksijen olmasa <la meydana gelir;
cismi daha yuksege kaldJrmak veya hareket ettirmek ic;in
dolay1S1yla oksijen saglanamad1g1 zaman da kas kas1lmas1
direnci yenmek gibi.
birc;ok saniyeler ve bazen bir dakikadan daha uzun si.ire
Matematiksel olarak i{, a{>ag1daki denklemle tammlamr:
boyunca devam ettirilebilir. ikincisi, glikolitik i~lemle
W= Lx D ATP olu{,ma hm, hi.icresel besinlerin oksijenle reaksiyona
girmesi sonucu olu~an ATP'nin yap1m h1zmdan yakla~1k
Denklemde W yap1lan 4,, L yiik ve D yuki.in hareket 2,5 kat daha fazlad1r. Ancak, kas hi.icresinde r;:ok fazla
mesafesidir. i{,i gerc;ekle{,tirmek ic;in gereken enerji, bir glikoliz iiriim1 birikmesi nedeniyle, glikoliz tek ba-?ma
sonraki boliimde tammland1g1 gibi, kastlma srrasmda kas maksimum kas kastlmas1m yakla-?1k 1 dakika kadar
hilcrelerinde meydana gelen kimyasal reaksiyonlardan si.irdiirebilir.
elde edilir. Uc;i.inc-U ve son enerji kayi1ag1 oksidatif metabolizmadir:
Bu, oksijenin glikoliz son iiriinleri ve r;:e~itli hi.icresel
KASIN KASILMASI i<;iN 0<; besin macldeleri ile reaksiyona giterek ATP olu~tunnas1
ENERJi KAYNAGI demektir. Kas tarafmdan uzun si.ireli kas1lmada kullamlan
Kasm kastlmast ic;in gerekli enerjinin c;ogu c;apraz kopri.i- enerjinin yi.izde 95'inden fazlas1 bu kaynaktan elde edilir.
lerin aktin iplikc;iklerini c;ektigi boyunca-yuri.ime meka- Kullantlan besin maddeleri karbonhidratlar, yaglar ve
nizmasm1 gerc;ekle~tirmek ic;in kullamhr; fakat az miktan proteirtdir. <;;:ok uzun si.ireli maksimum derecede kas akti-
(1) kas1lmadan sonra kalsiyumu sarkoplazmadan sarkop- vitesinde enerjinin bUyiik k1sm1 yaglardan elde edilir.
lazmik retikuluma pompalamak ve (2) kas lifinde aksiyon Ancak, 2-4 saat si.iren kas aktivitesi ic;in enerjinin en az
potansiyelinin yaytlmas1 ic;in uygun iyon ortanmu devam yans1 depolannu~ karbonhidratlardan gelir.

82
BOLOM 6 iskelet Kasmm Kastlmas1

Bu enerji kullamm siirq:lerinin detayh mekanizmalan izotonik kas1lma


81:ilum 67 ile 72 arasmda taru?1hm?t1r. Aynca, degi~k
spor bran~larmdaki enerji serbestleyen farkh mekanizma-
lann onemi Boliim 84'de spor fizyolojisinde
Kas
tart1§tlm1~trr.
Kas1hr

Kas Kas1lmasin1n Verimliligi. Bir makina veya motorun Gev§er


verimliligi enerji girdisinin 151ya degil, i$e c;evrilen yUzde5l
olarak hesaplamr. En iyi ko?ullarda bile kasLa enerji gir-
disinin (besinlerdcki kimyasal enerji) yiizde 25'dcn az1 1se
Ag1rhk 0
c;evrilebilir; geri kalam ISlya doni.isih. Bu d0$tik venmlih-
gin nedeni, besin maddelerindeki enerjimn yaklas1k yan-
smm ATP olu~umu s1rasmda kaybedtlmes1dir. Sonrasmda
da, ATP'deki enerjinin sadece yiizde 40-45'1 1se
izometrlk kas1lm___a_________ _ __ _ _ _
c;evrilebilir. 1
Kas ancak orta lnzda kas1kltg1 zaman maks1mum vcnm
elde edilebilir. Kas yava~c;a veya herhangi bir hareket olmak-
SIZln kas1hrsa, i~ yap1lmamasma veya az i$ yaptlmasma kar~m
kil<;:ilk miktarlarda 1s1 ac;1ga c;1kar. Bu sureLle venmlilik s1f1ra
kadar azahr. Diger taraftan, kas1ima <;ok luzl1 ise, enerjmm
=::J Kas1hr

bi\yilk k1sn11 kastak1 viskoz silrri.inmeyi ycnmek ic;in kulla-


rulu, bu da kas1lmanm verimhhgini azalur. Basitc;e, maksi-
mum verimliHk, kas1lma hm maksimumun yaklas1k yuzde Gev§er
30'unda iken meydana gelir.

TOM KASIN KASILMA OZELLIKLERi Ag1r Agir


agirhk ag1rllk
Kas kas1lmasmm birc;ok ozelligi tek has sarstlan olu§tu-
rarak gosterilebilir. Bunun ic;in bir kasm siniri elektriksel
olarak uyanlarak veya kasm kendisine k1Sa siireli elekt- ~ekil 6-12. Kas kasllmas1rn kaydetmek i~in izometri k ve izotomik sis-
riksel uyan verilerek saniyenin boliimleri i<;inde sonlanan temler. lzotonik kas1lma, kas kas1lmas1rnn gucQyukten fazla oldugun-
da meydana gelir ve kas1lma s1rastnda kastaki gerlm sabit kall r; kas
tek bir kas1lma olu~turulur. kas1hnca k1sallr ve yuku hareket ettirir. lzometrik kasllma yOkOn kas
kas1imas1n1n gOcOnden daha fazla oldugu zaman olur; kas kaslld191za-
izometrik Kasilmada Kas Boyu K1salmazken, ma n gerim yaratir, fakat kasin sonu~a uzunlugu de<;jl~mez
izotonik Kas,lmada Kas Boyu K1sahr, Gerim Sabittir.
Kasm kisalmadan kas1lmasma izometrih, kastaki gerim
sabil kallp k1salarak kas1lmasma izatonik kas1lma denir.
iki tip kas kas1lmasm1 kaydeden sistemler $ekil 6-12'de
gosterilnli.$tir.
Farkll Kaslardan Kaydedilen izometrik Sarstlann
$ekil 6-12'nin altmda goriildiigii gibi, izornetrik sis-
Ozellikleri. VUcutta orta kulakla bulunan sadece birkaG
temde kas bir kuvvet transduserine kar?1 boyunu k1salt-
milimetre uzunluktaki ve yakla~t.k bir m ilimetre c;apm-
madan kas1hr. Aym §eklin iistiinde bir agrrhk kald1ran
daki kiiGi.lk stapedius kasmdan, o ndan yanm milyon kat
kas olarak gosterilen izotonik sistemde ise, kas sabit bir
buyiikliikteki kuadriseps kasma kadar c;ok farkh boyut-
yiikc kar§l kisahr. izoconik kas1lmanm Ozellikleri yiike
oldugu kadar yiikun eylemsizligine de baghd ir. Buna larda iskelet kas1 vard1r. Aynca, lillerin <;aplan 10 mikro-
kar$m izometrik sistem ise yiikiin eylemsizliginden metre kadar kiic;iik, 80 mikrometre kadar geni§ olabilir.
bag1ms1z kasm kasilma kuvveLindeki degi$iklikleri tam Son olarak, kas kastlrnasmm enerji kullamm Ozellikleri
manas1yla kaydeder. Dolay1s1yla, izometrik sistem s1k- kastan kasa bi.iyiik degi~iklikler gosterir. Dolayis1yla, kas
hkla degi~ik kas liplerinin i$levsel ozellikleri kar~ila~u- kas1lmasmm mekanik Ozellikleri de kaslar arasmda fark-
nhrken kullamlrr. hhk gbsLerir.
83
Unite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

Depolarizasyon birle$it; ihtiyai; oluncaya kadar oksijeni depolar ve


siiresi
mitokondriye oksijen ta$mmas1m btiytik miktarda
,::,
()
0
h1zlandmr. Miyoglobin nedeniyle yava~ kas k1rm1-
Cl
C nms1 gortintir ve bu ytizden kirm1z1 has adm1 ahr.
2
as
E H1zh lifler (Tip II, Beyaz Kas). H1zlt liflerin ozellikleri
1:.::: I llr' I/ Gastroknemius a~ag1dad1r:

1. H1zh lifler daha btiyi.ik kas1lma kuvvetini saglamak


ir;in daha buyi.ik Wlerdir.
0 40 80 120 160 200 2. Kas1lmay1 ba~latmak tizere h1zh kalsiyum serbest-
Millsanlye
lemesi icin geni~ bir sarkoplazmik retikulum
~ekil 6-13. Memeli iskelet kaslannrn farkh tipleri i<;in lzometrik kasrl- bulunur.
malarrn surelerl. Aksiyon potansiyeli (depolarizasyon) ile kas kas1lmas1
arasmdakl latent donem gosterilmi~tir. 3. Glikolitik i$lemle huh enerji saglamak ir;in cok
miktarda glikolitik enzimler vardIT.
4. Oksidatif metabolizma hizh liflerde ikinci dere-
cede onemli oldugu i<;in yava$ liflere gore daha az
~ekil 6-13 ti~ tip iskelet kasmm izometrik kastlmala- kanlanmaya sahiptir.
nnm kaynlanm gOstermektedir: izometrih kasilma si\resi 5. Yine oksidatif metabolizma ikincil oldugundan
1/50 saniyeden az olan oktiler kas; kas1lma si\resi yakla$Ik hizh lifler daha az say1da mitokondriye sahiptir.
1/15 saniye olan gastroknemius kas1; ve kas1lma siiresi 1/5
Hlzh kas, kirmm miyoglobin eksikligi sebebiyle
saniye kadar olan soleus kas1. ilginc;tir ki, bu kasthna
beyaz has adm1 ahr.
stireleri kaslann ~levlerine uygundur. Keskin gormeyi
saglamada gozlerin belli bir objede fiksasyonunu devam
iSKELET KASININ KASILMA MEKANiGi
ettirm.ek ic;in oktiler hareketler i;ok hizh olmahdIT.
Gastroknemius kas1 ko$ma ve z1plamada ekstremite hare- Motor Onite-Tek Bir Sinir Lifi Tarafindan inerve
ketlerin<le yeterli hm saglamak i~in orta derece<le h1zh Edilen Tum Kas Lifleri. Medulla spinalisi terke<len her
kas1lmahdrr. Soleus kas1 ise vi\cudun yerc;ekimiue kar$1 motor noron, say1s1 kasm tipine bagh olmak tizere, bircok
devamh, uzun-stireli desteklenmesi i<;in yava$ kas1hr. kas lifini inerve eder. Tek bir motor siuir lifi tarafmdan
inerve edilen kas liflerinin ttimiine birden motor unite
H1zh ve Yava~ Kas Lifleri. Boli\m 85'de spor fizyoloji- denir (~eki1 6-14). Genelde, kontroliintin hassas yaptl-
sinde daha geni$ tart1$1lrug1 gibi, vucudun her kas1 h1zlt mas1 gereken ve h1zh reaksiyon veren kiii;iik kaslarda,
ve yava~ liflerin bir kan$nnmdan olu$mU$tur. Aynca bu herbir motor iiuitede daha az say1da kas lifi (ornegin, baz1
iki tip arasmda degi$en hfler de vardIT. Anteriyor tibia kas1 lariuks kaslarmda herbir motor tinitede iki veya ti<; kas
gibi h1zlt reaksiyon veren kaslar ba$hca "h1zh" lifler ve lifi) vard1r. Diger taraftan, soleus kas1 gibi c;ok ince kontrol
c;ok az sayida yava$ liflerden olu$mU$tur. Tersine, soleus gerektirmeyen btiytik kaslarda, bir motor ilnitede birkac;
gibi yava$ fakaL uzun sure kas1larak yarut veren kaslar ytiz kas lifi bulunabilir. Vticuttaki btittin kaslar ic;in orta-
b3$hca "yava$" liflerden olu$mU$tur. Bu iki lif tipi arasm- lama bir say1 soylemek gui;se de, bir motor iiniteye yak-
daki farklar a$ag1da tantmlanm1$UT: la$tk 80 ile 100 aras1 kas lifinin dii~tiigii iyi bir tahmin
olabilir.
Yava~ lifler (Tip I, K1rm1z1 Kas). Yava$ liflerin ozellik- Her motor tinitedeki kas lifleri bir kasta tamamen
leri a$ag1dadrr: biraraya toplanmam1~t1r; onun yerine 3-15 liflik mikrode-
1. Yava$ lifler, h1zh liflere gore daha kiii;uk liflerdir. metler halinde diger motor iinitelerin i.isttine binerler. Bu
2. Yava$ lifler daha kii<;;ti k sinir lifleri ile inerve i<; i<;e gei;me motor tinitelerin tamamen ayn boltimler
olurlar. halinde hareket etmesi yerine birbirini destekleyecek
3. H1zh liflerle ktyasland1gmda, daha fazla oksijen $ekilde c;ali$masm1 saglar.
saglamak i<;in daha geni~ kan daman sistemi ve
daha c;ok kapillerlere sahiptirler. Farkh Kuwette Kas Kas1lmalan-Kuvvet Sumasyonu
4. Yava$ liflerin yuksek dtizeydeki oksidatif metabo- (Birikmesi} Sumasyon tek tek sars1lann eklenerek kasm
lizmayi desteklemek i<;in <;;ok say1da mitokondrisi kas1lma $iddetini artnmas1 demektir. Sumasyon iki yolla
bulunur. meydana gelir: (1) e$zamanh kas1lan motor i.initelerin
5. Yava~ lifter eritrositlerdeki hemoglobine benzer say1s1m artnarak; roklu lif sumasyonu diye adlandmhr, (2)
$Ckildedemir i<;eren birproteinolan miyoglobin'den kas1lma frekansm1 arnrarak; bu frekans sumasyonu diye
bol miktarda i<;erirler. Miyoglobin oksijenle adlandmhr ve tetanizasyona neden olabilir.
84
BOLOM 6 iskelet Kasmm Kasllrnas1

Medulla spinalis

~>
.i
C:
E
iii
Cll
· ·te ;J/' §
'iii
~ . / ~
1/l

Kas
~
Somatik motor noron ----
5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55
Frekans sumasonu ve tetanizasyon (kere/sanlye)

v2'"" oo;t,
~ekil 6-15. Frekans sumasyonu ve tetanizasyon.

\
Somat1k
. goste1mektedir. Solda dii~i.lk frekansh uyanlmada
motor noronun birbiri ardma olu~an tek sars1lar gosterilmi~tir. Daha
aksonu I- Motor unite
soma frekans artarken her yeni kas1lma bir oncekinin
NoromOskOler iistiine biner. Sonu<,;ta, ikinci kas1lma kisrnen birinciye
kav§aklar eklenir; toplam kas1lma kuvveti frekansla birlikte
giderek anar. Frekans belli bir kritik di1zeye ulast1-
~ iskelet kas1lifleri
gmda, ard1s1k kas1lmalar o kadar h1zhdir ki, birbiriyle
kayna~n ve sekilde goruldugi.i gibi tiim kas kas1lmas1
~ekil 6-14. Bir motor unite, bir motor noron ve onun inerve ettigi
iskelet kas1 lif lerinden olu~ur. Tek bir motor akson dallanabilir ve bir tamamen diizgiin ve devamh olur. Buna tetanizasyon
grup halinde i~lev goren ~ok say1daki kas liflerini inerve edebilir. Her bir denir. Biraz daha yilksek frekansta kas1lmamn kuvveti
kas lifi tek bir motor noron t araf1ndan !nerve edildigi halde, tum kas maksimumuna ulasu ve sonrasmda frekansm daha
yOzlerce farkli motor norondan uyan alabilir.
fazla artmas1 kas1lma kuvvetini artmnaz. Aksiyon
potansiyelleri arasmda bile, kas sarkoplazmasmda yete-
rince kalsiyum iyonu bulundugu ic;in tetani olusur.
Tam kas1lma hali aksiyon potansiyelleri arasmda gev-
<;oklu LifSumasyonu. Merkezi sinir sistemi kas kas1l- semeye izin vermeden siirdtirtiliir.
mas1 i<;in zaytf bir sinyal gonderdigi zaman, once ki.ir;iik
motor i.initeler uyanhrlar. Sinyalin kuvveti artnkr;a,
giderek claha biiyiik motor iiniteler uyanlmaya ba$lar. En Maksimum Kas1lma Kuvveti. Normal uzunluktaki bir
biiyiik motor iiniteler en kii<;iiklere luyasla 50 kat fazla kasm cetanik kas1lmasmm maksimum kuvveli, kasm san-
kastlma kuvvetine sahiptir. Boyut ilhesi denilen bu olay timetre karesine 3-4 kilogram kadardu. Kuadriseps
onemlidir; <;iinkti zayif kas1lmalar suasmda kas kuvvetin- kasmm tam ortas1 103 santimetre kare kadar olabildigine
deki dereceli arn$m kiir;iik ad1mlar $eklinde, biiyiik mik- gore, patella tendonuna 363 kg gerim uygulayabilir.
tarda kuvvet gerektiginde ise btiyiik adimlar $eldinde Dolayis1yla, kaslann nas1l bazen tendonlanm kemikteki
olmasma olanak saglar. Boyut ilkesinin nedeni, daha baglanl!larmdan ayi.rabilecekleri anla51labilir.
kiir;tik motor tinitelerin kti<;i.lk motor sinir lifleri tarafm-
dan yonetilmesi ve medulla spinalisteki kilr;tik motor
noronlarm uyanlabilirliklerinin btiyiik olanlardan fazla Kas1lmanm Ba~lang1cmda Kas Kuvvetindeki Degi-
olmas1d1r; dolay1S1yla dogal olarak ilk once onlar ~iklikler-Merdiven Etkisi (Treppe). Bir kas uzun bir
uyanhr. istirahat doneminden soma kasilmaya baslad1g1 zaman,
C::oklu lif sumasyonunun diger bir i:inemli ozelligi, baslangic;:taki kas1lma kuvveti 10-50 sars1 somaki kuvve-
farkh motor iinitelerin medulla spinalis tarafmdan e~za- tinin ancak yans1 kadar olabilir. Bu demektir ki, kas1lrna
manlt olmayacak $ekilde yonetilmesidir. Dolayis1yla, kuvveti bir platoya kadar giderek artar; bu olaya merdiven
kastlma motor iiniteler arasmda birbirlerini takip eder ve etkisi veya treppe denir.
bi:iylece dti~iik frekanstaki sinir sinyallerinde bile diizgiin Merdiven etkisinin btiti.in olas1 nedenleri heniiz bilin-
kas1lrnalar saglamr. mese de, olusma nedeninin daha c;ok her aksiyon potan-
Frekans Sumasyonu ve Tetanizasyon. ~ekil 6-15 siyeli ile sarkoplazmik retikulumdan siLOzole daha fazla
frekans sumasyonunun ilkelerini ve tetanizasyonu kalsiyi1m iyonlanmn serbestlenmesi ve hemen geri
85
Unite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

ahnamamast nedeniyle sitozoldeki kalsiyum iyonlannm


artmasmdan kaynakland1g1 du~tintilmektedir.

iskelet Kasmm Tonusu. Kaslann istirahatte iken bile,


genellikle belli bir rniktar gerginligi vardu. Buna has
tonusu denir. iskelet kast lifleri aksiyon potansiyeli ile
uyanlmadigt zaman kasilmad1gmdan, kas tonusu Biseps kas1
tamamen medulla spinalisten gelen du~k h1zdaki sinir
/l;\
~,-
rr->
1
uyanlanna baghdir. Bu, k1smen beyinden spinal korddaki
uygun on boynuz motor noronlanna ula~an uyanlarla ve
kismen de kasm ii;:inde yerle~ik has igcihlerinden kaynak-
.,~1..---4_J
Manivela ···
- .

lanan uyanlarla kontrol edilir. Bunlar Boltim 55'de kas


igcigi ve medulla spinalis i$levi ili$kisinde tart1$ilm1~tir.
Dayanak
Kas Yorgunlugu. Kasm uzun sure ve kuvvetli kas1lma-
smm kas yorgunlugu durumuna neden oldugu bilinmek- $ekil 6·16. Biseps kas1ile harekete ge~irilen kaldirac; sistemi.
tedir. Atletlerde yap1lan r;ah~malar gostermi~lir ki, kas
yorgunlugu dogrudan kas glikojeninin tukenme hm ile
oranult olarak artar. Dolayis1yla, kas yorgunlugu kas lif-
lerinin kas1lma ve metabolizma surer,:lerinin ayn1 i$ veri-
mini stirdtirernemesinden kaynaklamr. Boltim Tde
tart1~1ldig1 gibi, ara~urmalar uzun stireli motor aktivite-
den sonra sinir-kas kav$agmdan sinir sinyallerinin ileti-
minin bir miktar azald1g1111, bunun da kas kasilmasrrn
zayrllatttgm1 gostermi$tir. Kas1lan kastan ge<;en kan ak1-
m1mn kesilmesi de, besin saglanarnamas1 ve ozellikle
oksijensizlik nedeniyle 1-2 dakika i<;inde tam kas yorgun-
luguna neden olur.
Bir Eklemin Zit Taraflarmdaki Agonistve Antagonist
Kaslann Kas1lmas1 ile Bir Vucut Par~asmm "Pozisyon-
landmlmas1"-Antagonist Kaslarm "Birlikte Uyanl-
Vucudun Kald1ra~ Sistemleri. Kaslar kemige baglan-
dtklan noktalara gerim uygulayarak i~ gorlir ve buna bagh mas1". Hemen hemen biitiin vucut hareketleri eklemin zll
olarak kemikler <;~itli tipte kald1rac sistemleri olu~nuur. taraHanndaki agonist ve antagonist kaslarm e?zamanb kasil-
$elill 6-16 biseps kas1 tarafmdan onkolu kaldmnak tizere malanyla olu~turulur. Buna agonist ve antagonist kaslann
harekete ger;irilen kaldtra<; sisteminj gostermektedir. Btiyi.ik birlikte uyanlmas1 (koaktivasyonu) denir ve beynin motor
biseps kasmm yaklas1k 39 santimetre karelik alana sahip komrol merkezleri ile medulla spinalis tarafmdan kontrol
oldugunu du~i.inUrsek, en fazla kas1hna kuvveti yakla~1k edilir.
136 kg olacakur. Onkol 1.lstkolla dogru ac;1da iken, biseps Bacak veya kol gibi vi.icut parcalannm pozisyonu agonise
tendonunun baglant1s1 dirsekte dayanma noktasmm yakla- ve antagonist kas gruplan mn goreceli kas1Ima dereceleri ile
$tk 5 cm onUndedir ve onkol kald1racmrn toplam uzunlugu belirlenLr. Ornegin, bir kol veya bacagm onalama bir pozis-
36 cm kadardu. Dolayis1yla, bisepsin eldeki kaldmna glicti yona yerle~tirildigini varsayahm. Bunun yapllabilmesi i<;in
136 kg'nm ancak yedide biri yakla~1k 20 kg olacakttr. Kol
agonist ve antagonist kaslar e?it olarak uyanhrlar. Uzat1lm1~
tamamen uzauld1g1 zaman, b isepsin nttunma noktas1
kasm kisahm~ kastan daha kuvvetle kas1ldtgm1 hatrrlayahm.
dayamna noktasmm 5 cm'den daha az onundedir ve bu
$eltll 6- IO'da gosterildigi gibi, kas tam i~levsel kas boyunda
durumda elin one dogru getirilebilme kuvveti 20 kg'dan
c;ok daha az olur. en fazla kastlma kuvvetini gosterir, nonnal boyunun yan-
Vucudun kald1rac sistemlerinin degerlendirilmesi k1saca smda hemen hie; kas1lma kuvveti yoktur. Dolay:ts1yla, eklemin
~u bilgilere baghdu; (1) kasm yap1?11g1 noktalar, (2) bunlann bir tarafmdaki uzanhm~ kas kar~• taraftaki ktsa olandan daha
kald1racm dayanma noktas1ndan uzakltklan, (3) kald1rac; kuvvetl.i kas1hr. Bir bacak veya kol orta haltlna dogru hareket
kolunun uzunlugu ve (4) kalduacm pozisyonu. Vticutta ettigi s1rada, daha uzun olan kasm kuvveli azahrken, k1Sa
c;e.,'iitli Lipte hareketler yap1lir; bunlann bir lusm1 bi.iyuk olamn kuvveti ikisinin kuvvetleri ~itlenene kadar artar. Bu
kuvvet gerektirirken, bir k1sm1 ise genis hareket mesafesi noktada, kolun veya bacagm hareketi durur. Sinir sistemi
gerektirir. Euna bagli olarak, kas tipleri de c;~itlidir; baztlan agonise ve antagonist kaslarm uyanlma derecelerini de~t.i-
uzundur ve boylanm cok k1saltabilir, baz1\an ise k1sadlr fakat rerek kol veya bacagm pozisyonlanmas1m yonlendirir.
geni~ en.ine kesite sahiptir ve k1sa mesafede oldukca guc;IU
Bohim 55'de motor sinir sisleminin bu pozisyonlama i~le-
kaStlmalar saglarlar. Kinezyoloji, kas tiplerini, kald1rac; sis-
mini yonetirken farkh kas yuklerini kar~tlamak iizere ouemli
temlerini ve hareketlerini inceleyeu insan fizyoanatomisinin
tinemli bir alantdll'. ek mekanizmalara da sahip oldugunu ogrenecegiz.

86
BOLOM 6 lskelet Kasmm Kas1lmas1

i~LEVE UYMAK i<;iN KASIN YENiDEN Bunun aksine, kas surekli olarak normal boyunun
Blc;iMLENMESi altmdaki bir uzunlukta tutulursa, kas liflerinin ucundaki
sarkomerler h1zla kaybolabilir. Duzgun kas kas1hnas1 i<;in
Vilcudun bi.Hun kaslan i$levlerine uymak i<;in devamli
uygun boyda tutulmak tizere kaslar b u stirec,:lerle devamh
olarak yeniden bic;imlenir. c;:aplan, boylan, kuvvetleri,
olarak yeniden yap1landmhrlar.
damarlamnalan ve hatta az da olsa kas lifi tipleri bile
deg~tirilir. Bu yeniden bic;imlendirme i$lemi genelde Kas Liflerinin Hiperplazisi. Asm kas kuvvetinin olu~-
olduk<;a h1zhd1r; birkac,: hafta i<;inde olur. Ger<;ekten, hay- tumldugu nadir durumlarda, hf hipertrofisine ilave olarak
vanlar tizerinde yap1lan deneyler gostenni$tir ki, baz1 kas liflerinin sayismm artng1 gozlenmi~tir (fakat sadece
kil<;ilk ve daha aktif kaslardaki kastlabilir proteinler 2 yuzde birkac,:). Lif say1smdaki bu artl~a lif hiperplazisi
hafta kadar kISa bir surede degistirilebilmektedir. denir. Bu durum daha once geni$lemi$ olan liflerin dog-
Kas Hipertrofisi ve Kas Atrofisi. Kasm toplam kutle- rusal olarak yanlmas1 ile meydana gelir.
sinin arll.$ma has hipertrofisi, toplam kutlenin azalmasma
Kas Denervasyonu H1zh Atrofiye Neden Olur. Kas
ise has atrofisi denir.
sinirini kaybettigi zaman normal boyutlanm devam
Hemen hemen btitiln kas hipenrofileri kas liflerindeki
ettinnesi ic,:in gerekli olan kas1lma sinyallerini alamaz ve
aktin ve miyozin iplikc,;iklerinin say1smdaki arL1$tan kay-
neredeyse hemen atrofi ba~lar. lki ay kadar sonra, kas
naklamr; buna bagh olarak kas lifi geni~ler ki buna !if
liflerinde dejeneratif degi~iklikler de gorillmeye ba$lar.
hipertrofisi denir. Kastlma ~lemi s1rasmda kas yuklendigi
Eger kasa sinir kaynag1 h1zla geri donerse, yakla~tk 3 aya
zaman buyuk miklarda hipertrofi olu$turur. Her gun
kadar i$lev tamamen geri doner; fakat bu sureden sonra
sadece birkac,: tane gii<;hi kastlma 6-10 bafta i<;inde anlamh
i$levsel yetenegi giderek azahr, 1-2 y1ldan sonra ise i$lev
bir hipertrofiye sebep olur.
Guc,:lu kastlmalann hangi yolla hiperuofiye neden hi<; donmez.
oldugu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, hipertrofi Denervasyon atrofisinin son basamagmda, kas lifleri-
geli$irken kasm kas1labilir proteinlerinin sentez hmmn nin c,:ogu tahrip olur; fibroz doku ve yag dokusuyla yer
fazla oldugu bilinmektedir. Boylece miyofibrillerde hem degi$tirir. Geriye kalm1~ olan lifler kas hi.icre c,:ekirdekle-
aktin hem de miyozin iplik<;iklerinin say,.s1 giderek artar, rinin s1raland1g1 uzun bir hticre zanndan ibarettir; kas1-
bu arus stkhl<la yuzde 50 kadard1r. Buna kar$Jhk hipert- labilme ozellikleri yoktur ya da azdu. Sinir yeniden gelisse
rofiye kas ic,:inde baz1 miyofibrillerin kendilerinin de bolil- bile, aruk miyofibrillerin rejenere olma kapasitesi yoktur
nerek yeni miyofi.briller Olu$turdugu gozlemlenmi$tir ya da azd1r.
Fakat bunun olagan kas hipertrofisi ac,:1S1dan ne kadar Denervasyon atrofisi s1rasmda, kas fibrillerinin yeriru
onemli oldugu halen bilinmemektedir. alan fibroz dokunun aylarca kisalmaya devam etme
Miyofibrillerin boyutundaki arll.$la birlikte enerji sag- egihmi olur; buna 1wntrahtiir derur. Dolayis1yla, fizik teda-
layan enzim sistemleri de artar. Bu arl~, ozellikle kisa vinin en onemli sorunlanndan biri atrofiye ugrayan
sureli gtic,;lil kas kas1lmas1 s1rasmda h1zh enerji elde edil- kaslan kuvvetsizle$tiren ve ~ekilsizl~tiren kontrakttir
mesini saglayan glikoliz enzimleri ic,:in gec;erlidir. geli$iminden korumakur. Bu amaca ula~mak ir;in her gun
Kas uzun sure kullamlmad1g1 zaman kas1labilir prote- kaslar gerilir veya atrofi gelisimi s1rasmda kaslan gergin
inlerin yiktlma hm, yenilenme h12mdan daha fazlachr. tutacak aletler kullanilir.
Dolay,.s1yla, kas atrofisi meydana gelir. Atrofiye maruz
kalan bir kasta protein yik1mmm c;ogunu a<;1klayan yol
ATP'ye bag1mh u.bihuitin-proteazom yoludur. Proteazomlar,
peptit baglanm kiran bir kimyasal reaksiyon olan proteo-
liz ile hasarh ve gereksiz proteinleri ytkan buyuk prolein Polyomiyelitte Kas Kastlmasmm iyile~mesi
kompleksleridir. Ubikuitin, proteozom tarafmdan yiktm- Makromotor Onitelerin Geli~imi. Polyomiyeliue s1k-
lan i<;in hangi hticrele1i11 hedeflenecegini i~aretleyen hkla gortildi.igU gibi , kasa gelen ban sinir lilleri haraplan-
dtizenleyi.ci bir proteindir. d1g1 zaman, diger sinir Jifleri paralize kas lillerini inerve
etmek i.izere dallanarak yeni aksonlar olu~Lururlar. Buda
Kas Boyunun Ayarlanmas1. Kaslar normal boylarmm
makromotor iinite!er denilen, medulla spinalisteki her bir
llzerindeki bir uzunluga gerildikleri zaman farkh bir motor noronun ic;erd1gi normal kas lifi say1Smtn b~ kaa
hipertrofi tipi meydana gelir. Kas liflerinin tendonlara kadar lif ii;eren bUyUk motor Unitelerin oh1$masma neden
birle~tigi yerlerde kas liflerinin uc;lanna bu gerilme ile olur. Gerri$ motor Onitelerin olu~umu c;e~itli derecelerde
yeru sarkomerler eklenir. Bunun yeni gelisen kasta daki- ince kas kontroltinO azaltsa da kaslarm yeniden kuvvel
kalar i<;inde gerc;eklesebilmesi, bu tip hipertrofinin ne kazanmasm1 saglar.
denli h1zh oldugunu gosterir.
87
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

Rigor Mortis. Oliimden birka,; saat sonra bi.itiln vi.icut Kaynaklar


kaslan "rigor mortis~ denilen bir kontrakti.ir durumuna girer; Adams GR, Bamman MM: Characterization and regulation of mechan-
bu durumda aksiyon potansiyeli olmad1gi halde kas kas1hr ical loading-induced compensatory muscle hypertrophy. Compr
ve kaula~rr. Bu kanhk, gev~erne srrasmda c;apraz kllpri.ilerin Physiol 2:2829, 2012.
aktin iplikr;:ilderinden aynlmas1 i,;in gerekli olan ATP'nin Allen DG, Lamb GD, Westerblad H: Skeletal muscle fatigue: cellular
mechanisms. Physiol Rev 88:287, 2008.
tamamen kaybedilmesinden kaynaklarur. Kaslar kas protein-
Baldwin KM, Haddad F, Pandorf CE. et al: Alterations in muscle mass
Leri yik1lana kadar kat1 halde kahrlar. Y1kim 15-25 saat sonra and contractile phenotype in response to unloading models: role
muhtemelen lizozomlardan serbestlenen enzimlerin neden of transcriptionaVpretranslational mechanisms. Front Physiol 4:284,
oldugu otolizle ger,;ekle$ir. Yii ksek SJCakliklarda bi.iti.in bu 2013.
olaylar hizlanrr. Blake DJ, Weir A, Newey SE, Davies KE Function and genetics of
dystrophin and dystrophin-related proteins in muscle. Physiol Rev
Muskuler Distrofi. Muskiiler distrofi, ilerleyici kas gi.i,;- 82:291, 2002.
siizli.lgtl ve kaslarm yerini yag dokusu ile kollajenin ald1g1 Fitts RH: The cross-bridge cycle and skeletal muscle fatigue. J Appl
kas liflerinin dejenerasyonuna sebep olan ,;~itli kalusal Physiol 104:551, 2008.
bozukluklan i,;erir. Glass DJ: Signaling pathways that mediate skeletal muscle hypertrophy
and atrophy. Nat Cell Biol 5:87, 2003.
Muskiiler distTofmin en yaygm formlanndan biri
Gunning P, O'Neill G, Hardeman E: Tropomyosin-based regulation
D11chenne Mushuler Distrofisi (DMD)'clir. X kromozornuna of the actin cytoskeleton in time and space. Physiol Rev 88: 1,
bag!J resesif kal1ttlmas1 nedeniyle sadece erkeklerde gori.ilen 2008.
bir hastahknr. Aktinleri kas hiicresinin zarmdaki proteinlere Heckman CJ, Enoka RM: Motor unit. Compr Physiol 2:2629,
baglayan distrofin adh proteinin kodlanchgi gendeki mutas- 2012.
Huxley AF, Gordon AM: Striation patterns in active and passive short-
yon sebebiyle bu hastahk olu?maktadrr. Distrofin ve ili;;kili
ening of muscle. Nature (lond) 193:280, 1962.
proteinler, biicrei,;indeki kasilabilir aygll ile hi.icred1;;mdaki Kent-Braun JA, Fitts RH, Christie A: Skeletal muscle fatigue. Compr
matriks arasmda baglanu olu;;turmaktadrr. Physiol 2:997, 2012.
Her ne kadar distrofin proteininin fonksiyon.lan tam Leung DG, Wagner KR: Therapeutic advances in muscular dystrophy.
anlanuyla anla~1Ima~ olsa da distrofin proteininin yoklugu Ann Neurol 74:404, 2013.
ya da mutasyonlu ~ekilleri, kas hiicresi zannm destabilizas- MacIntosh BR. Holash RJ, Renaud JM: Skeletal muscle fatigue-regula-
tion of excitation-contraction coupling to avoid metabolic catastro-
yonunu, (hucrei,;i kalsiyum yonetiminin bozuhnas1 dahil) ve phe. J Cell Sci 125:2105, 201 2.
hasar sonras1 zarm tamirinin bozulmas1m ir;:eren birr;:ok pato- Mercuri E, Muntoni F: Muscular dystrophies. Lancet 381 :845, 2013.
fizyolojik siirecin aktivasyonuna neden olmakt.ad1r. Anormal Schaeffer PJ, Lindstedt SL: How animals move: comparative lessons on
distrofinin onemli bir etkisi de kalsiyumun zardan ge,;irgen- animal locomotion. Compr Physlol 3:289, 2013.
ligini artrrarak , kas liflerine hiicre d1?indan kalsiyum giri~ine Schiaffino S, Dyar KA, Ciciliot 5, et al: Mechanisms regulating skeletal
muscle growth and atrophy. FEBSJ 280:4294, 2013.
izin vennesi ve eninde sonunda proteolize ve kas liflerinin Schiaffino S, Reggiani C: Fiber types in mammalian skeletal muscles.
y1k1mma neden olacak olan hucrei,;indeki enzimlerde degi- Physiol Rev 91:1447, 2011.
~kliklere neden olmas1cur. Treves S, Vukcevic M, Maj M, et al: Minor sarcoplasmlc reticulum
DMD'de kas gil<;si.izluguno i,;eren semptomlar erken membrane components that modulate excitation-contraction cou-
,;ocukluk doneminde ba~lar ve h1zlt ilerler. Hastalar genel- pling in striated muscles. J Physiol 587:3071, 2009.
van Breemen C, Fameli N, Evans AM: Pan-junctional sarcoplasmic re-
lilde 12 ya~ma kadar tekerlekli sandalyededir ve s1kl1kla 30 ticulum in vascular smooth muscle: nanospace Ca 2• transport for
ya~mdan <\nee solunum yecmezliginden kaybedilir. Daha site- and function-specific Ca 2• signalling. J Physiol 591:2043, 2013.
hafif bir form olan Becker Musliuler Distrofisi (BMD)'ne de,
distrofini kodlayan genin mutasyonlan neden olur; ancak
hastalik semptomlan daha ge,; ba~lar ve hastalar daha uzun
sure ya~yabilirler. DMD ve BMD'nin, 5 ile 24 ya~lan arasm-
daki erkek <;ocuklan 1/5600-1/7700 oramnda etkiledigi
tahmin edilmektedir. DMD ve BMD'nin $U an i,;in etkili bir
tedavisi yoktur. Buna kar~n bu hastahklann genetik temelli
c\zelliklerinin ortaya konmas1 gelecekte gen tedavisi i~in
olanak saglayacaktLr.

88
BOLOM 7

- ·-----~

iskelet Kas1n1n Uyar1lmas1: Sinir-Kas iletimi ve


Uyar1lma-Kas1lma E~le~mesi

UYARILARIN SINIR U<;LARINDAN sitoplazmasmda sentezlenir, fakat luzla birt;;ok koc;ok


iSKELET KASI LiFLERiNE ILETiMI: sinaptik vezikiile emilir; tek bir son plagm sinir ui;;lannda
SINIR-KAS KAV~AGI normalde yakla?1k 300.000 adet veziki.il vardtr. Sinaptik
arahkta, sinaptik vezikilllerden sahverilen asetilkolini
tskelet kast lifleri omuriligin on boynuzundaki biiyuk birkac; milisaniye it;;inde parc;alayan c,;ok miktarda asetil-
motor noronlardan koken alan buyuk miyelinli sini.r ko1inesteraz enzimi bulunur.
lifleri tarafmdan inerve edilirler. Bolum 6'da belirtildigi
gi.bi, her sinir lifi kasm ortasma girdikten soma dallamr SiNiR U<;LARINDAN ASETiLKOLiN
ve ii<; ile birkat;; yuz arasmda degi$en saytda iskelet kas1 SALGILANMASI
lifini uyanr. Her sinir ucu, kas lifi.nin ortasma yakm bir
Bir sinir uyans1 sinir-kas kav$agma ula~ugmda, yakla?1k
yerde kas lifi.yle sinir-kas kav~agi denilen bir baglantt
125 asetilkolin veziki.ilii sinir ucundan sinaptik arahga
yapar. Sinir sinyali tarafmdan kas lifinde ba$laulan
bo~alt1hr. Bu mekanizmanm baZI aynnt1lan iistte sinaptik
aksiyon potansiyeli, kas lifinin w;:lanna dogru her iki
arahk ile sinir zan, altta kas zan ve onun subnoral kiv-
yonde yaytltr. Kas liflerinin yakla$tk yuzde ikisinin
nrnlannm bi.iyi.Hiilmii$ gori.inttisiiniln bulundugu ~ekil
d1$mda, her kas lifinde yalruzca bir kav$ak vard1r.
7-2'de gosterilmektedir.
SiNiR-KAS KAV$AGININ FiZYOLOJiK Sinir zannm it;; yuzeyinde ~ekil 7-2'deki enine kesitte
ANATOMiSi-MOTOR SON PLAK gosterildigi gibi, dogrusal yogun {:ubuklar vardtr. Her yogun
i;;ubugun iki tarafmda sinir zarmm i<;ine girm~ proteinler
~ekil 7-lA ve B'de biiyuk miyelinli sinir lifi ile iskelet bulunur; bunlar voltaj kapih kalsiy um kanallandtr. Bir
kas1 lifi arasmdaki sinir-kas kav~g1 gosterilmektedir. aksiyon potansiyeli sinir ucu boyunca yaytldtg1 zaman bu
Sinir lifi, kas lifinin. yuzeyine dogru giren ama kas lifinin kanallar ai;;thr ve cok miktarda kalsiyumun sinaptik arahk-
hticre zanmn dt$mda uzanan bir dallanmt~ sinir u~larr tan sinir ucunun ic;ine difi.ize olmasuu saglar. Kalsiyum
kompleksi olu$turur. Bu yapmm tamarnma motor son iyonlannm daha soma Cct•-kalmoduline bagimh protei11
plak denir. Bu yap1, kendisini i;;evresindeki s1vtlardan kinazi aktive ettigine inamlmaktadtr. Bu da asetilkolin
yahtan bir ya da daha c;ok Schwann hucresi ile veziki.illerini presinaptik ucun hocre iskeletine baglayan
kaplarum~ttr. sinapsin proteinlerini fosforile eder. Bu s'i.irec; asetilkolin
~eldl 7-lCde bir tek akson sonu ile kas lifi zan ara- vezikullerini hi.icre iskeletinden serbestle$tirir ve onlarm
smdaki baglantmm t;;izimi gosterilmektedir. li;;eriye dogru presinaptik noral zann yogun i;;ubuklara kom~ ahtif bol-
girinti yaptru$ zara sinaptih oluh ya da sinaptik ,ukur; sinir gesine dogru hareketini saglar. Daha sonra vezikuller salt-
ucuyla lif zan arasmdaki bo~luga sinaptik arahk ya da verilme bolgesine yana~1r, zarla birle?ir ve ii;;erdikleri
sinaptik yank denir. Bu arahk 20-30 nanometre gen~li- asetilkolini ekzositozla sinaptik arahga bo$alurlar.
gindedir. Olugun tabanmda, sinaptik transmiterin etki Yukanda deginilen ayrmnlann bazt.lan kuramsal
edebilecegj yuzey alamm buyuk oranda aruran, subnoral olmakla birlikte, vezikiillerden asetilkolin sahverilmesine
yanklar denilen, kas lifi zamun yapt1gi i;:ok saytda kuc;ok neden olan uyanrun kalsiyum iyonlannm giri$i oldugu
htvnmlar vardtr. ve vezikiillerdeki asetilkolinin yogun c;ubuklara ko~u
Akson ucunda, uyanc1 bir transmiter olan aseUlholi- sinir zarlan boyunca bo~alttldtgt bilirunektedir.
nin sentezi i<;in gerekli enerji kaynagt olan adenozin tri-
fosfat1 (ATP) saglayan c;ok say1da mitokondri bulunur. Asetilkolin Postsinaptik Zarlardaki iyon Kanallarm1
Asetilkolin kas lifi zanm uyanr. Asetilkolin sinir ucunun A~ar. ~eldl 7-2'de kas lifi zanndaki cok sayida kii(:tik
89
Onite II Zar Fizyolojisl, S/nir ve Kas

Miyelin Akson
kthf
~ .
""'
A 8

,•··
...
)!

• :!{:• .......
C Subnoral yanklar
~ekil 7-1. Motor son plag1n farkh gorOntOleri. A, Son plaktan boyuna kesit. B, Son plagin yOzeyinln gorOntOsO. C, Bir akson terminali ile kas lifi
zan aras1ndaki birle~im noktas1nin elektron mikrografik gorOntOsO. (Fawcett DW'den de(Ji$tirilmi$tir, Couteaux R'den degi~tirilmi$tir, i<;inde: Bloom
W, Fawcett DW: A Textbook of Histology. Philadelphia: WB Saunders, 1986.)

asetilkolin reseptorleri de gosterilmektedit; bunlar asetil-


holin-hapih iyon kanallanchr ve asetilkolin veziki.illerinin

A
sinaptik arahga bo~alt1ld1g1 yogun c;ubuk alanlanmn
hemen alLmda uzanan subnoral k1vnmlann ag1zlanna
yakm bolgede yerl~mi$lerdir.
Serbestlenme NoraI VezikOller Her reseptor, toplam moleki.il ag1rhg1 275.000 olan
bir protein kompleksidir. Fotal asetilkolin reseptor
bolgeleri zla~r .-.~
kompleksi, iki alfave hirer beta, delta, gama olmak i.izere
- be~ protein altbiriminden olu~maktad1r. Eri$kinde
·.._. - ,~:·•. .. ,
'..
Yogun c;:ubuk
Kals1yum epsilon proteini, bu reseptor kompleksindeki gama pro-
: -: . ..
0

. /\ ..~ kanallan teiniyle yer deg~tirir. Bunlar zann ti.im katmanlanm

....-:•) ~ J-? ~ ✓-
,.. ,, J \ ·.· .,~ lamioa
~
8 kalederek yerle~irler, ~ekil 7-3'cle c;izildigi gibi bir halka
·.'·'.· r- . ., :~ ;:etilkolinesteraz ic;inde yan yana uzanarak bir ti.ibHl kanah olu~tururlar.
~eklin A bollimi.inde gosterildigi gibi kanal, iki alfa alt-
} -Asetilkolin . birim proteinine kar~1hk gelen. iki asetilkolin moleki.ili.i
reseptorlen
baglamncaya kadar kapah kaltr. Baglanma, ~eklin B
bolHmi.inde gosterildigi gibi, bic;imsel bir degi$iklige
SubnoraJ
yank neden olarak kanah ac;;ar.
Voltajla aktive olan Asetilkolin-kap1h kanal yakla~1k 0,65 nanometre
Na• kanallan
c;apmdadir; bu c;ap onemli poziLif iyonlann -sodyum
(Na•) , potasyum (K•) ve kalsiyum (Ca++)- kanaldan kolay-
Kas
zan hkla gec;mesine izin verecek kadar bi.iyi.ikti.ir. Yama-kiskac;
c;al1~malannda, asetilkolinle ac;tld1g1 zaman bu kanallann
~ekil 7-2. Sinir-kas kav~aginda sinir zanndaki sinaptik vezikOllerden
asetilkolin sahverilmesi. Sinir zanndaki sahverilme bolgelerinin subno- her birinin saniyede 15.000-30.000 sodyum iyonunu
ral yang1n agz,ndaki kas zannda bulunan asetllkolin reseptor bolgele- gec;irebildigi gosterilmi~tir. Tam tersine, kanahn agzm-
ri ne yak1nhg1na dikkat ediniz. daki guc;li.i negatif yi.iklerin negatil iyonlan itmesi
90
BOLUM 7 lskelet Kasmm Uyanlmas1: Sinir-Kas iletimi ve Uyanlma-Kasilma E~le~mesi

---...._
+60
+40
' = -(;) +20
.... 0
- =J - ] - 20
I
~ -40..L - - - - - LL - - ~ik__ •
-60

I I I i~lml\ -80
- 100~
I
A
I I
B
I
C
I I

LI ~J
0 15 30 45 60 75
Milisaniye

~ekil 7-4. Son plak potansiyelleri (milivolt olarak). A, Kurarize bir kas-
tan kaydedilen, aksiyon potansiyeli olu~turmayacak kadar zay,f son
A Na+ plak potansiyeli. B, Bir kas aksiyon potansiyeli olu~turan normal son
plak potansiyeli. C, Son plakta asetikolin sahverilmesini azaltan botilis-
mus toksininin neden oldugu zay,f son plak potansiyeli, bu potansiyel
bir kas aksiyon potansiyeli olu~urmayacak kadar zay,ft,r.

boyunca yayilan aksiyon potansiyelini ba~laur ve boylece


kas kastlmasma neden olur.

Sahverilen Asetilkolinin Asetilkolinesterazla Y1k1l-


mas1. Asetilkolin sinaptik arahga sahverildiginde, ara-
) hkta bulundugu sUrece asetilkolin reseptorlerini aktive
etmeye devam eder. Bununla birlikte iki yolla hizla uzak-
B
la~tmhr: (l) Asetilkolinin r;ogu, presinaptik sinir ucu ile
~ekil 7-3. Asetikolin-kap,li kanal. A, Kapah durumda. B, Asetilkolin postsinaptik kas zan arasmdaki sinaptik arahg1 dolduran
(Ach) bagland,ktan ve bi<;imsel degi~iklikle kanal a~tld,ktan sonra. Ka- ince siingerimsi bag dokusu tabakasma buyuk ol<;tide
nalln a<;tlmas, <;ok miktarda sodyumun kas lifine girmesini ve kas,lmay, tutunmu~ bulunan asetilkolinesteraz enzimi tarafmdan
uyarmasm, saglar. KlorOr iyonu gibi negatif yuklO iyonlann giri~ini en -
gelleyen kanal agz,ndaki negatif yuklere dikkat ediniz.
y1kih.r. (2) Kii<;i1k bir miktar asetilkolin sinaptik arahgm
d1~ma yayihr ve aruk kas lifi zanm etkileyernez.
Asetilkolinin sinaptik arahkta kald1gi klsa sure -en c,;ok
birkar; milisani.ye-normalde kas lifini uyarmak ic,;in
yeterlidir. Daha soma asetilkolinin h1zla uzakla;;tmlmas1,
ilk aksiyon potansiyelinin ardmdan derlenen kas lifinin
ilk yeniden uyanlmasmm siirmesini engeller.
nedeniyle, klorur iyonlan gibi negatif iyonlar kanaldan
ge<;emezler. Son Plak Potansiyeli ve iskelet Kasi Lifinin Uyarilmas1
Gerc;ekte, asetilkolin-kapih kanallar<lan iki nedenle Asetilkolin-kap1h kanallar ac;1ld1g1 zaman kas lifine bir-
diger iyonlardan daha <;ok sodyum iyonlan ge<;er. tlk denbire sodyum iyonlanmn girmesi, yerel son plak bolge-
olarak, yeterince yuksek konsantrasyonda yalmzca iki sinde zann ii;: yuzUnde potansiyelin pozitif yonde 50-75
pozitif iyon vard1r; hucred1~1 siv1da sodyum iyonlan ve milivolt kadar artmasma neden olarak son plak potansiyeli
hucreic,;i siv1da polasyum iyonlan. ikinci olarak, kas ad1 verilen bir yerel potansiyel yaratan elektriksel potansi-
zannm i<; yiiztindeki -80 ile -90 milivolt arasmdaki negatif yele neden olur. Bolum 5'den ammsanacag1 gibi, sinir zan
potansiyel, pozitif yuklu sodyum iyonlanm lifin i<; tara- potansiyelinde 20-30 milivolttan fazla ani bir art~ nor-
fma <;ekerken, aym zamanda di~an dogru <;1kmaya <;al~an malde giderek daha fazla sodyum kanahmn a<;1lmas1,
pozitif yiiklii potasyum iyonlanm engeller. boylece kas lifi zarmda bir aksiyon potansiyelinin ba~la-
~ekil 7-3B'de gosterildigi gibi, asetilkolin kap1h kanal- mas1 ic;in yeterlidir.
lann ac;1lmasmm ba~hca etkisi <;ok sayida sodyum iyon- ~ekil 7-4'de aksiyon potansiyelini ba~latan bir son
lannm beraberinde <;ok say1da pozitif yiiku La~1yarak lifin plak potansiyelinin ilkesi gosterilrnektedir. .)ekilde ii<; ayn
i<;ine h1zla girmesidir. Bu etki, kas lifi zannm i<;inde son son plak potansiyelinin goriilmektedir. A ve C son plak
plali potansiyeli denilen yerel bir pozitif potansiyel degi- potansiyelleri aksiyon potansiyeli olu~turamayacak kadar
~ikligi olu~turur. Daha sonra. son plak potansiyeli kas zan zayifur, fakat ~ekilde kaydedildigi gibi zayif lokal son plak
91
Onite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

voltaj degi~iklikleri olu~tururlar. Tersine, B son plak hlZlm 10.000 kat arnm. Bu birle!_;me birc;ok vezikiili.ln
potansiyeli <;ok daha gi.ic;hidiir ve yeterince sodyum
y,rulmasma neden olarak sinaptik arahga asetilkolin
kanallanrnn ac;1lmasma neden olur; boylece giderek daha
elizositozuna olanak saglar. Genellikle 125 kadar
fazla sodyum iyonunun lifin ic;ine girmesinin olu~turdugu
vezikiil her aksiyon potansiyeli ile y,ruhr. Daha sonra
kendini yenileyen etki aksiyon potansiyelini ba~laur.
A'daki son plak potansiyelinin zayifhgi, asetilkolin resep- birkac; milisaniye i<,;erisinde asetilkolin, asetilkolineste-
Wr bolgesinde asetilkolinle yan~arak, asetilkolinin kanal- raz ile asetat iyonu ve koline parc;alarur; kolin yeniden
lardaki ai;ic1 etkisini bloke eden kiirar ile kas lifinin asetilkolin olu~turulmasmda kullamlmak tizere aktif
zehirlenmesinden kaynaklamnaktad1r. Cdeki son plak olarak sinir sonuna geri ahmr. Bu olaylar zinciri 5-10
potansiyelinin zayifhg1, bir bakteriyel toksin olan botu.lis- milisaniye ic;inde ger<,;ekle~ir.
mus toksininin sinir uc;lanndan asetilkolin sahverihnesini 4. Sinir sonlannda bulunan vezikiillerin sayis1 ancak
azaltmasmdan kaynaklanmaktadir. birkac; bin sinir uyansmm La$mmasma izin vermeye
yeterlidir. Bu nedenle, sinir-kas kav~agmm i~levinin
Sinir-Kas Kav~agindaki iletim i~in Guvenlik Faktoru:
siirebilmesi ic;in, hula yeni vezikiillerin yap1lmasma
Kav~ak Yorgunlugu. Genellikle sinir kas kav~gma
gerek duyulur. Her aksiyon potansiyeli bittikten sonra
ula~an her uyan kas lifini uyarmak ic;in gerekenden yak-
birkac; saniye ic;inde, sinir sonu zannda "orttilii c;ukur-
la~1k ti<; kat fazla son plak potansiyeline yol ac;ar. Bu
lar" belirir. Bunlar sitozoliin kas1labilir proteinleri,
nedenle, normal s inir-kas kav~ag1mn ytiksek bir gii.venlih
faktoriine sahip oldugu soylenir. Bununla birlikte, sinir ozellikle orijinal vezikiil alanlanncla zann altma
lifinin birkac; dakika slireyle, saniyede 100 kezden c;ok tutunan kla.trin tarafmdan olu$turulur. Yakl~•k 20
uyanlmas1, her uyan ile sahverilen asetilkolin veziktilu- saniye ic;inde proteinler kasilarak c;ukurlann zann ic;
nun sayism1 s1khkla azaltir; bu nedenle uyanlar kas lifine yuztine dogru aynhp yeni veziktilleri olu~turmasJID
gec;meyi ba~aramaz. Bu durum sinir-kas kav~agmm yor- saglar. Sonraki birkac; saniye ic;inde asetilkolin bu vezi-
gunlugu olarak adlandinhr ve sinaps1ar a~m uyanld1g1 ki.illerin ic;ine ta~mrr ve bu vezikiiller yeni bir asetilko-
zarnan ortaya pkan merkezi sinir sistemindeki sinaps lin sahverilme dongi.isii ic;in haz1rdrrlar.
yorgunlugunun benzeridir. Normal ko~ullarda s inir-kas
kav~agmda olc;tilebilir yorgunluk seyrek olarak, yalmzca
kas aktivitesinin c;ok bitkin du~lirlici1 duzeylerinde ortaya Sinir-Kas Kav~agmda iletimi Art1ran ya da
c;1kar. Engelleyen ila~lar
Asetilkolin-Benzeri Etkiyle Kas Lifini Uyaran ilac;lar.
Meta.kolin, ka.rbakol ve nilwtin gibi bir<;ok bile~ik, kas hfinde
Asetilkolin Olufumu ve Sahverilmesinin asetilkolinle aym etkiye sahiptir. Bu maddelerle asetilkolin
Molekuler Biyolojisi arasmdaki farkl1hk, bu maddelerin kolinesteraz ile yilnlma-
Sinir-kas kav~agmda asetilkolinin yap1m1 ve sahverihnesi a~a- malan ya da yava~c;a yik1larak etkilerinin birkac; dakikadan
g1daki basamaklan izleyerek ortaya c;1kar. birkac; saate kadar stirmesidir. Bu maddeler asetilkolin resep-
1. Yakla~1k 40 nanometre c;apmdaki kiic;iik vezikiiller, torlerinin bulundugu motor son plakta kas lifi zannda bol-
omurilikteki motor noronlann hiicre govdesincle Golgi gesel depolarizasyon alanlan yaratarak i~ gori.\rler. Daha
ayg1t1 tarafmdan yap1hr. Bu vezikiiller omurilikteki sonra her seferinde kas lifi bir onceki kastlmadan derlendi-
hiicre govdesinden periferik sinir lillerinin uc;Jarmdaki ginde, bu depolarize alanlar s1zd1rdiklan iyonlar nedeniyle
sinir kas kav?agma kadar aksonun merkezinde aksop- yeni bir aksiyon potansiyeli b~ latarak kas spazmma neden
lazma ak1m1 ile ~mrr. Bu ktic;iik vezikiillerin yakla~tk olurlar.
300.000 tanesi bir iskelet kas1 son plagmm sinir son- Asetilkolinesteraz1 inaktive Ederek Sinir-Kas
lannda toplamr. Kav~a91m Uyaran ilac;lar. Ozellikle iyi bilinen tic; madde
2. Asetilkolin sinir lifinin sonundaki sitozolde sentezle- olan neostigmin, fizosti.gmin ve diizopropil florofosfat sinaps-
nir, soura veziki.lllerin zarmdan vezikiillerin ic;ine lardaki asetilkolinesteraz1 inaktive eder. Bumm sonucunda
ta$mrr. Burada, her veziki.ilde yakla~tk 10.000 asetilko- asetilkolin art1k hidrolize edilemez. Bu nedenle her ardt~tk
lin moleki.ilii olm.ak Uzere olduk<,;a yogun bic;imde sinir uyans1yla ek asetilkolin birikir ve art arda kas lifini
depolamr. uyanr. Kasa birkac; sinir uyans1 bile ula~sa. bu durum ka.s
3. Bir aksiyon potansiyeli sinir sonuna ula~ugmda, sinir spa.zmma neden olur. Ne yaz1k ki, larinks spazm1 nedeniyle
sonunda bol miklarda voltaj-kap1h kalsiyum kanalt ki~nin bogularak oltimiine bile yol ac;.abilir.
oldugundan, sinir ucunun zanndaki c;ok say1daki kal- Neostigmin ve lh:ostigmin asetilkolinesterazla birle~erek
siyum kanahru ac;ar. Sonuc; olarak sinir sonunun ic;in- onu birkac; saatligine inaktive eder. Bu sure sonunda bu
deki kalsiyum iyonu konsantrasyonu 100 kat artar; bu ilac;lar asetilkolinesterazdan aynld1ktan sonra, esteraz
da asetilkolin vezikiillerinin sinir sonu zanyla birle$me yeniden aktif hale gec;er. Oysa ki gi.ic;lti bir "sinir" gaz1 zehiri

92
BOLOM 7 iskelet Kasinin Uyarilmas1: Sinir-Kas iletimi ve Uyanlma-Kasilma E~le~mesi

Aksiyon Potansiyelleri "Transvers Ti.ibuller"


olarak askeri potansiyele sahip olan diizopropil llorofosfat
Yoluyla Kas Lifinin i~ine Yay1hr
asetilkolinesteraz1 haftalarca inaktive eder. Bu da onun ozel-
likle oli.lmci.11 bir zehir ohnasma neden olur. lskelet kas1 lifi o kadar buyuktur ki, onun yuzeyindeki
Sinir-Kas Kav~agmda iletimi Engelleyen ila~lar. zar boyunca yayilan aksiyon potansiyeli, lifin derin k1S1m-
Kuranfonn rnaddeler olarak bilinen bir grup ilac;., uyanlarm Lannda neredeyse hi,; ak1m olu$turmaz. Ancak, maksi-
sinir ucundan kasa gec;i~ini engelleyebilir. Ornegin mum kas kas1lmas1m saglamak ic;in akun, kas lifinin
D-tuboktirarin kas lifi asetilkolin resepl<irlerinde aselilkoli- derinliklerine, ayn miyofibrillerin yakmma girmelidir. Bu
nin etkisini engelleyerek kas zan kanallannm gec;irgenli- derine giri.$, ~ekil 7-5'te gosterildigi gibi kas lifinin bir
ginde, bir aksiyon potansiyeli b~latmak ic;.in gerekli olan tarafmdan diger tarafma giren transvers tiibiiller (T ttibul-
yeterli aru~, tinier. leri) boyunca aksiyon potansiyelinin iletimiyle saglamr. T
tilbtilundeki aksiyon potansiyeli kas lifinin i<;:inde, miyo-
Miyasteniya Gravis Kas Guc;siizlugiine Neden fibrillerin hemen yakmmda kalsiyum iyonlarmm sahve-
Olur rilmesini saglar ve bu kalsiyum iyonlan daha soma
Yakl~,k olarak 20.000 ki~1de bir gori.llen miyasteniya gravis, kasilmayi saglar. Tum bu sure<; uyanlma-kastlma e~le$-
sinir-kas kav~gmda, sinir lifinden kas lifine sinyal iletirnin- mesi olarak adlandmhr.
deki yetmezlik nedeniyle kas gi.\c;sUzltigiine neden olur. <;:ogu
miyasteniya gravisli hastarun karunda patolojik olarak asetil-
kolin reseptorlerine sakhran amikorlar gosterilmi?tir. Bu UYARILMA-KASILMA E$LE$MESI
nedenle miyasteniya gravis, hastalann post-sinaptik sinir-kas
kav~gmda bulunan kendi asetilkolin reseptorlerini bloke TRANS VE RS T0B0 L-SARKOPLAZMiK
eden ya da hasara ugra1an antikorlar geli~tirdigi otoim.mon RETiKULUM SiSTEMi
bir hastahk olarak kabul cdilir.
~ekil 7-5'te T tubUl-sarkoplazmik retikulum sistemi tara-
Neden ne olursa olsun, kas lillerinde ortaya c;.tkan son
fmdan sanlmL? miyofibriller gosterilmektedir. T tubUlleri
plak potansiyelleri c;ogu kez vollaj-kap1h sodyum kanallan-
ki.ic;ukttir ve miyofibrilleri enlemesine ge,;erler. HUcre
nm ac;1lmasm1 baslatmak ic;in c;ok zaytfor, bu nedenle kas Ufi
zanndan baslar ve kas lifini bir tarafmdan diger tarafma
depolarizasyonu ortaya c1kmaz. Hastaltk yeterince ~iddetli
katederler. ~ekilde gosterilmemi~ olmakla birlikte, bu
ise, hasta solunum kaslanrun siddelli gil<;siizli.\giini.in sonucu
tubil.ller kencli aralannda dallamr, boylece tiim miyofib-
olarak solunum yetmezliginden olebilir. Hastahk sinaptik
rillerin arasmda eksiksiz T tubul aglan olustururlar.
aralikta normalde daha c;ok rniktarlarda asetilkolin birikme.-
sini saglayan neostiimin ya da dige.r baz1 antikolinestcraz Aynca, T tiibiilleri hiicre zanndan koken ald,klan yerde has
ilac;lar tarafmdan birkac; saat slireylc iyil~tirilebilir. Birka<; lifinin d1$1na a0ltrlar. Bu nedenle T tubil.lleri kas lifini
saat soma yeni bir doz neostigmin gerekene kadar, bu hasta- saran hucred1s1 s1v1yla baglanuhdrr ve lUmenlerinde huc-
lann banlan birkac; dakika ic;inde neredeyse normal i$lev red.L?1 s1V1 bulundururlar. Ba$ka bir deyi$le T tiibiilleri
gom1eye ba$larlar. gerrekte hiicre zannm ire dogrn uzantilandITlar. Bu nedenle
bir aksiyon potansiyeli kas lifi zarmm Uzerinde yaytlu-
ken, bir potansiyel degi.sikligi T ttibillleri boyunca kas
lifinin derinliklerine de yaythr. Bu T tubullerini saran
KAS AKSIYON POTANSIYELi elektrik ak,mlan daha soma kas kas1lmas1m ortaya i;1karrr.
Sinir lifinde aksiyon potansiyelinin ba$lamas1 ve iletimine ~ekil 7-5'te sarkoplazmik retikulum san renkte gos-
ili$kin Bolum 5'te tarn$tlan hemen he.men her $CY, nice- terilmektedir. Bu sarkoplazmik retikulurn iki ana boli.im-
liksel farkhhklar d1~nda aynen iskeleL kas1 lifle1ine de den olu~maktad1r: (1) Terminal sistema ad1 verilen T
uyarlanabihr. Kas potansiyellerinin baz1 niceliksel ozellik- tilbulle1ine biti$ik buyi.ik bolmeler ve (2) gerc;ekten
leri a~g1dad1r: kas1lan miyofib1illerin tilm yi.izeylerini saran uzun longi-
1. Dinlenim zar potansiyeli, iskelet kas1 liflerinde tudinal tubiiller.
yakla$1k -80 ile -90 milivolt arasmda-biiyi.ik miye-
linli sinir liflerindekiyle aymdlf.
2. Aksiyon potansiyelinin suresi, iskelet kasmda 1-5 SARKOPLAZMiK RETiKULUMDAN KALSiYUM
milisaniye - buyi.ik miyelinli sinirlerdekinin yak- iYONLARININ SALIVERiLMESi
la$Ik be$ kat1drr.
3. tlelim hm 3-5 m/sn olup, iskelet kasm1 uyaran Sarkoplazmik retikulumun ayinc1 ozelliklerinden biri
buyiik miyelinli sinir liflerindeki iletiin h1zmm vezikiil ti.ibullerinin ii;inde yiiksek konsantrasyonda kal-
yakla$1k l/l 3'udur. siyum iyonlarmm bulunmast ve ko~u T tiibtiltinde bir
93
Unite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

Termi nal
sisternalar
Z 9izgisi

Retikulum - - +--=--;...J....!- -1.


0910s0 (triyad1)

A band1
:.i : ii Sarkoplazmik
retikulum

E Transvers
tObOI

I band1~ Z s;izgisi

$ekil 7-5. Transvers (D tObOl-sarkoplazmik retikulum sistemi. T tObOllerinin hOcre zannin d1~1lie kas lifinin derin bolgeleri aras1nda ileti~im kurdu-
guna dikkat ediniz. Her T tObOIO, kasllan as1I miyofibrillerin tlim yanlanni saran longitudinal sarkoplazmik retikulum t ObOllerinin sonlanna yakin
uzanir. Bu <;izim, bir sarkomer ba~1na T tObOIO olan (Z <;izgisinde bulunan) kurbaga kasindan yapllm1~t1r. Memeli kalp kasinda benzer bir duzenleme
vardir, fakat memeli iskelet kasmda sarkomer ba~ina iki T tObOIObulunur (A-I bantlan baglant1noktasindadir).

aksiyon potansiyeli ortaya c;i.kt1gmda bu iyonlann tubullerden sahverildiginde ve miyofibriller arasmda


c;:ogunun her vezikulden saliverilmesidir. yaytldtgmda, kalsiyum iyonlan yuksek konsantrasyonda
~ekil 7-6 ve 7-7'de T tiibuli.indeki aksiyon potansiye- kaldtg1 silrece kas kas1lmas1 devam eder. Bununla birlikte,
linin, T tubiilune biti~k sarkoplazmik retikuler sisterna- sarkoplazmik retikulumun duvarlarmda yerle~mi~ olan
lanmn ic;:ine ak1ma neden oldugu gosterilmektedir. siirekli aktif bir kalsiyum pompas1, kalsiyum iyonlanm
Aksiyon potansiyeli T tubulune ula$□gmda voltaj degi~ik- miyofibrillerden sarkoplazmik tubullere geri pompalar
ligi biti~ik sarkoplazmik retikulum sisternasmdaki halsi- (~ekil 7-6'ya bakmiz). Bu pompa, tubullerin i<;inde kal-
yum saltvenne kanallarma (riyanodin reseptor hanallan) siyum iyonlanm yakla~1k 10.000 kat konsantre edebihr.
bagh olan dihidropiridin reseptorleri tarafmdan alg1lamr Aynca, retikulumun ic;inde bulunan kalsekestrin adli bit
(~ekil 7-6'ya bak1mz). Dihidropiridin reseptorlerinin protein, 40 kat daha c;ok kalsiyumu baglayabilir.
aktivasyonu hem sistema zarlannda hem de onlann bag-
Kalsiyum iyonlanmn Uyanc1 "Vuru"su. Normal dinle-
land1g1 longitudinal tubiillerde c;:ok say1da kalsiyum sah-
verme kanalmm ac;:1lmasm1 tetikler. Bu kanallar birkac;: nim durumunda miyofibrilleri c;:evreleyen sitozoldeki kal-
siyum iyon konsantrasyonu (<10·7 molar) kas1lma
milisaniye sureyle ac;:1k kahr, yeterince kalsiyum iyonu
miyofibrilleri saran sarkoplazmanm ic;ine sahverilir ve olusturamayacak kadar azdrr. Bu nedenle troponin-tropo-
Bolum 6'da anlauld1g1 gibi kasilmaya neden olur. miyozin kompleksi aktin filamentlerini innibe durumda
rutar ve kasm gev$ek kalmastru saglar.
Bir Kalsiyum Pompas1 Kasilma Gerc;ekle~tikten Bumm tersine, T tubtilti ve sarkoplazmik retikulurn
Sonra Miyofibril S1v1smdan Kalsiyum iyonlarm1 sisteminin tam uyanlinas1, miyofibril s1V1smda 2 x 10·4
Uzakla~tinr. Kalsiyum iyonlan bir kez sarkoplazmik molar kadar yiiksek (500 katl1k bir art1$) kalsiyum iyon
94
SOLUM 7 iskelet Kasmin Uyanlmas1: Sinir-Kas lletimi ve Uyanlma-Kasilma E~le~mesi

A~ksiyon
C J~ otansiyeli

: • /ca++sallverme kanah (a91k)


+
DHP
,p p
,
o.a' ~ a
I ••
' c· :... Sarkoplazmik
ret1kulum
reseptoru-
+
+ : . \". . : ; '\.
: .
_____., + : '. ~ '::. "-rerminal sisterna

•. ca+:·

~ekil 7-6. lskelet kasmda uyanlma-kasilma e~le~mesl. Ostteki resimde


Repolarlzasyon
T tllblllllndeki bir aksiyon potansiyeli gosterihnektedir. Bu potansiyel, +
voltaJ1 algilayan dihidropiridin reseptorlerinde (DHP) bi<;lmsel degi~ik- + --.... ca••
lige neden olarak sarkoplazmik retikulumun terminal sisternas1ndaki + ·. ·... P·
..: . ..
Ca"' sahverme kanallannin a~1lmasm1 ve sarkoplazman1n i~ine h1zla +
Ca•- difllze olmas1n1 saglar ve kas kas1lmas1n1 ba~lat1r. Repolarizasyon
sirasmda (a/ttaki resim) DHP reseptorOndeki bi~lmsel degisiklik Ca..
sahverme kanallanni kapat1r ve adenozin trifosfat-bag1mh kalsiyum
pompas1 taraf1ndan Ca" sarkoplazmadan sarkoplazmik retikulumun
+
+
+
ca++ sahverme
- ·•\ Kalsekestrin

l~lne tas1nir. kanah (kapah)

-\ r::1E~~i.-r-..~:-j,3(~r:~:~~1')
Sarkolemma ()., alsiyum pompas1 ~1.,
;r:r·l=-
r -~'J .. ;•~
A- ---
l -- ..1--
- -~
~~r
t !J . _,I
-,
, :_f' _,

rt ⇒:::1,
,.;;(-- -- ' -

ATP
___,Jii.:

gerekli
1:::~
t
yt ,' ---#

1
Ca++----" ' .. ---•Ca++

~
l \. ~
I
Aktin iplik~ikleri Miyozin iplikgikleri

~ekil 7-7. Kasta uyanlma-kas1lma e~le~mesi. (1) Sarkoplazrnik retikulumdan kalsiyum iyonlannin sal1verilmesine neden olan bir akslyon potansiyeli
ve sonra (2) bir kalsiyum pompast ile kalslyum iyonlannin geri ahnmasm1n gosterili~i. ATP, adenozin trifosfat.

konsantrasyonunu saglamaya yeterli kalsiyum iyonunun potansiyelleri tarafmdan kalsiyum vurusu dizisi ba$laul-
sahverilmesine neden olur. Bu dtizey, maksimum kas mas1 gerekmektedir.
kas1lmas1 i<;in gerekli olan dtizeyin yakla$1k 10 kaudrr.
Hemen sonra kalsiyum pompas1, kalsiyum iyonlanm Kaynaklar
yenlden azalur. Olagan iskelet hast lifinde bu kalsiyum Also see the Bibliography for Chapters 5 and 6.
"vuru"sunun toplam suresi yakla;ak saniyenin l/20'si Beeson D: Synaptic dysfunction in congenital myasthenic syndromes.
kadar surer, ancak baz1 liflerde birka<; kat daha uzun, Ann NY Acad Sci 1275:63, 2012.
digerlerinde birka<; kat daha klsa s'iirebilir. (Kardiyak Budnik V, Salinas PC: Wnt signaling during synaptic development and
aksiyon potansiyelinin uzun s'iirmesi nedeniyle kalp plasticity. Curr Opin Neurobiol 21: 151, 2011.
Cheng H, Lederer WJ: Calcium sparks. Physiol Rev 88: 1491, 2008.
kasmda kalsiyum vurusu saniyenin yakla$tk l/3'ti kadar
Cossins J, Belaya K, Zoltowska K, et al: The search for new anti-
surer.) genic targets in myasthenla gravis. Ann N Y Acad Sci 1275: 123,
Bu kalsiyum vurusu s1rasmda kas kasilmas1 ger<;ekle- 2012.
$ir. Eger kas,lma uzun arahklarla kesilmeksizin stirecekse, Fagerlund MJ, Eriksson LI: Current concepts in neuromuscular trans-
Boltim 6'da anlat1ld1g1 gibi, bir dizi yineleyici aksiyon mission. Br J Anaesth 103:108, 2009.

95
Unite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

Farrugia ME, Vincent A: Autoimmune mediated neuromuscular junc- Rekling JC, Funk GD, Bayliss DA, et al: Synaptic control of motoneu-
t ion defects. Curr Opin Neurol 23:489, 2010. ronal excitability. Physiol Rev 80:767, 2000.
Hirsch NP: Neuromuscular junction in health and disease. Br J Anaesth Rosenberg PB: Calcium entry in skeletal muscle. J Physiol 587:31 49,
99: 132, 2007. 2009.
Konieczny P, Swiderski K, Cha mberlain JS: Gene and cell-mediated Ruff RL: Endplate contributions t o t he safety factor for neuromuscular
therapies for muscular dystrophy. Muscle Nerve 47:649, 2013. t ransmission. Muscle Nerve 44:854, 2011.
Leite JF, Rodrigues-Pi nguet N, Lester HA: Insights into channel function Sine SM: End-plate acetylcholine receptor: structure, mechanism,
via channel dysfunction. J Clin Invest 111 :436, 2003. pharmacology, and disease. Physiol Rev 92: 1189, 2012.
Meriggioll MN, Sanders DB: Muscle autoantibodies In myasthenia Vincent A: Unraveling the pathogenesis of myasthenia gravis. Nat Rev
gravis: beyond diagnosis? Expert Rev Clin lmm uno l 8:427, 20 12. lmmunol 10:797, 2002.
Rahimov F, Kunkel LM: The cell biology of disease: cellular and mo-
lecular mechanisms underlying muscular dystrophy. J Cell Bio l
201:499, 2013.

96
B0L0M 8

Diiz Kas1n Uyar1lmas1 ve Kas1lmas1

DOZ KASIN KASILMASI Oniter Duz Kaslar. Bu kas tipi sinsityal diiz has veya
viseral duz has olarak da adlandmhr. "Uniter" terimi kafa
Boli.\m 6 ve 7'nin konusu iskelet kas1 idi. $imdi, genellil<le kan$tmc1du, c;unki.i tek kas lifleri anlamma gelmez.
1-5 mikrometre c;apmda ve sadece 20-500 mikrometre Onun yerine, tek bir birim gibi birlikte kas1lan yi.izlerce
uzunlugunda, daha kiic;Uk liflerden olu~an dUz kasa veya binlerce dtiz kas lifi ki.itlesi anlamma gelir. Liller
donUyoruz. Aksine, iskelet kas1 liflerinin c;ap1 30 kaL genellikle demet veya katlar halinde di.izenlenmi§lir ve
kadar fazla ve boyu yUzlerce kat uzundur. 1skelet kasm- hi.icre zarlan biri,:ok noktada birbirine yap1~1kur, bu
daki bin;:ok kas1lma ilkeleri dtiz kasa cla uyarlanabilir. En sayede bir kas lifinde olu$turulan gi.i<; yanmdakine akta-
onemlisi, dtiz kasta cla iskelet kasmda oldugu gibi miyozin nlabilir. Ek olarak, hucre zarlan, aksiyon potansiyelleri-
ve aktin iplikc;ikleri arasmdaki aym i,:ekici guc;ler kas1l- nin bir kas hticresinden yamndaki hucreye serbestc;e
maya yol ac;ar, fakat dtiz kas liflerinin ii; fiziksel dtizen- akabilmesini veya aksiyon potansiyeli d~mdaki basit
lenmesi tamamen farkhdtr. iyon alamlanntn bir liften digerine gec;ebilmesini ve boy-
lelikle kas liflerinin birlikte kas1lmasm1 saglayan birc,:ok
DOZ KAS TiPLERi yanh baglantt ile birlestirilmi§tir. Bu dtiz kas tipi, lifler
Her organm dtiz kas1 c;esitli bak1mlardan diger organla- arasmdaki sinsityal baglant1lar nedeniyle sinsityal diiz has
nnkinden ayirt edilebilir: (1) fiziksel boyutlan, (2) demet olarak da bilinir. Vi.icutta gastrointestinal kanal, safra
veya katlar hahnde organizasyonu, (3) farkh tiplerdeki kanallan, i.ireterler, uterus ve pek c;;ok kan damarlan gibi
uyaranlara verdigi yamt, (4) inervasyon ozellikleri ve (5) birc;ok i<; organm duvannda bulundugundan bunlara
i~levi. Ancak, kolayhk olmas1 nedeniyle dtiz kas genel ayiu zarnanda viseral diiz has da denir.
olarak ~ekil 8-l'de de gortildugu gibi iki temel tipe ayn-
labilir: ~oh-birirnli diiz kas ve uniter ( veya teh-birimli) duz
DOZ KASTA KASILMANIN MEKANiZMASI
has.
DUz Kas Kas1lmasmm Kimyasal Temeli
<;ok-Bi rimli Duz Kas. <;:ok-birimli diiz kas birbirinden
aynlm1~ dtiz kas liflerinden olusur. Her lif digerinden Diiz kas, kimyasal ozellikleri iskelet kasmdaki aktin ve
baguns1z olarak is gortir ve s1khkla, iskelet kas1 lillerin- miyozin iphkc;iklerine benzeyen ahtin ve miyozin iplik~ik-
deki gibi, tek bir sinir sonlanmas1 ile inerve edilir. Aynca, Ieri ic,:erir. lskelet kasmda kas1lmarun kontrolu ic,:in gerekli
bu liflerin ~ ytizleri, iskelet kas1 liflerindeki gibi, lifleri olan troponin kompleksini ii,:ermez, bundan dolayi kasil-
birbirinden ayuarak yahtan i.nce kollajen ve glikoprotein marun kontrol mekanizmas1 farkhdtr. Bu konu daha
fibrillerin kan~1mmdan olu~n ince bir bazal zar tabakas1 aynnub olarak daha soma bu boltimde tartl$1lm1~tir.
ile kaplanm1sur. Kimyasal c;;ah$malar dtiz kastan elde edilen aktin ve
<;ok-birimli duz kas lifierinin en onemli ozelligi, her miyozin iplikc,:iklerinin, iskelet kasmdakine benzer bir
lifin digerlerinden bagims1z kas1labilmesi ve agulLkh yolla birbiriyle etkile$tigini gostermi$ti.r. Aynca, kas1lma
olarak sinir sinyalleri ile kontrol edilmeleridir. Bunun stireci kalsiyum iyonlan ile aktive edilir ve kas1lmada
aksine, Uniter dtiz kaslar biiytik oranda sinir-d1~1 uyaran- gerekli olan enerji adenozin lrifosfann (ATP) adenozin
larla kontrol edilir. Goztin silyer kas1, goztin iris kas1 ve difosfata (ADP) y1ktlmasmdan saglamr.
sempatik sinir sistemi ile uyanld1klannda ruylerin dikles- Diger taraftan, dUz kas ile iskelet kas1mn fiziksel orga-
mesine neden olan piloerektor kaslar i,:ok-birimli di.iz nizasyonunda oldugu kadar, uyanlma-kas1lma esle$mesi,
kaslara baz1 orneklerdir. kas1hna isleminin kalsiyum iyonlanyla kontroli.i, kas1lma
97
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

,,gj~ Adventisya
Aktin - - - ~
ipllkgikleri

Medyal
·1, : kas i A Yogun cisimler - - - - - ,
lifleri

~~tiWH ~ r-- Endotel

KO<,Ok arter
A <;:ok-birimli dOz kas B Uniter duz kas Miyozin iplik9ikleri- - --

~ekil 8-1. <;ok-birimli (A) ve Oniter (B) doz kas.

silresi ve kastlma i$lemi ic,;in gerekli olan enerji miktan


arasmda da bilyuk farklihklar vardir.

Duz Kas Kas,lmasmm Fiziksel Temeli


HOcre zan
Otiz kasta iskelet kasmdaki aktin ve miyozin filamentle-
rinin c,;izgili yerle~itni yoktur. Onun yerine, elektron mik-
rografik tekniklerle gorilntulenen c,;ok say1da aktin
iplikc,;iklerinin yogun ci.simlere tutundugu fi.ziksel organi-
zasyon 5ekil 8-2'de gosterilmi$tir. Bu cisimlerin bazilan
hticre zanna tutunmu~, digerleri hucre ic,;inde dag1lrm~ur.
Korn~ hticrelerin zarda bulunan yogun cisimlerinin baz1-
lan hticreleraras1 protein koprtileri ile birbirine baglan-
maktad1r. Kas1lrnamn gticti ba$hca bu baglarla bir
hucreden digerine gec,;mektedir.
Kas lifinde aktin iplikc,;ikleri arasma serp~tirilmi$ ~ekil 8-2. Duz kasin fiziksel yap1s1. Ost soldaki lif yogun cisimden ya -
y1lan aktin ipllk~iklerini gostermektedir. Alt soldakl lif ve sagdakl ~ekll
miyozin iplikc,;ikleri bulunmaktadir. Bu iplikc,;iklerin c,;ap1 miyozin iplik<;ikleri il e aktin iplik~ikleri arasindaki ili~kiyi gostermektedlr.
aktin iplikc,;ikleriuin iki kaundan fazlad1r. Elektron mik-
rografik kesitlere bakild1gi zaman, genellikle miyozin
iplikc,;iklerinin 5-10 kan kadar aktin iplikc,;igi oldugu
gorillilr. anda ba~ka bir aktin iplikc;igini ba$ka bir boltimde zit
5ekil 8-2'nin sagmda dtiz kas hi.icrelerindeki tek bir yone dogru c,;ekmesini saglar. Bu duzenlemenin onemi,
kas1labilir birimin varsayilan yap1smda, iki yogun cisimden iskelet kasmda kas1lmayla kasm boyunun %30'dan az
c,;ok sayida aktin iplikc,;igi ~msal g5rtintimde yayilmaktadrr; oranda k1salmas1, buna kar$111 duz kasta bu oramn %80'e
bu iplikc,;ikler yogun cisimlerin arasmda orta kis1mda yer- pkmas1d1X.
lesmi~ olan tek bir miyozin filamentinin ilstune binerek
sonlarur. Bu kastlabilir birim, iskelet kasmm kastlabilir biri- Duz Kas Kas1lmas1 ile iskelet Kas,
mine benzemekle birlikte iskelet kasmdaki yap1Sal dtizen- Kas,lmasmm Kar~lla~tmlmas,
lilik yoktur; onun yerine duz kasm yogun cisimleri iskelet
kasmdaki Z diskleri ile ayiu i$e yarar. 1skelet kaslanmn i;ogunun h1zh kas1hp gev~emelerine
Bir ba$ka fa rkhlik <la, miyozin iplikc,;iklerin c,;ogu "yan kar$m, <;ogu dilz kas kas1lmas1 bazen saatler veya gtinler
kutup" adi verilen c;apraz kopruler ~eklinde diizenlendi- silren uzam1~ tonik kas1lmadrr. Dolay1S1yla, duz kasm
ginden, bir taraftaki kopriiler bir yone kayarken, diger hem fiziksel hem kimyasal ozelliklerinin iskelet kas1
taraftaki kopri.tler aksi yone kayarlar. Bu yap1lanma, kas1lmasmdan farkb olacag1ac;1kur. Bu farkhhklann baz1-
miyozinin aktini bir uc,;ta bir yana dogru c,;ekerken aym lan takip eden bolttmde srralamm~tir.
98
BOLOM 8 Duz Kasm Uyanlmast ve Kas1lmas1

Miyozin ~praz Koprulerinin Yava~ Dongusu. Doz "Mandal" Mekanizmas1 Duz Kas Kas1lmasm1 Uzun
kastaki miyozin c,:apraz koprii dongi.isi.ini.in hm -aktine Sure Devam Ettirir. Diiz kas bir kez tam kas1ldigmda,
tutunma, soma aktinden aynlma ve yeni bir dongii ic,:in si.irdi.iri.ilen uyanlmanm miktanmn sikhkla ba$lang1<;
tekrar baglanma $eklindeki-, iskelet kasmdakinden daha seviyesinin c;:ok altma dii$ebilmesine ragmen, kas yine
yava$ur; s1khg1 iskelet kasmdakinin 1/10 ile l/300'ii kadar de tam kas1lma gi.ici.ini.i stirdi.irebilir. Aynca, kastlmayi
kii<;ilktur. Buna kar$m, kas1lma giicilnii belirleyen temel surdi.irmek ic;:in tiiketilen ene.rji genellikle c,:ok azdir,
faktor olan <;apraz kopriilerin aktin iplikc,:iklerine bagh bazen e$deger iskelet kas kas1lmasmm stirdi.irtilmesi ic,:in
kald1g1 zaman diliminin di.iz kasta fazlaca artttgma inaml- gerekli olan enerjinin l/300'i.i kadar azdir. Buna "mandal"
maktad1r. Donguni.in yava$ olmasmm olas1 bir nedeni mekanizmas1 denir.
c,:apraz koprii ba$laruun iskelet kasmdakinden c,:ok daha Mandal mekanizmasmm onemi, di.iz kasta az mik-
az ATPaz aktivitesine sahip olmas1dir ve boylece ba$lann tarda enerji kullanarak saatlerce tonik kas1lmanm stirdi.i-
hareketi ic,:in enerji saglayan ATP yik1m1 bi.iyi.ik miktarda ri.ilebilmesini saglayabilmesidir. Az miktarda sinirsel ya
azalarak dongUntln hlZlm da yava$1aur. da hormonal uyanc1 sinyalin devamhl1gma gereksinim
vard1r.
Otiz Kas Kas1lmasm1 Devam Ettirmek i~in Du~uk
Duz Kasin Stres-Gev~emesi. Di.tz kasm diger bir onemli
Enerji Gereksinimi. Di.iz kasta aym kastlma gerimini
ozelligi, ozellikle bir<;ok i<;i bo$luklu organlardaki viseral
devam. ettirm.ek ic;in gerekli olan enerji, iskclet kasmda-
uniter tip diiz kaslann, uzaulma veya k1salulmalanndan
kinin sadece 1/10 ile l/300'ti kadard1r. Bu durumun
sonraki saniyeler ic,:inde hemen hemen orijinal kasilma
c,:apraz kopri.llerin baglanma ve aynlma dongiisi.inUn
giici1ne donebilme yetenegi.dir. Omegin, mesanedeki s1V1
yava$ olmasmdan ortaya c,:1kugma inamlmaktad1r, <;iin.kii
hacminin aniden artmasma bagh olarak mesane duvan
siiresinden bagunstz olarak her dongii i<;in sadece bir ATP
dtiz kasmm gerilmesi, kesede aniden basmc;: art1$ma
dongi.ini.in molekiiliine ihtiyac,: vardu.
neden olur. Bununla birlikte, sonraki 15 saniye ile bir
Di.iz kasm enerji kullanurundaki bu tutumluluk buti.in
dakika arasmda mesane duvannda gerim devam etse de,
vi.tcudun enerji ekonomisinde son derece onernlidir, c;iinkii
baS1n<; hemen hemen ba;;lang1c;taki di.izeyine <loner. Daha
bag1rsaklar, rnesane, safra kesesi ve diger i<; organlar s1k-
sonra, eger hacim bir kademe daha artarsa, tekrar ayn1
l.tkla tonik kas kasilmasllll devamh si.irdi.irmektedir.
etki olu$ur.
Toplam Duz Kas Dokusunda Kas1lma ve Gev~me Bunun aksine, hacim aniden dii$erse, basm<; ba$lan-
Ba~lang1cmm Yava~h91. Tipik bir di.iz kas dokusu uya- gic;ta c;ok fazla di.i$er, fakat birkac;: saniye veya dakikada
nlchktan 50-100 milisaniye kadar sonra kas1lmaya ba$lar, ilk orijinal diizeyine <loner. Bu fenomene stres-gev5emesi
yakla$ik 0,5 saniye sonra tam kas1lmaya ula$Ir ve sonraki ve ters stres-gev$emesi denir. Bu, kISa zaman dilimleri
1-2 saniyede kastlma giici.i dii$er, toplam kas1lma siiresi di$1llda, ic;i bo$luklu bir orgamn bi.iyi.ik hacim degi$ik-
1-3 saniyedir. Bu, sure olarak iskelet kasmm tek bir kas1l- liklerine ragmen llimenindeki basmc1 uzun si.ire sabit
masmm yakla$1k 30 kaud1r. Bin;ok c,:e$idi olan di.iz kasta, di.izeyde siirdiirmesine izin vermesi nedeniyle
baz1 tiplerin kas1lmast 0,2 saniye kadar k1sa veya 30 saniye onemlidir.
ka<lar uzun olabilmektedir.
Di.iz kasta kasilmanm yava;; ba;;lamas1 kadar, kas1lma- KASILMANIN KALSiYUM iYONLARI ILE
nm uzun siirmesi de c,:apraz kopri.ilerin aktin iplik<;ikler D0ZENLENMESI
ile baglanmas1 ve aynlmasmdaki yava$hktan kaynaklan- iskelet kasmda oldugu gibi, hiicrei~inde kalsiyitm iyon-
maktad1r. Aynca, ileride tar~1lacag1 gibi, kalsiyum iyon- lanndaki art!$ c,:ogu duz kas kas1lmas1n1 ba$latan uyan-
lanna yamt olarak kasilmamn ba$lamas1 iskelet d1r. Bu arU$ farkh tiplerdeki di.iz kaslarda doz kas lifinin
kasmdakinden c;:ok daha yava;;nr. sinirsel ya da hormonal yolla uyanlmas1, lifin gerilmesi
veya lifin kimyasal c;:evresindeki degi$ikliklerle meydana
Maksimum Kasllma Gucu S1khkla Duz Kasta iskelet gelebilir.
Kasmdan Daha Buyuktur. Di.iz kasta miyozin iplikc,:ik- Dilz kasta, iskelet kas kas1hnasm1 saglayan kalsiyum
lerinin goreceli olarak az olmasma ve c,:apraz koprti dongtl iyonlannm aktifl~tirdigi duzenleyici protein olan Lropo-
si.iresinin yava$ olmasma ragmen, duz kasm maksimum nin bulunmaz. Onun yerine diiz kas kas1lmas1 bir sonraki
kas1lma gi.icii s1klikla iskelet kas1mnkinden daha bi.iyi.ik- boli.imde anlat1ldig1 gibi c,:ok farkli bir mekanizma ile
ti.ir-kesit alam ic,:in kas1lma giicit 3-4 kg/cm2 olan iskelet uyanlir.
kas1 ile kar$1la$lmld1gmda duz kasta bu gi.ic;: 4-6 kg/
cm2'dir. Di.iz kas kas1hnasmdaki bu bi.iyi.ik gii<;, miyozin Kalsiyum iyonlari Miyozin Kinaz Aktivasyonunu ve
c;apraz kopri.ilerinin aktin iplikc,:iklerine tutunma donemi- Miyozin Ba~mm Fosforilasyonunu Saglamak Ozere
nin uzun olmasmdan kaynaklanmaktad1r. Kalmodulinle Birle~ir. Dilz kas hucreleri, troponin
99
Onite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

HOcredl§I SIVI

~J
3 "'"m ► Cf-@

~
(____Aktif MLCK_,.,
ATP'----;;--,...~ (p).(P)
~ ~DP + YJ'J

r-~c~,;,;;:1::~
=,~.cc:c ~.' ~ ) ~ osfor~ §-miyozin
Sarkoplazmik
retikulum

$ekil 8-4. BOyOk bir dOz kas lifinde sarkoplazmik tubullerln kaveol de-

O Kas
kasllmas1
nilen hucre zan girintileri ile ili~kisi goruluyor.

$ekil 8-3. HOcre zanndaki kanallardan veya sarkoplazmlk retlkulum-


dan hucre l<;ine kalsiyum iyonu (Ca• 2) girdiginde hucrei~i Ca•2 kon-
santrasyonu artar. Ca• 2 kalmoduline (CaM) baglanarak miyozin hafif
zincir kinazt (MLCK) aktive eden Ca•2-CaM kompleksini olusturur. Aktif basmm aktinle tutunma-aynlma dongiisii olusmaz.
MLCK, mlyozin haf if zincirini fosforilleyip miyozin ba~1nin aktine bag- Fakat diizenleyici zincir fosforile oldugunda,
lanmas1m saglayarak dOz kasta kas1lmaya neden olur. ADP, adenozin miyozin ba$1 aktin iplik9igi ile tekrarlayan bag-
difosfat; ATP, adenozin trifosfat; P, fosfat. lanma becerisi kazamr ve arahkh olarak
'\:ekmeler"in olu$turdugu tum dongii stirecini
baslatir, t1pk1 iskelet kasmda oldugu gibi ve sonu~ta
kas kas1lmasma neden olur.

Kas1lmaya Neden Olan Kalsiyum iyonlarmm


yerine 90k miktarda ha!modulin adi verilen diger bir
Kaynaklari
diizenleyici protein ii;erirler (~ekil 8-3). Bu protein tro-
ponine benzese de, kas1lrnay1 ba$latma bi~imi farkhdir. Diiz kasta iskelet kasma benzer ~ekilde kasuma iinitesinin
Kalmodulin miyozin ~apraz koprtile1ini aktive ederek kalsiyum iyonlan tarafmdan aktive edilmesine ragmen,
kas1lma}'l ba$laur. Bu aktivasyon ve sonrasmdaki kas1lrna, kalsiyum iyonlanmn kaynaklan farkhdrr. Onemli bir fark-
a$ag.i.daki s1rayla meydana gelir. hhk, iskelet kas kas1lmas1 i~in gerekli kalsiyum iyonlan-
1. Duz kasm sitozol s1v1smdaki kalsiyum konsantras- mn hemen hemen ttimiinu saglayan sarkoplazmik
yonu, kalsiyum kanallan aracilig1 ile hucred1~mdaki retikulum dtiz kaslann pek r;ogunda r;ok az geli~mi~tir.
s1V1dan kalsiyumun giri~i ile ve/veya sarkoplazmik Onun yerine, kastlmaya neden olan kalsiyum iyonlannm
retikulumclan kalsiyumun serbestlenmesi ile artar. hemen hepsi aksiyon potansiyeli veya diger uyaranlar
2. Kalsiyum iyonlan kalmodulin ile geri di:inii~iimlii suasmcla hiicred1$1 s1viclan kas hucresi i<;ine girer. Bu
olarak baglamr. nedenle diiz kas hiicresi ic,:indeki kalsiyum iyon konsant-
3. Kalrnodulin-kalsiyum kompleksi, fosforile edici rasyonu 10·1 molardan daha az iken hiicredt~mdaki siv1da
bir enzim olan miyozin hafif zincir kinaz ile birle- 10·3 molardan daha btiytiktiir; bu durum kalsiyum kanal-
~erek onu aktive eder. lanmn ar;1larak kalsiyum iyonlamun hticred1smdaki
4. Her miyozin ba~mm duzenleyici zincir denilen hafif s1vidan hiicre ir;ine h1zla difuzyonuna neden olur. Bu
zincirlerinden biri bu miyozin kinaza ya111t olarak difuzyonun olabilmesi i<;in gerekli sure genellikle 200-300
fosforile olur. Bu zincir fosforile degilken, miyozin milisaniyedir ve buna kas1lma b~lamaclan onceki latent
100
BOLOM 8 Duz Kasm Uyanlmas1 ve Kas1lmas1

doriem denir. Bu latent donem duz kasta iskelet kas kas1l- Ca++ Ca++ Na+
masmdan yakla$1k 50 l<at daha uzundur. Hucred1~1 SIVI
~ \{
T__)~\
-·,'I ;, .---~
Duz Kasm Sarkoplazmik Retikulumunun Rolu. ~ekil AJP l.k.L!V ' ::

8-4'da baz1 btiyi.ik diiz kas hticrelerinde htlcre zanna Sarkoplazmik retikulum
yakm uzanan az ge~mi$ sarkoplazmik ttibtiller gortil-
mektedir. Hticre zanmn haveol denen ktic;tik girintileri bu ~ 1 Na+
ca••- ATP 1--ca++
_,__,Y t
--~
ttibtillerin yi.lzeyine bit~ iktir. Kaveollerin iskelet kasm-
daki transvers ttibtil sisteminin geli$memi$ bir ~degeri ~
oldugu dti$ilnulmektedir. Kaveollerde bir aksiyon potan-
siyeli yayild1g1 zaman, iskelet kasmda transvers ttibilllerin
longitudinal sarkoplazmik retikulumdan kalsiyumun ser- Ca++
bestlenmesine neden olmas1 gibi, bunlann da biti~k sar-
koplazmik tubtillerinden kalsiyum iyon serbestlenmesini Miyozin
uyard1gma inarulmaktad1r. Genelde, dtiz kas lifinde sar- fosfataz

koplazmik retikulum ne kadar yaygmsa kas o kadar h1zli


kas1hr. ®®

m/""~"
inaktif miyozin Fosforillenmi~
Duz Kas Kas1lmas1 Hucred,~mdaki s,vmm Kalsiyum
iyon Konsantrasyonuna Bag1mhd1r. Hucred~1 s1vm10
kalsiyum iyon konsantrasyonunun normalde iskelet
kasmm kastlma gtictine c;ok az etki etmesine ragmen, bu
c;ogu dtiz kas ic;in gec;erli degildir. Hucred1$mdaki s1vinm Kas
kalsiyum iyon konsantrasyonu normalin 1/3 ile 1/lO'una gev~emesi
dt.i$ti.igtinde, dtiz kas kaS1lmas1 genellikle durur.
Dolay1S1yla, dtiz kas kas1lmasmm gticti genellikle hticre- ~ekil 8-5. Kalsiyum iyonlannin (Ca•2) hOcrenin d1~1na veya sarkoplaz-
d1~mdaki swmm kalsiyum iyon konsantrasyonuna ytiksek mik retikuluma pompalanmas1yla Ca•2 konsantrasyonu kritik seviyenin
oranda bag1mhdir. alt1na dO~erek azald1gmda doz kas gev~er. Daha sonra ca•2 kalmodu-
linden (CaM) salin1r ve mlyozin fosfataz fosfati miyozin hafif zincirden
Duz Kas Gev~emesinde Bir Kalsiyum Pompas1 ay1rarak miyozin haflf zincirin aktini birakmasma ve gev~emeye neden
olur. ADP, adenozin difosfat; ATP, adenozin trifosfat; Na•, sodyum;
Gereklidir. Dliz kasm kas1ld1ktan sonra gev~emesi ic;in
P, fosfat.
kalsiyum iyonlannm hticreic;indeki s1vidan uzakla$tml-
masL gerekir. Bu uzakla$urma, kalsiyum iyonlanm dtiz
kas lifinden hi1credi$I s1V1ya veya eger varsa, sarkoplaz-
mik relikuluma pompalayan bir kalsiyum pompa.s1 ile Mandal Olaymm Duzenlenmesi i~in Olas1 Meka-
yap1hr (~ekil 8-5). Bu pompa ATP gerektirir ve iskelet nizma. Otiz kasta mandal olayi onemli oldugundan ve
kas1ndaki luzli etkili sarkoplazlnik retikulum pompas1 ile birc;ok duz kas ic;eren organda <;ok fazla enerji harcanma-
kar$1la$lmldigmda yava$ etkilidir. Bu nedenle, Lek bir dtiz dan tonusun uzun st.Ire devam ettirilmesine izin verdigin-
kas kas1lmas1 s1k11kla iskelet kasmdaki gibi saniyenin den, ac;1klamak il,'.in birc;ok denemeler yap1lm1snr. One
onda biri ile ytizde biri arasmda bir silrede degil, saniyeler
stirulen bir<;:ok mekanizma arasmda en basit olam $Udur.
boyunca slirer.
Miyozin kinaz ve miyozin fosfataz enzimlerinin ikisi
Kas1lmanm Durmas1 i~in Miyozin Fosfataz de gti<;lti olarak aktive edildiginde, miyozin ba$larmm
Onemlidir. Kalsiyum kanallan kapandigmda ve kalsi- dongti frekans1 ve kas1lmanm h121 buyuk olur. Enzimlerin
yum pompas1 kalsiyum iyonlanm sitoplazmadan hticre
aktivasyonu azahrken dongti frekans1 da azalir, fakat aym
d1$ma ta$1d1gmda dtiz kas gevsemesi olusur. Kalsiyum
iyon konsantrasyonu kritik seviyenin altma dti$tilgunde, zamanda bu enzimlerin aktivitelerinin ortadan kalkmas1
miyozin ba$llllll fosforilasyonu d~mda daha once sozedi- miyozin ba$1anmn dongtisel stirecin daha uzun bir k1s-
len olaylar otomatik olarak tersine <loner. Bu u~rsine mmda aktin iplikc;iklerine daha uzun sure bagh kalma-
dontis ic;in dtiz kas hticresinin sitozoltinde bulunan, sma neden olur. Dolayis1yla, herhangi bir anda aktin
dtizenleyici hafif zincirden fosfan ayiran miyozin fosfataz iplikc;iklerine bagh ba~ sayis1 c;oktur. Aktine bagh ba$lann
adli ba$ka bir enzirne ihtiyac; vardir (~ekil 8-5). Daha
sayis1 kasilmanm st.atik gtictinti belirledigi i<;:in, gerim sur-
sonra dongti durur ve kas1lma sonlamr. Kas1lm1$ kasm
dtirultir veya "mandallamr"; bu arada kas tarafmdan az
gevsemesi ic;in gerekli zamamn btiyilk ol<;:tide bocredeki
aktif miyozin fosfataz miktanna bagh oldugu Lespit enerji kullamhr c;tinkti bir ba~m aynld1g1 nadir durumlar
edilmi$tir. dismda, ATP ADP'ye y1k1lmaz.
101
Onite II Zar Fizyo/ojisi, Sinir ve Kas

DOZ KAS KASILMASININ SINIRSEL VE varan uzakhktaki duz kasm matriks orti.isune transmiter
HORMONAL KONTROLO maddelerini salgilayan difuz bag1antt1ar bulunur; daha
sonra transmiter madde hucrelere yayilir. Aynca, kas huc-
iskelet kas1 lifierinin sadece siuir sistemi ile uyanlmala-
relerinin birc;ok tabakasmm oldugu yerlerde, sinir lifleri
nna ragmen, duz kas sinir sinyalleri ile, hormonal uyan
genellikle sadece di$ tabakayi inerve eder. Kasm uyanl-
ile, kasm gerilmesi ile ve diger c;e$itli yollarla uyanlarak
mas1 aksiyon potansiyelinin kas kutlesinde bu di~ tabaka-
kastlabilir. Farkbhgm ba$hca nedeni, duz kas zannm
kastlma i$lemini ba$latabilecek bin;ok reseptor protein dan i<;: tabakalara dogru iletimi veya transruiter maddenin
tipi ic;ermesidir. iskelet kasmdan diger bir fark1 da, b:il$ka ilave diftizyonu ile yayil1r.
reseptor proteinlerin dliz kas kas1lmasm1 inhibe etmesi- Dtiz kas lifierini inerve eden aksonlar, iskelet kas lif-
dir. DolayJS1yla bu bolumde, once duz kas kasilmasmm lerinin motor son plaktaki tipik dallanan ayak sonlan-
siuirsel kontrolunu daha sonra hormonal ve diger kont- masma da sahip degildir. Onun yerine ince terminal
rollerini tartt~acag1z. aksonlar pek ~ogu eksenleri boyunca dag1lan bin;ok
gen~lemelere (varikozite) sahiptir. Bu noktalarda Schwann
hi.i.creleri ile sanlan aksonlar kesintiye ugrad1gmdan,
DOZ KASIN SiNiR-KAS KAV~AKLARI
transmiter maddeler varikozitelerin duvanndan salgilana-
Duz Kas Sinir-Kas Kav~agmm Fizyolojik Anatomisi. bilir. Varikozitelerde iskelet kasmm son plagmdaki gibi
iskelet kas1 liflerinde bulunan c;ok duzenli sinir-kas kav- transmiter madde ic;eren vezil<Uller vardir. tskelet kas1
$aklan duz kasta yoktur. Onun yerine, duz kas1 inerve kav$agmdaki daima asetilkolin i<;eren vezikullerin tersine,
eden otonom sinir lijleri ~ekil 8-4'de goruldugu gibi, otonom siuir lifi sonlamnalanndaki vezikuller ban lif-
genellikle bir kas lifi tabakasmm ustunde yaygm olarak lerde asetilkolin, digerlerinde norepinefrin ve kimi zaman
dallamr. <;:ogu zaman bu lifler duz kas liflerinin hucre ba~ka maddeler de i<;:erir.
zarlan ile dogrudan temas etmezler, onun yerine kas huc- Baz1 nadir durumlarda, ozellikle c;ok birimli dtiz kas-
relerinden birkac; nanometreden birkac; mikrometreye larda, varikoziteler aralannda en az 20-30 nanometrelik
geni$lik kalacak ~ekilde kas hucresi zan tarafmdan bolun-
mi.i$ltir - bu geni$lik iskelet kas1 kav~agmdaki sinaptik yank
gen~ligiyle aymdir. Bunlara temas baglanttlan denir ve
iskelet kasmm sinir-kas kav$agmdaki gibi i$lev gorurler;
bu duz kas liflerinin kas1lma hm difoz baglanularla uya-
Viseral
nlan liflerinkinden oldukc;a h1zhd1J.
Otonom sinir
varikozitesi
Diiz Kas Sinir-Kas Kav~agmdan Salgtlanan Eksitator
ve inhibitor Transmiter Maddeler. DUz kast inerve eden
otonomik sinirler tarafmdan salgilanan en onemli trans-
Yank baglanli miter maddeler asetilkolin ve norepinefrindir, fakat hic;bir
zaman ikisi aym siuir lifinden salg1lanmaz. Asetilkolin
baz1 organlann duz kas lifleri ic;in eksitator, diger organ-
Lann duz kaslan ic;in ise inhibitordur. Bir kas lifini asetil-
kolin uyanyorsa, normalde norepinefrin inhibe eder.
Tersine, asetilkolin lifi inhibe ediyorsa, norepinefrin
genellikle uyanr.
Fakat bu farkh yamtlann nedeni nedir? Bunun yamu,
hem asetilkolin hem de norepinefrinin, duz kasm hucre
zannm yuzeyinde bulunan bir resept6r protein ile bagla-
varikozitesi narak inhibe veya eksite etmesidir. Baz1 reseptor protein-
~ekil 8-6. Duz kasin yayg1n dallanan ve pek c;ok varil::oziteden no- ler eksitat6rresept6rleriken digerleri inhibitor resept6rlerdir.
rotransmiter salg1layan otonom sinir lifleri ile uyanlmas1. Kas hucre- Dolay1s1yla, reseptor tipi asetilkolinin mi yoksa norepi-
lerinin tek bir biri m ile temasta oldugu uniter (viseral) duz kas hucre- nefrinin mi etkili olacag1m ve buna baglt olarak duz kasm
leri yank baglantilarla baglanm1~t1r, boylece depolarizasyon h1zhca bir
hucreden digerine yay1labilir. <;ok-birimli duz kasta, her hucre yakin inhibe mi yoksa eksite mi edilecegini belirler. Bu resep-
temasta oldugu otonom sinir varil::ozitelerinden serbestlenen bir no- torler otonom siuir sisteminin i~levleri ile il~kili olan
rotransmiter ile bag1ms1z olarak uyanhr. Boliim 6l'de daha detayh olarak tart1~1lm1~ttr.
102
BOLOM 8 Duz Kasm Uyanlmas1 ve Kas1lmas1

DOZ KASTA ZAR POTANSiYELLERi VE genne ile veya kas lifinin kendisinde spontan uretimi ile
AKSiYON POTANSiYELLERi gi.bi-ortaya c;1kanlabilir.

Diiz Kasta Zar Potansiyelleri. Duz kasta zar potansiye- Platolu Aksiyon Potansiyelleri. ~ekil 8 -7C de bir
linin nicel degeri kasm o andaki durumuna baghdir. duz kasm platolu aksiyon potansiyeli gorulmektedir. Bu
Normal dinlenim halinde, hucreii;i potansiyeli genellikle aksiyon potansiyelinin ba~lang1c1 tipik dikensi potansi-
yakla~1k -50 ila -60 milivolt olup iskelel kasmdan yakla~1k yel ile aymdrr. Ancak, kas lifi zarmm huh repolarizas-
yonu yerine, repolarizasyon birkac; yuzden 1000
30 mi.livolt daha az negatiftir.
milisaniyeye (1 saniye) kadar gecikir. Dreter, baz1
Oniter Diiz Kasta Aksiyon Potansiyelleri. Uniter duz durumlarda uterus ve baz1 tipteki damar diiz kaslan gibi
kasta (ornegin viseral kas) aksiyon potansiyeli iskelet duz kas lifi tiple1inde meydana gelen uzun silreli kas1l-
kasmdakiyle aym bic;imde olu~ur. Bir sonraki kisunda manm olu~abilmesinde plato 0nemlidir (Aym zamanda
belirtildigi gibi, c;ok-birimli duz kas liflerinin c;ogunda ise bu aksiyon potansiyeli tipi Boliim 9 ve l0'da tart1~1ld1g1
gibi, uzun kas1lma suresi olan kalp kas1 liflerinde de
genellikle meydana gelmez.
gorulur).
Viseral duz kasm aksiyon potansiyelleri iki bi<;imde
meydana gelir: (1) dikensi potansiyeller veya (2) platolu Duz Kas Aksiyon Potansiyellerinin Olu~masmda
aksiyon potansiyelleri. Kalsiyum Kanallan Onemlidir. Duz kas hucresinin
zan, iskelet kasmdan c;ok daha fazla voltaj-kap1h kalsi-
Dikensi Potansiyeller. <;:ogu uniter duz kas tipinde yum kanallanna, fakat daha az voltaj-kap1b sodyum
iskelet kasmda gorulen tipik dikensi aksiyon potansiyel- kanallanna sahiptir. Dolayis1yla, c;ogu duz kasta aksiyon
leri olu~maktadrr. Bu tip aksiyon potansiyelinin siiresi potansiyeli olu~umunda sodyumun katk1s1 azdrr. Onun
~ekil 8-7A'da goruldugu gibi 10-50 milisaniyedir. Bu tip yerine, aksiyon potansiyelinden ba~hca sorumlu olan,
aksiyon potansiyelleri a~ag1da tart~1ld1g1 gi.bi c;e~itli yol- kalsiyum iyonlannm lifin ii;ine alam1d1r. Bu, olay sinir
larla-omegin, elektrik uyans1 ile, hormonlann duz kasa litleri ve iskelet kas liflerindeki sodyum kanallan gibi
etkisi ile, sinir liflerinden transmiter maddelerin etkisi ile, kendini yenileyici bic;:imde onaya c;1kar. Ancak, kalsiyum
kanallan sodyum kanallanndan c;:ok daha yava~ ac;1hr ve
iistelik onlardan daha uzun sure ac;1k kahr. Baz1 duz kas
liflerinin uzam1~ platolu aksiyon potansiyellerinden
buyuk olc;:ude bu olay sorumludur.
0 Aksiyon potansiyeli srrasmda hticrelere kalsiyum giri-
~inin diger bir onemli ozelligi de, hiicre ic;:ine giren kalsi-
yumun duz kas kas1lma mekanizmasnn dogrudan
-
~
-20
etkileyerek kastlmaya neden olmas1d1r. Dolayis1yla kalsi-
yum bir defada iki i~ gorur.
~ -40
Oniter Di.iz Kastaki Yava~ Dalga Potansiyelleri
Spontan Aksiyon Potansiyeli Olu~umuna Yol A~a-
-60 Yava~ dalgalar
bilir. Baz1 diiz kaslar kendi kendini uyarabilirler-yani
cw;andan bir uyan olmadan duz kas hucreleri ic;inde
0 50 100 0 10 20 30 kendi kendine aksiyon potansiyelleri dogabilir. Bu durum,
A Mlllsaniye B Sanlye s1khkla zar potansiyelinin basit yava~ dalga ritmi ile ili~-
kiliclir. Bag1rsagm viseral cluz kasmdaki tipik bir yava~
0 dalga ~ekil 8-7B'de gosterilmi~tir. Yava~ dalgamn kendisi
-
o
:5:
-25
bir aksiyon potansiyeli degildir. Yani, kas liflerinin zarlan
boyunca yaytlan kendi.ni yenileyen bi.r ~lem degildi.r.
:E Onun yerine, kas kiitlesini olu~turan duz kas liflerinin
-50 yerel bir ozelligidir.
0 0,1 0,2 0,3 0,4 Yava~ dalga ritminin nedeni bilinmemektedir. Bunun,
C Saniye yava~ dalgalann, pozitif iyonlann (olas1hkla sodyum
iyonlarmm) kas lifinin zanndan d1$an dogru pompalan-
~ekil 8-7. A, Bir dis uyaranla meydana getirilmi~ tipik di.Jz kas akslyon
potansiyeli (dikensi potansiyel). B. Ince bag1rsak duvannin duz kas1nda
masmda artma ve azalmaya bagh oldugu dii~i.inulmekte-
spontan olarak meydana gelen yava? rltm ik elektriksel dalgalar tara- dir. Yani, eger sodyum h1zh pompalamrsa zar potansiyeli
findan olu?turulan tekrarlayan dikensl potansiyeller. C, Uterus duz kas daha negatif hale gelir ve sodyum pompas1 daha az aktif
lifinden kaydedilen platolu aksiyon potansiyeli. oldugunda potansiyel daha az negatif olur. iyon
103
Unite II Zar Fizyolojisi, Sinir ve Kas

kanallanmn gec;;irgenliginin ritmik olarak art1p azaldig1 Lokal Doku Faktorleri ve Hormonlarm
$eklinde diger bir ac;;1klama da vardu-. Aksiyon Potansiyeli Olmadan Duz Kas
Yava$ dalgalann onemi, yete1ince guc;;lu olduklannda Kasllmasma Neden Olan Etkileri
aksiyon potansiyellerini ba$latabilmeleridir. Yava$ dalga-
Olas1hkla ti.im dtiz kas kas1lmasmm yans1, doz kasm kas1-
larm kendileri kas kas1lmasma neden olamaz. Fakat hucre
labilir birimlerine dogrudan etki eden uyanc1 faktorler ile
zan ic;;indeki negatif yava$ dalga potansiyeli pozitif yonde
ve aksiyon potansiyelleri olmadan ba$lat1hr. Sinirsel
-60 milivot'dan yakla$Ik -35 milivolt'un iizerine (c;;ogu olmayan ve aksiyon potansiyeli dogurmayan uyanc1 fak-
viseral di.iz kasta aksiyon potansiyeli olu$turabilecek yak- torlerin iki tipi s1khkla (1) lokal kirnyasal doku fakto rleri
la$ik e$ik) c;;1kt1g1 zaman aksiyon potansiyeli dogar, kas ve (2) c;;e~itli honnonlan ic;;erir.
ki.itlesinde yay1hr ve kas1lma meydana gelir. Bu etki ~ekil
8-7B'de her yava$ dalga tepesinde bir veya daha fazla Lokal Kimyasal Doku Faktorlerine Yamt Olarak Dii%
aksiyon potansiye1inin meydana geli$ini gostermektedir. Kasm Kasilmas1. Bolum l 7'de arteriyoller, metarteriyol-
Otiz kas kutlesindeki bu tekrarlayan aksiyon potansiyel- ler ve prekapille1· sfinkterlerin kasilmasmm kontroliini.\
leri serisi ritmik kasllmalara yol ac;;ar. Dolayis1yla, yava~ tartl$tlk. Bu damarlardan en kuc;ugi.inun siniri yoktur
dalgalara pacemalier (uyan odag1) dalgalan denir. Bolum veya az miktardad1r. Ancak duz kas1, kasilmaya c;;ok yat-
kmdir, kenclisini c;;evreleyen hi.icreleraras1 s1v1daki lokal
63'de bu pacemaker aktivile tipinin bagi.rsagm ritmik
kimyasal $arllardaki degi~ikliklere ve kan basmcmdaki
kastlmalanm kontrol ettigini goruyoruz.
degi~iklikler nedeniyle olu~an gerilmelere luzla yamt
verir.
Viseral Diiz Kasm Gerilme ile Uyanlmas1. Eger viseral Normal dinlenim durumunda bu ki.i<;uk kan damarla-
(uniter) duz kas yeterince gerilirse, genellikle spontan nnm pek c;;ogu kas1h haldedir. Fakat dokuya fazlaclan kan
aksiyon potansiyelleri meydana gelir. Bunlar (1) normal aklllu gerektiginde pek c;ok faktor damar duvanm gev~e-
yava~ dalga potansiyelleri ve (2) bizzat gerilmeye bagh tebilir, boylelikle aknnda am~ saglamr. Bu yolla, guc;;lu bir
olarak zar potansiyelinin negatifligiude meydana gelen yerel geribildirim kontrol sistemi doku alanma dogrn bol-
azalmanm birle$iminin sonucudur. Bagusak duvarmm gesel kan ak1mm1 diizenler. Baz1 ozel kontrol faktorleri
gerilmeye kar$I olu$an bu yamn, a$m gerilme durumunda ~unlardir:
otomatik ve ritmik olarak kas1lma $eklindedir. Ornegin, 1. Dokularda yerel oksijen eksikligi duz kasta gev$e-
bagirsak ic;;elikle fazla doldugu zaman yerel otomatik meye ve clolay1s1yla vazodilatasyona neden olur.
kas1lmalar, c;;ok dolu olan bagusak ic;;erigirli, s1khkla anus 2. A~m karbondioksit vazodilatasyona sebep olur.
yonunde uzakla$tlracak peristaltik dalgalann ba$lamas1m 3. Hidrojen iyon konsantrasyonunun artmas1 vazodi-
saglar. latasyona neden olur.

Adenozin, laktik asit, potasyum iyonlanmn artmas1,


<;OK-BiRiMLi DOZ KASIN AKSiYON kalsiyum iyon konsantrasyonunun azalmas1 ve vucut
POTANSiYELLERi OLMADAN s1cakhgi.mn artmas1, hepsi yerel vazodilatasyona neden
DEPOLARiZASYONU o labilir. Vaskuler duz kastaki gerilmenin azalmas1 ile kan
basmcmm du$mesi de bu kuc;;uk kan damarlanm dilate
(:ok-birimli dilz kas lifleli (gozun iris kas1 veya her bir
eder.
kilda bulunan piloerektor kas gibi) normalde ba~hca sinir
uyanlanna yamt olarak kas1br. Sinir sonlanmalan bazt Hormonlarm Duz Kas Kas1lmasma Etkileri. Dol~un-
c;;ok-bilimli duz kaslarda asetilkolirI, digerlerinde norepi- daki hormonlann <;ogu, doz kasm kastlmas1m bir dereceye
nefrin salg1lar. Her iki durumda da, transmiter maddeler kadar etkiler ve baztlanmn etkileri belirgindir. En onemlileri
duz kas zannda depolarizasyona neden olur ve bu depo- arasmda norepinefrin, epinefrin, anjiyotensin II, endotelin,
larizasyon da kas1lmay1 meydana getirir. Genellikle vazopresin, ohsitosin, serotonin ve histamin bulunmaktadu.
aksiyon potansiyelleri meydana gelmez; bunun nedeni, Bir hormon ic;;in kas hucresinin zannda honnon-
liflerirl aksiyon potansiyeli olu~turamayacak kadat kiic;;tik kapih uyanci reseptorler bulunuyorsa, o hormon di.iz
olmalandrr. (Viseral uniter duz hasta, aksiyon potansiyeli kasta kas1lmaya neden olur. Tersine, eger zarda uyanc1
reseptorler yerine hormon i<;:in inhibitor reseptorler varsa,
dogdugunda, kendi kendine yayilan aksiyon potansiyeli
hormon inhibisyona neden olur.
ortaya c;;1kmadan once 30-40 duz kas lifi aym anda depo-
larize olmahd1r.) Ancak, ki.i<;:uk cli.\z kas hucrelelinde, Hormonlar veya Yerel Doku Faktorleri ile Duz Kasm
aksiyon potansiyeli. olmaclan bile, sinirin transmiter Uyanlma veya inhibe Olma Mekanizmalan. Duz
maddesi ile olu$turulan lokal depolarizasyon (hav~ah kasm zanndaki baz1 hormon reseptorleri sodyum veya
potansiye!i de denir) "elektrotonik" olarak bi.iti.in lifte kalsiyum iyon kanallarmt a<;arlar ve sinirsel uyandan
yayihr ve kas kasilmas1 ic;;in gerekli olan tek ~ey budur. soma oldugu gibi zan depolarize ederler. Bazen aksiyon
104
BOLOM 8 Duz Kasm Uyanlmasi ve Kas1tmas1

potansiyelleri olu$ur veya meydana gehni$ olan aksiyon Kaynaklar


potansiyelleri artmlabilir. Diger durumlarda, aksiyon Also see the Bibliography for Chapters 5 and 6.
potansiyeli olmadan depolarizasyon meydana gelir ve bu Amberg GC, Navedo MF: Calcium dynamics in vascular smooth mL1S-
depolarizasyon kas1lmayi saglayan kalsiyum iyonlannm cle. Mlcrocirculation 20:281, 2013.
Behringer EJ, Segal SS: Spreading the signal for vasodilatation: implica-
hticre ii;ine giri$ine olanak verir. tions for skeletal muscle blood flow control and the effects of aging.
Bunun aksine, eger hormon (veya diger doku faktorti) J Physiol 590:6277, 2012.
sodyum ve halsiyum hanallanm kapatarak bu pozitif iyon- Berridge MJ: Smooth muscle cell calcium activation mechanisms.
lann giri$ini onlerse inhibisyon olu$ur; inhibisyon aym J Physiol 586:5047, 2008.
Blaustein MP. Lederer WJ: Sodiurrv'calcium exchange: its physiological
zamanda normalde kapah olan potasyum hanallannmapl- implications. Physiol Rev 79:763, 1999.
maS1 sonucunda pozitif potasyum iyonlannm hticre d1$ma Cheng H, LedererWJ: Calcium sparks. Physiol Rev88:1491, 2008.
difi.izyonu ile de olu$ur. Bu olaylann her ikisi de kas Davis MJ: Perspective: physiological role(s) of the vascular myogenic
hticresinin ii;inde negatiflik derecesini artrrarak, kas kas1l- response. Microcirculation 19:99, 2012.
Drummond HA. Grifoni SC, Jernigan NL: A new trick for an old dog-
mas1m gi.l<;lu bir $ekilde inhibe eden hiperpolarizasyon ma: ENaC proteins as mechanotransducers in vascular smooth mus-
durumuna neden olur. cle. Physiology (Bethesda) 23:23, 2008.
Bazen duz kas kas1lmas1 veya inhibisyonu zar potan- Hill MA, Meininger GA: Arteriolar vascular smooth muscle cells mech-
siyelinde herhangi bir degi$iklik olmadan honnonlarla anotransducers in a complex environment. Int J Biochem Cell Biol
44:1505, 2012.
ba$lat1labilir. Bu durumda hormon herhangi bir iyon Huizinga JD, Lammers WJ: Gut peristalsis is governed by a multitude
kanahm ac;:mayan, fakat onun yerine hucreic;i sarkoplaz- of cooperating mechanisms. Am J Physlol Gastrointest Liver Physiol
rnik retikulumdan kalsiyum iyonlannm serbestlenmesi 296:G 1, 2009.
gibi internal bir degi$iklige neden olan bir zar resepti:i- Kauffenstein G, Laher I, Matrougui K, et al: Emerging role of G protein-
coupled receptors in microvascular myogenic tone. Cardiovasc Res
rtinU aktive edebilir; kalsiyum da soma kastlmayi uyanr. 95:223, 2012.
Hucre zannda adenilat siklaz veya guanilat siklaz enzim- Morgan KG, Gangopadhyay 55: Cross-bridge regulation by thin
lerini uyararak kastlmayi inhibe eden ba$ka resepti:ir filament-associated proteins. J Appl Physiol 91:953, 2001.
mekanizmalan da bilinmektedir; reseptorlerin hucre Sanders KM, Koh SD, Ro S, Ward SM: Regulation of gastrointestinal
motility-insights from smooth muscle biology. Nat Rev Gastroen-
ic;:ine uzanan parc;alan bu enzirnlere baglanarak hticre terol Hepatol 9:633, 2012.
ii;inde ikind haberciler ad1 verilen siklih ade11ozin mo110- Somlyo AP, Somlyo AV: Ca 2• sensitivity of smooth muscle and non-
fosfat (cAMP) veya siklik guanozin monofosfat (cGMP) muscle myosin II: modulated by G proteins, kinases, and myosin
olu$umuna neden olur. cAMP veya cGMP'nin dolayh phosphatase. Physiol Rev 83:1325, 2003.
van Breemen C, Fameli N, Evans AM: Pan-junctional sarcoplasmic
olarak kas1lmay1 inhibe eden c;:e$itli enzimlerin fosforilas- reticulum in vascular smooth muscle: nanospace Ca2 ' transport
yon derecesini degi$tinnek gibi pek c;:ok etkileri vardir. for site- and function-specific Cai+ signalling. J Physiol 591 :2043,
Kalsiyum iyonlanrn sarkoplazmadan sarkoplazmik reti- 2013.
kuluma pompalayan pompamn yarnsira, kalsiyum iyon- Walker JS, Wingard CJ, Murphy RA: Energetics of crossbridge
phosphorylation and contraction in vascular smooth muscle. Hyper-
lanm hticreden d1$an c;1karan hticre zan pompas1 da
tension 23: 1106, 1994.
aktive edilir; bu etkiler sarkoplazmadaki kalsiyum iyonu- Wamhoff BR, Bowles DK, Owens GK: Excitation-transcription coupling
nun konsantrasyonunu azaltarak kas1lmayi inhibe eder. in arterial smooth muscle. Circ Res 98:868, 2006.
Dtiz kaslar farkh hormonlara, norotransmiterlere ve Webb RC: Smooth muscle contraction and relaxation. Adv Physiol
Educ 27:201, 2003.
diger maddelere yamt olarak kas1lma veya gev~emenin Yamin R, Morgan KG: Deciphering actin cytoskeletal function in the
ba'.?laulmas1 ac;1smdan onemli farkhltklar gosterirler. Baz1 contractile vascular smooth muscle cell. J Physiol 590:4145, 2012.
orneklerde, ayrn madde farkh bolgelerdeki dtiz kaslann
kas1lmasma ya da gev~emesine neden olabilir. Ornegin,
norepinefrin bagrrsakta diiz kas kas1lmasm1 inhibe ederken
kan damarlarmdaki duz kaslann kasilmasm1 uyanr.

105
Kalp
9 Kalp Kasi; Bir Pompa Olarak Kalp ve
Kalp Kapaklannm l~levi
10 Kalbin Ritmik Uyanlmas,
11 Normal Elektrokardiyogram
12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1
Bozukluklannin Elektrokardiyografiye
Dayal! Yorumu: Vektorlerle
Hesaplamalar
13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye
Dayal, Yorumlan
l SOLUM 9

Kalp Kasi; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp


Kapaklar1n1n i~levi

Kalp ve dola~un sistemini tart1~maya bu bolumde ba~- KALP KASININ FIZYOLOJISI


1.iyoruz. Kalp, ~eldl 9-l'de goste1ildigi gibi, aslmda iki Kalp ba~hca iii; tip kalp kasmdan meydana gelir. Bunlar,
ayn pompadan olu~ur: akcigerlere kan pompalayan sag atriyum 1ws1, ventribil kasi, 5zelle~mi~ -uyanci ve iletici has
kalp ve vticudun diger organ ve dokulanna kan alnm1m lifleridir. Atriyum ve ventriki.il kaslan, kas1lma siiresinin
saglayan sistemik dola~1ma kan pompalayan sol kalp. Bu daha uzun olmas1 d1~mda, iskelet kasma oldukc;a benzer
kalplerin her biri, bir atriyum ve bir ventrikulden olu~n $ekilde kasilirlar. Kalbin ozelle~mi~ uyan ve ileti lifleri ise,
iki b5lmeli bir at1m pompas1d1r. Her acriyum, venlriki.il c;ok az miktarda kas1labilir lif ic;ermeleri nedeniyle yalmz-
ic;in zayif bir on-pompa ~levi goriir ve kanm ventrikiil- ca belli belirsiz kas1ltrlar. Bunun yerine ya aksiyon potan-
lere hareketine yard1mo olur. Daha soma, ventrikiiller siyeli bic;iminde otomatik ve ritmik elektriksel ate~leme-
kam (1) sag ventrikiilden pulmoner dola~1ma ya da (2) ler sergileyerek ya da aksiyon polansiyellerini kalbi.n her
sol ventrikiilden sistemik dola~ma gonderen ana pompa- yeri.ne ileterek kalbin ritmik olarak atmas1m duzenleyen
lama kuvvetini saglarlar. bir uyan sistemi saglarlar.
Kalpteki 5zel mekanizmalar, kalbin ritmik aumlanna
neden olacak ~ekilde aksiyon potansiyellerini kalp ka-
KALP KASININ FiZYOLOJiK
smm her yerine ileterek kalp kas1lmalanmn diizenli ve
ANATOMiSi
stirekh olarak tekrarlamas1 anlamma gelen kalbin ritmik-
llgi.ni saglarlar. Bu ritmik di.izenleme sistemi Boltim lO'da $ckil 9-2, kalp kasmm boli.inen, bir araya gelen ve tekrar
anlat1lm1~ur. Bu bolumde, kalp kasmm ozgiil ni.telikle- aynlan kalp kas1 liflerinirl, dantel i~i.ne benzer $ekilde dti-
rinden ba$layarak, kalbin bir pompa olarak nas1l <,;ah~ug1 zenlendigi tipik histolojisini gosterrnektedir. Kalp kasmm
anlanhnaktad1r. tipik bir iskelet kas1 gibi (izgili olduguna dikkat ediniz.
Dahas1, kalp kas1, iskelet kasmdakileri.n hemen hemen
aym olan aktin ve miyozin iplik~ikleri ic;eren tipik miyo-
fibrillere sahiptir. Bu iplikc;ikler yan yana dizilmi$lerdi.r ve
kastlma suasmda, iskelel kasmda oldugu gibi, birbirleri
iizeri.nde kayarlar (bkz. Boliim 6). Bununla birlikte, gore-
cegimiz gibi kalp kas1, ba~ka bak1mlardan iskelet kasm-
I dan oldukc;a farkhd1r.
Superiyor --f :
vena kava I :
I
I
Sinsityum Olarak Kalp Kasi. $ekil 9-l'de kalp kas1 lif-
I
lerini enine kestigi goriilen koyu alanlara interkale disk
ad1 verilir. Bunlar ashnda, kalp kas1 hi.icrelerini birbirin-
Pulmoner den ay1ran hiicre zarland1r. Yani, kalp kas1 lifleri, birbi-
kapak
rine seri ve paralel baglanm1~ c;ok sayida ayn hiicreden
Trikiispit
kapak meydana gelirler.
Sag ventrikiil - -+-- - Hi.icre zarlan, interkale disklerde birbirleriyle kayna-
inleriyor ~arak gec;iigen "haberle~en" baglant1lan (yank baglant1)
vena kana olu~tururlar. Bu baglanttlar iyonlann h1zla difuze olma-
lanna izin verirler. Dolay1S1yla, i~levsel bir bak1~ ac;1s1yla,
GOVDE VE BACAKLAR iyonlar kalp kas1 liflerinin uzun ekseni boyunca hi.icreic;i
~ekil 9-1. Kalbin yap1s1ve kan,n kalbin bolumleri ile kalp kapaklann- s1v1smda kolaylikla. hareket ederler, b5ylece aksiyon po-
dan gec;erken izledigi yol. tansiyellert interkale disklert gec;erek bir kalp kas1 hi.ic-
109
Onite Ill Kalp

Plato

~5
f +20
~
...,.__
~ 0
~ - 20

L
<"
~
----- =
o
--40
-60
-80
-1 00 IPurk'mJe
. l'f
11
r ~
~
:E +20
Plato

0
,,, --:----.. -20
- 40
i, -60
- 80
- 100 iVentrikul kas1
~ekil 9-2. Kalp kas1liflerinin birbi rleriyle baglant1h "sinsityal" yap1s1.
0 2 3 4
Saniye

$ekil 9-3. Bir Purkinje lifi ve bir ventrikul kas1lifinden mikroelektrot-


larla kaydedilmi? ritmik aksiyon potansiyelleri (milivolt olarak ifade
resinden bir sonrakine kolayhkla ilerlerler. Pek c;:ok kalp edllml~tlr).
kas1 hticresinden meydana gelen bir sinsityum olan kalp
kasmda, hilcreler birbirlerine o ~ekilde baglamm~lardrr
ki, bir hticre uyanhnca, aksiyon potansiyeli luzla hucre-
lerin tlimune yay1 hr.
Kalp aslmda iki sinsityumdan meydana gelir: iki at- uzun surer ve neden iskelet kasmda clegil de kalp kasmda
riyumun duvarlanm olu$turan atriyum sinsityumu ve iki bir plato vard1r? Bu sorulann temel biyofiziksel yamtlan
ventrikliltin duvarlanm olu~turan ventrikal sinsityumu. Boltim S'de verilmi~tir, fakat burada da ozetlenmelerinde
Atriyumlar ve ventriki.Hler arasmdaki atriyoventriktiler yarar vard1r.
(A-V) kapak ac;:1khklanm c;:evreleyen fibroz doku, atri- Kalp ve iskelet kas1 zarlanmn ozellikleri arasmdaki
yumlan ventrikiillerden aymr. Potansiyeller normalde, en az iki temel farkhhk, kalp kasmda aksiyon potansi-
atriyum sinsityumundan ventrikiil sinsityumuna dogru- yelinin uzun slirmesinden ve platonun olu~masmdan so-
dan bu fibroz dokunun ic;:inden iletilmezler. Bunun ye- rumludur. Birincisi, iskelet kasimdaki aksiyon potansiyeli
rine, yalmzca A-V demeti ad1 verilen ozell~mi~ bir ileti neredeyse tamamen, c;:ok buyiik miktarlarda sodyum iyo-
sistemi arac1ltg1yla Hetilirler. A-V demeti, c;:aplan birkac;:
nunun hucred1~1 s1V1dan iskelet kas1 lifine girmesine izin
milimetre olan ve Boltim l0'da aynnulanyla tar~1lan bir veren c;:ok sayida htzh sodyum kanalmm aniden ac;:ilmas1
ileti lifleri demeticlir.
ile meydana gelir. Bu kanallara "huh" kanallar denilir,
Kalbin bu iki i~levsel sinsityuma aynl~ olmas1 saye-
c;:unku yalmzca birka\; 1/1.000 saniye si.lresince ac;:tl< kahr
sinde arriyumlar ventrikiillerden k1sa bir sure once kas1-
ve soma aniden kapamrlar. Kanallar kapandiktan sonra
hrlar ve bu da kalbin pompa etkinligi ic;:in onemlidir.
repolarizasyon ba~lar ve bir ba~ka 1/1.000 saniye veya
daha uzun bir sure ic;:elisinde aksiyon potansiyeli son bu-
lur.
KALP KASINDA AKSiYON POTANSiYELLERi
Kalp kasmda, aksiyon potansiyeli iki tlir kanalm ac;:1l-
~ekil 9-3'deki alt kay1tta gosterilen ahsiyon potansiye1i mas1 ile meydana gelir: (1) iskelet kasmdakilerin ayms1
bir ventrikiil kasmdan kaydedilm~ olup, yakla$1k 105 olan hizli sodyum kanallan, (2) tamamen ayn bir grup ka-
milivolttur. Yani, her anm suasmda hucrei\;i potansiye- nal olan L-tipi halsiyum kanallan (yava~ kal.siyum ka.na1-
li, atrmlar arasmda yakla$1k -85 milivolt olan c;:ok negatif 1an), ki bunlara kalsiyum-sodyum kanallan da denir. Bu
bir degerin uzerine \;Ikarak, du~lik bir pozitif deger olan ikinci gruptaki kanallar daha yava~ ac;:1ld1klan ic;:in, daha
yakla~ik +20 milivolta ula~ir. Ba~lang1c;:taki dikensi potan- da onemlisi birkac;: 1/10 saniye ac;:ik kalchklan i\;in h1z-
siyelden soma zar, yakla~1k 0,2 saniye sureyle depolarize h sodyum kanallanndan farkhd1rlar. Bu sure ic;:inde \;Ok
kalarak bir plato olu~turur. Platonun sonunda ani repola- btiyiik miktarlarda kalsiyum ve sodyum iyonu, bu ka-
rizasyon olur. Aksiyon potansiyelinde bu platonun varh- nallardan ge\;erek kalp kas1 lifinin ic;:ine akarlar. Bu aki~,
g1, ventrikul kas1lmasmm kalp kasmda iskelet kasmdaki- uzun slireli bir depolarizasyon saglayarak aksiyon potan-
ne k1yasla 15 kez daha uzun sunnesine neden olur. siyelindeki platoyu olu~turur. Dahas1, plato evresinde gi-
ren kalsiyum iyonlan, kas kas1lmas1 stirecini ba~laurlar.
Uzun Aksiyon Potansiyeli ve Platonun Nedeni Ne- lskelet kas1mn kas1lmas1111 saglayan kalsiyum iyonlan ise
dir? Neden kalp kasmm aksiyon potansiyeli bu kadar hiicreic;:indeki sarkoplazmik retikulumdan gelir.
110
BOLOM 9 Kalp Kasi; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp Kapaklannm i~levi

Hem aksiyon potansiyelinin uzamasrna hem de plato- siyeli daha pozitif degerler ahr. Voltaj-kapil.1 sodyum ka-
nun olu~nasma neden olan, kalp kas1 ve iskelet kas1 ara- nallan (h12h sodyum kanallan) ar;:1hr ve sodyumun htzla
smdaki ikinci temel i~levsel farkhhk ~udur; aksiyon po• hucrenin ir;ine ak~ml ve hucrenin depolarize olmas1m
tansiyelinin ba~lamasmdan hemen sonra kalp kas1 zanmn saglar. Zar potansiyeli, sodyum kanallan kapanmadan
potasyum ger;irgenligi yakla~tk b~te birine kadar azaltr, once yakla$1k +20 milivolta ula~1r.
ki bu iskelet kasmda gozlenmeyen bir etkidir. Potasyum Evre 1 (ba~langt( repolarizasyonu), h1zlt sodyum kanal-
gec;irgenligindeki bu azalma, a~m miktarda kalsiyumun lan hapantr. Sodyum kanallan kapamr, hucre repolarize
yukanda belirtilen kalsiyum kanallanndan hticreic;ine ak- olmaya ba~lar ve potasyum iyonlan, potasyum kanallan
masma bagh olabilir. Nedeni ne olursa olsun, potasyum arac1hgt ile hucreyi terk eder.
ge<;irgenliginin azahnas1, aru yuklti potasyum iyonlannm Evre 2 (plato), kalsiyum hanallan arihr ve h1zh potas-
hticre~ma ak1~m1 aksiyon potansiyelinin platosu s1ra- yum hanallan kapamr. K1sa sureli ilk repolarizasyon ev-
smda 0nemli derecede azaltarak aksiyon potansiyelinin resini takip eden aksiyon potansiyelinin plato evresi, (1)
voltajmm erkenden dinlenim dtizeyine donmesini engel- kalsiyum iyonu gec;irgenliginin artmas1 ve (2) potasyum
ler. Yav~ kalsiyum-sodyum kanallan 0,2-0,3 saniyenin iyonu gec;irgenliginin azalmas1 nedeniyle olu~ur. Voltaj-
sonunda kapamnca, kalsiyum ve sodyum iyonlanmn htic- kap1h kalsiyum iyonu kanallan evre 1 ve 0'da yava$r;a
reic;ine ak1~1 durur, zann potasyum iyonlanna ger;irgenligi ac;:1hr ve kalsiyum hilcrenin ic;ine girer. Sorua potasyum
de htzla artar. Lif htzla potasyum kaybedince, zar potan- kanallan kapamr ve hucrenin <ll{,ma azalrru$ potasyum
siyeli derhal dinlenim dtizeyine <loner, boylece aksiyon iyonu ak~1, hucrenin i<;ine artm1~ kalsiyu:m iyonu ak~1 ile
potansiyeli son bulur. birlikte aksiyon potansiyelinin plato evresinin olu!;imasma
neden olur.
Kalp Kast Aksiyon Potansiyelinin Evrelerinin Ozeti. Evre 3 (h1zh repolarizasyon), kalsiyum hanallan ha-
~eltll 9-4, kalp kas1 aksiyon potansiyelinin evrelerini ve pamr ve yava~ potasyum kanallan ariln: Kalsiyum iyon
her evrede olu~an iyon aki~1m ozetlemektedir. kanallannm kapanmas1 ve potasyum iyonlanmn hula
Evre O (depolarizasyon), h1zlt sodyum hanallan a~T11r. hticred1~ma <;tkt$m• saglayan artmI$ potasyum iyon gec;ir-
Kalp hucresi uyanlarak depolarize oldugunda, zar potan- genligi plalo evresini sonlandmr ve hucrenin zar potansi-
yeli dinlenim seviyelerine geri <loner.
Evre 4 (dinlenim zar potansiyeli) orta!ama o1ara1t yak-
la~1k -90 milivolttw:

20 Kalp Kasmda Sinyal iletiminin H1z1. Uyanc1 aksiyon


2 potansiyeli sinyalinin hem atriyum hem de ventrikiil ka-
z- 0 simn !ifteri boyunca iletilme h1z1, yakla~1k 0,3-0,5 m/sn
0
~ ya da r;ok kalm sinir lifle1indeki htzm yakla$tk l/250'si
§. -20 kadar ve iskelet kas1 liflerindeki h1zm yaklas1k 1/l0'u
1l kadard1r. Kalbin ozellesmi~ ileti sisteminin r;ogu bolti-
-~
C
-407 0 3 munde (Purkinje lifteri11de) ileti hlZl 4 m/sn kadar buyuk
.l'!! olabilir. Bu da Bolum l0'da ac;1kland1g1 gibi, uyano sin-

~
&_ -60
yallerin kalbin c;e$itli boltimlerine uygun bir htzda iletil-

~ .,~ mesini saglar.

Kalp Kasmda Refrakter Donem. Kalp kas1, buttin uya-


-100
nlabilir dokular gibi, aksiyon potansiyeli s1rasmda yeni-
0 100 200 300
den uyanhrsa cevap vermez. Dolay1s1yla, kalbin yamtS12
Zaman (milisaniye)
donemi, ~ekil 9-5'in solunda da goruldtigu gibi, kalp ka-
smm daha once uyanlmt$ bir bolgesinin normal bir kalp
Dt§a Dogru it<:-_ uyans1 ile yeniden uyanlmasmm mumkiin olmadig1 za-
man arahg1dir. Ventrikulun normal cevapstz donemi 0,25-
iyon 0,30 saniye olup, uzun platolu aksiyon potansiyelinin sti-
ak1mlar1
resi kadardir. Buna ek olarak, yakla~tk 0,05 saniye stiren
l9e dogru ica+• bir goreceli refrakter donem de vardtr. Bu stire ic;erisinde
kas1 uyarmak normalden daha zordur, fakat ~ekil 9-S'in
ikinci ornegindeki erken "premature" kas1lmada goruldti-
iNa+ gu gibi, c;ok kuvvelli uyanc1 sinyaller ile yine de kas uyan-
labilir. Atriyum kas1mn yan1ts1z donemi ventrikulilnkin-
~ekil 9-4. Kalp ventrikOI kas, hOcresinin aksiyon potansiyeli evreleri ve den c;ok daha k1sad1r (alriyumlarda yakla~tk 0,15 saniyeye
lli~kili sodyum (Na•), kalsiyum (Ca") ve potasyum (K•) iyon alarnlan kar~1hk vencrikullerde 0,25-0,30 saniye).
111
Onite Ill Kalp

Refrakter donem T ltibtille1inden gelen bu ek kalsiyum olmasayclt kalp


Goreceli refrakter kasmm kastlma kuvveti onemli olc;:ude azalrrdi. <;unku
donem Ge9 premature kalp kasmm sarkoplazmik retikulumu, iskelet kasmmki-
I Erken prematu re kas1lma

I
ne kiyasla daha az geli~mi~tir ve tam bir kas1lma saglaya-
j
I'll
.E
-
/ /
- I kas,lma
cak kadar kalsiyum ic;ermez. Diger yandan, kalp kasmda-
ki T tilbullerinin c;:ap1 iskelet kasmdakilerin bes kaodir. Bu
iii cla, hacminin 25 kat buyuk oldugu anlamma gelir. Aynca,
~ T t'iibtillerinin ic;inde buyuk miktarda elektronegatif yuk-
lu milkopolisakkaritler bulunur ve bunlar bol miktarda
kalsiyum iyonu baglayarak aksiyon potansiyeli T tilbulti-
0 2 3 ne ula$t1g1 zaman bu kalsiyum iyonlanm kalp kas1 lifinin
Saniye ic;:ine difuze olmaya hazir ~ekilde saklarlar.
~ekil 9-5. Kalbin ventrikul kas,nin kasllma kuweti, ayni zamanda ref- Kalp kasmm kastlrna kuvveti, biiyiik olc;:ude, hi.'tcre-
rakter donem ile goreceli refrakter donemin sureleri ve premature d1s1 s1vtlardaki kalsiyum iyonlannm yogunluguna bag-
kas,lman,n etkisi gosterilmektedir. iskelet kas,ndan farldt olarak, pre- hd1r. Gerc;ekte kalsiyum ic;:ermeyen bir soltisyon i~ine
mature l<as1lmalann dalga sumasyonuna yo! a~mad191na dikkat ediniz.
yerl~tirilen bir kalbin at1m1 k1sa surede durur. Bunun
sebebi sudur: T tubullerinin w;lan hucre zanndan ge-
~erek kalp kas1m c;:evreleyen hucredi~1 alanlara ac;ild1g1
UYARILMA-KASILMA E$LE$MESi-KALSiYUM ic;:in, kalp kasmm hucreleraras1 alamnda bulunan aym
iYONLARININ VE TRANSVERS TOBOLLERiN hucredt$I s1vis1 T tilbtillerinde de dola~1r. Sonu~ olarak,
i$LEVi T tilbill sisteminin i~erdigi kalsiyum iyonlannm miktan
(kalp kas1 kas1lmas1m ba~latmaya hazu kalsiyum iyon-
"Uyanlma-kas1lma ~le~mesi" terimi, aksiyon potansiye-
linin kas miyofibrillerinin kastlmas1m saglamak i~in kul- lan) bilyilk olcude hiicredi~1 s1vmm kalsiyum iyonu yo-
land1g1 mekanizmayi ifade eder. Bu mekanizma iskelet gunluguna baghdtr.
kas1 ic;:in Boltim 7'de tarll$thm~ur. Kalp kasmda bu meka- Bunun aksine, iskelet kasmm kas1lma kuvveti, hticre-
nizmada da farkhhklar olup, bunlann kalp kasmm kas1l- d1s1 s1V1daki kalsiyum yogunlugunun orta dereceli degi-
ma ozellikl.eri uzerinde onemli etkileri vard1r. ~imlerinden hemen hemen hi<; etkilenmez. <;unkii iskelet
tskelet kas1 ic;:in de gec;:erli olclugu gibi, bir aksiyon po- kasmm kas1lmasma neredeyse tamamen iskelet kas1 lifi-
tansiyeli kalp kasmm zan iizerinde ilerlerken aym zaman- nin kendi i{:indeki sarkoplazmik retikulumdan serbestle-
da transvers (T) tubullerin zarlan boyunca kalp kas1 lifinin nen kalsiyum iyonlan neclen olur.
ic;: kis1mlanna cla yay1hr. T tiibullerindeki aksiyon potan-
Kalbin aksiyon potansiyelindeki platonun sonunda,
siyelleri longitudinel sarkoplazmik tubullerin zarlanm etki-
kalsiyum iyonlanmn kas lifinin ic;ine akt~1 aniden son
leyerek, kalsiyum iyonlannm sarkoplazrnik retikulumdan
kasm sarkoplazmasma serbestlenmesini saglarlar. Bu kal- bulur ve sarkoplazmadaki kalsiyum iyonlan ruzla hem
siyum iyonlan, serbestlenmelerini izleyen birkac;: 1/1000 sarkoplazmik retikuluma hem de T tubullerine-hticre-
saniye ic;:erisinde miyofibrillerin ic;:ine dogrn difi.ize olur; d1~1 bosluga geri pompalamr. Kalsiyumun sarkoplazmik
aktin ve miyozin iplikc;:iklerinin birbirleri i.izerinde kay- retikuluma geri tasmmas1 kalsiyum-adenozin trifosfataz
malanm saglayan kimyasal tepkimeleri katalizleyerek kas (ATPaz) pompas1 yardumyla gerc;:ekl~tirilir (bkz ~ekil
kas1lmasma neden olurlar. 9 -6). Kalsiyum iyonlan, soclyum-kalsiyum degistiricisi
Buraya kada1· uyanlma-kas1lma e~le~mesinin mekaniz- tarafmdan da hticreden uzaklascmhr. Bu degi$im sirasm-
mas1 iskelet kasmdaki ile aymd1r, ancak c;:ok farklt ikinci cla hilcreye giren sodyum daha sonra sodyum-potasyum
bir etki daha vardir. Sarkoplazmik retikulumun sisterna-
ATPaz pompas1 tarafmdan hUcrenin d1~111a tasuur. Sonuc;:
larmdan sarkoplazmaya serbestlenen kalsiyum iyonlanna
olarak, yeni bir aksiyon potansiyeli olu~uncaya kadar ka-
ek olarak, aksiyon potansiyeli. srrasmda T tiibullerinden
de sarkoplazmaya kalsiyum iyonlanmn difozyonu ger- s1lma clurur.
c;:ekle~ir. Bu da T tubiilu zannm ilzerindeki volt.aj-bagtmh
Kasilmanm Suresi. Kalp kas1, aksiyon potansiyeli ba$la-
kalsiyum kanallanm ac;:ar (~ekil 9-6). Hucrenin ic;ine gi-
d1ktan birka~ milisaniye sonra kastlmaya ba~lar, aksiyon
ren kalsiyum daha sonra sarkoplazmik retikulumun zan
potansiyelinin son bulmasmdan birka~ milisaniye soma-
tizerindeki riyanodin reseptor kana.h da denilen kalsiyum
serbestleyici lwnall.anm aktifle~tirerek sarkoplazma ic;:i- ya dek kas1lmaya devam eder. Dolay1S1yla, kalp kasmda
ne kalsiyum serbestlenmesini tetikler. Sarkoplazmadaki kastlmanm suresini plato da da.hil olmak iizere aksiyon
kalsiyum iyonlan troponin ile etkile~erek ~apraz koprii potansiyelinin suresi belirler. Bu sure, atriyum kasmda
olu~umunu ve Boltim 6'da a~1kland1g1 ~ekilde iskelet ka- yakla~1k 0,2 saniye, ventriktil kasmda ise yakla$1k 0,3 sa-
smdaki aym temel mekanizma ile kasilmayi ba$laur. niyedir.
112
BOLOM 9 Kalp Kasi; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp Kapaklarmm i~levi

HDcred1$1

A-
SIVI
Ca++
Ca++ Na+ K•
Sarkolemma

Sitoplazma
ti ·~
Ca•+ ~a•

Sarkoplazmik Sarkoplazmik
retikulum retiku/um

Ca++/)
:-
~

~C,lkl§I
•·
ca++
TTObOIO
.iCa++

Ca++

Ca++
sinyali

'
Kastlma
ca++
gev§eme

- 1111111
1111111
lllliU
1111111

~ekil 9· 6. Kalp kasinda uyanlma-kasllma e~le~mesinin ve gev~emenin mekanizmalan. ATP, adenozin trifosfat.

KALP D0NG0S0 Kalp do11giisiini.i.11 toplam si.i.resi, sistol ve dLyastol dahil


olmak i.izere, 1/kalp hmdir. Omegin, eger kalp hm 72
Bir kalp atnrumn ba$lang1cmdan, bir sonraki kalp at1m1- atun/dk ise kalp dongiisilniin siiresi 1/72 atrm/dk-yakla$1k
nm ba$lang1cma kadar gerc;ekle$en kalp olaylanna kalp olarak her at1m ic;in 0,0139 dakika veya 0,833 saniyedir.
dongusii adi verilir. Her bir dongii, Boliim lO'da anlanld1g1 Kalp dongiisu srrasmdaki c;e;,itli olaylar kalbin sol ta-
gibi, sini.is dugumiinde bir aksiyon pot.ansiyelinin kendi- raf1 i<;in ~ekil 9-7'de goriilmektedLr. En iistteki iic; egri,
liginden olu$mas1 ile ba$lar. Bu di.igiim, sag atriyumun s1ras1yla aort, sol ventrikii1 ve sol atriyumdaki basmc; de-
silperiyor lateral duvannda, siiperiyor vena kavanm agz1- gi$ikliklerini gostermektedLr. Dordiincii egri ventrikiil
na yakm yerle~ffii$tir. Aksiyon potansiyeli, buradan hizla hacmindeki degi$iklikleri, be$inci egri elektrokardiyogra-
her iki atriyuma ve oradan da A-V clemet ile ventrikilllere ffil ve allmc1 ise kalbin -ozellikle kalp kapaklannm- pom-
yay1hr. Atriyumlardan ventrikiillere gec;i~i saglayan ileti palarken c;1kardig1 seslerin kayd1 olan fonokardiyogram1
sisteminin bu ozel diizeni sayesinde kalp uyans1, atri- temsil eunektedir. Okuyucunun bu $ekli aynnnh olarak
yumlardan ventrik-Ullere 0,1 saniyeden daha uzun si.iren incelemesi ve gosterilen bi.itiin olaylarm nedenlerini kav-
bir gecikme ile gec;er. Bu gecikme, atriyumlann ventrikiil- ramas1 i:izellikle i:inemlidir.
lerden once kas1larak, kuvvetli ventrLkiil kasilmasmdan
once kam ventrikiillere pompalamas1m saglar. Bu $ekilde, Kalp H1zmm Artmas1 Kalp Dongusi.ini.in Si.iresini
atriyumlar ventrikiiller ic;in primer pompalar olarak gorev Azalt1r. Kalp hm anugi zaman, kasilma ve gev$eme ev-
yaparlar. Ventrikiiller ise kam damar sisteminde iten ana releri dahil olmak i.izere her bir kalp clongiisiiniin siiresi
giic; kaynagmt olu$tururlar. kisalrr. Aksiyon potansiyelinin ve kas1lma di:ineminin (sis-
tol) siiresi de gev$eme donemindeki (diyastol) kadar bu-
yuk bir yi.izde ile olmasa da azahr. SisLOl, 72 at1m/dk olan
Diyastol ve Sistol normal bir kalp h1zmda tum kalp dongilsUniin yakla~1k
Kalp dongilsil, kalbin kan ile doldugu, diyastol adi verilen olarak 0,4'iinii olu$turur. Normal kalp hm tic; kat artar-
bir gev~eme doneminden ve hmm izleyen sistol acli verilen sa, sistol ri.im kalp dongiisilni.in yakla$1k olarak 0,65'ini
bir kas1lma doneminden meydana gelir. olu~turur. Bunun anlam1 ~udur: c;ok yuksek h1zla atan
113
Onite Ill Kalp

E§hacimli
gev§eme

E§hacimli
kas,lma \
\ jI
F1rlatma H1zh dolu§
Diyastaz I
Atriyum sistolO

11 . I I, ..
Aort kapa(11
120 Aort
~ kapag1
ci, 100 ag,hr ---jk:~n~r
:i:: ' - - - Aort bas inc,
E
.§_
80 ,----
60 A-V kapak
(,),
C
iii 40
,; i11 r
"'
al
20
---
'"l
0

IE
·c:;
90
Ventrikul hacmi

"'
::c 50

-~ 3.
Q

- ---1UW ll l--1t•,-.--.-- -1~r.¥ l¥-I- Fonokardiyogram

Sistol I Diyastol I I Sisto!


$ekil 9-7_ Sol ventrikOIOn i~levi ile ilgili olarak kalp dongOsGnde o rtaya ~,kan olaylar. Sol atriyum bas,nc,, sol ventrikGI basino, aort bas1nc1, ventri-
kOI hacmi, elektrokardiyograrn ve fonokardiyogramdaki degi~iklilder gorOlmektedir. A-V, atriyoventrikOler.

kalp, bir sonraki kas1lmadan once kalp bo~luklanmn t.am atriyumlann i<;inden ge<;ip dogrudan ventrikiillere akar.
olarak dolmasma izin verecek kadar uzun sure gev~em~ Bunu izleyen atriyum kastlmas1, genellikle ventrikiillerin
olarak kalmaz. dolmasmm geri kalan yiizde 20'sinden sorumludur. Dola-
yis1yla, atriyumlar ventrikiillerin pompa olarak etkinligini
Elektrokardiyogramm Kalp Dongusu yuzde 20 oramnda arttran primer pompalar olarak gorev
ile ili~kisi yaparlar. Ancak, bu ek yuzde 20 etkinlik olmasa bile kalp,
c;ogu ko~ulda, yeterli diizeyde c;al~maya devarn edebilir.
~ekil 9-7'deki elektrokardiyogram, Boliim 11, 12 ve 13'de
<;:unkii kalp normalde, dinlenme halindeki viicudun kan
tart1~1lan P, Q, R, S ve T dalgalanm g5stermektedir. Bu dal-
gereksirtiminden yiizde 300-400 daha fazlasm1 pompalama
galar, kalpte olu~an ve vucut yuzeyinden elektrokardiyog-
guctine sahiptir. Dolay1s1yla, atriyumlar gorev yapm1yorsa
raf ile kaydedilen elektriksel voltajlardir.
bu fark1 farketmek ki~i egzersiz yapmadigt takdirde zordur.
P dalga.s1, depolarizasyonun atriyumlara yay1lmas1 ile
Egzersiz amnda ise, bazen nefes darhg1 ba~ta olmak iizere,
olu~ur. Bunu izleyen atriyum kas1lmas1, elektrokardiyog-
kalp yetrnezliginin akut belirtileri ge~ir.
ramm P dalgasmdan hemen sonra, atriyum basmc1 egri-
sinde hafif bir yukselmeye neden olur. Atriyumlardaki Basm~ Degi~iklikleri-a, c ve v Dal-
P dalgasmm ba~langicmdan yakla~ik 0,16 saniye son- galan. ~ekil 9-7'deki atriyum basmc1 egrisinde a, c ve vat-
ra, ventriktillerin elektriksel depolarizasyonuna bagh ola- riyum basmf dalgalarr olarak adlandmlan il,; kil<;ilk basm,;
rak QRS dalgalan belirir. VentriktiUerin depolarizasyonu, art1~1gorillmektedir.
ventriktillerde kasilmayi ba~latmca ventriki\l basmc1 da Atriyumun kas1lmas1 a dalgasrna neden olur. Genellikle,
yukselmeye ba~lar. Dolayis1yla, QRS kornpleksi ventrikiH atriyumun kas1lmas1 51rasmda sag atriyum basmc1 4-6 mm
sistohiniin ba~lang1cmdan <;ok lGSa bir sure once ba$lar. Hg, sol atriyum basmc1 ise yakla§ik 7-8 mm Hg yukselir.
Son olarak, ventrik.ullerin T dalgas1, ventrikul kas1 lif- Ventrikiiller kastlmaya ba§lad1g1 zaman c dal.gllSI. belirir;
lerinin gev~emeye ba~lad1g1 zamam, yani ventrikilllerin k1smen ventriki.ll kas1hnasmm ba~langicmda kii<;ilk bir mik-
repolarizasyon evresini temsil ecler. Dolay1s1yla, T dalga- tarda kamn atriyumlara geri akmasma, fakat ba§hca A-V ka-
s1 ventriktil kas1Imastrun son bulmasmdan k1sa bir sure paklann, ventriki.illerdeki basmcm artmas1 nedeniyle, geriye
once meydana gelir. atriyumlara dogru kabarmasma baglidtr.
Venniki.il kas1lmasmm sonuna dogru v da.lgas1 belirir;
Atriyumlar Ventrikuller i~in Primer Pompa ventriktil kas1lmas1 s1rasmda A-V kapaklar kapab iken, kanm
Olarak i~lev Yapar venlerden atriyumlara yava~,;a ak,uasma baghdu. Ventrikiil
kastlmas1 son bulup, A-V kapaklar a,;1hnca bu kan luzla ventri-
Kamn biiyiik venlerden atriyumlara ak1~1 normalde stirekli-
dir; kanm yakla~ yuzde 80'i, atriyumlar kastlmadan once, kullere akar ve v dalgas1 kaybolur.

114
BOLOM 9 Kalp Kast; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp Kapaklannm i~levi

VENTRiK0LLERiN POMPA OLARAK i~LEVi E~hacimli (izometrik) Gev~eme Donemi. Ventrikulle-


rin, sistollin sonunda aniden gev~emeye ba$lamas1, hem
Ventrikuller Diyastol S1rasmda Kania Dolar. Venl- sag hem de sol ventrikiil i{:i bastnflarm hlZla di.ismesine
rikiil sistolii sirasmda A-V kapaklar kapah oldugu i<;in izin verir. Ventrikiil kas1lmas1 sayesinde henuz kanla dol-
atriyumlarda biiyilk miktarlarda kan birikir. Dolay1s1yla, mu$ olan biiyuk arterlerde gerilme nedeni ile yilkselen
sistol sona erip ventrikiil basmc;:lan dii~ilk diyastolik de- basmc;lann kam hemen ventrikiillere clogru geri itmesi
gerlerine geri iner inmez, ventrikiil sistolii sirasmda orta ile aort kapagi ve pulmoner kapak bir c;arpma sesi c;:1ka-
derecede artmi;; olan atriyum basm<;lan, hemen A-V ka- rarak kapamrlar. Bunu izleyen 0,03-0,06 saniye si.iresin-
paklanm iterek ar,:ar ve ~ekil 9-7'de sol ventrikul hacmi ce ventrikiil hacmi degi$medigi halde, ventrikul kasmm
egrisindeki yukselme ile gosterildigi gibi, kanm h12la vent- gevsemeye devam etmesi eJhacimli veya izometrik gev~eme
rikullere akmasm1 saglar. Bu doneme ventrihu1lerin hizlt donemini olusturur. Bu donem sirasmda ventriktil ic;in-
dolu~ donemi ad1 verilir. deki basmr;lar, h1zla diyastoldeki diisiik degerlerine geri
Hlzh dolul? donemi yakla$1k olarak diyastolun ilk ilc;te donerler. l3unu izleyerek ventrikiiliin yeni bir pompalama
birini kapsar. Diyastolun ikinci ilr;te birinde normalde dongilsunil baslatmak ilzere A-V kapaklar ar;ilu.
vent.rikiillere yalmzca c;:ok kiic;:ilk bir miktarda kan ak1-
m1 olur. Bu kan, venlerden atriyumlara bo~almaya devam Diyastol-Sonu Hacmi, Sistol-Sonu Hacmi ve At1m
eden ve alriyumlardan da dogrudan venu-ikiillere gec;:en Hacmi. Diyastol snasmda ventrikiillerin normal dolu-
kandu. ~ her bir ventrikiiliin hacmini yakla1?tk olarak 110-120
Diyastoliln son ilr,:te birinde atriyumlar kas1hr ve ka- mililitreye yiikseltir. Bu hacim diyastol-sonu hacmi olarak
nm ventrikilllere ak1~1 ir;in ek bir itici gilr; olu$lururlar. Bu bilinir. Ventriki.iller bunu izleyen sistol sirasmda bosa-
da, her bir kalp dongusti sirasmda ventriktillerin dolmas1- hnca, her birinin hacmi yakla$1k 70 mililitre azahr. Buna
mn yakla$tk yuzde 20'sinden sorumludur. at1m hacmi denilir. Her bir ventrikiilde geride kalan hacim
yakla$tk 40-50 mililitre olup, sistol-sonu hacmi adm1 ahr.
Diyastol-sonu hacminin firlattlan oramna ejeksiyon Jrak-
Ventrikullerden Sistol S1rasmda siyonu. ad! verilir - genellikle yakla~tk 0.6'ya (veya yt.tzde
Kanm D1~an Ak•~• 60) C$iltir.
Sistol-sonu hacmi, kalp kuvvetli kas1ld.Jg1 zaman 10-
E~hacimli (izometrik) Kas,lma Donemi. ~ekil 9-7'de
20 mililitre gibi kiir;ilk degerlere kadar dii~ebilir. Diger
goriildiigil gibi, ventrikiil kasilmas1 ba$lad1ktan hemen
yandan, diyastol s1rasmda ventrikiillere r;ok biiyuk rnik-
sonra, ventrikiil basmc1 aniden yukselir ve A-V kapaklann
tarlarda kan akmu oldugu zaman, diyastol-sonu hacimler
kapanmasma neden olur. Bu andan itibaren ventrikiille-
saghkh bir kalpte 150-180 mililitreye kadar artabilir. Hem
rin, aon ve pulrnoner arterdeki basmc;:lara kar$1 semilunar
diyastol sonu hacmini arurarak, hem de sistol-sonu hac-
(aort ve pulmoner) kapaklan iterek ac;:malanna yetecek
mini azaltarak at1m hacmi bazen norrnalin iki kanndan
kadar basmc1 olu$turmalan ic;:in 0,02-0,03 saniyeye daha
daha fazla artmlabilir.
gerek vard1r. Dolay1s1yla, bu si.ire ir;erisinde ventriki.illerde
kastlma olur, fakat hir; bo$alma olmaz. Bu doneme, kalp
kasmda gerimin artttgm1 fakat kas liflerinde hie;: k1salma KALP KAPAKLARI SiSTOL SIRASINDA KANIN
meydana gelmedigini ya da c;ok az k1salma oldugunu ifa- GERi AKMASINI ENGELLER
de etmek ic;in e~hacimli veya izometrik lwstlma donerni ad1
Atriyoventrikiiler Kapal<lar. A-V kapaklar (tiikiispit ve
verilir. mitral kapaklar) sistol s1rasmda kanm ventrikiillerden al-
riyumlara geri akmas1m engellerler. Semilunar kapaklar
F1rlatma (Ejeksiyon) Donemi. Sol ventrikiil basmc1 80 ise (aort ve pulmoner arter kapaklan) diyastol SITasmcla
mm Hg'nin biraz i.izerine (ve sag venlrikiil basmc1 8 mm kanm aort ve pulmoner arterlerden ventrikiil i<;ine geri
Hg'nin biraz ilzerine) c;tkttgi zaman, ventrikiil basmc1 se- akmas1m engellerler. ~ekil 9-8'de sol ventrikiilde goste-
milunar kapaklan iterek ar;ar. Kan, hemen ventriktiller- 1ilen bu kapaklar, pasif olarak kapamr ve a<;1hrlar. Yani,
den dl.$an akmaya ba$lar. Diyastoltin sonunda ventriktilde geriye dogru bir basmr; fark1 kam geriye dogru itince ka-
bulunan kamn yakla$1k olarak yuzde 60'1 sistol srrasmda pamr, ileriye dogru bir basmr; fark1 kam ileriye dogru Hin-
bo;;altilir; bu miktann yakla~tk yuzde 70'i fulatma do- ce ar,:1hrlar. Anatomik nedenlerle, zar gibi ince olan A-V
neminin ilk uc;te biri Sirasmda, geri kalan yiizde 30'u ise kapaklann kapanmas1 ic;in geriye akima hemen hemen
sonraki i.ic;:te ikisi s1rasmda bo$alu. Dolayis1yla ilk ilc;te hie;; gerek yoktur; daha ag1r olan semilunar kapaklarm
birlik doneme hizlt ftrlatma donemi, son ilr;te ikilik done- kapanmas1 ise birka<; milisaniye suren oldukc;;a htzl1 bir
me de yava~ ftrlatma donemi ad1 verilir. geriye akim1 gerektirir.
115
Onite Ill Kalp

ise, ~ekil 9-7'de goriildiigii gibi ventriktil ic;indeki basmc;


<;ok daha yava? ytikselir. <;unkii kan hemen ventrikiiller-
MiTRAL KAPAK
den aorta oradan da sistemik dagttlm arterlerine akar.
Kanm sistol S1Tasmda arterlere girmesi arter duvarlan-
nm gerilmesine ve basmc10 yakla$tk 120 mm Hg'ya ytik-
selmesine neden olur.
Sisto! sonunda sol ventrikiil kan fulatmayi durdurup,
aort kapag1 kapand1g1 zaman ise arterlerin esnek duvarlan
diyastol suasmda bile arterlerde ytiksek bir basmc1 devam
eltirir.
Aort kapag1 kapand1g1 zaman aort basmc1 egrisinde bir
rentih meydana gelir. Bunun nedeni, kapagm kapanma-
smdan hemen once kanm k1sa bir sure ic;in geriye dogru
akmas1 ve soma geri akunm aniden durmas1du.
Aort kapag1 kapandiktan sonra aorttaki basmc;, diyas-
tol boyunca yava? yava$ dii$er, 9iinkil gerilen elastik arter-
lerde depo]anmt$ olan kan slirekli olarak c;evre damarlar
yolu ile venlere geri akar. Ventrikiil yeniden kas1lmadan
~ekil 9-8. Mitral ve aort kapaklan (sol ventrikul kapaklan).
once aort basmCI genellikle yakla~1k 80 mm Hg'ya (diyas-
tol basmc1) dii$er, ki bu ventrikiil kas1lmas1 SJrasmda a01t-
ta meydana gelen en yi.iksek basmc; olan 120 mm Hg'nin
Papiller Kaslarm i~levi. ~ekil 9-S'de, korda tendi.ne1er (sistol basmc1) iic;te ikisidir.
arac1hg1 ile A-V kapaklann yapraklanna tutunan papiller Sag ventrihill ve pulmoner arterdeki basm<; egrileri aort-
kaslar da gortilmektedir. Papiller kaslar, ventrikill du- takine benzer. Tek fark , Boltim 14'de tar~ild1g1 gibi ba-
van kastld1g1 zaman kas1hrlar, fakat beklenenin tersine, smc;lann aorttakilerin sadece aluda biri kadar olmas1dir.
kapaklann kapanmasma yard1m etmez1er. Bunun yerine,
kapaklann yapraklanm ventriktillerin ic;ine dogru c;ekip,
ventrikiil kas1lmas1 s1rasmda geriye, atriyumlara dogru
Kalp Seslerinin Kalbin Pompalama
c;ok fazla kabarmalanru engellerler. Bir korda tendine
i~levi ile ili~kisi
yuuhrsa veya papiller kaslarm biri felc; olursa, kapaklar
ventrikiil kas1lmas1 s1rasmda geriye dogru fazlaca c;1kmt1 Kalbi bir stetoskop i.le dinlerken kapaklann ar,;t.ld1g1111 duy-
yaparlar. Bazen oyle c;ok kabanrlar ki ~iddetli kac;ak mey- may1z, c;i.inki.i nispeten yava$ geli$en bir olay olan ac,:1lma, ses
dana gelir. Bu da, ?iddetli ve hatta oltimciil kalp yetmezli- c,:1karmaz. Ancak, kapaklar kapand1gmda geli~n ani basmc,:
gine neden olur. farklarmm kapaklann yapraklannda ve c,:eVTedeki s1V1larcla
Aort ve Pulmoner Arter Kapaklan. Aon ve pulmoner neden oldugu titre$imler, gogiiste tum yi:inlerde yaytlan ses-
arter semilunar kapaklannm c;ah?mas1, A-V kapaklann- ler c,;1kanr.
kinden oldukc;a farkhdir. Birincisi, sistol sonundaki yiik- Ventriki.i.ller kas1ld1klan zaman, ilk olarak A-V kapak-
sek arter basmc;lan, semilunar kapaklann bir c;arpma sesi larm kapanmas1 Lie olu$an bir ses duyulur. Frekans1 dii~k,
c;1kararak h1zli kapanmalanna neden olur, A-V kapaklar siiresi nispeten uzun olan bu titre$im, birinci lwlp sesi olarak
ise c;ok daha yurnu?ak kapamrlar. ikincisi, ac;1khklan daha bilin_ir. Sistol sonunda aort ve pulmoner kapaklar kaparurken
kuc;iik oldugu ic;in kanm aort ve pulmoner kapaklardan nispeten h:Jzh bir c;arpma sesi duyulur, c;tinkti bu kapaklar
fulaulma hm, c;ok daha geni? olan A-V kapaklardaki h12h kaparurlar ve c,:evredekiler k1Sa bir si.ire ir;in titre$iT. Bu
h1zdan oldukc;a biiytiktilr. Aynca, semilunar kapaklann ses ihinci halp sesi olarak bilinir. Kalp sesleri.11in tam neden-
kenarlan h1zli f1rlatma ve h1zh kapanrna nedeniyle A-V leri Bi:iltim 23'de seslerin stetoskop arac1hg1 ile dinlenmesi ile
kapaklara k1yasla c;ok daha fazla mekanik a~mmayla kar?1 baglanuh olarak, aynnus1yla tart1~Ullll~Ur.
kar?1yadir. Son olarak , semilunar kapaklarda A-V kapak-
lan destekleyen korda tendineler yoktur. Anatomik yap1- Kalbin I~ <;rkt1s1
lanndan ac;1kc;a anla~Ild1gi gibi, aort ve pulrnoner kapak-
lar (~ekil 9-S'in alt kISmmda aort kapag1 ic;in goriildtigi.i Kalbin at1m i$i, kalbin her bir kalp aum1 s1rasmda arterlere
gibi), a?m fiziksel zorlamnalara dayanacak ?ekilde son kan pompalarken i~e donti~ti.irdi.igi.i enerjinin miktandu. Da-
derece kuvvetli arna esnek fibroz dokudan yapilrn1~lard1r. hiha i$i ise, bir dakikada i~e do11i.i~ti.il'i.ilen enerjinin Loplam
mi.ktan olup, aum ~i ile dakikadaki kalp aum luzmm ~arp1-
AORT BASINCI EGRiSi mma ~ittir.
Sol ventrikul kaS1ld1g1 zaman, ventrikul basmc1 aort kapa- Kalp il<i durumla ilgili ~ yapar. ilk olarak, enerjinin ol-
g1 ac;1hncaya kadar hlZla ytikselir. Kapak ac;1ld1ktan sonra dukc;a bi.iytik bir k1sm1 karu dii~i.ik-basmc;h venlerden ytik-

116
Ünite /il Kalp

120

100

ô;
:::c Dİ
Aort kap ağ ı

E 80 açılır

C: Eşh acimli
c;;
n:ı /gevşeme
.c 60
:§o Atım h acmi -Eşh acimli
;s
� kasılma
"i:

CI) 40
>
o
en
20
Doluş dö nemi

.:='.�L-�'t::.:::::::=:::;:===b::;:::::=:=��:___ Mitral ka p ak Şekil 9-10. "Hacim-basınç şeması" tek bir kalp dön­
p
ka a nır güsündeki (kırmızı çizgi) ventrikül içindeki hacim ve
0j 1 1 ��� 1!��- basınç değişikliklerini göstermektedir. Gölgeli alan
O 90 110 130 kalp döngüsü sırasında sol ventrikülün yaptığı net dış
Sol ventrikül hacmi (mi) işi (D/) temsil eder.

cimde ve sistolik basınçta meydana gelen değişiklikleri Kalp kasılması için, önyük, genellikle ventrikülün
gösterir. dolduğu andaki diyastol-sonu basıncı olarak kabul edi­
Evre IV: Eşhacimli gevşeme dönemi. Fırlatma dönemi­ lir.
nin sonunda (D noktası; Şekil 9-10), aort kapağı kapa­ Ventrikül için artyük ventrikülden çıkan aorttaki ba­
nır ve ventrikül basıncı diyastolik basınç değerine geri sınçtır. Bu, Şekil 9-9'da hacim-basınç şeklinin Evre III eğ­
döner. Ventrikül hacminde değişim olmadan ventriküliçi risinin ifade ettiği sistol basıncına eşittir (Artyükün bazen
basıncında meydana gelen bu azalma "IV" ile işaretlen­ basınç yerine kabaca dolaşımdaki direnç olduğu kabul
miş çizgi (Şekil 9-9) ile gösterilmiştir. Böylece ventrikül edilir).
başlangıç noktasına geri döner; ventrikülde yaklaşık 50 Önyük ve artyük kavramlarının önemi şudur; kalbin
mililitre kan kalmıştır, atriyum basıncı ise 2-3 mm Hg'ya veya dolaşımın pek çok işlev bozukluğunda ventrikülün
yakındır. dolması sırasındaki basınç (önyük), ventrikül kasılması­
Bu işlevsel hacim-basınç şemasının sınırlarını belir­ nın karşısındaki arter basıncı (artyük) veya her ikisi bir­
den normal değerlerinden çok büyük bir ölçüde değişirler.
lediği alan (gölgeli alan, "Dİ" ile işaretli kısım), bir ka­
sılma döngüsü sırasında ventrikülün yaptığı net dış işi
temsil etmektedir. Kalp kasılmasını inceleyen deneysel
çalışmalarda bu şema kalbin yaptığı işi hesaplamak için Kalp Kasılması için Gereken Kimyasal Enerji: Kalbin
kullanılır. Oksijen Kullanımı
Kalp büyük miktarlarda kan pompaladığı zaman, iş şe­ Kalp kası, iskelet kası gibi, kasılma işini yapmak için kimya­
masının alanı daha fazla genişler. Yani, ventrikül diyastol sal enerji kullanır. Bu enerjinin yaklaşık olarak yüzde 70-90'1
sırasında daha çok kanla dolduğu için alan daha fazla sağa yağ asitlerinin oksidatif metabolizmasından, yüzde 10-30'u
doğru genişler, daha büyük bir basınçla kasıldığı için daha laktat ve glikoz başta olmak üzere diğer besin maddelerinden
çok yukarı çıkar. Ventrikül-özellikle eğer sempatik sinir elde edilir. Dolayısıyla, kalbin oksijen tüketim hızı, kalp işi­
sistemi uyarısı ile aktivitesi artmış ise- daha küçük hacim­ ni yaparken serbestlenen kimyasal enerjinin mükemmel bir
lere inerek kasıldığında ise alan genellikle sola doğru çok ölçüsüdür. Bu enerjinin serbestlenmesine neden olan çeşitli
daha fazla genişler. kimyasal tepkimeler, Bölüm 68 ve 69'da tartışılmıştır.
Deneysel çalışmalar kalbin oksijen tüketiminin ve kasıl­
Önyük ve Artyük Kavramları. Kasın kasılma özellikle­
rini değerlendirirken, kasılmaya başladığında kas üzerin­ ma sırasında harcanan kimyasal enerjinin Şekil 9-9'nin top­
lam gölgeli alan ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermiştir.
deki gerimin derecesinin yani önyükün ve kasın kasılma
Bu gölgeli kısım, daha önce açıklandığı gibi dış işi (Dİ) ve PE
kuvvetini hangi yüke karşı kullandığının yani artyükün
olarak işaretlenmiş potansiyel enerji adı verilen ek bir bölümü
belirlenmesi önemlidir.
118
BÖLÜM 9 Kalp Kası; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp Kapaklarının İşlevi

Ernest Starling'in anısına, kalbin Frank-Starling mekaniz­


içerir. Potansiyel enerji, eğer ventrikül her bir kasılmada boş­
ması adı verilir. Frank-Starling mekanizması temel olarak,
luğunda bulunan tüm kanı tamamen boşaltacak olsa bunu
kalp kası dolma sırasında ne kadar çok gerilirse, kasılma
gerçekleştirmek için ventrikülün kasılmasıyla olacak ek işi
kuvvetinin ve aorta pompalanan kanın miktarının da o
temsil eder.
kadar büyük olacağı anlamına gelir. Diğer bir deyişle, fiz­
Oksijen tüketiminin, ayrıca, kalp kasının kasılması sı­ yolojik sınırlar içerisinde kalp, venler aracılığıyla kendisine
rasında oluşan gerim ve kasılmanın devam ettiği zamanın dönen kanın tamamını pompalar.
süresinin çarpımı ile yaklaşık olarak orantılı olduğu gösteril­
miştir; buna gerim-zaman indeksi adı verilir. Sistolik basınç Frank-Starling Mekanizmasının Açıklaması Nedir?
yükseldiğinde gerim de yüksektir ve buna bağlı olarak daha Ventriküllere daha fazla kan akışı olduğunda, kalp kası
fazla oksijen kullanılır. Ayrıca, kasılma sırasındaki kalp kası daha çok gerilir. Bu ise, kasın daha büyük bir kuvvetle ka­
geriminin, basınç ile ventrikül çapının çarpımı ile orantılı sılmasına neden olur; çünkü aktin ve miyozin iplikçikleri
olması nedeniyle, ventrikül anormal olarak genişlediği za­ kuvvet oluşumu için gereken optimum örtüşmeye yak­
man normal sistolik basınçlarda bile çok daha fazla kimyasal laşırlar. Dolayısıyla pompalama kuvveti artan ventrikül,
enerji harcanır. Bu durum, özellikle kalp ventriküllerinin ge­ fazla kanı kendiliğinden arterlere pompalar.
nişlediği kalp yetmezliğinde önemli hale gelir ve paradoksal Optimum boya kadar gerilen bir kasın, daha büyük
olarak, belirli bir miktarda iş yapmak için gereken kimyasal bir iş yaparak kasılabilme yeteneği sadece kalp kasının
enerji miktarı, kalbin yetmezlik durumunda olmasına rağ­ değil Bölüm 6'da açıklandığı gibi tüm çizgili kasların
men, normalden fazladır. özelliğidir.
Kalp Kasılmasının Verimliliği. Kalp kası kasılırken kul­
Kalbin hacmi arttığında, kalp kasının gerilmesi gibi
önemli bir etkinin yanı sıra, kalbin pompalama gücünü
lanılan kimyasal enerjinin çoğu ısıya, çok küçük bir kısmı
artıran bir başka faktör daha vardır. Sağ atriyumun du­
ise yapılan işe dönüştürülür. İşin, harcanan toplam kimyasal
varındaki gerilmenin, kalp hızını doğrudan yüzde 10-20
enerjiye oranına kalp kasılmasının verimliliği veya sadece kal­
oranında artırması da bir dakikada pompalanan kanın
bin verimliliği denilir. Normal bir kalbin en yüksek verimliliği
miktarının artmasına yardım eder, ancak bu etkinin kat­
yüzde 20 ile 25 arasındadır. Kalp yetmezliğinde bu verimlilik
kısı Frank-Starling mekanizmasından çok daha azdır.
yüzde 5-l0'a kadar düşebilir.
Ventrikül İşlevi Eğrileri
Ventrikülün kan pompalamadaki işlevsel yeteneğini ifade
KALBİN POMPALAMA İŞLEVİNİN etmenin en iyi yollarından biri ventrikül işlevi eğrileridir.
DÜZENLENMESİ Şekil 9-ll'de atım iş eğrisi adı verilen bir çeşit ventrikül
işlevi eğrisi görülmektedir. Atriyum basıncı arttıkça, atım
Dinlenme halindeki bir kişide, kalp dakikada yalnızca
işinin de, ventriküllerin pompalama yeteneğinin sınırına
4-6 litre kan pompalar. Şiddetli egzersiz sırasında, kalbin ulaşıncaya kadar arttığına dikkat ediniz.
bu miktarın dört ile yedi katını pompalaması gerekebi­ Şekil 9-12'de ventrikülün hacim debisi eğrisi adı ve­
lir. Kalbin pompaladığı hacmin düzenlenmesi başlıca iki rilen başka bir çeşit ventrikül işlev eğrisi görülmektedir.
yolla olur: (1) Kalbe dolan kanın hacmindeki değişiklik­
lere cevap olarak kalbin pompalama işlevinin intrensek
düzenlenmesi ve (2) kalbin pompalama kuvvetinin ve hı­
zının otonom sinir sistemi ile düzenlenmesi.
Sol ventrikül Sağ ventrikül
KALBİN POMPALAMA İŞLEVİNİN İNTRENSEK atım işi
(gram-metre)
atım işi
(gram-metre)
DÜZENLENMESİ-FRANK-STARLİNG
40
MEKANİZMASI
30
Bölüm 20'de, kalbin bir dakikada pompaladığı kanın
20
miktarını çoğu zaman, venlerden kalbe dolan kanın mik­
10
tarı olan venöz dönüşün belirlediğini öğreneceğiz. Yani,
vücuttaki her çevre doku, kendi kan akımını denetler
o --...-----,,---.--......-- o -t--r--�-"""T'""--.--

0 10 20 O 10 20
ve tüm bölgesel kan akımları toplanarak venler yoluyla Sol atriyum Sağ atriyum
sağ atriyuma döner. Kalp ise gelen bu kanı kendiliğinden ortalama basıncı ortalama basıncı
(mmHg) (mm Hg)
sistemik arterlere pompalar, böylece kan tekrar dolaşıma
katılır. Şekil 9-11. Köpeklerden kaydedilen sol ve sağ ventrikül işlev eğrile­
ri, ventrikül atım işinin, sol ve sağ atriyum ortalama basınçlarının bir
Kalbin gelen kanın hacminde meydana gelen değişik­
fonksiyonu olduğunu göstermektedir. (Veriler: Sarnoff SJ: Myocardial
liklere karşı gösterdiği intrensek uyum sağlama yeteneği­ contractility as described by ventricular function curves. Physio/ Rev
ne, yüzyıl önce yaşamış iki büyük fizyolog, Otto Frank ve 35:107, 1955'den)

119
Ünite il/ Kalp

15 riyum basıncında, kalbin bir dakikada pompaladığı kanın


miktarı (kalp debisi) sempatik uyarıyla çoğu zaman yüzde
lO0'den daha fazla artabilir. Bunun aksine, vagus (para­
Sol ventrikül sempatik) uyarıları kalp debisini neredeyse sıfıra kadar
düşürebilir.

Kalbin Sempatik Sinirler Tarafından Uyarılma Me­


kanizmaları. Kuvvetli sempatik uyarılma, genç erişkin
o -1---�-------.---r----�---, insanlarda dakikada 70 atım olan normal kalp hızını
-4 O +4 +8 +12 +16 180-200 hatta nadiren 250 atıma kadar artırabilir. Ayrıca,
Atriyum basıncı (mm Hg) sempatik uyarılma kalp kasılmasının kuvvetini normalin
Şekil 9-12. Köpeklerden ve insanlardan elde edilmiş verilerin kullanıla­ neredeyse iki katına çıkararak pompalanan kanın hacmi­
rak uyarlanan dinlenme halindeki normal insan kalbinin yaklaşık sağ ve ni ve fırlatma basıncını da artırırlar. Bu nedenle, sempatik
sol ventrikül hacim debisi eğrileri.
uyarılma daha önce tartışılan Frank-Starling mekanizma­
sının kalp debisinde neden olabileceği artışa ek olarak,
maksimum kalp debisini çoğu zaman iki ile üç katı kadar
daha artırabilir.
Bunun aksine, kalbe giden sempatik sinirler inhibe
edilerek, kalbin pompalama gücü orta derecede azaltıla­
bilir. Normal koşullarda, kalbi uyaran sempatik sinir lifle­
ri sürekli olarak yavaş bir hızda uyarı yaparak, pompala­
mayı, sempatik uyarılma olmadan gerçekleşecek olandan
yaklaşık yüzde 30 fazla bir değerde sürdürür. Dolayısıyla,
sempatik sinir sisteminin aktivitesi normalin altına indi­
ğinde, hem kalp hızı hem de ventrikülün kasılma kuvveti
azalır ve kalbin pompalama gücü normalin yüzde 30 ka­
dar altına düşer.

Kalbin Parasempatik (Vagus) Sinirler Tarafından


Uyarılması Kalp Hızını ve Kasılma Kuvvetini Azaltır.
Vagus sinirleri ile kalbe ulaşan parasempatik sinir lifleri­
Sempatik sinirler nin kuvvetli uyarıları, kalp atımlarını birkaç saniye sürey­
le durdurabilir, fakat daha sonra kalp genellikle "kaçar"
Şekil 9-13. Kalbin sempatik ve parasempatik sinirleri. (Kalbe giden
vagus sinirleri parasempatik sinirlerdir.) A-V, atriyoventriküler; S-A, si­ ve parasempatik uyarılar devam ettiği sürece 20-40 atım/
noatriyal. dk hızında atar. Ek olarak, kuvvetli vagus uyarıları kalbin
kasılma kuvvetini yüzde 20-30 oranında azaltabilirler.
Vagus lifleri kalbin güçlü kasılmasının meydana gel­
diği ventriküllerden çok başlıca atriyumlara yayılırlar. Bu
Hayvan deneylerinden uyarlanan değerlere dayanan bu dağılım, vagus uyarılarının neden kalp kasılmasının kuv­
iki eğri, insan kalbinin her iki ventrikülünün işlevlerini vetinde büyük bir azalma yapmak yerine esas olarak kalp
temsil etmektedir. Atriyumlardan birinin basıncı artınca, hızını azalttığını açıklar. Yine de, kalp hızındaki büyük
buna karşılık gelen ventrikülün bir dakikada pompaladığı düşüş kalbin kasılma kuvvetindeki hafif azalmayla bir
hacim de artar. araya geldiğinde ventriküllerin pompalama gücü yüzde
Bu nedenle, ventrikül işlevi eğrileri kalbin Frank­
50 veya daha fazla azalabilir.
Starling mekanizmasını ifade etmenin başka bir yoludur.
Yani, ventriküller daha yüksek atriyum basınçlarına yanıt Sempatik ve Parasempatik Uyarılmanın Kalp İşlevi
olarak dolduğunda, ventrikülün hacmi ve kalp kasılması­ Eğrisine Etkisi. Şekil 9-14'de dört kalp işlevi eğrisi gö­
nın kuvveti artar; bu da kalbin daha fazla miktarda kanı rülmektedir. Bunlar Şekil 9-12'deki ventrikül işlevi eğri­
arterlere pompalamasına neden olur. lerine benzerdir. Fakat, tek bir ventrikülün değil de tüm
kalbin işlevini temsil ederler; sağ kalbin girişindeki sağ
Kalbin Sempatik ve Parasempatik Sinirler atriyum basıncı ile sol ventrikülden aorta atılan kalp debi­
Tarafından Kontrolü si arasındaki ilişkiyi gösterirler.
Kalbin pompalama etkinliği, Şekil 9-13'de gösterildiği Şekil 9-14'deki eğriler, belli bir sağ atriyum basıncın­
gibi, kalbe uyarım sağlayan çok sayıda sempatik ve para­ da, artan sempatik uyarılmanın kalp debisini artırdığını,
sempatik (vagus) sinirin kontrolü altındadır. Belirli bir at- artan parasempatik uyarılmanın ise azalttığını gösterirler.
120
BOLOM 9 Kalp Kasi; Bir Pompa Olarak Kalp ve Kalp Kapaklarmm i~levi

Normal aral1k

-
En yOksek sempatik
25 ~ nlma ~
i5
~ 4
20
]l 3
.g
~ -0 2
Q,
~ 15 Normal sempatik
uyanlma
iv
~
:::!.
·0
0 +------r----.----,,----,------,j--
i
'0 10
S1f1r sempatik
0 50 100 150 200 250
a. uyanlma
Arter Basmc, (mm Hg)
~ (Parasempatik $ekil 9-15. Kalp debisi 160 mm Hg basin~ dOzeyine kadar sabittir.
uyanlma) Yalnizca arter basinci normal sintrlann OstOne ~1kt191nda artan basin~
5 yOkO, kalp debislni belirgin derecede azalt1r.

0 I ,,.11,......- 1 1
-4 0 +4 +8
Sag atrlyum basmc1 (mm Hg) Kalsiyum iyonlannm Etkisi. Artan kalsiyum iyonlan,
potasyum iyonlanmn tam tersi etkiler yaparak, kalbi spas-
$ekil 9-14. Farld1 derecelerdeki sempatik ve parasempatik uyanlann,
tik kastlmaya dogru gottirtirler. Bunun nedeni, kalsiyum
kalp debisi egrisi Ozerine etkisi.
iyonlannm bu bolumde daha once ac;1kland1g1 gibi kalp
kas1lmasmm ba~lattlmasmda dogrudan etkili olmas1du.
Bunun aksine, kalsiyum iyonlanmn eksikligi., ytiksek
potasyumun etkisine benzer ~ekilde, kalbin zayiflamas1-
Otonom sinir sisteminin uyanlmasmm neden oldugu na neden olur. Neyse ki, kalsiyum iyonlanmn kan di.izeyi
debi degi$iklikleri, kalbin hem hrzinda hem de kas rlma kuv- normalde i;ok dar s1mrlar ic;erisinde tutulur. Dolay1S1yla,
vetinde meydana gelen degisikliklere baghdu. normalin d1~mdaki kalsiyum yogunluklanmn kalbe etki-
leri nadiren klinik onem kazan 1r.
POTASYUM VE KALSiYUM iYONLARININ SICAKLIGIN KALP 0ZERiNDEKi ETKiSi
KALP iSLEViNE ETKiSi
Vi.\cut s1cakhgmdaki artl~, omegin ki~inin ate~i ytikseldigi.
Bolum S'de zar polansiyelleri taru~1hrken, potasyum zaman gozlenen SJcakhk art1~1, kalp hmm btiytik oranda,
iyonlannm zar poLansiyelleri tizerinde belirgin etkile- hatta bazen normal luzm iki katma kadar artmr. Dti~tik
rinin olduguna ve Boliim 6'da ise kalsiyum iyonlannm s1caklik kalp hlZlm btiytik oranda azalm, oyle ki bir ki-
kas kas1lmasmm ba~lat1lmasmda ozellikle onemli bir rol ~inin vi.icut sicakhg1 15,5-21,1°( arasmda olup hipoter-
oynadiklanna i$arel edilmi$tir. Dolayis1yla, bu ild iyonun mi nedeniyle olume yakla$Ug1 zaman, kalp hm dakikada
hticred1$1 SlVllardaki yogunluklanmn kalbin pompalama birkac; acrma kadar dti$er. Bu etkiler olastl1kla, 15mm kalp
giicii iizerinde de onemli etkileri olmas1 beklenir. kas1 zannm kalp h!Zlm belirleyen iyonlara olan gec;irgen-
ligini artirarak, kendi kendine uyanlma slirecini luzlan-
Potasyum iyonlarmm Etkisi. Hucre~1 siv1lardaki a$m
dirmasma baghdu.
potasyum, kalbin fazlas1yla geni$ ve gev$ek hale gelme- Egzersizde oldugu gibi, s1cakl1gm orta derecede art-
sine ve kalp hmmn yava~lamasma neden olur. Buytik mas1 kalbin kasilma kuvvetini c;ogu zaman gec;ici olarak
miktarlarda potasyum, ayn1 zamanda kalp uyansmm A-V artmr, fakat s1cakhgin uzun sure yiiksek kalmas1, kalbin
demeti yolu ile atriyumlardan ventrikullere iletilmesine metabolik sistemlerini ttiketerek zamanla gui;:si.izluge ne-
de engel olabilir. Potasyum yogunlugunun yalmzca 8-12 den olur. Bu nedenle kalbin optimum i~lev gormesi btiytik
mEq/L'ye (normal degerin iki veya il<;: kati) ytikselmesi, olc;ude, vticut s1cakhginm Boltim 74'de ac;1klanan s1cak-
kalbi c;ok zayu dli$iirebilir, ritiro bozukluklanna ve oltime hk kontrol mekanizmalanyla uygun bic;imde kontroli.ine
neden olabilir. baghdrr.
Bu etkiler, lusmen hticred1~1 s1V1lardaki ytiksek potas-
yum yogunlugunun Bolilm S'de ac;1kland1gi gibi kalp kas1 ARTER BASINCI YOKONON (BELLi BiR SINIRA
liflerinin dinlenim zar potansiyelini azaltmasma baghd1r. KADAR) ARTMASI KALP DEBiSiNi AZALTMAZ
Yani, hticred1$1 siv1daki yi.iksek potasyum konsantrasyo-
nu, kismen hi.icre zarm1 depolarize ederek zar potansiye- ~el<ll 9-15'de, ortalama arter basmc1 yakla~1k 160 mm
linin daha az negatif olmasma neden olur. Zar potansiyeli Hg'nin Uzerine <;1kmadig1 lakdirde, aorttaki arter basm-
azalmca aksiyon potansiyelinin ~iddeti de azalrr, ki bu c1nu1 artlnasmm kalp debisini azaltmad1g1 goli.\lmektedir.
kalp kas1lmasm1 giderek daha zayif dti~i.irlir. Diger bir de~le, kalbin normal sistolik aner basirn;lann-
121
Onite Ill Kalp

daki (80-140 mm Hg) normal ~leyi~i s1rasmda kalp de- Ibrahim M, Gorelik J, Yacoub MH, Terracciano CM: The structure and
function of cardiac t-tubules in health and disease. Proc Biol Sci
bisi, neredeyse tamamen , kanm vUcut dokulanndan ne
278:2714, 2011.
kadar kolayltkla ge<;tigine bagltdir, ki bu da kamn kalbe Kho C, Lee A, Hajjar RJ: Altered sarcoplasmic reticulum calcium
venoz diini.i~i.inii belirler. Bu mekanizma, Boliim 20'nin ana cycling-targets for heart failure therapy. Nat Rev Cardiol 9:717,
konusudur. 2012.
Korzick DH: From syncytlum to regulated pump: a cardiac muscle cel-
lular update. Adv Physlol Educ 35:22, 201 1.
Kaynaklar Luo M, Anderson ME: Mechanisms of altered Ca2• handling In heart
Bers OM, Shannon TR: Calcium movements inside the sarcoplas- failure. Circ Res 113:690, 2013.
mic reticulum of cardiac myocytes. J Mot Cell Cardiel 58:59, Mangon! ME. Nargeot J: Genesis and regulation of the heart automa-
2013. tlcity. Physlol Rev 88:919, 2008.
Chant ler PD, Lakatta EG, Najjar 55: Arterial-ventricular couplin g: Marks A R: Calcium cycl ing proteins and heart failure: mechanisms and
mechanistic insights into cardiovascular performance at rest and therapeutics. J Clln Invest 123:46, 2013.
during exercise. J Appl Physiol 105:1342, 2008. Puglisi JL, Negroni JA, Chen-lzu Y, Bers DM: The force-frequency re-
Cingolani HE, Perez NG, Cingolanl OH, Ennis IL: The Anrep lationship: Insights from mathematical modeling. Adv Physic! Educ
effect: 100 years later. Am J Physiol Heart Circ Physlol 304:H175, 37:28. 2013.
2013. Sarnoff SJ: Myocardial contractllity as descri bed by ventricular function
Couchonnal LF, Anderson ME: Th e role of calmodulin kinase II in myo- curves. Physiol Rev 35:107, 1955.
cardial physiology and disease. Physiology (Bethesda) 23: 151, 2008. Solaro RJ, Henze M, Kobayashi T: Integration of troponln I phospho-
Doenst T, Nguyen TD, Abel ED: Cardiac metabolism in heart rylation with cardiac regulatory networks. Circ Res 112:355, 2013.
failure: implications beyond ATP production. Circ Res 113:709. Starling EH: The Unacre Lecture on the Law of t he Heart. London:
20 13. Longmans Green, 19 18.
Elsner D, Caldwell J, Trafford A: Sarcoplasmic ret iculum Ca-ATPase ter Keurs HE: The interaction of Ca 2• with sarcomerlc proteins: role
and heart failure 20 years later. Circ Res 113:958, 2013. In function and dysfunction of the heart. Am J Physlol Heart Circ
Guyton AC, Jones CE, Coleman TG: Circulatory Physiology: Cardiac Physiol 302:H38, 2012.
Output and Its Regulation, 2nd ed. Philadelphia: WB Saunders,
1973.

122
BOLUM 10

Kalbin Ritmik Uyar1lmas1

1nsan kalbi, duzen li arali klarla kendiliginden-uyanlmas1 posterolateral duvannda, vena kava superiyorun agzmm
ve her gun yakla~ik 100.000 kere ya <la insan ya~am1 hemen allmda ve hafifc;e lateralinde yerle~mi$tir. Bu
boyunca ortalama 3 trilyon kere tekrar eden kas1lmas1 di\gi.imun lifleri hemen hemen hii; kas1 labilir kas ipliki;igi
i<;in ozel bir sisteme sahiptir. Bu etkileyici ozellik, (1) ic;ermezler; <;evrelelindeki 10-15 mikrometre c;aph
kalp kasmm ritmik kas1lmasm1 saglamak ic;in ritmik atriyum kas1 Wleri.nden farkh olarak, her birinin c;ap1
elektrik uyanlan doguran ve (2) bu uyanlan h1zla kalbin sadece 3-5 mikrometredir. Ancak, sinus dugumuni.ln
her yanma ileten bir sistem arac1bg1yla gen;;ekle~lirilir. Bu lifleri dogrudan dogruya atriyum kas1 liflerine baglamr-
sistem duzgun olarak i;alI~ug1 zaman atriyumlar, ventri- lar; oyle ki sinus di.lgumunde ba9layan her aksiyon potan-
kullerden yakla~ik 1/6 saniye once kasilir. Bu da ventri- siyeli derhal atriyum kasmm duvanna yaythr.
kullerin kam akcigerlere ve c;evre dola~1ma pompalamadan
once dolmalanm saglar. Sistemin bir ba~ka onemli ozel-
ligi, ventriki.\llerin ti.\m bolgelerinin hemen hemen aym SinUs Liflerinin Kendiliginden Olu~an
anda kas1lmas1m saglamas1dir ki, bu da ventrikul bo~luk- Elektriksel Ritmi
lannda yeterli basmcm olu~mas1 ic;in gereklidir.
Kalbin bu ritmik ve iletici sistemi kalp hastahklan ile Baz1 kalp liCTerinin kendiliginden-uyanlma ozelligi vard1r
ozellikle de yetersiz koronet kan ak1mma bagh kalp ki, bu otomatik ritmik ate~lemelere ve kas1lmalara neden
clokusu iskemisi ile, kolayhkla hasar gortir. Sonuc;, c;ogu olabilen bir suw;tir. Bu yetenek, ozellikle sini.ls dugumu
zaman kalp ritminin duzensizl~mesi veya kalp bo~lukla- liflerini de ic;eren, kalbin ozelle~mi~ ileti sisteminin lifleri
nnm yanh~ s1ralamayla kastlmas1d1r ve kalbin bir pompa i<;in gec;erlidir. Bu nedenle, bu boltimde daha soma aynn-
olarak etkinligi c;ogu zaman cidcli bic;imde, hatta olurne uh olarak taru$1lacagi gibi, kalbin tamammm aum hmm
bile neden olabilecek kaclar etkilenir. normalde sini.is dugumu belirler. Oncelikle bu kendili-
ginden olu~an ritrni ac;1klayahm.

Sinus Di.igumii Ritminin Mekanizmas1. De; kalp atum


KALBiN OZELLE$Mi$ UYARI VE iLETi
suresince bir sinus dugumi.i lifinin ic;inden kaydedilen
SISTEMi
aksiyon potansiyelleri, ~ekil 10-2'de tek bit ventrikiil kas
Kalbin kasilmalanm duzenleyen ozelle$m~ uyan ve ileti lifi aksiyon potansiyeh ile kar~1la~trrmah olarak gosteril-
sistemi ~ekil 10-l'de gorulmektedir. $ekilde normal mi~tir. Sini.is di.igumu lifinin "dinlenim zar potansiyeli-
ritmik uyanlan doguran sinus dugumu (aym zamanda nin" at~lerneler arasmda, yakla~1k -55 ila - 60 milivolt
sinoatriyal veya S-A dtigi.im olarak da adland1ril1r); uya- civannda negatif olduguna, buna kar$1hk ventrikul
rilan sinus dugi.imi.tnden atriyoventrikuler (A-V) dugume kasmm lifinde -85 ila -90 milivolt olduguna dikkat
ileten dugi.imleraras1 yollar; atriyurnlardan gelen uyanla- ediniz. Bu degerin daha az negatif olmasmm nedeni sinus
nn ventriktillere gec;i~ini geciktiren A-V di.igum; uyanlan liflerinin hticre zarlannm dogal yap1s1mn sodyum ve kal-
atriyumlardan ventrikullere ileten A-V demet; kalp uya- siyum iyonlanm s1zdmnas1, giten sodyum ve kalsiyum
rilanm ventrikullerin butun bolgelerine ileten sol ve sag iyonlannm ta$1d1g1 pozitif yuklerin de hucreic;irtin nega-
Purkinje lifi demet dallan gorulmektedir. ti(ligini bir miktar notralize etmesidir.
Sinus dtigumu lillerinin ritmini ac;1klamaya c;ah~ma-
dan once Bohim 5 ve 9'daki tart1~malardan kalp kasmda
SiNOS (SiNOATRiYAL) D0G0M0 aksiyon potansiyelini olu~turan voltaj degi~ikliklerinin
Sinus di.igumu, (sinoatriyal diigiim de denir) kuc;uk, yass1, meydana gelmesinde tic; tur zar lyon kanahmn onemli
elips $eklinde, ozelle$m~ bir kalp kas1 ~erididir; yakla~1k gorevleri oldugunu haurlaym1z. Bunlar; (1) lnzli sodyum
3 milimetre ge~liginde, 15 lnilimetre uzunlugunda ve l hanallan (2) L-tipi kalsiyum hanallan (yava~ sodyum-hal-
milimetre ka1Inl1gmdad1r. Sag atriyumun superiyor siyum hanallan) ve (3) potasyum hanallandir.
123
Unite Ill Kalp

daha uzun siireyle, yakla~tk - 55 milivolttan daha az


negatif bir degerde kaldtg1 z.aman, hiicre zanmn ic;: 1.us-
mmda bulunan ve h1zh sodyum kanallanm kapatan inak-
tivasyon kaptlarmm kapanmas1 ve o konumda kalmas1dtr.
Dolayis1yla yalmzca yava~ sodyum-kalsiyum kanallan
ac;:1labilir (yani "aktive olabilir") ve boylece aksiyon
potansiyeliolu~turabilirler. SonU<; olarak, atriyal diigi.imtin
Sinus
dugumu aksiyon potansiyeli ventrikiil kasmdakine k1yasla daha
yava~ gel~ir. Aynca, aksiyon potansiyeli olu$tuktan sonra,
Dugumler Sol potansiyelin negatif clegerine geri donmesi de, ventriki.il
aras1yollar demet lifindeki gibi ani degil, yava?c;:a olur.
dah
A-V Sinus Dugi.imu Liflerinin Kendiliginden-Uyarilmas1.
dugumu
~u ~~f I
Sag
demet Siniis diigiimii liflerinin d1~mdaki pozitif sodyum iyon-
dah lan, hi.icred~1 s1V1daki yuksek sodyum iyonu yogunlugu
nedeniyle, heni.iz apk olan ba21 sodyum kanallanndan
i<;eri s1zma egilirnindedirler. Bu nedenle, pozitif yuklu
sodyum iyonlannm kalp atunlan arasmda i~eri akmas1,
dinlenim zar potansiyelinde yava~c;:a, pozitif yonde bir
~ekil 10-1. Kalbin sinus dugumu ve Purkinje sistemi. Aynca atriyo-
ventrikuler (A-V) di.igum, atriyumun dugumleraras1yollan ve ventrikul- artJ~a neden olur. ~ekil 10-l'de g<irUldUgti gibi, "dinle-
lerdeki demet dallan da gosterilmi}tir. nim" potansiyeli iki kalp aum1 arasmda yava~ yava~ yuk-
selir ve daha az negatif olur. Potansiyel yakla$1k -40
milivolt degerindeki e~ik voltaja ula$t1g1 zaman, L-tipi
+20 l Ate~leme i9in
e~ik deger
SinOs
dogomo lift
kalsiyum kanallan "aktive" olur ve b<iylece aksiyon
Q I potansiyelini olu~tururlar. Dolayis1yla, esas olarak sinus
di.igi.imi.i lillerinin dogasmda var olan sodyum ve kalsi-
yurn iyonlanm s12drrma ozelligi, litlerde kendiliginden-
~ uyanlmaya neden olur.
i-4° I~ Sodyum ve kalsiyum iyon.lanna olan bu s12d1Tma

-80 1 "Dinlenim
potansiyeli"
neden sinus diigi.imi.i lillerinin daima depolarize kalma-
sma yo! ac;:maz? Aksiyon potansiyeli suasmda meydana
gelen iki olay bu $ekilde silrekli depolarize bir durumda
kalmay1 engeller. Birincisi, L-tipi kalsiyum kanallan, a~tl-
0 2 3
dtktan yakla$1k 100-150 milisaniye sonra inaktive olurlar
Saniye
(yani kapamrlar). ikincisi, hemen hemen aym anda c;:ok
~ekil 10-2. Bir sinus dugumi) lifinin ritmik ate~lemeleri. Aynca sinus say1da potasy um kanah ac;:thr. Dolayis1yla, pozitif kalsi-
di.igi.imi.ini.in aksiyon potansiyeli, bir ventrikul kas1 lifininki ile kar?1la?• yum ve sodyum iyonlanmn L-tipi kalsiyum kanallann-
tmlm1~t1r.
dan ic;:eri ak~lan dururken, ayn1 zamanda biiyiik
miktarlarda pozitif potasyum iyonu da liften dl$an dogru
Pozitif yi.iklii sodyum iyonlanmn, birkac;: 1/10.000 difilze olur. Bu iki etki hticreic;:i potansiyelini tekrar din-
saniye sUresince ac;:tk kalan h1zlt sodyum kanallanndan lenimdeki negatif <legerine indirir ve dolay1s1yla aksiyon
gec;:erek htzla lif ic;:ine akmalan, ventrikiil kasmdaki potansiyeli son bulur. Dahas1 potasyum kanallan birkac;:
aksiyon potansiyelinin lllzh, dikensi yukseli$inden 1/10 saniye daha ac;:1k kabr, pozitif yi.ikler bir sure daha
sorumludur. Daha yava$ ac;:1lan ve yakla$tl< 0,3 saniye ac;:1k hticrenin d1.$ma GLkmaya devam eder; sonuc;:ta lif ic;:inde
kalan yava$ sodyum-kalsiyum kanallan ise, ventrikiildeki fazla negatiflige neden olur ki, buna hipe:rpolarizasyon ad1
aksiyon potansiyeli "plato"sunun ba$hca sorumlusudur. verilir. Ba$lang1c;:ta hiperpolarizasyon durumu, aksiyon
Son olarak, potasyum kanallarmm ac;:1lmas1 btiyiik mik- potansiyelinin sonunda "dinlenim" zar potansiyelini yak-
tarlarda potasyum iyonunun lif zanndan gec;:erek d1.$anya la?tk - 50 ila - 60 milivolta kadar indirir.
dogru difuze olmasm1 saglar ve zar potansiyelini dinle- Bu yeni hiperpolarizasyon clurumu neden siirekli koru-
nim duzeyine geri dondiiriir. namaz? Nedeni, aksiyon potansiyelinin sona ennesini
Ancak bu kanallann sinus diigiimii lifincleki gorevi izleyen birkac;: 1/10 saniye s1rasmda, giderek daha <;ok
farkhdtr, c;:unkU "dinlenim" potansiyeli daha az negatiftir; potasyum kanalmm kapanmas1drr. ic;:eriye s1zan sodyum
ventrikul kas1 lifinde - 90 mViken diigiim lifinde yalmzca ve kalsiyum iyonlan, bir kez daha potasyum iyonlanmn
- 55 milivolttur. - 55 milivoltta h1zh soclyum kanallan ch$8 ak1?mm ustesinden gelerek "dinlenim" potansiyelinin
c;:ogunlukla "inaktive olmu~lardir" , yani kapanm~lardtr. yukan dogru kaymasma neden olurlar. Sonuc;:ta, potansiyel
Bunun nedeni, zar potansiyelinin birkac; milisaniyeden yakla$1k -40 milivoltta ate~leme iGin gerekli olan ~ik
124
BOLUM 10 Kalbin Ritmik Uyarilmas1

degere ula$ir. Bundan sonra bi.itiin bu olaylar yeniden ATRiYOVENTRiK0LER D0G0M UYARININ
ba!;,lar: kendiliginden-uyanlma ile aksiyon potansiyeli olu~- ATRiYUMLARDAN VENTRiK0LLERE
mast, aksiyon potansiyelinin sonlanmas1, aksiyon potansi- iLETiLMESINi GECiKTiRiR
yelini izleyen hiperpolarizasyon, "dinlenim" potansiyelinin
e~k degere dogru kaymas1 ve sonrasmda ycni bir dongi.iyi.i Atriyumlann ileti sisterni, kalp uyansmm atriyumlardan
ventrikiillere dogru c,:ok hizh hareket edemeyecegi $Ckilde
ba$1atacak olan yeniden-uyanlma. Bu si.ire<; bir insanm
hayau boyunca durmaksizm devam eder. duzenlenrni~tir; bu gecikme, atriyumlara, ventrikliller
kas1lmaya ba$lamadan once ic,:lerindeki kam ventriktillere
D0G0MLERARASI VE ATRiYUMLARARASI bo!;,altmalan ic,:in zaman tamr. Ventriklillere gec;i~i gecik-
tiren olu~umlar ba~hca A-V dugumu ve onunla baglanuh
YOLLAR KALP UYARILARINI
ileti li fleridir.
ATRiYUMLARDAN YAYAR
A-V dUgi.imU ~ekil 10-l'de gosterildigi gibi, sag atri-
Sini.is di.igi.imi.i lilleriniu ui;lan, bunlan c;evreleyen aLri.yum yumun arka duvarmda, triki.ispit kapagm hemen arka-
kas1 lifleri ile dogrudan birl~ir. Dolay1s1yla, sini.is dUg-U- smda yerle~mi~tir. Bu di.igi.imun c,:e~itli bolumleri, diigiime
mi.inde dogan aksiyon potansiyelleri atriyum kas1 liflerine giren diiglimleraras1 atriyum yollannm lifleri ve di.igi.im-
dogru hareket ederler. Aksiyon potansiyelleri bu yolla den pkan A-V demeti ile yapt1g1 baglannlar ~ekil 10-J'de
atriyumun kas kUtlesinin tiimi.ine ve oraclan da en c,:izimlerle gosterilmi!;,tir. Kalp uyansmm sini.is di.igi.i-
sonunda A-V dUgUmUne yay1htlar. Pek <;ok atriyum mUnde dogmas1 ile A-V diigi.im sisternine ula$mas1 ara-
kasmda ileti lu.z1 yaklas1k 0,3 m/sn'dir, ancak atriyum smda gec;en yakla~tk zaman arahklan da !;,ekil i.izeri.nde
liflerinin birkac; ki.ic;i.ik demetinde ileti daha h1zhd1r, yak- bir saniyenin bollimleri ile ifade edilini!;,tir. Uyannm
la~1k 1 m/sn. Bunlardan, on (anteriyor) atriyumlararas1 dligumleraras1 yolda hareket ederek, sini.is dUgi.imi.inde
Jerit ad1 verilen bir tanesi, alriyumlann on duvarlanndan dogduktan yakla!;>tk 0,03 saniye soma A-V diigtimi.ine
gec;erek sol atriyuma ula~ir. Aynca ~ekil 10-1 ve 10-3'te ula$t1gma dikkal ediniz. Uyan, ventrikiillere gec,:mek ic,:in
gosterildigi gibi atriyumlann anteriyor, lateral ve posteri- A-V demetinin ge<;i~ boliimtine girmeden once, A-V
yor duvarlanndan k1vnlarak gec;en ve A-V di.igi.imde son- di.iglimi.ini.in ic,:incle 0,09 saniye daha geciktirilir. A-V
lanan i.ic; ki.i<;i.ik demeL daha olup, bunlar s1ras1yla, on, orta demetin ge<;i$ boli.imiinde 0,04 saniyelik son bir gecikme
ve arka diigiimleraras1 yollar olarak bilinirler. Bu ~eritler- daha meydana gelir. Gec,:is boli.imli, atriyumlan ventriki.il-
deki iletimi.n daha h1zh olmasmm nedeni ozelle!;,mi~ ileti lerden ayiran fibroz dokunun ic;inden gec,:en c,:ok say1da
liflerinin bulunmas1d1r. Bu lifier, a!;,ag1da tart1$1ldtg1 gibi, kUc,:i.ik demetc;ikten meydana gelir.
ventriki.illerin daha da h1zh ileten "Purkinje liflerine" Bu durumda A-V di.igi.imlinde ve A-V demet sistemin-
benzer. deki loplam gecikme yakla~1k 0 ,13 saniyedir. Bu gecikme,
sinus dugumu ile A-V di.igi.imli arasmda meydana gelen
0,03 saniyelik ilk gecikme ile birlikte, uyan sinyalinin
DOgOmleraras, kas1lan ventriki.il kasma ula~asma kadar gec,:en toplam
yollar / BaQJonh lfflori gecikme si.iresini 0,16 saniye yapar.

Yava~ iletinin Nedeni. Baglanu liflerinde, dugum lifle-


/A•VdOQOmO rinde ve A-V demetinin gec;i~ liflerinde iletinin yava~
olmasmm ba!;,hca nedeni, ileti yolunda bulunan ard1!;,1k
hticreler arasmdaki yank baglanulann say1smm azalm1~
(0,03) ./i olmas1d1r. Oyle ki, uyanc1 iyonlann bir ileti lifinden dige-
ri.ne gec;mesine kar!;,1 bi.iyi.ik bir diren<; vardir. Dolay1S1yla,
(0,12) bir sonraki hticrenin u yanlmasmm neden geciktigi
kolayca anla~1labilir.

/4,/_
.,.,,./
-· - - - A-V demetin
distal boli.imil
VENTRiK0LLERiN PURKiNJE SiSTEMiNDE
HIZLI iLETi
- - - S o l demet dah
bzel Purkinje lifleri, A-V demeti i<;inde, A-V di.igilmi.in-
(0, 16) den vemriki.illere uzamrlar. A-V'nin fibroz doku engelinin
i<;inden gec,:en ba!;,langic,: kism1 d1~mda, Purkinje lifleri.nin
i!;,levsel ozellikleri, A-V dugumi.indeki liflerin ozellikleri-
'--v--' nin tamamen tersidir. Bunlar ~ok btiyi.ik liflerdir, normal
Ventriki.il
septumu venrriki.il kas1 liflerinden bile daha btiyi.ikttirler ve aksiyon
potansiyellerini 1,5-4,0 m/sn htzla iletirler. Bu hiz, normal
$ekil 10-3. Atriyoventrikuler (A-V) dugi.imun duzeni. Rakamlar, uya-
nnin sinus dOgOmilnde dogu~undan itibaren ge~en zaman arahg1n1 kalp kasmdaki htzm yakla!;,ik 6 katt, baz1 A-V di.igiim
(saniye) ifade etmektedir. Degerler, insan i~in t ahminen belirlenmi$tir, lifierindcki h1zm ise 150 kaudir. Bu hiz sayesinde kalp
125
Onite Ill Kalp

uyansmm ventriktil kasmm geri kalan tum boltimlerine, KALP UYARISININ VENTRiK0L KASINDA
neredeyse derhal iletilmesi mtimktin olur. iLETiLMESi
Purkinje liflerini olu~turan ard1~1k hticreler arasmdaki
Uyan Purkinje liflerinin uc;lanna ula~nktan sonra, vent-
interkale disklerde yer alan yank baglannlann gec;irgen-
riktiliin kas kiitlesi boyunca bizzat ventrikiil kas1 lifleri
liginin yuksek duzeyde olmas1mn, Purkinje liflerinin
tarafmclan iletilir. Buracla ileti htz1 yalmzca 0,3-0,5 m/sn
aksiyon potansiyelini htzla iletmesini saglad1gma inaml-
olup, Purkinje liflerindekinin aluda biridir.
maktad1r. Boylece iyonlar bir hucreden digerine kolay-
Kalp kas1, aralannda fibroz bolmeler bulunan iki
hkla iletilir ve ileti hm artar. Purkinje liflerinin, miyofibril
katb sarmal bir tabaka halinde kalbin c;evresini sarar.
ic;erigi ise c;ok azdrr. Bu da uyannm iletimi srrasmda hie;
Bu nedenle kalp uyans1 dogrudan di$anya, kalbin
kas1lmad1klan ya da belli belirsiz kastld1klan anlamma yiizeyine dogru hareket etmez. Bunun yerine yuzeye
gelir. dogru sarmallar boyunca ai;:1 yaparak ilerler. Bu ai;:1
nedeniyle, ventriktiliin endokarcliyal yiizeyinden epi-
A-V Demette Tek Yonlu ileti. A-V demetinin kendine kardiyal yuzeyine yay1lmas1 ek olarak 0.03 saniye daha
has bir ozelligi de, anormal durumlar d1~mda, aksiyon gerektirir. Bu sure iletinin Purkinje sisteminin ventri-
potansiyellerini ventriktillerden atriyumlara dogru geri kullere ait k1smmm taroamma yay1lmas1 ii;:in gerekli
iletememesidir. Bu ozellik arac1hg1yla kalp uyanlannrn bu olan siireye hemen hemen e$ittir. Boylece, kalp uyan-
yolla ventriktillerden atriyumlara yeniden-girmesi engel- smm ilk demet dallannclan ba~layip ventrikiil kasmm
lenir. tleti yalmzca atriyumlardan ventrikullere, ileriye son liflerine kadar yayilmas1 normal bir kalpte yakla~1k
dogru gerc;ekl~ir. 0,06 saniye surer.
Dahas1, kesintisiz bir fibroz doku engeli, hat1rlanacag1
gibi A-V demelin d1~mda kalan her yerde atriyum kas1m
KALPTEKi UYARININ KALBE YAYILMASININ
ventrikul kasmdan aymr. Bir k1Sm1 ~el<ll 10-J'de goste-
OZETi
rilen bu doku, normalde kalp uyansmm atriyum ve vent-
rikul kas1 arasmda gec;i~ini engelleyen bir yalitkan gibi Kalpteki uyannm insan kalbinin tamamma yaytlmas1
davramr. Uyan yalmzca A-V deroeti ile ve ileriye dogru ~ekil 10-4'te ozetlenmi$tir. Sekildeki rakamlar, kalpte
iletilebilir. (Nadiren fibroz engelin ic;inden, A-V demetten uyannm sinus dugumunde dogu$undan kalbin degi~ik
farklt bir yerde, anormal bir kas koprusti gec;er. Boyle kis1mlanna ula~masma dek gec;en zaman arahklanru bir
durumlarda kalp uyans1 ventriki.illerden atriyumlara saniyenin boliimleri ile ifade eder. Uyanmn atriyumlar
yeniden-girebilir ve ciddi kalp aritrnilerine neden boyunca orta h1zda yaytld1gma, fakat ventrikiiliin septu-
olabilir.) mundaki A-V clemete ula~madan once A-V dugiim bol-
gesinde 0,1 saniyeden claha fazla geciktirilcligine dikkat
Purkinje Liflerinin Ventrikullerin ic;inde Dag1hm1- ediniz. Uyan, demete girclikten sonra Purkinje liflerinde
Sol ve Sag Demet Dallan. A-V demetinin distal htzla ilerleyerek ventrikiillerin enclokardiyumun yiizeyi-
bolumtl, atriyum ve ventriktil kasl.an arasmdaki fibroz nin tamamma, bundan sonra da ventrikul kasmda biraz
dokunun ic;inden gec;tikten sonra, ventriktihin septumu- daha yava~ ilerleyerek epikardiyumun yiizeyine yaytlu.
nun ic;inde, ~ekil 10-1 ve ~ekil 10-J'de goruldtigti gibi Ogrencinin, kalbin uyansmm kalpte izledigi yolu ve
a~ag1ya kalbin apeksine dogru 5-15 milimetre ilerler. uyannm kalbin degi~ik k1Slmlanna ula~as1 ic;in gereken
Demet burada, ventrikiil septumunun her iki yanmda stireleri ayrmnh olarak ogrenmesi onemlidir. Bu siirecin
endokarclm alnnda seyreden sol ve sag demet clallarma eksiksiz ve sayisal olarak bilinrnesi Boliim ll-13'de tart1-
aynltr. Her dal, a~ag1ya vemrikiil apeksine dogru yayi- ~1lan elektrokarcliyografinin anla~ilmas1 ic;in gerekliclir.
hrken giderek daha kiii;:iik clallara aynhr. Bu kiic;tik
dallar ise yanlara dogru ilerleyerek her iki ventriki.H KALPTE UYARILMANIN VE iLETiNiN
bo~lugunun i;:evresini dolamp, arkaya kalbin tabanma KONTROLO
dogru giderler. Purkinje liflerinin ui;:lan, kas ktitlesinin
ii;:inde iii;:te bir derinlige kadar ilerledikten sonra, KALBiN NORMAL UYARI ODAGI SiN0S
sonunda kalp kas1 lifleri ile clevamhbk kazanrrlar. D0G0M0D0R
Kalp uyansmm ventrikul septumundaki clemet dalla-
Kalp uyans1mn clogmas1 ve kalbe yay1lmas1 ile ilgili tar-
nna girdigi andan, Purkinje liflerinin uc;lanna ula~t1g1 ana tl$mamn buraya kaclar olan kismmda uyanmn normalde
kadar gec;en toplam sure ortalama olarak yalntzca 0,03 sinus dugiimiinden dogdugu dikkate almm1~trr. Baz1 ola-
saniyedir. Dolayis1yla, kalp uyans1 bir kez ventriktillerin gandt~1 ko~ullarda durum boyle degildir. Kalbin diger
Purkinje sisternine girdi mi, ventriktiliin butiin kas kiit- boliimleri de sinus cliigiimti liflerine benzer ~ekilde ic;
lesine neredeyse anmda yayilrr. kaynaklt (intrensek) ritmik uyanlar sergileyebilirler. Bu
126
BOLOM 10 Kalbin Ritmik Uyanlmas1

Boylece, kalbin aumlanm sinus di.igi.imti denetler, c;Unki.i


ritmik atesleme hm kalbin Him diger boli.irnlerindekinden
buyuktur. Dolayisiyla, sintis dUgi.imi.i normal kalbin hemen
her zarnan uyan odagidrr.

Anormal Uyari Odaklan-"Ektopik" Uyari Odaklan.


Bazen kalbin farkh bir boliimu sintis dugi.imundekinden
daha yuksek bir acesleme hm kazamr. Ornegin, bu
durum bazen A-V cli.igumu veya Purkinje lifleri anormal
sekilde c;ah$Uklan zaman meydana gelir. Bu iki halde,
0,07
kalbin uyan odag1 sinus dtigi.imi.inden A-V dugiimi.ine
S-A veya uyanlm~ Purkinje liOerine kayar. ~ok daha nadir
0,04

1·r"11
,,0 00 1A-V, ·
0,06
0,09
0,22
durumlarda atriyum veya ventriki.il kaslanmn bir noktas1
a$m derecede uyanlabilirlik kazamr ve uyan odag1
haline gelir.
i, • \~ ~-: ' 0,07
I . 4--11 Sini.is di.igi.imli cl1smdaki uyan oclagma "ektopik" uyan
0,19
\'\ 0,031/
' ,I, od.agi ad1 verilir. Ektopik bir uyan odag1, kalbin c;e~itli
0,05""~_1/
bolUrnlerinin olagand1$1 bir siralamayla kas1lmalanna
0,21
0,07 neden olarak kalp pompasm1 <;ok zayillatabilir.
Sinus cli.iglimUnden dogan uyanlann kalbin diger
boli.imlerine iletilmesinin kesintiye ugramas1 da, uyan
odagmm yer degi$tirmesinin baska bir nedenidir. Yeni
uyan odag1<;;ogunluklaA-V di.igi.imtindeveyaA-V demetin
0,21
ventriki.illere dogru ilerleyen gec;i$ boli.imi.inde ortaya
0,20 c;1kar.
~ekil 10-4. Kalbin uyans1nin kalbe yay1lmas1, uyann1n sinoatriyal dO- A-V blok meydana geldigi zaman, yani kalp uyans1 A-V
gumde dogduktan sonra kalbin ~e?itli bolOmlerinde ortaya <;1kma za- di.igi.imti ve demeti sistemi aractl1g1 ile atriyumlardan vent-
mani (saniyenin bolumlerl lie lfade edilmi~tir) ile gosterilmi~tir. A-V, riki.illere gec;emedigi zaman, atriyumlar sinus dugumi.i rit-
atriyoventrikOler, S-A, sinoatriyal.
minin normal hlZl ile atmaya devam ederler; diger yandan
c;ogunlukla ventrikUllerin Purkinje sisteminde beliren yeni
bit uyan odag1 vemrikul kasrm dakikada 15 ile 40 aum
arasmdaki yeni bir hizda uyarmaya ba~lar. Purkinje sistemi,
ani bir A-V demeti blogundan soma 5-20 saniye gec;meden,
durum, ozellikle A-V di.igumi.i lifleri ve Purkinje lifleri kendi ic;-kaynakh ritmik uyartlanm olusturmaya ba~lamaz.
ic;in gec;erlidir. (i.inku Purkinje lifleri bloktan once, hizh sinus uyanlan-
Bir dis odak tarafmdan uyanlmad1klan zaman, A-V run etkisi alt1nda "bask1lanm1f' bir haldedir. Bu 5-20 saniye
diigiimi.iniin lifleri kendi ic; kaynakl1 ritimleri ile dakikada si.iresince ventriktiller kan pompalayamaz ve ilk 4-5 sani-
40-60 kez, Purkinje lifleri ise dakikada 15-40 kez ates- yeden sonra beyin kan akimmm yetersizligine bagh olarak
leme yaparlar. Bu hizlar, sinus dUgtimiini.in normal hm ki$i bay1hr. Kalp aummm bu $ekilde gecikmeli olarak
olan dakikada 70-80 kereden farkhdrr. yeniden ba$lamasma Stokes-Adams sendromu ad1 verilir.
0 halde neden kalbin ritmini A-V diigumU veya Gecikme cloneminin <;ok uzun olmas1 oli.imle
Purkinje lifleri degil de sinOs dUgi.imi.i deneLler? Bunun sonw;lanabilir.
yamn su gerc;ekte yatar; sinus dUgiimi.intin atesleme hm,
A-V dtigUmti veya Purkinje lillerinin ic;-kaynakh dogal
atesleme hizlarma kiyasla oldukc;a yuksektir. Sintis diigti-
VENTRiKOL KASININ ESZAMANLI
mtinun her at~leyisinde, olusan uyanlar hem A-V dugti- KASILMASINDA PURKiNJE SiSTEMiNiN
mtine hem de Purkinje liflerine ulasarak bunlann
GOREVi
uyanlabilir zarlanm ate~lerler. Ancak A-V diigi.imi.i ya da
Purkinje lifleri kendiliginden-uyanlma esiklerine ulasa- Purkinje sistemindeki hizh iletim, normalde kalp uyan-
madan once sinus di.igi.imi.inu tekrar uyan gonderir. s1m dar bir zaman arahg1 ic;erisinde ventrikiillerin hemen
Dolay1s1yla, sinus di.igi.imi.inden gelen yeni uyan, hem hemen biittin k1s1mlarma ulasnm; ilk ventriktil kas1 lifini
A-V di.igi.imuni.i hem de Purkinje liflerini buralarda ken- son ventriki.il kas1 lifinden yalmz 0 ,03-0,06 saniye once
diliginden-uyanlma gen;eklesemeden once yeniden uyanr. Bu zamanlama her iki ventrikuldeki ventriki.il kas-
atesler. lannm rum bolumlerinin hemen hemen ayn1 anda
127
Unite Ill Kalp

kastlmaya ba~lamalanm ve yakla~1k 0,3 saniye boyunca durum liflerin ir,:indeki negatifligi arunr. Hiperpolarizasyon
kas1h kalmalar1m saglar. adi verilen bu etki, BoIi.Im 5'de ac;1klandig1 gibi uyanlabilir
Ventriki.il bo~luklannm etkin pornpalama yapabilme- dokuyu daha zor uyanhr hale getirir.
leri ir,:in bu ~ekilde e~zamanh kastlmalan gerekir. Kalp Sinus dugiimiindeki hiperpolarizasyon durumu, sinus
uyans1 ventrikul kas1 boyunca yava~ ilerleseydi, ventrikul dugum liflerinin "dinlenirn" zar potansiyelini her zaman-
ki.itlesinin c;ogu boli.imleri geri kalamndan once kas1hr ve kinden belirgin olc;:ude daha negatif olan bir di.izeye, - 55
bu durumda tum pompamn etkinligi onemh olc;ude aza- ila -60 rnilivoltluk normal di.izeyden -65 ila - 75 milivolta
hrd1. Gen;:ekten de baz1 kalp yetmezligi ttirlerinde (bun- getirir. Dolayis1yla, ic;:eri dogru akan sodyum ve kalsiyurn
larm birkac,;1 Boltim 12 ve 13'de tart1~1lm1~tn) ileti yava~lar smnusmm neden oldugu sini.is dugumii zar potansiyelinde
ve ventrikullerin pompa olarak etkinligi %20-30'a kadar ba$langir,:taki arU$1Il, uyartlma ic;:in gereken ~ ik potansiyele
azahr. ula~mas1 daha uzun zaman gerektirir. Bu gereklilik dtigiim
liflerinin ritrnik hmm oldukc;a yava?laur. Eger vagus uyans1
yeterince kuvvetli ise bu dugi.\mdeki ritmik kendiliginden-
uyanlmay1 tamamcn durdurabilir.
SEMPATIK VE PARASEMPATiK SiNiRLER KALP
Vagus uyansmm neden oldugu hiperpolarizasyon
RiTMINi VE UYARI iLETIMiNi KALBiN
durumu, A-V di.\gi.imi.lnde, dugume giren ki.ic;:i.ik atriyum
SiNiRLERi ARACILIGIYLA KONTROL EDER
liflerinin dugi.im liflerini uyarmaya yelecek elektrik
Boliim 9'da, ~ekil 9-13'de gori.ildug'il gibi, kalp hem sem- hareketi olu~turmalanm gtic;:le$tirir. Dolay151yla kalp
patik hem de parasempatik sinirler tarafmdan kontrol uyans1mn baglanu lifle1inden ger,:erek A-V dtig(lmi.\ lif-
edilir. Parasempatik sinirler (vaguslar) ba~hca S-A ve A-V lerine iletilmesi ic;in gereken guvenlik faktorii azahr.
dugumlerde, daha az oranda her iki atriyumun kasmda, Orta derecede bir azalma yalmzca uyarmm iletilmesini
c;ok daha az oranda da dogrudan ventrikul kasmda dag1hm geciktirir. Ancak biiyiik olr,:ude bir azalma, iletiyi
gosterirler. Tersine sempatik sinirler, kalbin butUn bolum- tamamen ortadan kaldmr.
lerinde ve ozellikle ventrikiil kasmda yogun bir dag1hm
Sempatik Uyan Kalbin Ritmini ve iletimini
gosterirler.
H1zlandmr. Sempatik uyanlan n kalp i.izerindeki etkileri,
Parasempatik (Vagus) Uyar1s1 Kalbin Ritmini ve esasen vagus uyanlarmm neden oldugu etkilerin tersidir,
iletimini Yava~lat1r. Kalbi besleyen parasempatik sinir- ~oyle ki: Birincisi, sini.1s dugi.imi.ini.in ate~leme hiz1m am-
lerin (vagi1slar) uyanlmas1 vagusun uc;lanndan asetilkoli- nrlar. lkincisi, kalbin butiin bolumlerinde ileti lmm1 ve
nin serbestlenmesine neden olur. Bu norotransrniterin uyanlabilirlik diizeyini arunrlar. Oc;:uncusu, Bolum 9'da
ka]p ilzerinde iki temel etkisi vardir. Birincisi, sinus diigu- tart1~1ld1gi gibi ti.im kalp kas1 sisteminin, hem au·iyum
mi.iniin ritminin hmm azalur. ikincisi, atriyum kas1 ile hem de ventrikiil kasmm, kasilma kuvvetini biiyiik olc;ude
A-V diigiimii arasmda yer alan A-V baglant1 liflerinin arunrlar.
K1Sacas1, sempatik uyanlar kalbin butiin aktivitelerini
uyanlabilirligini azaltarak kalp uyansmm ventrikullere
ger,:i~ini yava~latrr. artmrlar. Maksimum diizeydeki uyanlar, kalbin anm fre-
kansuu yakla$ik i.ic;: kanna, kas1lma kuvvetini ise yakla?1k
Zay1f veya orta kuvvetteki vagus uyanlan kalbin pom-
iki katma c;:ikarabihrler.
palama hizm1 r,:ogu zaman normalin yansma kadar yava~-
lanr. Siddetli vagus uyanlan ise siniis di.igi.imi.lni.in ritmik Sempatik Et kinin Mekanizmas,. Sempatik sinirlerin
uyanlanm tamamen durdurabilir veya kalp uyansmm uyanlmas1, sempatik sinir uc;lanndan rwrepinefrin salg1-
A-V di.igiimil arac1hgi ile atriyurnlardan ventrikiillere lanmasma neden olur. Norepinefrin de kalp h m ndaki
gec;i~ini tamamen kesebilir. Her iki durumda da ritmik etkilerine arac1lik eden beta-1 adrene1jik reseptorleri
uyanc1 sinyaller aruk vcntrikullere ula?amaz. uyanr. Beta-1 adrenerjik uyanhnamn kalp kas1 lifleri i.ize-
Ven trikullerin aumlan 5-20 saniye ic;in durabilir fakat rindeki etkisinin mekanizmas1 tam olarak bilinmernekte-
daha sonra Purkinje liflerinin kiic;iik bir alam, genellikle d ir , fakat lif zan mn sodyuma ve kalsiyuma ger,:irgenligini
de A-V demetinin ventrikul septumundaki boltimii, kendi arnrd1gma inamlmaktad1r. Sinus diigi.imiinde sodyum-
ritmini gel~ tirir ve ventrikiillerin dakikada 15-40 anmhk kalsiyum gec;:irgenliginin artmas1, daha pozitif bir dinle-
bir hiz ile kastlmalanna neden olur. Bu olaya ventrikiil nirn potansiyeline neden olur ve zar potansiyelinin
kac~i ad1 verilir. diyastol s1rasmda yukanya, kendiliginden-uyanlma ic;:in
gerekli olan ~ik degere dogru kayma hlZlm <la artlnr.
Vagusun Etkilerinin Mekanizmasr. Vagus sinirinin Boylece, kendiliginden-uyan lmanm ba~lamas1 h1zlanarak
ur,:larmdan salman asetilkolin, lif zannm potasyum iyon kalp hm artar.
gec;:irgenligini oncmli olc;ude artmr. Bu da potasyumun A-V dugumunde ve A-V demederinde sodyum-kalsi-
hizla ileti liflerinden d1$anya dogrn s1zmasma yol ac;ar. Bu yum gec;irgenliginin artmas1, aksiyon potansiyelinin ileti

128
BOLOM 10 Kalbin Ritmik Uyanlmas1

illi demetlerinin bir sonraki boliimilnii uyarmas1m kolay- FedorovVV, Glukhov AV, Chang R: Conduction barriers and pathways
of the sinoatrial pacemaker complex: their role in normal rhythm
la;;llrarak, atriyumlardan ventriki.\llere ge~i;; stiresini and atrial arrhythmias. Am J Physiol Heart Circ Physiol 302:H1773,
k1salnr. 2012.
SempaLik uyanlann etkisi altmdaki kalp kas1mn Kleber AG, Rudy Y: Basic mechanisms of cardiac impulse propagation
kas1lma kuvvetinde meydana gelen aru~tan kismen de and associated arrhythmias. Physiol Rev 84:431, 2004.
Leclercq C, Hare JM: Ventricular resynchronization: current state of the
olsa kalsiyum iyonuna gec;irgenligin artmas1 sorumludur.
art. Circulation 109:296, 2004.
<;unkii miyofibrillerin kasilma siirecinin uyanlmasmda Mangoni ME, Nargeot J: Genesis and regulation of the heart automa-
kalsiyum iyonlannm onemli bir gorevi vardtr. ticity. Physiol Rev 88:919, 2008
Manfredi 0, Maltsev VA, Lakatta EG: Modern concepts concern-
Kaynaklar ing the origin of the heartbeat. Physiology (Bethesda) 28:74,
2013.
Anderson RH, Boyett MR, Dobrzynski H, Moorman AF: The anatomy Munshi NV: Gene regulatory networks in cardiac conduction system
of the conduction system: implications for the clinical cardiologist. J development. Circ Res 11 0: 1525, 2012.
Cardlovasc Transl Res 6:187, 2013. Roubille F, Tardif JC: New therapeutic targets in cardiology: heart fail-
Barbuti A, DiFrancesco D: Control of cardiac rate by "funny" channels ure and arrhythmia: HCN channels. Circulation 127:1986, 2013.
In health and disease. Ann N Y Acad Sci 1123:213, 2008. Smaill BH, Zhao J, Trew ML: Three-dimensional impulse propagation
DiFrancesco D: The role of the funny current ln pacemaker activity. in myocardium: arrhythmogenic mechanisms at the tissue level. Clrc
Circ Res 106:434, 2010. Res 112:834, 2013.
Dobrzynski H, Boyett MR, Anderson RH: New Insights into pacemaker Wickramasinghe SR, Patel VV: Local innervation and atrial fibrillation.
activity: promoting understanding of sick sinus syndrome. Circula- Circulation 128:1566, 2013.
tion 115: 192 1, 2007.

129
BOLUM 11
~

Normal Elektrokardiyogram

Kalbin uyans1mn kalpte ilerlemesi esnasmda eleku;ksel ~ekil ll-2A'da, ic;.eride kirmm pozitif yiikler ve di$a-
akim kalbi <;evreleyen kom~u dokulara da yay1lrr. Bu nda lurrmzt negatif yiikler ile goscerilen depolarizasyon
ak1mm kti~iik bir k1sm1 kalbin yiizeyine kadar ula$1r. soldan saga dogru ilerlemektedir. Lifin ilk yans1 depola-
Kalbin kar~1hkh taraflan.nda deri tizerine elektrotlar yer- rize olmu$ durumdayken, kalan yans1 polarize durumda-
lestirilirse, ak1m tarahndan olu$mrulan elektriksel potan- d1r. Bundan dolay1, lif cl1$mdaki sol elektrot negatif, sag
siyeller kaydedilebilir. Bu kayit elektrokardiyogram (EKG) elektrot ise pozitif alandadu. Bu durum, voltmetrenin
olarak bilinir. Kalbin iki anm1m kapsayan normal bir pozitif kayit yapmasma sebep olur. Kas lifinin sagmda,
elektrokardiyogram ~eldl 11-l'de gosterilmi$tir. yiiksek h1zda kay1t yapan bir voltmetre ile iki elektrot
arasmda kaydedilen potansiyeldeki degi$ikliklerin bir
kayd1 goriilmektedir. Depolarizasyon, ~ekil ll-2A'da
NORMAL ELEKTROKARDIYOGRAMIN
yan yola ula$tlgmda, kaydm en yi.iksek pozitif degere
OZELLIKLERI
kadar yiikselmi$ olduguna dikkat ediniz.
Normal EKG (bkz. ~ekil 11-1), P dalgas1, QRS komp- ~ekil ll-2B'de, depolarizasyon tum kas lifi boyunca
leksi ve T dalgasmdan olu$UT. QRS kompleksi, her zaman yayilmi$ bulunmakta ve her iki elektroclun ~imdi C$it
degilse de ~ogunlukla l\~ ayn dalgadan olu~ur: Bunlar, Q negatifligin oldugu alanlarda bulunmas1 sebebiyle,
dalgas1, R dalgas1 ve S dalgas1d1r. sagdaki kayit ba$lang1~ ~izgisine ge1i donmi.i~ bulunmak-
P dalgas1, amyumlann kastlmaya ba~lamadan once tad!f. Tamamlanm1$ olan dalga, clepolarizasyonun kas lifi
depolarize olmalan esnasmda olu$an elektriksel potansi- zan boyunca yayilmasmdan dolayi meydana geldiginden,
yeller tarafmdan olu$turulur. QRS kompleksi , ventrikillle- bir depolarizasyon clalgas1du.
rin kas1lmasmm oncesinde, yani depolarizasyon ~eldl ll-2C, aym kas lifinin d1$ tarafmm tekrar
dalgasmm venmktiller boyunca ya)'llmas1 s1rasmda
pozitif oldugu yanya kadar repolarizasyonu gosterir. Bu
olu$an potansiyeller tarafmdan meydana getirilir. Bu
sebeple, hem P dalgas1 hem de QRS kompleksinin bile- anda, sol elektrot pozitif, sag elektrol ise negatif bir alan
$enleri depolmizasyon dalga1andir. i~indedir. Bu durum, ~eldl ll-2A'daki kutupla$maya
T dalgast, ventrikilllerin depolarizasyon durumunun z1tt1r. Bunun sonucu olarak, sagda gosterildigi gibi kayit
sona ermesi ile olu~an potansiyeller tarahndan olu$lUru- negaliftir.
lur. Bu olay, ventriktil kasmda normal olarak depolarizas- ~ekil 11-2D'de, kas lifi tilmiiyle repolarize olmu$
yondan 0,25-0,35 saniye soma meydana gelir. T dalgas1 durumdadir. Bu durumda, her iki elektrot pozitif alancla-
repolarizasyon dalgast olarak bilinir. dir ve aralarmcla potansiyel fark kaydedilmez. Boylece,
Boylece, EKG hem depolarizasyon hem de repolari- sagdald kayllta potansiyel bir kez daha s1frr cltizeyine geri
zasyon dalgalarmdan ibarettir. Depolarizasyon ve repola- <loner. Tamamlanmi;; olan bu negatif dalga, repolarizas-
tizasyon dalgalarmm ilkeleri Boliim 5'te tartt$UID1$UT. yonun kas lifi zan boyunca yayilmas1 sonucu olu$tugun-
Elektrokardiyografideki oneminden dolayi, depolarizas- dan bir repolarizasyon dalgas1du.
yon ve repolarizasyon arasmdaki farkhliklann daha geni.$
olarak a~1klanmalan gerekir.
Ventrikul Kasmm Tek Evreli Aksiyon Potansiyelinin
DEPOLARiZASYON VE REPOLARiZASYON Standart Elektrokardiyogramdaki QRS ve T
DALGALARI Dalgalari ile ili~kisi. Ventrikul kasmm Boltim l0'da tar-
t1$ilan tek evreli (monofazik) aksiyon potansiyeli, normal
~eltil 11-2, depolarizasyon ve repolarizasyonun dort
evresinde tek bir kalp kas1 lifini gostermektedir. olarak 0,25-0,35 saniye surer. ~ekil ll-3'tin i.ist k1Sm1,
Depolarizasyon kirmlZl ile belirLilmi$tir. Depolarizasyon sadece bir ventriktil kas lifinin ic;.ine yerle$tirilen bir mik-
esnasmda, lif ic;indeki normal negatif potansiyel tersine roelektrottan kaydedilen tek evreli bir aksiyon potansiye-
donerek ic;. taraf hafifc;.e pozitif ve d1$ans1 negatif olur. lini gostermektedir. Bu aksiyon potansiyelinin yukan
131
Unite Ill Kalp

Ventrikuller

RR arailcu
+1,0

+0,5

I
~
I

o i--- - • "'-I.I I. ! •

-0,5 h~~~l+_~=ft:/a~v~ ~---;~-7a•


P-R ar<JhQI
= 0,16 s niye

0 0,2
s

0,4 0,6 0,8


~
1,0 1,2 1,4
t
-ta~-•-•~Q-~T.::::ara=h!l~!; - - - ~ ; -
1,6
Zaman (saniye)
~ekil 11-1. Normal elektrokardiyogram.

;;;;iii·~~+++ ++++ +

A
O ~-=± ++ ~
- - - - - ++ + + + ++ + +
- ----- ) ~ /' - - - - -

- Oepoiarizasyon
~ ~ + I
dalgas1

a ~
+++ + ♦ ++++-++++++ )
' + .+- + ..._ ........ -t ... ~ -t·· . + '· '
B - -~ - -- --------- -
~ekil 11-3. Ostte, normal kalp i~levi sirasinda bir ventrikul kas1lifin-
Cl ~
den kaydedilmi~ tek evreli (monofazik) aksiyon potansiyeli, h1zh depo-
larizasyonu ve bunu izleyen plate evresi siras,ndaki yava~, sona dogru
(1== == =~
++++++ +++ -- -- +

~
h1zh geli}en repolarizasyonu gostermektedir. Altta e~zamanlt kayde-
++ . -~-~-~-) dilen elektrokardiyogram.
C + + +++ +~~~ , ~ ~~!~~
C
~ ~ Repolarizasyon
ATRiYUMUN VE VENTRiK0L0N

D
(J--------------- ) I "----v--=--1
++++++++++++++++
A 0
++ + + + ++ + + ++ + + ++ + +

-
dalgas1
KASILMASININ ELEKTROKARDiYOGRAM
DALGALARI iLE iLi~KiSi
0,30 saniye
~ekil 11-2. Bir kalp kas1ndan depolarlzasyon dalgas1rnn (A ve B) ve Kas kas1lmaya ba~lamadan once, clepolarizasyonun kasil-
repolarizasyon dalgasinin (C ve D) kaydedilmesi. mamn kimyasal olaylanru ba~latmak uzere kas boyunca
yayilmas1 gerekir. Tekrar ~ekil 11-l'e bakm12; P dalgas1,
atriyum kastlmasmm ba~lang1cmda ve QRS kompleksi
ventrikul kastlmasnun ba~lang1cmda meydana gehr.
<;:1kan kism1 depolarizasyon ve potansiyelin tekrar s1fir
Yentrikuller, repolarizasyonun olu~masmdan sonra, yani
<;:izgisine doni.i~ti repolarizasyon sonucu olu~ur.
T dalgasmm sonuna kadar kasll1 kahrlar.
~ekil 13'iin alt kism1 aym ventrikulden e~zamanh Acrtyumlar, P dalgasmm bitimirlden yakl~1k 0,15-
olarak alman bir elektrokardiyogram kayd1ru gosterir. 0,20 saniye soma repolarize olurlar. Bu, aynca elekcro-
QRS kompleksinin tek evreli aksiyon potansiyelinin ba~- kardiyogramda yakla~1k olarak QRS kompleksinin
langicmda ve T dalgasmm sonda goriindiigune dikkat kaydedildigi zamand1r. Bu nedenle, atriyumun T dalgas1
ediniz. Ventrikul kasi tumuyle polarize veya depolarize olarak bilinen atriyumun repolarizasyon dalgas1 genel-
oldu.gu zaman. elektrokardiyogramda hif bir potansiyel kay- likle ~ok daha buyuk olan QRS kompleksi tarafmdan
gizlenir. Bundan dolay1, elektrokardiyogramda atriyuma
dedilmedigine ozellikle dikkat ediniz. Sadece, kas kismen
ait T dalgas1 nadiren gozlenir.
polarize ve k1s111en depolarize oldugunda, ventriktillerin
Ventrikiiltin repolarizasyon dalgas1, normal elektrokar-
bir bolgesinden diger bir bolgesine ve dolayis1yla vucut diyogramda T dalgas1d1r. Normal olarak, ventrikul kas1
yuzeyine alum meydana gelerek elektrokardiyogram1 ban liflerde depolarizasyon dalgasmm (QRS kompleksi)
olu~turur. ba~lamasmdan 0 ,20 saniye sonra repolarize olmaya ba~lar.
132
BOLOM 11 Normal Elektrokardiyogram

Fakat liflerin buyuk boltimtinde ise repolarizasyonun Q-T Arahg1. Ventriktiltin kas1lmas1, yakla~tk olarak Q
ba~lamas1 0,35 saniye kadar uzun siirebilir. Boylece, venl- dalgasmm ba~lang1cmdan (Q dalgas1 yoksa R dalgasmm
rikiil repolarizasyonu yakla~1k 0,15 saniye gibi uzun bir ba~lang1cmdan) T dalgasmm sonuna kadar surer. Bu
stireye yayi.hr. Bu nedenle, normal elektrokardiyogramda arahga Q.-T araligt denir ve genellikle 0,35 saniye kadar
T dalgas1 uzam~ bir dalgadu; fakal T dalgasmm voltaj1 surer.
QRS kompleksinin voltajmdan onemli derecede daha
Elektrokardiyogram ile Kalp H1zmm Belirlenmesi.
dti~Uktiir. Bunun da sebebi, k1smen T dalgasmm uzun
Kalp anrrunm hm kolayca elektrokardiyogram ile belirle-
stirmesidir.
nebilir; <;i.inkti kalp hm iki ard1~ik kalp atlml arasmdaki
ELEKTROKARDiYOGRAMIN VOLTAJ VE zaman arahgmm tersidir. lki at1m arasmda zaman kalib-
rasyon c;;izgileri ile belirlenen arahk 1 saniye ise, kalp hut
ZAMAN AYARI
dakikada 60 olur. Eri~kinlerde, iki ardi~1k QRS kompleksi
Elektrokardiyogramm tum kaylllan, tizerinde uygun arasmdaki arahk normal olarak yakla$tk 0,83 saniyedir.
kalibrasyon c;izgileri bulunan kayi.t kag1d1 ile gerc;ekle~ti- Bu durumda, dakikadaki kalp hm 60/0,83 ve dolay1S1yla
rilir. Bu kalibrasyon c;izgileri ya kalemli kay1t cihaz1 kul- dakikada 72 olur.
lamld1gmda oldugu gibi kagtt iizerinde onceden mevcut
olabilir ya da gorunttilti elektrokardiyogramlardaki gibi
elektrokarcliyogram ile aym anda kaydedilir. KALP OONG0S0 ESNASINDA KALBiN
~ekil 11-l'de goriildugu gibi, standart elektrokardi- ~EVRESiNOEKI IYON AKIMI
yogramda yatay kalibrasyon c;izgileri yukanya ve a~gtya KISMEN DEPOLARiZE OLMU~ SiNSiTYAL
dogru 10 ktic;iik kare 1 milivolta kar~1hk gelecek ~ekilde
KALP KASI KUTLESiNDEN ELEKTRiKSEL
diizenlenmi~tir. Yukan yondeki voltajlar pozitif, a~ag1
POTANSiYELLERiN KAYDI
yondekiler ise negatiftir.
Elektrokarcliyogramdaki yatay c;izgiler zaman kalib- ~eldl 11-4, tam merkezindeki bir noktadan uyanhm~
rasyon <;izgileridir. Tipik bir elektrokardiyogram saniyede olan sinsityal kalp kas1 kutlesini gostermektedir.
25 mm kag1t hmnda c;ah~unlmakla birlikte daha hizl, Uyanlmadan once, kas hiicrelerinin tum d1~ kts1mlan
kullamlmas1 da miimkundtir. Yatay dogrultudaki her 25 pozitif ve ic; k1s1mlan negatiftir. Boliim 5'te zar potansi-
mm'lik boliim 1 saniyedir ve koyu dikey c;izgiler ile genel- yelleri tart1~1hrken belirtilen sebeplerden dolayt, kalp sin-
Likle be$ k1sma aynhr; bu koyu c;izgiler arasmdaki arahk- sityumunun bir alam depolarize olur olmaz, negatif
lar 0,20 saniyeyi temsil eder. Bunlar da ince c;izgiler ile yukler depolarize olmu~ olan kas liflerinin d1~ma sizarak
daha kuc;tik be~ arahga boluntirler ve her biri 0,04 sani- burada yi.izey ktsm1m elektriksel olarak negatif yaparlar.
yeye kar~1hk gelir. Bu durum, ~ckil ll-4'te negatif i~aretlerle gosterilmi~tir.
Kalbin halen polarize durumdaki diger yuzeyi pozitif i~-
Elektrokardiyogramda Normal Voltajlar. Normal recle belirtilmi~tir. Bundan dolay1, negatif ucu depolari-
elektrokardiyogramdaki dalgalann kaydedilmi~ olan vol- zasyon alanma ve pozitif ucu hala polarize olan alana
tajlan, elektrotlann viicut yi.izeyine yerle~tiri~ bic;irnine bagh olan bir voltmetre ~eklin sagmda gosterildigi gibi
ve elektrotlann kalbe ne kadar yakm olduklarma baghdu. pozitif bir kay1l yapar
Bir elektrot dogrudan ventrikullerin tizerine ve ikinci bir ~ekil ll-4'te, aynca, diger iki elektrot yerle~im teknigi
elektrot vticudun kalpten uzak olan bir bolgesine yerle~- ve voltmetrede olc;umti gosterilmi~Lir. Okuyucunun
tirildigi zaman, QRS komplesinin voltaj1 3-4 milivolt
kadar buyukltikte olabilir. Dogrudan kalp kas1 zanndan
kaydedilen llO milivoltluk tek evreli aksiyon potansiyeli
ile kar~1la~ttnld1gmda, bu voltaj bile kti<;i.iktur. ElekLro-
kardiyogramlar, iki koldan veya bir kol ve bir bacaktan
kaydedildiginde, QRS kompleksinin voltaj1 R dalgasmm
tepesinden S dalgasmm ale ucuna kadar genellikle 1,0-1,5
tnilivolLtur; P dalgasmm volcaj1 0,1-0,3 milivolL; T dalga-
smmki ise 0,2-0,3 mihvolt arasmdad1r.

P-Q or P-R Arallg1. P dalgasmm ba~langic1 ile QRS


kompleksinin ba~langic1 arasmda gec;en zaman, acriyum-
larda elektriksel uyanmn ba~lang1c1 ile ventriktillerde
uyannm ba~lamas1 arasmdaki arahkt1r. Bu doneme P-Q
araligt adi verilir. Normal P-Q arahg1, yakla~1k 0,16 saniye
kadard1r. (Q dalgas1 c;;ogunlukla bulunmad1gmdan dolay1, ~ekil 11-4. Merkezinde depolarize olan bir kalp kas, kutlesinin yiJze-
bu arahga s1khkla P-R arahg1 denir.) yinde anllk potansiyeller geli~ir.

133
Unite Ill Kalp

bunlan clikkathce incelemesi ve volunetrede olr;ulen duvarlannda ise elektropozitiflik saglar. Elektrik ak1m-
degerlerin sebeplerini ac;1klayabilmesi r;ok onemlidir. lan, ventriktilleri c;evreleyen s1v1larda $Ckildeki egri oklar
Kalpte depolarizasyon tum yonlerde yayild1g1 ic;in, $ekilde ile gosterilcligi bic;irnde eliptik yollar boyunca hareket
gosterilen potansiyel farklan sadece birkac; milisaniye ederler. Tiim akun ,;:izgileri (eliptik <;izgiler) cebirsel
surer. Gerr;ek voltaj olc;umleri ancak yilksek hizda kayu olarak toplamrsa, ortalama akun yontintin, kalbin tabam-
yapan cihazlar kullamlarak ger<;ekle$tirilebilir. nm negatif ve apeksinin pozitif olacak $Ckilde olu$tu.gu
goruliir.
GOG0STE KALP ETRAFINDAKi ELEKTRiK Depolarizasyon olaymm geri kalan k1smmm c;ogunda,
AKIMLARI depolarizasyon ventrikiillln kas kutlesi ir;inde endokarcli-
yumun yuzeyi d1$a dogru yayihrken, akrm da aym yonde
~ekil 11-5 ventrikUl kasmm gogtis ic;indeki yerle$imini harekete devam eder. Daha sonra, depolarizasyon ventri-
gostermektedir. Akcigerler, <;ogunlukla hava ile dolu kiiller boyunca ilerlemesini tamamlamadan hemen once,
olmalanna ragmen, !;,a;,1ruc1 bir $ekilde elektrik akururu akm1 hareketinin ortalama yonu 0,01 saniye stireyle
Uetirler. Kalbi c;evreleyen diger clokulardaki s1vLlar ise tersine donerek ventriktillerin apeksinden tabana dogru
elektrigi c;ok daha kolay naklederler. Dolayis1yla, kalp kayar. Bunun sebebi, kalbin depolarize olan en son kis-
iletken bir ortam ic;inde asth vaziyette bulunur. mmm ventrikullerirt kalbin tabamna yakm olan d1~
Ventrikullerin bir kism1 depolarize durumda ve bu sebeple duvarlan olmas1drr.
de kalan kisma gore negatif olduklannda, elektrik $ekilde Boylece, normal kalp ventrikiillerinde ah1m ha.reketi,
gortildugti gibi btiyilk dairesel yollar c;izerek, depolarize depolarizasyonun hemen hemen tum dongiisu boyunca en
alandan polarize alana dogru akar. son k1sm1 harii; kalbin tabanmd.an. apeksine dogrudur. Bir
Boltim lO'da Purkinje sistemi ile ilgili tartl$malardan voltmetre, ~elill 11-S'de gosterildigi gibi. vucut yi.\zeyin-
hat1rlanacag1 gibi, kalp uyans1 ventrikiillere ilk olarak deki elektrotlara baglamrsa, tabana daha yakm olan elekt-
septumda ula$1T ve k1sa bir sure sonra ~ekil 11-S'te rol negatif, apekse daha yakm olan elektrot ise pozitif
kmmz1 alanlar ve negatif i.$aretler ile gosterilcligi $ekilde olacaktIT. Boylece, voltmetre EKG'de pozitif kayit
ventrikiillerin kalan k1smmm ic; yi.\zeylerine yayilu. Bu gosterecektir.
surer;, ventrikullerin ic;incle elektronegatiflik, d1$
ELEKTROKARDiYOGRAFTAKI
DERiVASYONLAR

0«; BiPOLAR EKSTREMiTE DERiVASYONLARI


~ekil ll-6'da, stand.art bipolar ehstremite derivasyonlan
olarak adlandmlan elektrokardiyogramlan kaydetmek
ic;in hastanm ekstremiteleri ile elektrokardiyograf ara-
smdaki elektriksel baglanular gorulmektedir. "Bipolar"
terimi, elektrokardiyogramm bu ornekte ekstremite-

~- +
lerde oldugu gibi, kalbin farkh taraflanna yerle~tirilen
iki elektrottan kaydedildigini belirtmek tizere kullamhr.
Boylece, bir "derivasyon" vilcuda baglanan tek bir t.el
degildir; iki tel ve bunlann elektrotlamnn birle~inti ile
vucut ve elektrokardiyograf arasmda tam bir devre olu~-
turulmas1d1r. Gerc;:ek bir elektrokardiyograf yuksek
h1zda kaytt yapan bilgisayar tabanh ve elektronik gos-
tergeye sahip bir sistem olmakla beraber, ~ekilde her
ornekteki elektrokardiyograf bir voltmetre ile
gosterilmi~tir.

I. Derivasyon. Birinci ekstremice derivasyonu kaydedi-


lirken, elektrokardiyografm negatif ucu sag kola ve pozitif
ucu sol kola baglamr. Dolayis1yla, sag kolun gogils kafe-
sine baglandigi nokta, sol kolun bagland1g1 noktaya gore
elektronegatif oldugu zaman, elektrokardiyografi pozitif
kay1t, yani EKG'deki. s1f1r voltaj c;izgisinin tizerinde kayit
~ekil 11-5. GogOste k1smen depolarize olmu~ ventrikOllerin etrafinda yapar. Bunun tersi durum soz konusu olduguncla, elekt-
alomm hareketi. rokardiyograf c;izginin alt1nda kayit yapar.
134
BOLOM 11 Normal Elektrokardiyogram

II ,,~...,.,,..._.,.,.,,,m
II '.1 ,'1,+··l :.t '·;III'" '

111

~ekil 11-7. 0~ standart elektrokardiyografi derivasyonundan kaydedi-


len normal elektrokardiyogramlar.

+1,2 mV +0 ,7 mV
Einthoven Kanunu. Einthoven kanununa gore; aym
anda ur; ekstremite derivasyonuna ait EKG kaydeclilirse,
1. ve Ill. derivasyonlara ait potansiyellerin toplam1 IL deri-
vasyonun potansiyeline e~ittir.

II. Derivasyo1 111. I. Derivasyon potansiyeli + Ill. derivasyon potansiyeli =


II. derivasyon potansiyeli
+1,0 mV
Di.ger bir ifadeyle, ii.c; bipolar ekstrernite elektrokardiyog-
G 1 rafik derivasyonlanndan herhangi ikisinin herhangi bir
andaki elektriksel potansiyelleri bilinirse, uc;Unci1nii.n elekt-
~ekil 11-6. Standart elekrokardiyografi derivasyonlanni kaydetmek riksel potansiyeli, ilk ikisinin basit matematiksel toplam1 ile
i<;in elektrotlann kurallara uygun olarak yerle~irilmesl. Einthoven Gc;- belirlenebilir. Bu toplama yap1hrken, farkh derivasyonlann
geni de gogus Gzerine c;izl lmi~tir.
pozitif ve negatif ~retleri dikkate almmahdtr.
Omegin, ~ekil ll-6'da gorulclii.gu gibi, sag kolun
vucuttaki ortalama potansiyele gore -0,2 rnilivolt (negatif),
sol kolun +0,3 milivolt (pozitiD ve sol bacagm +1,0 milivolt
(pozitiD oldugunu varsayahm. ~ekildeki voltmetreden, I.
II. Derivasyon. ikinci ekstremite derivasyonu kaydedi- derivasyonun +0,5 milivoltluk pozitif bir kayi.t yapttg1
lirken, elektrokardiyografm negatif ucu sag kola ve pozitif gorulebilir. C::unki1, bu sag koldaki - 0,2 milivolt ve sol
ucu sol bacaga baglamr. Dolay1s1yla, sag kol sol bacaga koldaki +0,3 milivolt arasmdaki farkar. Benzer ~ekilde,
gore negatif oldugunda, elektrokardiyograf pozitif kayit lll. derivasyon +O,7 tnilivoltluk pozitif bir potansiyel ve
yapar. 11. derivasyon +1,2 milivoltluk pozitif bir potansiyel kay-
deder. Bunun sebebi, ilgili ekstremite <;;iftleri arasmdaki
Ill. Derivasyon. Dr;uncii. ekstremite derivasyonu kayde- anhk potansiyel farkhhklardir.
dilirken, elektrokardiyografm negatif ucu sol kola ve $imdi, I. ve Ill. derivasyonlardaki voltajlann toplam1-
pozitif ucu sol bacaga baglamr. Bu durumda, sol kol sol nm Il. derivasyondaki voltaja e~it olduguna dikkat ediniz;
bacaga gore negatif oldugunda, elekrrokardiyograf pozitif yani, 0 ,5 ve 0 ,7 topland1gmda 1,2 olur. Bu kural, Einthoven
kayit yapar. kanunu olarak bilinir ve ti<;; "standart" bipolar EKG'lerin
kaydedildigi herhangi bir anda maternatiksel olarak
Einthoven O~geni. ~eldl ll-6'da, kalbin alanmm etra- dogrudur.
fmda Einthoven ur;geni ad1 verilen ii.<;gen r;izilmistir.
Sekilde, il<l kol ve bacak, kalbi <;evreleyen bir Ur;genin 0~ Standart Bipolar Ekstremite Derivasyonlarmdan
ko$elerini olu~tururlar. Dr;genin ust k1smmdaki iki kti$C Kaydedilen Normal Elektrokardiyogram. ~ekil
iki kolun, alt ko$e ise sol bacagm kalbin etrafmdaki s1v1lar ll-7'de, l., IL ve III. derivasyonlara ait EKG kayitlan
ile elektriksel olarak baglannh olduklan noktalan temsil gorUlmektedir. Bu ii.<; derivasyondaki elektrokardiyog-
ederler. ramlann birbirine benzerli.gi a<;;1kc;a gorillrnektedir. Bu nun
135
Onite Ill Kalp

sebebi, hepsinin pozitif P ve pozitif I dalgalanna sahip


olmalan ve QRS kompleksinin de her EKG'de pozitif
olmas1drr.
Di; EKG'nin incelenmesinde, dikkatli olc;timler ve
polaritelerin uygun gozlemi ile, herhangi bir anda I. ve
Ill. derivasyonlardaki potansiyellerin toplammm II. deri- Gogus
derivasyonlarr
vasyondaki potansiyele e~it oldugu ve boylece, Einthoven
kanunun gec;erliligi gosLerilebilir.
Bipolar ekstremite derivasyonlanmn tumtinden ahnan
kayular birbirine benzer oldugundan, farkh kalp aritmi-
le1·inin te~hisi ic;in hangi derivasyonun kaydedildigi fazla
onemli degildir. Bunun sebebi, aritmilerin te~hisinin
ba~hca kalp dongtistinun farkh dalgalan arasmdaki zaman
ili~kilerine bagli olrnas1d1r. Ancak, ventriktihin veya atri-
0-tu
yumun kasmda ya da Purkinje iletim sistemindeki hasar
behrlemnek istenirse, kaydedilen derivasyon onern
kazamr. <;unku, kalp kas1 veya kalp uyansmm iletilme-
sine ili~kin anormallikler, bazi derivasyonlardaki
EKG'lerin ~eklini belirgin olc;ude degi~tirirken, diger deri-
vasyonlan etkilemeyebilir. Bu iki dururnla ilgili olarak
kalp miyopatilari ve kalp aritmilerinin elektrokardiyogra-
fik yorumlan, Boltim 12 ve 13'de ayn ayn taru~1lm1~nr.

GOG0S DERiVASYONLARI (PREKORDiYAL


\
DERiVASYONLAR) ' }
EKG'ler, c;ogunlukla, elektrotlardan biri ~eldl ll-8'de $ekil 11-8. GogGs derivasyonlann1 kaydetmek ic;in vOcudun elektro-
goriildugti gibi, gogstin on yuziinde ve kalbin dogrudan kardiyografa baglanmas1.
tizerinde yerle~tirilerek kaydeclilirler. Bu elektrot, elektro-
kardiyografm pozitif ucuna baghd1r. Farhsiz (indifferent)
elehtrot ad1 verilen negatif elektrot, ~ekilde de gosterildigi
gibi, aym anda, e~it elektriksel direnc;ler arac1hg1yla sag
kola, sol kola ve sol bacaga baglamr. Alu standart gogus
derivasyonlan, genellikle gogus elektrodu $ekilde goste-
rilen alt1 noktadan her birine s1ras1yla yerle~tirilerek,
gogtis kafesinin on duvanndan kaydedilirler. Farkl1 kayu-
lar VI' V2 , V3 , V4 , V5 ve V6 olarak bilinirler.
~ekil ll-9'da, saghkh bir kalpte, bu alu standart
V1 ½ V4 Vs v6
gogus derivasyonlanndan kaydedilen EKG'ler gosteril- $ekil 11-9. Alt1standart gogus derivasyonundan kaydedilen normal
elektrokardiyogramlar.
mektedir. Kalbin yi.lzeyleri, gogiis duvarma yakm olduk-
lanndan, her gogi.ls derivasyonu ba~hca elektrodun
hemen alLmdaki kalp kasmm elektriksel potansiyelini
B0Y0T0LM0~ UNIPOLAR EKSTREMiTE
kaydeder. Bundan dolay1, ba$ta on ventrikul duvan olmak
iizere ventrikiillerdeki kti<;i.ik anonnallikler, gogus deri- DERiVASYONLARI
vasyonlanndan kaydedilen EKG'lerde belirgin deg~iklik- Yaygm olarak kullamlan diger bir derivasyon sistemi,
lere yol ac;abilirler. biiyiiti.ilmii$ unipolar ehstremite derivasyonudur. Bu kaylt
V1 ve V 2 derivasyonlannda, normal kalpten kaydedilen tipinde, ekstremitelerin ikisi elektriksel direnc;ler arac1h-
QRS kay1tlan genellikle negatiftir. Bunun sebebi, ~ekil giyla elektrokardiyografm negatif ucuna ve uc;tinci.\ eks-
ll-8'de goruldtigii gibi, bu derivasyonlardaki gogus tremite pozitif uca baghd1r. Pozitif ur,:sag kolda oldugunda,
elektroclu kalbin tabamna apeksine gore daha yakmdrr ve aVR, sol kolda ise aVL ve sol bacakta oldugunda aVF
kalbin tabam ventriktil depolarizasyonunun buyuk olarak bilinirler.
bolumo esnasmda elektronegativite yonundedir. Aksine ~ekil 11-I0'da, buyuttilmii$ unipolar ekstremite deri-
olarak, V4 , V5 ve V6 derivasyonlanndaki QRS kompleks- vasyonlanmn normal kayitlan gosterilmi~tir. Bu derivas-
leri genellikle pozitiftir. (tinkti, bu derivasyonlarda gogtis yonlann ti.imii, ters c;evrilmi~ olan aVR d1$mda standart
elektrodu, depolarizasyonun buyuk boli.imti esnasmda ekstremite derivasyon kay1tlanna benzerdirler (Bu tersine
elektropozitilligin yonundeki kalbin apeksine daha donti~ nedendir? Anlamak i~in, elektrokardiyografm
yakmd1r. po la rite baglantilamu inceleyiniz).
136
BOLOM 11 Normal Elektrokardiyogram

.i~'. ;: Lf::-ti·,-
+

' . 1' ..1-...!.;;;;.···


:
t· .!:it
·1·

-.·...• .j
-.•. 1·.· .••·. •~·~.-·.•. H-
Ambulacuvar EKG kaydi, ozellikle hasta gei,;ici kalp arit-

;l1; ;_: ~ r.;· J ;; mileri veya diger gcc;ici kalp anormallil<leri tarafmdan
meydana geldigi di1$ilnillen semptomlar gosterdiginde kull a•
mltr_ Bu sempcomlar, gogils agns1, bayilma ya da bayilma
belirtileri, ba~ donmesi ve duzensiz kalp anmlandu. Ciddi ve
ge<;ici ariuniler ya da diger kalp rahatsizhklannm te~hisi ic;in,
J_
semptomun meydana geldigi andaki EKG kaydma ili~kin
aVR aVL aVF
il ave bilgiye ihtiyac; duyul maktachr. Aricmilerin frekansmda
~ekil 11-10. O<; buyutulmO~unipolar ekstremite derivasyonundan kay- gUnlOk farkhl1klann onemli olmas1 sebebiyle, s1khkla g!ln
dedilen normal elektrokardiyogramlar. boyu ambulatuvar EKG kaydma ihtiyac; duyulmaktadir_
Ambularuvar EKG kayit cihazlan iki $Ckilde uygulamr.
(1) sorekli kayit; 24-48 saal slireylc semptomlar ile o zaman
stlresince meydana gelme ihtimali olan EKG degi~iklikleri
arasmdaki ili?kinin belirlenmesi amac1yla kullarulu, (2) ara-
Elektrokardiyogram Kay1t Yontemleri hkb kayu yapanlar, daha uzun sureyle (haftalar ya da aylar)
nadiren olu~n olaylann belirlenmesi ic;in k1sa ve araltkh
Kalbin her aann esnasmda, kalp kas1 tarafmdan ol~turulan kayit orneklerinin saglanmas1 ic;in kullamhr. Bazt durum•
elektTiksel ak1mlar zaman zaman kalbin kar~hk gelen Laralla- larda, imp/ante edilebilen !up haydedici adi verilen yakla$1k bir
nnda elektriksel potansiyelleri ve polaliteleri 0,01 saniyeden paket <;iklet buyuklugunde kuc;uk bir cihaz, gogiis bolge-
daha az bir stirede degi~tirir. Bundan dolay1, EKG'leri kaydet- sinde derinin alnna yerle$tirilir ve kalbin elektrikscl aktivitesi
mek i<;in kullamlan cihazlann bu potansiyel degi~ikliklerine 2-3 ytl boyunca arahkl1 olarak kaydedilir_ Cihaz, kalp hm
luzh cevap verebilmeleri gerekir_ Klinikte kullamlan modern belirlenen bir degerin aluna dil$ttigonde veya ilzerine c;iku-
elekLrokardiyogranar bilgisayara dayah sistemlere ve elektro- gmda ,;:ah~maya ba$1amak lizere ayarlanabil ir_ Hasta tarafm-
nik gostergelere sahiptirler_ dan ha~ donmesi gibi bir semptom meydana geldiginde de
aktive edilebilir. Kati• hal dijital teknolojisindeki yenilikler ve
Ambulatuvar Elektrokardiyografi m ikroi~lemci ile donaahru~ kaydediciler sayesinde dijital
Standart EKG'ler, genellikle hasta istirahaue iken k1sa bir sure- EKG verilerinin telefon hatlannda nakli saglamr ve geli~1ui$
ligine kalbin elektriksel olaylanmn analizini saglarlar_ Stkhkla yaz1hm sistemleri ihtiya<; duyuldugunda verilerin luzh ve
uygulanmayan durumlarda ve ciddi kalp aritmilerinde anmda analizini gerc;ekle$tirirler.
EKG'nin uzun soreli incelenmesi yararh olabilir. Boylece,
gei,;ici rneydana gelen ve standart bir EKG'de gozden ka<;mlm1$
olan kalpteki elektriksel de~iklikler fark edilebilirler. Kaynaklar
EKG'nin, hastarun g!lnlok aktivicelerini yerine getirirken, Solum 13'0n kaynaklanna bak1n1z.
kalpteki elektriksel olaylann kaydedilmes1 amac1yla kullarul-
maSJ ambulatuvar elel,trohardiyografi olarak adlandmhr.

137
BOLOM 12

Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1


Bozukluklar1n1n Elektrokardiyografiye Dayal1
Yorumu: Vektorlerle Hesaplamalar

Boliim lO'daki uyanmn kalp boyunca iletilmesi ile ilgili dogru hareket eder. Dolayis1yla, bu belirli anda olu$an
tart1$madan ai;1kr,;a anla$ilacagi gibi, iletinin ilerleyi$in- potansiyelin anhk ortalama vektor ad1 verilen toplam
deki herhangi bir degi$iklik, kalp c;evresinde olagandi$1 vektorii, ventriktillerin merkezinden gei;ecek $ekilde
potansiyellerin olu~masma ve buna bagh olarak elektro- kalbin tabanmdan apeksine dogru i;izilrni$tir (uzim siyah
kardiyogramdaki dalgalann $ekillerinin degi$mesine ok) Aynca, bu aktmlann toplam miktan nisbeten biiyiik
sebep olabilir. Bu nedenle, kalp kasmm ciddi bozukluk- oldugu ii;in, potansiyel btiyiik ve vektor uzundur.
lanmn hemen hepsi, degi$ik elektrokardiyogram derivas-
yonlanndaki dalgalann $ekilleri <;oziimlenerek te$his VEKTORON YONONON DERECE OLARAK
edilebilir. BELiRTiLMESi
~ekil 12-2'de goriildiigii gibi yatay olarak ki$inin sol
ELEKTROKARDiYOGRAMLARIN tarafma dogru yonelen bir vekt<ir ic;in 0 derecesi yoniinde
VEKT0RLER KULLANARAK uzamyor denir. Vektorlerin derecesi bu s1fir ba$langic;
noktasmdan itibaren saat yoniinde ilerler. Vekt<ir yukan-
DEGERLENDiRiLMESiNiN ILKELERi
dan a$ag1ya dogru uzamyorsa yonii +90 derece; kL?inin
solundan sagma dogru uzamyorsa yonii + 180 derece;
ELEKTRiK POTANSiYELLERiNi GOSTERMEK i<;iN yukanya clogru uzaruyorsa yonii - 90 (veya +270)
VEKTORLERiN KULLANILMASI derecedir.
Normal bir kalpte ortalama QRS vektorii ad1 verilen ve
Kalp bozukluklanmn elektrokardiyogram dalgalannm
depolarizasyon dalgas1 ventrikiillere yayihrken meydana
$ekillerini nastl etkiledigini anlayabilmek i<;in, once
gelen kalp vektoriiniin ortalama y<inil, yakla$1k +59 dere-
vehtor kavram1ru ve vektor hullanarak degerlendirilmesini
cedir. Bu vektor ~elw 12-l'nin merkezinden gei;ecek
kalbin ic;indeki ve etra&ndaki elektriksel potansiyellere
$fkilde c;izilmi~ olan, +59 derece yoniindeki A vektorii ile
uygulandigi ~ekli ile ogrenmek gerekir.
goste~tir. Bu demektir ki, kalbin apeksi, bu b<ihimde
Kalp dongiisi.iniin belirli bir anmda kalpteki akunm
ileride tart:1$1lacagi gibi, depolarizasyon dalgas1run i;ogunda
belirli bir yone dogru hareket ettigi iizerinde, Boliim ll'de
kalbin tabanma nazaran pozitif kahr.
birkac; kez durulmu$tur. Bir vektor, ak1m hareketinin
olu~turdugu elektriksel potansiyelin yoniinii g<isteren bir
ok olup, okun ucu pozitif yiindedir. Aynca kurallara g<ire,
okt.m u.zunlugu potansiyelin voltajma orantih olarah 0zilir.

Kalpte Herhangi Bir Andaki "Sonu(' Vektori.i. Ventrikiil


septumunun ve her iki ventrikiiliin apeks tarafmdaki
endokard duvarlannm bir kism1run depolarizasyonu,
~ekil 12-l'de golgeli alan ve negatif i~aretler ile gosteril-
mi$tir. Kalp uyanmmm bu amnda, elektrik ak1m1 kalbin
i<;indeki bu depolarize olmu$ alanlar ile kalbin d1~mdaki
depolarize olmam1$ alanlar arasmda, uzun kavisli oklar
ile g<isterildigi iizere hareket eder. Bir miktar ak1m aynca,
kalp bo~luklannm ii;inde de depolarize olmu$ alanlardan
heniiz depolarize olmam1~ alanlara dogru hareket eder.
Genel olarak kiic;iik bir miktar ak1m kalbin ic;erisinde
yukanya dogru hareket ederse de, c;ok daha btiyiik mik-
tardaki alum ventriktillerin tabamndan a$agiya apekse ~ekil 12-1. K1smen depolarize olmu~ ventrikOllerin ortalama vekt6r0.

139
Onite Ill Kalp

- 90°
+270°

180° oo 'I" >- +

+ +
+90° +
~ekil 12-3. Oc; bipolar ve oc; unipolar derivasyonun eksenleri.
~ekil 12-2. 8irka,; farkll kalpte potansiyellerin yonOnO gostermek ic;ln
,;izilen vektorler ve bu kalplere ait potansiyellerin (derece cinsinden)

~
"el<senleri" .

HER STANDART BiPOLAR DERiVASYONUN VE


HER ONiPOLAR EKSTREMiTE
DERiVASYONUNUN EKSENi

~
Di;: standart bipolar ve i.ic;: unipolar ekstremite derivas-
yonu Boliim ll'de anlat1lm1~ur. Her derivasyon, vilcutta,
kalbin kar$1hkh iki yanma baglanrm? bir c;:ift elektrottan
ibaret olup, negatif elektrottan pozitife dogru olan yon, o
A l
I
I
.
I
derivasyonun "ekseni" olarak adlandmhr. I. derivasyon
her iki kola yerle~tirilen iki elektrottan kaydedilir. ~ekil 12-4. I. derlvasyonun ekseni Ozerinde B izdO~Orn vel<torunun
Elektrotlar, pozitif eleklrot solda olacak ?ekilde yatay belirlenmesi. A vektorO ventrikullerin anllk potansiyelini temsil etmel<-
tedir.
dogrultuda yer ald1klan ic;:in 1. derivasyonun ekseni 0
derecedir. gosterilen voltaj1 ise 2 milivolttur. Kalbin altmdaki
ll. derivasyon kaydedilirken elektrotlar sag kol ve sol i;:izimde yine A vektorti gosterilmi~ ve 0 clerece yoniinde
bacaga yerle$tirilir. Sag kol govdeye sag list ko?ede, sol I. derivasyonun eksenini temsil edecek ~ekilde bir c;:izgi
bacak ise sol alt ko~ede baglamr. Dolayis1yla, bu derivas- i;izilrni~tir. I. clerivasyonda A vektortindeki voltajm ne
yonun yonti yakla~1k +60 derecedir. kaclarmm kaydedilecegini belirlemek ic;i.n, A vektortinun
Benzer bir degerlendirme yapilirsa III. derivasyonun ucundan I. derivasyonun eksenine dogru ve I. derivasyo-
ekseninin yaklas1k +120 derece, aVR ekseninin yakla?1k nun eksenine dik olacak ~ekilde bir c;:izgi c;:izilir. Bundan
+210 derece, aVF'nin ekseninin +90 derece ve aVL'nin soma, eksen boyunca izdu~ilm vekt6ril (B) c;izilir. Bu vek-
ekseninin de -30 derece oldugu gortilebilir. Btittin bu toriln ucu 1. derivasyonun ekseninin pozitif ucunu i~aret
derivasyonlara ait eksenlerin yonleri ~ekil 12-J'de altigen eder. Bu da l. derivasyonun elektrokardiyogramdaki anhk
referans sistemi ile gosterilrni~tir. Elektrotlann polariteleri kaydmm pozitif olacag1 anlamma gelir. Bu s1rada kayde-
aru ve eksi ~aretleri ile gosterilm~tir. Bu boliim.iln geri dilen voltaj, B'nin uzunlugu A'mn uzunluguna boltintip
halan kismim anlayabilmek i{:in ohuyucunun bu eksen ve 2 milivolt ile c;:arp1ld1g1 zaman bulunan degere veya yak-
polariteleri, ozellihle de I., II. ve Ill. bipolar ekstremite deri- la~1k 1 milivolta e$it olacaku.r.
vasyonlanna ait olanlan ogrenmesi gerehir. Vekti:ir arac1h hesaplamamn bir ba~ka ornegi ~ekil
12-5'de gortilmektedir. Bu omekte A vektorti, kalpte
DEGi~iK DERiVASYONLARDAN KAYDEDiLEN ventriktil depolarizasyonunun belirli bir amndaki elekt-
POTANSiYELLERiN VEKTOR ARACILIGIYLA riksel potansiyelini ve eksenini ternsil eder ve bu kalbin
DEGERLENDiRiLMESi sol tarafi sag tarafma gore daha luzh depolarize olmakta-
dir. Bu sirada, auhk vektortin yonti 100 derece, voltaj1 ise
~ckil 12-4'de k1smen depolarize olmu~ bir kalp gortil- yine 2 milivolttur. 1. derivasyonda kaydedilen potansiyeli
mektedir; A vektori.i kalpteki akun hareketinin anhk orta belirlemek ii;in A vektortintin ucunclan 1. derivasyonun
yontini.i ve potansiyelini temsil eder. Bu ornekte potansi- eksenine dik bir c;:izgi c;:izer ve B izdil~tim vekti:irtinti
yelin yonti +55 derecedir; vektor A'mn uzunlugu ile buluruz. B vektorti c;:ok k1sachr ve bu kez negatif
140
BOLOM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklarmin Elektrokardiyografiye Dayal1Yorumu

ise 111. derivasyonda kaydedilen potansiyeli gosterir.


Derivasyonlann hepsinde EKG kayd1 pozitiftir, yani s1fu
c;izgisinin uzerindedir. C::unkti bu derivasyonlann eksenleri
uzerindeki izdii$ilm vektorleri, pozitif yonti i,saret ederler.
l. derivasyondaki potansiyel (vektor B), kalbin A vehWru ile
gosterilen esas potansiyelinin yans1drr. II. derivasyondaki
potansiyel (vehtor C) hemen hemen kalptekine ~ittir, lll.
B derivasyondaki (vekWr D) ise kalptekinin yakla$1k ilc,;te
- - - - - - - - - - -- ---- - - -- -- -- +
biridir.
Bilyilttllmil~ ekstremite derivasyonlannda kaydedilen
potansiyelle1i belirlemek ic;in de benzer bir hesaplama kul-
larulabilir. Ancak bu kez, ~ekil l2-6'da kullarulan standart
bipolar ekstremite derivasyonu eksenlerinin yerine bilyiltill-
$ekil 12-5. I. derivasyonun eksenl uzerinde B lzdO~um vektorOnOn mil$ derivasyonlann eksenleri (bkz. ~eldl 12-3) kullamhr.
belirlenmesi. A vekt6r0 ventrikOllerln anlik potansiyelini temsil etmek-
tedir.
NORMAL ELEKTROKARDiVOGRAMIN
VEKTORLER ARACILIGIYLA
DEGERLENDiRiLMESI

VENTRiKULLERiN DEPOLARiZASYONU
SIRASINDA OLU~AN VEKTORLER- QRS
KOMPLEKSi
Kalbin uyans1 atriyoventrikiller demet yolu ile ventrikul-
------ +
I
lere girdigi zaman ventrikillle1in ilk depolarize olan k1sm1
septumun sol endokard yuzeyidir. Bu depolarizasyon
Al ~eldl 12-7A'da ventrikilllerin golgeli k1Snn ile gosterildigi
I
gibi, septumun her iki endokard yilzeyini de kaplamak
c~C\';::~, ilzere luzla yayihr. ~ekil 12-7B ve Cde gorilldilgti gibi,
depolarizasyon daha sonra iki ventriki.ililn endokard
yuzeyleri boyunca yay1hr. Son olarak da, ~ekil 12-7C, D
Ill II ve Fde gortildtigil gibi, ventriki.il kasmm ii;inde ilerleye-
+ + rek kalbin d1$ma dogru yayilrr.
Ventrikill depolarizasyonunun ~ekil l2-7'nin A'dan
$ekil 12-6. A vektcirOnOn ventrlkOllerdekl anlik potanslyeli temsil et- E'ye kadar olan bolumleri ile gosterilen her bir evresindeki
tlgl durumda I, II. ve Ill. derivasyonlardaki izdu~Om vektorlerinin belir-
anlik elektriksel potansiyeli, her $ekilde ventrikill uzerine
lenmesi
c;izilen lmmm bir vektor ile ifade edilmi~tir. De; standart
yondedir. Bu da, bu anda I. derivasyondaki kaydm negatif elektrokardiyografi derivasyonunun her birinde kaydedile-
(EKG'deki s1frr c;izgisinin alnnda), kaydedilen voltajm ise cek olan voltajlan belirlemek ic;in, bu vektorlerin herbiri
bir onceki bolumde tarif edilen yontem ile hesaplannn$t1r.
az olacag1 (yakla~1k -0,3 mV) anlamma gelir Bu ~ekil,
Seklin her basamagmm sag k1srmnda QRS kompleksinin
kalbin vehtoru bir derivasyonun ehsenine neredeyse dih
meydana geH$i adrm achm gosterilm~tir. Bir derivasyondahi
oldugu zaman bu derivasyonun EKG'de kaydedilen voltaji- pozitif bir vehtorun, EKG Jwydmm s1fir ~izgisinin uzerinde
mn ~oh du~iih oldugunu gosterir. Ahsine, kalbin vektoru bir olmasma, negatif bir vehtoriin ise kaydm sifir ~izgisinin
derivasyonun ehseni ile neredeyse tamuyle aym ehsende altmda olmasma neden olacagnn aklimzda tutunuz.
oldu.gu zaman, vehtoriin tum voltaj1 haydedilecehtir. Vektorlerin hesaplamalan konusunda daha fazla iler-
lemeden once ~ekil 12-7'de gosterilen normal ar~1k
0~ Standart Bipolar Ekstremite Derivasyonundaki vektorlerin degerlendirilmesinin anla$1lmas1 gerekir. Bu
Potansiyellerin Vektor Aras1hg1yla Hesaplanmas1. degerlendirmelerin herbiri, burada anlanlan yontemle
~ekil 12-6'daki A vektorti k1smen depolarize olmU$ bir detayh olarak incelenmelidir. Bu degerlendirmenin sira-
kalbin anhk elektriksel potansiyelini gosterir. Bu anda tic; lamas1 a~gida ozetlenmishr.
standart bipolar kol-bacak derivasyonunun her biri ic;in ~eldl 12-7A'da ventrikill kas1 depolarize olmaya yeni
EKG'de kaydedilen potansiyelleri bulmak amac1yla, ~ekilde baslanu~trr. Depolarizasyonun baslangicmdan yakla$ik
gorUldiigi.i gibi, A vektortiniln ucundan Uc; fakli standart 0,01 saniye sonraki bir an temsil edilmektedir. Bu anda
derivasyonlan temsil eden eksenlerin herbirine dik inen vektor k1sadu. <;:unkil ventrikilllerin yalmzca kilc;uk bir
c;izgiler (kesihli ~izgiler) c,;izilir. B izdti$ilm vektorti o anda k1sm1 - septum- depolarize olmustur. Dolay1s1yla vent-
I. derivasyonda kaydedilen potansiyeli, C izdi1$i.im vektorU riktil kasrnm sagmda, btiLiln derivasyonlann kay1tlannda
11. derivasyonda kaydedilen potansiyeli, D izdil:iilm vektorti gortildilgil gibi, elektrokardiyografik vol1.ajlarm hepsi
141
Unite Ill Kalp

11 111 - II 111
-
t

~ ·+
II 1 II ____.__
/

~
HI ~ ( \ _\ ) '1 !
• HI Ill I
A B

II Ill
1L
, _L -~L . ,_h
~~
•~ Il +-
Ill
+' +
Ill
+'
II (l II

lll i _
C D

1-1L
------4-- - - - +

(l ~ ~ , _L
E
Ill
+'
II
·+

~ Il +-
~ekil 12-7. Ventrikullerin golgeli alanlan depolarize olmu~tur (-); golgesiz alanlar hala polarizedir (+). A, VentrikOI depolarizasyonunun ba~lang1-
c1ndan 0,01 saniye sonra; B, depolarizasyonunun ba~lang1cmdan 0,02 saniye sonra; C, depolarlzasyonunun ba~lang1c1ndan 0,035 saniye sonra;
D, depolarlzasyonun ba}lang1cmdan 0,05 saniye sonra; E, ventrikOllerin depolarizasyonu tamamland1ktan sonra, ba~langi\'tan 0,06 saniye sonraya
ait ventrikGI vektorleri ve QRS kompleksleri.

di.i~ktiir. II. derivasyondaki voltaj, l. ve Ill. derivasyon- depolarize olur. Dolay1s1yla da, 1. derivasyondaki voltajm
lardaki voltajlardan daha bi.iyi.iktiir. C::i.inki.i kalbin vektori.i III. clerivasyondakine oram artar.
11. derivasyonun ekseni ile esasen aym yonde uzamr. ~ekil 12-7D'de depolarizasyonun b~lang1cmdan yak-
Depolarizasyonun ba$lang1cmdan yakla$1k 0,02 saniye la$1k 0,05 saniye sonra, kalp vektorti sol ventriki.iliin taba-
sonraki am gosteren ~ekil 12-7B'de kalp vektori.i uzundur. mna dogru yonlenmi$tir ve kisadu. (:i.inki.i ventriktiliin
<;unku aruk ventriki.illerin c;ogu depolarize olmu$tur. kasmm yalmzca c;ok kiic;iik bir kism1 hala pozitif olarak
Dolay1s1yla bi.iti.in elektrokardiyografi derivasyonlarm- polarizedir. Vektori.in bu andaki yoni.ine bagh olarak IL
daki voltajlar artrm$tu. ve Ill. derivasyonlarda kaydedilen voltajlann her ikisi de
negatif - yani <;izginin altmda-, l. derivasyondaki voltaj ise
~ekil 12-7C'de, depolarizasyonun b~lang1C1ndan
hala pozitiftir.
yakla$tk 0,035 saniye soma kalp vektori.i k1salmaya ba$-
~ekil 12-7Fde, depolarizasyonun ba$lang1cmdan yak-
lam1$tU. Elektrokardiyografide kaydedilen voltajlar da
la$ik 0,06 saniye sonra, ventrikiiltin kas ki.itlesinin tamam1
daha dU$i.ikti.ir. C::i.inki.i $imdi kalp apeksinin ffi$I elektro- depola1ize olmu~tur. Oyle ki, kalbin etrafmda hi<; ak1m
negatiftir ve kalbin diger epikard yuzeylerindeki pozitif- hareketi yoktur ve hie; elektrik potansiyeli olu$maz. Vektor
ligin bi.iyi.\k bir kismm1 notralize eder. Aynca vektori.in s1frr olur ve biiti.in derivasyonlardaki voltajlar da s1flr olur.
ekseni de gogsi.in sol tarafma dogru kaymaya ba$laml$tlr. Boylece i.i<;: standart bipolar ekstremite derivasyonun-
(i.inki.i sol ventriktil, saga oranla bir az daha yava$ daki QRS kompleksleri tamamlamr.
142
BOLOM 12 Kalp Kast ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklanrnn Elektrokardiyografiye Dayalt Yorumu

Bazen derivasyonlardan en aza birindeki QRS komp-


leksinin ba~langtcmda, ~ekil 12-7'de goriilmeyen hafif
bir <;okrne vardu. Q dalgas1 adt verilen bu <;tikme, septu-
mun sol tarafmm sag tarafmdan once depolarize olmaya
~ ! ,\-, \ 11~
ba~lamasma baghdu. Bu depolarizasyon, normalde taban- II Ill
dan apekse dogru olan vektori.\n olu~masmdan saniyenin
bir boliimii kadar once, soldan saga dogrn zayif bir vektor
olu~turur. ~ekil ll-7'de goriilen ba~hca pozitif sapma R +
~
dalgas1, son negatif sapma ise 5 dalgas1d1r.

REPOLARiZASYON SIRASINDA
ELEKTROKARDiYOGRAM- T DALGASI
11/ \:,
+
,~~
·"'"• ~
Ventrikiil kasmm depolarize ohnasmm ardmdan, yakla~ik
0,15 saniye soma repolarizasyon ba~lar ve repolarizasyon, _l f
..., I\ ,:.,2.
II
yakla§1k 0,35 saniye sonra tamamlanana kadar ilerler.
Repolarizasyon olay1 EKG'de T dalgasma neden olur. Ill
. ... .... . .,.,.., -.."'""'~.-
tlk olarak septum ve ventrikiil kasmm diger endokard
~ekil 12-8. Ventrikullerin repolarizasyonu s1ras1nda T dalgas1rnn mey-
alanlan depolarize olduklan i<;in, ilk olarak yine bu alan- dana geli~i. Repolarizasyonun ilk evresinin vektor hesaplamas1 da gos-
lann repolarize ohnalan mantikh gorunur. Fakat gen;ekte terilmi~tir. T dalgas1ntn ba~lang1cindan sonuna kadar gec;en toplam
durum boyle degildir. <;:unku septumda ve diger endo- sure yakla~1k 0, 15 saniyedir.
kard alanlarmda kas1lma suresi daha uzundur ve dolay1-
p

+_
s1yla bu alanlar kalbin d1~ yuzeyinin c;oguna oranla daha T
- ; + ++
yava$ repolarize olurlar. Ventrikul kasmm ilk olarah. repo- - - + 4
Iarize olan en buyuh ki.sm1, ventrikullerin butun di~ yiizeyi
ve 6zellikle de kalbin apehsine yahm olan h.1sm1d1r. Diger -
--~~;\:.:+++ +:
- + +
1- -

+ +
yandan endokard alanlan, normalde en son repolarize + + +
+ + SA
olurlar. Kas1lma sirasmda ytikselen ventrikul i<;i basmc1- ++
II ~
run, endokard alanlanna koroner kan akim1ru fazlas1yla II Ill
azaltarak, endokard alanlanndaki repolarizasyon olaym1
yava~latmasmm repolarizasyondaki olagand1$1 stralamaya
neden olduguna inamlmaktadtr. Ill
Ventriki.illerin apekslerinin d1~ yi.izeyleri, i<; yuzeyle- ;..; - - -----
- - - - ---;~ i +
I
1inden once repolarize olduklan i<;in, repolarizasyon sua-
smda kalp vektoriini.in p ozitif ucu kalbin apeksine
dogrudur. Sonui;: olarak, iii;: normal bipolar ekstremite deri- Ill
+
vasyonunda T da1gas1 pozitiftir. Bu aym zamanda normal
QRS kompleksinin ~ogunun da polaritesidir. ~ekil 12-9. Atriyumlann depolarizasyonu ve P dalgasin1n meydana
geli~i. Atriyumlann vektoru ve uc; standart derivasyondaki sonuc; vek-
Ventrikiillerin repolarizasyonunun be? evresi ~eldl torleri de gosterilmi}tir. Sag tarafta atriyurnun P ve T dalgalan vard1r.
12-S'de giderek artan golgesiz alanlar ile -repolarizasyon SA, sinoatriyal dOgum.
alanlan-gosterilmi~tir. Yektor son evrede kayboluncaya
kadar, her evrede tabandan apekse dogru uzamr. Ba~lang1r;ta
ATRiYUMLARIN
vektor nisbeten ku<;uktiir, <;Onku repolarizasyon alam
DEPOLARiZASYONU-P DALGASI
kuc;uktiir. Daha soma repolarizasyonun derecesi artttgi i<;in
vektor giderek kuvvetlenir. Son olarak vektor yeniden zayif- Atriyumlarm depolarizasyonu sinus dugi.imunde ba?lar ve
lar, <;tinku geri kalan depolarizasyon alanlan o kadar kor;uk- buti.in yonlerde atriyumlara yayihr. Dolayis1yla, atriyum-
tilr ki akim hareketinin coplam rniktan azalmaya ba;,lar. Bu larda elektronegatifligin ilk noktas1, yakla~1k olarak, sinus
degi~iklikler, kalbin yakla~ik yans1 polarize ve diger yans1 dugiimunu11 bulundugu superiyor vena kava gi~indedir
depolarize iken vektori.in en biiyuk oldugunu gosterir. ve b~lang1c; depolarizasyonunun yonu, ~ekil 12-9'daki
Repolarizasyon slfasmda ii<; standarL bipolar ekstre- siyah vektor ile gosterilmi~tir. Normal atriyum depolarizas-
mite derivasyonunun EKG'lerinde meydana gelen degi- yonu boyunca vektorgenellikle bu yonde kahr. Atriyumlann
~iklikler, repolarizasyonun ilerleyen evrelerini gosterecek depolarizasyonu s1Tasmdaki vektortin yonii I. , IL ve UL
§ekilde ventrikiillerin herbirinin altmda belirtilm~tir. standart bipolar ekstremite derivasyonlanrun eksenlerinin
Olaym tamammm gen;eklesmesi ic;in gereken 0,15 sani- yonii ile aym oldugu i<;in, depolarizasyon srrasmda atti-
yeden uzunca bir sure i<;erisinde EKG'nin T dalgas1 yumlardan kaydedilen EKG'ler genellikle bu derivasyon-
meydana gelir. larm her O<;i.inde de, ~ekil 12-9'da goslerildigi gibi,
143
Onite Ill Kalp

pozitiftir. Atriyumlann depolarizasyonunun kaydi P


dalgas1 olarak bilinir. ~ekil 12-I0'daki btiyi.ik vektorkardiyogramda, 5 noktas1
siftr referans nolitastd1r. Bu nokta btltUn vektorlerin negatif
Atriyumlarm Repolarizasyonu-Atriyumlarm T Dal-
ucudur. Kalp hareketsizken, vektorun pozitif ucu cla s1fir nok-
9as1. Atriyumlarda depolarizasyonun huh yaytlmasmt sag-
tasmda kaltr, <;tinkti hic;bir elektriksel potansiyel olusmam1~ur.
layacak Purkinje sistemi ohnad1g1 ic;:in, depolarizasyon
Fakat, vemrikUl depolarizasyonunun b~langicmda, kalpte akun
dalgas1, atriyum kas1 boyunca ventrikiillere oranla {:Oh daha
hareketi ba~lar b~lamaz, vektoriln pozitif ucu su1r ba~lang1<;
yava~ yayiltr Dolayis1yla, sinus dugumu etrafmdaki kas, noktasmdan uzakla~tr.
atriyumlann distal b6li.imundeki kastan uzun bir sure 6nce SepLum depolarize oldugu zaman, vektor, a~giya kalbin
depolarize olur. Bu nedenle atriyumlarda ilk olarah repola- apeksine dogru uzarur, nisbeten zay1fur ve 1. vektortin pozitif
rize olan alan, yine ilk olarak depolarize olan sinus diigiimi.i ucuyla gosterildigi iizere ventrikUliln vektorkardiyogrammm ilk
bolgesidii'. Repolarizasyon ba$lad1gmda, sini.is dugumi.ini.in k1smtru meydana getirir. Kalbin daha gen~ kesimleri depolarize
etrafmdaki bolge atriyumlarm geri kalaruna oranla pozitif olduki;:a, vektor giderek kuvvetlenir ve <;.:ogu zaman bir yana
hale gelir. Dolayis1yla, atriyumlarm repolarizasyon vektorti, dogru hafif<;.:e kayar. ~ekil 12-I0'daki 2. vektor, 1. vektorden
depola1•izasyon vektoru ile zit y6ndedir. (Bu durumun yine yakl~1k 0 ,02 saniye sonraki depolarizasyon durumunu temsil
ventrikiillercle meydana gelenin tersi olduguna dikkat eder. Kalbin 0,02 saniye daha sonraki potansiyelini 3. vektor
ediniz). ~eldl 12-9'un sagmda gosterildigi gibi, atriyumla- temsil eder. Dordiinci.i vektor ise bundan 0,01 saniye daha sonra
rm T dalgas1 atriyumlann P dalgasmdan yakl~1k 0,15 meydana gelir. Sonunda ventrikUJler tamamen depolarize olur
saniye soma meydana gelir. Fakat bu T dalgas1, P dalgas1- ve vektor 5 noktasmda gosterildigi gibi, bir kez daha s1f1r olur.
nm tersine s1fu ba$langic;: c;:izgisinin diger tarahndad1r. Yani Vektorlerin pozitif w;lanmn meydana getirdigi elips bi<;i-
i.ic;: standart bipolar ekstremite derivasyonunda normal mindeki ~ekle, QRS velitorliardiyogrami ad1 verilir. Kalbin altma
olarak pozitif degil negatiftir. ve Usttlne yerle~tirilen vUcut yi.lzeyi elektrotlan osiloskobun
Atriyuma ait T dalgas1 normal EKG'de, ventriktiltin dikey plakalanna, kalbin her iki yamna yerl~tirilen yi.lzey elekt-
QRS kompleksi ile hemen hemen aym anda belirir. rotlan da yatay plakalara bagland1g1 takdirde, vektorkardiyog-
Dolay1s1yla, baz1 olagand1§1 durumlarda EKG'de kaydedi- ram anmda bir osiloskopa kaydedilebilir. Vektor deg~ince,
lebilirse de, hemen her zaman daha biiyuk olan ventrikiile osiloskoptaki noktasal 1$tk degi$en vektoriln pozitif ucunun
ait QRS kompleksinin ic;:inde kaybolur. c;izdigi yolu izleyerek osiloskop ekranma vektorkardiyogram1
<;izer.

Vektorkardiyogram
Uyan miyokardiyuma yayihrken kalpteki elektriksel aktm
hareketinin vektorilniin h1zla de~ligi daha onceki taru~ma- VENTRiK0L0N QRS'SiNiN ORTALAMA
larda belirtilmi~ti. Vektor iki bak1mdan degi~ir: Birincisi, vek- ELEKTRiKSEL EKSENi VE ONEMI
tortin vollajmm arup azalmasma bagll olarak, boyu uzar ve
k1sahr; ikincisi, kalbin elektriksel potansiyelinin onalama Ventrikul depolarizasyonunun ~ekil 12-IO'da gori.ilen
yoniintin degi~esine bagh olarak vekl<ir de yon degi~tirir. vekt0rkardiyogram1 (QRS vektorkardiyogram1), normal
~ekil 12-I0'da goriildtigi.i gibi, vehUirliar<liyogram, kalp don- bir kalbe aittir. Bu vektorkardiyogramda, ventriki.illere ait
giisiinun farkh anlarmcla vektorlerde meydana gelen bu degi- vektorlerde baskm olan y6ni.in normalde kalbin apeksine
~iklikleri gosterir. dogru olduguna, yani ventrikullerin depolarizasyon d6n-
gtisi.iniin c;ogu kismmda elektriksel potansiyelin yonuniin

~ ~
(negatiften pozitife) ventrikullerin tabanmdan apeksine
dogru olduguna dikkat ediniz. Potansiyelin depolarizas-
yon saasmdaki baskm yontine ventriki.illerin ortalama
5 elektriksel ekseni denir. Normal ventriki.illerin ortalama
elektriksel ekseni 59 derececlir. Kalbin belirli baz1 patolo-
jik durumlannda, bu yon oldukc;a degi$ir, hatta bazen
kalbin cers kutbuna dogrudur.

\ STANDART DERiVASYON
ELEKTROKARDiYOGRAM LARIN DAN
ELEKTRiKSEL EKSENiN BELiRLENMESi
Depolarizasyon 2 Repolarizasyon
ORS T Kalbin elektriksel ekseni, klinikLe genellikle vektorkardi-
~ekil 12-10. QRS ve T vektorkardiyogramlan. yogram ile degil, standart bipolar ekstremite
144
BOLOM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklannm Elektrokardiyografiye Dayal! Yorumu

EKSEN SAPMASINA NEDEN OLAN ANORMAL


,_AL VENTRiK0L DURUMLARI
Ventrikiiltin ortalama elekLriksel ekseni yakla$tk 59

+
JL derece ise de, bu eksen normal bir kalpte bile yakla$1k 20
dereceden yakla$1k 100 dereceye kadar kayabilir. Normal
fark1hhklann nedenleri ba$hca, farkh kalplerde Purkinje

, \:
1ao· I
o• I
I sisteminin dag1hrnmda veya bizzat kasm yap1smda gozle-
I
nen analOmik farkhhklardu. A$ag1da belirtilen durumlar,

+ J
-.
',
I
I

' , '~ ~59°


!'
,J,L bu normal Sllllrlann d1$mda eksen sapmasma neden
olabilirler.

Ill Kalbin Gogus Bo~lugundaki Duru~unun Degi~mesi.


Eger kalp sola dogru ac,:1 yaparsa, kalbin ortalama elekt-
~ekil 12-11. iki elektrokardiyografi derivasyonundan (I. ve Ill. derivas-
yon) ventrikOllerin ortalama elektriksel ekseninin belirlenmesi. riksel ekseni de sola dogru hayacakt1r. Bu tiir kaymalar
(1) derin ekspirasyon sonunda, (2) k~i yatug1 zaman
(c;;tinku kannic;i organlar yukanya diyaframa dogru bas1
yapacakur) ve (3) s1kl1kla obez kL?ilerde (bu ki$ilerin
derivasyonlanmn EKG'leri kullamlarak saptamr. ~dill diyaframlan artan viseral yag dokusu nedeniyle dairna
yukanya kalbe dogru bas1 yapar) meydana gelir.
12-ll'de bu amac;la kullamlan bir yontem gosterilmi~tir.
Benzer $ekilde, kalbin saga dogru ac;1 yapmas1 da vent-
Standan derivasyonlar kaydedildikten soma, I. ve III.
riktillerin ortalama elektriksel ekseninin saga dogru kay-
derivasyonlann net potansiyeli ve polaritesi belirlenir.
mas111a neden olur. Bu durum (1) derin inspirasyon
~ekil 12-ll'deki I. derivasyonda kayi.t pozitiftir, III. deri-
sonunda, (2) ki$i ayaga kalkug1 zaman ve (3) kalpleri
vasyonda ise kaytt c;:ogunlukla pozitif fakat donguntin bir
normalde a~gi dogru asth duran uzun boylu ve zayif
kismmda negatiftir. Kaydm herhangi bir bolumu negatif
insanlarda meydana gelir.
ise, o derivasyonun net polansiyelini belirlemek i<;in I. ve
Ill. derivasyonlann QRS komplekslerinin sagmda oklar Bir Ventrikulun Hipertrofisi. Bir ventrikillde hipenrofi
ile gosterildigi gibi, bu negatif potansiyel, pozitif potansi- meydana gelirse, kalbin ekseni iki nedenden dolay1 hipert-
yelden (Jhanhr. III. de1ivasyondaki QRS dalgasmm negatif rofinin meydana geldigi ventrihu.le dogru kaym: Birincisi,
k1smuu pozitif k1smmdan r;1kard1ktan sonra, belirlenen kalbin hipertrofi meydana gelen tarafmda diger tarafa
her net potansiyel kendi derivasyonunun ekseni uzerinde, k.tyasla <;ok daha btiyiik miktarlarda kas bulunur. Bu da o
potansiyelin tabam eksenlerin kesi~me noktasma gelecek tarafta daha buyiik miktarda elektriksel potansiyelin olu$-
~ekilde, ~ekil 12-ll'de gosterildigi gibi i$aretlenir. masma neden olur. ikincisi, depolarizasyon dalgasmm
I. Derivasyondaki net potansiyel pozitif ise, l. derivas- hipertrofiye ugram~ ventriktil boyunca hareketi daha
yonu temsil eden c;;izgi boyunca pozitif yonde, bu potan- uzun zaman ahr. Sonuc; olarak, normal ventrikul hipert-
siyel negatif ise negatif yonde ~aretlenir. III. derivasyonda rofiye ugram1~ vemrikiilden c;:ok daha once depolarize
<la net potansiyel, tabam kesi~e noktasma gelecek olur. Buda, kalbin normal tarafmdan hala kuvvetle pozitif
$ekilde yerl~tirilir; pozitif ise III. derivasyonu temsil eden yilklii olan hipertrofiye ugram1$ ventrikule dogru yonel-
c;:izgi boyunca pozitif yonde, negatif ise negatif yonde mi$ gu<;ll\ bir vektore neden olur. Boylece eksen hipert-
i~aretlenir. rofik ventriktile dogru sapar.
Tum ventriktiliin onalama elektriksel potansiyelinin Sol Ventrikul Hipertrofisine Bagh Sol Eksen
vektoriinil bulmak ic;in, I. ve III. derivasyonlardaki iki nel Sapmasmm Vektorler Arac1hg1yla Degerlendirilmesi.
potansiyelin tepesinden dik c;:izgiler c;;izilir ($ekilde hesik ~ekil l2-12'de ili; standarl bipolar ekstremite derivasyo-
(izgiler ile gosterilmi$tir). Vektorun degerlendirilmesi nunun EKG'si goriilmektedir. Vektor kullanarak deger-
yoluyla, bu iki dik c;;izginin kesi$me noktas1 vemriktillerin lendirrne yap1ld1gmda, sol eksen sapmas1 oldugu ve
gerc;;ek ortalama QRS vektoriintin tepesini, l. ve Ill. deri- ortalama elekLriksel eksenin -15 derece yonune i~ret
vasyonlannm eksenlerinin kesi$me noktas1 ise gen;ek ettigi saptanm1?ur. Bu, sol ventrikilliln kas kutlesinin art-
vektoriin negatif ucunu temsil eder. Dolayis1yla, ortalama masma bagh tipik bir EKG'dir. Bu ornekte eksen sapmas1
QRS vektoru bu iki nokta arasma <;izilir. Vektoriin boyu hipertansiyona (yiiksek kan basmc1) bagltdn. Sol ventrikul
venlrikullerin depolarizasyonu s1rasmda meydana gelen yilkselmi$ sistemik aner basmcma kar?1 kam pompalaya-
yakla$ik onalama potansiyeli, vektortin yoni.i ise ortalama bilmek i<;in hipertrofiye ugramL$tlr. Aort kapagi darhgma,
elektriksel ekseni temsil eder. Yani, normal ventrikullerin aort yetmezligine veya sag venlriktiltin nisbeten normal
ortalama elektriksel ekseninin yonii, ~ekil 12-ll'de belir- buyiikliikte kahp sol ventrikiilun biiyiichigu birka~
tildigi gibi, 59 derece pozitiftir (+ 59 derece). dogumsal kalp bozu)duguna bagh olarak sol ventrikul
145
Unite Ill Kalp

olan 59 derecenin 111 derece sagmdadtr. Bu $ekilde gos-


terilen sag eksen sapmas1, sag ventrikiiliin dogumsal pul-
moner kapak darhgi nedeni ile hipertrofiye ugramasma
bagbd1r. Sag eksen sapmas1, Fa/lot tetralojisi ve ventrikfil-
leraras1 septum defekti gibi sag ventriktiltin hipertrofiye
ugramasma neden olan diger dogumsal kalp hastahkla-
II nnda da meydana gelebilir.
Ill
Demet Dal Blogu Eksen Sapmasma Neden Olur.

~
Genellikle ventrikullerin iki yan duvarlar1 hemen aym
anda depolarize olur. c;:unki.i Purkinje sisteminin hem sol
hem de sag demet dallan kalp uyansmt bu iki ventrikul
1- +I duvannm endokardmm yuzeylerine hemen hemen aym

Ill
I
~ekil 12-12. Hipertansif bir kalpte [hipertrofiye ugram,~ sol ventrikul)
anda iletir. Sonrn; olarak, iki ventriki.iltin olu$turdugu
potansiyeller (kalbin iki zit tarafmda bulunurlar) nere-
deyse birbirlerini notralize ederler. Ana dallardan birinde
blok meydana gelirse, kalp uyans1 normal ventriki.ile
digerinden c;ok daha once yay1hr. Dolayis1yla, iki venn·i-
sol eksen sapmas1. QRS kompleksinin haflf,;e uzad1g1na da dikkat edi- ktili.in depolarizasyonu ayiu anda gen;ekle$mez ve depo-
niz.
larizasyon potansiyelleri birbirlerini notralize etroez.
Sonuc; olarak a$ag1da anlat1lacag1 gibi eksen sapmas1
meydana gelir.

Sol Demet Dal Blogunda Meydana Gelen Sol Eksen


Sapmasmm Vektor Arac1hg1yla Degerlendirilmesi.
Sol dalda blok meydana geldiginde kalp depolarizasyonu
sag ventriktil boyunca sol ventriktile oranla iki-uc; misli
daha htzh yayibr. Buna bagh olarak sag ventriki.il tamamen
depolarize olduktan soma , sol ventrikultin c;ogu ktsm1 0,1
sn kadar uzun bir sure polarize kaltr. Boylece depolarizas-
II Ill yon olaymm i;ogu k1smmda sag ventriktil elektronegatif
Ill olurken sol ventriktil elektropozitif kahr ve kuvvetli bir
- vektor sag vent1iktilden sol ventriktile dogru uzan1r.

IL.,
Diger bir deyi$le, yakla$1k -50 derecelik belirgin sol eksen
sapmas1 vardir. <;unku vektortin pozitif ucu sol vent1ik:Ule
dogrudur. Sol dal bloguna bagh tipik sol eksen sapmas1
I---.::: I ._ ._
~ekil l2-l4'te gosterilmi$tir.
Purkinje sisterninde blok meydana geldiginde uyan-
....
.... .... .... run iletilmesi yava$ladtgt ic;in, eksen sapmasma ek olarak,

',,'/
....
etkilenen kalp bolgesinde depolarizasyonun c;ok yava$la-
mas1 nedeniyle QRS kompleksin in suresi de i;ok uzamt$-
ttr. Bu durum, ~ekil 12-l4'de QRS dalgalannm a$m
+ gen~liginin incelenmesiyle anla$1labilir. Bu konu bu
Ill
bolumde ileride daha ayrmtth olarak tartl$tlml$tlr. QRS
~ekil 12-13. Dogumsal pulmoner kapak darltgma bagt, sag ventrikOI
kompleksinin uzatnl$ olmas1, demet dal blogunu hipen-
hipertrofisi olan bir hastanm yOksek voltaj1 bir elektrokardiyogram1.
Belirgin sag eksen sapmas1 ve QRS kompleksinde hafif bir uzama da rofiye bagh olu$mU$ eksen sapmasmdan ayinr.
gorolmektedir.
Sag Demet Dal Blogunda Meydana Gelen Sag
hipertrofisi meydana geldigi zaman da benzer bir sol Eksen Sapmasmm Vektor Arac1hg1yla Degerlen-
eksen sapmas1 olur. dirilmesi. Sag dalda blok meydana geldiginde, sol vent-
riktil sag ventrikiile gore h1zh depolarize olur; bu nedenle
Sag Ventrikul Hipertrofisine Bagh Sag Eksen kalbin sol yam sag yanmdan 0,1 saniye daha once elekt-
Sapmasmm Vektor Aracihg1yla Degerlendirilmesi. ronegatiflik kazamr. Dolayis1yla, negatif ucu sol ventri-
~ekil 12-B'deki EKG'de, belirgin sag eksen sapmas1 kitle pozitif ucu ise sag ventriktile dogru olan kuvvetli bir
gortilmektedir. Elektriksel eksen yakla~k 170 derece vektor meydana gelir. Diger bir deyi$le, belirgin sag eksen
olup, ventriktillerin normal ortalama elektriksel ekseni sapmas1 olur. ~ekil 12-15'te sag dal bloguna bagh sag
146
BOLOM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklannin Elektrokardiyografiye Dayal! Yorumu

·~- L,

A
~
,.A \J "
· ' ~f
·r-- -
l I

,. '

II

II Ill

Ill

/ ,r-I

Yl Ill

; I- +
$ekil 12-16. Ge~irilmi~ mlyokard infarktiJsOne bagh ventrikUllerde
I
olu~an bolgesel hasann bulgusu olarak dO?Ok voltajh bir elektrokar-
diyogram.

yuksek voltaj1 kaydeder. Fakat bu ili~kiler normal bir


+ kalpte bile daima degi~nez degildir. Genellikle, i.ic;: stan-
I

dart derivasyona ait QRS komplekslerinin voltajlanmn


$ekil 12-14. Sol dal bloguna bagli sol eksen sapmas1. <;ok uzam1~ QRS
kompleksine de dikkat edlniz. toplarm 4 milivolttan bi.iyi.ik ise hastamn yi.iksek voltajh
bir elektrokardiyogram1 oldugu kabul edilir.
QRS komplekslerinde voltajm yi.iksek olmas1, c;ogu
II
zaman, kalbin bir b5liimi.indeki ya da diger taraftaki a~m
yi.ike yamt olarak geli~en kas hipertrofisine, yani kalbin
kas ki.itlesini arnrmasma baghdtr. Ornegin, sag ventriki.il
1- -- - -..-1--+ daralm1~ bir pulmoner kapaktan kam pompalamak
zorunda kald1gmda, sol ventriki.il ise ki~inin kan basmc1
yi.iksek oldugunda hiperuofiye ugrar. Kas miktanmn
artmas1, kalbin etrafmda olu~an elektrik miktannm da
artmasma neden olur. Sonuc; olarak, ~ekil 12-12 ve

+
I 12-B'de de goruldi.igi.i gibi, elektrokardiyografi derivas-
Ill yonlannda kaydedilen elektriksel potansiyeller normal-
den oldukc;a bi.iyi.ikti.ir.
$ekil 12-15. Sag dal bloguna bag/1 sag eksen sapmas1. <;ok uzam,s
QRS kompleksine de dikkat ediniz.
ELEKTROKARDiYOGRAMDA VOLTAJ
AZALMASI
Kalbin Miyopatilerine Bagb Voltaj Azalmas1. QRS
kompleksinin voltajmrn azalmasmm en s1k rasdanan
nedenlerinden biri, bir dizi ge~iri1mi$ miyohard irifarhtu-
eksen sapmas1 gosterilm~ ve vektorli hesaplanm1~t1r.
suniin has hiit1esini azaltrnas1d1r: Bu durum aym zamanda
Degerlendirme sonucunda, eksenin normaldeki 59 dere-
depolarizasyon dalgasmm ventrikiiller boyunca yava~
cenin yerine, yakla~1k 105 derece oldugu ve yava~ ileti hareket etmesine de neden olarak, kalbin c;ogu boli.imle-
nedeni ile QRS kompleksinin uzad1g1 g5rUlmektedir. rinin bir anda ve ki.itle halinde depolarize olmasm1engel-
ler. Sonuc;: olarak, QRS kompleksinin uzamasma ve
QRS KOMPLEKSiNDE ANORMAL voltajmm da azalmasma neden olur. Bolgesel bloklara ve
ventriki.illerde kas ki.itlesi kaybma neden olan c;:ok say1da
VOLTAJLARA NEDEN OLAN DURUMLAR
ki.ic;i.ik infakti.isten soma s1klikla rastlanan, tipik di.i~iik
voltajh EKG ve uzam1~ QRS kompleksi ~ekil 12-16'da
STANDART BiPOLAR EKSTREMiTE
gosterilmistir.
DERiVASYONLARINDA VOLTAJ ARTl$1
De;: standart bipolar ekstremiLe derivasyonunda, R dalga- Kalbi <;evreleyen Ko~ullara Bagi! Voltaj Azalmas1.
smm tepesinden S dalgasmm alt ucuna kadar olc;i.ilen Elektrokardiyografi derivasyonlarmda voltaj azalmasmm
voltaj nonnalde 0,5 ile 2,0 milivolt arasmda degi?ir ve Ill. en onemli nedenlerinden biri perihardaa s1v1 olmasidir.
derivasyon c;ogunlukla en di.i~i.ik, II. derivasyon ise en Hucred1~1 s1v1s1 elektrik ak1mlanm kolayhkla ilettigi ic;in,
147
Onite Ill Kalp

kalpten dt~n dogru hareket eden elektrigin bi.iyi.ik bir 12-15'deki dal bloguna ait EKG'lerde de goruldtigu gibi,
k1srn1, kalbin bir bolilmtinden digerine perikard stv1sm- uzama ventriktiltin ileti sisteminin herhangi bir yerinde
dan gei;:erek iletilir. Bunun ii;:in perikard s1v1s1, kalbin meydana gelen patolojik bir bloga baglid1r.
meydana getirdigi elektrik potansiyellerine "kisa devre"
yapnrarak, vticudun di~ yi.izeylerine ula~an elektrokardi- GARIP QRS KOMPLEKSLERiNE NEDEN OLAN
yografi voltajlanm azaltir. Plevrada s1v1 toplanmast da daha DURUMLAR
az derecede olmakla beraber, kalbin etrafmdaki elektrige
"k1sa devre" yapttrarak vi.lcut yi.izeyindeki ve EKG'lerdeki Garip ~ekilli QRS kompleksleri <;ogunlukla iki dururna
voltajlan azalur. baghdtr: (1) Ventrikul sisteminin i;:e~itli alanlannda kalp
Pulmoner amfizem perikardda s1v1 toplanmasmdan kasmm hasar gonnesinin ardmdan kasm yerini nedbe
farkh bir yolla elektrokardiyografi potansiyellerini azal- dokusunun almas1, (2) Uyanlann Purkinje sisteminde
tabilir. Pulmoner amfizemde elektrik ak1mmm akciger- iletilmesi s1ras111da <;ok say1da kui;:uk yerel bloklann
ler boyunca iletilmesi belirgin olarak bask1lamr. <;unkti meydana gelmesidir. Kalp uyansmm iletiminin buna bagh
akcigerlerde a~m miktarda hava vardn. Aynca gogus olarak di.izensizle~mesi, voltajlarda ani kaymalara ve
kafesi geni~lemi~tir ve akcigerler kalbi normalden daha eksen sapmalanna neden olur. Bu da s1khkla ~ekil
fazla sarma egilimdedir. Dolay1S1yla akcigerler, elektrik 12-14'de de goruldilgO gibi, baz1 elektrokardiyografi deri-
voltajmm kalpten vticut ytizeyine yay1lrnasm1 engelle- vasyonlannda iki, hatta ui;: tepe olu$turur.
yen bir yahtkan gibi davramrlar. Bu da i;:e~itli derivas-
yonlardaki elektrokardiyografi voltajlanmn azalmasma
neden olur.
ZEDELENME AKIMI
Peki;:ok farkh kalp bozuklugu, ozellikle de kalp kasmda
UZAMI$ VE GARIP Bi<;iMLi QRS hasar yapanlar, <;ogu zaman kalbin bir boltimtintin,
KOMPLEKSLERi ktsrnen veya tamarnen, siirehli depolarize kalmasma neden
olurlar. Bu durumda, patolojik olarak depolarize olrnu~
KALP HiPERTROFiSi VEYA DiLATASYONU alanlar ile normal polarize alanlar arasmda ak1rn olu~ur.
QRS KOMPLEKSLERiNi UZATIR Buna zedelenme ak1m1 denilir. Ka.lbin zedelenm~ alanlan-
nm depolarize olduklan i{:in negatif olduklanna ve ~evre
Depolarizasyon ventrikuller boyunca yaytlmaya devam stvtlara negatif yiikler yayd1klamia, kalbin geri kalanmm
ettiki;:e, yani ventriktillerin bir ktsm1 depolarize olup bir ise notr ya da pozitif olduguna ozellikle dikkat ediniz.
ktsm1 hala polarize kaldtki;:a, QRS kornpleksi de devam Zedelenme akrmma neden olabilecek baz1 bozukluk-
eder. Dolay1styla uzam~ QRS kompleksinin nedeni dairna, lar $unlardir: ( 1) Mekanik travma zarlan o derece gec;irgen
uyanmn ventriktiller boyunca iletisinin uzun siirmesidir: halde tutar ki, tam repolarizasyon geri;:ekle~emez. (2) Kas
Bu ttir uzamalar i;:ogu zarnan vent:rikullerin birinde veya zarlanna zarar veren enfeksiyon stirei;:leri. (3) Kasta yerel
her ikisinde hipertrofi veya dilatasyon meydana geldi- iskemi alanlan meydana getiren koroner t1kanma, kalpte
ginde, uyannm daha uzun bir yo\ katetmek zorunda kal- zedelenme akimmm, en s1k rastlanan nedenidir. 1skerni
masma bagb olarak ortaya i;:1kar. Normal QRS kompleksi srrasmda, koroner kan ak1mmdan kalp kasma normal zar
0,06 - 0,08 saniye surer. Sol veya sag ventrikiil hipertrofisi polaritesini devarn ettirmesine yetecek kadar besin
maddesi ta~mamaz.
veya dilatasyonunda ise QRS kompleksi 0,09 - 0,12 sani-
yeye kadar uzayabilir.

ZEDELENME AKIMININ QRS


PURKiNJE SiSTEMiNDEKi BLOK QRS KOMPLEKSiNE ETKiSi
KOMPLEKSiNi UZATIR ~ekil 12-U'de, sol ventriktil tabanmdaki ktii;:uk bir
alanda, yeni bir infarktus (koroner kan akirru kayb1)
Purkinje liflerinde blok meydana geldiginde, kalp uyan-
meydana gelm~tir. Dolayis1yla, T-P araltg1 sirasmda -yani
stnm Purkinje sistemi yerine ventriktil kaslan arac1hg1 ile
normal ventrikiil kas1 ttimuyle polarize iken- sol ventri-
iletilmesi gerekir. Bu da uyanmn ileti hmm yakla~1k kultin tabanmdaki infarktuslii a\andan, ventriktillerin
olarak normalin ilc;te biri kadar yava~laor. Dolayis1yla geri kalan k1smma dogru olagand1~1 bir negatif alnm hare-
eger dallardan birinde tam blok meydan.a gelirse, QRS keti olur.
kornpleksinin stiresi genellikle 0,14 saniyeye kadar veya Bu "zedelenme ak1m1 »nm vektorti, ~eldl l2-l 7'deki
daha fazla uzar. birinci kalpte gortildugti gibi, yakla~1k 125 derece
Bir QRS kompleksi 0,09 saniyeden daha uzun silrerse, yoniinde olup, vektoriin tabam yani negatif ucu zedelen-
genellikle olagand1~1 bir uzama oldugu kabul edilir. 0,12 mi~ kasa dogrudur. Seklin alt kisrmlannda goruldtigti
saniyeden daha uzun surdiigtinde ise, ~ekil 12-14 ve gibi, QRS kornpleksi ba~lamadan once, bu vektor l.
148
BOLUM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklannin Elektrokardiyografiye Dayal 1Yorumu

Zedelenmi§ alan

"'
~)
_.,. ~
- - - -- - +

Ill

_,
I
+
I
{ -· _, - 1\ - tv~ J v-t-}
Zedelenme ~ {
ak1m1
11
-· -' _/
- 1\ -1. _.,.\-[} I Zedelenme

-· _, --1·
"J

---1\...___ -J._£}
ak1m1

Ill{
4 J
$ekil 12-17. Zedelenme aktm1n1n elektrokardiyograrna etkisi.

derivasyonda siftr potansiyel (:izgisinin a1tmda bir ba$langtf Bunu izleyen repolarizasyon s1ras111da, sol ventrikiiltin
kayd1na neden olur. <;:unku zedelenme akmumn l. derivas- zedelenmi$ tabanmdaki kahc1 depolarizasyon alam harii;,
yondaki izdii~i.im vektorti, l. derivasyonun ekseninin kalbin tamamt repolarize olur. Bu nedenle repolarizasyon,
negatif ucuna dogru i$arel eder. II. derivasyonda ise, kayit ~eldl 12-l 7'de en sagda dikkati c;ekecegi iizere, her deri-
c;izginin iizerindedir, c;tinkt.i izdi.i~iim vektorti II. derivas- vasyonda zedelenme ak1mmm yeniden belinnesine neden
yonun pozitif terminalini ~aret etmektedir. III. derivas- olur.
yonda akunm izdi.i~i.im vektoril Ill. derivasyonun pozilif
terminali ile aym yondedir; boylece kayit pozitiftir. J NOKTASI-ZEDELENME AKIMININ
Dahas1, zedelenme akimuun vektori.i neredeyse tamamen DEGERLENDiRiLMESi i~iN SIFIR REFERANS
UL derivasyonun ekseni ile aym yonde uzandtg1 ic;in, 111. POTANSiYELi
derivasyondaki zedelenme ak1mmm voltaj1 I. ve II. deri- EKG kayd1 ir;in kullarulan elektrokardiyografi makinala-
vasyonlarm volLajmdan c;ok daha biiyiikliir. nnm, kalbin etrairnda hic;bir ak1m hareketinin olmad1g1
Bundan sonra kalpte normal depolarizasyon olay1 am belirleyebilecegi du~niilebilir. Fakat viicutta, "deri
devam ederken, once septum depolarize olur ve depola- potansiyelleri"nden ve vticudun farkl1 boli.imlerindeki
rizasyon a~ag1ya apekse ve geriye ventrikilllerin tabanma iyon yogunluklannm farkh olu~undan kaynaklanan
dogru yaytlir. Ventrikiillerin tamamen depolarize olan en ak1mlar gibi, peki;ok ba~1bO$ akrm vardir. Dolay1s1yla her
son k1sm1 sag ventriki.\ltin tabarurur. <;:unkti sol ventrikil- iki kola veya bir kol ve bir bacaga elektrotlar bagland1-
li.\n tabarunda daha onceden tam ve kahc1 depolarizasyon gmda, bu ba~1bo~ akunlar EKG'de s1ftr referans seviyesi-
gerc;ekl~mi~tir. Vektor arac1hg1yla degerlenclinne yap1- nin onceden belirlenmesini imkans1z k1lar.
hrsa, ventiiktiller boyunca ilerleyen depolarizasyon dal- Bu nedenlerle, s1fir potansiyel seviyesini belirlemek
gasmm meydana geLirdigi EKG'nin pe$pe$e olan i<;in ~ yontem kullamlmabd1r: Depolarizasyon dalgasmm
basamaklan, ~ekil 12-17'mn alt k1sn:unda gortildiigti kalp boyunca yaytlmasim tamamladtgi all, QRS kompleksi-
gibi, c;izim haline getirilebilir. nin biti~indehi nokta ile belirlenii: Tam bu noktada, hem
Depolarizasyon olaymm sonunda, (~eltll 12-l 7'nin hasarlanm~ hem de normal boltimler dahil olmak Uzere
sondan bir onceki evresinde gortildi.igil gibi) kalp ventrikilllerin bilttin boltimleri depolarize olmu~tur; oyle
tamamen depolarize oldugunda, btittin ventriki.il kas1 ki kalbin etrahnda hic;bir ak1m hareketi yoktur. Bu
negatif durumdadir. Dolay1s1yla, EKG'nin bu amnda, noktada zedelenme akmu bile kaybolur. Dolayis1yla,
ventriktil kas1 etrafmda hic;bir akim hareketi olmaz. elektrokardiyogramm bu andaki potansiyeli s1fir voltajda-
C::tinku ~imdi hem zedelenm~ kalp kasi hem de kas1labi- d1r. ~eldl 12-lS'de gosterilen bu nokta, EKG'de "J
len kas depolarize olmu~lardir. noktas1" olarak bilinir.
149
Unite Ill Kalp

0
t 5ru4 Im: mJ noktas1
0

Ill

0
lliffif[jli IIi 0

;~
Ill II Ill

Ill

1-; •1
+
Ill
~ekil 12-18. I. ve II. derivasyonlan gosteren elektrokardiyogramin s1f1r
referans potansiyeli olarak J noktas1. Ayrica zedelenme ak1min1n ekse- +
nlnl ~izmek i~in yontem de gosterilml~tir (en altta). Ill
V2
~ekil 12-19. Akut on duvar infarktosonde zedelenme ak1m1. V2 deri-
Zedelemne ak1mmm neden oldugu zedelenme potan- vasyonundaki belirgin zedelenme potansiyeline dikkat ediniz.
siyelinin elektriksel eksenini degerlendirmek ic;;in, EKG'de
her derivasyon ic;;inJ noktasmm seviyesinden gec;;en yatay
bir c;;izgi c;;izilir. Bu yatay c;;izgi EKG'de sifir potansiyel sevi-
yesidir. Zedelenme akurumn neden oldugu butiin potan- Bu degerlendirme oldukc;;a karma$tkur. Ancak ogren-
siyeller bu c;;izgiye gore ol<;ulmelidir. ciler buray1 tumuyle kavraymcaya kadar tekrar tekrar
~ah$mahdrr. Elektrokardiyografinin degerlendirihnesinde
Zedelenme Potansiyelinin Ekseni ~izilirken J Nok- bu kavramlardan daha onemlisi yoktur.
tasmdan Faydalamlmas1. ~elill 12-lS'deki zedelenmi$
bir kalpten alman EKG'ler I. ve Ill. derivasyonlardan kay- ZEDELENME POTANSiYELiNiN BiR NEDENi
cledilmi$ olup, her ikisinde de zedelenme potansiyelleri OLARAK KORONER iSKEMi
gorulmektedir. Ba$ka bir deyi$le, bu EKG'lerin her ikisinde
Kalp kasma giden kan ak1mmm yetersiz olmas1 ii~ nedenle
de J noktalan, T-P dilimi ile aym c;;izgi uzerinde degildir.
kasm metabolizmasm1 basktlar. Bunlar (1) oksijenin
Her iki kayitta da J noktasmdan gec;;ecek $ekilde c;;izilm~
yoklugu, (2) a~m miktarlarda karbondioksit birikimi ve
olan yatay bir c;;izgi s1&r voltaj seviyesini temsil eder.
(3) yeterli besinin olmay1$1drr. Buna bagh olarak, $iddetli
Zedelenme akurumn her derivasyondaki voltaj1, EKG'nin miyokard i.skemisi ohm alanlarda zarlar repolarize olamaz.
P dalgasmm hemen ba$mdaki voltaj1 ileJ noktasmda belir- <;ogu zaman kalp kas1 o1mez; c;;unku kan ak1m1 zarlann
lenen s1frr voltaj potansiyeli arasmdaki farka ~ittir. I. deri- repolarizasyonu ic;;in yetersiz olsa bile kasm canhhgm1
vasyonda zedelenrne potansiyelinin kaydedilen voltaj1, stfrr siirdi.innesi ic;;in yeterlidir. Bu durum si.irdi.ikc;;e, her kalp
potansiyel seviyesinin uzerindedir; dolayis1yla da pozitiftir. dongi.isuni.in diyastol boli.imti (T-P bolumu) s1rasmda
Diger yandan, m. derivasyonda zedelenme potansiyeli s1frr zedelenme potansiyelinin akmu devam eder.
voltaj seviyesinin altmdadrr; dolayisryla da negatiftir. Koroner ukanmadan soma kalp kasmda a$m iskemi
~ekil 12-lS'in alt krsmmda, zedelenme potansiyelinin meydana gehr ve ~eldl 12-19 ve 12-20'de gosterildigi
I. ve Ill. derivasyonlardaki voltajlan, bu derivasyonlann gibi, kalp anmlannm arasmdaki T-P arahg1 sirasmda vent-
koordinatlan uzerinde i$8retlenmi~ ve bi.itiln ventrikill rikullerin infarkttis alanmdan d1$an dogru kuvvetli bir
kiltlesi ic;;in zedelenme potansiyelinin sonuc;; vektori.i, daha zedelenme ak1m1 olur. Bu nedenle, akut koroner trombo-
once anlat1lm1~ olan yontemle belirlenmi~tir. Bu ornekte zundan sonra kaydedilen EKG'lerin en onemli tamsal
zedelenme akurumn vektoril, ventrikilllerin sag tarahndan bulgulanndan biri zedelenme ak11md1r.
sola ve hafifc;;e yukan dogm uzamr; ekseni yakla$1k -30
derecedir. Zedelenme akuumm vektori.i dogmdan ventri- Akut On Duvar infarktusu. ~ekil 12-19'da, akut on
kuller i.izerine yerle~tirildiginde, vektoriln negatif ucu. vent- duvar kalp infarktusi.i ge~irmi$ bir hastadan kaydedilen,
rikullerin halic1 ui{:imde depola1ize olmu~ "zedelenmi~" i.ic;; standart bipolar ekstremite derivasyonuna ve bir gogiis
alanzna dogru ~aret eder. ~ekil 12-lS'deki omekte hasarh derivasyonuna (V2 ) ait EKG goriilmektedir. Bu EKG'nin
alan sag ventrikulun yan duvanndadrr. en onemli tamsal bulgusu , gogiis derivasyonu V/deki
150
BOLOM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklannm Elektrokardiyografiye Dayal1 Yorumu

II Ill V2

II
- -Ill

\/ -Aym gun 1 hafta 3 hafta 1 y1I

~ekil 12-21. Orta derecedeki arka duvar infarktusi.inden sonra, miyo-


kard iyile~irken infarktus sonras1birinci gOnde mevcut olan ve 1 hafta
sonra hala haflf~e var olan zedelenme potansiyelinln kayboldugu gos-
terilmi~tir.

+ + gelrnektedir. Bu <la, bu tip EKG'nin arka duvar infarktii-


I I
stintin tams1 i<;in temel olrnasmm nedenidir.
$ekil 12-20. Akut arka duvar, apeks infarktusunde zede/enme potan- ~ekil ll-20'deki U. ve III. derivasyonlann zedelenrne
siyeli. potansiyelleri degerlendirildiginde, her i.kisindeki zede-
lenme potansiyelinin de negatif oldugu a<;1kc;a gortiltir.
yogun zedelenme potansiyelidir. Bu EKG'nin J noktasm- ~ekildeki gibi vektor arac1h degerlendirme yap1hrsa,
dan ge<;en bir s1fu potansiyel c;izgisi <;izilirse, T-P arah- zedelenme potansiyelinin vektoriintin yakla~1k - 95 derece
gmda kuvvetli bir negatif zedelenme potansiyeli bulunur. olup, vektortin negatif ucunun a~agt, pozitif ucunun ise
Bu da kalbin on k1sm1 i\zerindeki gogtis elektrodunun yukan dogru ~aret ettigi bulunur. Gogi.is derivasyonu,
kuvvetli bir negatif potansiyel alam ic;erisinde oldugu infarkti.isi.in kalbin arka duvannda, II. ve lll. derivasyon-
anlamma gelir. Diger bir deyi?le, zedelenme potansiyeli- larm zedelenme potansiyelleri ise infarkttistin kalbin
nin vekWrtini.\n negatif ucu gogiis duvanna kar~dtr. Bu apeks boliimiinde oldugunu dti~i.indtirdtigi.l ic;in, bu
demektir ki, zedelenme alurm ventrikullerin on duvarm- infarktiistin sol ventriktiliin arka duvarmda ve apekse
dan yaytlmaktadu ve bu durumun te~hisi on duvar yalun oldugundan $iiphelenilmelidir
infarktiisiidii1'.
l. ve III. derivasyonlardaki zedelenme akunlan deger- Kalbin Diger Bolumlerinde infarktus. On ve arka
lendirildiginde, zedelenme potansiyelinin I. derivasyonda duvar infarkttislerinin tart1$malan sirasmda daha once
negatif bir potansiyele, Ul. derivasyonda ise pozitif bir anlatilan i$lemlerin ayms1 uygulanarak, kalbin hangi
potansiyele neden oldugu bulunur. Bu demektir ki, kalp- boltimtinii etkilem~ olursa olsun, zedelenme akum yayan
teki zedelenme potensiyelinin sonuc; vektorti yakla$1k her infarkttis alamnm yerini belirlemek miimkiindiir. Bu
+150 derece olup, vektori.in negatif ucu sol ventriktile, ttir vektor aracili degerlendirrneler yap1hrken, zedelenme
pozitif ucu ise sag ventriktile dogru i$aret eder. Bunun i<;in poLansiyelinin vektori.ini.in pozitif ucunun normal kalp
bu EKG'deki zedelenme akuru, kalbin on duvanrun yam- kasma dogru, negatif ucunun ise halbin zedelenme ah1mm1
sira, daha c;ok sol ventrikulden geliyor gibi goriinmekte- yayan hasarh k1smma dogru i~aret ettigi 11at1rlanmaltd1r.
dir. Dolayis1yla, bu on duvar infarktiistintin, olas1hkla sol
Akut Koroner Trombozunun iyile~mesi. ~ekil
koroner arterin on inen dalmm trombozuna bagh olarak
12-2l'deki V 3 gogi\s derivasyonu, akut arka duvar infark-
meydana geldigi sonucuna vanlabilir.
tusli.i bir hastamn EKG'sinde infarkttisiin meydana geldigi
Arka Duvar infarktusi.i. ~ekil 12-20'de arka duvar gilnde, 1 hafta sonra, 3 hafta soma ve 1 yil sonra olu;;an
infarktiisil gei;irmi~ bir hastamn uc; standart bipolar eks- degi~iklikleri gostermektedir. Zedelenrne potansiyelinin
tremite derivasyonu ve bir gogtis derivasyonu (V) goriil- akut infarktiisten hemen soma kuvvetli oldugu (T-P seg-
rnektedir. Bu EKG'nin de ba$hca tamsal ozelligi gogus menti S-T segmentine gore pozitif yonde yer degi~tirrniS-
derivasyonundadir. Bu derivasyonunj noktasmdan gec;en tir), fakat yakla~1k 1 hafta sonra belirgin derecede azaldtg1
bir s1hr potansiyel baslangic; c;izgisi r;izilirse, T-P arahg1 ve 3 hafta soma da kayboldugu bu EKG'de gortilebilir.
s1rasmda zedelenme ak1mmm potansiyelinin pozitif Bundan sonraki 1 yil ii;;erisinde EKG pek fazla degi~mez.
oldugu a<;1kc;a gortililr. Bu demektir ki, vektoriin pozitif Yeni hollateral koroner kan a.hunt infarkttislii alamn
ucu gogtis duvarmda, negatif ucu (hasarh uc;) ise gogtis <;oguna uygun miktarda beslenmeyi yeniden saglamakta
duvanndan uzaktadu. Diger bir deyisle, zedelenme ak1m1 yeterli oldugunda, orta derecedeki akut kalp infarktiisiin-
on gogtis duvannm aksi yoniindeki kalbin arkasmdan den sonra iyil~me genellikle bu ~ekilde olur.
151
Onite Ill Kalp

6n Arka

Ill Ill ~ekil 12-23. VentrikOllerin tabanindaki hafif iskemiye bagh ters don-
mo~ T daigaian.
~ekil 12-22. Bir yli once meydana gelen on ve arka duvar infarktOleri-
nin elektrokardiyogramlan. On duvar infarktusOnde I. derivasyonda bir
Q dalgas1ve arka duvar infarktOsOnde ise Ill. derivasyonda bir Q dalgas1
gorOlmektedir.
boltimde daha once belirtilmi~ti. Repolarizasyon olagan
siralama ile gerc;ekle$mezse, olagand1~1 I dalgalan
Koroner infa rkti.isli.i baz1 hastalarda infarkti.islii alanda, meydana gelir. <;e;;itli etkenler repolarizasyonun s1rala-
yeterli miktarda koroner kan aktm1 asla yeniden geli;;mez. masm1 degi;;tirebilir.
Stl<l1kla kalp kasmm bir kisnu oliir, fakat kalp kas1 olmezse
iskemi devam ettigi stirece ozellikle de kalbi a$m yukle- DEPOLARiZASYON DALGASININ YAVA$
yen egzersizler s1rasmda, zedelenme potansiyeli g5ster-
iLETiLMESiNiN T DALGASININ
rneye devam eder.
OZELLiKLERiNE ETKiSi
iyile~mi~ Eski Miyokard lnfarktusu. ~ekil 12-22'de I. ~ekil 12-14'e geri clontlp, QRS kompleksinin belirgin
ve Ill. derivasyonlann on ve arha infarhtuslerin akut bic;imde uzam1$ olduguna dikkat ediniz. Bu uzamamn
donemlerinden yakla;;1k 1 ytl sonraki gori.iniimleri, g5s- nedeni, sol dal bloguna bagh o1arak sol ventrikiilde iletinin
terilmi$tir. Bu kayitlar, bu tiir iyile;;mi;; miyokard infark- gecihmesidir. Bu ileti gecikrnesi nedeniyle, sol ventriktil,
tiislerinde QRS komplekslerinin "ideal" denilebilecek sag ventrikiil depolarize olduktan yakla;;1k 0,08 saniye
;;ekillerini gostermektedir. On infarktiiste, sol ventrikiili.in soma depolarize olur. Bu da sola dogru kuvvetli bir orta-
on duvannm kas kiitlesinde meydana gelen kay1p nedeni lama QRS vektorti olu$turur. Sag ve sol ventritill kiitlele-
ile, I. derivasyonun QRS kompleksinin ba;;langicmda rinin cevaps1z donemleri birbirlerinden <;ok farkh degildir.
genellikle bir Q dalgas1 belirir. Arka infarkti.iste ise, vent- Dolayis1yla, sag ventrikiil sol ventriktilden <;ok daha once
rikultin arka apeks bohimundeki kas kaybma bagh olarak, repolarize olmaya ba$lar. Bu da, T dalgas1 srrasmda sag
lll. derivasyonda QRS kompleksinin ba;;lang1c111da bir Q ventrikulde pozitiflige ve sol ventrikiilde negatillige
dalgas1 belirir.
neden olur. Diger bir deyi$le, T dalgasmm ortalama ekseni
Elbette ki bu ;;ekiller eski 5n ve arka kalp infarktusii
saga dogru sapar, ki bu aym EKG'deki QRS kompleksinin
vakalannm hepsinde gozlenmez. Yerel kas kay1plan ve
ortalama elektriksel ekseninin tersidir. Depolarizasyon
kalp sinyal iletiminde lokal kesinti noktalan garip QRS
uyansmm ventriktiller boyunca iletilmesi c;ok gecikirse,
;;ekillerine (5rnegin ozellikle belirgin Q dalgalan) voltaj
azalmasma ve QRS'te uzamaya neden olur. T dalgas1 hemen daima QRS kompleksi ile ters polaritede
meydana gelir.
Angina Pektoris'te Zedelenme Ak1m1. "Angina pek-
toris" list gogiis kafesinin pektoral bolgelerinde hissedilen VENTRiK0L KASININ BAZI KISIMLARINDA
kalp agns1du. Bu agn <;ogunlukla boyuna ve sol koldan DEPOLARiZASYONUN KISALMASI ANORMAL
a$ag1ya dogru yayihr. Agnmn nedeni kalbin orta dereceli T DALGALARINA NEDEN OLABiLiR
iskemisidir. Genellikle hasta sakinken agn hissetmez;
Ventriktillerin tabammn depolarizasyon siiresinde
fakat kalbini a;;m <;ah;;urd1g1 an agn ba$lar.
anormal bir kisalma meydana gelirse, yani aksiyon potan-
Siddetli angina pektoris s1rasmda c;ogunlukla EKG'de
siyeli kisalm1;; ise, ventrikiillerin repolarizasyonu nor-
bir zedelenme potansiyeli meydana gelir. <:;:t1nkii koroner
malde oldugu gibi apekste ba;;lamayacakur. Bunun yerine,
yetersizlik, art1k diyastol s1rasmda kalbin baz1 bolgeleri-
nin yeterince repolarize olmasm1 engelleyecek kadar ventrikiilleriu tabam apeksten daha once repolarize
artm1~t1r. olacak ve her zamankinin tersine, repolarizasyon vektorii
apeksten kalbin tabamna dogru yonelecektir. Buna bagb
olarak, ii<; standart derivasyondaki T dalgalan da, her
T DALGASI ANORMALLiKLERI zamanki gibi pozitif degil negatif olacakur. Kalbin apeks-
T dalgastnm normalde biittin standart bipolar ekstremite teki kasmm depolarizasyon siiresirlin kisalmas1 gibi basit
derivasyonlannda pozitif oldugu ve bu durumun, apeksin bir olay bile, T dalgasmda belirgin degi$ikliklere, hatta
ve ventrikiillerin d1~ yilzeylerinin, ventrikiillerin i<; yilzey- ~ekil 12-23'de goriildiigti gibi bi.itiin polaritenin degi;;-
lerinden daha once repolarize olmasma bagh oldugu bu mesine neden olabilir.
152
BOLOM 12 Kalp Kasi ve Koroner Kan Ak1m1 Bozukluklannm Elektrokardiyografiye Dayah Yorumu

Kalp kasmda depola1izasyon suresinin k1salmasmm, -j - T j


I 1

en s1k sebebi hafif ishemidir, <;unku bu durum potasyum


kanallanndan gec;en akunda art1$a sebep olur. tskemi
kalbin yalmzca bir alanmda meydana geldiginde, bu
alamn depolarizasyon suresi diger bolumlerdekine k1yasla
<;ok fazla k1sahr. Sonuc; olarak I dalgasmcla belirli degi-
$iklikler meydana gelebilir. iskemi, kronik ilerleyici
koroner nkanmaya, akut koroner t1kanmaya veya egzersiz
suasmda meyclana gelen goreceli koroner yetmezligine ~ekil 12-24. Dijita/ zehirlenmesine bagh iki evreli bir T dalgas1.
bagh olabilir.
Hafi.f koroner yetmezligini tespit etmenin bir yolu,
hastaya egzersiz yapunrken EKG kaydedip T clalgasmda dijital a$m dozda verildiginde, kalbin bir bolilmtiniin
deg~iklik meydana gelip gelmedigine bakmakur. T dal- depolarizasyon stiresi, diger boli.imlerine oranla <;ok daha
gasmdaki degi$ikliklerin ozgUn olmas1 gerekmez. <;=Unkti, fazla artabilir. Sonuc; olarak, elektrokardiyografi derivas-
herhangi bir derivasyonun T dalgasmdaki herhangi bir yonlanmn birinde veya daha fazlasmda, T dalgasmm ters
degi~iklik -ornegin, ters donme veya iki evreli (bifazik) donmesi veya iki evreli (bifazik) T dalgalan gibi ozgill
bir dalga-, <;ogu zaman ventriki.il kasmm bir parc;asmm olmayan degi$iklikler meydana gelebilir. ¼m dijital kul-
depolarizasyon silresinin kalbin geri kalan bolumune lammma baglt iki evreli bir T dalgas1 ~ekil 12-24'te gos-
k1yasla farkh olduguna ve bunun nedeninin de olas1hkla terilmi~tir. Dijital kullanum sm1smda T dalgasmda
hafif ya da orta derecede koroner yetmezligine bagh oldu- meydana gelen degi$iklikler, dijital zehirlenmesinin en
guna <lair yeterli bir delildir. erken bulgulandtr.

Dijitalin T Dalgasma Etkisi. Bolum 22'de tart1$tldigi


gibi, dijital koroner yetmezlikte kalp kasmm kastlma kuv- Kaynaklar
vetini art1rmak amac1 ile kullamlabilen bir ilai;tir. Fakat BolOm 13'un kaynaklanna bakin1z.

153
BOLOM 13

Kalp Aritmileri ve
Elektrokardiyografiye Dayal1 Yorumlar1

En belirgin kalp i~levi aksakhklannm bir k1sm1 kalbin ve ritminin hlZlm dogrudan aruracagmdan, ate~ ta~ikar-
ritminirl bozulmasma bagli olarak ortaya c;ikar. Ornegin, diye neden olur.
bazen atriyumlann aum1 ventri.kiillerin at1m1 ile uyum Bu kitabm pek i;:ok yerinde tart1~1ld1g1 gibi, i;:e~itli
ic;i.nde olmaz; oyle ki atri.yumlar ventrikiiller ic;in onciil etkenler sempatik sinir sisteminirl kalbi uyannasma
pompa fonksi.yonlanru artik yerine ge.tiremezler. neden olabilir. Omegin, bir hasta a~m kan kaybma maruz
Bu boliimiin amac1, s1k rastlanan kalp ari.tmilerinin kaldtgmda, kalbin sempatik refleks yolla uyanlmas1 kalp
fizyolojisini ve bunlarm kalbin pompa ~levi iizerine etki- hmm c;ogu kez dakikada 150 ile 180 an.ma kadar arlmr.
leri ile elektrokardiyografi ile nasil te~his edildiklerirli Miyokatdm basitc;e zayiflamas1 genellikle kalp hmm
taru~maknr. Kalp aritmilerinin ba~hca nedenleri, kalbin arnnr. <;:unkii zay1flayan kalp aner sistemine normal
ritim ve ileti sisteminde meydana gelen a~ag1daki bozuk- miktarda kan pompalayamaz. Boylece kan basmcmda
luklardan genellikle biri veya birkac;mm birle~imidir: gen;ekle$ecek du~il~, kalp 11121m artiracak sempatik ref-
• Uyan odaglD.lll anormal ritim gostermesi leksleri ba~latn.
• Uyan odagmm sinus dugiimiinden kalbin bir
BRADiKARDi
ba~ka yerine kaymas1
• Uyarmm kalp boyunca iletilmesirlin degi~ik nok- Kalp hmnm yava~lamas1 anlannna gelen "bradikardi"
talannda bloke olmas1 terirni, genellikle dakikada 60 at1mdan daha dti~tik htzlan
• Kalpte uyan iletiminin anormal yollar izlemesi tarumlar. Bradikardi, ~ekil 13-l'deki EKG'de
• Kalbin hemen her yerirlde kendiliginden anormal gosterilmi$tir.
uyanlann dogmas1
Atletlerde Bradikardi. 1yi duzeyde antrenmanh bir
atletin kalbi, normal bir insanm kalbine k1yasla daha
ANORMAL SINOS RITIMLERi buyiik ve olduki;:a kuvvetlidir. Bu da atleLin kalbinin,
istirahat donemlerinde bile her anmda daha biiytik bir
TA~iKARDi aum hacmini pompalamas1m saglar. Atlet istirahatta
Kalp hizmm artmasi anlamma gelen "ta~ikardi'' tennn, iken, her aumla birlikte arter agma pompalanan a~m
eri.~kirl bir bireyde genellikle kalbin dakikada lOO'iin i.ize- miktardaki kanm dola~1mm geribildirim reflekslerini
veya diger etkileri harekete gei;:irmesi, bradikardiye
rinde olan aunn durumunu tanunlar. ~ekil 13-l'de ta~i-
kardili bir hastadan kaydedilmi~ bir elektrokardiyogram neden olur.
goriilmektedir. Bu EKG, QRS komplekslerinin arasmdaki Vagusun Uyanlmasma Bagh Bradikardi. Vagus sini-
zaman araliklanndan behrlenen ve dakikada 72 aum rinin uyanlmasma neden olan herhangi bir dola~un ref-
olmas1 gerekirken, dakikada yakla~1k 150 aum olarak leksi, kalpteki vagusun uc;larmdan asetilkolirl
belirlenen kalp aom h1z1 d1~mda normaldir. serbestlenmesine yol ai;:arak parasempatik bir etki olu$-
Ta~ikardinin baz1 nedenleri arasmda viicut s1cakhg1- turur. Bunun en c;arp1c1 ornegi, karotis sinus sendromu
mn aru~1, kalbin sempatik sinirler tarafmdan uyanlmas1 olan hastalarda gozlenir. Bu hastalarda, karotis arteri
ve kalbin zehirlenme durumlan vard1r. duvarlannm karotis sinus bolgesinde yer alan basmc;
Yakla?Ik 40,5°C ViiCUt s1cakhgma kadar, viicut s1cak- reseptorleri (baroreseptorler) a~m derecede duyarhdtr.
hgmda meydana gelen her bir santigrat derece yukselme, Bundan dolayi, boyun uzerine d1~andan uygulanan hafif
kalp hmnda dakikada yakla~1k 18 atunlik bir ar~a neden bir basmc; bile kuvvetli bir baroreseptor refleksine neden
olur. 40,5°Cnirl uzerinde ise, ate~in kalp kas1m giderek olarak kalpte, aralannda a~m bir bradikardinin de yer
zay1flatrnasma bagh olarak kalp h1z1 azalabilir. S1cakl1k ald1g1, $iddetli vagus-asetilkohn arac1h etkilere yol ai;:ar.
yiikselmesine bagh olarak sirliis dUgiimlinlin metabolik Gerc;ekten de, bu refleks bazen kalbi 5-10 saniye dur-
hizmda meydana gelen ar~, diigumiin uyanlabilirligini duracak kadar kuvvetlidir.
155
Unite Ill Kalp

~ekil 13-1. Sini.ls ta~ikardisi (1. derivasyon).


~ekil 13-4. Slnoatriyal (SA) dOgOm blogu ve blok sirastnda A-V dOgOm
kaynakh ritim (Ill. derivasyon).

dalgalanmn aniden son bulmas1 ile gosterilen bu olay,


atriyumlann durmasma neden olur. Ancak, ventrikiiller
~ekil 13-2. Sini.ls bradikardisi (Ill. derlvasyon). yeni bir ritim geli~tirirler. Bu ritmin uyans1 genellikle
spontan olarak atriyoventrikiiler (A-V) diigiimden kay-
naklamr; boylece, ventrikiillerin QRS-T kornpleksinin
yava~lamas1 d1~mda hii,;bir degi~in1 meydana gelmez.

ATRiYOVENTRiKOLER BLOK
Uyanlarm nonnalde atriymnlardan ventrikullere tek
~ekil 13-3. Kardiyotakometre ile kaydedilmi~ sinus aritmisi. Soldaki
kay1t ki~i normal solunum yaparken, sagdaki ise derin solunum yapar-
gei,;i~ yolu, His demeti olarak da bilinen A-V demetidir.
ken altnm1~t1r. Uyanmn bu demetteki iletim h1zm1 azaltabilen veya
uyany1 tamamen engelleyen durumlar ~unlardu:
l. A-V dilgilmilnun veya A-V demeti lijlerinin iskemisi
SiNOS ARiTMiSi s1khkla atriyumlardan ventrikullere iletirni gecik-
~ekil 13-3'-Un, ilk lusmmda normal solunum sirasmda ve tirir veya keser. Miyokard iskernisine neden olabi-
devammda (kaydm ikinci boliimiinde) derin solunum len koroner yetmezlik, benzer ~ekilde A-V
sirasmda kalp h1Z1nm ha.rdiyotahometre ile kayd1 goriil- dugumunde ve demetiude de iskemiye neden
mektedir. Kardiyotakometre, ard1~1h dikensi dalgalann olabilir.
yilksehl.ihleri arac1hg1 ile EKG'de iki QRS kompleksinin 2. Skar dokusunun veya kalbin kalsifiye bolumleri-
arasmdaki siireyi kaydeden bir cihazdir. Sekildeki kayitta, nin A -V demetine bast yapmas1, atriyumlardan
sakin solunum sirasmda, kalp hmmn yakla~1k %5 ora- ventrikiillere iletimi bask1 layabihr veya kesebilir.
nmdan daha fazla bir artma ve azalma gostermedigine 3. A-V dugumiiniln veya A -V demetin inflamasyonu
dikkat ediniz (kaydm sol yans1). Ardmdan, derin so!unum atriyumlardan ventrikullere iletimi bask1layabilir.
sirasmda, kalp hm her bir solunum dongiisii ile beraber, inflamasyon sikhkla difteri veya ate~li romatizma
%30'a varan bir oranda aru~ ve azalma gostennektedir. gibi farkh tip miyokarditlere baghd1r.
Sempatik ve parasempatik sinirlerin kalbin sinus diigii- 4. Ka!bin vagus sinirleri ile aJm u.yanlma.s1 nadir
mt\ne ula~an sinyallerinin kuvvetini degi~tiren i,;ok say1- durumlarda uyannm A-V dugumunden iletin1ini
daki dola~1msal durumlardan herhangi biri sinus aritmisine engeller. Bu tiir vagal uyanlma, daha once bradi-
kardi ile ilgili olarak tart1~1ld1g1 gibi, nadiren
neden olabilir. ~eldl 13-3'de gosterilen, "solunuma bagh"
karotis sinus sendromlu ki~ilerde baroreseptorlerin
sinus aritmisi, ba~hca medulladaki solunum merkezinin
~iddetli uyanlmasma bagh olarak meydana gelir.
sinyallerinin, solunumun inspirasyon ve ekspirasyou evre-
leri s1rasmda, kom~u vazomotor merkeze dogru "ta~mala-
nna" baghdir. Ta~n sinyaller, sempatik sinirler ve vagus TAM OLMAYAN ATRiYOVENTRiKOLER
siniri arac1hg1 ile kalbe iletilen uyanlann sayismda birbi- KALP BLOGU
rini takip eden art~ ve azalmalara neden olur.
Uzam,~ P-R (veya P-Q) Arah91-Birinci Derece Blok.
Kalp normal luzda atarken, P dalgasmm ba~lang1C1 ile
KALP UVARILARININ KALBIN KENDI QRS kompleksinin ba~Iang1C1 arasmda gec;en normal
iLETi VOLLARINDA ENGELLENMESiNE sure yakla~•k 0 ,16 saniyedir. P-R arahgi. ad1 ve1ilen bu
BAGU RITiM BOZUKLUKLARI sure genellikle, kalp atunlan h1zlaud1gmda k1salir, kalp
aumlan yava~lad1gmda ise uzar. Genellikle, P-R arahg1
SiNOATRiYAL BLOK
0,20 saniyenin uzerine i,;1karsa, P-R arahgmm uzad1g1 ve
Nadir durumlarda, sinus dugumiini.in uyans1 atriyum hastada birinci derece tam olmayan kaip biogu oldugu
kasma gec;emeden kesintiye ugrar. }ekil 13-4'te P soylenir.
156
BOLOM 13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye Dayah Yorumlan

-
- p

~ekil 13-5. Birinci derece kalp bloguna bagli uzam1~ P-R aralig1 (II. ~ekil 13-7. Tam atrlyoventrikliler blok (II. derivasyon)
derivasyon}.

Tam A-V Blok (Oi;iincil Derece Blok). A-V dtigiimtinde


ve A-V demette iletinin zayiflamasma neden olan durum
, ··~ _ Kay,p v\~
" ;!-
$iddetlenirse, uyarmm atriyumlardan ventrikullere gec;i~i

~ 1 ; I pl : ~
tamamen kesilir. Bu durumda, genellikle A-V dtigiimiin-
pi P . p. p1t+
,t den veya A-V demelinden kaynaklanan blogun distalinde,
"'tr-r · •· Yf4Vft:r·~
r ,., ~ t ·~ ½ ±!- . n . . " r ' ~ if. ~
1
.:- . - ventrikuller kendi uyanlanm olu~tururlar. Boylece, ~eldl
13-7'de gosterildigi gibi., P dalgalan QRS-T kompleksleri
~ekil 13-6. ikinci derece A-V blok, uyaric1sinyallerin b1r k1sminm vent- ile il~kilerini kaybederler. Bu EKG'de atriyumlann at1m
riklillere ula~mad191n1 gosteriyor (V, derivasyonu) hmnm dakikada yakla$1k 100, ventrihiillerin atim hizmm
ise dakikada 40'tan az olduguna dikkat ediniz. Dahas1, P
dalgalanmn ritmi ile QRS-T komplekslerinin ritmi ara-
~e.kil 13-5 P-R arahg1 uza~ bir EKG'yi g<lstermekte- smda hir;bir ili$ki yoktur; <;tinku, ventriktiller atriyumla-
dir. Bu <lmekte, normalde 0,20 saniye veya daha kisa olmas1 rm kontroliinden "kac;m1$tlr" ve s1khkla blogun distalinde
gereken arahk yakl~Ik 0,30 saniyedir. Bu nedenle, birinci A-V dugi.imti ya da A-V demetleri tarafmdan olw;turulan
derece blok, gen;:ek bir ileti kesintisi olarak degil, atriyum- ritmik uyanlarm kontrolunde, kendi dogal h1zlan ile
lardan ventriktillere iletirnin gecikmesi olarak tarumlamr. atmaktadirlar.
P-R arahg1 nadiren 0,35 ile 0,45 saniyenin uzerine c,:1kar;
Stokes-Adams Sendromu-Ventrikul Ka~•~•- A-V
<;Onkii, arahk bu kadar uzad1g1 zaman, A-V demetten ileti
blogu olan baz1 hastalarda tam kesinti olu~ur ve kaybolur.
o derece bask1lamr ki, ileli tamamen durur. Baz1 kalp has-
Yani uyanlar bir sure ic;in atriyumlardan ventriktillere ile-
tahklanrun ornegin, akut romatizmal lwlp hastaltgi- ~idde-
tilir ve soma uyanlann iletimi aniden durur. Tam kesinti-
tini belirlemenin bir yolu, P-R arahgm1 olc;mektir.
nin stiresi birkac; saniye, birkac; dakika veya birkac; saat
ikinci Derece Blok. A-V demetten ge<;i~ P-R arahgnn 0,25 olabilir veya iletinin geri donmesi ic,:in haftalar veya daha
ile 0,45 saniyeye c,:1karacak kadar yav~lad1gmda, aksiyon uzun zaman gec,:mesi gerekebilir. Bu durum ozellikle ileti
potansiyellerinin kuvveti bazen A-V dugumu ~1p ventri- sisteminde sumh duzeyde iskemi olan kalplerde meydana
ktillere gec,:ecek duzeyde olur, bazen ise bu duzeyde olmaz. gelir.
Au·iyal bir P dalgasmm olu~acagi, ancak QRS-T dalgasmm A-V iletideki her kesintide, ventrikiiller s1klikla kendi
olmayacag1 bu durumda ventrikullerde "kayrp vurular" dogal kas1lmalanna 5 ile 30 saniye bir gecikrne sonrasmda
oldugu soylenir. Buna ihinci derece kalp blogu ad1 verilir. ba~larlar. Bu durum, ~m. hrz bash1lanmas1 ad1 verilen
Ba~hca iki lip ihinci derece halp blogu vard1r: tip I olagan cl~1 bir olguya bagh olarak gerc;ekle$ir. Yani. ventti-
(Wenckebach ol.ay1 olarak da bilinir) ve tip 11. Tip l blok, kiiller kendi dogal h1z ve ritimlerinden daha buyuk bir
P-R arahguun stirec;teki bir ventriktil atlmmm tamamen ruzla atriyumlar taraftndan g!iduldtikleri ic,:in, uyanlabilir-
di1$mesine yol ac,:ana kadar giderek uzamas1 ve bunu likleri ba$lang1<;ta baskilarum$ bir durumdachr. Bununla
takiben yeniden P-R'nin ayarlanmas1 ve bu anormal d5n- birlikte, birkac; saniye soma, Purkinje sisteminin kesintinin
guntin tekran ile karakterizedir. Tip I kalp bloklan nere- ilerisindeki bir boltimu, genellikle de A-V dtigtimilni1n
deyse her zaman A-V dilgt\mtintin anormalliginden kesinli noktasmm ilerisindeki distal bolgesi veya A-V
kaynaklamr. <::ogu vakada iyi huylu nitelikte olan bu tip demette bir bolum dakikada 15 ile 40 aumhk bir hizla
bloklar ozel bir tedavi gereklirmez. ritmik ate$lemeler olu~tu1maya ba$layarak ventrikullerin
Tip II blokta, her bir QRS kompleksi ic;in iletimi ger- uyan odag1 gorevini ustlenir. Buna ventrihiil hap~, adi.
c;ekl~meyen sabit bir sayida P dalgas1 mevcuttur. Omegin verilir.
"2: 1 blogu" her bir QRS kompleksi ic;in iki adet P dalgas1 Beyin, kan akrm1 olmaks1zm 4-7 saniyeden daha fazla
oldugunu ifade eder. Bazen 3:2 veya 3:1 gibi ritimler de aktHkalamad1gi ic;in, hastalann r;ogu tam kesinti meydana
geli~ir. Tip II bloklar genelde His-Purkinje sistemi deme- geldikten birkac,: saniye sonra bay1hr. <;unkti, ventriktiller
tindeki anormalliklerden kaynaklamr. Tam kalp blogu "kac;mcaya" kadar, kalp 5 ile 30 saniye stireyle hi<; kan
geli~mesi ve kalp durmas1m onlemek ic;in lip II kalp blok- pompalamaz. Fakat kac;1~tan sonra yava~c;a {tipik olarak
lannda kalp pili tak1lmast gerekebilir. dakikada 40 at1mdan daha az) atan vemriki.iller, genellikle
~eltil 13-6'da P- R araliklan 0,30 saniyedi.t. tletinin ki$iyi hizla ayiltmaya ve idame ettirmeye yetecek kadar
atriyumlardan ventriki.illere ilelilememesine bagh olarak kam pompalarlar. Bu aralikh bayilma nobelleri Stokes-
bir kay1p ventrikUI vurusu da gortilmektedir. Adams Sendromu olarak bilinir.
157
Unite Ill Kalp

Erken vuru

~ekil 13-8. K1smi ventrikuli<;i blok - "elektriksel degi~kenlik" (II. deri-


vasyon). ~ekil 13-9. Atriyum kaynakli erken vuru (I. derivasyon).

Tam blogun ba~lad1g1 s1rada ventrikullerin durdugu


sure bazen o kadar uzundur ki hastanm saghgim tehdit
eder ve hatta olume neden olur. Bu nedenle, bu hastalarm
r;oguna yapay bir uyan odagz (pacemaker) tak1hr. Yapay
uyan odag1, pil ile c;al~an ve cilt aluna yerle$tirilen kur;uk
bir elektrik stimulator olup, elektrotlan r;ogunlukla sag
ventriktile baglamr. Bu uyan odag1 ventrikullere surekli
ritmik uyanlar saglar. ~ekil 13-10. A-V di.igi.imi.l kaynakli erken vuru (Ill. derivasyon).

TAM OLMAYAN VENTRiKOLi~i


BLOK-ELEKTRiKSEL DEGi~KENLiK ATRiYUM KAYNAKLI ERKEN KASILMALAR
A-V bloga neden olabil.en faktorlerin c;ogu, aym zamanda
~ekil 13-9'da atriyum kaynakh tek bir erken kas1lma
ventrikullerin Purkinje sisteminin periferdeki kis1mlannda
gorulmektedir. Bu atumn P dalgas1 kalp dongusunde <;ok
da uyannm iletiminde kesintiye yo! ar;abilir. Elekt1iksel
erken meydana gelir; P-R arahg1 aumm ektopik kaynagi-
degi~henlik (alternans) olarak bilinen ve ventrikulic;i ktsmi
nm atriyumda A-V dugi.imunun yakmmda oldugunu gos-
bloga bagh olarak her iki kalp aummdan birinde meydana
terir ~ekilde klsal~tn. Aynca, erken kas1lma ile bir
gelen bu durum ~el<ll 13-S'de gorulmektedir. Bu EKG'de
sonraki kasthna arasmdaki siire de hafifc;e uzam~tlr.
aynca t~ikardi (h1zb kalp aturu) mevcut olup, buyuk bir
Kompanse edici duraklama ad1 verilen bu durumun neden-
olas1hkla blogun sebebidir. <;unku kalp lnz1 yuksek
lerinden biri, erken kas1hnanm atriyumda sinus dugii-
oldugu zaman Purkinje sistemi.nin baz1 boltimlerirlin
miinden uzakta bir yerden kaynaklanmas1 ve uyannm
ard~1k kalp atnnlarma cevap verecek kadar luzla onceki
refrakter donemden c;tkmas1 imkans1z olabilir. Aynca sinus dugumunu ate;;lemeden once onemli miktarda
iskemi, miyokardit ve dijital zehirlenmesi gibi kalbi zay1f- atriyum kasmdan gec;mek zorunda kalmas1d1r. Sonuc;
latan <;ogu durum da tam olmayan ventriktili<;i bloga ve olarak, sinus dugi.imu bu prematur dong-Ude ge<; ate~le-
buna bagh olarak da elektriksel degi$kenlige neden mi~tir ve bu durum sinus dugumuntin bir sonraki at~le-
olabilir. mesinin de gee; ortaya c;1kmasma neden oh.nu$tUT.
Atriyum kaynakh erken kas1lmalar, gen;ekte saghkh
insanlarda yaygm olarak meydana gelir. Ger<;ekten de, bu
ERKEN KASILMALAR tip kas1lmalar kalpleri c;ok saghkh durumda olan atlet-
Erken kas1lma, kalbin kas1lmasmm normalde beklenen- lercle de s1k olarak meydana gelir. Sigara i<;ilmesi gibi
den once gerc;ekl~mesi durumudur. Bu duruma aym etkenlere bagh hafif zehirlenme durumlan, uykusuzluk,
zamanda ekstrasistol, prematii.r vuru veya ektopik vum da a~m miktarda kahve i<;ilmesi, alkolizm ve <;e;;itli ilac;larm
denilir. kullantmt <la bu tilr kas1lmalan ba~latabilir.

Eksik Nab1z. Kalp beklenenden once kas1ld1gmda, ven-


ERKEN KASILMALARIN NEDENLERi
tikuller normal miktarda kanla dolmu;; olmayacaklan
(:ogu erken kas1hna, kalbin ritmi strasmda beklenmedik ic;in, kas1hna strasmda vurum hacmi az veya hemen
anlarda olagand1$1 uyanlar doguran kalpteki ektopik odak- hemen s1fir olacakur. Dolayis1yla, bir erken kasilmadan
larm varhgma baghdir. Ektopik odak olu$umunun olas1 soma perifere dogru ilerleyen nabtz dalgas1, radiyal aner-
nedenleri $Unlardir: (1) bolgesel iskemi alanlan; (2) den hissedilemeyecek kadar zayif olabilir. Bu nedenle,
kalbin farkh noktalarmdaki ki.ic;i.ik kalsifiye plaklann gerc;ekle$en kalp kas1lmalarmm sayisma kiyasla, radiyal
kom~u kalp kasma bas1 yaparak baz1 lifleri harekete gec;ir- nabiz sayismda eksiklik meydana gelir.
mesi ve (3) A-V dugumil, Purkinje sistemi veya miyokar-
dm, ilac;lar, nikotin veya kafeine bagh toksik tritasyonu. A-V DOGOMO KAYNAKLI VEYA A-V DEMETi
Kalp kateterizasyonu suasmda mekanik etkilere bagh KAYNAKLI ERK EN KASILMALAR
erken kas1lmalara da stkhkla rastlamr. Kateter sag ventri-
ktile girip enclokarda bas1 yapug1zaman, c;ok sayida erken ~ekil 13-l0'da A-V dugiimii veya A-V clemeti kaynakh
kas1lma s1khkla meydana gelir. bir erken kas1lma gortilmektedir. Erken kas1lmaya ait
158
BOLOM 13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye Dayali Yorumlan

3. Hemen bUtiln VKEV'lerden sonra, T dalgasmm


elektriksel potansiyelinin polaritesi Q.RS komplehsi-
II ninkinin tersidir. ~i.inki.i, kalp kas1 boyunca uyan-
nm yav~ iletilmesi, ilk depolarize olan kas liflerinin
yine ilk olarak repolarize olmalanna neden olur.
Baz1 VKEV'ler kalbin toplam pompa i$levi i.izerindeki
etkileri bak1mmdan gorece olarak tehlikesizdir; bunlar
Ill
sigara, a~m kahve ahIDI, uykusuzluk, <;:~itli hafif zehir-
lenme durumlan ve hatta duygusal huzursuzluklar gibi
etkenlere baghd1rlar. Bunun aksine, diger VKEV'lerin
c;ogu kalbirl infarkLtis veya iskernili alanlanmn sm1rla-
nnda meydana gelen ba~1bo~ uyanlara ve Lekrar-giren
uyanlara baghdir. Bu liir VKEV'lerin varhg1 hafife ahnma-
mahd1t. lstatistikler kayda deger sayida VKEV'leri olan
ki~ilerde, olas1hkla VKEV'lerden birinin ba~lamg1 ani
oli.imci.il venlrikill fibrilasyonuna girme riskinin normal-
den ~ok daha fazla oldugunu gostermektedir. Bu bi:ili.imi.in

I
Ill
~\ ilerideki k1stmlannda ac;1kland1g1 gibi, VKEV'ler i:izellikle
fibrilasyon olu~umuna hassas donemde, ventriki.iller
cevaps1z donemden c;1karken tam T dalgasmm bitiminde,
~ekil 13-11. BOyOk olagand1}1QRS-T kompleksleri ile kendini gosteren
meydana geldigi takdirde fibrilasyon riski yi.iksektir.
ventrikOI kaynakll erken kasllmalar (VKEV'ler} (II. ve Ill. derivasyonlar).
Erken kasilmalann ekseni, BolOm 12'de anlat1lan vektor arac1hg1yla de-
Ventrikul Kaynakh Ektopik Erken Kastlmanm
gerlendirmenin prensiplerine uygun olarak l~aretienmi~tir. Buna gore,
vektor VKEV'lerin kaynaginin ventrikOllerin tabanina yakin oldugunu Kaynagmm Vektor Arac1hg1 ile Degerlendirilmesi.
go,termektedir Boli.im 12'de arac1h degerlendirmenin prensipleri anlaul-
m1~t1T. ~ekil 13-ll'deki EKG'de bu prensipleri uygulaya-
rak VKEV'in kaynag1 olan noktayi ~1 ~ekilde bulabiliriz:
elektrokardiyografi kaydmda P dalgas1 yoktur. Bunun Erken kas,lmalann II. ve Ill. derivasyonlardaki potansi-
yerine P dalgas1, QRS-T kompleksinin ilzerine eklenm~- yellerinin her ikisinin de kuvvetle pozitif olduguna dikkat
tir. <;unki.i kalp uyans1 ventrikiillerde ileri dogru hareket ediniz. 11. ve III. derivasyonlann eksenlerirle bu potansi-
ederken, aym zamanda atriyumlarda da geriye dogru yelleri i~aretleyip, kalbirl ortalama QRS vekti:iri.i ii;in
hareket etmi~tir. Bu P dalgas1 QRS-T kompleksinin ?eklini vekti:ir ile degerlendirme yap1ld1gmda bu erken kas1lma-
hafifc;e bozar, fakat kendisi kompleksten aytrt edilemez. nm vektori.ini.in negatif ucunun (kaynagmm) kalbin taba-
Genelde A-V dugumli kaynakh erken kastlmalann onemi mnda oldugu, pozitif ucunun ise apekse dogru oldugu
ve nedenleri atriyum kaynakh erken kas1lmalar ile ayn1d1r. bulunur. Bu nedenle, kalbin bu erken kas1lma s1tasmda
depolarize olan ilk k1sm1 ventriki.illerin tabaruna yakmd1r.
VENTRIKOL KAYNAKLI ERKEN KASILMALAR Dolayis1yla, buras1 ektopik odagm yeridir.
~ekil 13-11 'deki EKG'de normal kasilmalar ile ard1~k bir Kalbin Repolarizasyon Bozukluklari-Uzun QT
dizi ventriki.il kaynakh erken vuru (VKEV) gori.ilmekte- Sendromlan. Q dalgasmm ventrikillUn depolarizasyo-
dir. VKEV'lerin EKG'deki ozgi.in etkileri ~unlardu: nuna, T dalgas1mn ise ventriktililn repolarizasyonuna
1. QRS kompleksi gencllihlc belirgin olarak uzam1~t1r. kar?1hk geldigini hanrlayuuz. Q-T arahgi, Q noktasmdan
Bunun nedeni, uyanmn Purkinje sisterni arac1hg1 T dalgasmm sonuna kadar ge~en si.iredir. Aksiyon potan-
ile degil de, esas olarak iletimin yava~ oldugu vent- siyelini takiben ventriki.il kasmm repolarizasyonunu
rikul kas1 arac1hg1 ile iletilmesidir. geciktiren bozukluklar, siiresi uzam1~ ventriki.il kay-
2. ¼ag1daki nedenlerle QRS kompleksinin voltajt yiik- nakh aksiyon potansiyellerinin ortaya c;tkmasma ve
sektir: Normal uyan kalpten gec;erken her iki vent- bunun sonucu olarak EKG'de a~m uzun Q-T arahgma
riki.ilden de hemen hemen ayn1 anda gec;er. Buna yol ac;ar. Bu durum, uzun QT sendromu (UQTS) olarak
bagh olarak, normal bir kalpte kalbin her iki adlanclmhr.
yanmda depolarizasyon dalgalarm-genelde birbi- UQTS'nin onem La$1masmm ba$hca nedeni, ventriktil
rine zlt polaritede-EKG'de birbirlerini k1smen not- kasmm repolarizasyonunun gecikmesi durumunun
ralize ederler. Bir VKEV olu$tugunda, uyan hemen ki$ide, geri;ekte "noktalann ters donmesi" anlamma
daima sadece tek yonde hareket etligi i<;in, bu ti.ir gelen, torsades de pointes tipi ventriki.il aritmile1ine yat-
bir nOtralize edici etkisi olmaz; ventriki.illerin bir kmhgt art1rmas1d1r. Bu tip aritmiler ~ekil 13-ll'de gOs-
yanmm tamarm veya son kisrm digerinden once terilen ozelliklere sahiptir. QRS kompleksinin ~ekli,
depolarize olur. Bu da ~eldl 13-ll'de VKEV'lerde genellikle erken bir vuruyu takiben aritmi ile ba$lar, bir
gori.ildi.igli gibi bi.iyi.ik elektriksel potansiyeller duraksama ve ardmdan uzun Q-T arahg1 olan bir ba$ka
olu~turur. vurn ?eklinde zamana bagh degi~im gosterir ve bu uzun
159
Onite Ill Kalp

Erken depolarizasyon Tekrarlayan erken depolarizasyon

,' ' II\\


' .,,
- \
'

Duraksama sonras1 t t QT
$ekil 13-12. Uzun QT sendromunda (UQTS) aritmilerin gelismesi. Gecikmi? repolarizasyona bagh olarak ventrikUI kas1lifinin aksiyon potansiyeli
uzad1ginda tam repolarizasyondan once erken depolarizasyon (so/ Ostteki ~ekilde kesi ,;izgl) gelisebilir. Tekrarlayan erken depolarizasyonlar (sag
Ostteki ~ekif) belirli ko~ullarda c;:ok say1da depalarizasyonlara yol ac;abilir. Torsades de pointes'te (alttaki sekil) erken ventrikOI vurulan duraksamala-
ra, duraksama sonras1QT intervalinde uzamaya ve aritmilere neden olur (Murray KT, Roden OM: Disorders of cardiac repo/arization: the long QT
syndromes. In: Crawford MG, OiMarco JP [eds]: Cardiology. London: Mosby, 2001.)

Q-T arahg1 olan vurular aritmileri, ta~ikardiyi ve baz1


durumlarda da ventrikill fibrilasyonunu tetikleyebilir.
Uzun QT sendromuna yol ac;:an kalbin repolarizasyon
bozukluklan kaht1mla veya edinsel olarak ortaya pkabi-
lir. Uzun QT sendromunun dogu~tan olan ~ekli sodyum
veya potasyum kanah genlerinde mutasyonlara bagh
geli~en nadir bozukluklardir. Degi.$ik derecelerde Q-T
uzamasma yol ac;:abilen en az 10 farkh mutasyon ~ekil 13-13. Atriyum kaynakll proksismal ta~ikardi. B~langu; kayd1n
tammlanm~ur. ortasindadir (1. derivasyon)
Edinsel UQTS daha yaygmdir. Bunlar, hipomagne-
zemi, hipokalemi veya hipokalsemi gibi elektrolit bozuk- ate~lenmesine neden olabilir. Bu olayin en s1k nedeninin,
luklan, kinidin gibi antiaritmik ilac;:lar veya florokinolonlar bolgesel olarak tekrarlayan kendi kendine uyanlmalara
veya eritromisin gibi Q-T arahgm1 uzatan antibiyotiklerin yo! ac;:an yeniden-giri~in "d5ngusel hareketi" olduguna
a~n miktarda uygulanmas1 ile ili~kilidir. inamlmaktad1r. Bu odak, ritrninin h1zh olmas1 nedeniyle,
Her ne kadar UQTS olan baz1 hastalar 6nemli bir kalbin uyan odag1 haline gelir.
belirti g6stermese de (uzam~ Q-T arahgmdan ba$ka), "Paroksismal" terimi aniden ba~layan ve birkac;:saniye,
baz1lan egzersiz, korku veya 5fke gibi ~iddetli duygular birkac;: dakika, birkac;: saat veya daha uzun s-Uren n5betler
veya ani bir guriiltti ile iirkme sonucu ortaya c;:ikan halinde, kalp h1zuun artmasm1 ifade eder. N6betler ba~-
bay1lma ve ventrikiil kaynakh aritmiler g5sterebilirler. lad1klan gibi aniden son bulur ve uyan odag1 anmda sinus
UQTS He ili~kili ventriktil aritmileri, baz1 durumlarda dtigtimiine ge1i <loner.
ventrikul fibrilasyonuna ve ani 6lumlere yol ac;:abilirler. Paroksismal ta~ikardi, c;:ogu zaman bir vagus refleksi
Akut UQTS tedavisi ic;in magnezyum sulfat ve uzun ba~laularak durdurulabilir. Boyunda karotis sintislerinin
donemli UQTS aritrnileri ic;:in ise beta aclrenerjik blokerler bolgesine basmc;: uygulanmas1 bazen paroksizmi durdura-
veya cerrahi olarak kardiyak defibrilat6r implantasyonu bilecek kadar kuvvetli bir vagus refleksini ba~latabilir.
tedavi sec;:enekleri arasmda yer almaktadir. Antiaritmik ilac;:lar kullamlarak da ileti hm yava~laulabilir
veya kalp dokusunda yamts12 donem uzatilabilir.

PAROKSiSMAL TA$iKARDi ATRiYUM KAYNAKLI PAROKSiSMAL


TA~iKARDi
Atriyumlar, Purkinje sistemi ve ventrikilller dahil olmak
uzere, kalbin herhangi bir yerindeki bir bozukluk, bazen ~e.kil 13-B'deki elektrokardiyogram kaydmm onasmda
kalpte her yone dogru yayilan h1zh, ritmik uyanlann kalp at1m luzmm aniden artarak dakikada yakla~1k 95
160
BOLOM 13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye Dayal1 Yorumlan

VentrikOI kaynakh aksiyon potansiyelinin suresini ve yamts1z evreyi uzattr


ta§ikardi ve A-V dugilmiinde iletiyi yava~laur. Baz1 vakalarda,
yeniden nom1al kalp ritmini saglamak i.c;in kalbe kisa
siireli ytiksek ~iddetli elektrik ~oku ~eklinde kardiyoversi-
yon uygulamak gerekir.

$ekil 13-14. VentrikOI kaynakh paroksismal ta~ikardi (111. derivasyon). VENTRiK0L FIBRILASYONU
Biltiin kalp aritmilerinin en ciddisi, 1-3 dakika ic;erisinde
sonlandmlmad1g1 takdirde hemen daima oltime neden
aumdan yakla~tk 150 auma c;1kng1 gortilmektedir. EKG olan ventrikiil fibrilasyonudur. Ventrikiil fibrilasyonu,
dikkatle incelendiginde, luzh kalp aum1 strasmda, her ventrikul kasmm ktitlesi i.<;inde tehlikeli bir ~ekilde
QRS-T kompleksinden once ters bir P dalgasmm meydana dola~an kalp uyanlarmm, ventriktil kasmm once bir bolii-
geldigi ve bu P dalgasuun kismen bir onceki attma ait miinii, daha soma bir ba~ka boliimtinii ve daha sonra bir
normal T dalgasunn ilzerine eklendigi gorillebilir. Bu ba~kasm1 uyararak sonunda kendi kendilerini ge1i besle-
durum paroksismal ta~ikardiuin odagmm atriyumda yerek aym ventrikiil kasm1 tekrar tekrar dunnadan
oldugunu gosterir. Fakat P dalgasmm gorilntimti normal yeniden uyarmalanna baghdir. Bu ger.;;ekle~tigi zaman
olrnad1g1 ic;in odak sinus dugilmilne yakm degildir. ventrikiil kasmm pek r;ok kiic;iik bolumti aym anda kas1-
lacak, e~it miktarda pek r;ok boltimii de gev~yecektir.
A-V Di.igi.imu Kaynakh Paroksismal Ta~ikardi. Boylece, ventrikill kas1 asla kalbin normal pompalama
Paroksismal ta~ikardi c;og1.1 zaman A-V dugumlinden kay- fonksiyonu i.;;in gerektigi gibi toplu halde ve uyumlu
naklanan olagan~1 bir ritimden dolayi olur. Genellikle olarak ~zamanda kastlmayacaknr. Uyanci sinyallerin
bu durum neredeyse normal QRS-T kompleksine neden ventrikuller boyunca yogun olarak harekel etmelerine
olur, fakat P dalgas1 ya tamamen yoktur veya gizlidir. ragmen ventrikul bo~luklan ne geni~ler ne de kur;uliir;
Her ikisi de supravent1ikiiler t~ikardiler adm1 alan, k1smen kas1h belirsiz bir evrede kald1g1 i.;;in ventrikul ya
atriyum veya A-V dugumu kaynakh paroksismal ta~ikar- hie; veya onemsiz miktarlarda kan pompalar. DolayiS1yla,
diler, genellikle gene; ve saghkh k~ilerde meydana gelir fibrilasyon ba~lad1ktan soma beynin kan akimmm dur-
ve bu ta~ikardi egilimi genellikle ergenlikten soma kay- masma bagh olarak, 4-5 saniye i<;inde bilinc; kayb1 olur,
bolur. Genelde, supraventrikuler ta~kardi ki~iyi c;ok kor- birkar; dakika ic;inde de tUm vticudu kapsayan geri donii-
kutur ve nobel s1rasmda gilc;siizltige neden olabilir, fakat ~ilmti olmayan doku olumil ba~lar.
nobetler genelde kahc1 bir hasara neden olmaz. Pek r;ok faktor ventriktil fibrilasyonunu tetikleyebilir
ve bir saniye once kalp aum1 normal olan bir bireyde bir
VENTRiK0L KAYNAKLI PAROKSiSMAL saniye soma ventrikiiller fibrilasyona girebili r. Fibrilasyonu
TA~iKARDi ba~latabilecek ba$hca nedenler: (1) kalbin ani elekuiksel
$Oku ve (2) kalp kasmm veya kalbin ozelle~i~ ileti sis-
~eldl 13-14'de tipi.k, kisa bir ventrikul kaynak11 ta~ikardi teminin veya her ikisinin iskemisi.
nobeti gorillmektedir. Ventrikul kaynakh paroksismal La
~ikardinin EKG'si, aralarmda hi.;;bi.r normal aum olmak- YENiDEN-GiRi~ OLAYI-VENTRiK0L
s12m birbirini izleyen bir dizi ventrikul kaynakh erken FiBRILASYONUNUN NEDENi OLARAK
vuru goruntimundedir.
"DONGUSEL HAREKETLER"
Ventriktil kaynakh paroksismal ta~ikardinin genellikle
ciddi bir durum olmasmm iki nedeni vardu. Birincisi, Normal bir kalp uyansmm normal bir kalpte ventriki.ille-
ventrikiillerde kayda deger bir iskemik hasar olrnadik<;a rin tamamma yayildiktan soma gidecegi bir yeri kalmaz,
genellikle bu tilr ta~kardi meydana gelmez. ikincisi, vent- <;11nkti tum ventrikill kas1 cevaps1z (refrakter) donemde-
rikiil kaynaklt t~ikardi s1kltkla oliimciil bir durum olan dir ve uyanyi amk daha ileriye iletemez. Dolay1s1yla, bu
ventrikii.l ftbrilasyonunu b~la11r; c;unki.\ bir sonraki uyan saner ve kalp atriyumdaki sinus di.igilmtinden
boltimde tart1~1lacag1 gibi, ventriki.il kas1m htzla ardarda dogacak yeni bir aksiyon potansiyelini beklemeye ba~lar.
uyanr. Baz1 durumlarda olaylar bu normal sualama ile ger-
Bazen kalp tedavisi ilac1 olan dijitalden zehirlenme de .;;ekle$mez. Bu nedenle, yeniden-giri~e neden olan ve
ventriktil kaynakh ta~ikardilere neden olan hassas odaklar ventriktili.in fibrtlasyonuna neden olan "dongtisel hare-
olu~tumr. Amiodaron veya lidokain gibi antiariLmik ila<;lar ketlere" yol a.;;abilen durumlan daha detayh olarak
ventriki.il kaynakh ta~ikardiyi tedavi etmek ic;in kullam- inceleyelim.
labibr. lidokain, aksiyon potansiyelinin olu$umu esna- ~ekil 13-15'te halka bic;iminde kesilmis birka<; kilc;i.ik
smda miyokardiyal hiicre zarmm sodyuma olan kalp kas1 ~eridi gorillmektedir. Boyle bir ~rit saat 12
ge<;irgenligindeki normal art1$1 bask1lar ve boylece parok- noktasmda uyannm sadece tek yonde hareket edecegi
sismal nobetlere sebep olan odaklarm ritmik de~arjlanm ~ekilde uyanhrsa, uyan saat 12 noktasma geri donilnceye
engeller. Amiodaronun c;e~itli etkileri vardir; kalp kasmda kadar halka etrafmda ilerleyecektir. ilk uyanlan kas lifleri
161
Unite Ill Kalp

NORMAL YOL Uyart


noktas1 BolOnen

0 000 Mutlak cevaps1z


uyanlar

Mutlak
cevaps1z
cevaps1z
Engellenen
uyart
UZUN YOL A B
~ekll 13-15. K1sa yolda uyannin sondogono. uzun yolda ise sorekli
~ekil 13-16. A., Cevapsiz (refrakter) kas alanlanmn bulundugu bir
iletlldigini gosteren dongusel hareket.
kalpte fibrilasyonun ba~lamas1. B, Fibrilasyon yaratan uyar,/ann fibri-
lasyondaki ventrikOlde devam eden iletimi.

eden bir tek uyandan ibaret degildir; bu uyanlar bozula-


hala refrakter donemde iseler, refrakter kas ikinci bir rak "zincir reaksiyonu" g0runumunde bir dizi dalga
uyanyt iletmeyecegi ic;in bu uyan sonecektir. Bu uyanrun haline donu~mti~tur. Fibrilasyondaki bu olayt ac;:1klama-
halka etrafmda harekete devarn etmesine, yani uyanrun nm en iyi yollanndan biri, 60 devirli alternatif elektrik
daha once uyanhm~ kasa "yeniden-girrnesine" neden ola- ak1mmm neden oldugu elektrik ~kunun fibrilasyonu
bilecek uc; farkh ko~l vardir. Bu duruma "dongusel nas1l ba~latugiru ac;:1klamakllr.
hareket" ad1 verilir.
Birincisi, eger ha1kanm etraftndaki yol ,ok uzunsa, 60 Devirli Alternatif Akima Bagh Geli~en Fibrilasyon.
uyan saat 12 noktasma geri donunceye kadar, ilk uyanlan ~ekil 13-16'da A'daki kalbin ventrikUllerinin merkezi bir
kas cevaps1z (refrakter) donemden c;1kacak ve uyan halka noktasma, uyanc1 bir elektrot arac1hg1 ile 60 devirli bir
etrafmda tekrar tekrar donmeye devam edecektir. elektriksel uyan uygulanm~ur. Elektriksel uyanrun
tkincisi, yolun uzunlugu sabit kalir ancak, ileti hm birinci dongilsu elektrot alundaki kasm tamanuru refrak-
yeterince yava$larsa, uyan saat 12 noktasma geri donun- ter dc>neme sokarak bir depolarizasyon dalgasmm blittin
ceye kadar uzun zaman gec;ecektir. Bu strada, ilk uyanlan yonlerde yaytlmasrna neden olur. Yakla~1k 0,25 saniye
kas refrakter donemden ,;1kabilecek ve uyan halka etra- sonra, bu kasm bir kisnn refrakter donemden c;1ktnaya
hnda tekrar tekrar donmeye devam edebilecektir. ba~lar. Kasrn ban b5ltimleri, diger bolumlerden once ref-
Oc;unctisu, kasin refrakter donemi buyiih ol,iide hisala- rakter donemden c;:1kar. Bu olaylar, A'daki kalp lizerinde,
bilir. Bu durumda da uyan halka etrahnda tekrar tekrar uyanlabilir kalp kastru temsil eden alanlar daha ac;1k
donecektir. renkte ve halen refrakter olan kas1 temsil eden alanlar
Bu olaylarm hepsi, insan kalbinin degi~ik patolojik koyu renkte olacak ~kilde gosteril~~tir. Elektrottan
durumlannda meydana gelir. Bu durumlar ~unlardir: (1) gelen 60 devirli yeni uyanlar, ~imdi uyanlann her yonde
Yolun uzamas1 tipik olarak dilate kalplerde meydana gelir. degil fakat kalp boyunca yalmzca belirli yonlerde harekel
(2) tleti h12mm azalmas1 c;ogu zaman a) Purkinje sistemi- etmesine neden olabilirler. Boylece A'daki kalpte baz1
nin bloke edilmesine, b) kas iskernisine, c) yuksek kan uyanlar, ktSa bir mesafe ilerledikten sonra kalbin refrakter
potasyum dtizeylerine veya d) pek c;ok diger etkene bag- alanlanna ula~1r ve kesintiye ugrarlar. Diger uyanlar ise,
hdir. (3) Refrakter donemin ktsalmas1 c;ogunlukla epinef- cevapsiz alanlann arasmdan gec;erek, kasm uyanlabihr
rin gibi c;~itli ilac;:lara bagh olarak veya tekrarlayan bolgelerinde harekete devam ederler. Daha soma, hepsi
elektriksel uyanlardan sonra meydana gelir. Boylece, aym anda meydana gelen ve fibrilasyon durumu ile sonuc;:-
yeniden-giri~, pek c;ok kalp rahats12hgmda anormal lanan c;ok saytda olay hu:la, p~p~ ortaya c;ikar.
kas1lma bic;imlerine veya kalp hmnm sinus dugilmunun Birincisi, uyanlarm baz1 yonlerde kesinliye ugrarken
hakirniyeti alunda olmad1g1 anormal kalp ritimlerine diger yonlerde ba~nyla iletilmesi, yeniden-giren uyartla-
neden olabilir. nn ortaya c;1kmas1 ic;in gereken ko~ullardan birini saglar.
Yani, bav depolarizasyon dalgalamun kalp etrafmda yalmz
FiBRiLASYONUN ZiNCiR REAKSiYONU baZJ yonlerde iletilmesine, fakat ba$ka yonlerde iletilmeme-
MEKANiZMASI sine neden olur.
Ventrikul fibrilasyonunda, kalp kasmda ayru anda farklt !kincisi, kalbin h1zla uyanlmas1, kalp kasmda her ikisi
yonlere dogru yay1lan pek c;ok ayn ve kiic;uk kastlma de dongusel harekete zemin hamlayan iki degi$iklige
dalgalan goruruz. Fibrilasyonda yeniden.-giren uyanlar, neden olur: (1) Kalp hasmda ileti hizmm yava~lamas1 uya-
~ekil 13-14'te goruldugii gibi bir halka etra&nda hareket nlara kalbin etrafmda hareket etmeleri ic;in daha uzun bir

162
BOLOM 13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye Dayall Yorumlan

sure saglar. (2) Kasin refrakter doneminin k1salmasi uyan- elektrokardiyografi potansiyellerinde stirekli olarak ani
nm daha once uyanlm1$ kalp kasma normalden <;ok daha degi~iklikler meydana gelir. C::iink-U kalpteki akunlar once
kisa bit sure i<;erisinde yeniden-girmesine olanak saglar. bir yonde, daha sonra ise bir ba~ka yonde hareket eder ve
Dc;uncilsu fibrilasyonun en onemli ozelliklerinden biri belli bir dongtiyi.i nadiren tekrarlarlar.
olan ve ~ekil 13-16 A'daki kalpte gosterildigi gibi, uyan- Ventrikul fibrilasyonunun ilk ba~lad1g1 zaman
lann boliinmesidir. Bir depolarizasyon dalgas1 kalbin ref- EKG'deki dalgalann voltaj1 0,5 milivolt iken, lnzla zayif-
rakter bir alanma ula$Ug1 zaman, bu alanm her iki layarak 20 ila 30 saniye sonra genellikle sadece 0,2 ile 0 ,3
yamndan dolanarak ilerler. Boylece, bir tek uyandan iki milivolt olur. Ventrikill fibrilasyonunu basladtktan sonra
uyan meydana gelir. Bu uyanlar ilerlerken, diger bir ref- 10 dakika si.ireyle veya daha uzun bir sure, 0,1 milivolt
rakter alana ulast1klan zaman bunlann her biri de bolu- gibi c;ok di.i~tik voltajlar veya daha az1 kaydedilebilir. Daha
nerek iki yeni uyan daha olustururlar. Bu sekilde, aym once de belirtildigi i.izere, ventriktililn fibrilasyonu esna-
anda pek c;ok yonde hareket eden pek c;ok kti<;i.ik depo- smda kan pompalanamad1gmdan, bu durum kalbe anmda
larizasyon dalgas1 meydana gelene kadar zincirleme reak- elektrosok verilmesi gibi etkili bir tedavi ile durdurulma-
siyonlar ile, kalpte surekli olarak pek c;ok yeni dalga
d1g1 takdirde olumculdur. Elektro~ok bir sonraki bolumde
olu$ur. Dahas1 bu duzensiz uyan hareketinin uyanlann
anlat1lm1~t1r.
bir halka ~izerek hareket etmesine neden olmast ileti yolunu
olduk~a uzatir, ki bu da fi.bri.lasyonu devam ettiren durum-
VENTRiK0LLERiN ELEKTRO$OK iLE
lardan biridir. Bu aym zamanda kalpte surekli olarak
duzensiz yerlesimli yama tarz1 refrakter alanlann olusma-
DEFiBRiLASYONU
sma neden olur. Ventriki.illere dogrudan uygulanan orta $iddetteki degi$-
Bu surecin kisrr bir dongi.i seklinde gen;ekle$tigi ken-akim voltaj1 ventrikulleri daima fibrilasyona soksa
ac;1kt1r: Gittikc;e artan sayida uyan meydana gehr, bunlar da, ventriktillerden saniyenin bir bolilmil kadar bir si.ire
da daha fazla refrakter kas alanlanmn olusmasma, yama ic;in gec;irilen kuvvetli bir elektrik ak1m1, ventrikul kasmrn
tarz1 refrakter alanlar ise uyanlann daha <;ok boli.inmesine tamam1m aym anda refrakter doneme sokarak fibrilas-
yol ac;ar. Dolayis1yla, kalp kasmm herhangi bir alam ref- yonu durdurabilir. Bu amac;la kalbin iki yamna yerlestiri-
rakter donemden c;1kar c;1kmaz, bu alana yeniden-girecek
len buyi.ik elektrotlardan yogun bir ak1m gec;irilir. Bu
bir uyan c;oktan haz1rdir.
ak1m ventriki.il liflerinin c;oguna ulasarak ventriki.illerin
~ekil 13-16B'deki kalp fibrilasyonun son evresini gos-
bi.itun boli.imlerini aym anda uyanr ve refrakter hale
termektedir. Burada her yonde hareket eden pek c;ok
getirir. Bi.itiln aksiyon pot.ansiyelleri durur ve kalp 3-5
uyan gorulebilir. Bunlann baz1lan boli.inerek uyan say1-
saniye sessiz kalrr, bundan soma genellikle sini.is dtigi.i-
sm1 arunr, baztlan da refrakter alanlarda soner. Gerc;ekte,
bu duyarh donemde uygulanacak tek bir elektriksel $Ok mi.inden veya bazen de kalbin uyan odag1 haline gelen
s1khkla kasm refrakter alanlannm etrafmda c;esitli yon- ba~ka kisunlanndan kaynaklanan uyanlarla yeniden
lerde daguabilecek ve fibrilasyona yol a<;acak garip uyan atmaya ba~lar. Fakat ventriki.illeri fibrilasyona sokmu~
sekillerine neden olabilir. olan yeniden-giri$ odag1 c;ogu zaman varhg1m si.irdurur.
Bu da fibrilasyonu derhal yeniden baslatabilir.
VENTRiK0L FiBRiLASYONUNDA Elektrotlar kalbin iki yanma dogrudan yerlestirildi-
ELEKTROKARDiYOGRAM ginde, birka<; 1/1000 saniye si.ireyle uygulanan 1000
voltluk dogru aktm ile genellikle fibrilasyon durdurulabi-
Ventriki.il fibrilasyonunda EKG ~ekil 13-l 7'de goriildugi.i lir. Elektrotlar ~eldl 13-18'de goriildtigu gibi gogus duva-
gibi c;ok garip bir bic;irndedir ve dtizeni herhangi bir ritim
nna yerlestirildigi zaman, btiyi.ik bir elektrik kapasitorii
tipine benzemez. Ventrik-Ul fibrilasyonunun ilk birkac;
birkac; bin volt.a kaclar yuklendikten soma kapasitortin
saniyelik evresinde nispeten daha boyuk kas kutleleri
elektrotlardan ve kalpten birkac; 1/1000 saniye ic;erisinde
aym anda kas1hr ve EKG'de kaba, di.izensiz dalgalara
neden olurlar. Yalmzca birkar,: saniye sonra ventrikullerin gececek sekilde bo~almas1 saglamr.
kaba kasumalan kaybolur ve EKG dii$Ok voltajh ve son Vakalanu c;ogunda. defibrilatori.in alum1 kalbe iki fazh
derece di.izensiz dalgalar c;izmeye baslar. Dolay151yla, (bifazik) dalga formunda gonderilerek, kalpten gec;ecek
ventrikul fibrilasyonu ic;in EKG Lekrarlayan bir di.izen bu ak1m dalgasmm yonti c;e~itlendirilir. Bu tilr uygulama,
tammlanamaz. Bunun yerine, ventrikol kasmm 30-50 ba~anh bir defibrilasyon i<;in gerekli enerji miktarnu
kadar fark11 ktictik k1s1mlan aym anda kas1lrr ve aruamh derecede azaltarak, yamk ve kalpte doku hasan
geli$me riskini dti$ilrlir.
Ventrikul fibrilasyonu geli~me riski yuksek olan has-
talarda; pilli, ki.ic;i.ik, implante-edilebilir kardiyoverter
defibrilator (tKD) tak1larak elektrotlan sag ventrikule
baglanabilir. Bu cihaz, fibrilasyonlan algilamaya ve geli.$-
tiginde bunlan geri dondurmek ilzere kalbe k1sa stireli
~ekil 13-17. Ventrikul fibrilasyonu (111. derivasyon}. eleku·ik uyar151 gondermeye programlamr. Elektronik ve
163
Unite Ill Kalp

Birka9 milisaniye i9inde


birka9 bin volt
~ekil 13-19. Atriyum fibrilasyonu (II. derivasyon). GorOlebilen dalgalar,
venrikOllerin QRS ve T dalgaland1r.

Beyne 5 ile 8 dakikadan daha uztm si.ire ile kan akrm1


olmamas1, genellikle kahc1 zihinsel bozukluklara ve hatta
beyin dokusunun hasarma neden olur. Kalp hayata don-
dtiri.ilse bile, ki~ beyin hasaruun etkilerine baglt olarak
olebilir veya kaltc1 ziliinsel bozukluk ile ya~ayabilir.

ATRIYUM FIBRILASYONU
A-V demetinden ge<;en iletim yolu haricinde, atriyumun
kas kUtlesi ile ventrikuli.in kas ki.itlesinin birbirlerinden
yalttkan bir fibr<iz doku ile aynld1klaruu hanrlaymtz.
Dola)'1S1yla, ventriki.il fibrilasyonu i;ogu zaman atriyum fib-
~ekil 13-18. VentrikOI fibrilasyonunun durdurulmas1i~in gogOse elekt- rilasyonu olmaksizm ger<;;ekle§ir. Benzer ~ekilde, atriyum
rik ak1m1 uygulanmas1. fibrilasyonu da <;;ogu zaman ventriki.il fibrilasyonu olmak-
s1zm ger<;ekle~r. (Bu durum ~ekil 13-20'de sagda
gosterilmi§tir).
Olaym ventriki.iltin ki.itlesi yerine atriyum kasmm ki.it-
lesinde meydana gelmesi di§mda, atriyum fibrilasyonu-
nun i$leyi§i venttiki.il fibrilasyonununki ile aymd1r.
pi! teknolojisinde saglanan gi.incel ilerlemeler, kalbin Atriyum fibrilasyonunun stk rastlanan bir nedeni atriyu-
i.izerine veya i<;ine dogrudan uygulamak yerine, gogi.is mun geni~lemesidir. Geni~leme, atriyumlarm ventriktil-
kafesini ai;madan kalbe yakm bir konumda elektrotlan lere yeterince bo~almasm1 engelleyen kalp kapagi
hasarlarma veya atriyumlarda a~m miktarda kan gollen-
deri aluna yerle~tirerek defibrilasyon saglayacak ~iddette
mesine neden olan ventriki.il yetmezligine baghdrr.
elektrik alum1 tiretebilecek iKD'lerin geli~tirilmesini sag-
Atriyum duvarlanmn clHate olmas1 ileti yolunun uzama-
lam1~nr. Bu cihazlar kui;ok bir cerrahi gir~imle hascaya
sma ve yava$ iletiye neden olur. Bunlarm her ikisi de
takilabilir.
atriyum fibrilasyonuna zemin hazirlar.
DEFiBRiLASYONA YARDIM AMACIYLA Atriyumlann Atriyum Fibrilasyonu S1rasmdaki
KALBiN ELLE POMPALANMASI Bozulmu~ Pompalama Ozellikleri. Ventriki.illerin vent-
(KARDiYOPULMONER CANLANDIRMA) riki.il fibrilasyonu sirasmda kan pompalamamalan gibi,
aym nedenJerden dolayi atriyi1mlar da atriyum fibrilasyonu
Fibrilasyon ba~lad1ktan sonra 1 dakika ii;inde defibrile
sirasmda kau pompalamazlar. Dolay1s1yla, atriyumlar venl-
edilmedigi takdirde kalp defibrilasyon ile yeniden canla-
riki.iller i<;in primer pompalar olarak i~e yaramaz hale gelir-
namayacak kadar zay1f du~er, i;unkii koroner kan ak1m1
ler. Bu durumda bile kan pasif olarak atriyumlardan gei;ip
ile beslenemez. Fakat kalbi once el ile pompalayip (ara-
ventriki.illere akar ve ventriki.il pompasuun etkinligi yal-
likh elle s1k1~urma) daha sonra defibrile ederek hayata
mzca yilzde 20 ile 30 oramnda azalu. Dolayis1yla, ventriki.il
dondiirmek hala mi.imki.indi.ir. Bu ~ekilde aorta kil<;i.ik
fibrilasyonu oli.imci.il olmasma kar~m, atriyum fibrilasyonu
miktarlarda kan g<inderilerek koroner kan ak1m1 ba~latt-
olan bir ki~i, kalbinin-pompalama etkinligi genelde azalmt§
labilir. <;=ogunlukla, bunclan birkai; clakika soma elektrik-
olmakla birlikte, yillarca ya~ayabilir.
sel defibrilasyon milmki.in olur. Gerc;ekten de fibrile
olmu~ kalpler, ba~anyla defibrile edilmeden once, 90
ATRiYUM FiBRiLASYONUNDA
dakika kadar uzun bir silre elle pompalann~tu.
ELEKTROKARDiYOGRAM
Gogi.is kafesini ai;maksmn kalbi pompalamamn bir
yontemi yapay solunum ile birlikte gogi.is duvanna ara- Atriyum fibrilasyonundaki EKG ~ekil 13-19'da gorill-
hkh olarak ve kuvvetli hamlelerle basmi; uygulamakt1r. mektedir. Atriyum fibrilasyonu srrasmda pek <;ok ki.i<;i.ik
Bu uygulama ve elektriksel defibrilasyona birlikte kardi- depolarizasyon dalgas1 bi.iti.in yonlerde atriyumlara yayihr.
yopulmoner canla11d1nna denilir. Dalgalar zay1f oldugu ve belirli bir anda pek i;ogu zu
164
BOLOM 13 Kalp Aritmileri ve Elektrokardiyografiye Dayal! Yorumlan

polaritede oldugu ic;in genellikle birbirlerini neredeyse


""
(',
tamamen notralize ederler. Dolay1s1yla, EKG'de ya atri-
yumdan gelen hie; bir P dalgas1 gortilemez, ya da ince,
ytiksek frekansh, c;ok dti~k voltajh dalgalar ic;eren bir / \\
kay1t yap1lrr. Diger yandan ventrikUllerde herhangi bir
J fI \I \! (! '

~J
patoloji olmad1g1 takdirde QRS-T kompleksleri normal- I
dir, fakat a$agida belirtilen nedenlerle zarnanlamalan I ll t
dtizensizdir. \ I
~
,.,,I
ATRiYUM FiBRiLASYONU SIRASINDA
VENTRiKOL RiTMiNiN DUZENSiZLiGi Atriyum flatteri Atriyum tibrilasyonu
Atriyumlar fibrilasyonda iken, uyanlar atriyum kasmdan ~ekil 13-20. Atriyurn flatteri ve fibrilasyonunda uyanlann yollan.
A-V dtiglimline hizli fakat aym zarnanda dozensiz olarak
ula~1rlar. A-V dugtimti bir uyandan soma 0,35 saniye
gec;meden ikinci bir uyanyi gec;irmeyecegi ic;in, iki vent-
riktil kas1lmas1 arasmda en azmdan 0,35 saniye olmahd1r.
Buna ek olarak, atriyum fibrilasyonu yapan dtizensiz uya-
nlardan birinin A-V dtigtimtine ula$mas1 ic;in de O ile 0,6
saniye arasm.da degisen ek bir siireye gerek vardrr. Bu ~ekil 13-21. Atriyum flatterf-2:1 ve 3:1 atriyum-ventrikul ritmi (11.
nedenle, ar~tk iki ventrikiil kasilmas1 arasmdaki si.lre en derivasyon).
az yakla$1k 0,35 saniye ile en fazla yaklas1k 0,95 saniye
arasmda clegi$ir. Bu da oldukc;a di.lzensiz kalp at1mlanna dtigiirniine hepsinin ventriktillere gec;:emeyecegi kadar
neden olur. Gerc;ekte bu dlizensizlik, ~ekil 13-19'daki c;ok hizla ula;;irlar. c;unkti A-V dtigtimtintin ve A-V
EKG'de degi$ken arahklardaki kalp a11mlanyla gosteril- demetin refrakter donemleri atriyum sinyallerinin yal-
digi gibi, durumun te$hisinde kullamlan klinik bulgular- mzca bir lusmm1 gec;irecek kadar uzundur. Dolayis1yla,
dan biridir. Aynca atriyurnlarclaki fibrilasyon yap1c1 ventrikiillerin her bir aumma kar~1ltk atriyurnlarda iki
uyanlarm h1ZJ yliksek oldugu ic;in, ventriktillerin hm da veya tic; atlm gerc;:eklesif.
ytiksek olur ve genellikle dakikada 125 ile 150 aum Auiyurn tlatte1inin tipik EKG'si ~ekil 13-2l'de goriil-
arasmdadrr. mektedir. Kas ki.itleleri kisrnen uyumlu kas1ldiklan ic;:in P
clalgalan kuvvetlidir. Ancak, kayma atriyumlarm her iki
veya tic; aum1 ic;in sadece bir P dalgas1m bir QRS-T komp-
leksinin izledigine ve 2:1 ve 3:1 ritminin olu~tuguna
ATRiYUM FiBRiLASYONUNUN
dikkat ediniz.
ELEKTRO~OKLA TEDAViSi
Yent1ikiil fibrilasyonunun eleklr◊$Ok yolu ile normal
ritrne geri dondtiriilebilecegi gibi, atriyum fibrilasyonu KALP DURMASI
da elektro~okla geri dondlirulebilir. Yontern ventriktilun Kalbin ritim ve ileti sisteminin son bir ciddi bozuklugu
dond0rtilmesi ile tamamen aynidtr. Tek bir kuvvetli halbin dimnas1d1r. Bu, kalpteki btiti.in elekniksel kontrol
elektrik sokunun atriyumlardan gec;:i1ilmesi ile kalbin sinyallerinin durmasma baghd1r. Bu clurumda, kendiligin-
tamarru birkac; saniye ic;in cevaps1z donerne sokulur. den olu~n hic;bir ritim kalmaz.
Eger kalp normal bir riti.m iiretmeyi ba~arabilirse s1kl1kla Kalp durmas1. ozellikle derin aneste.zi sirasmda hasta-
normal ritim baslar. lann yetersiz solunum nedeniyle ciddi hipoksiye girme-
lerine bagh olarak meydana gelebilir. Hipoksi, kas
liflerinin ve ileli liflerinin, zarlanmn iki carafmda normal
ATRiYUM FLATTERI elektrolit yogunluk farklanm korumalanm engeller. Bu
da liflerin uyanlabilirligini, kendi.liginden olu$an 1itimle-
Atriyum flatteri, dongilsel hareketin atriyumlarda neden rini yok edecek kadar etkileyebilir.
oldugu diger bir durumdur. Atriyum fibrilasyonundan Anesteziye bagh kalp durmas1 olaylanmn r,;ogunda,
fark1, elektriksel sinyalin bir tek btiytik dalga halinde ve uzun silreli (dakikalarca veya hatta saatlerce) kardiyopul-
daima tek yonde atriyumun kas kittlesi etrafmcla, ~ekil moner canland1rma normal bir kalp ritminin yeniden
l3-20'nin solunda gosterildigi gibi, tekrar tekrar hareket saglanmasmda olduk~a ba$anltdrr. Baz1 hastalarda ag1r bir
etmesidir. Atriyum flatteri atriyumlann genellikle daki- miyokard bozuklugu kahc1 veya yan kahc1 kalp durma-
kada 200 ile 350 at1m arasmclaki ytiksek bir biz.la kastl- sma neden olarak ani oltlme yol ac;abilir. Bu durumun
rnalanna neden olur. Fakat atriyumlann bir tarafi tedavisinde implante edilmi$ elektronih bi.r uyan odagmdan
kas1hrken diger taraf1 gev~edigi i<;in atriyumlarm pompa- saglanan ritmik elektriksel uyanlar hastalan aylar, hatta
lad1g1 kamn miktan dti~ilkttir. Dahas1, sinyaller A-V y1llarca hayatta tucmak ic;in ba~anyla kullamlm~m.
165
Unite Ill Kalp

Park DS, Fishman GI: The cardiac conduction system. Circulation


Kaynaklar 123:904, 2011.
Adler A, Rosso R, Viskin D, et al What do we know about the "malig- Passman R, Kadish A: Sudden death prevention w ith implantable de-
nant form " of early repolarization? J Am Coll Cardiol 62:863, 2013. vices. Circulat ion 116:561, 2007.
Darby AE, DiMarco JP: Management of atrial f ibrillation in patients Prystowsky EN, Padaniiam BJ, Joshi S. Fogel RI: Ventricular arrhyth-
w ith structural heart disease. Circulation 125:945, 2012. mias In t he absence of structural heart d isease. J Am Coll Cardiol
Dobrzynski H, Boyett MR, Anderson RH: New insights into pacemaker 59:1733, 2012.
activity: promoting understanding of sick sinus syndrome. Circula- Rienstra M, Lub itz SA, Mahida S, et al: Symptoms and functional status
tion 115:1921 , 2007. of pat ients w ith atria l fibrillat ion: state of t he art and future research
John RM, Ted row UB, Kaplan BA, et al: Ventricular arrhythmias and opportunit ies. Circulation 125:2933, 2012.
sudden cardiac death. l ancet 380: 1520, 2012. Roden DM: Drug-induced prolongation of t he QT interval. N Engl J
Lampert R: Managing w ith pacemakers and implantable cardioverter Med 350:1013, 2004.
defibrillators. Circulation 128: 1576, 2013 Schwartz PJ, Ackerman MJ, George AL Jr, W ilde AA: Impact of ge-
Lee G, Sanders P, Kalman JM: Catheter ablation of atrial arrhythmias: netics on the cl inical management of channelopathies. J Am Coll
state of the art. Lancet 380:1509, 2012. Cardiol 62:1 69, 2013.
Morita H, Wu J, Zipes DP: The QT syndromes: long and short. Lancet Shen M J, Zipes DP: Role of t he autonomic nervous system in modulat-
372:750, 2008. ing cardiac arrhyt hmias. Circ Res 114:1004, 2014.
Myerburg RJ : Implantable cardioverter-defibrillators after myocardial Wang K, Asinger RW, Marriott HJ: ST-segment elevation in conditions
infarction. N Engl J Med 359:2245, 2008. other than acute myocardial infarction. N Engl J Med 349:2128,
Obeyesekere MN, Klein GJ, Nattel S, et al: A clinical approach to early 2003.
repolarization. Circulation 127: 1620, 2013. Wazni 0 , W ilkoff B, Saliba W: Cathet er ablation for atrial fibrillation. N
Olshansky B, Sullivan RM: Inappropriate sinus tachycardia. J Am Coll Engl J Med 365:2296, 201 1.
Cardiol 61 :793, 2013. W ickramasinghe SR, Patel W: Local innervat ion and atrial f ibrillation.
Circulation 128:1 566, 201 3.

166
~

Dola~•nt
14 Dola~1m Sistemine Genel Bak1~;
Basin<;, Akim ve Direncin
Biyofizigi
15 Damarlann Gerilebilirligi ve Arteryel
ve Venoz Sistemlerin i~levleri
16 Mikrodola~1m ve Lenfatik Sistem:
Kapiller S1v1 Degi~imi, Hucreleraras1
S1v1 ve Lent Ak1m1
17 Doku Kan Ak1mmm Yerel ve Humoral
Kontrolu
18 Dola~1mm Sinirsel Duzenlenmesi ve
Arter Basmcmm H1zlr Kontrolu
19 Arter Basmcm1n Uzun Sureli Kontrolu
ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu:
Arter Basmcmm Duzenlenmesinde
Entegre Sistem
20 Kalp Debisi, Venoz Dono~ ve
Duzen len meleri
21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi;
Koroner Dola~1m ve iskemik
Kalp Hastal191
22 Kalp Yetmezligi
23 Kalp Kapaklari ve Kalp Sesleri; Kapak
Bozukluklan ve Dogumsal Kalp
Hastahklan
24 Dola~1m ~oku ve Tedavisi
BOLUM 14

Dola~1m Sistemine Genel Bak1~; Basin~,


Akim ve Direncin Biyofizigi

Dola~nnm gorevi, viicut dokulanmn gereksinimlerini kas Labakas1 ile sanlm1$tU. Boylece arteriyoller dokulann
kar~tlamakt1r. Besinleri vucut dokulanna ta~rmak, ank ihtiyacma cevap olarak her doku bolgesincle kapillerlere
maddeleri uzakla:;;tumak, hormonlan vi.icudun bir bo- gec;en kan akimm1 bi.iyiik olc;iide degi~tirebilir.
liimiinden digerine ta~rmak ve genel olarak ya~am1 siir- Kapillerlerin i$levi, s1v1, besin maddeleri, elektrolitler,
diirmek ve hiicrelerin optimal i~levleri ic;:in vi.icudun ti.im hormonlar ve diger maddele1in kan ile hi.icreleraras1 s1V1
doku s1v1lannda uygun c;:evre ko:;;ullanm siirdiirmektir. arasmda degi$immi saglarnakur. Bu goreve uygun olarak,
Cogu dokulardaki. kan ak1mmm hm, dokulann be- kapillerlerin duvarlan c;ok incedir ve su ve ki.l<;:iik mole-
sin ihtiyac1m kar~1layacak ~ekilde di.lzenlenir. Dola~1m, ki.illii madclelere gec;irgen olan i;ok sa)'lda hapiller porlan
bobrekler gibi baz1organlarda, baz1 ek i~levlere de hizrnet i<;erirler.
eder. Omegin, bobreklere gelen kan akum metabolik ih- Venillle,; kapillerlerden gelen kam toplarlar ve birle$e-
tiyac;:lanndan c;:ok daha fazladir ve bu her dakikada biiyilk rek daha bi.lyiik venleri olu$tururlar.
mikLarda kamn filtre edilmesini gerektiren bo~altun ~levi Venier, veniillerden kalbe kanm ta$mmas1 ic;:in ta$1ma
ile ilgilid i r. kanallan olarak gorev yaparlar; e~it derecede onemli ola-
Kalp ve kan damarlan ise, dokulara gerekli kan ak1m1- rak biiyiik bir kan deposu olarak hizmet goriirler. Veni:iz
m saglamak ic;:in gerekli olan kalp debisini ve arter basm- sistemdeki basmc; c;:ok dii$tik oldugu ic;:in, venlerin cluvar-
cm1 saglayacak ~ekilde koncrol edilirler. Kan hacmini ve lan inceclir. Yine de daralma ya da gev$emelerini sagla-
kan ak1m1m kontrol eden mekanizmalar nelerdir ve bun- yabilecek kadar kas ic;erirler, boylece dola$rm sisteminin
lann dola~1m sisteminin diger i~levleri ile ili~kisi nedir? gereksinimine gore fazla karn az ya da c;ok miktarda de-
Bunlar dola~urun bu boliimiinde tarn~acagumz konular polayan, kontrol edilebilir bir depo olarak c;ah$ITlar.
ve sorulardan baz1landu-.
Dola~1mm Farkh Bolumlerinde Kan Hacimleri. ~e-
kil 14-1 dola~1mm genel ~emasm1 ve toplam kan hac-
rninin yiizdesi olarak dola!;nmm temel boli.imlerinde-
DOLA$1MIN FiZiKSEL OZELLiKLERI
ki dag1lim1m gostermektedir. Ornegin, vucuttaki tum
Dola~1m sistemi, ~ekil 14-l'de gosterildigi gibi, sistemik kanm yiizde 84'ii sistemik d ola$1mda, yiizde l6's1 ise
dolaJtm ve pulmoner dola$tm olrnak i.\zere iki boliime ay- akcigerde ve kalpte bulunur. Sistemik dola$1mda bulu-
nhr. Sisternik dola~1m akcigerler d1~mdaki biitiln viicut nan yiizde 84'tin yiizde 64'ti venlerde, yuzde 13'u ar-
dokularmm kan ihtiyacm1 kar~1lad1g1 ic;:in, biiyiik dol~,m terlerde, yiizde 7'si sistemik arteriyol ve kapillerlerde
veya periferik dola~,m diye de adlandmhr. bulunur. Kalp kanm yt.izde 7'sini, pulmoner damarlar
ytizde 9'unu ic;:erir.
Dola~1mm iflevsel Bolumleri. Dola~1mm i?levsel ayna- En $a~1rnc1 olam, kapillerlerdeki kan hacminin dii~t.ik
t1lanm taru:;;madan once, dola~1mm her bir boliimUni.ln olu$udur. Yine de sisternik dola$1mm en onemli i$levi
roliiniln anla~1lmas1 onemlidir. olan, maddelerin kan ile dokular arasmdaki iki yonde di-
Arterlerin ~levi, kam dokulara yilkseh basin~ altmda fozyonu burada geri;ekle$mektedir. Bu i$lev, ayrmt1h ola-
ta~1makur. Bu nedenle arterler, gi.ic;:lil damar duvarlanna rak Bi:ili.\m 16'da tart1$tlm1~t1r.
sahiptirler ve kan arterlerde yi.iksek bir h1zda akar.
Arteriyoller, arter sisteminin son ki.ic;:iik dalland1r ve Enine Kesit Alanlan ve Kan Aknnmm lhzl. Ce$itli tip-
ic;:inden kanm kapillerlere gonderildigi kontrol hanallan lerdeki sistemih damarlann yanyana konuldugu du~unii-
olarak gorev yaparlar. Aneriyoller kendisini tamamen ka- lurse, bunlann yakla$1k eaine kesit alanlan $Oyle olacak-
payabilen ya da birka<; kat gen~lemesine izin veren giic;:lii tlr:

169
Onite IV Dola~,m

Pulmoner dola~•m %9 dece 1 ile 3 saniye kadar kalu. Bu surenin kisa olmas1 ~a-
~1ruc1dir; <;tinkti kapiller; duvarlan boyunca ger<;ekle~en
besin maddelerinin ve elektrolitlerin difilzyonu ttimiiyle
bu lGsa zamanda tamamlanmak zorundadir.
Dola~mun <;e~itli Boltimlerinde Basmi;lar. Kalp, kam
stirekli olarak aorta pompalad1gi ic;in, aorttaki basmi;: or-
talama yak\a~1k 100 mm Hg gibi yuksek bir degerdedir.
Vena kava Diger yandan, kalbin pompalama etkinligi pulsatil oldu-
superiyor ~~· gundan, ~ekil 14-2'nin solunda goriildtigti gibi, arter ba-
smc1 120 mm Hg'lik sistolik ve 80 mm Hg'hk diya.stolik
basmc; degerleri arasmda degi~ir.
-+-- - -+-i1-Kalp · %7
Kan sistemik dola$imd.a ilerledikr;e, basmc1 giderek
dii$er ve kamn kalbin sag atriyumuna bo~ald1g1 yer olan
superiyor ve inferiyor vena kavalann sonuna ula$1ldigm-
da yakla$1k Omm Hg olur.
Sistemik kapillerlerdeki basmc;, arteriyol ucunda 35
mm Hg'hk yi.iksek bir basmc;tan, ventiz ur;taki 10 mm
Arterler
%13 Hg'hk di.i$tik bir basmca kadar degi$ir; fakat damar yata-
gmm biiyilk bir bohimundeki ortalama "fonksiyonel" ba-
Arteriyoller
ve
smc;, yakla$1k 17 mm Hg'dir. Bu basmr;, kapiller porlann-
~ kapillerler d.an i;ok kur;tik miktarda plazma s1zmasma neden o\acak
%7 kadar du~tik oldugu halde, besinler kolaylikla d1$andaki
doku hticrelerine difii,ze olabilirler.
~ekil 14-2'nin sagmda, pulmoner dola$imm farkh bo-
li.imlerindeki bas1m; lar ayn ayn gosterihn~tir. Pulmoner
anerlerde basmc;, aortta oldugu gibi pulsatildir; fakat ba-
vevenoz
sinusler - %64
smr; dtizeyi oldukr;a du~tiktur. Pulmoner arterin sistolik
ba.sinci yak.la$1.k 25 mm Hg, d.iyastol.ik basmct yakla$1k 8
~ekil 14-1. Dola~1m sisteminin farkli bolOmlerinde kanin (toplam ka- mm Hg, pulmoner damann ortalama arteryel basmn ise
nin yuzdesi olarak) da91ilm1.
sadece 16 mm Hg'dn. Ortalama pulmoner kapiller basmc;
ortalama 7 mm Hg'dir. Yine de, bir dakikada akcigerler-
den ger;en kan ak1m1 sistemik dola$1mdan ge<;en rniktar
Damar Enine kesit alam (cm 2) i.le aymd1r. Pulmoner sistemdeki dti~tik basm<;: akciger-
Aort 2,5 lerin ihtiyacma uygundur; c;unkti pulmoner kapillerdeki
KOc;Ok arterler 20 kamn, pulmoner alveollerdeki oksijen ve diger gazlarla
Arteriyol ler 40 kar$ila~mas1 ir;in gereken dtizey bu kadard1r.
Kapillerler 2500
VenOller 250
KO~Ok venler 80 DOLA$1M 1$LEVININ TEMEL
Vena kava 8 iLKELERi
Dola~1m ~levinin aynnulan karma~1k olmakla birlikte,
Venlerin kesit alamnm arterlerinkinden daha btiyiik
sistemin btitiin i~levlerinin temelinde ui;: ana ilke bulu-
olduguna ozellikle dikkat ediniz; venlerin kendi c;apla-
nur.
nndaki arterlerin ortalama yakla~ak d<lrt kat1 kadar kesit
1. Vi.i.cuttaki. butun dokulann kan ak1m1 hm hemen da-
alanlan oldugu gor!ilmektedir. Bu fark, arteryel sisteme
gore venoz sistemde ne kadar bi.iyiik bir kan deposu bu- ima doku gereksinimine gore hassas §ekilde kontrol
lundugunu ai;1klar. edilir. Dokular aktif oldugunda, istirahattakinden
Dola~1m sisteminin her boltimtinden her dakikada daha fazla, bazen istirahat duzeyinin 20-30 kati kan
aym miktarda kan ak-v;;1 (F) olmas1 gerektigine gore, kan aknnma ihtiyac;lan vardir. Fakat kalp, normalde de-
ak1m hm (v), damann enine kesit alam (A) ile ters oran- bisini dinlenim durumundakine gore dort-yedi kat-
tilidtr. tan fazla arnramaz. B<lylece, belirli bir dokunun kan
v=F/A akmu art~ma ihtiyac1 oldugunda, vticudun bi.itiin
dokulannda kan ak1m1m arnrmak mUmki.in degil-
Boylece, dinlenim s1rasmda h1z, aortta 33 cm/sn, fa- dir. Bunun yerine, her dokunun mikro-damarlan
kat kapillerlerde bunun 1/1000 kadan yani yakla~1k 0,3 stirekli olarak dokunun gereksinimlerini denetler;
mm/saniyedir. Bununla b irlikte, kapillerlerin uzunluklan ornegin oksijen ve diger besinlerin yeterli olup ol-
sadece 0,3-1 mm kadar oldugundan, kan kapillerlerde sa- mad1gm1 ve karbondioksit ve cliger auk macldelerin
170
BOLUM 14 Dola~1m Sistemine Genel Bak1~; Basmi;, Akim ve Direncin Biyofizigi

120
Sol Sag Pulmoner
100 ventrikOI ventrikOI arter
80 basrnc1 bastnCI basrnc1

60 Aort
bastnCI
40
20
0 ~ -- - . - - - - ~ '----::::,,-----'

120 Qi Q)
~ cQ)
100-1 t::
Cll >
i Q) ~ Qi Q)
80
i E a.x C: 0>, -= 2 C:
~ aC: ::, ·;:: 0
·~ ~
·a aC: 0
60 ·a JO)'~
t::
)g>C E
"3 t:: Cll
E
::i
~
Cll
~
Cll
Cf) Cll Cl) ~ a. <l: ~ ~ a.
40

20

0 i
E
::,
a
.x .x
...
Q) ;x cu g,
>, ·;:: : :=,-;:: :~t:
oE -E t::
0
>, Q)
,:::, t::
Q, (I)
,:::, t:
·~
0 Q)
Cl) ~ Cl) > <l: Ill Cll ~Cll <l:

0 Sistemik Pulmoner

~ekil 14-2. Yatay durumda uzanan bir ki~ide dola~1m sistemlnin farkh bolumlerinde normal kan bas1n<;lar1.

birikip birikmedigini kontrol ederler. Bunlar, dog- yol a<;ar. Daha soma, daha uzun donemlerde, saatler
rudan yerel kan damarlanm etkilerler; geni$leme ya ve gt.\nler ic;:inde bobrekler, hem basmcm1 kontrol
da daralma olu$turarak yerel kan akmum hassas bi- eden hormonlan salgilamak, hem de kan hacmini
c;imde doku aktivitesi i<;in gerekli cliizeyde tutarlar. duzenlemek yoluyla basmc;: kontroliinde onemli bir
Aynca dola$tmm merkezi sinir sistemi tarafmdan ek rol oynarlar.
sinirsel kontroli.i vc hormonlar doku kan alummm Ozet olarak, yerel dokulann gereksinimleri, do1a$IID
kontroliine ek yardun saglarlar. sistemi tarafmdan kar$1lanmaktadrr. Bu boliimiin kalan
2. Kalp debisi tum yerel doku ak1mla11nrn toplam1d1r k1smmda, kan akumnm diizenlenmesinin temel aynnu-
Kan bir dokudan ge<;tikten sonra hula venler yolu larm1, kalp debisinin ve arter basmcmm kontroli\niin ay-
ile kalbe geri cloner. Kalp, kendisine gelen bu art- nnttlanm tart1~aya ba$layacagiz.
m1$ kan akrmma cevap olarak, kanm neredeyse
tamamuu geri pompalar. Boylece, kalp dokulann
ihtiyacma cevap veren otomatik bir sistem olarak BASIN~, AKIM VE DiREN~
c;ah$rr, Bununla birlikte, kalp gerekli miktarda kan ARASINDAKi KAR$1LIKLI ILi$KiLER
pompalamasm1 saglamak i<;in sild1kla ozel sinir Bir kan damanndaki ak1m, iki faktor tarafmdan belirlenir:
sinyalleri $Cklinde yard1ma gereksinim duyar. (1) damann iki ucu arasmdaki kanm basm( Jarki (damar
3. Arter basmcmm dii.zenlenmesi geriellikle yerel kan "basmc;: gradyam" da denir) kam damarda iten kuvvettir,
akimmm kontroW veya kalp debisiriin konlrolii me- (2) damar direnci denilen, damar boyunca kan akimma
kani_zmalanndan bagimstzdir. Dola~1m sisterni, arter kar$I olu?an direnc;. ~ekil 14-3 dola$1m sisteminin her-
basmcm1 diizenleyen yaygm bir sistemle donaubm~-
hangi bir yerindeki bir kan daman iizerirlde bu iliskileri
tu. Omegin, eger herhangi bir zamanda basmc;: 100
gostermektedir.
mm Hg'hk normal ortalama diizeyin altma dii$erse,
P 1 damann ba$lang1cmdaki basmc1, P 2 dig er uc;:taki
sinirsel refleksler, basmc1 onceki normal degerine
basmc1 gostermektedir. Direnc; akmakta olan kan ile da-
yiikseltmek ic;:in saniyeler ic;inde, bir seri dola~1m
mar ic;:indeki endotel arasmda, damann biiti.in ic;: yiizeyi
degi~ikligine neden olur. Sinirsel sinyaller ozellikle
boyunca olu$an surtiinme sonucu ortaya c;:1kar. Damar
(a) kalbin pompalama gt1cti11ti arnnr, (b) kalbe daha
i<;indeki akrm, Ohm yasas1 olarak adlandmlan a$agidaki
fazla kan saglamak i.c;:in biiyiik venoz depolann ka-
formiil ile hesaplanabilir:
S1lmasm1 saglar ve (c) arter basmcuu artmnak iizere
biiyiik arterlerde daha fazla kan birikmesi i<;in lilm F ~ ~p
viicuttaki arteriyollerin c;:ogunda genel dara\maya R

171
Onite IV Dola~,m

Burada F kan akum, .1P damarm iki ucu arasmdaki lirtilirse de, saniyede mililitre ya da ba$ka hir akun biiimi
basmc; fark1 (P 1-P 2 ) ve R direnc;tir. Bu formiil kan aklmmm ile de ifade edilebilir.
basmc; fark1 ile dogru, fakat direnc; ile ters oranuh oldu- lstirahat halindeki eri~kin bir insanda tum dola~1m-
gunu gi:isterir. daki kan ak1m1 yakla$1k 5000 mVdak kadardlf. Bu, kalp
Akim luzm1 damardaki mutlak basmcm degil, dama- tarafmdan bir dakikada aorta pompalanan kan miktanm
nn iki ucu arasmdaki basmc; f arkrnm belirledigine dikkat belitttigi ic;jn kalp debisi adm1 alir.
ediniz. Ornegin, damann her iki ucunda basmc; 100 mm
Hg ise, iki uc; arasmda basmc; fark1 olmad1g1 takdirde, 100
mm Hg basmca ragmen ak1m olrnayacaktir.
Kan Ak1min1 Ol~me Yontemleri. Akuru olc;mek ic;in,
Ohm yasas1, i:inceki denklemde gosterildigi gibi, oku-
yucunun dola~nn hemodinamigini anlamas1 ic;in gerekli birc;ok mekanik ve mekanoelektrik arac;lar seri olarak bir kan
olan en i:inemli ili~kileri ifade eder. Bu formtiliin c;ok bu- damarma sokulabilir ya da baz1 durumlarda oldugu gibi, da-
yi.ik onemi dolayis1yla okuyucunun formultin diger cebir- mann d~ma uygulanabilir. Bunlara ah1111-6!ferler denilir.
sel ~ekillerine de a~ina olmas1 gerekir: Elektromanyetik Ak1mol~er. Daman ac;madan kan
akurum olc;ebilen aletlerin en onemlilerinden biri, elektro-
L-.P mFxR manyetik akimolc;er olup, c;ah~ma prensibi ~elill l 4-4'te gos-
R= l'.P terilmi~tir. ~elill l 4-4A bir manyetik alanda c;apraz ~ekilde
F h1zla hareket eden bir telde elektromotif kuvvetin (elektrik
voltajmm) olu~umunu gostermektedir. Bu, elektrik jenerato-
KAN AKIMI ri.lnde elektrik ilretiminin \;Ok iyi bilinen bir ilkesidir. ~ekil
14B'de aym ilkenin mauyetik alanda hareket eden kanda
Kan ak1m1, dola~1mm belirli bir noktasmdan belirli bir za- elektromotor kuvvetin i.iretimine uygulam~1 gortilmektedir.
man ic;mde gec;en kan miktan demektir. Genellikle kan Burada bir kan daman kuvvetli bir m1knattsm kutuplan ara-
ak1m1 dakikada mililitre veya dakikada litre bic;iminde be- sma yerl~tirilir ve elektrotlar damann iki tarahna, manyetik
alan c;izgilerine clil< olarak konur. Kan damardan akng1 za-
man, iki elektrot arasmda kan akun hm ile oranulr olarak
P1 - - Basini;: fark1 -- p geli~en elektriksel voltaj uygun bir voltmetre ya da elektronik
-- 2

0 ~Direng/
kayn cihazr ile olc;illebilir. ~ekil 14-4Cde bi.iyi.ik damarlarda
>~ kan akmuru olcmede kullamlan gerc;:ek bir alet gorilhnekte-
dir. Bu alet ic;inde, hem gilc;li.i m1knat1s hem de elektrodar
bulunmaktadir.
~ekil 14-3. Basin<;, diren<; ve kan ak1m1 aras1nda kar~11ikll iliskller. P,, Elektromanyetik akunolc;erin ozel bir i.isti.inlugi.i, ak1m-
damann ba~indaki basin~; P2, damann diger ucundaki basin<;.
da 1/100 saniyeden da ha krsa bir zaman ic;inde gel~en degi-
~imleri kaydedebihnesi, boylece sabit alum kadar, aknndaki
pulsatil degi~imleri de dogru kaydetmeye elveri~Li ohnas1d1r.

+
0
~l¾s I \
~

~ekil 14-4. Elektromanyetik tipte bir ak1mol<;er. (A)


Elektromanyetik alandan ge<;erken bir telde elekt-
riksel voltaj1n geli~mesi, (B) kuwetli bir manyetik
aIan i\ine yerle~tirilen damardan kan ak•~• siras1nda
damar Ozerindeki elektrotlarda elektriksel voltaj1n
geli~mesi ve (C) kan damarlann1n ,;evresine kronik
C olarak tak1labllen modern bir elektromanyetik ak1-
mol,;er ucu.

172
BOLOM 14 Dola~,m Sistemine Genel Bak,~; Basin~, Akim ve Direncin Biyofizigi

A
[ )
iletilen
dalga
Yans1yan
dalga
B~
..::
---+ ~

~~ )
~ekil 14-5. Ultrasonik Doppler ak1mol<;er.

cO 2:2;; )
Ultrasonik Doppler Ak1mol~er. Elektromanyetik $ekil 14-6. A. Akim ba~lamadan once iki s1v1(biri kirm121 boyall, digeri
akrmoker ile aym avantajlann c;oguna sahip olan ve damara boyas1z); B. Akim ba~lad1ktan 1 saniye sonra ayn1s1v1lar. C. Duzensiz
bir ~ekilde hareket eden s1v1bile~enleri ile tOrbOlan akim.
di~ndan uygulanabilen diger bir aklmolc;er ~ekil 14-S'te gos-
terilen ultrasonik Doppler ahmti:il(er cihazidu. Bu cihazm duva-
nna kur;i.ik bir piezoelektrik kristal monte edilm~Lir. Bu kris-
tal uygun bir elektronik aygita baglanarak enerji verild.iginde,
aktm yontinde, kamn akug1 si.irece saniyede birkac; yi.izbin Ere- 6'da gosterilmi$tir. ~ekil l4-6A'daki damann sol tarafma
kansh bir ses iletir. Sesin bir kism1 akan kandaki kmniz1 kan boya ile renklendirilmi$ bir SIVl, sag tarafma da renksiz bir
s1V1 konmu$tur ve damarda alum yoktur. S1v1 akl$1 ba$la-
hticreleri tarafmdan yansmhr. Bu yans1yan ultra-ses dalgalan,
nld1gi zaman, ~ekil 14-6B'de goruldi.igi.i gibi, bir saniye
daha sonra kan hucrelerinden geriye kristale dogru d6nerler.
soma, iki s1v1 arasmda parabolik bir smu c;izgisi belirir.
Bu yans1yan dalgalann frekans1 iledlen dalgalann frekansm-
Damarm c;eperine yakm s1vi kism1 giii;li.ikle hareket eder-
dan di.i$i.ikLUr, r;unkti eritrositler ilelici kristalden uzaga dogru
ken, c;eperin az uzagmdaki tabaka ki.ic;i.ik bir mesafeye,
hareket etmektedirler. Buna Doppler etlii.si denir. (Bu etki dii-
ortadaki k1sun daha uzaga hareket e tmi$tir. Bu erki, "kan
duk r;alarak yakla~an ve gec;en bir tren sesi ile gozlcnen etkinin ak1m h1zmm parabolik profili" olarak adlandmhr.
aymstdir. Diidiik ld$iye ula$tlktan soma duyulan dUdilk sesi- Parabolik profilin nedeni a?agidaki gibidir: Damara
nirl frekans1 cren yakla$rrken ani o\arak dil~er). degen tabakadaki srvi molekiilleri yeperle aralanndaki
~el<ll 14-S'deki aktml.llc;erde r;ok yi.iksek frekansh ses adezyon kuvveti nedeni ile daha yava$ hareket ederler.
dalgalan belirli aralarla kesilerek, yans1yan dalgalar kristal- Diger moleki.il tabakas1 bunlann i.izerinden kayar. Oc;i.in-
den elektronik bir alet yard1m1 ile btiyiiti.ilerek al.mu. Cihazm ci.i ikincinin, dordi.inci.i i.ic;i.inci.ini.in iizerinden, somaki
diger bir boltimtl ilelilen ve yans1yan dalgalar arasmdaki fre- oncekinin iizerinde olacak $ekilde kayar. Bundan dolay1
kans farkiru tayin eder. Boylece kan ak1 m1nm hm tayin edilir. damann ortasmdaki stvi h1zh hareke t edebilir, <;iinki.i orta
Kan damannm <;ap1 degi$medigi silrece, damardaki kan ak1- boltimle darnar duvan arasmda bin;ok kayan moleki.il ta-
mmdaki degi$iklikler dogrudan ak1$ hwndaki degi$ikliklerle bakas1 vard1r. Boylece, rnerkeze daha yakm tabakalar daha
il~kilidir. d1$taki tabakalara gore giderek daha h1zh akabilir.
Elektromanyetik ak1m6li;:er gibi, Doppler ak1m olr,:er de
Baz1 Ozet ~artlarda Tiirbiilan Kan Akun1. Kan akun
akimdaki htzh, pulsatil degi$iklikleri olr;ebildigi gibi, sabit
hm c;ok yuksek oldugunda, damardaki bir darhktan gec;-
akmu da kaydedebilh-. tiginde, keskin bir doni.i~ yapt1gmda ya da pi.iri.izli.i bir yti-
zey uzerinden gec;tiginde aklm diizgtin olmak yerine, ti.ir-
bi.ilan (girdaph) olabilir; (bkz. ~ekil 14-6C). Ti.irbiilan
Damarlarda Kanm Laminer Ak1m1. Kanm uzun, di.iz akimda kan, damar boyunca oldugu kadar, c;apraz yoncle
bir damardan sabit bir hizla aki:;;1 di.izgi.in bir ak1$tlr. Bu de aknnlar $eklinde girdaplar olu$turarak akar ve bunlara
akl.$ta her kan tabakas1 <;eperden aym uzakhktaki ak1m eddy akimlan denir. Bunlar, luzh akan bir rrmagm daral-
hatlan iizerinden akmaya devam eder. Aynca kamn orta d1g1 yerde gori.ilen girdaplara benzer.
boli.imi.i de damann merkezindeki yerini korur. Bu c;~it Eddy akimlan mevcut ise, damardaki kanm silrti.in-
akima laminer ya da di.izgiin akim denir. Bunun lersi olan mesine c;ok fazla miktarda eddy ak1mlannm eklenmesi
turbi.ilan ak1mda, a$ag1da belirtilecegi gibi, kan damarda nedeniyle kan diizgun akimda oldugundan i;ok daha bii-
her dogrultuda akarak damar i<;inde si.irekli kan$U. yi.ik bir dirern;le kar~la?arak akar.
TUrbi.'tlan akuna egilim, a~gidaki denklemde Hade
Laminer Aknn Esnasmda Parabolik IIIZ Profili. La- edildigi gibi, kan ak1m hiz1, kan damannm c;ap1 ve ka-
miner alum esnasmda, damann merkezindeki akun hiz1 nm yogunlugu ile dogru oranuli, kamn viskozitesi ile ters
daha di$ tabakalardakinden c;ok fazlad1r. Bu, ~ekil 14- oranuh olarak artar.
173
Onite IV Dolajtm

~
Re= v·d·p
lJ

A
Burada Re, Reynolds saytstdtr ve tiirbtilans olu$ma
egiliminin bir l\l<;tisiidtir; v kan ak1mmm ortalama hlZl-
drr (santimetre/saniye), p yogunluk ve n viskozite (pois
cinsinden)'dir. Kamn viskozitesi normal olarak, 1/30
pois ve yogunlugu l'den az bilyilktiir. Reynolds sayis1
200-400'iin tizerine c1kagmda damarlann baz1 dallannda
B• c:Jil ~~
turbtilan akim olu$acaktu, fakat damann dUzgt.ln boltim-
leri boyunca sonecektir. Ancak Reynolds sayis1 yakla~1k
2000'in i.izerine <;tkagmda k1vnms1z, duzgiin yuzeyli bir
damarda bile genellikle ttirbtilans olu$acakur.
Vasktiler sistemdeki aknn i<;in Reynolds say1s1 bUyilk
arterlerde 200-400'e yukselse bile sonu<; olarak bu da-
marlann dallanndaki ak1mda neredeyse daima ttirbtilans
vanhr. Aortun ve pulmoner arterin proksimal boltimle-
rinde ventriktil ejeksiyonunun h1zh faz1 esnasmda Rey-
nolds say1S1 birkac; bine yukselebilir. Bu, proksimal aortta
ve pulmone r arterde onernli derecede tilrbtilansa neden
olur. Buralarda corbtilansa neden olabilen birc;ok kO$Ul
mevcuttur: (1) yilksek kan ak1m hlZl, (2) alumm pulsatil
ozelligi, (3) damar c;apmdaki ani degi$iklik ve (4) geni$
C
damar c;ap1. Bununla birlikte, kilc;tik damarlarda Reynolds
~ekil 14-7. H1zli degi~en kan basm~lanni kaydetmek l<;in kullan,lan Oc;
say1s1 hemen hic;bir zaman ttirbtilans olu?turacak kadar elektronik transdOser tipinin ilkeleri (metin l<;inde a9klanm1~t1r).
yi.iksel mez.

KAN BASINCI
Standart Basrn~ Birimleri. Kan basmc1 hemen daima dougi.isel basmc; de~ikliklerine cevap veremez. Basm<;taki
milimetre civa (mm Hg) cinsinden ol<;tiltir. <;:unkil Poi- luzh deg~imleri kaydetmek istenildiginde ba~ka tipteki kay-
seuille tarafmdan 1846 yllmda icat edildiginden beri kan dediciler gerekir. ~eldl 14- 7'de i.i<; elektronik basmr; transdu-
basmcmm olc;timti ic;in standart olarak civah manomet- seri11i11 temel prensipleri gosterilmi~tir. Bunlar kan basmcm1
reler kullamlmt~tir. Ger<;ekten, kan basmc1 kanm damar ve/veya basmc,;taki luzh degi~iklikleri elektrik sinyallerine
,;;eperinin herhangi bir bi1im alanma uyguladigi basm,;; de- i;evirerek, yi.iksek lnzdaki elektrikli kaydedicilere kaydetmek
ic;in yaygm bir;imde kullamhrlar. TransdUserlerin her birinde
mektir. Bir damarda basmcm 50 mm Hg oldugu soylendi-
sw1 bohnesinin bir duvanm olu~turan <;ok ince ve <;ok esnek
gi zaman bu, kanm uygulad1g1 kuvvetin bir civa stitununu
bir metal zar bulunur. Bu s1vt bolmesi, bir igne ya da kateterle
yen;ekimine kar$l 50 mm'lik ytikseklige c;1karmaya yeterli
ic;indeki basmcm olc,;iilecegi damara baglarur. Basmr; ytiksel-
oldugu anlam.ma gelir. Eger basm<; 100 mm Hg ise, civa
digi zaman zar hafifc,;e kabam ve basm<; dU~ti.igtl zaman din-
sutununu 100 milimetre yukanya cikaracak demektir.
lenim dummuna <loner.
Bazen basm<; santimetre su (cm Hp) cinsinden ol-
~eldl 14-7A'da, zann santimetrenin birkar; yuzde biri ka-
<;illi.ir. 10 cm'lik bir su basmc1, su stitununu yer c;ekimi-
dar yukansma basil bir metal plak ye.rl~tirilmi~tir. Zar kabar-
ne kar$1 10 cm'ye c;1kannaya yeterli basm<; demektir. Bir chg1 zaman plakaya yakla~r, bu da ikisi arasllldaki elehtriksel
milimetre civa basmo 1,36 cm su basmcma e~ittir; <;tinkti kapasitansr arnnr ve kapasitanstaki bu degi$iklik uygun bir
civanm ozgul agirhg1 suyun 13,6 kau ve 1 santimetre 1 elektronik sistem kullamlarak kaydedilebilir.
milimetrenin 10 kat1dn. ~eldl 14-7B'de zann ilzerinde kur;Uk bir demir par<;as1
bulunmaktad1r ve bu demir par~as1 yukanda bulunan elekt-
rikli tel bobinin ic,;inde.ki bo~lugun merkezine dogru hareket
edebilir. Demirin bobinin ic,;ine dogru hareketi bobinin i11duh-
Kan Basmcmm Ol~umunde Yuksek Duyarhkh Yon- tansm1 arnnr ve bu da elektronik olarak kaydedilebilir.
temler. Civah manometredeki civamn eylemsizligi c,;ok bii- Son olarak, ~ekil 14-7C'de r;ok ince ve gergin bir rezis-
yUk oldugundan h1zla inip <;tkamaz. Bu nedenle, cival1 ma- tans teli zara baglanm1~ur. Bu Lel r;ok fazla gerildigi zaman di-
nomelreler sabit basmr; diizeyini kaydetmek ic;in mi.ikemmel renci yilkselir; daha az gerildigi zaman direnci azalrr. Bu de-
bir arai; oldugu halde, her 2 -3 saniyede birden fazla olu~an gi~i klikler de elektronik bir sistem aracll!g1 Ue kaydedilebilir.

174
BOLOM 14 Dola~,m Sistemine Genel Bak,~; Basm<;, Akim ve Direncin Biyofizigi

d= 1
1 ml/dak
Elektriksel sinyaUer Lransdiiserden amplilikatore ve son-
Basmg(P) = { d=2
ra da uygun bir cihaza gonderilerek kaydedilir. Bu yilksek .;'\ 16 ml/dak
100 mm <
derecede duyarh kayit sistemlerinin baz1lan ile saniyede 500 Hg d=4 256 ml/dak
kadar basmc; degisikligi dongusil dogru bicimde kaydedil-
mi~tir. Yaygm olarak kullam Ian kaydediciler, ~ekil 14- 7C'de
gosterilen kayit kagitlan kullamlarak saniyede 20-100 dongtl
A (
~
kadar h1zda olan basmr; degi1;ikliklerini kaydedebilirler. -..


o)
KAN AKIMINA DiREN(:
Kuguk damar
Diren~ Birimleri. Direnr; kan damarlanndaki kan aki~1-
m engelleyen bir durumdur; fakat dogrudan ol<;tilmesini
saglayan bir yontem yoktur. Bunun yerine, direnr; kan B Geni§ damar
akum ve damardaki iki nokta arasmdaki basm<; farkmm
~ekil 14-8. A. Kan ak1m1Ozerine damar <;ap1nin etkisinin gosterilmesi.
ol<;tilmesinden hesaplanmahdir. Eger iki nokta arasmda- B. Degi~ik h1zlarda akan kan ak1m1nin l<;I i<;e halkalan; damar duvann-
ki basmr; fark1 1 mm Hg ve ak1m 1 ml/sn ise, direncin dan uzalda~1k<;a, ak1m h1zlanmaktad1r. d, <;ap; P, damarlann iki u<;lan
l perifer direnci birimi (PRU ~eklinde k1saltthr) oldugu arasindal::i basin<; fark1.
soylenir.

Direncin CGS Birimleri ile ifadesi. Bazen direnci ifade


etmek i<;in, temel CGS (santimecre, gram, saniye) birimle- sn/mm Hg olarak ifade edilir; fakat litre/sn/mm Hg veya
ri olarak isimlendirilen fizik birimleri kullamhr. Bu birirn, herhangi b~ka kan akimt ve basm<; birimleri ile de belir-
din saniye/cm'dir. Bu birimlerle dirern;, a~ag1daki formill tilebilir.
ile hesaplanabilir: A$ag1daki e~itlikten de anla$1 lacag1 gibi iletkenlik di-
rencin tersidir:

R(din sn cinsinden)= 1333 x mm Hg


cm 5 mVsn iletkenlik= Direnc;

Toplam Periferdeki Damar Direnci ve Toplam Pul- Bir Damann <;apmdaki <;ok Ku~uk Oegi~iklikler ilet-
moner Damar Direnci. Tum dola~1m sisternindeki kan kenligini Onemli Oh;ude Degi~tirebilir. Kan ak1m1
ak1mmm hm kalbin kam pompalama hizma e~ttir- yani di.tz bir ~ekilcle devam ediyorsa, bir damann c;apmdaki
kalp debisine ~ltir. Yeti~kin bir insanda, bu oran ortala- r;ok ktir;uk deg~iklikler damann kam ile1me yetenegin-
ma 100 ml/sn'dir. Sistemik arterlerle sistemik venler ara-
de btiyuk degi$ikliklere neden olabilir. Bu durum, ~ekil
smdaki basmr; farki yakla?1k 100 mm Hg'du. Dolayt51yla,
14-8A'da gosterilen deney ile onaya konulmu~tur. ~ekilde
toplam perifer direnci olarak adlandmlan tum sistemik
c;aplan ortalama olarak 1, 2 ve 4 olan ancak damarlann iki
dola?1mdaki dirern; 100/100 veya 1 perifer direnci birimi
ucu arasmdaki bas1rn;: farkhhgmm aym oldugu (100 mm
(PRU)'dir.
Hg) ii~ damar gosterilmek1edir. Bu damarlarm capt sade-
Vilcuttaki turn kan darnarlanmn gil<;lti bir $Ckilde da-
ce 4 kat artttg1 halde kan ak11ru stras1yla 1, 16 ve 256 ml/
rald1g1 durumlarda, toplam perifer direnci bazen 4 PRU'ya
dak olur; yani kan ak1m1 256 kat arlm~ur. Sonu<; olarak,
kadar <;ikabilir. Bunun aksine, damarlann ileri derecede
kan damarmm iletkenligi a~gidaki formtilde oldugu gibi
dilate oldugu durumlarda diren<; 0,2 PRU seviyelerine ka-
~ap111 dordiincii kuvveti ile oranllh artar.
dar dtisebilir.
Pulmoner sistemde, ortalama pulmoner arter basmc,
iletkenlik cc <;:ap4
yakla$1k 16 mm Hg ve ortalama sol atriyum basmc1 yak-
la!i1k 2 mm Hg'dir. Buna gore, nel basmc; farki 14 mm
Hg olarak bulunur. Dolayis1yla, kalp debisi ortalama Poiseuille Yasas1. C:apm bi.iyumesi ile iletkenlikte goril-
100 ml/sn ile normal degerinde oldugu zaman, top!am len bu buyuk aru?m nedeni ~ekil 14-SB ile ar,:1klanabilir.
pulmoner damar direnci yakla$1k olarak 0,14 PRU (siste- ~ekilde bir ki.i<;tik ve bir buyuk damann enine kesitleri go-
mik dola~1mdakinin yakla~1k yedide biri kadar) olarak rulmektedir. Damarlann i<;indeki konsantrik halkalar, her
hesaplamr. halkadaki hlZm daha onceki boli.imde tarn~1Jan laminer
akim nedeni ile digerlerinden farkh olu~nu gostermekte-
Bir Damarda Kanm "iletkenligi" Diren~ ile Ters dir. byte ki, damar <;eperine degen halkadaki kan, darnar
Orant1hd1r. tleLkenlik, belirli bir basm<; farkma karstl1k endoteli ile arasmdaki adezyon nedeni ile zorlukla akmak-
bir damardaki kan akummn okilsudilr. Bu genellikle ml/ tadu·. ikinci halkadaki kan onun tisttinden kaymakta ve bu
175
Onite IV Dola}tm

ytizden daha biiytik ruzla akmaktadII. Oc;uncii, dordtincu,


be$inci ve alnnct halkalarda kan ayru $ekilde giderek artan
luzlarda akmaktadu. Boylece, damar duvanna en yakm kan A
en yava$, ortadaki ise son derece luzh akmaktachr.
Kiic;ilk damarlarda hemen biitun kan c;epere yakmdu.
Bu nedenle, kamn c;ok h1zh akan merkez aknm bulun-
mamaktadi.r. Akan kamn btitiin konsantrik halkalannda-
ki h1zlan birl~tirerek ve bu h1zlan halkalarm alanlan ile
<;arparak Poiseuille yasas1 olarak bilinen a~ag1daki formiil B
elde edilebilir:

F-+ 1t6Pr''
SriI
Bi:iylece, toplam perifer damar direnci, arterler, arteri-
Burada F kamn aki~ hm, Af> damann iki ucu arasmdaki yoller, kapillerler, veniiller ve venlerin direnr;lerinin top-
basmc; farki, r damarm yanc;ap1, I damann uzunlugu ve 'Y/ lamma e$ittir. ~ekil 14-9A'da gi:isterilen i:irnekte, toplam
kanm viskozitesidir. damar direnci R1 ve R/nin toplamma C$ittir.
Denklemde ozellikle kan alum h1zmm damann yan~a- Kan damarlan vi.icuttaki birc;ok organ ve dokunun
pmm dordiincil kuvveti ile dogru oranuh olduguna dikkat kan ihtiyacm1 kar$1layan paralel devreler olu~turmak
ediniz. Bu durum bir kez daha bir damardan kan alu$ h1- c;ok sayida dallara aynlm1$lard1r. Bu paralel di.izen her
zm1 belirleyen tiim fakt5rler i<;inde en onemlisinin, kan dokuya diger dokulara olan kan akimmdan bag1msiz
damanum c;ap1 (yanc;apm iki kanna C$ittir) oldugunu or- bi<;imde, bi.iyi.ik olc;i.ide kendi kan ak1m1m diizenleme
taya koymaktadu. olanag1 tamr.
Paralel di.izenlenmi$ kan damarlan icin (~ekil l 4-9B)
Arteriyol Direncinin Saptanmasmda Damar <;apmm kan ak1mma kar~1 olan toplam direnc; ~ ~ekilde ifade edilir.
Onemi "Dorduncu Kuwet Yasas,". Sistemik dol~1m-
da, kan ak1mma ka~1 duran toplam sistemik direncin yak- 1 1 1 1 1
- - = -+-+-+-···
la$1k iir;te ikisi, kii<;Uk arteriyollerdeki arteriyol direncidir. R,oplam R, R2 R; R4
Arteriyollerin i<; r;aplan <;ok fazla, 4 mikromen·eden 25
mikrometreye kadar degi$ir. Bununla birlikte, gur;lii damar Aym basmc; fark1 i<;in, bu paralel sistemdeki kan ak:i-
duvan yap1lan i<; c;aplanru 4 kata kadar degi.~tinnelerine mmm, herhangi bir tek kan damanndakine gore daha
izin verir. Daha once damar c;aplan ile kan aktmt arasm- fazla olacag1 ac;1kt1r. Boylece, toplam diren<;, tek kan da-
daki ili~kide soz edilen dordiincii kuvvet yasasma gore, marmdakinden r;ok claha dii$iikti.ir. ~ekil 14-9B'deki pa-
damar c;apmda 4 kathk arn$ kan akumnda 256 kat arll$a ralel damarlardau her birindeki akrm, diger paralel kan
neden olabilmektedir. Bu nedenle, dordiinci.i kuvvet yasas1, damarlarmm direnci ile degil, basmr; fark1 ve kendi cli-
renci tarafmdan belirlenir. Bununla birlikte, kan damarla-
arteriyollerin sinirsel sinyallere ya da yerel dokudaki kim-
nnm herhangi birinin direncinin artmas1, toplam damar
yasal sirlyallere damar c;apmda sadece ki.ic;i.ik degi$ikliklerle
direncini arunr.
cevap vennesine, kan akumm ya tamamen kesmesine ya
Bir devreye ba$ka kan daman eklemenin toplam da-
da kan akUillllda biiytik art~lara yol ac;masma neden olur.
mar direncini azaltmas1 zit gori.inmektedir. Bununla bir-
Gerc;ekten, maksimum arteriyol daralmas1 ve maksimum
likte, ilave kan daman, devredeki kan akirmm kolayla~t1-
arteriyol dilatasyonu s1mrlan arasmda kii<;i.ik doku alanlan nr. (:Unki.i her bir paralel damar, kan ak1m1 ic;in ek bir yol
ic;inde ytiz kattan fazla deg~iklik kaydedilmi$tir. ya da ilethenlih demektir: Toplam iletkenlik (Ctoplam) her
bir paralel yoldaki iletkenligin toplam1drr.
Seri ve Paralel Di.izenlenmi~ Damar Devrelerinde
Kan Ak1mma Kar~• Diren~. Kan, kalp tarafmdan seri
C,oplam= C 1 + C2 + ( 3 + (4 ,••
ve paralel $ekilde diizenlenmi$ binlerce kilometre uzunlu-
gundaki kan damarlan ir;inde sistemik dola$unin yi.iksek
Ornegin, beyin, bi:ibrek, kas, gastroirltestinal sistem,
basmc;h bolgelerinden (yani, aort) cli.i$i.ik basmc;h bolge- deri ve koroner dola$1mlar paralel di.izenlenmi~lerdir
lerine (yani, vena kava) pompalamr. Arterler, arteriyoller, ve her doku sistemik dola$1mm tiim iletkenligi.ne katk1
kapillerler, veniiller ve venler seri olarak diizenlenmi$1er- saglar. Her bir dokunun kan ak1m1 toplam kan akumrnn
dir. Kan damarlan seri $ekilde diizenlendiginde her bir (kalp debisinin) bir boli.imi.idiir ve basmc; fark1mn ya111s1-
kan damannm ic;indeki akun aymd1r ve kan ak1mma kar$l ra dokudaki kan ak1mma kar$l diren~ (iletkenlik ile ters
olan toplam direnc; (R,oplam), her bir damardaki direnc;lerin orantili) tarafmclan belirlenir. Bu ytizden bir bacagm am-
toplamma e$ittir. pi.'ttasyonu ya da bir bobregin cenahi olarak c;1kanlmas1
176
BOLOM 14 Dola~,m Sistemine Gene! Bak,~; Basin~. Akim ve Direncin Biyofizigi

10 Tum kanin viskozitesi


9
100 - 100 c- 100 8
,.. 7
II
90 I 90 90 ::s
: .!!!. 6
80
! 80
~ 80 ~ 5
I .e
u;
4
70 i·
I
70
l 70
> 3
2 Plazmanin viskozitesi
60 60 60
1
so 50 50 0
0 10 20 30 40 50 60 70
40 40 40 Hematokrit

30 30 30 ~ekil 14-11. Hernatokritin kan viskozitesine etkisi. (Su viskozitesi = l .}

20 I
20 20
I

Normal
10

0 t:'
Anemi
• 0

Polisitemi
10
Hematokritteki Art,~ Kan Viskozitesini Belirgin ~e-
kilde Art1r1r. Hemalokrit artarken karnn vi.skozitesi de
~ekil 14-ll'de gosterildigi gibi 8$1TI bi<;imde artar. Nor-
mal hematokritte tam kamn viskozitesi yaklas1k 3-4'tur.
~ekil 14-10. Sagllkli (normal) bir ki~ide, anernisi ve polisitemisi olan Bu da, Liim kanm damarda ak1m1111 saglamak ic;in, aym
hastalarda hernatokrit degerleri. Rakamlar, eritrositlerden olu~an kanin
yozdesini gostermektedir. kan damanndan suyun ak1~1m saglayacak basmca gore
3-4 kat fazla basmc; gerektigini gosterir. Polisitemide ol-
dugu gibi, hematokrit 60 veya 70'e yukseldigi zaman, kan
viskozitesi suyunkinin 10 kau kadar olabilir ve kanm da-
ile bir paralel devre uzakla$unlm1$ olur ve toplam perifer marlardaki akt$1 buyuk olc;ude yava$lam~ur.
damar direnci anarken, wplam damar ileckenligi ve top- Kan viskozitesini etkileyen diger faktorler plazmadaki
lam kan akum (yani kalp debLc;i) azahr. proteinlerin konsantrasyonu ve tipleridir. Fakat bu etki-
ler, hematokritin etkisinin yanmda o kadar kti<;ilkttir ki,
Kanm Hematokriti ve Viskozitesinin Damar
c;ogu hemodinamik c;al~mada fazla dikkate almmaz. Kan
Direnci ve Kan Ak1m1 0zerine Etkisi plazmasmm viskozitesi suyunkinin yakla~1k 1,5 kattdir.
Poiseuille e$itligindeki onemli bir diger faktorUn de ka-
nm viskozitesi olduguna dikkat ediniz. Tum diger fak-
torler sabit kalmak ko~ulu ile, viskozite ne kadar buyi.ik-
BASINCIN DAMAR DiRENCi VE DOKU KAN
se, damardaki kan akim1 o kadar azahr. Aynca, normal AKIMI 0ZERiNE ETKiLERi
kan viskozitesi suyun viskozitesin in yakla~1li ii.{: hat1d1r. "Otoregulasyon" Arter Basmcmm Doku Kan Ak1m1
Fakat kam bu kadar viskoz yapan nedir? Bumm ba$h- 0zerindeki Etkisini Azalt1r. Buraya kadar olan tartJ.~-
ca nedeni, kanda as1h $ekilde duran c;ok miktardaki erit- madan, arter basmcmdaki artl$111, vucudun c;e$idi doku-
rositin her birinin diger hucrelere ve damar duvarma kar- 1annm kan ak1mmda oranttli bir art~a neden olmas1 bek-
~1 buyuk bir surtunme olu~turmas1d1T. lenir. Ancak genellikle pek <;ok dokuda arter basmcmm
kan akim1 uzerine etkisi, ~ekil l4-12'de gortildugu gibi,
Hematokrit-Kandaki Eritrositlerin Yuzde Oram.
beklenenden daha azd1r. Bunun nedeni, arter basmcmda-
Eger bir ki_;;inin hematokriti 40 ise, kan hacminin yuz-
ki artl$1Il yalmz kam damarlarda ilerletrnekle kalmayip,
de k1rk1 hucre, geri kalam plazmadir. E~kin erkeklerde
hematokrit ortalama 42 iken kadmlarda 38 kadard1r. Bu aym zamanda Boli.im 1Tde tart1s1ld1gt gibi, yerel kontrol
degerler lci$ilerde anemi olup olmamasma, vucut aktivi- mekanizmalarmm akLivasyonu ile birkac; saniyede damar
tesine, ~inin ya~d1g1 yukseklige gore c;ok geni~ sm1rlar direncinde kompensatuvar bir arus1 ba$launas1dir. Bunun
arasmda degisir. Hematokritteki bu degi$iklikler Boli.lm aksine, arter basmcmdaki azalmalar ile, c;ogu dokuda da-
33'te eritrosiller ve onlann oksijen ta$una islevi ile ili$kisi mar direnci aniden du~r ve kan ak1ID1 k1Smen sabit ka-
ac;1smdan tart1silm1st1r. hr. Her dokunun, 70-175 mm Hg arasmdaki arter basmc1
Hemalokril ~ekil 14-ll'de gosterildigi gibi, dereceli degi~iklikleri esnasmda kendi damai· direncini duzenleye-
bir tupte kanm santrifuj edilmesiyle belirlenir. O!c;u isa- bilme ve normal kan akinum devam ettirebilme yetenegi-
retlerinden hucrelerin yuzdesi dogrudan okunabilir. ne han akuntmn otoregi.ilasyo11u ad1 verilir.
177
Onite IV Dola}1m

2,5
7

~ 2,0 6 Sempatik
~ inhibisyon
~
0
C 1,5 ~ 5
~ E
-4
e
£2 1,0
e
(II ~ 3
C C
(II
lo:: 0,5 ~ 2
uyan
0
0 50 100 150 200 0 r== J< I ' f:::Jlll"':::: I

Ortalama arter basmc, (mm Hg) 0 20 40 60 80 100 120 140 160 180 200
Arter basmc, (mm Hg)
~ekil 14-12. iskelet kas1 glbi bir dokuda birkac; dakikahk bir sure zar-
fmda arter basmcmdaki degi~ikliklerin kan ak1~1 Ozerine etkisi. 70 ve ~ekil 14-13. Damann sempatik uyanlmasmm artmlmas1ya da azalt1l-
175 mm Hg'hk basmc;larda kan ak1m1rnn "otoregule" edildigine dikkat mas1 ile olu~turulan vaskOler tonusun farkh derecelerinde bir pasif kan
ediniz. Mavi <,; izgi, sempatik sinir stlmulasyonu ya da norepinefrin, anji- damarindan kan akim1na arter bas1nc1nin etkisi.
yotensin 11, vazopresin ya da endotelin gibi hormonl,mn neden oldugu
vazokonst riksiyonun bu ili~kiler uzerlne etkilerini gosteriyor. Doku kan
ak1mmm dO~OklugO, kan ak1m1n1 normale dondOren lokal otoregulator
mekanizmalann aktive olmas1 nedenlyle nadiren birka~ saatten fazla veti amrmakla kalmay1p, ayru zamanda elastik damarlan
sorebllir. geni~leterek damar direncini de azaltmasidir. Bunun aksi-
ne, azalm~ gerilme basmcma bagh olarak elastik damar-
larm giderek kollaps1 nedeniyle, pasif kan damarlanndaki
~ekil l4-12'deki kan ak1mmdaki deg~ikliklerin, kan azalm~ kan basmc1 direnci artlnr. Kan basmc1 kritik ha-
damarlanm daraltan gi.i<;lti sempatik uyanlma ile olabi- panma basmci olarak adlandmlan kritik bir duzeyin aluna
lecegine dikkat ediniz. Benzer ~ekilde, iwrepinefrin, anji- dti$ttigti zaman kan damarlan tamamen kollabe oldugu
yotensin II, vazopresin veya endotelin gibi hormonal vazo- i<;in kan akuru d uru r.
konstriktorler de kan ak1mm1 en azmdan ge<;ici bile olsa ~ekil 14-B'de gosterildigi gibi, sempatik uyan ve cli-
azaltabilirler. ger vozokonstriktorler pasif basm<;-ak1m ili~kisini deg~ti-
Arter basmcmdaki arti~lar veya vazokonstriktorlerin rebilirler. B0ylece, sempatik uyarmm inhibisyonu damar-
artm1~ duzeyleri devam etse bile, <;o£ru dokuda kan akim1 lan {Ok geni$letereh kan akirmm iki kat ya da daha fazla
degi~iklikleri nadiren birka<; saatten fazla surer. Kan aki- art1rabilir. Bunun aksine, ~ok kuvvetli sempatik uyan
mmdaki bu goreceli sabitligin nedeni, doku ihtiya<;lanna damarlan o kadar daraltabilir ki, kan ak1m1 bazen yuk-
uygun bir kan ak1~m1 saglamak tizere her dokunun yerel sek aner basmcma ragmen birka~ saniyeligine stfira kadar
otoregtilatuvar mekanizmalannm vazokonstriktorlerin inebilir.
etkilerini ge<;ersiz ktlmas1d1r. Ger~elne, dokulann pasif basm<;-akrm ili$kisini sergi-
lecligi az say1da fizyolojik durum vard1r ve bu ili~ki ~ekil
Pasif Damar Yataklarmda Basm~•Ak1m ili~kisi. Oto- l4-13'de g0sterilmi$tir. Otoregtilasyonun arter basmc1mn
regulasyon sergilemeyen izole kan damarlan veya doku- akut degi$ik1iklerinde etkin olmad1g1 dokularda bile, BO-
larda, arter basmcmdaki degi~iklikler kan aknm tizerin- him 17'de tart~1ld1g1 gibi bas111<; clegi~klikleri stirekli hale
de onemli etkilere sahip olabilir. Ger<;ekten de, basmcm geldiginde kan aknm doku ihtiyacma gore dtizenlenir.
kan ak1m1 uzerindeki etkisi, ~ekil l4-l3'te yukan dogru
k1vnlan egrilerde goruldtigti gibi, Poiseuille yasasma gore Kaynaklar
tahmin edilenden daha buytik olabilir. Bunun nedeni, ar- Solum 15 'deki kaynaklara bakin1z.
ter basmcmdaki aCU$111, yalmz kam damarlarda iten kuv-

178
B0L0M 15

Damarlar1n Gerilebilirligi ve
Arteryel ve Venoz Sistemlerin i~levleri

DAMARLARIN GERILEBiLIRLIGI DAMAR KOMPLiYANSI (VEY A DAMAR


KAPASiTANSI)
Biltiln kan damarlannm gerilebilir olmas1 vaskuler siste-
min onemli bir ozelligidir. Arterlerin gerilebilir dogas1 Hemodinamik c;ah$malarda, genellikle dola$urun belirli
kalpten pulsatil olarak pompalanan kana uymn goster- bir bolgesinde her bir mm Hg basmc; artl$Ina kat$lhk
melerine ve basmc; pulsasyonlanm ortalama bir degerde depo edilebilen toplam kan mihtanm bilmek, damarlann
tutmalanna imkan verir. Bu ozellik dokulann c;ok ki.ic;i.ik tek eek gerilebilirliklerini bilmekten c;ok daha bnemlidir.
damarlannm ic;inde di.izgtin ve si.irekli bir kan ak~m1 Bu degere soz konusu damar yacagmm kompliyans1 veya
saglar. hapasitanst denir ve $U $ekilde ifade edilir,
Tum damarlar arasmda en fazla gerilebilme yetenegi
olan damarlar venlerdir. Venoz basmc;ta haHfbir art1$ bile Hacimde art,~
venlerin 0,5-1 litre fazladan kan depolamalarma neden Damann kompliyans, = - - - - - - ' -
Basrn~ta art1~
olur. Bu nedenle venler, gerektiginde dola$1mm ba$ka bir
yerinde kullarulmak iizere btiyiik miktarlardaki kanm Kompliyans ve gerilebilirlik birbirlerinden oldukc;a
depolanmas1 ic;in bir depo i~levi gori\rler. farkhdir. <;:ok gerilebilen lctic;ilk hacimdeki bir damann,
buyiik hacme sahip ancak daha az gerilebilen bir damar-
Dam aria rm Gerilebilirligi ile ilgili Birimler. Damarlann
gerilebilirligi normalde basmc;taki her mmHg'hk art!$ ic;in dan daha dtl$iik olabilir, c;ilnkil, hompliyans gerilebilirlik
hacimdeki oransal art1~ $eklinde ve a$agidaki forrni.ile ile hacmin {:arp1m111a e$itti1:
gore ifade eclilir: Sistemik bir venin kompliyans1 e~degeri olan bir
artere gore yakla$Ik 24 kat fazladJr, c;i.inku yakla$Ik olarak
Damar gerilebilirligi = 8 kat claha fazla gerilebilir ve 3 kat daha fazla hacme
Hacimde art,~ sahiptir (8 x 3 = 24).
Basmc;ta art1~ x Orijinal hacim
ARTERYEL VE VENOZ DOLA~IMLARIN
Buna gore, 1 mmHg'lik bir basmc; art1$1 onceden 10
HACiM-BASIN~ EGRiLERi
ml kan ic;eren bir damarda 1 ml'lik bir hacim arn~ma
neden oluyorsa, gerilebilirlik her mm Hg ba~na 0,1 veya Bir damarda veya dola$1trun herhangi bir bolgesinde
mm Hg ba~ma yiizde 10 olacakur. basmc; ile hacim arasmdaki ili~kiyi ifade etmek ic;in uygun
bir yontem hacim-basm, eg,isinin kullamlmas1dJr. ~ekil
Venier Arterlere Gore c;ok Daha Fazla Gerilebilirler. 15-l'de normal sistemik arteryel ve venoz sistemlerin
Arter duvan ven duvanndan daha kahn ve c;ok daha hacim-basmc; egrileri s1ras1yla kmnm ve mavi diiz egriler
gi.i<,;ltidiir. Bu nedenle, venler arterlere gore yakla~k sekiz ile gosterilmi$tir. Eri$kin bir ki$inin normal arteryel
kat daha fazla gerilebilirler. Yani, belirli bir basmc; arll$1 sistemi (tilm btiyi.ik arterleri, ktic;ilk arterleri ve arteriyol-
bir vendeki kan miktanm, benzer biiyi.\kliikteki bir arter- leri ic;eren) yakla$1k 700 ml kan ile dolu iken, ortalama
dekine gore sekiz kat fazla arum. arcer basmc1 100 mm Hg'chr; ancak arteryel sistem yal-
Pulmoner clola~rmdaki venlerin gerilebilirlikleri siste- mzca 400 ml kan ile dolu oldugunda basmc; sif1ra
mik dola~tmdaki venler ile benzerdir. Bununla birlikte, dii$mektedir.
pulmoner arterler nonnalde sistemik arterlerin yakla$Ik Sistemik venoz sistemde kan hacmi normalde 2000
alt1da biri kadar bir basmi; altmda bulunurlar ve buna ml ila 3500 ml arasmdaclu ve venoz basmc1 yalmzca 3-5
gore gerilebilirlikleri de sistemik arterlere oranla yakla$lk mmHg degi$tim1ek ii;in bu hacimde birkac; yilz ml'lik
alu kat daha fazladir. de~iklik gereklidir. Bu durum, saghkli bir ki$iye yanm

179
Unite IV Do/a~,m

14 I
140 G.
.fo ecl.f,
120
12 ~"''°1j.,, 01')
Sempatik uyanlma .-..
0) 10
/ '\._1)8
~ Sempatik inhibisyon
a; 100 :c E ii,,
J:
E ·u -e
E 8 ~ cu
.§. 80 .§_ '~e!.. Q)
I
~
L~~
c.,, u, 6
C 60 C
iii
as en
m al 4
40 Arteryel sistem m - e(I /
2 ~ (IS
20 .....-¥,.0~9\\'-I
0 0
0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500 0 20 40 60 80
Hacim(ml} Dakika
~ekil 15-1. Sempatik sinirlerin uyanlmas1nm veya inhiblsyonunun do- ~ekil 15-2. Bir ven bolumone enjekte edilen ve daha sonra geri ahnan
la~,m sistemine etl::ilerini gosteren sistemil:: arteryel ve venoz sistemlere fazla kanin damari<;i bas1nona etkisi, geciken l::ompliyans1n ilkelerlnl
ait hacirn-bas1n~ egrileri. gostermektedir.

kilc;i.ik bir ven parc;asmda kaydedilini~tir. Fazladan bir


litre kadar kanm birkar; dakika i<;inde dola~1m i~levinde miktar kan, basmc1 5 mmHg'dan 12 mrnHg'ya c;1karacak
buyuk bir deg~iklige yol a<;maks1zm nakledilebilmesinin ~ekilde aniden enjekte edi~tir. Enjeksiyondan sonra hi<;
nedenini a<;1klamaktadtr. kan almmasa bile, basmcm hemen dti~eye ba~lad1g1 ve
birkac; dakika sonra yakl~ik 9 mmHg degerine ula~og1
Sempatik Uyarilmanm veya inhibisyonun Arteryel goriilmektedir. Diger bir deyi~le, enjekte edilen kan hemen
ve Venoz Sistemlerde Hacim-Basm~ ili~kileri elastik bir gerilmeye yo) ac;m1~, ancak sonrasmda venin diiz
Ozerine Etkisi. ~ekil 15-l'de damarlann sempatik sinir- kas lifleri uzamaya ba$lam~ ve buna bagh olarak gerim
lerinin uyanlmasmm veya inhibisyonunun hacim-basmc; di.i~mt.i~ti.ir. Boli.im 8'de ac;1klandrg1 gibi, bu etki ti.im dtiz
egrileri tizerine olan etkileri de gosterilmi~tir. Sempatik kas dokulannm bir ozelligidir ve stres-gev$eme adnu ahr.
uyanlmaya bagh damar dtiz kas tonusundaki aru~m Geciken kompliyans, i:imegin c;ok btiyi.ik rniktarda
arterlerde veya venlerde her hacimde basmcm ytikselme- kan transfilzyonu sonrasmda oldugu gibi, dola~1mm faz-
sine, sempatik inhibisyonun ise her hacimde basmcm ladan kan miktanna uyum gostermesini saglayan degerli
dti~mesine yol ac;ng1 bilinmektedir. Damarlann sempatik bir mekanizmadu. Zit yi:indeki geciken kompliyans, ciddi
sistem tarafmdan bu ~ekilde kontrolti, dola~1mm her- kanama sonras1 dakikalar veya saatler i<;inde, dola~1mm
hangi bir bolumunde damarlarm c;aplannm azalt1larak kendisini azalan kan hacmine kar~1 otornatik olarak ayar-
kamn diger bi:ili.imlere aktanlabilmesini saglamak a<;ISm- lad1gi yollardan biridir.
dan oldukc;a onemlidir. Omegin, sistemik dola~un
boyunca damar tonusundaki bir artJ~m kalbe di:inen kan ARTERYEL BASIN~ PULSASYONLARI
hacminde biiyiik arn~a neden olmas1, viicudun kalbin
pompalama giici.inl\ artmnak ic;in kullandrg1 ba~lica yi:in- Kalbin her bir attm1yla yeni bir kan dalgas1 arterleri dol-
temlerden biridir. durur. Arter sisteminin gerilebilirligi olmasayd1 bu yeni
Damar kapasitansmm sempatik kontrolti, kanama kanm ti.lmi.1 periferdeki damarlarda kalbin sadece sistolii
esnasmda da buyi.ik onem ta~1r. Ozellikle venlerde sem- sirasmda akar ve diyastol esnasmda hie; kan aknru
patik tonusun artmas1, damar boyutlanm azaltarak, olmazdi. Bununla birlikte, arter agacmm kompliyans1
toplam kan hacminin yiizde 25'i kaybedilse bile dola$1- normal ko~ullarda basmc; pulsasyonlanm, kan kapiller-
mm hemen hemen normal olarak devam etmesini saglar. lere ula~mcaya kadar, neredeyse hi<;bir pulsasyon alma-
mayacak ~ekilde azaltu; boylece, doku kan aknm <;ok
Damarlarm Geciken Kompliyans1 ki.i<;iik bir pulsasyonla siireklilik gosterir.
(Stres-Gev~eme) Aortun koki.inde kaydedilen basin{: pulsasyonlan ~ekil
l5-3'de gi:isterilmektedir. Saghkh gene; bir eri~kinde, her
"Geciken kompliyans" terimi hacim artI~ma maruz kalan pulsasyonun tepe noktasmdaki basmc; sistolik basin( adm1
bir damarda ba$langic;ta biiyi.ik miktarda basmc; aru~mm ahr ve yakla~1k 120 mm Hg'drr. Her bir pulsasyonun en
oldugunu, fakat dakikalardan saatlere kadar degi~ebtlen dil$i.ik noktasmdaki basmc; diyastolik basm( adrm altr ve
bir sure i<;inde damar duvaruun duz kasmda gorulen yakla$Ik 80 mm Hg'drr. Bu iki basmc; arasmdaki yakl~
gecik~ ilerleyici gerilmenin basmcm tekrar normal 40 mm Hg olan fark ise nabi.z basmet olarak adlandmlnr.
diizeye donmesine izin verdigini ifade eder. Bu etki ~e.kil Nab1z basmc1m iki onemli faktor etkiler: (1) kalbin
15-2'de gi:isterilmektedir. ~ekilde basmc; iki ucu kapanlan attm hacmi ve (2) arter agacmm kompliyansi (toplam
180
BOLOM 15 Damarlann Gerilebilirligi ve Arteryel ve Venoz Sistemlerin l~levleri

Tepe H1zla diyastolik ANORMAL BASIN<; NABIZ DALGALARI

:):});aj~
noktas1na azalma (yans1yan dalga
Dola~1mm baz1 patofizyolojik ko~ullan nab1z basmc1m
degi~tirmenin yams1ra anormal nabiz basmcr dalgalanna
da neden olurlar. ~el<ll 15-4'de gosterildigi gihi, bunlar
120
arasmda ozellikle aort stenozu, patent duktus arteriyozus
-a
l:
ve aort yetmezligi belirgin farkhhk gosterir.
E 80 Aort hapagt stenozu olan hastalarda, aort kapag1 a<;1k-
§. hgmm <;ap1 onemli okiide azalrru~ ve daralan kapaktan
(.)<
' A ni
C: yukselme d1~n dogru kan ak1rrumn azalmasma bagh olarak aort
.;
8l 60 basmc1 nabz1 belirgin olarak dii~mii~ttir.
Patent duktus arteriyozusta, sol ventrikul tarafmdan
aorta pompalanan kanm yans1 ya da daha fazlas1, a<;1k
40-'-~-~~----~~---~
0 0,2 0,4 0,6 0,8 1,0 1,2 1,4 1,6 1,8 2,0 olan duktustan h1zla pulmoner artere ve akcigerin kan
Saniye damarlanna geri akarak, bir sonraki atimdan once
~ekil 15-3. ~,kan aortadan kaydedilen normal bas1nr; nabz1 egrisi. diyastol basmcmm <;ok dti~ilk di.izeylere inmesine yol
a<;ar

-a
l:
160]
120

80

160
A
,. Normal
AA ~"
Arteriyoskleroz Aort stenozu
Aort yetmezliginde, aort kapag1 yoktur ya da tam olarak
kapaumaz. Bu yuzden, her kalp atimmdan soma aorta
pompalanm1~ olan kan luzla sol ventrikiile geri akar.
Sonu<; olarak, kalp atunlan arasmda aort basmc1 tamamen
s1fua dti~ebilir. Kapanacak bir aort kapag1 olmad1gmdan,
aort nab1z egrisinde <;entik de gortilmez.
E
§. 120

1\1'-~'
(.)<
C:

~
m 80
Normal BASIN~ NABIZLARININ PERiFER ARTERLERiNE
40
iLETiLMESi
Patent duktus Aort
arteriyozus yetmezligi Kalp sistol esnasmda kam aorta firlamgmda, kamn eylem-
0
sizligi perifer arterleri boyunca karun ani hareketini onler
~ekil 15-4. Arteriyovaskleroz, aort stenozu, patent duktus arteriyozus
ve aort yetmezliginde aort basmc1 nab1zlann1 n egrilerl.
ve buna bagh olarak ba~lang1<;ta aortun sadece proksimal
k1sm1 geni~ler. Bununla birlikte, aortun proksimal kis-
mmda yilkselen basm<; bu eylemsizligi luzla yener ve
gerilebilidigi). O<;i.lncil, daha az onemli bir faktbr de sistol gerilen kISmm ontindeki basmi;; dalgas1 ~ekil 15-5'de
esnasmda kalpten kanm fnlat1lma ozelligidir. goriildilgil gibi aort boyunca daha ileriye yayilu. Bu olaya,
Genel olarak, kalbin at1m hacmi artuk<;a her bir basm{: nabzrnm arterlerde iletilmesi ad1 verilir.
vurumda pompalanan ve arter agacmm uyum gostermesi Basm<; nabz1mn iletilme hm normal aortta 3-5 m/sn,
gereken kan miktan artar. Bu durumda, sistol ve diyastol btiytik anerlerde 7-10 m/sn ve kiii;;i.ik arterlerde 15-35
suasmda basmi;; art1~1 ve azah~mm da daha fazla olmast m/sn kadard1r. Genellikle her bir damar bolilmtinde
daha yiiksek bir nab1z basmcma neden olur. Bunun kompliyans artuki;;a luz azahr. Bu durum, aortta iletimin
tersine, arter sisteminin kompliyans1 azald1k<;a belirli bir yava~ olmasm1 ve kompliyans1 daha az olan kilt;ilk distal
vurum hacmiyle arterlere pompalanan kamn yaratt1g1 arterlerde ise iletilme hmnm daha yuksek olmas1m ai;;ik-
basmi;; da o oranda artacakur. Ornegin, ~ekil 15-4'de ilst lamaktadtr. Aortta basrnc; nabzmm iletilme hm kan
suarun ortasmdaki basmi; egrisinde gortildiigii gibi, arter- akrm hmndan 15 kat hatta daha fazladu; t;ilnki.\ basm<;
lerin arteriyoskleroz nedeniyle sertle~mesi ve buna bagh nabz1 basiti;;e toplam kan hacminin ileri dogru kilt;iik bi.r
olarak nispeten dil~tik kompliyansa sahip olmalan yilzi.in- hareketine bagh hareket eden bir basin, dalgasmdan
den ya~hhkta bazen nab12 basmc1 nonnalin iki katma ibarettir.
kadar yukselebilir.
Bu durumda nab12 basmc1, attm hacminin arter agac1- Ku~i.ik Arterlerde, Arteriyollerde ve Kapillerlerde
nm kompliyansma oramndan yakla~1k olarak belirlenebilir. Basm~ Nab1zlar1 Soner. ~ekil 15-6 nabzm perifer
Dola~1mda bu iki faktorden birini degi?tiren herhangi bir damarlarmda hareketi sirasmda ortaya <;1kan basm«; nab1z
durum nab12 basmc1m da etkiler: egrHerindeki tipik degi~iklikleri gostennektedir. Ktic;iik
arterlerde, aneriyollerde ve ozellikle kapillerlerde pulsas-
Nab1z BasmcI = at1m hacmi / arter kompliyans1 yon ~iddetinin giderek azald1gm1 gbsteren en alttaki ti<;
181
Unite IV Dola~,m

egriye dikkat ediniz. Gerc;ekten de, kapillerlerdeki pulsas-


yonlar sadece aort pulsasyonlan c;ok btiytik oldugunda
veya arteriyoller a?m dilatasyona ugradig1 zaman
gozlenebilir.
Bu pulsasyonlann periferde giderek azalmasma basmc;
nab1zlannm s611mesi denir. Bumm iki sebebi vardir: (1)
kanm damarlarda hareketi.ne kar~1 direnc; ve (2) damar-
lann kompliyans1. Direnc; nabzm sonmesine neden olur,
c;tinlct.i nab1z dalgasmm oniinde kuc;tik bir kan miktan
ileri dogru ak1p damarm sonraki bolumtinti geni~lecmek
zorundadir; direnc; ne kadar btiytikse bunun gerc;ekle~-
mesi. o kadar gi.i<; olur. Kompliyans nabzm sonmesine
neden olur; c;tinkti bir damann kompliyans1 armkc;a pul-
sasyon dalgasmm oniinde bir basmc; ar~1 saglamak i<;in
gereken kanm miktan da artar. Bu nedenle, s6nmenin
derecesi, diren( ile kompliyansm rarp1m1yla hemen hemen
dogru oranttltdrr.

SiSTOL VE DiYASTOL BASIN<;LARININ


ou;0M0NDE KLiNiK YONTEMLER
Ozel ara~nrmalar yap1lmas1 gerekti.ginde kullanrlsalar da,
hastalarda rutin arter basmc1 olc;timti ic;in bir ar terirl i<;ine
$ekil 15-5. Nab12 bas1ncm 1n aort boyunca ilerleme evreleri.
igne uygulanmasm1 gerektiren yontemlerin kullamlmas1
uygun degildir. Bunun yerirle, klinisyenler si.stol ve diyas-
tol basmc;lanm genellikle oskiiltasyon y6ntemi ile dolayh
yoldan olc;erler.
I
I
Sisto! Oskultasyon Yontemi. ~ekil 15-7 sistol ve diyastol
arter basmc;lanru tayi.n etmek ic;in kullamlan osktiltasyon
yontemini gostermekteclir. Anteki.ibi.tal arter tizerine bir
stetoskop yerle$tirilir ve list kola sanlan bir kan basmc1
man$Onu $~irilir. Man$Oll brakiyal arteri kapatabilecek
c;ok kti<;tik bir basmc; ile kolu sikt~ttrd1g1 stirece antekti-
bital arterden stetoskop ile hic;bir ses i$itilmez. Bununla
birlikte, man$ondaki basmc; arter basmc1 dongi.isiiniin
ancak bir doneminde arteri kapatmaya yetecek kadar
Femoral arter biiytik oldugunda, her pulsasyonda bir ses duyulur. Rus
hekim Nikolai Korotkoff tarafmdan 1905 ytlmda tanun-
lanan bu seslere Korothoff sesleri denir.
Korotkoff seslerinin esas olarak kanm ktsmen kapan-
1111$ olan damardan h1zla f1rlattlmasma ve damar duvann-
I Arteriyol daki titre$imlere bagh olarak ortaya <;ikttgma inarulmaktadir.
I I I
1__...1--.- I I _,,___ F1rlatma man$onun ilerisindeki damarda ttirbtilansa yol
I IK~iller I , ac;ar, bu da stetoskop ile duyulan titr~imleri neden olur.
I I I Osktiltasyon yontemiyle kan basmc1 olc;iiltirken, man-
0
$Ondaki basm<; once arteryel sistol basmcmm oldukc;a
2
tizerine c;1kanlir. Man$On basmc1 sistol basmcmdan
Zaman (saniye)
ytiksek oldugu sti1·ece, brakiyal arter kollabe durumda
$ekil 15-6. Ku~uk damarlara dogru ilerledik<;e nab12 dalgas1ndaki de- kabr ve basmc; dongtisti boyunca kan arterin alt lusmma
gi~ikliklere ait nab1z basmc1egrlleri. akamaz. Bu nedenle, arterin alt boli.imiinde Korotkoff
sesleri duyulmaz. Daha sonra man~onun basmc1 kademeli
bir $ekilde azalttl1r. Man$ondaki basmc; sistol basmcmm
aluna iner inmez (~ekil 15- 7, B noktas1) kan sistol
basmcmrn tepe noktasmda man$onun altmdaki damar-
dan akmaya ba$lar ve antektibital arterden kalp at1m1 ile
182
BOLOM 15 Damarlann Gerilebi li rligi ve Arteryel ve Venoz Sistemlerin i~levleri

200
140

O>
:c
E 100
.§.
..,.
C:
120 a:t:
E
§. 100
0,
C
150
~

~
-Sisto\de

ortalama
-
_,/

----
_

;;;
80 iii Oiyastolde
"'
CXl (Q
CII 50
60
h
0
2 3 4 5 6 7 0 20 40 60 80
Zaman (sn)
Ya~ (y1I)

~ ~ekil 15-8. Sistol arter bas1nc1, diyastol arter bas1nc1 ve ortalama arter
bas1nc1nin ya~la degi~imi. Golgeli alanlar yakla~,k normal s1rnrlan gos-
A 8 C 0
Sesler termektedir.

temel faktortin (kamn daralnn? bir arterden akmas1)


ortadan kalkngi anlamma gelir. Bu nedenle sesler
tamamen kaybolur. Birc;ok klinisyen, Korotkoff seslerinin
tamamen kayboldugu andaki basmcm diyastol basmc1
olarak kullarnlmas1 gerektigine ina111r. Bunun istisnas1,
man$onun tamamen sond'Ugi.l anda seslerin kayboldugu-
nun gtiveni.lir olarak tespit edilemedigi durumlardn; bu
durumlarda, manson havas1 tamamen indirildigi zaman
bile sesler duyulrnaya devam eder. Omegin, hemodiyaliz
sebebiyle arteriyovenoz fisttilti olan ya da aort yetmezligi
olan hastalarda Korotkoff sesleri man~onun havas1
tamamen indirildikten sonra bile duyulabilir.
Sisto! ve di.yastol basmc;lanmn osktiltasyon yontemi
ile belirlenmesi ttimtiyle hassas bir olc;tim degildir; genel-
likle arterlerin ic;inden dogrudan kateterle yap1lan olc;tim-
lerden yiizde 10 kadar farkh degerler ahnabi.lmektedir.

Oskultasyon Yontemi ile Ol~ulen Normal Arter


~ekil 15-7. Sistoldeki arter bas1nc1nin ve diyastoldeki arter basincinin Basm~lan. ~ekil 15-8 farkh ya$larda sistolde ve diyastolde
oski.iltasyon yonteml lie ok;Glmesi
normal ortalama arter basmc1 degerlerini gostermektedir.
Ya$lanmarun kan basmcrmn kontrol mekanizmalan tize-
rindeki etkisine baglt olarak, ya~lanmayla birlikte kan
basmcmda giderek bir artL$ meydana gelir. Arter basmcmm
e?zamanh olarak sesler duyulmaya ba?larur. Bu sesler bu uzun stireli dtizenlerunesinden ba?hca bobreklerin
duyulur hale gelir gelmez, man~ona bagh manometrenin sorumlu oldugunu Bollim 19'da gorecegiz. Ya$lanmayla
gosterdigi basmc; duzeyi yakla?tk olarak sistol basmcma birlikte, ozelHkle 50 ya~mdan soma bobreklerin belirgin
e?ittir. degi~iklikler gosterdigi c;ok iyi bilinmektedir.
Man~ondaki basm<; daha da azalt1hrsa, Korotkoff ses- Altm1$ ya$m i.izerindeki ki$ilerde genellikle sistol
lerinin kalitesi degi?erek hafif vurumlar azahr, sesler daha basmcmda fazladan hafif bir art1~ gortiliir. Bu arU$ ate-
ritmik ve daha kaba bir hal ahr. Son olarak, ma~ondaki rosk!eroza bagh olarak arterlerin gerilebilirliginde azalma
veya "sertl~melerine" baghd1r. Nihai etki, daha once de
basmc; diyastol basmc1 dtizeyine du?ttigiinde (~ekil 15-7,
ac;1klandig1 gibi, nabiz basmcmda belirgin yukselme ile
C noktas1) sesler aniden boguk bir nitelik kazamr.
birlikte sistol basmcmm artmas1dir.
Dogrudan arter ic;ine yerle$tirilen kateter ile belirlenen
diyastol basmcmdan biraz daha yuksek olsa da, Korotkoff Ortalama Arter Basmc1. Ortalama arter basmc1 belirli
seslerinin boguk nitelik ald1g1 esnada manometrede bir zaman ic;inde her milisaniye olc;tilen arter basmc;lan-
gori.ilen basmc; yakla~tk olarak diyastol basmcma C$illir. mn ortalamas1dir. Bu basmc; sistol ve diyastol basmc;lan-
Man~on basmc1 birka<; mm Hg daha dti?tiigi.inde, diyastol nm ortalamasma C$il degildir; c;unkti kalp h1zrnm normal
s1rasmda arter artik kapanmaz, bu da sesleri olu?turan oldugu durumlarda, kalp dongiistiniin b'Uyiik boltimu
183
Unite IV Dola~,m

sistolde degil diyastolde gec;mekteclir. Bu yi.\zden, kalp di.izenlenmesi ile birlikte Bolum 20'de daha derinlemesine
dongilsilniln btiyi.\k kismmda ortalama arter basmc1 sistol taru-?acagiz.
basmcmdan c;ok diyastol basmcma daha yakm bir degerde Nomtal sag atriyum basmc1., vucudu i;.evreleyen atmos-
kalmaktadir. Bu nedenle ortalama arter basmc1, cliyastol fer basmcma ~it olacak $ekilde yak13$tk 0 mm Hg'dn.
basmcmm ytizde 60'1 ve sistol basmcuun ytizde 40'1 ile Bununla birlikte, (1) ciddi kalp yetmezligi veya (2) toplam
belirlenir. ~elill 15-S'de btittin ya~larda ortalama basmc1- kan hacmini biiytik olc;ude artnan ve a$m miktarda kanm
mn (dtiz y~l c;izgi) sistolik basmc;tan c;ok cliyastol basm- periferik damarlardan kalbe akmasma neden olan yogun
cma daha yakm olduguna dikkat ediniz. Bununla birlikle, kan transftizyonu gibi c;ok anormal ko$ullarda 20-30
kalp anmmm c;ok h1zh oldugu ko~ullarda d1yastol si.iresi mmHg'ya kadar yukselebilir.
kalp dongtisi.ini.in daha ki.ic;tik bir k1sm1ru olu~turur ve Sag atriyum basmcmm alt smm genellikle atmosfer
ortalama arter basmc1 sistol ve diyastol bas1rn;lannm orta- basmcrmn altmda yal<la$1k olarak -3 ile -5 mm Hg kadar-
lamasma daha yakm olur. d1r. Bu basmc;:, kalbi saran gogus bo~lugundaki basmc;:
kadard1r. Kalp kam olaganlistil gtic;:lil bir -?ekilde pompa-
ladigmda veya ciddi bir kanamadan sonra oldugu gibi
VENLER VE i~LEVLERI
periferik damarlardan kalbe dogru kan ak1mmm oldukc;:a
Venler kamn kalbe donti$ yollan olmalannm yams1ra azald1g1 durumlarda, sag atriyum basmc1 bu dti-?i.ik deger-
dola~1mm duzgun stirdi.iri.ilmesi ic;in baz1 diger ozel i~lev- lere ula$1r.
lere de sahiptirler. Venlerin kas1lma ve geni$leme yetenek-
leriyle az veya c;ok fazla miktarlarda kam depo etmeleri
ve dola~mnn herhangi bir yerinde gerektiginde kullamma
Venoz Diren~ ve Periferik Venoz Basin~
hazu durumda tutmalan ozellikle onemliclir. Perifer
venleri veni:iz pompa yoluyla kam ileriye dogru iterek, kalp Biiyiik venler geni~ledikleri zaman kan ak1mma kar-?1
debisinin di.izenlenmesine de yard1mc1 olurlar. Bu c;ok direnc;leri o kadar azahr ki bu durumda direnc; neredeyse
onemh i$lev Boli.im 20'de aynntih olarak s1frrd1r ve hemen hemen onemsizdir. Bununla birlikte,
ai;.tklanmaktadu. ~ekil l5-9'da gortildilgil gibi, gogi.is bo~luguna giren
btiytik venlerin c;ogu, birc;ok noktada etraftaki dokular
VENOZ BASIN<;LAR-SAG ATRiYUM BASINCI tarafmdan s1k1-?tmhr ve boylece kan akim1 bu noktalarda
(SANTRAL VENOZ BASIN<;) VE PERiFERiK engellenir. 6rnegin, kollardan gelen venler clik ac;uan
VENOZ BASIN<;LAR nedeniyle birinci kaburga iizerinde stk1$irlar. Aynca,
boyun venlerindeki basmc; s1khkla o kadar dti~er ki,
Venlerin farkh i~levlerini anlamak ic;in, oncelikle venler- d1-?arda boynun Uzerindeki atmosfer basmc1 bu venlerin
deki basmc1 ve bu basmc1 neyin belirledigini bilmek
kollabe olinalanna yol ac;ar. Son olarak, kann ic;inde
gerekir.
Bi.iti.in sistemik venlerden gelen kan kalbin sag atriyu-
muna akar. Bu nedenle, sag atriyumdaki basmca santral
venoz basmr adi verilir.
Sag atriyum basmc1, (1) kalbin kam sag atriyum ve sag
ventriki.ilden akcigerlere pompalama yetenegi ve (2)
kamn periferik venlerden sag atriyuma donme egilimi
arasmdaki denge ile dilzenlenir. Eger sag kalp gi.ic;lu bir
~ekilde pompalarsa sag atriyum basmc1 azahr. Aksine
kalbin zaytllamas1 sag atriyum basmcm1 artmr. Aynca,
periferik venlerden sag atriyuma kamn h1zli akmasma Boyunda atmosfer
neden olan herhangi bir etken de sag atriyum basmcmt basmc,na bagh
ytikseltir. Venoz donli~il ve aym zamanda sag atriyum kollaps

basmcm1 arurabilen baz1 faktorler ~unlard1r: (1) kan hac- Kaburga kollaps1
minin artmas1, (2) tilm vi.icutta buyuk damarlann tonu-
sunun artmasma bagh olarak periferik venoz basmcm '\- Aksiller kollaps
ytikselrnesi ve (3) periferdeki direnci di.i~iirerek, arterler-
-+- +-- <--- Toraks-i9i
den venlere kanm h1zh ak1$m1 saglayan arteriyollerin bas1n9 = - 4 mm Hg
dilatasyonu.
Sag atriyum basmcm1 diizenleyen faktorler aym
$ekilde kalp debisinin di.\zenlenmesine de kauhrlar.
-\ Abdominal
<;unki.i, kalp tarafmdan pompalanan kan miktan kalbin basm9 kollaps1
pompalama yetenegine ve kanm periferik damarlardan
kalbe donme egilimine bagrmhdn. Bu nedenle, sag $ekil 15-9. GogOs b,o~luguna giren venleri kollabe etmeye zorlayan
atriyum basmcmm diizenlerunesini, kalp debisinin s1k1~tirma noktalan.

184
BOLUM 15 Damarlann Gerilebilirligi ve Arteryel ve Venoz Sistemlerin i~levleri

seyreden venler c;ok defa farkh organlar ve kann 1p ~ - Sagittal sinus


basmc1 tarafmdan SOO$tlnhr ve bu nedenle genellikle en -10mmHg
azmdan k1smen kollabe olarak oval ya da yank $eklini
ahrlar. Bu nedenlerle, buyii.k venler genellikle kan akLm.tna OmmHg
bir miktar diren{: gosterirler. Bu yiizden, yatan bir lti~ide ,...-=
C-;;----
' - - - 0 mm Hg
daha periferdeki kiic;uk venlerde basmc; genellikle sag
atriyurn basmcmdan +4 ile +6 mm Hg daha yiiksektir.
r-~ - +6mm Hg

Yuksek Sag Atriyum Basmcmm Periferik Venoz - . -- +BmmHg


Basmca Etkisi. Sag atriyum basmc1 normal degeri olan
0 mm Hg'mn tizerine c;1kl1gmda, kan biiyiik venlere dogru
geri itilmeye ba~lar. Bu etki venleri gen~letir ve sag
atriyum basmc1 +4 ile +6 mm Hg i.izerine c;1kt1gmda ven- 1, +22mm Hg
lerdeki kollaps noktalan bile ac;1hr. Sag atriyum basmc1
daha da yukseldikc;e, basmc;taki ek art~ ekstremitelerde +35 mm Hg
ve diger yerlerdeki periferik venoz basmc;ta da artI$a
neden olur. Kalp sag atriyum basmcmda +4 ile +6 mm Hg
yiikselmeye neden olacak kadar zayiflamadikc;a, c;ogu kez
kalp yetmezliginin ilk donemlerinde bile ve hasta dinle-
nim durumunda oldugu stirece, dikkate deger bir perife- ~--1-- - - --+40 mm Hg
rik venoz basmc; yuksekligi gozlenmez.

Karm-i~i Basmcmm Bacaklarm Venoz Basmcma


Etkisi. Strt i.istu yatan bir ki~ide kann bo$lugundaki
basmc; normalde +6 mm Hg civanndadu, ancak gebelik,
buyiik tumorler, abdominal obezite ya da kann ic;:inde
a$m s1v1 (assit) birikmesine bagh olarak +15 ile +30 mm
Hg'ya kadar yukselebilir. Kann-ic;i basmc1 artt1.g1 zaman, ' +90mm Hg
abdominal venlerin ac;1lmas1 ve kanm bacaklardan kalbe
dogru akabilrnesi ic;in bacak venlerindeki basmcm kann
-ic;indeki basmcm iizerine c;ikmas1 gerekir. Bu durumda,
kann-ic;indeki basmc1 +20 mm Hg ise, femoral venlerde ~ekil 15-10. Ayakta duran bir ki~ide yerc;eklml basmonin vucuttakl
olas1 en di.i$i.ik basmc; da yakla$1k +20 mm Hg'dir. venoz bas1n~lara etkisl.

Yer~ekimi Basmcmm Venoz Basmca Etkisi


Hava ile cemas halindelti herhangi bir su kiitlesinde, su uzunlugu boyunca a~agiya dogru olan yerc;ekimine bagh
yuzeyindeki basmc; atmosfer basmcma e$ittir; yiizeyden basmc;, bu tist kaburganm duzeyirlin alundaki mesafe ile
a$ag1ya dogru her 13,6 rnilimetre mesafede basmc; 1 mm belirlenir. Eger el ile kaburga di.izeyi arasmdaki yerc;ekimi
Hg yiikselir. Bu basmc; suyun agLrhgmdan kaynaklarur ve fark1 +29 mm Hg ise, bu basmc; venin kaburgayi gec;erken
bu nedenle yer{ekimine bagh basm{ veya hidrostatik basin{: s1ki~masmdan kaynaklanan +6 mmHg basmca eklenir ve
ad1m ahr. boylece el venindeki toplam basmc; +35 mm Hg olur.
Yerc;ekimine bagli basmc;, ~ekil 15-IO'da goruldi.igu Ayakta dik duran bir ki$inin boyun venleri, boynun
gibi, damarlardaki kamn ag1rhg1 nedeniyle insanlarm d1$mdaki atmosfer basmcmm etkisiyle kafatasma giden
damar sisteminde de onaya r;1kar. Ki~i ayakta dururken, btitiln yollarda hemen tamamen kollabe durumdadirlar.
sag atriyumdaki basmc; yakla~1k O mm Hg duzeyinde Bu kollaps durumu, venlerin tum uzunlugu boyunca
kahr; c;tinku kalp bu noktada birikmeye c;ah$an herhangi basmcm s1hr olarak kalmasma yol ac;ar. Basmcm bu
fazla miktardaki kam arterlere pompalar. Bununla bir- di.izeyin i.izerine c;ikmas1 yonundeki herhangi bir egilim
likte, hi{ hareket etmeden ayahta duran bir ki~ide ayak venleri ac;ar ve kan akimma bagh olarak basmc; tekrar
venlerindeki basmc;, basitr;e kalple ayaklar arasmdaki smra iner. Bunun aksine, boyun venlerindeki basmcm
mesafede bulunan kamn yerc;ekimine bagh ag1rhgi. nede- s1fmn aluna inmesi venleri daha da kollabe eder, bu da
niyle yakla$1k +90 mm Hg kadardrr. Viicudun diger sevi- direnc;lerini arl1nr ve basin<;: tekrar s1f1ra geri doner.
yelerindeki basmc; da oranuh olarak O He 90 mm Hg Diger taraftan, kafatas1 ic;indeki venler siln~tmlama-
arasmda degi~ir. yan bir bolmede (kafa ic;i bo~luk) bulunduklanndan
Kol venlerinde, subklavyen venin ust kaburga i.ize1in- kollabe olmazlar. Bunun sonucu olarak, ba$m dural siniis-
den gec;erken s1k1$mas1 nedeniyle, iisL kaburga dtizeyirl- lerinde negatif bcmrtf mevcut olabilir; ayakta dunna pozis-
deki basmc; genellikle +6 mm Hg kadard1r. Kolun yonunda, kafamn iist noktas1 ile tabam arasindaki
185
Unite JV Dola~tm

hiclrostatik "emme"den dolay1 sagittal sintisteki venoz venoz basmc;: yakla~1k 30 saniye ic;:inde yerc;:ekimi degeri
basmc;: yakla~k -10 mm Hg'chr. Bu nedenle, cerrahi giri~im olan 90 mm Hg'hk basmc;: degerine yukselir. Kapillerlerdeki
suasmda sagittal sinus ac;:1hrsa, hava aniden venoz sistem basmc; da h1zla yi.ikseldigi ic;in dola$1rn sisteminden cloku
ic;:ine emilir; hatta a$ag1ya dogru ilerleyerek kalpte hava arahklanna s1V1 s1zar. Sonw;ta, bacaklar ~i$er ve kan hacmi
embolisine ve oliime neden olabilir. azahr. Gerc;ekten de, hazuol vaziyetinde duran bir askerin
15 ile 30 dakika i<;inde dola$1m sisteminden kan hacmi-
Yerc;ekimi Faktorunun Arter Basmc, ve Diger nin yuzde 10-20 kadan kaybeclilebilir ve bazen bayilmaya
Basmc;lar Ozerine Etkisi. Yerc;ekimi faktoru periferik yol a<;abilir. Bu durum veni:iz pomparun c;ah~mas1ru sag-
arterlerdeki ve kapillerlerdeki basmc;:lan da etkiler. lamak ic;:in basitc;e periyodik olarak bacak kaslannda flek-
Ornegin, ayakta duran bir ki$inin kalp diizeyindeki orta- siyon ve dizin hafifc;e kmlrnas1yla onlenebilir.
lama arter basmc1 100 mm Hg iken, ayaklanndaki arter
basmc1 yakla$1k 190 mm Hg'd1r. Bu nedenle, arter basmc1 Ven Kapaklarmm Yetersizligi "Varikoz" Venlere
100 mm Hg denildiginde, herhangi bir arterdeki basmc;: Sebep Olur. Veni:iz sistemdeki kapaklar s1khkla "yeter-
degil, kalbin yerc;ekirni cltizeyindeki arter basmcmm 100 siz" hale gelebilir veya bazen tamamen haraplanabilir. Bu
rnrn Hg oldugu anla~1hr. duru m, ozellikle gebelikte veya zamarnnm r;;ogunlugunu
ayakta gec;irenlerde oldugu gibi, venlerin haftalarca veya
Ven Kaf?aklan ve "Venoz Pompa": Venoz aylarca a$m basmc; altmda ileri derecede gerilmesi sonucu
Basin~ Uzerindeki Etkileri ortaya c;:1kar. Venierin gerilmesi enine kesit alan]anrn
Venlerin kapaklan olmasayd1, ayakta duran bir er~kinde arum, ancak kapaklann yap raklannm buyukliigii artmaz.
yeri;ekirnine bagh basmc;: nedeniyle ayaklardaki veni:iz Buna bagh olarak kapaklar aruk tam olarak kapanmaz.
basmc;: dairna +90 mm Hg civannda olurdu. Bununla bir- Bu durum ortaya c;Ikugmda, venoz pompanm yetmezli-
likte, bacaklar her hareket ettirildiginde kaslann kastl- gine bagh olarak bacak venlerindeki basmc;: c;ok fazla
mas1 kaslardaki veya c;:evresindeki venleri s1k~unr ve artar. Bu durum venlerin boyutlanm daha da art1r1r ve
ic;lerindeki kani iter. Ancak, ~ekil 15-ll'de gi:isterildigi sonunda kapaklann i~levini tarnarnen bozar. Boylece
gibi venlercleki kapaklar, kanm aki$ yonii sadece kalbe ~ide tiim bacakta, ozellikle bacagtn alt kismmda deri
dogru olacak ~ekilde yerle$IDi$lerclir. Bu nedenle, ki$i altmda bi.iyuk, halon gibi r;;1kmt1larla karakterize "variki:iz
bacaklanm hareket ettirdigi ve ya da bacak kaslanm venler" geli~ir.
gerdigi zaman belirli bir miktarda kan kalbe dogru gon- Variki:iz venleri olan ki~iler birkac;: dakikadan fazla
derilir. Bu pompalama sistemi "veni:iz pompa" ya da "kas ayakta durduklarmda, venoz ve kapiller basmc;lan c;ok
pompas1" olarak bilinir. Bu p ompa, olagan ko~ullarda yukselir, kapillerlerden dokuya s1zan SlVl bacaklarda
yuruyen bir eri$kinin ayaklanndaki ven basmc1m +20 mm kahc1 odeme neden olur. Odem besin maddelerinin kapil-
Hg'dan daha dti~uk bir diizeyde mtmaya yeterlidir. lerlerden kas ve deri hiicrelerine yeterli dihizyonunu
Eger k~i ayakta tamamen hareketsiz olarak durursa, engelledigi ir;;in, kaslar agnh ve zay1f duruma gelir; cleri
veni:iz pompa c;:ahsmad1gt ic;:in bacaklann alt k1srmlarmda s1khkla gangrenli ve iilserli bir hal ahr. Bu durumda en
iyi tedavi, bacaklann en az kalp yuksekliginde bir cliizeye
yukseltilmesidir. Bacaklara uygulanan s1k1bandajlar ya da
uzun "kompresyon" <;oraplan da i:idem ve sonuc;:larmdan
Derin ven konmmada onemli olc;:ude yard1mc1 olabilir.

Perforan

~
ven
Venoz Basmcm ve Sag Atriyum Basincmm
YOzeyel Dogrudan Ol~ulmesi. Venoz bas1rn;;, bir ignenin dogrudan
ven
ven ic;ine uygulanmas1 ve bunun bir kaydediciye baglanmas1
suretiyle de kolayca ol<;iilebilir. Sag atriy um basmcmm kesin
olarak dogru bir $ekilde olc;iilebilmesi, bir kateterin periferik
bir venden sag atriyuma kadar ilerlecilmesiyle ancak miimkiin
olabilir. Santral venoz hateterle basmc;:lann bu ~ekilde iil<;iil-
mesi, hastanede yatan baz1 kalp hastalannda kalbin pompa-
lama yetenegini Slirekli olarak degerlendirmek i<;.in s1kh.kla
kullarnlmaktadir.

Venoz Basmcm Klinik Gozlem ile Tahmini. Veni:iz


$ekil 15-11. Bacaktaki ven kapaklan. basmc; c;ogu zaman , periferik venlerin, ozellikle boyun
186
BOLOM 15 Damarlarm Gerilebilirligi ve Arteryel ve Venoz Sistemlerin i~levleri

VENLERiN KAN DEPOLAMA i~LEVi


s,; ~ ~ Bolum l 4'de belirtildigi gibi, dola~m sistemindeki blitlin
kamn ylizde 60'dan fazlas1 genellikle venlerde bulunur.
Bu nedenle ve aym zamanda venlerin kompliyansmm r;ok
Sag atriyum ~ , fazla olmasma bagli olarak, venoz sistemin dola~unm kan
deposu gorevini yapt.1g1 soylenir.
L --.::
Viicuttan kan kayb1 oldugu ve arter basmc1 dli~meye
ba~ladtg1 zaman, Bollim 18'de tart1~ld1g1 gibi, karotis
...... .
sinlislerden ve dola~1mm diger basmca duyarlJ bolgelerin-
den sinirsel sinyaller dogar. Bu sinyaller beyinden ve
Dogal referans medulla spinalisLen sinirsel sinyallerin dogmasma ve bu
noktas1 uyanlann ba~hca sempatik sinirlerle venlere giderek
kas1lmalarma yol ac;ar. Bu durum dola~1m sisteminde kan
~ekil 15-12. Dola~1m bas1nc1 ol~Omu i~in referans noktas1 (trikuspit kaybmm neden oldugu azalmanm c;ogunu telafi eder.
kapaga yak1n yerle~imdir). Gerc;ekten de, toplam kan hacminin yuzde 20 kadan kay-
bedilse bile, venlerin bu degi$ken depo fonksiyonlan
sayesinde dola~1m sistemi neredeyse normal bir ~ekilde
venlerinin dolgunluklannm derecesi basitc;e gozlenerek gorevini slirdurur.
tahmin eclilebilir. Omegin, otunna pozisyonundayken, din-
lenim durumundaki normal bir ~de boyun venleri hic;bir
zaman dolgun degildir. Ancak, sag acriyum basmc1 + 10 mm OZEL KAN DEPOLARI
Hg'ya kadar yukseldiginde, boynun alt venleri oturur
durumda bile belirginle~meye b~lar; sag acriyum basmc1 Dola$1m sisteminin belirli bolgele1i o kadar geni~tir ve/
+15 mm Hg oldugu zaman boyundaki venlerin ttimli dolgun veya o denli kompliyansa sahiptir ki, bunlara "ozel kan
duruma gelir. depolan" ad1 verilir. Bu yaptlar arasmcla (1) bazen boyi1-
tunu yeterince azallarak dola~1mm diger bolgelerine 100
mililitre kadar kan serbestleyebilen dalak, (2) sinilsle-
Venoz Basmcm ve Diger Dola~•m Basm~lanmn rinden dola~1mm geri kalan k1s1mlanna bir kac; yliz mili-
Ol~i.ilmesinde Basm~ Referans Di.izeyi. Buraya kadar litre kan serbestleyebilen haraciger, (3) 300 mililitre
yapuguruz tar~malarda, sag atriyum basmcmm Omm Hg ve kadar katk1da bulunabilen geni~ abdominal venler ve (4)
arter basmcmm 100 mm Hg oldugundan soz edildi; fakaL birka<;: yilz mililitre katk1 saglayabilen deri altlfldaki
dola~1m sistemindeki bu basm<; i<;in referans dtlzeyi olarak venoz pleksuslar yer ahr. Kalp ve akcigerler sistemik ven
kabul edilebilecek yen;ekimine bagh bir basmc; di.izeyi belir- depo si.steminin bir parc;as1 olmamalanna ragmen kan
tilmedi. Saghklt bir k~ide, dola~m sisterninde yerc;ekimi
deposu olarak kabul edilmelidir. Ornegin, kalp sempatik
basmcmm viicuL durnmundaki degi~il<liklere bagh olarak
uyanlma s1rasmda buzu~erek 50-100 mililitre kanla
basmc; olc;i.imi.ini.i 1-2 mm Hg'dan fazla etkilemedigi yalmzca
bir nokta varchr. Bu nokta, ~ekil 15-12 gosterildigi. gibi,
katk1da bulunur; akcigerler de pulmoner basm<;:lar
triki.'tspit kapaguun i.izerinde veya yalurundaki bir seviyecle- du~lik degerlere i.ndiginde 100-200 mililitre kan ile
dir. Bu nedenle, bu boli.imde tar~1lan btlLUn basmc; oli;i.im- katk1da bulunur.
leri, basmi; i.ilt;iilmesinde referans diizeyi denilen bu seviyeye
gore degerlendirilir.
Triki.ispit kapakta yen;ekimi etkilerinin bulunmamaslllln
necleni, kalbi.11 bu noktaclaki cidcli yw;ekimi basmc1 clegi~ik-
ERiTROSiTLER i<;iN BiR DEPO
liklerini otomatik olarak engellemesidir. Bu durum ?oyle OLARAK DALAK
gerc;ekl~:
~ekil 15-13 dalakta kanm depoland1g1 iki ayn bolgeyi
Eger triktispit kapaktaki basmc; normalin hafifc;e i.izerine
c;1karsa, sag ventriki.il normalden daha fazla dolar. Bu durnm,
gostermektedir: veniiz siniisler ve pulpa. Siniisler venoz
kalbin kam claha h1zh pompalamasma ve boylece trikiispit sistemin herhangi bir yerindeki venlerde oldugu gibi
kapaktaki basmcm normal ortalama degerine donmesine ge~leyebilir ve tum. kam depolayabilirler.
neclen olur. Bunun aksine, basin<; di.i~erse sag vemriki.il yete- Dalak pulpasmda kapillerler o kadar ge<;irgendir ki,
rince dolamaz, pornpa giicii azahr ve Lriki.ispil di.izeyindeki eritrositler clahil tum kan h1.rm1z1 pulpayi olu~turmak
basmc; tekrar normal clegere yi.ikselinceye kadar kan venoz uzere kapillerin duvarlannclan trabekill agma ge~i~ gos-
sistemde gollenir. Diger bir deyi~le, triki.ispit kapakta llalp, terir. Eritrositler trabekuller tarafmdan yakalarurken
basmc111 bir geribildirim dazenleyicisi olarak go·rev yapar. plazma v-enoz sinuslere ve oradan da tekrar genel dola-
Bir k~i sirt i.isti.i uzanchgmda, trikilspil kapak gogi.is
~una geri cloner. Sonne; olarak, dalagm kirm1z1 pulpas1
kalmhgmm ncredeyse tam yi.izde 60'1 kadar on k1smmda yer
biiyiih mik.tarlarda yogunla$t1rtlm1$ eritrositler i,eren ozel
ahr. Bu seviye yatan bir l<i~i ii;in s1Jtr bas1a, referans
diizeyidir. bir depodur. Sempatik sinir sisteminin uyanlmas1 dalak ve
dalagm damarlarmcla kas1lmaya neden oldugunda bu kan
187
Onite IV Dola~1m

Dalagm Retikuloendotelyal Hucreleri


Dalak pulpas1 ,;ok sayida iri fagositik retiktiloendotelyal hi\c-
reler ic;erir ve venoz sintisler de benzer hticrelerle do;;enrni$-
·. , ~ Pulpa
tiL Bu hticreler karacige1in venoz sintislerindeki
J ::;;;- Kapillerler retikiiloendoteliyal sistem hticreleri ile birlikte kamn temiz-
leme sisteminin bir boltimtinti olu$turacak ~ekilde i$lev
Veniiz siniisler giirtirler. Kan enfeksiyon ajanlanyla istila edildiginde, dalagm
retikiiloendotelyal hticreleri yilum tirtinlerini, bakteri, parazit

~ ~~:r vb. etkenleri h12la uzakl~ur. Aynca, bin;ok kronik enfeksi-


yon stirecinde dalak, aynen lenf dtigtimleri gibi geni~ler ve
biiylece temizleme i~levini daha da etkin bir ~ekilde
ger~ekle~tirir.

$ekil 15-13. Dalag1n i~levsel yap,lan. Kaynaklar


Badeer HS: Hemodynamics for medical students. Am J Physiol (Adv
Physiol Educ) 25:44, 2001.
Bazigou E, Makinen T: Flow control in our vessels: vascular valves
make sure there is no way back. Cell Mol Life Sci 70: 1055,
2013.
genel dola$tma gonderilebilir. Hematokrit degerini yiizde Chirinos JA: Arterial stiffness: basic concepts and measurement tech-
1-2 oramnda yiikselterek, 50 mililitre kadar yogun erit- niques. J Cardiovasc Transl Res 5:255, 2012.
rosit dola~una verilebilir. Guyton AC: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia: WB
Saunders, 1980.
Dalak pulpasmm diger boliimiine, lokositlerin adacik- Guyton AC, Jones CE, Coleman TG: Circulatory Physiology: Cardiac
lar halinde topland1g1 beyaz pulpa ad1 verilir. Burada lenf Output and Its Regulation Philadelphia: WB Saunders, 1973.
dugtimlerinde uretilen hiicrelere benzeyen lenfoid hiicre- Hall JE: Integration and reg ulation of cardiovascular function. Am J
ler ilretilmektedir. Bunlar Boliim 34'de anlattlan vucudun Physiol (Adv Physiol Educ) 22:s174, 1999.
immiin sisteminin bir ktsmm1 olu$tururlar. Hicks JW, Badeer HS: Gravity and the circulation: "open" vs. "closed"
systems. Am J Physiol 262:R725, 1992.
Kass DA: Ventricular arterial stiffening: integrating the pathophysiol-
ogy. Hypertension 46:185, 2005.
Kurtz TW, Griffin KA. Bidani AK, et al: Recommendations for blood
Dalagm Kan Ternizlerne i~levi-Ya~lt Hucrelerin pressure measurement in humans and experimental animals. Part
Uzakla~tinlmas1 2: Blood pressure measurement In experimental animals: a state-
ment for professionals from the Subcommittee of Professional
SinUslere girmeden once dalak pulpasmdan gec;en kan hUc- and Public Education of the American Heart Association Council on
High Blood pressure Research. Hypertension 45:299, 2005.
releri ciddi st.k1$maya ugrarlar. Bu durumda, k1nlgan eritro-
Laurent S, Boutouyrle P, Lacolley P: Structural and genetic bases of
si.tlerin bu travmaya dayanamayacaklan beklenen bir arterial stiffness. Hypertension 45: 1050, 2005.
durumdur. Bu nedenle, vUcutta hasarlanan eritrositlerin O'Rourke MF, Adji A: Noninvasive studies of central aortic pressure.
c;ogunun yok edildigi yer dalakur. Hiicreler par,;alandtktan Curr Hypertens Rep 14:8, 2012.
sonra serbestlenen hemoglobin ve hiicre stromas1 dalagm Pickering TG, Hall JE, Appel LJ, et al: Recommendations for blood
retikiiloendotelyal hiicreleri tarafmdan sindirilir ve sindirim pressure measurement In humans and experimental animals: Part
1: blood pressure measurement in humans: a statement for profes-
ilrUnleri yeni kan hticrelerinin tiretiminde kullamlmak iizere sionals from the Subcommittee of Professional and Public Education
besin maddeleri olarak tekrar vticut tara[mdan kullaruhr, of the American Heart Association Council on High Blood Pressure
Research. Hypertension 45:142, 2005.

188
BOLOM 16

Mikrodola~1m ve Lenfatik Sistem: Kapiller S1v1


Degi~imi, Hilcreleraras1 S1v1 ve Lenf Ak1m1

Dola$1mm en onemli i$levi mikrodola$1mda gerr;ekle$ir. burada hat1rlanmas1 gereken nokta ventillerin ic;irldeki
Bu da besin maddelerinin dokulara ta~mmasi ve hiicresel basmcm arteriyollere gore daha az oldugudur. Boylece
atthlann uzahla~t1nlmas1d11'. Ktir;tik arteriyoller her bir venuller zay1f kas yapilanna kar~m onemli miktarda ka-
dokuya giden kan aktm1m kontrol ederken, dokulardaki s1lma gosterebilirler.
yerel kosullar arteriyollerin r;ap1m kontrol eder. Bu ne- Kapiller yatakLaki bu tipik dtizenleme vi.icudun buttin
denle, genellikle her doku kendi ihtiya<.;lanna gore kan k1S1mlarmda gorulmeyebilir. Ancak benzer yapilanmamn
ak1mm1 kontrol etmektedir. Bu konu detaylan ile Boli.im amar;lan aymdu. En onemlisi metarteriyollerin ve preka-
1Tde tartl$Uilll$tlT. piller sfinkterlerin bulunduklan doku ile c;ok yaktn bir
Kapillerlerin duvarlan oldukr;a ince, tek tabakadan ili$kide olmalandrr. Bu sayede dokulardaki yerel degi$iklik-
olu$an ileri derecede ger;irgen endotel hi.icrelerinden olu$- ler (besirl maddelerini.n konsantrasyonu, metabolik son
ffiU$tur. Boylece, dokular ve dol~1m kam arasmda su, htic- tiri.inler, hiclrojen iyonlan, v.s) metarteriyoller i.izerinde
resel besinler ve hticre auklan kolayca ve hizla degi5-toku5 dogrudan etki gostererek her ki.ic;tik doku alamndaki ye-
yapilabilir. rel kan aktnnm kontrol edebilir.
Toplam yuzey alam 500-700 metre kare (yakla51k bir
Kapiller Duvarm Yap1s1. ~ekil 16-2, ozellikle kas ve bag
(utbol sahasmm sekizde biri kadar) oldugu tahrni11 eclilen
dokusu olmak tizere vucudun biri;ok orgamnda bulu-
yakla51k 10 milyar kapiller damar vucudun ti.\mtinde bu
nan tipik bir kapiller cluvann ultramikroskopik yap1Sm1
i5levi yerine getirmek tedir. Gerr;ekte herhangi bir ~lev-
gostermektedir. Gortildugti gibi, damar duvan d15ardan
sel hticreni.n bir kapillerden 20-30 mikrometreden daha
ince bir bazal zar ile i;evrelenmi5 tek srra endotel hticre-
uzak olmas1 enderdir.
lerinden olusmaktad1r. Kapiller duvanu toplam kaltnhg1
yalmzca 0,5 mikrometredir. le; i;ap1 4-9 mikrometre olan
MiKRODOLA~IMIN VE KAPILLER kapiller ancak eritrositlerin veya diger kan hticrelerinin
SiSTEMIN Y APISI s1kt$arak gec;ebilmesi i<;in yeterlidir.

Her orgamn mikrodola51m1 bu orgamn ozel gereksinimle- Kapiller Zardaki "Porlar". ~ekil 16-2 kapillerin ii; k15m1
rini kar51lam.ak tizere organize olmu5tur. Genelde organa ile ch51m birbirirle baglayan iki kur;uk gec;idi gostermekte-
giren her besleyici arter alu ile sekiz kez dallanma goster- dir. Bunlardan bir tanesi, kom~u endotel hticreleli arasmda
dikten sonra arteriyol olarak adlandmlacak kadar ktlr;i.iltir bulunan ve $Cklin alunda uzanan i.nce-yank 5eklirldeki dal-
ve genellikle ir; r;aplan 10-15 mikrometredir. Daha soma, gah kanal olarak gorulen hiicreleraras1 yanhm: Bu. yanklar-
arteriyoller iki ile bes kez clallamp kam kapillerlere ula5nr- dan her biri endotel hucrelerini birarada tutan k15a protein
d1klan ur; noktalarda 5-9 mikrometre r;apma ul~ular. uzantilan tarafmdan belirli arah.klarla kesintiye ugramak-
Arteriyoller geli5mi5 kas yap1s1 ir;erdikleri ic;in c;apla- tadir. Boylece kesintiye ugrayan protein uzantilanmn ara-
nm buyuk oranda degi5tirebilirler. Metarteriyoller (ter- smdan Sl Vl ge<.;L?i gerr;eklesebilir. Yanklar normalde ar;1klig1
minal arteriyoller) ise stireklilik g5steren bir kas tabakas1 yakla$1k olarak 6-7 nanometre (60-70 angstrom) olan sabit
ile c;evrili degildirler; ancak ~ekil 16-l'de buy-Uk siyah bir yap1 gosterirler. Bu ai;1klik bir protein moleki.ilti olan
noktalar olarak gosterilen ara noktalarda dtiz kas lifleri albi.lrninin c;apmdan biraz daha kuc;tikttir.
tarafmdan r;evrilmi~lerdir. Endotel hticreleri arasmdaki yanklar sadece hucre
Geri;ek kapillerlerin metarteriyollerden c;1kug1 noktalar- kenarlannda bulundugu ir;in kapillerlerin toplam yi.izey
da kapillerin genellikle dtiz kas lifi tarafmdan <;evrelendi- alanmm l/l000'inden daha fazlasrn1 olu~turmaz. Ancak
gi gortiltir. Bu yap1ya prekapiller sfmhter ad1 verilmekle- su molektilleiinin, sucla eriyen birc;ok diger iyonlann
dir. Sfinkter, kapillerlerin giri5ini kapayip ac;abilir. ve maddelerin termal hareketi c;ok huh oldugu ic;in, bu
Ventiller, arteriyollerden daha buytik damarlarchr ve maddeler "yarik porlar" vasuas1yla kapillerlerin ic;i ve d1~1
kas tabakalan da arteriyollere gore daha incedir. Ancak arasmcla kolaylikla difoze olabihrler.
189
Onite IV Dofa~,m

Arteriyol VenOI Endotel hUcrelerindeki diger bir olu~um da r,:ok sa-


y,da bulunan kur,:uk p1azma1emmal vezikiillerdir. Bunla-
ra kaveoller (kur,:uk magaralar) de denilir. Kolesterol ve
sfingolipit molekiillerinden olu~an ve kaveolin denilen
protein oligornerlerinden olu~mu~ yapilardrr. Kaveol-
lerin i~levleri tam olarak ar,:1k olmamakla birlikte mak-
romolekullerin endotel hucreleri boyunca endositoz
(hiicre di~mdaki bir maddenin yutulmas1) ve transito-
zuna yol ac;t1klan du~unulmektedir. Hucre yuzeyindeki
kaveol kuc;uk miktarlardaki plazma veya ir,:inde plazma
DOz proteinleri bulunan hucred1~1 s1viy1 ic;ine r,:ekmektedir.
kas Baz1 vezikiille1in ~ekil 16-2'de gosterildigi gibi endotel
hOcreleri hiicresi boyunca dizilip vezikul kanallan olu~turduklan
<la dii$iiniilmektedir.

Baz, Organ Kapillerlerinde Gorulen Ozel "Por" Tip-


leri. Organlann kapillerlerinde bulunan "porlar" organm
ozgiin gereksinirnlerini kar~1lamak uzere farkliliklar gus-
terebilmektedir. Bunlardan baz1lan:
1. Beyinde endotel hiicreleri arasmdaki "51k1" baglan-
tilar su, oksijen ve karbondioksit gibi sadece <;ok
kilc;Uk molekullerin beyin dokusuna gec;i$ine izin
Arteriyovenoz k1sa yol
verir.
2. Karacigerde tamarnen tersi bir durum soz konusu-
~ekil 16-1. Mil<rodola~1m1n bile~enleri.
dur. Kapiller endotel hiicreleri arasmdaki yanklar
geni~ bir ac;1khk gosterdigi ic;in plazmada erirni$
halde bulunan butiin maddeler (plazma proteinle-
HOcreleraras1
yank ri de dahil olmak i.izere) kandan rahathkla karaci-
Baza! :'\ ger dokulanna gec;ebilir.
zar
Vo
ll(f

,.....-~
o'l. ,
r,~- J ,
Kaveoller
r t] ,
o
0

~\
3. Gastrointestinal kapiller zarla.nnm porlan buyuk-
luk a1,;1smdan kaslardaki ve karacigerdeki kapiller
porlann arasmda bir yerdedir.
'"'-) z (Plazmalemmal \; ~
' "- vez1kuller) .,~ 4. Bobregin glomeriiler hapillerlerindc bulunan Jenest-
VezikOI \ Endotel ra ad1 verilen <;ok say1da lctii;iik oval pencereler
kanah?? hucresi
endotel hiicresini ortadan penetre ederek buyuk
miktarda ku<;i.ik molelctilun ve iyonlann (fakat
plazma proteinlerinin biiyiik molelctilleri degil)

"' ' "'""'""


~ Fosfolipit
~ Sfingolipit
j Kolesterol
endotel hiicreleri arasmdaki yanklardan ge<;me-
den glomerUllerden filtre olmasuu saglar.

KAPILLERLERDE KAN
AKIMI-VAZOMOSYON
Kan, kapillerlerden genellikle siirekli bir ~ekilde akmaz.
Bunun yerine her saniye veya dakikada bir, arahkh ola-
rak akar. Bu arabkh olaya metarteriyollerin ve prekapiller
sfinkterlerin (bazen <;ok kil<,;iik arteriyollerin de) arahkh
~ekil 16-2. Kapiller duvar1ntn yap1s1. Kom~u endotel hOcreleri arasin-
daki hOcreleraras, yar,ga dikkat ediniz; birc;ok suda eriyebilen mad- kas1lmas1 anlamma gelen vazomosyon ad1 verilir.
denin kapiller zarlardan bu yank arac1hg1 ile diflize olduguna inantl-
maktad1r. Zardaki kO,;Ok girintiler kaveoller olarak adland1nlmaktad1r.
Vazomosyonun Oi.izenlenmesi. Bugiine kadar yap1-
Kaveollerin makromolekullerin hOcre zan boyunca ta~1nmasin1 sagla-
d1g1 do?onolmektedlr. Kaveolde kolesterol O polimerize eden ve ka- lan r,:al!!jimalann sonuc;lan metarteriyollerin ve prekapil-
voelleri olu~turan kaveolin adh proteinler bulunmaktadir. ler sfinkterlerin ac;1hp kapanma derecesini etkileyen en
190
Bolum 16 Mikrodola~rm ve Lenfatik Sistem: Kapiller s,v, Degi~imi, Hucrelerarasr S1v1 ve Lenf Ak1m1

onemli faktortin , dokudaki oksijen konsantrasyonu oldu- kapiller boyunca gec;i$i suasmda c;ok say1da su molektilti-
gunu gostermi$tir. Doku tarafmdan oksijen kullamm1 faz- ntin ve c;:oztinmti~ maddenin kapiller duvar boyunca ile-
lala~ugmda dokunun oksijen konsantrasyonu normalin li-geri diftize oldugunu ve bu s1rada hticreleraras1 s1v1 ile
altma iner, kapiller kan ak1mmm kesintili donemleri daha plazmamn si.irekli bir ~ekilde kan~ugm1 gostennektedir.
s1k gortihir ve herbir donemin stiresi uzar. Bu olay dokuya Difuzyon su molekiHlerinin ve ~oziinmu.~ maddelerin terma1
daha fazla miktarda oksijen (aym zamanda besin madde- hareketinden meydana gelmektedir. Farkl1 molektiller ve
leri) ta$mmas1m saglar. Yerel doku kan akrm1m kontrol iyonlar once bir yonde hareket etmekte, daha soma fark-
eden bu etki ve bunun gibi diger c;ok say1da faktorler Bo- h yone hareket etmeye ba~layarak rastlanusal bir ~ekilde
him 17'de tartI$ilin~tu. her yonde ilerlemektedirler.

Kapiller Sistemin Ortalama i~levi. Kapiller sistemdeki


Yagda c;ozunebilen Maddeler Dogrudan Kapiller
kan aknmmn kesintili olmasma kar~m, dokularda c;ok sa-
Endotelinin Hucre Zarlarmdan Difuze Olabilir. Eger
y1da kapiller oldugu ic;in ortalama bir ~levden bahsedile-
bilir. Bu nedenle, her dokunun kapiller yatagmda ortalama bir madde yagda c;oztinebilir ozellikle ise porlardan gei;:-
kan aktm hi.zt, ortalama kapiller basmet ve maddelerin ka- mek zorunda kalmadan dogrudan kapille1;n hi.icre zarm-
pillerlerdeki kandan c;evredeki hucreleraras1 s1v1ya ortala- dan gec;:ebilir. Bu tlir maddeler arasmda ozellikle oksijen
ma gec;i$ hmndan soz edilir. Bu boltimtin kalan k1smmda ve karbondioksit sayilabilir. Bu maddeler kapiller zannm
bu ortalama degerler dikkate almacaktrr. Ancak ortalama btiLtin alanlanndan gec;ebildigi ic;in, kapiller zannda ta-
degerlerin gen;ekte milyarlarca bagrms12 kapillerin i~levi. ~nma h1zlan sodyum iyonlan ve glikoz gibi sadece por-
oldugu, herbirinin dokulardaki yerel degi~ikliklere bagh lardan ge<;ebilen yagda c;oztinmeyen birc;ok maddeye gore
olarak kesintili olarak c;ah~ng1 unutulmamahdu. <;ok daha fazladrr.

Suda <;ozunen, Yagda c;ozunmeyen Maddeler Sa-


KAN ILE HOCRELERARASI SIVI dece Kapiller Zarmdaki Hucreleraras, "Porlar"dan
ARASINDA BESiNLERiN VE DiGER Difuze Olabilir. Dokunun ihtiyac1 olan birc;ok madde
MADDELERiN DEGi~iMi suda c;:oztinebihr ozellik gosterdigi i<;in endotel hticreleri-
nin lipit ozellikteki zarlanndan gec;:emez. Bu tilr maddeler
KAPiLLER ZARINDAN DiFUZYON
arasmda su moleku.llerinin kendisi, sodyum iyonlan, k)ori.ir
Maddelerin plazma ile hticreleraras1 s1vi arasmdaki gec;:i- iyonlan ve glikoz sayilabilir. Endotel hilcreleri arasmdaki
$ini saglayan en onemli yol difiizyondur. ~ekil 16-3, karun yanklann kapillerlerin yuzey alanmm 1/1 000'inden daha
fazla yer tutmamasma kar?m, yanklardaki rnolektillerin
termal hareketi. c;:ok fazla oldugu ic;in bu c;ok kil<;ilk alan
bile su ve suda c;:oztinebilir maddelerin onemli oranda ya-
nk-porlardan difi.ize olabilmesine olanak verir. Su mole-
kiillerinin hapiller zanndan difiizyoriunun, hapillerden dog-
Arteryel uc;: Kan kapiller daman Venoz uc;: rusal bir ~ekilde akan plazmanm aki~ hizmd.an 80 katfaz!a
o!mast bu maddelerin difiizyon htzt hakkmda fikir verebilir.
Yani plazma kapillerin tum mesafesi boyunca ilerlemeden
\1 once plazmamn su kism1 hiicreleraras1 s1vmm suyu ile 80
kez degi~mektedir.

Porlardan Ge~i~te Molekul Buyukluguntin Etkisi.


Kapillerlerdeki hi.icreleraras1 yank-porlann geni$ligi 6-7
nanometredir. Bu geni~lik, kapiller porlanndan gei;:en en
kt.\c;tik moleki.il olan su rnolekUliinden 20 kat daha bti-
yiikLUr. Diger taraftan, plazma proteinlerinin c;ap1 porla-
nn geni~liginden biraz daha btiyiikttir. Sodyum iyonlan,
Lent kapiller klortir iyonlan, glikoz ve iire gibi diger molekullerin c;ap1
damari
bu iki ornegin ortasmda yer almaktadir. Bu nedenle kapil-
ler porlarm degi~ik maddeler ic;in gec;irgenlikleri molektil
i;:aplanna gore deg~mektedir.
~ekil 16-3. S1v1 molekullerin ve c;ozonmo~ maddelerin kapiller ve hOc- Tablo 16-1, kapiller porlardan en fazla gec;i~ yapan
releraras1SIVI alanlan aras1nda difOzyonu. maddeler i<;in iskelet kasmdaki kapiller porlann goreceli
191
Onite IV Dola~,m

Tablo 16-1 iskelet Kasmm Kapiller Porlarmm Farkh


Buyuklukteki Molekullere Goreceli Ge~irgenl igi
Madde Molekiil Ag1rhg1 Ge~irgenlik
CV
SIVI
Su 18 1,00 vezik0lleri
NaCl 58,5 0,96
Ore 60 0,8 Serbest
SIVI
Glikoz 180 0,6 derecikleri
Sukroz 342 0,4
inulin 5.000 0,2
Miyoglobln 17.600 0,03
Hemoglobin 68.000 0,01
Albumin 69.000 0,001
Veriler Pappenheimer JR: Passage of molecu les through capillary Kol/ajen /if Proteoglikan
walls. Physlol Rev 33:387, 1953'den ahnm1~t1r. Kapiller demetleri iplik9ikler

$ekil 16-4. Hucrelerarasm1n yapIs1. Proteoglikan iplik~ikler kollajen lif


demetlerinin arasIrn doldurmaktad1r. Serbest sIvI vezikulleri ve k0~0k
miktarda serbest s1vI birikintileri gor0lmektedir.

gec;irgenliklerini gostermektedir. Tabloda glikoz moleku-


lunun gec;irgenligi su molekulune gore 0,6 kat olarak go- Dokulann beslenmesi ic;in onemli olan birc;ok madde-
riili.irken, albumin molekulunun gec;irgenligi c;ok az, suya nin kapiller zanndan difuzyon mz1 c;ok fazla oldugu ic;in
kttc;iik bir konsantrasyon farki bile plazma ve hi.\creleraras1
gec;irgenligin 1000 de l'i kadar gozukmektedir.
s1vi arasmda norrnalden fazla gec;i$ ic;in yeterli olur. Or-
Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta, degi~ik
negin, kapillerlerin hemen di$mdaki hucreleraras1 s1v1-
doku kapillerlerinin gec;irgenlik ozelliklerinin de c;ok
nm oksijen konsantrasyonu olas1hkla kan plazmasmdaki
farkh olabilecegidir. Ornegin, karaciger kapiller sinuzo-
konsantrasyonundan yi.izde birkac; oranmda daha azdrr.
idlerinin gec;irgenltgi c;ok fazla oldugundan plazma pro-
Ancak bu fark bile doku metabolizmas1 ic;in gerekli olan
teinleri bile, su ve diger maddeler gibi kapiller duvanm
buti.in oksijenin kandan hilcreleraras1 arahga gec;mesi ic;in
kolayhkla gec;ebilmektedir. Aynca bobrek glomeri.iler ka-
yeterlidir. Bu oran vucut aktifken dakikada birkac; litre
pillerlerinin suya ve elektrolitlere gec;irgenligi, kas kapil-
oksijen gec;i$ine neden olabilir.
lerleri ile kar~1la~tmlchgmda 500 kat daha fazla olmakla
beraber glomeri.il ve kas kapillerlerinin proteine gec;irgen-
ligi yakla~1k aymdu. Baz1 dokulann gec;irgenliginin diger-
lerinden neden daha fazla oldugu bu bolumun ilerleyen H0CRELERARASI ALAN VE
las1mlarmda daha net bir ~ekilde anla~Ilacakur. Buna or- H0CRELERARASI SIVI
nek olarak karacigerde, kan ve karaciger parenkirn huc- Vticudun toplam hacminin yakla$1k aluda birini hiicre-
releri arasmda buyttk miktarda gorulen madde a~eri~ lerarasi olarak adlandmlan hiicreleraras1 alanlar olu$-
veya bobregin idrar olu~mu ic;in bol s1vi filtrasyonuna tunnaktachr. Bu alanlardaki s1v1ya hiicre1erarasi s1VI ad1
ihtiyac1 gosterilebilir. verilir.
Ht\crelerarasmm yap1s1 ~el<ll 16-4'te gosterilmi~tir.
Konsantrasyon Farkmm Kapiller Zarlarmdan Net Hiicreleraras1 iki temel tipte kau yap1 ic;ermektedir. (1)
Difuzyona Etkisi. Bir maddenin herhangi bir zardan hollajen lif demetleri ve (2) proteoglikan iplih{ik!er. Kolla-
"net" difuzyon hm zarm iki tarafmdaki konsantrasyon jen !if demetleri hiicrelerarasmda uzun mesafeler boyun-
farklan ile dogru oranuhdrr. Bit olay, kapiller zann iki ta- ca uzamr. Bunlar c;ok saglamd1r ve bu n.edenle dokulann
rafmdaki konsantrasyon farla ne kadar biiyiikse zann bir s1k1hg1m yani gerilme kuvvetinin bttyuk bir k1Sm1m sag-
tarafma dogru net madde hareketinin de o kadar biiytik layan yapilard1r. Diger taraftan proteoglikan iphkc;ikler
olacagm1 gosterir. Nonnalde kandaki oksijen konsant- yi.\zde 98'i hyalaronih asit, yi.izde 2'si proteinden olu~an,
rasyonu hiicreleraras1 s1VIdan daha biiyi\ktftr. Bu nedenle c;ok ince k1vnk molekullerdir. Bu molekiiller o kadar in-
biiyuk miktarda oksijen kandan hucreleraras1 s1VIya gec;e- cedir ki 1~1k mikroskobu ile gori.ileme.zler; hatta elektron
bilir. Bunun aksine, karbondioksidin dokularda kana gore mikroskobu ile bile gosterilmeleri zordur. Bunlar c;ok ince
daha yuksek konsantrasyonda olmas1 karbondioksidin retikiiler iplikc;iklerden olu~an ve "hrc;a-kil1" olarak ad-
dokulardan uzakla$Urilarak kana gec;mesini saglar. landmlan bir yap1 olu$tururlar.
192
Bolum 16 Mikrodola~tm ve Lenfatik Sistem: Kapiller S1v1 Degi~imi, Hucreleraras1 S1v1 ve Lenf Ak1m1

Hucrelerarasmdaki "Jel". Hucrelerarasmdaki s1vi, filt-


rasyon veya difilzyon yolu ile kapillerlerden gelmektedir.
A Kapiller
baStn\,
Plazma kolloid
ozmotik bas1nc1
Proteinler kapiller porlann dan kolayhkla d1~an i;1kamacli-
gi i<;in hiicreleraras1 s1vmm i<;erigi, proteinl eri r;ok daha
az m iktarda ir;ennesi d1~mda plazma ile aymd1r. Hilcrele-
raras1 s1v1proteoglikan iplikr;iklerin arasmdaki r;ok kil<;iik
u (f'..c)

t
(Pp)

t
bo~luklar i<;inde hapis olmu~ durnmdadrr. Proteoglikan HOcrelerarast SIVI HOcreleraras, s1v1
iplikr;ikler ve onlann ic;inde hapis olmu~ s1V1, jel ozelligi bas1nc1 kolloid ozmotik basinct
gosterdigi ir;in doku jeli olarak adlandmlmaktad1r. (Pit) (Ilif)
Proteoglikan iplikr;iklerin fazla say1da olmas1 nedeniy- ~ekil 16-5. Zardaki porlar yoluyla s1vtn1n kapiller zardan dt~anya veya
le stvmm doku jeli ii;inden akmasi zordur. Bunun yerine i~eriye hareket etmesinde etkill olan s1v1bas1nc1 ve kolloid ozmotik ba-
s1v1 daha c;okjelden difi.izyona ugrar. Yani, bi.iyi.ik sayidaki stnCJ kuwetleri.
moleki.illeri beraberce hareket etmek yerine, molekiille-
rin termal kinetik hareketliligi nedeniyle bir yerden diger
yere dogru hareket ettirir. Bu boliimi.in kalan k1s1mlannda bu etkilerin plazmanm ve
hiicreleraras1 s1vmm hacirnlerini nas1l kontrol ettigi tarl1-
Jeldeki difi.izyon serbest s1V1daki difilzyonun yakla~
yi.izde 95-99'u kadar h1zdad1r. Kapillerler ile hticreler ara- $Ilacaktu.
smdaki k1sa mesafede goriilen bu difi.izyon sadece sumo-
lekiillerinin degil elektrolitler, hucresel auklar, oksijen, Kapiller Zardan S1v1 Ger;i~ini Hidrostatik ve Kolloid
karbondioksit gibi r;~tli maddelerin de hiicrelerarasm- Ozmotik Kuvvetler Belirler. ~ekil 16-5 s1Vmm kan-
dan htzh bir ~ekilde gec;i~ini saglar. dan hticreleraras1 s1vtya dogru mu yoksa ters yonde mi
akacagm1 belirleyen dort ana kuvveti gostermektedir. Bu
Hucrelerarasmdaki "Serbest" S1v1. Herne kadar nor- kuvvetlere ilk defa bu dort ana etkenin onemini gosteren
malde hilcrelerarasmdaki s1V1run tamairuna yaktru doku fizyolog Ernest Starling'in amsma "Starling kuvvetleri"
jeli ic;inde hapis olmu~ durumda ise de, proteoglikan ip- ad1 verilir. Bu gti<;ler:
likc;iklerden baguns1z, bu nedenle de serbesl olarak akabi- l. Kapiller basm~ (Pc), sw1y1 kapiller zanndan d1$an-
len kiii;iik s1v1 vezikiille1i ve s1Vt dereciklerine rastlanabilir. ya dogru iten kuvvettir.
Dola~1ma bir boya enjekte edildiginde bu boyarnn hiicre- 2. Hucreleraras1 s1v1 basmo (PiO , pozitif oldugu za-
lerarasmdan ilerleyerek hiicrelerin yuzeyleri ve kollajen man s1v1y1 hiicrelerarasmdan kapiller zann i(ine
liflerinin yi.izeyleri boyunca uzanan kii<;iik s1vt birikintile- iten, negatif old ugu zaman i.se ters yonde hareket-
ri ic;inde akug1 goriiliir. lendiren giic;tiir.
Normal dokulardaki "serbest" s1vt miktan azdIT ve 3. Plazma kolloid ozmotik bastnC1 (Tlp), kapiller zardan
genellikle ytizde l 'i ger;mez. Ancak dokuda odem geli- i{:eriye dogru s1V1 ozmozuna neden olan kuvvettir.
$irse bu serbesl s1v1 deiecikleri ve vezikiiller anormal bir 4. Hiicrelerarasi s1V1nm lwlloid ozmotik basmc1 (Tiil),
$ehilde geni$leyerek, odem s1vtsmm yans1 veya yandan SlVlmn kapiller zardan d!,$anya ozmozunu saglayan
fazlas1 proteoglikan iplikc;iklerden bagnnsiz olarak akan guc,;tilr.
s1vt haline gelebilir.
Eger bu kuvvetlerin toplarn1 yani net filtrasyon basmct
pozitif ise kapillerlerden net s1V1filtrasyo11u olacaktu. Eger
KAPiLLERLERDEN SIVI FiLTRASYONU Starling kuvvetlerin toplam1 negatif ise hilcreleraras1 alan-
HIDROSTATIK VE KOLLOiD OZMOTIK dan doku ic;ine neL s1v1 emilimi meydana gelecektir. Net
BASIN(:LAR ILE KAPILLER FILTRASYON filtrasyon basmc1 (NFP) a~ag1daki gibi hesaplarur:
KATSAYISI TARAFINDAN BELiRLENiR NFP = Pc - Pif-Tip - flif
Kapillerlerin i<;indeki basm~, s1vmm ve ic;inde G◊zilnmti~
maddelerin kapiller porlanndan ge~erek hi.icreleraras1 Daha sonra tartl~1lacag1 gibi, NFP normal durumlarda
araltga ger;mesini saglar. Bu olaya zlt olarak, plazma pro- az cla olsa pozitif bir degere sahiptir. Bu nedenle, birc;ok
teinleri tarafmdan meydana getirilen ozmotik basmr; (ho/-
organda kapillerlerden hucreleraras1 alana net s1v1 filtras-
laid ozmotik basini; olarak da adlandmlu) S!Vllann hucre-
yonu goriili.ir. Bir dokudaki net StVI filtrasyon oramm be-
leraras1 alanlardan kana ozmoz yolu ile gec;i~ini saglar. Bu
lirleyen faktorlerden biri de kapillerlerin sayis1 ile birlikte
ozmotik basm~, onemh miktarda s1v1 hacminin kandan
bu kapillerlerin porlanmn c,;ap1 ve sayis1drr. Bu faktorlerin
hucreleraras1 alana kayb1m engeller.
Ayru ~ekilde onemli olan bir diger sistem de hucre- tilmi.i gene! olarak kapiller filtrasyon katsay1s1 (Kr) olarak
leraras1 alanlara stzan kiic;iik miktarlardaki proteinlerin adlandmhrlar. Bu nedenle Kr belirli bir NFP altmda kapil-
dola~1ma geri dondiirtilmesini saglayan lenfatik sistemdir. ler zarlanmn suyu filtre etme kapasitesi olarak dii~ilniile-

193
Onite IV Dola?,m

bilir ve genellikle mVdakika/mm Hg net filtrasyon basmc1


olarak ifade edilir.
Bu nedenle kapiller s1v1 filtrasyonunun h1z1 $U $ekilde
belirlenir:

Filtrasyon = K I x N FP

Bundan sonraki paragraflarda, kapiller s1vi filtrasyonunun


h1z1m belirleyen her bir kuvvet detayh olarak tartl$tlacak-
ur.
~1 1' '.:_,
I
Bag1rsak
KAPiLLERiN HiDROSTATiK BASINCI Arterial basm9
Kapillerin hidrostatik basmcm1 olc;:mek ic;:in c;:e$itli yon- Ve~o2l basm9

~
temler kullamlm1~ur. Bunlar: (1) hapillerlerin dogrudan
mihropipetle kanii.le edilereh, ortalama kapiller basmcmmn
iskelet kas1 ve bag1tsak gibi dokularda yakla$1k olarak 25
100
mm Hg olarak olc;:uldugu ve (2) hapil1er basmcmm i~levsel
olaralt dolaylt yol.la ol~ii.liip bu dokularda yakla$1k 17 mm
Hg olarak saptand1gi yontemlerdir. 80

~
E 60
§,
Kapiller Basmcmm Mikropipet Yontemi ile Ol!;i.i•
go ........
mi.i. Bir kapiller ic;indeki basIDc1 kani.ilasyon yontemi He iii 40 ........
olc;mek ic;:in mikroskobik bir cam pipet dogrudan kapillerin
ic;ine sokulur ve basmc; uygun bir mikromanometre sistemi
&I
Kapiller basm9 ~
....
20 = 17mmHg ___-:,.
ile kaydedilir. Bu yontern kullamlarak hayvan dokulannda ve
insan urnak dibindeki biiyi.ik kapillerlerde olc;i.imler yap1l-
~tlr. Bu olc;iimler ile kapillerlerin arteryel lll;lannda 30-40
1 veno-:Z---
------
0 I
mm Hg, venoz uc;lannda 10-15 mm Hg, orta kis1mlarmda ise 100 50 0
yakla~1k 25 mm Hg basmc; degerleri elde edilm~tir. Arteryel basing - Venoz basing
Bobreklerin glomerii.l kapillerleri gibi baz1 kapilierlerde ~ekil 16-6. Kapiller bas1nc1nin olc;OmOnde izogravimetrik yontem.
mikropipet yoncemi ile ol<;:iilen basmc;:lar c;:ok daha ytiksektir.
Buralarda c;:ok daha yi.iksek, ortalama 60 mm 1-lg kadar basmr;
degerleri olc;:iilebilmi~tir. Diger taraftan, bobreklerin perit:ii-
hiil ha.pille-rlerinde ortalama hidros tatik basmr; sadece 13 mm
Hg'dtr. Bu bulgular kapiller hidrostatik basmcmm dokulara $eklin a~agt bolomUnde bag1rsak aguhgmdaki de~imle-
ve fizyolojik ko~ullara gore oldukc;:a farkh olabilecegini gos- ri tamamen etkisiz hale getiren arteryel ve venoz basmr; degi-
tennektedir. ~iklikleri gosterilmi~tir. Arteryel ve venoz c;izgiler birbirini 17
"i~levsel" Kapiller Basmcmm Dolayh Yolla Ol~umi.i mm Hg degerinde kesmektedir. Bu nedenle, kapiller basmcm
l!;ln lzogravimetrik Yontem. ~ekil 16-6, kapiller basmc1- 17 mm Hg dUzeyinde sabit kalmas1 gerekir. Aksi takdirde
nm dolaylt olarak, izogravimetrik yontem ile olc;ilrnilnil gos- kapiller duvardan s1V1 filtrasyonu veya emilimi gorillecek-
termektedLr. $ekil, gravimetrik bir teraziye yerl~tirilen bag1r- tir. Sonur; olarak, bu dokuda "i~levsel" kapiller baS111<; degeri
sak boliimilnil gostermektedir. Kan bag1rsak duvar= kan yakla~,k 17 mm Hg olarak ol~illmektedir.
d.amarlan yoluyla perfi.ize edilmi~tir. Arteryel basuw azalnldt- Kapillerlerden i<;eriye veya d~nya s1V1 ge<;~ine neden
gmda buna bagh olarak kapiller basmc;ta da azalma meydana olan lilm kuvvetlerin dengelendigi. kapiller basmcuu goste-
gelmekte ve bu olay plazma proteinlerinin ozmotik basmci ren izogravimetri.k yontemin, kapiller basmc= m.ikropipet
nedeniyle bagrrsak duvanndan SJVl emilimine izin vererek ile dogrudan oli;;Ulmesi yontemine gore daha dii~ilk degerler
bagusak ag1rhg1m azaltmaktad1r. Sonuc;ta terazinin ibresinde verdigi ac;1kt1r. Bunun ba~hca nedeni birc;ok dokuda kapiller
ani bir degi~me gori.ilmektedir. Bagirsak aguhgmda meydana SJVt filtrasyonunun, s1v1 geriemilim.i tarafmdan tam olarak
gelen bu azalmayi engellemek ic;in arter basmcmm azalmas1
dengel enme~ olmas1du. Biri;;ok dokuda geriemilen miktara
ile meydana gelen degi~ikligi kompanse edecek oranda ve-
gore daha fazla filtre edilen s1vi, lenf damarlan tarafmdan or-
noz basIDc; arnnlmaktadir. Diger bir deyi~le, (1) arter basma
tamdan uzakla$t1nlmaktadu. Bobreklerin glomerul kapiller-
azaluhp (2) venoz basmr; arunhrken ayru anda kapiller ba-
leriode silrekli olarak c;ok yi.iksek miktarlarda, yakla~k 125
smc; sabit kalmaktadu.
mVdakika, s1vi filu·e edilmektedir.

194
Bölüm 16 Mikrodolaşım ve Lenfatik Sistem: Kapiller Sıvı Değişimi, Hücrelerarası Sıvı ve Lenf Akımı

HÜCRELERARASI SIVININ HİDROSTATİK hücrelerarası sıvı basıncı +4 ile +6 mm Hg arasında de­


BASINCI ğişmektedir. Böbreklerde, böbrekleri çevreleyen kapsül
basıncı ortalama +13 mm Hg düzeyinde iken bulunan
Hücrelerarası sıvının hidrostatik basıncını ölçen çeşitli
hücrelerarası sıvı basınçları +6 mm Hg civarındadır. Eğer
yöntemler dokuya ve kullanılan ölçüm yöntemine bağlı
deri üzerindeki basıncın atmosfer basıncına eşit olduğu
olarak hafifçe farklı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Gevşek
yani "sıfır basınç" olduğu düşünülürse genel bir kural
bir doku olan ciltaltı dokusunda farklı yöntemlerle ya­
olarak, normal hücrelerarası sıvı basıncının dokunun
pılan ölçümlerde genellikle hücrelerarası sıvının basıncı
çevresindeki basınca göre birkaç milimetre civa daha
atmosfer basıncından birkaç mmHg daha düşük bulun­
negatif olduğu söylenebilir.
muştur. Bu değerler negatif hücrelerarası sıvı basıncı ola­
Çevresindeki hücrelerarası sıvılar ile dinamik bir den­
rak adlandırılmıştır. Böbrekler gibi kapsül ile çevrili diğer
ge halinde bulunan birçok doğal vücut boşluğundaki ser­
organlarda ise genellikle hücrelerarası basınç pozitiftir
best sıvının basıncı negatif olarak ölçülmüştür. Bunlardan
(atmosfer basıncından daha yüksek). En sık kullanılan
bazıları:
yöntemler arasında (1) mikropipet kullanılarak dokuların • İntraplevral boşluklar: -8 mm Hg
doğrudan kanülasyonu ile basıncın ölçülmesi, (2) delikli • Eklemlerin sinovyal boşlukları: -4 ile -6 mm Hg
kapsüllerin dokuya implante edilmesi yöntemi ile basın­ • Epidural boşluk: -4 ile -6 mm Hg.
cın ölçümü, ve (3) doku içine yerleştirilmiş pamuk fitiller
aracılığı ile basıncın ölçülmesi sayılabilir. Bahsedilen fark­
lı teknikler ile yapılan ölçümlerde aynı dokuda bile farklı Özet-Gevşek Derialtı Dokusundaki Ortalama Ne­
hücrelerarası hidrostatik basınç değerleri elde edilebilir. gatif Hücrelerarası Sıvı Basıncı. Yukarıda değinilen
farklı yöntemler birbirine yakın değerler vermekle bir­
likte birçok fizyolog arasındaki genel düşünce, gevşek
Mikropipet Kullanılarak Hücrelerarası Sıvı Basın­ ciltaltı dokusundaki gerçek hücrelerarası sıvı basıncının
cının Ölçülmesi. Kapiller basıncını ölçmek için kullanılan atmosfer basıncından biraz daha düşük olduğudur. Or­
mikropipetin benzeri, hücrelerarası sıvı basıncının ölçü­ talama basınç olarak kabul edilen değer yaklaşık -3 mm
münde de kullanılabilir. Mikropipetin ucu yaklaşık 1 mik­ Hg'dır.
rometre çapında olmakla birlikte bu çap hücrelerarasındaki
proteoglikan iplikçiklerinin arasındaki boşluklardan en az 20
kat daha büyüktür. Bu nedenle, ölçülen basınç olasılıkla bir Negatif Hücrelerarası Sıvı Basıncının Temel Nedeni
serbest sıvı; cebindeki basınçtır. Lenfatik Sistemin Pompalama Yeteneğidir Lenfatik
Mikropipet yöntemi kullanılması ile elde edilen ölçümler sistem bu bölümün daha sonraki kısımlarında tartışılacak
deri gibi gevşek dokularda -2 ile +2 mm Hg arasında değişmiş olmakla beraber öncelikle bu sistemin hücrelerarası sıvı
ancak genellikle atmosfer basıncından biraz daha düşük de­ basıncının belirlenmesindeki temel rolünü anlamak zo­
ğerler ortaya çıkmıştır. rundayız. Lenfatik sistem fazla sıvıyı, protein molekülleri­
İmplante Edilmiş Perfore Kapsüllerde Hücrelerara­
ni, yıkım ürünlerini ve doku aralığındaki diğer maddeleri
sı Serbest Sıvı Basıncının Ölçümü. Bu yöntemde çapı 2
ortadan kaldırarak "temizleyici" bir sistem olarak işlev
cm olan kapsüller ile yapılan ölçümler normal gevşek derialtı
görmektedir. Normalde sıvı terminal lenf kapillerlerine
dokularda -6 mm Hg gibi bir değer bulunmuştur. Ancak daha
küçük kapsüller ile yapılan ölçümlerde mikropipet yöntemi girdiğinde lenf damarı duvarı birkaç saniye süreyle oto­
ile yapılan ölçümlere benzer şekilde -2 mm Hg değerine ya­ matik olarak kasılmakta ve sıvıyı kan dolaşımına pompa­
kın değerler elde edilmiştir. lamaktadır. Bu işlemlerin sonucunda hücrelerarası sıvıda
negatif basınç oluşmaktadır.

Sıkıca Kapalı Dokulardaki Hücrelerarası Sıvı Basın­ PLAZMA KOLLOİD OZMOTİK BASINCI
cı. Beynin etrafındaki kafatası, böbrekleri saran fibröz Plazmadaki Proteinler Kolloid Ozmotik Basınca
kapsül, kasların çevresindeki fibröz kılıf, gözdeki skle­ Neden Olur. Bölüm 4'deki temel tartışmada sadece
ra örneklerinde olduğu gibi vücuttaki bazı dokular sıkı yarı geçirgen bir zarın porlarından geçemeyen molekül
bir kılıf ile kaplanmıştır. Bu organların çoğunda ölçüm veya iyonların ozmotik basınç oluşturabileceği belir­
yöntemi ne olursa olsun hücrelerarası sıvı basıncı genel­ tilmişti. Proteinler kapiller zarın porlarını rahatlıkla
likle pozitif olarak bulunmaktadır. Ancak bu hücrele­ geçemeyen çözünmüş maddeler oldukları için, kapil­
rarası sıvı basınçları çoğu kez çevrelerindeki dokuların ler zarın iki tarafındaki ozmotik basınçlardan sorumlu
basınçlarından daha az olarak bulunmaktadır. Örneğin, olan maddelerdir. Bu ozmotik basıncı, hücre zarında
yan yatan bir hayvanda beyni saran beyin-omurilik sıvı­ görülen ozmotik basınçtan ayırmak için kolloid ozmotik
sının basıncı yaklaşık +1O mm Hg değerinde iken beyin basınç veya onkotik basınç olarak adlandırırız. "Kolloid"
195
Ünite iV Dolaşım

terimi bir protein çözeltisinin gerçek molekül çözelti­ dır. Bu miktardaki proteinin meydana getirdiği ortalama
si olmasına karşın kolloid bir çözeltiye benzemesinden hücrelerarası sıvı kolloid ozmotik basınç değeri yaklaşık
kaynaklanmaktadır. olarak 8 mm Hg'dır.

Plazma Kolloid Ozmotik Basıncının Normal Değer­ KAPİLLER ZARDAN sıvı


leri. Normal bir insanın plazmasındaki kolloid ozmotik HACMİNİN DEĞİŞİMİ
basınç değeri yaklaşık 28 mm Hg düzeyindedir. Bunun 19 Kapiller zarda görülen sıvı hareketini etkileyen çeşitli fak­
mm Hg'sı çözünmüş haldeki proteinlerden, 9 mm Hg'sı törler bilindiğine göre bunları birarada düşünerek normal
ise proteinlerin Donnan etkisi ile tutmuş olduğu sodyu m, kapillerlerin plazma ile hücrelerarası sıvı arasındaki nor­
potasyum ve diğer katyonlardan kaynaklanmaktadır. mal sıvı değişimini nasıl devam ettirdiğini görebiliriz.
Kapillerlerin arter uçlarındaki ortalama basınç venöz
uca göre yaklaşık 15-25 mm Hg daha büyüktür. Bu fark
Farklı Plazma Proteinlerinin Kolloid Ozmotik nedeni ile sıvı kapillerlerin arter uçlarından "filtre" olur­
Basıncına Etkisi. Plazma proteinleri, ortalama mole­ ken venöz uçlardan kapiller içine geriemilmektedir. Böy­
kül ağırlığı 69.000 olan albümin, 140.000 olan globu­ lece, küçük bir miktar sıvı, kapillerlerin arter uçlarından
lin ve 400.000 olan fibrinojen proteinlerinin bir karışı­ venöz uçlarına doğru dokulardan "akmaktadır". Bu akı­
mıdır. Yani 1 gram globulindeki molekül sayısı, 1 gram mın dinamiği aşağıdaki şekildedir.
albüminin molekül sayısının yaklaşık yarısı kadardır.
Öte yandan 1 gram fibrinojen, 1 gram albüminin mole­ Kapillerin Arteryel Ucunda Filtrasyona Neden Olan
kül sayısının altıda birini içerir. Bölüm 4'de bahsedilen Kuvvetlerin Analizi. Kapiller zarın arteryel ucunda etkili
ozmotik basınç konusunda da tartışıldığı gibi ozmotik olarak kapiller zarda harekete neden olan ortalama yakla­
basınç erimiş haldeki moleküllerin kütlesi tarafından şık kuvvetler aşağıda belirtilmiştir.
değil moleküllerin sayısı tarafından belirlenmektedir.
Moleküller kütleleri değil, sayıları bakımından değer­
lendirildiğinde, aşağıdaki tablo normal plazmada farklı mmHg
tiplerdeki proteinlerin göreceli kütlesel konsantras­ Sıvıyı dışarıya doğru iten kuvvetler
yonları ile buna bağlı olarak toplam plazma kolloid oz­ Kapiller basınç (kapillerin arteryel ucu) 30
motik basıncına yaptıkları katkıyı göstermektedir. Negatif hücrelerarası serbest sıvı basıncı 3
Hücrelerarası sıvı kolloid ozmotik basıncı .8.
gidi Ilp (mm Hg) DIŞARIYA DOĞRU OLAN KUWETLERİN TOPLAMI 41
Albümin 4,5 21,8
Sıvıyı içeriye doğru iten güçler
Globulinler 2,5 6,0
Plazma kolloid ozmotik basıncı 28
Fibrinojen Q,} !12
Toplam 7,3 28,0 İÇERİYE DOĞRU OLAN KUVVETLERİN TOPLAMI 28

Yani, plazma toplam kolloid ozmotik basıncının Güçlerin toplamı:


yaklaşık yüzde 80'i albüminden, yüzde 20'si globulin­ Dışarı 41
lerden kaynaklanırken fibrinojenin katkısı neredeyse İçeri 28
yoktur. Dolayısıyla, kapiller ve doku sıvı dinamikleri DIŞARIYA DOĞRU NET KUVVET (ARTERYEL 13
açısından özellikle önemli olan albümindir. UÇTA)

HÜCRELERARASI SIVININ KOLLOİD OZMOTİK Böylece, kapillerin arteryel ucundaki kuvvetlerin top­
BASINCI lamı 13 mmHg'lik bir net filtrasyon basıncını gösterir ve bu
Her ne kadar ortalama kapiller bir porun büyüklüğü plaz­ basınç sıvıyı kapiller porlarından dışarı hareket ettirmeye
ma proteinlerinin büyüklüğünden daha küçük ise de, bu çalışır.
bütün porlar için geçerli değildir. Bu nedenle, küçük mik­ Bu 13 mm Hg'lık filtrasyon basıncı kanın kapiller­
tarda da olsa, plazma proteinleri hücrelerarası aralığa por­ lerden her geçişinde akan kan plazmasının yaklaşık
lardan ve küçük veziküller içinde transitoz ile geçerler. l/200'ünün kapillerlerin arteryel ucundan çıkarak hücre­
Hücrelerarası sıvının tümündeki (12 litre) toplam lerarası aralığa filtre olmasına neden olur.
protein miktarı plazmanın içindeki toplam miktardan
daha büyüktür. Bunun nedeni hücrelerarası sıvı hacmi­ Kapillerin Venöz Ucundaki Geriemilimin Analizi.
nin plazmaya göre 4 kat daha fazla olmasıdır. Bu durum­ Kapillerlerin venöz ucundaki basıncın düşük olması kuv­
da hücrelerarası sıvıdaki ortalama protein konsantrasyonu vet dengesinin aşağıda gösterildiği gibi emilim tarafına
genellikle plazmadakinin yüzde 40'ı veya 3 gr/dl kadar- doğru kaymasına neden olur.
196
Bolum 16 Mikrodola~1m ve Lenfatik Sistem: Kapiller S1v1 Degi~imi, Hucreleraras1 S1v1 ve Lenf Ak1m1

S1v1y1 i~eriye dogru iten kuvvetler mm Hg SIvIyI ic;eriye dogru iten ortalama kuvvet ler mm Hg

Plazma kolloid ozmotik basmc1 28 Plazma kolloid ozmotik basmci 28.0


l<;ERIYE DOGRU OLAN KUVVETLERIN TOPLAMI 28 i<;ERiYE DOGRU KUWETLERiN TOPLAMI 28,0

SIvIyI d 1~anya dogru iten kuvvetler Ortalama k uvvetlerin toplam,


D1~an 28,3
Kapiller basmr; (kapillerin venoz ucunda) 10
ic;eri ~
Negatif h ucreleraras1 serbest sIvI basmc, 3
Dl~ARIYA DOGRU NET KUVVET 0,3
H0creleraras1 sIvI kollo id ozmotik basmc, 8
Dl~ARIYA DOGRU OLAN KUVVETLERiN 21
Toplam kapiller dola~1m i<;in toplam d1~an iten kuv-
TOPLAMI
vetler ile (28,3 mm Hg) toplam i<;eri iten kuvvetler (28,0
Kuvvetlerin toplam, mm Hg) arasmda dengeye yakm bir duruma ula~m1~
olduk. Kuvvetler arasmda gortilen ktir;tik miktardaki
lr;eri 28
e~itsizlik (0,3 mm Hg) geriemilen miktara gore hucrele-
o ,~ari 21 raras1 alana daha fazla s1v1mn filtrasyonuna neden olur.
i<;ERIYE DOGRU NET KUVVET 7 Filtrasyondaki bu fazlahga net filtrasyon ad1 verilir ve s1-
vmm lenfatikler yoluyla dola~1ma ge1i donmesini saglar.
Bobrekler hari<; biiti.in viicuttaki normal filtrasyon luz1
Yani s1v1y1 kapiller ir;ine iten gi.lr; (28 mm Hg) ge- sadece 2 mVdak'd1r.
riemilim giictinden (21 mm Hg) daha biiytikttir. 7 mm
Hg'hk bu fark kapillerlerin venoz ur;lanndaki net geri-
emilirn basrnc1dn. Bahsedilen geriemilim basmc1 filtras-
KAPiLLER FilTRASYON KATSAYISI
yon basmcma gore oldukc;a du~Ukti.ir. Ancak venoz ka-
pillerlerin arteryel kapillerlere gore say,ca daha fazla ve Onceki ornekte kapiller zarda 0,3 mm Hg dtlzeyinde go-
daha ger;irgen oldugu haurlanmahdir. Bu nedenle, s1v1- riilen kuvvetler arasmdaki nel dengesizlik biittin vucutta
nm ir;eriye harekelini saglamak i<;in daha az geriemilim dakikada 2 ml net s1V1 filtrasyonuna neden olmaktadn. Bu
basmcma ihtiya<; vardn. deger her bir milimetre civa dengesizlik ic;in dii~iinuliirse
tiim vticut ir;in net filtrasyonun bir milimetre civa basm<;
Geriemilim basmc1 kapillerlerin aneryel ur;lanndan
farki ic;in 6,67 mililitre/dak oldugu hesaplanabilir. Bu de-
filtre olan s1vmm yakla:;nk onda dokuzunun venoz ur;lar-
ger tum vticut kapiller filtrasyon katsay1s1 olarak adland1-
dan geriemilimini saglar. Geriye kalan s1V1 lenf damarlan
nlmaktad1r.
i<;ine akar ve dola~tm kanma <loner. Filu·asyon kaLSay,.s1 viicudun degi~ kis1mlan i<;in da-
kikada, her bir milimetre civa ii;in, 100 gram doku ba~ma
KAPiLLER DEGi~iM ic;iN filtrasyon h121 olarak da ifade edilebilir. Bu durumda filt-
STARLiNG DENGESi rasyon katsay1smm ortalama bir dokuda yakla;itk olarak
Ernest Starling'in bir yiizyil once belirtigi gibi normal 0,01 mVdak/mm Hg/100 gr doku oldugu gortiliir. Farkh
ko~ullar alunda kapillerlerin r;ogunda dengeye yakm bir dokulann kapiller sistemlerinin gec;irgenliklerindeki bu-
yuk farkhhklan nedeni ile filtrasyon katsay1s1 farkh doku-
durum vard1r. Yani, kapillerlerin arteryel ucundan di$an
larda ytiz kata kadar degi~iklikler gosterebilir. Beyin ve kas
filtre edilen s1v1 miktan emilim yoluyla dola~1ma geri do-
dokusunda bu degerler c;ok kiir;iik iken derialt1 dokusun-
nen s1V1ya neredeyse e~ittir. Az miktarda da olsa e~i1.sizlige da ortalama bir degerde, bagusakta fazla, porlarm sayica
neden olan s1vi ise sonunda lenfalikler yolu ile dola~1ma fazla ve geni~ oldugu karaciger ve bobrek glomerullerinde
geri cloner. ise c;ok yuksektir. Bu nedenle, proteinle1in kapiller zann-
A~g1daki tablo Starling dengesinin prensiplerini gos- dan gec;irgenlikleri de c;ok fazla degi~iklik gostennektedir.
termektedir. Bu Labloda kapillerlerin arteryel ve venoz Kas dokusunun hu.crelerarasmdaki protein konsantrasyo-
rn;lan arasmdaki basmr;lann ortalamas1 alrnarak kapille- nu yakla~1k 1,5 gr/di iken derialu dokusunda 2 gr/dl, ince
rin tum uzunlugu i<;in onalama ~levsel kapiller basmc1 bagrrsakta 4 gr/di, karacigerde ise 6 gr/dl dtizeyindedir.
hesaplanrru~tir.
Kuvvetlerdeki Anormal Dengesizligin Kapiller Zar
Ozerine Etkisi. Eger ortalama kapiller basmr; 17 mm
S1v1y1 d 1~anya dogru iten ortalama kuvvetler mm Hg
Hg'nm tizerine c;1karsa sw1lann doku ir;ine filtrasyonuna
Ortalama kapiller basin~ 17,3 neden olan net kuvvet de artar. Boylece, ortalama kapiller
Negatif hucreleraras1serbest sIvI basmc1 3,0 bas1rn;ta 20 mm Hg'hk bir aru~ net filtrasyon basmcmm
Hucreleraras1 sIvI ko lloid ozmotik basmc1 ,a,Q 0,3 mm Hg degerinden 20,3 mm Hg'ya yukselmesine ne-
Dl~ARIYA DOGRU KUVVETLERiN TOPLAMI 28,3 den olur. Bu durumda normalde hucreleraras1 arahga filt-
197
Onite IV Dola~,m

re olan net srvmm miktannda 68 kathk bir am~ gorultir. VUCUDUN LENF KANALLARI
Fazla miktarda s1vmm bu bo~luklarda birikimini engelle-
mek ic;:in lenfatik sistemdeki normal s1vr ak~mm 68 kat Vilcuttaki neredeyse ttim dokular fazla miktardaki s1v1-
artmas1 gerekecektir. Bu deger genelde lenfatik sistemin yr hucreleraras1 alandan uzakla~tuabilecek lenf sisternine
ta~ryabilecegi miktardan 2 ile 5 kat daha fazladrr. Sonui;:ta, sahiptir. !stisnalar arasmda derinin yuzeysel kts1rnlan,
s1vr hilcreleraras1 alanda birikmeye ba~lar ve odem geli~ir. merkezi sinir sisterni, kaslann endomisyum tabakas1 ve
Bunun aksine, eger kapiller basmc;: c;:ok dil~ilk bir de- kemikler sayilabilir. Bu dokular bile prelenfatikler olarak
gere inerse, net filtrasyon yerine kapiller ic;:ine s1vmm net adlandrnlan ve hucreleraras1 s1vrnm akabildigi ktic;:ilk
geriemilimi gortiltir ve hilcreleraras1 s1v1 hacminde azalma hucreleraras1 kanallar ic;:ennektedir. Bu s1v1 sonuc;: olarak
pahasma kan hacminde artma meydana gelir. Kapiller zar- lenfatik damarlara veya beyinde oldugu gibi serebrospinal
da gorillen dengesizligin etkileri ve bunlann degi~ik odem
srvrya kan~arak dogrudan kana geri <loner.
tiplerinin geli~imindeki rolleri Boltim 25'te tarn~tlm~ur.
Vucudun a~agr krsrmlanndan gelen lenf sonunda to-
rasik hanal ile akarak ~ekil 16-7'de gosterilcligi gibi sol
LENFATiK SISTEM internal jugular ven ile subklavyen venin birle~im nokta-
smda venoz sisteme bo~ahr.
Lenfatik sistem s1vrnm hilcreleraras1 alandan kana akma-
Ba~m sol tarafmdan, sol koldan ve gog-Us bolgesinin
sm1 saglayan altematif bir yol olu~turmaktadir. En onem-
c;:~itli krsnnlannclan gelen lenf de venlere dokulmeden
lisi ise, lenfatiklerin proteinler ve bilytik partiktiller gibi,
kapiller kana dogrudan emilimi milmktin olmayan mad- once torasik kanala girer.
deleri doku arahklanndan uzakla~ttrabilmesidir. Protein- Boynun ve ba~m sag tarafmdan, sag koldan ve sag to-
lerin hilcreleraras1 alanlardan uzakla~tmlmasr ya~amsal raks bolumlerinden toplanan lenf ise sag lenf hanaltna ka-
bir olaydrr ve aksad1gtnda yakla~tk 24 saat ic;:inde oltim r~rr ve daha sonra sag subklavyen ven He internal juguler
gorilltir. venin birle~im noktasmda venoz sisteme bo~ahr.

r=. SeNikal dugumler-


Subklaviyen ven
Sag lent kanah

~ ksiller _dugum!eF'-----,
Toras1k kanal ,
; ,L..
' - ~~ct.i~)
:i4 f I

iKt 1!,' ! ',\ Q\I Sis1erna~ili

A I~; T'"'Y/,\\1. M'. Abdominal dugumler I :!

~ ;, \'"'l Inguinal , 't.d.


dugumler

Perifer lenfa1ikleri

SIVI

~ekil 16-7. Lenfatik sistem.

198
Bölüm 16 Mikrodolaşım ve Lenfatik Sistem: Kapiller Sıvı Değişimi, Hücrelerarası Sıvı ve Lenf Akımı

20

2 kat/ 7 kat/
mm Hg mm Hg
��
Bağlayıcı iplikçikler -6 -4 -2 O 2 4
Pr (mm Hg)
Şekil 16-8. Büyük molekül ağırlıklı maddelerin lenfe geçişine olanak
veren lenfatik kapillerlerin özel yapısı. Şekil 16-9. Bir köpeğin bacağında lenf akımı ile hücrelerarası sıvı ba­
sıncı arasındaki ilişki. Hücrelerarası basıncın atmosfer basıncının (O mm
Hg) biraz üzerine çıkması halinde lenf akımının en yüksek düzeye (Pr)
eriştiğine dikkat ediniz. (Dr. Harry Gibson ve Dr. Aubrey Taylor'un iz­
Terminal Lenfatik Kapillerler ve Geçirgenlikleri. niyle).
Kapillerlerin arteryel uçlarından filtre olan sıvının büyük
bir kısmı hücrelerin arasından akarak kapillerlerin venöz
uçlarından geriemilirler. Ancak bu sıvının yaklaşık olarak Birçok dokudaki hücrelerarası sıvının protein kon­
onda biri venöz kapillerlerden geriemilmek yerine lenfa­ santrasyonu 2 gr/dl değerinde iken, bu dokulardan akan
tik kapillerlere girerek kana geri döner. Normalde tüm bu lenfteki protein konsantrasyonu da bu değere yakındır.
lenfin toplam miktarı günde sadece 2-3 litredir. Diğer taraftan karaciğerde meydana gelen lenfin protein
Lenfatikler ile kana geri dönen sıvı miktarının az ol­ konsantrasyonu 6 gr/dl, bağırsaklardan akan lenfin pro­
masına karşın, proteinler gibi kana geri dönmesi için baş­ tein konsantrasyonu ise 3-4 gr/dl düzeyine kadar çıkar.
ka bir yolu olmayan molekül ağırlığı büyük maddelerin Vücuttaki bütün lenfin yaklaşık üçte ikisi karaciğer ve ba­
geriemiliminin sağlanması açısından lenfatiklerin önemi ğırsaklar tarafından oluşturulduğu için, vücudun bütün
büyüktür. Bu maddeler önemli bir engel ile karşılaşmadan alanlarından gelen lenfin karışımı olan torasik lenfteki
kolayca lenfatik kapülerlere girerler. Bunun nedeni Şekil protein konsantrasyonu 3-5 gr/dl arasında değişmektedir.
16-S'de gösterilen lenfatik kapillerlerin özel yapısıdır. Bu Lenfatik sistem aynı zamanda gastrointestinal sistem­
şekilde lenfatik kapiller endotel hücrelerinin çevredeki den besin maddelerinin emilimini sağlayan ana yollardan
bağ dokusuna bağlayıcı iplikçikler ile tutunduğu gösteril­ birini oluşturmaktadır. Bölüm 66'da tartışıldığı gibi özel­
mektedir. Komşu endotel hücrelerinin birleşim yerlerinde likle yağların emiliminde büyük önem taşır. Gerçekten
bir endotel hücresinin kenarı serbest bir şekilde hareket de, yağlı besin alınmasından sonra torasik lenf kanalı ba­
zen yüzde 1-2 oranında yağ içerebilir.
eden içeriye dönük bir kapak oluşturacak şekilde komşu
Aynca, bakteri gibi büyük partiküller lenfatik kapil­
hücrenin kenarı ile üst üste gelmektedir. Böylelikle kapil­
lerlerin endotel hücreleri arasından ilerleyerek lenf içine
lerin içine doğru açılan küçük bir kapak sistemi oluşmak­
girebilirler. Lenf düğümlerinden lenf geçtikçe bu parti­
tadır. Hücrelerarası sıvı, içindeki çözünmüş maddelerle
küller Bölüm 34'te anlatıldığı gibi hemen hemen tümüyle
birlikte kapağı itip açabilir ve doğrudan lenfatik kapillerin parçalanarak etkisizleştirilirler.
içine akabilir. Ancak bu sıvı bir kez içeri girdikten sonra
lenfatik kapilleri kolaylıkla terk edemez. Bunun nede­ LENF AKIMININ HIZI
ni geri akımın kapağı kapamasıdır. Lenfatikler terminal
lenfatik kapillerin en uç kısımlarından başlayıp kan do­ Dinlenme halindeki bir insanda lenf akımı torasik kanal­
dan saatte 100 mililitre hızda akar; diğer kanallardan da
laşımına katıldıkları noktalardaki büyük damarlara kadar
saatte 20 mililitre olmak üzere dolaşıma akan saatte top­
kapaklar içerir.
lam 120 ml veya günde 2-3 litre lenf akımı olur.

LENF YAPIMI Hücrelerarası Sıvı Basıncının Lenf Akımı Üzerine Et­


Lenf, hücrelerarası sıvıdan oluşarak lenfatikler içinde kisi. Şekil 16-9'da köpek bacağında, değişik düzeylerdeki
akar. Bu nedenle lenf içerik olarak kaynaklandığı dokuda­ hücrelerarası sıvı basıncının lenf akımı üzerindeki etkisi
ki hücrelerarası sıvı ile aynı bileşimdedir. gösterilmiştir. Görüldüğü gibi, hücrelerarası sıvı basıncı
199
Ünite iV Dolaşım

-6 mm Hg'dan daha negatif olduğunda lenf akımı yavaş­ ması anlamına gelmektedir. Sıvı sonraki bölüme dolar ve
tır. Basınç O mm Hg'nın (atmosfer basıncı) biraz üzerine birkaç saniye sonra bu bölüm kasılır. Bu olay, sıvı tam an­
doğru yükseldikçe akımın 20 kat veya daha fazla arttığı lamıyla boşaltılıncaya kadar bütün lenfatik damarlar bo­
görülür. Bu nedenle, hücrelerarası sıvı basıncını artıran yunca devam eder. Torasik lenf kanalı gibi çok büyük bir
herhangi bir faktör normalde lenf akımını da artırır. Bu lenf damarında lenfatik pompa 50-100 mm Hg'ya kadar
faktörler arasında: çıkabilen basınçlara neden olabilir.
• Kapiller hidrostatik basıncının yükselmesi
• Plazma kolloid ozmotik basıncının düşmesi Lenfatiklerin Dıştan Aralıklı Sıkıştırılmasına Bağlı
• Hücrelerarası sıvı kolloid ozmotik basıncının art­ Pompalama. Lenf damarlarının intrensek aralıklı kasıl­
maları ile meydana gelen pompalamaya ek olarak aralıklı
ması
• Kapillerlerin geçirgenliğinin artması, sayılabilir. bir şekilde lenf damarını sıkıştıran herhangi bir dış faktör
pompalamaya neden olabilir. Önem sırasına göre bu fak­
Bu faktörlerin hepsi kapiller zardaki sıvı değişiminin
törler aşağıda belirtilmiştir:
interstisyuma geçişin desteklenmesine yol açarak, hücre­ • Çevreleyen iskelet kaslarının kasılması
lerarası sıvı hacmini, hücrelerarası sıvı basıncını ve lenf • Vücudun çeşitli kısımlarının hareketi
akımını aynı anda artırır. • Lenfatiklere komşu arterlerin pulsasyonları
Ancak Şekil 16-9'da da görüldüğü gibi, hücrelerarası • Dokular üzerine vücut dışı objeler tarafından bası
sıvı basıncı atmosfer basıncından (O mm Hg) 1 veya 2 mm yapılması.
Hg daha yüksek olduğunda lenf akımındaki artış durur. Lenfatik pompa egzersiz sırasında çok aktif bir rol oy­
Bunun olası nedeni, doku basıncındaki artmanın sadece nayarak lenf akımını 10-30 kez artırabilmektedir. Diğer
lenfatik kapillerlere giren sıvı miktarını artırmakla kal­ taraftan, dinlenme durumunda lenf akımı hemen hemen
mayıp aynı zamanda büyük lenfatiklerin dış yüzlerine de sıfıra iner.
basınç yaparak lenf akımını azaltmasıdır. Yüksek basınç
değerlerinde bahsedilen bu iki faktör birbirini tamamen
Lenfatik Kapiller Pompa. Büyük lenf damarlarındaki
dengelemektedir. Böylece lenf akımı en yüksek lenf akımı lenfatik pompaya ek olarak terminal lenfatik kapillerler
hızına ulaşır. Bu, Şekil 16-9'da üstteki plato ile gösteril­ de özel bir şekilde lenfi pompalayabilmektedir. Daha önce
miştir. açıklandığı gibi, lenfatik kapillerlerin duvarları bağlayıcı
iplikçikler ile çevre dokunun hücrelerine sıkıca tutun­
Lenfatik Pompa Lenf Akımını Artırır. Bütün lenfatik maktadır. Fazla miktardaki sıvı dokuya girip dokunun
kanallarda kapaklar vardır. Şekil 16-10, lenfatik kapil­ şişmesine yol açtığında bağlayıcı iplikçikler lenfatik ka­
lerlerin içine boşaldığı toplayıcı kanalların içindeki tipik pillerlerin açılmasına neden olarak endotel hücreleri ara­
kapakları göstermektedir. sındaki birleşme yerlerinden sıvının lenfatik kapiller içine
İnsanda ve hayvanda lenfatiklerin hareketlerinin gö­ akmasına neden olmaktadır. Doku sıkıştığında ise kapiller
rüntülendirilmesi, toplayıcı lenfatiklerin veya daha büyük içindeki basınç artmakta ve endotel hücrelerinin birbiri
lenf damarlarının duvarlarındaki düz kasın sıvı ile geril­ üzerine gelen serbest uçlarının bir kapak gibi kapanma­
mesi sonucunda otomatik olarak kasıldığını göstermiştir. sına neden olmaktadır. Bu nedenle, basınç, lenfi hücre
Ayrıca kapaklar arasındaki herbir lenfatik bölüm kendi bileşkelerine doğru itmek yerine, toplayıcı lenfatiklere
başına işlev gören otomatik bir pompa gibi çalışabilir. Bu doğru yönlendirmektedir.
olay, lenf bölümünün dolduğu zaman kasılması ve sıvıyı Lenfatik kapillerlerin endotel hücreleri ayrıca az sa­
kapaktan geçirerek bir sonraki lenfatik bölüme pompala- yıda kasılabilen aktomiyozin iplikçikleri içermektedir.

Şekil 16-10. Lenfatik kapillerlerin, toplayıcı kapillerlerin ve lenfatik kapakların yapısı.

200
Bölüm 16 Mikrodolaşım ve Lenfatik Sistem: Kapiller Sıvı Değişimi, Hücrelerarası Sıvı ve Lenf Akımı

sıvı miktarının artarak kan kapillerlerinden sızan miktar


Bazı hayvan dokularında yapılan çalışmalar (örneğin ya­
ile dengede kalmasını sağlar. Bu nedenle, bu faktörlerin
rasa kanadı) bu iplikçiklerin birçok küçük kan ve lenfatik
tümü belirli bir değerde denge durumuna ulaşır. Kan ka­
damarda görüldüğü gibi ritmik kasılmalara yol açtığını
pillerlerinden sıvı ve protein sızmasının oranı değişme­
göstermiştir. Bu nedenle daha büyük kas lenfatiklerinde
dikçe denge durumu sabit kalır.
görülen kasılmalara ek olarak lenfatik pompanın en azın­
dan bir kısmı lenfatik kapillerin endotel hücre kasılmala­
rından meydana gelebilir.
Vücut Dokularını Birarada Tutma Anlamında
Lenf Akımını Belirleyen Faktörlerin Özeti. Önceki Negatif Hücrelerarası Sıvı Basıncının Önemi
anlatılanların ışığı altında lenf akımını belirleyen iki te­ Geleneksel olarak, vücuttaki farklı dokuların tamamen
mel faktör olduğu görülebilir. (1) hücrelerarası sıvı basın­ bağ dokusu lifleri tarafından birarada tutulduğu düşü­
cı ve (2) lenfatik pompanın aktivitesi. Kabaca denilebilir nülür. Ancak vücuttaki birçok dokuda bağ dokusu lifleri
ki, lenf akım hızı hücrelerarası sıvı basıncı ile lenf pompası bulunmamaktadır. Bu özellikle dokuların birbiri üzerinde
aktivitesinin çarpımı ile belirlenmektedir. yerleşip kayabildiği durumlarda görülür (örneğin derinin,
elin arka kısmı üzerinde veya yüzde rahatça kayabilmesi
gibi). Ancak bu alanlarda bile dokular bir arada tutulur
ve kısmi bir vakum etkisi yaratan negatif hücrelerarası
LENFATİK SİSTEM HÜCRELERARASI SIVININ sıvı basıncının bu olayda rolü vardır. Bu dokular negatif
PROTEİN KONSANTRASYONUNUN, basınçlarını kaybettikleri zaman bu alanlara sıvı birikimi
HACMİNİN VE BASINCININ KONTROLÜNDE görülür ve Bölüm 25'de tartışılacağı gibi ödem gelişir.
KİLİT ROLE SAHİPTİR
Kaynaklar
Lenfatik sistemin doku aralıklarındaki fazla sıvıyı ve pro­
Chidlow JH Jr, Sessa WC: Caveolae, caveolins, and cavins: complex
teini dolaşıma geri döndüren bir "taşma mekanizması" ol­
duğu açıktır. Bu nedenle lenfatik sistem (1) hücrelerarası control of cellular signalling and inflammation. Cardiovasc Res
86:219, 2010.
sıvıdaki protein konsantrasyonunun, (2) hücrelerarası Dejana E: Endothelial cell-cell junctions: happy together. Nat Rev Mol
sıvı hacminin ve (3) hücrelerarası sıvı basıncının kont­ Celi Biol 5:261, 2004.
rolünde temel bir rol oynamaktadır. Şimdi bu faktörler Gashev AA: Basic mechanisms controlling lymph transport in the mes­
enteric lymphatic net. Ann N Y Acad Sci 1207(Suppl 1):E16, 2010.
arasındaki etkileşimi açıklayalım. Gashev AA: Physiologic aspects of lymphatic contractile function: cur­
Öncelikle küçük miktarlarda proteinin kan kapiller­ rent perspectives. Ann N Y Acad Sci 979: 178, 2002.
lerinden sürekli bir şekilde hücrelerarası aralığa sızdığı­ Guyton AC: Concept of negative interstitial pressure based on pres­
sures in implanted perforated capsules. Circ Res 12:399, 1963.
nı hatırlayalım. Ancak çok küçük miktarda hücrelerarası
Guyton AC: lnterstitial fluid pressure: il. Pressure-volume curves of in­
protein kan kapillerlerinin venöz uçlarından dolaşıma terstitial space. Circ Res 16:452, 1965.
geri dönebilir. Bu nedenle, proteinler hücrelerarası sıvıda Guyton AC, Granger HJ, Taylar AE: lnterstitial fluid pressure. Physiol
birikme eğilimi gösterirler ve bu da hücrelerarası sıvıların Rev 51:527, 1971.
Kolka CM, Bergman RN: The barrier within: endothelial transport of
kolloid ozmotik basıncını artırır. hormones. Physiology (Bethesda) 27:237, 2012.
İkinci olarak, hücrelerarası sıvıda artan kolloid ozmo­ Mehta D, Malik AB: Signaling mechanisms regulating endothelial per­
tik basınç kapiller zardaki güçler dengesini hücrelerarası­ meability. Physiol Rev 86:279, 2006.
Michel CC, Curry FE: Microvascular permeability. Physiol Rev 79:703,
na sıvı fıltrasyonu lehine değiştirir. Dolayısıyla, protein­ 1999.
lerle birlikte sıvı kapiller duvardan hücrelerarasına doğru Oliver G: Lymphatic vasculature development. Nat Rev lmmunol 4:35,
ozmotik şekilde hareket eder. Bu da hem hücrelerarası 2004.
sıvının hacmini hem de hücrelerarası sıvı basıncını artırır. Parker JC: Hydraulic conductance of lung endothelial phenotypes and

Üçüncü olarak, hücrelerarası sıvı basıncındaki artış Starling safety factors against edema. Am J Physiol Lung Celi Mol
daha önce açıklandığı gibi, lenf akım hızını büyük ölçüde Physiol 292:L378, 2007.
Parker JC, Townsley MI: Physiological determinants of the pulmonary
artırır. Bu durum hucrelerarası alanda biriken fazla mik­
filtration coefficient. Am J Physiol Lung Celi Mol Physiol 295:L235,
tardaki sıvının ve proteinin uzaklaştırılmasını sağlar. 2008.
Hücrelerarası sıvı protein konsantrasyonunun belirli Predescu SA, Predescu DN, Malik AB: Molecular determinants of en­
bir düzeye ulaşması hücrelerarası sıvı hacminde ve hücre­ dothelial transcytosis and their role in endothelial permeability. Am
J Physiol Lung Celi Mol Physiol 293:L823, 2007.
lerarası sıvı basıncında buna uyan bir yükselmeye neden Wiig H, Swartz MA: lnterstitial fluid and lymph formation and trans­
olur ve lenfatik sistem ile dolaşıma geri dönen protein ve port: physiological regulation and roles in inflammation and cancer.
Physiol Rev 92:1005, 2012.

201
BOLOM 17

Doku Kan Ak1m1n1n Yerel


ve Humoral Kontrolil

DOKU GEREKSINIMLERiNE YANIT OLARAK metabolik aktivitesi c;ok az oldugu ic;in kan akum da
du~tiktur (sadece 4 ml/dk/100 g). Ancak ag1r egzersiz
KAN AKIMININ YEREL KONTROLU
suasmcla kasm metabolik aktivitesi 60 kattan fazla artngi
Dolasllllln en temel kurallanndan biri her dokunun kendi i<;in, kan ak1m1 da yakla~1k 20 kat artarak toplam kas
kan akimm1 metabolik ihtiyac;lanna gore kendisinin damar yatagmda 16.000 ml/dk'ya veya 100 gram kas
belirlemesidir. ba$ma 80 ml/dk degerine kadar c;1kabilir.
Dokulann kan akim1yla iliskili baz1 ozel ihtiya<;lan
asag1dakileri i<;erir: Kan Ak1m1 Kontroluniin Yerel Dokular Tarafmdan
1. Dokulara oksijen ta$)nmas1. Yap1lmasmm Onemi. Basit bir soru sorulabilir: Tum
2. Glikoz, amino asit ve yag asitleri gibi besin mad- dokulara, dokunun aktivitesinin az ya da c;ok olmasma
delerinin dokulara ta$mmas1. bak1lmaksmn dokunun gereksinimlerini her zaman kar-
3. Karbondioksidin dokulardan uzaklasnnlmas1. ?1layacak kadar c;ok kan ak1m1 neden saglanm1yor? Bu
4. Hidrojen iyonlanrun dokulardan uzaklastmlmas1. sorunun yamu da ayru derecede basittir: Bunu saglaya-
5. Dokulardaki iyonlann uygun konsantrasyonlarda bilmek ic;in gereken kan miktan, kalbin pompalayabile-
tutulmas1. ceginden c;ok daha yuksektir.
6. <;:esiLli hormonlann ve diger molekullerin farkh Yaptlan deneysel <;ah~malar her org,ma giden kan ak1-
dokulara tasmmas1. mmm ne eksik ne fazla, c;ogunlukla o organm en du~tik
Belirli organlar kan akimma ozel gereksinim gosterirler. di.lzeyde ihtiyac;lanru kar?1layacak oranda dilzenlendigini
Omegin, derinin kan akim1viicuttan 1s1 kaybrm belirleyerek gostermi$tir. Omegin, en onemli ihtiyac1 oksijen olan
vucut s1cakhgrnm kontroliinii saglar. Aynca yeterli rniktarda dokulara giden kan akuru, tum doku oksijenlenmesini
plazmamn bobreklere ta$IDffias1 sayesinde viicuttaki auk saglayacak duzeyin biraz daha fazlasm1 kar$tlayacak sevi-
maddelerin bobreklerden at1lmas1, Vi.icut s1vt hacminin ve yede (bundan daha fazla degil) tutulmaktadrr. Yerel kan
elektroliLlerin seviyelerinin dtizenlemnesi saglarur. aktmmm bu ?ekilde kontrol edilmesi sayesinde dokulann
Daha soma da goriilecegi gibi, bu faktorleri.n bin;ogu beslenme bozuklugu ile kar$1la~mas1 engellenirken,
yerel kan ak1mm1 onemli ol<;iide kontrol ederler ve farkh kalbin i$ yuku de en du?uk duzeyde tutulmaktadu.
dokular bu faktorler iizerinde farkh diizeyde oneme
sahiptirler. KAN AKIMININ KONTROL
MEKANiZMALARI
Farkh Doku ve Organlarm Kan Ak1mmdaki Degi~-
kenlikler. Tablo 17-l'de gori.ildugu iizere, baz1 organla- Yerel kan akim1 iki k1sunda incelenebilir: 1- akut kontrol
nn kan ak1m1 oldukc;a fazladtr. Omegin, tiroid veya ve 2- uzun siireli kontrol.
adrenal bezlerin 100 grarru basma dusen kan aktm1 Ahut kontrol arteriyoller, metarteriyoller ve prekapiller
miktan birka<; yuz mililitre civannda iken, dakikada sfinkterlerin yerel vazodilatasyon ve vazokonstriksiyo-
toplam 1350 ml kan alan karacigerdeki kan ak1m1 degeri nundaki h1zh degi~ikliklerle gerc;eklesir ve yerel doku
ise 95 ml/dk/100 g olarak bilinmektedir. ic;in gerekli kan akimm1 seri bir $ekilde saglamak uzere
Aynca bobreklerdeki kan akunmm oldukc;a fazla dakikalar veya saniyeler ic;inde ger<;ekle$ir.
olduguna dikkat ediniz (llOO m1/dk). Bunun nedeni bob- Uzun. sureli hontrol ise, gunler, haftalar hatta aylar
reklerin vucuttaki ank tiriinleri temizleme ~levi ve vucut ic;erisinde akimda meydana gelen yava? deg4,iklikler
s1vilannm bile~iminin hassas olarak diizenlenmesi ic;in anlamma gelir. Genel olarak, uzun surede meydana gelen
fazla miktarda kana ihtiyac1 olmas1dtr. bu degi~iklikler dokularm ihtiyac1 olan kan akmunm
Diger taraftan, iskelet kaslan toplam vucut agirhgmm kontrohinde daha iyi sonu<;lar verir. Bu degi$iklikler
yuzde 30-40'1111 olu~turmalanna ragmen etkin olmad1hlan dokuya kam getiren damarlarm sayismda veya fiziksel
durumda kan akim1 degerlerinin sadece toplam 750 ml/ boyutlarrnda artma veya azalma $Cklinde kendini
dk olmas1 ~asutlCldtr. Dinlenim halindeki kaslann gosterir.
203
Unite IV Dola~1m

4 3

1ij 3 -..
ii
e
0
E
0
C:
2
C:
~
~2
e e
.iii
.i! (Q
(Q
C:
C: (Q

~ ~

..._,_____ Normal duzey

0-t---.,----.---.----,---.--~~-- 0
0 2 3 4 5 6 7 8 100 75 50 25
Metabolizma h1z1 (x normal) Arter kaninda oksijen doygunlugu (yuzde)
~ekil 17-1. A rtan metabolizma h1z1nin doku kan ak1mma etkisi. ~ekil 17-2. izole kope k bacagmda arter kanindaki aza lan oksijen doy-
gunlugunun kan ak1mma etkisi.

Tablo 17-1 Bazal Ko~ullarda Farkl1 Doku ve


(4) siyaniir zehirlenmesinde (dokulann oksijen kullan-
Organlardaki Kan Ak1m1.
mas1m engeller) oldugu gibi, dokulardaki oksijen mev-
ml/dk/100 g cudiyeti azald1g1 zaman dokuya giden kan akimmda
Kalp Debisi Doku
Yi.izdesi ml/dk Ag1rhg1 belirgin bir artma meydana gelir. ~ekil l 7-2'de, arteryel
oksijen sattirasyonunun normalin yiizde 25'ine dii~mesi
Beyin 14 700 so
halinde izole bacak preparatma giden kan akLmmm yak-
Kalp 4 200 70 la~1k ti<;; kat artngt gortilmektedir. Bu olay, kan akimmm
Bron~lar 2 100 25 kanda azalan oksijen miktanm kar~lamak i<,;in hemen
Bobrekler 22 1100 360 hemen yeterli olabilecek oranda artarak otomatik olarak
Karaciger 27 1350 95 dokulara sabit bir oksijen sunumu saglad1gm1
Portal (21) (1050) gostermektedir.
Siyaniir zehirlenmesi halinde yerel kan ak.tm1 yedi
Arteryel (6) (300)
kathk bir arn~ gosterebilmektedir. Bu olay, oksijen yeter-
Kas (inaktif) 15 750 4
sizliginin doku kan ak1mm1 arnrmaclaki onemli etkisini
Kemik 5 250 3 gostermektedir.
Deri {serin havada) 6 300 3 Doku metabolizma h1zmdaki veya oksijen sunumun-
Tiro id bezi 1 50 160 daki degi~ikliklere bagh olarak yerel kan akumnda
0,5 meydana gelen degi~ikliklerin mekanizrnalan tam bilin-
Adrenal bezler 25 300
memektedir, fakat iki temel teori one siiriilmti~tiir. Bunlar
Diger dokular 3,5 175 1,3
(1) vazodilator teori, (2) ohsijen talebi teorisidir.
Toplam 100,0 5000
Akut Yerel Kan Ak1mmm Duzenlenmesinde Vazodi-
LOKAL KAN AKIMININ AKUT KONTROLO lator Teori-Adenozinin Olas1 Ozel Rolu. Bu teoriye
gore, metabolizma h1z1 ne kadar fazla ise veya clokuda
Doku Metabolizmasmm Art1~1 Doku Kan oksijenin veya diger besin maddelerinin duzeyi ne kadar
Ak1mm1 Arttmr az ise doku hiicrelerinde vazodilator maddelerin olu$um
~ekil 17-1, iskelet kas1 gibi bir yerel dokuda artan meta- hm da o kadar fazla olacaktu. Daha soma vazodilator
bolizma luzmm kan akmn iizerindeki akut etkisini gos- maddelerinin prekapiller sfinkterlere, metarteriyollere ve
termektedir. Goriildtigti gibi, metabolizmada normalin arteriyollere difiize olarak dilatasyona neden olduguna
sekiz kan bir art1~ meydana gelirse kan ak1m1 akut olarak inamlrnaktadir. One siiri\len vazodilator maddelerden
dort kat artmaktadu. baztlan adenozin, karbondioksit, adenozin fosfat bile~ik!eri,
histamin, potasyum iyonlan ve hidrojen iyonlandn:
Oksijene Ula~1labilirlik Azald1gmda Yerel Kan Vazodilator maddeler doku oksijenasyonu azald1gmda
Ak1m1 Artar. Dokunun beslenmesi i,;in gerekli olan en dokudan serbestlenirler. Ornegin, deneysel c;ah~malar
onemli maddelerden biri oksijendir. (1) Yiiksek irtifada, oksijen dilzeyinin azald1g1 hallerde dokulardan adenozin
(2) pnomonide, (3) karbonmonoksit zehirlenmesinde ve laktik asit (hidrojen iyonlan i<,;erir) a<,;1ga <,;ikt1g1m ve
(hemoglobinin oksijen ta~1ma kapasitesini engeller) veya doku hitcreleri arasma serbestlendigini gostermi~tir. Bu
204
BoHim 17 Doku Kan Ak1mmm Yerel ve Humoral Kontrolu

maddeler gi.i<;lil akut vazodilacasyona neden olur ve yerel Metarteriyol Prekapiller sfinkter
kan akummn diizenlenmesinde k1smen veya tam olarak
sorumludurlar. Karbondioksic, laktik asit ve pocasyum
,..A
iyonlan gibi vazodilator maddeler hucre metabolizmas1
devam ederken kan aklffilmn azald1g1 durumlarda veya
hucre metabolizmas1mn aniden artug1 durumlarda \'
dokuda birikme egilirnindedir. Bu vazodilator iirunlerin Doku hOcreleri< _' ■ Vandal kapiller
duzeylerinin art1~1, arteriyollerde vazodilatasyona neden
olup doku kan akrmnu arunr ve bu ilrilnlerin diizeylerini
normal seviyelere indirir.
J C
<;ogu fizyolog, adenozinin yerel kan akunmm dUzen-
lenmesinde rol oynayan onemli bir yerel vazodilator oldu- r
guna inamnaktadu. Ornegin, koroner kan akim1 yetersiz 1 - t· • Arteriyollerin ve
,.0 2 11e 1m1 prekapiller
oldugunda ki.i<;ilk mikcarlarda adenozinin kalp kas huc- veya , __,. ! Doku 02 __,. sfinkterlerin
relerinden ai;1ga <;1kt1gma ve kalple yerel vazodilatasyona 1 Doku metabohzmas1 f gev~emesi

~
neden olarak kan akim1m normale dogru diizelttigine
inamlmaktad1r. Aynca, kalp normal duzeyinden daha t Dokt
kan ak1m1
aktif hale geldiginde ve metabolizmas1 yukseldiginde
artan oksijen kullamm1 nedeniyle (1) kalp kas1 oksijen ~ekil 17-3. Kapiller kan ak1mIn1n kontrolu ii;in dokudan gec;en me-
tarteriyol ve yanda/ kapiller ile onun prekapiller sfinkterini gosteren
konsanLrasyonunda dti~me rneydana gelmektedir ve (2)
ve kan aklmmin akut yerel geribildirim ile kontrolunil ac;tklayan doku
pe~inden adenozin tirifosfat (ATP) harcanmas1 ve (3) birim alan1.
buna bagh adenozin olu~um1.mda artma goriilmektedir.
Olu~an adenozinin buyuk k1sIDlllln kalp kasmm d1~ma
s1zarak koroner vazodilatasyona ve aktif kalbin ihtiyacmt metarteriyol, tek bir kapiller damar ve c;evre clokudan
kar~1layacak olan kan akirm artt~ma neden olduguna olu~maktadu. Kapillerin ba$lang1c; noktasmda bir preka-
inamlmaktadu. piller sfi.nkter ve metarLeriyolun etrafmda da diger dtiz kas
Bu alandaki ara~t1rma kamtlan net olmamakla beraber, liileri bulunmaktadu. Boyle bir dokunun (ornegin, yarasa
r,;ogu fizyolog aym adenozin mekanizmasmm iskelet kanadmda) 1~1k mikroskobu alunda incelenmesi s1rasmda
kasmda ve daha biri;ok dokuda da kan akimmm kontro- normalde prekapiller sfinkterlerin tam olarak kapah veya
ltinde onemli bir rol oynad1gma inanmaktadir. Ancak, tamamen a<;1k olduklan gortiltir. Herhangi bir anda ar,;ik
ol<;iilen kan aknm art~larma neden olacak, adenozinin de bulunan prekapiller sfinkterlerin say1s1 kabaca dokunun
dahil oldugu tek bir vazodilator maddenin gen;ekten beslenme ihtiyac1 ile orant1hdir. Prekapiller sfinkterler ve
yeterli miktarlarda dokularda sentezlendigini kamtlamak metarteriyoller dongusel olarak dakikada birkac; kez ar,;1hp
gil<; olmu~tur. Kan ak1mmm dtizenlenmesinde dokudan kapanmakta, ar;1k olduklan sure dolmlann oksijene olan
serbestlenen r,;ok sayida farkh vazodilatorlerin birlikte metabolik ihtiyacma gore degi~iklik gostennektedir. Bu
katkis1mn olmas1 daha olas1du. dongusel a<;ihp kapanma olayma va.zomosyon ad1 verilir.
Dtiz kas kas1h olarak kalabilmek ic;in oksijene ihtiya<;:
Kan Ak1mmm Yerel Kontroli.inde Oksijen Talebi duydugundan, oksijen konsantrasyonu arttlk<;:a sfinkter-
Teorisi. Vazodilat5r teori bin;ok fizyolog tarafmdan lerin kasilma guci.\ artacaktu. Bu nedenle, dokudaki
kabul edilrnekle birlikte, birkar; nedenden dola)'l baz1 fiz- oksijen miktan belirli bir di.\zeyi a$t1gmda prekapiller ve
yologlar ba~ka bir teori Uzerinde de durmu~lardir. Bu metarteriyol sfinkterleri muhtemelen kapanacak ve doku
teoriye oksijen talebi teorisi veya daha dogru olarak besin fazla oksijeni kullanmcaya kadar da kapali kalacakur.
madcleleri talebi teorisi denilmektedir (<;iinkti oksijen Oksijen konsantrasyonu yeterince dii$t0gi.inde ise, sfink-
cli~mda diger besin maddeleri de yer ahr). Oksijen (diger terler tekrar a<;1lacak ve bu dongil devam edeceklir.
besinler ile beraber) damar kasmm kas1labilmesi i<;in Sonuc; olarak, eldeki veriler dokulann metabolik ihti-
gereklidir. Bu nedenle, yeterli oksijenin bulunmad1g1 ya<;lanna gore akut yerel kan akmurun dtizenlenmesi
durumda kan damarlarmm gev$eyecegini ve dogal olarak olaym1 ya vazodilator maclde teorisi veya ohsijen talebi
dilate olacagm1 dii~unmek manuk11d1r. Aynca artan meta- teorisi ile a<;iklayabilmektedir. Gerc;ek olan muhtemelen
bolizma sonucu clokularda artan oksijen kullarum1 teorik her iki mekanizma birlikte c;ah$rnaktad1r.
olarak yerel kan damarlanmn duz kas liflerine oksijen
sunumunu azaltacak, bunun sonucunda yerel vazodila- Yerel Kan Ak1mmm Kontroli.inde Oksijenin Yams1ra
tasyon meydana gelecektir. Diger Besinlerin Olas1 Roli.i. Ozel durumlarda, perfiize
~ekil l 7-3'de oksijene ula~abilirligin mekanizmasmm olan doku karundaki glikoz mikcarmm du~iik olmas1mn
<;ah$ma $ekli gosterilmi$lir. Sekilcleki bir doku birimi, dokuda yerel vazodilacasyona yol a<;hgt gosterilmi~tir.
205
Unite IV Dola~,m

Aynca, aym etki amino asitler veya yag asitleri gibi diger kan ak1m1 bir saat veya daha fazla stireyle engellenirse
besin maddelerinin eksikliginde de ortaya c;:ikabilir Ancak bunu takip eden tekrar kanlanma doneminde kan ak1-
bu konu tizerinde hentiz yeterince <;alt$tlrnam1$tlr. mmda gortilen aru~ da bir saat veya daha fazla si.irebilir.
Vazodilatasyon vitamin eksikligi ile goriilen bir hastahk Bu olaya reaktif hiperemi ad1 verilmektedir.
olan be,-iberide de gortilmektedir. Bu hastalarda tiyamin, Reaktif hiperemi yerel kan ak1mmm "metabolik"
niyasin ve ribofiavin gibi B vitaminlerinde eksiklik soz kontroltintin bir ba$ka boyutu olarak kar-?umza c;1kar.
konusudur. Bu hastahkta periferik damarlardaki kan Bunun nedeni kan akinu engellendiginde vazodilatasyona
akmu neredeyse tum viicutta genellikle iki-tic;: kat artmI$- neden olan bi.ittin faktorlerin harekete gec;mesidir. K1Sa
ur. Bu vitaminler ATP sentezinde kullamlan oksidatif fos- sureli vaski\ler ukanmay1 takip eden reaktif hiperemi
forilasyon mekanizmalanmn i$leyi$inde gerekli oldugu doneminde kan akrmmda gortilen art.I~ t1kanma snasmda
ic;:in eksikliklerinde dtiz kasm kas1lma yeteneginde azalma meydana gelen oksijen azhgm1 geri odemeye yetecek
ve buna bagh yerel vazodilatasyon gortilebilir. kadardlI. Bu mekanizma dokuya giden oksijen ve diger
besin maddeleri ile yerel kan ak1mrmn di.izenlenmesi ara-
Yerel Kan Ak1mmm Akut "Metabolik" smdaki ili-?kiyi net bir $ekilde gostermektedir.
Kontrolune Ozel Ornekler
"Aktif Hiperemi" Dokunun Metabolik H1z1 Art-
Yerel kan ak1mmm kontroli.i ile ilgili $imdiye kadar anla-
t1gmda Gozlenir. Egzersiz halindeki bir kas, hipersek-
ulan mekanizmalar "metabolik mekanizmalar" olarak
resyon donemindeki bir gastrointestinal bez veya ani
adlandmlabilir, c;:unkti hepsi dokularm metabolik gerek-
sinmelerine cevap vermektedir. Yerel kan akunmm meta- mental aktivite gosteren beyin orneklerinde oldugu gibi
bolik kontroltinde iki ozel durum daha vardu-. Bunlar, eger bir doku ile1i derecede aktif hale gelirse bu dokuya
reaktif hiperemi ve aktif hiperemidir (~ekil 17-4). giden kan miktan da artar (~ekil 17-4). Yerel metabo-
lizma humdaki art1$, hiicrelerin doku s1V1larmdaki besin
"Reaktif Hiperemi" Dokunun Kan Ak1m1 K1sa Bir maddelerini harcayarak btiytik miktarlarda vazodilatator
Sure Engellendikten Sonra Gozlenir. Bir dokunun maddelerin serbestlenmesine yo] a<;acakrn. Sonne;: olarak,
kan akim1 birka<; saniye, dakika veya bir saate kadar kesil- yerel kan damarlarmda gev$eme ve kan ak1mmda artma
dikten sonra tekrar kanlanmas1 saglamrsa dokuya giden olacakt1r. Bu -?ekilde, aktif doku yeni i-?lev dtizeyini devam
kan ak1m1 aniden normale gore dort-yedi kat artar; eger ettirebilmek ic;in gerekli besin maddelerini daha fazla ahr.
kans1z b1rak1lan siire birkac;: saniye ise kan akunmda Daha once belirtildigi gibi, yogun egzersiz s1ras111da
meydana gelen artl$ da birkac;: saniye siireyle olur. Ancak iskelet kasmda meydana gelen aktif hiperemi, yerel kan
akurum 20 kat art1rabilir.

6 Arter Basmcindaki Degi~iklikler S1rasmda


5
Kan Ak.1mmm Otoregulasyonu -"Metabolik"
4
ve "Miyojenik" Mekanizmalar
Kasta
kanak1m1 3 Arter basmcmda meydana gelen ani bir arus viicudun
(x normal) herhangi bir dokusuna giden kan akimnu arum. Bir daki-
2L Arter
1 . okluzyonu kadan daha k1sa si.irede, birc;:ok dokudaki kan ak1m1
0 normal di.\zeyine geri <loner. Kan akimmm normale donii-
0' 1 2 3 4 5 $iine kan ak1mmrnotoregiilasyonuad1 verilir. Otoregulasyon
olu$tuktan sonra birc;:ok dokudaki kan akim1 ~ekil l 7-5'te
kmmz1 "almt" egrisindeki arter basmc1 degerleriyle
7 uygunluk gosterecektir. Arter basmcmm yakla$Ik 70 mm
6 Hg ile 175 mm Hg degerleri arasmda arter basmc1 ytizde
5 150 artsa bile, kan ak1mmm sadece yi.izde 20-30'luk bir
Kasta 4 aru~ gostermesi dikkat <;ekicidir.
kanak1m1
(x normal) 3i l Kas
.......!:!z'.anlmas,
Yakla~1k yiiz ytld1r, otoregiilasyonu a<;iklayan iki
2 mekanizma ileri siiriilmti~ttir. (1) Metabolik teori ve (2)
1 miyojenik teori.
O· Metabolik teori kan akim1 kontrolti ile ilgili ~imdiye
0 1 2 3 4 5 kadar anlaulanlar dii$iintildiigunde kolayhkla anla$1la-
Zaman (dakika) cakur. Arter basrnc1 <;ok artllgmda fazla miktardaki akim
~ekil 17-4. Dokuya kan ak1m1ni saglayan arterln okluzyonu sonras,
dokulara fazla miktarcla oksijen ve besin maddelerinin
reaktif hiperemi ve dokuda metabolik aktivite art1$1 sonras, aktif hi- gitmesine neden olacak ve dokulardan serbestlenen vazo-
peremi. dilatorleri "uzakla-?uracak"ur. Bu besinlerin (ozellikle
206
Bolum 17 Doku Kan Ak1mmin Yerel ve Humoral Kontrolu

2,5 basmca hassas olan bu rnekanizmanm doku kan akunm-


daki degi$iklikleri dogrudan algtlayamamas1du. Ger<;ekten
de, agir egzersiz masmda oldugu gi.bi dokunun metabolik
~ 2,0
ihtiyac;;lan artt1g1 zaman metabolik faktorlerin miyojenik
E
0 mekanizmalardan usttin oldugu bilinmektedir.
~ 1,5
Baz1 Ozgul Dokularda Kan Ak1mmm
e
.i: 1,0
IV ,,------ Akut Kontrolu i~in Ozel Mekanizmalar
C I
IV I .)imdiye kadar tar~1lan, yerel kan ak1munn kontrolunde
::w::: 0,5 I onemli olan genel mekanizmalar viicuttaki tum doku-
•~ larda gec;;erli olmakla beraber, baz1 ozel alanlarda tamamen
0 " farkh mekanizmalar ~lev gormektedir. Bu konular metin
0 50 100 150 200 250
ic;;inde ilgili organlar soz konusu oldugu zaman taru§tla-
Ortalama arter basinc1 (mm Hg) cakor, fakat iki onemli mekanizmaya deginmek yerinde
~ekil 17-5. Farkh kan basmc1 dozeylerinin bir kastan ge<;en kan aklm1 olacakur.
Ozerindeki etkisi. Kahn kirm1z1egri, arter basmc1nm birkac; dakika su- 1. Bobreklerde kan aktmmm kontrolti tiibuloglomerii-
reyle art1nlmas1halindeki etkiyi gostermektedir. Kesikll ye~il egri, arter ler geribildirim ad1 verilen bir mekanizma ile
bas1nc1rnn yava} bir ~ekilde haftalar boyunca art1nlmas1 durumundaki
etkiyi gostermektedir. olmaktachr. Buna gore, distal tubuliln ba$lang1c;;
k1s1mlanndaki s1v1mn bile$imi, makula densa ad1
verilen distal tiibulun bir epitel yapts1 tarafmdan
saptanmaktad1r. Makula densa, ne&onda jukstag-
oksijen) varhg1 ve dokudaki vazodilatorlerin azalmas1 kan
lomeriiler ayg,.t hizasmda distal tubtilun aferent ve
damarlaruun kas1lmas1m saglayarak aruru~ basmca
eferent arteriyollere kom~u oldugu bolgede yerle~-
ragmen ak1m1 nom1al duzeylerine geri dondurecektir
mi~tir. Fazla miktarda s1vt kandan ttibiil si.stemi
Miyojenik teori ise, otoregulasyonun doku metaboliz-
ic;;ine glomertilden ge<;erek filtre oldugunda makula
mas1 ile ilgisi olmayan ba$ka bir bile~enini olu$turur. Bu
densada olu$an geribildirim sinyalleri aferent arte-
teori kuc;;uk kan damarlannm ani gerilmesi halinde damar
riyollerde kas1lmaya neden olur. Bu $ekilde bobrek
duvanndaki duz kasm kas1lmasi ilkesine dayanmaktadir.
kan ak.tm1 ve glomerul filtrasyonu oram normal
Bu nedenle artan kan basmcmm daman gem1esi duru-
diizeyine dogru geri cloner. Bu mekanizmanm
munda damar kastlmas1 ile kan akm:unm normale yakm
detaylan Bolum 27'de tart1~ilm1~ur.
duzeylere geri dondugu du~unulmektedir. Bunun aksine, 2. Beyinde kan akunmm doku oksijenasyonuna gore
dti$1ik basmc;; duzeylerinde damar duvanndaki gerilme de ayarlanmasmm yam s1ra karbondioksit ve hidrojen
az olur ve duz kasm gev~emesine bagh damar direnci iyonu konsantrasyonlan da onemli bir rol oynamak-
azahr ve ak1m normale cloner. tad1r. Bunlarm herhangi. birinde veya her ikisinde
Miyojenik yamt damar duz kasmm dogal bir ozelligi- meydana gelen aru~ serebral damarlan geni~leterek
dir ve noral veya hormonal mekanizmalardan bag1ms12 biriken karbondioksit ve hidrojen i.yonlannm
olarak gen;ekle$ir. En belirgin olarak arteriyollerde gorul- onamdan uzakla§mtlmas1m saglar. Bu, beyni.n uya-
mekle beraber arterler, venuller, venler ve hatta lenfatik nlabilme diizeyinin karbondio1isit ve hidrojen iyonu
damarlarda bile goii.ilebili.r. Mi.yojenik kas1lma gerilmeye konsantrasyonla11n111 11assas kontrol.iine bagh olmas1
bagh damarda depolarizasyon ile ba$lattlir ve ardmdan nedeniyle 6nemlidi1: Serebral kan aktmmm ozel
hucredi~1 s1V1dan hucre ic;;ine luzh kalsiyum gi.ri~ine baglt kontrol mekanizmalan Boltim 62'de tar~tlm1~nr.
olarak kastlmaya neden olur. Damar basmcmda meydana 3. Deride kan aktmmm kontrolu vucut steakhgmm
gelen deg~iklikler diger iyon kanallannm a<;tlmasma veya duzenlenmesi ile yakm ili$kilidir. Kutanoz ve sub-
kapanmasma yol ac;;arak clamar' kas1lmasma sebep olabi- kutanoz akrm, merkezden viicut yuzeyine olan 1s1
lir. Damar basmcmda meydana gelen degi.$ikliklerin iyon ak1mm1 olc;;erek viicuttan <;evreye dogru 1s1 kaybuu
kanallannda a<;1lma veya kapanmaya neden oldugu meka- dtizenler. Deri kan akum Boli.im 74'de tam~1ldtg1
nizmalar bilinmemekle beraber, bu olayda basmcm huc- gi.bi santral sinir sisteminin sempatik sinirleri ile
redt$I protei.nler tizerinde etkih olarak hucre iskeleti kontrol edilir. Serin havada deride kan aki.m1 100
yap1lannda veya iyon kanallarmda degi~il<lige yol a9mas1 g doku ba~ma sadece 3 ml/dk iken, gerekli durum-
olas1du. larda bi.lyi1k degi~iklikler gerc;;ekle~ebilir. Vucut
Miyojenik mekanizma kan basmc1 armgi zaman kan s1cakhg1 artugmda, deri kan akmu pek i,;ok kat
damarlaruun a~m gerihnesinj onlemede onemli rol oyna- artabilir ve tum vticuttaki kan ak1rru 7-8 Udk'a.
yabilir. Ancak miyojenik mekanizmarun kan ak1mmm ula~abilir. Vucut s1cakl1g1 du~ttigtinde, deri kan
duzenlenmesindeki rolii net degildir, bunun nedeni ak.tm1 azahr ve c;ok dU$iik s1cakhklarda s1ftrm biraz
207
Onite IV Dola~,m

tizerindedir. Ciddi damar daralmas1 durumunda damarlardan NO serbestlemnesi uyanhr. Mikrovasktiler


bile derinin kan ak1m1 genellikle derinin bazal kan ak1mmm, a$ag1 dogru her art~mda serbestlenen NO
metabolik ihtiyac;lanm kar~ilamaya yeterlidir. yukandaki daha bi.iytik damarlann c;ap1m artmr. Boyle bir
etkinin olmad1g1 dti$tin0ltirse, yerel kan alummm kontrol
DOKU KAN AKIMININ ENDOTEL KAYNAKLI mekanizmalannm etkinliginin azaldtgt veya tamamen
GEV~ETiCi VE KASICI FAKTORLERLE ortadan kalkug1 gortilecektir. (:tinkti kan akimma kar$t
KONTROLO olu$an direncin btiytik bit bolum-U ak1mm yukansmdaki
kti<;tik arterler tarafmdan meydana getirilmektedir.
Kan damarlanm d<i§eyen endotel hticreleri, serbestlen-
diklerinde arter duvannda kas1lmanm veya gev~emenin Endotel hucrelerinde NO sentezi ve serbesLlenmesi
derecesini etkileyen c;e~itli maddeler sentezlerler. Endotel an.jiyotensin. II gibi baz1 vazokonstriktorler ile de uyanl-
kaynakh kas1c1 ve gev$etici faktorlerin c;ogunun fizyolojik maktad1r. Anjiyotensin ll endotel hucrelerindeki ozel
rolti yeni anla$1lmaya ba$1anmI$tlf ve c;ogunun klinik reseptorlerine baglan1r. NO'nun artan serbestlenmesi a~m
uygulamalan hentiz yoktur. vazokonstriksiyona kar$1 koruyucudur.
Kronik hipertansiyon ve ateroskleroza bagh olarak
Nitrik Oksit-Saghkh Endotel Hucrelerinden Ser- endotel hiicrelerinin hasarlamnasmda NO sentezinde
bestlenen Bir Vazodilator. Endotel kaynakh gev$etici bozulma a$m vazokonstriksiyona ve hipertansiyonun ve
faktorlerirt en onemlisi olan nitrik oksit (NO), <;e$itli kim- endotel hasanmn daha <la kotule§mesine katktda buluna-
yasal ve ftziksel uyanlara yamt olarak endotel hiicrelerin- bilir. Tedavi eclilmedigi takdirde damar hasarma ve kalp,
den serbestlenen lipofilik bir gazdu. Endotel - haynak!t bobrek ve beyin gibi hassas dokularda hasara neden
nitrik ohsit sentaz (NOS) enzimi arjinin ve oksijenden, olabilir.
inorganik nitratm indirgenmesi ile NO sentezler. Endotel NO'nun ke§finden once, klinisyenler anjina pektoris
hticrelerinin dt§ma difuze olduktan sonra, NO kanda (kalp kas1mn iskemisine bagh olarak ortaya <;tkan ciddi
sadece 6 saniyelik yan omre sahiptir ve as1l olarak ser- gogtis agns1) hastalarmda tedavide nitrogliserin, amilnit-
bestlendigi dokuda etki gostermektedir. NO vasktiler dtiz ratlar ve diger nitrat bile$iklerirli kullamm~lard1r. Bu
kas hticrelerinde ~oziinebilir guanilat siklaz1. aktifle~tirerek ilac;lar kimyasal olarak parc;aland1gmda, NO serbestlerler
(~ekil 17-6) siklik guanozin trifosfatm (cGTP) siklik ve koroner damarlar dahil olrnak uzere tum vticut kan
guanozin monofosfata (cGMP) donti$turtilrnesini sagla- damarlannda dilatasyona neden olurlar.
makta ve kan damarlannm gev$emesinde etkileri olan Nitrik oksitin diger onemli kullamm alaru cGMP'yi.
cGMP-bagimh protein kinazi (PKG) aktif1C$tirmektedir. indirgeyen bir enzim olan cGMP'ye ozgii. fosfodiesteraz-5
Kan arterlerde ve arteriyollerde akarken kanm damar (PDE-5) i inhibe eden ila<;lann (omegin, sildenafil) geli$-
duvanna viskoz stirttinmesi ile endotel hticrelerinde siir- tirilmesi ve klinik kullamm1chr. PDE-5 inhibitorle1i
tiinme stresi ad1 verilen olaya neden olur. Meydana gelen cGMP'nin indirgenmesini engelleyerek NO'nun vazoclila-
stres endotel hucrelerine ak1m yonunde bast uygulayarak
tor etkisini uzatmaktad1rlar. PDE-5 inhibitorlerinin birin-
NO serbestlemnesini onemli miktarda artmr. NO arter
cil klinik kullamm alam erektil i$lev bozuklugunun
duvanm gev$eterek dilatasyona neden olur. Doku kan
tedavisidir. Penis ereksiyonu pelvik sinirlerin penise gon-
ak1m1111 kontrol eden yerel metabolik mekanizmalar her
derdigi parasempatik sinir uyanlanyla ger<;ekle~mektedir.
dokuda ba§hca <;ok kti<;tik arterler ve arteriyolleri gev$et-
Burada norotransmiter olarak asetilkolin ve NO serbest-
mektedir. Mikrovasktiler kan ak1m1 artug1 zaman, artm1$
lenmekteclir. PDE-5 inhibitorleri NO'nun indirgenmesini
kan aktm1 ve stirtunme stresine bagh olarak btiytik
inhibe ederek penisLeki kan damadanmn gev§emesirli
Kan arurmakta ve Boltim 8l'de a<;1klanacagi gibi ereksiyona
.. .. . /Reseptor-bagrmh yardrmc1 olmaktad1r.
Surtunme stres, JI.' aktivasyon

c--)(---~ "'' -- Endotelin-Hasarh Endotelden Serbestlenen Gu~lu


Vazokonstriktor. Endotel hucreleri aynca vazokons-
0 2 + L-Arjinln t NO + L-Sltrulln
triktor maddeler serbestlerler. Bunlann en 5nemlisi 27
Endotel hOcreleri amino asitli btiytik bir peptic o lan ve kuvvetli vazokons-

~
~
cGTP-LcGMP

Gev~eme
c
<;:l>zOneblllr guanilat siklaz triksiyon olu$turmak i<;in nanogram dtizeyleri yeterli olan
endoteli.n.'dir. Bu madde hemen hemen tum kan damarla-
nmn endotel hticrelerinde bulunmakta ve damar hasar-
lanchgmda miktan olduk<;a artmaktadtr. Endotelin
Damar doz kas,
serbestlenmesirlin dogal uyaram dokularda meydana
~ekil 17-6. Endot el hOcrelerindeki Nitrik oksit sentaz (eNOS) enzimi,
gelen ezilme veya hasar yap1c1 bir kimyasal maddenin
arjinin ve oksijenden nitrik oksit (NO) sentez eder. NO damar dOz ka-
srndaki ~ozOnebilir guanil at siklazlan aktive ederek, siklik guanozin damara enjeksiyonu ile olu$an endotel hucresi hasandrr.
trifosfat rn (cGTP) siklik guenozin monofosfata (cGMP) donO~mesine Kan damarmda meydana gelen ciddi bir hasan takiben
neden o lur ve bu da sonU<;ta kan damarlannrn gev~emesine yol a<;ar. yerel olarak, serbestlenen endotelin vazokonstriksiyona
208
Boli.im 17 Doku Kan Ak1mmm Yerel ve Humeral KontrolO

neden olarak c;:ap1, 5 milimetreye kadar clan arterlerde


y1rnlma veya ezilme sonucu meydana gelebilen a~m
kanamay1 engeller.
Hipertansiyona bagh olarak damar endoLelinin hasar-
landig1 durumlarda, artan endotelin serbestlenmesinin
vazokonstriksiyona katki.da bulunduguna inamlmaktadir.
Endotelin resepti:irlerini bloke eden ilac;lar pulmoner
hipertansiyon tedavisinde kullamlnu~tu; ancak genellikle
sistemik arter hipertansiyonu olan hastalarda kan basm-
c1m dti~tirrnek amactyla kullamlmam1~ur.

KAN AKIMININ UZUN SURELi KONTROLO


Buraya kadar tatt1~1lan yerel kan ak1m1 kontrol mekaniz-
rnalanmn c;:ogu yerel doku ko$ullan deg~tikten birkac;:
saniye veya dakika ic;:inde etkili olmaktad1r. Ancak akul
mekanizmalann tam anlarmyla etkili olmas1 halinde bile,
kan akim1 kontroli.1 ac;:1smdan dokunun gerc;:ek gereksin-
melerini kar~1lama yolunda di:irtte tidtik bit mesafe almm1~
-
olmaktadu. Omegin, arter basmc1 aniden 100 mm Hg
degerinden 150 mm Hg degerine yukseldiginde kan aki.m1
da aniden yuzde 100 oramnda artar. Bunu izleyen 30 saniye
ile 2 dakika ic;:inde kan akmu dii~erek orijinal kontrol dege-
rinin ancak yuzde 10-15 fazlas1 olacak dtizeye iner. Bu olay
akut tip yerel dilzenlenmenin hmm gostermektedir. Aym
zamanda kan aktrmndaki yuzde 10-15'lik fazlahk nede-
niyle diizenlenmenin tam olamad1gim da gostennektedir.
Akut diizenlemeye ilave olarak, saatler, gi.lnler ve haf-
talar ic;:erisinde uzun siireli yerel kan aki.rm kontrol meka-
nizmalan geli$mektedir. Uzun soreli kontrol, akut
mekanizmalara gore tama c;:ok daha yakm bir duzenleme
saglar. Ornegin, yukandaki Ornekteki arter basmc1 degeri
surekli bir $ekilde 150 mm Hg degerinde kahrsa birkac;: $ekil 17-7. S1<;anda 30 gun boyunca hergOn (A) k1sa sureli elektriksel
hafta ic;:inde dokulara giden kan aknmmn tamamen uyan ile kas1lmas1 saglanan anteriyor tibialis kasmm kapiller say1s1nda-
ki art1~m (beyaz noktalar) (B) hayvarnn diger bacag1ndaki uyanlmam1~
normal diizeyine dogru geri dondtigti goriilecektir. ~ekil kasla kar~1la?t1nlmas1. Otuz gi.in aralikh elektriksel uyanlma, h1zli kas1lan
17-5'deki kesikli ye~il egri yerel kan alum1 kontrolunde glikolitik anteriyor tibialis kasm1, kap1ller sayIsI artmI? ve lif y1p1 azal-
uzun stireli dtizenlemenin yuksek dllzeycle etkin oldu- m1?, yava? kas1lan oksidatif bir kasa dbnO?tOrOr (Fotograf: Dr. Thomas
Adair'in iznlyle).
gunu gostermektedir. Buradan, uzun sOreli diizenlemenin
ortaya i;:1krnas1 i<;in zaman oldugunda, arter basmcmm 50
ile 250 mm Hg degerleri arasmda uzun siireli degi$mesi-
artarsa, damarlanma artar ve bu olay anjiyojenez olarak
nin, yerel kan ak1rru tizerinde c;:ok az etkili oldugu
adlandmhr. Doku metabolizmas1 azalrrsa clamarlanma
anla?1 lmaktad1r.
Kan alummm uzun siireli di.izenlemnesi ozellikle bir azaln. ~eltll 17-7'de, s1i;:anda 30 gun boyunca her gun
dokunun met.abolik ihtiyai;:lan degi$Ligi zaman i:inem k1Sa stireli dektriksel uyan ile kas1lmas1 saglanan anteri-
kazamr. Yani, bir dokunun aktivitesi kronik olarak artu- yor tibialis kasmm kapiller say1Smdaki art!$ hayvarun
diger bacagrndaki uyanlmaml$ kasla kar~1la~tmlarak
gmda ihciyac;: duydugu oksijen ve besin maddesi miktan
da artar. Bu durumda eger dola$1m sisteminde bir patoloji gosterilmektedir.
Sonui;: olarak, dokunun ihtiyai;:lanna gore, damarlan-
yoksa ya da yamt veremeyecek kadar ya~h degilse arte-
masmda fiziksel yap1lanrna meydana gelir. Bu yeniden
riyol ve kapiller damarlan genellikle birkac;: hafta ic;;inde
yaptlanma i;:ok gene;: olan hayvanlarda h1zla gorO!Or
dokunun gereksinirnini kar$1layacak ~ekilde artar.
(gi.inler i<;inde). Nedbe dokusu ve kanserli dokularda
oldugu gibi yeni biiy-Uyen dokuda da bu olay h1zhdir,
Doku Damarlanmasmdaki Degi~iklikler ile
fakat yerl~ik dokularda i;ok daha yava~ur. Uzun si.ireli
Kan Ak1mmm Duzenlenmesi duzenlenmenin yerl~mesi i<;in gerekli olan zaman yeni-
Uzun si.ireli kan ak1m1 duzenlenmesinin mekanizmas1 doganda birkac;: gi.in iken, ya~h bir insanda aylar hatta
temel olarak doku damarlanmaslllUl miktanm degistir- yillar surebilir. Aynca sonuc;:ta geli~en cevap gene;: doku-
m.ektir. Ornegin, eger doku meLabolizmas1 uzun sureli larda ya~li olanlara gore c;:ok daha fazlad1r. Bu nedenle,
209
Unite IV Dola~,m

yeni dogandaki damarlanma dokunun kan ak1m1 ic;in olan ortaclan kalkmasma neden olurlar. Boylece gereksinim
ihtiyac;lanm tamamen kar$tlayabilirken, ya$h dokularda olmad1gmda kan damarlanmn ortadan kalkmas1 saglana-
damarlanma s1khkla doku kan ak1m1 ihtiyacmm altmda bilir. Aynca dokularda iiretilen peptitler yeni kan damar-
kahr. lanmn biiyumesini engelleyebilir. Ornegin plazminojen
proteirlinin bir parc;as1 olan anjiyostatin anjiyojenezin
Uzun Sureli Diizenlemede Oksijenin Rolu. Oksijen dogal bir inhibitortidur. Kollajen tip XVII'nin yiktm1 s1ra-
sadece kan akmumn akut kontroliinde degil uzun sureli smda olu$an endostatin bir diger antianjiyojenik peptittir.
kontroliinde de onemli bir rol oynamaktadrr. Bu etkinin Antianjiyojenik maddelerin fizyolojik i~levlerinin halen
bir turi.l, acmosfer oksijeninin az oldugu yuksek irtifada bilinmemesine ragmen, bu maddelerin kanseroz ttimor-
ya$ayan hayvanlann dokulannda gorillen artm~ damar- lerin kan damarlanmn buyumesini engellemek amactyla
lanma seklinde ortaya c;1kar. Tedavi amactyla oksijen c;ad1- kullamlma potansiyellerinin bulunmas1 ac;1SLndan c;ok ilgi
nna konan prematur bebeklerde fazla oksijen goziin c;ekmektedir. Boylece hizla buyuyen ti.imorlerin besin
retina tabakasmda yeni damar olu~umunun biiyi.ik olc;ude ihtiyac1m saglamak i<;in gerekli artlm$ kan aklrl1l engel-
durmasma, hatta mevcut bazi kiic;ilk damarlann dejene- lenmi~ olacaknr.
rasyonuna neden olmu$tur. Bebekler oksijen c;admndan
c;1kanld1klarmda geli~en oksijen azhg1m kompanse etmek Damarlanma Ortalama Kan Ak1m1 ihtiyacma Gore
ic;in yeni damar olu$umunda anormal bir artJ$ olur. Oegil, Maksimum ihtiyaca Gore Belirlenir. Uzun
Damarlanrnada meydana gelen anormal art1~ ile retina stireli damarlanmadaki onemli bir ozellik, damarlanma-
damarlan retinadan d1$anya buyuyerek goztin vitroz nm ortalama kan ak1m1 gereksinirni ile degil, daha c;ok
humor kismma da ula$1p korli.ige kadar gidebilecek i$lev m.aksimum kan aktm1 cluzeyiyle belirlenrnesidir. Ornegin,
kaybma neden olabilmektedir. Bu durum retrolental fib - ag1r egzersiz sirasmda kan ak1m1 gereksinimi dinlenim
roplazi olarak adlandmhr. durumunun 6-8 kau kadar artar. Ak1mclaki bu buyi.\k
art~, her gun birkac; dakikadan fazla gerekli olrnayabilir.
Yeni Damarlarm Olu~umunda Vaskiiler Endotel Ancak bu kisa stireli gereksinim, kaslara gereken kan
art~1m saglayacak damarlan olu~turmaya yetecek anjio-
Buyume Faktorunun Onemi. Yeni kan damarlannm
jenik faktorlerin yap1m1 ic;in yeterliclir. Bu kapasite geli$-
biiyumesini arttiran ve neredeyse hepsi kiic;uk peptit
memi~ olsayd1, ki$inin agu egzersiz yapt1g1 her durumda
yap1Smda olan bir duzine veya daha fazla anjiyojenik
kaslar gerekli besin ve 5zellikle oksijen destegini alama-
faktor bilinmektedir. Bunlar arasmda en iyi tammlanan
d1g1 ic;in kas1lma gucu azalacaktt.
dort tanesi olan vaskiiler endotel biiyilme Jahtorii (VEGF),
Ancak fazladan damar yap1s1 geli~tikten sonra, bu
fibroblast buyiime Jaktorii, trombosit haynahli bii.yii.me
ilave damarlar normalde kapah durumda kahr, oksijen
fahtorii. (PDGF) ve anjiyojenin, kanlanmast yetersiz olan
yoklugu, sinirsel vazodilator uyanlar ya cla fazladan akim1
dokulardan izole edilmi$lerdir. Olas1hkla, vaskiiler
saglayacak diger yerel uyanlar olmad1k<;a ac;1lmazlar.
buyume faktorlerinin ("anjiyojenik faktorler" de denir)
olu$umuna yol ac;an doku oksijeninirl ya da diger besin Kollateral Dola~1mm Geli~imi ile Kan Ak1mmm
maddelerirlin veya her ikisinin yetersiz olmas1d1r. Ouzenlenmesi. Vucudun pek c;ok dokusunda, bir arter
Anjiyojenik faktorlerin hepsi yeni damar olu$Umuna veya ven ukand1gmda, nkah olan yerin <;evresinde yeni
aym mekanizma ile neden olmaktadrr. Yeni olu$an damar- damar kanallan olu~maya ba~lar ve etkilenen dokuya
lar diger kiic;uk damarlardan filizlenrnektedir. tlk basamak, kismen de olsa kanm tekrar gitmesini saglar. Bu olaydaki
filizlenme noktasmda enclotel hiicre bazal zannm erime- ilk basamak ukah yerin alunda ve iisti.inde kalan alanlar
sidir. Bu olay1, yeni endotel hucrelerinin hula c;ogahp arasmcla baglant1yi saglayan c;evre vaskiller yatakta geni$-
damar duvanndan bir kordon $eklinde yayilarak anjiyo- leme meydana gelmesidir. Bu clilatasyon ilk 1.-2 dakika
jenik faktorun kaynagma clogru htzla ilerlemesi takip ic;erisinde goriiltir ve ilgili kuc;lik damarlarm di.\z kaslannm
eder. Her bir kordondaki endotel hucreleri bolunmeye metabolik nedenlerle gev~emesinden kaynaklarur.
devam eder ve tiip ~klini almaya ba$lar. Sonrasmda, Kollateral damarlann ba~langic;ta gortilen bu geni$lemesini
meydana gelen ttip diger tiip (ba~ka bir arteriyolden veya takiben kan akim1 , dokunun ihtiyac;lan ic;in gerekli olan
ventilden [ilizlenen) He birle$ir ve meydana gelen yeni aktmm genellikle dortte birinden daha azdtr. Daha sonraki
kapiller halkadan kan akmaya ba~lar. Eger akrrn yeterince ilk saaatlercle damarlarda daha fazla ac;ilma meydana gelir
fazlaysa duz kas hucreleri damar cluvanm istila etmeye ve 1 gun ic;inde doku ihtiyac;lanmn yans1, bunu takip eden
ba~lar ve meydana gelen yeni damarlardan baz1lan yeni birkac; gun ic;inde de tamam1 kar~1lanabilir.
arteriyoller veya venuller ya da hatta daha biiyuk damar- Kollateral damar buyumesi olaydan aylar soma devam
lar haline gelmeye ba$lar. Dolay1s1yla, anjiyojenez yerel eder ve c;:ogu zaman tek ve biiyuk bir damar olu~turmak
dokudaki metabolik faktorler sayesinde yeni damarlann yerine bin;ok kiic;uk kollateral damar olu~umu $eklinde
olu$Um mekanizmasm1 ac;1kla111aktad1r. kendini gosterir. Dinlenme halinde kan akim1 yakla.$1k
Steroid hormonlar gibi diger baz1 maddeler, ku<;tik normal duzeyine <loner, fakat cloku aktivitesi c;ok arm-
kan damarlan iizerine tamamen zit etki yaparak hatta gmda yeni olu$an kanallar nadiren maksimum kan
bazen damar hucrelerirlin ayn~masma ve damarlann ak1mm1 saglayacak kadar buyi.\rler. Sonuc; olarak,
210
Solum 17 Doku Kan Ak1mmm Yerel ve Humoral KontrolO

kollateral damarlann geli~imi, akut ve uzun si.ireli yerel


kan ak1nn kontrol mekanizmalarmm genel ilkelerini izler.
Akut kontrol luzh bir metabolik dilatasyona neden
olurken, olay kronik olarak haftalar ve aylar ic;:erisinde
yeni damarlann buyumesi ve geni$lemesi ile devam eder.
Kollateral kan damarlannm olu$umuna en onemli
0 ige-dogru
otrofik yeniden
modellenme

(imek koroner damarlarclan birinin trombtis sonucu


t1kamnasmdan soma gorulmektedir. Altm1$ ya$ma gelen
hemen hemen bi.irun insanlann koroner damarlannm
ktic;tik dallanndan en az biri k1Smen veya tamamen ukan-
m~llr. Fakat, birc;:ok insan bu olaym farkmda degildir;
<;tinkti kollateral damarlar h1zla geli$erek miyokard hasan
0 Hipertrofik
yeniden
modellenme

olu$masm1 engellemektedir. H1zh ve $iddetli geli$en


D1§a·dogru
koroner yetmezlik nedeniyle, kollateral damarlar kan yeniden
akim1ru stirdiinneye yetecek kadar h1zla geli$emezlerse, modellenme
ciddi kalp krizi geli~ir.

L
Kan Ak1m1 veya Kan Basmcmdaki Kronik
Degi~ikliklere Yamt Olarak Damarda
D1§a•dogru
Yeniden Modellenme hipertrofik
yeniden
Kan basmc1 veya kan akmundaki uzun donem degi$iklik- modellenme
lere adaptif yamt olarak damarda gozlenen btiyi.ime ve
yeniden modellenme, cloku geli$irninin ve btiyumesinin
kritik birle~enleridir. Omegin, birkac;: ayhk kronik egzer- ~ekil 17-8. Kan bas1nc1ve kan ak1mindaki ~:ronik art1~a yan1t olarak
siz antrenmarn sonras1 artnn$ olan kan ak1m1 ihtiyac1m damarda yeniden modellenme. Artan kan bastnctna yanit olarak da-
kar$tlamak ic;:in antrene kasm damarlanmas1 artar. Kan ralan ku,.i]k arterler ve arteriyollerde lumen ,;ap1ntn azalm1~ ve damar
duvann1n kahnla~m1~ oldugu fakat damar duvanntn toplam enine kesit
basmc1 ve kan aktmmdaki uzun donem degi~ikliklere alaninin pek degi~medigi i<;e-dogru yeniden modellenme. Kan damar-
cevap olarak kapiller yogunlukca aru$a ek olarak btiyuk lan kan ak1mindaki kronik art1~a maruz kald191nda, artan lumen ,;ap1,
kan damarlannda yap1sal degi$iklikler de olabilir. Ornegin, duvar kahnhg1nda ufak degi~iklikler ve damar duvan toplam enine ke-
kan basmc1 kronik olarak normal degerinin iizerinde sey- slt alanimn art 1~1nin gozlendigi d1~a-dogru yeniden model/enme. Kan
daman kan basinc1nda ve akim1nda uzun dcinemll bir art1~a maruz
rederse ytiksek kan basmc1 altmda artm1~ mekanik duvar kald1g1nda, lumen <;ap1, duvar kahnhg1ve damar duvan toplam enlne
stresine uyum saglayarak btiyuk ve ktic;:tik arterler ve arte- kesit alaninin artt191d1$a-dogru hipertrofik yeniden model/enme. Kan
riyoller yeniden modellenirler. (:ogu dokuda kfic;:tik arter- bas1nc1ve ak1m1ndaki kronik azalmalar daha once bahsedildigi gibi tam
ler ve arteriyoller artrm$ aner basmcma htzhca (saniyeler tersi etkilere sahiptir.
ic;:inde) vazokonstriksiyonla cevap verirler. Bu durum
daha once tart1~1ld1g1 gibi doku kan ak1mmm otokontro-
lune yardimc1 olur. Vazokonstriksiyon lumen c;:apm1 azal-
tarak Laplace e$itligine gore kan damanmn yanc;ap1 (r)
ve kan basmcmm (P) bir iiriinii olan damar duvan geri- uyanr. Ancak, bu hipertrofik cevap kronik hipertansiyo-
mini (T) normale dondtirmeye c;:al~1r: T = r x P nun belirteci olan btiyuk kan damarlannm sertle$mesine
Artiln~ kan basmcma yamt olarak kas1lan ktir;iik kan neden olur.
damarlanndaki damar dtiz kas hticreleri ve endotel htic- Damann yeniden modellenmesine bir ba$ka ornek
releri kendilerini claha ktic;:tik lumen c;:apmm c;:evresinde koroner arter baypas greft prosedtirti sirasmda implanle
diizene sokarlar (birkac;: gun veya haftalar ic;;inde). Bu edilen bilyi.ik bir vende (genellikle safenoz ven) gortilen
stirec;te toplam damar d uvanmn enine kesit alarunda degi$ikliktir. Normalde venler arterlerden daha dti$fik
degi~iklik olmaz ve ic;e-dogru otrofik yeniden modellenme basmca maruz kahrlar ve daha ince duvara sahiptirler.
olarak adlandmhr (~ekil 17-8). Arcan basmca cevap Fakat bir ven aorta baglamp koroner arterle birlestirildi-
olarak daralmayan daha bi.iyiik damarlarda, art~ gerime ginde lumen ic;:indeki basmi;ta ve duvar geriminde art1s-
maruz kalan clamar duvan hipertrofih yeniden modellemne lara maruz kahr. Artmt$ duvar gerilni damar di.iz kas
cevabm1 uyanr ve damar duvarmm enine kesit alanmda hilcrelerinde hipertrofiyi ba~lattr ve ven duvanm kahnla$-
art1$ olur. Hipertrofik cevap damar di.iz kas1 hticrelerinin t1ran ve kuvvetlendiren ekstraseltiler matriks olu~munu
boyutlanm artmr ve artm~ kan basmcma kar$1 durmak arunr. Sonuc;: olarak, ven, arter sistemine implantasyo-
i<;in damar duvarmm kuvvetini aruran kollajen ve fibro- nundan birka<; ay soma tipik olarak artere benzer bir
nektin gibi hi.icre d1~1 matriks proteinlerinin olu~umunu duvar kalmhgma sahip olur.
211
Onite IV Dola}Jm

Damann yeniden modellenmesi, kan daman kronik etkisi daha azd1r ve bazt durumlarda zay1f bir vazodilator
olarak arum~ veya azalm1~ kan ak1mma maruz kalmca da etki gosterebilir (Epinefrinle olu~an vazodilatasyon i<;in
geli~ir. Buyilk bir arter ve buyilk bir ven arasmda olu~n ozel bir omek, kalp aktivitesi artugmda koroner arter-
fistul, kiic;:uk rezistans damarlanm ve kapillerleri tamamen lerde gorulen dilatasyondur).
aradan c;:1kard1g1 i<;in, etkilenen arter ve vende ilgirn; bir Egzersiz veya stres srrasmda vucudun pek c;ok veya
yeniden modellenme ornegi olu~turur. Diyalize giren
tum bolilmlerirlde sempatik sinir sisteminirl uyanlmas1
bobrek yetmezligi hastalannda, on kolda radyal arter ve
durumunda dokulardaki sempatik sinir ur,:lanndan nore-
antekubital ven arasmda olu~turulan arteriyovenoz (A-V)
pinefrin serbestlenerek kalbi uyanr ve arteriyolleri ve
fistul, diyaliz i<;in damara giri~ yolu saglar. Fistulun ac;:1k-
hgma bagh olarak radyal arterdeki kan ak1m1 hm normal venleri kasar. Adrenal medullada sonlanan sempatik
ak1m h1zmm 10 ile 50 katI kadar artabilir. Yuksek ak1m sinirlerin uyanlmas1 kana norepinefrin ve epinefrin salgi-
h121 ve damar duvanna ytiksek si.irtiimne stresi sonu- lanmasma yol ar,:maktadir. Bu hormonlar vilcudun bi.itiin
cunda, radyal arter luminal c;:ap1 gitgide anarken (d~a- lusunlanna u la~arak dogrudan sempatik uyanlmanm
dogru yeniden modellenme) damar duvannm kahnhgmda meydana getirdigi uyanc1 etkinin hemen hemen bemeri
degi~iklik olmayabilir. Sonuc;: olarak, damar duvanmn bir etki ile c;ift taral11 bi.r kontrol sistemi olu$tururlar: (1)
enine kesit alanmda ar~a yol ac;:ar. Buna ka~m, duvar dogrudan sinir uyanlmas1 ve (2) dola$1m kanmdaki nore-
kalmhg1, lumen c;:ap1 ve fIStulun venoz tarafmdaki damar pinefrin ve/veya epinefrinirl dolayh etkileri.
duvannm enine kesit alam artan basmc; ve kan ak1mma Anjiyotensin II. Anjiyotensin II diger gtir,:lu bir vazo-
cevap olarak artar (d1~a-dogru hipertrofik yeniden model- konstriktor maddedir. Bir grarnm milyonda biri insanda
lenme) . Bu yeniden modellenmenirl ~ekli, damar duvan arter basmcm1 50 mm Hg veya daha fazla ytikseltebilir.
gerimindeki uzun-sureli art1~lann hipertrofiye ve btlyiik
Anjiyotensin II etkisini kuc;:i.ik arteriyolleri gur,:lu bir
damarlarda artnu~ duvar kalmhgma neden oldugu fikri
~ekilde kasarak gosterir. Eger bu olay izole bir doku ala-
ile uyum i<;indedir. Bu s1rada, artan kan akmu h1z1 ve
surtunme stresi d1~a-dogru yeniden modellenmeye neden mnda gorulurse bu alana giden kan akim1 ciddi bir ~ekilde
olur ve artan kan ak1mma uyum saglayarak lumen c;ap1m azalrru$ olur. Anjiyotensin ll'nin as1l onerni vucuttaki
artmr. c;ogu arteriyole ayn1 anda etki ederek toplam perifer diren-
Kan basmc1 ve kan aknnmdaki kronik azalmalar az cini arunp kan basmc1m ytikseltmesi nedeniyle ortaya
once bahsedilen degi~i.kliklerirl tersi etki olu~turur. Kan c;:1kar. Bu nedenle, anjiyotensin II arter basmcmm diizen-
ak1m1 olduk<;a azald1g1 zaman, damar lumeninin c;ap1 da lenmesinde onemli. bir rol oynar. Bu konu Bolilm 19'da
aynca azahr. Kan basmc1 azaldtg1 zaman damar duvan detayh bir ~ekilde tart1$1lm~ur.
kalmlig1 da genellikle azahr. Damarda yeniden model-
lenme kan damarlannm doku buyilmesine ve gel~imine Vazopresin. Antidiuretik hormon olarak da adlandtnlan
ve aym zamanda fizyolojik ve patolojik doku kan akrrm vazopresin anjiyorensin ll'den bile guc;lu bir vazokons-
ve kan basmc1 degi~ikliklerine onemli bir adaptif triktordiir. Beyinde hipotalamustaki sinir hticrelerinde
cevab1drr.
olu$an vazopresin (bkz. Boliim 29 ve 76) sinir aksonu
boyunca arka hipofiz bezine ta~m1r ve buradan kana
DOLA$1MIN HUMORAL salgilamr.
KONTROLO Vazopresinin dola~1m ~levi uzerirlde {inemli etkileri
Dola~1mm humoral duzenlenmesi, vilcut s1V1lanna salgi- bulunan bir hormon oldugu ar,:ikur. Ancak, c;ok kuc;:uk
lanan veya emilen hormonlar ve yerel uretilen faktorler miktarlarda salgtland1g1 i<;irl birc;ok fizyolog, vazo-presinin
tarafmdan meydana getirilen kontrol anlamma gelmekte- vaskiiler kontrol ilzerinde kuc;tik bir rol oynachgm1
dir. Bu maddelerden baz1lan ozel salg1 bezleri tarafmdan dti~unmil~ti.ir. Ancak, yap1lan deneysel i;:a~alar ciddi
yap1hp kana verilerek bi.ittin vucuda yay1hr. Digerleri ise, kanama sonrasmda dola~1mdaki vazopresin konsantras-
yerel doku alanlannda olu~rak sadece yerel dola~lllli yonunun arter bas111c1m 60 mm Hg kadar yukselttigini,
etkiler. A~agida humoral faktorlerden dola~1m i$levlerirle hatta bir c;ok durumda arter basmcm1 normal seviyeye
en c;ok etkili olanlan yer almaktad1r.
getirebi.lecek kadar etkili oldugunu goste1mektedir.
Aynca, Bolilm 29'de tart1s1ldig1 gibi vazopresirlin
bobrek tubullerirlden su geri emiliminin kontrolunde c;ok
VAZOKONSTRiKTOR AJANLAR onemli bir i$levi vardir. Bu hormon vucut s1v1 hacminin
Norepinefrin ve Epinefrin. Ozellikle norepinefrin guc;lu kontroli.ine yard1m eder ve anti.diii.retik hormon adm1
bir vazokonstriktor hormondur. Epinefrinin vazokonstriktor almasmm nedeni budur.

212
Bolum 17 Doku Kan Ak1mmin Yerel ve Humoral Kontrolu

VAZODiLATOR AJANLAR 1. Kalsiyum iyonumm konsantrasyonunda artma


vazokonstriksiyona neden olur. Bu etki Bolum 8'de
Bradil<lnin. Kininler olarak adlandmlan c;e§itli maddeler tart~tld1g1 gibi kalsiyumun diiz kas kas1lrnaslill
kanda ve bazi organlarm doku s1vilannda olu§arak gi.i<;lti uyanc1 Ozelliginden kaynaklamr.
vazodilatasyona neden olabilirler. 2. Potasyum iyonumrn konsantrasyonunda artma fiz-
Ktic;iik polipetitler olan kininler plazma ve doku siv1la- yolojik sm1rlar i<;inde ise vazodilatasyona neden
nnda bulunan a2-globulinlerden proteolitik enzimler ile olur. Bu etki potasyum iyonlanmn di.iz kas kas1l-
aynhrlar. Proteolitik enzimlerden ozellikle onemli olam masmi inhibe eunesine baghdu.
kan ve doku s1vtlannda maktil $ekilde bulunan kallikrein - 3. Magnezyu.m iyonunun konsantrasyonunda artma
dir. Kallikrein doku inflamasyonu ve benzer kimyasal veya magnezyum iyonlanmn di.iz kas kas1lrnas1m inhibe
fiziksel etkenler ile kan ve dokulardaki bozulrna sonu- edici etkisi nedeniyle giiflu bir vazodilalasyona
cunda aktive olur. Aktive olan kallikrein, hemen a.2-globulin neden olur.
uzerinde etkili olarak kallidin ad1 verilen kininin serbest- 4. Hidrojett iyonunun konsantrasyonunun artmas1
lenmesine neden olur. Daha soma kallidin doku enzimleri (pH'da azalma) arteriyollerde vazodilatasyona
tarafmdan bradihinine i;evrilir. Bradikinin olu§tuktan soma neden olur. Bunun aksine, hidrojen iyonunun kon-
karboksipepdidaz veya Boli.im 19'da taru~lan ve anjiyoten- santrasyonunda hafif derecede bir azalma arteriyol-
sin olu§umunda da onemli rol oynayan donu~taraca enzim lerde daralmaya yol ac;;ar.
tarafmdan inaktive edildigi ic;in, sadece birkac; dakika 5. Asetat ve sitral gibi anyonlann kan damarlan iize-
silreyle etkili olabilir. Aktive olmu~ kallikrein enzi.mi vi.icut rinde hafif derecede vazodilatasyona neden olan
SlVllannda bulunan bir hallikrein inhibitorii tarafmdan anlamh etkileri bulunur.
inaktive edilir. 6. Karbondiohsit honsantrasyonunda artma birc;ok
Bradikinin goc;lo bir arteriyol dilatasyonuna ve hapiller dokuda orta derecede vazodilatasyona, fakat
ge~irgenlihte arti~a neden olur. Omegin, 1 mikrogram bra- beyinde belirgin vazodilatasyona neden olur.
dikininin bir insanm brakiyal arterme enjekte edilmesi Kandaki karbondioksit beymdeki vazomotor
halinde koldaki kan aktmi aln kat artar. Aynca daha da merkeze etki ederek c;;ok guc;;li.i dolayh bir etki
az miktarlarda bradikinin yerel olarak doku i<;ine enjekte meydana gelirir ve bu sempatik vazokonstriktor
edildiginde kapiller porlann c;apmda artt§a neden olarak sistem arac1hg1 ile ti.lm vi.icutt.a yaygm vazokons-
yerel odeme yol ar,;ar. triksiyona neden olur.
lnfiamasyonlu dokularda kininlerin kan ak1mmm ve
kapiller gei;irgenligin di.izenlenmesinde ozel rol oynad1-
Vazodilator ve Vazokonstriktorlerin c;ogu, Doku-
gma <lair bulgular vardtr. Aynca bradikininin deri,
larm Metabolik H121m Etkilemedikleri Surece, Uzun-
ti.iki.iri.ik bezleri ve gastrointestinal bezlerin kan akunmm
Donem Kan Ak1m1 Ozerinde Az Etkilidirler. Oeneysel
di.izenlenmesinde rol oynad1gma da inamlmaktad1r.
i;al1$1nalarda i;ogu zaman anjiyotensin U gibi kuvvetli bir
vazokonstriktor veya bradikinin gibi bir vazodilatori.in
Histamin. Histamin hasara ve inflamasyona ugrayan veya kronik in[Ozyonu durumunda doku kan ak1rru ve kalp
alerjik reaksiyona maruz kalan hemen hemen biiti.in debisi (ti.im vi.icut dokularma olan kan akumn toplam1-
dokulardan serbestlenir. Histaminin bi.iyuk bir lasrm dtr) degi~mez. Neden yuksek miktarlarda vazoaktff ajan-
hasarh dokudaki mast hacrelerinden veya kandaki bazofil- lann varhgma ragmen dokulann c;;ogunda kan aklIDl
lerden kaynaklamr. anlamh derecede degi§mez?
Histaminin arteriyoller i.izerinde guc;lu bir vazodilator Bu soruyu cevaplamak i<;.:in daha onceden ai;:1klanmt§
etl<lsi vardu ve bradikinin gibi kapiller porlann geni§le- olan dola~1m i§levle1inden birini haurlayahm - her doku
mesine neden olarak plazma proteinlerinin ve s1V1nm kendi kan ak1m1m metabolik ihtiyai;:larma gore otoregiile
doku ic;ine sizmasma yol ac;;ar. Birc;ok patolojik durumda eder. Anjiyotensin n gibi kuvvetli bir vazokonstriktor
histarnin tarafmdan meydana getirilen kuvvetli arteriyol uygularunas1 dokunun kan ak1mmda ve kalp debisinde
vazodilatasyonu ve artmI§ kapiller por ge<;irgenligi nede- ge<;ici bir azalmaya neden olabilir, fakat dokunun meta-
niyle a~m miktarda s1v1 dola$1mdan doku i<;ine sizar ve bolik hu1m degi~tirmedigi takdirde uzun donem etl<lsi
odem olu$turur. Histaminin yerel vazodilator ve odem zayifnr. Benzer ~ekilde, i;ogu vazodilatator dokunun
olu§turucu etkisi ozellikle alerjik reaksiyonlarda onemli- metabolizmasm1 etkilemedigi takdirde doku kan ak1-
dir ve Boli.im 35'de tart1$ilm1~ur. mmda ve kalp debisinde sadece k1sa donem degi§ikliklere
neden olur. Bu nedenle, arter basmc1 dokulan kanlandu-
maya yeterli oldugu si.irece, kan ak1m1 genellikle dokula-
iYONLAR VE DiGER KiMYASAL FAKTORLER nn ozgi.il ihtiyai;:lanna gore di.izenlenir.
TARAFINDAN DAMARLARIN KONTROL0
Kaynaklar
Birc;;ok farkh iyon ve kimyasal faktOr kan damarlannda Adair TH: Growth regulation of the vascular system: an emerging role
gev§emeye veya kastlmaya yol ai;abilir. A§ag1da bu faktor- for adenosine. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol 289:R283,
lerin ozel etkilerinin detaylan bulunmaktadtr: 2005,

213
Onite IV Dola~1m

Bolduc V, Thorin-Trescases N, Thorin E: Endothelium-dependent con- Hodnett Bl , Hester RL: Regulation of muscle blood flow in obesity.
trol of cerebrovascular functions through age: exercise for healthy Mlcrocirculation 14:273, 2007.
cerebrovascular aging. Am J Physiol Heart Circ Physiol 305:H620, Lasker GF, Pankey EA, Kadowltz PJ: Modulation of soluble guanylate
2013. cyclase for the treatment of erectile dysfunction. Physiology (Bethes-
Briet M, Schiffrin EL: Treatment of arterial remodeling in essential hy- da) 28:262, 2013.
pertension. Curr Hypertens Rep 15:3, 2013. Marshall JM, Ray CJ: Contribution of non-endothelium-dependent
Campbell WB, Falck JR: Arachidonic acid metabolites as endothelium- substances to exercise hyperaemia: are they 0(2) dependent?
derived hyperpolarlzing factors. Hypertension 49:590, 2007. J Physiol 590:6307, 2012.
Casey DP, Joyner MJ Compensatory vasodilatation during hypoxic Mulvany MJ: Vascular remodelling of resistance vessels: can we define
exercise: mechanisms responsible for matching oxygen supply to this? Cardiovasc Res 4 1:9, 1999.
demand. J Physiol 590:6321, 2012. Newman EA: Functional hyperemia and mechanisms of neurovascu-
Dhaun N, Goddard J, Kohan DE, et al: Role of endothelin-1 in clinical lar coupling In the retinal vasculature. J Cereb Blood Flow Metab
hypertension: 20 years on. Hypertension 52:452, 2008. 33: 1685, 2013.
Drummond HA, Grifoni SC, Jernigan NL: A new trick for an old dog- Renkin EM: Control of microcirculation and blood-tissue exchange. In
ma: ENaC proteins as mechanotransducers in vascular smooth mus- Renkin EM, Michel CC (eds): Handbook of Physiology, Sec 2, Vol IV.
cle. Physiology (Bethesda) 23:23, 2008. Bethesda: American Physiologica l Society, 1984, p 627.
Ferrara N, Gerber HP, LeCouter J: The biology of VEGF and its recep- Silvestre JS, Smadja OM, Levy Bl: Postfschemic revascularization: from
tors. Nat Med 9:669, 2003. cellular and molecular mechanisms to clinical applications. Physiol
Folkman J: Angiogenesis: an organizing principle for drug discovery? Rev 93:1743, 2013.
Nat Rev Drug Discov 6:273, 2007. Simons M: An inside view: VEGF receptor trafficking and signaling.
Hall JE, Brands MW, Henegar JR: Anglotensin II and long-term arterial Physiology (Bethesda) 27 213, 2012.
pressure regulation: th e overriding dominance of the kidney. J Am Speed JS, Pollock DIVl: Endothelin, kidney disease, and hypertension.
Soc Nephrol lO(Suppl 12):5258, 1999. Hypertension 61:1 142, 2013.
Heagerty AM, Heerkens EH, Izzard AS: Small artery structure and func- Weis SM, Cheresh DA: Tumor angiogenesis: molecular pathways and
tion in hypertension. J Cell Mol Med 14: 1037, 2010. therapeutic targets. Nat Med 17:1359, 2011.
Hellsten Y, Nyberg M, Jensen LG, Mortensen SP: Vasodilator Interac- Welti J, Loges S, Dlmmeler s, Carmeliet P: Recent molecular discoveries
tions in skeletal muscle blood flow regulation. J Physiol 590: 6297, in angiogenesis and antiangiogenic therapies in cancer. J Clin Invest
2012. 123:3190, 2013.

214
BOLOM 18

Dola~1m1n Sinirsel Diizenlenmesi ve Arter


Bas1nc1n1n H1zl1 Kontrolii

DOLA$1MIN SINIRSEL D0ZENLENMESi Kan Damarlannm Sempatik inervasyonu. Sempatik


sinir liflerinin kan damarlanna dagilnnlanru gosteren
Boli.im 17'de tart~1ld.igi gibi, vi.icudun dokular ve organ- ~ekil 18-l'de gortildi.igti gibi, sempatik sinir li0eri kapil-
lanndaki kan aknmmn ayarlanmas1 esas olarak yerel lerler hari, dokulann b-Uttin damarlanm inerve etmektedir.
doku kontrol mekanizmalanmn i~levidir. Bu boli.imde, Baz1 dokularda, omegin mezenterdeki kan damarlannda
dola~mm sinirsel kontroli.ini.in, vi.icudun farklt bolgele- prekapiller sfinkterler ve metarteriyoller inerve edilmistir;
rine kan ak1mmm yeniden dagihm1, kalbin pompalama fakat bunlarm sempatik inervasyonu kti<;tik arterler, arte-
akLivitesinin artmlmas1 veya azalt1lmas1 ve sistemik arter riyoller ve venlerdeki kadar yogun degildir.
basrncmm h1zh kontrolUni.in saglanmas1 gibi nas1l daha Ka,ah arterlerin ve arteriyollerin inervasyonu, sempa-
genel i$1evlere sahip oldugunu tart1~cag12. tik uyanlmamn kan alnmma direnci artmnasma ve
boylece dokulara ula$3n kan ak11m h1zmm azalmasma
Dola$1mm sinirsel kontroli.i hemen hemen tamamen
imkan tammaktad1r.
otonom sinir sistemi arac1hg1yla saglan1r. Bu sistemin rum
Bi.iyi.ik damarlann, ozellikle venlerin inervasyonu,
~levleri Boli.im 6l'de sunulmu$ ve konu Boli.\m 17'de sempatik uyanlmanm bu damarlann hacminin azaltma-
tamulm1$tlr. Bu boli.imde diger ozgi.il anatornik ve i~levsel srm saglar. Hacimdeki bu azalma, kam kalbe dogru iter
ozelhkler ele ahnacaknr. ve bi:iylece bu boliimi.in ileri k1snnlarmda ve takip eden
bi:iltimlerde ai;tklanacag1 gibi, kalbin pompa i$levinin
di.izenlenmesinde onemli bir rol oynar.
OTONOM SiNiR SiSTEMi
Sempatik Uyari Kalp H1zm1 ve Kas1lmasm1 Artmr.
Otonom sinir sisteminin dola$1mm di.izenlenmesindeki
~ekil 18-l'de gosterildigi ve Boltim 9'da tar~tlchg1 gibi
en onemli boli.imii sempatik sinir sistemidir. Bu boltimde sempatik lifler aym zamanda dogrudan kalbe de giderler.
daha soma tammland1g1 gibi, parasempatik sinir sistemi Sempatik uyanlmanm hem kalp hIZ1m hem de pompa-
ozellikle kalp i$levinin di.izenlenmesinde onemli oli;tide lama gi.ici.inti ve hacmini artuarak, kalbin aktivitesini
katkida bulunur. belirgin olarak gur;lendirdigi hatulanmahdu.

Sempatik Sinir Sistemi. Dola~1mm sempatik sinirlerle Parasempatik Uyan Kalp HIZlni ve Kas1lmasm1
kontroli.inUn esaslan ~ekil 18-l'de gosterilmi$tir. Azalt1r. Parasempatik sinir sistemi, birr;ok gastrointes-
Sempatik vazomotor sinir lifleri, medulla spinalisi ti.im tinal olay1 kontrol ettigi gibi, v-Ucudun diger birr,;ok
torasik spinal sinirler ve ilk bir veya iki lomber spinal otonom islevinde <;ok onemli olmasma ragmen, r,;ogu
sinirler yoluyla terk ederler. Daha sonra hemen vertebra dokudaki dola$1mm di.izenlenmesinde sadece ki.ir,;i.ik bir
rol oynar. Dolas1mla ilgili en onemli etkisi, vagus siniri
kolununun iki tarafmda uzanan sempatik zincir ii;ine
ile kalbe ula$an parnsempatik sinir lijleri yoluyla kalp
ger,;erler. Sempatik zincir ir,;indeki sempatik lifler dola-
h1zm1 kontrol etmesidir. ~ekil 18-l'de beyindeki medul-
$Ima iki yolla ula$Ir: (1) temel olarak ir,; organlann damar-
ladan dogrudan kalbe uzanan kesikli k1rmm c;izgi ile
lanm ve kalbi inerve eden ozgi.il sempatik sinirler ile gosterilmi$lir.
(~ekil 18-l'in sag tarafmda gosterildigi gibi) ve (2) Parasempatik uyanlmanm kalp i$levi i.izerine etkileri
hemen daima perifer alanlarm damarlanna dag1lm~ olan Boli.im 9'da aynntrh olarak tart1$ilID1$Ur. Parasempatik
spinal sinirlerin perifer bollimleri ir,;inde. Bu lifierin uyanlmanm ba$hca etkisi kalp hmnda belirgin bir azalma
medulla spinalis ve sempatik zincirler ir,;indeki incelikli ve kalp kas1 kas1labilirliginde hafif bir azalmaya neden
yollan Boltim 6l'de tartI$tlrru$tir. olmas1drr.
215
Unite IV Dola~,m

Arterler

Vazokonstriktor
f;/'.. J Kardiyoinhibitor
_ r - - Vazodilator

Venier Venuller

~ekil 18-2. Sistemik dola~rmrn sempatik lnervasyonu.

Motor korteks
Singul~t g~ k

Kan
Sempatik damarlarr
zincir Vagus

VAZOKONSTRiKTOR ~

~ekil 18-3, Dolas1m1n sinirsel kontrolunde onemli role sahip olan be-
Kan yin alanlan. Kesikli r;izgi/er Inhibitor yollarr temsil etmektedir.
damarlan

dag1lm1~lrr, ancak baz1 dokularda digerlerine nazaran


daha fazladir. Bu sempatik vazokonstriktor etki ozellikle
bobrekler, bagirsaklar, dalak ve deride daha etkin, iskelet
kas1 ve beyinde daha zay1ftu.

'
~ekil 18-1. Dola~rmin sempatik sinirler tarafmdan kontro!OnOn ana-
tomisi. Krrm121kesik ~izgiler, parasempatik uyartlan kalbe tas1yan bir
vagus siniridir.
Beyinde Vazomotor Merkez ve Bu Merkezin
Vazokonstriktor Sistem Ozerindeki Kontrolu. ~ekil
18-1 ve 18-3'de gosterildigi gibi, esas olarak medullamn
retikUler maddesi ve ponsun 1/3 alt boltimtinde iki tarafh
olarak yerle~m~ alana vazomotor merkez adi verilir. Bu
merkez parasempatik uyanlan vagus sinirleri ile kalbe
ula~nmken, sempatik uyanlan medulla spinalis ve perifer
Sempatik Vazokonstriktor Sistem ve Bu sempatik sinirleri yolu ile vticuttaki neredeyse Lilm arter-
lere, arteriyollere ve venlere ula~ttnr.
Sistemin Merkezi Sinir Sistemi
Vazomotor merkezin tUm organizasyonu halen ~ok
Tarafmdan KontrolO
ai;1k olmamakla birlikte, deneyler souucunda burada
Sempatik sinirler ~ok miktarda vazokonstriktor sinir lifl.eri. bulunan belirli onemli alanlar tanunlanabilmi~tu::
ta~1rken sadece az say1da vazodilatator !if ta~1rlar. I. Vazoko11st1ikt6r alan, iist medullamn on-yan bol-
Vazokonstriktor lifier dola~1mrn btiti.in boltimlerine gelerinde ~ift tarafh olarak yerle~mi~tir. Bu
216
Bolum 18 Dola~1mm Sinirsel Duzenlenmesi ve Arter Basmcmm H1zll Kontrolu

bolgeden kaynaklanan noronlann lilleri medulla kaybmm etkisini gosterecek $Ckilcle, art er basmc1 100 mm
spinalisin btittin seviyelerinde dag1larak sempatik Hg'dan 50 mm Hg'ya dii~mii$ti.ir. Birkac;; dakika sonra, az
sinir sisteminin pregangliyonik vazokonstriktor miktarda norepinefrin hormonu kan ic;;ine enjekte edil-
noronlanm uyanrlar. mi~tir (norepinefrin turn viicuttaki sempatik vazokons-
2. Vazodilator alan, medullanm alt yansmm i:in-yan triktor sinir lifleri sonlanmalanndan serbestlenen ba~hca
kis1mlannda r,;ift tarafh olarak yerle~mi.$tir. Bu vazokonstriktor hormonal maddedir). Enjekte edilen bu
ni:ironlardan kaynaklanan lifter, yukanda 1.ammla- hormon, bi.ittin kan damarlan ile kan ic;;inde ta$1mrken,
nan vazokonstrikti:ir bolgeye dogn.1 yukan uzamr- damarlarda bir kez daha kasilma olU$ffiU$, arrer basmc1
lar; bu bolgenin vazokonstrikti:ir aktivitesini inhibe 1-3 clakika boyunca, norepinefrin pan;;alaruncaya kadar
ederek vazodilatasyona neden olurlar. normal degerinin de iizerine r,;1krm~trr.
3. Duysa1 alan, ponsun alt kism1 ve medullamn arka-
yan boh.imi.indeki traktus solitariusta r,;ift tarafl1 Kalp Aktivitesinin Vazomotor Merkez Tarafmdan
olarak yerl~mi~tir. Bu bolgenin noronlan duysal Kontrolu. Vazomotor merkez bir yandan damar kastlma-
sinir sinyallerini dola~1m sisteminden ba~hca vagus smID derecesini ayarlarken, diger yandan kalp aktivitesini
ve glossofaringeal sinirler yoluyla alrrlar. Bu bolge- de konrrol etmekredir. Vazomotor merkezin lateral
den r,;1kan sinyaller, vazomotor merkezin vazo- bolumleri, kalp h1zmm ve kasilabilirliginin artmlmasma
konstriktor ve vazodilator alanlanmn her ikisinin ihtiyac;; oldugu durumlarda sempatik sinir lifleri ile kalbe
de aktivitelerinin dtizenlenmesine yard1m ederler; eksitator uyanlar gonderir. Bunun aksine, kalbin pompa•
boylece bin;ok dola~rm i~levinin "refleks" kontro- lamasmm azalmas1 gerektigi clurumlarda, vazomotor
hinti saglarlar. Bu bolilmde daha soma ar,;1klana- merkezin medyal b61timi.i sinyallerini kom$U vagus siniri-
cagi gibi, arter basmcmm kontrolunde rol alan
nin dorsal motor rehirdehlerine gonderirler; claha sonra
baroreseptOr refleks buna bir omektir.
vagus sinirleri ile parasempatik uyanlar gondererek kalp
hmm ve kalp kas1labilirligini azalurlar. Dolayis1yla, vazo-
Kan Damarlarmm Surekli ve K1smen Kas1h Olmas1 motor merkez kalp aktivitesini arnrabilir veya azaltabilir.
Normalde Sempatik Vazokonstriktor Tonusla Kalp hm ve kalbin kas1lma gi.icti normalde vazokonstrik-
Saglamr. Normal ko~ullar altmda, vazomotor merkezin siyon meydana geldigi zaman artar ve nonnalde vazo-
vazokonstrikLOr alam, sempatik vazokonstriktor sinir
konstriksiyonun inhibisyonu ile azahr.
lilleri tizerinden tum vticuda si.irekli olarak uyan gonder-
mektedir. Bu lillerde saniyede birbuc;uk ile iki kez hmnda Vazomotor Merkezin Ost Beyin Merkezleri
yava~ at~lemeler meyclana getirir. Bu si.irekli are~leme Tarafmdan Kontrolu. Ponsun retikiiler mculdesi, mezen-
sempatih vazakonstriktor tonus olarak adlandmhr. Bu uya- sefalon ile diensefelon boyunca yerlf$1Ili.$ ki.ic;;iik noronla-
nlar nonnalde kan clamarlannda vazomotor tonus ad1 nn c;;ogu vazomotor merkezi uyarabilir ya da inhibe
verilen k1smen bir kas1lma durumu olu~turur. edebilir. Bu retiki.iler madde ~ekil 18-3'de gosterilm~tir.
~ekil 18-4 vazokonstriktor tonusun onemini ac;1kla- Genel olarak, reLikuler maddenin daha yan ve iist bi:iltim-
maktad1r. Bu ~ekildeki deneyde bir hayvana tam bir spinal
leri eksitasyona 11eden olurken, daha orta ve alt bolgeleri
anestezi uygulanrrn$tu. Bu durum, medulla spinalisten
inhibisyona neden olurlar.
perifere sempatik sinir uyanlanrun btiti.in gec;;i$ini engel-
Hipotalamus, vazomotor merkez. ilzerinde gi.i<;li.i eksi-
lemi~tir. Sonuc;; olarak, ttim vticutta vazokonstriktor tonus
tatcir veya inhibitor etkiler olu~turclugundan vazokous-
triktor sistemin kontroli.inde onemli bir rol oynar.
Hipotalamusun arha-yan boliimleri temelde eksitasyona
150 neden olurken, on bolii.mu, uyanlan on hipotalamusun
b6lgesine bagh olarak, hafif derecede eksitasyon ya <la
~ 125 Tam spinal
anestezi inhibisyon meydana getinnektedir.
E
S 100 I Serebral kortehsin birc;;ok bolgesi vazomotor merkezi
u uyarabilir veya inrube edebilir. Ornegin, motor korteksin
C:

~
iii 75 uyanlmas1, a~ag1da hipotalamusa ve oradan vazomotor
-8 merkeze giden uyanlar yoluyla vazomotor merkezi uyarrr.
~ 50
Aynca on temporal lob, frontal hortehsin orbital alanlan,
<
25 "' Norepinefrin enjeksiyonu singulat girusun on boliimu, amigdala, septum ve hipokam-
pusim uyanlmas1, uyanlan bolgenin tam yerine ve uyanmn
o..__---~-~-~-~--...--.......- ~ddetiue bagh olarak vazomotor merkezi uyanr veya
0 5 10 15 20 25
Dakika inhibe eder. Dolayis1yla, beyin temel alanlannm geni$
$ekil 18-4. Tam spinal anestezinin arter basmci uzerine etkisi, "vazo• boltimti, kardiyovaski.iler i~lev i.izerine yaygm etkilere
motor tonus" un kayb1lie bas1rn;ta bellrli bir du?u~o gostermektedir. sahiptir.
217
Onite IV Dola~,m

Norepinefrin Sempatik Vazokonstriktor Trans miter


Maddedir. Vazokonstriktor sinir sonlanmalanndan sal- kard.iyoinhibitl.lr merkez, kalp hmru belirgin derecede azalt-
gilanan madde neredeyse ti.lmtiyle norepinefrindir. mak it;in kalbe gU,;lU sinyaller gonderir. Kan basrnCI h1zla
Norepinefrin, Bi:ilum 6l'da taru~d1g1 gibi, damar duz di.i;;er; bu durum beyne olan kan ak7.mm1 azaltrr ve ki~inin
kaslannm a/fa adrenerjih reseptorlerine dogrudan etki bilincinin kaybolrnasma neden olur. Olu~an bu tabloya vazo-
ederek vazokonstriksiyona neden olur. vagal senkop adi verilir. Emosyonel baytlma, serebral kor-
tekste olu~ rahatsiz edici dli$tincelere bagh olarak
Adrenal Medullalar ve Sempatik Vazokonstriktor ba$lamaktadir. Korteksten ba$layan yo! olas1hkla on hipota-
Sistem ile ili~kisi. Sempatik uyanlar, adrenal medulla- lamusun vazodilatl.lr merkezine, oradan medullamn vagal
Iara iletildiklerinde aym zamanda kan damarlanna da merkezine, vagus sinirleri ile kalbe ve medulla spinalis
iletilirler. Bu uyan lar, adrenal medullalardan dola~an hana yoluyla kaslarm sempatik vazodilator sinirlerine uzanrr.
norepinefrin ve epinefrin salgilanmasina neden olurlar. Bu
iki hormon kan dola$um ile dogrudan kan damarlanm
etkileyerek c;ogunlukla vazokonstriksiyona neden olacak- Arter Basmcmm H1zh KontrolUnde Sinir
lan vOcudun tum bi:ilumlerine ta~urlar. Birka~ dokuda Sisteminin RolU
epinefrin vazodilatasyona neden olmaktadir. Bunun Dola~1mm sinirsel kontrolunun en onemli i~levlerinden
nedeni, Boliim 61 'de tart1$tld1gi gibi, epinefrinin aym biri kan basmcmda huh y i.ikselmeler saglayabilme yete-
zamanda beta adrenerjik reseptor uyanc1 etkiye sahip negidir. Bu amac;la , sempatik sinir sisteminin tiim vazo-
olmas1 ve belli damarlarda daralma yerine geni$leme konstriktor ve kalp h1zlandmc1 i~levleri birlikte uyanhr.
meydana getinnesidir. Aym zamanda, kalbe giden parasempatik vagal inhibitor
uyanlann zit olarak inhibisyonu da gen;ekle$ir. Boylece
herbiri arter basmcmda yiikselme saglayan ~zamanh lie;
Sempatik Vazodilator Sistem ve Bu Sistemin Merkezi temel degi~iklik meydana gelir. Bunlar a~ag1daki gibidir:
Sinir Sistemi Tarafmdan Kontrolu. iskelet kaslanna 1. Toplam perifer direncini biiyi.ik olc;ude artlran sis-
giden sempatik sinirler, konstriktor lifler ile birlikte sempatik temi.h dol~1mdaki arteriyo!lerin rogunda daralma
vazodil.ator lifler de ta~1rlar. Kedi gibi baz1 hayvanlarda, bu meydana gelmesi arter basmcm1 arunr.
dilator ]j flerin rn;lanndan norepinefrin yerine asetillwlin ser- 2. Ozellih1e venler (dola~1mdahi diger geni~ damarlar
bestlemnektedir. Primatlarda ise vazodilator etkinin, kas gibi) gii(lii olarak kas1.hrlar. Bu kanm geni~ perifer
damarlannda bulunan ozgiin beta-adrenerjik reseptorlerin damarlanndan kalbe yonlenmesine ve kalp bo$-
uyanlmas1 ile olu~mguna inamlmaktad1r. luklanndaki kan hacminin artmasma neden olur.
Vazodilator sistemin merkezi sinir sistemi tarafmdan Kalbin geni~lemesi kalbin daha gUc;lil kas1lmasma
kontroli.ini.i saglayan bu yol ~elill 18-3'de kesikli ,;izgilerle ve boylece daha c;ok kanm pompalanmasma neden
gosterilmi-Stir. Bu sistemi kontrol eden ba$hca beyin bolgesi olur. Bu da arter basmc1m arunr.
on hipotalamus'tur. 3. Son olarak, kalbin otonom sinir sistemi tarafrndan
Sempatik Vazodilator Sistemin Olas1 Roli.i. Sempatik dogrudan uyanlmast kalbin pompalama guciinii
vazodilator sistemin, insanda dola$1ll1 sisteminin kontroli.inde daha da artm.r. Bu artm1~ kardiyak pompalamanm
l.lnemli rol oynad1g1 $i.iphelidiT. <;i.inki.i, bu kaslara giden sem- btiyiik bi:ilumu, kalp hmndaki artJ$a baghd1r. Kalp
patik sinirlerin tam olarak engellenmesi kaslann ihtiya,;lanna h1z1m zaman zaman n ormalin 3 kau kadar artu-
yarut olarak kendi kan akimlanm kontrol edebilme yetenek- maktadrr. Ek olarak, sempatik sinir siuyalleri,
lerini hemen hemen hi,; etkilemez. Yine de, baz1 ara$t1m1alara kalbin kas1lma giicunti dogrudan arum; bu da
gore, egzersizin ba~langicmda, sempatik vazodilator sistem daha bilyiik hacimlerde kanm pompalanmas1 ic;in
kaslann beslenme ihciyacmda artma gerekliligi ohnadan once kalbin kapasitesini artlm. Guc;lu sempatik uya-
bile, lum alumtnda onceden bir art~ saglamak i<;in iskelet kas- nlma si.iresince, normal ko~ullar altmdakine
lannda vazodilatasyonun ba$lamasma neden olabilirler. k1yasla kalp iki kat daha fazla kan pompalayabilir.
lnsanlatda, iskelec kaslanndaki bu "sempatik" vazodilatator Bu etki, arter basmcmda olu~an akut arn$a daha
cevabm beta-adrenerjik reseptorleri uyaran dola~undaki epi- da katk1da bulumu.
nefrin ile veya asetilkolin uyansrna cevap olarak damar endo-
telinden serbestlenen nitrik oksit araahgiyla meydana Arter Basmcmm Sinirsel Kontrolu H1zhd1r. Arter
gelebilecegine dair karutlar bulunmaktadrr. basmcmm sinirsel kontroluntin i:izellikle en onemli
Emosyonel Bay1lma-Vazovagal Senkop. Yogun ozelligi yamtm h1zh olmas1, saniyeler ic;inde ba~lamas1
emosyonel bozukluklan olan ki$ilerde ba)'llma ile sonlanan ve s1kbkla 5 ile 10 saniye ic;inde basmc1 normalin 2
ilgin,; bir vazodilati:ir reaksiyon meydana gelir. Bu durumda, kacma artnrmas1d1r. Bunun aksine, sinirsel kardiyovas-
kastaki vazodilatc\r siste.m aktive olur, aym zamanda vagal kuler uyanlmanm ani inhibisyonu arter basmcm1 10 ile
40 saniye ic;erisinde normalin yansma kadar du~Urebilir.
Dolayis1yla, arter basmcmm sinirsel kontroli.i bildigimiz
218
Bolum 18 Dola~1mm Sinirsel Duzenlenmesi ve Arter Basmc1nm H1zh Kontrolu

tum arter basmcmm kontrol mekanizmalan i<;inde en "geri-bildirim" sinyalleri arter basmcm1 normal seviyeye
h1zli olamd1r. indirmek i.lzere otonom sinir sistemi arac1hg1yla dola~1ma
geri gonderilirler.

KAS EGZERSiZiNDE VE DiGER STRES Baroreseptorlerin Fizyolojik Anatomisi ve inervas-


TiPLERiNDE ARTER BASINCINDAKi ARTI~ yonlan. Baroreseptorler, arterlerin duvarlannda serpinti
Sinir sisteminin arter basmctru arurma yetenegi ic;:in veri- tarzmda yerle~mi~ sinir sonlanmalan olup gerildiklerinde
lebilecek onemli bir ornek kas egzersizi suasmda olu~an uyanlular. Gc,gtis bo~lugunda ve boyunda bulunan hemen
basmc; ar~tdir. Agu egzersiz strasmda, kaslar oldukc;a tum bi.iytik arterlerin duvarlannda birka<; baroresepti:ir
yuksek kan ak1mma ihtiyac; duyarlar. Bu artl$m bir k1sm1, yerle$mi~ olmakla birlikte ~ekil 18-5'de gosterildigi gibi,
Boltim 17'de ac;1 klanchg1 gibi, kas hi.icrelerinin artffil$ baroreseptorler (1) karotis bifurkasyonunun hemen i.ize-
metabolizmas1 sonucu, kasa ait damarlarda yerel vazodi- rindeki internal karotis anerinin herbirinin duvannda
latasyon sonucu meydana gelir. Egzersiz sirasmda, Wm karotis siniisii olarak adlandmlan bolgede ve (2) aort kav-
dola$Imlll sempatik uyanlmas1 ile arter basmcmda e$Za- sinin duvannda yogun olarak bulunrnaktad1r.
manh olu$an artl$ <la kan akumm arnnr. Agir egzersizde, ~ekil 18-5'de gori.ildtigti gibi, "karotis barore-
arter basmc1 yakla$ik yi.izde 30-40 artar; bu aru~ kan septorleri"nden c;1kan uyanlar, boynun tist bolgesirlde,
akunmda ilave iki kal daha art1~a neden olur. <;ok ktic;tik bir sinir olan Hering siniri He glossofaringeal
Egzersiz suasmda arter basmcmda yiikselme ba$hca si.nire ve oradan da beyin sapmm medulla bolgesindeki
sinir sisteminin etkilerinden kaynaklanmaktad1r: Beynin traktu.s solitarius'a ula~u. Aon kavsinde bulunan "aort
motor alanlan egzersize neden olmak ic;in aktive olurken, baroreseptorler"inden c;1kan uyaranlar vagus siniri ile
aym zamanda beyin sapmm retiktiler aktive edici sistemi- medullamn aym traktus solit.arius bolgesine iletilirler.
nin c;ogu da aktive edilir. Buna vazomotor merkezin vazo-
konstriktor ve kalp atim hmm artmc1 alanlanmn Arter Basmcma Baroreseptorlerin Yarut1. ~ekil 18-6
uyanlmas1 da dahildir. Bu etkiler kas aktivitesindeki artl$a farkh arter bas1rn;:lannm Hering sinirindeki uyan hm
ayak uydurmak ic;in arter basmcm1 h1zla artmr. tizerine etkisini gostermektedir. Karo tis sini.isi.i baroresep-
Kas egzersizinin yam sua birc;ok stres c;e$idinde de ti:irlerinin O ve 50-60 mm Hg arasmdaki basmc;larda uya-
basmc;ta beuzer bir aru$ meydana gelebilir. Ornegin, a$1rt nlmad1klanna dikkat ediniz. Ancak bu seviyelelin
korku s1rasmda, arter basmc1 bazen birkac; saniye ic;inde i.izerinde, gittik<;e artan hizda yamt vererek 180 mm Hg'da
75-100 mm Hg kadar artar. Bu duruma alarm reaksiyonu maksirnuma ula$trlar. Aort baroreseptorlerinin yamtlan,
ad1 verilir. Arter basmcmda a~m am$, tehlikeden kac;1~ karotis resepti:.irlerinin yamtlanna benzer, ancak onlar
suasmda amnda cevap verrnesi gereken vi.icut kaslanna yakla$1k 30 mm Hg daha yiiksek arter basmc;lannda faa-
hizla kan saglayabilmektedir. liyet gosterirler.
Yakla$1k 100 mm Hg olan arter basmcmm normal
c;al1$ma arahgmda meydana gelen en ufak degi~ikligin
NORMAL ARTER BASINCININ arter basmcm1 normale dondtirmek ic;in barorefleks
uyanda gi.ic;li.i bir degi$iklige neden olduguna dikkat
S0RD0R0LMESiNDE REFLEKS
ediniz. Boylece, baroreseptor geribildirim mekanizmas1,
MEKANiZMALAR
en fazla ihtiyac; duyuldugu basm~ arahgmda en etkili
Otonom sinir sisteminin egzersiz ve stres fonksiyonlan- $Ckilde i~lev gortir.
nm aner basmcm1 anmc1 i$levleririirI yam s1ra, aner Baroreseptorler arter basmcmdaki degi$ikliklere c;ok
basmcm1 normal smirlar ic;erisinde veya normale yakm luzh yamt verirler. Gerc;ekten, uyan ate$leme h121, her
tutmak ic;in devrede olan c;ok say1da bilinc;altt ozel sinirsel sistolde saniyenin bir bi:.iltimi.i kadar stirede artat ve
kontrol mekanizmalan bulunmaktadtr. Bunlann hemen diyastol s1rasmda ise tekrar azahr. Aynca, baroreseptor-
tamam1, bir sonraki k1s1mda a<;1klanacak olan negatif geri- ler Jnzh degi$en basmf!ara duragan basmc;lardan c;ok
bildirim refleks mekaniz.maland11: daha fazla yamt verirler. Yani, ortalama arter basmc1 150
mm Hg'da ise fakat o s1rada hizla amyorsa, uyan iletimi
Baroreseptor Arter Basmc1 Kontrol basmcm 150 mm Hg'da sabit oldugu zamandan iki kat
Sistemi-Baroreseptor Refleksler fazla artar.

Aner baslllcmm kontrolunde $iindiye kadar en iyi bilinen Baroreseptorler Tarafmdan Ba~lat1lan Dola~•m
sinirsel mekanizma baroreseptor reflekstir. Temel olarak, Refleksi. Baroresepti:.ir uyanlan medullanm ntikleus
bu refleks, birkac; btiytik sistemik arterin duvannda yer traktus solitaryusuna ula~nktan soma, ikincil uyanlar
alan, baroreseptor veya presoreseptor olarak adlandmlan medullamn vazokonst1ikt6r merkezini inhibe ederken,
gerim reseptorleri tarafmdan ba~lat1hr. Arter basmcmda vagal parasempalik merkezi uyanr. Net etkileri (1) perifer-
meydana gelen art~ baroreseptorleri gerer; merkezi sinir cleki dola~1m sistemi boyunca arteriyollerin ve venlerin
sistemine uyanlar gonderilmesine neden olur. Bu vazodilatasyonu ve {2) kalp h1zmda ve kalbin kaS1lma
219
Unite IV Do/a~,m

"°' Glossofaringeal sinir


Glossoferingeal sinir I //

E~sternal karotis arteri I r1


Internal karot1s arten-..J.---=.\- \
1·1 l
Hering siniri I 't -:. 11 -r Karotis sinusu

.t' Ortak kar~tis arteri

Karotis cismi (kemoreseptor) - , - - - -----:""IT-


11
._
__._
_.___ __ Vagus s1rnn

Karotis sinusu - ....j..._ _ _.....,.~

L,tt Aort baroreseptorleri

Ortak karotis arteri-,---- - --t-

$ekil 18-5. Arter basmcmm kontrolunde baroreseptor sistem.

C
l'G
C
l'G
:lo:
l'G
c-
>, f/)
oi 150
~~ :r:
C <I>
Gl C E
'ti l'G
C ._ .§.
"i: ~
:5c.::.t..: _ Al
g 100
AP= en yOksek iii
· - Q)
ca
f/) 'ti ,Q
,::, Q) Her iki karotis Karotisler a~1lm1§
f/) >,
,:,•-
c
·;;; ~
C ! 50
arteri t1kanm1§

-~
2
l'G
~
0
0 80 160 240 0 2 4 6 8 10 12 14
Arterdeki kan basmc1 (mm Hg) Daklka
$ekil 18-6. Arter basmc1nin farkh seviyelerinde baroreseptorlerin akti- $ekil 18-7. Her iki ana karotis arteri klampe edilerek olu?turulan tipik
vasyonu. Al, saniyede karotis sinusi.lndeki sinirsel uyanlardakl de!him; karotis sinus refleksi (her iki vagus siniri kesildikten sonra).
AP, mrnHg cinsinden arter kan bas1nonda degi~im.

giiciinde aza1madir. Boylece, baroreseptorlerin arterlerdeki tersi etkiler gosterir, refleks olarak basmcm normal sevi-
yiiksek basm<; ile uyanlmas1 refleks olarak hem kalp debi- yesine yiikselmesine neden olur.
sini hem de perifer direncini azaltarak, arter basinc1nda ~eldl l8-7'de iki ana karotis arterinin ttkanrnas1 sonu-
azalmaya neden olur. Buna kar~1ltk, dli~i.ik basm<; tam cunda arter basmcmda olu~an tipik refleks degi~iklikler
220
Bolum 18 Dola~1mm Sinirsel Duzenlenmesi ve Arter Basmcmm Htzlt Kontrolu

gorulmektedir. Bu karotis sinusundeki basmc1 azalur; Normal


200
sonui; olarak baroreseptorlerden sinyaller azahr vc vazo- ++f t t
o++ +
f t.Jt + .

motor merkez iizerine daha az inhibitor etkiye neden t:. +

,rJ. -~
5t· l~~
+~ ~ 1t. + t t · f ~ } H
olur. Vazomotor merkez daha soma normalden daha fazla t +•+- . · ..
aktif hale gei;erek aortta aner basmcmm yiikselmesine ve
karotislerin t1kanchg1 10 dakika boyunca yuksek kalma- 100
~
JTI1~,, nrr !~ ·mif?
sma neden olur. T1kamkhgm kaldmlmas1 karotis siniisin-
cleki basmcm aru~ma izin ve1ir, karotis sintisiindeki
refleksi bir anhk a~m dengelenme sonucu aort basmc1m ci 1 ~
-· n r

rt. tt
:J:
~
H - . +
normalin altma dti~tirtir, bir dakika kaclar sonra da E ~.. +
0
normale donmesine neden olur. .§. '---v---'
g 24
Vucudun Duru~undaki Degi~iklikler Suresince Baro- ffi Baroreseptorleri Denerve Edllml~
reseptorler Kan Basmc, Degi~ikliklerini Azaltir. Ki~i .0 200 I -,-
yatar durumdayken ayaga kalktigmda baroreseptorlerin
viicudun list k1smmda kan basmcm1 k1Smen sabit tutma
!
yetenekleri onemlidir. Ayaga kalkar kalkmaz ba~ta ve
vucudun ust tarafmda arter basmct du.?me egilimirle girer
100
ve bu basmcm belirli miktarda du~u~u bilirl<; kaybma
neden olabilir. Bununla birlikte, baroreseptorlerde dii~en
basmi; ani bir reflekse neden olur. Bu refleks tum viicutta
kuvvetli sempatik ate~leme meydana getirir. Bu da
0
vucudun ust boltimunde ve ba~ta basmi; azalmasm1 en aza J-1.....__ .........J__ ___L__L_,;_

Zaman (dakika)
indirir.

Baroreseptor Kontrol Sisteminin Basmc, "Tampon- ~ekil 18-8. Normal bir kopekte (iistte) ve baroreseptorler denerve edil-
lama" i~levi. Baroreseptor sistem, arter basmcmdaki dikten haftalar sonra ayn1 kopekte (a/tta) ahnan 2 saatlik arter bastnc1
kay1tlan. (Cowley AW Jr, liard JP, Guyton AC'den yeniden r;izilmi~tir:
artma ya da azalmalara engel oldugundan dolay1 basin~ Role of baroreceptor reflex in daily control of arterial blood pressu-
tampon sistemi olarak adlandmhr ve baroreseptorlerden re and other variables in dogs. Circ Res 32:564, 1973. Amerikan Kalp
kaynaklanan sinirlere tampon sinirler denir. Dernegi'nin izniy/e)
~ekil 18-8'de baroreseptorlerin bu tampon i~levinin
onemi gosterilmektedir. Bu ~klirl ust kismmda yer alan
kayit, normal bir kopekten 2 saat boyunca alman arter
basmcm1 gostermekte, all tarafta bulunan kayit ise hem
karotis sirltisunden hem de aorttaki baroreseptorlerden
kaynaklanan si.nlr lifieri uzakla~unlm1$ bir kopekten 6
alman arter basmcm1 gostermekledir. Denerve kopekte
yatma, ayaga kalkma, heyecanlanrna, yemek yeme, defe- 5
kasyon ve gurultuye maruz kahna gibi gunli.ik basit olay- Normal
'iii
larda i;ok b'llyiik basmi; degi~iklikleri meydana geldigine ~ 4
N
clikkat ediniz. ,::,
>,
~ekil 18-9 normal ve denerve kopekten 24 saat «I
E 3
u,.
boyunca kaydedilen ortalama aner basmc;;lanmn frekans ::,
dag1hmlanm gostermektedir. Baroreseptorler normal 0
2
i$lev yaparken ortalama arter basmcmm gun boyunca
85-115 mm Hg'lik dar bir alanda kalchgma, hatta gunun
✓ Denerve edilmi~
cok uzun bir boltimtinde hemen hemen claima 100 mm
Hg olduguna dikkat edirliz. Diger yandan, baroreseptor-
lerin denervasyonundan sonra frekans dag1hm egrisi
olQ -cI 1
I
"'r - I
50 100 150 200 250
geni$lemi$, $Ckildeki alt egride basmc;; arahg1 2,5 kat Ortalama arter bastnct (mm Hg)
arlID1$, s1khkla 50 mm Hg'ya kadar du$mti~ veya 160 mm
Hg'mn uzerine i;1km1~t1r. Dolayis1yla, arter baroreseptor ~ekil 18-9. Normal bir kopekte ve baroreseptorler denerve edildikten
sisteminin yoklugunda basmc;;ta a~m degi~iklikler oldugu haftalar soma ayn1 kopekte 24 saatlik arter basinc1frekans1nin dag1hm
egrilerl (Cowley AW Jr, Uard JP, Guyton AC'den yeniden r;lzilmi?tlr:
goriilmektedir. Role of baroreceptor reflex in daily control of arterial blood pressu-
K1Saca, arter baroreseptor sisteminin birirlcil amac1, re and other variables in dogs. Circ Res 32:564, 1973_ Amerikan Kalp
aner basmcmda dakika dakika meydana gelen degi~intleri Dernegi'nin izniyle)

221
Unite IV Dola}Jm

yakla~1k u,;te birine kadar azaltmakttr. Eger baroreseptor sapmm vazomotor merkezine ula~an sinir liflerini
sistemi bulunmasaycb, bu degi$imler ortaya c;1kacakt1. uyanrlar.
Her karotis veya aort cismi ktic;tik bir besleyici arter
Arter Basmcmm Uzun Si.ireli Duzenlenmesinde araohg1yla bol miktarda kan aktmi ahr; boylece kemoresep-
Baroreseptorler Onemli midir? Arter baroreseptorleri torler her zaman arter kam ile yakm ili$ki ic;:inde bulunurlar.
arter basmcmm gili,;lU anhk kontroli.ini.i saglamalanna Arter basmc1 kritik bir dilzeyin altma dti~ti.igu zaman, kemo-
ragmen, uzun sureli kan basmcmm di.izenlenmesindeki reseptorlere ula$an kan akinn azahr; buna bagh olarak
onemleri ,;eli$kilidir. Baroreseptorlerin, baz1 fizyologlar oksijen miktan azahrken, karbondioksit ve hidrojen iyonlan
tarafmdan, arter basmcmm kronik di.izenlenmesinde nis- yava~ akan kan tarafindan uzakla$Unlamad1gi i<;in artar ve
peten onemsiz oldugunun du$uni.ilmesinin sebeplerinden bu degi.~iklikler kemoreseptorleri uyanr.
biri, onlann maruz kald1klan basmca 1 ile 2 gi.in ii,;inde Kemoreseptorlerden iletilen uyanlar, vazomotor
adapte olmaya meyilli olmalanndand1r. Yani, aiter basmc1 merkezi uyanr; bu da arter basmc1m arararak normal
normal degeri olan 100 mm Hg'dan 160 mm Hg'ya yi.ik- seviyesine dondi.iri.ir. Bununla bi.rlikte, bu kemoresepttlr
seldiginde ilk olarak baroreseptor uyanlan c;ok yilksek bir refleks arter basmc1 80 mm Hg'nm aluna dti$ene kadar,
hizda iletilir. Sonraki birkac; dakika ii,;inde, ate$leme hm arter basmcmm gui,;lil bir dtizenleyicisi degildir. Bu
onemli olc;i.ide azalir, bunu izleyen 1-2 gun ic;inde i;ok nedenle, bu refieks dti~tik basmi,;larda arter basmcmm
daha yava$ azahr ve bu sure sonunda ortalama arter daha fazla du$mesini engellemede yardimc1 oldugundan
basmc1 hala 160 mm Hg'da olmasma ragmen at~leme onem kazamr.
Kemoreseptorler, solunumu.11 hontrol.ilnde basmc;: kont-
htzi neredeyse normale <loner. Bunun aksine, arter basmc1
i,;ok di.i$ti.igi1 zaman, baroreseptorler once hic;bir uyaran roli.inden daha onemli rol oynadiklan ic;in Boli.im 42'de
daha detayh taru~nlacakur.
iletmezler ancak 1-2 gi.in ii,;inde baroreseptorlerin ate~-
leme h1z1 giderek kontrol seviyesine cloner. Atriyum ve Pulmoner Arter Refleksleri Arter Basm-
Baroreseptorlerin bu "yeniden ayarlaruna" ozellikleri, cm, Dilzenler. Hem atriyumlann ve hem de pulmoner
birkac; gi.lnden uzun suren arter basmc; degi$ikliklerinde arterlerirl duvarlannda, dU~ii.k-basm~ reseptorleri olarak
di.izeltici bir kontrol sistemi olarak gorev yapma potansi- adlandmlan gerim reseptorleri bulunmaktadtr. Bu resep-
yellerini azaltabilir. Bununla birlikte, deneysel i,;ah$malar torler, bi.iyi.ik sistemik arterlerin baroreseptor gerim resep-
baroreseptorlerin tamamen yeniden ayarlanrnadiklanru ve torlerine benzerler. Bu di1$fik-basmc;: reseptorleri, ozellikle
bu yi.izden ozellikle bobreklerin sempatik sinir aktivitesini kan hacmindeki degi$ikliklere yamt olarak olu~n arter
etkileyerek, uzun si.ireli kan basmc1 dtizenlenmesine basmc1 degi$ikliklerini en az seviyeye indirmede onernli rol
katluda bulunabilecegini ileri stirmil$tur. Omegin, arter oynarlar. bmegin, eger btiti.ln reseptorleri saglam olan bir
basmcmda uzun silreli arn$1arda, baroreseptor refleksler, kopege 300 ml kan birdenbire verilirse, arter basmc1 sadece
bobrek sempatik sinir aktivitesini azaltmaya arac1hk ederek 15 mm Hg kadar yukselir. Arter baroreseptorlerinin denevre
bobreklerden sodyum ve su at1mmm art~1ru saglarlar. Bu edilmesi halinde, basmc; 40 mm Hg kadar yUkselir. Eger
da kan hacminin giderek azalmaslill saglayarak, arter du$U.k-basm( reseptorleri de denerve edilirse basm<; yakla$1k
basmcmm nonnale donmesine yardtmc1 olur. Boylece, 100 mm Hg yi.ikselecektir.
ortalama arter basmcmm baroreseptorler tarafmdan di.izen- Boylece, gorilldugu gibi pulmoner aner ve atriyumlar-
lenmesi i<;in, c;ogunlukla bobrek-vucuts1vis1-basmc; kontrol daki du~uk-basm<; reseptorleri sistemik arter basmcm1
sistemi b~ta olmak tizere (sinirsel ve hormonal mekaniz- algilamasalar da, dola~urun du~i.ik-basmr; alanlanndaki
malar ile birlikte) diger sisternlerle etkile$ime ihtiyac; hacim artl~a bagh qzamanh olu~an basmr;: art1~lanm
bulunmaktadtr. Bu konu Boltim 19 ve 30'da tart1~tlm1$Ur. algilarlar. Baroreseptor refleks yamtma paralel olarak ek
refleksler meydana getirirler ve arter basmc1mn kontrolti
Arter Basmc1mn Karotis ve Aort Kemoreseptorleri ic;:in ti.im refleks sistemini daha gtic;:li.i yaparlar.
Tarafmdan Kontrolu-Du~uk Oksijenin Arter
Basmcma Etkisi. Baroreseptor basmi,; kontrol sistemi ile Bobrekleri Aktive Eden Atriyum Refleksleri-
yakm ili~ki.si olan kemoreseptor reflehs, baroreseptor "Hacim Refleksi". Alriyumlarm gerilmesi bobreklerin
refleks ile hemen hemen aym ~ekilde c;al~makla beraber, aferent aneriyollerinde belirgin refleks bir geni$1emeye de
yamtm ortaya c;:1k1~ma gerim reseptorlerinin yeri.ne hemo- sebep olur. E$zamanh olarak atriyumlardan hipotalamusa
reseptorler neden olur. da iletilen sinyaller antidiuretik hormon (ADH) salg1lan-
Kemoreseptorler, di.i$i.ik oksijene, karbondioksit fazla- masm1 azaltular. Bobreklerdeki azalnu$ aferent arteriyol
hgma ve hidrojen iyonlanmn fazlahgma kimyasal duyar- direnci, glomerul kap.iller basmcmm artmasma neden
hhg1 olan hucrelerdir. Bu reseptorler, bin;ok ktic;:uk olarak bobrek ti.ibi.illeri. ir;:ine s1V1 filtrasyonunu artmr.
hemoreseptor organlara yerl~rni~ olup 2 mm btiytikltigtin- Antidii.iretik hormonun azalmas1 ti.ibtillerden s1v1 geri
dedirler (iki karotis cismi, her bir karotis arterinin c;atal- emilimini azaltir. Bu iki etkinin birlikteligi-glomeriil filt-
lanma yerinde bulunur ve genellikle 1-3 adet olan aort rasyonunda artma ve s1V1 geriemiliminde azalma-bobrek-
cismi de aorta bi~i.kt.ir). Kemoreseptorler, baroreseptorlere ler yoluyla s1V1 kayb1111 arnrarak artm1~ kan hacmini
ait lifler ile birlikte Hering ve vagus sinirle1i ile beyin normale dogru azalur (Aynca Boltim 19'da ar~ kan
222
Boli.im 18 Dola~1mm Sinirsel DOzenlenmesi ve Arter Basmcmm H1zh KontrolO

hacmi nedeniyle atriyumlarm gerilmesinin bobrekler i.ize- vazomotor sinirsel kontrol bolgelerini i;;ok gii<;li.i olarak
rinde de hormonal bir etki ba$latt1g1--atriyal nat1iiiretik uyanr.
pepLit serbestlenmesine- idrarla s1v1 aulmas1m daha da Laktik asidin ve diger asit ozelligindeki maddelerin
artirarak kan hacminin nonnale donmesine yol ai;;ug1 vazomotor merkezde birikimi gibi diger sebeplerin bu
anlanlacaknr). belirgin uyanlmaya ve arter basmcmda art1~a katkida
A$Jn hacim aru~mdan sonra kan hacrninin nonnale bulunmas1 da mtimkilndi.ir. Serebral iskerniye yamt olarak
dondtiri.ilmesini saglamaya yonelik ti.im bu mekanizmalar arter basmcmdaki art1~a merkezi sinir sisteminin (MSS)
kan hacminin dtizenleyicileri oldugu kadar dolayh yoldan iskemik yamtL ad1 verilir.
basmi;; diizenleyicileri olarak da gorev yaparlar. <;:unkU Vazomotor aktivitede iskeminin etkisi, ortalama aner
a$1-n hacim kalp debisini artrrarak arter basmc1m arunr. basmcm1 buyuk oli;;ude artmr, bazen 10 dakika ic,;inde
Bu hacim refleks mekanizmas1 daha soma Boli.im 30'da
250 mm Hg'ya kadar yi.ikseltebilir. Yogun serebral iskemi-
kan hacminin diger kontrol mekanizmalan ile birlikte
nin neden oldugu sempatik vazokonstriksiyonun derecesi
yine taru~1lacaknr.
(Ogit kez o kadar fazlad1r hi pe,iferdeki damarlann baztlan
tamamen veya tamayakm olara/1 kapanirlm: Ornegin, bob-
Kalp H1zmin Atriyum Refleksi Tarafmdan Kontroli.i
rekler, s1khkla sempatik uyanlara yamt olarak renal arte-
(Bainbridge Refleksi). Atriyumda basmcm artmas1 kalp
riyollerdeki daralma nedeniyle idrar yap1mm1 tamamen
hmnda bazen yuzde 75'e kadar varan oranlarda artt$a yol
durdururlar. Bu nedenle, MSS'nin iskemih yamt1 tum sem-
ai;;ar. Bu art1$tn l<tii;;iik bir k1sm1, artm1$ atriyum hacminin
dogrudan sini.is di.igi.imi.inil gennesine baghdir. Boli.im
patik vazohon.strikcor sistem ahtivatorlerinin en gurlillerin-
lO'da belirtildigi gibi boyle dogrudan gerim, kalp hmm den biridir.
ancak yi.izde 15 oranmda arurabilir. Kalp htzmda buna
ilave olu$an yi.izde 40 ile yilzde 60'hk arn~ ise Bainblidge Arter Basmcmm Duzenleyicisi Olarak MSS'nin
rejleksi ad! verilen sinirsel bir refleks sayesinde meydana iskemik Yamtmin Onemi. MSS'nin iskemik yamtmm
gelir. Bainbridge refleksini meydana getiren atriyumlar- gui;;IU yap1sma ragmen arter basmc1 normalin c,;ok altma,
daki gerim reseptorleri aferent sinyallerini vagus sinirleri 60 mm Hg ve altma di.i$mediki;;e bu yamt belirgin hale
araohg1yla beynin medullasma iletirler. Daha soma gelmez; basmc,; 15-20 mmHg'ya dii~ttigi.inde ise, en yi.iksek
eferent uyanlar, vagal ve sempatik sinirler yoluyla kalp uyanlma duzeyine ula~1r. Bu nedenle, arter basmcm1
hmm ve kalbin kas1lma gilci.\ni.\ artirmak i.izere geriye dtizenleyen normal mekanizmalardan biri degildir. Bumm
donerler. Boylece, bu refleks kanm venler, atriyumlar ve yerine temel olarak beyne giden lwn ak1mmdaki azalma
puhnoner dola~rmda gollenmesini onlemeye yardunct oldi.iriici.i diizeye yakla~Ctgmda arter basmcmda daha fazla
olur. du~menin meydana gelmemesi i(in hLzh ve (Oh gii(:li.i bir
bi(:imde devreye giren bir acil basm(: hontrol sistemi olarah
MERKEZI SINiR SISTEMiNiN iSKEMiK
{:ah~tr. Bu yamt bazen basmc,; kontrol mekanizmasmda
YANITI-BEYiN KAN AKIMINDAKi
"son-i;;are dayanag1" olarak isimlenclirilir.
AZALMAYA YANIT OLARAK ARTER
BASINCININ BEYNiN V AZOMOTOR
Beynin Etrafmdaki Artm•~ Basmca Cushing
MERKEZi TARAFINDAN KONTROL0
Reaksiyonu. Cushing reaksiyonu MSS'nin iskemik ceva-
Kan basmcmmsinirsel kontroluniin buyuk k1sm1, tamam1 bmm ozel bir tipidir ve kafatas1 bo~lugu ii;;inde beynin
beynin d1~nda perifer dola~mmda yerle;;mi$ huh.man etrafmda bulunan serebrospinal s1vinm basmc1mn artmas1
baroreseptorler, kemoreseptorler ve dil$tik-basm<; resep- sonucunda olu~ur. Ornegin, serebrospinal s1vi basmc1,
torlerinden kaynaklanan reflekslerle saglamr. Ancak
arter basmc1 ile aym seviyeye ula$ngmda, beyne gelen kan
beyin sapmm alt k1smmda bulunan vazomotor merkeze
akrm1m kesebilecek kadar beyin arterlerini de s1k~urarak
gelen kan ak1m1, bolgenin beslenmesini bozacak kadar
buttin beyne bask1 yapar. Bu arter basmcmda yukselmeye
azahrsa- yani serebral ishemiye yol ac,;arsa- vazomotor mer-
yol ac;an bir MSS iskemik yamum ba~latu. Arter basmc1
kezdeki vazokonstriktor ve kardiyoakselator noronlar
serebrospinal s1v1 basmcm1 a~ugmda kan tekrar beyin
iskemiye dogrudan yanu vererek kuvvelli bir ~ekilde uya-
nhrlar. Bu uyanlmayla birlikte sistemik arter basmc1 s1k- damarlannda akarak beyin iskemisini ortadan kaldmr.
hkla kalbin pompalayabilecegi en i.\st seviyeye yukselir. Normalde, kan basmc1 serebrospinal siv1 basmc1mn
Bu etkinin, yava~lam1~ kan akunmm beyin sapmdaki hemen i.\zerinde bir seviyede yeni bir denge haline ula$a-
vazomotor merkezden karbondioksidi uzakla~urmada rak kamn beyne yeniden akmaya ba~lamasnu saglar.
yetersiz kahnas1 nedeni ile oldugu dii$ilnillmektedir. Cushing reaksiyonu, serebrospinal s1vi basmcmm sereb-
Vazomotor merkeze gelen kan akirru du$tik di.izeylerde ral arterlere bask1 yapacak kadar artmas1 halinde, beynin
oldugunda, buradaki yerel karbondioksit konsan trasyonu ya$amsal merkezlerini beslenmenin kaybmdan korumaya
bi.iyi.ik olc,;i.ide artar ve beynin rnedullasmdaki sempatik yard1mc1 olur.
223
Unite IV Do/a~tm

ARTER BASINCININ SiNiRSEL 1. "Solunum sinyalleri"nin ~ogu rnedullanm solunum


KONTROLONON 0ZEL DURUMLARI merkezinden kaynaklanarak her bir solunum
dongi.isi.i ile vazomotor merkezin "ic;ine yayihr".
KALP DEBiSi VE ARTER BASINCININ 2. Kisi her nefes ald1gmda gogi.is boslugu ic;indeki
ARTIRILMASINDA iSKELET KASI SiNiRLERiNiN basmc; normalden daha negatif hale gelir ve buna
VE iSKELET KASLARININ ROLO bagh olarak gogtis boslugundaki kan damarlan
geni~ler. Bu genisleme, sol kalbe donen kan mik-
Dola~1mm en h1zh etki eden sinirsel kontroli.i otonom
tarmda azahna meydana getirerek kalp clebisinde
sinir sistemi tarafrndan saglanrnakla birlikte, iskelet kas1 ve arter basmcmda bir an i~in azalmaya neden
sinirlerinin ve iskelet kaslarmrn da dola~1msal yamtlarda olur.
onemli rol oynad1g1 en az iki durum asagida 3. Gi:igils damarlannda solunuma bagh olusan basmc;
a~1klanm1st1r. degisiklikleri damarlardaki ve atriyumlardaki
gerim reseptorlerinin uyanlmasma yol ac;abilir.
Abdominal Bas1 Refleksi. Bir baroreseptor veya kemo- Solunuma bagh basm~ dalgalanm olusturan ti.im bu
reseptor refleksi ortaya ~1kt1gmda, sinir sinyalleri esza- faktorler arasmdaki i}iskiyi tam olarak incelemek zor olsa
manh olarak iskelet sinirleri ile vi.icuttaki iskelet kaslarrna, da, normal solunum srrasmdaki net etki, genellikle soluk
ozellikle de kann kaslanna iletilir. Kas kas1lmas1 karm- vermenin erken doneminde arter basmcmda bir arus ve
solunum dongtisi.ini.in geri kalan silresinde ise basmc;ta
daki ti.irn venoz kan depolanm s1~tnarak kanm abdomi-
bir azalmadrr. Derin soluma s1rasmda, kan basmc1 her bir
nal damar yataklarmdan kalbe dogru yonelmesini saglar.
solunum dongi.isi.i ile birlikte 20 mm Hg kadar yukselme
Sonu~ olarak, kalbe pompalanmak ilzere daha fazla rnik- ve azalma gosterebilir.
tarda kan saglanrn1s olur. Bu yamtm tilrnilne abdominal
bas1 refleksi ad1 verilir. Bu refleksin dolas1ma etkisi, sem-
ARTER BASINCINDA "VAZOMOTOR"
patik vazokonstriktor uyanlann venleri daralt1c1 etkile-
DALGALAR- BASIN<; REFLEKSi KONTROL
riyle aymdtr: kalp debisi ve arter basmcmda art1sa yol
SiSTEMLERiNiN SALINIMLARI
a~r. Abdominal bas1 refleksi olas1hkla ge~miste inamld1-
gmdan daha onemlidir. c;unkii iskelet kaslan paralize Arter basmcmm kayd1 sirasmda, s1khkla solunumdan
olan k~ilerin hipotansif ataklara normal insanlardan daha kaynaklanan ki.i~i.ik basmc; dalgalanna ek olarak, solunum
yatkm olduklan iyi bilinmektedir. dalgalarma gore daha yavas yiikselip al~alan-zaman
zaman 10 ile 40 mm Hg kadar bi.iyilk olabilen- biraz daha
geni~ dalgalar da gori.ilmektedir. Her bir dongiintin siiresi
Egzersiz S1rasmda iskelet Kaslarmm Kas1lmasmm anestezi verilm~ kopekte 26 saniye iken anestezi verilme-
Sebep Oldugu Artm1~ Kalp Debisi ve Arter Basmc1. mi~ insanda 7 ile 10 saniye arasmda degiskenlik gosterir.
Egzersiz s1rasmda iskelet kaslan kastldigmda ti.im vi.icut- Bu dalgalara vazomotor dalgalar veya "Mayer dalgalan"
taki damarlan s1~tmrlar. Egzersize haz1rhk srrasmda denilmektedir. ~ekil 18-l0'da arter basmcmdaki bu don-
bile kaslann gerilrnesi kaslardaki ve karmdaki damarlann giisel yilkselme ve di.i~i.i~leri gosteren bir kayu
gori.ilmektedir.
s1k1smasma neden olur. Bu bas1, periferdeki damarlardan
Vazomotor dalgalarm nedeni, bir k1sm1 asag1da ac;1k-
kalbe ve akcigerlere dogru kanm yerini degistirir ve
lanan bir veya daha fazla say1daki sinirsel basmc; kontrol
boylece kalp debisi artar. Bu etki, bazen agu egzersiz mekanizmasmdan olu~an "refleks sahmm"d1r.
snasmda kalp debisinin bes ile yedi kanna kadar arunla-
bilmesini saglamada onemlidir. Kalp debisindeki arus Baroreseptor ve Kemoreseptor Reflekslerin
egzersiz suasmda arter basmc1mn yukseltilmesinde
Sallmm1. Vazomotor dalgalar genellikle ~el<ll 18-lOB'de
onemli bir unsurdur; arter basmcm1 genelhkle 100 mm gosterilenden daha az yogunlukta ohnakla birlikte,
Hg'ltk nonnal bir ortalamadan 130-160 mm Hg'ya artmr.

\ANA\V ]WHNM
.-. 200
ARTER BASINCINDAKi l 160 100
E 120
SOLUNUM DALGALARI 60
.§.
u,
80
Solunumun her dongilsil ile birlikte arter basmc1 dalga !: 40
seklinde 4-6 mm Hg'hk yilksehne ve al~almalar gostere- :G
m 0
rek arter basmcmda solunum dalgalan olu~turur. Bu dal-
A B
galar, baz1lan refleks niteliginde olan birc;ok farkh etkiler
~ekil 18-10. A. MSS iskemik yanit1nin salln1m1yla olu~an vazomotor
sonucunda ortaya c;1kar. Bunlar: dalgalar. 8. Baroreseptor refleksin salin1m1yla olu~an vazomotor dal-
galar.

224
Boli.im 18 Dola~1mm Sinirsel Duzenlenmesi ve Arter Basmcmm H1zll Kontrolu

deneysel basmi; kay1tlannda s1khkla gori.ilmektedir. yOnlendirme mekanizmasmm yamt zamanmda da bir
Temel olarak baroreseptor reflehsin saltmmlan nedeniyle gecikme soz konusu olursa, uc;ak diizgiin bir ~ekilde
olu$Urlar. Yani, baroreseptorlerin ytiksek bas1rn;la uyanl- uc;mak yerine her iki yana sahmm yapacakm.
mas1 ile sempalik sinir sistemi inhibe olur ve birkai; saniye
soma basmc1 dti$tirtir. Basmcm azalmas1 daha soma baro- Kaynaklar
reseptorlerin uyanlmas1m azaltrr ve basmcm yuksek bir Cowley AW Jr: Long-term con trol of arterial blood pressure. Physiol
degere artmlmas1 i<;in vazomotor merkezin tekrar aktif- Rev 72:231, 1992.
le~mesini saglar. Bu yamt ani olarak olu$maz, birkai;; DiBona GF: Physiology in perspective: the wisdom of th e body. Neu-
ral control of the kidney. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol
saniye gecikerek meydana gelir. Bu yuksek basmi; yeni bir
289:R633, 2005.
dongiiyti ba$laur ve sahmmlar ard1$1k bi<;imde surer. Fadel PJ, Raven PB: Human investigations into the arterial and cardio-
Kemoreseptor refleksi de benzer dalgalar olu~turmak pulmonary baroreflexes during exercise. Exp Physiol 97:39, 2012.
iizere salm1mlara neden olur. Bu refleks genellikle baro- Freeman R: Clinical practice. Neurogenic orthostatic hypotension.
reseptor refleksi ile e?zamanh olarak salmrm gosterir. N Engl J Med 358:615, 2008
Guyenet PG: The sympathetic control of blood pressure. Nat Rev Neu-
Arter basmc1 40 ile 80 mm Hg arasmcla iken kemoresep-
roscl 7:335, 2006.
t6r refleks olas1hkla vazomotor dalgalarm olu§umunda Guyenet PG, Abbott SB, Stornetta RL: The respiratory chemorecep-
ana rolti oynamaktadrr. c;:unkii basmcm bu dii~ilk arah- tion conundrum: light at the end of the tunnel? Brain Res 1511:
gmda, dola~1mm kemoreseptor kontrolil gili;lenir, buna 126, 2013.
kar$Jn baroreseptor kontroli.i zay1flar. Guyton AC: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia: WB
Saunders, 1980.
Hall JE, da Silva AA, do Carmo JM, et al: Obesity-induced hyperten-
MSS'nin iskemik Yamtmm Sahmm,. ~ekil 18-IOA'daki sion: role of sympathetic nervous system, leptin, and melanocortins.
kay1t MSS iskemik basmc; kontrol mekanizmasmm sah- J Biol Chem 285:17271, 2010.
mmlanndan kaynaklanm1$tlT. Bu deneyde, serebrospinal Jardine DL: Vasovagai syncope: new physiologic insights. Cardiel Clin
31 :75, 2013.
s1v1 basmc1 160 mm Hg'ya i;1kart1~tir. Bu durumda Joyner MJ: Baroreceptor function during exercise: resetting the record.
serebral damarlar s1k1~tlnlm1~ ve bu da basmc1 200 mm Exp Physiol 91 :27, 2006.
Hg'ya kadar ula~trran MSS iskemik basin<; yamlm1 ba~lat- Kaufman MP: The exercise presser reflex in animals. Exp Physiol 97:51,
ml§tlr. Arter basmc1 boyle yuksek bir degere i;1kugmda, 2012.
beyin iskernisi ortadan kalkm1~ ve sempatik sinir sisterni Ketch T, Biaggioni I, Robertson R, Robertson D: Four faces of barore-
f lex failure: hypertensive crisis, volatile hypertension, orthostatic
inaktive olmu~tur. Sonui; olarak, arter basmc1 rnzla daha tachycardia, and malignant vagotonia. Circulation 105:2518, 2002.
da dii$ilk bir seviyeye inerek tekrar beyinde iskemiye yol Lohmeier TE, lliescu R: Chronic lowering of blood pressure by carotid
ai;m1~ur. iskemi, basmi;;ta yeni bir yukselme olu~turmu$- baroreflex activation: mechanisms and potential for hypertension
tur. iskemi tekrar ortadan kalkm1~ ve basmc; tekrar azal- therapy. Hypertension 57:880, 2011.
m~m. Serebrospinal s1v1 basmc1 yuksek kald1g1 sUrece bu Parati G, Esler M: The human sympathetic nervous system: its rele-
vance in hypertension and heart failure. Eur HeartJ 33: 1058, 2012.
durum dongilsel olarak tekrarlam1~t1r. Paton JF, Sobotka PA, Fudim M. et al: The carotid body as a therapeu-
Dolay1s1yla, "geribildirim"in ~iddeti yeterince kuvvetli tic target for the treatment of sym pathetically mediated diseases.
oldugunda ve basmi; reseptortiniin eksitasyonu ile bunu Hypertension 61 :5, 2013.
takip eden basmi; cevab1 arasmda bir gecikme varsa, her- Schultz HD, Li YL, Ding Y: Arterial chemoreceptors and sympathetic
hangi bir refleks basmc; kontrol mekanizmas1 sahrnm gos- nerve activity: implications for hypertension and heart failure. Hy-
pertension 50:6, 2007.
terebilir. Vazomotor dalgalar, arter basmcrrn kontrol eden Seifer C: Carotid sinus syndrome. Cardiel Clln 31 :1 11, 2013.
sinirsel reflekslerin mekanik ve elektriksel kontrol sistem- Stewart JM: Common syndromes of orthostatic intolerance. Pediatrics
leriyle aym prensiplere uydugunu gostermektedir. Ornegin, 131:968, 2013.
bir ui;akta otomatik pilotun yonlendirme mekanizmasm- Zucker IH: Novel mechanisms of sympathetic regulation in chronic
daki geribildirimin "kazanc1" c;ok bilyuk olursa ve heart failure. Hypertension 48:1005, 2006.

225
~
\ BOLOM 19

Arter Bas1nc1n1n Uzun Siireli Kontrolii ve


Hipertansiyonda Bobreklerin Rolii: Arter
Bas1nc1n1n Diizenlenmesinde Entegre Sistem

Sempatik sinir sistemi, k1Sa-sureli arter kan basmcmm Basmcm kontrolunde rol alan bu ilkel mekanizma
duzenlerunesinde btiyuk bir rol oynar. Boltim 18'de tar- i;aglar boyunca varhguu aynen bu babktaki ~ekliyle stir-
tt~ild1g1 gibi, sempatik sinir sistemi bunu oncelikle sinir durmti~ttir. 1nsanlarda da, bobreklerdcn su ve tuz attm1
sisteminin toplam perifer damar direnci ve kapasitans1 tipkt bu bahkta oldugu gibi basmr; degi~ikliklerine duyar-
tizerindeki etkisiyle oldugu kadar, kalbin pompalama ye- hdu. 1nsanda arter basmcmda meydana gelen sadcce
tenegindeki etkisiyle de gen;ekle~tirir. birka<; mm Hg'h k aru~ bobreklerden su ve tuz attlmasm1
Vticut aynca arter basmcm1 haftalar ve aylar boyunca ikiye katlayabilir. Suyun basmca bagh aulmasma basin{:
dtizenlemek tizere gi.i<;lU mekanizmalara da sahiptir. diii.rezi, tuzun at1lmasma ise basin~ natriiirezi ad1 verilir.
Arter basmcmm bu uzun sureli kontrolU, s1v1 ahm1 ve 1usanda arter basmc1 kontroli.lnde bobrek-Vi.\cut s1V1s1
sisterni, yilan bahg1 benzeri babkta oldugu gibi, arter
kayb1 arasmdaki clenge ile belirlenen vucut s1v1 hacminin
basmcmm uzun sureli kontrolunun temel mekanizmasm1
homeostaz1 ile yakmdan ili~kilidir. Ya~mm devamhhg1
olu$turmaktadir. Ancak evtimin de~ donemleri
i<;in, sm ahm1 ve kayb1 hassas bii;imde dengelenmi?
boyunca sisteme bir<;ok degi~ikligin eklenmesi, kontrol
olmahdu. Bu denge, bin;ok sinirsel ve hormonal kont-
i~levini c;ok daha mukemmel hale getir~tir. Ozellikle
rolle ve tuz ve su aulmasuu dtizenleyeu bobrekteki yerel onemli degi~ikliklerden biri, daha sonra tart1~1lacak olan
kontrol sistemleriyle saglanmaktadir. Bu boltimde, kan renin-anjiyotemin mekanizmasmm sisteme eklenmesidir.
basmcmm uzun stireli dtizenlenmesinde baskm rol
oynayan bu bobrek-vticut s1v1 sistemlerini taru~acag1z. ARTER BASINCI KONTROLONON TEMEL
MEKANiZMALARINDAN BASIN~ Di0REZiNiN
ARTER BASINCININ KONTROLONDE NiCEL OLARAK iNCELENMESi
B0BREK-V0CUT SIVISI SiSTEMi ~elul 19-1 izole edilmi~ bobrekte degi~ arter basmc1
Arter basmcmm kontrolunde bobrek-vUcut s1v1s1 sisterni duzeylerinin at1lan idrar hacmi ilzerine yakla~k ortalama
yava~<;a fakat kuvvetli bir ~ekilde etki gosterir. Eger kan etkilerini ve basmr; artt1k<;;a at1lan idrar hacminin onemli
hacmi artar ve damar kapasitans1 degi~mez ise arter oranda artt1gm1 gostermektedir. Bobrekten bu artm1~ idrar
basmc1 da artacaktn. Artan basmc; daha soma bobrekler- aum1 basin{ diii.rezi ad1 ve1ilen olaydir. ~ekildeki egri,
den fazla hacrnin atilmasma neden olur ve boylece basmc1 bobrek idrar debisi egrisi ya da bobrek fonhsiyon egrisi arum
alu. lnsanda 50 mm Hg'hk bir arter basmcmda idrar at1m1
normale geri dondtirtir.
esas olarak O'd1r. 100 mm Hg basm<;ta idrar atum normal
Hayvanlar aleminin evrimsel geli~irn tarihinde, basm-
seviyede, 200 mm Hg'da ise normalin aln ile sekiz kau
cm kontroltinde rol alan bu bobrek-vticut s1vis1 sisterni
kadardir. Dahas1, yuksek basm<;: sadece atilan idrar hacmini
ilkel sistemler arasmdad1r. En ilkel omurgahlardan biri
amrmakla kalmayip sodyum attlmaslDl da benzer oran-
olan yilan bahg1 benzeri kti<;'i.ik bir bahkta bile buti.intiyle larda artmr. Bu olaya basin( natriiirezi adi ve1ilir.
c;ah~maktadir. Bu hayvan dti~ilk bir arter basmcma sahip-
tir; sadece 8 ile 14 mm Hg olan bu basm<; neredeyse Arter Basmc1mn Kontrolunde Bobrek-Vucut S1v1s1
dogrudan kan hacmi ile orantili olarak artar. Bu bahk Sisteminin Etkinligini Gosteren Bir Deney. ~ekil
s'i.irekli olarak deniz suyu i<;er. Emilerek kana kan~an su, 19-2 kan basmcm1 kontrol eden ttim sinirsel refleks
kan hacmini ve kan basmcuu arnru. Ancak, basin<; <;ok mekanizmalanmn bloke edildigi kopekler uzerinde
yukseldiginde bobrek basitc;e fazla hacmi idrar ile atarak yap1lm~ bir deneyin sonui;:lanm g<lstermektedir. Daha
basmc1 normale dondtirur. Bas1rn; dti~ilk oldugunda, sonra arter basmc1 400 ml civannda kamn ven i<;:ine
bobrek alman s1V1dan daha azm1 atar. Boylece, baligm su inftizyonuyla ani olarak yukseltilmi~tir. Kalp debisinin
i<;meye devam etmesiyle hticred~1 s1vi hacmi, kan hacmi h1zla normal seviyenin yakla~1k iki katma r;ik1~ma ve
ve basm<; tekrar yuksek seviyelere ula~ir. ortalama arter basmcmm istirahat seviyesinin 115 mm
227
Unite IV Dola~,m

8
"2
!'Cl
8
"iii 7
eg ~
6 :§ 6
>< !'Cl
i5 e
:g,, 4 0
.s 4
E
.5
"
..
~ 2
3
l
Q)
>
2i
uenge noKta/
"'-
/Su ve
tuzal1m1
E
.!! _g 0
0 I , , 'r , t t t t t , < 0 50 100 150 200
0 20 40 60 80 100120140 160 180 200
Arter basmc, (mm Hg)
Arter basmc1 (mm Hg)
~ekil 19-3. Bobrek debisi egrisi ile su ve tuz ahm egrisi esitlenerek ya-
~ekil 19-1. Perfuze edilen izole bi:ibrekte ol~Olen tipik bir idrar debisi p1lan arter bas1nc1dOzenlenmesinln degerlendirllmesi. Denge noktas1,
egrisi. ~ekilde arter basmc, normalin Ozerine yOkseldiginde ortaya ~1- arter bas1ncm1n ayarlanacag1 seviyeyi gostermektedir (Alim sonras1vO-
kan bas1rn; diurezi gorolmektedir. cuttan bobrek d1~1 yollardan kaybedllmis olan az miktardaki su ve tuz,
bu ~ekilde ve bu bolumdeki benzer ~ekillerde ihmal edilmistir).
4000

~~
!'Cl
Q)
3000
~~ Bobrek-Vucut S1v1s1 Sistemi Arter Basmcmm Uzun
"iii.§.. 2000
::.:: Sureli Duzenlenmesinde Neredeyse Sonsuza Yakm
1000 Geribildirim Kazanc1 Saglar. ~ekil 19-3'de arter bastn-
4
cmm bobrek-vi.icut s1v1S1 sistemi ile kontroliiniin anali-
"iii
:s~
!'Cl
Q)
3 zinde kullamlabilecek <;izimsel bir yontern gosterilmi;;tir.
~~ 2 Bu analiz, birbirini kesen iki ayn egriye dayanmaktadu:
mE 1
.:2- o .a I (1) Artan arter basmcma yamt olarak su ve tuzun bob-
reklerden attlrna egrisi. Bu egri ~ekil 19-l'de gosterilen
225
idrar debisi egrisi ile aymdir ve (2) net su ve tuz ahmm1
200
i3 175 gosteren <;izgi.
C:
- -0,
~J: 150 Uzun bir donem boyunca su ve tuz attlrnas1, ahrna ~it
De 125

<
..
~ .§..
100' '
olmak zorundadu. ~ekil 19-3'de anmm ahm ile ~it
oldugu tek yer, denge 11oktas1 ad1m alan her iki egrinin
75
kesi;;tigi noktadir. ;,irndi, arter basmc1 denge noktastnm
50
~fQ~yo~ d?n~m~ r-r--r i.istiine <;1kngmda ya da altma di.i;;ti.igiinde ne olacag1ru
0 10 20 30 40 50 60 120 gorelim.
Zaman (dakika)
Once aner bas10c1nm 150 mm Hg'ya c;1kt1g1m varsa-
~ekil 19-2. Sinirsel basin~ kontrol mekanizmalann1n bloke edildigi
yalun. Bu seviyede bobrekten aulan su ve tuz, ahmdan
kopeklerde kan hacminin artmas1yla kalp debisi, idrar debisi ve arter
bas1ncmdaki art1slar. ~ekilde bir saat suresince idrarla s1v1kayb1ndan yakla;;1k 3 kat daha fazladir. Boylece vi.icut s1v1 kaybeder;
sonra arter bas1nonm normale donoso gosterilmektedir. (Dr. Wiliam kan hacmi azahr ve arter basmc1 dti;;er. Dahas1, s1vmm
Dobbs'un izniyle)
bu "negatif denge" hali, basm<; tam.denge noktasma donene
kadar kesinlikle sona ermeyecektir. Gerc;ekten de, arter
basmcmda denge noktasma g5re birka<; mm Hg'hk bir
Hg i.isti.ine yani 205 mm Hg'ya yi.ikseli;;ine dikkat ediniz. art~ olmas1 halinde bile, su ve tuz aulmas1 altmdan
Ortadaki egride bu artan arter basmcmm idrar debisi hafifc;e daha fazladir ve boylece basin( tam denge nohta-
i.izerine olan etkisi gorulmektedir. Bu etkiye bagh olarak sma donene kadar azalmaya devam eder.
idrar debisi 12 kat aru;; gostermektedir. idrarda bu btiyi.ik Arter basmc1 denge noktasmm aluna di.i;;ti.igi.inde su
c;aph s1v1 kayb1 ile beraber hem kalp debisi hem de aner ve tuz ahrm atilandan fazla olur. Boylece vi.icut s1vi hacmi
basmc1 takip eden saat ic;erisirlde normale donmi.i;;ti.ir. Bu c;ogalrr, kan hacmi artar ve arter basmc1 bir kez daha
deneyden gori.ilebilecegi gibi, yi.iksek arter basmcma denge noktasma donene kadar yi.ikselir. Arter basmcmm
cevap olarak bobreklerin bi.iyi.tk miktarda s1vi hacmini daima bu denge noktasma donii~ii, arter basmcmm bobrek-
vi.icuttan uzakla;;urabilme ve boylece arter basmcun vi.icut s1v1s1 mekanizmas, ile kontroltindeki sonsuza yakm
nonnale dondi.irme yetenegi btiyi.ikti.ir. geribildirim kazana ilkesidir:

228
Boliim 19 Arter Bastnctnm Uzun SQreli Kontrolu ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu

Arter Basmcmm Uzun Sureli Di.izenlenmesini degi~tirebilecegi gosterilm~tir. Bu durumda alnn di)rt kez
Belirleyen iki Faktor. ~ekil 19-3'te uzun si.ireli arter arom~, denge noktas1 da 160 mm Hg'ya, yani nonnal
basmct seviyesini dilzenleyen iki temel uzun donemli dtizeyin 60 mm Hg tizerine c;1kacak ~ekilde kaytm~lJr.
faktor de gorulmektedir. Bunun aksine, ahm diizeyindeki bir azalma arter basmc1m
(1) Su ve tuzun bobreklerden aulmastm ve (2) su ve dil~ilrecektir.
tuz alumru temsil eden iki egri, ~ekil 19-3'te goslerildigi Boylece, uzun siireli arter basmcmm ternel belirleyici
gibi kald1g1 surece, ortalama arter basrnc1 duzeyi sonuc;ta faktorlerinin biri ya da her ikisini yani su ve tuz alun sevi-
bu ~ekildeki denge noktasmda yani 100 mm Hg'da bulu- yesini ya da bobrek fonksiyon egrisinin basmc; ekseni
nacaktrr. Denge noktas1 degeri olan 100 mm Hg'y1 deg~- boyunca kayma derecesini degi~tirmeden, uzun siireli
tirmek ic;in sadece iki yol bulunmaktad1r. Bunlardan ilki, ortalama arter bas111c1n1 degi~tirerek yeni bir degere ocurt-
su ve tuz i<;in bobrek debisi egrisini kaydirmak, digeri ise mak milmktin degildir. Bu faktorlerden bir tanesi deg~e-
su ve tuz ahmt c;izgisinin seviyesini degi~tirmektir. cek olursa arter basmcrrun yeni bir seviyeye ayarland1g1
Boylece, basitc;e ifade etmek gerekirse arter basmc1 duze- gorulecektir. Bu yeni arter basmc1 her iki yeni egrinin
yini uzun sureli etkileyen iki belirleyici faktor ~unlardir: birbiriyle kesi~tigi basmc; seviyesi olacakm.
l. Su ve tuz ic;in bobrek debisi egrisinin kayma Ancak, bir somaki bolumde tartts1ldig1 ~ekilde birc;ok
derecesi insanda bobrek fonksiyon egrisi ~ekil 19-4'de gosterilen-
2. Su ve tuz alumnm seviyesi den daha diktir ve tuz ahmmdaki degisiklikler arter
Bu iki faktorun arter basmctnm kontrolilndeki i~lev- basmc1 tizerine 1hmh bir etkiye sahiptir.
leri ~ekil 19-4'de gosterilmi$tir. $eklin A bolumtinde bob-
reklere ait bir anormallik, bobrek debisi egrisini basmc1 Kronik Bobrek Debisi Egrisi Akut Egriden Daha
50 mm Hg kadar yukseltecek yonde (saga) kayd1mu~t1r. Diktir. Basmc; natriiirezinin (ve basmc; ditirezinin) onemli
Bu durumda denge noktasmm da normalden 50 mm Hg bir ozelligi, arter basmcmdaki gunler ya <la aylar boyunca
daha yuksege kayd1gma dikkat ediniz. Bu nedenle, bobrek si.lren kronik degi~ikliklerin su ve tuzun bobrekten attl-
debisi egrisi yeni bir basin<; seviyesine kayd1gmda arter masm1 basmc;taki akut degi~ikliklerden c;ok daha fazla
basmcmm da onu birkac;: gun ic;inde izleyecegi
etkilemesidir (~ekil 19-5). Boylece, bobrekler normal
soylenebilir.
olarak ~lev gordilgunde, kronik bobrek debisi egl'isi akut
~ekil 19-4'iln B boliimilnde su ve tuz alim1 dilzeyinde egriden daha diktir.
meydana gelen degi~ikligin arter basmcrm nastl
Arter basmcmdaki kronik arttslarm idrar debisini gtidil
~ekilde etkilemesinin nedeni artm~ basmcrn hem aumi
arunnak ic;in bobrekte dogruclan hemodinamik etkiler gos-
termesine, hem de kan basmc1 armgmda olusan sinirsel ve

//
87 hormonal degi~ikliklerin arac1 oldugu dolayh etkilerine
baghd1r. Omegin, artm1s arter basmc1, suyun ve tuzun
6 -I

~e :~
0
Nocmal/
\ L,/
~ Oks,lm;§
basin<;:
I6k
8
Kronik / Akuv

I: 0 C
A~ 0 50 100 150 200 250 ~
e ~ 4
~ (II
(II
~ 8 >-
> ~ 2
e E
-i 6 ci
0
0 50 100 150 200
4
Arter basmc1 (mm Hg)

2 ~ekil 19-5. Akut ve kronik bobrek debisl egrileri. Normal durumlar-


da su ve tuzun bobrekten at1lmas1 al1nan miktarlanna e~ittir. A ve 8
noktalan, arter bas1nonin uzun sureli dOzenlenmesinde tuz ahm1rnn
0
B 0 50 100 150 200 250 s1ras1yla normal ya da normalin alt1 kat1oldugundaki denge noktalanrn
gostermektedir. Kronik bobrek debisi egrisinin dikligi nedeniyle tuz ali-
Arter basmc1 (mm Hg)
mindaki art,? arter basmc1nda sadece ~ok az degi~ikliklere neden olur.
~ekil 19-4. Arter basincmin yukseltilebilecegi iki yol: A, bobrek debisi Bobrek i~levi bozulmu~ ki~ilerde bobrek debisi egrisinin dikligi akut
egrisinin saga, daha yOksek basin<; duzeyine kaymas, veya B, su ve tuz egrininkine benzeyecek ?ekllde azalabilir ve bu durum arter bas1nc1rn n
alim duzeyinin art1rilmas1. tuz alim1ndaki degi~ikliklere duyarlihg1rn artirmas1ile sonw:;larnr.

229
Onite IV Do/a~,m

bobreklerden aolmasm1 azaltan sempatik sinir sisteminin S1v1 Ahm1 ve Bobrek i~levinin Degi~medigi
ve anjiyotensin II ve aldosteron gibi hormonlann aktivite- Durumlarda Artm•~ Toplam Perifer Direncinin
siui du~rtir. Boylece, arter basmcmdaki kronik arn~lar Uzun Si.ireli Arter Basmc1 Duzeyine Etkisiz
s1rasmda, bu antinatrWretik sistemlerin aktivitesindeki Olmas1
azalma, basm<; natriurezinin ve diilrezinin suyun ve mzun
aulmasm1 arunc1 etkinligini daha da yukseltir (daha fazla Simdi okuyucular ic,:in arter basmcmm kontrolUnde bob-
rek-vucut s1v1s1 mekanizmasm1 gerc;ekten anlayip anla-
bilgi i<;in bkz. Bolum 28 ve 30).
madiklanm gorme fussat1 c;1kmaktadu. Arter basmcmm
Bunun aksine, kan basmc1 du~rugunde sempatik sinir
hesaplanmasmda kullamlan, arter basmci kalp debisi ile
sisteminin aktive edilmesi ve antinatriUretik hormonlann
toplam perifer dire11cinin rarptmtdir ~eklindeki temel
tiretiminin artmas1, azalm1~ basmcm dogrudan bobrekten denklem hanrlanacak olursa, toplam perifer direncinde
su ve tuz atilmas1m azalnc1 etkisini kuvvetlendirir. aru~m arter basmc1m art1rd1g1 ac;1k olarak gorulecektir.
Basmcm bobrekler tizerine olan dogrudan etkileri ve sem- Gen;ekten de, toplam perifer direnci akut olarak artarsa
patik siuir sistemi ve c,:e~itli hormon sistemleri i.izerindeki arter basmc1. da. ani ola.rak yukselecektir. Ancak bobrek
dolayli etkilerinin birlikteligi, arter basmc1 ve vucut s1vi i~levleri normal olarak devam ediyorsa arter basmcmdaki
hacimlerinin uzun sureli kontrolilnde basmc,: natriurezi ve akut. art1~ devam etmez; arter basmc1 yakla~k bir giin
dii\rezini c;:ok gu<;h\ hale getirir. ii;inde normale doner. Bunun sebebi ne olabilir?
Basmc;: natrilire.zi Uzerine sinirsel ve hormonal etkile- Bunun nedeni, bobrekler d1~mda kalan tilm vucut
rin onemi ozellikle sodyum alunmdaki kronik degi~iklik- bolgelerindeki artan damar direncinin kan basmc1 kont-
lerde ortaya c;:1krnaktadu. Eger bobrekler, sinir sistemi ve roliinde bobreklerce belirlenen denge 11oktas1m degi?tirme-
hormonal mekanizmalar normal olarak i~lev gchiiyor- mesidir (~ekil 19-3 ve 19-4'e yeniden bak1mz). Bu
larsa, su ve tuz ahmmdaki normalin alu kan kadar kronik durumda bobrekler yiiksek arter basmcma derhal basm<;
arn~lar genellikle arter basmcmda sadece kuc,:uk art~lara diurezi ve basm<; natriiirezi ile yamt verirler. Saatler
neden olur. Egrideki kan basmc1 ic;in B denge noktasmm i<;inde viicuttan yiiksek miktarlarda su ve tuz auhr ve bu
normal tuz altmmdaki denge noktas1 olan A noktas1 ile durum arter basmc1 denge noktasmdaki basmc;: seviye-
neredeyse aym olduguna dikkat ediuiz. Diger taraftan, su sine du~ene kaclar silrer. Bu noktada kan basmc1 normale
ve tuz ahmmm normalin aluda biri kadar du~uk bir mik- doner ve hiicred1~1 s1v1 hacmi ve kan hacmi normalin
tarda olmas1 bile tipik olarak arter basmc1 uzerine <;ok az altma dii~er.
Bobrek i~levleri normal oldugunda, toplam perifer
ekilidir. Sonuc,:ta, tuz ahmmdaki buyuk degi~imlerin kan
direncindeki degi~ikliklerin arter basmc1m uzun donemde
basmcm1 birkac; mm Hg'dan fazla deg~tirmemesi nede-
etkilemeyi~i ile ilgili ilkenin kamtlanmas1 ic;:in ~eldl 19-6
niyle birc,:ok insan i<;in tuza duyarnz denir.
dikkatlice incelenmelidir. Sekilde, uzun sureli toplam
Bobreginde hasar olan ya da anjiyotensin II veya aldos-
perifer direncinin nonnalin <;ok iistiincle ya da altmda
teron gibi antinatriuretik hormonlann fazla salg1land1g1 bulundugu, ancak bobreklerden su ve mz at1lmasmm
ki~iler ~eldl 19-5'te gosterilen akut egriye benzeyen azalm1~ normal oldugu <;:e~itli klinik durumlarda yakla~1k kalp
bobrek debisi egrisine sahip olan tuza duyarli fil$ler olabi- debileri ve arter basm<;:lan gosterilmistir. B1ltun bu fark.11
lir. Bu durumlarda, tuz almunda orca derecede arn~lar bile klinik durumlarda arter basmcmm normal olduguna
arter basmcmda anlamh aru~lara neden olabilir. dikkat ediniz.
i~levsel nefronlann bobrek hasan nedeniyle azalmas1 Tar~mam1zm bu noktasmda c,:ok dikkat edilmesi
ve anjiyotensin II veya aldosteron gibi antinatriliretik hor- gereken bir nokta, toplam perifer direnci armgmda aym
monlann fazla iiretilmesi., kan basmcmm tuza duyarh zamanda bobreki,i damarlarda da direncin arttigt ve bunun
olmasma neden olan bu faktorlerden baziland1r. Omegin, bobrek i~levini deg~tirdigi ve boylece ~eldl 19-4A'da gos-
bobrek kutlesinin cerrahi olarak azalulmas1 ya da hiper- terildigi gibi bobrek fonksiyon egrisini daha yuksek bir
tansiyon, diyabet ve <;~itli bobrek hastahklan nedeniyle basm<; seviyesine ta~1yarak hi.pertansiyona neden oldugu-
olu~an bobrek hasarlannm tamarru kan basmc1mn tuz dur. Bu konuyla ilgili bir ornegi bolum i<;inde daha soma
ahmmdaki deg~ikliklere daha duyarb olmasma neden vazokonstriktor mekanizmalar ile ortaya <;1kan hipertan-
olur. Bu durumlarda, su ve tuzun ahm1 ve at1m1 arasmdaki siyon konusunu tarn~u-ken gorecegiz. Ancak, bu durumda
dengenin saglanmasmda bobrekten atum yeterli miktarda hipertansiyonun altmda yacan neden toplam perifer diren-
artumak i<;in arter basmcmda normalden daha fazla art~- cindeki art,~ degil, bobreh direncindeki aru~tir ki bu onernli
lara ihtiyac,: vard1r. bir farklibktrr.
Birkac,: y1l siiren uzun donem yuksek tuz ahmmm ger-
S1v1 Hacmindeki Art•~ Arter Basmcm1, Kalp
c;ekten bobreklerde basar olu~turabilecegine ve sonunda
kan basmcm1 daha fazla tuza duyarh bale getirebilecegine
Debisini veya Toplam Perifer Direncini
dair baz1 kamtlar bulunmaktadir. Hipertansiyonlu hasta-
Art1rarak Yukseltir
larda kan basmcmm tuza duyarhhgm1 bu bohimde daha Eger damar kapasitesi e~zamanh olarak artnuyorsa hiicre-
soma tart~acagiz. d1~1 s1vi hacmindeki aru~m arter basmcm1 ytikseltebilme

230
Bolum 19 Arter Bastnctntn Uzun Sureli Kontrolu ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu

-~ ... E
Jl.:$.!:i
·~
E • 9 HOcredH§I sIvI hacminde art1§

t ~g
·c:'E~
,6,>0>
~
~

!: :: ]lllil_..JL
Kan hacminde artI§

- i,
a:I N
~:j

~ =~ 100 -Hi~M-.:.._~
o ~
-- ..._ ::,:,o..o
E
ID
<{ I
t
z
l
i
::,:,
~
QJ

c3
M 1---1..,_____,,......._____
i,._
R
.:,

_ :c. _
Ortalama dola§1m dolu§ basrnc,nda artl§

C a:I Arter basrnc, Kalbe venoz kan donO§Onde artl§


;;; E
1l g
t - 50
~ Kalp debisinde artI§

o---------------
40 60 80 100 120 140
Toplam perlfer direnci
160 OtoregOlasyon

(normalln yilzdesi)
Toplam perifer
direncinde artr§
~ekil 19-6. Farkh klinik bozukluklarda, toplam perifer direnci ile arter
basinc1ve kalp debisinin uzun soreli dozeyleri arasindaki ili~kiler. Bu
ko~ul larda bobreklerin i~levleri normaldir. $ekilde toplam perifer diren-
ci degi~iminin kalp debisini e~it miktarda fakat zit yonde degi?tirdigi- Arter basrnc1nda artma
ne, ancak tom durumlarda arter bas1nc1Dzerine etklsl bulunmad191na
dikkat ediniz. AV, arteriyovenoz. (Guyton AC: Arterial Pressure and
Hypertension. Philadelphia, WB Saunders Company, 1980'den degi~- idrar debisinde artma
tirilerek). ..
~ekil 19-7. Hucred1~1s1vI hacmindeki artI~rn arter bas1nc1ni yUkseltme-
sindeki olaylar dizisi. Kalp debisindeki art1~rn arter basrncIni hem dog-
rudan, hem de toplam periier direncini art1rma yoluyla dolay/1 olarak
yOkselttigine dikkat ediniz.
mekanizmast ~ekil 19-7'de gosterilmi§tir. Burada birbirini
izleyen olaylar (1) hucre~1 s1vi hacrninde art!§, (2) bunun
kan hacmini artmnas1, (3) sonm;ta dola§m1m ortalama
dolu$ basmcmm arunas1, (4) boylece kalbe donen venoz meydana gelecek ikincil bit arn~ aner basmcmm yuksel-
kan miktannda artma, (5) bunun kalp debisini arurmas1 mesine buytik olc;ude katktda bulunur. Omegin, kalp
ve (6) buna bagh olarak aner basmcmm artmas1 $tklinde- dcbisinde meydana gelecek yi.izcle 5-lO'luk bir ani~
dir. Armt$ arter bas111c1 bobrek i$levi normal oldugu stirece normal ortalama arter basmc1 olan 100 mm Hg'yi. 150 mm
suyun ve tuzun bobrekten at:1lmasm1 arunr ve hticre~1 Hg'ya kadar arnrabilir. Ashnda, kalp clebisindeki hafif
SIVl hacmini normale yakm bir degere dondtirebi.lir. arll$ c;ogunlukla olc;ulemez.
Bu §emada ozellikle kalp debisindeki artl§m aner
basmc1m iki farkh ~ekilde yukseltebilecegine dikkat Arter Basmcmm Di.izenlenmesinde
ediniz. Bunlardan biri, anm1~ kalp debisinin basmc1 dog- Bobrek-Vi.icut S1v1s1 Sisteminde Tuzun
rudan artmc1 etkisi, digeri ise kan ak1mmm otoregu..las- (NaCl) Onemi
yonu ile toplam perifer damar direncinin arunas1
Buraya kadar lam~tlanlar arter basmcmm dtizenlenme-
sonucunda olu$8n dolayli bir etkidir. 1kinci etki a$3g1daki
sinde hacmin onemini vurgulanu~sa da deneysel c;ah~ma-
~ekilde ac;1klanabilir.
Boliim 1Tye geri donecek olursak, doku kan akum lar arter basmcmm yukselmesinde tuz alurundaki arn§m
artt1g1nda dokudaki damarlann kas1larak kan akun1111 su ahmmdaki arn~a oranla daha etkili oldugunu gosLer-
normal seviyesine dondiirdugunii haurlayacag1z. Bu olaya mi~tir. Bu bulgunun nedeni saf suyun emilir emilmez
dokunun kendi kan ak1mm1 kendisinin diizenledigini bobreklerden kolayhkla aulmasma ka~m tuzun aym
belirtir ~ekilcle basitc;e "otoregulasyon" ach verilir. Artrm~ kolayhkta at1lamamas1dir. Tuz vucutta biriktikc;:e dolayh
kan hacmi kalp debisini artird1gmda ti.im dokulara giden o1arak iki temel nedenle hticred1~1 s1v1y1 arurmaktachr:
kan akrmmda aru~ ol ur. Bu nun sonucunda bu duzenleyici l . Hticrechs1 s!Vlda fazla miktarda tuz bulundugunda
mekanizma ile ti.im vucuttaki kan damarlan kastlu ve bu s1vmm ozmolalitesi artar ve bu da beyindeki
da lop]am perifer direncini artmr. susama merkezini uyararak hucredt§l tuz konsanl-
Son olarak, arter basmc1 halp debisi ile toplam perifer rasyonunu normale c;:ekmck ic;in ki~inin fazla mik-
direncinin c;arp1mma e§it oldugundan, otoregulasyon tarda su ic;mesi.ne yo! ac;:ar. Bu da hticred1s1 s1vt
mekanizmas1 sonucunda toplam perifer direncinde hacmini artmr.
231
Unite IV Dola~,m

2. HticredL?I s1V1daki fazla tuz nedeniyle ozmolalite- korltik veya diger r;~itli ciddi beyin bozuklukla-
deki ar~ hipotalamus-arka hipofiz salg1 mekaniz- nna neden olabilir.
mas1m da uyarara k anti.diiiretik honnonsalgilanmasm1 3. Yuksek basmr; hemen her zaman bobreklerde r;ok
arum (Bu mekanizma Boltim 29'da tart~Ilrn~tlr). odakh kanamalara neden olur; bu da birc;ok
Antidiuretik hormon bobrek ti.ibill s1V1Smdan bolgede bobrek hasarma ve sonuc,:ta bobrek yet-
yi.lksek miktarlarda suyun geri emilimine neden mezligi, uremi ve 5lilme yol ar;ar.
olur; boylece idrar miktan azalrrken hi.icre~1 s1vi "Hacim-yukleme tipi hipertansiyon" ~eklinde adland1-
hacmi artar. nlan bit tip hipertansiyondan alman dersler, bobrek-
Bu onemli etkiler nedeniyle viicutta biriken ruz vticut s1vts1 hacim mekanizmasmm arter basmcmm
miktan hi.icred1~1 s1vmm hacmini belirleyen ana faktor- duzenlenmesindeki oneminin anla~1lmasmda hayati
dur. Hucred1~1 s1v1mn ve kanm hacminde meydana gelen degere sahiptir. Hacim-yukleme tipi hipertansiyon,
ki.ic;i.ik aru~lann bile, e~zamanh olarak damar kapasitesi viicutta fazla hticred~1 s1vi11111 birikimine bagh olan
artmad1g1 siirece, arter basmc1m oldukc;a fazla arnrabil- hipertansiyonu tammlamak ic;in kullarulmakrad1r. Bu
mesi nedeniyle, viicutta az miktarda bile olsa tuzun faz- konuda baz1 ornekler a~gidad1r.
ladan birikmesi arter basmcmda kayda deg er yukselmelere
Bobrek Kutlesinde Azalma ile Birlikte Tuz Ahmmda
neden olabilir. Ancak bu durum fazla tuz birikmesinin
Art,~m Neden Oldugu Deneysel Hacim-Yukleme
kan hacmini arurd1gmda ve damar kapasitesinin e~za-
Tipi Hipertansiyon. ~ekil 19-8'de bobrek kutlesinin
manh olarak artmadigmda dogrudur. Daha once tart1~1l-
yiizde 70'i r;1katt1lm~ bir grup k<lpekte hacim-yukleme
d1g1 gibi, tuz ahmmdaki arn~ bobrek i~levinde bozulma tipi hipertansiyonu ar;1klayan tipik bir deney gosterilmek-
ohnad1gmda ya da antiditiretik hormonlann a~m miktar-
tedir. Egri tizerindeki daire ir;ine almm1~ birinci noktada
larda olu~rnad1gi durumlarda genellikle arter basmc1ru bir bobregin iki kutbu c;:ikartilm~, daire ic;ine almm1~
c;ok fazla artirmaz. (:iinkii, bobrekler fazla tuzu htzla ikinci noktada ise kar~1 bobrek tamamen ahrum~ ve hay-
atarlar ve kan hacmi pek de degi~1ez. vanda normal bobrek kutlesinin ancak yuzde 30'u bira-
k1h~t1r. Bu kadar bi.iyiik bir kiltlenin r;1karulmasmm
KRONiK HiPERTANSiYON (YOKSEK KAN arter basmc1m ortalama olarak ancak 6 mm Hg kadar
BASINCI) BOBREK FONKSiYONLARINDA artudigma dikkat ediniz. Daha sonra kopeklere normal
BOZULMAYA BAGLIDIR su yerine tuz eriyigi ir;irilmi~tir. Tuz eriyigi susuzluk
hissini gidermediginden kopekler normal hacmin iki ile
Bir ki~ide hipertansiyon (ya da "ytiksek kan basmc1")
dort kau kadar s1vi alm~lar ve birkac; giln i<;inde ortalama
bulundugu soylendiginde bu, o ki~inin ortalama arter
arter basmc;lan normalin yakla~1k 40 mm Hg iizerine yilk-
basmctmn normal kabul edilen seviyenin i.izerinde oldu-
selm~tir. iki hafta sonra kopeklerin tuz eriyigi yerine
gunu belirtmektedi.r. lstirahat suasmda llO mm Hg'dan
tekrar musluk suyu ic;melerine izin verilmi$ ve basmr; iki
yuksek bir ortalama arter basmc1 degeri (norrnali yakla;;1k
gi.ln ic;inde normale donmu~tur. Son olarak, deneyin
90 mm Hg civanndadu) hipertansif bir deger olarak
sonunda kopeklere yeuiden tuz eriyigi i<;:irilm~ ve bu kez
kabul edilir. Bu derecede bir ortalama basmc;, diyastolik
basmc;: r;ok daha luzh bir $ekilde ytiksek bir seviyeye ula-
arter basmc1 90 mm Hg ve sistolik arter basmc1 135 mm ~arak hacim-yukleme tipi hipertansiyonu tekrar
Hg'nin tizerinde olursa ortaya c;1kmaktachr. Ciddi hiper- sergilem ~tir.
tansiyonlu ki~ilerde ortalama arter basmc1 150 ile 170 mm Uzun silreli arter basmc1 dtizenlenmesinde belirleyici
Hg kadar olabilir. Bu durumda diyastolik basmr; 130 mm olan faktorlere tekrar dikkat edildiginde, ~ekil 19-8'de
Hg ve sistoli.h basmc; 250 mm Hg kadar yuksek olabilir. gosterilen hacim-ytikleme deneyinde hipertansiyonun
Arter basmcmda orta dereceli art1~ bile ya~m stiresi- neden ortaya c;ikt1g1 ac;1kur. Oncelikle bobrek kutlesinin
nin k1salmasma neden olmaktadir. Ytiksek basmc; soz normalin ytizde 30'una di.i~tirtilmesi bobreklerin tuz ve
konusu oldugunda (normalin yuzde 50'si veya daha su atma yetenegini onemli oranda azaltrm$tlr. Dolayis1yla,
fazlast kadar yuksek ortalama arter basmc1) ki~inin uygun vticutta tuz ve su birikm~ ve birkar; gun ir;inde fazla
tedavi gormedigi durumda, birkac; y1ldan fazla ya~amas1 ahnan tuzun ve suyun yeteri kadar atilabilmesi ic;:in arter
milmktin olmamaktad1r. Hipertansiyonun olume neden basmc1 yi.ikseltilmi~tir.
olan etkileri ba~hca tic; yolla meydana gelir:
1. Kalp ytikilniln art111as1 erken devrede kalp yetmez- Hacim-Yiikleme Tipi Hipertansiyonun Geli~imi
ligine ve koroner kalp hastabgma yol ar;ar ve bu da S1rasmda Oola~,m i~levinde Olujan Degi~iklikler
s1khkla kalp krizine bagh oli.\m ile sonuc;lamr. Dizisi. Hacim-yukleme tipi hipertansiyonun ilerleyici
2. Vuksek basm<; sikhkla beyinde bulunan ana damar- geli$imi suasmda meydana gelen dola~1m i~levlerindeki
lardan birinde hasara ve bunu takiben onemli degi.$ikliklerin incelemnesi ozellikle ogreticidir. ~ekil
beyin bolgelerinin oli.lmti sonucunda serebral l9-9'da bu deg~klikler gosterilmektedir. ~ekilde "O."
infarhtilse neden olur. Klinikte bu durum "inme" gl\n olarak i~aretlenen noktadan bir hafta kadar once
olarak adlandmhr. Beynin etkilenen boliimilne bobrek kiltlesi normalin yuzde 30'u kadar azalulm1~ur.
bagh olarak inme oli.ime ya da paralizi, bunama, Bu noktada tuz ve su ahm1 yakla~1k normalin alu kat1
232
Boli.im 19 Arter Basincrnin Uzun Sureli Kontrolu ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu

I I
150; 1
%0,9 NaCl Musluk
suyu R
%0,9 NaCl

-
(.)-
C: · -
- ti)
1401
I Ju~ 11¥1/
~ ~ 130
.0 N
"- :::,
~~
111
::! 120
~E
~ i:
~ Sol%35-45'i
Mhra!llo Sag bobrek
tamamen
~ l 91kart1lm1~

J ,--J.
110 91kart1lm1~

100-k_

0
0 20 40 60 80 100
Gun
~ekil 19-8. Bobrek dokusunun y0zde 70'1 9kart1lm1s kopeklere su yerine yUzde 0, 9'luk tuz eriyigi i,;irilmesinin arter basinc1 0zerine etkisi (Langston
18, Guyton AC, Douglas BH ve ark.: Circ Res 12:508, 1963'den degi~Hilerek. American Heart Association, Inc. izniyle).

kadar artrm? ve soma <la bu yiiksek seviyede devam


etmi?tir. Akut olarak geli?en etki, hucred1?1 s1vi hacminin,
kan hacminin ve kalp debisinin normalin yilzde 20 ile 40'1
::r
cn,:=-
kadar artmas1dir. E?zamanlt olarak arter basmc1, ba?lan-
19
-6 E 201
18
gu;ta stvi hacmi ve kalp debisi kadar olmasa da artmaya
f:! ~ 17 ba?htm1?t1r. Basmc;taki bu yava$ aTU$lll nedeni ba$langic;ca
,g.c 16
::c > dii~ii$ gosteren toplam pe1ifer direnci egrisi incelenerek
cii 15
anlasilabilir. Bu di.t?ii~ Boliim 18'de tart1.?1lan baroreseptor
e
(.) 6.0] mekanizmasmm basmc; aru51ru gei;ici olarak azaltmas1
.c<U-d. 5.5]
%5
nedeniyle ortaya c;1kar. Ancak 2 ile 4 gun sonra barore-
C:
(II
~
5.0 •----------------- septorler adaptasyon gostererek basmc; artl?ma kar?1
·;;;
---z:.40 etkisiz kahr. Bu s1rada arter basmc1, toplam perifer diren-
~~ 7.0~
6.5 cinin yakla$Lk normal seviyede olmasma ragmen, kalp
4) (II
6.0 debisindeki aru~a bagh olarak yiikselebilecegi en yuksek
!:3
«i- 5.5
~
/_ ~ 5 duzeye kadar yukselmi~ olur.

5.0 ----------------- Dola~una ait degi.~kenlerde meydana gelen bu erken
C: (II akut degi.~iklikler sonrasmda, birkac; hafta ic;inde daha
Ef:!2
_,,.._ 26
(II - ...I 28~
24
uzun stireli ikincil degi?iklikler olu?maya ba$1amaktadu.
D. ._ Cl
0
t-
4)
=E
::c
E
22
20 -..;:;..--~' - %13 --- ----
Bunlardau ozellikle onemli olam, kalp debfsinin tamamen
8..§. 18 normal seviyesine dii~mii~ olmasma ragmrn top!am perifer
direncindeki ilerleyici art1~t1r. Bu degi?iklikler temel
--
.. U Cl
4) C: ::c
140
1W~
t:: iii E 130
%40
olarak Boltim 1Tde ve bu boliimde daha once ac;1klan-
d1gi ~ekliyle kan ak1mmm uzun siireli otoregiilasyon
ci: ig 120
mekanizrnalan sonucunda olu?maktadir. Yani, kalp
110
0 I I I I I I I I debisi yilkseldikten ve hipertansiyona neden olduktan
4 6 8 10 12 14 sonra dokulara ula?an fazla miktardaki kan bolgesel
Gun arteriyollerde giderek artan bir daralmaya neden olmakta
~ekil 19-9. Hacim-yOkleme tipi hipertansiyonda ilk birkac; hafta ic;inde ve doku kan ak1m1m normal seviyeye getirmekledir. Tum
dola~1m sisteminin onem li parametrelerinde gor0len ilerleylcl degi}ik-
likler. Ozellikle kalp debisindeki art,sin hlpertansiyonun temel nedeni-
bunlann sonucunda kalp debisi normale donerken e~.za-
ni olusturduguna dikkat edlnlz. Bunu izleyen donemde, otoreg0las- manh olarah top!am perifer direnci ikincil olarak
yon mekanizmas, kalp debisini hemen hemen norrnale dond0r0rken artmaktad,r.
toplam perifer dlrencinde iklncil bir art1s rneydana getirir. (Guyton Hiicredi?l s1vi hacminin ve kan hacminin de kalp debi-
AC: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia: WB Saunders,
1980'den degi~tirilerek.)).
sindeki azalmayla beraber normal seviyelerine geri don-
dtigiine dikkat edilrnelidir. Bu sonuc;, iki faktor nedeniyle
233
Onite IV Dola~,m

ger<;ekle~ir: Birincisi, arteriyol direncindeki artl~ kapiller ve tuz geriemilimini arurarak bu maddelerin idrarla at1l-
basmcm1 di.i~i.irerek doku arahgmdaki sr1nnm kana geri malanm onler ve boylece kan hacminde ve hiicred1$1
emilimine izin vermektedir. ikincisi, yi.ikselmi~ olan arter s1v1sm111 hacminde art1$a neden olur. Bunlann sonu-
basmc1 bobreklerin vi.icutta bi1ikm~ olan fazla SIVl)'l cunda hipertansiyon olu$ur. Eger aym zarnanda tuz
atmasma neden olmaktadn. ahm1 artacak olursa basmc; <;ok daha yi.iksek bir seviyeye
Hacim-yuklemesinin ba$lang1cmdan birkai; hafta ula$Ir. Dahast, eger bu durum aylar ya da yillar boyu
sonra ula~t1g1 son hali incelenecek olursa $U etkiler si.irecek olursa, yuksek arter basmc1 bobreklerde bir
gorulecektir: takrm patolojik degi$iklikler meydana getirerek dogru-
1. Hipertansiyon dan aldosterona bagh su ve tuz geriemiliminin arn~1
2. Toplam perifet direncinde belirgin aru$ d1$mda, ek olarak ilave su ve tuz tutulmasma neden olur.
3. Hi.icred1~1 SIVI hacminin, kan hacminin ve kalp Dolay1S1yla, hipertansiyon sonunda s1khkla oh.lmciil
debisinin tamamen normal seviyeye doni.i~ derecede ciddi bir hal ahr.
Bu nedenle, hacim-yi.iklerne tipi hipertansiyonu s1ra- Yine bu tip hipertansiyonun erken donemlerinde kalp
s1yla iki doneme ayirabiliriz: tlk donem, artm1~ s1v1 hac- debisi artar; fakat ge<; donemlerde kalp debisi genellikle
minin kalp debisini art1rn11~ olrnas1 sonucunda ortaya normal seviyesine donerken, daha once birincil hacim-
<;1kmaktadir. Kalp debisindeki bu art!$ hipertansiyona ytikleme tipi hipertansiyon ba$hg1 alnnda ac;1kland.igi gibi
neden olrnaktadir. Hacim-yukleme tipi hipertansiyondaki toplam perifer direnci ikincil olarak yi1kselir.
ikinci donem yuksek kan basmc1 ve yi.iksek top lam perifer
direnci ile kendirii gostermektedir; fakat kalp debisi RENiN-ANJIYOTENSIN SiSTEMi: ARTER
s1radan ol<;i.im teknikleri ile farkedilemeyecek kadar BASINCININ KONTROLONDEKi ROLO
normale yakm bir seviyeye donmii$ bulunmakcachr.
Boylece, hacim-yukleme tipi hipertansiyondaki artm~ Bobrekler hiicred1$1 StVI hacmini degi$tirerek arter basm-
wplam perifer direnci hipertansiyon olu$tuktan sonra cm1 kontrol edebilrneleri dJ$mda, c;ok gi.i<;lft ba$ka bi.r
meydana gelir ve bu nedenle hipertansiyonun nedeni basmi; kontrol mekanizmasma daha sahiptirler. Bu da
olmaktan <;ok sonucudur. renin-anjiyotensio sistemidir.
Renin protein yap1smda bir enzim olup arter basmc1
<;ok clii~ttigtinde bobreklerden serbestlenir. Renin daha
Bobrekleri Olmadan Ya~amlarm1 Yapay soma bin;ok yoldan arter basmcmm artmasma neden
Bobrekle Surduren Hastalarda olarak ba$langH;taki basm<; dii$U$Uniin dtizeltilmesine
Hacim-Yukleme Tipi Hipertansiyon yard1mc1 olur.
Ya$am1m yapay bobrek ile sftrdiiren bir hasta i<;in, her
diyalize girdiginde uygun miktarda su ve tuzun vi.icuttan RENiN-ANJiYOTENSiN SiSTEMiNiN
uzakla$unlarak vi.icut s1V1 hacminin normal seviyede lutul- BOLUMLERi
mas1 ozellikle onemlidir. Eger bu i$lem yap1lrnaz ve hi.icre- ~ekil 19-IO'da arter basmcmm di.izenlenmesinde rol alan
d151 s1vmm aranasma izin verilirse aynen ~eldl 19-9'da renin-anjiyotensin sisteminin i$levsel basamaklan
gosterildigi gibi hemen hemen her zaman hipertansiyon gosterilmektedir.
geli$ecektir. Bu durumda, ba$langi<;ta hipertansiyona neden Reninin inaktif formu olan prorenin bobreklerin juks-
olan kalp debisindeki aru~tn. Daha soma, otoregi.ilasyon taglomeriiler hiicrelerinde (JG hi.icreleri) sentez eclilir ve
mekanizmas1 toplam perifer direncinde ikincil bir art~ depolamr. JG hi.icreler <;ogunlukla glomeriillerin hemen
neden olurken, kalp debisini nomial seviyesine geri don- proksimalindeki aferent arteriyo/Ierin duvannda bulunan
di.irtir. Boylece, ba$langH;taki neden fazla hacim birikmesi farkltla~m1~ dilz has hii.creleridi.r. Arter basmc1 di.i$ti1gi1nde
olsa da, sonunda gel~en hipertansiyon, yuksek perifer bobrekler ii;inde geli$en olaylar JG hiicrelerinden birc;ok
direnci tipinde bir hipertansiyondur. prorenin molekiiluntin parc;alamp ren.in serbestlemesine
neden olur. Reninin <;ogu once bobrek dola~unma ve
oradan da sistemik dola~nna ge<;erek ti.im vucuda yay1hr-
ken bir boliimtt de bolgesel bobrek sms1 ic;inde kalarak
Fazla Aldosterona Bagh Hipertansiyon
bobreki<;i i$levleri ba~lanr.
Diger bir hacim-yukleme tipi hipertansiyon nedeni Reninin kendisi vazoaktif bir madde olmay1p bir
vi.icutta aldosteron veya bazen diger steroidlerin artma- enzimdir. ~ekil 19-IO'daki ~emada gosterildigi gibi, bir
s1du-. Bobrektisti.i bezlerinden birinde ktic;tik bir tumor ba~ka plazma proteini olan globulin yap1smdak:i renin
bazen oldukc;a fazla miktarlarda aldosteron salg1lar. Bu substrati (veya anjiyotensinojen) i.izerinde enzimatik bit
duruma "primer aldosteronizm" ach verilir. Boli.im 28 ve etki gostererek, 10-amino asithk bir peptit olan anjiyoten-
30'da tart1$1ld1g1 gibi, aldosteron bobrek tiibtillerinde su sin fin serbestlenmesine neden olur. Anjiyotensin I hafif
234
Bolum 19 Arter Basincmin Uzun Siireli Kontroh'.i ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rola

i· OO -tI

1
Arter bas1ncmda - yy A<>ni n - ,:iniivntAn<:in
azalma f I -·-: .... ,,_,.,,, .... ,_
E
.§. 751
-
:~
(.) C:.f\ _J FF

Renin (bi:ibrek) r- -- · sistemi yoklugunda

Renin substratl
iii
ca
..
.0
Cl)
t:
t
Kanama
(anjiyotensinojen) <
0
Anjiyotensin I 0 10 20 30 40
Oakika
Di:inO~tilrOcO
enzim ~ekil 19-11. Ciddi bir kanama sonrast renin-anjiyotensin vazokons-
(akciger) triktor slsteminin bas1nc1kompanse edici etkisi (Dr. Royce Brough'un
deney/erinden r;izilmi~ir.)

Anjiyotensin II
Anjiyotensinaz artar; bu da takip eden saatler ve gunler ic;inde arter
basmcmm yilkselmesine neden olur. Hucred1~1 s1vi hacim
(Etkisiz hale gelir) mekanizmalarma bagh olarak geli~en bu uzun silreli etki,
Bi:ibreklerde su Vazokonstriksiyon arter basmcmm normal seviyesine dondiirtilrnesinde akut
ve tuz tutulmas, vazokonsLriktor etkiden daha gti<;li.i.cltir.

Renin-Anjiyotensin Sistemi ile Geli~en


Vazokonstriktor Basm~ Yanitmm H1z1 ve
Arter basmc1nda art1~ ~iddeti
~ekil 19-10. Arter basmc1nin kontrolOnde renln-anjiyotensin vazo- ~eltll 19-ll'de kanamarun arter basmc1 iizerinde olan etki-
konstriktor mekanizmas1. sini iki ayn durumda inceleyen tipik bir deney gosteril-
mekLedir: (1) renin-anjiyotensin si-,temi ~lev gorilrken ve
derecede vazokonsu·iktor ozelliklere sahiptir ve tek b~ma (2) sistem ~lev d1~1 b1raktlmt$ iken (sistem renini engelle-
dola~tm i~levlerinde anlamh degi~iklikler yapmaya yeterh yen antikor tarafmdan etkisiz buak1h~nr). Arter basmcm1
degilclir. Renin yakla?1k 30 ila 60 dakika kadar dola~1mda akut olarak 50 mm Hg'ya dil$ilren bir kanama somas1
kalarak anjiyotensin I olu~turmaya devam eder. renin-anjiyotensin sistemi i.~levsel ise arter basmcmm 83
Anjiyotensin I, yapumndan birkac; saniye ila birka<; mm Hg'ya geri dondilgilne dikkat ediniz. Diger taraftan,
dakika soma iki amino asidini kaybederek 8 amino asitli renin-anji.yotensin sistemi engellendiginde arter basmc1
bir peptit olan anjiyotensin II haline gelir. Bu deg~im ancak 60 mm Hg'ya kadar c;tkabilmektedir. Bu bulgu renin-
btiyilk oranda kanm kiic;iik akciger damarlanndan gec;tigi anjiyotensin sisteminin agu bir kanama sonrasmda birl<a<;
suada bu damarlanmn endotelinde bulunan a.njiyotensin
dakika ic;inde a1ter basmcm1 en azmdan yan yanya geri
donii~tiiriicil enzim adh bir enzim tarafmdan katalizlenir.
dondurecek derecede gii<;h.i oldugunu gostermektedir. Bu
Bobrekler ve kan damarlan gib1 diger dokular da donil$-
nedenle, bu mekanizma ozellikle dola~un ~ku gibi hal-
Liirtici.i enzim i<;erirler ve bu nedenle yerel olarak anjiyo-
lerde hayal kurtanc1 olabilmektedir.
tensin II olu$lururlar.
Anjiyotensin II a~ derecede giic;li.i bir vazokonslrik- Renin-anjiyoLensin vazokonstriklor sisteminin tam
tor olmakla birlikte dola$tm i$levlerini. ba~ka farkh yol- olarak akti£le$mesi i<;in yakla~ik 20 dakika zamana gerek-
larla da etkileyebilmektedir. Ancak, dola$tmda sadece 1 sinim olduguna dikkat ediniz. Bu nedenle, kan basmc1
ile 2 dakika kald1ktan sonra anjiyotensinazlar olarak kontroltindeki aktivitesi sinirsel refleksler ve sempatik
adlandmlan, dokularda ve kanda bulunan enzimlerce norepinefrin-epinefrin sistemine oranla oldukc;a yava~
etkisiz hale getirilir. sayilabilir.
Anjiyotensin II kan basmc1m arttran iki temel etkiye
sahiptir. Bunlardan birincisi, viicudun bir(oh b61gesi11de Anjiyotensin II Bobreklerde Su ve Tuz
lnzla olU,$an vazohonstriksiyondur. Vazokonstriksiyon Tutulmasma Neden Olur-Arter Basmcmm
arteriyollerde oldukc;a gu<;lu iken venlerde daha az oranda Uzun Sureli Kontrolundeki Onemli Bir Yol
meydana gelir. Arteriyollerin kas1lmas1 ~eltll 19-lO'daki.
~emada gosterildigi gibi toplam perifer direncini amrarak Anjiyotensin II bobreklerden su ve tuz tutulmas1na iki
arter basrncm1 ytikseltir. Venlerde meydana gelen hafif yolla neden olmaktadu:
derecede kas1lma i.se kalbe venoz doni.i~il art1rarak, kalbin 1. Anji.yotensin II dogrudan bobrekler ilzerinde etki
yukselen basmca kar$1 pompalama gticiinti artmr. gostererek su ve tuz tutulmasma yol ac;ar.
Anjiyotensin II'nin arter basmcm1 artmc1 ikinci etkisi 2. Anjiyotensin U bobrekilstil bezlerinden aldosteron
bobreklerden su ve tuz at1lmas1n1 azaltma.siyla ger~ehle~ir. salg1lanmasma neden olarak bobrek ttibtillerinden
Bu etki sonucunda hiicred1$1 s1vmm hacmi yava? yava~ su ve tuz geriemilimini artmr.
235
Onite IV Dola~,m

Boylece, kanda ne zaman fazla miktarlarda anjiyoten- Kandaki anjiyotensin seviyeleri


sin II bulunsa arter basmc1 konLroltinde rol oynayan ttim (normalin katlarr)
- - -'I,----
uzun siireli bobrek-vilcut s1V1s1 mekanizmalan otomatik 0 2,5
olarak kendilerini normal arter basmc1 seviyesinden daha - 10
;:
I'll
ytiksek bir degere ayarlarlar.
i
~
8
.!:
Anjiyotensin ll'nin Dogrudan Etki ile Bobreklerden <ii
E
Su ve TuzTutulmasma Yol A~masmm Mekanizmalari. 5 6
Anjiyotensin bobreklerden su ve tuz tutulmasma yol
s
ar;acak pek r;ok bobreki<;i etkiye sahiptir. Bobrek damar-
e
i 4
lanm daraltarak bobrek kan akumm azaltmas1 onemli bir Cl)
>
etkisidir. Peritilbtiler kapillerlerde kan ak1mmm yava$la- §
mas1 basmc1 dti~tirilr ve bu da tUbtillerden htzh s1v1 geri- <ii
E 2
emilimine neden olur. Anjiyotensin II aynca Boltim 28'de ::,
~
tarn$tldig1 gibi tiibiil hiicrelerinin kendisine de dogrudan
~
etki ederek su ve tuzun ttibtillerde geriemilimini arum. 60 80 100 120 140 160
Anjiyotensin II'nin bu etkileri sonucunda idrar r;1~1 Arter basmc1 (mm Hg)
bazen normalin be$te birinden daha azma di.1$ebilir. ~ekil 19-12. Kandaki iki farld1 anjiyotensin II duzeyinin bobrek debisi
egrisine etklsl. ~ekilde arter basincin1n anjiyotensin II sevlyesi du?uk
Anjiyotensin II Aldosteron Salg1lanmasm1 Uyararak olduc;)unda 75 mm Hg'llk bir denge noktasina, anjiyotensin II seviyesl
Bobreklerden Su ve Tuz Tutulmasm, Artmr. Boltirn yuksek oldugunda ise 115 mm Hg'lik bir denge noktasina ayarland191
30'da vilcut sMlanrun dtizenlenrnesi ve Boltim 78'de bob- gorulmektedir.
rekiistii bezi i$levleri ile il~kili olarak tarn~tldig1 gibi,
anjiyotensin II bobrekilstti bezlerinden aldosteron sekres-
yonunun en gur;lil dtizenleyicilerinden biridir. Bu nedenle, egrisinin daha yilksek bir basm,; dtizeyine kaychgma dikkat
renin-anjiyotensin sistemi harekete ger;ttginde berabe- ediniz. Bu kayma, oncede.n a,;1kland1gi gibi, anjiyotensin II'nin
rinde aldosteron salg1lanma hiz1 da genellikle artar. hem dogrudan bobrek tizerindeki etkisinin hem de aldosteron
salg1s1 aranhgi ile olu~n dolayb etkisinin sonucudur.
Aldosteronun en onemli i$levlerinden biri, bobrek tiibtil-
Son olarak, §ekilde iki farkh denge noktas1 olduguna
lerinden sodyum geriemilimini onemli oranda aru.rarak
dikkat ediniz. Bunlardan birinde stf1r anjiyotensin diizeyinde
hi.\cred1~1 sodyurn miktanru ytikseltmesidir. Artan sodyum arter basmc1 75 mm Hg iken, digeri yilksek anjiyotensin
daha once anlanld1g1 gibi su tutulmasma neden olarak, varligmda 115 mm Hg arter basmcm1 gostermektedir. Bu
hi\cre~1 s1vmm hacmini arnnr ve dolayh olarak arter nedenlerle anjiyotensinin bobreklerde su ve tuz tutulmasuu
basmcmm uzun donemde daha <la fazla artmasma yol artmc1 etkisi, arter basmcmm kronik olarak arunasmda
ar;ar. gii<;lti bir etkiye sahiptir.
Anjiyotensinin bobrekler tizerindeki hem dogm-
dan, hem de aldosteron arac1hg1yla ortaya r;1kan dolayh
etkileri, uzun stireli arter basmcmm kontroltinde Tuz Ahmmda Buyuk Degi~iklikler Olmasma
onemlidir. Ancak laboratuvanmtzda yapt1g1m1z r;ah$- Ragmen Normal Bir Arter Basmcmm
malar, anjiyotensinin bobrekler ilzerindeki dogruclan Surdurulmesinde Renin-Anjiyotensin
etkisinin aldosteron arac1hg1yla ortaya r;1kan clolayh Sisteminin Rolu
etkisine oranla ii<; veya daha fazla kat gi.ir;lii olclugunu
Renin-anjiyotensin sisteminin onemli i~levlerinden biri,
di.i$tindi.irmekteclir. Oysa, clolayh etkisi r;ok claha geni~
olr;tide bilinmektedir. r;ok fazla ya da r;ok az miktarda tuz almsa da hi.icred1~
s1vmm hacminde ve arter basmcmcla bi.iytik degi~iklikler
ohnadan siirdi.irtilmesini saglamas1d1r. Bu i~lev ~ekil
Anjiyotensin ll'nin Neden Oldugu Arter Basmc, 19-13'deki ~emada ar;1klanrnaktad1r. Tuz ahmmm artmas1
Degi~ikliklerinin Nicel Degerlendirilmesi. ~ekil 19-12'de hi.icrech~1 srvmm hacmini, bu da arter basmc1m artmr.
anjiyotensinin arter basmc1 kontroliindeki etkisinin nicel
Daha sonra arter basmcmclaki arti~ bobrek kan akmumn
analizi gosterilmektedir. Bu ~ekilde iki bobrek fonksiyon egrisi
artrnasma neden olur. Buna ek olarak renin salgtlanma
,;izilm~, aynca normal sodyum altm seviyesi de i~retlenmi§tir.
Soldaki bobrek fonksiyon egrisi anjiyotensin l'in anjiyotensin hmm olduk~a alt seviyelere du~tlrilr ve s1ras1yla suyun ve
ll'ye doni.i?iimtinti engelleyen "anjiyotensin donti~tiirt.ici.\ tuzun bobreklerde tutulmas1m azalnr; hilcred1~1 s1v1mn
enzim inhibitorti" olan bir ila<;la renin-anjiyotensin sistemi hacrninin ve sonur; olarak arter basmcmm hemen ti.imi.iyle
engellemni~ kopeklerden elde ediltni~tir. Sagdaki egri ise normale donmesini saglar. Dolay1s1yla, renin-anjiyotensin
kandaki normal anjiyotensin yap1m dtizeyi.nin yakla~1k 2,5 sistemi, tuz almu fazla olsa bile, arter basmc1m normal ya
katJ. kadar silrekli anjiyotensin II inftizyonu yap1lan kopekler- da normale yakm tulmaya yardun eden bir otomatik geri-
den ol,;illmil§tilr. Anjiyotensin II etkisi alnnda bobrek debisi bildirim mekanizmas1 olu~turur. Tuz alun1 normalden
daha az oldugunda ise, tam tersi etkiler ortaya r;1kar
236
Solum 19 Arter Basmcmin Uzun Sureli Kontrolu ve Hipertanslyonda Bobreklerin Rolu

anjiyotensmm yapum engellendiginde, tuz ahmmdaki


Tuz altminda artI~
aym seviyedeki bir artl$, arter basmc1m bazen normalde-
kinden 10 kez daha fazla artuarak arter basmcmda 50 ile
60 rnm Hg'bk aru~a yol ac;abilecektir. Tuz ahrn1 normalin
Hi.icred1~1s1vI hacminde artI~
onda birine kadar dii$tiigunde, arter basmc1 renin-anjiyo-
tensin sistemi normal fonksiyon gosterirken hemen
Arter basmcinda art1~ hemen hie; degi;,mez. Ancak, bir anjiyotensin donti$li.i-
ruci.i enzim inhibitori.i ile anjiyotensin olu~umu engelle-
nirse tuz ah1m azaldik<;a kan basmc1 onemli derecede
Renin ve anjiyotensinde azalma dii$er (~ekil 19-4). Bu nedenle renin-anjiyotensin sisremi,
tuz ahmmdaki biiyiik degi$iklikler suasmda arter basm-
cmda en az degi$ikligin olmas1ru saglamada muhtemelen
Bi:ibreklerde su ve tuz tutulmasmda azalma vucudun en kuvvetli sistemidir.

HOcred1~1 s1v1 hacmlnde normale yakm di.izeylere


ANJiYOTENSiN iLE iLGiLi HiPERTANSiYON
di:ini.i§ TiPLERi: RENiN-SALGILAYAN TUMOR VEYA
BOBREK iSKEMiSiNE BAGU HiPERTANSiYON
Arter basmcinda normale yakm duzeylere di:ini.i§ Baz1 hallerde renin salg1layan JG hiicrelerinin bir Uimor!i
oldugunda, bu tumor c;ok miktarlarda renin salg1layarak
fazla miktarda anjiyotensin II yap1mma neden olur. Bu
?ekil 19-13. Artan tuz ahminm arter basinonI artirmas1 ile geli~en
olaylar dizisi; fakat renin-anjiyotensin sistemi aktivitesinin geriblldlrlm hastalann ti.irniinde ciddi hipertansiyon geli~ir. Aynca,
sonucunda azalmas1, arter basmoni yakla~1k normal degerlere d6n- hayvanlara gunler veya haflalar boyunca surekli olarak
d0rmektedir. yuksek rniktarlarda anjiyotensin II infiizyonu da ciddi
hipertansiyon geli~imine neden olur.
500
E- 500 Anjiyotensin ll'nin arter basmcm1 il<i yoldan artuabi-
leceginden bahselmi$tik:
240 1. Viicuttaki ti.im arteriyollerin darahnasma neden
olarak toplam perifer direncini ve arter basmc1m
CJ) 100
s !
80 I artmnaktadrr. Bu elki anjiyotensin infi.izyonu ba.$-
ladiktan hemen sonraki birkac; saniye ic;inde ortaya
150 c;ikrnaktad1r.
u 140 2. Bobreklerden su ve tuz tutuhnasma neden olarak
C
ih 130 birkac; gi.in ic;inde hipertansiyona neden ohnakta-
Ill
.s:t- 120
... Cl
dir. Bu etki kan basmcmm yi.iksek kalmasuun
$ ::c temel nedenidir.
1; E 110 .....
I
E
Ill
E~ 100 ~
Ill
"Tek-Bobrek" Goldblatt Hipertansiyonu. ~ekil
90 :
~ I
ACE l9-15'de gosterildigi gibi, bir bobrek c;1kart1hp digerinin
0 80 : inhibisyonu renal arterine daraluc1 bir klemp tak1lrrsa, $ekildeki
70 !,.., kesikli c;izgi ile belirtilen egride gori.ildugu gibi, erken
1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 etkisi renal arterin klemp sonrasmdaki boltimi.1nde basmc;
Zaman (gun) azalmas1 $eklindedir. Sonraki birkac; saniye ya da dakika
?ekil 19-14. Normal kontrol grubundakl k6peklerde, anjiyotensin II
ic;inde sistemik arter basmc1 yukselmeye ba~lar ve bu yi.lk-
olu:iumunu engelleyen anjiyotensin d6n0:it0r0cu enzim (ACE) inhibi-
t6ru lie tedavi edilmi? k6peklerde ve anjiyotensln ll'nin (Ang 11) bask1• selme gunlerce si.lrer. Basm<; genellikle ilk saatler i<;inde
lanmas1n1 6nlemek i<;in Ang II infuzyonu yapllan kopeklerde sodyum artmaya ba$lar ve bunu sonraki birkac; gi.in stirecek daha
al1m1ndaki kronlk de()i~imler s1ras1nda ortalama arter basincmdaki de- yava~ bir ar~ izler. Sistemih arter basmc1 yeni kahc1
gl~lkl llder. Sodyum ahm1 S mmol/gun gibi az bir seviyeden her 8 gLinde yuksek basm<; seviyesine ula$tigmda renal arter basmc1
blr 80, 240, ve 500 mmoVgun seviyelerine basamakll ~ek1lde c;;Ikaril-
(~ekildeki kesikli c;izgi ile belirtilen egri) tamamen ya da
m1:it1r (Hall JE, Guyton AC, Smith MJ Jr, ve ark.: Am 1 Physiol 239:F271 ,
1980'den degi~irilerek).
tamama yakm bir $ekilde normale donmil~ olacaknr. Bu
$ekilde olu~n hipercansiyona, renal arter daralmas1
sonucu ortaya c;ikan hipertansiyonun onemli nicel ozel-
Renin-anjiyotensin sisteminin bu etkisinin onemini
likleri hakkmda ilk <;ah~malan yapan Harry Goldblatt'm
vurgulamak i~in, sistem normal i$lev gordiigi.inde tllz onuruna teh-bobreh Goldblatt hipertansiyonu ad1
ahm1 100 kat arrsa bile arter basmc1mn 4 ile 6 mm Hg'dan verilmektedir.
daha fazla artmayacagt belirtilebilir (~ekil 19-14). Ote Goldblatt hipertansiyonunda gortilen arter basmcmdaki
yandan, renin-anjiyotensin sistemi bloke edildiginde ve erken aru~ nedeni renin-anjiyotensin vazokonstriktor
237
Unite IV Do/a~,m

arlmas1 ii;in aort basmcmm gerektigi kadar yiikselmesi

I ?artttr.
Benzer bir senaryo, bir k i?iye bir bobrek nakledildik-

~
ten sonra bazen oldugu gibi, kalan r.ek bobregin renal
-
arterinde slenoz olan hastalarda geli~ir. Aynca, renal arte-
riyollerin direncinde i?levsel veya patolojik art1~lann, ate-


roskleroz ya da vazokonstriktorlerin a~m seviyeleri
nedeniyle, upla ana renal arterin daralmas1mn hipotansi-
yona neden olma mekanizmas1 gibi, ayru mekani.zm.a He
hipertansiyona neden olabilir.
Daralm1§ renal arter Darhgm a~1lmas1

200
! Sistemik arter
bas1nc1
! "lki-Bobrek" Goldblatt Hipertansiyonu. Hiper-
tansiyon bir bobrek arteri normal oldugu halde digerinin
arterinde daralma oldugunda da geli$ebilmektedir. Arteri
daralan bobrekte hem renin salg1lamr, hem de renal arter
oi basmc1 dii~tugiinden su ve tuz tutulur. "Saglam" bobrekte
:t: 150
e iskemik bobrekten salgdanan renin nedeniyle su ve tuz
!.
u,
Distal renal arter tutulumu olur. Reninin olu$turdugu anjiyotensin II ve
E 100 basmc, aldosteron kar$1. bobrege ula$arak orada da su ve tuz
1/) I
ca
m ,,......
I tutulmasma neden olur. Boylece iki bobrek de farkh
nedenlerle su ve tuzu tutarlar. Buna bagh olarak hipertan-
50
r siyon geli$ir.
1ki-bi.ibrek Goldblatt hipertansiyonunun klinik kar$1-
t:
7
hg1, iki bobrege sahip bir ki$ide tek bir renal anerde
,gJ
stenoz (omegin ateroskleroz nedeniyle) olmas1dir.
~
.E
<ii Kronik Olarak Ren in Salg1layan Hastahkh Bobreklere
E
0 1 Bagh Olu~an Hipertansiyon. <;ok de.fa bir ya da her iki
z QI I I I ..,.....-
bi.ibrek bolgesel damar daralmalanna veya t1kanmalanna
0 4 8 12
Gun bagh olarak hastalanir ve bobreklerde normal saglam bol-
geler yanmda yama tarzmda iskemik bolgeler olu$Ut. Bu
~ekil 19-15. Bir b6bregin ~,kanlmasmdan sonra diger b6bre<;jin renal
arterine bir klemp yerle~tirilmesinin etkisi. Sistemik arter bas1nc1ndaki, durumda hemen hemen iki-bobrek Goldblatt hipertansi-
klempin distalinde kalan renal arter bas1nc,ndaki ve renin salg1lanma- yonunda goriilen bulgulann ayms1 ortaya c;1kar. Yani,
s1ndaki degi~ikliklere dikkat ediniz. Sonu,;;ta geli~en hipertansiyona yama tarzmdaki iskemik bobrek dokusundan salg1lanan
" tek-bobrek" Goldblatt hipertansiyonu ad1 verilir.
renin, anjiyotensin II olu$turarak geri kalan bobrek kiit-
lesinde su ve tuz l11tulmasma neden olur. Gerc;ekten de,
mekanizmas1d1r. Yani, renal arteri.n akut daralttlmasmdan ozellikle ya~hlarda renal hipenansiyonun en s1k gorulme
sonra ortaya c;1kan bobrek kan alammdaki zayiflama ~ekiJ nedenleri arasmda yama tarz1 iskemik alanlar olusturan
19-15'de en alttaki egride belirtildigi gibi bobreklerden c;ok bobrek hastahklan bulunmaktadu.
miktarda renin salgilanmasma ve sonw;ta kanda anjiyoten-
sin II vealdosteron miktannda arn~ neden olur. Anjiyotensin
daha once ac;ikland1gi gibi arter basmc1ru akut olarak yiik- Hacim-Yi.ikleme ve Vazokonstriksiyonun Birlikte
seltir. Renin salg1lanmas1 yakl~ik bir saat ic;inde en ilst sevi- Bulunmasma Bagh Olu~an Oiger Hipertansiyon
yesine c;1kar fakat renal arter basmcmm normale donmesi ve Tipleri
bobregin iskemiden kurtulmas1 sonucunda 5 ile 7 gun
ic;inde normal seviyesine cloner. Aort Koarktasyonuna Bagh Viicndnn Ost Tarafmda
Arter basmcmdaki ikinci art1~ renal arteri daraltllm1? Ol~an Hipertansiyon. Her birka<; bin bebekten biri, aortun
bobrekte s1V1 ve tuz tutulmasi sonucunda ortaya ~1kmak- ba~ ve iist ekstremitelere giden arter dallanmn otesi.nde fakat
tadir (Bu etki aynca anjiyolensin II ve aldosteron ile de bobrek arterine yakm bir noktada gel~mi~ aort darhg-, ile
dilnyaya gelmektedir. Bu duruma aort koarktasyonu adt
artmaktadir). Be$ ile 7 gun i~inde s1v1 hacmi, arter basm-
verilir. Bu durum olu~tugunda, vUcudun alt boltimleri bir,;ok
cm1 yeni seviyesine oturtacak ve bunun devamm1 sagla-
ktic;iik kolteteral arterler ilc beslenir ve aortun i.isl ve alt
yacak kadar artar. Bu yeni silregen basmc; seviyesinin boli.imleri arasmda damar direnci ,;ok farkhd1r. Sonu,;ta,
nice! degeri renal arterdeki daralmamn derecesine bagh- viicudun i.ist tarafmda arter basmc1 alt tarafa oranla yiizde
d,r. Yani, daralmamn gerisinde kalan renal arter bolii- 40-50 kadar daha yuksek olabilmektedir.
mtindeki basmcm normal idrar debisini saglayacak kadar
238
Boli.im 19 Arter Basmcmm Uzun Sureli Kontrolu ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu

VUcudun Ust bolumunde gorulcn bu hipenansiyonun gcrekli dtizcyc yi\kselir ve uzun sUreh arter basmc1 diizcyi de
mekanizmas1 tek-bobrek Goldblatt hipertansiyon mckaniz- bunu izleyerek artar. Bu hastalar fazla miklarda Luz alcltkla-
mast ile hemen hemen aynidu. Yani, aonun renal anerlerin nnda hipcrtans1yona yatkmhk gi:istenrlcr
dalland1g1 bolgesinin ust k1snuna bir s1~tmc1 yerlcsurildi- Norojenik Hipertansiyon. Sempatili sinir sistemmm
ginde her tki bobrekte kan basmc1 once dii~er, buna bagli guc;IU uyan l111.as1 akut 11/Jr0Jc111h lripertansiyona yol ai;abtlmek-
olarak renin salg1lamr; anjiyotensin ve aldosteron olu~ur ve Lcdtr. 6rnegm, bir ki~i hcrhangi bir ncdenle heyccanland1-
vilcudun Ost tarafmda hipenansiyou meydana gehr. gmda ya da korktugunda scmpatik simr sL<;Leminin ~ITT
Bobrcl<lcrin hizasmm alunda kalan vOcut boliimlerinde aner uyanlmas1 sonucu ti.im vUculla pcriferde vazokonsrr1ksiyon
basmc1 yakla~1k normal seviyesine doncrken v1lcudun iist ve buna bagl1 almt hipertan:.1yon gehsir
boltimilnde yilksek basmc kahc1 bir hal alu. Bu durumda Bir b~ka a/wt ni:irojcnik hipertansiyon da barorcscptorler-
bi:ibreklcr aruk iskemik degildir ve bu ncdenle renin. anjiyo- den ctkan sinirlcr kesil<liginde ya da medulla oblangatanm her
lensin ve aldosteron sev1yelen normale cloner. Benzer sekilde 1ki yarunda bulunan traktus solitaryu<; (aomaki ve karousler-
aon koarktasyonunda da all vilcul bolUmlerinde arter basmc1 deki barore5cptorlerden gclen sinirlerin bcyin sapmda sonlan-
hemen hemen normal iken usl b()lgelerdc normalm r;ok cltgi bi:ilgc) harapland1gmcfo olusmaktad1r. Baroresep-t(\rlmlcn
i.izerindedir. kaynaklanan :,inyallerin am olarak kcsilmes1, sinirscl hasmr;:
Otoregi.ilasyonun Aort Koarktasyonuna Bagh kontrol mekanizmalannda aort ve karotis anerlenndeki aner
Hipertansiyonda Roli.i. Aon koarktasyonu sonucu olu~ basmcmm aru olarak d~mesine bcnzer eLk1 yaram.
hipertansiyonun onemli btr ozellig1, basmcm normalm orta- Baroreseptor sinir sinyallcnrun vazomt1tor merkez ilzcnndeki
lama yi.izde 40-60'1 kadar yOksck olmasma ragmcn kollara nonnal inhibilt\r eLkisinin kaybolmas1, merkezm akuvtLCsinde
giden kan akmunm ncrcdcyse tamamen normal olu~udur. ani bir artl$Q neden olur vc onalama artcr basmcm1 100 mm
Aynca basmcm yiiksek olmadtgi bacaklarda da kan akmu Hg·dan 160 mm Hg'ya kaclar arnnr. Yakl~ iki gun ir;indc
olduki;a nonnaldir. Vi.icudun i.isl k1smmda arter basmc1 baroresepti:ir uyaranm yoklugu nedeniylc vazomotor merke-
yUzde 40-60 kadar daha yilksekken bu durum nas1I meydana zin yanm si:iner ve basmr;: ncredeyse norrnalc cloner Buna
gelebilmektedir? Yann, vUcudun i.iSL k1sm1 ile alt k1sm111daki baroreseplor basm<; komrol mekanizmasmm merkezi olarak
kanda bulunan vazokonstriktor rna<l<lelerin farkhltgi.d1r sek- ~yeniden ayarlanmast adt venlir. Bu ncdenlc, barorescpti:ir
linde olamaz, ci.inki.i her 1ki vucut bolUmiindc de dola~ sinirlerinin kesilinesi ile on.ap ,,kan norojenik hipcrtans1yon
aym kand1r. Benzer $Ckildc sinir sistemi dolas1mm her boli.i- kronik dcgil, csas olarak ak111 uple bir h1pertansiyondur
miinii benzcr sekildc incrvc cttiginden damarlann sinirsel Sempatik sinir sistemi aynca btiyUk orauda bobrck sem-
konrroltindc bir farkhhk 0Lmasm1 dusunmek de yanhs ola- patik simrlcnnin akLivasyonu ile kromk hipcrtansiyonun
cakm. Tcmel neden, uzw, siireli 01orcgiilasyo1111n tam anla- b3Zl tiplcnndc de ()nemli rol oynar. Ornegin. ~m kilo alm-
m1yla dev.-eye girereh basmc farkm1 yerel doku kan akmu masi ve obezlle .;ogu kcz bobrek sempatik sin.irlcrinm uya-
kontrol mekanizmalan ile yiizdc lOO'e varan bir sekilde den- n Imastyla so nuc;lana nscmpanksi nirsisLcmmin akLiva:, yonuna
gelemesidir. Sonui;ta yercl kan akurn hem yiiksck hem de yol ar;:arak bi:ibrekle basm,- nalritirezini bozar vc kronik
d~iik basmc bolgelcrinde basmc; dUzeyine gore degil hipenansivona neden olur. Daha sonra tar~lacag1 g1b1 bu
dokunun gcreksinimine gore di.izcnlcmr. anornmlliklerin primer (esansiyel) hipcrtansiyon hastalan-
Preeklampside Hipertansiyon (Gebelik Toksemisi). nm btiyuk i;ogunlugunda onemh rol oynad1gi
Gebe kadmlann yaklas1k yi.izde 5-lO'unda prcelilamp.si gorulmektcdir.
(gebelih toliscmisi olarak da adlandinhr) ad1 verilen bir Hipertansiyonun Genetik Nedenleri. Kahtsal spontan
sendrom gcl~ir. Preeklampsinin behrulerinden b1ri h1pertan- hipercansiyon farkh su;an, tav~ tiirlennde ve en azmdan bir
siyondur vc bu hipenansiyon bcbcgln dogumundan sonra kopek tiirunde saptanm1sur. Bu ozelhktcki s1can ti.irlen ara-
kaybolur. Prceklampsinin necleninin kcsin olarak bilinme- smda en c;ok Uzcrinde ,;al1s1lan Okamoto spontan hipcrtansif
mesine karsm, plasentamn iskcrnisi ve buna bagh olarak su;an ti.irl.ldUr. Bu s1,;anlarda hipenansiyon olusumunun
plascntadan scrbestlencn toksik faktOrlrrin anncdcki hiper- erken C\'TCSindc sempa1ik sinir sistemmin nonnal su;anlar-
tansiyon da dahil olmak uzcre bu hastahgm birr;:ok belinisi- dan daha akuf olduguna dair kanular bulunmaktadtr. Bu Lip
n in o lu~masmda rol oynadtgina inamlmaktacl1r lskemik h1percansiyonun ileri evrclcrinde htlbrek nefronlannda
plasentadan serbeLlenen maddeler bobrek kan damarlan yap1sal degisiklik gozlemnistir- (1) preglomeriil renal anerin
dahil olmak Uzere riim vOcuttaki damar endotel hi.icrelerinde direncinde aruna ve (2) glomcriil zarlarmm gec;trgcnliginde
islev bozukluguna neden olur. Bu e11do1el i~ln bozuldugu azalma. Bu yapl.S31 degi;_;iklikler de h1pcrtansiyonun uzun
nitrih ohsitin ve diger vazodilator madcleleri11 serbesile11mesi11i sUrmesine ncden olabilir Hipenans1f :.11,;anlarm diger tiirle-
azaltir; vazokonstriksiyona, glomcrUlden renal tUbUllere s1v1 rinde de bobrck i~levindc bozukluk saptamm$tlr.
filtrasyonunda azalmaya, bobrck basm<; natriiirczindc bozul- insanlarda hipenansiyona neden olabilen pek cok farkh
maya Ye sonur;:ta hipenans1yona yo) ac;-ar, gen murasyonu tan1mlanm1sm. Hipcrtansiyonun bu tipleri
Preeklampsideki h1pcrtansiyona katk1da bulunan diger tek bir gcnclek1 mucasvondan kaynaklanm1~ olmalan nede-
bir patolojik anormallik de glomeri.il zarlannm kahnlasmas1- niyle mo110Jc111/1 hipertansiyon olarak adlandmltr. Bu ~cneLik
du (olas1llkla otoimmUn bir olaya bagh olarak) Bu durum hastahklann ilgini; b1r clzclligi. hcpsinin hobrck Li.lbUllcrin-
glomerUllerden Slvt fihrasyonunu azalur Bilinen nedenlerle den fazla su vc tuz gencm1hnunc ncdcn olmalandtr Baz1
aner basmc1, hemen normal m.iktarda idrar yap1m1 it;in durumlarda arlllll$ genem1limin ncdcm, sodyum ve kloruri1n

239
Onite IV Dola~,m

tamponlanmasmda arteryel baroreseptorlerin


bobrek ti.ibUllerinin epitel hiicrelerinde ta$111rnasm1 dogru- duyarhhgmda da azalma olduguna <lair kamtlar
dan aruran gen mutasyonland1r. Diger durumlarda, gen bulunmaktadrr.
mutasyonu bobrek tiibtillerinde su ve tuz: geriemilimini 3. Bir(ok obez hastada anjiyotensi.n ve aldosteron sevi-
uyaran hormonlann i.\retiminde ya da aktivitesinde arn~a yeleri 2 ila 3 kat artar. Bu art1~m nedeni k1smen
neden olur. Sonuc;ta, bugune kadar bilinen ti.im monojenik sempatik sinir uyanlmasmdaki an~t1r. Buna bagh
hipenansiyon hastahklannda hipertansiyona neden olan son olarak, bobreklerden renin serbestlenmesi artar ve
ortak yolun tuz: geriemilimind.e arll~ ve hiicred~t s1vtrun boylece anjiyotensin 11 yap1m1 artar. Anjiyotensin
hacminde geui~leme oldugu orcaya konulmt1$tur. Buna kar- IT de bobrek tistu bezlerinden aldosteron salgilan-
~1hk, monojenik hipercansiyon nadirdir ve bilinen ttim ~ekil-
masun uyanr.
leriyle birlikte insanda hipercansiyonun yuzde l'inden daha
4. Bobrek-basm( natriiirezi m.ekanizmas1 bozulur ve
azm1 olu:;;turur.
bobrekler yeterli miktarda tuzu ve suyu, arter basmc1
yiihselmedigi ya da bobrek i~levi bir ~ekilde duzelme-
digi takdirde, atama.z. Esansiyel hipertansiyonlu bir
ki~inin ortalama arter basmc1 150 mm Hg ise, orta-
PRiMER (ESANSiYEL) HiPERTANSiYON
lama arter basmcuu akut olarak 100 mm Hg'hk
Hipertansiyonlu insanlann yakla~1k yuzde 90 ile 95'inde normal degerine indirmek (bobrek i~levlerinde her-
bulunan hipertansiyon "primer hipertansiyon" olarak hangi bir degi~iklik yaratmadan sadece basrnc1
tanunlamr. Aynca bin;ok klinisyen tarafmdan "esansiyel du~tirerek) tam anuriye neden olur ve basm<; tekrar
hipertansiyon" olarak da adlandmhr. Bu terimler, renal eski degeri olan 150 mm Hg'ya <;1kana kadar hastada
arter stenozu ya da monojenik tip teki hipertansiyon gibi su ve tuz tutulur. Ancak, etkili antihipertansif tedavi
bilinen nedenlere sekonder olarak gel~en hipertansiyon ile arter basmcm1 kronik olarak du?lirmek genel-
tiplerinden farkh olarak, k1saca hipertansiyonun bilinme- likle bobreklerde onemli oranda su ve tuz tutulma-
yen nedenlerle ortaya c;;1kt1g1ru belirtmektedir. sma neden olmaz. Bumm nedeni, bu tur tedavilerin
Birc;;ok hastada a~in kilo altmi ve sedanter ya~am bi{:imi aynca daha sonra tart1~ilacagi gibi bobrek-basm<;
hipertansiyonun temel nedenidir. Hipertansiyonlu hasta- natriurezi mekanizmas1m di.izeltmesidir.
larm c;;ogu a~m kiloludur. farkh gruplann c;;ah~malan Obez hayvanlarda ve obez insanlarda yap1lan deneysel
sonucunda a$Jn kilo ahm1 ve obezitenin esansiyel hiper- <;ah~malar obezite hipertansiyonundaki bobrek-basmc;
tansiyonun geli~mesinde yakla~1k yuzde 65 ile 75 ora- natrit.irezi mekanizmasmdaki bozulmanm temel nedeni-
nmda fazla risk olu~turdugu ileri stirulmektedir. Klinik nin sempatik sinir aktivitesindeki ve anjiyotensin 1I ve
c;;ah~malar bir<;ok hipertansiyon hastasmda kilo vermenin aldosteron seviyelerindeki yukselmeye bagh olarak
kan basmcuu di.i~tirmedeki degerini a<;1kc;;a gostermekte- bobrek tt.ibullerinde tuzun ve suyun geriemilimindeki
dir. Gerc;;ekten de, hipertansiyon tedavisinde kullamlan art1~ oldugunu gostermektedir. Ancak, eger hipertansiyon
klinik rehberler fiziksel aktiviteyi arnrmay1 ve kilo uygun ~ekilde tedavi edilmez ise, bobreklerde damar
vermeyi birc;;ok hipertansiyonlu hastamn tedavisinde ilk hasan olu~abilir ve bu da glomeruler filtrasyon hlZlm
adun olarak onermektedir. dti~urerek hipertansiyonun ~iddetini artmr. Sonuc; olarak,
,¼m kilo alum ve obezite nedeniyle olu~an esansiyel obeziteyle ih~kili kontrol edilmemi~ hipertansiyon, ciddi
hipertansiyonun ba21 ozellikleri $Unlard1r: damar hasanna ve bobrek i~levinin tamamen kaybolma-
l. Kalp debisi k1smen ekstra yag dokusu i<;in gereken sma neden olabilir.
fazladan kan ak1mma bagh olarak artar. Aynca
kalp, bobrel<ler, gastrointestinal kana) ve iskelet Esansiyel Hipertansiyonda Arter Basmc1 Kont-
kasmdaki kan akum da kilo ahrmyla birlikte artar. rolunun ~izimsel Degerlendirilmesi. ~ekil 19-16,
Bunun nedeni artm~ metabohk ihtiyac1 kar~tla- esansiyel hipertansiyonun c;izimsel bir degerlendirmesi-
mak i<;in doku ve organlardaki bi.iyume ve meta- dir. Bu ~ekildeki egrilere sodyum-yiiklemeli bobrek i~levi
bolik hizdaki aru~ttr. Eger hipertansiyon aylar ve egrileri denir, <;unki.i arter basmc1 sodyum ahmmclaki art-
yillar boyunca devam ederse Loplam perifer damar mayla birlikte her defasmda glinler ya da haftalar ic;inde
direnci artabilir. c;;ok yava~ bir ~kilde artmaktad1r. Sodyum-ytiklemesi
2. A~rn kilolu hastalarda sempatik sinir aktivitesi tipindeki egri, sod yum ahrrunm birka<; gunde bir yeni bir
(ozellikle bobreklerdeki) artai'. Obez ki~ilerde sem- seviyeye yukseltilmesinin ardmdan, sodyumun bobrek-
patik aktivitenin arn$ nedenleri tam olarak bilin- lerden at1lmas1 ile sodyum alun uun denge haline gelme-
memektedir. Ancak yakm zamanda yap1lan sinin beklenmesi ve bu sirada arter basmcmdaki
c;alt~malar yag hucrelerinden serbestlenen leptin clegi$ikliklerin kaydedilmesiyle elde edilir.
gibi hormonlann hipotalamusun bin;ok bolgesini Bu yontem esansiyel hipertansiyonlu hastalarda kulla-
dogrudan uyard1gm1 ve vazomotor merkezde akti- mlrru~ ve iki ayn grup esansiyel hipertansiyonlu hastadan
vasyona neden oldugunu one surmektedir. Aynca, ~ckil 19-16'in sagmdaki iki egri kaydedilmi~tir. Bunlar
obez ki$ilerde kan basmcmdaki art1$lann (1) tuza-duyarh olmayan hipertansiyon ve digeri (2)
240
Boli.im 19 Arter Basmcmm Uzun Sureli Kontrolu ve Hipertansiyonda B6breklerin RolO

Hipertansiyonun tedavi.sinde iki tip ilac; kullamlmak-


-Normal
Tuza-duyarh tachr: (1) bobrek kan aknruru ve glomerul filtrasyonunu
olmayan artu:an vazodilator ilarlar ve (2) suyun ve tuzun ttl.buller-
6
- Tuza-duyarh olan den geriemilimini azaltan natrWretih ya da dWretik ilarlar.
ec
- l'a
5 Vazodilator i.lac;lar bobrekler de dahil olmak uzere
1ii vucutta birc,:ok dokuda vazodilatasyona neden olurlar. Bu
Q)-"'
> s::
e:a
~e
No
::is::
1--
:21~ YOksek ahm

~
El B

~sansiyel
h1pertansiyon
gruptaki farkh ilac,;lar ?li ?ekillerde etki gosterebilir: (1)
bobrege giden sempatik sinir sinyallerini inhibe ederek ya
da bobrekteki damarlarda ve bobrek tubullerinde sempa-
tik transmiter maddenin etkisini engelleyerek, (2) bobrek
Normal allm damarlanndaki duz kas hucrelerini dogrudan gev?eterek
veya (3) renin-anjiyotensin sisteminin bobrek damarla-
ol0 '
-<~
'
nndaki ya da tubullerindeki etkisini engelleyerek.
50 100 I
150 Bobrek tubullerinden su ve cuz geriemilimini azaltan
Arter basmc1 (mm Hg) ilac,;lar ozellikle tubul duvannda sodyumun aktif ta$mma-
s1ru engeller. Bu engelleme, bu bolumde daha once ac;1k-
~ekil 19-16. (1) Tuza-duyarli olmayan esansiyel hipertansiyon ve (2)
land1g1 $ekilde aynca suyun da geriemi..limini engeller. Bu
tuza-duyarll esansiyel hipertansiyonda arter basino dOzenlenmesinin
incelenmesi (Guyton AC, Coleman JG, Young DB, ve ark.: Salt ba- natriuretik ve diilretik ilac;lar Bolilm 32'de daha aynnt1h
lance and long-term blood pressure control. Annu Rev Med 31:75, olarak anlaulmaktadn.
79B0'den degi~irilerek. Annual Review of Medicine© 7980, Annual
Reviews http://www.AnnualReviews.org. 'un izniy/e).
ARTER BASINCININ ENTEGRE VE ~OK
Y0NL0 OLARAK DUZENLENMESININ
tuza-duyad, ol.an hi.pertansiyondur. Her iki ti.irde de egri- OZETi
lerin saga, normal ki~ilerden daha yuksek basmc;: seviye-
Buraya kadar arter basmcmm duzenlenmesinin tek bir
lerine kaychgma dikkat ediniz. Bu durumda tuza-duyarh
basm<; kontrol sistemi carafmdan degil, her biri ozel bir
olmayan esansiyel hipertansiyonlu ki$ilerde, normal tuz
i$leve sahip birbiri ile baglanuh birc;ok sistem tarafmdan
ahm seviyesi yaksek tuz ahm seviyesine c,;J..kanlchgmda,
yap1ld1g1 ac;Ik olarak anla~tlmI$t,r. Omegin, ciddi kana-
arter basmc1 deg~memektedir. Bunun aksine, tuza-duyarh
mas1 olan bir ki?inin arter basmct h1zla dti\ierken basmc;
esansiyel hi.pertansi.yonlu hastalarda yuksek tuz ahm1
kontrol sistemi iki problemle kar~1 kar\i1ya kalmaktad1r.
hipertansiyonu artirmaktadrr. Birincisi, ya~am1 stirdurebilmek ve akut donemi aLlatabil-
1ki noktamn daha vurgulanmas1 gerekmektedir.
mek ic,;in arter basmcm1 h12la yeterli seviyeye i;1kanmak-
Birincisi kan basmcmm tuza duyarhhgi miktara bagb bir m. lkincisi ise, kan hacmini ve arter basmc1ru yeterli
ozelliktir ve hep-ya da-hi.c,; kuralma uymaz. Yani baz1lan seviyeye c,;1kartarak dola~un sistemini sadece ya~anu sur-
tuza digerlerinden daha fazla duyarhdir. ikincisi kan durebilecek sevi.yeye degil, tamamen normal hale
basmcmm mza duyarbhgt sabil bir ozellik degildir. Bunun getirebilmektir.
yerine, basmc,; genellikle ki~i ya\ilandikc,;a ozellikle 50 veya Bolum 18'de arter basmcmdaki akut degi\iikliklere
60 ya$1anndan sonra daha fazla tuza duyarh hale gelir. ka~t ilk savunmarun sinirsel kontrol mekanizmalan
Tuza-duyarh olmayan ve tuza-duyarh olan esansiyel oldugunu gorduk. Bu bolumde ise, ikinci koruuma meka-
hipertansiyonlu ki$iler arasmdaki bu fark olas1hkla bu iki nizmas1 olarak arter basmcmm uzun sureli kontrolilnde
tip hipertansifhastanm bobreklerinde yap1 veya i\ilevlerin bobreklerin roltinu vurgulad1k. Ancak bilmecenin ba$ka
farkh olmasmdan kaynaklanmaktadtr. Omegin, tuza- parc,;alan da bulunmaktad1r. ~ekil 19-17 butiln bu parc,;a-
duyarh hipertansiyon Bolum 32'de tart1$'1ld1gi gi.bi bob- lan birle$tirmeye yardun etmektedir.
reklerdeki i.$levsel bolumlerin (nefron[ar) giderek ~ekil 19-17 ktsa (saniyeler ve dakikalar ic;inde) ve
kaybedilmesi ya da normal ya?lauma nedeniyle olu\ian uzun sureli (saatler ve gunler boyunca) kontrol yamtlanm,
farkh tiplerdeki kronik bobrek bastahklannda olu$abilir. sekiz adet arter basmc1 kontrol mekanizmasrrun geribildi.-
Renin-anjiyotensin sisteminin i\ilev bozuklugu da aynca rim kazanc1 ~eklinde ifade edilerek gostermektedir. Bu
bu bolumde daha once anlatild1g1 $ekilde kan basmcmm mekanizmalar uc,; gruba aynlabilir: (1) saniyeler ve dakika-
tuza duyarh hale gelmesine neclen olabilir. lar ic,;inde h1zh olarak harekete gec;enler, (2) dakika veya
saatler surecek orta derecedc bir zaman dilimi ic,;inde hare-
Esansiyel Hipertansiyon Tedavisi. Gunumuzde hiper-
kete gec,;enler ve (3) gunler, aylar ve ytllar silrecek uzun
tansiyon tedavisinde kullamlan rehberler, ilk adun olarak,
stireli arter basmc1 kontrolunu saglayan mekanizmalar.
fiziksel aktiviteyi aruran ve kilo vermeyi hede:fleyen
ya?am tarzt degi$ikliklerini onermektedir. Ne ya21k ki
birc,:ok hasta kilo verememekte ve antihipertansif ilac,:lar- Saniyeler veya Dakikalar i~inde H1zla Devreye
dan olu?an fannakolojik cedaviye ba$lanmas1 Giren Basin~ Kontrol Mekanizmalan. H12h gorev
gerekmektedir. yapan basmc,; kontrol mekanizmalannm neredeyse tamam1
241
Onite IV Dola~,m

- Renin-anjiyotensin-vazokonstriksiyon Arter basmcmm yan-akut dlizenlenmesinde renin-anji-


00
yotensin vazokonstriktor sisteminin rohinti enine boyuna
cii
,::,.:;
·1 ,;:,
tart1$ffil$ bulunuyoruz. Stres-gev~eme mehar1izmas1 a$agiclaki
f i11 Mss'ri . e omekle ai;1klanabilir: Kan damarlanndaki basmc; c;ok yi.ik-
;~10 , , /~ ~§ seldiginde bu damarlar gerilmeye ba!jlar ve dakikalar hatta
.,._
~E9 ....
.... 'Y0,,_ .
,/~
' u-"'
~2s
-De; saaller boyunca bu gerilmeleri devam eder. Bunun sonu-
:i=5 8 ' ~ .;,/)/,
~~.&
CJ)

.,,_
!!! ;g 7 ......
.. t/
cunda damarlardaki basmc; normale <loner. Damatlarda
5 t 6 devam eden bu gerilme stres-gevJeme mekanizmas1 olarak
,,, "' 5
!l:.. adlandmhr ve orta-vadeli bir basmc; "tamponu" olarak ~lev
g-8 4
c,,>3 gorur.
>~
~~ 2 Kapiller s1v1 ge(i$i mekanizmasi, basitc;e kapiller basmc1
w 1
1 ~ ;e~-- , c;ok dil$tiigiinde kapiller zarlardan gec;erek dokudan dola-
0 I I I I I,- I~ I- I I I I ~ I I •J'i
0 15 30 1 2 4 8 1632 1 2 4 8161 2 4 8 16 • $Ima stvtnm emilmesi ve kan hacminin artmas1 sonu-
"-y---1 1.-y----1' - y - - - J ~ cunda dola$m1daki basmcm yukseltilmesi anlamma gelir.
Saniyeler Dakikalar Saatler Gunler
Ani basin~ degi~ikliginden sonra g~en sure Bumm aksine, kapiller basmc; c;ok yukseldiginde s1v1
~ekil 19-17. Arter bas,ncinda meydana gelen bir sorun sonucu c;;e~itli dola$llll d1$ma c;ikar ve bu da kan haclnini azaltarak nere-
arter bas1nc1 kontrol mekanizmalannin degi~ik diinemlerdeki yakla- deyse dola$1mdaki tum basmc;lan cli1$lirtir.
~,k etki guc;;leri. Ozellikle birkac;; hafta i<;inde olu~an bobrek-vucut s1v1 Bu tic; orta-vadeli etki mekanizmas1 aktivitelerini 30
bastnc1 kontrol mekanizmas1rnn sonsuz kazarnm (oo) iizelligine dikkat
ediniz. MSS, merkezi sinir sistemi (Guyton AC Arterial Pressure and
dakika ile birkac; saat ic;inde gosterirler. Bu sure ic;inde
Hypertension. Philadelphia: WB Saunders, 7980'den degi~tirilerek). sinirsel mekanizmalar giderek aktivitelerini kaybederler;
bu da sinirsel olmayan orta-vadeli bu basmc; kontrol
mekanizmalanmn onemini ac;1klamaktad1r.

Arter Basmcmm Duzenlenmesinde Uzun Sureli


akut sinirsel refleksler ya da diger sinirsel yamtlardir.
Mekanizmalar. Bu bolumun amac1 bobreklerin uzun
~ekil 19-l 7'de ii<; mekanizmanm saniyeler i<;inde yaruL sureli arter basmc1 konu·ohindeki roltinu ac;1klamakur.
verdigine dikkaL ediniz. Bunlar (1) baroreseptor geribil- ~ekil 19-17'nin en sagmda gosterilen bobrek-kan hacmi
dirim mekanizmas1, (2) merkezi sinir sisteminin iskemik basmc; kontrol mekanizmas1 (bobrek-vucut s1v1s1 basmc;
yarut1 ve (3) kemoreseptor mekanizmas1d1r. Bu mekaniz- kontrol sistemi ile aym mekanizma) birkac; saat ic;inde
malar sadece saniyeler i<;inde harekete gec;mekle kalmaz belirgin bir yamt olu!jturur, ancak arter basmc1 kontro-
aynca oldukc;a guc;hi yamtlar olu$tururlar. Ciddi kanama hinde neredeyse sonsuza kadar uzun bir geribildirim kaza-
sonucu oldugu gibi, herhangi bir akut bastn<; di1$il$0nden nlffil olu$turur. Boylece bu mekanizma arter basmc1m
sonra, sinirsel mekanizmalar (1) venlerde kas1lma He k1smen degil, neredeyse tiimiiyle bobreklerden normal su
kalbe kan donil$ilnU saglar, (2) kalp aum hmm ve kas1lma ve tuz at1lmasm1saglayacak seviyeye geri dondtirebilmek-
gucunu arnrarak kalbiu kan pompalama kapasitesini tedir. Bu noktada okuyucu bu boltimtin ana konusu olan
arnnr ve (3) periferdeki arteriyollerin c;ogunda kasilma bu kavrarm anlanu~ olmahd1r.
olu$turarak kamn arter d1$ma ak1$m1 engeller. Ttim bu Bobrek-viicut s1vis1 mekanizmasmm basm<; duzen-
leme diizeyini birc;ok faktor etkileyebilir. Bunlardan biri
etkiler arter basmcm1 ya$am sm1rlan i<;inde tutabilmek
~eldl 19-17'de gorulen aldosterondur. Arter basmcmdaki
ic;in hemen devreye girerler.
azalma sonucunda birkac; dakika i<;inde salgilanmas1
Fazla kan transfuzyonu gibi nedenlerle basmc; ani
artan aldosteron, takip eden saatler ya da gunler boyunca
olarak c;ok yiikselirse ayru kontrol mekanizmalan tersine bobrek-vucut s1v1s1 mekanizmasmm basmc; kontrohi ile
c;ah$3rak basmc1 tekrar normale dondtiriir. ilgili ozelliklerini degi~tirmede onemli bir rol oynar.
Ozellikle onemli olan, renin-anjiyotensin sisterni ile
Dakikalar Sonra Etki Gosteren Basin~ Kontrol
aldosteron ve bobrek-viicut s1VJS1 mekanizmalan arasm-
Mekanizmalan. Bazi basm.-; kontrol mekanizmalan akut
daki ili§kidir. Omegin ki$inin tuz ahrm gtinden gi.ine i;ok
arter basmc1 degi$ikliklerinden sadece birkac; dakika
farkhhk gosterir. Bu boliimde, eger renin-anjiyotensin
sonra belirgin yamtlar olu$turur. Bu mekanizmalardan
sistemi tam olarak i$lev gortiyorsa tuz alummn normalin
uc;ti ~ekil 19-17'de gosterilmL?tir: (1) renin-anjiyotensin onda biri ya cla nonnalin 10-15 kat1 olmasmm, ortalama
vazokonstriktor mekanizmas1, (2) damarlarda stres- arter basmcm1 sadece birka<: mm Hg degi~tirdigini gor-
gev!jeme ve (3) gereksinim duyuldugunda kan hacminin mu~tiik. Buna kar~m, i§levsel renin-anjiyotensin-aldoste-
ayarlanmas1 i<;in kapiller duvarlarmdan dola$rm ic;ine ya ron sistemi olmad1gmda a1ter basmc1 tuz ahmmdaki
da d1$ma s1v1 ge<;i$i. degi$ikliklere c;ok duyarh olacaktir.
242
Boliim 19 Arter Basmcmm Uzun Surell Kontrolu ve Hipertansiyonda Bobreklerin Rolu

Boylece, arter basmc1 kontrol mekanizmalan, ya~am Guyton AC: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia WB
Saunders, 1980.
kunanc1 onemdeki sinirsel basm<; kontrolu ile ba$layip Hall JE: The kidney, hypertension, and obesity. Hypertension 41 :625,
orta-vadeli basm<; dtizenleme mekanizmalannm stiregen 2003.
dtizenlemesi ile stirer. Son olarak da, bobrek-viicut s1vtlan Hall JE, daSilva AA, doCarmo JM, et al: Obesity-induced hypertension:
role of sympathetic nervous system, leptin and melanocortins. J Biol
mekanizmasmm uzun stireli basm<; seviyesi ayarlamalan Chem 285:17271, 2010.
ile denge halini korur. Bu uzun stireli mekanizma da Hall JE, Granger JP, do Carmo JIVl, et al: Hypertension: physiology and
renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi, sinir sistemi ile pathophyslology. Compr Physiol 2:2393, 2012.
Hall ME, Juncos L, Wang Z, Hall JE: Obesity, hypertension and chronic
kar$1hkh etkil~imde bulunur. Ozel ama<;lar i<;in ozel
kidney disease. Int J Neph rol Renovasc Dis 7:75, 2014.
kontrol kapasitesi gosteren diger baz1 faktOrlerle de bir- Lohmeier TE, lliescu R: Chronic lowering of blood pressure by carotid
likte hareket etmektedir. baroreflex activation: mechanisms and potential for hypertension
therapy. Hypertension 57:880, 2011 .
Maranan R, Reckelhoff JF: Sex and gender differences in control of
Kaynaklar blood pressure. Clin Sci (Lond) 125:311, 20 13.
Brands MW: Chronic blood pressure control. Cornpr Physiol 2:2481, Oparil S, Zaman MA, Calhoun DA: Pathogenesis of hypertension. Ann
2012. Intern Med 139:761, 2003.
Chobanian AV, Bakris GL, Black HR, et al: Joint National Committee Palei AC, Spradley FT, Warrington JP, et al: Pathophysiology of hyper-
on Prevention, Detection, Evaluation, and Treatment of High Blood tension in pre-ecla mpsia: a lesson in integrative physiology. Acta
Pressure. National High Blood Pressure Education Program Coordi- Physiol (Oxf) 208:224, 2013.
nating Committee. Seventh Report of the Joint National Committee Rossier BC, Staub 0, Hummler E: Genetic dissection of sodium and
on prevention, detection, evaluation, and treatment of high blood potassium transport along the aldosterone-sensltlve distal nephron:
pressure. Hypertension 42: 1206, 2003. Importance in the control of blood pressure and hypertension. FEBS
Coffman TM: Under pressure: the search for the essential mechanisms Lett 587:1929, 20 13.
of hypertension. Nat Med 17:1402, 2011.
Cowley AW: Long-term control of arterial blood pressure. Physiol Rev
72:23 1, 1992 .

243
-~ '....
BOLOM 20
'
' ''
''

Kalp Debisi, Venoz Donii~ ve


Diizenlenmeleri

Kalp debisi, kalp tarafmdan bir dakikada aorl.a pompala- dir. Hizla artarak 10 ya~mda 4 Udakfml'den daha yuksek
nan kan miktanchr. Bu ayru zamanda dolasunda akan kan degerlere ula~an kalp indeksi, 80 ya~mda yakla$1k 2,4 U
miktand1r. Kalp debisi, viicudun ti.im dokulannm kan dak/m 2'ye di.i~er. Bu bolumde daha sonra ac;1klayacagumz
akrmmm toplam1 oldugu ic;in, dola~rmla ilgili olarak goz gibi, kalp debisi ya~am boyunca tum vi.icuttaki metabolik
oni.ine almanuz gereken en onemli faktorlerden biiidir aktiviteyle yakla~tk olarak dogru oranuh bic;imde dtizen-
Venoz d.c'inii~, venlerden sag atriyuma bir dakikada lenmektedir. Bu nedenle azalan kalp indeksi, ya~la bir-
akan kan miktanchr. Venoz doni.i$ ve kalp debisi, kamn likte azalan aktivite veya kas kutlesinin bir gostergesidir.
kalpte veya akcigerlerde gec;ici olarak depoland1g1 veya
uzakla$Unld1g1 birkac; vuru d1$mda, birbiriue e$it olmak
zorundad1r.
KALP DEBiSININ VENOZ DONO~
TARAFINDAN KONTROL0-KALBiN
KALP DEBiSiNiN iSTiRAHAT VE FRANK-STARLING MEKANIZMASI
AKTiViTE SIRASINDAKi NORMAL
Kalp debisinin venOz doni.i~ tarafmdan kontrol edildigi
DEGERLERI
belirtildigi zaman, kalp debisinin birincil kontroluniln
Kalp debisi vi.icudun etkinlik di.izeyiyle bi.iyi.ik olc;i.ide de- kalbin kendisinde olmad1g1 anlaulmak tadrr. Bwmn yeri-
gi$ir. Bu nedenle, (1) bazal metabolizma di.izeyi, (2) ki- ne, venoz d6nii$ olarak adlandmlan, venlerden kalbe kan
$inin egzersiz yapmas1, (3) ya$1 ve ( 4) viicut buyukliigi.i ak1~1111 etkileyen perifer dola~rmma ai t <;C$itli faktorler ta-
gibi faktorler, digerlerine nazaran kalp debisini dogrudan rafmdan birincil olarak kontrol edilir.
etkiler.
Gen(, saghhh erhehlerde kalp debisinin istirahatteki
di.izeyi ortalama 5,6 Udak civanndadrr. Kadmlar ic;in bu
deger yakla$tk 4,9 Udak'dir. Artan ya$la, vi.icut aktivite- 0
si ve baz1 dokulann ki.illesi azald1g1 ic;iu (ornegin iskelet
kas1), ya$ faktoru goz oni.ine almd1gmda, c;ogu kez istira-
hatteki bit eri$kin ic;in kalp debisi yuvarlak bir rakamla 5
4;/ 4

Udak olarak belirtilir.

Kalp indeksi
!'i
"iii
1'ti 2
""""'· -·-
3

2
Deneyler, kalp debisinin yakl<l-$1k olarak vocul yiizeyiyle ora11ul1 ·=
Q.
olarak anug1m gostermi$tir. Bu nedenle kalp debisi yerine, vii- iv
~
cut yiizeyinin metreharesi ba$ma duse,1 l1a./p debisi anlamma gelen
luilp indehsi terimi stl<ltl<la kullamhr. 70 kilogram agrrhgmdaki
normal bir insan 1,7 metrekare vUcut yui.eyine sahiptir; bu da
eri~kinler i<;in normal ortalama kalp indeksinin 3 Udak/ m 2 ol- o+---..,-- . - -.......-.----.---..,--.--..----Lo
dugu anlamma gelir. 0 10 20 30 40 50 60 70 80
Ya~ (ytl)
$ekil 20-1. Farkh ya~lardakl insanlar i<;in kalp indeksi (vUcut yUzeyinin
Ya}m Kalp Debisi Ozerindeki Etkisi. ~ekil 20-1 farkl1 metrekaresl ba~1na kalp debisi). (Guyton AC, Jones CE ve Coleman
TB'den yeniden <;izilmi5tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and
ya~lardaki kalp debisini, kalp indeksi olarak gostermekte- Its Regulation. 2. bask1 Philadelphia, W.B. Saunders, 1973.)

245
Unite IV Dofa~,m

Kalp debisinin kontrolilnde genellikle perifere ait fak- Kalp debisi = Toplam doku kan ak1m1
torlerin <,:ok onemli olmasmm ana sebebi; venlerle sag
atriyuma gelen kan miktan ne olursa olsun, kalbin Him
karu otomatik olarak pompalanmasm1 saglayan bir me-
kanizmaya sahip olmas1dir. Kalbin Franli-Starling yasasi
denilen bu mekanizma Bohim 9'da tart1$1lm1$tlr. Bu yasa
temel olarak, kalbe gelen kan miktan artugi zaman, kalp ~ Sol kalp

bolmelerinin duvannm gerildigini ifade eder. Gerilmenin


%1 4
bir sonucu olarak kalp kas1, artmL$ bir gi.i<,:le kas1hr ve bu • Beyin
da sistemik dola$1mdan gelen fazla karn bo~lt1r. Bundan
%4
dolay1, kalbe gelen kan otomatik olarak hi<,: gecikmeden • Kalp
aorta pompalamr ve tekrar dola$tma kauhr. Venoz p
%27
donu~ Splanknik si
Bolilm lO'da taru~1lm1$ olan diger bir onemli faktor de (vena kava) ' )
kalbin gerilmesinin daha h1zh pompalamaya ve kalp atun %22
Bobrekler
h1z11un artrnasma neden olmas1drr. Yani sag atriyum du- '
varmdaki sinus du.gilmilnu.n gerilmesi, kalp hmru yuzde %15
Kas
10-15 aruracak kadar dugi.imiln ritmi iizerinde dogrudan • (inaktif)
bir etkiye sahiptir. Ek olarak, gerilmi$ sag atriymn Bainb-
ridge rejleksi olarak adlandmlan, once beyindeki vazomo- Deri, diger %18
tor merkeze ge<,:en, daha soma sempatik sinirler ve vagus dokular
yoluyla kalbe donen sinirsel bir refleksi ba$latarak da kalp ~ekil 20-2. Kalp debisi venoz donu~e e~ittir; doku ve organ kan ak1m-
h1z1m arun r. lannin toplam1d1r. Kalbin agir ~ekilde zay1flad191ve venoz donu~O ye-
Kalp debisi, ,ogu normal ve stressi.z ho}ullarda, ba$hca terll pompalayamad1g1durumlar haricinde, kalp debisi (toplam doku
kan ak1m1) daha <;ok vucudun organ ve dokulannin metabolik ihtiyac;-
venoz donil$tini.i behrleyen perifere ait faktorlerce kont- lan taraf1ndan belirlenir.
rol ed.ilir. Bununla birlikte, bu bolilmde daha sonra tar-
tl$1lacag1 gibi, kalbe donen kan miktan kalbin pompala-
-0- Kalp debisi
yabileceginden fazla oldugunda, kalp debisini belirleyen 35 ve kalp indeksi
s11urlay1C1 fakLor kalp olacakur. _ 30 -©- Oksijen ~
GI
;:;-- 15 ~
E ~ 25
tuketimi
...... 4 ~
:ii! ::; 0
«I
;;: 20 ®' 3 §Q)
KALP DEBiSi V0CUTTAKi TOM DOKU KAN
AKIMLARININ TOPLAMIDIR-YEREL KAN
~
--~
.le:
10 Ill

,,:g 15
••
.
.,<?>
~.$"' .:,,:
2 :;!
AKIMININ t;OGUNU DOKU METABOUZMASI ,,
Cl)
5 .e- 10 • • ,,Rf
C
Cl)

DUZENLER
Kalbe venoz donii$, perifer dola$lID1Illl1 tilm bireysel
.E
Q.
iii
X: 0
«I
X: 5
0

~-
·#8' 1

0
'ir
.:,,:
0

0 400 800 1200 1600


doku boli.imlerinden gec;en yerel kan akimlanmn topla-
Egzersiz s1rasmdaki i~ verimi (kg-m/dak)
m1d1T (~ekil 20-2). Bu nedenle, kalp debisinin duzenlen-
mesinin ti.im yerel kan ak1m1 dtizenlenmelerinin toplarru ~ekil 20-3. Artan egzersiz duzeylerinin artan kalp debisi (k1rm1z1 sii-
oldugu anla$1lmaktadir. rek/i <;izgl) ve oksijen tuketimine (mavi kesikli <;izg1j etkisi. (Guyton AC,
Jones CE ve Coleman TB'den yeniden <;izifmi$tir: Circulatory Physio-
Yerel kan akmum di.izenleyen mekanizmalar Boli.im logy: Cardiac Output and Its Regulation. 2. bask! Philadelphia, W.B.
1?'de tarn~1lm1~t1r. c;:ogu dokuda kan akim1, ba~hca o Saunders, 1973.)
dokunun metabolizmas1yla orantJ.h olarak artar. brne-
gin, doku oksijen tilketimi artt1g1 zaman yerel kan ak1m1
hemen daima artar: bu etki ~ekil 20-3'te farkh egzersiz Arteryel Basmc; Sabit Oldugunda Uzun Sureli Kalp
di.izeyleri ic;in gosterilmi$tir. Egzersiz esnasmdaki i$ yUkU Debisi Toplam Perifer Direnci ile Ters Olarak De-
duzeyinin her arn$mda, oksijen ti.iketiminin ve kalp debi- gi~ir. ~ekil 20-3, ~ekil 19-6 ile aymdu. Kalp debisinin
sinin birbirine paralel olarak artt1gma dikkat ediniz. kontroli.indeki <,:ok onemli bir ilke burada tekrar goste-
bzetle, kalp debisi genellikle vucuttaki yerel kan ak1- rilmektedir: Pek r;ok ko$ulda, arter basmc1 degi$Jnedigi
mn11 kontrol eden c;e~itli faktorlerin hepsinin toplarrn si.irece, uzun silreli kalp debisi dtizeyi toplam perifer di-
tarafmdan belirleni.r. Yerel kan ak1mlarm111 lihnii venoz rencindeki degi~ikliklerle ztt olarak degi$mektedir. ~elill
donil~i.i olu$turmak ilzere toplamr ve kalp de donen bu 20-4'te toplam perifer direnci tamamen nonnal oldugim-
kam sistemde tekrar dola$mak iizere otomatik ~ekilde ar- da ($ekilcleki yiizcle 100 i$areti) kalp dcbisinin de normal
terlere geri pompalar. olduguna dikkat ediniz.
246
Boli.im 20 Kalp Debisi, Venoz Dono~ ve Duzenlenmeleri

·;:: 25
(I)

,§ E
~
\ la·o
~\...
-:a =
~ ,o,
en -
-
<ii 20
.:: m- .c
~~[ -: ~ yok etkin
..-- ---------
200 E·w
~
I!' ·~
m a,
::i: E ~
l:i: §~
E E (IJ

~j ~ ItI ~
Cl> <D ~'iis N
2, 15
'o Normal
.2l~ ·e
150 I m
E
Cl) C
]i
tll,::, ·- > ·c
~·~
.¥ N

> ,§ 100 -
E
~
'
.• > - ~
_.,._, _ _ _ , _ ,.....
o:!ii
:,.::~ :i:8. ,,.0
Cl>
c. 10 ,---1
ge tt
00
tll C
.D_
~ t.___t. ~ Az etkin
--------·
'- 50 5
~
<t

0 4--....---,------.---.------r---,- 0 I _.,.~,, i 1 1
40 60 80 100 120 140 160 -4 0 +4 +8
Toplam perifer direnci Sag atriyum basinc1 (mm Hg)
(normalin yuzdesi)
$ekil 20-5. Normal kalp, az etkin ve ,;ok etkin kalp i<;in kalp debisi
~ekil 20-4, Farkll toplam periferik diren~ dOzeylerlnin kalp debisi Oze- egrileri. (Guyton AC, Jones CE ve Coleman TB'den yeniden r;izilmi$-
rindeki kronik etkileri. Toplam perifer direnciyle kalp debisi arasmdakl tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and Its Regulation. 2 . bask,
ters ili~ki gorOlmektedir AV, arteriyovenoz (Guyton AC'den yeniden Philadelphia, W.B. Saunders, 1973.)
r;lzilmi$tir: Arterial Pressure and Hypertension. Philadelphia, W.B. Sa-
tmders, 1980).

Bu durumda, toplam perifer direnci nonnalin tizerine riler normalden daha iyi pompalayan ~oh ethin ka1p1et;
pkt1gmda kalp debisi dii~er; tersine coplam perifer diren- alttaki egriler normalin alunda kan pompalayan az etkin
ci azaldigmda kalp clebisi artar. Boliim l 4'te bahsedilen lialpler i.c;indir.
Ohm yasasmm a~ag1daki haline dikkat edilirse bu durum
kolayca anla~ilabilir: <:ok Etkin Kalbe Neden Olan Faktorler
Arter basmc1
Kalbi normalden daha iyi bir pompa haline getirebilen iki
Kalp Debisi = Toplam Perifer Direncl tip faktor: (1) sinirsel uyan ve (2) kalp kasmm hipertro-
fisidir.
Boylece, toplam perifer direncinin uzun siireli diizeyi
de~tigi zaman (ancak dola~unm diger i~levleri degi?me- Sinirsel Uyanlma Kalbin Pompalamas1m Artt1nr. Bolum
diginde), kalp debisi nicelik olarak tamamen ZH yonde 9'da; (l) sempatik uyanlma ve (2) parasempatik inhibis-
clegi~ir. yon birle~irninin kalbin pompa etkinligini artnmak ic;:in
iki ~ey yapng1m gordtik: (1) kalp hizm1 biiyUk orancla
KALBiN ULA$ABiLECEGi KALP DEBiSi SINIRLIDIR artmr-genc;:lerde bazen normal di.izey olan 72 atun/
dak'dan 180-200 atun/dak'ya kadar- ve (2) kalbin ka-
Kalbin pompalayabilecegi kanm mikLanmn belirli sumla- s1lma guctiniin normalin iki katma kadar <;1kanr (artm1~
n vard1r ve bu smular nicel olarak ka)p debisi egrileri ile "kontraktilite" ad1 verilir). Bu iki eLkinin birle~mesiyle,
ifacle edilebilir. kalbin maksimum sinirsel uyans1, ~ekil 20-S'te en ustte
~ekil .20-5'te sag atriyumun her bas1rn; diizeyine kar- 25 Udak dtizeyindeki egride goruldugu gibi, kalp debisi-
$1h k dakikadaki kalp debisini gosteren normal halp debisi nin plato dt\zeyini normal plato egrisinin hemen hemen
egrisi gosterilmektedir. Bu egri, Boliim 9'da taru~1lan kalp iki kauna <;1karabilir.
Jonksiyon egrisi tiplerinden biridir. Bu normal kalp debisi
egrisinin plato duzeyinin yakla~1k 13 l/dak, yani 5 lldak Kalp Hipertrofisi Pompa Etkinligini Arttinr. Kalpte
civannda olan normal kalp debisinin 2,5 kau, olduguna basar yapacak kadar 8$lfl olmayan uzun sUreli artml$ i$
dikkat ecliniz. Buna gore, ozel bir uyanlma olmadan c;ah- yiikti, agrr egzersizin iskelet kaslannda hipertrofiye neden
~an normal bir insan kalbi, kalbin kendisi kalp debisinin olmas1 gibi, kalp kasmm kt\tlesinde ve kas1lma giic-Unde
kontroltinde smnlay1c1 faktor haline gelmeden, normal artl$a yol ac;ar. Ornegin, maraton kO$llCUlanmn kalbinde
venoz donti$i1n 2,5 kau miktanndaki venoz donii~u pom- yuzde 50-75 ktitle art1$1 yaygmdu. Bu durum, kalp debisi
palayabilir. egrisinin plato duzeyini bazen ytizde 60-100 arnnr ve bu
~el<ll 20-5'te normal olarak kan pompalamayan kalp- nedenle kalbin, kalp debisinin ah$tlnu$ miktarlanndan
lere ail baz1 kalp debisi egrileri gosterilmi~tir. Dstteki eg- c;ok daha fazla kan pompalamasma izin verir.
247
Onite IV Dola~,m

Maraton ko§uculanndaki gibi kalbin sinirsel uyanl- Saglam sinirsel kontrol mekanizmalan sayesinde,
mas1 ve hipenrofisi birle~irse; toplam etki, kalbin ortala- periferdeki tum kan damarlarmm geni$lemesi arter ba-
ma bir bireydeki duzeyin yakla§Ik 2,5 kau, yani dakikada smcmcla neredeyse degi~iklige yol a<;:mazken, kalp debi-
30-40 litre kan pompalamasma izin verebilir. Bu artml§ sini yakla$lk dort kat artnrm1§t1r. Bununla birlikte, sinir
pompalama diizeyi ko~ucunun ko~ma silresini belirleyen sisteminin otonom kontrolii bloke edildikten sonra, da-
en onemli faktorlerden biridir. marlann dinitrofenolle dilatasyonu (kesikli egriler) arter
basmcmda normalin yakla$tk yans1 kadar ciddi bir dii~-
Az Etkin Kalbe Neden Olan Faktorler meye yol a~ml$ ve kalp debisi 4 kat yerine yalmzca 1,6
Kalbin kan pompalama yetenegini azaltan herhangi bir kat artmI$tlr.
faktor etkinliginin azalmasma neden olur. Kalbin kan Dolay1s1yla, periferdeki dokular venoz doni.i;;ii arnr-
pompalama yetenegini azaltan baz1 faktorler ~unlard1r: mak amac1yla damarlan geni§lettigi zaman, yuksek kalp
• Kalbin kam pompalamak ic;in yenmesi gereken ar- debisinin saglanmast ic;in normal arter basmcmm sinirsel
ter basmcmm, agir hipertansiyondaki gibi artmas1 refleksler tarafmdan Boliim 18'cle ac;1klanan mekanizma-
• Kalbin sinirsel uyanlmasmm inhibisyonu larla korunmas1 gerekliclir.
• Anormal kalp ritmi veya kalp atun h12111a yol ac;an
patolojik faktorler Egzersiz S1rasmda Arter Basmcmm Art1~ma Sinir
• Kalp krizine yol ai;abilen koroner arter t1kamkhgi Sisteminin Etkisi. Egzersiz s1rasmda, aktif iskelet kas-
• Kalp kapak hastahklan larmm metabolizmasmdaki yogun art!$ dogrudan kaslar-
• Konjenital kalp hastahg1 daki arteriyollere etki ederek onlan gev~etir ve kas kas1l-
• Miyokardit (kalp kasmm inflamasyonu) masmm stirdiiriilmesi i<;:in gerekli olan oksijenin ve diger
• Kalp hipoksisi besin maddelerinin saglanmasma izin verir. Ger<;:ekte bu
durumun, toplam perifer direncinde biiyiik bir azalma-
KALP DEBiSiNiN KONTROL0NDE SiNiR ya neden olmasma bagh olarak normalde arter basmc1-
SiSTEMiNiN ROL0 m da dii§iirmesi beklenir. Bununla birlikte, sinir sistemi
Perifer Kan Damarlarr Geni~ledigi, Kalp Debisi ve clurumu h1zla kompanse eder. Kaslara motor sinyaller
goncleren beyin aktivitesi, otonom merkezlere de dola$1m
Venoz Donu~ Artt191 Zaman Arter Basmcmm Sur-
aktivitesini uyaran e~zamanl1 sinyaller go11dererek biiyiik
di.irulmesinde Sinir Sisteminin Onemi. ~ekil 20-6,
venlerde daralma ile kalp h1z111da ve kontraktilitesinde
otonom sinir sistemi c;ah~ug1 ve c;ah§mad1g1 zaman, kalp
artmaya sebep olur. Beraberce etki eden biitun bu degi-
debisinin kontrolunde ortaya c;1kan onemli bir farkhhg1
~iklikler, arter basmcm1 normalin de iizerine ~tkartarak,
gostermektedir. Siirekli egriler, vucuttaki tum dokulann
aktif kaslara daha da fazla kan akimmm yonlendirilmesini
metabolizmas1m yakla§1k dort katma <;:1karan bir madde
saglar.
olan dinitrofenol uygulanmasma bagh olarak, perifer kan
damarlarmda olu§an yogun dilatasyonun normal bir ko- Ozet olarak, yerel dokulardaki damarlar geni~leyip ve-
pekteki etkisini gostermektedir. noz donii$tl ve kalp debisini normalin i.izerine pkarcb.g1
zaman, sinir sistemi son derece onemli bir rol oynayarak
arter basmcmm zarar verecek kadar dii~iik diizeylere in-
- Sinirsel kontrol ile mesini onler. Aynca egzersiz esnasmda sinir sistemi daha
• • • • Sinirsel kontrol olmaks121n cla ileri diizenlemelerle, arter basmcmm normalin iisttine
Dinitrofenol ~1 kmas1 i<;:in ilave sinyaller saglar ve boylece kalp debisini
'cij
fazladan yiizde 30-100 arltlm.
:E~
4> as
"0 "0

~-
c.::i
ij Patolojik Olarak Yi.iksek ve Di..i~i..ik Kalp Debileri

Saghkh insanlarda ortalama kalp debisi ki$iden ~iye degi-


c3
c:-
- c,,
100
.......... $iklik gostenneyip, ~a$uuc1 derecede sabittir. Bununla birlik-
!Q :c
.cE
75
............ ________ , te, i;;ok say1da klinik bozukluk yuksek veya dii~iik kalp de-
bilerine sebep olabilir. Bunlann onemli olanlanndan bazilan
l»E 50
t::-
C3: 0 ~ekil 20-7'de gosterilmi$tir.
0 10 20 30
Dakika Toplam Perifer Direncindeki Azalma Nedeniyle Olu~an
$ekil 20-6. Kalp debisinin kontroiunde, arter basmc1nin sinirsel etkl Yuksek Kalp Debisi
lie sOrdOrOlmesinin bir onko~ul olarak onemini gosteren kopek dene-
yl. Bas1nc; kontrolO oldugunda. metabolik uyaran dinitrofenolon kalp ~ckil 20-7'nin sol tarafi normalden yiiksek kalp debisine suc-
debisini bOyOk ol~Ode art1rd191na, basmc; kontrolOnOn olmad1gmda ise hl<la neden olan durumlan tanunlamaktadir. Bu durumlarm
arter basrnc1nin dostugOne ve ka lp debisinin ise c;ok az artt1gma dikkat hepsinin aymct ozelliklerinden biri, Loplarn perifer dire.ncin-
ediniz (Dr. M. Banet'in deneylerinden elde edilmi$tir).

248
Boli.im 20 Kalp Debisi, Venoz Donu~ ve Duzenlenmeleri

7
200

175 6

150 5
,....

·-,:,
? 125 4 'iii,....
:E ,!:J>- Kontrol (geng eri§kinler) I f~
.lit"
Q)
I ! I .' II I ''
-0 C:
a.!:!
«ie
100 I I

JI 11
I I

II LL! L 11 I I
I I
,
I I

I-~!I I l1 jOrtalama 45 ya§inda eri§kin II 3~-


s, ~
~c:
! 75 a,
,.
a, I
s::!.

s.,, ~I
-!!:
i C:
!2,
9 -
N

r~ l-2
I s I~'
c:,
~ :ii: ~ iij
so e ...
,....
,_ "' ..,.
(I),

'ii ~ .,
.;
th

~..
>g>
E
e IC? 1·-
;3
(\j
.c <O i
.,,
C:

-~
0 .s:.
., ·- ~
..
.,..."
.:<
.,, ,¥

,
0
in 'lii C

-·e ::!- 'E 0


25 ·;::
(')
- 0
,-.. !>- ai
r: .)(. .c
(I)
-9 th
C Q.
'E ,¥
s:

.. :: ""
"".,
ec "'..
0 a. iii
Q) O' .,."'
;1:-- ,r=}- I,
.0 as t:: 'iii ai iii t: (I),
E
>,

QI
·;::
fm I
G)
Q)
C:
<t.
-- <I.
,--
.lit
C:
Ii
I
.0
Q)
CJ
tl)
I'll
Q.
0
,, ::.::
Q.
'f
';
- · ·~
~ -· :c - ,-
,.,0
II "'
~
· -
I"2! '
,_
i- ·,
• · • "" • u
~ekil 20-7. (esitll patolojik kosullarda kalp debisi. Parantez i~indeki say1lar her bir kosulda incelenen hasta sayIsm1vermektedir. (Guyton AC,
Jones CE ve Coleman TB'den yeniden <;izilmi~ir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and Its Regulation. 2. bask, Philadelphia, W.B. Saunders,
1973).

de kronik azalma sonucu ortaya <;tlcrnalanchr. Daha sonra


eritrosit konsantrasyonu sonucu kan viskozitesindeki
ac;1klayacagnruz gibi, bu durumlarm hi<;birisi kalbin kendisi-
azalmachr. Digeri dokulara azalm~ oksijen ta~nmas1-
nin a~an uyanlmasmdan kaynaklanmaz. ~imdi perifer diren-
nm neden oldugu yerel vazodilatasyondur. Sonll(; ola-
cini azaltabilen ve aym anda kalp debisin.i normalin i.istilne
rak kalp debisi bilyilk oranda artar.
c;1kartan ko$ullann baztlanna bakahm.
Arter basmo c;ok fazla azalmadJ.gi sUrece, toplam perifer di-
1. Beriberi. Bu hastahk diyeue tiyamin (B 1 vitamini) mik-
rrncini kronik olarak azaltan diger bi.iti.in faktorler de kalp de-
tannm yetersizligi nedeniyle ortaya 9kar. Bu vitaminin
eksikligi, dokulann baz1 hticresel besinleri kullanma bisi ni arttrrr.
yeteneginin azalmasma yo! ac;ar ve daha sonra yerel
doku kan aknru mekanizmalan belirgin kompansatu- Du~i.ik Kalp Debisi
var vazodilacasyona neden olur. Bazen roplam perifer
$eltil 20• 7'nin sag tarafmda anormal dti~i.ik kalp debisine ne-
direnci nonnalin yansma kadar iner. Bunun sonucun-
den olan birka<; durum gosterilmi~tir. Bu durumlar iki gruba
da venoz doni.i~ ve kalp debisinin uzun donem seviye-
aynlir: {1) kalbin pompa etkinliginin azalmasma ve (2) ve-
leri de s1khkla normalin iki katma c;1kar.
noz donil~iln azalrnasma neden olan bozukluklar.
2. Arteriyovenoz fi-stiil (~ant). Daha once de belirttigimiz
Kalbe Ait Faktorler Nedeni ile Kalp Debisindeki
gibi, bi.iyi.lk arterlerle buyuk venler arasmda bir f1Sti.il
(AV $ant olarak da adlandmhr) olu~tugu zaman <;ok Azalma. Herhangi bu- sebeple kalp ag1r hasar gordilgO za-
bilytik miktarlarda kan dogrudan arterden vene akar. man, ka)bin sm1rh pompalama diizeyi dokular i<;in gereken
Bu da toplam perifer direncini c;ok azaltarak venoz do- yeterli kan aktm1nm altma di.i~bilir. Bunun baz1 i:imekleti
nil~il ve kalp debisini arum. arasmda (1) ~iddetli lioroner ha11 daman tdw111hhgt ve tahi-
3. Hipertiroidi_zm. Hipertiroidizmde vi.icuttaki <;ogu dokunun ben miyohard infarliliisii, (2) agir lrnlp liapak l1astahg1, (3)
metabolizmas1 c;ok artrm~ durumdadrr. Oksijen kullam- miyokardit, (4) lialp tamponadt ve (5) halbin metabolih bo-
nu an.at ve dokulardan vazodilator tlrt\nler serbestlenir. zuhluklan yer ahr. Bunlardan diisi.ik kalp debisiyle sonuc;-
Bu nedenle, vucudun her taralindaki yerel doku kan al<J.- lanm1~ birkac; tanesinin elltisi ~ekil 20· 7'de sagda gi:isteril-
rrunm kontrol reaksiyonlan nedeni ile, toplam perifer di- mektedir.
renci belirgin ~kilde dil~er; sonuc; olarak, venoz don~ ve Kalp debisi, vUcudun her tarafmdaki dokular beslemne
kalp debis.i sJkhkla nom1alin yuzde 40-80 ilzerine c;1 kar. eksikligi c;ekmeye b~layacak kadar dil~tilgu zaman olu~n
4. Anemi. Anemide peri[ere ail iki etl<i toplam perifer di- bu durnma lwrdiyall $Oh denir. Bu durum Bolilm 22'de kalp
rencini bilyi.ik miktarda d~ltiir. Bunlardan biri du~i.ik yetmezligi ile ili~kili olarak tartt,_'>llnn~ur.

249
Unite IV Dola~,m

ni anlamak ic;in, ilerleyen bohlmlerde daha karma?1k ni-


Kalple llgili Olmayan Perifere Ait Faktorlere Bagh cel analizler verilm~tir.
Kalp Debisinde Olu~an Azalma- Azalm1~ Venoz Do- Daha nicel analiz yapabilmek i<;in, kalp debisinin di.i-
nu~. Veni:iz don~ii bozan herhangi bir olay kalp debisinde zenlenmesiyle ilgili iki temel faktorti ayut etmek gerekir:
de azalmaya neden olabilir. Bu fakli:irlerin baz1lan ~unlard1r: (1) kalp debisi egrileriyle gosterilen kalbin pompalama
1. A.zalm1~ ka111iacmi. Kalp debisinde azalmaya neden olan yetene,gi ve (2) venoz donu~ egrileriyle gosterilen kalbe
en yaygm kalbe ait olmayan perifer faktorii , kan hac- venlerden kan ak15.1m etkileyen perifere ait faktorler. Ar-
rninin azahnas1d1r ve en slk olarak kanama sonucunda dmdan, bu egriler nice! $ekilde bir araya getirilerek, aym
ortaya r;lkar. Kan kayb1, damar sisteminin dolulugunu, anda kalp debisini, venoz donti$ii ve sag atriyum basm-
oyle di.l~ilk bir diizeye indirir ki, perifer damarlannda cm1 belirlemek ic;in birbirlerini nas1l etkileclikleri goste-
kanm kalbe geri donmesi ic;in yiiksek perifer damar ba- rilebili.r.
smci yaratmaya yeterli kao kalmaz.
2. Almt venoz dilatasyon. Aku t venoz dilatasyon, s1khk-
NiCEL DEGERLENDiRMELERDE KULLANILAN
la sempatik sinir sisleminin aniden inaktif olmasryla
meydana gelir. Omegin baytl.ma, <,:ogu kez sempatik si-
KALP DEBiSi EGRiLERi
nir sisterni aktivitesinin birden kaybohnasma bagll ola- Kalbin pompa etkinligini nice! olarak ac;1klamak ic;in
rak periferdeki kapasitans damarlannm, oze.llikle ven- kullamlan kalp debisi egrilerinin baz1lan, ~ekil 20·5'te
lerin, belirgin geni~lemesi sonucu meydana gelir. Bu gosterilmi$tir. Bununla birlikte, a?agida ac;Ikland1g1 gibi,
dilatasyon damar sistemini.J.1 dolu~ basmcm, dii~i.lriir, kalbi.n di$mdaki basmc; degi~iklil<lerinin kalp debisi i.ize-
c;u:nkU kan hacmi bu gev~em~ periferdeki kan da1nar- rinde olu?turdugu etkileri gostermek ic;in bir grup ek egri
larmda amk yeterli basmc; olu~turamaz. Sonuc; olarak, gerekir.
kan damarlarda "gi:illenir" ve kalbe normal durumdaki
kadar huh geri donmez.
3. Buyiik venlerin t1kanmas1. Nadiren, kalbe kan ta~1yan Kalbin D1~mdaki Basmcm Kalp Debisi Egrileri Ozeri-
bi.lytlk venter ukamr ve perifer damarlardaki kan kalbe ne Etkisi. ~ekil 20•8 kalp d1~mdaki basmc; degi$iklil<leri•
geri di:inemez. Buna bagh olarak da kalp debisi belirgin nin kalp debisi egrisi Qzerindeki etkisini gostennektedir.
~ekilde azalu. Normal dl$ basmc;, -4 mm Hg'hk normal plevraic;i basmca
4. Doku hiitlesinde, ozellikle iske/et kasi liiitlesinde a.zalma. (gogus bo$lugundaki basmc;) e;,ittir. 5ekilde plevraic;inde-
Normal olarak y~lanmayla veya uzun si.ire fiziksel akti- ki basmcm .2 mm Hg'ya c;1kmasmm, ttim kalp debisi eg-
vite yapmamaya bagh olarak iskelet kaslannda bir azal- risini aym miktarda saga kaydrrd1gma dikkat ediniz. Kal-
ma meydana gelir. Bu azalma toplam oksijen tilketirnini bin dl$1ncl.aki artm1$ basmc1 yenip kalp bolmelerini kanla
ve kaslann ihtiyac1 olan kan akumm azaltarak iskelet doldurabilmek i<;in sag atriyum basmcmda 2 mm Hg'hk
kas1 kan akumnm ve kalp debisinin dii$rnesine )' Ol a,;ar. ek bir arti?a ihtiya<; oldugundan, bu kayma meydana gelir.
5. Dokulam1 metabolizma IHzmda azalma. Eger uzun sii- Benzer ?ekilde plevraic;indeki basmcm +2 mm Hg'ya c;1k-
reli yatak isti.rahau suasmda iskelet kaslannda olu;;tu- mas1 da sag atriyum basmcmm normal degeri olan -4 mm
gu gibi doku metabolizmasmm hm dii~e.rse, dokulann Hg'dan 6 mm Hg'hk bir aru;; gerektirir; boylece ti.im kalp
oksijen ti.lketimi ve besin ihtiyacr da azalacak11r. Bu debisi egrisi 6 mm Hg saga kayar.
durum, dokulann kan ak1muu azaltarak kalp debisin•
de azalmaya neden olur. Hipotiroidizm gibi diger bazi
durumlar ise metabolizma h1zm1 azaltarak doku kan
ak1m1111 ve kalp debisini dii~iirebilir.
Eger kalp debisi dokulara yeterli besin saglayacak diize-
yin altma dii~erse, dt1$i.lk kalp debisinin sebebinin perifere
veya kalbe ait bir faktor olup olmadigma bak1lmaks1zm ki- 15
~inin dola$11ri ~okuna ugrad1g1 soylenir. Bu durum birka,; da-
kika ile birkac; saat ic;erisinde oldiiriicii olabilk Boliim 24'te
aynntlh olarak tartl~tlan dola~1m ~oku, oldukc;a onemli klinik
i
~ 10
bir problemdir.
ai
:c
~
Q. 5
iii
KALP DEBiSiNIN DOZENLENMESiNiN DAHA !-'

NiCEL DEGERLENDiRiLMESi o I < v:: ..,.... ~

Kalp debisinin dozenlenmesiyle ilgili buraya kadarki tar- -4 0 +4 +8 +12


Sag atriyum basmc1 (mm Hg)
~mamiz, kalp debisini en basit kosullarda kontrol eden
faktorleri anlamaya yeterlidir. Bununla birlikte, siddetli $ekil 20-8. ( e~itli plevrai<;i basin<; duzeylerlnde ve farkli kalp tampo-
nad1derecelerinde kalp debisi egrileri. (Guyton AC, Jones CE ve Cole-
egzersiz, kalp yetmezligi ve dola?un ?oku gibi ozellikle man TB'den yeniden <;izilmi~tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output
stres altmdaki durumlarda kalp debisinin di.\zenlenmesi- and Its Regularion. 2. bask, Philadelphia, W.B. Saunders, 1973.)

250
Bolum 20 Kalp Debisi, Venoz Donu? ve DOzenlenmeleri

D1~ basmc1 degi~Lirebilen ve dolay1s1yla kalp debisi yum basrnc;lanna) kayabilir. Bu nedenle, kalbin pornpala-
egrisinde kaymaya neden olan faktorlerin baz11an ~un- ma kapasitesini bilmenin yarus1ra, ell~ basmca ne oldugu
larcltr: da bilinirse, kalbin anbk kan pompalama yetenegi tek bir
l. Solu.num s1rasmda plevrai~indeki basrncm diingusel kalp debisi egrisiyle ifade edilebilir.
degi.$iklikleri, normal solunum esnasmda ±2 mm
Hg iken zorlu solunum esnasmda ±50 mm Hg ka-
dar degi~ebilir. VENOZ DONO~ EGRiLERi
2. Negatif basmca kar$1 soluma, egriyi claha negatif bir
Kalbin dtizenlenroesinin coplam analizinin yap1labilmesi
sag atriyum basmcma (sola) kaydmr.
ic;in once ttim sistemik dola$1m gozden gec,;irilmelidir. Sis-
3. Pozitif basznc;h soluma, egriyi saga kaydmr.
temik dola$1mm i~levini analiz etmek ic;in, once hayva-
4. Giigus hafesinin aplmas1, plevraic;i basmcuu O mm
nm kalp ve akcigerini dola$1mmdan ayrrarak yerlerine bir
Hg'ya c;1kartarak kalp debisi egrisini saga 4 mm Hg
pompa ve yapay oksijenlendirme sistemi koyanz. Bundan
kaychrn. sonra farkh dola;;1m durumlannda sisternik dola$1mm na-
5. Kalp tampo11ad1, btiyi.ik miktarda s1vmm kalp c;ev-
s1l c;al~tlgtm belirlemek ic;in kan hacmi, damar direnci ve
resindeki perikard bo~luguncla bi.rikmesi sonucun- sag atriyumclaki santral venoz basmc; gibi baz1 faktorler
da kalbin d1~ basmcmm artmas1 ve egrinin saga degi$tirilir Bu c;ali$malarda sistemik clola?undan kalbe
kaymas1 anlamma gelir. ~ekil 20-8'de kalp tampo- donti$U etkileyen tic; temel faktor lespit edilir. Bunlar a$a-
nachrun egrinin list boltimlerini alt boltimlerinden g1dad1r:
daha fazla saga kayd1rd1gma dikkat ediniz, c;unkti 1. Sag at1iyum basrnc1, venlerde geriye dogru bir giic;
ytiksek kalp debisi s1rasmda kalp bo?luklan daha olu;;turarak kamn venlerden sag atriyuma akI$1IlI
yuksek hacimlerle doldugu ic;in ~ "tamponad" engeller.
basmc1 daha yi.iksek degerlere c,;1kar. 2. Sislemik dola$1mm dolu$ derecesi (ortalama siste-
mih dolu.$ basmciyla olc;i.iltir) sistemik karu kalbe
Kalp Debisi Egrilerinin Farkh Kahplarmm Birle~im- yonelten guc;wr (btiti.in kan akim1 durduruldugu
leri. ~ekil 20-9, sonuc,;ta olu~an kalp debisi egrisinin, (a) zaman sistemik clola;;nnm herhangi bir yerinde ol-
kalbin ~ basmcmda ve (b) kalbin pompa etkinliginde c;ulen basmc;m ve bunu daha soma aynnt1h olarak
~zamanli olu;;an degi;;ikliklerin bir sonucu olarak degi- tart~acag1z).
~ebilecegini gostermektedir. Omegin, c,;ok etkin bir kalp 3. Perifer damarlan ve sag atriyum arasmda kan aht-
ve artm1~ plevraic;i basmc,; kombinasyonu; kalbin arttnt~ mrna diren~.
pompalama yetenegi sayesinde kalp debisinde en list se- Gelecek konuda ac,;1klayacagumz gibi, btitlin bu fak-
viyede art!~ yol ac;abilir, fakat kalp debisi egrisi de artm1~ torlcr nice! olarak veniiz diinii.$ egrisiyle ifade edilebilir.
plevraic;i basmc,; nedeniyle saga dogru (daha ytiksek atri-

Normal Venoz Doni.i~ Egrisi


Kalp debisi egrisinin, kalp larafmdan pompalanan kamn
sag atriyum basmc1yla ili$kisini gostermesine benzer ~e-
<;ok etkin kalp + artm,~ ..------••••
plevraic;:i basinc, , .. kilcle, venoz dona~ egrisi de veniiz doni4ii sag atriyu.m ba-
I
15 smci lle ili~kllendiri1~ yani farkli sag alriyum basmc,;lannda
/ Normal

17
sislemik clola$lilldan kalbe venoz kan ake;;mm sag atriyum
~
IV
basmc1yla ili$kisiru gosterir.
~ 10
~ekil 20-l0'daki egri normal venoz don\i~ egrisiclir.
·;;;
:2i Bu eg1i, kalbin pompalama kapasitesi azald1g1 ve sag at-
4)
"O
Cl. 5
/
,f ••••~r;;eiki;;kaip•;
:
I
azalm1~
plevraic;:i basinc,
riyum basmcmda arU!?a neden oldugu zaman, artan at-
riyum basmcmm sistemik dola$rmm venleri tizerindeki
~ I I I
I
t
I
I geriye dogru etk.isiyle, kalbe venoz kan donti~tintin azal-
0 ' ., d1g1m gosterir. Eger bi.ili.in sinirsel dolU$1m reflehslerinin
-4 0 +4 +8 +12 ethileri engellenirse, sag atriyum basmc1 yakla~1k +7 mm
Sag atriyum basmc1 (mm Hg) Hg'ya c;Ikng1 zarnan venoz doni.1~ s1fira dti$er. Sag atriyum
$ekil 20-9. Kalp debisi egrilerinde iki ana kalibin birle~imi. $ekilde hem basmcmclaki hafif art1$ venoz donti~te $iddetli dti;;meye
kalp d1~1ndaki bas1nc;ta hem de kalbin pompa etkinli9inde olu~an de- neden olur; c;tinkti geri basmc,;taki en ufak arti;, kanm kal-
gl~ikliklerin etkisi gorulmektedir. (Guyton AC, Jones CE ve Coleman
TB'den yeniden r;izilmi$tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and be donmek yerine sistemik dola$1mda clepolanmasma ne-
Its Regulation. 2. bask, Philadelphia, W.B. Saunders, 1973.) den olur. Sag atriyum basmcmm artarak venoz gollenmeye
251
Onite IV Dola~,m

~ G~i~ - Kuvvetli sempatik


11:1 Plato l:!olgesi uyanlma
"0 - 14
~5 ~ - Normal dola~1m
,;t sistemi
E 12
C
,o .§, - Tam sempatik
"0 .:; inhibisyon
'~ C 10
C iii • Normal hacim
~ 0
11:1
.0
-8 --4 0 +4 +8 ;t 8
Sag atriyum basmc1 (mm Hg) 0
~ 6
~ekil 20-10. Normal venoz donu~ egrisi. Sag atriyum basmc1atmosfer iii.
a,
bas1ncinm altma dO~tOgO zaman goguse giren bOyilk venlerin kollabe o
"0
4
olmas1platoya neden olur. Sag atriyum basinci ortalama sistemik do- 11:1
lus basincina esit olacak kadar yukseldigi zaman, venoz donoson s1f1r
olduguna da dikkat ediniz.
i 2
~
0 0 ~~~-=!-µ_--.-----,--
ro1000 2000 3000 4000 5000 6000 7000
Haclm (ml)
neden olmas1yla beraber, azalm1$ ven5z don-U$ sebebiyle
kalbin pompalarn.as1 da s1fua yakla$Jr. Sistemik dola$1m- ~ekil 20-11. Toplam kan hacmindeki degi~ikliklerin ortalama sistemik
dolus basmc1na etkisi (yani, tum dola~1m sisteminin "hacim-basmi; eg-
daki tum ak1m durdugu zaman, arter basmc1 ve venoz ba- rileri"). Bu egriler kuwetli sempat ik uyanlman1n ve tam sempatik inhi-
smcm her ikisi de, ortalama sistemik dolu~ basmc1 (SDB) bisyonun etkilerini de gostermektedir.
olan 7 mm Hg'da dengeye ula$ir.
hacmi yakla$ik 4000 mililitre iken ortalama dola$IID dolu$
Bi.iyi.ik Venlerin Kollaps, Nedeniyle Olu~an Negatif basmcmm s1f1.ra yakm olduguna dikkat ecliniz, c;i.inkti bu
Atriyum Basm~lartnda Venoz Doni.i~ Egrisindeki dola$1mm "gerilmemi$ hacmi" dir; ancak kan hacmi 5000
Plato. Sag atriyum basmc1 sifmn altma -atmosfer mililitre oldugunda dolu$ basmc1 normal degeri olan 7
basmcmm altma- dii$Hlg-U zaman venoz donti$teki aru$ mm Hg'dir. Benzer $ekilde, daha da yuksek kan hacimle-
hemen hemen kesilir ve sag atriyum basmc1 yakla$1k -2 rinde, ortalama dola$tm dolu$ basmc1 neredeyse dogrusal
mm Hg'ya indigi anda venoz donti$ plato dtizeyine ula$1I. bir $ekilde artar.
Sag atriyum basmc1 -20 mm Hg'ya, hatta -50 mm Hg'ya ve
daha da a$ag1ya d-U$Se bile venoz donii$ bu plato dtizeyinde Sempatik Sinir Uyans1 Ortalama Dola~1m Dolu~
kahr. Bu plato, gogtise giren venleri.n kollapsma baghdu. Bastnctn1 Arttmr. ~ekil 20-ll'deki yesil egri ve mavi
Sag atriyumdaki negatif basmc;, ven c;eperlerini goguse egri, suas1yla yuksek ve dti$tik duzeydeki sempatik sinir
girdikleri yerde birbirine dogru c;ekerek periferdeki aktivitesinin ortalama dola~1m dolu$ basmcma etkileri-
venlerden ilave kan aki$ml onler. Bunun sonucunda, sag ni gostermektedir. Giic;lu sempatik uyanlma hem b-Utun
atriyumdaki c;ok negatif basmc;lar bile venoz don-U$ti, sistemik kan damarlanm hem de btiyuk pulmoner kan
normal atriyum basmc1 olan O mm Hg'da gortilen venoz damarlanru ve hatta kalbin bolmelerini daralur. Bundan
donti~un i.izeriue belirgin ~ekilde c;1kartamaz. dolay1, sistemin kapasitesi azalarak ortalama dola$1m do-
h1$ basmc1 her kan hacmi dtizeyinde artar. Normal kan
Ortalama Dola~1m Dolu~ Basmc1, Ortalama Sistemik hacminde, maksimum sempatik uyanlma ortalama dola-
$lffi dolu$ basmcm1 7 mm Hg'dan bu degerin yakla$1k 2,5
Dolu~ Basmc, ve Bunlarm Venoz Donu~e Etkileri.
katma yani 17 mm Hg'ya c;1kanr.
Ventriktil fibrilasyonunu durdurmak ic;in uygulanan
Bunun aksine, sempatik sinir sisteminin tam inhibis-
elektro$Ok ile veya ba$ka herhangi bir nedenle kalbin
yonu, hem kan damarlanm hem de kalbi gev$eterek, or-
kan pompalamas1 durdugu zaman, dola$1mm her
talama dola$IID dolu$ basmcm1 normal degeri olan 7 mm
yerinde kan ak1m1 birkac; saniye soma kesilir. Kan akrm1
olmaymca, dola$urun her yerindeki basmc;lar e$itlenir. Hg'dan yakla$1k 4 mm Hg'ya dii$iir'i.ir. ~ekil 20-ll'de,
Bu dengelenmi$ basmc; d-Uzeyine, ortalama dol~1m dolus ozellikle egrilerin ne kadar dik olduguna dikkat ediniz.
basmc1 denir. Bu dik egim, kan hacmindeki hafif degi$ikliklerin veya
farkh sempatik aktivite duzeylerinin sistemin kapasite-
sinde olu~turdugu hafif degi$ikliklerin, ortalama dola$ml
Kan Hacminin Ortalama Dola~1m Dolu~ Bastnctna
do1U$ basmc1 tizerinde ne kadar fazla etkisinin oldugunu
Etkisi. Dola$rmdaki kan hacmi ne kadar fazlaysa orta- gosterir.
lama dola$rm dolu$ basrnc1 da o kadar yuksektir, c;i.inkti
fazladan kan hacmi damarlarm c;eperini germektedir. Ortalama Sistemik Dolu~ Basmc1 ve Ortalama
~ekil 20-ll'deki k1rm1z1 egri, farkh dtizeylerdeki kan Dola~tm Dolu~ BasmCJyla ili~kisi. Ortalama sistemik
hacimlerinin, ortalama dola$1m dolu$ basmc1 i.izerinde- dolu~ basma, yani SDB, ortalama dola$tm dolu$
ki normal etkilerini yakla$tk olarak gostenuektedir. Kan basmcmdan biraz farkhd1r. Buy-Uk kan damarlan kalpte
252
Boliim 20 Kalp Debisi, Venoz Dono~ ve Duzenlenmeleri

~ Venoz Donu~e Diren~


~ 10
::::!.
••-•
- .... _
i:SDB= 3,5
S08=7
SDB'nin venoz kam periferden kalbe dogru iten bir basm-

~ c1 ifade etmesine benzer $ekilde, bu venoz kan ak1mma


]
,:s
N
5 --:~-,,_!\tor:•-..
.. .,
''<.''ell
" •.. ._. .__
/.
.. ., 411>._,
\
SDB=14
kat$1 direni; de mevcuttur, Bu dirence venoz diJnil~e diren(,
denk Bir k1sID1 arteriyol ve kuc;uk arterlerde meydana
:O

>
~
C
0
'-...,
41t
..
....
-. __
-. ...
... ,
gelmekle birlikte, venoz donti$e direncin bUytik boliimu
-4 0 +4 +8 +12 venlerde olu$UI,
Sag atrlyum basmc1 (mm Hg) Venlerdeki diren<;, venoz doni.i$e direncin belirlenme-
sinde neden bu derece onemlidir? Bunun yaml1, venler-
~ekil 20-12. Veni:iz demo? egrilerL $ekilde ortalama sistemik dolu~ bc1-
sinc1 (SDB) 7 mm Hg oldugu zaman kaydedilen normal egri ile, SDB'nin deki direnc; artngi zaman, venlerin daha <;ok kendilerinde
3,5 veya 14 mm Hg arasInda degi~mesinin bu egri uzerindeki etkileri olmak tlzere, kanm gollenmeye ba$lamas1dir. Ancak ven-
gorulmektedir, (Guyton AC, Jones CE ve Coleman TB'den yeniden <;i-
ler fazla geni$leyebildikleri i<;in venoz basmc; <;ok az artar,
zilmi~tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and Its Regulation 2,
bask1 Philadelphia, WB, Saunders, 1973) Bundan dolayi, venoz basm<;taki bu art~ direnci yenmek
i<;in etkin degildir ve sag atriyuma kan aki~1 ~iddetli bir ~e-
kilde azalir, Bunun aksine, arteriyol ve kil<;tik arterlerdeki
klemplenerek kan ak1m1 durdurulduktan sonra sistemil<
direni; artug1 zaman kan venlerin yalmzca l/30'u kadar
dola~1mm her yerinde olc;:ulen basmi;, ortalama sistemik
kapasitansa sahip arlerlerde birikmektedir, Sonu<; olarak,
clolu~ basmc1du, boylece sistemik dola~1mdaki basmi;lar
pulmoner dola~1mdaki basm<;lardan bag1ms12 olarak karun anerlerde hafifc;e birikmesi dahi basmc1 c;ok arum
ol~ulebilir. Canh hayvanda ol<;ulmesi neredeyse imkans1z - venlerdekinin 30 kall - ve bu yliksek basm<;, dirern;teki
olmasma ragmen, ortalama Si.stem ik dolu~ basmc1, ortalama an~m buyiik bir bolumunun ustesinden gelir, Matema-
dola~,m dolu$ basmcma hemen daima yakla~ik olarah e$ittir, tiksel olarak, "venoz donii$e direni;"in yakla$ik uc;te iki-
<;linkii pulmoner dola~un, sistemik dola~1mm sekizde sini venlerdeki diren<; ve yakla~ik li<;te birini kii<;iik arter-
birinden daha az kapasitansa ve kan hacminin yakla~1k lercleki ve arteriyollerdeki diren<; belirlemektedir.
olarak yalmzca onda birine sahiptir, Venoz donti~ a~gidaki fonnulle hesaplanabilir:

Ortalama Sistemik Dolu~ Basmcmdaki Degi~ikliklerin VD= SOB· SAB


Venoz Donu~ Egrisine Etkisi. ~eldl 20-12, anan veya VDR
azalan SDB'nin venoz donti~ egrisi uzerindeki etkile1ini
gostermekteclir, Normal SDB'nin 7 mm Hg olcluguna Burada VD venoz donu~u, SDB ortalama si.stemik do-
dikkat ecliniz, Ardmdan, $eklin ustundeki egride SDB 14 lus basmc1m, SAB sag atriyum basmc1m ve VDR venoz
mm Hg'ya ytikselmi$ ve alundaki egride 3,5 mm Hg'ya dontise direnci temsil etmektedir, Bunlann saghkh eri§-
dli$illii$tur, Bu egriler SDB ne kadar bilyilkse (bu durum kin bir insandaki clegerleri : venoz donli§ 5 Udak, SDB 7
kanla dolu olan clola$1m sisteminin ''gerginliginin" de mm Hg, sag atriyum basmc1 0 mm Hg ve venoz doni.i§e
fazla olmas1 anlamma gelir), venoz donU$ egrisinin de o direnc;, dakikadaki kan ak1mm111 litresi basma 1,4 mm
kadar <;ok yuharrya ve saga kayacagm1 gostermektedir.
Hg'ya e~ittir,
Bunun aksine, SDB'nin azalmas1 egriyi Q$ag1ya ve sola
kayclmr,
Ba~ka bir ifadeyle, sistem ne kadar fazla cloluysa kamn Venoz Donu~e Direncin Venoz Donu~ Egrisi
kalbe ak1~1 da o kadar kolaydtr, Doluluk ne kadar azsa Ozerindeki Etkisi. ~ekil 20-13, farkh venoz doni.ise
kamn kalbe akmas1 o kadar zordur, diren<; diizeylerinin venoz donli$ egrisi tizerindeki
etkilerini gostermektedir. Gortildugti gibi, bu direncin
uvenoz Donu~ i~in Basm~ Fark1" S1f1r Oldugu Zaman normalin yansma kadar azalmasi kan akumm iki kanna
Venoz Donu~ Yoktur. Sag atriyum basmc1 yukselerek r;1kartu ve bu nedenle egri iki kat egimle yuhanya kayar,
SDB'ye C$il olclugu zaman, periferdeki damarlarla sag at-
Bunun aksine, d irencin normalin iki katma kadar artmas1,
riyum arasmdaki basm<; fark1 orladan kalkar, Sonw; ola-
egriyi yan egim!e a~ag1ya kaydmr:
rak, aruk periferdeki damarlardan sag atriyuma kan aklIDI
Sag aLriyum basmc1 SDB'ye e$it olacak kadar armg1
olmaz. Bununla birlikte, ~eldl 20-l2'deki venoz donil$
zaman, venoz donli$e direncin li.im seviyelerinde venoz
egrilerinden herhangi birini inceleyerek gorebileceginiz
gibi, sag atriyum basmc1 giderek SDB'nin altma du$tiigu donu§tin s1flr olduguna dikkat ediniz; c;i.inku kanm ak-
zaman, kalbe kan aklIDl oranuh bir ~ekilde artar, Yani, mas1nt saglayacak basmc; fark1 yoktur, Bu nedenle kalp-
SDB ile sag atriyum bastnc1 arasmdahi farh ne kadar biiyiik- te ne kadar ye tmezlik olabilecegine bakilmaks1zm, sag
se, venoz doni4 de o hadar biiyiih olur. Bu nedenle, bu iki atriyum basrnctnrn ula~abilecegi en yu.hsek basirt(, SDB'ye
basm<; arasmclaki farka venoz dona~ i(,in bas,m; farln denir, e~ittir.
253
Onite IV Do/a~,m

20 -
.¥ 20
as
~ ''
''
~
(U

;1
15
.~ 15
C
:o
"'
N
•g 10
---~..,-' ' 8

''
1/),

'E
~
~
''
:0
10
~ 5
' ' , SDB = 16
"',o
N .,,
G)

''
C Q.

>
G)

5 ~ '
0 +4 +8 +12 +16
Sag atriyum basmc, (mm Hg)
~ekil 20-15. iki sOrekll egrl, kalp debisl (k1rm1ZJ <;izgl) ve venoz donos
(mavi r;izg1) egrilerl normal oldugunda kalp debislnln ve sag atriyum
0 +4 +8 basinc1nin analizini gostermektedir. Kan hacminin yuzde 20'sine e~it
Sag arityum basmc1(mm Hg) bir kan transfOzyonu, venoz donos egrisinin kesikli <;lzgllerle gosterilen
~ekil 20-13. Venoz d6n0~ egrileri. ~ekilde "venoz donO~e diren<;"
~ekle donO~mesine neden olur. Bunun sonucunda kalp debisi ve sag
atriyum basinc1 A noktas1ndan B noktas1na kayar. SDB, ortalama siste-
degi~ikliklerinin etkileri gorulmektedir. SDB, ortalama sistemik dolu~
basino. (Guyton AC, Jones CE ve Coleman TB 'den yeniden r;izilmi~tir: mik dolu~ bas1nc1.
Circulatory Physiology: Cardiac Output and Its Regulauon. 2. bask, Phi-
ladelphia, W.B. Saunders, 1973)

- Normal diren9 gelen venoz donl.1$, kalpten c;1kan kalp debisine e~it olma-
15 - - 2 x diren9 hdir ve (2) sag atriyum basmc1, kalp ve sistemik dola~1-
- - 1/2 diren9 nun her ikisi ic;in de ayrudir.
~ - - 1/3 diren9 Dolay1s1yla, kalp debisi ve sag atriyum basmc1 ~u ~e-
as
"'~ 10 kilde belirlenebilir: (1) Kalbin anhk pompalama yetenegi
II),
0
tespit edilir ve bu kalp debisi egrisi $eklinde gosterilir; (2)
C
:o sistemik dola~1mdan kalbe kan aknrumn durumu anhk
"'
N
·g 5
olarak tespit edilir ve bu akun durumu venoz donti$ egrisi
G)
> $el<.hnde gosterilir; ve (3) ~ekil 20-15'te gosterildigi gibi
bu iki egri birbiriyle "~itlenir".
Sekildeki iki egri nonnal kalp debisi eg1isini (kirmm
c;izgi) ve normal venoz don~ egrisini (mavi c;izgi) temsil
0 +4 +8 +12
etmektedir. <;:izimde venoz donu~un kalp debisine e~it ol-
Sag atriyum basmc1 (mm Hg)
dugu yalmzca bir nokta (A noktas1) vardir ve bu noktada
~ekil 20-14. Venoz donO~ egrilerindeki ba~hca kallplarin birle~imi. ~e-
kilde ortalama sistemik dolu~ bas1nc1 (SDB) ile venoz donO~e direnr;teki sag atriyum basmc1 , kalp ve sistemik dola~1mm her ikisi
e~zamanll degi~ikliklerin etkileri gorOlmektedir. (Guyton AC, Jones CE i<;in de aymdu-. Bu nedenle, normal dola~mda sag atriyum
ve Coleman TB'den yeniden r;izilmi~tir: Circuiatory Physiology: Cardi- basmc1, kalp debisi ve venoz donii$tin tama1m, denge nok-
ac Output and Its Regulation. 2. bask, Philadelphia, W.B. Saunders,
1973.) tasi denilen A noktas1 tarafmdan temsil edilmekte olup,
bu nokta normal kalp debisini 5 Udak ve sag atriyum ba-
Venoz Donu~ Egrisi Kahplanmn Birle~imleri. ~ekil 20- smcuu O mm Hg olarak verir.
14, SDB ve venoz donli~e direnc;r.eki e$zamanh degi~il<lik-
lerin, venoz donli~ egrisi uzerindeki etkilerini gostererek, Kan Hacmi Art•~mm Kalp Debisi Ozerine Etkisi. Kan
her iki faktortinde e~zamanh c;all.$abilecegini sergilemek- hacminin ani olarak yakla$1k yuzde 20 artmas1, kalp de-
tedir. bisini normalin yakla$1k 2,5-3 katma ~1kanr. Bu etkinin
degerlendirilmesi ~ekil 20-15'te gosterilmi$tir. Buyuk
KALP DEBiSi VEVENOZ DONO~ EGRiLERiNiN miktarda fazladan kan infuzyonu yap1ldiktan hemen son-
E~ZAMANLI KULLANILMASIYLA KALP ra, sistemin artm~ dolulugu, SDB'yi 16 mm Hg'ya yuksel-
DEBiSiNiN VE SAG ATRiYUM BASINCININ terek venoz donti$ egrisini saga kaydmr. Aym anda artml$
DEGERLENDiRiLMESi kan hacmi damarlan ge~leterek direnci azaltu- ve venoz
Dola~1mm butuni.inde, kalp ve sistemik dola~1m beraber donil$e direncin azalmas1yla egri yukanya dogru <loner.
c;ah$mak zorundad1r. Buna gore (1) sistemik dola~undan Bu iki etki.nin bir sonucu olarak ~ekil 20-15'deki venoz
254
Bolum 20 Kalp Debisi, Venoz Donu~ ve Di.izenlenmeleri

donii$ egrisi saga kayar. Bu yeni egri B noktasmda, kalp En ust duzeyde

,,.....-·-·-·-·-· -· ··- -·
25 sempatik uyanlma
debisi egrisiyle ~itlenmektedir ve kalp debisi ile venoz
donii$iin 2,5-3 kat artt1gm1 ve sag atriyum basmc1mn +8 ,,~
OJ /
mm Hg'ya i;iktiguu gostermektedir. d, 20
I
i Orta derecede
sempatik wan lma
""
,::,
i
Artm1~ Kan Hacmine Yanit Olarak Ba~layan Denge-
,::
,o
15
;
,:s
N
,o ; ~
leyici Etkiler. Artml$ kan hacminin neden oldugu biiyiik ,::
Cl) I
>
kalp debisi artl$1 sadece birkai; dakika surer, <;i.inkii pek ~ 10 ·- ..P·
r;ok dengeleyici etki hemen olusmay;:i ba~lar: ui
1. Artml$ kalp debisi kapiller basmcrm yilhsellir, boy- ,,:0
Cl)
5
Q.
lece s1v1 kapillerlerden doku aralarma sizmaya ha$• iii
layarak kan hacmini nonnale i;evirir.
:,.:
·,....
0
2. Venlerdeki basmr; artl$I, stres-gev~eme mekanizma- 0 +4 +8 +12 +16
-4
s1yla venlerin giderek geni~lemesine yol ar;ar, ozel- Sag atriyum basmc1 (mm Hg)
likle karaciger ve dalak gibi venoz kan depolannm $ekil 20-16. Kalp debisl Ozerine (1) orta derecede sempatik uyanlma
genislemesi neticesinde, SDB azahr. {A noktas1ndan C noktastna), (2) en list duzeyde sempatik uyanlma (D
3. Periferdeki dokulann a~m kan aknm, otoregulas- noktas1) ve (3) tam spinal anestezinin neden oldugu sempatik inhlbis-
yon (B noktas1) etkllerinin analizi. (Guyton AC, Jones CE ve Coleman
yonla perifer direncinin artmasma neden olarak,
TB'den yeniden c;izilmi$tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and
venoz donii~e direnci yukseltir. Its Regulation. 2. bask1 Philadelphia, WB. Saunders, 1973.)
Bu faktorler, ortalama SDB'nin normale donmesine ve
sistemik dola~rmdaki direnr; damarlanmn daralmasma
neden olur. Boylece, 10-40 dakikahk bir siirede kalp debi-
si giderek normale yakm bir degere cloner.

Sempatik Uyarilmanm Kalp Debisine Etkisi. Sempa- neden oldugu sempatik inhibisyonun etkisini gostermek-
tik uyanlma hem kalbi hem de sistemik dola$1m1 etkiler: tedir. Buna gore (1) SDB yakla$lk 4 mm Hg'ya dii$er ve
(1) Kalbi daha huvvetli bir pompa yapar. (2) Sistemik do- (2) halbin pompa olarak etkinligi normalin yakla$1h yiizde
la~1mda ise, periferdeki damarlann ozellikle venlerin ka- 80'i1te iner: Kalp debisi A noktasmdan B noktasma, nor-
s1lmas1yla SDB'yi yiikseltir ve venoz donu~e direnci artmr. malin yakla~1k yuzde 60'ma dii$er.
~ekil 20-16'da, normal kalp debisi ve venoz donii~ eg-
rileri gosterilmektedir; bu iki egrinin birbirine e~tlendik- Biiyi.ik Bir Arteriyovenoz Fistul A~1lmasmm Etkisi.
leri. A nok r.asmda normal bir venoz donti~ ve 5 Udak'hk ~ekil 20-17, biiyiik bir AV fistill a91ld1ktan soma olu~n
kalp debisi ve 0 mm Hg'lik sag atriyum basmc1 vard1r. 5e- clola$un degi.$ikliklerinin i;e~itli evrelerini gostermekredir.
kilde en i\sL diizeydeki sempatik uyanmn (ye~il egriler) Fistiil dogrudan bi.iyiik bir arterle biiytik bir ven arasmda
ortalama sistemik dolus basmc1m 17 mm Hg'ya yiikselt- ac;1lm1~t1r.
tigine ( venoz donii~ egrisinin s1fir venoz doniis diizeyine 1. A noktasmda kesi~en kirmtz1 renkli iki egri normal
ula~t1g1 nokta ile gosterihnistir) dikkat ediniz. Sempatik durumu gostermektedir.
uyanlma kalbin pompa etkinligini de yakla~1k yuzde 100 2. B noktasmda kesi~en egriler, bilyiik fistiiW.n aplm.a-
artirmaktadir. Sonur; olarak, kalp debisi, A clenge nokta- stndan hemen sonraki dola$1m durumunu goster-
mektedir. Ba$hca etkiler ( 1) karun neredeyse hi<;-
smclaki normal degerinden D denge noktasmda normalin
bir engelle kar$tla$madan biiyuk arterden venoz
iki kauna r;1kar ve heniiz sag atriyum bastnct neredeyse hi{'.
sisteme clogrudan akmasma izin verildigi zaman,
degi~memi}tir. Boylece, farkh derecelerdeki sempatik uya- periferdeki dola$tmm direni; elemanlannm c;ogu
n lma, k1sa bir sure ifin, saniyeler veya dakikalar ii;inde di- atlanarak venoz doni.i~e direncin biiyiik oranda azal-
ger kompanse edici etkiler olu~up kalp debisini normale mast nedeniyle, venoz donii~ egrisinin aniden ve
yakm duzeye dondurene kadar, kalp debisini nom1alin iki dik bir egiinle yukanya dogru donmesi ve (2) ar;:1-
katma i;ikanr. lan fistiiliin perifer direncini azaltmasr ve arter ba-
smcmda akut bir azalma olu$turmas1 ile kalp daha
Sempatik inhibisyonun Kalp Debisine Etkisi. Sempa- kolay kan pompalayabilecegi ic;in kalp debisi egrisi-
tik sinir sistemi, tam spinal anesteziyle veya sinir sinyalle- nin seviyesinde hafif bir art1~ olmas1dir. B noktas1yla
rinin otonom gangliyonlara ge<;i$ini engelleyen heksame- temsil edilen net sonui;, kalp debisinin 5 LI dak'dan
tonyum gibi baz1 ilai;larm kullamlmas1yla bloke edilebilir. 13 Udah'ya pkmas1 ve sag atiiy-um basmcrnin yahla-
~ekil 20-16'da en alttaki egriler, tam spinal anestezinin ~k +3 mm Hg'ya yiikselmesidir.
255
Onite IV Do/a~tm

20 \
\
:i' 20-
\ ~ 15 - ~,
:x- \ ~ 10 - +
~ E
-
5 _ -"'
I. ,
2. 15 .::t
ct
O --M d • ·
....,_ ,,,', t
""
,:::,
C
,o 7 ---"--=~. ~=~~="",-
'''
"O
N
,g
~
10
\
\
\ '\ \\ o
Saniye
2

\ \
0
~ \
\
'\ \
~ekil 20-18. Aort l<okOnden elektromanyetlk aklmol<;er ku llarnlarak
kaydedilen nab1zlt kan ak1rrn.
i 5 \ '\ \
"O
0.

~
\
\
\
'
\
\\ debisinin, konjestif kalp yetmezliginin c;~itli evrelerinde

ol-.__ \.. duzenlenmesine ail degerlendirmeler Bolilm 22'de goste-


-4
0 +8 +4
:x' \'' \
+ 12 '
rilmi~tir.

Sag atriyum bas1nc1 (mm Hg)


KALP DEBiSiNi OL4;:ME YONTEMLERi
$ekil 20-17. Bir insanda aniden a<;ilan bOyOk bir arteriyovenoz (AV) fis-
tOI sonrasinda, kalp debisinde ve sag atriyum bas1ncinda ardarda olu- Hayvan deneylerinde aorta, pulmoner artere veya kalbe
~an degi~ikliklerin analizi. Analizin kademeleri denge noktalanyla gos- giren buyuk venlere kanul uygulanabilir ve herhangi bir
terilmi~tir; A, normal durum; B, AV fistOIOn a<;llmasindan hemen sonra;
tipteki ak1moli;:er kullamlarak kalp debisi olc;iilebilir. Aor-
C, sempatik reflekslerln aktive olmasindan 1 dakika kadar sonra; ve D,
kan hacminin artmas1ndan ve kalpte hipertrofi olmaya ba~lamasindan tun veya pulmoner arterin Uzerine kalp debisini olc;mek
birka,; hafta sonra. (Guyton AC, Jones CE ve Coleman TB'den yeniden ic;in elektromanyetik veya ultrasonik ak1moli;:erler de yer-
<;izilmi~tir: Circulatory Physiology: Cardiac Output and Its Regulation. l~tirilebilir.
2 . bask, Philadelphia, W.8. Saunders, 1973.) insancla kalp debisi nadir durumlar d1;;mda cerrahi
i;,lem gerektirmeyen dolayh yontemlerle olc;ultir. Yaygm
olarak kullarnlan bu yontemlerden ikisi, oksijen Fick yon-
temi ve indikator seyreltme yontemidir.
Kalp debisi, kalbin bolmelerinin buyuklugunil oldu-
3. C noktas1 sempatik sinir refiekslerinin arter ba- gu kadar, sol ventrikUlden aorta hrlaulan kan akumnm
smcm1 hemen hemen normale c;evirdigi, yakla~1k hlZlm olc;mek ic;in de kullamlan, hastamn yemek boru-
1 dakika sonraki etkileri ve bu reflekslerin neden suna veya gogus duvanna yerle~tililen bir transduserden
oldugu diger iki etkiyi gostermektedir: (1) SDB'nin yay1lan ultrason dalgalanm kullanan ekokardiyografi yon-
7 mm Hg'dan 9 mm Hg'ya pkmas1 (ttim .mer ve temiyle de yakla~1k olarak hesaplanabilir. Anm hacmi,
venlerin daralmas1 nedeniyle) neticesinde venoz aorttaki kan alummm hmndan ve ultrason goruntilleme
donu~ egrisinin 2 mm Hg saga kaymas1 ve (2) kal- ile olc;ulen aort c;apmdan belirlenen aortun enine kesit
bin sempatik sinirlerle uyanlmas1 nedeniyle, kalp alanmdan elde edilebilir. Ardmdan, atrm hacmi ve kalp
debisi egrisinin daha da yukselmesi. Bu clurumda luzmdan kalp debisi hesaplamr.
kalp debisi yakla~ik olarak 16 Uclak'ya ve sag atri-
yum basmc1 cla yakla~1k 4 mm Hg'ya yukselir.
4. D noktast birkac; hafta sonraki etkiyi gostermek-
ELEKTROMANYETiK VEYA ULTRASONIK
tedir. Bu zaman suresince, hem arter basmcmdaki
AKIMOLtERLER ILE ou;OLEN
hafif azalrna, hem de sempatik uyanlmanm bob-
reklerde idrar anm1m azaltmas1, tuz ve su tutulma-
NABIZLI KALP DEBiSi
sma neden olmas1 sonucunda kan hacmi artnu;;tu. ~eldl 20-18, kopegin aort koktindeki elektromanyetik
Bu durumda SDB 12 mm Hg'ya i;:1karak venoz do- ak1molc;er kullamlarak yap1lan bit kan akum kaydim
nu~ egrisini 3 mm Hg daha saga kaydmr. Aynca gostermektedir. ~ekilde, kan alumuun sistol s1rasmda bir
kalbin i;, yuktinun uzun sure yuksek kalmas1 kalp tepeye kadar h12la yukseldigi ve daha sonra sistolun so-
kasmda hafif bir hipertrofiye yo! ac;arak, kalp de- nunda, saniyenin bir bolilmil kadar bir sure ic;inde, ters
bisi egrisinin seviyesini daha da fazla yukseltir. yone dondugu gorulmektedir. Bu ters ak1m, aort kapag1-
Dolayts1yla, ~imdi D noktas1, hemen hemen 20 U nm kapamnasma ve ak11mnsif1ra donmesine neden olur.
dak'lik kalp debisini ve yakla?ik 6 mm Hg'hk sag
atriyum basmc1m gostermektedir. KALP DEBiSiNiN OKSiJEN FiCK iLKESi
Kalp Debisi Di.izenlenmesinin Diger Degerlendir-
KULLANILARAK OLtULMESi
meleri. Kalp debisinin egzersiz s1rasmdaki dtizenlen- Fick ilkesi ~ekil 20-19'da ac;1klanm1~t1r. Bu ~ekil, bir da-
mesine ait degerlendirme Boliim 2l'de sunulmu~ ve kalp kikada akcigerlerden pulmoner kana 200 mililitre oksije-
256
Solum 20 Kalp Debisi, Venoz DonQ~ ve DOzenlenmeleri

5mg
AKCiGERLER
I o,
5
~ elinjekte/
edilmi~
l

?:: 0,4
r o,3
P:: l · , -
Tuketilen oksijen = 200 ml/dak

p
1
OJ O I I
i 5 mg 10 20 30
02• »l enjekt e

~ ~
160 ml/L

II
sag kalp 0,5
~
edllmi~
0,4
o o,3
~ 0,2 · ~------
~ekil 20-19. Kalp debisinin belirlenmesinde Fick ilkesl.
~ 0,1
t O ~
• ---L
"- , - - - - r - -:.:....:~
~ 0 10 20 30
Saniye
nin emildigini gostermektedir. Aym zamanda, sol kalpten ~ekil 20-20. lki ayn kalp debislnln seyreltme yontemiyle hesaplanma-
aynlan kan litresinde 200 mililitrelik/bir oksijen konsant- smda kullanilan, ekstrapole edilmi~ boya konsant rasyonu egrilerl. (Dik-
rasyonuna sahipken, sag kalbe giren kamn litresinde 160 diirtgen alanlar, bu ekstrapole edilmis egriler s0resince arter kan1nda
mililitrelik/bir oksijen konsantrasyonu bulundugunu da hesaplanan ortalama boya konsantrasyonland1r.)
gostennektedir. Bu verilerden bir litre kamn akcigerler-
den gec;erken 40 mililitre oksijen absorbe euigi hesapla-
nabilir.
Bir dakikada akcigerlerden kana emilen oksijen mik-
tan 200 milliitre olduguna gore, 200'un 40'a bolunme- elde edilir. Bu orneklerin her ikisinde de, baslang1c;ta 5
siyle elde edilen oksijen miktanru absorbe etmek ic;in bir mihgram Cardiogreen boyas1 enjekte edilmi~tir. Dstteki
dakikada pulmoner dolasundan toplam be~ Lane 1 litrelik kayitta, enjeksiyondan sonraki yakla~1k 3 saniye sonras1-
boltimii gec;melidir. Dolayis1yla, akcigerlerden bir dakika- na kadar arter sistemine hie; boya gec;me~, fakat daha
da gec;en kan miktan 5 litredir ve bu kalp debisinin de sonra arterdeki boya konsantrasyonu yakla$tk 6-7 saniye
bir olc;iisiidiir. Buna gore, kalp debisi asag1daki formiilden ic;inde ruzla en iist dtizeye c;1km1$Ur Bundan sonra, boya
hesaplanabilir: konsantrasyonu si.iratle dii~mti$, fakat konsantrasyon s1-
fi.ra ula$madan once bir miktar boya periferin sislemik
Kalp debisi (Udak)
damarlanndan gec;erek dola$1m1m camamlam~ ve ikinci.
_ Akcigerlerden bir dakikada absorbe edl len 0 (ml/dak)
2 clefa kalbe donmii~ttlr. Buna bagh olarak, arlerdeki boya
- Arteriyovenoz 0 2 fark1 (ml/L kan)
konsantrasyonu yeniden artmaya ba~lann~ur. Hesaplama
yapabilmek i<;in, egrinin erken ini$ sa{has1m, her egride
insanda kalp debisinin olc;ulmesi ir,,:in Fick i~leminin
kesikli i;izgilerle gosterildigi ~ekilde s1frr noktasma dogru
uygulanmasmda; kans1k venoz kan, genellikle on kolda-
ekstrapole etrnek gerekir. Bu yontemle, sistemik arterdeki
ki brakiyal vene sokulan bir kataterin subklavyen venden
boyanm ehstrapole edilmi~ zaman-konsantrasyon egrisi, ilk
sag atriyuma ve sonunda da sag ventrikiile veya pulmoner
boli.imde tekrar dola$una kaulmadan olc;ulebilcligi gibi,
artere yerlestirilmesiyle elde edilir. Sistemik arter kam vii-
daha sonraki boliimde de oldukc;a dogru bir sekilde he-
cuttaki herhangi bir sistemik arterden almabilir. Herhangi
saplanabilir.
bir tipteki oksijen oli;er kullarularak solunum havasmdan
Ekstrapole edilmi$ zaman-konsantrasyon cgrisi bir
oksijenin eksilme hizmm saptanmas1yla da akcigerlerde
kez belirlendikten soma, egri boyunca arter kamndaki
ohsijenin emilme h1zi olc;iilmiis olur.
ortalama boya konsantrasyonu hesaplamr. Ornegin, bu
hesaplama, ~ekil 20-20'de tistteki egride, ba$langi<; vc
KALP DEBiSi OL~OMONDE iNDiKATOR
ekstrapole edilmis tiim egrinin altmdaki alan olc;tilerek ve
SEYRELTME YONTEMi
egri boyunca boya konsantrasyonunun ortalamas1 alma-
Kalp debisinin "indikator seyreltrne yontemiyle" olc;iil- rak yap1lm1~ur. Ost $ekildeki egrinin alnnda yer alan tarah
mesi ii;in, ki.ic;iik bir miktar indikator, omegin bir boya, alandan kandaki ortalama boya konsantrasyonunun 0,25
biiytik bir sistemik vene veya tercihen sag atriyuma en- mg/dl ve bu ortalama degerin stiresininde 12 saniyc oldu-
jekte edilir. Bu indikator hula kalbin sag tarafma oradan gu gori.llebilir. Deneyin ba$mda 5 miligram boya enjekte
da akcigerlerin kan damarlanna, kalbin sol tarafma ve edilmi$ti. Yiiz mililitresinde 0 ,25 miligram boya ta~1yan
sonunda da sistemik arter sistemine gec;er. Periferdeki ar- kanm 5 miligram boyanm Lamam1m 12 saniyede kalp ve
tcrlerin berhangi birinden gec;en boyanm konsantrasyo- akcigerlerden gei;irebilmesi ic;in kanm 100 mililitrelik ha-
nu kaydedilerek ~ekil 20-lO'de gori1ldiigii gibi bir egri cim birimlerinden, toplam 20 tanesinin 12 saniye ic;inde
257
Unite IV Dola~,m

kalpten gei;:mesi gerekmektedir. Kalp debisine ~it olan bu Hall JE: Integration and regulation of cardiovascular function. Am J
Physiol 277:S174, 1999.
miktar 2 Ul2 saniye veya 10 Udak'dir. ~eldl 20-20'de alt-
Hall JE: The pioneering use of systems analysis to study cardiac out-
taki ekstrapole edilmi~ egriden kalp debisinin hesaplanma- put regulat ion. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol 287:R1009,
s1111 okuyucuya buak1yoruz. Ozetle kalp debisi a~ag1daki. 2004.
formUl kullamlarak belirlenebilir: Hollenberg SM: Hemodynarnic monitoring. Chest 143:1480, 2013.
Klein I, Danzi S: Thyroid disease and the heart. Circulation 116:1 725,
Ka lp debisi (ml/dak) = 2007.

I
Koch WJ, Lefkowitz RJ, Rockman HA: Functional consequences of al-
Enjekte edilen boya (mg) x 60 tering myocardial adrenergic receptor signaling. Annu Rev Physiol
62:237, 2000.
11
I Egri sOresince bir
mililitre ka ndaki ortalama
boya konsantrasyonu
x
saniye
cinsinden
egri nln s0resi
Lymperopoulos A, Rengo G, Koch WJ: Adrenergic nervous system In
heart failure: pathophysiology and therapy. Circ Res 113:739, 2013.
Rothe CF: Reflex control of veins and vascular capacitance. Physiol Rev
63:1281, 1983.
Rothe CF: Mean circulatory filling pressure: its meaning and measure-
ment. J Appl Physiol 74:499, 1993.
Kaynaklar Sarnoff SJ, Berglund E: Ventricular function. 1. Starling's law of the
heart, studied by means of simultaneous right and left ventricular
Guyton AC: Determination of cardiac outpu t by equating venous re- function curves in the dog. Circulation 9:706, 1953.
turn curves with cardiac response curves. Physiol Rev 35:123, 1955. Uemura K, Sugimachi M, Kawada T, et al: A novel framework of cir-
Guyton AC: The relationship of cardiac output and arterial pressure culatory equilibrium. Arn J Physiol Heart Circ Physiol 286:H2376,
control. Circulation 64:1 079, 1981. 2004.
Guyton AC, Jones CE, Coleman TG: Circulatory Physiology: Cardiac Vatner SF, Braunwald E: Cardiovascular control mechanisms in the
Output and Its Regulation. Philadelphia: WB Saunders, 1973. conscious state. N Engl J Med 293:970, 1975.

258
BOLOM 21

Egzersizde Kasta Alum1 ve Kalp Debisi; Koroner


Dola~1m ve iskemik Kalp Hastal1g1

Bu boli.imde (1) iskelel kasma olan kan aknmm ve (2) siiren bas1ya neden olan guc;lii tetanik kas1lma s1rasmda
kalbe olan koroner arter kan alumm1 taru~cag1z. Bu iki kan ak1m1 neredeyse tamamen durabilir; fakat bu aym
tip kan ak1m1 ba$hca kas dokusunun metabolik gereksi- zamanda kas1lmanm h1zla zayillamasma da sebep olur.
nimlerine yaml olarak, damar direncinin bolgesel kont-
rolii tarafmdan duzenlenir. Egzersiz S1rasmda Kas Kapillerlerinde Artm•~ Kan
Aynca, (I) egzersiz s1rasmda kalp debisinin kontroli.i, Ak1m1. 1stirahac sirasmda bazt kas kapillerlerinde kan
(2) kalp krizinin ozellikleri ve (3) anjina pektoris agnst aktm1 i;;ok azdu ya da hi<; goriilmez; fakat agir egzersiz
gibi ili$kili baz1 konular da bu bolumde lart1$1lm1$ur. suasmda tOm kapillerler ac;ilir. istirahattaki kapillerlerin
a<;1lmas1, oksijenin ve diger besi11lerin kapillerlerden
kas1lan kas liflerine di[ilze olmalan gereken uzakhg1 azal-
ISKELET KASLARINDAKi KAN tarak, oksijenin ve besinlerin kandan dokulara difi.ize
AKIMININ iSTiRAHATTE VE EGZERSIZ olabilecegi kapiller yuzey alamnm bazen iki ila i.i<; kat
SIRASINDA DUZENLENMESi artmasma katktda bulunur.
Ag1r egzersiz normal dola$1m sisteminin kar~la$Ug1 en iSKELET KASLARINDA KAN AKIMININ
stresli durumlarclan biridir; <;iinkii vucutta, hepsi de c;ok
KONTROLO
miktarda kan ak1mma ihtiya-; duyan, buyi.ik bir iskelet
kas1 ki.Hlesi bulunmaktad1r. Aynca, egzersiz s1rasmda Kasta Oksijenin Azalmas1 Ak1m1 Bi.iyi.ik Ol~i.ide
kalp debisi egzersiz yapan kaslann metabolik ihciyac;la- Artmr. iskelet kas1 aktivitesi suasmda goriilen kas kan
nm kar$1lamak i<;in sporcu olmayan bir bireyde normal akunmdaki biiyiik artl$lll Lemel nedeni, kimyasal etken-
degerin dorc ila be$ kauna, iyi antrenmanh bir sporcuda lerin dogrudan kas arteriyolleri i.izerine etki ederek dila-
6 ila 7 karma artar. tasyona yol ac;mas1cltr. En onemli kimyasal etkilerden biri
kas dokulannda oksijenin azalmastdrr. Kas aktivitesi s1ra-
KASLARDA KAN AKIMININ HIZI smda kas oksijeni hizla kullarur; bu nedenle doku s1V1la-
1stirahatte 100 gr kas dokusu ba$ma iskelet kasmm kan rmda oksijen konsantrasyonu di.i$er. Bu azalma, hem
ak1m1 yakla$1k 3-4 ml/dakikadtr. Yogun egzersiz sira- arteriyol duvarlan oksijen yoklugunda kasilmayt devam
smda, iyi antrenmanh sporcularda bu kan aklm1 25-50 ettiremecliginden, hem de oksijen eksikligi vazodilator
kac arcarak 100 gr kas dokusu ic;in 100-200 ml/dak diize- maddelerin salgilanmasma yol ai;;ug1 ic;in, bolgesel arteri-
yine yukselebilir. Dayamkhhk sporculannm uyluk kasla- yol vazoclilatasyonuna sebep olur. En onemli vazodilator
rmda 400 ml/dak kadar yuksek ak1m degerleri madde olas1hkla adenozindit; ancak deneyler kas arterine
bildirilmi$lit. dogrudan infiize edilen biiyiik miktarlardaki adenozinin
bile, iskelet kasmm kan akmum yogun egzersiz suasm-
Kas Kas1lmalar1 S1rasmda Kan Ak1m1. ~ekil 21-1 $id- daki kadar arurmad1gm1 ve yakla$tk 2 saatten daha uzun
detli ritmik kas egzersizi s1rasmda insan bacagmm baldtr vazodilatasyon saglayamad1gm1 gostermistir.
kasmda kan akum degi$ikliklerinin kaydm1 gostermekte- Neyse ki, kaslann kan damarlan adenozinin vazodi-
dir. Aktmm her kas1lma srrasmda arup azald1gma dikkat latator etkilerine kar$1 duyars1zla$tlktan soma bile, diger
ediniz. Kas1lmalann sonunda, kan aktm1 birkai;; saniye vazodilator faktorler egzersiz devam ettigi siirece artmt$
c;ok yuksek kaltrken sonraki birkac; dakikada nonnale kapiller kan ak1mm1 devam ectirirler. Bu fakcorler, (1)
inmektedir. potasyum iyonlan, (2) aclenozin trifosfac (ATP) , (3)
Egzersizin kas kas1lmas1 donerni suasmda kan akuru- laklik asit ve (4) karbondioksittir. 'Bu faktorlerden her
nm azalmasmm nedeni, kas1lm1$ olan kasm kan damar- birinin kas aktivitesi suasmda kasm kan akrrnmm arn-
lanna bas1 yapmas1cltr. Kan damarlan i.izerinde uzun ~mda nice] olarak ne oranda rol oynad1gm1 heniiz

259
Unite IV Dola~,m

Ritmik egzersiz takiben doJa~tmda uyanc1 etkilerin olmas1, (2) arter


-
.x
40 basmcuun artmas1 ve (3) kalp debisinin artmast.
(G

~
E Sempatik Aktivasyonun Etkileri
0
0

E.20 Egzersizin ba~mda, beyinden yalruzca kaslara kastlmala-


e
.ii
nm saglayan sinyaller iletilmekle kalmaz; ayn1 zamanda
(G baz1 sinyaller vazomotor merkeze iletilerek birc;ok ba~ka
C
(G dokuda sempatik de$arj da ba$lat1hr. E$zamanh olarak,
::.::
kalbe gelen parasempatik uyanlar azalttltr. Sonuc;ta, dola-
o-----------
0 10 16 18
~1mda ba~hca ti<; etki ortaya c;tkar.
Birincisi, kalp iizerindeki sempatik etkinin artmas1 ve
Daklka
kalbin normal parasempatik inhibisyondan kunulmas1
~ekil 21-1. Gil~IO rit mik kas1lma sirasmda bir bacag1n bald1nnda kas sonucunda kalp hmnda ve pompalama gucilnde biiyiik
egzersizinin kan aklmma etkileri. Kas1lma s1ras1ndaki kan ak1m1, kas1l- bir artma olacak $ekilde kalp uyanhr.
malar aras,ndaki ak1mdan i;ok daha azdrr. (Barcroft H, Dornhorst AC:
lkincisi, daha once belirtildigi gibi aktif kaslarda bol-
The blood flow through the human calf during rhytmic exercise. J
Physio/ 109:402, 1949'den modifiye edilmi~tir.) gesel vazodilator etkiler tarafmdan kuvvetli ~ekilde geni~-
letilen arLeriyoller dt$mda, perifer dol~undaki
arteriyollerin c;ogu guc;lu $ekilde kas1br. Boylece kalp,
kaslann gereksindigi arttnl$ kan ak1mm1 saglamak iizere
uyanlrr ve ayn1 anda viicudun <;ogu kas d1~1 dokusuna
bilmiyoruz; bu konu daha aynntth olarak Bohim 1 Tde olan kan ak1m1 azalularak bu bolgelerin kam ge<;ici olarak
tart1~tlmt~trr. kaslara "odunc; verilir". Bu sure<;, kaslara fazladan daki-
kada 2 litre kan saglar. Ya~aill.lrn kurtanuak i<;in ko§an bir
Kas Kan Ak1mmrn Sinirsel Kontrolu. Bolgesel doku
ki~inin, ko~u hmndaki kuc;Uk bir artt$ oldugu zaman bile
vazodilator mekanizmalanna ek olarak, iskelet kaslannda ya$amla oliim arasmdaki smm belirleyebildigini dii$lin-
sempatik vazokonstriktor ve (baz1 hayvan tiirlerinde) dtigtimtizde bu son derece onemlidir. Perifer damar sis-
sempatik vazodilator sinirler de bulunur. temlerinden ikisi olan koroner ve serebral sistemler, bu
vazokonstriktor etkinin d1$mdadrr; <;ilnkU bu bolgelerde
Sempatik Vazokonstriktor Sinirler. Sempatik vazo-
vazokonstriktor inervasyon zay1ftir. Egzersiz suasmda
konstriktor sinir lifleri, sonlanmalanndan norepinefrin
iskelet kaslan kadar kalp ve beyin de onemli oldugu ic;in,
salgilarlar. Maksimal uyanld1klannda, bu mekanizma
boyle olmas1 gereklidir.
istirahatteki kaslann kan akmum normalin yans1 ila uc;te
U<;ilncilsii, venlerin kas duvarlan ve dola~tmm diger
birine kadar azaltabilir. Bu vazokonstriksiyon, arteryeJ
kan clepolama bolgeleri gti<;lil bi<;imde kastlarak ortalama
basmcm azald1g1 dola~m yetmezliginden kaynaklanan sistemik dolu~ basmc1m bilyiik oranda artmrlar. Bolilm
~klarda ve hatta kan basmcmm yiikseltilmesinin gerek- 20'de ogrendigimiz gibi, bu olay kanm kalbe venoz donii-
tigi stres kaynakh ba~ka durumlarda da fizyolojik ac;1dan ~tint\, dolayis1yla kalp debisini artrran en onemli faktor-
onemlidir. lerden biridir.
Sempatik vazokonstriktor sinir uc;lanndan salgtlanan
norepinefrine ek olarak, yogun egzersiz s1rasmda iki bob- Egzersiz S1rasmda Sempatik Uyarim Arter
rekiistii bezinin medullasmda da dola~tma bilyiik mik- Basmcm1 Artirabilir
tarda norepinefrin ve daha da fazla epinefrin salg1lamr.
Dola~nndaki norepinefrin, dogrudan sempatik sinir uya- Egzersizde sempatik aktivite arU$1mn en onemli etkile-
nlmas1 sonucu salgtlanan norepinefrin gibi, kas darnar- rinden biri, arter basmcm1 artumas1drr. Arter basmcm-
lan iizerinde vazokonstriktor etki gosterir. Diger taraftan, daki bu art1$, bir<;ok uyanc1 etkiden kaynaklamr. Bu
epincfrin vazokonstriktor alfa reseptorlerine baglanan etkiler arasmda $Unlar sayliabilir: (1) beyin ve aktif kas
norepinefrinin tersine, damarlann vazodilat<ir beta adre- dokusu hari<;, kalp dahil olmak iizere viicuttaki dokula-
nerjik reseptorlerini daha fazla uyard1g1 i<;in s1khkla hafif rm <;ogundaki arteriyollerin ve kii<;ilk arterlerin vazo-
bir vazodilator etkiye sahiptir. Bu reseptorler Bolum 6l'de konstriksiyouu, (2) kalbin pompa aktivitesinin artmas1
tartl$ll1Dl~tlr. ve (3) temelde venoz kas1lmaya bagh olarak ortalama
sistemik dolu~ basmcmdaki bilyiik ar~. Bu etkiler bir-
EGZERSiZ SIRASINDA DOLA$1MIN YENiDEN likte <;al~arak hemen daima egzersiz s1rasmda arter
basmcm1 artmrlar. Bu art1~, egzersizin gerc;ekle$tirildigi
D0ZENLENMESi
ko$ullara bagh olarak 20 mm Hg kadar kilc;ilk, 80 mm
Egzersiz suasmda kaslann gereksinin1 duydugu buyiik Hg kadar buyuk olabilir. Ki$i egzersizi gergin ko~ullar
miktardaki kan akururu kar~1layabilmek ic;in dola$tm sis- altmda yap1yor, ama yalmzca birkac; kasm1 kullamyorsa,
teminde uc; onemli etki ortaya c;1kar: (1) sempatik sinir sempatik sinir cevab1 yine de ger<;ekle~ir. Aktif olan
sisterninin birc;ok dokuda aktif hale gelmesi ve bunu birkac; aktif kasta vazodilatasyon onaya c;ikarken diger
260
Bolum 21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi; Koroner Dola~1m ve lskemik Kalp Hastalig1

yandan viicudun ba$ka yerlerindeki net etki ba~hca vazo- 25


konstriksiyondur ve ortalama arter basmc1 170 mm Hg'ye
kadar c;1kabilir. Boyle bir durum, bir merdiven iizerinde i 20
durarak yukandaki tavanda bir yere c;ivi c;akan bir ki~ide G) '.!2
.:: ::::!.. 15
meydana gelebilir. Bu durumdaki gerginlik ac;1ktrr. ~,~·
Aksine, ko:;;u ya da yuzme gibi btittin vucudun kaul- ~,5 10
a. ,:;I
d1gi bir egzersizi. yapan ki:;;ide, arter basmcmdaki artl:;; iii .~
s1khkla sadece 20-40 mm Hg'dir. Basmc;ta buyiik bir arn~ ~-c 5
gorulmemesi, btiyiik aktif kas kutlelerinde aym anda ~
meydana gelen a~m vazodilatasyondan kaynaklanrr. 0 I ,, I I ....., I I I ' I I
-4 0 +4 +8 +12 +16 +20 +24
Sag atriyum basmc1 (mm Hg)
Egzersiz S1rasmda Arter Basmcmm Art•~• Neden
Onemlidir? Laboratuvar deneylerinde kaslar en list $ekil 21-2. Yogun egzersizin ba~lang1c1nda kalp debisindeki ve sag
dtizeyde uyanld1g1 halde arter basmcmdaki arll~ engelle- atriyum basinc1ndaki degi~ikliklerin <;izlmsel degerlendirilmesi. Siyah
egriler, normal dola~1m; klfm1z1 egriler, ag1r egzersiz.
nirse, kasrn kan alum1 c;ok nadiren yakla$1k sekiz kattan
fazla artabilir. Oysa, mararon ko~uculannda, dinlenim
durumunda btittin vticut ic;irl 1 Udak olan kas kan ak1-
mmm maksirnal egzersiz s1rasmda 20 Udak'nm tisttine
kadar c;1kabildigi bilinmektedir. Bu nedenle, kasm kan
ak1mmm ad1 gec;en basil laboratuvar deneyleri s1rasmda
oldugundan c;ok daha fazla artabildigi ac;1kt1r. Aradaki h1zrmn 170-190 atrm/dak kadar yuksek hizlara, (2) kalbin
fark nedir? Ba~hca fark normal egzersiz sirasmda arter kas1lma gtictintin s1klikla nonnalin iki kauna c;J.kmasma
basmcmm artmas1d1r. Ornegin, arter basmcmm (ag1r yol ac;an kalbin sempatik uyanlmasmdan kaynaklamr.
egzersiz s1rasmda genellikle oldugu gibi) %30 oranmda Kalp i:;;levinin bu olc;ude arl1$1 olmasayd1, kalp debisin-
artt1grru varsayahm. Bu %30'luk am~. karu kas dokusu deki art1~ normal kalbin plato duzeyiyle srmrh kalacak ve
damarlanna %30 oranda daha buyiik guc;le itecektir. genellikle antrenmans1z ko?ucunun ba$anlabilecegi 4 kat,
Ancak, bu tek Onemli eLl<.i degilclir; fazla basmc; kan veya ba21 maraton ko~uculannm ula~bilecegi 7 kat am~
damarlannm duvarlanm gerer ve bu etkiyle beraber bol- yerine, yalmzca 2,5 kat artl$ olacaku.
gesel olarak serbestlenen vazodilatorler ve daha yuksek Sirndi venoz donti$ egrilerini gozden gec;irelim.
kan basmc1, kasm toplam kan ak1mm1 normalin 20 katm-
Normal venoz donil$ egrisinde hie; bir degi$iklik olma-
dan fazlasma art1rabilir.
saydt, normal venoz doni.i$ egrisinin en i.ist plato dtizeyi
sadece 6 Udak oldugu ii;in egzersiz srrasmda kalp debisi
Egzersiz Strasmda Kalp Debisindeki Art,~m pek yukselemezdi. Bununla birlikte, iki onemli deg~iklik
Onemi meydana gelir:
1. Agtr egzersizin ba?langtcmda ortalama sistemik
Egzersiz sirasmda egzersiz ~iddetiyle hemen hemen oran-
dolu~ basmc1 btiyiik olc;-ude anar. Bu etki, k1Smen
ult olarak kalp debisini arnran birc;ok farkh fizyolojik etki
venleri ve dola~mun diger kan deposu bolgelerini
aym anda meydana gelir. Gerc;ekte, egzersiz s1rasmda
kas1lmaya sevk eden sempatik uyanlmadan kay-
dola~1m sisterninin oksijen ve diger besin maddelerinin
kaslara dagmnu i<;in kalp debisirli arnrma yetenegi, devam naklamr. Aynca karm kaslannm ve vticudun diger
eden kas i?inin smirlarmm belirlenmesinde, kasm kendi iskelet kaslannm gerilmesi c;ogu ic; organ damarla-
gucti kadar i:inemlidir. Omegin, kalp debilerini art1rabilen nna bastnc; uygulayip ttim depo damar sistemi
maraton ko?uculan genellikle rekor kuan kO$U stirelerine tizerine daha fazla bas1 uygulanmasrm saglayarak
sahip olan ki~ilerdir. ortalama sistemik dolu$ basmcm1 daha da artmr.
En yuksek duzeyde egzersiz s1rasmda, bu iki etken
birlikte, normalde 7 mm Hg olan ortalama siste-
A91r Egzersiz s,rasmda Kalp Debisi Degi~ikliklerinin
mik dolu~ basmcm1 30 mm Hg'ye kadar
<;izimsel Degerlendirilmesi. ~ekil 21-2, ag1r egzersiz
yukseltebilir.
sirasmda kalp debisinde ortaya c;ikan btiyiik deg~ikligin
2. Venoz donu? egrisinin egimi yukan clogru <loner.
c;izimle degerlendirilmesini gostermektedir. A noktasmda
Bu yukan yondeki hareket, akti[ kas dokusundaki
kesi~en kalp debisi ve venoz doni.i~ egrileri normal dola-
?Lmm degerlendirmesini, B nokt.asmda kes~en egriler agir hemen buttin kan damarlannda direncin azalma-
egzersizin degerlendirmesini vermektedir. Kalp debisin- smdan kaynaklamr. BOylece, venoz doni.i~e direnc;
deki btiyuk art1$m hem kalp debisi egrisinde hem de azahr ve venoz donti~ egrisinin egimi anar.
venoz di.inti~ egrisinde onemli degi?iklikler gerektircligine Bu yiizden, ortalama sistemik dolu~ basmcmm aruna-
dikkat ediniz. Kalp debisi egrisindeki aru:;; dtizeyini smm ve venoz donti~ direncin azalmas1mn birlikte
anlamak kolayd1r. Bu art1~ neredeyse tamamen (1) kalp olmas1, venoz donu~ egrisinin tum duzeyini yukseltirler.
261
Onite IV Dola~,m

Venoz doniil? egtisindeki ve kalp debisi egrisindeki Sol ventriktil kasmdan gelen koroner venoz kan akt-
degi~ikliklere yarut olarak kalp debisi ile sag atriyum mmm c;ogu (top lam koroner kan aktnnmn yakla§ik %75'i)
basmc1 arasmda ~ekil 21-2'de B noktas1yla gosterilen koroner sinus yoluyla kalbin sag atriyumuna cloner.
yeni bir clenge durumu olu§ur. A noktas1 ise normal Bununla birlikte, sag ventrikiil kasmdan gelen koroner
dtizeydeki dengeyi gostermektedir. Ozellikle sag atriyum venoz kanm c;:ogu ise, koroner sinus araciligiyla degil,
basmcmm <;ok az, yalrnzca 1,5 mm Hg degi.$tigine ctikkat kiic;:iik anteriyor kardiyak venter yoluyla dogrudan sag atri-
edin. Gerc;ekte, kalbi gii<;hi olan bir ki§ide, <;ok yogun yuma dokuliir. Koroner venoz kanm <;ok kti<;tik bir k1srru,
egzersiz s1rasmcla kalbin sempatik uyanlmasmm biiytik kalbin btitiin bo§luklanna dogrudan bo$alan c;:ok ki.ic;:iik
olc;ude anmas1 nedeniyle, sag atriyum basmc1 s1khkla thebesian venler arac1hg1yla kalbe geri <loner.
normalin altma dii~er. Bunun aksine kalbi zayif hastalarda
ona yogunlukta yaptlan egzersizler bile sag atriyum
basmcmda belirgin art~lara sebep olabilir. NORMAL KORONER KAN AKIMI KALP
DEBiSiNiN ORTALAMA YOZOE BE~iDiR
KORONER DOLA~IM insanda istirahatteki normal koroner kan ak1m1 kalp agu-
Batt dunyasmm endiistrile~mi$ ulkelerinde biittin oliim- hgmm 100 gram1 ba~ma yakla§1k 70 ml/dak veya 225 ml/
lerin yakla;ak ti<;te biri koroner arter hastahklarmdan kay- dak'drr. Bu deger toplam kalp debisinin %4-5'idir.
naklanmaktadtr ve hemen hemen biitiin ya§hlann koroner Agir egzersiz s1rasmda, gene;: eri~kinde kalp debisi 4-7
arter dola§imlarmda en azmdan bir miktar bozuhna kat artabilir ve bu kan normalden daha yuksek bir arter
vardir. Bu nedenle, koroner dola$Jnun fizyolojisini ve fiz- basmcma kar§l pompalamr. Sonu<; olarak kalbin i$i, agir
yopatolojisini anlamak, t1bbm en onerrtli konulanndan ko§ullar alunda 6-9 kat artabilir. Aym zamanda koroner
biridir. kan akim1 da kalbin gereksinim duydugu ek besinleri
saglamak ic;:in 3-4 kat artar. Bu art!§ i§ yiiktindeki art1$
kadar fazla degilctir. Bu durum, kalbin harcad1g1 enerjinin
KORONER KAN AKIMI DESTEGiNiN
koroner kan alumma olan oramnm artmas1 demektir.
FiZYOLOJiK ANATOMiSi
Koroner kan ak1mmdaki bu goreceli eksikligi dengelemek
~ekil 21-3 kalbi ve koroner kan damarlanm gostermek- iizere kalpte enerji kullammmm "etkinligi" artar.
tedir. Ana koroner arterlerin kalbin yuzeyinde yer ald1-
gma ve daha kti<;iik arterlerin yuzeyden kalp kas1 i<;ine
penetre olduguna dikkat ediniz. Kalp, besleyici kan des- Sistol ve Diyastol s,rasmda Koroner Kan Ak1mmdaki
tegini hemen hemen tamamen bu arterler arac1hg1yla ahr. Fazik Degi~iklikler-Kalp Kasi Bas1smm Etkisi. ~ekil
Yalmzca endokard ytizeyinin 0,1 mm kahnhktaki daha i<; 21-4 insan kalbinde sol venrriktil koroner sistemindeki
bolgesi dogrudan kalp bo§luklarmm i<;indeki kandan besleyici kapillerlerden sistol ve diyastol s1rasmda gec;en
yeterli besin alabilir; bu ytizden kasm bu §ekilde beslen- kan alum1 degi§iklikletini hayvanlardaki deneylerden
mesi fazla onem ta§1maz. uyarlanm1~ olarak ml/dak cinsinclen gostermektedir. Bu
Sol koroner arter daha <;ok sol veimikiihin on ve sol <;izimde, sol ventriktil kasmdaki koroner kapiller kan ak1-
yan boltimle1ini, sag koroner arter ise sag ventrikiiliin mmm, vucudun diger bolgelerinin damar yataklanndaki
btiylik bir bollimlinli ve insanlann %80-90'mda da sol aktmm tersine, sistol sirasmda dti~Uk bir duzeye indigine
ventrikuliin arka boliimiinii besler. ctikkat ediniz. Bu olaym ned.eni, sistol kas1lmas1 s1Tasmda

Aort

i 300
~
§.
Sol koroner § 200
arter """'
C

Sol sirkumfleks """'t 100


dal C
~

Sol
~
anteriyor 0
inen dal Sisto! Diyastol
~ekil 21-4. Kalbin sistolO ve diyastolO sirasinda, insan sol ventrikOIO-
~ekil 21-3. Koroner arterler. non koroner kaplllerlerinden kanin fazik ak1m1.

262
Bolum 21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi; Koroner Dola~1m ve lskernik Kalp Hastalig1

Epikardm koroner arterieri


iskelet kaslannda oldugu gibi, diger c,:ogu dokuda gorii-
lenle benzerdir.
·- ~ r ,, .-'ir.:-=;>
~ -~- Yerel Koroner Kan Ak1mmm Duzenlenmesinde
Ana Faktor Olarak Oksijen Talebi. Koroner arterler-

Subendokardda arteryel pleksus


-=- deki kan aktm1, genellikle hemen hemen tamam.en kalp
kasmm oksijen gereksinimiyle orantllt olarak dtizenle-
~ekil 21-5. Epikardda, kasi<;inde ve subendokardda koroner damar- nir. Nonnalde kan kalp kasmdan ge<;erken koroner arter
tartn c;:izimi.
kamndaki oksijenin yakla$1k %70'i tutulur. Geride <;Ok
oksijen kalmad1g1 i<;in, koroner kan aktm1 artmachk<;a
kalp kasma az miktarda ek oksijen verilebilir. Neyse ki,
koroner kan ak1m1, kalbin ek metabolik oksijen ti.iketi-
miyle neredeyse dogru orantlh olarak artar.
Artnu? oksijen tiiketiminin hangi mekanizmayla
sol ventriki.il kas1mn kas i<;indeki damarlara gti<;lu bir bas1
koroner dilatasyona neden oldugu tam olarak bilinme-
uygulamas1d1r.
mektedir. (ogu ara~tmuac1, kalpteki oksijen yogunlu-
Diyastol s1rasmda kalp kast gev~r ve sol ventriki.il
gunda bir azalmanm, kas hi.icrelerinden vazodilator
kasrrun kapillerlerindeki ukarukhk ortadan kalkar,
maddelerin serbestlenmesine yol ac;ugm1 ve bu madde-
boylece diyastolun tamam1 boyunca kan hula akar.
lerin arteriyolleri geni$lettigini one si.irmektedir.
Sag ventrikitli.in koroner kapillerlerinde de kan ak1m1
kalp dongi.isi.i s1rasmda fazik degi~il<likler gosterir; fakat Vazodilatator etkisi c;ok fazla olan maddelerden biri ade-
sag ventriki.il kasuun kas1lrna gi.ici.i sol ventriki.il kaslillll- nozindir. Kas hi.icrele1inde oksijen konsantrasyonu c,:ok
kinden <;ok daha az oldugu i<;in, bu zll fazik degi~iklikler dii?i.tk oldugunda, hiicrenin ATP'sinin btiyi.ik ktsnu ade-
sol ventriki.il kasmdakine gore daha ki.i<;i.iktilr. nozin monofosfata yik1hr. Bu maddenin kiii;i.ik miktar-
lan daha da boli.inerek kalp kasmm doku s1vtlanna
Epikardda ve Subendokardda Koroner Kan adenozin serbestlenmesine ve yerel koroner kan akt-
Ak1mlannm Kar~ila~tmlmas1-Miyokard-ic;i Basmcm mmda artt~a yol a<;ar. Vazodilatasyona neden olduktan
Etkisi. ~ekil 21-5 kalp kasmm farkh de1inliklerindeki soma adenozinin c;ogu kalp hi.icreleri tarafmdan ATP
koroner damarlann ozel di.izenlenmesini gostennektedir. i.iretimi ic;in geriemilir.
Kalbin d1~ yuzeyindeki epikardm koroner arterleri kasm Saptanan tek vazodilator madde adenozin degildir.
onemli ktsm1m besler. Epikard arterlerinden kaynaklanan Diger vazodilatorlere adenozin fosfat bile~ikleri, potas-
daha ki.i<;i.ik kasi<;i anerleri kasa penetre olarak gerekli yum iyonlan, hidrojen iyonlan, karbondioksit, prostag-
besinleri saglar. Endokardm hemen altmda subendokard landinler ve nitrik oksit dahildir. Ancak, arttm$ kalp
mterlerin bir pleksusu bulunur. Kasi<;i koroner damarla- aktivitesi sirasmdaki koroner vazodilatasyonun mekaniz-
rm bi.iyi.ik ol<;tide venLriki.il kas1 kas1lmas1 tarafmdan malan tam olarak adenozinle a<;1klanamamaktacln.
bas1ya ugradtgt sistol s1rasmda, sol ventriki.iltin subendo- Adenozinin vazodilator etkisini tamamen veya ktsmen
kard pleksusunda kan aktm1 azalmaya egilimlidir. Ancak engelleyen ilac,;lar kalp kasuun aktivitesinin artmasma
subendokard pleksusun ek damarlan normalde bu azal- bagh koroner onlememektedir. 1skelet kasmda yap1lan
mayi telafi eder. Bu boli.imde daha soma, epikardin ve <;ah~malar, adenozinin si.irekli infilzyonunun yalruzca 1-3
subendokarchn arterlerinin kan ak1mlan arasmdaki bu saat si.ireyle vazodilatasyonu si.irdtirebildigini gostermi~-
ilgim,; farkm koroner iskeminin belirli tiplcrincle onemli tir. Oysa adenozinin vazodilator e1kisi ortadan kalkttktan
rol oynachgm1 a<;1klayacag1z. soma bile, kas aktivitesi yerel kan damarlanru hala gen~-
letmekLedir. Bu yuzden, yukanda sayilan diger vazodila-
tor mekanizmalan haurlamak gerekir.
KORONER KAN AKIMININ KONTROLO

Yerel Kas Metabolizmas1 Koroner Kan Koroner Kan Ak1mmm Sinirsel Kontroli.i
Ak1mmm Temel Belirleyicisidir Kalbe gelen otonom sinirlerin uyanhnas1 koroner kan
Koroner sistemde kan akum <;ogunlukla kalp kastnm ak1mm1 hem dogrudan hem de dolayh olarak etkileye-
besin gereksinimine yamt olarak ortaya c;tkan yerel arte- bilir. Dogrudan etkiler, vagustan serbestlenen asetilkoli-
riyol vazodilatasyonu tarafmdan di.izenlenir. Yani, nedeni nin, sempatik sinirlerden serbestlenen norepinefrinin
ne olursa olsun, kalbin kas1lma giici.i artugmda koroner koroner clamarlar tizerine etkisinden, dolayh etkiler ise
kan aknnmm luz1 da artar. Bunun aksine, kalp aktivitesi- kalp aktivitesindeki artmanm veya azalmanm yol a<;t1g1
nin azalmasma koroner kan aktmmdaki azalma C$lik eder. koroner kan ak1mmdaki ikincil clegi!?ikliklerden
Koroner kan akunuun bu yerel di.izenlenmesi, ozellikle kaynaklamr.
263
Onite IV Dola$1m

<;ogu kez dogrudan etkilere zit olan dolaylt etkiler metabolizmasmda da anaerobik glikoliz mekanizmalan
koroner kan akunmm normal kontroli.inde c;ok daha enerji gereksinimini kar~tlamak tizere devreye girer.
onemh rol oynar. Dolayis1yla, sempatik sinirlerden nore- Ancak, glikoliz btiytik miktarda kan glikozunu kullamr
pinefrin , adrenal medulladan epinefrin ve aym zamanda ve aym zamanda kalp dokusunda c;ok miktarda laktik asit
norepinefrin serbesteyen sempatik uyanlma, hem kalp olu~umuna yol ac;ar. Laktik asit, bu boli.imde daha sonra
hlZlm hem de kas1lma gi.ictinti, kalbin metabolizma tarnsilacag1 gibi, olas1hkla kardiyak iskemi s1rasmda
h1z1yla birlikte artmr. Kalp metabolizmasmm artmas1, ortaya <;ikan kalp agnsmm da sorumlulanndan biridir.
bolgesel kan ak1m1m dtizenleyici mekanizmalann koroner Diger dokularda oldugu gibi kalpte de, yiyeceklerden
damarlann dilatasyonu yonune kaymasma neden olur ve elde edilen metabolik enerjinin %95'inden fazlas1 mito-
kan akum kalp kasmm metabolik gereksinimleri ile oran- kondride ATP olusumu i<;in kullamb.r. ATP, daha sonra
nh olarak artar. Bunun aksine, vagal uyanlma asetilkolin kalp kasmm kas1lmas1 ve diger hi.icresel islevler ic;in
serbestlemnesine yol ac;arak kalbi yava?latir ve kas1lma gereken enerjinin kaynag1 olarak is gori.ir. Ag1r koroner
guctinti hafifc;e azaltu. Bu etkiler kalbin oksijen ttiketi- iskemisinde, ATP adenozin difosfata, daha sonra adeno-
mini azalnr ve boylece dolayh olarak koroner arterlerin zin monofosfata ve adenozine y1k1hr. Kalp kasmm hucre
daralmasma yol ac;ar. zan adenozine hafif<;e ge<;irgen oldugu i<;i.n, adenozi.nin
c;ogu kas hucrelerinden difuzyonla c;1karak dola~1m
Sinirsel Uyarilarm Koroner Damarlar Ozerine kamna kan~bilir.
Dogrudan Etkileri. Parasempatik (vagal) sinir liileri Daha once de belirtildigi gibi, serbestlenen adenozinin
ventrikulun koroner sistemine c;ok fazla dag1lmaz. koroner hipoksisi s1rasmda koron arterlerde dilatasyona
Bummla birlikte, parasempatik uyanyla serbestlenen ase- yol ac;an maddelerden biri olduguna inamlmaktadlf.
tilkolin koroner arterleri geni$leten dogrudan bir etkiye Bununla birlikte, adenozi.nin hucreden kaybmm ciddi
sahiptir. hucresel sonuc;lan da vardu. Miyokard infarkttisiinden
Koroner damarlann sempatik inervasyonu c;ok daha sonra oldugu gibi, 30 dakikabk ktsa bir ciddi koroner
yaygmdu. Bolum 6l'de, sempatik sistemin norotransmit- iskemisi s1rasmda bile, etkilenen kalp kas1 hiicrelerindeki
teri olan norepinefrin ve epinefrinin, kan damannm adenin bazmm yakla?1k yans1 kaybedilebilir. Ostelik bu
duvannda konstriktor ya da dilatator reseptorlerin bulun- kay1p saatte sadece %2'lik bir adenin sentezi hmyla yerine
masma veya bulunmamasma bagh olarak, ya vazokons- konabilir. Bu durumda, ciddi bir koroner iskemisi atag1
triktor ya da vazodilatator etki gosterebilecegini gorecegiz. 30 dakika ya da daha uzun surerse, iskeminin ortadan
Konstriktor reseptorler alfa reseptorleri, dilatator resep- kalkmas1 kalp hucrelerinin hasanm ve oltimtinu onlemek
totler beta reseptorleri adm1 ahr. Koroner damarlarda hem i<;in c;ok ge<; olabilir. Bu olay miyokard iskemisi sm1smda
alfa hem de beta reseptorleri bulunur. Genelde epikardm kalp hucrelerinin oh.imiiniin kesinlikle onemli nedenle-
koroner damarlannda alfa reseptorler, kasi<;i arterlerde ise rinden biridir.
beta reseptorler baskmdtr. Bu yuzden, sempatik uyanhna
en azmdan teorik olarak, btitiln koroner damarlarda hafif iSKEMiK KALP HASTALIGI
bir daralmaya veya gev~emeye yol ac;abilir; ama genellikle
daralma on plandadtr. Baz1 insanlarda alfa vazokonstrik- Batt toplumlannda en S1k oli.im nedeni yetersiz koroner
tor etkiler baskmdir ve bu k~ilerde ?iddetli sempatik kan ak1mma bagh iskemik kalp hastahgi.du. Amerika
uyan donemleri S1Tasmda vazospastik miyokard iskemisi Birle?ik Devletlerinde 65 yas ve i.isti.i insanlann yaklas1k
ve buna bagh anjinal agn gorulebilir. %35'i bu nedenle olmektedir. Baz1 oli.imler akut koroner
Metabolik faktorler, ozellikle miyokardm oksijen nkanma ya da kalp fibrilasyonu sonucu aniden meydana
tuketimi, miyokardm kan akmumn temel belirleyicileri- gelir, digerlerinde ise kalbin pompa yeteneginin giderek
clir. Sinirsel uyanlmanm dogrudan etkileri koroner kan zay1flamasmm bir sonucu olarak haftalar ya da yillar
akururu azalmgmda, koroner aknnmm metabolik kont- si.iren bir donem sonunda oli.im goriili.ir. Bu boli.imcle,
roli.i saniyeler i<;inde koronerin sinirsel elkilerini.n i.iste- akut koroner ukanmarun ve miyokard infarkti.isuni.in yol
sinden gelir. ac;ng1 akut koroner iskemiyi, Bolum 22'de ise yava? iler-
leyen koroner iskeminin ve kalp kas1 zayiflamasmm en
KALP KASI METABOLiZMASININ OZEL s1k gori.ilen nedeni olan konjestif kalp yetmezligini
NiTELiKLERi tart1~acag1z.

Boli.im 68-73 arasmda tart151lan hi.icresel metabolizmamn iskemik Kalp Hastahgmm Bir Nedeni Olarak
lemel ilkeleri, diger dokular gibi, kalp kas1 ic;in de gec;er- Ateroskleroz. Koroner kan akmn azalmasmm en s1k
lidir; ancak baz1 nicel farklar vardu. En onemli fark, isti- rastlanan nedeni aterosklerozdur. Aterosklerotik si.irec;,
rahat kosullannda kalp kas1mn enerji gereksiniminin lipit metabolizmas1yla baglant1h olarak Boliim 69'da tar-
c;ogunu karbonhidratlar yerine yag asi.tlerinden kar~1la- t1?1lm1?ttr. K1saca ateroskleroza genetik yatkmhg1 olan-
mas1d1r (enerjinin yakla~1k %70'i yag asitlerinden kay- larda veya a~m kilolu veya ?i?man olup sedanter bir hayat
naklamr) . Bununla birlikte, anaerobik ya da iskemik tarz1 si.irenlerde veya hipertansiyonu olup koroner kan
kosullar altmda, di.ger dokularda oldugu gibi, kalp damarlannda hasar bulunanlarda tiim vucuttaki
264
Boliim 21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi; Koroner Dola?1m ve lskemik Kalp Hastahgr

arterlerin bir<;ok noktasmda endotel altmda giderek artan


bic;:imde cok miktarda kolesterol birikmeye ba?lar. Daha
soma, bu birikme bolgeleri yava!? yava? fibroz doku tara-
fmdan kaplamr ve s1khkla kalsifiye olur. Net sonu<;,
damar ltimeninde <;1kmt1 yaparak kan akumm kismen ya
da tamamen kapatan aterosklerotik plaklann olu?umu-
dur. Aterosklerotik plaklann yaygm olu?tugu yerlerden
biri, buyuk koroner arterlerin ilk birkac; santimetrelik
bolumtidur.

Akut Koroner T1kanma


Koroner arterin akut nkanmas1 en s1k olarak daha once
ciddi aterosklerotik koroner kalp bastahgi bulunan ki?i-
lercle ottaya c;:1kar; koroner dola~urun normal oldugu
ki~de hemen hi<; bir zaman gortilmez. Akut ukanma,
asag1da iki tanesi apklanan birc;:ok etkinin herhangi birin-
den kaynaklanabilir:
l. Aterosklerotik plak, trombiis ad1 verilen ve arteri
~ekil 21-6. Normal koroner arter sistemindeki ku<;Gk anastomozlar.
tikayan yerel bir kan p1hus1 olu~umuna yol a<;abi-
Hr. Trombus, genellikle arerosklerotik plagm endo-
teli yanp gec;:tigi yerde olusarak akan kanla
dogrudan temasa gec;:er. Plagm yuzeyi diizgun
olmadtg1 i<;in bu yiizeye trombositler yap1~maya Btiyiik koroner arterlerden birinde aniden t1kanma
baslar; fibrin depolamr ve bu yaptnm i<;ine daman olu?tugunda, kti<;tik anastomozlar saniyeler ic;:inde geni?-
tikaymcaya kadar buyiiyen bir p1ho olu~turmak lemeye ba?lar. Ancak bu kuc;uk kollaterallerden gec;:en kan
uzere eritrositler toplamr. Ya da nadiren p1ht1 ate- ak1m1, kanlanmas1m saglad1klan kalp kas1 hiicresinin
rosklerotik plaga tutundugu yerden koparak c;:ogunun canl1 kalmas1 ic;in gerekenin yansmdan azdir.
koroner arter agacmm daha perifer dallanndan Kollateral damarlann <;aplan sonraki 8-24 saat i<;inde c;:ok
birine, kan akim1yla siirtiklenir ve arteri o noktada fazla geni$lemez. Daha sonra kollateral kan akuru artmaya
t1kar Bu ?ekilde arter boyunca stiruklenip damann baslar; ikinci ya da uc;:uncti gun iki katma c;:1kar ve s1khkla
daha distal bolumi.inu okayan trombuse horoner yaklas1k bir ay ic;erisinde kan akim1 tamamen normale ya
emboli ad1 verilir. cla normale yakm bir cliizeye yukselir. Elkilenen kas alam
2. (ogu klinisyen, bir koroner arterde yerel kas spaz- c;ok geni$ degilse, geli$en bu kollateral kanallar sayesinde,
mmm da geh?ebilecegine inanmaktadtr. Spazin, <;ogu hasta <;~itli derecelerdeki koroner ukanmalardan
aterosklerotik plagm kenarlan tarafmdan arter tamamen iyile$ebilir.
duvanndaki duz kaslann dogruclan iritasyonun- Aleroskleroz koroner anerleri aniden clegil de ytllar
dan veya kot◊ner damar duvanmn a?m kas1lma- i<;erisinde daralmsa, ateroskleroz giderek ciddile~irken
sma yol ac;abilen yerel sinirsel reflekslerden de aym zamanda kollateral damarlar da gel~ebilir. 13u
kaynaklanabilir. Spazm daha soma damann sekon- durumda, ki$ide hic;bir zaman kalpte akul i$lev bozuk-
der trombozuna da yol ac;:abilir. lugu gel~meyebilir. Ancak sonuc;ta sklerotik sure<;, kan
akim1m saglayan kollateral kan ak1mmm sm1rlannm ote-
sinde geli$ir ve bazen kollateral kan damarlarmm kendi-
sinde ateroskleroz gel~irni ortaya <;1kar. Bu durumda, kalp
Kalpte Kollateral Dola~1mm Ya~am Kurtanc1 Degeri.
kas1mn i? kapasitesi s1khkla kalbin normalde gereksinim
Koroner arterlerde yava? geli$en bir aterosklerotik daral-
duyulan kam bile pompalayamayacag1 kadar ciddi bi<;imde
manm ya da ani bir koroner nkanmanm kalp kasma vere-
k1s1tlanmaya ba$lar. Bu durum, c;ok sayida ya$hda ortaya
cegi zarann derecesi, biiyuk olc;:ude, geli?ml? olan veya
r;1kan kalp yetmezliginin en s1k rastlanan nedenlerinden
l1kanmadan sonra dakikalar i<;erisinde aplabilen kollace-
biridir.
ral dola$1mm derecesine baghdu.
Normal kalpte btiyiik koroner arterler arasmda hemen
Miyokard infarktUsu
hie; buyiik baglanular bulunmaz. Ancak <;aplan 20 ile 250
mik.romene arasmda degi~en daha kii<;ilk arterler ara- Akut koroner ukanmadan hemen soma, c;evre damar-
smda ~ekil 21-6'da gosterildigi gibi bir<;ok anastomoz larda kiic;iik miktardaki kollateral akun hari<;, okanmanm
bulunur. otesindeki kan damarlannda kan ak1m1 durur. Hie; kan
265
Unite IV Dola~,m

almayan ya da ald1g1 kan akmu kalp kasmm i~levlerini


si1rdtirmesine yetmeyecek ol<;i.ide az olan kas alanma
infarktli denir. Bu olaym tiirni.ine miyokard infarktusi.i. ad1
verilir.
lnfarkti.isi.in ba~langi.cmdan hernen sonra kii<;iik rnik-
tarlarda kollateral kan infarkt alamna s1zmaya ba$lar ve
bu da yerel kan damarlanmn giderek gen~lemesiyle bir-
likte bolgenin duragan kanla a~m dolmasma yol ai;:ar.
Aym anda kas lifleri kandaki son oksijeni de kuUanarak
hemoglobinin tamamen deoksijene olmasma yo! ac;ar. Bu
nedenle, infarktils alam mavi-kahverengi bir renk ahr ve
bu bolgedeki damarlar, kan aktmmm olmamasma ragmen
geni$lem~ olarak gorultir. Daha sonraki evrelerde, damar
duvarlan daha fazla ge<;irgen olmaya ba~lar ve s1v1 s1zdmr.
Yerel kas dokusu odemli olrnaya, kalp kas1 hiicreleri
azahm$ hticresel metabolizma nedeniyle $i;;meye ba$lar.
Birkac; saat stireyle kan akum olmazsa kalp kas1 hiicreleri
olur.
Kalp kas1 sadece ya$ayabilmek ic;in 100 gr kas dokusu
ba$ma dakikada 1,3 ml oksijene gereksinim duyar. Normal
dinlenim ko~lunda, sol ventrikiil kasma 100 gr'1 ba$ma
dakikada 8 ml oksijen ula$IT. Dolayis1yla, normal dinle-
nirn durumundaki koroner kan ak1mmm %15-30'u bile
hiicrelerin y~rnasma yetecektir. Bununla birlikte, biiyiik
bir infarktm merkezi boli.imi.inde hemen hie; kollateral ~ekil 21-7. iskemik kalp kas1nin bir bolgesinde sistolde gerilme.
kan ak1m1 olmadig1 ic;in kas dokusu ohir.

Subendokard infarktusu. Kasm daha d1~ boli.imlerinde boli.imleri, kas1lmak yerine ventriki.il i<;incle artan basmc;
infarktus belirtisi olmasa bile, subendokard kas tabakas1 nedeniyle dt$a dogru itilir. Bu durumda, ventriki.ili.in
s1khkla infarkte olur. Bunun nedeni, daha once apklan- pompalama glicliniln c;ogu, i$1evsiz kalp kas1 bolgesinin
d1gi. gibi, subendokarcl kasmm daha yiiksek oksijen ti.ike- balonla~mas1yla bo$3 gider.
timine sahip olmas1 ve aktnu almada ilave gi.i<;li.ige sahip Kalp, yeterli kam perifer arter agacma pompalayacak
olmas1drr; <;i.inki.i, buradaki kan damarlan kalbin sistol bir;imde kasilamacl1g1 zaman, kalp yetmezligi ve perifer
kastlmas1yla yogun $ekilde bask1 altmda kalrrlar. Bu iskemisinin bir sonucu olarak perifer dokulanmn 0lUmu
yiizden kalbin herhangi bir bolgesine kan aknmru gi.ic;le$- kac;m1lmazclir. Bu durum, koroner Jok, kardiyojenik $Ok,
tiren herhangi bir durum, genellikle once subendokarcl kardiyah $Oh ya da dii~iik kalp debili yetmezlik olarak
bolgesinde hasara neden olur ve hasar daha sonra epi- adlandmhr. Bu konu sonraki boli.imde daha geni~ ~ekilde
karcla dogru yay1hr.
tartl$tlm1~t1r. Sol ventriki.ili.in %40'mdan fazlas1 infarkte
oldugunda, hemen her zaman kardiyak ~ok ortaya c;i.kar
AKUT KORONER TIKANMAYI iZLEYEN ve kardiyak $Ok geli~en hastalann %70'den fazlasmda
6L0M0N NEDENLERi olum gori.ili.lr.
Akut miyokard infarkti.isilnclen soma olilmi.in en yaygm
nedenleri ~nlardir: (1) kalp debisinin azalmas1; (2) pul- Kanm Vucudun Venoz Sisteminde Gollenmesi. Kalp
moner kan damarlannda kanm gollenmesi ve daha sonra kam ileriye dogru pompalamad1gi. zaman kanm atriyum-
geli~en pulmoner odem; (3) kalp fibrilasyonu ve nacltren larda ve akcigerin ya da sistemik dola$Ulllll damarlarmda
(4) kalbin ri.iptiirli. birikmesi gerekir. Bu durum ozellikle akcigerlerde olmak
ilzere, kapiller basmcmm artmasma yol ac;ar.
Kalp Debisinin Azalmas1-Sistolde Gerilme ve Kanm venlerde gollenmesi miyokard infarkti.isi.inden
Kardiyak $ok. Baz1 kalp kas1 lifleri i~levirri yitirdiginde sonraki ilk birkar; saat i<;:inde pek zorluk olu~cunnaz;
ve cligerleri de bi.iyiik bir gi.ic;le kas1lamad1g1 zaman, iske- ancak birkar; gi.in sonra $U nedenlerle semptomlar ortaya
. miden etkilenen ventriktili.in genel pompalarna yetenegi <;1kmaya ba~lar. Kalp debisinin aniclen azalmast bobrek-
bask1la111r. Aslmda infarktilsli.i kalbin toplam pompalama lere ula~an kan ak1mm1 azalnr. Bu durumda Boli.im 22'de
yetenegi de, ~ckil 21-7'de gosterilen, sistolde gerilme adh belir tilen nedenlerle bobrekler yeterli miktarda idrar i;:i.ka-
bir olay nedeniyle, tahmin edilenden claha fazla slkhkla ramaz. Bu da, toplam kan hacminin giderek artmasma ve
bask1lamr. Ventriki.il kasmm normal boli.imleri kas1ld1g1 bu yiizden konjestif semptomlara yol ac;ar. Sonur;ta kalp
zaman, kasm oli.i ya da yalmzca i$levsiz olan iskemik yetmezliginin ba~lamasmdan sonraki birkac; gun iyi
266
Boli.im 21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi; Koroner Dola~,m ve lskemik Kalp Hastahg1

gozi.iken cogu hastada akut pulmoner odem aniden olu~ur yollarmm olu$masma yol acar. Her iki etki de
ve hasta s1khkla akciger semptomlanmn ba~lamasmdan kalpte "dongusel hareketler"in olu~umuna yol
sonraki birkac saaL icerisinde oli.ir. ac;ar; c;iinkti Boli.im 13'de tarn~1ld1g1 gibi, ventri-
kiillerde ileti yolunun a$m uzamas1, refrakter
Miyokard infarktiisunden Sonra Ventrikullerin donemden henliz c;tkm1~ olan kasa uyartlann
Fibrilasyonu. Koroner t1kanmadan olen insanlann tekrar girmesine neden olur. Boylece yeni bir uya-
cogunda oli.ime ani ventriki.il fibrilasyonu sebep olur. rtlmanm dongi.isel harekeli ba$lar ve siirecin cleva-
Fibrilasyon geli~me egilimi ozellikle bi.iyi.ik bir infarkti.\s- m1yla sonui;lanrr.
ten soma daha fazlad1r; ancak kiic;;iik bir ukanmadan
sonra da fibrilasyon ortaya c1kabilir. Gen;ekten de, kronik infarktus Alanmm Rupturu. Akut infarkttisten sonraki
koroner yetmezligi olan hastalarm baz1lan akut infarkti.is ilk gunlerde kalbin iskemik boliimtinde riiptiir tehlikesi
olrnadan fibrilasyon nedeniyle aniden oliir. azd1r; ancak birkai; gi.in sonra, olu kas lifleri dejenere
Koroner infarktiistinden sonra fibrilasyon geli~ilni ai;1- olmaya ba~lar ve kalp duvan gerilerek c;;ok incelir. Boyle
smdan ozellikle iki douem Lehlikeliclir Fibrilasyon, ozel- bir durumda oli\ kas her kalp kas1lmas1yla ~a clogru
likle koroner infarkrusden sonraki ikinci donemde ortaya ciddi derecede c;;1kmtt yapar ve bu sistoldeki gerilme
c;;1kmaya daha yatkmd1r. llk donem infarkttisten sonraki sonuc;;ta kalp yirulana kadar giderek artar. Geri;ekte, ciddi
ilk 10 dakikadu. Bundan sonra gorece o]arak guvenli k1Sa bir miyoka.rd infarktiisiintln seyrini takipte kullantlan
bir donemi izleyerek 1 saat ya cla daha soma ba~layan ve yollardan biri, sistolde gerilme derecesinin kott.ile~ip
birkac;; saat stiren ikinci bir kardiyak iritabilite donemi kotiile~edigini kalbi gori.inruleyerek (om. x-1~mlan)
ortaya i;1kar. Fibrilasyon infarkttisten gtinler sonra da kaydetmektir.
ortaya c1kabilir, fakat ortaya i;tkma olas1hg1 daha Ventrikiil y1rt1ld1g1 zaman perikard bo~luguna kan
dn~i.ikti.ir. kayb1 htzla kalp tamponad1'na yol acar. Bu durum, ka.lbin
Kalbi fibrilasyon egilimine sokan en az don faktor perikard bosluguna toplanan kan tarafmdan s1k1$tmlmas1
vard1r: demektir. Kalbin bu $ekilde s1k~tmlmas1 uedeniyle kan
1. Kalp kasma kan ak1m1mn aniden durmas1 iskemik sag atriyuma akamaz ve hasta kalp debisinin birdenbire
kas dokusundan potasyumun h1zla kaybedilme-
clii~mesi nedeniyle oli.ir.
sine yol ai;ar. Bu, aym zamanda kalp kas1 hticrele-
rini cevreleyen hiicred.t$1 s1vtlarda polasyum
konsantrasyonunu arunr. Koroner sisteme potas- AKUT MiYOKARD iNFARKTOSONON
yum enjekte edilerek yap1lan deneyler, hlicred1s1 iYiLE?ME EVRELERi
potasyum konsantrasyonu artl$mm kalp kasmm ~ekil 21-S'in iist k1smrnda ki.ic;;i.lk bir kas bolgesinde
uyanlabilirligini ve boylece fibrilasyon olas1hgm1 iskemi geli$en bir hastada, sagda geni~ bir kas bolgesinde
amrd1g1ru gostermistir. iskemi olan bir kalpte akut koroner ukanmanm etkileri
2. Kasm iskemisi, Boli\m 12'de akut miyokard infark- gortilmektedir. 1skemi alam ki.i<;lik olduguncla, c;;ok kiic;;iik
tiisli gec;;iren hastalann elektrokardiyogramlan ile
il~kHi olarak cammland.tg1 gibi bir "hasar akumna»
neden olur. Yani, iskemik kas dokusu bir kalp atl-
mmdan sonra s1khkla tam olarak repolarize olamaz
ve kasm dt$ yi.izeyi kalbin herhangi ba;;ka bir bol-
Hafif Hafif
gesine gore negatif kahr ve bu yi.izden, elektrik iskemi iskemi

l1,,.,., [1,,...,
ak1mlan bu iskemik bolgeden kalbin normal bol-
gelerine yaytlarak fibril.asyona neden olabilen
anormal uyanlara yol ac;abilir.
3. Gerri~ infarktiisten soma, stkltkla gti<,;lti sempatik
refleksler geli~ir; c;tinkii kalp arter agacma yete- '--010 lifter
rince kan pompalayamaz ve bu da kan basmcmm
azalmasma yo] a<;;ar. Sempatik uyanlrna aynca i~tevsiz
kalbin iritabilitesini arurarak fibrilasyona yatkmh-
gm1 artmr.
/I~ r' \
4. Miyokard infarkti.istine bagh kalp kas1 gi.i<;;stizli.igil
s1khkla ventriki.illerin yaygm ~ekilde geni~leme-
sine yol ac;;ar. Bu a$m geni~leme, kalpte uyannm
~l/~1/ Oli.i lifler Fibroz doku
iletilmesi gereken mesafeyi artmr ve s1khkla kalp ~ekil 21-8. Ostte, ku<;Ok ve bOyOk koroner iskemisi alanlan. Altta,
kasmm infarkruslti alam c;evresinde anormal ileti miyokard infarktOsOnOn lyile~me evreleri.

267
Onite IV Do/a~,m

bir kas bolgesi i:Hur ya da hie; kas olumti gortilmez; ancak miyokard infarktiislti hastalarda tedavinin en onemli fak-
kas kas1lmalanm desteklemek i<;in gerekli besin saglana- torlelinden biri iyile~me stirecinde mudak istirahattir.
madtgmdan kasm bir bolgesi gei;ici olarak i$levini
yitirebilir. MiYOKARD iNFARKT0S0N0N
lskemik alan geni$ ise, alanm merkezindeki kas lif- iYiLE$MESiNDEN SONRA KALBiN i$LEVi
lerinin baz1lan koroner kan ak1mmm tamamen kesilme-
Geni$ bir alam tutan miyokard infarkttisunden sonra iyi-
sinden sonraki 1-3 saat i<;inde hizla oltir. Olu alamn le$en kalp, i,?levsel kapasitesini nadiren tam olarak kazamr.
hemen c;evresinde i$levsiz kas bolgesi yer ahr; c;unku bu Daha sik olarak, pompa kapasitesi. kaltci olarak saghkh
bolge kas1lamaz ve genellikle uyanyi iletemez. Daha kalbin duzeyinin altma dti~er. Bu, k~inin mutlaka kalbi-
sonra, i$levsiz alanm etrafmda c;evresel olarak, hafif nin zayif oldugu ya <la dinlenme durumundaki kalp debi-
iskemi nedeniyle guc;stiz de olsa, hala kas1lan bir bolge sinin normalin altma du§tfigti anlamma gelmez. (unkU
bulunur. normalde kalp viicudun istirahatteki gereksiniminden
dakikada %300-400 kadar daha fazla kam pompalama
Oli.i Kasm Nedbe Dokusuna Doni.i~mesi. ~e.kil 21-S'in yetenegine sahiptir. Bu, nonnal bir ki$inin "kalp yedegi-
alt kismmda geni$ bir miyokard infarktustinden somaki nin" %300-400 oldugu anlamma gelir. Kalp yeclegi %100'e
iyilf$menin evreleri gosterilmektedir. Ttkanmadan he men kadar azalsa bile, ki~i normal gunltik aktivitesinin c;ogun.u
soma iskemi alamnm merkezindeki kas hfleri oltir. Bunu normal ~ekilde gerc;ekle~tirebilir; ancak kalbi a,?1n yukle-
izleyen giinler ic;inde olti bolge btiyiir; c;unku uzun sureli yecek zorlu egzersiz yapamaz.
iskerni sm1rdaki liflerin c;ogunun oltimune yol ac;ar. Aym
KORONER KALP HASTALIGINDA AGRI
zamanda, infarkt olmu§ alamn di$ kenanna dal veren
kollateral arter kanallannm geni$lemesi nedeniyle i$levsiz Normalde insan kalbiui "hissedemez" fakat iskemi duru-
kasm <;ogu iyile~ir. Birkac; gun ile 3 hafta soma i§levsiz mundaki kalp kas1 s1klikla agn duyusuna ve bazen $id-
kasm c;ogu ya tekrar i,?lev kazamr veya oliir. Aym sure detli agnya yol ac;ar. Agrmm nedenleri tam olarak
ic;inde olti bolgede fibroz doku geli$meye ba$lar; <;tinkli bilinmemektedir; ancak iskeminin laktik asit gibi asit
iskemi fibroblastlarm btiyiimesini ve fibroz dokunun nor- maddelerin ya da histamin, kininler veya hticresel prote-
malden daha fazla geli,?mesini uyarabilit. Boylece, olti kas olitik enziinler gibi diger agn uyanduan maddelerin ser-
dokusunun yerini giderek fibroz doku ahr. Daha soma, bestlenmesine yol ac;ugma ve bunlarm kasta yava$lam1~
koroner kan ak1m1yla yeterince hizh ~ekilde uzakla$Un-
fibroz dokunun genel ozellikleri nedeniyle ilerleyici bir
lamadtgma inantlmaktadir. Bu anonnal urunlerin yuksek
kastlma ve kiic;ulme gostermesi nedeni.yle, fibroz nedbe
konsantrasyonlan daha sonra kalp kasmdaki agn sinir
birkai;: aydan bir ylla kadar degi§en bir donemde
uc;laruu uyanrlar ve agr1 uyanlan duysal aferent sinir
ktii;:ulebilir.
lifleriyle merkezi sinir sistemine iletilir.
Son olarak, kalpteki normal alanlar olu kalp doku-
sunu en azmdan k1smen telafi edecek $ekilde giderek Anjina Pektoris (Kalp Agns1). Koroner damarlan iler-
hipenrofiye olur. Boylece, kalp birkai;: ay ic;erisinde· leyici bir daralma gosteren c;ogu hastada, kalb in yiikii,
kismen veya neredeyse tamamen iyile$ir. mevcut koroner kan ak1mma gore c;ok fazla oldugunda
anjina pektoris olarak adlandmlan kalp agns1 ortaya
Miyokard infarktusi.inun Tedavisinde Dinlenmenin c;1kar. Bu agn genellikle sternumun fist k1smmm arka-
Onemi. Kalp kasmda hiicre oltimtiniln duzeyi, iskerninin smda kalp iizerinde hissedilir ve aynca s1khkla sol kol
ve kalp kas1 tizerine binen ytikiln derecesi tarafmdan ve sol omuza, yine s1khkla boyun ve hatta yi.iz gibi
vucudun uzak yiizey bolgelerine yans1r. Agnnm bu dag1-
belirlenir. Egzersiz sirasmda, §iddeth duygusal gerginlikte
hmmm nedeni, embriyolojik geli$im snasmda, kollann
veya yorgunluk sonucunda oldugu gibi, i~ yiiku btiyiik
ve kalbin boyundan koken almas1du. Bu yuzden, hem
olc;tide artarsa ya$annm surdtirmek i<;in kalp, daha fazla
kalp hem de vticudun bu yiizey alanlan agn siniri lifle-
oksijene ve diger besinlere ihtiyai;: duyar. Aynca kalbin
rini aym medulla spinalis segmentlerinden ahrlar.
iskemik alanlanru besleyen anastomozlu kan damarlan
Kronik anjinas1 olan <;ogu hasta, egzersiz yapttkla-
normalde kan saglachklan kalp alanlanru da beslemeye rmda ya da kalbin metabolizmasrm artuan veya sempatik
devam etmelidirler. Kalp c;ok aktif oldugunda normal vazokonstri.ktor sinir uyanlanmn etkisiyle gec;ici olarak
kalp kasmm damarlan btiyiik olc;tide geni$ler. Bu geni~- koroner damarlan daraltan duygulammlar ya~d1klannda
leme, koroner damarlara gelen kanm buytik boliimunun agn hisseder. Soguk hava ve rnidenin dolu olmas1 kalp
normal kas dokusuna aktanlmasma ve iskemi alamna kan yiikilnii artmnalan sebebiyle anjinal agnnm ortaya c;1k1-
ta~1yan kiic;uk anastomoz kanallanna az kan kalmasma $lllI kolayla$tmr. Agn genellikle yalmzca birkac; dakika
yol ac;ar ve sonuc;ta iskerni durumunu koti.ilC$tirir. Bu surer. Bununla birlikte, baz1 hastalarda iskemi §icldetli ve
duruma "koroner a$trma" sendromu denir. Sonuc; olarak, uzun siireli olabilir; agn siirekli bulunabilir. Agn stldikla
268
Bolum 21 Egzersizde Kasta Ak1m1 ve Kalp Debisi; Koroner Dola~1m ve lskemlk Kalp Hastai1~1

s1cak, bask1layi.c1, daralt1c1 olarak nitelenir ve agnnm nite- ;;i;;irilerek hastahkli arter gerilir. Bu i?lemden sonra
ligi hastalann genellikle bi.ittin gereksiz vi.icut aktivitele- damarda kan alGmt st.khkla lie; ile don kat artar ve ~lemin
rini b1rakrnalanna neden olur. yap1ldigi hastalann %75'inde koroner iskemi semptomlan
en azmdan birkac; ytl ortadan kalkar. Ancak hastalann
ila~larla Tedavi. C::e~itli vazodilatator ilac;lar, akut bir i;.:ogunda yine de eninde sonunda koroner baypas cerra-
anjina atag1 sirasmda verildiklerinde agny1 hemen durdu- hisinin yaptlmas1 gerekir.
rurlar. Yaygm kullamlan kisa etkili vazodilatorler nitrog- Bazen arteri ac;1k tutmak, boylece tekrar daralmay1
liserin ve diger nitratlt ila,lard1r. Diger vazodilatorler, engellemek ic;in anjiografiyle gen~letilen koroner arterin
ornegin anjiyotensin donu~ttiri.icii enzim inhibitorleri ic;ine "stent" adi verilen kU<;i.ik bir paslanmaz tel orgi.i
anjiyotensin reseptor blokerleri, kalsiyum kanal bloker- yerle?tirilir. Koroner artere stent yerle;;tirildikten sonraki
leri ve ranolazin k.ronik stabil anjina pektorisin tedavi- birkac; hafta i<;erisinde endotel genellikle stentin metal
sinde yararh olabilir. yuzeyinin u.zerinde c;ogalarak stent boyunca karun duzgi.in
Anjina pekto1isin uzun si.ireli tedavisinde kullamlan $ekilde akmasma fa-sat verir. Bununla birlikte, st.klt.kla ilk
ikinci bir grup ilac, propranolol gibi beta blokederdir. Bu i;;lemin yap1lmasmclan sonraki 6 ay icerisinde anjioplas-
ilac;lar egzersiz veya duygusal olaylar suasmda sempatik tiyle tedavi edilen hastalann yakla~1k %25-40'mda bu
uyanmn kalp h1zm1 ve kalp metabolizmasm1 arnrmasm1 koroner arter tekrar ukamr. Yeniden daralma, genellikle
saglayan sempatik beta adrenerjik reseptorleri bloke stentin i.\zerinde c;ogalan saglt.kli yeni endotelin alunda
ederler. Bu nedenle, beta blokerlerle tedavi kalbin stresli a$m nedbe dokusu geli$imine baglidir. Yava~c;a ilac; salgi-
ko~ullarda ek metabolik oksijene duydugu gereksinimi layan stemler skar dokusunun a;;m bilyi.imesini onlemeye
azalur. Ac;1k nedenlerden dolayi, bu tedavi anjina atakla- yard1mc1 olabilirler.
nmn s1klig1ru ve ~iddetini azalur. Aterosklerotik koroner arterleri ac;:mak ic;in daha yeni
uygulamalar deneysel olarak geli$tirilmeye c;ali;;tlmakla-
dir. Bunlardan biri, aterosklerozlu lezyona yonelen bir
koroner anet kateterinin ucuna yerle~tirilen bir lazer
KORONER ARTER HASTALIGININ CERRAHi
1~m1ru kullanmaktadu. Lazer arter duvannm kal.an
TEDAViSi
lnsmma onemli bir zarar vermeden lezyonu tamamen
Aort-Koroner Baypas Cerrahisi. Koroner iskemisi olan eritir.
c;ogu hastada, koroner damarlardaki daralm1~ bolgeler
aterosklerotik hastaltk tarafmdan bloke edilm~ sadece
Kaynaklar
birkac; farkh noktadadir ve bu noktalarm ~mda koroner
Armstrong EJ, Rutledge JC, Rogers JH: Coronary artery revasculari•
damarlar normal ya da hemen hemen normaldir. zation in patients with diabetes mellltus. Circulation 128:1675,
1960'larda aort - lwroner baypas veya koroner arter baypas 2013.
grefti (CABG) olarak isimlendirilen bir cerrahi yontem Beyer AM, Gutterman DD: Regulation of the human coronary micro-
gel.i$tirilmi:;;tir. Bu yomemde kol veya bacaktan subkutan circulation. J Mol Cell Cardiol 52:814, 201 2.
Calbet JA, Lundby C: Skeletal muscle vasodllatation during maximal
bir ven parc;as1 i;.:1kanlarak, aortun kokiinden bir perifer exercise in health and disease. J Physlol 590:6285, 2012.
koroner arterin aterosklerotik blokaj noktasmm otesine Casey DP, Joyner MJ: Compensatory vasodilatation during hypoxic
uzanacak ;;ekilde greft olarak konur. Operasyon suasmda exercise: mechanisms responsible for matching oxygen supply to
bir ila be$ arasmda ven grefti, her biri ttkanmanm otesin- demand. J Physiol 590:6321, 2012.
Crea F, Liuzzo G: Pathogenesis of acute coronary syndromes. J Am Coll
deki perifer koroner arterlere baglanacak ~ekilde Cardiol 611, 2013.
yerle!;>tirilir. Deussen A, Ohanyan V, Jannasch A, et al: Mechanisms of metabolic
Ameliyattan sonra c;ogu hastada anjina agns1 hafifler. coronary flow regulation. J !viol Cell Cardiol 52:794, 20 12.
Aynca operasyondan once kalbi c;ok fazla hasar gormemi$ Duncker DJ, Bache RJ: Regulation of coronary blood flow during exer-
cise. Physiol Rev 88:1009, 2008.
hastalarda koroner baypas i~lemi nonnal sagkahm bek- Gehlbach BK, Geppert E: The pulmonary manifestations of left heart
lentisini saglayabilir. Ancak, kalp ciddi bi<,;imde harap failure. Chest 125:669, 2004.
olmu~a baypas uygulanmasmm degeri olas1hkla azd, r. Guyton AC, Jones CE, Coleman TG Circulatory Pathology: Cardiac
Output and Its Regulation. Philadelphia: WB Saunders, 1973.
Koroner Anjiyoplasti. l 980'lerden beri, k1smen nkah Hellsten Y, Nyberg M, Jensen LG, Mortensen SP: Vasodilator interac-
koroner damarlan tam olarak nkanmadan once ac;mak tions in skeletal muscle blood flow regulation. J Physiol 590:6297,
2012.
ii;.:in bir i;;lern uygulanmaktad1r. Koroner arter anjiyoplas- Khand A, Fisher M, Jones J, et al: The collateral circulation of the heart
tisi olarak adlandmlan bu i~lem $U ~ekilde gerc;ekle$Lirilir: in coronary totaI arterial occlusions in man: systematic review of as-
<;:ap1 yakla~k 1 milimetre olan ki.ic;Uk bir halon uc;lu sessment and pathophysiology. Am Heart J 166:941, 2013.
kateter radyolojik yonlendirrne alnnda koroner sistem Koerselman J, van der Graaf Y, de Jaegere PP, Grobbee DE: Coronary
collaterals: an important and underexposed aspect of coronary ar-
ic;ine sokulur ve kateterin halon ucu, k1smen ukah bolge- tery disease. Clrculation 107:2507, 2003.
nin i.izerine oluruncaya kadar k1smen tt.kah damar Lieb W, Vasan RS: Genetics of coronary artery disease. Circulation
boyunca ilerletilir. Daha soma balon yilksek basmcla 128:11 31, 2013.

269
Unite IV Dola~,m

Meier P, Schirmer SH, Lansky AJ, et al: The collateral circulation of the Saltin B, Mortensen SP: Inefficient functional sympatholysis is an
heart. BMC Med 11:143, 2013. overlooked cause of malperfusion in contracting skeletal muscle.
Reynolds HR. Hochman J: Cardiogenic shock: current concepts and J Physiol 590:6269, 2012.
improving outcomes. Circulation 11 7:686, 2008. Yellon DM, Downey JM: Precondit ioning the myocardium: from cel-
lular physiology to clinical cardiology. Physiol Rev 83: 11 13, 2003.

270
BOLUM 22

Kalp Yetmezligi

Hekim tarafmdan tedavi edilen en onemli haslahklardan yukselmistir. Bu di.isi.ik kalp debisi ya$amm belki birkac;
bili kardiyak yetmezliktir (kalp yetmezligi). Bu hastahk, saat si.irdi.irulebilmesi ic;;m hala yeterlidir, ancak tabloya
kalbin vi.icudun ihtiyac1 olan yeterli kam pompalama baygmhk e$lik edebilir. Bu akut evre c;ogunlukla sadece
yetenegini azallan herhangi bir kalp durumundan kay- birkac; saniye si.irer c;unku sempatik sistem refleksleri
naklanabilir. Genellikle nedeni, azalm1$ koroner kan derhal olu$ur ve a$ag1da ac;1kland1g1 sekilde hasarh kalp
akuru nedeniyle miyokardm kas1\ma yeteneginin azalma- ic;in buy-Uk oranda dengelenme saglarur.
s1d1r. Bununla birlikte, kardiyak yetmezlik kalp kapakla-
nrnn harabiyeti, kalp c;;evresinde d~ basmc;;, B vitamini Akut Kalp Yetmezliginin Sempatik Sinir Ref leks-
eksikligi, primer kalp kas1 hastahgi veya kalbin pompa- leriyle Dengelenmesi. Kalp debisi tehlikeli bir sekilde
Lama etkinligini azaltan diger anorrnallikler sonucu da di.i$tugi.inde, Boli.im 18'de tart1s1lan dolasun reflekslelinin
kaynaklanabilir. birc;;ogu luzhca aktive olur. Bunlardan en iyi bilineni
Bu boli.imde esas olarak, kalp yetmezliginin en yaygm arteryel basmcm di.i$mesi ile aktiflenen baroreseptor ref-
nedeni olan, koroner kan damarlanmn k1smi ukanmas1 /ehstir. Kemoreseptor refleks, merhezi sinir sistemin in
sonucu olu$an iskemik kalp hastahgmm neden oldugu iskemik cevab1 ve hatta hasara ugram1~ halpten haynakla-
kalp yetmezligi ele almacaknr. Kapak hastahklan ve kon- nan reflehsler de sempatik sinir sistemininin aktivasyo-
jenital kalp hastahklan Boli.im 23'te taru~lacaknr. nuna olas1hkla katkida bulunur. Boylece, sempatikler
birkac; saniye i.c;;inde guc;;li.i bir sekilde uyanhrken; kalbe
KALP YETMEZLiGiNDE DOLA~IM giden parasempatik sinir sinyalleri aym anda engellenir.
DiNAMiKLERi Gtic;;h.i sempatik uyanlma kalple ve perifer damarlarda
onemli etkilere sahiptir. Eger ventrikul kasuun tamam1
ORTA DERECEDE KALP YETMEZLiGiNiN yaygrn olarak hasarlanm1s ama hala fonksiyon gori.iyorsa
AKUT ETKiLERi sempatik uyanlma bu hasarlanm1s kas dokusunu guc;;len-
dirir. Eger kasm bir bolumi.i ~levsiz bir k1Sffil hala normal
Miyokard infarkti.isi.inde oldugu gibi kalp aniden agir
ise; normal kas sempatik uyanlma ile kuvvetle uyanlir ve
$ekilde hasarlanrrsa kalbin pompa yetenegi hemen azalu.
bu yolla islevsiz kas ic;in lusmen dengeleme saglamr.
Sonuc;; olarak iki ana etki olu~r: (1) kalp debisinde
Boylece, sempalik uyanlmanm bir sonucu olarak kalp
azahna ve (2) venoz basmcm aru~ma bagh olarak kamn
daha kuvvetli bir pompa haliue gelir. <:;:ok di.i$i.ik olan
venlerde gollenmesi.
kalp tlebisi egrisinin sempatik <lengelenmeden soma yak-
Akut miyokard infarkti.istini.i takiben farkh zarnan-
larda kalbin pompalama etkinliginde olu$an ilerleyici las1k iki kat yi.ikseldigi bu durum ~elill 22-l'de
degi$iklikler ~eldl 22-l'de $ekil olarak gosterilmektedir. gorulmektedir.
5ekilde en i.istteki egri normal bir kalp debisi egrisini Sempatik uyanlma, dolas1m sisteminde kan damarla-
gostermektedir. Bu egri i.izerindeki A noktas1, dinlen.im nrun c;ogunun, ozellikle de venlerin tonusunu arurd1gi
ko$ullan alunda 5 Udak'hk normal kalp debisi ve 0 i<;in, ortalama sisternik do1u} basma.m 12-14 mm Hg'ya
mmHg'hk sag atriyum basmcm1 gosteren ve normal (hemen hemen normalin yi.izde 100 tizerine) yi.ikselterek
i$levin oldugu noktad1r. venoz doni.i$ti de artmr. Boli.im 20'de tarus1ld1g1 gibi, bu
Kalp hasanndan hemen soma kalp debisi egrisi bi.iyi.ik artnus doh1~ basmc1 kanm venlerden kalbe geri donme
oranda basktlamr ve $ekilde en alttaki eg1i di.izeyine egilimini onemli derecede arnnr. 'Bu nedenle, olagandan
di.i~er. Birkac;; saniye ic;;inde B uoktastnda yeni bir dola$rm daha fazla kanm geli~i ve sag atriyum basmcuun daha da
durumu kurulur, kalp debisi normalin be$te ikisi kadar yi.ikselmesi; hasarlanm1~ kalbin daha bi.iyi.ik miktarlarda
olan 2 Udk'ya di.iserken kalbe donen kanm sag atriyumda kan pompalarnasm1 saglar. Boylece, ~ekil 22-l'de, bu
gollenmesi nedeniyle sag atriyum basmc1 +4 mm Hg'ya yeni dola~nn durumu kalp debisinin 4,2 Udak ve sag
271
Unite IV Dola~,m

- Normal kalp Kalp Yetmezliginde Orta Derecede S1v1 Tutulmas,


K1smen iyile§mi§ kalp Yararh Olabilir. (:ogu kardiyolog, kalp yetmezliginde
- Hasarlanm1§ kalp + sempatik uyanlma s1v1 tutulmasmm daima zararh bir etkiye sahip oldugunu
15 - Akut olarak hasarlanm1§ kalp dii§tinmu~tur. Ancak, vucut s1v1S1 ve kan hacmindeki orta
derecede aru~m venoz donti§i.i artmnak suretiyle kalbin
azalm15 pompalama yetenegini dengelemeye yardimc1
~
CII 10 onemli bir faktor oldugu bilinmektedir. Artmt$ kan hacmi
~
·;;;
iki yolla venoz doni.i§ti artmr: Birincisi, ortalama sistemik
dolu§ basmc1m ytikseltir, bu da kalbe venoz hCIJ'l ah1~m1
~ saglaya.n basinf farkmt biiyiHiir. ikincisi, venleri gererek
s-
CII
5 veniiz di.ren.ci aza!ttr ve kalbe kan ak1sm1 daha da
~
kolayl~tmr.
Eger kalp <;ok fazla hasarlanmam1§sa, artan venoz
donii§ kalbin azalmt§ pompalama yetenegini c;ogu kez
0 I ,, ' "'F 1 1 1 1 1 1 1 tamamen dengeleyebilir-oyle ki, kalbin pompalama yete-
-4 -2 0 +2 +4 +6 +8 +10 +12 +14
negi normalin ytizde 40-50'sine dusmi.i~ olsa bile, artm1§
Sag atriyum basmc, (mm Hg)
venoz dontis ki~i tam bir dinlenim durumunda kald1g1
~ekil 22-1. Akut miyokard infarktOsOnden sonra kalp debisi egrisinde- si.irece i;ogu kez neredeyse tamamen normal bir kalp
ki ilerleyici degi~iklikler: Kalp debisi ve sag atriyum bas1no A noktasin-
dan D noktasma dogru (siyah «;izgiyle gosterilen) saniyeler, dakikalar, debisi saglayabilir.
gunler ve haftalar i~inde ilerleyici bir $8kilde degi~ir. Kalbin pompalama yetenegi daha fazla dusttigu
zaman, bobrek kan ak1m1 en sonunda bobreklerin su ve
cuz ahm1m e§illemek iizere vucuttan yeterli tuz ve su
atriyum basmcmm 5 mm Hg oldugu C noktas1yla atmas1 ii;in gerekli olandan c;ok dusuk hale gelir. Bu
gosterilm~tir. nedenle, s1V1 tutulmas1 ba§lar ve bunu onlemek i<;in etkin
Sempatik refleksler yakl~1k 30 saniye ic;inde en ust tedavi islem leri yaptlmad1g1 stirece devam eder. Ayn ca,
dtlzeye r;1karlar. Bu nedenle, ani olarak orta $iddette kalp kalp zaten kendi maksimum pompalama kapasitesinde
krizi ger;iren bir ki~ kalp agns1 ve birkac; saniyelik baygm- r;ah~ug1 ic;in bu aJ111- SlVl, dolaJtm uzerinde d.aha faz!a
hktan ba$ka bir ~ey ya~mayabilir. Bundan kisa Stire sonra, yararlt bir ethi OIU$turmaz. Bunun yerine, s1V1 retansiyonu
agn devam etse de, eger ki~ sakin durumda kalacak olursa, zaten hasarh olan kalbin i§ yuki.inii arum ve ttim viicutta
sempatik refleksin dengelemelerinin yard1m1yla kalp debisi agrr odem geli~ir; bu durum c;ok zararh olabilir ve oltime
yeterli olacak bir duzeye geri donebilir. yol ac;abilir.

YETMEZLiGiN KRONiK EVRESi-SIVI


Ag,r Kalp Yetmezliginde A~m S1v1 Tutulmasmm
TUTULMASI VE KALP DEBiSiNiN Zararh Etkileri. Kalp yetmezliginde orta derecede s1V1
DENGELENMESi tutulmasmm yararh etkilerine kar~m, ag1r yetersizhkte
Akut bir kalp krizinin ilk birkac; dakikasmdan sonra, s1Vlllln a~ fazlahgi ciddi fizyolojik sonui;lara yol ac;abi-
uzun sureli yan-kronik ikinci bir evre ba~lar. Bu donem lir. Bunlar (1) hasarh kalpte is yttktiniin artmas1, (2)
ba~hca iki olayla karakterizedir: (1) Bobrekler tarafmdan kalbin a§m gerilmesi ve boylece kalbi daha da fazla zay1f-
s1vi tutulmas1 ve (2) ~ekil 22-l'de ac;ik ye$il egriyle gos- latmas1, (3) pulmoner odeme neden olacak sekilde s1vtnm
terildigi g:ibi haftalardan aylara kadar uzayan bir siirede akcigerlere filtrasyonu ve dolay1s1yla karun oksijenlenme-
kalbin degi§en derecelerde iyile$mesi; bu durum da sinde yetersizlik ve (4) vucudun c;ogu kts1mlannda a~m
Boli\m 2l'de tarU$tlm1$t1r. odem geli~mesidir. A§m s1vtnm bu zararlt etkileri bu
boltimun daha sonraki kismtlannda tart1§1lacakur.
Bobreklerde S1v1 Tutulmas1 ve Kan
Hacmindeki Art•~ Saatler ve Gunler i~inde Miyokard infarktusunden Sonra Miyokardm
Geli~ir iyile~mesi. Miyokard infarktiisti sonucu olarak kalp
Dti§tik kalp debisi bobrek i~levi tizerinde onemli bir aniden hasarlandiktan soma, normal kalp i~levini geri
etkiye sahiptir. Kalp debisi normalin ytizde 50-60'ma getinnek uzere vucudun dogal onanm surer;Ieri ba$lar.
indigi zaman aniiriye sebep olabilir. Genel olarak, kalp Omegin, yeni bir kollateral kau destegi infarkt alanmm
debisi ve arter basmc1 nonnalden onemli olc;tide du~iik perifer bolgelerine ilerlemeye baslar, bu da s1khkla kenar
kald1gi siirece, idrar debisi de normalin altmda kahr ve kesimlerdeki kalp kasmm c;ogunun yeniden islev kazan-
akut bir kalp krizinden soma kalp debisi ve arter basmc1 mas1ru saglar. Aynca, kalp kasmm hasarlanma~ bolii-
normal di.izeylere yukselene kadar idrar debisi de genel- munde hipertrofi olur; bu yolla kalp hasamun c;ogu
likle tamamen normale donmez. kar~ilamr.
272
Bolum 22 Kalp Yetmezligi

Duzelmenin derecesi kalp hasannm tipine baghdrr ve Kompanse Kalp Yetmezligi. ~ekil 22-l'de k1smen iyi-
hie;: duzelme olrnamasmdan neredeyse tam iyile~meye lesm~ kalbin maksimum pompalama yetenegi hala nor-
kadar farkhhk gosterir. Akuc miyokard infarktusunden malin yansmdan daha dustiktilr ve bu $ekildeki a<;1k ye~il
soma, kalp ilk birkac;: gun ya da haftalar i<;inde genellikle egrinin plato dtizeyiyle gosterilmi~tir. Bu, kalpteki gti<;-
h1zla di.izelir ve 5-7 haftada son iyile~me durumuna ula~r. stizlugi.\n devam etmesine ragmen sag atriyum basmcm-
Ancak hafif derecelerde ilave dtizelmeler aylarca devam daki arlt$lll kalp debisini normal bir duzeyde korudugunu
edebilir. gostermektedir. Boylece, birc;ok k~ide, ozellikle de yash
ki~ilerde sag auiyum basmc1, normal dinlenim kalp debi-
Kismi iyil~meden Sonra Kalp Debisi Egiisi. ~ekil leri.ne sahip ohnalanna ragmen farkh derecede "kom-
22-1 akut miyokard infarktustinden bir hafta kadar soma panse kalp yecmezligi" nedeniyle hafif veya orta derecede
kismen iyile~mi~ kalbin ~levini gostermektedir. Bu yilksektir. Bu ki~iler kalplerindeki hasann farkmda olma-
surec;:te, vucutta onemli rniktarda s1v1 mtuhnu~ ve venoz yabilirler, c;:unku s1khkla hasar baslang1c;ta kuc;:ilk olarak
donli~ egilimi de belirgin olarak artm1~t1r. Bu nedenle, sag meydana gelmi$tir vc hasar ilerledikc;e aym zamanda
atriyum basmc1 daha da yukselmi:;;tir. Sonw;; olarak, dola- kompansasyon gelism~tir.
~1mm durumu art1k C noktasmdan, 5 Udak'hk normal bir Bir kisi kompanse kalp yetmezhgi durumunda oldugu
kalp debisi ve sag atriyum basmctrun 6 mm Hg'ya yuksel- zarnan, herhangi bir agtr egzersiz yapma giri$imi genel-
digi D noktasma degi~~tir. likle akul yetmezlik semplomlanmn hemen onaya c;:1k-
Kalp debisinin normale clonmesi nedeniyle, bobrek masma neden olur. ~tinkti kalp pompalama kapasitesini
s1v1 debisi de normale <loner ve orta derecede s1vi Jaz!asmi egzersiz ic;:in gerekli dtizeylere yukselternez. Bu nedenle,
surdurmek ifin zaten meydana gelmi-$ olan s1v1 tutulmas1 kompanse kalp yetmezliginde kalp yedeginin azalnns
di~rnda ilave s1v1 retansiyonu olu~maz. Bu yuzden, ~ekilde oldugu ifade edilir. Kalp yedegi kavram1 bolilmde daha
D noklasmda gosterilen yuksek sag atriyum basmc1 hari<; soma daha kapsarnh tartl.$tlacakur.
olmak tizere, ki~i dinlenim dummunda hald1g1 silrece
aslmda normal kardiyovasktiler dinamige sahiptir. AGIR KALP YETMEZLiGiNiN DiNAMiGi-
Eger kalp onemli derecede iyile$ir ve uygun miktarda KOMPANSE OLMAYAN KALP YETMEZLiGi
s1v1 mtulacak olursa, sempatik uyanlma a$ag1daki neden-
lerle giderek normale cloner: Kalbin k1smi iyil~mesi, kalp Eger kalp agu hasara ugrarsa, ne sempatik sinir refleksleri
debisi egrisini aym sempatik uyanlmamn art1rabilecegi ne de s1v1 tutulurnu dengelemeye yeterli ohnaz ve asm
~ekilde ararabilir. Bu nedenle, hafike bile olsa kalp iyile~- ~ekilde zayiflamL? kalp normal bir kalp debisi pompalaya-
tik<;e, kalp yetmezliginin akul safhasmdaki sempatik uya- maz. Sonuc;: olarak, kalp debisi bobreklerin normal mik-
nlmamn yol ac;:ug1 huh nab1z, derinin soguk o1U$U ve tarlarda s1vi aunasm1 saglayacak di.izeye yukselemez. Bu
solgunluk giderek kaybolur. nedenle, s1V1 tumlmas1 devam eder, kiside gittik<;e artan
odem gelisir ve bu durum sonuc;:ta oltime gorurtir. Buna
AKUT KALP YETMEZLiGiNDEN SONRA kompanse olmayan kalp yetmezligi denir. Bu durumda,
OLU$AN DEGi$iKLiKLERiN OZETi- kompanse olmayan kalp yeunezliginin temel sebebi;
"KOMPANSE KALP YETMEZLiGi" kalbin bobrekler tarafmdan gt\nltik gerekli miktarda s1v1
aulmas1 ic;in yeterli olacak miktarda kam pompalamadaki
Akul, orta $iddeLte bir kalp krizi. sonrasmda dola$1m dina-
yetersizligidir.
miginde olu$an degisiklikleri anlattnak tizere son birkac;:
bolilmde tarU$tlan olaylan ozetlemek i<;in evreleri ~u
Kompanse Olmayan Kalp Yetmezliginin <;izimsel
$ekilde ayuabiliriz; (1) kalp hasannm ani etkisi, (2) en
fazla ilk 30 sani.ye ile 1 dakika ic;inde sempatik sinir Degerlendirmesi. ~ekil 22-2 kalp agir ~ekilde zayifia-
sistemi ile saglanan dengelenme ve (3) kalbin k1Smi iyi- dtktan soma farkh zamanlardaki (A- F noktalan) btiytik
le$mesi ve bobrekte s1V1 tutulumundan kaynaklanan okude azalm1~ kalp debisini gostermektedir. Bu egri tize-
kronik dengelenmeler. Buti.in bu degi~iklikler ~ekil rindeki A noktas1 hie; dengelenme olu~rnadan once dola-
22-l'de siyah c;izgi ile c;izirnsel olarak gosterilmistir. Bu ~1mm yakla~1k durumunu ve B noktas1, sempatik uyanlma
<;izgi dolas1mm normal durumunu (A noktas1), kalp kri- ile olabildigince dengelenme saglandtktan birkac;: dakika
zinden birkac; saniye sonra fakat sempatik refieksler olu$- sonraki fakat s1v1 retansiyonu ba~lamadan onceki dururnu
madan onceki durumu (B noktas1), sempatik uyanlmayla gostermektedir. B noktasmda kalp debisi 4 Udak'ya ve sag
kalp debisinin normale dogru yilkselmesini (C noktas1) atriyum basmc1 5 mm Hg'ya yukselm~tir. Ki~i nispeten
ve birka<; gi.in-birkac;: hafta suren kalbin k1smi iyile~mesi iyi durumda gortinmektedir, fakat bu durum stabil kal-
ve s1V1 retansiyonu slireci sonrasmda kalp debisinin ncre- mayacakt1r. ~tinkti kalp debisi bobreklerin yeterli mik-
deyse norm.ale donusunil (D noktas1) gostermektedir. Bu tarcla s1v1y1 acmasma yetecek kadar yukselrnemi~tir; bu
son durum kompanse kalp yetmezllgi olarak acllandmhr. nedenle s1v1 retansiyonu devam eder ve sonuc;ta olUme
273
Onite IV Dola~,m

yeunezliginin ag1r!a~maya devam ettigi bu durum kom-


panse olmayan kalp yetmezligi olarak adlandmhr.
Boylece, bu degerlendirmeden, kalp debisinin ( ve
:11?
~~s.01 _ arter basmcmm) normal bobrek i~levi i<;in gerekli olan
'0-o - - . . -...-...._ kritik cliizeye yi.ikselme yetersizliginin sonw;lan gortile-
0.:::i
oi- 2.5 bilir. Bunlar (1) gittikc;e artan s1vt tutulmas1 ve bunun
~

0 f I I f I I I I I I I I I I I I I I I I I
sonucunda (2) ortalama sistemik dolu~ basmcmm giderek
-4 0 +4 +8 +12 +16 artmas1 ve (3) sag atriyum basmcmm giderek yukselme-
Sag atriyum basinc1 (mm Hg) sidir. Sonu<;ta, kalp o kadar fazla gerilir veya o kadar
odemli hale gelir ki, orta miktarlardaki kam bile pompa-
~ekil 22-2. Kompanse olmayan kalp hastahg1ni gosteren buyUk olc;u•
layamaz ve bu nedenle tamamen yetersiz hale gelir. Klinik
de azalm1? kalp debisi. llerleyici s1v1tutulm,:1s1gUnler i~inde sag atriyum
bas1nc1n1 yOkseltir ve kalp debisi 610m gerc;ekle~inceye kadar A nokta· olarak, dekompansasyonun bu ciddi durumu, en ba;ita
s1ndan F nokt,:1s1na ilerler. ilerleyici odem, ozellikle akcigerlerde krepitan railer ve
dispneye (hava ac;:hg1) yol a<;an akciger odemi ile tespit
edilebilir. Bu h1zh evrede uygun tedavinin yapilmamas1
olUme neden olur.
yol a<;abilir. Bu olaylar nice! olarak a$agidaki gibi Dekompansasyonun Tedavisi. Dekompansasyon
a<;1klanabilir. sureci s1khkla ~u yollarla durdurulabilir. (1) Birkac;: yoldan
~ekil 22-2'de 5 Udak'hk kalp debisi duzeyindeki duz herhangi biliyle, ozellikle dijital gibi bir kardiyotonik ilac;:
<;izgiye dikkat ediniz. Bu di.izey, normal eri~kin insanda verilerek, ka!bi kuvvetlendirmek. Boylece, kalp bobrekle-
bobrekle1in normal s1v1 dengesini tekrar olu~turabilme- rin normal ~ekilde i~lev gormesi i<;in yeterli miktarda kam
leri i<;in -yani tuz ve suyun vUcuda almd1klan di.izeyde pompalayacak kadar gtic;:lii hale gelir, ya da (2) bobrek
aulabilmesi i<;in- gerekli olan kritik kalp debisi di.izeyidir. yol.uyla atilmayi arttrmak iizere diuretih i!a~lann uygulan-
Bu di.izeyin altmdaki herhangi bir kalp debisinde, daha masi ve aym zamanda su ve tuz ahmuun azalularak,
onceki bolumde tarn~tlm~ olan s1v1 retansiyonu meka- dti~Uk kalp debisine ragmen s1v1 aluru ve aulmas1 arasmcla
nizmalamun hepsi <;ah~1r ve vi.icut s1v1 hacmi giderek bir denge olu~turulur.
artar. SlVl hacmindeki bu ilerleyici art1~ nedeniyle, dola- Her iki yontem de normal s1vt dengesini yeniden
~mun ortalama sistemik dolu~ basmc1 ytikselmeye devam kurarak dekompansasyon stirecini durdurur. Bu ~ekilde
eder. Bu da giderek artan miktarlarda kam ki~inin perifer en azmdan vilcuda giren miktarda s1vmm vilcuttan
venlerinden sag atriyuma dogru zorlar, boylece sag i;1kmas1 saglamr.
atriyum basmc1 artar. Bir gtin kadar sonra dola~1mm
durumu ~ekil 22-2'deki B noktasmdan sag atriyum Dijital Gibi Kardiyotonik ila~larm Etki Mekanizmas,.
basmcmm 7 mm Hg'ya ve kalp debisinin 4,2 Udak'ya Dijital gibi kardiyotonik ila<;lar saglikh bir kalbi olan bir
yi.ikseldigi C noktasma degi~ir. Kalp debisinin hala bob- ki$i,ye uygulandigmda kalp kasmm kastlma gUcunu artu-
reklerclen normal miktarda s1v1 aulmasma yetecek mada .-;ok az etkiye sahiptir. Ancak, kronik kalp yetmez-
dtizeyde olmad1gma ve bu yilzden s1v1 tutulumunun ligi olan bir ki~ye verildigincle, aym ilac;lar zayif
devam ettigine clikkat ediniz. tlave bir gun kadar soma miyokardm giicunii bazen yi.izde 50-100 kadar art1rabil-
sag atriyum basmc1 9 mm Hg'ya yi.ikselir ve dola~,m D mekteclir. Bu nedenle, karcliyotonik ilac;:lar kronik kalp
noktas1yla tammlanan duruma gelir. Kalp debisi hala yetmezliginde tedavinin ba~hca dayanaklannclan biridir.
normal SIVl dengesini olu~turmak i<;in yeterli degildir. Dijital ve diger kardiyotonik glikozidlerin kas lillerinde
Birka<; gun daha si.iren s1vi retansiyonu somasmda, sag kalsiyum iyonlarmm miktanru artlfmak suretiyle kalp
atriyum basmc1 daha <la ytikselir, fakat bu srrada kalp kas1hnalanm gii<;lendirdiklerine inamlmaktadu. Bu etki
i~levi daha du~Uk bir duzeye dogru inmeye ba$lar. Bu olas11Ikla kalp kasmm hucre zarlanndaki sodyum-potas-
dti$0~ kalbin a~in gerilmesi, kalp kasmm odemi ve kalbin yum ATPaz'm inhibisyonundan kaynaklanmaktadir.
pompalama etkinligini azaltan diger faktorlerden ileri Sodyum-potasyum pompasmm inhibisyonu hticreic;:i
gelir. Bu durumda, daha fazla s1V1 retansiyonunun clola- sodyum kosantrasyonunu artmr ve kalsiyumu sodyum
~1ma yarardan <;ok zarar getirecegi ac;:1kt1r. Kalp debisi hala kar~1hgmda hucre d~ma <;1karan sodyum-kalsiyum degi$im
normal bobrek i~levini saglamaya yetecek kadar yuksek pompasllll yava~laur. Sodyurn-kalsiyum degi~im pompas1
ohnad1ginclan, StVl retansiyonu sadece devam etmekle hucre zarmm iki tarafi arasmda yi.iksek bir sodyum kon-
kalmaz, kalp debisinin azalmas1 (ve aner basmcmm da santrasyon farkma bagimli oldugu ic;:in, hticrenin i<;jnde
di.i~mesi) nedeniyle hizlamr. Sonu<; olarak, birkac;: gi.in sodyumun birikmesi pornpanm aktivitesini azaltrr.
i<;inde, dola~1mm durumu egri Uzermde kalp debisinin Zay1flaml$ kalp kasmda, sarkoplazmik retikulum
2,5 Udak'dan daha az ve sag at.Jiyum basmcmm 16 mm normal miktarlarda kalsiyum biriktiremez ve bu yi.izden
Hg oldugu F noktasma ula~m~ur. Bu durum ya~amla kasm tam kas1lma yapmastm saglamak Uzere yeterli mik-
bagda~mazhga yakla$rm~ veya ula~~tu, ve olaylar zinciri tarda kalsiyum iyonu kas liflerinin serbest-s1v1 bolmesine
tersine dondurtilmezse hasta kaybeclilir. Kalp serbestlenemez. Dijitalin sodyum-kalsiyum de~im
274
Boli.im 22 Kalp Yetmezli~i

pompas1m bask1lamaya ve kalp kasmda kalsiyum iyonu- Kardiyojenik ~okta Kalp Haraplanmasmm K1s1r
nun konsanlrasyonunu arttrmaya yonelik etkisi, kasm Dongusu. Bohim 24'teki dola$lffi soku tartl$masmda
kas1lma kuvvetini arnnnak ic;in gerekli olan fazladan kal- $Okun seyri s1rasmda koroner kan desrcgi azald1g1 zaman
siyumu saglar. Bu ytizden, dijital kullamlarak kalsiyum kalbin giderek daha fazla hasarlanma egiliminde oldugu
pompalamna mekanizmasrm orta derecede bask1lamak vurgulanmaktad1r. $oyle ki, ;;ok s1rasmda olu;;an dtisilk
kas lifinin hi.icreii;i kalsiyum diizeyinin hafifc;e yukselme- arter basmc1 koroner kan destegini daha da c;ok azalur.
sine izin verdigi ic;in genellikle yararhd1r. Bu kalbi daha zayif hale getirir, bu da arter basmc1m
daha da fazla azaltarak ;;oku ilerleyici $ekilde kotiile$ti-
TEK TARAFLI SOL KALP VETMEZLiGi rir. Stirec;, sonuc;ta kalp harabiyetinin bir k1S1r dongilsil
haline gelir. Miyokard infarkti.isilniin neden olclugu kar-
Bu bolumdeki tart1$malarda $imdiye kadar, kalp yetmez- diyojenik $Okta, zaten mevcut olan koroner damar
ligini bir bi.iti.in olarak ele alchk. Ancak, c;ok sayidaki blokaj1 ile bu sorun biiyuk olc;tide abart1lm1$ olur.
hastada, ozellikle erken akut yetmezligi olanlarda, sol Ornegin, saghkh bir kalpte, kalp hasannm ba;;lamasm-
taraf yetmezligi sag taraf yetmezligine gore baskmdir, ve dan once arter basmcmm genellikle yakla;;1k 45 mm
nadir durumlarda sol tarafm belirgin yetmezligi olmaks1- Hg'nm altma dii$mesi gerekir. Bununla birlikte, bir ana
zm sag kalp yetmezlik gosterir. koroner daman zaten t1kanm1$ olan bir kalpte koroner
Sag kalp yetmezligi ile birlikte olmayan sol kalp yet-
arler basino 80-90 mm Hg'nm a$ag1sma dii$tiigti zaman
mezliginde, sag kalbin normal gi.ici.i ile kan akcigerlere
hasarlanma ba;;lar. Diger bir deyi;;le, arter basmcmdaki
pompalanmaya devam eder. Buna kar$m, akcigerlerden
ktic;ilk bir dusus bile kalp hasanmn k1s1r dongilsiinil
gelen kan sol kalp tarafmdan yeterli ?ekilde sistemik dola-
ba$latabilir. Bu nedenle, miyokard infarkti.isilniln teda-
$lffia pompalanmaz. Sonuc;ta, biiytik miktarda kan siste-
visinde k1sa bile olsa hiporansiyon donemlerinin onlen-
mik dola$undan puhnoner dola$una kaydig1 i<;in ortalama
mesi c;ok onemlidir.
pulmoner do1u$ basmc1 artar.
Akcigerlerdeki kan hacmi armg1 i<;in, pulmoner kapil-
ler basmo artar ve eger bu basmr; yakla?1k 28 mm Hg'ya Tedavinin Fizyolojisi. CC$itli kompanse edici i~lemler
e$it olan plazma kolloid ozmotik basmcmm i.izerinde bir kalp debisini (ve arter basmc1m) ya$am1 devam ettirecek
degere yi.ikselirse s1v1 kapillerlerden akcige1in hticrelera- bir diizeye dondtiremeden once hasta slkhkla kardiyojenik
ras1 alanlanna ve alveollere smnaya ba$lar, sonw;:ta pul- soktan oltir. Bu nedenle, bu durumun tedavisi akm kalp
moner odem geli$ir. krizlerinin yonetiminde en onemli problernlerden biridir.
Bu yi.izden, pulmoner damar honjesyonu ve pulmoner Ventrikiil kas1 hasarlanma belirtileri gosteriyorsa kalbi
odem sol kalp yeunezliginin en onemli problemleri ara- gilc;lendirmek i<;in s1khkla acil dijital uygulamas1 yap1hr.
smdadir. Siddetli akut sol kalp yetmezliginde, pulmoner Aynca, arter basmc1m desteklemek uzere tam kan, plazma
odem bazen o kadar h12h geli$ir ki, 20-30 dakikada infilzyonu veya kan basmcm1 yilkselten bir Hae; kullaruhr.
bogulma ile oliime neden olur. Bu konuyu boltimde daha Eger arter basmc1 yeterince yuksek dtizeye getirilebilirse,
sonra tartl$acagiz. koroner kan akuru c;ogu kez hasarm kisir dongtistini.\
onlemek ic;in yeterli dtizeye yukseleceklir. Bu silw; soku
dtizeltmek ic;in dola~1m sistemindeki uygun kompansas-
D0$0K-DEBILI KALP
yon mekanizmalanna yeterli zaman saglar.
YETMEZLIGI-KARDIVOJENIK iOK
A§agidaki i$1emlerden biri uygulanarak kardiyojenik
Akut kalp krizlerinden sonra ve s1khkla uzun stireli, yava$ $Okta hastalann hayatm1 kurtarmada baz1 ba$anlar da elde
ilerleyen kalp bozuklugu donernleri sonrasmdaki c;ogu ed.ilmi$tir: (1) c;ogu kez koroner baypas grefti ile birlikte
durumda, kalp ya$8m i.<;in gerekli en alt dtizeyde kan koroner arcerdeki p1htmm cerrahi olarak c;ikanlmas1 veya
ak1m1 miktanm bile pompalamada yetersiz kahr. Buna {2) tikah koroner arterin kateterizasyonu ve p1htmm eri-
bagh olarak, sikhkla birkac; saat ile birkac; gun ic;inde mesini saglayan streptohinaz veya dohu tipi plazminojen
oltime yol ac;acak ;;ekilde vilcut dokulan etkilenir ve hatta ahtivator enzi1nlerinin infi.izyonu. Eger bu i$lemlerden biri
haraplanmaya ba$lar. Boltim 24'de ac;1klandig1 $ekilde bu kardiyojenik ?◊kun ilk 1 saati ic;inde uygulamrsa sonw;lar
tablo bir dola;;1m ;;okudur. Beslenme eksikliginden kardi- nadiren olumsuzdur, ancak 3 saatten sonraki uygulamalar
yovasktiler sistem de zarar gorilr ve vi.icudun geri kalan c;ok az yarar saglar veya hi<; yararh olmaz.
k1sm1 ile birlikte haraplamr, bu da oli.lme gicli;;i h1zland1-
nr. Kalbin pompalama yetersizliginin neden oldugu bu
KALP VETMEZLiGi OLAN
dola$1m ;;oku sendromuna /iardiyojenih ~oh veya basitc;e
HASTALARDA ODEM
hardiyah ~ok denir. Kardiyojenik sok geli$tigi zaman
uygun tibbi bak1mla bile hayatta kalma oram c;ogu kez Akut Kalp Yetmezligi H1zh Perifer Odemine Neden
yi.izde 30'dan dahi azd1r. Olmaz. Akut sol kalp yetmezligi akcigerlerin h1zh
275
Onite IV Do/a~,m

- Ortalama aort bas1nc1 hafif derecelerdeki kalp yetmezligi di$mda, glome-


- Kapiller basin~ rtil filtrasyon hm normalden daha dil$tik hale
100 gelir. Boliim 27-30'daki bobrek i$levlerinin tartI$il-
masmdan ac;1kc;a anla$Ilmaktadir ki, glomerul filt-
80 rasyonundaki hafif bir azalma bile rogu kez idrar
a,
:I: debisini 6nemli derecede azaltmaktadir. Kalp debisi
E 60
s. normalin yansma dti-?tiigu zaman, bu hemen nere-
u,
C
iii
a, ??mHg deyse tam bir anuri ile sonrn;lamr.
2. Renin-anjiyotensin sisteminin aktivasyonu ve

:1
m suyun ve tnznn bobrek tiibiillerinde artJm!j geri-
emilimi. Bobrek kan aktmmm azalmast bobrekler-
den renin salgilanmasmda onemli art1~a neden olur,
I
Normal 1/2 Normal S1f1r bu da Bolitm 19'da tammland1g1 ~ekilde anjiyoten-
Kalp debisi sin II oluJumunu artmr. Anjiyotensin II bobrek
$ekil 22-3. Kalp debisi normalden s1f1ra do()ru dli~erken ortalama aort arteriyolleri i.izerinde bobreklerden gec;en kan
bas1ncmda, perifer dokulann kapiller bas1nc1nda ve sag atriyum basm- ak1m1m daha da azaltan dogrudan bir etkiye sahip-
c1nda ilerleyici degi~iklikler. tir. Bu durum, bobrek tiibiillerini c;evreleyen peri-
tiibuler kapiller damarlardaki basmc1 di.i~iiriir ve
suyun ve tuzun bobrek ttibtillerinden geriemilimi-
nin btiytik oranda artmasma neden olur.
konjesyonuna, pulmoner odem geli-?imine ve hatta dakika- Anjiyotensin II aym zamanda bobrek ttibiillerinin
lar-saatler ic;inde oliime neden olabilir. epitel hucrelerine dogrudan etki ederek su ve tuz
Bununla birlikte, sol ya da sag kalp yennezligi perifer geriemilimini uyanr. Boylece, idrarla su ve tuz
6demi olu~umuna yol ac;mada c;ok yava~nr. Bu durum, kayb1 buytik olc;ude azahr, vi1cudun her yerinde
~eldl 22-3 kullantlarak en iyi ~ekilde apklanabilir. Daha
kanda ve hucreleraras1 S1V1larda tuz ve su birikimi
once normal olan bir kalbin pompa etkinligi akut olarak
olur.
yetersiz hale geldiginde aort basmc1 du-?er ve sag atriyum
3. Artml§ aldosteron salgilanmas1. Kalp yetmezli-
basmc1 ytikselir. Kalp debisi s1frra yakla~1rken bu iki basm<;
ginin kronik evresinde, adrenal korteksten btiytik
yakla~ik 13 mm Hg'hk bir denge dege1inde birbirine yak-
la-?1r. Kapiller basmc; da 17 mm Hg'hk normal degerinden miktarlarda aldosteron salg1lamr. Bu, ba$hca anji-
13 mm Hg'hk yeni denge basmcma du~er. Boylece, agTr yotensin II'nin adrenal korteksten aldosteron sal-
derecede a}wt kalp yetmez1igi perifer kapil.ler basmcmda yiik- g1lanmasm1 uyanc1 etkisinden kaynaklarur. Bundan
selmeden ziyade rogu kez bir di.i~meye neden olur. Bu ytizden, ba$ka, aldosteron salg1lanmasmdaki arn;;m bir
insanlardaki deneyimlerin yamsrra, hayvan deneyleri de k1sm1 s1klikla arum;; plazma potasyumuna baghdu.
akut kalp yetmezligi.nin h1zh perifer odemi geli~imine Ytiksek potasyum, aldosteron salg1lanmasmm
hemen hie; neden olmad1gim gostermektedir. bilinen en guc;1i.i uyaranlanndan biridir ve kalp
yetmezliginde azalm1-? olan bobrek i$levine yamt
DEVAM EDEN KALP YETMEZLIGiNDE olarak potasyum konsantrasyonu yukselir. Arlan
BOBREKLER TARAFINDAN UZUN-S0RELi aldosteron duzeyi bobrek tiibtille1inden sodyum
geriemilimini daha da artmr. Bu da iki nedenle su
SU TUTULMASI PERIFER ODEMiNE
geriemiliminde ikincil bir art1;;a yol ac;ar. Birincisi,
NEDEN OLUR
sodyum geriemilirken ttibtillerdeki ozmotik basmc;
Tam kalp yetmezliginden veya sag kalp yetmezliginden 1 du~er, fakat bobrek hticreleraras1 s1V1larmda
gun kadar soma, temel olarak bobrekler tarafmdan s1vi ozmotik basm<; artar. Bu degi.$iklikler suyun
tutulmasi sebebiyle, perifer odemi olu$maya ba$lar. SlVl ozmozla kana ge<;i;;i yontinde etkili olur. tkincisi,
retansiyonu ortalama sistemik dolu$ basmcm1 arunr, emilime ugrayan sodyum ve ona e;;lik eden anyon-
sonuc;ta kanm kalbe geri donme egilimi artar. Bu durum lar (ba$hca klorur iyonlan) vticudun her yerinde
sag atriyum basmcuu daha da yuksek bir degere c;1kanr hucred1$1 s1vmm ozmotik konsantrasyonunu
ve arter basmcm1 normale dondtirtir. Bu yiizden, kapi1Ier artmr. Bu ise hipotalamus-arka hipofiz bez siste-
basin, da 6nemli d.erece artar ve s1vmm dokulara gec;me- minden antidiuretih hormon salgtlanmas1m uyaru
sine ve $iddetli odem geli$imine neden olur. (Boliim 30'da tart1$J-ld1). Antidiuretik hormon da
Kalp yetmezligi suresince bobreklerin idrar c;tkarma- tiibullerde su geriemiliminin daha da fazla artmas1
smda olu~an azalmanm bilinen pek c;ok nedeni vardir. yontinde etkili olur.
1. G1omerii1 fi1trasyon hizmda a:z:alma. Kalp debi- 4. Sempatik sinir sisteminin aktivasyonn. Daha
sindeki azalma (1) azalmi~ arter basinc1 ve (2) once taru~1ld1g1 gibi, kalp yetmezligi sempatik sinir
b6brek aferent arteri:yollerinin ~iddetl-i sempatik sisteminde belirgin aktivasyona neden olur; bu da
konstrihsiyonu nedeniyle, bobreklerde glomerul bobrekler tarafmdan tuz ve su tut·ulmasma yo!
basmcm1 azaltma egilimindedir. SonU<;: olarak, ac;an pek ~ok etkiye sahiptir: (a) bobrek aferent
276
Solum 22 Kalp Yetmezligi

arteriyollerinde daralma, glomerill filtrasyon hlZlm desatilrasyonunda daha fazla arl!~a, venoz donUste
azaltu; (b) tilbill epitel hilcreleri ilzerindeki alfa- daha fazla arusa neden olur ve boyle devam eder.
adre11erjik reseptorlerin aktivasyonuyla bobrek Boylece bir k1s1r dongii kurulmu~ olur.
tilbi.lllerinde tuz ve su ge1iemiliminin uyanlmas1; Bu k1s1r dongil belirli bir kritik nokt.anm otesine
(c) renin salg1lanmasm111 ve anjiyotensin 11 olu~m- gec;erse, dakikalar ic,;inde cesur tedavi giri$imleri uygulan-
munun uyanlmas1, bobrek ttibilllerinde geriemi- maz ise hastanm olilmilne kadar devam eder. Silreci geri
limi arum ve (d) arka hipofizden antidii.tretik dondilrebilen ve hastanm hayatrn1 kurtarabilen tedavi
hormon serbestlenmesinin uyanlmas1, bobrek giri$irnleri sunlan i~erir:
1. Venlerdeki kanm ~ogunu tutmak ilzere kollara ve
tilbilllerinde su geriemilimini artmr. Sempatik
bacaklara turnike uygulayarak sol kalbin i$
uyanlmanm bu etki1eri Bolilm 27 ve 28'de daha
yukilniin azalulmas1
aynnuh taru~1lmaktadu.
2. Vilcuttan h1zh su kayb1 saglamak Uzere furosemid
Atriyal Natrii.iretik Peptidin Kalpte Dekompan- gibi h1zh etkili bir dii.iretik verilmesi
sasyonun Ba~lang1cm1 Geciktirici Rolu. Atriyal natri- 3. Kanm oksijen desatilrasyonunu, kalp dokusunun
iiretih peptit (ANP) kalbin atriyum cluvarlan gerildiginde bozulmas1m ve periferde vazodilatasyonu diizelt-
mek ic,;in hastaya saf oksijen solutulmas1
atriyumlardan serbestlenen bir honnondur. Kalp yetmez-
4. Kalbi gilc;lendirmek ic;in hastaya dijital gibi hizh
ligi, hemen daima sag ve sol aa-iyum basm~larmda atriyum
etkih bir kardiyotonik ilac; verilmesi
duvarlannm gerilmesine yol ac,;an art~a neden oludugun-
Akut pulmoner odemin bu kis1r dongilsil o kadar htzh
dan, ag1r kalp yetmezliginde kanda dola$an ANP duzey- ilerleyebilir ki 20 daldka-1 saat i~inde olUmle sonudana-
leri 5-10 kat artabilmektedir. ANP ise tuz ve su aulrm1m bilir. Bu yuzden, basanh olmak i~irl tedavi acilen
belirgin ~ekilde artmnak ilzere bobrekler i\zerinde dog- uygulanmahdir.
rudan bir etkiye sahiptir. Bu yi.tzden ANP, kalp yeanezli-
ginde a$m konjestif semptomlan onlemeye yard1m eden
dogal bir rol oynar. ANP'nin bobrekteki etkileri Bolilm 28
ve 30'da tart1~ilmaktad1r. KALP YEDEGI
Kalp debisinin nonnalin ilzerinde yilkselebilecegi maksi-
Ge~-Evre Kalp Yetmezliginde Akut Pulmoner mum yuzde oram halp yedegi olarak adlandmhr. Saghkl1
Odem-Bir Diger Oldilrilcil K1s1r Dongil gene; eri$kinde kalp yedegi yuzde 300-400'dilr. Atletik
Kalp yetmezliginde sil< kar$1la$1lan bir olilm nedeni, uzun olarak antrenmanli l<lsilerde yilzde 500-600 veya daha
silreden beri kronik kalp yetmezligi olan hastalarda fazlad1r. Ancak, kalp yetmezliginde kalp yedegi yoktur.
Normal yedege bir omek olarak, $iddeth egzersiz s1ra-
olu~n ahut pulmoner odemdir. Akut pulmoner odem yeni
smda sagh.kh gen~ bir eri$kinde kalp debisi nonnalin
bir kalp hasan olmayan bir k~ide meydana geldiginde,
yaklas1k 5 katma yukselebilmektedir. Bu normalin i.ize-
bu durum genellikle ag1r egzersiz, baZJ duygusal stresler rinde yiizde 400'luk bir aru~t1r-yani, ka1p yedegi y iizde
veya hatla a~m soguk gibi kalbin geGici olarak a~m yilk- 400'dur.
lenmesiyle ortaya ~1kar. Akut pulmoner odemin a$ag1daki Kalbin yeterli kan pompalamas1ru onleyen her faktor
k1s1r dongilden kaynakland1gma inamlmaktadir: kalp yedegini azaltacakur. Bu, iskemik kalp hastaltg1,
1. Zaten zay1f olan sol ventriki.il ilzerinde ge~ici yuk primer miyokard hastahg1, kalp kasm1 etki.leyen vitamin
arll.$] k1s1r dongilyu ba$lacu. Sol kalbin smrrh pom- eksikligi, miyokardm fiziksel hasan, kalp kapag1 hastahg1
palama kapasitesi nedeniyle kan akcigerlerde gol- ve pek ~ok diger faktorden kaynaklanabilir. Bunlarm bir
lenmeye ba$lar. k1srm ~ekil 22-4'cle gosterilmistir.
2. Akcigerlerdeki kanm artl$1 pulmoner kapiller
basmc1 yukseltir ve ki.i~ilk miktarda s1v1 akciger
Kalp Yedegi Du~uklugunun Tams1-Egzersiz Testi.
dokulanna ve alveollere s1zmaya ba~lar. Kalp yedekleri dil$i.ik olan ki$iler dinlenim durumunda
3. Akcigerlerdeki artrms s1v1 kanm oksijenlenme kald1klan si.irece genellikle kalp hastahgmm bashca
derecesini azalt1r. semptomlanrn hissetmezler. Bununla birlikte, genellikle
4. Kanda oksijen azalmas1 kalbi daha fazla zayiflat1r ki$iye bir ko~u bandmda veya merdiven testi ile kalp
ve vilcudun her tarafmclaki arte1iyolleri de zayi11a- debisinde onemli derecede art1$ gerektiren egzersiz yap-
tarak periferde vazodilatasyona yol a~ar. tmlarak kalp yedegi di.i$iikliigil tams1 kolayhkla konu-
5. Periferde vazodilatasyon perifer dolas1mmdan labilir. Kalp iizerindeki artml$ yuk mevcut ku<;i.tk
kamn venoz donil~iinii daha da fazla arllnr. miktardaki yedegi h1zla tilketir ve kalp debisi vilcudun
6. Artm1~ venoz donus akcigerlerde kanm gollenme- yeni aklivite dilzeyini surdilrebilmek ic,;in yeterli mik-
sini daha fazla artmr. Bu da akcigerlerde daha da tarda artmakta k1Sa si.irede yetersiz kahr. Akut etkiler
fazla s1v1 rransiidasyonuna, arteryel oksijen ~unlardir:
277
Onite IV Dola~tm

Atlet ~ 15 Normal
600
Cl) «I
>32
;, 500
~ 400
ro,mal Hafif
derecede
"iii::;!. 10
i,~
C:
Cl)
;s, Orta kapak ,::,,O
Cl)
j 300 derecede hastal1 g1 .E-~ 5
>- koroner ~,g
.E- 200 hastailk Difteri
g! ._..,~'--
«I
X: -2 0 2 4 6 8 10 12 14
100
Sag atrlyum basinc1 (mm Hg)
Norma1° $ekil 22-5. Kalp yetmezllginin farkh evreleri s1ras1nda kalp debisi ve
i§leyi§ sag atriyum bas1ncindaki ilerleyici degi~iklikler.

$ekil 22-4. Farkli ko~ullarda kalp yedegi. ikl durumda yedegin s1f1rdan
daha d0~0k oldugu gorOlmektedir.

donu~ ve kalp debisi ile, 0 mm Hg'lik bir sag atriyurn


1. Kalbin dokulara yeterli kan pompalayamamas1 basmcma kar$1hk gelir.
sonucu ani ve bazen ~iddetli nefes darbg1 (dispne)
olur; bu da doku iskemisine yol ai;ar ve hava ac;:hg1 Akut Kalp Krizi Kalp Debisi Egrisini Azalt1r. Orta
duygusu yaratu. $iddette bir kalp krizinden sonra ilk birkac;: saniye ii;inde
2. Kas iskemisine bagh §iddetli kas yorgunlugu kalp debisi egrisi en alttaki. egriye iner. Bu birka<;; saniye
geli§ir, sonuc;:ta ki§inin egzersizi surdurme yetene-
i<;inde, venoz donil§ egrisi heniiz degi$mern¼tir, c;:unkli
gini smular.
perifer dola$1ID sistemi hala normal olarak c;:ah$maktadu.
3. Kalp hm a~m artar, i;unku sinirsel refleksler yeter-
siz kalp debisini yukseltmek ic;:in ~iddetle aktive Dolayis1yla, dola$mun yeni durumu, yeni kalp debisi egri-
olurlar. sinin normal venoz donil$ egrisini kestigi B noktas1yla
Egzersiz testleri kardiyologlann tum tedavi yontem ve belirtilmi$tir. Boylece, kalp debisi 2 Vdak'ya dil$erken sag
gem;lerinin parc;:as1du. Bu testier c;:ogu klinik ortamda atriyum basmc1 hemen 4 mm Hg'ya ylikselir.
kolayhkla yap1lamayan kalp debisi olc;:umlerinin yerini
tutar. Sempatik Refleksler Kalp Debisi ve Venoz Dom'..i~
Egrilerini Yukseltir. Sonraki 30 saniye ir;:inde sempatik
refleksler c;:ok aktif olurlar. Kalp debisi ve venoz donil$
KALP YETMEZLIGiNiN DEGERLENDiRiLMESi egrilerinin her ikisini de yukseltirler. Sempatik uyanlma
i~iN NiCEL ~iZiMSEL YONTEM kalp debisi egrisinin plato duzeyini yuzde 30-100 kadar
Bu bolumde §imdiye kadar yapug1m1z gibi, daha c;:ok nitel arurabilir. Ortalama sistemik dolu$ basmc1111 da (venoz
bir mantik kullanarak kalp yetrnezliginin genel prensip- donu~ egrisinin s1hr venoz donil$ eksenini kestigi yerdeki
lerinin r;:ogunu an.lamak mumkun ise de, daha nicel yak- noktayla tammlanan) birka<;; milimetre civa yukseltebilir -
la§nnlarla kalp yetmezligindeki farkh faktorlerin onemi $ekilde normal deger olan 7 mm Hg'dan 10 mm Hg'ya
daha derinlemesine kavranabilir. Boyle bir yakla§Jm, yukseldigi gorulmektedir. Ortalama sistemik doh1$ basm-
Bolum 20'de kalp debisi duzenlenmesinin degerlendiril- cmdaki bu artI~ butun venoz donli~ egrisini saga ve yukan
mesi ii;in onaya konan r;izhnsel yontemdir. Bu bolumun dogru kayd1m. Yeni kal.p debisi ve venoz donii~ egrile1i
geri kalan k1Srmlannda kalp yetmezliginin c;:e§itli yonle- $imdi C noktasmda yani, +5 mm I-Ig'lik bir sag atriyum
rini bu c;:izim teknigini kullanarak analiz edecegiz.
basmcmda ve 4 Udak'hk bir kalp debisinde dengelenirler.

Sonraki Birka~ Gun Suresince Olan Kompansasyon


Akut Kalp Yetmezliginin ve Kronik Kalp Debisi ve Venoz Donu~ Egrilerini Daha Fazla
Kompansasyonun ~izimsel Degerlendirmesi Yukseltir. Takibeden hafta i<;;inde, kalp debisi ve venoz
~ekil 22-5 kalbin ve perifer dola~1mmm i;e~itli durum- donu~ egrileri ~u nedenlerle daha da yukselir: (1) kalbin
lanndaki kalp debisi ve venoz donii~ egrilerini gostermek- bir miktar duzelmesi ve (2) bobrekte tuzun ve suyun
tedir. A noktasmdan ger;:en iki egri (1) normal kalp debisi tutulmasL, bu ortalama sistemik dolu~ basmcm1 daha da
egrisi ve (2) normal venoz donii~ egrisidir. Boliim 20'de yukseltir (bu kez +12 mm Hg'ya kadar). 1ki yeni egri,
i$aret edildigi gibi, bu iki egrinin her biri uzerinde ~imdi D noktasmda dengededir. Boylece, kalp debisi artik
dola~nn sisteminin i~lev yapabilecegi tek bir nokta normale donmli~ti.ir. Ancak sag atriyum basmc1 daha da
vardu: Bu nokta iki egrinin kesi$tigi A noktas1d1r. Bu yukselerek +6 mm Hg'ya ula~m1~nr. Kalp debisi art:1k
nedenle, dola$unm normal durumu 5 Vdak'hk bir venoz normal oldugundan bobrek clebisi de normaldir ve boylece
278
Boli.im 22 Kalp Yetmezligi

yeni bir siv1 denge durumu olu$mu~tur. Baz1 ilave cl~ 10,5'tan yaklas1k 13 mm Hg'ya yi.ikselir. $imdi venoz
faktorler kalp clebisi egrisini veya venoz donti~ egrisini dontis egrisi "2. gun" i.$aretli olan hale gelir ve kalp
degi$tirinceye kadar, dola~1m sistemi nonnal bir kalp debisi egrisi ile C noktasmda dengelenir. Kalp debisi 4 ,2
debisi ve yukselmi~ bir sag atriyum basmc1 ile D nokta- U dak'ya ve sag atriyum basmc1 7 mm Hg'ye
smda i$1ev gormeye ve kararlt kalmaya clevam edecektir. yiikselmi~tir.
Degerlendirme ic;in bu teknik kullarularak, ozellikle tzleyen glinlerde kalp debisi normal bobrek islevini
orta derecede s1vi tutulmasmm onemi ve hafif ve orta geri getirecek dtizeye asla yiikselmez. S1vi tutulmas1
derecede kalp yetmezliginde sonw;i.a yeni bir kararh devam eder, ortalama sistemik dolu$ basmc1 yukselmeye
dola$Im durumuna nas1l yol ac;t1g1 gortilebilir. Kalp yet- devam eder, venoz doni.i$ egrisi saga kaymaya devam eder
mezliginin c;e~itli derecelerinde ortalama sistemik dolu~ ve venoz donli$ egrisi ile kalp debisi egrisi arasmdaki
basmc1 ve kalp pompalamas1 arasmdaki. ili$kinin gorul- denge noktas1 da giderek D noktasma, E noktasma ve
mesi de mtimkiindiir. sonunda F noktasma kayar. Dengeleme siireci $imdi kalp
~ekil 22-5'de tanunlanan olaylann ~ekil 22-l'de gos- debisi egrisinin inen egimi tizerindedir, oyle ki daha fazla
s1V1 tutulmas1 daha ciddi kalp odemine ve kalp debisini
terilenlerle ayni olduguna, ancak ~ekil 22-5'de bunlann
kotiilestirici bir etkiye neden olur. Bu durum oli.im olun-
daha nicel bir tarzcla sunulmu~ olduguna dikkat ediniz.
caya dek kotulesmeyi luzlandmr.
Boylece, "kompanse olmama" kalp debisi egrisinin
"Kompanse Olmayan" Kalp Yetmezliginin
stvi alum ve attlmas1 arasmdaki dengenin kurulmas1 ic;in
<;izimsel Degerlendirmesi
bobreklerden normal s1V1 at1lmas1111 yeniden olu$turmak
~ekil 22-6'daki siyah renkteki kalp debisi egrisi ~ekil i.izere gerekli olan 5 Udak'hk kritik diizeye asla ulasama-
22-l'de gosterilenle aymdu ve kalbin ula~bildigi olc;tide mas1 gerc;eginden kaynaklanmaktadrr.
bir iyile$me derecesine ula~m1~ oldukc;a baslalanm1~ bir
egridir. l3iz bu $ekle, kalp debisi egrisinin bu dii$tik Kompanse Olmayan Kalp Hastahgmm Dijital ile
duzeye akut ini~ini takip eden giinlerde olu~an venoz Tedavisi. Kompanse olmamanm evresmm ~ekil
donti~ egrilerini ekleclik. A nok1.asmda, s1ftr zamarundaki 22-6'daki E noktasma ula$1nt$ olclugunu kabul edelirn ve
egri yakla~k 3 Vdak'hk bir kalp debisini verecek $ekilde ~ekil 22- 7'deki aym E noktasma ge~elim. Bu noktada
normal venoz donti~ egrisine e~ittir. Bununla birlikte, bu kalbi gi.i~lendirmek ic;in dijital verilir. Bu miidahale kalp
dti$tik kalp debisinin neden oldugu sempatik sinir sistern debisi egrisini ~ekil 22-7'de goriilen di.izeye yukseltir,
uyanlmas1, ortalama sistemik dolu~ basmcm1 30 saniye fakat venoz doni.ls egrisinde h1zlt bir clegi$iklik yoktur. Bu
ic;inde Tden 10,5 mm Hg'ya yi.ikseltir. Bu etki, "otonom nedenle, yeni kalp debisi egrisi venoz donii$ egrisi ile G
kompansasyon" olarak i~aretlenmi~ olan egriyi olu~lllr- noktasmda esitlenir. Kalp debisi simdi 5,7 Udak'du ve bu
mak tizere, venoz donti~ egrisini yukan ve saga kaydmr. bobreklerin nonnal miktarlarda idrar <;1kannas1 i<;in
Boylece, yeni venoz donii$ egrisi B noktasmda kalp debisi gerekli olan 5 Udak'hk kritik dilzeyden daha ytiksek bir
egrisi ile e$itlenir. Kalp debisi, sag alriyum basmcmm degerdir. Dolayis1yla, bobrekler normalden c;ok daha fazla
daha da arlarak 5 mm Hg'ya yi.ikselmesi pahasma, 4 U s1viyi vi.icuttan uzaklasnnr, yani diiireze neden olur. Bu
dak'hk bir di.izeye ulasnn$tlr. dijitalin iyi bilinen bir tedavi edici etkisiclir.
4 Vdak'hk kalp debisi bobreklerin normal ?ekilde tlerleyici s1v1 kayb1 birkac; glinliik donem ic;inde orta-
i~lev gormesi i~in hala ~ok dii?i.ikti.ir. Bu nedenle s1v1 lama sislemik dolu$ basmc1m 11,5 mm Hg'ya di.i~tirtir ve
tutulmas1 devam eder ve onalama sistemik dolus basmct yeni venoz doniis eg1isi "Birkac; gtin sonra" ibareli egriye
donti$i.ir. Bu egri dijital verilen kalbin kalp clebisi egrisi
ile H noktasmda, 5 Vdak'ltk bir kalp debisi ve 4,6 mm
£
as
~ ~
,;,:
15
,gr
C
15 as Normal s1v1 dengesi
~~
:o
-0
:~ 10 I_:-· vu:.:._
Normal s1v1
dengesi ic;:in
~ ::::!. 10
.!!!
.Q ,:,
rJ>,
. ic;:in krilik kalp
debisi dOzeyi
C kritik kalp debisl ~ C

~ dOzeyi
~~•g ~
\ 5
i 5 I - ....:~ ~:
~~~i~--,-.~,.,~_·::'.'~h:2~;----~;:=--
__ 1
-0 :0
aj N
lo:
I

I
.,

,. ,
v..-.u;:l!:-9 1
,,_~-•
I
I
...
I

~ ~ ::;-, ► --
~ 0 1

-8 OI ,, -' > -4 - 2 0 2 4 6 8 10 12 14 16
f
::.::
-4 -2 0 2 4 6 8 10 12 14 16 Sag atriyum basmc1 (mm Hg)
Sag atrlyum basmc1 (mm Hg) ~ekil 22-7. Kompanse olmayan kalp hastallgmm tedavlsinde dijitalin
~ekil 22-6. Kompanse olmayan kalp hastallg1nin <;izimsel degerlen- kalp debisi egrisini yukseltici etkisi gorulmektedir. Kalp debisinin art1~1
dirmesi. Devam eden SIVI tutulmas1nin bir sonucu olarak venoz donu? da idrar debislnde art,~a ve venoz donu? egrisinln glderek sola kayma-
egrisinin gittik<;e saga kayd1g1 gorolmektedir. sma neden olur.

279
Onite IV Do/a~1m

25 Hg'hk bir sag atriyum basmcma kar$1hk gelen B nokta-


smda kesi;;ir. Boylece, kalp debisi buyuk oranda yuksel-
.,,
~ 20 mi~, sag atriyum basmc1 hafifc;;e artlnt$ durumdadir ve

-~~ 15 Normal kalp hafif derecede periferde konjesyon belirtileri vardu. Eger
·- u,, debisi egrisi ki$i egzersiz yapmaya le$ebbus ederse, kalp arteriyovenoz
.0 :::::i
Q) C:
'0,o
fistiilden gec;;en fazladan kam pompalamak i<;in zaten en
C.'0 10 ust kapasitede oldugundan az bir kalp yedegine sahip
iii N
::.:: ,0
C: olacaktu. Bu durum bir yetmezlik durumunu andmr ve
~ 5 Beriberi yuksek-debili yetmezlik olarak adlandmhr, fakat gerc;ekte
kalp
I "f < I r" , hastahg1 kalp a;;m venoz donii$le c;;ok fazla ytiklenmi;;tir.
0 I I I I I I I
- 4 - 2 0 2 4 6 8 10 12 14 16
Sag atriyum basmc, (mm Hg) Beriberi. ~eJdl 22-8 beriberinin neden oldugu kalp debisi
ve venoz donil$ egrilerindeki tahmini degi;;iklikleri gos-
$ekil 22-8. YOksek debili kalp yetmezligine yol ac;abilen iki durumun
\izlmsel degerlendirmesi: (1) arteriyovenoz (AV) fistOI ve (2) beriberi termektedir. Kalp debisi egrisinin azalrm$ dtizeyi beriberi
kalp hastahg1. sendromuna yol ac;;an vitamin eksikligi (ba;;lica tiamin
yoklugu) nedeniyle kalbin zay1flamasma baghd1r. Kalbin
zay1flamas1 bobreklere kan akumm azaltm1;;nr. Bu
nedenle, bobrekler btiyi.ik miktarda fazladan s1v1 tutmu$,
bu da ortalama sistemik dolu$ basmcm1 (venoz do nil$
Hg'hk bir sag atriyum basmc1 duzeyinde e;;itlenir. Bu kalp egrisi ile stftr kalp debisi dilzeyinin kesi{itigi noktayla
debisi tam olarak normal s1v1 dengesi i<;in gereken duzey- gosterilmektedir) normal degeri olan 7 mm Hg'dan 11
dir. Bu nedenle, ne daha fazla SLVl kaybedilecek ne de mm Hg'ya yukseltmi$tir. Bu durum venoz donti;; egrisini
kazamlacakur. SonU<; olarak, dola;;1m sistemi $imdi kararh saga kaydirm1$t1r. Son olarak, venoz donu;; egrisi normale
durumdad1r veya diger bir deyi;;le kompanse olmayan gore yukan dogru donmti$tlir, <;tinku Bolum l 7'de ac;;1k-
kalp yetmezligi "kompanse" hale gelmi~tir. Bunu diger bir land1g1 ~ekilde vitamin eksikligi periferdeki kan damarla-
yolla ifade etmek i<;in, dola;;1mm son kararh denge nnda dilatasyona neden olmu$tur.
durumu i.t<;; egrinin kesi$me noktas1yla tammlamr: kalp iki mavi egri (kalp debisi egrisi ve venoz donti;; egrisi)
debisi egrisi, venoz dont\$ eg1isi ve normal s1vi dengesinin beriberideki dola$IID durmnunu tanrmlayan C noktasmda
kritik dtizeyi. Bu uc; egri aym noktada kesi;;tigi zaman kesi;;ir. Bu noktada sag atriyum basmc1 9 mm Hg ve kalp
kompanse edici mekanizmalar dola;;1m1 otomatik olarak debisi normalden yuzde 65 kadar fazladir. Kalp debisi
kararh hale getirir. egrisirlirl azalm1;; plato duzeyi ile gosterildigi gibi, bu
ytiksek kalp debisi zay1f kalbe ragmen olu~ur.
Yiiksek-Debili Kalp Yetmezliginin
<;izimsel Degerlendirmesi Kaynaklar
~ekil 22-8 ytiksek-debili kalp yetmezliginin iki tipinin Andrew P: Diastolic heart failure demystified, Chest 124:744, 2003.
degerlendirmesini gostermektedir. Bunlardan biri kalbin Bayeva M, Gheorghiade M, Ardehali H: Mitochondria as a therapeutic
target In heart failure. J Am Coll Cardiol 61 :599, 20 13.
pompalama yetenegi azalmad1g1 halde a$m venoz donil$ Bers DM: Altered cardiac myocyte Ca regulation in heart failure, Physi-
yuzi.inden kalbi a$m yuk altmda bmikan bir arteriyovenoz ology (Bethesda) 21:380, 2006.
fistu.l nedeniyle olu;;ur. Digeri beriberi nedeniyle olu~ur; Braunwald E: Biomarkers in heart failure, N Engl J Med 358:2 148,
beriberide azalm1$ sistemik damar direnci nedeniyle 200B.
Burchfield JS, Xie M, Hill JA: Pathological ventricular remodeling:
venoz donu;; belirgin ;;ekilde art1m~tu, fakat aym zamanda mechanisms: part 1 of 2. Circulation 128:388, 2013.
kalbin pompalama yetenegi de azalm1$tir. Cahill TJ, Ashrafian H, Watkins H: Genetic ca rdiomyopathies causing
heart failure. Circ Res 113:660, 2013.
Despa S, Bers DM: Na+ transport in the normal and fai ling heart-re-
Arteriyovenoz Fistul. ~ekil 22-8'deki "normal" egriler
member the balance. L Mol Cell Cardiol 61 :2, 2013.
normal kalp debisi ve normal venoz donti$ egrilerini Doenst T, Nguyen TD, Abel ED: Cardiac metabolism in heart
temsil etmektedir. Bunlar birbirleriyle 5 Udak'ltk normal failure:implications beyond ATP production. Circ Res 11 3:709,
bir kalp debisini ve O mm Hg'hk normal bir sag atriyum 2013.
basmc1m gosteren A noktasmda kesi$mektedirler. Guyton AC, Jones CE, Coleman TG: Circulatory physiology: cardiac
output and its regulation, Philadelphia, 1973.
Simdi btiylik bir arteriyovenoz fistliltin (bttytik bir Kirk JA, Kass DA: Electromechanical dyssynchrony and resynchroniza-
arter ve btiyuk bir ven arasmdaki dogrudan baglann) ac;;1l- tion of the failing heart. Circ Res 11 3:690, 2013.
mas1 nedeniyle sisternik damar direncinirl (toplam perifer Luo M, Anderson ME: Mechanisms of altered Ca•2 handling in heart
direnci) belirgin $ekilde azald1gm1 farzedelim. Venoz failure. Circ Res 113:690, 2013.
Lymperopoulos A, Rengo G, Koch WJ: Adrenerjic nervous system in
donU$ egrisi "AV fistul" i;;aretli egriyi vermek lizere yukan
heart failure: pathophysiology and therapy. Circ Res 1 13:739, 2013.
dogru donecektir. Bu venoz donti$ egrisi normal kalp McNally EM, Golbus JR, Puckelwartz MJ: Genetic mutations and mech-
debisi egrisiyle 12,5 Udak'hk bir kalp debisi ve 3 mm anisms in dilated cardiomypathy. J Clin Invest 123: 19, 2013.

280
Bolum 22 Kalp Yetmezligi

Morita H, Seidman J, Seidman CE: Genetic causes of human heart Spodick DH: Acute cardiac tamponade, N EnglJ Med 349:684, 2003.
failure, J Clin Invest 115:518, 2005. WIiiis MS, Patterson C: Proteotoxicity and cardiac dysfunction-Alzhei-
Nickel A, Loffler J, Maack C: Myocardial energetics in heart failure. mer's disease of the heart? N Eng J Med 368:455, 2013.
Basic Res Cardiol 108:358, 2013. Zile MR, Brutsaert DL: New concepts in diastolic dysfunction and dias-
Reynolds HR, Hochman JS: Cardiogenic shock: Current concepts and tolic heart failure: Part I: diagnosis, prognosis, and measurements of
Improving outcomes, Circulation 117:686, 2008. diastolicfunction, Circulation 105: 1387. 2002.
Roger VL: Epidemiology of heart failure. Circ Res 11 3:646, 2013.
Spinale FG, Zile MR: Integrating the myocardial matrix into heart fail-
ure recognition and management. Circ Res 11 3:725, 2013

281
, _H
-- BOLOM 2 3

~ t

Kalp Kapaklar1 ve Kalp Sesleri; Kapak


Bozukluklar1 ve Dogumsal Kalp Hastal1klar1

Kalp kapaklannm i~levinin tart1~tldig1 Boli.im 9'da kapak- birlikte kam ve ventrikiil duvarlanm titr~tirir ve kanda
larm lwpanmasmm ~itilebilir seslere neden olduguna litre$imli bir girdaba neden olur. Ko~ dokular arac1h-
~ret edildi. Normalde kapaklar ac;1hrken ~itilebilir ses g1yla gogi.is duvarlanna iletilen bu titr~imler stetoskopla
olu~maz. Bu bolumde ilk olarak normal ve anormal ses halinde duyulabilir.
ko~ullarda kalpte seslere neden olan faktorleri , sonra-
smda kapak bozukluklan veya dogumsal kalp hastahklan ikinci Kalp Sesi Aort ve Pulmoner Kapaklarm
olu!;itugunda ti.im dola~1m sisteminde neler oldugunu Kapanmas1 ile ili~kilidir. lkinci kalp sesi sistoliin
tart1~acagtz. sonunda semilunar kapaklann (aort ve pulmoner kapak-
larm) aniden kapanmasma bagh olarak olu?ur. Semilunar
kapaklar kapancl1klan zaman geriye, ventriki.illere dogru
KALP SESLERI
bombele$irler, sonra elastik gerginlikleriyle kam arterlere
NORMAL KALP SESLERi geri iterler. Bu olay ktsa sure i<;in kanm arter duvarlan ve
semilunar kapaklar arasmda ve kapaklarla venuikill
Normal bir kalp sLetoskopla dinlendiginde genellikle cluvarlan arasmda ileri-geri yans1yan hareketirle neden
"lab, dab, lab, dab" diye tammlanan bir ses i~itilir. "Lab" olur. Arter duvarlannda olu~an vibrasyonlar arterler
sistol b~mda atriyovena-iki11er (A-V) kapaklarm kapan- boyunca iletilir. Damarlarm ya da ventrikullerin titre$im-
mas1yla ve "dab" sistol sonunda semilunar (aon ve pul- leri gogils duvan gibi "ses c;1karabilir bir engele" <;arpug1
moner) kapaklann kapanmas1yla il~kilidir. Normal bir zaman i~itilebilen ses yaraurlar.
kalp dongilsiiniin, sistolun ba~mda A-V kapaklar kapan-
d1g1 zaman ba~lad1g1 kabul edildigi ic;in "lab" sesine Birinci ve ikinci Kalp Seslerinin Sureleri ve ~iddetleri.
birinci halp sesi ve "dab"a ihinci halp sesi ad1 verilir. Her bit kalp sesinin silresi 0,10 saniyeden hafifi;e uzundur.
Birinci ses 0,14 saniye kadar, ikinci ses 0,11 saniye kadar-
Birinci Kalp Sesi A-V Kapaklarm Kapanmas1 ile dir. ikinci sesin daha kisa si.ireli olmasmm nedeni semi-
ili~kilidir. Kalp seslerinin nedenleri ic;in one si.irtilen ilk lunar kapaklann A-V kapaklara gore daha gergin
ac;1klama kalp seslerine kapak yaprakc;1klarlill11 birbirine olmas1dir; bu nedenle, A-V kapaklara gore daha k1sa sure
"c;arpmasmdan" dogan tia-e~imlerin yol ac;t1g1 !;ieklinde idi. titre$irler.
Ancak, kapak yaprakc;1klanrun bu ~ekilde kapanmasmm ~ekil 23-l'de goruldugi.i gibi, birinci ve ikinci kalp
sese neden olmadigi, olsa bile c;ok az sese neden olclugu scslerinde i$itilebilir frekans arahg1 kulagm duyabildigi
gosterilm~tir; c;iinki.i yaprakc;1klann arasmdaki kan bu en dii$i.ik frekansta 40 titre$imfsn'de ba$lar ve 500 titre-
c;arpma etkisini tamponlar ve belirgin ses olu~umunu $ilwsn civanna uzamr. Bu sesleri kaydetmek i<;in ozel
engeller. Bumm yerine, sesin nedeni gergin hapahlann elektronik bir cihaz kullamld1g1 zaman kaydedilen sesle-
kapandihtan hemen sonra titre~mesi ile birlikte (evredehi rin en buyi.ik kism1 i~itme smmnm altmdaki frekanslar-
hamn, hom~u halp duvarlannm ve halbin yakuundahi buyiih dadir. ~eldl 23-l'de ~ag1daki golgeli alanda gosterildigi
damarlann titre$imidir. Yani birinci kalp sesinin olu$ma- gibi, 3-4 titr~im/sn'ye kadar iner ve en ilst seviyesi 20
smda, vemrikiillerin kas1lmas1 ilk once kanm aniden A-V titre$imfsn kadardir. Bu nedenle, bazi kalp sesleri stetos-
kapaklara (trikiispit ve mitral kapaklar) dogru geri aktmma kopla i$itilmedikleri halde fonokardiyogramlarcla elekt-
neden olur. Bu geri ak1m, kapaklann kapanmasma ve ronik olarak kaydedilebilirler.
korda tendineler tarafmdan durduruluncaya kadar kapak- ikinci kalp sesi normal olarak iki nedenle birinci kalp
lann aa-iyumlara dogru bombele?mesine yol ac;ar. Daha sesinden daha yi.iksek frekansa sahiptir: ( 1) gerginligi <;ok
sonra, korda lendinelerin ve kapaklann elastik gerginlik- clah.a az olan A-V kapaklara k1yasla semilunar kapaklann
leri geriye akan kanm lekrar venn-ikilllere dogru ileriye daha gergin olU!;iU ve (2) birinci kalp sesinin vibrasyon
f1rlamasma neden olur. Bu mekanizma, gergin kapaklarla sistemini olu~turan c;ok daha gev~ek ventrikiillere k1yasla,
283
Onite IV Dofa~,m

Kalp sesleri
i~itilmeye~ ve otorOmleri ' Pulmoner odak
100
10
,_
:Konu~m,
N 1 I I 11 alarn
E
0
c 0.1
Q
0 01
0.001
0.0001
0 8 32 64 128 256 512102420484096
Frekans (sanlyede titre'ilm)
~ekil 23-1. Kalp seslerindeki ve kalp OfurOmlerindeki farkh frekansli
titre~imlerin amplitOdleri ve i~itme e~igi lie ili~kileri. GorOldOgO gibi, i~i-
tilebilen seslerln frekans aralig1 40-520 titre~im/sn aras1ndad1r. (Burter-
worth, Chassin and Mcgrath.· Cardiac Auscultation. New York, 1960 Trikuspit odag1 Mitral odak
Grun and Stratton'dan degi~tirilerek ahnm,~t,r). ~ekil 23-2. Her kapak i<,;in sesin en iyi i~itildigi gogos bolgeleri.

yaygmdtr. Ornegin d6rdtincli kalp sesi sol ventrikol


il<ind ses ic;in titre~en temel yap1lar olan gergin arter hipertrofisi olan ya$1.t hastalarda s1khkla i$itilir.
duvarlanmn esneklik katsayismm daha buyuk olu~u.
Klinisyen iki sesin ozgtll niteliklerini ayirt etmek ic;in bu Normal Kalp Seslerinin Gogus Duvarmdaki
ses farkhhklanm kullamr. Oskultasyon Alanlan. Genellikle bir stetoskop yardllill
ile vucuttaki seslerin dinlenmesine oskultasyon denir.
0~i..inci..i Kalp Sesi Diyastoli..in 0~te Bir Orta ~ekil 23-2 gogtis duvannda farkh kalp kapak seslerinin
Bolumi..ini..in Ba~mda Olu~ur. Bazen diyastoliin iifte bi.r en iyi ayirt edilebildikleri alanlan gostermektedir.
orta bolumiinlin ba~mda zayif, goroltulo uc;uncu bir kalp Kapaklarla ilgili tum sesler bu alanlann hepsirlden i$iti-
sesi i~itilir. Bu sesin mant1ga uygun fakat kamtlanmamt? lebilir, ancak kardiyolog farkh kapaklardan kaynaklanan
ac;1klamas1, atriyumlardan ventriktillere hizla akan kanm sesleri eleme ~lemi He ayirt eder. Yani, stetoskopu bir
ventriktll duvarlan arasmda ileri-geri dalgalanmalanyla bolgeden digerine hareket ettirerek, farkh alanlardaki
olu~tugu ~eklindedir. Bu olu~um, bir musluktan bir kag1t seslerin yuksekligine ve her bir kapaga ait ses bile$enle-
torbaya su doldurulurken torba ic;ine h1zla akan suyun rinin giderek belirginle$mesine dikkat ederler.
torba c;:eperleri arasmdaki ileri geri hareketinirl c;eperde Farkh kalp sesletinin dirllendigi alanlar dogrudan
titre~mlere neden olmasma benzer bir durumdur. Oc;uncti ilgili olduklan kapaklarm tizerinde degildir. Aort alam
kalp sesinin diyastoltin orta uc;te birine kadar olu~mama- sesin aortta yukan dogru iletimi nedeniyle aort boyunca
smm nedeni, diyastolun ba~mda kanm geriye yans1mas1 yukanda, pulmoner bolge pulmoner arter boyunca yuka-
ic;in gerekli en kuc;iik elastik gerginlige yol ac;acak kadar ndachr. Trikiispit alam, sag ventrikiilun tizerinde ve
bile ventriktillerin yeterirlce dolmamt$ olmas1d1r. Bu sesin mitral bolgesi kalbirl gogus yuzeyine en yakm k1Srm olan
frekans1 genellikle o kadar dU~Ukttir ki i$itilemez, ancak
sol ventrikulun apeksi iizerindedir. Kalbin rotasyonu
\'.Ogunlukla fonokardiyogramla kaydedilebilir. Oc;uncti
nedeniyle sol ventrikuliin buytlk boltimli daha arka
kalp sesinin c;ocuklarda, ergenlerde ve gen\'. yeti~kirllerde
planda uzamr.
bulunmas1 normal olabilir fakat ya~h eri~kinlerde duyul-
mas1 genellil<le sistolik kalp yetmezligini ~aret eder.
Fonokardiyogram. Eger gogus duvanna dti$tik fre-
kansh sesi alabilen 6zel bir mikrofon yerle;;tirilirse, yiik-
Atriyum Kontraksiyonunun Sesi (Dordunci..i Kalp
sek-h1zh kaydedici bir cihazla kalp sesle1i buyutiilebilir
Sesi). Bazen fonokardiyogramda atriyuma ait bir kalp
ve yazdmlabilir. Bu kayda Jonokardiyogram denir. ~ekil
sesi kaydedilebilir. Ancak frekans1 c;ok du~iik oldugu ic;irl
-genellikle 20 titre;,iln/sn veya daha az- stetoskopla hi~ 23-3'te $ematik olarak goriildugii gibi, kalp sesleri dalga-
bir zaman i~tilemez. Bu ses atriyumun kas1Jmas1 stra- lar ~eklinde ortaya ~1karlar. Kayit A, birinci, ikinci ve
smda olu~ur ve olas1ltkla lic;uncli kalp sesine benzer uc;:tincti kalp seslerirlin ve hatta c;ok zay1f atriyum sesine
$ekilde kanm ventrikullere hizla ak1~mm yol a\'.t1g1 titre- ait titre;,irnleri gosteren normal bir kalp sesleri kayd1d1r.
$imlerden kaynaklamr. Dorduncti kalp sesi, azahm$ vent- Oc;uncti ve atriyurn kalp seslerinin c;ok dii~tik ~iddette
riklil duvar kompliyans1 ve ventriki'tllerin dolu~na kar~1 olu~lanna ozellikle dikkat edirliz. O~uncu kalp sesi tum
artmt$ direnc; nedeniyle ventrikullerin dolmas1 ic;in insanlarm ancak ui;:te biri ile yansmda, atriyumun kalp
atriyum kontraksiyonund.an yarar gOren ki$ilerde sesi belki d5rtte bili kadarmda kaydedilebilir.
284
Bolum 23 Kalp Kapaklan ve Kalp Sesleri; Kapak Bozukluklan ve Dogumsal Kalp Hastal 1klan

: 1. : 2. 3. Atriy~m : ciddi hasara ugrayan kapaktir. Aort kapag, ikinci derecede


A I► {t. ses1 ~ s1khkla hasarlanrr. Olas1hkla etkinlikleri s1rasmda kar~1-
1 1 Normal 1 la~t1klan stresin sol kalp kapaklanna gore daha hafif
I l ~ l olmas1 nedeniyle, sag kalp kapaklan, triktispit ve pulmo-
B I ner kapaklarda, romatizmal ate$ genellikle c;:ok daha hafif
Aort stenozu , hasara neden olur.
~ I I I
I I I
I I I
C - f~"'"-lr ~ Kapaklarda Nedbe Olu~umu. Akut romatizmal ate$
1 1 Mitra! yetmezligi 1

. .;,.-
I I I lezyonlan sikhkla kom$U kapak yaprak<;1klannda e$za-
I I I
manh olarak olu$Ur ve yaprakc;:tk kenarlan birbirine
D . .,.,,~► ~~ ~
: : Aort yetmezligi
1 yap1~aya ba$lar. Haftalar, aylar ya da yillar sonra lezyon-
I I lar kapak yaprak<;1klann111 kom$U kesimlerini kahc1
I I I
Ei , • ~ - . . . . ,.. "',-it,--- olarak birbirine kayna~tlran nedbe dokusuna donii~ur.
: : Mitra! stenozu : Aynca, kapak yapraki;1klannm normal incelikte ve ser-
I I I
bestc;e hareket eden serbest kenarlan cla s1khkla kat1
F I w-w,,-.. -~ nedbe dokulanna donii~iir.
Patent duktus Yaprakc;:1klann birbirine s1k1ca kayna~arak yeterli kan
arteriyozus ak1mm1 gerc;:ekle~tiremedigi kapaga stenozlu kapak ad!
verihr. Diger taraftan, kapak kenarlan nedbe dokusuyla
Diyastol, Sisto! 1 Diyastol I SistoI
I I I oylesine haraplanabilir ki ventrikullerin kasilmas1 s1ra-
~ekil 23-3, Normal ve anormal kalplerden kaydedilmi~ fonokardiyog- s111da kapanamazlar; kapagm kapah olmast gerektigi
ramlar. zaman kanm regii.rjitasyonu. (geriye aknm) olur. Genellikle
en azmdan bir derecede regurjitasyon olmadan stenoz
goriilmez; ya da tersi, stenoz olmadan regurjitasyon
olmaz.
KAPAK LEZVONLARI
Kapak Lezyonlarmm Diger Nedenleri. Bir kapagm
Romatizmal Kapak Lezyonlar1 stenozu, ya da bir veya daha fazla kapak yapraki;1gmm
Kapak lezyonlarmm buyuk i;ogunlugu romatizrnaL ate$ eksikligi s1khkla dogumsal bir bozukluk olarak olu~ur.
sonucu olu$Ur. Romatizmal ate~ kalp kapaklanna zarar Yaprak<;1klann tam yoklugu nadirdir; bu bolumde daha
verme ya da haraplama olas1hg1 biiyilk olan otoimmiin bir sonra tar~1lacag1 gibi dogu.msal stenoz daha yaygmd1r.
hastahkur. Olay, genellikle streptokok toksinleriyle
ba$lat1hr, Kapak Lezyonlannm Neden Oldugu Kalp
Olaylar zinciri hemen daima ozgul olarak A grubu Ofurumleri
hemolitik streptokoklann neden oldugu bir streptokok
enfeksiyonu ile ba$lar. Bu bakteriler ba~langwta bir bogaz ~ekil 23-3'teki fonokardiyogramda gori.\ldtigu gibi, kapak
agns1, kml ya da ona kulak infeksiyonuna neden olurlar. anormalliklerinde "kalp iifiiriimle1i" olarak bilinen biri;ok
Bununla birlikte, streptokoklar aym zamanda k~inin reti- anormal kalp sesleri olw}ur.
kuloendoLelyal sisteminde antihor olu~umuna yol ac;an
pek <,;ok farkh proteinleri de serbestlerler. Bu antikorlar Aort Darhgmm Sistol S1rasmdaki 0fiiriimii. Aort
hem streptokok proteinleriyle hem de viicudun diger darhg1 olan ki~ide, kan sol ventrikiilden aort kapaguun
protein clokulanyla reaksiyona girerek s1khkla ~iddetli sadece kuc;uk bir fibroz ac;:tl<ligmdan firlauhr. Firlacmaya
immiinolojik hasara yol ai;arlar. Bu reaksiyonlar kanda kar~1 koyan diren<;; nedeniyle, aorttaki basmcm normal
antikorlar mevcut oldugu s'i.\rece -1 yil veya daha uzun olmasma kar~m sol ventrikiil basmct bazen 300 mm Hg'ya
stire-devam eder. kadar yiikselir. Boylece sistol sirasmda kapagm kui;'i.ik
Romatizmal ate~ ozellikle kalp kapaklan gibi baz1 ac;:1kligmdan kamn i;ok yuksek bir htzcla f1rlanlmas1 ile
hassas bolgelerde hasara neden olur, Kalp kapagmdaki hortum etkisi yarat1l1r, Bu olay, aon kokilnde kamn ~id-
hasann derecesi antikorlann konsantrasyonlan ve viicutta detle girdaplanmasina neden olur. Girdaph kanm aorl
bulunu~ stireleri ile dogru oranlthd1r. Bu tip reaksiyon- cluvarlanna c;:arpmas1 $iddeLli Litre~imlere yol a<;ar ve sistol
larla Ugili bag~1kl1k prensipleri Bolum 35'te tartL$tlmt?llr srrasmda superiyor torasik aorta ve haua boyundaki
ve Bolum 32'de akut glomerulonefritin benzer immtino- buyilk arterler boyunca yayilan kuvvetli bir uforum (bkz.
lojik bir temele dayand1gma dikkat c;:ekilmi~tir, ~ekil 23-3, kayit B) olu~ur. Buses <;;ok ~iddetlidir ve ciddi
Romatizmal atC$li hastada, kalp kapaklanrun infla- darhkta bazen o kadar yiiksektir ki, hasradan 1-2 metre
masyonlu kenarlan boyunca geni$ hemorajik, fibrinoz, kadar uzakta iken bile duyulabilir. Aynca, ses titre$irnlcri
~i~kin lezyonlar geli~ir. Mitral kapak, i~levi srrasmda diger s1klikla gogsiin i.\st ve boynun a~agi bolgelerinde elle his-
kapaklara gore daha fazla travmaya ugrad1gmdan en s1k sedilebilir. Buna "tril" denir.
285
Onite IV Do/a~,m

Aort Yetmezliginin Diyastol s,rasmdaki Ofurumu. Ufurtimlerinin sadece sisLOl s1rasmda olu~ruguna, aort
Aort yetmezliginde sistol s1rasmda anormal ses i.$itilmez. yetmezligi ve mitral darhk Ufuri.imlerinin sadece diyas-
Ancak diyastol boyunca kamn yuksek basmr;h aorttan tolde olw;tuguna ozellikle dikkat ediniz. Eger okuyucu
geriye sol ventriki.tle akm.as1 tiz, h1~unya benzer nitelikli, bu zamanlamayi anlam1yorsa anlaymcaya kadar incele-
nispeten yuksek perdede, en yiiksek olarak sol ventriki.il mesi gerekir.
i.izerinde duyulan kuvvetli "1shk" tarz1 bir i.ifurtime neden
olur (bkz. ~ekil 23-3, kayit D). Bu i.ifori.im diyastolde
di.\~i.ik basmd1 sol ventriki.il ii;indeki mevcut kana clogru KALP KAPAGI HASTALIGINDA
geriye fulatilan kamn girdaplanm.asmdan kaynaklamr. ANORMAL DOLAIIM DiNAMiGi

Mitra! Yetmezliginin Sisto! S1rasmdaki Ofi.irumi.i. AORT STENOZUNDA VE AORT


Mitra! yetmezligi olan ki~de, sistol sirasmda kan mitral YETMEZLiGiNDE DOLA~IM DiNAMiGi
kapak yoluyla geriye sol atriyuma akar. Bu da yuksek Aort stenozunda sol ventriki.il yete1ince bo~alamaz, oysa
frekansh, patlay1C1, "1shk" niteliginde aort yetmezliginde-
aort yetmezliginde ventrikiil bo~ald1ktan sonra kan tekrar
kine benzeyen, fakat diyastolde degil de sistolde olu~an ventriktile <loner. Bu nedenle, her iki durumda da kalbin
bir i.ifurtime neden olur (bkz. ~ekil 23-3, kay1t C). Bu
attm hacmi.nin net miktan azalm,~ur.
ses en kuvvetli olarak sol atriyuma yay1hr. Ancak sol
Dola~1m bozuklugunun ~iddetini azaltan biri;ok
atriyum gogi.\s i<;inde derinlerde yer aldigmdan bu sesi
onemli dengelenme mekanizmas1 i~lev gortir. Bu kom-
dogrudan sol atriyum tizerinde i~tmek gur;tfu. Sonw;:
pansasyonlardan bazdan a~g1daki ~ekildedir.
olarak, mitral yetmezliginin sesi gogus duvannda ba~hca
sol ventriktilden apekse iletilir.
Sol Ventrikul Hipertrofisi. Aon stenozu ve aort yet-
Mitra! Darhgmm Diyastol s,rasmdaki Ofurumu. mezliginin her ikisinde de ventrikul yuki.iniin artmas1
Mitral darhg1 olan ki~ide, kan darahm~ mitral kapak nedeniyle sol ventriki.il kas1 hipertrofiye olur.
yoluyla sol atriyumdan sol ventrikule gur;lukle ger;er. Yetmezlihte aym zamanda geri donen tum kam almak
<;unki.\, sol attiyumdaki basmr; k1sa donemler di~mda i.izere ventriki.il bo~lugu geni~ler. Bazen sol ventriki.il kas
nadiren 30 1mn Hg'nm, lizerine ytikseldiginden kam sol ki.itlesi dort be~ kat artarak kalbin sol tarafm1 a~m dere-
atriyumdan sol ventriktile gonderecek bi.iyiik bir basmi; cede btiytittir.
fark1 olu~az. Bu nedenle, mitral darhgmdaki anormal Aort kapag1 ciddi ~ekilde daraldtgi zaman, hipertrofi
sesler (bkz. ~ekil 23-3, kayit E) genellikle za)'lf ve <;ok olmu$ kas sistolik aktivitenin en yuksek oldugu
dti~tik frekanshd1r, oyle ki sesin spektrumu <;ogu insamn donemde sol ventriki.il basmc1m 400 mm Hg'ya kadar
i~itebildigi di.i~i.ik frekans smmmn altmdadir. <;1 karabilir.
Diyastoli.in ba~langicmda, mitral kapag1 stenozlu olan ~iddetli aort yetmezligi olan ~ide, hipertrofi olmu~
sol ventriktiltin i<;indeki kan <;ok az miktarda oldugu ir;in kas bazen sol ventriki.tli.\n 250 ml gibi yuksek bir aum
ve ventriki.il duvarlan r;ok gev~ek oldugu ir;in, kan vent- hacmini pompalamas1m saglar. Ancak diyastol srrasmda
riki.il duvarlan arasmda ileri-geri hareket etmez. Bu bunun dortte ii<;li ventriki.ile geri cloner ve sadece dortte
nedenle, agu mitral darhgmda bile diyastoli.in ilk i.ic;te biri aort yoluyla vticuda akar.
birinde i.ifuri.im i~tilemez. Ancak ilk i.i<;te birinden sonra
Kan Hacminde Art,~. Sol ventriki.ili.in azal~ net pom-
venuiki.il kamn ileri-geri yansunas1 i<;in yeterli di.\zeyde
palama i~levini kompanse eden diger bir etki artm1~ kan
ge1ilir ve genellikle ali;ak, guri.ilttili.i bir ilfi.irtim ba~lar.
hacmidir. Bu artan hacim (1) ba~lang1i;ta arter basmcm-
Kapak Ofuri.imlerinin Fonokardiyogramlan. ~ekil daki hafif di.i$me ile birlikte, (2) basmr; azalmas1yla uya-
23-3'teki B, C, D, ve E fonokardiyogramlan su-as1 ile aort rilan periferdeki dola~1m reflekslerinden kaynaklamr. Bu
darhg1, mitral yetmezligi, aort yettnezligi ve mitral darhg1 mekanizmalar birlikte bobregin idrar debisini azalnr. Bu
olan hastalara ait en ideal kayitlan gostennektedir. Bu da kan hacminin artmasma ve ortalama arter basmcmm
fonokardiyogramlardan anla~ild1g1 gibi, aortun daraluc1 norm.ale donmesine neden olur. Hafif derecede doku
lezyonu en ~iddetli i.ifi.irtime, mitralin daralnc1 lezyonu en hipoksisi nedeniyle eritrosit ktitlesi de artar.
zayif i.ifori.ime neden olmaktadir. Fonokardiyogramlar Kan hacmindeki art1~ kalbe venoz doni.i~i.i artmr. Bu
sistol ve diyastoli.in farkh kesimlerinde ufUri.\m $iddelinin da sol ventriktili.in, anormal pompalama dinamigini alt
nasil degi~tigini ve her ilf-Urtimiln goreceli zamanlamasuu etmek i<;in gerekli olan ek gi.i<;le kam pompalamasm1
da gostermektedir. Aon darhg1 ve mitral yetmezligi saglar.
286
Bolum 23 Kalp Kapaklan ve Kalp Sesleri; Kapak Bozukluklan ve Dogumsal Kalp Hastahklari

Aort Kapagmm Lezyonlart Yetersiz Koroner Kan Mitral Kapak Hastahgmda Pulmoner Odem. Kanm
Ak1m1 ile Birlikte Olabilir. A01t kapagmda darhk olan sol atriyumcla birikmesi, sol au·iyum basmcmda ilerleyici
k$de daralm1? kapaktan kamn ge<;mesini zorlayic1 yuksek am?3 neden olur ve bu da agn akciger odemi gelisimi ile
ventriktil i<;i basmc1m olu~tunnak i<;in ventriktil kasmda sonm;lamr. Genellikle, ortalama sol atriyum basmc1 25
yi.iksek bir gerim ge~ir. Bu durum vent1;ki.il i~ yi.iktinti ve mm Hg tizerine ytikselinceye kadar ve bazen de 40 mm
oksijen ti.iketimini, dolayis1yla bu oksijeni temin eden Hg'ya kadar oli.imci.il odem olu~maz. C::i.inki.'t akcigerlerin
koroner kan akm11111n art1~m1 gerekli ktlar. Bununla bir- lenfatik damarlan b-in;ok kat geni?leyerek s1v1yi akciger
likte, ytiksek ventriki.il duvan gerimi ozeUikle subendo- dokusundan uzakla?urabilirler.
kard damarlannda sistol esnasmda koroner kan akimmda
belirgin azalmaya neden olur. Aon kapag1 darhgmda Sol Atriyumun Geni~lemesi ve Atriyum Fibrilasyonu.
ventriktil i.<;indeki. diyastol basmc1 da artar, ve bu artlm? Mitral kapak bastahgmdaki ytiksek sol atriyum basmc1
basm<; kalp kasmm i<; tabakasmda bas1ya ve koroner kan sol atriyumun da gittil«;e gen~lemesine neden olur. Bu
akunmda azalmaya neden olur. Boylece, ciddi aort kapagi da uyanc1 elektriksel kalp uyansmm atriyum duvarmda
darhgi s1khkla kalp kasmda iskemiye yol at;ar. kat etmesi gereken mesafeyi arunr. Bu yol sonu<;ta o kadar
Aort yetmezliginde diyastol s1rasmda ventriktil i<;in- uzayabilir ki Boli.im 13'te tart~1ld1g1 gibi, 1.1yanc1 sinyalin
deki. basm<; artarak, kalp kasmm i<; tabakasmda bas1ya dongiisel ha.reketinin gel~imi ii;;in yatkmhk yaraur. Bu
nedenle, mitral kapak hastahgmm gee; evrelerinde, ozel-
ve koroner kan ak1mmda azahnaya neden olur. Aort
likle mitral stenozunda i;;ogunlul<la atriyum tlbrilasyonu
yetmezliginde aortik diyastolik basmcm di.i?mesi de
olur. Geli~en bu durum kalbin pompalama etkinligini
koroner kan aknnmda azalmaya ve kalp kas1 iskemisine
daha da azalur ve kalp yetmezligini daha da agulastmr.
neden olur.

Mitra! Kapak Hastahgmm Erken Evrelerinde


Sonu~ta Sol Ventrikul Yetmezliginin ve Pulmoner
Kompansasyon. Aort kapag1 hastaligmda ve dogumsal
Odemin Geli~mesi. Aon stenozu veya aon yetmezligi-
kalp hastahklannm bir<;ok tipinde oldugu gibi mitral
nin erken evrelerinde, sol ventriki.iltin artan ytike kar~1
kapak hastahgmda da esas olarak bobreklerden tuz ve su
intrensek adaptasyon yetenegi, dinlenim durumundaki
anlmasmdaki azalmaya bagh olarak kan hacmi artar. Bu
ki~ide dola~rm i?levindeki belirgin anormallikleri onler.
artan kan hacmi, kalbe venoz donti~ti arhrarak kalbin
Bu nedenle, ki?ide olduk<;a ileri derecede aort stenozu gi.ic;stizltigtini.in etkisini yemneye yardtm eder. Bu nedenle
veya aort yetmezligi, s1khkla ki~ agtr bir kalp hastas1 kompansasyon sonrasmda, sol atriyum basmcmm ytiksel-
oldugunu bilmeclen once olu~ur (aon stenozunda sol mesine ragmen, mitral kapak hastahgimn son donemle-
ventriktili.'tn sistoldeki basmc1 200 mm Hg kadar yi.iksek rine kadar kalp debisinde c;ok az dtizeyde di.i?me olur.
olabilir veya aort yetmezliginde sol ventriktil ahm hacmi Sol atriyum basmc1 ytiksel<lik<;e kan akcigerlerde gol-
normalin iki kau kadar olabilir) lenmeye ba~lar. Gollenme sonw;ta pulmoner artere kadar
Aort kapag1 lezyonlarmda kritik bir evreden sonra, sol ula~ir. Aynca, akcigerlerde geli?en odem pulmoner arte-
ventriktil i~ yuktinti niliayet kar~1layamaz hale gelir. riyollerinde daralmaya neden olur. Bu iki etki birlikte
Sonuc; olarak, sol ventriktil geni~lerve kalp debisi di.i~meye sistolik pulmoner arter basmcHll ve sag ventriki.'tl basm-
ba?lar. Kan zayillam1~ sol ventriktili.in gerisinde sol cm1 bazen nonnalin iki kau kadar bir deger olan 60 mm
atriyum ve akcigerlercle ~zamanli olarak gollenrneye Hg'ya kadar ytikseltir. Bu yuksek basm<; cla sag kalp
ba~lar. Sol atriyum basmc1 giderek yukselir ve ortalama hipertrofisine yol a<;:ar. Hipertrofi olan venlriktil kalbin
sol atriyum basmc1 25-40 mm Hg tizerirte <;tkbg1 zaman artml$ i~ ytiktinti k1smen kompanse eder.
Boltim 39'da detayh olarak tart1?1lacag1 ~ekilde akciger-
lerde ciddi odem gori.iltir.
KAPAK LEZYONU OLAN HASTALARDA
EGZERSiZ SIRASINDAKi DOLA~IM DiNAMiGi
MiTRAL STENOZUNUN VE
Egzersiz s1rasmcla btiytik miktarda venoz kan perifer
MiTRAL YETMEZLiGiNiN DiNAMiGi
dola~1mmdan kalbe <loner. Bu nedenle, kalp kapak has-
Mitral stenozlu ki~ilerde, sol atriyumdan sol ventriktile tahklarmm farkh tiplednde olu?an ti.im dinamik anor-
kan akum engellenmistir, ve mitral yetmezligi olan kisi- mallikleri ileri derecede ~iddetlenir. lstirahat halinde
lerde diyastolde sol ventriki.ile dolan kanm <;ogu, sistol semptom vermeyen orta derecede kapak hastahg1 olan
s1rasmda aorta pompalanacagi yerde sol alriyuma geri ki$ilerde bile agir egzersiz suasmda s1khkla ciddi semp-
kac;ar. Bu nedenle, her iki ko~ulda kamn sol atriyumdan tomlar geli$ir. Ornegin, aort kapagi lezyonu olan hasta-
sol ventriknle net hareketini azaltrr. larda egzersiz akut sol ventriki.il yetersizligine ve onu
287
Onite IV Dola}lm

izleyen akut akciger odemine yol ac,:abilir. Yine, mitral


kapak hastahklannda, egzersiz akcigerlerde kanm a$m
derecede gollenmesine neden olabilir ve 10 dakika gibi Duktus arteriyozu
k1Sa bir sure ic;inde agtr hatta oltimciil akciger odemi
geli$ebilir.
Hafif ile orta derecede kapak hastahg1 olan olgularda Ba~ ve Ost
bile, kapak i$lev bozuklugunun $iddeti ile orantih olarak ekstremiteler ,
~ tt. /
hastamn kalp yedegi azalir; yani., egzersiz suasmda kalp
debisi gerektigi kadar artmaz. Bu nedenle, kas kan ak1-
mmdaki art1~111 i;ok yetersi.z olu$una bagh olarak vticut
kaslan h1zla yorulurlar.
!- I
J '
~
~g\l
._,, -
1
.... , '
...
Pulmoner
arter

Sol akciger
DOGUMSAL KALP BOZUKLUKLARINDA +-
ANORMAL DOLAilM DINAMiGI +-
Nadir olarak, kalp ve ili$kili kan damarlan fetal ya$am
SJrasmda anormal geli$me gosterebilir. Bu bozukluga
dogumsa1 anomali denir. Kalp ve ili~kili kan damarlannm
dogumsal anomalilerinin ba$ltca tic; tipi vardir: (1) Kan
aknm kanallanmn kalpteki baz1 noktalarda ya da hemen
yakmmdaki buyuk damarlarda stenoztt; (2) kanm sol
kalpten veya aorttan geriye sag kalbe veya pulmoner
t Govde ve alt
ekstremiteler l
artere gec;i$ine yol ac;an bir anomali. Boylece sistemik ~ekil 23-4. Patent duktus arteriyozus. Dola~1mm1n farkli noktalarinda
dola~rma kan aknm yetersiz olur ve buna soldan saga ~ant mavi renkli venoz kanin oksijenlenmi~ kana degi~iminl gostermektedir.
Sagdaki ~ekil kanin aorttan pulmoner artere ve daha sonra da akciger-
denir; ve (3) kanm sag kalpten dogrudan sol kalbe gec;i- lere ikinci bir kez geri ak,~m, gostermektedir.
$ine neden olan bir anomali. Bu durumda akcigerlerden
kan aknm zayiflar ve buna <la sagdan sola ~ant denir.
Farkh daraltic1 lezyonlann etkilerini anlamak kolay-
dtr. Ornegin, dogumsal aort kapag1 stenozu, diger kapak
lezyonlanyla olu$an aort kapag1 darhklan ile aym dinamik
etkilere sahiptir. Kardiyak hipertrofiye, kalp kasmda iske- pulmoner arter kanmm akcigerlere degil, fetuste pulmo-
miye, kalp debisi azalmasma ve ~iddetli akciger i">demi ner arteri aort ile birle~tiren ozel bir arter olan duktus
geli$iminde egilime yol ac;ar. arteriyozus yoluyla akmasma neden olur (~ekil 23-4). Bu
Dogumsal darhgm diger bir tipi aort koarktasyonu'dur. mekanizma, kanm akcigerlere gitmeden ret-Usun sistemik
Bu anomali c;ogunlukla diyaframm di.izeyine yakm bir arterlerinde h1zlt dola$tmim saglar. Bu sekilde kamn akci-
noktada olu$Ur. Darhk, vticudun list bolumlerindeki gerlerden gec;memesi fetus ic;in tehlike yaratmaz. <;unki.i
(daralma dtizeyi.nin uzerinde) arter basmcnun alt govde- fettiste kan plasenta tarafmdan oksijenlenir.
deki basmca gore c;ok daha yuksek olmasma neden olur.
<;unkti, alt govdeye darhktan gei;erek olan kan akunma Dogumdan Sonra Duktus Arteriyozusun Kapan-
kar$t buyuk direnc; vard1r. Kamn bir bolumU, Bolum 19'da mas,. Bebek dogar dogmaz solumaya ba$laymca akci-
tart1~1ld1g1 gibi, ktic;tik kollateral anerlerden akarak darh- gerler hava ile ?i?er; yalmzca alveoller hava ile dolmakla
gm etrafmdan dolanmak zorundadtr. kalmaz, pulmoner damar yatagi boyunca kan akunma
kar~1 clirern; de a$Irl ~ekilde azahr ve pulmoner arter
basmc1 dti~er. Ayn1 zamanda , plasenta yoluyla kan ak1-
PATENT DUKTUS ARTERiYOZUS BIR mmm aniden kesilmesi nedeniyle aort basmc1 yukselir.
SOLDAN SAGA $ANTTIR Boylece, aort basmc1 yukselirken pulmoner arter basmc1
di..l~er. Sonuc; olarak, duktus aneriyozus arac1hg1yla ileri
Fetal ya~arn sirasmda akcigerler kollabe durumdadir ve dogru kan ak1m1 dogumda aniden kesilir, kan duktus
alveolleri kollabe eden akcigerlerin elastik bas1S1 kan boyunca aorttan geriye pulmoner artere dogru akmaya
damarlanmn da kollabe halde kalmas1rn saglar. Bu ba$lar. Kandaki bu yeni geriye akma durumu bebeklerin
nedenle, akcigerlerde kan akunma kar~1 direnc; o kadar c;ogunda birkac; saatle birkac; gun ic;inde duktus arteri-
biiyuktur ki, fettiste pulmoner arter basmct yi.iksektir. yozusun kapanmasma neden olur ve duktus arteriyozus
Aynca, aorttan plasentamn buytik damarlanna dogru yoluyla kan ak1m1 devam etmez. Duktusun kapanrna-
olan kan akumna kar~1 direnc; dti?tik oldugundan, feti.\si.in smda aort kaninm oksijen konsantrasyonunun fetal
aortundaki basmc; normalden-gerc;;ekte pulmoner arter- ya$am snasmda duktustan ge<;en pulmoner arter kamna
dekinden-daha du~uktur. Bu durum hemen bi.itun gore iki kat daha fazla olu$unun rol oynad1gma
288
Boli.im 23 Kalp Kapaklan ve Kalp Sesleri; Kapak Bozukluklart ve Dogumsal Kalp Hastal1klan

inamlmaktadu. Oksijen olas1hkla duktus duvanndaki duyulmaya ba~lar. Buses sistol sirasmda aort basmc1 yi.ik-
kasm kas1lmasma neden olur. Bu konu Boli.tm 84'te seldigi zaman daha da $iddetlidir, diyastolde aort basmc1
tekrar taru~Ilacaknr. dti~ttigtinde $iddeti c;ok azalII. Oyle ki her kalp aum1 ile
Ne yaz1k ki, yakla~1k her 5500 bebekten l'inde duktus $iddetlenip zayrllayan bu uftiriime makinam.s1 iiforiim
kapanmaz. Patent duktus arte,iyozus denilen bu durum denir.
~ekil 23-4'te gosterilmi~tir.
Cerrahi Tedavi
Kahc1 Patent Duktusta Dola~•m Dinamigi
Patenl duktus arteriyozusun cerrahi tedavisi basittir;
Yeni doganm ya~ammm ilk aylannda patent duktus btittin i$lem patent duktusun baglanmas1 ya da ayrrarak
genellikle ciddi anormal bir i$leve neden olmaz. Fakat iki ucunun dil<ilmesi $eklindedir. Gerc;ekten de, bu ~!em
c;ocuk buytidtikc;e, aorttaki ytiksek basmc,; ve pulmoner ~imdiye kadar yaptlan ilk ba~nh kalp ameliyatlanndan
arterdeki dti$tik basmc,; arasmdaki fark giderek artar ve
biridir.
aorttan pulmoner artere dogru geriye kan ak1m1 da artar.
Aynca, ytiksek aort basmc1 genellikle ktsmen ac,;1k olan
FALLOT TETRALOJiSI-SAGDAN SOLA $ANT
duktusun c;apmrn zamanla artmasrna neden olur ve
durumu daha da kc>ttile$tirir. Fallot tetralojisi ~ekil 23-5'te goriilmektedir. "Mavi
bebek"in en si.k rastlanan nedenidir. Kanm c;ogu akciger-
Akcigerlerde Tekrarlayan Dola~1m. Patent duktuslu lerden gec;mez, bu nedenle aort kam ba$hca oksijenlen-
daha btiytik c;ocuklarda aort kamnm yans1 ile tic;te ikisi memi$ venoz kandu. Bu durumda e$zamanh olarak don
duktus yoluyla geriye dogru pulmoner artere akar. Daha anormallik gortiltir:
sonra akcigerlerden gec;erek sol ventriktile ve aorta gelir. 1. Aort sol vemriktil yerine sag ventrikiilden c;1kar
Sistemik dola$1mdan her bir gec;i$te kan, akcigerlerden ve veya }ekil 23-5'te gosterildigi gibi septumdaki bir
kalbin sol carafindan iki veya daha fazla kez gec;er. Bc>yle delik Uzerinde, her iki venlriki.ilden kan alacak
ki$ilerde siyanoz, kalp yetmezliginin veya pulmoner konjes- $ekilde yerle$iktir.
yonun geli?tigi ya~amm sonraki donemlerine kadar goriil- 2. Pulmoner arterin daralmI$ olmas1 nedeniyle,
mez. Gerc,;ekten de, ya~mm erken doneminde kanm normal kan miktanndan c;ok daha az1 sag ventri-
akcigerlerden gec,;i$i tekrarland1gmdan arter kam normal- kiilden akcigerlere gec,;er; bunun yerine kanm c;ogu
den daha iyi oksijenlenir. akcigerlere ugramadan aorta gec,;er.

Azalnn~ Kalp ve Solunum Yedegi. Patent duktus arteri-


yozusun hastalar tizerindeki ba$hca etkileri kalp ve
solunum yedeklerinde azalmadrr. Sol ventrikul normal
kalp debisinin iki kaum ya da daha fazlasm1 pompala- Daralm19
pulmoner arter
maktadrr ve kalp hipertrofisinden sonra pompalayabildigi
en ytiksek miktar normalin dort ila yedi kau kadardII. Bu
nedenle, egzersiz sirasmda vticudun geri kalan kISrmn- Ba9 ve Ost
daki net kan aknrn asla $iddetli aktivitenin gerektircligi ekstremiteler
dtizeye c,;ikamaz. Orta derecede egzersizle bile ki$i halsiz \ ,t t

.... r!
kahr ve hatta gec;ici kalp yetmezligi sonucu bayilabilir.
Akcigerlerde a$m kan aknru sonucunda pulmoner Septum
defekti
!+-

....
damarlarda olu~n ytiksek basmc;lar c,;ogunlukla pulmo-
Sag
ner konjesyona ve pulmoner odeme yol ac,;ar. Kalp i.ize-
rindeki a$m yiiktin sonucu olarak ve ozellikle ya$la ....
akciger Sol akciger

birlikte pulmoner konjesyonun giderek artmasi nedeniyle

~~
dtizeltilmeffii$ patent duktuslu hastalann <,;ogu 20-40
ya$lan arasmda kalp hastaligmdan c>ltirler.

Kalp Sesleri: Makinams, Ofurum


Patent duktus arteriyozuslu yeni dogan bir bebekte, bazen
Govde ve alt J
anormal kalp sesleri duyulmaz. C:i.inkii, duktus yoluyla ekstremitler t
ters kan ak1mmm miktan bir kalp tiftirtimti olu$tunnak
ic;in yetersiz olabilir. Ancak bebek bilytiytip 1-3 ya$lanna ~ekil 23-5. Fallot tetralojisi. Mavl renkll olarak gosterilmi~ venoz kanin
ulasugmda gogi.iste pulmoner odakta, ~ekil 23-3 kay1t bOyOk bir bolOmOnOn akcigerlerden ge~meden sag ventrlkOlden aorta
Fde goruld'i.igti $ekilde <,;ok $iddetli, gtirtilttilti bir tiftiriim ge9iginl gostermektedir

289
Unite IV Dofa~,m

3. Kan sol ventriktilden ya ventriktildeki bir septum s1rasmda kalp ve akcigerlerin yerini almak i1zere c;~itli
defekti yoluyl.a sag ventrikule ve oradan da aorta tipte yapay kalp-akciger makineleri geli~tirilmi~tir. Boyle
gec;er, ya da dogrudan bu deligin tizerine oturmu$ bir sisteme viicut d1~1 (ekstrakorporal) dola~1m ad1 velilir.
olan aortun ic;ine gec;er. Sistem ba$hca bir pompa ve bir oksijenleme duzenegin-
4. Sag kalp buyuk miktarda kam aorttaki yuksek den olu$ur. Kanda hemolize neden olmayan herhangi bir
basmca kar~ pompalamak zorunda kald1g111dan pompa tipi uygun olabilir.
kas yap1s1 btiytik oranda gel~erek sag ventriki.ilun Kanrn oksijenlenmesi ic;in u ygulanan prensipler ara-
buyi.imesine neden olur. smda (1) kandan oksijen kabarc1klan gec;irmek ve sonra
kam hastaya geri vermeden once bu kabarciklan uzakla$-
Anormal Dola~1m Dinamigi. Fallot tetralojisinin yol tJ.rmak, (2) kam oksijen i~indeki geni$ plastik bir yuzey
ac;t1g1 en buyuk fizyolojik guc;lUgiln, kanm oksijenlen- iizerinde a$3giya dogru damla damla gec;irmek, (3) kam
meden $ant yaparak akcigeri atlamas1 oldugu kolayca donen disklerin yt.izeyinden gec;irmek ve (4) kam oksijen
anla$1lmaktadir. Kalbe donen venoz kanm yuzde 75
ve karbondiokside gec;irgen olan ince zarlar arasmdan
kadan oksijenlenmeden sag ventrikulden dogrudan
veya ince ruplerden gec;irmek yer ahr.
aorta gec;er.
Farkh sistemlerin guc;ltikleri vardu. Bunlar ara-
Fallot tetralojisi tams1 genellikle ?1l bulgulara dayamr:
smda, kamn hemolizi, kanda ktic;i.ik p1ht1lann olu$-
(1) bebegin siyanotik (mavi) olu$U, (2) bir kateter arac1-
mas1, kUc;tik oksijen kabarc1klan veya koptik olu$masm1
hg1 ile kaydedilen sistoldeki sag ventrikiil basmcmm
onleyici ajamn kuc;iik embolilerinin hastamn arterle-
yuksek olu$u, (3) kalbin radyolojik gori.inti.isunde geni$-
lemi$ sag ventriki.ili.i gosteren ozgiin degi$iklikler ve ( 4) rinden gec;mesi olas1hg1, buylik miktarda kanm bi.iti.in
ventrikuller arasmdaki septum deliginin ic;inden gec;erek sistemden gec;mesinin gerekli olu$U, uygun miktarda
iizerindeki aortun ic;ine olan anormal kan akim1m, buna oksijenlenmenin saglanamamas1, kamn p1ht1la$masrn1
kar$m daralm1$ pulmoner arterden gec;en azahui$ kan onlemek ic;in sistemde heparin kullamlmasmm gerek-
akunm1 gosteren anjiyogramlar (X-1$1111 gori.inltileri). liligi, heparinin ise cerrahi giri~im suasmda yeterli
hemostaz1 engellemesi say1labilir. Ancak, btittin bu
Cerrahi Tedavi. Fallot tetrolojisi c;ogunlukla cerrahi guc;liiklere ragmen, uzmanlann ellerinde, hastalar
olarak ba$anyla tedavi edilmektedir. Uygulanan ~lem birc;ok saat yapay kalp-akciger makinalanna bagh kala-
pulmoner darhgm ac;1lmas1, septa! defektin kapat1lmas1 ve bilmekte, kalp i~inde giri$imler }'ap1lmaktad1r.
aorta olan kan akun yolunun duzeltilm.esidir. Sadece 3-4
y1lhk ortalama ya$am suresi ba$anh bir cerrahi giri$imle
50 ytl ya da daha uzun si.irelere c;1kar. KALP KAPAGI HASTALIKLARINDA VE
DOGUMSAL KALP HASTALIKLARINDA
DOGUMSAL ANOMALiLERiN NEDENi KALP HiPERTROFiSi
Dogumsal kalp hastahg1 her 1000 canh dogumun yakla$1k Kalp kasrnrn hipertrof1si, artmt$ i$ yukune kar$1 kalbin
sekizinde olu$an nadir olmayan bir durumdur. Dogumsal uyum saglad1gt en onemli mekanizmalardan biridir. Bu
kalp bozuklugunun en yaygm nedenlerinden biri, gebeli- artml$ yukler kalp kasmm artan basrnca kar$1 veya pom-
gin ilk trimesterinde, fetus kalbi olu$urken annede bir palamnas1 gereken artmJ$ kalp debisine kar$J olu$ut. Baz1
virus enfeksiyonu olmas1d1r. Bu donemde annenin k1za- hekimler kalp kasmm kas1lma giiciindeki artl$111 hipert-
m1kc;1k gec;irmesi bozukluga egilim yaratu. rofiye yol ac;ttgma inanuken digerleri ise kasta metabo-
Kalbin bazt dogumsal bozukluklan kahtsaldu. <;:i.inkti lizma hm artl$tnm birincil uyan oldugunu kabul
aym bozukluk tek yumurta ikizlerinde ve birbirlerini etmektedirler. Bu gorti$lerden hangisinin dogru olduguna
izleyen ku~aklarda gorulur. Cerrahi olarak tedavi edilmi$ bakmakslZln, kalbin her bolmesindeki hipertrofinin yak-
dogumsal kalp hastalannm c;ocuklannda dogumsal kalp la$ik ne kadar oldugu, vencriktiltin debisi ile ventrikillun
hastal1g1 bulunma olas1hg1 diger c;ocuklardan 10 kat i$ yaparak yenmesi gereken basmc; c;arptlarak hesaplana-
daha fazlad1r. Dogumsal kalp bozukluklanna c;ogun- bilir. Boylece hipertrofi kalp kapag1 ve dogumsal hastahk
lukla viicuttaki diger dogumsal bozukluklar da e~lik tiplerinin c;ogunda olu$ur ve bazen kalp agtrhgmm normal
eder. degeri olan 300 gram yerine 800 grama kadar <;1kmasma
neden olur.

KALP CERRAHiSi SIRASINDA V0CUT Kalp Hipertrofisinin Ge~ Evrelerinin Zararh Etkileri.
Kalp hipertrofisinin en yaygm nedeninin hipertansiyon
Dl~I DOLA$1MIN KULLANILMASI
olmasma ragmen, kapak hastahklan ve dogumsal hasta-
Kalp c;ah$makta iken kalp ic;i kusurlanm tamir etmek hklan da i<;eren bi.ltun kalp hastahklan kalbin geni$leme-
hemen hemen olanaks12d1r. Bu nedenle, operasyon sini uyarabilir.
290
Boli.im 23 Kalp Kapaklan ve Kalp Sesleri; Kapak Bozukluklan ve Dogumsal Kalp Hastallklan

"Fizyolojik" kalp hipertrofisi genellikle artml$ i$ Kari FA, Siepe M, Sievers HH, Beyersdorf F: Repai r of the regurgitant
bicuspid or tricuspid aortic valve: background, principles, and out-
yiiktine kalbin bir kompansasyon cevab1 olarak degerlen-
comes. Circulation 128:854, 2013.
dirilir ve <;ogu zaman kalbin pompa etkinligini bozan Lindman BR, Bonow RO, Otto CM: Current management of calcific
anom1alliklere kar~1 kalbin debisinin stirdtirulmesinde aortic stenosis. Circ Res 113:223, 2013
yararhdu-. Bununla birlikte, a$m derecede hipertrofi kalp Manning WJ: Asymptomatic aortic stenosis in the elderly: a cl inical
yetmezligine yol ac;abilir. Bunun nedenlerinden biri, review. JAMA 310:1490, 2013.
Marijon E, Mirabel M, Celermajer DS, Jouven X: Rheumat ic heart dis-
koroner damarlanmanm kalp katlesindeki aru~ oranmda
ease. Lancet 379:953, 2012.
artmamasichr. ikinci neden, s1khkla koroner kan ak1m1- Maron BJ, Maron MS: Hypertrophic cardiomyopathy. Lancet 381:
nm zayillad1gi yerlerde ozellikle subendokarddaki kasta 242, 2013.
dejenere olan kas liflerinin fibroz dokuya donti~mesiyle McDonald M, Currie BJ, Carapet is JR: Acute rheumatic fever: a chink
fibrozis geli~imidir. Kas ktitlesindeki art1~n koroner kan in the chain that links the heart to the throat? Lancet Infect Dis
4:240, 2004.
akimma kiyasla orant1s1z olmas1 nedeniyle, kalp kasmda Rhodes JF, Hijazi ZM, Sommer RJ: Pathophysiology of congenital heart
hipertrofi olduk<;a goreceli iskemi geli$ebilir, ve koroner disease in the adult. part II. Simple obstructive lesions. Circulation
kan akim1 yetmezligi ortaya c;;1kar. Bu nedenle, kapak has- 11 7: 1228, 2008.
tahklanna ve dogumsal kalp hastahklanna bagh geli~mi~ Schneider DJ: The patent ductus arteriosus in term infants, children,
kalp hipertrofilerine s1khkla anjinal agn C$lik eder. Kalp and adults. Semin Perinatol 36:146, 2012.
Sommer RJ, Hijazi ZM, Rhodes JF Jr: Pathophysiology of congenital
btiyiirnesi aritmi geli$irni ic;:in de yuksek risk ta$ir, aritmi-
heart disease in the adult: part I: shunt lesions. Circulation 117:
ler ise kalp i$levinin daha da bozulmasma ve fibrilasyona 1090, 2008.
bagh oltime yol ac;:abilir. Sommer RJ, Hijazi ZM, Rhodes JF: Pathophysiology of congenital heart
disease In t he adult: part Ill: complex congenital heart disease. Cir-
Kaynaklar culation 11 7: 1340, 2008.
Towler DA: Molecular and cellular aspects of caldfic aortic valve dis-
Burchfield JS, Xie M, Hill JA: Pathological ventricular remodeling: ease. Circ Res 113:198, 2013.
mechanisms: part 1 of 2. Circulation 128:388, 2013. Yuan S, Zaidi S, Brueckner M: Congenital heart disease: emerging
Carabello BA: The current therapy for mltral regurgit ation. J Am Coll t hemes linking genetics and development. Curr Opin Genet Dev
Cardiol 52:319, 2008. 23:352, 2013.
Fahed AC, Gelb BD, Seidman JG, Seidman CE: Genetics of con- Zaid RR, Barker CM, Little SH, Nagueh SF: Pre- and post-operative di-
genital heart disease: the glass half empty. Circ Res 112(4):707, astolic dysfunction in pat ients w ith valvular heart disease: diagnosis
2013. and therapeutic implications. J Am Coll Cardiol 62:1922, 2013.
Gould ST, Srigunapalan S, Simmons CA, Anseth KS: Hemodynamic
and cellular response feedback In calcific aort ic valve disease. Circ
Res 11 3:186, 2013.

291
BOLOM 24

r T T\

Dola~1m ~oku ve Tedavisi

Dola~1m ~oliu, vi.tcudun her tarafma olan kan aklmmda mal halp debisinin bile yetersiz ka)abilecegi G$In metabo-
genel bir yelersizlik demektir. Bu yecersizlik, vticut do- lizma hm veya 2) Kalp debisinin <;ogunun, yerel dohu!an
kulannda hasarlamnalara neden olabilecek boyuttadir; besleyen damarlann d1$rndaki damarlardan ge~tigi anormaL
c;unkii ozellikle doku hticrelerine oksijen ve diger besin dohu perfi.izyonu durum/an olabilir.
maddelerinin ta$mmas1 c;ok azahr. Kardiyovaskuler sis- $okun ozgi.il nedenleri bu bi:iltimde daha soma tart1-
temin kendisi bile-kalp kas1, kan damarlanmn duvarlan, s1lacakt1r. ~imdilik i:inemli olan, ttim bu nedenlerin hritih
vazomotor sistem ve diger dola$1m sistemi boltimleri- dohulara ve organlara yetersiz besin maddesi ta~mmasma ve
bozuhnaya ba$lar, bi:iylece $Ok, bir kere ba$laymca, ilerle- aynca dokulardan hucresel atihlann yetersiz olc;nde temiz-
yici olarak ki:itiile~me egilimi gi:isterir. lenmesine yo/ ac;acaklanm dikkate almakllr.

~OKUN FiZYOLOJiK NEDENLERI DOLA$1M $0KUNDA ARTER


BASINCINA NE OLUR?
AZALMI$ KALP DEBiSiNE BAGLI
DOLA$1M $0KU Birc;ok hekimin dil~tincesine gore, arter basmc1 seviyesi
dolas1m islevi yeterliliginin ba~hca olc;uttidtir. Bununla
Sok genellikle kalp debisinin yetersizliginden kaynakla- birhkte, aner basmc1 s1k s1k ciddi derecede yamlt1c1 ola-
mr. Bu nedenle, kalp debisini normalin oldul«;a aluna bilir. Kimi zaman bir kisi $iddetli $Okta olabilir ve yine de
dti~tiren herhangi bir durum dolas1m sokuna yol a<;:abilir. basmcm du~mesini i:inleyen gtic;lti sinirsel refleksler saye-
tki tip faktor kalp debisini ciddi i:ilc;ude azaltabilir: sinde hala hemen hemen normal arter basmcma sahiptir.
l. Kalbin han pompalam.a yetenegini azaltan kalp anor- Bazen de arter basmc1 normalin yansma dtisebilir fakat
mallihleri. Bunlar arasmda ozellikle miyokard en- kisi halen normal doku perfiizyonuna sahiptir ve sokta
farkttisil ve aynca kalbin coksik durumlan, ciddi degildir.
kalp kapag1 i$lev bozuklugu, kalp aritmileri ve di- Sokun <;ogu tipinde, ozellikle siddetli kan kaybma
ger durumlar yer ahr. Kalbin pompalama gtictinde bagh $Okta, kalp debisi azald1g1 zaman arteryel kan ba-
azalmadan dolayi onaya c;1kan dola$tm $Okuna kar- smc1 aym zamanda azahr. Kan basmcmdaki bu azalma
diyojenik $Oh denilir. Bu durum, kardiyojenik $Ok genellikle kalp debisindeki azalma kadar c;ok degildir.
gec;iren insanlann ytizde 70 kadar biiytik c;ogunlu-
gunun ya$amlanm silrdtiremediklerine dikkat <;;e-
kildigi Bi:iltim 22'de detayh olarak tart1~1lm1~t1r. DOLA$1M $0KUNUN SON NOKTASI
2. Venoz di:inti~ti azaltan fahtorler de kalp debisini azal- DOKU HASARIDIR
ur, c;tinkti kalp, ic;ine akmayan kam pompalayamaz.
Dolasun $Okunun siddeti bir kere kritik bir seviyeye ge-
Azalm~ venoz donti~tin en yaygm nedeni kan hac-
lince, soku baslacan nedene bagh olmaks1zm, sokun hen-
minde azalmadu: Bununla birlikte, veni:iz di:inil~ti
disi daha fazla ~ha yol ar;ar. Yani, yetersiz kan aknm kal-
azaltan diger nedenler; i:izellikle veni:iz kam depola-
bin ve dolas1m sisteminin kendisini de ic;erecek sekilde,
yan damarlarda vashiller toniisun a.zalmas1 veya do-
vticut dokulanmn hasarlanmaya baslamasma neden olur.
l~1mm bir noktasmda, ozellikle kalbe venoz d{)nti;,
Bu hasarlanma kalp debisinde daha da fazla azalmaya ne-
yolunda, han ak1mum1 l:l.ka11mas1 olabilir.
den olur ve ilerleyici olarak artan dolas1m soku ile, daha
az yeterli doku perftizyonu, daha fazla $Ok ile bir k1s1r
KALP DEBiSiNDE AZALMAYA BAGU
di:ingii olu~ur ve oltim olana kadar Si.irer. Ozellikle uze-
OLMAY AN DOLA~IM $0KU
rinde durmamtz gereken, dol~1m $Okunun bu gee; evresi-
Bazen kalp debisi normal veya normalden fazla oldugu dir; c;unkti, uygun fizyolojik tedavi oltime dogru bu h1zh
halde kisi clola$1m $Okundadtr. Bunun nedenleri 1) nor- kay1s1 geri c;evirebilir.
293
Unite IV Dola~,m

~OKUN EVRELERi uzakla~unlabilir, ancak daha fazla kan kayb1 genellikle


once kalp debisini ve sonra arter basmc1m dii!?i.iriir. Top-
Dola$1m $Okunun ozellikleri farkh $iddet dereceleri ile lam kan hacminin yuzde 40-45'i uzakla$t1nld1g1 zaman
degi$tigi ii;in ~ok a$ag1daki tic; esas evreye aynbr: her ikisi de s1frra dii$er.
l. nerleyici olmayan bir evre (bazen hompanse evre
olarak da adlandmlir), di~ndao tedaviye gerek
~okta Sempatik Refleks Kompansasyonlan-Arter
duyulmadan, dola$1mm normal kompansatuvar Basmcmm Surdurulmesinde 6zel 6nemleri. Kana-
mekanizmalannm sonuc;ta tam iyil~eye yol ac;- madan soma arter basmcmdaki azalma, torakstaki pul-
t1g1 evredir. moner arterlerin ve venlerin basm<;lanndaki azalmalar
2. t!erleyici bir evre, tedavi edilmediginde ~okun olum ile birlikte gi.i<;li.i sempadk reflekslere neden olur (Boliim
oluncaya kadar si.irekh olarak koti.ile~tigi evreclir. 18'de a<;ikland1g1 gibi, bu refleksler esas olarak arteryel
3. Geri doni.i$i.imsi.iz bir evre, o an ii;in ki$i hala ya$l· baroreseptorler ve diger vaski.\ler gerim reseptorleri tara-
yor bile olsa, bilinen biittin tedavi yontemlerinin fmdan ba$lat1ltr) . Bu reHeksler, <;ogu vi.icut dokulannda
l<i~inin hayatm1 k urtarmaya yetmedigi seviyeye sempatik vazokonstriktor sistemi uyanrlar ve bu durum
kadar $Okun ilerledigi evreclir. ti<; onemli etkiyle sonui;lamr:
$imdi, temel prensipleri gosterdigi ii;in kan hacminde 1. Sistemik dola~unm c;ogu k1Sunlannda arteriyoller
azalma nedeniyle olan <lola$1Il1 ~okunun evrelerini tara- darahr, boylece toplam perifer direnci artmlir.
~acagiz. Daha sonra diger nedenlerden kaynaklanan ~O- 2. Venler ve venoz depolar darahr, boylece azalm1~
kun ozgt\l ozelliklerini dikkate alacag12. kan hacmine ragmen yeterli venoz doni.i~tin sur-
di.iri.ilmesine yardimc1 olur.
3. Kalp aktivitesi. belirgin olarak artar, bazen kalp
KAN HACMINDE AZALMANIN NEDEN h.u:1 72 atun/dak olan normal degerinden 160-180
attm/dak'ya kadar yi.ikseltilir.
OLDUGU ~OK-HEMORAJIK ~OK
Hipovolemi, azalm~ kan hacmi anlamma gelir. Herooraji Sempatik Sinir Reflekslerinin 6nemi. Sempatik ref-
hipovolemik ~okun en yaygm sebebidir. Hemoraji, dola~1- lekslerin yoklugunda, 30 dakikaltk st.ire boyunca, kan
mm dolu~ basmcim azalur ve sonui; olarak venoz doni.i$i.l hacminin yalruzca yi.izde 15-20'sinin kaybedilmesi ki$i-
azalm. Bununsonucunda, kalp debisi normalin altma du- nin oliimiine neden olabilir. Bu duruma zit olarak, ref-
~er ve $Ok ortaya i;1kabilir. leksler saglam oldugu zaman, ki$i yuzde kan hacminin
30-40'hk kaybma dayanabilir. Bu nedenle refleksler, olii-
rne yo! a<;makslZln kaybedilebilecek kan miktanm, yok-
KANAMA HACMiNiN KALP DEBiSi VE luklarmda olabilecegin yakla$1k olarak iki kauna kadar
ARTER BASINCI iLE iLi~KiSi art1nrlar.

~ekil 24-1, kanm dola~1m sisteminden 30 dakika kadar Sempatik Sinir Reflekslerinin Arter Basmcmm
bir siire boyunca uzakla!?tmlmasmm kalp debisi ve arter Surdurulmesindeki Etkisi Kalp Debisinin
basmc1 tizerine olan yakla~1k etkilerini gostermektedir. Surdurulmesindeki Etkisine Gore Daha Fazlad1r.
Toplam kan hacminin yuzde 10 kadan ne arter basmc1 ne Tekrar ~ekil 24-l'e ba$vurursak, kanayan ki~ide arter
de kalp debisi iizerinde hemen hemen etki gostermeden basmcmm kalp debisine gore daha uzun sure normal
veya nonnale yakm seviyelerde tutulduguna dikkat
ediniz. Bu.nun nedeni, sempadk refleksleriu arter
basmc1mn idamesinde kalp debisininkine k1yasla daha
etkili olmas1chr. Sempatik refleksler, arter basmcm1 esas
olarak toplam perifer direncini yiikselterek artmrlar.
Q)
>o~
-
ui
100
Bunun kalp debisine faydah bir etkisi yoktur; bununla
birlikte, arter basmcmm surduriilmesindeki rollerine
•- C N
,!!!; o ek olarak, venlerin sempatih daralmasi, venoz doni1$i.in ve
il QI ~
"C .Q ·- 50 halp debisinin i;oh faz.la dii$mesinin onlenmesi a<;1smdan
0. :» oi
oi t:E onemlidir.
::.:: QI 0
.s Ozellikle ilgin<; olan, ~ekil 24-l'in arter basm c1 eg-
risindeki 50 mm Hg civannda olu~an ikinci platodur. Bu
0 ikinci plato, merkezi sinir sistemi iskemik yanir.mm akti-
0 10 20 30 40 50 vasyonundan kaynaklanir. Beyin oksijen yokluguna veya
Kaybedllen toplam kan yiizdesi a~m karbondioksit birikimine maruz kaldig1 zaman bu
~ekil 24-1. Kanamarnn kalp debisi ve arter basmc1 uzerindeki etkisi. iskemik yamt sempatik sinir sisteminin a~m uyanlmasma

294
Boli.im 24 Dola~,m 5oku ve Tedavisi

neden olur. Merkezi sinir sistemi iskemik yamtmm bu et- birkac;: mililitre kan kayb1 ile gei;:ilmesi, olumle ya$am ara-
kisi, sempatik reflekslerin arter basmcmm a$m dii$mesini smdaki nihai farki olu$turur. Bu nedenle, belli bir kritik
onleyici giri$imlerinde "son <;are clayanag1» olarak adlan- seviyenin otesindeki kanama, ~okun ilerleyici hale gelme-
dmlabilir. sine neden olur. Bu demektir ki, $Ohun )?endisi daha da
fazla ~oka neden olur ve bu durum sonunda losrr dongil
Koroner ve Serebral Kan Ak1mmm Refleksler Tara- haline gelir ve dolas1rnm bozulmasma ve olilme yol a<;ar.
fmdan Korunmas1. Azalan kalp clebisinin varhgmda bile
arter basmcmm normal duzeyde surduriilmesinin ozel bir ilerleyici Olmayan ~ok-Kompanse ~ok
katk1st, koroner ve serebral dola~m sistemlerindeki kan Eger sok kendi ilerlemesine neden olacak kadar $iddetli
akmunm korunmas1dir. Sempatik uyanlma ne serebral degilse, k~i nihayetinde iyile$ir. Bundan dolayi, $Okun bu
ne de kalp damarlannda onemli bir daralmaya yol ac;:maz. daha az derecesine ilerleyici olmayan $Ok veya kompanse
Buna ek olarak, her iki damar yatagmm yerel kan ak1m1 $Oh denilir. Bu durum, sempatik reflekslerin ve diger fak-
otoregulasyonu mukemmeldir ve arter basmcmdaki orta torlerirl, dola$1mm daha fazla bozulmas1m onlemeye ye-
derecede dii$melerin kendi kan ak1mlanm onemli ol<;ii- terli olacak $ekilde $Oku kompanse etligi anlamma gelir.
de azaltmasm1 onler. Bu nedenle, oncelikli olarak kalbe Bir ki$inin orta dereceli :;;oktan iyile$mesini saglayan
ve beyne olan kan akim1, arter basmc1 yaklasik 70 mm faktorlerin hepsi kalp debisini ve arter basmc1m normal
Hg'nm allma dU$medigi siirece normal seviyelerde si.irdi.i- scviyelerine geri clondurmeye c;ah~n, dola$rm sisteminirl
rUlur. Bu s1rada vucudun baz1 diger alanlanna olan kan negatif geribildirim kontrol mekanizmalandir. Bunlar a$a-
akum vazokonstriksiyon nedeniyle nonnalin i.ic;:te biri ile
gidakilerden olu$ur:
dortte biri arasmda azahru$ olabihr. l. Baroreseptor rej1.eksle1; dola$1mm gil<;lii sempatik
uyanlmas1m saglarlar.
iLERLEYiCi VE iLERLEYiCi OLMAYAN
2. Merhezi sinir sislemi iskemih yamtl, viicut boyunca
HEMORAJiK ~OK daha da gu<;lii sempatik uyan olu~turur, ancak ar-
~ekil 24-2, farkh derecelerde ani akut kanamamn arter ter basmc1 50 mm Hg'mn altma dusmedik<;e uya-
basmcmm seyri iizerindeki etkilerini gosteren bir deneyi nhnaz.
gostermektedir. Bu cleneycle hayvanlar anestez.iye edilmi$ 3. Dola$1m sisteminin ters stres-gev~emesi, kan damar-
ve arter basmc;:lan farkh seviyelere dii$iinceye kadar h1z- lannm azalmt$ kan hacmi etrafmda kas1lmasm1 ve
hca kanaulm1~;lard1r. Basmc;:lan ani olarak en c;:ok 45 mm boylece elde bulunan kan hacmini.n dola$Um daha
lig'ya kadar di.i$en hayvanlann hepsi en sonunda iyiles- yeterli doldurmasm1 saglar.
mi:;;tir (grup l, ll ve III); eger basmc;: c;:ok hafifc;:e clu~ti.iyse 4. Bobreklerden renin salgilanmasmdahi ve a11jiyoten-
iyile$me c;:ok hizh gerc;:ekle$irken (grup 1) 45 mmHg se- sin II oh.i5umundaki artl$, periferdeki arteriyolleri
viyesine kadar di.i$li.iyse iyile$me yava$<;a olmu~tur (grup daralur ve aynca bobreklerden su ve tuz atihnasm-
1Il). Arter basmc1 45 mm Hg'nm altma di.l$tilgii zaman da azalmaya neden olur, her ikisi de $Okun ilerle-
(grup lV, V ve VI) , tum hayvanlar olmi.i$Lilr. Ancak, hay- mesinin onlenmesine yardimc1 olur.
vanlarm <;ogu, dola:;;1m sistemi oliim a~amasma gelecek 5. J\rha hipofiz bezinden vazopresin (antidiiiretih hor-
kadar hasarlamnadan once saatlerce ya~amla oliim arasm- mon) salgilanmasrndaki artma, periferdeki arteri-
da gidip gelmi~lerdir. yolleri ve venleri daralur ve bobreklerden bUyuk
Bu deney, kanamamn derecesinin belli bir kritik mik- oranda su tutulmasm1 arnnr.
tann iizelinde olmadig1 si.irece dola~1m sisteminin iyilt$e- 6. Adrenal medulladan epinefrin ve norepinefrin salg1-
bilecegirli gostennektedir. Bu kritik e~ik degerinin saclece la11ma51ndahi arti~, periferdeki arteriyolleri ve ven-
leri daralt1r ve kalp htz1m artlrir.
7. Kan hacmini normale geri dondiiren hompansatuvar
iii mekanizm.ala1; sindirim kanalmdan buylik miktar-
a, 100 -r---- da s1vinm emilimini, vucudun hiicreleraras1 alan-
~ 90
u ,::, 80
= e 70
~ -;;: 60
s:2 a, 50
1v
v
lanndan kan kapillerlerine SlVl emilimini, bobrek-
ler tarafmdan suyun ve tuzun lutulmasm1 ve ki$iyi
t 'g>
t:
~o
"ti
40
30
20
\~ VI
su ic;meye ve tuzlu besirller liiketmeye yonelten
artml$ susama hissini ve artm1s tuz i$Lahm1 i<;erir.
!:: 10 Sempalil< refleksler ve adrenal medulla tarafmdan ka-
C 0------r;---:,:-::--::.::---.--,---''r-'--
! 0 60 120 180 240 300 360 tekolaminlerin artlm$ salg1lanmas1, kanamadan sonraki 30
Zaman (dakika) saniye ile birka<; dakika ir;inde maksimum duzeyde aktive
~ekil 24-2. Kopeklerde farkli derecelerdeki akut kanama sonras1arter
olduklan i<;in, iyilt$meye dogru luzh yardun saglatlar.
basinc1rnn zaman i~indekl seyri. Her egrl alt, kopekten ahnan sonu~la- Anjiyotensin ve vazopresin mekanizmalanmn ve bu-
nn ortalamas1rn temsil etmektedir. nunla birlikte kan damarlarmm ve venoz depolann kasil-
295
Onite IV Do/a~,m

Kalp debisinde azalma

I
Arter basinc1nda azalma

Sistemik kan ak1m1nda azalma

!Kalbin beslenmesinin azalmas1 l!Dokulann beslenmesinin azalmas1


I

Beynin beslenmesinin azalmas1!



Ibeslenmesinin
Damar sisteminin
azalmas1

Vazomotor
aktivitenin azalmas1
Kapiller Toksinlerin
gegirgenligin serbestlenmesi
artmas,
Damar dilatasyonu

Karnn venlerde
gl:\llenmesi

Kalbin zay1flamas1 Venoz dono~on azalmas,

~ekil 24-3. ~okun ilerlemesine yol a,;abilecek farkh "pozitif geribildirim" tipleri.

masma neden olan ters stres-gev~emesi mekanizmasmm 15


hepsinin tam olarak yamt vennesi 10 dakika ile 1 saat ge-
rektirir. Fakat kan basmcmm ve dola~1mm dolu~ basmc1-
nm artmlmasma ve boylece kanm kalbe geri donti~ilniln ~
Ill
I ~
saat
n

"ti 10
artmlmasma ~ok btiytik oranda yard1m ederler. ~
Son olarak, hi1creleraras1 alanlardan ve sindirim kana- "iii
lmdan s1V1 amiliminin yamsu-a, agiz yoluyla alma ve daha :c
Q)
"ti
fazla miktarlarda suyun ve tuzun emiliminin yamsira, Q. 5
arac1hg1yla kan hacminin yeniden dtizenlenmesi 1 ila 48 ~
saat arasmda bir siire gerektirebilir. Fakat neticede iyile$-
me ger~ekle~ir ve ~okun ilerleyici a~amaya girecek $ekilde 0 I _,, , , ' , , '
~iddetli hale gelmesi onlenir. -4 0 4 8 12
Sag atrlyum basmc, (mm Hg)
"ilerleyici ~oka" Kardiyovaskuler i~lev
Bozuklugunun K1s1rdongiisu Neden Olur ~ekil 24-4. Hemorajik ~okun ba~lamas1ndan sonraki farkh zamanlarda
kalbin kalp debisi egrileri (Bu egriler, Dr. J.W. Crowell t araf1ndan ger-
~ekil 24-3, $Okta kalp debisini daha fazla basktlayan, boyle- i;ekle~tirilmi~ kopek deneylerinden elde edilen verilerin insan kalbine
ce ~okun ilerleyici hale gelmesine neden olan pozitif geribil- uyarlanmas1d1r).
clirimlerin bir kismm1 gostermektedir. Daha onemli geribil-
dirimlerin bir kism1 takip eden bolilmlerde tammlanm1$tlr.

Kalbin Zay1flamas1. Arter basmc1 yeterince a$agiya dil$- kalp debisi egrilerini gosterir. Anestezi yapilm1~ bir hay-
ti.igii zaman, horoner han ak1m1 kalp has1mn yeterli beslen- van, aner basmc1 30 mm Hg'ya dil~iinceye kadar kananl-
mesi ii;in gerekenin altma dil~e,: Bu olay, kalp kasm1 zay1f- n:n~ ve bu basm<; gerektiginde daha fazla kanaularak ya da
laur ve bu yuzden kalp debisi daha da fazla azaln. Boylece, kanm yeniden transfilzyonu yap1larak siirdilrulmeye <;ah-
$Okun daha da ~iddetli hale geldigi pozitif geribildirim $llm1~nr. .)ekildeki ikinci egriye dikkat edersek, ilk iki sa-
dongusii geli~mi~tir. atte kalp i~levinde i;ok az bozulma gori.Hilrken, dordilncii
~ekil 24-4, ~okun ba~lang1cmdan sonraki farkh za- saatte kalp i;;levi yftzde 40 kadar ve soma h1zlica, deneyin
manlarda kalbin ilerleyici hasanm gosteren, deney hay- son saati boyunca (4 saatlik dii~iik koroner kan basmcm-
vanlanndaki i;a11$malardan insan kalbine uyarlanm1~ olan dan sonra) kalp i~levi tamamen bozulmu~tur.
296
Solum 24 Dola~1m ~oku ve Tedavisi

Boylece ilerleyici sokun onemli ozelliklerinden biri, iskemik Dokular Tarafmdan Toksinlerin Serbest-
ister hemorajik kaynakh olsun veya isterse diger neden- lenmesi. ~okun, dokulann dola~nn sisteminin daha ileri
lerle olsun, kalbin neticedeki ilerleyici i~lev bozuklugu- hasarlanmasma neden olan histamin, serotonin ve doku
dur. ~okun erken evrelerinde bu bozulma kisinin duru- enzimle1i gibi toksik maddeleri serbestlemesine yo! ac;t1gi.
munu c;ok az etkiler. Bunun sebebi k1smen kalbin islev one siiri.ilmektedir. Deneysel c;al~malar baz1 ~ok tiplerin-
bozuklugunun ilk saatlerde c;ok ciddi olmamasmdandrr; de en azmdan bir LOksinin, endotohsinin, onemini karut-
fakat daha da onemlisi kalbin, norrnalde yeterli doku bes- la~trr.
lenmesi ic;in vticuda gerekli olandan ytizde 300-400 daha
fazla karu pompalamasm1 saglayan c;ok bi.iyuk yedek gtice Endotoksinin Neden Oldugu Kalp Zay1flamas1. En-
sahip olmasmdandir. ~okun en son evrelerinde ise, kalbin dotoksin bag1rsaklardaki olu gram-negatif bakterilerden
~lev bozuklugu olas1hkla ~okun son oltimci.il ilerleyi~in- serbestlenir. Bagirsaklarda kan akunmm azalmas1, s1khkla
deki en onemli faktordi.ir. bu toksil, maddenin olu~umunun ve emiliminin artma-
sma neden olur. Hi.icrelerin beslenmesinin yetersiz ol-
Vazomotor Yetmezlik. ~okun erken evrelerinde, c;e- masma ragmen, dola~1mdaki toksin daha soma hucresel
sitli dola~un refleksleri sempatik sinir sisteminin yogun metabolizmayt artinr; bunun da kalp kas1 iizerinde halbin
aktivitesine neden olur. Bu aktivite, kalp debisindeki bas- zayiflamasm.a yol ac;an ozel bir etkisi vardir. Endotoksin,
k1lanmanm gecikmesine ve ozellikle arter basmcmdaki bu boliimde daha sonra tart.1~1lacag1 gibi, sokun baz1 tip-
lerinde, ozellikle "septik $Ok"ta onemli bir role sahiptir.
azalmasmm onlenmesine yard1m eder. Bununla birlikte,
bir noktada beynin vazomotor merkezine gelen azalmis
kan akim1 merkezi c;ok fazla bask1ladig1 zaman, o da gide- Yaygm Hucresel Hasar. ~ok ~iddetli hale geldikc;e tum
rek daha az aktif hale gelir ve sonU<;ta tamamen inaktifle- vucutta gene! hi.icre harabiyetinin birc;ok belirtisi ortaya
~ir. Omegin, beyin han ahtmunn tamamen. durmas1 ilk 4 ile c;1kar. ~ekil 24-5'te gorilldugu gibi, ozellikle etkilenen bir
8 dakika boyunca en yogun sempatik uyanlara yol ac;ar; organ ka.racigerdi1: Bu, esas olarak, normalde yuksek me-
fakat 10 ila 15 dakikanm sonunda vazomotor merkez bas- tabolik h1za sahip karaciger hi.icrelerini besleyecek yeterli
k1lamr ve daha fazla sempatik uyan gori.ilmez. Neyse ki besin maddesinin saglanamamas1 nedeniyle, aynca kIS-
sokun erken evrelerinde, eger arter basmc1 30 mm Hg'nm men de karaciger hucrelerinin sokta olu$an herhangi bir
i.isti.inde kahrsa, vazomotor merkez genellikle yetmezlige vaski.iler toksine veya diger anormal metabolik faktorlere
maruz kalmas1 nedeniyledir.
girmez.
Vi.icut dokulannm c;ogunda oldugu bilinen hasarlay1c1
hticresel etkiler arasmda a$ag1dakiler s1ralanabilir:
"Kanm ~amurla~mas1" ile ~ok Ki.i~i.ik Damarlarm
1. I-lucre zanndan sodyumun ve potasyumun aktif ta-
Blokaj1. Zamanla dola~1m sistemindeki c;ok ki.ic;i.ik kan
$mmas1 buyi.ik oranda azahr. Sonuc; olarak, hticre
damarlannm c;ogu ukarur ve bu da ~okun ilerlemesine
neden olur. Bu nkanmay1 baslatan sebep m.ikrodamarlar-
da kan akim1mn agir ilerlemesidir. Doku metabolizmas1
dusi.ik ak1ma ragmen devam ettigi ic;in buyuk m.iktarlar-
da asit -karbonik asit ve laktik asit-yerel kan damarlanna
bo~almaya devam eder ve kanm yerel asiditesini btiyuk
oranda arunr. Bu asit ve ek olarak iskemik dokulardan
gelen ytk1m uri.inleri, c;ok ki.ic;i.ik kan p1htllanyla sonuc;la-
nan yerel kan aglutinasyonuna neden olur, ve ktic;uk da-
marlarda c;ok kuc;uk ttkac;lara yol aGarlar. Damarlar t1kan-
m1s hale gelmese bile, kan hucrelerinin birbirine yap~ma
egilimindeki am~, kanm mikrodam.arlar boyunca alas1m
daha da zorla$ttrarak kamn c;amurla~mas1 diye adlandm-
lan durumu ortaya c;ikanr.

Artm•~ Kapiller Ge~irgenlik. Kapiller hipoksiden ve


diger besinle1in yoklugundan saatler soma kapillerlerin
ge<;irgenligi a~amah olarak artar ve bu yuk miktarlarda s1v1
dokulann ic;ine stzmaya ba~lar. Bu olay kan hacmini daha
da fazla azallarak, sonuc;ta kalp debisinin de daha fazla
azalmas1yla $Oku daha siddetli yapar. Kapiller hipoksi,
uzanu~ sokun ileri evrelerine kadar kapiller ge<;irgenlikte ~ekil 24-5. Ag1r dola~1m ~okunda bir karaciger lobulUnun merkezi k1s-
art1sa neclen olmaz. mmm nekrozu. (Or. J. W Crowell'in izniyle.)

297
Unite IV Dofa~,m

i<;inde sodyum ve kloriir birikir; hticreden potas- ic;inde ytiksek konsantrasyonda karbonik asit olu$turur.
yum kayb1 olur. Buna ek olarak, hucreler $i$meye Buda daha soma c;e$itli doku kirnyasallan ile reaksiyona
ba;;lar. girerek diger hucreic;i asidik maddelerin de olu$ffiasma
2. Karaciger hucrelerinde ve vticudun diger bir<;ok yol ac;ar. Boylece, $Okun bir ba$ka y1k1c1 etkisi de ~okun
dokusunda da mitokondri aktivitesi ciddi $ekilde claha fazla ilerlemesine neden olan hem genel hem de bol-
bozulur. gesel doku asidozudur.
3. Geni;; doku alanlanndaki hiicrelerde bulunan lizo-
zomlar parc;alanmaya ba$lar, hticre i<;ine hidrola.z- ~okta Dokularm Pozitif Geribildirim Hasarlanma-
lar serbestlenir ve hticrei<;i i$1ev bozuklugu daha s1 ve ilerleyici ~okun K1s1r Dongusu. Az once tart1-
fazla artar.
$tlan, $Okun daha fazla ilerlemesine yol ac;abilen tum
4. Glikoz gibi besinlerin hilcresel metabolizmalan ;;o-
faktorler pozitif geribildirim'in tipleridirler. Bu demek-
kun son evrelerinde, en sonunda ileri derecede bas-
tir ki, $Okun derecesindeki her arl!$ $Okta daha ileri ar-
kllamr. Baz1 hormonlann etkileri de azahr. Omegin,
t1$a ne<len olur.
instilinin etkisi neredeyse yozde ytiz baskilanrr.
Bununla birlikte, pozitif geribildirim bir kis1r donguye
Btitiin bu etkiler vUcuttaki c;ok sayida organm daha
ileri derecede bozulmasma katk1da bulunur. Ozellikle (1) yol a<;mak zorunda degildir. K1s1r dongunun geli$ip ge-
haraciger, bir<;ok metabolik ve detoksifikasyon i$levleri- li$meyecegi pozitif geribildirimi11 $iddetine baghdir. Hafif
nin bozulmas1 ile; (2) ahciger!er, sonunda pulmoner odem derecedeki $Okla, dola$1mm negatif geribildirim mekaniz-
geli$mesi ve kamn oksijenlenmesinde yetersizlikle; ve (3) malan - sempatik refleksler, kan depolanrun ters stres-
halp, boylece kas1labilirligini daha fazla azaltarak etkilen- gev$eme mekanizmas1, hi1creleraras1 alanlardan kana
mi$ olur. SIVl emilimi ve digerleri - pozitif geribildirim etkilerinin
kolayca listesinden gelebilirler ve iyile~meyi saglayabilir-
Ag1r ~okta Doku Nekrozu-Farkh Organlarda ler. Fakat ;;okun agir derecelerincle, hasarlayic1 geribildi-
Yamah Kan Ak1mmlar1 Nedeniyle Yamah Alanlar rim mekanizmalan giderek daha cla kuvvetli hale gelir;
~eklinde Nekroz Olu~ur. Bazt dokulann kanlanmas1 boylece dola$1mm hda bozuhuasma neden olur. Oyle ki,
digerlerinden daha iyi oldugu i<;in ;;okta vticudun dola$nrn kontrol eden butiin normal negatif geribildilim
btittin hticreleri e$il derecede haraplanmazlar. Ornegin, sistemlerinin hep beraber i;al1$mas1 kalp debisini normale
kapillerlerin arteryel ucuna kom$u olan hiicreler, ayru geri dondi1remez.
kapillerlerin venoz ucuna kom$U olan hticrelere gore Boltim l 'de tart1$ila11 pozitif geribildirim ve k1s1r don-
daha iyi beslenirler. Bu nedenle, beslenme eksikligi gu ilkeleri tekrar goz onune almd1gmda, ni<;in kritik bir
kapillerlerin venoz u<;lan <;evresindeki diger yerlere kalp debisi duzeyinin bulundugu ve bu dt\zeyin uzerirtde
gore daha fazla olur. Ornegin, ~ekil 24-5 bir karaciger olunca $Oktaki ki.$inin iyile$tigi, altmda olunca $Oktaki
lobiiltintin merkezindeki nekrozu gostennektedir. Kan ki$inin dola~1m1 iflas ettiren ve olume gotiiren bir kls1r
karaciger sint\zoidlerinden gec;erken lobtiltin bu kesimine donguye girdigi. kolayca anla$ilabilir.
en son ula$ir.
Benzer benekli lezyonlar, kalp kasmda da olur, fakat GERi DON0$0MS0Z $OK
burada karacigerde oldugu gibi tam bir tekrarlayic1 du-
Sok belirli bir evreye ilerledikten sonra, cransfuzyon veya
rum gosterilemez. Ne var ki, kalpteki lezyonlar $Okun geri
ba~ka bir tedavi ki;;inin hayaum kurtarmaya yetmez. Bu
donu$iimsuz son evresinin geli;;mesinde boyuk bir role
durumda ki5inin 5ohu11 geri don0$timsuz evresinde oldugu
sahiptirler. Hasarlay1c1 lezyonlar, bobreklerde de, ozellik-
le bobrek tubullerinin epitelinde olu$arak bobrek yetmez- soylenir. Ote yandan bu ge1i donu$umsuz evrede bile, te-
ligi.ne ve bazen de gunler soma uremik olume yo! ai;arlar. davi nadiren kisa bir sure ic;in arter basmcm1 ve hatta kalp
Akcigerlerdeki harabiyet de genellikle solunum s1kmt1s1- debisini normale veya normale yakm bir seviyeye dondu-
na ve giinler sonra oli.ime neden olur, buna $Oh akciger rebilir. Fakat dola$llll sistemi ne yazik ki bozulmaya de-
sendromu denir. vam edeceginden, takip eden birkac; dakika ile birka<; saat
i<;inde olum grn;ekle$ir.
~okta Asidoz. ~oklanm1$ dokuda olu$an metabolik du- ~ekil 24-6, transfuzyonun geri donu~umsuz evrede
zensizlikler, tilm vticut boyunca asidoza yol ac;abilir. Bu bazen kalp debisinin (ve arter basmcmm) normale yakm
durum, oksijenin dokulara yetersiz ta$lnmas1 necleniyle bir seviyeye geri gelmesine yol ac;abildigini gostermek-
besin maddelerinin oksidatif meLabolizmasmm buytik ol- tedir. Ancak, kalp debisi tekrar h1zla dti$meye ba5lar ve
i;ude azalmasmdan kaynaklarur. Bu oldugu zaman, hucre- sonraki transfilzyonlar gittik<;e daha az etkili olur. Bu s1-
ler enerjilerinin c;ogunu anaerobik glikolizle elde ederler, rada, kalp kas1 hucrelerinde olU$mU$ olan i;ok saytdaki
boylece kanda <;ok a$m miktarcla laklik asit olu$ur. Buna haraplay1c1 degi$iklik kalbin kam pompalama yetenegini
ek olarak, dokulara yetersiz l<an aknru karbondioksitin hemen bozmasa da, uzun sure i<;inde kalbin pompalama-
normal $ekilde uzakla$t1nlmasm1 onler. Karbonclioksit sm1 oliime neden olacak kadar basktlar. Belirli bir nokta-
yerel olarak hucrelerde su ile reaksiyona girerek hucre nm otesinde, o kadar fazla cloku harabiyeci olmu$, viicut
298
Bolum 24 Dola~1m ~oku ve Tedavisi

Kanama nna ve aynca bagrrsak h\menine s1vmm s12masma


::=- 100 neden olur. Kaybedilen s1v1 yuksek protein i<;erigi-
g: ne sahip oldugu ic;:in sonuc;, plazma hacminin azal-
·;;; i:, 75
:C :~ ilerleyici masmm yams1ra toplam kan plazma proteininde
Cl>>- evre
~:§ 50 de azalmadir.
- ca Transfiizyon 2. Agir yamklar veya derinin siynlmasma yo! a(an di-
::1 e
0
25
ger ko~ullar deri kayb1 olan alanlardan plazma kay-
.5.. IGeri-donu~iimsiiz ~ol
Q I I bma ve dolayis1yla plazma hacminde Onernli dere-
0 30 60 90 120 150 cede azalmaya neden olur.
Dakika Plazma kayb1 sonucu olu$an hipovolemik $Ok, ek bir
$ekil 24-6. Geri-donG~GmsGz ~okta transfiizyonun 610mi.i onleyeme- komplikasyon d1;;mda, hemorojik $Okla hemen hemen
mesi. aym ozelliklere sahiptir. Bu komplikasyon, kalan kanda
eritrosit konsanLrasyonunun artmasma bagh olarak kan
viskozitesinin buyuk oranda yi.\kselmesi ve bunun kan
akimmm yava$lamas1m ~iddetlendirmesidir.
Vucudun biltun s1v1 bolmelerinden s1v1 kaybma de-
s1v1larma o kadar c;ok yikic1 enzim serbestlenmi~, o kadar
hidratasyon denir. Bu da kan hacmini azaltu ve hemorajik
kaynakh olana benzeyen hipovolemik ;;oka neden olur.
~iddetli asidoz geli~mis ve diger birc;:ok haraplay1c1 faktor
Bu $Ok tipinin baz1 nedenle1i (1) a$m terleme, (2) $iddetli
i~e kan$TIU$t1r ki birka<; dakikahk normal bir kalp debisi
diyare veya kusma ile s1v1 kayb1, (3) bobreklerden a~m
bile devam eden hasan geri dondi\remez. 13undan dolayi.,
s1v1 kayb1, (4) s1vi ve elektrolitlerin yeterli almmamas1
ag1r sokta sonunda oyle bir a$amaya gelinir ki, yogun te-
davi ile kalp debisi k1sa siireler ic;in normale dondi\riilse veya (5) bobrekustu bezi korceksinin harabiyeti sonucu
bile k4,i olecektir. adrenokortikal hormon olan aldosteronun salgilanmas1-
nm kayb1 nedeniyle bobreklerden sodyum, k lorur ve su-
Geri-Donu~i.imsi.iz ~okta Hi.icresel Yi.iksek Enerjili yun geriemiliminde yetersizliktir.
Fosfat Depolarmm Bo~almas,. 5okun ileri derecele-
rinde vticut dokulanndaki, ozellikle karaciger ve kalpteki
yiiksek enerjili fosfat depolan ileri derecede azalrr. Esasen TRAVMAYA BAGU HiPOVOLEMiK $OK
kreatin fosfatm hepsi y1k1hr ve adenozin trifosfatm hem en
Dolas1m ~okunun en yaygm nedenlerinden biri vucu-
hemen hepsi adenozin difosfat, adenozin monofosfat ve hat-
dun travrnaya maruz kalmas1chr. Sok genellikle trav-
ta adenozine yik1hr. Bu adenozinin c;ogu hiicrelerin d1~na,
manm yol ac;t1g1 kanamaya baghdu-. Ancak kanama
dola$an kamn ic;:ine difi.\ze olur ve iirik asite c;evrilir. Urik
olmadan da $Ok geli$ebilir, ciinkii vucudun yaygm
asit tekrar hiicreye giremez ve adenozin fosfat sistemini
yeniden olusturamaz. Yeni adenozin, bir saaue hucredeki kontuzyonu, dokulara a$m miktarda plazma ge<;i~ine
normal miktannm sadece yUzde 2'si kadar h1zla sentez- neden olacak kadar kapiller hasara yol ac;:abilir Bu olay,
lenebilir; bu cla, hiicrede yuksek enerjili fosfat depolan plazma hacminde bi.\yiik olc;:ucle azalmay1 takiben hipo-
bir kere bo$almca yeniden doldurulmasmm zor oldugu volemik ~okla sonuc;:lamr.
anlamma gelmektedir. Travmaya ugrayan dokulardan a<;1ga <;ikan toksik fak-
Boylece, soktaki hasann en y1k1c1 sonuc;lanndan biri, torlerin Lravma sonras1 $Okun sebeplerinden biri oldu-
belki de geri-donii~i.imsuz son evrenin geli$mesi ic;in en gunu gostennek ii;;in i;;e~itli giri$imlerde bulunulmu~mr.
onemli olaru, hi\crelerdeki bu yiiksek enerjili bile~ilderin Ancak, normal hayvanlarda yap1lan c;apraz-transfuzyon
tukenmesidir. deneyleri toksik maddelerin varhg1ru gostereme1ni~tir.
Ozet olarak, travmatik $Ok daha c;:ok hipovolem.iden
PLAZMA KAYBINA BAGU HiPOVOLEMiK $OK kayirnklamyor gibi gortinmektedir. Ancak bundan soma
tart1silacagi gibi vazomolor tonus kayb1mn neden oldugu
Dola$1m sisleminden plazma kayb1, eritrosit kayb1 olma-
dan bile, toplam kan hacmini onemli derecede azaltacak orta derecede bir norojenik sokun da katk1s1 olabili.r.
kadar ciddi olabilir ve hemen hemen buttin aynnnlan ile
hemorajinin neden oldi1gu ~oka benzeyen tipik bir hipo-
volemik $Oka neden olur. Ciddi plazma kayb1 asag1daki N0ROJENIK $OK-ARTMI$
ko$ullarda gerc;:ekle$ir: VASKOLER KAPASITE
1. Bagirsak hkanmas1 plazma hacmini ciddi sekilde
azaltabilir. T1kanma ile olu$an bagrrsak distansi- 13azen kan hacminde hi<;bir kay1p olmaksizm da ~ok
yonu bagirsak duvarlarmdaki venoz kan akunm1 geli~i.r. Onun yerine, dama1 kapasitesi o kadar artar ki
k1smen engelleyerek bag1rsak kapiller basmc1m normal miktardaki kan bile dola~nn sistemini yeterli
artmr. Bu arU$ da kapillerlerden bagusak duvarla- derecede dolduramaz hale gelir. Bumm ba~hca neden-
299
Onite IV Do/awry

lerinden biri ttim vi.icutta vazomotor tonusun ani olarak Buyi.ik miktarlarda histaminin intravenoz enjeksiyo-
kaybolm.asi ve bunun sonucunda ozellikle venlerin yay- nu, anafilaktik ?ok ile hemen hemen aym ozelliklere sa-
gm dilatasyonudur. Ortaya <;1kan bu durum norojenik hip olan "histamin $Oku"na neden olur.
$Ok olarak bilinir.
Damar kapasitesinin dola$un ~levini dfu:enlemedeki SEPTIK $OK
rolU Bolum 15'de taru?1lm1$t1T. Bu boltimde vaski.Her ka-
pasitedeki bir arn$m veya kan hacmindeki bir azalmanm Eskiden "kan zehirlenmesi" olan daha yaygm kullamlan
ismiyle bilinen bu durum, $imdi klinisyenlerin c;ogu ta-
ortalama sistemih dolu$ basmam di.i$iirdugi.ine, bunun da
rafmdan septik $Ok olarak adlandmlmaktadn. Bu terim,
kalbe venoz doni.i$ti azaltugma i$aret edilm~tir. Damar
<;ok say1da vucut alamna geni$ bir ?ekilde yay1lan bakteri-
dilatasyonunun neden oldugu venoz donti$ azalmasma yel bir enfeksiyonu tammlar. Enfeksiyon kan yoluyla bir
kanm venoz gollenmesi denir. dokudan digerine ta?marak a~m harabiyete neden olur.
Olaya neden olabilen birc;;ok bakteriyel enfeksiyon tipi ol-
Norojenik $okun Nedenleri. Vazomotor tonus kaybma dugu ic;;in ve vucudun farkh bolgelerindeki enfeksiyonlar
yol ac;abilen baz1 norojenik faktorler a~g1da verilmi~tir: farkh etkiler yaratacag1 ic;:in septik ~klm bir<;ok degi?ik
1. Derin gene! anestezi s1khkla vazomotor merkezi tipi vardir. Bununla birlikte septik $Ok vakalanmn r,;ogu-
vazomotor paraliziye yol a<;acak derecede bask1lar. na Gram-pozitifbakteriler ve ardmdan endotoksin i.ireten
Bu da norojenik ~okla sonu<;lamr. Gram-negatif bakteriler neden olur.
2. Spinal anestezi, ozellikle tiim medulla spinalis bo- Septik $Ok, klinisyenler ac;tsmdan son derece onem-
yunca etkili oldugu zaman sinir sisteminden sem- lidir, <;i.inki.i modem hastane ko$ullannda, kardiyojenik
patik uyan c;1ki~m1 engeller ve kuvvetli bir nornje- $Okun d1$mda ?okla ili?kili olumlerin en s1k nedenidir.
Septik $Okun tipik nedenlerinden bazilan a?ag1da ve-
nik ~ok nedeni olabilir.
rilmi~tir:
3. Beyin hasan s1k11kla vazomotor paraliziye yol ac;ar.
1. Bazen steril olmayan ko?ullarda yap1lan kurtajlann
Beynin bazal bolgelerinde sarsmtl veya ezilme olan
neden oldugu, uterus ve fallop tilplerinden gelen
c;ogu hastada derin norojenik $Ok gel~ir. Yine bir- enfeksiyonun yayilmasma bagh peritonit
kac; dakikahk beyin iskemisi hemen hemen her 2. Bazen bagusak hastahklanmn, bazen de yaralann
zaman a$In vazomotor uyanlmaya ve arUrn$ kan neden oldugu gastrointestinal sistemin yirulma-
basmcma neden olsa bile, uzam1? iskemi (5-10 da- smdan kaynaklanan peritonit
kikadan daha uzun siiren) zit etkiye, yani beyin 3. Streptokok veya stafilokok enfeksiyonu gibi bir
sapmdaki vazomotor noronlann ti.imtiyle inakti- deri enfeksiyonunun yay1lmasmdan kaynaklanan
vasyonuna ve ardmdan arter basmcmda azalma ile yaygmla~m1~ vi.icut enfeksiyonu
birlikte ile ag1r norojenik ~ok gel~esine yol ac;a- 4. bzellikle gazb gangren basiliyle ilk once perifer
bilir. dokularda yay1lan, nihayet kan yoluyla i<; organla-
ra, ozellikle karacigere yayilan yaygmla$~ gang-
renli enfeksiyon
5. Genellikle kolon basillerinin neden oldugu, bob-
ANAFILAKTiK $OK VE
rek veya idrar yollarmdan kana yaytlan enfeksiyon
HISTAMiN tOKU
Anafilaksi, kalp debisinin ve arter basmcmm a~m de- Septik $okun Ozgul Nitelikleri. <;ok saytda septik $Ok
recede azald1g1 alerjik bir durumdur. Bu durum Boli.im tipinin bulumnas1 nedeniyle bu durumu sm1flandirrnak
35'de tartl$Ilm~nr. bncelikle ki?inin duyarh oldugu bir guc;ti.ir. S1khkla gozlenen baz1 ozellikler ~unlardir:
antijenin dola$1ma girmesinden hemen sonra olu~;an 1. Yi.iksek ate?
antijen-antikor reaksiyonu sonucu geli~ir. Ba~hca etki- 2. S1khkla bi.ittin vucutta, ozellikle enfekte dokularda
lerinden biri kandaki bazofillerin ve perikapiller doku- belirgin vazodilatasyon
lardaki mast hi.icrelerinin, histamin veya histamin-benzeri 3. Hastalarm belki de yansmda gori.ilen yilksek kalp
debisi. Bu kalp debisi artl$1 enfekte dokulardaki
bir madde serbestlemesine neden olmas1d1r. Histamin (1)
arteriyol dilatasyonu nedeniyle ve vi.icudun diger
venoz dilatasyona yol ac;arak vaskuler kapasiteyi artmr,
bolgelerinde bakteri toksinlerinin hi.icresel meta-
boylece venoz donti$te onemli azalrnaya neden olur; (2)
bohzmayi uyarmas1yla ve yi.iksek v-Ucuts1cakbg1yla
arteliyollerin dilatasyonuyla arter basmcm1 buyuk mik- ortaya c;1kan metabolizma hlZI art~1 ve vazodilatas-
tarda du?tiri.ir; ve (3) kapiller gec;:irgenligi btiyi.ik oranda yon ile olu$ur
artlrarak s1v1mn ve proteinin h1zla doku alanlarma ge<;e- 4. Doku dejenerasyonuna yamt olarak eritrositlerin
rek dola$undan kaybma yol ac;:ar. Net etki, venoz clonti~- agli.\tinasyonu sonucu kanm ak1c1ltgmm azalmas1
te btiyi.ik bir azalma ve ki$iyi bazen birkac;: dakika ic;:inde 5. Yaygm damar ir,;i p1htila$mas1 denilen vi.icudun ge-
olume gotiirecek c;:ok ag1r ?oktur. ni$ alanlannda mikro-kan p1hularmm olu~mas1

300
Boli.im 24 Dola~1m ~oku ve Tedavisi

Bu olay sirasmda kanm p1ht1la~a faktorleri a$m gereklidir. Bu amac,;la geli$tirilmi? bir madde glikozun
derecede kullamlm1~ oldugundan birc;:ok dokuda, bi.iyi.ik bir polisakkarit polimeri olan dekstrandn: Baz1
ozellikle sindirim kanalmm bagrrsak duvarmda, bakteriler geli$imleri s1rasmda yan i.iri.in olarak dekstran
kanamalar da olur salg1larlar ve piyasadaki dekstran, bakteri killti.irtini.in
Septik $Okun erken evrelerinde hasta genellikle dola- i$lenmesinden elde edilir. Bakterilerin geli~me ko$ullan
~rm kollaps1 belirtileri gostermez, fakat sadece bakteriyel degi$tirilerek deksu·amn molekul agrrhgmm istenilen de-
enfeksiyon belirtileri vardtr. Enfeksiyon agirla~ukc;:a genel- gerde olmas1 saglanabihr. Uygun moleki.il buyiikltigi.i olan
likle ya dogrudan enfeksiyonun yaytlmas1 nedeniyle ya da dekstranlar kapiller porlardan gec,;mez ve bu nedenle kol-
ikincil olarak bakteri toksinleri aractl1g1yla haraplanm1$ loid ozmotik ajanlar olarak plazma proteinlerinin yerini
kapiller duvarlanndan enfekte dokulara plazma s12mas1 tutabilirler.
sonucunda dola$1m sistemi de genellikle etkilemneye ba~- Kolloid ozmotik basmc,; saglamak i.izere safla$Unlm1$
lar. Nihayet oyle bir noktaya gelinir ki, dola$un hasan, di- dekstran kullamldigmda c,;ok az sayida toksik reaksiyon
ger bi.iti.in ~ok tiplerindeki ilerleme yollanyla aym $Ckilde gozlenmi$tir. Bundan dolayi, bu rnaddeyi ic,;eren c,;ozeltiler
ilerleyici olmaya ba$lar. Septik $Okta ve hemorajik ~okta s1v1yi yerine koyina tedavilerinde plazmanm yerini tut-
olayi ba-?latan faktorlerin tamamen farkh olmasma kar~m, mak ilzere kullamlmaktad1r.
septik $Okun son evresi hemorajik ~okun son evresinden
hi.iytik farkhhk gostermez.

NOROJENiK VE ANAFiLAKTiK ~OKUN


~OKTA TEDAViNiN FiZYOLOJiSi SEMPATOMIMETiK iLA<;LARLA TEDAViSi
YERiNE KOYMA TEDAViSi Sempatomimetik ilac,;, sempatik uyanlmay1 taklit eden ilac,;-
ur. Bu ila<,;lar arasmda norepinefrin ve epinefrinin yamsira
Kan ve Plazma Transfuzyonu. Eger k~i kanama necle-
epinefrin ve norepinefrine benzer etki gosteren uzun etki-
niyle ~okta ise, yaptlabilecek en iyi tedavi genellikle tam
li c;ok sayida ilac,; yer almaktadir.
kan transfuzyonudur. Eger $Ok plazma kaybma bagh ise,
~okun iki tipinde sempatomirnetik ilac;:lann ozellikle
en iyi tedavi plazma verilmesidir. Sok nedeni dehidratas-
yararh oldugu kamtlanm1?ur. Bunlardan ilki sempatik si-
yon oldugu zaman, uygun elektrolit c;:ozellisi verilmesi
nir sisteminin ciddi olarak bask1land1g1 norojenik $Ohcur:
~oku di.izeltebilir.
Sempatomimetik bir Haem uygulanmas1, azalnu~ sempa-
Sava~ ko~ullan alunda oldugu gibi tam kan her zaman
tik aktivitenin yerini ahr ve c,;ogu kez dola~1m i~levini tam
hazir bulunmayabilir. Plazma, kan hacmini amnp normal
olarak dtizeltebilir
hemodinamiyi eski haline getirdigi ic;:in genellikle yeterli
Sempatomimetik ilac,;larm degerli oldugu ikinci $Ok
olarak tam kan yerine kullamlabilir. Plazma hematokriti
tipi a$1rt histaminin temel role sahip oldugu anafilal?tik
normale getiremez. Ancak insan vi.icudu, eger kalp debisi
-?oktu1: Sempatomimetik ilac,;lar histaminin vazodilatas-
yeterli ise, ciddi bozukluklar olmadan Once hematokritin
yon yap1c1 etkisine kar~1 gelen vazokonstriktor bir etki-
normal degerinin yansma kadat inmesine dayanabilir. Bu
ye sahiptirler. Bu nedenle epinefrin, norepinefrin ya da
nedenle, acil ko$ullarda hemorajik ~ok ve diger birc;:ok hi-
diger sempalomimetik ilac;:lar 9ogunlukla hayat kurtan-
povolemik ~ok tipinin tedavisi ic;:in tam kan yerine plazma
c1d1r.
kullamlmas1 uygundur.
Sempatomirnetik ilac,;larm hemorajik ~okta c;:ok faydah
Bazen plazma bulunmayabilir. Boyle durumlarda plaz-
olduklan kamtlanmarm$UJ. Bunun nedeni, $Okun bu ti-
manm hemodinamik i$levlc1inin neredeyse tamamen
pinde sempatik sinir sisteminin hemen daima dola~rm ref-
ayrusm1 gen;ekle$tiren, plazmamn yerini tutacak c;e$itli
leksleri tarafmdan c;oktan en iist derecede uyanlm1$ du-
ilrilnler geli$tirihni$tir. Bunlardan biri dekstran c,;ozeltisi-
rumda olmas1d1r. Buna bagh olarak dola~an kanda o kadar
dir.
fazla norepinefrin ve epinefrin vardir ki, sempatomimetik
iladann aslmda ek bir faydah etkisi yoktur.
Plazmanm Yerini Tutmak Ozere Dekstran <;ozeltisi.
Plazma yerine gec,;ecek olan maddenin gerc,;ekten etkin ol-
111as1 ic,;in birinci ko~ul dola?1m sisteminde kalmasu:ilr-ya-
DIGER TEDAViLER
ni kapiller porlardan doku alanlarma filtre olmamas1d1r.
Buna ek olarak, c;ozelti toksik olmamah ve uyguland1gm- Baf•A~ag1 Pozisyonla Tedavi. Sok tiplerinin 9ogunda
da hi.icred1~1 SlVlmn elektrolit ic,;erigini bozmayacak ~ekil- basmc;: c,;ok di.i~tugti zaman, ozellikle hemorajik ve noro-
de uygun elektrolitleri ic;etmelidir. jenik $Okta, ba$1 ayaklardan 30 cm kadar a~ag1da tuunak
Plazma yerine kullamlacak r_:ozeltinin dola~1mda kal- venoz doni.i$iin saglanmasma ve bu yolla kalp debisinin
mas1 ic,;in, kolloid ozmotik basmc,; olu?turmak iizere ye- arh$ma yardrmc1 olur. Bu ba$-a?ag1 pozi.syon birc,;ok $Ok
terli derecede bi.iyi.ik moleki.illil baz1 maddeler ic,;ermesi Lipinin tedavisinde ilk gerekli ad1mdir.
301
Onite IV Do/a~tm

Oksijen Tedavisi. Sok tiplerinin r;ogunda en hi.iyi.ik yin kan damarlannda kan p1hularmrn olu~mas1 onlenirse,
zararli etki dokulara r;:ok az oksijen l:a$mmas1 oldugun- bunun dola~nnm durmas1 sll'asmdaki erken beyin hara-
dan hastaya oksijen solutulmas1 baz1 durumlarda yararh biyetinin r;:ogunu da onleyecegini gostermi~tir. Orne.gin,
olabilir. Ancak sil<ltkla bu, beklenildiginden r;:ok daha az hayvan deneylerinde, dola$un durmasmm ba~lang1cmda
yarar saglar; r;:i.inkti $Ok tiplerinin r;:ogunda problem, akci- hayvanm btittin karu kan clamarlanndan abmp, dol~1m
gerlerde kanm yetersiz oksijenlenmesi degil, oksijenlen- dunnasmm sonunda yeniden verilerek damarir;:inde kan
mi$ kanm ta$mmasmm yetersiz olu$udur. p1ht1la~masm111 olu$mas1 engellenmi$tir. Bu deneyde be-
yin, kahc1 bir beyin harabiyeti olmadan 30 dakikabk bir
dola~1m durmasma dayanabilmi~tir. Aynca, kalp durma-
Glukokortikoidlerle Tedavi. Glukokortikoidler- glikoz
smdan once heparin veya streptokinaz uygulanmasmm
metabolizmasm1 kontrol eden adrenal korteks hormon-
(kan p1ht1la$mas1m onlemek uzere) beynin hayatta kala-
lan- agu $Oktaki hastaya <;e$itli nedenlerle s1khkla veril-
bilirligini her zamankinden iki-dort kat daha uzun olacak
mektedir: (1) deneyler ampirik olarak s1khkla glukokor-
~ekilde arurchg1 gosterihni$tir.
tikoidlerin $Okun son evrelerinde kalp gi.ict\nti artrrd1g1m
gostermektedir; (2) glukokortikoidler doku hucrelerinde
Kaynaklar
lizozomlan stabilize ederek lizozomal enzimlerin hucre-
lerin sitoplazmas1 i<;ine serbestlenmesini onlerler, boylece Angus DC, van der Poll T Severe sepsis and septic shock. N Engl J Med
369:840, 2013.
bu kaynaktan gelen zararh etkiler onlenir; ve (3) gliko- Annane D, Sebille V, Charpentier C, et al: Effect of treatment with low
kortikoidler ciddi $ekilde haraplanm1$ hucrede glikoz me- doses of hydrocortisone and fl udrocortisone on mortality in patients
tabolizmasma yardunc1 olabilirler. with septic shock. JAMA 288:862, 2002.
Burry LD, Wax RS: Role of corticosteroids in septic shock. Ann Pharma-
cother 38:464, 2004.
DOLA$1MIN DURMASI Crowell JW, Smith EE: Oxygen deficit and irreversible hemorrhagic
shock. Am J Physiol 206:313. 1964.
Dola$1m $Oku ile yakmdan ilgili bir durum kan ak1m1mn Galli SJ, Tsai M, Piliponsky AM: The development of allergic inflamma-
tamamen kesilcligi dola~m durmas1drr. Bu durum, orne- tion. Nature 454:445, 2008.
gin, halp durmas1 veya ventrikiil fibrilasyonunun sonucu Goodnough LT, Shander A: Evolution in alternatives to blood transfu-
sion. Hematol J 4:87, 2003.
olarak ortaya r;:1kalabilir.
Guyton AC, Jones CE, Coleman TG: Circulatory Physiology: Cardiac
Ventrikul fibrilasyonu, kalbe kuvvetli elektro~ok uy- Output and Its Regulation. Philadelphia: WB Saunders, 1973.
gulanmas1 ile genellikle durdurulabilir. Bu konunun te- Huet 0, Chin-Dusting JP: Septic shock: desperately seeking treatment.
mel prensipleri l3olum 13'de tammlanm~trr. Clln Sci (Lond) 126:3 1, 2014.
Tam kalp durmas1 durumunda, acil kardiyopulmoner Kar B, Basra SS, Shah NR, Loyalka P: Percutaneous circulatory support
in cardiogenic shock: interventional bridge to recovery. Circulation
canland1rma i$lemleri uygulanmas1yla ve ayru zamanda
125:1809, 2012.
hastanm akcigerlerine yeterli miktarda ventilatuvar ok- Kobayashi L, Costantini TW, Coimbra R: Hypovolemic shock resuscita-
sijen verilmesiyle, bazen normal kalp ritmi yeniden eski tion. Surg Clin North Am 92:1403, 2012.
haline getirilebilir. Lam SW, Bauer SR, Guzman JA: Septic shock: the initial moments and
beyond. Cleve Clin J Med 80:175, 2013.
Lieberman PL: Recognition and first-line treatment of anaphylaxis. Am
DOLA~IMIN DURMASININ J Med 127(1 Suppl):56, 2014.
BEYiN UZERINDEKi ETKiSi McNeer RR, Varon AJ: Pitfalls of hemodynamic monitoring in patients
with trauma. Anesthesiol Clin 31 :179, 2013.
Dola~nnm durmasmda ozel bir problem, kan akimmm Myburgh JA, Mythen MG: Resuscitation fluids. N Engl J Med 369:1243,
durmast sonucu beyindeki zarar verici etkileri onlemek- 2013.
tir. Genelde dola;;1mm 5-8 dakikadan daha uzun sure ta- Nellgan PJ, Baranov D: Trauma and aggressive homeostasis manage-
mamen durmas1 hastalarm yansmdan fazlasmda en azm- ment. Anesthesiol Clin 31:21, 2013.
dan baz1 derecelerde kahc1 beyin hasanna yol ac;ar. 10-15 Reynolds HR, Hochman J: Cardiogenic shock: current concepts and
improving outcomes. Circulation 117:686, 2008.
dakika kadar stiren dola~1m dunnas1 hemen her zaman Rushing GD, Britt LD: Reperfusion injury after hemorrhage: a collective
zihinsel gilciln onemli miktanru kahc1 olarak ortadan kal- review. Ann Surg 247:929, 2008.
dmr. Toh CH, Dennis M: Disseminated intravascular coagulation: old dis-
Uzun yillar boyunca, beyin i.izerindeki bu hasarlaym ease, new hope. BMJ 327:974, 2003.
Wilson M, Davis DP, Coimbra R: Diagnosis and monitoring o-f hem-
etkinin dola$1mm durmas1 sU'asmda olu$an akut serebral
orrhagic shock during the initial resuscitation of multiple trauma
hipoksiye bagh oldugu dU$tintildti. Ancak, deneyler be- patients: a review. J Emerg Med 24:413, 2003.

302
-
B .

Viicut S1vilar1 ve Bobrekler


25 Vucut S1v1 Bolmeleri: HOcred1~1 ve
Hucrei~i S1v1lar; Odem
26 Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve
Bobreklerde idrar Olu~umu
27 Glomerul Filtrasyonu, Bobregin
Kan Ak1m1 ve Kontrolleri
28 Bobrek Tubullerinde Geriemilim ve
Sekresyon
29 idrann Yogunla~t1nlmas1 ve
Seyreltilmesi; Hucred1~1 S1v1
Ozmolaritesinin ve Sodyum
Konsantrasyonun DOzenlenmesi
30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve
Magnezyumun Bobrek Tarafmdan
Duzenlenmesi; Kan Hacmi ve Hucred1~1
S1v1 Hacminin Kontrolunde Bobrek
Mekanizmalanrnn Birlikte <;:ah~mas,
31 Asit-Baz Duzenlenmesi
32 Diuretikler, Bobrek Hastaltklan

303
BOLOM 2 5
--

Viicut S1v1 Bolmeleri: Hiicred1~1 ve


Hiicrei~i S1v1lar; Odem

Homeostaz i<;in vucut SlVllannm goreceli olarak sabit bir dtizeyinde farkmda olmad1glilllz halcle butun ya;iayan
bile$imde ve hacimde tutulmas1 gereklidir. Klinik nbbm en insanlarda devamh olarak gercekle$en bir durumdur.
yaygm ve onemli sorunlanndan baz1lan vucut s1vilarmm Deri yolu ile olan hissedilmeyen su kayb1 terlemeden
bu sabitligini kontrol eden sistemlerin bozukluklanndan bag1ms12 olarak gerc;ekle$ir ve dogu$tan ter bezleri obnayan
kaynaklamr. Bu boli.imde ve bobreklerle ilgili bundan ki$ilerde bile gorulur; cleriden difuzyon yolu ile gunluk
sonraki boli.imlerde, vucm s1vi hacirnlerinin, hucre~1 s1v1 ortalama s1V1 kayb1 300-400 ml'dir. Bu kayip, difiizyonla
bile$enlerinin ve asit-baz dengesinirl genel olarak duzen- a$Jn s1V1 kaybma kar$1 bir engel olu;;turan derinin koleste-
lenmesi ve hi.icredt$1 ile hilcrei<;:i s1vi bolmeleri arasmdaki rolle dolu boynuzsu tabakaSJ tarafmdan en aza indirilir.
Geni$ yaruklarda oldugu gibi, boynuzsu tabakanm ortadan
kar$1hkh degi$imin konrrolu tart1$1lacaknr.
kalkttgi durumlarda buharla~ma hm 10 kata kadar artarak
gunluk 3-5 litreye varabilir. Bu nedenle, yamg1 olan ki~i-
KARARLILIK KO$ULLARINDA SIVI lerde s1V1 kaybm1 dengelemek ic;in, genellikle irttravenoz
ALIMI VE ATIMI DENGE HALiNDEDiR yoldan, bol miktarda S1V1 verilmelidir.
Solunum yolu aractl1gi ile hissedilmeyen su kaybt
Di$ ortamla vucut arasmda ve farkh vucut bolmeleri ara-
gilnluk 300 ile 400 ml arasmda degi$jr. Solunum yoluna
smda devamh bir s1v1 ve madde clegi$iminin olmasma giren hava, geri anlmadan once, yakla$tk 47 mm Hg'hk
kar$m, vucut s1v1lanmn gi.irece sabitli.ginin korunmas1 su buhan basmcma ula;iacak ;iekilde nem ile doyurulur.
dikkat c;ekicidir. Ornegin, vucut s1vi hacimlerinin arttna- Solunan havanm buhar basmc1 genellikle 47 mm Hg'dan
sm1 ya da azalmas1m engellemek ii;.:in, btiyuk clegi$iklikler az oldugu ir;in solunumla birlikte akcigerler yoluyla
g0steren s1V1 al1ID1 e$it miktarda s1v1 attlmas1 yoluyla dik- devamh su kayb1 olur. Soguk havalarda atmosfer havas1-
katle dengelenmelidir. nm su buhan basmc1 neredeyse s1fua du~tilgu ic;in, hava
s1cakhgi azaldikr;a akcigerlerden olan su kayb1 daha da
artar. Bu durum soguk havalarda solunum yollannclaki
GONLOK SU ALIMI kuruluk bissirti ac;1klar.

Vucuda su ahm1 ba$hCa iki kaynaktan olur: (1) dogrudan Ter ile SIVI Kayb1. Terleme ile kaybedilen su miktan
s1V1 olarak veya besinler ic;erisincleki su halinde gunluk fiziksel aktivite ve ortam s1cakligma bagh olarak oldukc;a
toplam 2100 ml kadar ve (2) karbonhidratlann oksidas- degi;ikendir. Normalde gunluk ter rniktan 100 ml kadar-
yonu ile vucutta sentez yoluyla gunluk 200 ml kadar su drr, fakat cok s1cak havada veya agrr egzersiz s1rasmda ter
vi.\cut stv1sma kauhr. Bu mekanizmalarla gunluk yakla$1k ile s1V1 kayb1 bazen saatte 1-2 litreye ul3$abilir. Bolum
2300 ml'lik su alrm1 saglamr (Tablo 25-1). Bununla bir- 29'cla tart1~1lan susama mekanizmasmm uyanlmas1
likte, su alum ki$iler arasmda ve hatta aym k~ide farkh yoluyla s1v1 alum cla artmlamazsa, bu kayip, vilcut s1v1la-
gunlerde iklime, ah$kanhklara, fiziksel aktivite duzeyine rm1 luzla tuketebilecektir.
bagh olarak yuksek oranda degi$kenlik gosterir.
Fe~es ile Su Kayb1. Nonnalde fer;es ile c;ok az miktarda
s1v1 (100 ml/gun) attlir. Bu kay1p, $iddetli ishali olan
GUNLOK VOCUT SUYU KAYBI
ki;iilerde gunde birkac litreye c;1kabilir. Bu nedenle, ag1r
Hissedilmeyen Su Kayb1. Baz1 su kayiplan tam bir has- ishal birkac; gun ic;inde duzeltilemezse hayat1 tehdit edici
sashkla dtizenlenemez. brnegin, normal ~rtlar alunda, olabilir.
insanlar solunum yollanndan buharla~ma ve deriden
difuzyon ile silrekli olarak gunde 700 ml kadar su kaybe- Bobrekler Yoluyla Su Kayb1. Vucuttan su kaybmm
derler. Bu kayba hissedilmeyen su kayb1 denir, zira bilinc kalan bolumu bobreklerle anlan iclrarla gerc;ekle~ir. idi·ar
305
Onite V Viicut S1vJ/ar1 ve Bobrekler

Tablo 25-1 Gunluk Su Alim, ve At1m1 (ml/gun) ATILAN ALINAN


• Bobrekler~ ,
Uzun Sureli, • Akcigerler ,:-..,
Normal Ag1r Egzersizde • Feges ~ >>ri-----;;;::::;;;~ - ~ '
• Ter r'-f✓ Plazma
Ahm • Deri 3 00 L
<D
l~ilen s1v1lar 2100 ? U),::r Kapiller zar 32
-5q ~~
Metabolizmadan gelen 200 200 ,_
Q)~
_ C:
u -
,:::,
HOcreleraras1 3
Toplam ahnan 2300 ? :i:>
in
SIVI
11.0 L
At1m

Hissedilmeyen: deri 350 350 HOcre zan


Hissedilmeyen: akcigerler 350 650
Ter 100 5000
Fe~es 100 100
HOcrei<;i
idrar 1400 500 SIVI
Toplam at1fan 2300 6600 28,0 L

attlma hlZlm c;ok sayida mekanizma kontrol eder. Gen;ekte,


vi.icutta su ahm ve aum dengesi ile c;:ogu elektrolitlerin ahm
~ekil 25-1. Ba~hca s1v1 bolmelerlnl ve bu bolmeleri ayiran zarian da
ve anm dengesi onemli ol<;tide bu maddelerin bobrekler
kapsayan vocut SIVI duzenlenmesinin ozeti. Gosterilen degerler ortala-
yoluyla aulma luzuun kontrol altmda tutulmastyla si.irdil- ma 70 kg'llk bir yeti~kin erkek k;indir.
ri.iltir. Ornegin, idrar hacmi dehidrate bir ki$ide gunde 0,5
litre gibi dti$fik miktarda olabilecegi gibi a~m miktarda su
ic;:~ bir ki~ide gunde 20 licreye varabilir.
ya$land1kc;:a vticut agrrhgmm s1vt yilzdesi giderek azahr.
Ahmdaki bu degi~kenlik sodyum, klortir ve potasyum
Bu azalma k1smen ya;,lanma ile vi.\cut ag1rhgmdaki yag
gibi vticuttaki elektrolitlerin pek c;:ogu ic;in de gec;:erlidir.
yi.izdesinin artmasma, dolayis1yla da su oramnm azalma-
Bazt ~ilerde gtinli.ik sodyum ahm1 20 mEq gibi dti~i.ik
degerlerde seyrederken b~kalannda 300-500 mEq gibi sma baghdu.
yi.iksek dtizeylerde olabilir. Bobrekler, su ve elektrolit Kadmlar normalde erkeklerden daha fazla vi.icut
attnum bu maddelerin alman miktarlanm kar~1layacak yagma sahip olduklanndan, ti.im vticut suyu vticut ag1r-
hassashkta ayarlama i~inin yamnda, bazt hastahk halle- hklannm yi.izde 50'si kadardtr. Premattir ve yenidogan
rinde gozlenen a~m stvt ve elektrolit kayb1m telafi etme bebeklerde toplam vi.icut suyu oram vi.icut agrrhgmm
i~i ile de yi.iki.imltidtir. Bi.Hum 26'dan 3l'e kadar bobrek- yi.izde 70-75'i arasmdadu. Boylece "ortalama" vi.\cut s1v1
lerin bu dikkate deger ~leri yapmalanna olanak saglayan bolmelerini tartl~irken, bunlann ya~, cirisiyete ve vi.icut
mekanizmalar tartt~1lacakt1r. yagmm yi.izdesine gore clegi;,iklikler gosterdigini bilme-
miz gerekir.
Bir<;ok ba~ka i.ilkede ortalama vticut agirhg1 (ve yag
VOCUT SIVI BOLMELERi ki.itlesi) son 30 y1l boyunca htzla aru~ gosterdi. Halen,
Birle$ik Devlet.ler'de 20 ya;,mdan bi.iyilk erkeklerin orta-
Toplam vticut s1v1s1 ba~lica iki bolme arasmda dag1lm1~-
lama vi.icut agtrhgi 86,4 kg, kadmlannki. de 74,1 kg'dir.
tlr: hucred1~1 s1v1 ve hilcreifi s1v1 (~ekil 25-1). HUcred~1
Dolayis1yla bu boli.imde (ve ba;,ka boltimlerde) "orta-
s1v1 da hiicrelerarasi s1v1 ve kan plazmas1 olarak aynhr.
lama" 70 kg'hk bir erkek i<;in tartt~tlan verilerin, c;:ogu
Transseltiler szvt olarak bilinen ktic;:tik bir bolme daha
insandaki vi.icut s1vt bOlmeleri dikkate almarak uygun
vardrr. Bu bolme sinovyum, periton, perikard, gozi<;i bo~-
~ekilde cltizeltilmesine gereksinim vardir.
luklann SlVtlar ve beyin omurilik s1v1sm1 i<;erir; bu s1vmm
bile;,imi baz1 hallerde plazmanm veya h i.icrelararasz s1v1-
HUCREi~i SIVI BOLMESi
lann bil~iminden belirgin farkhhk gosterse de genelhkle
hticred1~1 s1v1lann ozelle~m~ bir tipi olarak kabul edilir. Vticu ttaki 42 litre s1vtnm yakla~1k 28 litresi 100 trilyon
Btiti.in transseltiler s1vtlann toplam1 1-2 litre kadard1r. hticrenin ic;:inde bulunur ve toplu olarak hucreifi siv,
Yetm~ kg'hk yeti~kin bir erkekte toplam vticut suyu ~eklincle adlandmhr. Boylece "ortalama" bir ki~ide htic-
vi.icut agnhgnun yi.izcle 60'1 veya yakla;;1k 42 litredir. Bu rei<;i s1vt toplam vticut ag1rligmrn yuzde 40 kadanm
oran ya~, cinsiyete ve ~i;;manhk derecesine baghd1r. K~i olu~turur.
306
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri: Hucred1~1 ve Hucrei~i S1v1lar; Odem

Her hiicrenin i<;erisindeki s1V1 deg~ik maddelerin altmda ki$ilerde ortaya c1ka11 asin eritrosit i.iretimi polisi-
kendine ozgli kan~1mmdan olu~ur, fakat bu maddelerin remi ile sonu~lamr. Bu ki$ilerde hematokril 0,65'e
yogunlugu bir hticreden digerine benzerlik gosterir. <;1kabihr.
Ger<;ekle, en ilkel mikroorganizmalardan insana kadar,
farklt hayvanlann hticre s1V1lannm bile~irni dikkat <;ekici HUCREDl~I VE HUCREic;t SIVILARIN
benzerliktedir. Bu nedenle btiti.in farkh hucrelerin hticre-
BiLEiENLERI
i<;i s1vuan birlikte tek bir buyt\k s1v1 bolmesi olarak kabul
edilmektedir. Plazmay1 ve hiicreleraras1 s1v1yi kapsayan bticred1~1 s1V1
ile hucrei<;i s1v1lann bile~imleri ~ekil 25-2, ~ekil 25-3 ve
H0CREDl$1 SIVI BOLMESi Tablo 25-l'de gosterilerek kar?tla$t1nlm1$tlt.
Hi.icrelerin d1$mda bulunan s1V1lann hepsine birden huc-
PLAZMANIN VE HUCRELERARASI SIVININ
red1~1 SIVI denir. Hep birlikte, bu s1v1lar toplam vt\cut
iYON BiLE$iMLERi BENZERDiR
ag1rhgmm yakla$1k yUzde 20'sini olu~turur veya 70 kg'hk
bir erkekte yakla~1k 14 litre kadardrr. Hticred1$1 s1vmm en Plazmanrn ve hiicreleraras1 s1vinm iyon bile$imleri, bir-
buyi.lk iki bolmesi, yakla?1k dortte i.i<;ilni.i (11 litre) olu?- birlerinden sadece gei;irgenligi yuksek kapiller zar ile
turan hiicreleraras1 s1v1 ve, yakla~1k 3 litrelik hacmiyle aynldtklan i<;irt, birbirine benzerdir. Bu iki bolme ara-
dortte birlik boltimilni.i olu$Luran plazmadir. Plazma srnda en onemli fark plazmadaki ytiksek prolein yogun-
kamn hticre i<;enneyen k1sm1dn; kapiller zannm porlan lugudur; kapillerlerin plazma proteinlerine zay1f
arac1hg1yla hiicreleraras1 s1v1 ile devamh madde degi?imi gec;irgenlik gos1ermesi nedeni ile i;ogu dokunun hiicrele-
yapar. Bu porlar hi.\crelerarast s1V1daki proteinler haricin- raras1 bo$1uguna ancak az miktarda proteirt sizar.
deki madclelerin hemen hepsine oldukc,.:a ge<,.:irgendir. Donnan ethbi nedeniyle, plazmada pozitif ytlklti iyon-
Boylece, hi.lcredt$1 SIVllar si.irekli olarak birbirine kan~r lann (katyonlar) yogunlugu hticreleraras1 s1vtya gore
hafifce ( ~ yiizde 2) yUksektir. Plazma proteinleri, net
ve bunun sonucu olarak plazma ve hilcreleraras1 s1vmm
negatif yUke sahip olmalan nedeniyle, sodyum ve potas-
bile$imi, plazmada daha yUksek yogunlukta bulunan pro-
yum iyonlan gibi pozitif yUklti katyonlar1 baglama egili-
teinler d1~mda aym gibidir.
mindedir, dolayis1yla plazma proteirue1i ile birlikte
plazmada bu katyoruann ilave miktarlan tutulur. Aksine,
KAN HACMi negatif yuklu iyonlann (anyonlar) yoguruugu hucrelera-
Kan, hem hticredt$1 s1vi (plazmadaki s1v1) hem de hucre- ras1 s1v1da plazmaya oranla hafifi;e yUksek olma egilimin-
i<;i s1v1 (eritrositler i<;erisindeki s1V1) ii,;erir. Bununla bir- dedir, <;tinkli plazma proteinlerinin negatif ytlkti negatif
likte, kan ba$h ba~ma kendine ait bir bolmenin yani
dola$lill sisteminin ic;erisinde bulundugundan, ayn bir
stvi bolmesi olarak d e alma. Kan hacmi kalp ve dola~1m Katyonlar ~ll_yonlar
150
sisteminin dinamiklerinin kontroltinde ozel bir oneme
sahip tir.
Yeti$kinlerin ortalama kan hacmi vticuc agrrhgmm 100
yakla$Lk ylizde Tsi, yani 5 litre kaclard1r. Kamn yakla~1k i5
w
yi.izde 60'1 plazma ve yUzde 40'1 erilrositlerden ibarettir, a:
0
::,
ancak bu oranlar farkh insanlar arasmda cinsiyet, agirhk 50 :c
ve baska etkenlere bagh olarak kayda deger degi$iklikler
gosterebilir. ~ 11 Na+
w 0 C:
E 'ci>
Hematokrit (S1k1~tmlm1~ Eritrosit Hacmi). HematokriL, e
a..
kamn "hematokriL Ltiptinde" santriftij edilmesiyle tliplin 50 -"'
dibinde hucrelerin stki~tmlmas1yla ol~illen eritrositlerden ·c
co w
a:
ibaret boltimtidtir. Eritrositleri bu $ekilde tamamen bir E:'
0
(.)
::,
~ :c
araya s1ki~t1rabilmek mtimki.in olmadtgtndan hiicreler ara- 100 ...
Il l
smda yilzde 3-4 kadar plazma kahr ve gerc;ek hematokrit
~
degerinin olculen clegerin yakla$1k yuzde 96's1 kadardrr. 150...,___-_ - _- ___..._ _ _ _ _ _ _........,
Erkeklerde nonnal hemaLOkril degeri yakla$tk 0,40 ve
kadmlarda 0,36 kadardtr. Agir anemisi olan ki?ilerde ~ekil 25-2. HOcrei~i ve hOcred1~1 s1v1larin ba~hca anyon ve katyonla-
n. ca~ ve Mg-+ yogunluklan bu iki iyonun toplamm1 yans1tmaktad1r.
hematokrit, ya~am1 ancak zorlukla devam ettirebilecek G6sterilen yogunluklar serbest ve bile~ik olarak iyonla rin tumOnu yan-
bir deger olan, 0,l0'a kadar dti~ebilir. Aksine, baz1 sartlar s1tma ktad1r.

307
Onite V Vucut s,v,tan ve Bobrekler

Tablo 25-2 Hucred1~1 ve Hucreic;i S1v1 lardaki


Ozmolar Maddeler
Plazma HUcreleraras1 Hilcrei~i
(mOsm/ (mOsm/Litre (mOsm/
Fosfolipitler - 280 mg/di Litre Hp) H2O) Litre H2O)

Na• 142 139 14


K• 4,2 4,0 140
ca•• 1,3 1,2 0
Mg• 0,8 0,7 20
c1- 106 108 4
Kolesterol - 150 mg/di
HC03- 24 28,3 10
HPO◄-· Hl02- 2 2 11
so.- 0,5 0,5
Notral yaglar - 125 mg/di Fosfokreatin 45

Glikoz - 90 mg/di Karnozin 14

Am ino asitler 2 2 8
Ore - 14 mg/di
Laktik asit - 10 mg/di Kreatin 0,2 0,2 9
Urik asit - 3 mg/di Laktat 1,2 1,2 1,5
Kreatinin - 1,0 mg/di 5
Adenozin trifosfat
Bilirubin - 0,5 mg/di
Safra tuzlan - eser Heksoz monofosfat 3,7
Glikoz 5,6 5,6
~ekil 25-3. Plazmadaki elektrolit d1~1 maddeler
Protein 1,2 0,2 4
Ore 4 4 4
yi.ikli.i anyonlan iter. Bununla birlikte, pratikte hi.icrelara-
Digerleri 4,8 3,9 10
ras1 s1v1mn ve plazmamn iyon yogunlugu e~it gibi kabul
edilir. Toplam mOsm/ 299,8 300,8 301,2
Litre
Yeniden ~eldl 25-2'ye bak1ld1gmda, plazmay1 ve hi.ic-
releraras1 S1Vl)'1 kapsayan hi.icred1$1 s1vmrn fazla miktar- DOzeltilmi~ 282,0 281,0 281,0
ozmolar aktivite
larda sodyum ve kloriir, oldukc;a fazla miktarda bikarbonat, (mOsm/Litre)
ancak dii$lik duzeylerde potasyum, kalsiyum, magnez-
37°C'de toplam 5441 5423 5423
yum, fosfat ve organik asit iyonlan ic;erdigi gorultir. ozrnoti k basin,;
Hucred1$1 s1vimn bile$imi c;e$itli mekanizmalarla, (mm Hg)
fakat ozellikle daha soma tart1$1lacagi gibi bobrekler tara-
findan , dikkatli bir $ekilde dtizenlenir. Bu duzenleme,
hticrelerin silrekli olarak kendi i§levlerini uygun $ekilde c;E~ITLI VOCUT SIVI BOLMELERINDE
yiirtitebilmele1;ni saglayan en uygun elektrolit ve besin SIVI HACiMLERININ Ou;OM0-
yogunlugunu ic;eren bir s1v1 ortam ic;erisinde bulunmala- INDIKAT0R-SEYRELTME ILKESI
nna olanak verir.
Vi.icuttaki bir s1vi bolmesinin hacmi o bolmeye yerle$tiri-
len indikator bir maddenin, bilti.in bolme s1v1sma yaytl-
HUCREi<;i SIVININ BiLE$ENLERi
masma izin verilip, seyrelme derecesinin ol<;illmesi ile
Hilcreic;i s1v1 hilcred1$1 s1V1dan, suya c;ok gec;irgen olan, saptanabilir. ~ekil 25-4 bu "indil,ator-seyreltme" yontemi
fakat viicuttaki elektrolitlerin c;oguna gec;irgen olmayan ile bir s1v1 bolmesi hacminin hesaplanmasm1 gostermek-
bir hiicre zan ile aynl~tlr. tedir. Bu yontem, bir s1vi bolmesirtde dag1lrm$ bir mad-
Hucred~1 s1virun aksine, hilcreic;i s1v1 sadece az mik- denin toplam kutlesinin o bolmeye enjekte eclilmi$ olan
tarlarda sodyum ve klorilr ic;erirken, hemen hemen hi<,; kiltlesi ile aym olmas1 anla1mna gelen, kiltlenin korun-
kalsiyum iyonu i<;:ermez. Bunun yerine, ytiksek miktar- mas1 ilkesine dayanmaklad1r.
larda potasyum ve fosfat ile orta diizeyde magnezyum ve ~ekil 25-4'te gosterilen ornekte, az miktarda boya
si.ilfat iyonlanm ic;erir ki, bunlann ttimilnun hucred1$1 veya ba$ka bir madde bir $ITmga ile bir s1vi bolmesine
s1V1daki yogunlugu dti§likttir. Bunun yarnnda hucreler - enjekte edilmekte ve o bolmenin her tarafma e$it yogun-
plazmadakinin 4 kat fazlasma kadar -yiiksek miktarlarda lukta dag1lmasma izin verilmektedir. Sonra, i<;erisine
protein ic;erirler. yaytlm1$ rnaddeyi ic;eren s1v1 bolmesinden bir ornek ahrur

308
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri: Hucred1~1 ve Hucrei<;i S1v1lar; Odem

Tablo 25-3 Vi.icut S1v1 Hacimlerinin Ol~i.ilmesi

\ Hacim
Toplam vOcut suyu 3 Hp,
indikatorler
iHp, antipirln
/ indikator kutlesi A= Hacim Ax Yogunluk A

\ indikator kOtlesi A =indikator kutlesi B


Hucred•~• s1vI
Hucrei~i s1v1
22 Na, 1251-iotalamat, tiyosulfat, inOlin
{Toplam vOcut suyu - hucred1~1 sIv1
hacmi ~eklinde hesaplanarak)
Plazma hacmi 125 1-albumin, Evans mavisl (T-1824)

. . .. Kan hacmi 51 Cr-i~aretli


eritrositler ya da kan hacml
= plazma hacmi/(1 - hematokrit)
~eklinde hesaplanarak
HOcreleraras1 s1v1 {Hucred1~I sIv1 hacmi - piazma hacmi
~eklinde hesapianarak)

indikator kutlesi B = Hacim B x Yogunluk B


Hacim B = indikator kutlesi B / Yogunluk B 0ZG0L VOCUT SIVI BOLMELERININ
HACiMLERiNIN BELIRLENMESi
~ekil 25-4. S1v1 hacimlerinin ok;OmO i~in indikator-seyreltme yontemi.
Toplam Vi.icut Suyunun Ol~i.ilmi.i. Radyoaktif su
(trityum, 3Hp) veya agrr su (doteryurn, 2Hp) toplam
viicut suyunun olc;iimiinde kullamlabilir. Suyun bu $ekil-
leri kana enjekLe edildikten sonraki birkac; saal ic;inde
ve madde yogunlugu kimyasal, fotoelektriksel ya da ba~ka toplarn viicul suyuyla kaf1$rr ve toplam viicut suyunun
yontemlerle olc;ulur. Sayet bolmeden hi<; s1z1DU olma-
hesaplanmasmda seyreltme ilkesi kullantlabilir (Tablo
m1~sa bu bolmedeki toplam madde miktan (Hacim B x
25-3). Toplam vucut suyunun ol<;iimiinde kullarulan bir
Yogunluk B) enjekte edilen toplam madde miktanna
ba~ka madde, yagda c;ok iyi eriyen ve hucre zarlanm luzla
(Hacim Ax Yogunluk A) ~it olacakt1r. Bu e~Lligin basit<;e
ge(:ebilen ve hiicrei<;i ile hiicred~1 bolmeler ic;inde ~it
yeniden dozenlenmesi ile bilimneyen B bolmesinin hacmi
olarak dag1lan aritipirindir.
a~ag1daki gibi hesaplanabilir:

. B Hacim Ax Yogunluk A Hi.icred•~• S1v1 Hacminin Ol~i.imi.i. Hiicred1$1 s1V1Um


H ac,m = ------=----- hacmi, plazma ve hucrelararas1 s1v1da dag1lan fakat hiicre
Yogunluk B
zanm gec;emeyen c;e$itli maddelerden herhangi birinin
Bu hesaplama ic;in tiim bilinmesi gerekenlerin (1) kullarunn ile hesaplanabilir. Radyoaktif sodyum, radyoak-
bolmeye enjekte edilen toplam madde miktan (~iLlikteki
tif kloriir, radyoaktif iyotalamat, tiyosulfat iyonu ve inulin
bu maddelerdendir. Bu maddelerden herhangi biri kana
boli.inen) ve (2) s1vi bolmesinde yay, ld1kran sonraki
enjekte edildiginde genellikle 30 ile 60 dakika ic;erisinde
madde yogunlugu (bolen) olduguna dikkat ediniz.
tiim hiicredi$1 s1V1ya dag1hr. Bununla birlikte, radyoaktif
Ornegin, 10 mg/ml boya ic;eren bir c;ozeltinin 1 ml'si
sodyum gibi, bu maddelerclen baz1lan az miktarlarda hiic-
B bolmesine dagtld1gmda bolmedeki son yogunluk 0,01
reler ic;erisine difuze olabilir. Bu nedenle, gerc;ek hiicred~1
mg/ml oluyorsa bilinmeyen hacim $U $ekilde
s1vi hacmi olc;Umii yerine s1khkla sodyum alam veya inulin
hesaplanabilir:
alanmclan soz edilir.

1 ml x 10 mg/ml= 1000ml Hi.icrei~i Hacmin Hesaplanmas1. Hiicrei<;i hacim dog-


Hacim B= 0,01mg/ml
rudan olc;ulemez. Ancak a~ag1daki $ekilde
hesaplanabilir:
Bu yon tern, (1) indikatoriin tiim bolmede e$il olarak
yayild1g1, (2) indikatoriin sadece olc;i.ilecek olan s1vi bol- HQcrei~i hacim =
mesinde dag1ld1g1 ve (3) indikatorun metabolize olma- Toplam vucut suyu - Hucred1~1 hacim
d1gi veya anlmad1g1 $artlar altmda, vucuttaki herhangi
bir s1v1 bolmesinin hacmini hesaplamak ic;in kullamla- Plazma Hacminin Ol~umi.i. Plazma hacmini olc;mek
bilir. indikatori.in metabolize edildigi ya da at1ld1g1 i<;in kapiller zarlan kolayca gec;emeyen ve enjekte edildik-
durumlarda viicuttan kaybedilen indikalcir miktan ic;in ten sonra damar sistemi ic;erisinde kalan bir madde kul-
dUzelrme yap1lmas1 gerekir. farkh vi.lcuL siv1lanmn her lamlmahdrr. Plazma hacminin olc;iimtinde en yaygm
birinin hacmini olc;mede c;e~itli maddeler kullamlan maddelerden birisi radyoaktif iyot ile i~retlen-
kullamlabilmektedir. mi~ serum albiiminidir ( 1251-albiimin). Aynca Evans mavisi
309
Onite V Vucut S1v1/ar, ve 86brekler

gibi (T-1824 de denir) yogun olc;i.ide plazma proteinlerine su hi.icre zamu hizla gec;er ve hticreic;i s1VI hticred1s1 s1v1
baglanan boyalar <la plazma hacminin olc;-Um-Unde ile izotonik olarak kalir.
kullamlabilir. Takip eden bolumde, hucreic;i ve hucred1s1 s1V1 hacim-
leri arasmdaki kar$J.hkh ili$kileri ve s1V1larm bu iki bolme
Hi.icreleraras1 S1v1 Hacminin Hesaplanmas1. arasmda kaymasma sebep olan ozmotik faktorleri
HUcreleraras1 s1V1 hacmi dogrudan olc;ulemez, fakat a~a- tartisacagiz.
g1daki ~ekilde hesaplanabilir.
OZMOZ VE OZMOTiK BASINCIN
TEMEL iLKELERi
HOcreleraras1 s1v1 hacmi =
Ozmoz ve ozmotik basmcm temel ilkeleri Boltim 4'de
HOcred1~1 s1v1 hacmi - Plazma hacmi
ortaya konulmu~tur. Bu nedenle, burada bu ilkelerin
sadece hacim duzenlenmesi ile ilgili olan en onemli yon-
Kan Hacminin Olc;i.imi.i. Yukanda tammlanan yontem- lerini gozden gec;irecegiz.
lerle plazma hacmi olc;i.iltip hernatohrit (toplam kan hac- Hi.\cre zarlannm suda c;ozlini.ir maddelerin c;oguna
minin hticrelerden olusan bolumi.i) de biliniyorsa, kan gorece gec;irgen olmadtklan halde, suya fazla gec;irgenlik
hacmi a$ag1daki e~itlik kullamlarak hesaplanabilir: gostermeleri (yani sec;ici gec;irgen olmalan) nedeniyle,
zann bir tarafmda madde yogunlugu yuksek oldugunda
su zan ger;:erek madde yogunlugunun yuksek oldugu
Toplam kan hacmi = Plazma hacmi
tarafa dogru difuze olur. Boylece, eger hlicred1s1 slVlya
1 • Hematokrit
sodyum klortir gibi bir c;ozelti eklenirse, hucre ic;indeki
su, zann her iki tarafmdaki su yogunlugu esitlenene dek,
Ornegin, plazma hacminin 3 litre ve hematokritin 0,40 luzla hucre zanndan clifuze olarak hucredi~1 s1v1ya katthr.
oldugu durumda kan hacmi su sekilde hesaplamr: Aksine, eger sodyum klortir gibi suda c;oz-Unen bir madde
hticredJ.$1 s1v1dan uzakla$tmhrsa, su hticred1{;1 s1v1dan
3 litre hticre zan boyunca ve hticre ic;ine di.fuze olur. Suyun
- - = 5 L'tire
1 - 0,4 difuzyon hizma oz.moz h1z1 denir.

Kan hacmini olc;menin diger bir yolu dolas1ma radyo- Ozmolalite ve Ozmolarite. Bir c;ozeltinin ozmolal
aktif madde ile isaret.lenmis e1ilrnsitlerin enjekte eclilme- yogunlugu suyun hilograrn1 baJma ozmol olarak ifade edil-
sidir. Bunlann dola$).ma kansmasmdan soma kan~m1s diginde ozmolalileden s6z edilir; bir c;ozeltinin litresi
kan omeginin radyoaktivitesi olc;ulebilir ve toplam kan ba$ma ozmol ise ozmolarite $eklinde ifade edilir. Vlicut
hacmi indikator-seyreltme ilkesi kullamlarak hesaplana- s1V1lan gibi seyreltik c;ozeltilerde, aralanndaki fark kuc;Uk
bilir. Eritrositleri isaretlemede s1khkla kullamlan bir oldugundan, bu iki teriin hemen hemen esanlamh olarak
madde eritrositlere s1kica baglanan radyoaktif kromdur kullamlabilir. Vucut s1V1lanmn miktanm kilogram su
( 51 Cr). yerine litre s1V1 olarak ifade etmek c;:ogu zaman daha
kolaydu. Bu nedenle, klinikte kullamlan hesaplamalann
ve sonraki bazr bollimlerde ger;ecek hesaplamalann
H0CREi<;i VE H0CREDl$1 SIVILAR c;ogunda ozmolaliteden r;:ok ozmolarite temel ahmrn$tlr.
ARASINDA SIVI DEGl~IMININ VE
OZMOTiK DENGENIN D0ZENLENMESI Bir c;ozeltinin Ozmolarite ve Ozmotik Basmcmin
Hesaplanmas1. Hilcre zannm c;ozi.inmii$ maddelere
Agir hastalann tedavisinde s1k rastlanan bir problem, htic-
gec;irgen olmad1g1 varsayildtgmda, van't Hoff yasas1 kul-
reic;i ve hUcredi$1 bolmelerden biri veya her ikisinde yeterli
larularak bir r;:ozelLinin olas1 ozmotik basmc1
s1v1y1 koruma guc;ltigtidtir. Boltim 16'da ve bu bolilmun
hesaplanabilir.
devammda tart1~1ld1g1 gibi, plazma ve hucreleraras1 alanda
Ornegin, ytizde 0,9'luk bir sodyum klorlir r;:ozeltisinin
dag1~ olan hticredl.$1 s1vmm gorece miktarlan ba~hca ozmotik bas111c1 {ju $eltilde hesaplarur: Yuzde 0,9'1uk
kapiller zarlardan suyun hareketini yonle.ndiren hidrosta-
sodyum klor-Ur c;ozeltisi, 100 ml'sinde 0,9 gram veya 9
tik ve kolloid ozmotik kuvvetler arasmdaki denge ile gr/L sodyum klortir ic;eren bir c;:ozeltiyi ta1if eder. Sodyum
belirlenir. klortiri.in molektil aguhg1 58,5 gr/mol oldugundan bu
Buna kars1hk, hucrei<;i ve hi.icred1~1 bolmeler arasm- c;ozeltinin molaritesi 9 gr/L'nin 58,5 gr/mol degerine
daki s1V1 dag1hm1 ise ba~hca - ozellikle sodyum, klortir boli.inmesi ile bulunur, yani yakla~rk 0,154 mol/L'dir.
ve ba~ka elektrolitler gibi- hi.icre zarlan boyunca ozmotik Sodyum klortirtin her molekiilti 2 ozmole ~it oldugu ic;in
olarak etkili olan daha ki.ic;iik macldelerce belirlenir. r;ozeltinin ozmolaritesi 0,154 x 2, ya da 0,308 Osm/L olur.
Bunun sebebi, hi.icre zarlannm suya yuksek dtizeyde Yani, bu <;ozeltinin ozmolaritesi 308 mOsm/L'dir.
ger;:irgen olmasma kar~m sodyum ve klorUr gibi ki.ic;Uk Dolayis1yla, c;ozeltinin olas1 ozmotik basmc1 308 mOsm/L
iyonlara kar~1 bile gorece gec;irgen olmayi$1d1r. Boylece, x 19,3 mm Hg/mOsm/L veya 5944 mm Hg olacakur.
310
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri: Hucred1~1 ve H(icrei~i S1v1lar; Odem

Bu yakla~k bir hesaplamadu; <,;iinkii iyonlar aras1


i;ekim nedeni ile sodyum ve kloriir iyonlan i;ozelti ir,;eri-
.. . ,. ..... ;.·.··
sinde bag1ms1z davranamazlar. Bu sapmalar, van't Hoff A
yasas1 uyannca ozmotih hatsayi denilen diizeltme faktorii
kullamlarak tahmini olarak diizeltilebilir. Sodyum kloriir
ir,;in ozmotik katsayi 0,93 civarmdadu. Boylece yilzde
0,9'luk sodyum kloriir r,;ozeltisinin gerr,;ek ozmolaritesi ~"- ~
. . .. .
• 280. mO.sm/l •
.
•,
308 x 0,93, yani 286 mOsm/L'dir. Pratikte fizyolojik
c;ozeltilerin ozmolaritesi ve ozmotik basmr,;lan tayin edi- le "{ iZOTONiK
Degi§me yok
lirken degi$ik maddelerin ozmotik katsay1lan bazen ihmal
. ,.~ .
edilmekLedir.
..
.{>..6. ...
r. • • • •""""-

Vi.icut S1v1larmm Ozmolaritesi. Tablo 25-l'ye donerek


plazmada, hiicreleraras1 ve hiicrei<;i s1vtlarda bulunan
. . ·1
ozmocik aktiviteye sahip r,;e$illi maddelerin yakla$ik r •
-~o m©sm/l!
.J l . ,360:mpsi-p/c:
·. . .
ozmolaritelerine dikkat ediniz. Hiicreleraras1 s1v1 ve plaz- o o • o I •

mamn toplam ozmolaritesinin yilzde 80 kadannm HiPOTONiK HiPERTONiK


sodyum ve klorur iyonlanna bagh oldugu halde biicreir,;i HOcre §i§er HOcre biJzO§Or
s1v1smda toplam ozmolaritenin bemen hemen yansmm ~ekil 25-5. lzotonik (A), hlpertonik (8) ve hlpotonik (C) <;ozeltilerin hoc-
potasyum iyonlanna ait olduguna ve kalammn diger re hacmi Ozerine etkisi.
bin;ok hiicrei(:i maddeler arasmda payla$1ld1gma dikkat
ediniz.
Tablo 25-l'de gosterildigi gibi, her ii<,; bolmenin de
toplam ozmolaritesi yakla$ik 300 mOsm/L iken, plazma-
mnki hiicreleraras1 ve hiicreir,;i s1v1lardan yakla$1k 1
mOsm/L claha yiiksel<Lir. Hticreleraras1 s1v1 ve plazma ara- yogunlugunclaki gorece kiic;iik degi$iklikler, hticre hac-
smdaki bu kiir,;Uk fark, Boliim 16'da tartI$1ld1g1 iizere, minde bi.iyilk degi$melere yol acabilir.
kapillerlerde kendilerini c;evreleyen hiicreleraras1 arahga
oraula yakla$ik 20 mm Hg daha yuksek bir basmr,; olu$- izotonik, Hipotonik ve Hipertonik S1v1lar. Hiicrech$1
turan plazma proleinlerinin ozmotik etkisinden s1v1daki hiicre zanndan gec;emeyen maddelerin degi~ik
kaynaklamr. yogunluklannm hiicre hacmine etkileri ~eldl 25-5'te gos-
terilmi$tir. Bir hilcre, zan gec;emeyen madde yogunlugu
Vi.icut S1v1larmm Di.izeltilmi~ Ozmolar Aktivitesi. 282 mOsm/L olan bir c;:ozelti ir,;ine konuldugunda ne
Tablo 25-l'nin alt k15mmda plazma, hucreleraras1 s1v1 ve bi.izii~iir ne de ~i~er, <;iinkii hi.\crech~1 ve hucreii;i s1vtlar-
hi.\creir,;i s1V1nm diizeltilrni$ ozmolar a1itiviteleri gosLeril- claki su yogunlugu e~ittir ve maddeler hiicreyi terk edemez
mi~tir. Bu duzeltmelerin nedeni, katyon ve anyonlann veya hiicreye giremez. Boyle bir cozeltiye, hticrenin ne
kar~1hkh cekirn etkile$imleri.nin r,;ozeltideki erimi~ mad- btizii$mesine ne de ~i$mesine sebep oldugu ir,;in, izotonih
denin ozmotik "etkinligi"nde bafif bir dii$ii$e neden denir. lzotonik r,;ozeltilere ornek yiizde 0 ,9'luk sodyum
olabilmesidir. kloriir veya yiizde 5'lik glikoz c;ozeltileridir. Bu r,;ozeltiler
klinik uygulamada onemlidir, r,;unkii hiicreic;i ve hticre-
HUCREi<'.i VE HUCREDl~I SIVILAR ARASINDA di~1 s1vtlar arasmclaki ozmotik clengeyi bozma tehlikesi
OZMOTiK DENGE KORUNMAKTADIR olmaksmn kana infi.ize edilebilirler.
Hiicred~1 s1V1daki c;oziinmil~ madde yogunlugunda Eger bir hticre, zan ger,;emeyen madde yogunlugu ken-
gorece kuc;iik degi$iklikler ile hucre zan boyunca biiyuk disinden daha dii$iik (<282 mOsm/L) olan hipotonik bir
ozmotik bas1rn;:Iar geli;;ebi.lir. Daha once tart1$1Idig1 gibi, c;ozelti ic;ine konursa, su hi.icre ic;;ine diffize olarak hiicre-
ge(:ici olmayan (yani hucre zanm gec;meyen) coziiniir bir nin ~i$mesine yol ar,;ar; su, hiicreic;i s1V1yi seyrelterek ve
maddenin her bir miliozmol yogunluk fark1 ic;in hucre hiicredi~1 s1V1y1 yogunla~urarak her iki s1V1 ozmolaritesi
zanna yakla~1k 19,3 mm Hg ozmotik basmc; uygulamr. yakla~ik aym olana kadar hi\cre ir,;ine gec;meye devam
Hiicre zan saf suya maruz kaldigmda ve hucreic;i s1V1 eder. Yiizde 0,9'dan daha du~uk yogunlukraki sodyum
ozmolaritesi 282 mOsm/L oldugunda hticre zanm etkile- klori.ir c;ozeltileri hipotoni.ktir ve hiicrelerin ~i~mesine
yecek olas1 ozmotik basmr,; 5400 mm Hg'dan fazla olabilir. sebep olurlar.
Bu, hiicreir,;i ve hiicredi$1 s1vtlar ozmotik dengede olma- Eger bir hiicre, zan ger,;emeyen maddelerin yogunlu-
d1g1 zaman zardan suyun gec;i~ini zorlayacak olan kuvve- gunun yiiksek oldugu hipertonik bir r,;ozelti ir,;ine konursa,
tin buyukliigiinii gosterir. Bu kuvvetlerin sonucu olarak, su hiicre d~na gec;:erek hticreic;:i s1v1sm1 yogunla~nnr ve
hiicredJ.$1 s1V1da zardan gei;emeyen madde h'i.icred1~1 s1V1s1m seyreltir. Bu durumda, her iki s1V1mn
311
Unite V Vucut S1v1/an ve Bobrekler

yogunlugu e~itleninceye kadar hiicre biizii~tir. Yiizde dakika haric; olmak uzere, hticreic;i ve hticred1$1
0,9'dan daha fazla yogunluktaki sodyum klortir c;:ozeltileri s1v1lannm ozmolaritesi hemen tamarnen birbirine
hipertoniktir. e$it kalir.
2. Hii.cre zarlan, sodyum ve klorlir gibi, birrok (6ziinur
izoozmotik, Hiperozmotik ve Hipoozmotik S1v1lar. maddeye kar~t neredeyse hi( ge(irgen degildir; dola-
lzotonik , hipotonik ve ltipertonik terimleri s1V1lann hiicre yis1yla, hucrei<;i ve hticred1$1 s1V1lanndaki ozrnol
hacminde degi$ildige sebep olup olmamasma ~aret eder. say1s1, hticredi$J bolmeye <;oztinmti$ madde ilavesi
C::ozeltilerin tonisitesi zardan gec;:emeyen maddelerin veya kayb1 olmad1kc;:a gene! olarak sabit kahr.
yogunluguna baghdu. Ancak baz1 maddeler hiicre zanm Bu ternel prensipleri ak1lda tutarak farkh anormal s1V1
gec;:ebihnektedir. Ozmolaritesi hiicreninki ile aym olan ko$ullannm hticred1$I ve hi.icrei<;i s1vtlann hacim ve
r;ozeltilere, maddenin hucre zanm gec;:ip gec;:emey~ine ozmolaritesi tizerine etkilerini irdeleyebiliriz.
bak1lmaksmn, izoozmotik denir.
Hiperoz motik ve hipoozmotik terimleri, c;oziinmti~
maddelerin hticre zanm gec;:ip gec;emeyi$i dikkate alm-
H0CREDl$1 SIVISINA iZOTONiK
maks1zm, normal hticred1$I s1v1 ile kar$1la~tmld1gmda
TUZ c;ozELTiSi EKLENMESiNiN ETKiLERi
daha yiiksek veya di.i$tik ozmolariteye sahip c;:ozeltileri
tammlar. Dre gibi hucre zanm kolay gec;ebilen madde- Eger hucrecl1$I s1v1 bolmesine izotonih tuz i;ozeltisi ilave
le r hiicreic;i ve hiicred1$1 s1vilar arasmda gec;:ici s1v1 edilirse bu bolmenin ozmolaritesi degi$mez; bu nedenle,
hacmi kaymalanna sebep olabilir, fakat yeterh zaman hticre zarlan boyunca ozmoz gerc;ekle$rnez. Tek etki htic-
verildiginde bu maddelerin yogunlugu iki bolmede red1$1 s1V1 hacrninin art1$1dir (~ekil 25-6A). Hiicre zan
e$itlenir ve kararh ko$ullarda hticreic;:i hacmine c;ok az sodyum klortire gen;:ekte hie;: ge<;irgen degilmi$ gibi dav-
etkileri olur. rand1g1 ic;:in sodyum ve klortir btiyiik oranda hticred1$I
SIVlda kalrr.
Hucrei~i ve Hucred•~• S1v1lar Arasmda Ozmotik Eger hiicred1$1 s1V1sma ltipertonOi bir c;ozelti ilave edi-
Dengeye H1zla Ula~1hr. S1vrnm hiicre zarmdan gec;:i$i o lirse hilcred1$1 ozrnolarite artar ve hticre ic;indeki suyun
kadar hizh olur ki bu iki bolme arasmdaki ozmolarite hticred1$1 bolmeye ozrnozuna neden olur (~ekil 25-6B'ye
fark1 genellikle saniyeler veya en fazla dakikalar ic;:inde bakiniz). Yine ilave edilen soclyum kloriirtin hemen
duzeltilir. Suyun hucre zanndan bu hizh hareketi, tamarn1 hticredi$I bolmede kaltr ve ozmotik dengeyi sag-
viicudun ttim hticreic;:i ve hiicred~1 bolmeleri arasmda lamak amac1 ile hticrelerclen hi.icredl$1 arahga s1vi difuz-
aym k1sa zaman diliminde tam bir dengenin olu$acag1 yonu olur. Net etki, hi.icredl$1 hacirnde (ilave edilen s1v1
anlamma gelmez. Bunun nedeni, s1v1mn vucuda genel- hacrninden daha fazla) art1$, hticreic;:i hacimde azalma ve
likle bagirsaklar arac1hg1 ile girmesi ve tam bir ozmotik her iki bolmenin ozmolaritesinde yiikselmedir.
denge olu$rnadan once ttim dokulara kan yolu ile ta$m- Eger hiicred1$1 s1v1S111a hipotonik bir c;ozelti ilave edi-
mas1 zonmlulugudur. Gene! olarak, su ic;:ildikten soma lirse, hilcredl$1 s1V1 ozmolaritesi dii$er ve hticredi$1
vlicuclun her tarafmda ozmotik dengeye ula$1lmas1 yakla- suyunun bir ktsrru, hticreic;:i ile hticredi~1 bolmelerin
$lk 30 dakika ahr. ozmolaritesi aym olana kadar, hiicre ic;ine diftize olur
(~ekil 25-6Cye bakmiz) . Hipotonik s1v1 ilavesi ile hem
hi.icrei<;i hem de hucredt~ s1vi hacimleri, hi.icreic;:i hacirn
daha fazla olmak i.izere, artm1$ olur.
ANORMAL DURUMLARDA H0CREDl$1
VE HUCREi~I SIVILARIN HACMI VE Hipertonik Tuz ~ozeltisi infuzyonundan Sonra S1v1
OZMOLALITESI Kaymalari ve Ozmolaritelerin Hesaplanmas1. Farkh
r;ozeltilerin infiizyonunun hticred1~1 ve hucrei<;i s1vi
Hticred1$1 ve hticreic;:i hacimlerinde belirgin degi$meye hacimlerinde ve ozmolaritelerinde ortaya c;:1karacag1
neden olabilen baz1 faktorler suyun a$m ahm1 ya da bob- ard1~1k etkileri hesaplayabiliriz. Omegin, ba$lang1c;:
rekler tarafmdan tutulmas1, dehidratasyon, fark11 tipte plazma ozmolaritesi 280 mOsm/L olan 70 kg agirhginda
<;ozeltilerin intravenoz infi.izyonu, gastrointestinal kanal- bir hastanm hticred1$1 SIVI bolmesine yiizde 3'liik hiper-
dan <;ok rniktarda s1v1 kayb1 ve terle ya da bobrek yolu ile tonik sodyum kloriir <;ozeltisinden 2 litre inftize edildi-
anormal miktarcla StVl kayipland1r. ginde, ozmotik denge kurulduktan sonra hiicreic;:i ve
A$ag1daki temel prensipler akilda tutuldugunda hem hticredi$1 sm hacim ve ozmolariteleri nas1l olacakor?
hiicrei<;i ve hi.icredt$1 s1v1 hacirnlerindeki degi$iklikler, tlk basamak, hacim, yogunluk ve toplam miliozmol
hem de ba$lanmas1 gereken tedavi tipleri hesaplanabilir: ic;erigi yoni.inden her bolmenin ba$lang1c;: ko~ullanm
l. Su hiicre zarlanndan hizla gerer; dolayis1yla, bol- hesap etmektir. Hticredi$I s1v1 hacminin vUcut agirhg1mn
melerden birinde olu$an deg~ikligi takiben birka<; ytizde 20'si ve hiicrei<;i s1V1 hacmin.in vi.icut agrrhg1mn
312
BOLOM 25 Vucut S1vI Bolmeleri: Hucred1~1 ve Hucreic;i S1v1lar; Odem

HOcrei~i s1v1 Hiicred•~· SIVI

Normal durum A. izotonik NaCl ilavesi


~ 300
E
---------------- I
I

..
I
<'§_S 200 +l
I
I
~ I
~ 100 I
0 I
E I
<S 0
10 20 30 40
Haclm (litre)
C. Hlpotonik NaCl ilavesi B. Hlpertonik NaCl ilavesi
c---i---T--r---1
:~r----
~--
I
-----~--t __ _,
I I : : :
I I I

t : I +!1
I _.i
I I
I I I I I

~
I I I
I
I I .:
~ I: I

I
I I _______. I
I :
· =-..J
I
•-- --~
~ekil 25-6. Ozmotik dengeye ula~1ld1ktan sonra hi.icred1?1 s1vIya izotonik, hipotonik ve hipertonik ,;ozelti ilavesinin etkisi. Normal durum dliz
<;izgiler lie belirtilmi?, normalden kaymalar golgeli alanlar ~eklinde g6sterilmi~tir. Hlicrei<;i ve hucred1~1s1vI bolmelerinin hacimleri ~ekillerin yatay
ekseninde, bu b6Imelerin ozmolariteleri ise dikey eksende g6sterilrni~lr.

yilzde 40'1 oldugu varsayilarak asag1da verilen hacim ve miliozmoltin 16 litrelik hacme bolunmesiyle hesaplana-
yogunluklar hesaplanabilir: bilir ki, bu da 373 mOsm/L eder. Boylece, c;ozeltinin
eklenmesinin hemen sonrasmda a$ag1daki degerler ortaya
c;1kacakt:J.r.
Ba~amak 1. Ba?lang1c; Ko~ullan
Hacim Yogunluk Toplam Ba~amak 2. lki Litre Yuzde 3'I0k Sodyum Klorur
(litre) (mOsm/L) (mOsm) Eklenmesinin Anl Etkisi
Hucred1~1 sIvI 14 280 3.920 Hac.i m Yogunluk Toplam
(litre) (mOsm/L) (mOsm)
Hucrei-;i SIVI 28 280 7.840

Toplam vucut sIvIsI 42 280 11.760 HOcred•~• sIvI 16 373 5971


HOcrel,;i SIVI 28 280 7840
Toplam vucut SIVISI 44 Denge yok 13811
Soma, 2 litre yuzde 3'lilk sodyum klortir eklenmesi ile
hticred.J.~1 s1v1Sma ilave edilen toplam miliozmolil hesap-
hyoruz. Yuzde 3'liik sodyum klorur c;:ozeltisinin anlam1 3
gr/100 ml veya litrede 30 gr sodyum klortir varhg1dir. Dc;:tincii basamakta, ozmotik denge olu?masmm birkac;
Sodyum klortirtln molekul ag1rhg1 yakla~1k 58,5 gr/mol dakika sonrasmdaki hacim ve yogunluklan hesaphyoruz.
oldugundan, c;ozeltinin litresinde yaklas1k 0,5128 mol Bu durumda hi.icreic;i ve hi.icred~1 s1V1 bolmelerindeki
sodyum klorilr var demektir. iki litre ic;:in bu deger 1,0256 yogunluklar e$itlenmi~ olacaktu ve toplam vucut s1V1S1
mol sodyum kl.orur olacakur. Bir mol sodyum klorilr yak- ozmolaritesi olan 13.811 mOsm'un, $imdi 44 litre olan,
las1k 2 ozmole e~it oldugundan (sodyum klortirtin her toplam vucut s1V1 hacmine boltinmesi ile hesaplanabilir.
moltinde 2 ozmotik akrif pan;ac1k vardu) bu c;ozeltiden Buda 313,9 mOsm/L'lik bir yogunluk demektir. Boylece,
2 litrelik bir ilavenin net etkisi hiitredis1 s1v1s1na 2051 ozmotik denge olu~tuktan sonra butun vucut s1v1 bolme-
miliozmol sodyum kloriir eklemektir. lerindeki s1v1 yogunluklan bu deger ile aym olacaknr.
ikinci basamakta, hucre~1 s1v1sma 2 litre hacimle Bundan sonra, vi.icuttan <;;ozilnmu~ madde veya su kayb1
birlikte 2051 miliozmol sodyum klortir ilave etmenin ani olmadiguu ve hucrenin i<;ine ya da d~ma sodyum kloriir
etkisini hesaphyoruz. Hucreii;i s1v1 yogunlugunda ve hac- hareketi olmad1g1m varsayarak, hucreic;i ve hilcredi~
minde bir degi$iklik olmayacak ve ozrnotik denge de bolme hacimlerini hesaplayabiliriz. Hilcreic;i s1V1 hacmi,
olmayacakt1r. Halbuki hiicred~1 s1v1, 2051 miliozmol hi.icreic;i s1V1Smm toplam miliozmolunUn (7840) yogun-
c;:ozunrnil~ madde ilavesiyle birlil<Le toplam 5791 milioz- luga (313,9 mOsm/L) boliinmesi ile 24,98 litre olarak
mole ula$acakt:J.r. Hiicred1~1 bolmenin ~irndiki hacminin hesaplamr. Hi.icred~1 s1v1 hacmi, hticred1$1 s1V1smdaki
16 litreye <;;1km1$ ohnas1 nedeniyle, yogunlugu da 5.719 toplam miliozmolun (5971) yogunluga (313,9 mOsm/L)

313
Onite V Vucut S1v1/an ve 86brekler

bolilnmesi ile 19,02 litre olarak saptamr. Yine vurgula- atarlar. Bu nedenle net sonuc; viicuda sadece besinlerin
mak gerekirse, bu hesaplamalar hucred1~1 s1V1ya eklenen ilavesi ~eklindedir.
sodyum klorilriln orada kald1g1 ve hi.icre ir;ine girmedigi lzoozmotik degere yakm olan yi.izde 5'likglikoz c;ozel-
varsay1mma dayamr. tisi dehidratasyon tedavisinde s1khkla kullamhr. <::ozelti
izoozmotik ol<lugu ic;:in, saf suyun infuzyonu ile ortaya
Ba~amak 3. iki Litre Yuzde 3'10k Sodyum Klor0r
r;1kabilecegi gibi, eritrositlerde ~i~meye neden olmadan
Eklenmesinin Ozmoti k Dengelenme Sonrasinda
Etkisi
damar yoluyla infuze edilebilir. <;ozeltideki glikoz h1zla
hticrelerin i<;:ine ta~marak metabolize edildigi ic;in, yiizde
Hacim Yogunluk Toplam 5'1ik glikoz c;ozeltisi hi.icred~1 s1vmm ozmolaritesini
(litre) (mOsm/L) (mOsm) di.i$tirerek dehidratasyona bagh hilcredt$l SIVI ozmolarite-
HOcred1~1 s1v1 19,02 313,9 5.971 sindeki art~1 di.izeltmeye yardimc1 olur.
HOcrei~i s1v1 24,98 313,9 7.840
Top lam vOcut SIVISI 44 313,9 13.811

Bu omekten gorillecegi gibi 2 litrelik bir hipertonik


SIVI HACMININ DUZENLENMESiNDE
sodyum klori.ir c;:ozelti-,i ilavesi hilcred1~1 s1v1 hacminde 5 KLiNiK BOZUKLUKLAR: HIPONATREMI
litreden fazla bir aru~a neden olurken hi.icreir;i s1v1 VE HiPERNATREMI
hacmini de neredeyse 3 litre azaltir. Hastamn s1v1 dururnunun degerlendirilmesinde klinisye-
Hilcreir;i ve hiicred1~1 sn11lann hacim ve ozmolaritele- nin kolayca ula$abilecegi bir olc;um plazma sodyum
lindeki degi$ikliklerin bu y5ntemle hesaplamnas1, ger- yogunlugudur. Plazma ozmolaritesi rutin olarak olc;;til-
c;ekte s1V1 hacmi dilzenlenmesi ile ilgili hemen her klinik mez, fakat sodyum ve bununla il~kili anyonlar (ba$hca
probleme uygulanabilir. I-Iticreir;i ve hticred~t s1V1 bolme- klortir) hilcredt~n s1V1daki <;:oztinmi.i$ maddelerin ytizde
Ieri arasmdaki ozmotik dengenin matematiksel yontintin 90'dan fazlas1m oht~turdugu ic;in, plazma sodyum yogun-
anla~1lmas1 hemen btiti.in vilcut s1v1S1 anormalliklerinin lugu birc;ok ko~ulda plazma ozmolaritesinin akilc1 bir
ve tedavilerinin anla~tlmas1 i<;in gerekli oldugundan, okur gostergesidir. Plazma sodyum yogunlugu normal degeri-
Myle hesaplamalara a~ina olmahdir. ni., (yakla~1k 142 mEq/L) birkac; miliekivalan aluna dti$-
tilgi.inde ki$ide hiponatremi oldugu soylenir. Plazma
BESLENME AMACI iLE UYGULANAN sodyum yogunlugu normalin tizerine pkttgmda k~ide
GLIKOZ VE DiGER ~OZELTILER hipernatremi oldugundan soz ediliT.

Ba~ka ttirlti yeterli besin alamayacak durumda olan ki~i- HiPONATREMi NEDENLERi: SU FAZLALIGI
lerde beslenmeyi saglamak i<;in damar yolu ile verilen VEYA SODYUM KAYBI
bir<;ok c;;ozelti tipi vardu. Glikoz r;ozeltileri yaygm bir
$ekilde kullamhrken, daba az olarak da amino asit ve Plazma soclyum yogunlugunun azalmas1 hilcred1~1 s1v1dan
homojenize edilmi~ yag <;5zeltileri kullamlmaktadu. Bu sodyum klori.ir kayb1 veya hi.icredt$I s1V1ya a?m su ilavesi
r;ozeltiler verilecegi zaman ic;;erdikleri ozmotik aktif sonucu olabilir (Tablo 25-4). Ba~hca sodyum l<lorilr
madde yogunlugu genellikle izotonik degere yakm hale kayb1 genellikle hiponatremi. ve dehidratasyon ile sonuc;;la-
getirilir ya da viicut s1V1lanmn ozmotik dengesini bozma- mr ve hticred1~1 s1v1 hacminde azalma ile birliktedir.
yacak ~ekilde yava~ uygulamrlar. Sodyum klortir kayb1 nedeni ile hiponatremi yapan kO$Ul-
Glikoz veya diger besinler metabolize olduktan sonra, lar arasmda ishal ve kusma yer ahr. B5brel<lerin sodyum
ozellikle ilave s1v1 da almtm$sa, geriye fazla su kahr. lutma yetenegini basktlayan diuretihlerin a~tn l1u.llamm1
Normalde bobrekler bu suyu seyreltik bir idrar $eklinde ve sodyum kaybettirici baz1 tip bobrek hastahklan da orta
derecede hiponatremi nedeni olabilir. Son olarak,

Tablo 25-4 V0cut S1v1 Hacminin D0zenlenmesinde Anormallikler: Hiponatremi ve Hipernatremi


Plazma Na• Hucred•~• Hiicrei~i
Anormallik Sebep Yogunlugu S1v1 Hacmi S1v1 Hacmi
Hiponatremi-dehidratasyon Adrena l yetmezlik; aw, diOretik t
kullan1m1
Hiponatremi-a~1n hldratasyon Fazl a miktarda ADH (UADHS); bronkojenik
tOmorler
Hipernatremi-deh id ratasyon Diyabetes insipidus; a~1n terleme
Hipernatremi-a~m Cushing hastal191; primer aldosteronizm
hidratasyon
ADH, antidiOretik hormon; UADHS, uygunsuz ADH sal1nim1 sendromu.

314
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri: Hucred1~1 ve Hucrei~i S1v1lar; Odem

aldosteron hormonu salg1smm azalmasmdan ileri gelen Na•/H2O


Addison hastaltgt bobreklerin sodyum geriemilim yetene-
gini bozar ve orta derecede bir hiponatremiye sebep
I
olabilir.
Hiponatremi, hucrech$1 siv1daki sodyum yogunlugunu
seyrelten a$m su birikimi ile birlikte de gorulebilir ki bu
K+, Na•
Organik
gozGn0r
/4,
maddeler H20
durumda bir hiponatremi-~tn hidratasyondan s<>z edilir.
Ornegin, bobrek tubullerinden fazla su geriemilimine
neden olan ~in antidiiiretih hormon salg1Iamnas1 hiponat-
remi ve a$m hidrasyona yol ac;abilir.
Normonatremi
HiPONATREMiNiN SONU~LARI:
HUCRE ~i~MESi ®
Hiponatremi nedeniyle hucre hacminde ortaya <;1kan luzh
deg~imler, ozellikle beyin olmak uzere, doku ve organ
i$levlerinde onemli etkilere yol a<;abilir. Ornegin, plazma
INa•,l,~~z-~---=-
J ~--),~
1 -- -- 3

sodyum yogunlugundaki h1zh bir dti$i.i$ beyin hi.icrele- / ,. K♦• Na• \


rinde odem ve ha$ agns1, bulann, halsizlik ve algilama Organik / \ '
bozuklugu gibi birtakrm norolojik belirtilere neden ola- J
1
1
I 9oziinGr
maddeler
/4Ao t
2
\
1
bilir. Plazma sodyum yogunlugu hizh $ekilde 115-120 '
I
...
mmoVL'ye kadar dti$erse olu~n beyin odemi, nobet,
' ~- ✓ /
koma, kahc1 beyin hasan ve oli.ime yol a<;abilir. Kafatasmm
sert yapismdan dolay1 beyin hacmi, a$ag1 boyun bolgesine
_,,. ,,.
dogru zorlanmadan (f1Lthl~ma) yuzde lO'dan fazla geni$·
-----
Akut hiponatreml
leyemez ve bu durnm kahc1 beyin hasarma ve ohime
neden olabilir.
Hiponatremi birka<; gi.ine yayilan daha yava$ bir
sure<;te geli$irse, beyin ve ba$ka dokular buna sodyum,
lNa•tf H2O
,,.

_ -::,;-~
,,. -;;,.- - ( - ...
~ ... '
klorur, potasyum ve glutamat gibi organik c;ozi.inur mad- , "--' 1 /
.r . .
' ,
,,
,

I -1 >.- '
deleri hucrelerin ic:;inden hucrech$1 bolmeye ta$1yarak / +K+,+Na•1 . \,
cevap ve1ir. Bu cevap suyun hticrelerin i<;ine ozmotik
,f Organik • °t ,
J~ l 9ozGnGr HO • l'
ak1$ml ve dokulann $i$mesini hafifletir (~ekil 25-7). 1l maddeler 2
Bununla birlikte, yava$ ge~en hiponatremi stiresince
-- ---~
\
,:
c;oztintir maddelerin hi1crelerin ic:;inden t~mmas1, hipo- '-..·
.,. -- /

natreminin luzh dtizeltilmesi halinde beyni hasara hassas \'


,, ,,. ,,.

hale getirir. Hi.ponatreminin duzeltilmesi amac1yla hiper- --~ ----


tonik ~ozeltilerin c;ok h1zh verilmesi, beyin hucrelerinin Kronik hiponatremi
kaybetti.gi <;oztini.ir maddeleri geri kazanma kabiliyetini
~ekil 25-7. Hiponatremi s1ras1nda beyin hOcre hacminin dOzenlenmesi
a!}masma ve demiyelinizasyon, yani miyelin k1hhmn kayb1,
Na· kayb1ya da a~tr1 Hp nedeniyle olusmu? akut hiponatremi sirasmda
ile birlikte giden noronlarm ozmotik hasanna yol ac;abilir. Hp hucre ir;ine difOze olur (I) ve beyin dokusu ~i~er (kesikli <;izgiler ile
Noronlann bu ozmotik demi.yelinizasyon hasanndan gosterilmi~tir). Bu durum Na+, K• ve organik r;6zuntir maddelerin hucre
kac;inmak ic;in, kronik hiponatreminin duzellilmesini 24 d1s1na ta~inmas1n1 uyanr (2), bu da suyun hOcre d1~1na difuzyona neden
saatte 10-12 mmoVL ve 48 saatte 18 mmol/L'den az olacak olur (3). Kronik hiponatremide beynin ~i~mesi hi.icrelerden r;ozOnmu~
maddelerin tas1nmas1ile hafifletilml~tlr.
~ekilde smrrlanchrmak gereklidir. Bu yava~ duzeltme hm
beyne kronik hiponatremiye adaptasyon sonucu kaybet-
tigi ozmollerini geri kazanma olanag1 verir.
Klinikte hiponatremi en yaygm gortilen elektrolit fazla miktarda sodyuma bagh olabilir. Temel olarak htic-
bozuklugu olup yatan hastalann %15-25 kadannda ortaya red1~1 s1vismdan su kayb1 hipematremi ve dehidratasyon ile
<;1kabilmektedir. sonrn;larur. Bu durnm, b<>breklerin suyu korumas1 ic;in
gerekli olan, antiditiretik hormon salg1s1 yetersizliginde
HiPERNATREMi NEDENLERi: SU KAYBI VEYA ortaya r;1kabilir. Antidiuretik hormon eksikligi sonucu
SODYUM FAZLALIGI bobrekler fazla miktarda seyreltik idrar <;1kararak
Ozmolaritede aru~a da yol ac:;an yuksek plazma sodyum ("santral" diyabetes insipidus olarak bilinen bozukluk)
yogunlugu, hucred1$1 s1v1smdan .su kayb1 sonucu sodyum dehidratasyona ve hticredt$1 s1v1S1nda sodyum klori.ir
iyonlanmn yogunla$masma veya hi.icred1~1 s1V1smdaki yogunlugunun artmasllla neden olurlar. Bazi belirli tipteki
315
Onite V Vucut s,v,Jan ve Bobrekler

bobrek hastahklannda bobrekler antidiuretik horrnona HUCREi~i ODEM


cevap vererneyerek "nefrojenik" diyabetes insipidus tipine
neden olurlar. Hipernatreminin, hticred1~1 s1v1 hacminde Ozellikle hucreic;i {i~meye neden olmaya egilimli uc;:
azalma ile birhkte seyreden, daha yaygm nedenlerinden durum vardir: (1) onceden tarti;;tld1gi iizere hiponatremi;
biri, uzun sureli agrr egzersiz s1rasmdaki terleme ile de (2) dokulann metabolik sistemlerinin basktlanmas1; ve
meydana gelebilen, su alunmm su kaybmdan daha az (3) hucrelerde besin eksikligi. Ornegin, dokulara gelen
oldugu hallerde goriilen dehidratasyondur. kan ak1m1 azaldtg1 zaman oksijen ve besinlerin ula$um da
Hipernatremi hucredi~1 siv1ya fazla miktarda sodyum azalrr. Eger kan akum normal doku metabolizmasm1
klorur ilavesi sonucu da olu~bilir. Bu s1khkla hipemat- devam ettiremeyecek duzeyde azalrrsa hucre zanmn iyon
remi-a~tn hidratasyonla sonuc;:lamr, c;unkil a{im hucred1~n
pompalan baskilamr. lyon pompalan bask1lamrsa, nor-
sodyum klorur varbg1 genellikle bobrekler tarafmdan bir
miktar su tutulmas1 ile birliktedir. Omegin, sodyum Lutucu malde hucre i<;ine s1zan sodyum iyonlan amk hucre
hormon aldosteronun a~m salgilanmas1 hafif dereceh bir dt{ima pompalanamaz ve a~m miktardaki hucrei<;i sodyum
hipernatrerni ve a~m hidratasyona sebep olabilir. iyonlan suyun hiicre i<;ine ozmozuna neden olur. Bazeu
I-lipernatreminin artik ~iddetli olmamasmm nedeni, bu bir doku bolgesinde, omegin iskemik bir bacagm
artm1{i aldosteron salg1s111m neclen oldugu sodyum tutul- ti.\miinde bile, hticreic;:i hacmini nonnalin iki ila iic; rnisli
masmm antidiuretik hormon salg1s1m da uyarmas1 ve arurabilir. Hucreic;;i hacminde boyle bir art1~m ortaya
bobreklerden aym zamanda daha buyuk miktarlarda su c;:ikmas1 genellikle doku olumiinun ba{ilang1c1d1r.
geriemilimine de neden olmas1dir. Hucreic;:i odem, inflamasyonlu dokularda da ortaya
Dolayis1yla, plazma sodyum yogunlugunun anormal-
<;tkabilir. inflamasyon genellikle hucre zan gec;;irgenli-
liklerinin analizinde ve uygun tedaviye karar vermede,
gini arurarak sodyumun ve ba~ka iyonlann hucre ic;;ine
oncelikle anormalligin sodyum kaybma veya kazancma
m1, yoksa su kaybma veya kazancma mt dayand1gmm difuzyonuna ve takiben suyun hiicre ic;;ine ozmozuna
belirlenmesi gerekir. izin verir.

HiPERNATREMiNiN SONU~LARI: HUCRE HOCREDl~I ODEM


B0Z0$MESi Hiicred1$1 s1vi oderni hucredi$1 alanlarda a$m s1v1 biriktigi
Hipematremi hiponatremiye gore c;:ok daha az yaygmdir zaman meydana gelir. Hticreclt$1 odemin iki genel sebebi
ve agtr belirtiler genellikle sadece plazma sodyum yogun- vardir: (1) pl.azmadan hucreleraras1 arahga kapillerler
lugunun 158-160 mmoVL'nin uzerine c;:1kngi h1zh ve yoluyla normalden fazla s1V1 s12mas1 ve (2) siklikla lenfo-
buyuk artl{ilanuda ortaya c;:1kar. Bunun bir necleni hiper- dem olarak da antlan, lenfatiklerin hucreleraras1 bohne-
natreminin ~iddetli bir susama hissi olu~turmas1 ve anti- deki s1v1yi tekrar kana dondiirmelerindeki yetersizlik.
diuretik hormon salg1Sm1 uyarmas1dir ki, her iki durum,
Hucrelerarast s1v1 birikiminin en yaygm klinik nedeni
Bolilm 29'da da tart1$tld1g1 gibi, plazma ve hucredl{i1 s1v1-
kapillerlerden a$tn s1v1 filtrasyonudur.
sm1 buyuk sodyum arn$lanndan korumaktad1r. Bununla
birlikte, hipotalamus lezyonlan nedeniyle susama duyusu
bozulmu{i hastalarda, yeterince su alamayan bebeklerde, Kapiller Filtrasyonu Art1rabilen Faktorler
zihinsel durumlan deg~ime ugram1~ ya{ih hastalarda veya A$1tl. kapiller filtrasyonun nedenini anlamak ic;;in, Boliim
diyabetes insipidusu olan $ah1slarda da agtr hipernatremi 16'da tart1~1lm1$ olan, kapiller s1v1 filtrasyonunun belirle-
ortaya c;;1kabilir.
yicilerini tekrar gozden gec;;irmekte yarar vard1r.
Hipematreminin duzeltilmesi hipoozmotik sodyum
Matematiksel olarak kapiller filtrasyon hm ~u ~ekilde
klorur ya da dekstroz c;;ozeltileri vetilerek saglanabilir.
ifade edilebilir:
Bununla birlikte, plazma sodyum yogunlugu kronik
olarak artm1{i olan hastalarda hipematremiyi yava$ duzelt-
Filtrasyon = Kt x (P< - P,t - '\ + n:)
mek manttkh bir tedbir olacaktJr, c;;unkii hipernatremi
aym zamanda hiicreyi hacim degi$ikhl<lerinden koruyan Bu formulde, Kr kapiller filtrasyon katsayis1 (kapiller-
savunma mekanizmalanm uyarmaktadir. Bu savunma lerin gec;;irgenlik ve yuzey alanmm katkJS1), Pc kapiller
mekanizmalan hiponatremide ortaya c;:1kanlara kar{ilt
hidrostatik basmc;;, Pir hucreleraras1 s1v1 hidrostatik
yondedir ve hucreic;i sodyumunun ve ba$ka c;;ozunur
basmc1, 1tc kapiller plazma kolloid ozmotik basmc1 ve 1t;r
maddelerin yogunlugunu arnrmaya dayamr.
hticreleraras1 s1vmm kolloid ozmotik basmc1du. Bu e~it-
likten goriilebilecegi gibi, ~agulaki deg4ikliklerden her-
ODEM: DOKULARDA A~IRI SIVI hangi biri kapiller fi.ltrasyon h1vm art1rabilir:
Vucut clokulannda fazla s1vi bulunmasma odem denir. • Art.ml$ kapiller filtrasyon katsay1s1
(ogu <lurumda, oclem ba$hca hucred1~1 s1v1 bolmesinde • Art.mi~ kapiller hidrostatik basmc;:
olu{iur, fakat hucreic;;i s1vtlan da kapsayabilir. • Azalml{i plazma kolloid ozmotik basmc1
316
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri: Hucred1~1ve Hucrei<;i S1vilar; Odem

Lenfodem- Lenf Damarlarmm S1v1 ve II. Azalmt$ plazma proteinleri


Proteini Kana Geri Dondurmedeki Yetersizligi A. idrarla protein kayb1 (nefrotik sendrom)
B. Deri biilUnliigiiniin kayboldugu bolgelerden
lenfatik ~ lev lenf damarlanmn nkanmasma ya da kaybma protein kayb1
bagh olarak biiyiik oranda bozuldugunda odem ozellikle l. Yaniklar
ciddile$it, c;unku hUcrelerarasma s1zrn1$ olan plazma pro- 2. Yaralar
teinlerinin ba$ka bir uzakla$tmlrna yolu yoktur. Protein C. Protein yap1m bozuklugu
yogunlugunun artt$l hocreleraras1 s1vinm kolloid ozmotik l. Karaciger hastahg1 (orn., siroz)
basmcm1artmr, bu da daha fazla s1v1y1 kapillerlerin di$ma 2. Ciddi protein veya kalori malniitrisyonu
c;eker. III. Artm1~ kapiller gec;irgenlik
Mikroskopik, ipliksi solucanlar olan filarya nematod- A. Histamin ve diger bagt$tkhk iiriinlerinin serbest-
lanmn (Wuchereria bancrofti) enfeksiyonunda oldugu lenmesine yo! ac;an bag1$1khk reaksiyonlan
gibi, lenf bezlerinin enfeksiyonlan ile olu$an lenf aklllll B. Toksinler
ukamkliklan ozellikle $iddetli seyredebilir. Yeti$kin solu- C. Bakteriyel enfeksiyonlar
D. Ozellikle C vitamini olmak uzere vitamin
canlar insan lenf sisteminde ya~ar ve ki$iden ~iye sivri-
eksikligi
sineklerle yayihr. Filarya enfeksiyonu olan insanlar ag1r
E. Uzun stireli iskemi
lenfodem ve elefantiyaz sorunu ya$ayabilir ve erkekler,
E Yaruklar
hidrosel de denilen, skrotumun $~mesi ile kar$1la$abilir.
IV: T1kanm1~ lenf donii$ii
Lenfatik filaryaz Asya, Afrika, Bati Pasifik ve Karayipler
A. Kanser
ile Giiney Amerika'nm bazi bolgelerinde tropikal ve B. Enfeksiyonlar {Om., filaria nematodlan)
subtropikal alanlarda bulunan 80 ulkede 120 milyondan C. Cerrahi
fazla insam etkilemektedir. D. Len£ damarlanrnn dogu$tan yoklugu veya
Ki$ilerde lenfodem aynca belirh baz1 kanser tiplerinde anormalligi
veya lenf damarlanrun c;1kanld1g1 ya da t1kand1g1 cerrahi
i$lemlerden soma da ortaya c;1kabilir. Omegin, radikal Kalp Yetmezliginin Neden Oldugu Odem. Oclemin en
mastektomi s1rasmda c;ok sayida lenf daman c;ikanlu, bu ciddi ve yaygm sebeplerinden biri kalp yetmezligidir. Kalp
cla meme ve kol bolgelerinden s1vmm uzakla$t1nlmas1m yetmezliginde kalp venlerden gelen kam arterlere normal
bozarak odeme ve doku araliklarnun $i,$mesine yol ac;ar. olarak pompalamakr.a yetersiz kahr; bu da venoz ve kapiller
Bu tip cerrahiden soma, az say1da lenf daman zamanla basmcm yukselmesine ve kapiller filtrasyonun aru$ma
sebep olur. Ek olarak, arter basmc1 dti$meye egilim gosterir,
yeniden geli$ecegi ic;in, hucreleraras1 odem genellikle
bu da bobreklerden su ve tuz atumru azalur ve odemin
gec;icidir.
daha <la artrnasma neden olur. Ayr1ca, kalp yetmezligi olan
ki$i1erde bobreklere giden kan akimtm azahr, bu azalm1$
HUCREDl~I QDEMiN NEDENLERiNiN QZETi
kan akmu renin salg1sma, bu da anjiyotensin 11 olu$U-
~ok sayida ko$ul, kapillerlerden anorrnal mikr.arda s1v1 munda ve aldosteron salgilanmasmda artl$a neden olur ki,
s1zmasma yol ac;arak veya lenfaliklerin hucrelerarasmdaki her ikisi de. bobreklerden ilave su ve tuz geriemilimine yol
s1v1y1 dola~1ma geri kazandumas1m engelleyerek hticrele- ac;ar. Boylece, tedavi edilmeyen kalp yetrnezligi olan ki$i-
rarasl arahkta s1vi birikimine neden olabilir. A$ag1claki lerde blitiin bu faktorler birlikte etki eclerek ciddi bir
liste hticredl$t odeme sebep olabilen bu iki tip anormal- yaygm hucred1~1 odeme sebep olurlar.
ligin bir ktsm1m k apsamaktad1r: Sol kalp yetmezligi olan fakat kalbin sag tarafmda
I. Artrnl$ kapiller basm~ onemli bir yetmezligi bulunmayan hastalarda kan, kalbin
A. Bobreklerden a$m su ve tuz tutulmas1 sag taraft arac1hg1yla, akcigerlere normal $ekilde pompa-
1. Akut veya kronik bobrek yetmezligi lamr fakat pulmoner venlerden kalbin sol tarafma kolay-
2. Mineralokortikoid fazlahgi hkla almamaz, c;tinki\ kalbin bu tarafi c;ok zayiflatru$Ur.
Sonuc; olarak, pulmoner kapiller basmc1 dahil olmak
B. Yiiksek venoz basmc; ve venlerde daralma
tizere btitiin akciger damarlarmda basmc; normalin
1. Kalp yetmezligi
Uzerine c;tkarak ciddi ve hayau tehdit eden akciger
2. Venoz nkanma
odemine yo! ac;ar. Tedavi edilrnediginde akcigerlerde s1v1
3. Ven pompalanmn yetmezligi birikimi h1zla ilerleyerek birkac; saat ic;erisinde <Hume
(a) Kaslann paralizisi
neden olabilir.
(b) Vucut bolurnlerinin hareketsizhgi
(c) Ven kapaklanmn yeunezligi Bobreklerden Azalm•~ Su ve Tuz At1lmasmm Neden
C. Azalm1$ arteriyol direnci Oldugu Odem. Kana eklenen sodyum kloriiriin biiyiik
l. Vucur s1cakhgmm a~m arll$1 k1Sm1 hticred1~1 bolmede kahr ve sadece c;ok kii<;;iik bir
2. Semparik sinir sistemi yetmezligi miktan hiicrelere girer. Bu nedenle, idrarla tuz ve su anl-
3. Damar geni$lelici ila<;lar mas1m bozan bobrek hastallklannda fazla miktarda
317
Onite V Vucut S1v1/ar, ve Bobrek/er

sodyum klorur ve su hiicredt$1s1viya ilave olur. Bu tuz ve kat artma yeteneginin olmas1 ve (3) kapiller filtrasyon
suyun c;ogu kandan hiicreleraras1 bo$luklara stzar, ancak artul«;a hucreleraras1 s1vi kolloid ozmotik basmc1m
bir k1snu kanda kahr. Bu durumun ba$11Ca etkileri (1) dii$iiren hiicreleraras1 s1v1 protein yogunlugunun "ytka-
hucreleraras1s1vi hacminde yaygm ar~ (hucred~1 odem) narak uzakla$Unlmas1".
ve (2) Bolum 19'da a<;1kland1g1 gibi ar~ kan hacmine
bagh hipertansiyondur. Omegin, bobrek glomertillerinin Negatif Basm~ Arahgmda Bulunan
inflamasyona bagh olarak hasarland1g1 ve uygun miktarda Hucreleraras, Bo~lugun Du~i.ik
s1vi filtrasyonunda yetersiz kald1g1 akut glomeri.11onefritli
Kompliyansmm Saglad191 Gi.ivenlik Faktoru
<;ocuklarda ciddi hiicred1$1s1vi odemi de gel~ir; odem ile
birlikte genellikle ag1r hipertansiyon geli$ir. Bohim 16'da, vucuclun gev$ek derialu dokusunun
c;ogunda hticreleraras1 s1vi hidrostatik basmcmm aanos-
Plazma Proteinlerinde Azalmanm Neden Oldugu fer basmcmm hafif<;e altmda, ortalama -3 mm Hg civa-
Odem. Normal miktarda proteirl uretirninde yetmezlik nnda, oldugu belirtilm~ti. Dokulardaki bu hafif emme
veya plazmadan protein ka<;ag1, plazma kolloid ozmotik gucu dokulan bit arada tutmaya yard1m eder. ~eldl
basmcmda dti$meye neden olur. Bu durum btittin vucutta 25-S'de, hayvan <;:ah$malarmdan insana uyarlanmt$
kapiller filtrasyonun arm1asma ve hucredi~ odeme yol olarak, farkh diizeylerdeki hucrelararas1 s1v1 basm<;lan ile
ac;ar. hucrelararas1 StVJ hacimleri arasmdaki yakla~1k ili$kiler
Plazma protein yogunlugunda azalmamn en onemli gorulmektedir. ~dill 25-S'de, hiicrelerarasi StVl basmc1
nedenlerden biri, nefrotik sendrom olarak bilinen, belirli negalif arahkta kald1g1 si.irece, hiicreleraras1 s1v1 hacmin-
bobrek hastahklannda gortilen idrarla protein kayb1d1r. deki ki.i<;i.ik degi$ikliklerin hidrostatik basm<;:ta gorece
Bobrek hastahklannm bin;ok tipi bobrek glomertil zarla- buyiik clegi~ikliklerle i..li$kili olu$una dikkat ediniz.
nm hasara ugratarak plazma proteinlerini s1zdmr hale Dolay1s1yla, negatif bas1m;: arahgmda dokulann hompli-
gelmelerirle ve sikhkla bu proteinlerin fazla miktarda yans1, yani her milimetre c1va basm<; degi$ikligi ba$lna
idrara ge<;mesine sebep olur. Bu kaytp vucudun protein yamt olarak geh$en hacim degi$ikligi, dti§tikttir.
sentezleme yetenegini a$Ug1 zaman plazma protein yogun- Negatif basm<; arahgmda dokulann dti$tik kompli-
lugunda bir azalma ortaya c;1kar. Plazma protein yogun- yans1 odem olu$masma kar$1 nas1l emniyet faktorti olarak
lugu 2,5 gr/100 ml altma dti$ttigu zaman ciddi yaygm
odem meydana gelir.
Karaciger sirozu, plazma protein yogunlugunda azal- 60
maya neclen olan ba$ka bir durumdur. Siroz, karaciger
parenkim hiicreleri boyunca geni$ <;apta fibroz doku
561 Serbest s1v1C Jel sIvI

geli$1nesi demektir. Bunun bir sonucu, bu hucrelerden 52


yeterli plazma proteini uretimirlin bozulmas1yla plazma 48
kolloid ozmotik basmc1mn dti§mesi ve bu duruma e$lik
eden yaygm odemdir.
f 44 f
- 0

Karaciger sirozunun odeme neden olmasmm bir ba~ka -8


::.. 40
~
~
ii;

yolu, portal ven kamm ta~1yan damarlann, genel dola$1ma ~ 36 .J!!


~ ~
bo~almadan once, karacigerden ge<;:erken fibroz doku > 32 8
tarafmdan bas1ya ugramas1dtr. Portal ven kam ak1$lndaki 0 ~

bu blok, gastrointestinal bolge boyunca kapiller hidrosta-


tik basmc1 yiikseltir ve plazmadan kann ic;i alana s1vi
0
~
E 24
28
,§--f (YOksek
.
komphyans)
<I>
filtrasyonunu daha da artmr. Bu durum olu$tugunda,
azalrm$ plazma protein yogunlugu ve yiiksek portal kapil-
ler basmcm birle$ik etkisi ile btiyiik miktarlarda s1V1 ve
~ 20
,g
:r: 16
j Normal
_\ - - - - -- - - ·- ·
protein kann i<;i bo~lugunda birikir, yani assit denilen 12 -- - --- -
durum geli~ir. 87(DO~Ok kompliyans)
4
NORMALDE ODEMi ENGELLEYEN GUVENLiK
0 -+--, --,-----,.-----.- .......--.---....----r-'-
FAKTORLERi - 10 - 8 -6 -4 -2 0 2 4 6
Birc;ok bozukluk odeme neden olabilse de, genel olarak Hucreleraras1 serbest sIv1 basinc1
(mm Hg)
ciddi bir odemin geli$ebilmesi ic;in anormalligin de ciddi
olmas1 gerekir. Ciddi anormallik gerekliliginin necleni, ti<; ~ekil 25-8. Deri gibi gev?ek dokularda, toplam hacim, serbest sIvI hac-
onemli emniyet faktorlinOn hucreleraras1 bo$1uklarda mi ve jel sIvI hacmini kapsayan hOcreleraras1 s1vInin haem! ile hucre-
leraras1 sIvIrnn hidrostatik basmc1arasmdaki ili~ki. Onemli miktarlarda
a$m SIVl birikimini engell.emesidir: (1) hiicreleraras1
serbest sIvmm sadece hOcreleraras1 sIv1 basmo pozltifle?tlginde olu~-
s1vmm basmc1 negatifbasm<; arahgmda iken hiicreleraras1 tuguna dikkat edinlz. (Guyton AC, Granger HJ, Taylor AE: Interstitial
kompliyansm dti$tik olmas1, (2) lenf akimuun 10 ile 50 Fluid Pressure. Physiol Rev 51 :527, 1971' den degi$tirilmi~tir.)

318
BOLOM 25 Vucut S1v1 Bolmeleri : Hucred1~1 ve Hucreic;i S1v1lar; Odem

etki eder? Bu sorunun yamtm1 vennek ic;in daha once veya hiicreleraras1 s1vtrun fibrinojen ile p1hulasarak doku
taru~ilm~ olan kapiller filu·asyonun belirleyicilerini haur- aralarmda serbestc;e hareket edemedigi hallerdeki gode
lamak gerekir. Hucreleraras1 s1vmm hidrostatik basmc1 birakmayan odemden aynhr.
artt1g1 zaman, bu artnu~ basmc; kapiller filtrasyonun daha
fazla obnasma kars1 koymaya egilim gosterir. Dolayis1yla, Proteoglikan Liflerinin Hucreler i~in "Yer A~1c1"
hucreleraras1 s1Vlllm hidrostatik basmct negatif arahkca Olarak ve Dokulara S1vmm H1zh Ak1mm1 Onlemede
oldugu surece hticreleraras1 s1vmm hacmindeki ki.ic;tik Onemi. Proteoglikan liflerinin, hi.icreleraras1 alanclaki c;ok
art1~lar hucreleraras1s1Vmm hidrostatik basmcmda gorece daha geni~ kollajen lifleri ile birlikle, hi.icrelerin arasmda
btiyiik art~a neden olarak daha fazla s1v1nm dokulara bir "yer ac;1c1" gibi davramr. Besio macldeleri ve iyonlar
filtrasyonuna kars1 koyar. hi.icre zanndan kolayhkla difi.ize olamaz; bu nedenle, huc-
Normal hticreleraras1 s1vu1m hidrostatik basmc1 -3 relerin arasmda yeterli mesafe olmadan, kan kapillerleri ile
mm Hg oldugundan, dokular ic;inde fazla miktarda s1v1 birbirinden belirli uzakhkta yerle~nis bulunan hi.icreler
birikmeye baslayabilmesi ic;irl hticreleraras1 s1vrnm hid- arasmda bu besinlerin, elektrolitlerin ve hiicresel auk
rostatik basmc1 3 mm Hg kadar artm1s olmahd1r. Bu iiri.inlerin degi~imi hizla gerc;eklestililemez.
nedenle, odeme kars1 emniyet faktorii, hi.icreleraras1 s1v1 Proteoglikan lifter aym zamanda s1vmm clokular ara-
basmcmdaki yaklas1k 3 mm Hg'hk degisikliktir. smda c;ok kolay akmasnu Onler. Eger proteoglikan Lifter
Hucreleraras1 s1vmm hidrostatik basmc1 0 mm Hg'mn olmasayd1, ki$inin basitc;e ayaga kalkma seklindeki eylemi
lizerine c;1kugmda dokun.un kompliyans1 belirgin sekilde buyuk miktarda hiicreleraras1 s1vrmn vucudun ust k1Slllll1-
artar ve hucreleraras1 s1vmm hidrostatik basmcmdaki dan viicudun alt kismma dogru akmasma neden olacaku.
gorece ki.ic;i.ik ilave art1~lar dokularda bi.iyi.ik miktarlarda bdemde oldugu gibi hticrelerarasrnda c;ok fazla s1vi birik-
s1vmrn birikmesine olanak saglar. Boylece, pozitif doku tigi zaman, bu fazla s1v1, s1V1nm hticrelerarasmda kolayca
basmc;lan arahgmda, dokulardaki btiyi.ik kompliyans akmasma izin veren genis kanallar olusturur. Bu yuzden
arns1 nedeniyle, odeme kars1 koyan bu emniyet faktori.i bacaklarcla ~iddetli odem meyclana geldiginde, odem s1vis1
kaybolur.
basitc;e bacaklann yukseltihnesiyle S1 khkla azalttlabilir.
Yogun proteoglikan lifierinin varhgmda s1v1 clokular
Hucreleraras1 S1v1 Birikiminin Onlenmesinde boyunca kolayca akmad1g1 halcle, s1v1 ic;erisindeki farkh
Hucreleraras1 Jelin 6nemi. ~e.kil 25-S'de, negatif hi.ic- maddeler dokular boyunca kendi normal difi.izyon yete-
releraras1 s1vi basmcma sahip normal dokularda aslmda neklerinin en az ytizde 95'i oramncla kolayhkla difi.ize
hiicreleraras1 s1vmm hemen tamammm jel halinde oldu- olabilmektedir. Dolayisiyla, olagan olarak hUcrelere
guna dikkat ediniz. Yani s1v1, birkac; yi.iz mikrometreden besinlerirl difi.izyonuna ve hticrelerden auk tiri.inlerin
daha genis c;aptaki bir alancla hemen hie "serbest" s1V1 uzakla~tmlrnasma hiicreleraras1 proteoglikan liflerinin
b1rakmayacak ~ekilde, bir proteoglikan agma baghdu. olumsuz etkisi olmaz.
Jelin onemi, crilyonlarca proteoglikan lifinin "frrc;ams1
c;ikmn"lanmn engellemesi ile s1vmm dokular boyunca
Odeme Kar~• Guvenlik Faktoru Olarak Lenf
kolayca akmasini onlemesidir. Aynca, hi.icreleraras1
s1vmm basmc1 i;ok negatil degerlere dusti.igi.inde, prote-
Ak1mmm Art•~•
oglikan lillerini.n olusturdugu agm bask1ya kar$I elastik Lenfatik sistemin bashca gorevlerinden biri kapillerlerden
bir diren<; gostermesi nedeniyle, jel pek fazla daralmaz. hticrelerarasma filtre olan s1v1yi ve proteinleri dolas1ma
Negatif s1V1 basmc1 arahgmda, emme basmcmm birka<,; dondurrnektir. Filtre edilen proteinler ve s1V1 surekli
milimetre c1va negatiflikte ya da 10-20 mm Hg negatif olarak kana geri dondiiri.ilmeseycli plazma hacmi hizla
olmasmdan bagnns1z olarak, hi.icreleraras1 s1vtmn hacmi azahrd1 ve hucreleraras1 odem olu~urdu.
<,;ok fazla degi~mez. Ba~ka bi.r deyisle, negatif basm<,; ara- Lenfatikler odeme kar~1 gi.ivealik faktori.i olarak etki
hgmda dokulann kompliyans1 cok dli$i.tkti.ir. ederler, c;i.inkii dokularda s1v1 birikmeye ba?lad1g1 zaman
Tersine, hi.icreleraras1 s1vmm basmc1 pozitif basmc; lenf ak1m1 10 ila 50 kat artabilir. Lenf akmundaki bu arus,
araltgma r;1kt1g1 zaman, dokularda <,;ok fazla miktarlarda lenfatikJerin, anm1~ kapiller filtrasyona yarut olarak, filtre
serbest S1v1 birikimi olusur. Bu basm<,; arahgmda, dokula- olan fazla miktarda SlVl)'l ve proteinleri ttzaklasnrmasma
rm kompliyans1 hidrostatik basm<,;taki gorece ki.ic;i.ik ilave olanak saglar ve hiicreleraras1 basmcm pozitif basm<; ara-
aruslarla biiytik miktarlarda sivmm biri.kimine izin verir. hgma yi.ikselmesini onler. Artm1s lenfatik ak1mm sagla-
Biriken ilave swmm <,;ogu "serbest s1vt"drr, c,;tinkti prote- d1gt gtivenik fakcortinun 7 mm Hg civarmda oldugu
oglikan liflerinin f1rc;ams1 <,;1kmt1lanru birbirinden uzak- hesaplamm~trr.
lasnnr. Dolayis1yla s1v1 doku arahklan boyunca serbestc;e
akabilir, c;unki.i jel halinde clegilcli.r. Bu durumcla olusan Odeme Kar~• Guvenlik Faktoru Olarak
odeme gode b1rakan odem denir; c;:unku parmakla dokuya Hucreleraras, S1v1dan Proteinlerin
bas1ld1gmda s1vt bastlan bolgenin d1sma itilir. Parmak kal-
"Y1kanmas1"
dmld1g1 zaman, c;evre dokulardan s1v1 bu bolgeye geri
doniinceye kaclar, birkac; saniye si.ireyle deride bir c;ukur Hi.icrelerarasma fazla miktarda s1v1 filtre oldugu zaman
kalu. Bu odem tipi, hucrelerarasnun degil hucrenin sistigi hi.icreleraras1 s1v1 basmc1 yi.ikselerek lenf akmnma
319
Onite V Vucut S1v1'an ve Bobrekler

artmasma sebep olur. Dokulann c;ogunda lenf alam1 art- Vi.icuttaki hiicreleraras1 bo;;luklardaki protein birikimine
ngmda hiicreleraras1 proLein yogunlugu azahr, <;iinkti benzer $ekilde, kapillerlerden s12ma sebebiyle toplamr. Bu
uzakla$Unlan protein miktan kapillerlerden dt$an filtre proteinin lenfalikler veya ba~ka kanallar arac1hg1 ile uzak-
edilebilenden fazladir; bu olaym nedeni kapillerlerin lenf la$tmlarak dola~1ma dondi.iriilmesi gerekir. Her potansi-
damarlanna oranla proteinlere gorece gec;irgen olma~1- yel bo$luk dogrudan veya dolayh olarak lenf damarlan ile
dir. Bundan dolayi, lenf akrrm artarken proteinler hiicre- baglannhd1r. Plevra bo$lugu ve periton bo$lugimda
leraras1 s1V1dan "yikanarak uzakla$trrtlm1$" olur. oldugu gibi, bazen bi.\yiik lenf damarlan dogrudan bu
Proteinler tarafmdan olu$turulan hi.\creleraras1 sIVmm bo$luklardan ba?lamaktad1r.
kolloid ozmotik basmc1 s1VIy1 kapillerlerden d1$an dogru
c;ekme egilimi gosterdiginden, hiicreleraras1 s1vmm pro- Potansiyel Bo~luklardaki Odem S1v1sma "Efuzyon"
teinlerinin azalt1lmas1 kapillerler boyunca etki eden net Denir. Potansiyel bo;;luklara biti~k deri alt1 dokularda
filtrasyon kuvvetinj dii$iiriir ve daha fazla s1v1 birikirnini odem olu$tugu zaman, odem SlVlSI genellikle potansiyel
onleyici etki gosterir. Bu etkinin saglad1gi giivenlik fakto- bo;,lukta da toplamr; bu s1v1 efilzyon olarak adlandmhr.
ri.ini.\n yakla$tk 7 mm Hg oldugu hesaplamnl$ur. Boylece lenf t1kanmas1 veya a?m kapiller filtrasyonuna
neden olabilen pek c;ok anom1allikten herhangi birisi,
ODEMi ONLEYEN GOVENLiK FAKTORLERiNiN hticreleraras1 alandaki odem ile aym yolla eftizyona sebep
OZETi olabilir. Kann bo$lugu eftizyon s1vis1 toplanmasma ozel-
Odeme kar$I ti.Im bu gi.\venlik faktorlerini bir araya getir- likle yatkmdtr ve bu durumda efi.izyona assit denir. Ciddi
digimizde a$ag1daki c;1kanrnlan buluruz: olgularda 20 litre veya daha fazla assit s1v1s1 birikebilir.
1. Negatif basmc; arahginda dii$iik doku kompliyan- Plevra bo$1ugu, perikard bo;,lugu ve eklem bo$luklan
smm sebep oldugu giivenlik faktori.i yakla$1k 3 gibi diger potansiyel bo;;luklar yaygm odem durumla-
mm Hg'dir. rmda ciddi bir ~ekilde $i$ebilir. Aynca, bu bo$luklardan
2. Lenf aknm ar~unn neden oldugu gi.ivenlik faktorii bilinde yaralanma ya da bolgesel bir enfeksiyon s1kl1kla
yakla$tk 7 mm Hg'dir. lenf drenajtm engeller ve yalmz o bo$lukta $i$meye neden
3. Hi.icreleraras1 alandan proteinlerin yikanarak olur.
uzakla$Unlmasma bagh guvenlik faktorii yakla$tk Plevra bo$lugunda s1v1 degi$iminin dinamigi Boli.\m
7 mm Hg'dir. 39'da aynnuh bic;imde tart1;;ilm1$tlr. Buradaki dinamikler
Boylece, odeme kar$I toplam giivenlik faktorii 17 mm diger potansiyel bo$luklar ic;in de gene] bir omek olu?tu-
Hg kadardrr. Bunun anlam1, belirgin bir odem olu~bil- rur. Odemin bulunmad1g1 ko~ullarda ti.im potansiyel bo$-
mesi ic;in, c;evresel dokulardaki kapiller basmcm teorik luklardaki normal s1V1 basmc1, gev$ek ciltaln dokusunda
olarak 17 mm Hg civannda artmas1 veya normal degeri- oldugu gibi negatiftir (atmosfer basmcmm altmda).
nin yakla~1k iki kau yukselmesi gerekir. brnegin, bi1creleraras1 s1V10111 hidrostatik basmc1 plevra
bo;;lugunda -7 ile -8 mm Hg, eklem bo$luklannda -3 ile
-5 mm Hg ve perikard bo~lugunda -5 ile -6 mm Hg arahgi
VOCUDUN "POTANSIYEL
civarmdadir.
BO_iLUKLARl"NDAKi SIVILAR
"Potansiyel bo~luklar" ic;in baz1 omekler plevra bo$lugu, Kaynaklar
perikard bo$lugu, periton bo$lugu ve eklem bo$luklan ile Adrogue HJ, Madias NE: The challenge of hyponatremia. J Am Soc
bursalan kapsayan sinovyal bo$luklardtr. Gerc;ekte biitiin Nephrol 23:11 40, 2012 .
bu potansiyel bo~luklann, sadece arada ince bir s1vt taba- Aukland K: Why don't our feet swell in the upright posit ion? News
Physiol Sci 9:21 4, 1994.
kas1 bulunmak i.izere, neredeyse birbirleriyle temas
Berl T: An elderly patient with chronic hyponat remia. Clin J Am Soc
halinde olan yi.izeyleri vardtr ve bu yi.izeyler birbiri iize- Nephrol 8:469, 2013.
rinde kayar. Kaymayi kolayla$tlrmak i<;in yi.\zeyler prote- Bhave G, Neilson EG: Body fluid dynamics: back to the future. J Am
inli k1vamh bir s1v1 ile kayganla;;unhr. Soc Nephrol 22:2166, 201 1.
Centers for Disease Cont rol and Prevention : Parasites: lymp hatic fila-
Kapillerler ile Potansiyel Bo~luklar Arasmda SIVI riasis. Available at www.cdc.gov/parasites/lymphaticfilari asis/index
Degi~imi Olur. Potansiyel bo;,luklann yi.izey zan genellikle .html/.
Damkier HH. Brown PD. Praetorius J: Cerebrospinal fluid secret ion by
SlVllann, elektrolitlerin, hatta proteinlerin ge<;i$ine kar~1
the choroid plexus. Physiol Rev93: 1847, 2013.
anlainl1 bir direnc; gostermez ve bu maddelerin ti.imii bo;,- Guyton AC, Granger HJ. Taylor AE: Interstit ial f luid pressure. Physiol
luklar ile c;evredeki hiicreleraras1 s1V1 arasmda her iki yonde Rev 51:527, 1971.
oldukc;a kolay hareket ederler. Bu nedenle, her potansiyel Jovanovich AJ, Berl T: Where vaptans do and do not fit in the t reat-
bo~luk gerc;ekte geni$ bir doku arahg1drr. Bunun sonucu ment of hyponatremia. Kidney Int 83:563, 2013.
Jussila L, Alitalo K: Vascular growth factors and lymphangiogenesis.
olarak, potansiyel bo;;luga biti$ik kapillerlerdeki s1V1 sadece
Physiol Rev 82:673. 2002.
hticreleraras1 S1V1ya degil potansiyel bo;,luga da difiize olur. Lindner G. Funk GC: Hypernatremia in critically ill patients. J Crlt Care
28:216.e11, 2013.
Lent Damarlari Potansiyel Bo~luklardaki Proteinleri Murdaca G, Cagnati P, Gulli R, et al: Current views on diagnostic ap-
Bo~alttr. Potansiyel bo;,luklarda proteinler, ti.lm proach and t reatment of lymphedema. A m J Med 125: 134, 2012.

320
BOLOM 25 VOcut S1v1 Bolmeleri: HOcred1~1 ve HOcrei,;i S1v1lar; Odem

Oliver G, Srinivasan RS: Lymphatic vasculature development: current Schrier RW, Sharma S, Shchekoch ik hin D: Hyponatraemia: more
concepts. Ann NY Acad Sci 1131 :75, 2008. than just a marker of disease severity? Nat Rev Nephrol 9:37,
Parker JC: Hydraulic conductance of lung endothelial phenotypes and 2013.
Starling safety factors against edema. Am J Physiol Lung Cell Mol Sterns RH, Hix JK, Silver SM: Management of hyponatremia in the ICU.
Physiol 292:l378, 2007. Chest 144:672, 2013.
Planas-Paz L, Lammert E: Mechanical forces in lymphatic vascular de- Trayes KP, Studdiford JS, Pickle S, Tully AS: Edema: diagnosis and man-
velopment and disease. Cell Mol Life Sci 70:4341, 2013. agement. Am Fam Physician 88:102, 2013.
Sam R, Feizi I Understanding hypernatremla. Am J Nephrol 36:97, Verbalis JG, Goldsmith SR, Greenberg A, et al: Diagnosis, evaluation,
2012. and t reatment of hyponatremia: expert panel recommendations.
Am J Med 126(10 Suppl 1):S1, 2013.

321
BOLOM 2 6

Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve


Bobreklerde idrar Olu~umu

BOBREKLERIN ~OKLU i~LEVi bin gibi) ve degi$ik honnon metabolitlerini ic;:ermektedir.


Bu yik1m i.iriinleri, yap1lchklan kadar r;abuk organizma-
<;:ogumuz bobreklerin onemli fonksiyonlanndan birinin
dan uzakla~t1nlmahd1r. Bobrekler aym zamanda toksinle-
vticudu d1~andan alman veya viicutta metabolizma so-
rin c;ogunu ve organizmada yaptlan veya dl$andan ahnan
nucu olu~an attklardan kurtarma oldugunu biliriz. 01-
pestisit, ila<;lar ve besin katkI maddeleri gibi dig er yabanc1
duk<;a kritik olan ikinci gorev, viicut siv1lanmn hacim
maddeleri de atar.
ve bile~imini kontrol etmektir. Suyun ve buti.in elekt-
rolitlerin viicuda giren (sindirim kanah veya metabolik Su ve Elektrolit Dengesinin Duzenlenmesi. Homeos-
yap1ma bagh) ve viicuttan uzakla~ur1lan (anlan veya tazm devam1 i<;in elektrolitlerin ve suyun at1lmas1 alman
metabolik ttiketime bagh) miktarlan arasmdaki denge, miktarlan ile tam uyum ic;:inde olmahdir. Eger alman, an-
onemli oli;tide bobrekler tarafmdan saglamr Bobrekle- lam a~rsa o maddenin vticuttaki miktan artar. Eger ah-
rin bu dtizenleyici gorevi, hticrelerin degi$ik aktivite- nan at1landan az ise o maddenin viicuttaki miktan azahr.
lerini gen;ekl~titebilmeleri i<;in gerekli r;evrenin sabit ~e$itli fizyolojik veya fizyopatolojik durumlarda ahm ve
tutulmas1111 saglar. renal atihma bagh olarak su ve elektrolitlerde ge<;ici (veya
Bobrekler, en onemli gorevlerini plazmayi filtre ede- dongtisel) dengesizlikler olabilmesine ragmen, ya$amm
rek ve filtrattan viicudun ihtiyacma gore maddeleri de- devamltl1gi su ve elektrolit dengesinin dozeltilmesini ge-
g~ik hizda uzakla$tirarak yaparlar. Son olarak, bobrek- rektirir.
ler gerekli maddeleri kana geri dondurtirken istenmeyen Suyun ve birc;ok elekcrolitin almmas1, genellikle ki~i-
maddeleri idrarla atarak filtrattan ve dolay151 ile kandan nin yeme ve i<;rne a~kanliklan tarafmdan yonlenclirilir
"temizlerler" . ve bobrekler tarafmdan bunlann allln h12mm, degi$ik
Herne kadar bu bohtm ve sonraki birka<; bolum daha maddelerin almt$ma gore ayarlanmasm1 gerektirir. ~ekil
c;ok bobreklerden su, elektrolit ve metabolik auk Urilnle- 26-1, sodyum ahmmda 30 mEq/gun gibi dti?tik degerden
rin anmmm kontrolti i.izerine yogunla~m1$5a da bobrek- 300 mEq/gtin gibi yuksek miktara c;1kan 10 misli ani art1-
ler a?llg1dakiler dahil pek c;ok gorevi yurtitmektedir: $a bobreklerin cevabm1 gostermektedir. Sodyum almma-
• Yabanc1 maddelerin ve metabolik at1klann at1lmas1 smm art1~mdan sonraki 2-3 gun i<;inde bobrekten at1lma-
• Su ve elektrolit dengesinin duzenlenmesi s1 da 300 mEq/gun civanna yukselir ve boylece alman ile
at1lan arasmda denge yeniden kurulur. Ancak bi5bregin
• Vticut s1vilanm11 ozmolalitesinin ve elektrolit kon-
fazla sodyum almmasma 2-3 gunli.ik uyumu s1rasmda,
santrasyonunun dtizenlenmesi
hticred1$1 s1V1da hafif art1~ yapacak orta dereceli bir sod-
• Arteryel kan basmcmm diizenlenmesi
yum birikimi olur ve bu durum bobreklerin sodyum au-
• Asit - baz dengesinin diizenlenmesi
m1m arurmalan i<;in gerekli i$areti veren hormon degi$ik-
• Hormonlarm salgilanmast, metabolize edilmesi ve
liklerinin ve diger dengeleyici cevaplarm tetigini c;eker.
at1lmas1
Bobreklerin sodyum aumm1, sodyum almmasmdaki
• Glikoneojenez degi$iklige yamt olarak degi$tirme yetenekleri <;ok faz-
ladrr. Deneysel c;ah$malar, birc;ok ki$ide, plazma sodyum
Yabanc, Kimyasal Maddelerin ve Metabolik Attk konsantrasyonunda ya da hticredI$1 s1v1 hacminde hafif
Orunlerinin, ila~larm ve Hormon Metabolitlerinin degi~ikliklerle, sodyum ahrnmm 1500 mEq/gi.in'e kadar
Attlmas1. Bobreklerin ba$hca amac1 vucuclun amk ihti- c;1kartlabilecegini {normalden 10 kat fazla) ve 10 mEq/
yacmm kalmad1g1 metabolizma auk iiriinlerini uzakla$- gun'e kadar azalttlabilecegini (nonnalclen 10 kat az)
urmakt1r. Bu tirtinler tire (amino asitlerin metabolizma- gostermi$tir. Bu olay aym zamanda su i<;in ve kloriir, po-
smdan) , kreatinin (kas kreatininden) , urik asit (nukleik tasyum, kalsiyum, hidrojen, magnez.yum ve fosfat gibi
asitlerden), hemoglobin yik1mmm son i.iri.inleri (biliiri- diger elekrolitlerin c;ogu ic;in de dogrudur. Gelecek bir-
323
Unite V Vucut S1v1/an ve Bobrek/er

Sodyum 1,25-Dihidroksi Vitamin D3 Yap,mmm Duzenlen-


birikimi
mesi. Bobrekler bu vitaminin "l'inci pozisyonuna" bir
300
~ Alim I /' I hidroksil ilave ederek vitamin D'nin aktif $eklini, 1,25-di-
I
j'1J iii:g 200 I
l I
I
hidroksi vitamin D 3'i.i (kalsitriyol) yaparlar. Kalsitriyol
al Cl) \ kemiklerde normal kalsiyum birikimi ve gastrointestinal
e!a / At1lma y Sodyum
~ ~~ 100 sistemden kalsiyum emilimi i<;in gereklidir. Boli.im 80'de
'0 ~ '
I \ kayb1
0
(/)
0
I ' ' belirtildigi gibi, kalsitriyol, kalsiyum ve fosfat duzenleu-
mesinde Onemli rol oynar.

>
iii
15 Glikoz Sentezi. Bobrekler uzun sureli a<;hk esnasmda

-6
;;;.·et-
CJ
amino asitlerden ve diger onciillerden glikoneojenez de-
Cl) <11= 10 nen i$lemle glikoz sentezler. Uzun siireli a~hk donemleri
t ..c-
:::, esnasmda bobreklerin kana glikoz ilave etme kapasitesi
:.c
5 karacigerinki ile yan~1r.
-4 - 2 0 2 4 6 8 10 12 14
Zaman (gOn) Kronik bobrek hastahklannda veya akut bobrek yet-
mezliginde bu homeostaz fonksiyonlan bozulur ve viicut
~ekil 26-1. Sodyum ahmmda 10 misli artI~In (30'dan 300 mEq/gUn'e
art1~) idrarla sodyum ~1kanlmasma ve hUcred1~1 sIv1 hacmine etkisi. Ta- s1vi hacminde ve bile$iminde ciddi bozukluklar <;abucak
ranm•~ k1s1mlar alman ile at1lan sodyum aras1ndaki farktan hesaplanan ortaya ~1kar. Tam bobrek yetmezliginde eger vi.icut s1vi ve
net sodyum birikimi veya kayb1n1temsil etmektedir. elektrolit dengelerini k1smen diizeltmek i~in hemodiyaliz
gibi klinik bir mtidahale yapilmazsa birka<; gi.in i<;inde vii-
cutta potasyum, asitler, s1v1 ve diger maddeler, Oli.ime yol
a~maya yetecek miktarda birikir.
ka~ boli.imde bobreklerin bu hayranhk verici homeostaz
taktiklerini uygulamasma izin veren ozel mekanizmalan
taru~cag1z.
B0BREKLERiN FiZYOLOJiK ANATOMISI
Arter Basmcmm Duzenlenmesi. Boltim 19'da anlat1l- BOBREKLERiN VE 0RiNER YOLLARIN GENEL
dig1 gibi bobrekler degi~ken miktarda suyu ve sodyumu ORGANiZASYONU
atarak uzun siireli arter basmcmm di.izenlenmesinde bas-
iki bobrek, periton bo$lugunun di$mda ve kann arka
km rol oynarlar. Aynca bobreklervazoaktif i.iri.inlerin (or-
duvannda yer alrrlar (~ekil 26-2). Yeti$kin insanda her
negin, anjiyotensin II) yap1mma neden olan honnonlan
bir bobregin ag1rhg1 ortalama 150 gramdir ve yakla$tk bir
ve vazoaktif faktorleri veya maddeleri (ornegin, renin)
yumruk biiyi.iklugiindedir. Her bobregin orta k1smmda
salg1layarak, k1sa siireli arter basmc1 diizenlenmesine de
katk.ida bulunurlar. hilum denilen, bobrek arter, ven, lenfatiklerinin, sinirlerin
ve nihai idran bobrekten bo~aluhncaya kadar bekledigi
Asit-Baz Dengesinin Duzenlenmesi. Bobrekler asit yer olan mesaneye ta~1yan i.ireterlerin girip pktigt <;ukur
bir bolge bulunur. Bobrekler i<;yaptlanm koruyan kuvvet-
atarak ve viicut s1vtlanmn tampon stoklanm diizenleye-
rek akcigerler ve viicut s1v1lanndaki tamponlar ile birlik- li fibroz bir kapsul ile <;evrelenmi~tir.
te asil-baz dilzenlenmesine katk1da bulunurlar. Bobrekler Eger bobrekler en Ust noktas1 ile alt ucu arasmdaki
proteinlerin metabolizmas1 s1rasmda olu~an siilfiirik asit uzun ekseninden ikiye kesilecek olursa d~ kis1mda kor-
ve fosforik asit gibi baz1 asit tiplerini uzakla~t1ran Lek or- teks, i{: k1s1mda medulla ad1 verilen iki ana bolge ayrr edi-
gandir. li_r. Bobregin medullasmda bobrek piramitleri denen koni
bi<;imli 8-10 adet doku kutleleri bulunur. Piramitlerin
Eritrosit Yap,mmm Duzenlenmesi. Bobrekler Boliim tabam korteks ile medulla arasmdaki smmndan ba~lar
33'de deginildigi gibi, kemik iligindeki hemopoietik koh ve iireterin huni bi<;imli Ust ucunun devammdan olu~an
hii.crelerden eritrosit yapururu uyaran eritropoietini salgi- bobrek pelvisine dogru uzanan papillada son bulur. Pelvi-
larlar. Bobreklerden eritropoietin salg1lanmasmda hipok- sin ill$ smm bii.yiik ha.liks denen a~1k ceplerde a~ag1 dogru
si onemli bir uyarandir. Normal $artlarda dola$1mdaki uzamr ve her papillada tiibiillerden idrar toplayan ku{:iik
eritropoietinin hemen ti.imi.inden bobrekler sorumludur. kalikslere aynhr. Kalikslerin, pelvisin ve ilreterlerin clu-
Agir bobrek hastahgi olanl.arda veya bobrekleri <;1kanlrm$ varlan, idrarm ~eme ile bo~altilmcaya kaclar saklandig1
ve hemodiyalize alman hastalarda eritropoietin yapnm- mesaneye dogru ilerlemesini saglayan kas1labilir eleman-
nm azalmas1 sonucu agtr anemi geli$ir. lar i<;erir.
324
BOLOM 26 Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve Bobreklerde idrar Olu~umu

Nefron_ -- ; KO~Ok kaliks


bOyOtiilmu~) - - .
'-...._

-~: /
~
( ~ ~'. BOyOk kaliks

Bobrek
\ J I
\

....\ ~
( ,. ,'

(~ '.
· ''

\ I
Papilla

BObrokkoct,k,;

B6brok p,i,;,,

o~"'T ~
:,,

, / Bobrek medullas,

: ', B6brek piramidi


Mesane ·..:l·
Oretra
Oreter- ~ B6bregin kapsOIO
\
$ekil 26-2. Bobreklerin ve Griner sistemin genel organizasyonu.

BQBREGiN KANLANMASI BQBREGiN i~LEVSEL BiRiMi NEFRONDUR


Bobregin kan ak1IDI normalde kalp debisinin %22'si kadar tnsanda her bobrek, idrar olu$turma yetenegine sahip
veya yakla$tk dakikada 1100 ml'dir. Bobrek arteri, hilum 800.000 ila 1.000.000 kadar nefrondan olu~ur. Bobrekler
bolgesinden bobrege girer ve interlober arterle,; arhuat nefronlan yenileyemezler. Bu nedenle, bobrek hasan, has-
arterler, interlobiiler (radyal arterler de denir) anerlere ve tahk veya normal ya~lanma ile bobreklerdeki nefron sayi-
aferent arteriyollere aynhr. Aferent arteriyoller, plazma s1 giderek azaltr. Kuk ya$mdan sonra i~lev goren nefron
proteinleri di$mda, <;:ok miktarda su ve maddenin filtre sayis1 genellikle her 10 yil ir;in %10 azahr, boylece 80 ya-
edilerek idrar yap1mmm ba~ladig1 yer olan (~ekil 26-3) ~mda bin;ok insanda 40 ya$takinden %40 daha az i~levsel
glomertil kapillerlerini olu$turur. Her glomertil kapilleri- nefron vardir. Bu kayip hayat1 tehdit edici degildir c;un-
nin distal ucu bir araya gelerek, bobrek ttibtillerini <;:evre- ko kalan nefronlardaki adaptif deg~iklikler Bolilm 32'de
leyen eferenL arte1iyolii yaparlar ve bu da peritiibil! kapil- belirtildigi. gibi onlann yeLerli miktarcla su, elekcrolit ve
lerleri denilen ikinci bir kapiller ag1 olu$turur. metabolik ank atmalanna olanak saglar.
Bobrek kan dola$1ID.1, iki ayn kapiller yatag1 olan 5zel
Her nefron kandan buyuk miktarda s1V1run filtre ol-
bir dola~undu, glomertil ve perittibtil kapillerleri seri $ek-
dugu (1) g1omeriil ad1 verilen bir glomerul kapillerler yu-
linde cli.izenlenmi$lerdir ve birbirlerinden eferent arteriyol
magm1 ve (2) bobrek pelvi.si i<;indekl yolu boyunca, filtre
ile aynhrlar. Bu arteriyol her iki kapiller yatakta da hid-
edilen s1V1nm idrara donustugu uzun tiibiilii. i<;erir (~ekil
rostatik basmcm duzenlenmesine yard1mc1 olur. Glome-
26-3).
rul kapillerle1indeki yuksek hidrostaLik basm<;: (yakla$1k
Glomertil, diger kapiller aglar ile kar~1la$unld1gmcla,
60 mm Hg) s1V1mn c;abuk filtrasyonuna neden olur, oysa
daha yuksek hidrostatik basmca (60 mm Hg kadar) sahip,
peririlbtil kapillerlerinde c;ok claha di.i~ilk olan (yakla~1k
dallanau ve anasLomoz yapan kapiller bir agdan olu~mU$-
13 mm Hg) hidrostatik basrnr; s1V1nm r;abuk geriemilimi-
ne olanak saglar. Bobrekler aferent ve eferent arteriyol- tur. Glomerul kapillerleri, epitel hucreleri ile ortillmti$ttir
lerin direncini ayarlayarak, hem glomeriil kapillerlerinde ve tum glomertil Bowman kapsiilii ile sanlml$llt.
hem periti.ibul kapillerlerinde hidrostatik basmc1 diizen- Glomertil kapillerlerinden filtre olan s1vi, Bowman
ler, boylece vucudun homeostaza yonelik ihtiyar;lanna kapsulii i<;ine ve sonra bi:ibrek korteksinde yer alan proh-
cevaben glomerul fihrasyon hmm ve/veya tubill geriemi- simal tu.bi.ii ir;ine akar (~ekil 26-4). 51Vl, proksimal ttibi.il-
limini degi~tirirler. den bobrek medullasmm derinliklerine dogru inen Henle
Peritubi.il kapillerleri arteriyol damarlarma paralel sey- k1vnmma akar. Her k1vnmm bir inen kolu bir de 0kan holu
reden venoz sistemin damarlanna bo~hr. Bunlar da srras1 vardu. inen kolun ve r;1kan kolun alt ucunun duvarlan
ile interlobiiler ven, arkual ven, interlober ven ve nihayet re- c;ok irlcedir, bu nedenle Henle 1uvnmmm ince k1sm1 olarak
nal aner ve ilreterin yamnda bobregi terk eden renal veni isimlendirilir. Henle k1vnnnmn men kolu, kortekse dogru
olu~tururlar. donii~ yapt1ktan sonra, ttibiil sisteminin cliger k1s1mlann-
325
Onite V Vucut s,wlan ve Bobrekler

Arkuat arterler
ve venler Proksimal tObul Korteks
\ -------Bir1e§tirici tObul
interlober arterler
ve venler ! If '

Medulla
Henle k1vnm1:
<;1kan kolun
Segmental arterler kahn k1sm1 - - ._
- ·- Medullanin
9 1kan kolun toplay1c1tObulu
incek1sm1
inen kol
- -Toplay1c1 kanal

$ekil 26-4. Nefronun temel tubOI bolumleri. Degi~ik tubul segmentle-


Glomerul Proksimal tubOI rinin gorece uzunlugu olc;ege uygun bi<;imde c;izilmemi~ ir.
\
Eferent
arteriyol
Jukstaglome- =
ruler ay91t ~

Aferent
arteriyol ~ olu~tururlar ve sonunda renal papillamn tepesi arac1hg1
ile bobrek pelvisine bo~ahrlar. Her bobrekte her biri 4000
nefrondan idrar toplayan 250 kadar c;ok geni~ toplay1C1
kanal vard1r.

Nefron Yap1smda Bolgesel Farklar: Korteks ve Juks-


tamedulla Nefronlan. Her ne kadar yukanda tammla-
arter ven
nan k1sunlan11 hepsi her nefronda mevcutsa <la, nefronun
I bobrek ki1tlesinin ic;inde bulundugu derinlige bagh olarak
Toplay1c1 baz1 farkhhklar vardu. Glomeriilleri korteksirl ch~ kismm-
kanal
da yerl~mi~ olanlara lwrtehs nefronlan denir. Bunlann
$ekil 26-3. Bobrege kan saglayan ana damarlan ve her bir nefronun medulla i~inde sadece <;:ok kisa bir mesafeye inen k1sa
mikrodola~1m ~emasin1 gosteren insan bobreginin kesiti. Henle kivnmlan vardir (~ekil 26-5).
Nefronlarm %20-30 kaclannm glomertilleri korteksin
derin k1s1mlannda medullaya yakm bolgede yerle$mi~tir
ve jukstamedulla nefronlan denir. Bu nefronlann uzun
da oldugu gibi duvan kalmla~ir ve bundan dolay1, pkan Henle k1vnmlan medulla nm derin liklerine kadar iner, ba-
kolun kalm kismi olarak adlandmhr. z1lan bobrek papillasmm tepesine kadar uzamr.
C::1kan kalm koluu sonunda, duvarmda ozell~mi~ Jukstamedulla nefronlanrun damar yapilan korteks
epitel hticrelerinden olu~an bir plak ic;eren kisa boltime nefronlannkinden farkhd1r. Kprteks nefronlannm biittin
makula densa denir. Daha soma tarn~1lacag1 gibi, maku- ttibiil sistemi yogun bir peritiibtil kapiller ag1 ile <;:evrelen-
la densa, nefron fonksiyonunun kontroltinde onemli rol
mi~tir. Jukstamedulla nefronlanmn glomerilllerinden ay-
oynar. Makula densadan soma s1v1 proksimal tiibtil gibi
nlan uzun eferent arteriyoler ch$ medullaya kadar uzamr
bobregin korteksinde yerle~mi~ olan distal tiibii.le ula~ir.
ve medullanm derinliklerirle dogru Henle kivnm1 ile yan
Distal tiibiilii, bir1e~tirici tiibiil ve hortihaI toplaym ti.ibiil
izler, bu da kortikal toplay1C1 kanal ile devam eder. 8-10 yana seyreden vaza rehta denen ozel bir perittibill kapiller
adet kortikal toplayic1 kanalm ba~lang1<;: k1s1mlan birle- ag1m olu~turur. Henle k1vnm1 gibi vaza rekta da korcekse
~erek medullada seyreden ve medullanm toplay1C1 hanalt dogru cloner ve kortikal venlere doktili.ir. Boli.im 29'cle tar-
denilen daha geni~ bir toplayic1 kanahm yaparlar. Topla- t1~1ld1g1 gibi, medulladaki bu ozelle~m~ kapiller ag idrann
y1c1 kanallar birle~erek giderek daha ge11i~leyen kanallan yogunla$tmlmasmda onemli bir role sahiptir.
326
BOLOM 26 Bo~alt,m Sistemi: l~levsel Anatomi ve Bobreklerde ldrar Olu~umu

Eferent
arteriyol

tJI Aferent
~
Cl)
t: arteriyol
0
~
I
interlober
arter
ven

Arkuat
arter
~I ven
"'
.c
!2
U),

c5 Vaza

.!!
I rekla

"5
1::J
Cl)

==
Toplay1c1 - - ----:--,L 'm • ince Henle
1 kanal
k1vnm1
"'
~
.E'

Bellini duktusu
\ ~

~ekil 26-5. Korteks ve jukstamedulla nefronlan arasmdaki farkliliklann ve kan damarlan ile tObOI yapilan arasmdaki ill~kilerin semas1.

i~EME smc1 40-60 mm Hg'ya kadar artnabilir. Boylece detrusor


kasmu1 kas1lmas1 mesanenin bo~almas1 i{:in esas adimdir.
Mesanenin dolclugu zaman bo~alma ~levine i~eme denir. Delrusor kasmm duz kas hucreleri birbiri ile kayna~arak
iki basamaktan olu~ur. Oncelikle, mesane duvanmn ge- bir hucreden digerine elektrik ak1m1 i<;in dU~Uk direnc;:li
rimi e~ik degerin listline c;:1kmcaya kadar mesane giderek yollar olu~tururlar. Bu nedenle, aksiyon potansiyeli detru-
dolar. ikinci basamakta, artan gerimin onaya c;:1kard1g1 sor kas1 boyunca bir hucreden d igerine htzla yayilarak bir
i~eme refleksi denilen sinirsel refleks ile mesane bo~abr anda tum mesanede kas1lmaya sebep olur.
veya idrar yap1lamazsa bile en azmdan idrar yapma arzu- Mesanenin arka duvannda hemen mesane boynu-
suna neden olur. t~eme, otonom bir spinal kord refleksi nun ust k1smmda tligon denilen kuc;uk bir Uc;:gen bolge
obnasma kar~m, beyin korteksinde veya beyin sapmdaki yer alrr. Trigonun en ale tepesi arka i.iretraya ac;:1lrr ve iki
merkezler tarafmdan kolayla~unhr veya bask1lamr. ureter ise trigonun en usl ko~elerinden mesaneye girerler.
Trigonun ic;:ini do~eyen mukoza, cliger mesane bolgelerin-
MESANENiN FiZYOLOJiK ANATOMiSi
de ruga denilen katlanltlan olu~turan mukozamn aksine,
~ekil 26-6'da goruldugli gibi mesane dUz kastan olu~an ince ve dtiz olu~u ile ay1rl edilebilir.
bir LOrbadtr ve iki ana k1Sm1 vardlf: (1) Mesanenin esas Her ureter, mesaneye ac;:1lmadan once girdigi bolgede
k1sm1 olan ve idran biriktiren govde kismt ve (2) govde- detrusor kas1 iyinde ve 1-2 cm mesane mukozas1 alnnda
nin uzanus1 olan huni bic;:imli boyun k1sm1. Boyun kism1, oblik olarak ilerledikten sonra mesaneye ac;:tl1r.
Urogenital Uc;:genin alt ve on ktSmmdan gec;:erek govdeyi Mesane boynu (arka liretra) 2-3 cm uzunlugunda ve
liretraya baglar. Mesane boynunun alt k1smma Uretra ile duvan bol miktarda elastik doku ile orlilmti~ dettusor
ili~kisi nedeni ile arka iiretra da denir. kasmdan olu~ur. Bu bolgedeki kas if sfinkter ad1ru ahr.
Mesane duz kas1 detrusor hasi adnn ahr. Lilleri llim Bunun nonnal tonusu, mesane boynu ve arka tiretrayi id-
yonlerde dagthr ve kas1ld1g1 zaman mesane ic;:incleki ba- rars1z tutar ve boylece, mesanenin ana ktsmmda basmc;
327
Onite V Vucut s,v,/an ve Bobrekler

~ Detrusor
kas1

Oreterterin
a9ild191
delikler
- Trigon
ic;
sfi nkter
:: Prostat bezi

Bulbouretra
bezi

Eksternal _ _ _ _ _ ___,
0retra
deligi
$ekil 26-6. Kadinlarda ve erkeklerde mesanenin ve uretran1n anatomisi.

t
fil --Oreter

~
' ~
~~
- ~I /M

_
~
\ Sempatikle, (;!j;jb- Govde

- ----- - - - Trigon
Parasempatikler
+-- - - - - Mesane boynu
(posteriyor Oretra)
Pudenda!
' D1~ sfinkter

$ekil 26-7. Mesanenin ve inervasyonu.

kritik e~igin i.istiine <;;1kmcaya kadar mesanenin bo~lma- dadir ve istemsiz kontrol mekanizmalan mesaneyi bo-
sm1engeller. ~ltmaya te~ebbiis ettigi zaman idrar yapilmas1111 bilim;li
Dretra, arka iiretranm arkasmdan mesane diJ sfinhteri olarak engellemede kullamhr.
denilen bir kas tabakas1 i<;eren itrogenital diyaframdan ge-
c;er. Mesane govdesi ve boynundaki kasm tamamen diiz Mesanenin inervasyonu. Mesanenin esas sinir kayna-
kas olmasma kar~m bu kas istemli c;ah~n iskelet kas1dir. g1, sakral pleksus ile medulla spinalisin sakral 2 ve 3 seg-
D1~ sfinkter kas1 sinir sisteminin istemli kontrolii altm- mentleri arasmdaki baglantlyi saglayan pelvik sinirlerdir
328
BOLOM 26 Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve Bobreklerde idrar Olu~umu

~ \ II ~ •
(~ekil 26-7). Pelvik sinirler hem motor sinir lifleri hem \

I 11 II II h
t
~
11 •'
:• ~, II II II II 11 1•
duysal sinir liflerini ta~rr. Duysal lifler mesane duvarmdaki
~
•1 I It II II It I I ti
gerimi alg1larlar. Arka iiretradaki gerilme sinyalleri ozel- 1: :, :, II II II:: :, 1•
I I• 1• I II II II 1 1• I
40
likle guc;lti olup mesane bo$,1hnasmm ba~hca sorumlusu 1: '• •' : • 1II 1111
I .: I I I
I I I 11 • • II • I I I
t 11 1 1 I I II II 1II I I I I
olan refleksleri ba~latu. 11 1
f. ,11, ,, 11111 • •' •
Pelvik sinirler i<;inde iletilen motor sinirler, parasem- gs- 30 1' ,, '1 ,, .......... .
1••· • '
~ :, •' •: :,
I •••••••••
iii Ill ,; •• ,. , , 11: •.
patik liflerdir. Bu lifler mesane duvannda yerle~mi~ gang- "' ' I .:,11::•••:•1111:• 11
11 1 •• 1
liyon hticrelerinde sonlamrlar. Bunlardan c;1kan k1sa post- ~: 20 I I • 1• ••
· - G)
E , •• .:•1••:11•:•:• 11:I••\: II
gangliyonik lifler detrusor kas1m inerve ederler.
G)
C:
)JI l;
= • II
,111 ••• • 11 ••
11

~
Pelvik sinirlere ilaveten, iki farkh inervasyonun mesa- ~~ 10
ne fonksiyonlannda onemi vardir. Bunlardan en onemlisi Baza\ s\stornetrograrn
mesane d1~ sfinkterini inerve eden ve pudenda! sinir i.c;inde
seyreden iskelet kas1 motor lijleridi.r. Bunlar, d~ sfinkterin 100 200 300 400
istemli iskelet kasm1 inerve eden ve kontrol eden somatik Hacim (mililitre)
sinir lifleridir. Mesane, aym zamanda, sempatik zincirle ~ekil 26-8. l~eme reflekslerin in sebep oldugu (keslk <;lzgili dikensi egri-
medulla spinalisin L2 segmenti arasmda baglant1 kuran ler) akut basin<; dalgalanm gosteren normal sistometrogram.
hipogastrik sinirler aracihg1 ile sempatik 1.ijler de ahr. Bu
sempatik liflerin ba~hca etkisi kan darnarlanm uyarmak-
tlr ve mesaneni.n kas1lmasma c;ok az etkilidirler. Sempatik
sinirler i<;inde ilerleyen baz1 duysal hfler dolgunluk hissi- ne duvan ic;inde seyreden k1smmm ac;tlmasma ve idrann
nin, ve baz1 durumlarda agnmn, hissedilmesinde onemli mesaneye akmasma olanak saglar.
olabilirler. Baz1 ki$ilerde mesane duvan boyunca seyreden ure-
ter k1sm1 normalden k1sadir, bu neclenle idrar yapma
esnasmda mesane kas1lrnas1 her zaman iireterlerde tam
iDRARIN BOBREKTEN 0RETERLER ARACILIGI kapanmaya yol a~maz. Bumm sonucu olarak, idrarm bir
iLE MESANEYE TA~INMASI kism1 mesaneclen uretere geri kac;:ar, bu duruma vezilw-
iireteral reflii adt verilir. Bu kac;1$ ilreterlercle geni~lemt'.ye
Mesaneden d1~an at1lan idrann bile$imi coplayic1 kanal-
yol ac;abilir ve eger $idcletli ise bobrek kalikslerinde, renal
lardan at1lan s1vmmki ile tamamen aymd1r. Renal kaliks-
medulla olu$umlannda basmc1 art1rarak bu bolgelerde
lere akan idrann bile~imi ile iireterlerden mesaneye akan
hasarlara neden olur.
idrann bile~imi arasmda onemli clegi~iklikler yoktur.
Renal kalikse toplay1c1 kanallarclan akan iclrar ka-
liksleri gerer ve onlann zaten var olan uyan olu~turma Oreterlerde Agrmm Alg1lanmas1 ve Oreterorenal
etkinliklerini arurarak, bobrek pelvisinde yaytlan ve Refleks. Oreterler agn ta$1yan sinir liflerinden zengindir.
iireterler boyunca a$ag1 dogru ilerleyerek idran bobrek Bir Ureter ukand1g1 zaman (omegin, bir ureter ta$1 ile),
pelvisinclen mesaneye dogru iten peristaltik kas1lmala- kuvvetli bir kas1lma refleksi ve ona e~lik eden $iddetli agn
n ba~latir. Eri$kinlercle normal ureter boyu 25-35 cm olu~ur. Ayn1 zamanda agn uyaranlanmn bobrekte sebep
uzunlugundadir. oldugu sempatik retleks renal arteriyollercle daralmaya ve
Ureterin duvan cluz kas i.c;erir ve parasempatik ve sem- idrar ak1mmda azalmaya yol ac;ar. T1kah tireterin bulun-
patik sinirler ile ve aynca tiim ureterler boyunca uzanan clugu pelvis bolgesine fazla s1vi aktmm1 onleyen bu reflek-
intramural pleksusun noronlan ve sinir lifleri ile inerve se iireterorenal refleks adt verilir.
eclilir. Diger viseral dtiz kaslarda oldugu gibi , iireterdehi
peristaltik kasilmalar parasempatik uyanyla artar ve sem-
patih uyanyla inhibe edilir. Mesanenin Dolmas1 ve Mesane Duvarmm Gerimi;
~el<lI 26-6'da gortildtigti gibi iireterler detrusor kas1 Sistometrogram. ~el<lI 26-S'de mesane idrarla dolar-
araohg1 ile mesanenin trigon bolgesinden mesaneye gi- ken olu$an mesane i<;indeki ortalama basm<; degi$iklikleri
gori.llmektedir. Mesanede idrar yokken mesane ic;i basin<;
rerler. Normalde ureterler mesane duvannda birkac san-
0 civanndad1r, fakat 50-60 ml idrar toplanchg1 zaman ba-
timetre oblik olarak seyrederler. Mesane duvanndaki
sm<; 5-10 cm su'ya yiikselir. tlave 200-300 mililitrelik idrar
detrusor kas1mn normal tonusu ureterleri bask1lamaya
c;ok az basmc; degi$ikligi ile birikebilir; basmc;taki bu sabit
meyillidir. Boylece ~eme strasmda veya basktya maruz kah~m sebebi mesane duvarnun ic;sel tonusudur. 300-400
kalmd1gmda mesane i~indeki basmc; art}$ma bagh idrann mililitreden sonra, mesanede daha fazla idrar Loplanmas1
ureterlere geri kac;1$1 engellenir (reflu). Ureter boyunca basmc;ta h1zh arll~a neden olur.
her peristaltik dalga iireterlerdeki basmc1 artuarak, mesa-
329
Onite V Vucut S1v,fafl ve Bobrek/er

ne daha fazla dolup daha gil<;lil refleks olu~uncaya kadar


Mesanenin dolmas1 esnasmda eklenen tonusa ait basmc; i~eme gerc;;ekle$mez.
de~iklikleri, mesane i<;indeki basm<;ta bir iki saniye ile bir
dakikadan uzun sure kadar devam eden donemsel akut ar- i~emenin Beyin Tarafmdan Kolayla~tmlmas, veya
ll~lara neden olur. Basm<; dalgalan sadece birka<; santimetre Baskllanmas1. t?eme refleksi tamarnen otonom dtizenle-
su'ya veya 100 santimetre su'dan daha fazlaya kadar arcabilir. nen bir medulla spinalis refleksidir, fakat beyindeki mer-
Sistometrogramda gortilen basm<;lardaki bu tepe noktalarma kezler tarafmdan kolayla?ttnlabilir veya basktlanabilir. Bu
i~eme dalgalan denir ve i~eme refleksine sebep olurlar. merkezler (1) beyin sapmda ba}hca ponsta yer alan gii.~lu
kolayla~tinct ve basktlay1c1 merkezler ve (2) beyin kortek-
sinde yerle~mi~ aslmda basktlayic1 fakat eksitator de olabi-
i~EME REFLEKSi len pek <;ok merkezden olu?ur.
i~emenin esas nedeni idrar yapma refleksidir, fakat list
Yine ~ekil 26-S'ye tekrar bak1lacak olursa, mesane do-
merkezler i$eme iizerine a~ag1da gosterilen son kontrolle-
larken kesintili c;;izgi ile gosterilen pek c;;ok ilave hasilma
rini uygularlar.
dalgalanmn belirdigi gortililr. Bunlar mesane duvanncla-
1. idrar yapmak arzu edilinceye kadar, iist merkezler
ki duysal gerim reseptorlerinin, ozellikle mesane iclrarla refleksi inhibe etmeye devam ederler.
dolmaya ba$lad1g1 zaman yuksek mesane basmcmdan 2. i~eme refleksi ortaya c;1ksa bile, uygun zaman
etkilenen arka ilretradaki reseptorlerin, ba$latug1 gerim oluncaya kadar, list merkezler d1~ mesane sfink-
reflekslerinin sonucudur. Gerim reseptorlerinden kal- terine devamh tonik kasilmalar gondererek idrar
kan duysal sinyaller pelvik sinirlerle medulla spinalisin yapmay1 engeller.
sakral bolgesine iletilir ve refleks olarak aym sinir ic;;inde 3. idrar yapmak i<;in zaman uygun ise, korteksteki
parasempatik sinir lijleri ile mesaneye geri donerler. merkezler sakral i~eme merkezlerinin etkinligini
Mesane sadece k.tsmen dolu iken, i~eme kas1lmalan kolayla~tuabilir ve aym zamanda d1~ liriner sfink-
bir dakikadan k1sa silrede genellikle kendiliginden gev- teri inhibe ederler ve boylece i~eme ger<;ekle~ir.
~er, detrusor kaslan kas1lmay1 durdurur ve mesane ic;;in- 1stemli i$eme genellikle a~g1daki ~ekilde ba~lauhr:
deki basmc;; ba$langu; seviyesine <loner. Mesane dolmaya Ki$i once istemli olarak kann kaslamu kasarak, mesane
ic;;indeki basmc1 artmr ve basrru; alundaki arka ilretra-
devam ederken, ~eme refleksleri daha s1k ortaya c;;tkar ve
ya ve mesane boynuna faz]adan idrann girmesini saglar,
detrusorda daha guc;lil kasilmalara neden olur.
boylece bu bolgelerin duvar gerimi artar. Bu gerim art\$1
i~eme refleksi bir kez ba~ladi.ktan soma "kendi ken-
gerim reseptorlerini uyararak i~eme refleksini ba~latir ve
dini uyanc1" ozellige sahiptir. Yani, ilk mesane kas1lmas1 e~zamanh olarak d~ i.iretra sfinkteri baskilanu. Genellikle
gerim reseptorlerini uyararak, mesanedeki ve arka ilret- btitiln iclrar bo~aluhr, nadiren 5 -10 mililitreden fazla id-
radaki duysal uyaranlann daha fazla artmasma ve me- rar mesanede kahr.
sanenin daha fazla refleks kasilmasma yol ac;;ar; boylece
mesanede guc;;lu kas1lmalar ortaya c;1kmcaya kadar bu
dongil tekrarlamr. Daha sonra, birkac;; saniye ile bir da- i~eme Bozukluklan
kikadan daha fazla bir sure sonra kendi kendini uyaran
Duysal Sinir Liflerinin Hasarma Bagh Atonik Kese ve
refleks yorulmaya ba$lar ve i~eme refleksinin yenilenme
idrar Ka~1rma. Eger medulla spinalise giden duysal sinir
dongilsli durur ve mesanenin gev$emesine izin verir.
liflerinde hasar varsa, mesaneden ba$layan gerim sinyalleri-
Boylece, ~eme refleksi (1) basmcm c;;abuk ve devamh
nin medulla spinalise nakledihnesi engellendiginden, i~eme
artt1g1 evre, (2) basmcm yuksek tutuldugu evre ve (3)
refleksi kas1lmas1 ortaya c;1kmaz. Bu oldugu zaman, medulla
basmcm tekrar mesane ba~langtc;; tonusuna donme evre-
spinalisten mesaneye gelen eferenc liOerin ve beyin i<;inde-
sinden olu$an tam ve basit bir dongildtir. Bir kez i$eme ki sinirsel baglanrrlann saglam olmasma kar$m, ki~ mesane
refleksi ortaya c;;1km1$ fakat mesane bo~almas1 ba~anlma- koncroltinii yitirir. Diizenli olarak bO$altmak yerine mesane
mt$Sa, bir ba~ka refleks ortaya c;;1kmadan once, birka~ kapasitesini a~cak kadar dolar ve her seferinde ta~an birkac;:
dakika ile bir saat veya daha fazla sure bu refleksin si- dam la idrar iiretra araohg1 ile aL1hr. Buna taJma sonucu idrar
nirsel elemanlan ilzerinde bu baski devam eder. Mesane tutamama denir.
giderek daha fazla dolarken, refleks de daha stk ve daha Atonik kesenin yaygm nedeni sakral bolgede hasar yapan
guc;lil olarak ortaya c-;1kar. medulla spinalis yaralanmaland1r. Baz1 hastah.klar medulla
1~eme refleksi yeterince gil<;lti oldugunda, pudenda! spinalise giren arka kok sinfr IHlerinde hasar yaparlar. Ome-
sinir arac1hg1 ile di§ sfinkteri inhibe edecek ba$ka bir ref- gin, sifiliz arka kok sini.r liflerinin c;:evresinde daralt1c1 fibro-
lekse sebep olur. Bu inhibisyon, beynin sfinktere gon- zis yaparak onlan tahrip eder. Bu duruma tabes dorsal is denir
derdigi istemli kas!Cl sinyallerden daha guc;lil ise idrar ve tabetik mesane <lenilen durum ile sonuc;:lamr.
yapma gen,:ekle~ir. Eger inhibisyon guc;;lu degilse, mesa-
330
BOLOM 26 Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve Bobreklerde idrar Olu~umu

Aterent Eterent
arteriyol arteriyol
Sakral Bolgenin Ostundeki Medulla Spinalis Yara-
1. Filtrasyon
lanmalarmm Neden Oldugu Otomatik Mesane. Eger 2. Geriemillm
medulla spinalis, sakral Mlgenin ilstilnden hasarlamrsa fakat 3. Sekresyon
4. Atrlma
medulla spinalis segmenti hala saglam ise, lipik i~eme ref-
leksleri devam edebilir. Ancak aruk beyin larafmdan kont-
rol edilmez. Medulla spinalis hasarlanmasmdan sonraki ilk
birka<; gun ile birka<; hafta esnasmda beyin sapmdan ve be-
yinden gelen kolayla~unc1 uyaranlarm am kaybmdan kay-
naklanan, "spinal ~ok" nedeniyle iseme refleksi baski.lamr.
Eger idrar mesaneye konan sonda arac1hg1 ile diizenli olarak
bo~lttlu ve fazla gerilmeye bagh mesane hasan onlenirse,
tipik refleksler geri donilnceye kadar i~eme refleksinin uyan-
labilirligi giderek artar ve di.izenli tekrarlayan (fakal onceden
uyan vermeyen) mesane bo~hnalan ortaya <;1kar.
Baz1 hastalar bu kosullarda bile genital bolge derilerini 4 Bobrek
(ka?1ma veya <;imdikleme ile) uyanp bir iseme refleksi olu?-
turarak idrar yapinalanm komrol edebilirler.
Beyin Kaynakh Inhibitor Sinyallerin Yokluguna
Bagh Bask1lanmam1~ Norojenik Mesane. ldrar yapma Ahlma
n
idrarla attlma
= Filtrasyon - Geriemllim + Sekresyon
veni

bozukluklanndan bir digeri, s1k ve k1smen kontrolsilz i!;eme


~ekil 26-9. Bobrekte idrann bile~imlni belirleyen ana i~lemler. Bir mad-
ile sonu<;lanan bask1lanmamt$ ni:irojenik mesane durumudur. denin idrarla atllma h1z1, o maddenin filtre edilrne hrz1ndan, geriemillm
Bu durum medulla spinalis veya beyin sap1mn k1Smi hasanna h1Z1nrn c;1kanlmas1 ve peritObul kapiller kanrndan tubul ii;ine sekresyon
bagh inhibitor sinyallerin kesilmesinden kaynaklanu. Kolay- h1z1nrn eklenmesine e?ittir.
lastmc1 sinyaller devamh olarak medulla spinalis boyunca
asagiya ge<;erek sakral merkezleri o !;ekilde uyanr ki ,;:ok az
idrar bile kontrol edilemeyen bir i~eme refleksi yaraur, bilyle- best<;e filtre olur, fakat ttibtillerden ne geriemilir ne de
ce i~eme stk olarak uyanlrr. sekrete edilir. Bu nedenle A maddesinin aulma hlZl filt-
re eclildigi hiza e$itlir. Vi.icutta kreatinin gibi baz1 y1k1m
ilrilnleri bobreklerde bu $ekilde i$1em gorlir, yani filtre
iDRAR OLU~UMU GLOMEROL edilen miktann hepsi aultr.
FILTRASYONU, T0B0L GERiEMILIMI B maddesi serbest<;e filLre edilir, fakat aym zamanda
VE T0B0L SEKRESYONU SONUCUNDA tiiblilden k1smen kana geriemilir. Bu nedenle, B maddesi-
GERf;EKLE~IR nin idrarla attlma hm glomertil kapillerlerinden filtrasyon
hmndan dah.a azdrr. Bu durumda aulma h1z1, filtrasyon
~ekil 26-9'de goruldugu gibi, degi~ik maddelerin idrar-
h1zmdan geriemilim hmnm c;1kanlmas1 ile hesaplamr.
la at1lma h1zlan bobrekLe ti<; i$lemin toplamlanm temsil
Sodyum ve kloriir gibi iyonlar dahil olmak ilzere, viicut-
eder: (1) Glomerlil filtrasyonu, (2) maddelerin bobrek
taki bir<;ok elektrolitin attlmas1 bu anlma $Ckli i<;in tipik
lliblillerinden kana geriemilimi ve (3) kandan maddele-
hirer omektir.
rin bobrek ti.ibtillerine sekresyonu. Matematiksel olarak
C maddesi glomert\l kapillerlerinden serbestc;e filtre
$U $ekilde ifade edihr:
edilir, fakat bilttin filtre edilen miktar tiibullerden kana
ldrarla at,lma h121 geriemildigi ic;in idrarla attlmaz. Bu durum kandaki ami-
= Flltrasyon h121 - Geriemilim h121 + Sekresyon h121 no asitler, glikoz gibi baz1 besin maddelerinde gor'lllt\r ve
onlann vilcut siv1lannda korunmasma olanak saglar.
idrar olu$umu, proteinsiz fazla mi.ktarda s1vmm glome- D maddesi serbestc;e glomerlil kapillerlerinden filtre
ri.\l kapillerlerinden Bowman kapslilli icine filtrasyonu ile edilir ve geriemilmez, fakat ek olarak peritiibul kapiller
b~lar. Proteinler hari<; plazmadaki maddelerin <;ogu ser- kanmdan bobrek ttibiilii ic;ine sekrete edilir. Bu durum
best<;e Bowman kapslilli i~ine filtre oklugu ic;in, Bowman s1khkla organik asitlerin ve bazlann anlmasmda gozlenir,
kapsillli i<;indeki glomerlil filtratmda , bu maddelerin kon- boylece bu maddelerin kandan kolayca uzakla$unlmas1-
santrasyonlan plazmanmkine e$iltir. Filtre ohm SlVl Bow- na ve idrarla fazla miktarda atilmasma olanak saglamr. Bu
man kapsi.ili.inil lerk edip ttibtiller boyunca ilerlerken i<;in- durumda, at1lma lnz1, fillrasyon hizma sekresyon hizmm
deki ozgul <;6ztinmil$ maddelerin ve suyun geriemilerek ilavesi ile hesaplamr.
kana ge<;mesi veya diger maddele1in pertttibtil kapillerle- Plazmadaki her maddenin atum i<;in, filtrasyon, ge-
ri.nden Wbtil i<;ine sekresyonu nedeni ile degi~iklige ugrar. riemilim ve sekresyonun sonucu ozel bir h1z kan$UTI1
~eldl 26-10, dort sanal maddeyi bobreklerin i$leme ortaya c;1kar. Bir maddenin idrarla at1lma hm bu ti<; ana
$eklini gostennektedir. A maddesi glomerlillerden ser- bobrek fonksiyonunun h1zlanna baghd1r.
331
Onite V Vucut S1v1/ar, ve Bobrekler

A Sadece filtrasyon B Filtrasyon, kIsmen Bu ~lemlerin her biri -glomeri.il filtrasyonu, tubul ge-
geriemilim riemilimi ve tiibul sekresyonu- vucuclun gereksinimine
gore duzenlenir. Omegin, vucutta fazla sodyum oldugu
A maddesi B maddesi zaman sodyumun filtrasyon h121 artar ve filtre edilen sod-
yumun az bir k1Sm1 geriemilerek idrarla artm1~ sodyum
aumma neden olur.
Maddelerin <;ogu ir;in, filtrasyon ve geriemilim h1zla-
n at1lma h1zlannclan biiyi.ik oranda fazladir. Bu nedenle
filtrasyonda veya geriemilimcle <;ok ki.i<;tik bir clegi~iklik
bobrekten aulmada hi.iyi.ik degi~ikliklere yol ar;abilir. Or-
negin, eger tilbi.H geriemiliminin sabit kald1g1m di.i~i.ini.ir-
sek, glomerul filtrasyon hmnda (GFR) sadece %10'luk bir
idrar idrar am~ (180'den 198 litre/gi.\n'e am~) idrar hacmini 13 kat
(1 ,5'tan 19,5 htre/gi.in'e aru~) artmr. Gerr;ekte glomertil
C Filtrasyon, tam D Filtrasyon, sekresyon filtrasyonu ve tilbi.il geriemilimi, anlmada gerekli degi-
geriemilim ~ikligi saglamak i.\zere genellikle birbiri ile uyumlu etki
gosteri.rler.
C maddesi D maddesl
Neden Bobreklerde Fazla Miktarda <;ozi.ini.ir
Madde Filtre Edilir ve Sonra
Onemli K1sm1 Geriemilir?
lnsan, boyle fazla miktarda suyun ve c;oztintir maddenin
once filtre edilip sonra bu maddelerin onemli lnsmmm ge-
riemilmesinin mantig1m merak edebihr. Yuksek GFR'nin
avantajlanndan biri, attlmalan temel olarak glomertil filt-
rasyonuna bagh olan metabolik attklann, b◊brekler tara-
idrar idrar
fmdan r;abuk bir $ekilde viicuttan uzakla$tmlmasma ola-
~ekil 26-10. Dort sanal maddenin bobrekler tarafindan i~lenmesi. A, nak saglamas1dir. Metabolik atiklann pek c;ogu ti.ibi.iller-
madde serbest,;e flltre edilir, fakat geriemilmez. B, madde serbest<;e
flltre edilir, fakat filtre olan yilkiln bir k1sm1tObullerden kana gerie-
den pek az geriemilir ve bundan dolayi vOcuttan etkin bir
milir. C, madde tObOlden serbest<;e filtre olur, fakat filtre olan mad- $ekilde uzakla$tmlmalan GFR'nin yukseklig;ine baghdn.
denin hepsi tObulden kana geriemildigi i<;in idrarla atlimaz. D, madde Yuksek GFR'nin ikinci i.istunli.igi.i v-Ucut s1v1lannm
serbest,;e filtre olur ve geriemilmez, fakat peritObOI kapillerlerinden her gi.in defalarca bobrekler tarafmdan filtre olmasma ve
bobrek tObOllerlne sekrete edilir.
i~leme tabi tutulmasma olanak saglamas1du. Biiti.in plaz-
ma hacminin sadece 3 litre, oysa GFR'nin 180 litre/gun
olmas1 bi.iti.in plazmamn her gi.in bobrekler tarafmdan
60 kez i~leme tabi tutuldugu ve filtre edildigi anlam1-
na gelir. Bu yuksek GFR, bobreklere vucut s1v1lar111111
hacmini ve bile~imini kesin ve c;abuk bir ~ekilde kontrol
FARKLI MADDELERiN FiLTRASYONU, etme olanag1 verir.
GERiEMiLiMi VE SEKRESYONU
Genelde idrar olu~umunda tubtildeki geliemilim miktar Kaynaklar
olarak ti.ibtildeki sekresyondan daha onemlidir, fakat po- Beeuwkes R Ill: The vascular organization of the kidney. Annu Rev
tasyumun, hidrojen iyonlanmn ve diger birka<; maddenin Physiol 42:531, 1980.
idrarla anlan miktarlarmm tayininde sekresyon onem- Bosworth C, de Boer IH: Impaired vitamin D metabolism in CKD. Semin
Nephrol 33:158, 20 13.
li rol oynar. Kandan temizlenmesi gereken maddelerin Brown D, Bouley R, Paunescu TG, et al: New insights into the dynamic
r;ogu, ozellikle i.ire, kreatinin, i.irik asit, uratlar gibi meta- regulation of water and acid-base balance by rena l epithelia l cells.
bolizma son i.iriinleli, r;ok az geriemilirler ve bundan do- Am J Physiol Cell Physiol 302:C1421, 2012.
layi idrarla fazla miktarda atthrlar. Baz1 yabanc1 maddeler DiBon<1 GF: Physiology in perspective: the wisdom of the body. Neu-
ve ilar;lar <;ok az geriemilir, aynca kandan tubul ir;ine sal- ral control of the kidney. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol
289:R633, 2005.
g1lamrlar, boylece atilma h1zlan yukseltilir. Diger taraftan Fowler CJ, Griffiths D, de Groat WC: The neural control of micturition.
sodyum, klori.ir ve bikarbonat iyonlan gibi elektrolitler Nat Rev Neurosci 9:453, 2008.
fazla miktarda geriemilirler ve bu nedenle idrarda sadece Griffiths DJ, Fowler CJ: The micturition switch and its forebrain Influ-
kur;i.ik miktarlarda goruli.\rler. Amino asitler, glikoz gibi ences. Acta Physiol (Oxf) 207:93, 2013.
Hall JE, Granger JP, Hall ME: Physiology and pathophysiology of hyper-
baZL besin maddeleri ti.ibi.ilclen tamamen geriemilirler ve
tension. In: Alpern RJ, Moe OW, Caplan M (eds): Seldin and Giebi-
glomeri.il kapillerlerinden fazla miktarlarda filtre olsalar sch's The Kidney, 5th ed: Physiology & Pathophysiology. London:
bile idrarda bulunmazlar. Elsevier, 2013.

332
BOLOM 26 Bo~alt1m Sistemi: i~levsel Anatomi ve Bobreklerde idrar Olu~umu

Kriz: W, Kaissling B: Structural organization of the mammalian kidney. Schnermann J, Briggs JP: Tubular control of renin synthesis and secre-
In Seldin DW, Giebisch G (eds): The Kidney- Physiology and Patho- tion. pflugers Arch 465:39, 2013.
physiology, 3rd ed. New York: Raven Press, 2000. Schnermann J, Levine DZ: Paracrlne factors in tubuloglomerular feed-
Negoro H, Kanematsu A, Yoshimura K, Ogawa O: Chronobiology of back: adenosine, ATP, and nitric oxide. Annu Rev Physiol 65:501,
micturition: putative role of the circadian clock. J Urol 190:843, 2003.
2013. Vella M, Robinson D, Staskin D: A reappraisal of storage and voiding
Pallone TL, Zhang Z, Rhinehart K: Physiology of the renal medullary dysfunction. Curr Urol Rep 13:482, 2012.
microcirculation. Am J Physiol Renal Physiol 284:F253, 2003.
Sato Y, Yanagita M: Renal anemia: from incurable to curable. Am J
Physiol Renal Physiol 305(9}:F1239, 2013.

333
I
BOLOM 2 7

Glomeriil Filtrasyonu,
Bobregin Kan Ak1m1 ve Kontrolleri

GLOMEROL FILTRASYONU-iDRAR i;ok daha yi.tksek filtrasyon hizma sah.iptir. Normal yeti~-
OLUfUMUNDA ILK BASAMAK kin bir insanda GFR ortalama 125 ml/dak veya 180 litre/
gilndUr. Bobrek plazma aknnmm filtre edilen ktsm1 (filt-
idrar olu~umunda ilk achm, gunde yakla~ik 180 litre rasyon fraksiyonu) 0,2 civannda olup, bu da bobrege
kadar s1vmm glomertil kapillerlerinden Bowman kapsii- gelen plazmanm %20'sinin glomerUI kapillerleri tarafm-
liine dogru filtrasyonuclur. Bobrekce siv1 at1m lun, s1vi dan filtre edildigini gosterir (~ekil 27-1). Filtrasyon pay1
alrmma bagh oldukc,:a degisken olsa cla; bu filtralm <;ogu
a~ag1daki ~ekilde hesaplamr:
geriemilime ugraularak, sadece 1 litre s1v1 her gun atlma
ugramakLadir. Glomeriil filtrasyonunun yiiksek hm, bob- Filtrasyon pay1 = GFR/Bobrek plazma ak1m1
rekten kan aktm hmnm artl~ma baglt oldugu gibi, glo-
merul kapiller zararlarmm ozel niteliklerine de baghdtr.
Bu boliimde glomerul fikrasyon hmm (GFR) belirleyen GLOMER0L KAPiLLER ZARI
fiziksel kuvvetler gibi, GFR ve bobrek kan aklm1m duzen- Glomerill kapiller zan, diger kapiller membranlara ben-
leyen fizyolojik mekanizmalan cla taru~acag1z. zerdir, yalmzca iki yerine, i.i<; esas tabaka vard1r: (1) kapil-
lerin endoteli, (2) bazal zar ve (3) kapillerin bazal zannm
GLOMER0L FiLTRATININ i<;ERiGi d~ yuzeyini c;evreleyen epitel hliae (podosit) tabakas1
1drar olu~mu, fazla miktarda s1vmID glornertil kapiller- (~eltil 27-2). Bu tabakalar birlikte filtrasyon engelini
lerinclen Bowman kapsulune filtrasyonu ile ba~lar. olu$turur ve ii<; katmana ragmen normal kapillerlerden
Kapillerlerin pek r,:ogu gibi, glomerUl kapillerleri de pro- birkac; yuz kez daha fazla maddeyi ve suyu filtre eder. Bu
Leinlere gecirgen degildir, bundan dola)'l glomerlil filtra/1 yuksek filtrasyon h121na ragmen glomerUI kapiller zan
denilen filtrasyon s1vis1 esas olarak protein ve eritrosit normalde plazma proteinlerinin r;:1kis1111 engeller.
dahil hilcresel elemanlan ic,:ermez. Glomeriil kapiller zanndan yuksek filtrasyon h1z1
Tuzlar ve organik molekiiller dahil, glomeriil filtrat ktsmen zarm kendine ozel niLeliklerine baghdtr. Kapiller
yap1smdaki diger macldelerin konsantrasyonu, plazma- endoteli, daha kiic;iik olmasma ragmen, karacigerde
daki konsantrasyonlan ile aymdir. Kalsiyum ve yag asil- bulunan pencereli kapillerlere benzer $ekilde, pencere
leri gibi ba21 kUc,:i.\k molekiil aguhkh maddeler k1smen (Jenestrn) denen binlerce kilr;:iik oyuk ile delinmi$tir.
proteinlere bagh olduklan i<;in serbestc,:e filtre edileme- Pencerelerin nisbeten geni~ olmasma kar~m, endotel huc-
diklerinden bu genellemenin d~mdachr. Ornegin, hemen relerinin negatif yuk bakmnndan zengin olmalan prote-
hemen plazma kalsiyumunun yans1 ve plazma yag asitle- inlerin gec;i~ini engeller.
ri11in c,:ogu proteinlere baglidtr ve bu bagh kistmlar glo- Endoteli c;evreleyen bazal zar; btiyuk miktarda suyun
merUl kapillerlerinden filtre olmaz. ve kiic;iik molekiil yap1lanrun ge<;ebilecegi geni~likte
bo$luk olusmran kollajen ve proteoglikan fibril agmdan
GFR, BOBREK PLAZMA AKIMININ olu~mu$LUr. Bazal zar; k1smen, proteoglikanlann gti<;lU
YAKLA~IK YUZDE 20'Si KADARDIR negatif elektrik yuke sahip olmalan nedeniyle, plazma
GFR; (1) kapiller zarma etki eden kolloid ozmorik basmc; proteinlerinin ge<;i$ini eckin bir ~ekilde 0nlemektedir.
ve hidrostalik basmr,: arasmdaki denge, ve (2) kapillerin Glomeriil zarmm son kism1 glomeriiliin d1~ yuzeyini
filtrasyon yapan ytizey alanmm ve ge(:irgenliginin olc,;i.llU clo~eyen epicel hiicrele1idir. Bu hUcreler kesintisiz degil-
olan kapiller filtrasyon kacsay151 (Kr) larafmdan tayin dir, kapillerlerin dJJ;i yuzeyini c;evreleyen ayak seklinde
edilir. Yiiksek hidrostatik basm<; ve bUyiik Kr clegeri r;1 kmulara (podositler) sahiptir (bkz. ~ekil 2 7-2). Bu
nedeni ile glomeriil kapillerleri diger bir<;ok kapillerden ayaks1 c,:1kmt1lar glomeri.\l filcratmm gec;tigi, yank porlar
335
Unite V Vucut S1v1/an ve 86brek/er

BOBREK Tablo 27-1 Maddelerin Molekul Ag,rhklanna


PLAZMA AKIMI Aferent Eferent
arteriyol Bagh Olarak Glomer0lden Filtre Edilebilirlikleri
(625 ml/dak) arteriyol
~ Madde Moleki.il Agirhgt filtre Edilebilirligi
Su 18 1,0
GlomerOI
kapillerleri
Bowman
:n ~·
~i-~ p' ff••~•~ I
Sodyum
Gllkoz
23
180
1,0
1,0

kapsO IO - -•. ·~~ w y . lnulin 5500 1,0


Mlyoglobin 17.000 0,75
GFR Albumin 69.000 0,005
(125 ml/dak)

GERiEMiLiM denilen araltklar ile b.irbirinden aynlnu$tlr. Elektriksel


(124 ml/dak)
olarak negatif yiike sahip olan epitel hucreleri de plazma
proteinlerinin filrrasyonuna aynca bir k1S1tlama getirir.
Boylece glomeriil kapiller duvanmnm biltiln tabakalan
~ J<§ :>Bo~rek plazma proteinlerinin filtrasyonuna kar$1 bir engel
vem olu~turur.
-~
ldrarm at1m1
(1 ml/dak) Maddelerin Filtre Olabilirligi Onlarm Buyuklukleri
~ekil 27-1. Toplam bobrel< plazma aklm1, glomerOI filtrasyon h121 ile Ters ili~kilidir. Birc;ok kapillere gore glomeri.11 kapil-
(GFR), tObOI geriemilimi ve idrar ak1m h1zlann1n ortalama degerleri. ler zan daha kalmd1r, fakal c;ok daha fazla pora sahip
Bobrek plazma a1<1m1; bobrek kan ak1m1x (1 - Hematokrit)'e e~ittir. ld- oldugundan suyu yiiksek h1zda filtre eder. Filtrasyon
rar ak1m h1z1GFR'nin % 1'inden daha az iken, GFR'nin bobrek plazma h121nm yiiksek olmasma kar~m, glomertil filtrasyon
ak1m1mn yaklas1k %2'si olduguna dikkat edilmelidir. Bu nedenle, filtre
edilen ak,~kanm %99'undan fazlasr normal olarak geriemilmektedir. engeli elektrik yuklerine ve bilyukltiklerine gore, hangi
Filtrasyon payI GFR/B6brel< Plazma Ak1m1'd1r. moleki.ililn filtre edileceginin belirlenmesinde sec;ici
davraiur.
Tablo 27-l'de degi~ik molekilllerin btiyuklugilntin,
filtre olabilirligine etkisi listelenmi$tir. Bir maddenin
filtre olabilirligi 1,0 ise, o madde su gibi serbestc;e filtras-
yona ugrar demektir. Filtre olabilirligin 0 ,75 olmas1 ise
bir maddenin suyun gec;i$ hlZlmn %75'i oranmda ftltre
oldugu anlam1m ta~ir. Sodyum gibi elektrolitler ve glikoz
gibi kilc;uk organik bile$iklerin serbestc;e filtre edildikleri
hanrlanmahdtr. Molekilllerin molekill agirhg1 albuminin-
kine yakla~uken filtre olabilirlikleri de hula azalarak
srfira yakla~1 r.
Bowman bO§lugu \ _
Bowman kapsOIO Negatif YukH.i Buyuk Molekuller Ayni BuyukH.ikteki
A Pozitif YukH.i Molekullere Oranla Daha Zor Filtre
Olurlar. Plazma proteinlerinden albilminin molekill c;ap1
sadece 6 nanometre civanndadtr; oysa glomerill zarmm
porlan8 nanometre (80 angstrom) civanndadir. Albilmilnin
negatif yukh\ olu~u ve glomeli11 kapiller duvar proteogli-
Epitel kanlanmn negatif yiiklerinin sebep oldugu elektrostatik
itme nedeni ile albilminin filtrasyonu k1s1tlanm1~nr.
~eldl 27-3 farkh molekul agirhgmdak.i dekstranlann
Bazal glomert1lden filtrasyonuna elektrik yukilniln nas1l etki
} zar ettigini gostermektedir. Dekstranlar notral, negatif veya
_ ~ } Endotel
pozitif yiiklil olarak uretilebilen polisakkaritlerdir.
Herhangi bir molekill c;apma sahip pozitif yiiklil molekill-
B Pencereler Jerin negatif yiiklil olanlara gore daha kolay filtre edildik-
Seki! 27-2. A, Glomerul kapillerlerinin aynnt,lr ince yapIsI. B, GlomerOI lerine dikkat ediniz. Aym molekill agirhgma sahip notral
kapiller zannIn enine kesiti ve temel bil~enleri; kapiller endoteli, bazal dekstranlar, pozitif yiiklti olandan daha kolay filtre edilir.
zar ve epitel (podositler). Filtre olabilirlikteki bu farkb.hklarm sebebi, normalde net
336
BOLOM 27 Glomerul Filtrasyonu, Bobregin Kan Ak1m1 ve Kontrolleri

1.0
Aferent Eferent
arteriyol Glomerul Glomerul arteriyol
: 0.8 hisrostatlk kolloid ozmotlk
~ I '\ "-.Polikatyonik dekstran basmc1 basmc,
j:j
(60 mm Hg) (32 mm Hg)
~ 0.6
~ t t
'; 0.4
~
,o
t
Bowman
C!> 0.2
kapsOlu
basmc1
01 7 .~ (18 mm Hg)
18 22 26 30 34 38 42
Etkin molekul yar. ~ap1 (A) GlomerOI Bowman Glomeri.il
Net filtrasyon
hidtostatik kapsOIO onkotik
~ekil 27-3. Dekstramn molekiller ~ap ve elektriksel yOkilniin glomerul basmc1
basmc1 basmc1 basmc1
kapillerlerinden filtre olabilirliglne etklsi. 1,0 degeri maddenln su ka- (10 mm Hg)
(60 mm Hg) (18 mm Hg) (32 mm Hg)
dar serbestc;e filtre oldugunu, O degeri lse filtre olamad191m gosterir.
Dekstranlar, farkh molekOI ag1rhklan ile yada negatif veya pozitif yilklil ~ekil 27-4. GlomerOI kapiller damarlanndan filtr.isyona neden olan
notral moleki.iller olarak Oretilebilen polisakkaritlerdir. kuwetlerin ozeti. Gosterilen degerler saghkli insanlar i<;in tahmini de-
gerlerdir.
negati£ yuke sahip plazma. protei.nlerine negatif ytiklti bazal
zann ve podositlerin onemli s1mrlama getirmesidir. du~tikti.ir ki Bowman kapsi.ilti i<;indeki stvmm kolloid
Baz1 bobrek hastahklannda bobrekte belirgin bir his10- ozmotik basmct s1fir olarak kabul edilir.)
lojik degi~iklik olmadan once bazal zann negatif yi.ikti kay- Bu nedenle GFR,
bolur. Bu negatif yuk kayblllill nedeni hentiz belirsiz
olmakla birlikte, glomerul kapillerinde ya da podosil pro-
GFR = ~x ( PG- P8 - itG + n 8 )

teinlerinde anyonlan azaltacak anormal T hucre sitokin ~eklinde ifade edilebilir,


sekresyonunun oldugu immtinoloji.k bir yamt ile ili~kili
olduguna inamlmaktadrr. Minimal degi~iklih nefropatisi adi GFR'nin normal beli.rleyicileri. her ne kadar insanlarda
verilen bu durumda bazal zardaki negalif yi.iklerin kayb1 dogrudan olc;ulmem~se de, bu degerler kopek ve s1i;an
sonucu, bazt du~tik moleki.H agirhkli protei.nler, ozellikle gi.bi hayvanlarda tahmin edilebilmi~tir. Hayvanlardan elde
albumin filtre edilir ve idrara <;tkar. Bu duruma proteiniiri edilen bu sonw;lar temel almarak insanlarda filtrasyonu
veya albuminiiri adi verili.r. Minimal degi~iklik nefropati.si, saglayan veya ona zit yondeki kuvvetlerin yakla~1k normal
ozellikle i;ocuklarda s1k olmakla birlikte, otoimmun bozuk- degerlerinin a~ag1daki gibi olduguna inamlmakladtr (bkz.
lugu olan yeti~kinlerde de gorulebilmektedir.
~ekil 27-4).
Filtrasyonu Kolayla~t1ran Kuvvetler (mm Hg)
GFR'NiN BELiRLEYiCILERI
Glomerul hidrostatik basmc1 60
GFR; (1) glomerul zan boyunca etki eden hidrostatik ve
Bowman kapsGIO kolloid ozmotik basmc1 0
kolloid ozmotik basmc;lann toplam1 olan net _fi!trasyon
Filtrasyona Zit Yondeki Kuvvetler (mm Hg)
basmc1 ve (2) g1omerul kapiller filtrasyon katsayis1 Kr tara-
fmdan belirleni.r. Matematiksel olarak, GFR, K1 katsayis1 ve Bowman kapsulu hidrostatik basmc1 18
net filtrasyon basmcuun i;arptmma ~ttir ~eklinde ifade edilir. Glomerul kapiller kolloid ozmotik basmc1 32
GFR = K1 x Net filtrasyon basmc1 Net filtrasyon basmc1 = 60 -18 - 32 = + 10 mm Hg
Net filtrasyon basmci, glomerul kapillerlerden filtras- Bu degerlerin bazilan farkl.i fizyoloji.k ko!?ullarda belir-
yonu kolayla~trran veya engelleyen kolloid ozmotik ve hid- gin !?ekilde degi~ebilirken digerleri a~agtda tart1~1lchg1
rostatik basmc;lann toplamm1 verir (~eltll 27-4). Bu gibi, ozellikle hastahk hallerinde de~ir.
kuvvetlere; (1) filtrasyonu t ~ eden glomerul kapilleri
i<;:indeki hidrostatik basmc; (glomerul hidrostatik basmci GLOMERUL KAPiLLERi FiLTRASYON
PG), (2) filtrasyona ztt yonde olan kapillerin cl~mda KATSAYISININ (KF} ARTMASI GFR'Yi ARTIRIR
Bowman kapsulu i<;:irldeki. hidrostati.k basmc; (P 8) , (3) fih- Kr glomerUI kapillerlerinin sm iletkenligini ve ytizey
rasyona kar~ duran glomerul kapillerirldeki plazma prote- alamm gosteren bir ol<;Hmdur. Kr dogrudan oli;ulemez;
inlerinin kolloid ozmotik basmc1 (D) ve ( 4) filtrasyonu ancak glomertH filtrasyonunun net filtrasyon basmcma
kolayla~ttran Bowman kapstilii ic;indeki proteinlerin kolloid bolunmesi ile deneysel olarak hesaplanabilir:
ozmotik basmc1 (□ 1) dahildir. (Normal ko~llar altmda glo-
merul filtratmdaki proteinlerin konsantrasyonu o denli K1 = GFR / Net filtrasyon basmc1

337
Onite V Vucut s,vJ/an ve Bobrekler

Her iki bobrek ic;in toplam GFR yakla$1k 125 ml/ 40


dakika ve net filtrasyon basmc1 10 mm Hg oldugu ic;in ~ :s! 38
yakla~1k 12,5 ml/dakika/mm Hg olarak hesaplamr. K1 bob- o-
_u
o !: 36
regin 100 grann ba$ma ifade edildigi zaman, ortalama 4,2 ~ vi~

ml/dakika/mm Hg/100 gr bobrek agirhgi degeri elde edilir


,5 i l 34
5:l!: E 32
ki, bu deger vucudun diger bolgelerindeki kapiller sis- ~o E
temlerin c;ogunun K, degerinden 400 kez daha fazlad1r. § ~- 30
-0
Ortalama Kr viicudun diger biiciln dokulannda 100 gram <!l 28 1,-::::::: -
ba$ma sadece 0,01 ml/dakika/mm Hg'chr. Glomeriil kapil-
lerlerindeki bu yuksek K1 SlVl fillrasyon luznun fazla Aferent Eferent
u9 Glomerul kaplllerl u9
olmasma katklda bulunur. boyunca uzakhk
K/nin art1$llllll GFR'yi artmp, azalm~ Kr'nin GFR'yi
~ekil 27-5. GlomerOI kapilleri boyunca akan plazmadakl kolloid ozmo-
azaltmasma kar$1hk, Kr degi~klikleri, GFR'nin gunden tik bas1nc; art1~1. Normal olarak glomerOI kapillerlerinde s1vinin be~te birl
gtine di.izenlenmesinde olas1hkla temel bir mekanizma Bowman kapsOIO i~ine filtre olur; bu sayede filtre olamayan proteinler
degildir. Ostelik baz1 hastahklar fonksiyon goren glome- yogunla}ir. Filtrasyon pay1ndaki art,~ (glomerOI filtrasyon h1z1/bobrek
riil kapiller sayism1 azaltarak filtrasyon yiizey geni$ligini plazma ak1m1) glomerOI kapillerleri boyunca plazma kolloid ozmotik
azalur veya glomeriil kapillerinin zar kahnhgim arttrarak basinonin h1z1n1 artm rken, filtrasyon paymdaki azall~ aksl etki gosterir.
ve s1V1 gec;irgenligini azaltarak K(yi azaltu. Ornegin,
kronik kontrolstiz hipertansiyon ve diyabetes mellitusta
glomeriil kapillerinin zar kalmhg1 artarak Kr degeri
kapsiilii ir;ine filtre olmas1, boylece filtre olmayan plazma
giderek azalrr ve sonunda kapillerlerde o denli $iddetli
proteinlerinin yogunla~mas1d1r. Glomeri.il kapillerlerine
hasar olur ki kapiller fonksiyonunda tamamen veya ciddi
gircn plazmamn normal kolloid ozmotik basmcmm 28
kay1p olu$ur.
mm Hg oldugu varsayihrsa, kan, kapillerlerin eferent
arteriyol ucuna ula$t1g1 zaman bu deger 36 mm Hg' ya
yukselir. Bundan dolayi glomertil kapillerinde plazma
ARTMI$ BOWMAN KAPSOLO Hi DROSTATiK
proteinlerinin ortalacna kolloid ozmotik basmct 28 ile 36
BASINCI GFR'Yi AZALTIR
mm Hg arasmda veya 32 mm Hg kadardtr.
Deney hayvanlannm Bowman kapstilu ve proksimal Glomerul kapillerinde kolloid ozmotik basmr; bu
Wbtili.in farkh noktalannda, mikropipetler kullanarak nedenle iki faktor tarafmdan belirlenir: (1) arteryel
yap1lan dogrudan hidrostatik basmc; olc;timleri, normal plazma kolloid ozmotik basmc1 ve (2) glomeriil kapiller-
ko$ullarda insanlarda Bowman kapstilti basmcmm 18 mm
lerinden filtre olan plazma payi (filtrasyon payi). Arteryel
Hg kadar olmasmm manttkh bir tahmin olacag1m dii$iin-
plazma kolloid ozmotik basmcmm artmas1 glomeriil
dunnektedir. Bowman kapstilti ic;inde hidroscatik basm<;
kapillerinin kolloid ozmotik basmc1m aruru; bu da
art),?l GFR'yi azalurken, bu basmcm azalmas1 ile GFR
artar. Ancak Bowman kapsi.iliindeki basmc; degi$iklikleri GFR'nin azalmasma neden olur.
GFR'nin duzenlenmesinde temel etmen degildir. Filtrasyon fraksiyonunun artmasi da plazma proteinle-
idrar yollannm ukanmas1 ile ili$kili baz1 patolojik rini lwnsantre eder ve glomerul kolloid ozmotik basmc1m
durumlarda, Bowman kapsi.ili.i bas111c1 belirgin $ekilde artmr (bkz. ~ekil 27-5). Filtrasyon fraksiyonu, GFR/
artarak GFR'nin ciddi derecede azalmasma neden olur. bobrek plazma akuru olarak tammlandtgmdan, filtrasyon
Ornegin, kalsiyum veya tirik asitin c;okelmesi "ta$lar"a yol fraksiyonu GFR'nin artmas1 ile veya bobrek plazma ak1-
ac;abilir ve idrar kanalmm ak1mm1 ttkayarak Bowman mmm azalmas1 ile artmlabilir. Ornegin , bobrek plazma
kapstilu basmcuu arum. Bu durum GFR'yi azalur ve ak1mmda GFR'de ba$lang1c;ta degi$me olmaksJZm bir
sonunda hidronefroz'a (bobrek pelvisinin ve kalikslerinin azal1$, filtrasyon fraksiyonunda aru~ neden olacak, bu da
gerilmesi ve gen[$lemesi) neden olur ve nkanma ortadan glomerul kapillerinde kolloid ozmotik basmcm1 yuksel-
kaldmlmad1g1 takdirde bobrege hasar verebilir ve y1k1-
terek GFR'de dti$meye yo! ac;acakur. Bu sebcple bobrek
mma neden olabilir.
plazma aktmmdaki degi$iklik, glomertil hiclrostatik
basmc;:daki degi$iklikten bagimstz olarak GFR'yi
etkileyebilir.
ARTMI$ GLOMEROL KAPiLLER KOLLOiD Bobrek kan akmu artJ$1 ile ba~lang1c;ta daha az bir
OZMOTiK BASINCI GFR'Yi AZALTIR plazma payi glomerill kapillerinin d1$1na filtre edilir ve
Kan aferent arteriyolden glomerul kapillerleri yolu ile glomerul kapillerinde kolloid ozmotik basmc;ta daha
eferent arteriyollere gec;erken plazma protein konsantras- yava$ bir aru~a neden olarak GFR i.lzerinde daha az bas-
yonunda %20 civannda art~ olur (~ekil 27-5). Bu artl$m lulay1c1 etki gosterir. Bunun sonucu olarah, sabit bir glome-
nedeni kapillerlerde s1vmm yakla$1k be~te birinin Bowman rii1 hidrostalik basmcmda bile, glomeriH ifine daha hizh kan
338
BOLOM 27 Glornerul Filtrasyonu, Bobregin Kan Ak1m1 ve Kontrolleri

akum GFR'de arttJa yo! a(ar ve glomeriiJ.e daha yavG$ h1zda ozmotik basmc;taki am~, eferent arteriyol daralmasmm
kan ak1m1 GFR'de a:zalmaya neden olur. neden oldugu glomeriil kapiller hidrostatik basmcmdaki
arl1$1 a~ar. Bu ortaya c1kt1g1 zaman filltrasyonu saglayan
ARTMI~ GLOMERUL KAPiLLER HiDROSTATiK net kuvvet gen;ekte azalarak GFR'de bir azalmaya sebep
BASINCI GFR'Yi ARTIRIR olur.
Boylece eferent arteriyol daralmas1 GFR iizerine
Glomeriil kapillerle1inde hidrostatik basm<; normal ko~ul-
bifazik bir etkiye sahiptir (~ekil 27-7). Orta dereceli
larda 60 mm Hg olarak hesaplanm1~tu. Glomerilliln hid-
daralmada GFR'de hafif bir arns vard1r; fakat ?iddetli
rostatik basmc; degi~iklikleri GFR'nin fizyolojik
daralmada GFR azahr. ,Siddetli daralmada GFR'deki azal-
dtizenlenmesinde temel rol oynar. Glomeri.il hidrostatik
mamn esas nedeni $U $ekilde ac;tklanabilir: Eferent
basmc1mn artmas1 GFR'yi artmr, glomerul hidrostatik
darahna artt1g1 ve plazma protein konsantrasyonu yiiksel-
basmcmm azalmas1 GFR'yi azaltu.
diginde Donnan etkisine bagh olarak kolloid ozmolik
Glomerill hidrostatik basmc1m, her biri fizyolojik
basmc;ta dogrusal olmayan bir artI~ olur. Daha yiiksek
kontrol alunda olan ii<; deg~ken tayin eder: (1) arter
protein konsantrasyonu, kolloid ozrnotik basmcm1 daha
basmc1, (2) aferent arteriyol direnci ve (3) eferent arteriyol
hizh yiikseltir; c;i.inki.i Boltim 16'da tar~1ld1g1 gibi, plazma
direnci.
proteinlerine bagh iyonlann kar~1hkh etkile~imi, aynca
Arteryel basmc; art1~1 glomeriil hidrostatik basmcmda
ozmotik bir etki de gosterir.
yiikselmeye yol ac;arak GFR'yi arunr (Ancak a~ag1da tar-
Ozetle aferent arteriyollerin daralmas1 daima GFR'yi
t1~1ld1gi gibi bu etki, kan basmc1 dalgalanmalar gosterir-
azalur. Oysa eferent arteriyol daralmasmm etkisi daralma-
ken glomeri.il basmcm1 oldukc;a sabit tutan otoregi.ilator
nm siddetine baghdn; 01ta ~iddetteki daralma GFR'yi yiik-
mekanizmalar ile tamponlanrr).
seltir, fakat ~iddetli eferent arteriyol daralmas1 (direnc;te 3
Aferent arte1iyolde direnc; arn~1 glomeriil hidrostatik
kanndan daha fazla am~) GFR'de azalmaya yol ac;ar.
basmcm1 ve GFR'yi azalnr (~ekil 27-6) . Aksine, aferent
Tablo 27-2 GFR'yi azaltabilen faktorleri
arte1iyol geni~lemesi, hem glomeriil hidrostatik basmcuu
ozetlernektedir.
hem de GFR'yi artmr.
Eferent arteriyollerin daralmas1 glomeriil kapillerin-
den kamn c;1k1~ma kar~1 chrenci anmr. Bu durum glome-
ri.il kapillerinde hidroscatik basrnc1 artmr ve eferent
arteriyol direnci yiiksek kaldig1 siirece bobrek kan aknm
c;ok fazla azalmaz; GFR hafifc;e artar (bkz. 5ekil 27-6).
Ancak, eferent arteriyol daralmas1 ayn1 zamanda bobrek 150
~·· - ·· ·-· -·
2000
kan akumru da azalmgmdan, eferem arteriyol direnci C:
artarken filtrasyon payi ve glomeriil kolloid ozrnotik
0
>-_ E
basmc1 da artar. Bu durumda, eger eferent arteriyoldeki ~i 100 1400 ~C: -.:,/.
daralma fazlaysa (normalin 3 kau kadar artm1~sa) kolloid =~
=e OJ en
•::i-
.... - 800
.:2!-
,/. e
.:,t.~

Ql N 50
t RA / E.E
0
Sl
,0
m
c:::::=> tPa
a
0 200
i kan
Bobrek ~ 0 1 2 3 4
Eferent arterlyol direnci
ak1m1
\ tGFR
(x normal)

\ ,I 250 2000
C
0
>- 100 E
0-
-i-
c:::::=> t Pa
t RE
=OJ.:,/.

32
=e
150
1400
c.:,1.
OJ
.¥'.e
en
.:,t.e
I Bobrek
t kan
'2
E.c
0
::' 100
G> N
GlomerOI 800 ~-
..0
,o
50 filtrasyon
ak1m1
\
a h1z1
ID

tGFR ) 0 200
0 1 2 3 4
Aferent arteriyol direncl
(x normal)
~ekil 27-6. B6brek kan ak1m1, glomerul hidrostatik bas1nc1 (P<) ve glo-
merul filtrasyon h1z1 (GFR} Ozerine aferent arteriyol direncindeki (R4 , ~ekil 27-7. Aferent arteriyolun direncindeki veya eferent arteriyolun
Ost panel) ya da eferent arteriyol direncindeki (Re, alt panel) art1~lar1n direncindeki degi$ikligin glomerul filtrasyon h121na ve b6brek kan ak1-
etkisL mina etkisl.

339
Onite V VOcut s,v,lan ve Bobrekler

Tablo 27-2 Glomerul Filtrasyon H1z1n1 Azaltan 3.0


Faktorler
Fiziksel ~ 2.5
Belirleyiciler* Fizyolojik/Fizyopatolojik Nedenler •§,
-.::
JK1 - lGFR Bobrek hastahg1, diyabetes mellitus, ,6>
·- 111 2.0
hipertansiyon .§ 1;
ii .a
t P8 --+ !GFR idrar yollan t1kani kl 191 (orn. bobrek ta~•)
a-.a,o 1 .5
tnG - !GFR I Bobrek kan ak1m1, p lazma ; 0)
protein lerinde artma ==-o
mo
! PG - !GFR ! Arteryel kan bas1nc1 (otoregOlasyon 5~ I'll
1.0
!AP - !PG nedeniyle kO<;Ok bir etkiye sah ip) :!;!

! Re ... !PG t Anjiyotensin II (Anjiyotensin II


olu~umunu bloke eden ilai;lar)
I o.5 -r-:~ - ~Mlc~entt)ketiimi
Bazal oksijen tOketimi I
tRA - ! PG f Sempatik aktivite, vazokonstriktor o--~--~----~---1
hormonlar (orn. norepinefrin, 0 5 10 15 20
endotelin) Sodyumun geriemilimi
(mEq/dak/ 100 gr bobrek ag1rhg1)
*Belirleyicilerde ters yondeki degi~im genellikle GFR'yi art1nr.
AP, Sistemik arteryel basin<;; GFR, Glomerul f iltrasyon h121; Kr, glomerOI ~ekil 27-8. Kopek b6breklerinde oksijen tuketimi ile sodyum gerle-
filt rasyon katsay1s1: P8, Bowman kapsOlu hidrostatik bas1nc1; 1tG, millmi arasindaki ill~ki, (Kramer K, Deetjen P: Relation of renal oxygen
GlomerOI kapiller ozmotik basmc1; PG. glomerul kaplller hldrost atik consumption to blood supply and glomerular filtration during variati-
bas1nc1; RA, aferent arteriyol direnci; f\, eferent arteriyol direnci. ons of blood pressure. Pflugers Arch Physiol 271 782, 1960).

harcamr. Bu nedenle oksijen ttiketimi GFR ve sodyum


filtrasyonu ile yakmdan iliskili olan tilbiildeki sodyum
geriemilimi ile orant1h ~ekilde degisir (~ekil 27-8). Eger
B0BREK KAN AKIMI glomertil filtrasyonu tamamen durursa, bobrekte sodyurn
Ortalama 70 kg'hk bir insanda her iki bobrege giden kan emilimi de clurur ve oksijen ttiketimi normalin dortte
birine clti~er. Geriye kalan oksijen miktan bobrek hticre-
miktan dakikada llOO ml veya kalp debisinin %22'si
lerinin bazal metabolik gereksinimlerini yans1t1r.
kadardu. lki bobregin birlikte toplam vilcut agrrhgmm
sadece %0,4'tinti olw;;turdugu dikkate ahnchgmda diger
BOBREK KAN AKIMINI BELiRLEYEN
organlara gore bobreklerin i;:ok fazla kan akim1 ald1klan
kolayhkla gortilebilir.
FAKTORLER
Diger dokularda oldugu gibi, bobrekte de kan aknru Bobrek kan ak1m1; bobrek damarlan arasmdaki basmc;
besin maddelerini ta~ir ve metabolik at1klan uzakla~unr. farkmm (bobrek arteri ve veni arasmdaki hidrostatik
Ancak bobrek kan ak1m1 bobregin bu gereksinimlerini basmc; farki) toplam bobrek damar direncine boltinmesi
kar~1lamas1 ii;:in gerekenden i;:ok fazladu. Bu fazla kan ile tayin edilir:
ak1mmm amac1, vticut siv1 hacimlerini ve madde yogun-
luklanm hassas ~ekilde cltizenlemek ii;:in gerekli yi.iksek (Bobrek arter bas1nc1 - Bobrek ven basmo)
glomertil filtrasyon h121 ii;:in yeterli plazmay1 saglamakur. Toplam b6brek damar direnci
Beklenebilecegi gibi bobrek kan ak1mm1 dtizenleyen
mekanizmalar, GFR kontrol mekanizmalan ve bobrekle- Bobrek arter basmc1, sistemik arter basmcma yakmclir
rin aum fonksiyonlan ile yakmdan ili~kilidir. ve bobrek ven basmc1 genellikle ortalama 3-4 mm Hg
kadard1r. Diger damar yataklannda oldugu gibi bobrek-
BOBREK KAN AKIMI VE OKSiJEN TUKETiMi teki toplam damar direnci arterler, arteriyoller, kapillerler
ve venler dahil damarlann her bir segmentindeki direnc;-
Gram ba~ma doku agirhg1 esas ahnd1gmda kan ak1m1 lerin toplammdan olusur (Tablo 27-3).
beyne gore 7 misli fazla iken, bobrekler beynin iki misli Bobrek damarlannm direncinin <;ogu interlobuler
oksijen kullamrlar. Boylece bobreklere gelen oksijen arterler, aferent arteriyoller ve eferent arteriyollerden
metabolik ihtiyai;:tan i;:ok fazladrr ve arteryel-venoz oksijen olu~an tic; onemli damar segmentine aittir. Bu damarlann
fark1 diger pek c;ok dokununkinden claha azchr. direnci, daha sonra tarn~tlacag1 gibi, sempatik sinir
Bobrekler tarafmdan kullamlan oksijenin btiytik k1s1m sistem.i, degi~ik honnonlar ve yerel bobrekic;i kontrol
tubtillerden yap1lan aktif sodyum geriemilimi ile ili~kili- mekanizmalan ile kontrol edilir. Eger bobrek anerinde ve
dir. Eger bobrek kan ak1m1 ve GFR azaltrsa az sodyum veninde basmi;: sabit kahrsa, bobrekteki damar segrnent-
filtre olacagmdan az soclyum geriemilir ve az oksijen lerinden herhangi birinde direni;: aru~1, bobrek kan
340
BOLOM 27 Glomerul Filtrasyonu, Bobregin Kan Ak1m 1 ve Kontrollerl

Tablo 27-3 Normal Bobrek Dola~1mmda Yakla~1k Tablo 27•4 GFR'yi Etkileyen Hormonlar ve
Basm~lar ve Damar Direnc;leri Otakoidler
Hormon ya da Otakoid GFR'ye etkisi
Damardaki Basmt;
(mm Hg) Norepinefrin !
Toplam Bobrek Epinefrin !
Damar Direncinin
Damar Ba~lang1i; Son Yuzdesi Endotelin !
B6brek arteri 100 100 -o Anjiyotensin II - U 6nler)
lnterlober, arkuat -100 85 -16 Endotel-kaynakll nitrik oksit t
ve interlobuler Prostaglandinler t
arterler
Aferent arteriyol 85 60 ~26
Glomerul 60 59 -1
kapillerleri
Eferent arteriyol 59 18 -43 hidrostatik basm<,; ve glomeri.ili.in kapiller kolloid ozmotik
Peritubuler 18 8 -10 basmc1dtr. Bu degi~kenler sempatik sinir sisteminden,
kapillerler hormonlardan ve otakoidlerden (bobreklerden salgilanan
interlober, 8 4 -4 ve yerel olarak eLki eden vazoaktif maddeler) ve bobregin
interlobuler ve ic;indeki diger geribildirim konu·olle1inden de
arkuat venler et.kilenirler.
B6brek venl 4 ~4 ~o
SEMPATiK SiNiR SiSTEMiNiN KUVVETLi
UYARILMASI GFR'Yi AZALTIR
akunmda azalmaya yol a<;ar; buna karsm damar direncin-
deki azahna bobrek kan ak1mm1 art1nr. Aferent ve eferen1 arteriyoller dahil biiti.in bobrek damar-
Herne kadar bobrek kan akim1 iizerine arteryel basmc; lan, ozellikle sempatik sinir liflerinden zengindir. Bobrek
deg~ikliklerinin ban etkileri bulunsa da, bobrekler arter sempatik sinirlerinin kuvvetli uyanlmas1 bobrek arteri-
basmc1 80 ile 170 mm Hg smulan arasmda degisirken yollerini daraltabilir ve bobrek kan aknm ve GFR'yi azal-
bobrek kan akumm ve GFR'yi oldukc;a sabit tutacak oto- tabilir. Orta veya hafif sempatik uyan, GFR ve bobrek kan
regulasyon ad1 verilen etkin mekanizmalara sahiptir. Bu akmu uzerinde az etkiye sahiptir. Omegin, karotid sinus
otoregulasyonun etkinligi, bu boh.\mtin daha sonraki baroreseptorlerindeki veya kardiyopulmoner reseptorler-
kis1mlarmda detaylan ile tarus1lacagi gibi tamamen deki bas1rn;:larda orta derecede azalma sonucunda olu~an
bobrege ozgii mekanizmalar arac1hg1 ile gerc;ekl~ir. sempatik sinir sisteminin refleks uyanlmasmm, bobrek
kan ak1m1 ve GFR tizerine etkisi azd1r. -Ostelik Boli.im
28'de tart1~1lacag1 gibi, bobregin sempatik aktivitesinde
BOBREK KORTEKSiNiN KAN AKIMI ILE hafif arus bile, bobrekte ctibiil geriemilimini arnrarak,
KAR$1LA$TIRILDIGINDA BOBREK sodyum ve su atlmmm azahnasma neden olabilir.
MEDULLASININ VAZA REKTASINDA KAN Savunma reaksiyonu, beyin iskemisi ya da ag1r kana-
AKIMI <;OK D0$0KT0R mada oldugu gibi, birka<,; dakika ile birkac; saat arasmda
suren ~ddetli, akut bozukluklarda GFR'nin azalmasm-
Bobregin di~ k1sm1 olan bobrek korteksi, bobrek kan aki-
daki en onemli etken bobregin sempaLik sinirleri gibi
mmm onernli bir kismm1 alu. Bobregin medullasmdaki
goriinmektedir. Normal istirahatteki saghkh bir insanda
kan aknm toplam bobrek kan akunmm sadece %1-2'sini bobreklerde sempatik tonusun roli.i oldukc;a azdir.
olusturur. B5bregin medullasma giden lean, periti.ibiil ka-
piller sisteminin ozell~mi~ bir kisnu olan va.za rehta tara- BOBREK DOLA$1MININ HORMONLAR VE
fmdan saglamr. Bu damarlar medullada Henle k1Vnmlanna
OTAKOiDLERLE KONTROLO
paralel olarak de1inlere ilerler ve soma kortekse donerek
venoz sisteme dokiilur. Boli.im 29'da anlat1ld1g1 gibi vaza Tablo 27-4'de ozetlendigi gibi GFR'ye ve bobrek kan
rekta bobreklerin konsantre idrar yapmasmda onemli bir alumma etki edebilen pek c;ok hormon ve olakoid vardir.
rol oynar.
Norepinefrin, Epinefrin ve Endotelin Bobrek
BOBREK KAN AKIMININ VE GLOMEROL Damarlarm, Daralt1r ve GFR'yi Azalt1r. Aferent ve
eferent arteriyolleri daraltan ve GFR'de ve bobrek kan
FiLTRASYONUNUN FiZYOLOJIK
akurunda azalmaya yol ac;an hormonlar arasmda adrenal
KONTROLO medulladan salg1lanan norepinefrin ve epinefrin bulunur.
<;:ok degi~ken ve fizyolojik kontrole baglJ olarak degi~e- Genellikle bu hormonlann kan seviyeleri sempatik sinir
bilen GFR'yi belirleyici temel etkenler, glomeriildeki sisteminin aktivitesine paraleldir; boylece ~iddetli kanama
341
Unite V Vucut S1v,fan ve Bobrekler

gibi olaganilstii ko;;ullar hari<;, norepinefrin ve epinefrin "otoregulasyon"una yardunc1 olan bu etkisi bu boltimde
bobrek hemodinamigine c;ok az etkilidir. daha sonra aynnuli olarak tart1$ilacakt1r.
Bir ba;;ka darnar daraluc1 olan e11dotelin, diger dokular
gibi bobrek damarlannm hasar gormi\;; endotel hucrele- Endotel-Kaynakh Nitrik Oksit, Bobrek Damar
rinden serbestlenen bir peptittir. Bu otakoidin fizyolojik Direncini Azalt1r ve GFR'yi Artmr. Endotel-kayna.klt
rolu tam olarak anla$1lamam1~nr. Ancak, bir kan daman n.icrik oksit, biittin vucut damarlanmn endotelinden sal-
yaralanclig1 zaman, hasar goren endotelden salgilanan bu gilanan ve damar direncini azaltan bir otakoiddir. Baza!
seviyedeki nitrik oksit yapum, normal miktarda sodyu-
giic;lii vazokonstriktor (kan kaybm1 azaltarak) hemostaza
mun ve suyun uzakla~1lmasma olanak tamdtg1 ic;in, bob-
katk1da bulunabilir. Plazma endotelin seviyeleri damar
reklerde vazodilatasyonun korunmasmda onemli gibi
hasan ile birlikte olan gebelik toksemisi, akut bobrek
goziikmektedir. Dolay1S1yla bobreklerde nitrik oksit yap1-
yetmezligi ve kronik tiremi gibi baz1 hastahk durumla- rrum inhibe eden ilac;lann verilmesi, bobrek damar diren-
nnda artar ve bu fizyopatolojik ko$ullarm baz1lannda da cini artirarak GFR'yi ve idrarla sodyumun aulmasm1
azalm~ GFR ve bobrek vazokonstriksiyonuna katk1da azalur ve sonuc;ta kan basmcmm yiikselmesine sebep
bulunabilir. olur. Baz1 aterosklerozlu ve hipertansif hastalarda, vaski.\-
ler endocel hasan ve bozulmu$ nitrik oksit yaprm1, bobrek
Anjiyotensin II Bir~ok Fizyolojik Ko~ulda Tercihen damanrun daralmasma ve kan basmcmm yilkselmesine
Eferent Arteriyolleri Daralt1r. Giic;lii bir damar daral- katk1da bulunabilir.
nc1 olan anjiyotensin II, hem sistemik dola$1mda, hem de
Prostaglandinler ve Bradikinin Bobrek Damar
bobreklerde yap1ld1g1 ic;in, yerel olarak Uretilen bir otakoid
Direncini Azalt1r ve GFR'yi Art1rma Egilimi Gosterir.
oldugu kadar sistemik dola$1mda bulunan bir hormon
Damarlan geni$1eten ve bobrek kan akmuru ve GFR'yi
olarak da kabul edilir. Anjiyotensin II reseptorleri bobre-
aruran diger hormonlar ve otakoidler arasmcla prostaglan-
gin hemen hemen tiim kan damarlannda vard1r. Fakat
dinler (PGE2 ve PGI 2) ve bradikinin sayilabilir. Bu madde-
dii~k sodyum diyeti veya bobrek arterinin clarhgma bagh ler Boli.\m 17'de anlaulm~ur. Bu vazodilator maddelerin
bobrek perfi.izyon basmcmm azalmas1 gibi renin-anjiyo- normal kosullarda bobrek kan alummm ya da GFR'nin
tensin sisteminin uyanlmas1 ile ili$kili birc;ok fizyolojik diizenlenmesincle temel bir gorevi yok gibi gorunmektedir;
ko~ulda preglomeri.11 damarlan, ozellikle aferent arteri- fakat sempatik sinirler ya cla anjiyotensin Il'nin bobrekteki
yoller, anjiyocensin ll'ye bagh kas1c1 etkiye kar$1 k1smen vazokonstriktor etkilerini, ozellikle aferent arteriyoller
korunmu~tur. Bu korunma, anjiyotensin II'nin bu kan iizerindeki kas1c1 etkisini zayillalabilirler.
damarlanndaki vazokonstriktor etkisirle kar~1 koyan, Prostaglandinler, aferent arteriyollerin daralmas1m
ozell ikle nitlik ohsit ve prostaglanclinler gibi vazodilatator- onleyerek GFR'de ve bobrek kan akunmda a$m azalmayi
lerin salg1sma baghclir. engelleyebilir. Ornegin, hacim azalmas1 ve cerrahi. giri;;im
Buna kar~rn eferent arteriyoller anjiyotensin ll'ye gibi stres ko~ullarrnda, aspirin benzeri prostaglanclin sen-
oldukc;a bassast1r. Anjiyotensin II tercihen eferent arteri- tezini inhibe eden steroid olmayan anti-inflamatuvar ilac;-
yolleri daraltt1g1 ic;in, artm1~ anjiyotensin II seviyeleri, lann verilmesi GFR'de onemli azalmalara neclen olabilir.
bobrek kan ak1m1m azalurken glomeriil hidrostatik
basmc1111 arum. Artnu;; anjiyotensin II yap1mmm, genel- BOBREK KAN AKIMININ VE GFR'NIN
likle GFR'yi azaltma egilimine yol ac;an, arteryel bas1rn;ta OTOREGOLASYONU
dii~me ya da hacim azalmas1 gibi ko~ullarda goriildtigi.i
unutulmamahcl1r. Bu ko$ullarda artmI$ anjiyotensirl II Arteryel kan basmcmda belirgin degi$ikliklere kar$m
di.izeyi eferem arteriyolii daraltarak glomerul hidrostatik bobreki~i geribildirim mekanizmalan normalde bobrek
kan ak1mm1 ve GFR'yi oldukc;a sabil tutarlar. Bu meka-
basmcmm ve GFR'nin azalmasuu 6nler; ancak aym
nizmalar vucuttan c;1kanlm1~, sistemik etkilerden bagim-
zamanda eferent arteriyol daralmasma bagh bobrek kan
s12, kanla perfi.ize edilen bobreklerde de fonksiyon
akLmmdaki azalma, perittibt.il kapillerlere olan kan ak1m1-
gosterirler. Bobrek kan ak1mmm ve GFR'nin bu gorece
nm azalmasma yol ac;arak Bolum 28'de tart1~1ld1g1 gibi,
sabitligi otoregiilasyon olarak adlandmhr (~eldl 27-9).
suyun ve sodyumun geriemiliminin artmasma neden olur.
Bobrek di~mdaki diger dokulann c;ogunda kan ak1m1
Boylece dii~ilk sodyum diyeti ile veya hacim azalma- otoregi.ilasyonunun esas gorevi, kan basmc1 degi$iklikle-
smda gortilen artm1~ anjiyotensin II seviyeleri, GFR'nin rine karsm, dokulara oksijen ve diger besinlerin getiril-
korunmasma, Ure, kreatirlin gibi anlmalan glomertil fill- mesmm ve metabolizma y1k1m iiri.inlerinin
rasyonuna bagh olan metabolik auklann normal aulma- uzaklasunlmasmm normal diizeyde tutulmas1drr.
sma yard1m eder; ayni zamancla anjiyotensin Il'nin Bobreklere bu fonksiyonlar ic;in gerekenden ~ok daha
olu;;turdugu eferent arteriyol daralmas1, sodyum ve su fazla kan gelmektedir. Bobreklerde otoregiilasyonun ana
geriemilimi.ni artirarak kan basmcm1 ve kan hacmini gorevi GFR'yi goreceli sabit tutmak ve su ve madde at1-
nonnale c;evirir. Anjiyotensin II'nin GFR mmm hassas kontroli.inti saglamakur.
342
BOLOM 27 GlomerOI Filtrasyonu, B6bregin Kan Ak1m1 ve Kontrolleri

1600 160 c: Fakat gen;ekte arter basmcmda boyle bir degi~iklik iki
e
.ii:
>-
0
120 :{! ~
nedenle idrar hacmini c;ok daha az etkiler: (1) bobrek
as-
C: ~
1200
... ,,
... al otoregi.\lasyonu GFR'de olacak buyi.\k degi~iklikleri onler
al al
~~ 800 80 :; =e ve (2) bobrek tubullerinde glomeriilotubuler denge denilen
~e ,::i-
!-
... -
G> N (Boli.im 28'de tarn~1lacak) ve GFR artt:J.gmda tubi.illelin
.0 400 40 E .c
•0 0 geriemilim hmm artmnaya olanak veren bir ilave uyum
al C,
0 0 mekanizmas1 vardu. Bu ozel kontrol mekanizmalanna
kar~m arteryel kan basmc1mn artl!?l bobrekten suyun ve
8 sodyumun at1lmasma yine de onemli oranda etki yapar;
buna basin~ diiirezi veya basin~ natriiirezi denir ve Boltim
- 6
E~
-~ 19 ve 30'da taru~1lan bu mekanizma, viicut s1v1 hacminin
~ al
~~ 4 ve arteryel basmcm di.izenlenmesinde <;ok onemlidir.
,,-
i! E
·- 2
T0B0LOGLOMER0L GERiBiLDiRiM VE
0 GFR'NiN OTOREG0LASYONU
50 100 150 200
Arteryel basmc; Bobrekler otoregi.ilasyon i$levini gerc;ekle$tirmek 1c;:m
(mm Hg) makula densadaki sodyum kloriir yogunlugu degi$iklik-
Sekil 27-9. Bobregln arter bas,nondaki degi?imler s1ras1nda idrar akt- leriyle, bobrek arteriyol direncinin kontrolii arasmda bag-
m,nda otoregOlasyon olu~mamasma kar~tltk, bobrek kan ak1m1nin ve lanll kuran bir geribildirim mekanizmasma sahiptir. Bu
glomerOI filtrasyon h121nin otoregOlasyonu. geribildirim, distal tubule nispeten sabit miktarcla sodyum
klori.ir gonderilmesini garantilemeye yardnn ecler ve yok-
lugunda ortaya c;:1kacak olan ani ve bi.iyuk attlma degi$ik-
Ki~inin gi.inli.ik aktiviteleri esnasmda kan basmcmda liklerini onler. Bir<;ok halde bu geribildirim, bobrek kan
onemli oynamalar olmasma kar~m GFR normalde gi.in alum1mn ve GFR'nin otoregi.ilasyonunu birbirine paralel
boyunca kismen sabit (otoregi.ile) kahr. Omegin, kan olarak yapar. Ancak bu mekanizma ozel olarak distal
basmcmda 70-75 mm Hg'ya kadar varan di.i~me veya tubule ula$an sodyum klori.iri.in sabil tutulmasma yonelik
160-180 mm Hg'ya kadar yukselmeler GFR'de sadece oldugundan, a~ag1da tart1$1lacagi gibi, bobrek kan aki-
%10'dan az oranda bir deg~iklik yapar. Genelde bobrek mmda deg~iklik pahasma GFR otoregi.ilasyonunun ger-
kan ak1m1 GFR'yle paralel olarak di.izenlenir, ama baz1 c;ekl~tigi ornekler olu~r. Diger durumlarda, bu
belirh ko$ullarda GFR'nin otoregulasyonu daha etkindir. mekanizma aslmda bobrek tlibtili.inde sodyum klori.ir
geriemilimindeki bmncil deg~ikliklere yamt olarak
BOBREKLERDEN ATIMDAKi A$1RI GFR'cle cleg~ikliklere neden olabilir.
DEGi$iKLiKLERiN ONLENMESiNDE GFR Ti.ihtiloglomeri.il geribildirim mekanizmasmm GFR'yi
OTOREG0LASYONUNUN ONEMi kontrol ic;in birlikte hareket eden iki bile$eni vardrr: (1)
Bobregin otoregulasyon mekanizmalan %100 mi.ikemmel aferent arteriyoli.in geribildirim mekanizmas1 ve (2)
olmamakla birlikre, kan basmcmdaki degi$iklikler sonucu eferent arteriyoltin geribildirim mekanizmas1. Bu geribil-
olabilecek GFR'deki, suyun ve c;ozi.inmfl$ maddelerin aal- dirim mekanizmalan jukstaglomerulerkompleksin ozel
masmdaki potansiyel bu yuk degi~iklikleri onler. Glomeri.il anatomik yerle$irnine bagunhdrr (~ekil 27-10).
filtrasyon, ttibi.il geriemilimi ve bobreklerden aumm Jukstaglomeri.iler kompleks distal ti.ibi.iltin b~lang1cm-
gorece buyukliigi.i ve otoregi.ilator mekanizmalar olmad1- daki makula densa hi.icreleri ve aferent ve eferent arteriyol-
gmda ortaya c;:1kabilecek bobreklerden at:J.m degi.$iklikleri lerin duvarlanndaki juhstaglomeriiler hiicrelerden olu$ur,
dikkate almd1gmda, otoregi.ilasyonun nicel onemi Makula densa, aferent ve eferent arteriyollerle temas eden
anla$1labilir. bolgede distal ti.ibtildeki bir grup ozelle$mi$ epitel hi.icre-
Normalde GFR yakla$1k gu11de 180 litre'dir ve bunun sidit. Makula densa hucrelelinirl, arteriyollere dogru yon-
178,5 litresi ti.ibi.ilden geriemilir; 1,5 litre/gun s1v1 idrarla lenmi~ hi.icrei<;i sekresyon organelleri olan Golgi ayg1t1
at1hr. Otoregi.ilasyon yoklugunda kan basmcmdaki i<;ermeleri, bu hticrelerin arteriyolleri hedefleyen bir maclde
k1smen ki.ic;i.ik bir artl$ (lO0'den 125 mm Hg'ya) GFR'de salgtlayabileceklerini di.i$i.incltirmektedir.
benzer olarak %25'lik artt:;ia sebep olacakur (180 litre/
gun'den 225 litre/gi.in). Eger ti.ibUl geriemilimi 178,5 litre/ Makula Densa'da Sodyum Klorur Azalmas1 Aferent
gun degerinde sabit kalrrsa, bu idrann toplam miktannda Arteriyollerde Geni~lemeye Sebep Olur ve Renin
30 mislinden fazla artl$ yaparak idrar akimm1 46,5 litre/ Salg1s1 Artar. Makula densa hi.icreleri tam olarak anla-
gi.in'e c;:1karacakur (GFR ile ti.ibtil geriemilimi arasmdaki $1 lmam1$ olan uyanlar aractl1g1 ile distal ti.ibtile ula$an
fark). Toplam plazma miktan sadece 3 litre oldugu ic;in, s1V1nm hacim deg~ikliklerini algilarlar. Deneysel c;ah!?IIla-
boyle bir degi$iklik kan hacmini c;:ok <;abuk azaltacakt:J.r. lar azalm1s GFR'nin, Henle kolunda ak1m1
343
Onite V Viicut S1vi!an ve 86brek/er

t Arter basinc1

0 .L
t 0
-----------~ T
Glomeriil hidrostatik
bas1nc1 ~-----
l
t GFR
t
Proksimal t
f
r
NaCl Makula densa
"' J~kstaglomeruler geriemilimi ,-..+ NaCl
hucreler
~ ~ ·
'I. Aferent
arteriyol

~ ,+ Renin
1t j\-~~k~I~ t
V
~: ~s'a.\ ~),')~-._ ~~ ~a~tik
1 lamina
+ Anjiyotensin II

r•J
•• "'- } I ,
Duz
kas
lifi
I
Distal
'--Bazal
zar t
Eferent
tubul _I_ Aferent

~ekil 27-10. JukstaglomerOler ayg1t1n yap1s1, nefron fonksiyonu nun


--------- t arteriyol
direnci
T arteriyol
direnci
kontrolOnde olas1 geribildirimin rolOni.l giistermektedir.
~ekil 27-11. Bobregin arter bas1non1n azalmas, durumunda glomeri.il
hidrostatik bas,ncin,n ve glomerOI filtrasyon h1z1rnn (GFR) otoregUlas-
yava$latabilecegini ve i;:1kan Henle kolunda sodyum ve yonu i<;in makula densa gerlbildiri m mekanlzmas1.
kloriir iyonlannm geriemiliminde art1$a sebep olarak,
makula densa bucrelerine ula$an sodyum klortir konsant-
rasyonunun azalmasma yol ac;abilecegini dii$iindiirmek-
tedir. Sodyum klortir yogunlugundaki bu azalma, makula arteriyollerde daha baskm olan daraluc1 etkisi glomerill hid-
densadan, iki ayn etkiye sahip bir uyan ba$latrr (~ekil rostatik basmcmda ve GFR'de ciddi azalmalann onlenmesine
27-11): (1) Aferent arteriyol direncini azaltarak glomertil yardun eder. Bobrek arteryel basmc1 normalin aluna du~tii-
hidrostatik basmcm1 artlnr ve GFR'nin normale donme- gunde anjiyotensin ll'nin yap1m1m bask1layan (anjiyotensin
sine yardrm eder, ve (2) reninin esas depoland1g1 yer olan donii~tilriicii enzim inhibitiirleri) veya anjiyotensinin etki-
aferent ve eferent arteriyollerin jukstaglomeriiler hiicre- sini bloke eden (anjiyotensin II reseptor antagonisLleri) ila<;-
lerinden serbestlenmesini artmr. Bu hiicrelerden salg1la- lann verilmesi GFR'de her zamankinclen daha fazla azalmaya
nan renin, bir enzim gorevi yaparak anjiyotensin ll'ye yol ai;ar. Bu nedenle bobrek arter stenozu olan (bobrek arte-
donii$ecek olan anjiyotensin I yap1m1m artlnr. Sonw;ta rinde k1Smi ukamkhk) yuksek kan bas1nt;h bastalann teda-
anjiyotensin II eferenl arteriyolleri daraltir; boylece glo- visi esnasmda bu ilaclann kullamh$mm onemli bir yan etkisi,
mertil hidrostatik basmc1m arurarak GFR'yi normale GFR'nin akut bobrek yetmezligine sebep olacak kadar azal-
dogru c;evirir. mas1dir. Yine de, takip altmda, GFR'de ciddi azalma olmad1gi
Arteryel basm<; degi$iklikleri srrasmda etkin bir GFR siirece anjiyotensin II blokaj1 yapan ilaclar, hipertansiyon,
otoregiilasyonu ic;in tiibiiloglomeriil geribildirim m eka- konjestif kalp yetmezligi ve cliger bircok dururnda yararh
nizmasmm bu iki bile$eni birlikte c;alt$arak ozel anatomik olabilecek tedavi ajanland1r.
bir olu$Ulll olan jukstaglomeriil aygu arac1hg1 ile hem
aferent hem eferent arte riyollere geribildirim uyanlan
gonderirler. Bu mekanizmalann her ikisi birlikte t;ah$u--
ken, arteryel basmc;ta 75 mm Hg ile 160 mm Hg arasmda
geni~ oynamalar bile olsa, GFR <;ok az degi$ir. GFR'NiN VE BOBREK KAN AKIMININ
MiYOJENiK OTOREGULASYONU
GFR'nin ve bi:ibrek kan ak1mmm nisbeten sabit tutulma-
Bobrek Perfuzyonunun Azalmas, S1rasmda sma katkida bulunan ikinci bir mekanizma, arteryel
Anjiyotensin II Yap1mmm Blokaj, GFR'yi Daha da basmcm artmas1 esnasmda gerime kar~, k,an damarlannm
Azalt1r. Yukanda tart1$tld1g1 gibi bobrek perfiizyon basmc1 bireysel diren<; yetenegidir. Buna miyojenik mekanizma ad1
nonnalin aluna dU$lilgi.i zaman anjiyotensin ll'nin eferent verilir. Biiti.in vi.icutta kan damarlannda (ozellikle kiit;iik
arteriyollerde) tek tek yaptlan <;ah$ffialar, duvar geriminin
344
BOLOM 27 Glomerul Flltrasyonu, Bobregin Kan Akim, ve Kontrollerl

artmasma veya damar duvannm gerilmesine, damar dtiz A~1zdan protein


kaslarmm kas1larak cevap verdigini gostermi$ti.r. Damar ahm1
duvannm gerilmesi, hilcre d1smdan hiicre ir;ine kalsiyum
git$nin artmasma ve Bolilm 8'de anlatilan mekanizma-
t
+Amino asitler
larla, kas1lmasma olanak verir. Bu kastlma damarm asm
gerilmcsinin onlenmesinde kullamltr ve aym zamanda
arteryel basmr; artug1 zaman damar direncini arurarak,
t
Proksi~al tO~Olde
bobrek kan akmunm ve GFR'nin asm artmasm1 onler. t amino asn
geriemilimi
Vucuttaki arteriyollerin olas1hkla pek r;ogunda miyoje-
nik mekanizma i;:al1,?1yorsa da, bunun bobrek kan akum ve
GFR otorcgi.llasyonundaki onemi baz1 fizyologlar tarafm-
t
dan sorgulanmaktadir; <;ilnkti bu basmca duyarh mekaniz- t Proksimal IObOlde
NaCl geriemilimi
mamn tek baslanna GFR veya bobrek kan ak1mmdaki
degi~iklikleri dogrudan algtlama yoUan yoktur. Diger taraf-
8 t
tan bu mekanizma bobregi hipertansiyona bagh basardan ,--- - ----►
I
t Makula densa NaCl
koruma ar;ismdan onemli olabilir. Kan basmcmda ani artcyl
yamt olarak, aferent aneriyollerin miyojenik kas1c1 yanm
I
I
I
, Makula
t
saniyeler i<,;inde o1u$ur ve boylece glomertil kapillerlerine : densa
J Aferent arteriyol
, geribildiriml
T direnci
artm~ arteryel basmcm ger;i~i zayiflatthr.
i
I
I
I
I

Bobrek Kan Ak1mm1 ve GFR'yi Art1ran Diger Faktorler:


'------------· tGFR

Yi.iksek Protein Ahm1 ve Artm•~ Kan Glikozu. Pek <;ok ~ekil 27-12. YOksek protelnli bir ogunden sonra, artmI~ glomerOI f ilt-
ko~ulda GFR ve bobrek kan akum nisbeten sabit ise de. bu rasyon h1zma araal1k eden makula densan1n olas1 rolii.
parametrelerin anlamh olarak degi~t1g1 durumlar bulunmak-
tad1r. Orncgin, diyetle Jazla protein almmasm111 11cm CFR'yi
Item de bobreh lum a/111111111 art1rd1gi bilinmehtedil. Kronik mekanizmas1 arac1hg1y la aferent aneriyoliin genislemesine
olarak yiiksek proteinli diyette, d1yetle fazla ct ahnd1gi ve bunu izleyerek bobrck kan akimmda ve GFR'de aru~
durumlarda oldugu gibi, GFR'de \'e bObrek kan ak1mmdaki neden olur
ar~lar k1smen bobrcklcrm btiyiimesine baghd1r. Ki~i yiiksek Bu c!mekler, bl\brek kan akumnm ve GFR'nin, tek ba$-
proteinli b1r yemek yedikLen sonra 1 veya 2 saat i<;inde, lanna Li\bllloglomeri.11 gcribildirimi ile denetlencn Lemel
GFR'dc vc bobrek kan akmunda %20-30'1uk am~ olur. degL?kenler olmad1gm1 gostennektedir Bu geribildirim
Bu art1$m olas1 a<;1klamalanndan birisi a$3gidaki gibidir: mekamzmasmm temcl amac1 idrann son i~lemlerden ge~tigi
Proteinden zengin yemek, proks1mal ti.ibtilden gcnemilim yer olan distal tiibi.illere sabit m1ktarda sodyum klori.lliin
yolu ilc, kan amino asil cliizeyini arum. Amino as iLler vc ula~mas1m garantilemekL1r. Boylcce, makula dcnsadan
sodyum; proksimal tiibUlden birliktc geriemildigi i<;m artnu~ onceki tUbUl bolgesinde sodyum emilimini aruran herhangi
aminoasit gene01ilim1 ayru zamanda proksrmal tUhiilden b1r bozukluk bobrek kan akrmmda ve GFR'de aru~ neden
sodyum gcriemilimini de t~k edcr. Makula densaya ula~n olacak, bc!ylece su ve sodyum aulmas1 normal diizeyde
sodyum miktanndaki bu azalma (bkz. ~eltll 27-12), yuka- tutulabilecektir (bkz. ~ekil 27-12).
nda bahsedildigi gibi, 11.lbiiloglomertll geribildirim mekaniz- Proksimal Liibi.ildc geriemilim azaltl1gmda, olaylar dizisi
mas1 arac1bgi ile aferent arteriyoldc d1rcn<; dusmesine neden aksi yondc o1U$ur. Omegin, ortaya .;1kan proksimal tUbUI
olur. Aferent arteriyolde dirern;: azalmas1 bobrek kan aktnllill hasarlannda (tetrasiklin gibi iladann yiiksek dozda alum ile
ve GFR'yi yiikse!Li.r. Anm1~ GFR, tire gtbi protein metaboliz- vcya civa gibi ag1r metallerle zehirlcrunede) llibi.iltin sodyum
masmm y1k1m Uriinlerinin aulmas1m artmrken, sodyumun klori.iril gcriemme ycteneginde azalma vardJr. Bunun sonu-
atilmasmm hemen tamamen normal s1rurlarda kalmasma cunda, fazla miktarda sodyum kloriir distal ti.ibiilc ulasir ve
olanak tamr. uygun dUzehme yap1lmad1gmda ruzla ~m hac1m kaybma
Kontrolsi.iz diyabete~ mellituslularda kan glihoz diizeyi ,ok neden olur. Bu ko~llarda makula dcnsaya ula~n fazla nuk-
yu.J1seldigi zaman bobreh lia11 alm11111dalii ve CFR'del1i belirgin tarda sodyum klorilre yanll olarak onaya i;1kan tllbUloglo-
yiikselmeyi benzer bir mc/ianizma ile arill/amah miimhiindilr. meriil gcribildirime bagb oll1$an bl.lbrek damarlanmn
Glikoz da, amino as1tlerm baztlan g1b1. proksimal lUbUlden vazokonstriksi)'onu, l.lncmh dii.zeltici mekanizmalardan biri-
sodyum ile birlikte geriemildigi i<;in, tUbl\llere ula~n glikoz sidir. Bu ornekler; sodyum kloriirtin, tubiil s1v15mdak1 diger
miktannm artmas1, onunla birlikte fazla sodyumun geriemil- i;ozi.imntts maddelerin vc lUbiil s1V1S1 hacimlerinin distal
mesine sebep olur. Bu da makula densaya ula~n sodyum tiibi.ile uygun h!zda ula$mas1m ve boylccc bu maddelerin
kloriiriin azalrnasma, tilbUloglomerUI gerib1ld11im uygun miktarlanm idrarla atmayi garanuleyen gerib1ldirim
mekanizmalannm oncmini gosterir.

345
Onite V VOcut s,v,tan ve Bobrekler

Hall JE, Bra nds MW: The renln-angiotensln-aldosterone system: renal


Kaynaklar mechanisms and circulatory homeostasis. In: Seldin OW, Gleblsch G
Bldani AK, Griffin KA. Williamson G, et al: Protective Importance of the (eds): The Kidney- Physiology and Pathophysiology, 3rd ed. New
myogenic response in the renal circulation. Hypertension 54(2):393, York: Raven Press, 2000, pp 1009-1046.
2009. Hall ME, do Carmo JM, da Silva AA, et al: Obesity, hypertension,
Bldani AK, Pollchnowskl AJ, Loutzenhlser R, Griffin KA: Renal micro- and chronic kidney disease. Int J Nephrol Renovasc Dis 7:75, 201 4.
vascular dysfunction, hypertension and CKD progression. Curr Opin Hansell P, Welch WJ, Blantz RC, Palm F: Determinants of kidney oxy-
Nephrol Hypertens 22:1, 2013. gen consumption and their relationship to tissue oxygen tension
Braam B, Cupples WA, Joles JA, Gaillard C: Systemic arterial and ve- In diabetes and hypertension. Clin Exp Pharmacol Physiol 40: 123,
nous determinants of renal hemodynamics in congestive heart fail- 201 3.
ure. Heart Fall Rev 17:16 1, 2012. Haraldsson B, S~rensson J: Why dowe not all have protelnuria? An up-
Cowley AW Jr, Mori T, Mattson D, Zou AP: Role of renal NO produc- date of our current understanding of the glomerular barrier. News
tion in the regulation of medullary blood flow. Am J Physiol Regul Physiol Sci 19:7, 2004.
lntegr Comp Physiol 284:Rl 355, 2003. loutzenhiser R, Griffin K, WIiiiamson G, Bidani A: Renal autoregula-
Cupples WA. Braam B: Assessment of renal autoregulation. Am J Phys- tlon: new perspectives regarding the protective and regulatory roles
lol Renal Physlol 292:Fl 105, 2007. of the underlying mechanisms. Am J Physiol Regul lntegr Comp
Deen WN: What determines glomerular capillary permeability? J Clin Physiol 290:R 1153, 2006.
Invest 114:141 2, 2004. Navar LG, Koborl H, Prieto MC, Gonzalez-Villalobos RA: lntratubular
DIBona GF: Physiology in perspective: the wisdom of the body. Neu- renin-angiotensin system In hypertension. Hypertension 57:355,
ral control of the kidney. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol 2011.
289:R633, 2005. O'Connor PM, Cowley AW Jr: Modulation of pressure-natriuresls by
Guan Z, Inscho EW: Role of adenosine 5'-triphosphate in regulating renal medullary reactive oxygen species and nitric oxide. Curr Hy-
renal microvascular function and In hypertension. Hypertension pertens Rep 12:86, 2010.
58:333, 2011. Schnermann J, Briggs JP: Tubular control of renin synthesis and secre-
Hall JE: Angiotensin II and long-term arterial pressure regulation: the tion. pfiugers Arch 465:39, 2013.
overriding dominance of the kidney. J Am Soc Nephrol 1O(Suppl Speed JS, Pollock OM: Endothelin, kidney disease, and hype1tenslon.
12):s258, 1999. Hypertension 61:11 42, 20 13

346
BOLOM 28
+u ;::~-----
"- ~
11

_,.._ ~

Bobrek Tiibiillerinde Geriemilim ve Sekresyon

Glomerul ftl.tran bobrek tiibiillerine girdigi zaman veya ttibtil geriemi.liminde olu$abilecek kiic,;tik bir degi-
idrar olarak anlmadan once, ti.ibtiliin birbirini izleyen sikligin i.clrarla anlmacla oldukc;a biiyiik bir degi$iklik
prohsimal tilbul, Henle hivnm1, distal W.biil, toplay1c1 tiibiil yapma potansiyeline sahip oldugudur. Ornegin glomerul
ve nihayet toplay1c1 kanal bolumleri boyunca akar. Bu yol filtrasyon hm (GFR) sabit kalusa, liibtil geriemilimirtde
boyunca baz1 maddeler se<;ici ~ekilde tiibiillerden kana 178,5 litreden 160,7 litreye yuzde lO'luk bir azalma,
ge1iemilir, baz1lan ise kandan tiibiil liimenine salgilamr. gunhik idrar hacmini 1,5 litreden 19,3 litreye c,;1karacak-
Sonunda idrar olu~ur ve idrardaki biitiin maddeler a~g1da nr (yakla~ik 13 kat art1s). Ancak gen;ekte ttibiil geriemi-
gosterildigi gibi, glomeri.il rutrasyonu, ti.ibiil geliemilimi limi ve glomertil filtrasyonu s1k1 bir sekilde denetlendigi
ve ttibiil sekresyonundan olu~an iic,; ana bobrek ~levinin ic;in at1lan iclrar miktannda buyiik dalgalanmalann olmas1
sonucunu temsil eder. engellenir.
lkincisi, ti.i.bi.il ge1iemilimi gorece olarak sec;ici olmayan
ldrarla atilma = glomerol filLrasyonundan farkh olarak (proteinler veya
Glomerul filtrasyonu - Tubul proteirtlere bagh macldeler d1~mda, plazmada c,;oziinen
geriemilimi + Tubul sekresyonu madclelerin hepsi filtre edilir) olduh(a se{icidir: Glikoz ve
amino asitler gibi baz1 maddelerin hemen hemen tamam1
Geriemilim, bin;:ok maddenin idrarla at1lma hlZlm
tiibiillerden geriemildiginden, iclrarla atJ.lma hizlan s1.fu-
belirlemede sekresyondan c,;ok daha onemli rol oynar.
du. Plazmadaki sod.yum, klortir ve bikarbonat gibi birc,;ok
Ancak, ozelhlde potasyum iyonlan, hidrojen iyonlan ve
iyon cla yiiksek oranda geriemilime ugramakla birlikte,
diger birkac,; maddenin daha idrarla aulmasmdan tiibiil
bunlann geriemilim ve idrarla attlma hizlan vticudun
sekresyonu sorumludur.
ihtiyacma bagh olarak degi~kendir. Diger taraftan, tire ve
kreatinin gibi y1k1m iiriinleri, ti.ibi.illerden c;ok az ernilir
TUBOL GERIEMILIMi MIKTARCA ve oldukc,;a fazla miktarda anhrlar.
FAZLADIR VE ILERI DERECEDE SEQCiDiR Boylece bobrekler, farkh maddeleri geliemdikleri hlZI
kontrol ederek, c;oziinmii$ maddelerin birbirinden bagrm-
Tablo 28-1 t.amamt bobreklerden serbestc,;e filtre olan ve s12 o larak anlmasm1 diizenler ve vucut s1v1 bil~iminin
degi$ken lnzlarda geriemilen birc,;ok maddeyi gostermek- hassas kontroltinde temel rolti oynarlar. Bu boliimde,
tedir. Bu maddelerclen herbirinin hangi hizda filtre oldugu bobreklerde farkh macldelerin degi~en hizda sec;ici olarak
~u ~ekilde hesaplamr: tUbiillerden geriemilmesine veya salgilanmasma olanak
Filtrasyon = Glornerul filtrasyon h1z1 tamyan mekanizmalar tartI~tlacaknr.
x Plazrna konsantrasyonu

Bu hesaplamada maddelerin serbestc,;e filtre olduklan TOBOL GERIEMILIMI PASiF VE AKTiF


ve plazma proteinlerine baglanmad1klan ongori.ili.ir.
MEKANiZMALARI KAPSAR
Ornegin, eger plazma ghkoz konsanrrasyonu 1 gr/L ise,
giinde filtre olan glikoz miktan yakla~1k olarak 180 Ugiin Bir macldenin geriemilebilmesi ic;in once ( 1) ti.ibul epitel
x 1 gr/L veya 180 gr/gtin'diir. Aslmda, filtre olan glikozun zanndan bobregin hiicreleraras1 s1V1s1 ic;ine ve sonra (2)
normalde hic,;bir miktan at1lmad1gmdan, glikoz geriemi- peritiibiil kapiller zar arac1hg1 ile kana geri ta~rnmas1
limi de 180 gr/gtin'di.ir. gerekir (~ekil 28-1). Bu nedenle, suynn ve c;oziinmii$
Tablo 28-1 'de iki nokta hemen dikkati c;eker. Birincisi, maddelerin geliemiliminde bir seri ta$tnma basamag1
birc,;ok maddenin glomeriillerden filtre olan ve tiibiiller- bulunur. TUbtil epitelinden hucreleraras1 s1V1ya ta$mma,
den geriemilen miktarlan idrarla anlan miktanna luyasla Bolum 4'te viicudun diger zarlanndan ta~mma ic,;in tart1-
c;ok daha fazladu. Bu nun anlam,, glomertil filtrasyonunda $llmi$ olan aym temel mekanizmalar kullamlarak, aktif
347
Onite V Vucut S1v1/an ve Bobrekler

Tablo 28·1 Farklr Maddelerin Bobrekler Tarafmdan Fi ltrasyon Geriemilim, ve At1lma H1zlan
Filtre Olan Yuki.in Geri
Madde Filtre Olan Miktar Geriemilen Miktar At1lan Miktar Emilim %'si
Glikoz (gr/gun) 180 180 0 100
Bikarbonat (mEq/gOn) 4320 4318 2 >99,9
Sodyum (mEq/gun) 25.560 25.410 150 99,4
Klorur (mEq/gun) 19.440 19.260 180 99, 1
Potasyum (mEq/gun) 756 664 92 87,8
Ore (gr/gun) 46,8 23,4 23,4 50
Kreatinln (gr/gun) 1,8 0 1,8 0

FiLTRASYON primer aktif t<1.$ima olarak isimlendirilir. Buna gtizel bir


PeritiibOI TubOI
ornek, bobrek ttibiillerinin birc;ok boliimi\ boyunca ~lev
kae!lleri hiicreleri
+
Lumen gosteren sodyum-potasyum ATPaz pompastdrr. iyon far-
krndan kaynaklanan durumlarda oldugu gibi, bir enerji
kaynagi ile dolayh olarak e~l~en ta~nmaya ise, sekonder
aktif t<1.$una denir. Bobrek ttibuliinden ghl<ozun geriemi-
limi, sekonder aktif ta?rmaya ornektir. Suda c;:oztinen mad-
deler, ttibiiller tarafmdan aktif ve/veya pasif mekanizmalarla
geriemilirken, su daima ozmoz ad1 verilen pasif (aktif
olmayan) bir fiziksel mekanizma ile geriemilir. Ozmoz
suyun, c;oziinmi\~ madde konsantrasyonu az (su konsant-
rasyonu fazla) olan bir bolgeden c;:oztinm'ii$ madde kon-
santrasyonu fazla (su konsantrasyonu az) olan bolgeye
GERiEMiLiM ATILMA difuzyonu anlamma gelir.

+ <;ozunmu~ Maddeler Epitel Hucrelerinin i~inden


~ekil 28-1. Filtre olan suyun ve <;ozonmii~ maddelerln tObul tOmenin- veya Arasindan Ta~mabilir. Diger epitel hiicreleri gibi
den epitel hiicrelerini ge\erek bobrek hucreleraras1yoluyla kana gerie- bobrek tUbtil hucreleri de s1k1 ba.glantilarla bir arada tutu-
milmesi. <;;ozunmO~ maddeler hucrelerin i<;inden (transe/i.iler yo[) pasif
lurlar. Hiicreleraras1 yan bo~luklar bu s1k1 baglannlann
difiizyon veya aktif ta~1ma ile veya hiicrelerin arasindan (parase/iJ/er
yo[) difOzyonla ge<;erler. Su hiicrelerin i<;inden veya aras1ndan ozrnoz arkasmda kahr ve ttibtil epitel hucrelerini birbirinden
yoluyla ge<;er. Suyun ve <;dzunmii~ maddelerin hOcreleraras1 s1v1dan aymr. ~oztinmti$ maddeler, transseluler yo /la veya hucre-
peritObiil kapill erlerine gec;:mesi ult rafiltrasyon (kiJt/e ak1m1) ile olur. ler arasmdaki s1k1 baglannlan ve hticreleraras1 mesafeyi
gec;:erek, yani paraseliiler yolla da geriemilebilir veya sal-
gilanabilirler. Sodyumun her iki yoIla gec;ebilen bir madde
veya pasif ta~mma ile gerc;:ekl~tirilir. Ornegin, c;:oziinmii~ olmasma kar$m onemli kism1 transseluler yolla ta~mrr.
maddeler veya su dogrudan ho.ere zarlanndan gec;:ebile- Su, ba~t.a proksimal tiibi.11 olmak tizere nefronun bazt
cekleri gibi (transselaler yol), hucreler arasmdaki baglantt boltimlerinde paraseliiler yolla geriemilirken potasyum,
bolgelerinden de gec;ebilirler (paraseluler yol). Su ve magnezyum ve kloriir iyonlan gibi suda eriyen maddeler
c;:ozunmu~ maddeler tiibtil SlVlsmdan hiicrelerarast s1V1ya de su ile birlikte ta~mir.
gec;tikten soma, perittibiil kapillerin duvarmdan kana
Ti.ibul Zari Arac1h91 ile Primer Aktif Ta~1ma ATP'nin
ultrafiltrasyon (kutle ak1m1) ile gec;:erler. Bu olay hidrosta-
Hidrolizine Baghdir. P,imer ahtif ta$1mamn ozel 6nemi
tik ve kolloid ozmotik kuvvetler arac1hg1 ile olu~makta-
dir. Peritttbul kapillerleti, diger birc;:ok kapillerin venoz
,ozu.nmi,4 maddele1i konsantrasyon f ark ma veya elektriksel
farkma kar$t la$1yabilmesidir. Aktif ta~1ma ic;in gereken
ucu gibi davramr; c;:unkti burada, s1v1 ve maddelerin huc-
enerji, zara bagh ATPaz enzimi arac1hg1 ile ATP'nin hid-
relerarast alandan damar ic;ine geriemilmesini saglayan
rolizinden saglamt. ATPaz ayn1 zamanda c;ozunmil$ mad-
net kuvvetler bulunur.
deleri baglayan ve zardan gec;:iren ta~mma mekanizmasmm
bir bile$enidir. Bobrekte bilinen primer aktif ta~1yic1lar
AKTiF TA~IMA
arasmda, sodyum-potasyum ATPaz, hidrojen ATPaz, hidro-
Aktif t.a$tma, c;oztintir bir maddeyi elektrokimyasal farka jenpotasyum ATPaz ve halsiyum ATPaz saytlabilir.
kar~1 t~1yabilir ve metabolizmadan elde edilecek enerjiye ~ekil 28-2'de gosterildigi gibi, primer aktif ta$tmaya
gereksinim duyar. Adenozin trifosfat (ATP)'m hidrolizi giizel bir ornek, proksimal ttibiil zanndan sodyumun
gibi, bir enerji kaynagiyla dogrudan e$le$mi$ olan ta$1ma, geriemilmesidir. Tiibul epitel hucresinin bazolateral
348
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemilim ve Sekresyon

PeritiibOI TObul TObOI Boylece, tubiil li.imeninden kana net sodyum geriemi-
kapilleri epitel hOcreleri liimeni limi en az 3 basamakta gerc;ekle$ir.

L--- . ~~:__
-i- - Na+
-_,
)
1. 5odyum, zarm bazolateral tarafmdaki sodyumpo-
tasyttm ATPaz pompas1 tarafmdan olu$turulan
~

j .~ ~ :::,
elektrokimyasal farkm belirledigi yonde, lumen
I ATJ:>i i;:2 Na• tarafmdaki zardan (apihal zar da denir) hucreye
c'-- dogru difuze olur.
-.ca:
Na• ~~. K+
- $
(-3 mV) 2. Sodyum, bazolateral zardan sodyum-potasyum
K+
I I~ (-70 mV) ~ 1 k1baglanll
ATPaz arae1hg1 ile elektrokimyasal farka kars1
l3$1nlr.
I - \ - F1r9ams1 kenar 3. 5odyum, su ve diger maddeler ile birlikte, hidros-
I/ '- 7Bazal ~ (Lumen zan)
,,X:. 1
-::-
_ kanallc!! - tatik ve kolloid ozmotik basrnc; farklanmn yonlen-
Hiicreleraras1 Bazal HOcreleraras1 dirdigi ultrafiltrasyon denilen pasif bir hareketle
SIVI zar bo~luk hucreleraras1 s1V1dan peritilbtil kapillerleri ic;ine
~ekil 28-2. Tubul epitel hucrelerinden sodyumun aktif ta~mmasm1n geriemilir.
ana mekanlzmas1. Bazolateral zardaki sodyum-potasyum pampas,
hOcrenin l<;indekl sodyumu hucrenin d1~ma ta~1yarak hOcrenin i~inde Tubul Zarmdan Sekonder Aktif Geriemilim. 5ekon-
negatif elektrik yOkO ve dO~uk sodyum konsantrasyonu yarat1r. DO~uk
hucrel<;l sodyum konsantrasyonu ve negatif elektriksel yuk, sodyum der aktif ta~unada, iki veya daha fazla madde ozel bir zar
iyonlannin tubul IOmeninden f1n;ams1 kenar yolu ile hucrenin i<;ine di- proteini (ta~1y1c1 bir molekul) ile iliskiye girer ve hucre
foze olmasma neden olur. zanndan beraberce tasm1rlar. Bir madclenin (omegin
soclyum) elektrokimyasal farkm belirledigi yonde hucreye
girerken ac;1ga c;ikan enerji bir ba~ka maddenin (ornegin
glikoz) elektrokimyasal farka kars1 ta?mmasmda kullam-
carafmda bol miktarda bulunan sodyum-potasyum hr. B5ylece sekonder aktif cas1ma, ATP'den veya baska
ATPaz sistemi ATP'yi hidrolize eder ve ac;1ga r;1kan ener- yuksek enerjili fosfat kaynaklannclan dogrudan enerji
jiyi sodyum iyonunu hi1cre ic;inden hi1creleraras1 mesa- kullarunaz. l3unun yerine, burada kullantlan enerjinin
feye ta$1mak ic;in kullamr. Aym anda potasyum da kaynagi, kendi elektrokimyasal farkmm belirledigi yonde
bucreleraras1 mesafeden hucrenin ic;ine ta~m1r. Bu iyon tasman bir baska maddenin, ~zamanh kolayla$Lmhms
pompasrnrn c;ah?mas1, hucrenin ic;inin du?uk sodyum ve difiizyonu snasmda ac;1ga c;1kan enerjidir
yuksek potasyum konsantrasyonunu korur ve hucre ~ekil 28-3, proksimal rubulde glikoz ve aminoasitle-
ic;inde -70 milivolt civarmda negatif bir yuk yaratir.
rin sekonder akti[ ta$mmas1m gostermektedir. Her iki
5odyumun bazolateral zardan hticre dI?rna pompalan-
madde i<;in de fm;ams1 kenardaki ozgill tas1yic1 proteinler
mas1, hucrenin Iii.men tara:fmdaki zanndan sodyumun
sodyum iyonu ile amino asil veya glikoz molekultinu ayn1
diftizyonunu kolayla~unr. Bunun iki nedeni vardtr: (1)
anda baglarlar. Bu tasmma mekanizmalan, butiln glikoz
Hucreic;i sodyum konsantrasyonunun du.silk ( 12 mEq/L),
ttibul s1v1smdaki sodyum konsantrasyonunun ise yuksek ve aminoasitleri rubuler lumenden ta$1yabilecek kadar
olmas1 (140 mEq/L) nedeni ile hiicreye sodyumu c;eken etldndir. Bu maddeler hucre ic;ine girdikten soma hUcrei~i
bir konsantrasyon fark1 vard1r ve (2) hucrenin ir;:indeki glikoz ve amino asil yogunlugu artar. Ardmdan, her iki
negacif, -70 milivoltluk potansiyel farkt, pozitif yiiklii madde de, ozgul ta~1yic1 proLeinlerin de yardnmyla bazo-
sodyum iyonlanm tubul li.imeninden hiicrenin ic;ine lateral zan kolayla~tmlm1$ difuzyon yoluyla geverler.
c;eker. Sodyum glilwz bir/ilite-ta$iyicilan (SGLT2 ve SGLTl)
Sodyumun, sodyum-potasyum ATPaz arac1hg1 ile aktif proksimal tiibul hi.icrelerinin fm;ams1 kenannda bulunur-
geriemilimi tubullerin buyuk bolumunde gerc;eklesir. lar ve daha once de belirtildigi gibi glikozu, konsantrasyon
Aynca nefronun baz1 belirli k1s1mlannda, fazla miktarda farkma kars1 hucre ivine ~1rlar. Filtre olan glikozun yak-
sodyumun hucrenin i<;ine hareketini kolaylastiran faktor- la~Ik yuzde 90'1 SGLT2 aractl1g1 ile proksimal tubulun ilk
ler de vardrr. Proksimal tubulde zann lumene bakan tara-
k1Snunda (51 boltimti) geriemilirken, kalan yuzde lO'luk
fmda yuzey alamm yaklas1k 20 kat aruran yogun bir
kisnn proksimal tUbUlUn daha sonraki boli.irnlerinde
firc;ams1 kenar bulunur. Aym zamanda zann lumene
bakan yuzeyinde, sodyum iyonlanm baglayan ve hucre 5GLT1 arac1hg1yla tas1mr. Zann bazolateral ktsmmda ise
i<;ine brrakarak sodyumun zardan holayl~tmlmi~ difii.z- glikoz proksimal tubulun 51 bolumunde glikoz La$lyt.ctlan
yonla hucreye tasmmasm1 saglayan sodyumu ta?1ytc1 pro- GLUT2, daha sonraki 53 boli.imunde GLUTl arac1hg1 ile,
tein let vardtr. Bu sodyum-ta?1ytc1 proteinler, daha sonra hucreden disan c;1karak hucrelerarast arahga difuze olur.
tart1stlacag1 gibi, aym zamanda glikoz ve amino asitler Glikozun kimyasal farka kar$t tasmmas1 dogrudan
gibi diger maddelerin sekonder aktif ta$mmasrnda da ATP kullanmasa <la, glikozun emilimi bazolateral zardaki
oldukc;a onemlidir. primer aktif sodyum-pocasyum ATPaz pompas1mn

349
Onite V Vucut S1vlfar1 ve Bobrek/er

HOcreleraras1 TObul TubOI ta$mmada, maddelerden birinin du$i.ik konsantrasyona


alan hiicreleri IOmeni
dogru ta$mmasmdan ar;1ga r;1kan ene1ji (ornegin,
~ sodyum iyonu), ikinci maddenin ztt yonde yani, yuksek
L:L
~- ~ Glikoz
B Glikoz
SGLT konsantrasyona dogrn ta~mmasm1 mumkun k1lar.
Ztt-ta~mmaya bir ornek, ~ekil 28-3'te gosterildigi
I Na• I Na• gibi, proksimal tubuliin lumen tarafmdaki zarda sodyum

n
·70mV
Na+ geriemilimiyle e~le~mi~ olan hidrojen iyonlannm aktif

~~ Amino asitler Amino asitler


sekresyonudur. Bu ornekte, hucrenin i\'.ine sodyum gir~i
ile hucreden hidrojen \'.lkl$1 e~le$llli$tir. Bu ta$mmaya,
lumen tarafmdaki zann fm,;arns1 kenannda bulunan
ozgul bir protein (sodyum-hidrojen degi.$tiriclsi) arac1hk
eder. Sodyum h ucrenin ir;ine ta$m1rken hidrojen iyon-
lan lumen i<:ine aktanhr. Primer ve sekonder aktif tas1-
Na+ oE> < Na+ manm ana ilkeleri aynnuh olarak Bolum 4'te
-70mV
tart1$1lm1stu.
K+-...,..:::.- H+ > ,4
Pinositoz-Proteinlerin Geriemiliminde Aktif Bir
Ta~1ma Mekanizmas1. Ttibulun baz1 k1s1mlan, ozellikle
Z1t-ta}mma
proksimal tubul, proteinler gibi buyuk molekulleri, bir
~ekil 28-3. Sekonder aktif ta~inma mekanizmalan. Ostteki hiicrede,
tubOI epi tel hOcresinin flrc;ams, kenanndan amino asit ve glikozun sod- en.dositoz tipi olan pinositoz yoluyla geriemer. Bu ~lemde,
yum la birfikte-ta~mmas1 ve bazolateral zardan kolayla~t1nlm1~ difOz- protein lurnene bakan zann fuyarns1 kenanna tutunur, bu
yonla hOcreleraras, alana gec;i~leri gosteril mektedir. Alttaki hOcrede, k1s1mda zar hucrenin i<:ine dogrn c;;ukurla$ir soma da
hidrojen iyonunun z1t-ta~mmas1 gosterilmi~tir. Hidrojen iyonu f1rc;ams1
kenan gec;erek, hOcrenin ic;inden tObOI IOmenine ta~I111r. Sodyum iyon- gornulur ve proteini ic;;eren bir vezikul olusur. Hticrenin
lann1n hOcre ic;ine giri~i, bazolateral zardaki sodyum-potasyum ATPaz ic;;ine ahnan protein, kendini olu$tutan aminoasitlerine
pompas1mn saglad191 elektrokimyasal fark yonOnde bir ta}mmad1r. Bu yik1ltr ve bazolateral zardan hucreleraras1 s1v1ya geriemi-
farktan dogan enerji, hidrojen iyonlanmn hocre ic;inden tObOI IOmeni-
ne gec;i?I ic;ln kullamhr. GLUT, glikoz ta~IyIc1s1; NHE, sodyum-hidrojen lir. Pinositoz, enerji gerektirdigi ir;in, bir t;e$it aktif ta$tnma
degi?tiricisi; SGLT, sodyum-glikoz birlikte-ta~1y1c1s1. olarak kabul edilir.

harcad1g1 enerjiye baghdir. Bu pompanm aktivitesi, sod- Aktif Olarak Geriemilen Maddeler i~in Ta~mma
yumun lumen tarafmdaki zan kolaylastmhms difuzyonla Maksimumu. Aktif olarak geriemilen veya salg1lanan
ge<,;ebilmesi i\'.in gereken elektrokimyasal farki korur ve maddelerin pek c;;ogunun tasmabilmesinde bir Sllllr vardtr
sodyumun hucre i<,;ine bu "yoku~ a$ag1" difuzyonu, gliko- ki buna ta$inma mahsimumu denir. Bu sm1r rubullere,
zun lumen tarafmdaki zardan e~zamanh olarak "yoku$ ta~mma stirecinde yer alan ta$1y1c1 proteinler ve ozgul
yukan" ta~mmas1 i\'.in gerekli enerjiyi saglar. Bu yuzden, enzimlerin kapasitesini a~an miktarda <,;ozunmu$ madde
glikozun bu ~ekilde emilimi "sekonder aktif ta~mma" ula~ug1 zaman, (tubule ula$an madde miktanna tiibiil
olarak isimlendirilir; \'.iinkti glikozun kendisi kimyasal yiikii denir) ozgul ta$}ma sistemlerinin doymas1 nedeniyle
farka kar~1 geriemilir ama bu, sodyumun primer aktif ortaya r;1kar.
ta$mmasma "sekonder" olarak meydana gelir. Proksimal tiibiildeki glikoz ta~1y1c1 sistem buna iyi bir
Haurlanmas1 gereken bir ba$ka onemli nokta, gerie- ornektir. Normal ko~ullarda idrarda olr;i.ilebilir miktarda
milim ~leminin diger basamaklan pasif olsa bile, emi- glikoz gorulmez, <,;tinkii filtre olan glikozun hepsi prok-
hmde yer alan en az bir basamagm primer veya sekonder simal tubulden geriemilir. Ancak, filtre edilen yuk,
aktif olmas1 halinde, bir maddenin aktif rasmmasmdan ti.tbulun glikozu geri alma kapasitesini a~ug1 zaman
bahsedilebilecegidir. Glikoz geriemiliminde lumen tara- iclrarla glikoz anhr.
fmdaki zarda sekonder aktif ta~mma soz konusu iken, Yeti$kin insanda, glikoz i\'.in ta~mma maksimumu
bazolateral zarda pasif kolaylastmlmt$ difuzyon ve peri- ortalama 375 mgldak, oysa filtre edilen glikoz yuku
ttibuler kapillere geyi~te ise pasif kutle ak1m1 ortaya sadece 125 mg/dak'd1r. (GFR x plazma glikoz konsant-
\'.tkar. rasyonu = 125 ml/dak xl mg/ml). GFR ve/veya plazma
glikoz konsantrasyonundaki buyuk art~larda filtre olan
Ti.ibi.illerin i~ine Sekonder Aktif Sekresyon. Baz1 glikoz yuki.i artarak 3 75 mgldak'm us tune \'.tkar. Bu
maddeler, tiibullere sekonder aktif ta~mma ile salg1lamr. durumda filtre olan glikozun fazlas1 geriemilemez ve
Bu genellikle sodyum iyonu ile zit-ta~mmad1r. Zit yonde idrara ge<;er.
350
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemi lim ve Sekresyon

~ekil 28-4, plazma glikoz yogunlugu, filtre edilen 900


glikoz yi.ikii. glikozun tiibiilde ta~mma maksimumu ve a, 800
idrarla glikoz atilma hm arasmdaki ili~kiyi gostennektedir. f
Plazma glikoz yogunlugu 100 mg/100 ml ve filtre edilen ~ 700
glikoz yi.ikii nom1al diizeyde oldugu zaman (125 mg/ dak) ·.!!e 600
idrarla glikoz kaybr olmadrgma dikkat ediniz. Ancak, 4) ~
Cl <O
plazma glil<oz yogunlugu 200 mg/100 ml'nin iizerine ve ,::,-t 500
filtre edilen yuk 250 mg/dak'm tizerine <;rkugmda, az mil<- ~ E
»-
NE 400
tarda glikoz idrarda gortinmeye ba~lar. Bu noktaya glikoz o-
~ii
ii,;in e~ik deger denir. tdrarda glihozun gorillmeye b~lamas1- oi 300
C
n111 (e~ih degerde), ta~mma maksimu.muna ula~tlmadan once (0

o 200
oldu.guna dikkat edilmelidir. ~il< cleger ile la$mma maksi- t
mumu arasmdaki bu farkm bir nedeni btittin nefronlann il: 100
glil<oz i<;in aym ta~mma maksimumuna sahip olmayJ.$lan
ve baz1 nefronlann, digerleri kendi ta~mma maksimumla- 100 200 300 400 500 600 700 800
nna eri~eden once glikozu aunaya baslamalandrr. Biitiin. Plazma glikoz konsantrasyonu
nefronlar glikoz ge,iemiliminde kendi maksimum t~1ma (mg/100 ml)
kapasitele,ine ula~t1g1 zaman biibregin normal ta~mma mak- $ekil 28-4. Filtre olan glikoz yuku, bobrek tubOllerinden glikozun ge-
simumu ola11 375 mgldak'ya u.l~1hr. riemilim h121 ve idrarla glikoz at1lma h1z1 aras1ndaki ili~kiler. Ta:jmma
Normal bir bireyin plazma glikozu, yemekten soma maksimumu, glikozun tubullerden en yOksek rniktarda geriemilebildigi
h1zd1r. Glikoz e$igi, gllkozun idrarda ilk gorulmeye ba?lad1g1zaman filt-
bile asla idrarda glikoz anlmasma yetecek yi.ikseklil<te
re olan glikoz yuhi nu gosterir.
degildir. Oysa kontrolstiz diyabetes mellitusta plazma
glikozu filtre olan glikoz yiikiiniin ta~mma maksimu-
munu a~rnaya yetecek ve sonU<;:ta idrarda glikoz atilma-
sma neden olacak kadar yukselebilir. Tiibullerden aktif
o1ara1~ geriemilen maddeler ic;in onemli ta~mrna maksi-
mumu clegerlerinden bazrlan a?agrdaki gibidir: maddenin bulundugu srvmm Lilbtilde kalma siiresi gibi
ba?ka faktorler belirler. Bu tip ta~uunaya.farka ve zamana
Madde Ta~inma Maksimumu bagh La$mma denir; r,:iinkti ta~mma hm elektrokimyasal
Glikoz 375 mg/dak yogunluk farkma ve maddenin tiibillde kalma zamamna,
Fosfat 0, 10 mrnol/dak yani ti.ibukle aktm hizma bagnnl1d1r.
SOlfat 0,06 rnrnol/dak
Pasif olarak ta~man maddelerirI ta$mllla maksimum-
Amino asitler 1,5 rnmol/dak
lan yoktur ve Jarka-zamana bagh ta~rnma ozellikleri ta~rr-
Orat 15 mg/dak
lar, yani ta~mmanm luzr (1) elektrokimyasal farka, (2)
Laktat 75 mg/dak
zann madcleye olan gec;irgenligirre, ve (3) maddeyi ta$1yan
Plazma proteini 30 mg/dak
srvimn ttibiilun liimen zan ile temasta kaldrg1 zamana
baghdn.
Aktif Olarak Sekresyona Ugrayan Maddeler i~in
Farka-zamana bagh ta$mrnaya bir ornek proksimal
Ta~mma Maksimumu. Tiibullerden aktif olarak sekres-
ttibiilde sodyum geriemilimidir. Proksirnal ttibtilde bazo-
yona agrayan maddeler $6yledir:
lateral sodyum-potasyum ATPaz pompasmm maksimum
Madde Ta~mma Maksimumu ta~una kapasitesi genellikle gerc;ek net sodyum geriemi-
Kreatl nin 16 mg/dak lim h1zmdan olduk<;a uzaktu. Bunun nedenlerinden bi1i ,
Para-aminohipOrik asit 80 mg/dak hucre dr~ma ta?man sodyumun onemli bir k1Smmm
liimene epitelirI srkt baglantrlan yolu ile geri s12mas1drr.
Aktif Olarak Ta~man Ancak Ta~mma Maksimumu Bu geri srzmamn hm pek r,:ok faktore baghdrr. Bunlar: (1)
Olmayan Maddeler. Aktif olarak ta$man r,:oziinmu~ s1k1 baglannlann ger,:irgenligi ve (2) hticreleraras1 s!Vldan
maddelerin s1khkla ta~mma maksirnumu olmasrmn peritiibiil kapillerlerine kiitle aknnmm hmm belirleyen
nedeni tiibtilde yiik artug1 zaman ca~IY1CI sistemin doy- hticrelerarasr fiziksel kuvvetlerdir. Bu nedenle, proksimal
gunluga ula~masrdrr. Pasif o)arah geliemi!en bazr maddeler ttibtilde sodyum ta~mmas1 ttibUlde maksimum ta$mma-
ta$mma maksimurnu gostermez/er r,:i.inkii ta~mma h12lanm nm ozelliklerinden ziyade farka ve zamana bagh ta~nma-
(1) maddenin zardan difiizyonu ir,:in olan elektrokimyasal nm prensiplerine uymakcad1r. Bu demektir ki, proksimal
fark, (2) zarm madcleye kar?r gei;irgenligi ve (3) ttibiilde sodyum konsantrasyonu ne kadar yuksek ise
351
Onite V Vucut S1v1/an ve Bobrekler

geriemilim hm da o denli fazla olur. Aym zamanda


Na+ geriemilimi
ttibtilde s1vi ak1m hm ne denli yava?sa, proksimal tilbiil-
den geriemilebilecek sodyum y1lzdesi de o kadar fazla
olacaktir. +
H2 O geriernilimi
Nefronun daha distal kisnnlannda epitel hucreleri r;ok
daha s1k1 baglant1lara sahiptir ve r;ok daha az miktarda
sodyum ger;~i olur. Bu bolgelerde sodyumun geriemilimi t t
diger aktif geriemilim gosteren maddelerinkine benzer
~ekilde ta?mma maksimumu gosterir. Aynca sodyum ic;in
f Lumendeki
negatif
potansiyel t Lumendeki c i-
konsantrasyonu
t Lumendeki
ure
konsantrasyonu
bu ta~mma maksimumu aldosteron gibi baz1 hormonlar
tarafmdan artmlabilir.
t i
Pasif ci-
t
Pasif ure
OZMOZ iLE PASiF SU GERiEMiLiMi geriemilimi geriemilimi
DAHA ~OK SODYUM GERiEMiLiMi
iLE E$LE$iR ~ekil 28-5. Su, ldorur ve Ore geriemilirninin sodyumun geriemilimi ile
e~le~me mekanizmalan.
<;ozilnmii? maddeler aktif veya pasif ta$).nma ile tubiil
di?ma ta$md1klan zaman konsantrasyonlan hiicreler ara-
smda artarken tiibul i<;inde azahr. Bunun yaratugi kon- ortaya c;1kabilir. Proksimal ti.ibi.ilde su ge<;irgenligi daima
santrasyon fark1 , suyun r;oziinmii~ maddelerle aym yonde, fazladu ve su c;oziinmi.'t? maddeler kadar c;abuk emilir.
tiibiil lumeninden hiicreleraras1 mesafeye dogru ozmo- Henle'nin c;1kan kolunda su ger;irgenligi daima dii~iik
zuna neden olur. Bobrek WbUIUniin baz1 kISunlannm, oldugundan bilytik ozmotik farka kar$lll hemen hir; su
ozellikle proksimal ttibtilun suya kary1 fazla gec;irgen geriemilimi olmaz. Tiibi.iliin son k1s1mlannda distal ti.ibill,
olmas1, tilbiil zanmn iki tarafi arasmda r;ok az bir <;oziin- toplay1c1 ti.lbiil ve toplayic1 kanallar su ger;irgenligi.
mil? madde konsantrasyon fark1 varhgmda bile su gerie- ADH'mn varhgma veya yokluguna bagh olarak yiiksek
miliminin c;ok r;abuk gerc;ekle$mesine neden olur. veya dii;;iik olabilir.
Ozmotik su ak1mmm bi.iyiik k1sm1, hiicreler yolu i.le
oldugu kadar epitel hilcreleri arasmdaki s1b bagla.ntI bol- KLOR0R, ORE VE DiGER tOZ0NM0~
geleri arac1hgi ile de gerr;ekle?ir. Bunun nedeni daha once MADDELERiN PASiF DiF0ZVONLA
tart~1lm1~ oldugu gibi, hticreler arasmdaki s1ki baglanu- GERiEMiLiMi
larm, kelimenin dti$iindiirdiigii kadar s1k1 olmay1p su ve Sodyum epitel hi.icreleri boyunca geriemilirken, klorur
diger kiir;iik iyonlarm onemli miktarda ger;mesine izin gibi negatif iyonlar, elektriksel potansi.yelleri nedeni ile
vermesidir. Bu durum, ozellikle suya kar~1 oldukc;a ger;ir- sodyum ile birlikte ta$mrrlar. Yani, pozitif yi.ikli.i sodyum
gen olan, sodyum, klortir, potasyum, kalsiyum ve mag- iyonlan liimen ~ma r;1karken hiicreleraras1 mesafeye
nezyum gibi iyonlara da onemli miktarda ger;irgenligi gore lumen ir;ini daha negatif yiiklii b1rakir. Bu, klori.ir
olan proksimal ttibiil ir;in dogrudur. iyonlartmn paraseliiler yolla pa.sif olarak difi.izyonuna
Su sik.1 baglanulardan ozmozla ger;erken, aym zamanda neden olur. Aynca su tilbiilden ozmoz ile geriemildiginde,
(.6Ziicu siiriiklenmesi denilen bir mekanizma ile berabe- tiibill li.imeni ic;inde kloriir iyonunun konsantrasyouunun
rinde baz1 r;ozi.inmii$ maddeleri de ta$lr. Suyun, organik arU$1 nedeni ile bir klorur konsantrasyon farki meydana
c;oziinmi1$ maddelerin ve iyonlann geriemilimi, sodyu- gelir ve ilave klori.ir geriemilimi olur (~ekil 28-5).
mun geriemilimi ile e$lC$tigi ic;in, sodyumun geriemili- Boylece, elektriksel potansiyel ve klorilr konsantrasyon
mindeki deg~iklikler suyun ve diger birr;ok r;ozi1nmii$ fark1 arac1hg1 ile pasii klori.ir ta~mrnas1 sodyum iyonunun
maddenin geriemilimi iizerine onem ti etkiye sahiptir. aktif yolla ta$m1nas1 ile yakindan ili~kilidir.
Nefronun claha distal kisunlannda, Henle k1vnmmdan Klorur iyonlan sekonder aktif ta~mma ile de geriemi-
itibaren toplayic1 ttibi.ili.in biiyiik k1s1m boyunca, s1k1 bag- lirler. Kloriir geriemi.lirnindeki en onemli sekonder aktif
lannlann suya ve <;oziinmil$ maddelere kar$1 gec;irgenligi ta~mma mekanizmas1, klori.\run lumen tarafmdaki zardan
azahrken, epitel hiicrelerinin yi.izey alam da oldukc;a azal- sodyumla birlikte-ta~mmastdu.
llll$ltr. Bundan dolay1, su ozmoz yolu ile ti.ibtil zannm sik1 Dre de, klortir iyonlanndan <;ok daha az oranda
baglanulanm kolayca ge<;emez. Ancak, antidiiiretik olmakla birlikte, tiibiilden pasif olarak geriemilir. Suyun
hormon (ADH) distal ve toplayic1 Wbtillerde su gec;irgen- ttibulden sodyum iyonuna e?lik ederek ozmoz ile pasif
ligini, daha sonra tarU$1lacagi gibi, biiyiik oranda arum. olarak ernilmesi s1rasmda tilbi.il ltimeninde tire konsant-
Boylece, tiibi.il epitelinden suyun gec;~i, ozmotik fark rasyonu artar (bkz. ~ekil 28-5). Bu art~, i.irenin geriemi-
ne kadar fazla olursa olsun, ancak zar suya gec;irgen ise limi lehine konsantrasyon fark1 olu~turur. Ancak, tire
352
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemilim ve Sekresyon

li.ibi.ilden su gibi kolayca ge~emez. Baz1 nefron k1s1mla- %65


nnda, ozellikle i<; medulladaki toplayic1 kanallarda pasif
tire geriemilimi ozgul ii.re ta~1y1c1lan ile kolayla~tmlu. Proksimal tObOI
Yine de, glomertil kapillerlerinde filtre olan i.irenin yans1
tubtillerden geriemilir. Drenin kalan kism1 iclrara ge<;er ve
..--Na•, Ct-, HC03-, K•,
bu metabolik yik1m i.iri.ini.i bobrekler yoluyla auhr. [ H2.Q._glikoz, amino asltler
Memelilerde ba~hca karacigerde iiretilen ve bir protein
metabolizmas1 fuilni.i olan atik nitrojenin yuzde 90'mdan lzoozmotik _ )\ I.
fazlas1, normalde bobrekler tarafmdan tire olarak at1hr.
Bir ba~ka metabolizma yik1m iiriinii olan kreatinin, ~ +, organik asitler, bazlar
iireden daha biiyilk bir moleki.ildi.ir ve tilbi.il zan ki-eati-
nine gec;irgen degildir. Bu nedenle, kreatininin filtre olan
k:tsm.i hemen hi~ geriemilime ugramaz ve pratik olarak
glornerillden filtre olan kreatininin ti.imi.i idrarla aulrr. $ekil 28-6. Proksimal tObOIOn hOcresel yap1s1 ve ba~hca ta~inma ozel-
likleri. Proksimal tubOI filtre olan sodyumun, klorOrOn, bikarbonat1n ve
potasyumun yakla~1k %6S'ini ve filtre olan glikozun ve amino asitlerin
hepsini geriemer. Proksirnal tObOI ayrn zamanda organik asitleri, bazla-
NEFRONUN FARKLI KISIMLARI n ve hidrojen iyonlanrn tObOI IOmeninin i~ine salg1lar.
BOYUNCA GERIEMILIM VE SEKRESYON
Daha onceki boliimlerde, tilbi.il zanndan suyun ve c;oziin-
mi.i~ maddelerin ta~mmasmdaki ana prensipler rnrt1~il- ta$1y1cilar sodyum iyonunun onemli bir k1smrnm zardan
nu~t1. Bu genellemelerin ~1gi altmda, aruk her bir tubiil amino asitler ve glikoz gibi organik besin maddeleri ile
boliimiiniin kendine ozgti i~levlerini yerine getirmelerini birlikte-ta~mmasmda rol ahrlar. Sodyumun kalan kisrm,
saglayan farkli ozelliklerini taru~abiliriz. Buraya kadar ozellikle hiclrojen iyonu salgilamrken ltimenden sodyumu
sadece niceliksel olarak en onemli olan ta~mma i$levleri, hiicre i~ine ta~tyan zit-ta~inma mekanizmas1 ile ahmr.
ozellikle sodyum, klori.ir ve suyun geriemilimi ile ilgili Boltim 3l'de anlauldig1 gibi, hidrojen iyonlanmn tiibiil
olan tiibiildeki en onemJi ta~mma i~levleri taru~il~trr. lumenine salgilanmas1 bikarbonat iyonlanmn liimenden
Bundan sonraki boliimlerde, diger onernli maddelerin uzakla$llnlmasmda onemli bir basamakur (H• ve HC03-
ttibi.il sisteminin farkh boliirnlerindeki geriernilin1 ve sek-
birle$erek H2 C03'i.i olu$turur, bu daha soma ttp ve
resyonu tarn~1lacakur.
C0 2'ye ayr~1r).
Her ne kadar proksimal tiibi.il boyunca sodyumun,
PROKSiMAL TOBOLDE GERiEMiLiM klori.irun ve suyun geriemilmesi ic;in gerekli olan en
Normalde, filtre olan suyun ve sodyumun yakla~1k yuzde buyuk gi.icii sodyum-potasyum ATPaz pompas1 sagltyor
65'i ve filtre olan klorilriln biraz daha az k1sm1, filtrat olsa da, sodyumun ve klori.\ri.\n ti.\btiliin li.imen tarafmdan
Henle k:tvnmma ula~madan once proksimal tilbi.ilden ta~mma mekanizrnalan ar;1smdan, proksimal tiibi.iliin ilk
geriemilir. Bu yuzdeler daha sonra da tartl~uacag1 gibi, ve son k:ts1mlan arasmda ba21 farkhhklar vardtr.
farkh fizyolojik ko~ullard.a artabilir veya azalabilir. Proksimal tiibi.ili.in ilk yansmda sodyum, glikoz,
amino asitler ve diger c;ozi.\nmi.\$ maddelerle birlikte-ta~1-
Proksimal Tubul Yuksek Bir Aktif ve Pasif narak geriemilir. Ancak, proksimal ti.ibtililn ikinci yan-
Geriemilim Kapasitesine Sahiptir. ~ekil 28-6'da gos- smda emilecek az miktarda glikoz ve amino asit kahr,
terildigi gibi, proksimal tiibiiliin yuksek geriemilim bunun yerine sodyum, bu yanda ba~hca klori.ir iyonlan
kapasitesi onun hi.icresel ozelliklerinden kaynaklamr. ile birlikte geriemilir. Proksimal ti.\biililn ba~lang1~ k1s1m-
Proksimal tiibi.ildeki epitel hilcrelerinin metabolik akti- lannda sodyum geriemilirken beraberinde daha ~ok
viteleri oldukc;a yuksektir ve bu gi.\<;lti aktif ta~mma glikoz, bikarbonat ve organik iyonlan ta~1digi i<;in, geriye
i~lemlerini destekleyecek bol miktarda mitokondri ir;e- klorilr konsanuasyonu daha fazla olan bir s1v1 kahr. Bu
rirler. Aynca , proksimal ttibUIUn epitel hticreleri li.\men nedenle, proksimal ti.ibtili.in birinci yansmda tiibU)er
tarafrndaki (apikal) zarlannda olduk<;a geli~mi~ frr~ams1
s1V1d.a klorilr konsantrasyonu yakla~1k 105 mEq/L iken
kenarlara sahiptir. Bunun yamnda, proksimal ti.ibi.il hilc-
proksimal rubiililn ikinci yansmda yakla~ik 140 mEq/L
releri hiicreleraras1 ve bazal kanallardan olu$an geni~ bir
labirenl i<;erirler ki bunlann hepsi birliktc, sodyum dtizeyine ula$}r. Proksimal ttibuliln ikinci yansmda,
iyonu ve diger maddelerin h1zla ta~mmas1 ic;in epitelin ytlksek klori.\r konsantrasyonu ti.ibi.ilUn bu kISmmda
li.imen ve bazolateral taraflannda geni$ bir zar yi.\zey klori.ir iyonlanrun hi.icreleraras1 baglanulardan bobrek
alaru saglarlar. hi.\creleraras1 s1v1sma clifiizyonunu saglar. Klorilrlin daha
Epitelin firi;ams1 kenannm geni$ zar yuzeyi, aym az bir k1Sm1 proksimal tiibiil zan boyunca, aym zamanda
zamanda ta~1y1c1 protein moleki.illeri ile de yukliidi.ir. Bu i:izgiil klori.ir kanallan arac1hg1yla da geriemilebilir.
353
Onite V Viicut s,v,lan ve Bobrekler

5 ,0 ti.ibi.ile filtrasyonlanna ek olarak bu maddelerin proksimal


Kreatinin ti.ibi.il i<;:ine sekresyonlan ve ti.ibi.il sisteminin h i<;:bir yerin-
::J
C 2,0 den hemen hie; geriemilmeyi$leri, idrarla c;abuk aulmala-
g_ nna kaLk1da bulunur.
..
Ill
Ill
'E
1,0 Metabolizma atiklanna ek olarak bobrekler, pek <;:ok
Ill
Ill
zararh potansiyele sahip ila<;:lan ve toksinleri de ti.ibi.il
C 0,5 hi.icreleri arac1hg1 ile ti.ibtil li.imenine salg1layarak, kam bu
0
.:,:
Ill maddelerden h1zla temizlerler. Penisilin ve salisilatlar gibi
,..
E
Ill
0,2 bazi ilac;larda oldugu gibi, bobreklerin bu ila<;:lan hula
:g. 0,1 uzakla~t1rmas1, etkin tedavi dozunun elde edilmesinde
Ill
> problem yaraur.
0 Proksimal ti.ibi.ilden <;:abuk salgilanan bir ba~ka madde,
;s
;§ 0.05 para-aminohipurik asittir (PAH). PAH o denli c;abuk sal-
I-
gilamr ki normal bir ki$ide bobrege gelen plazmadaki
PAH'm yi.izde 90'1 bobreklerden idrar arac1hg1 ile at1lu. Bu
0,01 ; - - - - , - - - , - - - r - - - - - - . - - - nedenle, daha sonra tart1$ilacag1 gibi PAH klirensi bobrek
0 20 40 60 80 100 plazma ak1mmm gostergesi olarak kullamlabilir.
Toplam proksimal tObOI uzunlugu %'si
$ekil 28-7. Proksimal tubulun k1vnmll klsm, boyunca farkh mad- HENLE KIVRIMINDA c;ozONMO~ MADDE VE
delerin plazmadaki ve glomerul f iltrat1ndaki miktarlanna gore ugra-
d191 konsantrasyon degi~ikliklerl 1,0 degeri maddenin plazmadakl de-
SU TA~INMASI
geri lie tlibOI s1v1s1ndaki konsantrasyonunun aynI oldugunu gosterir.
Henle kivrmu, inen ince bolii.m, pkan ince bolum ve pkan
1,0'den kOc;Ok degerler, maddenin sudan daha fazla geriemlldigini
gosterlr. 1,0'den bOyOk degerler ise maddenin suya oranla daha yava~ kalm boliim olmak i.izere i$1evsel olarak farkh ti<;: boli.im-
geriemildiginl veya tlibullere salg1land191ni gosterir. den olu$ur. tnen ince ve <;:tkan ince boliirnler, isminden
de anla$1lacag1 gibi frr<;:ams1 kenan olmayan ince epitel
zanna sahiptir, az say1da mitokondri ic;erir ve metabolik
aktiviteleri <;:ok di1$iikti.ir (~eldl 28-8).
ince boltimiln inen kisnu suya <;:ok fazla, tire ve
Proksimal Tubul Boyunca c;ozunmu~ Maddelerin
sodyum dahil <;:oziinmii~ maddelerin <;:oguna orta dere-
Konsantrasyonlan. ~ekil 28-7 <;:e$itli <;ozi.inmi.i~ mad-
cede ge<;:irgendir. Nefrouun bu kISmmm ana i$levi, duva-
delerin proksimal ti.ibi.il boyunca konsantrasyon deg~k-
nndan maddelerin basit difi.izyonla ge<;:mesine olanak
liklerini ozetlemektedir. Her ne kadar proksimal ti.ibi.il
saglamas1d1r. FilLre olan suyun yakla$1k yi.izde 20'si Henle
boyunca ttibi.il s1v1Smda sodyum mihtan belirgin $ekilde
k1vnmmdan geriemilir ve bunun neredeyse tamam1, inen
azalsa da, sodyum honsantrasyonu (ve toplam ozmolarite)
ince kolda ger<;ekle~ir. <;tkan boltimi.in hem ince hem
k1smen sabit kahr. Bunun nedeni, proksimal ti.ibi.ili.in suya
kalm kollan suya hi<; ge<;irgen degildir ve bu da idrarm
ge<;:irgenliginin c;ok fazla olmas1 ve suyun sodyumla bir-
yogunla$tmlmas1 ic;in onemli bir ozelliktir.
likte geriemilmesidir. Glikoz, amino asitler ve bikarbonat
(:1kan boli.imi.in yansmdan itibaren ba$layan Henle'nin
gibi baz1 organik ~ozi.inmi.i$ maddeler suya oranla <;:ok
kalm kolu metabolik aktivitesi yi.iksek ve sodyumun, klo-
daha h1zh emildiginden bunlann konsantrasyonlan prok-
ri.iri.in ve potasyumun aktif olarak geriemilimine olanak
simal tiibtil boyunca giderek azahr. Kreatinin gibi aktif
saglayan kalm epitel hi.icrelerine sahiptir (bkz. ~ekil
olarak emilemeyen ve zann daha az ge<;:irgen oldugu diger
28-8). Filtre olan sodyum, klori.ir ve potasyum yi.iki.ini.in
organik <;:ozi.inmi.i$ maddelerin konsantrasyonu, proksi- yakla$tk yi.izde 25'i, ba$hca c;1kan kalm kolda olmak i.izere
mal ti.ibi.il boyunca artar. Ozmolarite $eklinde yans1yan Henle kivnnunda geriemilir. Kalsiyum, magnezyum,
toplam <;ozi.imni.i$ madde konsantrasyonu, nefronun bu bikarbonat gibi diger iyonlarm onemli bir miktan da,
k1smmm suya a$U1 ge<;irgenligi nedeni ile bi.iti.in proksi- Henle k1vrmumn c;1kan kalm kolunda geriemilir. (::1kan
mal ti.ibi.il boyunca degi$memi$ olarak kalu. kolun ince boltimi.intin geriemme kapasitesi, kalm boli.im-
den r;ok daha dti$i.ikti.ir ve inen ince kol bu ~ozi.inmi.i$
Organik Asitlerin ve Bazlarm Proksimal Tubulden maddelerin herhangi birinin geriemilimine onemli bir
Sekresyonu. Proksimal ti.ibi.il aym zamanda safra tuzlan, katk1da bulunmaz.
oksalat, ii.rat, katekolaminler gibi organik asitlerin ve baz- <;ikan kahn koldaki c;ozi.inmi.i$ madde geriemiliminin
lann da salgiland1g1 bir boli.imdtir. Bu maddelerden r;ogu en onemli bile$eni, epitel hiicrelerinin bazolateral zarla-
meLabolizma son i.iri.inleridir ve vi.icuttan h1zla uzakla$tl- nndaki sodyum-potasyum ATPaz pompas1dir. Proksimal
n lmalan gerekir. Glomerul kapillerlerinden proksimal ti.ibi.ilde oldugu gibi, <;:1kan kalm kolda da diger c;ozi.inmi.i$

354
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemilim ve Sekresyon

Henle'nin inen Bobregin TObOI


ince kolu hOcreleraras1 TObOI IOmeni
/ / -=;-::-- ~~ SIVISI hOcreleri (+8 mV)
~ - - - - - -- - -~a.!:<!,S~l~l,2~- -. Na•, K•
difOzyon --.::~- ~- - Mg++, Ca++

a+ ~ Na•

KX T H+~

.-,
◄ - -----er-

,,,. ,,
K+ ::O:Na•
!~'-o)
...
~-.::.:-----
,;
; ......
...

"
' --- - ---- -►
2 5%

> K1vnm diOretikleri


• Furosemid
• Etakrlnlk aslt
• Bumetanld

~ekil 28-9. Henle k1vnmmm ~•kan kahn kolunda sodyum, klorOr ve po-
tasyum ta$1nmas1nin mekanizmalar1. Bazolateral hOcre zanndaki sod-
yum-potasyum ATPaz pompasI, dO~Ok bir hOcrei~i sodyum konsantras-
yonunu ve hOcrenin i~inde negatif bir elektriksel potansiyelini si.irdOrOr.
~ekil 28-8. Henle k1vr1m1nm inen ince (iistte) ve <;tkan kahn bolOmOn Lumen tarafmdaki zarda bulunan 1-sodyum, 2-kloru r, 1-potasyum bir-
(a/tta) yap1sal ve ta~inma ozellikleri. Henle k1vnm1nin inen ince k1sm1 likte-ta~1y1c1s1bu 0~ iyonu ti.ibOI IOmeninden hOcrelerin i<;ine ta~1r. Bu
suya kar~1 c;ok fazla, r;ozOnmO~ maddelerin <;oguna kar}I ise orta dere- s1rada sodyumun elektrokimyasal farkla yOksek konsantrasyonundan
cede ge<;irgendir. Ancak az say1da mitokondri i<;erir ve aktlf geriemilim hOcrelerin ir;ine difOzyonu ile serbestlenen potanslyel enerji kullanthr.
hi<; gori.ilmez ya da r;ok az gorlilOr. Henle kivnm1nin r;1kan kahn k1sm1 Sodyum aynca tObOI hOcrelerine sodyum-hidrojen birlikte-ta~mma lie
filtre c lan sodyum, potasyum ve klorOr yOkOnOn yOzde 25 'ini, ayni ta~I111r. HOcreleraras1sIvIya k1yasla tObOI IOmeninin pozitif yOkO(+8 mV)
zamanda kalsiyum, bikarbonat ve magnezyumun onemll miktarini ge- Mg++ ve Ca" gibi katyonlan IOmenden hOcreleraras1 s1v1ya dogru para-
riemer. Bu bolOm ayni zamanda tubOI IOmenine hidrojen iyonlanni da selOler yolla difOze olmaya zorlar.
salg1lar.

<;1kan kalm kolda, ti.ibiil li.imeninin hticrelerarast


maddelerin geriemiliminin, hi.icrede sodyurn konsantras- s1v1ya oranla hafifc;e daha pozitif yi.ikli.i olrnas1 n edeniyle
yonunu di.i~i.ik tutan sodyum-potasyum ATPaz pornpas1- Mg++, Ca++, Na• ve K• gibi kacyonlar paraseliiler yolla da
nm gerieroebilme yetenegi ile yakrn baglant1s1 vardir. i:inemli ol<;ilde geriemilirler. 1-sodyum, 2-klori.ir, 1-potas-
Di.i~i.ik hi.icreh;i soclyum konsantrasyonu , tilbi.il s1V1smdan yum birlikte-ta~y1C1s 1hiicrenin ic;ine e$it miktarda katyon
hiicreye sodyum giri~ini saglayan bir konsantrasyon farkt ve anyon giri~ini saglar, ama potasyum iyonlarrom az
yaraur. ( 1han lwhn luvnmda liimene baha11 zarda sodyu- miktarda li.imen ic;ine kac;1~1 tiibi.il liimeninde yakla$tk +8
mun ta~mmasi b~hca 1-sodyum, 1-potasyum ve 2-hloriir milivoltluk bir pozitif yuk olu~turur. Li.imendeki bu
birlikte-t~1y1c1s1 araahg1yla yap1lir (~ekil 28-9). Li.\men pozitif yuk Mg'· ve Ca++ gibi katyonlan, ttibi.il li.imeninden
tarafmdaki zarda bulunan bu birlikte-ta~1y1c1 protein, paraseli.iler yolla hi.icreleraras1 s1V1ya gei;meye zorlar.
sodyurnun yuksek konsantrasyonda bulundugu li.imen- <;1ka11 kahn Henle lwlu suya kar$l ge0rgen degildir. Bu
den, dii~iik konsaotrasyonda bulundugu hi.icrei<;ine ge<;~i nedenle, buraya ula~o suyun i:inemli lasmL, fazla miktarcla
suasmda a<;1ga <;tkan potansiyel enerjiyi, potasyumun c;ozunmi.i~ maddenin geliemilimine ragmen tiibtilde kahr.
konsantrasyon £ark.ma kar~ hi.icrenin ic;ine ta$tnmasmda Boylece, c,1kan koldan distal ti.ibi.ile dogru akan ti.ibi.il s1v1s1
kullamr. oldukc;a seyreltilir. Boli.im 29'da <;ok daha ayrmnli bir
Henle'nin c;1kan kalm kolu furosemid, etahrinih asit, ~kilde tar~acagt gibi, bu mekanizma idrarm farkl1
bumetanid gibi 1-sodyum, 2-klori.ir, 1-potasyurn birlikte- ko~ullar alunda bobrekler ta ra[mdan seyreltilmesine veya
ta$1y1C1sm1 inhibe eden gUc;li.i "k1vnm " diuretihlerinin etki yogunl~tmlmasma izin veren onemli bir ozelliktir.
bolgesidir. Bu ditiretikler Bi:ililm 32'cle taru~1lnu~trr.
~1kan kalm kol aym zamanda ltimene bakan hiicre
DiSTAL TOB0L
zanna yerle~mi$ olan ve bu bolumcle sodyum geriernilirni Henle luvrumrun <;1kan kalm kolu distal tubule bo$ahr.
ile birlikte hidrojen iyonunun sekresyonuna arac1hk eden Distal ttibi.iltin ilk k1sm1 makula densayt olu~turur. Makula
sodyum-hidrojen z1t-ta~mma mekanizmasm1 da ic;etir densa, jul1staglomeriiler lwmplehsi11 bir parc;as1 olup bira-
(bkz. }ekil 28-9). raya getirilmi~ bir grup epitel hiicresinden olusm, ve aym
355
Onite V Vucut s,v,/an ve Bobrekler

Bobregin TObOI Distal tubOIOn ilk k1sm1


hOcreleraras / TObOI IOmeni
SIVISI I hOcreleri {-10 mV}

'-----

~ Na+
..: > 1 < Na•
K+~

◄ --:;: --- cI-


'-
c,-) 0

Tiyazid diOretikleri:

$ekil 28-10. Distal rnbulun ilk k1smindan sodyum klorurun ta?mma


mekanizmas1. Sodyum ve klorOr tObOI IOmeninden hOcrenin i~ine tiya-
zid diOretikleri ile baskilanabilen bir birlikte-ta?1y1c1ile ta~1rnr. Sodyum,
sodyum-potasyum ATPaz ile d1~ari pompalanir, klorur ise klorur kanal-
lari ile hucreleraras1s1v1ya difuze olur.

nefron i<;inde GFR'nin ve kan akimmm geribildirim


yoluyla kontrolunu saglar.
Distal tubuliin bundan sonraki k1sm1 olduk<;a k1vnm-
$ekil 28-11. Toplayic1 kanallann, distal tObOIOn ilk ve son k1sm1rnn
hdrr ve Henle ktvrummn <;tkan kalm k1sm1 ile arasmda hOcresel yapllan ve ta~inma ozellikleri. Distal tObOIOn ilk klsm1 Henle
geriemilim ozeUikleri yonunden olduki;a fazla benzerlik- kivnm1rnn ~•kan kahn bolOmlinOn ozelliklerinin ~oguna sahiptir ve sod-
ler vardu. Yani, sodyum, potasyum, klorur ve daha pek yum, klorur, kalsiyum ve magnezyumu geriemer; fakat suyu ve Oreyi
hi~ ge~trmez. Distal tObOIOn son k1sm1 ve kortikal toplay1c1 tObliller
<;ok iyonun onemli k1smmm h1zla geriemilimini saglar- iki farkh tip hucreden olu~ur: esas hOcre!er ve interkale Mere/er. Esas
ken, suya ve ureye kar~1lti<; ge<;irgen degildir. Bu nedenle, hOcreler IOmenden sodyumu geriemer ve IOmene potasyum salg1lar.
ti.ibul s1vis1 burada seyreltildiginden bu bolum seyre!tid A tipi interkale hucreler lumenden potasyum ve bikarbonat iyonlanrn
geriemer ve hidrojen iyonunu salg1larlar. Nefronun bu bolOmOnden
boliim arum ahr.
su geriemilimi antidiuretik hormon konsantrasyonu tarafmdan kontrol
Filtre olan sodyumun ve klori.irUn yakla~tk yuzde 5'i edilir.
distal ti.ibi.ili.ln ilk kt.Smmdan geriemilir. Sodyum-k1orur
birlikte-ta}1y1c1s1 sodyum kloruri.i liimenden hucrenin
1cme ta~trken, sodyum-pocasyum ATPaz pompas1
Esas Hucreler Sodyumu Geriemer ve Potasyum
sodyumu bazolateral zardan hucrenin di~ma pompalar
Sal91larlar. Esas hucreler tarahndan sodyum geri.emilimi
(~ekil 28-10). Kloriir, bazolateral zardaki kloriir kanal-
ve potasyum sekresyonu her hticrenin bazolateral zann-
lan ile hucrenin d1~ma <;1karak hi.icrelerarast mesafeye
daki sodyum-potasyum ATPaz pompasmm aktivitesine
difuze olur. baghdtr (~ekil 28-12). Bu pompa Mere i<;inde dti~i.ik
Hipertansiyon ve kalp yetmezligi tedavisinde yaygm sodyum konsantrasyonunu si.irdtiri.ir ve boylece ozel
olarak kullamlan tiyazid dii.iretikleri sodyum-klorur bir- kanallar arac1hgi ile sodyumun hiicrenin i<;ine girmesine
likte-ta~y1cism1 inhibe ederler. olanak saglar. Bu hiicreler araohg1 ile kandan ti.ibiil ltime-
nine potasyumun sekresyonu iki basamakhd1r: (1)
Hi.icrenin i~inde yuksek potasyumun konsantrasyonunu
DiSTAL T0B0L0N SON KISIMLARI VE saglayan sodyum-potasyum ATPaz pompast arac1hg1 ile
KORTEKSiN TOPLAVICI T0B0L0 potasyum hucreye girer ve (2) hi.\creye girdikten soma
konsantrasyon fark1 yontinde li.imen tarafmdaki zar
Distal ttibi.ili.in ikinci yar1S1 ve onu izleyen kortikal topla- yoluyla ti.ibi11 SlVlsma difi.lze olur.
y1c1 Ltibi.11 benzer i~levsel ozelliklere sahiptir. Anatomik Esas hiicreler spironolakton, eplerenon, amilorid ve
olarak iki farkh tip hucreden olw;mrlar, esas hiicreler ve triamteren gibi potasyum-tutucu dii.iretiklerin etki ettigi
interhale hii.creler (~ekil 28-11). Esas hticreler li.imenden ana yerdir. Spironolakton ve eplerenon mineralokortikoid
sodyumu ve suyu geriemerken, lumene potasyum salg1- reseptor antagonistleri olup, esas hiicrede aldosteron
larlar. A tipi interkale hucreler ise, potasyum iyonlanm reseptorii ile yan~arak aldosteronun soclyum geriemili-
geriemerken, li.imene hidrojen iyonlanm salg1larlar. mini ve potasyum sekresyonunu uyanc1 etkisini
356
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemillm ve Sekresyon

Bobregin 1
TObOI
TObOI
IOmeni
Bobregin
hOcreleraras
l A tipi
TObOI
IOmeni

_./-,
hOcrelerarasl interkale hOcre
SIVISI hucreleri (- 50 mV) SIVISI ·
)
-........__ ---✓
-.-/'\
C02--- r -----► CO2 t H20
K+-- ! -- ➔
H2C0 3
a• t
p ~ - _ -;:; _ - -Na+ HC03-+ H+
K~ r C-' )
◄ -- : ---c1·
.....
j -....... J )
~ H C 0 3-

c1-~ , I < )I H•

Aldosteron antagonistleri Na• kanal blokerleri


,:
~----•- K+-- - - - - - K + .: ><
'

• Spironolakton • Amilorid ..... ........__/


• Eplerenon • Triamteren

~ekil 28·12. Distal tubulon son k1s1mlan ve kortikal toplay1c1 tubul-


lerin esas hucrelerinde sodyum-kloror geriemilimi ve potasyum sek- Bobregin I Btipi
TObOI
IOmeni
hOcreleraras1
resyonunun mekanizmas1. Sodyum hOcreye ozel kanallarla girer ve interkale hOcre
sodyum-potasyum ATPaz ile d1~an pompalarnr. Aldosteron antagonist-
SIVISI
_____ )
leri aldosteron baglanma bolgesi i~in yan~arak, aldosteronun sodyum
geriemilimlni ve potasyum sekresyonunu uyanc1 etkilerini bask1larlar. _.,.,.,---\
Sodyum kanal blokerleri sodyumun sodyum kanal lanndan hucreye gi-
ri~ini dogrudan onlerler. CO2---t-----► CO2 +H20
t
H+ 4 , 1 < H2C03

> H+ +tC03--
H•x Cf·
7 ' , Ji HC03-

ATP
baskilar. Amilorid ve lriamteren sodyum kanal blokerle- K•
ridir ve lumene bakan zardaki sodyum kanallanm bloke
ederek sodyumun hticre i.c;ine girmesini dogrudan engel-
lerler. Boylece, bazolateral zarda sodyum-potasyum
= ci- K• ~
T
ATPaz pompas1 ile ta~macak sodyum miktan azalulm1~
olur. Bu durumda, potasyumun hticre i<;ine tasmmas1, ~ekil 28-13. Toplay1c1tubi.ilun A tipi ve B tipi interkale hOcreleri. A
tipi hOcrelerin lumen tarafmdaki zannda hidrojen-ATPaz ve hidrojen-
dolay1s1yla cla tublil s1v1sma sekresyonu azaluhr. Bu potasyum-ATPaz bulunur ve asidoz siras1nda hidrojen iyonlanrn sekrete
nedenle, sodyum kanaltm bloke edici ajanlar ve aldos- ederken bikarbonatl ve potasyum iyonlann1 geriemerler. B tip! hOcre-
teron antagonistleri idrarla aulan potasyumu azaltarak lerde hidrojen-ATPaz ve hidrojen potasyum-ATPaz ta~1y1c1lan bazolate-
potasyum-tutucu ditiretikler olarak etki gosterirler. ral zarda bulunur ve alkaloz sirasmda hidrojen lyonlanrn geriemerken,
bikarbonat1 ve potasyum iyonlann1sekrete ederler.

interkale Hucreler Hidrojen, Bikarbonat ve


Potasyum iyonlanm Salg1lar veya Geriemerler. B tipi interkale hticreler ise A tipi hticrelere zit yonde
interkale hucreler toplay1c1 ti.ibullerin ve toplay1C1 kanal- aktivite gostererek alkaloz dururnunda, ti.ibill ltimenine
lann hticrelerinin %30 ila 40'tru olu~turur ve bu hucreler bikarbonat salgts1 yaparken tiibtilden hidrojen geriernili-
asit-baz dengesinin dtizenlenmesinde btiylik bir rol mini saglar. B tipi inLerkale hucreler, A tipi hucrelerinin-
oynarlar. iki tip interkale hticre vardtr: A tipi ve B tipi kine zlt yerle$im gosteren hidrojen ve bikarbonat
(~ekil 28-13). A tipi interkale hticreler hidrojen-ATPaz ta$1y1CJlan ic;;erirler. Hidrojen iyonlan hucreden di$anya
ve hidrojen-potasyum-ATPaz ta~tyictlanm kullanarak hucre zanmn bazolateral tarafmdan aklif olarak hidrojen-
ttibuliin 1Umenine hidrojen iyonu salgilar. Bu hucrelerde
ATPaz arac1hg1yla salgtlarurken, bikarbonat iyonu tilbul
su ve karbondioksitten, karbonik anhidraz enzimi arac1-
1Umenine salgilamr ve alkalozda gorlikltigi.i gibi plazmada
hg1yla olu~an karbonik asit daha soma hidrojen ve bikar-
fazla miktarda bulunan bikarbonat uzaklastmhr.
bonat iyonlanna ayn$Ir ve boylece hidrojen iyonu ac;;1ga
i;1km~ olur. A tipi hticreler ozellikle asidoz srrasmda, Bu mekanizma daha aynnt1h bir ~ekilde Boltim 3l'de
hidrojen iyonlannm vilcuttan uzakla$tmlmas1 ve bikar- sunulmu$tur. lnterkale hticreler aym zamanda potasyum
bonal iyonlanmn geriemilmesi ac;;1smdan onem ta~1r. iyonlanm da geriemer veya salgilarlar (~eldl 28-13).
357
Onite V Vucut S1VJ/ar, ve Bobrekler

Dislal tiibiiliin son k1smm111 ve korteksin toplayw tiibiil-


lerinin ~levsel ozellikleri a$,lg1daki ~ekilde ozetlenebilir:
1. Bu iki boltimiin tubill zarlan, distal tiibulun idran
seyrelten ilk kts1mlanna benzer ~ekilde, hemen
hemen ttimilyle ilreye ge<;:irgen degildir. Boylece bu
boltimlere ula~an Urenin neredeyse tamam1 idrarla
at1lmak ilzere topla)ll.Cl kanala gei;:er. Ancak medul-
ladaki topla)ll.Cl kanallarda bir miktar tire geri
emilimi gen;:ekle~ir.
2. Hem distal tilbuliin son l.usm1, hem de kortikal
toplay1c1 tilbiil bolumleri sodyum iyonlanm gerie-
mer ve geriernilim hm hormonlarla, ozellikle de
aldosteron ile kontrol edilir. Bu bolumler aym ~ekil 28•14. Medulladaki toplay1c1 kanalln hikresel yap1s1 ve ta~1ma
zamanda potasyum iyonunu, peritiibill kapiller ozellikleri. Medullanin toplay10 kanallan aktif olarak sodyumu gerie•
kamndan tiibtil liimenine salgtlar. Bu i~lev aldoste- merken hidrojen iyonlanni salgliar. Oreye ge<;irgen olan bu bolum ayni
ron ve vticut s1vtlanndaki potasyum konsantras- zamanda Ore geriemilimi yapar. Medullanin toplay1c1 kanallarmda su
geriemilimi antidiiiretik hormonun konsantrasyonu ile kontrol edilir.
yonu gibi baz1 ba~ka faktorler tarafmdan kontrol
edilir.
3. A tipi interkale hilcreler hidrojen-ATPaz mekaniz-
2. Korteksin topla)ll.CJ ti.lbUllerinden farkh olarak
mas1 ile asidozda kolayca hidrojen iyonu sekres-
medullanm toplaym kanallan ilreye ge<;irgendir.
yonu yaparlar. Bu hucreler l000'e 1 gibi bilyiik bir
Burada bulunan ozeI ii.re ta~1yic1lan, tirenin bazo-
konsantrasyon farkma ragmen hidrojen iyonlanm
lateral ve lumen tarafmdaki zarlardan difuzyonunu
salgtlama kapasitesine sahiptirler. Bu i~lem proksi-
kolayla$tmrlar. Boylece, rnbulde bulunan urenin
mal tilbitlde, daha kui;:tik bir konsantrasyon fark1
bir k1srru medullada hiicreleraras1 bolgeye geriemi-
( 4-10 kat) olw;;turabilen sekonder aktif hidrojen
lerek bobregin bu bolgesinde ozmolaritenin yuk-
iyonu salgtlanmasmdan farkhdir. Alkalozda B tipi
selmesine yardtm eder ve bobreklerin idran
interkale hticreler bikarbonat sekrete eder ve hid-
yogunl~urma yetenegine katk1da bulunur. Bu
rojen iyonlanm aktif olarak geriemerler. Boylece,
konu Boliim 29'da tar~1lm.1~t1r.
interkale hilcreler vticut s1v1larmm asit-baz denge-
3. Medullanm topla)'lct kanallan, korteksin toplay1c1
sinin dtizenlenmesinde anahtar rol oynarlar.
ttibtillerinde goruldiigu gibi, biiyiik konsantrasyon
4. Distal ttibtiltin son l.usm1 ve korteksin toplay1c1
farkma kar~m hidrojen iyonlanm salgilama yete-
tilbtillerinin suya kar~1 gei;:irgenligi vazopresin de
negine sahiptirler. Dolay1s1yla; medullanm topla-
denilen antiditiretik hormon (ADH) tarafmdan
kontrol edilir. Ytiksek ADH diizeylerinde bu tubul )ll.Cl kanallan da asit-baz diizenlemnesinde anahtar
boliimleri suya kar~1 ge<;:irgendir, fakat ADH yok- rol oynarlar.
lugunda suya ge<;:irgenliklerini tamamen kaybeder-
ler. Bu ozellik idrann seyreltilme veya FARKLI ~OZ0NM0~ MADDELERiN FARKLI
yogunla~LLnlma derecesinin kontroliinde onemli T0B0L BOLGELERiNDEKi
bir mekanizmadrr. KONSANTRASYONLARININ OZETi
<;ozilmnu~ bir maddenin ti.ibul s1V1S1 ii;:inde yogunla~unl-
MEDULLANIN TOPLAVICI KANALI mas1, suyun geriemilimine k1yasla <;:oztinmu~ maddenin
Medullanm topla)ll.Cl kanallan filtre edilen suyun ve sod- geriemilme derecesi ile belirlenir. Eger su geriemilim
yumun yiizde l0'clan azun geriemerler, ancak idran yiizdesi daha fazla ise madde daha yogun hale gelir. Ancak
i~leme tabi tutan son yer olmalan nedeni ile idrarla atJla- <;6ztinmil~ maddenin geriemilimi daba fazla oranda ise,
cak <;ozi.lniir maddelerin ve suyun miktannm belirlenme- maddenin Wbul s1v1smdaki konsantrasyonu azalacaktir.
sincle i;:ok onemh rol oynarlar. ~elill 28-15 farkh Wbiil bolgelerinde <;~itli <;oziinmil~
Topla)ll.Cl kanallarm epitel hticreleri diiz yiizeyli, maddelerin yogunla~tmlma derecelerini gostermektedir.
olduk<;a az mitokondri ii;:eren, kilbik ~ekilli hucrelerdir Bu ~ekildeki degerler, o maddenin tiibul sLV1smdaki kon-
(~ekil 28-14). Bu ttibtil hiicrelerinin bazt ozellikleri a~a- santrasyonunun plazmadakine bolunmesini temsil etmek-
g1daki gibidir: tedir. Eger bir maddenin plazmadaki konsantrasyonu
1. Medulladaki toplay1c1 kanallann suya kar~1 ge<;ir- sabit kabul edilirse, tiibtil s1vtsJ/plazma konsamrasyonu
genligi ADH duzeyi ile kontrol edilir. Yuksek ADH orarundaki herhangi bir degi~im, ttlbUl s1vts1 konsantras-
diizeylerinde suyun medulladaki hiicreleraras1 yonundaki degi{;ikligi yans1tacakt1r.
mesafeye <;abucak geriemilmesi saglamr. Boylece Eger suyun emilim.i i;ozilnmii~ maddenin emilimin-
idrar hacmi azaltrken aym zamanda id.rardaki den fazla ise, veya <;oztinmti~ maddenin tiibiil s1v1sma net
<;oziinmii~ maddelerin i;:ogu da yogunla~unltr. sekresyonu soz konusu ise, filtrat rnbul sistemi boyunca
358
BOLOM 28 Bobrek TubOllerinde Geriemilim ve Sekresyon

glomertil filtratmdakine oranla ii<; kat fazla oldugunu gos-


terir. tniilin tiibiilde ge1iemilime ve sekresyona ugrarna-
100,0 d1gi ic;il1 tiibtil s1v15J/ plazma iniilin oramrun 3 olmas1
50,0 filtre olan suyun sadece ii<;te birinin bobrek tiibiililnde
:,
s: kaldig1m, 2/3'tiniin proksimal tiibiil boyunca geriernildi-
0
>,
u,
20,0 gini gosterir. Toplay1et kanallann sonunda li\btil s1v1.sJ/
l! plazma iniilm orammn yakla~1k 125'e yiikselmesi (bkz.
c 10,0
~ekil 28-15) filtre olan suyun sadece l/125'inin tiibtil
ig
s: 5,0 liimeninde kaldigm1 ve yiizde 99'dan fazlasmrn geriemil-
0

-
.IC
digini gosterir.
~
2,0

;s
...
Cl)
T0B0LDE GERiEMILIMIN
E 0,50 D0ZENLENMESi
0
~ Tiibtilde geriemilim ve glomertil filtrasyonu arasmdaki
u, 0,20
>
iii dengenin korunmas1 biiyiik onem ta~rr. Bu nedenle glome-
a.0 0,10
riil filtrasyonunun kontroliinde oklugu gibi, tiibiil geriemi-
0
I- 0,05 limini de diizenleyen <;ok sayida sinirsel, hormonal ve yerel
kontrol mekanizmalan varchr. Bu mekanizmalar glomertil
0,02 filtrasyonu ile tiibul geriemilimi arasmdaki dengenin
Proksimal 1 Henle I Distal 1 Toplay1c1 1
korunmasmda onem ta~u. Ttibiil geriemiliminin onemli
1 1 1 1 ozelliklerinden biri, baz1 maddelerin geriemiliminin, ozel-
tOb0I k1vnm1 t0bOI tOb0I
~ekil 28-15. Tubul sisteminin farkh noktalannda, farkh maddelerin likle hormonal kontrol mekanizmalan arac1hgiyla, birbir-
ortalama konsantrasyonlann1n, ayn1 maddelerin plazmadaki ve glo- lerinden bagnns12 olarak dtizenlenebilmesidir.
mer0I filtratandaki konsantrasyonlanna gore degi~mesi. 1,0 degerl
bir maddenin plazmada bulunan konsantrasyonu ile tObul s1v1s1ndaki
konsantrasyonunun ayna oldugunu gosterir. l ,0'den kuc;uk degerler,
GLOMER0LOT0B0L DENGESi-T0B0LDE
maddenin sudan daha c;abuk geriemlldigini, 1,0'den buy0k degerler, ARTAN YOKE YANIT OLARAK T0B0LLERiN
maddenin sudan daha az geriemildiginl veya tlib0llere sekrete edildi- GERiEMiLiM HIZINI ARTIRMA YETENEGi
gini g6sterir.
Tiibiilde geriemilim hmm kontrol eden en temel meka-
nizmalardan birisi, Ltibiil yiikiinde arti;;a (tiibiilde almmn
ilerlerken konsantrasyon giderek artar ve oran l,0'den artl$1) yamt olarak tiibi.illerin geriemilim hizlanm amrma
biiyiik olur. Eger konsantrasyon oram giderek l ,0'in yetenekleridir. Buna glomerulotiibul dengesi denir. Ornegin,
aluna dii~iiyorsa bunun anlarm suya k1yasla daha fazla GFR 125 ml/dak'dan 150 ml/dak'a yiikselirse proksimal
<;bziinmii~ maddenin geriemildigidir. tiibiiliin mutlak geriemilim h1z1 <la 81 ml/dak'dan
(GFR'nin yiizde 65'i), yakla~1k 97,5 ml/dak'a (GFR'nin
~ekil 28-15'in iist k1Smmda gosterilen kreatinin gibi
yiizde 65'i) yukselir. Yani, proksimal Ltibiillerde GFR'nin
maddelerin konsantrasyonu idrarda giderek artar.
geriemilim oram yiizcle 65'de sabit kalsa bile, filtrasyon
Genellikle, bu maddelere vilcudun gereksinimi yoktur
yiikii arttik<;a geriemilim luzmm da artmas1, glomeriilo-
ve bobrekler bu maddcleri az veya hi<; geriemmeyecek,
tiibiil dengesi olarak adlandmhr.
hatta tilbiillere salgllayacak ~ekilde uyum geli~tirmi~ler-
Glomeriilotiibiil dengesi bir i:H<;ilde tiibiiliin diger bol-
dir. Bu nedenle, bu maddeler idrarla fazla miktarda at1-
gelerinde de, ozellikle Henle k1vnmmcla goriiliir. Bunu
lular. Bunun aksine, $Cklin alt kismmda gosLerilen glikoz
saglayan mekanizma tam anlas1lamam1~ olmakla birlikte,
ve amino asitler gibi maddcleri vticut saklamak isLedi-
daha sonra tart1~1lacagi gibi kismen, bobrek tiibi.ilii ve onu
ginden, ttimiiyle geriernilerek idrarla hemen hie;
<;evreleyen bobregin hiicreleraras1 bolgesinde ortaya <;1kan
kaybedilmezler.
fiziksel kuvvel deg~ikliklerine bagli olabilir. Glomeru-
lotiibill dengesinin mekanizmas1 hormonlardan bag1ms12
Tubul S1v1s1/Plazma inulin Konsantrasyonu Oram olarak ortaya <;tkabilir ve tam izole edilm.is bobreklerde
Bobrek Tubullerinden Su Geriemilimini Ol~mede hatta tamamen izole proksimal tiibiil boliimlerinde de
Kullamlabilir. Bir poli.sakkarit olan ve bobrek tubiillerin- gosterilebilir.
den geriemilmeyen ve salg1lanmayan iniilin, GFR ol~ii- Glomertilotiibiil dengesi, GFR armg1 zaman, distal
miinde kullamhr. Yani, bobrek tiibiilii boyunca farkh tilbiil boltimiine asm yuk binmesini engellemeye yar-
noktalardaki iniilin konsantrasyonundaki degi~iklikler d1mc1 olur. Glomertilotiibiil dengesi kendiliginden olu~a-
tiibiil s1V1smda su miktan deg~ikliklerini yans1trr. bilecek GFR degi~liklerinin idrar aulmas1 i.izerine
Omegin, iniilinin tiibtil s1V1sJ/plazma konsantrasyonu etkilerini tamponlamacla ikinci bir savunrna haltl gibi
oranmm proksimal tubiiltin son kismmda yakla~1k 3'e davramr. (Savunmamn diger ham, yukanda tart1~1lm1~
yiikselmesi, iniilinin tubtil S!Vlsmda plazmaya ve olan bobrek otoregulasyon mekanizmalan, ozclhkle
359
Unite V Vucut S1v1/an ve Bobrek/er

GFR'deki degi~iklikleri onlemeye yard1mc1 olan tubulog- PeritObul HOcreleraras, TObOI TObOI
lomerul geribildirimidir). Glomerulotiibul ve otoregi.ilas- kapilleri SIVISI hOcreleri IOmeni
yon denge mekanizmalan birlikte c;ah~arak, arter basmc1 ~ ::::,
de~iklikleri srrasmda ya da sodyum ve hacim homeos- ~ Pit
taz1m ciddi olarak bozabilecek ba$ka bir sorun soz konusu pc
13 mm Hg
6mm Hg
t____)
olclugunda, distal tubulden s1vi alu~mm buyuk ol<;i.icle ltjf
15 mm Hg
degi~mesini engellerler. nc
32 mm Hg KOiie
areketi... H o ◄
2
.. --- ◄ ----H 20

10 mm Hg Na+ ◄ ----Na+
PERiT0B0L KAPiLLERi VE BOBREK
HUCRELERARASI SIVISININ FiZiKSEL
KUVVETLERi
Hidrostatik ve kolloid ozmotik guc;ler, glomeri.\l kapiller-
Net geriemilim
basmc1
--
~ekil 28-16. PeritObOI kapillerlerinden sIvI geriemilimini belirleyen hid-
lerinde filtrasyonu kontrol ettikleri gibi, perittibul kapil- rostatik ve kolloid ozmotik kuvvetlerin ozeti. Gosterilen say,sal degerler
lerlerinde geriemilim hmm da denetlerler. Peritubul insan i~in hesaplanm,~ normal degerlerdir. Bobrek tObOI hUcrelerinden
kapillerinde geriemilim deg~iklikleri, bobregin hucrele- geriemilen s,vinin ve <;ozUnmU~ maddelerin peritUbUI kapillerine ge~-
mesini saglayan net geriemilim basinc, normalde 10 mm Hg kadard,r.
raras1 alamnda hidrostatik ve kolloid ozmotik basmc;lanm
ATP, adenozin trifosfat; P,, peritubOI kapillerin hidrostatik basmc,; Pw
degi~tirerek bobrek ti.ibullerinden su ve madde geriemili- hOcreleraras, sIvInin hidrostatik bas111cI; n,, peritubOI kapillerin kolloid
mini etkiler. ozmotlk basino; n,, hOcreleraras1 sIv1nin kolloid ozmotik bas1nc1.

Geriemilim H1zmm ve Fiziksel Kuvvetlerin Normal


Degerleri. Glomerul filtrau bobrek rubulleri boyunca
ilerlerken, normalde suyun ve kan maddelerin birc;ogu-
nun yuzde 99'undan faz]as1 geriemilir. S1v1 ve elektrolitler, hucreleraras1 alamndaki kolloid ozmotik basmc; 15 mm
bobrek ti.ibi.iltinden hucreleraras1 arahga ve buradan da Hg civanndad1r. Dolayis1yla, geriemilime neden olacak
perittibtil kapillerlerine ge<;er. Peritubul kapillerlerinde net kolloid ozmotik basmc;, 17 mm Hg'dir. Sonu<;ta, net
geriemilimin normal luz1 124 ml/dak'd1r. hidrostatik kuvvetleri (7 mm Hg), zit yonde etkili olan
Peritubul kapillerlerinde geriernilim $U ~ekilde net kolloid ozmotik basmc;tan (17 mm Hg) c;1kararak
hesaplanabilir. yaklastk IO mm Hg'hk net bir geri.emilim kuvveti elde
edilir. Bu deger, glomeriil kapillerlerinde bulunana benzer
Geriemilim = K1 x Net geriemilim kuvveti ~ekilde yi.iksek olmakla birlikte zit yonde etkilidir.
Net geriemilirn kuvveti, perittibul kapillerlerine s1viyi Perittibtil kapillerlerinde yuksek olan s1V1 geriemilim
ve maddeleri iten ve c;eken hidrostatik ve kolloid ozmotik h1zma katk1cla bulunan diger faktor, kapillerlerin alamnm
basmc;lann toplan11d1r. Bu kuvvetler (1) perittibtil kapil- geni~ligi ve gec;:irgenliginin fazlahgi nedeni ile filtrasyon
lerlerinclen geriemilimi engelleyen peritubul hidrostatik sabitinin (Kr) biiyuklugucli.ir. Geriemi.lim normalde 124
basmc1 (P0) , (2) geriemilirni kolayla~t1ran, kapillerlerin ml/dak ve net geriemilirn basmci 10 mm Hg olclugunclan
d1~mda, bobregin hticreleraras1 arahgmm hidrostatik Kr yakla~tk 12,4 ml/dak/mm Hg'dir.
basmc1 (Pif), (3) geriemihmi kolayla~uran, peritilbtil
kapillerlerindeki plazma proteinlerinin kolloid ozmotik Peritubul Kapillerde Fiziksel Kuvvetlerin Duzenlen-
basmc1 (n) ve (4) geriemilime ztt yonde etki eden bob- mesi. Peritiibtil kapillerlerinden geriemilimin belirleyi-
regin hticreleraras1 arahgmdaki proteinlerin olu~turdugu cisi olan hidrostatik ve kolloid ozmotik basm<;lar, bobrek
kolloid ozmotik basmc1 (1t,,)'d1r. hemodinamigindeki degi~ikliklerden dogrudan etkile-
~ckil 28-16 perittibtil geriernilimini kolayla$uran ve nirler. Periti.ibul kapill.erinin hidrostatik basmci, arter
zit etkili normal kuvvetlerin yakla~1k degerlerini goster- basincmdan ve aferent ve ejerent arte,iyol.Ierin d.i.rencinden
mektedir. Normal peritubul kapiller basmc1 yakla~k 13 etkilenir. (1) Arter basmcmdaki art1~lar perittibi.il kapil-
mm Hg ve bobregin hi.\creleraras1 s1vts1run hidrostatik le1inin hidrostatik basmcmda artt~a yol ac;:ar ve geriemi-
basmc1 ortalama 6 mm Hg oldugu i<;in, perittibtil kapille1i lim h1z1m azalt1r. Bu etki, bobrek kan akmum ve bobrek
ile hticreleraras1 s1vi arasmdaki 7 mm Hg'hk pozitifbasmc;: kan damarlanndaki hidrostatik basmc1 oldukc;:a sabit
fark1 s1vmm geriemilimine kar~ koyar. Geriemilime kar~1 tutan otoregulasyon mekanizmalan ile bir dereceye
koyan bu basmr;, geriemilimi kolayla~tmc1 yonde etki kadar tamponlamr. (2) Aferent veya eferent arteriyoller-
gosteren kolloid ozmotik basmc1 dengelemekten uzaktJr. deki bir direnc;: art1~1, peritubul kapillerinde hidrostatik
Geriemilimi kolayla~nran plazma kolloid ozmotik basmc1 basmcm azalmasma neden olarak geriemilim h1z1m
yakla~1k 32 mm Hg iken, geriemilirne kars1 koyan bobrek artmr. Eferent arteriyollerin daralmas1 glomertilun
360
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemil im ve Sekresyon

Tablo 28-2 Peritubul Kapillerinde Geriemilimi Normal


Etkileyebi len Faktorler PeritObOI Hiicreleraras1 TObOI LOmen
kapilleri SIVISI hOcreleri
f P, - t Geriemilim
• ! R,. - t P,
• ! RE - t P, pc

~~
• t Arter Basmc1 --+ t P,
t n, --+ t Geriemllim Jtc
o t ]CA - t ]CC

• t FP --+ t n,
t K, -+ t Geriemilim
Net~
FP, filtrasyon pay,; K1, peritubul kapi llerinde filtrasyon katsay1s1; P,, geriemilim
peritObOI kapillerinde hidrostatik bas1nc;; n A, arteryel plazma kolloid ◄ . ◄•;···
ozmotlk bas1nc1; n,, peritObOI kapillerinde kolloid ozmotik basino;
RA ve RE' aferent ve eferent arteriyollerin diren<;lerl, s1ras1yla. Q_ ___-.:-::-_
R-%. __,,,,,. ....,Geri s1zma

kapillerinde hidrostatik basmc1 arursa da, peritubiil Azalm1~ geriemilim


---.-
kapillerinin hidrostatik basmctm dii~iiriir.

~
Perittibul kapillerinden geriemilimi etkileyen ikinci ana Pc
J
faktor periti.ibi\l kapillerlerindeki plaztnanm kolloid ozmotik 1tc
---
I
basmc1d1r. Kolloid ozmotik basmcm arn~t, peritiibul kapil-
lerinden geriemilimi arrrnr. Peritiibul lwpillerlerinin kolloid --~
Azalm,~ net ICY
ozmotik basmctni belirleyen faktorler $1mlardir: (1) Sistemili
. ~e! iemilim
plazma kolloid ozmotik bas1nc1; sistemik kamn kolloid ◄••···
ozmotik basmcuun artmas1, periti\Ml kapillerin kolloid
ozmoLik basmcmda art~ neden olarak geriemilimi arnnr. B -........._
••••
___,-
- Artm1~
geri s1zma
(2) Filtrasyon pay1; fi.ltrasyon fraksiyonu ne denli yi\ksekse,
glomeriilden filtre olan plazma miktan o kadar fazladu.
~ekil 28- 17. Normal ko~ullar altmda (iistte) ve peritObOI kapillerinde
Boylece, geride kalan plazma proteinlerinin konsantras- kolloid ozmotik basin<; (it,) azalmas, veya peritObOI kapillerinde hidros-
yonu da o oranda artar. Sonuc;ta, filtrasyon paymm artmast tatik basin<; (P,} art1~1 S1rasinda (a/tta) proksimal tubOI kapillerinde ve
peritiibiil kapillerin geriemilim hiztnda ar~ neden olur. peritubul kapillerinde gerlemilim. PeritObOI kaplllerinde azalm1~ gerie-
milim, sonw; olarak, ozellikle proksimal tubulde <;ozunmu~maddelerin
Filtrasyon paY1 (FP), GFR/bobrek plazma ak1m1 oraru ve suyun tClbOI epitel hOcrelerinin s1k1 baglant1lan Ozerinden IOmene
olarak tanunland1gmdan, GFR'nin artmast veya bobrek geri s1zmas1111 art1rarak net <;ozOnmu~ madde ve su geriemilimini azal-
plazma akim1mn azalrnas1 sonucunda FP ar~ gosterebilir. tir.

Anjiyotensin II gibi ban bobrekte etkili bazt vazokonstrik-


torler daha sonra tatt~tlacag1 gibi, bobrek plazma aklllllm kapillerinin kolloid ozmotik basmcmm azalmas1 nede-
azalup filtrasyon fraksiyonunu arnrarak, peritiibi\l kapille- niyle azald1g1 zaman, hi.icreleraras1 alandan peritiibtil
rinden geriemilimi artmrlar. kapillerine s1v1mn ve madde ahm1 azalrr. Bu durum, bob-
PeritUbtil kapillerin K(sindeki degi~iklikler de gerie- regin hucreleraras1alanmda s1vmm hi.drostatik basmcmm
milim hmna etki edebilir, <;iinki.i Kr kapillerin yi\zey ala- artmasma ve hi.\crelerarasmda proteinlerin seyreltilmesi
mnm ve ge<;irgenliginin ol<;:Utiidiir. K(dekiartt~geriemilimi nedeni ile kolloid ozmolik basmcm azalmasma neden
artmrken, K/in azalmas1 peritiibtil kapillerinin geriemili- olur. Bu degi~iklikler, ozellikle proksimal tiibiillerde
mini azalnr. Fizyolojik ko~ullann pek <;ogunda K1 k1smen olmak i.izere, bobrek ti.ibiillerinden hucreleraras1 alana
sabit kahr. Tablo 28-2'de petiti.ibtil kapillerinin geriemi- dogru net s1v1 geriemilimini azalur.
limini etkileyebilen faklorler ozetlenmi~tir. Hiicrelerarast s1vidaki hidrostatik ve kolloid ozmotik
bas1rn;: degi~ikliklerinin ti.ibi.ildeki geriemilimi etkileme
Bobregin Hucreleraras1 Alanmm Hidrostatik ve mekanizmalan. c,;oziirunti$ madcle ve su geriemiliminin
Kolloid Ozmotik Basm~lar1. Peririibi.il kapillerinin yollan incelenerek anla~1labilir (~el<ll 28-17). C::oziinmii~
fiziksel kuvvetlerinde olu~n deg~iklikler, ka<;1rulmaz maddeler bir kez aktif veya pasif ta$tnma ile hucreleraras1
olarak, ttibulU i;evreleyen hiicreleraraSl alandaki fiziksel kanallara veya bobregin hiicreleraraSl araligma girince su,
kuvvetleri de~tirerek tiibtil geriemilimini etkiler. Liibi\l li.imeninden ozmoz ile hiicrelerarasma ge~er.
Ornegin, peliti.lbi\l kapillerinin zan i.izerine etkili olan Hiicreleraras1 arahldara giren su ve c;ozi.inmi\~ maddeler
geriemilim kuvvetleri, ya peritiibill kapillerinin hiclrosta- ya perici.ibi.il kapillerleri tarafmdan stiptiri.lli.ip gotiiriiliir-
tik basmcmmm artmas1 nedeniyle veya periti.ibi.il ler veya epitel baglannlanndan tiibul liimenine
361
Onite V Viicut s,vrlan ve Bobrekler

difuzyonla geri donerler. Proksimal ti.ibiiliin epitel hi.icre- olur. Bobrek hastahklannda s1khkla goriildi.igu gibi, GFR
leri arasmda bulunan s1k1 baglanular ger<;ekte oldukr;a otoregiilasyonu bozuldugu zarnan arter basmc1 am~lan
s1zdmc1d1r ve onemli miktarda sodyum bu baglanular GFR'de r;ok daha fazla aru~a vol acar.
arac1hgi ile her iki yonde difuzyona ugrayabilir. Peritubi.il Artm1~ bobrek arter basmc1mn ikinci etkisi, filtre olan
kapillerinin normalde yuksek olan geriemme luz1 nedeni sodyumun ve suyun tiibuller tarafmdan geriemilen yuz-
desinin azalmas1 sonucu, r;1kanlan idrar miktannm art-
ile tiibi.il li.imenine r;ok az s1v1 ve r;ozi.inmi.i~ madde geri
mas1d1r. Bu etkiden sorumlu olan mekanizma, peritlibiil
s1zar. Diger yandan, peritubtil kapillerinin geriemiliminin
kapillerinde, ozellikle bobrek medullasmm vaza rektasm-
azahnas1, hi.icreleraras1 s1vinm hidrostatik basmcm1 arnnr
daki hidrostatik basmcm hafifc;e yi.iksehnesi ve sonur;ta
ve ti.ibi.il li.imenine daha fazla su ve madde ka<;l$1 yoni.inde bobregin hticreleraras1 s1v1Smm hidrostatik basmcmm
bir egilim dogurur, boylece net geriemilim hlZl azahr artmas1du. Daha once taru~1ld1g1 gibi, bobregin hi.icrele-
(~eldl 28-17'ye tekrar bakm1z). raras1 s1v1smm hiclrostatik basmcmm artmas1, sodyumun
Periti.lbul kapillerinde geriemilim nom1al degerinin tubill 1-umenine geri s1zmasma neden olarak net sodyum
ilstilne r;1kug1 zaman, tam tersi bir durum soz konusudur. ve su geriemilim hlZ!m azalt1r. Bl)ylece, bobrek arter
Ba~lang1r;ta, peritiibiil kapillerinde geriemilimdeki bir basmc1 artt1g1 zaman idrar debisinin daha fazla artmasma
art1~, hi.icreleraras1 s1vuun hidrostatik basmcmda azal- sebep olur.
maya yol ai;ar ve hilcreleraras1 s1V1nm kolloid ozmotik Basin<; dii.irezi ve basmr; natrii.irezi mekanizmasma
basmcuu artmr. Bu kuvvetlerin her ikisi de, suyun ve katk1da bulunan ii<;i.\ncil bir faktor, anjiyotensin IT yap1-
r;ozilnmil~ maddelerin ti.ibul lumeninden hi.icreleraras1 mmm azalmas1d1t. Anjiyotensin II, bizzat tiibi.illerden
sodyumun geriemillmini artmrken, sodyumun emilimini
arahga hareketini kolayla$ttnr; bu nedenle ttibi.il liime-
daha da aruracak olan aldosteronun salg1lanmas1111 da
nine su ve r;oztinmu~ madde geri ka<;1$1 azahr ve net ti.ibi.il
uyanr. Boylece, arter basmc1 artugmda anjiyotensin II
geriemilimi artar. Boylece, suyun ve maddelerin perittibi.il yap1mmm azahnas1 ti.ibtilde sodyum geriemiliminin azal-
kapillerine ahnmas1 ile ttibi.il liimeninden hiicreleraras1 masma katk1da bulunur.
alana ger;i$leri arasmdaki yakm uyum, bobregin hi.icrele-
raras1 alamndaki hidrostatik ve kolloid ozmotik basmr; T0B0L GERiEMiLiMiNiN HORMONLAR
deg~iklikleri arac1hg1yla saglamr. Bundan dolay1, peritu- TARAFINDAN KONTROL0
bi.il kapillerinin geriemilimini arttran huvvetler, genellikle
Vi.icut s1vi hacimlerinin ve r;ozi.imni.i~ madde konsantras-
ay111 zamanda bobreh tii.bi.illerinden geriemilimi de artinrlar.
yonlanmn ince bir ~ekilde di.izenlenmesi, suyun ve farkl1
Tersine, periti.ibi.il kapillerin geriemiliminde inhibisyon
r;ozilnmu~ maddelerin bobrekler tarafmdan deg~ebilir
yapan hemodinamik degi$iklikler aym zamanda suyun ve
h1zlarda ve bazen de birbirinden bag1ms1z olarak at1lma-
fOziinmi.i~ maddelerin ti.ibi.ilden geriemilimini de inhibe
sm1 zonmlu k1lar. brnegin, fazla potasyum ahnd1gincla
ederler.
sodyumun ve diger elektrolitlerin bobrekler yoluyla aul-
mas1 normal duzeyde korunurken, potasyumun at1lmas1
ARTER BASINCININ iDRAR DEBiSiNE ETKiSi: arttmlmak zorundadrr. Benzer $ekilde, sodyum ahm1
BASIN<; NATRi0REZi VE BASIN<; Di0REZi degi~tiginde, diger elektrolitlerin aulmasmda onemli
Basm, natriii.rezi ve basmf diurezi, arter basmcmda ki.\r;uk degi~iklik yap1lmaks12m, idrarla sodyumun at1lmas1
bir art1~la bile idrarla anlan sodyumun ve suyun artrnas1- uygun $ekilde ayarlanmahdir. Tiibulde geriemilimin farklt
d1T. Boliim 27'de tarif edilen ororegiilasyon mekanizmas1 elektrolitler ve su i<;:in olan bu ozgi.\lli.igi.inti, viicuttaki
nedeniyle, arter basmcmm 75 mm Hg ile 160 mm Hg birkar; hormon saglar. Tablo 28-3'de ti.ibulde geriemilimi
s1mrlan arasmdaki art1§lanmn GFR ve bobrek kan akum duzenleyen en onemli hormonlardan baztlan, etki ettik-
iizerine etkisi r;ok hafiftir. GFR'de hafifr;e aru~ olmas1, leri ba$hca ttibtil bolgeleri, suyun ve c;oziinmii§ maddele-
artm1~ arter basmcmm idrar debisine yansimasma neden rin attlmasma etkileri ozetlenmektedir. Baztlan Boli.im 29

Tablo 28-3 Tubulde Geriemilimi Duzenleyen Hormonlar


Hormon Etki Yeri Etkileri
Aldosteron Top lay1C1 tubul ve ka nal t NaCl, Hp geriemilimi, t K• sekresyonu, t
H+ sekresyonu
Anjiyotensln II Proksimal tubGI, Henle'nin \ 1kan kal m kolu/ t NaCl, Hp geriemiliml, tW sekresyonu
distal tubul, toplayac1 tubul
Antldiuretik hormon Distal tubul/toplayac1 tubul ve kan al t Hp geriemilimi
Atrlya l natriuretik peptit Distal tubul/toplayac1 tubul ve kan al t NaCl geriemilimi
Paratirold hormon Proksimal tubGI, Henle'nin \1kan kalm kolu / t PO4- geriemilimi, t Ca++ geriemili mi
distal tubul

362
BOLOM 28 Bobrek TObOllerinde Geriemilim ve Sekresyon

ve 30'da daha aynnt1h bir $ekilde tart1~lm1$ olan bu hor- 2. Anjiyotensin II eferent arteriyolleri daraltarah peri-
monlann bobrek ttibiillerine etkileri, a?ag1daki birka~ Uibul kapillerinin dinamigine, sodyumun ve suyun
paragrafta kisaca yer almaktachr. geriemilimini artuacak yonde iki farkh etkide
bulunur: Eferent arteriyoliin daralmas1, ozellil<le
Aldosteron Sodyumun Geriemilimini ve Potas- proksimal tiibiilde net tiibtil geriemilimini arl1ran
yumun Sekresyonunu Artmr. Adrenal korteksin zona peritiibiil kapilleri.n hidrostatik basmcm1 azalur.
glomeruloza hiicrelerinden salgilanan aldosteron, bobrek Aynca bobrek kan akummnm azalmas1yla, glome-
Wbilllerinden sodyumun geriemiliminin ve potasyumun rulde fHtrasyon pay1 artar ve boylece peritub111
sekresyonunun onemli bir diizenleyicisidit. Aldosteronun kapillerinde protein yogunlugu ve kolloid ozmotik
ba$hca etki ettigi bulge, kortehsin toplay1C1 tiibiillerinin esas basmc; yukselir. Sonm;:ta peritiibul kapillerinde
hiicrelelidir. Aldosteronun sodyumun geriemilimiyle bir- artan geriemici kuvvet, sodyumun ve suyun
likte potasyumun sekresyonunu arurma mekanizmas1, ti.ibiilde geri emilimini artuu.
korteksteki toplayic1 Liibiil zarmm bazolateral k1s11nla- 3. Anjiyotensin f1 proksimal tilbiilde, Henle k1vnmmda,
nnda sodyum-potasyum ATPaz pompas1m uyarmas1 distal ve toplay1a tilbiillerde sodyumun geriemilimini
yoluyla olur. Aldosteron ayru zamanda zann lumen tara- dogrudan uyanr. Bu dogrudan etkilerinden biri
fmda sodyuma kar~ gec;irgenligi de arum. Aldosteronun tiibiil bUcrelerinin bazolateral zannda sodyum-
hiicresel diizeydeki etki mekanizmas1 Boliim 78'de potasyum ATPaz pompasllll uyarmakt1r. ikinci
tarU$1lrmstu. etkisi, ozellikle proksimal ti.ibiililn liimen tarafm-
Aldosteron salg1Suu uyaran en onemli faktorler (1) daki zannda sodyum-hidrojen degi$imini uyar-
hi.icred1$mda pocasyum konsantrasyonunun artrnas1 ve makur. Dc;iinciisu ise, bazolateral zarda bulunan
(2) tipik olarak, sodyumun ve suyun azalmas1 veya kan sodyum-bikarbonat birlikte-ta$1yic1sm1 uyarmaknr
basmcmm dii$mesi durumlannda ortaya r,.:ikan anjiyo- (~ekil 28-18) .
tensin II art1$1chr. Bu etkilerle artan aldosteron salgtlan- Boylece, anjiyotensin 11 bobrek tiibiil boli\mlerinin
mas1 bobreklerde sodyumun ve suyun tutulmasma bin;ogunda, epitel hiicrelerinin hem liimene bakan hem
neden olarak, hiicred1$1 s1vmm hacmini arnrmaya ve bazolateral zannda sodyum ta$mmasm1 uyanr.
Anjiyotensin ll'nin artmas1 birden fazla etkisi nedeniyle,
kan basmcm1 normale dondiirmeye yard1mc1 olur.
bobreklerin onemli miktarda sodyum ve su tutmasma
Adrenal bezin harabiyeti veya bozukluguncla goriil-
neden olur. Boylece, Boli.im 30'da tart1~tld1g1 gibi, vi.icudun
dligii gibi (Addison hastaltg1), aldosteron yoklugunda
sodyum ahmmdaki degi~ikliklere, hi.icredt$! s1V1 hac-
vi.icutta onemli sodyum kayb1 ve potasyum birikimine
minde ve kan basmcmda onemli bir degi!iiklik olmaks1zm
goriiliir. Adrenal tilmorii olan hastalarda ise (Conn send-
uyum saglamasma olanak tamr.
romu) a~m aldosteron salg1lanmas1, viicutta sodyum
Anjiyotensin 11 Wbulde sodyumun geriemilimini art1-
birikimine ve pocasyum ti.1kenmesine yo] a<;ar. <;ok
nrken aym zarnanda eferent arteriyolleri kas1c1 etkisiyle
dii!iiik diizeylerde aldosteron mevcut oldugu siirece,
sodyum clengesinin gunliik diizenlenmesi saglanabilse
de, aldosteron salg1smdaki yetersizlik bobreklerden
potasyumun at1lmasm1 ve viicut s1vilanndaki potasyum
Bobregin TObOI
konsantrasyonunu biiyiik olc;i.ide bozar. Bu yi.izden hucreleraras1 Tubul lumeni
SIVISI hOcreleri
aldosteron, sodyum konsantrasyonunclan c;ok, potas-
yum konsantrasyonunun diizenlenmesinde bi.iyuk onem ~

ta~1r.

Anjiyotensin II Sodyum ve Su Geriemilimini Artmr.


0(!
_,. H~a+
AnjiyoLensin 11 vilcudun belki de en giic,:lii sodyum tutucu
hormonudur. Boliim l 9'da tarn$1ld1g1 gibi, anjiyotensin II ~[3 I AT1 ( ~
~
yapum, kanamada oldugu gibi kan basmcmm dii~mesi ve/
veya hiicred1$1 s1v1 hacminin azalmas1 veya a$m terleme,
agu diyare gibi durumlarda ortaya c;1kan su ve cuz kayb1
ko!iullannda artar. Artan anjiyotensin ll yapum, ii<; temel ----
eLki ile bobrek Liibiillerinden suyun ve sodyumun gerie- ~ekil 28-18. Anjlyotensin II (Ang /i}'nln, proksimal tubu lde sodyum
miumini art1rarak kan basmcmm ve hiicredJ.$1 s1v1s1 mik• genemillml Lizerine doc:)rudan etkisi. Ang// IGmene bakan zar Ozerin-
de bulunan sodyum-hidrojen zrt-ta~1yIc1s1n1 (NHE), bazolateral zarda
tanmn normale c;evrilmesine yardrm eder:
bulunan sodyum-potasyum ATPaz ve sodyum-bikarbonat birlikte-ta-
1. Anjiyotensin II aldosteron salg1lanmas1111 uyaru; bu ~Iy1c1s1n1 uyanr. Ang ll'nin benzer etkileri, Henle k1vnm1, distal tObOI ve
da sodyum geriemilimini arltnr. toplay1c1 tubul glbi diQer tObOI bolumlerinde de ortaya c;ikar.

363
Onite V Vucut S1v1/ar, ve Bobrekler

tire ve kreatininin viicuttan uzakla~unhnalanna yard1mc1 bazolateral zannda AQP-3 ve AQP-4 gibi ADH ile kontrol
olur, c;i.inki.i bu metabolizma ytlnm i.iri.inlerinin uzakla~t1- edilmeyen ba~ka su kanallan ise, suyun h1zla hucreyi
nlmas1 uygun GFR di.izeylerine baghd1r. Boylece, anjiyo- terk etmesini saglayan bir yol olu-?tururlar. ADH'da
tensin II yap1mmda art1~ bobreklerin metabolizma y1k1m kronik ar~lar bobrek liibul hi.icreleri.nde AQP-2 gen
iiriinlerinin tutulmasma yol ac;madan sodyumu ve suyu transkripsiyonunu uyararak AQP-2 protein yaprmmda
tutmasma olanak tamr. da art1~a neden olur. ADH miktan azald1gmda, AQP-2
molekulleri hucre sitoplazmasma geri donerler ve su
ADH Suyun Geriemilimini Artmr. ADI-l'nm bobreklere kanallarmm himen tarafmd.aki zardan uzakla~t1nlma-
en onemli etkisi, distal tilbi.il, toplayic1 tiibi.il ve toplay1c1 s1yla birlikte suya gec;irgenlik azalm1~ olur. ADH'nm
kanal epitellerinde suya kat$1 gec;irgenligi artlrmaktadir. hucresel etkinligi Bolum 76'da daha aynntih
Bu etki, dehidrasyon gibi dururnlarda, vi.icutta su tutul- tart1$1lrm$tir.
masma yardtmc1 olur. ADH eksikliginde, distal ti.ibullerin
ve toplay1CI kanallann suya kar~1 gec;irgenli.gi azahr ve Atriyal Natrii.iretik Peptit Sodyumun ve Suyun
bobreklerden at1lan idrar miktan c;ok artarken idrann
Geriemilimini Azalt1r. Plazma hacminin artmas1 sonucu
yogunlugu azahr. Boylece ADH'nm etkileri idrarm seyrel- kalp atriyumlanndaki ozgtil hiicrelerin gerilmesi He
tilme veya yogunla~nnlma derecesinin kontroli.inde atriyal natrii.iretik peptit (ANP) denilen bir protein salg1-
anahtar rol oynar. Bu konuyla ilgili aynnulat Boliim 29 lamr. Bu peptit duzeylerinin artmas1da ozellikle toplayict
ve 76'da tart1~1lm1~ur. kanallardan olmak i.izere bobrek tiibtillerinden sodyu-
ADH distal tilbiiliin son k1sm1, toplay1c1 tilbul ve mun ve suyun geri.ernilimini dogrudan inhibe eder. ANP
kanallarda ozgul V2 reseptorlerine baglamr ve siklik ade- ayru zamanda renin salgtlanmasm1, dolayis1yla anjiyoten-
nozin monofosfat yap1mm1 art1rarak protein kinazlann sin II olu~umunu baskilayarak da ti.ibiilde geriemilimi
aktivasyonuna neden olur (~ekil 28-19). Bu da, akua- azalur. Sodyumun ve suyun geriemilimindeki bu azalma,
porin-2 (AQP-2) adh hiicreic;i proteininin zann li.imene idrar miktanm arnrarak kan hacminin normale <;evrilrne-
bakan k1smma dogru hareketini uyanr. AQP-2 molekUl- sine yard1mc1 olur.
leri ki.imeler haline gelip ekzositoz yoluyla hiicre zara- ANP dozeyleri konjestif kalp yetmezliginde oldukc;a
nyla birl~irler ve suyun h1zla hi.icreye difi.izyonuna yi.lksektir. Bunun nedeni ventriki.lllerin yetersiz pompa-
olanak saglayan su kanallanm olu~tururlar. Hiicrenin lama i~levi nedeniyle atriyuinlann gerilrnesidir. Kalp yet-
mezliginde artan ANP sodyum ve su tutulmasmm
zayiflattlmasma yard1mc1 olur.
Bobregin Tubul Tubul
hucreleraras1 l hucreleri lumeni
Paratiroid Hormon Kalsiyumun Geriemilimini
SIVISI '--- - - - - - - - - - ---..__,
Artinr. Paratiroid hormon vi.icutta kalsiyum-duzenleyici

C Al'\D_'l
7~ H20
hormonlar i<;inde en onemlilerindendir. Bobreklerdeki
ba$hca etkisi, ti.ibi.illerden, ozellikle distal tiibiillerden ve
olas1bkla Henle k1vnmmdan da, kalsiyumun geriemih-
~ ~H
II..
O
2 mini artumakt1r. Boliim 30'da tart1$1ldtgi gibi, paratiroid
cAMP~Protein hormonun proksimal tilbulden fosfat geriemilimini bas-
kinaz

)
kilamak ve Henle k1vnrnmdan rnagnezyum geriemilirnini
uyarrnak gibi ba~ka etkileri de varchr.
~
lo~;Y
Protein ,t. AQP-2

~ SEMPATiK SiNiR SiSTEMiNiN UYARILMASI


SODYUMUN GERiEMiLiMiNi ARTIRIR

l 0
Akuaporin-2 (AQP-2)

-..........
$ekil 28-19. Arjinin vazopresin (AVP)'nin distal tObOIOn son k1sm1n1n
toplay1c1 tO bOllerin ve toplay1ci kanallann epitel hOcrelerindeki etki me-
Sempatik s1mr sistemmm ~iddetli ~ekilde uyanhnas1,
bobrek arteriyollerini daraltarak ve dolayis1yla GFR'de
azalmaya yol ac;arak sodyumun ve suyun attlmas1m azal-
tabilir. Ancak, dii~iik sempatik uyanlma bile, proksimal
ti.ibiil, Henle'nin c;1kan kolun kolu ve belki de daha fazla
kanizmalan. AVP V2 reseptorlerlne ba~lanir, bu reseptorler adenilat
olarak bobrek tubullerinin distal boliimlerinden sodyu-
siklaz (AC)'1 uyararak sikl ik adenozin-monofosfat (cAMP) olusumunu mun geriernilimini artuarak, sodyumun ve suyun at1lma-
artiran, uyano G proteinlerl (G) ile eslesmlslerdlr. cAMP, protein kinaz sm1 azalur. Bu olay, tubi.il epitel hi.icreleri iizerindeki
A'y1 uyararak, hOcre zannin lumen tarafina akuaporin-2 (AQP-2) hare- a-adrene1jik reseptorlerin uyanlmas1 ile ortaya ~1kar.
ketine neden olan hOcrei<;i proteinlerin fosforilasyonunu saglar. AQP-2 Sernpatik uyanlma ile artan renin salg1lanmas1 ve anji-
molekOlleri su kanallann1 olu?turmak Ozere bir araya gelirler. HOcre
zannin bazolateral taraf1na yerle?mis olan diger akuaporinler. AQP-3 yotensin II yapnru da, sodyurnun ttibullerden geriernili-
ve AQP-4, suyun hOcre d1?1na hareketine izin verir. Bu akuaporinlerin mincle art~a ve ti.ibi.illere sekresyonunda azalmaya katk1da
i~levi AVP tara flndan dOzenlenmemektedir. bulunur.
364
BOLUM 28 Bobrek Tubu l lerinde Geriem ilim ve Sekresyon

BOBREK 1$LEVLERINI OL~MEK i~iN C, xP, • U, x V


KLIRENS VONTEMLERININ Bu formulde C,, s maddesinin uzakla~tmlma hm; P,
KULLANILMASI maddenin plazmadaki yogunlugu; U,, maddenin idrar-
daki yogunlugu ve V, idrar ak1m h1z1dir. Bu e~itlik yeniden
Farkh maddelerin plazmadan "uzakla~unlma" h1zlan,
di.izenlendiginde klirens tl$ag1daki gibi ifade edilebilir:
bobreklerin <;e$itli maddeleri viicuttan atmalanndaki
etkinliklerinin degerlendirilmesinde faydah bir yakla~1m C _ U, xV
saglar (Tablo 28-4) . Birim zamanda b6brekler tarafmdan ' - P,
bir maddeden tamarnen an.ndmlan plazma miktan, o mad-
denin bobrek klirensi olarak tammlann: Boylece bir maddenin bobrek klirensi, o maddenin
Bu biraz ozet bir gori.i$ttir, <;iinkii bir maddeden idrarla atilma h1zmm (U, x V) plazmadaki konsantrasyo-
tamamer1 anndmlan tek bir plazma hacmi yoklur. Ancak nuna boli:inmesi ile hesaplamr.
bobrek klirensi, bobreklerin i~levlerinin degerlendirilme-
sinde faydah bir yakla~m saglar ve a$ag1da tarU$tld1gi iNOLiN KLiRENSi GFR HESAPLANMASINDA
gibi, glomertil fillrasyonu tiibul ge1;emilimi ve tiibill sek- KULLANILABiLiR
resyonu gibi bobreklerin temel i$levlerinin yam sua, Eger bir maclde su kadar serbest filtre ediliyorsa ve bobrek
bobrek kan ak1mmm degerlendirilmesinde de onemli bil- tiibullerinden geriemilmiyor veya tiibiillere salg1lanm1-
giler verir. yorsa, o zaman o maddenin idrarla aulan rniktan (U, x V)
Klirensin prensibini anlayabilmek i<;in a$ag1daki bobrekler tarahndan filtre edilen miktanna (GFR x P) ~t
omegi dikkate alahm: Eger bobreklere gelen plazmamn olacaknr. Buna gore,
her ml'sinde bir maddeden 1 mg bulunuyorsa ve bu mad-
denin idrarla aulan miktan da dakikada 1 mg ise, bir GFRxP, = U, x V
dakikada, 1 ml plazma bu maddeden "armdirtl1yor"
demektir. Diger bir deyi$le klirens, bir birim zamanda GFR, a~g1daki gibi maddenin klirensinden hesaplanabillr:
idrarla uzakla$Unlan madde miktanm saglamak i<;in
gerekli olan plazma hacmi anlarnma gelir. Matematiksel GFR = u, XV= C,
P,
olarak tarumland1gmda:

Tablo 28-4 Bobrek i~levini 6 I<;mede Kl i rensin Kullarnlmas1

Terim Formiil Birimler


Klirens h121 m l/dak
- u, XV
Cs - - - ~-
P,
Glomerul filtrasyonunun h1z1
GFR • U,nulln XV
P1r,ulin

Kl i rens or ani Yok


Kl irens orani = __s_
Cinufln

Bobrekte etkin plazma ak1m1 m l/dak


ERPF = CPAH = UPAH XV
PPAH

Bobrek plazma ak1m1 ml/dak


RPF = CPAH - (UPAH X V/PPAH)
EPAH (PPAH - VPAH )/ PPAH

UPAH XV
P,AH - v,Afl
Bobrek kani ak1m1 ml/dak
RBF = RPF
1- Hematokrit

At1lma h121 At1lma h121=U, x V mg/dak, mmol/dak, veya mEq/dak

Gerfemilim h1z1 Geriemilim h121 = Filtre olan yuk - At1lma h1z1 mg/dak, mmol/dak, veya mEq/dak
= (GFR X P,) - (U. XV)
Sekresyon hIz1 Sekresyon h121 = At1 lma h121 - Flltre olan yuk mg/dak, mmol/dak, veya mEq/dak

C,, "s" maddesinin klirens h1z1: EPAH' PAH uzakla~tinlma orarn, ERPF, bobrekte etkin plazma ak1m1; GFR, glomerol filtrasyon h1z1; P, plazma
konsantrasyonu; PAH: pa ra-aminohipurik asit; PPAH' bobrek arterinde PAH konsantrasyonu; RBF, bobrek kan ak1m1; RPF, bobrek plazma
ak1m1; S: bir madde; U; idrar konsantrasyon; V, idrar ak1m h1z1; v••11, bobrek veninde PAH konsantrasyonu.
365
Onite V Vucut s,v,lari ve Bobrekler

100
S2'
I'll
~
§. 50
a:
Filtre edilen miktar = Atllan miktar II.
(!)

GFR x P;nQlin = U;nolin x V 0

GFR = U;nijlin x V
P;n(ilin ~ 2
.5 ~
GFR = 125 ml/dak c:-
;; :,
I'll C:
] g,
e:
1
_/
2'E
Ji~ 5 0 Jl.----,---,----r
.ll::

U;nolin = 125 mg/ml


c
:::, Pozitif denge Yap1m
V= 1 ml/dak
~f2 ••••••I I
- C) .,. .,
-------- I___ _
~ekil 28-20. lnulin klirensi kullanilarak bobreklerden glomerOI fi lt- E '::'
rasyonunun h1z1 (GFR)'nin olc;Olmesi. lnOlin glomerOI kapillerinden 0.:
~E
I
:,''
"\
At1lma -GFR x PK,eatinin
serbest~e filtre edilir, fakat bobrek tObOllerlnden geriemilmez. P1001n , ~
c'S
plazma inOlin konsantrasyonu; Unl110 , idrar lnOlin konsantrasyonu; V, 'i: I'll
;: C
idrar ak1m h121.
~~
~ ~
~ o-,-----.-~
Bu ozelliklere sahip bir madde, yakla~1k 5200 molektil '.8 0 2 3 4
ag1rhkh bir polisakkarit olan iniilindil: Vticutta tiretilme- Gi.in
yen ve bazi bitki koklerinde bulunan intilin GFR'yi ~ekil 28-21. Kreatlnin yap1m h1z1 sablt iken, glomerOI filtrasyonunun
olr;:mek amac1yla, viicuda damar yolu ile verilir. h1z1nda (GFR) yuzde SO'lik bir azali~1n serum kreatinin dOzeylerine ve
~ekil 27-19 bobreklerin inuline davram~1m goster- at1lmasina etkisl. P,,..110,,. plazma kreatlnin konsantrasyonu.
mektedir. Bu ornekte plazma inuhn yogunlugu 1 mg/ml,
idrar yogunlugu 125 mg/ml ve idrar ak1m hlZl 1 ml/
dak'dir. Bunun anlamt, daldkada 125 mg ini.ilinin idrara
gec;tigidir. 0 halde, inulinin idrarla aulma hmnm, plazma olu~abilecek kti~ilk bir hata, normalden yuksek degerle-
intilin konsanu·asyonuna boltinmesi ile (bu da 125 ml/ rin elde edilmesine neden olur. ~ans eseri bu iki hata
dak degerini verir) ini.ilin klirensi hesaplanabilir. Bu birbirini dengeler ve GFR'nin yakla~1k olarak belirlenme-
demektir ki, idrarda c;1kan iniilin miktaruu saglamak ir;:in, sinde kreatinin klirensi manukh bir olc;tlm olarak
bir dakikada 125 ml plazmanm bobreklerden filtre edH- kullamhr.
rnesi gerekir. Baz1 durumlarda, kreatinin klirensinin (Cc,) olc;timii
GFR tayininde kullamlan tek madde intilin degildir. ic;in idrar toplamak pratik olmayabilir. Ancak, GFR ile
Kreatinin ve raayoaktif iyotalamat gibi diger maddeler de ters orant1h olan plazma kreatinin (Pc,) duzeyinin ol r;:ul-
klinikte GFR olr;:t\mi.inde kullamlmaktadu. mesi, GFR'deki degi$iklikleri yans1tabilen basit bir
yontemdir:
KREATiNiN KLiRENSi VE PLAZMA KREATiNiN
KONSANTRASYONU GFR'NiN YAKLA~IK
GFR ~Cc,= Uc, x V
TAHMiN EDiLMESiNDE KULLANILABiLiR Pc,
Kreali-nin iskelet kas metabolizmasmm bir ara uriinudtir
ve hemen tamarru glomertil filtrasyonuyla vticuttan uzak- Bu durumda vticut s1v1larrnda kreatinin birikir ve
la~tmhr. Bu nedenle kreatinin klirensi GFR olr;:umunde plazma kreatinin konsantrasyonu artar. Plazma kreati-
kullamlabilir. Hastaya damardan verilmesi gerekmedigin- nin konsantrasyonundaki bu art1~, filtre edilen (Pc, x
den klinikte GFR'nin belirlenmesi ir;:in inuline k1yasla GFR) ve at1lan kreatinin miktarlan (Uc, xV) normale
daha yaygm kullam]ir. Ancak kreatmin klirensi GFR ir;:in donene ve kreatinin tiretimi ile atilrnas1 arasmda yeniden
mukemmel bir gosterge degildir. (tinku az miktarda kre- denge saglanana kadar clevam eder. Bu durum, ~ekil
atinin tubiiller tarafmdan salgilamr, yani idrarla at1lan 27-20'de goriilecegi gibi, plazma krea tinin diizeyinin
kreatinin miktan filtre olan miktardan biraz fazladu. yakla$Ik olarak nonnalin iki katma <;tkmasLyia meydana
Plazma kreatinin konsantrasyonunun olr;iimti s1rasmda gelir.
366
BOLOM 28 Bobrek Tubullerinde Geriemilim ve Sekresyon

14
PPAH = 0,01 mg/ml

:, 12
C
0
>,
Ill
10
l2
'E
~ :::--
C E 8
00
.:.:0 Bobregin plazma ak1m1
-~ :c: UPAH XV
.: ~ 6
!-
.:.:
PPAH

<'Cl 4
E
N
<'Cl
a: 2 -t ,.,,____ Normal
~ )I Bobrekte venoz
PAH =-
--1 0,001 mg/ml

25 50 75 100 125 150 UpAH = 5,85 mg/ml


GlomerOI flltrasyonunun h1z1 \I= 1 ml/dak
(ml/dak)
~ekil 28-23. Bobrekte para-aminohipurik asit (PAH)'in klirensinden
~ekil 28-22. Denge l<o~ullannda glomerul filtrasyonunun h121 (GFR) ile bobregin plazma aklm1mn ol<;ulmesi. PAH glomerol kapillerlerinde
plazma kreatinin duzeyleri aras1ndaki yakla~1k ili~ki. Eger vucut krea- serbestc;e filtre olur ve ayrn zamanda peritObOI kapillerlerinden tublil
tinin yapImI sabit ise, GFR'de yOzde 50 azalma plazma kreatininde iki lumenine sekrete olur. Bobrek arterinin plazmas1nda bulunan PAH
kat art1~ yapar. mlktan idrarda atdan PAH miktanna neredeyse e~ittir. Bu nedenle,
bobregin kan ak1m1PAH'1n klirensinden hesaplanabilir. Daha da has-
GFR dortte bir oramnda azald1gmda, plazma kreati- sas olmak i~in, bobregi terkeden kanda h1llil var olan PAH'in yuzdesi
ile bir duzeltme yap1labllir. P,..,. arter kanin in plazmas1ndaki PAH kon-
nini dort kat1, GFR sekizde bir oranmda azald1gmda santrasyonu; U••w idrardaki PAH konsantrasyonu; V, idrar ak1m h121.
plazma kreatinini sekiz kao arns gosterir. Boylece, normal
ko$ullarda GFR azalmasma karsm kreatirlin yap1m hm
aulma hmna ~itlenir. Ancak bu normal anlma hm, yuzde 90 kadardu-. Hasta bobreklerde hasarh ttibtillcrin
plazrna kreatinin seviyelerinde yukselme pahasma ger- tiibiil s1V1S1 ic;ine yeterli PAH salg1layamayi~lan nedeni ile
<;ekle$ir (~eldl 28-22 ). bu oran azalabilir.
Bobrek plazma akumrun hesaplanmas1 a$<lgtdaki omekle
PAH KLiRENSi BOBREK PLAZMA AKIMININ gosterilebilir: Plazma PAH konsanttasyonunun 0,01 mg/ml,
TAH MiNiNDE KULLANILABiLiR idrar konsantrasyonunun 5,85 mg/ml, idrat ak1m hizmm da
1 ml/dak olclugunu dii~iinelim. PAH klirensi idrarla PAH
Teorik olarak eger bir madde plazmadan tamamen uzakla$- artlma hizmm (5,85 mg/ml x 1 mVdak), plazma PAH kon-
tmhyorsa bu maddenirl klirens hm, toplam bobrek plazma santrasyonuna (0,01 mg/ml) bollinmesi ile hesaplanabilir.
aknmna e~t olmahdIJ. Bir ba$ka deyi$le, bobrege kan ile Boylece PAH klirensi 585 mVdak olarak bulunur.
gelen madde miktan (bobrek plazma akuru x P.), idrarla Eger PAH ekstraksiyon oram yiizde 90 ise, gen;:ek
attlan miktanna (U.xV) e$it olacaktir. Boylece, bobrek
bobrek plazma akmu 585 mVdak'nm 0,9'a boliinmesi ile
plazma akim1 (RPF) 8$ag1daki $eltilde hesaplanabilir.
650 ml/dak olarak elde edilebilir. Boylece toplam bobrek
plazma aknm a~agidaki ~ekilde hesaplanabilir:
RPF = U, X V = C,
P, .. PAH klirensi
Toplam bobrek plazma ak1m1 = k k
PAH e stra siyon orani
GFR, toplam plazma akummn sadece yuzde 20'si
oldugundan, bir maddenin plazmadan tamamen uzakla~- Ekstraksiyon oram (Em1,), bobregin arteryel PAH
tmlabilmesi ic;in, glomeri.illerden filtrasyonuna ilaveten {P PAH) ve venoz PAH {V PAH) konsanttasyonlan arasmdaki.
tiibiillerden de sekresyonu gereklidir (~eldl 28-23). fark bolli bobrek aneryel PAH konsantrasyonu olarak
Bobrekler tarafmdan tamamen uzakla~tmldig1 bilinen bir hesaplamr.
madde yoktur. Ancak PAH'm yakla~1k yuzde 90'1 bobrek-
ler tara[mdan uzakla~tmlu. Bu nedenle, bobrek plazma EPAH
- PPAH - VPAH
-
akunmm yakla~1k olarak hesaplamnasmda PAH klirensi PPAH

kullamlabihr. Daha dogrn bir deger elde etmek ic;in, bob-


reklerle anlana ek olarak kanda kalan PAH ytlzdesi de Bobrege giden toplam kan akim1, hematokrit {kandaki
olc;iilebilir. Kandan uzakla~unlan PAH yiizdesine PAH eritrositlerin yiizdesi) ve bobrek toplam plazma akum
ehstrahsiyon oram denir ve normal bobreklerde ortalama kullamlarak hesaplanabilir. Eger hematokrit 0,45 ve
367
Onite V Vucut s,v,Jan ve Bobrekler

toplam bobrek plazma akim1 650 ml/dak ise toplam


bobrek kan akmu 650/ (1-0,45) yani 1182 ml/dakdir. az ise, o madde nefron tUbULlerinden geriemilmekte demekcir
ve (3) eger bir maddenin klirens hm inUlininkinden fazla ise
FiLTRASYON PAYI, GFR'NiN BOBREK PLAZMA o madde nefron tiibiillerinden sekresyona ugruyor demektir.
AKIMINA BOLUNMESi iLE HESAPLANIR Bi:lbrekler tarahndan aulan baz1 maddelerin yakla~1k klirens
hizlanrun liscesi a~agida verilnu~cir.
Glomerul zanndan filtre olan plazma miktanm gosteren
filtrasyon pay1m hesaplamak i~in, once bobrek plazma
akmu (PAH klirensi) ve GFR (intilin klirensi) bilinmeli-
Madde Klirens H1z1 (ml/dak)
dir. Eger bobrek plazma alam1 (RPF) 650 ml/dak ve GFR
125 ml/dak ise, filtrasyon payi (FP) a~agtdaki ~ekilde Glikoz 0
hesaplanabilir: Sodyum 0,9
Klorur 1,3
FP = GFR/RPF = 125/650 = 0, 19
Potasyum 12,0
Fosfat 25,0
BOBREK KLiRENSLERiNDEN T0B0L inulin 125,0
GERiEMiLiMiNiN VEYA SEKRESYONUN Kreat inin 140,0
HESAPLANMASI
Eger bir maddenin glomerUl filtrasyon hlZl ve bobrekten
anlma hlZl bilinirse, bobrek tubtillerinden o maddenin Kaynaklar
net geriemilirninin veya net sekresyonunun olup olmad1g1 AI-Awqati Q, Gao XB: Differentiation of Int ercalated cells in the kid-
ney. Physiology (Bethesda) 26:266, 20 11.
hesaplanabilir.

Omegin, bir maddenin attlma hm (Us x
Alexander RT, Dimke H, Cordat E: Proximal t ubular NHEs: sodi-
V) rnaddenin filtre olan ytiktinden (GFR x P) daha az um, protons and calcium? Am J Physiol Renal Physiol 305:F229,
ise, o maddenin bir k1sm1 bobrek ttibtillerinden geriemi- 2013.
liyor demektir. Ares GR, Caceres PS, Ortiz PA: Molecular regulation of NKCC2 In
Tersi olarak, eger bir maddenin attlma hlZI, filtre olan t he thick ascending limb. Am J Physiol Renal Physiol 301 :Fl 143,
ytikten daha fazla ise, o zaman idrarda g◊rulen madde 20 11.
Arroyo JP, Ronzaud C, Lagnaz D, et al: Aldosterone paradox: dif-
rniktan glomertilden filtre edilen ve ttibtillerden sekres-
ferential regulation of ion transport in distal nephron. Physiology
yona ugrayan miktarm toplamm1 temsil ediyor demektir. (Bethesda) 26:115, 2011.
A~ag1daki ◊mekler wbul geriemilirninin hesaplanma- Breton S, Brown D: Regulation of luminal acidification by the V-
s1m gostermektedir. Hastadan a~ag1daki degerlerin elde ATPase. Physiology (Bethesda) 28:318, 2013.
edilmi~ oldugunu dti~tinelim: Breer S: Amino acid t ransport across mammalian intestinal and renal
epithel ia. Physiol Rev 88:249, 2008.
1drar akirn hm = 1 ml/dak
Christensen El, Birn H, Storm T, et al: Endocytic receptors in the renal
idrarda sodyum konsantrasyonu (UN) = 70 mEq/L proximal tubule. Physiology (Bethesda) 27:223, 2012.
=70 µEq/ml Feraille E, Doucet A: Sodium-potassium-adenosine-triphosphatase-<le-
Plazma sodyum konsantrasyonu = 140 mEq/L pendent sodium transport in the kidney: hormonal control. Physiol
=140 uEq/ml Rev 81:345, 2001.
Ferrannin i E, Solini A: SGLT2 inhibition in diabetes mellitus: rationale
GFR (inulin klirensi) = 100 rnl/dak
and clinical prospects. Nat Rev Endocrinol 8:495, 2012.
Bu ornekte, filtre olan sodyum yukti GFR x PN• veya Gamba G, Wang W, Schild L: Sodium chloride t ransport in t he loop
100 ml/dak x 140 µEq/ml = 14.000 µEq/dak'drr. 1drarla of Henle, distal convoluted tubule and collecting duct. In: Alpern
anlan sodyum (UN• x idrar ak1m hm) 70 µEq/dak'd1r. Bu RJ, Caplan MJ, Moe OW (eds): Seldin Giebisch's The Kidney-
nedenle, ttibi.llde sodyum geriernilimi, filtre olan sodyum Physiology and Pathophysiology, 5th ed. London: Academic Press.
201 3.
ytikti ile idrarla aulan sodyum arasmdaki farka e~ittir veya Hall JE, Brands MW: The renin -angiotensin-aldosterone system: renal
14.000 µEq/dak - 70 µEq/dak= 13.930 µEq/dak'd1r. mechanisms and circulatory homeostasis. In: Seldin DW, Giebisch G
(eds): The Kidney-Physiology and Pathophysiology, 3rd ed. New
York: Raven Press, 2000.
Hall JE, Granger JP, do Ca rmo JM, et al: Hypertension: physiology and
Farkh <;ozunmu~ Maddelerin Klirensleri ile inulin
pathophysiology. Compr Physiol 2:2393, 2012.
Klirensinin Kar~1la~tmlmas1. GFR oli;iimiinii gosteren Hamilton KL, Devor DC: Basolateral membrane K' channels in
iniilin kli.rensi ile bir b~ka maddenin klirensinin kar$rla$O- renal epit helial cells. Am J Physiol Renal Physiol 302:F1069,
nlmas1 yoluyla a~ag1daki genellemeler yap1labili.r: ( 1) Eger 2012.
bir maddenin klirens luz1 iniilininkine ~itse, o madde sadece Hamm L, Hering-Smith KS, Nakhoul NL: Acid-base and potassium ho-
filtre edilmektedir; geriemilime ve sekresyona ugramamakta- meostasis. Semin Nephrol 33:257, 2013.
Kellenberger 5, Schild L: Epithelial sodium channel/degenerin family of
dir; (2) eger bir maddenin klirensi iniilin klirensinden daha
ion channels: a variety of functions for a shared st ructure. Physiol
Rev 82:735, 2002

368
BOLOM 28 Bobrek TubOllerinde Geriemilim ve Sekresyon

Klein JD, Blount MA, Sands JM: Molecular mechanisms of urea trans- Russell JM: Sodium-potassium-chloride cotransport. Physiol Rev 80:
port in health an d disease. Pflugers Arch 464:561, 2012. 211 , 2000.
Kohan DE: Role of collecting duct endothelin in control of renal func- Schafer JA: Abnormal regulation of ENaC: syndromes of salt retention
tion and blood pressure. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol and salt wasting by the collecting duct. Am J Physiol Renal Physiol
305:R659, 2013. 283:F22 1, 2002.
Nielsen S, Fr0kl;er J, Marples D, et al: Aquaporins In the kidney: from Staruschenko A: Regulation of transport in the connecting tubule and
molecules to medicine. Physiol Rev 82:205, 2002. cortical collecting duct. Compr Physiol 2:1541, 2012.
Palmer LG, Frindt G: Aldosterone and potassium secretion by the corti- Thomson SC, Blantz RC: Glomerulotubular balance, tubuloglomerular
cal collecting duct. Kidney Int 57:1324, 2000. feedback, and salt homeostasis. J Am Soc Nephrol 19:2272, 2008.
Reilly RF, Ellison DH: Mammalian distal tubule: physiology, pathophysi- Welling PA: Regulation of renal potassium secretion: molecular mech-
ology, and molecular anatomy. Physiol Rev 80:277, 2000. anisms. Semin Nephrol 33:215, 2013.
Rossler BC, Staub 0 , Hummler E: Genetic dissection of sodium and Wright EM: Renal Na(+)-glucose cotransporters. Am J Physiol Renal
potassium transport along the aldosterone-sensitive distal nephron: Physiol 280:F10, 2001
importance in the control of blood pressure and hypertension. FESS
Lett 587: 1929, 2013.

369
===·~~i:D' '
I
' ...
I
, '
BOLOM 2 9

idrar1n Yogunla~t1r1lmas1 ve Seyreltilmesi;


Hiicred1~1 S1v1 Ozmolaritesinin ve Sodyum
Konsantrasyonun Diizenlenmesi

Vi.icut hticrelerinin duzgiln olarak i$lev yapabilmeleri i<;in, maddelerin idrarla attlma h1zmda btiyiik clegi~ikhkler
elektrolitlerin ve diger i;:oztinmti~ maddelerin gorece olarak yapmaks1zm atabilmeleri <;ok onernlidir. Bobreklercle su
sabit bir konsantrasyonda tutuldugu hucredi~1 s1VIS1 i<;inde atJ.lmasmm <;ozilnmti$ madde anlmasmdan baguns1z
bulunmalan gerekir. Hticred~1 s1vidaki c;oziinmii~ madde- cluzenlenme yetenegi, ozellikle s1V1 alumnmsmIIli oldugu
lerin Loplam konsantrasyonu ve dolayis1yla ozmolaritesi clurumlarda ya$amm stirdiirtilebilmesi ic;in $arttir.
hticrelerin ~mesini veya biizii~esini onlemek ic,;in
oldukc;a hassas bir ~ekilde diizenlenmelidir. Ozmolarite ANTiDi0RETiK HORMON iDRAR
c;ozilnmil~ madde miktannm (ba~hca sodyum kloriir) hi.ic- KONSANTRASYONUNU KONTROL EDER
red1~ s1vi hacmine bolunmesiyle belirlenir. Boylece, huc-
Bobrekten su aulmasm1, erimi~ madde aulma h12mclan
red1s1 siv1 sodyum konsantrasyonu ve ozmola1·itesi buyuk
bagims1z olarak degi~tirerek plazma ozmolaritesini ve
bir oranda hi.icredJ$l su miktan Larafmdan dtizenlenir.
soclyum konsantrasyonunu cltizenleyen i;ok guc;lti bir
Vticuttaki toplam su miktan (1) susamayi belirleyen fak-
geribildirim sisremi varchr. Bu geribildirim mekanizmas1-
torler tarafmdan dtizenlenen s1vi alum ve (2) glomertil
nm ba$hca etkili macldesi, vazopresin olarak da bilinen,
filtrasyonunu ve ttibul geriemilimini etkileyen birc;ok
antidii.iretik hormon (ADH)'dur.
faktor tarafmdan kontrol edilen bobreklerden su aulmas1
Vticut s1vil.annm ozmolaritesi norinalin iizerine c;ikugi
mekanizmalanyla belirlenir.
zaman (yani vilcut s1V1lannda erimi$ maclde miktannm
Bu bolumde, (1) fazla suyun bobreklerden seyreltilm~
<;ok konsantre olmas1), arka hipofiz bezi daha fazla ADH
idrar halinde at1lmasm1 saglayan mekanizmalan; (2) bob-
salgilar. Bolum 28'de taru~tld1gi gibi, ADI-I distal ttibullerirl
reklerin konsantre idrar olu~turarnk suyun tutulmas1m
ve loplayic1 kanallann suya olan gec;;irgenligini arnnr. Bu
saglayan mekanizrnalan; (3) hticred~1 s1vi sodyum kon-
da btiyiik miktarda suyun geriemilmesine neden olur ve
santrasyonu ve ozmolaritesini kontrol eden bobregin geri-
c;;oziinmil? maclde anlma luzmda onemli bir cleg~k
bildirim mekanizmalan; ve ( 4) bticred1~1 s1vi hacmi,
olmaks12m idi·ar hacminin azalmas1m saglar.
ozmolarite ve sodyum konsantrasyonunu da kontrol
Viicutta a$m su bulundugu ve hiicred1$t s1v1 ozmola-
enneye yard1m eden, su ve tuz ahmlanm belirleyen susama
ritesi azald1g1 zaman, arka hipofizden ADH salgtlanmas1
ve tuz ahm istegi ile ilgili mekanizmalan tart1~acagiz.
azalrr. Boylece distal lilbi1li1n ve toplayic1 kanallann suya
gei;:irgenligi azahr ve biiyuk miktarlarda seyreltilmi~
BOBREKLER FAZLA SUVU idrann aulmas1 saglamr. Dolay1s1yla, ADH salg1lanma hm
SEVRELTILMi$ iDRAR bobreklerin seyrelt.ilmi$ veya konsantre eclilmi$ idrar
OLU$TURARAK ATAR c;;1karmasm1 buyuk orancla belirler.

Normal bobrekler c;ok farkh degi~ikliklere yarut olarak SEYRELTiLMi~ iDRAR ATILMASININ
idrardaki su ve erim~ madde oranlanm degi~tirmek ii;:in
RENAL MEKANiZMALARI
c;ok buyuk kapasiteye sahiptir. Viicutta a~m su bulun-
dugu ve vilcut s1vi ozmolaritesi dii~tilgU zaman, bobrek- Viicutta buyi.lk bir miktarda su fazlas1 bulunclugu zaman,
ler 50 mOsm/L'ye kadar clii~ilk ozmolariteh idrar bobrekler 20 llgiln kadar c;;ok miktarda ve 50 mOsm/L'ye
atabilirler; bu normal hticred~1 s1V1 ozmolaritesinin kadar di1$iik konsantrasyonda seyreltilmi~ idrar atabilirler.
sadece alnda biri kadar bir konsantrasyondur. Bunun Bobrek bu zor i$i distal ttibtililn son kis1mlan ve toplayic1
aksine, su yetersizliginde ve hiicred1$1 s1V1 ozmolaritesi kanallann da dahil oldugu nefronun distal pan;alannclan
yi.iksek oldugu zaman, bobrekler 1200-1400 mOsm/L'ye btiyi.ik miktarlarcla suyun geriemilimi olmaksmn i;:oztin-
kadar konsantre idrar olu~turabilirler. Bobreklerin btiyiik mil~ madde geriemilimini stirdi.lrerek geri;:ekle$tirir.
hacimcle sulandinlIIll~ iclran veya kiii;tik hacimcle kon- ~ekil 29-1, insanda 1 litre su ahm1 sonras1 ortaya
santre idran, sodyum ve potasyum gibi c;oztinmil~ i;1kan yakla~tk bobrek yamtlanm gostermektedir. Suyun
371
Onite V Viicut S1v,fan ve Bobrekler

1 Lsu i,;:me

t ~ ¢
NaCl H O
2
I
NaCl
cj 1
-.-~-,T7'"'l •
300 300
41- 8007
.~ _J

le

i ~ ~
~~ 400
NE
o--
0
.,#Il ,,c, "' ~°' t
H20
400

~ Nac,A
'-
70

.!!l
~

I
600
\.__
, 600_ 600 so li
:::.

lh> I ~ekil 29-2. AntidiOretik hormon (ADH) dOzeyleri t;ok di.i~Ok oldu-
gunda seyreltik idrar olusumu. Henle k1vnm,n1n i;1kan kolunda tObi.il
·~
C<UE~iii 1.2i :I s1v1s111111 ilerl derecede seyreltik hale geldlgine dikkat ediniz. ADH do-
,::1 - cu I
N,.::;'C I
,o cu ~E O. 6 ,:~ ----------~ zeyleri ~ok dO~i.ik oldugunda, distal ti.ibOllerde ve toplay1c1 tObOllerde
u, G> I
sodyum klororon geriemilimine ve su geriemiliminin yap1lamamas111a
as ,::s a, I
-e-ge. I bagh olarak tObi.ll s1v1s1 daha da seyreltik hale gelir. Suyun geriemil-
ee
,::s O
1
I I I I memesl ve ~ozonmo~ madde geriemillminin devam etmest buyok ha-
·- 0 60 120 180 cimde seyreltik idrara neden olur (Say1sal degerlerin birimi litre ba~rna
Zaman (dak)
miliozmoldur)

~ekil 29-1. lnsanda 1 litre su i9 ikten sonra gen;ekle~en su diurezi. Su


ahnmasrndan sonra idrar hacmlnin artt1gina ve idrar ozmolaritesinin
azalarak bOyOk miktarda seyreltik idrar at1lmasma neden olduguna kadar). Bundan dolay1, tiibiil s1v1s1 ir,; medullaya dogru
dikkat edinlz. Ancak, bobrekler taraf1nda11 at1lan toplam c;ozi.inmi.i~ akarken daha da konsantre olur.
madde miktan nispeten sabit kahr. Bobreklerin bu yan1tlan, a~m su
ahnd191nda, plazma ozmolaritesindeki a?m azalmay1 onler.
Tubul S1v1s1 Henle K1vnmmm c;,kan Kolunda
Seyreltilir. Henle kwnmmm r,;1kan kolunda, ozeJlikle
kalm boli.imi.inde sodyum, potasyum ve klori.ir tercihli
olarak geriemilime ugrar. Ancak, ti.ibi.il boli.imi.ini.in bu
ic;ilmesinden sonra 45 dakika ic;inde idrar hacminin nor- parc;as1, buyi.ik miktarlarda ADH varhgmda bile suya
malin yakla~1k ala kat1 artttgma dikkat ediniz. Ancak, gec;irgen degildir. Dolay1s1yla, ttibi.il s1V1S1 Henle kivmru-
aulan toplam c;ozi.inmli~ madde miktan nispeten sabit nm r,;1kan kolundan yuk.an distal ti.ibilli.in ba~lang1r,;
kahr, <;i.inkii olu~an idrar ileri derecede seyreltihni~tir ve kISmma dogru akarken ozmolaritesi gittikr,;e azalarak
distal ti.ibuli:in ba~lang1c; kism1na girdigi andan ilibaren
idrar ozmolaritesi 600 mOsm/L'den yakla~1k 100 mOsm/
100 mOsm/L olur. Sonu~ olarah., ADH olsun veya olmasrn
L'ye azalrru~tir. Boylece, a~m miktarda su ahnmasmclan
distal tu.bi.il boW.munun b~langt{: ktSmtndan ayn!an s1v1
sonra bobrekler fazladan suyu vucuttan atarlar ancak
plazma oz molaritesinin sadece 3'de l'i h.adar bir ozmolari-
fazla miktarda c;ozt\nmi.i~ madde aulmas1 gerc;ekl~mez. teye sahiptir; yani hipoozmotiktil:
Glomeri.il filtratin olu$umunun ba$lang1cmda, filtra-
tin ozmolaritesi ile plazma ozmolaritesi yakla$1k aymdlr Distal ve Toplay1c1 Tubullerdeki Ti.ibi.il S1v1s1 ADH
(300 mOsm/L). Fazla suyun atilmas1 ic;in, filtratm ti.ibi.il Yoklugunda Daha da Seyreltilir. Seyreltik SlVl distal
boyunca ilerlerken seyreltilmesi gereklidir. ~eltll 29-2'de tiibi.ihin ba~langic; kismmdan distal kivnmh tiibi.ihin son
gosterildigi gibi, bu durum sudan daha c;ok c;ozi.inmi.i~ kISmma dogru gec;;erken kortikal toplayic1 kanal ve toplayic1
kanallarda, ilave bir sodyum klori.ir geriemilimi vardir. ADH
madde geriemilimi ile saglamr; ancak bu olay a~ag1da
yoklugunda, ti.ibi.ili.in bu kisrm suya da gec;irgen degildir ve
anlauld1g1 gibi ti.ibi.il sisteminin sadece belirli boli.imle-
erimi~ maddelerin ilave olarak geriemilimi ti.ibill s1V1S1nm
rinde gerc;ekl~ir.
daha da seyreltilmesine, s1V1 ozmolaritesinin 50 mOsm/L'ye
kadar azalmasma neden olur. Suyun geri emilememesi ve
Ti.ibul S1v1s1 Proksimal Ti.ibi.il i~inde izozmotik Kahr.
devarn eden c;;oziinmi.i~ madde geriemilimi btiyi.ik hacirn-
Filtrat s1V1s1 proksimal ti.ibiile dogru akarken c;ozUnmil~
lerde seyreltik idrar olu$umuna yol ac;ar.
maddeler ve su ~i.t oranlarda geriemilime ugrar; boylece
Ozetlenirse, seyreltik idrar olu~umuna yol ac;;an meka-
ozmolarite r,;ok az degi$ime ugrar. Bu durum, proksimal nizma suyun geriernilmemesi ile birlikte tiibi.il sisteminin
ti.ibi.il s1v1smm plazmaya gore izoozmotik yani 300 distal boli.imlerinden c;ozi.inmu~ madde geriemiliminin
mOsm/L'lik bir ozmolaritede kahnas1 demektir. S1v1 si.irmesidir. Saghkl1 bobreklerde, Henle kivnmmm c;1kan
Henle k1vnmmm inen kolundan a~agi dogru ger,;erken, kolundan ve distal tilbi.ilUn ba~langic; k1smmdan ayr1lan
su ozmoz yoluyla geriemilir ve ti.ibi.il s1v1s1 etrafmt r,;evre- s1V1, ADH di.izeyine bakilmaks1zm her zaman seyreltiktir.
leyen oldukc;a hipertonik olan bobregin meclullas1mn ADH yoklugunda, distal ti.ibi.ili.in sonu ve toplay1c1 kanal-
interstisyel s1V1S1 ile ozmotik dengeye ula$Lr (ba$lang1r,;- larda iclrar daha ileri di.izeyde seyreltilir ve bi.iyi.ik hacimde
taki glomeri.il filtrat ozmolaritesinin yakla$tk 2-4 katt seyreltilmi~ idrar attlmas1 gerr,;ekle~ir.
372
BOLOM 29 idrarin Yogunla~tmlmas, ve Seyreltilmesl

BOBREKLER KONSANTRE IDRAR


ATILMASI YOLUYLA SUVUN 1200 mOsm'i.in 1200 mOsm/1.'ye boli.imll kadar yani, 1 litre
TUTULMASINI SAGLARLAR olurdu. Oyleyse deniz suyu ic;ilmesi neden dehidratasyona
yol ac;ar? Cevap ~oyledir: l3obrekler sodyum klorUrtin d1.,,mda
Bobreklerin plazmadan daha konsantre bir idrar olu~turma diger <;ozilnmi.i~ maddeleri de ozellikle ilreyi atmak zonmda-
yetenegi, aralannda insanlann da bulundugu karada du. ldrar en iist diizeyde konsann·e edilirken urenin idrar
ya;:;ayan memelilerin ya~amlanru stirdiirebilmeleri ic;:in ozmolaritesine katkJSt yaklas1k 600 mOsm/L'dir. Bundan
$artnr. Su, akcigerlerde soluk venne havasmda buharla~a dolayi, bobrekler tarafmdan aulabilen sodyum kloriir kon-
ile, gastrointestinal kanalda fec;:es ile, deride buharla~a ve santrasyonu en <;ok yakl~k 600 mOsm/L'dir. Boylece, ic;ilen
Lerleme ile ve bl\breklerde idrann c;:1kanlmas1yla stirekli. her l liu-e deniz suyu ic;in, 600 mOsm/L diger c;ozllnmus
olarak vilcuttan kaybedilir. Bu kayb1 kar?ilamak ic;:in su maddelere (ornegin, tire) ilaveten 1200 miliosmol sodyum
klorilriin vucuttan aulabilmesi. ic;in idrar hacminin en az 1.5
almmas1 gereklidir; ancak bl\breklerin idran konsantre
litre olmas1 gerekirdi. Buda i<;ilen her 1 litre deniz suyu i<;in,
ederek idrar hacmini azaltma yetenegi ozellikle su ahmmm
ilave 0 ,5 litre net s1vi kaybma neden olacakur. Bu olay deniz
k1s1lh oldugu dunmilarda, homeostazm korunmas1 ac;:1sm-
suyu i<;en gemi kazas1 kurbanlanrun ic;ine di.i~tilgil h12h
dan gerekli s1v1 alumm en aza indiren onemli bir i$levdir. dehidratasyonu a<;1klamaktadir. Ancak, deniz kazazedeleriyle
Viicuua su yetersizligi. oldugu zaman, bobrekler su birlikte bulunan Avuscralya z1playan c;ol faresi istedigi kadar
geriemilimini artmp idrar hacmini azaltuken, c;oziinmti~ deniz suyu h;ebilecekti.r.
madde at1lmas1m siirdiirerek konsantre bir idrar olu!?lU-
rurlar. 1nsan bobregi maksimum olarak plazma ozmolari-
Lesinin 4-5 kat1 olan 1200-1400 mOsm/L'ye kadar idran iDRARIN OZGOL AGIRLIGI
konsantre edebilir.
Baz1 c;ol hayvanlan, ornegin Avustralya ziplayan faresi, ldrarm ozgu! agtrhgi, klinikte s1khkla kabaca id.rarclaki
idranm 10.000 mOsm/L'ye kadar konsantre edebilir. Bu c;;ozunmtis madde konsantrasyonunu tammlamak ic;:in
yetenek hayvanm su ic;meksizin c;olde ya$amasma imkan kullamlir. tdrar konsantre oldukc;:a idrann ozgtil ag1rhg1
saglar; hayvamn ihtiyac; duydugu su, alman besinlerden da artar. (ogu clurumda, idrann ozgul agrrhgmdaki artl~
ve besinlerin metabolizmas1 s1rasmda vi.\cutta tiretilen idrann ozmolaritesindeki art1~la dogrusal ili~ki ic;:indedir
sudan elde edilebilir. Su ic;:eren c;evrelere adapte olan hay- (~eldl 29-3). Ancak, idrarm ozgtil ag1rhg1 belirli bir idrar
vanlann, genellikle, idran konsantre etme yetenegi c;ok hacmine kar~ilik gelen c;oztinmti~ madde ag1rhgmm bir
azdu. Omegin, kunduzlar idran saclece 500 mOsm/L'ye
olc;Ustidtir ve bundan dolayi c;oztinmu? madde molekt.il-
kadar konsantre edebi1irler.
lerinin biiyiikltigti ve say1smdan etkilenir. Buna kar~1hk,
ozmolarite belirli bir hacimdeki c;oztimntis madde mole-
kiillerinin sadece sayism1 ifade eder.
Zorunlu idrar Hacmi
idrann ozgtil agirhg1 genel olarak gram/mL olarak
Bobreklerin idran en iist di.izeyde konsantre edebilme yete- ifade edilir ve insanlarcla 1,002 ile 1,028 gr/mL arasmda-
negi, viicuda alman iyonlann ve melabolizma arugi ilrunlerin dir ve iclrann ozmolaritesindeki her 35-40 mOsmol/L'lik
vikmtan anlmas1 i<;in gereken idrar hacminin ne kadar olaca- ar~a kar?1hk 0,00l'lik arns gosterir. idrarda (1nemli mik-
gm1 belirler. 70 kg ag1rhgmda normal bir insan her giln 600
tarda glukoz, tam amac;;h radyokontrast madde veya baZl
mOsm kadar <;oztinmti~ rnaddeyi d1~n annal< zorundad1r.
Eger idrar konsantrasyon yetenegi en fazla 1200 mOsm/L ise,
zorunlu idrar hacmi olarak adlandmlan, at1lmas1 gerelten en az
idrar hacmi, a~agidaki $ekilde hesaplanabilir.
600mOsm/gun _ L/ On
1400

,..... .
.-~
0 5 9 1200

..... :.......
1200m0sm/L '

ldrarla kaybedilen bu en dti$iik siv1 hacmi, i<;ilecek su 1000 :


bulunmad1gt durumlarda deriden, solunum yolunclan ve .....
gastrointestinal kanaldan olan su kayiplan ile birlikte vi.iculta idrar 800 •' 4t-·
olu~n dehidratasyona ka!k1da bulunur. ozmolaritesi ..... • •.·•
....... .,..
i nsan bobreginin idran en c;ok 1200 mOsrn/L'ye kadar (mOsm/L) •
600
konsantre edebilme yetenegiyle sm1rh olmas1, bir l<i$i deniz
suyu ic;tiginde kar$!la$Ug1 ciddi derecedeki dehidratasyonun
nede11idir. C::i.inku, okyanus suyu ozmolaritesi 1000-1200
mOsm/L arasmda olup, orLalama yilzde 3-3,5 di.izeyiude
400
.
•.
.....

sodyum klorur ic;:erir. Konsautrasyonu 1200 mOsm/L olan bir 200


deniz suyundan 1 litre ic;mek viicuda toplam olarak 1200
miliosmol sodyum klorilr saglayacaknr. Eger idran kon-
sanu·e edebilme yetenegi en r;ok 1200 mOsm/L ise, 1200 1.010 1.020 1.030 1.040
idrann Ozgiil Ag1rhg1 (gr/ml)
mOsm'lik bir idran d1~n atrnak i<;in gereken idrar hacmi
~ekll 29-3. ldrar111 ozg0I ag1rl1g1 ve ozmolaritesl aras1ndaki ill~ki.

373
Onite V Vucut S1vJ/an ve Bobrekler

antibiyotikler gibi biiyiik molekiiller bulundugunda, Bobregin medullasmdaki interstisyel s1vuun ozmolaritesi
ozgiil ag1rhk ve ozmolarite arasmclaki ih$ki degi~ir. Bu c;ok daha yiiksektir ve gittikc;e artarak medullamn pelvik
durumlarda, idrarm ozmolalitesi normal oldugu halde ucunda 1200-1400 mOsm/L'ye kadar ula~u. Bu durum bob-
idrarm ozgi.il ag1rhg1 olc;timleri hatah bir ~ekilde c;ok kon- regin medullasmm irlterstisyumunda i;oziimnil~ maddelerin
santre bir idranm~ gibi ol<;iilebili.r. sudan c;ok daha fazla biriktigini ifade eder. Medullada yi.iksek
Piyasada idrann ozgiil agirhgm1 yakla~1k olarak olc;en c;ortinmii~ madde konsantrasyonuna bit kez ulastldiktan
<;ubuklar bulunmaktadtr; ancak <;ogu laboratuvar ozgiil sonra, bu durum medullada su ve r;:oziinmil~ maddelerin
ag1rhg1 refraktometre ile ol<;rnektedir. i<;eri ve d1~an ak1,?lan dengelenerek korunur.
Bobregin medullast i<;irlde yi.iksek c;oztinmil$ madde
KONSANTRE iDRAR ATILMASI i<;iN GEREKLi konsantrasyonunun olu$turulmasma katk1da bulunan
FAKTORLER-YUKSEK ADH DUZEYLERi VE ba~hca faktorler a~g1da s1ralanm1$t1r:
HiPEROZMOTiK BOBREK MEDULLAS! 1. Sodyumun aktif ta~mmas1, potasyum, klorilr ve
diger iyonlarm birlikte-ta~mma mekanizmas1 i.le
Konsantre bir idrar olu~turmak i<;in gerekli faktorler ~un- Henle luvnmmm \lkan kolunun kalm ktsmmdan
lardir: (1) distal tiibiillerin ve toplaym kanallann suya cl1~anya medullarun intersitisyunrnna ta~mmas1
olan ge<;itgenliklerini artuan ve bu sayede bu tiibiil 2. iyonlann aktif ta~mma ile toplay1C1 kanallarclan
boli.imlerine su geriemilimini tercihli olarak saglayan medullamn interstisyumuna ta~mmas1
yahsek ADH duzeyi ve (2) yiiksek ADH di.izeyi varhgmda 3. Drenin kolayla~tmlm~ difuzyon ile i\ medullanm
su geriemilimirlin olmas1 i<;in gereken ozmotik farki sag- toplay1c1 kanallanndan medullamn interstisyu-
layan bobrek medullasmm yuhsek intersitisyel s1v1 muna ta~mmas1
ozmolaritesi. 4. Medullanm tilbiillerinden medullanm interstisyu-
Normal olarak topla}'lct kanallann etra&m <;evreleyen muna geriemilen <;oziimnii~ maddelere oranla c;ok
bobrek medullasuun interstisyumu hiperozmotiktir. daha az miktarda su diffizyonu olmas1.
Boylece, ADH diizeyleri yi.iksek oldugunda su, tiibiil
zanndan bobrek interstisyurnu i<;irle ozmoz yoluyla
hareket eder; buradan da vaza rekta ile tekrar kana ahmp BOBREGiN MEDULLASINDA
uzakla$t1nlu. Boylece, idran konsantre edebilme gi.icii ~0Z0NM0$ MADDELERiN
ADH di.izeyi ve bobregin medullasmm hiperozmolarite TUTULMASINI SAGLAYAN HENLE
derecesiyle smrrhdu. ADH salg1lanmas1ru kontrol eden KIVRIMININ OZEL KARAKTERiSTiKLERi
faktorleri daha soora taru~acagiz, fakat ~imdi bobrek Henle luvnmmm ta$1mna ozellikleri, proksimal ti.ibiiller,
medullasmm interstisyel s1vtsm1 hiperozmotik yapan distal tubi.iller, korteksteki topla}'lCl tiibi.iller ve ic; medul-
siire<;leri inceleyelim. Bu i$lem zit akun cogaltm mehaniz-
laclaki topla}'lCl kanallann ozellikleriyle birlikte Tablo
mastm ic;erir.
29-l'de ozetlenmi~tir.
Ztt aktm fOgalttci mehanizmasi, Henle k1vnmmm ozel
Yiiksek medulla ozmolaritesirlirt ba~hca nedeni Henle
anatomik duzenlenmesine ve bobrek medullasmm ozelle~mi~
k1vnmmm pkan kalm kolundan sodyumun aktif olarak;
peritabul kapillerleri olan vaza rehta sistemine dayali bir
potasyum, kloriir ve diger iyonlann da birlikte-La$tnma
mekanizmad1r. tnsanlarda, nefronlann yakla~1k yi.izde
yoluyla interstisyum i\ine ta~uunas1drr. Bu pompa inters-
25'ini Henle k1vrnnlan ve vaza rektalan kortekse donme-
tisyel s1v1 ve t11bi.il li.imeni arasmda 200 miliozmol kadar
den once medullanm derinlerine kadar inenjukstamediil-
bir konsantrasyon fark1 olu$turabilir. <;:ilnkil c;ikan kalm
ler nefronlar olu$turur. Henle k1vnmlannm baz1lan
kol, suya hemen hemen hie; gec;irgen olmad1g1 ic;in c;ozi.in-
medulladan renal pelvise clogn.1uzanan renal papilla uda-
mii$ maddelerirl interstisyum i<;ine pompalanmasma
nna kadar inerler. Henle'nin uzun luvnmlanna paralel
olarak vaza rekta da bobregin korteksine donmeden once ozmotik su ak1$1 t:$lik etmez. Boylece, c;1kan kalm koldan
d1$an sodyum ve diger iyonlann aktif ta$mmas1, sudan
medullanm i\lerine kadar uzamr. Son olarak, at1lmadan
once hiperozmotik bobrek medullasma dogru idran c;ok daha fazla c;ozi.inmil~ maddelerin bobrek medulla
interstisyumuna ilave olmasma neden olur. Henle k1vn-
ta~1yan topla}'lCl kanallar da zit ak1m mekanizmas1 ii;inde
kritik bir rol oynarlar. mmm suya gec;irgen olmayan c;1kan ince koluncla bobrek
medullasmm interstisyumunda c;ozi1nmil$ madde kon-
ZIT AKIM ~OGALTICI MEKANiZMASI santrasyonunu daha da yilkselten bir miktar pasif sodyum
klori.ir geriemilimi vardtr.
HiPEROZMOTiK BiR RENAL MEDULLA
<;:1kan kolun aksine, Henle kivnmmm inen kolu suya
iNTERSTiSYUMU OLUSUMUNU SAGLAR c;ok gec;irgendir ve tilbiil s1v1smm ozmolaritesi bob rek
Viicudun hemen hemen tum kis1mlannda interstisyel medullasmm ozmolaritesiyle h1zh bit ~ekilde e$itlenir.
s1vinm ozmolaritesi plazma ozmolaritesine benzer olarak Dolayts1yla, Henle k1vnmmm inen kolundan interstisyum
300 mOsm/L kadard1r (Boli.im 25'de tarU$1ld1g1 gibi, i<;ine su difiizyonla d1~n itilir ve titbi.il s1v1smm ozmola-
molekiiller aras1 \ekim ve itme gilcil gozonilne almarak ritesi Henle luvrnmnm ucuna dogru akt1k<;a kademeli
diizeltilmi$ ozmolar ahtivite 282 mOsm/L civanndad1r). olarak yukselir.
374
BOLOM 29 idrarm Yogunla~t 1nlmas1 ve Seyreltilmesi

Tablo 29-1 Tubul Ozelliklerinin Ozeti-idrar Konsantrasyonu


Ge,;irgenlik
Aktif NaCl Ta~mmas, Hp NaCl Ore

Proksimal tObOI ++ ++ + +
lnen ince kol 0 ++ + +
<;1kan Ince kol 0 0 + +
<;1kan ka lm kol ++ 0 0 0
Distal tObOI + +ADH 0 0
Korteksin toplay1c1 tObi.ilO + +ADH 0 0

i,; medullanm toplay1c1 kanal1 + +ADH 0 +ADH

ADH, antidiuret1k hormon; NaCl, sodyum kloror; 0, minimal duzeyde aktif ta~1nma veya ge<;irgenlik; + orta derecede aktif ta~inma veya
gec;irgenlik; ++ yuksek duzeyde aktif ta~inma veya ge<;irgenlik; + ADH, su veya Ore ge<;irgenll{JI ADH ile artar.

300 200 - 300 300 200 -


- 300 300 - 300 ~00 30.£_ ►

G:) 300 300 300 @ 300 4 0 ~00, ® 4<?_o_ ~oo 200 0 3001 400 200

300 300 300 ,300, 409,:roo 400 400 200 4001 400 400
-- ►

-
300 300 300 300 400 200 400 400 200 · 400 400 400
...._,/ ...._,/

150 300 300 100


300 150 300

@ 300 350350 - © 3~oI ;so 150 1


4-6. Basamaklann tekrarlanmas1(?) ?OO 700 5001

400 50~ 0 0 500 500 1300, ·1000. 1000 8001


--►
400 500 00 500· soo 300 1200 1200 ..1000

~ekil 29-4. Bobrek medullas1nin hlperozmotlk hale getirilmesinde Henle k1vnmmdaki z1t-ak1m <;ogaltic1sistern (Say1sal degerlerln biriml litrede
mOsm'dOr)

Bobrek Medullas, interstisyumunun Hiperozmotik ta~mmasmm devam etmesi nedeniyle ozmolarite 400
Olmasma Vol A~an Basamaklar. Henle k,vnrmnm bu mOsm/L'de korunur. Boylece, c;1kan kalm koldan sodyu-
ozelliklerini aktlda tutarak, ~imdi bobrek medullasmm mun aktif ta~mma ile d1~an ta~mmas1 sadece 200 mOsm/
nas1l hiperozmotik oldugunu tarn~ahm. Uk olarak, Henle L'lik bir konsantrasyon farki olu~turabilir. Bu fark zit
k1vnmu11 dolduran s1vmm proksimal tilbi.ilden aynlan ak1m ~ogalnc1 sistem ile ba~anlabi1en degerden c;ok daha
300 mOsm/L konsantrasyonlu s1vmm ayms1 olclugunu azd1r.
kabul edelim (~ekil 29-4, basamak 1). Daha soma, Henle Dordiinci.i basamak, s1vimn proksimal li.ibi\lden Henle
k1vnmmm pkan halm hohmdaki aktif iyon pompas1 tiibi.il k1vnmmm ic;ine akmas1clir. Bu daha once inen kolda olu$-
i~indeki s1vmm konsantrasyonunu azaltir ve interstisyel turulan hiperozmotik sivmm c;1kan kolun ic;ine ahnma-
s1v1 konsantrasyonunu yukseltir; bu pompa tublll s1vis1 ve sma neden olur. Bu siv1 c;tkan kolun ic;ine girer girmez,
iuterstisyel s1V1 arasmda 200 mOsrn/L'lik konsantrasyon ilave iyonlar geride suyu brrakarak interstisyel s1V1 ozmo-
fark1 olu~rurur (basamak 2). Farkm smm 200 mOsm/L laritesi 500 mOsm/L'ye yi.ikselinceye ve 200 mOsm/L'lik
kadardrr; c;i.inki.i 200 mOsm/L'lik konsanLrasyon farkma bir fark olu$uncaya kaclar interstisyuma pompalamr
ula$tld1g1 zaman, iyonlarm paraseluler yolla Wbtil ic;;ine (basamak 5). Daha soma bir kez daha, inen koldaki s1vi
geri difiizyonu iyonlann lumen d1~ma ta~mmasm1 hiperozmotik medullanm interstisyel s1V1s1yla e$itlige
dengeler. ula~1r (basamak 6) ve hiperozmotik ti.ibi.il s1V1S1 Henle
Uc;i.inci.i basamakta, Henle k1vnmmm inen holunda, k1vnmmm inen kolundan c;ikan kol ic;ine akarken ~5ziin-
tllbul s1vis1 ve interslisyel s1V1 luzla ozmotik e$itlige ula- mi.i~ maddeler si.irekli olarak ti.ibi.il d1~na pompalanmaya
?1rlar; c;i.inki.i su inen koldan d~anya ozmoz ile c;1kar. ve medullamn interstisyumu ic;inde biriktirihneye devam
lyonlann, Henle ktvnmmm c;1kan kalm kolundan dt~an ecler.
375
Onite V Viicut SIVl!an ve Bobrekler

Bu basamaklar defalarca tekrarland1gmda, n et etki, seyreltilir. ADH konsantrasyonu yilksek oldugu zaman,
sudan c;ok daha fazla c;oztinmti~ maddenin artarak medul- korteksteki toplay1c1 ti.ibi.il suya oldukc;a gec;irgendir.
laya gec;i~dir. Yeterli zaman dilimi ic;inde, bu i$lem giderek Boylece, buyuk miktarlarda su ti.ibtilden kortekste inters-
(.oziinmu~ maddeleri meduUada tutar ve Henle k1vnmmm tisyumun ic;ine geriemilir ve buradan da h1zla perittibtil
(.than kalm kolundan d1$aYI iyonlarm aktif pompalanmas1 kapillerler tarafmdan uzakla$tmhr. Bu durum biiyiik mi.k-
ile olu$turu1an konsantrasyon Jarkmi (.ogallarak sonur.ta tarlarda suyun bobrek medullas1 yerine kortekste geriemil-
interstisyel s1v1 ozmolaritesini, basamak 7'de gosterildigi mesini saglayarah, yiiksek medulla interstisyel sm
gibi 1200-1400 mOsm/Lye yiikseltir. ozmolaritesinin korunmasma yardim eder.
Boylece, Henle klvnmmm c;1kan kalm kolu tarafmdan Tilbiil s1V1s1 medulladaki toplay1c1 kanallar boyunca
sodyum kloriirtin tekrar tekrar geriemilimi ve Henle akarken, ti.ibi.il s1V1Smdan interstisyumun ic;ine su gerie-
k1vnm1 ic;ine proksimal ti.ibi.ilden yeni sodyum klorurtln milimi olur; ancak toplam su miktan korteksin interstis-
stirekli ic;eriye ak~1 vt- akim (.Ogalnci olarak adlandmhr. yumuna gec;en su ile kar~la$Unld1gmda daha azd1r.
Henle kivnmmm c;1kan kolundan sodyum klori.ir gerie- Geriemilen su, vaza rekta tarafmdan htzla venoz kana
milirni stirekli yeni gelen sodyum klortir ilavesiyle silrdii- ta~marak uzakla~unhr. ADH yuksek seviyelerde oldugu
rtiliir; boylece medullanm interstisyumunda sodyum zaman, toplayic1 kanallar suya gec,.:irgenlik kazamrlar.
kloriir konsantrasyonu "c;ogalulir" Boylece, toplay1c1 kanallann sonundaki s1V1 bobrek
medullasmm interstisyel s1V1s1yla aym ozmolariteye -1200
KONSANTRE iDRAR ATILMASINDA Di STAL mOsm/L kadar- (bkz. ~ekil 29-4) c;1kar. Dolayis1yla,
T0B0L0N VE TOPLA VICI KANALLARIN ROL0 miimkiln oldugu kadar c;ok su geriemilimi sayesinde bob-
rekler oldukc;a konsantre idrar olu~tururlar. Bu sayede, su
Tiibi.il s1v1S1 Henle ki.vnmmdan aynhp bobregin kortek- hucredt~1 s1V1ya geri kazandmbr ve viicut su eksikhgini
sindeki distal kivnmli ttibiil ic;ine akng1 srrada ozmolari- kompanse ederken idrarla c;oztinrnti$ maddelerin at1lmas1
tesi yalmzca 100 mOsm/L kadar olup seyreltiktir (~ekil da normal miktarlannda tutulur.
29-5). Distal tilbtiltin ba~lang1c; kism1, tiibiil s1v1sm1 daha
fazla seyreltir; c;i.inkii bu bolumde de Henle k1vnmmm ORE BOBREGIN MEDULLASINDAKi
<;1kan kolunda oldugu gibi, sodyum kloriir tiibiil d~ma iNTERSTiSYUMUN HiPEROZMOTiK OLMASINA
aktif olarak ta~mu, fakat goreceli olarak suya gec;irgen VE KONSANTRE iDRAR OLU$UMUNA
degildir. KATKIDA BULUNUR
S1v1 korteksleki Loplay1c1 ttibi.il ic;ine akarken geriemi-
Buraya kadar, sadece sodyum klori.irUn hiperozmotik
len su miktan ADH'nm plazma konsantrasyonuna bagh-
bobrek medullasmm interstisyumuna katk1sm1 dii$iln-
drr. ADH yoklugunda, bu boli.im suya hemen hemen hie;
dtik. Ancak, bobrek c;ok konsantre bir idrar olu~turdugu
gec;irgen degildir ve su geriemilemez, fakat c;oziinmli~
zaman tire medulla interstisyum ozmolaritesine yiizde
maddelerin geriemilimi devam eder ve idrar daha fazla
40-50 orarunda (500-600 mOsm/L) katk1da bulunur.
Sodyum klortirden farkh olarak, i.ire tiibiilden pasif olarak
geriemilir. Su eksikliginde ve ADH'nm kan konsantras-
NaCl Hp Ore H20 NaCl yonu yuksek oldugu zaman, bilyiik miktarlarda Ure ic;
cl ,l .,,t3oo J cj medullamn toplayic1 kanallanndan interstisyum i.<;ine
pasif olarak geriemilir.

1
,, 300 \ ( 100 300
NaCl I Orenin bobrek medullasma geriemilim mekanizmas1

t -"'-
Q)
t:
a$<lg1daki gibidir: Su Henle k1vnmmm c;1kan kolundan
yukan distal tilbiil ic;ine ve korteksin toplay1c1 ti.ibi.illerine

i
gec;erken c;ok az tire geriemilir; <;tinki.i bu boli.imler ilreye
gec;irgen degildir (bkz. Tablo 29-1). Yi.iksek ADH kon-
600
santrasyonlarmda, su korteksin toplaytc1 ti.ibiililnden
600 600 600
, luzla geriemilime ugrar ve tire konsantrasyonu ttibill
·"
H20
.#-I I NaCl HO .A.-9, ~
3
ic,:inde htzla artar; <;iinkti ttibi.iliin bu boliimii iireye c,:ok
N~CI .... - ,.,. 'O
Cl) gec;irgen degildir.
Ore A.' .,,_ ~
Tiibiil s1V1s1 ic,: medullanm toplayic1 kanallan ic;ine
1200 1200 1200 ~20~
i akarken su geriemilimi devam eder, bu durum s1V1da daha
da yilksek konsantrasyonda tire birikimine sebep olur. le,:
~ekil 29-5. AntidiOretik hormon (ADH) dOzeyleri yOksek oldugu za- medullamn toplayic1 kanalmdaki tilbill s1v1smda bulunan
man konsantre ldrar olu~umu. Henle k1vnm1m terkeden s1v1rnn seyrel- tirenin bu yiiksek konsamrasyonu biiyiik miktarlarda
tik olduguna fakat distal tObOllerden ve toplay1c1 tObOllerden suyun iirenin ttibiil d1$ma, bobregin interstisyumuna dogru
emilirken konsantre edildigine dikkat ediniz. YOksek ADH dOzeylerin-
de, idrann ozmolaritesi, bobrek medullas1111n ozmolaritesi papilladaki difiizyonuna neden olur. Bu difiizyon ozgill iire ta~iy1c1-
interstlsyel s1v1s1rnn 1200 mOsm/l kadar olan ozmolaritesi ile ayn1dir /ar1, UT-Al ve UT-A3 tarafmdan oldukc;a kolayla~tmhr. Bu
(Say1sal degerler litrede mOsm'dOr). i.ire ta~1y1C1lan, ADH tarafmdan aktive edilir ve ADH
376
BOLUM 29 ldrarm Yogunla}t1nlmas1 ve Seyreltilmesi

seviyeleri yukseldikc;e ic; medullanm toplay1c1 kanallan %100 kalan


d~ma i.ire ta~mmas1m daha da arunrlar. Dre ve suyun
4.5~
/ Ore 4.5
aym anda i<;: medullamn toplayict kanallannm ch~ma
hareketi i.irenin geriemilimine kar;;m, ti.ibi.il s1vismda ve
Korkteks
sonuc;ta idrarda yuksek bir tire konsantrasyonunun
bulunmas1m saglar.
Drenin, idrann yogunla~tmlmasma onemli olc;i.ide
katkida bulundugu, ilrenin nitrojenh auk i.iri.in olarak bol
miktarda olu~mgu fazla proteinli diyetle beslenen ki~i-
lerde, protein ahmt ve i.ire iiretimi daha di.i~uk olan ~i- 300
lere gore idrann c;ok daha iyi konsantre edilebildiginin
gosterilmesiyle kamtlanm~trr. Malniltrisyon medullanm
interstisyumunda dii~i.ik bir i.ire konsantrasyonuna yol
ac;ar ve bu durum idran konsantre edebilme yeteneginde
UT-A2 _...I--;()
...... _ Ore
500
5
.
550~
UT-A1

UT·A3

onemli di.izeyde bozulrnaya yol ac;ar. +


%20 kalan
0renin Toplay1c1 Kanaldan Henle K1vnmma
Yeniden Dola~1m1 Bobrek Medullasmm Hiperoz- ~ekil 29-6. Medullanm toplay10 kanallndan interstisyel s1v1ya emilen
motik Olmasma Katk1da Bulunur. Saghkh bir ki~i urenin tekrar dola~1m1. Bu Ore daha sonra Henle k1vnm1na. oradan
genel olarak filtre edilen tire yi.iki.ini.in yuzde 20 ile 50 distal tubule ve sonunda tekrar toplay1ci kanala ge<;er. Orenin tekrar
dola~1m1 bobregin medullas1nda Orenin tutulmas1na yard1m eder ve hi-
kadanm idrarla d1~an atar. Genelde, tire aulma hlZlm pero2molaritesine katk1da bulunur. Henle k1vnm1 ~1kan kalin kolundan
belirleyen ba$hca fakcorler: (1) Plazmadaki i.ire konsant- medullantn toplay1c1kanallanna giden kahn koyu <;izgiler. bu bolOm-
rasyonu, (2) glomeriil filtrasyon !mt (GFR) ve (3) lerin Oreye <;ok ge~irgen olmad1klann1 i~aret etmektedlr. Ore ta~1y10-
tilbiilde ilrenin geriemilimi. GFR'de biiyilk azalma lan UT-A 1 ve UT-A3 medullanin toplay1c1 kanallanndan Orenin d1~an
difOzyonunu kolayla~t,mken, UT-A2 Orenin Henle k1vnm1nin lnen ince
gori.ilen bobrek hastalannda, plazma i.ire konsantras-
kolu i<;lne difizyonunu kolayla~t1nr (Say1sal degerler buyOk miktarlarda
yonu onernli dtizeyde artar. Boylece, GFR'deki di.i$meye ADH bulundugu zaman, antidiOrez siras1nda mOsm/L clnsinden Ore
ragme11, filtre edilen tire yilki.i ve idrarla lire aulma hlZl degerleridir. Filtrasyon sonras1 tubullerde kalan Ore yuzdeleri kut ularda
normal seviyesine (i.ire ilretim lnzma e~ittir) doner. gosterilmi~tir).
Proksimal tilbulde filtre edilen i.irenin yi.izde 40-S0'si
geriemilir ancak ti.ibi.il stvismm tire konsantrasyonu yine
de artar; <;:i.inkil Ure su kadar kolay gec;emez. Ttibi.il s1V1s1 dola~tmhr. Dre dtingi.isiiniin her seferinde, tire daha
Henle k1vnmmm ince boli.imleri ic;ine akarken ilre kon- yi.\ksek bir konsantrasyona ula~tmhr.
santrasyonu artmaya devam eder. Bu hem Henle k1vnm1- Drenin tekrar dola~1m1 bobrek medullasmm hiperoz-
nm inen kolundan su geriemilimi nedeniyle ve hem de motik olmas1 ic;;in ek bir mekanizma saglar. C::tinkti i.ire
medullal11Il interstisyumundan Henle k1vnmmm ince bobrekler tarafmdan anlmas1 gereken en bol bulnnan ank
kolu i~ine bir miktar tire sekresyonu sonucu ortaya c;;1kar tiri.inlerdendir ve l\renin idrarla aulmadan {ince idrann
(~ekil 29-6). Henle k1vnmmm ince kolu i<;ine i.irenin konsantrasyonuna kattlma mekanizmas1 Sll)'1ll1 kis1th
pasif sekresyonu tire ta$}y1cts1 UT-A2 tarafmdan oldugu durumlarda viicut s1vismm korunmas1 ac;15mdan
kolayla~tmlrr. bi.iyi.ik onem ta;;ir.
Henle kivnrnmm kahn kolu, distal tiibtil ve korteks- Vucutta a~m miktarda su bulundugu zaman, idrar
tcki toplay1c1 tiibill iireye gec;;irgen degildir ve bu ti.ibiil aktm hm genellikle artar ve bu da ic; medullamn toplayic1
boliimlerinde c;ok az tire geriemilimi gerc;;ekle~ir. Bobrek kanallarmdaki ilre konsantrasyonunu azaltarak medulla
konsantre bir idrar olu~turdugu ve yuksek di.izeylerde interstisyumuna daha az Ure clifiizyonuna neden olur.
ADH bulundugu zaman, korteksteki toplayic1 tiibiil ve Vi.iculla a~m su bulundugunda ADH seviyeleri de azalir
distal ti.ibtilden su geriemilimi tirenin tilbtil s1v1smdaki ve bu durnmcla ic; medullamn toplayic1 kanallannm hem
konsantrasyonunu daha da yukseltir. Bu tire ic;; medulla suya hem de tireye olan gec;;irgenligi azahr ve boylece
toplayict kanallanna akarken, ttibi.il s1vismda lire kon- idrarla daha c;;ok tire atihr.
sanlrasyonunun yi.iksek olmas1 ve ilre ta~1y1c1lan UT-Al
ve UT-A3 sayesinde iirenin medullanm interstisyumu
ic;;ine difiize olmas1 saglamr. Medullamn interstisyumu VAZA REKTADAKi ZIT-AKIM DEGi~iMi
ic;ine gec;en i.irenin bir kisrru, sonunda Henle ktvrummn BOBREK MEDULLASININ
iuce koluna difiize olur ve daha sonra Henle k1vnmmm HiPEROZMOLARiTESiNi KORUR
c1kan kolundan yukan distal tilbiile, korteksteki toplayic1
tubule ve oradan tekrar a~ag1 medullarun toplay1c1 kanah Bobregin medullasma kan aktm1, bobregin bu pan;:asm-
ic;;ine geri <loner. Bu yolla, Ure idrarla di~an aulmadan daki hucreleifo metabolik ihtiyac;lanm kar~1lamak ic;in,
once ttibtil sisteminin bu son parc;alarmda birkac kez saglanmak zorundad1r. Meclullaya ait ozel bir kan aktm
377
Unite V Viicut S1vJ/an ve Bobrekler

Vaza rekta interstisyum degi~tiricisi olarak hareket eden vaza rekta kapillerlerinin
mOsm/L mOsm/L
U ~ekli nedeniyle, bobregin medullasmm her seviyesinde

..),,.,H20·- f :
~ Onmu~
300
interstisyel s1v1 konsantrasyonu c;ok az seyreltilir. Biiylece,
vaza rekta medullanin hiperozmolaritesini yaratmaz; anca.k
600 maddeler medullanin hiperozmolaritesinin bozulmaszm onler.
600 Vaza rekta damarlannm U !Jeklindeki yap1s1 interstis-
·~ H20
800
·-7s;~ yiizunmu~
maddeler
yumdan c;ozi\nmil$ madde kaybm1 en aza indirir; ancak
bu kapillerlerde geriemilime yard1m eden kolloid ozmotik
900 ve hidrostatik basmc;lann bilinen etkisiyle kan ic;ine s1v1
'"'-Hp·•
1000
1Q
r maddeler
9,,<lamO, ve c;ozilnmti~ maddelerin toplu halde ak1$m1 onlemez.
1000
Boylece, normal ko~ullar altmda, vaza rekta sadece
\
1200 1.200 medullanm tiibullerinden geriemildigi kadar suyu ve
c;oztinmu~ maddeyi ta~1yarak uzakla$ttnr ve ztt-akun
~ekil 29-7. Vaza rektada z1t-ak1m degi~im sistemi. Vaza rektanin inen mekanizmas1 tarafmdan olu!Jturulan yiiksek c;ozunmt1$
kolunda akan plazma giderek hiperozmotik hale gelir. Bunun nedenl
suyun kandan d1~an difOzyonu ve <;6zilnmil~ maddelerin bobregin in- madde konsantrasyonu korunur.
terstisyel s1v1s1ndan kana difuzyonudur. Vaza rektarnn ~1kan kolunda,
~6zilnmii~ maddeler tekrar lnterstisyel s1v1 i~ine ve su da vaza rekta Medullada Kan Ak1m1 Art•~• idran Konsantre Etme
i<;ine difOzyona ugrar. Vaza rekta kapill erleri U ~eklinde olmasayd1, Yetenegini Azalt1r. Baz1 vazodilatorler bobrek medul-
bobrek medullasindan bOyilk miktarda ~6z0nmli~ madde kayb1 ger- las1mn kan ak1mm1 oldukc;a artuabilirler. Bu sayede
,;ekle~irdi (Say1sal degerler litrede mOsm'dir).
medulladan c;ozilnmii~ maddelerin bir k1Smm1 "y1kaya-
rak" uzakla~llnrlar ve maksimum idrar konsantrasyon
kapasitesini du!Juriirler. Kan basmcmdaki btiyiik art1:ilar
b5bregin medullasmdaki kan ak1m1m bobregin diger
sistemi olmasayd1, ztt-akun c;ogaluc1 siscemi tarafmdan bolgelerinden c;ok daha fazla oranlarda artmrlar ve hipe-
bobregin medullas1 ic;ine pompalanan <;oziinmu$ katl
rozmotik interstisyumun bozulmasma yol ac;arak idrann
maddeler h1zla ortamdan uzakla$tlnhr ve medullarun
konsantre edilme derecesini dil~ururler. Yukanda taru-
hiperozmolaritesi bozulurdu.
$Ild1g1 gibi, bobregin maksimum Ldrar konsantre ede-
Bobregin medullasmda kan akmurun yiiksek c;oztin-
bilme yetenegi sadece ADH duzeyi tarafmdan degil
mi.i$ madde konsantrasyonlannm korunmasma katktda
bulunan iki onemli ozelligi vard1r: medulladaki interstisyel s1v1 ozrnolaritesi tarafmdan da
1. Medullada kan ak1m1 di.i$uktilr, toplam bobrek kan belirlenir. ADH'nin en i\st duzeylerinde bile, eger medul-
ak1mmm yilzde 5'inden az1m olu$tUrur. Bu yava~ lanm kan akrm1 medulladaki hiperozmolariteyi azalta-
kan ak1m1 dokulann metabolik i.htiyac;:lanm kar$1- cak derece artml$Sa, idran konsantre etme kapasitesi
lamak ic;in yeterlidir, fakat medullanm interstisyu- du$er.
mundan c;:ozilmnu~ madde kaybmt enaza indirmeye
de yardmt eder. iDRARI KONSANTRE ETME MEKANiZMASININ
2. Vaza rekta, z1t-ak1m degi$im sistemi olarak c;:a~1r, VE T0B0LLERiN FARKLI BOLOMLERiNDE
medullanm interstisyumundan c;oztinmil$ rnadde- OZMOLARiTE DEGi~iKLiKLERiNiN OZETi
lerin uzakla~unlmasm1 en aza indirir.
Nefronun farkh boltimlerinden gec;erken tubul s1vis1 hac-
Z1t-ak1m degi$im mekanizmas1 a$ag1daki gibi c;ah$ir
mindeki ve ozmolaritesindeki degi~iklil<ler ~eldl 29-S'de
(~ekil 29-7): Kan, bobregin medullas1 ile korteksi arasm-
goste1il~tir.
daki smudan, vaza rekta yoluyla medullaya girer ve c;ikar.
Vaza rekta, diger kapillerler gibi, plazma proteinleri haric;, Proksimal Tubul. Filtre edilen elektrolitlerin yuzde 65
kandaki c;ozilnmu~ maddelere c;ok gec;irgendir. Kan kadan proksimal tubtilde geriemilir. Ancak, proksimal
medullanm i<;inden papillaya dogru inerken k1smen tiibiil zan suya olduk<;a gec;:irgendir. Boylece ue zarnan
interstisyumdan c;ozilnmu~ madde giri$i yoluyla ve c;ozi.inm11$ maddeler geriemilime ugrasa, su da ozmoz
l<J.Smen de interstisyum i<,;ine su kayb1 yoluyla gittikc;e yoluyla tubtil zanndan ic;eri difi.ize olur. Proksimal tubul
artan derecede konsantre edilir. Kan vaza rektamn rn;la- epitelinde suyun difuzyonu su kanah akuaporin 1(AQP-
nna ula~t1g1 zaman, t1pki medullamn interstisyumunda 1) tarafmdan kolayla$tmhr. Bu nedenle, s1vi ozmolaritesi
oldugu gibi yakla$ik 1200 mOsm/l'lik bir konsantrasyona aynen glomerill filtratmda oldugu gibi 300 mOsm/l civa-
sahiptir. Kan kortekse dogru geri c;1karken, gerek c;oziin- rmda kahr.
mil~ maddelerin medullanm interstisyumu i<;ine geri
difuzyonu ve gerekse suyun vaza rekta ic;ine hareketi ile Henle K1vnmmm inen Kolu. Tubul s1v1s1 Henle luvn-
gittikc;e seyreltilmi$ olur. mmm inen kolundan a~g1 akarken, su medullamn ic;ine
Vaza rekta boyunca btiytik miktarlarda s1v1 ve c;oziln- emilir. inen kol AQP-1 ic;erir ve suya ytiksek derecede
mii~ madde degi$imi olmasma ragmen, z1t-ak1m gec;irgen fakat sodyum klori.ir ve ureye <;ok az gec;irgendir.
378
BOLUM 29 idrann Yogunla~t1nlmas1 ve Seyreltilmesi

I I I I I 0.2ml
1200 i I
25ml
\ I ::,
E
,::,
C:
0
~ ~ Cl)

E 900-j I I \ I ~ a
Cl)
.Y "'
I/
Q)
.0 ·;;;
~ :;::; g t'.
:s::
.s ~
>,
~
0
~ Q)
C
! I (/)
Q)

I
0 C:
"i:
a,
600-! I/ I \ \ j:
0 0
~

~ 300
I I' \ \ I I I -
8 ml

~ekil 29-8. YOksek antidiOretik hormon (ADH) dOzeyleri


varltg1nda ve ADH yoklugunda, tObOI sIvIsI farklt tObOI 200
bolomlerinde ilerlerken ozmolaritesinde olan degi~iklik- 100 25ml ~-2"0 ml
ler (Say1sal degerler dakikada mililitre cinsinden yakla~1k 0
hacimleri veya farkll tobol bolomleri boyunca akan sI- Proksimal Henle kIvnmI Distal ToplayIcI idrar
vinin mOsm/L cinsinden ozmolarite degerlerini goster- tObOI tObOI tObOI ve
mektedir). kanal

Bu nedenle, kan ADH konsantrasyonu ytiksek oldugu Distal Ti.ibi.iH.in Ba~lang,c; K1sm1. Distal ttibiiliin ba$-
zaman, inen k1vrun ic;indeki stvirun ozmolaritesi giderek langi<; klsmt, Henle'nin <;1kan kalm kolununkine benzer
artarak interstisyel s1v1mn ozmolaritesi olan 1200 mOsm/ ozellikler ta$lf, Su ttibiil i<;inde kahrken <;5ztinmti$ mad-
L'ye kadar <;1kar. deler geriemilir ve ttibtil s1vis1m yakla$1k 50 mOsrn/L'ye
Dii~uk ADH konsantrasyonlannda seyreltik bir idrar kadar daha da seyreltir.
olu~turulurken, medullamn irlterstisyel ozmolaritesi
1200 mOsrn/L'den daha azd1r; sonu<; olarak, inen kolun Distal Ti.ibuli.in Son K1sm1 ve Korteksteki Toplayic,
ttibtil s1V1Slllln ozmolaritesi de daha az konsantredir. Bu Tubuller. Distal tubultin son k1smmda ve korteksteki
durum ADH seviyeleri dti~iik iken ve bobrek btiyuk toplaytc1 ttibtillerde s1v1run ozmolaritesi, ADH seviyele-
hacimde seyreltik idrar olu~tururken toplay1c1 kanallar- rirle baghd1r. ADH'nm yuksek dozeylerinde, bu ttibtiller
dan medulla interstisyumuna Urenirl k1smen daha az suya yuksek derecede ge<;irgendir, boylece btiyuk rniktar-
emilmesinden kaynaklamr. larda suyun geriernilmesi saglamr. Ancak, nefronun bu
par~smda tire gei,:irgenligi <;ok olmachgmdan suyun
Henle'nin <;1kan ince Kolu. Henle'nin <;1kan irlce kolu ernilmesi, tire konsantrasyonunda art!$ ile sonu<;lamr. Bu
aslmda suya ge<;irgen degildir; fakat bir rniktar sodyum durum distal ttibtil ve toplaytCJ. tubule ilelilen tirenin
klorUr geliemiliroi olur. Henle'nin inen kolunda suyun i,:ogunun ii,: medullanm toplaytc1 kanallanna ger;mesine
uzakla~tmlmasma bagh olarak ttibtil s1V1smda sodyum izin verir ve buradan tire ya geriemilir ya da idrarla d1$an
klortir konsantrasyonunun ytiksek olmas1 nedeniyle, attln. ADH yoklugunda, distal llibtiltin son k1smmda ve
<;ikan irlce koldan medullanm irlterstisyumuna bir miktar korteksteki toplaytCL ttibtilden i;ok az su ge1iemilir. Bu
sodyum klortir pasif diftizyonu gortihir. Boylece, sodyum nedenle, bu boltimlerde iyonlann stirekli aktif geriemi-
klortir0n t11bi.ll d1$ma diftizyonu ve suyun ttibtil i<;inde limi sonucu ozmolarite daha da azaltr.
kahnas1 tiibtil s1vism1 gittik<;e seyreltir. i~ Medullanm Toplay1c1 Kanallar1. ir; medullamn topla-
Toplayl.Cl kanallardan medullamn interstisyumuna y1c1 kanallanndaki s1v1mn konsantrasyonu (1) ADH ve (2)
emilen bir k1S1m tire de <;ikan kola diftize olur. Boylece z1t-akim mekanizmas1 tarafmdan olu$turulan medulla
ttibtil sistemine geri doner ve bobregin medullasmdan interstisyumunun ozmolaritesine bagi.mhdu. Bu.yuk rnik-
urenin uzakla$t1nlmasm1 onlemeye yard1m eder. Bu iire tarlarda ADH varhgmda, bu kanallar suya olduk<;a ger;ir-
geri-donii~u.mii bobregin medullasmm hiperozmotik gendir ve ttibul S1VJ.S1run ozmotik basmc1, medullamn
olmasma kalkLda bulunan ilave bir mekanizmadir. interstisyumunun ozmotik basmcma e~itleninceye kadar
(1200-1400 mOsm/L) SU, ttibtilden interstisyuma difuze
Henle'nin ~•kan Kahn Kolu. Henle'nin <;1kan kolunun olur. Boylece, ADH dtizeyleri yuksek oldugu zaman, kur;uk
hacirnde konsantre bir idrar uretilir. Su geriemilimi ti.ibtil
kalm par<;as1 suya hemen hemen hi<; ge<;irgen degildir;
s1vismda tire konsantrasyonunu artmhg1 i<;in ve i<; medul-
fakat buyuk rniktarlarda sodyum, klort\r, potasyum ve
larun toplaytct kanallan diftizyonu kolayla~tmm ozgtil tire
diger iyonlar ttibtilden medullanm interstisyumuna aktif ta~1y1ctlanna sahip olduklan ir;irl, kanallardaki yuksek
olarak La$Lnir. Bu nedenle, Henle kivnmmm <;1kan kahn derecede konsantre Urenin <;ogu ttibtil ltimeninin d1~ma
kolundaki s1vi c;ok seyreltiktir ve konsantrasyonu 100 medullanm interstisyumuna difuze olur. Drenin bobregin
mOsm/l'ye kadar dti~er. medullasmdaki bu ernilimi, medullanm interstisyumunun
379
Onite V Viicut S1v,lan ve Bobrekler

yi.iksek ozmolaritesine ve bobregin yuksek derecede kon-


santre edebilme yetenegine katk1da bulunur. "Serbest-Su Klirensi" Kavram, Kullantlarak idrarla
Bu tar~mada a<;1k<;a anla~ilamayan birka,;; onemli Attlan ~ozunmu~ Maddelerin ve Suyun Gorece Htzlan
nokta vardir. Birincisi, sodyum kloriir medulla interstis-
Tayin Edilebilir
yumunun hiperozmolaritesine katk1da bulunan ba~hca
,;;ozunmii~ maddelerden biri olmasma ragmen, bobrek, Serbest-su lilirensi (C1-12o) su aolma hm (idrar akun hlZl) ve
ihtiyaf duy uldugu zaman, ~oh az sodyum kloriir i~eren ozmolar klirens arasmdaki fark olarak hesaplanabilir:
olduhfa konsantre idrar pkartabilir. Bu ko~ullarda idrarm
{Uasm X \/)
hiperozmolaritesi diger <;i:iziinmii~ maddele1in konsant- C1120 = V - Cosm a V- P.
rasyonlanmn, ozellikle iire gibi ank iiliin lerin yiiksek osm

olmasma baghdir. Dii~iik sodyum ahm1yla ili~kili dehid-


ratasyon buna bir ornektir. Bolum 30'da tarn~tldigi gibi, Boylece, serbest-su klirens hi.21, bobrekler tarafmdan
c;oziinmti$ maddelerden temizlenen suyun aulma luzm1
dusiik sodyum alum anjiyotensin Il ve aldosteron hor-
temsil eder. Serbest-su klirensi pozitif oldugu zaman, ~m su
monlanmn yapnmm arum. Bu iki hormon birlikte ttibiil- bobrekler tarahndan idrarla aulmaktadtr; serbest-su klirensi
lerden sadece sodyum geriemilimine neden olurken, Ure negatif oldugu zaman, erimi~ maddenin fazlas1 b/lbrekler
ve diger <;oztinmiis maddeleri tiibiilde birakarak yuksek tarafmdan idrara verilerek kandan uzakla~unlmakta ve viicut
derecede konsantre bir idrar olu~mas1m saglarlar. suyu korunmaktadu.
1kinci olarak, sodyumun at1.lm.asm1 artmnadan {:Oh mih- Yukanda tar~tlan omegi kullanarak, eger idrar ak1m
tarda seyreltih idrar anlabilir. Bu durum ADH sekresyo- luz1 1 mVclak ve ozmolar klirens 2 ml/dak ise serbest su
nunu azaltarak ba~anlabilir; boylece daha ileri distal ttibtil klirensi -1 ml../dak olarak bulunurdu. Bu da b/lbreklerde
boltimlerinde sodyumun gerierniliminde onemli bir degi- suyun c;oziinmu? maddelerden daha fazla aulmas1 yerine,
~iklik olmaksmn suyun geriemilimi azalnhr. gerc;ekte su yetersizligi durumlannda oldugu gibi, bobrekle-
Son olarak, bobregin maksimum konsantre etme rin suyu tekrar sistemik dola$tma geri kazandmyor olmas1
guciintin ve anlmas1 gereken r,;oziinmii~ madde rniktannm demektir. Boylece, idrar ozmolaritesinin plaz.ma oz.molaritesin-
den dalia yiihsek oldugu her durumda, serbest-su hlirensi suyun
belirledigi zorunlu bir idrar hacmi varchr. Bu nedenle, eger
korundugunu isaret etmeli iizere negatif olacaht1r.
biiyi.ik miktarlarda ,;;oziinmii~ madde aulmas1 gerekli ise, Bobrekler seyreltik bir idrar olu~ntrduklan zaman (yani
bu maddelerin at1lmas1 en dii~iik miktardaki suyla birlikte idrar ozmolaritesinin plazma ozmolaritesinden daha az
ohnak zorundadJr. Omegin, eger her giin 600 mOsm/L'lik olmas1) serbest-su klirensi bobreklerde c;ozi.inmii? maddeler-
c;oztinmii~ madde anlmas1 ~att ise ve maksimum idrar kon- den daha fazla suyun plazmadan uzakla$tmld1g1m gosceren
santre etme yetenegi 1200 mOstn/l ise, en az 0,5 litre idrar pozitifbirdeger olacakur. Boylece, "serbesc-su" olarak adlan-
gereklidir. dmlan <;i:iziinmi.i~ maddelerden yoksun su vi.icuttan kaybedi-
lir ve serbest-su klirensi pozitif oldugu zaman plazma
konsan tre edili r.
Bobreklerde idrarm Yogunla~mlmasmm ve
Seyreltilmesinin Hesaplanmast: "Serbest Su" ve idrarm Yogunla~tmlmas, ile ilgili Bozukluklar
Ozmolar Klirensler Bobreklerin idran uygun ~kilde yogunl~tmna ve seyrelcme
idrann yogunla~tmlma veya seyreltilme i~lemleri b/lbrekle- yetenegindeki bir bozukluk asagtdaki an.ormalliklerin en az
rin suyu ve <;oziinmi.i~ maddeleri bir dereceye kadar birbirin- bir veya daha fazlas1111 ortaya c;1karabilir.
den bag1ms1z atmas1m gerektirir. idrar seyreltildigi zaman, 1. Uygw1suz ADH salgilanmas1. ADH'nin c;ok fazla ya da
c;/lzi.inmu~ maddelerden daha fazla su aulir. Bunun aksine, <;ok az salgilanmas1 bobreklerden suyun anlmasrnda
idrar yogunla~tmld1g1 zaman <;/lziinmi.i$ maddeler sudan bozukluk ile sonu<;lamr.
daha fazla aulirlar. 2. Z1t-al111n mekanizmasmdahi bozulduk. Hiperozmotlk
Kandan c;iizi.inmi.i$ maddelerin tO.mi.iyle temizlerunesi bir medulla interstisyumu idran en yoksek derecede
ozmolar klirens (C.,,,) olarak ifade edilebilir; bu bir dakikada konsantre etmek ic;in gereklidir. ADH di.izeyinden
c;:ozi.inmi.i~ maddelerden temizlenen plazma hacmidir. Her bir bag1mstz olarak maksimum idrar yogunla~t1nlmas1
maddenin klirensi ayru yolla hesaplanabilir. medulla in.cerstisyumunun hiperozmolarice derece-
siyle smirbdu.
Uasm X \/ 3. Distal liibii!, toplaytet tiibiil ve toplay1c1. kanallann
Cosm =
P.,.m ADH'ya cevap verememeleri.

V,,.,.,,, i.drar ozmolaritesi; V, idrar akun hm ve P•.,.. plazma ADH 0retiminde Bozulma: "Merkezi" Diabetes
ozmolaritesidir. Ornegin, eger plazma ozmolaritesi 300 insipidus. Arka hipofizden ADH iiretiminin veya serbestlen-
mOsm/L; idrar ozmolaritesi 600 mOsm/L ve idrar akun hm mesinin olmamas1, kafa yaralanmalan veya enfeksiyonlar
1 ml/dak (0,001 Udak) ise ozmolar idrar au\ma hm 0,6 sonucu ya da dogu$tan olabilir. Distal ti.ibi.il boliimleri ADH
mOsm/dak (600 mOsm/L x 0,001 Udak) ve ozmolar klirens yoklugunda su geriemilirni yapamacliklan i<;in bu duruma
0,6 mOsm/dak bolii 300 mOsrn/L ya da 0,002 Udak (2,0 mU "merkezi" diabetes insipidus ad1 verilir. Bu durumda bi.iyi.ik
dak)'dir. Bu her bir dakikada 2 mL plazmanm SlVlda c;:ozi.in- hacimde seyreltihui~ idrar olu~turulur ve idrar hacimleri 15
mii~ maddelerden ternizlenmesi demektir. Ugi.in degerini a~abilir. Bu bolumiin daha sonraki

380
SOLUM 29 idrarm Yogunla~tmlmas1 ve Seyreltilmesi

ac;1smdan diizeltildiginde yakla~1k 282 mOsm/L) ve yuzde


k1S1mlannda taru~1lan susama mekanizmalan, vucuuan a~m ± 2-3'den fazla degL?imler c;ok nadirdir. Daha once Bolum
su kaybedildigi zaman aktive edilir. Bu nedenle, ~i yeceri 25'de tart1$1ld1g1 gibi, bu degi$kenler hassasiyetle kontrol
kadar su i<;tigi surece, vucut s1v1smda bil)'ilk azalmalar edilmelidir; c;unkii bunlar smnm hiicreic;i ve hiicred~1
olu~az. Bu diirumda klinik olarak insanlarda b~hca g5zle- bolmeleri arasmdaki d.ag1hmm1 belirler.
nen anormallik, bil)'ilk hacim.Jerde serreltik idrard.tr. Ancak,
SJVI a!urumn k1s11.land1g1 bir hastane ortammda veya hastanm PLAZMA SODYUM KONSANTRASYONUNDAN
bilincini kaybettigi (5rnegin, kafa yarala11mas1 nedeniyle)
durumda, hizla ileri derecede dehidratasyon ortaya
PLAZMA OZMOLARiTESiNiN TAYiNi
~kabilir. <;:ogu klinik laboratuvarlarmda, p1azma ozmolaritesi ruLin
Merkezi diabetes insipidusun tedavisinde V, resept5rleri 6lc;iimlerden clegildir. Ancak, sodyum ve onunla baglant1h
Uzerinden distal tUbUlUn son klsunlan ve toplay1c1 ti.ibilller- anyonlar, hi.icred1~, bolumdeki c;ozi.inmii$ maddelerin
deki su ge<;irgenligini arurarak etkisini g5steren ADH sente-
yakla$ik yuzde 94'unden sorumludur. Plazma ozmolari-
tik analogu desmopresin uygulamr. Desmopresin enjeksiyon
yoluyla, burun spreyi $eklinde vcya oral yolla uygulanabilir tesi (P0 .m) a~g1daki gibi plazma sodyum (PNJ konsant-
ve fazla idrar c1k1$1nl luzla normale d5ndtlr0r. rasyonundan kabaca hesaplanabilir.
Bobreklerin ADH'ya Cevap Verememesi: "Nefro- Posm = 2.1x PN.- (rnrnol/L)
jenik" Diabetes insipidus. Normal veya anm1$ ADH
duzeylerinin bulundugu ancak ti.ibill Mli.lmlerinin ADH'ya Omegin, plazma sodyum konsantrasyonu 142 mEq/L
uygun cevap veremedigi durum.Jar vardu. Bu durum "nefro- oldugund.a, plazma ozmola1itesi yukandaki formiilden 298
jenih" diabetes insipidus olarak adlandmhr <;ilnkU anormallik mOsm/L olarak hesaplanabilir. Daha kesin hesap ic;i.n, ozel-
bobreklerdedir. Bu bozukluk, b5brek medullasmm hiperoz-
likle bobrek hastaltl<lanyla baglantih durumlarda, diger iki
motik interstisyumunu olu~mran zll-ak1m mekanizmasmm
yetersizliginden ya da distal tilbUl, toplay1c1 tUbi.ll ve LOpla- c;ozumn.~ madde, glikoz ve tire de hesaba dahil edilmelidir.
ytc1 kanallann ADH'ya yarut vermeyi~inde11. kaynaklarnr. Her Po,m = 2 x(PNa+' rnrnol/L] + [Pglikoz' mmol/L] + [Pur•' rnrnol/L]
iki clurumda da bii)'ilk hacimlerde seyrcltik idrar olu~rurulur.
Eger s1v1 alum, anan idrar hacmi miktan kadar anmlamazsa, Plazma ozmolaritesinin bu $ekilde hesaplanmas1, dog-
bu durum debiclratasyona yo! ac;ar. rudan olc;iimlerde bulunan degerlerle yuzde birkai; say1hk
Ozellikle, bobregin meclullasmda hasar yapanlar ba$ta hata ile genellikle aym bulunur.
ohuak ilzere b5brek hastahklarmrn bin;ok Lipi konsantre Normal olarak, sodyum iyonlan ve iliskili anyonlar
etme mekanizmasm1 bozar (daha fazla bilgi ic;in bkz. Boliim (bash ca bikarbonat ve kloriir) hUcred1s1 ozmolaritenin
32). Henle lavnnurun i~lev bozuklul<lannda da bu Mlumde
yaklasik yuzde 94 kadanru temsil eder. Ore ve glikoz da
elektrolit geriemilimini inhibe eden furosemid gibi clii.iretik-
toplam ozmolariteye yuzde 3-5 civarmda katk1da bulunur.
lerle oldugu gibi b5bregin idran konsantre etme yetenegi
bozulabilir. Baz1 Hadar, ornegin licyum (manik-depresif Ancak, ilre hiicre zarlannm c;ogundan kolayca gec;tigi.n-
bozukluklan tedavi etmek ic;in kullaruhr) ve Letrasiklinler den, nonnal sartlar altmda c;ok az etkin bir ozmotik basmi;
(antibiyotik olarak kullarnltr) distal nefron b5ltimlerinin yaraur. Bundan dolayi, hiicred1s1 stv1da sodyum iyonlan
ADH'ya cevap venue ozelligini bozabilirler. ve sodyumla iliskili anyonlar hi.icre zan boyunca s1vi
Nefrojenik diabetes insipidus merkezi diabetes msipidus- hareketinin esas belirleyicileridir. Sonuc; olarak, ozmola-
tan ADH sentetik analogu olan desmopresin verilerek ayrrt ritenin konrroliini.i ve sodyum iyon konsamrasyonunun
edilebilir. Anlan idrar ha=inde belirgin azahna olmamas1 ve kontrolunu ayiu zamanda tara~abililiz.
desmopresin enjeksiyonu sonras1 2 saat ic;inde idrar ozmola- Bobreklerde su ve sodyumun aulma mihtanm birc;ok
ritesinde aru~ g5rulmesi kuvvetle nefrojenik diabetes insipi-
mekanizmarun kontrol etmesine ragmen, ozellikle iki
dusu dil~iindi.iriir. Nefrojenik diabetes insipidusun
tedavisindeki amac;, eger mtirnkiinse, bobrckteki bozuklugun esas sistem hiicred1~1 s1V1 ozmolaritesi ve sodyum kon-
altmda yatan sebebi duzelm1ektir. Dii~tik sodyumlu bir diyet santrasyonunun duzenlenmesinde rol oynarlar: (l)
ve bobrekten sodyum anlmasm1 arnran diUreLik verilerek ozmoreseptor-ADH sistemi ve (2) susama mekanizmas1.
(omegin, tiyazid diilretigi) hipematrcmi de azalt1labilir.

OZMORESEPTOR-ADH GERiBiLDiRIM
HUCREDl~I SIVI OZMOLARiTESi VE SiSTEMi
SODYUM KONSANTRASYONUNUN ~ekil 29-9, hucred1~1 s1v1 sodyum konsantrasyonu ve
KONTROL0 ozmolaritenin konrroli.inde ozmoreseptor-ADH geribildi-
Hucred~1 s1vi ozmolaritesinin ve sodyum konsantrasyo- rim sistemmm temel bil~enlerini gostermektedir.
nunun duzenlenmesi birbiriyle i;ok yakmdan baglanult- Ornegin, ozmolarice (plazma sodyum konsantrasyonu) su
du; i;unki.i sodyum hi.icred1~1 orcamda en c;ok bulunan yetersizligi sebebiyle normalin i.izerine c;1kt1g1 zaman bu
iyondur. Plazma sodyum konsantrasyonu normal olarak geribildirim si.stemi a~ag1daki gibi c;al($tr:
140-145 mEq/L'nin dar arahklan ii;inde duzenlenir ve 1. Hiicredis1 s1V1 ozmolaritesinde bir arns (pratikte
ortalama kousantrasyonu 142 mEq/L kadard1r. Ozmolarite plazma sodyum konsantrasyonunda arn~ demek-
ortalama 300 mOsm/L kadarchr (iyonlar aras1 c;ekim tir) ozmoreseptor hiicreler olarak acllandmlan on

381
Onite V Vucut S1v,fan ve Bobrek/er

0
·--► Su eksikligi

t
i
Hucred1~1ozmolarite

f Ozmoreseptorler

t ADH(arkasalgllanmas1
hipofiz) Baroreseptorler/

t
Kardiyopulmoner
reseptorler

t PlazmaADH !-.': .' I Paraventrik0ler

t bn noron
lob
Distal tub0ller,
ttoplay1c1kanallarda
H2O'ya gegirgenlik

t
t
H2O geriemilimi

t +
H2O atllmas,

~ekil 29-9. Su eksikllgine cevap olarak h0cred1~1 sIvI ozmolaritesinin


d0zenlenmesinde ozmoreseptor-antidiuretik hormon (ADH) geribildi-
rim mekanizmas1.
t
idrar:
ak1m azalm1~ ve
yogunla~tmlm1§
liipotalamusta supraoptik c;ekirdeklerin yakmmda
yerle~mi~ olan ozel sinir hucrelerinin buzu~mesine ~ekil 29-10. Antidl0retik hormon (AOH)'rnn sentezlendigi hlpotalamu-
sun ve serbestlendigi arka hipofiz bezinin noroanatomisl.
sebep olur.
2. Ozmoreseptor hucrelerin biizii~mesi bu hiicrelerin
ate~lemelerine neden olur. Buradan supraoptik
c;ekirdeklerdeki diger sinir hiicrelerine sinir uyan- ve buyuk hacimde seyreltik idrar olu~ur. Bu da viicut
lan gonderilir, daha soma bu sinyaller hipofiz bezi s1vilanm konsantre eder ve plazma ozmolaritesini normale
sapmdan a~ag1ya arka hipofize iletilir. dondurur.
3. Arka hipofize iletilen bu aksiyon potansiyelleri
sinir uc;lanndan salg1 grantilleri (veya vezikulleri) HiPOTALAMUSUN SUPRAOPTiK VE
ic;inde depolanan ADH'mn serbestlenmesini uyanr. PARAVENTRiK0LER <;EKiRDEKLERiNDE ADH
4. ADH kan dola~unma girer ve bobreklere ta~1mr. SENTEZi VE ARKA HiPOFiZDEN ADH
ADH bobreklerde distal tiibtillerin son kismmda, SERBESTLENMESi
korteksteki toplay1C1 ttibuller ve ic; medulladaki
toplaym kanallarda su gec;irgenligini artmr. ~ekil 29-10, ADH'nm sentezlendigi ve serbestlendigi
5. Distal nefron boliimlerinde su gec;irgenliginin hipotalarnus ve hipofiz bezinin noroanatomisini goster-
artmas1 su geriernihminin artmasma ve kilc;tik mektedir. Hipotalamusun supraoptik ve paraventrikuler
hacimde konsantre idrar aulmasma sebep olur. i;;ekirdeklerinde ADH sentezleyen iki tip magnoselaler
Boylece, sodyum ve diger c;oziinmii~ maddeler idrarla (biiyuk) noronlar bulunur. Bunlann yakla~1k 6'da 5'i sup-
at1hrken su vucutta tutulur. Bu hiicre d1~1 s1v1da c;oziln- raoptik c;ekirdekte ve yakla~tk 6'da l'i paraventrikuler
mu~ maddelerin seyreltilmesine yol ac;ar, bu yolla hucre c;ekirdekte bulunur. Bu c;ekirdeklerin her ikisi arka hipo-
d1~1 slVldaki a~m yogunlasma duzeltilm~ olur. fize uzanan aksonal uzannlara sahiptir. ADH sentezlenir
Hucre d1~1 sw1 c;ok fazla seyreltik oldugunda (hipo- sentezlenmez, noronlann aksonlarmdan a~agt arka hipofiz
ozmotik) yukanda s1ralanan olaylann tam tersi olur. bezinde sonlanan noron uc;lanna ta~mtr. Supraoptik ve
Ornegin , a~m su ic;ildiginde ve hiicred~1 s1V1 ozmolarite- paraventriktiler c;ekirdekler ozmolarite ve diger faktorler-
sinde bir azalma oldugunda daha az ADH olu~ur, bobrek deki degi~ikliklerle uyanldiklan zaman, sirlir uyanlan
tiibiillerinin su gec;irgenhkleri azahr, daha az su geriemilir a~gt dogru ilerleyerek bu sinirlerin sonland1klan yere
382
BOLOM 29 ldrann Yogunla~t inlmas1 ve Seyreltilmesi

gelirler, zar ge<;irgenligini deg~tirerek kalsiyum giri$ini atri.yumunclaki di.i$ilk basmc; bolgelerinden kaynaklamr-
artmrlar. Sinir sonlarunalanmn salg1 grantillerinde (vezi- lar. Aferent uyanlar traktus solitaryusun c;ekirdekleriyle
kiiller olarak da adlandmhr) depolanan ADH, kalsiyum sinaps yapan glossofari.ngeus ve vagus sinirleri tarafmdan
giri$i arU$ma yamt olarak serbestle$lirilir. Serbestle$en ta~mir. Bu <;ekirdeklerden aynlan sinir uzant1lan, sinyal-
ADH daha soma arka hipofizin kapiller dola$1m1yla siste- leri ADH'run sentezini ve sekresyonunu kontrol eden
mik dola~1ma ta$mir. bipotalamus c;ekirdeklerine iletir.
Ozmotik bir uyanya yarut olarak ADH salgilanmas1 Boylece arcm1$ ozmolariteye ek olarak ADH sekresyo-
<;ok hizhdtr. Boylece, plazma ADH diizeyleri dakikalar nunu iki cliger uyan artmr: (1) arter basmcmm azalmas1
i<;inde birkai,; kat artabilir. Bu sayede bobrekten su attlma- ve (2) kan hacminin azalmas1. Hemora_ji.de oldugu gibi,
s1ru degi$tinnek i<;in h12lt bir gorev yap1lm19 olur. kan basmcmm ve kan hacminin azald1g1 durumlarda,
Ozmolarite ve ADH salg1lanmas1mn kontrolunde ADH bobrekler tarafmdan s1V1 geriemiliminde arl1$a
ikinci onemli sinirsel alan, AV3V bolgesi olarak adlandm- neclen olur ve kan hacrni ile kan basmcmm normale cli:in-
lan 3. ventrikiili.in anteroventral bolgesi boyunca uzamr. Bu mesine yardim eder.
bolgenin tist pan;asmda su.bfornikal organ olarak adland1-
nlan bir yap1 ve alt Larafta lamina ten11ina/isi.11 organum ADH SALGILANMASINI UYARMADA
vaskulozumu olarak adland1rtlan cliger bir yap1 vardrr. Bu KARDiYOVASKULER REFLEKSLERiN VE
iki organ arasmda, onlarla oldugu kadar, beynin medul-
OZMOLARiTENiN NiCEL ONEMi
lasmdaki kan basmc1 kontrol merkezleri ve supraoptik
<;ekirdeklerle de <;ok yonlii sinir baglanlllan olan mediyan ~ekil 29-ll'de gosterildigi gibi, etkin kan hacminde
preoptif1 {:ekirdek uzarur. AV3V bolgesinin lezyonlan ADH azalma veya hilcre ill$1 s1v1 ozmolaritesinde artma ADH
salg1lanmasmda, susamada, sodyum i$tahmm kontro- salgtlamnas1m uyanr. Ancak ADH, ozmolaritedeki kuc;i.tk
lunde ve kan basmc1 kontroltinde c;ok yonlil bozukluklara degi$ikliklere benzer seviyedeki kan hacrni degi$iklikle-
yol ac;ar. Bu bolgenin elektriksel olarak veya anjiyocensin rinden daha fazla duyarhdrr. Ornegin, plazma ozmolari-
II tarafmdan uyanlmas1 ADH salg1lanmasm1, susamay1 ve tesindeki sadece yiizde l'lik bir degi~im ADH dtizeylerini
sodyum i9tahm1 arllrabilir. artmnaya yeterlidir. Tam aksi.ne, kan kaybt sonraSI,
AV3V bolgesinin ve supraoptik c;ekirdeklerin yakm plazma ADH cltizeyleri kan hacmi yiizde 10 azahncaya
alanlannda, hiicredi$1 s1V1 ozmolaritesindeki kil<;i.tk artl$- kadar pek degi~mez. Kan hacmindeki daha fazla azalma-
larla uyanlan noron hiicreleri vardu; dolayis1yla, bu lar ADH duzeylerini. h1zla arunr. Boylece, kan hacmindeki
ni:ironlan tarif etmek i<;irl ozmoreseptor terimi kullaml- ciddi azalmalarda, kardiyovaskiiler reileksler ADH
maktadtr. Bu hiicreler supraoptik <;ekirdeklerine uyan
ate~lemelerini ve ADH salgilamalanrn kontrol etmek
uzere sirlir sinyalleri. gonderirler. Bu ni:ironlar buyiik bir
olas1likla hilcredi~1 s1V1 ozmolarilesincleki artmaya cevap
• izotonik hacim azalmas,
olarak susamayi da uyanrlar.
O E~ haclmli ozmotlk art•~
Subfomikal organ ve lamina terminalisin organum
vaskulozmnunun her ikisinde de damarlar, beyin doku- p AVP = 1.3 e-0.17vol.
suna kanclan pek c;ok iyonun difuzyonunu onleyen ve
50

beynin diger her tarafmda bulunan tipik kan-beyin bari- 45

yerinden yoksundur. Bu durum, bu bolgede yerel inters- :::; 40
E
tisyel S1V1 ve kan arasmda iyonlann ve diger c;ozilnmu-? c, 35
madclelerin ge<;i~ini miimkiin kilar. Sonuc; olarak, ozmo- .e
·;:. 30
resepti:irler hucre d1$1 s1vmm ozmolarite degi~kliklerine !!l
h1zla cevap vererek, ileride tarL191lchgi gibi, ADH salgtlan- :S 25
rnas1 ve susama ilzerinde i;ok goc;IU bi.r konuol 5< 20
uygularlar.
el 1s
N

ADH SERBESTLENMESiNiN AZALMI~ ARTER £ 10


BASINCI VE/ VEY A AZALMI~ KAN HACMi 5
TARAFINDAN UYARILMASI 0

ADH serbestlenmesi, kan basmcmda ve/veya kan hac-


0 5 10 15 20
rninde azalmalara yamt olarak kardiyovaskiiler refleksler
% Degi~iklik
tarafmdan da kontrol edilir. Bu refleksler (1) arteryel
~ekil 29-11. ArtmI~ plazma ozmolaritesi veya azalm1~ kan hacminin
baroreseptor refleksleri ve (2) kardiyopulmoner refleksleri
arjinin vazopresin (AVP) olarak da adl and1nlan plazma (PJ. antidiOretik.
kapsar ve her i.kisi de Bolilm 18'de anlat1lmJ$l1r. Bu refleks hormon (ADH) sevlyeleri Ozerlne etkisi. (Dunn FL, Brennan Tl, Nelson
yollan, aort arkt ve karotis sinustindeki gibi dola$tmm AE, Robertson GL; et al: J. Clin. Invest., 52:3212, 1973'den yeniden
yiiksek basmc bolgelerinden ve ozellikle kalbin r;izilmi~tir. The American Society of Clinical Jnvestigation'm izniyle).

383
Onite V Vucut S1vdan ve Bobrekler

Tablo 29-2 ADH Salg1lanmasmm Kontrolu Tablo 29-2 Susamanm KontrolO


ADH'yt Artmr ADH'y1 Azalt1r Susamay1 Artmr Susamay1 Azalt1r

t Plazma ozmolaritesi ! Plazma ozmolaritesi t Plazma ozmolaritesi ! Plazma ozmolaritesi


!Kan hacmi tKan hacmi tKan hacmi 'fKan hacmi
! Kan basrnct tKan bas1nc1 t Kan basmc1 t Kan basrnc1
Bulant1 t Anjiyotensin II t Anj iyot ensin II
Hipoksi Ag1z kurulugu M ide distansiyonu
lla~lar: lla~lar:
Morfin Alkol
Nlkotin Klonidin (antihepertansif Ila~)
Siklofosfamid Haloperidol (dopamin blokeri)

salgism1 uyarmada onemli rol oynarlar. Ancak, basit i<;menin stirmesine sebep olur. Biltiln bu alanlar hep bir-
dehidratasyon suasmda ADH salg1lamnasmm gunlilk likte susarna merkezi olarak adlandmhr.
duzenlenmesi ba~hca plazma ozmolaritesindeki deg~im- Susama merkezi noronlan, hipertonik tuz <;6zeltileri-
lerden etkilenir. Buna kar~m, azalmi~ kan hacmi artm1~ nin enjeksiyonlanna i<;me davram~m1 uyararak cevap
ozmolariteye ADH yamtm1 daha c;;ok arum. verir. Bu hticreler, susama mekanizmasm1 uyarmak ic;;in,
hemen tamamen ADH salg1lanmas1m uyaran ozmoresep-
ADH Salg1lanmas1 ic;in Diger Uyaranlar torlerle ayu1 yolu kullanarak ozmoreseptor gibi i$lev
ADH salgilanmas1, Tablo 29-2'de gosterildigi gibi, hor- gorilrler.
monlar ve c;;e~ith Uac;;lar kadar merkezi sinir sistemine Di;uncil ventriktildeki serebrospinal slVlda ozmolarite
yap1lan diger uyaranlar tarafmdan da azalnlabilir ya da artl$1 su i<;meyi uyarmada benzer bir etkiye sabiptir. AV3V
artlnlabilir. Omegin, mi.de bulantm ADH salg1s1 i<;in gil<;lil bolgesinin alt ucunda, hemen ventrikiller yuzeyin alnnda
bir uyanc1drr. ADH kusma sonras1 normalin 100 katma uzanan lamina terminalasin organum vaskulozumu olas1-
kadar artabilir. Aynca, nikotin ve morfin gibi ilac;;lar ADH hkla bu yamta aractl1k etmede rol oynamaktadir.
salgilanmas1m uyanrken baz1 ila<;lar, ornegin alkol, ADH
serbestlenmesini inhibe eder. Alkol ahm1 sonras1 ortaya
c;;1kan onemli derecede diilrez kismen ADH serbestlenme- SUSAMA i~iN UYARANLAR
sinin inhibisyonu sonucudur. Tablo 29-3, susama i<;in bilinen bazt uyaranlan ozetle-
mektedir. En onemlilerinden biri, susarna merkezlerinde
H0CREDl$1 SIVI OZMOLARiTESiNiN VE hiicreiri deliidratasyona yol aran artmt~ hiicredt~ stvt ozmo-
SODYUM KONSANTRASYONUNUN laritesidir; bu yolla susama hissi uyanhr. Bu cevabm
KONTROL0NDE SUSAMANIN ONEMI degeri a<;ikur: susama hilcred1$1 sivtlannm seyretilmesine
ve ozmolaritenin nonnale donmesine yardnn eder.
Bobrekler, su eksiklikleri suasmda ozmoreseptor-ADH Hiicredt~t SIVI hacminde ve arter basmcmdaki azalmalar
geribildirim sistemi yoluyla s1vi kayb1m en aza indirirler. artnu~ plazma ozmolaritesi uyanlanndar1 bagimsiz bir yo/Ia
Ancak, gastrointestinal kanal, solunum ve terleme yoluyla susamayi da uyanr. Boylece, kanama ile olu~n kan hacmi
olan srv1 kayb1m dengelemek ic;;in s1v1 almmas1 gerekliclir. kayb1, plazma ozmolaritesinde bir degi$im olmamasma
S1v1 ahm1, susama mekanizmas1 tarafmdan duzenlenir. Bu ragmen susamayi uyanr. Bu durum olas1hkla dola~1mdaki
mekanizma ozmoreseptor-ADH mekanizmas1 ile birlikte kardiyopulmoner sistemik arteryel baroreseptorler
hilcred1~1 s1vi ozmolaritesi ve sodyum konsantrasyonu- yoluyla geleu noral uyanlar nedeniyle ortaya c;;1kar.
nun hassas kontroltlntl surdtlrt.\r. Susama i{in bir iip'.incii onemli uyaran anjiyotensin II'dir.
ADH salgtlanmasmm kontrol edilmesine kattlan uya- Hayvanlardaki c;;ah~malar anjiyotensin lI'nin subfomikal
nlann birc;;ogu, bilirn;li su ahm1 istegi olarak tammlanan
organ ve lamina terminalisin organum vaskulozumu
susamay1 da arttnr.
tizerine etkili oldugunu gostermi~tir. Bu alanlar kan-beyin
bariyeri d1~mda oldugundan anjiyotensin II gibi peptitle-
SUSAMA i<;iN MERKEZi SiNiR SiSTEMi
rin bu beyin alanlanndan dokular ic;;ine difiizyonuna izin
MERKEZLERi vermektedirler. Anjiyotensin II aym zamanda hipovolemi
Yine ~ekil 29-IO'da belirtildigi gibi, ADH serbestlemne- ve dii~ilk kan basmc1yla baglanuli faktorler tarafmdan da
sini aruran 3. ventrikilliln anteroventral duvan boyunca uyanld1g1 i<;in, anjiyotensin ll'nin susama tizerine etkisi,
uzanan aym alan susamay1 da uyanr. Preoptik <;ekirdekte bobrekler ilzerinden s1v1 attlmasin1 azaluc1 diger etl<ileri
anterolateral olarak yerle$mi$, ba$ka bir kuc;;uk alan elekt- ile birlikte, kan basmc1 ve kan hacminin normale dogru
riksel olarak uyanld1g1 zaman, uyanldig1 silrece su donmesine yard1m eder.
384
BOLOM 29 idrann Yogunla~tmlmas1 ve Seyreltilmesi

Agiz ve ozofagusun muhoz zarlarmm kurulugu susama


152
hissini ortaya <;:1karabilir. Sonuc; olarak, su gastrointestinal
kanaldan henilz emilmemesine ve hilcred1~1 s1vi ozmola-
ritesine henilz bir etkisi olmamasma ragmen, susam~ bir
ki~i su i<;:ilmesinden hemen sonra susama hissinden kur-
i
E ADH ve susama
tulup ge<;ici olarak rahatlayabilir. °;' 148 sistemleri
C
Gastrointestinal ve farinks kaynakh uyaranlar susa- 0 engellenmi~
~
mayi etkiler. Osofaguslannda dt~an ac;1khg1 olan hayvan- ~

-.
C:
larda, suyun kana hie; emilmemesine ragmen, su ic;ilmesi a,
<II
sonras1 klsmi ancak ge<;ici olan bir rahatlama gerc;ekle~ir r: 144
~
Aynca, gastroinLestinal gerilme de susamayi klsmen azal- E
Normal
tabilir; ornegin, midedeki bir balonun basitc;e ~i~irilmesi
sikhkla susama hissini basurabilir. Ancak, gastrointestinal
~0
<II
veya farinks kayi1akh mekanizmalar yoluyla susama his- ~ 140
le1;nin rahatlamas1 kisa silrelidir; su ic;me istegi sadece ;
0..
plazma ozmolaritesi ve/veya kan hacmi nonnale dondilgil
zaman ltlmilyle bastmlabilir.
Hayvanlann ve insanlann s1v1 ahmrm "olc;me'' yetenegi 136-1----~--...--....---.....---,
0 30 60 90 120 150 180
onemlidir; <;ilnkil bu i:il<;ilm a~n hidrasyonu onler. Ki~i su
ic;tikten soma, suyun geriemilmesi ve biltiln vucuda dag1- Sodyum ahm1 (mEq/gOn)
til.mas1 ic;in 30-60 dakika gerekebilir. Eger susama hissi su ~ekil 29-12. Normal ko~ullar altinda (kirm1z1 r;izg1) ve (antidiOretik
i<;:tikten soma ge<;ici olarak bastmlrnazsa ki~i daha fazla su hormon (ADH) ile susama geribildirim sistemleri engellendikten sonra
i<;:meye devam eder. Bu durum, ~m su birikimine ve vilcut (mavi r;izg1) kopeklerde sodyum al1m1ndakl buyOk degi~ildiklerin hUcre-
d1~1 s1v1sodyum konsantrasyonu Uzerine etkisi. HUcred1~1 SIVI sodyum
s1vtlanmn ~m seyretilmesine yo! ac;ar. Deneysel c;al~malar
konsantrasyonunun kontrolUnUn bu geribildlrlm slstemlerinin yoklu-
defalarca, hayvanlann plazma ozmolaritesini ve hacmini gunda yetersiz olduguna dikkat ediniz. (Dr. David 8. Young'in izniyle).
hemen hemen tamamen nonnale dondtirmeye yeLecek
miktarda su i<;:tiklerini goslermi~tir.
sistemleri plazma ozmolaritesini oldukc;a sabit tutmaya
SU ic;MENiN OZMOLAR UYARISI ic;iN yeterlidir. $ekil 29-12, normalin 6 katt kadar yiiksek
E~iK DEGER sodyum ahmmda bile, ADH ve susama mekanizmalannm
her ikisinin de normal i~levlerini yapnklan stirece, plazma
Ki~i clehidratasyonda olsa bile, metabolizma sonucu ilre-
soclyum konsantrasyonunun hemen hemen hie; degi$me-
tilen ya da d1~andan alman suda erirni~ maddeleri aunak
digini gostermektedir.
ic;in bi:ibrekler en azmdan bir k1s1m s1v1y1 stirekli olarak ADH veya susama mekanizmasmdan biri c;al~mad1g1
c;1karmak zorundadular. Su buharla~mayla akcigerlerden, zaman, gtinli.ik zorunlu idrar hacmi ve solunum, terleme
gastrointestinal kanaldan, terleme ve buharla~ma yoluyla ve gastrointestinal yolla gerc;ekle;;en su kaybm.1 dengele-
deriden de kaybedilir. Bundan dolay1, arum~ hticred1~1 mek ic;:in yeterli miktarda su almd1gi stirece diger meka-
s1V1 sodyum konsantrasyonu ve ozmolaritesi ile sonu<;:la- nizma hucred1~1 ozmolarite ve sodyum konsantrasyonunu
nan dehidratasyona her zaman bir egilim vardrr. olduk<;a etkili bir $ekilde kontrol edebilir. Ancak, eger ADH
Sodyum konsantrasyonu sadece 2 mEq/L kadar normal ve susama mekanizmalannm her ikisi de aym anda <;al~-
degerin tizerine c;1kt1g1 zaman, su ic;me istegine sebep olan mad1klarmda, ne sodyum konsantrasyonu ne de ozmola-
susama mekanizmas1 aktive edilir. Bu, su i{:mek i(in e~ih rite uygun bir ~ekilde kontrol edilebilir; boylece,
deger olarak adlandmhr. Boylece, plazma ozmolaritesin- ADH-susama sistemini tiimiiyle engellendikten soma
deki klic;ilk art1$lar bile normalde su ic;ilmesine yol ac;ar; sodyum ahnu arltnld1ginda, plazma sodyum konsantrasyo-
boylece hiicred1s1 s1V1 ozmolaritesi ve hacmi normale nunda olduk<;a btiyiik degi~iklikler meydana gelir. ADH-
cloner. Bu yolla, hilcred1$1 s1V1 ozmolaritesi ve sodyum susama mekanizrnalanmn yoklugunda, plazma sodyum
konsantrasyonu hassas olarak kontrol edilir. konsantrasyonunu ve ozmolariteyi yeterince diizenleyebi-
lecek ba~ka hi<;bir geribildirim mekanizmas1 yoktur.
HUCREDISI SIVI OZMOLARiTESi VE SODYUM
KONSANTRASYONUNUN KONTROL0NDE
OZMORESEPTOR-ADH VE SUSAMA Hi.icred•~• S1v1 Ozmolaritesi ve Sodyum
MEKANiZMALARININ BiRLiKTE Y ANITLARI Konsantrasyonunun Kontroli.inde Anjiyotensin II ve
Aldosteronun Roli.i
Saghkl1 ki;;ilerde, ozmoresepWr-ADH ve susama meka-
nizmalan, dehidratasyon cehditine ragmen hilcred1$l s1v1 Boli.im 28'de 1art1~tld1gi gibi, anjiyotensin Il ve aldosteronun
ozmolaritesi ve sodyum konsantrasyonunu tam olarak her ikisi de bobrek tUbullerinden sodyum ge1iemilimini
duzenlemek ic;:in birbiriyle uyum ic;inde c;ah~1rlar. Ornegin, dtizenlemedc onemli rol oynarlar. Sodyum almu az oldugu
yuksek tuz ahrru gibi Uave etkilerde bile bu geribildi1im
385
Onite V Vucut S1v1/an ve Bobrekler

::I
C
~ sodyumun ve suyun geri emiliminin her ikisini de artmr,
~ 150
Normal fakat sodyum ko11santrasyonunda c;ok az deg~iklikle, hi.icre-
'E
:l 140 d1$1 s1v1 hacminde ve sodyum mihtannda aru~lara yo! a~ar.
C::::i' Aldosteron sisteml
iki.ncisi, ADH-susama mekanizmas1 i~lev yapugi si.irece,
~0" engellenmi~
§~ 130 attID1$ plazma sodyum konsanrrasyomma dogru herhangi bir
>,-
egilim, plazma ADH salgtlamnasmda ar~la veya s1.1 alimmda
-g 120
rt) artt$la telafi edilir; bu da, hi.icred1~ s1V1sm1 normale dogrn
CII
E 11 0 seyreltmeye yoneltir. ADH-susama sistemi, normal ko~ullar
N
(II
altmda sodyum konsantrasyonunu di.izenlemede anjiyoten-
ii:
100 - - - - - ~ - ~ - - - - - sin II ve aldosteron sistem.lerinden c;ok daha i.istiindi.ir.
0 30 60 90 120 150 180 210
Aldosteronun ~m yi.iksek di.izeylerde oldugu primer aldoste-
Sodyum ahm1 (mEq/L)
ronizmli hastalarda bile, plazma sodyum konsantrasyonu
~ekii 29-13. Normal ko~ullarda (k1rm1z1 r:;izgi} ve aldosteron geribildirim
sadece normalin 3-5 mEq/L kadar iizerine c;1kar.
slsteml engellendikten sonra (mavi <;izgi) kopeklerde sodyum ahm1n-
daki bOyuk degi~ikliklerin hOcred1}1 sodyum konsantrasyonu uzerine Aldosteron salgilanmasmm, adrenalektomi ya da Addison
etkisi. Aldosteron geribildirim kontrolonon varliginda veya yoklugunda hastahg1 (aldosteron salgilanmas1 agrr ~kilde bozulmu~ veya
sodyum ahm1ndaki bOyOk degi}imlere ragmen sodyum konsantrasyo- hie; yoktur) nedeniyle hie; gortihnedigi ko~ullarda bobrekler-
nunun gorece olarak sabit tutulduguna dikkat ediniz. (Dr. David B. den sodyum kayb1 bi.iyiik olc;iide artar ve plazma sodyum
Young'm izniyle)
konsantrasyonu bu nedenle di.i$er. Bunun nedenlerinden biri,
bilyiik sodyum kayiplannm kardiyovaskiiler refleksler
yoluyla susama mekanizmasm1 aktive eden ciddi hacim
zaman, bu hormonlann artrm~ dtizeyleri bobreklerden
kayiplanna ve kan basmc1 azalmalanna yol a~mas1d1r. Bu
sodyum geriemilimin.i uyanr ve boylece sodyum ahm1 nor-
ko~ullar alunda su almmasmda arll$, vi.\cut s1v1 hacimkrin-
rnalin yuzde lO'una kadar di.i~tiri.ilse bile buyi.ik sodyum
dek.i azalmayi en aza indirmeye yard1m etse bile, plazma
kayiplan onlenir. Bumm aksine, yi.iksek miktarda sodyum
sodyum konsantrasyonunu daha da seyreltecektir.
almd1gmda, bu hormonlann yapunlannm azalmas1 bobrek-
Boylece, ADH-susama mekanizmas1 saglam olsa bile
lerden bi.iylik miktarlarda sodyum aulmasma yol a~ar
plazma sodyum konsanrrasyonunu onemli oranda de~tire-
Bobreklerden sodyum aulmasm1 diizenlemede aldoste-
bilecek olagan d1?1 durumlar vard1r. Buna ragmen, ADH-
ron ve anjiyotensin II'nin onemi nedeniyle, bu hormonlarm
susama mekanizmas1 hi.icred~1 s1VJ ozmolaritesi ve sodyum
hi.icred1~1 s1vi sodyum konsantrasyonunun diizenlenmesinde
konsantrasyonunun kontroli.inde viicuttaki en gi.i~li.i geribil-
de onemli bir rol oynadtklanm dii~linmek hatahd1r. Hucred!~1
dirim sistemidir.
s1V1daki sodyum mihtanm arunnalanna ragmen, anjiyoten-
sin n ve aldosteron sodyum ile birlikte suyun geriemilimini
Hucred•~• Siv1 Sodyum Konsantrasyonunun ve
armarak hUcred1~ s1v1 hacmini de artmrlar. Bu nedenle,
Hacminin Kontrolunde Tuz i~tah1 Mekanizmas,
anjiyotensin II ve aldosteron, o1agand1$1 ho$ut1ar d.t$mda,
sod.yum ko11santrasyom1 iizerine ~oh az etliiye sahiptir. Normal hi.icred1$1 s1V1 hacminin ve sodyum konsantrasyonu-
HUcred1$1 s1vmm sodyum konsantrasyonunun dUzenlen- nun korunmas1, sodyum aulmas1 ve sodyum alum arasmda
mesinde aldosterouuu nisbeten onemsiz olU$U $elill bir dengeyi gerektirir. Modern toplumlarda, sodyum ahm1
29-B'dek.i deneylerde gosterilm~tir. Bu $ekil, alu kattan hemen her zaman homeostaz i~in gerekenden daha fazlad1r.
fazla sodyum alum degi~ikliginin plazma sodyum konsant- Gerc;ekte, insanlar normal olarak 10-20 mEq/giln sodyum
rasyonu Uzerine etkilerini iki ko$Ulda gostermektedir: (1) alarak ~lev ve canhhklanm siirdt.irebilme.lerine ragmen,
Nonna! ko$ullar altmda ve (2) adrenal bezler c;ikarularak haz1r gidalarla beslenen sanayilf$mi~ kiiltiirlerde insanlann
aldosteron geribildirim sistemi engellendikten sonra ve ortalama sodyum abm1 gene! olarak 100-200 mE q/gi.ln ara-
plazma seviyelerini a$ag1 ve yukan degi$tinneyecek sabit bir smda degi~ir. Boylece, ~ogu insan homeosr.az i~in gerekenden
h1zla hayvanlara aldosteron infoze edilmesi halLnde. Dikkat r;ok daha fazla miktarlarda sodyum almaktad1r. Ytiksek mik-
edilirse sodyum ahm1 aln kat arttigi zaman, plazma konsant- tarda ald1grm1z sodyumun, hipertansiyon gibi, belli baz1 kar-
rasyonu her iki dununda da sadece yuzde 1-2 kadar degi~- diyovaski.iler bozukluklara katk1da bulunabilecegine ili~kin
rrti$tir. Bu da, i~levsel aldosteron geribildirim sistemi olmasa kamllar vard1r.
bile plazma sodyum konsantrasyonunun oldukc;a iyi dUzen- Tuz i~tah1 lasmen, insanlarm ve hayvanlann tuza ihtiyac1
lenebildigine i$aret eder. Deneyin ayms1 anjiyotensin 11 olup olmad1klarma bakmaks1zrn, tuzu sevmeleri ve yemeleri
yapum engelleudikten soma tekrarland1gmda da ayru sonuc;- gen;egine dayamr. Vi.icutta sodyi1m azhg1 oldugunda, davra-
lar elde edilmi~air. m~sal olarak tuz elde etmeye yonelik cuz gereksinimini
Anjiyotensin II ve aldosterondaki degi$ikliklerin plazma diizenleyen bir mekanizma da vard1r. Bu, dogal olarak dU~k-
sodyum konsantrasyonu uzerine c;ok fazla etkisinin olmama- sodyumlu yiyeceklerle beslenen otc;ul hayvanJar i<;in ozel-
smm ba~hca iki sebebi vard1r. Birincisi, yukanda 1arll$ild1g1 likle onemlidir, fakat ~iddetli tuz i~tahl, 5rnegin Addison
gibi, anjiyotensin 11 ve aldosteron, bobrek ttibtillerinde hastahgmda oldugu gibi, ~m sodyum yetersizligi bulunan

386
BOLOM 29 idrarm Yogunla~t1nlmas1 ve Seyreltilmesi

Jovanovich AJ, Berl T: Where vaptans do and do not fit in the treat-
ment of hyponatremia. Kidney Int 83:563, 2013.
insanlarda da onemli olabilir. Bu ornekle, idrarla a$m Kennedy-Lydon TM, Crawford C, Wildman SS, Peppiatt-Wildman CM:
sodyum kaybma sebep olan aldosteron salg1lanmasmda Renal pericytes: regulators of medullary blood flow. Acta Physiol
bozukluk vard1r ve bu da hi.icred~1 s1v1 hacminde ve (Oxf) 207:212, 2013.
sodyum konsancrasyonunda azalmaya yol ac;ar; bu deg~i.k- Klein JD, Blount MA, Sands JM: Molecular mechanisms of urea trans-
port in health and disease. pflugers Arch 464:561, 2012.
liklerin her ikisi de tuz alma arzusuna neden olur.
Kortenoeven Ml, Fenton RA: Renal aquaporlns and water balance dis-
Genel olarak, tuz i$ta1mu artlran temel uyaranlm~ sodyum orders. Biochim Biophys Acta 1840:1533, 2014.
elisikligi ile ili$1iili olanlar ve dol~1111 yetersizlizine bagh olan Koshimizu TA, Nakamura K, Egashira N, et al: Vasopressin V1a and
J1a11 Jiacmi veya kan basmcmdahi azalmalardir. V1 b receptors: from molecules to physiological systems. Physiol Rev
Tuza kar$l ~Lahm sinirsel mekanizmas1 susama mekaniz- 92:1813, 2012.
Leh rich RW, Ortiz-Melo DI, Patel MB, Greenberg A: Role of vaptans in
masmdakine benzer. Beyin AV3V bolgesindeki ayru noron
the management of hyponatremia. Am J Kidney Dis 62:364, 2013.
merkezlerinin bazdan hem susamaya ve hem de ruz ~tahma McKinley MJ, Johnson AK: The physiological regu lation of thirst and
kauhrlar; ~Unki.i hayvanlarda bu bolgenin lezyonlan s1khkla fluid intake. News Physiol Sci 19: 1, 2004.
susama ve Luz i$tahmm her ikisini birden aym anda etkiler. Pallone TL, Zhang Z, Rhinehart K: Physiology of the renal medullary
Aynca, kan basmc1 di.i~i.ikli.igu veya kan hacmi.ncle azalmayla microcircu iation. Am J Physiol Renal Physiol 284:F253, 2003.
Pannabecker TL: Comparative physiology and architecture associ-
ortaya ~tkan dola\)1m refieksleri hem susamay1 hem de tuz
ated with the mammalian urine concentrating mechanism: role of
i~tahm1 aym anda etkiler. inner medullary water .and urea transport pathways in the rodent
medulla. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol 304:R488, 2013.
Sands JM, Bichet DG: Nephrogenic diabetes insipidus. Ann Intern Med
Kaynaklar 144:186, 2006.
Sands JM, Layton HE: The physiology of urinary concentration: an up-
Agre P: The aquaporin water channels. Proc Am Thorac Soc 3:5, 2006. date. Semin Nephrol 29:178, 2009.
Antunes-Rodrigues J, de Castro M, Elias LL, et al: Neuroendocrine con- Sharif-Naeini R, Ciura S, Zhang Z, Bourque CW: Contribution of TRPV
trol of body fluid metabolism. Physiol Rev 84:169, 2004. channels to osmosensory transduction, thirst, and vasopressin re-
Bourque CW: Central mechanisms of osmosensation and systemic os- lease. Kidney Int 73:81 1, 2008.
moregulation. Nat Rev Neurosci 9:519, 2008. Sladek CD, Johnson AK: Integration of thermal and osmotic regulation
Cowen LE, Hodak SP, Verbalis JG; Age-associated abnormalities of of water homeostasis: the role of TRPV channels. Am J Physiol Regul
water homeostasis. Endocrinol Metab Clin North Am 42:349, 2013. lntegr Comp Physiol 305(7):R669, 2013.
Fenton RA: Essential role of vasopressin-regulated urea transport pro- Verbalis JG, Goldsmith SR, Greenberg A, et al: Diagnosis, evaluation,
cesses In the mammalian kidney. Pflugers Arch 458:169, 2009. and treatment of hyponatremia: expert panel recommendations.
Fenton RA, Knepper MA: Mouse models and the urinary concentrating Am J Med 126(10 Suppl 1):S1, 2013.
mechanism in the new millennium. Physiol Rev 87; 1083, 2007.
Geerling JC, Loewy AD: Central regulation of sodium appetite. Exp
Physiol 93: 177, 2008.

387
kl' ◄----- •____ ,_,~ B0L0M 30
=----=================: ··~ ..
'

Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun


Bobrek Taraf1ndan Diizenlenmesi; Kan Hacmi
ve Hiicred1~1 S1v1 Hacminin Kontroliinde
Bobrek Mekanizmalar1n1n Birlikte ~ al1~mas1

POTASYUMUN ATILMASI VE perkalemide hucred1~1 fazla potasyum ic;in ta$ma bolgesi


H0CREDl$1 SIVIDA POTASYUM ve hipokalemide potasyum kaynag1 olarak gorev gortirler.
Dolay1s1yla, potasyumun h i.icreic;i ve hucrech~1 s1V1 bol-
KONSANTRASYONUNUN meleri arasmda yeniden dag1lum, hucrecb~1 s1vt potasyum
D0ZENLENMESi konsantrasyonundaki degi~ikliklere kar~1 ilk savunma
Hi.icrech$1 s1virnn potasyum kousantrasyonu normal ola- hattm1 olu~turur.
rak 4,2 mEq/L civannda, nadiren ;1;0,3 mEq/L'den daha
fazla yi.ikselme veya dii$me gosterek hassas bir ~ekilde VUCUTTA POTASYUM DAGILIMININ
diizenlenir. Bu hassas kontrol, hiicre ~levlerinin c;ogunun D0 ZENLENMESi
hi1cred1~1 s1vt potasyum konsantrasyonundaki degi~iklik-
lere duyarh olmas1 nedeniyle gereklidir. Ornegin, p laz- Normal grda al.unuu takiben, alman potasyumun hucre-
ma potasyum konsantrasyonunda sadece 3-4 mEq/L'lik nin ic;ine h1zla hareket etmemesi halinde hucredJ$1 po-
bir ams kalp aritmilerine sebep olabilir ve daha yuksek tasyum konsantrasyonu oltimctil bir diizeye yi.ikselirdi.
potasyum konsamrasyonlan kalbin fibrilasyonuna ya da Ornegin, 40 mEq potasyumun (sebze ve meyveden zen-
durmasma yol a~abilir. gin bir 0gtinde bulunan miktar) 14 litrelik hiicredt§l s1v1
Hiicred1~1 potasyum konsantrasyonunu duzenlemede hacmine emilerek ahnmasr, eger tum potasyum hticred1~1
ozel bir giic;liik, top lam vUcut potasyumunun yuzde 98'in- bolmede kalsaycb, plazma potasyum konsantrasyonunu
den fazlas1rnn hi.icrelerin i~nde ve sadece yi.izde 2'sinin 2,9 mEq/L kadar artmrd1. Neyse ki, besinle alman po-
hucred1~1 s1v1da bulunmas1d1r (~ekil 30-1). Yakla~1k 28 tasyumun c;ogu bobreklerin fazlas1111 uzakla~urma h1z1
litre hi.icreic;i s1V1ya ( vucul ag1rhg1nm yi.izde 40'1) ve 14 kadar bir luzla hucre ic;ine hareket eder. Tablo 30-1, po-
litre hi.icred1~1 siv1ya (vucut agirhgnun yuzde 20'si) sahip Lasyumun hiicreic;i ve hucre~1 bolmeler arasmdaki da-
70 kg agirhgmdaki bir yet~kinde, 3920 mEq kadar po- gihmm1 etkileyen faktorlerin bir k1smm1 ozetlemektedir.
tasyum hticrelerin i<;inde ve sadece 59 mEq kadar potas- insulin Hucrelerin i~ine Potasyum Ahmm, Uyanr.
yum hi.icrecb$1 sn11da bulunur. Potasyum ic;eren bir ogi.in Yemek sonras1 potasyumun hlicreye ahmtm aruran en
yemek genelhkle 50 mEq kadar ve giinltik ahm s1khkla onemli faktorlerden biri instilindir. DiabeLes mellitusa
50-200 m.Eq/gi.in arasmda potasyum i<;erir. Bu nedenle, bagh insulin yetersizligi olan ki~ilerde besin ahm1rn ta-
alman potasyumu n hi.icred1$1 siv1dan h1zla attlmasmda- kiben plazma potasyum duzeyinde goriilen art1s normale
ki yetersizlik ya5am1 tehdit eden hiperlwlemiye (plazma gore daha yi.iksektir. lnsulin enjeksiyonu ise hiperkalemi-
potasyum konsamrasyonunda artma) yol ac;abilir. Bunun yi dtizeltmeye yarchm edebilir.
gibi, ~buk ve uygun kompanse edici cevaplarm yoklu-
gunda, hiicred1~1 srvidan kti<;i.ik bir potasyum kayb1, $id- Aldosteron Hucrelerin i~ine Potasyum Ahmm1Art1-
detli hipokalemiye (dti$Uk plazma potasyum konsantras- nr. Artm1~ potasyum ahm1 aldosteron salg1lanmas1m da
yonuna) yo! ac;abilir. uyanr, aldosteron da hiicrenin potasyum ahmuu artmr.
Potasyurn dengesi temel olarak, b5brek yoluyla aul- A~m aldosteron salg1lanmas1 (Conn sendromu) k1smen
maya baghdir, c;iinkii fec;es ile anlan miktar, potasyum hiicrecb$1 potasyumun hucre ic;ine girmesirte bagh olarak
ahmmm sadece yuzde 5-lO'u kadandtr. Boylece, normal neredeyse degi$mez bir ~ekilde hipokalemi ile birlikte go-
potasyum dengesinin korunmas1, diger elektrolitlerin riiliir. Bunun Lesine, aldosteron yap1mmda eksiklik olan
c;ogu i<;in de gec;erli oldugu gibi, ahmdaki genis degisim- hastalarda (Addison hastahg1), genellikle potasyumun
lere yamt olarak bobreklerin potasyum attlmasmm h1zla hticrecb~ arahkta birikimine ve potasyumun bobrekte
ve hassas bir ~ekilde ayarlanmas1rn gerektirir. tutulmasma bagh olarak klinik olarak onemli derecede
Hticred1~1 ve hiicreic;i bolmeler arasmda potasyum da- hiperkalemi varclrr.
giltmmm kontrolti de potasyum homeostazmda onemli
rol oynar. Toplam vi.icut potasyumunun yuzde 98'inden ~-Adrenerjik Uyan Potasyumun Hucresel Ahmm1
fazlas1 hucrenin ic;inde bulunduguna gore, hticreler hi- Artmr. Katekolaminlerin, ozellikle epinefrinin salgi-
389
Onite V VOcut S1v1/ar1 ve Bobrekler

Hucre Lizisi Hucred•~• Potasyum Konsantrasyo-


100 mEq/gun~""-
K• Ahm1 .. . ------T---~~~- nunun Artmasma Yol A~ar. Hiicreler hasarland1k<;a,
Hi.il::red1~1 Hi.icrei9i hticre i<;indeki yuksek mikt.arlardaki potasyum hucred1-
SIVIK+ SIVIK• ~1 bolmeye serbestlenir. Bu durum, ~iddetli kas hasann-
da ya da eritrosit lizisinde oldugu gibi, yuksek oranlarda
4.2 mEq/L 140 mEq/L
x 14L x28 L cloku hasan olcluguncla, belirgin bir hiperkalemiye yol
ai;abilir.
59mEq 3920mEq
Agir Egzersiz iskelet Kasmdan Potasyum Serbest-
'/, lenmesine Yol A~arak Hiperkalemiye Neden Ola-
K• At1lmas1 1/ bilir. Uzun si.ireli egzersizde iskelet kasmdan hticred~1
idrar 92 mEq/gOn
Fe9es 8 mEq/gOn s1V1ya potasyum serbestlenir. Genellikle hiperkalemi ha-
100 mEq/g0n
fiftir, fakat f3-adrenerjik blokerlerle tedavi edilen hastal.ar-
~ekil 30-1. Normal pot asyum ahm,, vucut s1vilannda potasyum dag1h-
m1ve vucuttan potasyumun at1lmas1.
da veya insulin eksikligi olanlarda ag1r egzersizden sonra
hiperkalemi klinik olarak belirgin hale gelebilir. Nadir
clurumlarda, egzersiz sonrast hiperkalemi kardiyak toksi-
Tablo 30-1 Hucrei~i ve Hucred1~1Arasmda siteye yol ai;abilecek kadar ~icldetli olabilir.
Potasyum Dag1hmm1 Degi~tirebilen Faktorler
K•'u hi.icrei~ine kaydiran K•'u hiicred,~ma Artm•~ Hucred•~• S1v1 Ozmolaritesi Potasyumun
faktorler kaydiran faktorler Hucrelerden Hucred•~• S1v1ya Ge~i~ine Yol A~ar.
{Hiicred1~1(K•)'u azaltan) {Hiicred1~1 [K•)'u artiran) Artmt~ hticred1$1 s1v1 ozmolaritesi suyun hucre d1~111a
Insulin insulin yeterslzl lgl (diabetes ozmotik aktmma yo! a<;ar. Hilcresel dehidratasyon huc-
mellitus)
rei<;i potasyum cli.izeyini artuarak hticre cl1$tna potasyum
A ldosteron Aldosteron yetersizligi difuzyonunda ve hucre~t s1v1 potasyum konsantrasyo-
(Addison hastal191)
nunda aru~a neclen olur. Azalm1~ hucred1$1 s1v1 ozmolari-
fl-adrenerjlk uyanlma ~-adrenerjik blokaj tesi z1L etkiye sahiptir.
A lkaloz Asidoz

Hucre lizisl BOBREKTEN POTASYUMUN ATILMASINA


~iddetli egzersiz
GENEL BAKI~
Artm1~ hucred1~1 s1v1 Bobrekten potasyumun at1lmas1 il<; i~lemin toplam1 tara-
ozmolaritesi fmdan belirlenir: (1) potasyum filtrasyonunun hm (GFR
ile plazma potasyum konsantrasyonun c;arpmu) (2) ti1 -
bi.illerde potasyum geriemiliminin hm ve (3) Wbi.illerde
potasyum sekresyonunun hm. Potasyum filtrasyonunun
normal hlZI yakla~1k 756 mEq/gtin'dur (GFR degeri olan
lanmasmdaki an,~ daba c;:ok f32-adrenerjik reseptorle- 180 Vgtin ile plazma potasyum degeri olan 4 ,2 mEq/L'nin
rin aktivasyonu yoluyla potasyumun hucred1~1 s1v1dan c;arp1m1); bu filtrasyon hm saghkh bir insanda daha i:in-
hucrei<;i siv1ya hareketine yol ac;:abilir. Hipertansiyonun ceden tart~1ld1g1 gibi, GFR otoregulasyon mekanizmalan
f3-adrenerjik reseptor blokerleri ile, omegin propranolol nedeniyle nispeten sabittir ve plazma potasyum konsant-
ile tedavisi potasyumun hucre dt~ma hareketine yol ac;:ar rasyonu hassas olarak di.izenlenir. Baz1 bobrek hastahkla-
ve hiperkalemiye dogru bir yatkmhk yaratir. nnda GFR'deki ileri derecede azalmalar, ciddi potasyum
birikimine ve hiperkalemiye neden olabilir.
Asit-Baz Bozukluklan Potasyum Dag1hmmda Degi-
~ekil 30-2, normal ~anlar altmda potasyumun tu-
~ikliklere Yol A~abilir. Metabolik asidoz k1smen hticre-
blildeki i$lenmesini ozetlemekteclir. Filtre edilen potas-
lerden potasyum kaybma yol ac;:arak hticred1$1 potasyum
yumun yakla$tk yi.izde 65'i proksimal ttibi.\lde geriemi-
konsantnsyonunu artmr; buna kar~1hk metabolik alkaloz
hticreru.~1 s1vi potasyum konsantrasyonunu azaltir. Hidro- lir. Filtre edilen potasyumun ytizde 25-30'u, sodyum ve
jen iyon konsantrasyonunun pot.asyumun i<; dag1hmma klortir ile aktif olarak birlikte ta$md1g1 Henle luvnmmm
etkisinden sorumlu mekanizrnalar tam olarak anla~tlama- ozellikle c;1kan kahn kolunda geriemilir. Proksimal tilbtil
dig1 halde, artm1~ hidrojen iyonu konsantrasyonunun bir ve Henle k1vnm111da filtre edilen potasyum yukuntin nis-
etkisi sodyum-potasyum trifosfataz (ATPaz) pompasmm peten sabit bir fraksiyonu geriemilir. Bu boltimlerde po-
aktivi.tesini azaltmakur. Buda, hilcresel potasyum alirmm tasyumun geriemilimindeki deg~iklikler, potasyum anl-
azaltarak hucreru.~1 potasyum konsantrasyonunu yuksel- masm.1 etkileyebilir, fakat potasyum aulmasmdaki gtinli.ik
tir. degi$iklikler, proksimal ttibill ya da Henle k1vnmmdaki
390
Boli.im 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

%8

L
%65 B6bregin Esas TObGI
(491 mEq/gOn) (60 mEq/gOn) interstisyel hOcreler IOmeni

r
756 mEq/gOn SIVISI
(180 UgOn x
4.2 mEq/L)

Na+~
_Y
Na+ ◄--- I ENaC ; ' Na+

%27 K• ATP, K' --<r,


l __ ,,
(204 mEq/gOn)
BK
-------- 1•- K+
\. __ ___ __): .. K+
I ROMK

%4
(30 mEq/gOn)
,,
OmV ( - 70 mV I - 50 mV

$ekil 30-3. Distal tObOI son k1sm1ve toplay1c1 kanallann esas hOcrele-
rinde potasyum sekresyonu ve sodyum geriemiliminin mekanizmas1.
%i 2 BK, "bOyOk" potasyum kanah; ENaC, epi tel sodyum kanah; ROMK,
(92 mEq/gOn) bobrek d1~ medulla potasyum kanal1.

~ekil 30-2. Bobrek tobi.illerinde potasyum gerlemilim ve sekresyon Potasyum ahm1 normalin altma dtisti.igi.i zaman, distal
bolgeleri. Potasyum proksimal tubi.ilde ve Henle k1vnmin1n <;1kan ko- ve mplay1c1 tiibi.illerdeki potasyum sekresyon hm azahr
lunda geriemilir; filtre edilen yi.iki.in sadece %8 kadan distal tObOle
ula~1r. Distal tobOIOn son k1sm1ve toplay1c1kanallann esas hucrelerln- ve idrarla aulan potasyum miktan da azahr. Nefronun
den sekresyona ugrayan potasyum bu miktara eklenir, ama interkale distal boH.\mlerindeki interkale hticreler tarafmdan potas-
hOcrelerden bir miktar ilave geriemilim vard,r. Dolay1s1yla gOnlOk at1lan yum geriellllliminde de anma vardir ve potasyum at1lmas1
miktar glomerOI kapillerlerlnden filtre edilen potasyumun % 12'si ka- glomeri.il fillratmdaki potasyumun yuzde l 'inden daha
dard1r. YOzde oranlar filtre edilen yOkOn ne kadanmn farkli tubOler
alt seviyelere kadar du~er (10 mEq/gun'den daha az). Bu
geriemilime veya sekresyona ugrad191m gostermektedir.
seviyelerin alundaki potasyum alunlannda, ileri derecede
hipokalemi geli~ebilir.
Boylece, potasyum anlinasmm gi.inli.ik di.izenlenmesi
vi.icudun ihtiyac;lanna bagh olarak, potasyumun ya gerie-
geriemilim deg~ikliklerine bagh degildir. Toplay1c1 ti.ibul- milime ya da sekresyona ugrachgi yer olan distal ttibtiltin
ler ve toplay1cl kanallarda da bir miktar potasyum geri son boliimlerinde ve korteksteki toplay1c1 ci.ibtillerde ger-
emilimi vardir. Nefronun bu bolgelerinde geri emilen c;eklestirilir. Bundan sonraki boltimde, potasyum sekres-
miktar, potasyum alimma baglt olarak degi~ebilir. yonunun temel mekanizmalanm ve bu islemi dilzenleyen
faktorleli inceleyecegiz.
At1lan Potasyum Miktarindaki Gunli.ik Degi~imin
DiSTAL TUBULLERiN SON BOLUMLERi VE
<;ogu Distal ve Toplay1c1 Tubullerde Potasyum Sek-
KORTEKSTEKi TOPLAYICI TUBULLERiN ESAS
resyonundaki Degi~ikliklere Baghd1r. Potasyum at1l- HUCRELERiNDE POTASYUM SEKRESYONU
masuu duzenlemede en onemli bolumler, distal tubulle-
rin son k1Smmdaki ve korteksteki coplay1c1 ttibullerin esas Distal tiibi.illerin son bolumleri ve korteksteki toplaytc1
hiicreleridir. Bu tiibi.il boH.\rnlerinde, vi.icut ihtiyadanna ti.ibtillcrcle potasyum sekresyonu yapan hticreler esas hi.ic-
bagh olarak potasyum bazen geriemilir, bazen sekresyo- reler olarak adlandmhr ve bu bolgelercleki epitel hilcrele-
na ugrar. 100 mEq/giin olan nom1al potasyum abmmda, rin <;ogunlugunu olu?tururlar. ~ekil 30-3, esas hi.icreler
bobrekler yakla~1k 92 mEq/gi.in potasyum atmak zorun- tarafmdan potasyum sekresyonunun temel hticresel me-
dadu (kalan 8 mEq fe<;esle kaybedilir). Aulan pocasyu- kanizmalanm g5stermektedir.
mun i;:ogu, yakla~1k 60 mEq/gtin civanndaki miktar distal Kanclan ti.ibiil li.imeni ic;ine potasyum sekresyonu iki
ve toplay1ci ti.ibtillerin ii;:ine sekresyona ugrar. a~mah bir islemdir. Hticrenin bazolateral zanndaki socl-
Yi.iksek miktarda pocasyum ahmlannda, gerekli ohm yum-potasyum ATPaz pompasmrn interstisyumdan hue-
ilave potasyumun aulmas1 distal ve toplay1c1 tiibtiller ii;:i- re ic;ine potasyumu almas1yla ba?lar. Bu pompa, soclyumu
ne potasyum sekresyonunu amrarak saglamr. Gen;ekte, hi.icre cl1:;;ma, interstisyuma gonderirken, aym zamanda
olduki;:a yuksek potasyumlu diyetlerde, potasyumun anl- potasyt1mu hucre ic;ine altr.
ma hm glomeri.il filtratmdaki potasyum miktanni asabi- i$lemin ikinci basamag1, potasyumun hi.icre ic;inden
lir. Bu durum, potasyum sekresyonu ic;in gui;:IU bir meka- ti.ibiil s1V1s1 ic;ine pasif difuzyonud ur. Sodyum-potasyum
nizmamn varhgm1 gosLerir. ATPaz pompas1 , yuksek bir hucre ic;i potasyum konsant-
391
Unite V Vucut S1v1/an ve Bobrekler

rasyonu yaratarak potasyumun hi.icreden tiibiil li.lmeni 4

i<;ine pasif difiizyonu i<;:in itici bir gii<;: saglar. Esas hucre-
lerin lumen tarafmdaki zan potasyuma olduk<;:a ge<;:irgen- in
al 3
dir. Bu yiiksek ge<;:irgenligin nedeni de, ozellikle potas- -=E-
-ai
t:
al :::
yum iyonlanna ge<;irgen ozel iki tip kanalm varhg1d1r: (1) E ai
:I~
bobregin dtJ medulla potasyum (ROMK) kanallan, ve (2) >, C
1/)= 2
al al
yiiksek ge<;irgen" biiyuk" potasyum kanallan. Bobrekten oE
12. ...
yeterli miktarda potasyum atilmas1 i<;:in her iki tip kanalm al C
0
"l:-
varhg1 gereklidir ve yiiksek potasyurn ahm1 sirasmda lu- f!
.:!:!
men tarafmdaki zarda miktarlan artrnaktad1r.
0 -····-·
Esas HucrelerTarafmdan Potasyum Sekresyonunun 0 1 2 3 4 5
Plazma aldosteronu (normalln katlan)
Kontrolu. Distal ttibtiliin son boltimleri ve korteksteki I I I I I

toplay1C1 ltibtillerin esas hiicreleri tarafmdan potasyum 1 2 3 4 5


HOcred1~1 K• konsantrasyonu
sekresyonunu kontrol eden ba~hca faktorler (1) sodyum- (mEqll)
potasyum ATPaz pornpasmm aktivitesi, (2) kandan tiibiil
~ekil 30-4. Plazma aldosteron konsantrasyonu (k,rm1z1 <;izg1) ve hOcre-
lurnenirle potasyum sekresyonu i<;:in elektrokirnyasal fark d,?1 potasyum iyon konsantrasyonunun (siyah <;izg1) idrarla potasyum
ve (3) lumen tarafmdaki zann potasyuma ge<;:irgenligidir. at1lma h1z1Ozerine etkisi. Bu faktorler kortikal toplay1c1 tObOllerin esas
Potasyum sekresyonunun bu ti<;: belirleyicisi de a~ag1da hOcreleri tarafm dan potasyum sekresyonunu uyanrlar. (Young DB, Pa-
ulsen AW: Interrelated effects of aldosterone and plasma potassium
tart1~lan faktorler tarafmdan dtizenlenir. on potassium excretion. Am j Physiol 244:F28, 1983'deki verilerden
e/de edilmi$tir.)
interkale Hucreler Potasyum Geriemilimi ve Sek-
resyonu Yapabilir. Ciddi potasyum eksikligi oldugu
durumlarda, distal tiibtiltin son boliimlerinde ve toplay1c1 leri tartl$acagiz. Esas hucrelerden potasyum sekresyonu-
tUbiillerde potasyum sekresyonu durur ve aslmda net bir nu uyaran en onemli faktorler ~unlardir: (1) hticred1~1 s1v1
potasyum geriemilimi gen;ekle~ir. Bu geri emilim tip A in- potasyurn konsantrasyonunda attma, (2) aldosteron aru~1
terkale hucreler yoluyla gen;ekle~ir. Bu geriemilirn ~lemi ve (3) tiibuldeki akirn hizmda artma.
tlimuyle anla~tlmamt$tlr ancak lumen tarafmdaki zarda Potasyum sekresyonunu azaltan bir faktor ise, hidro-
bulunan bir hidrojen-potasyum ATPaz ta~mma mekaniz- jen iyonunun konsantrasyonunda artmadir (asidoz).
masmm katk1s1 olduguna inamlmaktad1r (bkz. Boltim 28,
~elill 28-13). Bu ta~1yic1, tubi11 lumeni i<;ine sekresyona Artm1~ Hucred1~1 S1v1 Potasyum Konsantrasyonu
ugrayan hidrojene kar$1hk potasyumu geriemilimle ahr ve Potasyum Sekresyonunu Uyanr. Distal tiibiiliin son
daha soma potasyum hiicrenin bazolateral zanndan gec;e- boliimlerinde ve korteksteki toplayic1 tiibtillerde po-
rek kana difuze olur. Bu ta~1yic1, hiicred1$l s1v1 potasyum tasyum sekresyon h.tz1, dogrudan artm1~ hi1crech~1 s1V1
eksikligirtde potasyum geriemilirni i<;:in gereklidir; fakat potasyum konsantrasyonu tarafmdan uyanhr ve ~ekil
normal ko~ullar altmda, bu yol potasyum atilmasmm 30-4'de gosterildigi gi.bi potasyum aulmasmda bir aru~a
yol ai;ar. Bu etki ozellikle hticredi~t s1vi potasyum kon-
kontrolunde kuc;uk bir role sahiptir.
santrasyonu yakla~1k 4 ,1 mEq/L'nin i.izerine yiikseldigi
Vucut s1vilannda a$m potasyum varhgmda, distal tti-
zaman daha belirgindir. Bu nedenle, artml$ plazma po-
buliin son k1Sm1 ve toplayic1 kanallardaki tip B interkale
tasyum konsantrasyonu, potasyum sekresyonunu artlr-
hucreler ti\bi.il li.imenine aktif olarak potasyum sekresyo- mak ve hticred1~1 s1v1 potasyum iyon konsantrasyonunu
nu yapar ve Lip A hiicrelere zu fonksiyonlara sahiptirler duzenlemek i~in en onemli mekanizmalardan biri olarak
(bkz. Boliim 28, ~el<ll 28-13). Potasyum, bazolateral zar- hizmet eder.
daki bir hidrojen-potasyum ATPaz pompas1 tarafmdan Besinle potasyum altmmda artma ve hi.1credi$1 s1V1 po-
tip B interkale hucrelerin i<;ine pompalamr ve daha sonra tasyum konsantrasyonunda artma potasyum sekresyonu-
potasyum kanallanndan ti.ibi.il lumenine difuzyonla girer. nu dort mekanizma ile artmr:
1. Hucred1~1 s1V1 potasyum konsantrasyonunda aru~
POTASYUM SEKRESYONUNU DUZENLEYEN sodyum-potasyum ATPaz pompas1m uyanr; boyle-
BA~LICA FAKTORLERiN OZETi ce bazolateral zarclan potasyum allflll artar. Bu da
potasyumun lumen tarafmdaki zardan ttibul ic;ine
Potasyum atilmasmm normal diizenlenmesi, distal li.\bii- diftizyonuna neden olan hucreii;i potasyum iyon
ltin ve toplayic1 tiibullerin esas hucrelerinde gerc;ekl~n konsantrasyonunu artmr.
potasyum sekresyonundaki deg~ikliklere bagh oldugu 2. Artrn1~ hiicred1~1 potasyum konsantrasyonu bob-
ic;in, bu hucrelerden sekresyonu etkileyen ba~lica faktor- rek interstisyel stv1smdan epitel hucresi ic;ine po-
392
Boli.im 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

co 70
E
g~ 60
A[Ld
!~
Ill
~8
E 50 konsan~asyonu )II. I
<'II.-
<'II Cl 40 4
K•
EC
N-
E 30 Aldosteron

J
_!!!
0.o konsantrasyonu
-"'>
i; 20
:;a C
~ l)l 10
C
~ 0-+--......--r---T""""-.-----,,----,-~--
3~ 35 ~o ~s ~o ~s ao as
_)
+... -
all K•
mast b
K• at1lmas1

1<" Aid.
K•ahm1 - - - - - -2
Serum potasyum konsantrasyonu (mEq/l)

~ekil 30-5. HOcred1?1 s1v1 potasyum iyon konsantrasyonunun plazma ~ekil 30-6. Hucred1~1 s1v1 potasyum konsantrasyonunun aldosteron
(Aid) taraf1ndan kontrolunde temel geribtldirim mekanizmas1.
aldosteron konsantrasyonu uzerine etkisi. Potasyum konsantrasyonun-
daki ku<;uk de9i~ikliklerin aldosteron konsantrasyonunda bOyOk degi-
~ikliklere neden olduguna dikkat ediniZ.

la$tk 0'dan 60 ng/100 ml'ye kadar art1rabildigini goster-


mektedir; bu hemen hemen normal konsantrasyonun 10
rasyum farktm arum; bu da potasyum iyonlanrun
kaudtr.
hticrc i<;inden bazolateral zara dogru geriye sizma-
Aldosteron sekresyonunu uyaran potasyum iyon kon-
sm1 azalur.
santrasyonunun etkisi ~ekil 30-6'da gosterildigi gibi,
3. Anm1s porasyum allllll, potasyum kanallanrun
potasyum aulmaslnl duzenleyen gti~lu bir geribildirim
sentezini ve sitozolden lumen tarafmdaki zara go-
sisteminin pan;as1d1r. Bu gcribildirim sistcminde, plazma
c;unti arum, ki bu da potasyumun zardan diftizyo-
nunu kolaylasunr. potasyum konsantrasyonundaki am$ aldosteron sekres-
yonunu uyanr ve kandaki aldosteron seviyesi artar (Blok
4. Artm1s potasyum konsantrasyonu adrenal koneks-
1). Kamn aldosteron scviyesindeki arU$, bobreklerde po-
ten aldosteron salgilanmas1ru uyararak, bundan
rasyum anlmasmda onemli bir ar~a neden olur (Blok 2).
sonraki boltimde tart1~1ld1gi gibi, potasyum sekres-
Artm1$ potasyum aulmas1 hi.icred1s1 s1v1 potasyum kon-
yonunu daha fazla uyanr.
santrasyonunu tckrar normale dogru cli.1$ilriir (Blok 3 ve
Aldosteron Potasyum Sekresyonunu Uyam. Aldos- 4). Boylece, potasyum aluni artttg1 zaman, bu geribildirim
teron, distal tilbtiltin son boltimleri ve toplaylCI kanallar- mekanizmas1, artnu$ hticred1s1 potasyum konsantrasyo-
daki esas htlcreler tarafmdan sodyum iyonlannm aktif nunun dogrudan etkisiyle sinerjistik olarak potasyum
geriemilimini uyanr (bkz. Bolum 28). Bu etki, sodyumu aulmasm1 ytikseltir (~ekil 30-7).
hilcrenin bazolateral zanndan d1sanya ve bobrek inters-
tisyal s1V1S1 i<;ine, aym zamanda potasyumu hticre ic;ine Aldosteron Geribildirim Sisteminin Engellenmesi
pompalayan sodyum-potasyum ATPaz pompas1 arac1h- Potasyum Konsantrasyonunun Kontrolunu Onemli
g1yla olur. Btlylece, aldosteron da esas hticrelerin potas- Ol~ude Bozar. Addison hastahg1 olan hastalarda gorul-
yum sekresyon hmm konlroldc gtic;lti bir etkiye sahiptir. dUgil gibi, aldosteron salg1lanmasmm yoklugunda, potas-
Aldosteronun ikinci etkisi, ltimen tarafmdaki zarda yum sekresyonu bozulur; boylece hucred1s1 s1vi potasyum
potasyum kanal sayism1 arurmak ve bu yolla potasyuma konsancrasyonu tehlikeli derecede ytiksek seviyelere c;1-
olan gec;irgenligini arllrarak aldostcronun potasyum sek- kar. Bunun aksine, a$m aldosteron salg1lanmas111da (pri-
resyonunu uyanc1 elkisini gu~lendirmektir. Bu nedenle, mer aldosteronizm), potasyum sekresyonu btiyilk olc;i.tde
~ekil 30-4'de gi:isterildigi gibi, aldosteron, potasyum aul- anar. Bu durum bobreklcrden potasyum kaybma neden
masm1 art1ran gilc;lti bir etkiye sahiptir. olur ve boylecc hipokalemiye yol acar
Aldosteron. bobrek potasyum sckresyonu ilzerine
Artm,~ Hucred•~• Potasyum iyon Konsantrasyonu olan uyanc1 eLkisine ilaveten potasyumun hucrelcr tara-
Aldosteron Sekresyonunu Uyarir. Negatif geribildi- findan ahnmasm1 da amrarak onceden tartisttgumz gibi
rim kontrol sistemlerinde, koncrol edilen faktor genellikle gtic;lti aldosteron-potasyum geribildirim sisteminc katk1-
kontrolti yapan i.lzerinc bir geribildirim etkisinc sah1ptir. da bulunur.
Aldosteron-potasyum kontrol sisteminde, adrenal bezden Potasyum konsanrrasyonunu kontrol eden aldosteron
aldosteron sekresyon hm, hticred~1 s1vi potasyum iyon geribildirim sisteminin saytSal ac1dan ozel oncmi ~eldl
konsantrasyonu ile gtidil bir sekilde kontrol edilir. ~elul 30-S'de gosterilnm;tir. Bu deneydc, kopcklerdc potasyum
30-5, plazma potasyum konsantrasyonunda 3 mEq/L ka- alim1 iki durumda hemen hemen yed1 kat artmlm1$t1r: (1)
dar bir arll$m plazma alclosteron konsantrasyonunu yak- Normal ko~ullar alunda ve (2) aldosteron geribil<lirim

393
Onite V Viicut S1v1lan ve Bobrekler

70
t K• ahmI

i
PlazmaK+
;:;
.E
60

50
t konsantrasyonu C:

l
0
>-~
:l... i"t:I 40

i
Korteksteki toplay1c1
t Aldosteron i:::.
"'0
E [ 30
::,-

t !Obiillerde K+ ~
S 20
sekresyonu 11.
i - 10
-Potasyumu dii;i.YhJ>eslenme

t K• at1lmas1 0 5 10 15 20 25 30
Tiibiilde ak1m htz1 (nl/dak)
~ekil 30-7. YOksek potasyum ahm1na bagh potasyum at1lmas1ndaki ar-
tI~in ba~J1ca mekanizmalan. Plazma potasyum konsantrasyonunun art- ~ekil 30-9. Kortikal toplay1c1tObOllerdeki ak1m h1z1ve potasyum sek-
mas1nin dogrudan kortlkal toplayic1kanallarda potasyum sekresyonu- resyonu arasmdaki 111$kl ve potasyum allrn1ndaki degi~ikliklerin etkisi.
nu yOkselttigine ve dolayh olarak plazma aldosteron konsantrasyonunu Diyetle yuksek potasyum ahm1nin artan tObOI ak1m h1zmin potasyum
yOkselterek potasyum sekresyonunu art1rd1gma dikkat ediniz. sekresyonunu art1rici etkisinl buyOk oli;Ode gO<;lendirdigine dikkat
ediniz. (Veriler Malnic G, Berliner RW, Giebisch G. Am J Physiol 256:
4.8 F932. 7989'dan almm1$t1r)

::,
C:
g_ 4.6
"'~
C:
<II Aldosteron geribildirim sistemi engellendigi zaman,
[I! 4.4
potasyum allllllndaki. aym dilzeydeki arn~lar potasyum
~~
E &ff konsantrasyonunda c;:ok daha biiytik bir aru~a, 3,8'den
~g 4.2 yakla!,iik 4,7 mEq/L'ye yi:ikselmeye neden olur. Dolay1Styla
"'
.! aldosteron geribildirim sistemi engellendigi zaman, po-
g_ tasyum konsantrasyonunun kontro)U btiyi:ik oranda bo-
~ 4.0
zulur. Potasyum di:izenlenmesinin benzer bir bozuklugu,
~ Addison Hastahgi (aldosteron azltg1) ya da primer aldos-
0:::
3.8 teronizmli (aldosteron fazlahg1) hastalarda oldugu gibi,
aldosteron geribildirim sistemleri c;:ok zay1f i~lev yapan
0 30 60 90 120 150 180 210
insanlarda gozlenir.
Potasyum ahm, (mEq/gOn)
~ekil 30-7. Normal kosullar altmda (k1rm1z1 c;izgi) ve aldosteron geribil- Distal Tubulun Akim H1zmda Artma Potasyum
dirim sistemi engellendikten sonra (mavi <;izgi) hOcredl$1s1vI potasyum Sekresyonunu Uyanr. Dii:iretik ilac;: tedavisi, fazla mik-
konsantrasyonu ozerine potasyum ahrrnndaki bOyOk degisikliklerin et-
kisi. Aldosteron sistemi engellendikten sonra, potasyum konsantras- tarda sodyum ahnmast veya hacim aru~mda oldugu gibi,
yonu dOzenlenmesinin bOyOk ol,;Ode bozulduguna dikkat ediniz. (Dr. distal ti:ibi:ihin akun htzmda art1~ potasyum sekresyonunu
David 8. Young'm izniyle.) uyanr (~ekil 30-9). Bunun aksine, sodyum eksikliginde
oldugu gibi, distal tubti!Un ak1m btzmda bir azahna potas-
yum sekresyonunu di:i~i:iri:ir.
Ttibtil akrm htzmm distal ve toplay1CJ lilbUllerde po-
sjstemi engellendikten soma. Bunun ic;in, hayvanlann ad-
tasyum sekresyonu iizerine etkisi potasyum ahm1 tarafm-
renal bezleri. r;1kart1hp, yemekle ahnan potasyumda olu- dan c;:ok fazla etkilerunektedir. Potasyum ahm1 fazla ol-
~bilecek de~imlere kar~n plazma aldosteron di:izeyini dugunda, artmt~ ti:ibtil akun hlZl, potasyum ahnunm az
normal tutacak sabit bir luzda aldosteron infuzyonu ya- oldugu duruma gore potasyum sekresyonunu uyannada
ptlmt~nr. d.aha biiytik bir etkiye sahiprir (~ekil 30-9) .
Normal hayvanlarda, potasyum ahmmda yedi kathk Y-Uksek hacme bagh artm~ aktm hm potasyum sek-
bir ar~m potasyum konsantrasyonunda sadece, 4,2'den resyonunu iki etki ile artmr:
4,3 mEq/L'ye hafif bir ar~a neden olduguna dikkat edi- 1. Potasyumun ti:ibiil s1vts1 ic;:ine sekresyonu, lomen-
niz. Boylece, aldosteron geribildhim sistemi normal ~lev deki potasyum konsantrasyonunu art1nr ve bu
gordi:igi.i zaman, potasyum konsantrasyonu potasyum ali- yolla lumen tarafmdaki zardan potasyum d ifuz-
mmdaki hHytik degi~ikliklere ragmen, hassas bir ~ekilde yonunu siirdtiren kuvvet azallr. Tiibtil ak1m luzt
kontrol edilir. artttgmda, sekresyona ugrayan potasyum sUrekli
394
Bolum 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

r L . t Na•ahm, ____,__l7
j u~lar (asidoz) potasyum sekresyonunu dii$ilriirken, azal-

i -~- m 1$ hidrojen iyon konsantrasyonu (alkaloz) potasyum


sekresyonunu artmr. Artm1~ hidrojen iyon konsantrasyo-
Proksimal nunun potasyum sekresyonunu inhibe etmesinin bashca
t Aldosteron t GFR t tubOlde Na• mekanizmas1 sodyum-potasyum ATPaz pompa aktivitesi-
,ommm; ni azallmas1d1r. Bu da hticrei<,;i potasyum konsantrasyo-

~;s1,1tobOld•
ak1m h121
J nunu azalur ve sonw;ta lumen tarafmdaki zardan tubi.il
ic;ine potasyumun pasif difi.izyonu azahr. Asidoz lumen
tarafmdaki zarda bulunan potasyum kanallarmm say1sm1
da azaltabilir.

~
Birka<,; gi.inden daha uzun stiren asidozda idrarla po-
tasyum at1.lmasmda bir aruna vardir. Bu etkinin mekaniz-
0 K• sekresyonu
Korteksteki toplay1c1 mas1 lusmen, kronik asidozun proksimal tilbtilde sodyum
kanallar klori.ir ve su geriemilimini inhibe etmesidir; bu durum

i
Degi~memi~ K•
distalde hacmi artlnr ve bu yolla potasyum sekresyonu
uyanhr. Bu etki hidrojen iyonlannm sodyum-potasyum
ATPaz pompas1 Uzerindeki inhibitor etkisine baskm bir
atIlmas1 etkidir. Boylece, hronih asidoz potasywn kaybina yol a,ar-
hen, ahut asidoz potasyum ati1masm1 azalt11'.
~ekil 30-10. YOksek sodyum ahmin1n bobrekten potasyum atilmas1
uzerine etkisi. YOksek sodyum l<;eren diyetin plazma aldosteron dO-
zeyini dO~Orerek etki ettiglne, bunun da korteksteki toplay1c1 kanallar
taraf1ndan potasyum sekresyonunu dO}Ormeye i;ah~t191na dikkat edi- Yiiksek Potasyumlu ve Du~iik Sodyumlu Beslenmenin
niz. Ancak, yOksek sodyum diyeti e~amanll olarak korteksteki toplay1c1 Yararh Etkileri
kanala sIv1nin iletilmesini art1rarak potasyum sel::resyonunu da artirma-
ya <;all~1r. YOksek sodyum dlyetinin birbirine zit etkileri dengelenir ve Tipik modern diyetle kar~1la$11nld1gmda, insanltk Larihinin
sonu<;ta potasyum atllmas1nda ,:;ok az degi~iklik olur. buyuk bir k1Smmda tipik bir ctiyet dil$ilk sodyum ve yoksek
polasyum ic;ermekteycti. Kuzey Brezilya'run Amazon orman-
larmda ya~yan Yanomamo kabilesi gibi cndiistrilc$memi$
olarak ttibi.il boyunca uzakla~tmld1g1 ic;in tubi.il izole topluluklarda, sodyum aluru belki 10-20 mmol/gl.ln ka-
potasyum konsantrasyonunda arli$ aza indirihr ve dar di.l§Ok iken, potasyum ahnn 200 mmol/gun kadar yuksek
net potasyum sekresyonu artar. olabilmektedir. Bu onlann hi<; i?lemden gec;irilm~ besin-
2. Yi.iksek ti.ibi\l ak1m h1Z1, lumen carafmdaki zarda ler ve c;ok miktarda sebze ve meyve i<;eren diyetle beslenme-
bulunan yiiksek gec;irgenlige sahip BK kanallanrun lerine baghdJr. Bu tip diyetle beslenen topluluklarcla tipik
sayism1 da arlmr. BK kanallan nonnalde aktif olma- olarak kardiyovaskuler hastahklar ve ya~ bagh kan basmc1
aru~lan goti.ilmez.
malanna ragmen, ak1m h12mdaki art1$a cevap olarak
Endt1strile$me ve s1khkla ytlksek sodyum ve dil$i.ik potas-
aktif hale gelirler. Boylece potasyumun lumen tara-
yum ic;erikli i$1enm~ besinlerin Ciiketimindeki aru$, drama-
1indaki zardan gec;i~i onemli olc;Ude artmrlar.
tik bit;imde potasyum ahmmda dti~meye ve sodyum alurunda
Artm1~ ttibi.il ak1m hmnm etkisi, ozellikle sodyum ah-
yukselmeye yo) a<;ml{illT. Endi.lstrile~m~ iilkelerin c;oguncla,
mmdaki degi$iklikler s1rasmda, normal potasyum aulma-
sodyum alum orcalama 140-180 mmol/giln iken potasyum
suu korumaya yardun etmede onemlidir. Omegin, yuk-
LUkeumi ortalama yalmzca 30-70 mmol/giin'dtir.
sek sodyum ahmmda, aldosteron sekresyonu azahr, bu
Deneysel ve klinik c;ah~malar, ytlksek sodyum ve di.i~i.\k
potasyum sekresyon h1zm1 azaltIT ve potasyumun idrarla
potasyum alunmm hipercansiyon ve iliskili kardiyovaskiiler
attlmas1 azalu. Ancak, daha tinceki paragrafta tart1~1ld1g1
ve bobrek hastaliklan riskini arurd1gm1 gostermekteclir. An-
gibi, yiiksek sodyum ahmmda ortaya <;1kan distal ti.ibi.ilde- cak potasyumdan zengin beslenmenin kan basmcm1, inme,
ki akrm hmmn yi.iksekligi, potasyum sekresyonunun art- koroner arter hastahg1 ve bobrek hastahklan riskini azaltarak
masma yo] ac;ar (~ekil 30-10). Boylece, yiiksek sodyum ve yilksek sodyumlu beslenmenin istenmeyen etkilerinden
altm1mn iki etkisi yani, aldosteron salgilanmasmda azal- korumas1 miimkiln gibi g6zilkmektedir. Anmt? polasyum
ma ve yi\ksek tlibi.il ak1m hm birbirini zit etkiler; boylece, al1.1mrun yararh eckileri 6zellikle dl.i~k sodyum diyeci ile bir-
potasyum aulmasmda <;ok az bir degi~iklik olur. Benzer likte oldugunda behrgindir.
~ekilde, di.i$i.ik sodyum ahmmda, aldosteron sekresyo- (e$itli uluslararas1 organizasyonlar carafmdan yaym-
nunda artma ve Ci.lbi.il ak1m h1zmda azalmanm potasyum lamm$ beslenme re<;eteleri, saghkh yeti~kin bir kh1i ic;in 65
sekresyonu Uzerine zn etkile1inin birbirini dengelemesi mmol/giln (1,5 g/gUn sodyum veya 3,8 g/gi.in sodyum klo-
sonucu pocasyum auhnas1 <,;ok az degi$ir. riire kar$1hk gelmektedir) civannda dO~ik sodyum klorilr
alimm1 onerirken potasyum altmm1 120 mmol/gi.\n'e (4,7 g/
Akut Asidoz Potasyum Sekresyonunu Azaltrr. Huc- gi.in) kadar artmlmas1m onermekled1r.
red1~1 s1Vlllm hidrojen iyon konsantrasyonundaki akut ar-
395
Onite V Vucut s,v,tan ve Bobrekler

BOBREKTEN KALSiYUM ATILMASININ t [C att]


VE H0CREDl$1 KALSiYUM iYON
KONSANTRASYONUNUN KONTROLO
Kalsiyum iyon konsantrasyonunu diizenleyen mekaniz- Vitamin D3 ~
itPTH
t
'l
malar ile birlikte kalsiyum-diizenleyici hormonlar olan aktivasyonu

i l
paratiroid hormon (PIH) ve kalsitonin endokrinolojisi
Boliim 80'de aynnulanyla tart:1;;1lm1~t1r. Bu nedenle, bu
boliimde kalsiyum iyonunun diizenlenmesi k1saca tart1- Kemikten Ca++
i,Bag1rsakta ca++ 86brekte Ca++
~1lacakt1r. T geriemillmi t geriemilimi tserbestlenmesi
Hucredi$J. s1V1 kalsiyum iyon konsantrasyonu, 2,4
mEq/L olan nonnal dtizeyinin ytizde birka~1 i~inde ka- ~ekil 30-11. Paratiroid hormon (PTH) ve vitamin D arac1hg1yla plazma
lacak ~ekilde ~ok s1ki kontrol edilir. Kalsiyum iyon kon- iyonize kalsiyum konsantrasyonundakl azalmanin dOze.ltilmesi.
santrasyonu dti~ilk seviyelere indigi zaman (hipokalsemi),
sinir ve kas hticrelerinin uyanlabilirligi onemli derecede
artar ve ciddi olgularda hipokalsemik tetaniyle sonu~la- kemik tuzlarmm rezorpsiyonunu (kemiklerden tuzlarm
nabilir. Bu durum, spastik iskelet kas1 kas1lmalanyla ka- serbestlenmesi) artmr. Sonuc;ta hucrecl~1 siv1ya btiytik
rakterizedir. Hiperkalsemi (kalsiyum konsantrasyonunda miktarlarda kalsiyum serbestlenir ve boylece kalsiyum
artma) noromilskuler uyanlabilirligi azalnr ve kalp arit- dtizeyleri normale cloner. Kalsiyum iyon konsantrasyonu
milerine yo] a~abilir. yilkseldigi zaman PTI-1 salgilanmaSI azahr, oyle ki art1k
Plazmadaki toplam kalsiyumun ytizde 50 kadan (5 hemen hemen hie; kemik rezorpsiyonu olu$maz; bunun
mEq/L) kalsiyumun hticre zarlarmda biyolojik aktiviteye yerine, fazla kalsiyum kemiklerde depolarur. Boylece, kal-
sahip ~ekli olan iyonize halde bulunur. Kalsiyumun geri siyum iyon konsantrasyonunun gtinltik dtizenlenmesi,
kalam ya plazma proteinlerine bagh (yiizde 40 kadan) ya bi.iytik oranda PTH'nm kemik rezorpsiyonu tizerine etkisi
da sitrat ve fosfat gibi anyonlarla beraber iyonize olmayan arae1hg1yla olmaktad1r.
kompleks bir bile~ik halindedir (yilzde 10 kadar). Ancak, kemikler tukenmeyen bir kalsiyum kaynag1 de-
Plazma hidrojen iyon konsantrasyonundaki degi~ik- gildir. Bu nedenle kalsiyum ahm1 uzun donemde, bobrek-
likler plazma proteinlerine bagh kalsiyum miktanru etki- lerden ve gastrointestinal kanaldan kalsiyum at1lmas1yla
leyebilir. Asidozda daha az kalsiyum plazma proteinlerine dengelenmek zorundadu. Bobrekler ve gastrointestinal
baglamr. Bunun aksine, alkalozda, daha ~ok miktarda kal- kanalda kalsiyum geriemiliminin en onemli dtizenleyicisi
siyum plazma proteinlerine baglamr. Bu nedenle, alkoloz- PTH'd1r. Boy!ece, PTH plazma kalsiyum konsantrasyonu-
lu hastalar hipokalsemik tetaniye daha yatkmdn: nu b~lrca iif etkiyle diizen!er: (1) kemik rezorpsiyonunu
Vucuttaki diger maddeler gibi, kalsiyum ahnu da uzun uyararak; (2) bagi.rsakta kalsiyumun geriemilimini arttran
vadede kalsiyumun net kayb1yla dengelenmelidir. Ancak, D vitamin'inirr aktifle~mesini uyararak ve (3) dogru.dan etki
sodyum ve klortir gibi iyonlardan farkh olarak kalsiyum ile bobrek tiibiillerinde kalsiyumun geriemilimini arttrarak
alllmasmm biiytik bir kism1 fo;esle olur. Normal olarak, (~ekil 30-11). Gastrointestinal kalsiyum emiliminin ve
diyetle alman kalsiyum miktan yakla~1k 1000 mg/giln ve kemiklerde kalsiyum ah~eri~inin kontrolu ba?ka bir bo-
fe~esle attlan kalsiyum miktan yakla~1k 900 mg/gi.in'dtir. lumde tart}$1lm}$tu ve bu boltimiin geri kalam bobrek-
Belirli ko$ullar altmda, fe~esle kalsiyum aulmas1 kalsi- ten kalsiyum. at1lmasmm kontrol mekanizmalan ilzerine
yum ahrmru a$abilir, c;unki\ kalsiyum bagirsak ltimenine oclaklanm1~tu.
de salgilanabilir. Bu nedenle, Boltim 80'de tartL$1ld1g1 gibi,
gastrointestinal kanal ve bagrrsakta kalsiyum emilimi ve KALSiYUM ATILMASININ BOBREKLER
sekresyonunu etkileyen cltizenleyici mekanizmalar, kalsi- TARAFINDAN KONTROLO
yum homeostazmda \'.Ok onemli bir rol oynarlar.
Kalsiyum, bobreklerde hem. filtre edilmekte hem de ge-
Vi.\cuttaki kalsiyumun hemen hepsi (ytizde 99'u) ke-
riemilime ugramaktadu. Ancak, sekresyona ugramaz. Bu
miklerde depo eclilir, sadece ytizde 0,1 kadan hticred1$1
nedenle, bobrekten kalsiyumun aulma hm a?ag1daki gibi
s1vida ve %l'i hiicrei~i s1V1da ve hi\cre organe1lerinde bu-
hesaplarur:
lunur. Bu nedenle, kemik, hticrech~1 s1v1 kalsiyum kon-
santrasyonu azalmaya ba~lad1g1 zaman bir kalsiyum kay- Bobrekten kalsiyumun atrlmasr =
nag1 olarak ve kalsiyum depolamak gerektiginde biiyilk Filtre edilen kalsiyum - Geriemilen kalsiyum
bir depo olarak hareket eder.
Kemik tarafmdan kalsiyumun ahnrnasmm ve serbestlen- Plazma kalsiyumunun sadece yuzde 60 kadan iyon
mesini.n en onemli diizen1eyicilerinden biri PTH'd1r. Hi\cre- halindedir, yilzde 40'1 plazma proteinlerine bagh ve
d1$1 s1v1 kalsiyum konsantrasyonu normalin altrna dti~tii- yuzdel0'u fosfat gibi anyonlarla bile~ik yaprm$ olarak
gti zaman, paratiroid bezleri dogrudan dti~iik kalsiyum bulunur. Bu neclenle, plazma kalsiyumunun sadece yuz-
dtizeyi tarafmdan uyanlir ve PTH salg1lanmas1 artar. Daha de 60 kadan glomerulde filtre edilebilir. Normal olarak,
soma, bu honnon kemikler i.izerine dogrudan etki ederek filtre edilen kalsiyumun yakla$ik yilzde 99'u ttibilller ta-

396
Bolilm 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

rafmdan geriemilir ve yalmzca yi.izde 1 kadan at1lu. Filtre %50'si ise, PTH tarahndan uyanlan bir i$lem ile transselii-
edilen kalsiyumun yakla~1k yi.izde 65'i proksimal ti.ibi.ilde, ler yolla olmaktadu.
yi.izde 25-30'u Henle k1vrmunda ve yuzde 4-9'u distal til- Distal tiibtilde, kalsiyumun geriemilirninin hemen he-
biil ve toplay1c1 tubiillerde geriemilime ugrar. Bu geriemi- men ti.imi.i hiicre zanndan aktif ta$mma ile olur. Bu aktif
lim $ekli sodyumunkine benzer. La$mmanm mekanizmas1 proksimal tilbul ve c;1kan kalm
Diger iyonlar ic;in de dogru oldugu gibi, kalsiyumun koldaki ile benzerdir; lumen tarafmdaki zarda kalsiyum
at1lmas1 vticut ihtiyac;Ianna gore ayarlamr. Kalsiyumun kanallanndan difozyon ile gerc;ekle~ir ve kalsiyum-AT-
ahmmda bir artt~ oldugu zaman, ahnan fazla mJktarm Paz pompas1 ve sodyum-kalsiyum z1t-ta~mma mekaniz-
c;ogu fe<;esle kaybedilmesine ragmen bobrekten kalsiyum mas1 ile bazolateral zardan d1$anya ta$mlf. Bu boliimde
aulmasmda da artt~ olur. Kalsiyum eksikliginde, ttibulde ve Henle kivnmlannda, PTH kalsiyumun geriemilimini
artm1$ geriemilim sonucunda bobreklerden kalsiyum anl- uyanr. Henle kivnm1mn i;1kan kahn kolunda ve distal ti.i-
mas1 azahr. bi.ilde D vitamini (kalsitriyol) ve kalsitonin de kalsiyum
geriemilimini uyanrlar ancak bu honnonlann bobrekten
Proksimal Tubulde Kalsiyumun Geriemilimi. Proksi- kalsiyumun al1lmas1ru azalnc1 etkileri PTH kadar onemli
mal tubtilde kalsiyumun geriemiliminin c;ogu paraseluler rniktarda degildir.
yolla olur; suda c;oztintir ve hticreler arasmda geriernili-
me ugrayan s1vmm akmas1 ile ta~1mr. Proksimal ti.ibi.\lde Ti.ibi.ilde Kalsiyumun Geriemilimini Duzenleyen
kalsiyum geriemiliminin yalrnzca yi.izde 20'si transseli.iler Faktorler. Bobrek ttibullerinde kalsiyumun geriemilimi-
yolla olur ve iki basamakta gerc;ekle$ir: (1) kalsiyumun ni kontrol eden ba$hca faktorlerden biri PTH'dir. PTH dti-
epitel hucrenin sitoplazmas1 ile kar$1la$tmld1gmda tubUI
zeyi artt1gmda, Henle'nin c;1kan kahn kolundan ve distal
ltim.eninde daha yi.iksek konsantrasyonda bulunmas1 ve
tilbi.ilden kalsiyumun geriemilimi uyanbr ve bu da idrarla
hucre ic;inin li.imene gore daha fazla negatif olmas1 nede-
kalsiyum aulmasm1 azalur. Bunun aksine, PTH'nm azal-
niyle kalsiyum elektrokimyasal fark dogrullusunda ti.ibiil
mas1, distal ti.ibiil ve Henle k1vnmmda geriemilimi azalta-
lumeninden hilcre ic;ine difuze olur; (2) kalsiyum bazola-
rak kalsiyum at1lmasm1 saglar.
teral zardan hi.icre d1$ma bir kalsiyum.-ATPaz pompas1 ve
Proksirnal ti.ibi.ilde, kalsiyumun geriemilimi genellikle
sodyum-kalsiyum z1Ha$1y1c1s1 ile ta~mrr (~eldl 30-12).
sodyumun ve suyun geriemilimine paraleldir ve PTH'clan
bag1ms12du. Bu nedenle, hticredt$1 hacim arl1$1 ya da arter
Henle K1vnm1 ve Distal Tubulde Kalsiyumun Gerie-
basmc1 art1$1 durumlannda -her iki durumda da proksi-
milimi. Henle k1vnmmda kalsiyumun geriemihmi c;1kan
mal sodyum ve su geriemilimi azahr- kalsiyum geriemi-
kalm kol ile srmrlannu$tlf. c;:1kan kalm kolda kalsiyum
liminde de bir azalma vardIT. Sonuc; olarak, kalsiyumun
geriemiliminin yakla~1k %50'si, interstisyel s1vmm ti.ibi.il
idrarla attlmas1 artar. Bunun aksine, hticredt$1 hacim veya
li.imenine gore hafifr;e daha pozitif yilk ta$nnasma bag-
kan basmc1 azalmasmda, artan proksimal ttibiil geriemili-
Ii olarak paraseliiler yoldan pasif diftizyonla gerc;ekle~ir.
mi nedeniyle kalsiyum aulmas1 azahr.
~1kan kalm koldaki kalsiyum geriemiliminin geri kalau
Kalsiyumun ge1i emilirnini etkileyen diger bir faktor
fosfaun plazma konsantrasyonudur. Plazma fosfatmda ar-
Lt$, bobrek lilbtillerinde kalsiyumun geri emilirnini arn-
ran, dolayis1yla kalsiyum aulrnas1m azaltan PTH'yi uyarrr.
Bl:ibregin TObul
interstisyel Proksimal tubul hOcreleri IQmeni Plazma fosfat konsanlrasyonunda azalma ile Lersi gerc;ek-
SIVISI le~r.
~--.....
◄ - -- - - -ca++

I 'H20
Kalsiyurnun geriemilimi metabolik asidoz tarafmdan
inhibe edilir ve metabolik alkaloz tarafmdan da uyanhr.
Dolay1s1yla, asidoz kalsiyum aulmasm1 arunc1, alkaloz ise
◄-;:,:::s-ca++
◄---- -ca++ azalac1 yonde etki eder. Hidrojen iyon konsantrasyonu-
~ nun kalsiyum aulmas1 tizerine etkisinin c;ogu, distal ti.i-
bii ldeki kalsiyum geriemilimi degi~ikliklerine baghdir.
Bobrek ti.ibiillerinde kalsiyumun geriemilimini etkile-
3Na+ --r-'\- digi bilinen faktotlerin bir ozeti Tablo 30-2'de goste1il-
~ca++ mektedir.

◄ ------ca++
_- --~ ..... .. BOBREKLER TARAFINDAN FOSFAT
'H2 0 ATILMASININ DUZENLENMESi
Bobreklerde fosfat attlmas1 a~g1daki gibi a91klanabilen
~ekil 30-12. Proksimal ti.iblil hi.icrelerinde paraseli.iler ve transselliler bir ta$ma mekanizrnas1 ile kontrol edilir: Bobrek tilbiille-
yollar lie kalsiyum geriemllimlnin rnekanizrnalan. rinde ta$mma maksimumu normalde 0,1 mmoVdak ka-
397
Onite V Vucut S1v1fan ve Bobrekler

Tablo 30-2 Bobrekten Kalsiyum At1lmasm1 BOBREKLERDE MAGNEZYUM


Degi~tiren Faktorler ATILMASININ VE H0CREDl$1
l Kalsiyum atllmas1 t Kalsiyum attlmas1 MAGNEZYUM IYON
t Paratiro id hormon l Paratiroid hormon KONSANTRASYONUNUN KONTROLO
J HOcred1~1 s1v1hacmi t HOcred1~1 s1v1 hacmi Vi.icut magnezyumunun yar1S1ndan daha fazlas1 kemik-
J Kan basinci t Kan basinc, lerde depolanm~tlr. Geri kalanmm c;:ogu hticreler ic;inde,
t Plazma fosfat1 l Plazma fosfat1
ytizde l'den daha az1 hiicred1~1 s1v1dad1r. Toplam plazma
magnezyum konsantrasyonu 1,8 mEq/L kadar olmasma
Metabolik alkaloz Metabolik asidoz
ragmen, bunun yansmdan fazlas1 plazma proteinlerine
Vitamin D3 bagh olarak b1..1lunur. Bu neclenle, serbest magnezyum iyo-
nu konsantrasyonu sadece 0,8 mEq/L kadardir.
Magnezyumun normal giinliik alum 250-300 mg/gun
kadardir; ancak, bu alman miktann sadece yar1S1 gastro-
dar olan fosfat geriemilimi vard1r. Bu miktardan daha az intestinal kanaldan emilir. Magnezyum dengesini muha-
fosfat glomertiler filtratda bulundugu zaman, filtre edilen faza etmek ic;in bobrekler, giinltik alman magnezyumun
yans1 kadanm veya 125-150 mg/giin kadanm atmak zo-
fosfatm tamamt geriemilir. Fosfat miktan bunu a$tlgmda,
rundadir. Bobrekler normal olarak glomertil filtrat1ndaki
fazla fosfat atihr. Bu nedenle, GFR'yi 125 mUdak olarak magnezyumun yiizde 10-15 kadanm idrarla atarlar.
kabul ettigimizde, hticred.t~ s1v1 fosfat konsantrasyonu, Magnezyumun bobrekten aulmas1 magnezyum faz-
0,1 mmoVdak'hk tiibtil fosfat yiikii olu~turan 0,8 mM/L lahg1 s1rasmda onemli olc;ude artabilir veya magnezyum
civarmdaki bir ~ik degerin tizerine ytikseldigi zaman fos- eksikligi sirasmda hemen hemen s1fir diizeyine inebilir.
fat normal olarak iclrarda gortilmeye ba~lar. c;:ogu insan et Magnezyum, vilcutta c;:ogu enzimin aktivasyonunu da
ve siit iirtinleriyle bol miktarlarda fosfat ald1gi ic;in, fosfat kapsayan birc;:ok biyokimyasal i$leme kat1ld1g1 ic;:in, kon-
konsantrasyonu genellikle 1 mM/L'nin tizerinde kalrr ve santrasyonu i;ok siki diizenlenmelidir.
idrarla siirekli olarak fosfat at1hr. Magnezyumun at1lmasmm duzenlenmesi esas olarak
Proksimal tubulde normal olarak filtre edi len fos- tiibUldeki geriemilimi deg~ti1ilerek saglamr. Proksimal
tubiilde genellikle filtre edilen magnezyumun sadece yiiz-
fat1n yuzcle 75-80'ni geriemilime ugrar. Bu oran distal
de 25 kaclan geriernilime ugrar. Geriemilimin esas yeri,
tiibtilde yakla~1k yiizde 10, Henle luvnmmda, toplayic1 filtre edilen magnezyum ytikiiniin ytizde 65 kadanmn ge-
tubiillerde ve toplay1c1 kanallarda ise yalmzca c;:ok kii- liemilime ugrat1ld.tg1 Henle kivnm1d1r. Filtre edilen mag-
c;:uk miktarlardadir. Filtre edilen fosfatm yakla$1k yuz- nezyumun sadece kiic;:iik bir miktan (genellikle ytizde
de lO'u idrarla at1hr. 5'den az1) distal ve toplaylCl tiibiillerde geriemilir.
Proksimal tiibtilde, fosfat geriemilimi esas olarak Magnezyumun anlmas1m diizenleyen mekanizmalar
transseluler yolla gerc;ekle$it. Fosfat lumenden hucreye iyi anla$1lmam1$t1r; ancak, a$3gidaki bozukluklar mag-
sodyum-fosfat birlikte-ta~1yic1s1 ile girer ve bazolateral nezyumun aulmasmda artl$a yol ac;:ar: (1) hucred1$I s1v1-
zardan d1$anya c;:ok iyi bilinmeyen bir yol ile c;:1kar. Bu yo! run magnezyum konsantrasyonunda aru~, (2) hiicredl.$1
hacimde geni$leme ve (3) hiicred1~1 s1V1nm kalsiyum kon-
olas1hkla fosfat1 bir anyon ile degi$tiren bir nt-ta$mma
santrasyonunda arl1$.
mekanizmasm1 i<;eriyor olabilir.
Farkh ko$Ullarda Lilbiiliin fosfat geriemilim kapasitesi
degi~ebilir ve bu <la fosfat anlmas1111 etkileyebilir. Orne- H0CREDl~I SIVININ KONTROLO it;IN
gin, dti$iik fosfath beslenme, zaman ic;inde, geriemilimde B0BREK MEKANIZMALARININ
etkili olan fosfat ta$mma maksimumunu artmr; boylece BIRLIKTE t;ALl$MASI
fosfatm idrarla attlma egilimini azalt1r. Hiicred1~1 s1V1 hacmi, esas olarak suyun ve tuzun ahm1 ve
PTH iki etkiyle fosfat konsantrasyonunu di.izenleme- at1lmas1 arasmdaki denge ile belirlenir. C::ogu durumda,
de onemli rol oynayabilir: (1) PTH kemik rezorpsiyonu- tuz ve s1v1 ahmlan fizyolojik kontrol mekanizmalanndan
nu artmr, bu sayede kemik tuzlanndan btiytik miktarlar- c;:ok, ki~inin ah~kanhklan tarafmdan yonlendirilir. Bu ne-
da fosfat iyonunun hiicred.t$t s1VI ic;:ine gec;mesini saglar denle, hticred~1 hacim diizenlenmesinin sorumlulugu
ve (2) PTH bobrek ttibiillerinde fosfat ic;:in ta~mma mak- c;:ogunlukla, normal ko$ullar alunda su ve tuz atlhnasm1
su ve tuz ahmma uydurmak zonmda olan bobreklere b1-
simumunu azalm, boylece tUbiildeki fosfatm biiyiik bir
rak1lm1$llr.
k1Sm1 idrarla kaybedilir. Dolay1s1y la, p!azma PTH'smm Hficred~ s1V1 hacminin dtizenlenmesini tartl$Irken,
yitkseldigi her durumda, tiibalde fosfat geriemilimi azahr hucred1~ s1V1daki sodyum kloriir miktarm1 diizenleyen
ve daha f azla f osfal aLr/11'. Fosfat, PTI-1 ve kalsiyum ara- faktorleri. clikkate almz, c;:iinkii hticred1$1 s1vmm sodyum
smdaki bu ili$kiler, daha cletayh olarak Boltim 80'de tar- klortir ii;erigindeki degi~mler <;ogu kez hi.icred1~1 s1v1
tl$11 ID1$llr. hacminde, antidiiiretik hormon (ADH)-susama mekaniz-

398
Bolum 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

malanm da harekete ge<;:iren paralel degisikliklere neden Glomerul ftltrasyon h121 (GFR) normal olarak 180 U
olur. ADH-susama mekanizmalan normal olarak islev gun, tiibulde geriemilim 178,5 Ugt\n ve <;1karttlan idrar
yapuklan zaman, hucrech~1 s1vi sodyum klorilr mikta- miktan 1,5 Ugiln kadardrr. Boylece, potansiyel olarak
nndaki bir degi~im hucre~1 su miktanndaki benzer bir GFR'deki veya geriemilimdeki kil<;ilk degisiklikler idrar
degi$imle eslestirilir. Boylece ozmolarite ve sodyum kon- attl.masmda bi.iyi.ik degi~kliklere neden olabilir. Ome-
santrasyonu lusmen sabit tutulur. gin, GFR'deki yi.izde 5'lik artl$ (189 Ugun) eger tubul-
cleki kompansasyonlar olmasaych, idrar hacminde 9 U
SABiT KO~ULLARDA SODYUM ALINMASI VE gi.in'luk bir art1$a neden olurdu; bu durum vilcut s1vi ha-
ATILMASI DENGELENMEKTEDiR cimlerinde hIZla <;:ok koti.i sonu<;lara yol ac;abilecek degi-
sikliklere neden olurdu. Benzer sekilde, GFR'deki telafi
Sodyum at1lmas1 ya da ilgili herhangi bir elektrolitin edici duzenlemeler olmad1gmda, geriemilimdeki kti<;i.ik
at1hnas1 gend <;er<;eve i<;inde dusilni.ilcli.igilnde banrlan- degi$iklikler idrar hacminde ve sodyum aulmasmda <;ok
mas1 gereken onemli bir gerc;ek, normal ko~ullar altmda bi.iyi.ik degi;;ikliklere yol a<;abilir. Tu.bu.Ide geriemilim ve
bobreklerclen anlmasnun alman miktar tarafmdan belir- GFR genellikle hassas bir sekilde di.izenlenir; boylece su
lenmesidir. Ya$affil si.irdurmek i<;in, kisi uzun donemde ve elektrolitlerin bobreklerden atumas1, almanlarla tam
alchgi sodyum miktannm camamrna yakmm1 aanahchr. olarak C$lenebilir.
Bu nedenle, bobrek i$levinde bu.yuk degisikliklere neden GFR'yi veya geriemilimi degi~tiren bozukluklarda
olan bozukluklarda bile sodyum ahnmas1 ve anlmas1 ara- bile, idrar atilmasmdaki cleg~imler ¢esitli camponlay1c1
smdaki denge <;ogunlukla birka<; gun i<;inde dilzeltilir. mekanizmalarla en aza inditilir. Omegin, eger bobrekte
Eger bobrek i~leviJ1deki bozukluklar ~ok ciddi degilse, ileri derecede vazodilatasyon oldugunda ve GFR artt1gm-
soclyum dengesi, temel olarak hucred~1 sw1 hacrnindeki da (yi.iksek ates ve baz1 ila<;larla oldugu gibi). Bu durum-
<;ok ku<;ilk degi$ikliklerle birlikte bobrek i<;i ayarlarnalar da tubtillere ula$an sodyum klorilr miktan artar ve bu da
veya diger sistemik duzenlemeler tarafrndan saglanabilir. bobreklerde yurutulen en az iki kompansatuvar mekaniz-
Fakat bobrekleri etkileyen bozukluklarm ciddi oldugu ve mayi harekete ge<;irir: (1) filtre edilen fazla sodyum l<lo-
bobrek i<;:i kompansasyonlann tukendigi zamanlarda, kan rilriln i,;ogunun geriemilimde artma; bu geribildirim glo-
basmcmdaki degi$iklikler, dola$nnda bulunan hormon- meriiloti.ibiiler denge olarak adlandmhr ve (2) distal tubule
lardaki degisiklikler ve sempatik sinir sistemi aktivitesin- ulasan sodyum klorilriln artmastyla aferent arteriyolun
deki degisimler gibi sistemik ayarlamalar olaya kaulmak daralmasma yol ai,;an, boylece GFR'yi nonnale dondi.iren
zorundachr. mahula densa geribildiri.mi. Bunun gibi, proksimal tubtil-
Bu ayarlamalar homeostaz ac;1srndan dil$ilnuldugunde cleki veya Henle kivnmmdaki geriemilim anormallikleri,
Bolum 27'de tart1~1ld1gi gibi bobrekle1in yilriltti.igti aym
mahyetli olabilir; <;:ilnku bu olaylar uzun vadede bu.tun
geribildirimler ile kismen telafi edilir.
vucuda zarar verebilecek diger degi$ikliklere de neden
Bu iki mekanizmanm hic;biri distal sodyum klorilr
olurlar. Ornegin, bobrek i$levlerinde bozulma normal
yukunu tamarniyle normale dondurecek ka<lar mukem-
sodyum at1lmasm1 saglamak uzere kan basmc1 arusma
mel c;ahsmad1g1 i<;in gerek GFR'deki degisiklikler, gerekse
yol a<;:abilir. Uzun silreli kan basmc1 yuksekligi kan da-
ti.ibi.ildeki geriemilim, iclrarda sodyum ve su attlmasmda
marlan, kalp ve cliger organlarda hasarlara sebep olabilir.
onemli degi.sikliklere yol a<;abilirler. Bu durumda, kan
Ancak, bu ayar1amalar gereklidir; c;unku sodyum ahm1
basmcmdaki ve farkl1 hormonlardaki deg~iklikler gibi
ve at1lmas1 arasmda devam eden bir dengesizlik h1zla s1vi sodyum aulmasmt sodyum ahm1yla esitleyen diger geri-
toplanmasma ya da SlVl ve elektrolitlerin kaybma yol a<;:ar bildi1im mekanizmalan devreye girer. Bunu izleyen bir-
ve birka<; gun i<;inde kardiyovaskuler yetersizlige sebep ka<; boltimde, bu mekanizmalann sodyum ve su dengesini
olabilir. Boylece, bobrek i$levindeki anormalliklere cevap birlikte nasil kontrol etliklerini ve bunu yaparken hi.icre-
olarak ortaya <;1kan sistemik ayarlamalar, sodyum at1lma- d1s1 SI\• I hacmini de kontrol ettiklerini gozden ge<;irecegiz.
smL tekrar ahmla dengelemeyi ama<;:layan gerekli bir degi- Butiln bu ge1ibildirim mekanizmalan, su ve sodyumun
sirrl ;;eklinde gori.ilebilir. bobrekLen at1lmasm1 ya GFR'yi ya da tubulde geriemilimi
degistirerek kontrol ederler.
SODYUMUN ATILMASI GLOMERUL
FiLTRASYON HIZINDAKi VEYA T0B0LDE
SODYUMUN GERiEMiLiM HIZINDAKi
VOCUT SODYUM VE SIVI DENGESiNiN
DEGi~iKLiKLER TARAFINDAN KONTROL
KORUNMASINDA BASIN<;
NATRIOREZiNIN VE BASIN<;
EDiLiR
DiOREZINiN ONEMi
Sodyumun ve suyun attl.masm1 eckileyen iki degisken,
Kan hacminin ve hUcred1s1 s1v1 hacminin oldugu kadar,
glomerul filtrasyon hm ve tubu.Uerde geriemilim hmd1r:
sodyum ve s1V1 c.lengesinin korunmasmm kontroli.i i<;in
At1lma = Glomerul filtrasyonu de belki en gu<;lii mekanizma bastn( natriiirezi ve basm(
- Tubulde geriemilim diiirezi mekanizmalan olarak adlandmlan kan basmcmm
399
Onite V Vucut Stv!lan ve Bobrekler

suas1yla sodyum ve su anlmas1 tizerine etkisidir. Boltim da aldosteron gibi c;~itli hormonlarm aktivitelerindeki
19'da tart~tld1g1 gibi, bobrekler ve dola$1m sistemi arasm- degi.$imlerden bag1ms1zd1r; c;iinkll, basmc; natriiirezi bu
daki bu geribildirim, uzun stireli kan basmc1 di.izenlen- faktorle1in etkisinin kaldmld1g1 izole bir bobrekte gos-
mesinde de ba$rolii oynar. terilebilir. Kan basmcmdaki kronik art~larla, basmc; nat-
Basmc; ditirezi kan basmc1 aru~ma bagh idrar mikta- ritirezinin etkinligi buyuk olc;iide artmbr; c;unkii artan
nndaki art!$ olarak tammlamrken, basmc; natriilrezi, ytik- kan basmc1 k1sa bir stire soma, renin serbestlenmesini
selmi$ kan basmc1yla birlikte sodyum aulmasmdaki artt$ bask1lar ve boylece anjiyotensin II ve aldosteron olu$U-
dernektir. Basmc; ditirezi ve natritirezi c;ogu kez birlikle mu azahr. Daha once tart1$1ld1g1 gibi, anjiyotensin ll ve
olu$tugu ic;in a$ag1daki tart1~mada biz bu mekanizmalan aldosteron duzeylerinin azalmas1 liibiilde sodyum gerie-
basitc;e "basmc; natritirezi" olarak tammlayacagiz. milimini inhibe eder. Boylece, artml$ kan basmcmm su ve
}ekil 30-13, idrarla sodyum aulmas1 tizerine arter sodyum at1lmasm1 yukselten dogruclan etkileri gu<;lendi-
basmcmm etkisini gostermektedir. Kan basmcmdaki 30- rilm~ olur.
50 mm Hg'lik akut art1$lann idrarla sodyum at1lmasmda
2-3 katltk bir aru$a neden olduguna dikkat ediniz. Bu BASIN<; NATRi0REZi VE DiOREZi, V0CUT SIVI
etki sempatik sinir sistemi veya anjiyotensin II, ADH ya HACiMLERiNi VE ARTER BASINCINI
D0ZENLEMEDE GOREV ALAN BOBREK-VOCUT
SIVISI GERiBiLDiRiM SiSTEMiNiN ANAHTAR
iii 8
ELEMANLARIDIR
Cll
.5 Artrm$ kan basmcmm aulan idrar miktanm yukseltici et-
~ kisi, ~ekil 30-14'de gosterildigi gibi, s1vi abm1 ve anlmas1
> 'E' 6
:i
- Ill

=--~
arasmdaki dengeyi korumak ic;in <;ah$an gtic;h.i bir geribil-
clirim sisteminin parc;as1du-. Bu, esas olarak Bolum 19'da
~-=
Ejij
4 arter basmcmm kontrolti i<;in tar~1lan mekanizmanm
::, E ayms1drr. Hucred1$1 s1v1 hacmi, kan hacmi, kalp debisi,
>- ...

~
~-g
-0 2 arter basmc1 ve idrar debisi bu temel geribildirim meka-
nizmasmm ayn parc;alan olarak hep birlikte aym zaman-
f da kontrol edilirler.
.:s? 0 I I ,.....-;::= I 7 I I I I I
Sodyum ve s1v1 alimmdaki degi$iklikler s1rasmda, bu
0 20 40 60 80 100 120 140 160 180 200
Arter basmc1 (mm Hg) geribildirim mekanizmas1, Stvt dengesinin korunmas1 ve
kan hacrni, hiicredt$1 siv1 hacrni ve arter basmcmdaki de-
~ekil 30-13. 8obreklerde sodyum atlimas1 Gzerine arter bas1nc1nin
akut ve kronik etkileri (bas1rn; natriOrezi). Arter basinc1ndaki kronik gi$irnleri en aza indirmeye a~gidaki ?ekilde yard1m eder:
art1~lann, arter basincmdaki akut art1~lar s1rasinda ol~Olenlerden <;ok 1. Vucuda idrarla atilan dtizeyinin tizerinde s1v1 alm-
daha fazla sodyum at1l masina sebep olduguna dikkat edinlz. mas1 (suyla birlikte sodyum ahnd1g1 da varsa)'lla-

Bobrek d1§1 S1v1


s1v1 kayb1 ailm1
.
..
'
y' i
Arter
basmc1 ui
C: ui
HOcred1§1s1v1
hacminin
degi§me h1z1
• HOcredl§I
SIVI hacmi

J !
Q) cu
>
:!i:E ~
! ca
Q)-=

- ---·
Toplam perifer Arter basmc1 Kan
direnci hacmi

Kalp
debisi
Venoz
donG§
J,. l
Ortalama dola§rm
dolu§ bas1nc1

t
Kalbin gOcO
t
Vaskuler
kapasite
~ekil 30-14. Kan hacml, hucred1~1s1v1 hacmi ve arter bas1nc1n1n kontrolOnde temel bobrek-vucut s1v1s1geribildirim mekanizmas1. Kesiksiz ~izgiler
pozitif etkileri, kesikli ~izgiler negatif etkileri gostermektedir.

400
Bolum 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

rak) s1vmm ge<;ici olarak vi.icutta birikmesine yol 6


_ _ _ _K~n hacmi
ac;ar.
5 ~
2. Alman s1vi miktan, anlan idrar miktanm a$ngi. si.i- Normal srmrlar
'i"
rece, s1vi kanda ve interstisyel alanlarda birikir ve @. 4
6mm
hi.icred1$1 s1vi hacminde ve kan hacminde paralel
ar~lara sebep olur. Daha soma tart1~lacag1 i.izere,
e3
(.)
OI
.r:
bu degi$kenlere bagh art1$lar gen;ekte bu geribildi- C 2
rimin etkinligi nedeniyle c;ogunlukla kii<;i.iklUr. ~
3. Kan hacmindeki ar~ ortalama dola$un dolu$ ba-
smc1m arnnr. 0 -1----.....---r--.....----.---.--~---.--.
4. Ortalama dola$rm dolu$ basmcmdaki artl$ venoz 0 2 3 4 5 6 7 8
Gunluk SIVI ahm,
donii$ ic;in basmc; farkm1 yukseltir. (su ve elekrolitler) (UgOn)
5. Venoz doni.i$ i<;in artml$ basm<; farkl kalp debisini
~ekil 30-15. Kan hacmi Ozerine gOnlOk sIv1 allmrndakl degi~ikllklerin
anmr. yakla}1k etkisl. Normal s1n1rlar ic;indekl gOnluk sIvI ahmlannda kan hac-
6. Kalp debisindeki art!.$ arter basmcm1 yi.ikseltir. minin nispeten sabit kald191na dikkat ediniz.
7. Arter basmcmda arll$, basm<; dii.irezi yoluyla idrar
c;1k1;;;m1 artmr. Normal basmc; natritlrezi ili$kisinin
dikligi, kan basmcmda sadece kii<;i.ik bir art1$m id-
rar attlmasmda birka<; kat artl$a neden olduguna iclrarla sodyum at1lmas1 arasmda kriLik bir dengenin ku-
i$aret eder. rulmas1m saglar.
8. S1vi atilmasmda art!$ s1vi alurundaki artl$1 dengeler
ve claha fazla s1vi birikimi onlenir. KAN HACMi VE H0CREDl$1 SIVI HACMiNiN
'Boylece, bobrek-vi.icut s1v1S1 geribildirim mekaniz- HASSAS D0ZENLENMESi
mas1, artffiL$ tuz ve su alrm1 s1rasmda vi.icutla siirekli su
~ckil 30-14'ii inceledigimizde, gUnli.ik SlVl ahmlannda
ve tuz birikimini onler. Bobrek i$1evi normal oldugu ve
a$m degi$ikliklere ragmen kan hacminin nit;in hemen he-
basm<; dii.irez mekanizmas1 etkili bir $ekilde c;ah$t1g1 siire-
men tamamiyle sabil kaldigm1 gorebiliriz. Bunun nedeni
ce, Luz ve su ahmmdaki bi.iyuk degi$i.kliklere, kan hacmi,
~udur: (1) Kan hacmindeki kti~i.ik bir degi$ikhk, kalp de-
hiicredl$1 s1vi hacmi, kalp debisi ve arter basmcmda sade-
bisinde onemli bir degisime sebep olur, (2) kalp debisinde
ce c;ok kllc;i.ik degi$ikliklerle uyum saglanabilir.
kt\<;tik bir degi$iklik kan basmcmda btiyuk bir degi~ikli-
S1v1 ahm1 nonnalin altma dii~tugii zaman Lers yonde
ge sebep olur ve (3) kan basmcmda ki.ic;;Uk bir degi$ik-
bir dizi olay ortaya c;ikar. Bu durumda, arter basmcm- lik iclrar debisinde btiyuk bir degi$iklige sebep olur. Bu
da dti$menin yams1ra, kan hacmi ve hi.icred1$1 hacimde fakcorlerin hepsi birbirini c;;ogaltarak kan hacminin etkili
de bir azalma egilimi vardu. Kan basmcmda ki.ic;i.ik bir geribildirim kontroltini.i saglar.
azalma bile, idrar c;1ki$111da buyuk bir azalmaya sebep Kanama nedeniyle kan kaybmm gorUldUgii her du-
olur; boylece kan basmc1, kan hacmi veya hticred1$1 s1v1 rumda, aym kontrol mekanizmalan clevreye girer. Bu
hacmindeki c;ok ki.ic;uk degi$ikliklerle s1v1 dengesinin durumda, kan basmcmdaki bir di.i$me, daha soma tar-
korunmas1 saglamr. Bu mekanizmanm, kan hacminde- tl$Ilacak olan sinirsel ve hormonal faktorler ile birlikte
ki bilyi.ik degi$iklikleri onleme etkinligi ~eldl 30-15'de bobrekler tarafmdan s1v1 tuLUlmasma sebep olur. Kanda
gosterilmi$tir. Buharla$ma veya diger onlenemeyen s1v1 alyuvarlann ve plazma proteinlerirlirl kayb1m gidermeye
kayiplanm yerine koymaya yeterli olmayan ~ok dusuk i;:ah$an diger paralel mekanizmalar r,:all$II. Alyuvar Ure-
ahmlar d1~mda, giinltik su ve elektrolit ahmlarmdaki Limirli uyarmak i<;in gereken eritropoietin ve diger fak-
bi.iyi.ik farklthklara ragmen kan hacmindeki degi$iklik- torlerin eksikliginde goruldilgi\ gibi, eger alyuvar hacmi
lerin fark edilmeyecek kadar az oldugu gosterilmekte- anormallikleri devam ederse, plazma hacmi basitc;;e fark1
dir. Lamamlayacak ve kan hacmi ttimiiyle, alyuvar ki1Llesinin
ileride tart1$1ldig1 uzere, c;ogu ki$ide arter basmcm- dii$iikli.igi.ine ragmen nonnale donecekcir.
daki ol~iilemeyen art1$larda bile, bobrek carafmdan dt\-
zenlenen mekanizmalara ilaveten, sodyum ahmmmdaki
H0CREDl~I SIVININ INTERSTISYEL
ar~1 sodyum anlmasm1 art1rarak di.izenleyen sinirsel ve
BO~LUKLAR VE DAMAR SiSTEMi
hormonal sistemler mevcuttur. 'Tuza duyarh" kisilerde
ARASINDAKI DAGILIMI
sodyum ahmmda orta derece bir arU$ bile arter basmcm-
da onemli arL1~lara neden olur. Birka\; yilclan daha fazla ~ekil 30-l4'den gori.ilebilecegi gibi, kan hacmi ve hi.icre-
si.ireli yi.iksek sodyum ahmlannda, tuza duyarl1 olmayan d1$• siv1 hacmi c;ogunlukla birbirirle paralel ~ekilde kont-
bireylerde bile kan basmci yUksekligi ortaya c;1kabilir. Kan rol edilir. Alman s1v1 ba$langu;ta dogruca kana gider, fa-
basmc1 yukseldiginde, basm<; natrii.irezi sodyum ahm1 ile kat soma plazma ve incerstisyel bo?luklar arasmda h12la
401
Onite V Vucut s,v,Jan ve Bobrekler

8 Odem olarak da hareket eder ve pulmoner odem ve kalp yetmez-


7 ligine yol a<;abilecek tehlikeli a$tn ylike kat$t kardiyovas-

..
'ii'6
~ 5
ki.iler sistemi korur.
Ozetlenirse, hi.icred~1 s1v1 hacmi ve kan hacmi aym
·.,e 4
I>
anda kontrol edilir; fakat kan ve interstisyum arasmdaki
s1vi dag1hm miktanmn ol<;i.isi.i, kapiller zar boyunca s1v1
~ 3 ,:Jo1om ah$veri$ dinamikleri kadar, dola$1mm ve interstisyel alan-
~ 2 larm fiziksel ozelliklerine de baghchr.

0 +---.--.......-,---,----,,----,----.---,
0 5 10 15 20 25 30 35 40 SINIRSEL VE HORMONAL FAKTORLER
Hilcredl§I SIVI hacmi {litre) BOBREK-VOCUT SIVISI GERIBILDIRIM
$ekil 30-16. HOcred1~1 sIvI hacmi ve kan hacmi arasmdaki yakla~1k ili~ki. KONTROLONON ETKINLIGINI ARTIRIR
$ekil normal arahkta olduk~a dogrusal ili~kiyi, fakat hOcred1~1s1vI hacmi
Boli.im 27 ve 28'cle, GFR ve ttibtilde geriemilimi dolayi-
a~In oldugu zaman kan hacmindeki yOkselmenin durdugunu goster-
mektedir. Bu durumda, ilave hucred1~1sIvI hacmi interstisyel alanlara s1yla tuzun ve suyun bobrek yoluyla aulmasm1 etkileyen
ge,;er ve odem ortaya c;1kar. sinirsel ve hormonal faktorleri tartl$ffil$ttk. Bu sinirsel ve
hormonal mekani.zmalar genellikle basmc; natritirezi ve
basmc; dii.irezi mekanizmalan ile birlikte hareket ederek
gi.inden gi.ine deg~en kosullara cevap olarak kan hacmin-
de, hi1credt$1 s1vi hacmirlde ve arter basmcmda olu$an de-
gi$iklikleri en aza indirmek a<;1Smdan bu mekanizmalan
dagn-1br. Bu nedenle, kan hacmi ve hi.icredt$I s1v1 hacmi daha etkin yaparlar. Diger taraftan, bobrek i$lev bozuk-
genellikle aym anda kontrol edilir. luklan veya bobrekleri etkileyen c;e$itli sinirsel ve hor-
Ancak, hi.icred1$1 s1vi dag1hmmm, interstisyel alanlar monal anormallikler, a$ag1da tart1$1ld1g1 gibi, viicut s1v1
ve kan arasmda <;ok fazla degi$ebildigi durumlar vardrr. hacimlerinde ve kan basmcmda ciddi clegi$ikliklere yol
Boli.im 25'de taru$1ld1gi gibi, interstisyel bo~luklarda SIVI a<;abilirler.
birikimine sebep olabilen ba~hcafakt6rler ~unlardir: (1) ka-
pillerdeki hidrostatik basmfta artma, (2) plazma kol!oid oz-
motik basmcmda azalma, (3) kapiller gefirgenliginde artma BOBREK YOLUYLA ATILMANIN SEMPATiK
ve (4) lenfatik damarlann tihanmasi. Bi.iti.in bu ko$ullarda, SiNiR SiSTEMi TARAFINDAN KONTROLO:
hucred1$1 s1vmm her zamankinclen <;ok daha btiylik bir ARTERYEL BARORESEPTOR VE
k15m1 interstisyel bo$luklara dagmlu. 00~0K-BASIN<; GERiM RESEPTOR
~el<ll 30-16, s1v1mn normal ko$ulda ve odem varh- REFLEKSLERi
gmda interstisyel bo$luklar ve damar sistemi arasmdaki Bobreklerin sempatik irlervasyonunun yogun olmas1 ne-
dagtl1m1m gostermektedir. <:;:ok fazla s1vi ahnmas1 ya da deniyle, sempatik aktivitedeki deg~iklikler, bazi ko$ul-
s1vinm bobrekten anlmasmda bir azalma sonucu kanda lar altmda, hticred1~1 s1v1 hacminin diizenlenmesi kadar,
ki.ic;i.ik miktarlarda s1v1 biriktigi zaman, s1vmm ylizde 20- bobrekten sodyum ve su at1lmas1m da degi$tirebilirler.
30 kadan kanda kahr ve kan hacmini arnnr. Geri kalant Omegin, kan hacmi kanamaya bagh di.i~ti.igi.i zaman pul-
interstisyel alanlara dagmhr. Hi.icredt$1 s1v1 hacmi, nor- moner kan damarlan ve toraksm diger di.i~i.ik basmc;: bol-
malin yi.izde 30-SO'sinden daha fazla yi.ikseldigi zaman, gelerindeki basm<;lar azalarak sempatik sinir sisteminin
hemen hemen bi.Hi.in ilave s1v1 interstisyel alanlara gider refleks yolla aktivasyonuna sebep olur. Bu da sodyum ve
ve ki.lc;i.ik bir kisrru kanda kahr. Bu durum, interstisyel s1vt su aulmasm1 birka<; etkiyle azaltan bobrekteki sempatik
basmc1 normal negatif degerinden pozitife yi.ikseldiginde sirlir aktivitesini artmr: (1) GFR'cleki azalmayla sonuc;-
cloku interstisyel alanlannm geni$lemesine ve interstisyel lanan bobrek arteriyollerinin daralmas1; (2) ti.ibi.ilde su
s1vi basmcmda c;ok fazla yUkselme olmaksmn btiyUk mik- ve tuz geriemilimininde artl~ ve (3) renin serbestlenme-
tarlarda s1vmm dokulara gec;ebilmesine baghd1r. Diger bir sinin uyanlmas1 ve ti.ibi.ilde geriemilimi daha da artnan
cleyi$le, dokulann kompliyans1 <;ok artt1gmda dokularda anjiyotensin II ve aldosteron olu$umunun artmas1. Eger
s1vi birikimine engel olan interstisyel s1v1 basmcmdaki ar- kan hacmindeki azalma, sistemik arter basmcm1 daha <la
tl$ nedeniyle odeme kar$I gt\venlik faktori.i kaybolur. azaltacak kadar bi.iytikse, aort kavsinde ve karotis sini.i-
Boylece, normal $artlar altmda, interstisyel bo$luklar silnde bulunan arteryel baroreseptorlerin gerimlerinin
bazen 10-30 litreyi bulan fazla su i<;in bir "ta$ma" rezer- azalmas1 nedeniyle sempatik sinir sistemi daha ileri di.i-
vuan olarak davi·amrlar. Boli.im 25'de a<;tkland1g1 gibi, bu zeyde aktive olur. Bi.iti.in bu refleksler hep birlikte kanama
durum odeme sebep olur. Fakat bu mekanizma aym za- gibi akut dururnlarda ortaya c;tkan kan hacmi azalmas1m
manda dola$1mm fazla s1v1sm1 bo$altan onemli bir si.ibap h1zla di.izeltmede onemli rol oynarlar. Bobrekte sempatik
402
Solum 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

aktivitenin refleks inhibisyonu bu.yuk miktarlarda tuz ve Bunun aksine, renin salgtlanmasm1 ve anjiyotensin 11
su ic;eren bir yemek yenHdikten soma akut olarak ortaya olu~umunu azaltma yetenegi bozulmu~ baz1 hipenansif
c;tkan dola~undaki s1v1 fazlaliguun ruzla aulmasma da kat- hastalarda ortaya c;1kt1g1 gibi, arum~ sodyum ahmmda ar-
kida bulunabilir. ll~ yamt olarak, anjiyotensin seviyeleri azalttlamad1gin-
da (yi.iksek anjiyotensin 11 egrisi), basmc; natriilrezi egrisi
BOBREK YOLUYLA ATILMANIN aruk eskisi gibi dik degildir. Bu nedenle, sodyum ahmt
KONTROLUNDE ANJiYOTENSiN ll'NiN ROLO yukseldigi zaman, sodyum dengesini muhafaza etmek
Sodyum anlmas1m vucutta en gti<;lti kontrol edenlerden ve sodyum at1lmas1m arttrmak ic;in kan basmcmda c;ok
biri anjiyotensin Il'dir. Sodyum ve s1v1 ahmmdaki degi$ik- daha fazla arl~lara ihtiyac; duyulur. Omegin, birc;ok ki-
likler, anjiyolensin II olusumunda ztl yondeki degi~iklik- ~ide, sodyum ahmmda 10 kathk bir artl~, sadece birkac;
lerle baglanttl1d1r ve vu.cut sodyum ile s1V1 dengelerinin nun Hg'hk kan basmc1 ar~ma sebep olurken a~n sod-
korumnasma bu.yuk olc;i.ide katk1da bulunur. Diger bir yum ahmma yamt olarak anjiyotensin 11 olu~umunu bas-
deyi~le, sodyum allllli normalin tizerine yukseldigi zaman ktlayamayan ki$ilerde, sodyum almunda ayru seviyecleki
renin sekresyonu azaltr ve bu da anjiyotensin LI olu$u- yi.ikseli~ kan basmcmda 50 mm Hg'ye varan yilkselmelere
munun azalmasma neden olur. Anjiyotensin II ttibtilde neden olur. Boylece, sodyum fazlas1 oldugu zaman, anji-
sodyum geriemilimini aruran birkac; onemli etkiye sahip yotensin II olu~umunu bask1lama yetersizligi, basmc; nal-
oldugu ir;in Boltim 28'de ar;tkland1gi gibi, anjiyotensin 11 rii.irezinin egirnini azalttr ve Boltim 19'da taru~1ldig1 gibi,
seviyesinde bir azalma, sodyum ve suyun geriemilimini arter basmc1111 tuza r;ok duyarl1 yapar.
azaltir; boylece bobreklerden sodyum ve su alllrnas1 artar. Bobregin su ve tuz atma yetenegini geli~tirmede anji-
Net sonuc;, sodyum ahmt artng1 zaman ortaya c;tkabilecek yotensin Il'nin etkile1ini engellemek ic;in kullamlan ilac;-
hiicredJ$t s1V1 hacminde ve arter basmcmda yukselmenin lann onemi klinik olarak ispatlanmt?llf. Anjiyotensin 11
en aza indirilmesidir. olu$Umu, bir anjiyotensin donti$lilrtlcti enzim inhibitorti
Bunun aksine sodyum ahm1 normalin altma cli.i~ti.igtin- (~ekil 30-17) veya anjiyotensin 11 reseptor antagonisti ile
de, anjiyotensin 11 seviyelerindeki artl~ sodyum ve suyun engellendiginde basmc; natritirez egrisi daha di.i~tik ba-
tutulmas1m saglar ve arter kan basmcmda ortaya c;1kabi- smc;lara kaym1~llr. Bu durum, bobreklerin sodyum atma
lecek azalmalara kar~1 koyar. Boylece, renin-anjiyotensin yeteneginde bir artJ$a i~aret eder, c;tinkii normal di.izey-
sistemincleki degi~iklikler, kan basmcmm ve vu.cut SlVI lerde sodyum anlmas1 aruk dti~tik kan basmc;lannda silr-
hacimlerini.11 stabilitesinin saglanmas1 ic;in basmc; natritirez dtiri.ilebilir. Basmc; natritirezindeki bu kayma anjiyotensin
mekanizmasmm gti<,;lti bir r;ogaluc1S1 gibi hareket eder. donti~tiirticil enzim inhibitorlerinin ve anjiyotensin II
reseptor antagonistlerinin hipertansiyonlu hastalarclaki
Basm~ Natriurezi Degi~imlerinde Anjiyotensin kronik kan basmc1 dti~tirticti etkilerinin temelini olu~tu-
ll'nin Onemi. Basmc; natrii.irez mekanizmasmt daha et- nu.
kili yapmacla anjiyotensin Il'nin onemi ~ekil 30-l 7'de
gosterilm~tir, Dikkat edilirse, natrii.irezin anjiyotensin ta-
rafmdan konttolti Lamamen i~levsel oldugu zaman, basmc; A~m Miktarda Anjiyotensin II Genellikle Hi.icred•~•
nau·iiirez egrisi diktir (normal egri) ve bu durum sodyum S1v1 Hacminde Buyuk Artr~lara Neden Olmaz <;i.inki.i
ahm1 yilkseldigi zaman sodyum at1lmasm1 arurmak ir;in Arter Basmcrnda Art,~ Anjiyotensin Aracih Sodyum
kan basmcmda sadece ktic;ilk degi~ikliklerin gerektigine Tutulmasrnt Oengeler. Anjiyotensin II vi.icuua sodyum ve
i~aret eder. su tutnlmasma yol a<;an en guc;li.i honnonlardan biri olmas1-
na ragmen, dola~1mdaki anjiyotensin II azalmasmm veya art-
12 masmm, kalp yetmezligi veya bobrek yennezligi olmad1g1 si.i-
ii>

-=E~
' •• rece hlicrecb.!;;1 s1v1 hacmi veya kan hacmine btiyiik bir etkisi

,I
;: 10
I
I yoknu. Bunun nedeni, bobregin renin salgtlayan tU.morUnde
., -
- Ill
8 Anjlyotensin
I
I
oldugu gibi, yiiksek anjiyotensin II seviyelerinin ba~langtc;ta
~~ engellendiginde
Normal I
I
bobreklerde sodyum ve su nnulmasma ve hi.icredi$1 s1v1 hac-
-c 6 I
=E·-IV I minde ki.i<;tik bir artl~ neden olmas1chr. Bu durum, bobrek-
E
/
IV 4 ,,
Eo I ren su ve sodyum aulmasmda huh arn~lara sebep ofan kan
::, C I
>-- 2 basma yi.iksekligini ba$laur; bu yolla anjiyotensin ll'nin sod-
'O
0
,,' Yuksek
Cl) ,, anjiyotensin II yum ve su tutucu etkileri giderilir ve yiiksek kan basmcmda
sodyum ahnmas1 ve at1lmas1 arasmdaki denge tekrar kurulur.
0 60 80 100 120 140 160
Bunun aksine, b ir anjiyotensin-donii$Liiriicti enzirn inhibiLo-
Arter bastnct (mm Hg)
ril verildigi zarnan ortaya <;1kugi gibi, anjiyotensin 11 olu~mu
~ekil 30-17. A?m anjiyotensin II yap1m1nin ve anjiyotensin II yap1m1nm
engellendikten soma ba?laog1<;la su ve soclyum kayb1 vard1r;
engellenmesinln renal basin~ natriOrez egrisl Ozerlne etkileri. YOksek
seviyelerde anjlyotensin II olu~umunun basin<; natriOrez egrisinin egimi- fakat kan basrncmdaki dU~me bu etkiyi dengeler ve sOd}'Urn
nl azaltarak kan basmc1n1 sodyum ailmmdaki degi~lkilklere <;ok duyarh aolmas1 tekrnr nonnale doner.
yapt1g1na dikkat ediniz. Anj1yotensin II olu!)umunun engellenmesi ba-
s1n1; natrlurezini daha du~Ok kan basm~lanna kayd1m.

403
Unite V Vucut S1vdan ve 86brekler

BOBREKTEN SU ATILMASININ KONTROLONDE


Eger kalp zay1l1amJ.$ ise veya bir kalp hastahg1 varsa, kal- ADH'NIN ROLO
bin pompalama yetenegi kan basmcm1 yiiksek anjiyotensin
II di.izeyinin sodyum tutucu etkilerinin ilstesinden gelecek Boltim 29'da tarU$1ld1g1 gibi, b5breklerin normal mik-
di.izeyde artuamaz. Bu dummda anjiyotensin 11 konjestif kalp tarlarda tuz atarken, dti$ilk hacimde konsantre bir idrar
yetmezl.igine kadar gidebilen bilyi.ik rniktarlarda sodyum ve olu$turmasmda ADH onemli bir rol oynar. Bu etki ozel-
su rntulmasma sebep olabilir. Anjiyo tensin JI oh.1~umunun likle, plazma ADH seviyelerini oldukc;a yukselten su yok-
engellenmesi, soclyum ve su tutulmasm1 biraz di.i~i.irebilir ve sunlugu s1rasmda onemlidir. Su yoksunlugu s1rasmda ar-
kalp yetmezligi ile hi.icred1~1 s1V1smdaki bi.iyi.ik miktarda ar- tan ADH da bobreklerde su geriemilimini artmr ve aksi
tl~t azaltabilir.
durumda ortaya <;1kacak arter basmcmdaki ve hticred~1
s1v1 hacmindeki azalmay1 en aza indirmeye yardim eder.
BOBREK TARAFINDAN ATILMANIN 24-48 saatlik su yoksunlugu hticred1$1 s1v1 hacminde ve
KONTROLUNDE ALDOSTERONUN ROLO arter basmcmda sadece kuc;tik bir azalmaya sebep olur.
Aldosteron, ozellikle korteksteki toplaym ttibtillerde sod- Ancak, eger ADH'mn etkileri, distal ve toplay1c1 ttibuller-
yum geriemilimini artmr. Sodyum geriemiliminde art1;;, de su geriemilimini aruran ADH'mn etkisini antagonize
su geriemiliminde ve potasyum sekresyonunda art1;;la da
eden bir ilac;la engellenirse, aym siiredeki su yoksunlu-
baglanuhd1r. Dolayis1yla, aldosteronun net etkisi bobrek-
lerde sodyum ve su tutulmasm1 saglamak, fakat aym za- gu hem hiicred1;;1 s1v1 hacmi ve hem de arter basmcmda
manda idrarla potasyum anlmasm1 arnrmaktir. onemh bir dii$meye neden olur. Bunun aksine, hucredi$1
Aldosteronun sodyum dengesini dtizenlemedeki i;;- hacim fazlahgmda, ADH seviyelerinde a.zalma bobrekler-
levi, anjiyotensin II ic;in yukanda anlattlan olaylarla c;ok de su geri.emihmini dti$iiriir, boylece a;;m hacrnin vucut-
yakmdan baglantihdlf. KJSaca, sodyum ahmmdaki azal- tan at1lmasma yard1m eder.
ma, aldosteron salg1lanmasm1 uyaran anjiyotensin II se-
viyelerini arum, aldosteron idrarla sodyum at1lmasmda
azalmaya neden olur ve boylece sodyum dengesi korunur.
Bunun aksine, yuksek sodyum ahmmda, aldosteron ya-
pmunm baskilanmas1 geriemilimi azalur ve bobreklerden A~trt ADH Salg1lanmas1 Genellikle Hi.icred1~1 S1v1
bu.yuk miktarlarda sodyum aulmasma izin verir. Boyle- Hacminde Ki.ic;i.ik Art1~lara Fakat Sodyum Konsant-
ce, aldosteron yap1mmdaki degi;;iklikler, tuz ahmmdaki rasyonunda Bi.iyuk Azalmalara Sebep Olur. ADH hi.1c-
degi;;imler s1rasmda sodyum dengesinin korunmas1 ic;in red~1 SJVI hacminin di.izenlenmesinde onemli oldugu halde,
bas1rn; natriilrez mekanizmasma da yardim eder. ADH'run a~m duzeyleri arter basmcmcla veya hticred.J.~1 SJVI
hacminde nadiren bilyilk aru~lara neden olur. ADH'nm hay-
vanlara bilyi.ik miktarlardaki infuzyonu ba~lang1c;ta bobrekte
Aldosteronun Kronik Olarak A~m Salgtlanmas1 St· su tutulmasma ve hucred1~ s1v1 hacminde yuzde 10-lS'lik
rasmda Arter BasmCI Yukselirken Bobrekler Sodyum aru~ sebep olur. Bu hacim art1~ma cevap olarak arter basmc1
Tutmaktan uKai,;arlar". Aldosteronun sodyurn geriemilimi yilkselirken, a~m hacmin bilyi.ik k.Jsm1 basmc; dii.lrezi meka-
i.izerine gi.li;H.i etkileri olmasma ragmen, adrenal bez ttimorlil nizmas1 nedeniyle aultr. Kan basmcmdaki yi.ikselme basmc;
(Conn's Sendromu) hastalarda oldugu gibi, alclosteronun a~m natriilrezine ve hUcredJ.~1 sMdan sodyum kaybma da sebep
yap1m1 veya a~m aldosteron infi.izyonu oldugu zaman, bobrek- olur. ADH infuzyonundan birkai; gun sonra, kan hacmi ve
lerdeki sodyum geriemiliminde artma ve sodyum anlmasmda hi.1cred1~1 SlVl hacmi yi.izde 5-lO'dan. daha fazla yi.ikselmez ve
azalma gec;.icidir. Sodyum ve su tutuhnasmdan 1-3 gi.in sonra, arter basmc1 <la 10 mm Hg'dan daha az yukselir. Aym durum,
hucredJ.Sl Stvt hacmi yakla~k yuzde 10-15 kadar yukselir ve ADH seviyelerinin birkac kat yukselebilecegi uygunsuz ADH
arter kan basmcmda eszamanli bir art~ gori.ihir. Arter basmc1 sendromu olan hastalar ir;in de ge<;erlidir.
yeteri kaclar yi.lkseldigi zaman, bobrekler sodyum ve su tut- Boylece, yii.kseh ADH diizeyleri hiicred1~1 sodyum iyon hon-
maktan "ka<;arlar" ve buudan soma, silrekli yuksek di.izeylerde santrnsyommda ciddi azalmalara sebep oldugu halde, vi.lcut
aldosteron bulunmasma ragmen, gi.inli.ik ahma esit miktarda s1v1 hacminde veya arter basmcmda bu yuk art1~lara neden ol-
sodyum atarlar. Bu kac;:~m esas nedeni arter basmc1 yilkselcligi maz. Buna sebep bobreklerde arum~ su geriemiliroinin hi.ic-
zaman ortaya <;tka.n bas1m; natrii.irezi ve dii.lreziclir. red1s1 soclyumun seyrelmesine neden olmas1 ve aym zaman-
Yeterli dil.zeyde aldosteron salgtlayamayau adrenal yet- da, kan basmcmdaki kil<;ilk arti~m basmi; naLriilrezi yoluyla
mezligi olan hastalarda (Addison hastahgi), sodyum ve su hi.icredt$1 s1V1dan idrarla sodyum kaybma neden ohnas1d1r.
at1lmasmda aruna, hi.icred1s1 s1v1 hacminde azalma ve kan Supraoptik c;ekirdeklerin harabiyeti nedeniyle ADH salgi-
basmc1 di.lsi.il<li.igi.ine dogru btr egilim vard.J.r. Aldosteronun lama yeteneklerini kaybeden hastalarda iclrar hacmi nonna-
tarn.amen yoklugunda, eger kisinin su ve tuzun idrarla aul- lin 5-10 kat1 olabilir. Bu durum, s1v1 dengesinin korunmas1
masmdaki arns1 denge.leyecek kadar bi.iyi.ik miktarlarda tuz i<;in, hemen her zaman yeteri kadar su i<;ilerek talafi edilir.
yemesine ve bi.lyi.ik miktarlarda su i<;mesine izin verilme.z se, Eger su alum serbest degilse, ADH salg1lama yetersizligi kan
ciddi hacim azalmas1 olabilir. hacminde ve arter basmcmda onemli azahnalara yol a<;;abilir.

404
Bolum 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

BOBREKTEN ATILMANIN KONTROLUNDE layarak sodyum geri emilimini azalurlar. Bu me-


ATRiYAL NATRi0RETIK PEPTiDiN ROLO kanizma biiyi.\k miktarlarda tuz ve su al1mmdan
sonra ilk birkac saat i<;in - ya da belki de ilk gun
Buraya kadar, hucrecb.$1 s1v1 hacminin kontrolunde ba$hca i<;in - en onemli mekanizmad1r.
sodyum tutucu ve su tutucu hormonlann roltini.i tartl$- 2. Arter basmcmda ve hi.icred~t s1v1 hacminde art-
llk. Ancak, birka<; farkh natriuretik hormon da hacim du- ma anjiyotensin II olu~umunu bask1lar; anjiyotensin
zenlenmesine katk1da bulunabilir. En onemli natrii\retik II'nin sodyum geri emilimini artuan normal etki-
honnonlardan biri, kalp atriyumu kas liflerinden serbest- sinin ortadan kalkmas1 sonucu tiibiil sodyum geri
lenen, atriyal natriiiretik peptit (ANP) olarak adlandmlan emilimi azahr. Aynca, anjiyotensin Il'deki dii$ffie
bir peptittir. Bu peptidin salg1s1m saglayan uyanrun a$m aldosteron salg1lanmasrm azalur, boylece ttibi.ilde
kan hacminin etkisiyle atriyumlarm a$m gerilmesi oldugu sodyum geri emilimi daha da azahr.
di.i$i.ini.ilmektedir. ANP kalp atriyumundan serbestlendik- 3. Natriiiretik sistemlerin, ozellikle ANP'nin uyanl-
ten sonra dola$rma girer ve bobrekler i.izerine etki ederek masi artnn$ sodyum attlmasmm daha da artmasma
toplay1c1 kanallardan sodyum geri emiliminde azalmaya katk1da bulunur. Boylece, sodyum ahmmm artt1g1
vc GFR'de kli<;Ok art1$lara sebep olur. ANP'nin bu birle$ik dururnlarda, natriiiretik sislemlerin birlikte akti-
etkileri su ve tuz ahlmasmda art1$lara yol ar;arak a$m kan vasyonu ve sodyum tutucu ve su tutucu sisternle-
hacminin dengelenmesine yard1m eder. rin bask1lanmas1 sodyum at1hnasmda bir art1sa yol
ANP seviyelerindeki degi$iklikler, muhtemelen su ve ac;ar. Sodyum ahm1 normal diizeylerin aluna d0$-
tuz almunda arn$lar gibi <;C$itli bozukluklar suasmda, kan tiigii zaman ters yonde degi.$iklikler geli~r.
hacmindeki degi$iklikleri en aza indirmeye yarchm eder. 4. Sodyum abmmdaki bi.iyi.ik artmalar sonucu olu~an
Ancak, ANP'nin a$m iiretimi veya hatta ANP'nin tama- s1V1 hacminin geni$lemesi arter basmcmda hii{:iik
men yoklugu kan hacminde bi.iyi.ik degi$ikliklere neden art1$lara sebep olur; bu da basmc; natriurezi yoluy-
ohnaz; <;iinkii basmr; natriiirezini harekete gec;:irerek kan la sodyum aulmas1m artmr. Daha once tart1$1ld1g1
basmcmda ki.i<;i.ik degi$ikliklerle bu etkilerin iistesinden gibi, eger sinirsel, hormonal ve bobrek ic;i meka-
kolayca gelinebilir. Ornegin, biiytik miktarlarda ANP in- nizmalar etkin bir sekilde c;ah$HSa, gi.inlerce siiren
fuzyonu ba$lang1r;ta idrarla su ve tuz at1lmas1m yi.ikseilir yi.iksek sodyum ahmlannda bile kan basmcmda
ve kan hacminde hafif azalmalara neden olur. ANP fazlah-
olr;i.ilebilir art~lar ortaya pkmaz. Ancak, yuksek
gmm siinnesine ragmen, i.drar r;iki;;mt normale geri don-
sodyum ahm1 aylarca veya yillarca siirdiiriiliirse
diiren kan basmcmdaki kilciik bir azalma ile bu etki 24
bobrekler hasarlanabilir ve sodyum at1lmasmda
saatcen daha az bir zamanda normale dondiiri.ili.ir.
daha az etkin olabilirler. Basmc;: natriilrezi meka-
nizmalanyla sodyum dengesinin saglanmas1 i<;in
SODYUM ALIMINDAKi DEGi$iKLiKLERE kan basmc1 art151 ka<;uulmaz olur.
VERILEN YANITLAR
Normal $artlar altmda sodyum ve s1V1 attlmasm1 di.izen-
leyen farkh kontrol sistemlerinin birlikte c;ah$mas1m, KAN HACMINDE VE HUCREDl$1 SIVI
diyetle giderek artan miktarda sodyum ahmma verilen HACMINDE B0V0K ARTl$LARA NEDEN
homeostatik cevaplan gozden ge<;irerek ozetleyebiliriz. OLAN DURUMLAR
Daha once de tart1$tldigi gibi, bobrekler normalin lO'da Kan hacmini ve hiicred1~1 stVI hacmini oldukc;a sabit du-
l'i kadar dii$iikten normalin 10 kau yi.ikseklige kadar
zeyde koruyan giic;lii diizenleyici mekanizmalarm varh-
degi$ebilen alunlara uyum saglayacak ~ekilde, su ve tuz gma ragmen, bu degi$kenlerln her ikisinde de bi.iyi.ik ar-
aulmas1m ~a~rrt1c1 bi<;imde degi~ti.rme yetenegine sahiptir. l1~lara neden olabilen anormal durumlar vardir. Hemen
hemen bi.itiin bu durumlar dolasnn bozukluklanndan
Yi.iksek Sodyum Ahm1 Antinatrii.iretik Sistemleri kaynaklanrr.
Bask1lar ve Natrii.iretik Sistemleri Aktive Eder. Sod-
yum ahm1 artmlchgmda, sodyum at1lmas1 ba$langir;ta ah- KALP HASTALIKLARININ NEDEN OLDUGU
mm hafifr;e ge1isinde kahr. Bu gecikme toplam sodyum ARTMI~ KAN HACMi VE HOCREDl~I SIVI
dengesinde ktic;i.ik bir art1?a yol a<;arak hiicredt$1 s1v1 hac- HACMi
minde hafif bir art1sa sebep olur. Viicutta sodyum anl-
masm1 artrrmada c;esitli mekanizmalan teti.kleyen ba~ltca Konjestif kalp yetrnezliginde, kan hacmi yuzde 15-20 ve
neden, hiicredis1 s1V1 hacmindeki bu kiic;iik arll$lU. Bu hticredl$1 s1V1 hacmi bazen yi.izde 200 veya daha fazla ar-
mekanizmalar a~ag1da yer almaktadir: tabilir. Bunun nedeni, ~ekil 30-l4'iin tekrar incelenmesi
1. Pulmoner kan damarlan ve sag aniyumun gerin1 ile anla$1labilir. Ba$lang1<;ta, kalp yetrnezligi kalp debisini
reseptorlerinden kaynaklanan da~ah-basm{: resep- azalt1r ve kan basmcmda azalmaya yol ar;ar. Bu da <;e$il-
tor rejl.ekslerinin alitivasyonu. Gerim reseptorlerin- li sodyum tutu cu sistemleri, ozellikle renin-anjiyoten-
den r;1kan sinyaller beyin sapma gider ve burada sin, aldosteron ve sempatik sinir sistemlerini akLive eder.
bobreklere giden sempatik sinir aktivitesini bask1- Buna ek olarak, di.i$ftk basmcm kendisi bobreklerde su
405
Unite V Viicut S1v1/ar, ve Bobrekler

ve tuz tutulmasma neden olur. Bundan dolayi, bobrekler ma sonras1 cevaba benzer. Yani, bobrekler kan hacmini
arter kan basmcm1 ve kalp debisini normale dondiirmek normale dondiinne c;abas1 ile su ve tuzu tutarlar. Ancak,
ii;in s1viyi tutarlar. s1vmm <;ogu interstisyitma gec;erek daha da fazla odeme
Ger<;ekten, eger kalp yetmezligi <;ok ciddi degilse, kan yol ac;ar.
hacmindeki yukselme s1khkla kalp debisini ve arter basm-
cm I hemen hemen tamamen normale geri dondilrebilir ve NEFROTiK SENDROM-iDRARLA PLAZMA
zay1flam1~ kalbin yeterli pompalamay1 geri;ekle~tirmesini PROTEiNLERiNiN KAYBI VE BOBREKLER
saglayan kan ve hticred1~1 s1v1 hacmindeki art1~ devam et- TARAFINDAN SODYUMUN TUTULMASI
mekle birlikte, sodyum anlmas1 artarak sonunda norma-
Hticred1$1 odeme yol ai;an genel mekanizmalar Boliim
le geri cloner. Ancak, eger kalp olduki;a zay1flarm$Sa, kan
25'de gozden gec;irilmi$tir. Odemin en onemli klinik
basmc1 idrar debisini normale dondiinneye yetecek kadar
nedenlerinden biri nefrotih sendrom olarak adlandmhr.
artmayabilir. Bu durumda, l<i~ide ciddi dola~1m konjesyo-
Nefrotik sendromda, glomertili.in artmi;, gec;irgenligi ne-
nu geli$inceye kadar bobrekler s1vi tutmayi siirdi.irur ve
deniyle glomertil kapillerinden, filtrat ve idrara btiyuk
sonunda, ozellikle pulmoner odeme bagh olum gen;ek-
miktarlarda protein s1zar. Bazen her gtin idrarda 30-50 gr
le~ebilir.
plazma proteini kaybedilebilip plazma protein konsant-
Kalp yetmezligi, kalp kapagi hastahklan ve kalbin do-
rasyonu normalin l/3'i.inden daha aza di.\~ebilir. Plazma
gumsal hastahklannda, kan hacmindeki arll$ kan basmc1
protein konsantrasyonunda dti~e sonucu plazma kollo-
ve kalp debisini nonnale dondiirmeye yardrm eden onem-
id ozmotik basmc1 azahr. Bu vticudun her tarafmdaki ka-
li bir dola$1m kompansasyonudur. Bu durum, zay1flarm$
kalpte bile ya$3rn1 surdtirecek diizeyde bir kalp debisinin pillerlerinden c;e~itli dokulara biiyuk miktarlarda s1vmm
devamma izin verir. filtre olmasma yo! ac;ar; boylece odem ge~ir ve plazma
hacmi azalir.
DOLA$1M KAPASiTESiNDE ARTl$1N NEDEN Nefrotik senclromda bobrekte sodyum tutulmas1,
OLDUGU KAN HACMi ARTl$1 plazmadan interstisyel s1v1 ic;ine s1vi ve protein s1zmt1s1-
nm aktive ettigi, omegin renin-anjiyotensin sistemi, al-
Vaskiiler kapasiteyi art1ran her durum bu fazladan kapasi-
dosteron ve olas1hkla sempatik sinir sistemi gibi i;e$itli
teyi dolduracak kan hacmi art1~ma da sebep olur. Vaskii- sodyurn-tutucu sistemlerin aktivasyonunu da kapsayan,
ler kapasitede bir art~, ba~langi<;ta ortalama dola~m do-
c;ok yonli.i mekanizmalar yoluyla gen;ekle~ir. Bobrekler,
lu~ basmcm1 di1$'i.lterek (bkz. ~ekil 29-14) kalp debisinde
su ve sodyum tutulmasnu plazma hacmi norma1e yakla-
ve arter basmcmda dii$meye yo! a<;ar. Bas1rn;tal<i dti~il$, ek
~mcaya kadar siirdiirur. Ancak, bi.iytik miktarlarda sod-
kapasiteyi doldurrnaya yetecek kan hacmi aru~1 gen;ekle-
yum ve su tutulmas1 plazma protein konsantrasyonunu
$inceye kadar bobreklerden su ve Luz tutulmasma sebep
daha da seyreltir ve vi.icut dokulan ic;ine daha fazla s1v1
olur.
s1zmasma sebep olur. Plazma proteinleri.ni yerine koyacak
Gebelikte, uterus, plasenta ve kadm vucudunun diger
tedavi yapilmad1g1 siirece net sonuc;, a;,m miktarda htic-
geni$lemi;; organlanmn artml$ vaski.iler kapasitesi kan
red1$1 odemi oluncaya kadar bobrekler tarafmdan yogun
hacmini yuzde 15-25 diizeyinde arum. Benzer $Ckilde,
s1V1 tutulumunun siirduriilmesidir.
bacak1armda bi\yiik varisli venleri olan hastalarda, nadi-
ren kan hacmi bu fazladan vasktiler kapasiteyi dolduracak
kadar artabilir. Bu dururnlarda, toplam vaskiiler yatak ye-
terince dolup, kan basmc1 bobreklen s1v1 at:1lmasmm gi.in- KARACiGER SiROZU-KARACIGERDE PLAZMA
ltik s1v1 ahm1yla e~lenebildigi dtizeye yiikselinceye kadar PROTEiNLERi SENTEZiNiN AZALMASI VE
bobrekler su ve tuz tutmaya devam ederler. BOBREKLER TARAFINDAN SODYUMUN
TUTULMASI
Karaciger sirozunda, nefrotik sendromda ortaya i;1kan
HOCREDl~I SIVI HACMINDE BOVOK olaylar aym s1rayla ortaya c;1kar. Aradaki tek fark, plazrna
ARTl~LARA NEDEN OLAN FAKAT KAN proteinlerinin, karaciger hiicrelerinin harabiyeti nedeniy-
HACMiNiN NORMAL OLDUGU Ie yeterince yap1lamamalarma bagh olarak azalmas1d1r.
DURUMLAR Siroz portal kan ak1rnmm karaciger ii;inden ak1~m1 en-
gelleyen karaciger yap1smdaki btiytik miktarlarda fibroz
Hticred1~ s1v1 hacminin onemli derecede artt1g1 fakat kan
hacrninin normal kald1g1 ya da hatta hafifc;e azald1g1 bir- doku olu~umuyla da baglannhd1r. Bu da portal damar ya-
kac; durum vardtr. Bu durumlar, c.;ogu kez kan hacminde tag1 boyunca kapiller basmc1 ytikselterek assit olarak ad-
azalmaya yol ar.;abilen interstisyuma s1vi ve protein s1z- landmlan periton bo~lugu ic;ine protein ve s1vi s1zmasma
mas1yla ba~lar. Bu durumlara bobreklerin cevab1 kana- katk1da bulunur.
406
Boli.im 30 Potasyum, Kalsiyum, Fosfat ve Magnezyumun

Dola~1mdan s1v1 ve protein kayb1 oldugunda, bobrek- Hall ME, do Carmo JM, da Silva AA, et al: Obesity, hypertension,
and chronic kidney disease. Int J Nephrol Renovasc Dis 7:75,
teki yamtlar plazma hacminin azalmas1yla baglanult diger 2014.
ko~ullarda gozlenenlere benzer. Yani, bobrekler plazma Hamm L, Hering-Smith KS, Nakhoul NL: Acid-base and potassium ho-
hacmi ve arter basmc1 normale doni.inceye kadar su ve meostasis. Semin Nephrol 33:257, 2013.
Hebert SC, Desir G, Gieblsch G, Wang W: Molecular diversity
tuz tutulmasm1 stirdilrilrler. Baz1 durumlarda aslmda si- and regulation of renal potassium channels. Physiol Rev 85:319,
rozclaki arum~ vaskiller kapasite nedeniyle plazma hacmi 2005.
normalin iisttine <;ikabilir; portal dola~rmdaki yi.lksek ba- Hoenderop JG, Bindels RJ: Epithelial Ca2• and Mg 2• channels in health
sm<;lar venlerin clistansiyonuna yol a<;arak vaskuler kapa- and disease. J Am Soc Nephrol 16: 15, 2005.
Rodan AR, Cheng CJ, Huang Cl: Recent advances in distal tubular
siteyi arurabilirler.
potassium handling. Am J Physiol Renal Physiol 300:F821, 2011 .
Rossier BC, Staub 0, Hummler E: Genetic dissection of sodium and
Kaynaklar potassium transport along the aldosterone-sensitive distal nephron:
Alexander RT, Dimke H. Cordat E: Proximal tubular NH Es: sodium, pro- importance In the control of blood pressure and hypertension. FEBS
tons and calcium? Am J Physiol Renal Physiol 305:F229, 2013. Lett 587 1929, 2013.
Biber J, Hernando N, Forster I, Murer H: Regulation of phosphate Wall SM: Recent advances in our understanding of intercalated cells.
transport in proximal tubules. Pflugers Arch 458:39, 2009. Curr Opin Nephrol Hypertens 14:480. 2005.
Blaine J, Weinman EJ, Cunningham R: The regulation of renal phos- Wang WH, Giebisch G: Regulation of potassium (K) handling in the
phate tra nsport. Adv Chronic Kidney Dis 18:77, 2011. renal collecting duct. Pflugers Arch 458: 157, 2009.
Cowley AW Jr: Long-term control of arterial pressure. Physiol Rev Weiner ID: Endocrine and hypertensive disorders of potassium regula-
72:231, 1992. tion: primary aldosteronism. Semin Nephrol 33:265, 2013.
Ferre S, Hoenderop JG, Bindels RJ: Sensing mechanisms involved 1n Welling PA: Regulation of renal potassium secretion: molecular mech-
Ca 2 • and Mg 2 ' homeostasis. Kidney Int 82: 1157, 2012. anisms. Semln Nephrol 33:215, 2013.
Giebisch G, Hebert SC, Wang WH: New aspects of renal potassium Whelton PK, Appel U, Sacco RL, et al: Sodium, blood pressure, and
transport. Pflugers Arch 446:289, 2003. cardiovascular disease: further evidence supporting the American
Guyton AC: Blood pressure control-special role of the kidneys and Heart Association sodium reduction recommendations. Circulation
body fluids . Science 252:1813, 1991. 126:2880, 2012.
Hall JE: The kidney, hypertension, and obesity. Hypertension 41 :625, Worcester EM, Coe FL: New insights Into the pathogenesis of idiopath-
2003. ic hypercalciuria. Semin Nephrol 28:120, 2008.
Hall JE, Granger JP, do Carmo JM, et al: Hypertension: physiology and Young DB: Quantitative analysis of aldosterone's role in potassium
pathophysiology. Compr Physiol 2:2393, 2012. regulation. Am J Physiol 255:F81 1, 1988.

407
":a:- · n l•~ B0L0M 31

Asit-Baz Diizenlenmesi

Hidrojen iyon (H') dengesinin di.izenlemnesi birc;ok yon- bestleyebilen hidrojen atomu ic;eren moleki.illere asit de-
den vilcuLta diger iyonlar ic;in olan diizenlemenin benze- nilmektedir. Ornegin, hidroklorik asit (HCl) su i<;inde
ridir. Omegin, homeostaz1 olu$turmak ic;in H• alum veya iyonize olarak hidrojen iyonlan (H•) ve klorilr iyonlan
i.iretimi ile vucuttan net H· at1lmas1 arasmda bir denge (CJ-) olu~lurur. Benzer $ekilde, karbonik asit (H 2 C03 )
olmalid1r. Bu diger iyonlar ic;in de gec;erlidir ve bobrek- suda iyonize olarak H' ve bikarbonaL iyonlan (HC0 3-)
ler vi.icuttan H~ attlmasmm di.izenlenmesinde anahtar rol olu$turur.
oynarlar. Ancak, hucre dt$l s1v1smda H• konsantrasyonu- Baz, W kabul edebilen bir iyon veya moleki.ildur. Or-
nun hassas bir $ekilde kontrolil basitc;:e bobreklerden H• negin, HC0 3- bir bazdir; c;i.inki.i H2C03- olu~turmak i.izere
at1lmas1 olayi degildir. Hem hi.icre di$1 hem hucre ic;i s1- Wile birle~ebilir. Benzer ~ekilde, HP01• bir bazd1I; <;iin-
v1da normal H• konsantrasyonunun korunmas1 ic;in kan, ki1 Hl0 1- olu~turmak Uzere H' alabilir. Vucuttaki prote-
hi.icreler ve akcigerlerin de kat1ld1g1 c;:ok sayida asit-baz inler de baz gibi i~lev yaparlar; c;:i.inki\, proteinleri yapan
tampon mekanizmalan gereklidir. baz1 amino asitler kolayca W alabilen net negacif yuklere
Bu boli.imde, farkl.t vUcUL sJV1larmda asit-baz kontrol sahiptirler. Alyuvarlardaki protein hemoglobin ve vilcu-
sistemlerinin temel birimlerinden biri olan bikarbonat dun diger hi.icrelerindeki proteinler vilcut bazlarmm en
(HC03-) iyonlarmm geri emilimi, i.iretimi ve aulmasma onemlileri arasmdadirlar.
ozel onem verilerek, H• konsantrasyonunun diizenlen- Baz ve alkali terimleri stkhkla aym anlamda kullarul-
mesine katkis1 olan c;e~itli mekanizmalar tarn~1lmaktad1I. rnaktadrr. Alkali bir veya birden fazla alkali metal (sod-
yum, potasyum, lityum ve benzerleri) ile bir hidroksil
iyonu (OH") gibi oldukc;a kuvvetli bazik bir iyonun bir-
H• KONSANTRASYONU HASSAS le$mesi sonucu olu~an bir molekilldi.ir. Bu molekullerin
OLARAK DUZENLENMEKTEDIR bazik bolilmleri c;:ozeltiden H' almak ic;:in ruzh bir ~ekil-
de reaksiyona girer ve dolay1s1yla tipik baz olarak kabul
Vi.icuttaki ti.im enzim sistemlerinin hemen hepsi tt• kon-
edilirler, Benzer nedenlerle, ,ilkaloz a~m miktarda W 'nin
santrasyonundan etkilendiklerinden, H' konsantrasyo-
vilcut s1V1larmdan uzakla~tmlrnas1111 ve tersine olarak asi-
nunun hassas bir $ekilde di.izenlemnesi gereklidir. Bu
doz da fazla W eklemnesini belirtmektedir.
nedenle, W konsantrasyonundaki degisiklikler hemen
hemen tum hi.icreleri ve vucut ~levlerini etkiler. Kuvvetli ve Zay1f Asitler ve Bazlar. Kuvvetli asit, lmh
Diger iyonlarla kar~lastmldigmda, vilcul smlanncla ~ekilde ayr)$arak c;:ozeltiye ozellikle fazla miktarda W ve-
H• konsantrasyonu di.i~i.ik duzeyde tuLUlmaktadu. Or- rendir. Buna bir omek, HCl'dir. Zay1f asitler iyonlanna ay-
negin, hiicred~1 s1VIclaki sodyum konsantrasyonu (142 n~maya muhtemelen daha az meyillidirler ve bu nedenle
mEq/L) onalama olarak sadece 0,00004 mEq/L olan nor- daha az tt• serbestlerler. Buna omek ise, H 2C0 3'ti.ir. Kuv-
mal H+ konsantrasyonundan 3,5 milyon kat kadar daha vetli baz, H• ile c;:abuk ve gi.ic;:li.i $Ckilde reaksiyona giren
fazlad1I. Aym ~ekilde onemli olarak, hiicredi~ s1VIdaki ve boylece h1zla c;:ozeltiden H• uzakla$Lnandrr. Tipik or-
H• konsantrasyonundaki normal degi$imler soclyum iyon nek tt• ile reaksiyona girerek su (Hp) olu~turan OH-'dir.
(Na•) konsantrasyonundaki normal degi~imlerin sadece Tipik zay1f baz ise, HCO/tu; <;ilnki.i, H+ ile OI-I-'e oranla
milyonda biri kadardn. Bu nedenle, H• di.izenlenmesinde- daha zayif bir $ekilde baglamr. Normal asit-baz diizen-
ki hassasiyel hidrojenin c;:e$itli hiicre i~levleri yoni.inden lenmesinde gorev alan hi.\cred1~1 s1v1daki asit ve bazlann
onemini vurgulamaktadu. c;ogu zayif asit ve bazlardrr. Detayh olarak inceledigimiz
en onemlileri, karbonik asit (H,CO) ve HC03- baz1drr.
ASIT VE BAZLAR - TANIMLARI VE Vucut S1vllarmm Normal H+ Konsantrasyonu ve
ANLAMLARI pH Degeri ile Asidoz ve Alkalozda Olu~an Degi~ik-
Bir hidrojen iyonu, bir hidrojen atomundan aynlan tek likler. Kan H' konsantrasyonu normalde kesin sm1rlar
bir serbest protondur. Cozeltilere hidrojen iyonlanm ser- i<;inde tutulur ve normal dcger yakla~1k 0,00004 mEq/L
409
Onite V Vucut S1v1/ar1 ve Bobrekler

( 40 nEq/L)'dir. Nom1al degi~imler sadece yakla$1k 3 ile 5 Asidik vticut s1v1lan ir;in en ui;: ornek, Bolilm 65'de an-
nEq/L arasmda olur; fakat a~m durumlarda oli.lme neden latildtgi gibi, mide mukozasmdaki oksintik (paryetal) huc-
olmaksmn 10 nEq/L di.lzeyine kadar di.l~er ve 160 nEq/L relerin mide ir;ine salg1lad1g1 HCI salg1s1dtr. Bu hucrelerde-
kadar yi.lksege de c;Lkabilir. ki H• konsantrasyonu kanm hidrojen konsantrasyonundan
Hidrojen iyon konsantrasyonu normalde dil~uk du- yakla~k 4 rnilyon kez daha fazla olup pH 0,8 dtizeyindedir.
zeyde oldugundan ve bu kui;:i.lk sayilar guc;li.lk olu~tur- Bu bolumfin ilerdeki k1sun.lannda hucred1~1 s1V1da H• kon-
dugundan pH birimi kullanilarak tt♦ konsantrasyonunu santrasyonu tart1~ilrnaktadir.
logaritmik skalada belirtmek adet haline gelmi~tir. pH,
a~g1daki formul kullamlarak gerc;ek H• konsantrasyonu-
nu vermektedir (H• konsantrasyonu [H•] litrede ekivalan H• KONSANTRASYONUNDAKi
olarak belirtilmektedir). DEGl$1KLiKLERE KAR$1 SAVUNMA:
TAMPONLAR, AKCiGERLER VE
1
PH= log -[W]
- ~ - log[W] BOBREKLER
Asidoz ve alkalozu onlemek ic,:in vticut s1V1lannda H•
Ornegu.1, normal [H+] 40 nEq/L (0.00000004 Eq/L)'dir. konsantrasyonunu Ui;: temel sis tern duzenler: (1) viicut s1-
Bu nedenle, normal pH: v1lanmn kimyasal asit-baz tampon sistemleri, H'· konsant-
rasyonunda a~m degi~ilni engellemek ic;in bir asit veya
pH= -log [0,00000004] bir baz ile h1zla birle$irler; (2) solunum merkezi, hticred1~1
pH = 7,4 s1vtlardan C02 'in (ve boylece karbonik asidin) u zal<la$-
tmlmasuu duzenler ve (3) bobrek1er, asidoz veya alkaloz
s1rasmda asit veya alkali idrar c;1kanlmas1m saglayarak
Bu formi.llden pH ile H • konsantrasyonunun ters hucred~ s1vt H• konsanlrasyonunu normale dond-Urtir.
orantih oldugu gori.llmektedir. Bu n edenle, di.l~ilk pH
Hiclrojen iyon konsantrasyonunda bir degi~iklik oldu-
yi.lksek H• konsantrasyonu ve yilksek pH ise di1$i1k H•
gu zaman, vi.icut s1vtlanndaki tampon sistemleri bu de-
konsantrasyonu anlarnma gelir.
gi$ikligi en clti$ilk diizeyde tutrnak i<;in saniyeler i<;inde
Arter kanmda pH 7,4, venoz kan ve interstisyel s1v1laT-
harekete gec;erler. Tampon sistemler v-Ucuttan H• atmaz
da ise dokulardan gelen ilave karbondioksit (CO) ile olu~-
veya vticuda H• eklemez; fakat, denge yeniden kumlun-
turulan H 2C03 nedeniyle pH yakl~Lk 7,35 duzeyindedir
caya kadar onlan bagh tutar.
(Tablo 31-1). Normal arter kam pH degeri 7,4 oldugun-
dan pH bu dege1in aluna du~ti.lgilnde l<i~ide asidoz oldugu ikinci savunma hatt1 olan solunum sistemi de vticutta
ve pH 7,4 i.istune <;1kngmda ise alkaloz oldugu kabul edilir. CO 2 ve boylece H2C03 'in azalnlmasm1 temin et1nek ir;in
Bir insanm birkai;: saatten fazla ya~yabilecegi en di1$Uk pH birkai;: dakika ic;inde etkili olur.
degeri yakla$Lk 6,8 ve en yi.lksek s1mr ise yakla$tk 8,0'dir. Bu iki savunma ham, yava$ cevap veren ti<;tincu sa-
Hilcrelerin rnetabolizma sonucu asit, ozellikle, H 2C03 vunrna hattl olan bobrekler vticuttan fazla asil veya baz
tiretmeleri nedeniyle hucreii;:i pH genellikle plazma pH attlmas1nt saglaymcaya kadar H• konsantrasyonunun
degerinden hafifi;:e du~tiktur. HUcre tipine bagh olarak fazla clegi$rnesini engeller. Bobrekler diger iki savunrna
hticreii;:i s1v1 pH degerinin 6,0 ile 7,4 arasmda degi~tigi sistemine gore gorece yava$ ve saatlerden gi.inlere kadar
tahmin edilmektedir. Dokularda hipoksi ve dokulara ye- uzayan surede cevap vennelerine ragmen asit-baz di.izen-
tersiz kan ak.11111 asit birikimine neden olur ve hi.icreic;i leme sisteminin en gi.lr;h\si.id-Urler.
pH'y1 di.i~Urebilir.
Hticred1~1 s1vmm asit-baz durumuna bagh olarak id-
rar pH degeri 4,5-8,0 arasmcla degi~ebilir. tleride anlatil- VOCUT SIVILARINDA H•'NiN
d1g1 gibi, bobrekler deg~en oranlarda asit veya baz atarak TAMPONLANMASI
h-Ucredt$t s1vtlardaki H• iyon konsantrasyonundaki anor- Tampon, c;ift yonlti reaksiyonla J-I• baglayan herhangi bir
mallikleri diizenlemede ba~ltca rolU oynamaktadu. maddedir. Tamponlama reaksiyonunun genel formtili.i ~u
~ekildedir;
Tablo 31-1 VOcut S1vilannm pH ve W
Konsantrasyonlan Tampon+ H • H Tampon
H• Konsantrasyonu (mEq/L) pH
H ucred 1~1 s1v1 Bu ornekte, serbest H• tamponla baglanarak zaytf bir asit
Arterye l kan 4,0x 10' 5 (H tampon) olu?turur. Bu cla ya i;:ozilnmeyen bir moleki.11
7,40
olarak kahr veya tekrar aynlarak tampon ve H• olu$turur.
Venoz kan 4,5 X 10·5 7,35
H• konsautrasyonu artt1g1 zaman reaksiyon saga clogru
interstisyel sIv1 4,5 X 10·5 7,35 youeltilir ve tampon mevcut oldugu silrece daha fazla
Hucreic;i SIVI 1 x 10·3 lie 4 x 1o-s aras1 6,0-7,4 H• tampona baglamr. Bunun aksine, H• konsantrasyonu
idrar 2
3 x 10" lie 1 x 10- aras15 4,5-8,0 azaldig1 zaman reaksiyon sola dogru yoneltilir ve H• tam-
pondan aynhr. Bu ~ekilcle H• konsantrasyonundaki degi-
Mide HCl'si 160 0,8
$iklikler en dii~tik dtizeyde tutulur.
410
Boli.im 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

Vi.icuna her gi.in bi.iyuk miktarda asit olu~tugu ve 8i0 olu~turdugu gori.ilmektedir. CO2 fazlahg1 solunumu
vi.lcul SlVllannda di.i~tik H+ konsantrasyonu bulundugu gi.i<;li.i bir $ekHde uyam ve bu da hi.icre~i s1v1daki C02'nin
goz oni.ine almd1gmda, viicut s1vi tamponlanmn tinemi anlmas1m saglar.
hemen anla~1hr. Ornegin, her gun yaklas1k 80 miliekiva- Bikarbonat tampon <;i:izeltisine sodyum hidroksit
lan H+ ahmr veya metabolizma sonucu i.iretilirken, viicut (NaOH) gibi kuvvetli bir baz Have edildiginde reaksiyon-
s1vilannm H• konsantrasyonu normalde sadece 0,00004 lann tersi olu$ur:
mEq/L'dit. Tamponlama olmasa, gi.inltik ahnan ve i.ire-
tilen asit, vi.icut s1vi H• konsantrasyonunda c;ok btiyiik NaOH+H2C0 3 --t NaHC03 +H20
oli.imci.il degi~ikliklete neden olabilirdi.
Asit-baz tamponlanmn etkileri, hi.icred~i s1v1da mik- Bu durumda, NaOH'deki OI-r daha fazla HC0 3- olu$-
tar olarak en onemlisi olan bikarbonat tampon sistemi in- turmak i<;in ~co. ile birle$ir. Boylece, zay1f baz olan
celenerek belki de en iyi ~ekilde ac;1klanabilir. NaHC0 3 kuvvetli baz olan NaOH'in yerini ahr. Aym za-
manda, H 2C03 konsantrasyonu azahr (NaOH ile reaksi-
yona girdigi ic;in) ve H2CO.'ti yerine koymak icin Hp ile
BIKARBONAT TAMPON SISTEMi birle~mek ilzere daha fazla CO 2 olu~muna neden olur.
Bikarbonat tampon sistemi, ic;:inde iki madde bulunan bir
su c;:ozeltisidir: (1) zay1f bir asit, H2C03 ve (2) sodyum CO 2 + H20--. H2C0 3 --+tHCOi +W
bikarbonat (NaHC0 3 ) gibi bir bikarbonat tuzu. + +
NaOH Na
H2C03 vi.icutta CO/in H20 ile reaksiyonu sonucu
olu~turulur:
B6ylece bunlann net sonucunda, kan CO, di.lzeyi azal-
Karbonik ma egilim:i gosterir. Ancak. kanda CO/uin aialmas1 solu-
CO2 + H20 anhldraz H2C03 numu inhibe eder ve solunumla anlan CO 2 miktan azalu.
Kanda olu~an HCQ 3-art1~1 b6breklerde HC03-aulmasmm
Bu reaksiyon yava~nr ve harbonih anhidraz enzimi ol- artmlmas1 ile telafi edilir.
madigmda c;ok az miktarda H 2 C0 3 olu~turulur. Bu enzim
ozellikle C02'nin serbestlendigi akciger alveollerinin du-
varlannda c;:ok miktarda mevcuttur. Karbonik anhi.draz ay- Bikarbonat Tampon Sisteminin Nicel Oinamigi
nca C0 2'in }\O ile reaksiyona girerek H2C03 olu~turdugu H2C03 dahil tUm asitler belli oli;iide iyonize olurlar. KUtlesel
b6brek ti.ibi.illerinin epitel hucrelerinde de bulunmaktad1r. denge gozontine almd1gmda, H+ ve HC01- konsantrasyonlan
H 2C03 zayifc;:a iyonize olarak ki.ic;:uk miktarlarda H+ve }\C0 3 konsamrasyonu ile oranohd1r.
HC0 3- olu~turur:
H2 C0 3 ..=:::=.... H' + HC03-
H2 C0 3 ..=:::=.... W + HC03- Herhangi bir asil i,;:in. asidin konsantrasyonu ile ayn~n
iyonlanrun konsantrasyonu arasmdaki ili~ki disosiyasyon sa-
Bu sistemin ikinci bile~eni hi.icred1~1 s1V1da c;ogunlukla
bili K' olarak tammlamr:
sodyum bikarbonat (NaHC0 3) olarak bulunan bikarbo-
nat tuzlanchr. NaHC0 3 nere<leyse tamamen iyonize ola- K' = H' x HC0 3-
rak a~ag1daki sekilde HC0 3- ve Na+ olu~turur: H2C03 (1)
Bu e~itlik, bir H2C0 3 c;ozellisindeki serbest H· miktanru
NaHC03---.:=;-+ Na++ H(o3-
~1 ~ekilde gosterir:

$imdi ti.im sistemi bir araya koyarsak ~unu gori.irtiz:


W = Kx H2C02
HC03 (2)
C0 2 +H 2 0 H2 C0 3 .=-.H' +HC0
...__,_,
3-

+ Ayr~mam~ H2 C0 3 konsantrasyonu c;ozelli ic;inde c\lc;iile-


Na•
mez c;iinkii hula C01 ve H20 veya H· ve HC03- ~eklinde ay-
H2 C03'tin zay1f olarak ayn$mas, nedeniyle H+ kon- n~1r. Bununla birlikte, kanda e1iyen CO 2 ayn~mam~ HF0 2
santrasyonu ileri derecede azdrr. miktan ile dogrn oranuhd1r. Dolayis1yla, ~Llik (2) yeniden
Bikarbonat tampon c;:ozeltisine HCl gibi kuvvetli bir asit ~ ~ekilde yaz1labilir.

ilave edildiginde, asinen olu$an (HCl- H+ + ct-) hidrojen


CO2
iyon konsantrasyonu artl.$1 HC0 3- tarafmdan tamponlanrr. W = Kx HC03-
{3)

TH➔ + He~- --t H2C03 --t co2+ H20 H1C0 3 ve CO 2 arasmdaki oran 1/400 oldugundan e~itlik
(3) ic;in disosiyasyon sabili (K), e~itlik (2)'deki disosiyasyon
SonU<;ta, daha fazla H2C03 olU$tUrularak col ve ~o sabitinin (K') sadece yakla~1k l/400'u kadardrr.
i.iretiminin artrnasma neden olur. Bu reaksiyonda kuvvetli E~itlik (3) c;ozellide eriyen toplam col miktan ~eklinde
asitteki (HCl) hidrojen iyonlanmn HC0 3- ile reaksiyona yazilabilir. Bununla birlikte, birc;ok klinik laboratuvar gerc;ek
girerek <;ok zayif bir asiL olan H 1C03'i ve bunun da CO 2 ve
411
Onite V Viicut S1v1fan ve Bobrekler

0 100
CO 2 miktan yerine kan CO 2 basmcm1 (Pco) ol<;mektedir.
Ancak kandaki CO2 miktan, Pco2 ile CO2 'nin eriyebilirle kat-
say1srnrn ~rpumnrn dogrusal bir fonksiyonudur; fizyolojik
ko!?ullarda, co;run eriyebilme kacsay1S1 vucut 1S1Smda 0,03
i==~:j_
., a, '0
25 75 ~0t
Q) Q)
'0 '0 OJ
N

(Q ~.~ _!: N .Q
mmol/mm Hg'drr. Yani, ol<;tilen her Pco, mm Hg basmc1 i<;in !<,..~ i~ii

8~i
50 50 o,,cc
kanda 0,03 milimol H1 CO3 bulunmaktad1r. Bu nedenle, e~it- a,(.) 0 I &. Q)

~ g! ~
lik (3) ~u ~ekilde yeniden yazilabilir:

W = K X (0.03. Pco2)
HC0 3 •
ias (.)
£
75 25 :c-

(4) 100 0
4 5 6 7 8
Henderson-Hasselbalch E~itligi. Yukanda anlauld1- pH
gi gibi, H•-konsantrasyonunu gen;ek konsantrasyon yerine ~ekil 31-1. HC03• ve CO 2 (veya H2C0 3) ~eklindeki tamponlann yuzde-
pH birimi ile ilade etmek daha yaygmdir. Hattrlarsak pH, leri degi~tiginde hucred1~1s1v1s1ndaki pH'y1gosteren bikarbonat tam-
pH = -log H+ ~eklinde tammlamr. pon sistemi i<;:in titrasyon egrisi.
Disosiyasyon sabiti (pK) de benzer ~ekilde ifade edilebilir:

pK =- log K
mal fizyolojik asit-baz homeostaz1 bu iki organm, akcigerler
Boylece, e~tlik (4)'deki H• konsantrasyonunu, e~itligin ve bobreklerin, koordineli <;a~mas1 ile saglamt ve bu kontrol
negatif logaritmas1m alarak ~ ~ekilde ifade edebiliriz: mekanizmalanndan biri veya ikisi de r;a.11$madI~da ht1cre-
dt~1 s1v1smdaki Pco 2 veya HCO 3• konsantrasyonu degi$ir ve
-log H'°=logpK-log (0.03xPco2 ) asit-baz dengesi bozukluklan olu$ur.
.. HCO3 • (5) Asit-baz dengesi bozukluklan hticrecb$1 s1v1smdaki
Boy1ece, HCQ 3• konsantrasyonunda olu~n bir deg~klik sonucu ge-
li~tigi zaman metabolik asit-baz bozuklugu olarak isimlendi-
pH= pK -log (0.03 x Pco 2 ) rilir. Bu nedenle, HCO3- konsantrasyonunda azalma sonucu
HC0 3• olu~an asidoza metabolik asidoz, HCO; konsantrasyonunda
(6)
Negatif logaritma ile i?lem yapmak yerine, logaritma ku- art~ sonucu olan alkaloza ise metabolik alhaloz denilmekte-
rallanm uygulayarak, logaritma degerini ters c;:evirmek ve son dir. Pco 2'de bir am$ sonucu olan asidoza solun11msal asidoz,
bolumdeki pay ve paydanm yerlerini degistirmek su e,_<;itligi Pco 2'de azalma sonucu olan alkaloza <la solunumsal a!kaloz
verir: adi verilir.
HC03· Bikarbonat Tampon Sistemi Titrasyon Egrisi. Hoc-
pH= pK + log (0.03 x Pco2) redl.$1 s1V1Smdaki HCO;'m CO 2'e oram degi.$tiginde geli~en
(7) hi.icred1~1 sms= pH degeri deg~imleri ~ekil 31-l'de gos-
Bikarbonal tampon sisterni i<;in pH degeri 6,1 oldugun-
terilmektedir. Bu iki bil~enlerin konsantrasyonlan ~it oldu-
dan e$illik (7) $U $ekilde yeniden yaz1labilir.
gunda, ~itlik (8)'in sag taraft log 1 olur ve bu da s1fud1r. Bu
HC0 3· nedenle, tampon sistemin iki bile~eni e~it oldugunda solus-
pH = 6.1 + log 0.03 x Pco2 yonun pH degeri bikarbonat tampon sisteminin pK degerinin
(8) (6,1) ayms1 olur. Sisteme baz ilave edildiginde, erimi~ CO/ in
bir ktsml HCO;'e <;evrilir ve bu da Hco;;col oranmm art-
E~itlik (8) Henderson-Hasselbalch ~itligidir ve bu ~itlik
masma neclen olarak Henderson-Hasselbalch ~itliginden an-
kullamlarak bikarbonat iyonunun molar konsantrasyonu vc
la~ilacag1 gibi pH')'l arum. Asit ilave edildiginde, HCO; ile
Pco1 biliniyorsa bir SIVlntn pH degeri hesaplanabilir.
tamponlamr ve soma erirni~ CO 2'ye donU~rorUlerek HCO;/
Henderson-Hasselbalch e~itliginden bikarbonat iyon
CO 2 oram ve hucred1~1 s1V1s111m pH's1 azalnhr.
konsantrasyonundaki bir art1$1.Il pH arn~ma neden oldugu ve
"Tampon Gi.ici.i" Tampon Maddelerin Miktarlan ve
asit-baz dengesini alkaloza dogru kayd1rd1gi. belirgindir. Pco 2
degerindeki bir arn~ pH azalmasma neden olur ve asit-baz Gorece Konsantrasyonlan ile Belirlenir. ~ekil 31-l'deki
dengesini asidoza dogru kaydmr. tiu·asyon egrisinde bir<;ok nokta bellidir. Birincisi, tampon
Henderson-Hasselbalch e$iLligi, hocrecb$l s1V1da normal sistemdeki bil~enlcrin her biri (HCO 3• ve CO 2) toplam kon-
pH duzenlenmesinin ve asit-baz dengesininin belirleyicile- santrasyonunun yuzde S0'sini olu~turuyorsa sistemin pH's1,
rini tammlamanm yam s1ra, hucredI~• StvtSmm asit ve baz pK ile ayrn olur. lkinci olarak, tampon sistemin en etkili ol-
yaplSrnm fizyolojik kontrolti hakklnda da bilgi verir. Daha dugu yer pH'mn sistem pK'sma yakm bulundugu egrinin orta
ileride anlauldlg1 gibi, HCO3• konsantrasyonu temel.de b6brel1- noktas1du. Bu fenomenin anlann, sisteme giren herhangi bir
1er tarafmdan duzenlenirhe11 hiicredt~1. sivr.da.M Pco2 duzeyi so- miktardaki asit veya baz i<;in pH degi~minin, pH'mn sistemin
lzmum hm tarafmdan duzenlenir. Solunum luzmm arnnlmas1 pK'sma yakm olmas1 halinde, en dii~Uk dUzeyde olmas1chr.
ile akcigerler daha fazla CO l 'yi plazmadan uzakla~unr, solu- Tampon sistem, pK'mn her iki tarafmda 1,0 pH birimi ka-
num hmmn yava$laulmas1 ile akcigerler Pco/ yi amnr. Nor- dar daha etkili olma}'l siirdi.irur. Bikarbonat tampon sistemi

412
Solum 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

Fosfat tampon sisleminin pK degeri 6,8'dir ve bu de-


pH 5,l'den 7,1 birime kadar degi~im gosterir. Bu sm1rlarm ger vticut s1vtlannm normal pH degeri olan 7,4'ten faz.
otesinde tamponlama gucii ruzla azahr. Ti.im C0 2'in tamanu la farkh degildir; bu durum sistemin maksimuma yakm
HCO/e c;evrildiginde veya HCO, 'm tamam1 CO/e doni.i~tti- tamponlama gi.ici.inde r;ah~masma imkan verir. Ancak,
rtildi.igti zaman tampon lama gtici.i ttikenmi~ olur. hi.icred1~1 s1V1daki konsantrasyonu dti~tikti.ir ve bikar-
Bir sistemdeki tamponun guconu beltrlemede tamponla- bonat tampon konsantrasyonunun yakla~1k yi.izde 8 ka-
nn murlak konsantrasyonlan da onemli bir faktordtir. Tam- dand1r. Bu nedenle, hticred1$1 s1vidaki fosfat sisteminin
ponlann konsantrasyonlan di.i~i\k oldugunda soli.isyona c;ok toplam tamponlama guci.i, bikarbonal lampon sisLemin-
az miktarlarda asil veya baz ilave edilmesi pH'yi belirgin ~e- den c;ok daha azdu.
kilde de~lirir. Hticred1~1 tampon olarak <;ok kti<;tik roluntl.n aksine,
fosfat tampon sistemi ozellihle bobreh tilbiil sivisinda ihi ne-
denle (:Oh onemlidir: (1) fosfat genellikle ti.lbi.ilde yi.iksek
konsantrasyona ula~rr ve boylece fosfat sisteminin tam-
Bikarbonat Tampon Sistemi En Onemli Hucred1- ponlama gi.icUnU artlnr ve (2) Ltibul s1v1smm genelhkle
~• Tampondur. ~eldl 31-l'deki titrasyon egrisine baka- hi.icred1~1 s1V1ya gore belirgin ~ekilde daba dii$i.ik pH de-
rak, bikarbonaL tampon sisteminin gi.i<;li.i oldugu tahmin gerine sahip olmas1 tamponun i$lem gorme arahgm1 siste-
edilemez. Bunun iki nedeni vardtr. Birincisi, bikarbonat min pK degerine (6,8) yakm bir degere getitir.
tampon sistemin pK dege1i 6,1 iken hi.icredt~1 s1v1 pH's1 Fosfat tampon sistemi hucrei~i s1v1smm tamponlan-
yakla~1k 7,4 kadardtr. Bunun anlam1, HCO3- ~eklindeki masmda da onemlidir; r,:unki.i, bu s1vtlardaki fosfat kon-
bikarbonat tampon sisterninin erimi~ CO 2 ~kline oranla santrasyonu hilcred1~1 SlVllardakinden birkac; kat daha
yakla~1k 20 kat daha fazla olmas1du. Bu nedenle, bu sis- fazlad1r. Aynca hticrei<;i SlVllann pH degerleri de hticre-
tem, tamponlama egrisincle egimin dii~iik ve tamponlama dt$t s1v1larmkinden dil$iik olclugundan, hi.icredt$1 stvtlara
gi.ici.intin zay1f oldugu boltimde etkili olmaktadir. ikinci- lnyasla fosfat tampon sisleminin pK degerine genellikle
si, bil<arbonat sisteminin iki elemammn, CO 2 ve HCO/ in daha yakmdir.
konsantrasyonlan fazla degilclir.
Bu ozelliklere ragmen bikarbonat tampon sistemi vti-
cuctaki en gi.ir,:lti hucred1~1 tampon sistemidir. Bu belirgin
r,:el~ki genellikle tampon sistemin iki elemam, HCO3 - ve
PROTEINLER C>NEMLI HOCRElc;i
col di.izeyletinin, a~ag1da ac;1kland1g1 gibi s1ras1yla bob- TAMPONLARIDIR
rekler ve akcigerler tarafmdan dtizenlemnesi nedeniyle Proteinler ozellikle hi.icrelerin ic;indeki yi.iksek konsant-
olur. Bu diizenlemenin sonucu olarak hucred1~1 s1vtnm rasyonlan nedeniyle vi.icutta en fazla bulunan lamponlar
pH di.izeyi, bobrekler tarafmdan HCO 3- aulmasmm veya arasmdadu.
sentezinin ve akcigerler tarafmdan da CO2 aulma lnzmm Hi.icrelerin pH's1 hi.icred1~1 s1vtmnkinden hafifc;:e dti-
di.izenlenmesi ile hassas bir ~ekilde kontrol edilir. ~i.ik olmasma ragmen yine de hticred1~1 s1v1 pH degi~im-
leri ile oranuh olarak degi~irler. Hucre zannda hafif H•
FOSFAT TAMPON SISTEMi ve HCO 3- diliizyonu vard1r. Eritrositlerdeki hIZh gec;:i~ ve
dengelenme di~mda, hticre ic;inde bu iyonlann hticrech-
Fosfat tampon sistemi hi.icred~1 s1V1 tamponu olarak bi.i- $1 s1v1 ile dengelemnesi birka<; saati almaktachr. Bununla
yi.ik bir oneme sahip olmamasma ragmen, ltibtil s1v1smm birlikle, CO, biiLi.in hi.icre zarlanndan kolayca gec;:ebilir.
ve hucrei<;i s1v1lann tamponlanmasmda ba~hca roli.i oy- Bikarbonat tampon sisteminin elemanlarmm bu difiizyonu,
namaktadtr. hi.icredi$l pH diizeyinde degi~imler ol.dugu zaman hiicreifi
Fosfat tampon sisleminin ana elemanlan H 2PO~ ve s1vilan11 pH'smm degi~mesine neden olur. Bu nedenle, hi.ic-
HPO➔-'d1r. Bu iki madde kan$1mma HCl gibi kuvvetli bir relerin ir,:indeki tampon sistemleri hi.icredi~1 s1vtlann pH
asit ilave edildiginde, HPO+· baz1 tarafmdan hidrojen ah- clegi~imlerini engeller ancak maksirnum olarak etkin ola-
nu ve H 2PO/ye donti$ti.iriiltir. bilmeleri ir,:in birkac; saat gerekliclir.
Eritrositlerde hemoglobin (Hb) onemli bir tampon-
HCI + Na2 HP04 -+ NaH2 KP0 4 + NaCl
dur:
Bu reaksiyon sonucunda, kuvveLli asit HCl, zay1f asit
NaH1 PO4 ile yer degi$Lilir ve pH'daki azalma en dti~i.ik dti- W +Hb HHb
zeyde tutulur.
Tampon sisteme Na OH gibi kuvvetli bir baz girdiginde Vticut s1vuanndaki toplam kimyasal tamponlamamn
OH', H 2 PO 4' ile Lamponlanarak HPO4" + Hp olu~turur. yakla$1k yi.izde 60-70 kadan hi.icreler ir,:indeclir ve bu-
nun bi.iyi.ik <;:ogunlugu da hticreir,:i proteinlerinden kay-
NaOH + NaHl04 -+ Na2 HP04 + Hp
naklanu. Ancak eritrositler harir,:, H' ve HCO/ in hticre
Bu durumda, kuvveth baz NaOII zayif bir baz olan zarlanndan yava~ ge<;~i, hticrei<;i proteinlerinin hticredt$1
NaH?O+ ile yer degi~tirerek pH'da sadece <;ok hafif bir asit-baz anormalliklerini tamponlamadaki maksimum et-
art1~a neden olur. kilerini birkac; saat geciktirir.

413
Onite V Vucut s,v,lan ve Bobrekler

Hucrelerin ic;indeki yiiksek protein konsantrasyonuna :21 +0.3


ilaveten tamponlama gi.ic;lerine katk1 saglayan diger bir fak- :i
'iii, + 0.2
tor de bu protein sistemlerindeki pK degerinin hticrei<;:i pH ;e,
~ +0.1
degerine oldukc;a yakm ohnas1drr.
:c
Q. 0
:i
_g -0.1
E -0.2
izohidrik Prensibi: Ortak Bir c;ozeltideki Tum .!!!
? -0.3
Tamponlar Ayni H+ Konsantrasyonu ile Dengededir
"' - 0.4
:i
0
Vtlcut stvtlanndaki tampon sistemlerini her bid tek ba$ma ,::,
> -0.5
etki yap1yormu§ gibi taru~maktayiz. Ancak, W tUm bu sis- 0.5 1.0 1.5 2.0 2.5
temlerdeki reaksiyonlarda ortak oldugundan tUmU birlikte Alveol ventllasyon h1z1
c;al~tr. Bu nedenle, hiicred1~1 SIVlsmda H• konsantrasyonun- (normal:: 1)
da bir degi;,i.klik oldugu zaman tampon sistemlerinin dengesi ~ekil 31-2. Alveol ventilasyon h1z1rnn artmas1 veya azalmas1rnn neden
de degi~ir. Bu ~leme izoltidrili prensibi denir ve a$ai5tdaki for- oldugu hucred1~1 s1v1smdaki pH degi~iminin normalin katlan ~eklinde
mtll ile g<lsterilir. gosterilmesi.

H• --K , x -
HA,_K HA2 _K HA 3
- - zX- - - 3X - -
A, A2 A3
atihr ve hi.icred1$I s1V1da Pco 2 dii§er. Bu nedenle, pulmoner
ventilasyonda veya dokularda CO 2 olu~um luzmda olu$,ln
K1, K2 ve K3 siras1yla ii<; asitin disosiyasyon sabitleridir;
degi$irnler hiicred1~1 s1v1da Pco 2'yi degi~tirebilir.
HA1• HA2, HA3 ve A1_ A2 , A3 ise ii<; tampon sistemindeki bazla-
n olU$turan serbest negatif iyonlannm konsamrasyonlandrr.
ALVEOL VENTiLASYONUNU ARTIRMAK
Bu prensibin anlam1 $Udur: tampon sistemlerinin birini
H0CREDl$1 SIVIDA H+ KONSANTRASYONUNU
degi$tiren herhangi bir durum digerlerinin tiimiiniin de den-
gesini degi$lirir; c;tinkU tampon sistemler gerc;ekte birbirleri
AZALTIR VE pH'YI Y0KSELTiR
arasmda H• ahp vererek tamponlama yaparlar. Eger metabolik CO2 olu~umu sabit kahrsa, hiicred1§1 s1v1-
daki Pco/yi etkileyen yegane faktor alveol ventilasyon lu-
z1d1r. Alveol ventilasyon hm ne kadar yuksek olursa Pco2
o kadar dii~er ve tersine olarak alveol ventilasyon luz1 ne
ASIT-BAZ DENGESiNDE SOLUNUMSAL kadar di1$erse Pco 2 o kadar yiiksek olur. Daha once tar-
DOZEN LEME t1$tld1g1 gibi, CO2 konsantrasyonu artt1g1 zaman H 2CO 3
konsantrasyonu ve H• konsantrasyonu da artarak hucre-
Asit-baz bozukluklannda ikinci savunma ham, hticred1- d~1 s1v1 pH's1m di1$Uriirler.
$I SlVldaki CO 2 konsantrasyonunun akcigerler tarafmdan ~ekil 31-2, alveol ventilasyonunun h1zmm azalma-
kontroliidiir. Ventilasyondaki arn$ hiicred1$1 s1v1dan CO2 s1 veya artmas1 sonucunda kanda olu§an yakla$1k pH
at1hnas1m saglar ve kiitle etkisiyle H• konsantrasyonunu degi$i1nlerini gostermektedir. Alveol ventilasyonunun
azalttr. Bunun tersine, ventilasyonun azalmas1 C0 2'i arn- normalin iki katma <;:tlunasmm hiicredi~1 s1vi pH dege-
nr ve boylece hi.icred1$1 s1vida H• konsantrasyonu anar. rini yakla~1k 0,23 kadar arurdigma dikkat ediniz. Alveol
ventilasyonu norm.al oldugunda, vu.cut s1vtlanmn pH's1
7,40 ise, ventilasyon hlZlm iki kat arurmak pH'y1 yakla~1k
COz'iN AKCiGERLER YOLUYLA 7,63'e c;1kanr. Bunun aksine, alveol ventilasyonunun nor-
UZAKLA$TIRILMASI METABOLiK CO2 malin dortte birine inmesi pH'yi 0,45 azalur. Yani, normal
ventilasyonda pH 7,4 ise, ventilasyonun normalin dortte
OLU$UMUNU DENGELER
birine inmesi pH'yi 6,95'e inclirir. Alveol venlilasyon hm
CO2 si.irekli olarak hucreic;i metabolik i$lemlerle vi.icutta belirgin bir $ekilde swra kadar dti§iip normalin 15 katt
olu~turulmaktadu. Olu§turulduktan sorua hi.icrelerden kadar yiiksek degere c;tkabildiginden, viicut s1V1lannm pH
interstisyel s1V1ya ve kana difiize olur ve kanla akcigerle- diizeyinin solunum sistemi tarafmdan ne kadar degi$tiri-
re ta§lllrr, orada alveollere difiize olur ve sonra pulmoner lebilecegi kolayca aula~1labilir.
ventilasyon ile atmosfere attltr. Hucred1$1 s1vtlarda erimi~
halde yakla$Ik 1,2 mol/L CO 2 bulunur ve bu da 40 mm Hg H+ KONSANTRASYONUNDA ARTI$ ALVEOL
Pco 2'e e~ittir. VENTiLASYONUNU UYARIR
Eger roetabolil< olarak CO2 olu$um ruz1 artarsa, huc-
Alveol ventilasyo n h1z1 sadece vii.cut s1v1lanndaki Pcol
redi~1 s1v1s111da Pco 2 duzeyi de benzer $ekilde artar. Bu-
diizeyini degi~tirerek H· konsantrasyonunu etkilemez,
nun aksine, metabolizma hizmda azalma Pco 2 diizeyini
H• konsantrasyonu da alveol ventilasyon h1z1ru etkiler.
dti$liriir. Eger ventilasyon h1z1 artarsa, akcigerlerden CO 2
~eldl 31-3, alveol ventilasyon luzmm normalin 4-5 ka-

414
Boliim 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

-...
II
"iij 4
sahiptir ve bu da l'e 3 bir geribildirim kazancma kar~llik
gelmektedir. Eger hi.icre~1 s1V1ya asil ilavesiyle pH ani-
den artmhrsa ve pH 7,4'ten 7,0'ye di.i~erse, solunum siste-
E
0 mi pH degerini yakla~ik 7 ,2 veya 7,3'e geri dondilri.\r. Bu
.s
::,
3
yamt 3-12 dakika ic;inde ger<;ekle$it.
C
g_
~ 2
Solunum Sisteminin Tamponlama Guci.i. Asit-baz
E dengesinin solunumsal duzenlenmesi fizyol.ojik tipte bir
~ tampon sistemdir; c;;i.\nkil, yava~ cevap veren bobrekler
1~ o+-----.,--.....-----,,--.....---.----.- dengesizligi. giderinceye kadar hIZla harekete gec;er ve W
konsantrasyonunun i;ok fazla degi?mesini onler. Genel
7.o 1.1 7.2 7.3 7.4 7.5 7.6 olarak, solunum sisteminin LUm tamponlama kapasitesi
Arteryel kamn pH's, hi.icred1~1 sw1daki diger kimyasal tamponlann birle$imin-
den 1-2 kat kadar daha fazladrr. Yani, bu mekanizma He
$ekil 31-3. Kan pH duzeyinin alveol ventilasyonu h1z1na etkisi.
kimyasal lamponlann tamponland1gmm bir veya iki kat1
kadar asit veya baz tamponlamr.
tma i,;1kmasmm pH degerinin normal deger olan 7,4'ten Akciger i~levlerinde Bozukluk Solunumsal Asidoza
viicut ic;;in kuvvetli asit deger olan 7,0'ye azalmas1m gos-
Vol A~abilir. Buraya kadar normal solunumsal mekaniz-
termektedir. Bunun aksine, plazma pH's1 7,4'iln ·Uzerine
mamn H+ konsantrasyonundaki degi~iklikleri tamponla-
c;;1kt1gmda, ventilasyon luzmda azalma gen;ekle~ir. $e-
madaki roltinii tamsuk. Ancak, solunumdal~i anormallik-
kilde gorillecegi gibi, birim pH degi~imi ba~ma ventilas-
ler de tt• konsantrasyonunda degi$imlere neden olabilir.
yon luzmdaki degi~im, di.i~i.ik pH di.izeylerinde (artan W
Ornegin, siddelli amfizem gibi bir akciger ~lev bozuklu-
konsantrasyonunda) yuksek pH di.izeylerine oranla daha
gu, akcigerlerin CO/i uzakla?tmna yetenegini azaltll' ve
fazladu. Bu fenomenin nedeni, pH di.izeyindeki aru~
bu da hiicre~1 s1V1da CO 2 birikimine ve solmmmsal asi-
(H• konsantrasyonunda azalma) bagh olarak alveol ven-
. tilasyon h121 azald1kc;;a kana eklenen oksijen miktarnun
doza dogru bir egilime neden olur. Aynca, metabolik asi-
cloza cevap verme yetenegi de bozulmu~tur; c;unki.i, artan
azalmas1 ve kandaki oksijen parsiyel basmcmm da (Po 2 )
ventilasyon yoluyla olu~an Pco2'deki normal kompansatu-
azalmas1dn; bu da ventilasyon 11121m uyanr. Bu nedenle,
var azalmalar da bozulmu~tur. Bu durumlarda, bobrekler
pH'daki art~a yamt olarak geli~en solunumsal kompan-
hi.icred1~1 s1v1da baslangi<;ta olu~an kimyasal tamponlama
sasyon pH di.izeyincleki belirgin bir azal~ta oldugu kadar
sonrasmda pH'yi normale dondiiren yegane fizyolojik
etkin degildir.
mekanizma olarak kahrlar.
H+ Konsantrasyonunun Solunum Sistemi ile Geri-
bildirim Kontrolu. Artan H+ konsantrasyonu solunumu ASiT-BAZ DENGESININ B0BREKLER
uyarcbg1 ve bunun kar~1hgmda anan alveol ventilasyonu TARAFINDAN KONTROLO
1-1' konsantrasyonunu azahogi ii;in, solunum sistemi H+
konsantrasyonunun kontrolunde tipik bir negatif geribil- Bobrekler asidik veya bazik idrar aulmasrm saglayarak
dirim kontrol mekanizmas1 olarak gorev ahr: asit-baz dengesini kontrol ederler. Asiclik idrar c;1kanlma-
s1, hiicred1~n s1vidaki asit miktanm azaltuken, bazik idrar
+{H ]+ , Alveol ventilasyonu i;1kanlmas1 hiicredt$1 s1v1dan bazm uzaklasmas1m saglar.
e::. ------------vPco2
+ Bobreklerin asidik veya bazik idrar <;ikannas1m sag-
layan mekanizma ~u $ekildedir: Tiibiillere siirekli biiyi.ik
miktarlarda HCO3- filtre edilir ve eger bu iclrarla atilrr-
Yani, H+ konsantrasyonu ne zaman normalin i.izerine sa kandan baz uzaklastmlrrus olur. Diger taraftan, ti.ibi.il
c;1karsa solunum sistemi uyanhr ve alveol ventilasyonu lumenine ti.ibiil epitel hlicreleri tarafmdan i;ok miktarda
arcar. Bu i~lem hocred1~1 s1V1lardaki Pco 2'i du~ilrilr ve H+ H+ de salgllarur ve boylece kandan asit uzaklastmlm1s
konsantrasyonunu normal degerine indirir. Bunun aksi- olur. Eger filtre eclilen HCO/tan daha fazla H• sekresyo-
ne, H+ konsantrasyonu normalin altma dii$tilgi.inde solu- nu olursa, hiicred1~1 s1vidan net asit kayb1 olu$ur. Bunun
num sistemi basktlamr, alveol ventilasyonu azahr ve H+ aksine, sekresyona ugrayan H+'den daha fazla HCO 3- filtre
konsantrasyonu normal duzeyine yi.ikselir. edilirse net baz kayb1 olacakur.
ViicuL her giin genelde protein metabolizmas1 so-
H+ Konsantrasyonunun Solunumsal Kontroli.ini.in nucu yaklas1k 80 mEq uc;ucu olmayan asit olu~turur.
Etkinligi. Solunum sistemi di~mdaki bozukluklar pH dll- Bu asitlere UfUCU ol.mayan asitler denilir; i,;i.inkll bunlar
zeyini clegi$tircligi zaman, solunumsal konlrol hidrojen H2 CO3 degildir ve dolay1s1yla akcigerlerden aulamazlar.
iyon konsantrasyonunu tam olarak nonnale getiremez. Bu asitlerin viicuttan uzaklast1nlmas1 ic;in ba~hca me-
Nom1alde, H+ konsantrasyonunu kontrol eden solunum kanizma bobrekler yoluyla at1lmad1r. Bobrekler aynca
mekanizmas1 yakla?1k yuzde 50-75 arasmda bir etkinlige idrarla bikarbonal kaybm1 da onlemelidir ve bu gorev
415
Onite V Vucut s,vi/ar, ve Bobrekler

nice! olarak uc;:ucu olmayan asitlerin aulmasmdan daha %85

-
onemlidir. Normal ~rtlarda bobrekler her g-Un 4320 (3672 i:nEq/gi.in)
mEq bikarbonat (180 Ugiln x 24 mEq/L) filtre ederler 4320 mEqtgun
ve bunun hemen hemen tamam1 ttibiillerden geri emilir
ve boylece hticred1~1 s1vmm primer tampon sisteminin
korunmas1 saglamr.
Daha sonra ac;:1klanacag1 gibi, hem bikarbonat geri- %10
432 mEq/gun
emilimi hem de H• attlmas1 ttibiillerden H• sekresyonu i~-

r
>%4.9
lemi ile gerc;:ekl~tirilir. CO3- , geri emilmeden once H1CO3 (215
mEq/gOn)
olu$turmak iizere sekresyona ugrayan bir H• ile reaksi-
yona girmek zorunda oldugundan filtre edilen HCO/m
geriemilimi ic;:in her gun 4320 mEq H+ sekresyona ug-
ramahdu. Her gun tiibtil s1v1Sma sekrete edilen toplam
4400 mEq H•'a kar~1hk, vticutta Uretilen uc;:ucu olmayan
asitlerin anlmas1 ic;:in ilaveten 80 mEq H • sekresyonu da
gereklidir.
HUcred~1 s1V1 H• konsantrasyonunda azalma oldugu 11
(1 mEq/gun)
zaman (alkaloz) bobrekler filt.re edilen HCO/ in tamamm1
~ekil 31-4. Bikarbonat,n bobrek ti.ibullerinde farkl, bolumlerinde geri-
geri almazlar ve boylece HCO 3- anlmas1 artar. Bikarbonat emilimi. Normal ~artlarda her gun ~e~itli ti.ibOI bolOmlerinde filtre edi-
iyonlan normalde hticredi~1 s1V1daki H•'i tamponlad1gm- len HCQ 3- yukOnOn yOzdeleri ve geriemilim miliekivalan miktarlan da
dan, bu HCO3- kayb1 hticred1~1 SlVlya tt• eklenmesiyle ay- gosterilmektedir.
mdu. Bu nedenle, alkalozda HCO 3• at1lmaS1 hi.icred1~1SlVl
H• konsantrasyonun u normale getirir.
Asidozda bobrekler idrarla ilave tt• salgilarlar ve
HCQ 3- atmazlar, ancak filtre edilen HCO/ m ttimtinii ge-
,!:~~~'
s1v1s1
l_ TOb<ll ""''~•ri J \
TObOI
IOmeni
N,, + HC 03-
f
1
riemilimle altr ve yeni HCO3- olu~turarak hticredt$1 S.lVlya
verirler. Bu i~lem, hticred1~1 s1vmm H• konsantrasyonunu
nonnale dondiirtir.
Som,1f olarak, bobrekler ii{: teme1 mekanizma ile hii.cred1-
:a Na•
K•◄T"\----·HC03-+ H+
- ,../ I

-·- , .
Na+

H\
1
H !C03
~1 s1vrnm Wkonsantrasyonunu duzenler: (1) Wsekresyonu, 4-LNa• + 2

(2) filtre edilen HCO/ m geriemilimi ve (3)yeni HCO3- ii.re- H2C03 Karbonik
timi. Bu i$lemlerin ti.imi.i sonraki birkac;: bolUmde ac;:1klan- H20
tanhidraz

d1g1 gibi, aym temel mekanizmalar ile gerc;:ekle~tirilir. co2 - r --►


:.;:-1---.:..:_ + ~ :.::..- ---
CO2 ---- CO2 + H20

~ekil 31-5. (1) Bobrek tubOllerl l<;ine H"nin aktlf sekresyonu, (2) kar-
BOBREK T0B0LLERINDEN H+ bondioksit ve su olu~turmak amac,yla ayn~an karbonik asidi meydana
SEKRESYONU VE HC0.1.- GERiEMiLiMi getirmek Ozere H+ ile birle~en HCO 3-'In tObOlde gerlemilimi ve (3) sek-
resyona ugrayan H• ile degi~imli olarak sodyum geriemlliminin hucresel
Hidrojen iyon sekresyonu ve HCO3- geriemillmi Henle mekanizmalan. H• sekresyonunun bu rnekanizmas, proksimal tObOI,
klvnmmm inen ve c;:1kan ince kolu haric;: ttibtillerin hemen Henle'nin <;1kan kalin kolu ve distal tObullerln Ilk biillimlerinde gorOlur.
hemen Wm boliimlerinde olu~ur. ~ekil 31-4, tubtil boyun-
ca HCO 3- geriemilimini ozetlemektedir. Geriemilen her
HCO3-ic;in bir H• sekresyonu gerektigi unutulmamaltdir.
Bikarbonat geriemiliminin (ve H• sekresyonunun) H• T0B0LLERiN BA$LANGI<; BOLUMLERiNDE
yakla~1k yiizde 80-90 kadan proksimal ttibtilde oh1$ur ve SEKONDER AKTiF TA$1NMA iLE SALGILANIR
distal ti.ibi.iller ile toplay1c1 kanallara sadece az miktarda
HCO3- gei;er. Henle'nin i;,:1kan kalm kolunda, filtre edilen Proksirnal ttibtillerde, Henle'nin c;:1kan kolunun kalm
HCO3-'m bir yiizde 10 kadan daha geriemilir ve kalan k1s- parc;:asmda ve distal tiibtillerin ba$lang1c; kts1mlannda
mmm geriemilimi ise distal ti.\bi.il ve toplayic1 kanallarda bulunan epitel hiicreleri ~ekil 31-5'te goriildugu gibi,
olur. Daha once ac;:1kland1g1 gibi, HCO/m geriemilim me- sodyum-hidrojen z1t-ta~1mm1 ile tiibiil s1vtS1 ic;:ine H•
kanizmas1 ti.ibiilde H• sekresyonunu da kapsamaktadu; sekresyonu yaparlar. H"in bu sekonder aktif sekresyonu
ancak, bu i~lem farkh ti.ibiil bolUmlerinde baz1 farkhhklar sodyum-hidrojen degi~im proteini ile Na•'un lumen tara-
gi:isterir. fmdaki zardan hiicre ic;:ine gec;i?i ile e?le~mi?ti.r ve kon-
416
Boli.im 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

santrasyon farkma kar~t H• sekresyonu ic;in gerekli ener- gec;er. Bazolateral zardan HCO 3- ta?mmast iki mekanizma
ji, Na•'u hucre i<;ine i;eken sodyum farkmdan saglamr. tarafmdan kolayla?tmhr: (1) Proksimal ttibiillerde Na•-
Bu fark bazolateral zardaki sodyum-potasyum adenozin HCO/m birlikte ta?mmas1 ve (2) proksimal tiibi.illerin
trifosfataz (ATPaz) pompas1 ile saglamr. Bikarbonatm ileri bolumlerinde, Henle'nin c;1kan kalm kolu ve toplayic1
yakla~1k yuzde 95'i bu yolla geriemilirken ttibullerden tiibiiller ve kanallarda CJ-ile HCO3- degi$imi.
her gun yakla$tk 4000 mEq H• sekresyonu gerekir. Bu- Dolaymyla, tiibiil epite1 hiicrelerinde bir W olu~turul-
nunla birlikle, bu mekanizma tilbtil s1V1smda i;ok yuk- dugu zaman bir HC03- da olu~turulur ve Ilana serbestlenir.
sek konsantrasyonda H• olu$Lurmaz; ttibtil s1vis1 ancak Ti.ibiillere filtre edilen bikarbonat iyonlan ile hi.icred1~1
toplay1c1 tubullerde ve toplay1c1 kanallarda c;:ok asidik s1V1ya gec;en HCO 3- gerr;ekte aym olmad1g1 halcle bu reak-
hale gelir. siyonlann net etkisi, tilbiillerden HCO3- "geriemilimi"dir.
~ekil 31-5, H• sekresyonu i$leminin nasil HCO3- ge- Filtre edilen HCOtin geriernilimi net H' sekresyonu ile
riemilimini gen;ekle$tirdigini gostennektedir. Sekresyon sonlanrnaz; c;Unki.i sekresyona ugrayan H• nitre edilen
i$lemi CO2'in ttibiilde hiicrelere difi.\zyonu ile veya ttibiil HCO 3- ile birle~ir ve bu nedenle aLilmaz.
epitel hucrelerindeki metabolizmas1 ile ba$lar. CO 2 kar-
bonih anhiclraz enzimi etkisiyle Hp He birle$erek H2 CO3 HCO3- Ti.ibi.illerde H+'e Kar~• "Titre" Edilir. Normal
olu$turur ve bu da HCO3- ve H''e ayn$tr. Hidrojen i.yonla- $artlar altmda tiibtilde H' sekresyon miktan yakla~tk 4400
n hticreden ti.ibiil 1-Umenine sodyum-hidrojen z1t-ta$1mm1 rnEq/giln ve HCO3- filtrasyonu 4320 mEq/gtin kadardu.
ile sekresyonu ugrar. Yani, Na• ttibtil lomeninden hiicre Yani, tiibullere giren bu iki iyonun miktan hemen hemen
ic;ine dogru hareket ederken once hiicre zannm liimen ta- e$ittir ve birbiri ile birle$erek CO 2 ve Hp olu~tururlar.
rafmdaki kenannda ta$1y1c1 bir protein ile baglamr; aym Bu nedenle tubullerde HCO 3- ve W"in normalde birbirini
zamanda hucre i<;inde bir H• de aym ta$tytc1 proteine bag- "titre" ettikleri soylenmektedir.
lamr. Na+ dii$ilk konsantrasyon farkma kar$l bazolateral idrarla attlacak H''in genellikle tiibiillerde hafif bir
zardaki sodyum-potasyum ATPaz pompast yard1m1yla fazlahg1 olmas1 nedeniyle, titrasyon i$lerni tam degildir.
hucre i<;ine girer. Hiicre ic;ine dogru olan Na• fark1, aksi Bu fazla H· (yakla~1k 80 mEq/gun) viicutta metabolizma
istikamette hUcre ic;inden li.imene dogru W gec;i$i i<;in tarafmdan iiretilen uc,;ucu olmayan asitlerin aulmas1dn.
enerji saglar. A~agtda ac;1klandtgt gibi, bu J-1+ c;ogu serbest fi+ olarak
Hiicre ic;inde olu~turulan HCO3- (H 2CO/tan H+ ayn$- degil, daha c;ok diger idrar tamponlan, ozellikle fosfat ve
t1gi zaman) bazolateral zardan gec;erek dii$iik konsant- amonyak ile birlikle atilrr.
rasyona dogru btibrek interstisyel s1visma ve peritiibiil Melabolik alkalozda oldugu gibi idrarda H''den daha
kapiller kamna ula$tr. Bunun net sonucu, ttibiil liimeni- fazla HCO 3- olclugunda, fazla HCO 3- geriemilemez ve bu
ne sekresyona ugrayan her bir tt• ir;in bir HCOtm kana $ekilde fazla HCO 3- tiibiillerde b1rakilir. Sonu<;ca, idrar-
gec;mesidir. la aultr ve bu ~lem metabolik alkalozun diizeltilmesine
yard1.m eder.
Asidozda, HCO/a oranla daha fazla H• vardtr, bu du-
FiLTRE EDiLEN HCQ3- TUBULLERDEKi W iLE rum HCOtm tamammm gerie1nilimine neden olur ve
ETKiLE$iM SONUCUNDA GERiEMiLIR fazla H• ise idrarla atilir. Bu fazla H• idrar tamponlan ozel-
likle fosfal ve amonyak ile birlikte i.drara gec;irilir ve so-
Bikarbonat iyon.l.an bobrek tiibtil hiicrelerinin lumen ta-
nU<;ta tuz olarak anhr. Bu $ekilde bobreklerin asidoz veya
rafmdaki zarlanndan kolayca ger;emezler; bu nedenle glo-
alkalozu dtizeltmedeki temel rnekanizmas1 HCO/a kat$I
meri.ilde filtre edilen HCO3- dogrudan geriemilemez. Bu-
H''in tam olrnayan bir $ekilde titrasyonudur. Bu ~ekilcle
nun yerine, HCO3- ozel bir i~lem ile getiemilir bu i$lemde
ikisinden biri idrara gec;irilerek hiicred1~1 S1V1dan uzakla~-
once, H• ile birle~erek H 2 CO3 olu~turur ve bu da sonunda
unlm1$ olur.
~ekil 31-5'te goriildug-u gibi, CO 2 ve Hp'ya a~u.
Bikarbonal iyonlanmn bu geriemilimi glomeriilde DiSTAL T0B0LLERiN SON BOLUMLERi VE
filue edilen HCO 3- ve ti.ibiil hiicreleri tarafmdan sekrete TOPLAYICI KANALLARDAKi iNTERKALE
edilen H• arasmda ti.ibiillerdeki bir reaksiyon tarafmdan
HUCRELEROE H+'iN PRiMER AKTiF
ba~lattltr. Olusturulan H 2 CO3 daha sonra CO 2 ve Hp'ya
SEKRESYONU
ayr1$tr. CO 2 ti.ibi.il zanndan kolayhkla gec;ebilir; bu ne-
denle, h1zla ti.ibtil hilcresine difiize olarak orada karbonik Distal tiibiillerin son k1srrnlanndan b~layip ttibiil siste-
anhidraz etkisi altmcla Hp ile birle?ir ve yeni bir 8iC03 minin kalan k1smmda clevam ederek tiibul epiteli primer
molekiilii olu$turnr. Bu olu?an I·\CO 3 ayr1~arak HCO 3-ve aktif t(1$inma ile H' sekresyonu ya par. Bu ta~mmamn ozel-
H~ olu~turur ve olu~an HCO 3- bazolateral zardan interstis- likleri proksimal tubtil, Henle k1vruru ve distal tiibiihin
yel s1v1ya difi.\ze olur ve oradan peritiibuler kapiller kana ba$lang1c; k1sunlarmdan farkl1du.
417
Onite V Vucut S1VJ/ar, ve Bobrek/er

Bobregin Tiibul bobreklerde olu$abilecek en du~uk pH olan yakla~1k 4,5'e


intersistel Tip A interkale hiicreleri IOmeni dii~iirtlr.
SIVISI

TOBOLLERDE FOSFAT VE AMONYAK


TAMPONLARININ FAZLA H• iLE
C ---r-----►
02 ~ -I------- CO2 t H20 \ ;
' oz ► H+
BIRLE$MESi "YENi" HCQ3 - OLU$TURUR

H2C03 J Ttlbi.il s1v1sma filtre edilen HCO/tan daha fazla H+ sek-

Jo:-+ H• _ Ji ci-
resyonu oldugunda, H+'in sadece ufak bir bolilmii idrarda
iyon $eldinde (H+) aulabilir. Bunun nedeni, idrann en dti-
$i.ik pH degeri yakla$U< 4,5 kadar olup bu da H+ konsant-
• >' , HC0 3-
rasyonu olarak 10-45 mEq/L'ye veya 0,03 mEq/L'ye e~ittir.
c1------ ___,.......~ H• Bu nedenle, olu$turulan her litre idrar ile en c;ok yakla$1k
sadece 0,03 mEq serbest tt• at:tlabilir. Eger 1-J+ c;ozeltide
serbest olarak kalsayd1, metabolizma sonucu her gtin
olu$turulan 80 mEq uc;ucu olrnayan asidin atilabilmesi
$ekil 31-6. Distal tublillerin son biilOmO ve toplay1c1 tObOllerln inter- ic;in yakla:iU< 2667 litre idrar c;1kanlmas1 gerekirdi.
kale epitel hOcrelerinin lumen taraf1ndaki zarlanndakl H•'ln aktif sek- 1drarla btiyi.ik miktarlarda H+ aulmas1 (bazen 500
resyonu. Tip A hocreleri lumen zannda hidrojen-adenozln trifosfataz mEq/gi.in kadar yi.iksek) esas olarak ttibtil s1V1smda Ff+'in
(ATPaz) ve hidrojen-potasyum-ATPaz i~erir ve asidolda bikarbonat ve tamponlarla birle~mesi sonucu gerc;ekle~tirilir. En onemh
potasyum iyonlannin gerlemilimini saglarken hidrojen lyonu sekres-
yonu yaparlar. Sekresyona ugrayan her bir hidrojen iyonunun H• ile
tamponlar, fosfat tamponu ve amonyak tamponudur. Drat
birlikte pasif olarak sekresyona ugrad1g1na dikkat edinlz. ve sitrat gibi diger zayif tampon sisternlerinin onemi c;ok
daha azd1r.
Hidrojen iyonlan ti.ibi.tl s1v1s111da HCO 3· ile titre
edildiginde, yukanda ac;1kland1g1 gibi sekresyona ug-
rayan her H+ ic;in bir HCO/m geriemilimine yol ac;ar.
Primer aktif H• sekresyonunun mekanizmas1 Boltim
Fakat ti.\bi.il s1V1smda fazla tt• olduguncla, bunlar HCQ 3-
28'de anlat1lm1~t1r ve ~ekil 31-6'da gosterilmektedir. Bu d1$mdaki diger tamponlarla birle$ir ve kana girebilen
i~lem ttibtil hiicrelerinin lumen tarafmdaki zarlannda yeni HCO 3- iiretimine yol ac;arlar. Bu nedenle, hiicred1-
W'in, ozgul proteinler, bir hidrojen-ta~1y1C1 ATPaz ve bir ~1 s1V1da fazla H+ oldugu zaman bobrekler sadece filtre
hidrojen-potasyum ATPaz ta~1y1ci tarafmdan dogrudan t.a- edilen HCOtm geriemilimini degil, onun yanmda yeni
~mmas1 ~eklinde olu~ur. H•'in pompalanmas1 i<;in gerekli HCO 3- iiretimi de yaparak asidoz durumunda hi.\cred1-
enerji ATP'nin adenozin difosfata pan;alanmasmdan elde $l s1v1daki HCO3- kaybmm yerine konulmasma yard1m
edilir. ederler. Gelecek iki boltimde, yeni HCO 3- olu$umuna
Hidrojen iyonlannm primer aktif sekresyonu distal ti.i- yard1mc1 olan fosfat ve amonyak tampon mekanizmala-
biillerin son k1s1mlan ve toplayic1 ttlbtlllerdeki interkale n ac;1klanmaktadu.
hiicreler ad1 verilen ozel hiicrelerde gen;ekle~ir. Bu htlc-
relerde hidrojen sekresyonu iki adunda ger<;ekle~ir: (1) FOSFAT TAMPON SiSTEMi FAZLA
bu hticrelerdeki c;oziinmti$ CO2 , Hp ile birle~erek H 2 CO3 H•'i IDRARA TA$1R VE YENi
olu$turur ve (2) H 2 CO3 daha soma, kana geriemilen Hco3- OLU$TURUR
HCO3 ~a ve hidrojen ATPaz ve hidrojen-potasyum ATPaz
Fosfat tampon sistemi HPO/ ve HlO/tan olu$maktad1r.
ta$1y1cts1 ile ti.ibiillere sekrete edilen W'e ayi·tlir. Proksimal
Suyun bobrek ti.ibiillerinde fosfatlara oranla daha fazla ge-
tiibtillerdeki i$lemlere benzer $ekilde, sekresyona ugrayan
riemilimi nedeniyle her ikisi de ti.ibi.il stvismda konsantre
her H+ i<;in bir HCO; geriemilir. Temel fark, H• nefronun
hale gelirler. Bu nedenle, fosfat onemli bir hiicred1~1 s1v1
ilk boltimlerinde oldugu gibi z1t-ta$lllma ile degil, lumen
tamponu olmamasma ragmen ttib-U] s1v1smda ~ok daha
tarafmdaki zardan aktif W pompas1 ile gec;mesidir. fazla etkindir.
Distal tiib-Ullerin son k1s1mlan ile toplayJC1 tiibullerde- Fosfat1 ttibiilde tampon olarak onemli yapan diger bir
ki H+ sekresyonu sekrete edilen toplam tt•·in sadece yi.izde faktor de, bu sistemin pK degerinin 6,8 kadar olmas,du.
5 kadanm olu$mrmasma ragmen, bu mekanizma en tist Normal $attlarda, idrar hafifc;e asidiktir ve idrar pH's1 fos-
derecede asidik bir idrar olu$tuntlmasmda c;ok onernlidir. fat tampon sisteminin pK degerine yakmdir. Bu nedenl.e,
Proksimal tiibiillerde btiyi.ik miktarlarda H• sekresyonu- fosfat tampon sistemi ti.ibtlllerde normalde kendisinin en
na ragmen H' konsantrasyonu nefronun bu boltimtln- etkili pH'sma yakm bir degerde i~lev yapar.
de sadece ti<; veya dort kat arunlabilir ve ttibtil s1vismm ~ekil 31-7, H+'in fosfat tamponu ile birlikte auhnas1
pH's1 sadece 6,Tye kadar dti$iiri.ilebilir. Diger taraftan, olaymm basamaklanm ve kana yeni HCO3• ilavesi meka-
tt• konsantrasyonu toplayic1 ti.ibullerde 900 kata kadar nizmasm1 gostermektedi.r. H+ sekresyonu mekanizmas1
artmlabilir. Bu ~lem, ttibul s1v1smm pH degerini normal daha once tanunland1g1 gibidir. Ttibul s1v1smda fazladan
418
Boliim 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

Bobregin TObOI 86bregin TObOI


Proksimal

J
interstisyel TObOI hucreleri IOmeni interstisyel IOmeni
s1v1s1 •~- __,J Na++ NaHPO4 SIVISI
·-- tObOI hOcreleri

X p
Na+ Na•n' i I Na+ .,
l
l
HCO - K+_. _
3
_. _____ HCO - +H+
3
H++NaHPO4
Glutamln ----+- Glutamin - - - - - Glutamin
I )

+
H2 CO3 NaH2PO4 ◄- - 1- 2HCo3- ~ 2NH4+
Ci

i
;-
.} Karbonik
H20
anhidraz
T
t
- • -i--- ►
~-t ---· I NH/ , vNH4 + + c1-
CO2 CO1,_
l_~ Na+4_.l_ Na+

~ekil 31-7. Sekresyona ugrayan H"in filtre edilen fosfat (NaHP04 )


tarafindan tamponlanmas1. Sekresyona urJrayan bir H• ile reaksiyona ~ekil 31-8. Prokslmal tObOI hucrelerinde amonyum iyonun (NH/ ) olu-
giren her NaHP04• lf;ln kana yeni bir HC03 ge~i~ine dikkat ediniz. ~umu ve sekresyonu. Glutamin, hucrelerde metabolize olarak NH/ ve
bikarbonat olu~turur. NH;, sodyum-NH; de()i?tlricisi yard1m1yla IOme-
ne sekrete edllir. Metabolize olan her glutamin molekOIOnden iki NH/
olu~turulur, sekrete edllir ve ikl HC03- kana doner.

HCQ3- oldugu silrece sekresyona ugrayan H'nin btiytik


k1sm1 HCQ 3- ile birle$ir. Ancak, HCO/m ttimti gerie- 86bregln TObOI
Toplay1c1
milcliginde ve H• ile baglanacak HCO; kalmad1gmda,
H"nin fazlas1 HPO/ ve diger ttibul tamponlanyla birl~-
interstisyel
SIVISI
tObOI hOcreleri
) IOmeni

bilir. Hidrojen iyonlan HPO; ile birle~erek Hlo,- olu~-


turduktan sonra, fazladan H•yi ta~1yan sodyum tuzlan
Na+x )
NH3--------► NH3

k 1
(NaHlO,.) seklinde at1labilirler. ATP c1-
K+
--1-----

!
Yukanda ai;:1klanan H• aulmas1 i$leminde daha once HC03- + H+
A ~ H+
tart1s1lana gore onemli bir farkhhk vardir. Bu dururnda,

__ J__►
tubtil hucresinde olu~turulan ve peritubtil kamna ge<;en H2CO3
HCO3-, ftltre edilen HCOt in yetine konulmasmdan ziya-
t Karbonik \ NH4++Ci
H o anhidraz
de kana giren net HCO3- kazancm1 gostermektedir. Bu ne-
denle, tubiil Wmenine sehrete ediler1 H·, HCO3~tan b~ha bir CO 2 -----l::---· CO2
2
+ i
tampon/a birle~tiginde, bumm net ethisi hana yeni bir HC01- . '- j
ilavesidir. Bu i!;;lem bi:ibreklerin hticred1s1 s1v1HCO3 depo- ~ekil 31-9. Toplay1C1 tubiillerde hldrojen ,yon sekresyonunun amonyak
lanm yenileme mekanizmalanndan birini goslerir. (NH 3) taraf1ndan pompalanmas1. Amonyak tubOI IOmenine difOze olur,
Normal sartlarda filtre edilen fosfatm <;ogunlugu ge- sekresyona ugrayan W lie reaksiyona girerek NH/ olu~turur ve soma
riemilir ve H•'in tamponlanmas1 i<;in sadece 30-40 mEq/ at1hr. Atilan her NH/ ii;in tObOI hOcrelerinde yeni bir HC03- olu~turulur
ve kana doner.
gun kadan kullamhr. Bu nedenle, asidozda tilbtil s1vism-
daki fazla H+'in <;ogunun tamponlanrnas1 arnonyak tam-
pon sistemi tarafmdan yap1lrr.

AMONYAK TAMPON SiSTEMi TARAFINDAN


FAZLA H+ ATILMASI VE YENi
HCQ3- OLU~UMU NH/, tubiil llimenine geriemilen sodyumla yer degi~ti-
ren zit ca~m1m mekanizmas1 ile sekresyona ugrar. HC03 •
Tubul s1vismdaki ikinci ozel tampon sistemi, hatta ni- geriemilen sodyum iyonu (Na•) ile birlikte bazolateral
ce! olarak fosfat tampon sisteminden daha onemlisi,
zardan ta~marak interstisyel s1v1ya ge(er ve peritubtil
amonyak (NH3) ve amonyum iyonundan (NH/) olusur.
kapillerleri tarafmclan ahmr. Boylece, proksirnal ti.ibiil-
Amonyum iyonu <;ogunlukla karacigerde amino asit me-
tabolizmasmdan gelen glutaminden sentezlenir. Bob- lerde metabolize olan her bir glutamin molekiilu i<;in iki
reklere gelen glutamin proksimal ttibullerin, Henle kiv- NH; iyonu idrara sekrele edilir ve iki HCO; iyonu kana
nrnmm c;1kan kalm kolunun ve distal ttibtillerin epitel geriemilir. Bu i~lemle olu~turulan HCO 3• yeni bikarbonat
hiicrelerinin i<;ine tasmu (~ekil 31-8). Hticre ic;ine gir- iyonlanni meydana getirit:
diginde her bir glucamin molekulti bir seri reaksiyonla Toplay1c1 ti.ibullerde, NH; iyonlanrun ttibUl smsma
meLabolize olarak iki NH/ ve iki HCO 3• iyonu olusturur. ilave edilmesi farkh bir mekanizma ile olusur (~eldl 31-
419
Unite V Vucut s,v,Jar, ve Bobrekler

9) . Burada H+ tilbtil zan tarafmdan lumene sekrete edilir. fosfat ve diger organik tamponlarla birle$en miliekivalan
Ltimende NH, ile birle$erek NH/ olu$turur ve bu da id- H+ miktarma e;;it olur. Titre edilebilen asitin ol<;timli, NH/
rarla auhr. Toplayic1 kanallar NH 3'a kar$1 ge<;irgendir ve ile ili$kili olan H+'i kapsamaz, zira amonyak-amonyum re-
kolayhkla ttibi.il li.imenine difuze olur. Bununla birlikte, aksiyonunun pK degeri 9,2'dir ve NaOH ile pH 7,4'e tit-
ttibullerin bu bolumlinlin lumen tarafmdaki zan NH/a rasyon, NH/clan hidrojen iyonlanm uzakla$tlramaz.
<;ok daha az ge<;irgendir; bu nedenle, H+ bir kez NH3 ile Boylece bobreklerden net asit attlmasi $U $ekilde be-
reaksiyona girdikten ve NH/olu$turduktan soma, NH/ lirlenebilir:
ttibt\l llimeninde kahr ve idrarla anhr. Attlan her NH/ i{:in
Net asit atilmas1= NH; at1lmas1 + idrarda titre
yeni bir HCOJ- olu~turulur ve kana eklenir.
edilebilen asit - HCO 3- atllmas1

Kronik Asidoz NH4+ At1hmm1 Artmr. Bobregin amon- Bu e$itlikte HCO 3- aulmasmm i;1kanlmasmm nedeni,
yak-amonyum tampon sisteminin onemli bir ozelligi fiz- HCO3- kaybmm kana eklenen H• miktanyla aym olma-
yolojik kontrole maruz kalmas1d1r. Hticredt$1 s1vi H• kon- s1d1r. Asit-baz dengesini korumak ii;in, net asit at1lmas1
santrasyonunda art1$, bobregin glutamin metabolizmas1m vticuttaki ur;:ucu olmayan asit ilretimine ~it olrnahdir.
uyanr ve boylece NH/ ve H+ tamponlanmasmda kullaml- Asidozda, net asit at1lmas1 ozellikle NH/ anlmasmdaki
mak i.izere yeni HCO3- olu$umunu arunr; H+ konsantras- artI$ nedeniyle belirgin olarak artar. Boylece asit kandan
yonundaki azalma ise ters etki yapar. uzakla$tmhm$ olur. Net asit anlmas1 keza kana eklenen
Normal }artlarda, amonyak tampon sistemi tarafm- net HCO3- miktarma da e$ittir. Bu nedenle, asidozda NH/
dan attlan H+ bobrekler tarafmdan aulan asidin yakla$1k ve idrarla at1lan titre edilebilir asit miktan artt1k fa kana
ylizde 50'sine ve olusturulan yeni HCO3- da yuzde 50'sine ge{:eJ1 net HCO - mi.htan da artar.
3
esittir. Ancak hronik asidozda, NH4+ at1lma hm 500 mEq/ Alkalozda tiu·e edilebilen asit ve NH~+ at1lmas1 s1f1ra
gun kadar yi.iksek miktarlara i;:1kabilir. Bu nedenle, kronik dti$erken HC03- at1lmas1 artar. Bu nedenle, alhalozda ne-
asidozda asit atilmasmi saglayan ba$hca mekar1izma NH/
gatif bir net asit sehesyonu vardir. Bunun anlam1, ka ndan
attlmas1d1r. Bu i$lem aynca kronik asidoz sirasmda yeni net HCO3- kayb1 olmas1 (kana eklenen H+ ile aymdtr) ve
bikarbonat olu$turan en onemli mekanizmayi olU$LUr-
bobrekler tara&ndan yeni HCO 3- olu~turulmamas1d1r.
maktadir.

B0BREKTEN ASIT-BAZ ATILMASININ BOBREK T0B0L0NDE H• SEKRESYONUNUN


HESAPLANMASI D0ZENLENMESi
Yukanda a<;1klanan prensipler temel almarak, bobrekler Yukanda ai;:tkland1gi ~ekilde, tilbtil epiLelinde J-1+ sekres-
yoluyla kandan net asit aulmas1 ile net HCO3- ilavesi veya yonu, hem HCO 3- geriemilimi hem de titre edilebilir asit
aulmas1 a$ag1daki $ekilde hesaplanabilir. olu~;umu ile ilgili olan yeni HCO3- ilretimi i<;in gerekli-
Bikarbonat at1lmas1, idrar ak1m hlZl ile idrar HCO 3- dir. Bu nedenle, H• sekresyon hm, bobreklerin asit-baz
konsantrasyonu r;:arp1larak hesaplamr. Bulunan sayi bob- homeostazmdaki i$levlerini etkili bir $ekilde olu$turabil-
reklerin kandan ne kadar luzh bir $ekilde HCO3• uzak-
meleri i<;in dikkatli bir $ekilde duzenlenmelidir. Normal
la$tlrd1gm1 gostermektedir (kana H+ ilavesi de aymdir).
$artlarda, bobrek ttibi.illeri filtre edilen hemen hemen tlim
Alkalozda HCO3- kayb1, plazma pH'suun normale donme-
HCOtin geriemilebilmesi i<;in en azmdan yeterli miktar-
sine yard1m eder.
da H+ sekrete etmelidir ve vucutta metabolizma sonucu
Belli bir zaman i{inde kana ehlenen yeni HCO 3- mik-
her gun tiretilen ur;:ucu olmayan asitlerin titre edilebilir
tan, salg1lanan ve tlibi.il ltimeninde bikarbonat olmayan
asit veya NH1 + olarak at1lmas1 i<;in yeterli miktarda H+ kal-
idrar tamponlan ile baglanan H+ miktanna e$ittir. Yuka-
nda ai;1kland1g1 $ekilde, bikarbonat olmayan tamponlann mahd1r.
Alkalozda, H+'in ti.ibtilde sekresyonu, HCO3- gerie-
ba$hca kaynag1 NH/ ve fosfatt1r. Bu nedenle, kana gei;:en
HCO3- miktan (ve NH/ tarafmdan aulan H•) NH/ at1h- milirninin tam olarak ger<;ekle$emeyecegi kadar dti~i.ik
mm111 ol<;i.ilmesi (idrar akim hm ile idrar NH/ konsant- bir di.izeye indirilerek, bobreklerin HCO 3- atdmasuu ar-
rasyonunun r;:arpum) ile hesaplamr. nrmalarma irnkan verir. Bu durumda titre edilebilir asit
1drarla attlan diger bikarbonat dl$1 ve NH/ d1s1 tam- ve amonyak attlmaz, i;:unkli bikarbonat d1~1 tamponlarla
ponlann kalam titre edilebilen asit gibi bir degerin belir- baglanacak fazla H+ yoktur ve bu nedenle alkalozda idrara
lenmesi ile hesaplamr. idrardaki titre edilebilen asit mik- yeni HCO 3- ilave edilemez. Diger taraftan, asidozda, tli-
tan, idran NaOH gibi kuvvetli bir baz ile normal plazma bulde H• sekresyonu tlim filtre edilen HCOt1 geri almaya
pH ve glomeruler filtrat pH degeri o)an 7,4'e titre edilerek yetecek kadar artar ve buyuk miktarlarda NH/ ve titre
olr;:i.ili.ir. Bu titrasyon i$lemi, tubul lumenine aulan H• ile edilebilir asit at1lmas1 i<;in yeterli miktarda H +geride kahr
Wblil stv1smm titre edilmesini saglayan olaylan tersine ve boylece toplam vi.icut hticred1~1 s1v1s111a r;:ok miktarda
c;evirir. Bu nedenle, idrar pH diizeyini 7,4'e dondtiren ge- HCO 3- eklenmesine kaLk1da bulunulur. Asidoz da tiibuller-
rekli miliekivalan NaOH miktan, tlibi.il s1v1Sma anlan ve den H• sehresyonunun arunlmast i~in en onemli uyanlar:

420
Solum 31 Asit-Baz DOzenlenmesi

(1) solunumsal asidozda, hiicred1s1 s1vismm Pco 2 diizeyinde- rtnde H• sekresyonunu uyaran aldosteron dtizeyindeki ar-
hi arl1~ ve (2) solunumsa! veya metabolik asidozda, hiicre- u~ur. Bu nedenle, hticredt~1 s1vmm hacminde azalma a$tn
di~i sIvmmn H+ konsantrasyonundahi art1§ttr (azalm1~ pH). H• sekresyonuna ve HCO; geriemilimine bagh olarak al-
Ttibtil hticreleri kandak.i Pco 2 artl~ma solunumsal asi- kaloza yol ac,;ma egilimindedir.
dozda oldugu gibi dogrudan cevap vererek H• sekresyon Plazma potasyum konsanLrasyonundaki degi~iklikler
hmm $U sekilde arunrlar: artan Pco 2 ttibtil h ticrelerindeki de H+ sekresyonunu etkileyebilir; hipokalemi proksimal
Pco 2 dtizeyini artlrarak ttibtil hticrelerinde H+ olu$umunu ttibtilde H• sekresyonunu uyanrken hi.perkalemi inhibe
arunr ve bunun sonucunda H• sekresyonunu uyanr. H• ecler. Plazma potasyum konsantrasyonunda azalma bob-
sekresyonunu uyaran ikinci faktor, hticred1s1 s1Vlllln H• rek ttibtil hticrelerinde tt· konsantrasyonunu artirabi-
konsantrasyonundaki arusur (azalmts pH). lir. Bu islem daha sonra H+ sekresyonunu ve HCO 3- ge-
Baz1 fizyopatolojik ~artlarda, H' sekresyonunu arnran riemilimini uyanr ve alkaloza yol a<;:ar. Hiperkalemi H•
ozel bir faktor asm aldosteron salgilanmas1dir. Aldosteron sekresyonunu ve HCO; geriemilimini azalur ve asidoza
toplayic1 kanallardaki interkale hticrelerden W sekresyo- yol ai;:ma egilimi gosterir.
nunu uyanr. Boylece Conn sendromunda oldugu gibi,
asm aldosteron salg1lanmas1 ttibtil s1V1sma H• sekresyo-
nunu arttrabilir ve bunun sonucunda da kana eklenen ASIDOZUN B0BREKLER TARAFINDAN
HCO~- miktan artm1s olur. ~n aldosteron salgtlanmas1 DUZELTiLMESi-H• ATILMASINDA
olan hastalarda bu durum genelhkle alkaloza neden olur. ARTMA VE HUCREDl$1 SIVIYA
Ttibtil hticreleri c;ogunlukla H• konsantrasyonundaki HC03 - EKLENMESi
azalmaya (alkaloz) H• sekresyonunu azaltarak yantl verir-
Buraya kadar bobreklerin H• sekresyonu ve HCQ 3- ge-
ler. H+ sekresyonunda azalma, solunumsal alkalozda ol-
riemilim mekanizmalan a<;:1kland1. Bu bolumde ise, anor-
dugu gibi hticred1s1 Pco 2'de azalma sonucunda veya hem
mal bir durum olu~tugunda bobreklerin hticredts1 s1vtla-
solunumsal hem de metabolik alkalozda gortildi.igti gibi rm pH duzeyini nastl ayarladtg1 anlati.lacakt1r.
H• konsantrasyonunda azalma sonucunda olusur. Henderson-Hasselbalch esitligine, yani esitlik (8)'e
Tablo 31-2, tt• sekresyonunu ve HCO 3• geri emilimini donersek, hticredl$1 SlVlda HCO3·/CO 2 oraru azald1gmda
etkileyen temel faktorleri ozetlemektedir. Bunlann baz1la- pH'y1 azaltarak asidoz olu$tugu gortilmekted.ir. Bu oran,
n dogrudan asit-baz dengesinin dtizenlenmesi ile iliskili HCO1- da dt.i~ti~ nedeniyle azald1gmda bu tip asidoza me-
degildir. Omegin, W sekresyonu proksimal ttibtil ve Hen- tabolih asidoz denir. Pco 2'de art!$ nedeniyle pH du~tugi.in-
lenin <;ikan kahn kolunda Na+-H+ degi;;imi ile geriemilime de bu tip asidoza ise solunumsal asidoz denir.
ugrayan Na• ile eslesmistir. Bu nedenle, hiicred~1 s1vmm
hacm.inde azalma gibi Na+ geriemilim.ini uyaran faktorler
sekonder olarak H• sekresyonunu da arurabilirler. ASiDOZ BOBREK T0B0L SIVISINDAKi
Hucred1~1 s1vmm hacminde azalma bobrek tubtille- HCQ3·/H+ ORANINI AZALTIR
rincle sodyumun geriemilimini uyanr ve birka<;: rnekaniz- Solunumsal ve metabolik asidozun her ikisi de bobrek
ma ile H+sekresyonunu ve 1-ICO; geriernilimini arunr. Bu li.lblil s1V1s1nda HCO/m W'e oranmda azalmaya neden
mekanizmalar: (1) bobrek ttibullerinde Na•- W degi~im olur. SonU<;ta, bobrek ttibtillerinde fazla I-I• vard1r ve bu da
islemini dogrndan uyaran anjiyotensin II duzeyinde aru~ HCO;'m liimiiniln geriemilimine neden olur ve yine de
ve (2) korteksteki toplayic1 ttibtillerin interkale hticrele- idrar tamponlan NH/ ve HPO 4- ile baglanacak ilave 1-f+ de
b1raklr. Boylece, asidozda bobrekler fihre edilen ttco;m
ttimtini.i geri ahrken NH4+yaplilll ve titre edilebilir asit olu-
sumu yoluyla yeni HCO; olu$umuna da katk1 saglarlar.
Tablo 31-2 Bobrek TObOllerinde W Sekresyonu ve
Metabolih asidozda, esas olarak HCO;'un filtrasyonun-
HCQ3- Geriemilimini Art1ran veya Azaltan Faktorler
daki aza!ma nedeniyle tiibiil smsmda HCO_/dan dahafazla
H+ vardu'. HCO3- filtrasyonundaki bu azalma ba~hca hiic-
H' Sekresyonu ve HCO3- H+ Sekresyonu ve HCO 3-
Geriemiliminde Artma Geriemiliminde Azalma red1~1 s1vismda HCOi- konsantrasyonunun azalmasma
baghdir.
tPCO2 JPco 2
Solunumsal asidozda, li.ibiil s1vis111daki fazla tt• esas
1w, tHco,· JH', tHCO,· olarak H• sekresyonunu uyaran hticred1s1 s1vt Pco 2 du-
lHucred1~1 s1v1 hacml tHGcred1~1 s1v1 hacmi zeyindeki arusa baghd1r. Daha once ac;1kland1g1 gibi, so-
f Anjlyotensin II tAnjiyotensin II lunurnsal veya metabolik olsun, kronik asidozda NH;
t Aldosteron tiretiminde bir arus vard1r ve bu da H+aulmasma ve hi.ic-
!Aldosteron
red1~1 s1V1ya yeni HCO; eklenmesine katk1 saglar. ~iddetli
Hipokaleml Hiperkaleml
kronik asidozda, 500 mEq/glin kadar yi.iksek dtizeyde H•
421
Onite V Vucut S1v1/ar, ve Bobrekler

Tablo 31-3 Ba~hca Aslt-Baz Bozukluklarmm den anla~1labilecegi gibi, pH'da aru~a (H+ konsantrasyo-
Ozelliklerl nunda azalma) neden olur.
pH H• Pco2 HCO,-

Normal 7,4 40 mEq/L 40 mm Hg 24 mEq/L ALKALOZ BOBREK T0B0i SIVISINDAKi


Solunumsal ! t tt t HCO3-/H+ ORANINI ARTIRIR
asidoz
Alkalozun metabolik veya solunumsal anormalliklerle
Solunumsal t l ti ! geli$mesinden bagm1S1z olarak, tiibiil s1V1smda HCO/ m
alkaloz
H•'e oranmda yine de bir art}$ vardir. Bunun net etkisi
Metabolik ! 1 t H ttibtillerden geriemilemeyen HCO3- fazlalig1dir, clolayi-
asidoz s1yla bu fazlahk idrarla atilu. Boylece, alkalozda HCO3-
Metabolik t ! f 1f bobrekten anlarak hiicred1~1 s1v1dan uzakla~tmlu ve bu
alkaloz
i;,lem hticred1~1 s1vi.ya H• eklenmesiyle aym etkiyi yapar.
Ana olay ~ift ok (tt veya U) lie belirtilmi~ir. Solunumsal asit-baz Bu durum H• konsantrasyonunun ve pH'mn normale don-
bozukluklannin Pco2'de artma veya azalma ile, metabolik bozukluk- mesine yardtroct olur.
lann ise HCO/ de artma veya azalma ile b~lattld191na dikkat ediniz. Tablo 31-3, solunumsal ve metabolik alkalozun bii-
tiln i:izelliklerini gi:istermektedir. So1unumsal alkalozda,
genellikle NH/ ~eklinde idrarla atilabilir; bu at1hm da 500 hticredi~1 s1vi pH'smda artrna ve tt• konsantrasyonunda
mEq/giin kadar yeni bikarbonann kana eklenmesine kat- azalma vardir. A lkaloz un nedeni hiperventilasyona baglt
kida bulunur. plazma Pco2'deki azalmad,r. Pco 2'deki azalma daha sonra
Dolay1s1yla, kronik asidozda, tubiiller tarafmdan ar- bi:ibrek tubtillerinden tt• sekresyon h1zmcla azalmaya ne-
tan H· sekresyonu viicuttan fazla H•'in uzakla~urilmasma den olur. Bunun sonucunda, filtre edilen HCO/m tumil
yard1m eder ve hiicredI$1 s1v1daki HCO3- miktanru arunr. ile reaksiyona girecek yeterli H• kalmaz. Bi:iylece, H+ ile
Bu durum bikarbonat tampon sisteminin HCO3- bolilmii- reaksiyona giremeyen HCO; geriemilmez ve idrarla anhr.
nti artuarak, Henderson-Hasselbalch denklemine uygun Buda, plazma HCO3- konsantrasyonunda azalma ve alka-
olarak hucre~1 pH'y1 yukseltir ve asidozu dtizeltir. Eger lozun dtizeltilmesi ile sonu<;lamr. Bu nedenie, solunumsal
asicloz metabolizma arac1h ise, akcigerler taraftndan ek alkalozda Pco2'deki azalmaya karJt kompansatuvar yanit,
bir cltizenleme ile azalt1lan Pco 2 de asidozu dtizeltmeye bobrekten HCO; atilmasma bagh olarah plazma HCQ3-
yard1m eder. honsantrasyonunda dii~ii$tiir.
Tablo 31-3, gelecek boliimde taru~1lan hem solunum- Metabolik alkalozda, tt• konsantrasyonunda azalma
sal ve metabolik asidoz, hem de solunumsal ve metabolik ve pH dtizeyinde artrna vardir. Ancak, metabolik alkalo-
alkaloz ile ili~kili i:izellikleri ozetlemektedir. Solunumsal zun nedeni hucredi$1. sivmm HCQ3- konsantrasyonundaki
asidozda pH'da azalma, hiicred1~1 s1vi tt• konsantrasyo- a~t1r. Bu durum Pco2 diizeyini arnran ve hiicred1$1 s1-
nunda artma ve asidozun ba$langi<; nedeni olan Pco2'de vmm pH dllzeyinin normale di:inmesine yardimc1 olan
artrna olduguna dikkat ediniz. Kompansatuvar yamt, bob- solunum luzmdaki azalma ile k1smen kompanse edilir.
rekler tarafmdan hucred1~1 smya yeni bikarbona.t eklenme- Buna ilave olarak, hticred1~1 s1vidaki HCO 3- konsantras-
si sonucu. plazma HCO3-'nm artmas1d1r. HCOtdaki aru~, yonunda artma, filtre edilen HCO3- miktannda art1~a yol
Pco2 'deki aTU$1 durdurarak plazma pH dtizeyinin normale a<;ar ve bu da bobrek tiibiil s1v1Smda sekrete edUen H•·clen
donil~ne yard1m eder. daha fazla miktarda HCO/a neden olur. Tiibtil SlVlsmda-
Metabol.ik asidozda yine pH dtizeyinde azalma ve htic- ki fazla HCO 3• reaksiyona girecek H• bulunmad1gmdan
red1~1 s1vi tt• konsantrasyonunda artma vatdtr. Bununla geriemilemez ve idrarla auhr. Metabolik alkalozda, te,nel
birlikte, bu durumda ba~bca anormallik plazma HCO3 lwmpansasyon, Pco2 'yi art1rmak uzere ventil.asyon h1zmda
dtizeyinde azalmadir. Temel hompansasyon, Pco2 duzeyini azalma ve hacredt$1 s1v1 HC03- konsantrasyonunda ba$lan-
azaltmak amaetyla ventiiasyon h1zmm artmlmasi ve hucre- gt{:ta gozknen yiikselmeyi kompanse etmeye yardnna olan
d1$1 s1v1ya yeni HCO3- ekleyerek hucred1~i HCQ3- konsant- HC03- atilmasinda artmaduc
rasyonundaki dii~u~i.i. en dii~i.i.k dii.zeyde tutmaya yard1mc1
olan bobrek kompansasyonudur.
Asit-Baz Dengesi Bozukluklanmn Klinik
ALKALOZUN BOBREKLER TARAFINDAN Nedenleri
D0ZELTILMESI-H• SEKRESYONUNDA Ventilasyonda Azalmaya ve Pco/de Artmaya Bagh
AZALMA VE HC03- ATILMASINDA Solunumsal Asidoz
ARTMA
Daha once a~1kland1g1gibi, pulmoner ventilasyon hlZlm azal-
Alkalozdaki kompansatuvar yamtlar temelde asidozda tan herhangi bir faktor hiicred~1 s1V1daki Pco/yi. arum. Bu du-
olu$anlann tersidir. Alkalozda, hilcred1~1 s1V1da HCO/m rum, H2 CO 3 ve H• konsancrasyonunda art~ yol a~arak asido -
CO 2'e oramm artlrarak Henderso11-Hasselbalch ~itligin
422
Boli.im 31 Asit-Baz Duzenlenmesi

za neden olur. Asidoz, solunumdaki bir anonnallik nedeniyle salgilar normalde c;ok miktarda bikarbonat i,;:erir ve diyare
olu~tugundan solunumsal asidoz ad101 ahr. HCO/ 10 vi.icuttan kaybma neden olur ki bu da idrarla bi.i-
Solunumsal asidoz solunum merkezine hasar veren pato- yi.ik miktarlarda bikarbonat kaybt gibi aym etkiye sahiptir.
lojik durumlara veya akcigerlerin CO 2'i atma gtictintin azal- Metabolik asidozun ozellikle bu ~ekli c;ok ?iddetli olabilir ve
masma baglt olarak olu~abilir. Ornegin, medulla oblongatada ozellikle kU<;Uk <;ocuklarda oltime neden olabilir.
bulunan solunum merkezinin hasan solunumsal asidoza yol Bag1rsak lc;eriginin Kusulmas,. Mide salg1Smm ,;:ok
ai.;abilir. Keza solunum sistemindeki solunum yollanrun nkan- asidik olmas1 nedeniyle, sadece rnide ic;eriginin kusma ile
masi, pnomoni veya pultnoner zar yiizey alarunm azalmasmm i;1kanlmas1, asit kaybma ve alkaloza dogru bir gidise neden
yarusrra, kan ile alveol havas1 arasmda gaz ah~eri?ini bozan olur. Ancak, bazen gastrointestinal kanalm daha alt lusrm-
herhangi bir faktor de solunumsal asidoza neden olabilir. lanndan kaynaklanan bUytik miktarlardaki kusmalar HCO 3-
Solunumsal asidozda kompansatuvar mekanizmalar (1) kaybma yol ar;ar ve diyarede oldugu gibi metabolik asidoza
vticut s1vilaruun tampon sistemleri ve (2) kompansasyon ic;in
neden olur.
birka<; giine ihtiyac1 olan bobreklerdir.
Diabetes Mellitus. Diabetes mellitus pankreastan insu-
lin salgila1rmasmda bir eksiklik nedeniyle (tip I diyabet) veya
Ventilasyonun Artmas1 ve Pco/nin Azalmas1
insi.ilinin etkisine kar$l azalan duyarhhg1 kompanse eden
Sonucunda Olu~an Solunumsal Alkaloz
insiili nin salg1lanmasmdaki yetersizlik (tip lI diyabet) ne-
Solunumsal alkaloz akcigerlerin a~m vemilasyonu nedeniyle deniyle olur. Yeterli insulinin yoklugunda, glikozun normal
olur. Bu durum nadiren fiziksel patolojik ~artlar nedeniyle metabolizma icin kullantmllll engellenir. Bunun yerine, baz1
olusur. Ancak c;ogu kez psikonoroz, ki5iyi alkaloza sokacak yaglar asetoasetik aside parr;alamr ve dokularda glikoz yerine
derecede solunumu arorabilir. enerji kaynagi olarak kullamhr. $iddetli diabetes mellitusta
Ki~i yi.iksek irtifaya c;1kt1gmda da fizyolojik tipte bir alka- kan asetoasetil< asit duzeyleri r;ok yi.\kselerek ~ddetli meta-
loz olu~ur. Havadaki d·i.i?iik oksijen ic;erigi solunumu uyara- bolik asidoza neden olabilir. Bu asidozun kompansasyonu
rak CO, aulmasma ve hafif derecede bir solunumsal alkaloz
ir;in idrarla bazen 500 mmol/giin kadar yiiksek miktarlarda
geli?inine neden olur. Bir kez daha tekrarlayacak olursak,
asit anltr.
temel kompansasyon yolu vi.icut s1v1larmdaki kimyasal tam-
Besinlerle Asit Ahnmas,. Normal besinlerle ,;:ok mik-
ponlar ve bobreklerin HCO 3- aulmas1m amrma yetenegidir.
tarda asit nadiren almrr. Bununla birlikte, bazen baz1 asid ik
Hi.icred•~• S1v1da HC0 3• Konsantrasyonunun Azalmas1 zehirlerin ahnmas1 sonucunda da ~iddetli metabolik asidoz
Sonucunda Olu~an Metabolik Asidoz olu~abilir. Bunlarm baztlan asetilsalisilik asit (aspirin) ve me-
til alkoldi.\r (metabolize oldugunda formik asit olu~turur).
Metabolik asidoz terimi, vi.icut sLV1larmda fazla CO 2 olu~u- Kronik Bobrek Yetmezligi. Bobrek i~levleri belirgi.n
munun neden oldugu durum hari<;, cum diger tipteki asidoz sekilde azald:lgmda, vi.icut s1vilanncla bobreklerin atamad1g1
durumlanm kapsar. Metabolik asidoz c;e~itli gene! nedenler zayi.f asitlerin anyonlan biri.kir. Buna ilave olarak, glomerul
sonucu olu~abilir: (1) Nom1alde vi.icutta olu~an metabolik
£iltrasyon hizmm azalmas1 fosfat ve NH; aulmaSJru da dU~ti-
asitlerin bobrel<ler tarafmdan anlamamas1, (2) vticulla fazla
rilr ve bu da vticut s1V1laru1a eklenen HCO 3-miktamu azaltu.
miktarda metabolik asit olu~umu, (3) viicuda sindirim veya
Dolay1s1yla, kronik bobrek yetmezligi ~iddetli metabolil< asi-
infiizyon yoluyla metabolik asit ilavesi ve (4) viicut s1vtlanna
asit ilave edilmesi ile ayru etkiye sahip olan, viicut SIVl!ann- doz ile birlikte olabilir.
dan baz kayb1. Metabolik asidoza neden olan ba21 ozgiil du-
rumlar a~ag1da verilmi~tir. Hucred•~• S1v1da Bikarbonat Konsantrasyonunun
Bobrek Ti.ibi.illerinde Asidoz. Renal tiibiiler asidoz Artmas1 Sonucunda Olu~an Metabolik Alkaloz
bobreklerde H • aulmas1 veya HCO 3 geriemilimincle veya her Vucuua [azla HCQ3- tutulmas1 veya vi.\cuttan H· kayb1 meta-
ikisinde olan bir bozukluk sonucu olu~ur. Bu bozukluk ge- bolik alkaloz ile sonll(;lamr. Metabolik alkaloz metabolik asi-
nelde iki tiptedir: (1) idrarla HCO 3• kaybma yol ac;an bobrek
doz kadar s1k gortilmez. Metabolik alkalozun baz1 nedenleri
tiibtili.indeki HCO 3- geriemilim bozuklugu veya (2) normal
a~ag1da verilm~tir:
asidik idrar c;1kanlmasm1 saglayan tiibiildeki H· sekresyonu
Oiuretik Uygulanmast (Karbonik Anhidraz inhibi-
mekanizmasmm bozuklugu nedeniyle alkali idrat ,;:tkanlma-
s1. Bu durumlarda, yetersiz miktarda titre edilebilir asil ve torleri Haric;). Tum diiiretikler genellikle distal ve toplayi.c1
NH, aulmas1 gerc;ekle$ir ve boylece viicut s1V1lannda net asit ttibullerde ak1m1 arurarak tiibuller boyunca SLVI alo~mda ar-
birikimi olu~ur. Bobrek ttibtillerindeki asidozun baz1 neden- t15a neden olurlar. Bu etki de nefronun bu boliimlerinde Na•
leri arasmda kronik bobrek yetmezligi, aldosteron sekresyo- geriemilimini aronr. Bu boliimlerde sodyum geriemilimi H'
nunda yetersizlik (Addison hastal1g1) ve Fanconi sendromu sekresyonu ile e~l~tiginden, anan sodyum geriemilimi aym
gibi ttibiil i~levlerini bozan c;e~itli kahtsal ve edinsel bozuk- zamanda tt• sekresyonunda ve bikarbonat geriemiliminde am-
luklar yer ahr (bkz. Boltim 32). ~ yo! ac;ar. Bu degisiklikler hiicre~1 s1v1 bikarbonat konsant-
Diyare. $iddetli diyare metabolik asidozun olas1hkla en rasyonunda aru~ ile karakterize alkaloz geli!iimine neden olur.
fazla gori.ilen nedenidir. Bu asidown nedeni, fer;es ile biiyiili Aldosteron Fazlahg1. Adrenal bezler tarafmdan bi.iyi.ik
milltarlarda sodyum l,i/iarbonat hayb1d11: Gastrointestinal miktarda aldosteron salgtlancl1gmcla hafif derecede bir me-

423
Onite V Vucut s,v,lan ve Bobrekler

Arteryel kan l:irnegi


tabolik alkaloz geli$ir. Daha once anlat1ld1g1 gibi, aldosteron
distal ve loplayi.c1 tiibUllcrdc Na· gericmilimini arunr ve ayrn
zamanda da toplayi.c1 tUbullcrin interkale hiicrelerinden H ' <7.4
l >7.4
pH?
sekresyonunu uyanr. H· sckresyonundaki bu am~ bobrekten
hidrojen iyonlannm au lmasmt cla artmr vc boylece metabo-
lik alkaloza neden olur.
t
Asidoz
7 Alkaloz
Mide i~eriginin Kusulmas1. Gastrointestinal kanalm
alt boliimlerinin ic;erigi olmaksmn sadece mide ic;eriginin
HCO3-
<24 mEq/l
l l Pco2
>40 mm Hg
HCO3-
>24mEq/L
t t Pco2
<40 mm Hg
kusulmas1, mide mukozas1 tarafmdan salgt.lanan HCI kayb1- Solunumsal
Metabolik Solunumsal Metabolik
na neden olur. Bumm net sonucu hllcred1$1 s1v1dan ash kayb1
ve metabolik alkaloz geli.$imidir. Bu lip alkaloz ozellikle pilor
sfmkteri kaslanrun hipertrofisine bagh pilor stenozunu olan
l l l l
Solunumsal Bobrek taraflndan Solunumsal BObrek tarah ndan
yeni doganlarda meydana gelir. kompansasyon kompansasyon kompansasyon kompansasyon
Alkali ila~larm Ahnmas1. Melabolik alkalozun yaygm Pco2 HCO3- Pco2 HCO3-
nedeni, gastrit veya peptik iilser tedavisi amac1yla sodyum <40 mm Hg >24 mEq/l >40mmHg <24 mEq/l
bikarbonat gibi alkali ilac;lann liikettlmesidir.
~ekil 31-10. Basit asit-baz bozukluklannin analizi. Eger kompansatu-
var yanitlar ~eklin altinda gl:irillenlerden belirgin olarak farkh lse, kan~1k
Asidoz ve Alkalozun Tedavisi asit-baz bozuklugu oldugu dil}iinulebilir.
Asidoz veya alkaloz ic;in en iyi tedavt anomiallige neden olan
durumu diizelanektir. Bu i$lem, ozellikle akciger i~levlerin-
de bozukluga yol ac;an veya Mbrek yeimezligine ncden olan ~ekil 31-lO'da gorUldiigii gibi, basit asit-baz bozuklukla-
kronik hastahklarda zor olabilir. Boyle durumlarda hiicrech:;1 mun tarus1 c;esitli basamaklan ic;erir. Bozuklugun asidoz veya
SIVIsllldaki fazladan asit veya bazt nolralize etmek ic;in c;~itli alkaloz oldugu pH diizeyinin incelenmesi ile belirlenebilir.
maddeler kullarnlabilir. 7,4'ten dUsiik pH asidozu gosterirken, 7,4'ten yuksek pH ise
Fazla nsidi nocralize etmek ic;in ag1zdan biiyuk miktarlarda
alkalozu belirtir.
sodyum bilwrbonat verilebillr. Sodyum bikarbonal gastrointes- 1kinci adtm plazma Pco1 diizeyini ve HCO; konsancras-
tinal kanaldan kana cmilir ve bikarbonat tampon Sisterninin yonunu mcelemektir. Pco 2 ic;in normal deger 40 mm Hg ve
HCO; b<lhimiinii arttrarak pH diizeyini normale dogru yuk- HCO; ic;m 24 mEq/L'dir. Eger bozukluk asidoz ile karakte-
seltir. Sodyum bikarbonat intravenoz olarak da verilebilir, rize ise ve plazma Pco 2 di.izeyi artm[$Sa asidozun solunumsal
ancak boyle bir tedavlnin fizyolojik olarak potansiycl tehlike- bir bile~eni olmahd1r. B<lbrek kompansasyonundan sonra so-
leri nedeniyle bunun ycrine stl<likla sodyum lahtat vc sodywn lunurusal asidozda plazma HCQ1- konsantrasyonu normalin
glulw11at gibi diger maddeler kullaruhr. Bu molekilllerin laktat iizerine c;1kma egiliini gosterebilir. B11 nedenle, basil solunum-
ve glukonat bolUmleri vUcutta melabolize olarak sodyumu sal asidoz:da lmmi bobreh l10mpansasyommda11 sonra behlenen
hiicred1~1 s1v1 ic;inde sodyum bikarbonal ~eklinde btrakrrlar ve degerle,; plaz:ma pH'srnda azalma, Pco, 'de artma ve plaz:ma
boylece SIVldaki pH'yt nonnale dogru yukseltirler. HCO; lionsantrasyomrnda artma olacaht,r.
Alkaloz Ledavisi ic;in agtzdan amo11yum hlorilr vcrilebilir. Mei.abolik asidoz ic;in de plazma pH'smda azahna olacak-
Amonyum klortir kana emildikten sonra amonyak boliimii ur. Bununla birlikte, metabolik asidozda ba$hca bozukluk
karacigerde Ureye r;evrilir. Bu reaksiyon HCl olusLUrur ve ser- plazma HCO,- konsantrasyouunda di.lSi.l~ti.ir. Bu nedenle, dil-
best ka lan HCI hemen vUcut SIVilanndaki tamponlar ile re- $iik HCO1- konsantrasyonu dii~ilk pt-I ile birlikte ise, asido-
aksiyona girer ve H· konsantrasyonunu asidik yo nc kaydmr. zun metabolik bir bile$Cni olmaltd1r. Basil metabolik asidoz:-
Amonyum kloriir bazen intravenoz olarak da vcrilir, ancak da, solunumsa! asidoz:daki Pco 2 a,11~111111 ahsi11e Pco2 az:alm1$1U:
NH; r;ok toksiktir ve bu ~!em tchlikcli olabilir. Alkalozun DolayLS1yla, basit metabolili asidoz:da /11smi solwmmsal liom-
alnncla yatan nedeni tcrsine r;eviJ"mck en uygun tedavidir. pansasyondan sonra dii~il/1 pH, dii~ii/1 plazma HCOJ lwnsant-
brnegin metabolik alkaloz hiicred1s1 SLVI hacminde azalma rasyonu ve Pco2 dii.zeyinde az:alma beklenecehtir.
ile il~kili ancak kalp yctmezligi ile iliskili degilse, alkalozu Alkaloz tiplerini sm1flandmna i$lemleri aym temel 3$3·
diizeltmek ic;in izotonik ruzlu su soliisyonu gencllikle yararh malan icerir. Birincisi , alkalozda plazma pH'smda art!$ ol-
olur. mas1d1r. Eger pH cli.lzeyi ndeki arll$ Pco 2 azalmas1 ile ili~kili
ise, alkalozda solunumsal bir bilC$Cn olmalidu. Euna ka~1hk,
Asit-Baz Bozukluklarmm Klinik Ol~umleri pH diizeyindeki am~ anan HCO1 1le il~kili ise, alkalozda
ve Analizi metabolik bir bile~en olmaltd1r. Bu nedenle, basil soltmumsal
Asit-baz bozuklu klarmm uygun tedavisi iyi bir tam gerekti• ,1l11aloz:da plazmada pH aru~i. Pco/ dc awlma ve HCO_1 lwn-
rir. Yukanda a<;tklanan basit asit-baz bozukluklan arter kant santrasyonunda az.alma olmasr beltlenir. Basil meLabolih alha-
omegindc Uc; kriterin analiziyle t~his edilebilir: pH, plazma loz:da ise, artm1~ pH, arlmt$ plazma IICO1 honsantrasyort11 ve
HCO; konsantrasyonu ve Pcor artnu.~ Pco2 belilenecelitir.

424
BoH.im 31 A.sit -Baz Duzenlenmesi

60 120 100 90 80 70 60 50 4o

56 ' . / 11/ - ~ /. /JI ~ -- t .


52 / / \/ . : }5
_ 48 Pco2 (mm H"g)y / Matabelik ; .
'§.
w 44 Krenik I . alkalez 30
E
;=: 40 ✓/ . solunumsa
asidez
/I ~-.
/ ;:
=
__'
0 36 Akut / V . , .25
i
o
32
ca28
solunumsal
•,,,asidez \
' A
✓-}
~- , .
/ . 1/
. . '. . . .·

,,-
20
~ 24 //• .~ /
. ✓ Normal Akut
o. 20 // . 15
$ekil 31-11. Arter kan1 pH's1n1, arter plazmas1nda HCQ3-
i
16
/
.,,. /
/
~
1/'' j
;,, \
selunumsal
alkalez
_..-
~
,

~ ~
Q) 10
ve Pco 2 degerlerini gosteren asit-baz nomogram1. Merkez-
deki a<;1k renkli daire normal ki?ilerdekl aslt-baz durumu 12 / ~ Matabollk _.. Krenik - - - -\ ..
i<;in yakla~1k s1n1rlan gostermektedir. Nomogramdaki gol- 8 ~~ alkaloz-s-c5Tiinumsal alk::ilez H )
geli alanlar ise, basit metabolik ve solunumsal bozuklarda-
- ? -- · ___ Pco
2
(mm 9
4-
ki normal kompansasyonun yakla~1k sm1rlann1 gostermek-
tedir. Golgeli alanlar d1~indaki de!)erler i<;ln kar1~1k asit-baz o~--.--7-.10-,--7r20-,;-7T3-0-.~7~.~-=--r:7~.5:0:,-~7~.6~0~-7;.;70;-1-;::7.80
bozuklugundan ~Uphelenilmelidir. (Cogan MC, Rector FC, 7.00 , · ·
Jr. Acid-Base Disorders in Kidney 3rd ed. W.B Sounders Arteryel kan pH'sI
Co., 7986'dan uyarlanm1$t1r.)

Kan~•k Asit-Baz Bozukluklan ve Tani i~in Asit-Baz ii;;in 6-12 saat ve b~hca solunumsal bozukluklarda metabolik
Nomogrammm Kullamm1 kompansasyon i<;in 3-5 gi.indilr. Eger soz konusu deger koyu
bolgeler dahilindeyse, basic bir asit-baz bozuklugu olabilece-
Baz1 durwnlarda asit-baz bozukluklanua uygun dilzenleyici gini gosterir. Diger taraftan pH, bikarbonat veya Pco 2 deger-
yamtlar e~lik etmez. Bu durumdaki, bozukluga han~ili asit-
leri koyu bolgelerin d1~mda ise, bu durum hastada kans1k
baz bozuhlugu adi verilir. Bunun anlam1 asit-baz bozuklugu asit-baz bozuklugu olabilecegini gosterir.
i<;in il<i veya daha fazla nedenin olmas1d1r. Omegin, dU~Uk Asit-baz clegerinin golgeli alanda bulunmas1, o bozuk-
pH'h bir hasta asidozlu olarak sm1fiandmhr. Eger bozukluk lugun daima basit bir asit-baz bozuklugu oldugu anlamma
metabolizma arac1h ise, buna du~Uk plazma HCQ 3- kon- gelmedigi bilinmelidir. Bu durum akilda tutularak asit-baz
santrasyonu ve uygun solunumsal kompansasyondan soma nomogram1 asit-baz bozuklugunun ozgul tipi ve agirhg1m
di.isilk Pco 2 ~lik edecektir. Ancak, arum~ Pco1 , ile birlikte
belirlemede htzh bir yontem olarak kullamlabilir.
plazma pH dU?iikli.igU ve HCO,- konsanrrasyouu dU~ilklilgil
Omegin, bir hastadan alman aner plazmasmm ~u de-
oldugunda, asidozun hem metabolik hem de solunumsal bir gerleri ic;erdigini di.i~ilnelim: pH 7,30, plazma HCQ1- kon-
bileseni olmas1 beklenir. Bu neclenle, bu bozukluk kan~lk
sanuasyonu 12,0 mEq/L ve plazma Pco2'si 25 mm I-lg. Bu de-
asidoz olarak smrrlandmlacakur. Ornegin, diyare nedeni ile
gerlerle nomograma bakild1gmda basil bit metabolik asidoz
gastrointestinal kanaldan akut HC0 3- kayb1 olau bir hastada
oldugu, uygun solunumsal kompansasyonunun Pco1 degerini
(metabolik asidoz) ilaveten amfizem de olabilir (solunumsal
normal deger olan 40 mm Hg'dan 25 mm Hg'ya dU~Urdtigil
asicloz).
gorulebilir.
Asit-baz bozukluklarmm carus1 i<;in uygun bir yol ~eldl lkinci bir ornek, ~u degerlere sahip bir hasta olsun: pH
31-ll'de gorilldugu gibi, asit-baz nornogranu kullamlmas1- 7,15, plazma HCO,- konsantrasyonu 7 mEq/L ve plazma
d1r. Bu ~ekil bir ki?ideki asidoz veya alkaloz tipini ve !?iddeti- Pco/si 50 mm Hg. Bu omekte hasta asidozludur ve plazma
ni belirlemecle kullamhr. Bu asit-baz grafiginde, Heuderson- HC0 3- konsantrasyonu normal deger olan 24 mEq/L'den dti-
Hasselbalch ~itligine gore pH, HCO,· konsantrasyonu ve $'Uk oldugundan metabolik bir nedenin olabilecegi gorUIUr.
Pco 2 degerleri birbirini kesmektedir. Merkezdeki ac;1k dairc Ancak, nonnalde Pco1 degerini di.i?i.irecek solunum kom-
normal degerleri ve normal s1mrlar i<;incle kabul edilebilecek pansasyonu yoktur ve Pco1 nonual cleger olau 40 mm Hg'mn
sapma\an gostennekcedir. Sekildeki golgeli alanlar ise, basil hafiI,;;e Uzerine <;llnm~nr. Bu durum, metabolik asidoz ile bir-
mecabolik ve solunumsal bozukluklara kar~ olan normal likte asidozun solunumsal bile~eninin de oldugu karl$1k asit-
kompansasyonlarm yuzde 95'lik gilvenirlik smrrlanru gos- baz bozukluklannda mevcuttur.
termektedir. Asit-baz nomogram1, anormal pH, Pco 2 ve plazma bikar-
Bu grafik kullamhrken tam bir kompansasyonun olu- bonat konsantrasyonuna katluda bulunan bozukluklann ti-
~umu ic;in yeterli surenin gei;;Ligi varsay1lmahd1r. Bu silreler, pini ve ~idclelini belirlemede h1zh bir yontem olarak kullanil-
primer metabolik bozukluklarda solunumsal kompansasyon

425
Onite V Vucut S1v,Jan ve Bobrekler

Tablo 31-4 Normal veya Artm1~ Plazma Anyon


A~191 ile Birlikte Olan Metabolik Asidoz Eger plazma HCO/mdaki azalmaya arlrm$ Cl· e~lik el-
Artm1~ Anyon A1;191 Normal Anyon A<;191 mezse, oli;iilmeyen anyonlann dUzeylerinde ve sonu<,;ta he-
(Normokloremi) (Hiperkloremi)
saplanan anyon a,;1gmda art~ olmahd1r. Metabolik asidoz
Diabetes mellitus (ketoasidoz) Diyare laktik asit veya ketoasitler gibi ur;ucu olmayan asitlerde art1~
Laktik asidoz Renal t 0b0ler asidoz (HCl'nin yamsua) bagl! ise, plazma anyon ac;1gi arcacaknr;
Kronik bobrek yetmezligi Karbon ik anhidraz r;iinkii, HCO/daki dii$ii~ Cl~daki ~it miktarda aru~ ile ~ -
inhibitorleri Le~memi~tir. Normal veya arlm1~ anyon a<;:Lgl ile ili~kili baz1
Aspirin (asetilsalisilik asit Addison hastal191 metabolik asidoz timekleri Tablo 31-4'de gosterihni~lir. An-
zehlrlenmesi) yon ac;1gm1 hesaplayarak metabolik asidozun olasL sebepleri-
Metil alkol zehirl enmesi
nin bazLlanru daraltmam1z mUmki.in olabilir.

Etilen glikol zehirlenmesi

A ~lik
Kaynaklar
AI-Awqati Q: Cell biology of the intercalated cell In the kidney. FESS
Lett 587:1911 , 2013.
maktadir. Klinik onamda, basr.amn oyki.isii ve diger fiziksel Attmane-Elakeb A, Amlal H, Bichara lvl: Ammonium carriers in medul-
bulgular da asit-baz bozukluklarmm nedenleri ve tedavisiyle lary t hick ascending limb. Am J Physlol Renal Physiol 280:Fl , 2001.
ilgili onemli ipU<;lanm sagJamaktadtr. Batlle D, Haque SK: Genetic causes and mechanisms of distal renal
tubular acidosis. Nephrol Dial Transplant 27:3691, 2012.
Breton S, Brown D: Regulation of luminal acidification by the V-
Asit-Baz Bozukluklarmm Tanismda Anyon A~1gmm ATPase. Physiology (Bethesda) 28:318, 2013.
Kullanllmas, Brown D, Bouley R, Paunescu TG, et al: New insights into t he dynamic
regulation of water and acid-base balance by renal epithelial cells.
Elektriksel notraliteyi saglamak ir;in plazmadaki anyon ve Am J Physiol Cell Physiol 302:Cl 42 1, 2012.
kacyon konsantrasyonlanrun e~iL olmas1 gereklidir. Dola)'l- Brown D, Wagner CA: Molecular mechanisms of acid-base sensing by
s1yla, plazmada gerr;ek bir "anyon ar;1g1" yoktur. Ancak, kli- the kidney. J Am Soc Nephrol 23:774, 2012.
nik laboratuvarlarda sadece baz1 belirli kacyon ve anyonlar Cerda J, Tolwani AJ, Warnocl: DG: Critical care nephrology: man-
agement of acid-base disorders with CRRT. Kidney Int 82:9, 2012.
rutin olarak olr;iilmekledir. Normalde olr;iilen katyon Na· ve
Decoursey TE. Voltage-gated proton channels: molecular biology,
anyonlar da Cl· ve HCO;'dir. "Anyon ar;1gi" (yalruzca tarusal physiology, and pathophyslology of the H(\/) family. Physiol Rev
bir kavramd1r) olr;iilmeyen anyonlar ile olr;iilmeyen katyon- 93:599, 2013.
lar arasmdaki farkur ve yakla~1k olarak hesapland1gmda: Fry AC, Karet FE: Inherited renal acidoses. Physiology (Bethesda)
22:202, 2007.
Plazma anyon a~191 = [Na•] - [HC03· ] - [Cl·] Hamm L, Hering-Smit h KS, Nakhoul NL: Acid-base and potassium ho-
= 144-24-108 = 12 mEq/L meostasis. Semin Nephrol 33:257, 2013.
Eger olr;Ulmeyen anyonlar yUkselirse veya oli;iilmeyen Haque SK, Ariceta G, Batlle D: Proximal renal tubular acidosis: a not
so rare disorder of multiple etiologies. Nephrol Dial Transplant
katyonlar dii~erse anyon ar;1g1 artacaknr. Olr;iilmeyen en
27:4273, 2012.
onemli katyonlar arasmda kalsiyum, magnezyum ve potas- lgarashi I, Sekine T, lnatoml J, _
Seki G: Unraveling the molecular patho-
yum ile ba~hca olr;Ulmeyen anyonlar arasmda da albumin, genesis of isolated proximal renal tubular acidosis. J A m Soc Neph -
fosfat, siilfat ve diger organik anyonlar sayilabilir. Genellikle rol 13:2171, 2002.
olr;iilmeyen anyonlar till,'.iilmeyen katyonlardan fazla oldugu Kraut JA, Madias NE: Differential diagnosis of nongap metabolic aci-
dosis: value of a systematic approach. Clin J Am Soc Nephrol 7:67 1,
ir;in, anyou ar;1g18 ile 16 mEq/L arasmdadir.
2012.
Plazma anyou ar;1gi temel olarak metabolik asidozun Laffey JG, Kavanagh BP: Hypocapnia. N En gl J Med 347:43, 2002.
farkh uedenlerinin tamslllda kullamhr. Met.abolik asidozda, Pu rkerson JM, Schwartz GJ: The role of carbonic anhydrases in renal
plazmada H(Q 3• konsan trasyonu azalrru;;tu. Eger plazma physiology. Kidney Int 71 :1 03, 2007.
sodyum konsantrasyonu degi~mediyse, anyonlann konsant- Vandenberg RJ, Ryan RM : Mechanisms of glutamate transport. Physlol
Rev 93:1621 , 2013.
rasyonu (Cl· veya olr;iilmeyen bir anyon) elektronotraliteyi
Wagner CA, Finberg KE, Breton S, et al: Renal vacuolar H•-ATPase.
korumak ic;in artmak zorundad1r. Eger plazma Cl·'u plazma Physiol Rev 84:1263, 2004.
HCO/mdaki dii~meyle oranub olarak artarsa, anyon ac;1gi Weiner ID, Verlander JW : Role of NH 3 and NH4• transporters in
normal kalacakttr. Buna s1kbkla hiperhlorem ih metabolik asi- renal acid-base transport. Am J Physiol Renal Physiol 300:Fl 1, 201 1.
doz ad1 verilir.

426
~.~~
~,:_)'i
- ' L;'- B0L0M 32
,J ~ -
r~'\- _ ___J

Diiiretikler, Bobrek Hastal1klar1

Di0RETiKLER VE ETKi MEKANiZMALARI Ditiretiklerin gene! sm1flandmhnas1 etki mekanizmalan


ve etki ettikleri tiibiil boltimleri Tablo 32-l'de
Diiiretikler admdan anla~1ld1g1 gibi, idrar hacmi debisini
gosterilrnektedit.
arunrlar. Diiiretiklerin c;ogt1 c;oziinmii~ maddelerin ozel-
likle sodyum ve kloriiriin aolmas1111 da artmrlar.
Gerc;ekten de, klinikte kullamlan diiiretiklerin <;:ogu OZMOTiK Di0RETiKLER T0B0L SIVISINDA
tiibiillerde sodyum geriemilimini azaltarak etki ederler ve OZMOTiK BASINCI ARTIRARAK
bu da natriiireze (sodyum auhmmda aru~) ve dolayis1yla SU GERiEMiLiMiNi AZALTIRLAR
diureze (su <;tki~mda art1~) neden olur. Diger bir ifadeyle,
su c;1k1~mda am~ birc;ok olayda tubiilde sodyum geriemi- Kana tire, maru1itol ve sukroz gibi bobrek tiibiillerinden
liminin inhibisyonuna sekonder olu~ur; <;iinkii tiibiil- kolayca geriemilemeyen madclelerin enjeksiyonu ti1biil-
lerde kalan sodyum ozmotik olarak su geriemilimini de lerde ozmotik olarak aktif molekullerin konsantrasyonu-
azalur. Potasyum, kloriir, magnezyum ve kalsiyurn gibi nun belirgin ~ekilde artmasrna neden olur. Bu maddelerin
birc;ok c;oztinmU~ maddenin bobrek tubullerinde gerie- ozmotik basmc;lan su geriemilimini azaltu· ve idrara c;ok
milirni de aym ~ekilde sodyum geriemiliminden sekonder fazla tiibtil s1v1S1mn ge<;i$ine yol ac;ar.
Tiibiil s1v1smdan fazla miktardaki c;oziinmii$ madde-
olarak etkilenir ve diiiretiklerin <;ogu bu maddelerin aul-
nin geriemilmesinde yetersizlik ile birlikte seyreden
masm1 da art1nr.
baz1 hastahklarda da btiyi.ik hacimlerde idrar r,;1kanhr.
Diiiretiklerin en yaygm klinik kullarum1, ozellikle odem
Omegin, diabetes mellitusta kan glikoz konsantrasyonu
ve hipertansiyon ile birlikte seyreden hastahklarda hiic-
yuksek diizeylere c;1kar ve filtre edilen glikoz rniktan
red1~ s1vi hacmini azaltmak amac1yla olur. Boliim 25'te
artarak tiibiillerin ghkoz geriemilim kapasitesinin
a<;1kland!g1 gibi, viicuttan sodyum kayb1 genelde hiicre-
iizerine c;1kar (glikozun ta~mma mahsimumunu a$at).
d~ s1V1 hacmini de azalt1r. Bu nedenle hiicred1~1 s1V1
Plazma glikoz konsantrasyonu 250 mgldL'nin iizerine
hacminin armgi klinik bozukluklarda diiiretikler yaygm
pkuginda fazla glikozun c;ok az bir kism1 ltibiillerden
olarak kullamhr.
geriemilebilir; bunun yerine fazlas1 ttibiillerde kahr ve
Bazi diiiretiklerin verilmesini takiben birkac; dakika
ozmotik ditirelik olarak etki yaparak idrarla fazla s1v1
ir;inde idrar debisi 20 kattan daha fazla anabilir. Ancak
at1lmasma neden olur. Bu nedenle kontrol eclilemeyen
diiiretiklerin <;ogunun bobreklerin tuz ve su c;1k1~ma etki-
diabetes mellituslu hastalarda belirtilerden biri poliiiri
leri birkar,; gun ir,;inde azalma gosterir (~ekil 32-1).
(s1k idrar yapma) , dehitrasyona bagh olarak yi.iksek
Bumm nedeni azalan hiicred1~1 s1v1 hacmi etkisiyle diger diizeyde s1V1 ahm1 (polidipsi) , btlcred1~1 s1v1 ozmolalite-
diizenleyici mekanizmalann aktive edilmesidir. Ornegin,
sinin aru~1 ve sonuc;ta susuzluk mekanizmasmm aktive
hi.icred!~ s1V1 hacminde bir azalma genelde arter basm-
edilmesidir.
c1111 ve glomeriil filtrasyonu hmm (GFR) dti$(.irebilir ve
renin salgis1m ve anjiyotensin II olu~umunu artmr. Bu "KIVRIM" Di0RETiKLERi HENLE'NiN ~IKAN
yamtlar hep birhkte sonur;ta dii.iretiklerin idrar c;1k1~ma
KALIN KOLUNDA AKTiF SODYUM-KLOR0R-
kronik etkilerine baskin c;tkar. Boylece, oncelikle diiire-
tiklerin kullamlmasm1 gerektiren hipertansiyon veya
POTASYUM GERI EMiLiMiNi AZALTIR
odemi azaltarak arter basmc1 ve hticredt$1 s1vida azalma Furosemid, etakrinik asit ve bumetanid giic;lii ditlreLikler-
rneydana getirdikten soma, yani denge durumunda, idrar dir. Henle k1vnmmm <;:1kan kalm kolunda epitel hticrele-
r,;1k1$I su ahmma e~it hale gelir. rinin lumen tarafmdaki zarlarmda bulunan 1-sodyum,
Klinik kullarum ir,;in farkh etki mekanizmalarma sahip 2-klortir, 1-potasyum birlikle-ta~1yic1sm1 engelleyerek
c;ok sayida ditiretik mevcuttur ve bunlar nefronun farkli aktif geriernilimlerini azalurlar. Bu "k1vnm" diiiretikleri
boltimlerindeki tiibiillerde geriemilirni inhibe ederler. klinikte kullamlan en gilc;lti diiiretikler arasmdad1r.
427
Onite V Vucut S1v1/ar, ve Bobrekler

Bu ditiretikler Henle k1vnmmda lumen tarafmdaki klortir geriemiliminin inhibisyonu nedeniyle bu iyonlar
zarda aktif sodyum-klortir-potasyum ta~mmasm1 engel- artan su anlmas1 ile birlikte daha fazla atildiklan ic;in
leyerek sodyum, kloriir, potasyum ve diger elektrolitlerle idrann seyreltilmesi bozulur. Bu iyonlann bobrek medulla
birlikte idrarla su at1lmasm1 da artmrlar. Bu etkileri iki interstisyel s1vismdaki konsantrasyonlannm azalmas1 ve
nedene baghd1r: (1) nefronun distal boltimlerine gec;en bunun sonucu medulla ozmolaritesinin azalmas1 nede-
c;ozi.\nmi\~ madde rniktanm c;ok arnmlar ve bu da su niyle, idrann konsantre edilmesi bozulur. Sonuc;ta, top-
geriernilimini engelleyen bir ozmotik etken olarak etki laym kanallardan s1v1 geriernilirni azahr ve bobreklerin
yapar ve (2) Henle k1vnmmdan medullanm interstisyel maksimum konsantre etme yetenegi de oldukc;a clti~er.
bolgesine iyonlann emilimini azaltarak medullanm Buna Have olarak, medulla interstisyel s1vismda ozmola-
interstisyel s1v1 ozmolaritesini dti~tirilrler; bu da zit akun ritenin azalmas1 Henle ktvnmmm inen kolunda su geri-
i?leminin c;ah~masm1 bozar. Bu etki nedeniyle k1vnm diu- emilimini de azaltu. <;ok say1daki bu etkiler nedeniyle
retikleri bobreklerin idran konsantre etme veya seyreltme akut hallerde glomerul filtratmm yi.izde 20-30 kadan
yetenegine zarar verir. Henle k1vnmmda sodyum ve idrara gec;erek birkac; dakika ir,inde idrar c1k1$unn 25 kat
kadar arnnlmasma neden olur.
Diureti k Tedavisi

TiYAZiD Di0RETiKLERi DISTAL T0B0LLERiN


~i 200 BA$LANGICINDA SODYUM-KLOROR
~i
-w GERIEMILIMiNi iNHiBE EDERLER
~E
e- Klortiyazid gibi tiyazid tiirevleri distal tiibi.illerin ba?-
:se
<(-=
100 .J uauuuuuaJ.
lang1c; k1smmda ttibtil hticrelerinin lumen tarafmdaki
e<t
::s E
>, ::s zarlannda sodyum-klortir birlikte-ta?1y1c1s1m engelleye-
'ti >,
~-g
Cl)
1 rek etki yaparlar. Uygun $artlarda bu etkenler glomerill
filtratimn maksimum olarak yuzde 5-10 kadannm idrara
ge<;i$ine neden olurlar. Bu miktar normalde distal ttibul-
15.0
>~ lerclen geriemilen sodyum miktan kadardir.
0:
·e 14.o,-~
ali:::.
... u
! KARBONiK ANHiDRAZ iNHiBiTORLERi
u as
,::s .c PROKSiMAL T0B0LLERDE SODYUM-
:I: 13.0 BiKARBONAT GERI EMILiMiNi ENGELLERLER
:...c::I I I I I I I I I I
Asetazolamid, Bolilm 3 l 'de ac;1kland1g1 gibi, proksimal
-4 -2 0 2 4 6 8 ttibulde bikarbonat (HC03· ) geriemilimi ic;in gerekli olan
Zaman (gun) karbonik anhidraz enzimini inhibe eder. Karbonik an.hid-
$ekil 32-1. Diiiretik uygulanmas1sirasinda sodyum atllmas1 ve hucre- raz enzimi karbonik anhidraz inhibitorlerinin ba~hca etki
d1~1s1vI hacmi. Sodyum at1lmasinda anl artI~a hOcred1~1 s1v1hacmlnde bolgesi olan proksimal ttibtilde c;ok miktarda bulunur. Bir
azalma e$11k eder. Eger sodyum allm1 sabit tutulursa, duzenleyici me- miktar karbonik anhidraz da diger ltibill hilcrelerinde,
kanizmalar sodyum atilmas1n1 tekrar alima e~it duzeye getirecek ve
boylece tekrar sodyum dengesi olu~acaktir. ornegin toplayic1 tubtili.in interkale hticrelerinde bulunur.

Tablo 32-1 Diuretiklerin Sm1fland1nlmas1, Etki Mekan izmalan ve Etkiledikleri TObul BolOmleri
Diuretik Sm1f1 Etki Mekanizmas1 Tubul Bolgesi
Ozmotik dHiretikler (mannitol) TiibOler s1vI ozmolariteslni art,rarak su ve Ba~l1ca proksimal tubOller
~ozunmo~ madde geriemilimini inhibe eder
K1vrim diOretikleri (furosemid, Lumen tarafmdan zarda Na•-K•-c I- birllkte Henle k1 vnmmm ~,kan kahn kolu
bumentanid) ta}mmasIn1 inhibe eder
Tlyazid diuretikleri Lumen tarafmdaki zarda Na•-c1- birlikte Distal tubullerin ba~lang1ci
(hidrokloritiyazid, kl ortalidon) ta}mmasIn1 inhibe eder
Karbon ik anhidraz inhibitorleri Hco- geriemiliminin ve H• sekresyonunun Proksimal tubuller
(aseta zolamid) inhibisyonu yoluyla Na• geriemilimini azalt1r
Aldosteron antagonistleri A ldosteronun tObOI reseptorO Ozerine etkisini Toplay1ci tObiiller
(spironolakton, eplerenon) inhibe eder, Na• geriemilimini azalt1r. K•
sekresyonunu art 1m
Sodyum kanal blokerlerl LOmen t arafmdaki zard a Na• kanallarina Na• Toplay1ci tObuller
(triamteren, amllorld) girl~ini engeller, Na• gerlemillmini azalt1r ve
K• sekresyonunu azalt 1r

428
Boliim 32 Diuretik ler, Bobrek Hastahklan

Proksimal tiibiillerde tt• sekresyonu ve HCQ 3- gerie- i<;ine potasyum ta$11unas1m da azalt1r ve sonU<;ta tiibiil
milimi, lumen Laraftndaki zarda sodyum-hidrojen zll- s1V1sma potasyum sel<resyonunu azaltu. Bu neclenle,
ta$rnma mekanizmas1 yoluyla sodyum geriemilimi ile sodyum kanal blokerleri de potasyum tutucu diiiretikler-
e$le;;mi$ oldugundan, HC03- geriemiliminin azalmas1 dit ve idrarla potasyum aulma hiz1m dii$iiriirler.
sodyum geriemilimini de azalt1r. Tiibiil SlVlsmdan sodyum
ve HCQ 3- geriemilimlerinin engellenmesi, bunlann tiibiil
s1V1smda kalarak ozmotik diiiretik gibi etki yapmalanna B0BREK HASTALIKLARI
neden olur. Tahmin edilebilecegi gibi, karbonik anhidraz Bobrek hastahklan diinyada bin;;ok ulkede oliimiin ve
inhibitorlerinin bir dezavantaj1, idrarda a$m HCQ 3- morbiditenin en onemli nedenleri arasmdad1r. Omegin,
kaybma bagh olarak bir miktar asidoza neden 2014 yilmda Amerika'da eriskinlerin %10'dan fazlas1-
olmalandrr. nm veya 26 milyondan daha fazla insanm kronik
bobrek hastas1 oldugu tahmin edilmektedir ve bu
sayidan daha faz la milyonlarca ki$ide akut bobrek
MiNERALOKORTiKOiD RESEPT6R hasan veya daha az siddetteki bobrek i$lev bozuklugu
ANTAGONiSTLERi TOPLAYICI T0B0LLERDE bulunmaktadu.
Ciddi bobrek hastahklan iki ana gmba aynlabilir:
SODYUM GERiEMiLiMiNi VE POTASYUM
1. Akut bobrek hasan (ABH) , bi:ibrek fonksiyonlanmn
SEKRESYONUNU AZALTIRLAR birka<; gun ic;inde luzla kaybolmas1d1r, $iddetli
Spironolakton ve eplerenon mineralokortikoid reseptor akut bobrek hasan i<;in genellikle akut bobrek yet-
antagonistleridir ve bu ilac;:lar korteksteki toplayic1 tiibiil mezligi tabiri kullaruhr. Bobrekler kismen veya
epitel hiicrelerindeki reseptorler baglanma bolgelerine lamamen <;ahsamaz hale gelebilir ve bu boliimde
daha soma a<;1kland1g1 sekilde diyaliz gibi bobrek
baglanmak iizere aldosteron ile yan$arak bu tiibiil bolii-
destek tedavisi gerekir. Baz1 olaylarda ABH'li has-
miinde sodyum geriemilimini ve potasyum sekresyonunu
talar iyilt$ir ve bobrek fonksiyonlan nonnale yakm
azalt1rlar. Boylece, tiibiil i<;inde kalan sodyum, ozmotik
diizelir.
diiiretik olarak etki yaparak hem su hem de sodyum atil- 2. Kronih bobrek hastaltgi (KBH)'da, zaman i<;inde git-
masmda artl$a neden olur. Bu ila<;lar, aldosteronun potas- tik<;e artan sayida nefronda islev kayb1 geli$ir ve
yum sekresyonunu artmc1 etkisini engelleyerek potasyum tiim bobrek islevi azahr.
aulmas1m da azalnrlar. Mineralokortikoid reseptor anta- Bu iki gene! grup i<;inde bobrek kan damarlanm, glo-
gonistleri potasyumun hiicre i<;inden hiicred1$1 s1V1ya meriilleri, ti.ibt\lleri, bobrek interstisyumunu , iireterleri
hareketine de neden olurlar. Bu durum bazen hiicred1$1 ve idrar kesesi dahil bosalmn kanahmn bobrek d1smdaki
s1v1 potasyum konsantrasyonunun a$1n artl$ma neden bolumlerini etkileyen <;ok <;e$ith ozgiil bobrek hastahklan
olur. Bu nedenle, spironolakton ve diger mineralokorti- bulunmaktad1r. Bu boliimde, bobrek hastahklanmn en
onemlilerinin sadece birkac;mda goriilen ozgiil fizyolojik
koid reseptor antagonistlerine potasyum tutucu diuretikler
bozukluklan tarll$maktay12.
ad1 verilir. idrarla potasyum kaybma neden olan diger
bir<;ok dH.lretiklerin aksine, mineralokortikoid reseptor
amagonistleri potasyum "tutucu" etki yaparlar.
AKUT B0BREK HASARI

ABH'mn nedenleri bashca ii<; gruba aynhr:


SODYUM KANAL BLOKERLERi TOPLAVICI
1. Bobreklere gelen kan akimlmn yetersizligi sonucu
T0B0LLERDE SODYUM GERiEMiLiMiNi olus~m ABH. Bobrek d1$1 bir organdan kaynaklanan
AZALTIRLAR bir bozukluk sonucu oldugu i<;in, prerenal ABH de
Amilorid ve triamteren de Loplay1c1 tiibiillerde denir. Omegin, prerenal ABH, kalp debisinin azal-
spironolakton'un etkisine benzer $ekilde sodyum gerie- d1g1 ve kan basmc1 diistiklugti ile seyreden kalp
yetmezligi veya $iddetli kanama gibi kan hacminde
milimini ve potasyum sekresyonunu inhibe eclerler. Ancak
azahna ve di\$lik kan basrnc1 ile ili$kili durumlar
hiicresel diizeyde bu ila<;lar Loplay1c1 kanallann epitel
sonucunda olu$abilir.
hiicrelerinin liimen tarafmdaki zarlannda bulunan 2. Bobregin bizzat ic;indeki kan damarlanru, glome-
sodyum kanallanna dogmdan sodyum giri$ini engellerler. ri.illeri veya ti.ibulleri etkileyen bozukluklar nede-
Epitel hiicrelerine sodyum girisinin azalmas1 nedeniyle niyle olu$an intrarenal ABH.
hiicrelerin bazolateral zarlarmdan sodyum tasmmas1 cla 3. Kalikslerden mesaneye kadar olan ilriner Loplayic1
azahr ve boylece sodyum-potasyum adenozin trifosfataz sistemin herhangi bir bolgesinin ukanmasmm
pompasmm aklivitesi de diiser. Bu azalan aktivite hucre neden oldugu postrenal ABH. Bobregin dl$mda,

429
Onite V VOcut S1v1/an ve Bobrek/er

tiriner kanahn l1kanmasma sebep olan en onemli Tablo 32-2 Prerenal Akut Bobrek Hasarmm Baz,
nedenler kalsiyum, i.irat veya sis tin r;okmesi sonucu Nedenleri
olu$an bobrek ta$landu. Damaric;i Hacminde Azalma
Kanama (travma, cerrahl operasyon, dogum sonras1,
BOBREKTE KAN AKIMI AZALMASI SONUCU gastrointestinal)
OLU~AN PRERENAL AKUT BOBREK HASARI Diyare veya kusma
Yaniklar
Bobrekler normalde llOO ml/dak veya kalp debisinin
Kalp Yetmezligi
ytizde 20-25 kadan olan bir kan aknnma sahiptir.
Miyokard infarktUsU
Bobreklere bu ytiksek miktarda kan ak1mmm temel
Kalp kapag1 hasan
nedeni, vticut s1v1 hacimlerinin ve r;oztinmti$ madde kon-
Periferik Vazodilatasyon ve Bunun Sonucunda Olu~an
santrasyonlannm etkili bir $ekilde di.izenlenmesi ir;in Hipotansiyon
gerekli olan yi.iksek glomertil filtrasyon hmm saglamak Anaflaktlk ~ok
amac1yla yeterli plazma temin etmektir. Bu nedenle, Anestezi
bobrek kan ak1mmda azalmaya genelde GFR di.i$ti$ti ve Sepsis, ~iddetli enfeksiyonlar
idrar ile su ve r;oztimnti$ maddelerin aulmasmda azalma Primer renal hemodinamik bozukluklar
da C$lik eder. Som1<;ta, akut olarak bobrek kan ak1mm1 Renal arter stenozu, renal arter veya vende emboli veya
azaltan nedenler oligilriye neden olur. Bu durnm vi.icut tromboz

s1v1lannda su ve <;oztinrnU$ madde bi.rikimine yol ar;ar.


Eger bobrek kan akmu belirgin $ekilde dti$ffiil$ ise idrar Tablo 32-3 interrenal Akut Bobrek Yetmezliginin
Baz1 Nedenleri
~1k1$1 tamamen durnr ve bu duruma anuri denir.
Bobrek kan akllll1 yakla$1k normalin ytizde 20 veya Kii~iik Damar ve/veya Glomeriil Hasan
25'inin altma clti$medigi stirece, iskeminin nedeni bobrek VaskU lit (poliarteritis nodoza)
hticrelerinde tahribat yapmadan dtizeltilirse ABH genelde Kolesterol embolisi
nonnale doner. Bazi dokulardan farkl1 olarak, bobrekler, Malign hipertansiyon
hticrelerde gerr;ek bir tahribat olu$madan kan ak1mmda Akut glomerulonefrlt
btiytik <;aph bir dti$i.i$e maruz kalmaya dayanabilirler. Bu Ti.ibiil Epitelinin Hasan (Tiibi.il Nekrozu)
fenomenin nedeni, bobrek kan ak1m1 azalchgmda, GFR ve lskemi sonucu akut tubUI nekrozu
glomertillerden filtre edilen sodyum klortir miktannm da Toksinler nedeniyle akut tUbu l nekrozu (ag1r metaller,
etilen glikol, insektisitler, zehirli mantarlar, karbon
(aym zamanda su ve diger elektrolitlerin filtrasyon hizlan tetraklorur)
da) azalmas1d1r. Bu i$1em, normal bobregin enerjisinin ve Renal lnterstisyel Hasar
oksijen ti.iketirninin btiytik r;ogunlugunu kullanan ttibtil-
Akut piyelonefrit
ler tarafmdan geriemilmesi gereken sodyum klorur rnik- Akut alerjik interstisyel nefrit
tanm da dii$i.irtir. Boylece, bobrek kan akllll1 ve GFR
azaldigmda bobregin oksijen ihtiyac1 da di.i$CT. GFR s1ftr
degerine yakla$hgmda bobregin oksijen ttiketimi, sodyum
geriemili.rnini yapmadan ancak bobrek ti.ibiil hiicrelerini BOBREK iti ANORMALLiKLERiN NEDEN
canh tutmaya yetecek dtizeye yakla~ir. Kan ak1m1 genel- OLDUGU iNTRARENAL AKUT BOBREK HASARI
likle bazal cltizey olan toplam bobrek kan akurumn yiizde Bobrek i<,;inden koken alan ve idrar olu$umunu h1zh bir
20 veya 25'inin altma dti~ttigtinde, bobrek hticreleri ~ekilde dti$Hren anormallikler, intrarenal ABH genel smrl1
hipoksik duruma girerler ve bobrek kan aknnmdaki azal- i<,;irlde yer almaktadirlar. Bu smrltaki ABH ~u gruplara cla
malann devam etmesi, bobrek hticrelerinin ozellikle aynlabilir: (1) glomerul kapillerine veya diger kti<;tik
ti.\bi.il epitel hiicrelerinin tahribatma hatta oli1mune neden bobrek damarlanna hasar veren durumlar, (2) bobrek
olabilir. tiibi.il epiteline hasar veren durumlar ve (3) bobrek inters-
tisyumunda hasara neclen olan durumlar. Bu tip s1mflan-
Eger prerenal ABH nedeni di..\zeltilmez ve bobrek iske-
dnma hasann ye1ine gore olmaktadir, ancak bobrek
misi birkar; saatten fazla stirerse, bu tip bobrek yetmezligi
damarlan ve ttibi.il sistemi i?levsel olarak birbirlerine
a~gida ac,;iklancl1g1 gibi intrarenal ABH'ye donti$ebilir. bagrmh olduklanndan bobrek kan damarlarmda olan tah-
Bobrek kan ak1mmda akut azalma hastanede yatan hasta- ribat ti.ibi.il hasanna yol ar;arken, belirgin ti.ibtil hasarlan
lardaki akut bobrek yetmezhglnin yaygm nedenidir. da bobrek kan damarlannda hasara neden olabilir.
Tablo 32-2, bobrek kan akunmda azalmamn ve prerenal 1ntrarenal akut bobrek yetmezliginin baz1 nedenleri
ABH'nm baz1 yaygm nedenlerin.i gostennektedir. Tablo 32-3'de liste halinde verilmektedir.
430
Bolum 32 Diuretikler, Bobrek Hastalrklan

GlomerUlonefritin Neden Oldugu Akut idrar aki$t olmaz. Etkilenen nefronlar, kan ak1m1 normale
Bobrek Hasan dondi.igiinde bile, ti.ibi.iller ukah oldugu si.irece idrar c,:tka-
ramazlar. Ti.ibtil epitelinde iskemik hasann en yaygm
Akut glomerulonefrit bir tip intrarenal ABH'dir ve c,:ogun- nedeni bu boli.imde daha once ac,:1klandtg1 gibi, dola~1m
lukla glomeri.illeri tahrip eden anormal bir immiin reak- ~oku ile ilgili olan ABH'nm prerenal sebepleridir.
siyon sonucunda olmaktadir. Bu hastahg1 olan hastalann
yakla?tk yi.izde 95'inde glomeri.illerin hasan, vi.icudun Toksinler veya ila~larm Neden Oldugu Akut Ti.ibi.iler
herhangi bir yerinde, c,:ogunlukla baz1 A grubu beta strep- Nekroz. Ttibi.il epitelini tahrip ederek ABH'ye yol ac,:abi-
tokoklarm neden oldugu bir enfeksiyondan 1-3 hafta len bobrek zehirleri ve ilac,:lar uzun bir liste olu$turmak-
soma gori.ili.ir. Bu enfeksiyon bir streptokoksik bogaz tad1r. Bu maddelerin bazilan harbon tetraklorur, agir
agns1, streptokoksik tonsillit veya hatta derinin strepto- metaller (civa ve kur$Un gibi), etilen gliko! (antifrizin
kok enfeksiyonu olabilir. Bobrekleri tahrip eden enfeksi- temel maddesi), c;e~tli insektisitler ve antibiyotik olarak
yonun kendisi degildir. Bunun yerine, birkac,: hafta i<;inde kullamlan baz1 ilaflar (tetrasiklinler gibi) ve belirli kanser
strepwkok amijenine l<ar?t ge~en amikorlar antijenlerle tedavilerinde kullamlan cis-platinum'dur. Bu maddelerin
reaksiyona girerek c,:ozi.inmeyen immi.in kompleksler her biri bobrek tiibtil epitel hticrelerinde farkll toksik etki
olu?tururlat ve bunlar da glomeri.illerde, ozellikle glome- yaparak bir<;ogunun oli.imi.ine neden olur. Sonuc,:ta, epitel
ri.ili.in bazal zannda tutulurlar. hi.icreleri bazal zardan doktiliirler ve tubi.illeri ukarlar.
lmmi.in kompleks glomeri.illerde biriktiginde, glo- BaZl durumlarda bazal zar da tahrip olur. Eger bazal zar
meri.illerin birc,:ok hi.icresi c,:ogalmaya ba?lar; fakat ozel- saglam kahrsa, yeni ttibi.il epitel hi.icreleri zar boyunca
likle endotel ve epitel katlan arasmda yer alan mezen~imal buyuyebilir ve boylece tilbi.il 10-20 gi.in ic;inde kendini
hi.icreler c,:ogahrlar. Buna ilave olarak, glomeri.illerde c,:ok tamir edebilir.
sayida akyuvar tutulur. Glomeri.illerin c,:ogu bu inl1amam-
var reaksiyon sonucunda Ltkamr ve tikah olmayanlar da
a~m gec,:irgen hale gelerek glomerul kapiller karundan ALT 0RiNER KANALIN ANORMALLiKLERiNiN
glomeriil filrratma alyuvar ve protein s1zmasma yol NEDEN OLDUGU POSTRENAL AKUT BOBREK
ai;arlar. $iddetli durumlarda bobrek tamamen veya tama HASARI
yakm ~ekilcle c,:ah~may1 durdurur.
Glomeri.illerin akut inflamasyonu genelde yakla~1k 2 Bobrek kan akrrm ve diger i~levler ba$lang1c,:ta normal olsa
hafta ic,:inde hafifler ve hastalann c,:ogunda birkac,: haftadan bile, alt i.iriner kanaldaki c,:~itli anormallikler iclrar
birka<; aya kadar olan si.irede bobrekler normal i~levine aktmm1 k15men veya tamamen durdurur ve boylece
<loner. Ancak bazen glomeri.illerin c,:ogu onanlamayacak ABH'ye neden olabilirler. Sadece bir bobrekten idrar c,:1k~1
di.izeyde tahrip olur ve hastalann ki.ic;i.ik bir k1snunda ise durdugunda, hi.icred1$1 elektrolit ve c,:ozi.inmil$ madde
ilerleyen bobrek bozuklugu devam ederek bu boliimden duzeyini ve hiicredt~1 s1V1 hacmini gorece normal seviyede
sonraki boli.imde ac,:1klanacak olan kronik bobrek ltastah- tutmak amac1yla kar~1 bobrek c,:ikard1g1 idrar miktanm
gma yol ac,:ar. yeteri kadar amrd1gmdan vi.icul s1V1. ic;eriginde bi.iyi.ik bir
degi$iklik gori.ilmez. Bu tip bobrek hasanncla, eger prob-
Akut Bobrek Hasarmm Bir Nedeni Olarak lemin temel nedenleri birkac; saat ic,:inde di.izeltilirse,
TUbUler Nekroz bobrek normal i$levine donebilir. Ancak Uriner kanalm
birkac,: gun veya haftalar suren kronik ttkamkhklan ge1i
intarenal akut bobrek yetmezliginin diger bir nedeni donii~ olmayan bobrek tahribatma neden olur. Postrenal
ti.ibtillerdeki epitel hi.icrelerinin hasan ile olu$an tubiiler ABH'mn baz1 nedenleri ~nlard1r: (1) i.ireterlerin veya
nehrozdui: Ti.ibtiler nekrozun baz1 yaygm nedenleri: (1) renal pelvislerin bi.iyi.ik ta~lar veya kan p1ht1lan ile iki
?iddetli iskemi ve ti.ibtil epitel hucrelerine yetersiz oksijen tarafl1 olarak t1kanmas1, (2) mesanenin ukanmas1 ve (3)
ve besin maddesinin ula$mas1 ve (2) ti.ibill epitel hi.icre-
liretramn ukanmas1.
lerine hasar veren zehirler, toksinler veya ilac,:lardir

$iddetli Bobrek iskemisinin Neden Oldugu Akut


AKUT BOBREK HASARININ FiZYOLOJiK
Ti.ibi.iler Nekroz. Bobreklerde $iddetli iskemi, dola~1m
ETKiLERi
$Oku ile veya bobreklere kan teminini a$m ~ekilde engel-
leyen diger bozukluklar sonucunda olu~bilir. Eger iskemi Akul bobrek yetmezliginin temel fizyolojik etkisi kanda
bobrek ttibi.il epitel hi.icrclerine besin maddesi ve oksijen ve hi.icred151 s1V1da su, metabolik auk tiri.inler ve elekt-
teminini bozacak derecede $iddetli ve bu durum uzun rolitlerin bitikmesidir. Buda su ve tuz yi.iklenmesine ve
stireli ise, epitel hi.icrelerinde hasar veya sonU<;ta y1k1m dolayis1yla odeme ve hipenansiyona yol ac,:abilir. Ancak
olu~bilir. Boyle oldugunda ti.ibiil hilcreleri "doki.ili.ir" ve fazla potasyum mtulmas1, ABH hastalarmda daha ciddi
nefronlann c,:ogunu nkar; boylece nkanan nefronlarda tehlikelere neden olabilir; c,:i.inku plazma potasyum
431
Onite V Vucut s,vdari ve Bobrek/er

konsantrasyonunun 8 mEq/L'den daha fazla (normalin Tablo 32-4 Kronik Bobrek Hastal1grnm Baz1
sadece iki kati) art1;,1 (hiperkalemi) olduri.icii olabilir. Nedenleri
Bobreklerden yeterli miktarda hidrojen iyonu aulama- Metabolik Bozukluklar
dig1 i<;in akut bobrek yetmezligi olan hastalarda metabo- Diabetes mellitus
lik asicloz geli~ebihr ve bu da olduruci\ olabilir veya Obezite
hiperkalemiyi ag1rla$t1rabilir. Amlloidoz
$iddetli ABH vakalanmn <;ogunda tam aniiri geli~ir.
Hipertansiyon
Bobrek i~levleri normale dondtirtilemez veya vucuttaki
Renal Vaski.iler Bozukluklar
fazla su, elektrolit ve metabolizmanm auk iirunlerinin
Ateroskleroz
attlmas1 i<;in yapay bl~brek kullarulmaz ise hasta 8-14 gun
Nefroskleroz - hipertansiyon
i<;inde kaybedilir. idrar c;ik1~1mn azalmasmm diger etkileri
ve yapay bobrek ile tedavi, KBH ile ilgili olan gelecek immunolojik Bozukluklar
boliimde a<;1klanacaknr. Glomerulonefrit
Poliarteritis nodoza
Lupus eritematozus
Enfeksiyonlar
KRONiK BOBREK HASTALIGI
Piyelonefrit
~OGUNLUKLA i$LEVSEL NEFRONLARIN
Tuberkuloz
GERi D0N0$0MS0Z KAYBI iLE
Primer Tubuler Bozukluklar
ILl_iKiLiDiR
Nefrotoksinler (aneljezikler, ag1r metaller)
KBH genellikle bobrek hasan veya bobrek ~levlerinde Oriner Kanai T1kanmalart
en az 3 ay suren azalma ile belirgindir. KBH'de <;ok Bobrek ta~lan
say1da i~levsel nefronun ilerleyici ve geri donii~umsiiz
Prostat hipertrofisi
kayb1 olu~ur. Ciddi klinik behrtiler c;ogunlukla i~levsel
0retrada daralma
nefron say1s1 nonnalin en az yuzde 70-75'inin altma
Oogumsal Bozukluklar
du~tinceye kadar gortilmez. Ger<;ekte i~levsel nefron
Polikistik hastal1k
sayis1 normal degerin yiizde 20-25'inin altma dii~ilnceye
kadar elektrolitlerin <;ogunun normal kan konsantras- Dogumsal bobrek dokusu yoklugu (renal hipoplazi)
yonlan ve normal vticut s1vi hacimleri dengede
tutulabilir.
nefronlardaki <;~itli olusumlann biiyOmesi) vaskiiler
Tablo 32-4'de, KBH'nin en onemli nedenlerinden
direnci ve ttibtilde geriemilimi azaltan L?levsel degisiklik-
baz1lan verilmektedir. Genelde KBH, ABH gibi kan damar-
lannda, glomertillerde, ttibtillerde, bobrek interstisyu- lerin kattld1g1 gortllmektedir. Bu uyum saglayic1 degi~ik-
munda ve alt iiriner kanalda olu~an bozukluklar sonucu likler bobrek ki.itlesinin yuzcle 20-25 kadan kalan bir
olu~abilir. KBH'ye yol a<;an <;ok <;e~itli hastahklar olmasma hastada bile, normal miktarda su ve elektrolit at1lmasma
ragmen, sonu<; genelde aymd1r; yani i~levsel nefron say1- imkan vermektedir. Ancak, yillar boyunca bu uyum sag-
smda azalmadtr. lay1c1 degisiklikler, kalan nefronlarda, ozellikle bu nefron-
lann glomeriillerinde daha fazla hasara neden olur.
SON-DONEM BOBREK HASTALIGINA VOL Sonradan olu$an bu ilave hasann nedeni tam olarak
AtAN KRONiK BOBREK HASTALIGININ KISIR anla~1lmam1~t1r, fakat baz1 arasnnc1lar bunun k15men
DONG0S0 kalan glomertillerde gerilmeye veya artan basmca bagh
olduguna inanmaktadirlar. Bunun nedeni ise, ~levsel
Bir<;ok clurumda, bobreklerde olu~an ilk hasar, bobrek
vazodilatasyon veya artm1s kan basmc1d1r. Basm~taki
i~levinin giderek daha fazla bozulmasma ve ki~inin
kronik arn~ ve kti<;iik arteriyollerin ve glomeriillerin ger-
yasamak i<;in diyaliz tedavisine veya bobrek transplantas-
ginliginin, bu damarlann hasan ve sklerozu ile sonu<;lan-
yonuna gerek duyulacak noktaya ula~masma yol a<;an
d1gma (normal dokunun yerini bag clokusunun almas1)
nefron kay1plannm am~1yla sonuc;lamr. Bu duruma son-
donem bobreh hastahgi (SDBH) denilmektedir. inamlmaktad1r. Bu sklerotik lezyonlar bobrek i~levlerinin
Laboratuvar hayvanlarmcla yap1lan c;ah,$malar, bobre- daha da azalmasma yol a<;arak kalan nefronlarda yeniclen
gin biiyiik bolilmle1inin cerrahi yolla aluunasmm kalan uyum saglay1c1 degi$imlere ve yava~ yava;; gcl~en kotii bir
nefronlarda uyum saglay1c1 degi~ikliklere yol ac;arak tek dongiiye ve sonU<;ta SDBH'ye neden olur (~ekil 32-2). Bu
bir nefrondaki kan akimmm ar~ma, GFR aru~ma ve ilerleyen bobrek i~lev kayb1m yava;;latan yegane kamtla-
kalan nefronlarda idrar <;tkl~mda ar~a neden oldugunu nan yontem, ozellikle anjiyotensin II reseptor antagonist-
gostermektedir. Bu degi~ikliklerde hangi mekanizmanm leri veya anjiyotensin-donti~tiiriicii enzim inhibittirleri
sorumlu oldugu tam olarak anla~tlmamakla birlikte, buna gibi ila<;lar kullanarak arter basmcm.1 ve glomertiler hid-
kalan nefronlarda hipertrofinin yarn sira (ya~ayan rostatik basmcnu dti~tirmektir.
432
Bolum 32 Diuretikler, Bi:ibrek Hastallklarr

Primer bobrek 2.5


hastah91

t ID'
2.0

e 1 Nefron
l say1s1
Q
~ 1.5
~
~ 1.0
0
6
0.5

Ya~yan 0.0
nefronlann 0 20 40 60 80
Glomerul
sklerozu hipertrofisi ve Ya~ {yll)
vazodilatasyonu
~ekil 32-3. Yaslanmanin i~levsel glomerul say1s1 Ozerine etkisi.

• Arter
f basmc1

1/
/
i Glorneriil
T basmc1
i ve/Veya KRONiK BOBREK HASTALIGININ BiR NEDENi
T filtrasyonu OLARAK BOBREK DAMARLARININ HASARI
Vasktiler lezyonlarm birc;ok tipi bobreklerde iskemiye ve
~ekil 32-2. Primer bobrek hastahginda olu~an k1sir dongu. Hastahk bobrek dokusunun oltimi.ine yol ac;abilir. Bunlann en yay-
nedeniyle nefronlarin kayb1, kalan glomerOI kapillerinde basmc1 ve ak1-
m1 art1rabilir. Bu durum "normal" kapillerleri de hasarlayarak llerleyici gmlan, (1) ilerleyici sklerotik daralma ile seyreden buytik
skleroza ve sonu<;ta bu glomerullerin de kaybina yol a~ar. bobrek arterlerindeki ateroshleroz, (2) bilytik arterlerden
bir veya daha fazlasmm ttkanmasma neden olan fibromiis-
hiiler hiperplazi ve (3) kuc;iik arterler, arteriyoller ve glo-
Tablo 32-5 Son Di:inem Bi:ibrek Hastallgmm
meriillerin sklerotik lezyonlanmn neden oldugu yaygm
{SDBH) En Yaygm Nedenleri
bir durum olan nefroshlerozdur.
Toplam SDBH'li Hastalarm Biiytik arterlerin aterosklerolik veya hiperplazik lez-
Neden Yilzdesi
yonlan s1khkla bir bobregi digerinden daha fazla etkiler
Diabetes mellitus 45 ve boylece tek tarafli bobrek i~levinin azalmasma sebep
Hipertansiyon 27 olur. Boliim. 19'da ac;1kland1g1 gibi, bir bobregin arteri
Glomerulonefrlt 8
normal iken digerinin arteri darald1gmda s1klikla hiper-
tansiyon geli~ir ve bu durum "iki bobrek" Goldblatt
Pollkistlk bobrek hastallg1 2
hipertansiyonuna benzer.
Diger bilinmeyen 18 Bobrek hastahklannm en yaygm formu olan iy i huy lu.
nefroshleroz, 60 ya$mdan sonra olen insanlann yakla~ik
yuzde 70'inin olurn sonras1 incelenrnesinde belirli olc;ii-
Tablo 32-5'de, SDBH'nin en yaygm nedenlerinin lerde gorulmektedir. Vaskuler lezyonlann bu tipi, bobre-
listesi goritlmektedir. 1980'li yillann ba~lannda, glomerii- gin kiic;Uk interlobiiler arterlerinde ve aferent
lonefritin buttm ~ekillerinin SDBH'nin ba~lamasma neden arteriyolleri.nde gortiltir. Bu durumun darnarlann intima
olan en yaygm etken olduguna inamhrch. Son yillarda tabakalanna plazma sizmas1 ile ba~lad1gma inamlmakta-
di.abetes mellitus ve hipertansiyomm SDBH'ye yol ac;an d1r. Bu sJZmU damarlann on.a katlannda fibrinoid kalm-
onde gelen faktorler olarak kabul edildigi ve tum kronik ular birikmesine neden olur ve bunu damar c;eperinin
bobrek yetrnezliklerinin ytizde 70'inden daha fazlasma ilerleyici kahnla$mas1 izler, sonu<;ta daman daralur ve
neden olduklan anla~tlnusur. baz1 durumlarda tikar. Kii<;iik bobrek arterleri arastnda
¼m kilo almumn (obezite) SDBH'nin iki temel kollateral dola~m olmadtgmdan bu tip tikanmalann bir
nedeni-diyabec ve hipenansiyon-ic;in en onemli risk veya birden fazlas1 belirli saytda nefronun hasanna neden
faktoru oldugu gorulmektedir. Bohim 79'da incelendigi olur. Bumm sonucunda, bobrek dokusunun <;ogu kii<;iik
gibi obezite ile yakm ili$kili olan tip II diyabet, tum dia- miktarlarda fibroz doku ile yer degi~tirir. Skleroz, glome-
betes mellitus olgulanmn yiizde 90'mm daha fazlasmdan riiller i<;incle olu~tugunda, bu glomeriil hasanna glomerii-
sorumludur. A$tn kilo alum, esansiyel hipertansiyon i<;in loskleroz denilmektedir.
de temel nedendir ve er~kinlerde hipertansiyon riski olu- Nefroskleroz ve glomerUloskleroz insanlarm c;ogunda
~umunun yuzde 65-75'inden sorumludur. Diyabet ve 40 ya~mdan sonra belirli ol<;ulerde gorulur ve bundan
hipertansiyon nedeniyle olu$an bobrek hasanna ek olarak sonraki her 10 y1lda i$levsel nefronlann yi.izde 10 ora-
obezite de, hastalardaki mevcut bobrek hastahgmm iler- mnda azalmasma neden olur (~eldl 32-3). Glomertillerin
lemesinde adicif veya sinerjistik etki yapabilir. ve nefron ~levinin liimundeki bu kayip hem bobrek kan
433
Onite V Viicut S1v1/ar, ve Bobrekler

ak1mmda hem de GFR'de ilerleyici azalma ile kendini interstisyumunun zehirler, ila<;lar ve bakteryel enfeksi-
gosterir. Diyabeti ve hipertansiyonu olmayan saghkh yonlarla hasarma bagh olabilir.
insanlarda bile 80 ya~mda bobrek plazma akim1 ve GFR Bakteryel enfeksiyonlann neden oldugu bobrek inters-
yi.izde 40-50 oramnda azalma gosterir. tisyel hasanna piyelonefrit denilrnektedir. Enfeksiyon
Nefroskleroz ve glomertilosklerozun s1khg1 ve ~iddeti, farkh tipteki bakterilerden meydana gelebilir ancak ozel-
hipertansiyon veya diabetes mellitus oldugunda a~m dere- likle i.iriner kanalm fei;esle kontaminasyonu sonucu
cede artar. Ger<;ekte, diabetes mellitus ve hipertansiyon, Escherichia coli'den olu~abilir. Bu bakteriler bobreklere ya
daha once de a<;1kland1gi gibi SDBH'nin en yaygm iki kan yoluyla ula~ular veya daha yaygm olarak alt tiriner
nedenidir. Boylece, ?iddetli hipertansiyon ile birlikte sey- kanaldan ilreterler yoluyla bobreklere <;1kabilirler.
reden iyi huylu nefroskleroz, h1zla ge~en bir kota huylu Normal bir mesane bakterileri kolayca temizleyebile-
nefroskleroza yol a<;abilir. Kotu huylu nefrosklerozun belir- cek ozellikte olmasma ragmen bakterilerin aulmasma
gin histoloj ik gortinilmleri, etkilenen nefronda ~iddetli
engel olan iki gene! klinik durum bulunmaktadrr: (1)
iskemi ile birlikte, arteriyollerde fibrinoid birikimlerin
mesanenin tam olarak bo~alamamas1 ve i<;eride bir miktar
olu~umunu ve damarlann ilerleyici kahnla~masuu i<;er-
idrar kalmt1s1 kalmas1 ve (2) idrar a~ma engel olan bir
mektedir. Bilinmeyen nedenlerle, kotti huylu nefroskle-
t1kanmamn varhg1. Bakteriler mesaneden at1lamad1ginda
roz ve :;;iddetli glomertiloskleroz gel~me insidans1 siyah
irkta, aym ya~ta olup benzer ~ddette hipertansiyon veya <;ogahrlar ve mesanede inflamasyon ge~r; bu duruma
diyabete sahip beyaz 1rka gore belirgin oranda daha sistit adi verilir. Sistit bir kez olu~tugunda, bobreklere
yi.iksektir. i;ikmadan lokalize olarak kahr veya baz1 hastalarda bir ya
da her iki i.ireterin de i~eme s1rasmda idran yukan ittigi
KRONiK BOBREK HASTALIGININ BiR NEDENi patolojik bir durumda renal pelvise kadar <;1kabilir. Bu
OLARAK GLOMEROLLERiN duruma vezikoiireteral reflii denilir ve i~eme suasmda
HASARI-GLOMER0LONEFRiT mesane duvanmn tireterleri tam kapatamamas1 netice-
sinde olu~ur. Bunun sonucunda, yukanya bobreklere
Kronik glomerulonef1it, bobregin glomerullerinin kapil- dogru bir miktar idrar itilmi:;; olur ve onun da ta:;;1chg1
ler kivmnlannda inflamasyon ve hasara neden olan birka<;
bakteriler renal pelvise ve bobrek medullasma <;1kar ve
hastahgm sonucunda olu:;;abilir. Bu hastahgm akut :;;ekli-
piyelonefritle ili~kili bir enfeksiyon ve inflamasyon
nin aksine, kronik glomertilonefrit yav~ ilerleyen bir
ba~latabilirler.
hastahknr ve s1khkla geri donu:;;umsuz bobrek yetmezli-
gine yo] ai;ar. Bu durum, akut glornertilonefriti izleyen Piyelonefrit medullada ba~lad1gi i<;in, en azmdan ba:;;-
primer bir bobrek hastahg1 veya sistemik lupus eritematoz lang1<; evrelerinde medullanm i~levlerini korteksten daha
gibi sistemik hastahklara sekonder olarak geli~en bir has- fazla etkiler. Medullamn temel i~levi idrann konsantre
tahk olabilir. edilmesinde z1t-ak1m mekanizmasmm <;ah~mas1 oldugu
<;;ogu durumda kronik glomeri.ilonefrit, glomeri.il i<;in piyelonefritli hastalann idran konsantre etme yete-
zannda antijen-antikor komplekslerinin birikimleri ile neklerinde s1khkla anlamh derecede bozulmalar vard1r.
ba~lar. Akut glomerulonefritin aksine, kronik glomeri.ilo- Uzun stireli piyelonefritte, bobreklerin bakteriler tara-
nefritli hast.alarm sadece i;ok az bir yi.izdesinden strepto- fmdan istilas1, sadece bobrek medulla interstisyumunda
kok enfeksiyonlan sorumludur. Glomertil zarlannda degil, ti\biiller, glomertiller ve bobregin diger ti.im yap1la-
amijen-antikor komplekslerinio birikimi iuflamasyona, nncla da ilerleyici hasara neden olur. Sonui;ta, i~levsel
zarlann ilerleyici kahnl~masma ve neticede glome1iille- bobrek dokusunun btiyi.ik kisunlan kaybolur ve kronik
rin fibroz doku ile kaplanmasma neden olur. Hastahgm bobrek hastahg1 geli:;;ebilir.
daha sonraki evrelerinde, glomertil zannm kalmla~mas1
ve glomeriil yumagmdaki filtrasyon yapan kapillerlerin
azalmas1 nedeniyle, glomeruler kapiller filtrasyon katsa-
y151 a~m derecede azahr. Hastahgm son doneminde bir<;ok
NEFROTiK SENDROM-ARTMI~ GLOMEROL
glomertililn yerini fibroz doku ahr ve bunun sonucunda GE<;iRGENLiGi SONUCUNDA iDRARLA
s1V1 filtre edemezler. PROTEiN ATILMASI
Bobrek hastahg1 olan bir<;ok hastada, idrarda fazla mik-
tarda plazma proteinlerinin kayb1 ile karakterize nefrotik
KRONiK BOBREK HASTALIGININ BiR NEDENi sendrom geli~ir. Bazen bobregin ~levlerinde ba~ka temel
OLARAK BOBREK iNTERSTiSYUM HASARl- bozukluk belirtileri olmadan da geli~ebilir, fakat <;ogun-
iNTERSTiSYEL NEFRiT lukla belirli derecelerde KBH ile ili~kilidir.
Bobrek interstisyumunun primer veya sekonder hastah- ldrarda protein kaybuun nedeni glomertil zanrun
gma interstisyel nefrit denilmektedir. Genelde bu durum, ge<;irgenliginin artmas1dir. Bundan dolayi, bu zann
her bir nefronu tahrip eden vaski.iler, glomertiler veya ge~irgenligini art1ran herhangi bir hastahk nefrotik
ttibi.iler yik1m sonucunda olu~abilir veya bobrek sendroma neden olabilir. Bu hastahklar ~unlardu: (1)
434
Bolum 32 Diuretikler, Bobrek Hastal1k larr

hronih glomerillonefrit, esas olarak glomerulleri etkileye- 100


rek glomerul zannm gec;irgenligini oldukc;a artmr (2) :i'
CII
amiloidoz, kan damarlarmm duvarlannda anormal pro- ~
teinoid maddelerin birikimi sonucunda olu~ur ve glome- 1a: 50

rtillerin bazal zannda ciddi hasara neclen olur ve (3) u..


C,
minimal degi~imli nefrotih sendrom, glomeri.il ve kapiller 0
zannda 1~1k mikroskobu ile belirlenebilecek herhangi
bir temel bozukluk yoktur. Boli.im 27'de anlat1ld1g1 gibi,
minimal degi$imli nefropati, normalde glomertil kapiller ~ 2
.5 ~
bazal zannda mevcut olan negatif yi.iklerin kayb1 ile
ili$kilidir. immilnolojik c;ah$malar, baz1 vakalarda,
anormal immun reaksiyonlarm varhgm1 da gosterdigi
c-
;:,
,._Sl g,
.:.:
E
C
.,,
CII
_/
ic;in, negalif yilk kaybmm zara antikorlarm saldms1 :;) ~
._ C
Cl) CII
sonucunda olabilecegi one siiriilm'i.i$liir. Glomerul kapil- en .,,
lerlerinin bazal zarmda negatif yuklerin kayb1 normalde g
.:.:
0

bazal zardaki negatif yuklerin geri ittigi negatif yuklti '2


plazma proteinlerinin, ozellikle albuminin glomertil ::;)
Cl
t,) 2
Cl)
zanndan kolayhkla gec;i$ine izin verir. >-
Minimal degi$imli nefropati eri$kinlerde, fakat daha ·e ~
s1k olarak 2-6 y~lan arasmdaki c;ocuklarda gortilur. ..
l;,E -
::::s-;
GFR x PK,ealinln

Glomerul kapiller zannm artan penneabilitesi her gi.ln -~;


idrarla 40 gr'a kadar pkabilen plazma proteini kaybma i"E
Cl)~

yol ac;ar ve bu miktar bir c;ocuk ic;in oldukc;a fazladn. ~f o-,,- .


Bunun sonucunda, c;ocugun plazma protein konsantras- :8
.Q
0 2 3 4
yonu c;ogu kez 2 gr/dl'nin altJ.na ve kolloid ozmotik basmc; Gun
normal degeri olan 28 mm Hg'dan 10 mm Hg'mn altma ~ekil 32-4. Kreatinin yap1m h1z1ayni kald1g1nda, glomerul filtrasyonu
dti$er. Plazmadaki bu di.i~iik kolloid ozmotik basmc; h1z1rnn (GFR) yOzde 50 azalt1!mas1nin serum kreatinin konsantrasyonu
sonucu, vticudun her bolgesindeki kapiller damarlardan ve kreatinin at1lma h1z1na etkisi.

c;ok miktarcla s1v1 dokulara s12ar ve Boli.im 25'de anlat.1l-


d1g1 gibi $iddetli odeme neden olur.

KRONiK BOBREK HASTALIGINDA NEFRONUN


i$LEVi
Kreatinin filtrasyon h1z1
i~levsel Nefronlarin Kayb1 Kalan NefronlarTarafmdan = GFR x Plazma kreatinin konsantrasyonu
Daha Fazla Su ve c;ozunmu~ Madde Atalmas1n1 = Kreatinin atilma h121
Gerektirir. GFR azalmasma yol ac;abilecek i$levsel nefron
Bu nedenle, GFR azald1gmda kreatinin aulma hm da
say1smdaki azalrnanm bobreklerden su ve elektrolit aul- aym ~ekilde azalarak vticut s1vilannda kreatinin biriki-
masuu da azaltacag1 beklenir. Ancak nefronlarm yt.izde mine ve normal di.izeye (vilcutta i.iretilen kreatinin oranma
75-80 kadanm bile kaybeden hastalar, vi.icut s!Vllannda e$il) doni.inceye kadar kre.atinin konsantrasyonunun ylik-
veya s1vi elektrolitlerin c;ogunun herhangi bir ciddi biri- selmesine neden olur (}ekil 32-4). Yani, normal $art-
kirni olmaksizin normal miktarda su ve elekuoliti atabil- larda, GFR'deki dii~ti~e ragmen kreatinin at1lma h121
rnektedir. Nefron sayismda daha fazla dU~ti~ ise, elektrolit kreatinin i.iretim oranma esit olur; ancak bu normal kre-
ve s1V1 birikimine yol ac;arve nefron sayis1 normalin yuzde atinin at1lma oram, }ekil 32-5'deki A egrisinde gosteril-
5-10 duzeyine indiginde genellikle oli.im olur. digi gibi, yilksek plazma kreatinin konsantrasyonunun
Elektrolitlerin aksine, tire ve kreatinin gibi birc;ok harcarunas1 sayesinde gen,;eklesir.
metabolizma aug1 i.iri.in, hasarh nefronlarm sayis1yla Fosfat, ilrac ve hidrojen iyonlan gibi maddeler, GFR
dogru oranuh olarak viicutta birikirler. Bunun nedeni normalin yuzde 20-30 altma di.i~nceye kadar, c;ogunlukla
kreatinin ve Ure gibi maddelerin aulmalannm bi.iyiik normal sm1rlar ic;inde tutulurlar. Bunun sonucu olarak, bu
olc;iide glomertil filtrasyonuna bagh olmas1d1r. Bunlar maddelerin plazma konsantrasyonu ~ekil 32-5'deki B egri-
elektrolitler gibi gi.ic;li.i bir ~ekilde geriemilemez. Ornegin, sinde gosterildigi gibi yukselir, ancak bu GFR'nin d0$i.i-
kreatinin geriemilemez ve dolayis1yla attlma hm filtre $iiyle orant1h degildir. GFR dti$ttigt.inde, bu c:,;ozunmu~
edildigi hiza yakla$1k olarak e$il olur: maddelerin gorece sabit plazma konsantrasyonlarmm
435
Onite V Vucut S1v1lan ve Bobrekler

1 050
· I--
En yOksek

,§> 1.040
't:
:, ,6,
C
g_ ~ 1.030
,:,
C)

iC
N
:~ 1.020
~ ~
.'ti 1_010 GlomerOI filtrat1nm li~QOI ag1rhg1
~
"'
E En dO~Ok
ls! 1.000
a: 2,000,000 1,500,000 1,000,000 500,000 0
Her iki bobrekteki nefron sayIsI
C Na•, Cl-
~ekil 32-6. i~levsel nefronlann say1s1nda azalma olan bir hastada lzos-
tenuri geli~imi.

0 25 50 75 100
GlomerOI filtrasyon hIz1 sonucunda artnu~ kan akim1 ve arum~ GFR'ye bagh olarak
(normalin yOzdesl) olu$ur. Toplam GFR'de btiytik dii~~ler olsa bile, ttibtillerin
~ekil 32-5. Kronik bobrek yetmezliginde farkll tiptekl <;bzi.inmi.i~ su ve elektrolit geriemilim h1zlanm dii~Ormeleri yolu ile
maddelerin temslli adaptasyon ~eklllerl. A egrlsl, i.ire ve kreatinin gibi bobreklerden at1lma h.tz1 normal dtizeyde korunabilir.
filtre edllip zay1f<;a geriemilime ugrayan maddelerin yakla~1k plazma
konsantrasyon degi~imlerini gostermektedlr. B egrisi, fosfat, i.irat ve izostenuri-Bobreklerin idran Konsantre veya Dilue
hidrojen lyonu gibi i;ozi.inmi.i~ maddelerin yakla~1k konsantrasyonlanni
gosterrnektedir. C egrisi, sodyurn ve klori.ir gibi <;ozunmi.i~ maddelerin
Edememesi. Hastahkh bobreklerin kalan nefronlann-
yakla~1k konsantrasyonlanni gost ermektedlr. daki h1zlI ttibiil ak1mmm onemli bir etkisi, bobrek tiibiil-
lerinin idran konsantre etme veya seyreltme yeteneklerini
Tablo 32-6 Bobrek yetmezliginde Toplam kaybetmesidir. Bi:ibregin konsantre etme gucf.i $U neden-
Bobrekten At1lma ve Nefron Ba~ma At1lma lerle bozulur: (1) tubtil s1v1srnm toplay1c1 kanallardan
h1zh ge~i~i suyun yeterli miktarda geriemilmesioi engeller
Nefronlarda
Normal %75 kay1p ve (2) hem Henle luvrumnda hem de toplay1c1 kanallar-
daki hizh ak~, z1t-alum mekanizmasmm medulla inters-
Nefron say1s1 2,000,000 500,000
tisyel s1VI elektrolitleriui etkin bir $ekilde konsantre
Toplam GFR (ml/dak) 125 40 etmesini engeller. Bu nedenle, gittikc;e fazla say1da nefron
Tek nefronlar i,;in at1lan 62,5 80 hasarland1ki;a bobreklerin maksimum konsantre etme
hacim (nl/dak) yetenegi azahr ve idrann ozmolaritesi ve ozgul ag1rhg1
Tum nefronlar i,;in at1ian 1,5 1,5 (toplam c;oztinmii$ madde konsantrasyonunun bir gi:ister-
haclm (ml/dak)
gesi), ~ekil 32-6'da gosterildigi gibi, glomerill nitratmm
Nefron ba~ma at1lan 0,75 3,0 ozmolarite ve ozgtil aguhgma yaklasu.
hacim (nl/dak) Henle k1vrrmmda s1V1mn luzh gec;i~i ve nefronun bu
bolumilndeki tiibul s1VIsmda tire gibi c;ozi.inmii~ maddele-
rin gi:irece yuksek konsantrasyonda olmas1 nedeniyle,
saglan.mas1, bu maddelerin glomeriil kapillerlerinden filtre nefron sayis1 azalchl<c;a bobregin seyreltme mekanizmas1 da
edilen miktarlanmn giderek daha fazla fraksiyonunun aul- bozulur. SonU<;ta, bobregin seyreltme kapasitesi tam olmaz
mas1yla ger~ekleyr. Bu durum tiibillde geriemilim hizmm ve idrann minimum ozmolaritesi ve ozgi.il aguhg1 glomerill
azalulmas1 veya baz1 durumlarda ise ti.ibtilde sekresyon filtrannkine yakla~r. KBI-l'de konsantre etme mekanizmas1
hizmm arunlmas1 ile olur. seyreltme mekanizmasmdan daha fazla bozuldugu i<;in,
Sodyum ve klortir iyonlanmu konsantrasyonlan GFR'de i:inemli bir klinik bi:ibrek fonksiyon testi, hastamn su ahm1
a~m bir dti~i.i~ olsa bile (~ekil 32-S'de C egrisi) hemen 12 saat veya daha fazla Stire k1s1tland1g1 zaman, bobreklerin
hemen sabit tutulur. Bu denge bu elektrolitlerin tiibiildeki idran ne olc;i.ide konsantre ettiginin i:ilc;tilmesidir.
geriemilimlerinin c;ok azalulmas1yla olu~turulur.
Omegin, i$levsel nefronlann yuzde 75 oramnda kay-
brnda, kalan her bir nefron normal ~rtlardakinin don Bobrek Yetmezliginin Vucut S1v1lanna Etkisi-Oremi
kan kadar daha fazla sodyum ve dort katt kadar daha fazla KBH'nin vilcut snrtlanna etkisi, {1) su ve g1da ahmma ve (2)
hacim atmahdirlar (Tablo 32-6). Mbrek i~levindeki boz:ukluk derecesine baghdrr. Tam bobrek
Bu adaptasyon, kismen, kalan her bir nefrondaki kan yetmezligi olan bir hastamn aym miktarda su ve besin. tuket-
damarlannm ve glomertillerin 11iperu·ofileri ve kan damar- tigi dil~ilnilldilgilnde, hilcred1~1 SIVldaki <;:e~itli maddelerin
lannda dilatasyona neden ohm i~levsel degi~iklikler
436
Bolum 32 Diuretikler, Bobrek Hastaliklan

Ore ve Diger Protein-D•~• Azotlu Maddelerin Art1~1


(Azotemi). Protein-d1?1 azotlu maddeler lire. Urik asil, kre-
<II alinin ve daha az onemli baz1 maddeleri kapsamaktadrr. Bu
E
t: azotlu maddeler genelde protein metabolizmasmm son UrUn-
ct
leridir ve hUcrelerde normal protein met.abolizmasmm deva-
Normal numn saglanmas1 ic;:in viicutt.an aolmalan gerekir. Bu
protein-d1;;1 azotlu maddelerin konsantrasyonlan, ozellikle
<II
E iirenin konsantrasyonu, tam bobrek yetmezliginin 1-2 haftas1

! Bobreklerin
ic;:inde 10 kat.a kadar c;:1kabilir. KBH'de, konsantrasyonlar yak-
la§ik olarak i$levsel nefronlardaki azalma derecesiyle oranuh
-+--- rallsmamas1 ~ bir ~ekilde yukselir. Bu nedenle, bu maddelerin. l:\zellilde Ure
0 3 6 9 12 ve kreatinin konsantrasyonlanmn olc;i.imil KBH'nin derecesi-
Gi.in nin belirlenmesi ic;in onemli bir yoldur.
Kronik Bobrek Hastahgmda Asidoz. VUcuL nom1alde
~ekil 32-7. Bobrek yetmezliginin hucred1~1 s1v1 l<;erigine etkisi. NPN,
her gi.ln metabolik bazlardan en az 50-80 milimol daha fazla
protein-d1~1 az.otlu maddeler.
olacak ~kilde metabolik asit olusturur. Bu nedenle, bobrekler
i~lev yapamazsa vilcut stvtlannda asit birikimi olur. Vucut s1V1la-
nndaki tamponlar, normalde hi.icredL?JSIVIH·konsantrasyonunda
('iltimci.il bir ar~ olmakstzm 500-1000 milimol asidi tampon Jar
ve kemiklerdeki fosfat hilC$ilderi de ilave birkac; bin milimol W
yakla$tk konsantrasyonlan ~dill 32- 7'de gosterildigi gibi tamponlar. Ancak bu camponlama gucil tukendiginde kan pH
olur. Onemli etkileri $Uularchr: (1) su ve Luz nttulmasmdan di\zeyi luzli sekilde dti~er ve hasta komaya girer. VticuL pH's1
dolay1 yaygin odem, (2) bobreklerin normal asidik Urtinleri 6,8'in aluna dii~tligtinde oltim kac;:nulmazdtr.
Vticuttan atamamasma bagh ge~ asidoz, (3) vi.icudun Kronik Bobrek Hastahgmda Eritropoietin Salg1lan-
protein metabolik son tirtinlerini atamamas1 neticesinde masmdaki Azalmanm Neden Oldugu Anemi. Siddetli
ozellikle Ure, krealinin ve Urik asit gibi protein-d1$1 azotlu KBH olan hastalarda hemen daima anemi gelisir. Bu anemi-
maddele1in yiihsek lwnsantrasyonu ve ( 4) bobrekler tarafmdan nin en onemli nedeni kemik iligini uyararak alyuvar yap1-
aulan Jenolier, salfatlar, fosfatlar, potasyum ve guanidin bazlan mm1 saglayan eritror1oielini11 bobreklerden salgi.lanmasmm
gibi diger maddelerin yiihseh lwnsantrasyonu. Bu genel azalmas1drr. Eger bijbrekler ciddi bir ~ekilde hasarlanmt$ ise,
dununa, vi.icm s1vilanndaki yiiksek Ure konsantrasyonu yeterli dtizeyde eritropoietin yapama.zlar ve bu da alyuvar
nedeniyle til'emi denir. yap1mmm azalmasma ve dolayis1yla anemiye yo] ai;ar.
Ancak 1989'dan beri rekombinan critropoietinin uygula-
Kronik Bobrek Hastahgmda Su Tutulmas1 ve Odem 1m olmas1 kronik bobrek yetmezligi hastalannda anemi teda-
Geli~imi. Eger akut bobrck hasan ba$ladtktan hcmen sonra visinde yararh olmustur.
su lilketimi k1s1tlamrsa, toplam vi.icut s1v1 miktan sadece Kronik Bobrek Hastahgmda Aktif D Vitamini Yap1mmm
hafifc;:e an.ar. Eger s1VI almu durdurulamaz ve hasta normal Azalmasma ve Bobreklerde Fosfat Tutulmasma Bagh
susama mekanizmasma tepki olarak su ic;:erse. vticul stv1!an Olu~an Osteomalasi. Uzun si.iren KBH, kemiklerin ktSmen
hemen ve l11zh bir sekilde artrnaya baslar. absorbe oldugu ve sonunda c;ok zaytfiad1gi bir durnm olan
KBH'de tuz ve su allllll fazla olmad1g1 su.recc bobrek osteomala.siye neden olur. Bu durumun onemli bir nedeni
i;;levleri normal dtizeyin yuzde 25 veya daha aluna di.i~iin- §Udm: D vitamini iki a~mah bir ~ Lemle donil~ilme ugrama-
ceye kadar, a§m s1v1 birikimi olmaz. Bunun nedeni, daha hdtr. Once karacigerde sonra bobreklerde, bag1rsaklardan
once ac;:1klanchgi gibi, kalan nefronlarm daha fazla miktarda kalsiyumun emilimini armmak ii;in D vit.amininin 1,25-dihid-
Luz ve su at1lmasm1 saglamastdtr. Az miktarda s1v1 tumlmas1 roksikolekalsHerola donii$mesi gerekir. Bu nedenle, bobrek-
olsa bile, iskemik bobrek hastahgmda oldugu gibi, c;ogun- lerde ciddi hasar kandaki ahtif D vit.aminini c;:ok fazla dil§ilrUr
lukla artan renin ve anjiyoLensin 11 miktan KBH'de $iddetli ve bunun sonucunda bag1rsaklardan kalsiyurn emilimi ve
hipertansiyona neden olur. Bobrek i~levi ya$am ic;in diyalize kemiklere kalsiyum saglanmas1 azahr.
gerek olacak kadar azalan hastalann hemen hepsinde hiper- iskeletin demineralizasyonunun KBt-l'de onemh bir diger
tansiyon geli$ir. Bu hast.alarm c;:ogunda, tuz ahmmm ciddi nedeni de, azalan GFR sonucu serum fosfat konsantrasyo-
k1s1tlanmas1 ve hucred1~1 siv1mn diyaliz ile uzakla?anlmas1 mmdaki arll§OT. Serum fosfat duzeyinde am§, plazmada fos-
hipertansiyonu kontrol edebilir. Diger hastalarda hipenansi- falln kalsiyum ile baglanmasm1 arum; boylece, plazmada
yon, diyaliz ile fazla sodyum anlmasmdan soma da devam iyonize kalsiyum konsantrasyonunu azalttr ve bu da parati-
eder. Bu grupta iskemik bobregin almmas1, fazla renin salg1- roid lionno11 salg1lanmas1m uyarrr. Bunun sonucu olu~an
smm kaynagrrun ve dolaytS1yla anjiyotensin II olu$Umunda sekonder hiperparatiroidizm, kemiklerden kalsiyum iyonu-
art1$a yol ac;:an kaynagm uzakla§t1nhnas1m saglayacag1 ic;in. nun serbestlenmesini amrarak kemiklerin daha fazla demi-
<;ogu kez hipertansiyonu (diyaliz ile s1v1 1u1ulmas1 onlendigi neralizasyonuna neden olur.
si.irece) di.izeltir.

437
Onite V Vucut S1vilar1 ve Bobrek/er

Hipertansiyon ve Bobrek Hastahg1 Yama Tarz1 Bobrek Hasarmm ve Renin Sal91lan-


masmda Art1~m Neden Oldugu Hipertansiyon. Renal
Bu bolumde daha once a~1kland1g1 gibi, hipertansiyon, bob-
reklerin kan damarlanmn ve glomerullerin hasanm arunr ve arterin a$m ~kilde darald1g1durumda oldugu gibi, eger bob-
son dclnem bobrek hastahg1run (SDBH) ana nedenidir. Bolum regin bir par~as1 iskernik, geri kalan k1Sm1 iskemik degilse,
19'da a~J.k.land1gi gibi, bobrek i~levlerindeki anormallikler de iskemik bobrek dokusu fazla miktarda renin salgilar. Bu salgi
hipertansiyona neden olabilirler. Bu nedenle, hipertansiyon anjiyotensin 11 olu?umunda art~a neden olur ve bu da hiper-
ve bobrek hastahklan arasmdaki il~ki baz1 dummlarda teh- tansiyona yol a~abilir. BolUm l 9'da ac;;lkland1g1 gibi, bu hiper-
likeli bir ktsrr dongu olu~turur. Primer bobrek hasan kan tansiyona neden olan olaylar di:zisi olasihkla $Un!ardtr: (1)
basmcmda artl!;ia yol a~r, bu da daha fazla bobrek hasarma iskemik bobrek dokusunun kendisi nonnalden daha az su ve
neden olur ve kan basmcmi daha da artmr. Bu durum SDBH tuz atar, (2) iskemik bobrekten salgtlanan renin ve bunun
gel~inceye kadar devam eder. sonucu artan anjiyotensin II yap1m1 bobregin iskemik
Bobrek hastahklanm n her tipi hipertansiyona neden olmayan dokusunu etkileyerek tuz ve su tutulmasma neden
olmaz, zira bobreklerin baz1 bolilrnlerinin lezyonu hipertan- olur ve (3) fazla su ve ruz, normalde oldugu ~kilde hiper-
siyon olu~ttmnaksmn tiremiye yol ac;;ar. Ancak ba21 bobrek tansiyona neden olur.
lezyonlan ozellikle hipertansiyon olu~umuna yatkmdirlar. Benzer tipte bir hipertansiyon, bobregin bir veya her iki-
Bclbrek hastahklannm hiperta.nsiyon veya hipertausiyon d~1 sinde yama tarzmda baz1 alanlann vasktiler hasar veya arte-
etkilerle baglanuh olarak yap1lan sll1lflandmnas1 a~ag1da riyoskleroz sonucu iskemik olmas1yla olu~bilir. Bumm
verilmektedir. sonucunda, iskemlk nefronlar daha az tuz ve su atarken daha
fazla miktarlarda renin salgilar. Bu da anjiyotensin II yap1-
Bobreklerin Sodyum ve Su Atma Gi.ici.inu Azaltan
m1m artmr. Ytiksek anjiyotensin II duzeyleri dal1a sonra ~ev-
Bobrek Lezyonlart Hipertansiyona Vol A¥ular.
resindeki normal ne&onlarm sodyum ve tuz alma
Bobreklerin sodyum ve su atma giic;;lerini azaltan bobrek lez-
yeteneklerini bozar. Sonu,;ta hipenansiyon ge~erek bobrek-
yonlan ~ogunlukla hipertansiyoua neden olurlar. Bu nedenle,
lerin sodyum ve tuz attlmas1 duzelir ve boylece yiiksek kan
GFR azalmas111a veya tubiilde geriemilimin art1~111a neden olan
basmc1 pahasma tuz ve su ahnu ile at1lmas1 dengelenmi? olur.
lezyonlar genellikle 1,;e~illi derecelerde hipertansi yona yo!
a~arlar. Hipertansiyona neden olan ban ozeJ tip bobrek
Ti.im Nefronlarm Kaybma Neden Olan Bobrek
bozukluklan ~g1da verihnektedir.
Hastahklan Hipertansiyon Olufturmayabilir Fakat
I. Bobrehte vashi.iler direni; art1~1, bobrek kan ak1m1m ve
Kronik Bobrek Hastahgma Vol A~arlar
GFR'yi azalur. Buna bir ornek renal arter stenozunun
neden oldugu hipertansiyondur. Bir bobregin ve diger bobregin de bir par,;asuun kaybmda
2. GFR'yi azaltan glomeriil kapiller filtrasyonu katsayism- oldugu gibi, nefronlardan ,;ogunun kayb1 halinde, eger kay-
daki azalma. Buna ornek, glomeriildeki kapiller zarm bedilen bobrek dokusu fazla ise daima KBH geli{,ir. Eger
kahnla~masma ve inflamasyonuna neden olan ve kalan nefronlar normal ve tuz alum fazla degilse, bu durum
boylece glomeriil kapiller filtrasyonu katsay1suu klinik olarak onemli derecede hipertansiyona neden olmaya-
dti~ilren kronik glomerulonefrittir. bilir, ~ilnkil kan basmcmda hafif bir art~ bile, sadece ~ok az
3. Tiibillde ~m sodyum geriemilimL Buna omek, ozellikle nefron saglam kalsa bile idrarla yeteri kadar su ve tuz anhnas1
korteksteki toplayic1 ti.ibtillerde sodyum geriemilimini saglamncaya dek GFR'yi aruracak ve ttibi.ilde sodyurn gerie-
aroran a~m aldosteron salg1lanmasma bagh olu$an milimini azaltacakur. Diger taraftan, bu tip bozuklugu olan
hipertansiyondur. bir hastada, eger fazla miktarda tuz ti.iketimi gibi ek yi.iklen-
Hipertansiyon olu$tugunda, basmG natritirezi ve basmc;; meler olursa hastada ciddi hipertansiyon gelisebilir. Bu
ditirezine bagh olarak, sodyum ve suyun bobreklerden at1l- durumda, bobrekler kalan ~ok az sayidaki i{>levsel nefronlarla
mas1 normale <loner ve boylece suyun ve sodyumun alum ve yeteri kadar Luz atJhnasmr saglayamazlar. Artan kan basmc1,
attlrnas1 tekrar dengelenir. Bobrekte vasktiler direm;te buyuk normal ?artlarda tuz ve su ahmma e$it dilzeyde su ve tuz
aru~lar veya glomeriil kapiller katsayJSmda azalmalar olsa bile, auhmasrru gen;ekle~tirir.
arter kan bas1Uc1 yukseldikten sonra GFR yeniden nonnale Hipertansiyonun etkin tedavisi, bobreklerin su ve tuz
yakm dUzeyine geri cloner. Benzer ~ekilde, fazla aldosteron atma yeteneklerini arurmayi gerektirir. Bu da ya GFR'yi arur-
salg1lamnasmda oldugu gibi, ttibtilde geriemilim artt1gu1da mak ya da ttibuldeki geriemilimi azalunak yoluyla olur.
ba~lang11,;ta bobrekten aolma hm azahr ancak aner basmc1 Boylece suyun ve tuzun ahm1 ile bobreklerden aolmalan
yukseldikGe normale cloner. Boylece, hipertansiyon gel~tikten daha dti?ilk kan basm,;larmda dengelenmi~ olur. Bu etki,
sonra hipertansiyon d1~nda sodyum ve su aulmasmda belirgin bobreklerinsu ve tuz tuunasrm saglayansinirsel ve hormonal
bir bozukluk belirtisi gorulmez. Boltim 19'da ai;.1kland1g1gibi, sinyallerin etkilerini engelleyen ilac;larla (ornegin,
yuksek arter basmcmda sodyum ve suyun nonnal at1lmas1, 13-adrenerjik blokerler, anjiyotensin reseptor antagonistleri
basmc;; natriiirezinin ve basm~ ditirezinin daha yuksek bir arter veya anjiyotensin donil~tiirilcti enzim inhibitorleri) , bobrek
basmcma ayarlannu~ oldugunu gosterir. damarlanru ge~leten ve GFR'yi aruran ila~larla (ornegin
kalsiyum kanal blokerleri) veya dogrudan bobrek

438
Bolum 32 Diureti kler, Bobrek Hastahklan

tiibiillerinde su ve mz geriemilimi.ni inhibe eden diiireti k yapamazlar. Bunun sonucunda, siirekli olarak idrarla fazla
ilac;l arla saglamr. miktarda bil<arbonat kaybolur. Bu durnm Boli.im 3l'de tartl-
s1ld1g1 gibi, kanda ve hilcred1s1 s1V1da surekli bir metabolik
6zgul Ti.ibul Bozukluklari asidoz durumuna neden olur. Bu tip bobrek bozuklugu kalll-
sal bozukluklar nedeniyle veya bobrek tiibi.illerinde yaygm
Boliim 28'de, Liibi.il epitel zanndan farkh maddelerin ta~nn-
hasar sonucu goriilebilir.
masmdan r,;ei;itli mekanizmalann sorumlu oldugu belirtil-
Nefrojenik Diabetes insipidus-Bobreklerin Anti-
mi?ti. Boli.im 3'de i.se her hucresel enzimin ve her ta!;iI)'lCI
diuretik Hormona Cevap Verememesi. Bazen bobrek
proteinin c;ekirdekte uygun bir gene cevap olarak olu~turul-
ti.ibi\lleri antidii.iretik hormona cevap vermez ve fazla mik-
dugu vurgulanmt~u. Eger gerekli gen yok veya anonual ise,
tarda seyreltik idrar <;tkanlmasma neden olur. Hastaya
bobrek ttihiillerinde, ti.Ibo! epitel hiicrelerinde c;ozi.inmii$
yilksek miktarda su verildigi miiddetc;e, bu durum nadiren
madde ta$mmas1 ir,;in gereken uygun t.a$t)'lCI proteinlerden
ciddi bir bozukluk yarat1r. Ancak yeterli miklarda su veril-
veya enzimlerden biri bulunmayabilir. Diger durumlarda,
mezse hasta h1zla clehidrate olur.
fazla miktarda enzim veya ta$1y1c1 protein olu~tururlar.
Fanconi Sendromu-Bobrek Tubullerinde Yaygm
Boylece, Li.\bi.\l zanndan maclde gruplanmn veya her bir mad-
Geriemilim Bozuklugu. Fanconi sendromu genelde hemen
denin L~1nmas1yla ilgili bin;ok kahtsal tUbUl bozukluklan
hemen li.\m amino asitlerin, glikozun ve Josfann idrarla anl-
olu$UT. Aynca ltlbUl epitel zannda toksinler veya iskeminin
rnasmm arU$1 ile ili$kilidir. Ciddi olaylarda b~ka belirtiler
olu$lurdugu hasar da onemli bobrek tiibi.\l bozukluklanna
de gozlenir: (1) metabolik asidozla sonm;lanan sodyum
neden olabilir.
bikarbonat geriemilim yetersizligi, (2) potasyum, ba:zen de
Renal Glikozuri-Bobreklerde Glikoz Geri emili-
kalsiyum aulmasmda arn1i ve (3) nefrojenik diabetes
minde Yetersizlik. Renal glikoziiride kan glikoz konsantras-
insipidus.
yonu normal olabilir fakat glikozun tiibiil geriemilimi ir,;in Fanconi sendromunun birr,;ok nedeni vardrr ve bunlar
La$1ma mekanizmalan 1;ok los1tlarum;,tlr veya yoktur. Sonu1;ta, bobrek ttlbiil hiicrelerinde c;e!;iitli maddelerin ta;,mrnasmm
normal kan glikoz diizeyine ragmen, her gun idrarla r,;ok gene! bir yetmezligine baghdu. Bu nedenlerden baz1lan ~n-
miktarda glikoz anhr. Diabetes mellitusta da idrarda glikoz lard1r: (1) hiicre ta~mma mekanizmalarmda kahtsal bozuk-
bulunmas1 nedeniyle, diabetes mellitus tarus1 konuhnadan Iuklar, (2) bi:ibrek tilbiil epitcl hi.icrelerine hasar veren
once gorece iyi huylu bir durum olan renal glikozUri mutlaka toksinler veya ilar,;lar ve (3) iskemi sonucunda bobrek Lilbill
di;,lanmahdll'. hiicrelerin.in hasand1r. Ti.ibiil hasaruun neden oldugu
Aminoasituri-Bobreklerde Amino Asit Geriemili- Fanconi sendromunda ozellikle proksimal tiibilller etkilenir-
minde Yetersizlik. Bazi amino asitler geriemilim ic;in aym ler, zira bu hUcreler lahrip edici elkisi olan birc;ok toksin ve
ta$1Illlla sistemini payla$rrlarken diger baz1 amino asitler ken- ilacm geriemilimini ve sekresyonunu gen;ekle~tirir.
dileri.ne ail ta$mma sistemlerine sahiptirler. TUm amino asit- Bartter Sendromu-Henle K1vrimmda Sodyum,
lerin yetersiz geriemilirni sonucunda nadiren yaygm amino Klori.ir ve Potasyum Geriemiliminde Azalma. Bartter
asiti.iri denilen bir durum olusur; daha sik olabilen ozel tas1- sendromu 1-sodyum, 2-kloriir, 1-potasyum birlikte-ta~J)'lCtSl-
)'1CI sistemlerin yetersizligi ise, ~ sonu<;lara yol ar,;abilir: (1) nm i;,levinde bozukluga veya Henle kivrumnm 1;1kan kalm
esansiyel sistiniiri, c;ok miktarda sistin geriemilemez ve kolunda lumen tarafmdaki zann potasyum kanallannda veya
<;ogunlukla idrarda kristalize olarak bobrek taslanm olustu- bazolateral zardaki klonlr kanallannda bozukluklara bagh
rur; (2) basit glisiniiri, glisin geriemilemez veya (3) beta-ami- olu;;an ender bir OLOzomal resesif bozuklukmr. Bu bozukluk-
noizobutirik asitiiri, ti.im insanlarm yakla~k yi.lzde 5'inde lar bobreklerden su, sodyum, klortir ve potasyum anlma-
goriiliir; fakat goriiniiste temel klinik bir onemi yokLur. smda artt~la sonuc;lamr. Tuz ve su kayiplan hafif derecede
Renal Hipofosfatemi-Bobreklerde Fosfat Geriemi- hacim azalmasma yol ac;ar ve bu da renin-anjiyotensin-aldos-
lim Yetersizligi. Renal fosfatemide, viicut s1V1lannda fosfat teron sislemini aklive eder. Artan aldosteron ve Henle k1vn-
konsanttasyonu 1;ok dusnigi.i zaman bobrek tiibUlleri yeterli lillndaki yetersiz geriemi.lim nedeniyle art.an distal ti.ibiildeki
diizeyde fosfat geriemilimi yapamazlar. Bu durum hemen akuu, toplayic1 ti.\biillerde potasyum ve hidrojen sekresyo-
ciddi bir bozukluga neden olmaz; zira hilcred1s1 s1vdarm nunu uyanr ve bu da hipopocasemiye ve metabolik alkaloza
fosfat konsantrasyonu bi.iyiik <;apta hiicresel bir bozukluga yol a<;ar.
yo! a1;madan degi;,ebilmektedir. Uzun bir siire devam eden Gitelman Sendromu-Distal Tubullerde Sodyum
dusiik fosfat seviyesi, kemiklerin kalsifikasyonunu dusurerek Klorur Geriemiliminde Azalma. Gitelman sendromu dist.al
k~ilerdc ra;,itizm olusmmma neden olur. Boli.im SO'de ac;1k- tiibiillerde tiyazid'e duyarh sodyum-klori.ir birlikte-ta~1yms1-
land1g1 gibi bu tip rasitizmler, normal Lipteki rasiti:zm lerde nm otozomal resesif bir bozukJugudur. Gitelman sendromlu
gorillen ruzh yamtm aksine, D vitamini tedavisine yamt hastalar, Barner sendromlu hastalardaki baz1 belirtilere (tuz
vermezler. ve su kayb1, su hacminde hafif derecede azalma ve renin-
Renal Tubuler Asidoz-Tubullerin Hidrojen iyonu an_iiyotensin-aldosteron sisteminin aktivasyonu) sahiptirler
Sekresyonunda Yetersizlik. Renal tiibiiler asidozda ancak bu bozuklul<lar genellikle Gitelman sendronnmda
bobrek riibiilleri yeterli miktarda hidrojen iyonu sekresyonu claha hafiltir.

439
Onite V Vucut s,v,tan ve Bobrekler

Banter veya Gitelman sendrornlanndaki ttibi.il bozukluk-


lan di.izeltilemedigi i<;in tedavi genellikle sodyum klori.ir ve
potasyum kay1planru kar$!lamak ilzerinde odaklamr. Bazi Yaro ge~rgen Akan
zar kan
<;ah~nalar nonsteroid anti-inflamatuvar ilaclar ile prostaglan-
i ~~
din sentezinin engellenmesi ve spironolakton gibi aldosteron
antagonistlerinin verilrnesinin hipopotaserniyi di.izeltmede A
At ok
OrOnler
Su
~
Akan diyaliz
yararh olabilecegini one si.innektedir. SIVIS I

Liddle Sendromu-Sodyum Geriemiliminde


Artma. Liddle se11dromu distal ve toplay1C1 ti.ibi.illerde epitel-
deki amilorid'e duyarli sodyum kanallannda (ENaC) <;t:{iitli
mutasyonlar sonucu olu~an nadir gori.ilen otozomal domi-
nant bir bozukluktur. Bu mutasyonlar ENaC'de a~m aktivi-
teye neden olarak aldosteronun fazla salg1lanmasmda (primer
aldosteronizm) oldugu gibi sodyum ve su geriemiliminde
~;;;:=======::::::»~
Kan glrl§l ---+
i:::::= ===:: ;:;:
arll$a, hipertansiyona ve metabolik alkaloza yo! ac;ar. Diyaliz S IVISI Diyaliz S IVlSI
Ancak Liddle sendromlu hastalarda aldosteron di.izeyleri ---+ giri§I <,tkl§I

azalm1$Ur. Bunun nedeni sodyum tutulmas1 ile birlikte renin


salg1lanmasmda ve anjiyotensin II di.izeylerinde kompansa-
tuvar azalmadJT ki bunlar da adrenal bezden aldosteron sal-
gilanmasm1 azalm. Neyse ki, Liddle sendrornlu hastalar a~m
ENaC aktivitesini engelleyen dii.iretik amilorid ile tedavi
edilebilirler.
Taze Sabit Kullanilm1§
diyaliz s1cakhkta dlyaliz
y6zeltisl su banyosu 90zeltisi
Bobrek Yetmezliginin Transplantasyon veya
Yapay Bobrek ile Diyaliz Yoluyla Tedavisi ~ekil 32-8. Yapay bobrekle diyalizin prensipleri.
Akut veya kronik ~kilde bobrek i~levlerinin ciddi kayb1
ya!?aim cehdit eder ve toksik aok maddelerin vticuttan anl-
mas1ru ve vucuc s1vi hacminin ve btle~iminin korunmas1ru
gerektirir. Bu ~lem bobrek transplantasyonu veya yapay
bobrek ile diyaliz yoluyla saglarur. Birle$ik Devletler'de halen Diyalizin Temel Prensipleri
600.000'den fazla hasta bir r;e$it SDBH tedavisi almaktad1r.
Yapay bobregio temel prensibi ince bir zarla birbirlerine bagh
SDBH'li bir hastaya tek bir verici bobregin ba$anh bir
olan r,;ok ki.ir,;tik kan kanallanndan kanm si.lrekli ge<;irilmesidir.
~ekilde nakledilinesi, bobrek i$levini vi.icut s1VJ!an ve elektro-
Zann diger tarafmda, kandaki istenmeyen maddelerin difuz-
litlerinin normal homeostazm1 sUrdilrmeye yetecek di.izeye
yonla gec;tigi bi.r diyaliz s1vis1 bulunur.
getirir. Birl~ik Devletler'de her y!l yakla$1k olarak 18.000
bobrek nakli yapilmaktadrr. Bobrek nakli yapilan hastalar ~eldl 32-S'de, iki ince selofan zar arasmdan kanm ve
diyali.z hastalanndan daha uzun ya$arlar ve daha az saghk zann d1$mda da diyaliz s1.v1smm akogi bir tip yapay bobrek
;;emas1 gori.ilmektedir. Selofan, plazmadaki proteir!ler hari<;
problemi ile kar~1la~1rlar. Hemen hemen ti.im hastalar icin
diger maddelerin her iki yonde, plazmadan diyaliz s1V1sma
akul doku reddi olayiru ve nakledilen bobregin kaybrm
veya diyaliz s1v1smdan pla.zmaya ger;i$ine imkan verecek
onlemek ir,;in irnmUnosupresif tedavi gereklidir. Bu ilac;:lann
di.izeyde porlu yap1dad1r. Eger bir maddenin plazmadaki
yan etkileri, immUn sistemin baskilanmas1, enfeksiyonlara ve
konsantrasyonu diyaliz s1v1smdakinden fazla ise, bu madde-
baz1 kanser ti.irlerine kar$I risk ar~1du. Ancak bu riskleri
bUytik ol<;i.ide azaltmak i.izere immUnosupresif tedavinin nin. plazmadan diyaliz s1V1Sma net gec;i$i olur.
miktan genellikle zaman i<;inde di.i$i.iri.ilebilir. Diyaliz zannda <;ozi.inmi.i~ madclelerin ge<;i$ hm $lJ fak-
torlere baghdu: (1) r,;ozUnmU$ madden.in iki r,;oze!Li arasm-
Birle~k Devletler'de geri don1i$i.irnsUz bobrek yetmezligi
daki konsantrasyon fark, , (2) zann c;ozi.inmi.i$ maddeye kar$t
olan veya bobregin ti.imi.iyle <;1kanld.Jg1 yakla~1k 400.000 k~i
gec;irgenligi, (3) zarm yiizey alam ve ( 4) zarda kan ve s1vrnm
yapay bobrek cihazlanyla kronik olarak diyalizle y~amaktadir.
Diyaliz ayru zamand.a baz1 ABH tiplerinde, bobrekler i;,levle- temasta kald1g1 siirenin uzunlugu.
Boylece, konsantrasyon fark.i en fazla olclugu zaman
rine geri doni.inceye kadar kullamlrr. Eger bobrek ~ lev kayb1
geri doni.i;,i.imsUz ise, ya~am1 sUrdi.innek i<;in diyalize si.irekli (diyaliz b~ladigmcla) <;ozfuunU~ maddelerin gec;i$ luz1 mak-
devarn etmek gerekir. Diyaliz, normal vUcut s1vi bilt:{iimini simum di.izeydedir ve konsantrasyon farki azaldikc;a yava$lar.
tam olarak koruyamad1g,. ve bobreklerin c;ok yonli.i i$levleri- "Hemodiyaliz"de oldugu gibi, kan ve cliyaliz s1v1smm yapay
nin yerini tutamadig, i<;in, yapay bobrege bagh ya§ayan has- bobrekten akug1 bir ak1s sisteminde, konsantrasyon farkmm
talarm saghgi genelde bozuktur. kaybolmas1 azalu labilir ve <;ozi.inm1i$ maddenin zardan

440
Boli.im 32 Diuretikler, Bobre k Hastaliklan

Tablo 32-7 Diyaliz S1v1s1 lie Normal ve Oremik


Plazmalarm Kar~ila~tmlmas, Yapay b5bregin etkinligi bir dakikada farkh maddelerden
Normal Diyaliz Oremik tcmizlenen plazma hacmi ile ifade edilebilir. Bu da, B5li.im
Bile~enleri Plazma S1v1s1 Plazma 28'de a,;tkland1g1 gibi, b5breklerin istenmeyen maddeleri
Elektrolitler (mEq/L) vtlcuttan atmadaki i$levsel etkinligini.n ac;tklanmasmda
Na• 142 ge<;erli o\an tarumdJ.r. Yapay bobreklerin c;ogu plazmadan
142 133
ilreyi 100-225 ml/dak g ibi bir oranda temizleyebilir. Bu da
K· 5 1.0 7
ilrenin anlmas1 ic;in yapay bobregin iki normal bobregin bir-
Ca.. 3 3.0 2 likte i$levlerinin iki kau kadar h1zda i~lev yapng1m gostcr-
Mg" 1.5 1.5 1.5 mektedir; c;tlnkil normal Ure klirensi sadece 70 nil/dak'dir.
Cl· 107 Aynca yapay bobrek, bir gunde sadece 4-6 saat siireyle ve
107 105
haftada i.i<; kez kullamlu. Bu nedenle, normal bobregin yerine
HC03• 24 35.7 14
yapay b5brek i;ah~ugi zaman, toplam plazma klirensi yine de
Laktat· 1.2 1.2 1.2 sm1rh olmaktad1r. Bunun yam sira, yapay b5bregin, alyuvar
HPO; 3 0 9 yap1m1 i<;in gerekli olan eritropoietin salg1lanmas1 gibi
Orat- 0.3 0 2 normal b5bregin diger i~levlerini yapamayacagi da
unuculmamahd1r.
Sulfat• 0.5 0 3
Elektrolit olmayanlar

Glikoz 100 125 100


Ore 26 0 200
Kreatinin 1 0 6

Kaynaklar
Blantz RC, Singh P: Glomerular and tubular function In the diabetic
kidney. Adv Chronic Kidney Dis 21: 297, 20 14.
Bonventre JV, Yang L: Cell ular pathophysiology of ischemic acute kid·
difiizyonu, kan veya diyaliz SlYlsmdan birinin veya her ikisi-
ney Injury. J Cl in Invest 121 :42 10, 2011.
nin akt$ h1zlannm arunlmas1 ile en uygun diizeyde Couser WG: Basic and tra nslational concepts of Immune-mediated
LU LU labilir. g lomerular diseases. J Am Soc Nephrol 23:381, 2012.
Kan normal <;ah$an yapay bir bobrekte vene dogru silrekli D'Agati VD, Kaskel FJ, Falk RJ: Focal segmental glomerulosclerosis. N
veya araltkh olarak akar. Yapay bobrekteki toplam kan Engl J Med 365:2398, 201 1.
Denton JS, Pao AC, Maduke M: Novel diuretic targets. Am J Physlol
miktan her zaman i<;in genelde 500 mililitreden azdir, ak1$
Renal Physiol 305:F931, 2013.
hm dakikada birka<; yiiz mililitre olabilir ve toplam difil.z yon Deva rajan P: Update on mechanisms of ischemic acute kidney injury. J
yt.tzey alaru da 0.6-2,5 metre kare kadardir. Yapay bobrekte Am Soc Nephrol 17:1503, 2006.
kamn p1hula$masm1 onlemek i<;in, yapay bobrege girerken Ernst ME, Moser M: Use of diuretics in patients with hypertension. N
kana az mikcarda heparin infUze edilir. <;:oziinmii~ maddele- Engl J Med 361 :2153, 2009.
Grantham JJ: Clinical practice. Autosomal dominant polycystic kidney
rin difUzyonuna Have olarak, diyaliz cihazmdaki zardan
disease. N Engl J Med 359:1 477, 2008.
suyun ve <;ozilnmil$ maddelerin gec;i$ini arttrmak iizere hid- Hall JE: The kidney, hypertension, and obesity. Hypertension 41:625,
rostacik basm,; uygulayarak su ve ,;oztlnrntl$ maddeletin kiit- 2003.
lesel ge<;i$i de saglanabilir; bu filtrasyon $ekline hiitle ah1m1 Hal l JE, Henegar JR, Dwyer TM, et al: Is obesity a major cause of chron·
veya hemofiltrasyon denilir. le renal disease? Adv Ren Replace Ther 11:4 1 , 2004.
Hall ME, do Carmo JM, da Silva AA, et al: Obesity, hypertension, and
chronic kidney disease. Int J Nephrol Renovasc Dis 7 75, 2014.
Diyaliz S1v1s1 Haque SK, Ariceta G, Batlle D: Proximal renal tubular acidosis: a not
so rare disorder of multiple etiologies. Nephrol Dial Transplant
Tablo 32-7'de tipik bir diyaliz s1v1s1 ile nonnal ve iiremik 27 4273, 2012.
plazma arasmdaki i<;erik farkliliklan gorillmektedir. Diyaliz Jain G, Ong S, Warnock DG: Genetic disorders of potassium homeo-
SlVISmdaki iyon ve diger maddelerin konsantrasyonlannm stasis. Semln Nephrol 33:300, 2013.
normal plazma veya Uremik plazma ile aym olrnad1gma Molitoris BA: Transitioning to therapy in ischemic acute renal failure. J
dikkaL edirtiz. Bumm yerine, diyaliz suasmda zardan su ve Am Soc Nephrol 14:265, 2003.
Ratliff BB, Rabadi MM, Vasko R, et al: Messengers without borders:
c;ozi.inmi.i? maddelerin uygun gec;i~i ic;in gerekli olan di.izey- mediators of systemic inflammatory response in AKI. J Am Soc
lere ayarlamru~trr. Nephrol 24:529, 2013.
FosfaL, Ure , i.irat, stilfat ve kreatininin diyaliz s1V1Smda Rodriguez-Iturbe B, Musser JM: The current state of poststreptococcal
bulunmadigma ancak iiremik kanda yiiksek konsantrasyon- glomerulonephritis. J Am Soc Nephrol 19:1855, 2008.
larda olduguna dikkat ediniz. Bu nedenle, iiremik bir hastaya Rossler BC: Epithelial sodium channel (ENaC) and the control of blood
pressure. Curr Opin Pharmacol 1SC:33, 2014.
diyaliz yap1ldigmda bu maddeler biiyiik miktarlarda diyaliz Roush GC, Buddharaju V, Ernst ME, Holford TR: Chlorthalidone:
SIVIsma gec;erler. mechanisms of action and effect on cardiovascular events. Curr Hy-

441
Onite V Vucut S1vJ/an ve Bobrekler

pertens Rep 15:514, 2013. Ruggenenti P, Cravedi P, Remuzzi G: Tolwani A: Continuous renal-replacement t herapy for acute kidney
Mecha nisms and treatment of CKD. J Am Soc Nephrol 23:1917, injury. N Engl J Med 367:2505, 2012.
2012. USRDS Coordinating Center. United States Renal Data System. httpJ/
Sarnak MJ, Levey AS, Schoolwerth AC, et al: Kidney disease as a risk www.usrds.o rg/.
factor for development of cardiovascular d isease. Hypertension Wilcox CS: New insights into diuretic use in patients with chronic renal
42:1050, 2003. disease. J Am Soc Nephrol 13:798, 2002.
Sethi S, Fervenza FC: Membranoproliferative glomerulo nephritis a new
look at an old ent ity. N Engl J Med 366: 1119, 2012.

442
Kan Hiicreleri, Bagt~1kl1k ve
Kan P1ht1la~tnas1
33 Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi
34 Vucudun Enfeksiyona Direnci:
I. Lokositler, Granulositler,
Monosit-Makrofaj Sistemi ve
inflamasyon
35 Vucudun Enfeksiyona Direnci:
II. Bag1~1khk, Dogal Bag1~1khk ve Alerji
36 Kan Gruplan; Transfuzyon; Doku ve
Organ Transplantasyonu
37 Hemostaz ve Kanm P1ht1la~mas1
BOLOM 33

Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi

Bu boltimde kan hiicrelerini, lenfatik sistem ve makrofaj alyuvarda hucre zan hucre ic;erigine gore c;ok geni$
sistemi hucrele,ini tart1$maya ba$layacagiz. ilk olarak oldugu i<;in $ekil degi$ikligi zan fazla germez, sonuc;
dokulara oksijen iletmek i<;in gerekli olan, en bol bulunan olarak alyuvar hiicresi, diger bin;ok hucrenin aksine
kan hticresi alyuvarlann i$levlerini tamtahm. yirulmaz.

Kanda Alyuvar Konsantrasyonu. Saghkh bir erkekte


ALYUVARLAR (ERiTROSITLER) ortalama alyuvar say1s1 milimetrektipte 5.200.000
(±300.000), kadmda 4.700.000 (±300.000) kadard1r.
Eritrosit olarak da bilinen alyuvarlann esas i$levi, akci- Daha sonra rarn$tlacag1 gibi, yukseklerde ya~ayan ki$i-
gerlerden dokulara oksijeni ileten hemoglobini la$nnakur. lerde alyuvar say1lan daha yi.iksektir.
Baz1 hayvanlarda, hemoglobin eritrosit h;inde degildir,
plazmada serbest protein halinde dola$IT. lnsan plazma- Hi.icre ii;indeki Hemoglobin M iktan. Alyuvarlar hi.icre
smda serbest olarak bulundugunda, kanm kapillerlerden s1vtlannda hemoglobini 100 mililitre hucrede 34 gram
her gec;:i$inde hemoglobinin yakla~1k %Tu kapiller zann- d-Uzeyine kadar yogunla$ttrabilirler. Yogunluk bu degeri
dan doku arahklanna veya bobrekte glomerul zanndan a~maz, <,;i.inkii bu deger hi.icre hemoglobin iiretiminin
glomertil filtranna s1zar. Bu nedenle, i$levlerini yerine metabolik smmd1r. Normal ki$ide hemoglobin yuzdesi
getirebilmesi ic;in hemoglobin insanda eritrosit ic;:inde her hucrede hemen daima maksimum degere yakmd1r.
kalmahdrr. Ancak, hemoglobin yapunmda yetersizlik oldugunda
Alyuvarlann, hemoglobin ta$1malllll yam s1ra ba$ka hticrelerdeki hemoglobin ytizdesi belirgin olarak bu
i$levleri de vardrr. Ornegin btiytik miktarda karbonih degerin alnna dti$ebilir, hticreyi dolduran hemoglobin
anhidraz enzimi ic;erir. Karbonik anhidraz enzimi, karbo- azald.tgmdan alyuvar hacmi de azalabilir.
nik asit (H2 CO) olu$turmak tizere karbon dioksit (CO 2) Hematokrit degeri (kan hucrelerinin ytizdesi, nor-
ve su arasmdaki tersinir tepkimeyi katalize eder, tepki- makle yiizde 40-45 kadard1r) ve her bir hi.icredeki hemog-
menin hmm binlerce kez artmr. Bu tepkimenin h1zh lobin miktan normal oldugunda, 100 mililitre kandaki
olu$U, kandaki suyun buyiik miktarda C0 2'i dokulardan ortalama hemoglobin erkeklerde 15 gram, kadmlarda 14
akcigerlere bikarbonat iyonu (HC03-) halinde ta$unasm1 gram kadard1r.
saglar. Akcigerlerde bikarbonat iyonu C0 2'e donu~r ve Oksijenin kanda ta$mmas1 ile ilgili olarak Boliim
vucudun auk iiriinu olarak atmosfere verilir. Hiicre ic;:in- 4 l'de taru~1ld1g1 gibi, hemoglobin %100 doygun durumda
deki hemoglobin, c;:ogu protein gibi, ml\kemmel bir asit- iken 1 g hemoglobin yakla~1k 1,34 ml oksijen ile bagla-
baz tamponudur, bu yuzden alyuvarlar kanm tamponlama nabilir. Boylece, normal bir erkekte 100 mililltre kanda
gucunun onemli bir k1smmdan sorumludur. en fazla 20 mililitre, normal bir kadmda ise 19 mililitre
oksijen hemoglobine bagh olarak ta~mabilir.
Alyuvarlarm ~ekli ve Bi.iyi.ikH.igi.i. ~ekil 33-3'de
gortildugu gibi normal alyuvarlar bikonkav disk $eklin-
dedir. Ortalama c;aplan yakla$1k 7,8 mikrometredir.
Kahnl1klan, en kaltn noktada 2,5 mikrometre, merkezde
ALYUVARLARIN 0RETiMi
1 mikrometre veya daha azchr. Alyuvann onalama hacmi Alyuvar Oreten Vi.icut Bolgeleri. Embriyonik ya$31Il1Il
90-95 mikrometrekilpttir. ilk haftalannda ilkel, c;ekirdekli alyuvarlar vitellas kese-
Alyuvarlann ~ekli, hiicreler kapillerlerden gec;:erken sinde liretilir. Gebeligin orta Lrimesteri sirasmda alyuvar-
belirgin olarak degi~ebilir. Gerc;ekte, alyuvarlar hemen lann tiretildigi esas organ lwracigerdir, ancak da)ak ve lenf
hemen her ~kle girebilen bir "kese" gibidir. Normal bir dagumlerinde de onemli miktarda eritrosit uretilir.
445
Onite VJ Kan Hucreleri, Bag1~1khk ve Kan P1ht1/a~mas1

Gebeligin son aymda ve dogumdan sonra ise alyuvarlar Kan Hucrelerinin Olu~mas1
ti.imi.iyle kemik iliginde i.iretilir.
Pluripotent Hematopoietik Kok Hucreler, Bi.iyi.ime
~ekil 33-l'de gosterildigi gibi, 5 ya~ma kadar ti.im Uyar1c1lan ve Farkltla~ma Uyar1e1lan. Dola~1mdaki
kemiklerin ilikleli alyuvarlan i.iretir. Yakla~1k 20 ya~mdan bUWn kan hi.icreleri ya$amlarma kemik iliginde pluripo-
sonra, humerus ve tibyanm proksimal boli.imleri d~mda tent hematopoietih kok hucre adh tek tip hi.icreden kay-
uzun kemiklerin ilikle1i yaglarur ve alyuvar yap1m1 durur. naklanarak ba$1arlar. ~ekil 33-2, pluripotent hi.icrelerin
Bu ya$tan soma eritrosit yapurn vertebralar, sternum, dola$tmdaki farkh kan hi.icrelerini olu$turmak Ozere
kaburga kemikleri ve ilyak kemik gibi membranoz birbiri ardma boli.inmelerini gostennektedir. Bu hucreler
kemiklerin iliklerinde devam eder. Ya$ artnk<;:a bu kemik- <;:ogalrrken, kii<;tik bir k15m1 ozgul pluripotent hi.icrelerin
lerde bile ilik daha az liretken olur. ayms1 olarak kemik iliginde kahr ve kaynak olu$turur,
ancak say1lan ya$la azahr. C:ogalan hi.icrelerin bi.iyuk
_ 100 boli.imi.i ise, ~ekil 33-2'nin sag tarafmda gorulen diger
Cl) hiicre tiplerini olu$turmak uzere farkhla$lt. Ara-evre hi.ic-
"0
N
,::, 75 reler pluripotent kok hiicreye daha fazla benzemekle bir-
~ Vertebra
lil<te, ozel bir hi.icre serisine yonlenrneye ba$lam1$lard1r
..
i:
Ill
0
50 ve y6nlendirilmi~ hok hucreler olarak adlandmhrlar.
Farkh yonlendirilmi$ kok hilcreler kultlir ortamla-
f!
u
25
,::, nnda ozgUl tipte kan hi.icrelerine ait koloniler olu~turur-
::c 0 lar. Eritrositleri ·ureten yonlendirilmi$ kok hi.icreye, holoni
0 5 10 15 20 30 40 50 60 70 olu~turan birim-eritrosil denir, bu kok hiicre tipin.i tanun-
Ya~ (y1I) lamak i<;in CFU-E k1saltmas1 kullamhr. Benzer ~ekilde
~ekil 33-1. Farkli ya~larda, <;e~itli kemiklerin iliklerlnde goreceli alyuvar graniilositleli ve monosttleri olu$turan koloni yap1c1
Qretim h1zlan. birimler CFU-GM olarak tammlamr.

@--- @ -•,,. . ,m..

r. CFU-B
oloni olu§turan
birim-blast)
CFU-E
(Koloni olu§turan
bi ri m-eritrositler}

Q)
l {1~}~;;;~~r
0 PHSC
(Pluripotent
---~
U
CFU-S
(Koloni olu§turan
I • .._
CFU-GM
(Koloni olu§turan birim-
(Bazot1ller}
Monositler
..L
T
hematopoietik birim-dalak) granulositler, monositler) Makrofajlar
kok hucre}

'---...;)Is► ~-+- Mog. .,yo,i,e,

CFU-M Trombosltler
(Koloni olu§turan
birim- megakaryositler)

v -T-Lenfo,;ue,
@
PHSC LSC '----• ~ B-Lenfositler
(Lenfoid kok hucre) ~ .
? - I,
,._
~ekil 33-2. Kemik iliginde ba~lang1<;taki ,;ok yonlO hematopoietik kok hikreden ,;e~itli farkli kan hOcrelerinin olu~umu.

446
Boli.im 33 Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi

ALYUVARLARIN OLU~UMU

Proeritroblast
i uo
! ~GO
Bazofil
eritroblast

i Mikrositik,
hipokromik anemi
~o<A.
Orak h0creli anemi
Polikromatofil
eritroblast

t
Ortokromatik
eritroblast @
t
Reliki.ilosit e @'
0
+
Eritrosit
Megaloblastik anemi Eritroblastozis fetalis

~ekil 33-3. Normal alyuvarlann olu~umu ve forkli aneml tiplerlnde alyuvarlann ozellikleri.

Farkh kok hiicrelerin biiyiime ve c;ogalmalan, biiyiime Uygun uyanlarla CFU-E kok hi.icrelerinden biiyuk mik-
uyancrlan olarak adlandmlan <;ok say1da protein tarafm- tarda proeritroblast olu~ur.
dan kontrol edilir. Her biri farkh ozelliklere sahip en az Proeritroblast olu~tugunda defalarca bolUni.ir, c;ok
don temel btiyiime uyanc1s1 tammlannn$tlr. Bunlardan sayida olgun alyuvar meydana getirir. ilk ku$3k hucrelere
biri, interlokin-3, farkh tipteki rum yonlendirilmi$ kok bazik boyalarla boyandiklan ic,;in bazofil eritroblast!ar
hiicrelerin btiyi.ime ve ilrernesini kolayla?tmrken, diger- denir, bu evredeki hi.icrelerde c,;ok az miktarda hemoglo-
leri yalmzca ozgi.il hiicre tiplerinin buyiimesini uyanr. bin vardu. ~ekil 33-3'de gori1ldiigi.i gibi, sonraki ku$3k-
Biiyiime uyanc1lan, hiicrelerin farkhla$mas1ru degil, larda hiicreler yakla$1k yiizde 34'luk bir yogunluga kadar
buyumeyi kolayla$Unr. Farkhla$ma, f arkh1a~ma uyanci- hemoglobinle dolmaya ba~lar, c;ekirdek kiic;Uli.lr ve son
!an olarak adlandmlan diger bir grup proteinin 4;levidir. kalmt1s1 sindirilir ya cla hi.icreden atlhr. Aym zamanda
Bunlann her biri yonlendirilmi$ kok hiicrelerin bir encloplazmik retikulum <la reabsorbe edilir. Bu evrecleki
htlcreye retikiilosit clenir, c;Unku Golgi aygm, rnitokondri
tipinin, bir veya daha fazla basamakta eri$kin kan hiicre-
ve diger sitoplazmik organel kalmulanndan olu~an az
lerine dogru farklila$masma neden olur.
miktarda bazofilik materyal ic,;erir. Retikillosit evresinde
Biiyiime ve farkhla$ma uyanc1lannm olu$umu kemik
hi.icreler kemik iliginden diyapedez yoluyla (kapiller zarm
iligi d1$lndaki faktorler tarahndan koncrol edilir. Omegin,
porlarmdan soo?arak) kan kapillerlerine gec;erler.
bu boliimde daha sonra tartl$acag1m12 gibi, kamn dii$iik
Retiki.ilositte geriye kalan bazofilik materyal normalde
oksijene uzun sure maruz kalmas1 sonucunda biiyiime ve 1-2 gunde kaybolur; hucre aruk olgun eritrosittir.
farkhla$marun uyanlmas1 ile alyuvar sayISmda bi.iyiik Retikillositlerin omrii k1sa oldugu ic,;in konsantrasyonlan
arU$ olur. Baz1 akyuvarlarda ise enfeksiyon hastahklan nonnalde kanm ttim alyuvarlannm yiizde birinden hafifc,;e
btiyiimeye, farkhla$maya neden olur ve sonm;ta enfeksi- daha azdir.
yonla sava~mada gerekli ozel tip akyuvarlann olu$umuna
yol ac;ar. Eritropoietin Alyuvar Oretimini Duzenler

Alyuvarlarm Farkhla~ma Evreleri Dola~m sistemindeki toplam alyuvar kiitlesi dar s1mrlar
ic,;inde duzenlenir. Oyle ki (1) akcigerden dokulara yeterli
Alyuvar serisine ait tammlanabilen ilk hiicre, ~ekil oksijen ta~mmas1m saglayacak uygun miktarda alyuvar
33-3'iin ba~lang1c,; noklasmda gorulen proeritroblasttir. daima bulunur, buna kar~1hk (2) hi.icreler kan akumna
447
Unite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht,la~mas1

Hematopoietik kok hOcreler Eritropoietin Alyuvar Oretimini Uyarir ve Eritro-


Bob~ ( ►+ poietin Yap1m1 Hipoksiye Yamt Olarak Artar.
Oksijenin azald1g1 durumlarda alyuvar tiretirnini uyaran
Proeritroblastlar
Eritropoietin esas faktor dol3$Jmdaki eritropoietin hormonudur.
+
Alyuvarlar
Eritropoietin yakla$1k 34.000 molektil agrrligmda bir gli-
koproteindir. Eritropoietin yoklugunda, alyuvar uretimi-
Azalt1r
I
l----1 +
Doku oksijenlenmesi
nin uyanlmasmda hipoksi ya <;:ok az etkindirveya etkisizdir.
Eritropoietin sistemi i$lev gortlyorsa, hipoksi eritropoietin

t
Azaltir
yap1mmda belirgin artl~ neden olur ve e1itropoietin de
hipoksi dtizelinceye kadar alyuvar yap1mm1 arum.
I
I Eritropoietin Ba~hca Bobreklerde Yap1hr. Normalde
I
Oksijenlenmeyi azaltan eritropoietinin ytizde 90'1 bobreklerde, geri kalam ba$hca
faktorler karacigerde yapilrr. Eritropoietinin bobreklerdeki yap1m
1 . 0O§Qk kan hacmi
2. Anemi yeri kesin olarak bilinmemekLedir. Baz1 i;ah$malar eritro-
3. Hemoglobin azhg1 poietinin ba~hca, korteks ve d1~ medullada ttibulle1i \ev-
4. Azalml§ kan ak1m1
5. Akciger hastahg1 releyen fibroblast benzeri interstisyel hticrelerden
salgtland1gm1 one silrmektedir. Bobrek oksijen ruketirni-
$ekil 33-4. Doku oksijenlenmesi azald1g1nda eritropoietin mekaniz-
mas1nin alyuvar uretimini art1rma i~levi.
nin biiyi.ik kism1 bu bolgelerdedir. Olas1hkla, bobrek
epitel hilcreleri dahil olmak tizere diger hi.icreler de
hipoksiye yamt olarak eritropoietin salgilamaktadir.
Bobrek dokusunun hipoksisi dokuda hipohsi ile uya-
nlabilir Jaktor-I (HIF-I) seviyesini arum. HlF-1, eritropo-
ietin genini de i<;:eren c;ok say1da hipoksi i1e uyanlabilir gen
engel olacak kadar fazla miktara da ulai;maz. Bu kontrol ii;in transkripsiyon faktorti olarak ii;lev gori.ir. HIF-1, erit-
mekanizmas1 ~eldl 33-4'de gosterilmi$ ve a$ag1da ropoietin geninde bulunan bir hipoksi yamt elemamna
ac;1klanm1$llr. baglanarak mRNA transkripsiyonunu uyanr ve sonui;
olarak eritropoietin sentezi artar.
Doku Oksijenlenmesi Alyuvar Oretiminin Temel Hipoksi bobreklerde degil de, vticudun diger bolgele-
Duzenleyicisidir. Dokulara tai;man oksijen miktannm rinde oldugu zaman da, bobreklerde eritropoietin salgtlan-
azald1g1 durumlar alyuvar i.iretim h1zu11 arum. Boylece masm1 uyanr. Bu durum, eritropoietin i.iretimi ic;in
ki$i kanama veya bai;ka bir nedenle ai;m anemik hale bobreklere ek sinyaller gonderen baz1 bobrek di$1 alg1layi-
geldiginde, kernik iligi bi.iyi.ik miktarda alyuvar tiretmeye ctlann varhg1m dti$i.indtirmektedir. Ozellikle norepinefrin
ve epinefrin ve prostaglandinlerin bir kis1m eritropoietin
ba$lar. Yine, kemik iliginin btiyi.ik bir k1smmm herhangi
tiretirnini uyaru.
bir nedenle, ozellikle X-1~1111 tedavisi sonucu harabiyeti,
Her iki bobregi i;ikanlan insanlarda veya bobrek hasa-
kalan kemik iliginin vticudun alyuvar gereksinirnini kar-
nnda k$de derin bir anemi geli~ir, i;tinkti normal eritropo-
$tlamak tizere hiperplazisine neden olur.
ietinin yi.izde lO'u diger dokularda (esas olarak karacigerde)
Havadaki oksijen miktanmn btiyi.ik oranda azaldig1 yap1hr, bu da vticudun ihtiyac1 olan alyuvar yapummn yan-
yilksek irtifalarda, dokulara yetersiz oksijen la$1lllf ve hzca ti<;:te biri veya yansma yetecek kadardir.
alyuvar yaplllll belirgin olarak artar. Bu durumda, alyuvar
tiretimini kontrol eden kandaki alyuvar yogunlugu degil, Eritropoietin Hematopoietik Kok Hucrelerden
doku oksijen gereksinimine k1yasla dokuya tai;man
Proeritroblast 0retimini Uyanr. tnsan ya da hayvan
dti$tik oksijenli bir atmosfere konuldugunda, eritropoie-
oksijen miktand1r.
tin dakikalar, saatler ic;inde olu$maya ba~lar ve 24 saat
Doku kan ak1mmda azalmaya yol ac;an c;e$itli dola$1ID
i<;:inde en yi.iksek i.iretim dtizeyine ula$1hr. Ancak yakla~1k
bozukluklannda, ozellikle akcigerlerden kamn gec;ii;i
5 giin sonraya kadar dola$1mda hemen hi<;: yeni alyuvar
sirasmda oksijen almmasmda yetersizlige neden olan has- gortilmez. Bu bulgu ve diger ara$Urmalar, eritropoietinin
tahklarda alyuvar tiretim 11121 artabilir. Bu durum uzun onemli etkisinin kemik iliginde hematopoietik kok hiic-
stireli kalp yetmezliginde ve c;~itli akciger hastaltk1annda relerden proeritroblast UreLimini uyarmak oldugunu gos-
gorultir. Bu hastahklann yol ac;t1g1 doku hipoksisi, alyuvar termektedir. Aynca eritropoietin, proeritroblastlann farkli
tiretim h12m1 amnr, hematokritte art1~a ve genelikle eritroblastik evreleri normalden daha h1zh gei;mesine
toplam kan hacminde de art1$a neden olur. neden olarak yeni alyuvarlann tiretimini hizlandmr.
448
Boli.im 33 Alyuvarlar, Aneml ve Polisitemi

Hticrelerin h1zh iiretimi, ki~i dti~i.ik oksijen ortammda 2. Bagh durumda iken, intrensek faktor, ileum
kald1g1 slirece veya dii$tik oksijene ragmen dokulara mukoza hiicrelerinin hn;ams1 kenar zarlanndaki
yeterli oksijeni ta~1yabilecek miktarda alyuvar olu~na i:izgul reseptor bi:ilgelerine baglamr.
kadar surer. Bu dururnda, eritropoietin iiretim h121gerekli 3. Bir ka<,; saal i<,;erisinde, intrensek fakl◊r ve vitamin
say1da alyuvar yap1m1m koruyacak fakat fazlasma yol birlikte, pinositoz yolu ile zardan kana ta$mtr.
a<,;mayacak bir diizeye iner. Boylece intrensek faklor eksikligirlde vitamin emili-
Eritropoietin yoklugunda, kemik iliginde az say1da mindeki kusur nedeni ile B12 vitamini yetersizdir.
alyuvar iiretilir. Diger bir a~m durum ise, <,;ok fazla erit- BL 2 vitamirli sindirim kanalmdan emildiginde, once
ropoietin yap1ld1gmda olur; yeterli miktarda demir ve biiytik miktarlarda karacigerde depolamr, sonra kernik
diger gerekli besin maddeleri de varsa, alyuvarlarm yap1m iliginirl gereksinimi olduk<,;a yava~ yava$ sahverilir.
hm normalden belki de on kat veya daha fazlasma kadar Normal alyuvar olgunla$ffias1 i<,;in gerekli gunli.ik
artabilir. Bu nedenle, alyuvar iiretiminin kontroliinde minumum B12 vitamirl miktan 1-3 mikrogramdrr.
eritropoietin rnekanizmas1 <,;ok gi.i<,;liidlir. Karaciger ve diger viicut dokulanndaki normal depo, bu
miktann yakla$1k 1.000 kau kadard1r. Dolay1s1yla, olgun-
Alyuvarlarm Olgunla~mas1 i~in B12 Vitamini la$ma eksikligi anemisinin geli$ebilmesi i<,;irl B12 vitarnirli
(Siyanokobalamin) ve Folik Asit Gereklidir emilim bozuklugunun 3-4 y1l siirmesi gerekir.

Alyuvarlan siirekli yenileme gereksinimi nedeniyle kemik


Folik Asit (Pteroyilglutamik Asit) Eksikligine Bagh
iligindeki eritropoietik hiicreler viicudun en h1zh biiytiyen
Olgunla~ma Eksikligi. Folik asit ye$il sebzelerde, baz1
ve iireyen h!icrelerindendir. Bu yuzden de tahmin edile-
meyvelerde ve etlerde (ozellikle karacigerde) bulunur.
bilecegi gibi, olgunla$malan ve iiretim luzlan ki~inin bes-
Ancak pi~irme s1rasmda kolayca haraplamr. Aynca, ~upru
lenme durumundan btiytik ol<,;tide etkilenir.
(stk goriilen bir ince bagIISak hastahg1) gibi sindirim
Alyuvarlann son olgunla$malarmda iki vitamin, B,i
kanah emilim bozuklugu olan ki$ilerde de hem folik asit
vitamini ve Jolik asit i:izellikle i:inemlidir. Her ikisi de DNA
hem de B 12 vitamini emilimi ciddi $ekilde zorla~m1$tlr-
sentezi i<,;in ~artur, <,;iinkii DNA'run temel yap1 ta~lanndan
Dolayis1yla, pek <,;ok olgunla~ma eksikliginirl nedeni folik
olan timidin trifosfat olu~umunda her biri farkh yollarda
gereklidir. Bu nedenle, vitamin B11 veya folik asil yoklugu asil ve Bu vitarnini emilim yetersizligidir.
anonnal ya da azalmt$ DNA'ya ve sonu<,; olarak yetersiz
<,;ekirdek olgunla$mas1 ve hiicre bi:iliinmesine yol ai;ar.
Aynca, kemik iligindeki eritroblastik hiicreler, iireme h1z- HEMOGLOBiN Y APIMI
larmm yava$lamasma ilaveten makrosit olarak adlanchn- Hemoglobin sentezi proeritroblastlarda ba$lar ve alyuvar-
lan normalden biiyuk alyuvarlar iiretirler. Makrositler larm retikiilosit evresinde bile devam eder. Bi:iylece reti-
s1khkla, ali.$1lrru$ bikonkav disk yerine diizensiz, biiyi.ik,
ktilositler kemik iliginden kana ge<,;tiklerinde olgun
oval $ekillidir ve hiicre zarlan dayamks12d1r. Bu iyi geli$-
eritrosit haline gelene kadar az miklarda hemoglobirl
memi$ hiicreler dola$1ma kat1ld1ktan soma oksijeni
yap1mm1 silrdiiri.irler.
normal olarak ta~1yabilirler, fakat dayaruks1zhklan nede-
~ekil 33-5, hemoglobin yap1mmm temel kimyasal
niyle ya$am siireleri normalirl yans1 veya il<,;te biri kadar
a~amalarm1 gostermektedir. ilk once, (Boliim 68'de ai;;1k-
kisad1r. Bu nedenle, B12 vitamini veya folik asit eksikligi
land1g1 gibi) Krebs metabolik dongusi.i nde olu~an siiksi-
eri.tropoiezde olgunlccyma ehsil?ligi.ne neden olur.
nil-KoA, glisin ile baglanarak pirol molektili.ini.i olu$turur.
B12 vitamininin Sindirim Kanahndan Yetersiz Ardmdan don pirol birle~erek protoporfirin IX'u yapar.
Emilimine Bagh Olgunla~ma Eksikligi-Pernisiyoz Protoporfirin IX, demir ile birlt$ir, hem molekiilti meydana
Anemi. Alyuvar olgunla$ma eksikliginin yaygm bir gelir. Son olarak hem molektilti, ribozomlarda
nedeni sindirim kanahndan B12 vitamini emilimindeki
A p
yetersizliktir. Bu durum s1k11kla pernisiy6z anemi hastah-
gmda goriiliir. Pemisiyi:iz anemide temel bozukluk, atrofik I I
C
C
mid.e mukozasmm normal mide salg1lanm yetersi.z iiret-
mesidir. Mide bezlerinin paryetal hucrelerinden intrensek 1. 2 suksinil-Koa + 2 glisin - - - - - - - -
II
HC
II
CH
Jaht6r adi verilen bir glikoprotein salgilamr. intrensek "'-N/
faktor, g1dalardaki B12 vitamini ile baglarur ve vitamini II. 4 pirol protoporfirin IX H
bag1rsaktan ernilim i<,;in uygun hale getirir. Burada; Ill. protoporfi rin IX+ Fe+.. hem (pirol)
1. lntrensek faktor B12 vitamini ile s1k1ca baglamr. IV. hem + polipeptit hemoglobin zinciri (a veya ~)
V. 2 a zinciri + 2 13 zinciri hemoglobin A
Bagh durumda 8 12 vitamini gastrointestirlal salg1-
larla sindirilmekten korunur. ~ekil 33-5. Hemoglobin olu~umu.

449
Unite VI Kan Hucreleri, Bag1~1kl1k ve Kan P1ht1/a~mas1

CH2 olanaks1z hale gelir, kristallerin sivri u<;lan hticre zarlanm


II H ymarak orak hticreli anemiye yol ac;ar.
CH C CH 3

,Y V . ZCH=CH2
H c f=
s
A (
92 I -;/ Hemoglobin Oksijenle Tersinir Olarak Baglamr.
- N, I' HN
, Hemoglobin moleki.ih'.in-Un en onemli ozelligi oksijenle
', l ,,
gev~ek ve tersinir olarak baglanabilmesidir. Bu ozellik
H~C -~~\'',N /)CH
f solunumla ili~kili olarak Boli.im 4l'de detayh ~ekilde tar-
~U1Ill$tlr; c;tinkti viicutta hemoglobinin ba$hca i$1evi
akcigerlerde oksijenle baglanmas1 ve oksijen gaz basmc1-
H,c " c~ CH, nm akcigerlerden c;ok daha dti$tik oldugu doku kapiller-
CH2 H , CH2 lerinde bu oksijeni kolayca b1rakmas1d1r.
I I I Oksijen, hemoglobin molektiltindeki demirin iki
CH 2 CH2 pozitif bag1 ile birle~mez, bunun yerine demir atomunun
I
COOH
I
COOH
koordinasyon baglanndan bir tanesi ile gev$ekc;e baglamr.
' ',.. ...... \,,
/
Bu baglanma a$m derecede zayifnr, dolay1s1yla birle~me
Polipeptit kolayca tersinir. Aynca oksijen iyonik degil, molekuler
(hemoglobin zinciri - ~ veya 13)
oksijen (iki oksijen atomundan olu~ur) halinde clokulara
~ekil 33-6. Hem molekulunun temel yap1s1. Hemoglobin molekulo- ta~m1r. Baglantmm zayi£hg1 ve kolayca tersinir olmast
nu olu~turmak uzere biraraya gelen dort hem zincirinden bir tanesi nedeniyle, oksijen doku s1v1la11 ic;erisine de iyonik oksijen
gorOIOyor.
olarak degil, molekiiler oksijen halinde gec;er.

DEMiR METABOLiZMASI
sentez]enen globin adh uzun polipeptit zinciri ile baglamr, Demir, hemoglobinin yam sira, vticuttaki diger temel ele-
hemoglobin alt birimi olan J1emoglobin zincirini olu~turur manlarm (ornegin, miyoglobin, sitokromla,~ sitokrom
(~ekil 33-6). Bir hemoglobin zinciri.nin molekt.\l agultg, ohsidaz, peroksidaz, katalaz) yapum ic;in de onemli oldu-
yakla~1k 16.000'dir. Dort hemoglobin zinciri gev~ek<;e gundan vticutta demirin hangi yollarla kullamld1gmm
baglanarak btitun bir hemoglobin molekultinU anla~1lmas1 gereklidir. Vticutta toplam dernir miktan orta-
olu~turur. lama 4-5 gramdu, bunun yakla§tk yuzde 65'i hemoglobin-
Farkh hemoglobin zinciri altbirimleri arasmda poli- dedir. Yakla~1k ytizde 4 kadan miyoglobinde, yuzde l'i
peptit kismm amino asit ic;erigine bagh olarak ban ktic;tik hticre ic;:i oksidasyonu kolayla§tuan c;~itli hem bile$ikle-
degi$iklikler buluuur. Farkh zincir tipleri, alfa, beta, gama rinde bulunur. Demirin ytizde 0,l'i kan plazmasmdaki
ve delta zincirleri olarak tammlan~ur. Eri~kin insanda transferrin proteinine baghd1r, yuzde 15-30 kadan da
en s1k rastlanan hemoglobin c;e$idi. hemoglobin A; iki a/fa retiki.iloendoteliyal sistemde ve karaciger parankim htic-
zinciri ve ihi beta zi-ncirinin birl~mesinden olu~ur. relerinde ba$hca ferritin §eklinde daha sonra kullamlmak
Hemoglobin A'nm molektil agirhg1 64.458'dir. i.lzere depolamr.
Her hemoglobin zincirinde bir demir atomu ic;eren bir
hem prostetik grubu ve her hemoglobin molektiltinde Demirin Ta~mmas1 ve Depolanmas1. Demilin ta~m-
don hemoglobin zinciri oldugu ic;in, bir hemoglobirl mas1, depolanmas1 ve metabolizmas1 ~eltil 33- 7'de goste-
molektiltinde dort demir atomu vardir. Bunlann her biri rilmi$ ve a§ag1da ac;1klanm1$Ur: Demir ince bag1rsaktan
bir molektil oksijen ile zayif ~ekilde baglanabilir. Boylece emildiginde hemen kan plazmasmdaki bir beta globulin
bir hemoglobin molekulil dort molektil oksijen (sekiz olan apotransferrinle birle~erek transferrini olu§turur ve
oksijen atomu) ta~1yabilir. plazmada bu $ekilde ta~m1r. Demir transferrine gev~ek
Hemoglobin molekiiltindeki hemoglobin zincir tipleri, ~ekilde baghdu, dolay1s1yla viicudun her bolgesindeki her
hemoglobinin oksijen baglama egilimini belirler. Zincir doku hticresine serbestlenebilir. Kandaki fazla demir ozel-
anormallikleri hemoglobin molektiltintin fiziksel ozellik- lihle karaciger hepatositlerinde ve daha az oranda kemik
lerini degi$tirebilir. bmegin orak hucreli anemide, iki beta iliginin retiktiloendotelyal hucrelerinde birikir.
zincirinde de belirli bir bolgedeki glutamih asi.tin yerine Hticre sitoplazmasmda demir ba~hca apoferritin pro-
valin amino asidi gec;mi~tir. Bu tip hemoglobin dii$tik teini ile baglanarak Jerritini olu~turur. Apoferritinin
oksijene maruz kald1gmda, alyuvann i<;inde uzunlugu molekiil ag1rhg1 yakla~1k 460.000'dir. Degi§en miktar-
bazen 15 mikrometreyi bulan kristaller olu~turur. larda demir, demir radikal kumeleri halinde bu btiytik
Hticrelerin ktic;tik kapillerlerden gec;i$i hemen hemen molekiil ile birle~ebilir, bu nedenle ferritin biiyiik
450
Boli.im 33 Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi

Bilirubin (at1hr) Dokular


apotransferrini safraya salgilar. Safra, safra kanahndan
Ferritin Hemosiderin
duodenuma akar. Duodenumda apotransferrin, serbest

1 Makrofa)lar
Serbest
Hem
demirle, etteki miyoglobin ve hemoglobin gibi baz1 demir
bile;;ikleri ile baglamr (hemoglobin ve miyoglobin diyet-
Y1kllan hemoglobin - demirserbest demir Enzimler teki demilin en onemli iki kaynagidir). Bu bile;;ime trans-
ferrin denir. Transferrin bag1rsak epitel hi.\crelerine dogru
II c;ekilir, hticre zarlanndaki reseptorlere baglamr. Zara bagh
Hemoglobin Transferrin-Fe transferrin molekiilii, ta~1d1g1 clemir ile birlikte epitel htic-
Alyuvarlar Plazma relerine pinositozla ahmr. Daha soma bu hiicrelerin alun-
r daki kan kapillerlerine pla.zma transferrini ;;eklinde
Kan kayb1 : menstruasyonda Emilen FeH Ahlan Fe+ serbestlenir.
gOnluk 0,7 mg Fe (ince bag1rsak) gunluk 0,6 mg
Bagrrsaklardan demir emilimi c;ok yava~ur, en ytiksek
~ekil 33-7. Demirin ta~1nmas1 ve metabolizmas1. hiz giinde ancak bir kac;: miligramdir. Bu, besinlerde c;ok
fazla mil<tarda demir olsa bile yalmzca kuc;:tik bir kJSmmm
emildigi anlamma gelir.
miktarlarda ya da yalmzca kii9tik miktarda demir ii;ere-
bilir. Ferritin $eklinde depolanan bu demire depo demir
denir. Emilim H1zmm Kontrolu ile Toplam Vucut Demirinin
Depo havuzundaki clemirin daha kuc;:uk miktan hemo- Ouzenlenmesi. Vilcut demir He doygun hale geldiginde
siderin ad1 verilen c;:oztinmeyen ~kildedir. Bu, ozellikle, yani demir depo bolgelerindeki apoferritinin tamam1
vticuttaki toplam demir miktan apoferritin depo havuzu demir ile baghyken, demirin bagusaklardan ernilim luz1
kapasitesinden fazla ise olu$ur. Hemosiderin hiicrelerde
onemli olc;i1de azahr. Buna kar~1hk demir depolan eksil-
yigmlar halinde birikir ve mikroskopik olarak btiytik par-
diginde ernilim hm normalin be$ kan, haua daha fazla
tikiiller $eklinde gozlenebilir. Buna kar$1hk ferritin parti-
ktilleri hilcre sitoplazmasmda genellikle sadece elektron artar. Boylece toplam vticut demiri ba~hca, emilim hmmn
mikroskobu ile goriilebilecek kadar kii1:iik ve dag1lm1$tlr. degi~tirilmesiyle diizenlenir.
Plazma demir miktan di.i$i1k di.izeylere indiginde, fer-
ritin depo havuzundaki demirin bir k1Sm1 kolayca aynhr
ve plazmada transferrin $eklinde vucudun gereksinim ALYUVARLARIN YA~AM SURESi YAKLA~IK
duyulan bolgelerine iletilir. Transferrin molekiiltintin 120 GONDOR
kendine has bir ozelligi, kemik iligindeki eritroblastlann
hticre zarlannda bulunan reseptorlerle kuvvetli $ekilde Alyuvarlar kemik iliginden clola~1m sistemine gec;tiginde,
baglanmas1d1r. Zara baglanan transferrill, demiri ile bir- y1kilmadan once ortalama 120 gun dola$1mda kahrlar.
likte endositozla eritroblastlann i9ine almrr. Burada trans- Olgun alyuvarlarda c;ekirdek, mitokondri veya endoplaz-
ferrin, hem sentezinin gerc;:ekle;;tigi mitokondrilere demiri mik retikulum olmamasma ragmen, glikozu metobilize
dogrudan b1raku. Kanlannda yeterli transferrin olmayan etrneye ve az miktarda ATP olu~turmaya yetecek kadar
ki;;ilerde erilroblastlara demir ta$mmasmdaki yetersizlik,
sit◊plazmik enzim bulunur. Bu enzimler aym zamanda:
ciddi hipohromil? anemiye yol ac;abilir. Hipokromik
(1) hilcre zannm esnekligini korur; (2) iyonlann zardan
anemide alyuvarlarm hemoglobin ic;erigi normalden
azdi.r. ta$mmasrrn saglar; (3) hticre hemoglobinindeki demiri
Alyuvarlar yakla$1k 120 giinltik ya~amlanm tamamla- ferrik ~ekil yerine ferroz ~ekilde tutar ve ( 4) alyuvarlar-
y1p yikild1klannda hucrelerden ac;1ga c;:1kan hemoglobini daki proteinlerin oksidasyonunu onler. Ya~h alyuvarlarda
monosit-makrofaj hticreleri sindirir. Burada demir aynhr, bu metabolik sistemlerin aktivitesi giderek azahr, ya~m
b3$hca ferritin havuzunda depolamr ve yeni hemoglobin stirec;:leri zayiflad1gmdan hticre kolayca zedelenir hale
sencezi ic;in kullamhr. gelir.
Gunluk Demir Kayb1. insanda her gun yakla$1k 0,6 mg Alyuvar zan kolay hasarlanabilir hale geldiginde,
demir ba~hca fec;es ile anhr. Kanama oldugunda kaybedilen hucre dola~1mdaki dar bolgelerden gec;:erken yirnlrr.
demir miktan attar. Kadrnda menstriiel kanama, ortalama Alyuvarlann c;:ogu dalagm kmn121 pulpasmdan gec;:erken
1,3 mg/giin miktannda uzun si.ireli demir kaybma yol a<;ar. s1k1~arak parc;:alamr. Alyuvann 8 mikrometre <;apma kar-
$thk, dalagm kmmz1 pulpasmm yap1sal trabekiilleri ara-
Demirin Bag,rsak Kanalmdan Emilimi smdaki bo$1uk 3 mikrometre geni$ligindedir. Dalak
Demir ince barsagm tum boltimlerinden ba$hca a~ag1daki c;ikanldigmda dola$an kandaki ya~h, anormal alyuvarla-
mekanizma ile emilir. Karaciger yeterli miktarda nn say1s1 belirgin olarak artar.
451
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

Hemoglobinin Makrofajlar Tarafmdan Y1kllmas1. kaybmm, kemik iliginde eritroblast tiretiminde yava~la-
Alyuvarlar pan;aland1g111da ve hemoglobin a<;1ga c;:1ktt- maya yo! ac;acag1 kolayca anla$tlabilir. 5onuc;:ta, megalob-
g111da, hemoglobin vucudun <;e~itli kesimlerindeki mak- last olarak adlandmlan tuhaf ~ekilli btiytik alyuvarlar
rofajlar (ozellikle karacigerdeki Kupffer hilcreleri ile olu~ur. Pernisiyoz anemideki gibi mide mukozasmm atro-
dalak ve kemik iligindeki makrofajlar) tarafmdan luzla fisi veya cerrahi total gastrektomi sonras1 tum midenin
fagosite edilir. 5onraki birka<; saat veya gi.\n suresinde kayb1, megaloblastik anemiye neden olur. Aym $ekilde
makrofajlar hemoglobinden demiri ayirarak kana geri folik asit, B12 vitaroini ve diger B vitamini bile~iklerinin
verirler. Demir transferrin halincle alyuvar uretimi ic;:in emiliminin azaldtgi intestinal ~uprulu hastalarda da s1k-
kemik iligine veya ferritin ~eklinde depolanmak uzere hkla megaloblastik anemi geli$ir. Eritroblastlarm normal
karaciger ve diger dokulara ta~mir. Hemoglobin moleki.i- sayida alyuvar olu~turmak i<,;in yeterli luzda boluneme-
lunnn porfirin k1sm1 makrofajlarda bi.r dizi degi$im basa- meleri nedeniyle, olu~an alyuvarlar nonnalden btiytik,
magmdan gec;:erek safra pigmenti bilirii.bine c;:evrilip kana garip ~ekillidir, zarlan dayamks1zdtr. Bu hticreler kolay-
verilir, daha soma karaciger yolu ile safraya salg1lamr ve ltkla pan;alamr, ki$iyi yeterli miktarda alyuvardan yoksun
vilcuttan atihr. Bu konu, karaciger fonksiyonlan ile ili~kili b1raku.
olarak Bi:ilum 7l'de tart1$1lm1$t1r.
Hemolitik Anemi. Birc;:ogu kahtsal edinilen <,;e$itli
ANEMiLER alyuvar anormallikleri hucreleri dayamks1z hale getirir,
Anemi, kandaki hemoglobinin eksikhgi demektir, alyuvar hticreler kapillerlerden, ozellikle dalaktan ge<,;erken
say1smm c;:ok az olmasmdan veya hi.icre ic;:i hemoglobinin kolayhkla parc;:alamr. Baz1 hemolitik hastahklarda alyu-
c;:ok az olmasmdan ileri gelebilir. Baz1 anemi tipleri ve varlar normal sayida hatta normalden fazla uretilse bile,
fizyolojik nedenleri a$ag1da siralanm1$t1r. dayamks12 alyuvann ya~am stiresi o kadar k1sadtr ki,
hi.icre ytkum i.iretimden daha h1zhd1r ve ciddi anemi ile
Kan Kayb1 Anemisi. H12h kan kaybmdan soma, vi.icut sonuc;:lamr.
plazmamn s1v1 k1smm1 1-3 gun ic;:inde yerine koyar, fakat Herediter sferositozcla alyuvarlar c;:ok kti<;:ilkttir ve
bu yarut, alyuvar konsantrasyonunun di.i~mesine neden bikonkav disk yerine kii.reseldir. Bu hucreler s1k1$ma kuv-
olur. !kinci bir kanama olmazsa alyuvar konsantrasyonu vetine dayanamazlar; <;tinku bikonkav disklerdeki kese
3-6 hafta ic;:inde normale <loner. benzeri, gev~ek hi.icre zan yap1lan yoktur. Dalak pulpa-
Kronik kan kayb1 varsa, ki$i s1khkla, kaybettigi h12da smdan veya dar damar yataklarmdan ge<;erken hafil bir
hemoglobin olu~tum1ak ic;:in gerekli demiri bagirsaklar- s1k1~na ile kolayca parc;:alamrlar.
dan absorbe edemez. Nonnalden kuc;:tik ve hemoglobin Batt Afrika ve Amerikah siyahlarda yuzde 0,3-1,0 ora-
ic;:erigi az alyuvarlar tiretilir. Boylece ~ekil 33-3'de goste- mnda bulunan orah hiicreli anemide, hucrelerde hemoglo-
rilen mikrositik hipokromik anemi ortaya c;:1kar. bin S olarak adlandmlan anormal bir hemoglobin tipi
bulunur. Hemoglobin 5, bu boltimde daha once ac;:Lklan-
Kemik iligi i~lev Bozukluguna Bagh Aplastik Anemi. d1gi gibi, hatah beta zincileri i<,;erir. Hemoglobin 5, di.i~tik
Kemik iligi aplazisi, i$levsel kemik iliginin yoklugu anla- yogunlukta oksijenle kar~1la~t1gmda, alyuvar ic;:inde uzun
mma gelir. Ornegin kanser tedavisi ic;:in yuksek doz rad- k1istaller halinde <;i:iker. Kristaller hticreyi uzatarak bikon-
yasyon veya kemoterapiye maruz kalmak kemik iligi kok kav disk yerine orak gori.inilmi.\ verirler. Hemoglobin
hticrelerini hasarlayabihr, bunu birkac;: hafta ic;:inde anemi <;oktinti.ileri hi.icre zanrn da zedeler, hticreleri <,;ok daya-
izler. Bocek ilac;:lan veya petroldeki benzen gibi toksik mks1z hale geti.rerek ciddi anemiye yol ac;:ar. Bu hastalar
kimyasallann yuksek dozlan da aym etkiye neden olabi- s1khkla, orak hucre hastahg1 "kriz"i denilen bir k1s1r
lir. Lupus eritematozus gibi oto-immun hastahklarda, donguye girerler. Dokulardaki di.l~tik oksijen basmc1
bag1~1khk sistemi saghkh hi.icrelere (ornegin kemik iligi orakla~maya neden olur, alyuvarlar parc;:alamr, oksijen
kok hucreleri) saldirmaya ba~lar, bu durum aplastik
basmc1 daha da dti$er, orakla~ma ve alyuvar yilmru giderek
anemiye yol ai;abili.r. Aplastik anemilerin yakla;nk yans1-
artar. Bu sure<; bir kez ba$lad1gmda luzla ilerler, birkac;:
nm nedeni belli degildir, bunlara idiopatih aplastik anemi
saat i<;:inde alyuvarlarda ciddi azalma ve baz1 vakalarda
denir.
oltimle sonuc;:larur.
Agu aplastik anemili h;iler, kemik iligi nakli veya
Eritroblastozis fetaliste Rh-negatif ann.enin antikorlan,
alyuvar say1sm1 gec;:ici olarak amran kan nakli ile tedavi
fetilsun Rh-poziti.f alyuvarlarma saldmr. Bu antikorlar,
edilmezlerse genellikle oliirler.
Rh-pozitif hucreleri dayamks1z hale getirerek y1rulmala-
Megaloblastik Anemi. Bl2 vitamini, folik asit ve mide nna yol ac;:ar ve bebegin ciddi bir anemi ile dogmasma
mukozasmdaki intrensek faktorle ilgili onceki tart~malar neden olur. Bu konu Boltim 36'da kan Rh faktoru ile
temel almd1gmda, bu faktorlerden herhangi birinin ili$kili olarak tar~1lm1~t1r. Eritroblastozis fetaliste, y1k1lan

452
Bolum 33 Alyuvarlar, Anemi ve Polisitemi

hticrelerin yerine a~m huda alyuvar yapum, kemik i.ligin- ve hematokrit ytizde 40-45 normal degerler yerine yuzde
den kana btiyuk miktatda alyuvar erken blast ~ekillerinin 60-70 olabilir. Polisitemia vera kan hucrelerini tireten
serbestlenmesine yol ac;ar. hemositoblastik hilcrelerde genetik bir sapma sonucu
olu~ur. Blast hticreler alyuvar tiretirnini, <;ok fazla hilcre
oldugu halde durdurmaz. Ozel bir meme hilcresi tipinin
ANEMiNiN DOLA$1M SiSTEMi i$LEViNE a~m yap1mma neden olan bir meme ttimoriine benzer
~kilde, alyuvarlar a$m tiretilmektedir. Genellikle akyuvar
ETKiLERi
ve trombosit yaprmt da artml;,ttr.
Bolum 14'de tarw;1ld1g1 gibi, kamn viskozitesi, btiytik Polisitemia verada yalmz hematokrit artmaz, toplam
oli;tide kandaki alyuvar konsantrasyonuna baghdu. kan hacmi de artar, bazt durumlarda normalin iki katma
Normalde kanrn viskozitesi suyun yakla~1k 3 kat1 c1kar. Sonuc; olarak, damar sisteminin ti\mti a$m miktarda
oldugu halde, agir anemide kan viskozitesi suyun 1,5 dolar. Kapillerlerin c;ogu ak1$kanhg1 az kanla ukah hale
gelir. Normalde kanm viskozitesi suyun yakla$tk 3 katt
katrna kadar dti~ebilir. Bu, perifer damarlarda kan
iken, polisitemia verada bazen 10 katma ula~tr.
ak1mma direnci azalur, normalden fazla miktarda kan
dokulara gider ve kalbe cloner, b6ylece kalp debisi <;ok
attar. Aynca kanda oksijen ta~mmasmm azalmas1
sonucu geli~en hipoksi, perifer damarlarda geni;;lemeye POLiSiTEMiNiN DOLA$1M SiSTEMi i$LEViNE
neden olur, kalbe donen kan miktan daha da artar, kalp ETKiSi
debisi normalin ti<;-dort katJ kadar ytiksek cltizeylere Polisitemide kan viskozitesi btiyuk oli;tide artttgmdan,
ula~1r. Boylece aneminin onemli etkilerinden birisi kalp perifer darnarlarda kan akl.$t genellikle c;ok yava~lar.
debisinin ve kalbin pompalamaya bagli i~ yiikiinii.n Boltim 20'de kalbe kan donti~unu duzenleyen faktorlerle
artmas1d1r. ili~kili olarak tar~tlcugi gibi, kan viskozitesinin artt~1
Anemideki kalp debisi atll$1, aneminin oksijen la$1ma- kalbe venoz donli.$ luzrnt azalttr. Buna kar$1lik, polisite-
rnide kan hacmi biiyiik oranda artmv,;ur, bu venoz donli.$ti
daki azalt1c1 etkisini k1smen onadan kaldmr. ~tinkti
artinr. Ashnda polisitemide kalp debisi normalden i;ok
birim miktar kan az miktarda oksijen ta;;1masma ragmen,
fazla degi$im gostermez, c;unku bu iki fakwr az veya i;ok
kan akun hm dokulara normal miktarda oksijen saglaya- birbirini dengeler.
cak kadar artabili.r. Ancak anemili ki~i egzersize ba~larsa, Polisitemili ki$ilerin ti<;te birinde arter basmc1 yuksel-
kalp halen pompalad1gmdan daha fazla kam pompalaya- rnesine ragmen, c;ogunda arter basmc1 normaldir. Bu,
maz. Sonw; olarak, egzersiz sirasrnda dokunun oksijen artm1~ kan viskozitesinin perifer direncini artmct ve dola-
gereksinimi <;ok artacagrndan, ciddi doku hipoksisi geli;,ir yi.st ile arter basmcmt artmct etkisinin, kan basmc1 dtizen-
ve aku.L kalp yetrnezligi ile sonlanabilir. leyici mekanizmalarla engellencligi anlamma gelir. Ancak,
belirli bir smu a~thrsa bu dtizenleme mekanizmalan
yeterli olmaz ve hipertansiyon geli$it.
Cilt rengi, biiyuk oranda derideki subpapiller venoz
POLiSITEMi pleksusta bulunan kan miktanna bagltdu. Pohsitemia
Sekonder Polisitemi. Yuksek irtifalarda oldugu gibi verada bu pleksustaki kan miktan <;ok artmt$Llr. Aynca
havadaki oksijen azhg1 veya kalp yetmezligindeki gibi venoz pleksusa girmeden once, kan, deri kapillerlerinden
dokulara oksijen iletilmesinde yetersizlik nedeniyle yava~ ge<;tigi i<;in, normalden daha fazla miktarda hemog-
lobin deoksijene olur. Deoksijene hemoglobinin mavi
dokular hipoksik hale gelirse, kan yap1c1 organlar otoma-
rengi, oksijene hemoglobinin kirrruz1 rengini maskeler.
tik olarak daha fazla alyuvar tiretirler. Bu duruma sekon-
Bu yuzden polisitemia verah ki$inin cilt rengi, hafif
der polisitemi denir ve alyuvar say1S1 s1khkla 6-7 milyon/ mavimsi kurmzt (siyanotik) gortintimh\dilr.
mm 3'e, normalin yakla~tk %30 tistune yukselir.
Sekonder polisiteminin yaygrn bir tipi Jizyolojili poli- Kaynaklar
sitemidir ve atmosferik oksijenin i;ok dil$tik oldugu 4.000- Alayash Al: Oxygen therapeutics: can we tame haemoglobin? Nat Rev
5.000 metre yi.ikseklikte ya;,ayan yerlilerde gozlenir. Drug Discov 3:152, 2004.
Genellikle 6-7 rnilyon/mm3 olan kan sa)'lst, ki~ilerin Bizzaro N, Antico A: Diagnosis and classification of pernicious anemia.
Autoimmun Rev 13:565, 2014.
yogunlugu azalm~ atmosferde gunltik i~lerini rahat<;a Coates TD: Physiology and pathophysiology of iron In hemoglobin-
yapabilmelerini saglar. associated diseases. Free Radie Biol Med 72C:23, 2014.
Franke K, Gassmann M, Wielockx B: Erythrocytosls: the HIF pathway in
control. Blood 122:11 22, 2013.
Polisitemia Vera (Eritremi). Polisitemia vera olarak Haase VH: Regulation of erythropolesis by hypoxia-Inducible factors.
bilinen patolojik durumda alyuvar sayi.s1 7-8 milyon/mm3 Blood Rev 27:41, 2013.

453
Unite VI Kan HOcreleri, Bag1~1kltk ve Kan P1ht1/a~mas1

Hentze MW, Muckenthaler MU, Andrews NC: Balancing acts: molecu- Noris M, Remuzzi G: Atypical hemolytic-uremic syndrome. N Engl J
lar control of mammalian iron metabolism. Cell 11 7:285, 2004. Med 361: 1676, 2009.
Jelkmann W: Regulation of erythropoietin production. J Physiol Platt OS: Hydroxyurea for the treatment of sickle cell anemia. N Engl J
589: 1251, 2011. Med 358:1362, 2008.
Kato GJ, Gladwin MT: Evolut ion of novel small-molecule therapeutics Stabler SP: Clinical practice. Vitamin 812 deficiency. N Engl J Med
targeting sickle cell vasculopat hy. JAMA 300 2638, 2008. 368:149, 2013.
Kee Y, D' Andrea AD: Molecular pathogenesis and clinical manage- Steinberg MH, Sebastiani P: Genetic modifiers of sickle cell disease.
ment of Fanconi anemia. J Clin Invest 122:3799, 2012. Am J Hematol 87:795, 2012.
Mastrogiannaki M, Matak P, Peyssonnaux C: The gut in iron home- Yoon D, Ponka P, Prchal JT: Hypoxia. 5. Hypoxia and hematopoiesis.
ostasis: role of HIF-2 under normal and pathological conditions. Am J Physiol Cell Physiol 300:C 12 15, 2011.
Blood 122:885, 2013.
Metcalf D: Hematopoietic cytokines . Blood 111 :485, 2008.

454
0 --..~ ~ BOLOM 34
,,
.~,'--. \ I
t). _ _

Viicudun Enfeksiyona Direnci:


I. Lokositler, Graniilositler,
Monosit-Makrofaj Sistemi ve inflamasyon

Viicudumuz siirekli olarak deride, agizda, solunum yol- !enfositler ve nadiren de plazma hucreleridir. Aynca kemik
lannda, bagusak kanalmda, gozleri do~eyen zarlarda ve iliginde bulunan ve akyuvarlara benzeyen bir ba~ka hticre
hatta iiriner kanalda degi~en miktarlarda bulunan bakteri, tipi olan megakaryositl.erin parr;alan olan <;;ok sayi.da trom-
virus, mantar ve parazitlere maruz kalmaktadir. Bu enfek- bosit bulunur. Uk ii<; tip hticre ~el<ll 34-l'de 7, 10 ve 12
siyon etkenlerinin bir <;ogu, eger daha derin dokulara numaralar ile gosterildigi gibi graniillii gortiniimli.i olduk-
yayi.hrsa, fizyolojik i~levlerin ciddi olarak bozulmasma ve lan ir;in grani.ilosit olarak veya klinik terminolojide r;ok
hatta olume yol a<;;abilir. Normalde var olanlara ek olarak, i;ekirdekli olduklan i<;;in "poli'' diye adlandmhrlar.
yiiksek oranda enfeksiyoz olan diger bakteri ve viruslerle Granulositler ve monositler yay1hmc1 organizmayi.
de zaman zaman kar~ila~mz ve bunlar pnomoni, strepto- esas olarak sindirerek (yani f agositoz ile) veya sald1rgan
kok enfeksiyonu ve tifoid ate~ gibi oldiirticii hastahklara organizmanm ortadan kaldmlmasm1 kolayla$tlran <;oklu
neden olabilir. etkiye sahip antimikrobiyal ya da inflamatuvar madde-
Vi\cudumuz, farkh enfeksiyoz ve toksik ajanlarla ler serbestleyerek vticudu korurlar. Lenfosit ve plazma
sava~mak i<;in ozel bir sisteme sahiptir. Bu sistem kandaki hiicreleri ise temelde bag1~1khk sistemi ile ili~kili i$lev
lokositler (akyuvarlar) ve lokositlerden kaynaklanan gorilrler ve bu konu Boliim 35'de tart1~1lm~t1r. Son
doku hucrelerinden olu~mu~tur. Bu hiicreler birarada olarak, trombositlerin ~levi kanm p1ht1la$ma mekaniz-
i;ah~arak, iki yolla hastahklan onlerler: (1) yayihmc1 mastm aktive etmektir; bu da Boltim 37'de
bakteri veya viriisleri fagositoz He harap ederek ve (2)
tart1~1lm1$tlr.
yayi.hmc1yi. hasarlayan ya da etkisizle;;tiren antilwrlar ve
duyar/(1$ml$ /enfositler olu~mrarak. Bu boltim, bu yon- Kandaki Farkh Akyuvarlann Konsantrasyonlan.
temlerden ilkini i<;ermektedir. Bolum 35 ise, ikincisi ile Eri~kin insanda mikrolitre kanda 7.000 kadar akyuvar
ilgilidir. vardir (5 milyon alyuvara kar$1hk). Farkh hticre tipleri-
nin toplam akyuvar ir;inde nonnal oranlan yakla$1k
olarak ~yledir:
L0KOSITLER (AKYUVARLAR)
Akyuvarlar olarak da adlandmlan lokositler vticudun Polimorfonukleer notrofiller %62,0
savunma sisLeminin ltareketli biriml.eridir. Kl.smen kemik PolimorfonOkleer eozinofiller %2,3
iliginde {granulositle,; monositler ve az say1da lenfositler) Polimorfonukleer bazofiller %0,4
ve kismen de lenf dokusunda {lenfositler ve plazma hiic- Monositler %5,3
releri) olu!,?urlar. Olu~Luktan soma, kan ile gereksinim Lenfositler %30,0
duyulan farkh vticut bolgelerine ta~mular.
Akyuvarlann ger<;;ek degerleri <;ogunun ozellikle ciddi
Yalmzca hticre par<;ac1klan olan trombositlerin saytl.an
enfeksiyon ve inflamasyon bolgelerine ta~mmalandu.
milimetre ktip kanda normalde 300.000 kadardu.
Boylece enfeksiyon etkenlerine kar~1 huh ve giic;lii bir
savunma saglarlar. Daha soma gorecegimiz gibi, granti-
lositler ve monositler yabanc1 yay1hmc1y1 "arayi.p bulma AKYUVARLARIN OLU$UMU
ve tahrip etme" ozel yetenegine sahiptir.
Pluripotent hemaropoietik kok hi.icrenin, yonlendirilmi$
kok hucrelerin farkh tiplerine dogru erken farkhla~mas1
LOKOSiTLERiN GENEL OZELLiKLERi onceki boltimde ~ekil 33-2'de gosterilmi$tir. Alyuvar
Akyuvar Tipleri. Kanda normalde alt1 <;;e~it akyuvar yap1m1 i<;in yonlenen hticreler d~mda ahyuvar olu~urnu
bulunur. Bunlar po1imorfonilhleer notrofille,; polimorfo- i<;in iki ana seri, miyelositik ve lenfositik seriler de olu$ur.
niihleer eozinofiller, polimo1fonilkleer bazofiller, monositle1; ~ekil 34-l'in sol tarafmda miyeloblasttan ba$layarak
455
Unite VI Kan Hucreleri, Ba(;N1kltk ve Kan P1htda}mas1

Miyelositlerin Olu~umu Lenfositlerin Olu~umu

t~
r----------1
3
~ .r. 2 I
I
I
I
f t l
'f 13
f 4
f
.,..-.-. 8
t
•• •••• 11
t t
!;~ .. .~i
o~
I

t
....
-~::,,.,-: l 14

e')j
5
i
...t 6
iii I I

'f 15

Q,
t 7
. 0•
'
i
. .
t 12
T
I

16

~ekil 34-1. Akyuvarlann olu$umu. Mlyelold seridekl farkh hOcreler. 1, miyeloblast; 2, promiyelosit; 3, megakaryosit; 4, notrofil mlyelosit; 5, gen<;
notrofil metamiyelosit; 6, "<;omak" notrofil metamiyelosit; 7, polimorfonOkleer notrofil; 8, eozinofll miyeloslt; 9, eozinofil metamiyelosit; 10,
polimorfonukleer eozinofll; 11, bazofll miyeloslt; 12, polimorfonOkleer bazofil; 13- 16, monosit olu~um evreleri.

miyelositih seri. ve sag tara(mda da lenfoblasttan ba$layarak AKYUVARLARIN YA$AM S0RESI


lenfositik seri goriilmektedir.
Dola~1m kanmda granulositlerin omru kemik iliginden
Graniilositler ve monositler yalmz kemik iliginde olu-
serbestlendikten sonra normalde 4-8 saat ve gereksinim
$Urlar. Lcnfositler ve plazma hucreleri esas olarak <;e$itli duyulan dokularda da 4-5 gundur. Ciddi doku enfeksi-
lenJoid dokularda, ozellikle lenf bezleri, dal.ak, timus, yonlannda, bu toplam ya~am si.iresi genellikle birka<;
lonstller ve kemik iliginde ve bagirsak duvan epiteli saate kadar du~er; <;linku grantilositler daha h1zh enfekle
alunda uzanan Peyer plaklan gibi vucudun <;e$itli yerle- bolgeye gider, i$levlerini yerine getirir ve si.ire<; ic;inde
rindeki lenfoid dokularda uretilirler. kendi kendilerini tahrip ederler.
Kemik iliginde olu$an akyuvarlar, dola$1m sisteminde Monositle1in kanda ya$am siiresi de k1sad1r, kapiller
gercksinim duyuluncaya kadar kemik iliginde depolamr- zarlardan dokulara ge<;meden once 10-20 saat kadar dola-
lar. Ardmdan, gereksinim oldugunda <;e$itli faktorler ~1mda kalirlar. Dokularda $i~erek geni~ler, doku makrofaj-
bunlann serbestlenmesine yol a<;ar (bu faktorler daha lan haline gelrneye ba$1arlar ve fagositik i$levleri s1rasmda
sonra tart1$1lacaknr) . Normalde tiim kanda dola$anm li<; yikilmadiki;a aylarca bu ~kilde ya$ayabilirler. Daha soma
aynnnh olarak tarw;;ilacak olan bu doku makrofajlan,
kan kadar akyuvar ilikte depol.amr. Bu miktar, bu hticre-
doku makrofaj sisteminin temelini olu~turarak clokularda
lerin yakla~1k alu gunltik gereksinimini saglar.
en[eksiyonlara kar~1 slirekli bir savunma saglarlar.
Ge<;ici olarak kanda ta~man az say1da lenfosit d1$mda
Lenfositler, lenf diigumleri ve diger lenfoid dokular-
lenfosillerin <;ok buyuk k1sm1 lenfoid dokunun <;e$itli
dan lenfatik drenaj ile surekli olarak dola$una kauhrlar.
bolgelerinde depolamr. Birka<; saat soma, kandan diyapedez ile dokulara ge<;erler.
~ekil 34-l'de goriildugii gibi, magakaryositler (3 Daha soma tekrar lenfe girerler ve kana geri donerler; bu
numarah hucre) kemik i.liginde olu~ur. Bu megakaryosit- sure<; tekrar tekrar devam eder; dolayis1yla, tum vUcutta
ler kemik iliginde pan;alarur ve trombosiL olarak bilinen lenfositle1in sUrekli dola$lffil vardn. Lenfositlerin ya$am
kui;:ilk par<;alan kana gei;er. Bunlar kan p1hul~masmm sliresi, vucudun bu hiicrelere gereksinimine gore haftalar
ba~lanlmasmda <;ok onemlidirler. veya aylar olabilir.
456
Boli.im 34 Vucudun Enfeksiyona Direnci: I

Kandaki trombositler yakla~1k her on gtinde bir yeni- Akyuvarlar Doku Alanlarma Kemotaksis ile ~ekilir.
leriyle degi~irler. Bir ba~ka de~le, her gun, kamn her Dokudaki c;ok c;e~illi kimyasal madde hem noLrofillerin
mikrolitresi i<;in yakla~k 30.000 trombosit olu~ur. hem de makrofajlann bu kimyasal maddenin kaynagma
dogru hareketine neden olurlar. ~ekil 34-2'de goriilen bu
ENFEKSiVONLARA KAR$1 olay kemotaksis olarak bilinir. Dokuda inflamasyon oldu-
SAVUNMADA NOTROFiLLER VE gunda, inflamasyonlu alana dogru kernotaksise neden
MAKROFAJLAR olan en az bir duzine farkh ilriin onaya c;1kar. Bunlar (1)
baz1 bakteri veya virus kaynakh toksinler, (2) inflamas-
Yayihmc1 bakteriler, viriisler ve diger hasar verici etken- yonlu dokunun kendisinden ac;1ga c;1kan dejeneratif
lere salclmp tahrip edenler esas olarak noLroulller ve doku
tirilnler, (3) inflamasyonlu dokuda aktive olan "komple-
makrofajlandir. Notrofiller, bakterilere dola~1m kanmda
man kornpleksinin" ~e~illi tepkirne ilriinleri (Bolttm 35'de
bile saldmp onlan tahrip edebilen olgun hiicrelerdir.
tartt~tlnu~trr) ve (4) inflamasyonlu alanda plazma pihtt-
Diger yandan, doku makrofajlan ya~amlarma, enfeksiyon
etkenleri ile sava~ma yetenekleri ktstth, heniiz olgunla~- la~masmm neden oldugu c;~itli tepkime iiriinle1i ve diger
mann~ kan monositleri ~eklinde b~larlar. Ancak dokulara maddelerdir.
gec;tiklerinde ~i~meye ba~larlar; bazen c;aplan be$ misli ~ekil 34-2'de gorUldiigti gibi, kemotaksis, kemotaktik
artarak 60-80 mikrometreye kadar ula~ir, c;1plak gozle maddenin konsantrasyon farkma baghdn. KonsanLrasyon,
rahatl1kla goriilebilirler. Amk bu hiicrelere makrofaj denir kaynagm yak1mnda en fazladtr ve akyuvarlarm Lek yonlU
ve bu hiicrelerin hastahk eckenleri ile sava~ma yetenekleri hareketini yonlendirir. Kemocaksis inflamasyonlu
<;ok fazlaclir. dokudan 100 mikrometre uzaga kadar etkindir. Hemen
hic;bir doku kapillerlerden 50 mikromeLreden daha uzakLa
Akyuvarlar Doku Arahklarma Diyapedez ile Girer.
olmad1gi ic;in, kemoLakLik sinyal kapillerlerden inflamas-
Notrofiller ve monositler kan kapillerlerinin porlanndan
yonlu alana dogru kalabalik bir akyuvar kitlesini rahat-
s1k1~rak diyapedez ile gec;ebilirler. Por hucre buyuklu-
gunden c;ok kiic;Uk olsa da hilcrenin kuc;uk bir k1sm1 hkla hareket etlirebilir.
pordan kayar ve ~ekil 34-2 ve ~ekil 34-3'de gorilldtigU
gibi, kayan k1s1m porun genisligine uyacak kadar s1ki~1r.
FAGOSiTOZ
Notrofil ve makrofajlann en onemli i~levleri fagositoz,
Akyuvarlar Doku Arahklarmda Amiboid Hareketle
saldugan etkenin hticresel sindirimi demektir. Fagositler,
ilerlerler. Bolt1m 2'de ac;ikland1g1 gibi, notrofil ve mak-
fagosite edilecek maddelerde se~ici olmahdrr, aksi tak-
rofajlar doku aralannda amiboid hareketle ilerleyebilirler.
dirde vUcudun normal yap1lan ve hticreleri de sindirile-
Baz1 hilcreler, her clakika kendi uzunluklan kadar bir
mesafede, 40 µm/dak'a kadar yuksek bir luzda hareket bilir. Fagositozun olup olmamas1 ozellikle ti<; sec;ici i~leme
ederler. dayamr.
ilki, vticudun dogal yapllarmm pek c;ogu fagositoza
direnc;;li olan pilriizsuz yUzeylere sahip olmas1dtr. Fakat
yUzey ptirt1zlt1 oldugunda, fagosiwz olas1hgt artar.
lkincisi, vticudun dogal yaptlannm c;ogunun, fagosit-
leri iten koruyucu protein k1ltilara sahip olmas1chr.
Tersine, olii dokulann ve yabanc1 parc;actklann c;ogunda
genellikle koruyucu k1hf yoktur, bu da onlan fagositoz
ic;in uygun hale getirir.
.. .'-) .
Dc;ilncti olarak, vucudun bagt~1khk sistemi (Bolilm
... . . · .\·.·.··
~-
y ,·_·. ·: , •:: ,.-
35'de tarL1~1hrusur), bakteri gibi enfeksiyon etkenlerine
kars1 antikorlar gelistirir. Ardmdan anlikorlar bakteri zar-
· .·--~·- · ·· .
.~ -~.· .·..·~-:··::_··.::~-.~~~j~1~fi~:\ •·-. ·
larma tutunarak bakteriyi fagositoz i<;in duyarh hale
gecirir. Bunun i<;in, ancikor molektilii gelecek boliimde

- ~ .. •:_7><·;~,;;:\s.· tart1s1lan bag1s1khk sisteminin bir parc;as1 olan kompleman


~elalesinin C3 uriinU ile de birlesir. Daha soma, C3 mole-
ktilU fagosit zanndaki reseptorlere tutunur ve boylece
fagositoz baslar. Patojenin fagositoz i<;in sec;imine opsoni-
zasyon denir.
Kemotaktik
madde Notrofiller Tarafmdan Fagositoz. Dokulara giren not-
~ekil 34-2. Notrofillerin diyapedez ile kapiller porlarmdan ve kemo- rofiller, olgun hticreler olduklan i<;in hemen fagositoza
taksis ile hasarh doku alanina dogru hareketi. baslayabilirler. Fagosite edilecek par9ac1ga yaklasngmda
457
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1?1k!,k ve Kan P1ht1/a?mas1

notrofil once parc;acLga tutunur, sonra parc;actk c;evre- peroksit (Hp) ve hidroksil iyonlanm (OH-) ic;erirler.
sinde her yone dogru yalanc1 ayaklar uzanr. Kar~1 kar~1ya Aynca lizozomal enzimlerden biri olan miyeloperoksidaz,
gelen yalanc1 ayaklar birbiri ile kayna~rr. Boylece, ic;inde H2 0 2 ile kloriir iyonlan arasmdaki reaksiyonu katalize
fagosite edilen parc;ac1gi bulunduran kapah bir bohne ederek a~m derecede bakterisidal olan hipoklorit olu~u-
olu~ur. Ardmdan bu bolme sitoplazma bo~lugunun ic;ine munu saglar.
dogru c;oker ve hucre zanndan aynlarak sitoplazma ic;inde Baz1 bakteriler, ozellikle tuberktiloz basili, lizozomal
serbestc;e yuzen fagositik veziku!ii (fagozom da denir) sindirime direnc;:li ktlillara sahiptir ve bazen de notrofil ve
olu$turur. Tek bir notrofil, kendisi aktivitesini kaybede- makrofajlann oldurucu elkilerine k1smen direnc;:li mad-
deler salgilarlar. Bu ttir bakteriler, bir omegi ttiberkiiloz
rek olmeden once genellikle 3-20 bakteriyi fagosite
olan c;e~itli kronik hastahklara neden olurlar.
edebilir.

Makrofajlar Tarafmdan Fagositoz. Makrofajlar, MONOSiT-MAKROFAJ H0CRE SiSTEMi


kandan dokulara giren monositlerin son basamak urunu- (RETiKOLOENDOTELYAL Si STEM)
dur. Boltim 35'de belirtildigi gibi bag1~tkhk sistemi tara-
Yukandaki paragraflarda, makrofajlan dokular arasmda
fmdan aktive edildiklerinde, notrofillerden c;ok daha
gezebilme yetenegi olan, hareketli hucreler olarak tamm-
guc;lu fagositoz yapabilirler, stkhkla 100 bakteriyi fagosite lad1k. Ancak monositlerin c;:ok buyuk bir kism1 da, dokuya
edebilecek yetenektedirler. Notrofiller, bakterilerden daha gec;:tikten ve makrofaj haline geldikten sonra dokulara
buyi.ik pan;ac1klan fagosite edernezken, bunlar c;ok daha tutunmaya ba~lar ve ozel koruyucu i~levlerini sergilemek
buytik parc;ac1klan ornegin, tum bir alyuvan veya bazen uzere c;agnlmcaya kadar aylarca hatta yillarca Lutunmu~
sltma parazitlerini bile yutabilirler. Aynca makrofajlar, olarak kahrlar. Bunlar hareketli makrofajlarla ayn1 oranda
parc;ac1klan sindirdikten soma, at1k urunlerini atabilir ve biiyuk miktarda bakteri, virus, olti doku ve dokudaki
c;ogunlukla daha aylarca ya~ayabilir ve i~levlermi diger yabanc1 parc;ac1klan fagosite etme yetenegine sahip-
siirdurebilirler. tirler. Uygun ~ekilde uyanldtklannda, bagh konumlann-
dan aynhrlar ve tekrar hareketli makrofajlar haline
Par~aciklarm <;ogu Fagosite Edildikten Sonra Hilc- gelerek, kemotaksise ve inCTamatuvar surec;: ile ilgili diger
rei~i Enzimler Tarafmdan Sindirilir. Yabanc1 bir par- uyaranlara cevap verirler. Dolay1s1yla, viicut tum doku
c;ac1k fagosite edildiginde, notrofil ve makrofajlardaki bolgelerinde c;ok geni~ bir "monosit-makrofaj sistemi"ne
lizozomlar ve diger sitoplazmik granuller h1zla fagositik sahiptir.
veziktil ile ternasa gec;erler ve zarlan kayna~arak, c;~itli Monositler, hareketli makrofajlar, sabit doku makro-
fajlan ile kemik iligi, dalak ve lenf dugumlerindeki az
sindirirn enzimlerini ve bakterisidal etkenleri vezikul
say1da ozelle~rni~ endotel hticrelerinin hepsine birden
ic;ine bo~alt1rlar. Boylece fagositik veziktil sindirim vezi-
retikiiloendotelyal sistem denir. Ancak bu hucrelerin hepsi
kiilu haline gelir ve fagosite edilen parc;ac1gm sindirimi
veya hemen hemen hepsi monosi.tik kok hucrelerden kay-
hemen ba~lar. naklanm1~ur ve retikuloendotelyal sistem, monosit-mak-
Notrofiller ve makrofajlar, ozellikle bakterileri ve rofaj sisterni ile e~anlamhd1r. Retik.iiloendotelyal si.stem
diger yabanc1 proteinleri smdirrneye yarayan proteolitik Lerimi np literatiirunde monosit-makrofaj sisteminden daha
enzimler ile dolu bol miktarda lizozorna sahiptir. iyi bilindiginden, tum dokularda, fakat ozellikle tahrip
Makrofajlann lizozomlan (ancak notrofillerin degil), edilmesi gereken fazla miktarda parc;ac1k, toksin veya
tuberkuloz basili gibi baz1 bakterilerde bulunan kahn lipit istenmeyen diger maddelerin bulundugu doku bolgele-
zarlan sindiren fazla miktarda 1.ipazlar da ic;erirler. rinde bulunan, yaygm fagositik sistem olarak
hat1rlanmaltd1r.
Notrofiller ve Makrofajlar Bakterileri Oldilrebilirler.
Yutulan bakterilerin fagozomlarda sindirimine ek olarak, Deri ve Derialt1 Dokulardaki Doku Makrofajlan
notrofiller ve makrofajlar lizozomal enzimler yetersiz (Histiyositler). Normalde deri, enfeksiyon etkenlerine
kalsa bile, birc;ok bakteriyi olduren bakterisidal ajanlara dayamkh olmasma kar~m, zedelendiginde bu durum
da sahiptirler. Bu ozellikle sindirim enzimleri ile parc;a- bozulur. Deri alu dokulannda enfeksiyon ba~lad1gmda ve
lanmalanm onleyen koruyucu k1bflar veya diger faktor- yerel inflamasyon ortaya c;:1khgmda ye rel doku makrofajlan
in situ bolunebilir ve daha c;ok makrofaj olu~tururlar. Daha
lere sahip baz1 bakteriler ic;in onernlidir. Oldiitiicil etkinin
soma, onceden anlattldtg1 ~ekilde enfeksiyon etkenlerine
c;:ogu, fagozom zarlanndaki enzimler veya peroksizom diye
tutunarak, tahrip edici normal i$levlerini sergilerler.
adlandmlan ozel organeller tarafmdan olu~turulan c;:e~itli
guc;lu okside edici ajanlar tarafindan gercekle~ir. Bu okside Lenf Dugumlerindeki Makrofajlar. Dokulara giren,
edici ajanlar az miktarlan bile birc;ok bakteri ic;in oldu- bakteri gibi parc;:ah olu~umlann hic;biri kapiller zarlardan
ri.icu olan buyuk rniktarda siiperoksil col-), hidrojen kana dogrudan emilemez. Eger pan;ac1klar dokuda yerel
458
Bolum 34 VOcudun Enfeksiyona Direnci: I

Aferent lenfatikler

U ?'W --Kapak\;1k

Germinal
merkez
\
MedOller kordon

Eterent lenfatikler

~ekil 34-3. Bir lenf dO(JOmOni.in i~levsel ~emas1

Kupffer hOcreleri

~ekil 34-4. Karaciger sinOzoidlerini do~eyen Kupffer hucreleri. Hint


olarak tahrip edilmeclikleri takdirde lenfe girerler ve lenf
murekkebi parc;ac1klannin Kupffer hucre sitoplazmasma fagositozu
damarlan yolu ile lenfatik ak1m boyunca arahkh yerle~~ gosterilmi~tlr.
bulunan lenf dugumlerine dogru ta?1mrlar. Yabanc1 par-
c;ac1klar, lenf di.\gi.imlerinde sinuslerin ags1 yap1smda
bulunan dohu makrofajlan tarafmdan tutulurlar.
~ekil 34-3, lenf di.\giimilntin genel yap1s1m goster-
mektedir. Lenf, lenf dtigiimtiniln kapsulunden aferent
kanahndaki bakterilerin hemen hemen hi<; biri portal
lenfatihlerle girer; ardmdan diigumun meduller sinii.s1erine
kandan gene! sistemik dolas1ma gec;emez. Ger<;ekten de,
dogru akar ve son olarak hi.lustan gec;erek eferent lenfatih-
Kupffer hticrelerinin yapt1gi fagositozun hareketli resim-
1.ere girer, sonm;ta venoz kana bo?ahr.
leri bir bakterinin, 1/100 saniyeden daha kJSa sure ic;inde
Lenf siniisleri c;ok say1da makrofaj ile kaphdu ve eger
fagosite oldugunu gostermektedir.
herhangi bir parc;ac1k lenf yoluyla sinilslere girerse mak-
rofajlar onu fagosite eder ve vucuda yayihmm1 onler. Dalak ve Kemik iligi Makrofajlan. Eger yayilunc.:1
organizma genel dola$1ma ginneyi basanrsa, burada doku
Akcigerlerdeki Alveol Makrofajlan. Yayihmc1 orga- makrofaj sistemi savumnasmm diger savunma hatlan,
nizmalann vucuda s1khkla girdigi bir diger yol da akci- ozellikle dalak ve kemik iligi makrofajlan ile kar~la$tr.
gerlerdir. Alveol duvarmm yap1smda c;ok say1da doku Her iki dokuda da makrofajlar bu iki organm retikiiler
makrofajlan bulunur. Bunlar alveollere tutunmaya ba?la- agma ttltunmuslardu ve yabanc1 parc;ac1klarla temasa ge<;-
yan parc;ac1klan fagosite edebilirler. Eger bunlar sindiri- tiklerinde onlan fagosite ederler.
lebilir parc;ac1klar ise makrofajlar bunlan sindirir ve Dalak, doku arahklannda lenf yerine kamn akmas1
sindirim i.\riinlerini lenf ic;ine serbestlerler. Eger parc;ac1k
d~mda lenI dugiimlerine benzer. ~ekil 34-5, dalak
sinclirilebilir degilse, makrofajlar -eger mi.\mki.inse-
dokusunun kuc;uk periferik bir pan;;as1m gostermekte-
yav8$c;a eritilene kadar parc;ac1k etrafmda s1khkla bir "dev
dir. Ktic;tik bir arterin dalak kapsiiliinden gec;erek dalah
hucre" kapsiilii olu~tururlar. Bu tarz kapsi.iller sikhkla
ti.iberkiiloz basili, silisyum toz parc;ac1klan ve hatta
pulpasma girdigine ve kii<;iik kapillerlerde sonland1gina
dikkat ediniz. Kapillerler ileri derecede porludur; tum
karbon parc;aciklan etrafmda olu~ur.
kanm kapillerlerden lnrm1zt pulpa lwrdonlarma ge<;me-
Karaciger Sinuzoidlerindeki Makrofajlar (Kupffer sine izin verirler. Kan daha soma bu kordonlarm trabe-
Hucreleri). Bakterilerin vi.tcuda yay1lmasmda bir diger kiil agmdan s1k1~arah gec;er ve sonuc;ta venoz siniislerin
yol da sindirim kanahd1r. Sindirilen besinlercleki c;ok endotel duvarlarmdan gec;erek sistemik dolas1ma d5ner.
say1da bakteri s1khkla sindirim sistemi mukozasmdan Kirmm pulpanm trabektillerinde c;ok say1da makrofaj
portal kana girer. Bu kan, genel dola~;ima kaulmadan bulunur. Venoz siniislerde de makrofaj boldur. Kanm,
once, karaciger sintizoidlerinden gec;er. SinUzoidler ~ekil k1rm1z1 pulpa kordonlan arasmdaki bu gec;isi, ozellikle
34-4'de goriildi.igu gibi Kupffer hiicrele1i denilen doku yash ve anormal alyuvarlar dahil olmak iizere kandaki
makrofajlan ile kaphd1r. Bu hiicreler o denli eLkin bir istenmeyen kahnt1lann fagositozu i<;in ~siz bir olanak
parc;acik siizme sistemi olustururlar ki, sindirim saglar.
459
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1?1k/1k ve Kan P1ht1/a?mas1

tnflamatuvar olaym ~iddeti genellikle doku hasanmn


derecesi ile oranuhdrr. Ornegin, stafilokoklar dokulara
yayildiklannda ~m derecede oldiirilci.l hucresel toksinler
serbestlerler. Sonuc;;ta inflamasyon huh geli~ir. Gerc;ekten
.L.A. ~'I Pulpa de, inflamasyon stafilokokun kendisinin c;ogalma ve
ya)'llrna htzmdan c;ok daha hizh geli~ir. Bu nedenle, yerel
stafilokok enfeksiyonlannda duvar hula ortiliir ve viicuda
yayihm1 engellerrir. Buna kar~1hk, streptotoklar bu kadar
{iiddetli yerel doku hasanna neden olmazlar. Bu nedenle,
.,.t:,.---Ven duvar orme ola)'l saatleri a~an stirelerde yava~ geli~irken,
......~ _.,,,,,....,...__ Arter
streptokoklar c;ogahr ve yaytlir. Sonu<; olarak, stafilokok-
lar dokulara daha fazla hasar verici olduklan halde strep-
tokoklann vi.icuda ya)'lhm ve oliime yol ac;ma egilimleri
c;ok daha fazladir.
~ekil 34-5. Dalag1n i~levsel yapllan.

iNFLAMASYON SIRASINDA MAKROFAJ VE


NOTROFiLLERiN YANITLARI
Doku Makrofajlan Enfeksiyona Kar~• ilk Savunma
INFLAMASYON: NOTROFiL VE
Hattmt Olu~tururlar. lnfiamasyon ba~lad1ktan soma,
MAKROFAJLARIN ROLO
dakikalar ic;;inde dokuda var olan makrofajlar cleri aln
iNFLAMASYON dokulanndaki histiyositler, akcigerdeki alveol makrofajlan,
beyindeki mikrogliyalar ve digerleri hemen fagositik etkin-
Bakteri, travma, kimyasal maddeler, s1cakltk veya her-
liklerine ba~larlar. lnflamasyon veya enfeksiyon iiriinleri ile
hangi diger bir olay nedeniyle, doku hasan oldugunda,
uyanldiklannda ilk etki bu hiicrelerin luzla gerri~lemeleri-
hasarh dokudan i;ok Sa)'lda madde serbestlenir ve i;evre-
dir. Daha soma, sabit olan makrofajlann <;ogu baglannla-
deki hasarlanmam1~ dokuda <;arp1c1 ikincil degi~ikliklere
nndan aynlarak hareketli hale gehrler ve ilk birka<; saat
neden olur. Tiim bu doku degi~iklikleri kompleksine inf-
lamasyon denir. ic;inde enfeksiyona kar~ ilk savunma hatt1111 ohi~tururlar.
inflamasyonun ozellikleri: (1) yerel kan damarlarmda Bu erken hareketlenen makrofajlann sa)'llan genellikle <;ok
vazoclilatasyona bagh yerel kan ak1m1 art~1, (2) kapiller fazla degildir, fakat ya~am kurtanc1drrlar.
ge<;irgenligin artmas1 ile biiyuk miktarda s1v1mn interstis-
yel arahga sizmas1, (3) s1khkla interstisyel arahktaki inflamasyon Alanma Notrofil Yay1hm1 ikinci
sivmm kapillerlerden sizan fazla miktardaki fibrinojen ve Savunma Hatt1d1r. inflamasyon ba$ladiktan sonraki ilk
diger proteinler nedeniyle p1ht1la~mas1, (4) <;ok sa)'lda saat i<;inde veya daha soma c;;ok sa)'lda notrofil kandan
graniilosit ve monositin dokuya go<;ti ve (5) doku hiicre- inflamasyon alanma dogru ya)'llmaya ba~lar. Bu ya)'lhm1
lerinin ~i~mesidir. Bu tepkimelere neden olan bin;ok doku inflamasyonlu dokuda olu~an ve a~agidaki reaksiyonlan
Urilnlerinden bazilan histamin, bradikinin, serotonin, pros- ba~latan inflamatuvar sitokinler (ornegin, tumor nekroz
taglandinler, kompleman sisteminin ~e~itli f arklt reaksiyon faktoril ve interlokin-1) ve diger biyokimyasal ilriinler
iirii.nleri (Boliim 35'de tammlanm1~ur), kCl11 pzhtrla~ma saglar:
sisteminin reahsiyon uriinleri ve duyarh T hilcreleri (Boliim 1. Kapiller ve ventillerin endotel hticre yuzeyinde selek-
35'de tar~1ld1g1 gibi bag1~1klik sisteminin bir k1smm1 tinler ve hucrelerarasi adezyon molekulu-1 (ICAM-1)
olu~LUrur) tarafmdan serbestlenen Ienfokin diye adland1- gibi adezyon molekullerinin ekspresyonunda art1~
nlan c;;e~itli maddelerdir. Bu maddelerin c;;ogu, makrofaj yol ac;arlar. Bu adezyon molekulleri notrofil iizerin-
sistemini kuvvetle aktive eder ve birkac;; saat ic;;inde, mak- deki tamamlay1ct integrin moleki.illeri ile reaksiyona
rofajlar zarar gormii~ dokuyu ortadan kaldirmaya ba~lar. girerek notrofillerin inflamasyon alamndaki kapiller
Ancak, bazen makrofajlar halen canh olan doku hiicrele-
ve veniil duvanna yap~masm1 saglarlar. Mcuji.nasyon
rine de zarar verirler.
adi verilen bu etki ~ekil 34-2'de ve ~ekil 34-6'da
inflamasyonun "Duvar Orme" Etkisi. inflamasyonun daha aynnnh olarak goste~tir.
ilk sonuc;;lanndan biri, hasarh alan ile diger doku arasmda 2. Kapillerlerin ve kil<;i.\k ventillerin endotel hticrele-
"duvar ormesi"dir. 1nflamasyonlu alandaki doku araltk- rinin arasmdaki hi.icreleraras1 baglanulan za)'lfla-
lan ve lenfatikler fibrinojen ptht1S1 ile engellenir ve bir tarak notrofillerin kandan dogrudan doku
sure soma SM arahklardan gu<;ltikle akar. Bu duvar orme arahklanna diyapedez ile gec;mesine yetecek
ola)'l bakte1i veya toksik iiriinlerin yaytlumm geciktirir. buyukli\kte a<;1kbklar olu~tururlar.
460
Solum 34 Vucudun Enfeksiyona Direnci : I

Yuvarlanma yap1~ma S1k1 baglanma Oiyapedez Go~

, ____ Reseptor Notrofil


, ~ /
Q ------.,...: - - ij
-. 'i
~I
Endotel hi.icresi
,y ,---,,, ! - 0
I -_
,
'
J-
' J ,6. - " .'!._) ·-= 0
Ty I _, " ,A. 0

~'°©
1
ICAM- -" ( 0
S,leklio " _, _ l/'.'--------------- ' • O 0 0

inflamasyonlu doku
0
Sitoklnler ~ ./ .) a ~o o ,J' 0

$ekil 34-6. Notrofillerin kandan inflamasyonlu dokuya goc;O Sitokinler ve dokunun diger biyokimyasal i.iri.in leri, endotel hOcre yOzeylnde selektin
ve hOcreleraras1 adezyon molekOI0-1 (ICAM-1) ekspresyonunda artI~a yol a~arlar. Bu adezyon rnolekulleri not rofi l uzerindekl tamamlay1c1molekOI/
reseptore ba,:Jlanarak notrofilin kapiller veya veni.il duvanna yap,~masina neden olur. Daha sonra notrofil diyapedez lie damar duvanndan doku-
nun hasarll bolgesine goc; eder.

3. Ardmdan daha once ac;1kland1g1 gibi, notrofillerin ii;in 8 saal veya daha uzun sure gereklidir. Ancak bundan
hasarh bolgeye kemotaksisine neden olurlar. soma fagositoz ic;in doku mahrofajlanmn tam yetkinligini
Boylece doku hasanmn ba;;lamasmdan soma birkac; kazanrrlar. Daha soma apklanacag1 gibi, kernik iliginde
saat ic;inde alan notrofillerle dolar. Notroflller olgun huc- yeni monosit i.\retimi arnnca doku makrofajlan, g-Unler
reler olduklan i<;in, derbal bakterileri oldurlip yabanc1 veya haftalar sonra inflamasyonlu alandaki en baskm
olu;;umlan uzakla;;or10 temizlik ~levlerine ba$lamaya fagositik hucre haline gelirler.
hazudrrlar. Daha once i~aret edildigi gibi, makrofajlar notrofillere
oranla daha fazla bakteriyi (yakla~1k be;; kat1) ve daha
Kandaki Notrofil Say,smda Akut Art•~•"Notrofili". biiyuk partikiilleri, hatta notrofillerin kendilerini ve
Akut, ciddi inflamasyon ba$lad1ktan sonra, birkac; saat buyuk miktarda olil dokuyu fagosite edebilirler. Aynca
ic;inde kandaki notrofilllerin sayis1 da dort-be$ misli
makrofajlar, Boli.im 35'de tart~1ld1g1 gibi antikorlann geli-
artarak, normalde mikrolitrede 4000-5000 iken, 15.000-
$iminin ba?Iamasmda onemli rol oynarlar.
25.000'e <;1karlar. Bu duruma n6trofili denir ve kandaki
notrofil sayismm artmas1 anlammdadrr. Notrofili, kana
gec;en inflamasyon ilrlinlerinin kemik iligine ta;;mmas1 ve Dorduncu Savunma Hatt, Olarak Kemik iliginde
iligin depo notrofillerini etkileyerek, onlan hareketli hale Granulosit ve Monosit Yap1mmm Artmas,. Dordoncu
getirip dola$an kana kat1lmasm1 saglamas1 sonucu ortaya savunma hatn, kemik iliginde hem granillositlerin, hem
c;1kar. Bu da inflamasyonlu doku bolgesinde daha <;ok de monositlerin yap1mmm artmas1dir. Bu, iligin granulo-
Sa)'lda notrofil bulunmasma neden olur. sitik ve monositik oncil hi.'tcrelerinin uyanlmas1 ile olur.
Ancak yeni olu~an granulosit ve monositlerin iligi terk
0~undi Savunma Hatt, Olarak inflamasyonlu edecek evreye gelmeleri 3-4 gun siirer. Eger inilamas-
Dokuya ikinci Makrofaj Yay1hm1. Notrofillerin yayi- yonlu dokudaki uyaran devam ederse, kemik iligi bu hiic-
lim1 ile birlikte monositler de kandan inflamasyonlu releri aylarca hatta ytllarca a~m miktarda, bazen normalin
dokuya go<; eder ve geni~leyerek makrofaj haline gelirler. 20-50 kau oranmda ilretmeye devam edebilir.
Ancak, dola~an kandaki monosit sayis1 du~ilktur, aynca
kemik iligindeki monositlerin depo havuzu, notrofillerin- Makrofaj ve Notrofil Yamtlarmm
kinden daha azdir. Bu yiizden inflamasyonlu doku b5lge- Geribildirim KontroH.i
sinde makrofajlann yerl~mesi, notrofillerden biraz daha
yava$tir, etkin olmalan ic;in gunler gereklidir. Aynca inf- tnflamasyona makrofaj yamtmm kontrolunde iki duzine-
lamasyonlu dokuya yayild1ktan soma bile monositler hala den fazla faktor ~e kan~makla birlikte bunlardan be$
olgunla~mam1~ h-Ucrelerdir; daha buyuk c;apa ula$mcaya tanesinin baskm rol oynad1gma inamlmaktadtr. ~eldl
kadar $~meleri ve a;;m miktarda lizozom geli;;tinneleri 34-7'de goriildugu gibi bunlar: (1) tumor riekroz faktorii
461
Unite VI Kan Hucreleri, Bag1~1kl,k ve Kan P1ht,la~mas1

iNFLAMASYON bulunduran bir bo$luk olu$ur. Bu kan$Im genellikle irin


olarak bilinir. Enfeksiyon bask1landiktan soma, irindeki
oli.i hticreler ve nekrotik doku, gunler ic;inde giderek
otolize ugrar ve son tirtinler genellikle doku hasannm
l
TNF
belirtilerinin c;ogu kayboluncaya kadar, c;evredeki doku-
lara ve lenfe ernilir.
IL-1

{ Eozinofiller

i
TNF
IL-1
Endotel hucreleri,
fibroblastlar,
lenfositler
Eozinofiller normalde kandaki tum lokositlerin yiizde 2
kadanm olu$turur. Eozinofiller zay1f fagosi tlerdir ve
kemotaksis gosterirler; fakat notrofillerle kiyasland1gmda
eozinofillerin s1k gori.ilen enfeksiyon tiplerine kar$1
GM-CSF
G-CSF ~
GM-CSF
korunmada onemleri ku~kuludur.
M-CSF Diger yandan, eozinofiller parazit enfeksiyonu olan
G-CSF
ki$ilerde s1khkla c;ok miktarda uretilirler ve parazitli

! M-CSF

~
dokulara fazla sayilarda goc;erler. Parazitlerin c;ogu eozi-
nofiller veya diger fagositik hiicreler tarafmdan fagosite

~
edilemeyecek kadar buyuk olmalanna ragmen eozinofil-
KemikU@ :) ler ozel yuzey molekulleri yoluyla parazitlere tutunurlar
ve birc;ogunu oldi.iren maddeleri serbestlerler. Ornegin,
diinyadaki en yaygm enfeksiyonlardan biri olan ~istozo-
{ miyazis, Asya, Afrika ve Giiney Amerika'nm geli$mekte
Granulositler olan baz1 Ulkelerinde nUfusun tic;te birinde bulunan bir
Monositler/makrofajlar
parazit enfeksiyonudur ve parazit vucudun herhangi bir
~ekil 34-7. inflamasyonlu dokudaki aktifle~mi~ makrofajlardan ser- bolgesine yayilabilir. Eozinofiller kendilerini parazitin
bestlenen ~e~itli bOyOme faktorlerine cevap olarak granUlositler ve gene; $ekillerine baglarlar ve c;ogunu oldurOrler. Bunu
monoslt -makrofajlann kemik iliginde Oretiminin kontrolO. (TNF, tOmor
nekroz faktorO; IL-1, interlokin-1; GM-CSF, granO.losit-monosit koloni
<;e$itli yollarla yaparlar: (1) modifiye lizozomlar olan gra-
uyancI faktor; G-CSF, granOlosit koloni uyancI faktor; M-CSF, monosit nullerinden hidrolitik enzimleri serbestleyerek, (2) olas1-
koloni uyancI faktor). hkla, ozellikle parazitler i<;in oldurocu olan oksijenin
yuksek derecede reaktif $ekillerini serbestleyerek ve (3)
granullerinden, ana temel protein olarak adlandmlan
yuksek derecede larvasidal bir polipeptidi
serbestleyerek.
(TNF), (2) interlokin-1 (IL-1), (3) graniilosit-monosit Eozinofiliye neden olan bir diger paraziter hastalik,
koloni uyanc1 fakto r ( GM-CSF), (4) graniilosit koloni dunyada az alanda goriilen tri~inozdur. Bu hastahk pi~me-
uyanc1 faktor ( G-CSF) ve (5) mono sit koloni uyanci fahtdr mi$ enfekte domuz eti yenildikten sonra Tri~ inella paraziti
(M-CSF)'dUr. Bu faktorler inflamasyonlu dokudaki aktif- ("domuz kurdu") nin kaslara yayilrnas1 sonucu olu$Ut.
le~m~ makrofaj hucreleri tarafmdan ve daha az miktarda Eozinofiller ozellikle alerjik reaksiyonlann oldugu
da inflamasyonlu dokudaki diger hucreler tarafmdan dokularda, ornegin ast1mh ki.$ilerde akcigerlerin peri-
olu~turulur. bron$iyal dokulannda ve alerjik cilt reaksiyonlanndan
Granulosit ve monositlerin kernik iliginde uretiminin soma deride toplanma egilirnindedirler. Bunun nedeni,
artmasnun ba$hca nedeni Uc; koloni-uyanc1 faktordur. k1smen bir sonraki paragrafta tar~acagrm1z gibi c;ok
Bunlardan biri olan GM-CSF, hem granulosit, hem de say1da mast hucresi ve bazofillerin alerjik reaksiyonlara
monosit tiretimini uyanrken, diger ikisi, G-CSF ve M-CSF kaulmaland1r. Mast hucreleri ve bazofiller, eozinofillerin
s1ras1yla granulosit ve monosit yaprm1m uyanr. TNF, IL-1 inflamasyonlu alerjik dokuya go<; eunesine neden olan
ve koloni-uyanc1 faktorlerin bil~imi, doku inflamasyonu eozjnofil kemotaktik .faktora serbestlerler. Eozirlofillerin,
ile ba~layan ve c;ok sayida koruyucu akyiivarlann olu~umu mast hiicreleri ve bazofillerden serbestlenen inflamas-
ile devarn eden ve inflamasyon nedenini uzakla~unnaya yonu uyanc1 maddelerin bir kismm1 detoksifiye ettigine
yarayan guc;li.1 bir geribildirim mekanizmas1 saglar. inamhr ve olasihkla alerjen-antikor kompleksini yikar,
fagosite eder ve boylece yerel inflamatuvar si.irecin yayil-
irin Olu~umu m.asm1 onlerler.
Notrofiller ve makrofajlar r;ok say1da bakteri ve nekrotik
dokuyu yuttuklannda, sonU<;:ta, notrofillerin tamam1 ve
BAZOFiLLER
makrofajlann b1r k1sm1 olur. Gunler soma, inflamas-
yonlu dokuda, ic;inde deg~en miktarlarda nekrotik doku Dola~n kandaki bazofiller, vucuuaki kapillerlerin
parc;alan, olu notrofiller, olu makrofajlar ve doku s1vis1 <;ogunun hem.en d1$mda yerle~ik buyuk doku mast
462
Boliim 34 Vucudun Enfeksiyona Direnci: I

hii.cre!erine benzer. Hem bazofiller, hem de mast hucreleri Kemik iliginin tlunh radyasyon hasanndan sonra, baz1
kana heparin serbestlerler. Heparin kan p1hula~masm1 kok hucreler, rniyeloblasllar ve hemositoblastlar genel-
onleyen bir maddedir. likle ilikte zedelenmeden kahrlar ve yeterli zaman saglan-
Mast bi.icreleri ve bazofillerden, histamin ve az mik- d1gmda kemik iligini yenileme yetenegindeditler.
tarda bradikinin ve serotonin de serbestlenir. Aslmda inf- Transfuzyona ilaveten enfeksiyonlan engelleyen antibiyo-
lamasyon s1rasmda bu maddeleri serbestleyen ba~hca tikler ve diger ilac;:larla uygun ~ekilde tedavi edilen
hOcreler inflamasyonlu dokudaki mast hucreleridir. hasLada, genellikle birkac; hafta ile birkac; ay ic;inde kan
Mast hucreleri ve bazofiller alerjik reaksiyonlann baz1 hucreleri konsantrasyonunu normale getirecek duzeyde
tiplerinde <;ok onemli rol oynarlar. <;:unku alerjik reaksi- kemik iligi geli$ir.
yona sebep olan antikor tipi olan immunglobulin E (IgE)
tipi mast hucreleri ve bazofillere ozel tutunma egilimin-
L6SEMiLER
dedir. Daha sonra, IgE antikoru ic;in ozgul antijen, antikor
ile tepkimeye girdiginde, antijenin antikora baglanmas1 Akyuvarlann komrolsilz uretimi, bir miyeloid ya da len-
mast hilcresi veya bazofllde yutilmaya neden olur ve c;ok foid hiicrenin kanseroz bir mutasyonu nedeniyle ortaya
bilyi.ik miktarlarda histamin, bradikinin, serotonin, heparin, i;1kabilir. Bu durum genellikle, dola$an kanda anormal
anajlahsinin yav~ tepkiyen maddesi (ii~ l6kotrien komp- akyuvar sayISmm c;:ok artmas1 ile karakterize losemiye
leksi) ve birkac; lizozomal enzim serbestlenir. Bunlar yerel neden olur.
vaskuler ve doku reaksiyonlanna yol ac;arak c;oguna
olmasa da, pek c;ok alerjik belirtiye neden olurlar. Bu iki Genel Losemi Tipi: Lenfositik ve Miyeloid Losemi.
reaksiyonlar aynnulanyla Bolum 35'de tart1~1lm1$Ur. Lenfositik losemiler, lenfoid hiicrelerin kanseroz ilretirni
nedeniyle olur. Genellikle bir lenf dugumii veya diger
L6KOPENI lenfositik dokularda ba$lar ve vucudun diger bolgelerine
yayihr. lkinci losemi tipi olan miyeloid losemi, kemik
Lohopeni olarak bili.nen ve nadiren ortaya c;1kan klinik iligindeki gene; miyeloid hiicrelerin kanseroz ilretimi ile
durumda, kemik iligi c;ok az sayida akyuvar i.ireterek, ba~lar ve sonra tum viicuda yayihr. Boylece akyuvarlar
vilcudu c;e~idi bakterilere ve dokulan istila edebilen diger <;e$itli medulla d1~1 organlarda ozellikle de lenf dugumleri,
etkenlere kar~1 korumnasiz buakrr. dalak ve karacigerde ilretilir.
Normalde, insan vucudu birc;ok bakteri ile simbiyoz Miyeloid losemide, kanseroz si.irec; ara SLra, k1smen
halinde ya~ar; c;unki\ vi.icudun biltiln mukoz zarlan farkhla$ml~ hucreleT tiretir ve bunlar notrofilik losemi,
silrekli olarak c;ok sayida bakteri ile kar~1la~n. Ag1zda eozinofilih losemi, bazofilik losemi veya monositih losemi
hemen daima, c;e~itli spiroket, pnOmokok ve streptokok diye adlandmlabilen durumlara yol ac;arlar. Ancak daha
ttiril bakteriler bulunur ve ayn1 bakteriler, daha az mik- s1kb.kla losemi hi.icreleri ~ekilsiz, farkhla~mam1~ ve normal
tarda tilm solunum yollannda vard1r. Sindirim kanalmm akyuvarlann hic;birine benzemeyen ti.irdendir. Genellikle
son boltimil ozellikle kolon basili ile doludur. Hatta goz- daha az farkl1la$IIll~ hucreler daha ahut losemiye neden
lerin yilzeyinde, uretra ve vajinada daima bakteriler bulu- olur ve eger tedavi edilmezse genellikle birkac; ay ic;:inde
nabilir. Akyuvar sayismdaki herhangi bir azalma, zaten olilme yol ac;ar. Daha iyi farklila$ml$ hticrelerde stirec;:
var olan bakterilerin derhal ko~u dokulara yay1lmasma oldukc;a kronih olabilir, bazen 10-20 y1la kadar yava$
yol ac;ar. yava$ geli$ir. Losemik hiicreler, ozellikle <;ok farkhla~m1~
Kemik iligi akyuvar yapurum durdurduktan iki gun hilcreler, akyuvarlann enfeksiyonlara kar$1 gene[ koruma
soma agiz ve kalm bag1rsakta iilserler gorillebilir veya saglayic1 i~levinden yoksundurlar.
ki~ide ag1r solunum enfeksiyonlan geli~ir. Olserlerdeki
bakteriler h.IZla c;evre dokulara ve kana yaytlular. Tedavi LOSEMiNiN VU CUTTAKi ETKiLERi
edilmezse, akut toplam lokopeninin ba~lamasmdan bir Loseminin ilk etkisi, losernik hilcrelerin vi.icudun anormal
haftadan az bir sure sonra s1khkla olum gerc;ekle~ir. alanlanndaki metastatik buyi.imesidir. Kemik iligindeki
Vilcudun x-1~mlan veya gama 1~1nlan ile radyasyona losemik hilcreler hizla c;ogalarak c;evredeki kernige hizla
maruz kalma veya benzen ya da antrasen <;ekirdekleri yayilular, agnya ve sonunda kemiklerin kolayca kmlma-
i<;eren kimyasal maddeler ve ilac;larla kar~1la~ma, kemik larma neden olurlar.
iligi aplazisine neden olur. Aslmda yaygm ilac;larm baz1- Hemen hemen tum losemiler, kiseminin kemik iligi
lan omegin kloramfenikol (bir antibiyotik), Liyourasil veya lenf dilgiirnlerinden kaynaklanmasma bakilmaks1zm
(tirotoksikoz tedavisinde kullamltr) ve hatta c;e$itli barbi- sonunda dalak, lenf dugumleri, karaciger ve diger damar
ti.irat hipnotikler, <;ok ender durumlarda lokopeniye bolgelerine yayilnlar. loseminin genel etkileri, enfeksi-
neden olurlar; sonuc;ta bu hastahgin tum enfeksiyon a$a- yon geli$imi, ag1r anemi ve trombositopeni (trombositle-
malan geli~ir. rin eksikligi)'ye bagh kanama egilirnidir. Bu etkiler,
463
Unite VI Kan Hucreferi, Bag1~1kf1k ve Kan P1ht1fa~mas1

normal kemik iligi ve lenfoid hucrelerin i~levsiz losemik Jenne CN, Kubes P: Immune surveillance by the liver. Nat lmmunol
14:996, 2013.
hucreler Ue yer deg~tirmesi sonucudur. Kolaczkowska E, Kubes P: Neutrophil recruitment and function in
Son olarak, loseminin vticuttaki belki de en onernli health and inflammation. Nat Rev lmmunol 13:159, 2013.
etkisi, buyuyen kanserli hucreler tarafmdan metabolik Kunkel EJ, Butcher EC: Plasma-cell homing. Nat Rev lmmunol 3 822,
maddelerin a~m kullamnudir. Losemik doku yeni hucre- 2003.
leli o kadar luzh uretir ki, vucut depolannda besin mad- Medzhitov R: Origin and physiological roles of inflammation. Nature
454:428, 2008.
delerine, ozgtil amino asitlere ve vitaminlere gereksinim Nagy L, Szanto A, Szatmari I, Szeles L: Nuclear hormone receptors en-
c;:ok artar. Buna bagh olarak, hastarun enerjisi c;:ok azahr able macrophages and dendritic cells to sense their lipid environ-
ve amino asitlerin a~m kullamm1, vticudun normal ment and shape their immune response. Physiol Rev 92:739, 2012.
protein dokularmm h1zla azalmasma neden olur. Boylece Ossovskaya VS, Bunnett NW: Protease-activated receptors: contribu-
losemik doku buyurken, diger dokular gerilemeye ba~lar. tion to physiology and disease. Physiol Rev 84:579, 2004.
Pittman K, Kubes P: Damage-associated molecular patterns control
Metabolik ac;:hk yeterince uzun stirdtikten sonra, tek
neutrophil recruitment. J Innate lmmun 5:3 15, 2013.
ba~ma oltim nedeni olmaya yeterlidir. Poon IK, Lucas CD, Rossi AG, Ravichandran KS: Apoptotic cell clear-
ance: basic biology and therapeutic potential. Nat Rev lmmunol
Kaynaklar 14:166, 2014.
Sigmundsdottir H, Butcher EC: Environmental cues, dendritic cells and
Blander JM, Medzhitov R: Regulation of phagosome maturation by
the programming of tissue-selective lymphocyte trafficking. Nat lm-
signals from toll-like receptors. Science 304:1014, 2004.
munol 9:981 , 2008.
Gaidano G, Foa R, Dalla-Favera R: Molecular pathogenesis of chronic
Smith KA, Griffin JD: Following the cytokine signaling pathway to leu-
lymphocytic leukemia. J Clin Invest 122:3432, 2012.
kemogenesis: a chronology. J Clin Invest 11 8:3564, 2008.
Herter J, Zarbock A: lntegrin regulation during leukocyte recruitment.
Werner s. Grose R: Regulation of wound healing by growth factors
J lmmunol 190:4451, 2013.
and cytokines. Physiol Rev 83:835, 2003.
Huynh KK, Kay JG, Stow JL. Grinstein S: Fusion, fission, and secretion
Zullig s, Hengartner MO: Cell biology: tickling macrophages, a serious
during phagocytosis. Physiology (Bethesda) 22:366, 2007.
business. Science 304:1123, 2004.
Inaba H, Greaves M, Mullighan CG: Acute lymphoblastic leukaemia.
Lancet 381: 1943, 2013.

464
BOLOM 3 5

Viicu dun Enfeksiyona Direnci:


II. Bag1~1kl1k, Dogal Bag1~1kl1k ve Alerji

insan vucudu doku ve organlanna zarar verebilecek he- dokularma kars1 <;ok guc;lii ozgul bag1s1kl1k gelistirme ye-
men her ti.irde organizma ve toksine kar~1 diren<; goster- tenegine sahiptir. Buna edinsel veya kazani1m,~ bag1§1hl1k
me yetenegine sahiptir. Bu ozellik bag1~1hlih (immiinite) denir. Edinsel bag1~1khk ozgi.il organizmalara ve toksinle-
adm1 alrr. Bag1~khgm biiyiik bolilmii viicudun ancak re saldmp yok eden antikorlan ve/veya aktif lenfositleri
bir bakceri, virus ya da toksinle kar$Jla~asmdan soma iireten ozel bir bagi~ikhk sistemi tarafmdan saglarur. Bu
<;ogunlukla haftalar ya da aylar i<;inde geli~tirdigi edinsel bolumde kazamlan bag1~1khk mekanizmalan ve bunlar-
bag1~1hhkt1r. Diger bir boltim bag1~1khk ise, hastaltk olu~- la iliskili reaksiyonlar (ozellikle alerjik reaksiyonlar) ele
turan organizmalara yonelik ozgi.il bir sum;ten i;:ok gene! almacakt1r.
ozelliklerin sonucudur. Bu tip bag1~1kltk dogal bagi~1hhh Eclinsel bag1stkhk stkhkla c;ok gii<;l'i.l korunma saglar.
adm1 abr ve a~ag1daki siirei;:leri kapsar: Ornegin, botulinumun paralitik toksini veya tetanusun
1. Bakteri ve diger saldrrganlann kan akyuvarlan ve tetani yap1c1 LOksini gibi baz1 toksinlerin oldiiri.icti mik-
doku makrofaj sistemi hiicreleri tarafmdan fagosi- tanrun 100.000 katma kars1 korunmak bagistkltk ile ola-
te edilmesi (Boltim 34'de ai;:1klanm1~nr). nakl1 olmaktad1r. Bu bolilmde ele almacag1 gibi, a~tlama
2. Agiz yoluyla alman organizmalann mide asit salg1- olarak bilinen bagi~ihlama ~lemirlin insanlann hastaltk
s1 ve sindilim enzimleri ile pan;;alanmas1. ve toksinlere kar~1 konmmasmdaki onemi de bu neden-
3. Derinin saldrrgan organizmalann istilastna kar~1 ledir.
direnci.
4. Kanda yabanc1 organizma ve toksinlere baglamp
tahrip eden kimyasal arac1lann bulunmas1. Bu ara- EDiNSEL BAGl$IKLIGIN TEMEL
c1lann baz1lan (1) bakterilere saldmp onlarm par- TiPLERi-H0MORAL VE HUCRE-ARACILI
<;alanmalanna neden olan mukolitik polisakkarit Viicutta birbiriyle yakmdan il~kili iki tiir edinsel bag1stk-
yap1daki lizoztm; (2) baz1 gram-pozitif bakterilerle hk geli~ir. Bunlardan birinde, viicuc saldrrgana kar~1 glo-
etkile~en ya <la onlan inakti.f hale getiren bazih po- bulin yap1smcla, plazmada dola~an antikorlar geli;;tirir. Bu
lipeptit!er, (3) daha soma anlat1Lacak olan ve bak- tip bag1s1khk hiimoral bag1~1khl1 ya da B-hi.icre bag1~1ld1gi
terileri haraplamak iizere <;~itli yollarla aktiflene- (antikorlan B lenfositleri iirettikleri ic;in) adim ahr. ikiri-
bilen 20 kadar proteinin olu~turdugu hompleman ci tip edinsel bag~1khk ise, c;ok saytda ahtif T lenfositi-
lwmplehsi ve (4) yabanc1 hiicre, tiimor hiicresi ve nin olu~umu ile ge~tirihr. Bu ozgtil lenfositler ozellikle
hatta bazi enfekte olmu~ hiicreleri taruyip oldiirme yabanc1 saldrrgam lenf dilgiimi.inde yok etmeye yonelik
yetenegi olan dogal 6/diiriicii lenfositlerdir. olarak gii<;liidiir. Bu tip bag1s1khk hiicresel bag1~1hhlt ya
Bu dogal bag1~1kl1k insan vucuclunu hayvanlann baz1 da T hi.icre- aractlt bag,~ihlik (aktif lenfosiller T lenfositleri
paralitik viral enfeksiyonlanna, domuz koleras1, s1g1r ve- olclugu ic;in) ad1m ahr. Hemen ileride gorecegimiz gibi,
bas1 ve enfekce kopeklerin <;ogunu oldiiren gen<;lik has-
antikorlar ve aktif lenfositler vucucta lenfoid dokuda iire-
Lahg1 gibi hastahklara kar~1 dirern;li ktlar. Diger yandan,
tilir. Once antijen ile uyanlan bag1~ikhk yamtl siirecinin
daha a~ag1 gelisme a~masmdaki bin;:ok hayvan ise insan
baslangic1 ele abnacakt1r.
ic;in hasar verici ve hatta oldi.irilci.i olabilen poliyomiyelit,
kabakulak, insan koleras1, k1zam1k ve sifiliz gibi hastaltk-
lara kars1 diren<;li hatta bag1~1kt1rlar. EDiNSEL BAGl$1KLIGIN HER iKi TORO DE
ANTiJENLER TARAFINDAN BA$LATILIR
EDiNSEL (KAZANILM1$) BAGl$1KLIK Eclinsel bag1$1kltk yabanc1 organizma ya da toksinle kar-
Dogal bagL?1khk yanmcla, insan vi.icuclu oldilrilci.i bakte- ~tla~maclan once gelismedigine gore vucudun ilk saldmyi
riler, viriisler, toksinler ve hatta diger hayvanlann yabanc1 algilayabilen mekanizmalan bulunmahd1r. Her coksin ya
465
Unite VI Kan Hiicre/erl, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

<la her organizma kendisine ozgul en az bir ya da daha "humeral" bag~1khg1 saglayan antikorlarm yapunmclan
c;ok kimyasal bile~ik ta~1r. Genel olarak bu bil~kler pro- sorumludur.
tein ya <la buyuk polisakkarit yap1S111dad1r ve edinsel ba- Her iki tip lenfosit embriyocla pluripotent hem.atopo-
mtkhgi bu yap1 ta~lan ba~laur. Bu maddeler antijen ad1m ietih koh hiicred.en kaynaklanarak farkhla~u ve once en
ahr (antikor jeneratoru). onemli uri.inu olarak ortah lenfoid on cal hiicreyi olu~turur.
Bir maddenin antijenik olabilmesi i<;in genellikle Bu ~ekilde olu~n olgun lenfositlerin biiyi.ik c;ogunlugu
yUksek molekul ag1rhkh, 8000 veya daha fazla aguhkh sonuc; olarak lenfoid dokuya yerle~ir. Ancak bu a~amadan
olmas1 gerekir. Aynca antijenik olma ozelligi buyilk bir once farkltla~malanru tamamlamak ya <la "on i~lenme-
molekiiliin yiizeyinde di.izenli olarak tekrarlanan ve epi- den" gec;mek tizere farkh yo Uar izlerler.
top ad1 verilen molekiil gruplanmn bulunmasma baghd1r. Lenfoid onci.il hi.icrelerden aktif T lenfositlerini olu~-
Protein ve buyuk polisakkaritlerin kimyasal ozellikleri bu turacak olanlar once timus bezine go<; ecler ve bu organcla
tip gruplann varhgun gostermekte ve bu stereokimyasal i~lenirler. Bu nedenle, "T' lenfositleri ad1ru alan bu lenfo-
ozellik her iki grubun kuvvetli antijenik ozelligini ac;1k- sitler hocresel (hucre arac1h) bamtkhktan sormnludur.
lamaktadir. Lenfositlerin an tikor yap1m1m iistlenen B lenfositleri
grubu ise, fetal ya~amm orta donemincle karacigerde, gee;
fetal donem ve dogum sonrasmda ise kemik iliginde 4,le-
nir. Bu hi.icre grubu once ku~larda ke~feclilmi~ ve ku~lann
LENFOSiTLER EDiNSEL BAGl~IKLIKTAN
ozel bir on-i~leme orgaru olan bursa Fabricius adh yap1da
SORUM LU DUR
i~lendigi gosterilmi~tir. Bu nedenle, bu hiicre grubu "B"
Edinsel bag1~1khk viicut lenfosiclerinin uruniidur. Lenfo- lenfositleri olarak adlandmlu ve htimoral bag1~1khktan
sitlerin genetik nedenlere bagh eksikligirtde, radyasyon sorumluclur. }ekil 35-1, her iki lenfosit sisteminde sira-
ya da kimyasallarla haraplanmasmda edinsel bagi~1khk s1yla, (1) aktif T lenfositi ve (2) antikor olu;;umunu gos-
geli~emez. Bu ttir bir bozuklugu olan bir bebek yogun tennektedir.
tedavi almazsa dogumu izleyen gunlerde agir bakteriyel
enfeksiyonlarla kaybedilir. Dolay1S1yla, lenfositler insanm
hayatta kalmas1 ic;in mutlaka gereklidir. T VE B LENFOSiTLERiN ON-i$LENMESi
Lenfositlerin <;ok buyuk bir miktan lenf dugumle-
Vucuttaki lenfositlerin tumti lenfositih-yonlendirilm.i~ koh
rinde yer ahr; ancak bir lusm1 <la dalak, gastrointestinal
hiicreden geli~irse de, bu kok hticreleri kendi ba~lanna
kanalm submukoza tabakas1, tirnus ve kemik iligi gibi
aktif T lenfositleri veya antikorlan olu~turma yetenegine
ozelle~mi~ lenfoid dokularda bulunur. Lenfoid doku vi1-
sahip degilclir. Bu yetenegi kazanabilmeleri i<;in, a~ag1da
cutta, saldirgan organizma ya da toksinin heni1z daha
anlanlacag1 gibi, uygun i~lenme alanlannda farkhla~ma-
fazla yayilmadan yakalanmas1m saglayacak ~ekilde da-
lanm si.ircli1rmeleri gerekmektedir.
g1lrru~t1r.
<;:ogu durumda, saldtrgan ajan once doku SLV1lanna
Timus Bezi T Lenfositlerinde On-i~lem Uygular. T
gec;er; daha soma lenfatik damarlar arac1hg1yla lenf dti-
lenfositleri kernik iliginde geli~tikten sonra once timus
gumle1ine ve diger lenfoid dokulara ta~mm. Ornegin,
bezine goc; eder. Burada c;ok h1zh bolunerek c;ogahr ve
gastro-intestinal duvarm Ienfoicl dokusu bagirsak yoluyla
c;ok sayida farkh antijene kar~1 yamt geli;;tirebilecek ~e-
giren antijenleri kar~1lar. Bogaz ve farinks bolgesi lenfoid
kilde <;e~itlenclirilirler. Bu geli~im, bir timus lenfositinin
dokusu (bademcikler ve adenoidler) iist solunum yolu
bir antijene kar~1 ozgtil yamt verecek ~ekilcle geli~mesi
ile giren antijenleri yakalayabilecek ~ekilde yer ahr. Lenf
ile olur. Bir sonraki lenfosit ba;;ka bir antijene ozgulli.ik
di.igumlerindeki lenfoid doku vucudun perifer dokulann-
gel~tirir. Bu sure<; milyonlarca farkh antijenin her birini
dan giren antijenleri kar;nlar. Dalak, tinms ve kemik iligi
tamyan ba~ka bir tirnus lenfositi geli$inceye dek surer.
ise dola~an kana ula;;an antijenik ajanlann yakalanmasm-
'Bu ~ekilcle i~lenmi~ r;ok say1da farkh T lenfositi timusu
da onemli rol almaktachr.
terkeder ve viicut lenfoid dokularmda konaklamak tize-
re dag1hr.
"Hucre-Arac1h" Bag1~1khk ve "Humoral Bag1~1khk" Timus aym zamanda timusu terkeclen T lenfositlerin
T ve B Lenfositleri ile Geli~tirilir. Normal lenfoid do- vi.icudun kendi dokularmda bulunan protein ve diger an-
kunun lenfositle1i mikroskopta incelencliginde birbiri- tijenlere kar~ yamt vermemesini de saglar; yoksa bu T
ne benzer gortinse de ashnda bu hi.icreler iki ana gruba lenfositleri yalmzca birkar; gi.inde organizmayi oldurebi-
aynlnu~t1r. Bu gruplarclan biri olan T lenfositle1i "hucre lir. Timus, olgunla~an ve timustan serbestlenecek olan T
arac1h bag1~1khg1" saglayacak olan aktif lenfositlerin olu- lenfositlerinin sec;iminde once lenfositleri organizmanm
~umundan sorumlu iken, diger grup olan B 1enfosit1eri ise tum ozgi.il "oz-antijen"leri ile kar~tla$tmr. Bu kar~tla~-
466
Bolum 35 Vucudun Enfeksiyona Direnci: II. Bag1~1khk, Dogal Bag1~1khk ve Alerji

HOcre Arac1h Bag1§1khk

Timus

--,~
Ortak lenfoid \ ·'
onciil hOcre · :
..... _/ T lentositleri / Perifer !enfold dokusu

t -- Aktlflenmi~ T
Hematopoletlk - lenfositleri
kok hOcreler
'I ,,,,,.----'
Antijen ' - - ' /'J-------:1.
_,,, -~-\ t" jl.y.........
. ,

Ortak !enfold \
___,/
1 -~ I Plazm 8 hOcres1
onciil hiicre

Gell.,mekte
Q:::: B lenfositlerl
olan B hOcresl
HOmoral bajjl~1kl1k

~ekil 35-1. Bir lenf dugomonde antijene yan1t olarak antikor ve duyarhla~m1~ lenfositlerin olu$umu. Bu ~ekll ayrn zarnanda lent dOgOmunde huc-
resel ve humoral immun sure<;lerden sorumlu timus kaynakli (7) ve bursa kaynakli (B) lenfositlerin kokenini gostermektedir.

mada bu antijenlere yaml veren T lenfositleri yok edilir olarak tamyan antikor tiretebilmeleridir. B lenfositleri de,
ve timustan serbestlenmek yerine fagosite edilirler. Bu T lenfositleri gibi, on i$lenmeden soma vilcutta bulunan
tirnusta olgunla~an lenfositlerin yiizde 90'1mn ba~ma ge- lenfoid dokuya gtl<; eder ve bu dokuda T lenfositlere ya-
lir. Boylece, son olarak tirnustan serbestlenenler vticudun km, fakat farkh bolgelerde konaklarlar.
kendi antijenlerine yarut vermez; bakteri, toksin veya ba~-
ka bireyden aktanlan doku gibi sadece yabanc1 kaynakh
antijenlere yamt verirler. T LENFOSiTLERi VE B LENFOSiT ANTiKORLARI
Timusta T lenfositlerinin on-i~lenmesi bUyi.\k oranda OZGOL ANTiJENLERE c;oK OZGOL OLARAK
dogumdan hemen once ya da dogurnu izleyen birka~ ayda YANIT VERiR-LENFOSiT KLONLARININ ROLO
gen;ekl~ir. Bu donemden sonra tirnus bezinin uzakla;m-
Ozgul bir am\jen lenfoid dokuda T ve B lenfositleri ile
nlmas1 bamiklik sisteminin T lenfosit ~levlerini zayifla-
kar~1la~ma aktif T hucreleri olu~turmak ilzere belirli T
ur, ancak ortadan kaldirmaz. Oysa limus bezinin dogum-
lenfositleri ve antikor olu$turmak iizere belirli B lenfosit-
dan aylar once uzakla~tmlmas1 tUm h-Ucresel bag1~1kl1gm
leri uyanhr. Aktif T hilcreleri ve antikorlar yine tlzgtil ola-
geli~imini engeller. Hilcresel bagi~1khk ise kalp ve bobrek
rak yalmzca gel~lerini uyaran antijene yarut verir. Bu
gibi organ nakillerinde doku reddinden sorumlu oldugu
tlzgi.illilgiin mekanizmas1 a$ag1daki §ekilde geli~ir.
i<;in, dogumdan belirli bit sure tlnce timusu uzakla$ttnl-
m1$ hayvanlara yap1lan organ nakhnde doku reddi soz
Lenfoid Dokuda Milyonlarca Ozgi.il Lenfosit Depo-
konusu olmaz.
lamr. Milyonlarca farkh ozg-Ul T hticresi ya da tlzgill an-
Karaciger ve Kemik iligi B Lenfositlerine On-i~lem tikor olu$turacak B lenfositi onceden hazirlanm1~ olarak
Uygular. insanda B lenfositlerinin on i$lenmesi fetal lenfoid dokuda depolanmak1.achr. Bu hazrr lenfositlerin
donemin ortasmda karacigerde, ge<; fetal donemde ve her biri tek bir antijeni tamyan tek bir T h-Ucresi ya da
dogumdan sonra ise kemik iliginde ger<;ekle~ektedir. tek bir tip antikor olu~turabilrne yetenegine sahiptir ve
B lenfositleri iki a<;1dan T lenfositlerinden farkl1du: ilk yalmzca kendi ozgtil antijeni bu hucreyi uyarabilmekte-
olarak antijene yamt1, T hilcrelerinde oldugu gibi hilcre- dir. 6zgtil uyan gercekle$tiginde uyanlan lenfosit olaga-
nin kendisi degil, B lenfositlerinin aktif olarak salg1lad1g1 nilstU say1da artar ve btlltinerek kendisinin aymsmdan
antihor ol~turmaktadrr. Antikorlar antijenik maddeleri <;ok say1da lenfosit i.iretir (~ekil 35-2). Eger bu h-Ucre bir
baglama ve yok etme ozelligine sahip buyilk protein mo- B lenfosit ise, bundan geli~en h-Ucreler antikor salgilaya-
lekulleridir. Bu mekanizmalar bu btl]Um ve Boliim 34'de cak ve bu antikorlar vticutta yaytlarak dola$acakur. Eger
ai;1klanmaktad1r. lkinci farklan ise, B lenfositlerinin T uyanlan hiicre bir T lenfositi ise, bundan geli~en hiicreler
lenfosi.tlerinden de daha fazla ~e$itlilik gtlstermesi, B duyarhla~ttnlm1$ T hiicreleri olacak; bunlar lenf s1V1sma
lenfositlerinin milyonlar d-Uzeyinde farkl1 antijeni ozgill serbestlenecek; buradan kana ve doku s1v1lanna ta~macak

467
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

Geli~mekte olano . .. T ve B hi.icre tiplerinin olu$umu ic;in gerekli genler


B hOcresl
(kemik iligi) ·1 tam olarak ba~tkhk sisteminin hiicrelerini olu$turan
ana kok hiicrede bulunmamaktadtr. Tam gen yerine c;ok

Farkh B HOcreleri /
(klonlar)
! "- ~
say1da ~gen boli.imii" (bu boliimlerden ytizlerce) bulun-
maktadn. T ve B lenfositlerinin geli$inl a$amalannda bu
gen boliimleri rastgele birbiriyle birle$ir ve tam genleri

~~Q
olu$turur.
Her hiicrede yiizlerce farkli gen boliimii bulunmas1
ve bunlann her hiicrede birle$me siralamalannda rastgele
olu~bilecek c;e$itlilik goz oniine almchgmda, milyonlarca
farkh hiicreye kaynakhk eden gen c;e$illiliginin olu$mas1

OzgOI B2 hiicresine '
antijenin baglanmas1 ! n .)
e
1

Antijenler
anla$tlabilmektedir. Sonuc; olarak, her i~levsel T ve B len-
fositinde olu~an gen yap1s1 sadece tek bir antijene ozgiil
kodlamayi saglar. Bu olgun hiicreler ozgiil T ve B hiicre-

N leri olarak lenfoid dokuya dagtlan ve yerl~en hiicreleri


olu$turmaktadir.

~
B2 lenfositlerin
prollferasyonu ve
farkhla~mas, Bir Lenfosit Klonunu Uyarma Mekanizmas,
f l Her lenfosit klonu yalmzca tek bir tip antijene (veya aym

Cj2 CJ2! (;2! Cj!2


stereokinlyasal ozelliklere sahip c;ok benzer antijenlere)
yamt verir. Bumm nedeni $Udur: B lenfositlerinde, her
hucrenin zar yuzeyin<le, yalrnzca tek tip ozgtil antijen
ile ozgUI olarak baglanabilecek 100.000 antikor molekii-
lii yer ahr. Bu yiizden uygun antijen ortaya <;1karsa h1zla
! Salg1lanan
antlkorlar hucre zanndaki antikora yap1$i{Cak; bu baglanma a$ag1da
aynnus1yla anlattlacak olan uyarma surecini ba$latacakt1r.

~-lhtc, ~~).;t1 T lenfositlerinde ise, antikorlara benzeyen ve yiizey resep-


tor proteinleri (veya T hiicre i~aretleri) adm1 alan molekiil-
ler hiicre zar yuzeyinde yer ahr ve burtlar da bu hucreleri
$ekil 35-2. Bir antijen sadece o antijeni ozgOI olarak taniyan ve uyumlu uyaran ozgiil antijene ozgU yapilarcbr. Dolayis1yla, bir an-
hOcre yOzey reseptoru olan lenfositleri aktifle}tirir. Milyonlarca degi~ik
lenfosit klonu vardir (81, 82, 83 gibi). Eger bir klon antijeni tarafindan tijen sadece o antijene uygun reseptorii olan ve o antije-
aktiflenirse (ornekteki 82 gibi) o ldon kendisinin ayni olan ~ok say1da ne yamt vermek i.izere hanrhkh bulunan yonlendirilmi$
lenfosit uretir ve bu hi.icreler antikor salg1lar. hi.lcreleri uyanr.

Uyarma Surecinde Makrofajlarm Rolu. Lenfoid do-


kuda lenfositlerin yamnda milyonlarca makrofaj da bu-
ve lenf s1V1sma geri donecektir. Bu dola$uru aylar hatta lunmaktadu. Bunlar lenf diigiimiinde, dalakta ve diger
y1llarca siirdiirebileceklerdir. Ienfoid dokularda sinlizoidleri <loser ve lenf dugumu len-
Tek bir tip antikor uretimi ya da T hiicre geli$imine fositlerinin kar$1smda yer ahr. Viicuda giren saldirganla-
kaynakhk edebilen farkh lenfositlerin her biri bir lenfosit nn biiyiik bir kisrru once makrofajlarca fagosite edilir ve
klonu acbm almaktadrr. Her klonun tiim lenfositleri bir- k15men sindirime ugrar; saldugandan kaynaklanan anti-
birine benzer ve temel olarak tek bir veya b-irka<; ozgul jenik yapilar makrofajm sitozoliinde ac;:1ga pkar. Makro-
lenfositten kaynaklanmaktadir. fajlar bu antijenleri hiicreden hiicreye dogrudan temas ile
lenfositlere gec;irir ve ozgi.il lenfosit klonunun uyanlmas1-
<;OK SAYIDA LENFOSiT KLONUNUN KOKENi na yol a<;ar. Aynca makrofajlar ozgul lenfositlerin biiyiime
Milyonlarca farkh antikor ve T lenfositlerini yalruzca bir- ve <;ogalmasm1 kolayla$uran ozel bir aktivator madde sal-
ka<; yuz ya da bin kadar gen kodlamaktad1r. Ba$lang11,:ta, g1larlar. Bu madde interlokin-1 adm1 ahr.
ozellikle her farkh proteinin yap1m1 i<;in bir genin gerek-
tigi goz oniine ahnd1gmda, boyle az sayida genle lenfoid B Lenfositlerinin Uyanlmasmda T Hucrelerinin
dokuda milyonlarca farkh antikor molekiilii ya da T hiic- Roli.i . Antijenlerin biiyiik <;ogunlugu T lenfositleri ve B
resinin nas1l geli$tigi bir s1rd1. Bu sir aruk c;oztilmti$ttir. lenfositlerini aym zamanda uyanr. Olu~an T hiicreleri-
468
Boli.im 35 VOcudun Enfeksiyona Direnci: II. Bag1~1khk, Dogal Bag1~1kllk ve Alerji

nin yard1mc1 T hucresi ad1m alan bir grubu genel olarak 100
::, ikincil
lenfokinler adi verilen ve ozgi.il B lenfositlerini uyaran C
0
yanrt ·
>-~
ozgul maddeler salg1lar. Gen;ekten de, bu yard1mc1 T !Q E
hi.icrelerirlin yardim1 olmadan B hi.icrelerinin olu:;;turdu- E:5
111 ~
10
,n - Birincil
gu antikor miktan genellikle i;ok di.i~tik kahr. Yard1mc1 c :!j Ilk antijen yanrt
0 ,:,
.:,,: 0l enjeksiyorn ikinci
T hticrele1i ve B hi.icreleri arasmdaki bu ozgi.il etkile~i-
O·~
.:0::,::
antijen
mi T hilcre bag~1kltk mekanizmalanm anlattlktan sonra ; : Cl) enjeksiyonu,
C 0l

t
tekrar tarU$acag12. o:s-
c
ca
:¥:: ,~
I I
·,f 11--1--1--1-
r - 1 - -1
0 10 20 30 60 70 80 90 100
B LENFOSiT SiSTEMiNiN OZGOL NiTELiKLERi- Zaman (giln)
HUMORAL BAGl~IKLIK VE ANTiKORLAR
$ekil 35-3. Dola?an lcanda birincil antijen uyansma ve haftalar sonra
Plazma Hi.icreleri Tarafindan Antikor Yap1m1. Ozgul yap1lan ikincil antijen uyans1na kar~1geli~en antlkor yan1tmm zamana
antijenle kar$tla~madan once B lenfosit klonlan lenfoid gore degi~imi.

dokuda sessiz kahr. Yabanc1 antijenirl giri$iyle knfoid


dokudaki makrofajlar antijeni fagosite eder ve sonra onu
kom~u B lenfositlerirle sunar. Aynca antijen aym zamanda
T hticrelerine de sunulmaktadu ve bu :;;ekilde uyanlm1$
yardunc1 T hi.icreleri olu~ur. A$ag1da daha geni$ anlataca- ~ekil 35-3, ozgi.il antijen ile ilk kar:;;1lamada olu:;;an bi-
g1m1z gibi, bu yard1mc1 T hticreleri B lenfositlerinin uya- rirlcil antikor yanttl ile aym antijen ile tekrar kar$1la~mada
olu~an ikincil yanm gostermektedir. Birincil yarutm bir
n Lmasma katk1da bulunur.
haftahk olu:;;um si.irecine, di.i:;;i.ik gi.ici.ine ve k1sa omri.ine
Antijene ozgul bu B lenfositleri hemen btiyi.ir ve len-
dikkat ediniz. Euna kar$tlik ikincil yann aym antijen i.le
foblast gorilni.imil kazamr. Lenfoblastlann bir k1sm1 daha
kar~1la:;;may1 izleyen saatler ic;:inde ba:;;layip, c;.ok daha gi.ic;:-
da farkhla$arak plazma hi.icrelerinin onctilleri olan plaz-
li.i ve c;:ok daha uzun omi.irli.i (haftalar yerine aylar) olmak-
mablasta doni.i:;;i.ir. Bu hUcrelerde sitoplazma geni:;;ler ve tadir. ikincil yamtm yi.iksek gi.icil ve uzun sUresi a~lama
kaba endoplazmik retikulum a$Ln $ekilde c;ogahr. Bun-
uygulamalannm neden bir<;ok defa, birbirinden haftalar
lar daha soma her 10 saatte bir kez boliinerek toplam 4 ya da aylar soma verilen injeksiyonlarla uyguland1grm da
gUnde, yakla:;;ik dokuz boliinme ile her biri 500 kadar ac;:1klamaktadrr.
plazmablasttan olu$an topluluklar olu~turur. Olgun plaz-
ma hiicresi bundan soma inamlmayacak bir ruzla gama
globulirl yap1smdaki antikorlan i.lretir. Her plazma hi.ic-
Antikorlarm Dogas1
resinde saniyede 2000 moleki.il i.iretilir. Antikorlar da lenf
s1visma salgilamr ve bu yolla kan dola:;;1mma ta~mIT. Bu Antikorlar immunglobu1in (lg) denilen gamaglobulinler-
si.irec; plazma hi.icresirlirl ti.ikenip olmesine dek gilnler ya dir ve moleki.il agrrhklan 160.000 ile 970.000 arasmdad,r.
da haftalarca surer. Genellikle ttlm plazma proteinlerinirl yi.izde 20'sini olu~-
tururlar.
Ti.im immi.inglobulinler ltafif ve agir polipeptit zincir-
"Sellek" Hi.icrelerinin Yap1m1 Antijenle Kar~1la~-
lerinin birle$mesinden olu~mr. (ogunlugu ~ekil 35-4'de
mada Antikor Cevabm1 Artmr. Uyanlm1~ bir B len-
gori.ildi.igi.i gibi 2 agu ve 2 hafif zincirin bir birle$imidir.
fosit klonundan geli$en lenfoblastlann baz1lan plazma
Ancak baz1 immiinglobulinler 10 agu ve 10 hafif zirlcirin
hi.icresine doni.i:;;meyip, daha az sayida ve ana klonun
birle$imi ile olur ve agu-moleki.il-agirhkh immtinglobu-
benzeri yeni B lenfositlerine doni.i$Ur. Ba~ka bir deyi$le, linleri olu~turur. Yine de buti.in immtinglobulinlerde her
ba~langic;ta ozgtil olarak uyanlm1~ olan B hi.icre wplulu- agrr zincirin bir ucu bir hafif zincir ile paralel bulunur ve
gu belirgin olarak bi.iyi.ir ve yeni B lenfositleri ana len- bir hafif-agrr zincir c;.iftini olu?nirur. Her immi.inglobulin-
fosit klonuna eklenir. Onlar da lenfoicl dokuda konak- de en az 2 olmak i.izere 10 kadar bu ~ekilde zincir i;ifti
lamak tizere dola$1ma kauhr; ancak bunlar tekrar aym bulunur.
antijenle uyartlmcaya dek bag1~1khk sistemi ac;.1smdan ~ekil 35-4'de her hafif ve agrr zincirin degi~hen bol-
sessiz kahr. Bu lenfositler belleh hilcreleri olarak adland1- ge olarak adlandmlan k1s1mlanm; geri kalan k1s1m ise
nhr. Aym antijenle sonraki kar$Ila~ma c;:ok daha h1zh ve sabit bolge denilen k1s11nlan111 gostermektedir. Degi~ken
c;.ok daha gi.ic;li.i bir antikor yamtl olu$turacakt1r; c;.i.inki.i bolge her ozgul antikor i<;in farkhdu ve belirli bir anti-
ba~lang1c;.taki ozgtll klonun ana B lenfositlerinden daha jene ozgul olarak baglanan bolge buras1d1r. Sabit bolge
i;ok sayicla bellek hiicresi bulunmaktad1r. antikorun dokulara yayilma, dokularda ozgul yapilara

469
Onite VI Kan Hiicreleri, Bag1~1kftk ve Kan Plhttla~mast

_- - --Antijen

Degi~ken bolge

Mente~e
bolgesi
Sabit bolge

Ag1r
zincir

$ekil 35-4. Tipik bir lgG antikorunun yap1s1, iki hafif ve iki agir poli- $ekil 35-5. Antljen molekOllerinin bivalan antikorlarla birblrlerine bag-
peptit zincirinin birlesmesinden olustugunu gostermektedir. Antijen, lanmas1.
zinc!rlerin degi?ken bolgelerinde iki ayn bolgeye baglanmaktad1r.

yap1~ma, kompleman kompleksine eklenme, zarlardan immUnglobulin sozcUgilniin k1salulmas1dn, diger harfler
gec;me ve diger biyolojik ozelliklerini belirler. Agir ve ise gruplan beUrler.
hafif zincirleri kovalan (distilfit) ve kovalan olmayan Bu bolumde ele alman smuh konu ile ilgili olarak iki
baglar birlikte tutar. antikor grubu onemlidir: lgG grubu bivalan antikorlardtr
ve normal insanda ti.im antikorlann yilzde 75'ini olu$tu-
Antikorlarm Ozgullugu. Her antikor bir tek belirli an- rur. lgE grubu ise antikorlann r,:ok kuc;uk bir bollimlinii
tijene ozguldtir; bunu saglayan, ag1r ve hafif zincirin de- olu~turur, ancak ozellikle alerji gel~iminde i;ok 5nernli-
g~ken bolgelerinde yer alan amino asitlerin her antikor dir. lgM grubu da ilgini,:tir, <;tinkii birincil yarntta olu~n
ic;in ozel olan yap1sal duzenidir. Bu amino asit dtizeni her antikorlarm btiyuk bir bolumii bu gruptandir. Bu anti-
korlann 10 tane baglama bolgesi vardir ve yap1lan onla-
ozgtil antijen ic;in farkh bir sterik -?ekil gosterir. Boylece
n saldirganlara kar~1 korunmada, i;ok bulunmamalanna
antijen bu yap1 ile kar-?tla~ugmda antijenin c;ok say1daki
ragmen, <;ok etkili hale getirir.
prostetik grubu, kendisinin ayna gortinttisii olup antikor
lizerinde yer alan bolgelere uyar ve bu etkile~imle antijen
ile antikor h1zh ve s1ki bir baglanma olu?turur. Antikor Antikorlann Etki Mekanizmalan
yeterince ozgiil ise, antijen-antikor arasmda olu-?an c;ok
sayida 1) hidrofobik bag, 2) hidrojen baglan, 3) iyonik Antikorlar vucuda giren sald1rganlara kar~1 koruyucu et-
kilerini iki yolla gosterir: (1) sald1rgana dogrudan saldrn
c;ekicilikler ve 4) van der Waals kuvvetleri sayesinde bu
ile ve (2) "kompleman sistemini" uyararak, onun sald1r-
c;ift c;ok glic;lti bir birle-?me gerc;ekle~tirir. Bu etkile?im cer-
ganlan yok etmeye yonehk <;ok sayidaki etki mekanizma-
modinamik kiitle olayi yasasma da uyar:
sm1 ba?latarak.
K. = Antij en-antikor bile□iminin konsantrasyo nu Antikorlarm istilac1lara Dogrudan Etkisi. ~eldl 35-5,
Antikorun ko nsantrasyonu antijenlere (golgeli cisimler halinde) yamt veren antikor-
x Ant ijenin konsantrasyonu
lan (Y harfi ~eklinde c;ubuklar) gostermektedir. Antikor-
lann iki degerlikli olma ozelligi ve i;ogu istilacmm iize-
K. afinite sabiti olarak adlandmhr ve antikorun antije- rinde birden r,:ok antijenik bolgenin bulunmas1 sayesinde,
ni ne kadar gil<;lii baglad1gmm ol<;lislidtir. antikorlar istilac1yi a~ag1da anlactlan yollardan b-iriyle za-
~ekil 35-4'de gosterilen antikor yap1smda antijenin rars1zla$urabilmektedir:
baglanabilecegi iki degi.$ken bolge yap1s1 bulunduguna, l. Agliitinasyon ile, bakteri ya da eritrositler gibi iize-
buna bagh olarak bu antikorun iki degerlikli bir antikor rinde anrijen ta?1yan c;ok sa)'"lda biiytik kutleli par-
olduguna dikkat ediniz. Antikorlann 10 hafif ve 10 ag1r c;ac1k topak olu$turacak -?ekilde birbirine baglamr.
zinci1in birle?mesiyle olu~an kilc;iik bit grnbunda 10 tane 2. Presipitasyon ile, c;ozlinebilen antijenle (tetanus
baglama bolgesi bulunmaktadir. toksini gibi) antikorun olu~turdugu kompleks bii-
yliyerek c;oziinlirlligiinli kaybeder ve c;okelir.
Be~ Genel Antikor Grubu. Antikorlann IgM, lgG, lgA, 3. Notralizasyon ile, antijenik ajarnn toksik k1s11nlan
IgD ve IgE olarak tarumlanan be$ ana grubu bulunur. "lg" antikorlarla ortillur.
470
Bolum 35 VOcudun Enfeksiyona Direnci: II. Bag1?1khk, Dogal Bag1~1kllk ve Alerji

Antijen-antikor kompleksi
I
I Bakteri opsonlzasyonu
C1 t C1
I / / Mast hi.icrelerini ve
I
( ( ba,ofllleri uyam
C4 + C2 t
C3 -' C36 + C3a / Beyaz kan hOcrelerinin
; ', 1 kemotaksisi
; ' I
; '-4.t
/ C5------► C56 + C5a
Mikroorganizma+ ·1 / 1
BveD •
C6 + C7 t C5b67
I
I

CS + C9 t C5667im
$ekil 35-6. Kompleman1n klasik yolla aktif-
le~tirilmesi ile geri;ekle~en reaksiyon zinciri
~
HOcre llzlsl

4. lizis ile, baz1 guc;lii ancikorlar hi.icresel saldirgan nizmamn ya da toksinin zararh etkilerini engelleyici et-
ajanm zanna dogrudan saldmp hi.icrenin parc;alan- kiler gosterir. lderinde daha onemli olan etkiler a~gida
masma neden olabilir. belirtilmi~tir:
Antikorlann saldirganlara yonelik bu dogruclan etkile- l. Opsonizasyon ve fagositoz. Kompleman reaksiyon
ri normal ko~ullarda vi.icudu sald1rganlara kar?l kornma- zincirinin bir i.iri.ini.i olan Ob notrofil ve makro-
da yelerince gi.ic;li.i degildir. Korumanm bi.iyiik bir kism1 fajlann fagositozunu uyanr ve onlann antijen-an-
a~g1da anlau.lacak olan kompleman sisteminin yi.ikseltici tikor kompleksini baglam~ olan bakteriyi ic;:lerine
etkisinden kaynaklamr. almalanm saglar. Bu ~lem opsonizasyon arum ahr.
Bu slkhkla yok edilen bakteri say1sm1 yiizlerce kat
ANTiKORUN ETKiSi i<;iN KOMPLEMAN arurabilir.
SiSTEMi 2. Lizis. Kompleman reaksiyon zincirinin en onemli
i.irtinlerinden biri htik kompleks ad1m alan, komp-
"Kompleman", c;ogunlugu enzim onci.ihi olan toplam 20 leman faktorlerin.den birc;ogunun olu~turdugu ve
kadar proteini kapsayan genel bir tammchr. Bu sistemde C5b6789 olarak gosterilen moleki.il kompleksidir.
temel aktorler ~ekil 35-6'da gosterilen Cl-C9, B ve D Bu kompleksin bakteri ya da diger saldugan orga-
isimleri verilen toplam 11 proteindir. Normalde bu pro- nizrnalann zarlanm dogrudan yirtma etkisi vardu.
teinlerin ttimi.i plazma proteinleridir ve kapillerlerden 3. Aglatinasyon. Kompleman i.iri.inlerinin saldngan
dokuya stzan plazmada da bulunur. Enzim onci.illeri nor- organizmamn ytizeyini degi~tirerek birbirlerine
malde inaktiftir, ancak temel olarak klasik yol ile aktifle~- yap~malanm ve agli.itinasyonunu kolayla~tmc1 et-
tirilebilirler. kileri vardir.
4. Virusle1in notralizasyonu. Kompleman euzimleri ve
Klasik Vol. Klasik yol antijen-antikor reaksiyonu ile ba~- diger kompleman i.iri.inlerinin baz1 viri.islerin yap1-
lat1hr. Antijen antikor ile baglanmca antikor yap1Smda, lanna sald1rarak onlan etkisiz hale getirme ozellik-
"sabit" b<ilgede bulunan <izgiil bir baglanma bolgesi ac;1ga leri vardu.
c;lkar ya da "aktiflenir" ve bu bolge kompleman sistemi- 5. Kemotaksis. C5a fragmam notrofil ve makrofajla-
nin Cl proteinini baglayarak ~ekil 35-6'da gosterilen ve rm kemotaksisini ve boylece c;ok say1da fagositin
Cl proenziminin aktivasyonu ile ba~layan ard1~1k reaksi- antijenik ajamn bulundugu bolgeye goc; etmesini
yon lar «zincirini" tetikler. Aktifle~en Cl enzimi zincirin saglar.
izleyen a$amalannda artan miktarlarda enzimleri aktifler 6. Mast hiicrelerinin ve bazofillerin uyanlmast. C3a,
ve ki.ic;i.ik iHc;:ekle ba~layan aktivasyon c;:ok fazla "bi.iyii- C4a ve C5a fragmanlan mast hocrelerini ve ba-
ttilmi.if' bir reaksiyona doni.i~i.ir. '.;,ekilde gosterildigi gibi zofilleri uyararak bunlann yerel s1vtlara hista-
birc;:ok son i.iri.in olu?ur ve bunlann c;ogu saldngan orga- rnin, heparin ve diger maddeleri serbestlemelerini
471
Onite VI Kan Hucre/eri, Bag1~1kltk ve Kan P1ht,la~mas1

saglar. Bu maddeler de yamt olarak bolgesel kan


ak1m11u, dokulara s1V1 ve plazma proteinlerinin T hOcresi
s1zmasm1 arunr ve antijenik ajamn hareketsiz-
le;;ti.rilmesini ve inaktivasyonunu saglar. Bu mad-
: )_ T- hO,c,s; <esepl-Oril

·- s~;o
deler aym zamanda Bolum 34'de ele alman infla- HOcre-hucre
masyonda ve bu bolilmde tart1$1lacak olan alerj ide
adezyon
proteinleri
~ Yabanc1 protein
onemli rol oynar.
7. 1nf1-amatuvar ethiler. Mast hucreleri ve bazofilleri
uyararak olu$turduklan inflamatuvar etkileri ya-
mnda, diger bin;ok kompleman iiriiniiniin de ye-
rel infiamatuvar etkisi vardu. Bunlar, (1) artm1;;
olan kan akmum daha da artITarak (2) kapillerden
proteirllerin s1zmasm1 arurarak ve (3) proteirilerin Antijen

doku arahklannda p1hul~masm1 saglayarak sal- --._______ sunan


__, / hOcre
dtrgan organizmalarm dokular arasmdan hareke-
~ekil 35-7. T hucrelerinin uyanlmas1 major histokompat ibllite komp-
tini ve yay1lmasm1 engellerler.
leksi (MHC) lie antljenl sunan hucrenin yuzeylne t a~1nan bir antijen t,ya-
banc1 protein) ile T hucresl reseptorlerinin etkile~lm ini gerektirir. Huc-
re-hucre yap1~ma proteinleri T hucresinin aktifle~inceye kadar antljen
sunan hucreye bagil kalmas1rn saglarlar.
T LENFOSiT SiSTEMiNiN OZEL
NiTELiKLERi-AKTiF T HUCRELERi
VE HUCRE-ARACILI BAGl~IKLIK
Uyarilm•~ T Hucrelerinin Lenfoid Dokudan Serbest-
lenmesi ve Bellek Hucrelerinin Olu~umu. Uygun an-
tijenirI kom$tt makrofajlarca sunulmasnu izleyerek lenfo- ozgul molekullere bagland1g1 zaman yarut verir (~eldl 35-
id dokuda antijene ozgul T lenfosit klonunun hticreleri 7) . Antijen sunucu hi.icrelerin ur;: ana tipi malirofajlar, B
r;:ogaln ve aktif B hucrelerinin antikor serbestlenmesine lenfositleri ve dendritih hi.icrelerdir. En gtic;lu antijen su-
paralel olarak, r;:ok sayida aktif T hucresi ar;:1ga r;:Ikar. Te- nucu hucreler olan dendritik hucreler vucuda dagilm1~
mel fark antikorlann serbestlenmesi yerirle, olu$an aktif T olarak bulunur ve bilinen tek i$levleri T hucrelerine anti-
hilcrelerinin lenf s1V1sma serbestlenmesidir. Bunlar sonra jen sunmakur. T hucrelerinin aktifle~bilecegi kadar uzun
dola;;1ma ger;:er ve kapiller duvanndan doku araliklarma, si.ire antijen sunucu hi.\crelere bagh kalmasmda hucre
oradan tekrar lenf s1V1sma ve dola;;1ma ger;:erek ti.im vi.\cu- adezyon proteinlerinin etkile~imi.nirI de onemi vardir.
da dag1lu. Bu dola$Im defalarca tekrarlanarak aylar hatta MHC proteinleri major histokompatibilite kompleksi
yillarca surebilir. (MHC) denilen c;ok say1da genin olu$turdugu bir grupta
kodlamr. MHC proteinleri antijen sunucu hucrede pari;a-
Antikor sisteminde B bellek hucrelerinin olu$ttmu gibi
lanan antijenik proteinlerin peptitlerini baglar ve bunlan
T lenfosit bellek hi.icreleri de olu$turulur. Yani, bir T lenfo-
hucre yuzeyirle ta~1r. iki tip MHC proteini vardir: (1) sito-
sit klonu bir an tijenle uyanld1gmda olu$an yeni lenfosit-
toksik T h.i.icrelerine antijen sunan MHC I proteinleri ve (2)
lerin r;:ogu aym lenfosit klonunun devam1m olw;turmak
yard1mc1 T hiicrelerine antijen sunan MHC II proteinleri.
ilzere o lenfoid dokuda kaln; hatta aslmda bu bellek huc-
Sitotoksik ve yard1mc1 T lenfositlerinin i~levleri daha son-
releri rom vucuttaki lenfoid dokuya dag1hr. Bu nedenle,
ra tart1$tlacakttr.
aym antijenle bir sonraki kar~1la;;mada uyanlm1~ T hucre- Antijen sunucu hucrelerin yuzeyirldeki antijenler, T
lerini n serbestlenmesi birinci kar;;Ila;;maya gore, i;ok daha hiicrelerinin yuzeyindeki reseptor molekullerine, plazma
h1zh ve c;ok daha gi.ic;lu olarak geli~ir. protein antikorlanm bagladiklan gibi baglar. Bu reseptor
molekullerinin antikorun degi;;ken bolgesi gibi bir clegi~~
Antijen Sunan Hucreler, MHC Proteinleri ve T Len- ken bir'imi vard1r, ancak bu molekulon kok bolumo s1k1ca
fositleri Ozerindeki Antijen Reseptorleri. T hucresi T lenfosit zanna baghdII. Tek bir T hucresinde 100.000
yamtlan, B hucrelerinin antikor yamt1 gibi antijene oz- kadar reseptor bolgesi bulunmaktadu.
guldiir ve enfeksiyona kar;;1 korunmada en az antikorlar
kadar onemlidir. Gerc;ekte edinsel bag1~1khk yamtmm
ba$lamas1 T hucresinin yard1m1111 gerektirir ve T huc- T HUCRESi TiPLERi VE BUNLARIN FARKLI
releri istilac1 patojenlerin yok edilmesinde ana roli.i oy- i~LEVLERi
narlar. T hucrelerinin farkh tiplerinin bulundugu a~1khk kazan-
B hucreleri antijeni oldugu gibi tamyabilirken, T huc- mi;;ur. T hucreleri tic; ana gruba aynhr: (1) yard1mc1 T hi.i.c-
releri antijenler ancak lenfoid dokuda bulunan antijen resi, (2) sitotoksik T hiicresi ve (3) bask1lay1ci T hi.icresi. Bu
sunucu hi.icrenin yuzeyindeki MHC proteinleri ad1 verilen gruplann her birinin i~levi oldukc;a farkhdir.
472
Bolum 35 Vucudun Enfeksiyona Direnci: II. Bag1~1kltk, Dogal Bag1~1kltk ve Alerji

ni inaktifle~tirerek veya yok ederek vi.icudu enfeksiyoz

I ,
I
, ' 7'.

II
I
I
!Oni§leme
alanlan
\
+-Antijen
ajanlara kar~1 ti.imiiyle korumas12 btrakmakta ve arttk iyi
bilinen AiDS'in h1zla olduriicii etkilerini gostermekteclir.
Ozgill di.izenleyici i~levlerin baz1lan ~unlardu:

,'
,' :
,
l~lenmi9
antijen I. MHC

~■I._Antijene
Sitotoksik T Hucreleri ve Bask1lay1C1 T Hucrelerinin
( intJi?kin-1 ozgul reseptor Buyume ve ~ogalmalarmr Uyarma. Antijenlerin c;ogu
I \\ - yard1mc1 I hilcrelerinin yoklugunda, sitotoksik ve bas-
\I '~ Sitotoksik ktlayic1 T hilcrelerine kaynakhk eden klonlan ancak c;ok
I T hucresi
Yard1mc1
\
\ T hOcresi
zayif uyanr. lnterlokin-2 lenfokini ozellikle silotoksik ve
\ 1'
, .,-
-
... ---► / )
baskilayic1 T hiicrelerini11 bilyi.ime ve c;ogalmasma kuv-
vetle uyanc1etki yapar. Aynca diger lenfokinlerin de daha
\,,, ' ( !lilt \
I
, I
zayif benzer etkileri vard1 r.

.. '~. Lenfoklnler
I I \
Bask1lay1c1
T hucresi
B Hi.icrelerinin Buyumesini ve Farkhla~arak Plazma
I I ' ' ',,
I
I
I
I . . . _ ___ ►
Hucrelerini ve Antikorlari Olu~turmalarm, Uyarma.
I I
9ogalma : : Farkhla9ma Antijenin B hiicre ge~imi, c;ogalmas1, plazma hucrelerini
I I olu~turmas1 ve antikor salg1lamas1 i.izerine dogrudan etki-
I I
f
I I
f lgM si de, yardunc1 T hi.icrelerinin "yard1rn1" olmadan oldukc;a

~~
.
zayiftu. Neredeyse Lllm interlokinler, ama ozellikle inter-
Antljen • • lgG lokin 4, 5 ve 6, B hiicre yamtmda rol ahr. Aslmda bu il<;
~ lgA
interlokinin B hi.icreleri iizerine oyle gudil etki.leri vardu
B hOcresi lgE ki, bunlar B hiicre uyanc1 faktorler ya da B hue re buyiime
faktorleri olarak adlandinlrru~t1r.
~ekil 35-8. Bag1~1khk sisteminin duzenlenmesi. Yard1mc1 T hucreleri·
nin belirleyici roli.i vurgulanmaktadir. fVIHC, major hlstokompatibilite
kornpleksi. Makrofaj Sisteminin Uyarilmas1. Lenfokinler makro-
fajlan da etkiler. 11k olarak, kemotaksis ile inflamasyonlu
dokuya gi:ic;en makrofajlan yava$latarak veya durdurarak
inflamasyonlu dokuda birikmelerini saglarlar. ikinci ola-
rak, makrofajlan uyararak fagositozu guc;lendirir ve c;ok
Yard1mc1 T Hucreleri- T Hucrelerinin En say1da sald1rgan organizmaya saldmp yok etmelerini ko-
Bilyuk Grubunu Olu~turur layla$tmrlar.

Yard1mc1 T hilcreleri T hucrelerinin en biiyilk grubunu Geribildirim ile Yard1mc1 T Hucrelerinin Kendileri-
olu$turur. Tilm I hilcrelerinin donte iic;li yard1mc1 T hue•
ni Uyaric1 Etkisi. Lenfokinlerden baz1lannm, ozellikle
relericlir. isimlerinden de anla~1ld1g1 gibi bag1$J khk sistemi
interlokin-2'nin pozitif geribildirim ile yardrmc1 I huc-
i$levlerine c;ok yonlii olarak yard1mc1 olurlar. Aslmda ~e- relerinin uyanlmalar1m uyanc1 etkisi vard1r. Bu etki hem
kil 35-8'de gosterilcligi gibi, tlim bag~khk sistemi i$lev- yard1mc1 hiicre yaruum, hem de genel olarak istilac1 anti-
lerinde ana duzenleyici gorevi ustlenirler. Bu i$levi salg1la-
jene kar$l geli~en tum bag1$1khk yamum artmr.
diklan bir clizi le11fohi11 adi verilen ve bag~1khk sistemi ve
kemik iligi hilcreleri uzerine etkili protein yap1s10da arac1
molekliller ile yaparlar. Yard11nc1 T hi.icrelerinin salg1lad1-
g1 lenfokinler arasmda a~agidakiler onemlidir: Sitotoksik T Hilcreleri "Oldurudi" Hilcrelerdir
lnterlokin-2 Sitotoksik T hUcresi, mikroorganizmalan ve bazen de
interlokin-3 viicudun kencli hiicrelerini oldiirebilen dogrudan saldm
interlokin-4 hiicresidir. Bu nedenle, bu hilcrelere 6/duriicu hucreler de-
lnterlokin-5 nir. Sicotoksik hiicreler i.izerinde bulunan reseptor prote-
interlokin-6
inleri onlann ozgi.il baglanchklan antijeni ta~yan organiz-
GranillosiL-monosiL koloni uyanc1 faktor
maya ya da hilcreye baglanmalanm saglar. Daha soma bu
interferon-y
hilcreler bagland1klan hiicreyi ~ekil 35-9'da gorUldugil
Lenfokinlerin Ozgul Duzenleyici i~levleri. Yard1mc1 gibi oldiiriir. Baglanmadan sonra sitotoksik I hucreleri
T hilcre lenfokinleri olmadan bag1~1khk sisteminin geri pe1forin adi verilen, saldmlan htlcrelerin zannda biiyi.ik
kalam felc; olmu$ gibiclir. Aslmda edinsel bag1~1kltk yeter- yuvarlak delikler olu~ntran delik ai;1c1 proteinler salg1lar.
sizligi sendromu (A1D5) viriisil de yardimc1 T hiicreleri- Bunun iizerine hiicreleraras1 sw1 h1zla hilcre ic;ine dolar.
473
Unite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

Bagi~1khk mekanizmalan ki~inin vi.icudunu, normalde,


bakteri ve viri.islerden farkh olarak "tamr" ve ki$inin bag1-
~khk sistemi kendi antijenlerine kar~1 c;:ok az antikor veya
aktif T hi.icresi olu~turur.

Toleransm ~ogu On i~leme S1rasmda Ger~ekle-


~en Klon Se~iminin Sonucudur. Toleransm buyHk
oranda T lenfositlerinin timusta ve B Lenfositlerinin
insanda kemik iliginde gerc;:ekle~en on i~lenmesi sua-
smda geli$tigine inamlmaktadu. Bu inancm nedeni,
Sald1rgan lenfositlerin bu iki organda geli~imi s1tasmda fetusa
hucre kuvvetli bir antijenin enjekte edilmesinin, lenfoid do-
kuda bu antijene ozgul lenfosit klonlanmn geli$imini
Antijen engellemesidir. Deneyler timusta heni.iz olgunla~mam1~
olan ozgul lenfosi.tler kuvvetli bir antijenle kar~1la$ll·
~ekil 35-9. Saldirgan blr hGcrenin duyarlda~m1~ lenfositler (sitotoksik T
hOcreleri) tarafindan do<)rudan haraplanmas1. nld1gmda lenfoblastik geli~im gosterdiklerini, belirgin
olarak c;:ogalchklanm ve sonra uyanc1 antijenle birle~-
tiklerini gostermi$tir. Bu etkinin hticrelerin timusu terk
edip lenfoid dokuya yerle~mesini engellemek amac1yla
Aynca sitotoksik T hi.icresi saldtrd1g1 hi.icre i<;ine sitotok- timusun epitel hucrelerince yok edilmesiyle gerc;:ekle~-
sik maddeler de serbestler. Hemen ardmdan saldmlan tigine inamlmaktad1r.
hi.icre ~~er ve <;ogunlukla bunun ardmdan luzla erir. Bu yi.izden lenfositlerin timusta ve kemik iliginde i~-
Sitotoksik oldtiri.ici.i hi.icrelerin kurbanlanna delik lenmesi s1rasinda v'i.icudun kendi dokulanna ozgu olan-
ac;:1p toksik maddeleri verdikten soma kendilerini uzak- lannm, vucut antijenleri ile stirekli kar~tla~tmlarak kendi
la~unp ba~ka bin;:ok hticreyi old'i.\rebilme yetenegine sa- kendilerini yok ettikleri dU~i.inHlmektedir.
hip olmalan ozellikle onemlidir. Gerc;:ekten de, bu hticre-
lerin baztlan dokularda varhg1ru aylarca stirdi.irmektedir.
Tolerans Mekanizmalarimn Yetersizligi Otoimmun
Baz1 sitotoksik T hticreleri virtislerle enfekte olmu~
Hastahklara Vol A~ar. Bazen insanlar kendi dokulanna
doku hi.icrelerine ozellikle zararhdrr, c;:'i.\nki.i birc;:ok virus
pari;ac1gi bu hticrelerin zarlannda tutulup kahr ve viral kar~1 immt\n toleranslanm kaybederler. Bu durum artan
antijenlere kar~1 T hiicre yamum uyarrr. Sitotoksik h'i.\cre- ya~la birlikte daha sik gorulHr. <;:ogunlukla vticut dokula-
ler, kanserli hiicrelerin, kalp nakli ile aktanlan hucrele.rin nrnn harabiyetinden soma "kendi-antijenlerinin" btiyi.ik
ve viicuda yabanc1 olan ttim hticrelerin yok edilmesinde miktarlarda dola~1ma kat1lmas1 ve olas1likla bunlara ka~1
de onemli rol oynar. T hHcre ya da antikor yamu ~eklinde edinsel bir bag1~1kh-
gm geli~imi ile ortaya c;:1kar.
Bask1lay1c1 T Hi.icreleri Otoimmtinite ile geli~en ozgul hastahklar arasmda
(1) romatizmaL ateJte vocut, streptokoklann ozgul bir
Bask1laym T h'i.\creleri ile ilgili bilinenler diger gruplara
toksini ile kar~tla~may1 izleyerek bu molekulun, vucu-
gore c;:ok daha azdir, ancak bu hticreler hem sitotoksik
dun kendi antijenlerine benzeyen bir epitopuna kar~1
hem de yardimc1 T hi.icrele1ini baskllayabilmektedir. Bas-
kilay1c1 ~levlerin diger hucrelerin etkinliklerini dtizen- geli$tirdigi yamtla eklem ve kalp, ozellikle kalp kapak-
leme, bag~1khk yamllmn vticuda zarar verebilecek a~m pklanna kar~1 immt\n yamt verir, (2) bir tip glomerulo-
reaksiyonlar olu~turmalarrrn engelleme amacma yonelik nef1itte ki~i, glomerullerin bazal zanna kar~1 bag1~1k yamt
oldugu di.i~tintilmektedir. Bu nedenle, bask1layic1 hHcre- geli;;tirir, (3) miyastenia graviste kas-sinir kav$agmda
ler yard1mc1 T h'i.\creleri ile birlikte dii.zenleyici T hucrele- bulunan asetilkolin reseptor proteinlerine kar~1 geli~en
ri olarak sm1flandmlmaktad1r. Baskilay1c1 T hticrelerinin bagi~1k yamt kas felcine yo I ai;ar ve (4) lupus eritemato-
bagi~1khk sisteminin k~inin kendi dokulanna saldmna zus (SLE)'da. ki~i birc;:ok vi.icut dokusuna aym zamanda
yetenegini suurlayan, a~ag1da tarll~acaguruz, immi.i.n tole- bag1~1k yan1L geli~tirir ve hastahk yaygm hasara ve <;o-
ransi saghyor olmas1 olas1d1t. gunlukla hizla olHme yol a<;ar.

EDiNSEL BAGl$1KLIK SiSTEMiNiN Ki$iNiN ANTiJENLERiN ENJEKSiYONU


KENDi DOKULARINA KAR$1 TOLERANSI- ILE A$1LAMA
TiMUSTA VE KEMiK iLiGiNDEKi ON A~lama c;:ok uzun yillardu ozgtil hastahklara kar~1 edin-
i$LEMENiN ROLO sel bag1~1khk geli~tirmek amac1yla kullamlmaktadu. Ki~i,
Eger ki$i kendi dokulanna kar~1 bag~khk kazansaydi, hastahk olu~turmas1 mtimktin olmayan, ancak kimyasal
edinsel bag1~1khk k~inin kendi vi.icudunu yok ederdi. olarak antijenleri ta~1yan olti organizmalarla a~1lanabilir.
474
Bolum 35 VOcudun Enfeksiyona Direnci: II. Bag1~1khk, Dogal Bag1~1khk ve Alerj i

Bu tip a$Llama tifoid ate$, bogmaca, clifteri ve bin;ok ba$ka yard1mc1 ve sitotoksik T hticrelerinin olu$umtma yol ac;ar.
bakteri kaynakh hastahga kar$1 korunmak amac1yla kul- Soma sarma$1k toksini ile yeniden kar$1la$mayi izleyerek
larulmaktad1r. bir gun ic;inde uyanlm1$ T hticreleri toksine kar$1 bir huc-
Aym $ekilde kirnyasallarla i.$lem gormi.\$ ve toksik resel bagt$1khk yamtt olu$turmak uzere dola$tmdan de-
ozelligini kaybetrni$, ancak bagl$1khg1 uyaracak antijenik riye gec;er. Aym zamanda bu T hi.icreleri hticre-arac1h bir
ozelligini kaybetmemi.$ toksinlere kar$l da bag1$1khk sag- immi.\n yamt olu$turur. Bu tip bag1$1khgm, aktiflesrni$ T
lanabilir. Bu i$lem tetanus, botulizm ve cliger benzer tok- hi.icrelerinden birc;ok toksik madde serbestlenmesine ve
sik hastahklara kar$L korunrnada kullarulmaktachr. aym zarnanda dokularda makrofajlann birikmesine ve bu
Son olarak ki$i "zayiflat1lm1f ' canh organizmalarla birikimin sonU<;lanna yol ac;ng1 hanrlarursa, baz1 gecik-
enfekte edilerek de a$1lanabilir. Bu organizmalar ya ozel mi$ tip alerji reaksiyonlanmn ciddi cloku hasanna neden
kiiltur ko$ullar111da ya$at1larak ya da hastahk olu$tura- olabilecegi anlas1labilir. Hasar normal ko$ullarda, sebep
mayacak kadar c;ok mutasyon gec;irip, ama ozgiil anti- olan antijenin bulundugu dokuda meydana gelir. Zehirli
jenlerini hala ta$1yacag1 $Ckilde bir dizi hayvanda c;o- sarma$1kta deride hasar olur ya da hava yoluyla giren an-
galt1larak hanrlamr. Bu i$lem c;ocuk felci, k12arn1k, su tijenlerde oldugu gibi akcigerlerde akciger oderni ve asum
c;ic;egi ve diger birc;ok viral hastahga kar$1 korunmada ataklan olu$ur.
uygulanmaktadtr.

lgE ANTiKORLARI iLE iLi$KiLi "ATOPiK"


PASiF BAGl~IKLIK ALERJiLER
~imdiye dek tartt$tlan edinsel bag1$1khk tiplerinin tumii Baz1 ki$ilerin "alerjiye" egilirni vard1r. Bu alerjiler atopih
aktif bagi~1k/1h durumland1r. Yani k~inin kendi vucudu a)erji olarak adlandiril1r; c;unkti bunlar s1radan bag1$1k ya-
yabanc1 bir saldirgana kat$t yaml olarak antikor veya aktif
mtlar degildir. Alerjiye egilim ebeveynden c;ocuga genetik
T hucresi gelistirmekteclir. Ancak ki$iye antijen enjeksi-
olarak gec;er ve kanda c;ok miktarda IgE antikoru bulun-
yonu yapmadan da gec;ici bag1$1klik olu$turulabilir. Bu,
mas1 ile belirlenir. Bu antikorlara, daha s1k bulunan IgG
antijene kar$l aktif olarak bag1$1klanill1$ bir ba$ka ki$inin
antikorlanndan ay1rmak amac1yla, rea,jin ya da duyarhla-:;-
kanmdan ya da hayvandan elde edilen antikorlann, aktif
tmct antihor adi verilir. Eger bir alerjen (IgE cipinde reajin
T hucrelerinin veya ikisinin bir arada verilmesi ile sagla-
antikor yaruu olusturan ozgul antijenler) vucuda girerse,
mr.
bir alerjen-reajin reaksiyonu ve izleyen alerjik reaksiyon
Antikorlar 2-3 hafta kadar vi\cutta kahr ve bu sure-
ge~ir.
de ki$i hastahga kar$1 korunrnus olur. Aktif T hticreleri
IgE antikorlannm (reajin) karakteristik bir ozelligi
bir ba$ka insandan aktanlmt$Sa birkac; hafta, bir hay-
mast hucreleri ve bazofillere kar$1 olan kuvvetli tutunrna
vandan aktanhm$Sa birkac; saat veya birkac; gi.\n kadar
egilimlericlir. Gerc;ekten de, tek bir mast hticresi ya da
etkili olur. Bu sekilde antikorlann transfuzyonu veya T
bazofil yanm milyon kadar lgE antikor moleki.ilu bag-
lenfositlerle saglanan bagt$1khga pasif bag1Jtld1k denil-
mektedir. layabilir. Daha soma, eger c;ok say1da baglanma bolgesi
bulunan bir antijen (bir alerjen) bir mast hi.icresi veya
bazofile tutunmus olan birc;ok IgE antikor moleklllune
baglamrsa, bu durum, belki de sadece antijenin bagla-
ALERJi VE A~IRI DUYARLILIK
nan antikor molektillerini fiziksel olarak basitc;e birbiri-
Bag1$1khgm istenrneyen onemli bir yan etkisi bazt durum- ne c;ekmesi ile, hucre zannda ani bir degisiklige neden
larda geli$en alerji ya da diger immi.\n a$m duyarhhk tip- olmaktadir. Bu sekilde bazofil ve mast hiicrelerinin c;ogu
leridir. Alerji ve a$m duyarhbk reaksiyonlannm, baz1lan y1rnbr; digerleri ise hemen veya k1sa bir silre sonra his-
yalmzca alerjiye egilimi olan ki~lerde geli$en, farkl1 tip- tamin, proteaz, yava~ ethi1i anafilahsi maddesi (toksik lo-
leri vard1r.
kotri.enlerin bir kar1$1m1drr), eozinofi! hemotahtih maddesi,
notrofil hemotaktik maddesi, heparin ve trombosit aktif!e~-
tirici Jaktorler serbestlerler. Bu maddeler yerel kan da-
AKTiF T HOCRELERiNiN YOL Ac;TIGI ALERJi: marlanmn dilatasyonu, eozinofil ve notrofillerin bolgeye
GECiKMi~ TiP A$1RI DUYARLILIK c;aginlmas1, kapiller ge~irgenliginde artt~ ve dokulara s1v1
REAKSiYONU kayb1 ve yerel duz kas hucreleriuin kastlrnas1 gibi etkile-
Gecikmi$ a$m duyarhbk reaksiyonuna antikorlar degil, re yol a~ar. Boylece alerjen-reajin reaksiyonunun geli.$tigi
aktifle$mi$ T hiicreleri yol ac;ar. Zehirli sarma$1kta oldu- dokuya gore, bir dizi degi$ik tipte normal di$1 doku yamtl
gu gibi, sarma$1k toksini kendi ba$ma dokuya fazla zarar olu~abilir. Bu $Ckilde olu$3n degi~ik tip alerjik reaksiyon-
vermez. Ancak tekrarlanan kar$ilasmalarla toksin aktif lar a$ag1daki gibidir.
475
Onite VI Kan Hiicreleri, Bag1~1khk ve Kan P1ht,!a~mas1

Anafilaksi. Ozgul bir alerjen dogrudan damara verilirse, dir. Sonus; olarak, ki~inin solunum sorunu olur ve aler-
vucutta gen~ alanlarda kandaki bazofil ve kil<;iik damar- jik reaksiyonun ilrilnleri ortamdan uzakla$t.mlmcaya dek
larm hemen d~mdaki mast hucreleri ile, eger bu hucreler surer. Antihistaminiklerin verilmesi ast1mm geli$imine az
daha once IgE reajinlerin baglanmas1 ile duyarhla$ffil-?5a, etkili olur, s;i.inki.i histaminin ast1rn reaksiyonlannm geli-
reaksiyon verebilir. Boylece damar sistemi ve ih$kili do- $iminde onemli bir rolu yoktur.
kularda geni$ bir alerjik reaksiyon goruli.ir. Buna anafilak-
si denir. Dola$rrna kaulmak iizere serbestlenen histamin Kaynaklar
tum vucutta vazodilatasyon ile dol~1mdan belirgin plaz- Akdis CA: Therapies for allergic inflammation: refining strategies to
ma kaybma yol ac;an kapiller gec;irgenhk art1$ma neden induce tolerance. Nat Med 18:736, 2012.
olur. Bu reaksiyonun geli$tigi k~ilerin c;ogu histaminin Alberts B, Johnson A, Lewis J, et al: Molecular Biology of the Cell, 5th
ed. New York: Garland Science, 2008.
etkisirli yok eden epinefrin uygulanmad1g1 takdirde daki-
Barton GM: A calculated response: control of inflammation by the in-
kalar ic;inde dola$1m $Oku ile kaybedilirler. nate immune system. J Clin Invest 118:41 3, 2008.
Aktif bazofil ve mast hilcrelerinden ayni zamanda Bel EH: Clinical practice. Mild asthma. N Engl J Med 369:54 9, 2013.
yava~ reaksiyon gosteren anafilaksi maddesi adm1 alan lo- Card CM, Yu SS, Swartz MA: Emerging roles of lymphatic endothe-
kotrienlerin bir kan$uru da serbestlenir. Bu lokotrienler lium in regulating adaptive immunity. J Clin Invest 124:943,
bron$iyol di.iz kaslannda spazrna yol ac;arak ast1m benzeri 2014.
Galli SJ, Tsai M: lgE and mast cells In allergic disease. Nat Med 18:693,
ataklara ve bazen bogulma ile 511.ime neden olabilir. 2012.
Heath WR, Carbone FR: The skin-resident and migratory immune sys-
Ortiker. Ortiker antijenin ozgul de1i bolgelerine girip bol- tem in steady state and memory: innate lymphocytes, dendritic cells
gesel anafilaksi benzeri reaksiyon geli1;tirmesinin sonucu- and T cells. Nat lmmunol 14:978, 2013.
dur. Yerel olarak serbestlenen histamin (1) vazodilatasyon Holtzman MJ: Asthma as a chronic disease of the innate and adaptive
yoluyla hemen geli1;en bir k1zankl.J.k ve (2) kapillerlerde im mune systems responding to viruses and allergens. J Clin Invest
122:2741, 2012.
bolgesel gec;irgenlik art1$1 ile dakikalar ic;inde deride s1mr-
Islam SA. Lust er AD: T cell homing t o epithelial barriers in allergic dis-
1I alanlarda $i$meye neden olur. $i$me bolgelerine gene! ease. Nat Med 18:705, 2012.
olarak iirtiker denir. Antijenle kar$1.la1;madan once uygula- Kemper C, Kohl J: Novel roles for complement recept ors in T cell regu-
nacak antihistaminik ilac;: ilrtiker geli$iinini engeller. lation and beyond. Mol lmmunol 56:181, 2013.
Liu Z, Davidson A: Taming lup us-a new understanding of pathogenesis
Saman Nezlesi. Saman nezlesinde alerjen-reajin reaksi- is leading to clinical advances. Nat M ed 18:871, 2012.
Medzhitov R: Recognition of microorganisms and activat ion of the Im-
yonu burunda meydana gelir. Reaksiyon ile ac;1ga c;1kan
mune response. Nature 449:819, 2007.
histamin intrnnazal bolgesel damar geni$lernesi ile kapil- Montecino-Rodriguez E, Berent-Maoz B, Dorshkind K: Causes, con-
ler basmc; art1$1 ve kapiller gec;irgenlik ar~ma neden olur. sequences, and reversal of immu ne system aging. J Clin Invest
Her iki etki hizla burun dokusuna s1vi stzmas1m ve burnn 123:958, 2013.
mukozasrnm $i$mesini ve salg1 yapmas1m saglar. Burada Murphy G, Llsnevskala L, Isenberg D: Syst emic lupus erythematosus
da antihistaminik ilac;lann kullamm1 $i$rneyi. engeller. An- and other autoimmune rheumatic diseases: challenges to t reat-
ment. Lancet 382:809, 2013.
cak alerjen-reajin reaksiyonunun diger urunleri, burunda Nabel GJ: Designing tomorrow's vaccines. N Engl J Med 368:551,
iritasyon ile ilac; tedavisine ragmen tipik hap~1rma sendro- 2013.
muna yol ac;:maya devam eder. Ransohoff RM , Brown MA: Innate immunity in the central nervous
system. J Clin Invest 122:1 164, 2012.
Ast1m. Asam s;ogunlukla "alerjik" tipteki ki~ilerde ortaya Theofilopoulos AN: TLRs and IFNs: critical pieces of the autoimmunity
c;1kar. Bu durumda alerjen-reajin reaksiyonu akciger bron- puzzle. J Clin Invest 122:3464, 2012.
Wahren-Herlenius M, Dorner T: lmmunopathogenlc mechanisms of
$iyollerinde gers;eklt$ir. Bu sures;te mast hucreleri.nden
systemic autoimmune disease. Lancet 382:819, 20 13.
serbestlenen en onemli. i.irtini.in broll$iyol duz kaslann- Welner RS, Pelayo R, Kincade f'IN: Evolving views o n the genealogy of
da kasilmaya yol as;an yava~ reaksiyon gosteren anafilahsi 8 cells. Nat Rev lmmunol 8:95, 2008.
maddesi (us; lokotrienin kar~nm) oldugu di.i~uni.ilmekte-

476
""'
,oo
BOLOM 36
,00

100

0' I I I I I I I , -;-,
n ,o 2.1> :,o ◄o ~ 111r~ no oo 100

Kan Gruplar1; Transfiizyon; Doku ve Organ


Transplantasyonu

ANTiJEN OZELLIGI KANDA iMMON Ba~lica O-A-B Kan Gruplan. Bir insandan digerine
REAKSiYONLARA VOL Ac;AR kan transfiizyonu s1rasmda, ahcmm ve vericinin
kanlan Tablo 36-l'cle gosterildigi gibi iki agliitinoje-
Kan transfiizyonu bir ki~den digerine ilk kez denendi- nin bulunup bulunmamasma gore dort ana O-A-B kan
ginde eritrositlerin hemen ya da gecikmis agliitinasyona ve grubuna aynhr. A veya B agliitinojeninin ikisinin de
hemolize ugramas1 sonucunda stl<ltl<la ohime yol ac;an
bulunmamas1 clurumunda kan grubu O grubudur.
tipik transfiizyon reaksiyonlan ortaya c;1~ur. Daha Sadece A aglutinojeni varsa A grubu, sadece B agliiti-
sonra, farkh kisilerin kanlanmn farkh antijen ve immiin
nojeni varsa B grubu, A ve B agliitinojeni birlikte varsa
ozelliklere sahip oldugu ve bu nedenle bir kanm plazma-
AB grubudur.
smdaki antikorlann diger bir kamn alyuvarlanmn yiizey
ancijenleri ile reaksiyona girebilecegi k~fedilmisctr. Uygun
Aglutinojenlerin Genetik Olarak Belirlenmesi.
onlemlerin saglanmas1 halinde, ahc1 ve verici kanfannda
ABO kan gruplannm genetik lokusu Uc allele sahiptir.
transfiizyon reaksiyonuna yo! ac;acak antijen ve antikorla-
Bu iic; allel, IA, IB ve 1°, tic; kan grubu tipini belirler. Biz
nn olup olmadigi onceden belirlenebilmektedir.
bu allelleri "A", "B" ve "C' olarak isimlendiriyoruz,
ancak genetiki;iler sikhkla alleleri bir semboltin farkh
KAN HUCRELERiNDE ANTiJENLERiN varyasyonlan ;;eklinde gosterirler. Burada kullamlan
~E~iTLiLiGi sembol 'T'drr.
Tip O alleli buyuk oranda ~levsizdir ve hucreler tize-
insan kan hi.\crelerinin hucre zan yiizeylerinde, her biri rinde anlamh bir Tip O agliitinojeni olusturmaz. Buna
antijen-antikor reaksiyonlanna yol ac;abilen en az 30 adet kar~hk, Tip A ve Tip B allelleri hucrelerde giidii A ve B
sik goriilen antijen ve daha nadir olarak gozlenen yiiz- agliitinojenlerinirl olu~umuna yol a<;arlar. Bu nedenle 0
lerce farklt anlijen bulunrnustur. Bu antijenlerin c;ogu alleli A ve B allellerinin her ikisine kars1 kodomi1ums
zayifor ve bu nedenle de bashca akrabahk tayininde kul-
gosterir.
lamlan genlerin kahum1 ile ilgili ara~urmalar ic;in onem Tablo 36-l'de gosterikligi gibi, 6 olas1 gen kombinas-
ta~rrlar. yonu soz konusudur. Bunlar: 00, OA, OB, AA, BB ve
lki grup antijen digerlerine gore daha s1k kan trans- AB'clir. Bu gen kombinasyonlannm her biri genotip olarak
fuzyonu reaksiyonlanna neden olurlar. Bunlar 0-A-B adlandmhr ve her bireyde sadece bir tanesi bulum1r.
antijen sistemi ve Rh sistemidir.

0-A-B KAN GRUPLARI

A VE B ANTiJENLERi-AGL0TiNOJENLERi Tablo 36-1 Kan Gruplannm Genotipleri, Yap,sal


Aglutinojenlerl ve Aglutininleri
A ve B tipi anLijenler insan nufusunun biiyi.ik bir c;ogun-
lugunda alyuvarlannm zannda bulunurlar. Bunlar (kan Genotipler Kan Gruplari AgiUtinojenler Agli.itininler
hucrelerinin agliitinasyonuna neden olduklan ic;in aglu- 00 0 - Anti-A ve Anti-B
tinojen de denilir) kan transfiizyonu reaksiyonlanna en OA veya AA A A Anti-B
fazla yol a<,;an antijenlerdir. Antijenlerin kahttlma sekli Anti-A
OB veya BB B B
nedeniyle, insan kan hiicrelerinde bu antijenlerin sadece
AB AB Ave B
biri ya cla ikisi bulunabilir veya hii;biri bulunmayabilir.
477
Onite VI Kan Hucreferi, Bag1!j1kftk ve Kan P1ht1/a!jmas1

Yine Tablo 36-l'de gori.ilecegi gibi, genotipi 00 olan 400


bir kj$ide agl-Utinojen bulunmaz ve bu nedenle kan grubu <ii
O'dur. Genotipi OA veya AA olan bir ki$i A tipi aghitino- ~
~ 300
jen iiretmektedir ve kan grubu A'dir. Genotipi OB veya c
-;::
BB olamn kan grubu B, genotipi AB olamn kan grubu ise ,::,
AB'dir. ~ 200

"'
E
Farkh Kan Gruplarmm Gorece S1khklari. Farkh kan "' 100
gruplanmn s1khg1 yakla$1k a~g1daki gibidir: ~
0
0 p I I I I I I I I I
0 %47 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100
A %41 Ya~ (y1I)
B %9
AB %3 ~ekil 36-1. Farkh kan gruplanna sahip ki~ilerin plazmalannda anti-A
ve anti-8 aglOtininlerinin ortalama t it releri.

Bu oranlarm gosrerdigi gibi O ve A genleri s1k, B geni


seyrek bulunmaktadir.

brnegin, A kan grubu olmayan bir ahc1ya A grubu


AGL0TiNiNLER antijenin infuzyonu tipik olarak immiin yamta ve once-
kinden daha biiytik miktarlarda anti-A agltitinini olu~u-
Bir bireyin alyuvarlannda A tipi agltitinojen bulunmu-
m una yo! ar;ar. Aynca yeni doganda hemen hie; agliitinin
yorsa plazmasmda anti-A aglii.tinini olarak bilinen anti-
olmamas1 agltitinin yap1mmm dogumdan sonra oldu-
korlar geli$ir. Aym~ekilde alyuvarlannda B tipi aglutinojen
gunu gosterir.
yoksa plazmada anti-B aglutinini olarak bilinen antikorlar
geli~ir.
Bu nedenle, yine Tablo 36-l'de gorulecegi Uzere 0
grubu kan aglutinojen i<;ennese de anti-A ve anti-B aglii- TRANSF0ZYON REAKSiYONLARINDA
tininlerinin ikisini birlikte i<;:erir. A grubu kan A tipi aglu- AGL0TiNASYON GELi~iMi
tinojeni ve anti-B agltitinini; Bgrubu kan B tipiagli\tinojeni Anti-A veya anti-B ir;eren plazma ile A ve B agliitinojen-
ve anti-A agl-Utinini ir;eri_r. Son olarak, AB grubu kan ise lerine sahip eritrositler kar~tmld1gmda agllitininlerin
A ve B tipi agliitinojenlerin her ikisini birlikte bulundu- alyuvarlara yap1~mas1 sonucunda agliitinasyon geli$ir.
rurken agliitinin i<;:ermez. Agliitininlerin iki (IgG tipi) veya 10 (IgM tipi) adet bag-
lanma bolgeleri oldugundan tek bir aglutinin iki veya
Farkh Ya~larda Agli.itinin Titreleri. Dogumdan hemen daha fazla alyuvan aym anda baglayabilir ve bu ~ekilde
soma, plazmadaki agliitininle!in dtizeyi hemen hemen hiicrelerin birbirine yap~asma yo! ac;ar. Bu durum
"agltitinasyon" ad1 verilen kiimele~me olayma yo! ar;ar.
s1f1rd1r. Dogumdan 2-8 ay kadar sonra bebek agliitinin
Daha sonra bu ki.imeler dola~1m sistemindeki kiic;uk
iireuneye ba~lar. Hiicrelerinde A agliitinojeni yoksa anti-A
damarlan t1karlar. Birka<; saatle gun arasmda degi~en
agliitinini, H agliitinojeni yoksa anti-B agliitinini yapar.
siirede hiicrelerin fiziksel bozulmalan veya fagositik
~ekil 36-1, farkh ya~lardaki anti-A ve anti-B titrelerin-
beyaz kan hticrelerinin ag]iitine olmu~ hticrelerin zarla-
deki degi~imi gostermektedir. Antikor titresi 8-10 ya~la-
nm parr;alamas1 ile hticreler yikihrlar ve plazmaya
nnda en yiiksek seviyeye ula~1r, ilerleyen ya$1a birlikte hemoglobin serbestlenir. Bu olay alyuvarlann "hemoliz"i
yava~ yava~ azalir. olarak adlandmhr.
Plazmadaki Agliitininlerin Kaynag1. Agliitininler Baz1 Transfuzyon Reaksiyonlarmda Akut Hemoliz
diger c;ogu antikorlar gibi gama globulin yap1smdad1r ve Olu~ur. AhCJ ve verici kanlanmn uyumsuz oldugu
kemik iligi ve lenf bezinde diger antikorlan tireten hiic- durumda, bazen dola~1mdaki kan hucrelerinde c;ok h1zlt
relerce iiretilirler. Bunlann r;ogu IgM ve IgG yap1Smda hemohz olu~ur. Bu durumda antikorlar kompleman sis-
immtinglobulin molekiillerdir. temini aktifleyerek alyuvarlannm lizisine yol a<;:arlar.
Bu aglutininler neden alyuvarlannda kendi agliitino- Boliim 35'de tanirnland1gi gibi bu siirec; kompleman sis-
jeni olmayan bireylerde iiretitmekteclirler? Bu sorunun teminin proteolitik enzimleri (litih homplehs) serbestle-
yamu besinler, bakteriler ve diger yollarla kiic;iik miktar- mesi. ve hticre zarlanm parc;alamas1 ile ortaya <;1kar. Ani
larda A ve B tipi antijenlerin vticuda girmesi ve anti-A ve damar i<;:i hemoliz, gecihmi$ hemolize bagh olarak ortaya
anti-B agltitininin yap1mm1 ba~latmalandir. r;1kan agli.lt.inasyona gore daha az goriiltir.
478
Bolum 36 Kan Gruplari; TransfOzyon; Doku ve Organ Transplantasyonu

Tablo 36-2 Farkh Kan Gruplanna Ait Hi.icrelerin gorillen 6 tipi vard1r. Bunlar C, D, E, c, d ve e olarak
Serumdaki Anti-Ave Anti-B Aglutininleri ile adlandmhrlar. C antijeni ta~1yan bir ki$ide c antijeni
Gosterdikleri Agli.itinasyona Gore Kan Grubunun bulunmaz, ancak C antijeni olmayan insanda c antijeni
Belirlenmesi
mutlaka vard1r. Aym durum D-d ve E-e antijenleri ic;in de
Serum ge~erlidir. Aym zamanda, kaht1m ozellikleri nedeniyle her
Alyuvar Tipleri Anti-A Anti-B insan her tir; antijen ~iftinden sadece bir tanesine
0 sahiptir.
A + Tip D antijen toplumda c;ok yaygmdir ve diger grup-
- lara gore daha antijeniktir. Bu nedenle, bu antijeni ta§1-
B +
yanlar Rh-pozitif, ta$1mayanlar Rh-negatif olarak
AB + +
degerlendirilir. Ancak Rh-negatif k~ilerde bile, daha hafif
olmak i.izere diger Rh antijenlerinin de transfilzyon reak-
siyonlarma yol ac;abilecegi bilinmelidir.
Beyaz 1rkm yakla~1k yiizde 85'i Rh-pozitif ve yuzde
<::unku lizisin olu~bilmesi ii;in yalmz yuksek antikor 15'i Rh-negatiftir. Amerikah siyah nkta Rh-pozitifligi yak-
titresi degil, farkli bir antikor tipinin (ba~hca lgM) de la~1k yuzde 95, Afiikah siyah rrkta ise yuzde lO0'di.ir.
bulunmas1 gerekir. Bu antikorlara hemolizin ad1 verilir.

KAN GRUBU TAYiNi


Rh iMMON YANITI
Bir ki~iye kan transfiizyonu yap1lmadan once kanlann
uygun ~ekilde e~l~ebilmesi i~in ahc1 ve verici gruplannm Anti-Rh Aglutininlerinin Oluiumu. Rh faktorii
belirlenmesi gerekir. Bu i~lem han gru.bu tip!emesi ve e$1e$- ta~1yan alyuvarlar, kamnda Rh faktoril olinayan (yani
mesi olarak adlandmhr ve ~u $ekilde yap1hr: Oncelikle, Rh-negatiO bir ki~iye enjekte edildiginde yava$ bir
alyuvarlar plazmadan aynhr ve serum fizyolojik ile sulan- ;;ekilde anti-Rh agliltininleri olu~ur. Agltitinin konsant-
dmlu. Daha soma bir miktar kan anLi-A agliltinini ile, rasyonu 2-4 ay ic;i.nde maksimum diizeye eri;,ir. lmmiln
diger bir miktar kan da anti-B agliitinini. ile sulandmhr. yamtm geli~imi baz1 ki~ilerde daha ;;iddetli olabilir. Rh
Birkar; dakika sonra kan~1mlar mikroskop altmda deger- faktoril ile birden fazla temas halinde Rh-negatif birey
lendirilir. Eger eriu·ositler kiimele~mi~lerse, yani "aglilti- sonunda Rh faktorilne kuvvetli ;;ekilde "duyarh" hale
nasyon" varsa, antijen-antikor reaksiyonu olmu~
gelir.
demektir.
Tablo 36-2, dort kan grubunun her biri i~in aghiti-
Rh Transfi.izyon Reaksiyonlarmm Ozellikleri. Eger
nasyonun varhgt (+) ya da yoklugunu (-) gostennekte-
dir. 0 grubu alyuvarlar agliitinojene sahip degildirler, bu Rh-negatif bir insan Rh-pozitif kanla daha onceden
nedeule anti-A ve anti-B aglutininlerle reaksiyon ver- temas etmemi~ ise, bu ki;;iye Rh-pozitif kanm transfi.iz-
mezler. A grubu kan, A tipi agliltinojen bulundurdugu yonu ani reaksiyona yol ac;maz. Ancak, transfiizyonu
i<;in anti-B aglutininlerle agliitinasyon olu~turur. B gmbu izleyen 2-4 hafta ic;inde yeterli miktara ula$an anti-Rh
kanda B agliltinojenleri vardu ve anti-B agliitininleri ile antikorlar kanda halen dola~rmda bulunan transfi.ize
agliltinasyon yapar. AB grubu kan ise, Ave B aglilLino- alyuvarlann aglutinasyonuna yol a<;abilirler. Bu hticreler
jenlerine sahiptir ve her iki tip agli.itininle agliltinasyon daha soma doku makrofaj sistemi tarafmdan hemolize
yapar. ugrat1hr. Bu nedenle, genellikle hafif bir gecihmi$ trans-
fiizyon reaksiyonu gortiliir. Tekrarlanan Rh-pozitif kan
Rh KAN GRUPLARI transfilzyonu sonrasmda ise transfiizyon reaksiyonlan
artar ve uygunsuz A ya da B grubu kanlardan kaynakla-
O-A-B sistemi ile birlikte Rh sistemi de kan transfiizyo-
nan reaksiyonlar kadar ;;iddetli olabilir.
nununda onem ta~1r. O-A-B sistemi ile Rh sistemi arasm-
daki en onemli fark, O-A-B sisteminde transfilzyon
reaksiyonlanna yol ac;an plazma agliitiniulerinin kendili-
Eritroblastozis Fetalis ("Yenidoganm
ginden geli;;mesine kar~m Rh sisteminde spontan aglu-
Hemolitik Hastahg1")
tininlerin hemen hie; olu$mamas1d1t. Bunun yerine, ciddi
bir transfi.izyon reaksiyonu olu§turacak di.izeyde aglutini.n Eritroblastozis fetalis, fetus ve yenidoganm alyuvarlanrun
o1U$Umu i.c;in k~inin Rh antijeni i<,;eren kan transfiizyonu agliltinasyonu ve fagositozu ile kendini gosteren bir has-
gibi, daha oncesinde Rh antijenine yuksek dozda maruz tahgidrr. Eritroblastozis fetalis olgulannm c;ogunda anne
kalmas1 gereklidir. Rh-negatif, baba ise Rh-pozitiftir. Bebek babasmdan
Rh Antijenleri - "Rh-pozitif" ve "Rh-negatif" Kiiiler. Rh-pozitif antijeni ahr, anne ise fetusun Rh antijeni ile
Rh antijenlerinin Rh fahtoru olarak adlandmlan ve s1k kar~ila~t1ktan soma anti-Rh agltituninlerini geli~irir. Bu
479
Onite VI Kan Hucre/eri, Bag1~1k/1k ve Kan P1htila~mas1

durumda, plasenta yoluyla fetusa gec;en annenin aghiti- Eritroblastozis Fetalisin Onlenmesi. Rh-negatif bir
ninleri alyuvar agltitinasyonuna yol ac;arlar. anneden dogan Rh-pozitif bir bebekte ortaya 91kan
immiin yamtm ba~ sorumlusu Rh kan grnbu sisteminin
Hastahgm S1khg1. Birinci Rh-pozitif r;ocuga sahip olan D antijenidir. 1970'1i yillarda, annelere hamileliklerinin
28-30'uncu haftalanndan itibaren Rh immiinglobu1in
Rh-negatif anne genellikle bebege zarar verecek olc;ude
globini (anli-D antikoru) uygulamas1yla eritroblastozis
anti-Rh agliitinin yapamaz. Ancak ikinci Rh-pozitif
fetalis gortilme s1khgmda dramatik bir azalma saglan-
bebeklerin yakla~1k yiizde 3'ti, ur;iincil bebeklerin yakla-
m1~ur. Anti-D antikoru ayn1 zamanda Rh-pozitif bir
~Ik yuzde l0'u eritroblastozis fetalis bulgulan la~1r ve
bebek doguran Rh-negatif annenin D antijenine kar~1
izleyen gebeliklerde s1khk giderek artar. duyarhhk geli~tirmesini onlemek i<;:in de uygulanmakta-
d1r. Bu uygulama annenin ikinci hamileliginde bilyiik
Annenin Antikorlannm Fetus 0zerine Etkisi. Annede
miktarda D antikoru olu;;turrna riskini onernli ol~ude
geli~en anti-Rh antikorlar plasenta zan yoluyla yava~ bir
azaltir.
~ekilde fetusun kanma difuze olur ve fetusun kanmda
Rh immiinglobulinin D antijenine kar$1 duyarlihk
agliitinasyona yol ar;ar. Agltitine olan alyuvarlar daha
geli$imim onleme mekanizmas1 heniiz tam olarak bilin-
sonra hemolize ugrar ve hemoglobin kana serbestlenir. memektedir. Fakat anti-D antikorunun etkilerinden bir
Fetusun makrofajlan hemoglobini cildin sararmasma yol tanesinin bebek bekleyen annede, antijenle uyanlan B
ar;an biliriibine c;evirirler (sanhk). Antikorlar aynca lenfositlerinde antikor iiretimini inhibe etmesidir.
viicudun diger hticrelerine saldmp onlara da zarar Uygulanan anti-D antikoru ayn1 zamanda plasemayi
verebilirler. gei;erek gebe annenin kan dola~unma kaulan ve boyle-
likle D antijenine kar~1 immiin yamt gel~tiren Rh-pozitif
Eritroblastozis'in Klinik Tablosu. Sanhk gel~en erit- fetal alyuvarlanndaki D antijeni bolgelerine yap1~1r ve bu
roblastozisli yenidogan genelde dogum suasmda anemik- yolla D antijenine immiin cevab1 engeller.
tir ve anneden gelen anti-Rh aglutininler bebegin kanmda
dogumdan sonra 1-2 ay daha bulunup daha c;ok say1da
alyuvann yiku:nma yol ac;arlar. KAN UYUSMAZLIGINA BAGLI TRANSFUZYON
Bebegin hematopoietik dokulan hemolize ugrayan REAKSiYONLARI
alyuvarlan yenilemeye c;al~rrlar. Karaciger ve dalak c;ok Eger bir kan grubuna ait vericinin kam ba$ka bir kan
btiyiir ve normalde gebeligin ortasmda yapnklan h1zla grubundan ahc1ya verilirse, verici kanmdaki alyuvarlan-
alyuvar iiretirler. Hucrelerin h1zh yaprm1 nedeniyle (ek ir- nm agliitine oldugu bir transfuzyon reaksiyonu olu$ma
dekli blastik hilcreler dahil birr;ok erken tip hiicre dola~1m olas1hg1 yuksektir. Transfiize edilen kamn altcmm hucre-
sistemine verilir. Hastahga aitroblastozis feta/is denilme- 1erini agliitinasyona ugratma olas1hg1 ise dii$iiktiir, <;tinkii
sinin nedeni de c;ekirdekli blastik hiicrelerin dola~1mda verici kanmm plazma k1sm1 altcmm tilm plazmas1 ic;inde
goriilmesidir. seyrelir ve infuze edilen agltitininlerin titresi reaksiyona
yol ar;amayacak kadar azahr. Bunun aksine, infoze edilen
Eritroblastozis fetaliste oliim nedeni genellikle agir
az miktardaki kan ahcuun plazmasmdaki aglutinin
anemi olmakla birlikte, anemiye ragmen ya~yan bin;ok
yogunlugunu onemli ol<;iide seyreltmez. Bu nedenle, ah-
r;ocukta biliriibinin sinir hucrelerinde r;okmesi sonucu
cmm agltitininleri uygunsuz verici hticrelerini agliitine
geli~n ve kemikterus denilen durum nedeniyle kahc1 eder.
mental bozukluklar ya da beynin motor bolgelerinde Daha once ac;ikland1g1 gibi, tum transfiizyon reaksi-
hasar gortiliir. yonlan sonunda ya hemolizinlere bagh ani. hemolize veya
kiimele~mi$ hticrelerin fagositozuna bagh ger; hemolize
Eritroblastozisli Yenidoganm Tedavisi. Eritrob- neden olur. Alyuvarlardan serbestlenen hemoglobin fago-
lastozis fetalisin tek tedavisi yenidoganm kanmm sitler tarafmdan bilirtibine c;evrilir ve Boltim 7l'de tart1-
Rh-negatif kanla degi~tirilmesidir. Bu durumda 400 mili- $1ld1gi gibi, karaciger tarafmdan safraya verilir. Viicut
litre kadar Rh-negatif kan 1,5 saat ve ustii siirede damar- s1V1larmdaki biliriibin yogunlugu s1khkla viicut dokula-
dan verilirken yenidoganm kendi Rh-pozitif kam da nna ve cilde sari safra pigmenti rengi verecek olc;ude
uzakla$tmhr. Bu i~lem biliriibini dti$iik tutmak ve kernik- artarak sanhk yapar. Ancak karaciger i~levi normal ise,
terusu onlemek tizere ilk birka<; hafta ir;inde birkac; kez safra pigmenti karaciger safras1 yoluyla bag1rsaklara aula-
cagmdan bir gun ic;inde hemolize ugrayan kan rniktan
tekrarlanabilir. Alu ya da daha fazla hafta i<;inde transfuze
400 mililitreyi a~ana dek sanhk goriilmez.
edilen Rh-negatif kan bebegin kencli Rh-pozitif kam ile
yenilenirken anneclen gelen anti-Rh agliitininler de Transfuzyon Reaksiyonlarmdan Sonra Akut Bobrek
y1k1hrlar. Yetmezligi. Transfuzyon reaksiyonlannm en olumciil
480
Bolum 36 Kan Gruplan; Transfuzyon; Doku ve Organ Transplantasyonu

etkileri.nden biri, birkac; dakika ile birkac;: saat i.c;:inde ba$- i:izgiil bir tedavi uygulanmad1g1 si.trece nakli izleyen 1 gun
layabilen ve bobrek yetmezliginden hastayi olume gotil- ile 5 hafta ic;inde greftteki hucreler olilr.
reb ilen bobrek yetmezligidi,: Bir insandan digerine deneysel olarak ya da tedavi
Bobrek yetmezliginin 3 nedeni oldugu du~nulmekte- amac1yla ba$anh bir ~ekilde nakledilen farkh organ ve
dir: Birincisi, transfiizyon reaksiyonu s1rasmda geli$en dokular arasmda cilt, bobrek, kalp, karaciger, salg1 bezleri,
antijen-antikor yaruttnm hemolize ugrayan kandan bob- kemik iligi ve akciger sayilabilir. Ki$iler arasmda uygun
rekte $idcletli vazokonstriksiyona yol ac;an toksik madde- doku "e~lemeleri" ile bir~ok bobrek allogrefti 5-15 yil,
lerin serbestlenmesine neden olmas1du. ikincisi, hemolize karaciger ve kalp allogreftleri ise 1-15 yil sureyle
ugrayan hilcrelercle toksik maddelerin yapuruna ve ya;;amaktadrr.
immlin yamta ek olarak ahcmm dola$1mmdaki alyuvarla-
nn kayb1 neticesinde s1khkla dola$1m $Oku olu~ur. Bu NAKLEDiLEN DOKUDA iMM0N REAKSiYONU
durumda, aneryel kan basmc1 c;ok dii$er, bobrek kan YENME GiRi~iMLERi
akuru ve idrar debisi azahr. Uc;iincil olarak ise, dola$an Belirli doku ve organlann nakledilmesinin ytiksek onem
kana serbestlenen serbest hemoglobin miktanmn la$1mas1 nedeniyle nakille ili?kili antijen-antikor reaksi-
"haptoglobin "in (kiic;:uk rniktarlarda hemoglobini bagla- yonlanru onlemek iizere ciddi giri~imler yap1lm1$llr.
yan bir plazma proteini) baglayabilecegi miktan a~mas1 A~gida sozil edilen ozgUl yoncemlerin belli olc;:ude klinik
durumunda, fazla hemoglobin glomerul zarlanndan ve deneysel ba~an saglad1g1 gorulmil$tiir.
bobrek tilbiillerine s1zar. Eger bu miktar az ise, tubul
epitelinden kana geri emilir ve zarar vermez, ancak miktar Doku Tiplemesi-insan Lokosit Antijen Kompleksi.
c;ok ise sadece kUc;ilk bir k1smI emilebilir. Ancak su emi- Greft reddinden sorumlu en onemli antijenler insan
liminin devam etmesi nedeniyle tubiilde hemoglobin UikosiL antijen (HLA) antijenleri olarak adlandmlan bir
konsantrasyonu artmaya devam eder ve tubollerde komplekstir. Yiiz elli kaclar farkl1 tipi olmakla birlikte, her
c;okerek nkanrnaya yol ac;ar. Boylece bobrekte vazokons- insanm hucre zarlannda bu antijenlerin ancak alt1 Lanesi
triksiyon, dola~1m $Oku ve tilbtillerde tikanrna hep bir- bulunur. Boylece, Lrilyonun iistilnde farkl1 kombinasyon
likte akm bobrek yetmezligine yol ac;arlar. Eger nkanma olu~maktadir. Sonrn; olarak, tek yumurta ikizleri haric;: iki
tam olur ve yetmezlik duzelmez ise hasta yapay bobrek farkh bireyin altI aym HLA antijenini La?1mas1 neredeyse
ile tedavi edilmedigi surece, Bolum 32'de ac;1kland1g1 gibi, olanaksmhr. Bu antijenlerin herhangi birine ciddi bag1-
bir hafta ile 12 gun ic;inde kaybedilir. $1 khk yanm geli$mesi greft reddine yol ar;abilir.
HLA antijenleri doku hilcrelerinin yamsua lokosit-
lerde de bulunurlar. Bu nedenle, bu antijenler ir;in doku
tiplemesi kandan izole edilen lenfositlerin zarlan tize-
DOKU VE ORGAN NAKLi
rinde yap1hr. Lenfositler uygun anti-serum ve komple-
Alyuvarlarm transftizyon reaksiyonlanna yol ac;:an farkh manla kan$tmhrlar; inklibasyon sonras1 lenfositlerde zar
antijenlerinin c;:ogu, ba~ka antijenlerle birlikte, vi.icudun hasan olup olmad1g1 ozel bir boyamn lenfositler tarafm-
diger hucrelerinde de bulunur. Sonuc;ta, ab.cmm vilcu- dan almrna hm degerlendirilerek saptamr.
dunda herhangi bir yere nakledilen yabanc1 hilcreler Baz1 HLA antijenlerinin antijeuik ozelligi fazla degil-
immiln reaksiyonlara yo] a~abilir. Diger bir deyi~le, c;ogu dir, bu nedenle allogreft kabulii ic;in ahc1 ve verici ara-
ahc1, yabanc1 bakteriler ya da alyuvarlann istilasma smda bazt antijenlerin tam uyumu zorunlu degildir. AllCl
direndigi gibi yabanc1 doku hucrelerinin istilasma <la ve verici arasmda mumkiln olan en yakm uyumun sag-
direnir. lanmas1 ile grefL i~lemleri daha az tehlikeli hale gelmi§tir.
Daku tiplemesinde en uygun ~le§meler karde$ler ile
Otogreftler, izogreftler, Allogreftlerve Ksenogreft•
ebeveyn ve ~ocuk arasmdadir. Tek yumurta ikizlerinde
ler. Aym canhnm bir bolgesinden ba$ka bir bolgesine
tam uyum vardJr ve aralannclaki nakillerde doku reddi
doku ya da ti.\m organ nakline otogreft; tek yumurta iki-
yamt1 hemen hic;bir zaman gorulmez.
zinin birinden digerine nakle izagreft; bir insandan dige-
rine ya da aym turde iki hayvan arasmdaki nakle allogreft
ve bir hayvandan insana ya da iki farkh hayvan tilrti
arasmdaki nakle hsenogreft denir. Grett Reddinin immun Sistemin Bask1lanmas1
ile Onlenmesi
Hticresel Dokularin Nakli. Otogreft ve izogreftlerde nak- Eger immiln sistern tamamen bask1lanm1$ olsayd1, greft
ledilen hi.icreler ahci ile hemen ramemen aym tip antijen- reddi olmayacakn. Gerc;ekte, imtniln sistemi ciddi olarak
leri ta~1rlar ve yeterli kan dola$Unt sagland1g1 surece bask1lanm1$ bir ki?ide greft uygulamas1, reddi onleyici
normal ya$amlarm1 surdtirurler. tedavi uygulanmaksmn ba$anh olabilir. Fakat normal bir
Diger taraftan, ksenogreftlerde ise hemen her zaman ki~ide en iyi doku tiplemesi ile bile, allogreftler inunun
immtin reaksiyon olur ve immtin reaksiyonlan onleyecek sistemi basktlayic1 terapoLik i§lemler uygulanmadan
481
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1kl1k ve Kan P1ht1fa~mas1

nadiren birkac; hafta doku reddine kar?l dayanabilir. T ila<;larm kullarurnmdaki guncel yakla$1m, ilac;lann doku
hiicreleri greft hticrelerini oldiirmede immiin sistemin reddini onleyecek etkileri ile istenmeyen yan etkileri ara-
onemli bir boltimi.ini.i olu$turdugu i<;in. bunlann basktlan- smda denge kurmaya yoneliktir.
mas1 plazma antikorlanmn baskilanmasmdan c;ok daha
onemlidir. Bu amac;la kullamlan ilac;lann baz1lan a$ag1da Kaynaklar
verilmi$tir:
Alpdogan 0 : Advances In imm une regulation In transplant ation. Dis-
1. BobrekOsUi bezi koneksinden izole edilen gliko-
cov Med 15:150, 2013.
kortikoid hormonlar (veya glikokortikoid-benzeri An X, Mohandas N: Disorders of red cell m embrane. Br J Haematol
etkiye sahip ilac;lar) ba$ta interlokin-2 (IL-2) 141:367, 2008.
olmak Ozere birc;ok sitokini kodlayan geni inhibe Burton NM, Anstee DJ: Structure, function and significance of Rh pro-
ederler. IL-2 T hucrelerinin c;ogalmas1 ve antikor teins in red cells. Curr Opin Hematol 15:625, 2008.
Dalloul A: 8-cell-mediated strategies to f ight chronic allograft rejec-
yap1m1 i<;io gerekli bir faktordur. tion. Front lmmu nol 4:444, 2013.
2. lenfoid sisteme toksik etki yapan ilac;lar; bunlar Gonzalez-Rey E, Chorny A, Delgado M: Regulation of imm une toler-
ba$ta azatiyoprin olmak uzere antikor yap1mm1 ve ance by anti-inflammatory neuropeptides. Nat Rev lmmunol 7:52,
T hucresi geli$irnini durdururlar. 2007.
3. Siklosporin ve takrolimus, yardrmc1 T hiicresi Nouel A, Simon Q, Jamin C, et al: Regulatory B cells: an exciting tar-
get for future therapeutics in transpla ntat ion. Front lmmunol 5:11,
yap1m1 tizerine ozgul inhibitor etkisiyle ozellikle
2014.
T-hiicre arac1h doku reddi reaksiyonunun durdu- Olsson Ml, Clausen H: Modifying the red cell surface: towards an
rulmasmda etkilidir. Tiim diger ilac;lann ir,;inde ABO-universal blood supply. Br J Haematol 140:3, 2008.
immiin sistemin diger boliimlerini bask1lamad1g1 Poluektov YO, Kim A, Sadegh-Nasseri S: HLA-DO and its role in MHC
i<;in en degerli ilac; olarak gosterilmektedir. class II antigen p resentation. Front lmmunol 4:260, 2013.
Safinia N, leech J, Hernandez-Fuentes M, et al: Promoting transplanta-
4. lmmiiniteyi basktlayan antikor tedavisi; spesifik t ion tolerance; adoptive regulatory T cel l therapy. Clln Exp lmmunol
olarak anti-lenfosit veya IL-2 reseptorlerini hedef 172:158, 2013.
alan autikorlarla yap1hr. Shimizu K, M itchell RN : The role of chemoklnes in transplant
Bu ilac;larm kullamm1 kullamc1y1 enfeksiyon hastahk- g raft arterial disease. Arterioscler Throm b Vase Biol 28: 1937,
lanna kar$1 korunmas1z brrakrr; bu nedenle, bazen bakte- 2008.
Singer BD, King LS, D'Alessio FR: Regulat ory T cells as lmmunotherapy.
riyel ve viral hastahklar artar. Aynca, kanser s1khgi immiin
Front lmmunol 5:46, 2014.
sistemi baskilanllli? ki$ide birkac; kat artm1$nr; c;iinkii Watchko JF, Tiribelli C: Bilirubin-induced neurologic damage-
immiin sistem olas1hkla erken kanser hiicrelerini hentiz mechanisms and management approaches. N Engl J Med 369:
c;ogalmadan yok etmede onemli rol oynamaktadrr. 2021, 2013.
lnsanlarda canh doku transplantasyonu immiin Westhoff CM: The structure and function of the Rh antigen complex.
Semin Hematol 44:42, 2007.
sistemi baskilayan yeni ilac;lann geli$tirilmesiyle onemli Yazer MH, Hosseini-Maaf B, Olsson ML: Blood grouping discrepancies
ba$anlar saglam1$tlr. Gelecekte immiin sistemi baskilayan between ABO genotype and phenotype caused by O alleles. Curr
yeni ilac;lann dahil eclilmesiyle birlikte ba?anh organ Opin Hematol 15:618, 2008.
nakillerinin say1s1 hizla artacakm. immiiniteyi baskilayan

482
B0L0M 3 7

-
Hemostaz ve Kan1n P1ht1la~mas1

HEMOSTAZDAKI OLAYLAR Trombositlerin Fiziksel ve Kimyasal


Ozellikleri
Hemostaz, kan kaybmm onlenmesi demektir. Bir damar
zedelendigi veya ytrt1ldigmda c~itli mekanizmalarla Trombosi.tleryuvarlak ya da oval, 1-4 mikrometre <;apmda
hemostaz saglarur. Bu mekanizmalar: (1) damarda ki.ic;tik disklerdir. Kemik iliginde megaharyositlerden olu-
~urlar. Megakaryositler kemik iliginde c;ok biiyi.ik hema-
kas1lma, (2) trombosiL t1kacmm olu~umu, (3) kamn pih-
topoietik hi.icrelerdir ve kemik iliginde ya da kana
t1la~mas1 sonucu kan p1husmm olu~umu ve (4) fibroz
gec;tikten bir si.ire soma ozellikle kapillerlerden gec;meye
dokunun p1ht1 ic;ine dogru bi.iyi.imesiyle damardaki
c;ah~mlarken parc;alanarak kiic;iik trombositleri olu~turur-
deligin kahc1 olarak kapaulmas1d1r.
lar. Trombositlerin kandaki normal konsantrasyonlan
milimetrekiipte 150.000-300.000'dir.
<;ekirdekleri olmamasma ve c;ogalamamalanna kar$lll
DAMAR KASILMASI trombositler hi.icrenirl birc;ok i~levsel ozelliklerini ta~1rlar.
Kan daman kesildikten veya y1rnld1ktan hemen soma Sitoplazmalannda (1) trombositlerin kastlmas1m sagla-
travmamn damar i.izerine etkisi ile damar duvanndaki yan aktin ve miyozin moleku.lleri. ile diger bir kas1labilir
protein olan trombostenin, (2) c;e~itli enzimleri sentezle-
di.iz kas kas1hr; bu kasilma derhal hasarlanan damardan
yen ve c;ok miktarda kalsiyum iyonlannt depolayan
kan kayb1m azalur. Kas1lma (1) yerel miyojenik spazm,
endoplazmi.k retihulum ve Golgi ayg1tmm kalmulan, (3)
(2) hasarlanan dokular ile trombositlerden kaynaklanan
mitokondri., ade11ozi11 trifosfat (ATP) ve adenozin difosfat
yerel otokoid faktorler ve (3) sinirsel reileksler sonucu
(ADP) olu~turabilen enzim sistemleri, (4) bin;ok clamar
gerc;ekl~ir. Sirlirsel refleksler, hasarlanan damar ve c;evre ve diger yerel doku reaksiyonlanm saglayan yerel hor-
dokulardan kaynaklanan agn veya diger duysal uyaranlar monlar olan prostaglandinleri sentezleyen enzim sistem-
ile ba~lanhr. Ancak, vazokonstriksiyonun bi.iyi.ik k1srru leri, (5) daha soma kan p1ht1la~mas1yla i~kili olarak
olas1hkla damar duvanna dogrudan hasarla b~layan tarll~1lacak onemli bir protein olan fibrin stabilize edici
yerel miyojenik hasilma sonucu gen;ekle~r. Daha ki.i<;:i.ik fakt6r ve (6) damar endotel hi.icrelerinin, damar di.iz kas
damarlarda vazokonstriksiyonun bi.iyi.ik k1smmdan vazo- hi.icrelerinin ve fibroblastlann c;ogalma ve bi.iyi.imelerini
konstriktor bir madde olan trombohsan A/yi serbestleyen ve boylece hasarh damar duvarlannm tamiri ic;in gerekli
trombositler sorumludur. hi.icresel biiyi.imeyi saglayan biiyiime faktorii bulunur.
Damar ne kadar c;ok zedelenirse damar spazmmm Trombositlerin yi.izeyini kaplayan g!ikoprotein ortii
derecesi o kadar bi.iyi.ik olur. Bu spazm dakikalar ve hatta trombositlerin normal endotele yap~mas1m onlerken,
saatlerce si.irebilir ve bu si.ire ic;inde trombosit nkacmm damar duvannm hasarlanan alanlanna, ozellikle zedele-
nen endotel hticrelerine ve damar duvannda daba derin-
olu~umu ve kan p1ht1la~mas1 geli.$ir.
lerde ac;1ga c;1kan kollajene yap1~mas1m saglar. Ayn1
TROMBOSiT TIKACININ OLU$UMU zamanda, zarda c;ok miktarda fosfolipitler bulunur, bunlar
daha soma tart1~tlacagi. gibi kan p1ht1la~ma stirecini
Eger damardaki kesik c;ok ki.ic;iikse (aslmda vi.icutta her birc;ok noktada aktifl~tirici rol oynar.
gi.in bin;ok ki.ic;tik damar delikleri olu~ur) genellikle Goriildi.igi.i gibi, trombosit c;ok aktif bir yap1dir. Yan
kesik kan pihns1 yerine trombosit nhaa ile kapatlhr. Bu omri.i kanda 8-12 gi.indi.ir; bu si.ire sonunda ya~am st1rec-
stirecin onemirli anlamak ic;in oncelikle trombositlerin leri sona erer ve dola~imdan ba~hca doku makrofajlan
dogas1m taro~mak onem ta~1r. tarafmdan uzakla~nnhrlar. Trombositlerin yansmdan
483
Unite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

fazlas1 kanm dalakta s1k1 trabekiiler ag yap1smdan gei;:mesi


su-asmda, makrofajlar tarafmdan tutularak kandan ~ ~
uzakla~tmhr.

Trombosit T1kacmm Mekanizmas, 1. Yaralanm1~ damar 2. Trombositlerin


aglOtinasyonu
Damar y1rnklanmn tamiri trombositlerin onemli baz1
i$levlerine dayamnaktadir. Trombositler hasara ugrayan
--.. ~

damar yilzeyine, ozellikle damar yi.izeyindeki kollajen


liflerine temas ettikleri zaman h1zla ozelliklerini degi~ti-
4. Fibrin llkac1
rirler. $i~meye ba$larlar ve diizensiz bir $el<il alarak olu~ur
yilzeylerinden say1siz yalanc1 ayaklar uzatnlar. Kasilabilir
proteinleri gii<;:lii bir ~ekilde kasliarak c;ok sa)'lda aktif
faktorler i<;eren graniillerin serbestlenmelerini saglarlar;
yap1~kan hale gelirler ve dokulardaki kollajene ve plaz-
madan hasarh doku ii;:ine s1zan von Willebrand f aktoril ad1 5. P1ht1bOzO~Or
verilen bir proteine tutunurlar; <;ok miktarda ADP salgi- ~ekil 37-1. Hasarlanan kan damarmda p1ht1la~ma sureci. (W.H. See-
larlar; enzimleri tromboksan A2 yi olu~tururlar. ADP ve gers: Hemostatic Agents. Springfield, Ill., Charles C Thomas, 1948'den
tromboksan daha soma c;evredeki trombositlere etki ile modifiye edilmi~tir)

onlan da aktifle~tirirler ve bu yeni aktiflenmi$ ilave trom-


Tablo 37-1 Kandak i P1ft1la~ma Faktorleri ve
bositler de yap~kanhklan sayesinde ba~lang1<;ta aktiflen-
E~anlamlan
mi$ trombositlere yap~irlar.
Boylece, clamann yirnlan herhangi bir nokcasmda, P1ht1la~ma Faktoru E~anlam1
hasara ugrayan damar duvan gittik<;:e artan sayida trom- Fibrinojen Faktor I
bositin aktifle$mesini ve bu aktiflenen trombositlerin de Protrombin Faktor II
yeni trombositleri aktifl~tirrnesiyle geli$en bir kisir Faktor Ill; doku tromboplastini
Doku faktoro
dongiiyil ba~lacarak trombosit tikacmtn olu~umunu saglar-
Kalsiyum Faktor IV
lar. Ba$lang1<;ta zay1f olan bu ukac;, damar y1rng1 kii<;iikse
kan kayb1m onlemede ba~anhdrr. P1htila$ma siirecinin Faktor V Preakselerin; labil faktor;
Ac-globulin; (Ac-G)
sonraki basamaklannda,fibrin iplikleri olu~rak trombo-
sitlere baglamr ve boylece s1kl ve dayamkh bir uka<; Faktor VII Serum protrombin konversiyon
akseleratorO (SPCA); prokonvertin;
olu~ur. stabil faktor
Faktor VIII Antihemofilik faktor (AHF);
Damar Deliklerinin Kapatllmasmda Trombosit antihemofilik g lobulin (AHG);
Mekanizmasmm Onemi. Trombosit nka<; mekaniz- antihemofilik faktor A
mas1, gun i<;inde binlercesi gori.ilen <;ok kii<;iik damarlar- Faktor IX Plazma tromboplastin komponenti
daki ve endotel hi.icrelerindeki yiruklarm kapat1lmas1 (PTC); Christmas faktorO;
antihemofilik faktor B
ic;in son derece onemlidir. Gerc;ekten de, endotel hilcre-
lerindeki c;ok sayida kiic;i.ik delikler genellikle trombosit- Faktor X Stuart faktorO; Stuart-Prower
faktoro
ler tarafmdan kapattlirlar; trombositler endotel
hi.icreleriyle kayna~arak bir endotel hiicre zanmn olu~ Faktor XI Plazma tromboplastin antesedani
(PTA); antihemofilik faktor C
mas1m saglarlar. Trombosit say151 c;ok az olan bir ki~ide,
Faktor XII Hageman faktorO
derialu ve tiim viicut ic;:i dokularda normal ki~ilerde
izlenrneyen , binlerce kii<;iik kanama alanlan geli$ir. Faktor XIII Fibrin stabilize edici faktor
Prekallikrein Fletcher faktorO
YOksek molekOI Fitzgerald faktorO; HMWK (yOksek
YIRTILAN DAMARDA KAN PIHTILA$MASI agirhkh kininojen molekOI agirhkh kininojen)
Trombositler
Hemostazm iic;ilncU mekanizmas1 kan p1ht1s1 olu~umu-
dur. Damar duvan agu bic;:imde hasarlanm1$5a 15-20
saniye i<;inde p1hu geli~meye ba~lar; hasarlanma hafifse, olaylan ~ekil 37-l'de gosterilmi$tir. Onemli p1ht1l~ma
p1hnla?ma 1-2 dakika ic;inde ortaya c;1kar. Hasarlanan
faktorlerinin listesi Tablo 3 7-l'de verilini~tir.
damar duvan ve trombositlerden kaynaklanan aktifle~ti-
rici maddeler ve hasarlanan damar duvanna yap1~an kan Damann yutilmasmdan 3 -6 dakika soma, eger damar-
proteinleri p1ht1la~ma siirecini ba$lat1r. Bu siirecin fiziksel daki delik c;ok geni$ degilse, a<;ikhgm tiimii ya da damann

484
Bolum 37 Hemostaz ve Kanm P1ht1la?m as1

yirulan ucu p1hu ile dolar. Yirmi clakika ya da 1 saat soma Protrombln

~ ICa++
p1ht1 buzti$tir ve daman daha da fazla kapatir. Daha soma
tart1~1lacag1 gibi, trombosiller pihurun biizii$mesincle de
onemli rol oynarlar.
Prot~om~i~
akt1vatoru 'f
Trombin

FiBROZ ORGANiZASYON VEY A PIHTININ


ERiTiLMESi r-1orm0Jen
i )Ir Fibrinojen monomeri

P1hu bir kez o1U$luktan sonra iki ayn yonde geli~me gos-
terebilir: (1) Fibroblastlar tarafmdan istila edildikten
sonra ti.Im p1ht1 bag dokusuna donii$ilr veya (2) p1ht1
eriyebilir. Damar duvanndaki kti<;uk bir delikte olu$an
piht1 genellikle birkac saat ic;:inde fibroblastlar tarafmdan
Trombin -+-Aktiflenmi~
stabilize edici -+-
faktor
!
Fibrin
iplik~ikleri ~
lea++

istilaya ugrar (bu olay trombositlerden salgtlanan bii.yii.me


<;apraz bagh fibrin iplik~ikleri
fahWrii ile kismen luzlandmhr). Bu i$lem, p1humn
ti.imi.iyle fibroz dokuya doni1$mesi i<;in yakla$1k 1-2 hafta ~ekil 37-2. Protrombinin trombine domWjmu ve fibrinojenin fibrin
kadar daha surer. iplik<;ikleri olu~turmak uzere polimerizasyonu.
Diger yandan, fazladan kan dokulara sizdigmda ve
ihtiyac;: olmayan yerlerde doku p1httlan olu$tugunda,
genellikle p1ht1mn kendi ic;:indeki ozel maddeler aktif hale
gec;:erler. Bu maddeler enzim gibi i$lev gorerek p1ht1yt
eritirler. Bu konu bohimde daha soma tart1$tlacaknr.
PROTROMBiNiN TROMBiNE DON0~0M0
tlk i~lem olarak kan damannm y1rt1lmas1 ya da kandaki
KANIN PIHTILA$MA MEKANIZMASI baz1 ozel aktifl~tirici madclelerin hasarlanmas1 sonucu
protrombin aktivatorti olu~ur. tkinci olarak, ortamda
GENEL MEKANiZMA
yeterli Ca++ varhgmda, protrombin aktivatoru protrombi-
Kanda ve dokularda kanm p1ht1la$masm1 etkileyen nin trombine donti~mesine neclen olur (~ekil 37-2).
50'den fazla onemli madde bulunmu$tur. Bunlann bazilan
D<;iincti olarak, trombin 10-15 saniye ic;:incle fibrinojen
p1ht1la~mayi saglar, bunlara prohoagulan denilir; digerleri
p1ht1la$mayi inhibe ederler, bunlara ise antihoagulan molektillerinin fibrin iplikt;iklerine polimerizasyonuna
denilir. Kamn p1hula$1p ptht1la$mamas1, bu iki grup sebep olur. Dolayis1yla, kamn p1ht1la~masmda h1z sm1rla-
madde arasmdaki dengeye baghd1r. N ormalde antikoa- ym fakt<ir genellikle protromhin aktivatoruntin olu~umu-
gulanlar baskmd1r ve kan p1hnla$maz; ama bir damar dur; c;t\nku bu noktadan sonraki basamaklar ptlrn
zedelendiginde hasarlanan alandaki prokoagtilanlar olu~mrmak i<;in h1zlt bir $Ckilde geli~ir.
"aktifle$Lirilerek" antikoagulanlara baskm hale gelirler TrombosiLler de protrombinin trombine donti$i.i-
ve pihu olu$ur.
mtinde onemli rol oynarlar. ~i.inki.i protrombinin c;:ogu,
P1httla~ma i.ic; temel basamaktan olu~ur:
hasarlanan dokuya daha onceden baglanm~ olan trom-
1. Damann yrrulmas1 ile ya da kamn kendisinin hasar-
lanmasma cevap olarak kanda bir duzineden fazla bosi tlerin tlzerindeki protrombin reseptorleri ile birle$ir.
pihula~ma faktoruni.in rol oynadig1 bir dizi kimyasal
Protrombin ve Trombin. Protrombin 68.700 molekul
reaksiyonlar kompleksi meydana gelir. Net sonu<;,
aktif1C$tirilen tum maddelerin protrombin al1tivatoril aguhgmda alfa2-globulin olan bir plazma proteinidir.
denilen bir kompleks olu~turmas1dir. Normal olarak plazmada konsantrasyonu yakla$1k 15 mg/
2. Protrombin aktivatoru protrombinin trombine dl'dir. Kararh olmayan bir proteindir ve kolayca daha
donti$Umi.inu katalizler. ktic;tlk bile$iklere parcalanabilir. Bu bile~iklerden biri
3. Trombin bir enzim gorevi yaparak fib1inoje1ti fibrin 33.700 moleki.il ag1rhg1 ile protrombinin hemen hemen
iplili~iklerine c;evirir, daha soma fibrin iplikc;ikleri yans1 kadar olan trombi11di1:
trombositler, kan hucreleri ve plazmaY1 da ic;ine
Protrombin surekli olarak karacigerde sentezlenir ve
alarak p1ht1yi olw;tutur.
ilk olarak protrombinin trombine cloni.i~i.imtiyle ba~- pihula$ma ic;;in si.irekh olarak vticudun tUrn bolgelerinde
layan p1ht1 olu~um mekanizmasm1, soma da geriye kullamhr. Eger karacigerde protrombin ureLimi azahrsa,
donerek protrombin aktivatortin0n olu~tugu p1ht1la~ma plazmadaki konsantrasyonu bir ya da birkac;: gun ic;inde
i~leminin ilk basamaklanm taru~acag1z. normal piht1la$mayi saglayacak rniktarm c;;ok altma dti~er.
485
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1khk ve Kan P1httla~mas1

Diger birkac; p1ht1la~ma faktori.ine benzer sekilde, hasarlanan ytizeylerine de yap1~1r; boylece p1hn herhangi
protrombinin normal olu~umu ic;in de karacigerin K vita- bir clamar yrrt1g1m kapatir ve kan kaybm1 onler.
minine gereksinimi vard1r. Bu nedenle, K vitarnini eksik-
ligi veya normal protrombin olu~umunu onleyen bir P1htmm Buzu~mesi ve Serumun Olu~umu. Pthtt olu~-
karaciger hastabgmm varbgi protrombin duzeyini, tuktan soma birka<; dakika ic;inde kasilmaya ba~lar ve
kanama egilimine neden olacak kadar dti$tirebilir. genellikle 20-60 dakika ic;inde p1ht1 ic;indeki s1v1mn r;ogu
aynhr. Bu ac;1ga c;1kan s1V1ya serum, denir; c;unki.i ir;inclen
FiBRiNOJENiN FiBRiNE D0N0$0M0-PIHTI fibrinojen ve diger bir<;ok p1ht1la$ma faktorleri uzakla~t1-
OLU$UMU nlm1~t1r. Bu yontiyle serum plazmadan farkhdn. Bu fak-
torlerin yoklugu nedeniyle serum p1httla$amaz.
Karacigerde Olu~an Fibrinojen P1ht1la~ma •~m
P1htmm btizii$mesinde trombositler gereklidir. Bu
Onemlidir. Fibrinojen plazmada 100-700 mg/dl mikta-
nedenle, p1htmm buzli$ememesi dola?1ffidaki trombosit
nnda bulunan yuksek molektil agirh.kh (340.000) bir
say1smm azald1gmrn bir gostergesidir. Kan pthtlSl i<;in-
proteindir. Fibrinojen karacigerde yap1hr ve karaciger
deki trombositlerin elektron mikrografileri, trombositle-
hastahklarmda protrombin konsantrasyonu gibi bazen
rin farkh iplik<;ikleri birbirine baglayacak $ekilde fibrin
fibrinojenin dola§tmdaki konsantrasyonu <la azalir.
Buyuk molektil yap1s1 nedeniyle normalde az mik- iplikc;:iklerine bagland1klanm gostermektedir. Bunun yam
tarda fibrinojen hticreleraras1 s1V1lara s1zar. Fibrinojen s1ra, p1hnmn ic;inde tutulan trombositler fib rin stabili ze
p1hula§ma i~lemindeki esas faktorlerden biri oldugu ic;in edici faktor gibi baz1 prokoagulan maddeleri serbestle-
de hiicreleraras1 s1vi genellikle c;ok az p1hula~1r ya <la hie; meye devam ederek kom$u fibrin iplikc;ikleri arasmda
p1hnla§maz. Ancak kapillerlerin gec;irgenligi patolojik daha fazla c;apraz baglann olu$Ulllunu saglarlar. Aynca
olarak artarsa fibrinojen p1ht1la$maya yetecek miktarlarda trombositler, yapilannda bulunan kas1labilir proteinler
doku s1vis1 i<;ine stzar ve plazma ve tam kanm p1httla~ma- olan trombostenin, aktin ve miyozin molektillerini aktif-
sma benzer $ekilde bu s1vtlar da pthttla§tr. le~tirerek fibrine bagh trombositlerin gii<;lil ~ekilde kas1l-
malanna yol ac;arlar ve bu $ekilde p1ht1 kas1lmasma
Fibrin Olu~turmak Ozere Trombinin Fibrinojene dogrudan kat1hrlar. Bu aym zamanda fibrin agmm kilc;:01-
Etkisi. Trombin, zayif proteolitik etkisi olan protein yap1- mesine yard1m eder. Kas1lma trombin ve ayru zamanda
smda bir enzimdir. Fib1faojen i.izerine etkiyle her bir fib- trombositlerin mitokondri, endoplazmik retiktilum,
rinojen molekuliinden du?lik molektil ag1rhkh dart Golgi ayg1t1 gibi organellerindeki kalsiyum depolanndan
peptidi aymr ve diger fibrin molekiilleriyle kendiliginden serbestlenen kalsiyum iyonlan tarafmdan aktifle$ir ve
polimerize olma yetenegi ta~1yan bir molekul olan fibrin btzlanclmhr.
monomerini olu$turur. Boylece, fibrin monomer moleki.il-
Pthn buzi.i~tugunde, yirt1lan kan damarlanmn uc;lan
leri saniyeler ic;inde p1hnnm retikulumunu olu~turacak
birbirlerine dogru c;ekilir ve boylece olas1hkla hemostazm
olan uzun fibrin iplik0klerine polimerize olurlar.
son a~amasma da kaulm!§ olur.
Polimerizasyonun erken evrelerinde fibrin monomer
molekulleri zayi.f kovalan olmayan hidrojen baglanyla bir
arada tutulur ve yeni olu~n iplikc;ikler de digerleriyle
PIHTI OLU~UMUNDA POZiTiF GERiBiLDiRiM
c;apraz baglar yapmaz. Bu yuzden olu~an p1ht1 zay1ftir ve
kolayca c;ozulebilir. Somaki birkac; dakika i<;inde fibrin Kan p1ht1S1 geli~meye ba~lar ba$lamaz dakikalar ic;inde
retikulumunu oldukr;a gu<;lendirecek diger bir i§lem c;evresindeki kana da yayihr. Yani, p1htmm kendisi bir
geli¢r. Fibrin-stabilize edici fahtor ad1 verilen, normalde pozitif geribildirim ba§latarak daha fazla p1hula~aya
plazma globulinlerinde az miktarda bulunan ama p1ht1 neden olur. P1ht1la~amn en onemli nedenlerinden biri,
ic;inde tutulan trombositlerden de serbestlenen bir madde trombinin proteolotik aktivitesinin fibrinojenin yam sua
bu i~lemi saglar. Fibrin-stabilize edici faktor fibrin li11e- diger bir~ok pthttla$ma fakti:irleri tizerinde etkili olmas1-
rine etki euneden once kendisi aktifle§tirilmelidir. Fibrin dir. Ornegin, trombin protrombin uzerine dogrudan pro-
olu$Umuna sebep olan trombin aym zamanda fibrin-sta- teolitik etki gostererek daha fazla trombin olu§masma yol
bilize edici faktoru de aktifle~tirir. Bu aktif madde daha ac;ar ve bu da protrombin aktivatorti olu;;umunda sorumlu
soma, fibrin monomer molekulleri arasmda kovalen
p1ht1la$ma faktorleri uzerine etkindir. (Daha somaki
ba.glar ile koffi$U fibrin iplikc;ikleri arasmda c;ok say1da
paragraflarda tart1~1lacag1 gibi bu etkiler, faktor VIII, IX,
c;apraz baglar kurulmas101 saglayan bir enzim gorevi
X, XI ve Xll'nin etkinliklerinin hizlandtrtlmas1 ve trom-
yapar. Boylece fibrin agmm uc; boyutlu yap1sm1
bositlerin agregasyonudur). Kritik miktarda trombin
kuvvetlendirir.
olu~tugunda, daha fazla kanm p1ht1la§masma ve daha
Kan P1ht1s1. P1hn tum yonlerde uzanan ve kan hi.icreleri, fazla trombin meydana gelmesine yol ac;an bir pozitif geri-
trombositler ve plazmay1 i<;inde tutan fibrin yumagmdan bildirim geli~ir; boylece kan p1hns1 kanama durdurulun-
olU$IDU$tur. Fibrin iplikc;ikleri kan damarlanmn caya kadar btiyumeye devam eder.
486
Bolum 37 Hemostaz ve Kanm P1ht 1la~mas1

PIHTILA$MANIN BA$LAMASI: PROTROMBiN (1) Doku travmasI

AKTiVATORONON OLU$UMU
Buraya kadar p1hnla$ma ~leminin kendisi tart1$tld1ktan
sonra aruk en ba$ta p1httla$may1 ba$latan claha karma$1k
i
Doku faktorO
mekanizmalara donmek gerekmektedir. Bu mekanizma-
lar, (1) damar duvanmn ve kom$U dokulann travmaya
ugramas1, (2) kamn travmaya maruz kalmas1 veya (3) (2) VII ----""""'► VIia
kanm hasarlanm1$ endotel hucreleriyle veya kollajenle ve
kan daman ~mdaki diger doku elemanlanyla temas1 X t "''-= Aktif faktor X (Xa}
sonucu harekete ge<;erler. Her durumda, bu olay protrom-
bin aktivatdru olu$umuna yo! a~r ve bu da protrombinin
trombine donii$timune ve tum diger p1hula$ma a$amala-
ca•• ~
fr;:ca••
nmn oht$masma neden olur. (3) Protrombin )
Protrombin aktivatotu gen;ekte birbirleriyle surekli
etkilC$im halinde olan iki yolla olu$turulur: (1) damar
Trombosit
fosfolipitleri ' ) t
aktivatoru

duvan ve r;evresindeki dokulann travmaya ugramas1yla Protrombin ------► Trombin


ba$layan ekstrensek yol ve (2) kamn kendi ir;inde ba$layan
intrensek yol. t
Ca••
Hem ekstrensek ve hem de intrensek yolda pthttla~ma
~ekil 37•3. P1htila~man1n ba~lat1lmasinda ekstrensek yol.
faktorleri ach verilen bir seri farkh plazma proteinleri
onemli rol oynar. Bunlar r;ogunlukla proteolitik enzimle-
rin aktif olmayan $ekilleridir. Aktif $ekle donti$t0riilduk-
lerinde enzim etkileriyle pihtila~ma ~leminin seri
reaksiyonlanna neden olurlar.
Tablo 37-l'de s1ralanan p1hnla$ma faktorlerinin c:;ogu
ac;1kland1g1 gibi devam eder. Ba$langic;ta, protrom-
Romen rakamlanyla belirtilirler. Aktif $ekilde olduklan
bin aktivatorli kompleksi ir;indeki Faktor V aktif
belirtilmek istendiginde ise Romen rakamuun ardma bir
degildir; ancak p1ht1la$ma i$1emi ve trombin
kti<;iik "a" harfi eklenir; ornegin, Faklor Vlll'in aktif $ekli
olu$umu ba$lad1gmda, trornbinin proteolitik etki-
Vllla olarak gosterilir.
siyle Faktor V aktiile$ir. Bu daha sonra protrombi-
nin aktifle$mesini gur;lu bir $ekilde h1zlandmr.
P1ht1la~mamn Ba~lat1lmasmda Ekstrensek Vol
Boylece, son protrombin aktivator kompleksinde,
Protrombin aklivatorii olu$urnunu ba$1atan ekstrensek aktif Faktor X protrombini trombine r;eviren
yol, damar duvanrun veya damar d1$1 dokulann travmaya gerr;ek bir proteaz gorevi yapar. Aktif Faktor V bu
ugramas1 ile ba$1ar ve ~ekil 37-3'le gosterilen a$amalar proteaz aktivitesini buyiik olr;ude gii<;lendirir ve
dogrulmsunda geli~ir: trombosit fosfolipitleri ise olay1 daha da h1zland1-
1. Doku faht6riiniln serbestlenmesi. Travmatize nrlar. t~lem bir kez ba$lad1ktan sonra, trombinin
dokudan doku fakt6ril ya da doku tromboplastini Faktor V iizerinden, pozitif geribildirim etkisiyle
denilen r;~itli faktorlerin olu~turdugu bir bilC$illl tum olayi h12land1rdigma ozellikle dikkat ediniz.
serbestlenir. Bu faktor ba$hca doku zarlanndan
kaynaklanan fosfolipitler ve onemli bir proteolitih P1ht1la~manm Ba~lat,lmasmda intrensek Vol
enzim ic;eren bir lipoprotein komplehsinden o1u$ur.
2 . Fahtor X'un aktij1e$mesi-Fahtor VII ve doku faktoril-
Protrombin olu$umunu ve dolayis1yla p1hnla$mayi ba$la-
nU.n rolii. Doku faktorunun lipoprotein kompleksi tan ikinci mekanizma kanm kendisinin travmaya ugramasi
p1hula$ma Faktoru Vll ile kompleks olu$turur ve veya kanm travmatize bir damar duvanndaki kollajenle
kalsiyum iyonlannm varhgmda Faktor X uzerine temast sonucu ba~lar ve daha sonra ~ekil 37-4'te gosteri-
enzimatik etki gostererek aktif Faktor X'u (Xa) len a$ag1daki reaksiyonlar zinciri ile devam eder.
olu$turur. 1. Kanm travmaya ugramast (1) Faktor XII'nin aktif-
3. Ahtif faktor X'un protrombin aktivaldrii olu$turma le~mesine ve (2) trombosit fosfolipitlerinin serbest-
ethisi-Faktor V'in rolil. Aktif Faktor X hemen doku lenmesine neden olur. Kanm travmaya ugramas1 ya
faktoriiniin parc;as1 olan doku fosfolipitleriyle ya da da damar duvanndaki kollajenle temas1 kanda iki
trombositlerden serbestlenen fosfolipitlerle birlikte onemli p1httla$ma fakrorunti degi$tirir: faktor XII
Faktor Vile birle$erek protromlrin ahtivatdrii denilen ve trombosi.tler. Faktor XII kollajenle veya cam gibi
kompleksi olu~turur. Birkac; saniye ir;inde, kalsiyum 1slanabilir bir yuzeyle temas ettiginde molekulde
iyonlanmn (Ca") varhgmda, bu protrombini trom- yeni bir $ekil degi~imi yaparak "aktif Faktor XII"
bine parr;alar ve p1ht1la$ma i$lemi daha once denilen proteolitik bir enzime donti$Ur. Aym
487
Onite VI Kan Hiicreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

Kamn travmaya
ugramaso veya
kollajenle temaso

XII Aktif faktor XII (Xlla)

~ ~ (HMW kininojen, prekallikrein)


(2) \ XI Aktif faktor XI (Xia)

~{ca••
(3) \
. . . . -!
IX
VIII
Aktif faktor IX (IXa)

(4) \
VIiia

X
lr Aktif faktor X (Xa)

(5) Trombosit
fosfolipitleri
Trombin ~ ca•+

V ~
Protrombin
aktivatorii
I
Trombosit
l f
fosfolipitleri

Protrombin --t--+- Trombin

$ekil 37-4. P1htila~ma mekanizmasm,n ba~latil-


Ca++ masmda intrensek yol.

zamanda, kanm travmaya ugramas1, trombositle- 5. Protrombin aktivatora olu.~umunda aktifFahtor X'un
rin de kollajene veya 15Janabilir bir yiizeye yapV;,a- etkisi-Faktor V'in rolu. lntrer1Sek yolun bu a~mast
rak (ya da ba~ka yollarla) hasarlanmasma neden ekstrensek yolun son a~amasmm ayms1dtr. Yani,
olur ve bunun sonucunda, daha sonraki p1ht1la~ma aktif Faktor X, Faktor V ve trornbosit veya doku
reaksiyonlarmda rol oynayan trombosit faktor 3 fosfolipitleriyle birl~erek protrombin aktivatorii
denilen lipoproteini ic;eren trombosit fosfolipitleri kompleksini olu§turur. Bunu takiben, procrombin
ortama serbestlenir.
aktivatoril saniyeler ic;inde protrombinin trombine
2. Faktor XT'in aktivasyonu. Aktif faktor XII Faktor
par<;alanmasm1 ba$lat1r ve bu $Ckilde daha Once
Xl'i enzimatik olarak aktifl~tirir ki bu intrensek
bahsedildigi gibi p1hula~ma ~leminin son basa-
yolun ikinci a~amas1d1r. Bu reaksiyon i<;in aynca
yuksek molekul agirltklt (HMW) kininojene gereksi- maklan harekete gec;m~ olur.
nim vardu ve prekallikrein ile htzlandmlu.
3. Faktor IX'un aktif Faktor XI tarafindan aktifle~mesi. intrensek ve Ekstrensek Yollarda Kalsiyum
Aktif faktor XI daha sonra enzirnatik etki ile faktor iyonlannm Rolii
IX'u aktifle~tirir. lntrer1Sek yolun ilk iki basamag1 dV;,mda, biltiln reaksi-
4. Fakt6r X'un aktifle}mesi-Faktor VlII'in roliL Aktif
yonlann ba~latt!abilrnesi veya hizlandmlabilmesi ic;;in kal-
faktor XI, faktor VIII, trombosit fosfolipitleri ve
siyum iyonlanna gereksinim vardir. Bu nedenle, kalsiyum
travmatize trombositlerden kaynaklanan Faktor III
iyonlannm yoklugunda kan piht1la~mas1 gerc;ekle~mez.
birlikte etki gostererek faktor X'u aktifle~tirirler.
Faktor VIII veya trombositlerin eksikliginde bu Canhlarda kalsiyurn iyon konsantrasyonu karun p1h-
a~amamn yetersiz olacag1 ac;1knr. Faktor VIII klasik tila$ma kinetigini etkileyecek dilzeylere nadiren dil§er.
hemofili hastalarmda eksik olan faktordilr ve bu Diger yandan, bir k i~iden kan almdigmda kalsiyum iyon
nedenle antihemofilik faktor olarak da adlandmhr. konsantrasyonu pihnla§ma ir;:in e$ik dilzeyin altma dil~il-
Trombositler ise trombositopeni denilen kanarna rillerek karun pihti.la~mas1 engellenebilir. Bu amac;la kan
hastaltgmda eksik olan p1httl~ma faktorildilr. ya sitrat iyonu gibi maddelerle reaksiyona sokularak
488
Boli.im 37 Hemostaz ve Kanm P1ht1la~mas1

kalsiyum deiyonize edilir veya oksalat iyonu ile kalsiyu- iplikc;iklerine yap1$tr. Bu olay, trombinin geriye kalan
mun c;:okelmesi saglamr. kana yayi.lmasm1 onler ve boylece p1ht1nm geni$ alanlara
yaytlmasm1 engeller.
Ekstrensek ve intrensek Yollar Arasmdaki Fibrin iplikc;iklerine yap1$mayan trombin ise amit-
rombin III ile birlesir. Antitrombin Ill ise, trombinin fib-
Etkile~im-Kanm P1ht1la~maya Ba~lamasmm
rinojen iizerine olan etkisini engeller ve sonraki 12-20
Ozeti
dakika ic;:inde de trombinin kendisini inaktive eder.
Yukandaki $emada da goslerildigi gibi, kan damarnun
yirttlmasmdan soma p1ht1la$ma aym anda ekstrensek ve Heparin. Diger gtic;:lii bir antikoagiilan da heparindir.
intrensek sistemler yoluyla gerc;:ekle$ir. Doku faktorii eks- Normalde kandaki konsantrasyonu dii$iik oldugundan,
lrensek yolu ba!,?latuken, Faktor XII ve trombositlerin yalmzca smtrh fizyolojik ko$ullarda onernli antikoagiilan
damar duvanndaki kollajenle temas1 intrensek yolu etkinlik gosterir. Diger yandan, klinikte bir farmakolojik
ba$laur. ajan olarak damar ic;:i pthtlla~may1 onlemede c;:ok daha
Ekstrensek ve intrensek yollar arasmdaki en Onemli ytiksek konsantrasyonlan yaygm ~ekilde kullamhr.
farklardan biri ekstrensek yolun patlay1c1 dogas1d1r; bir kez Heparin molektilii yuksek negatH yi.iklii konjuge bir
ba$lanlchktan soma geli$me hm yalmzca travmatize polisakkarittir. Tek ba$ma antikoagiilan etkinligi c;ok az
dokulardan serbestlenen doku faktorti ile kanda bulunan ya da hie; yoktur, fakat antitrombin l1I ile birle$tiginde
Faktor X, VII ve V miktarlan ile sm1rlandmlabilir. Ciddi antitrombin lll'tin trombini uzakla$tlrma etkinligini ytiz
doku travmasmda p1ht1la$ma 15 saniye gibi kisa bir kattan bin kata kadar arurmak suretiyle antikoagi.llau elki
silrede olu$abilir. 1ntrensek yol ise daha yava$ geli$ir; pth- gOsterir. Bu nedenle, ortamda fazla miktarda heparin
ula$mamn olu$mas1 i<;in genellikle 1-6 dakikaya gereksi- bulundugunda, dola~1mdaki serbest trombinin amitrom-
nim vardir. bin l1I ile uzakla?tmlmas1 c;ok htzh olur.
Heparin-antitrombin lll kompleksi trombinin yam
Damar i~i Antikoagulanlar Normal Damar s1ra diger baz1 aktif p1ht1la$ma faktorlerini de ortamdan
Sisteminde P1ht1la~may1 Onler uzakla~urarak antikoagiilan aktiviteyi arunr. Bu faktorler
aktif XII, Xl, X ve lX'dur.
Endotel Yuzeyi Faktorleri. Normal damar sisteminde Heparin viicutta birc;ok farkh hi.\crelerde iiretilir; fakat
pthula$mayi onleyen en 6nemli faktorler olas1hkla (1) buyuk miktarlarda heparin tiim viicutta perikapiller bag
endotel hiicre ytizeyinin duzgiinliigu; intrensek p1hula$ma dokusuna yerle~mi~ olan bazofilik mast hacrele1i tarafm-
sisteminin temasla aktivasyonunu onler; (2) endotel Uze- dan yap1hr. Bu hiicreler tarafmdan s'lirekli olarak salgila-
r indeki gWwhalihs tabakas1 (glikokaliks endotel hiicrele- nan az miktarda heparin dola~1m sistemine ge<;er. Aynca,
nnm yiizeyine yap1$1k olarak bulunan bir i~levsel olarak mast hucrelerine benzer olan kamn bazofil
mukopolisakkarittir); p1ht1la$ma faktorlerini ve trombo- hiicreleti de kiic;:t\k miktarlarda heparini plazmaya
sitleri iterek p1ht1la$mamn aktifle$mesini engeller ve (3) serbestlerler.
endotel zarma bagh bir prolein olan trombomodulin trom- Mast hi.icreleri akciger kapillerlerini c;:evreleyen
bini baglar. Trombomodulin ile trombinin baglanmas1 dokuda bol miktarda ve daha az olarak da karaciger kapil-
p1ht1la$may1 yalmzca trombini ortamdan uzakla$tmnak lerlerinde bulunurlar. Bu alanlarda neden <;ok miktarda
suretiyle Onlemez; fakat trombomodulin-trombin komp- heparine gereksinim oldugunu an lamak zor degildir;
leksi bir plazma proteini olan prote:in Cyi de aktille$cirir yavas akan venOz kanda olu$an pek <;ok embolik p1ht1lar
ve protein C, Faktor V ve VIII'i inaktive etmek yoluyla akciger ve karaciger kapillerlerine ula~1r ve buralarda
antikoagiilan etkinlik gosterir. • yeterli miktarcla heparinin varhg1 p1ht1lann daha fazla
Endotel cluvan hasarland1gmda, hem diizgiinliigtinti biiytimesini onler.
ve hem de glikokaliks-trombomodulin tabakas1m kaybe-
der; bu durum Faktor Xll'nin ve trombositlerin aktivas- PLAZMiN KAN PIHTISININ
yonuna neden olarak p1ht1la$manm intrensek yolunu ERiMESiNi SAGLAR
ba$latm1$ olur. Eger Faktor XII ve trombositler endotel
alundaki kollajenle temas ederse, aktifle$me daha da Plazma proteinleri plazminojen (veya profibrirwlizin) ad1
giic;lii olur. verilen bir oglobulin i<;erirler ve bu protein akti11e$tiginde
plazmin (veyafibrinolizin) denilen bir maddeye d6nii~tir.
Fibrinin Antitrombin Etkinligi ve Antitrombin Ill. Plazmin pankreas salgislillll en Onemli proteolitik sindi-
Kamn kendi ic;indeki en onemli antikoagiilanlar, trombini rim enzimi olan tripsine benzer. Plazmin fibrin iplik<;ik-
kandan uzakla$t1ranlardu. Bunlann arasmda en gi.lc;lti lerinin yam s1ra c;evre kanda bulunan fibrinojen, Faktor
etkinlik gosterenler: ( 1) p1htila$ma i$lemi s1rasmda olusan V, Fakror Vlll, protrombin ve Fakt◊r Xll gibi maddeleri
fibtin iplihrihleri ve (2) amitrombin III veya antitrombin- de sindirir. Bu nedenle, kan p1ht1s1 ic;inde plazmin olu$-
heparin kofaktorii de denilen bir alfa globulindir. tugunda, pthtimn erin1esine ve p1ht1la$ma fakcorlerinin
P1ht1 olu$umu sirasmda, protrombinden meydana c;ogunun haraplanmasma neden olur ve hatta bazen kanm
gelen trombinin yakla$1k ytizde 85-90'1 olu~an fibrin hipokoagiilabilitesine yol ac;ar.
489
Onite VI Kan Hucreleri, Ba{Ntk//k ve Kan P1ht1/a~mas1

Plazminojenin Plazmin Olu~turmak 0zere Aktif- K vitamini bagirsak kanalmda bakt.eriler tarafmdan
le~mesi ve Daha Sonra P1htmm Erimesi. P1ht1 olu?- surekli olarak sentezlenir. Bu nedenle, bagirsagm bakteri
tugunda, c;:ok miktarda plazminojen de diger plazma floras1 henuz gel~em~ olan yeni doganlar ~mda, K
proteinleri ile birlikte p1htmm ic;inde tutulur; fakaL vitamininin diyetteki eksikligine bagh yetersizligi saghkh
aktifle?inceye kadar plazmine donu~mez ya da p1huy1 insanlarda <;ok nadir gori.ilur. K vitamini yagda eriyebil-
eritrnez. Hasarh dokular ve damar endoteli c;ok yava~ digi ve normalde yaglarla birlikte kana emildigi ic;:in
olarak doku plazminojen aktivatbrii (t-PA) ad1 verilen gastrointestinal hastahga sahip bireylerde K vitamini
guc;:lii bir aktivator serbestlerler ve p1ht1 kanamay1 dur- eksikligi, stkhkla gastrointestinal kanalda yag emiliminin
durduktan birkac;: gun soma bu madde plazminojeni bozuhnas1 sonucu goriilur.
plazmine c;evirir ve p1ht1y1 ortadan kaldmr. Gerc;:ekte, K vitamini eksikliginin en stk nedenlerinden biri safra
kan ak1mmm pthttlarla engellendigi birc;:ok kuc;:uk kan kanallanmn t1kanmas1 veya karaciger hastahg1 sonu-
damarlan bu mekanizma ile tekrar ac;:1hrlar. Bu nedenle, cuuda, karacigerin safray1 gastrointestinal kanala salg1la-
plazmin sisteminin 5zellil<le onemli bir i~levi, ba~ka yamamas1d1r. Safranm yetersiz olmas1 yag sindirimi ve
turlu temizlenmesi. mtimkun olmayan ve eninde sonunda emilimini bozar ve bu yolla K vi.tamininin emilimi de
milyonlarca ktic;:Uk perifer damanm t1kayacak olan basktlarum~ olur. Boylece, karaciger hastahklannda hem
kuc;:uk pthulan uzakla~nrmakm. K vitaminiuin yetersiz emilimi ve hem de karaciger huc-
relerindeki hasara bagh olarak protrombin ve diger fak-
torlerin yapnm azahr. Bu nedenle karaciger hastahgi veya
safra yollan t1kamkhg1 olan ameliyat olacak hastalara
iNSANDA A$1RI KANAMAYA NEDEN
cerrahi gir~im oncesi K vitamini enjeksiyonu yap1hr.
OLAN DURUMLAR Normalde K vitamini eksikligi olan ~iye operasyondan
A~m kanama kamn birc;:ok p1ht1la~ma faktorlerinden 4-8 saat once K vitamini verilirse ve eger karaciger paran-
herhangi birinin eksikligi sonucu ortaya c;:1kabilir. Geni~ kim hiicrelerinin en az yans1 normal ~lev goruyorsa, pth-
c;:aph ara~tirmalara konu olan tic;: ozel tip kanama egilirni t1l~ma faktorleri operasyon s1rasmda a~m kanamayi
burada taro~lacakttr. Bunlar: (1) K vitamin[ eksikligi, 5nlemeye yetecek duzeyde yaptlacakur.
(2) hemofili ve (3) trombositopeni (trombosit
eksikligi)'dir. HEMOFiLi
Hemofili hemen hemen yalmzca erkel<lerde gorulen bir
kanama egilimidir. Vakalarm yuzde 85'i Faktor VIII eksik-
K ViTAMiNi EKSiKLiGiNE BAGU GELi$EN ligine veya bozukluguna bagltd1r. Hemofilinin bu tipine
PROTROMBiN. FAKTOR VII, FAKTOR IX VE hemofili A veya klasik hemofili ach verilir. ABD'de 10.000
FAKTOR X AZALMASI erkegin yakla~tk l'incle klasik hemofili vardrr. Hemofili
hastalanmn kalan ytizde 15'inde Faktor IX eksikligine
Birkac;:1 d1~mda, kanm p1hnla~ma fakr.orlerinin c;:ogu kara-
bagh kanama egilimi gorulur. Her iki faktor de d~i kro-
cigerde yapihr. Bu nedenle, karacigerin hepatit, siroz ve
mozomlanyla genetik get;~ gosterir. Bu nedenle, kadm-
akut sa.n atrofi (karacigerde zehirli maddeler, enfeksiyon
larda iki X kromozomundan en az biri uygun genleri
ve diger ajanlar gibi maddelerin neden oldugu bir hasar) ta~1yacagmdan hemofili g5rUlmez. Eger kadmm X kro-
gibi hastahl<lan p1ht1la~ma sistemini bazen o kadar baskt- mozomlanndan bir tanesi eksikse hemofili ta~iyicisi olur;
layabilirler ki, hastada ciddi kanama egilimi ortaya c;:1kar. erkek c;:ocul<larmm yansma hastahg1 ve ktz c;:ocuklanmn
Karacigerde p1ht1la~ma faktorlerinin yaprmm1 baskda- yansma da ta~1y1e1ltk ozelligini gec;irirler.
yan diger bir neden de K vitamini eksikligidir. K vitamini Genetik yetersizligin ozelligine bagh olarak hemofi-
protrombin, Faktor VII, Faktor IX, Faktor X ve protein C lide deg~ik derecelerde kanama gorulur. Kanama genel-
gibi be~ onemli p1hnla~a faktorUniin glutarnik asit likle travmaya baghd1r; fakat ag1r ve uzam1~ kanamaya
kalmalanna karboksil gruplanmn baglanmas1m katalize neden olabilecek travma derecesi o kadar hafiftir ki
eden bir karaciger karboksilaz enzimi ic;:in gerekli faktor- c;:ogunlul<la fark edilemez. Omegin, bir d~ ~ekimi somas1
dtir. Olgunla~mam1~ pthula~ma faktorlerinin glutamik kanama gtinlerce si.irebilir.
asit kahnttlanna karboksil gruplannm eklenmesi s1ra- Faktor Vlll'in iki aktif bil~eni vardtr. BunJar, molekul
smda K vitarnini okside olarak inaktif hale gec;er. Vitamin agirhg1 milyonlarla ol~ulen buyuk birim ve molekul agir-
K epoksit rediiktaz kompleksi l (VKOR cl) denilen diger hg1 yakla~1k 230.000 olan kuc;:uk birimdir. Kuc;:uk birim
bir enzim K vitaminini aktif ~ekline indirger. p1hula~manm intrensek yolunda c;ok onemlidir ve Faktor
Aktif K vitamini yoklugunda, bu p1htda~ma faktorle- Vlll'in bu parc;:asmm eksikligi klasik hemofiliye neden
rinin yetersizligi ciddi kanama egilimine yol ac;:abilir. olur. Farkh ozellikler ta~yan diger bir kanama hastahg1
490
Bolum 37 Hemostaz ve Kanm P1ht1la~mas1

olan van Willebrand hastahg1 buyiik birimin yokluguna sistemden veya sag kalpten kaynaklanan emboli ise,
baghd1r. genellikle akcigerlere dogru akarak pulmoner arter embo-
Klasik hemofilin bir ki$ide agrr ve uzam1$ kanama lizmine yol ac;ar.
geli$tiginde gerc;:ek anlamda etkin olan tek tedavi safla$tl-
nlmt$ Faktor VIU enjeksiyonudur. Faktor VITI pahahdu Tromboembolik Durumlann Nedenleri. tnsanda
ve yalmzca insan kamndan ve c;:ok az miktarlarda elde tromboembolik olaylar genellikle iki nedene baghdrr: (1)
edilebildiginden bulunmas1 k1s1thdrr. Ancak yapunmm Damar endotel yiizeyinin duzgunlagiinuri bozu1masi - arte-
artmaSI ve rekombinanl Faktor VIII kullamm1 daha fazla riyoskleroz, enfeksiyon veya travmaya bagh olup ptht1-
sa)'lda klasik hemofili hastasmm tedavisini miimkiln la$ma silrecini ba$latma egilimindedir ve (2) kamn
k1lmaktadrr. damarlarda akt$lntn ~oh yava~lamasi da siirekli olarak
kilt;iik miktarda trombin ve diger prokoagillanlann yap1-
mma bagh olarak p1hula~may1 ba$latabilir.
TROMBOSiTOPENi
Damar i~i P1httlarm Tedavisinde t-PA Kullamm1.
Trombositopeni dola$tm sisteminde c;:ok az sayida trom- Genetik milhendisligiyle elde edilen L-PA mevcuttur. t-PA
bosit bulunmas1dtr. Trombositopenili ki$ilerde de hemo-
bir kateter aractllgi.yla trombozlu alana dogrudan verildi-
filideki gibi kanama egilimi vardir. Fakal kanama
ginde plazminojenin plazmine donil~iimunii aktiflf$tirir
genellikle hemofilidekinin aksine pek c;ok kiic;uk venill ve
ve plazmin de damar i<;i p1huyi eritir. Ornegin, bir koroner
kapillerlerden olur. Sonuc;ta, tiim viicut dokulannda
arterin trombiisle tJkarrmasmda ilk bir saat it;inde kulla-
kuc;iik, noktasal hemorajiler olu$ur. Bu ki$ilerin cildinde
mld1gmda kalp siklikla ciddi hasardan korurunu$ olur.
gortilen c;ok sayida kii<;ilk morumsu lekeler nedeniyle
hastahga trombositopenik purpura ad1 verilir. Daha once
FEMORAL VENOZ TROMBOZ VE YAYGIN
belirtildigi gibi, trombositler kapillerler ve diger kii<;ilk
PULMONER EMBOLiZM
damarlardaki ufak yirttklarm tamirinde onemli rol
oynarlar. Viicutta herhangi bir damarda p1hUla$ma, hemen daima
Genelde trombosit sayis1 mikrolitrede 50,000'in altma kan ak1mmm saatlerce engellenmesine bagb olarak
du$medikc;:e kanama gorulmez. Trombositlerin normal meydana geldiginden, yataga bag1mh hastalarda hareket-
sayis1 150.000-300.000/µl arasmdadrr. Mikrolitrede sizlik ve buna ek olarak dizlerin aluna yasuk konularak
10.000'in altmdaki diizeyler s1khkla oliimculdur. yukseltilmesi bir veya daha fazla bacak veninde kamn
Kanda ozgul trombosit sayimlan yap1hnadan bile staz1 sonucu s1khkla damar ii;i p1ht1la$maya yol ac;ar. Daha
trombositopeninin varhgi, kan pihasmm biizil$mesine soma, pthu ba$hca yava~ hareket eden ven karu yoni.inde,
bak1larak tahmin edilebilir. Daha once de belirtildigi gibi, bazen tiim bacak venleri boyunca buyuyerek ilyak vene
p1htmm bilzii$mesi normalde pthtmm fibrin agma hap- ve vena kava inferiyora kadar ula$abilir. Daha sonra, her
sohnu$ bulunan c;ok say1daki lrombosil.lerden serbestle- 10 vakanm birinde p1htmm btiyiik bir pan;as1 damar
nen c;ok sayida ptht1la$ma fakti:\riine baghdrr. <;;eperine Lutundugu yerden koparak venoz kan ic;inde
Trombositopenili ki$ilerin c;ogunda idiyopatik trombo- serbest<;e hareket eder ve sag kalbe ve oradan da pulmo-
sitopeni denilen nedeni bilinmeyen bir hastahk vardtr. Bu ner arterlere ta~marak pulmoner arterlerin yaygm nkan-
hastalann c;ogunda bilinmeyen nedenlerle trombositlere masma neden olur. Bu olaya yaygm pulmoner emboli.zm
kar$1 geli$en ve onlara hasar veren ozgiil antikorlar sap- ad1 verilir. Eger p1hu her iki pulmoner arteri tikayacak
tanm1$tlr. Trombositopenili hastalara c;ok miktarda trom- kadar biiyiikse hemen oliim gortilur. Eger yalmzca bir
bosit ic;eren taze tam kan transfuzyonu kanamayi 1-4 gun pulmoner arter veya daha kiic;iik bir dal nkarursa oliim
ic;in durdurabilir. Splenektomi de s1klikla yararh ve bazen gorU!meyebilir ya da p1hn pulmoner damarlarda giderek
tarnamen tedavi edicidir, c;iinkil dalak c;ok miktarda lrom- buyiir ve birkac; saat ya da birka<; gun sonra oliime yol
bositi kandan uzakla$tltlr. ac;abilir. FakaL yine t-PA tedavisi ya~m kurtanc1 olabilir.

YAYGIN DAMAR i~i PIHTILA?MASI


TROMBOEMBOLIK DURUMLAR Bazen p1hula$ma mekanizmas1 dola~rmm geni$ alanla-
Trombus ve Emboli. Bir kan damannda olu$an anormal rmda aktifle~erek yaygin damar i{:i p1ht1la~mas1 denilen
p1ht1ya trombus denir. P1ht1 bir kez olu$tuktan sonra, p1h- duruma yol ac;ar. Bu durum s1khkla, viicutta btiyiik mik-
umn yanmdan devam eden kan ak1m1 p1ht1y1 yerinden tarda travmaya ugramJ$ veya olii dokulardan yiiksek
kopanp kan akmuyla birlikte silriikleme egilimindedir; diizeyde doku faktoriiniin kana serbestlenmesi sonucu
bi:iyle serbest dola$an p1hulara emboli denir. Aynca, buyuk geli$ir. Pthular s1khkla kiic;iik fakat c;ok sayidadn ve
arterlerden veya sol kalplen kaynaklanan emboli peri- kiic;iik perifer damarlann bUyilk c;ogunlugunu nkarlar. Bu
ferde akarak beyin, bobrekler veya ba$ka bir bolgedeki durum ozellikle septisemide, dola~undaki bakterilerin
daha kilc;:i.ik arter ve arteriyolleri tikayabilir. Venoz veya bakteri toksinlerinin ba$hca endotohsin!eri11
491
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1htlla~mas1

p1ht1la$ma mekanizmalanm aktifle$tirmeleri nedeniyle bir deyi$le, p1ht1la$ma i$lemi hemen engellenrnez; i,;unkti
gel~. Kuc;iik perifer damarlanmn ukanmas1 dokulara plazmada halen bulunan protrorobin ve diger faktorlerin
oksijen ve diger besin maddelerinin la$mmas1m btiytik ttiketilmesi ic;:in zamana gereksinim vardir. Kumarin
olc;ude azaltir ve bu durum dola$1m $Oku tablosunu daha tedavisi kesildikten 1-3 gi.in soma pihulasma normale
da ag1rla$llnr. Septisemik $Okun yuzde 85 veya daha cloner.
yuksek oranlarda oldtirticti olmasmm nedenlerinden biri
de budur.
Yaygm damar ir;i p1ht1la$masrnm ilginr; bir 0zelligi,
KANIN VOCUT DISINDA PIHTILASMASININ
hastamn s1khkla kanamaya ba$lamas1d1r. Bunun nedeni,
c;ok miktarda pihula$ma faktorlerinin yaygm p1httla$ma ONLENMESi
ile ortamdan uzakla$llnlmas1 ve kalan karun normal Vticut d1sma ahnan ve cam bir ttipte bekletilen kanm
hemostaz1 saglamak ic;in c;ok az miktarda prokoagi.ilan yaklas1k 6 dakikada p1ht1la$masma kar$m, silikonize kap-
maddenin ortamda kalmas1drr. larda tutulan kan 1 saat ya da daha uzun bir sure p1hn-
lasmaz. Bu gecikmenin nedeni, silikonize yuzeylerin,
intrensek p1httla$ma mekani.zmasm1 baslatmada onemli
KLINiK KULLANIMDA ANTiKOAG0LANLAR rol oynayan trombositler ve Faktor XII'nin temasla olu$an
Baz1 tromboembolik durumlarda p1hnla$ma stirecmm aktivasyonunu onlemesidir. Diger yandan, normal cam
geciktirilmesi istenir. Bu amai,;la <;e$illi antikoagi.ilanlar tiiplerde temas sonucu aktifle$me nedeniyle luzla p1htt
gehstirilmi$tir. Bunlann ic;inde klinikte en r;ok kullamlan- olu$umu gozlenir.
lar heparin ve ~rnmarinlerdir: Heparin vticut d1$mda da kanm p1ht1lasmasm1 onle-
mede kullamlabilir. Ozellikle, kamn kalp-akciger makina-
iNTRAVENOZ ANTIKOAG0LAN smdan veya yapay bobrekten gec;ip tekrar ki$iye donmesi
OLARAK HEPARiN gereken tilm cerrahi islemlerde heparin kullamhr.
Kanda kalsiyum iyon konsantrasyonunu du$ii.ren <;e$itli
Piyasada bulunan heparin i,;e$itli farkh hayvan dokularm- maddeler de vucut d1~111da kanm p1ht1la$mas1ru onlemek
dan elde edilmi$ ve olduk<;a saf bir $ekilde hazulanm1st1r.
ic;in kullarulabilir. Ornegin, r;ok az miktarda i,;oztintir
Vticut agrrhg1 ba$ma 0,5-1 mg/kg gibi dti~k dozlann
oksalat bilesiklerinin kan 6rnegine kar~nnlmas1 plaz-
enjeksiyonu normalde yakla$1k 6 dakika olan p1ht1la$ma
zamamm 30 dakika veya iizerine c;1kanr. P1httla$ma zama- mada kalsiyum oksalaun .-;6kelmesine ve kalsiyum iyonu
nmdaki bu degi$iklik aniden ortaya c;1kar ve bu sayede duzeylerinin p1hula$mayi engelleyecek kadar dti$mesine
tromboembolik durumun ortaya r;1kmas1m hIZla onler ya yo! ai,;ar.
da geli$imini yavaslaur. Kan kalsiyumunu deiyonize eden herhangi bir madde
Heparinin etkisi yakla$1k 1,5-4 saat surer. Enjekte p1hnla$mayi engelleyecektir. Negatif yuklu si.trat iyonu
edilen heparin kanda heparinaz enzimi tarafmdan bu amac; ic;:in ozellikle c;:ok degerlidir ve kan ile genellikle
parc;alanrr. sodyum, amonyum veya potasyum sitrat $eklinde birle~ir.
Sitrat iyonlan kanda kalsiyum iyonlan ile birle$erek
ANTiKOAG0LAN OLARAK KUMARiNLER iyonize olmayan kalsiyum bile$ikleri olustururlar ve
iyonize kalsiyum azhg1 p1ht1la$may1 engeller. Sitrat anti-
Bir kumarin, ornegin warfarin hastaya verildiginde, ttimti
koagolanlann oksalat antikoagiilanlardan onemli bir
karacigerde yap1lan protrombin, Faktor VII, IX ve X
dtizeyleli dusmeye baslar. Warfarin bu etkisini, vitamin K tistilnlilgi.\ oksalatm vi.\cut i.c;in toksik olmasma kar$m
epoksit reduktaz kompleks 1 (VKOR cl) enzimini inhibe bir miktar sitratm intravenoz olarak enjekte edilebilme-
ederek olu$turur. Daha once anlattld1gt gibi, bu enzim sidir. Enjeksiyondan soma sitrat iyonlan birkai,; dakika
inaktif oksit $eklinde olan K vitaminini aktif sekline indir- ic;inde karaciger tarafmdan kandan uzakla$tmlarak
ger. Warfarin, VKOR cl enzirninin inhibisyonu ile K vita- glikoza polimerize olur veya dogrudan enerji ic;:in meta-
minin dokulardaki aktif $eklinin kullamlabilirli.gini bolize olurlar. Bu nedenle, sitratla pthula~mas1 durdu-
azaltrr. Bu durumda, p1ht1la$ma faktorleri aruk karboksile rulmu~ 500 ml kan birkac; dakika ic;inde herhangi bir
edilemez ve biyolojik olarak inaktifLirler. Birkac;: gun soruna yo! a<;maks1zm ahc1ya enjekte edilebilir. Eger
i<;inde aktif p1httla$ma faktorlerinin vucuttaki deposu
karacigerde bir hasar varsa ya da buyuk miktarda sitratb
azahr ve inaktif faktorlerle yer degistirir. P1ht1la$ma fak-
kan veya plazma c;:ok h1zb (dakikanm boltimleri ii,;inde)
torlerinin surekli uretilmesine ragmen pthula$ma buyuk
oranda azahr. olarak verilirse, sitrat iyonlan yete1i kadar h1zh uzakla~-
Etkin dozda warfarin uyguland1gmd.a, kamn ptht1- tmlamayabilir ve sitrat kan kalsiyum duzeyini btiytik
l.a$ma akti.vitesi 12 saatin sonunda normalin yuzde olc;ude azaltarak tetaniye ve konvtilsiyon sonucu oltime
50'sine ve 24 saatin sonund.a yuzde 20'sine diiser. Diger yol a~abilir.
492
Boli.im 37 Hemostaz ve Kanin P1ht1la~mas1

KAN PIHTILA~MA TESTLERi 100

KANAMA ZAMANI -
uG)i
"C
N
Keskin bir aletle pannak ucu veya kulak memesi delindi- ~
ginde genellikle kanama 1-6 dakikada sonlamr. Kanama .!::
zamam bi.iyuk olc;ude kesinin derinligine ve test amnda iii
parmaktaki veya kulak memesindeki hipereminin derece- E
0

sine baghdtr. <;:e~itli p1ht1la~ma faktorlerinin eksikhgi .S 50.0


C
kanama zamamm uzacabilir; fakat ozellikle trombositle- g_
II)

rin eksikligine bagh olarak uzar. f!


c
lXC 25.0
PIHTILA~MA ZAMANI
~ 12.5
P1hnla~ma zamammn saptanmas1 ic;in birc;ok yontemler
geli$tirilmi$tir. En stk kullamlan yontem kam kimyasal
olarak temiz bir cam Lilpe loplayarak p1ht1la~mcaya kadar
6.25
04--------------
0 10 20 30 40
-
50 60
30 saniyede bir one-arkaya sallamaktu. Bu yontemle Protrombin zamam
(saniye)
normal p1ht1la$ma zamam yakla$1k 6-10 dakika olarak
saptamr. P1ht1la$ma zamamm daha kesin olarak be1irleye- ~ekil 37-5. Kanda protrombln konsantrasyonunun protrombln zamam
bilmek ic;in birden fazla tupun kuUantld1gt yontemler de ile ill~klsi.
vardu.
Ne yaz1k ki, p1ht1la$Jna zamam olc;i.lm yontemine bagh
olarak degi$ir; bu nedenle birc;ok klinikte amk kullaml-
mamaktadir. Bunun yerine, kanna$1k kimyasal yontemler faktori.i omegi ir,;in, standardize edilmi~ bir ornekteki
kullanarak p1htllasma faktorlerinin bizzal kendilerinin doku faktori.i aktivitesini gosteren bir uluslararas1 hassa-
olc;timleri yap1lmaktadrr. siyet indeksi (1S1) belirtir. lSI degeri, genellikle 1,0 ve 2,0
arasmdad1r. INR degeri, ki~inin protrombin zamanuun
PROTROMBiN ZAMANI VE ULUSLARARASI normal kontrol ornege oranmm, 1S1 degeri ile i.issilni.in
NORMALiZE EDiLMi~ ORANI almmas1 ile elde edilir:
Protrombin zamam kandaki toplam protrombin miktan-
nm bir gostergesidir. ~eldl 37-5, protrombin konsantras-
yonu ile protrombin zamam arasmdaki ili~kiyi
INR =( PTnorrnal
PT1es, r
gostermektedir. Protrombin zamammn tayini ic;in a~gt-
daki i~lemler yap1hr: INR ic;in normal arahk saglikh ki~ide 0,9 ile 1,3 aras1-
Hastadan alman kan hemen oksalatlanarak protrom- drr. Yi.iksek INR seviyesi (omegin, 4 veya 5) ytiksek
binin trombine donu~mesi engellenir. Daha sonra, btiyi.ik kanama riskini gosterir. Diger taraftan d~uk INR
miktarda kalsiyum iyonu ve doku faktori.i h1zla oksalatl1 (omegln, 0,5) pthu olu$ma ihtimalini gosterir. Warfarin
kartla kan~t1nhr. Kalsiyum, oksalann etkisini durdurur ve tedavisindeki hastalar genellikle 2.0-3.0 aras1 lNR'ye
doku faktori.l de ekstrensek yolla protrombinden lrombin sahiptir.
olu~masm1 aktifl~tirir. P1ht1la~manm olmas1 ir,;in gereken Protrombin zamam ve INR ic;i.n ge~tirilmi$ benzer
zamana protrombin zamani denir. Zamanm k1.Sahg,. prot- testier diger kan p1ht1la~a faktorlerinin belirlenrnesi ir;in
rombin konsantrasyonu ile belirlenmektedir. Normal ge~tirilmi~tir. Bu testlerin her birinde, tayini yapilan
protrombin zamam yakla~ik 12 saniye kadardrr. Her labo- faktore eh olarak kalsiyum iyonlan ve diger faktorler de
oksalatlt kana aym anda eklenir ve protrombin zamarn
ratuvarda, ~eldl 37-5'de oldugu gibi, protrombin kon-
santrasyonu ile protrombin zamam arasmdaki ili$kiyi tayinindekine benzer ~ekilde p1ht1la$ffia zamarn saptanrr.
gosteren bir egri kullamlan yonteme gore c;izilerek prol• Eger ol<;i.ilen faktori.ln eksikligi varsa p1hnla~a zamam
rombinin kandaki miktan saptarur. uzar. Bu sure de, ~ah~1lan faktori.ln konsantrasyonunu
Protrombin zamamndan elde edilen sonuc;lar aym olc;mede kullamlabilmektedir.
ki$iye ait olsa bile doku fakloril aktivitesinde ve testi
degerlendirmek ic;in kullamlan analitik sistemlerdeki Kaynaklar
farkhhklara bagh olarak c;e~itlilik gosterebilir. Plasenta Baron TH, Karnath PS, McBane RD: Management of antithrombotic
dokusu gibi insan dokulanndan izole edilen farkh ornek- therapy in patients undergoing Invasive procedures. N Engl J Med
368:2113, 2013.
ler, doku faktorlerindeki degi~klik nedeni ile farkh akti- Berntorp E, Shapiro AD: Modern haemophilia ca re. Lancet 379: 1447,
viteye sahip olabihr. Uluslararas1 normalize edilmi~ oran 2012.
(I'NR) , protrombin zamam olc,:i.imlerininin standardize Blombery P, Scully M: Management of thrombotic thrombocytopenic
edilmesi ic;in geli$tirilmi~tir. Dretici firma, her doku purpura current perspectives. J Blood Med 5: 15, 2014.

493
Onite VI Kan Hucreleri, Bag1~1k/1k ve Kan P1ht1/a~mas1

Brass LF, Zhu L, Stalker TJ: Minding the gaps to promote th rombus Hunt BJ: Bleeding and coagulopathies In critical care. N Engl J Med
growth and stability. J Clin Invest 115:3385, 2005. 370:847, 2014.
Crawley JT, l ane DA: The haemostatic role of tissue factor pat hway Kucher N: Cllnlcal practice. Deep-vein thrombosis of the upper extrem-
Inhibitor. Arterioscler Thromb Vase Biol 28:233, 2008. ities. N Engl J Med 364:861, 2011 .
Engelmann B, Massberg S: Thrombosis as an intravascular effector of Nachman RL, Rafll S: Platelets, petechlae, and preservation of the vas-
Innate immunity. Nat Rev lmrnunol 13:34, 2013. cular wall. N Engl J Med 359: 1261, 2008.
Fisher MJ: Brain reg ulation of thrombosis and hernostasis: from theory Pabinger I, Ay C: Blornarkers and venous thromboembolism. Arterio-
to practice. Stroke 44:3275, 20 13. scler Thromb Vase Biol 29:332, 2009.
Furie B, Furie BC: Mechanisms of thrombus formation. N Engl J Med Schmaler AH: The elusive physiologic role of Factor XII. J Clin Invest
359:938, 2008. 118:3006, 2008.
Gailani D, Renne T: Intrinsic pathway of coagulation and arterial Wells PS, Forgie MA, Rodger MA: Treatment of venous thromboembo-
thrombosis. Arterloscler Thromb Vase Biol 27:2507, 2007. lism JAMA 311 :717, 2014.
He R, Chen D, He S: Factor XI: hemostasis, thrombosis, and antithrom-
bosis. Thromb Res 129:541, 2012.

494
Solunutn
38 Akciger Ventilasyonu
39 Pulmoner Dola~1m, Pulmoner Odem,
Plevra S1v1s1
40 Gaz Degi~iminin Fiziksel llkeleri;
Solunum Zannda Oksijen ve
Karbondioksit Difuzyonu
41 Kanda ve Doku S1vilannda Oksijen ve
Karbondioksidin Ta~mmas1
42 Solunumun Duzenlenmesi
43 Solunum Yetersizligi-Patofizyolojisi,
Tarns,, Oksijen Tedavisi

495
BOLOM 3 8

Akciger Ventilasyonu

Solunumun esas amac1, dokulara oksijen saglamak ve $ekilcle a~ag1 dogru egimli olduklanndan, gogi.is kafesinin
karbondioksidi uzakla~unnakur. Bu amac1 gen;ekl~ti1ir- yukan dogru kaldmlrnas1 akcigerleri gen~letir. Gogiis
ken solunum dort ana i~lev yiirliliir: (1) akciger ventilas- kafesi yukseldigi zaman, kaburgalar sternumu omurga-
yonu, yani havamn atmosfer ve akciger alveolleri arasmda dan dogrudan one dogru uzakla$t1racak sekilde diizle$ir-
ii;e ve d1sa ak1m1, (2) alveol!er ve kan arasmda oksijen (0) ler. Boylece maksimal inspirasyonda gogiis kafesinin
ve karbondioksidin (CO) difiizyonu; (3) oksijeni viicudun arkaclan one dogru <;ap1 ekspirasyondaki <;apmm yakla$1k
doku hiicrelerine tas1mak ve olu~n karbondioksidi hiic- ytizde 20'si kadar artar. Bu nedenle, giigiis kafesini yiiksel-
relerden uzakla~nrmak iizere kanda ve viicut s1vilannda ten biitun kaslar inspirasyon kasl.an; ~ag, feken haslar da
oksijen ve harbondioksit ta~mmasi ve (4) so/unumun diizen- ekspimsyon kaslan olarak sm1Jla11dmhrlar.
1enmesi ve ventilasyonun diger yonleri. Bu boliim akciger Gogtis kafesini yukselten en onemli kaslar, d~ inter-
ventilasyonunun irdelenmesiyle ilgilidir; bunu takip eden kostal kaslard1r. Fakat aym zamanda (1) stemumu yukan
be~ boliim diger solunum i~levleri ve ozel solunum prob- dogru kald1ran sternokleidomastoid kaslar; (2) kaburgala-
lemlerinin fizyolojisiyle ilgili konulan kapsamaktadir. nn <;ogunu yukan kalchran serratus anterior ve (3) ilk iki
kaburgayi yukan kald1ran scaleni de. yard1mc1 kaslard1r.
Ekspirasyon s1rasmda gogiis kafesini a$ag1 dogru
AKCiGER VENTILASYONUNUN <;eken kaslar esas olarak (1) alt kaburgalan a~ag1 dogru
MEKANIGI r;ekmede gti<;lii etkiye sahip ve aym zamanda diger abdo-
minal kaslarla birlikte karm i<;erigini yukanya, diyaframa
AKCiGERLERi GENi~LETEN VE DARALTAN dogru sik~ttrmada etkili rectus abdomina!is ve (2) i, inter-
KASLAR kostal kaslard1r.
Akcigerler iki yolla geni~leyebilir ve daralabilirler: (1) ~dill 38-1, aym zamanda d~ ve ic;: interkostal kaslann
gogus boslugunu dikine olarak uzatan veya kisaltan inspirasyon ve ekspirasyonun olu~masmdaki etki meka-
diyaframm a~ag1 ve yukan hareketiyle ve (2) gogus bo~- nizmalanm da gostennektedir. Solda gori.Hdtigii gibi,
lugunun on-arka <;ap1m artrrmak ve azaltmak i<;in kabur- kaburgalar ekspirasyon s1rasmda a~g1 clogru bir ai;:1
galarm yukan ve a~g1 hareketi ile. ~ekil 38-1, bu iki yapm~ ve d1~ interkostal kaslar one ve a~ag1 dogru uza-
mekanizmayi gostermektedir. m~lardrr. Bu kaslar kas1ld1klannda, ust kaburgalan alt
Normal sakin solunum, yukanda belirtilen iki meka- kaburgalara gore one dogru c;ekerler. Bu hareket, kabur-
nizmadan tamamen birincisiyle, yani diyaframm hareketi galan bir kaldirac;: gibi yukan dogru ytikselterek inspiras-
yona neden olur. 1<; interkostal kaslar, kaburgalar
ile ger<;eklestirilir. inspirasyon s1rasmda, diyaframm
arasmdaki zit a<,;1 yap1s1 ve kaldira<; olarak aksi yonde
kas1lmas1 akcigerlerin alt bolumlerini a~ag1ya dogru
harekete neden olmas1 nedeniyle inspirasyona t.amamen
<;eker. Bunu cakip eden ekspirasyonda, diyafram basit<;e
zit yonde ekspirasyon kaslan olarak i~lev goriirler
gev~er; akcigerlerin gogiis i;eperinin ve kann dokulannm
elastik gerika9tta yetenekleri akcigerleri s1kisunr ve
havayi di~an acar. Ancak, ~iddetli solunum s1rasmda AKCiGERLERDE HAVANIN i~E VE Dl~A
elastik kuvvetler gerekli h1zda ekspirasyon meydana geti- HAREKETiNE NEDEN OLAN BASIN~LAR
recek gii<,;te degildir. Bunun i.c;:in gerekli fazladan gu<;, esas Akcigerler, ~mi$ durumda kalmasnn saglayan herhangi
olarak kann kaslann111 kas1lmas1 sonucu kann organlan- bir kuvvet olmad1gi surece, bir halon gibi kollabe olacak
nm diyafrarm alttan yukan dogrn iterek akcigerleri s1k1s- ve ic;:indeki havayi tamamen trakea yoluyla d1san bosal-
urmas1yla elde edilir. cacak $ekilde elastik bir yap1ya sahiptir. Ayru zamanda,
Akcigerleri genisleten ikinci mekanizma gogils kafe- gogus bo~lugunun orta boliimunde, mediastende hilu-
sinin yukan dogru kaldinlmastd!T. ~el<ll 38-l'in sol tara- mundan as1ldig1 yer ~mda, akciger ile gogus kafesinin
fmda goriildi.igii gibi, kaburgalar dogal istirahat duvan arasmda hi<;bir baglant1 da bulunmamaktadrr.
durumunda sternumu geriye omurgaya yakla$tlracak Bunun yerine, akcigerler gogus bo~lugunda hareketlerini
497
Unite VII Solunum

EKSPiRASYON iNSPiRASYON

Artm1§
dikey~p
Yukselmi§
Artm1~ gogus kafesi
on-arka ~P
D1~
interkostaller
kas1lm1§
k: ._ :~·. }V I Diyaframin
interkostaller
gev§emi§ ~ kaslimas1

Abdominal
kaslar kas1lm1§

$ekil 38-1. Gogus kafesinin ekspirasyon ve inspirasyon s1rasindaki daralma ve geni~leme mekanizmas1nda diyaframin kas1lmas1, interkostal kasla-
rm i~levi ve kaburga kafesinin yOkselmesl ve ai<;almas1gosterilmi~tir. AP, anteroposterior.

kolayla§Uran ince bir plevral s1v1 tabakas1 ile c;evrelenmi§ 1


e, 0.50
I Akciger hacmi
bir halde, tam anlam1yla gogiis bo§lugunda "yi.\zmekte-
;5
dirler". Dstelik fazla swmm devamh lenfatik kanallara ~
emilmesi, akciger plevrasmm viseral yuzti ve gogiis bo§- ·;;;. 0.25
;o,
lugunun paryetal plevra yiizti arasmda hafif bir emme ~
basmc1 olu§turur. Bu nedenle, akcigerler gogiis bo§lugu
geni§ledikc;e ve darald1kc;a kaygan bir ortamda serbestc;e
·5ca 0
:I:
kaymalan d1§mda, gogus cluvannda sanki yap1§tmlm1§ Alveol basinc,
+2
gibi durmaktadtr. I
0
Plevra Basmci ve Solunum Hareketleri S1rasmdaki
Degi~iklikleri. Plevra basrnc1 akciger plevras1 ve gogus 0
t
c;eperi plevras1 arasmdaki dar alanda bulunan SlVl basm-
c1d1r. Daha once belirtildigi gibi, bu basmc;, normalde
hafif emici yani hafu negatif bir basmc;ttr. 1nspirasyonun
ba§lang1c1llda normal plevra basmc1 -5 cm su civanndacl1r
ve bu basmc;, akcigerlerin istirahat durumunda ac;1k
£
E
~
(,)<
C
iii
Ill
m
-2

-4

-6
I]mM~~r
kalmas1 ic;in gerekh emme basmcm1 olu§turur. Normal
-8
inspirasyon strasmda gogUs kafesinin geni§lemesi, orta-
lama -7,5 cm su'ya kadar di.i§et1 daha negatif bir basmc; insplrasyon Ekspirasyon
yaranr ve gittikc;e artan bir kuvvet ile akcigerleri dt§a
dogru c;eker. $ekil 38-2. Normal soluma s1rasmda akciger hacmi, alveol bas1nc1,
Plevra basmc1 ve akciger hacim degi§il<likleri arasm- plevra basmc1ve transpulmoner bas1n<;taki degi~iklikler.

daki bu ili~kiler ~eldl 38-2'de gosterilmi$tir. Alt k1s1mda


inspirasyon srrasmda plevra basmcmm negativitesinin
-5'ten -7,5'e artmas1 ve list ktsunda akciger hacminde 0,5
litre am$ goriilmektedir. Bunu takip eden ekspirasyon ak!§mt saglamak tizere, alveollerdeki basmc; atmosfer
sirasmda olaylar tamamen tersinedir. basmcmdan biraz daha dli$lik bir diizeye (stftnn aluna)
inmelidir. }ekil 38-2'deki ikinci egri ("alveol basmc1"
Alveol Basmc1-Akciger Alveollerindeki Hava olarak belirtilen), normal inspirasyon s1rasmda alveol
Basmc1. Glottisin ac;1k oldugu ve akcigerlerden ic;eri veya basmcmm yakla$lk -1 cm su basrncma dli§tiiglinii goster-
d1§an hic;bir hava aktmmm olmachg1 durumda, solunum mektedir. Bu zayif negatif basmc;, normal sakin inspiras-
agacmm tlim bolgelerinde ve alveollere giden tlim yollar- yon ic;in gerekli olan yakla~1k 0,5 litre havanm 2 saniyede
daki basmc;lar atmosfer basmcma e$ittir. Bu basmc;, -yani akcigerlere girmesi ic;in yeterlidir.
0 cm su basmc1- havayollannda s1ftr referans basmc1 Ekspirasyon s1rasmda alveol basmc1 +1 cm su kadar
olarak degerlendirilir. inspirasyonda havanm ic;e dogru yiikselir ve bu basmc;, inspirasyonda alman 0,5 litre
498
Bolum 38 Akciger Ventilasyonu

Fizyolojik tuzlu su ile dolu

I 0.50
$
l 0.50
1 Hava iledolu

!§> ~~I' :§1


3c
·;;;. ,,,"' 3c
'in,
;m ,,,,,,,,,,,,"' ;a,
4>
'0 Ekspirasyon ~ 4>
0.25
E ,,,,,, '0

-~ 0.25
.c
,,,-" -~
E
.c
a; a;
>Cl >Cl
~
,///
<( lnspirasyon ~ 0
/
,,,"'
0 ,,, , - 0 -2 -4 -6 -8
-4 -5 -6 Plevra bas1nc1 (cm H2O)
Plevra bas1nc1 (cm H20) ~ekil 38-4, Hava ile ve fizyolojik tuzlu su ile dolu akcigerlerin plevra
~ekil 38-3. Saglikli bir ki~ide kompliyans <;izelgesi. Bu ~ekil transpulmo- bas1no degi~irken alveol bas1nc1rnn atmosfer basmc1nda (0 cm H20)
ner basin<; (alveol basinc1 -plevra bas1nc1) degl~iklikleri s1ras1nda akciger sUrdUrUlmesi s1rasmda kompliyans c;izelgelerinin kar~1la?t1nlmas1.
hacmindeki degi~imleri gostermektedir.
boli.ime aynlabi.lir: (1) akciger dokusunun e1astik huvvetleri
ve (2) diger akciger hava bo~luklanm ve alveol duvarlan-
nm i~ yuzeyini ~evreleyen siv,mn yu.zey gerimi ile olu~an
havayi, 2 ile 3 saniyelik ekspirasyon si.iresince akcigerler- elastik huvvetler.
den d1~anya atar. Akciger dokusunun elastik kuvvetleri, esas olarak,
akciger parankimi ic;inde birlikte bulundugu elastin ve
kol!ajen lilleriyle saglamr. SonmU~ haldeki akcigerlerde
Transpulmoner Basm~-Alveol ve Plevra Basm~lan
bu lifler, elastik olarak kastlm1$ ve yumak halini alm1~ur;
Arasmdaki Fark. ~ekil 38-2'de alveollerdeki ve akciger- daha sonra akcigerler gen~ledigi zaman aphr ve gerilirler.
lerin d1~ yiizi.i (plevra basmc1) arasmdaki basmc;: farkt olan Boylece boylan uzar ve daha fazla bir elastik kuvvet
tmnspulmoner basmr gosterilmektedir. Bu basmc;: akciger- olu~tururlar.
lerde geriharma basmc1 olarak adlandmlan ve solunumun
Yuzey gerimi tarafmdan olu~n1rulan elastik kuvvetler
her evresinde akcigerleri kollapsa yonlendiren akcigerler- c;ok daha karrna~ktlf. Yuzey geriminin onemi, hava ve
deki elastik kuvvetlerin bir olc;:iisiidiir.
frzyolojik Luzlu su ile doldurulan akcigerlerirt kompliyans-
lanmn kar$1la$tinld1g1 ~ekil 38-4'te goriilmektedir.
Akcigerlerin Kompliyans1
Akcigerler hava ile dolduruldugunda, alveoldeki s1V1 taba-
Transpulmoner basm<;taki her birim aru~ kar~1 akciger- kas1 ve alveollerdeki hava arasmda bir arayiizey vardu.
lerin gen~leme derecesine (eger denge clurumuna er~- Akcigerlerin fizyolojik tuzlu su ile doldurulmas1 duru-
mesi ic;:in yeterli zaman verilirse) ahciger kompliya11s1 ad1 munda, hava-s1V1 arayuzeyi soz konusu degildir; bu yiizden
verilir. Normal eri~kin bir insanda, her iki akcigerin yuzey gerim etkisi bulunrnamaktad1r ve fizyolojik tuzlu su
birclen toplam kompliyans1 transpulmoner basmc;:taki her ile clolu akcigerde saclece doku elastik kuvvetleri etkiliclir.
cm su basmc1 ic;:in yakla~ 200 ml hava hacrnidir. Bu, her Hava i le dolu akcigerleri geni~letmek ic;:in gerekli
zaman trnnspulmoner basmcm 1 cm su artrnas1 ile akci- transpulrnoner basmc;lann fizyolojik tuzlu su ile clolu
gerlerin 10-20 saniye ic;:i.nde 200 ml geni~lemesi akcigerleri geni$letmek ic;in gerekli basmc;lardan yakla$1 k
demektir. ti<; kat daha yuksek olduguna dikkat ediniz. Boylece, hava
ile dolu ahcigerlerde biizulmeye neden o/an t.oplam ahciger
Akcigerlerin Kompliyans <;izelgesi. ~ekil 38-3, trans- elastikiyetinin l/3'iinden dohu elastik kuvvetlerinin; buna
pulmoner basmc1 degi~tiren plevra basmc1 deg~iklikle- h.ar~1 2/J'unden a!veo!lerdehi s1v1-hava yiizey gerim kuvvet-
Iine kar~1 akcigerdeki hacim degi~iklikleri ili$kisini lerini11 sorumlu oldugu sonucu c,:1kanlabilir.
gosteren bir grafiktir. tnspirasyon ve ekspirasyon iGin ili$- Akcigerlerin s1vi-hava yUzey gerim elastik kuvvetleri,
kinirl farkl1 oldugu goriilmektedir. Her egri, plevral basm- siirfalita,1 denilen bir maddenin alveol s1v1smda bu!unma-
cm kiic;:ilk basamaklar halinde clegi$tirilerek ve akciger mas1 durumunda da buyuk olc;:ude artar.
hacminin sonraki a$amalar arasmda sabit bir duzeye gel-
mesh1e imkan verilerek <;izilm~tir. iki egri, s1Tas1yla ins- Surfaktan, Yuzey Gerimi ve Alveollerin
pirasyon hompliyans eg,isi ve ehspirasyon hompliyans egrisi
Kollaps1
olarak ve $eklin tamam1 akcigerlerin 1wmpliyans ~ize!gesi
olarak adlanclmllf. Yuzey Geriminin Prensibi. Su, hava ile bir yuzey olu~-
Kompliyans c;izelgesinin ozellikleri, akcigerlerin turdugunda suyun yuzeyindeki moleki.iller birbirlerine
elastik kuvvetleriyle belirlemnektedir. Bu kuvvetler iki kar~1 kuvvetli bir c;:ekime sahiptirler. Bunun sonucu

499
Onite VII Solunum

olarak, su yuzeyi her zaman buzulme egilimindedir. Bu,


yagmur damlalanm bir arada tutan ~eydir. Yani yagmur Yuzey Gerimi ile Olu~an Basin~ 0zerine Alveol
damlasmm tum yi.izey c;:evresinde su molekullerinden Yari~apinm Etkisi. Yukandaki formiilden, alveollerde
olu~an stlu bir kontraktil zar bulunmaktadir. .$imdi bu meydana gelen kollaps basmcmm alveol yanr;ap1 ile ters
prensiplerin aksini dti$tinelim ve alveollerin ic;: yuzeyle- oranuh oldugu g5riilrnektedir. Bunun anlann, alveoller
rinde ne oldugunu gorelim. Burada da su yuzeyi daima kiic;iildiik<;e yiizey gerimi tarafmdan olu~turulan alveol
buzulmeye egilirn gosterir. Bu, havayi. bron$lar yoluyla basrncill!Il biiyuyecegidir. Boylece, alveollerin normal yam;a-
pmm yansma sahip olmas1 durumunda (100 yerine 50 mik-
alveollerin d1~ma itmeye zorlar ve b6yle olmas1 duru-
rometre oldugunda) kollaps basmc1 daha once belirtilenin iki
munda alveollerin kollabe olmasma neden olur. Bunun
kau olacakur. Bu durum, 5zellikle alveollerin <;ogunun
net sonucu, akcigerlerin tamammda yiizey gerim elastih eri~kin bir kW.nin alveollerinin l/4'iinden daha kti<;i.'tk yan-
kuvveti denilen bir elastik kasilma kuvvetine neden <;apa sahip oldugu ki.i<;i.ik prernati.ire bebeklerde onemlidir.
olmas1drr. -Ostelik, normal olarak, siirfaktantn alveoller i<;ine salgtlan-
mas1 gebeligjn 6. ve 7. aylarma gelinceye kadar, hatla bazt
Surfaktan ve Yuzey Gerimi Ozerine Etkisi. Surfaktan bebeklerde bundan daha sonra bile ba~lamaz. Bu nedenle,
suyun yuzey gerimini onemli derecede azaltan, yani suda <;ogu premati.ire bebeklerin alveollerinde <;ok az veya hie;
yiizey-aktif bir ajandtr. Alveollerin yuzey alamrun yakla$lk siirfaktan bulunmaz ve bu bebeklerin akcigerleri bazen
yuzde lO'unu olu~turan ve tip II alveol epitel hiicreleri olarak normal eri~kine gore alu ile sekiz kat daha fazla oranda
adlandmlan ozel surfaktan salgilayan epitel hucreleri tara- kollaps egilimi gosterir. Bu duruma ye11idogan111 s1hmt1.II
fmdan salg1lamr. Bu hucreler, ic;:erdikleri lipit partiki.illerini soltmum sendromu adi verilir. Bu durum, dikkatli ol<;iimlerle,
silrfaktan ic;:inde alveollere salgilayan grani.iler hi.icrelerdir. ozellikle siirekli pozitifbasm<;b solwmm uygulanarak tedavi
edilmediginde oliimle sonuc;lamr.
Surfaktan, birc;:ok fosfolipit, protein ve iyonlar ic;:eren
karma~1k bir karl$tmdir. En onemli bile~enleri fosfolipit
dipalmitol fosfatidilkolin, siirfaktan apoprotei.nle1i ve kalsi- AKCiGER GENi~LEYEBiLiRLiGi 0ZERiNE
yum iyonlandir. Dipalmitol fosfatidilkolin ve daha az GOGOS KAFESiNiN ETKiSi
onemli bin;ok fosfolipit yuzey gerirninin du~i.irulmesin-
den sorumludur. Bunu, alveol yuzeyini c;:evreleyen s1v1 Buraya kadar, gogus kafesini du~nmeksizin sadece akci-
ic;:inde e~it $ekilde dagilarak degil; bunun yerine moleki.i- gerlerin geni$leyebilme yetenegini tartl$t1k. Gogiis kafesi
lun bir kism1 erirken, diger kism1 alveollerdeki suyun akcigerlerinkine benzer ~ekilde kendine ozgii elastik ve
yuzeyi iizerine dagilarak gerc;:ekle$tirir. Bu yiizey, saf su viskoz ozelliklere sahiptir. Haita, gogtiste akcigerler
bulunmasa bile, gogtis kafesini geni~letmek i<;in yine de
yuzey geriminin 1/12 ile l/2'si arasmdad1r.
kas kuvveti gerekecektir.
Farkh oranda su ic;:eren S1V1lann yuzey gerim degeri
birim olarak yakla~1k $U $ekildedir: saf su ic;:in 72 din/cm; Gogus Kafesi ve Akcigerlerin Birlikte
alveolleri c;:evreleyen ancak surfaktan ic;:ermeyen normal Kompliyans1
s1v1 ic;:in 50 din/cm; normal miktarlarda surfaktan ireren
alveol s1vis1 ic;:in 5-30 din/cm arasmdad1r. Tum solunum sisteminin kompliyans1 (akcigerler ve
gogus kafesi birlikte) tamamen gev~emi$ veya felc;: olmu$
bir ki$inin akcigerlerinin geni$lemesi sirasmda ol<;ulur.
Kompliyans1 olc;:mek ic;:in, akciger basm<; ve hacimleri
Kapah Alveollerde Yuzey Gerimi ile Olu~an Basin~. kaydedilirken bir miktar hava akcigerlere gonderilir. Ttim
Eger akcigerlerin alveollerden dallanan hava yollan engelle- solunum sistemini ~i~irmek ic;:in gerekli basmc;: aym akci-
nirse, alveollerdeki yiizey geri.mi alveollerin kollapsma neden gerleri gogus kafesinden c;:1kard1ktan soma ~i~irmek ic;:in
olur. Bu da alveollerde hava)'l d~anya dogru ilen pozitif bir gerekli basmcm hemen hemen iki kan kadardir. Bu
basrn<; yaraur. Bir alveolde bu ~ekilde ol~n basmcm miktan nedenle, akciger-gogi.ls sisteminin birlikte kompliyans1
a~ag1da verilen fonniille hesaplanabilir: tek ba~ma akcigerlerinkinin yans1 kadard1r. Tek ba~na
2 x YOzey gerimi akcigerler ic;:in 200 ml/cm su basmc1 ile kar~tla~unldi-
Basmc;= gmda, sistemin birlikte kompliyans1 110 ml/cm sudur.
Alveol yan<;ap1
Ustelik akcigerler buyuk hacimlere geni$ledigi veya
Yakla~1k 100 mikromeu-e yam;aph ve nonnal siirfahta.11 ile ku<;iik hacimlere s1ki$tlnld1gmda gogi.is kafesinin s1mrlan
ileri derecede artar; bu sm1rlara yakla~1ld1gmda akciger-
kapla~ ortalama boyuna bir alveol ii;in basm<; degeri 4
toraks sisteminin birlikte kompliyans1 tek ba$ma akciger-
cm su basmc1 (3 mm Hg) olarak hesaplamr. Eger alveoller
lerinkinin 1/S'ine kadar dii$ebilir.
siirfaktan i<;ermeyen saf su ile kaph ise, bu deger 18 cm su
basmc1 yani 4,5 kat daha yuksek olarak hesaplanacaktrr.
Boylece, surfaktanm alveol yuzey gerimini di.i~i.innede ve
ayru zamanda solunum kaslannm akcigerleri gen~lemi~ Solunum "if'i
halde tutmak ic;in gerekli gi.ictin azalulmasmda ne kadar Normal sakin soluma s1rasmda ttim solunum kas kasilmas1-
onemli olduklan ortaya <;tkar. nm inspirasyon s1rasmda olu~cugunu; ekspirasyonun

500
Boli..im 38 Akciger Ventilasyonu

$ekilde, d6rt hacim ve dort kapasiteye aynlm1$tU. Tahlo


neredeyse tamamen akciger ve gogus kafesi yaptlannm 38-1, ortalama akciger hacim ve kapasitelerini
elastik gerika<;ma yetenegi ile meydana gelen pasif bir olay ozetlemektedir.
oldugunu daha onceden belirtmi$tik. Boylece, istirahat
durumlannda solunum kaslan normal olarak, ekspirasyonu Akciger Hacimleri
degil, inspirasyonu gen;ekl~tinnek it;in "i;;" yapar.
inspirasyon ~i tit; bolume aynlabilir: (t) lwmpliyans i~i ~ekil 38-6'da solda, birbirine eklendikleri zaman, akci-
veya elastih i~ olarak adlandmlan akciger ve gogiisiin elastik gerlerin geni$leyebildigi en yuksek hacme C$itlenen dort
kuvvetlerine kar$l akcigerleri geni~letmek it;in gereken ~; (2) akciger hacmi belirtilm~tir. Bu hacimlerin her birinin
dolm direnci isi olarak adlandmlan akciger ve gogus duvan degeri $6yledir:
yap1lanrun viskozilesini yenmek i<;in yaptlan i$ ve (3) hava- 1. Soluk hacmi her normal solunum hareketi ile akci-
yo/u dire11ci isi olarak adlandtrtlan akcigerlere hava giri~i s1ra- gerlere alman veya akcigerlerden <;1kanlan hava
smda hava yolu direncini yenmek ic;in gerekli i$.
hacmidir; miktan eri$kin erkeklerde ortalama 500
Solunum i~in Enerji Gereksinimi. Normal sakin
solunum srrasmda, vticut tarafmdan harcanan toplam ener- ml kadard1r.
jinin sadece yuzde 3-S'i akciger ventilasyonu it;in kullaml- 2. trispirasyon rezerv hacmi, ki$i tum guctiyle inspiras-
maktad1r. Ancak, agrr egzersizde solunum it;in gerekli enerji yon yapngmda, normal soluk hacminin tizerine
rniktan, ozellikle ~ide herhangi bir diizeyde artm1~ hava- almabilen fazladan hava hacmidir; genellikle yak-
yolu direnci veya di.i~ik akciger kompliya11S1 soz konusu ise la$ik 3000 ml'ye e$ittir.
SO kat kadar artabilir. Bu nedenle, bir l<i~in yapabilecegi 3. E/ispirasyon rezerv hacmi, normal bir ekspirasyon-
egzersizirt ~ddeti i.ize1inde en bi.iyuk k1s1tlamalardan biri, dan sonra, zorlu ekspirasyonla c;1kanlabilen en
ki~ini.n tek ba~ma solunum olaylan ic;in yeterli kas enerjisi fazla hava hacmidir; degeri normal olarak 1100 ml
saglayabilme yetenegidir.
civanndadir.
4. Rez:iduel hacim, en zorlu bir ekspirasyondan soma
AKCiGER HACiM VE KAPASiTELERi akcigerlerde kalan hava hacmidir; degeri yakla$1k
1200 ml kadardtr.
AKCiGER HACiM DEGi~iKLiKLERiNIN
KAYDEDiLMESi-SPiROMETRE Akciger Kapasiteleri
Akciger ventilasyonu spirometre denilen yontem ile akci- Solunum dongtisilnde olaylan tammlarken, bazen hacim-
gerlere giren ve <;1kan hava hacim hareketlerinin kayde- lerin iki ya da daha fazlasuun birlikte degerlendirilmesi
dilmesi suretiyle incelenebilir. Tipik basit bir spirometre gerekebilir. Boyle kombinasyonlar akciger kapasiteleri
~ekil 38-5'te gosterihni$tir. Bu, bir su kab1mn tizerine ters olarak adlandmhr. ~ekil 38-6'da sagda, a~ag1daki $ekilde
<;evrilmi$ ve bir agrrhk ile dengelenmi$ bir silindi..rden ar;:1klanan onemli akciger kapasiteleri s1ralanrru$tlr:
olu$ur. Silindircle solunum gaz1, genellikle hava veya 1. lnspfrasyon kapasitesi; soluk hacmi ve inspirasyon
oksijen bulunur ve bir boru ag1z ile gaz bolmesini birbi- rez:erv hacminin toplamma e$ittir. Bu bir ki$inin,
rine baglar. K~i bu gaz bolmesinden soluk ald1gmda veya normal ekspirasyon dtizeyinden ba~layarak, akci-
bolmeye soluk vercliginde silindir yukselir veya al<;ahr ve gerlerin en iist dtizeyde gerilmesine kadar inspiras-
hareket eden bir kagu uzerine uygun $ekilde kayil ahmm$ yonla alabildigi hava hacmidir (yakla~1k 3500 ml).
olur.
~ekil 38-6, farkh soluma ko$ullannda akciger hacim
degi$ikliklerini belirten bir spirogram1 gostermektedir. 6000
Akciger ventilasyonundaki degi$iklil<leri kolayca tammla-
yabilmek amac1yla akcigerlerdeki hava bu $ekil ilzerinde,
genf eriJkin erkek i<;in a$ag1da ortalama olarak belirtildigi
5000
inspirasyon
kapasitesi
i
Vital Toplam akciger
kapasite kapasitesi
g 4000
\...;. -~
~
Soluk
~ 3000 hacmi
Yuzen t
,c,
silindir ()
~ 2000
Oksijen "1 Kimograf
bolmesi
1000 ...-----.,:
l~_J ~ ,..J I . Rez1d0e1
Su ~ -,r Ag1zhk
ha~im

Denge ag1rl191 '-/


Zaman
~ !f ~ekil 38-7. Normal soluma, zorlu lnsplrasyon ve zorlu ekspirasyon s1-
~ekil 38-5. Spirometre rasinda solunum hareketlerini gosteren ~eki l.

501
Unite VII Solunum

Tablo 38-1 Saghkh Eri~kin Erkekte Ortalama Tablo 38-2 Akciger l~levlerinde Kullarnlan
Akci\'.')er Hacimleri ve Kapasiteler i K1saltmalar ve Simgeler
Akciger Hacimleri ve Kapasiteleri Normal Degerfer (ml) Soluk hacmi
VT
Hacimler FRC Fonksiyonel rezidOel kapasite
Soluk hacmi 500 ERV Ekspirasyon rezerv hacmi

inspirasyon rezerv hacmi 3000 RV RezidOel hacim


IC inspirasyon kapasitesl
Ekspirasyon hacmi 1100
IRV lnspirasyon rezerv hacmi
RezidOel haclm 1200
TLC Toplam akclger kapasltesl
Kapasiteler
vc Vita l kapasite
inspirasyon kapasitesi 3500 Raw Havanm akcigerlere ak1~1na kar~1 havayollannm
Fonksiyonel rezldOel kapaslte 2300 direnci
C Kompliyans
Vital kapaslte 4600
Vo 010 bo~luk gaz hacml
Toplam akciger kapasltesi 5800
VA Alveol gaz1 hacmi
V, Dakikada inspirasyon hacmi
2. Fonksiyonel reziduel hapasile; ekspirasyon rezerv Ve Dakikada inspirasyon hacmi
hacmi ve rezi.diiel hacmin toplanuna ~ittir. Bu Vs ~ant ak1m1
normal ekspirasyonun sonunda akcigerlerde kalan VA Daklkada alveol ventilasyonu
hava miktandir (yakla$1k 2300 ml). Vo
2
Dakikada oksijen almma h1z1
3. Vital kapasite; inspirasyon rezerv hacmi, soluk hacml Vco, Dakikada uzakla}tm lan karbondioksit miktan
ve ekspirasyon rezerv hacimlerinin toplamma e$ittir. Vco Dakikada karbonmonoksit almma h1z1
Bu, ki~inin akcigerlerini once en list di.izeyine
DLo2 Akcigerlerin oksijen difuzyon kapasitesi
kadar doldurduktan soma, zorlu bir ekspirasyonla
akcigerlerden c;1karabildigi en fazla hava miktandu Oleo Akcigerlerin karbonmonoksit difOzyon kapasitesi

(yakla$1k 4600 ml). P8 Atmosfer basmo


4. Toplam akciger kapasilesi; akcigerlerin mtimkiin Palv Alveol basmc,
olan en yuksek kuvvetle gerilebildigi en yuksek Ppl Plevra bas1nc1
hacimdir (yakla$ik 5800 ml). Bu hacim, vital kapa- Po Oksijen parsiyel basmc1
2
site ile reziduel hacmin toplamma e$ittir.
Pco Karbond ioksit parsiyel bas1nc1
Tiim akciger hacim ve kapasiteleri, kadmlarda erkek- 2

lerinkinden yakla$1k yuzde 20-25 daha dti$tiktur. lri ve PN Azot parsiyel basmc1
2

atletik yap1h ki~ilerde de, ktic;tik ve zaytf ki$ilerdekinden Pao2 Arter kanmda oksijen parsiyel basmc1
daha yuksektir. Paco Arter kanmda karbondioksit parsiyel basmc1
2
PAo2 Alveol gaz1nda oksijen parsiyel basmc1
AKCIGER i$LEVLERiNiN iNCELENMESiNDE
PAco2 Alveol gaz1nda karbondlokslt parsiyel basmc1
KULLANILAN KISALTMA VE SiMGELER
PAH2o Alveol gaz1nda su parsiyel basmc1
Spirometri, akciger uzmanlannm gilnlilk olarak kullan- R Solunum degi~imi orani
dig1 birc;ok olc;um yontemlerinden sadece biridir. Bu
Q Kalp debisl
olc;tim yontemlerinin c;ogu ag1rhkh olarak matematiksel
Cao2 Arter kaninda oksljen konsantrasyonu
i$lemlere dayamr. Bu hesaplamalan basitle$tirmek ve aym
zamanda akciger fonksiyon verilerini gostermek ic;in Cvo 2 Kan~1k venoz kanda oksijen konsantrasyonu
bin,:ok k1saltma ve simge standardize edilm~tir. Bunlann So 2 Hemogloblnin oksljen lie doygunluk yuzdesi
en onemlileri Tablo 38-2'de verilmektedir. Bu simgeleri Sao2 Arter kaninda hemoglobinln oksljen lie doygunluk
kullanarak, burada akciger hacim ve kapasiteleri arasm- yuzdesl
daki baz1 ili$kileri gOstermek i<;in basit cebirsel i$lemler
sunmaktayiz. Ogrenciler bu ili$kiler tizerinde dil$tinmeli FONKSiYONEL REZiDOEL KAPASiTE, REZiDOEL
ve dogrulugunu kamtlamahdrrlar.
HACiM VE TOPLAM AKCiGER KAPASiTESiNiN
vc = IRV + VT + ERV BELiRLENMESi-HELYUM SEYRELTME
VC = IC+ ERV
TLC= VC + RV
YONTEMi
TLC= IC + FRC Her normal ekspirasyondan sonra akcigerlerde kalan hava
FRC =ERV + RV hacmini belirten fonksiyonel rezidiiel kapasite (FRC),
502
Bolum 38 Akciger Venti lasyonu

akciger i$levleri a,:;1smdan onemlidir. Akciger hastaltklarmm ALVEOL VENTiLASYONU


bazi tiplerinde degeri, onemli oranda deg~tiginden, bu
Akciger ventilasyonunun esas onemi, havamn pulmoner
kapasitenin olc;iihnesi s1ky1 istenir. Fonksiyonel rezidtiel
kana yakm oldugu akcigerlerin gaz deg~im bolgelerinde
kapasitenin y a ~ yanstrn olu$turan akcigerle1in rezidi.iel
hava hacmi ekspirasyonla c;1kanlamadigmdan, fonksiyonel devamlt olarak yenilenmesidir. Bu bolgeler; alveolleri,
alveol keselerini, alveol kanallanru ve solunum bron$iyol-
rezidi.\el kapasite olc;iimiinde spirometre dogrudan kullam-
lamaz. Spirometre, fonksiyonel rezidiiel kapasiteyi olc;mek lerini i<;erir. Yeni havamn bu bolgelere ula~ma hmna
ic;in genellikle helyum dilusyon yontemi ile, a~g1da ac;1klan- alveol ventilasyonu denir.
d1g1 $ekilde, dolayh olarak kullarulmahdir.
Hacmi bilinen bir spirometre, belirli konsantrasyonda "OLO BO$LUK" VE ALVEOL VENTiLASYONU
hava-helyum kan$1m1 ile doldurulur. K~i spirometreden 0ZERiNE ETKiSi
solumadan once normal bir ekspirasyon yapar. Bu ekspi- Ki~inin soludugu havanm bir kisrm gaz degi$iminin
rasyonunun sonunda akcigerlerde kalan hacim fonksiyo- meydana geldigi bolgelere asla ula~amaz, onun yerine
nel rezid1.1el kapasiteye ~ittir. Bu anda ki$i hemen burun, farinks ve trakea gibi, gaz degi$iminin meydana
spirometreden solumaya ba$lar ve spirometredeki gazlar gehnedigi hava yollarm1 doldurur. Bu havaya, gaz degi~i-
akcigerlerdeki gazlarla karl$ir. Sonu,:;ta, helyum fonksiyo- minde yaran bulunmad1g1 ic;in olu bo~luh havas1 denir.
nel rezidiiel kapasite gazlan He seyrelir. Fonksiyonel rezi- Ekspirasyon s1rasmda alveollerden gelen hava atmos-
diiel kapasite hacmi a$ag1daki denklem kullamlarak fere ula$rnadan once ilk olarak bu olii bo$luktaki hava
helyumun seyrelme oramndan hesaplanabilir: c;ikanhr. Bu nedenle, oli.i bo~luk, ekspirasyon gazlanmn
akcigerlerden uzakla$Unlmasmda biiyiik bir dezavantaj
FRC = {CiHe -l)Vis · olu~turnr.
CfHe p ir

Burada FRC, fonksiyonel rezidiiel kapasite, CiH, helyu-


mun spirometredeki ba$lang1c; konsantrasyonu, CJH, hel-
Oli.i Bo~luk Hacminin Olt;ulmesi. Oli.i bo~luk hacmi-
nin okiilmesinde kullamlan basit bir yontem ~ekil 38- 7'deki
yumun spirometredeki son konsantrasyonu, Vi,pi, grafikte gosterilm~tir. Bu ol<;i.imi.i yapmak i~in, k~i hIZla
spirometrenin ba~lang1c; hacmidir. %100 oksijenden derin bir nefes ahr. Boylece ti.im oli.i bo~luk
Fonksiyonel rezidtiel kapasite (FRC) tayin edildikten saf oksijenle dolar. Bir klsun oksijen alveol havasma ka~-
sonra, rezidiiel hacim (RV), fonksiyonel rezidiiel kapasi- makla birlikte, tamamen alveol havasmm yerini almaz. Daha
teden normal spirometrik yontemle olc;iilen ekspirasyon sonra ki~i, ~kilde gort.ildugu gibi hIZla kayit yapan azotol-
rezervinin (ERV) c;1kanlmas1yla tayin eclilebilir. Aym c;ere ekspirasyon yapar. Ekspirasyonla c;1kanlan havamn ilk
zamanda, toplam akciger kapasitesi (TLC) de fonksiyonel bo!Umo, hava yollannm tamarnen oksijenle dolruu$ olii
rezid1.\el kapasile (FRC)'ye inspirasyon kapasilesinin (IC) bo~luk bolgesi nden gelir. Bu yi.izden kaydm erken donemle-
ilave edihnesiyle hesaplanabilir. Yani, rinde, yalruzca oksijen gortilmekte olup, bu s1rada azot kon-
sanu-asyonu s1f1rd1r. Daha sonra, alveol havas1 azotolc;ere
RV=FRC - ERV gelmeye b~lad1gmda azot konsantrasyonu hizla yi.ikselir.
ve (i.inkll alveol havasmda bulunan bol miktarda azot, olti bo$-
TLC = FRC+ IC luktaki havayla kan~maya ba~lann~nr. Bundan sonra da hava

DAKiKA SOLUNUM HACMi, SOLUK HACMi


VE SOLUNUM HIZININ ~ARPIMINA E$iTTiR 80

Dahiha sol1.mum Jiacmi, her dakika solunum yollanna ;;;;,ot konsantrasyonu


giren yeni havanm toplam miktandir ve soluk hacmi ile 60
'iii :, ~
dakikadalii solunum hmmn c;arpnnma C$ittir. Normal ii
soluk hacmi yakla~ik 500 ml; normal solunum luz1 daki-
,,
GI
N
C:
0
>,
(/) -8
·~ 40 ~ ~ J
kada ortalama 12'dir. Buna gore, onalama dakiha solunum ·a. ::r:
0 (/)
hacmi 6 Udah'du. Dakika solunum hacmi 1,5 U dak ve .S
~
soluk frekans1 dakikada 2 ile 4 olan bir ki~i ancak kisa bir 20 0"'
"@
siire ya$ayabilir. ~(/)~
Gen<; eri$kin bir erkekte nadiren soluk frekans1 daki- I
kada 40 ile 50'ye ytikselebilir ve soluk hacmi vital kapa- 0 I I
I
site kadar yani yakla~1k 4600 ml'ye kadar artabilir. Bu, 0 100 200 300 400 500
dakikada 200 litreden daha btiyUk veya normalin 30 Ekspirasyon havas1 (ml)
kaundan fazla bir dakika solunum hacmi demektir. ~ogu ~ekil 38-7. Bir kez saf oksijenin inspirc:syonundan soma ekspirasyonla
ki~i bu degerin 1/2 ya da 2/3'iinii bir dakikadan daha uzun c;1kanlan havada azot konsantrasyonu degi~ikliklerinin kayd1. Bu kay1t
sure devam ettiremez. 61U bo~iuk hacminin hesaplanmas1nda kuiianliabilir.

503
Onite VII Solunum

frekans1 oldugunda alveol ventilasyonu 12 x (500 - 150)


ekspirasyonla c;1 kmaya devam ettiginden olti bo;;luk havas1 ya da dakikada 4200 ml olarak bulunur.
ttimilyle solunum yolundan dt~n auhr ve sadece alveol Alveol ventilasyonu, alveollerde, oksijen ve karbondi-
havas1 kahr. Boylece, kaydedilen azot konsantrasyonu, oksit konsantrasyonlanm belirleyen ba~hca faktorlerden
azotun alveol konsantrasyonuna e;;it hale geldiginde, !?eklin biridir. Bu nedenle, solunum sisterniyle ilgili a~gidaki
sag tarafmda goriildilgil gibi graftk platoya ula;;ir. Ogrenci bolumlerde gaz d eg~imi ile ilgili h emen buti.in tarn~malar
biraz dikkat ettiginde gri alamn, ic;inde azot bulunmayan alveol ventilasyonu i.izerine yogunla~maktad1r.
hava}'l temsil ettigini gorebilir. Bu alan, olil bo~luk havas mm
hacmini gostermektedir. Kesin hesaplama ic;in a~ag1daki
denklem kullamhr:
Solunum Yollarmm i~levleri
Vo = Gri alan x Ve
Pembe alan + Gri alan Trakea, Bron~lar ve Bron~iyoller
~ekil 38-8, solunum yollanm gostermektedir. Hava akciger-
Burada, V0 olii bo~Juk havas1m ve VE toplam ekspirasyon lere trakea, bron$lar ve bro~iyoller yoluyla dagtlu.
havas1 hacmini ifade etmektedir. BUtUn solunum yollannda en onemli prohlemlerden
Ornegin, graftkteki gri alamn 30 cm2 , pembe alanm 70 biri, havanm alveollere kolayhkla giri$ c;1ki$m1 saglayacak
2
cm ve toplam ekspirasyon hacminin 500 ml oldugunu du~ti- $ekilde solunum yollanmn ac;1k tutulmas1d1r. Trakeanm
nelirn. Buna gore olu bo~luk a~g1daki gibidir: ko1Japsm1 onlemek ic;in, trakeanm <;eperinin yakla~k aluda
b~ini kapsayacak ~ekilde birc;ok ktlmdak halka bulunur.
30 Bron$ duvarlannda daha az yogunluktaki k1sa ve k1vnml1
30 + 70 x 5oo = 150 ml k1kJrdak plaklar, bron$lara yeterli dilzeyde bir sertlik verdigi
gibi, aym zamanda akcigerlerin a<;1hp bUzUlme hareketine
Normal Qiu Bo~luk Hacmi. Gen<; eri~kin bir erkekte de izin verir. Bu plaklar, bron?lann sonraki dallanmalannda
normal oli.l bo;;luk havas1 150 ml kadardrr. Bu deger ya~la daha da seyrelirler ve genellikle, c;aplan 1,5 milirnetreden
hafifc;e artar. daha dar olan bro~iyollerde kaybolurlar. Ote yandan,
Anatomik ve Fizyolojik Olu Bo~luk. Biraz once olil bron$iyollerin c;eperinde kollaps1 onleyen herhangi bir sert
bo~lugun olc;iilmesinde cammlanan yontem, alveoller ve yapt bulunmaz. Bumm yerine, esas olarak alveolleri geni$-
onlarm gaz degi;;imi ile yakm ili;;kisi bulunan bolgeleri leten aym transpulmoner basmc;larla geni$le~ halde tutu-
d~Jnda, solunum siscemindeki btiti.ln bo?luklann hacmini lurlar. Yani, alveoller geni~lerken, aym oranda olrnasa da
olc;er ki, bu bo~luga anatomik olii bo~Iuh ad1 verilir. Fakat bron$iyoller de gen~ler.
bazen, c;evresindeki pulmoner kapillerlerde kan ak1mmm hie; Bron~ ve Bron~iyollerin Duvarlarmdaki Kaslar ve
0l111am.as1 veya c;ok za}'lf olmas1 nedeniyle, alveollerin bir Kontrolu. Trakea ve bron~larm lukrrdak plaklarla kaph
boltimti hie; i$lev gormez ya da ktSmen ~lev goriir. Bu olmayan tum bolgelerinde, c;eperler esas olarak di.iz kaslar-
nedenle, i$levsel bak~ a<;tStyla bu alveoller de olil bo?luk gibi dan olu$maktad1r. Bron~iyol c;eperleri de, respiratuvar bron~i-
kabul edilmeliclir. Alveol olii bo~lugu da kapsayan olti bo~- yol adJ verilen terminal brOn$iyollerin son boliimleri d1~nda,
lugun coplam 5lc;Ustlne, anatomik olti bo~lugun aksinefizyo- hemen tamamen duz kaslardan meydana gelmi~lir.
lojih 6W bo~luh ad1 verilir. Normal bir ~ide, akcigerdeki Respiratuvar bron}iyollerin duvan ise esas olarak pulmoner
biltun alveoller ~levsel durumda bulundugundan, anatomik epitel ve alum c;evreleyen fibroz dokuya ilave olarak birka<;
ve fizyolojik olU bo$luklar hemen hemen birbirine e~itcir. di.iz kas lifinden olu$maktadu. Akcigerin birc;ok obstrtiktif
Fakat, akcigerlerin baz1 kts1111lannda i~lev yapmayan ya da hastaltklan, bizzat bu di.iz kaslann a$m kasumas1yla ktic;uk
ktsm.en i$leve kattlan alveoller ta~yan ki$ilerde fizyoloj ik olti bron$ ve bi.iytik bron$iyollerin daralmas1 sonucu meydana
bo~luk bazen anatomik olti bo$1ugun 10 katma veya 1-2 gelir.
litreye ula$,lbilir. Bu problemlerin akciger gaz degi~mJeri ile Bron~ Agacmda Hava Ak1mma Ka~• Diren~. Nonna/
ilgili olanlan Bolum 40'da, baz1 akciger hastahl<lanyla ili~kili solunum ho$u!lannda, solunum yollannda havanm ak1~ o
olanlan da Bo!Um 43'de gent;; olarak ele almacaknr. kadar kolaydtr ki sakin solunumda alveollerden aonosfere
gerekli hava ak1m1ru olu5turmak ic;in, 1 santimetre su baSJn-
cmdan daha az bir basmc; farkmm olmas1 yeterlidir. Hava
ALVEOL VENTiLASYONUNUN HIZI alumma kar$t en bi.iyuk direnc;, terminal bro~iyollerin kuc;iik
hava yollannda degil, daha bi.iyuk brOn$iyollerin baztlannda
Dakikada alveol ventilasyonu, alveollere ve yakmmdaki
ve trakeaya yakm bron$1arda meydana gelir. Buradaki yiiksek
gaz deg~im alanlanna bir dakikada giren yeni havanm direncin nedeni, her birinden c;ok az miktarda havamn gec;tigi
toplam hacmidir. Bu, soluk frekans1 ile her solukta bu yakla$tk sayilan 65.000 olan paralel terminal bro~iyollere
bolgelere giren yeni hava miktanrun c;arp1mma e~ittir. oranla, geni~ bro11$larm c;ok daha az say1da bulunrnas1d1r.
Ancak, hastabk durumlarmda, daha kiic;iik bro~iyoller,
VA = Frekansx(Vr - V0 )
ki.ic;iik c;aph olmalan ve (1) c;eperlerindeki kasm kas1lmas1,
Burada, VA dakikada alveol ventilasyon hacmini, ji'ekans (2) duvarlarmda odero olu$mas1 veya (3) bron$iyollerin
dakikada soluk sayism1, \/r soluk hacmini ve V0 fizyolojik li.imeninde miikiis birikmesi sonucu kolayca ukanmalan
olti bo~luk hacmini gostermektedir. nedenleriyle, hava akmuna kar~1 direnci belirlemede c;ok
daha bi.lyilk bir rol oynarlar.
Boylece, 500 ml'lik normal bir soluk hacmi, 150 ml'lik
normal bir oli.i bo~luk hacmi ve dakikada 12 soluk

504
Bolum 38 Akciger Ventilasyonu

02 / • 02
CO2-----+ CO2
Pulmoner
~

Trakea _ ...-... •

;:-,. .\ P,lmoaoc,,ale,

Alveoller
1
~ekil 38-8. Solunum yollan.

Bron~iyol Kaslarmm Sinirsel ve Yerel Kontrolu- Yerel Salg1sal Faktorler Bron~iyollerde Daralmaya
Bron~iyollerin "Sempatik'' Geni~lemesi. Akcigerin Neden Olabilir. Akcigerlerde meydana gelen c;:e~itli madde-
merkezi k1s1mlanna dogru, sadece birka<; sempatik sinir lifi ler, bron~iyollerde daralma olu~turmada oldukc;:a aktiftir.
ula~ugmdan, bro~iyollerin sempalik sinir lifleriyle dogru- Bunlardan en iinernli iki tanesi, histamin ve anafilalisinin
dan kontrolU olduk,;a zaytfllr. Buna kar~1hk, bron~ agac1 yav~ ethili maddesi'dir. Bunlann her ikisi de, alerjik reaksi-
yonlar s1rasmda, iizellikle havadaki polenlerin neden oldugu
adrenal bezin medullasmdan sempatik uyanlmayla kan dola-
alerjik reaksiyonlarda, akciger dokulanndaki mast hucreleri
~nnma serbestlenen norepinefrin ve epinefrin ile r,;ok daha
tarafmdan serbestlenirler. Bu nedenle, alerjik asmnda
fazla kar~la~maktadrr. Bu honuonlann her ikisi, tizellikle
meydana gelen havayolu ukanmalannda anahtar rolU oynar-
epinefrin beta adrene,jih reseptorle,i daha fazla uyarmas1
lar. Bu durum, ozellikle anafilaksinin yava? etkili maddesi
nedeniyle bron~ agac1mn dilatasyonuna neden olur.
ii;in ge,;erlidir.
Bron~iyollerin Parasempatik Oaralmas1. Vagus sini- Havayollannm parasempatik daraluc1 reflekslerine yol
rinden Mken alan birkar,; parasempatik sinir till akciger ac;:an -duman, toz, sulfur dioksit ve siste bulunan baz1 asitli
parankimine girer. Bu sinirler asetillwlin salg1lar ve uyanldtk- elementler gibi- aym iritan maddeler, ayru zamanda akciger
lan zarnan bron~iyollerde hafiften orta dereceye dogru bir dokulanna dogrudan etkiyle havayollannda ukay1c1 daral-
daralmaya neden olurlar. Asttm gibi bir hastahk nedeniyle maya yol ai;an yerel, sinirsel olmayan reaksiyonlan ba~laltr.
onceden bir rniklar dara~ olan bron~iyollerde. Have bir
parasempatik sinir uyanlrnast stkltkla durumu daha da kiiti.-\- Solunum Yollarm1 Oo~eyen Mukus ve Ge~i~ Yollarmm
le~tirir. Boyle bir durum olu~tugunda, asetilkolinin etkisini Temizlenmesinde Silyalann Etkinligi
engelleyen atropin gibi ilar;lann verilrnesi, r;ogu kez bron~i-
Burundan terminal bronsiyollere kadar uzanan tum solunum
yolleri gev~cterek daralmayi di.izeltebilir.
yollan, yi.izeyi tamamen orten bir mi.iki.is tabakas1yla nernli
Bazen, akcigerlerden kaynaklanan reflekslerle de para-
tutulur. MUkUs kISmen, yollan kaplayan epiteldeki tek goblet
sempatik sinirler aktive olur. Bunlann <;ogu, bizzat solunum hi.icrelerinden, ktsmen de ki.ic;:i.ik submukoza bezlerinden sal-
yollanndaki epitel zann zehirli gazlar, tozlar, sigara dumam gtlamr. Mi.ikUs, yi.izeyi nemlendirme ozelligine ilave olarak
ya da bron~iyal enfeksiyonlarla iritasyonu sonucunda ortaya inspirasyon havasmdaki ki.ic;:i.ik partikillleri yakalar ve bun-
<;tkar. Aynca, mikroemboliler ki.ic;i.ik pulmoner arterleri uka- lann birr;ogunun alveollere ula~masma engel olur. Milki.isi.in
dtgmda, s1kh.kla bir bronsiyol daraluc1 refleks meydana gelir. kendisi de a~g1da ac;:1kland1g1 ~ekilde solunum yollanndan
uzaklastmhr.

505
Onite VII Solunum

Burun ve terminal bron~iyollere kadar inen a~agi hava Bu i;,levlerin tilmtine, tist solunum yollarmm havayt dtizen-
yollanru kapsayan solunum yollanrun ti.im yuzeyi, her leyici ~Levi ad1 verilir. Genellikle, trakeaya varmadan once,
birinde yakl~ik 200 silya bulunan silyah epitel hi.icreleriyle inspirasyonla ahnan h.avamn 1s1s1, vUcut s1cakhg1yla en c;ok
kapltdrr. Bunlar Boli.im 2'de ai;;1klanan mekanizma ile sani- 1°F kadar ve su buhan ile nemlendiril.mesi de cam doygun-
yede 10-20 vuru~ olmak i.izere, si.irekli c;rrpma hareketi lugun yUzde 2-3'i.l orarunda fork olacak ~ekilde arnnhr. Bir
yaparlar ve "hamle hareketi'nin yoni.i daima farinkse dogru- ki~i havay1 bir tilp vas1tas1yla dogrudan trakeaya ahrsa (tra-
dur. Yani, akcigerlerdeki silyalar yukan dogru, buna ka~m keostomide oldugu gibi), havanm sogutucu ve 5zellikle
burundakiler a$ag1 dogru vuru~ yaparlar. Bu si.ire.kli ,;1rpma- kurutucu etkisi, akcigerlerin alt boltimlerinde ciddi hasara
lar mUkus tabakas1m yakla~k dakikada birkac; milimetrelik ve enfeksiyona neden olabil.ir.
yava~ bir hizla farinkse dogru hareket ettirir. Daha sonra, Burnun Filtrasyon l~levi. Burun deliklerinin giri$in-
mUkUs ve i<;indeki tutulmu{, olan parc;ac1klar ya yutulur ya deki k1Uar, bo.ytlk parc;aclklann filtre edilmesinde 5nemlidir.
<la okstirme ile d1:ianya anbr. Daha onemlisi, parc;aclklann tu.rbiilan (i:ihelme Ue uzakla~t1-
nlmas1dir. Yani, h.ava burun yollanndan gec;erken, honhalar
Oksi.iri.ik Refleksi (havamn tUrbUlansma neden olduklan ic;in tiirbinatl.ar olarak
da adlandmhr), septum ve farinks ceperi gibi pek c;ok engel-
Bro~lar ve trakea, hafif temaslara o derece duyarhd1r ki
leyici kanatlara carpar. Hava bu engellerden herhangi birine
dU~Uk miktarlarda yabanc1 maddenin hafif te.masi veya diger
he.r i;arp1~nda hareket yonilnti degi~tirmek zorunda kahr.
irilaSyon nedenleri oksi.iri.ik refleksini b~lanr. larinks ve
Havada as1h du.ran parc;.ac1klar, havadan daha btiyi.ik kUtleye
karina (u·akeamn bron~lara aynld1g1 nokta) ba~ta olm.ak
ve ivmeye sahip olduklarmdan gidi~ yonlerini hava kadar
Uzere, tennin.al bron?iyoller ve hatta alveoller, sulfur dioksit
luzll deg~tiremezler. Bu nedenle, yol boyunca engellerin
gaz1 veya klor gaz1 gibi yiklCl kimyasal maddelere duyarhd1r.
yuzeyine i;arparak ilerler ve mukoza 5rtUsil tarafmdan tutu-
Aferent sinir uyanlan, solunum yollanndan ba~hca vagus
larak, silyalarla farinkse iletildikten sonra yutulurlar.
sinirleri ile beynin medullasma iletilir. Burada, medullamn
Solunum Yollarmda Tutulan Par~aciklann Buyuk-
n5ron devreleri ile teti.klenen otomatik olaylar zinciri a~ag1-
li.igu. Solunan havadaki pan;ac1klann uzakla~tmlmasinda
daki etkileri olu?turur.
burundaki lilrbillans mekanizmas1 o kadar etkindir ki, 6
ill< olarak, inspirasyonla h1zla 2,5 litre kadar hava alm1r. mJkrometteden daba bilyi.ik i;apa sahip hemen hic;bir parc;.a-
ikinci olarak, epiglottis kapamr ve ses cell.eri sdoca kapana-
cLk burun yoluyla akcigerlere ul~maz. Bu boyut alyuvarla-
rak havayi akcigerlerde hapseder. 'Oc;uncil olarak, abdominal
rm c;apmdan daha kili;UktUr.
kaslar kuvvetle kas1larak diyafram1 yukar1 dogru ilerken, ic;
Geriye kalan parcaclklar, cogunun caplan 1-5 mikro-
interkostal kaslar gibi diger ekspirasyon kaslan da ~ddetle
metre arasmdad1r, yercekimine bagh i;okelme nedeniyle
kasilrr. Somu;ta, akciger ic;i basmc; hula 100 mm Hg veya
kucuk bro~iyoller ii;ine yerl~irler. Ornegin, komur i~i;ile-
daha yiiksek bir degere c;1kar. DordUncU olarak, epiglottis ve
rinde bu ~ekilde i;oken toz parc;ac1klan nedeniyle geli~en
ses telleri aniden gefil? olarak ac;1 hr ve akcigerlerdek:i yi.iksek
terminal bron?iyol hastahg1 yaygmdu. Daha da ktic;i.lk par-
basmc;h hava padar tarzda hizla ~n altlu. Ger<;ekten de,
,;ac1klann bir k1sm1 (<;ap1 l mikromelreden ki.ii;i.ik olanlar)
~ n aulan havanm hm bazen saacte 90-150 kilometreye
alveol duvanndan difu.zyona ugrayarak alveol s1v1sma yap1-
ula$abilir. Daha da onemlisi, akcigerlerin kuvvetle s1~masi
~1rlar. Fakat 0 ,5 mikrometreden daha ki.i<;Uk bir<;ok par<;a-
bro~lan ve trakeay1 kikrrdaksiz k1s1ru ii;eriye dogru i;okecek
cik, alveol havasmda as1h halde kalarak ekspirasyonla d.t~an
~ekilde kollabe eder ve ic;erideki havay1 bron~ ve trakea yank-
auhrlar. Ornegin, sigara dumanmdaki par,;aciklann c;.ap1 0,3
lardan d1$anya ptiskUrti1r. H1zla hareket eden hava, genel-
mikrometre kadardu. Bunlann hemen hii;biri alveollerden
likle, bron~ veya trakeada bulunan herhangi bir yabanc1 cisrni
5nceki solunum yollannda c;okelmez. Ne yaz1k ki, 1/3
de birlikte silrlikle.r.
kadan cl.ifi.izyon yoluyla alveollere <;okelir. Geri kalam si.is-
pansiyon halinde dengelenir ve ekspirasyon havas1 ile d.t?an
Hap~1rma Refleksi
atihr.
Hap$mna refieksi, mekanizma olarak oksi.lri.lk refieksine yOk Alveollerde yakalannu~ olan par<;aciklarm <;ogu, Boli.im
benzer; aradaki fark, alt solunum yollan yerine, burun yol- 34'te a<;1kland.tg1 gibi, alveol makrofajlan tarafmdan, digerleri
larmda olu$maS1d1r. Bu refieksi ba~latan uyaran burun yolla- de akciger lenfati.kleri yoluyla uzakla$trrilrr. A$m parti.kill
nrun iritasyonudur. Burun yollanndan kaynaklanan aferent bhikiini, alveol septunilarmda fibroz dokunun bi.lyi.lmesine
uyanlar 5 kafa <;ifti ile refieksin tetiklendigi medullaya ula~r. neden olabilir; bu durumda, kahc1 ~lev bozukluklanna yo!
Okstirlik refleksinde oldugu gibi bir seri reaksiyonlar geli~r. ac;:ar.
Ancak uvula ~ag1ya dogru indiginden havamn bi.lyi.ik bir
mikcan bJzla burundan d1~nya at1hr. Boylece, burun yolla- Ses <;1karma (Vokalizasyon)
nnm yabanc1 maddelerden temizlenmesine yardrmc1 olur.
Konu~ma, sadece solunum sistemiyle degil, aym zamanda (1)
Bohim 58'de tam~ld1g1 gibi, konusmanm beyin korteksin-
Burnun Normal Solunum i~levleri deki ozel kontrol merkezleri, (2) beyindeki solunum kontrol
Bava burundan ge<;erken, burun bo~lugunda il<; farkh normal merkezleri ve (3) ag1z ve b urun bo§luklanndaki artiki.llasyon
solunum i$levi ger,;eklesir: (1) hava, toplam alam 160 cm 2'yi ve rezonansla ilgili yap1larla da il~kilidir. Konu~ma, iki ayn
bulan (bkz. ~eldl 38-8) konkalann ve septumun gen~ yi.izeyi mekanik ~levden olu~ur: (1) larinks tarafmdan gerc;ekle~ti-
tarafmdan 1s1t1hr; (2) hava burnun arkasma ula~madan nere- rilen f onasyon ve (2) ag1z yapilan tarafmdan ger<;ekl~ti.ri.len
deyse tamamen nemlendirilir ve (3) hava k1sme11 filtre edilir. artihi.ilasyon.

506
Boli.im 38 Akciger Ventilasyonu

Tiroid

Ses
ligamenti~
k1k1rdak

I 7
/ Tiroaritenoid
kas ~ ~ ~ ./
m
~
/Lateral Tam Hafif Ara durum-
) ( krikoaritenoid
f I ~\ abduksiyon abduksiyon yuksek f1silt,
kas
-
Aritenoid/
' , ..

7' -.. . ._ «' 1:~ ~il't


k1kirdak
1
Transvers
Posteriyor
krikoaritenoid
kas
-
Sahne
hs1lt1s1
_,
Fonasyon
aritenoid
A kas B
}ekil 38-9. A, Lakinksln anatomisi. B, Fonasyon (konu~ma) s1rasmda larinksin i~levi. Fonasyonun farklt tiplerinde ses tellerinin durumunu gi:ister-
mektedir (Greene MC: The Voice and its Disorders, 4th ed. Philadelphia: 18 Lippincott, 1980).

Fonasyon. Larinks, ~ekil 38-9A'da g/lrtildugu gibi, Artikulasyon ve Rezonans. Artikillasyonun tic; ana
ozellikle bir vibral/lr olarak gorev yapmak Uzere uyum gos- orgam du.d.aklar, dil ve yumu~ak damaktn: Bu organlan aynn-
termi~tir. Ticre~en eleman olan plika volialisler (ses k1vnm- ulanyla taro~maya pek gerek yoktur; c;tinkti hepimiz konu-
lan) genellikle ses telleri olarak adlandmlu. Ses telleri, ~urken veya diger sesleri c;1kanrken bu organlann nastl
larinksin yan duvarlannda, glottisin merkezine dogru uzanan hareket eltigini biliriz.
c;1kmt1larmdan olu~ur. Bunlar, lari.nksin c;ok say1da ozgi.il kas- Agtz, bttrun ve ilgili nazal siniisler, farinks ve hatta gogiis
lanyla gerilir ve pozisyon degi~tirirler. bo~lugu rezonator olarak islev gori.irler. Yine hepimiz bu yap1-
~eltil 38-9B, laringoskopla glottisin i.c;ine bakild1gmda lann rezonator niteliklerini biliriz. Ornegin, bunm rezona-
gortilen ses tellerini g/lsLermektedir. Normal soluma s1ra- torlerin i~levi, bu rezonatorlere hava gec;i~nin engellendigi,
smda, teller havamn kolayca gec;ebilecegi $Ckilde geni~le~- agir soguk algmhgi gec;iren bir ki~ide sesin niteliginin degi~-
tir. Fonasyon sirasmda ses telleri aralanndan hava gei;erken, mesiyle gorulebilir.
vibrasyon olu~turacak $ekilde birlikte hareket ederler.
Vibrasyonun perdesi, esas olarak tellerin gerilme dilzeyi ile
belirlenir. Aynca tellerin biJbirine ne kadar s1ktca yakla~uk-
lanyla ve kenarlanmn ki.itlesiyle de ili~kilidir.
Kaynaklar
~eldl 38-9A, milkoz epitel tabakamn kaldmlmasmdan Daniels CB, Orgeig 5: Pulmonary surfactant: the key to the evolution
sonra, plika vokalislerin diseksiyonuyla ortaya c;1kan yaptlan of air breathing. News Physiol Sci 18:151, 2003.
Fahy JV, Diekey BF: Airway mucus function and dysfunction. N Engl J
gosterrnekLedir. Hemen ii; kis1mdaki her bir tel ses ligamenti
Med 363:2233, 2010.
clenilen gU<;lti elaslik bir ligamenttir. Bu yapt /lnde, boynun Hilaire G, Duron B: Maturation of t he mammalian respiratory system.
on yuzeyinden one dogru r;tkrnn yapan ve "Adem elmas1» Physiol Rev 79:325, 1999.
clenilen btiyi.ik tiroid hihirdcrgm ortasma baglarur. Arkada ise Lai-Fook SJ: Pleural mechanics and fluid exchange. Physiol Rev 84:385,
iki aritenoid ktktrdagin vokal 0hmtilan11a yap}$1T. TiJoid ve 2004.
aritenoid kikirdaklann her il<isi de a~ag1dan hr-ikoid lziktrdah Lalley PM: The aging respiratory system-pulmonary structure,
denilen ve $ekil 38-9'da gosterilmeyen bir ba~ka kikudaga function and neural control. Resplr Physiol Neurobiol 187: 199, 2013.
baglanmaktadlT. Lopez-Rodri guez E, Perez-Gil J: Structure-function relationships in pul-
Ses telleri, tiroid ve aritenoid kikrrdaklardan krikoid monary surfactant membranes: From biophysics to therapy. Biochim
k1lardaga dogru uzanan kaslan harekete gei;irmesiyle ya Blophys Acta 1838:1568, 2014.
Powell FL, Hopkins SR: Comparative physiology of lung complexity:
tiroid k1k1rdagm one dogru rotasyonu ya da aritenoid kik1r- implications for gas exchange. News Physiol Sci 19:55, 2004.
daklann arkaya dogru rotasyonu ile gerilebilirler. Ses liga- Strohl KP, Butler JP, Malhotra A: Mechanical properties of the upper
mentlerinin yan kisunlannda ve ses rellermin i<;inde yer alan airway. Compr Physiol 2:1853, 2012.
tiroaritenoid kaslar, aritenoid ktk1rdaklan tiroid luktrdaga Suki B, Sato S, Parameswaran H, et al: Emphysema and mechanical
dogru i;ekebilir ve boylece ses telleri gev~er. Ayru zamanda stress-induced lung remodeling. Physiology (Bethesda) 28:404,
ses tellerinin it;indehi bu kaslarla ses tellerinin henarlanmn 2013.
~eki! ve kalmhg1 degi$Lililcreh, yilksek perdeli sesler keskin, Voynow JA, Rubin BK: Mucins, mucus, and sputum. Chest 135:505,
daha bas sesler kUnl hale getirilebilir. 2009.
Aynca, aritenoid kiktrdaklar ve krikoid kik1rdak arasmda West JB: Why doesn't the elephant have a pleural space? News Physiol
Sci 17:47, 2002.
birkac; kuc;uk larinks kas gruplan bulunmaktad1r. Bunlar
Widdicom be J: Reflexes from the lungs and airways: historical perspec-
k1lmdaklara cabanlanndan i<; ya da d1~ rotasyon yapurarak tive. J Appl Physiol 101 :628, 2006.
birbirlerine dogru yakla~urarak ya da birbirinden uzakl3$U- Widdicombe J: Lung afferent activity: implicat ions for respiratory sen-
rarak ses tellerine ~eldl 38-9B'de gori.llen farkh bii;imleri sation. Respir Physiol Neurobiol 167:2, 2009.
verebilirler. Wright JR: Pulmonary surfactant: a front line of lung host defense.
J Clin Invest 111: 1453, 2003.

507
BOLOM 39

Pulmoner Dola~1m,
••
Pulmoner Odem, Plevra S1v1s1

Akciger iki dola~1ma sahiptir. Yi.iksek basmc;h, dti~tik Bron~ Damarlart. Kan akcigerlere kaynag1 sistemik do-
akunh dola~un ve dti~tik basmr,:11, yi.iksek akunl.1 dola$Im. la~1m olan ktic;tik bron$ arterleri yoluyla da ula$lf. Bu yol-
Ytiksek basmc;:h, di.i~tik ak1mh dola~rm, trakeaya, terminal la akcigerlere ula~an kan toplam kalp debisinin yakla~k
bron~iyolleri de ir;eren bron$ agacma, akcigerlerin destek yi.izde l-2'si kadard1r. Bron$ arterlerindeki bu kan pulmo-
dokulanna, pulmoner arter ve venlerin d1~ orti.ilerine (ad- ner arterlerde bulunan k1smen deoksijene kamn aksine
ventisya) sistemik arter kam saglar. Torasik aortun dalla- oksijenlenmi~ kandlf. Akcigerlerin bag dokusunu, septa,
n olan bronJ arterleri bu sistemik aner kammn r;ogunu kti~tik ve biiytik bron~lanm da i~eren destek dokulanru
aort basmcmdan hafifr;e daha dU$tik bir basmr;la saglar. besler. Bu bron$ ve arter kam destek dokulanru besledik-
Dil$tik basmc;h, yi.iksek akimh dola$1rn, tum vi.icuttan ten soma sag atriyum yerine pulmoner venler yoluyla sol
toplad1g1 venoz kam oksijenin eklendigi ve karbondiok- atriyuma dokiilur. Bu nedenle, sol atri.yuma gelen kan ak1-
sitin uzakla$nnld1g1 alveol kapillerlerine iletir. Pulm.oner m1 ve sol ventriktil debisi sag ventriktil debisinden yakla-
arter sag ventriktilden ald1g1 kam dallan vasuas1yla gaz $ik yuzde 1-2 oranmda daha fazlad1r.
degi~iminin gerr;ekle~mesi ir,:in alveol kapillerlerine ta~r.
Daha sonra ise, pulmoner venler kam, sol venlriktilden Lenfatikler. Len£ damarlan akcigerin tum destek doku-
sistemik dola~1ma pompalanmak tizere sol atriyuma ta~ir. lannda bulunur. Terminal bron~iyolleri r;evreleyen bag
Bu boltimde pulmoner dola~1mm akcigerlerde gaz de- dokusunun bo$luklanndan ba$lar, akciger hilusuna yon-
gi~iminde onemli olan ozel yonleri tart1~1lacakur. lenir ve buradan sonra esas olarak sag torasik lenf kana-
lma dokilltir. Alveollere ula~n parliki.illerin uzakla~unl-
mas1 kismen bu kanallar vas1tas1yla olmaktadrr. Akciger
PULMONER DOLA$1M SISTEMiNiN kapillerlerinden ch~an suan plazma proteinleri de akciger
FIZYOLOJIK ANATOMISI dokulanndan yine bu yolla uzakla~unlmaktadrr. Boylece
Pulmoner Damarlar. Pulmoner arter sag venu"ikul r,:1k1- pulmoner odem olu$masm1 onlemede yardtmct olurlar.
$mdan itibaren 5 santimetre ilerledikten soma iki akcige-
re kan saglayan sag ve sol olmak tizere iki ana dala aynhr. PULMONER SISTEMDEKi BASINc;LAR
Pulmoner arter, duvar kahnhg1 aortamn tic,:te biri ka-
dar olan, ince bir damardir. Pulmoner arter dallan r;ok Sag Ventrikiildeki Basm~lar. Sag ventriktil ve pulmoner
k1sad1r. Daha ki.ir;i.ik arter ve arLeriyoller de dahil olmak arterin basmc,: nabtz egrileri ~ekil 39-l'in alt k1smmda
i.izere ti.im pulmoner arterler, benzer sistemik arterlere gosterilmi$tir. Bu egriler, $eklin tist kismmda gosterilen
gore daha geni$ r;apa sahiptir. Bu geni~ r;ap ile birlikte ve <;ok daha yi.iksek olan aort basmcma ait egri ile kar-
ince ve esnek yap1lan pulmoner arter agacma biiyilk bir $lla~tmlm1$tlf. Saglikl1 bir insanda sag ventriktildeki sis-
lwmpliyans saglar. Kompliyans ortalama 7 ml/mm Hg ka- tolik basmi; ortalama 25 mm Hg ve diyastolik basmc;: ise
dar olup ttim sistemik arter agacmm kompliyansma ben- 0-1 mm Hg kadardn. Bu degerler sol ventriktile ait basmr;
zerdir. Pulmoner arter agacma ait kompliyansm btiyi.ik- degerlerinin sadece be~te biri kadardrr.
ltigti, pulmoner arterlerin sag ventriktiltin attm hacmine
uyum saglamasma izin verir. Pulmoner Arterdeki Basm~lar. Sistol srrasmda pulmoner
Pulmoner venler de pulmoner arterler gibi lusad1r. 1c,:- arterdeki basmc; esas olarak sag ventriktildeki basmca e~t
lerinde t~1d1klan kam c,:ok kisa bir stirede sol atriyuma olup, bu durum ~ekil 39-l'de gosterilmi$tir. Ancaksistol so-
bo~altirlar. nunda pulmoner kapak kapand1ktan sonra vemriktiltin ba-
509
Unite VII Solunum

riferdeki bir ven yoluyla sag atriyuma kadar ula~tmld1ktan


Aort bas1nc1egrisi
120 sonra sag kalp ve pulmoner arter yoluyla pulmoner arterirl
kli<;lik dallanndan birinde ilerletilir. Son olarak, kateter bu
liu.ruk dalt s1k1ca tikaymcaya kadar itilir.
oi Yap1lan i~lem dogrultusunda kateterin ucundan ol<;li-
J:
E 75 len basmca "kama basmc1" denir. Yakl<l$ik 5 mm Hg'drr.
§. Kateter ile ukanan kuc;uk arter dahnda kan akunt tamamen
(J,
C durduruldugundan ve bu arterin ilerisindeki kan damarla-
iii n pulmoner kapillerlerle dogrudan baglano yapttklanndan
as Sag ventrikul egrisi
ID
dolayi bu kama basmc1 sol atriyum basmcmdan genellik-
25 Le sadece 2-3 mm Hg kadar daha yuksektir. Sol atriyum
8 basmc1 ytiksek degerlere <;1kt1gi zaman, puhnoner kama
0 ~ u....-;- l-.--1 ~ basmc1 da yukselir. Bu nedenle, pulmoner kama basmc1
0 2 ol<;timleri, konjestif kalp yetmezligi olan hastalarda pul-
Sanlye moner kapiller basm<; ve sol atriyum basm<; degi~imlerinirl
~ekil 39-1. Sag ventriku l, pulmoner arter ve aorta ait basin<; nab1z incelenmesinde kullamlabilir.
egrilerl.

AKCiGERLERIN KAN HACMI


25iS Akcigerlerdeki kan hacmi yakl<l$1k olarak 450 mililitredir.
oi Bu hacim, dola~un sistemindeki tiim kan hacminin yak-
J:

l 15 iM
La$1k yuzde 9'una kar~1hk gelir. Pulmoner kan hacminirl
yakla$tk 70 mililitresi pulmoner kapillerlerde olup geriye
g' 8:fD kalan k1sm1 pulmoner arter ve venlerde e~it olarak dag1hr.
iii 7
as
ID Akcigerler Kan Deposu Olarak Gorev Yapar. <;C$itli
2
0 fizyolojik ve patolojik ko~ullarda akcigerlerdeki kan mik-
Pulmoner Pulmoner Sagatriyum tan normalin yansma kadar azalabilecegi gibi iki kauna
arter kapillerler
kadar da artabilir. Ornegin, bir ki~i -trompet uflerken
~ekil 39-2. Akcigerin farklt damarlanndaki basin~lar. D, diyastolik M, oldugu gibi- akcigerlerde ytiksek bir basm<; olu~turacak
ortalama; S sistolik. K1rm1z1egri, arter pulsasyonlanni gostermektedir ~ekilde havay1 <;ok gii<;li.i uflediginde, 250 mililitre kadar
kan pulmoner dola~1mdan sistemik dola~1ma kattlabilir.
smc1 hizla dti~erken, kanm akciger kapillerlerinde ilerlemesi Aynca kanama nedeniyle sistemik dola~1mdan kaybedi-
nedeniyle pulmoner arter basmcr daha yav<l$ d~er. len kan, akcigerlerdeki kamn otomatik olarak sistemik
dola~1ma kaymas1yla k1smen telafi eclilebilir.
~el<ll 39-2.'de gosterildigi tizere saghkh bir insanda
pulmoner arterin sistolih basrnci yakla~tk 25 mm Hg, di- Kardiyak Patoloji Kanm Sistemik Dolaj1mdan Pul-
yastolik basmc1 8 mm Hg ve ortalama pulmoner arter ba- moner Dola~•ma Kaymasma Neden Olabilir. Mit-
sma ise 15 mm Hg'd1r. ra! kapaktaki darhk veya yetmezlik gibi nedenlerle kan
akmuna kar$l direncin artmas1 veya sol kalp yetmezligi,
Pulmoner Kapiller Basm~. ~ekil 39-2'de c;izildigi uzere,
kanm pulmoner dola~rmda gollenmesine neden olur. Bu
ortalama pulmoner kapiller basmc; yakla~1k 7 mm Hg'dir.
patolojilerin bir sonucu olarak pulmoner kan hacmi ba-
Kapiller basmcm dti~tik olmasmm pulmoner kapillerle-
zen ytizde 100 kadar artabilir. Buda pulmoner damar ba-
rin s1v1 degi$imi i~levi ile ili~kili olarak onemi, boltirntin
sm<;lannda buytik aru~lara n eden olur. Sistemik dola~1m
ilerleyen k1s1mlannda daha detayh ~ekilde taru~1lacakttr.
hacmirlirl, pulmoner dola~1m hacmirlirl yakla~tk dokuz
Sol Atriyum ve Pulmoner Vene Ait Basm~lar. Smus- kau kadar olmas1 nedeniyle, kamn bir sisternden digerine
tu yatar pozisyondaki bir insanda, sol atriyumda ve ana kaymas1 ozellikle pulmoner sistemi fazlas1yla etkilerken
pulmoner venlerde ortalama basin<; 2 mm Hg kadardir. Bu sistemik dola$1ma yonelik etkisi genellikle hafif olur.
deger 1 mm Hg gibi dti~k bir degerden, 5 mm Hg gibi
ytiksek bir degere kadar de~ebilir. Bir kateteri kalp oda-
AKCIGERLERDE KAN AKIMI VE
c1klanndan gec;irerek sol atriyuma ula~ormamn zor olmas1
DAGILIMI
nedeniyle, bir insamn sol atriyum basmc1m dogrudan tes-
pit edebilen bir cihazla olc;mek mi.imktin degildir. Bununla Akcigerlerden gec;en kan ak1m1 esas olarak kalp debisirle
birlikte, sol atriyumun basmc1, orta derecede bir dogruluk- e~ittir. Bu nedenle, kalp debisini kontrol eden faktorler
la pulmoner hama basmc1 olc;iilerek tahmin edilebilir. Pul- -Bolum 20'de tart1~ild1gi tizere, ba~hca periferik faktor-
moner karna basmc1 olc;umii ic;:in oncelikle bir kateter pe- ler- aym zamanda pulmoner kan akimm1 da kontrol eder.

510
Bolum 39 Pulmoner Dola~1m, Pulmoner Odem, Plevra S1v1s1

Pulmoner damarlar pek i;ok ko;;ulda, artan basmi;la ge-


n~leyip, azalan basmi;la daralan gerilebilir yap1daki tup-
ler gibi davranrr. Kanm yeterli miktarda havalanmasrnm
saglanabilmesi ic;in en iyi oksijenlenen alveollerin oldugu m
C
akciger bolilmlerine yonlendirilmesi gerekir. Bu durum iii,
-m
E ..c
a$l}g1da ai;iklanan mekanizma ile saglamr. .i::,
I'll .x
co
I'll "tl
Alveoldeki Oksijen Miktarmda Azalma Yerel Alveol ~E '-~
Kan Ak1m1m Azalt1r ve Pulmoner Kan Ak1mmm Da-
91hmm1 Di.izenler. Alveol havasmdaki oksijen konsant-
e /
't:
· ~::~m• s,rasmda
rasyonunun normalin altma, ozellikle de normalin yiiz-
de 70'inin alnna clti~mesi (Po/nin 73 mm Hg'dan dti~tik
olmas1), alveole koJ11$u durumundaki kan damarlanrun Ost Orta Alt
daralmasrna neden olur. Bu srrada damar direncinde mey- Akciger duzeyi
dana gelen art1~ ise -a~m dU~uk oksijen duzeylerinde- be;;
kacran daha fazlad1r. Bu durum dti~tik oksijen seviyelerine ~ekil 39-3. Ayakta duran bir ki~ide dln/enme strasmda ve egzersizde
farkh akciger seviyelerindeki kan ak1m1. Dinlenme s1rasmda akcigerin
yamt olarak gen~leyen sistemik damariarda gozlenen et-
tepe seviyesinde kan ak1m1nin i;ok az olduguna, kan ak1m1nin bOyOk
hinin tam tersidir. Hipoksi snasmda pulmoner vazokons- k1smm1n alt seviyelerden ge~igine dikkat ediniz.
triksiyona neden olan mekanizma hentiz tam olarak anla-
~1lrnarn1!;i olmakla birlikte du~tik oksijen konsantrasyonu
akciger dokusundan vazokonstriktor maddelerin sahmm1 15 mm Hg's1 kalp seviyesinin i.izerinde, 8 mm Hg's1 ise
uyanyor veya nitrik oksit gibi bir vazodilatorun serbest- kalp seviyesinin alundadu. Yani, ayakta duran bir k~ide,
lenrnesini azalnyor olabilir. akcigerin en iist noktasmdaki pulmoner arter basmc1,
Bazi i;ah~malar hipoksinin pulmoner vaskiiler di.iz kas kalp seviyesindeki. pulmoner arter basmcmdan yakla~1k
hucre zannda oksijene duyarh potasyurn iyon kanallann- 15 mm Hg daha di.i~uk, akcigerin en alt lnsmmdaki pul-
da inhibisyonla dogrudan vazokonstriksiyon olu~turabi- moner arLer basmc1 ise kalp seviyesindeki pulrnoner arter
lecegini ileri si.irmektedir. Dti~k parsiyel oksijen basrnc1 basmcmdan yakla~ik 8 mm Hg daha yi.iksektir.
ile birlikte bu kanallar bloke olarak hiicre zannm depola- Bu bas1rn; farklanmn orgamn farkh bolgelerinin kan
rizasyonuna ve kalsiyum kanallanmn aktivasyonu ile kal- akrrnlan iizerine i;ok belirgin bir etk:isi vardu. Bu durum
siyumun i<;eri ak1$ma yol ai;ar. Bu durumda hiicre i<;inde ayakta dik duran bir ki~ide, akcigerlerin farkh seviyelerin-
artan kalsiyum konsantrasyonu kii<;iik arter ve arteriyol- de birim akciger dokusu ba~ma du?en kan akimuu tammla-
lerin kas1lmasrna neden olur. yan ~ddl 39-3'te alttaki egri ile gosterilm~tir. istirahat du-
Oksijen dii$iikliigiiniin pulrnoner damar direnci i.izeri- rumunda, ayakta duran bir k~ide akcigerin tepe kismmda
kan akmumn az olduguna, alt k1S1mlarda ise bunun be~ kan
ne olan bu etkisinin kan aklllllru en verimli oldugu yere
kadar fazla olduguna dikkal edilmelidir. Kan ak1mrndaki bu
yonlendirmek gibi onemli bir i$levi vardu. ~oyle ki, baz1
farklan ai;iklamaya yardunc1 olmak Uzere, genellikle akci-
alveoller zayrf ventile olduklannda ve oksijen konsantras-
gerler ~ekil 39-4'te gosterildigi gibi, ii<;: bolgeye aynhr. Her
yonlan azald1gmda i;evresindeki damarlar daralrr. Bu daral-
bolgenin kan akrm di.lzeni birbirinden olduki;a farkhdrr.
ma da kan akimmm daha iyi havalanan akciger alanlanna
yonlenmesine neden olur. Boylece pulrnoner alanlann, al-
veoldeki oksijen bas1rn;lanyla orannh olacak ~ekilde kan-
PULMONER KAN AKIMININ 1. 2. VE
lanrnasm1 saglayacak otomatik bir konLrol sisLemi saglan- 3. BOLGELERi
n1.J$ olur. Alveol duvarlarrndaki kapillerler, ic;lerindeki kan basmc1 ile
geni~lerken aym zamanda alveol hava basmc1 ile de di$ taraf-
AKCIGERLERDEKi HiDROSTATIK tan sik1~unlrrlar. Bu nedenle, herhangi bir zamanda alveol
BASIN~ FARKLARININ BOLGESEL hava basmct kapiller kan basmcmdan daha yi.iksek oldugun-
PULMONER KAN AKIMINA ETKiSi da kapillerler kaparur ve kan ak1m1 durur. Farkh normal ve
patolojik akciger ko$ullannda, akcigerlerde bulunabilecek
Bolum 15'te, ayakta duran bir k~inin ayagmdaki kan ba-
olas1 i.i<; kan akirm bolgesi a~g1dakilerden biri olabilit.
smcmm kalp seviyesindeki kan basmcmdan 90 mm Hg
1. Bolge: Kalp dongiisii.nii11 tamammda k,111 akum yok-
kadar daha yi.iksek olabilecegi belirtilmi~ti. Bu farka ltid-
tur. C::i.inkil akcigerin bu alanmda kalp dongusu-
rostatih bastnf yani kan damarlanndaki kanm kendi agrr-
hg1 neden ohnaktad1r. Aym etki daha az diizeyde olrnakla niin herhangi bir donemindeki yerel alveol kapil-
birlikte akcigerlerde de ortaya i;ikar. Ayakta dik duran bir ler basmc1 alveol havasmm basrncmdan asla daha
yeti~kinde akcigerlerin en alt noktas1, en i.ist noktasmm yiiksek olmaz.
30 cm altmdad1r. Bu durum bahsedilen iki nokta arasm- 2. Bolge: Aralikli kan ak1m1 vardir. <:;unki.i sistolik ba-
da 23 mm Hg'hk bir basm<; farkma neclen olur. Bu farkm sm~ alveol havas1 basmcmdan daha yi.iksek, ancak
511
Onite VII Solunum

Akcigerlerin kalp seviyesinin yakla~k 10 cm kadar yu-


1. Beige
kansmdan ba~layip tabanma kadar uzanan alt bolgelerinde,
Ven pulmoner arter basmc1 hem sistol hem de diyastol s1rasmda
siflf olan alveol havasi basmcmdan daha yi.iksek kahr. Bu
nedenle, akcigerlerin bu kisrrnlarmdaki alveol kapillerle-
1;nde devamh kan akrrm veya 3. bolge kan akrm1 vardtr. Ya-
...__...,
tar pozisyonda olan bir ~ide de akcigerlerin hi<;bir bolgesi
2. Beige kalp seviyesini birkac; santimetreden daha fazla a~maz. Bu
---------
PALV Ven
durumda, normal bir ki$ide akcigerlerin apeksleri de dahil
olmak tizere tamammda 3. bolge kan aktm1 gortili.lr.

1. Bolge Kan Ak1m1 Sadece Anormal Ko~ullarda Or-


-......~ _...- taya ~1kar. Birinci bolge kan ak1m1, kalp dongtisi.\nun
hic;bir doneminde kan aklrrunm gerc;ekle$meyecegi anla-
3. Beige

Arter
--------
PALV Ven
mma gelmektedir ki bu durum ya sistolik pulmoner arter
basmcmm <;ok dti~tik oldugu ya da alveol basmcmm kan
akimma izin vermeyecek kadar ytiksek oldugu ko~ullarda
I
Ppc
ortaya c;tkabilir. Ornegin, ayakta duran bir ki~i, sistolik
pulmoner arter kan basmc1 normal iken alveol i<;i hava
........_ ----
~ekil 39-4. Akcigerlerln Gt; kan ak1m1 bolgesinde kan ak1m1nin me-
basmc1 normalden en az 10 mm Hg daha ytiksek olacak
$Ckilde pozitif hava basmcma kar~1 solutulursa, akciger-
kanigi 1. bo/ge, aktm yok-alveol havas, bas1nc1(PALV) arter basmc1n-
dan daha buyOktOr; 2. bolge, arahkh ak,m-sistolik arter basinc1alveol lerin apeksinde 1. bolge kan akumnm gortilmesi (kan
havas1 bas1ncmdan daha yuksek iken diyastolik basinc; alveol hava akimmm olmamas1) beklenir. Ayakta duran bir ki~ide 1.
bas,nondan daha dusoktOr ve 3. bo/ge, sOrek/1 ak,m-arter bas1nc1ve
bolge kan aktm1mn gerc;ekle~mesinin beklendigi diger bir
pulmoner kaplller basmc; (Ppc) alveol havas1basinc1ndan dalma daha
yOksek kahr. durum da sistolik pulmoner arter basmcmm ileri derece-
de dii~tik olmas1dir. Boyle bir durum a~m kan kay1plarm-
diyastolik basmc; alveol havas1 basmcmdan daha
da gortiltir.
dti~tik oldugu ic;in pulmoner arter basmcmm sade-
ce en ytiksek degerinde kan aktm1 gortiltir. Egzersiz Akcigerlerin Butun Bolumlerinde Kan Ak1-
3. Bolge: Surekli lum akimi vardu. <;unkti tum kalp mm1 Artmr. ~ekil 39-3 tekrar incelenecek olursa, akci-
dongtisti boyunca alveol kapiller basmc1 alveol ha- gerin tum bolgelerindeki kan ak1mmm egzersiz Sirasmda
vas1 basmcmdan daha yuksek kahr. armg1 goriilecektir. Bumm ba~hca nedeni, egzersiz srra-
Nom1alde akcigerler sadece 2. ve 3 . bolge kan ak1mma smdaki pulmoner damar basmc;lannm akciger apeksin-
sahiptir. 2. bolge kan akrmi (arahkh akrm) akcigerlerin apeks deki kan akun1m 2. bolge kan ak1mmdan 3. bolge kan
kisrrnlannda, 3. bolge kan akim.J. ise (devamh ak1m) akciger- aktmma donii$turmeye yetecek kadar artmas1du.
lerin daha altta kalan k1srrnlarmda gortiltir. Omegin, ayakta
dik duran bir k~ide akcigerin apeksinde pulmoner arter ba-
smc1 kalp seviyesindeki basmc;tan 15 mm Hg daha azdir. Bu AGIR EGZERSiZ SIRASINDA KALP DEBISiNDEKi
nedenle, apeksteki sistolik basmc; sadece 10 mm Hg'dir (kalp ARTl$A PULMONER DOLA$1MIN UYUMU
seviyesindeki 25 mm Hg'hk puhnoner arter basmcmdan 15 PULMONER ARTER BASINCINDA BOYOK
mm Hg'hk hidrostatik basmc; farkmm c;il<anlmas1). Apekste- ARTl$LAR OLMADAN SAGLANIR
ki bu 10 mm Hg'hk kan basmc1 alveollerdeki s1fir olan hava
Agrr egzersiz s1rasmda, akcigerlerin kan akum dort-yedi
basmcmdan daha ytiksek oldugu ic;in, kalp sistolti srrasmda,
kat artar. Akcigerler artan bu kan ak1mma kar$t i1c; yolla
kan akcigerin apeks bolgesindeki kapillerlere akar. Buntm
aksine, diyastol sirasmda kalp seviyesindeki 8 mm Hg'hk uyum saglar: (1) A<;1k kapillerlerin sayism1 art1rarak (bazen
diyastol basmc1, karu pompalamak ic;in ihtiyac; duyulan 15 ti<; kata kadar art1~ gori.lli1r); (2) bi1ttin kapillerleri geni$le-
mm Hg'hk basmc; farkuu a~amadigmdan, diyastolde kapiller tip her bir kapillerdeki kan akun hmru iki kaltan daha fazla
kan aklmrru saglamak ic;in yetersiz kalrr ve boylece akcigerin arurarak ve (3) pulmoner arter basmcllll artrrarak. Normal-
apeks k151mlanndaki kan ak1m1 arahkh olur. Bu durumda, de, ilk iki deg~iklik pulmoner damar direncini o kadar dti-
kan akmu sistol s1rasmda gerc;ekl~ken diyastol sirasmda ~tirtir ki pulmoner arter basmc1 maksimum egzersizde dahi
durur. Bu nedenle, 2. bolge flan ahum olarak adlandinhr. c;ok az yiikselir. Bu etki ~ddl 39-5'te gosterilmi~tir.
Normal akcigerlerde 2. bolge kan ak1m1 kalbin orta nok- Akcigerlerin egzersiz srrasmda fazlas1yla artrnl$ kan ak1-
tasmm 10 cm kadar tizerinden ba~lar ve akcigerlerin tepe- m.ma kar$m pulmoner arter basmctm ytikseltmeden uyum
sine kadar uzamr. gosterebilme yetenegi sag kalbin enerjisini korur. Bu yete-
512
Bolum 39 Pulmoner Dola?,m, Pulmoner Odem, Plevra S1v1s1

Bununla birlikte, burada alveol duvarlanmn c;:ok sayida


30 kapiller ile ku$at1ld1gm1 ve bu kapillerlerin pek c;:ok yer-

/
de neredeyse birbirleri ile temas halinde oldugunu be-
u
C
.; lirtmek gerekir. Bu nedenle, alveollerin duvarlanndaki
as Normal deger kapiller kan ak1mmm her bir kapillerde ayn ayn gen;ek-
~ oi
.!!:i:::
~E
.. E
20
j le$mekten ziyade bir "ak1m tabakas1" ~eklinde gerc;:ekle$-
tigi soylenebilir.
Q)-
c
0
E
'
"5 10 Pulmoner Kapiller Basm~. Pulmoner kapiller basm-
0. cm dogrudan ol<;i.imi.i heni.iz yaptlamam1$ur. Ancak pul-
moner kapiller basmcm Bolurn 16'da tamrnlarum~ olan
0 -t----r-----,----,...---,----r----. "izogravimetrik" yontemle ol<;timi.i 7 mm Hg'li k bir sonuc;:
0 4 8 12 16 20 24 vermi~tir. Bu deger olas1hkla dogruya yakm bir deger-
Kalp deblsl (Udak) dir. <;:unki.i ortalama sol atriyum basmc1 yakla~1k 2 mm
Hg iken ortalama pulmoner arter basmc1 sadece 15 rnrn
~ekil 39-5. Egzersiz s1ras1nda artan kalp debislnin ortalama pulmoner
arter basinc1na etkisi. Hg'dir. Boylece, ortalama puhnoner kapiller basmcm bu
iki deger arasmda bir degerde olmas1 gerekir.
nek aym zamanda pulmoner kapiller bas1rn;ta belirgin bir
Pulmoner Kapillerlerde Kanm Kalma Si.iresinin
art1$ olmas1m ve pulmoner odem gel~mesini engeller.
Uzunlugu. Tum pulmoner kapillerlerin toplam kesit
alammn histolojik olarak incelendigi c;:ah$malardan elde
SOL KALP YETMEZLiGiNiN BiR SONUCU
edilen veriler dogrultusunda, kalp debisi normal iken,
OLARAK SOL ATRIYUM BASINCI
kanm pulmoner kapilerlerden gee;:~ zamanmm yakla$1k
YOKSELDiGiNDE PULMONER DOLA~IMIN
0,8 saniye oldugu hesaplanmt~ur. Kalp debisi artt1g1 za-
i$LEVi
man bu sure 0,3 saniyeye kadar kJSalabilir. Eger normal
Saghkh bir ki~ide sol atriyum basmc1 hemen hemen hic- ko~ullarda kapah olan ve kan alum1 arU$ma kar~1 uyum
bir zaman +6 mm Hg'nm uzerine <;1kmaz. Bu durum i;:ok gosterrnek ic;:in ai;:1lan kapillerler olmasaydi, siiredeki bu
~iddetli bir egzersiz s1rasmda bile gei;:erlidir. Sol atriyum k1salma daha da fazla olabilircli. Sonu<;ta, alveol kapiller-
basmcmda meydana gelen ki.i<;tik degi~ikliklerin pulmo- lerden ge<;en kan saniyenin sadece boli.imleri ic;:inde fazla
ner dola$unm ~levi uzerine etkisi neredeyse hi<; yoktur. karbonclioksitini kaybederken tekrar oksijenlenmi$ olur.
<;:unku sol atriyum basmcmdaki bu ki.i<;i.ik deg$klikler,
sadece pulmoner veni.illerin geni~lemesine ve daha fazla
AKCiGERLERDE KAPiLLER SIVI DEGi$iMi VE
kapiller damann ai;:tlmasma neden olarak, kan ak1mmm
PULMONER iNTERSTiSYEL SIVI DiNAMiGi
pulmoner arlerlerde aym kolayhkta devam etmesini sag-
lar. Akcigerlerin kapiller zarlarmda s1vi degi~iminin dinamigi
Sol kalp yetmezligi gcli~tiginde, kan sol atriyumda nitelik olarak perifer dokularla aym olmakla birlikte nice-
gollenmeye ba~lar. Bunun sonucunda, sol atriyum basmc1 lik olarak a~g1da belirtilen Onemli farkhhklara sahiptir:
normal degeri olan 1-5 mm Hg'dan, zaman zaman 40-50 1. Puhnoner kapiller basm<; yakla~1k 7 mm Hg'd1r. Bu
mm Hg gibi degerlere yukselebilir. Atriyum basmcmda basmc;: perifer dokulardaki yakla~1k 17 mm Hg'hk
ba~langH;ta gori.ilen 7 mm Hg'ya kadar olan artl~lann pul- ~levsel kapiller basmc;la k1yaslandigmda oldukc;:a
moner dola~1mm ~levi i.izerine r,:ok az elkisi vard1r. Sol at- di.i$Ukti.ir.
riyum basmc1 7 veya 8 mm Hg'dan daha yl\ksek degerlere
2. Akcigerlerde interstisyel s1V1 basmc1, periferdeki
ula~t1gmda, bu duzeyin i.izerindeki Hirn art~lar pulmoner
deri alu dokusuna gore hafifc;:e daha negatiftir (Bu
arler basmcmm da neredeyse ~it bir $eltilde artmasma
iki yolla olc;:ulmii~ti.ir: Bir yontemde pulmoner in-
neden olarak sag kalbin yuki.inti artlnr. Sol atriyum ba-
terstisyuma yerle~ti1ilen bir mikropipet -5 mm Hg
smcmda 7 veya 8 mm Hg'mn i.izerinde herhangi bir art1~
kapiller basmcm da neredeyse ayru seviyede arr.masma degerini ver~tir. Diger yontemde ise, s1vmm al-
neden olur. Bu boli.imde daha soma tart~tlacag1 i.izere, sol veollerden emilim basmc1mn ol\;i.imi.i yakla$tk -8
atriyum basmc1 30 mm Hg'dan daha yuksek bir degere mm Hg'lik bir deger vermi$tir).
yi.ikseldigincle kapiller basm<; da benzer ~ekilde artar ve 3. Pulmoner interstisyel s1vmm kolloid ozmotik ba-
buyuk bir olas1hkla pulmoner odem gel~ir. smc1 yakla~ik 14 mm Hg'drr. Buna kar~m periferik
dokular bu degerin yansmdan daha az bir kolloid
ozmotik basm<; degerine sahiptir.
PULMONER KAPiLLER DiNAMIKLER 4. Alveol duvarlan a~m ince ve alveol yuzeyleri Or-
Alveol havas1 ile pulmoner kapiller kan arasmda gen;ek- ten epitel o kadar zay1ft1r ki alveol hava basmcm-
le$en hava deg~imi bir sonraki bolilmde tart1~tlm1$tir. dan daha yuksek (>0 mm Hg) herhangi bir pozitif
513
Onite VII Solunum

S1v1Hareketine Neden Olan Basmglar Negatif Pulmoner interstisyel Basin~ ve Alveolleri


KAPiLLER ALVEOL "Kuru" Tutma Mekanizmas,. Normal ko$ullarda alve-
olleri s1vi ile dolmaktan koruyan nedir? Eger pulmoner

Hidrostatik
basing
W
~
,_ 'I +7 j - 8
1
-8 - 8 (Pordaki
kapillerlerin ve pulmoner lenfatik sistemin interstisyel bo~
luklarda normalde hafifc;e negatif bir bastnf saglad1g1 haur-
lamrsa, alveolde gorillen fazladan slVlnm, alveol epitel hi.ic-
yuzey
gerimi) relerinin aralannda bulunan ki.ic;iik bo~luklardan akciger
Ozmotik
basrn9 - 28 1- 14 interstisyumuna mekanik olarak kolayca emilecegi ac;1kt1r.
Daha soma fazla s1v1 pulmoner lenfatiklerle uzakla~tmla-
Net (~ Buharla~ma)
(+ -5 cakur. Boylece, normal ko~ullarda alveolleri kaplayan yuze-
basrn9
1 ~ --, yi nemll tutmak ic;in epitelden s1zan kti<;iik bir miktar s1vi
"(
-4 d1$mda alveoller "kuru" bir durumda tutulur,
\

\ Lenfatik pompa

~ekil 39-6. Akcigerin kapillerinde (solda) ve alveol zannda (sagda) mm Pulmoner Odem
Hg cinsinden hidrostatik ve ozmotik guc;lerL Pulmoner int erstisyel bo~-
luklanndan s1v1ni n pompalan mas1n1 saglayan lenfatik damann ucu da Pulmoner odem, vi.\cudun herhangi bir yerinde olu~n
(ortada} gosterilmi~tir. odemle aym ~ekilde meydana gelir. Pulmoner kapillerlerden
di~nya s1vi filtrasyommu arnrarak veya pulmoner lenfatik-
interstisyel basmc; ile y1rttlabilir. Bu da s1vmm in- lerin i~levini engelleyerek pulmoner interstisyel s1v1 basmc1-
terstisyel bo~luklardan alveollere dolmasma neden nm negatif degerlerden pozitif degerlere yi.iksehnesine neden
olur. ~imdi bu niceliksel farkl1hklann pulmoner olan herhangi bir faktor, pulmoner interstisyel bo~luklann ve
s1vi dinamigini nas1l etkiledigini gorelim. alveollerin h1zla biiyi.ik miktarda serbest s1vi iJe dolmasma
nedenolur.
Akcigerlerde interstisyel S1v1 Basmc1 ile Diger Basm~- Pulmoner odemin en stk gorii len n edenleri ~unlarchr:
lar Arasmdaki ili~kiler. ~eldl 39-6'da bir pulmoner kapil- 1. Sol kalp yeuuezligi veya mitral kapak hastahg1. Buular
ler, bir alveol ve kan kapilleriyle alveol arasmdaki interstisyel pulmouer veuoz basm<; ve pulmoner kapiller basm<;-
bo~lugu drene eden bir lenfatik kapiller goste~tir. Kan ta biiyi.ik aru~lara yol a<;arak alveolleriu ve interstisyel
kapiller zannda kuvvetlerin dengesi a~gida verilm~tir. bo~luklarm s1vi ile dolmasma ueden olurlar.
2. Pulmoner kapiller zarlann hasan. Pnomoni gibi enfek-
siyonlar veya klorin gaz1 veya siilfiir dioksit gaz1 gibi
mm Hg
zehirli gazlarm solunmasma bagh nedenlerle ortaya <;1-
S1v1y1 kapil/erden d1~anya ve pulmoner
kar. Bu nedenlerin her biri h em plazma proteinlerinin
interstisyuma dogru hareket ettiren kuwetler:
hem de s1vinm kapillerlerden s1zmasma, boylece hizla
Kapiller basin~ 7
akciger interstisyel bo;;luklanna ve alveollere dolmas1-
interstisyel s1v1 kolloid ozmotik basinc1 14
na neden olur.
Negatif interstisyel s1v1 basinc1 ~
"Pulmoner Odem Guvenlik Faktoru." Hayvanlarda
TOPLAM Dl~A DOGRU KUWET 29
yap1lan deneyler, beHrgin pulmoner Mem olu~madan once
Kapillerlerin iqine sIv1 emilimfne neden pulmoner kapiller basmcm en azmdan kapillerlerdeki plaz-
olan kuvvet/er: manm kolloid ozmotik basmcma ~it bir dozeye yukselmesi
Plazma kol loid ozmotlk basinc1 28 gerekd.gini gostenni~tir. Bir ornek vermek gerekirse, ~ekil
TOPLAM i<;E DOGRU KUWET 28 39-7, kopeklerde farkh sol atriyum basmc1 diizeylerinin pul-
moner odem olu~um hmm nas1l arurd1gm1 gostennekt.edir.
Boylece s1V1yi d~anya yonlendiren kuvvetler, ic;eriye Sol atriyum basmcmrn her yiikseli~inde, pulmoner kapiller
yonlendiren kuvvetlerden hafifc;e daha fazlad1r. Bu durum basmcm sol atriyum basmcmdan 1-2 mm Hg daha yuksek
pulmoner kapiller zarda ortalama filtrasyon basmc1 sag- degerlere ula~acag1 haurlanrnahdir. Bu deneylerde, sol atri-
lar. Filtrasyon basmc1 a~ag1daki. gibi hesaplanabilir, yum basmc1IUI1 23 mm Hg Uzerindeki degerlere <;1kmas1yla
(bu da pulmoner kapiller basmcm 25 mm Hg'mn Uzerine
mm Hg <;1kmasma neden olur) birlikte s1vi akcigerlerde birikmeye
Toplam d1~a dogru kuwet +29 ba~lar. Bu sw1 birikimi, kapiller basmcm daha da yukselme-
Toplam i<;e dogru kuwet :2.a siyle oranuh o!arak h1zla artar. Bu deneyler sirasmda plazma
ORTALAMA FiLTRASYON BASINCI +1 kolloid ozmotik basmc, 25 mm Hg'hk kri tik basin<; seviyesine
~iuir. Bu nedenle, normal plazma koll oid ozmotik basmc, 28
Bu filtrasyon basmc1 pulmoner kapillerlerden inters- mm Hg olan bir insanda pulmoner Meme neden olabilmek
tisyel bo~luklara dogru stirekli, zay1fbir s1vi ak1$ma neden i<;in pulmoner kapiller basmcm normal dilzeyi olan 7 mm
olur. Alveollerden buharla$an kii<;ilk bir miktar di$mda Hg'dan 28 mm Hg'run Uzerinde bir degere <;1kmas1 gerektigi
bu s1vi pulmoner lenfatik sistem tarafmdan dola~nna geri
pompalamr.

514
Boli.im 39 Pulmoner Dola~1m, Pulmoner Odem, Plevra S1v1s1

1/l - Venoz _sistem


> •CD
iii~
E ,a, 10
(I) (U
"ti :I 9 X
:0 :i X
32 .x 8
.!! .E
cu 4) 7
I'll •CD X
Ill '(3
,¥ 6 ~
(U
II 5 y
s
.c
4
~fX X
E 3 J,
:J X X
ti),
~
:J 2 X
0 X 'x
E
(I)
X X
X
"ti
•O
x.:I~
I
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
Sol atrlyum basmc1 (mm Hg)

~ekil 39-7. Sol atriyum bas1nc1 (ayni zamanda pulmoner kapiller ba-
sin<;) artt191nda akciger dokusuna olan s1v1kaybmm h1z1. (Guyton AC, $ekil 39-8. Plevra bo?lugunda s1v1degi?iminin dinamikleri.
Lindsey AW: Effect of elevated left atrial pressure and decreased plas-
ma protein concentration on the development of pulmonary edema.
Circ. Res. 7:649, 1959'dan).

Bu s1vtlar beraberinde plevra s1v1Sma mukoid karakterini


a$ikardir. Bu da pulmo11er iideme har~1 21 11m1 Hg'lik bir almt
veren doku proteinlerini de ta$tr. Bu mukoid karakteri
gi.ivenlik Jaktc'irii saglar.
sayesinde plevra s1vts1, solunum hareketleri srrasmda ak-
Kronik Ko~ullarda Gi.ivenlik Faktori.i. Pulmoner ka-
piller basm<; kronik olarak (en az 2 hafta si.ireyle) yi.iksek sey-
cigerlerin plevra bo$lugunda kolayca kaymasma olanak
rettiginde, akcigerler pulmoner odeme ka~1 daha diren<;Li bir saglar.
ha] ahrlar. <;:i.inkti bu durumda lenf damarlan bi.iyuk oranda Her bir plevra bo$lugunda bulunan s1Vlilm toplam mik-
ge~leyerek interstisyel bo~luklardan s1V1 uzakla~nrma kapa- tan normalde az olup sadece birka<; mililitredir. Plevra bo$-
sitelerini olas1hkla 10 kal.ll kadar arunrlar. Bu nedenle, kro- lugunda bulunan s1v1 miktan gereken miktanmn uzerine
nik miLTal stenozu olan hastalarda, oli.imctil puhnoner odem <;ikt1gmda, fazla s1v1 plevra bo$lugunclan dogrudan ( 1) me-
gel~imine neden olmayan 40-45 mm Hg'hk pulmoner kapil- diastene, (2) diyaframm ust yuzeyine ve (3) paryetal plev-
ler basm<;lar ol<;tilmu~rtir. ramn yan yuzeylerine ai;:1lan lenfatik damarlarla uzakla$U-
Akut Pulmoner Odemli ~ah1slarda Oli.imi.in HIZI. nhr. Bu nedenle, plevra bo~lugu -paryetal ve viseral plevra
Pulmoner kapiller basm<;, guvenlik faktorti dtizeyinin hafif- arasmdaki- potansiyel bo~luk olarak adlandmhr. {;:i.lnku
<;e tizerinde bir degere ,;1ksa bile saatler i<;erisinde oltimctil normal ko$ullarda belirgin bir fiziksel bo$luk olu$turma-
pulmoner odem ortaya <;1kabilir. Pulmoner kapiller basmcm,
yacak kadar darchr.
gtivenlik faktori.i duzeyinin 25-30 mm Hg ilzerinde bir de-
gere yukselmesi durumunda, oltimctil pulmoner odem 20- Plevra S1v1smdaki "Negatif Basm~". Akcigerleri geni$-
30 dakika i<;inde geli~ebilir. Bu nedenle, pulmoner kapiller lemi$ bir halde tutabilmek i<;in akcigerlerin di$ yuzeyin-
basmcm bazen 50 mm Hg'ya kadar ylikseldigi akut sol kalp de negatif bir kuvvetin varhgma ihtiya<; vardu. Bu negatif
yetmezliginde, akut pulmoncr odeme bagh oli.im genelliklc kuvvet normal plevra bo$lugundaki negatif basmc;la sag-
30 dakikadan daha kisa bir si.ire i<;inde gerc;ekl~ir. lamr. Bu negatif basmcm temel nedeni s1v111111 bo~luktan
lenfatiklerle pompalanmas1dir (bu aym zamanda vucu-
dun pek ~ok doku boslugunda bulunan negatif basmcm
PLEVRA BO~LUGUNDA SIVI da temelidir). Normalde akcigerlerin kollapsa egilimleri
-4 mm Hg'hk bir bas1rn;; olusturdugundan, akcigerleri ge-
Akcigerler normal soluma srrasmda geni~leyip darahrken
ni$1e~ bir halde tutabilmek i<;in plevra s1v1 basmc1 da-
aym zamanda plevra bo$lugu i<;inde ileri ve geriye dog-
ima en az -4 mm Hg'hk bir negatiflige sahip olmahdir.
ru kayarlar. Akcigerlerin plevra bo$lugunda kaymasrm
Geri;:ek ol<;umler bu basmcm genellikle akcigerlerin kol-
kolayla$llrmak uzere paryer.al ve viseral plevra arasmda laps basmcmdan birka<; milimetre c1va daha negatif olan
mukoid yap1da ince bir s1vt tabakas1 bulunur. -7 mm Hg civannda oldugunu gostermi~tir. Boylece, bir
~ekil 39-8, plevt·a bo$1ugundaki s1v1 degi$iminin di- kayganlasunc1 olarak gorev yapan <;ok ince bir tabaka ha-
namigini gostermektedir. Plevra zan gozenekh, mezenki- lindeki mukoid s1vt hari<;, plevra s1v1smm negatifligi nor-
mal ve seroz bir yap1ya sahiptir. Kuc;uk miktarlarda inters- mal akcigerleri gogus kafesinin paryetal plevrasma dogru
tisyel s1v1 bu zardan surekli olarak plevra bo$1uguna sizar. i;:ekilmi~ olarak tutar.
515
Onite VII Solunum

Plevra Efuzyonu-Plevra Bo~lugunda Buyuk Miktar- Herold S, Gabrielli NM, Vadasz I: Novel concepts of acute lung injury
and alveolar-capillary barrier dysfunction. Am J Physiol Lung Cell
larda Serbest S1v1 Birikmesi. Plevra eftizyonu dokular- Mal Physiol 305:L665, 2013.
cla gorillen odem SIVlsma kar~1hk gelir ve "plevra bo~lugu- Hopkins SR. Wielp utz MO, Kauczor HU: Imaging lung perfusion.
nun odemi" olarak adlandmlabilir. Efuzyonun nedenleri J Appl Physiol 113:328, 2012.
Hediger dokularda gorulen odemin nedenleri aymdu (Bo- Hoschele S, Mairbaurl H: Alveolar flooding at high altitude: failure of
lilm 25'te tart1~1lm1~t1r). Bunlar: (1) plevra bo~lugundan reabsorptlon? News Physiol Sci 18:55, 2003.
Hughes M, West JB: Gravity is the major factor determining t he dis-
len( drenajmm engellenmi~ olmas1; (2) kalp yetmezligi- t ribution of blood flow in the human lung. J Appl Physiol 104:
nin, ~in yuksek perifer ve pulmoner kapiller basmc;lara 1531, 2008.
neden olarak plevra bo~luguna a~m miktarda s1V1nm s12- Lai-Fook SJ: Pleural mechanics and fluid exchange. Physiol Rev 84:
masma neden olmas1; (3) plazma kolloid ozmotik basm- 385, 2004.
cmm c;ok azalmas1 ve boylece bo~luga a~m s1V1 s1zmas1; Michelakis ED, Wilkins MR, Rabinovitch M: Emerging concepts and
translational priorities in pulmonary arterial hypertension. Circula-
ve (4) enfeksiyon veya plevra bo~lugu yiizeylerinin diger
tion 118:1486, 2008.
nedenli inflamasyonunun, kapiller zarlann hasanna yol Naeije R, Chesler N: Pulmonary circulation at exercise. Compr Physiol
ac;arak gec;irgenligi artmnas1 hem plazma proteinlerinin 2:711 , 2012.
hem de s1V1nm l11zla bo~luga dolmasma neden olmas1du. Parker JC: Hydraulic conductance of lung endothelial phenotypes and
Starling safety factors against edema. Am J Physiol Lung Cell Mo!
Physiol 292:L378, 2007.
Kaynaklar Sylvester JT, Shimoda LA, Aaronson Pl, Ward JP: Hypoxic pu lmonary
Bartsch P, Swenson ER: Clinical practice: Acute high-altit ude illnesses. vasoconstriction. Physiol Rev 92:367, 2012.
N Engl J Med. 368:2294, 2013. Townsley M l: Structure and composit ion of pulmonary arteries, capil-
Bogaard HJ, Abe K, Vonk Noordegraaf A. Voelkel NF: The right ven- laries, and veins. Compr Physiol 2:675, 2012.
t ricle under pressure: cellular and molecular mechanisms of right - West JB: Role of t he fragility of t he pulmonary blood-gas barrier In the
heart failure in p ulmonary hypertension. Chest 135:794, 2009. evolution of the pulmonary circulat ion. Am J Physiol Regul lntegr
Effros RM, Parker JC: Pulmonary vascular heterogeneity and t he Star- Comp Physiol 304:Rl 71, 2013.
ling hypothesis. Microvasc Res 78:71, 2009.
Guyton AC, Lindsey AW: Effect of elevated left atrial pressure and
decreased plasma protein concentrat ion on the development of
pulmonary edema. Circ Res 7:649, 1959.

516
BOLOM 40

Gaz Degi~iminin Fiziksel ilkeleri; Solunum


Zar1nda Oksijen ve Karbondioksit Difiizyonu

Alveollerin taze hava ile havalandmlmasmdan soma,


solunum stirecinin bir sonraki ad1m1, oksijenin alveol- Bir Gaz Kar1~1mmda Gaz Basm~lan-Gazlarm bireysel
lerden pulmoner kana ve karbondioksitin zit yonde pul- "Parsiyel Basm~lari"
moner kandan alveollere difuzyonu.dur. Di.fi.izyon sureci,
Basin<;, bir yilzeye kar~ hareket eden molekiillerin o ytizeye
molekullerin solunum zan ve kom$U s1V1larda basit<;e
birc;ok defa <,:arprnas1yla olu~ur. Dolayis1yla, solunum yollan
buttin yonlercle rastlant1sal hareketidir. Bununla birlik- ve alveollerin ytizeylerine etkiyen bir gazm basmc1, herhangi
te, solunum fizyolojisinde sadece difUzyon olu~umunun bir anda o gazm, ytizeye c;arpan tum molekiillerinin toplam
temel mekanizmas1 ile degil, aym zamanda gaz degi~imi c;arpma kuvvetiyle orant.Jhdrr. Bu, basmcm gaz molekullerinin
ve difuzyon fizigi11in derinlemesine anla~1lmas1m gerekti- 1wnsantrasyonu ile dogm oranhli oldugu anlamma gelir.
ren, <;Ok daha karma~tk bir problem olan di.fi.izyonun h1z:1 Solunurn fizyolojisinde, ba;;hca ohsijen, a.zot ve karbondi-
ile de ilgilenecegiz. ohsillen olu~n gaz kan!iunlan ile ilgilenilir. Bu gazlann her
birinin difuzyon hm, gazm tek ba~ma olu~turdugu bastn<; ile
dogru oranuhdu. Buna, o gazm parsiyel basma denir. Parsi ye!
bas1m; kavral11l a$3gidaki gibi a<;1klanabilir.
Gaz Difuzyonu ve Gaz Parsiyel
Bil~irni yal<la~1k olarak, %79 azot ve %21 oksijen olan
Basm~larmm Fizigi
havayi inceleyelim. Deniz seviyesinde bu kar~1m10 toplam
Gaz Difuzyonunun Molekuler Temeli basmc1 yakla~k 760 mm Hg'd1r. Basmcm molekuler leme-
linin onceki tarummdan da anlas1lacag1 gibi, her gaz kendi
Solunum fizyolojisi ile ilgili tum gazlar, diruzyonla birbirled
konsantrasyonu ile dogrn oranah olarak toplam basmca kat-
arasmda serbestc;e hareket eden basic molekullerdir. Bu du-
k1da bulunur. Dolays1yla, 760 mm Hg'hk basmcm %79'unu
mm aynca, vi.icut s1 vi ve dokularmda c;oztinmU$ gazlar ic;in
azoL (600 mm Hg) ve %2l'ini oksijen (160 mm Hg) olU?-
de gec;erlidir.
turur. Boylece, kan~nnclaki azotun "parsiyel basmc1" 600
Difuzyonun olu~mas1 ic;in bir enerji kaynagi olmahdir. Bu
mm Hg, oksijenin "parsiyel basmc1" ise 160 mm Hg'ya C$it
enerji molekiilleri.n kendi kinetik hareketlerinden saglamr.
demektir; toplam basuw 760 mm Hg'd1r ve bu deger, kan~nn-
Mutlak s1fir s1cakhgmdakiler haric;, maddelerin bUtUn mo-
daki her bir gazm parsiyel basmc;lannm Loplamma e~ittir. Bir
lekiilleri sUrekli olarak hareket halindedir. Bu, fiziksel olarak
katl$nndaki her bir gazm parsiyel basmc;lan Po, , Pco2 , PN 2,
birbirine bagh ohnayan ve serbestc;e hareket eden molekiiller
PHe ve bcnzeri semboller ile gosterilir.
ic;in, molekilllerden birinin cliger molekiillerden biri ile c;ar-
p1$mcaya kadar yuksek luzda dogmsal hareket ettikleri anla-
Su ve Dokularda <;ozi.inmu~ Gazlarm Basm~lar1
mma gelrnektedir. Daha sonra, molekiiller c;arp1$111a ile yeni
yonlerinde uzaga dogru su;rarlar ve diger ba~ka molekUUerle <;:ozunmii~ rnolekilller rasdannsal harekete ve kinetil< enerji-
c;arp1~1ncaya kadar hareketlerine devam ederler. Bllylece, mo- ye sahip olduklan ic;in, suda veya viicul dokulannda ,;ozun-
lektiller bubirleri arasmda lnzla ve rastgele hareket ederler. rnil~ olan gazlar da bas1rn; uygularlar. Aynca, S1V1da c;ozi.in-
Bir Gazm Tek Yondeki Net Difi.izyonu-Konsant- mi.1$ bir gaz hi.icre zan gibi bir yi.izeyle kar$1la~ngmda, gaz
rasyon Gradyanmm Etkisi. ~ekil 40-1 'de gllsterildigi gibi. fazmdaki bir gazm uygulad1gma benzer $Ckilde, kendi parsi-
bir gaz odasmda veya b1r eriyikte belirli bir gaz, odarun veya yel basmcnn uygular. <;:ozi.inmti~ gazlann her birinin parsiyel
eriyigin bir ucunda yuksck konsantrasyonda, diger ucunda basrn9lan, gaz fazmdaki gazlann parsiyel basm<;lan ile ayru
dU$Uk konsantrasyonda bulunuyorsa, gazm nel di[Uzyonu $ekilde tanunlamr (yani, Po 2 , Pco 2 , PN1 , Ptte ve benzeri).
yuksek konsantrasyon alamndan dii$i.ik konsanttasyon ala- S1v1da <;ozunmi.i~ Bir Gazm Parsiyel Basmcm, Be-
mna dogru olacaknr. Bunun nedeni ac;1knr: Odamn A ucun- lirleyen Faktorler. Bir (;ozeltideki gazm parsiyel basmc1,
dan B ucuna clogru difUze olacak olan molekullerin mikcan, sadece konsantrasyonu ile degil, aym zamanda o gazm fDZU-
m yonde difiize olacak molekiillerin miktanndan c;ok daha niirliih hatsaym ile belirlenir. Yani, molekUllerin baz1 tipleri,
fazlad1r. Bu nedenle, ~ek1lde oklann uzunlugu ile gosterildigi ozellikle karbondioksit, fiziksel veya kimyasal olarak si1 mo-
gibi, her iki yoncleki difilzyon hm oranusal olarak farkltdir. lekulleri tarafmclan ,;ekilirken, diger molekiil tipleri itilirler.

517
Unite VII Solunum

Moleki.illerin <;ekimi sayesinde basmcm <;ok fazla anmasma


<;:ozunmo~ 9«:1Z molekOlleri
----
.---.-- • • • • • •
gerek kalmadan, <;ozeltide daha <;ok moleki.il <;ozUnebilir. •
•• • • • • • •
• •••• •
••• •• ••••••• •• • • • • • •
Aksine, moleki.illerin itildigi durumlarda, molekullerin <;ok
daha az <;ozi.inmesiyle yOksek parsiyel basm<; geli~ecekt.ir. Bu
il~kj Henry yasasi adiyla bilinen a~g1daki formillle belirtilir:
0
• •
••••••• •
O O
• • • •
0 •
O

,.
•. • • - •- o __e>_ o o • o 0

<;:ozi.inmi.i~ gazin konsantrasyonu


Parsiyel basin\
<;:ozi.inebilirlik katsay1s1
~ekil 40-1 . Odanin bir ucundan (A) diger ucu na (8) oksijenin difuzyo-
Parsiyel basm<; atmosfer olarak (1 atmosfer bas1rn; = 760 nu. Oklann uzunluklan arasindaki fark net difOzyonu gosterlr.
mm Hg) ve her bir birim suda <;ozunmu~ olan gazm hacmi
olarak ifade edildiginde, vi.icut Sicakhgmda onemli solunuru
gazlannm erime katsayilan a:;;ag1daki gibidir:
basmc1 47 mm Hg'ye e~L demektir. Diger parsiyel basm<;lar
Oksijen 0,024 gibi, bu parsiyel basm<; da PHP ile gosterilir.
Su buhan basmc1 tamamen suyun s1cakhgma baghchr.
Karbondioksit 0,57 S1cakhk arttil«;a molekUUerin kinetik aktivitesi de artar ve
Karbonmonoksit 0,018 bu nedenle, su yOzeyinden su moleki.illeri.nin gaz fazma ge<;-
me olas1hg1 da artar. Ornegin, suyun buhar basmc1 0°C'de 5
Azot 0,012 mm Hg ve 100°C'de 760 mm Hg'drr. VUcut s1cakhgmda 47
0,008 mm Hg olan buhar basmc1, hanrlanmas1 gereken en onemli
Helyum
degerdir. Bu deger sonraki tarn~ialanmmn bir<;ogunda go-
Bu tablodan anla~1lacag1 gibi, C02'ni.n <;ozUnebilirligi rill ece kti r.
0 2 'den 20 kat fazladir. Bu nedenle, C0 2'nin parsiyel basmc1
(belirli bir konsantrasyon i<;in) 0 2'nin olu~turdugu basmcm
yirmide birinden azdrr. BASIN~ FARKI SIVILARDA GAZLARIN NET
Alveollerdeki Gaz Faz, ve Pulmoner Kandaki Erimi~ DiF0ZYONUNA NEDEN OLUR
Faz Arasmda Gazlarm Difuzyonu. Alveoler solunum gaz
Daha once a<;1kland1g1 gibi, gazm parsiyel basmc1 bir
kan~mmda, her bir gazm parsiyel basmc1, gaz moleki.illerini
alveoler kapillerlerdeki kanda <;ozUnrneye zorlama egilimin- alanda diger alandakinden daha yi.iksek oldugunda, yi.ik-
dedir. Aksine kanda daima <;ozUnmU~ halde bulunan aym sek basmi; alanmdan dtl~i.ik basmc;: alanma dogru net
gazm moleki.illeri, kan s1v1smda rast.lanusal ~ekillerde si<;rar difozyon olacaktlI. Ornegin, ~ekil 40-l'de goruldugi.i
ve bu s1<;rayan moleki.illerin bazilan tekrar alveollere geri do- gibi, yiiksek basmc; alamndaki moleki.illerin sayilan faz-
ner. Geri don~ lnzlan, kandaki parsiyel basm<;lan ile dogru la oldugundan, bunlarm rastlannsal olarak dii~iik basmc;:
orant1hd1r. alamna hareket etme olas1hklan, diger yonde hareket
Fakat gazm net difuz.yonu haogi yone dogru olacakur?
edecek molekiillerinkinde n daha fazladu. Fakat baz1 mo-
Bu sorunun cevab1 ~udur ki, net difilzyon iki taraflaki par-
siyel basm<;lar arasmdaki fark tarafmdan belirlenir. Normal leki.iller, di.i~iik basmc; alanmdan yi.iksek basmc;: alamna
ko~arda oksijen i<;in ge<;erli oldugu gibi, alveoler gaz [a- dogru rastlanttsal olarak s1c;:rarlar. Bu nedenle, yuksek ba-
zmda parsiyel basm<; daha fazla ise, alveolden kana difilze smc; alanmdan dii~iik basmc; alamna dogru gazlann net
olacak moleki.illerin oram, kandan alveole diruze olacak olan difu.zyonu, iki bolge arasmdaki gaz parsiyel basmc;: fark1 ile
molekUllerden daha fazla olacaktu:. Diger yandan, normal dog-rn oranuh olarak, yi.iksek basmc; alanmdan s1c;:rayan
ko~ullarda karbondioksit i<;in ge<;erli oldugu gibi, kanda <;o- moleki.illerio say1s1 ile zit yonde s1c;rayan molekiillerin sa-
ziinmU~ haldeki gazm parsiyel basmci daha fazla ise, net di- yis1 arasmdaki farka ~ittir ve basitc;e difuzyona neden olan.
fUzyon alveollerdeki gaz fazma dogru olacakm.
basm(: f ark1 olarak tannnlamr.

Su Buhan Basmc1
Nemlendirilmemi~ hava solunum yollarma girdiginde, bu
yollann yilzeyinden su derhal buharla~ir ve havayi nemlen- S1v1larda Net Difuzyon H1zmm Ol~umu. Basmc; far-
dirir. Bunun nedeni, i;~itli <;ozilnmi.i~ gaz moleki.illeri gibi, kma ilave olarak, diger ba2-1 faktorler de slVldaki gaz difuz-
su molekullerioin de si.irekli olarak su yuzeyinden gaz faz1- yonunun hmru etkiler. Bunlar, (1) gazm s1V1da <;oztinilrlilgi.i,
na ge<;mesidir. Su molekullerini yOzeyden aymnaya <;ahsan (2) s1vlTIITI enine kesit alam, (3) gann difi.ize olacag1 mesafe,
parsiyel basmca, suyun buhar basmci denir. 37°C'lik normal (4) gazm molekUl agirhg1 ve (S) s1V1mn s1cakhgidu. S1cakhk,
vi.icut s1cakhgmda, bu buhar basmc1 47 mm Hg'dir. Dolay- vilcutta belirli ol<;Uler ic;:inde sabil kald1gmdan genellikle dik-
s1yla, gaz kan~nru tamamen nemlenlendirilrni~ ise (yani, su
kate ahnmaz.
ile "denge" halinde), gaz kar~mundakisu buharmm parsiyel

518
Boli.im 40 Gaz Degi~iminin Flzlksel llkeleri; Solunum Zannda Oksijen ve Karbondioksit Difuzyonu

ALVEOL VE ATMOSFER HAVASININ


BiLEiiMLERi FARKLIDIR
Herhang1 bir parsiyel basin<; farkmda gazm <;6zUnilrlOgU Alveol havas1 atmosfer havas1 ile ayru gaz konsantrasyon-
ne kadar yUkseksc, o kadar <;ok say1da molekill difilzyona
larma sahip degildir (Tablo 40-1) . Bu fark lihklarm <;~i t-
ugrar. DifOzyon yolunun enme kesll alaru ne kadar bOyilkse,
li nedenleri vard1r. Uk olarak, alveol havas1 her soluk ta
difilzc olan toplam molektll sayis1o kadar faz la olur. Aksine,
atmosfer havas1yla sadece k1Smen degi~ir. 1kinci olarak,
molekilllcnn clifilze olacag1 yo! ne kadar uzunsa, difilzyouun
0 2 silrekli olarak alveol havasmdan pulmoner kana ab-
tamamlanmas1 o kadar uzun zaman alacakur. Sonw; olarak,
sorbe edilir. Oc;i.inci.i olarak, CO 2 silrekli olarak pulmoner
molckilllcrin, molckill ag1rhgmm karekokil ile ters oranul1
kandan alveollere difi.ize olur. Dordilnctt olarak, solunum
olan lcineuk harekctlcrirun hm ne kadar bilyUkse. gazm d.t-
yollanna giren kuru aunosfer havasi alveollere ula~madan
filzyon hm da o kadar bUyilk olur. Bu faktorlerin ti.imO a$ag1-
once nemlendirilir.
dak1 gibi tek bir formillle ifade edilebilir:

Doc 1!.P x Ax S SOLUNUM YOLLARINDA HAVANIN


dx.JMW NEMLENDiRILMESi
D difilzyon hmm, tiP difuzyon yolunun iki ucu arnsm- Tablo 40-l'de gosterildigi gibi, atmosfer havas1 hemen
dak1 bas1rn; farkm1, A bu yolun enine kes1l alarum, S gazm hemen tamamen 0 2 ve azouan olu~maktachr; normalde,
<;ozilnilrlUgilnil, d d1fuzyon mcsafesini ve MW gazm molckiil hemen hemen hi<; karbondioksit bulunmaz ve c;ok az
ag1rl1gm1 ifaclc etmektedir. miktarda su buhan ic;erir. Fakat atmosfer havas1 solunum
FormUlden de a<;lk<;a anl~cag1 gibi, gazm ozellikleri- yollanna girer girmez, solunum yUzeylerini kaplayan s1-
m form!ildeki iki faktorii belirler: <;ozilnilrlUk ve molckiiler vilarla kar~1l~1r. Alveollere girmeden once hemen hemen
aguu.k. Bu iki fakL5r birliktc, 5/✓Mw ile oranuh olan gazm tamamen nemlendirilir.
d1fiizyon katsay1Srn1 belirler, yani, aym pars1rel basin<; dilzey- 37°C'lik normal vt\cut stcakhgmda su buhanmn par-
lerindek1 farkl.J gazlann goreceli difUzyon h1zlan, difilzyon siyel basmc1 47 mm Hg'd1r. Dolay1S1yla alveoler havadaki
katsaY151 ile oranul1du. Oksijenin difilzyon katsayis1 1 kabul su buhan mn parsiyel basmc1 da 47 mm Hg'drr. Alveol-
ed1lirse, vUcut s1v1lan i<;inde bulunan ve solunum a<;1smdan Jerdek.i toplam basm<; atmosfer basmcmdan (deniz sevi-
onemli olan Carkb gazlann gtlrecc difilzyon katsay1lan a:;;ag1- yesinde 760 mm Hg) daha yuksek olamayacag1 ic;in, su
daki gibidir· buhan inspirasyon havasmdaki tUm diger gazlan kolayca
Oksijen 1,0 seyreltir. Aynca Tablo 40-1 'de gosterildigi gibi, havamn
s u buhan ile doyurulmas1, deniz seviyesinde atmosfer
Karbondioksit 20,3
havasmda ortalama 159 mm Hg olan oksijenin parsiyel
Karbonmonoksit 0,81 basmcm1 149 mm Hg' ya ve azotun parsiyel basmcm1 da
Azot 0,53 597 mm Hg'dan 563 mm Hg'ya seyreltir.
Helyum 0,95
ALVEOL HAVASI ATMOSFER HAVASI iLE
GazJarm Dokularda Difi.izyonu YAVA~<;A YENILENIR
Solunum bak1mmdan onemli olan gazlann tUmti, yaglarda B<'.>lUm 38'de, ortalama bir erkekte akcigerlerinfonksiyonel
ve dolay151yla hucre zarlannda yUksek ~ozilnOrluge sahiptir. reziduel hapasitesini (normal ekspirasyon sonunda akci-
Bu nedenlc, gazlann dokulardaki hareketim geni$ 5l<;ilde s1- gerlerde kalan hava hacmi) yakla~tk 2300 mililitre olarak
111rlayan ctken hticrc zanndan geci~ hizlan degil, doku s1vtla- belirtilm~tik. Oysa her bir normal inspirasyonla alman
rmdalci difUzyon h1Zlartd1r. Bu nedenle, solunum zan dahil, yeni havamn sadece 350 mililitresi alveollere ula~1r ve
gazlann dokulardaki difiizyonu, yukandak, ltstedc gt\steril- aym miktar eski alveol havas1 d1~n verilir. Bu nedenle,
digi gibi hemen hemen gazlann sudaki dif-Uzyonuna csittir. her bir solunumla yeni atmosfer havas1 ile yenilenen al-
veol havas1 hacmi, toplamm sadece yedide biri kadardir.

Tablo 40-1 Akcigerlere Glren ve ~1kan Solunum Gazlannin Parslyel Basm~lan (Deniz Sevlyesinde, mm Hg Olarak)
Atmosfer Havas, Nemli Hava Alveol Havas, Ekspirasyon Havas,

Ni 597 (%78,62) 563,4 (% 74,09) 569 (%74,9) S66 (%74,5)


o, 159 (%20,84) 149,3 (% 19,67) 104 (%13,6) 120 (%15,7)
co, 0,3 (%0,04) 0,3 (%0,04) 40 (%5,3) 27 (%3,6)
H ,O 3,7 (%0,50) 47 (%6,20) 47 (%6,2) 47 (%6,2)
Toplam 760 (%100) 760 (%100) 760 (%100) 760 (%100)

519
Onite VII Solunum

En yuksek dOzeyde ventilasyonda Ost sm1r


150 4- -------------- - -- - ---- -- --- - --
Q) 250 ml 02/d l.k
-~
!f
·- E
125
100 ---------~
,,,
,,
------ --------·
--------------
Normal alveol PO:? dOzeyi

, ,,
1. soluk 2 . soluk 3. soluk -~ .§.. 75

.
G> -
=<>
,,'

00 ..
CII C
~ jG 50
o.o ,,'1000 ml 0 2/dak
. ... ~ 25
,,
,,
.
' '

ci:
o---~--~---~-~-~~
4. soluk 8. soluk 12. soluk 16. soluk 0 5 10 15 20 25 30 35 40
Alveol ventllasyonu (Udak)
$ekil 40-2. Ard1~1k solunumla bir gazm bir alveolden ekspirasyonu.
$ekil 40-4. Alveollerden. oksijenln iki farkll emilim h1z1nda (250 ml/
dak ve 1000 mVdak), alveol ventllasyonunun alveol oksijen parslyel

-.g
oi
basmcma (Po2) etkisi. A noktas1 normal i~leyi} nolctas1d1r.

.~ , ....
>
100

'\
-
....' ,¼>'7o sijenasyonundaki, doku CO 2 konsantrasyonundaki ve
::I C 80
a~ \, 1-t.' •<~~1 doku pH'smdaki a$m artt$larm ve dU$ii$lerin Onlenme-

~ :Q ~+-
i:;' g, 60 oA ....°!'"eo; sine yard1mc1 olur.
\ ~q/<1>, ......"!Z%syo
...... nu

~ c:J
C ._ \ :v1,<9.
co
40
\ \¾
-::i 011--.
e,,,.,~s,,'% .......... ..
~c , ~
Ni
-~ ~
~Q
' , ~/j,9
.. _____ _
ALVEOLLERDE OKSiJEN KONSANTRASYONU
0
C
co 20 ...... ~ '-'enmas,y"·"onu"" ·- VE PARSiYEL BASINCI
i 0
e o 10 20 30 40 50 60 Oksijen silrekli olarak alveollerden akcigerlerdeki kana
zaman (saniye) emilir ve yeni 0 2 devamh olarak atmosferden alveollere
$ekil 40-3. Fazla gazm alveollerden uzakla~t1nlma h121. alm1r. 0 2 i;ok h1zh emilir ve alveollerdeki konsantrasyonu
dU~r; aksine, atmosferden yeni 0 2 alveollere ~ok luzh ab-
mr ve alveollerdeki konsantrasyonu yUkselir. Bu nedenle,
alveollerdeki 0 2 konsantrasyonu parsiyel basmcmm yam
s1ra, (1) 0 2'nin kana ernilim hiz1 ve (2) ventilasyon siireci
ile yeni 0 2'nin akcigerlere giri$ hmyla kontrol edilir.
Dolays1yla alveol havasmm ~ogunun yenilenmesi ii;in so-
~ekil 40-4, alveoler ventilasyonun ve oksijenin kana
lunum sayismm artmlmas1 gerekmektedir. ~ekil 40-l'de,
alveoler havamn yava$ luzda yenilendigi gorUlmektedir. emilim h1zmm, alveoler 0 2 parsiyel basmcma (Po2) et-
Sekildeki birinci alveolde 90k miktarda gaz bulunmakta- kisini gostermektedir. Egrilerden biri 250 ml/dak, digeri
dir. Fakat 16 solunumun sonunda bile fazla gaz hala tam ise 1000 mVdak hizclaki 0 1 emilirnlerini ifade etmektedir.
olarak alveollerden uzakla$OnlamamJ$Ot. 4,2 Vdak'hk normal ventilasyon hmnda ve 250 mVdak
~ekil 40-3'de, alveollerdeki fazla gazm normal olarak 0 2 ti1ketiminde normali gosteren nokta, ~ekil 40-4'cle
uzakl3$Unlma luz1 grafik olarak gosterilmi$ ve $ekilden A noktas1du. Bu ~kil aynca, dakikada 1000 mililitre 0 2
de anla$1lacagi gibi, normal alveolar ventilasyon ile yak- emiliminin geri;ekle$tigi orta dereceli bir egzersiz s1rasm-
la$1k olarak gazm yansmm 17 saniyede uzalda;;tmld1g1 da, alveol Po 2 degerini normal degeri olan 104 mm Hg
gorUlmektedir. l(i$inin alveoler ventilasyon hm sadece duzeyinde tutmak i<;in, alveol ventilasyon h1Z1nm don ka-
normalin yans1 oldugunda, gazm yans1 34 saniyede ve tma <;1kmas1 gerektigini de gostermektedir.
ventilasyon hm normalin iki kat1 oldugunda, gazm yans1 ~ekil 40-4'de gl.>sterilen bir diger etki ise, ki$i deniz
yakla$1k 8 saniyede uzakla$ttnhr. seviyesinde normal atmosfer havas1 soludugu Siirece,
Alveol Havasmm Yava~ Yenilenmesinin Onemi. alveol ventilasyonunu belirgin $ekilde arursa bile, alve-
Alveol havasuun yenilenme huuun yava;; olmas1, kan- ol Po2'si d egerini asla 149 mm Hg'nm Uzerine ~ikarama-
daki gaz konsantrasyonlannm ani degi$melerinin on- mas1dir. <::unkii deniz sevi.yesinde su buhan ilc doymu$
lenmesi apsmdan onemlidir. Yenilenmenin yava$ olma- havanm en yiiksek Po 2 degeri 149 mm Hg'drr. Ki$iye, 0 2
s1, aksi durumda istikrars1z hale gelecek olan solunum parsiyel basmc1 149 mm Hg'dan daha yiiksek olan bir gaz
kontrol mekanizmalannm i;ok daha istikrarli olmasm1 soluculursa, alveol Po/si yiiksek ventilasyon hizmda bu
saglar ve solunum ge9ici olarak kesildiginde doku ok- yiiksek basmc; degerlerine ula~bihr.
520
Bolum 40 Gaz Degi~iminin Fiziksel llkeleri; Solunum Zarmda Oksijen ve Karbondioksit Difuzyonu

175 I olarak artar. ikincisi, alveoler Pco2 alveol ventilasyonuyla


I
I ters orantih olamh azaltr. Bu nedenle, alveollerde hem 0 2
ci 150 I
J: hem de CO 2'nin konsantrasyonlan ve parsiyel basm~lan,
.: ~ 125
''
l bu iki gazm emilim veya anlma hizlan ve alveol ventilas-
.C:"'-- ',aoo ml CO2tdak yon miktan ile belirlenir.
8 ~ 100 '\
-~
g 75 .ll ' ..
\
\
>-
<~ , ..
·;;;... 50 .... Normal alveol Pco degeri Ekspirasyon Havas, Oli.i bo~luk Havas, ile
<'II
Q. -------~ ........ __
--------------- 2

Alveol Havasmm Kan~1m1d1r


25 200 ml C02/dak •••••••••
Ekspirasyon havasmm genel bile~mi (1) ekspirasyon ile c,;1-
0+--~--~-~-~-....-.......---.
0 5 10 15 20 25 30 35 40 karulan olli bo~luk havasmm miktan ve (2) alveol havasmm
Alveol ventllasyonu (L/dak) miktan ile belirlenir. ~eldl 40-6'da ekspirasyon s1rasmda,
ekspirasyon havasmdaki 0 1 ve CO/nin parsiyel basmc;;lannda
~ekil 40-5. Kandan, karbondioksitin iki farkh uzakla~t1nlma h1z1nda
olu~an degi~imler gorulmekLedir. Bu havanm ilk boli.imiinii
(800 mVdak ve 200 ml/dak), alveoler ventilasyonun alveol karbondiok-
sit parsiyel basmcina (Pco 2) etkisi. A noktas1 normal i~leyi~ noktas1d1r. Tablo 40-l'de gortildiigii gibi, tipik olarak nemlendirilmi$
olan solunum yollanndaki olii bosluk havas1 olusturmakta-
dir. Daha sonra olii bosluk havas1tamamen bo$alnlmcaya ka-
dar gittikc;;e anan oranda alveol havas1 ile ka~1r, sonunda olii
160
bo~luk havas1 tamamen bosalnhr ve ekspirasyonun sonunda
140 burada sadece alveol havas1 kahr. Bu nedenle alveol havas1m
l; 120 incelemek ic;;in, sadece zorlu bir ekspirasyon ile <;1kanlabilen
0, Oksijen (Po2 ) ve hie;; olii bo~luk havas1 i<;ermeyen ekspirasyon havasmm en
~- 100
. . C)
.o:I: 010 Alveol havas1 son boliimiiniln bit ornegini t0plamak gerekir.
o"'E 80 bo~luk ve 610 bo~luk Alveol havas1 Normal ekspirasyon havas1, Tablo 40-l'de gaz konsam-
u E havas1 havas1
~ ~ 60 rasyonlan ve parsiyel basmc;;Jan )'akla!;ak olarak gosterilen,
Karbondioksit (Pco2)
0 40 hem olu bo~luk havasm1 hem de alveol havas1m ic;erir (yani,
20 alveol havast ile nemli acmosfer havas1 arasmdaki konsam-
o~ - - ~- - ~ - -~ - -~----. rasyonlar).
0 100 200 300 400 500
Ekspirasyon havas1 (mlllmetre)

~ekil 40-6. Normal ekspirasyon havasm1n c;e~itli boli.imlerinde oksijen


ve karbondioksit parsiyel basmc;lan (Po2 ve Pco).
SOLUNUM ZARINDA GAZLARIN
DiFUZYONU
Solunum Birimi. ~eltll 40-7'de gori.ildugu gibi, solunum
birimi (aym zamanda "solunum lobulii" olarak adlandm-
hr) respiratuvar bron$iyoller, alveol kanallan, aLriyumlar
ve alveollerden olu?llr. 1ki akcigerde yakla~1k 300 milyon
alveol varchr ve her bir alveolun ortalama ~ap1 yakla~1k
ALVEOLLERDE CO2 KONSANTRASYONU VE 0,2 milimetredir. Alveol duvarlan son derece incedir ve
PARSiYEL BASINCI alveoller arasmda birbiri ile baglannh, neredeyse kao bir
kapiller ag bulunclugu ~ekil 40-S'de gosterilmektedir.
Karbondioksit vUcutta surekli ~ekilde olw,;turulur ve son-
Ger<;ekten de, yogun bir kapiller ag nedeniyle alveol du-
ra kan yoluyla alveollere tas1mr ve alveollerden de ven-
varmda kamn, bir "tabaka" halinde akt1g1 soylenir. Bu ne-
tilasyonla surekli olarak uzaklastmhr. ~ekil 40-5, alveol denle alveol gazlan pulmoner kapillerlerdeki kana <;ok ya-
CO 2 parsiyel basmcma hem alveoler ventilasyonun hem km bulunurlar. Bundan ba~ka, alveol havas1 ve pulmoner
de iki farkh CO 2 anlma h1zmm (200 ve 800 ml/dak) et-
kan arasmdaki gaz deg~imi sadece alveollerde degil, aym
kilerini gostermekledir. Egrilerden biri, CO 2'nin 200 ml/ zamanda akcigerlerin ti.im terminal lusunlanndaki zarlar
dak'ltk normal hizda auh~m• gostermektedir. 4,2 Udak'hk boyunca da ger<;ekle~ir. Bi.itun bu zarlar, lopluca solunum
normal alveol ventilasyon hmnda alveol Pco 2 i~in normali zan ya <la pulmoner zar olarak adlandmlir.
gosteren nokta, ~ekil 40-5'te A noktas1d1T (yani, 40 mm
Hg) . Solunum Zara. ~ekil 40-9'da solda, enine kesiti <;izilmi~
~ekil 40-5'te iki onemli nokt.a daha dikkari i;ekmek- solunum zarmm ince yap1s1, sagda ise bir alyuvar gori.il-
ledir. Birincisi, sekilde egrinin dort kat yukselmesi ile mektedir. Sekilde aym zamanda, O/nin alveolden alyu-
gtisterildigi gibi (dakikada 800 mililitre CO 2 atild1gmda), vara ve CO/nin ters yonde difuzyonlan <la gosterilmi~tir.
alveoler Pco2 karbondioksit at,lma 1nziyla dogru oranttlt Solunum zannm farkh tabakalan a~ag1da belirtilmi~tir:

521
Onite VII Solunum

~·:,·•;".,.-,·
e•~-.~ ,,,,,.r.... l
,.: .. --••r:.,..... . •• , •• , ••••• ~•

.~.., I,,,,.,,,., ... ,...... , ..•.....


:~,;• 'I-",";,,.·,,: .,:i!W/"~'! -......~. ••!•,••'"
I •• f t ff t .... ... .. , • •

.. I•
,• '. , . . ., , - ~ . •,.,
• *""""•-· ~ -... 4'!1!1
, "'• • • A,/ f
••... 9, .........~ . . . . ._,• • •
·-•
•••.._.••. , •\1,' .. •·••••~1•,•1:~•C•··•,•t'.
DOz I,..., \,• ,.,, ·••;,
t ;;. ~•·;;'II•\•\!: t't :/I, ♦-:"$.
#" '
#1-'
···»•"'~······•I
,..1,,•: .•~ •, ::.,
kas
~,. ,. .... . ..
, . • ' , . ...... I ' .~ ......, . ,•, •·'-· · •··l•:,.,~•
• · - • , • • • • ' • • • :,
. I • ... • .. ,. • • ~~
.,, ,. .. •"'.. •.......
• I
~t•.,._;._, ,,,,•1•',\l..if,••~• '.;,!
'"' 'I' .. • , .• '\ • ' •
•· • •• • "
•...., • • • • • • • ,. • • • ~ -r f • , • ' • • • .I • • • ~ • •
C ' '.. •
~-.••• •IJtf~ •·•·•~-•
~l\ -•J•~:4' ...
e.,.•.~;-:,;•\',
· • ;f
.· ,, •,'-i :,.•"t,w•,J
• :.JH,\' •,,,•.,•, ••1•••••,-..•·••\'P_.I
•~ t, •~~1•: •:-,
••.~- rt-,• ... t•••• -••t, ..,· -•••
t::_ -•;.t'.t •• r ,.,...••, •• ,,.,>\it1~> •-1'i ··•·••&• . .:•'~ ·~: ..~'.
•·~,r·.--~•...,.♦--~.
r,...-' \ \'•J••'
'"'" ~,·.;!,. ., • ,, ..••..":'-.,,
'·:!·,,~,. .•-':..,,, ••..,,~_-:_/"•
1'
lb,•,•
,,. ..... •...•'!. •. t ~.,. , \ '\ 1• I I-• f •·I:. l ' . •t ..\.f • .1'1 • f .,.,, ,• /- ~ - ..., "'!*.
·•-.1.:j_~•:~
r•· ,,•,.,~
.. •••.• ,1-;.,~:,- \_ t,. ~ •.•,-~•-,J,·~•~ J' ..
_
:j_·
...

~--,--...
,' Jlr.' ,t•
.,,.-H,, ,;'•·:,.•·•• .. .. , t
., ~ L-.•:•'',.. •lj,"
O
t 4'If
' • f• .,· ,.-,~,
~ ~ -:-;....,. f-!-. ,.,~·•~~"'"°a , ':it, , .',·, {tc.1 ,,. , 100µ , , l .. .~
- \ •
" ' ...
.·---1··'!-,f'·•.;,:1-_"i_•, ',f_r 1;•' /•'••:J_U1'_ ,,, ,•'~.· •-.
:-.
•-1
. .
p •,:•
, I/~ -- .•
· .•

.•,.•,~· ,";'1:,.·~.;.T,• .,~ I,


. k' I,· I •u~.r,
.,,~ I.1,/,-··/' ..t1.:.w~•.•
I',., . ·t , ,,.
• '' • •

"'' )~:- _<


Elastik
'. A--:,.~,,.,,,,.,;;,.~"~''
.. • - • t ... ~, ..~ '( .,_,. -
.f ·,
, ✓:, ·• ·"' •
lifler ,_._'~-!.r.':•:~'"'"'·°'"Y~~ "' ,,_, ... . . , ,• •

- -·- ··· ,, ~~-!

Al,ern )~~
~ lnterstisyel alan
Kapillerler

/";;:::::::::L ~ Lenf daman


~ekil 40-7. Solunum birimi. ~ · ✓--.,,.-
~ - , .,~ C) Alveol

r 1,p , , ' I
~=--=
~~,?~~~~--,~~~-~

Alveol
vfn--;;;e1· (, ·
r.

L Alveolti kaplayan ve alveol s1VIsmm yuzey gerimini B ,~


azaltan, surfaktan ic;eren s1v1 tabakas1
2. 1nce epitelel hucrelerin<len olu~an alveol epiteli ~ekil 40-8. A, Alveoler duvarda kapillerlerin yOzeysel g6runu~u. B. Al-
veol duvarlan ve onlan besleyen damarlann enine kesiti. (A, Maloney
3. Epital bazal zan JE, Castle BL: Pressure-diameter relations of capillaries and small blood
4. Alveol epiteli ile kapiller zar arasmdaki ince inters- vessels in frog lung. Respir Physiol 7:750, 1969. ASP Biological and
tisyel alan Medical Press North-Holland Division iznfyle r;ogalt1'm1rtir.)
5. Birc;ok yerde alveoler epitel bazal zan ile kayna~m~
olan kapiller bazal zar
6. Kapiller endotel zan
<;:ok say1daki tabakaya ragmen, solunum zannm tum
kalmhgi bazt bolgelerde 0,2 mikrometredir ve hticre nuk-
leuslanum bulundugu kisunlar haric;, kalmhgi ortalama
yakla~ik 0,6 mikrometredir. Histolojik c;al~malardan, plazmadan gec;mesi gerekmeden alveol ve alyuvar arasm•
normal eri~kin erkekte solunum zanrun toplam yiizey da difilyona ugrar. Bu da, diftizyon hmm artmr.
alanmm yakla~k 70 metrekare oldugu hesaplanmL?tlr.
Bu alan 7 x 10 metre btiyiikltigunde bir odanm tabaruna
e~ittir. Herhangi bir anda, akciger kapillerlerinde bulunan SOLUNUM ZARINDA GAZLARIN DiFOZYON
toplam kan miktan 60-140 mililitredir, Bu kadar az mik- HIZINI ETKiLEYEN FAKTORLER
tarda kanm 7 x 10 metre btiyiiklugtinde bir odarun ttim Daha onceki a91klamalarda belirtilen suyun difuzyonu
tabanma yay1ld1g1 du~unulurse, 0 2 ve CO/nin solunumla ile ilgili ilkeler ve matematiksel formuller, solunum za-
deg~im hlZlru anlamak kolayla;;ir. nnda gazlann difuzyonu ic;in de uygulanabilir. Boylece,
Pulmoner kapillerlerin ortalama c;ap1 sadece 5 mikro- bix gazm zardan gec;i~ hlZlm belirleyen faktorler (1) zann
metre oldugundan, alyuvarlann kapillerlerden s1k1~arak kalinl1g1, (2) zann yiizey alam, (3) zaxda gazm difiizyon
gec;mesi gerekir, Bu ncdenle alyuvar zan genellikle ka- katsaym ve (4) zann iki taraf1 arasmdaki gazm parsiyel
piller duvara degdiginden, 0 2 ve CO2 buyiik miktardaki basin( Jarlud1r.
522
Boli.im 40 Gaz Degi~iminin Fiziksel llkeleri; Solunum Zarmda Oksijen ve Karbondioksit Difuzyonu

Epitel rahat hoJullannda bfle biiyiik olc,;ude engellenir ve sportif


Alveol bazal
zan yan$malarda ve agrr egzersiz ko$ullannda, akciger yuze-
epiteli
\ yindeki en kuc;uk bir azalma bile solunum gazlanmn de-
gi$imini ciddi $ekilde bozabilir.
Solunum zanndan her bir gazm gec,;i~i ic,;in djfuzyon
katsayist, o gazm zarda ~6zii.11urlii.gii ile dogru, molekii.l
S1v1 ve agirligmm hareh6kii. ile ters orant1hdir. Daha once a<;Ik-
sOrfaktan lanan nedenlerle, solunum zannda difuzyon hiz1 hemen
tabaka
hemen sudakine e$ittir. Bu nedenle, CO 2 belirli bir basm<;
farkmda zardan 0 2'ye gore yakla$tk 20 kat daha h12h di-
Alveol fuze olur. Oksijen, azottan iki kat daha h1zh diliize olur.
Solunum zann iki tarah arasmdaki basmc f arln, al-
Difuzyun veollerdeki gazm parsiyel basmc1 ile bu gazm pulmoner
kapiller kandaki parsiyel basmc1 arasmdaki farka e$ittir.
Dif(jzyon Parsiyel basmc;, birirn zamanda, birim alveol yiizeyine <;ar-
pan belirli bit gazm toplam moleki.il sayistm gosterirken,
kanclaki gaz basmc1, kandan zann kar~ tarafma gec,;meye
c;ah$an molektil sayis1m gosterir. Bu nedenle, bu iki ba-
sm<; arasmdaki fark, gaz molekullerinin zardan net ge(i$
egiliminin bir ol<;iisttdtir.
Oksijende oldugu gibi, gazm alveoldeki parsiyel basm-
c1, kandaki basmcmdan daha buyukse alveolden kana net
difUzyon olur; karbondioksiLte oldugu gibi, gazm kandaki
basmc1 alveoldeki parsiyel basm<;tan daha bttyiikse kan-
"'- Kapiller endoteli dan alveollere net diftizyon olur.
interstisyel bo§luk Kapiller bazal zan
SOLUNUM ZARININ
~ekil 40-9. Alveol solunurn zann1n aynnt11i yap1s1nin enine kesiti. DiF0ZYON KAPASiTESi
Solunum zanmn alveoller ile pulmoner kan arasmdaki
gaz degi~imini saglama yetenegi, solunum zarm difiizyon
kapasitesi olarak ifade edilir ve 1 mm Hg'hh parsiyel basin~
farkmda, bir dakikada zardan difiizyona 1tgraya11 gaz hacmi
olarak tammlamr. Daha once taru~1lan ve solunum zann-
Solunum zannm hahnhgi bazen zann interstisyel ara- da difuzyonu e1kileyen bi.itiin faktorler difilzyon kapasite-
hgmda ve alveollerde l:idem olu~mas1 omeginde olu~tugu sini de etkileyebilir.
gibi aru~ gosterir. Bu nedenle solunum gazlarmm sadece
zardan degil ayiu zamanda bu stvidan da difiize olmalan Oksijen Difuzyon Kapasitesi. Ortalama gene; bir erkek-
gerekir. Aym zamancla baz1 pulmoner hastahklar akciger- te istirahat halincle, 0 2 difilzyo11 kapasitesi ortalama 21 mV
de fibroz doku olu~umuna neden olarak, solunum zanmn dahlmm Hg'cbr. Fonksiyonel ac;1dan bunun anlam1 nedir?
ban boli.imlerinin kalmhgm1 artnabilir. Zardan difiizyon Normal sakin solunumda, solunum zanmn iki tarah ara-
luz1 zar kahnhg1 ile ters orannh oldugundan, bu kalmhg1 smda oksijenin basmc; fark1 ortalama 11 mm Hg'cbr. Bu
normalin iki ii<; katma <;ikaran herhangi bir faktor, normal basmcm difiizyon kapasitesi ile r,:arp1m1 (11 x 21) solu-
solunumsal gaz deg~imini onemli ol<;i.ide bozabilir. num zanndan bir dakikada diftizyona ugrayan yakla~1k
Solunum zanmn yiizey a!am bin;;ok ko~lda biiyiik 230 mililitre olan oksijen hacmini verir. Bu deger istira-
oli;;iide azalabihr. 6rnegin, bir akcigerin tamamen c;1ka- hatte viicudun 0 2 kullanun hizma ~ittir.
nlmas1 coplam yUzey alamm normalin yansma indirir.
Aynca, amfizemde oldugu gibi bin;:ok alveol duvarmm Egzersiz S1rasmda Oksijen Difuzyon Kapasitesi Ar-
erimesiyle alveoller birl~ebilir. Bu ~ekilde olu~an yeni al• tar. Alveoler ventilasyon ve pulmoner kan alommm bii-
veoller, as1l alveollerden c;ok claha geni$ oldugu halde, al- yuk oranda artt1g1 agir egzersizde veya diger ko$ullarda,
veol duvarlann kaybmdan dolayi solunum zanmn yiizey 0 2 difiizyon kapasitesi gene; erkeklerde, istirahat kosul-
alam b~ kata kadar azahr. Toplarn yUzey alam normalin larmdaki difozyon kapasitesinin yaklas1k ilc; kan olan 65
yakla~1k 1/3 veya l/4'ilne indiginde, gazlann degi?imi isti- rnl/dak/mm Hg'ya yilkselir. Bu arll$l saglayan faktorler
523
Onite VII Solunum

arasmda (1) onceden kapah olan c;ok sayida pulmoner ka- kar$1la$Unlmas1 ve egzersizde CO 2 difilzyon kapasitesinin
pillerin ac;1lmas1 veya ac;1k olan kapillerlerin dilatasyonu i;ok yiiksek oldugu ve bu gazlann her birinin diftizyon
ile 0/nin diftizyona ugrayabilecegi kamn yilzey alanmm kapasitelerine egzersizin etkisi gosterilmektedir.
artmas1 ve (2) bu boltimde daha sonra detayh bir ~ekil-
de ac;1klanacag1 gibi, ventilasyon-pe1fuzyon oram denilen,
alveol kapillerlerinin perftizyonu ve alveollerin ventilas- Difuzyon Kapasitesinin Ol~ulmesi-Karbonmo-
yonu arasmda daha iyi bir uyumun saglanmas1 say1labi- noksit Yontemi. 0 2 difuzyon kapasitesi, (1) alveoler P01 ,
lir. Bu nedenle, egzersiz suasmda kamn oksijenlenmesi, (2) pulmoner kapiller kanda P0 2 ve (3) kanm 0 2 alma oram
sadece alveol ventilasyonunun anmast ile degil, aym za- ol<;tilerek hesaplanabilir. Fakat pulmoner kapiller kanda P0 2
manda kana 0 2 iletilmesi i<;in solunum zannm difuzyon ol<;timti r;ok zor ve <;ok kesin bir sonU<; vennediginden, de-
kapasitesinin bilytik oranda artmas1yla saglamr. neysel bir amac; yoksa, 0 2 difiizyon kapasitesinin bu yontem-
le hesaplanmas1 pratik degildir.
Karbondioksit Difuzyon Kapasitesi. CO 2 solunum za- Oksijen difuzyon kapasitesinin dogrudan olc;umiinde
nndan c;ok h12h difuzyona ugramas1 nedeniyle pulmoner kar~1la~alan guc;liikleri gidermek ic;in, fizyologlar genellikle
kanda ortalama Pco2 , alveolerdeki Pco/den i,;ok farkb ol- karbonmonoksil (CO) diflizyon kapasitesini ol<;er ve sonra
madigmdan (ortalarna fark 1 mm Hg'dan daha az) , CO2 bundan 0 1 difuzyon kapasitesini hesaplarlar. CO yontemi-
diftizyon kapasitesini olc;mek miimkiln olmam~ur. Mev- nin ilkesi ~oyle tammlanabilir: Kil<;ilk bir miktarda CO so-
cut teknikler ile bu fark olc;iilemeyecek kadar kili,;i.ikti.ir. Junumla alveollere alm1r ve uygun alveol havas1 ornekleri
Bununla beraber, diger gazlann difuzyon olc;iimleri, almarak, alveollerdeki CO parsiyel basmct ol<;Ulur. Kanda
difiizyon kapasitesinin gazlann difiizyon katsayilan ile CO parsiyel basmc1 aslmda s1fird1r. <;unkil hemoglobin kar-
dogru orannlt degi$tigini gostermi~tir. CO 2 difi.izyon kat- bonmonoksit ile o kadar h1zh birle~ir ki, basm,; olu~mas1
sayis1, 0 2'nin 20 kaundan bir miktar daha fazla oldugun- i<;in zaman kalmaz. Bu nedenle solunum zanmn iki taraf1
dan, COi difiizyon kapasitesinin, istirahat halinde yakla- arasmdaki CO basm<; fark1, onun alveol havas1 ornegindeki
$tk 400-450 ml/dak/mm Hg ve egzersizde yakla$1k 1200- parsiyel basmcma e~ittir. Daha sonra belli bir si.irede emi-
len CO hacmini c\l<;tip, bunu alveol CO parsiyel basmcma
1300 ml/dak/mm Hg olmasi beklenir. ~ekil 40-IO'da isti-
bolmek suretiyle CO difilzyon kapasitesi dogru bit ~ekilde
rahatte ve egzersiz s1rasmda karbonmonoksit, 0 2 ve CO2
belirlenebilir.
ic,;in olc;iilen veya hesaplanan difilzyon kapasitelerinin
CO difUzyon kapasitesini 0 1 difUzyon kapasitesine c;evir-
mek i<;in bu deger, 0 / nin difi.lzyon katsay1s1 CO'nun difUz-
yon ka tsa)'lSmm 1,23 katJ. oldugundan, 1,23 faktoril ile ,;ar-
pthr. Bc\ylece, istirahaL durumunda gen<; erkeklerde CO'nun
ortalama dili.lzyou kapasitesi 17 ml/dak/mm Hg ve 0 2 difi.lz-
1300 you kapasitesi bunun 1,23 katt veya 21 ml/dak/mm Hg'du.
II Dinlenim
1200 ■ Egzersiz Ventilasyon-Perfuzyon Oranmm Alveoler Gaz
1100 Konsantrasyonuna Etkisi

~ 1000 Bu boli.imiln onceki kis1mlannda alveollerde P02 ve Pco 2'yi


iki faktori.in belirledigini ogreruu~tik: (1) alveol veutilasyon
~ 900
hm ve (2) solunum zanndan 0 2 ve CO 2 gec;i{; 11121. Daha iin-
~
~ 800 ceki taru~nalarda, bi.iti.in alveollerde ventilasyonun e?it ol-
g_ 700 dugu ve alveol kapillerlerinde kan ak1mmm her bir alveol
iii i<;in aym oldugu kabul edilmi~ti. Oysa ozellikle birr;ok ak-
! 600
iii ciger hastahklarmda ve hatta baZ! normal durumlarda bile,
CII
0.
CII 500 akcigerlerin bazi alanlan iyi ventile olurken, neredeyse kan
.:.:
C aknm yoktur, diger alanlan milkemmel kan akmnna sahip-
0
>, 400 ken iyi ventile olamaz veya ~ok az olur. Her iki durumda da,
N
:::,
s 300 solunum zarlanndan gaz degi~imi ciddi ~kilde bozulur ve
nonnal toplam ventilasyon ve nonnal toplam pulmoner kan
200 ak1mma ragmen, hem ventilasyonun hem de kan ak1mrnm
100 akcigerlerin farkh bolgelerine gitmesiyle, ki?i ~ddetli solu-
num gU<;ltlgtl i<;inde olabilir. Bu nedenle, alveol ventilasyonu
0
'-----r-' '-----r-' '-----r-' ile alveol kan aktmt arasmda boyle bir deogesizlik bulun-
CO 02 CO2 dugunda, solunum gaz degi?im.ini anlamamtza yardun eden
~ekil 40-10. Normal akci~erlerde, istirahat ko~ullannda ve egzerslz )'eni bir kavrarn ge~tiri~tir. Bu kavrarn venti.lasyon-perfuz-
s1rasinda karbonmonoksit, oksijen ve karbondioksit difOzyon kapasi- yon oram olarak adlandmhr.
teleri.

524
Bolum 40 Gaz Degi~iminin Fiziksel ilkeleri; Solunum Zannda Oksijen ve Karbondioksit Dif uzyonu

50 v. .i./A/Q = 0
itA/Q = Normal
40 (Po, = 40)
Ventilasyon-perfilzyon oram, nicel olarak V/Q ~klinde
ifade edilir. Bir alveolde hem VA (alveol ventilasyonu) hem rE 30
(Pco, = 45)
Normal
alveol havas1
de Q (kan akuru) normalse, o alveol venlilasyon-perfiizyon .§. (Po,= 104}
oram (V,!Q) da normaldir denir. Eger venlilasyon (V,) st&r, ON 20 (Pco2 = 40)
(.)
fakat hala alveolde perfiizyon (Q) varsa, venlilasyon-perhiz- 0.
yon oraru s1ftr olur. Ya da diger olagan ilstil bir durumda, 10 (Po, = 149) \VA!O = oo
1
ventilasyon (V) yeterh, fakac perfiizyon (Q) s1f1r ise oran (Pco, = O) "-.\ /
sonsuzdur. Oranm s1fir ya da sonsuz oldugu durumda, ilgili 0 ~ ~ ~ M 1001~ 1~ 1~
alveollerin solunum zarlanndan gaz de~imlerinin olmama- Po2 (mmHg)
s1, bu kavramm onemini belirtir. Bu nedenle, bu iki olagan
ustii durumu ve solunumda yarawgi sonm;lan ac1klayacag1z. $ekil 40-11. Normal oksijen parsiyel bas1nc1 (Po)-karbondioksit par-
V/Q S1f1r Oldugunda Alveol Oksijen ve Karbondi- siyel basinc1(Pco) ventilasyon-perfuzyon (V/Q) orarn (Po1-Pco1' V/Q)
<;izelgesi.
oksit Parsiyel Basin,;lari. Alveoler ventilasyomm hie olmach-
gi ve V /Q'nun s1f1r oldugu durumda (yani, herhangi bir alve-
oler vencilasyon olmadan) alveoldeki hava, kandaki 0 2 ve CO2
ile denge halindedir. <;:iinku bu gazlar kan ve alveol havas1 ara-
smda difiizyona ugrar. Kapillerleri perfiize eden kan, sistemik
dola~1mdan akcigerlere geri donen venoz kan oldugundan, bu bilecek Lum Po1 ve Pco 2 kombinasyonlanrn goslermektedir.
ven0z kandaki gazlar alveol gazlanyla denge halindedir. BolUm Boylece v noktas1, V/Q sifua e~it oldugunda Po 2 ve Pco 2 de-
4l'de tarumlayacagnruz gibi, nom1al ven0z kanda (v) Po 2 40 gerlerini gostermektedir. Bu noktada Po,- 40 mm Hg ve Pco,.
mm Hg ve Pco2 45 mm Hg'd1r. Bu nedenle, bu basmc;lar ayru 45 nun Hg olup normal venoz kan degerlerine esinir.
zamanda kan alonnnm oldugu, fakat venlilasyonun bulumna- Egrinin diger ucunda V,/Q sonsuza esit oldugunda, ins-
d1g1 alveollerde, bu iki gazm normal parsiyel basmc;landu. pirasyon havas1m temsil eden I noktas1, Pco, s1fir iken Po,'nin
V/Q Sonsuz Oldugunda Alveol Oksijen ve Karbon- 149 llllll Hg olabilecegini gostermektedir. Aynca, V/Q ~or-
dioksit Parsiyel Basm~lari. Alveollere CO 2'yi geciren veya mal oldugunda, normal alveol havasim g0steren nokta da
0 1'yi ta~1yan kapiller kan akmn olmad1g1 ii;in, alveoler gaz egri uzerinde <;izihnistir. Bu noktada Po 2 104 mm Hg, Pco1
parsiyel basmr;;lan uzerine V /Q'nun sonsuz oldugu durum 40rnmHg'du.
ile V/Q'nun s11ir oldugu durumun etkisi tamamen farkh-
du. Bu nedenle, alveoler gazlann ven0z kan ile denge haline "Fizyolojik ~ant" Kavram1 (V /Q Normalin Altmda
gelmesi yerine, alveoler hava nemli inspirasyon havasma esit
Oldugunda)
olur. Yani, inspirasyon havas1 kana 0 1 veremez ve kandan
CO 2 alamaz. Bu sekilde, nemli inspirasyon havasmda Po 2 149 V /Q nonnalin altmda oldugu zaman, alveol kapillerlerin-
nun Hg, Pco1 0 nun Hg olacagmdan, bu degerler alveolde bu deki kanm tam olarak oksijenlenmesini saglayacak yeterli
iki gazm parsiyel basmc;lanm olu~turur. venlilasyon yoktur. Bu nedenle, pulmoner kapillerlerden
V/Q Normal Oldugunda Gaz Degi~imi ve Alveoler ger;en venoz karun belirli bir bolumi.i oksijenlemnez. Bu M-
Parsiyel Basm,;lan. Hem alveol ventilasyonu hem de alveol IUrn $antl1 lian olarak adlandmlu. Aynca, alveol kapillerleri
kapiller kan ak11m normal oldugunda (normal alveoler per- chsmda, bron~iyel damarlardan da normalde kalp debisinin
fi.izyon), solunum zarmda 0 1 ve CO 2 degisimleri neredeyse yaklastk %2'si kadar olan bir miktar ilave kan akar; bu da
en fazladu ve alveoler Po1 , inspirasyon havas1 (149 mm Hg) oksijenlenmemi~ santh kand1r.
ve venoz kan (40 mm Hg) degerleri arasmda normal 104 mm $anlh kanm dakikadaki top lam mikcarma fizyolojih $at1(
Hg degerindedir. Benzer sekilde alveoler Pco1 , venoz kanda denir. Bu fizyolojik ~ant, kalp debisiyle es zamanh olarak,
45 mm Hg ve inspirasyon havasmda O mm Hg olan iki asm hem kan~1k ven{)z kan hem de aneryel kan 0 2 konsamras-
uc; arasmdaki normal 40 mm Hg degerindedir. Boylece, nor- yonlanm inceleyen klinil< pulmoner fonksiyon laboratuvarla-
mal ~nlar alnnda alveoler havanm Po/ si orcalama 104 mm nnda oli;Ulur. Bu degerlerden fizyolojik ~am asag1daki esitlige
Hg ve Pco/ si ortalama 40 mm Hg'd1r. gore hesaplanabilir:

Po2-Pco2 , V/Q <;iZELGESI O.s s Ci0 , - Cao,


Or Cio, - Cvo,
Onceki bolumlerde sunulan kavramlar ~el<ll 40-ll'de g0ste-
rildigi gibi, Po1-Pco 2 , V/Q c;izelgesi denilen bir grafik seklin- Bu formulde 0.,., dakikadaki fizyolojik sam ak1m1m , 0.,
de g5sterilebilir. Bu i;izelgedeki egri, deniz seviyesinde hava dakikadaki kalp debisini, Cim venlilasyon-perfuzyon oram
soluyan ve venoz kanda gaz basmi;lan normal olan sahISta, "ideal" durumcla oldugunda arteryel kan oksijen konsantras-
V/Q' nun s1f1r ile sonsuza esit olclugu s1rurlar arasmda ola- yonunu, Cam arteryel kanda oli;i.ilcn oksijen konsamrasyo-

525
Onite VII Solunum

nunu , Cv02 karJ$k venoz kanda olc;Ulen oksijen konsantras- yuk bir bolUmiinde bu durum, er ya da gee; alveol havasmm
yonunu ifade etmektedir. Fizyolojik ~ant artakc;a akcigerler- ciddi $ekilde hapsedilmesi sonucu amfi,zem geli?tirecek kadar
den oksijenlenmed.en ge(en han miktan da artar. $iddetli hale gelir. Amfizem, bin;ok alveol duvaruun yiknm-
na yol ac;ar. Boylece sigara ic;enlerde anormal Y/Q'ye neden
"Fizyolojik Olu Bo~luk" Kavram1 (V/Q Normalden olan iki anormal durum olu$ur. Birincisi, bin;ok kU<;iik bron-
Biiyuk Oldugunda) $iyoller likand1gmdan, ukamkhgm otesindeki alveollerde
ventilasyonun gen;ekle~ememesi, V/Q degerini s1fira yak-
Alveollerin baz1lannda, ventilasyon yuksek fakat, kan akuru
la$tmr. lkincisi, alveol duvarlanmn yikima ugrad1gi fakat,
dii$Uk oldugunda , alveollerden kan ak1m1yla ta~mabilecek
alveoler ventilasyonun heniiz devam ettigi akci.ger bolgele-
miktardan c;ok daha fazla oksijen alveollerde bulunur. Bu du-
rinde, kan gazlanm tas1yacak yeterli kan aki1m olmad1gmdan
rumda bu alveollerin ventilasyonunun b'Uyuk bir kisllll bo~u-
ventilasyonun bUyuk k151111 bo~a giuni~tir.
na harcanmt$ olur. Solunum yollanmn anatomik olU bo$luk
Boylece kronik obstrUktif akciger hastahgmda, akcigerin
alanlanrun ventilasyonu da bo~una harcanm1~tu. Bu iki tip
baz1 bolgelerinde ciddifizyolojili sant olu$urken, diger bolge-
bO$a giden ventilasyon toplanunafi.zyolojih olil bo$1uk denir.
lerinde ciddi fizyolojik 6/u bo~l11k oh1$ur. Her iki durum, gaz
Fizyolojik NU bo~luk, klinik akciger fonksiyon laboratuva-
degi~im orgam olan akcigerlerin verimliligini btiyuk olc;iide
nnda uygun kan ve ekspirasyon havas1 olc;Umleri yapilarak,
azalur ve bazen bu verimliligi normalin 1/lO'una indirirler.
Bohr ~tligi diye adlandmlan a§agtdaki e~itlik kullarularak
Gen;;ekte, bu durum gi.ini.imi.lzde akciger ye tersizliginin en
hesaplamr:
yaygm nedenidir.
VDn, p clco, - Peco,
½ = Paco,

Bu e~itlikte VD ,, fizyolojik olii bo~lugu, V7 soluk hac-


1
mini, Pacoi arteryel kan CO 2 parsiyel basmc1m ve Pec02 tiim
ekspirasyon havasmda ortalama CO2 parsiyel basmcmt ifade
Kaynaklar
etmektedir.
Glenny RW, Robertson HT: Spatial distribution of ventilation and per-
Fizyolojik olii bo~luk biiyudugunde ventilasyon i$i'nin
fusion : mechanisms and regulation. Compr Physiol 1:375, 2011 .
bUyiik bir k1s1111, ventilasyon havasmm ,;ogu kana ula$mad1g1 Guazzi M: Alveolar-capillary membrane dysfunction in heart fail ure:
ic;in bo~una harcanm~ olur. evidence of a pathophysiologic role. Chest 124: 1090, 2003.
Hopkins SR. WielpUtz MO, Kauczor HU: Imaging lung perfusion.
Ventilasyon-Perfuzyon Oram Anormallikleri J Appl Physiol 113:328, 2012.
Hughes JM, Pride NB: Examination of the carbon monoxide diffusing
Normal Akcigerin Ost ve Alt Bolgelerinde Anormal capacity (DL(CO)) in relation to its KCO and VA components. Am J
V/Q Degerleri. Ayakta du ran normal bir k~inin akcigerle- Respir Crit Care Med 186: 132, 2012.
Macintyre NR: Mechanisms of fu nctional loss in patients with chronic
1inin 'Ost boliimUnde hem pulmoner kapiller kan akirm hem lung disease. Respir Care 53: 11 77, 2008.
de alveoler ventilasyon alt bolgelerine gore belirgin olarak Naeije R. Chesler N: Pulmonary circulation at exercise. Compr Physlol
daha azdir; fakat kan akun1 venlilasyona gore <;ok daha fazla 2:71 1, 2012.
azabnt$llr. Bu nedenJ e akcigerin 11st bolgesinde Y/Q oram O'Donnell DE, Laveneziana P, Webb K, Neder JA: Chronic obstructive
pulmonary disease: clinical integrative physiology. Clin Chest Med
ideal degerin 2,5 katma kadar ,;ikar. Bu durum, akcigerin bu
35:51, 2014.
bolgesinde orta derecede bir fizyolojik olii. bo}luk olu~umuna Otis AB: Quantitative relationships in steady-state gas exchange. In:
neden olur. Fenn WQ, Rahn H (eds): Handbook of Physiology. Sec 3, Vol 1. Bal-
Akcigerin tabaninda, kan ak1mma gore ventilasyon ,;ok timore: Williams & Wilkins, 1964, p 681.
azd1r ve V/Q degeri ideal degerin 0,6 kat aluna iner Bu alan- Rahn H, Farhi EE: Ventilation, perfusion, and gas exchange-the Va/Q
concept. In: Fenn WO, Rahn H (eds): Handbook of Physiology. Sec
da kamn ktic;tik bir k1sm1 normal olarak oksijenlenemez ve
3, Vol 1. Baltimore: Williams & Wilkins, 1964, p 125.
fizyolojifi ~ant olu~turur. Robertson HT, Buxton RB: Imaging for lung physiology: what
Her iki olaganiislil durumda ventilasyon ve perfuzyon do we wish we could measure? J Appl Physiol 113:3 17,
arasmdaki ~itsizlik, 0 2 ve CO 2, degi$iminde akcigerin ve- 2012.
rimliligini hafif<;e azalur. Fakat egzersiz srrasmda akcigerin Tuder RM, Petrache I: Pathogenesis of chronic obstructive pulmonary
disease. J Clin Invest 122:2749, 2012.
tlst lasnnna kan akuru belirgin $ekilde artarak, fizyolojik ohi
Wagner PD: Assessment of gas exchange in lung disease: balancing
bo$lugu ku,;UltUr ve boylece gaz degisiminin verimliligi en accuracy against feasibility. Crit Care 11 :182, 2007.
yuksek duruma yakl~u. Wagner PD: The multiple inert gas elimination technique (M IGET). In-
Kronik Obstriiktif Akciger Hastahgmda Anormal tensive Care Med 34:994, 2008.
West JB: Role of the fragility of the pulmonary blood-gas barrier in the
Y/Q Degerleri. Uzun y1llar sigara ic;en ki$ilerin c;ogunda
evolution of the pul monary circulation. Am J Physiol Regul lntegr
<;e$itli derecelerde bro~ t1kamkhg1 geli$ir; bu ki$ilerin bii- Comp Physlol 304:R171, 2013.

526
BOLUM 41

Kanda ve Doku S1v1lar1nda Oksijen ve


Karbondioksidin Ta~1nmas1

Oksijen (Oz), alveollerden pulmoner kana difozyonla ge<;- OKSiJENiN ALVEOLDEN PULMONER KAPiLLER
tikten sonra, hemen hemen tamarru hemoglobinle birle$- KANA DiFUZYONU
m~ halde doku kapillerlerine ta$uur. Eritrositlerde
~ekil 41-l'in i.ist boltimlinde, pulmoner kapi.llere kom$U
hemoglobin bulunmas1, kamn s1v1 k1smmda 9ozi.inmi.i$
bir pulmoner alveol ile, O/nin alveol havas1 ve pulmoner
olarak ta~mabilen oksijen miktanndan 30 ile 100 kar
kan arasmdaki dHuzyonu gori.ilmektedir. Alveolde gaz
daha fazla oksijen ta$tnmasm1 saglar.
halindeki 0 2 parsiyel basmc1 (Po 2 ) onalama 104 mm Hg
Vi.icudun doku hi.icrelerinde, 0 2 <;e$itli besin madde-
iken, arter ucunda pulmoner kapillere giren venoz kanda
leri ile reaksiyona girerek, biiyi.ik miktarlarda harbondi-
O/nin bilyiik bir boli.imi.i kanm perifer dokulardan gec;i~i
oksit (CO) olu~turur. Bu CO 2 doku kapillerlerine girer
s1rasmda kandan uzakla$tmld1gmdan, Po 2 ortalamas1
ve geriye akcigerlere ra~1mr. Karbondioksit de, oksijen
saclece 40 mm Hg'du-. Bundan dolay1, O 2'nin pulmoner
gibi kanda ta$mmasrn1 15 ile 20 kat amran kimyasal
kapillere difiizyonuna neden olan ba$1angt( basmc; fark1
maddelerle birle~ir.
104-40 veya 64 mm Hg'd1r. 5eklin alt k1smmdaki c;izim,
Bu boltimde, kanda ve doku s1vdannda 0 2 ve CO2
kanm kapillere gec;tik<;e kan Po 2'sinin hizla yi.ikselcligini
La~mmasmm fiziksel ve kimyasal prensiplerinin nitelik ve
gostermektedir. Kan, kapiller boyunca olan uzakhgm
nicelikleri sunulmaktadu.
il<;te birine ula$Ugmda kan Po 2'si, alveol havas1 ile e~it
hale gelerek yakla~1k 104 mm Hg olur.

AKCiGERLERDEN VUCUT DOKULARINA Egzersiz S1rasmda Pulmoner Kana Oksijenin


OKSIJEN TAtlNMASI Almmas1. Agu egzersiz snasmcla, ki!;,inin vucudunun
oksijen ihtiyac1 normalin 20 katma c;tkar. Aym zamanda
Boli.im 40'da, gazlann bir noktadan digerine difuzyonla egzersiz s1rasmda anan kalp debisi nedeniyle, kanm
hareket edebilecegi ve bu hareket necleninin her zaman
pulmoner kapillerlerde kah!;, stiresi, normalin yansm-
i<;in ilk nokta ile digeri arasmdaki parsiyel basmc,; fark1
clan daha az olabilir. Pulmoner zardan O/nin difiiz-
oldugu belirtihni?ti. Boylece, alveollerdeki oksijen par-
yonu i<;in olan btiyiik giivenlih. Jaktorii nedeniyle, yine
siyel basmc1 (Po 2 ) pulmoner kapiller kandaki Po 2'den
de kan pulmoner kapillerleri rerkederken neredeyse
claha fazla oldugundan, 0 2 alveollerclen pulmoner kapil-
tamamen 0 2 ile doyurulmu$tur. Bu a~ag1daki gibi
ler kana difuze olur. Vi.icudun diger dokulannda, kapil-
ler kanda dokulardakinden daha yiiksek olan Po 21 O/ nin ac;1klanabilir.
<;evreleyen hticrelere dogru difuzyonuna neden olur. Birincisi, Boli.im 40'da egzersiz stiresince O2 'nin difilz-
Buna kar~m. 0 2 hi.icrelerde CO 2 olu~tunnak tizere yon kapasitesinin yakla$tk ti<; kat artt1g1 belirtilmi~li. Bu
metabolize oldugu zaman, hi.icreic,;i karbondioksit parsi- olay difuzyona kat1Lan kapillerlerin yi.izey alam atl1$1Illn
yel basmc1 (Pco 2) artar. Bu olay CO2'nin doku kapillerine ve akcigerlerin Use k1smmda ventilasyon-perfilzyon ora-
difiizyonuna neden olur. Kan akcigerlere geldikten sonra, nmm ideate yakla$masmm bir sonucudur.
pulrnoner kapiller kanclaki Pco 2 alveollerclekinden bi.iyi.ik tkincisi, ~ekil 41-l'de gori.ildtigi.i gibi, istirahat
oldugu i<;in, CO 2 kandan alveollere ge<;er. Boylece, 0 2 ve ko~ullannda kan pulmoner kapillerlerin tic;te birini gec;-
CO 2'in kan yoluyla ta~rnmas1, difilzyona ve kan akrmma tiginde, hernen hemen 0 2 ile doymu~ duruma gelir. Bu
baghdrr. ~imdi bu etkilerden sorumlu faktorlerin nicelik- ge<;i$in kalan iic;te ikilik k1smmcla ise , <;ok az ilave 0 2
lerini taru~acagtz. kana girer. Yani, kan normalde tam olarak
527
Unite VII Solunum

Alveol Po2 = 104 mm Hg Pulmoner


~ant kani
~ ile kan~mt~
100
Pulnioner Kapiller ii
P~ =40 mm Hg P~ =104 mm Hg venOz
Arteryel ug Venoz ug 80 kan

✓ '-..... Iarter
...........----
ci Pulmoner Sistemik istemik
11 O, Alveol oksijenin parsiyel bas1nc1 :c venoz
E 60 kapillerler karn
----- -- -~:;,;.;.-__..- .§. kan
100
0)
&_"' 40 ~ - -I
J: 90
E
.§. 80 20
8
0. 70
('O
'O 0
i 60
::.c:
$ekil 41-2. Pulmoner kapiller arter kani ve sistemik kapiller kandaki
50 PA2 degi~iklikleri ve venoz harmanlama etkisl gosterilmi~.ir.
40

~ekil 41-1. Oksijenin pulmoner kapiller kan, taraf1ndan alinmas1(Mil-


horn HT and Pulley PE Jr: A theoretical study of pulmonary capillary
gas exchange and venous admixture. Biophys. J 8: 337, 1968 verile-
rine gore).

oksijenlenmesi i~in gereken stireden ti<; kat daha uzun $ekil 41-3. Bir periferik doku kapillerinden hucrelere oksijen difuzyo-
bir sure akciger kapillerinde kalmaktadtr. Bundan nu (hucreleraras1s1v1da Po2 = 40 mm Hg, doku hucrelerinde Po2=23
mm Hg).
dolay1, egzersiz s1rasmda, kanm kapillerlerde kahna
stiresi k1salsa dahi, kan hala tam veya tama yakm
oksijenlenebilmektedir.
gosterildigi gibi, doku hiicrelerini <;evreleyen hi.icrelera-
ras1 s1v1da Po 2 sadece 40 mm Hg'dir. B5ylece, 0 2'nin kapil-
OKSiJENiN ARTER ler kandan dokulara dogru htzla diftizyona ugramasma
KANINDA TA~INMASI neden olacak <;ok yiiksek ba~langi~ basm~ farki vardrr. Bu
nedenle, kapiller Po 2 hemen hemen interstisyumdaki 40
Akcigerlerden sol atriyuma giren kanm yakla~1k yuzde mm Hg'hk basm<; dtizeyine du~er. Boylece, doku kapil-
98'i alveol kapillerlerinden ge<;er ve apklandtg1 gibi yak- lerlerini terkeden ve sistemik venlere giren kanda Po 2
la~ik 104 mm Hg'hk bir Po 2 duzeyine kadar oksijenlenir. duzeyi 40 rnrn Hg kadard1r.
Kamn dig er yuzde 2'si aortdan bron~yal dola$1ma ge<;erek
akcigerlerin derin dokulanru besler ve puhnoner hava ile Artan Kan Ak1m1 interstisyel S1v1 Po/sini Arttnr. Eger
temas etmez. Bu kan akim1 gaz degi$im b5lgelerine ugra- bir dokuda kan ak1m1 artarsa, o clokuya daha fazla mik-
mad1g1 i~in "~ant alam1" adm1 ahr. Akcigerleri terkeden carda 0 2 ta~mir ve buna bagh olarak doku Po 2'si artar. Bu
~ant k.anmm Po/ si normal ven5z kanda oldugu gibi yak- etki ~eldl 41-4'te gosterilrni~tir. Akunda, norm.ale g5re
la$ik 40 mm Hg'dir. Bu kan, pulmoner venlerde, alveol yiizde 400'luk bir arn~, Po2'yi ~ekilde goriilen A noktasm-
kapillerlerinden gelen oksijenlenmi$ kanla kan~ir. Kamn daki 40 mm Hg'dan, B noktasmdaki 66 mm Hg'hk duzeye
venoz harmanlanmas1 ad1 verilen bu olay, sol kalbe gelen yukseltir. Buna ragmen, en i.ist cltizeyde kan ak1mmda
ve aorta pompalanan kamn Po/sinin 95 mm Hg'ya du~- bile, Po 2'nin yukselebilecegi list smir, arter kamndaki 0 2
mesine neden olur. Dola~1m sistelninde farkli noktalarda basmc1 olan 95 mm Hg'dir. Buna kar~m, eger dokudan
kan Po/sindeki bu degi~iklikler, ~ekil 41-2'de ge<;en kan ak1m1 azahrsa, C noktasmda gosterildigi gibi,
g5s terilmi~tir. doku Po 2'si de azahr.

Artan Doku Metabolizmas1 Hucreleraras1 S1v1


Po/sini azalttr. Eger hiicreler metabolizma i<;in normal-
OKSiJENiN PERiFERiK KAPiLLERLERDEN
den fazla 0 2 kullarursa, hucreleraras1 s1vi Po 2'si azahr.
DOKU SIVISINA DiF0ZYONU
~ekil 41-4'cle bu etki, hucresel oksijen kullanum artU-
Arter kam perifer dokulara ula~ttgtnda, k.apillerlerdeki gmda hiicreleraras1 sivi Po/sinin du~mesi ve kullamnu
Po 2 hala 95 mm Hg'dir. Diger yandan, ~elill 41-J'de azald1gmda Po 2'nin artmas1 ~klinde gortilmektedir.
528
Boli.im 41 Kanda ve Doku S1v1lannda Oksijen ve Karbondioksidin Ta~mmasI

_ 1001 ----K1s1tlanmayan kan ak1mmm Ost sm,n _


C) Kapillerin
::c -·~e\if!\i
'Oi.\U ... • - • • • • • • • • • • • venoz ucu
~ 80 ~?,> .. -
~!§ , ......
N
0
Q. ....~,, 0 \u'-'e\if!\1
.

60 , ,~-a.\ Oi "'~
~o~ ~ B
tt1
>
"O ,'

..
-(I) I
iii 40
,


\u'-'e'i.,"((i' ············· ~ekil 41-5. Doku kapillerlerinde kan taraflndan karbondioksit ailm1.
A\~ Oi •••••••
...
<ti ' .,..,.o'<'\· •••• (Doku hucrelerinde Pco2 =46 mm Hg ve hucreleraras, s1v1da Pco 2 =
~ b.+ \ •• 45 mm Hg).
~ 20 :,
~ :1c.
0----.------.--.---..------r----.-----,
0 100 200 300 400 500 600 700 Alveol Pco2 = 40 mm Hg
Kan akIm1 (normalin yOzdesi)

~ekil 41-4. Kan ak1m1ve oksijen tOketim h1z1rnn doku Po 2'si Ozerine
etkisi.

~ 44
Ozetle, doku Po/si (1) 0 2'nin kanda dokulara ta~mma E
hm ve (2) dokularda 0/nin kullamrn hiz1 arasmdaki .§. 43
N

denge ile beli.rlenir. 8


a.
(0
42
"O
OKSiJENiN PERiFERDEKi KAPiLLERLERDEN ; 41
:ii::
DOKU HUCRELERiNE DiF0ZYONU Pulmoner kapiller kan
40
Alveol karbondioksitinln parsiyel basmcI
Oksijen hiicreler tarafmdan siirekh kullamlmaktachr. Bu
nedenle, periferdeki doku hlicrelerinde hi1creic;i Po 2 , peri- ~ekil 41-6. Pulmoner kandan alveole karbondioksidin difOzyonu. (Mil-
ferdeki kapillerlerde bulunan Po2'den dii~iiktlir. Birc;ok ham HT Jr, Pulley PE Jr: A theoretical study of pulmonary capillary
gas exchange and venous admixture. Biophys J 8:337, 1968 verilerine
durumda, kapillerler ve hiicreler arasmda belirgin bir gore.)
uzakhk varchr. Bundan dolay1, normal hiicreic;i Po 2 dtizey-
leri, 5 mm Hg kadar olan alt s1rurdan 40 mm Hg'hk i1st
smira (deneysel hayvanlarda dogrudan olc;iim ile) degi$- farklanndan c;ok daha azdu. CO2 basm<;:lan yakla$1k
mekle beraber, ortalama 23 mm Hg'dtr. Hiicrede, oksijen olarak a$ag1daki gibidir.
kullanan kimyasal si.irec;lerin tam olu~mas1 ic;in normalde l. Hucrei<;:i Pco2 , 46 mm Hg; hiicreleraras1 Pco 2, 45
gereken 0 1 basmc1 sadece 1-3 mm Hg oldugundan, 23 mm Hg; dtr. Boylece, }ekil 41-5'de goruldugo gibi
mm Hg'hk di.i~iik hticreic;i Po2 diizeyi bile yeterlidir ve sadece 1 mm Hg'hk bir basm<;: fark1 varchr.
bi.lytik bir gilvenlik faktorii saglamaktad1r. 2. Dokulara giren arter kanmdaki Pco 2 , 40 mm Hg;
dokulardan aynlan venoz kanda Pco 2, 45 mm
KARBONDiOKSiDiN PERif ERDEKi DOKU Hg'drr. Boylece }ekil 4 l-5'te gosterildigi gibi,
HUCRELERiNDEN KAPiLLERLERE VE doku kapiller kam, 45 mm Hg olan hucreleraras1
PULMONER KAPiLLERLERDEN ALVEOLLERE Pco2 ile tam denge haline gelir.
DiFUZYONU 3. Pulrnoner kapillerlere giren kaillll arteryel ucunda
Pco 2'si 45 mHg, alveol havasmda Pco 2 , 40 mm
0 2 hucreler tarafmdan kullamld1gi zaman, c;ogu CO2 Hg'd1r. Boylece sadece 5 mm Hg'hk bir basmc; farkt,
haline <loner ve bu degi~im hucreic;i Pco/yi artinr. Doku pulmoner kapillerlerden alveollere dogru gerekli
hocresinin yoksek Pcoi'si nedeniyle, CO 2 hticrelerden olan CO 2 di(-Uzyonunu saglar. Aynca, }ekil 41-6'da
doku kapillerlerine difuze olur ve kan yoluyla akcigerlere gosterildigi gibi, pulmoner kapiller kanda Pco 2 ,
ta~1mr. Akcigerlerde pulmoner kapillerlerden alveollere kapiller uzunlugunun lii;te birini gei;meden once
difuze olur ve ekspirasyonla auhr. alveol Pco2 duzeyi olan 40 mm Hg'ya do~er. Bu etki
Boylece, CO 2 , gaz la!,imma zincirindeki her bir noktada 0 2 difiizyonu ic;in daha once goriilen etkinin aym-
0 2 difi.izyonunun tam aksi dogrultusunda difuze olmak- s1d1r; fakat ters yondedir.
tad1r. Yine de, CO 2 ve 0 2 dili.izyonlan arasmda 5nemli bir
fark varchr: CO2, O2'den 20 hat daha 1uzli difo.zyona ugra- Doku Kan Ak1m1 ve Doku Metabolizma H1zmm
maktaair. Bu nedenle, CO 2 difuzyonuna neden olan basm<;: Hucreleraras, Pco/ye Etkisi. Doku kapiller kan alum1
farklan, her durumda 0 2 difi.izyonuna yetecek olan basm<;: ve doku metabolizmas1 Pco 2 duzeyini, Po2'yi eckilediginin
529
Onite VII Solunum

120 I
100 1 - 1 - 1 - 1 - _-_-_rc-..~=:_::+f~~-..,-20
'@ I
:c
E 100
I

'
I
l 90
Akcigeri terkeden
18

.§, :::i80 - - l sijenle mi~ kan- - 16


'iii
' \
\
>O)
.:! 70 14
o'" 80 '' '\
C
5, 60 ..__ __,_ _,
I .~- - -- f - - - f - -+ -
12 #
0
0.
....-..
' , 10 x normal metabolizma _g> 50 -
10 .§
Dokulardan donen - + - - - - - + - --+- 8 :il
----
C c 40
c 60
:E i dirgenmi~ kan :c
>
0 --
Normal metabolizma• • • • • • .... t 30 6
iii 40 C ~ 20+-- -l-lJ-----11----+---+--t--+---+ 4
~ K1s1tlanmayan kan ak,mmm alt s1n1r1 G)
~
G)

...
'al
()
::::i
20
1/4 normal metabolizma :c 1
~iL , l l l l l t ~
0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100 110 120130140
:c
o----~--~-~---~
100
0 200 300 400 500 600
Kanda oksijen basmc1 (Po2) (mm Hg)
~ekil 41-8. Oksijen-hemoglobin disosiyasyon egrisi.
Kan ak1m1 (normalin yuzdesi)
~ekil 41-7. Kan aklm1ve metabollzma h121rnn doku Pco2'si Ozerine
etkisi.
zaman 0 2 hemoglobine baglamr; fakat doku kapillerle-
rinde oldugu gibi Po 2 dti~tik ise 0 2 hemoglobinden aynhr.
Bu olay, O/nin akcigerlerden dokulara ta~mmas1 ic;in
temeldir.
tam tersi bir yolla etkiler. A~ag1da s1ralanan bu etkiler Oksijen-Hemoglobin Disosiyasyon Egrisi. ~ekil 41-8
~ekil 41-7'de gorulmektedir. O2-hemoglobin disosiyasyon egrisini gosterir. Kan Po/si
l. Kan ak1mmda, normalden (A noktas1) normalin artukc;a, 0 2 ile baglanm~ hemoglobin yuzdesinin de
dome birine (B noktas1) olan bir azalma, perifer giderek attug1 gortilmektedir. Buna hernoglobinin yiizde
dokunun Pco2'sini normal degeri olan 45 mm doygunlugu denir. Akcigerlerden aynhp sistemik arterlere
Hg'dan, 60 mm Hg'ya yukseltir. Buna kar~m, kan
giren kan Po 2'si yakla~1k 95 mm Hg oldugu i<;in, disosi.-
ak1mmm normalin alu kau kadar artmas1 (C
yasyon egrisinden sistemik arter kamnm oksijen doygunlu-
uoktas1), Pco2 'yi normal deged olan 45 mm Hg'dan,
gunun genelWde ortalama yiizde 97 oldugunu gorebiliriz.
41 mm Hg'ya dti~tirtir. Bu deger doku kapillerle-
rine giren arter kamndaki Pco 2 duzeyi olan 40 mm Diger yandan, perifer dokulardan gelen normal venoz
Hg'ya olduk<;a yakmdu. kanda Po2 yakla~1k 40 mm Hg ve hemoglobin doygunlugu.
2. Doku metabolizma luzmda 10 kathk bir art1~ kan ortalama yiizde 75'tir.
ak1mmm her duzeyinde hucreleraras1 s1vmm
Pco/sini buyuk oranda arum. Metabolizmanm Kanda Hemoglobin ile Birle~ebilen Maksimum
normalin dortte birine dti~mesi ise hticreleraras1 Oksijen Miktari. Normal bir ki$inin kam, her 100 mili-
s1vmm Pco,'sini , arter kan degeri olan 40 mm litre kanda 15 gram hemoglobin ic;erir ve hemoglobinin
Hg'ya yok yikm bir degere, 41 mm Hg'ya dU$tirUr. her gram1 en fazla yakla~ik 1,34 mililitre 0 2 baglayabilir
(hemoglobin kin1yasal olarnk saf oldugunda 1,39 mililit-
OKSiJENiN TA~INMASINDA reclir, fakat bu methemoglobinde oldugu gibi safllg101
HEMOGLOBiNiN ROL0 bozan etkenlerle azaluhr). Bundan dolay1, ortalama olarak
100 mililitre kandaki 15 gram hemoglobin yiizde yuz
Normalde, akcigerlerden dokulara t.a$man oksijenin yak- doygunluga ula~ugmda, tam olarak 20 mililitre (15xl,
la~1k yuzde 97'si eritrosit ic;inde hemoglobinle kirnyasal 34=20,l mililitre) 0 2 baglar. Bu genellikle yitzde 20 hacirn
bil~ik halinde ta$mtr. Kalan yuzde 3'ti, plazmanm ve kan
olarak ifade edilir. Normal bir k~i ic;in O2-hemoglobin
hticrelerinin s1vismda c;oztinmu~ olarak ta~mr. Boylece,
disosiyasyon egrisi, hemoglobinin doygunluk yuzdesinin
normal ko~ullar altinda, oksijen dokulara neredeyse
yerine ~ekil 41·8'io en sagmdaki eksende gosterildigi
tamamen hemoglobin ile ta~m1r.
gibi, yuzde oksijen hacmi olarak cla belirtilebilir.
OKSiJENiN HEMOGLOBiNLE GERi Sistemik Arter Kam Dokulardan Ge~erken
DON0~0ML0 BAGLANMASI Hemoglobinden Serbestlenen Oksijen Miktari.
Hemoglobinin kimyas1 Boliim 33'de anlaulm~ ve 0 2 ~ekil 4 l-9'da gosterildigi gibi yuzde 97 oranmcla cloymu~
molektiltinun, hemoglobinin hem k1sm1yla zay1f bir olan normal sistemik arter kamnda, hemoglobine bagh
~ekilde ve geri donti~timlti olarak bagland1g1 belirtilmi~ti. toplam 0 2 miktan her 100 mililitre kanda yakla~1k 19,4
Pulmoner kapillerlerde oldugu gibi, Po 2 yi.iksek oldugu mililitredir. Bu miktar, doku kapillerlerinden gec;erken
530
Boliim 41 Kanda ve Doku S1v1lannda Oksijen ve Karbondioksidin Ta~inmas1

20 HEMOGLOBiN DOKU PO/SiNi "TAMPONLAR"


:=- 18 y.e~0 g\ob°lni-baglt 0 2 Hemoglobin, dokulara oksijen tasmmas1 ic;in gerekli
fi
I'll
16 I
oldugu gibi, ya~am ic;irl vazgec;ilmez olan temel bir ~lev
.c 14 c: I
1!11
~ 12 - 1 daha goriir. Bu da, bir "doku oksijen tampon" sistemi
l
'iii
.)<
0
I'll
10
8
6

~,
~I

<O
-I
CO I
§,
I
olarak islev gonnesidir. Kandaki hemoglobin esas olarak
dokulardaki Po 2'nin sabit kalmasmdan sorumludur. Bu
olay asag1daki ~kilde aciklanabilir.
"ti
C
I'll
4 o,
z,
::.:: 2 I
Hemoglobin Dokularda Hemen Hemen Sabit
0 l Po/nin Si.irdi.irulmesine Yard1m Eder. lstirahat ko~ul-
0 20 41 60 80 100 120 140 lan altmda dokular, doku kapillerlerinden gec;en karun
Kanda oksijen basmc1 (Po2) (mm Hg) her 100 mililitresinden yakla~k 5 mililitre O1 'ye gereksi-
~ekil 41-9. Kanin her 100 ml'sinde hernoglobinle baglanmt? olarak nim duyarlar, ~ekil 41-9'daki O2-hemoglobin disosiyas-
ta?inan oksijen miktanna kan Po/sinin etkisi. yon egrisirle tekrar d0necek olursak, 5 mililitre 0 2
serbestlenmesi i~in, Po2'nin 40 mm Hg'ya dii~mesi gerek-
tigi gortiltir. Bu nedenle, dokuda Po 2 normal olarak 40
mm Hg'mn iizerine yukselmeyecektir. <;:unkti, eger bu
gen;ekle~ecek olursa dokulann gereksindigi 0 2 hemoglo-
ortalama 14,4 ml'ye clti~er (Po2 40 mm Hg, ytizde 75 binden serbestlenemeyecektir. Bu dummda hemoglobin
doymu~ hemoglobin) . Boylece, normal ko}ullar altmda normal olarak dokularda Po2 40 mm Hg diizeyinde bir iist
kamn her 100 ml'si ile akcigerlerden dokulara yakla~tk 5 suur olusturur.
mililitre 0 2 ta?1nmahtad11: Diger yandan agir egzersizde, <;ok fazla miktarlarda 0 1
(normalin 20 katmdan fazla) hemoglobinden dokulara
Ag1r Egzersizde Oksijen Ta~mmast Onemli Derecede verilmelidir. Fakat, (1) disosiyasyon egrisinin egiminin
Artmhr. Agir egzersizde, kas hticreleri h1zla 0 2 ttiketir ve dik olmas1 ve (2) azalm1$ Po 2 sonucunda doku kan aki-
a~m durumlarda hiicreleraras1 s1vida 40 mm Hg olan mmm artmas1 nedenleriyle, bu ancak doku Po,'sinin bir
Po 215 mm Hg'ya kadar cli.i~ebilir. ~ekil 41-9'da goriildugti miktar daha dii$mesi ile saglanabilir. Boyle~e, Po/de
gibi, bu dil~iik basm~ta, her 100 mililicre kanda sadece kii<;tik bir dti$me bi1yi1k miktarlarda O,'nin hemoglobin-
4,4 mililitre kadar 0 2 hemoglobine bagh olarak kahr. den serbestlenmesine neden olur. Gortiltiyor ki, kandaki
hemoglobin, O2'yi dokulara oldukca sabit tutulan 15-40
13oylece, her 100 mililitre kan ile dokulara verilen gerc;ek
mm Hg'hk bir basmc;ta ocomatik olarak verir.
0 2 miktan 19,4-4,4 veya 15 mililitredir. Bu durumda
dokulardan ge«;en kanm her bir hacminde, normalden tic; Atmosferdeki Oksijen Konsantrasyonu Belirgin
kat daha fazla 0 2 ta~mrr. iyi antrenmanh maraton ko~an $ekilde Degi~tigi Zaman Hemoglobinin Tamponlama
atletlerde, kalp debisinin normale gore alt1 ile yedi kat Etkisi Dokuda Po 2'yi Neredeyse Sabit Tutar.
armg1ru hanrlayalun. Boylece, bu kalp debisindaki am~ Alveollerdeki normal Po 2 104 mm Hg civarmdadir; fakat
(6-7 kat) ile kanm her bir hacmindeki 0 2 ta~mmasmdaki daga ciktld1gmda veya bir uc;akla yuksege ~1k1ld1gmda,
arll$m (3 kat) carpuruyla, dokulara 0 2 ta~mmasmda 20 Po 2 kolayca bu degerin yansmdan daha a$agiya dii$ebilir.
kat artl$ saglanm1~ olur. B0lUm i<;inde daha sonra gorece- Buna kar$11Lk, basmc; odalan ya da derin sularda oldugu
gimiz gibi, birkac diger faktor daha egzersiz s1rasmda gibi, s1ki~tmlrru$ hava bulunan alanlara girildigi zaman,
kaslara O 2'nin ta$mmasnu kolayla$tmr. Bu ~ekilde, kas Po1 bu degerirl 10 kanna yukselebilir.
Bu durumda dahi, doku Po 2 dtizeyi ~ok az degi$ir.
dokusu Po 2'si, c;ok agir egzersizde bile, c;ogu kez normalin
~ekil 41-S'deki O 2-hemoglobin disosiyasyon egrisinden
cok az alnna dii$er.
de gortilebilecegi gibi, alveoldeki Po 2 60 mm Hg dtizeyine
Kullanma Katsay1s1. Doku kapillerlerinden gei;erken 0 2 kadar dU~tUgtinde, arter kamndaki hemoglobin hala
sini btrakan kan ytizdesine kullanma hatsay!Sl denir. yuzde 89 oksijen ile doygunluktad1r. Bu ~ekilde, normal
doygunluk olan yuzde 97'den sadece yuzde 8 dU~tiktiir.
Normal degeri, onceki LarU$malardan da anla$1lacag1 gibi,
Bundan ba~ka, dokular hala buradan gec;en kanm her
yuzde 25 civarmdad1r. Bu ytizde 25 oksijenlenmi~ hemog-
mililitresinden 5 mililitrelik O/yi almakcad1r. Bu O 2'yi
lobinden O/nin dokulara verilmesi demektir. Agir egzer-
alabilmek icin veuoz kandaki Po 2 40 mm Hg olan normal
siz stiresince, tUm vticutta bu lrntsayi ytizde 75-85'e degerin sadece 5 mm Hg alllna, 35 mm Hg'ya dti!;er.
c;1kabilir. Kan ak1mmtn a$m yavas oldugu veya metabo- Boylece, alveoldeki Po 2'de 104'den 60 mm Hg'ya olan
lizma hlZlmn cok ytiksek oldugu yerel doku bolgelerinde, belirgirl clti$meye ragmen, doku Po1'si c;ok zor degi~ir.
kullanma katsay1smm yuzde lO0'e yaklast1g1 belirlenmi~- Diger yandan, alveoldeki Po 2 500 mm Hg kadar ytiksek
tir. Bu sekilde, aslmda O2 'nin ltimil dokulara bir degere ula~t1g1 zaman, hemoglobirlirl maksimum 0 2
buak1lm~nr. doygunlugii asla ytizde l00'tin lizerine c;1kamaz. Bu da
531
Onite VII Solunum

normal duzey olao yilzde 97'den sadece yilzde 3 fazladrr. KARBONDiOKSiT VE HiDROJEN iYONLARININ
Aym zamanda, birazdan tarll$tlacag1 gibi, sadece az miktar OKSiJEN-HEMOGLOBiN DiSOSiYASYON
ilave 0 2 kan s1v1Smda r;oztinfu. Daha soma kan doku EGRiSiNi KAYDIRDIGINDA DOKULARA
kapillerlerinden ger;erken birkar; mililitre 0 2 daha dokular VERiLEN OKSiJENiN ARTMASI-BOHR ETKiSi
tarafmdan ahmr. Bu kay1p da, otomatik olarak kapiller
kandaki Po/ yi normal 40 mm Hg'mn sadece birkar; mili- Kandaki CO 2 ve hidrojen iyonlanndaki artl~a yamt olarak
metre tizerinde bir degere dti~rtir. Sonur;ta, alveoldeki geli$en oksijen-hemoglobin egrisindeki saga kaymanm,
Po2 dtizeyi 60 mm Hg'dan 500 mm Hg'ya r;ok btiyilk akcigerlerde karun oksijenlenmesinin artl~mda ve O 2'nin
degi$kenlik gostennesine ragmen dokudaki Po2 dtizeyinin kandan dokulara gec;~inin artl~mda anlamh bir etkisi
nonnale gore birkar; milimetre Hg'den fazla degi~memesi, vardu. Buna Bohr etkisi denir ve ~oyle ar;1klanabilir: Kan
kan hemoglobin sisteminin doku "oksijen tamponu" olarak dokulardan gec;tiginde, CO2 dokulardan kana diftize olur.
i$1evini guzel bir ~ekilde gostennektedir. Boylece kamn Pco 2'si artarken, kanda H 2 CO 3 (karbonik
asit) ve hidrojen iyon konsantrasyonu yukselir. Her iki
etki ~ekil 41-lO'da gosterildigi gibi, O 2 -hemoglobin diso-
OKSiJEN-HEMOGLOBiN DiSOSiYASYON siyasyon egrisini saga ve a~g1 kaydmr; hemoglobinden
EGRiSiNi KAYDIRAN FAKTORLER VE OKSiJEN O/nin ayrtlmas1 kuvvetlenir ve boylece dokulara 0 2 veril-
mesi artar.
TA~INMASINDAKi ONEMLERi
CO/nin kandan alveollere dihize oldugu akcigerlerde,
~ekil 41-8 ve 41-9'daki O2-hemoglobin disosiyasyon tamamen zit bir etki meydana gelir. Burada, kanm Pco2'si
egrileri normal, ortalama kan ir;indir. Buna ragmen, ~ekil ve dolayis1yla hidrojen iyon konsantrasyonu azahr ve
41-l0'da gosterildigi gibi, bir takrrn faktorler bu egriyi O2-hemoglobin disosiyasyon egrisi sola ve yukan kayar.
saga ya da sola kayd1rabilir. ~ekilde, pH'nm normal deger Bu nedenle, herhangi bir alveo] Po/ si cl-Uzeyinde hemog-
olan 7,4'ten 7,2'ye di.\~mesi He kan hafifc;e asidik oldugu lobinle baglanan 0 2 miktan belirgin olarak artar. Boylece
zaman, O 2-hemoglobin disosiyasyon egrisinin ortalama dokulara daha fazla 0 2 ta~1mr.
ytizde 15 kadar saga kaydigt gosterilmi$tir. Diger yandan,
pH normal olan 7,4 'den 7,6'ya r;1karsa, egri aym derecede
sola kayar.
BPG'NiN OKSiJEN-HEMOGLOBiN
pH degi~irnlerine ek olarak, egriyi kaydrran birkar;
DiSOSiYASYON EGRiSiNI SAGA KAYDIRMA
faktor daha bilinmektedir. Egriyi saga kayd1ranlardan ti<;
ETKiSi
tanesi, (1) CO2 konsantrasyonunda art.ma, (2) vi.icut
s1cakl1gmda artma ve (3) 2,3-bifosfogliserat (BPG)'ta art- Kandaki normal BPG, O2-hemoglobin disosiyasyon egii-
madir. BPG, farkh metabolik ko~ullarda farkh konsantras- sini her zaman hafifc;e saga kaym1$ durumda tutar. Birkac;
yonlarda kanda bulunan metabolik olarak onemli bir saatten daha fazla siiren hipoksik ko~ullarda kandaki BPG
fosfat bile~igidir. miktan anar ve bu O 2-hemoglobin disosiyasyon egrisini
daha fazla saga kaydmr. Bu durumda, BPG ar~mm olma-
d1gi duruma gore 10 mm Hg daha yi.iksek doku 0 2 basmr;-
lannda dokulara O2 serbestlenmesi gerr;ekle~ir. Dolayis1yla,
baz1 ko~ullar altmda, BPG mekanizmas1 ozellikle doku
kan ak1mmm yetersizligi ile olu~an hipoksiye adaptasyon
-------,,: -______ _
..----
ic;:in onemli olabilir.
100
# 90 ,,- ,
'; 80 , ; ''
·g,70 <o / , ..
c H "·1. '!' , EGZERSiZ S0RESiNCE OXYGEN-
60 P { 1'1\ .
~ 50 I I
DiSOSiYASYON EGRiSiNiN SAGA KAYMASI
~ 40 / , Saga kayma:
-c 30 , ,' (1) Hidrojen iyonlannin arti§1
Egzersiz sirasmda, birkac;: faktor disosiyasyon egrisini
~ 20 / , (2) CO2 artt§1
o 10 , ,' (3) S1cakhk art1§1 saga kaydtrarak aktif, egzersiz yapan kas liflerine btiyi.ik
g> 0 ,' / (4) BPG artl§I
miktarda 0 2 verilmesine yo! ar;ar. Buna kar~m, egzersiz
,,
E I. I
(I)
J: ,, yapan kaslardan btlyi.ik miktarda CO 2 ve ek olarak bin;ok
asidin serbestlenmesi sonucu, kas kapiller kamnda hidro-
0 10 20 30 40 50 60 70 80 901001101201~ 140 jen iyon konsantrasyonu artar. Aynca, kasm s1cakhgm111
Kandakl oksijen basmc, (Po2) (mm Hg) 2-3°C artmas1 da, kas Iifle1ine daha fazla 0 2 saglanmas1m
~ekil 41-10. Hidrojen iyonlarinin art1~1(pH'da azalma) ile oksijen he-
arnrabilir. Ttim bu faktorler beraberce kas hapiller kanma
moglobin disosiyasyon egrisinfri saga kaymas1. BPG 2,3 bifosfogliserat. ait oksijen-hemoglobin disosiyasyon egrisini saga
532
Solum 41 Kanda ve Doku Stvtlannda Oksijen ve Karbondioksidin Ta~rnmast

kayd.mr. Egrinin saga kaymas1 40 mm Hg kadar yi.iksek serbestlenen enerji ADP'yi tekrar ATP'ye c;evirir. Bundan
Po 2 seviyelerinde, hatta 0 2'nin yi.izde 70'i hemoglobinden dolayt, normal ko~ullar altmda hiicrelerin 0 2 kullamm htzi,
aynlm1~ olsa bile, 0 2'nin kan hemoglobininden kasa veril- enerji tuketim hiz1an ile kontrol edilir: Bu da ATP'den ADP
mesini kuvvetlendirir. Daha soma akcigerlerde, kayma zit yaptm hwdtr.
y◊nde olu$arak alveoUerden daha fazla miktarlarda 0 2
almmas1 saglamr. Oksijen Kullammmda Kapillerden Hucreye Difuzyon
Uzakhgmm Etkisi. Doku hiicreleri bir kapillerden
nadiren 50 mikrometreden daha fazla uzaklikta buluna-
OKSiJENiN HUCRELER TARAFINDAN bilir ve 0 2' metabolizma ic;in gerekli olan 0 2 miktarlanm
METABOLIK KULLANIMI temin eunek i<;in, kapillerden hucreye rahat<;a difuze ola-
bilir. Buna ragmen, nadiren, hi.icreler kapillerlerden bu
Hikrei~i Po/nin Oksijen Kullamm H1zma Etkisi. mesafeden daha uzakta yerle?m~ olabilir. Bu nedenle, bu
Hucrelerde sadece kili;:ilk bir dflzeycle 0 2 basmc1, normal hucrelere 0 2 difiizyon hm, hucrei<;i metabolizmayi en iist
hucreic;i kimyasal reaksiyon1ar ic;in yeterliclir. ~unku, diizeyde devam ettirmek ic;in gerekli olan hucrei<;i Po/yi
Boli.im 68'de taru~d1g1 gibi hucrenin solunumsal enzim kritik duzeyinin altma indirecek kadar du~iik olabilir.
sistemleri ◊yle ayarlanrm~tir ki, hucresel Po 2 l mm Hg'dan Boylece, bu ko?ullar altmda, hiicrelerin 0 2 kullamm1
fazla oldugu zaman 0 2'nin varhg1 art1k kimyasal reaksi- difi.izyonla smirhdir denilebilir ve aruk hucrelerde olusan
yon1ann h1zlan ii;:in sm1rlayic1 bir fakt◊r ohnaz. Bu ADP miktarlan ile duzenlenmez. Bu olay patolojik
durumda, esas smulayic1 faktor, hucrelerdeki adenozin durumlar ~mda asla gorillmez.
difosfat (ADP) konsantrasyonudw: Bu etki, ADP'nin degi~ik
konsantrasyonlannda, hucreii;:i Po/si ile 0 2 kullamm hm Oksijenin Metabolik Kullammma Kan Ak1mmm
arasmdaki ili~kiyi gosteren ~ekil 41-ll'de gorillmektedir. Etkisi. Herhangi bir dokuda bir dakikada saglanabilen
Hucreic;i Po 2'nin 1 mm Hg'mn i.izerinde oldugu her toplam 0 2 miktan (1) kanm her 100 mililitresi i<;inde
durumda, 0 2 kullamm h!Zl hucrede herhangi bir ADP dokulara La~man 0 2 duzeyine ve (2) kan akun h1zma bag-
,;
hdir. Eger kan alum h1z1 s1f1ra du?erse, saglanabilecek 0 1
konsantrasyonu i<;in sabittir. Diger yandan, ADP konsant-
miktan da s1fira di.i~er. Boylece, baz1 durumlarda doku-
rasyonu degistigi zaman, bununla oranuh olarak 0 2 kul-
daki kan ak1m hmmn bu kadar cliisuk oldugu zaman,
lamm hlZI degi$ir. doku Po 2 duzeyi hucrei<;i metabolizmas1 ii;:in gereken 1
Bolum 3'de ai;:1kland1g1 gibi, adenozin trifosfat (ATP) mm Hg'hk kritik diizeyin altma du~ebilir. Bu ko~ullar
hucrelerde enerji saglamak ic;in kullamlcligmda, ADP'ye altmda, dokunun 0 2 kullanun htzt, kan ah1m1 ile smnlan-
i;:evrilir. ADP'nin artan konsantrasyonu, 0 2 c;e~itli hucre dml11: Difuzyon ile suurlt o1an ya da kan akumyla smirh
besinleriyle birlestiginde onun metabolik kullamrmm olan oksijen kullamm1 uzun sureli devam edemez. (iinkii,
arurarak enerji serbestlenmesine neden olur ve hilcreler bu durumlarda hayallanmn devam1 ii;:in gereken
0 2'den daha azm1 ahrlar.

ADP= normalin 11/2'si


1.5 Oksijenin <;ozunmu~ Halde Ta~mmas1
-i
.«I... 95 mm Hg'hk normal artcr kam Po 2'sinde, kan s1v1smm her
100 mililitresinde yakla?tl< 0,29 mililitre 0 2 c;tizUnmii~ olarak
.:rt:
ADP = Normal istirahat d07::ti
.cN •cc: 1.0 bulunur. Doku kapillerlerinde kan Po/si 40 mm Hg'ya
E ·» dti?tiigti zaman sadece 0,12 mililitre 0 2 c;i:izilnmi.l;; halde
- Cl)
C: N
«I •:::I kahr. Diger bir deyi~le, normalde aner kan akmunm her 100
=-o
:::i _
mililitresinde 0,J 7 mililitre 0 2 c;:ozilnmi.i~ olarak dokulara
.:rt: nl
C: .t:. ______A_D
__P_=_normalin 1/2'si t~uur. Bu miklar, eritrosit hemoglobininin ta~1d1gt 5 mililiLre
:!~
~.!.?
0.5 ile k1yaslanabilir. Eundan dolay1, c;oziirunti~ olarak dokulara
oia ta$1.Dl\n 0 2 miktan normalde c;:o k az olup. hemoglobinle
~ ta~man yuzde 97'lik k1s1mla kars1la~nnl1rsa, toplanun sadece
s 0-+-----.----,.----,.-----,
yi.\zde 3'il kadardrr.
Agir egzersiz stlrcsince, hemoglobinin dokulara 0 2 b1rak-
0 2 3 4
mas1 3 kat artt1g1 zaman, c;ozi.inrniis halde tasman miktar
Hiicrei~i Po2'si (mm Hg) yi.izde l ,S'a kadar dii?er. Eger bir kisi c;ok yi.iksek alveol Po 2'si
~ekil 41-11. HOcreler taraftndan 0 1 kullan1m h1zma hOcrei<;i adenozin seviyelerinde 0 2 solursa, c;fizUnmil~ halde tasman miktar
difosfat (ADP) ve Po2'nin etkisi. HOcrei~i Po/nin 1 mmHg'nin Ozerin- daha c;ok artabilir. Bazen, dokulardaki bu a~m 0 1 " 0 1 zchir-
de oldugunda, oksijen kullanim h1zm1 kontrol eden fakt6r0n ADP'nin lenmesine" neden olabilir. Bu durum , beyin
hOcreic;i konsantrasyonu olduguna dikkat ediniz

533
Unite VII Solunum

konvtilsiyonlarma ve hatta olUme yol ac;ar. Bu konu, Boltim uyanlm1~ olur. Boylece alveol ventilasyonu artar ve alveol CO
45'de derine dalanlarda yuksek bas1m;h 0 2 solunmas1 ile konsancrasyonu azalarak kandan CO daha c;abuk uzakla~n-
il~kili olarak tarn~Jlm~ur. nhr. Kandaki CO, yogun 0 2 ve CO 2 tedavisi ile tedavisiz
duruma gore, 10 kat dalia b12h uzakla~tmlabilir.
Hemoglobinin Karbonmonoksitle
Birle~mesi-Oksijenin Aynlmas,

Karbonmonoksit (CO), hemoglobin moleki.iltinde O 2'nin


KARBONDiOKSiDiN KANDA
bagland1g1 ayru noktaya baglamr ve bundan dolayi, O/yi TA_ilNMASI
hemoglobind.en ayuabilir. Bu ~ekilde kanm 0 2 ta~m1a kapa- C0 2'nin kan yoluyla ta~mmas1, 0 2 ta~mmas1 gi.bi sonm
sitesini azalnr. Bunun da otesinde O2'ye gore hemoglobine
yaratmaz. C::iinkii, bin;ok anormal ko~ullarda dahi, CO 2 ,
afinitesi 250 kat fazlad1r. Bu ozellik ~ekil 41-12'deki
O / ye gore c;:ok daha biiyuk rniktarlarda ta~mabilir.
CO-hemoglobin disosiyasyon egrisinde gortilmektedir. Bu
Bununla birlikte, kandaki col miktan Boliim 3l'de tarll-
egri O 2-hemoglobin disosiyasyon egrisiyle hemen hemen
aymdir. Sadece yatay eksende gosterilen CO basmc1, ~ekil ~tld1g1 gibi, viicut s1V1lanndaki asit-baz dengesi ac;:ISmdan
41-S'deki O2-hemoglobin disosiyasyon egrisindekinin onemlidir. Nonnal istirahat ko~ullan altmda, kamn her
l/250'si dUzeyindedir. Bu nedenle, alveollerdeki sadece 0,4 100 mililitresinde ortalama 4 mili.litrelik CO2 dokulardan
mm Hg'bk CO basmc1, hemoglobine baglanma a,;1Stndan akcigerlere ta~m1r.
normal alveol O2·sinin lflS0'si olup (100 mm Hg), 0 2 ile 1!$it
olarak yan~aya yeterlidir ve hemoglobinin yans1 0 2 yerine
CO'ya baglanabilir. Bu nedenle, sadece 0,6 mm Hg'lik bir CO
basmc1 (havadakinin yakla~,k yuzde 0,l'i) oltimcul olabilir.
KARBONDiOKSiDiN KiMYASAL
CO zehirlenmesinde kamn 0 2 ii;erigi ,;ok azalmi~ olsa TASINMA SEKiLLERi
bile, karun Po,'si normal olabilir. CO'ya maruz kabnak bu
C0 2'nin ta~nma siirecinin ba?lang1cmda, c;:oziinmii? CO 2
nedenle tehlik~lidir. <;:iinkti, kan parlak kmnmd1r ve parmak
molekiilii ?eklinde doku hiicrelerinin d1~ma c;:1kar. CO2
ve dudaklarda mavimnrak renk (siyanoz) gibi hipokseminin
ai;:1.k bir belirtisi yokmr. Aym zamanda, Po 2 azalmaz ve 0 2 doku kapillerlerine giri?te, c;:ok kISa siiren fiziksel ve kim-
eksikligine cevap olarak solunum hmm uyaran geribildirim yasal reaksiyonlan ba?lanr. ~eldl 4l-13'te gosterildigi
mekanizmas1 (dii~i.ik Po 2 ile uyanlan) yoktur. Beyin 0 2 eksik- gibi, bu reaksiyonlar CO2 ta~mmas1 ic;:in esastir.
Li.ginden etkilenen ilk organlardan biri oldugu i<;:in, ki~i teh-
likeyi fark em1eden once oryantasyonu bozulur ve bilincini
yitirir.
CO ile ciddi olarak zehirlenmi~ bir basta saf 0 2 uygulan- ~ozunmu~ Durumdaki Karbondioksidin
mas1yla tedavi edilebilir. c;:unkti ytiksek alveol basmc;lann- Ta~mmas1
daki oksijen, CO'yu hemoglobinden c;ok daha hizh aymr.
Hasta, oksijenle birlikte ytizde S'lik CO 2 uygulanmasmdan C02'nin kiic;:iik bir k1sm1, akcigerlere c;:oziinmii~ halde
da faydalanabilir. c;:unkU, bu yoUa solunum merkezi kuvvetle ta?mrr. Bu noktada, Pco 2'nin ven kamnda 45 mm Hg ve
arter kanmda 40 mm Hg oldugunu haurlayahm. 45 mm
Hg'da kan s1V1smda c;:oziinen CO 2 miktan 2, 7 mVdl (yuzde
2, 7 hacim)'dir. 40 mm Hg'da c;:oziinmii? miktar yakla?ik

100
~ 90
C 80 Kapiller
:,
,o,
70

-
:,
c:, Alyuvar
0, 60
>,
0 50 ttgb- COa Hucre
...-
j
"0
'-'-
~~~::~ H!bf f lC02~C02 (
C:
:i:i 40
0
g, 30 ~ ~ H20 + CO2 \
E 20 ....HC03- + W _/
II)
+ ; "
:i::
10 Hgb ~ -- -
tHgb -
0.1 0.2 0.3 0.4 C0 2 'in ta§lmma §lekilleri:
Karbonmonoksit gaz basmc1 (mm Hg) 1. CO2 = %7
HC03-
2. Hgb - CO2 = %23
Plazma 3. HC03- = %70
~ekil 41-12. Karbonmonoksit-hemoglobin disosiyasyon e§risi. Kar-
bonmonoksidin hemoglobin ile birle~tigi ~ok du~uk karbonmonoksit
basin<; duzeylerine dikkat ediniz. $ekil 41-13. Kanda karbondioksitin ta~inmas1.

534
Boli.im 41 Kanda ve Doku s,v,lannda Oksijen ve Karbondioksldin Ta~mmas,

2,4 milililredir yani 0,3 milililrelik fark vardrr. Bundan


dolayr, her 100 mililitre kan alam1 i<;inde sadece 0,3 mili- e 80 ...__ __._

litrelik CO 2 <;ozi.inmi.i$ halde ta$m1r. Bu miktar normalde -~ 70


..r::
CO2 ta$lnmas1mn yakla$1k yiizde Tsidir. G> 60 -1-- - - 1 - -
~
,::, 50
.a,
Karbondioksidin Bikarbonat 0 40
iyonu $eklinde Ta~mmas1 ~ 30
X.

Alyuvarlarda Karbondioksidin Su ile Reaksiyonu - ~


C
20 -I ff I I
Karbonik Anhidrazm Etkisi. Kanda c;oziinen CO2 su ile ~ 10
reaksiyona girerek harbonik asidi olu$turur. Eger alyuvar- 0 ! 1 1 1 lzl , I I I
0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100110120
1 1 1 I
larm i<;inde CO 2 ve su arasmdaki bu reaksiyonu kataliz-
Karbondioksidin gaz basrncr (mm Hg)
leyerek reaksiyon hmm 5000 kat artuan ve harbonik
a.nhidraz ad1 verilen protein yap1h bir enzim bulunma- ~ekil 41-14. Karbondioksit disosiyasyon egrisi.
sayd1, bu reaksiyon onem kazanmayacak kadar yava$ ger-
<;ekle$ecekti. Bu reaksiyon, plazmada birc;ok saniyeler
veya dakikalar i<;inde gerc;ekle$irken alyuvarlarda, saniye- cloku kapillerlerine gore daha di.i~i.ik oldugu alveollere
nin i;ok ki.i<;i.ik bir boli.irni.inde tarn dengeye ula$1t. Bu kolayca biralahr.
sayede, kan doku kapillerlerini terk eaneden once, <;ok CO 2'nin kuc;iik bir boliimi.i de aym yoldan doku kapil-
biiyiik rniktarlarda CO 2 alyuvarlardaki su ile reaksiyona lerlerirldeki plazma proteinleri ile reaksiyona girer. Fakat
girebilir. bu proteinlerin miktan, hemoglobirl miktarmm dortte
biri kadar oldugu ic;in, CO, ta~mmasmda <;ok dab.a az
Karbonik Asidin, Bikarbonat ve Hidrojen iyonlarma onemlidir. ·
Ayn~mas,. Saniyenirl bir ba$ka boli.imi.inde alyuvarlarda Periferdeki dokulardan akcigerlere, hemoglobin ve
olu$an karbonik asit (H2 CO), hidrojen ve biharbonat iyon- plazma proteinleri ile karbamino birle~ikleri olarak ta~1-
lanna (H+ ve HCO 3- ) ayn$rr, H+iyonlannrn c;ogu, hernog- nabilen CO 2 miktan teorik olarak ta~man toplam mikta-
lobirl proteini kuvvetli bir asit-baz tamponu oldugundan rm yi.\zde 30'u kadardtr. Bu da norrnalde, her 100 mililitre
alyuvarlardaki hemoglobinle birle$ir. Daha soma, HCO 3- kanda 1,5 mililitre CO2 eder. Ancak, bu reaksiyon, CO 2'nin
iyonlannm c;ogu alyuvarlardan plazmaya gec;erken kloriir alyuvarlarda bulunan su ile girdigi reaksiyona gore i;ok
daha yava~ oldugundan, normal ko$ullar alunda bu kar-
iyonlan da onlann yerini almak i.izere alyuvarlara girer.
bamino mekanizmasmm toplam CO 2'nin yuzde 20'sinden
Bu olay, alyuvar zannda bulunan ve bu iki iyonu zit yon-
daha fazlasm1 ta$1yacag1 ku$kuludur.
lerde h1zla ta$1yan ozel bir biha.rbonat-klorilr ta~1yIct
pmtein ile ger<;ekle$lirilir. Boylece, vendeki eritrositlerin KARBONDiOKSiT oisosiv ASYON EGRiSi
klori.ir ic;erigi arterdeki eritrositlerdekinden daha fazla
olur. Buna hlori.ir kaymas1 ad1 verilir. ~ekil 41-14'te, ha.rbondioksit disosiyasyon egrisi denilen
Alyuvarlarda CO 2 ve suyun, karbonik anhidraz etkisi egride, ti.im ta~anma $ekilleri i<;incle toplam kan CO 2 sirrin
Pco 2'ye bagnnhbg1 gosterilmektedir. Normal kanda Pco 2
alllnda ge1i-donti$i.imlii birlE:$meleri dokulardan akciger-
degi$ikliklerinirl, arter kanmda 40 mm Hg ve ven kanmda
lere CO 2 ta~mmasmm yuzde 70'inden sornmludur.
45 mm Hg olmak tizere c;ok dar bir arahkta olduguna
Dolayrs1yla, CO 2'nin bu ~ekilcle ta~mmas1, tiim ta$rma dikkat ediniz. <;e~itli ~ekillerdeki CO 2 kandaki normal
yontemlerinin en onemlisidir. Gen;ekten de, bir hayvana konsantrasyonunun yiizde 50 hacim olduguna ve doku-
alyuvarlardaki karbonik anhidrazm etkisini engellemek lardan akcigerlere normal CO 2 ta~mmasmda, sadece
i<;in bir karbonik anhidraz inhibitori.i (asetazolamid) yuzde 4 hacimlik k1smuun ahmp verildigine de dikkat
uygulandig1 zaman dokulardan CO 2 ta~mrnas1 oyle zay1f- ediniz. Buna gore, kan dokulardan gec;erken konsantras-
lar ki, dokunun Pco 2'si nom1al degeri olan 45 mm Hg'dan yonu yakla~1k yuzde 52 hacime yukselir ve akcigerlerden
80 mm Hg'ya yiikselebilir. gec;erken yuzde 48 hacirne dii$er.

Karbondioksidin Hemoglobin ve Plazma Proteinleri OKSiJEN HEMOGLOBiNLE BAGLANDIGINDA


ile Birle~mi~ Olarak Ta~mmas,-Karbaminohemog- KARBONDiOKSiT TA$1NMASINI ARTIRMAK
lobin. Su ile etkile~mine ilave olarak, CO 2 hemoglobin i<;iN KARBONDiOKSiT SERBESTLENiR
molekiilleri.nin amin radikalleri ile de reaksiyona girerek {HALDANE ETKiSi)
harbaminohemoglobin (CO 2Hgb) bile~igini olu$lUtur. CO 2 Bu boli.imde daha once, kandaki CO2 arti~mm O2'nin
ve hemoglobinin bu birle$imi gev$ek bir bag ile olu$an hemoglobinden aymlrnasma neden oldugundan (Bohr
geridonti~timli.i bir reaksiyondur. Boylece CO 2, Pco 2'nin elkisi) ve bunun 0 2 ta~mmasuu artmnada onemli bir
535
Unite VII Solunum

55 buak1lan CO 2 miktanru ve dokulardan alman CO2 mikta-


nm yakla~tk iki kat arum.
e
-~
.c
Cl)
'ti
....
Po2 = 40 mm Hg ,.,. ..;
A
--- ,._. ........

N
::,
~ 50 ........ Karbondioksit Ta~mmas1 Suresince Kan
Asiditesindeki Degi~im
0"' ....
,,
0
, .. CO 2'nin periferdeki dokulardan kana gec;tiginde olu~n
:i2
111
-g .., .. karbonik asit, kan pH'sm1 cli.i$i.irtir. Yine de, bu asidin
kandaki asit baz tamponlarla real<siyonu, hidrojen iyon
~ konsantrasyonunun btiyi.ik olc;i.ide yukselmesini engel-
45------,.--------~ ler (ve pH'nm buyi.lk ol<;i.ide di.i?mesini de engeller).
35 40 45 50 Genellikle arter kamnda pH yak1a$t.k 7,4l'dir. Kan,
Pco2 (mmHg) doku kapillerlerinden CO 2'yi ald1gmda pH'nm venoz
~ekil 41-15. Po2'nin 100 mm Hg veya 40 mm Hg oldugunda kar- degeri yakla?1k 7,37 olur. Diger bir deyi?le, 0,04 birim-
bondioksit disosiyasyon egrilerinin bolumlerl. Yaz1da tart1:_;1ld191 gi bi. lik bir pH degi$ikligi gen;ekle$ir. CO2 , kandan akciger-
korbondioksidin ta~Inmas1uzerine Ha.ldane etkisi ok ile gosterilmi:_;tir. lere b1rak1ldigmda ise pH tekrar arterdeki degeri olan
7,4 l 'e y-Ukselir. Ag1r egzersizde, yuksek ruetabolik akti-
vite durumlannda veya dokulardaki kan akmu i;:ok
yava$ oldugunda, doku kanmda (ve dokulann ken-
faktor oldugundan soz edilmi$ti. Bunun tersi de dogru-
clincle) pH di.i$i.\kli.igu 0,50 kadar, yakla~1k normalin 12
dur: O 2'nin hemoglobinle baglanmas1, CO/ yi kandan
kat1 kadar olabilir. Boylece ciddi doku asidozuna yol
uzakla$tlrma egilimi yaraur. Gen;ekten de, Haldane etkisi ac;ar.
ad1 verilen bu etki, CO2 ta$mmas1m art1tmada, nicel
olarak, 0 2 ta$mmasm1 aruran Bohr etkisine kiyasla c;ok
daha onemlidir.
Haldane etkisi sonucunda akcigerlerde hemoglobinle
SOLUNUMSAL DEGi$iM ORANI
birle~en 0 2 , hemoglobini gtic;h.i bir asit haline getirir. Bu
durumda CO2 kandan alveollere iki yolla gec;er: Birincisi, Akcigerlerden dokulara normal 0 2 ta$1nmas1 kamn her
daha fazla asidik olan hemoglobinin CO 2 He birle$erek 100 mililitresinde yakla~Ik 5 mililitre iken, dokulardan
karbaminohemoglobin olu~turma egilimi daha azd1r. akcigerlere nonnal CO2 ta~mmas1 4 ml'dir. Bu durumda,
Boylece kanda karbaminohemoglobin halinde bulunan normal ic;tirahat ko~ullarmda, akcigerlere ahnan O/nin
karbondioksidin c;ogu aynlarak uzakla$t1nlm1$ olur. ytizde 82'si kadar CO 2 akcigerlerden at1hr. Aulan CO/nin
lkincisi, hemoglobinin artan asiditesi aym zamanda hid- ahnan O2'ye oramna sol.unwnsal degi$im oram (R) denir.
rojen iyonlannm serbestlenmesine neden olur. Bu iyonlar
R = Karbon d ioksit at1lma h121
bikarbonat iyonlanyla birle~erek karbonik asit olu$tUrur.
Oksljen ahnma h1z1
Daha soma bu asit, su ve CO 2'ye aynhr. CO2 kandan alve-
ollere ve en sonunda havaya gec;er. R degeri, farkh metabolik ko~ullar altmda degi~. Eger
~ekil 41-15'te nicel olarak dokulardan akcigerlere bir k~i vticut me.tabolizmas1 i<;in ozellikle karbonhidrat
CO 2 ta$1mnasmda Haldane etkisinin onerrii gori11mekte- kullamyorsa R degeri l ,0O'e yukselir. Diger yandan, bir
dir. Bu $ekil, iki CO 2 disosiyasyon egrisinin kuc;i.ik hirer ki$i metabolik enerji ic;in ozellikle yaglan kullamyorsa R
kisnnlanm gostermektedir. (1) Akcigerlerin kapiller degeri 0,7'ye dli~er. Bu farkhhgm sebebi ~udur: 0 2 , kar-
kanmda oldugu gibi Po2'nin 100 mm Hg oldugu zamam, bonhidratlarla metabolize edildiginde harcanan bir
(2) doku kapillerlerinde oldugu gibi Po 2 'nin 40 mm Hg moleklil O2'den, 1 moleklil CO 2 olu~r. 0 2 yaglarla reak-
oldugu zamam gostennektedir. A noktas1 dokulardaki 45 siyona girdigi zaman, yaglardaki hidrojen atomlan ile
mm Hg'lik normal Pco2 'de CO2 'nin yi.izde 52 hacminin birle~erek CO2 yerine su olU$ttlrur. Diger bir deyi?le,
kanla birle$mesini gostermektedir. Akcigerlere gir~te, Po 2 yaglar metabolize oldugunda dokulardaki kimyasal reak-
100 mm Hg'ya ytikselirken Pco 2 40 mm Hg'ya di.i~er. Eger siyonlann solunum bolumleri 1,00 yerine 0,7 olur. (Doku
CO 2 disosiyasyon egrisi Haldane etkisi nedeniyle kayma solunum bolumi.l Bollim 72'de tart1~1lm1$nr.) Ortalama
gostermeseydi, kanm CO 2 ti;erigi sadece yuzde 50 hacime miktarlarda karbonhidrat, yag ve protein i<;eren normal
dti~ecek ve CO2 'de sadece yuzde 2 hacimlik bir azalma bir diyetle beslenen ki$i 'ic;in ortalama R degeri 0,825
olacakn. Buna ragmen, akcigerlerde Po 2 art1~1 CO 2 disosi- olarak kabul edilmektedir.
yasyon egrisini, ~eklin yukansmdaki egriden, a~ag1daki
egriye dogru indirir. Boylece CO2 i<;erigi yuzde 48 hacime Kaynaklar
du~er (B noktas1). Bu olay yuzde 2 hacimlik ilave bir CO 2 Amann M, Calbet JA: Convective oxygen transport and fatigue.
kayb1saglar. Boylece, Haldane etkisi, kandan akcigerlere J Appl Physiol 104:861, 200_8.

536
BolUm 41 Kanda ve Doku S1v1larmda Oksijen ve Karbondioksidin Ta~mmas1

Casey DP, Joyner MJ: Compensatory vasodilatation during hypoxic Maina JN, West JB: Thin and strong! The bioengineering dilemma in
exercise: mechanisms responsible for matching oxygen supply to the structural and functional design of the blood-gas barrier. Physiol
demand. J Physiol 590:6321, 2012. Rev 85:81 1, 2005.
Clanton TL, Hogan MC, Gladden LB: Regulation of cellular gas ex- Mairbaurl H: Red blood cells in sports: effects of exercise and training
change, oxygen sensing, and metabolic control. Compr Physiol on oxygen supply by red blood cells. Front Physiol 4:332, 2013.
3:1135, 2013. Mairbaurl H, Weber RE Oxygen transport by hemoglobin. Compr
Geers C, Gros G: Carbon dioxide t ransport and carbonic anhydrase In Physiol 2:1463, 2012.
blood and muscle. Physiol Rev 80:681, 2000. Piiper J: Perfusion, diffusion and their heterogeneities limiting blood-
Jensen FB: Red blood cell pH, the Bohr effect, and other oxygenation- tissue 0 2 transfer in muscle. Acta Physiol Scand 168:603, 2000.
linked phenomena in blood 0 2 and CO 2 transport. Acta Physiol Richardson RS: Oxygen transport and utilization: an integration of the
Scand 182:215, 2004. muscle systems. Adv Physiol Educ 27:183, 2003.
Jensen FB: The dual roles of red blood cells in tissue oxygen deliv- Tsai AG, Johnson PC, lntaglietta M: Oxygen gradients in the microcir-
ery: oxygen carriers and regulators of local blood flow. J Exp Biol culation. Physiol Rev 83:933, 2003.
212:3387, 2009.

537
BOLOM 42

Solunumun Diizenlenmesi

Sinir sistemi, norrnalde alveol ventilasyon luzm1, orga- bolgelerinden enine olarak kesilse bile, ritmik inspirasyon
nizmamn gereksinimine gore, ~iddetli egzersiz ve c;e~it- ddnemlerini yaratan aksiyon potansiyelleri olu~maya de-
li solunum gi.ic;:li.iklerinde bile, aneryel oksijen parsiyel vam ecler. Bu kendiliginden tekrarlayan de$arjlarm nede-
basmc1 (Po2) ve karbondioksit parsiyel bas1rn;:lanm ni hala bilinmemektedir. ilkel hayvanlarda, sinir agmdaki
(Pco 2) sabit tutacak ~ekilde dtizenler. Bu boli.imde so- bir grup noronun ikinci bir grubu uyarclig1 ve uyanlan
lunumun dilzenlenmesinde sinir sisteminin rolti ele ah- bu ikinci ni.iron grubunun da kendisini uyaran sinir gru-
nacakt1r. bunu inhibe ettigi gosterihni$tir. Belirli bir zaman sonra,
bu mekanizma kendirli tekrarlayarak hayvanm ya$am1
SOLUNUM MERKEZI boyunca surer. Bu nedenle, solunum fizyologlanmn c;:ogu
medullada benzer ntiron agmm insanda bulunduguna ve
Solunum mel'kezi, beyin sapmcla medulla oblongata ve
solunumun temel ritminden sadece dorsal solunum gru-
ponsta bilateral olarak yerl~im gosteren c;:e~itli noron
bunun degil, medulla ve medullaya kom~u bolgelerde yer
gruplanndan olu~mu~tur. Bunlar ~ekil 42-l'de goriil-
alan sinir aglanmn da sorumlu olduklanna inanmakta-
mektedir. Bu noronlar tic; ana gruba aynlm1~t1r (1) dor-
sal solunum grubu, medullamn dorsal bolgesinde yer alu d1rlar.
ve esas olarak inspirasyondan sorum1udur, (2) ventral
inspirasyonda "Rampa" Sinyali. Diyafram gibi esas
so!unum grubu, medullamn ventrolateral lusmmda yer
inspirasyon kaslanna iletilen sinir sinyali, aksiyon
ahr, esas olarak ekspirasyonu gerc;:ekle~tirir ve (3) pno-
potansiyelinin clogu~u ile anmcla bir patlama ~eklinde ge-
motaksik merkez, ponsun dorsal usl k1smmda yer ahr,
solunum h1z1m ve derinligini duzenler. li~mez. Normal solunumda bu sinyal ilk once zayu olarak
ba$lay1p, rampa tarzmda 2 saniye kaclar giderek yukselir.
DORSAL SOLUNUM GRUBU Sonra bunu izleyen 3 saniye i<;in aniden kesilir. Boylece
NORONLARl-iNSPiRASYON VE SOLUNUM diyafram gev$er, akciger ve gogus kafe.sinin geri <;ekilme
RiTMiNiN KONTROLUNDEKi GOREVLERi kuvveti ile ekspirasyon saglamr. Ba$ka bir dongi.i ic;in
inspirasyon sinyali yeniden ba$lar ve arada ekspirasyon
Dorsal solunmn ntiron grubu noronlar, yakla~1k rum olu$ur. Bu olay tekrarlayarak devam eder. Bu nedenle,
medulla boyunca uzamr ve solunumun kontrolunde en
inspirasyon sirlyali bir rampa siriyalidir. Bu sinyal tipi,
onemli roli.i oynarlar. Noronlarm hemen tilmtl. nukleus
irlspirasyonda akciger hacminin luzla degil, yava$ yava$
traktus solitariusta (NTS) yerle~~lerdir. Aynca, medul-
lanm retiktiler maddesi yaktnmda bulunan c;~itli no- geni~lemcsini saglar.
ronlar da solunumun kontrolunde onemli role sahiptir. lnspirasyon rampasmm kontrol edilen iki niteligi
Niikleus traktus solitariusta aym zamanda (1) periferik a~g1claki gibidir:
kemoreseptorlerden, (2) baroreseptorlerden ve (3) ak- 1. Rampa sinyalinin artma h1zmm kontrolti ile, c;:ok luzh
cigerlerdeki c;:e~itli reseptor tiplerinden duysal uyanlan solunum s1rasmda, rampa h1zlanarak akcigerlerirl
solunum merkezine ~1yan vagus ve glossofaringeus sinir- h1zlt dolmas1 saglamr.
lerinin duysal lifieri de sonlamr. 2. Rampanm ani olarak kesildigi s1mr noktasmm
kontrolil. Bu solunum hmnm komroli.inde ge-
Dorsal Solunum Grubu Noronlarm Ritmik inspiras- nel yontemdir; yani rampa ne kadar erken biterse,
yon De~rjlan. Solunum ritmi esas olarak dorsal solunum inspirasyon stiresi de o kadar k1sa olur. Bu yontem
grubu noronlarda olu$tUrulur. Bu alana periferden gelen aym zamanda ekspirasyon suresini de k1salur.
tum sirlirler bloke edilip beyin sap1 medullanm ust ve alt Boylece solunum h1zlamr.
539
Onite VII Solunum

ma iletilmesiyle meydana getirilir. Ekspirasyon ise,

,
1
~!
. Pnomotaksik
merkez
akcigerlerin ve gogiis kafesinin elastik geri s;ekilme
ozelligiyle olu~ur.
2. Ventral solunum noronlarmm, solunumu duzen-
,
I .
lnhibe leyen as1l ritmik osilasyonda dogrudan gorev ald1-
- -II- eder gm1 gosteren bir bulgu yoktur.
V, ? Apnostik merkez 3. Art.an pulmoner ventilasyonu ka~lamak ilzere, solu-
--.---- Ventral solunum num uyanlan nonnalden daha buyuk bir degere eri~-
grubu (ekspi rasyon tiginde, solunum sinyalleri dorsal solunum alamrun
ve inspirasyon} temel osilator mekanizmasmdan ventral solunum no-
ronlanna ul~. Sonu<; olarak, ventral solunurn alaru
Solunumun motor ekstra solunurn durtillerine katk1da bulunur.
Vagus ve
glossofaringeus
yollan 4. Ventral gruptaki noronlann bazilannm elektrik-
sel olarak uyanlmas1 inspirasyona; buna kar~m
digerlerinin uyanlmas1 ekspirasyona neden olur.
Bu nedenle, bu noronlar hem inspirasyon ve hem
~ekil 42-1. Solunum merkezinin organizasyonu. de ekspirasyona katluda bulunurlar. Bunlar ozel-
likle <;ok kuvvetli ekspirasyon s1rasmda abdominal
kaslar i<;in gil<;lil ekspiratuvar sinyallerin olu~tu-
PNOMOTAKSiK MERKEZ iNSPiRASYON rulmasmda onemlidirler. Boylece bu alan ytiksek
S0RESiNi SINIRLANDIRIR VE SOLUNUM duzeyde pulmoner ventilasyon gerektiginde, ozel-
HIZINI ARTIRIR likle agir egzersizde, az c;ok a~m bir dtirtU meka-
nizmas1 olarak gorev yapar.
Ponsun ilst bolilmilnde niikleus parabrachialis'te dorsal
olarak yerl~en pnomotaksik merkez, sinyallerini inspi-
AKCiGERiN GENi~LEME SiNYALLERi iLE
rasyonla ilgili alanlara iletir. Bu merkezin primer etkisi,
inspirasyon rampasmm "kapanma noktasim" kontrol iNSPiRASYONUN SINIRLANDIRILMASI-
ederek akciger dongilsilniln dolma suresini duzenlemek- HERiNG-BREUER GENi~LEME REFLEKSi
tir. Pnomotaksik sinyaller kuvvetlendigi zaman inspiras- Beyin sapmdaki solunum kontrol mekanizmalanna ilave
yon 0 ,5 saniye gibi k1Sa bir surede tamamlamr ve boylece olarak, akcigerlerden kaynaklanan sinirsel uyaranlar da,
akcigerlere giren hava miktan azalir. Aksine pnbmotak- solunum kontrolune yard1m ederler. Bunlardan en onem-
sik sinyaller zayrllad1gi zaman inspirasyon 5 saniye veya lisi, akcigerlerin her yarunda bro~ ve bron~iyollerin du-
daha uzun bir sure devam eder; boylece akcigerler daha varlanndaki kas tabakas1 i<;inde yerle$ik olan ve akcigerler
fazla hava ile dolar. a~m gerildigi zaman sinyallerini vagus sinirleri i<:inde dor-
Bu nedenle pnomotaksik merkezin i~levi, esas olarak sal solunum grubu noronlanna gonderen gerim reseptor-
inspirasyonu sm1rlamakur. tnspirasyonun klS1tlanmas1, leridir. Bu sinyaller, inspirasyonu pnomotaksik merkezden
aym zamanda ekspirasyonun ve tum solunumun silresini gelen sirtyallerle aym yonde etkiler. Soyle ki; akcigerler
klSaltmak suretiyle solunumun hmm arnran ikincil bir et- a~m derecede geni~ledigi zaman, gerim reseptorleri, inspi-
kiye sahiptir. Gti<;lu bir pnomotaksik sinyal, solunum hi- rasyon rampasm1 "kapatan" ve boylece daha ileri bir inspi-
z1m dakikada 30-40'a yukseltebilirken, zaytf pnomotaksik rasyonu durduran uygun bir geribildirim roekanizmasm1
sinyal, run dakikada sadece 3 ile 5 solunuma indirebilir. harekete ge<;irir. Bu mekanizma Hering-Breuer geni.$leme
refleksi olarak adlandmhr. Bu relleks, aym zamanda, pno-
HEM iNSPiRASYON HEM DE EKSPiRASYONDA motaksik merkezden gelen sinyaller ic;in de gec;erli oldugu
GOREV YAPAN VENTRAL SOLUNUM GRUBU gibi, solunum hmm da arnnr.
NORONLARI insanlarda soluk hacmindeki art1~, normalin lie;
katmdan (yakla~1k 1,5 litre ve ilzeri) daha buyuk bir de-
Dorsal solunum grubu noronlanna gore yakla~tk 5 mm an-
gere u~mcaya kadar belki de Hering-Breuer reUeksi uyanl-
teriyor ve lateral olarak medullanm her iki tarafmda yerl~-
maz. Bu nedenle, bu refleks normal solunurn kontrolune
mi~ olan, rostral olarak niikleus ambiguus ve kaudal olarak
onemli bir kattlnndan c;ok, esas olarak akcigerin a~m ge-
niikleus retroambiguus'ta yerle~ noronlar, ventral solunum
rilmesini onleyen koruyucu bir mekanizma gibi gorul-
grubu noronlardtr. Bu noron grubunun ~levi, bin;ok onemli
mektedir.
yonden dorsal solunum grubununkilerden farkhdtr.
1. Ventral solunum grubu noronlar, normal sakin so-
SOLUNUM MERKEZi AKTiViTESiNIN GENEL
lunum s1rasmda hemen hemen tamam1yla inaktif
KONTROL0
durumdadir. Bu nedenle, normal sakin solunum
sadece dorsal solunum grnbu tarafmdan tekrarla- $imdiye kadar, inspirasyon ve ekspirasyona neden olan
nan inspirasyon sinyallerinin esas olarak diyafra- temel rnekanizmalan tarn~nk. Fakat, aym zamanda
540
Solum 42 Solunumun Duzenlenmesi

vucudun solunum gereksinimlerine gore, solunum kont-

j
1
rol sinyallerinin nas11 attt1gm1 veya azald1gm1 bilmek de
onemlidir. Omegin, agir egzersiz srrasmda, oksijen (0 2 )
' \
Kemosoositif "'"
kullamm1 ve karbondioksit (CO) olu$um h1zlan s1khkla
normalin 20 katt kadar artmaktadir. Bu durum, pulmoner
ventilasyonda uygun ar~1 gerektirir. Bu boltimiin geri kalan
kislD.llll.Il esas amac1, solunumun viicudu n gereksinimleri-
ne cevap verecek $ekilde di.izenlenmesini tartl$mak ur. inspirasyon alani --fi{-- H+ + HC03-

SOLUNUMUN KIMVASAL KONTROLO


t
H2C03
Solunumun esas amac1, dokularda 0 2 , CO 2 ve hidrojen
iyonlanmn uygun konsantrasyonlanru devam ettirmektir.
t
CO2+ H20
Solunum aktivitesinin bunlann her birindeki degi$iklik-
lere kar$1 c;ok duyarh olmas1, bu amac1 gerc;ekle$tirmek
ac;:1smdan bir avantajdtr.
~ekil 42-2. Beyin sap, inspirasyon merkezinin, ventral medulla yOzeyi-
Kanda CO 2 veya hidrojen iyonlanmn fazlahgi esas nin sadece 1 mm'nin bolOmleri kadar alt1nda ikl tarafil olarak yerle~mi~
olarak dogrudan solunum merkezini uyanr. Sonuc;ta so- bulunan kemosensitif alandan ba~layan slnyallerle uyanlmas1. Kemo-
lunum kaslanna giden hem inspirasyon ve hem de ekspi- sensitif alani hidrojen iyonlannin uyard191na ancak s1v1daki karbondi-
rasyon sinyalleri onemli olc;tide artar. oksidin hidrojen iyonlannin bOyOk k1sm1n1n olu~umunu saglad1gma
Diger yandan oksijen, solunum kontrolti ac;1smdan be- dlkkat ediniz.
yindeki solunum merkezleri tizerine onemli dogrudan bir
etkiye sahip degildir. Bunun yerine hemen hemen tamam1y-
la aort ve harotis cisimcihle1inde bulunan periferik kemo- yonundaki clegi~klikler, kemosensitif noronlan uyarmada,
reseptorler tizerine etki eder ve bunlar, solunum kontrolti
CO/e gore belirgin olarak daha zayif bir etkiye sahiptir.
ic;:in uygun sinirsel sinyalleri solunum merkezine iletirler.
CO2 Kemosensit if Alam Uyam
SOLUNUM MERKEZi AKTiViTESiNiN CO2 VE
HiDROJEN iYONLARI iLE DOGRUDAN COl'in kemosensitif alanclaki noronlan uyarmada zay1f
KiMYASAL KONTROLO bir dogrudan etkiye sahip olmasma kar$lll dolayh eLkisi
r;:ok daha kuvvetlidir. Bu etkisini, dokulardaki su ile re-
M edullamn Ventral Yuzeyinin Altmda Solunum aksiyona girerek karbonik asit meydana getirmek sureciy-
Merkezinin Kemosensitif Alam. ~imdiye kadar solu- le gosterir. Bu cla hidrojen ve bikarbonat iyonlanna ayn~1r;
num merkezinin tic; esas alanmdan bahsetmi$tik: dor- hidrojen iyonlannm solunum tizerine kuvvetli dogrudan
sal solunum grubu noronlar, ventral solunum grubu ve uyanc1 etkisi bulunmaktadtt. Bu reaksiyonlar ~eltll 42-
pnomotaksik merkez. Bunlann hic;birinin, kanm CO2
2'de gosterilmi~tir.
veya hidrojen iyon konsantrasyonundaki degi$iklikler ile
Neden kandaki CO 2 kemosensitif noronlan uyarmada
dogrudan etkilenmedigine inarulmaktadtr. Bunun yerine
hidrojen iyonlanndan daha kuvvetli bir etkiye sahiptir?
medulla oblongatanm ventral yuzeyinin saclece 0,2 mm
Bunun cevab1, kan-beyin bariyerinin hidrojen iyonlarma
alnnda ik i tarafh olarak uzanan ve ~ekil 42-l'de gortilen
kar~1 hemen hemen hie; gec;irgen olmamas1, buna kar$m
farkh bir noron alam, duysal hemosensitif alan yerle$mi~-
CO 2'in bu bariyerlerden sanki bariyer yokmu$c;asma ko-
tir. Bu alan, kanm Pco 2 veya hidrojen iyon konsantrasyo-
layhkla gec;ebilmesidir. Sonuc;:ta, kan Pco2'si artugi zaman,
nundaki degi~ikliklerine kar~1 <;Ok duyarhdtr ve solunum
hem medulla oblongata interstisyel s1V1s10cla ve hem de
merkezinin diger boltimlerini uyanr.
beyin-omurilik s1vismda Pco 2 artar. CO 2 bu s1V1larda der-
hal yeni hidrojen iyonlanm meydana getirmek tizere su
Kemosensitif Noronlarm Hidrojen
ile reaksiyona girer. Boylece, kanda CO2 konsantrasyonu
iyonlarma Yan1t1 Olasthkla
arltlgt zaman solunumsal kernosensitif duysal alan ic;inde,
Primer Uyarand1r kanm hidrojen iyon konsantrasyonu arttigi zamankinden
Kemosensitif alandaki duyarlt noronlar, ozellikle hidrojen c;ok daha fazla biclrojen iyonu serbestlenir. Bu nedenle,
iyonlan ile uyanlirlar. Ger<;ekte bu noronlar ir;:in olasilil<la solunum merkezinin aktivitesi, kandaki CO 2 degi$iklik-
tek onemli dogrudan uyaramn, hidrojen iyonlan oldugu- lerinden c;ok fazla eLkilenecektir. Bu gerr;:egi daha soma
na inamlmaktachr. Bununla birlikte, bidrojen iyonlan kan- nice! olarak taru~cagiz.
beyin bariyerini kolayca ge<;emezler. Bu nedenle, daha ileride
ac;1kland1g1 gibi, CO,'in bu noronlan hidrojen iyon kon- ilk 1-2 Gunden Sonra CO/in Uyanc1 Etkisinin Azalma-
samrasyonunu degi,Stirmek suretiyle ikincil olarak uyard1- s1. Kanda CO1'in artmasmdan soma solunum merkezinin
gma inamlmasma ragmen, kanda hidrojen iyon konsantras- CO 2 ile uyanlmas1 ilk birkac; saatte ytiksekrir; fakat daha
541
Unite VII Solunum

soma kademeli olarak azalarak bir ile iki gun ic;inde ba$- Oksijendeki Degi~iklikler Solunum Merkezinin
lang1c;taki etkinin yakla$1k l/5'ine kadar dii~er. Bu azalma- Kontrolunde <;ok Az Dogrudan Etkiye Sahiptir
mn bir bo1Um1.l CO2'in ilk olarak hidrojen iyon konsant-
rasyonunu artirmasmdan soma bobreklerin dola$1mda Oksijen konsantrasyonundaki degi$ikliklerin bizzat solu-
hidrojen iyon konsanlrasyonunu eski normal diizeyine num dtirtiilerini degi$tirmede solunum merkezi uzerine
ayarlamas1 ile saglamr. Bobrekler bunu kanda bikarbo- dogrudan bir etkisi yoktur (diger yandan, diger boltimde
ac;:iklanacag1 gibi, 0 2 deg~ikhklerinin periferik kemore-
nat miktanm artuarak gen;ekl~tirir. Bikarbonat iyonlan
septorler tizerinden dolayh etkisi bulunmaktadir).
hidrojen iyonlan ile birle$erek kanda ve beyin-omurilik
Boliim 4l'de hemoglobin-oksijen tampon sisteminin,
s1v1smda hidrojen konsantrasyonunun azalmasma neden
pulmoner Po2'nin 60 mm Hg gibi dti$iik bir deger ile 1000
olur. Fakat c;:ok daha onemlisi, saatler si.iren bir donem
mm Hg gibi yuksek bir deger arasmda degi$mesi duru-
sonunda bikarbonat iyonlan aym zamanda kan-beyin
munda bile, dokulara hemen hemen camam1yla normal
ve kan-beyin-omurilik s1v1 bariyerlerinden yava$ olarak
degerlerde oksijen sagladig1m ogrendik. Bu nedenle, ozel
diftizyonla solunum noronlan uzerine ula$Jr ve oradaki durumlar d1~mda, akciger ventilasyonu normalin yans1-
hidrojen iyonlan ile birle$erek konsantrasyonunu normal nm biraz a$agi.smdan, nonnalin 20 veya daha fazla kat.1
veya normale yakm bir degere indirir. Bu nedenle, kan yuksek degerlere kadar deg~mesine ragmen dokulara uy-
CO 2 konsantrasyonundaki bir degi$iklik solunum kontro- gun oksijen ta$mabilmekteclir. Ancak, hem kan ve hem de
lu uzerinde kuvvetli akut bir etkiye ve buna kar$m birkac;: doku Pco 2'si pulmoner ventilasyon luz1 ile hemen hemen
gunliik adaptasyondan soma zaYJ.f bir kronik etkiye sahiptir. tamam1yla ters orant1h oldugundan bu durnm CO 2 ic;:in
gec;:erli degildir. Bu nedenle, evrim O 2'i degil, C0 1'i solu-
Kan Pco/si ve Hidrojen iyon numun temel denetleyicisi yapm~nr.
Konsantrasyonunun Alveol Ventilasyonu Bu ozel durumlara ragi.nen, dokularda 0 2 eksikli-
0zerine Nicel Etkileri gi olu~turacak bir aksaklik meydana geldiginde viicut,
solunumun kontrol11 ic;:in beyindeki solunum merkezi d1-
~ekil 42-3, kan Pco2 ve kan pH'smm (hiclrojen iyon kon-
$1Uda periferik kemoreseptorlerde yerle$mi$ olan ozel bir
santrasyonuna cers orant1h logaritmik bir olr;:ii olan) alve-
mekanizmaya sahiptir. Sonraki k1S1mda ac;:1klanacag1 gibi,
ol ventilasyonu iizerine etkilerini yakla$1k nice! bir $ekilde
bu mekanizma kan O/i c;:ok dii$Uk degerlere, esas olarak
gostennektedir. Ozellikle, kanda Pco1 degerinin normal
Po2 70 mm Hg'nin altma indiginde yamt vermektedir.
sinirlan olan 35-75 mm Hg arasmda oldugu zaman venti-
lasyonda biiyiik art1$ meydana geldigine dikkat ediniz. Bu,
solunumun duzenlenmesincle C0 1 degi$ikliklerinin c;:ok SOLUNUM AKTIVITESININ
buyuk bir etkiye sahip oldugunu gosterir. Buna kar$1hk, KONTROLONDE PERIFERIK
7,3-7,5 degerleri arasmda degi~en normal kan pH'smda KEMORESEPTOR SISTEMI-SOLUNUMUN
solunumdaki degi$iklik onda birden daha azd1r. KONTROLONDE OKSiJENiN ROLO
11 Solunum aktivitesinin kontroli.inde solunum merkezine
ilave olarak bir ba$ka mekanizma daha bulunmaktachr. Bu
10
~ekil 42-4'te goriilen periferik kemoresept6r sistemidir. Ke-
-...
II
;;;
9 moreseptor denilen ozel, kimyasal maddelere kar$1 duyarli
sinir reseptorleri, beynin d1~mda birc;:ok alana yerle$m~-
8
.E lerdir. Bunlar CO 2 ve hidrojen iyon konsantrasyonundaki
iij
N
IS)
7 degi$ikliklere de daha az oranda yamt vermelerine kar$m
e ozellikle kandaki 0 2 degi~ikli.kJerini algtlamada onemh-
:s 6
C
0
dirler. Kemoreseptorler solunum aktivitesinin duzenlen-
>,
th 5 mesine yard1mc1 olmak 11zere sinirsel sinyalleri beyincleki
~ solunum merkezine iletirler.
1= 4
Cl>
> Kemoreseptorlerin btiyiik k1s1m karotis cisimcikle-
0Cl> 3 rinde bulunurlar. Bununla birlikte, daha az oranda ~ekil
> 42-4'un alt k1smmda gosterilen aort cisimcihlerinde de
<i 2
bulunurlar. Birka<;:1 da ba$ka yerlerde; vucudun torasik
ve abdominal bolgelerindeki diger arterlerle yakm ili$kili
_/
0 -+---,,---+--..----.----.---..--.......----.
olarak yerl~im gosterirler.
~ ~ ~ ~ w m ~ oo 100 Karotis cisimcikleri, iki tarafh olarak, arteria karotis
PC02(mmHg) kommunislerin c;:atallanma bolgelerinde bu1unur. Bunla-
rm aferent sinir lifleri Hering sinirleri ile glossofaringeus
7.6 7.5 7.4 7.3 7.2 7.1 7.0 6.9 sinirine kat1hr ve daha soma medullamn dorsal solunum
pH alanma ula~rrlar. Aort cisimcikleri, aort kavsi boyunca yer-
~ekil 42-3. Arteryel Pco/de art1~in ve arteryel pH'da azalmanrn (hid- le$im gosterirler; arerent sinir lifleri vaguslar ic;:incle yine
rojen iyon konsantrasyonu art1~1n1n) alveol ventilasyon h1z1na etkileri. dorsal solunum alamna ula$1rlar.
542
Bolum 42 Solunumun Di.izenlenmesi

~ekil 42-S'te gosterilmistir. Uyan luzmm, hemoglobinin


oksijenle doygunlugunun luzla azald1gi arter Po 2'sinin 60
ile 30 mm Hg aras1 smirlardaki degisikhklerine ozellikle
duyarh olduguna dikkat ediniz.

Karbondioksit ve Hidrojen iyon Konsantrasyonu Art-


-,--- -1--- -Medulla mast Kemoreseptorleri Uyanr. CO 2 veya hidrojen iyon
- - Glossofaringeus siniri konsantrasyonunda artma kemoreseptorleri uyanr ve bu

'
1 Vagus siniri
yolla solunum aktivitesini dolayl. bir ~ekilde artmr. Bu-
nunla birlikte, bu iki faktortin bizzat solunum merkezi
tizerine dogrudan etkisi, kemoreseptorler arac1hg1yla olan
etkisinden c;:ok daha goc;:lildi.lr (yaklas1k yedi kat daha gtic;::-
---Karotis cisimcigi lti) . C0 2'in periferdeki ve merkezdeki etkileri arasmdaki
fark periferik kemoreseptorlerin uyanlmasmm, merkezi
uyanlmadan bes kat daha htzh olmas1dir. Bu nedenle, pe-
riferik kemoreseptorler olastl1kla egzersizin ba$langicmda
CO/e kars1 cevap luzm1 artmnada ozellikle onemliclirler.

Oksijen Eksikliginde Kemoreseptorlerin Uyanlmasmm


Temel Mekanizmas1. Dti$tik Po 2'nin aort ve karotis ci-
simciklerindeki. sinir uc;::lanru nastl uyard1g1 tam anlam1yla
- -,-- - -Aort cisimcigi
bilinmemektedir. Bununla birlikte, bu cisimciklerin sinir
uc;;lan ile dogrudan veya dolayh olarak sinaps yapan ve
glomus hiicreleri ach verilen bez hticrelerine benzer, c;;ok
~ekil 42-4. Solunumun aort cisimcigi ve karotis cisimciglnde bulunan
periferik kemoresepti:irler ile duzenlenmesl.
say1da karakteristik hUcreleri bulunmaktad1r. Baz1 ara$tlr-
mac1lar, glomus hticrelerinin kemoresept5r olarak gorev
800
yapabilecegini ve sinir uc;;larm1 uyarabilecegini one stir-
;::
~
mti$ttir (~ekil 42-6). Glomus hucreleri, kan Po 2'i belir-
ti);:: gin olarak azald1ginda inaktive olan 0 2-duyarh potasyum
;:: ~ 600
·o
......
:s kanallan ic;::erir. Potasyum kanallannm inaktivasyonu
m•-
.:.: .!: glomus hticrelerini depolarize ederek, voltaj-kap1h kalsi-
Cll t11 400
al.!: yum kanallanmn ac;:tlmasma ve hiicre ic;:i kalsiyum iyon
>, C:
·c ;a, konsantrasyonunun artmasma sebep olur. Kalsiyum iyon-
~ -~ 200 lannm artmas1 merkezi sinir sistemine uyanlan goturen
'iii aferent sinirleri uyaran norotransmiter serbestlenmesine
·u
0 I
0 100
- 200 300
:;
400
,
500
sebep olur ve solunumu uyaru. Daha onceki c;ahsmalar
dopamin veya asetilkolinin esas norotransmiterler oldu-
Arteryel Po2 (mm Hg) gunu one stirmesine karsm yeni i;al~malar, hipoksi s1-
rasmda karotis cisimciklerindeki glomus hticrelerinden
~ekil 42-5. Arteryel Po/nin karotis cisirnciginden kaynaklanan uyan
frekans, uzerine etkisl. serbestlenen anahtar uyanc1 norotransmiterin adenozin
trifosfat olabilecegini one surmektedir.

Bu kemoreseptor cisimciklerinin her biri dogrudan Arterde CO2 ve Hidrojen iyon


yakmmdaki aner govdesinden kuc;;uk bir arter yoluyla
Konsantrasyonlan Normal Duzeyde iken
ozel bir kan akunma sahiptirler. Dscelik, cisimciklere ge-
Du~uk Arter Po/sinin
len kan ak1m1, dakikada kendi agrrhklanmn 20 kau gibi
Alveol Ventilasyonunu Uyanc1 Etkisi
asm bir degere ula~aklad.ir. Bu nedenle, akan kandan
uzakla~tmlan oksijen ytizdesi gerc;;ekten s1frrdrr. Bumm ~ekil 42-7, Pco 2 ve hidrojen iyon konsantrasyonlan nor-
anlam1, kemoreseptorler venoz kanla degil, stirekli olarak mal degerlerinde sabit kald1g1 surece, d1.l$t\k aner Po 2
arter kamyla temas halindedir ve Po 2 clegerleri arter Po 2 degerinin alveol ventilasyonu tizerine etkisini gostennek-
degerleri ile aymdir. tedir. Ba~ka bir deyi$le, bu ~ekilde, sadece kemoresepti:ir-
ler tizerine dti~i.lk oksijenin etkisiyle olu~~m solunumsal
Arteryel Oksijen Azalmast Kemoreseptorleri Uyanr. uyanlrna mevcuttur. Sel<ll, arter Po 2'sinin 100 mm Hg'dan
Arter kanmda oksijen konsantrasyonu nonnal degerinin daha yuksek degerlerde bulundugu si.irece solunum i.izeri-
aluna di.\srugtlnde kemoreseptorler a~m derecede uya- ne hemen hemen hie;; eLkisinin olmad1gm1 gostermektedir.
nhrlar. Farkh dtizeylerde arter Po 2'sinin karotis cisimci- 100 mm Hg'dan daha dti~tik basmdarda, omegin arter Po 2
ginden ba~layan sinir uyansmm frekans1 tizerine etkisi degeti 60 mm Hg'ya di.i~ttigi.inde, solunum yakla~1k olarak
543
Onite VII Solunum

Arter iki kat; <;ok du~uk Po 2'lerde ise be~ kat kadar artabilir. Bu

J !P\02 K+kanah t:.Vm


Q Ca++
ko~ullarda, du~k arter Po 2 degeri tahmin edilecegi gibi
solunum olaylanm ~iddetli bir ~ekilde uyanr.
Po 2 60 ile 80 mm Hg arasmda oldugunda, hipoksinin
ventilasyon tizerine elkisi orta seviyededir. Bu nedenle,
deniz seviyesinde saghkh insanlarda ventilasyonun duzen-
Wf-::;:::-;.:J
~-~ ~ M;> C.a++ kanah lenmesinden esas olarak Pco 2 ve hidrojen iyonlan yamu
X's Oo1/'---o Q•• ~
\_;,/ "\ ' sorumludur.

Glomus f,il ~J,.~ t [Ca++)


K+ 0 Q )J Kronik Olarak Du~uk Oksijen Solunmas,
hucresi It ~GS!.~))-.,._ ~-, Solunumu Daha Fazla Uyarir;
~ "Aklimatizasyon" Olay1
~- , ~
roQ~ J
~a Q ,
Dagc1lar, saatlerce degil de gtinlerce stirecek $eltllde ya-
~- liQ Q ·
Q Q va~ olarak daga c;1ktiklannda, atmosferdeki c;ok daha du-
Q QQ
~uk oksijen konsantrasyonlanna, h1zh olarak c;1kuklan
ATP O Asetilkolin Q zamankinden daha fazla dayanabildiklerini gozlemi$ler-
dir. Buna aklimatizasyon denir.
« ~ ~~"l Aklimatizasyonun nedeni, beyin sapmdaki solunum
merkezinin 2-3 gun ic;inde arteryel Pco2 ve hidrojen iyon-

' '~
Aferent Iii ' l~·- ~
MSS'ye lan degi$ikliklerine kar$1 duyarhgmm be~te dordunu kay-
betmesidir. Normal ko~ullarda, CO/in azalmas1 solunu-
mu inhibe eder. Oysa bu durumda boyle bir etki gorulmez
ve oksijen azalmas1, akut oksijen azalmasma oranla alveol
$ekil 42-6. Karotid cisimcigi glomus hucresinde oksijen duyarhhg1. Po2 ventilasyonunu c;ok daha fazla arnnr. Dti$tik oksijene akut
60 mm Hg seviyelerine dO~togOnde, potasyum kanallan kapanir, hue- olarak maruz kalmdigmda solunumda meydana gelmesi
re depolarize olur, kalsiyum kanallan a,;1hr ve sitoplazmada kalsiyum
beklenen yuzde 70 art!.$ yerine alveol ventilasyonu 2-3 gun-
iyon konsantrasyonu artar. Bu durum uyanlan merkezi sinir sistem
(MSS)'ine ileten aferent lifleri aktlve eden norotransmiter serbestlen- luk dti~k oksijenden sonra c;:ogu kez yuzde 400-500 artar.
mesine (en onemlisi ATP'dir) neden olur ve solunum uyanhr. DO~Ok Bu, dagc1ya ilave oksijen ic;in en btiyuk yardmu saglar.
Po/nin potasyum kanal aktivltesini hangl mekanizmalar ile etkiledigi
hala a~1k degildir. t:.Vm zar voltajindaki degi~im. Pco2, pH ve Po/nin Alveol Ventilasyonu 0zerine
Birlikte Etkileri
~ekil 42-8, Po2, Pco2 ve pH gibi kimyasal faktorlerin bir-
likte alveol ventilasyonunu etkileme yolunu ozetlemek-
tedir. Bu $Ckli anlamak ic;in, ilk once dort kun11z1 egriye
7

60
6 40 pH = 7.4 - AO
... - 50_J
pH=7.3 -
II 5 .:,:

1
0 4 30 E
~
«I
'T:I
~ 40
.s
::I
g :::,
C:
C o"" 0
~3 ~ ~ 30
.!!! ~
E 2 20 ~ 'E
~ 20
~ ~
ct g
~ >
ct 10
ct
0+--.--,---,,--.---,, ---.--,---+0
160 140 120 100 80 60 40 20 0 0
Arteryel Po2 (mm Hg) 0 10 20 30 40 50 60
$ekil 42-7. Alttaki egri, alveol ventilasyonu Ozerine fakh duzeylerde
Alveol Pco2 (mm Hg)
arteryel Poz'nin etkisini gostermektedir. Po2 normal duzeyi olan 100 $ekil 42-8. Pco 2, Po2 ve pH'nin alveol ventilasyonu Ozerine ortak et-
mm Hg'dan 20 mm Hg'ya du~tugunde solunumda alt1 kat artma mey- kilerini gosteren c;izim. (Cunningham DJC ve Lloyd BB tarafmdan su-
dana gelmektedir. Ostteki egri, arteryel Pco/nin deney sliresince sabit nulan verilere gore r;izilmi~tlr. The Regulation of Human Respiration.
duzeyte tutuldugunu gostermektedir; pH da sabit tutulmu~tur. Oxford: Blackwell Scientific Publication, 1963).

544
Boli.im 42 Solunumun Duzenlenmesi

dikkat ediniz. Bu egriler 40 mm Hg, 50 mm Hg, 60 mm beyindeki iist merkezlerin beyin sapmdaki vazomotor
Hg ve 100 mm Hg gibi farkh arteryel Po 2 seviyelerinde merkezi uyararak arter basmcnu artu-masma benzemek-
kaydedilmi$tir. Bu egrilerin her biri i<;in, Pco 2 dti~klen tedir.
y-Uksek seviyelere degi$tirilmi$tir. Boylece, bu kIImm Ger<;ekten, solunumdaki toplam aru;;m buyi.ik bir
egriler "toplulugu" alveol Pco/si ve Po/sinin ventilasyon boltimti, hentiz kanda kimyasal degi~iklikler olu$madan,
tizerine birlikte etkilerini a<;;1klar. egzersizin hemen ba~lang1cmda meydana gelir. Olas1hkla,
$imdi de ye$il egrileri inceleyelim. Klrmm egriler kan solunumdaki art1$1Il en onemli bolumii kas kasilmasm1
pH's1 7,4 iken YC$il egriler ise pH 7,3 iken ol<;tilmti$ttir. olu~turmak Uzere vucut kaslanna giden sinyallerle e$-
~imdi elimizde iki farkh pH degerinde, Pco 2, ve Po1 'nin
zamanh olarak beyin sap1 solunum merkezle1ine dogru-
solunum tizerine birlikte etkilerini gosteren iki egri gru-
dan iletilen sinirsel sinyallerden kaynaklamr.
bu bulunmaktadn. Daha yuksek pH'larda $eklin sagma,
daha dti$tik pH'larda $eklin soluna yerle~tirilecek $eltilde Egzersiz Suresince Solunumun Duzenlenmesinde
ba$ka egriler de <;izebiliriz. Boylece, bu <;izim kullamla- Sinirsel ve Kimyasal Faktorler Arasmdaki ili~kiler.
rak, alveol Pco1'si alveol Po/si ve arteryel pH'nm farkh Bir ki$i egzersiz yapt1g1 zaman genellikle sinirsel faktorler,
kombinasyonlarmda alveol ventilasyon dtizeyi onceden
solunum merkezini hemen hemen egzersiz i<;in gerekli
hesaplanabilir.
olan fazla 0 2 ihtiyacm1 kar$ilamaya ve fazla CO1'i atmaya
yetecek diizeyde uyanr. Bununla birlikte, nadiren sinirsel
EGZERSIZDE SOLUNUMUN uyanlar solunum merkezini uyarmada <;ok kuvvetli veya
D0ZENLENMESI i;:ok zayif kalabilir. 1;;te, o zaman kimyasal faktorler, 02'
CO 2 ve vucut s1V1lanndaki hidrojen iyon konsantrasyo-
Ag1r egzersizde, 0 2 ttiketimi ve CO 2 yap1m1 20 kat kadar
nunu normal duzeyde Lutabilmek i<;;in solunumdaki son
artabilir. Yine ~ekil 42-9'da gosterildigi gibi, saghkl1 bir
duzenlenmeyi yapmada onemli bir rol oynarlar.
sporcuda, alveol ventilasyonu oksijen metabolizmas1mn
artma derecesine tamamen uygun bi<;inlde artar. Bu yi.iz- Bu etki ~ekil 42-lO'da gosterilm~tir. Burada alttaki
den, arteryel Po 2 , Pco 2 ve pH neredeyse tamamen normal egri bir dakikahk egzersiz donemi si.iresince alveol venti-
diizeyde kahr. lasyonundaki degi~iklikleri, iistteki egri arteryel Pco 2 de-
Egzersiz s1rasmda ventilasyonda artmaya neden olan gi$ikliklerini gostermektedir. Egzersiz ba~ladig1 s1rada al-
faktorleri analiz ederken, egzersiz s1rasmdaki bu durum veol ventilasyonundaki ilk aru;;m arteryel Pco 2'deki am~la
kanda CO 2 ve hidrojen iyonlan art~ma ve O/in dii$il$ii- aym anda olmad1gma dikkat ediniz. Aslmda, ventilasyon-
ne baglanabilir. Ancak, arteryel Pco2, pH ve Po 2 ol<;;iimle- daki bu aru~ genellikle arteryel Pco1'yi, ~ekilde goriildii-
ri genellikle anlamh degi~klikler gostermez; bu yi.izden gu gibi, normalin altma azalti.r. Egzersiz ba$ladigmda kan
bunlann hi<;;biri solunumu uyaracak degerlere ula$maz- C0 2'inin ventilasyonla aulmasmm nedeni, beynin solu-
lar. Bu durumda ;;u soru sorulmahd1r: Egzersiz sirasmda numu "beklenen" ~ekilde uyannas1du. Boylece, ihtiyai;
ventilasyonun ;;icldetle artmas1 neye baghdir? En azmdan
bir etkinin ag1r bast1g1 soylenebilir. Beynin, kas kas1lmas1
i<;in kaslara uyanlar gonderirken, aym zamanda solunum
merkezini uyarmak uzere beyin sapma da kollateral uya- 44
nlar gonderdigine inamlmaktad1r. Bu, egzersiz sIIasmda o"'
u .-.. 42
0. 0l
_:x:
tE 40
120 ts 38
.. ~

J'"~
'°;;' 100 . .
.,;,
~
36 ~Egzersiz~
0

I'°~
i: 60
~
E 40
ca
a.
~ 201
.A ••

~ r t a ~iddett
. ,. ..
· .;<· :
Po .....
Ag1r
~
0
~
(ti ......
=~
~ ~ 10

>
>::)
o-
Cl)
18
14

6
y
~ 2 .......- , - - - - - - . - - - - ~ -
egzers1z egzersiz
0 2
1.0 2.0 3.0 4.0 Dakika
0 2 tOketimi (Udak) $ekil 42-10. Bir dakikahk egzersiz doneml siras,nda ve egzersizden
sonra alveol ventilasyonu (alttaki egr1) ve arteryel Pco2 (iistteki egri)
$ekil 42-9. Egzersizln oksijen tOketimi ve ventilasyon h1z1 Ozerine etki- degi?iklikleri. (Kopeklerdeki bulgulardan insan i<;in hesap/anm15tf(. Ba-
sl (J.5. Gray'den: Pulmonary Ventilation and Its Physiological Regula- inton CR: Effect of speed vs grade and shivering on ventilation in dogs
tion. Springfield, 11/ionois, Charles C Thomas, 1950). during active exercise. J Appl Physiol 33:178, 1972).

545
Onite VII Sofunum

-----
yeteneginin, ~ekil 42-ll'de gosterildigi gibi, en azmdan
140 -1 I k1smen, ogrenilmi~ bir yamt oldugunu dil~tindtirmektedir.
Tekrarlayan egzersizlerle beyin, kanda Pco 2'yi normal dti-
120 zeylerde tutmak ic;in gereken uygun sinyal miktanm daha
~ kolay saglamaktadir. Beyin korteksini bloke eden deney-
as
~ 100 ler, aym zamanda ogrenme cevaplanm da engelledigi ic;in,
::. ,
, bu ogrenilm~ solunum kontroltinde korteksin de onemli
,,
:I
C
0
>- 80~ rolil oldugunu dti~i.indilrmektedir.
II)
s
~ 60

>
0
~ 40 Solunumu Etkileyen Diger Faktorler
ci
Solunumun istemli Kontrolii. Buraya kadar, solunumun
20
kontro!Unde istemsiz sistemi taru~uk. Buna ragmen hepimiz
biliyoruz ki, k1sa sUreler ir;in solunum istemli olarak kontrol
0 -+----r---+-----,-----,,---..------,
edilebilir ve k~i kanda Po2, Pco2 ve pH'da ciddi dilzensizlikler
20 30 40 50 60 80 100 olu~turabilecek boyutta hiperventilasyon veya hipoventilas-
Arteryel Pco2 (mm Hg) yon yapabilir.
Hava Yollarmdaki irritan Reseptorlerin Etkisi. Tra-
~ekil 42-11. Atlette maksimal egzersizin arteryel Pco 2-ventllasyon
cevap egrisini, normal duzeyden <;ok daha yOksek dOzeye kaydirma- kea, bro~lar ve bron~iyollerin epiteli, solunum yollanna
s1. Kaymarnn norojenik faktorlerden kaynakland1gma inarnlmaktad1r. giren baz1 irita.nlarla uyanlan ve pulmoner iritan reseptorler
Kaymarnn norojenik faktorlerle olu~tuguna inan1lmaktad1r ve hem din- denilen duysal si.nit sonlanmalanna sahiptir. Bu reseptorler
lenim hem de egzersiz s1ras1nda arteryel Pco2'nin hemen hemen tam BtllUm 40'da tarn~tldtg1 gibi., oksUrtik ve aksmga sebep olur.
olarak normal 40 mm Hg'da kalmas1n1 saglayan miktardadir. Bunlar, ayn1 zamanda, olas1!Jkla asnm ve amfizem gibi hasta-
liklarda, bro~ daralmasmdan sonnnludurlar.
Akciger uJ Reseptorlerinin" i~levi. Az miktarda duy-
sal sinir sonlanmas,, alveol duvarlarmda pulmoner kapiller-
lere yakm olarah yerl~m~tir, bu nedenle bunJara "] resep-
torled" denir. Bu reseptorler tlzellikle pulmoner kapillerler
dogmadan once fazladan a)veol ventilasyonu saglamr. kanla geni$ledigi zaman veya konjestif kalp yetersizligi gibi
Ancak yakla~Ik 30-40 saniye soma, aktif kaslardan kana durumlarda gorulen pulmoner tldem olu~tugunda uyanhr. J
gec;en CO2 miktan, artm1~ ventilasyon di.izeyi ile dengele- reseptorlerinin ~levsel rolleri bili.nmemesine ragme11, bunla-
nir. Boylece, arteryel Pco, $ekilde goruldi.igil gibi egzersiz nn uyanlmas1, ki$iye dispne hissi verebilir.
doneminin birinci dakik;s1mn sonuna dogru normale <lo- Beyin Odemi Solunum Merkezini Baskllar. Solunum
ner. merkezinin aktivitesi, beyin sarsmus1 sonucu olu~n akut be-
yin odemi ile baskJ.lanabilir veya inaktive olabilir. Omegin,
~ekil 42-11, egzersizde solunumun kontrolilni.i, bu
ha$ sert bir cisme ~ rpt1gmda, hasarlanm1~ beyin dokusunda
defa daha nicel olarak, diger bir yoldan ozetlemektedir. odem gel~ir; serebral arterlere bas, olur. Sonur;ta, serebral
5ekilde alttaki egri, dinlenme esnasmda alveol ventilas- kan dola~1 ktsmen engellenir.
yonu ilzerine farkh di.izeylerdeki arteryel Pco 2'nin etkisini Beyin tldeminden kaynaklanan solunum depresyonu ba-
gostermektedir. Dstteki egri ise, ag1r egzersiz si.iresince, zen mannitol <;l:\zeltisi gibi hipertonik r;ozeltilerin intravenoz
solunum merkezinden gelen norojenik uyannm olu~tur- enjeksiyonu ile ger;ici olarak azalulabilir. Bu <;ozel tiler, beyin-
dugu yakla~1k kaymayi gostermektedir. lki egrinin i.izerin- deki s1vmm bir ktsmm1 ozmotik yollarla uzakla§tmr ve kafa
deki i~retli noktalar, once dinlenme durumunda ve sonra ir;i basmcm1 azaltarak, bitka,; dakika i,;inde bazen solunu-
da egzersizde Pco/yi i~aret etmektedir. Her iki omekte de mun geri donmesini saglarlar.
Anestezi. Solunum dunnas1mn ve solunum depresyo-
Pco 2'nin 40 mm Hg'hk normal di.izeylerde olduguna dik-
nunun belki de en yaygm nedeni, anestetikler veya narkotik-
kal ediniz. Diger bir deyi~le, norojenik faktor egriyi yakla- lerin a~m dozda kullarum1d1r. Omegin, sodyum pentobarbi-
~Ik 20 kat yi1kan clogm kayclmr. Boylece ventilasyon, CO2 tal, halotan gibi diger anestetiklere gore, solunum merketini
serbestlenme hizm1 kar~ilayarak, arteryel Pco2'yi normal daha fazla bask1lar. Bir zamanlar, morfi.n bir anestetik olarak
degerlerine yakm di.izeyde tutar. ~ekil 42-ll'de iistteki kullarulrm$tl. Ancak, $imdi bu ila<; sadece anestetiklere ek
egri, egzersiz silresince, arteryel Pco 2 40 mm Hg'hk nor- olarak kullarulmaktad1r. <;:unki.i, solunum merkezini btiytik
mal degerini a~cak olursa bunun ventilasyon i.ize1ine oranda basktladtg1 halde, serebral korteksi anesteziye sokma
ozelligi azdu.
uyanc1 etki ettigini ve 40 mm Hg'mn altma dii~en Pco 2 de-
Periyodik Solunum. Periyodik solwium denilen solu-
gerlerinin de bask1lay1c1 etkisi oldugunu gostermektedir. num bozuklugu, baz1 hastahk durumlannda gorillOr. K~i
k1sa bit sure ic;:in derin soluk ahr ve soma soluuum yava~lar,
Egzersizde Ventilasyonun Norojenik Kontrolu K1s-
bazen bir si.ire i<;in tamamen durur. Dtlngtl Mylece devam
men Ogrenilmi~ Bir Yamt Olabilir. Birc;ok deney, bey-
nin egzersiz si.iresince ventilasyon yamn egrisini kaydirma
546
Boli.im 42 Solunumun Duzenlenmesi

~~~ r•s~~~~,7it..~-~r---
Solunum
!

, Solunum
2 Cheyne-Stokes solunumunun ikinci btr nedeni, solunum
kontrol bolgclerinde artan negatif geribildirim 1wzanadir.
Bunun anlanu, kandaki CO2 vcya 0 2 degi$iminin ventilas-
yonda nonnale gore daha biiyiik degi$1neye yol a~astdrr.
merkezinin
uyanlmas, Omcgin, Pco1, 3 mm Hg yiikseldigi zaman , ventilasyon-
da nonnalde goriilen 2-3 kat arus yerine, aym 3 nun Hg

"'
Akciger karnrnn
PC02'si
ams ventilasyonu 10-20 kat aronr. Bu durumda, beynin
periyodik solunum i<;in geribildirime olan yatkm hgi, ak-
cigerler ve beyin arasmda kan akmunda ilave bir gecikme
~ekil 42-12. Cheyne•Stokes solunumu. Pulmoner kanda Pco 'dakl olmadan Cheyne-Stokes solunumunu olusturacak ~kil-
2
de\')l~imler (k1rm1z1 <;izgf) ve solunum merkezindekl s1v1da Pco/nin ge- de kuvvetlenir. Bu Lip Cheyne-Stokes solunumu, esasen
cikml~ degi~lmleri (mavi 9zg1) gosterilmektedir
beyindeki solunum merkezleriJule /1asar olan hascalarda go-
rtililr Beyin hasan, solunum uyansm1 birkac; saniye ic;in
tama1myla baslular; sonra kan CO,'indeki ar~ btiytik bir
kuvvede bunu geriye dondUriir. Bu tip Cheyne-Stokes
solunumu, SJkltl<la beyinde i$lev bozuklugunun oliime
dogru gittiginin haberc~idir.
Cheyne-Stokes solunumu siiresmce, pulmoner ve so-
cdcr. Pcriyoclik solunumun bir tipi, ~ekil 42-ll'dc gosteril- lunum merkezi, Pco 2 degi$ikliklerinm tipik kaynlan, ~ekil
digi gibi, yak1~1k her 40 •60 saniye arasmda tekrarlayan so- 42-12'de gosterilm~Lir. Pulmoner kan Pco 2 deg~ikliklerinin,
lunumdak1 yava~ arm1a vc azalmalarla cammlanan Chey11e- solunum noronlanndaki Pco2 degi$1kliklerinin 0ncesinden
Stolies solu11umudw: etkilendigme dikkat cdiniz. Solunumun derinligi, ventilasyo-
Cheyne-Stokes Solunumunun Temel Mekanizma- nun meydana geldigi pulmoner kandaki Pco1 ile degil, beyin-
s1. Cheyne-Stokes solunumunun ana sebeb1 ~udur: 81r ~1 dek1 Pco 2, ile uyu$lllaktachr
~lrt miktarda soludugu zaman, pulmoner kandan <;ok fazla
COJ atar ve ayru zamanda kan O,"ini arnnr Pulmoner ka- Uyku Apnesi
nm beyne ul~1p a~m ventilasyonu baskilamas1 u;m btrka<;
saniye Stire ge<;er. Bu stire i<;inde, ki~i faz ladan birka<; saniye Apne terimi spontan solunumun yoklugu demektir. Apneler
daha ~n ventilasyon yapar. Bundan dolayi, a$ln vcnlile edi- bazen normal uyku s1rasmda meydana gelir, fakat uylrn apneli
len kan solunum merkezine ula~ngmda solunum merkezimn ki~ilerde, apne siircsi ve S1khg1 <;ok artmi$tlr. Bu k¼ilcrde her
i;ok fazla basktlanmasma neden olur. Daha sonra, dongiintin gece l 0 santye veya daha uzun stiren apncler 300 ile 500 kere
ters1 ba~lar Yani, alveolde CO 2 artar ve 0 1 azahr Ardmdan tekrarlar. Uyku apneleri, iist solunum yollanmn ozellikle fa.
tekrar, beynin yeni clegi~ikliklere yamt vermcsinden once bir- nnksin okanmaS1yla veya mcrkezi sinir sistemlnin solunum-
ka<; saniye gec;er. Bcyin, yanu verdigi zaman, k~i bir kcz daha sal i$levinin bozu lmas1yla mcyclana gclcbilir.
derin nefcs alu- vc dongu cekrar eder. Obstri.iktif Uyku Apnesi Ost Solunum Yolunun T1-
Cheyne-Stokes solunumunun esas nedcni herkcstc olu- kanmas1 ile Olu~ur. Normalde farinks kaslan, inspirasyon
~bllir. Ancak, normal kosullarda. bu mekanizma btiyiik s1rasmda akcigerlere hava akumru saglayan ge<;~i ac;1k tutar.
oranda ·'basktlanm~nr~. Yani, kanm ve solunum merkezi Uyku srrasmda bu kaslar gencllikle gev$ektir; fakac solunum
kontrol bolgelerinin smlan btiyiik miktarlarda c;oziinmii~ ve yolu yecerli hava akmu olacak kadar a<;1k tutulur. Baz1 k1~i-
kimyasal olarak baglanml.$ CO, ile O,'e sahiptir. Dolayis1yla, lerde, bu k1s1m ozellikle dard1r ve uyku s1rasmda bu kaslann
normal olarak, akcigerler, fazla"dan CO 2 olu$turarak veya O! gev~emesi farinksin tamamen kapanmasma ve akcigerlere
azalmasma yo! a<;arak birkar,: saniye ic;inde periyodik solu- hava gec;i~inin engellcnmesine neden olur.
numun bir sonrak1 dongustinii onaya c;1kararnaz. Fakat iki Uyku apneli ki$ilerde, uykuya dald1ktan hemen sonra,
ayn ko$ul alunda basktlayic1 faktorlerm etkismin azalchgi ve gilriiltiilil liorlama ve s1kmt1h s0/111111111 olu~1r. Horlama <;ogu
Cheyne-Stokes solunumunun meydana geldigi du~nti lmek- kez ilerler ve da ha gtiriilti.ilii hale gelir ve solu num daha son-
tcdir. ra apne denilen uzun sessiz bir donemle kesilir. Bu apnc do-
l Akcigerlerden beyne kan ta~rnmasmda uwn bir gecikme ncmleri Po 2'de anlamh azahnaya ve Pcoz'de artmaya neden
oldugu zaman, alveollcrde CO1 ve O/deki degi$iklik- olur ve bunun sonunda sol,mum uyanlir. Boylece horlama
ler nonnaldcn saniyeler kadar uzun Stire devam eder. ve tekrarlanan apne donemlerini takiben solunum guriilti\-
Bu kosullar altmda, alveollerin ve pulmoner kanm bu lii ve htc;kmk seklinde aniden ba~lar. Apne donemleri ve s1-
gazlan depolama kapasitesi a~1hr; birkac; saniyc sonra kmuh solunum gece stiresince yiizlcrce kerc tckrarlamr ve
penyoclik solunum dtirtiisii baskm hale gelir vc Chey- pan;alanm1$,, rahac:s1z uyku ilc sonu<;larur. Bu nedenle, uyku
ne-Stokes solunumu ba$lar. Bu lip Cheyne Stokes so- apneh hastalarda genellikle giin boyunca 3$Ln uyuklama hali
lunumu, sikhkla ciddi kalp yctmczligi olan hastalarda gorUIUr. Bu hastalarda aynca, sempauk akcivitc art1~1. kalp
goriilUr. Ctinkti bu hastalarda kan ak1m1 yavaslam1$Uf luzmda am~. pulmoner ve sistemik hipcrtansiyon ve kardiyo-
ve bu nedenlc, kan gazlanmn akcigerlerden bcyne ta- vaskUler hastahk riskinde onemli oranda anma gibi bozuk-
~nmas1 gecikmislir. Gerc;ekte, kronik kalp yeunezligi luklar olu~ur.
olan hastalarda Cheyne-Stokes solunumu. aylarca bir ObsUilku( uyku apnesi, fannksin yumu$3k dokulannda
ortaya <;tkar, b1r kaybolur. yag bmkimmde anma veya boyunda ~m yag ktitlesi nede-

547
Onite VII Solunum

niyle baSik farinksli olan yaslt ve ~sman kisilerde c;ok yaygm n um merkezlerini uyaran tedaviler bazen faydah olabilir; fa-
olarak meydana gelir. Az sayida ~de uyku apnesi nazal obs- kat genellikle geceleri CPAP'lt ventilasyon gereklidir.
truksiyon, dilin bi.lyuk oltnas1, bademciklerin buyumesi veya Ban durumlarda, uyku apnesi obstrilktif ve santral meka-
inspirasyonda akcigerlere hava akmuna direnci aroran belirli ni.zmalann kombinasyonu ile meydana gelebilir. Bu "mikst"
damak ~ekilleri ile ili?kili olabilir. Obstruktif uyku apnesin - tip uyku apnesi butiln uyku apne vakalarnun yakla~ ytlz-
de en sil< tedavi ~ekilleri ?unlardir; (1) Bogazm arkasmdaki de 15'i kadardir. Oysa "san tral" uyku apnesi vakalann yuzde
fazla yag dokusunun cerrahi olarak c;1karilmas1 (uvulopala- l'inden daha azdrr. Uyku apnesinin en yaygm nedeni ust ha-
toja,ingoplasti ad1 verilen i?lem), buyi.iyen bademciklerin ve vayolu obstri.iksiyonudur.
lenf bezlerinin c;1kanlmas1 veya uyku s1rasmda daralan hava
yolunu havamn gec;i~ yolundan <;tkarmak ic;in trakeada kesi
yapilmas1 ( trakeostomi) ve (2) sii.rekli pozitif hava yo!u basmct Kaynaklar
ile naza1 venti!asyo11 (CPAP). Ainslie PN, Lucas SJ, Burgess KR: Breathing and sleep at high altitude.
Solunum Kaslarma Gelen Sinirsel Uyan Ge~ici Ola- Respir Physiol Neurobiol 188:233, 2013
rak Kayboldugunda "Santral" Uyku Apnesi Meydana Babb TG: Obesity: challenges to ventilatory control during exercise-a
Gelir. Uyku apneli az say1da ki?ide, solunum kaslanna mer- brief review. Respir Physiol Neurobiol 189:364, 2013.
Guyenet PG: The 2008 Carl Ludwig Lecture: retrotrapezoid nucleus,
kezi sinir sisteminden gelen uyan gec;ici olarak kesilir. Solu-
CO 2 homeostasis, and breathing automaticity. J Appl Physiol 105:
nwnsa1 noromii.skii.ler yapilardalii anormallihler veya merkezi 404, 2008.
sohmwn merkezlerindehi hasar uyku suasmda solunumun ke- Guyenet PG, Abbott SB, Stornetta RL: The respiratory chemorecep-
silmesine neden olabilen bozukluklardu. Samra! uyku apneli tion conundrum: light at the end of the tunnel? Brain Res 1511:
hastalann iscemli ventilasyonlan yerinde olmasma ragmen, 126, 2013.
Guyenet PG, Stornetta RL, Bayliss DA: Central respiratory chemorecep-
bu hastalann uyamkken ventilasyonlan azaltn1~ olabilir. So-
tion. J Comp Neurol 518:3883, 2010.
lunum bozukluklan genellikle uyku sirasmda daha k0tUle- Hilaire G, Pasaro R: Genesis and control of the respiratory rhythm in
~ir, apnenin stkl!gi artar. Po1 azalmas1 ve Pco 2 artmas1 kritik adult mammals. News Physiol Sci 18:23, 2003.
bir duzeye ul~mca solunum uyanlu. Bu ge,;ici solunum Jordan AS, McSharry DG, Malhotra A: Adult obstructive sleep apnoea.
duzensizligi uyku kalitesini bozar ve obsniikLi.f U)'kU Lancet 383:736, 201 4 .
Konecny T, Kara T, Somers VK: Obstructive sleep apnea and hyperten-
apnesinde oldugu gibi ki~i uyand1gmda kendini dinlenmemi~
sion: an update. Hypertension 63:203, 2014.
hissed er. Nurse CA, Piskuric NA: Signal processing at mammalian carotid body
Bir,;ok hastada, samral uyku apnesinin nedeni bilinme- chemoreceptors. Semin Cell Dev Biol 24:22, 2013.
mekle birlikte, solunum dUzensizlikleri, beyinde solunum Plataki M, Sands SA, Malhotra A: Clinical consequences of altered
merkezlerini tutan inmeler veya diger bozukluklar nedeniyle chemoreflex control. Respir Physiol Neurobiol 189:354, 2013.
Prabhakar NR: Sensing hypoxia: physiology, genetics and epigenetics.
solunum merkezlerinin CO 2 ve hidrojen iyonlannm uyan-
J Physiol 591 :2245, 2013.
c1 etkilerine daha az yamt vermesinden kaynaklanabilir. Bu Ramirez JM, Doi A, Garcia AJ 3rd, et al: The cellular building blocks of
hastalar sedatif veya narkotiklerin d il~ilk dozlanna bile a~m breathing. Compr Physiol 2:2683, 2012.
derecede duyarltdtrlar. Aynca bu hast.alarda C01'nin uyanct Romero-Corral A, Caples SM, Lopez-Jimenez F, Somers VK: Interac-
etkisine solunum merkezlerinin duyarlthgt ,;ok azd1r. Solu- tions between obesity and obstructive sleep apnea: implications for
treatment. Chest 137:711 , 2010.
Thach BT: Some aspects of clinical relevance in the mat uration of res-
piratory control in infants. J Appl Physiol 104: 1828, 2008.

548
BOLOM 43

<I
Solunum Yetersizligi-Patofizyolojisi,
Tan1s1, Oksijen Tedavisi

Solunum sistemi hastahklannm <;ogunun tam ve tedavisi, Zayif sodyum bikarbonat <;ozeltisi CO2'ye maruz birakil-
bi.iyuk olc;i.ide solunum ve gaz deg~iminin temel fizyolo- d1g1 zaman bir denge olu~uncaya kadar karbondioksit
jik prensiplerinin anla~1lmasma bagh<llr. Solunum sistemi s1V1da erir. Bu denge durumunda c;ozeltinin pH's1 Boli.lm
hastaliklannm baztlan ventilasyon yetersizliginden kay- 3l'de a<;1klanan Henderson-Hasselbalch e~itligine gore,
naklamrken, digerleri pulmoner zardan difozyon bozuk- CO 2 ve bikarbonat iyon konsamrasyonlannm bir fonksi-
luklarmdan veya gazlann akcigerler ve dokular arasmda
yonudur. Buna gore:
anormal kan ta~mmasmdan kaynaklamr. Bu hastahklann
her birinde tedavi, <;ogu kez o kadar farkhdtr ki, basit<;e
bir "solunum yetersizligi" tams1 koymak talmin edici pH = 6.1+1ogHC03-
degildir. CO2

SOLUNUM ANORMALLiKLERINI Kan CO 2'sini olc;mek i<;in cam elektrot kullamld1-


INCELEMEDE KULLANILAN FAVDALI g111da, kullamlacak olan minyati.ir cam elektrodun etraft
VONTEMLER ince plastik bir zar ile san hr ve elektrot ile plastik zar
arasmdaki bo~luga da konsantrasyonu bilirten bir sodyu m
Daha onceki birka<; bolilmde, solunum anormalliklerini
bikarbonat eriyigi konur. Daha soma, plastik zarm d1~
ara~tmnada kullamlan vital kapasite, soluk havas1 , fonk-
yuzeyinirl, CO 2 dozeyi olc;ulecek olan kan ile temas
siyonel reziduel kapasite, olii bo~luk, fizyolojik ~ant ve
fizyolojik olu bo$luk ol<;iimleri gibi bir dizi yontemi tar- etmesi saglarur. Bu durumda kanda bulunan karbondiok-
tl$ttk. Bu rutirl olc;iimler, klinikte akciger fizyologlanmn sit zardan bikarbonat eriyigine dogru difiize olur. Bu
kullan<llg1 yontemlerin ancak bir boliimiidilr. Diger baz1 ol<;iimiin yaptlabilmesi ic;in sadece bir veya birkac; damla
yoncemler bu boli.imde Lammlanilll$ttr. kan gereklidir. Daha sonra pH cam elekttolla olc;1.1lt1r ve
yukandaki formi.il kullantlarak CO2 hesaplamr.
KAN GAZLARI VE KAN pH'SININ
iNCELENMESi Kan PO/sinin Belirlenmesi. Bir siv1daki oksijen kon-
Kamn parsiyel oksijen basmc1 (Po), karbondioksit basmc1 samrasyonu polarografi teknigi ile ol<;i.ilebilir. Elektrik
(Pco) ve pH ol<;timleri akciger fonksiyonlanm incelemede akim1, ki.lc;i.lk bir negatif elektrot ile c;ozelti arasmdan
kullamlan en onemli testler arasmda yer alir. Akut solunum gec;er. Eger eleklrotraki volr.aj, c;ozeltideki voltajdan -0,6
s1kinns1 ya da akut asit-baz dengesi bozukluklannda voltr.an daha fazla ise, 0 2 elektrodun iizerinde toplana-
uygun tedavinin sec;ilinesi i<;in, bu ol<;timlerin htzla yapil- cakm. Aynca elektrottan gec;en akunm luz1 oksijen kon-
mas1 onemlidir. Bu ol<;timlerin birka<; dakika i<;inde ve
santrasyonu ile ( ve dolay1S1yla Po 2 ile de) dogru orannhdir.
birka<; damla kanla yaptlmasm1 saglayan basit ve hizh yon-
PraLikLe yiizeyi yakla$1k 1 mm1 olan negatif platin elekL-
temler gel~tiril~tir. Bu yontemler a$agida belirtil.mi$tir.
rot kullamlir. Bu elektrot, oksijenin clifuzyonuna izin
Kan pH'smm Belirlenmesi. Kan pH's1 kimya laboratu- veren, fakat elektrodu "olumsuz etkileyebilecek" protein
varlannda genellikle bir cam pH elektrodu kullamlarak ve diger maddelerin difi.izyonunu engelleyen ince bir
olc;i.ili.lr. Bu amac;la, minyati.lr cam elektrodlar kullamhr. plastik zarla kandan aynlm1~nr.
Cam elektrotta olu~an voltaj pH'mn dogrudan ol<;iimi.i- Genellikle pH, CO 2 ve Po 2, olc;iimii yapan aletler aym
dtir ve bu genellikle ya bir voltmetrede okunur veya
cihaz ic;irle yerle$tirilmi~tir ve biltiin bu olc;i.imler bir
kaydedilir.
dakika gibi k1sa bir zamanda tek bir damla kan ornegirtde
Kan CO/sinin Belirlenmesi. Cam elektrotlu bir pH yap1labilir. Boylece, kan gazlan ve pH'daki deg~imler hasta
metre kan CO 2 degerini belirlemede de kullamlabilir: ba~mda neredeyse her an izlenebilir.
549
Onite VII Solunum

MAKSiMUM EKSPiRASYON AKIMININ ~el<ll 43-1B, akciger kollapsrnm (ve dolayis1yla bron-
ou;0LMESi $iyol kollapsmm da) farkh evrelerinin maksimum ekspi-
rasyon akumna etkisini gostermektedir. Egrinin bu
Bin;ok solunum sistemi hastabgmda, ozellikle ast1mda, bolumunde, rum akci.ger hacimlerindeki maksimum eks-
ekspirasyon s1rasmda daha fazla olmak iizere hava pirasyon ak1m1 verilm~tir. Bu egrinin kaydt i<;in sagbklt
ak1mma kar$t dirern; <;ok artar ve bazen <;ok fazla solunum bir ki~i mtimktin oldugunca fazla havay1 i<;i.ne ald1ktan
gti<;ltigtine sebep olur. Bu, a$ag1daki gibi tanunlanabilen sonra daha fazla hava c,;1karamayacag1 noktaya kadar
maksimum elispirasyon ak1m1 kavram1m gtindeme getirir. giic;lu bir ekspirasyon yapar. Ki$inin h12la 400 Udak'dan
Ki$i zorlu bir ekspirasyon yapt1gi zaman, ekspirasyon fazla bir maksimum ekspirasyon hava ak1mma eri$tigine
hava ak1m1, <;ok fazla ilave gil<;le bile arunlamayacak bir dikkat ediniz. Bundan sonra ki~i ne kadar zorlasa da
maksimuma eri$ir. Bu, maksimum ekspirasyon ak1m1d1r. eri$ebilecegi maksimum aklm sabit kahr.
Maksimum ekspirasyon ak1m1, akcigerler btiyilk bir Akciger hacmi ki.ic,;uldilkc,;e, maksimum ekspirasyon
hacimde hava ile dolu oldugu zaman, akcigerlerin hemen akun hmnm da azald1gina dikkat ediniz. Bunun ba$hca
hemen bo~ oldugu duruma k1yasla r;ok daha btiy-Uktilr. nedeni geni.~lemi~ akcigerde bron$ ve bron~iyollerin
d1$tan akciger dokulannm esnek elemanlan tarafmdan
Bu ilkeler ~ekil 43-1 incelendiginde anla~1labilir.
<;ekilerek k1smen a<;tk tutulmas1du. Oysa akcigerler
~eldl 43-lA, g5gus kafesinin s1kl~mas1yla alveollerin
ki.i<;tildilgilnde bu yapilar gev$et, bron$ ve bron~iyoller ill$
d~ma ve hava yollanna uygulanan artml$ basmcm etki-
basmcm etkisinde daha kolay kollabe olurlar, bu da
sini gostermektedir. Oklar, alveol ve bron$iyollerin her
giderek maksimum ekspirasyon akumm azalur.
ikisine de ~tan aym basmcm uyguland1g1m i~aret
etmektedir. Bu basm<; sadece havamn alveollerden bron- Maksimum Ekspirasyon Ak1m-Hacim Egrisi Anormal-
~iyollere itilmesine <legit, aym zamanda bron~iyollerin likleri. ~ekil 43-2, normal maksimum ekspirasyon akim-
kollabe olmasma da yoneliktir, bu da havamn ~a dogru hacim egrisini ve beraberinde iki tip akciger hastahgmda:
hareketine engel olur. Bron~iyoller hemen tamamen bi.iztilmi.i$ akcigerler ve havayollarmm k1smen nkanma-
kollabe oldugunda, ekspirasyonun daha fazla zorlanrnas1, smda elde edilen ak1m-hacirn egrisini gostermektedir.
alveol basmcm1 daha fazla arnrabilir, fakat aym zamanda Biiziilmli~ akcigerde, hem toplam akciger kapasitesinin
(TLC) hem de reziduel hacmin (RV) azald1gma dikkat
bron$iyollerin kollapsm1 ve hava direncini de e$it mik-
ediniz. Aynca akciger normal maksimum hacme geni$le-
tarda anmr, boylece aktmda daha fazla art.J~a engel olur.
yemediginden en zorlu ekspirasyonda bile maksimum
Sonu<; olarak, ekspirasyon giictinun kritik bir degerirtden
ekspirasyon akum normal egriye e~it bir yilkselme goste-
soma maksimum ekspirasyon aknnma er~ilmi$ olur. remez. Btizi.ilmu~ akciger hastah klan tiiberhiiloz ve siliko-
.zis gibi akcigerin fibrotik hastahklanm ve kifoz, skolyoz
ve fibrotik plorezi gibi gogi.is kafesini daraltan hastahklan
kapsar.
Hava yolu tikamkligi hastahklannda, hava yollannm
\~ I t t t
A ~ kapanma egilimi ekspirasyon yapmak ir;in goguste ihtiyac;
- I ' ♦
+ +
duyulan ekstra pozitif basm<;la bilyilk ol<;ilde artmld1g1
i<;in genellikle ekspirasyon yapmak inspirasyon
~ 500

~
':: 400
E
.i: j 500
Ill
~ 300 ~
Ill
.c
':: 400
E
[ 200 .i:
Ill
Ill 300
Ill
f! >
as
o. 100 oplam akciger
~ 200
~ kapasitesi 0
w >
0 I ,/ I I I I >" I I ; 100
B 6 5 4 3 2 0
Q,
II)
.::.:
Akciger hacmi (litre) w 0
7 6 5 4 3 2 1 0
~ekil 43-1. A, Maksimum zorlu ekspirasyon esnas1nda solunum yol-
Akciger hacml (litre)
lannin kollaps1 ekspirasyon ak1m h1zm1 k1s1tlayan bir etkidir. B, Akciger
hacminin maksimum ekspirasyon hava ak1m1na etkisi. Akciger hacmi ~ekil 43-2. iki solunum anormalliginin (buzOlmO~ akcigerler ve solu-
azallrken maksimum eksplrasyon hava ak1m1nin azald191 gosterilmek- num yollari t1kan1kllg1) rnaksimum ekspirasyon ak1m-hacim egrisine
tedir. etkisi. TLC, toplam akciger kapasitesi, RV, rezidOel hacim.

550
Bolum 43 Solunum Yetersizllgl-Patof izyolojisi, Tan1s1, Oksijen Tedavlsi

yapmaktan c;ok daha zordur. Bunun aksine, inspirasyonda Bu nedenle, birinci saniyede kaydedilen zorlu ekspiras-
meydana gelen ekstra negatif plevra basmc1 hava yollanro yon hacimleri (FEV 1) normal ile kar?Ila$t1nlir. Normal
"ac;m" bir etki yapngmdan, aym zamanda alveolleri de ld?ide (bkz. ~ekil 43-3A), birinci saniyede c;:1kanlan
geni$lelir. Bu nedenle, hava kolayca akcigere girer fakat FVC'nirl toplam FVC'ye oram (FEV/%FVC) yiizde 80
orada hapsedilir. Aylar ya da y1llar stiren bir donem ic;inde, kadard1r. Bununla birlikte, ~ekil 43-3B'de havayolu
bu etki ~ekil 43-l'de ye$il egride gosterildigi gibi hem nkanmas1 olan k~ide bu deger yiizde 4 Tye inrni$tir. Ciddi
TLCyi hem de RV'yi arunr. Aynca hava yollarmm kapan- havayolu nkanmasuun gortildugil akut asnmda bu deger
masi ve onlann normal hava yollanndan daha kolay yiizde 20'den daha a$ag1 di.i$ebilir.
kollabe olmas1 nedeniyle maksimum ekspirasyon akun
hm c;ok azahr.
Ciddi hava yolu ukanmasma neden olan klasik hastahk 0 ZG0L PULMONER ANORMALLiKLERiN
ast1md1r. Amfizemin baz1 evrelerirlde de cidcti havayolu
ukanmas1 goriiltir.
PATOFiZYOLOJISI
KRONiK PULMONER AMFiZEM
ZORLU EKSPiRASYON ViTAL KAPASiTESi VE
ZORLU EKSPiRASYON HACMi Pu.lmoner cimftzem terimi genel anlam1yla akcigerlerde
fazla hava anlamma gelir. Bununla birlikte, bu terim
<;ok yararh, aynt zamanda c;ok basit diger bir klinik genellikle uzun yillar sigara ic;:meye bagh olarak akciger-
akciger testi de bir spirometre ile zorlu ekspirasyon vital lerin karma?1k nkayic1 ve hasar verici stirec;lerini tamm-
hapasitesinin (FVC) kayd1dir. ~ekil 43-3A'da akcigeri lamak ic;in kullamhr. Bu durum a$ag1da s1ralanan,
normal olan bir ki$iden, ~ekil 43-3B'de k1smi havayolu akcigerlerdeki ana patofizyolojik degi$ikliklerden
t1kanmas1 olan bir ki$iden ahnan kayttlar gortilmektedir. kaynaklamr:
FVCyi olc;erken, ki$i ilk olarak TLC ye kadar maksimum 1. Bron$ ve bron$iyolleri irite eden duman ya da
bir inspirasyon yapar, soma da spirometreye maksimum ba$ka maddelerin inhalasyonu ile gel4;en kmnih
ekspirasyon c;abas1 ile olabildigince h1zh ve ttim havayi enfehsiyon. Kronik enfeksiyon havayollannm
verecek ~ekilde bir ekspirasyon yapar. $ekilde de gosteril- normal koruyitcu mekanizmalanrn ciddi $ekilde
digi gibi zamana kar$t kaydedilen eg1inin a$agi inen bozar. Buna nikotinin etkisiyle solunum epiteli sil-
kolunun Lamam1, FVC'yi gostermektedir. yalanmn k1smen paralize olmas1 da dahildir. Sonuc;:
Simdi (1) normal akcigerler ve (2) krsmi havayolu olarak, mtiktis solunum yollanndan kolayca at1la-
ukanmasmdan elde edilen iki kayit arasmdaki fark1 ince- maz. Aynca, 3$trl mi.lkils salg1lanmasmm uyanl-
leyelim . FVC'lerin toplam hacim degi$imleri c;ok farkh mas1 durumu claha da kottile$tirir. Aym zamanda,
degildir. Bu, iki ki$inin temel akciger hacimlerinde orta alveol makrofajlarinin inhibisyonu da enfeksiyonla
derecede farklar oldugunu gosterir. Bununla birlikte, bu sava$ta bu hticrelerirl etkinliklerini azalur.
ki~ilerin her bir saniyede ozellihle ilk saniyede ekspirasyonla 2. Enfeksiyon, a~m mtiktis ve brOfi$iyol epitelinin
pkarabildihleri 1iava mihtannda biiy iik bir farklil1h vard1r. inflamatuvar odemi birlikte birc;:ok kiic;uk havayol-
lannm hronik tthanmaszna neden olur.
Normal 3. Havayollannm ukanmas1, ozelhkle ekspirasyonu
A Maks1mum
zorla~tlrarak alveollerde havanm hapsolmasina ve
4~ 1nspilra\ ~]o~--------- alveollerin a$m gerilmesine yol ac;ar. Bu durum

~ ~ ,,J
-3 FEV1
akciger enfeksiyonuyla birle$tiginde alveol duvarla-
~ I FVC nn.da yii.zd.e 50-80'e varan belirgin hasara ned.en o!ur.
.._::F;~;i;vc Bu nedenle, amfizemli bir akcigerin son durumu
.§ 0 ~ekil 43-4 (iistte) ve 43-5'de gosterilmi$tir.
:i
,::,
01234567 Kronik amfizemin fizyolojik etkileri, hastahgm cid-

j
4
~.
L
·e 8
jt J --
1\-t
I;
3
2
- ----- -
-Havayolu T1kanmas1

FEV

~
1
%FEV,JFVC IFVC
7
diyetine ve akcigerin parankim hasanna kar~1 bron~iyol-
deki ttkanmanm gorece derecesine bagh olarak
degi$kendir. (C$itli anormallikler arasmda a$agidakiler
s1ralanabilir:
l. Bron$iyollerin ukanmas1 hava yolu. direncini arum
ve solunmn ~inde btiyiik art1;;a sebep olur. K~inin
0 ekspirasyon s1rasmda bron$iyoller boyunca havayi
01234567
Saniye hareket ettirmesi ozellikle zorla$1r. <;:tinkti ekspi-
rasyonda akcigerin d1$mdaki s1k1$tmc1 basm~
~ekil 43-3. Zorlu vital kapasite manevras1 masinda kay1tlar: A, Sagilkl1
sadece alveolleri degil aym zamanda bron$iyolleri
bir ki~ide ve B, k1smi havayolu t1kanmas1 olan ki~ide (Hacim skalas1nda
"s1f1r" reziduel hacimdir. FEY,, ilk saniyede zorlu ekspirasyon hacm1; de s1kJ$tmr, ekspirasyon s1rasmda bron~iyollerin
FVC. zorlu ekspirasyon vital kapasitesi direncinde daha fazla aru~ yol ac;ar.
551
Unite VII Sofunum

2. Alveol duvarlanndaki belirgin kayip, akcigerlerin (fizyolojik ~ant) kanm gaz degi~imi zay1flarken
difuzyon kapasitesini onemli olc;tide azaltarak, akci- diger kis1mlarda c;ok yi.iksek V/Q (fizyoloji1l olu.
gerlerin kam oksijenlendirme ve kandan Co/yi bo}luk), ventilasyonun bo~a gitmesine neden olur.
uzakla~t1rma yetenegini azalnr. Her iki etki aym akcigerlerde gen;ekl~ir.
3. Akcigerin baz1 k1sunlannda t1kayic1 sure<; diger 4. Alveol duvarlanmn btiyi.ik boltimUntin kayb1 aym
k1s1mlardan daha ileri derecededir. Boylece, akci- zamanda ic;inden kan gec;en pulmoner kapillerlerin
say1Sm1 da azalnr. Sonuc; olarak, pulmoner damar
gerin baz1 k1S1mlan daha iyi ventile edilirken baz1
direnci s1khkla belirgin olarak artarak pulmoner
boltimlerinde ven tilasyon zay1ftir. Bu s1khkla aJm
hipertansiyona neden olur. Bu da sag kalbin a~m
derece de anormal ventilasyon-perjazyon oranlanna
yi.iklenmesine ve s1khkla sag kalp yetmezligine yol
neden olur. Bazi k1s1mlarda c;ok dti~tik V/Q ile ac;ar.
Kronik amfizem genellikle uzun yillar ic;inde yava~
ilerler. Birc;;ok alveohin hipoventilasyonu ve alveol duvar-
lan nm kaybmdan dolayi ki?ide hem hipoksi hem de
hiperkapni geli~ir. Btittin bu etkilerin net sonucu, sigara
ic;;mek ugruna odenen yuksek bir ceza olarak agir, uzun
silreli, tahrip edici hava a~hgmm yillarca devam ederek
hipoksi ve hiperkapni ile oltime goturmesidir.

PNQMONi- AKCiGER iNFLAMASYONU VE


ALVEOLLERDE SIVI BiRiKiMi
Pn6moni terimi, ~ekil 43-5'de gosterildigi gibi, baz1 ya <la
tiim alveollerin s1V1 ve kan hiicreleriyle doldugu akcigerin
inflamatuvar durumunu tammlar. Pnomoninin en yaygm
tipi s1khkla pnomokoklann sebep oldugu bakte1yel pnomo-
nidir. Bu hastahk alveolde enfeksiyonla ba~lar; pulmoner
zar iltihaph ve btiyi.ik ol~tide gec;irgen hale gelerek SlVJ
hatta eritrosit ve lokositlerin kandan alveole s1zmasma
neden olur. Boylece, enfekte alveol giderek s1v1 ve hiicre-
lerle dolar ve bakteri veya viriislerin alveolden alveole
ge~mesiyle enfeksiyon yayihr. Sonuc;;ta, akcigerlerin geni~
bir alaru, bazen btittin loblar, hatta bir akcigerin ttimtintin
s1vL ve hiicre aruklan ile doldugunu ifade eden "konso-
lide" hale gelir.
Pnomonisi olan k~ilerde akcigerlerin gaz degi~im
i?levleri hastahgm farkh evrelerinde azahr. Erken evre-
~ekil 43-4. Amfizemli akcigerin (Ostte) normal akciger ile (a/tta) kar~1- lerde pnomoni sured yalmzca bir akcigerle suurh olup,
la~t1nlmas1. Amfizemde a~1n alveol hasan gosterilmi~tir. (The Medical akciger kan ak1m1 normal olarak devam eclerken alveol
College of Wisconsin, Department of Anatomy, Patricia Delaney'ln
izniyle kul/an,lm1$tlr).
ventilasyonda azalma olabilir. Bu durum iki onemli

Odem

Normal Pnomoni Amfizem


$ekil 43-5. Pnomoni ve amfizemde akcigerin alveol degi~iklikleri.

552
Boli.im 43 Solunum Yetersizligi- Patofizyolojisi, Tanis,, Oksijen Tedavisi

Pulmoner arter kani


0 2 ile %~0 doygun

- - - -Pnomoni ----Atelektazl

Sag
pulmoner
Sol
pulmoner pulmoner
Sag £ ! 1===-Sol pulmoner
venler%60
venler%97 venler%60 venler%97 doygun-ak1m
doygun doygun doygun normalin 1/s'i

1
Aorta:
Kan 1/2 = %97
1/2 = %60
Ortalama doygunluk
=%78

~ekil 43-6. Pnomoninin pulmoner arter, sag ve sol pulmoner venler ile ~ekil 43-7. Atelektazinin aortt aki kanm oksijen (0 2) doygunluguna
aorttakl yuzde oksijen (O} doygunluguna etkisi. etkisi.

pulmoner anormallige sebep olur; (]) solunum zarmm adlandmlan bu durum, hemen hemen daima bir akcige-
toplam i$levsel yiizey alanmda kuc;iilme ve (2) ventilas- rin tiimil atelektaziye ugrad1gi zaman gortiltir.
yon perfuzyon oranmda azalma. Her iki etki hipoksemi Bir akcigerin ttimuntin yaygm kollapsmm (atelektazi)
(kauda oksijen azhg1) ve hiperhapniye (kanda karbondi- pulmoner i~levlere etkisi ~e.kil 43-7'de gosterilmi$tir.
oksit art1$1) yol ac;ar. Akciger dokusunun kollaps1 yalmz alveollerin kapanma-
~ekil 43-6, pn(imonide azalm~ ventilasyon-perfuz- sma neden olmaz, ayn1 zamanda kollabe akcigerin pul-
yon oramum etkilerini gostermektedir. Kan havalanan moner damarlannda kan alnmma direnci artmr. Bu direnc;
akcigerden gec;erken oksijen ile yiizde 97 oramnda cloy- aru~1 kismen akciger kollapsmdan kaynaklamr. <;:tinkti,
gunluga ula~1rken, havalanmayan akcigerde yakla~1k akcigerin hacmi ktic;uldokc;e damarlann iizerinde basktya
yiizde 60 doygunlukta kahr. Bu nedenle, sol kalbin aorta ve katlanmalara neden olur. Ek olarak kollabe alveoller-
pompalad1g1 kamn ortalama doygunlugu yakla~1k yiizde deki hipoksi, Bolom 39'de ac;1kland1g1 gibi vazokonstrik-
78 ile normalin c;ok altmda olur. siyonu daha da artmr.
Damar konstriksiyonu nedeniyle, atelektatik akci-
ATELEKTAZi-ALVEOLLERiN KOLLAPSI gerde kan akuru btiyiik olc;tide azahr. Neyse ki kamn
biiyiik bir k1snn havalanan akcigere kayd1gmdan gaz
Atelektazi alveolleriu kollaps1 anlanuna gelir. Bir akcige-
degi~imi bozulmadan devam eder. ~ekil 43-7'de gosteri-
rin bazi bolgelerinde veya tiimtinde meydana gelebilir.
len durumda kamn 5/6's1 havalanan akcigerden gec;erken
Genellikle iki nedenden kaynaklamr (l) hava yolunun
yalmzca l/6's1 havalanmayan akcigerden gecer. Sonuc;
Wmi.iyle nkanmas1 ve (2) alveolleri kaplayan siv1da sur-
olarak, ventilasyon-perfuzyon oram orta diizeyde degi~ir,
faktan eksikligi.
boylece bir akcigerin ttimtinde ventilasyonun tam kaybma
Hava Yolu T1kanmas1 Akciger Kollapsma Neden ragmen aort kanmda oksijen doygunlugu hafif derecede
Olur. Hava yolu t1kanmas1 tipindeki atelektazi (1) c;ok azabr.
say1da ktic;uk bro~un mtikiis ile blokaj1 ya da (2) bir ana
bron~n ge~ bir mtiktis nkac1 veya tumor gibi kan bir Akciger Kollapsmm Bir Nedeni Olarak "Si.irfaktan"
madde ile ukanmas1 sonucu ortaya c;1kar. T1kanmanm Eksikligi. Alveollerde sil1faktanm salgilanmas1 ve i~levi
gerisinde hapsedilen hava, pulmoner kapillerlerde akan Bolilm 38'de tarn~1lm1$L1r. Siirfaktan 5zel alveol epitel
kan tarafmdan dakikalar veya saaller ic;inde emilir. Eger hucreleri tarafmdan alveollerin ic; ytizeyini kaplayan
akciger dokusu yeterince esnek ise, bu alveollerin kolayca smya salgilamr. Siirfaktan alveolle1in yi.izey gerimini 2-10
kollapsma yol ac;ar. Bununla birlikte, eger akciger fibroz kat azaharak alveol kollaps1m onlemede onemli bir rol
dokudan dolay1 sertle~~se kollabe olamaz, alveollerdeki oynar. Bununla birlikte, c;ogunlukla yeni dogan prema-
havamn emilimi alveol ic;inde c;ok negatifbir basmc; olu$- ture bebeklerde gori.ilen hiyalin zar hastahgt (s1hmtth
turur. Oyle ki, s1vi pulmoner kapillerlerden alveollerin sohmum sendromu da denir) gibi baz1 durumlarda alveol-
ic;ine c;ekilir, bu da alveoltin tamamen odem s1V1s1yla dol- ler tarafmdan salg1lanan si.irfaktan miktan alveol s1vismm
masma neclen olur. Akcigerin yaygm 1wllapsi olarak ytizey gerimini normalin birkac; kauna c;1karacak ~ekilde
553
Onite VII Solunum

azahr. Bu durum bu bebeklerin akcigerlerinin kollabe Akcigerlerden ekspirasyon havas1m pkartmak zor
olmaya veya s1vi ile dolmaya ciddi bir yatkmhk kazanma- oldugu ic;in ozellikle akut asnm ataklan srrasrnda f onksi-
lanna neden olur. Boltim 38'de a<;1kland1g1 gibi, bu bebek- yonel rezidiiel kapasite ve akcigerin rezidiiel hacmi r;ok
lerin <;ogu akcigerlerinin btiytik k1s1mlan atelektaziye artar. Ytllar sonra gogtis kafesi kahc1 olarak geni$ler, "ft<;1
ugrad1gi i<;in bogularak oltirler. gogtis" gel~r ve hem fonksiyonel rezidtiel kapasite hem
de akciger rezidi.iel hacim kahc1 olarak artar.
ASTIM-BRON~iYOLLERDEKi DOZ KASLARIN
SPAZMODiK KASILMASI TUBERKULOZ

Asom bron~iyollerdeki dtiz kaslann spastik kastlmas1yla Ttiberktilozda, ttiberktiloz basili akcigerlerde kendine ozgti
karakterizedir. Bu durum, bron~iyollerin k1smen t1kan- biT doku reaksiyonuna neden olur. Bu reaksiyonda (1)
masma ve solunumun a~1n derecede zorla~masrna neden enfekte bolgeye makrofajlarm yayilmu ve (2) tilberkiil. olu~-
olur. insanlarda ytizde 3-5 oramnda ya~amm herhangi bir turrnak i<;in lezyonun etrafmda fibroz doku tarafmdan
doneminde meydana gelir. "duvar orme" olayi yer alrnaktadir. Bu duvar orme sureci,
Asnmm genel nedeni bron~iyollerin havadaki yabanc1 akcigerlerde ttiberktiloz basilinin daha fazla yayilmaS1m
maddelere kar~1 kontraktil a~m duyarhg1d1r. Ast1m, otuz s1mrlamaya yardun eder ve bu nedenle enfeksiyonun ge~-
ya?mdan daha gem; hastalann yakla~tk ytizde 70'inde lemesine kar$1 koruyucu silrecin bir parc;as1m olu~turur.
alerjik a~m duyarhktan ozellikle bitki polenlerine duyar- Bununla birlikte, ttiberkUloz geli~en ki$ilerin ytizde 3 kada-
rmda, eger tedavi edilmezlerse duvar orme slireci ba~ans1z
hktan kaynaklamr. Daha ya~il insanlarda ise sebebi hemen
hemen her zarnan havada bulunan alerjik olmayan iritan- olur ve ttiberki.iloz basili tilm akcigere yayihr, r;ogu kez
btiytik apse kavitelerinin olu$umu ile akciger dokusunun
lara, omegin dumandaki iritanlara kar~1 a?m
ileri derececle harabiyetine neden olur.
duyarhhkt1r.
Boylece, ttiberki.ilozun ileri evreleri akcigerin birr;ok
Tipik alerjik ki?i anorrnal dtizeyde lgE antikoru olu~-
alanmda fibroz doku geli$irni ile karakterize oldugu gibi
turma egilimindedir ve bu antikorlar Bolilm 35'de ai;1k-
~levsel akciger dokusunun toplam miktan azalm1~t1r. Bu
land1g1 gibi ozgtil antijenleri ile reaksiyona girdigi zaman
etkilerle bagh olarak (1) pulrnoner ventilasyon ic;in
alerjik reaksiyonlara sebep olur. Asumh ~ilerde, bu anti-
solunum kaslannm "4"i artar, vital kapasite ve solunum
korlar ba?hca bron~iyoller ve ktic;tik bron~larla yakm ili~ki
kapasitesi dii~er; (2) toplam solunum zanmn yiizey alam
gosteren akciger interstisyumundaki mast hi.icrelerine
azahr ve solunum zanmn kalmhg1 artar. Bu durum pul.mo-
tutunurlar. Ast1mh ki~ duyarh oldugu poleni (buna kar~1
ner difiizyon kapasitesinin giderek azalmasma neden olur
IgE antikorlan geli?tirmi~tir) solunum yolu ile ald1g1
ve (3) akcigerlerdeki anormal ventilasyon-perfiizyon oram
zaman polen mast hticresine tutunmu~ antikorlarla reak-
oksijen ve karbondioksitin pulmoner diftizyon kapasite-
siyona girer ve mast hticrelerinden bin;ok farkh madde
sini daha da azalnr.
serbestlenmesine neden olur. Bunlar arasmda (a) hista-
min, (b) anafiJaksinin yava} reaksiyon veren maddesi (bu
madde lokotrienlerin bir kan~1m1dir), (c) eozinofilik
kemotahtikfaktorve (d) bradikinin bulunur. Bu faktorlerin HiPOKSI VE OKSIJEN TEDAViSi
birlikte etkisi, ozellikle anafilaksinin yava~ reaksiyon Bu boltimde son birka<; bohimtinde tart1~ugnmz ko$ulla-
veren maddesinin etkisi, (1) kti<;i.ik bron~iyollerin r;epe- rrn hemen hepsi ttim vi.\cutta ciddi derecelerde hticresel
rinde yerle$ik odemin yam su-a brOU$iyollerin li.imenine hipoksiye neden olabilir. Bazen, oksijen tedavisi buytik
koyu bir miikiis salgtlatmak ve (2) bron~iyollerin dtiz deger ta~irken bazen orta clerecede degere sahiptir, baz1
kaslannda spazm olu$turmakur. Boylece solunum yolla- zamanlarda ise neredeyse hie; degeri yoktur. Bu nedenle,
nnm direnci c;ok artar. hipoksinin farkh tiplerini ayut etmek onernlidir; bu
Bu boltimde daha once tart1$tld1g1 gibi, asumh ki$i- durumda oksijen tedavisinin fizyolojik ilkelerini tartl$a-
lerde bron~iyollerin c;ap1 ekspirasyon sirasmda inspiras- biliriz. Hipoksi nedenlerinin tamrnlay1c1 s1m.flamas1
yona gore daha fazla kti<;tilt.ir. Bunun nedeni, ekspirasyon ~oyledir:
sirasmda bro~iyollerin d1~ ytiztinde olu$an bas1ya bagh 1. D~ nedenlere bagli olarak akcigerlerdeki kanrn
ortaya <;1kan bron~iyol kollapsidir. Ast1mh akcigerin bron- yetersiz oksijenlemnesi
~yolleri zaten kismen kapah oldugundan, d1~ basmi;tan a. Armosferde oksijen eksikligi
kaynaklanan ilave t1kanma ozellikle ekspirasyon sirasmda b. Hipoventilasyon (kas-sinir bozukluklan)
ciddi bir ukanma olu$turur. Yani, astimil ki~i r;ogu kez 2. Akciger hastaltg1
oldukr;a yeterli rahat inspirasyon yapabilir fakat ekspiras- a. Hava yolu direncinin artmas1 ya da akciger komp-
yonda btiytik guc;lukle kar~1la~1r. Klinik ol<;timler, (1) liyansuun azalmasma bagh Mpoventilasyon
maksimum ekspirasyon h1zmm r;ok azaldigm1 ve (2) b. Alveol ventilasyon-perftizyon oram anormalligi
zamanh ekspirasyon hacminin azald1gm1 gosterir. Bu (artm1~ fizyolojik olti bo~luk veya artm1~ fizyo-
durum, bu boltimde daha sonra tartl$tlacagi gibi clispne lojik ~ant dahil)
veya "hava ac;lig1" ile sonur;larur. c. Solunum zannda difi.izyonun azalmas1
554
Boli.im 43 Solunum Yetersizligi- Patofizyolojisi, Tanis,, Oksijen Tedavisi

3. Ven-arler $antlan ("sagdan sola" kalp ~antlan) cl 300


4. Kan ile dokulara oksijen ta~mmasmda yetersizlik :t:
E
a. Anemi veya anonnal hemoglobin §. - Oksijen ¥ad1n tedavisi ile alveol Po2'si
b. Gene! dola~un yetersizligi Normal alveol Po2 'si
c. Yerel dola~un yetersizligi (periferal, serebral,
g_"' 200 - Pulmoner odem + 0 2 tedavisi
IU
"Cl
koroner damarlar) C - Tedavisiz pulmoner odem
al
d. Doku odemi ...:
(I)
5. Dokulann oksijeni kullanma yetenegindeki >
(I) 100
yetersizlik ,_
"Cl
.l!!
a. Hiicrede oksidasyon enzimlerinin engellenmesi 0
b. Toksisite, vitamin yeLersizligi veya diger faktor- ~
ci 0
lere bagh olarak oksijen kullanurunda hticresel
Arter ucu Venoz u"
metabolizma kapasitesinin azalmas1.
Pulmoner kapillerdeki kan
Hipoksi tiplerinin bu sm1flamas1 boltimde daha once
tart1~1lanlarla anla~1labilir. Sm1flamadaki hipoksi tiplerin- ~ekil 43-8. Oksijen c;ad1r1 tedavisi uygulanan ve uygulanmayan pulmo-
ner odemde oksijenin pulmoner kapiller kana emilimi.
den sadece biri daha fazla ar,:iklamay1 gerektirir; bu da
vi.icudun doku hi.icrelerinin oksijeni kullanabilme yetene-
gindeki eksiklikten kaynaklanan hipoksidir.
tedavisi son derece faydah olabilir. (Bununla birlikte,
Dokuda Oksijen Kullamm Yetersizligi. Dokularm hipoventilasyondan kaynakland1g1 ic,:in kandaki yi.iksek
oksijen kullammmdaki yetersizliginin klasik nedeni karbondioksit ic,:in fayda saglamaz).
siyaniir zehirlenmesidir Bu zehirlenmede sitokrom ollsidaz Alveol zanndaki difi.izyon bozuhlugundan haynahlanan
enziminin eckisi siyaniirle tamamen engellenir. Oyle ki hipohside, hipoventilasyon hipoksisine benzer sonu<;
bol miktarda oksijen bulunsa bile doku bunu kullanamaz. geli?ir. <;unku oksijen tedavic;i, akciger alveollerinde
Baz1 doku hi.icresel oflsidatif enzimlerinin ya da doku oksi- normal degeri yakla~k 100 mm Hg olan Po 2'yi 600 mm
datif sistemindeki diger unsurlann yetersizligi de bu tip Hg gibi ytiksek bir dtizeye pkarnr. Bu, alveollerle kan
hipoksiye yol a~bilir. Bunun ozel bir ornegi beriberi has- arasmdaki oksijenin diftizyonu ii;in oksijen basmc,: farkrm
tahgmda goriiltir. Bu hastahkta dokuda oksijenin kulla- normal degeri olan 60 mm Hg'dan, yi.izde 800'den daha
mlmasmda birka<; onemli a~ama ve karbondioksit fazla bir art1$ ile 560 mm Hg'ya kadar yUkseltir. Difiizyon
olu$umu B vitamini yetersizligi nedeniyle bozulmu~tur. hipoksisinde oksijen tedavisinin bu oldukr;a faydah etkisi
~ekil 43-S'de gosterilmi~tir. Akciger odemi olan bu
Hipoksinin Vucuttaki Etkileri. Hipoksi yeteri kadar hastada pulmoner kan, oksijen tedavisi uygulanmayan
ciddiyse vi.icut genelinde hilcrelerin oltirni.ine neden ola- duruma gore i.i<;-dort kat daha h1zh oksijen almaktadrr.
bilir. Fakat daha hafif dereceleri de ba~hca (1) bazen Anemi, oksijenin anormal hemoglobinle ta~111masi,
komayla sonu<;lanabilen mental aktivitede bask1lanmaya dola~im yetersizligi ya da fizyolojik ~antm neden oldugu
ve (2) kaslann i~ kapasitesinde azalmaya neden olur. Bu hipokside, oksijen cedavisinin eLkisi <;ok azdir, (:tinkti alve-
etkiler ozellikle Boliim 44'te yi.iksek irtifa fizyolojisiyle ollerde normal oksijen zaten mevcmtur. Problem akciger-
ili$kili olarak taru~1lm~ur. lerden dokulara oksijeni ta$1yan rnekanizmalardan birinin
veya daha fazlasmm yetersizligidir. Buna ragmen, alveolde
FARKLI HiPOKSi TiPLERiNDE oksijen en ilst dtizeyine artmld1gmda, hemoglobinle
OKSiJEN TEDAViSi ta~man oksijen cok zor deg$e de, kanda yuzde 7-30
kadar kti<;tik miktar ilave oksijen erimi~ durumda ta~ma-
0 2 tedavisi (1) hastanm ba~mm 0 2 takviye edilmis hava bili1'. Bu kti~tik miktardaki ek oksijen ya~amla olum ara-
ic,:eren bir "c,:ad1r"a yerle$tirilmesiyle, (2) hastamn bir smdaki fark1 belirleyebilir.
maske arac1hg1 ile ya saf 0 2 ya da yi.iksek konsantras- Dokularda oksijen kullanma yetersizli,ginden kaynakla-
yonda 0 2 solululmas1yla veya (3) bir intranazal clip yar- nan farhh hipohsi tiplerinde, ne oksijenin akciger tarafm-
d1m1yla 0 2 verilmesiyle uygulanabilir. clan tutulmast ne de dokulara La$111masmda anormallik
Farkh hipoksi tiplerinin temel fizyolojik prensiplerini vardrr. Bunun yerine, doku metabolik enzim sisteminin
haurlayarak, oksijen tedavisinin ne zarnan degerli olaca- kendisine ula~an oksijeni kullanmas1 yetersizdir. Bu
gma ve eger oyle ise ne kadar etkili olacagma kolayca nedenle, oksijen tedavisi kayda deger bir fayda
karar verilebilir.
saglamaz.
Atmosfer kaynaklr hipokside oksijen tedavisi, solunum
havasmda dti~tik olan 0 2 dtizeyini tamamen di.izeltebilir
SiYANOZ
ve bu nedenle yi.izde lOO etkin tedavi saglar.
Hipovenlilasyon hipoksisinde, yuzde 100 0 2 soluyan bir Siyanoz terimi derinin mavimsi bir renk almas1 anlanuna
l<i$i. normal hava solumasma k1yasla her solukta be$ kat1 gelir ve nedeni deri kan damarlannda, ozellikle kapiller-
0 2 alveollerine alabilir. Bu nedenle, bu durumda 0 2 lerde a~m miktarda deoksijene hemoglobinin
555
Onite VII Solunum

bulunmas1dir. Deride ta~nan bu deoksijene hemoglobin DiSPNE


yogun koyu mavi-mor arasi bir renge sahiptir.
Dispne hava ihtiyacm1 kar$1larnada ventilasyon yetersizli-
Gene! olarak, arter ham 100 mililitresinde 5 gramdan
gine e$lik eden ruhsal s1kmn anlamma gelir. Bunun
fazla deoksijene hemoglobin ic;erdiginde belirgin siyanoz
yaygm kullanilan bir e~nlamhs1 da hava a1,ltgid11:
geli~ir. Anemili ki$i. hemen hi<; siyanotik hale gelmez,
Dispne hissinin geli$ffiesinde genellikle en az tic; faktor
c;Unki.i arter kanm 100 mililitresinde 5 grarn1 deoksijene
etkili olur: Bunlar (1) vi.icut s1vilanndaki solunum gazla-
olmaya yetecek kadar hemoglobin bulumnamaktadir.
rmda anormallikler, ozellikle hiperkapni ve daha az dere-
Bunun tersine, polisitemia vera'da gori.ildi.igi.i gibi eritrosit cede hipoksi, (2) yeterli ventilasyonu saglamak ic;in
say1S1 <;ok yi.iksek olan bir ki$ide, normal ko$Ullarda bile solunum kaslannm yapmak zorunda oldugu i$iI1 miktan
deoksijene hale gelebilecek fazla miktarda hemoglobin ve (3) ruhsal durum.
bulundugunclan sikhkla siyanoz gortiltir. Ozellikle vi.icut SlVllannda ~m karbondioksit biriktigi
zaman ki~ide agu dispne gerc;ekle$ir. Bazen vucut siv1la-
HiPERKAPNi-VOCUT SIVILARINDA rmda hem CO 2 hem 0 2 oksijen di.izeyleri normal olabilir,
fakat ki$i solunum gazlannm bu durumunu saglayabil-
KARBONDiOKSiT FAZLALIGI
mek ic;in zorlu solunum yapmak zorundadu. Bu durum-
tlk bak1~ta, hipoksi yaratan herhangi bir solunum durumu- larda, solunum kaslarmm zorlu faaliyeti s1kl1kla ki$ide
nun hiperkapniye de neden olacagi dU$iiniilebilir. Bununla dispne hissi yaratu.
beraber hiperkapni genelhkle hipoksi ile ili$kiliyse de Son olarak, ki~ide solunum i~levleri normal oldugu
hiperkapninin ortaya c;1kabilmesi i<;in hipoksinin, hipoven- halde dispne ruhsal durumda anorrnallik nedeniyle ortaya
ti1asyon ya da dola~tm yetersizliginden kaynaklanmas1 c;1kabilir. Bu durum norojenih dispne veya emosyonel dispne
gerekir. Bu durumun sebepleri a$agida ac;1klanm1$t1r. olarak adlandmhr. Ornegin, hemen herkes, bit an
Ha-vada ohsijen azhgma, hemoglobin . azhgma ya da solunum olay1m dii$iindi.igilnde aniden her zarnankinden
ohsidatif enzimlerin engellenmesine baglt hipokside, doku- biraz daha derin bir nefes ahr. (i.inki.i hafif bir dispne
lara yeterli oksijen saglanamaz veya dokular oksijeni kul- hissetrn~tir. Bu duygu, ki.ic;ilk ya da kalabahk odalara
lanamaz. Bu nedenle, bu tip hipoksilere hiperkapninin girildiginde, psikolojik olarak yeterli rniktarda hava ala-
~lik etmeyecegi hemen anla$1labilir. mayacag1 korkusuna kaptlan ki$ilerde c;ok artar.
Hipoksi pulmoner zarlardan ya da dokulardan yetersiz
difuzyona bagh ise genellikle aym zamanda ciddi hiper- YAPAY SOLUNUM
kapni meydana gelmez, <;iinkii karbondioksit oksijene
gore 20 kat hula difiizyona ugrar. ;;ayet hiperkapni Resusitator. Solunumsal resi.isitatorlerin farkh c;ah~ma
meydana gelmeye ba~larsa, bu hemen pulrnoner ventilas- ilkelerine dayanan birc;ok tipi vardn. ~ekil 43-9A'da gos-
yonu uyanr. Boylece hipoksi di.izelmese de hiperkapni terilen resi.isitator, bir 0 2 ya da hava saglayan bir tanluan
di.izelir. olu~ur, arahkh pozitif basmc; ve ban rnakinalarda negatif
Bunun tersine, hipoksi hipoventilasyona bagh ise alve- basmc; da uygulayabilen bir mekanizma ve hastanm
oller ile atmosfer arasmda karbondioksit gec;i~i, oksijen yiizi.ine uyan bir maske veya aleti endon·akeal ttip ile
gec;~i kadar bozulur. Boylece hiperkapni hipoksiye e~lik birle~tiren bir baglayic1dan ibarettir. Bu cihaz resi.isitato-
eder. Dola$Ull yetersizliginde, azalrnI$ kan akum dokular- ri.in pozitif basmc; verdigi dongi.ide havayi maske veya
dan karbondioksidin uzakla$tinlrnasm1 gi.ic;l~tirerek, endotrakeal ti.ip arac1hgi ile hastanm akcigerlerine iter,
doku hipoksisine ilave olarak doku hiperkapnisine neden soma kalan dongude havamn pasif olarak akcigerlerden
olur. Bununla birlikte, kamn karbondioksidi ta~1ma kapa- c;1k~ma izin verir.
ilk resi.isitatorler s1khkla 3$In pozitif basmc; nedeniyle
sitesi, oksijene gore ii<; kattan daha fazla oldugu ic;in,
akcigerlerde hasara neden olrnu~tur. Kullammlan onceden
doku hiperkapnisi, doku hipoksisinden c;ok daha az
sakmcah gori.ilrnii$ti.ir. ~imdi, resi.isitatorlerin normal
di.izeydedir.
akcigerler ic;in 12-15 cm Hp basmcma (fakat kompliyans
Alveolde Pco2 60-75 mm Hg'ya yi.ikseldigi zarnan ki$i
gostermeyen akcigerler ic;in bazen daha yi.iksege) ayarla-
yapabilecegi kadar h12h ve derin solunum yapmaya ba$lar.
nabilen pozitif-basmc; sm1rlan vardII.
Bu durumda, dispne olarak da adlandmlan "hava ac;hg1"
ag1rl~1r. Tank Respirator ("Demir-Akciger"). }ekil 43-9B, has-
Pco 2 80-100 mm Hg'ya ytikselirse ki$i letarjik ve bazen tanm vi.icudu tankm ic;inde ba~;i esnek fakat hava gec;ir-
yan-komah hale gelir. Pco 2 120-150 mm Hg oldugunda meyen bir yakahkla d1~anda olan tank respiratortin'li
anestezi ve oli.imle sonuc;lanabilir. Pco 2'nin bu c;ok yi1ksek gostermektedir. Tankm son kismmda, hastanm ba~mm
seviyelerinde, fazla CO 2 solunumu uyannak yerine bask1- kar$I tarafmdaki motorlu deri diyafram, tankm ic;indeki
lar ve boylece bir k1s1r dongi1ye sebep olur: (1) daha fazla basmc1 yukseltmek ve di.i~i.irmek ic;in ileri geri hareket
CO 2, (2) solunumda daha <la azalma, (3) sonra daha fazla eder. Deri diyafram ic;eri.ye dogru hareket ederken, vi.icut
karbondioksit $eklinde devam eder ve h1zla solunumsal etrafmda olu~an pozitif basmc; ekspirasyona neden olur;
oli.imle sonuc;lanir. diyafram d~a dogru hareket ederken negatif bas1rn;
556
Bolum 43 Solunum Yetersizligi-Patofizyolojisi, Tanis1, Oksijen Tedavisi

A Sonu<;ta resiisitator ya da tank respiratorii ile a~m basm<;


uygulamas1 ile kalp debisi bazen oldi.irticil seviyelere
azahr. Omegin, akcigerlerin birkac; dakikadan daha fazla
kesintisiz olarak 30 mm Hg'dan daha biiyuk pozitif
Pozitif ve
negatif basmi;: basmca maruz kalmas1, kalbe yetersiz venoz donti~e
uygulamak ii,in neden olarak oltime sebebiyet verebilir.
mekanizma

Kaynaklar
Barnes PJ: The cytokine network in asthma and chronic obstructive
B
Pozitif
basm_i,
kapag1
~
;•_~'=-
Q. ~ Negatif
basm_i;:
kapag,
'
pulmonary disease. J Clin Invest 118:3546, 2008.
Bel EH: Clinical practice. Mild asthma. N Engl J Med 369:549, 2013.
Casey KR, Cantillo KO, Brown LK: Sleep-related hypoventllation/
hypoxemic syndromes. Chest 131 :1936, 2007.

e
Decramer M, Janssens W, Miravitlles M: Chronic obstructive pulmo-
nary disease. Lancet 379: 1341 , 2012.
Eder W, Ege MJ, von Mu1ius E: The asthma epidemic. N Engl J Med
355:2226, 2006
Fahy JV, Dickey BF: Airway mucus function and dysfunction. N Engl J
Med 363:2233, 2010.
Guarnieri M, Balmes JR: Outdoor air pollution and asthma. Lancet
383:1581. 2014.
Henderson WR, Sheel AW: Pulmonary mechanics during mechanlcal
Deri diyafram ventilation. Respir Physiol Neurobiol 180: 162, 2012.
Holtzman MJ: Asthma as a chronic disease of the innate and adaptive
immune systems responding to viruses and allergens. J Clin Invest
~ekil 43-9. A, Resusitator. B, Tank respirator.
122:2741, 2012.
Noble PW, Barkauskas CE, Jiang D: Pulmonary fibrosis: patterns and
perpetrators. J Clin Invest 122:2756, 2012.
Raoof S, Goulet K, Esan A, et al: Severe hypoxemic respiratory failure:
part 2: nonventilatory strategies. Chest 137: 1437, 2010.
Sharafkhaneh A, Hanania NA, Kim V: Pathogenesis of emphysema:
inspirasyona neden olur. Respirator tizerindeki denetleme from the bench to the bedside. Proc Am Thorac Soc 5:475, 2008.
kapaklan pozitif ve negatif basm<;lan konLrol eder. Sin DD, McAllster FA, Man SF, Anthonisen NR: Contemporary man-
Genellikle bu basm<;lar ayarlanabilir. ~oyle ki, inspiras- agement of chronic obstructive pulmonary disease: scientific review.
yona neden olan negatif basm<; -10 ile -20 cm H2 0 'ya JAMA 290:2301, 2003.
dti~erken pozitif basm<; 0 ile +5 cm H,0 diizeyi.ne <;tkar. Suki B, Sato S, Parameswaran H, et al: Emphysema and mechanical
stress-induced lung remodeling. Physiology (Bethesda) 28:404,
2013.
Resusitator ve Tank Respiratorun Venoz Donu~e Tarlo SM, Lemlere C: Occupational asthma. N Engl J Med 370:640,
Etkisi. Bir restisitator ile pozitif basmc; altmda akcigerlere 2014.
Taraseviciene-Stewart L, Voelkel NF: Molecular pathogenesis of em-
hava itildigi zaman veya tank respira1orti ile hastanm
physema. J Clin Invest 118:394, 2008.
vucudunu saran basmc; azaltildig1 zaman, akcigerler i<;in- Tuder RM, Petrache I: Pathogenesis of chronic obstructive pulmonary
deki basm<; vticudun her tarafmdaki basm<;tan buyuktilt. disease. J Clin Invest 122:2749, 2012.
Peri.fer venlerden gogiise ve kalbe kan. ak1m1 engellenir.

557
U ~u~, Uzay ve Derin Deniz
Dal•~ Fizyolojisi
44 Havac1l1k, Yuksek irtifa ve Uzay
Fizyolojisi
39 Sualt1 Dalt~ Fizyolojisi ve Diger
Hiperbarik Ko~ullar

559
BOLOM 44

Havac1l1k, Yiiksek irtifa ve Uzay Fizyolojisi

lnsanlar havac1hk, dagc1hk ve uzay ta~tlan arac1hg1yla deki degeri olan 40 mm Hg'dan daha a$agiya dti~er. iyi
gittik<;e daha ytiksek irtifalara <;ikarken, yuksekligin ve aklimatize ohnu~ bir ki~i ventilasyonunu be~ kat arura-
dti~tik gaz basmcmm insan vticudu uzerindeki etkileri- rak, Pco2'yi 7 mm Hg'ya kadar indirebilir.
ni anlamak giderek daha l:inemli olmu~tur. Bu boltimde 5imdi bu iki gazm basm<;lanrun alveol oksijenini na-
yuksek irtifada veya uzay w;u~unda oldugu gibi hizlanma stl etkiledigini gorelim. Omek olarak Everest Tepesi'nde
kuvvetleri, agrrsizlik ve homeostaz1 etkileyen fakwrler ele (8700 m) olc;uldugti gibi, barometrik basmcm 253 mm
ahnacaknr. Hg oldugunu varsayahm. Bunun 47 mm Hg'hk basmc1
su buhanna ait olduguna gore, geride kalan diger gazla-
rm basmc1 206 mm Hg olacaknr. Aklimatize olmu~ ki~de
D0~0K OKSIJEN BASINCININ bunun 7 mm Hg's1 CO 2 basmc1drr. Geriye sadece 199 mm
V0CUTTAKi ETKILERi Hg gaz basmc1 kahr ki, ~yet vticudun 0 2 kullanmu yoksa
bunun da 1/S'i oksijene, 4/5'i azoca aittir. Ba~ka bir deyi$le
alveolde Po2 40 mm Hg olacakur. Fakat bu alveol oksi-
Farkh Yuksekliklerde Barometrik Basin~lar. Tablo
jeninin bir kism1 da kana surekli olarak absorbe oldugu
44-l'de, farkh irtifalarda barometrih basrncm ve ohsijen
i<;in, alveoldeki 0 1 basmc1 yakla~ik 35 mm Hg olarak
basmcmm yakla~ik degerleri belirtihni~tir. Tabloda gortil-
kahr. OzeLle Everest'in zirvesinde ancak en iyi bic;imde
dtigti gibi barometrik basm<; deniz seviyesinde 760 mm
aklimatize olmu~ bir k~i, atmosfer havas1 soludugu za-
Hg iken, 3.000 m'de 523 mm Hg'ya, 15.000 m'de ise 87
man ya~arruru ucu ucuna stirdtirebilir. Fakat daha soma
mm Hg'ya dti~er. Barometrik basm<;taki bu du~e. yuksek tart1$1lacagi gibi, bu k~i saf 0 2 soluyorsa etki c;ok farkh
irtifa fizyolojisindeki ttim hipoksik problemlerin temel
olacakt1r.
nedenidir. <;:unkti barometrik basmcm du~mesi ile oran-
nh olarak oksijen parsiyel basmc1 da loplam barometrik <;e~itli irtifalarda Alveoldeki Po2 • Tablo 44-l'deki
basmcm %2l'inden biraz daha az olmak i.izere azahr. Par- be$inci stitunda, aklimatize olmu~ ve olmam1~ iki hire-
siyel oksijen basmci (Po) deniz seviyesincle 159 mm Hg yin hava solurken c;e~itli irtifalardaki yakla~ik alveol Po 2
iken, 15.000 m yukseklikte sadece 18 mm Hg olur. degerleri gosterilmektedir. Deniz seviyesinde alveol Po 2
degeri 104 mm Hg'dir. Bu deger 6.000 m yi\kseklikte ak-
limatize olmam1~ ~ide 40 mm Hg iken, aklimatize ki$i-
de 53 mm Hg'du. Bu iki birey arasmdaki £ark, aklimatize
FARKLI V0KSEKLiKLERDE
ki~ideki ventilasyonun, ileride aynnuh olarak tart1~1lacag1
ALVEOL Po/Si
gibi <;ok daha fazla artmasmdan kaynaklanmaktad1r.
Karbondioksit ve Su Buhari Alveoldeki Oksijeni
Azalt1r. Karbondioksit (CO), yuksek irtifada bile si\- <;e~itli irtifalarda Hemoglobinin Oksijenle Doygun-
rekli olarak akcigerlerdeki kandan alveollere iletilir. Aym lugu. ~ekil 44-1, farkh yi.iksekliklerde hava ve oksijen
zamanda su, solunum yuzeylerinden buharla~rak inspi- solunumu s1rasmda arterde oksijen doygunlugunu gos-
rasyon havasma kanhr. Boylece bu iki gaz alveollerdeki termektedir. Yakla~ik 3.000 m yi.ikseklige kadar, hatla
oksijeni seyrelterek konsantrasyonunu dti~tirtir. Vticut hava soluma s1rasmda bile arterde 0 2 doygunlugu en az
s1cakhg1 normal kald1g1stirece su buhan basmc1, i.rtifayla %90 gibi yuksek bir degerde kahr. 3.000 m tizerinde ar-
degi$meksizin alveollerde 47 mm Hg olarak kahr. teryel 0 2 doygunlugu giderek dti~er ve ~eklin sol tarafm-
Karbondiokside gelince, <;ok yuksek inifaya <;1ktld1- daki egride gorttldtigi.i gibi 6.000 m yi.ikseklikte %70 olur.
gmda, alveol parsiyel CO 2 basmc1 (Pco 2) deniz seviyesin- Daha da yukseklerde <;ok daha dti~k degerlere ulasrr.
561
Unite VIII Ui;u~, Uzay ve Derin Deniz Dall~ Fizyo/ojisi

Tablo 44-1 Akut Olarak Du~0k At mosfer Basinc;lanna Maruz Kalmanm Alveoldeki Gaz Konsantrasyonlanna ve
Arteryel Oksijen Doygunluguna Etkileri
Hava So/uma Saf Oksijen Soluma
Arteryel Arteryel
Barometrik Alveolde Oksijen Alveolde Oksijen
Ytikseklik Basm~ Havada Po2 Pco2 Alveolde Po2 Doygunlugu Pco2 Alveolde Po 2 Doygunlugu
(ft/metre) (mm Hg) (mm Hg) (mm Hg) (mm Hg) (%) (mm Hg) (mm Hg) (%)
0 760 159 40 (40) 104 (104) 97 (97) 40 673 100
10,000/3048 523 110 36 (23) 67 (77) 90 (92) 40 436 100
20,000/6096 349 73 24 (10) 40 (53) 73 (85) 40 262 100
30,000/9144 226 47 24 (7) 18 (30) 24 (38) 40 139 99
40,000/12, 192 141 29 36 58 84
50,000/15,240 87 18 24 16 15
*Parantez i,;indeki say1 lar aklimatize degerlerdir.

'ii' ki~iye gore c;ok daha ytikseklere r;1kabilecegi gortiltir. Or-


'2 negin, 14.100 m'de 0 2 solunmasmda arteryel doygunluk
i 100 Sal oksij_Eln soluma
%50'dir ve bu deger, 6.900 m'de hava solunumu yapild1-
::I
,g, gmdaki oksijen doygunluguna e~degerdir. Euna ek olarak,
c:I 90
aklimatize olmam1~ ki~ide arteryel 0 2 doygunlugu %50'ye
0)
>,
0
dti~nceye kadar bilinc; kayb1 olmamaktad1r. Bu nedenle,
,:, 80
C
lusa bir sure ir;in kabin basmc1 ayarlanmam~ w;akta hava
G)

~
solunuyorsa c;ikilabilecek yuksekligin «tavan"1 6.900 m,
70
.:If.
0 oksijen saglayan ekipmamn mtikemmel r;ah~t1g1 durum-
..
'al
>,
G)
t::
60
da saf oksijen solunmas1 ile 14.100 m olacakur.

ct
50
0 10 20 30 40 50 HiPOKSiNiN AKUT ETKiLERi
Ytikseklik (bin feet)
Aklimatize olmayan bir ki~ideki hipoksinin baz1 onem-
~ekil 44-1 . Hava ve saf oksijen solunmas1 sirasinda y0ksekligin arteryel li etkileri, yakla~1k 3.600 m'de ba~layan uyku hali, tern-
oksijen doygunlugu 0zerine etl<isi. bellik, zihin ve kas yorgunlugu, bazen ba~ agns1, seyrek
olarak mide bulant1s1, bazen ofori ~eklinde ortaya r;1kar.
BUtiln bu belirtiler 4.000 m iizerinde daha da artarak kas
kastlmas1, konviilsiyon ve 6.900 m iizerinde ise kisa sure
<;E$iTLi YUKSEKLiKLERDE SAF OKSiJEN soma oltime yol ac;an komaya kadar gider.
SOLUNMASININ ALVEOLDEKi Po2 0ZERiNE Hipoksinin en Onemll etkilerinclen biri mental yete-
ETKiSi neklerin ve buna bagh olarak karar verme, bellek ve ince
motor hareketlerin yapilabilirliginin giclerek azalmas1dir.
Birey hava yerine sa( 0 2 soludugu zaman, alveollerde 5oyle ki, aklimatize olmam~ bir havac1 4.500 m'de 1 saat
daha once nitrojenin kapladig1 r;ogu alan oksijenle dolar. kahrsa, mental fonksiyonlan normalin yakla~1k %50'sine,
Boylece 9.000 m'de ur;u~ yapan bir havacmm alveol Po2 18 saat kalirsa %20'sine kadar dti~er.
degeri hava solumadaki 18 mm Hg yerine 139 mm Hg
olur (bkz. Tablo 44-1).
~ekil 44-l'de kmmz1 egri 0 2 solunmas1 sirasmda r;e- D0$0K OKSiJENE AKLiMATiZASYON
~itli yuksekliklerdeki arteryel hemoglobin-oksijen doy-
gunlugunu gostermektedir. Doygunlugun 11. 700 metre- Bir ki~i gi.inlerce, haftalarca ya da ytllarca yuksek irtifada
kahrsa, giderek dti~tik Po 2'ye aklimatize olur ve bu du~uk
ye r;1kmcaya kadar %90'm tizerinde kald1gma, soma hIZla
0, vticutta daha az zararh etkilere yol ar;ar. Hipoksinin
dti~erek 14.100 m'de %50'ye indigine dikkat ediniz.
etkisinde olmadan ~i daha c;ok r;ah~abilir ya da daha
yukseklere sorunsuzca c;1kabilir.
Kabin Basmc1 Ayarlanm,~ U~aklarda Hava ya da Aklimatizasyonu saglayan ba~hca geli~meler ~oyle s1-
Oksijen Solunmas, S1rasmda "Tavan" Kavram,. ~e- ralanabilir: (1) Pulmoner ventilasyonda btiytik arn~, (2)
kil 44-l'deki iki arteryel 0 2 doygunluk egrisi kar~tla~tl- alyuvar sayismda artma, (3) akcigerlerin cliftizyon kapa-
nhrsa, havacmm saf 0 2 soludugu zaman hava soluyan sitesinde artma, (4) dokulann damarlanmasmda artl~, (5)

562
Bolum 44 Havac1l1k, YOksek irtifa ve Uzay Fizyolojisi

dti~tik Po2'ye ragmen hiicrelerin oksijeni kullanma yete- Aklimatizasyon s,rasmda Difuzyon Kapasitesinin
neklerinde artma. Artmas1. Hatrrlanacag1 gibi oksijenin pulmoner zarlar-
dan normal difiizyon kapasitesi yakla~1k 21 ml/mm Hg/
Pulmoner Ventilasyonun Artmas, ve Arteryel Ke-
dak'dir ve bu difuzyon kapasitesi egzersiz s1rasmda 3 kat
moreseptorlerin Rolu. Ani olarak c;ok du~iik Po 2'ye
artabilir. Difuzyon kapasitesinde buna benzer bir artl$
maruz kalmdigmda, kemoreseptorlerin uyanlmas1 alveol
yiiksek irLifada gi:iriiliir.
ventilasyonunu en c;ok %60 oramnda artmr. Bu, yiiksek
Aru~m bir bi:iliimu, kapiller alam ve oksijenin kana di-
irtifada saniyeler ic;inde kompanzasyon saglar. Boylece
fuzyon yiizeyini geni~leten pulmoner kan hacmindeki bii-
ventilasyonun artmachg1 duruma gore, ki~inin birkac; yi.lz
yiik aru~tan kaynaklamr. Diger bir boliimii ise, alveol zan-
metre daha yuksege c;lkmasma yarchm eder. Eger ki~i c;ok
nm yiizey alamm geni~leten akciger hacmindeki artmamn
yi.lksek irtifada birkac; gun kahrsa, kemoreseptorler ven-
sonucudur. Son boliimii ise, pulrnoner arter basmcmdaki
dlasyonu daha <la arurarak normalin 5 kauna c;1karabilir.
yiikselmeden ileri gelir. Bu basmc; art1$1 kam normalden
Yiiksek irtifaya c;ikar c;1kmaz pulmoner ventilasyonun
daha c;;ok sayidaki alveol kapillerleri ic;;irte yoneltir.
h1zla artmas1, c;ok miktarda CO/in vticuttan at1lmasma
neden olur ve sonuc;ta viicut s1V1lannda Pco 2 azahrken pH
yiikselir. Bu degi~ikliklerin her ikisi de solunum merke- Doku Kapilleritesinin Aklimatizasyonla Artmas, S1-
zini bashtlar. Bu da dii~iik Po2'nin harotis ve aort cisim- rasmda Periferik Dola~,m Sistemindeki Degi~iklik-
ciklerinde bulunan pel'iferih solunum kemoreseptorlerini ler. Yiiksek irtifaya c;;1k1ldigmda kalp debisi hemen %30
uyaran etkisine kar}ttttr. Yuksek irtifaya c;1ki~1 izleyen 2-5 kadar artar. Fakal bu arn~, haftalar siiren bir donemde ka-
gun ic;inde bu inhibisyon si:iner ve aruk solunum merkezi nm hematokrit dege1i.nin yiihselmesiyle yeniden nonnale
hipoksiden kaynaklanan kemoresepti:ir uyanlmasma tam doner. Boylece dokulara ta~man oksijen miktan hemen
giic;le yamt verir ve ventilasyon normalin yakla~1k 5 kan hemen normal diizeyde kahr.
attar. Ba$ka bir dola~m adaptasyonu da akciger ch~1 doku-
inhibisyonclaki sonmenin nedeninin, beyin dokusun- larda bulunan sistemih dolaJ1m lwpillerlerinin sayJ.SUtdahi
da oldugu kadar beyin omurilik s1vismda da bikarbonat artmadu: Buna hapilleritenin artmas1 (anjiogenez) denir.
iyon konsantrasyonunun azalmas1 olduguna inamlmakta- Anjiyogenez, daha sonraki ya~amlannda yiiksek irtifalara
dir. Bu degi~iklikler solunum merkezi kemoresepti:ir ni:i- c;ikanlardan c;ok, ozellikle ytiksek irtifada dogup biiyiiyen
ronlanmn c;evresindeki s1V1da pH degerini dii~iiriir, boy- hayvanlarda goriilt.ir.
lece merkezin solunumu uyanc1 etkinligi artar. Kronik hipoksiye maruz kalan aktif dokularda kapille-
Bikarbonat konsantrasyonundaki dereceli azalmanm ritedeki anma ozellikle belirgindir. Ornegin, sag ventrikiil
onemli bir mekanizmas1, Boliim 3l'de tart1$1lm1~ olan, kasmdaki kapiller yogunluk, yuksek irtifada olu!?an pul-
solunum alkalozuna kaI$1 bobreklerle saglanan denge- moner hipertansiyonun yol a~t1g1 sag ventrikiildeki fazla
lemedir. Bobrekler azalm1~ Pco/ye, hidrojen iyonu sek- 4, yiikii ve hi.poksinin birle~ik etkileri nedeniyle yiiksek
resyonunu azaltarak ve bikarbonal aulmas1m arurarak
irtifalarda belirgin ~ekilde artar.
cevap verirler. Solunum alkalozuna kar$1 geli$en bu me-
tabolik dengeleme, plazma ve beyin omurilik s1V1smda-
ki bikarbonat konsantrasyonunu ve pH degerini normal Hi.icresel Aklimatizasyon. 3.900-5.000 metre irtifada
diizeyine dogru giderek azalt1r ve dli$tik hidrojen iyon ya~ayan hayvanlann hi.lcrelerindeki mitokondri ve baz1
konsantrasyonunun solunum iizerindeki inhibitor etki- hlicresel oksidatif enzim sistemleri, deniz seviyesinde ya-
sini k1smen ortadan kaldmr. Boylece, bi:ibreklerin alka- $ayanlannkine oranla artm1~ durumdadir. Buna gore akli-
lozu kompanse etmelerinden sonra solunum merkezleri matize insanlann da bu hayvanlar gibi, deniz seviyesinde
hipoksiye bagh, periferik kemoresepti:ir uyanlarma daha ya~ayanlara gore oksijeni daha etkili bir ~ekilde kullana-
guc;;lii yamt verebilirler. bildikleri dii$iiniilmektedir.
Aklimatizasyon Sirasmda Alyuvarlarda ve Hemog-
lobinin Konsantrasyonundaki Art,~. Boltim 33'te
anlauld1g1 gibi, hipoksi alyuvar yapumm aruran ana HIPOKSi-iNDUKLENEBiLiR FAKTOR A
uyaranchr. Genelde dii$iik oksijene tam aklimadzasyon HiPOKSiYE VUCUDUN CEVABINDA "ANA
geli$tiginde hematokril, normal degeri olan %40-45'ten
$ALTER"
ortalama %60'a, hemoglobin de normal degeri olan 15 g/
dl'den yakla~1k 20 gldl'ye yi.lkselir. Hipohsi-induklenebilir JahLor (H!F)'ler, hipoksi durumuna
Aynca, kan hacmi c;ogu kez %20-30 oranmda armg1 yamt veren DNA baglayan transkripsiyon faktorleridir. Bu
ic;;in dola~1mdaki. hemoglobinin toplam arL~t %50 veya fakti:irler aynca, dokulara yeterli oksijenin dag1t1lmas1 ve
daha fazlad1r. cnerji metabolizmas1 i<;in gerekH olan proteinleri kodla-
563
Onite VIII U~u~, Uzay ve Derln Deniz Dali~ Fizyo/ojisl

mak Uzere birka,; geni aktive ederler. HiF, ilkel solucan- 28 Dagda ya§ayanlar
Lardan insanlara kadar oksijen soluyan bUli.ln tUrlerde e 26 (4.500 m}
·1; 24
bulunmu~tur. HiF'ler tarahndan (ozellikle HiF-1 gibi) "(Arteryel degerler}
~ 22
kontrol edilen bazt genler ~unlardrr: x~
~ 20
• Anjiyogenezi uyaran vaskuler endotelyel bilytime c: 18 I ~ x
:! 16 X x Deniz seviyesinde ya§ayanlar
faktoruyle i~kili genler
• Eritrosit yap1m1m uyaran eritropoietin genleri
·e 14
(Venoz degerler}
5i 12
• Enerji kullamm1yla ilgili mitokondri genleri :i 10
• Anaerobik metabolizmayla ilgili glikolitik enzim ~ 8
~ 6
genleri 1i 4
• Pulmoner vazodilatasyona yol ac;an nitrik oksitin :=-:: 2
miktanm artuan genler 0 I' I I I I I I I I
0 20 40 60 80 100 120 140
Yeterli 0 2 varhgmda, degi~ik genleri aktive etmek ii;in
Kanda oksijen basmc, (Po2) (mm Hg)
gerekli olan H1F alt iiniteleri, ozgiil HlF hidroksilazlar
tarafmdan inaktive edilirler. Hipoksi durumunda ise HiF $ekil 44--2. YOksek irtifa (iJstteki egn) ve deniz duzeyinde (alttaki egri)
hidroksilazlarm kendileri inaktive olur ve bu durumda ya~ayanlann hemoglobin-oksijen ayn~ma egrileri, kendi dogal ortam-
trankripsiyonel olarak aktif bir HlF kompleksi i.iretilir. lannda ol~Olen arteryel ve venoz Po 2 degerlerini ve oksijen i~eriklerini
gostermelctedlr (Data from Oxygen-dissociation curves for bloods of
HlF'ler boylece hipoksiye uygun olarak organizmamn ce-
high-altitude and sea-level residents. PAHO Scientific Pub//cation No.
vabma izin veren bir "ana ~alter" gihi gorev yaparlar. 140, Life at High Altitudes, 1966'dan.)

Y0KSEK iRTiFALARDA YA$AYAN YERLi YUKSEK iRTiFADA D0$0K i$ KAPASiTESi


TOPLULUKLARDA DOGAL VE AKLiMATiZASYONUN POZiTiF ETKiSi
AKLiMATiZASYON
Hipoksi, daha once tart1~tld1g1 gibi mental depresyon ya-
And Daglan ve Himalayalar'da bin;ok yerli 3.500 m ir- mnda, tiim kaslarda i~ kapasitesini de dti$ti1iir. Bu kapa-
tifada ya~amaktachr. Peru'daki And Daglan'nda bir grnp site azalmast yalmz iskelet kaslannda degil, kalp kasmda
topluluk stirekli olarak 5.100 m'de ya~ar ve 5.700 m yuk- da ortaya c;1kar. Genel olarak ~ kapasitesi, viicudun alabi-
seklikteki maden ocaklannda c;ab~n. Bunlann birc;ogu bu lecegi en yi.iksek 0 2 miktanmn azalmas1yla clogru orant1li
irtifada dogmu~tur ve omtir boyu orada kalm1~larchr. Ak- olarak dii~er.
limatizasyon tum yonleriyle ele almd1gmda bu yerlilerin, Aklimatizasyonun i$ kapasitesindeki 5nemi ile ilgili
alc;ak bolge halkmdan olup c;ok iyi aklimatize olan, hatta bir fikir sahibi olmak i<;in ~u omek verilebilir: Bir ~inin
10 YJ.ldan daha fazla bir siire yuksek yerlerde oturanlar- i~ kapasitesi aklimatize olup olmachgma gore 5.100 m'de
dan daha iisttin olduklan goriilmektedir. Aklimatizasyon a~ag1daki gibi degi~ir.
yerlilerde c;ocukluk y~mda ba~lar. Gogus c;ap1 ozellik-
le geni~ler, geri kalan viicut k1sm1 ise daha kiic;iik kahr. i~ kapasitesi
Boylece ventilasyon kapasitesi vucut kiitlesine gore daha (normalin
ytiksek bir orandadir. Ayr1ca kalpleri, ozellikle sag kalp, yuzdesi)
alc;ak irtifada ya~ayanlarmkine gore onemli olc;i.ide gen~- Aklimatize olmadan 50
lemi~tir. Bu, kanm c;ok yuksek pulrnoner arter basmc1 ile 2 Ayhk aklimatizasyonla 68
c;ok geni~ bir pulmoner kapiller sisleme pompalanmasm1 4000 m'de ya~ayan fakat 5100 m'de 87
saglar. <;ah~an yerlilerde
Bu yerlilerde oksijenin kandan dokulara ula~tmlma-
s1 da <;ok kolayla$ml$llr. ~ekil 44-2'de deniz dtizeyinde
Gortildtigti gibi, dogal olarak aklimatize olmu~ yerli-
ya~ayanlarla 4.500 m'de ya~ayanlann hemoglobin -oksi-
lerin yiiksek irtifada gunltik i~ kapasiteleri hemen hemen
jen ayn~ma egrisi gortilmektedir. Yiiksek irtifada ya~ayan
normal ki~ilerin deniz seviyesindeki kapasiteleriyle ayr11-
yerlilerde arteryel Po 2 ancak 40 mm Hg'd1r. Fakat buyiik
d1r, fakat dii~k irtifa yerlileri i;ok iyi aklimatize olsalar
miktarda hemoglobin i<;erdikleri ic;in arteryel kanda ta~1-
bile hie; bir zaman bu sonuca ula~mazlar.
diklan toplam 0 2 miktan, du~k irtifada ya~ayan yerlile-
rinkinden daha fazladtr. Dikkal edilirse, yiiksek irtifa yer-
AKUT DAG HASTALIGI VE Y0KSEK iRTiFADA
lilerinde venoz Po2'nin, di.i~iik irtifacla ya~ayanlarm venoz
PULMONER ODEM
Po 2'sinden sadece 15 mm Hg daha az oldugu goriiliir. Bu
da, yuksek irtifaya dogal olarak aklimatize olmu$ yerli- H1zla yiiksek irtifaya c;Ikan ki~ilerin kii<;iik bir ytizde-
lerde, oksijenin dokulara ta~mmasmm c;ok etkin bic;imde si akut olarak hastalanrr ve eger oksijen verilmez ya <la
geli~mi~ oldugunu gosterir. clii~tik irtifaya hemen ta$mmazlarsa olebilirler. Hastahk,
564
Boli.im 44 Havac1hk, Yuksek irtifa ve Uzay Fizyolojisi

yiiksege pkuktan birka<; saat ile 2 gi.in kadar sonra ba$1ar HAVACILIK VE UZAY FiZYOLOJiSINDE
ve s1khkla iki olay goriiliir: HIZLANMA KUWETLERiNiN VUCUDA
1. Ahut beyin odemi. Odemin, serebral damarlardaki ETKiLERi
hipoksinin neden oldugu bolgesel vazodilatasyon-
Uc;aklarda ve uzay gemilerinde hareketin h1z ve yontiniin
dan kaynakland1gi sarulrnaktadu. Arteriyollerin
ani degi$meleri nedeniyle, w;:u~ s1rasmda <;e$illi tipte h12-
dilatasyonu kapillerlere kan ak1mm1 ve kapiller ba-
lanma kuvvetleri vi.icudu etkiler. Uc;u§un ba§mda basit
smc1 arnrarak beyin dokulanna s1v1 s12masma ne- dogrusal bir htzlanma geli$it. U<;u§un sonun da da yava$-
den olur. Beyin oderni agtr oryantasyon bozuklugu lama ve aracm her donii$ilnde merkezka<; lnzlanmas1 go-
ve beyin i§lev bozukluguna bagh diger etkilere yol ri.ili.ir.
ar;ar.
2. Ahu.t akciger iidemi. Oclemin nedeni hala tam ola-
rak bilinmemekle beraber, §oyle bir ac;1klama ileri MERKEZKA<; HIZLANMA KUVVETLERi
si.i ri.ilmektedir: Agtr hipoksi puhnoner arteriyoller- Ui;ak doni.i$ yapugi zaman gel~en merkezkar,: h12lanma
de kuvvetli vazokonstriksiyon yapar. Fakal damar kuvveti a§ag1daki e$itlikten hesaplanabilir:
daralmas1 baz1 akciger bolgelerinde diger bolgeler-
den daha fazladtr, gittikc;e daha fazla pulmoner kan f = mv2
heniiz daralmaml§ az rniktardaki damarlara kayar. r
Akcigerin bu alanlannda kapiller basmcm ozellik-
le artarak bolgesel odem geli§mesine neden oldugu Burada f merkezkai; luzlanma kuvveti, m cismin kUt-
du~ni.ilmektedir. Olay gittikc;e daha geni§leyerek lesi, v uc;u$ l11zm1, r donii$ kivnmmm yan<;apuu goste-
akcigerin bi.iyi.lk boliimiine yaythr ve agu pulrno- rir. Bu formi.\lden anla$11d1gi gibi h1z a1tuk~a merkezka~
ner i$lev bozuklugu ile oliime kadar ilerleyebilir. hizlanma kuvveti h1zm karesiyle dogru oranttli olarak artar.
Bireye oksijen solunumu saglarursa, genellikle bir- Yine h1zlanma kuvvetinin donii~iin lieskinligi ile (yan~ap
kac; saat i<;inde durumu diizelir. kii(iildiik{:e) dogru oranttl1 olacag1 da ac;1k bic;:imde gori.il-
mektedir.

H1zlanma Kuvveti "G"nin Ol~ulmesi. Havada yol-


KRONiK DAG HASTALIGI culuk yap an bir ki$i aracm koltugunda otururken, onu
<;ok uzun siire yiiksek irLifada kalan bireyde bazen kronik oturdugu yere dogru iten kuvvet yerc;ekiminden dogar ve
dag hasta11g1 gel~ir. Ortaya r;1kan belirtiler §6yledir: (1) k~inin agtrhgina e~ittir. Bu kuvvetin §iddetine, yen;eki-
alyuvar kiitlesi ve hematokrit c;ok yiikselir, (2) pulmoner mine e$it oldugu i<;in +l G denir. Eger bir dah§tan sonra
arter basmc1 aklimatizasyonda goriilen normal art1$m <;ok yiikselirken koltuga dogru iten kuvvet, ki§inin ag1rhgmm
i.izerine i;1kar, (3) sag kalp oldukc;a ge11i$ler, ( 4) periferik be$ kau olursa, koltuga uygulanan kuvvet +5 G'dir.
arter basmc1 dii$meye ba§lar, (5) konjestif kalp yetmezli- Eger uc;ak d1§a dogru bir kavis r,:izerken ki§i uc;u§ ke-
meriyle yerinde tutuluyorsa, vi.icuduna negatif G uygula-
gi geli§ir ve (6) birey daha dU§Uk irtifalara nakledilmezse
mr; eger kemere zit yonde ve agtrhgma e~it bir kuvvetin
oli.im onaya c;1kar.
etkisinde ise, bu negatif kuvvet -1 G'dir.
Bu olaylar dizisinin nedeni iic; yonliidiir: Birincisi al-
yuvar ki.itlesi o kadar bi.iyiikti.ir ki kamn viskozitesi bir-
ka<; kat artar. Bu, ilk a$amada doku kan aklm1m azaltir MERKEZKA<; HIZLANMA KUVVETiNiN
ve b5ylece dokulara 0 2 ta§mmas1 da azahr. ikmci olarak, {POZiTiF G) VUCUDA ETKiLERi
akciger hipoksisi nedeniyle pulmoner arteriyoller a$m da-
Dola~1m Sistemine Etkileri. Merkezka', h1zlanma kuv-
rahrlar. Boli.im 39'da ac;1kland1gi gibi, bu olay normalde
vetinin en onemli etkisi dola~1m sistemi i.izerinde ortaya
karun, havalanmas1 iyi olmayan bolgelerden havalanmas1
c;1kar. c;:unki.i hareket etme yetenegi olan kan, merkezkac;
daha iyi olan oksijenli alveollere kaymasma neden olur.
kuvvetlerinin etkisinde yer degi$tirebilir.
Fakat tiim arteriyollerin daralml$ olmas1 nedeniyle bi.itiin Bir havac1 pozitif G'ye maruz kahrsa, kan vi.icudunun
alveoller dU$Uk 0 2 di.izeyine sahiptir. Sonu<;la pulmoner a$ag1 k1Sunlanna dogru santrifiije olur. SantrifOj kuvveti
arter basmcnnn a$m yi.iklenmesiyle sag kalp yetmezligi +5 G oldugu zaman hidrostatik basm<; normalin be~ ka-
geli§ir. Dc;i.inci.i olarak, pulmoner arteriyollerin spazm1, una <;ikar (450 mm Hg). Oturur durumdayken bu basm<;
kanm bi.iyiik kismni1 alveollerin bulunmadtg1 pulmoner hemen hemen 300 mm Hg'd1r. Vi.icudun alt bolgelerin-
damarlara yonlendirir. Bu durum kanm oksijenlenmedigi deki damarlarda basm<; yi.ikselirken damarlar pasif olarak
pulmoner ~ant akumm arttrrr ve sonw; daha koti.iye gider. dilate olur ve vi.icudun tist bolgelerindeki kamn bi.iyiik
Bu ki$ilerin buyiik boli.imi.i daha di.i~i.ik irtifaya nakledi- kism1 alt bolgelerdeki damarlara kayar. Kalp, azalan venoz
lince giinler ya da haftalar i<;inde iyile$irler. doni.i~ nedeniyle pompa gorevini yapamayacag1 i<;in, bii-
565
Unite VIII U~u}, Uzay ve Derin Deniz Dal,~ Fizyolojisi

daha az yatkmdir. Kan kraniyal damarlara dogru yonle-


i3 nirken, beyin omurilik s1vIS1 da beynin etraftnda bir yas-
c -
il 100 uk gibi destek saglar ve boylece damarlann yirnlmasm1
~E onler.
~g 50
<( Gozler kafatas1yla korunmad1g1 i<;:in gi.ic;lti negatif G s1-
rasmda gi:izlerde hiperemi gori.ilur. Sonu<;: olarak gozlerde
5 10 15 20 25 30 "k1rmm" gorme alam ile karakterize ge<;:ici korli.ik onaya
G'nin ba~lang1c1ndan semptomlara i;:1kar.
kadar gei;:en sure (s)

~ekil 44-3. Oturur durumda yukandan a~ag1 dogru uygulanan 3,3 G Vi..icudun Merkezka~ H1zlanma Kuwetlerinden Ko-
degerinde bir h1zlanma kuwetine ani maruz kalma ve h1zlanmanin de- runmas1. Havac1lan pozitif G sirasmda olu?an dola~rm
vam1s1rasinda arteryel sistollk (egrlnin Ost k1sm1) ve diyastolik (egrlnin
alt k1sm1) bas1nt; degi~iklikleri. (Martin EE, Henry JP. Effects of time and
kollapsma kar~1 korumak tizere ozgi.il i~lemler ve cihaz-
temperature upon tolerance to positive acceleration J. Aviation Med., lar geli~tirilmi~tir. 1lk olarak, havac1 karm kaslanm ileri
22: 382, 1951 veri/erinden). derecede s1k1~tmr ve one dogru egilerek karnma baskJ
yaparsa, kanm kann bolgesincleki geni~ damarlarda gol-
lenmesini onleyerek goz kararmasmm ortaya <;:1kmasim
yi.\k miktardaki kan vucudun a~ag1 boltimlerinde gi:illenir; geciktirebilir. Aynca i:izel olarak hazirlanan "anti-G" elbi-
kalp debisi di.i~er. seleri kamn karm alt bolgesinde ve bacaklarda gollenme-
~ekil 44-3, oturan bir ki~iye aniden +3,3 G'lik mer- sini onler. En basit yontem G artarken basm<;: torbalanm
kezkac h1zlanma kuvveti uygulanchg1 zaman sistolik ve ~i?irerek karm ve bacaklara pozitif basmc uygulamakttr.
diyastolik basmclarda (suas1yla ust ve alt egriler) mey- Teorik olarak, tank i<;:inde ya da su dolu elbise ic;inde bu-
dana gelen degi~meleri gostermektedir. Her iki basm- lunan pilot G kuvvetlerirtirt dola~ma etkilerinin az oldu-
cm da h1zlamna ba~lad1ktan sonraki ilk birka<; saniyede gunu deneyimler. <;unkti merkezka<;: btzlanma s1rasmda
22 mm Hg'nm altma du~ttigune, sonraki 10-15 saniye suda olu?an basmi;:lar vticuda d1~andan bastua.rak vucutta
ii;:inde sistolik bastncm yakla~ik 55 mm Hg, diyastolik olu$an kuvvetleri neredeyse tamamen dengeler. Fakat su
i<;:inde olunsa bile akcigerlerdeki hava kalp, akciger do-
basmcm da 20 mm Hg olduguna dikkat ediniz. Bu se-
kulan ve diyaframm yer deg~tirmesine izirt vererek ciddi
konder iyile~me ozellikle baroresepti:irlerin aktivasyo-
problemlere neden olur. Boylece bu ~lem uygulansa bile,
nuyla saglamr.
guvenlik smm halen 10 G'den daha az bir degerde kal-
HlZlanma 4-6 G'den daha buyuk olursa birkac; saniye
maktadir.
ic;inde "goz karannast", ktsa bir sure sonra da bilinr; kay-
b1 olu~ur. $ayet bu buyi.ik h1zlanma devam edecek olursa
ki~i oli.ir.
DOGRUSAL HIZLANDIRMA KUVVETLERiNiN
V0CUDA ETKiLERi
Vertebralar Ozerindeki Etkiler. C::ok yuksek hizlaruna
kuvvetleri bir saniyeden daha k1sa bir sure ic;irt bile uygu- Uzay Yolculugunda H1zland1rma Kuvvetleri. Uc;ak-
lardan farkb olarak uzay arai;lan ani donti~ler yapamaz-
land1gmda vertebralarda kmk olu~turabilir. Orta yap1da
lar. Bu nedenle, uzay arac1 anormal donu~ler yapmadik-
bir insamn oturur durumdayken, vertebra kmg1 olmadan
<;:a merkezka<;: htzlanma kuvvetleri onemsiz kahr. Diger
dayanabilecegi pozitif h1zlanma yakla~1k 20 G'dir.
yandan, uzaya fulatma suasmda hizlanma, irt~ suasmda
da yava$lama, biri pozitif digeri negatif olmak tizere <;:ok
Negatif G. Negatif G'nin vticuttaki etkileri daha az dra-
onemli dogrusal h1z!anma yaraur.
matik olrnakla beraber, si.irekli uyguland1gmda pozitif ~ekil 44-4, ti<; a~amah bir uzay aracmm hrlaulmas1
G'nin etkilerinden <;:ok daha zararh olur. Havac1 uc;aga bir s1rasmda geli~en tipik h1zlanma grafigini gostermektedir.
kavis <;izdirirken geli~en -4 veya -5 G'lik negatif h1zlan- Burada, birinci ate$leme 9 G, ikincisi de 8 G kadar hizlan-
ma kuvvetleri ba$ bolgesinde ani yogun bir hiperemiden ma yaraur. Ayakta dik pozisyondayken insan vucudu bu
ba$ka bir etki yapmaz. Fakat bazen beyin odemi sonucu kadar h1zlanmaya dayanamaz; fakat yan yatar dum mda,
15-20 dakika suren psi$ik bozukluklar gorulebilir hi.zlanma ehsenine y atay pozisyonda iken, h1zlanma kuv-
Negatif G kuvvetleri bazen o kadar btiytik olur ki (or- vetlerinin birkac,: dakika devam etmesine kar$m kolayhkla
negirt -20 G), kan btiytik bir kuvveLle ba$a dogru yonlenir, dayamlabilir. Bu nedenle astronotlar ic;in yatar koltuklar
beyin kan basmc1 300-400 mm Hg'ya yukselir ve bazen kullamlmaktad1r.
b~m yi.izeyindeki ve beyindeki kl.\<;:iik kan damarlarmda Uzay arac1mn yeniden atmosfere girdigi yava~lama s1-
yirttlmalar meydana gelir. Bununla beraber kafatas1 ii;:in- rasmda da problemler onaya i;Ikar. Ki?i uzay yolculugun-
deki damarlar, a~gida a<;:1klanan nedenlerle ytrlllmaya cla 1 mak (ses h1z1 ve h1zh ui;aklann hm) luzla yol ahyorsa
566
Boli.im 44 Havac1lrk, Yuksek irtifa ve Uzay Fizyolojisi

10 kuvvetleri pelvis, vertebra ya da bacaklarda kuiklara ne-


den olur. Bundan dolayi egitirnli para$iitc;:iiler dizlerini
bi.ikerek, fakat kaslan gerilmi~ durumda c;:arpma ~okunu
8
kar~1larlar.
§: 6
a,
E KAPALI UZAY ARACINDA
C:
a, "YAPAY IKLIM"
'E 4
:c
Dis uzayda atmosfer bulunmad1gmdan uzay aracmda at•
/I
2

0
ilk I ikinci -I
Uzay
ate~lem~ -ate~leme- +-gemisi~
I
mosfer ve iklim ko~llan yapay olarak saglanmahdtr. En
onemlisi , bogulmayi onlemek ic;:in 0 2 konsantrasyonu
yeteri kadar yuksek ve CO 2 konsantrasyonu yeteri kadar
dtl~tik olmahd1r. Daha onceleri baz1 uzay arac;:lan nda saf
0 2 3 4 5
Dakika
0 2 ic;:eren 260 mm Hg basmc;:ta atmosfer kullamlrru~tu.
Fakat modern u zay mekiklerinde toplam basmc1 760 mm
~ekil 44-4. Uzay arac1nin kalk1~1siras1ndaki h1zlanma kuwetleri. Hg olan ve yakla$tk normal hava gibi oksijenin don kat1
azottan olu$an gaz kan$1mlan kullamlmaktadu. Kan$rm-
da azonm bulunmas1 yangm ve patlama olasthgm1 bHytik
olc;:ude azalt1r. Azot aym zamanda, akcigerde bolgesel ate-
0,3 km'lik bir mesafede giivenle yava~lama saglarken, 100 lektazi odaklanmn geli$mesini de engeller. Oysa saf 0 2
mak'hk bir h 1zda (gezegenler aras1 uzay uc;u$lan nda) gi.i• solumada, 0 2'in c;abuk absorbe ohnas1yla ktic;:uk bro~i-
venli bir yava~lama ic;in 16.000 km'lik bir mesafe gerekir. yoller mi.ikoz tikac;:larla gec;:ici olarak ukanmaktad1r.
Birkac;: aydan fazla stiren uzay uc;u~lan ic;:in yeterli
Bu farkm nedeni yava$lama srrasmda ac;1ga cikan loplam
miktarda 0 2 ile C0 2'i absorbe edecek maddeleri ta$lmak
enerjinin h12m haresi ile orantlh olmas1du. Bu durumda 1
pratik degildir. Bu nedenle tekrar kullamrru saglayan tek•
mak ile 100 mak arasmda yava~lama ic;:in gereken mesafe
niklerin geli$tirilmesi uygun gortilmtl$ttir. Tekrar kullan-
10.000 kaL anar. Buna ek olarak insan, uzun siiren yava~•
ma i~lemler inden baz1lan oksijen olu$lurmak ic;:in suyun
lamaya, eger yava~lama siiresi uzun ise, k1sa si.ireliye gore
elektrolizi gibi saf fiziksel i$lemlerdir. Diger yontemler,
daha iyi dayanabilir. Bu nedenle yi.iksek h1zm yava$lama-
btiytik klorofil depolan nedeniyle yosun Ian kullanarak
s1, dii~tik h1za gore daha yava~ tamamlanmahd1r.
fotosentez yoluyla besin maddesi olu$turmak ve aym
zamanda karbondioksitten 0 2 elde etrnek gibi biyolojik
Parafutle Atlamada Yava~lama Kuvvetleri. Bir ha- yontemlere dayamr. Tekrar kullamm icin tatmin eclici bir
vac1 uc;:aktan para$iitle atlad1g1 zaman, ba~lang1c;ta dti~ti$ sisteme heniiz ula$1lamam1~tlf.
h1z1 saniyede Om'dir. Fakal yerc;:ekiminin hizlanma kuv-
vetiyle birinci saniyede dti{>me hm (hava direnci yoksa)
9,6 mis, ikinci saniyede 19,2 m/s olmak tizere giderek UZAVDA AGIRLIKSIZLIK
artar. D-U$-U$ hm arlt1kca dti{>ii$ti yava$latan hava diren• Bir gezegenin etrafmdaki yor-Ungede ya da frrlattlmam~
ci de artar. Sonunda hava direncinin yava~lama kuvveti, bir uzay aracmda bulunan insan, agirliksizhh duyusunu
yerc;ekiminin yava~lama kuvveti ile tam denge haline ge- hissed er. Agrrliks1zhk, bazen mihroyer~ehim i de denilen G
lir. Yakla$1k 12 saniye soma (yeryiiztine yakm, hava yo• kuvvetinin stlua yakm oldugu bir dummdur. Bu, ki$inin
gunlugunun en biiyiik oldugu yerde) ki~i 175- 190 k m/ aracm tabanma, yanlanna ya <la Lavanma c;:ekilmeyip ara-
saat (52 mis) son h1zla dti$tiyor olacakur. Eger para$Ut<;ti cm ir;inde basitc;:e ytlzmesi demektir. Bu olay ki~iye etkili
para$tit ac;:1lmadan son hiza ula$usa "ac;:1lma $Oku yiikti" yerc;:ekirni kuvvetlerinin eksikliginden ileri gelmez; c;:tinkti
denilen, yakla$1k 600 kg'hk bir kuvvet para$tite uygu- nerede olursa olsun yerc;:ekimi hala aktiftir. Ancak yen;:e•
lanm1$ olur. kimi hem uzay arac1 hem de kisi iizerinde etki eden yo-
Normal biiytikliikte bir para$tit, para$iitr;iiniin dii~ii- rtingenin merkezkac; kuvveti ile dengededir. Boylece, hem
$Hni.i son hmn yakla$1k 1/9 degerine dtl~iiriir. Ba$ka bir uzay arac1 hem de ic;indeki ki~i aym htzlanma kuvveti ile
de~le, yere ini~ hlZl 6 mis olur ve yere c;arpma hrn para- aym youde c;:ekilmektedir. Bu nedenle ki$i uzay arac1mn
~titst\z ini~in l/8l'i kadard1r. Bu durumda bile eger para- herhangi bir duvanna dogru c;ekilmez.
$i.lt<;i.l ini~ ic;in ozel bir egitim almam1$5a, c;arpma kuvveli
vt\cutta onemli hasar olu~asma yol ac;:acakllr. Gen;ekte Ag1rhks1zhgm (Mikroyer~ekimi) Fizyolojik Prob-
yere c;arpma hm 2 metrellk bir ytlkseklikten d-U$me s1- lemleri. Agirhks1zhgm c;:ok uzuu stirmedigi durumlarda
rasmda geli$en kuvvete e~ittir. Eger para$i.ltc;ii onceden olu~an fizyolojik problemler tam olarak belirlenememi~-
uyanlmam1$sa, ayaklanm b-Ukmeden yere c;:arparken vi.i- tir. Problemlerin c;:ogu agrrs1zhgm ii<; etkisiyle ili~kili go-
cudun iskelet ekseni boyunca geli$en btiytlk hizlanma ri.ilmektedir. Bunlar; (1) yolculugun ilk birkac; gtini.lnde
567
Unite VIII U<;u~, Uzay ve Derin Deniz Dali~ Fizyo/ojisi

gori.ilen hareket hastaligi, (2) hidrostatik basmc; yaratan Astronotlar 4-6 ayhk uzay uc;:u~ndan dondiiklerinde
yerc;ekiminin eksikligine bagh olarak s1V1lann yer degi$- kemik kmlmalanna kar$1 hassasttrlar ve kalp, kas ve ke-
tirmesi, ve (3) yerc;:ekimine kar$1 koyan kas kas1lmasmm mik i$levlerinin normal saghkh durumlarma donebilmesi
gerekmemesine bagh olarak fiziksel aktivitenin azalma- i~in birkac;: haftaya ihtiyac; vardtr. Mars gibi diger geze-
s1d1r. genlerin ara$tn1.labilmesi ic;:in gereken daha uzun si.ireli
Uzay yolculugunun ilk 2-5 gi.ini.i11de astronotlann hazirhk uc;:u~lannda, ozellikle acil ini~lerde astronotlann
%50'sinde bulant1, bazen kusma Ue seyreden hareket has- yere inmele1inden sonra, uzam~ mikroyen;ekiminin etki-
tahg1 gori.iliir. Bu, belki de ali~1lm1~tan farkh hareket sin- leri ~ok onemli tehlikelere neden olabilir. Bundan dolayi,
yallerinin beyriin denge merkezlerine ula$maS1, fakat yer kar~1 tedbirleri geli.$tirmek ic;in egzersizin yamnda dikka-
c;ekimi ile ilgili sinyallerin olmayi$1 ile ortaya c;1kmaktad1r. te deger ara$nrma yontemlerinin geli~drilmesi bu degi-
Uzun si.ire uzayda kalmanm gozlenen etkileri $6yle $iklikleri onleyebilir veya etkilerini azaltabilir. Buna kar~1
siralanabilir; (1) kan hacminin azahnas1, (2) alyuvar sayi- denenen bir onlem ~ekli, 2-3 G gi.ic; tiretebilen, havac1hk
smda azalma, (3) kas gi.ici.i ve c;al~ma kapasitesinde azal- ve uzay ara~ttrmalannda kullamlmak i.izere insanlar ic;in
ma, (4) maksimum kalp debisinin azalmas1 ve (5) kemik ozel yap1lm1~ k1Sa kollu santrifiljde astronotlara, oturarak
ktitlesinin ve kemiklerden kalsiyum ve fosfatm kayb1. Bu merkezkac;: h1zlanmasma neclen olan arahkh (omegin, her
etkilerin bi.iyilk boli.imi.i i1zun bir Si.ire yatakta kalan has- giin 1 saat) yapay yerc;:ekimi uygulanmas1d1r.
talarda da goriili.ir. Bu nedenle uzun siireli uzay laboratu-
var siirec;:lerinde geni$ egzersiz programlan uygulanmaya Kaynaklar
ba~lanm~tlr. Basnyat B, Murdoch DR: High-altitude illness. Lancet 361:1967, 2003.
Daha onceki y11larda gerc;ekle$en ve etkili bir egzer- Brocato J, Chervona Y, Costa M: Molecular responses to hypoxia-
siz progrann ic;enneyen uzay laboratuvar c;:al~malann- inducible factor 1<x and beyond. Mol Pharmacol 85:651, 2014.
Hackett PH, Roach RC: High-altitude illness. N Engl J Med 345:107,
da, astronotlann dtinyaya dondiikten sonraki ilk birkac;:
2001.
giin c;ab~a kapasiteleri agu $ekilde azalmaktaydi. Aym Hargens AR, Richardson 5: Cardiovascular adaptations, fluid shifts,
zamanda belki arter basmc1 kontrol mekanizmalanmn and countermeasures related to space flight. Respir Physiol Neuro-
azalm~ yarutlan sonucu kan hacminin dii~mesi nedeniy- biol 169{suppl 1):530, 2009.
le, ilk birkac; glin ayakta durma suasmda bayilma egilimi lmray C, Wright A, Subudhi A. Roach R: Acute mountain sickness:
pathophysiology, prevention, and treatment. Prog Cardiovasc Dis
(bu daha soma da belli oranda devam eden bir belirtidir)
52:467, 2010.
gortiliiyordu. Naeije R, Dedobbeleer C: Pulmonary hypertension and the right ventri-
cle in hypoxia. Exp Physiol 98:1247, 2013.
Ag1rhks1zhga Uzun Siire Maruz Kalma S1rasmda Penaloza D, Arias-Stella J: The heart and pulmonary circulation at high
altitudes: healthy highlanders and chronic mountain sickness. Circu-
Kardiyovaskiiler, Kas ve Kemik Kondusyonunda lation 115: 11 32, 2007.
Bozulma. ~ok uzun si.ireli uzay uc;:u$lanndaki mikroyer- Prabhakar NR, Semenza GL: Adaptive and maladaptive cardiore-
c;ekimine mamz kalma esnasmda, guc;:lil egzersiz prog- spiratory responses to continuous and Intermittent hypoxia mediat-
rann uygulanmasma ragmen kalp damar sistemi, iskelet ed by hypoxia-inducible factors 1 and 2. Physiol Rev 92:967, 2012.
San T, Polat S, Cingi C, et al: Effects of high altitude on sleep and
kaslan ve kemiklerde giderek artan i$lev kayiplan ortaya
respiratory system and theirs adaptations. Scientific World Journal
c;:1kar. Birkac; ay si.iren uzay uc;u$lannda astronotlar iize- 2013:241569, 2013.
rindeki c;:al~malar, egzersize devam eunelerine ragmen, Semenza GL: HIF-1 mediates metabolic responses to intratumoral hy-
her ay kemik ag1tl1klannm %l'inden fazlas1m kaybettik- poxia and oncogenic mutations. J Clln Invest 123:3664, 2013.
lerini gostermi$tir. Mikroyerc;ekimine uzun siire maruz Sibonga JD: Spaceflight-induced bone loss: Is there an osteoporosis
risk? Curr Osteoporos Rep 11 :92, 2013.
kalma su-asmda, kalp ve iskelet kas1 atrofisi de ortaya c;1k-
Smith SM, Heer M: Calcium and bone metabolism during space flight.
maktad1r. Nutrition 18:849, 2002.
En ciddi etkiler, di.i~iik i$ kapasitesi, kan hacminde Taylor CT, McElwain JC: Ancient atmospheres and the evolution of
azalma, baroreseptor reflekslerde bozulma ve ortostatik oxygen sensing via the hypoxia-inducible factor In metazoans. Phys-
toleransta azalmay1 kapsayan kardiyovaskiiler problem- iology (Bethesda) 25:272, 2010.
West JB: Man In space. News Physiol Sci 1: 198, 1986.
lerdir. Bu degi~iklikler, astronotlarm di.inyadaki tam yer-
West JB: High-altitude medicine. Am J Respir Crit Care Med 186:1229,
c;ekirnine domnelerinden sonraki normal giinliik aktivite 2012.
performanslanm s1mrlandmnaktad1r.

568
BOLUM 45

Sualt1 Dali~ Fizyolojisi ve


Diger Hiperbarik Ko~ullar

insanlar deniz dibine dald1gmda c;evrelerindeki basmc; yi.lksek basmc;larda zaman zaman ciddi fizyolojik etkilere
c;ok artar. Akcigerlerin kollabe olmamas1 ve $i~kin neden olabilirler.
kalmas1 ic;in hava yiiksek basmc; altmda verilmelidir. Bu
da akcigerlerdeki kam c;ok ytiksek alveol gaz basmcma YUKSEK AZOT BASINCINDA AZOT NARKOZU
maruz brrakir; bu duruma hiperbarizm deni.r. Belirli Havanm yakla§tk b~te dordii azottur. Deniz dtizeyindeki
s1mrlann otesinde, bu yuksek basmc;lar vticut fizyoloji.- basmc;;ta azotun vi.icut ~levi uzerine onemli bir etkisi
sinde c;ok onemli degi~ikliklere neden olur ve olilmctil yoktur; fakat ytiksek basmc;larda c;e§itli derecelerde
olabilirler. narkoza yol ac;:abilir. Dalgu; deniz dibinde bir saat veya
daha fazla kahr ve basmc;h hava solursa hafif narkozun
Basmcin Deniz Derinligi ile ili~kisi. On metre derin-
ilk belirtisinin goriildugi.i derinlik yakla$tk 40 metredir;
likteki bir deniz suyu kolonu, tabaruna yeryuzundeki
bu diizeyde ne$e belirtileri gostermeye ve dikkatinin
atmosfer basmC1 kadar bir basmc; uygular. 0 halde okya-
c;ogunu kaybetmeye ba§lar. Daha soma 50-60 metrede
nusun 10 m altmdaki bir insan, bir atmosferi su yuzeyin-
sersemlemeye ba$lar. Dah~ yapanm 66-80 metrede giicii
deki havarun, ikinci atmosferi de suyun kencli agirhgmdan onemli olc;ude azahr ve gereken i§leri yapmak ta c;ok
olmak tizere 2 atmosferlik basmca maruz kalir. Yirmi gu<;luk c;eker. Seksen metreden daha derinde (8,5 atmos-
metrede basmc; 3 atmosferdir ve ~eldl 45-l'deki tabloya fer basmc1) uzun sure kabrsa azot narkozunun bir sonucu
uygun olarak bu art!$ devam eder. olarak genelde dalgtc;: tamamen i$ yapamaz hale gelir.
Azot narkozu alkol zehirlenmesine benzer ozelliklere
Deniz Derinliginin Gazlarm Hacmi 0zerine Etkisi-
sahiptir ve bu nedenle s1khkla "derinlik sarho~lugu"
Boyle Yasast. Derinligin diger bir onemli etkisi de gazla- olarak tammlamr. Narkotik etkinin mekanizmasmrn ti.im
nn gittikc;e daha ktic;tik hacimlere SU<1$tmlmas1dir. ~ekil gaz anestetiklerdeki ile aym olduguna ina111lmaktad1r.
45-l'in alt kism1, deniz diizeyinde 1 litre hava ic;;eren c;an Yani, azot noronlann zarlanndaki yagh maddelerde erir
~eklinde bir kab1 gostermektedir. Basmcm 2 atmosfer ve fiziksel etkisi ile zarlardan iyon iletkenligini degi§tire-
oldugu deniz altmdaki 10 m'de hacim sadece yanm litreye rek noral uyanlmayi azaltir.
stlu$nnlm1$ ve 8 atmosferde (70 m) 1/8 litreye s1ki~tml-
~t1r. Boylece s1k1~tmlnu~ belli bir miktardaki ga-zm VOKSEK BASIN~LARDA OKSiJEN TOKSiSiTESi
hacrni, basmc;la ters oranuhd1r. Boyle yasasi denilen bu A~m Yuksek Po/nin Kanda Oksijen Ta~mmas1
fi.ziksel i.lke dah$larda r;ok onemlidir. <;::unku artan basmc;; 0 zerine Etkisi. Kanda Po 2 100 mm Hg'run uzerine
akcigerler de dahil vticudun hava bo~luklanm kollabe ede- c;tkng1 zaman kandaki sucla c;oziinen oksijen rniktan
bilir ve Slkhkla ciddi harabiyete neden olur. onemli oranda artar. Bu etki ~ekil 45-l'de gosteri~tir.
Bu boltimde birc;ok kez gec;en ger{:ek hacim ile deniz $ekilde Bolum 4l'de gosterilen O,-hemoglobin disosiyas-
di.i.zeyindeki hacmi birbirinden aytrmak gerekir. bmegin, yon egrisine benzer bir egri gorUl~ektedir; ancak alveol-
90 m derinlikteki 1 litrelik bir gerc;ek hacimden bahse- deki Po 2 300 mm Hg'yi a§maktadtr. Aynca §ekilde en
dersek; bu deniz dtizeyinde 10 litre hacmindeki hava ile alttaki egride her Po, duzeyi.nde kan sivismda f6ziimni.i$
ayru miktardadtr. ohsijen hacmi de gosterilmi$tir. Goriildi.igu gibi, alveoldeki
Po/nin nonnal s1mrlan ic;inde (120 mm Hg'den az),
erimi.$ oksijen kandaki toplam oksijene gore hemen
BIREVSEL GAZLARIN VOKSEK PARSiYEL
hernen yok gibidir; fakat basmc;; giderek binlerce mili-
BASIN~LARDA VOCUTTAKi ETKiLERI
rnetre c1vaya yi.ikseldiginde toplam oksijenin btiytik bir
Hava soluyan bir dalgicm normal olarak maruz kald1g1 k1sm1 hemoglobine bagh olana ilaveten kan s1v1Sm<la
gazlar azot, ohsijen ve karbondioksittir; bunlann herbiri c;ozunmi.i~ olarak bulunur.
569
Onite VIII U~u~, Uzay ve Derin Deniz Daft~ Fizyolojisi

Derinlik (m} Atmosfer Yuksek Alveol Po 2'sinin Doku Po/si Ozerine Etkisi.
Deniz seviyesl 1 Akcigerlerde Po 2'nin yakla~1k 3000 mm Hg (4 atmosfer
10.1 2
20.1 3 basmc1) oldugunu farzedelim. ~el<ll 45-2'ye bak1ld1-
30.5 4
40.5 5 gmda A noktasmda gosterildigi gibi, her 100 ml kandaki
50.6 6 toplam oksijen miktanmn yakla~1k yiizde 29 hacimde
61 .0 7
oldugu anla~1.ltr; bu demektir ki ytizde 20'1ik hacim

----n~----•~:----
91.4 10
121 9 13 hemoglobinle baglanm1~ ve ytizde 9'luk hacim de plaz-
mada erimi~tir. Bu, kan doku kapillerlerinden ge<;.erken
1 ""' P,,::.,,,,,.,, ve dokular normal oksijen miktarmt kullamrken (bu
her 100 ml kanda 5 ml'dir), doku kapillerini terk eltigi
'h lit,o - - - - - - n - - ______ ______19-". _ noktada oksijen miktan hala %24 hacimdedir (Sekilde
B noktas1). Bu noktada Po 2 hala yakla~1k 1200 mm
Hg'dtr; bu, oksijenin normal degeri olan 40 mm Hg
yerine, son derece yiiksek basm<;ta dokulara verildigi
anlamma gelir. Boylece bir kere Po 2 kritik diizeyin
'I• litre ~ - ____________ _39 _m_ _ iizerine yi.ikseldiginde hemoglobin-oksijen tampon
mekanizmas1 (Boliim 4 l 'de tart1~1lm1$t1r) doku Po/sini
aruk normal guvenlik sm1rlan olan 20 ile 60 mm Hg
arasmda tutma yetenegini gosteremez.

Akut Oksijen Zehirlenmesi. <::ok yi.iksek alveol oksijen


basmcmda 0 2 solundugunda olu~n a$m derecede yiiksek
doku Po2'si viicudun birc;ok dokusuna zararh olabilir.
Ornegin, 4 atmosferlik oksijen basmcmda oksijen
solumak (Po2 =3040 mm Hg) bin;ok insanda 30 ile 60
•lo lit,o ~ ------- -- - - - _ _79 _m__ dakika arasmda beyin nobetleri.ne ve onu izleyen komaya
neden olur. Nobetler <;ok defa bir on i~aret verrneden
birden hire ge~ir ve kolayca anla~ilabilir nedenlerden
dolayi deniz altindaki dalgi<;larda olumcill olabilirler.
~ekil 45-1. Deniz derinliginin basin<; (Ostteki tablo) ve gaz haclmleri
(a/tta) Gzerine etkileri. Akut 0 2 zehirlenmesinde kar$1la~1lan diger belirtiler
mide bulant1s1, kas kramplan, ba~ donmesi, gorme
bozuklugu, iritabilite ve oryantasyon bozuklugunu i<;er-
30 mektedir. Egzersiz, 0 2 toksisitesine kar~1 dalg1cm duyar-
hg1m daha <;ok artlnr ve istirahat halindeki bir ki~iye gore
belirtilerin daha erken ve c;:ok daha ~iddetli olarak ortaya
25 <;.1kmasma neden olur.

Sinir Sistemi Oksijen Toksisitesinin Nedeni Olarak


e
u 20 A~m Hucrei~i Oksidasyon-"Okside Edici Serbest
CG
.c Radikaller". Molekul halindeki 0 2'nin diger kimyasal
~
~ bile~ikleri oksitleme yetenegi azd1r. Bunu yapmas1 ic;in
C
:~ 15
- Kanda toplam 0 2 once oksijenin "aktiP' bir forma <;evrilmesi gerekir. Birr;ok
~ Hemoglobinle I
Oksijen aktif oksijen formu varchr; bunlara serbest oksijen radikal-
0 - birle§mi§ zehirlenmesi
CG
Kanin su boliimiinde
leri clenir. Bunlann en onemlilerinden biri superohsit
't,
C 1Q 96ziinmii§ serbesl radikali (0 2- ), digeri de hidrojen peroksit formun-
~ Normal alveol daki perohsit radikalidir. Doku Po2'si 40 mm Hg normal
oksijen basrnc1 degerinde bulundugu zaman bile erim~ moleki.il halin-
5 cleki oksijenden silrekli olarak az miktarda okside edici
serbest radikaller olu~r. Ama dokular bu serbest radikal-
leri h12la uzakla~tlran, peroksidaz, hatalaz ve siiperohsit
0 .P:"---- - - . - - - - - , - - - - - , . - - ~ dismutazz da i<;.eren r;e~itli enzimler ta~u-lar. Bu nedenle
0 760 1560 2280 3040 hemoglobin-oksijen tampon mekanizmas1 uygun ~lev
Akcigerlerde oksijen parsiyel basmc1 (mm Hg) yapt1g1 ve normal doku Po2'sini korudugu siirece okside
~ekil 45-2. <;ok yuksek Po/lerde plazmada c;ozunen ve hemoglobine edici serbest radikaller dokularda r;ok az etkili olacak ya
bagli olan oksijen miktan. da hie;: etkili olmayacak bic;:imde h1zla temizlenir.
570
Boli.im 45 Sualt1 Dali~ Fizyolojisi ve Diger Hiperbarik Ko~ullar

Krilik alveol Po 2 degerinin iizerinde (yakla$1k 2 Dalg1cm solunumu kompanse etmek yerine yetersiz kaltr.
atmosfer Po 2'nin iizerinde), hemoglobin-oksijen tampon Aynca dalg1c; ciddi solunum asiclozuna girer ve farkh
mekanizmas1 yetersiz kahr ve o zaman doku Po/si ytiz- derecelerde letarji, narkoz ve hatta anestezi gibi durum-
lerce ya da binlerce milimetre c1vaya ytikselebilir. Bu larla kar~tla~ir. Bu durum Bolum 43'de ac;1klanml$ur.
yiiksek oranlarda okside edici serbest radikallerin
miktan onlan uzakla$tlracak enzim sistemlerini yetersiz YUKSEK BASINCA MARUZ KALAN DALGICIN
b1rak1r ve aruk hiicrelerde ciddi hasar ve hatta oldiiriicii DEKOMPRESYONU
etki gosterirler. Bu temel etkilerden biri hucrelerin bir
~ok zar yap1lanmn temel bile$enleri olan i;oklu doyma- Ki$i uzun bir sure yi.iksek basmc; altmda hava solursa
ffi1$ yag asitlerini okside etmektir. Diger bir etki de, baz1 vucut s1v1lannda eriyen azot lniktan i;ogahr. Bunun
hucresel enzimleri okside etmek ve boylece hucrenin nedeni ~oyle ac;1klanabilir: Pulmoner kapillerlerden akan
mecabolik sistemlerini agir $ekilde haraplamakur. Sinir kan, solunan hava kan$1mmdaki. ytiksek basmca kadar
dokusu yuksek lipit ii;eriginden dolay1 ozellikle duyar- azotla doygun olur. Birkac; saat soma vilcudun tum doku-
ltd1r. Bu nedenle, akut oksijen toksisitesinin akut oldu- lanna, doku azol parsiyal basmc1m solunum gazmdaki
rUcu etkilerinin i;ogu beynin i$lev bozuklugu ile azot basmcma e~it oluncaya kadar ytikseltmek ic,;in yeterli
ilgilidir. miktarda azot ta~mir.
Azot vucutta metabolize edilmediginden akcigerler-
Kronik Oksijen Zehirlenmesi Akciger Yetmezligine deki azot basmc1 tekrar azalmcaya kadar ttim vucut doku-
Neden Olur. lnsan, yukanda belirtilen sinir sisteminin lannda erimi$ durumda kahr. Bu durumda azot ters
akut oksijen toksisitesi geli$meden, ancak 1 atmosfer yondeki solunum sureciyle at1hr; fakat bu atlm saatler
oksijen basmcma neredeyse sonsuza kadar maruz kalabi- surer ve "dehompresyon hastaltgt" denilen biri;ok proble-
lir. Bununla beraber 12 saat kadar 1 atmosfer oksijene min kaynag1m olu~turur.
maruz kald1ktan sonra, bro~ ve alveol c;;eperinin harabi-
yetinin neden oldugu solunurn yolu honjesyonu, pulmoner
<;e~itli Derinliklerde Vucut S1v1larmda Eriyen Azot
odern ve atelehtazi ge~meye ba$lar. Diger dokularda
Hacmi. Deniz duzeyinde, ti.im vilcutta hemen hemen tam
olmayan ve akcigerlerde goriilen bu etkinin nedeni
1 litre azot erimi~ haldedir. Bumm yansmdan biraz azt
akciger ytizeyinin ytiksek oksijen basmcma dogrudan
vi.icut suyunda, yandan biraz fazlas1 da vilcut yagmda
maruz kalmas1d1r; buna kar$1hk, hemoglobin-oksijen
erimi$ clurumdaclir. zira azot suya gore yagda be$ kat daha
tampon sistemi nedeniyle oksijen diger vilcut dokulanna
hemen hemen normal Po 2'de verilir. fazla eriyebilir.
Dalgic,; azotla cloygunluga ula~t1ktan sonra, farkh
derinlil<lerde vucutta eriyen azotun deniz duzeyi hacmi
DENiZDE B0Y0K DERiNLiKLERDE a~ag1daki gibidir:
KARBONDiOKSiT TOKSiSiTESi
Metre Litre
Eger dah$ malzemesi uygun bit $ekilde yap1lm1$ ve c;;ali-
0 1
$lyorsa dalg1cm CO 2 toksisitesinden ileri gelen herhangi
10 2
bir sorunu olmaz; i;iinku derinlik yalmz ba~ma alveoller-
30 4
deki CO 2 parsiyel basmc1m arurmaz. Derinlik vilcutta
CO 2 olu$um hiz1m artmnaz; dalg1c; normal tidal hacimde 60 7
solumaya devam ettigi surece, karbondioksidi olu~tugu 90 10
kadar d1~an atmayi surdi.irecegi. ic;in alveoldeki CO 2 par- Ti.im vticut dokulanndaki azot gaz basmcmm alveol-
siyel basmc1 normal degerde kalacakur.
lerdeki azot gaz basmc1yla dengeye gelmesi i~in saatler
Bununla beraber, dalgt<; ba~Lig1 ve farkh tip solunum
gerekir. Bunun nedeni ~udur: Kan akm11 ve azot difiiz-
ayg1tlan gibi baz1 tip dalg1c; donammlannda CO 2 sikhkla
yonu dengeyi saglamaya yetecek hizda degildir. Vucut
aygitm olii hava bo$luklannda birikir ve dalgic; tarafmdan
s1vilannda eriyen azot 1 saatten daha az bir surede hemen
tekrar solunur. Alveoldeki karbondioksit basmc1 (Pco1)
yakla$ik 80 mm Hg'ya, yani normal alveollerdekinin iki tamamen dengeye gelir; fakat yag dokusu azot ta~mmast
kauna c;1kmcaya kadar dalgic,; artan karbondioksidi kom- ic;in be~ kat daha fazla stireye gerek duyar ve nisbeten
panse etmek ic;in dakika solunum hacluini en c;ok 8-11 zaytl bir kan erisimine sahip oldugu i<;in ancak saatler
kat amrmak suretiyle bu birikimi ktsmen veya tamamen soma dengeye ula~abilir. Bu nedenle eger k$ sadece
tolere eder. Alveoldeki Pco1 80 mm Hg seviyesinin iize- birkac; dakika cleniz dibinde kalrrsa vucut s1v1lannda ve
rinde oldugunda durum dayarulmaz olur. Sonuc;ta, dokulannda fazla azot erimez; oysa derin duzeyde saat-
solunum merkezi yuksek Pco 2'nin doku metabolizmasma lerce kahrsa hem vUcut s1vilan hem de doku yaglan azotla
negatif etkilerine bagh olarak uyanlmak yerine baslnlamr. neredeyse doygunluga ula$1rlar.

571
Onite VIII Uc;u~, Uzay ve Derin Deniz Dal,~ Fizyolojisi

Dekompresyon Hastahgt (Vurgun, Basmc;h Hava ~ekilde hemen tamam1 azottan olu~an kabarc1klar olu~tu-
Hastaltg1, Caisson Hastahg1, Dal91c; Paralizisi, rabilirler. Bazen gazlar kabarc1k haline donti~meden Once
Disbarizm). Eger bir dalgu; r;ok miktarda azotun vucu- "yiiksek derecede doygun" durumda c;i:iztinmti~ halde
dunda erimesi ir;in yeterince uzun sure deniz dibinde saatlerce kalabildikleri ic,;in birkac,; dakikadan birkar; saate
kalu ve daha sonra aniden su yuzeyine di:inerse, hi.icreir;i kadar kabarc1klar olu;;mayabilir.
ya da hticred1;;1 vi.icut s1vtlannda onemli miktarda azot
kabarc1klan olu~ur ve bu kabarc1klar vticudun hemen Dekompresyon Hastahgmm Semptomlan "Vurgun".
herhangi bir bi:ilgesinde olu$an kabarc1klann sayi ve Dekompresyon hastahgi semptomlanmn r;ogu r;~itli
r;apma bagh olarak kur;iik ya da ciddi hasarlara neden dokulardaki kan damarlanmn gaz kabarclklanyla t1kan-
olur; buna dekompresyon hastaltgi denir. mas1 sonucu olu~ur. ilk olarak, sadece en ktic;:tik damarlar
Kabarc1k olu$umunu hazulayan temel nedenler ~ekil r;ok kur;ilk kabarclklar tarafmdan nkamr; fakat kabarc1k-
45-3'te goriilmektedir. ~ekil 45-3A da, dalg1cm dokulan lar birle~tikleri ic;in, gittikr;e daha bilyilk damarlar etkile-
yakla$Ik olarak dokulardaki normal azot miktannm 6,5 nir. Sonuc,;ta doku iskemisi ve bazen de doku i:iltimti
kau olan yuksek erimi$ azot basmc1yla (PN 2 = 3918 mm gorilltir.
Hg) dengelenmi$tir. Dalg1r; deniz dibinde kaldig1 surece Dekompresyon hastahg1 goriilen insanlann r;ogundaki
d1~tan viicuduna uygulanan basmr; (5000 mm Hg) gazlan semptomlar bacak ve kollarm eklem ve kaslarmdaki
erimi$ halde tutmaya yeterli olacak $ekilde tum vi.icut agndu ve dekompresyon hastahg1 geli~enlerin yakla~1k
dokulanna basmr; yapar. Fakat dalg1r; aniden deniz yuzeyi yuzde 85-90'm1 etkiler. Eklem agns1 nedeniyle "vurgun"
seviyesine yilkselirse ($el<ll 45-3B) vilcudun di$ yuzeyine terimi bu durum ir;in s1khkla kullamhr.
uygulanan basmr; ancak 1 atmosfer (760 mm Hg) olur; Dekompresyon hastahgi gel~en bireylerin yuzde 5 ile
buna kar$1hk viicut ir; s1vilanndaki gaz basmc1 su buhan, l0'unda sinir sistemi semptomlan gorillilr. Bunlar, yakla-
karbondioksit, oksijen ve azot basmr;lannm toplam1 $Ik yuzde S'inde ba~ donrnesi, felr; veya kollaps, ytizde
olarak 4065 mm Hg'd1r ve bunun yakla~1k yuzde 97'si 3'iinde ise bilinc,; kayb1du. Fek gec,;ici olabilir; fakat baz1
erimi$ azottan kaynaklanu. Ar;1kr;a gortildiigti gibi bu durumlarda hasar kahc1dJr.
toplam 4065 mm Hg'IIk deger, vi.icudun d1~mdaki basmr; Son olarak, dekompresyon hastahguun olu~tugu
olan 760 mm Hg'hk basmr;tan r;ok daha yuksektir. Bu bireylerin yakla$1k yuzde 2'sinde r;ok say1daki mikro-
nedenle, gazlar erimi~ durumdan r;1kabilir ve hem doku- kabarc1klann akciger kapillerlerini t1kamas1 sonucu
larda hem de kanda birr;ok kur;uk damarlan t1kayacak "bogulma" geli~ir. Ciddi nefes darhgiyla kendini gosteren
bu durum s1khkla ~iddetli pulmoner odem ve nadiren
oh.lmle sonuc,;lamr.

VOcut D1~mda Bas1rn;: Azotun Vucuttan At1lmas1; Dekompresyon <;izelge-


~-------~
Dekompresyondan
~--- - - - - ~
Ani dekompresyondan
leri. Dalg1r; yiizeye yava~c,;a r;1kanhrsa, erimi~ azot genel-
once sonra likle dekompresyon hastahgm1 onlemeye yetecek bir hizla
0 2 = 1044 mm Hg 0 2 = 159 mm Hg akcigerlerden ekspirasyonla aolabilir. Toplam azotun yak-
N2 = 3956 N2= 601 la~ik tic;te ikisi 1 saat ir;inde, yakla$1k yiizde 90'1 da 6 saat
Toplam = 5000 mm Hg Toplam = 760 mm Hg ir;inde serbestlenir.
" -1_ 11 . ~ ~- • ,, ---\' Amerika Birle~ik Devletleri Deniz Kuvvetleri gilvenli
# bir dekompresyon i~lemi ir;in ozel dekompresyon c;izel-
•'
I
I
I gesi hazulam1~t1r. Ogrenciye dekompresyon sureci hak-
I I
kmda bir fikir vermek ic;in belirtelim. Hava soluyan ve 57
I
I I •
''\ ,
I metre derinlikte 60 dakika kalm~ olan bir dalg1r; a$(lg1-
daki programa gore dekomprese edilir:
15 m derinlikte 10 dakika; 12 m derinlikte 17 dakika;
VOcut VOcut 9 m derinlikte 19 dakika; 6 m derinlikte 50 dakika ve 3
VOcut s1vliannda VOcut s1v1lannda m derinlikte 84 dakika.
gaz basmc, gaz bas1nc1
H2O = 47 mm Hg H2O = 47 mm Hg Boylece, derincle yalmzca 1 saatlik bir r;al~ma donemi
CO2 = 40 CO2 = 40 i<;in toplam dekompresyon suresi yakla~1k 3 saattir.
02 = 60 02 = 60
N2 = 3918 N2 =3918
Tank Dekompresyonu ve Dekompresyon Hastahg1-
A I Toplam = 4065 B I Toplam = 4065
nm Tedavisi. Profesyonel dalg1r;lann dekompresyonu
~ekil 45-2. Vucudun ic;inde ve d1?1nda gaz bas1nc;lari; (A) 5000 mm ir;in yaygm kullamlan diger bir i~lem de, dalgic1 basmc;h
Hg'ltk toplam bas1nc;ta hava soludugunda vi.icudun yuksek gaz basmc1
lie doymas1ni, (B) akcigerin alveol-ic;i basmc1aniden 5000 mm Hg'dan
tanka koymak ve daha soma yukanda belirtilen r;izelgeyi
760 mm Hg'hk normal basmca dondugunde dokuda kabarc1k olu?u- esas alarak basmc1 normal atmosfer basmcma kadar dere-
mundan sorumlu a?m vucut ic;i bas1nc1n1 gostermektedir. celi bir $ekilde dti$tirmektir.
572
Boli.im 45 Sualt1 Dall~ Fizyolojisi ve Diger Hiperbarik Ko~ullar

Tankta dekompresyon, yiizeye <;1kt1ktan dakikalar


hatta saatler sonra bile dekompresyon hastahg1 belirtileri
ge~en bireylerin tedavisi ic;in daha da onemlidir. Bu
durumda, dalgic,: derin bir dtizeyde derhal rekomprese Maske
edilir. Daha sonra dekompresyon, her zaman kullamlan Hortum
dekompresyon stiresi boyunca defalarca tekrarlamr. j.
"Doygunluk Dah~t" ve Derin Dah~larda Helyum- istege bagli
9al1 §an kapak
Oksijen Kan~1mlarmm Kullamlmas,. Dalgic;lar c;ok
derin dtizeylerde - 75 m ile 303 m aras1- c;a~mak zorunda
kaltrlarsa s1khkla, c;ah~acaklan ortamdakine yakm bir
basmc;ta komprese kalacak ~ekilde gtinlerce veya hafla-
larca btiyiik bir tankta ya~arlar. Bu, vticut doku ve siv1la-
nm, dald1klannda maruz kalacaklan gazlarla doygun
durmna getirir. Daha sonra <,;al~mayi takiben aym tanka
dondtiklerinde basmc;ta onemli degi$iklikler olmaz ve
boylece dekompresyon kabarciklan olu~maz.
<;ok derin dah~larda, ozellikle doygunluk dah~lan
esnasmda genellikle gaz kan?1mmda tic; nedenden dolay1
azol yerine helyum kullamhr: (1) azotun ancak be~te biri ±== Hava tupleri
kadar narkotik etkiye sahipcir; (2) helyum aym hacim-
deki azotun yans1 kadar vticut dokulannda erir ve
c;ozunen kisnn azottan birkac,: kat daha h1zh bir ?ekilde
doku ~ma difuze olur; boylece dekompresyon hastahgi ~ekil 45-4. istege bagh devreye giren ac;1k devre SCUBA ayg1t1.
belirtilerini azalor, ve (3) helyumun dti~tik yogunlugu
(azot yogunlugunun yedide biri) solunuma kar~1 hava-
yolu direncini en az dtizeyde tutar. Bu durum son derece
onemli.dir; c;unkti yiiksek derecede s1k1~an azot oyle basmc1 dti~tik bir basmc; seviyesine getiren "indirgeyici"
yogunla?tr ki havayolu direnci son derece artar, bazen kapak, (3) havarun hafif bir negaLif soluk basmc1yla akci-
soluk almak ic;in yap1lan dayamkhhl< smmm a~ar. gerlere giri$ine izin veren ve daha sonra hafif bir pozitif
Son olarak, c;ok derin dah~larda gaz kan~1mmdaki basmc;la denize verilmesini saglayan ("istege bagh") soluk
oksijen konsantrasyonunu azaltmak onemlidir; c;ilnkil alma ve soluk venue kapak kombinasyonu ve (4) ktic,:tik
aksi durumda oksijen toksisitesi geli~ir. Ornegin 210 met- "olti bo$lugu" olan bir maske ve ttip sistemi.
relik (22 atmosfer basmc1) bir derinlikte yiizde birlik bir istege bagh kapak sistemi a$ag1daki gibi c;ah$tr: ilk
oksijen kan$U111 dalg1cm ihtiyac; duydugu tum oksijeni a$amada indirgeyici kapak, tanktan gelen basmc1 azalL1r;
saglayabilir; buna kar$ilik yilzde ikilik oksijen kan$1m1 boylece maskeye gelen hava sadece birkac; mm Hg'hk
(havadaki otan) 30 dakika kadar kisa bir stire ic;inde, basmca sahip olup c;evredeki su basmcmdan hafifc;e ytik-
nobetlere neden olabilecek ~ekilde 4 atmosferden daha sektir. Gaz kan$lllll si\rekli olarak maskeye akmaz.
fazla bir Po 2'yi akcigerlere verir. Bunun yerine, her inspirasyonla maske ilzerincleki istege
bagh c,:ah$an kapaktaki hafif negatif basmc; bu kapagm
SUCiGERi (SCUBA: SELF-CONTAINED diyafrarnm1 ic;eri dogru c;eker ve bu otomatik olarak
UNDERWATER BREATHING havanm hortumdan serbestlenerek maskeye ve akciger-
APPARATUS) iLE DALii lere giri$ini saglar. Bu $ekilde sadece inhalasyon ii;in
1940'lardan 5nce hemen ttim dal~lar, dalg1ca su yiizeyin- gerekli olan hava miktan maskeye girer. Daha soma
den havanm pompaland1g1 bir horluma bagh dalgic; ba$hg1 ekspirasyonda hava tanka geri donemez; bunun yerine
kullarularak yap1lrrd1. Daha sonra 1943'te Jacques denize at1hr.
Cousteau, ad1 self-contained underwater breathing appara- Bu tip sucigerinin kullam1masmda en buyuk problem
tus olan ve herkes tarafmdan SCUBA olarak bilinen su ki~inin derinde kalma zamanmm smuh 0Lmas1dir;
cigeri aygit1m yayginla~nrch. Tum spor ve Licari dal~lann omegin, 60 m clerinlikte sadece birkac; dakika kalmak
yiizde 99'dan fazlasmda kullamlan SCUBA ayglt tipi ~ekil mtimktindilr. Bunun nedeni, karbondioksidin akcigerler-
45-4'le gosLerilen istege bagh apk devre sistemidir. Bu den temizlenmesi ic;in canktan i;ok daha fazla hava akimi-
sistem a$ag1daki kisunlardan olu$ur: (1) komprese edilen nm gerekli olmas1dir. Derinlik ne kadar artarsa dakikada
hava veya diger ban gaz kan$Lmlanm ic;eren bir veya claha gerekli olan hava aki~ mihtan o kadar c;ok olur; ~tinkti
fazla tank, (2) ilk a$amada tanktan gelen c;ok yuksek Jwcimler kuc;tik ebatlara s1k1$ttnlm1~tir.

573
Onite VIII U<;u~, Uzay ve Derin Deniz Dalt} Fizyolojisi

DENiZALTILARDA 0ZEL FIZYOLOJIK tanklan vardir. Oksijen genellikle 2-3 atmosferlik Po 2'lerde
PROBLEMLER maske ya da trakea ic;i tuple uygulamr. Bu s1rada viicudun
d1~mdaki normal hava da aym ytiksek basmc;ta tutulur.
Denizalt1lardan Ka~•~· Aslmda denizaltdarla ilgili, ozel- Oksijen toksisitesinden sorumlu okside edici serbest
likle batik bir denizaluda kac;mak gerektiginde rastlanan radikallerin enazmdan baz1 terapcitik yarardan da sorumJu
problemler, derin deniz dah~lannda rastfanan problem- olduklarma inamlmaktad1r. Hiperbarik oksijen tedavisi-
lerle aymdu. Ozel tipte herhangi bir ayg1t kullanmaksmn nin ozellikle yararh oldugu baz1 durumlar a~agida
90 m kadar derinlikte kac;mak miimktindtir. Bununla belirtilm~tir.
beraber, teorik olarak uygun solunum aygm, ozellikle Hiberbarik oksijenin en ba~nh kullanuru olas1hkla
helyum kulla111ld1gmda 180 m ya da daha fazla derinlikte gazh gangren tedavisinde olmaktachr. Bu duruma neden
kac;~ mtimktindtir. olan bakteriler -clostridyu.m organizma.lan.- anaerobik
Kac;~ s1rasmda en temel problemlerden biri hava ko;;ullarda en iyi gel~tikleri ic;in, yakla~1k 70 mm Hg'dan
embolisinin onlenmesidir. K~i yukan c;1karken, akciger- daha btiyuk olan oksijen bas1rn;lannda bUyUmeleli engel-
lerdeki gazlarm geni~lemesi ve bazen pulmoner bir daman lenir. Bu nedenle, dokulann hiperbarik oksijenasyonu
yirtmas1 gazlann vaskiiler sisteme gec;mesine neden olur s1khkla enfeksiyon stirecini tamarnen duraklaur. Boylece,
ve dola~rmda hava embolisine yol ac;ar. Bu nedenle, ki-?i daha once hemen hemen ytizde 100 oldurucu olan bir
yukan c;1karken stirekli ekspirasyon yapmak ic;in ozel bir durum birc;ok vakada erken hiperbarik oksijen uygulama-
c;aba gostermelidir. s1yla tedavi edilebilmektedir.
Hiperbarik oksijen tedavisinin kesin yararb oldugu
Denizaltmm i~ Ortammda Saghk Problemleri. Kac;1~
veya faydah olabilecegi diger durumlar dekompresyon
bir yana birak1hrsa, denizalu hekirnligi, genellikle deni-
hastahg1, arteryel gaz embolisi, karborunonoksit zehirleu-
zaln ortammdaki tehlikeleri onlemek ic;in birc;ok miihen-
mesi, osteomiyelit ve miyokard infarkttistidtir.
dislik problemlerini ele ahr. Birincisi, atom denizalttlannda
radyasyon tehlikesi sorunu vardir; fakat uygun korunma
ile deniz dibine dalan mtirettebatm ald1g1 radyasyon
Kaynaklar
miktan deniz yuzeyinin tistunde kozmik 1-?1nlardan alman Butler PJ: Diving beyond the limits. News Physiol Sci 16:222, 2001.
Doolette DJ, Mitchell SJ: Hyperbaric conditions. Compr Physiol 1:163,
radyasyondan daha az bir duzeydedir. 2011 .
ikinci olarak, zehirli gazlar ara s1ra denizalt1 atmosfe- Leach RM, Rees PJ, Wilmshurst P: Hyperbaric oxygen therapy. BMJ
rine gec;er ve derhal kontrol alttncla tutulmahdu. Omegin, 317:1140, 1998.
denizaltt ile haftalarca derinde kalma sirasmda mtirette- Lindholm P, Lundgren CE: The physiology and pathophysiology of hu-
batm sigara ic;mesi, eger havadan uzakla~ttnlmazsa, kar- man breath-hold diving. J Appl Physiol 106:284, 2009.
Moon RE, Cherry AD, Stolp BW, Camporesi EM: Pulmonary gas ex-
bonmonoksit zehirlenmesine neden olacak kadar change in diving. J Appl Physlol 106:668, 2009.
karbonmonoksidin ac;1ga c;1k1~ma yol ac;ar. Bazen de sogu- Neuman TS: Arterial gas embolism and decompression sickness. News
tucu sistemlerdeki tiiplerden s1zan Freon gaz1 toksisiteye Physiol Sci 17:77, 2002.
yol ac;acak miktara u]a~abilir. Panneton MW: The mammalian diving response: an enigmatic reflex
to preserve life? Physiology (Bethesda) 28:284, 2013.
Pendergast DR, Lundgren CE: The underwater environment: cardio-
HIPERBARiK OKSiJEN TEDAViSI pulmonary, thermal, and energetic demands. J Appl Physiol 106:
276, 2009.
Yuksek oksijen basmcmm (hiperbarik oksijen) yogun Thom SR: Oxidative stress is fundamental to hyperbaric oxygen thera -
okside edict ozellikleri, birc;ok onemli klinik vakada py. J Appl Physiol 106:988, 2008.
Vann RD, Butler FK, Mitchell SJ, Moon RE: Decompression illness. Lan-
degerli terapotik eckilere yol ac;abilmektedir. Bu neclenle,
cet 377:153, 201 1.
~imdi bir<;ok tip merkezinde hastalann ic;ine yerle~tirile-
rek hiperbarik oksijenle tedavi edilebilecegi btiyuk basmc;

574

Sinir Sistellli: Genel Ilkeler ve
Duyu Fizyolojisi
44 Sinir Sisteminin Organizasyonu,
Sinapslann Temel i~levleri ve
Norotransmiterler
45 Duysal Reseptorler, Bilginin i~lenmesi
i~in Neron Devreleri
46 Somatik Duyular: I. Genel
Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon
Duyulan
47 Somatik Duyular: II. Agn, Ba~ Agns1 ve
Termal Duyu lar

575
B0L0M 46

.- -~~--_....
-·~·~t ~

Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslar1n


Temel i~levleri ve Norotransmiterler

Sinir sistemi, gerc;ekl~tirebildigi dti$ilnce suw;leri ve tepkilere yol ac;ar ya da deneyimin arus1, gelecekte beden-
kontrol eylemlerinin karma$1khg1 y5ntinden benzersiz- sel tepkiyi belirlemek i.izere, dakikalar, haftalar hatta yil-
dir. Her dakika, farkh duysal organlardan ve duysal sinir- larca beyinde saklantr.
lerden milyonlarca bitlik bilgi ahr ve daha sonra ti.im ~ekil 46-2, ti.im vi.icut yi.izeyindeki ve baz1 derin yap1-
bunlan olusacak bedensel yamtlan belirlemek i<;in lardaki reseptorlerden gelen duysal bilgiyi ta$1yan duysal
btitunle$tirir. sistemin somatih kisrmm gostermektedir. B1.1 bilgi merkezi
Sinir sisteminin bu boliimdeki tarn$masma ba$lama- sinir sistemine periferik sinirler aractl1g1yla girer ve (1)
dan once, okuyucu zar potansiyeli ilkelerinin, sinirlerde omuriligin tiim seviyeleri, (2) beynin medulla, pons ve
sinyal iletiminin ve sinir-kas kavsagmdan sinyal aktan- mezensefalonundaki retiktiler madcle, (3) serebellum, (4)
mmm apkland1g1 B51Um 5 ve Tyi gozden gec;irrnelidir. talamus ve (5) beyin korteksi alanlanna iletilir.

SINIR SiSTEMiNiN GENEL DUZENi


SiNiR SiSTEMiNiN MOTOR
BOL0M0- UYGULAYICILAR
MERKEZi SiNiR SiSTEMi NORONU:
TEMEL i$LEVSEL BiRiM Sinir sisteminin sonuc;ta en onemli roli.i degi$ik bedensel
aktiviteleri konu·ol etmektir. Bu, (1) ti.im viicuttaki uygun
Merkezi sinir sistemi 100 milyardan Jazla n6ron ic;erir. iskelet kaslanrun kastlmas1, (2) ic;; organlardaki duz kas-
~eldl 46-1, beynin motor korteksinde bulunan tipik bir larm kasilmas1 ve (3) viicudun pek <;ok k1smmda bulunan
noronu gostermektedir. Gelen sinyaller, bu norona, c;ogu ic; salg1 ve dt$ salg1 bezlerinden aktif kimyasal maddelerin
noronal dentritlerde bulunan ama hiicre govdesi i.ize- salg1lanmas1 ile ger<;ekle$ir. Bu etkinliklere, bir bi.iti.in
rinde de yer alan sinapslar aractbg1yla girer. Bir noronda olarak, sinir sisteminin motor i}levleti denir ve sinir sin-
bu $ekildeki girdi lif1erinin sinaptik baglanulannm sayis1, yallerinin emrertigi i$levleri yapan gerc;ek anatomik
farkh noron tipleri ic;in, birkac; yi.iz ile 200.000 arasmda yap1lar olan kaslar ve bezler "uygulay1ctlar" olarak
degi$ir. Bunun tersine c;tlu~ sinyali, norondan aynlan tek adlandmhr.
bir aksonu kullarur. Daha soma bu akson sinir sisceminin
~eldl 46-3, iskelet kas1 kas1lmalanm kontrol eden
diger k1smilanna veya viicudun periferine uzanan pek "iskelet" motor si.nir aksm1 gostermektedir. Bu aks ile
c;ok dala aynhr. paralel c;;ah$an diger bir sistem di.iz kaslar, bezler ve diger
<;ogu sinapsm genel bir ozelligi sinyali ileri dogru i<; bedensel sistemleri kontrol eden otonom sinir sistemi.-
(onceki noronun aksonundan sonraki noronun hi.icre dir; bu sistem Boltim 6l'de ele almacaknr.
zan i.izerindeki dentritlerine) gec;irmesidir Bu ozellik,
~eld) 46-3'de iskelet kaslannm merkezi sinir sisle-
ozgul sinirsel i$levlerin yap1lmas1 i<;in, sinyali gereken
minin farkh di.izeyleri tara&ndan kontrol edildigine
yonde gitmeye zorlar.
dikkat ediniz. Bunlar (1) omurilik, (2) medulla, pons ve
mezensefalonun retikiiler maddesi, (3) bazal gangliyon-
SiNiR SiSTEMiNiN DUYSAL BOLOMO-
lar, (4) serebellum ve (5) motor kortekstir. Bu alanlarm
DUYSAL RESEPTORLER her biri motor kontrol iizerinde kendi ozgul roltinti
Sinir sisteminin pek c;ok aktivitesi gozdeki gorme resep- gerc;ekle~tirir. Daha alt bolgeler ba$hCa duysal uyaran-
torleri, kulaktaki i$itme reseptorleri, vucudun yi.izeyin- lara kar~t olu$an otomatik ve anhk kas yamtlan ile daha
deki dokunma resept5rleri veya diger tip reseptorler gibi yukandaki bolgeler ise beynin dti~tince stim;leri ile
duysal resept6rleri uyaran duysal deneyimlerle ba~lar. Bu kontrol edilen onceden dti$Untilmil~ karma$1k kas hare-
duysal deneyimler, ya beyinden kaynaklanan hizh ketleri ile ilgilidir.
577
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyo/ojisi

Somestik alanlar Motor korteks

- - -1-.....:,- ---+- Talamus

Beyin

wvvv-..... Kas igcigi


u-- - - - Akson
'
Golg1tendon~
,,~
.K
- / ..
Kinestetik reseptor
ayg1t1 "'--... as /

Omurilik
ikinci s1ra ~ekil 46-2. Sinir sisteminde somatik duysal aks.
ndronlar
}

~ekil 46-1. Beyinde buyuk bir ndronun yap1s1 ve dnemll islevsel k1s1m-
lan. (Guyton AC: Basic Neuroscience: Anatomy and Physiology. Phila- sobadan uzakl~unhr. Bu hareketi, ti.im vticudu sobadan
delphia: WB Saunders, 1987.)
uzakla~tirmak ve belki de ac1 ile bag1rmak gibi ili$kili
yamtlar izler.

BiLGiNiN i$LENMESiNDE
BiLGiNiN i$LENMESi-SiNiR SiSTEMiNiN SiNAPSLARIN ROL0
"B0T0NLEYiCi" i$LEVLERi
Sinaps, bir noronun digerine baglanu noktas1dir. Bu
Sinir sisteminin en onemli i$levlerinden biri, gelen bilgiyi boliimde sinaptik i$levin aynnulanm daha sonra gozden
uygun mental ve motor yamtlan olu~turacak bir bic;imde gec;irecegiz. Ancak, burada sinapslann sinirsel sinyalin
i$lemesidir. Beyin biiti.in duysal bilginin %99'dan fazlas1m sinir sistemindeki clag1limmm yontinti belirlemesindeki
uygun bulmad1g1 veya onemli olmad1g1 ic;in i_$lemez. onemine i$aret ecliyoruz. Baz1 sinapslar sinyali bir noron-
Omegin oturdugumuz zaman giysilere clegen vi.icut dan digerine kolayca gec;irirken digerlerinde sinyalin
boliimlerinden ve uygulanan basmc;tan haberclar olmayiz. gec;i$i daha zordur. Bun.a ek olarak sinir sisteminin diger
Benzer $eltilde dikkatimiz sadece gorme alamilllZdaki alanlanndan gelen kolayla~ttnct ve inhibitor sinyaller
belirli bir nesneye yonelir ve c;evremizdeki gurulti.i bilin- sinapslan bazen iletiye ac;arak bazen de kapatarak sinap-
\Alt1 diizeyinde algilamr. tik gec;i$i kontrol edebilirler. Dahas1 baz1 postsinaptik
Ancak onemli duysal bilgi zihni uyard1g1 zaman, noronlar c,:ok sayida c;1k1~ sinyaline yamt verirken, diger-
istenen yamtlan olu$turmak ilzere derhal beynin uygun leri sadece birkac,: c;1k1$ sinyaline yamt verebilirler. Boylece
btitiinleyici ve motor Mlgelerine yonlendtrilir. Bilginin sinapslar, s1khkla zay1f sinyalleri durdurup giic;lu sinyal-
bu sekilde yonlendirilmesi ve i$lenmesine sinir sistemi- lerin gec;mesine izin vererek ama bazen de zay1f sinyalleri
nin but-anleyici i~levi ad1 verilir. Bu i$lev sayesinde, eger yiikselterek ve tiim bu sinyalleri tek bir yon yerine birden
birey elini s1cak bir sobaya degdirirse, el ani bir yamtla c;ok yone yonlendirerek sec;ici bir i$levi yerine getirirler.
578
Boli.im 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslann Temel i~levleri ve Norotransmiterler

Bellek stirecinde olu~n uzun stireU kolayla$Urmanm


kesin mekanizmas1 hakkmda bilinenler azdrr; ancak bu
konuda bilinenler ve duysal bellek stirecinin diger aynn-
ulan Boli.im 58'de gozden ge<;irilmi~tir.
Amlar bir kez sinir sistemine depo edildiginde bunlar
daha sonraki "dii~iinme" stireci i<;in beynin i~leme siirec,:-
lerinin bir parc;as1 haline gelirler. Beynin dii$iinme sureci,
yeni duysal deneyimi depolanan bilgiyle kar~1la~unr;
boylece depolanan bilgi gelecekte kuUamlmak iizere
onemli yeni duysal bilginin sec,:ilmesine ve uygun depo
alanlanna yonlendirilmesine ya da h1zh bedensel bir
yamtl olu~turmak tizere motor alanlara gonderilmesine
yard1mc1 olur.

MERKEZi SiNiR SISTEMiNiN BA$LICA


DOZEYLERi
lnsan sinir sistemi evrimsel geli~iminin her bir basama-
gmdan kalmmsal olarak aktan~ ozel i~levsel yetenek-
lere sahiptir. Bu mirasm sonucu olarak, merkezi sinir
Gamma motor lili
sisteminin U<; duzeyi, yani (1) omurilih dtizeyi, (2) alt
beyin veya subhortihal di.izey ve (3) iist beytn veya hortihal
diizey, ozgUI i.~levsel ozelliklere sahiptir.

Kas igcigi
Gerim resept6ru lili

OMURiLiK DOZEYi
~ekil 46-3. Sinir sisteminin iskelet kas1 motor sinir aks1.
Omu1iligin s1khkla sirlyalleri sadece viicut c;evresinden
beyne veya ters yonde yani beyinden vticut bolgelerine
ilettigini di.i~i.inuri.iz. Bu gerc,:ek olmaktan oldukc;a uzaknr.
Omurilik boyun bolgesinden kesilm~ olsa bile birc,:ok
organize omurilik i~levi devam eder. Ornegin omurilik-
teki noron devreleri (1) yi.irume hareketlerine, (2) vi.icut
bolumlerinin agnh uyarandan uzakla~t1nlmasm1 saglayan
reflekslere, (3) yer c;ekimine kar~1 vi.icudu desteklemek
BiLGiNiN SAKLANMASI-BELLEK tizere bacaklan sertl~tiren reflekslere ve (4) bolgesel kan
damarlanm, mide-bagrrsak hareketlerini veya i.drann alll-
En onemli duysal bilginin bile ancak kuc,:i.ik bir ktsm1 ani
masm1 kontrol eden reflekslere neclen olabilirler. Gerc,:ekte,
motor yam.ta neden olur. Bilginin bi.iyiik bir k1srm motor
sinir sisteminin i.ist seviyeleri sinyallerini dogrudan
aktivitenin gelecekteki kontrolil ve di.i~i.inme stirec,:lerinde
vticudun periferine gondermez; sinyalleri omurilikteki
kulla111m1 ic,:in depolarur. Depolamanm c,:ogu beyin horteh-
kontrol merkezlerine gondererek onlara i~levlerini. yerine
sinde olur; ancak beynin taban bolgeleri ve omurilik bile
geti.rmelerini "emreder" .
az miktarda bilgiyi saklayabilir.
Bilginin saklanma sUrecine be!lek denir ve bu da
sinapslarm bir ~levidir. Boylece belirli tip sinyal her
seferinde bir sinaps dizisinden gec;er ve bu sinapslar aym ALT BEYiN VEYA SUBKORTiKAL DOZEY
tip sinyali bir dahaki seferde daha kolay iletme yetenegi Bilinc;d1~1 gerc;ekle~en aktivitelerin hepsi olmasa da c,:ogu,
kazamrlar. Bu stirece holayla{ittrma ad1 verilir. Duysal beynin alt beyin alanlannda yani, medulla, pons, mezen-
sinyaller sinapslardan birc;ok kez gec;tikten soma, sinaps- sefalon, hipotalamus, talamus, serebellum ve bazal gang-
lardaki iletim oylesine kolayla~rr ki, duysal girdi olma- liyonlarda kontrol edilir. Ornegin arter basmc1 ve
dig1 zaman bile, bizzat beynin kendi olu~turdugu solunumun bu ~ekildeki koncroli.i ba$hca medulla ve
sinyaller ayn1 sirlaps dizisi arac1hg1yla impuls iletimine ponsta gerc;ekle~ir. Dengenin kontroli.i serebellumun eski
neden olabilir. Her ne kadar algilar sadece duyulann bolgeleri ile medulla, pons ve rnezensefalondaki retikuler
haurlanmas1 olsa da bu i~lem , ki~inin kendi duysal dene- maddenin onak bir i!?levidir. Besinin tadma yamt olarak
yimini alg1lamasma yol a<;ar. olu~an yalama ve tiiki.irtik salgilama gibi beslenme
579
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyolojisi

refleksleri; medulla, pons, mezensefalon, amigdala ve Problem


hipotalamustaki alanlar tarafmdan kontrol edilir. Ek
olarak, ofke, heyecan, seksOel yamtlar, agn tepkileri ve
ho$1anma tepkisi gibi duygusal kahplar, serebral kortek-
sin boyuk k1srmlarmm hasarmdan sonra bile olu~abilir.

UST BEYiN VEYA KORTE KS D0ZEYi


Omurilik ve alt beyin seviyesinde gerc;:ekle$en pek c;:ok Bilgi
sinir sistemi ~levinin ac;:1klanmasmdan sonra beyin kor- deposu
teksinin yapmas1 ic;:in geriye ne kald1g1 sorusu akla gele-
bilir. Bunun yamtt karma~tkur; ancak bu yamtt vermeye
serebral korteksin oldukc;:a boyuk bir bellek deposu
oldugu gen;egi ile baslanabilir. Korteks asla yalmz <;al~-
maz; daima sinir sisteminin daha alt seviyeleri ile iliski ~ekil 46-4. <;ok amac;h elektronik bilgisayarin ~emas,. Temel bile~enleri
i<;indedir. ve birbi rleriyle iil?kileri gosterilmektedir.
Korteks olmadan, daha alt beyin dozeylerinin i~levleri
s1khkla tam ve dogru olarak yerine getirilemez. Geni~
kortikal bilgi deposu bu i~levleri amaca uygun, tam ve
dogru uygulamalara <;evirir.
sistemine benzer olmas1, beynin basitc;:e surekli olarak
Son olarak, serebral korteks dO~Once sOrec;:lerinin
duysal bilgiyi toplayan ve bu bilgiyi depolanm1$ bilgiyle
c;:ogu ic;:in gereklidir; ama bunu tek ba~ma gerc;:ekle~tire-
birlikte gunlOk bedensel aktivitenin ak1~m1 hesaplamak
mez. Aslmda alt beyin merkezleri serebral korteksin uya-
i<;in kullanan bir bilgisayar oldugunu gostermektedir.
m1?11g1m saglar ve boylece onun bellek bankasm1 beynin
do~Once i~levlerine ac;:ar. Sonuc;: olarak, sinir sisteminin
her bir bolomu, ozgUl i~levleri gerc;:ekle~tirir. Arna depo- MERKEZi SiNiR SISTEMI SiNAPSLARI
lanm1~ bilgi dilnyasuu zihnin kullanmuna ac;:an, beyin
korteksidir. Bilgi, merkezi sinir sisteminde noron dizileri boyunca
birinden digerine aktanlan ve basitc;:e "sinir impulsu"
olarak adlandmlan sinir aksiyon potansiyelleri $eklinde
SiNiR SISTEMININ BIR BILGISAY AR ILE iletilir. Buna ek olarak her impuls (1) bir norondan dige-
KAR$1LA$TIRILMASI rine gec;:erken duraklaulabilir, (2) tek bir impulstan yine-
leyen impulslara donO~tiirOlebilir veya (3) pe$p~e
Bilgisayarlar ilk kez geli~tirildikleri zaman, ktsa si.irede bu
noronlarda son derece karma$tk impuls desenlerini olu~-
makinelerin sinir sistemi ile ortak pek c;:ok ozellige sahip
tum1ak uzere diger noronlardan gelen impulslarla biitun-
oldugu gori.ildi.i. ilk olarak bOti.in bilgisayarlar sinir siste- le$tirilcbilir. BOtun bu i~levler noronlamt sinaptik i~levleri
minin duysal bolOmune kar~thk gelen bir girdi devresine
olarak smtf1andmlabilir.
ve sinir sisteminiri motor bolumOne kar~1hk gelen bir
c;:1ku devresine sahiptir.
Si NAPS TiPLERi-KiMYASAL VE ELEKTRiKSEL
Basic bilgisayarlarda c;:1kt$ sinyalleri, omuriligin basic
reflekslerine benzer bir $ekilde, giris sinyalleri ile dog-
SINAPSLAR
rudan kontrol edilir. Daha karma~tk bilgisayarlarda, Ba~hca iki tip sinaps bulunmaktad1r. Bunlar (1) kimyasal
c;:1k1$ sinyali, hem giri$ sinyalleri ile hem de bilgisayar sinaps ve (2) el.ehtriksel si.napsttr (~ekil 46-5).
haftzasmda depolamm$ olan bilgi ile belirlenir. Bu Merkezi sinir sisteminde sinyal iletimi ic;:in kullamlan
durum, daha karma$1k reflekslere ve sinir sistemimizin sinapslarm hemen tOmii kimyasal sinapslardir. Bu tiir
Ost seviyelerindeki bilgi i$leme surec;:lerine benzerdir. sinapslarm ilk noron sinir son ucundan sinaptik arahga
Aynca bilgisayatlar daha karma$tk sistemler haline gel- norotransmiter (veya stkhkla transmiter mad.de) ad1 verilen
dikc;:e, bOtun i~lemlerin s1ras1m belirleyecek merkezi bir kimyasal madde salgilar ve bu arac1 madde sonraki
i$leme birimi denilen birimin sisteme eklenmesi gerekli noronun zannda bulunan bir protein reseptore tutunarak
hale gelmi$tir. Bu birim beynimizde i~leyen ve dikkati- bu noronu uyanr, baskilar veya bu noronun diger yollar-
mizi once bir d0$0nce, duygu ya da motor aktiviteye, clan gelen uyanlara duyarhhgtm degi~tirir. Gunumiize
soma da digerine yonelterek bir seri karma~1k d0$0nce kadar 40'dan fazla onemli norotransmiter bulunmu$tUr.
veya hareketi gerc;:ckle~ttren kontrol mekanizmalannm Bunlann en iyi bilinenlerinden baz1lan asetilkolin, nore-
bir benzeridir. pinefrin, epinefrin, histamin, gama-amiriobiitirik asit
~ekil 46•4, bir bilgisayann basitle$tirilmi~ ~emas1m (GABA), glisin, serotonin ve glutamat'ur.
gostermektedir. Bu ~emanm k1saca incelenmesi bile onun E!ehllihsel si.napslarda, kom~u hi.icrelerin siloplazma-
sinir sistemi ile olan benzerligini ortaya koyar. Genel lan, bir hucrenin ic;: ortammdan digerinin ic;: ortamma
amac;:h bir bilgi,;ayann temel bile~enlerinin, insan sinir serbest iyon hareketine izin veren yank baglantilar denilen
580
Bolum 46 Sinlr Sisteminin Organizasyonu, Sinapslann Temel i~levleri ve N6rotransmiterler

A Kimyasal sinaps noron gruplannm aktiviLesinin kontrol eclilmesine yar-


dimc1 olur. Ornegin, elektriksel sinapslar bir grup bag-
,;,,-'-----'- Mitokondri \anuh noronda e~ zamanh qik-alt1 depolarizasyonlann
rastlanusalligmm belirlenmesinde kullam~hd1r; bu bir
grup baglanuh noronun noronal duyarW1grnm artma-
sma olanak verir ve onlan e$ zamanh ate~lemeye Le§vik
fi' ~ s· . '\-
Presinaptik -~ u ,_, \\ ' : ~)) m~~!•k '"
eder.
sonlanma ~ - ·y
,.
,- '
--
"'o ""-'-f!\
- vez1kul

JO,_-<Norotransmiter "
,:--,.. -~ "
.
Kimyasal Sinapslarda ''Tek-Yonli.i" iletim. Kimyasal
sinapslar, onlan sinir sisteminin buyuk ktsmmda sinyal
iletiminde cazip k1lan oldukr;a onemli bir ozellige sahip-
~ ' o "" ~
S1naptikara111~ 0 I•
(200-300 AJ - ;;, tirler. Bu sinapslar sirlyali daima tek yonde, yani presinap-
0. ~~~~
/, -~ 0 . - tik noron ad1 verilen ve transmiteri salg1layan norondan
.t
lyonlar
.'+
ikincil
Metabotropik
reseptor
post-sinapti1~ noron ad1 verilen ve transmiterin etki ettigi
norona dogru iletirler. Bu, kimyasal sinapslardaki tek-
Postsinaptik ~ - _ I ulak
yonlu iletim ilhesidir ve s1khkla her iki yonde de ileti.m
sonlanma ~ + t ~--- yapabilen elektriksel sinapslardan oldukc;a farkhdu.
Hiicresel cevap:
• Zar potansiyeli Tek yonlu iletim mekanizmas1 sinyallerin ozgul amar;-
• Biyokimyasal reaksiyonlar lara yonlendirilmesine izin verir. Ger<;ekten, hem sini.r
• Gen ekspresyonunun duzenlenmesi
sistemi ic;inde hem de perife1ik siuir sonlamnalannda
sinir sisteminin say1s12 algtlama, motor kontrol, bellek ve
B Elektriksel sinaps ~ pek <;ok diger i~levi yapmasma izin veren sinyalin bu
Aksiyon ozelle~i~ iletirniclir.
potansiyeli

/ SiNAPSLARIN FiZYOLOJiK ANATOMiSi


Presinaptik .,..~
sonlanma f ~ekil 46-6, omuriligin 6n boynuzundaki tipik bir on

yank

((
_ •~
HOcreleraras(:::
(20-40 A)
- -
..cc:;_~
-
~-
·l\~N~
{ Yank baglant1 kanallari

-
. .
motor noronu gostennektedir. Bu noron, noron govdesi,
yani soma, somadan c;1kan ve omurilikten c;1karak perife-
rik sinir ic;ine giren tek bir akson ve omurilikte 1 mm
kadar uzakca dallanan <;ok sayida dendrit olmak lizere
ba$1Ica tic; kisundan olu$maktadir.
Motor noronun somas1 ve dendrit yuzeylerinde,
say1S1 10.000 ile 200.000 arasmda degi$en ve presinaptih
Postsinaptik
sonlanma son1anma ad1 verilen kti<;tik dtigilmler vardir. Bu sonlan-
'~ malarm yakla$1k %80-95'i dendrit yuzeylerinde, %5-20'si
somada bulunur. Bu presinaptik sonlanmalar diger
~ekil 46-5. Kimyasal sinapsin (A) ve elektriksel sinapsm (B) fizyolojik noronlardan kaynaklanan sinir liflerinin uc;landu.
anatomisi. Presinaptik son\anmalarm bir ktSml uyanc1d1r; yani
postsinaptik noronu uyaran bir norotransmiter salg1lar-
lar. Diger presinaptik sonlanmalar ise inhibitordiir; yani
postsinaptik noronu bask1\ayan bir norotransmiler
salgtlarlar.
i.yon kanal obekleri i.le dogrudan baglantihdir. Bu baglan- Beynin ve omuriligin diger bolilmlerindeki noronlar,
ular Boltim 4'de gozden ger;irildi ve aksi.yon potansi.yelle- on motor norondan (1) hucre somalannm buyuklugu,
rini.n bir dtiz kas hiicresinden kom~u duz kas hiicresine (2) neredeyse s1ftrdan yakm olandan birka<; cm'ye kad.ar
(Btiltim 8) ve bir kalp kas1 hilcresinden kom~u kalp kas1 degi~en uzunluklan ile dendritlerin uzunluk, sayi ve
hucresine (Boliim 10) yank bag\ant1\ar veya diger benzer btiyuklugii, (3) aksonun uzunluk ve buyukliigu ve (4)
baglant1lar yolu ile iletildigi. taru~1ldi. birkar; tane ile 200.000 arasmda degi~en presinaptik son-
Her ne kadar, beyindeki si.napslann <;ogu kimyasal lanma sayis1 ile fark11dir. Bu farkhhklar, sinir sisteminin
si.napslar ise de, merkezi sinir sisteminde her iki sinaps farkh bolumlerindeki noronlann gelen sinaptik sinyallere
ti.pi birlikte var olabilir ve etki.le$ebilir. Elektriksel farkli tepki vermelerini ve boylece pek c;ok farkh i§levleri
sinapslann iki yonlu iletebilirligi, baglannh biiyuk yapmalanm saglar.
581
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyolojisi

ani bir degi?iklige ve bunun sonucunda da noronun


reseptor ozelligine bagh olarak postsinaptik noronun
uyanlmasma ya da inhibisyonuna neden olur.

Aksiyon Potansiyelinin Presinaptik


Sonlanmadan Transmiter
Serbestlenmesine Vol At;ma
Mekanizmasa-Kalsiyum iyonlarmm Rolu
Presinaptik sonlanrnarum zanna presinaptik zar denir. Bu
~
zar c;ok miktarda voltaj-kapih kalsiyu.m kanahna sahiptir.
T
Akson Bir aksiyon potansiyeli presinaptik zan depolarize ettigi
zaman, bu kalsiyum kanallan ac;tltr ve kalsiyum iyonunun
sonlanmanun ic;ine akmasma izin verir. Sonlanmadan
Soma sinaptik yanga salgilanan transmiterin miktan, giren kal-
siyum iyonlannm say1s1 ile dogrudan ili~kilidir. Kalsiyum
iyonlanmn transmiter salg1lanmasma neden olma meka-
nizmas1, tam olarak bilinmemekle birlikte a~ag1da anlattl-
d1g1 gibi gen;:ekle~tigine inarulroaktad1r:
Kalsiyum iyonlan, presinaptik sonlanmaya girdikle-
rinde, presinaptik zann ic; yttztinde serbescleme bolgeleri
denilen ozel protein molekull.erine baglamrlar. Bu bag-
lanrna zar boyunca serbestleme bolgelerinin ac;1lmasma
neden olur ve her bir aksiyon potansiyelinden soma
~ekil 46-6. Tipik bir on motor noronun soma ve dendritleri uzerinde
presinaptik sonlanmalar gosterllml~lr. Tek aksona da dikkat ediniz. birkac; transmiter vezikiiluntin ic;erigini sinaptik yanga
bo$altmasma izin verir. Asetilkolin depolayan vezikttlle-
rin her birinde 2000 ile 10.000 aras1 molekul aselilkolin
bulunur ve presinaptik sonlanmada birkac; yuzden,
10.000'den daha fazlasma kadar sayida aksiyon potansi-
Presinaptik Sonlanmalar. Elektron mikroskopik c;ah$- yelini iletmeye yetecek kadar vezikul vardu.
malar presinaptik sonlanmalann anatomik $ekillerinin
degi;;tigini ama stldtl<la yuvarlak veya oval kuc;uk yumru-
lara benzediklerini gostermektedir. Bu nedenle bunlara Postsinaptik Noronda Arac1 Maddenin
sinaptih du.gum, son-ayah, dugme veya terminal yumru. gibi Etkisi - "Reseptor Protein"lerin Rolu
isimler verilmektedir.
~ekil 46-5A, bir postsinaptik noronun zannm yuze- ~ekil 46-5A'da da gosterildigi gibi postsirtaptik noron
yinde tek bir presinaptik sonlanmadan olu$an bir sinap- zan c;ok miktarda reseptor proteinJeri ic;erir. Bu reseptor-
sm basit yaptsim gostermekteclir. Presinaptik sonlanrna, lerin molekillleri iki onemli bile$en ic;erir: (1) zardan
200-300 angstrom geni$likte bir sinaptik arahk ile postsi- sinaptik yanga dogru bir c;1kmu yapan ve presinaptik
naptik noron somasmdan aynlmi$tH. Presinaptik son- sonlanmadan gelen arac1 maddeyi baglayan baglama bile-
lanma sinapsm uyanc1 veya inhibitor i$levi ac;1Smdan ~eni ve (2) postsinaptik noronun ic;ine dogru ve postsi-
onernli olan iki ic;yap1ya sahiptir: transmiter vezikulleri ve naptik zarm tum eni boyunca yerle~en bir hucreifi bile~en.
mitokondriler. Transmiter vezikuller, sinaptik arahga ser- Reseptor aktivasyonu 2 yoldan biri ile postsinaptik hiic-
bestlendikleri zaman postsinaprik n5ronu uyaran (eger redeki iyon kanallanrun ac;1lmasm1 kontrol eder: (1) iyon
zar uyanc1 reseptorleri ic;eriyorsa) veya baski!ayan (eger kanalma dogrudan baglamp ("gating, kaptlama") zardan
zar inhibitor reseptorleri ic;eriyorsa) transmitei; bulundu- ozgul tipte iyonlarm gec;mesine izin vererek veya (2) bir
rurlar. Mitokondriler ise, yeni transmiterin semezi ic;in iyon kanah olmayan ama hucre sitoplazmas1 ic;inde olu-
gerekli enerjiyi saglayacak olan adenozin trifosfat1 (ATP) $arak postsinaptik noronda bir veya birden c;ok molekulu
uretirler. aktive eden bir "ikinci. haberciyi" aktifleyerek. Bu madde-
Aksiyon potansiyeli presinaptik sonlanmaya ula$tlgt ler 5zgul hucresel i$levleri artmr veya azalur.
zaman, presinaptik zann depolarizasyonu az miktarda Dogrudan iyon kanallanm kap1layan norotransrniter
vezikulun yanga bo~almasma neden olur. Serbestlenen reseptorler iyonotropi.h reseptorler; iltinci haberciler vas1-
transmiter postsinaptik zann gec;irgenlik ozelliklerinde tas1yla etki eclenlere ise metabotropik reseptorler denir.

582
Bolum 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslarm Temel i~levleri ve Norotransmiterler

iyon Kanallan. Postsinaptik ni:iron zarmdaki iyon kanal- Bir norotransmiter bir iyon kanahm aktifledigi zaman,
lan genellikle iki liptir: (1) ac;ik olclugu zaman s1khkla kanal genellikle milisaniyenin bir boli.imii ic;erisinde ac;1lir
soclyum iyonunun ama bazen de polasyum ve/veya kalsi- ve transmiter madde art1k ortamda bulunmad1g1 zaman
yum iyonunun gec;mesine izin veren katyon hanallan ve cla e$ h12la kapamr. iyon kanallannm ac;1lma ve kapan-
(2) ba~hca kloriir iyonlannrn ama ek olarak ve <;:ok az mas1 postsinaptik ntironun c;ok h1zh konLroli.i ic;in bir yol
miktarcla cliger anyonlann gec;mesine izin veren anyon saglar.
kanallan.
Sodyum iyonlanru ileten katyon kanallanntn i<;:i negatif Postsinaptik Noronda "ikinci Haberci" Sistem.
yiikliidiir. Bu yukler, kanal c;ap1 hidrate sodyum iyonunun Bellegin i~lenmesi gibi sinir sisternine ait pek c;ok surec;,
c;apmdan daha biiyi.ik bir c;apa ula$Ug1 zaman pozitif ba~lang1<;:taki arac1 maddenin uzakl3$tmlmasmdan soma
yuklti sodyum iyonlanm kanal ic,:ine dogru c;eker. Arna
noronlarda saniyelerden aylara kadar degi~en stireler
aym negatif yiikler, kloriir iyonlannt ve dlger anyonlan iter
ic;inde gerc;ekl~en uzun stireli degi~mlerin varhglill
ve onlarm ge<;:i$ini onler.
gerektirir. iyon kanallan, arac1 maddenin uzakla~tmhna-
Anyan kanallanna gelince, kanal c;ap1 yeteri kadar
smdan soma milisaniyenin bOltimleri ic;inde kapanchklan
gen~lediginde, klortir iyonlan kanahn ic;ine girer ve cliger
ic;in bahseclilen postsinaptik nOrondaki uzun stireli deg~-
ucundan c;ikarlar; ancak sodyum, potasyum ve kalsiyum
melerden sorumlu olamazlar. Bunun yerine postsinaptik
katyonlanmn hidrate $ekilleri c;ok buyi.\k oldugundan bu
noronun ic,:inde bulunan "ikinci haberci" denilen bir kim-
kanallardan ge<;i$leri engelleuir.
Daha soma gorecegimiz gibi, katyon kanallan ac;1hp yasal sistemin aktivasyonu, c;ogu kez, postsinaptik
pozitif yuklii sodyum iyonlan hiicreye girdikleli zaman noronda uzun sfueli uyanlmaya veya inhibisyona neden
bu iyonlann pozitif elektriksel yuku o noronun uyanhna- olur ve bu oldugunda, uzun st\reh etkileri ikinci haberci
sma neden olur. Bu nedenle katyon kanallanm ac;an arac1 olu;;turur.
maddeler, ehsitat6r araci madde olarak adlandmhr. Bunun ikinci haberci sistemlerinin birkac; tipi varchr. En c;ok
aksine, anyon kanallanm ac;1p negatif elektriksel yuklerin bilinenlerden biri G proteinleri denilen proteinleri kulla-
hticreic,:ine girmesini saglayan ve o noronu basktlayan nan tiptir. ~el<ll 46-7, bir zar reseptor G proteinini gos-
arac1 maddeler ise inhibitor araci maddeler olarak termektedir. Aktif durumcla olmayan G protein kompleksi
isimlenclirilir. sitozolde serbest durumcladu ve GDP ile birlikte tic;

C Transmiter madde Potasyum "-


Zar
'\
_ CJ
:::-
/) Resept_or
prote,rn
_
"'Qr
, -,. kanal1 (
enzimi

~-~ _,.,_.,.,_
I
I
,I
ATP (GTP
~ } G-proteinl veya
(
J fF cAMP cGlvlP
(
' a
__,,.,,
\ -GT-P

..,GDP , 0"'
,._,, Gen transkrip- i Bir ya da daha fazla
siyonunu aktifler hGcre i9i enzimi aktifler

Proteinler ve yap1sal OzgGI hiicresel


degi~iklikler kimyasal aktivatorter

~ekil 46-7. Birinci norondaki t ransmiter madde lie lkinci noronun sitoplazmasma oncelikle bir G-protelnl serbestleyerek ikinci noronun aktive
edilmesini saglayan "ikinci haberci" sistem. ?ekilde G-proteinin birbirinl izleyen dort alas, et kisi gosterilmekt edir. 1 ikinci noronun zanndaki lyon
kanallannm a~ilmas1, 2. n6ronun zanndakl enzlm sisteminin akt ive edilmesi, 3. hucrei~i enzi m sisteminin aktive edilmesi; ve/ veya 4. ikinci ncironda
gen transkripsiyonunun olu~mas1. G prot einlnin lnaktrf duruma donmesi, a alt birimlne ba9II guanozin trifosfat {GTP), guanozin difosfata (GDP)
hidrolize oldugunda olur ve bu durumda ~ ve gama alt birimleri yeniden u alt binmine tutunur.

583
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyolojisi

bil~enden olu~ur: G proteininin aktivator kISmma bagl1 Postsinaptik Zarda Uyar1e1 ve inhibitor
olan bir alfa (a) bile~eni ve alfa bile~enine bagli beta (13) Reseptorler
ve gama (y) bile~enleri. G protein kompleksi GDP'ye bagh
kald1kgi inaktif durumda kahr. Baz1 postsinaptik reseptorler, aktive olduklarmda, postsi-
naptik noronun uyanlmasma, digerleri ise inhibisyonuna
Bir sinir impulsunu takiben bir norotransmiter ile
neden olurlar. Uyanc1 reseptorlerin yamsrra inhibitor
aktive edildiginde reseptor konformasyonel bir degi~ik-
reseptorlerin de bulunmasmm onemi, sinir sistemine
lige ugrar ve G protei11i ic;in bir baglanma bolgesini ac;1ga
i~levlerinde kendini sm1rlamaya ve uyanlmaya izin veren
c;tkanr; G proteini bu reseptor bolgesine baglarnr. Bu bir ek boyut kazandmnas1d1r.
stirec; a alt biriminin GDP'yi b1rakmasma izin verir ve ~ Uyanlma ya da inhibisyona neden olan farkh resep-
zamanlt olarak GTP baglamrken kompleksin 13 ve y bile- torler tarafrndan kullamlan farkh molektil duzeyindeki ve
~enlerinden ayn hr. Aynlm1~ a -GTP kompleksi, aruk htic- zara i:izgii mekanizmalar a~ag1da srralanm~ur:
renin sitoplazmasmda serbestc;e hareket edebilir ve
ncironun ozelligine bagh olarak bir veya birden c;ok i~levi
Uyanlma
yerine getirir. Olu~abilecek a~g1daki dort deg~iklik ~ekil
46-Tde gosterilmi~tir. 1. ~ok miktarda pozitif elehtriksel yii.kii.n postsinaptik
1. Postsinaptik hucre zan boyw1ca ozgul iyon kanallan- hucrenin i{;ine akmasma izin vermek uzere sodyum
nm aplmas1. Seklin sag ust ko~esinde G proteinine kanallannm aplmas1. Bu a~, hticreir;i zar potan-
yamt olarak ac;1lan bir potasyum kanah gorultnek- siyelini uyanlma i<;in e~ik degere dogru pozitif
yonde ytikseltir. Uyanlma olu~tunnak ic;in en
tedir. Bu kanal ikinci haberci sistemini kullarunayan
yaygm olarak kullamlan yol budur.
ve dogrudan aktifl~erek hizla kapanan iyon kanal-
2. Klorii.r velveya potasyum kanallan araciligiyla bas-
lanmn tersine uzun sure ac;tk kahr.
ktlarimt$ ileti. Bu, postsinaptik ni:ironun ir;ine
2. Noronda siklik adenozin monofosfat (cAMP) veya negaLif yuklti klortir iyonlannm gir~ini veya post-
siklik gu.anozi.n monofosfatm (cGMP) akti.vasyonu. sinaptik noronun ~ma pozitif yuklti potasyum
cAMP veya cGMP, norondaki c;ok ozel metabolik iyonlanmn <;1k1~m1 azalt1r. Her iki durumda da
yollan aktive ederek noronun uzun stireli uyanla- hiicrei<;i zar potansiyeli normalde oldugundan
bilirligini deg~tiren yapISal degi~klikler de dahil daha pozitiftir.
pek c;ok kimyasal sonucu ba~latabilir. 3. Hiicre aktivitesinin uyarmak uzere postsinaptik
3. Bir veya daha fazla sayida hucrei,i enziminin akti- noronun if metabolizmasmda baz1 degi}ihlihler veya
vasyonu. G proteini bir veya daha fazla hticreic;i baz1 durumlarda, uyanc1 zarreseptorlerinin saymm
enzimini dogrudan aktive edebilir. Sonrasmda bu artmlmas1 veya inhibitor zar reseptorlerinin
saymm azalolmas1.
enzimler hticrede pek c;ok ozgtil kimyasal reaksi-
yondan herhangi birine neden olabilir.
4. Geri transknpsiyonun aktivasyonu. Gen transkripsi- inhibisyon
yonu, noron ic;inde yeni proteinlerin olu~asma ve
1. Postsinaptik noron zan boyunca lilorur iyon hanal-
boylece metabolik yollann ve noron yap1S111111
lanmn ap!mast. Bu, negatif ytiklti klortir iyonlan-
degi~mesine neden olabileceginden, ikinci haberci nm postsinaptik hucrenin d1~mdan i<;ine h1zla
sistem aktivasyonunun en onemli etkilerinden difozyonuna neden olur; boylece i<;e dogru ta!jman
biridir. Ger<;ekten, ozellikle uzun stlreli bellek negatif yukler ir; tarafm negatilligini arurarak inhi-
sure<;lerinde uygun bir ~ekilde aktive ed~ bisyona yol ar;arlar.
noronlarda yap1sal degi~ikliklerin olu~tugu iyi 2. Potasyum iyon!anmn noron dt$llla iletiminde art1~.
bilinmektedir. Bu, noron ic;indeki negaLifligi aruracak ~ekilde, ch~
G proteinin inaktivasyonu a alt birirnine bagh GIP, ortama pozitif iyonlann c;tkmasma izin verir ve
GDP'ye hidrolize oldugunda gerc;ekl~ir. Bu etki, a alt boylece inhibisyon olu$turur.
biriminin hedef proteininden aynlmasma, ve daha sonra 3. inhibitor sinaptik reseptor saytstm artiran veya
uyanc1 reseptor say1sm1 azaltan hucresel metabo-
yeniden ~.ve y alt birimleri ile birle~esine neden olarak
lik i~levleri inhibe eden reseptor erizi.mlennin
G protein kompleksini aktif olmayan durumuna donti~-
ahtivasyonu.
ttirtir ve dolay1s1yla ikinci haberci sistem etkisizl~tirilir.
ister G proteini tipi ister diger tipler olsun, ni:iron-
da ki ikinci haberci sislemin aktivasyonu, farkh noron
SiNAPTiK ARACI MADDE OLARAK i~LEV
yollanmn uzun stireli yamt ozelliklerini degi~tirmede
GOREN KiMYASAL MADDELER
olduk<;a onemlidir. Bu konuya, sinir sisteminin bellek
i~levini daha detayh olarak tart1~cag1m1z (Boltim 58'de) Elliden fazla kimyasal maddenin sinaptik arac1 madde
yeniden donecegiz. olarak i~lev gordtigii ispatlanm1~ veya ileri stirtilmti~ttir.
584
Boli.im 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslarrn Temel i~levleri ve Norotransmiterler

Tablo 46-1 Kuc;uk-Molekullu, H1zll Etkili Arac1 Tablo 46-1 Noropeptitler, Yava~ Etkili Arac1
Maddeler Maddeler ya da Buyume Faktorleri

Sm1f I Hipotalamik Serbestletici Hormonlar


Asetilkolln Tlrotropin-serbestletici hormon
Sm1f II: Aminler Luteinizan hormon-serbestletlcl hormon
Norepinefrin Somatostatin (bOyOme hormonu inhibitor faktor)
Epinefrln Hipofiz Peptitleri
Dopamin Adrenokortikotropik hormon
Serotonin IHndorfin
Hlstamln a-Melanosit-uyanci hormon
Smtf Ill: Amino Asitler Prolaktin
Gama-amlnobOtlrtk asit (GABA) Luteinizan hormon
Glisin Tirotropin
Glutamat BOyOme hormonu
Aspartat Vazopresin
Sm1f IV Oksltosin
Nitrik oksit Bag1rsak ve Beyinde Etkili Peptitler
Losin enkefalin
Metiyonin enkefalin
P maddesi
Gastrin
Kolesistokinin
Vazoaktlf Intestinal polipeptit
Bunlann bin;ogu, sinaptik arac1 maddeleri iki grup
Sinir bOyOme faktorO
halinde verecek ~ekilde, Tablo 46-1 ve Tablo 46-2'de
Beyin kaynakil norotrofik faktor
listelenmi~tir. Bir grup, Juzh etki eden ki.i<;iik moleki.i!Li.i
Norotensin
arnc1 maddeleri kapsar. Digeri ise, daha buytik molekul
insOlin
btiytikltiklerine sahip, genellikle daha yava~ etkili n.oro-
Glukagon
peptitleri i<;erir.
Diger Dokulardan
Kui;uk molekullu, h1zh etkili arac1 maddeler, beyne
duysal sinyallerin iletilmesi veya kaslara motor sinyallerin Anj iyotensin II
gonderilmesi gibi en akut yamtlara neden olan arac1 mad- Bradikinin
delerdir. Tersine noropeptitler, noronlann reseptor say1- Karnozin
smda degi~meler, belirli tip iyon kanallanrun uzun sureli Uyku peptitlerl
a<;tlma veya kapanmalan ve hatta sinapslann say1 ve Kalsitonin
btiytikluklerinde olu~an degi;;meler gibi uzun si.ireli etki-
lere neden olurlar.

Ku~uk-Molekulli.i H1zh Etkili Ku~uk Molekul i~eren Vezikiillerin Geri Donii~umi.i.


Arac, Maddeler Kti<;tik molektillil arac1 macldeleri depolayan ve serbestle-
C:ogu durumda ktic;tik molekilllti arac1 maddeler presi- yen veziktiller, surekli olarak geri kazanilir ve tekrar
naptik sonlanmanm sitozoltinde sentezlenir ve sonlamna- tekrar kullaruhr. Arac1 maddeyi serbestlemek i<;in sinap-
claki arac1 madde vezikiillerinin i<;ine aktif ta~1ma yolu ile tik zarla kaynas1p zan a<;tiktan sonra, veziki.il zan, sinap-
ahmr. Daha sonra presinaptik terminale bit aksiyon tik zann bir parc;as1 halinc gelir. Dalia sonra, birkar; saniye
potansiyeli ula~ugmda, birka<; vezikul ii;erigini sinaptik ile dakikalar alan bir suw;te, zann veziki.il parr;as1 presi-
arahga bo?alllr. Bu, daha <Ince ai;1klanan mekanizmalar naptik sonlanmarun i<;ine dogru geri r;ekilir ve yeni bir
ile, bir milisaniye veya daha k1sa bit stirecle geri;ekle~ir. veziktil olu~turacak ~ekilde zann kalan k1smmdan s1~-
Kli<;uk molekiillil arac1 maddenin postsinaptik noronun tmlarak aynhr. Bu yeni veziktil zan yeni arac1 maddeyi
zar reseptoril ilzerindeki etkisi de bir milisaniye veya daha semezlemek ve/veya vezikul i<;inde yogunla~urabilmek
lusa surer. En s1k gozlenen etki iyon kanallannm iletken- i<;in gerekli enzimlere ve ta~a pto[einlerine sahiptir.
ligini art1m1ak veya azaltmakur. Ornegin, sodyum ilet- Asetilkolin, yukanda ac;iklanan sentez ve serbestlenme
kenligincleki art1~ uyanlmaya, klorur veya potasyum ilkelerine uyan tipik kilc,:uk molektillti bir arac1 maddedir.
iletkenligindeki am~ ise inhibisyona neden olur. Bu arac1 madcle presinaptik sonlanmada kolin
585
Onite IX Sinir Sistemi: Genet l!kefer ve Duyu Fizyolojisi

asetiltransferaz enzlllllmn varligmda kolin ve asetil sisteminin iist bolgelerindeki inhibitor etkinin ki~inin
koenzim A'dan sentezlenir. Daha soma ozel vezikiilleri ruhsal durumunu kontrol ettigine ve belki de uykuya
i<;erisine ta~mir. Sinaplik sinyal iletimi strasmda vezikiil neden olduguna inamhr.
asetilkolini sinaptik arahga serbestledigi zaman, asetilko- Nitrik oksit ozellikle uzun siireli davran}$tan ve bel-
lin sinaptik arahgi dolduran proteoglikan retikulum lekten sorumlu beyin alanlanndaki sinir sonlanmalan
i<;inde bulunan kolinesteraz enzimi ile hizla kolin ve tarafmdan salgilarur. Bu arac1 madde sisteminin ~imdiye
asetata ytluhr. Olu~an kolin daha sonra yeni asetilkolin kadar anla~lamam1~ olan baz1 davram;_; ve bellek si.ire<;le-
sentezinde kullamlmak iizere aktif olarak presinaptik rini gelecekte a<;1klayabilecegi dii$iiniilmektedir. Nitrik
sonlanmaya geri ahmr. oksit, presinaptik sonlanmalardaki olu~m mekanizmas1
ve postsinaptik noron iizerindeki etkisi bakimmdan diger
Baz1 Onemli Ku4,uk Arac1 Maddelerin Ozellikleri. ki.ic;iik molekilllii arac1 maddelerden farkhdrr. Diger arac1
Asetilkolin sinir sisteminin pek <;ok boliimiindeki noron- maddeler gibi onceden sentezlenip presinaptik sonlanma-
lar tarafmdan salg1lamr, ama ozellikle (1) motor korteks- lardaki vezikiillerde depolanmaz. Bunun yerine neredeyse
teki biiyiik piramidal hiicrelerin sonlanmalan, (2) bazal tarn ihtiyac;: duyuldugu anda sentezlenir ve veziki.il paket-
gangliyonlardaki birka<; farkh noron tipi, (3) iskelet kas- leri halinde serbestlenrnek yerine, saniyeler ic;:inde presi-
laruu inerve eden motor noronlar, (4) otonom sinir sis- naptik sonlanmadan d1$anya dogru difilze olur. Daha
teminin pregangliyonik noronlan, (5) parasempatik sinir sonra, korn~u postsinaptik norona gec;er. Postsinaptik
sisteminin postgangliyonik noronlan ve (6) sempatik noronda zar potansiyelini fazla degi~tinnez; ancak noron
sinir sisteminin baz1 postgangliyonik noronlan tarafmdan duyarhg1m saniyeler, dakikalar ve belki de daha uzun bir
salgtlanrr. <;ogu durumda asetilkolin uyanc1 bir etkiye siire i<;in deg~tirecek olan hiicreic;:i metabolik i~levleli
sahiptir; ancak baz1 periferik parasempatik sinir sonlan- etkiler.
malannda, kalpte sonlanan vagus sinirinde oldugu gibi,
inhibitor etkilere sahiptir. Noropeptitler
Norepiriefrin, hiicre govdeleri beyin sap1 ve hipotala- Noropeptitler, sentezlenmeleri, yava~ etkileli ve diger
musta yerlqmi~ bulunan pek c;:ok noronun sonlanmasm- birc;ok yonleriyle kilc;:tik rnolekiillti arac1 maddelerden
dan salg1lamr. Norepinefrin salgtlayan noronlar ozellikle tamamen farkh olan bir arac1 madde grubudur.
ponsta locus ceruleus'ta yerle~en ve beynin geni~ alanla- Noropeptitler presinaptik zann sitozoliinde sentezlen-
nna gonderdigi sinir lilleri ile beynin tum aktivitesinin ve mezler. Bunun yerine noron hi.icre govdesindeki ribozorn-
zihinsel durumun (ornegin uyamkhk dilzeyinin artmas1) lar tarafmdan bi.iyiik protein moleki.illerinin bir i<; bile~eni
kontroli.ine yard1mc1 olur. Bu alanlarm <;ogunda norepi- olarak sentezlenirler.
nefrin olas1hkla uyanc1 reseptorleri aktive ederken, nis- Daha sonra protein rnoleki.illeri hiicre govdesinde
peten az boliimde ise inhibitor reseptorleri aktive eder. endoplazmik retikulumun ve sonra Golgi aygitmm ic;:ine
Norepinefrin, sempatik sinir sisteminin postgangliyonik girerler. Golgi aygitmda iki degi~ikhk ger<;ekle~ir. tlk
noronlanmn c;:ogu tarafmdan da salg1lamr; bu liller baz1 olarak noropeptit olu~turan protein, enzimatik olarak
organlan uyanr, baztlanru ise baskilar. kiic;iik parc;:alara aynhr. Bu parc;alann bir lusm1 noropep-
Dopamin substansiya nigradan kaynaklanan noronlar tidin kendisidir veya onun onculti olan maddedir. 1kinci
tarafmdan salgilamr. Bu noronlann ba$hca sonlanma olarak Golgi aygm, noropepticli sitoplazmaya serbestleye-
alam bazal gangliyonlann striyatal bolgesidir. Dopaminin cek olan ki.i<;i.ik vezikiiller ic;inde paketler. Daha soma bu
et.kisi genellikle inhibisyondur. vezikiiller, gunde birkac; cm'lik yava~ bir hizla sinir lifinin
ucuna dogru akson sitoplazmasmm akson akim1 ile ta$mu.
Glisin ba~hca omurilikteki sinapslarda salgilamr.
Son olarak vezikiiller, arac1 maddelerini aksiyon potansi-
Glisinin daima inhibitor bir arac1 madde olarak i$lev gor-
yeline yamt olarak, kii<;:iik molekiillii arac1 maddeler ic;in
diigiine inamlmaktadir.
gerc;:ekle~ene benzer bir ~ekilde noron sonJanmalanna
GABA (gama-aminobiitirik asit) korteksin pek c;ok
serbestlerler. Ancak vezikuller otoliz eclilir ve tekrar
alam, bazal gangliyonlar, serebellum ve omurilikteki sinir kullamlamazlar.
sonlanmalan tarafmdan salgilamr. GABA'nm daima inhi- Noropeptitler bu zahmetli olu~ma stirecinden dolay1,
bisyona neden oldugu dU$tinUlmektedir. kii<;i.ik moleki.illii arac1 maddelerden c;ok daha az miktar-
Glutamat serebral korteksin pek <;ok alammn yams1ra larda serbestlenirler. Bu fark, kismen de olsa, noropeptit-
merkezi sinir sistemine bilgi ileten duysal yollann <;ogun- lerin kuc;uk molekiillii arac1 maddelere gore binlerce kez
daki presinaptik sonlanmalar tarafmdan salgilamr. daha etkili olmas1 ile telafi edilir. Noropeptitlerin diger
Olas1hkla daima uyanlmaya neden olur. bir onemli ozelligi, s1khkla c;ok daha uzun siireli etkilere
Serotonin beyin sapmdaki rnedyan rafe c;ekirdeginden neden olmalandrr. Bu etkilerin baz1lan, kalsiyum kanal-
kaynaklanan ve ba~ta omuriligin arka boynuzu ve hipo- lanmn uzun siireli kapatilmas1, h1icrenin metabolik
talamus olmak i.izere, pek c;:ok omurilik ve beyin alanma si.irec;lerincleki uzun siireli degi$meler, hiicre c;ekirdegin-
uzanan lifler tarafmdan salgilamr. Serotonin ommilikte deki 0zel genlerin aktivasyonu veya deaktivasyonunda
agn yollannm inhibitorii olarak i~lev goriir ve sinir uzun siireli degi~meler ve/veya uyanc1 ya da inhibitor
586
Bolum 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslann Temel i~levleri ve Norotransmiterler

reseptor say1smda uzun stlreli degi~melerdir. Bu etkilerin ic;in onemli olan sodyum, potasyum ve klortir iyonlannm
baz1lan gunlerce surerken digerleri aylar, hatta yillar soma zannm iki tarafmdaki konsantrasyon farkhW<lanm
boyunca stirebilir. Noropeptitlerin i?levleri hakkmdaki gostermektedir. En ilstte sodyum iyon 1wnsantrasyonunurr
bilgimiz ancak geli~e a~masmdadir. hikredt$I s1v1da (142 mEq/L) noron i~irle (14 mEq/L) gore
yiiksek oldugu goriilmektedir. Stirekli olarak sodyumu
hticre di$ma pompalayan gur;lii bir sodyum pompas1 bu
NORONUN UYARILMASI SIRASINDAKi konsantrasyon farkma neden olur.
ELEKTRiKSEL OLAYLAR Aym $ekil potasyum iyon honsantrasyonunun noronu.n
govdesi iferi.sinde yi.iksek (120 mEq/L), hi.icred1~1 ortamda
N6ronun uyanlmas1 s1rasmda olw,;an elektriksel olaylar di.i~iih (4,5 mEq/l) oldugunu da gostermektedir. Zarda
ozellikle omuriligin on boynuzundaki buyuk motor potasyumu hiicrenirl ic;ine dogru pompalayan bir potas-
noronlarda c;ah~llm1$tir. Bu nedenle ilerideki birkar; yum pompas1 (Na•-K• pompasmm diger yans1) vard1r.
boltimde tammlanan olaylar bu noronlara aittir. Bazi ~ekil 46-8, kloriir iyonu konsantrasyonunun hiicred1~1
say1sal farkhhklar d1?mda, bu kavramlar sinir sistemin- ortamda yilksek, hilcrei(=inde ise dil~iik oldugunu goster-
deki diger noronlann c;oguna da uygulanabilir.
mektedir. Zar klorUr iyonlanna oldukc;;a ge<,;irgendir ve
zarda zay1f bir klortir pompasmm olmas1 muhtemeldir.
Naron Somasmm Dinlenim Zar Potansiyeli. ~ekil Hiicre ir;inde d11$tik klortir konsanlrasyonunun olmasnun
46-8, yakla?1k -65 mV'luk bir dinlenim potansiyeline sahip ba$hca nedeni norondaki -65 mV'luk potansiyeldir. Yani,
omurilil< motor noron somasm1 gostermektedir. Bu, bu negatif voltaj negatif yuklu klorilr iyonlanm, hticrei<,;i
iskelet kas lillerinde ve btiytik periferik sirlir liflerinde konsantrasyonu d~anya gore daha az olana kadar zardaki
bulunan -90 mV'luk degerden biraz daha az negatiftir; bu deliklerden iter.
deger, noronun uyanlabilirliginin, hem negatif hem de Bu noktada Bolum 4 ve 5'de ogrendigimiz iyonlarm
pozitif kontrolUne izin vennesi bak1mmdan onemlidir. konsantra1>-yon farkhbklan ve zar potansiyeli arasmdaki
Yani dinlenim zar potansiyelinin daha az negatif degerlere ili$kiyi hatulayalun. Hat1rlanacag1 gibi, hticre zanmn iki
ula~mas1 noron zanm daha kolay uyanlabilir yaparken, taran arasmdaki potansiyel fark1, eger uygun polarite ve
daha fazla negatif olmas1 uyanlabilirligi zotla~tlnr. Bu,
biiytikliikte ise, iyon hareketlerini durdurabilir. Bir iyonun
sonraki bolUmlerde ar;1klanacag1 gibi, noronun iki i~levsel
hareketini tam olarak durdurabilen potansiyele o iyonun
durumunun uyanlmasmm ya da inhibisyonunun temehni
Nernst potansiyeli denir ve a~g1daki denklemle
olu?turur.
hesaplanabilir:

Noronun Somasmm Zarmm iki Taraft Arasmdaki


Konsantrasyon Fark1. ~ekil 46-8, noronun ~levleri i~erideki konsantrasyon )
EMF (mV)= ± 61 x log ( o,~andaki konsantrasyon

Denklemdeki EMI; mV cinsinden zann i~indehi Nemst


potansiyelidir. Bu potansiyel pozitif iyonlar ic;irl negatif
(-), negatif iyonlar ic;in pozitif (+) degerdedir.
$imdi sodyum, potasyum ve klortir iyonlannm her
-Dendrit
birinin hareketini tam olarak durduran Nemst polansiye-
lini hesaplayahm.
'-------- ~ ~ekil 46-S'de verildigi gibi, ill?andaki konsantrasyonu

_
142 mEq/L ve i<;erideki konsanlrasyonu 14 mEq/l olan
Na+: 142 mEqtL4-- 14 mEq/L \ sodyum iyonunun konsantrasyon farkmdan dogan hare-
(Pompalar)
K+: 4.5 mEq/L ~ 120 mEq/L
ketini tam olarak durduracak zar potansiyeli +61 mV
-65 ....... Akson olarak hesaplamr. Ancak olc;iilen gerr;ek zar potansiyeli
mV I degeri +61 mV degil, -65 mV'dur. Bu nedenle ic;eriye s1zan
c1·: 107 mEq/L --E--? 8 mEq/L sodyum i)'onlan, sodyum pompas1 tarafmdan derhal di$a-
Pompa
,,'---v---' nya pompalanarak, noron ic;indeki -65 mV'luk potansiyel
(L_-----
I
Akson boynu devam ettirilir.
Potasyum iyonu ic;in konsantrasyonlar, noron ic;inde
120 mEq/L ve dt$mda 4,5 mEq/L degerindedir. Bu deger-
lerle Nemst potansiyeli -86 mV olarak hesaplamr; bu
~ekil 46-8. Noronda soma zannin iki taraf1arasmda sodyum, potas-
yum ve klorur iyonlannin dag11im1, soma i~indeki zar potanslyellnln olc;iilen gerc;ek zar potansiyelinden (-65 mV) daha da
kaynag1n1 olu~turmaktad1r. negatif bir degerdir. Bu nedenle, yiiksek hucreil;i potasyum
587
Unite IX Sinir Sistemi: Genet ilkeler ve Duyu Fizyolojisi

~ ~~
konsantrasyonundan dolayt, bu iyonlar hucred1~ma difUze
olma egilimi gosterirler; ama bu harekete potasyum iyon- A '--
lannm siirekli olarak hiicreic;:ine pompalanmas1 ile kar~1
konulur.
~ . ...
'•""·'-,..·:,' "-65mV +
......._
-,,,-

-
~ /~} I )I --- "-
Son olarak kloriir iyonlan ic;in konsantrasyonlar,
hiicre ic;:inde 8 mEq/L ve hiicre d1~nda 107 mEq/L dege-
rindedir ve bu degerlerle Nernst potansiyeli noron i<;inde Dinlenim durumundaki
noron
-70 mV olarak hesaplamr. Hesaplanan bu deger ol<;iilen
-65 m V degerinden hafif~e daha negatiftir. Bu nedenle
kloriir iyonlan c;ok az da olsa hiicreic;:ine sizma egilimi
gosterirler ve bu s1zma, belki de bir aktif kloriir pompas1
ile, onlan tekrar d1~an gondererek kar~1lamr.
Bu uc;: Nernst potansiyeli degerini ve iyonlann hangi
yonde difi.izyon gosterme egiliminde olduklanm aktlda
Na+
giri~i
...._ ✓y·
tutunuz. <;:unku bu bilgi noronun iyon kanallannda UyanlmI~ noron Al<siyon potansiyelinin
yayIlmasI
olu~an aktivasyon ve inaktivasyonlar ile uyanlmasmm ve
C
inhibisyonunun artla~1lmasmda onemlidir.
~ ;(
Elektriksel Potansiyelin Somanm i~inde E~bi~imde
Dag1hm1. Noron somasmm ic;i oldukc;a iletken elektro-
lit bir eriyik olan hucrei~i s1vm ic;erir. Aynca noron
so mas mm geni~ligi ( c;:ap1 10-80 mikrometre arasmda K+
~ ,· --
-70 mV +

~1k1~1
degi~ir) elektrik ak1mlarmm somanm ir;inde bir yerden Baskilanm1~ noron
ba~ka bir yere iletihnesinde hemen hemen hi<;bir diren- $ekil 46-9. Bir noronun Oc; durumu. A, Normal noron i<;i potansiye-
cin olu~mamasma neden olur. Bu nedenle somamn ic;in- 11 -65 mV olan dinlenim durumundaki noron. B, Noroni<;i potansiyeli
deki s1vmm herhangi bir k1smmdaki potansiyel sodyum girisi nedeniyle ile daha az negatif olan (-45 mV) uyanlm1~
durumdaki noron. C, Potasyum iyonu i;1k•~• ve/veya klorOr iyonu giri~i
deg~ikligi soma i<;indeki diger tum noktalarda da (noron nedeniyle noroni<;i zar potansiyeli daha negatif olan (-70 mV) inhibe
bir aksiyon potansiyeli iletmedikc;:e) nerdeyse ~it degi- durumdaki noron.
~ikliklere neden olur. Bu onemli bir ilkedir; c;tinkti daha
sonra gorecegimiz gibi, norona birden c;ok kaynaktan
gelen sinyallerin "sumasyon"unu saglar.

Postsinaptik Zarda Sinaptik Uyarllmanm Etkisi-


Uyaric, (Eksitator) Postsinaptik Potansiyel. ~ekil omekte EPSP +20 mV'dur; yani dinlenim degerinden 20
46--9A, ytizeyindeki presinaptik sonlanmalan uyanlma- mV daha pozitiftir.)
m1~ olan dinlenim durumundaki bir noronu gostermek- Tek bir presinaptik sonlanmamn de~arj1 asla zar
tedir. Somanm heryerinde dinlenim potansiyeli -65 potansiyelini -65 mV'dan -45 mV'a c;1kartamaz. Bu biiyiik-
mV'dur. ltikte bir arn~ c;ok sayida sonlanmanm (on motor noron
i<;in yakla~1k 40-80) e~ zamanh -aym anda veya c;:ok k1sa
~ekil 46-9B, sonlanma He noronun soma zan arasm-
aral1klarla biribir ini izleyerek-de~arj1m gerektirir.
daki sinaptik arahga uyanc1 bir arac1 madde salg1Iayan
"Sumasyon" ad1 verilen bu surec; sonraki boliimlerde
presinaptik sortlanmayi gostermektedir. Bu arac1 madde
zann uyanc1 reseptorlerini etkileyerek zann sodyum iyon- gozden gec;:irilecektir.
lanna kar~i ge{irgenligini artmr. Sodyum iyonunun kon-
santrasyon farlu ve noron ic;inin negatif olmas1 nedeni ile Norondan Aynlan Aksonun Ba~lang,~ Bolumi.inde
bu iyonlar luzla zann ic;ine diftize olurlar. Aksiyon Potansiyellerinin Olu~umu-Uyarilma E~igi.
Pozitif yi.iklii sodyum iyonlarmm bu h1zh ak1~1 din-
EPSP pozitif yonde yeteri kadar ytikseldiginde, noronda
lenim zar potansiyelinin negativitesini k1Smen de olsa
bir aksiyon potansiyeli doguracak noktaya ula~1r. Bununla
notralize eder. ~ekil 46-9B'de goriildiigii gibi, zar potan-
bitlikte aksiyon potansiyeli uyanc1 sinapsa yakm bir
siyeli -65 mV'dan -45 mV'a dogru pozitif yonde artl~
yerden ba~lamak yerine, aksonun 116ron govdesinden
gosterir. Noronun dinlenirn potansiyelindeki bu pozitif
yondeki artl~a, yani potansiyelin daha az negatif bir aynlan ba~langi, bolumunden ba~lar. Bu noktamn aksiyon
degere ula~masma, uyanc1 (eksitat6r) postsinaptih potan- potansiyelinin dogdugu yer olmasmm ba~hca nedeni,
siyel (EPSP) denir. Eger bu potansiyel pozitif yonde govde zannm bagtl olarak az miktarda voltaj-kap1h
yeteri kadar yiikselirse postsinaptik noronda bir aksiyon sodyum kanalma sahip olmas1drr. Bu nedenle EPSP'nin
potansiyeli olu~turacak yani onu uyaracaknr. (Bu bir aksiyon potansiyelini ba~latmak ic;in gerekh miktarda
588
Boli.im 46 Sinir Slsteminin Organizasyonu, Sinapslarm Temel i~levleri ve Norotransmiterler

sodyum kanalm1 ar;:mas1 zordur. Bunun tersine aksonun oyleyse sinyalin sinaptik iletimini baskilayan bu lPSP, -5
ba~langtf bolamiiniin zan govdede olandan yedi kat daha mV degerindedir.
fazla voltaj-kap1h sodyum kanalrna sahiptir ve bu yuzden
buradan bir aksiyon potansiyeli baslatmak, govdeden bas- Presinaptik inhibisyon
latmaya gore r;:ok daha kolayd1r. Aksonun ba$lang1<; bolu- Postsinaptih inhilJisyon clenilen ve noron zanndaki inhibi-
mtinde bir aksiyon potansiyeli ba$latacak EPSP +10 mV tor sinapslann neden oldugu inhibisyona ek olarak, diger
ile +20 mV degerleri arasmdadir. Govdecle ise aksiyon bir inhibisyon tipi, sinyalin sinapsa ula$masmdan hemen
potansiyeli ba$latrnak ic;in +30 mV ile +40 mV degerleri once presinaptiksonlanmada meydana gelir. inhibisyonun
arasmda bir EPSP gereklidir. bu tipine presi.naptih inhibisyon denir ve a$ag1da ar;:1klan-
Aksiyon potansiyeli bir kez basladlktan sonra akson d1g1 ~ekilde geli~ir.
boyunca perifere ve ayru zamanda genellikle geriye Presinaptik sinir lifierinin postsinaptik noron uze-
govcleye dogru ilerler. Baz1 durumlarda aksiyon potansi- rinde sonlanmasmdan daha once, kendi ustlerine sonlan-
yeli ge1;ye dendritlere dogru da ilerler ama noron govdesi masmdan bir arac1 maddenin serbestlenmesi, presinaptik
inhibisyona neden olur. <:;ogu durumda bu inhibitor arac1
gibi clendritler de c;ok az miktarda voltaj-kap1h sodyum
madde GABA'd1r (gama-aminobiltirih asit). GABA, r;:ok
kanah ic;erdiginden, bunlann hepsine yay1larnaz ve bu
rniktarda klortir iyonunun terminal lif ir;:erisine difuze
yuzden aksiyon potansiyeli olu$turamaz. ~ekil 46-9B'de olmasma izin veren anyon kanallanru a<;ar. Bu iyonlarm
gosterildigi gibi, noronun uyanlma e}igi yaklas1k -45 mV negatif ytikleri, aksiyon potansiyeli sinapsa ula~ngmda bu
clegerincledir ve bu deger -65 mV olan normal dinlenim sonlanma ii;ine giren pozitif yiikli.\ sodyum iyonlanmn
zar potansiyeli degerinden 20 rnV daha pozitif bir degere, uyanc1 etkisini ger;:ersiz hale getireceginden, sinaptik
yani +20 mVluk bir EPSP'ye kar$1hk gelir. Hetiyi basktlar.
Presinaptik inhibisyon sinir sistemindeki duysal yol-
larm pek ~ogunda gortiltir. Ashnda komsu duysal sinir
NORONUN iNHiBiSYONU SIRASINDA OLU$AN lifleri kar~1hkh olarak bir digerini basktlar, bu duysal yol-
ELEKTRiKSEL OLAYLAR larda sinyallerin kan~masmt ve yana dogru yayilmalanm
en aza indirir. Bu olaym onemini daha sonraki boltim-
inhibitor Sinapslarm Postsinaptik Zardaki Etkisi- lerde gozden gei;irecegiz.
inhibitor Postsinaptik Potansiyel. tnhibitor sinapslar,
ba~ltca klorilr 1ianallanm afarak klortir iyonlannm kolayca Postsinaptik Potansiyellerin Geli~im Sureci
ger;:i$ine izin verirler. inhibitor sinapsm postsinaptik zan
Uyanc1 bir sinaps, on motor noronu uyarcl1g1 zaman,
nas1l inhibe ettigini anlamak ir;:in, klorilr iyonlanmn noron zan 1-2 milisaniye ir;:in sodyum iyonlanna r;:ok
Nernst potansiyeli hakkmda ogrendiklerimizi hat1rlama- ytiksek bir ger;:irgenlik gosterir. Bu kisa surede, yetert
m1z gerekir. Klortir iyonlan i.<;in Nernst potansiyelini -70 kadar sodyum iyonu h1zla postsinaptik motor noronun
mV olarak hesaplam1$t1k. Bu deger, dinlenimdeki nOron
zanmn normalde i<;inde var olan -65 mVluk potansiyel-
clen biraz daha negatiftir. Bu nedenle klorur kanallarmm
ai;1lmas1 negatif yuklu klortir iyonlannm hticred1$1
s1v1dan hucreir;:ine girmesine izin verecek ve boylece i<; +20 @ - 16 sinapsin ate§lenmesi
zar potansiyelini normalde oldugundan daha negatif Aksiyon I
® - 8 sinaps1n ate§lenmesi
yaparak -70 mV degerine yakla$uracakur. 0 potansiyell @ - 4 sinaps1n ate§lenmesi
Potasyum kanallarmm a<;ilmas1 pozitif yuklu potas-
yum iyonlarmm hucredi$ma hareketine izin verir ve bu : - 20
@i
zar i<;indeki polansiyeli oldugundan daha negatif yapar. -~
Boylece hem klortir giri$i hem de potasyum <;1ki$1 hi.icreic;i i -40 Uyanc1 postsinaptik
potansiyel
negati.fhgi arnnr. Euna hipe1polarizasyon denir.
Hiperpolarizasyon noronu bask1lar; r;:tinkti zar potansiyeli -601 ,-.:.: - -- ;'.;'.
normal hticreir;:i potansiyelden daha negatif olrnu$tur. '- Dinlenim zar potansiyeli 1
-80...__-..----,.--r-- -.--~--..----,.--r----,
Normal dinlenim zar potansiyelinin negativitesindeki 0 2 4 6 8 10 12 14 16
aru$a inhibil6r postsinaptih potansiyel (lPSP) ad1 verilir. Milisaniye
~elul 46-9C, hucreye klortir giri$i ve/veya potasyum ~ekil 46-10. Uyanc1 postslnaptlk potansiyeller i<;in yalnizca birka<; sl-
c;1ki$tna izin veren ve boylece zar potansiyelini-65 mV'dan napsin e?zamanll ate~lenmeslnin aksiyon potanslyelini yaratmak l<;ln
gerekli potanslyel olu~umunu saglamad191, ancak pek c;ok sinapsin
-70 m V'luk daha negatif bir degere azaltan inhibitor
e~zamanll ate~lenmesinin uyanlma e~igi i<;ln gerekll potansiyel blrikiml-
sinaps aktivasyonunun neden oldugu etkiyi gostennekte- ni olu~turacag1 ve Ost Oste binen aksiyon potansiyeline sebep oldugu
dir. Bu zar potansiyeli normalden 5 mV daha negatiftir; gosterilmektedir.

589
Onite IX Sinir Sistemi: Gene! ilkeler ve Duyu Fizyolojlsi

i<;ine diftize olur ve ~eldl 46-I0'daki mavi ve ye~il egri- Fakat, postsinaptik potansiyeldeki degi$iklik kanallar
lerle gosterildigi gibi, uyanc1 postsinaptik potansiyel kapanchktan soma 15 milisaniyeye kadar devam eder. Bu
(EPSP) yaratarak onun noronir.;i potansiyelini birka<; mili- nedenle, aym kanahn ikirlci bit kez ar.;1lmas1 postsinaptik
volt artmr. Sonraki 15 milisaniye boyunca, hucrei<;ine potansiyeli biraz daha ytiksek bir seviyeye arurabilir ve
fazladan giren pozitif ytikler uyanlm1~ noronun ~ma uyanlma h121 ne kadar fazla olursa postsinaptik potansi-
s121p normal dinlenim potansiyelini yeniden olu$turcluk- yel o lzadar fazla yilkselir. Boylece tek bir presinaptik
lanndan, potansiyel giclerek dti§er. .;onlanmanm ard1$1k de$arjlan, eger yeteri kadar h1zh ise
Yukanda anlaulanm tam tersi bir etki IPSP i<;in ortaya birbirine eklenebilir, yani "birikebilir". Birikmenin bu
r.;1kar. Yani inhibiti:ir sinaps, zann potasyuma veya kloriire tipine temporal sumasyon denir.
veya her ikisine birden ge<;irgenligini 1-2 milisaniye ir.;in
artmr ve bu noron i<;indeki potansiyeli normalde oldu- Uyar1c1 ve inhibitor Postsinaptik Potansiyellerin
gundan daha negatif bir degere azaltarak IPSP olu~turnr. E~zamanh Sumasyonu. Eger, bir tPSP zar potansiyelini
Bu potansiyel de yakla~1k 15 milisaniye sonra saner. daha negatif bir degere indirme egilimi gosterirken aym
Diger tip arac1 maddeler noronu daha uzun stireler zamanda bir EPSP zar potansiyelini daha pozitif degere
ir.;irl (ytizlerce milisaniye, hatta saniyeler, dakikalar ve yukseltme egilimi gosteriyorsa, bu iki etki birbirirli k1Smen
saatlerce) uyarabilir veya basktlayabilir. Bu, ozellikle arac1 veya tamamen sondurur. Bu nedenle eger bir noron EPSP
maddelerin noropeptit tipleri i<;in ger.;erlidir. ile uyanlmaya ba$lam1§ ise, diger bir kaynaktan gelen
inhibiWr bir sinyal s1khkla postsirlaptik potansiyeli uya-
Noronlarda Uzaysal Sumasyon-Ate~leme E~igi. nlma ~iginin altmda bir degere azaltabilir ve noronun
Noronun ytlzeyindeki tek bir presinaptik sonlanmanm aktivitesini durdurabilir.
uyanlmas1, neredeyse hir.;bir zaman noronu uyarmaz.
<;:unkii, tek bir sonlanma carafmdan serbestlenen arac1 Noronlarm "Kolayla~tmlmas1"
maddenin neden oldugu EPSP 0,5-1 milivolttan daha Birikme gosteren postsinaptik potansiyel s1khkla uyanc1-
buyuk degildir ve uyarma e~igirle eri$mek i<;in EPSP'nin d1r; ama postsinaptik ni:\ronun at~lemesi ic;in gerekli
10-20 mV degerirlde olmas1 gerekir. ~ige ytikselecek kadar artmaz. Bu oldugu zaman noronun
Bununla birlikte pek <;ok presinaptik sonlanma genel- kolayla?tmldrgi soylenir. Yani bu noronun zar potansiyeli
likle ayru anda uyanhr. Bu sonlanmalar noron tizerinde diger noronlata gore ate$leme e$igine daha yakmdir ama
geni~ bir alana dag1lm~ olsalar bile, olu~turduklan hentiz at~leme seviyesine gelmerni~tir. Sonur.; olarak
EPSP'ler noronun uyanlmas1 olana kadar birbirlerine ba$ka bir kaynaktan norona gelen uyanc1 bir uyaran
eklenerek birikebilir. Bu birikrnenin nedeni §Udur: Daha noronu c;ok daha kolay uyanr. Sinir sistemindeki yaygm
once belirttigimiz gibi, govde i<;inde herhangi bir nokta- sinyaller c;ok defa btiytik noron gruplanm kolayla$nrarak
daki potansiyel degi~imi govdenin i<;inde her yerde hemen onlarm diger kaynaklardan gelen sinyallere hizh ve kolay
hemen e§ miktarda potansiyel degi~imine neden olacaknr. bir bi<;imde yamt vermesirli saglarlar.
Bu, gen~ noron govdesi ir.;indeki oldukr.;a ytiksek elekt-
tiksel iletkenligin sonucudur. Bu yuzden e~ zamanh de~rj NORONLARIN UYARILMASINDA
yapan her bir uyanc1 sinaps, govde ic;i toplam potansiyeli DENDRiTLERiN OZEL i$LEVLERi
0,5-1 milivolt daha pozitif yapar. EPSP yeteri kadar ytik-
seldiginde ate~leme e$igine ula$1hr ve aksonun ba$lang1c; Oendritlerin Geni~ Uzaysal Uyarilma Alanlar1. On
bolumi.inde bir aksiyon potansiyeli olu~ur. Bu, ~ekil motor noron dendritleri, s1khkla noron govdesinden 500-
46-IO'da g◊rtilmektedir. ~eklin en altmdaki postsinaptik 1000 mikrometre uzaga ti.im yon1erde uzamrlar. Bu dend-
potansiyel, don sinapsm e§zamanh uyanrm ile, bundan ritler motor noron etrafmdaki gen~ bir uzaysal alandan
gelen sinyalleri altrlar. Bu ozellik, pek i;ok ayn presinaptik
daha ytiksek olan potansiyel ise sekiz sinapsm e~zamanh
sinir lifinden gelen sinyallerin sumasyonu i<;in bi.iytik bir
uyanlmas1 ile olu$IDU$tur ve son olarak 16 sinapsm e$
firsat saglar.
zamanh uyanlmas1 yeteri kadar yi.iksek bir IPSP'ye neden
On motor noronun tl\m presinaptik sonlanmalarm
olmu$tur. Bu son durumda ale$leme ~igine ula~tlm1§ ve %80-95'inin dendritler tizerinde olmas1, kalarurun ise
aksonda bit aksiyon potansiyeli meyclana gelmi§tir. govde uzerirlde bulunmas1 da onemlidir. Bu nedenle
Noron zan uzerindeki geni$ alanlarda dag1lm1~ c;ok dendritler yoluyla ta§man sinyaller uyanlmada baskm bir
say1da sonlanma ile aktive edilen e$zamanh postsinaptik rol oynarlar.
potansiyel birikimi, uzaysal sumasyon olarak adlandmhr.
c;ogu Dendrit Aksiyon Potansiyelini iletemez-Ancak
Presinaptik Terminalin Ard•~•k Bo~ahmlarmm
Elektrotonik ileti ile Sinyalleri Aym Noron i~inde
Neden Oldugu "Temporal Sumasyon"
iletebilirler. Zarlarrnda nispeten daha az voltaj-kapili
Presinaptik sonlanmanm her aLe$lemesinde serbestlenen sodyum kanab bulunmas1 ve aksiyon polansiyeli olu~tur-
arac1 madde, zar kanallanm birkac; milisaniye ic;in ar.;ar. mak ir.;in <;ok yuksek uyartlma e~igine sahip olmalan
590
Boli.im 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslann Temel l~levleri ve Norotransmiterler

~ ~ u·
600

. ;v<:, ,§, 500


wt ,-Y., ~
:i:
elii

JJJ.. '"o ✓
·40 400
·SO ,
u~
.'.J '"20 ~: -75 /.1;= iii
~ 300
- 70 ,Q
'.:ls -60 Cl)
'So .
~,,.u.
0
'oo I~ -~al 200
C
~ 100
-40
-so ·60
-60 mV ~ B\
SJ
-30 -40
-70 . 75 0 •
lJ'
s\ ~ 0 5 10 15 20 25 30 35
Uyarrlma durumu (Rastgele blrim)

~ekil 46-12. Uyanlma duzeyleri gittik<;e artan noron t iplerinin yanit


ozellikleri.

~ekil 46-11. Bir noronun dendritler uzerindeki presinaptik sonlanma- sinapslar, uzak yerle~enlere gore daha fazla uyanc1 veya
larla uyanlmast. Ozellikle uyanc1 (A) elektrotonlk potansiyellerin soldakl inhibitor etkiye neden olurlar.
iki dendntt e gittik<;e azald191na, en ustt eki dendritte de dendrit-arac1li
Dendritlerdeki Uyarilma veya inhibisyonun Sumas-
uyanlmanin inhlbisyonuna (B) dikkat ediniz. Aksonun ba~langi<; bolu·
munde de inhibotur sinapslann kuvvetli bir etk isi gosterilmi~tir yonu. ~ekil 46-ll'deki en iistte bulunan dendritin hem
uyanc1 hem de inhibitor sinapslara sahip oldugu gorul-
mektedir. Dendrilin ucunda gU<;lii uyanc1 postsinaptik
potansiyel vardir; ama ayru dendrit Uzerinde somaya
yaktn iki inhibitor sinaps bulunmaktadrr. Bu inhibiLor
sinapslar, uyanc1 etkiyi tam olarak ortadan kalduan
hiperpolarize edici bir voltaj saglarlar ve somaya dogru
nedeni ile dendritlerin <;ogu aksiyon potansiyelini ilet- elektrotonik iletim ile ancak az bir miktar inhibitor
mezler. Ancak bu dendritler elektrotonik akimlan somaya potansiyel iletirler. Yani dendritler de somada oldugu gibi,
dogru iletebilirler. Elektrotonik aknnlann ilelimi, iyon uyanc1 ve inhibitor postsinaptik potansiyelleri biriktire-
hareketi ile olu~n elektrik aktmlannm dendrillerin ir;in- bilirler. Aym $ekil, akson tepesi ve aksonun ba~lang1~
deki siv1da aksiyon potansiyeli olu~turmadan dogrudan boh.imi.ine yerle~mi~ birkac; inhibitor sinaps1 <la goster-
yayilmas1 anlamma gelir. Bu ak1mlar ile noronun uyanl- mektedir. Bu yerle~ ozellikle guc;lu bir inhibisyon
mas1. (veya inhibisyonu) asagtda cammlanan baz1 ozel saglar; <;ilnku normalde aksiyon potansiyelinin olu~tugu
nitelikler gosterir. bu noktada uyanlma e~igini artmnada dogrudan bir
etkiye sahiptir.
Dentritlerde Elektrotonik iletinin Zay1flamas1-
Somaya Yakm Yerle~mi~ Sinapslarda Daha Bi.iyi.ik
NORONUN UYARILMA DUZEYi iLE ATESLEME
Uyar1c1 (veya inhibitor) Etki. ~ekil 46-ll'de noron
HIZI ARASINDAKi iLiSKi
dendritleri lizerindeki c;ok say1da uyanc1 ve inhibitor
sinaps gosterilmektedir. ~eklin solundaki iki dendritin Bir noronun "uyanlma durumun, noronun ald191
Uzerinde ur; bolgelere yakm yerle~mi~ uyanc1 sinapslar uyanc1 et kilerin birikme derecesidir. Herhangi bir
varchr. Bu u<; noktalarda yiiksek EPSP'lerin varhgma, yani anda inhibisyondan daha yUksek derecede uyanlma varsa
bu noktalarda zar potansiyelinin daha az negatif olduguna noronun uyanlma durumw1da oldugu soylenir. Tersine
clikkat ediniz. Bununla birlikte uyanc1 postsinaptik potan- uyanlmadan daha fazla inbibisyon var ise inhibisyon
siyellerinin buyuk bir k1srm somaya ula~madan kaybolur. durumu vardir.
Bunun nedeni dendritlerin uzun, zarlanmn ince ve potas- Bir ni1ronun uyanlma durumu uyanlma e~iginin
yum ile klorilr iyonlarma az <la olsa ge<;irgen olup elektrik iizerine c;ikarsa, noron uyanlma durumu bu seviyede kal-
akmum "sizdirmastdir". Boylece uyanc1 potansiyeller dtk<;a ard1 ardina ate~ler. ~ekil 46-11, uyanlma durumlan
somaya ula~madan once potansiyelin buyiik bir kism1 degi~ik seviyelerde olan uc; tip noronun yamtlanm gos-
zardan s1zarak kaybolur. Dendritler boyunca elektroconik termekteclir. Noron I 'in du~i.ik, noron 3'Un ise yiiksek bir
olarak govdeye dogru yaytldikc;a zar potansiyelinin azal- uyanlma e~igine sahip olduguna dikkat ediniz. Aym
masma sonen ileti ad1 verilir. zamanda noron 2'nin en du~k ve noron 3'un en yUksek
Uyanc1 sinaps, noronun somasmdan ne kadar uzaksa ale~leme frekansma sahip olduguna da dikkat ediniz.
sonme o kadar buyilk olur ve o kadar az uyanc1 sinyal Normaldeki uyanlma durumlan uyanlma e~iginden
govdeye ula~u. Bu nedenle somaya yakm yerle~mi~ bile yuksek olan merkezi sinir sistemindeki ba21 noronlar
591
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyolojisi

stirekli at~leme yaparlar. Bu noronlann uyanlma durum- karbondioksidin anlmasma ve boylece kan pH'smm yiik-
lannm daha da anmas1, onlann at~leme stk11gmt artmr. selmesine neden olur. Bu durum epileptik atag1
Noronun inhibisyon durumu yi.ikseltilerek, at~leme tetikleyebilir.
s1khg1 azalulabilir ve hatta tam olarak durdurulabilir. Bu Buna kar$1hk, asidoz, n6ron ahtivitesini biiyiik 611,iide
nedenle farkh yamt veren noronlar farkh uyanlma e$ik- baslnla1~ pH'nm 7,4'den 7,0'mn aluna dil~mesi genellikle
lerine ve fark.11 maksimum de~1j S1khklarma sahiptirler. koma durumuna neden olur. bmegin diyabet veya
Biraz du$tintilurse, sinir sisteminin geni$ bir arahkta
ilremiye bagh ~iddetli asidoz olgularmda hemen daima
deg~en ~levlerinin yerine gelmesinde farkh tip yamt
koma geli$ir.
ozelliklerine sahip noron varhgmm onemi anla$1labilir.

Hipoksinin Sinaptik iletiye Etkisi. Noron uyanlabilir-


ligi yeterli oksijen sunumuna <la oldukr;:a duyarhdtr.
SiNAPTIK ILETININ BAZI OZEL
Oksijenin birkar;: saniye i<;in kesilmesi baz1 noronlann
NITELIKLERI
uyanlabilirliklerini tamamcn kaybetmelerine neden ola-
Sinaptik iletinin Yorulmas1. Uyanc1 sinapslar hizh bir bilir. Bu durum, beyin kan ak1m1 ger;ici olarak kesildigi
$ekilde pe$p~e uyanld1klan zaman postsinaptik noronun zaman gozlemlenir; c;;tirikil 3-7 saniye ic;;inde ki~ide bilinc;
d~arj sayts1 once c;ok buyilktur ama milisaniyeler veya kayb1 ortaya r;:1kar.
saniyeler ic;inde at~leme s1khg1 azahr. Buna sinaptik ile-
tinin yorulmast denir. ila~larm Sinaptik iletiye Etkisi. Pek c;ok ilacm noron
Yorulma sinaptik iletinin c;ok onemli bir niteligidir; uyanlabilirligini arurd1g1 ve diger baztlarmm ise azaltugi
c;unkil sinir sistelnindeki alanlar a$ln uyanldiklan zaman bilinmektedir. Ornegin, s1ras1yla kahve, c;;ay ve kakaoda
yorgunluk bu alanlann bir sure sonra bu a$m uyanlma- bulunan kafein, teofilin ve teobromin, olas1hkla noronlann
s1mn kaybolmasma neden olur. Omegin, epileptik nobet uyanlma e~igini azaltarak uyanlabilirligini artmrlar.
sirasmdaki a$m beyin uyanlmasuun bir sure soma kay- Striknin, noronlarm uyanlabilirligini arttran biittin
bolarak nobetin sona ermesini saglayan en onemli surec;, ajanlann en iyi bilinenlerinden biridir. Arna bu madde
olas1hkla yorgunluktur. Bu nedenle yorgunlugun geli$- noronlann uyanlma e$igini azaltmaz; bunun yerine bazi
mesi a$m noron aktivitesine kaf$1 koruyucu bir mekaniz- inhibitor arac1 maddelerin, ozellikle omurilikteki inhibitor
madrr. Bu konu Boltim 4 ?'de yans1yan noron devrelerinin glisinin etkisini bask!.lar. Boylece uyanc1 arac1 maddelerin
tammlanmas1 strasmda aynca ele almacakur. etkisi baskm hale gelir ve noronlar o kadar uyanlm1~ hale
Yorgunlugun ba$hca nedeni presinaptik uc;taki arac1 gelirler ki ~iddetli tonik kas kasilmalanna neden olan
maddelerin kismen veya tamamen tukenmesidir. (:ogu pe?pe~e h1zh da~arjlar gosterirler.
norondaki uyanc1 sonlanmalar yakla$Ik 10.000 aksiyon (:ogu anestezikler, uyanlma ic;;in noron zar e~igini art1-
potansiyeline neden olmaya yetecek kadar uyanc1 ara nrlar ve bu yolla sinir sistelninin pek c;ok yerinde sinaptik
iletiyi azalurlar. Anesteziklerin c;ogu yagda erir nttelikte
madde depolayabilirler ve bu miktar arac1 madde h1zh bir
oldugundan noron zamnn fiziksel niteliklerini degi$tire-
uyanlma ile birkac; saniye veya birkac; dakika ic;erisinde
rek, noronlann uyanc1 maddelere daha az cevap verme-
ttikenebilir. Yorulmaya neden olan diger iki faktor ise: (1)
sine neden olurlar.
postsinaptik zar reseptorlerinin c;ogunun giderek artan
inaktivasyonu ve (2) postsinaptik noronun ic;inde anormal
Sinaptik Gecikme. Noron sinyalinin presinaptik noron-
iyon konsantrasyonlaruun geli$mesidir.
dan postsinaptik norona iletimi sirasmda (1) arac1 mad-
denin presinaptik sonlanmadan de~rj1, (2) arac1
Sinaptik iletiye Asidoz veya Alkalozun Etkisi. (:ogu
maddenin postsinaptik noron z.arma difilzyonu, (3) arac1
noron etraUanndaki hilcreleraras1 s1Vll1111 pH degi$hnle- maddenin zar reseptoru uzerindeki etkisi, (4) reseptoriln
rine c;;ok duyarhd1r. Normal ~artlarda alhaloz, n6ron uya- zar gec;;irgenligini artmc1 etkisi ve (5) ic;;e yonelen sodyum
nlabilirllgini 6ne-mli 61\,iide artmr. Ornegin arteryel pH'nm
akmunm uyanc1 postsinaptik potansiyeli bir aksiyon
normal degeri olan 7,4'den 7,8-8,0 degerlerine yuksel- potansiyel olu$turacak seviyeye yukseltmesi ic;in belli bir
mesi serebral noronlann bir k1smmda veya tiimunde zaman gec;er. Tum bu olaylarm gerr;ekl~mesi ic;in gerekli
arcm1~ uyanlmaya neden olarak, serebral epileptik nobet- en hisa sure, eksitator sinapslann buyuk bir k1sm1 e$za-
ler olu$turabilir. Bu durum, ozellikle epileptik nobetlere manh olarak uyanlsa bile, 0,5 milisaniye civanndad1r.
yatkmhg1 olan bir ki$iden h1zli solunum yapmas1 istendi- Buna sinaptih gecikme denir. Norofizyologlar, bir noron
ginde kolayhkla gozlemlenebilir. S1k soluma havuzuna giren impulslarla c;1kan impulslar arasmdaki bu

592
Bolum 46 Sinir Sisteminin Organizasyonu, Sinapslann Temel i~tevleri ve Norotransmlterler

en dii~i.ik gecikme siiresini olc;:ebilirler. Gecikme si.iresinin Kavalali ET, Jorgensen EM: Visualizing presynaptic function. Nat Neu-
roscl 17:10, 2014.
olc;:ii miinden noron devresindeki sinapslann sayis1 Kerchner GA, Nicoll RA: Silent synapses and the emergence of a post-
tahmin edilebilir. synaptic mechanism for LTP. Nat Rev Neurosci 9:813, 2008.
Klein R: Bidirectional modulation of synaptic functions by Eph/ephrin
Kaynaklar signaling. Nat Neurosci 12: 15, 2009.
Lisman JE, Raghavachari 5. Tsien RW: The sequence of events that un-
Alberinl CM: Transcription factors in long-term memory and synaptic derlie quanta! transmission at central glutamatergic synapses. Nat
plasticity. Physiol Rev 89: 121, 2009. Rev Neurosci 8:597, 2007.
Ariel P, Ryan TA: New insights into molecular players involved in neu- O'Rourke NA, Weiler NC, Micheva KD, Smith SJ: Deep molecular diver-
rotransmitter release. Physiology (Bethesda) 27:15, 2012. sity of mammalian synapses: why It matters and how to measure it .
Ben-Ari Y, Gaiarsa JL, Tyzio R, Khazipov R: GABA: a pioneer transmit- Nat Rev Neurosci 13:365, 2012.
ter that excites immature neurons and generates primitive oscilla- Paoletti P, Bellone C, Zhou Q: NMDA receptor subunit diversity: im-
tions. Physiol Rev87:1215, 2007. pact on receptor properties, synaptic plasticity and disease. Nat Rev
Chadderton P, Schaefer AT, Williams SR, Margrie TW: Sensory-evoked Neurosci 14:383, 2013.
synaptic integration in cerebellar and cerebral cortical neurons. Nat Pereda AE: Electrical synapses and their functional interactions with
Rev Neurosci 15:71, 2014. chemical synapses. Nat Rev Neurosci 15:250, 2014.
Clarke LE, Barres BA: Emerging roles of astrocytes In neural circuit de- Sala C, Segal M: Dendritic spines: the locus of structural and functional
velopment. Nat Rev Neurosci 14:311, 2013. plasticity. Physiol Rev 94:141, 2014.
Gassmann M, Settler B: Regulation of neuronal GABA(B) receptor Sigel E, Steinmann ME: Structure, function, and modulation of
functions by subunit composition. Nat Rev Neurosci 13:380, 2012. GABA(A) receptors. J Biol Chem 287:40224, 2012.
Jacob TC, Moss SJ, Jurd R: GABA(A) receptor trafficking and its role Sjostrom PJ, Rancz EA, Roth A, Hausser M: Dendritic excitability and
in the dynamic modulation of neuronal inhibition. Nat Rev Neurosci synaptic plasticity. Physiol Rev 88:769, 2008.
9331, 2008. Spruston N: Pyramidal neurons: dendritic structure and synaptic inte-
Kandel ER: The molecular biology of memory storage: a dialogue be- gration. Nat Rev Neurosci 9:206, 2008.
tween genes and synapses. Science 294:1030, 2001.

593
BOLOM 4 7
'
'
.
· ' I -_)_.

....,.,'. .
-'

Duysal Reseptorler, Bilginin i~lenmesi '

i<;in N oron Devreleri

Vticudumuzdan ve c;:evremizden sinyalleri karma$1k duyarhk gosterecek bic;imde tasarlanml$lH, diger duysal
duysal reseptorler sistemi arac1hg1yla alg1lanz. Bu re- uyaran c;:e~itlerine ise nerdeyse tepkisizdir. Bu nedenle,
septorler dokunma, ses, 1$lk, agn, soguk ve s1cakhk gozlin koni ve basilleri I$tga bi.iytik duyarlik gosterirler
gibi c;:e$itli uyaranlan belirler. Bu boltimiln amac1, bu fakat normal sumlar i<;inde goz ki.iresi tisttindeki s1ca-
reseptorlerin hangi temel mekanizmalarla duysal uya- ga, soguga, basmca veya kandaki kimyasaI deg~iklikle-
ranlan sinir sinyallerine c;:evirdigini ve daha sonra bu re tamamen duyars1zdirlar. Hipotalamustaki supraoptik
sinyallerin merkezi sinir sistemine ta$marak i$lendigi- c;ekirdekteki ozmoreseptorler vticut sivtlarmm ozmola-
ni tart1$makttr. litesindeki en kiic;uk degi$iklikleri belirlerler fakat sese
cevap verdikleri asla gortilmem~tir. Son olarak, derideki
agn reseptorleri olagan dokunma ve basmc;: uyaranlan ile
DUYSAL RESEPT0RLERIN TIPLERi VE hemen hie;: uyanlmazlar fakat dokunma uyaranlan doku-
ALGILADIKLARI UYARANLAR yu haraplayacak kadar ~iddetli oldugu an ileri derecede
aktif olurlar.
Tablo 4 7-1 'de duysal reseptorlerin ba$hca be~ tipi lis-
telenmi$ ve sm1flandmlm1$t1r: (1) mekanoreseptorle1~
reseptore ya da resept6re kom$U dokulara uygulanan Duyu Modalitesi-"i~aretlenmi~ Vol"
mekanik basmc;: ya da gerilmeyi algtlarlar; (2) termore- ilkesi
septorler, baztlan soguga baz1lan da s1caga duyarh olarak, Agn, dokunma, gorme, ses ve benzeri kar~1la~abilecegi-
s1cakhktaki degi$iklikleri algilarlar; (3) nosiseptorler (agn miz ba$hca duyu tiplerinin herbirine duyu modaliLesi de-
reseptorleri) dokularda ortaya pkan fiziksel veya kimya- nir. Farkh duyu modaliteleriyle kar~1la~amiza ragmen
sal hasan alg1larlar; (4) elehtromanyetik reseptorler, gozde sinir lifleri yalmzca impulslan iletir. Oyleyse farkh sinir
retina tlzerine dti$en 1$lg1 algtlarlar ve (5) kemoreseptorler, lifleri bu farkh duyu $ekille1ini nastl iletir?
ag1zdaki tat, burundaki koku, arteryel kandaki oksijen Cevab1, her sinir yolunun merkezi sinir sisteminde
diizeyini, vticut s1V1lanndaki ozmolaliteyi, karbondioksit ozgtil bir noktada sonlanmas1 ve lif uyanld1gi zaman
konsantrasyonunu ve vilcUl kimyasmda rol oynayan ote- hissedilen duyu tipinin sinir sisteminde lifin sonland1-
ki faktorleri algilarlar. g1 nokta tarafmdan belirlenmesidir. brnegin, bir agn
Bu boltimde, rcseptorlerin hangi prensiplerle c;:ah$t1- hfi uyanld1ginda, hangi tip uyaran lifi uyanrsa uyarsm
gin1 ac;:Iklamak ic;:in oncelikle periferdeki mekanoresep- ki$i agn hisseder. Uyaran, elektrik, lifin a~m 1smmas1,
torler olmak i.\zere ozgul reseptor tiplerinden birkac;:mm lifin ezilmesi veya doku hticrele1inin hasan ile agn si-
i~levini tam~maktayiz. Diger duysal sistemlerle ilgili re- nir uc;larmm uyanlmas1 olabilir. Her durumda ki$i agn
septorler, kendi boltimleri ic;:inde tart1~1lrm$tll. ~ekil 47- hisseder. Aym $ekilde, eger bir dokunma lifi, bir dokun-
1, delide ya da vticudun derin dokularmda bulunan baz1 ma reseptortintin elektlikle veya ba$ka bir $ekilde uya-
tip mekanoreseptorleri gostermektedir. nlmas1 halinde ki$i dokunma $eklinde duyu hisseder;
c;ilnki.i dokunma lifleri beyinde ozgtil dokunma alanla-
nna ula$1r. Benzer $ekilde, retinadan gelen lifler beynin
RESEPTORLERiN FARKLI gorme alanlarmda, kulaktan gelen lifler beynin i~itme
DUYARLIKLARI alanlannda ve s1cakhkla ilgili lifler de s1cakhk alanla-
iki tip duysal reseptor farkh duysal uyaran tiplerini nas1l nnda sonlamr.
algilar? Cevap "duyarlthhlanmn farln ile" dir. Yani, her Sadece tek bir duyu modalitesini iletmek ic;:in sinir lif-
reseptor ttirti, tek bir uyaran ce$idine oldukc;:a ytiksek lerinin ozgi.illtigune i~aretlenmi$ yol ilkesi denir.
595
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ /Ike/er ve Duyu Fizyo/oji

Tablo 47-1 Duyu Reseptorlerinin Sm1flandinlmas1

I. Mekanoreseptorler
Derinin dokunma duyarlil191 (epidermis ve dermi~)
Serbest sinir sonlanmalan
Genl~leml~ u~lu sonlanmalar
Merkel diskleri
Dlger baz1 tipleri
Serbest sinir Geni\_,lemi\., uc,lu Kil dibi
Dagm1k sonlanmalar
sonlanmalan reseptor organi
Ruffini sonlanmalan
Kapsullu sonlanmalar
Meissner cisimcikleri
Krause cisimcikleri
Kil dibi organlan
Derln doku duyarl1l191
Serbest sinir sonlanmalan
Geni~lemi~ sinir sonlanmalan
Puskul sonlanmalar
Pacini Meissner Krause
Ruffini sonlanmalan cisimcigi cisimcigi cisimcigi
Kaps0llu sonlanmalar
Pacini cisimclkleri
Diger baz1tipleri
Kas sonlanmalan
Kas igcikleri
Golgi tendon reseptorleri
i~itme
Kohleanm ses reseptorlerl ,
Denge Ruffini Golgi tendon Kas
Vestibuler reseptorler cisimcigi organi igcigi
Arteryel basin~ ~ekil 47-1. Somatik duysal sinir sonlanmalanmn <;e~itli tipleri.
Karotis sinuslerinin ve aortun baroreseptorleri
II. Termoreseptorler
Soguk
Soguk reseptorleri
Sicak DUYSAL UYARANLARIN SiNiR
Sicakl1k reseptorleri iMPULSLARINA c;EVRiLMESi
Ill. Nosiseptorler
Agn SiNiR SONLANMALARINDA YEREL
Serbest sinir sonlanmalan ELEKTRiKSEL AKIMLAR-RESEPTOR
IV. Elektromanyetik reseptorler POTANSiYELLERi
Gorme
Butun duysal reseptorler ortak bir 6zellige sahiptir. Re-
Koniler
Basiller
septoru hangi tipte uyaran uyanrsa uyarsm, ilk etkisi re-
septoriin zar potansiyelini deg~tirmektir. Potansiyeldeki
V. Kemoreseptorler
bu deg~iklige reseptor potansiyeli denir.
Tat
Tat tomurcugu reseptorleri
Reseptor Potansiyelinin Mekanizmalar1. Farkh re-
Koku
Olfaktor epitelin reseptorleri
septorler reseptor potansiyeline neden olan <;:e~itli yollar-
Arteryel oksijen dan biri ile uyanlabilir: (1) reseptorun mekanik ~ekil de-
Karotis ve aort clslmclklerlnln reseptorlerl gi~ikligi ile reseptor zan gerilir ve iyon kanallan ac;ilu; (2)
Ozmolalite kimyasal bir maddenin zara uygulanmas1yla ayru zarnan-
Supraoptik ~ekirdeklerdeki ya da yakmmdaki noroniar da iyon kanallan a<;:1hr; (3) zann s1cakhgllllll degisme-
Kan CO/i siyle zar ge<;:irgenligi degi$ir; veya (4) retinadaki gorme
Medullanin yuzeyinde ya da l~indeki reseptorler ve aort reseptorune dti$en 1s1k gibi elektromanyetik radyasyonun
ve karotis cislmcik lerindeki reseptorler
etkileriyle, dogrudan ya da dolayh olarak reseptor zaruun
Kan gllkozu, amino asit ve yag asitlerl
Hlpotalamustaki reseptorler
6zellikleri degi$iT ve zardaki kanallar yoluyla iyonlarm
ak1$ma izin verilir.
Bilinen duysal reseptorlerin farkh tipleri gene! olarak
bu don yolla uyanhr. Bu durumlann hepsinde zar po-
tansiyelindeki degisikligin temel nedeni, reseptor zan
596
BOLOM 47 Duysal Reseptorl er, Bilginin l~lenmesi i~in Noron Devreleri

Aksiyon potanslyellerl ,, Aksiyon


E° §:30 Reseptor potansiyeli potanslyell

rnmll~
0
~ , Delorme . - - ,-..-,
~_
e....... o
I
I
~
olan alan \ (
?~~~~ ,,,\ ,., (~~~§~
+ + ... !-
Z';<"'l----Ji..----~
IC:
"'30
I
I
I
~
SS
~::S55
•+ +-+
,.;,=:,<~m-lfr,{ i # r i , ~ ~ ~ ~ · ----
~~:§:$:~1~;;;~~~§:SS:S:S
;,.:;;:;.;;,:

i "'60 E~ik deger


Reseptor potansiyeli '' Ranvier
bogumu

~ -~ -~-
"'90 - ,~ Zar dinlenim potansiyell
~ekil 47-3. Bir Pacini cisi mciglnde olu~an reseptor potaniyeli ile duysal
0 10 20 30 40 60 80 100 120 140 sinirin uyanlmas1 (Loewenstein WR:Excitation and inactivation in a re-
Milisaniye ceptor membrane, Ann N YA cad Sd 94: 510, 1961)

~ekil 47-2. Reseptor potansiyeli e~ik degerin ustune i;ikt1g1zaman re-


septor potansiyeli ile aksiyon potansiyeli arasindaki t ipik ili~ki. 100

90
Q
~ 80
,::,
gec;irgenliginin degi~mesiyle iyonlann zar boyunca daha ... ~ 70
,o,::i
cok ya da daha az difuzyonuna izin vermesi ve boylece --o
trammembmn potansiyelinin degi~mesidir. g-;a
Ill : :
60
4) Cl.

~ E 50
Reseptor Potansiyelinin En Yuksek Amplitudu. 4> IV
cc
Duysal reseptor potansiyellerinin pek c;ogunun en yuksek .!!c
N:
4o
amplittidti yakla~1k 100 milivoltdur. Ancak bu seviye sa- '° 4)
Cl"$ 30
dece duysal uyaran $iddeti c;ok yuksek oldugunda ortaya C

c;1kar. Bu, aksiyon potansiyelinde kaydedilen maksimum ~ 20

1:u
Cl.
voltaj ile yakla$1k aymdu ve aym zamanda zar sodyum
iyonlanna en fazla gec;irgen hale geldigi zaman voltajdaki
degi$ikliktir. 0 20 40 60 80 100
Uyaran ~lddeti
Reseptor Potansiyeli ile Aksiyon Potansiyelinin lli~- (yOzde)
kisi. Reseptor potansiyeli, reseptortin bagh bulundugu ~ekil 47-4. Bir Paci ni cisimcigine uygulanan mekanik bir uyannin ~id -
sinir lifinde aksiyon potansiyeli meydana c;1karacak e~igin deti ile reseptor pot anslyeli amplitOdunun ili~kisi. Loewenstein WR:
iisttine pkt1g1 zaman ~ekil 4 7-2'de gosterildigi gibi aksi- Excitation and inactivation in a receptor membrane. Ann N Y Acad
yon potansiyelleri olu$ur. Reseptor potansiyeli e~ik dege- Sci 94:510, 1961.)
rin iisttinde daha fazla yukseldikc;e aksiyon potansiyelinin
f rekansmm artugma dikkat ediniz ~ekil 47-3, aym zamanda Pacini cisimciginde hangi
mekanizmayla bir reseptor potansiyelinin ilreLildigini de
PACiNi CiSiMCiGiNiN RESEPTOR gostermektedir. Cisimcige uygulanan basrnc; ile defonne
POTANSiYELi-RESEPTOR iSLEViNiN BiR olan terminal lif alammn ne kadar ktic;uk olduguna ve
ORNEGi pozitif yuklti sodyum iyonlannm lifin ic;:ine diluzyonuna
izin veren zardaki iyon kanallanmn ac;:tldtgma dikkat edi-
~eltll 47-l'de Pacini cisimcigin ortasmdaki c;ekirdek bo- niz. Bu olay \ifi.n ic;inde bir pozitiflik meydana getirir; bu
lilmilnde merkezi bir sinir lifinin uzandtgma chkkat edi- bir "reseptor potansiyeli"dir. Bu reseptor potansiyeli daha
niz. Merkezi sinir lifinin etrafmda birc;ok ic;ice kapsUl sonra kmmz1 oklarla gosterildigi gibi lif boyunca yaytlan,
tabakasL yer ahr; boylece kapsultin d1~nda herhangi bir yerel devre aktmlanm olu$turur. Pacini cisimciginin kap-
yerdeki basmr; merkezi lifi uzatacak, tizerine basacak veya sillil ic;inde yer alan birinci Ranvier bogumunda bu yerel
~eklini degi$tirecektir. alum lifin zanm depolarize eder. Bu olay daha soma sinir
~ekil 47-3'de Pacini korpuskuluni.in en ic;teki kapstil lifinden merkezi sinir sistcmine dogru iletilen tipik aksi-
tabakas1 harir; btittin kapsul tabakalan kaldmld1ktan son- yon potansiyellerini ba$laur.
ra sadece merkezi lifi gortilmektedir. Kapsill ic;erisindeki
merkezi lifin en uc; kISnn miyelinsizdir; ancak lifbir peri- Uyaran ~iddeti ile Reseptor Potansiyeli Arasmda-
ferik duyu sinirine ginnek tizere cisimcikten aynlmadan ki ili~ki. ~ekil 47-4'de, bir Pacini cisimciginin mer-
hemen once m.iyelinlenir (~ekilde mavi ile gosterilen lu- kezine deneysel olarak uygulanan mekanik basmcm
hf). gitlikc;e guclenmesiyle ("uyaran gi.icil" arll$1) olu$an
597
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

reseptor potansiyelinin amplitUdUndeki degi$me goriil- kat bunun ic;;in saatler ya da gtinler gerektiginden dolayi
mektedir. Amplitiidtin ba$lang1c;;ta luzla arttigma, fakat "adapte olmayan" reseptorler denir. Bir mekanoreseptoriin
yiiksek uyaran giictinde giderek daha yava~ artugma tamamen adaptasyonu ic;in olc;tilen en uzun sure yakla~k
dikkat ediniz. 2 gundiir; bu birc;;ok aort ve karotis baroreseptorleri ic;;in
Duysal resepti:irlerden iletilen ard1~1h ahsiyon potansi- adaptasyon siiresidir ancak baz1 fizyologlar bu ozelle~ni~
yellerinin frehansi, reseptor potansiyelindeki art1~la oran- baroreseptorlerin hi<;bir zaman tamamen adapte olmadt-
tih olarak artar. Bu ilkeyi ~elill 4 7-4'deki verilerle birlikte gma inamrlar. Baz1 mekanoreseptor olmayan reseptorler,
inceledigirnizde, reseptori.in c;;ok ~iddetli uyanlmas1 aksi- omegin, kemoreseptorler ve agn reseptorleri btiytik bir
yon potansiyellerinin sayismda giderek daha az bic;;imde olas1hkla hic;bir zaman tamamen adaple olmazlar.
ilave artl~a neden olur. Bu son derece onemli prensip he-
men hemen tUm duysal reseptorler ic;;in gec;;erlidir. Bu ilke Reseptorlerin Adaptasyon Mekanizmalari. Reseptor
reseptoriln c;ok zaytl duysal deneyime duyarh olmasmt potansiyelinin geli~mesi gibi, reseptor adaptasyon meka-
fakat duysal deneyim a~m olana kadar en Ust ate$leme hi- nizmas1 da her bir reseptor tipi ic;;in farkhdrr. Omegin goz-
zma ula~mamasm1 saglar. Bu da, reseptoriin c;;ok zayiftan de, basil ve koniler ~1ga duyarh kimyasallarmm konsant-
c;;ok ~iddetliye kadar geni~ bir yamt arahgma sahip olma- rasyonlanmn deg~mesi ile adapte olurlar (Boli.im 5l'de
sma izin verir. tart1$1ld1).
Mekanoreseptorler arasmda en detayh c;al~dan re-
septor Pacini cisimcigidir. Bu reseptorlerde adaptasyon
RESEPTORLERiN ADAPTASYONU iki $Ckilde olu$ur. Birincisi Pacini cisimcigi viskoelastik
bir yap1dtr ki, cisimcigin bir tarafma $Cklini degi$tirici bir
BUti.in duysal reseptorlerin bir ba~ka ozelligi de herhangi
kuvvet aniden uyguland1gmda bu kuvvet amnda cisim-
bir sabit uyarana bir siire sonra k1smen ya da tamamen
cigin viskoz bile$enleri ile dogrudan merkezi sinir lifinin
adapte olmalandir. Yani, stirekli bir duysal uyaran uygu-
ayru tarafma iletilir, boylece reseptor potansiyeli ortaya c;1-
land1g1 zaman, reseptor ba~lang1c;ta yUksek impuls hmn-
kar. Ancak saniyenin birkac;; yi.izde biri i<;inde cisimcikteki
da cevap verir ve daha sonra giderek yava~lar, aksiyon po-
s1v1 yeniden dagdir ve reseptor potansiyeli art1k meydana
r.ansiyellerinin hm c;;ok aza, hatta s1hra di.i~er.
gelmez. Boylece resepti:ir potansiyeli basmcm ba~lang1cm-
~ekil 4 7-5, baz1 tip reseptorlerdeki tipik adapt.asyo-
da gortili.ir fakat basmc;; devam etmesine ragmen saniyenin
nu gostermektedir. Pacini cisimciklerinin son derece luz-
ktic;Uk bir boltimi.inde kaybolur.
h, kd dibi reseptorlerinin bir saniye ic;;inde, buna kar~m Pacini cisirnciginin daha yava~ ikinci adaptasyon me-
baz1 eklem kapsiilii ve kas igcigi reseptorlerinin ise yava~ kanizmas1 sinir lifinin kendisinde ortaya c;;1kan akomodas-
adapte olduklanna dikkat ediniz. yon denilen bir si.tre<;ten kaynaklamr. Yani, merkezi <;e-
Ban duysal reseptorler digerlerinden c;;ok daha fazla kirdek lifin defonne olmas1 devam edecek olsa bile, sinir
adaptasyon gostermektedir. Ornegin, Pacirli cisirncikleri lifinin ucu gitgide uyarana "akomode'' olur. Bu btiyiik
bir saniyenin birkac;; salisesi ic;;inde "sonmeye" adapte olur olas1hkla sinir lifi zanndaki sodyum kanallanmn giderek
ve k1l dibi resepti:irleri bir saniye veya daha fazla siirede tam artan "inaktivasyonu" sonucudur. Bu sodyum kanallan
adapte olur. Muhtemelen, diger mekanoreseptorlerin tama- boyunca sodyum akurumn gittikc;e kanallann kapanma-
rru da sonunda hemen hemen tamamen adapte olurlar; fa- sma yol ac;;mas1 demektir. Bu etki Boliim 5'de ac;1klandtg1
gibi hticre zan sodyum kanallanmn tamammda ya da c;o-
gunda ortaya <;1krnaktadrr.
Bu benzer iki genel adaptasyon mekanizmas1 bi.iyiik
olas1hkla diger tip mekanoreseptorlere de uygulanabilir.
250
Buna gore adaptasyon k1Smen reseptor yap1smdaki tekrar
iii
dtizenlenmeden, k1smen de sinir lifi ucundaki elektri.ksel
~ 200
(/1 tip akomodasyondan kaynaklanmaktadir.
"'
[ 150
Eklem kapsuli.i reseptorleri

Yavai Adapte Olan Reseptorlerin Siirekli Uyaran
Kas igcigi $iddetini Alg1lamas1- "Tonik" Reseptorler. Yava~
i 100
adapte olan reseptorler uyaran oldugu stirece irnpulsl.an
l
·c 50
Pacini cisimcigi beyine gondermeye devam ederler (ya da en azmdan bir
~ c;;ok dakikalar ya da saatler ic;;in). Bu nedenle bu resep-
Kil dibi reseptorO
0 ~ - -........- "T"""--..-........-"T"""--..---.- torler beyini stirekli vi.icudun durumu hakkmda haberder
0 2 3 4 5 6 7 8 ederler ve c;evresiyle ili~kide tutarlar. Ornegin, kas igcik-
Saniyeler leri ve Golgi tendon organlarmdan gelen impulslar her an
~ekil 47-5. <;e~itli tiplerdeki reseptorlerin adaptasyonu, baz1reseptor- merkezi sinir sisteminin kas kas1lma durumu ve tendon
lerin h1zh, baz1lanrnn yava~ adaptasyonu gorOlmektedir. Ozerindeki yilki1 bilmesini saglar.

598
BOLOM 47 Duysal Reseptorler, Bilginin l~lenmesl ic;in N6ron Devreleri

Yava~ adapte olan diger reseptorler (1) vestibi.iler ay- Miyelinli Miyelinsiz
g1tdaki makula reseptorleri, (2) agn reseptorleri, (3) ar-
teryel sistemin baroreseptorleri ve (4) karotis ve aort ci-
simciklerinin kemoreseptorlerini ic;erir.
r
20 15 10
Cap (mikr~metre)
5
II
12.0
I
0.5
H
I
~
Yava~ adapte olan reseptorlere, bilgiyi saatlerce hatta r ileti h1z1 (m/sn)
gunlerce iletmeye devam ettirebildikleri ic;in tonik resep- 120 80 60 30 62.0 0.5
' I
torler denir.

H1zh Adapte Olan Reseptorlerin Uyaran ~iddetin-


deki Degi~meleri Alg1lamas1-"H1z Reseptorleri"
~
I
I
I
I
I
I
--~- :- s-
Gene! s1n1fland1rma
I
A'I
I
:
I
I
I
I
-c-
"Hareket Reseptorleri" veya "Fazik Reseptorler." I
I
I
I
-r~
H1zli adapte olan reseptorler siirekli sinyal iletmek ic;in I I

kullamlamazlar, c;i.inki.i bunlar sadece uyaran sidcleti de- i O"y~I ..,;, ,o~,f~nd~•
gi~tigincle uyanhrlar. Arna ger~ekten bir deg4tklik meyda- - 1 + - - - - -++--II Ill ~IV--+
na geldigi zaman bunlar guc;lii cevap verirler. Bu neden- i---1A-+- : l
-18,:----+- : : . .
le bu reseptorlere hiz reseptorii, hareket reseptorii ya da I Duysal iljlevler
I
Jazik reseptor denir. Boylece, Pacini cisimciginde, doku- Kas igcigl ~Kas ig:cigi •
(primer sonlanma) (sekonder sonlanma)
ya uygulanan ani basmc; bu reseptori.i birkac; milisaniye I I
Kas ten~nu I I
uyanr ve claha sonra basmc; devam etse bile uyanlmas1 (Golgl 1endon organ,) I I
I
biter. Ancak, daha sonra basmc; kalkt1g1 zaman tekrar bir I Kil dibi reseplo<ler!
I Titre~lm I I
sinyal iletir. Diger bir degisle, Pacini cisimcigi hizh doku : (Pacini cisimc/gij I
I
deformasyonlanmn sinir sistemine haber verilmesinde I Hassas ayrimh dokunma I Kaba dokunma
I (Meissner gent$ uclan) ve bas1n9
son derecc onemlidir, fakat Vi.icuttaki degismeyen durum 1 I I
I Denn basin~ ve
G1d1klanmi
hakkmda bilgi iletimi ic;in ise yaramaz. I
I
I
I
dokunma
I
I I ,Batie, aO:r• S1z,
I I
I I I
H1z Reseptorlerinin Ongoru i~levleri. Eger kisi Vii- I I I , Soguk
I I I ' S1cak
cut durumunda meydana gelen baz1 degi~imlerdeki hm
I I Motor llJlev
bilinirse, birkac; saniye, hatta birkac; dakika sonraki Vii- I I I
iskelet kas, I Kas igcigi Sempatik
cut durnmunu tahmin edebilir. brnegin, ki!ii bir daire I (Au tipij I (Aylipl) (C tipi)

etrafmda kostugu zaman kulagm vestibi.iler ayg1tmdaki 10 5 1 2.0 0.5


20 15
yanm daire kanallannm reseptorleri basm donme h1- Sinir lifi ~ap1 (mikrometre)
z1m bildirir. Bu bilgiyi kullanarak kisi sonraki 2 saniye
$ekil 47-6. Sinir liflerinin fizyolojik s1nifland1rilmas1 ve ~levleri.
ic;inde ne kadar donecegini tahmin edebilir ve dengesini
kaybetmemek ic;in vaktinden once bacaklannm hareke-
Lini ayarlayabilir. Aym sekilde, eklemlerin ic;inde- ya da
yakmmda yeralan resepLorler vi.icudun farkh k1s1mlan-
nm hareket h1zlanm bildirmeye yard1m eder. Ornegin,
eklem h1z reseptori.inden gelen bilgi sinir sisteminin biri tam tersi olarak da, stirekli ve kiint agnlar gibi bazt duysal
ko~arken sonraki saniyenin behrh bir boli.imii s1rasmda bilginin ln.zh iletisi gerekmediginden yava~ ileten liner ye-
ayaklann nerede olacagm1 tahmin eunesini saglar. Bu terli olacaktrr. ~elill 47-6'da gosterildigi gibi, sinir liflerinin
nedenle, pozisyonda ileriye yonelik gerekli di.izenleme- i;aplan 0 ,5 ile 20 mikromecre arasmcla degi.~ir - daha btiyi.ik
yi yapmak ic;in bacak kaslanna uygun motor sinyaller <;aptakilerin ileti h1zlan daha btiyi.ikti.ir. lleti lnz1 arahgi 0,5
iletilebildiginden dolayi. ki$i dii~meyecektir. Bu onceden ile 120 m/sn arastdJT.
haber verme i~levi olmadan ki$inin kosmas1 mi.imkiin Sinir liflerinin Genel Sm1flandirmas1. ~eldl 47-6'da
degildir. gosterildigi gibi, farkh sinir lifleri "gene! sm1flanchrma" ve
"duysal sinir s1111flandrrmas1" ~eklinde sm1flanmaktadu. Ge-
nel sm1flanchnnada lifler Ave C liflerine aynhr ve A lilleri de
a., ~' y ve o olmak tizere alt gruplanna aynhr.
Fark1 Tiplerde Sinyalleri ileten Sinir Lifleri ve Fizyolojik A tipi lifler spinal sinirlerin tipik geni~ ve orta kahnhkta
Smlflandmlmalart miyelinli lifleridir. C Lipi lifler ise ince, miyelinsiz liflerdir ve
impulslan di.i~i.ik luzda iletirler. C tipi lifler periferik sinir-
Baz1 sinyallerin merkezi sinir sisternine veya merkezi sinir lerin i;ogunun duysal Uflerinin yansmdan fazlasm1, otonom
sisteminden perifere <;ok luzh iletilmesi gerekir; aksi takdir- postgangliyonik liflerin de hepsini olu?tururlar.
de bu bilgiler yarars1z olur. Bu duysal sinyallere ornek olarak, C:e~itli sinir liflerinin <;aplannm geni~ligi, ileti h1zla-
ko~arken saniyenin boltimleri ii;inde bacaklann anhk pozis- n ve i$levleri de ~el<ll 47-6'da gosterilmi~tir. Birka<; kahn
yonunu beyne ileten duysal sinyalleri gostcrebiliriz. Bunun

S99
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ like/er ve Duyu Fizyoloji

.,..
miyelinli liflerin impulslan 120 m/sn gibi buyuk bir hizla, igne
bir fmbol sahasmdan daha uzun mesafeye 1 sn'de ilettigine
dikkat ediniz. bte yandan, en ince lifler impulslan 0,5 m/sn
gibi di\~k bir h1zla iletirler. Bu liflerle impulslarm ayak b~
pannagmdan medulla spinalise kadar ula~mas1 i<;in yakla~1k
2 saniye gec;er.
Duyu Fizyologlarmm Kulland191 Ba~ka Bir Sm1flan-
d1rma. Baz1 kaytt teknikleri ile Au lifleri iki all gruba ay-
nlabilir; ancak bu teknikler kullamlarak Af> ve Ay liflerini
ayirdetmek kolay degildir. Bu nedenle duyu fizyologlan tara- Sinir
fmdan <;ogu kez a~gidaki smillandmna kullamlu:
Grup la. Kas igciklerindeki anulospiral sonlanmalanndan
~Deri
gelen lillerdir (ortalama caplan 17 mikromelre olan bu lifler
genel smrflandrrmada A liflerinin a tipidir).
Grup lb. Golgi tendon orgamndan ba~layan liflerdir (or-
talama <;aplan 16 mikrometre kadar olan bu lifler de A lifle-
rinin a tipidir).
Grup 11. Bin;:ok deri dokunma resepti:iri\nden ve kas ig-
ciklerirtdeki Ci<;ek pi.iski.ili\ son)anmalardan kaynaklamrlar
(ortalama c;aplan yakla~1k 8 mikrometre olan bu lifler gene!
sm1flandrnnadaki f> ve y tipi A lifleridir).
C) Zay1f Orta §iddette Kuvvetli
uyaran uyaran uyaran
Grup III. S1cakhk, kaba dokunma ve bat1c1 agnlann duyu-
lanm ileten liflerdir (ortalama 3 mikrometre <;apmda ohm bu ~ekil 47-7. lgne batinlan bir deri bolgesinden ba?layan sinir i<;indeki
lifler gene! s1111flandmnada otipi A lifieridir). agn liflerinin uyanlma kal1b1. Bu uyanlma kahb1uzaysal eklenmeye bir
Grup Iv. Agn, ka~mma, s1cakhk ve kaba dokunma duyu- i:irnektir.
lanm ileten miyelinsiz liflerdir (0,5-2 mikrometre c;apmdaki
bu lifler gene! s1mfland1rmada C grubu liflerdir ).

ri dalJarmm diger agn liflerinin da]lanyla ortii$tilgii de


goriilmektedir. Bu nedenle, igne bau~1 genellikle bir<;ok
farkh agn liflerini e~zamanh olarak uyanr. 1gne belirli b ir
agn lifinin reseptor alammn ortasma batt1g1 zaman alamn
SiNiR TRAKTUSLARINDA FARKLI ortasmdaki serbest sinir u<;lanrun Sa)'ISI periferdekinden
$1D DETTE Si NYALLERiN iLETIMI- daha fazla oldugu i<;in bu hfin uyanlma derecesi, igne re-
UZAYSAL VE ZAMANSAL EKLENME septif alammn periferine batt1gmdaki uyanlma derecesin-
Her bir sinyalin her zaman ta~mmas1 gereken ozelliklerin- den <;ok daha biiyiiktilr.
den biri ~iddetidir- omegin agnnm $iddeti gibi. $iddetin ~ekil 47-7'nin alt bolUmilnde deri alanlanndan gelen
bu farkh dereceleri ya ileten paralel liflerin sayis1 artm- sinir demetinde enine kesitin ii<; farkh gorUn tilsil veril-
larak ya da eek bir lif boyunca daha fazla say1da aksiyon rni~tir. Solda zaytl bir uyaranla yalmz ortadaki tek sinir
potansiyeli gonderilerek ta~mIT. Bu iki mekanizmaya s1- lifinin kuvvetle uyanld1g1 (k1rm1z1 renkli liflerle gosteril-
ras1yla uzaysa1 eklenme (spasyal sumasyon) ve zamansal mi~). kom~u liflerin ise zay1f olarak uyanld1g1 (yans1-krr-
eklenme (temporal sumasyon) denir. m1Z1 lifler) belirtilmi~tir. O teki iki enine kesitte, s1ras1y-
la orta siddette ve ~iddetli uyaranlarla gittik<;e daha <;ok
Uzaysal Eklenme. ~elill 47-7, uzaysal eklenme olayim
say1da lifin uyanldig1 goriilmektedir. Boylece sinyaller
gostermektedir. Sekilde gortildiigii gibi, sinyalin ~iddetin-
gti<;lendik<;e giderek daha <;ok life yay1hrlar. Bu uzaysal
deki art~, ileti i<;in kullamlan lif sayismm gittik<;e artma-
s1yla ta~m1r. Sekilde derinin bir boliimtiniin <;ok say1da
eklenme olay1chr.
paralel agn lifiyle inerve edildigi gortilmektedir. Bu lifle-
rin her biri agn reseptorii gorevi yapan yi.izlerce kii<;iik Zamansal Eklenme. Sinyalin gittikr;e artan ~iddetini
serbest sinir ucuna dallanm1$tlf. Tiim lif ktimesinden ay- iletmek i<;in ikinci bir yol <la, her bir liileki sinir impuls-
nlan bir agn li£i <;ok defa deride 5 cm <;apmda gen~ bir larmm frekansm1 artmnaktir; buna zamansal eklenme ad1
deri alanma dagihr. Bu alana lifin resepWr alam am verilir. verilir. ~ekil 47-8, bu olguyu gostermektedir. ~eklin list
Alamn merkezinde u<;lann sayis1 biiyi.ik oldugu halde, boliimUnde sinyalin ~idd etinin degi~imi, alt bolumilnde
<;evreye dogru azahr. Sekilde aym zamanda, sinir lifle- de sinir lifiyle iletilen impulslar gortilmektedir.
600
BOLUM 47 Duysal Reseptorler, Bllglnin i~lenmesi i~in Naron Devreleri

80
iii
>-
·- l)l 60
Q) 1/)
-o-
-0 :, a
·;;;, ~ 40

Iin~i 20 b
C:
ca
e o
1/)
'3
Q.
l .. C

..5 I II
Zaman
~ekil 47-8. Sinyal ~iddetinin sinir impulslannda frekans modulasyon
serislne donu~umu. Yukanda sinyal ~iddeti, a~ag1da da ayn sinir im- d
pulslan gorOlmektedir. Bu zamansa/ eklenmeye bir iirnektir. 2

NORON HAVUZLARINDA SINYALLERiN


ILETiLMESI VE itLENMESi
Merkezi sinir sistemi gerc;ekten binlerce, milyonlarca ni:1-
ron havuzunu kapsar. Bu havuzlann banlannda az say1- $ekil 47-9. Bir niiron havuzunun temel organizasyonu.
da, baz1lannda da c;ok bUyuk sayilarda noron bulunur.
Ornegin, tllm beyin korteksi tek buyuk bir noron havuzu E~ik ve E~ikalt1 Uyaranlar-Uyanlma ya da Kolay-
olarak du$uniilebilir. Baza! gangliyonlar, t.alamusun ozgul
la~t1rma (Fasilitasyon). Bolum 46'da tart1$ildig1 gibi,
c;ekirdekleri, serebellum, mezensefalon, pons ve medulla
tek bir eksitator presinaptik terminal de~arj1 hemen he-
oblongatada da noron havuzlan bulunur. Omuriligin arka
gri maddesinin ttimti uzun bir noron havuzu olarak kabul men hi<;bir zaman postsinaptik noronda bir aksiyon po-
edilebilir. tansiyeline neden olmaz. Eksitasyon yaratabilmek ic;in
Her noron havuzu kendi ozel organizasyonuna sahip- ya e?zamanh olarak birc;ok giri$ terminalinin aym noron
tir; bu da sinyalleri kendine ozgu bi<;imde i$lemesine ne- uzerinde de$a1j yapmalan ya da eksitasyonlann h1zla
den olur. Boylece bu noron havuzlanmn toplam birlikte- birbirini izlemesi gerekir. Ornek olarak ~ekil 47-9'daki
ligi sinir sisteminin farkli i$levlerinin yutiiti.ilmesine izin noronlardan birirli uyannak ic;in alu ayn terminalin e$-
verir. Ancak bu havuzlar farkh i$leV gosterdikleri halde, zamanh d~arjmm olmas1 gerektigini di.i~tinelim. Giri~
ilerideki bi:lltimlerde tammlanacag1 gibi benzer birc;ok ~- lifi I 'in, a noronunda de$arj saglamak ic;in gerekenden
levsel prensiplere de sahiptirler. daha fazla terminale sahip olduguna dikkat ediniz. Giri$
Ii [i l'den, bu norona gelen uyarana eksitator uyaran, ya da
SINYALLERiN NQRON HAVUZLARINDAN eksitasyon e$iginin iisttinde oldugu ic;in e~iki.isti.i uyaran
GE<;i~i ad1 verilir.
Noronlarm Sinyallerin Ge~i~i i~in Organizasyonu. Giri~ lifi l'in, aym zamanda b ve c noronlan i.izerinde
~eldl 47-9'da bir noron havuzundaki <;e$illi noronlann de terminalleri vardrr ancak bunlar uyarmaya yeterli de-
solda "giri.$" lifleri, sagda da '\tki$" lifleri gorulmektedir. gildir. Yine de bu terminallerin de$arjlan her iki noronu
Her bir giri$ lifi, once yuzlerce, daha sonra da birilerce da oteki giri~ liflerinden gelecek sinyallere kar$1 duyarh
terminal life boli.inerek ortalama bin ya da daha fazla ter- hale getirirler. Bu durumda bu noronlara gelen uyaranlara
minal lifle noron havuzundaki noronlann dendritleri ya eJikalt1ve noronlara da ho)ayla~unlmi~ denir.
da hucre govdeleriyle sinaps yapmak uzere noron havu- Benzer $ekilde giri~ lift 2'den, d noronuna e$ikiistii, b
zunda geni$ bir alana yay1hrlar. Dendritler genelde havuz-
ve c noronlanna e$ikalt1 fakat kolayla~tmc1 impulslar gel-
da yiizlerce hatta binlerce mikrometreye kadar ula~an bir
mektedir.
alana dallanarak yaytlrrlar.
Gelen her bir sinir lifi ile uyanlan noron alanma uya- ~ekil 47-9, bir noron havuzunun <,:ok dar bir alam-
nlma alam adi verilir. Her bir girdi lifinin c;ok sayida ucu- rn biiyutiilmu~ olarak vern1ektedir. <;:unkli ~ekil 4 7-
nun kendi "alamna" yakm noron i.izerinde sonland1gma, lO'da goruldiigi.i gibi her bir girl$ sinir lifi, kendi dagu.-
daha uzak noronlarda giderek daha az sayida sonlanma ma "alam"nda yiizlerce ya da binlerce norona <;ok sayida
bulunduguna dikkat ediniz. sonlanma dalt verir. Bu $ekilde merkezde yuvarlak ic;ine
601
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ /Ike/er ve Duyu Fizyo/oji

Kolayla9t1r1 lm1 9 bolge A B


Kaynak Kaynak
no 1
De~arj bolgesi

Kaynak
}Kolayla911nlm1~ bolge
no2 --<I • ~ - -Kaynak
no 3
$ekil 47-10. Bir noron huvuzunda "de~arj" bolgesl ve "kolayla~t1nl-
m1~" bolgeler.

Tek kaynaktan Qoklu ayn


konverjans kaynaklardan konve~ans

hhl B
$ekil 47-12. <;:ok say1da giris lifinin tek bir noron Ozerinde
"konverjans"1 A, Tek kaynaktan gelen ,;;ok say1da girls lifleri. B, <;:ok
say1da kaynaktan gelen giris lifleri.

I~l
tl
T' 'T T' 'T
91trrn-
::=:__J
J
Motor kortekste bir biiyiik piramidal hiicre, fazlas1yla ko-
layla~unld1g1 ko~ullarda, say15110.000'e kadar ula~an kas
liflerini uyarma yetenegindedir.
lkinci tip diverjans ~ekil 47-llB'de gosterilen fOklu
traktus diverja11s1d1r. Bu durumda sinyaller sinir havu-
Ayrn traktusta diverjans Qoklu traktus diverjans1 zundan iki ayn dogrultuda ta~1mrlar. Ornegin, medulla
spinalisin arka kordonlannda iletilen bilgi beynin alt bol-
$ekil 47-11. Noron yollarindakl "diverjans" (dallanma). A, Bir yolda
sinyalin "kuvvetlendirilmeslnl" sal)layan diverjans. B, Slnyalln farkil gelerinde iki ayn yol izler: (1) serebelluma ve (2) beynin
aianlara iletilmesini sal)layan ,;;oklu yolda diverjans. alt b6lgelerinden t.alamus ve beyin korteksine. Benzer ~e-
kilde, talamusta duysal bilginin hemen hepsi hem tala-
musun daha derin yapilanna hem de aym zamanda beyin
korteksinin farkli k1s1mlanna iletilir.
almnu$ alandaki tiim noronlar giri~ lifleriyle uyanhrlar.
Bu alana giri~ lifinin de~arj bolgesi ya da eksitasyon bol- Sinyallerin Birle~mesi
gesi ya da liminal alan. denir. lki yanda bulunan noronlar
I<onverjans, c;ok say1da giri$ liflerinden gelen sinyallerin
ise uyanlmam~ fakat kolayla$tmlm1$t1T. Bu bolgelere de
bir tek noronu uyarmak ic;in toplanmas1du. ~ekil 4 7 -12A,
kolayla~tmlm1~ bolge ya da e}ihalt1 veya subliminal bolge
tek bir kaynaktan konverjans1 gosterroektedir. Yani tek bir
adi verilir. liften gelen c;ok say1da terminal aym noron Ozerinde son-
lamr. Bu durum noronlann tek bir giri$ terminalinden ge-
Bir Noron Havuzunun inhibisyonu. Giri$ liflerinin len aksiyon potansiyeliyle hemeu hemen hie; bir zaman
baz1lan noronlan eksite degil inhibe eder. Bu mekaniz- uyanlmad1gm1 gostermesi balummdan onemlidir. Fakat
ma kolayla~urmamn tersidir ve inhibitor dallann dagtl- <;ok sayida giri$ terminallerinden gelen aksiyon potansi-
d1gi bolgeye inhibitor b6Ige denir. inhibisyonun derecesi yelleri noronun de$arj1 ic;in gerekli C$ik degere ula$masm1
bolgenin merkezindeki sonlanmalann c;oklugu nedeniyle saglayacak yeterli uzaysal eklenmeyi saglar.
daha yiiksektir; 9evreye dogru gittikc;e daha azahr. ~ekil 4 7-12B'de gosterildigi gibi konve,jans, bir{:oh
lwynaktan gelen gir~ sinyal.lerinin (eksitator veya innibi-
Sinyallerin Noron Havuzundan Ge~erken tor) konverjansi da olabili,: Ornegin, omurilik ara noron-
Dallanmas1 lannda (1) periferik sinirlerden omurilige giren lifler, (2)
omuriligin bir segmentinden digerine gec;en propriyospi-
Bir noron havuzuna giren zayif sinyallerin 9ogunluk- nal lifler, (3) beyin korteksinden gelen kortikospinal lifter
la havuzdan aynhrken c;;ok daha fazla sayida sinir lifini ve (4) beyinden omurilige inen baz1 uzun yollar konver-
uyarmas1 onemlidir. Bu olaya diverjans (dallanma) denir. jans gosterir. Daha soma bu ara noronlardan gonderilen
Tamamen farkh amac;lan olan ba~hca iki c;~it diverjans sinyaller de kas i~levini kontrol etmek i~in on motor no-
vard1r. ronda konverjansa ugrarlar.
~el<ll 47-llA'da kuvvetlendirici tipte bir diverjans go- Farkb kaynaklardan gelen bilginin konverjans1 so-
rillmektedir. Kuvvetlendiri diverjans, gir~ sinyallerinin nucu ortaya c;1kan cevap biitiin bu farkh tipteki bilginin
gec;tikleri yollarda birbirini t.akip eden gittikc;e artan sa- bile~kesidir. Birle~me, merkezi sinir sisteminin, bilginin
yida noronlara yayihnas1 demektir. Bu tip diverjans iske- farkh tiirlerini tarama, ekleme ve dtizenleme ic;in kullan-
let kaslarm1 kontrol eden kortikospinal yolun ozelligidir. d1g1 onemli bir yoldur.
602
BOLOM 47 Duysal Reseptorler, Bilginin i~lenmesi i~in Noron Devreleri

Uyanc, sinaps A
Girdi lifi ----.._ - {"no1
-- Uyanlrna
Girdi Q1kt1

<£02
_ no 3
- -(,
- inhibisyon B
0
I Girdi y lkll
inhibitor sinaps

$ekil 47-13. inhibitor devre. Neron 2 inhibitor bir norondur.

Kolayla§t1rma

C
Girdi Q1kt1
Uyar1C1 ve inhibitor ~1kt1 Sinyalleri Olan
Naron Devreleri
Bazen bir noron havuzuna gelen sinyal bir yonde uyanc1
c;.1kt1 sinyali olu~tururken, aym zamanda ba~ka bir yonde
de inhibitor c;.ikt1 sinyali olu~turabilir. Ornegin omurilikte
bir noron grubu bacagm one dogru bir hareketi ic;.in uya-
rlCl sinyal gonderirken, ba~ka bir noron grubu da ~za-
inhibisyon
manh olarak, bacagm one dogru hareketine olan direnci
kaldirmak uzere, bacagm arka kaslanm bask1lar. Butun D
antagonist kas c;.iftlerinin kontrolunde karakteristik olan Girdi . -../ ~ ~ ""-. Q1kt1
bu tip devrelere resiprohal inhibisyon devreleri ad1 verilir.
~eltil 47-13, inhibisyonun hangi yoldan saglandigmi
gostermekcedir. Giri~ lifi uyanc1 c;.~ yolunu dogrudan
uyardig1 halde, inhibitor bir ara noron (noron 2), nOron
havuzunun ikinci c;.1k1~ yolunu inhibe etmek ic;:in farkh
tipte bir 1.ransmiter madde salgtlar. Bu tip devre aym za-
manda beynin bin;ok bolgelerindeki a~m aktivitenin On-
lenmesinde de onemli olmaktadir. ~ekil 47-14. Gittiki;e karrna~1kla~an yans1yan devreler.

NO RON HAVUZUNDA BiR Si NYALiN Sinyal Uzamasma Neden Olan Yans1yan (Osilator)
UZATILMASI-"ARD-BO~ALIM" Devreler. Sinir sisternindeki liim devrelerin en onemli-
lerinden biri de yansiyan ya da osil.ator devrelerdir. Bu tip
$imdiye kadar, yalmzca noron havuzlan boyunca nakle- devreler nOron devresinin i<;inde yer alan pozitif geribil-
dilen sinyallerden soz ettik. Ancak pek c;.ok olayda havuza dirim tarafmdan olu$turulur. Bu pozitif gcribildirim aym
giren sinyal tamamlandiktan sonra birkac;. milisaniyeden devrenin gi.~ini yeniden uyanr. Sonur;:ca devre bir kere
dakikaya kadar uzayan ard-bo~ahm denilen uzam1$ c;.1k- uyanldigmda, uzun sure yineleyen de$arjlar yapabilir.
t1 de~arjlanna neden olur. Ard-bo~aluna neden olan en
Yans1yan devrelerin olas1 r;:e$itli modelleri ~eltil 4 7-
Onemli mekanizmalar a$ag1da ac;:1klanm1~nr. 14'de g6rtilmektedir. Bunlardan, tek bir noronu ir;:eren
en basiti ~ekil 47-14A'da veril~tir. Burada c;.1kt1 noronu
Sinaptik Ard-Bofahm. Bir noronun soma ya da dendritle- basitc;.e gonderdigi bir kollateral lifle kendi dendritlerini
rinin yuzeyindeki uyanc1 sinapslara de$arjlar geldigi za- ya da somasm1 tckrar uyarabilir. Bu tip devrenin onemi
man noronda postsinapt.ik elektriksel potansiyel geli$ir ve her ne kadar ac;1k olmasa da, teorik olarak noron bir kez
Ozellikle bazt uzun-etkili sinaptik transmiter maddelerle de$arj yapuktan soma geribildirim uyanlan noron d~arj-
birc;:ok milisaniye surer. Bu pocansiyel suresince noron lanrn uzun bir sure sUrdurebilir.
uyanlmaya devam eder, Bl:>lUm 46'da ac;1kland1g1 gibi, su- ~ekil 47-14B'de geribildirim devresine bi.rka<; noro-
rekli bir <;1k1~ impuls dizisi olu;;ur. Boylece tek ba$ma bu nun daha kaulmas1yla, baslang1r;: de~arj1 ile geribildirim
sinaptik ard-bo$ahm mekanizmasmm bir sonucu olarak, sinyali arasmdaki surenin daha da uzad1g1 gorulmektcdir.
tek bir girdi sinyali.nin, milisaniyeler boyunca surecek bir ~ekil 4 7 - l 4C, yans1yan devreye hem inhibitor, hem de
sinyal c;1ktis1 (bir dizi yineleyen de~arj) olu~n.mnas1 mum- uyanc1 liflerin kaulim1yla olu$an daha karma~1k bir sis-
kun olur. Lemi gosterrnektedir. Kolaylastmc1 bir sinyal yansnnanm
603
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilke/er ve Duyu Fizyo/oji

iii
~
C:
i:i
.c [
:,
1/)
1/)
~
u,
s::
~ l

0
f :i:
~ ~
::>
~ I ,,
s::
~ Uyanlma inhibisyon
Zaman
~ekil 47-15. Tek bir uyaran girdisinden sonra, bir yans1yan devreden
Zaman
ahnan tipik ~1kt1 sinyal kahb1. Kolayla~tirma ve lnhiblsyonun etkileri go-
rulmektedir. ~ekil 47-16. Tek bir yans1yan devreden veya intrensek de~arj yapan
noron havuzundan sOrekll sinyal ~1kt1s1. Uyanc1veya inhibitor giri~ sin-
yallerinin etkileri de ~ekllde gorOlmektedir.
~iddet ve s1khg101 artmrken, inhibitor bir sinyal yans1ma-
Y1 bask1lar veya durdurur.
~ekil 47-14D, yans1yan devrelerin <;;ogunw1 bin;ok Ii impuls yayacak kadar yi.iksektir. Bu fenomen, ozellikle
paralel liften olu~tugunu gostermektedir. Her hi.icresel serebellumun <;ok sayidaki noronunda ve omuriligin ara
durakta terminal lifler geni~ bi<;imde yayihr. Boyle bir sis- noronlanmn <;ogunda gori.ili.ir. Bu hi.icrelerin yayd1gL im-
temde yans1yan sinyal, o an ic;:in yans1maya kanlan paralel pulslann frekans1, uyanc1 sinyallerle artar, inhibitor sin-
liflerin kac; tane olduguna bagh olarak zayif ya da kuvvetli yallerle azahr; inhibitor sinyaller s1khkla ate~leme hmm
olabilir. stfira indirebilir.

Bir Yans1yan Devrede Sinyal Uzamasmm Ozellikle-


Bilgi iletim Yolu Olarak Yans1yan Devrelerden Ya-
ri. ~eldl 4 7-15, tipik bi.r yans1yan devreyi gostermektedir.
yilan Surekli Sinyaller. Yansunayi durduracak kadar
Girdi uyaram sadece 1 milisaniye kadar si.irdi.igi.i halde,
<;1ku birc;:ok milisaniye hatta dakikalarca si.irebilmektedir. yoruhnayan bir yans1yan devre, surekli bir uyaran kayna-
g1d1r. Aynca, yansuna havuzuna giren inhibitor impulslar
,5ekil, c;1kt1 sinyalinin ~iddetinin genellikle yansunamn
ba~mda yi.iksek bir di.izeye kadar armg1m ve soma kritik c;:1k1~ sinyalini azaltabilir; hatta sondi.irebilirken, uyanc1
bir di.izeye dogru azalarak aniden ti.imi.iyle kayboldugunu impulslar <;1k~ sinyalini yi.ikseltebilirler.
~ekil 4 7-16, bir noron havuzundan stlrekli bir sinyal
gostermektedir. Yans1manm bu ani kaybolu~unun nedeni,
<;1k1~1m gostermektedir. Noren havuzu intrensek noronal
devredeki sinaptik kav~aklann yorgunlugudur. Kritik bir
di.izeyin otesindeki yorgunluk, devredeki bir sonraki no- uyanlabilirlik ya da yans1manm bi.r sonucu olarak im-
ronun uyanlmasm1 e~ik duzeyin altma di.i~i.iri.ir; boylece puls yayabilir. Uyanc1 giri~ sinyalinin c;:tki~ sinyalini <;ok
devredeki geribildirim aniden kopar. arttrd1g1, inhibitor gir~ sinyalinin ise <;1k~1 c;ok azaltngi.-
T-Um sinyalin sona ermesine kadar gec;en sure, beynin na dikkal ediniz. Radyo dalgalan ile ilgisi olan ogrencile-
diger bolumlerinden gelerek devreyi kolayla~t1ran ya da rin kolayhkla tamyabilecekleri gibi, bu bir ta~tyw dalga
inhibe eden sinyallerle de komrol edilebilmektedir. (:1- tipinde bilgi iletisidir. Yani, uyanct ve inhibitor kontrol
k~ sinyallerinin tam bu ozellikteki kaynlan, ayagm agnh sinyalleri <,;1k1~ sinyalinin nedeni degildir, fakat onun sevi-
uyaranla uyanlmasmdan sonra bir fleksor reflekste yer yesini kontrol ederler. Bu ta~yic1 dalga sistelninin sinyal
$iddetincle bir art~1 oldugu kadar bir azalmay1 da sagla-
alan bir kas1 uyaran motor sinirlerden almnn~tir (~eldl
d1gma dikkat ediniz. Oysa buraya kadar ta$man bilgi tipi-
47-lS'de gosterildigi gibi).
nin negatif bilgiden ziyade esasen pozitif bilgi oldugunu
Baz1 Noron Devrelerinden Surekli tartJ.!;>mt~ttk. Bilginin bu ttlrlil iletisi otonom sinir sistemi
Sinyal <;1kt1s1 tarafmdan, damar tonusu, bagirsak tonusu, gozde iri.sin
daralma derecesi ve kalp luz1 gibi baz1 fonksiyonlann
Baz1 noron devreleri uyanc1 giri~ sinyalleri olmasa bile si.i- kontrolti i<;in kullaruhr. Yani bu ~levlerin her birine giden
rekli <;tk~ sinyalleri yaymaktadtr. En az iki mekanizma bu uyanc1 sinyaller, yans1yan noron yolundaki yard1mc1 girdi
etkiye sebep olur: (1) s-Urekli intrensek noron de~arjL ve sinyalleriyle artmlabilir ya da azalulabilir.
(2) si.irekli yans1yan sinyaller.

intrensek Noron Uyanlabilirliginin Olu~turdugu Su- Ritmik Sinyal <;1kt1s1


rekli Oe~arjlar. Diger uyanlabilen dokularda oldugu gibi
noronlar da uyanc1 zar potansiyeli belirli bir e~ik degerin Bir<;ok noron devresi ritmik <;1kn sinyalleri yayarlar; orne-
Uzerine yi.ikselirse, yineleyen d~rjlar yaparlar. Birc;ok gin, medulla ve ponstaki solunum merkezinden kaynak-
noronun zar potansiyelleri, normal durumda bile, surek- lanan ritmik solunum sinyalleri gibi. Bu ritmik solunum
604
BOLOM 47 Duysal Reseptorler, Bilginin i~lenmesi i<;in Noron Devreleri

-
.9
'8 50
cii :::,
ti)
~ 111 40 Fleksor refleksler-sonen yamt

~+
>- 1
.!: I
E
~ 30
~
Ill
,: I
I
,.. !: 20
Ill
C: I
cii I 1 10

.
~
,o
""i: ' 0
:t """'
1\/\n
G)
ii: Uyaran
0 15 30 45 60
Sanlye
~---------------
Karotis cisimciglnin
► $ekil 47-18. Ard1~1k fleksor reflekslerin refleks yoldaki iletide yorgun-
uyanlmasmda artma luk ol u~turmas1.
~ekil 47-17. Solunum merkezinden gelen eklenmi~ sinir uyanlarm1n
ritmik i;1k1~1; karotis cisimciginin uyanlmasmdaki artI~1n solunumu ar-
tirmak Ozere dlyaframa giden frenik sinir uyan frekans1n1 ve ~iddetini
artird1g1gorulmektedir. btittin merkezi sinir sistelninde i~leyen iki temel meka-
nizmada yatar: (1) inhibitor devreler ve (2) sinapslann
yorgunlugu.
sinyalleri ya~arn boyunca devam eder. Oysa kopegin arka
bacag1yla olu~an ka~mma hareketleri i<;in ya da herhangi SiNiR SiSTEMi i~LEVLERiNiN KARARLILIGINI
bir hayvamn yiiriime hareketlerine neden olan baz1 ritmik SAGLAYAN MEKANiZMA OLARAK iNHiBiTOR
sinyallerde ise, ilgili devrede ritmik sinyalleri ba~latmak DEVRELER
ic;in girl~ uyaram gerekir.
Beynin gen~ alanlannda iki tipte inhibitor devre sinyal-
Deneysel olarak c;ah~1lan buttin ritmik sinyallerin ca- lerin a~m yaytlmas1m engeller: (1) bir sinirsel yolun so-
mam1 veya c;ogunun, bir noron havuzundan bir sonrakine nundan aym yolun uyanc1 ba~langi<; noronlanna donen
u la~an d5ng1.lsel yoldaki uyanc1 veya basktlayic1 sinyalieri inhibitor geribildirim devreleri- bu devreler hemen he-
besleyen yans1yan devreler veya yans1yan devreler dizisin- men btitiln duysal sinir yollannda gortiltir; u<;lar a~m uya-
den kaynakland1g1 bulu nmu~tur. nld1gmda duysal yoldaki hem girl~ noronlanm hem de
Uyanc1 ya da inhibitor sinyaller, ritmik pk~ sinya- ara noronlan inhibe ederler; ve (2) baz1 noron havuzlan
linin amplittidtinti arurabilir veya azaltabilir. Omegin beynin geni? alanlan tizerinde btiytik bir inhibitor kontrol
~ekil 47-17, frenik sinirde solunum sinyal <;1k1~mdaki kurarlar- ornegin bazal gangliyonlann c;ogu kas kontrol
degi~klikleri gostermektedir. Karotis cisimcigi, arteryel sistemi hoyunca inhibitor etki gosterirler.
oksijen eksikligi yoluyla uyanld1gmda, ritmik solunum
<;iku sinyallerinin hem frekans1, hem de amplittidti gide-
rek artmaktadrr. SiNiR SiSTEMiNiN KARARLILIGINI SAGLAYAN
BiR VOL OLARAK SiNAPTiK YORGUNLUK
Sinaps yorgunlugu, basil<;e uyanlma silresi uzadtkc;a ve
NORON DEVRELERiNiN KARARLILIK VE ~iddetlendikc;e sinaptik iletimin giderek zayiOamas1 an-
KARARSIZLIGI lamma gelir. ~eldl 47-18, bir hayvanda ayak tabanmda
Beynin hemen hemen btittin boliimlerinin dogrudan ya da agnh uyaranla ardarda yarattlan iic; fleksor refleksi gos-
dolayh olarak birbirine baglannu~ olmas1 ciddi bir mey- termektedir. Her kayitta kas1lma gticilniin giderek biraz
dan okuma yaratrr. Eger birinci boltim ikincisini uyanr, daha azald1gma yani kuvvetin dti!;,tilgune dikkat ediniz.
ikinci tic_:tinctistinil, ti<;tincti dordilnci.isilnti uyanrsa ve bu Bu etkinin c;ogu ileksor refleks yayindaki sinapslann
~ekilde devam ederse sonunda tekrar birinci boltirn uyan- yorgu11lugu ile olu~ur. Aynca refleksler arasmdaki silre
hr. Boylece beynin herhangi bir boltimtine giren sinyalin k1sald1kc;a bir sonraki reOeks yamtm ?idde1i de di.i?mek-
tedir.
stirekli bir devre yaratarak, biltiln bolilmleri tekrar tekrar
uyaracag1 a<;1knr. Eger bu devre olsayd1, kontrol edileme-
yen bir yigm yans1yan sinyalle beynin btittin devreleii i~- Yorulma Mekanizmas1yla Sinirsel Yolun Duyarhgmm
gal edilecek ve bilgi sirtyallerinin hic;biri iletilemeyecekti. Otomatik Olarak K1sa Sureli Duzenlenmesi. Simdi
Epileptih nobet s1rasmda beynin yaygm alanlarmda boyle yorulma olaym1 beyindeki diger yollara uygulayahm.
bir etki gor1.11Ur. Acaba merkezi sinir sistemi bunun her Asm kullarulanlar genellikle yorulurlar ve boylece duyar-
zaman olu~masm1 nas1l 5nlenmektedir? Bunun yanm hklan azalu. Ote yandan. kullamlmayanlann, dinlenmi~
605
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilke/er ve Duyu Fizyo/oji

olduklan ii,:in, duyarliklan artar. Boylece yorgunluk ve Kaynaklar


yorgunlugun dtizelmesi, farkli sinjr sistemi devtelerinin Bautista DM, Wilson SR, Hoon MA: Why we scratch an itch: the mol-
duyarhg1m kisa stirede deg~tirebilen onemli bir yol olu~- ecules, cells and circuits of itch. Nat Neuroscl 17: 175, 2014.
turur. Bu fonksiyonlar, devrelerin etkin i~lev yilrillebilme- Bourinet E, Alt ier C, Hildebrand ME, et al: Calcium-permeable ion
sinj saglayan bir duyarhk arahgmda tutulmasma yard1m channels In pain signaling. Physiol Rev 94:81, 2014.
Chadderton P, Schaefer AT, Williams SR, Margrie TW: Sensory-evoked
eder. synaptic integration in cerebellar and cerebral cortical neurons. Nat
Rev Neurosci 15:71, 2014.
Delmas P, Coste B: Mechano-gated ion channels In sensory systems.
Sinaps Duyarhgmm, Sinaps Reseptorlerinin Say1la- Cell 155:278, 2013.
rmm Otomatik Olarak Artmas1 ve Azalmas, ile Uzun Delmas P, Hao J, Rodat-Despoix L: Molecular mechanisms of mecha-
notransduction in mammalian sensory neurons. Nat Rev Neurosd
Si.ireli Degifmeleri. Sinapslann uzun stireli duyarhhg1,
12:139, 2011 .
akdvite azalchg1 zaman sinaptik bolgedeki reseptor prote- Faisal AA, Selen LP, Wolpert OM: Noise in the nervous system. Nat Rev
inlerin sayis1m armarak ve aktivite artngmda da azaltarak Neurosd 9:292, 2008.
degi~tirilebilir. Bunun mekanizmas1 a$agtdaki gibidir: Re- Golding NL, Oertel D: Synaptic integration in dendrites: exceptional
septor proteinler endoplazmik retikulum-Golgi aygm sis- need for speed. J Physiol 590:5563, 2012.
Hamill OP, Martlnac B: Molecular basis of mechanotransduction In liv-
teminde stirekli yap1Ltp, diizenli olarak reseptor noronun ing cells. Physiol Rev 81 :685, 2001 .
sinaptik zanna yerle$tirilmektedir. Sinapslar a$m ~ekilde Katz DB, Matsunaml H, Rinberg D, et al: Receptors. circu its, and be-
kullaruld1g1 zaman transmiter maddenin fazlas1 reseptor haviors: new directions in chemical senses. J Neuroscl 2B: 11 802,
proteinle birle$ir; bu reseptorlerin bin;:ogu inaktive edilir 2008.
Kornberg TB, Roy S: Communicating by touch-neurons are not
ve sinaprik zardan uzakla$tmhrlar. alone. Trends Cell Biol 24:370, 2014.
Devrelerin kendine ozgti i$levini tam olarak yti- LaMotte RH, Dong X, Ringkamp M: Sensory neurons and circuits me-
rutebilmesi ic;in sinaptik duyarhgm gereken dtizeye diating itch. Nat Rev Neurosci 15:19, 2014.
ayarlanmasmda, diger kontrol mekanizmalan kadar re- Lechner SG, Lewin GR: Hairy sensation. Physiology (Bethesda) 28:142,
20 13.
septor saytlannm azalmas1 ya da artmasmm da stirekli Proske U, Gandevia SC: The proprioceptive senses: their roles In slgn-
rol oynamas1 gerc;ekten bir ~ansur. Bir an ic;in, eger bu aling body shape, body position and movement, and muscle force.
devrelerden yalmzca birkac;mm duyarhgmda anormal Physiol Rev 92:1651, 2012.
yukseli$ olursa ne kadar ciddi sonU1;:!ar dogabilecegini Rodriguez I: Singular expression of olfactory receptor genes. Cell
155:274, 2013.
dil~ilnelim. Bu durumda tahmin edilecegi gibi stirekli Schepers RJ, Rlngkamp M: Thermoreceptors and thermosensltive af-
kas ktamplan, nobetler, psikotik bozukluklar, haltisi- ferents. Neurosci Biobehav Rev 34: 177, 2010.
nasyonlar, mental gerginlik ve diger sinirsel bozukluklar Schoppa NE: Making scents out of how olfactory neurons are ordered
geli$ecektir. Fakat neyse ki, bu otomatik kontroller dev- in space. Nat Neurosci 12:103, 2009.
Sjostrom PJ, Rancz EA, Roth A, Hausser M: Dendritlc excitability and
relerin duyarhgm1 tekrar c;ok aktif veya c;ok bastmlm1$ synaptic plasticity. Physiol Rev 88:769, 2008.
duruma gec;ecekleri zamana kadar kontrol edilebilecek Stein BE, Stanford TR: Multisensory integration: current issues from
suurlar ic;inde tutarlar. the perspective of the single neuron. Nat Rev Neuroscl 9:255, 2008.

606
BOLOM 48

Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu,


Dokunma ve Pozisyon Duyular1

Somatih duyular, ti.im vi.icuttan gelen duysal bilgileri top- arasmda ui; temel fark vardir: (1) Dokunma duyusu
layan sinirscl mekanizmalard1r. Bu duyular ozel duyular genellikle derideki veya hemen deri altmdaki dokular-
olarak tammlanan gorme, ~itme, koklama, tal ve dengeye daki dokunma reseptorlerinin u yanlmas1 ile olu$ur, (2)
ozgti duyulardan farkhdir. basmi; duyusu genellikle derin dokulann defonnasyonu
ile olu~ur ve (3) vibrasyon duyulan h12h, tekrarlayan
duysal sinyaller ile olu~ur; ancak dokunma ve basmc; ii;in
SOMATIK DUYULARIN SINIFLANDIRILMASI kullamlan reseptorlerin baz1lan ile ayrn Liir resepcorler
Somatik duyular i.i<,; fizyolojik tipte smillandmlabilir: (1) kullarnlu.
Vi1cudun baz1 dokulannm mekanik olarak yer degi~tir-
mesi ile uyanlan, dohunma ve pozisyon duyulanmn her Dokunma Reseptorleri. Birbirinden tamamen farkh en
ikisini de i<,;eren mekanoreseptif somatik duyular ve (2) az aln tip dokunma reseptorti bulunur, ancak bunlara
s1cak ve sogugu alg1layan termoreseptif cluyul.ar ve (3) benzeyen daha bir<,;ok reseptor vard1r. Bunlardan baztlan
dokulara hasar veren etkenlerle aktive edilen agn duyusu. onceki bolumde ~ekil 47-l'de gosterilmi~ olup, bunlann
Bu boltim mekanoreseptif dokunma ve pozisyon kendilerine ozgU ozellikleri a~ag1daki gibidir.
duyulan ile ilgilidir. Boltim 49'da termoreseptif ve agn Birincisi, derinin her yerinde ve bir<,;ok diger dokuda
duyulan tart1~1lmaktad1r. Dokunma duyulan dohunma, bulunan baz1 serbest si11ir sonlamnalan, dokunma ve
basm<;, vibrasyon ve gidiklanma duyulanru, pozisyon basmc1 algilayabilir. Omegin, serbest sinir sonlanmalan
duyulan ise statih pozisyon ve hareketin /nz1m i<,;erir. dt$mda hii;bir sinir sonlanmas1 i<,;ermeyen gozi.in komea-
sma bir ~1k temas1 bile, dokunma ve basmi; duyusu
Somatik Duyularm Diger Sm1fland1rmalan. Somatik olu~turabilir.
duyular s1khkla a~ag1daki gibi farkh bir smtlland1rma ile ikincisi, btiytik duyarltl1ga sahip bir dokunma resep-
de gmplandmlabilir. torti olan Meissner cisimcigidir (~ekil 47-l'de gosteril-
Ehsteroreseptif duyular vucut ytizeyinden gelen duyu- m~tir). Bu reseptor, kalm (A~ tipi) miyelinli duysal sinir
lardtr. Propriyoseptif duyular, pozisyon duyulan, tendon lifinin uzam1~ kapstillti bir sinir sonlanmas1d1r. Kapstiltin
ve kaslardan gelen duyular, ayak tabanmdan gelen basm<,; ic;inde pek i;ok dallanm~ terminal sinir filamenti bu lunur.
duyulan, hatta (somatik duyudan c;ok, s1khkla "ozel" Bu cisimcikler k1ls1z deri k1s1mlannda bulunur ve ozel-
duyu oldugu dti~tintilen) denge duyusunu i<,;eren likle parmak u<,;lannda, dudaklarda ve dokunma duyula-
vucudun fiziksel durumuyla ilgili duyulardu. nnm uzaysal yerle~iminin ayirt edilebilmesinin ytiksek
Viseral duyular, vticudun ii; organlanndan gelen duyu- derecede geli~tigi diger deri alanlannda bol miktarda
lard1r; bu ifade genellikle ic; organlara ozgti duyulan bulunur. Meissner cisimcikleri uyanld1ktan sonra bir
tammlar. saniyenin bir boltimti i<,;erisinde adapte olurlar; bu da, bu
De1in cluyular, fasyalar. kaslar ve kemik gibi derin cisimciklerin ozellikle di1~tik frekansh titr~ime oldugu
dokulardan gelen duyulardu. Bunlar ba$hca "derin" kadar deri ytizeyinde hareket eden nesnelere kar~ da
basin<;, agn ve titre~imi i<,;erir. duyarh olduklan anlamma gelir.
Uc;tinctisti, ~ekil 48-l'de gosterilen, <,;ok say1da
Meissner cisimcigi ic;eren pannak uc;lan ve diger bolgeler,
DOKUNMA DUYULARININ
aym zamanda genellikle <,;ok say1da geni~ U{:1u dohunma
ALGILANMASI VE ILETILMESI
reseptorleri i<;erir; bu reseptor tiplerinden biri Merkel dis -
Dokunma Duyularmdan Dokunma, Basm~ ve hidir. Derinin ktlh lusunlan, hemen hemen hie; Meissner
Vibrasyon Arasmdaki ili~kiler. Dokunma, basm<; ve cisimcigi bulunmamasma ragmen, orta sayida geni~ ui;lu
vibrasyon s1khkla farkh duyular olarak sm1flandmlsa da, reseptorler ic;erirler. Bu reseptorler, ba$lang1<,;La kuvvelli
hepsi aym tip reseptorler tarafmdan algilamr. Bunlar fakat kISmen adapte olan ve sonrasmda c;ok daha yava~
607
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ /Ike/er ve Duyu Fizyoloji

dokulann hizh lokal s1ki~unlmas1 ile uyartl1rlar; c;:unkti


bunlar bir saniyenin yuzde birleri i<;erisinde adapte
olurlar. Bu nedenle, ozellikle doku titre$imi veya dokula-
rm mekanik durumundaki diger h1zh degi~imlerini alg1-
lamada onemlidirler.

Periferik Sinir Liflerinde Dokunma Sinyallerinin


iletimi. Meissner cisimcikleri, Iggo kubbe reseptorleri,
k1l reseptorleri, Pacini cisimcikleri ve Ruffini sonlanma-
lan gibi hemen hemen ttim ozell~mi~ duysal resept5rler
sinyallerini, ileti hulan 30 ile 70 m/sn arasmda olan A~
10mm
'---' tipi sinir lifleri ile iletirler. Bunun tersine, serbest sintr
$ekil 48-1. lggo kubbe reseptoru . Epitelin alt yi.i zunde s1k1ca dizilmi~ sonlanmalan dokunma reseptorleri sinyallerini ba~hca
olan ve tek geni~ miyelinli life ba~lanan ~ok say1daki Merkel disklerine ileti hulan 5'ten 30 m/sn'ye kadar olan ince A& tipi miye-
dikkat ediniz. AA, m iyelinsiz akson; C, kapiller; CF, kollajen lif demet- linli lifler yoluyla iletirler.
lerinin d izili~i; E, dokunma korpi.iski.illerinin kahnla~m1? epiderm isi; FF,
kollajen lif lerin ince demetleri (fggo A, Muir AR: The structure and
Baz1 dokunma serbest sinir sonlanmalan, hiz1 bir met-
function of a slowly adapting touch corpuscle in hairy skin. J Physiol renin bir kesrinden 2 m/sn'ye kadar olan C tipi miyelinsiz
200:763, 7969). lifler yoluyla ileti yaparlar; bunlar ba~hca g1diklanma
duyusunu ta~1yan sinyalleri omurilige ve alt beyin sapma
adapte olan, devam eden zayif sinyalleri iletmeleri a<;:1sm- gonderirler.
dan Meissner cisimciklerinden farkhd1r. Bu nedenle Boylece, deri ilzcrindeki tam lokalizasyonu, duysal
bunlar, bir ki$inin derisi tizerindeki stirekli temasta olan sinyallerin ~iddetindeki yava~ dereceli degi~iklikleri veya
nesneleri saptamasma izin veren sabit durum sinyalleri luzh degi~iklikleri saptamaya yard1m eden daha onerrtli
vermekten sorumlu reseptorlerdir. duysal sinyal tipleri, duysal sinir liflerinin daha h1zh
Merkel diskleri s1khkla, ~ekil 48-l'de gosterildigi ileten tipleri ile ta$1mrlar. Bunun tersine, basmc;:, zayif
gibi, deri epitelinin alt k1smmdan yukanya dogru kabaran lokalize edilen duyu ve ozellikle gidtklanma gibi daha
Iggo ku.bbe reseptoru olarak adlandmlan bir reseptor kaba sinyal tipleri, sinir demeti i<,;inde htzh liflerden daha
orgam i<;inde birlikte grup halinde bulunur. Bu da epite-
az yer kaplayan c;:ok ince ve yava~ sinir lifleri ile t~mtr.
lin bu noktada d1~an dogru <;tkmu yapmasma neden olur;
boylece bir kubbe olu$turarak son derece duyarh bir Titre~imin Alg1lanmas1. Btittin dokunma reseptorleri
reseptor meydana getirir. Aynca, Merkel diskleri grubu- titre~imin alg1lanmasma kauhrlar; bununla birlikte farkh
nun tamammm tek bir kalm miyelinh sinir lifi (A() tipi) reseptorler farkh titre~im frekanslanm saptarlar. Pacini
tarafmdan inerve edildigini vurgulamak gerekir. Bu cisimcikleri saniyede 30'dan 800 devir/sn'ye kadar olan
reseptorler ve daha once tarn~1'1n1$ olan Meissner cisim- titre~m sinyallerini saptayabilir; <;i.inku bunlar son derece
cikleri vlicut yuzey alanlanna ozel dokunma duyulanm
h1zh bic;imde dokulann huh ve kti<,;tik deformasyonlanna
lokalize etmede ve hissedilen yuzeyin yap1s1m belirle-
cevap verirler; aynca sinyallerini saniyede 1000 kadar
mede son derece onemli rol oynarlar.
fazla say1da impuls iletebilen A() tipi sinir lifieriyle ta~ir-
Dorduncusu, herhangi bir kihn vucut tizerinde hafif
lar. Buna kar~1hk, saniyede 2'den 80 dongi.iye kadar olan
hareketi, k1hn tabamm saran bir sinir lifini uyanr. Bu
nedenle, ktl koku.-orgam olarak adlandmlan her bir k1I ve dti~tik frekansh titre~imler ise, diger dokunma reseptor-
tabanmdaki sinir lifi, aym zamanda dokunma reseptorle- lerini ozellikle de Pacini cisimciklerinden daha az hizda
ridir. Bu reseptor kolayca adapte olur ve Meissner cisim- adapte olan Meissner cisimciklerini uyanr.
cikleri gibi ba~hca a) vUcut yilzeyindeki nesnelerin
G1d1klanma ve Ka~mmanm Mekanoreseptif Serbest
hareketi.ni veya b) vticuda ilk temasm1 algtlar.
Sinir Sonlanmalan ile Alg1lanmas1. Norofizyolojik
Be~incisi, ~ekil 4 7-l'de gosterilen, derinin daha derin
c;ah$rnalar, g1d1klanma ve ka$mma duyulannm iletilme-
tabakalarmda ve daha derindeki ic; dokularda da lokalize
sini saglayan c;:ok hassas, h1zh adapte olan mekanoreseptif
olan, c;:ok dallanm1~, kapstille c;:evrelenm~ sonlanmalar
serbest sinir sonlanmalannm varhg1m gostermi$tir. Aynca
olan Ruffini son1anmalandu: Bu sonlanmalar c;:ok yava~
adapte olur ve bu nedenle kuvvetle stirdtirtilen dokumna bu sonlanmalar, g1chklanma ve ka$mma duyulannm
ve basmc;: sinyalleri gibi doku deformasyonunun si.irekli genellikle meydana geldigi tek doku olan derinin yilzeyel
durnmlanm haber vermede onemlidirler. Bunlar eklem tabakalannda hemen hemen ozelle~mi~ olarak bulunur-
kapstillerinde de bulunurlar ve eklem rotasyonunun lar. Bu duyular, agnnm yava~ tipini ileten liflere benzeyen
derecesini bildirmeye yardim ederler. c;ok kti<,;Uk miyelinsiz C tipi lillerle iletilir.
Altmc1s1, Boltim 47'de aynntilan ile tarn~ilm1~ olan Ka~mma duyusunun amac1 olas1hkla, deri tizerindeki
Pacini cisimcikleri, derinin hemen alnnda ve vi.icudun bir bitin hareketi veya sinek 1sumas1 gibi hafil yuzeysel
clerin fasya dokulannda bulunur. Bunlar sadece uyaranlara dikkati <;ekmektir ve gelen sinyaller, konagm
608
BOLOM 48 Somatik Duyular: I. Genel Organlzasyonu, Dokunma ve Pozlsyon Duyulan

iritandan uzakla~rnas1 ii;in ka~mrna refleksini veya diger


manevralan aktive eder. Ka§mt1 hissi, irilan ka~mma ile Dorsal Kolon-M edyal Lemniskus Sistemi
uzakla~nnlnsa veya ka~mma agn olu~turacak kadar kuv-
l. Uyanmn yuksek derecede lokalizasyonunu
vetli ise hafifleyebilir. Bi:ihim 49'da ai;iklandig1 gibi, agn
gerektiren dokunma duyulan
sinyallerinin ka~mma sinyallerini omurilikte lateral inhi-
2. $iddetin i;:ok iyi derecelendirilerek iletilmesini
bisyonla baskilad1gma inarulmaktadir.
gerekliren dokunma duyulan
3. Titre~im duyulan gibi fazik duyular
SOMATiK SINYALLER I MERKEZi SiNiR 4. Deri uzerindeki hareketi haber veren duyular
SiSTEMiNE iLETEN DUYSAL YOLLAR 5. Eklemlerden gelen pozisyon duyulan
6. Basmc; ~iddetinin hassas derecelerini degerlen-
Vucudun somatik bolgelerinclen gelen hemen hemen tum
dirmekle ilgili basmi;: duyulan
duysal bilgiler, spinal sinirlerin arka kokleri ile omurilige
girer. Bununla birlikte duysal sinyaller, omurilige gir~ Anterolateral Sistem
noktasmdan beyne dogru altematif iki duyu yolundan
biriyle ta~mrr: 1) dorsal kolon-medya1 Iemnishus sistemi 1. Agn
veya 2) anterolateral sistem. Bu iki sistem talamus seviye- 2. Soguk ve steak duyulanmn her ikisini de i<;eren
sinde k1smen birle~ir. tennal duyular
3. Vucut yUzeyindeki sadece kaba lokalizasyonu
Dorsal kolon-medyal lemniskus sistemi, admm belirt-
mumkiin kilan kaba dokunma ve basmc;
tigi gibi, sinyalleri yukanya beynin medullasma dogru
duyulan
ba$hca omuriligin clorsal holonu.nda ta~1r. Daha sonra sin- 4. G1diklanma ve ka$mma duyulan
yaller medullacla sinaps yapt1ktan ve kar$1 tarafa gec;tikten 5. Cinsel duyular
sonra, beyin sapmdan yukanya talamusa dogru medyal
lemniskus yoluyla devam eder.
Diger Laraftan anterolateral sistemde sinyaller, omuri- DORSAL KOLON-MEDY AL LEMNISKUS
lige arka spinal sinir koklerinden girdikten hemen sonra SiSTEMiNDE iLETI
spinal gri maddenin arka boynuzunda sinaps yapar; sonra
omuriligin kar~1 tarafma gei;er ve omu1iligin on ve lateral DORSAL KOLON-MEDYAL LEM NiSKUS
beyaz kolonu boyunca yukanya i;ikar. Bunlar beyin SiSTEMiNiN ANATOMiSi
sapmm daha alt butiln duzeylerirlde ve talamusta
sonlamrlar. ~ekil 48-2'de spinal kok boyunca giren liflerde gosteril-
Dorsal kolon-medyal lemniskus sistemi, sinyalleri digi gibi, spinal sinirlerin arka kokleri ile omurilige giren
beyne 30-110 m/sn htzda ileten, geni~ miyelinli sinir lif- ozelle$mi$ mekanoreseptorlerden gelen geni$ miyelinli
lerirlden olu~urken; anterolateral sistem, sinyallerini sani- lifler, bir medyal dal ve bir lateral dal vermek ilzere aynlir.
yede birkac; metreden 40 m/sn'ye kadar bir htzda ileten Medyal dal once medyale dogru, sonra dorsal kolonda
ince miyelinli lillerde11 olu$IDU$tur.
iki sistem arasmdaki diger fark da, ba~lang11;Ianna Spinal sinir

gore dorsal kolon-medyal lernniskal sistemin sinir lifleri- Lamina marjinalis


Substant,a jelat,nosa Arka
nin daha yUksek derecede uzaysal oryantasyona sahip
_ / / k olon
olmas1, buna kar~m, anterolateral sistemin daha az uzaysal
~ y
oryantasyon gostermesidir. Bu farkhhklar dogrndan
dogruya iki sistem tarafmdan iletilebilen duysal bilgi tip- .-- '\
lerini tammlar. $oyle ki, zamansal ve uzaysal dogrulukla )
ve h1zh iletilrnesi gereken duysal bilgiler ba$1ica dorsal
kolon-medyal lemniskal sistemle ta$imrken, luzh veya
yuksek uzaysal dogrulukla iletilmesi gerekmeyen duysal
bilgiler ise anterolateral sistemle ta~mrr.
Anlerolateral sislemin dorsal sistemde olmayan ozel
bir yeLenegi vard1r. Buda agn, s1cak, soguk, kaba dokunma
duyulan gibi duysal modalitelerin genL? bir spektrumunu
iletebilmesidir. Bu duysal modalitelerin c;ogu Bolum 49'da
Anterolateral
aynnt1lanyla Lart~llffil~trr. Dorsal sistem mekanoreseptif
spinotalamik
duyulann farkl1 Lipleri ile sm1rlanm~t1r. yol
Bu fark1 goz onune alarak ~imdi iki sistem i<;inde ile- ~ekil 48-2. Omurillgin gri maddesmin anatomisini ve beyaz kolonlar-
Lilen duyu tiplerini sualayabiliriz. da yukan <;1kan duysal yollan gosteren omuriligin enine kesiti.

609
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

yukan ya donerek, beyne kadar tum seyri boyunca dorsal Korteks


kolon yolu ile ilerler.

~ \ (~___-,
Lateral dal omuriligin gri maddesinin arka boynuzuna I
girer, sonra omuriligin gri maddesinin on ve orta k1s1m-
lanndaki bolgesel noronlarla sinaps yapan tenninaller
olu~turmak ic,:in birc,:ok kez dallanu. Bu bolgesel noronlar
s1rayla ti<; ~!eve hizmel eder:
1. Bunlann bi.iytik bir boli.imi.i omuriligin arka kok-
lerine giren lifler verir ve soma yukanya beyne
dogru ilerler.
2. Liflerin c;ogu k1sa olup Bolfun 55'te tarn~tlm1~ olan
bolgesel spinal refleksleri olu~turmak ic;in omuri-
ligin gri maddesinde bolgesel olarak sonlamrlar.
t/Internal
kapsOI
Talamusun H . . . ._~--- Orta beyln
3. Digerleri serebellumun i~levleri ile ili~kili olarak ventrobazal ./
Boli.im 57'de taru~ug1m1z spinoserebellar yollan kompleksi ,
.. .
',.
··' • . )

"" ~
olu~tururlar.
. ~
\ Pons
,, '·, Medyal lemniskus
Dorsal Kolon-Medyal Lemniskus Yolu. ~ekil 48-3'te
dorsal kolona giren sinir liflerinin kesintiye ugramadan l ! :
I I
/

\ ":fJ~·-s•dulla oblo"g•ta
• I
dorsal medullaya dogru ge<;ip dorsal kolon r;ekirdeklerinde
(cimeatus ve gracilis ~ekirdekleri) sinaps yapnklarma dikkat
ediniz. Buradan ikinci-sira noronlar hemen beyin sapmm
kar~1 tarafma dogru r;apraz yaparlar ve medyal lemnislms
yoluyla yukanya talamusa dogru devam ederler. Beyin sapma
dogru olan bu yolda her bir medya l lemniskus, trigeminal <.
~~
" f
sinirin duysa! feliirdeklerinden gelen ek Liflerle birl~ir; bu All medulla oblongata
lifler dorsal kolon liflerinin vticut i<;in hizmet ettigi duysal ir:::;::-Oorsal kolon 9ekirdekleri
""--~-i:
~ J....j -
i~levlerin aymsm1 ba~ i<;in yerine getirir. . CJ.

Talamust.a, medyal lemniskal lifler ventrobazal kompleks 'I 'I


ad1 verilen talamusun aktanna bolgesinde duysal dtizenleyici L _ _Dorsal kok litlerinin
alan i<;inde sonlamrlar. Ventrobazal kompleksten, ii~iincii-sira
_, _l)•
-1.!-(~A-::.
- ..-_ i;:1kan dallan
sinir lifleri, ~eldl 48-4'te gosterildigi gibi, somatik duysal alan
I olarak adlandmlau serebral korteksin postsentral girusuna
( ~
' )'
~~-
1

" 1, --------
yonlenirler (~drll 48-6'da gosterildigi gibi, bu lifler aym
zamanda somatih duysal a/a,i 11 deuilen lateral paryetal kor-
teksteki daha kui;uk bir alana da yonlenirler).
r\l~--.,___- ,~·\) D_~rsal(arka)

Dorsal Kolon-Medyal Lemniskus Sistemindeki


l}J 1
kok ve spinal
gangliyon

Sinir Liflerinin Uzaysal Yerle~imi


Dorsal kolon-medyal lemniskus sisteminin aytrt edici
ozelliklerinden biri de, vucudun ozel boli.irnlerinden
gelen sinir liflerinin ttimHyle korundugu farkh uzaysal
oryantasyonudur. Ornegin, omuriligin dorsal kolonunda
vucudun alt btilgelerinden gelen lifler omuriligin merke-
zinde yer ahrken, daha i.ist bolgelerden omurilige giren
lifler yanlara dogru tabakalar olu;;turur.
~ekil 48-3. Dokunma sinyallerlnin onemli tiplerini ileten dorsal kolon-
Talamusta, farkh uzaysal yerle~im halen komnrnakta- medyal lemniskal sistem.
du. Vi.icudun alt uc;: kisunlan ventrobazal kompleksin en
yanlardaki k1sm1 ile temsil edilirken, ba~ ve ytiz ise komp-
leksin medyal alanlan ile temsil edilir. Medyal lemniskus-
larm medullada c;apraz yapmalan nedeniyle vucudun sol

610
BOLOM 48 Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon Duyulan

Postsantral girus Primer motor Somatik duysal alan I


Alt ekstremite korteks
Govde

Ost f-.
ekstremite

1.:))
Yuz

/ - ✓

$ekil 48-6. lki somatik duysal kortikal alan, somatik duysal alan I ve II.
Talamusun ventrobazal
kompleksi

t11 j- Mezensefalon boliinen insan serebral korteksinin bir haritas1d1r. Bu


harita, irtsan korteksinin farkh i~levsel alanlanm say1sal

./{'GE' ' ~ Spinotalamik traktus


olarak gostermek ic;in tum norofizyolog ve norologlar
tarafmdan kullamld1g1 ii;in onemlidir.
Medyal lemniskus ~ekil 48-5'te, beynin ortasmdan kar~1ya gei;en hori-
zontal olarak uzanan gen~ santral j1SSii.r'e (santral sulhus
$ekil 48-4. Dorsal kolon-medyal lemniskal sistemin talamus boyunca da denilen) dikkat ediniz. Genellikle, duyu modaliteleri-
somatoduysal kortekse projeksiyonu (Brodakl A'dan modifiye edilmi~- nin LilmUnden gelen duysal sinyaller, serebral kortekste
tir: Neurological Anatomy in Relation to Clinical Medicine. New York: santral fissilriin hemen arkasmda sonlamrlar. Gene!
Oxford Oniv. Press, 1986 Oxford Onv. Press'in izniy/e) olarak, paryetal lobun on yans1 hemen hemen tamamen
somatih duysal sinyallerin ahnmast ve yorumlanmast ile
Santral fissur ilgili iken, paryetal lo bun arka yans1 daha yiiksek diizeyde
yorumlamayt saglar.
Gorse! sinyaller ohsipital lobda, i$itsel sinyaller temporal
lobda sonlamr.
Diger taraftan, santral fissilriin oniinde bulunan ve
frontal lobun arka yans1m olu~turan serebral korteks
kism1 motor korteks olarak adlandmhr ve hemen hemen
tamamen kas kas1lmalan ve viicut hareketlerinin kont-
rolU ile ilgilidir. Bu motor komroliin bUyiik bir kism1,
vucudun farkli boliimlerinin her anki pozisyon ve hare-
ketlerini motor kortekse bildiren, korteksin duysal k1s1m-
lanrnn ald1g1 somatik duysal sinyallere cevap olarak
ortaya <;ikar.

Somatik Duysal Alanlar I ve II. ~ekil 48-6, anteriyor


$ekil 48-5. lnsan serebral korteksinin Brodmann a/an/art denllen yap1-
sal olarak farkll alanlan. 1, 2 ve 3 alanlann primer somatik duysal alan paryetal lobda somatik duysal alan Ive somatih duysal alan
l' i 5ve 7A alanlannin somatik duysal asosiasyon alarnrn olu~urduguna II olarak adlandmlan iki ayn duysal alani gostermektedir.
dikkat ediniz. Bu iki alana boliinmesinin nedeni, bu iki alanm her birinde,
viicudun farkh boliimlerinin farkh ve ayn uzaysal oryan-
tarafi talamusun sag tarafmda ve vucudun sag taraf1 tala- tasyonunun bulunmas1d1r. Bununla birlikte, somatik duysal
musun sol tarafmda temsil edilir. alan I, somatik duysal alan II'ye gore <;ok daha geni~ ve
onemli olup, yaygm olarak kullamlan "somatik duysal
SOMATiK DUYSAL KORTEKS korteks" terimi hemen her zaman alan 1'i ifade eder.
Somatik duysal alan 1, ~ekil 48-6'da vucudun biitiin
~elill 48-5 , histolojik yap1sal farkhltklara gore, Brodmann bohimlerinin ger<;ek isimleriyle gosterildigi gibi, vucudun
a1anlan olarak adlandmlan yakla?ik 50 farkh alana farklt boliimlerinin yuksek derecedeki lokalizasyonuna
611
Onite IX Sinir Sisteml: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

. ··- ~~·

~" \\,:t,.
~,i r.
. ,,-~ " ~05.
~
?\ R--'\'-rr
.. 'ii
,, "" 9-"' ~~
, -,,'£ r
\<);,- \aosommG>
O c nTTi
3g -•
~< ,a,
g. y:.'.%•
N
~
O O•
::,
~ 'I
..,<>/ ffl
<11 11 .•.........• .,,•,":•·~•;,·•·"'"".
.
',-IA41,.~I;•1 • • . ·-
'.?:r. • •. . ~.• ~
;l'♦- " ;''•'<_; •. . ..--~ ~
•,•""~•"·•·-" •• ··' -··""· ....
,.,,, , .. ,t"•· -. . --~-·-""
·

~
~,, ,_:,:'/t:'0,--f:.•-t<u," c,sn•~'•""'"i-
.....
, ,I'-., ,A•••=-"
'"-I '-.(l,~,,v,,_-r,,..
,,,
·r.,, VLT,O><> 6
•-1,1a:tl- ~
" ' •" {• •I,• •• ••• • • •.,.,,• ••
••
• • •,O•••
• • •• 0·•• ••t-•••
•• •co -
, •• - ' • . .... ·•
- ·· •-

,--'., I -Os<d
o., •,0" " ",

"' ,dak ' "


.,.,_ \>"'
Ill ifn·::r~.~ '}~_·/·,·!!~.; •t\-_~.;__-
f ' ..
,

. ~ -~·•
,.; • •'
, I • •••~ .• ~•!. •..
• , •: -1>r·: ,r--• -':-C. .
·:;..:G~

ur ,.• .-~"'-·' .- -~
,' < · I •~
, t·

- "''"" ~---~-~---·"
_';;{''• ..;;t' ·.···f· ·''
J,.'.. f '. _., -'_·-
. ' I--o·
All d,dak
. "'" IV •;N~··,·--.,,..~,,fM~' ~
I 0 l§ler, dic:etlen· ve ~-.~"'-i~,-.~~··,,r·.
..........
I •·,.;.~·~-. _.: .. -~-•
-

- Oil e
V{
:;._.:l:::t......... :.c ,:~,:,':r:Jlll
• •

''f {\ - Farinks. 'J>' _...,_


,__ .....
...J'. ·, .,
·:~~ ~·-····1· •~ , I•'!'
-S· .:~, ... ., ·-.•, ...
..:,t_ · ·"'

~
~2:~ -Kscm <i ~ : ta' : i-'"•' ... : ,'.j•.T
,I - . .
l ' 4\ • • •• • •
-
(. .~ ':" .. ~,'! t•·-- ,~.
~ ~
_L via J."'\•:;!:;,~:;A_:'
~ .:·~~-;: ,....;':~. .~~•,.•
..,·.., (.. .!-_1;:.. .~~:·,·:~~~
.C
( Vlb \ l ~ V ; ,~;. ;~'
;

;-: ., ,.-:,, ··•.


,<;;) -,,
;•

~
-
--;;;

~
~
~ f . ·.-:.
~ekil 48-7. Korteksteki somatik duysal alan J'de vucudun farkll alanla-
nnin temsili. (Penfield W, Rasmussen T'den: Cerebral Cortex of Man: -;::
,··..., ,,·.•
Clinical Study of localization of Function. New York: Hafner, 1968.) ' I. •i I •

~ekil 48-8. Beyln korteksinin yap1s1. I, molekul tabas1; II, d1~ granul
tabakas1; Ill, h i<;Ok piramidal hucre tabakas1; IV, i<; granul tabakas1; V,
sahiptir. Bunun aksine, somatik duysal alan II'de lokali- bOyuk piramldal hucre tabakas1ve VI, fusiform veya polimorfik hOcre
zasyon zay1f ve kabadir; yuz onde, kollar merkezde ve tabakas1. (Ranson SW, Clark SL: Anatomy of the Nervous System. Phi·
bacaklar arkada temsil eclilir. /adelphia: WB Saunders, 1959)
Somatik duysal alan ll'nin i~levi c;:ok az bilinmekteclir.
Bu alana sinyallerin, vlicudun iki tarafrndan yukanya vucudun alt k1s1mlan gorece ki.i<;tik alanlar tarafmdan
dogru iletildigi ve beyin sapmdan girdigi bilinmektedir. temsil edilir. Bu temsil edilen alanlann boyutlan, vlicudun
Buna ilaveten, somatik duysal alan I'den sekonder sinyal- perifer alanlannm her birindeki ozelle~mi~ duysal reseptor-
ler, hatta gorse! ve i~itsel alanlar gibi beynin diger duysal lerin sayis1 ile dogru orant1hd1r. Ornegin, dudaklarda ve
alanlarmdan sinyaller de gelir. Somatik duysal alan ll'nin ba$parmakta ~ok fazla sayicla ozell~i~ sinir son.lanmalan
i~lev yapabilmesi i<;in somatik duysal alan I'den gelen bulunurken, govde derisinde sadece birkac; tane bulunur.
projeksiyonlara ihtiya<; vard1r. Bununla birlikte, somatik Aynca ba~m somatik duysal alan l'in en lateral k1s-
cluysal al.an Il'nin bolumlerinin c;:1kanlmas1mn somatik mmda temsil eclildigine ve vucudun alt kis1mlanmn
duysal alan I'deki noronlann cevaplan tizerinde belirgin medyal olarak temsil eclilcligine dikkat edilmeliclir.
bir etkisi yoktur. Bundan dolay1, somatik duyular hak-
kmda bilcliklerimizin <;ogunun somatik duysal alan l'in Somatik Duysal Korteks Tabakalara ve
i~levleri ile ac;iklandigi. gorillmektedir. i~levleri
Somatik Duysal Alan l'de Vucudun Farkh Bolum- ~kil 48-S'de gosterildigi gibi serebral korteks, beyin yiize-
lerinden Gelen Sinyallerin Uzaysal Yerle~imi. yine yakm olan I. tabaka ile b~layan ve daha derine ilerleyen
Somatik duysal alan I, insan beyin korteksinde santral Vl. tabakaya uzanan alt! noron tabakas1 ic;erir. Beklenilcligi
fissurtin hemen arkasmda uzanan postsantral girusta yer gibi her tabakadaki noronlar cliger tabakalardakilerden farkh
ahr (Broclmann'm 3, 1 ve 2. alanlan). ~levler yaparlar. Bu ~levlerin bazilan ~yledir:
~ekil 48-7'de, vucudun farkh boliimlerinin bolgele- 1. Gelen duysal siuyaller once 1V tabaka noronlanm
rincle temsil edilcligini gosteren somatik duysal alan l'in uyanr; soma sinyal korteksin yuzeyine dogru ve
farkh bolgelerinde temsil edildigini gosteren beynin daha derin tabakalara dogru yayilrr.
postsantral girus seviyesindeki enine kesiti gorulmekteclir. 2. l. ve Il. tabakalar, korteksin ozgul bolgelerini
Bununla biJ:likte korteksin her bir lateral bolumunun uyaran alt beyin merkezlerinden gelen dag1mk,
vticudun kar$1 tarafma ait olan duysal bilgileri ald1gma ozgi.il olmayan giri~ sinyalleri.ni ahrlar. Bu sistem
clikkat edilmelidir. VUcuttaki ba21 alanlar somatik kor- Boli.im 58'de ac;1klanm1~tlr. Bu girdiler <;ogunlukla,
tekste geni~ alanlar ile temsil eclilirken- dudaklar hepsin- srrayla uyanlan bolgeletin uyarilabilirlik duzeyle-
den buyiiktur; bunu yiiz ve ba~parmak izler- govcle ve rini kontrol eder.
612
BOLOM 48 Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon Duyulan

3. 11. ve lll. tabakalardaki noronlar aksonlanm, Somatik Duysal Alan l'in i~levleri
beynin kar~1 tarafmda ilgili olduklan serebral
Somatik duysal alan !'in iki tarafh olarak geni$<;e <;1kanl-
korteks k1s1mlarma ko1pus kallozum arac1llg1 ile
mas1 a$ag1daki duysal degerlendirme ~killerinin kaybma
gonderirler.
neden olur:
4. V ve VI. tabakalarclaki noronlar, aksonlanru sinir 1. Kisi viicudun farkl1 boli.imlerindeki farkl1 duyulan
sisteminin daha derin boli.imlerine gonderirler. V. tam olarak lokalize eclemez. Bununla birlikte ki~i,
tabakadakiler genellikle claha geni~ olup, sinyal ile- bu cluyulan ele, govdenin onemli bir seviyesine
timini kontrol ettikleri yerler olan bazal gangliyon- veya bir bacaga ait olmas1 gibi kabaca lokalize ede-
lar, beyin sap1 ve omurilik gibi daha uzak alanlara bilir. Bu nedenle, beyin sap1, Lalamus veya serebral
uzarurlar. VI. tabakaclan ozellikle <;ok sayida akson korteks bol-0.mlerinin somatil< duyularla ilgili sayil-
talamusa uzamr. Bunlar, serebral korteksten gelen mamalanna ragmen, baz1 lokalizasyon derecelerini
sinyallerle eLkile~en ve talamusa giren duysal sin- yapabildiklerini gosterir.
yallerin uyanc1 diizeylerini kontrol etmeye yard1m 2. Ki~i vitcuduna uygulanan hassas basm<; derecele-
eden aksonlardtr. rini. degerlendiremez.
3. Ki~i nesnelerin agirhklanna karar veremez.
Duysal Korteks Dikey Noron Kolonlari Olarak 4. Ki~ nesnelerin ~ekilleri ve bi<;imleri hakkmda
Organize Olmu~tur; Her Bir Kolon Vucutta karar veremez. Euna astereognozi denir.
Farkh Bir Duysal Noktadaki Ozgul Bir Duysal 5. Ki~i materyallerin dokusu hakkmda karar veremez.
Modaliteyi Alg1lar <;::unkii bu tipteki degerlendirme, degerlendirile-
cek yuzey tizerindeki parmak hareketlerinin olu~-
i~levsel olarak, somatik duysal korteksin noronlan, kor- mrdugu fazlas1yla hassas duyulara bagbclu.
teksin ala cabakas1 boyunca uzanan dikey kolonlar Lis1ede agn ve s1cakl1k duyusunun kayb1 ile ilgili
halinde dtizenlenmi~tir. Her kolon, 0,3 ile 0,5 mm kadar hi<;bir ~ey sl:>ylenmedigine dikkat ecliniz. Sadece somatik
i;apa sahip olup, olas1Wda 10.000 noron hiicre govdesi duysal alan l'in ozgtil yoklugunda, bu duysal modalitele-
ic;ermektedir. Bu kolonlann her biri tek bir ozgtil moda- rin hem kalitesinin hem de yogunlugimun degerlendiril-
liteye hizmet eder; baz1 kolonlar eklemlerin etrafmdaki mesi yine de korunur. Fakat duyular zayif olarak lokalize
gerim reseptorlerine, baz1lan dokunmayi alg1layan tiiyle- edilir, bu da kaynag1 lokalize etmek i<;in agn ve s1caklik
rin uyanlmasma cevap verirken, digerleri deri tizerinde lohalizasyonunun biiyiik ol<;tide, somatik duysal alan
yerl~~ basm<; noktalanm aym etmeye ve benzerlerine l'deki vi\cudun topografik haritasma bagh oldugunu
hizme1 eder. Duysal sinyal girdilerinin ilk gir~ yeri olan gosterir.
1Y. tabakadaki noron kolonlan birbirinden hemen
tamamen ayn olarak i~lev gortirler. Diger kolon seviyele- SOMATiK DUYSAL ASOSiY ASYON ALAN LARI
rinde, duysal sinyallerin anlammm analizini ba~latan etki- Somacik duysal alan l'in arkasmda, paryetal kortekste yer
le~imler meydana gelir. alan serebral korteksin 5. ve 7. Brodmann alanlan (bkz.
Postsantral girnsun en ondeki 5-10 mm'lik k1smmda ~ekil 48-5), somatik duysal alanlardaki duysal bilgilerin
santral fissiiriin derinine yerlesm~ olan Brodmann 3A daha derin anlamlanm d~ifre etmede onemli rol oynar-
alamnda, vertikal kolonlam1 biiyitk bir ktsm1. ozellikle lar. Bu nedenle, bu alanlar somatik duysa) asosiyasyon
kas, tendon ve eklemlerin gerim reseptorlerine cevap alanlan olarak adlandmhr.
verir. Bu duysal kolonlardan gelen sinyallerin bir<;ogu Somatik duysal asosiyasyon alanmm elektriksel olarak
santral £issiirtin hemen onunde yerle~~ olan motor kor- uyanlmas1, uyamk bir ~ide s1khkla karma$1k bir vi.iclll
tekse anteri.yor bic;imde dogrudan yayihr. Bu sinyaller, duyusuna, hatta bazen bir b1<;ak veya top gibi bir nesne-
ard1~1k kas kontraksiyonlarim akti.ve eden motor sinyal- nin "hissedilmesine" neclen olabilir. Bu nedenle somatik
leri kontrol etmede bi.iyuk rol oynarlar. duysal asosiyasyon alanmm, primer somatik duysal alana
Somatik duysal alan l'cle arkaya dogru gidildikc;e daha bir<;ok noktaclan gelen bilgileri, anlamnu de#re etmek
fazla dikey kolon yava~ aclapte olan deri reseptorlerine i<;in birle~tirdigi a<;1kt:1r. Aym zamanda bu, somatik duysal
yarut verir; daha da arka boli.imlerde daha fazla sayida asosiyasyon alamna giren noron yollanmn anatomik
kolon derin basmca duyarhdrr. olarak dtizenlemnesine de uymaktadu; <;iinkii bu alan:
(1) somatik duysal alan I'den, (2) talamusun ventrobazal
Somatik duysal alan l'in en arka ktsmrnda dikey
<;ekirdeklerinden, (3) talamusun diger alanlanndan, (4)
kolonlann yakla~1k yuzde 6's1 sadece deri -0.zerinde bir
gorme korteksinden ve (5) i~tme korteksinden sinyaller
uyaran belirli bir yoncle hareket ettiginde cevap verir. Bu
ahr.
cluysal sinyallerin yine de ytiksek dtizeydeki bir yorumu-
dur; sinyallerin somatik duysal alan l'den daha arkaya Somatik Duysal Asosiyasyon Alanmm <;1kanlma-
paryetal korteks i<;ine, sonradan tart~acaguruz, somatik smm Etkisi-Amorfosentez. Beynin bir tarafmdaki
duysal asosiyasyon alam olarak adlandmlan bir alana somati.k duysal asosiyasyon alaru c;1kanld1g1 zaman, kisi
yay1lmas1 ile st.ire<; daha da karma~1k hale gelir. vi\cudun kar~1 tarafmda hissedilen karmas1k ~ekilleri ve
613
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ /Ike/er ve Duyu Fizyoloji

karma~1k nesneleri tamma yetenegini kaybeder. Buna ek olur. Daha guc;lu bir uyaran daha fazla noronun ate~leme-
olarak, ki~i kar~1 taraftaki viicut bolumlerinin veya kendi sine neden olur; fakat merkezdekiler, merkezden uzak
viicudunun alg1Sllllil i;ogunu kaybeder. Gerc;ekte, ~i olanlara gore oldukc;a yiiksek h1zda d~atj yaparlar.
viicudunun kar~1 tarafmdan esasen habersizdir-yani,
onun orada oldugunu unumr. Bu nedenle, k~i s1khkla iki Nokta Aynm1. Dokunma ayrurum olc;mek ic;in sik-
diger tarafim motor i~levlerde kullanmak ic;in bile unutur. hkla kullamlan bir yontem, ki~inin "iki-nokta aym etme
Aym ~ekilde, nesneleri hissederken, ~i nesnenin sadece yetenegini" belirlemektir. Bu testte, iki igne aym anda deri
bir tarahm tamma egilimi gosterir ve diger tarafmm var uzerine hafif<,:e basnnhr ve ki~inin uyaram iki noktada m1
oldugunu bile unutur. Bu karma~tk duyu eksikligi amor- yoksa tek bir noktada mt hissettigi belirlenir. Bir ki~i
parmak uc;lannda, igneler birbirine 1-2 mm kadar yakm
Josentez olarak adlandmhr.
olsa bile normalde il<i ayn nokta olarak ayirt edebilir.
DORSAL KOLON-MEDYAL LEMNiSKUS Bununla birlikte, k~inin sirtmda iki ayn noktayi aym
edebilmesi ic;in, ignelerin genellikle 30-70 mm kadar ara-
SiSTEMiNDE Si NYAL iLETiSiNiN GENEL hkb olmas1 gerekir. Bu farkhhgm nedeni, iki alandaki
QZELLiKLERi VE ANALiZi ozelle~mi~ dokunma reseptorlerinin farkh say1da
Dorsal Kolon-Medyal Lemniskus Sisteminde Temel olmas1drr.
Naron Devresi. ~ekil 48-9'un alt kism1, her sinaptik ~ekil 48-10, dorsal kolon yolunun (diger duysal yol-
a~amada diverjansm meydana geldigini gosteren omurilik larda oldugu gibi) iki-nokta aynm1 bilgisini hangi meka-
dorsal kolon yolunun noron devresinin temel organizas- nizma ile ilettigini gostennektedir. Bu ~ekil, deri uzerinde
yonunu gosterrnektedir. 5eklin i.\st kismmdaki egri, en kuvvetli olarak uyanlan iki kom~u noktay1 ve ilaveten, iki
buyiik olc;iide de~arj yapan kortikal noronlarm, her bir uyanlm1~ noktadan gelen sinyallerle uyanlan somatik
reseptor ic;in kortikal "alanm" merkezinde yer alan noron- duysal korteks alanlanm (buyi.ik olr;i.ide geni~lemi~) gos-
lar oldugunu goscermektedir. Bu nedenle, zayifbir uyaran termektedir. Mavi egri, iki deri noktasmm e~zamanh
sadece en merkezdeki noronlarm ate~lemesine neden olarak uyanldiklannda korteksteki uyanlmalllll uzaysal
kabbm1 gostermektedir. Uyanlma bolgesinde sonur;ta iki
ayn tepe olduguna dikkat ediniz. Bir c;ukurla aynlan bu
iki tepe, duysal korteksin tek bir noktadan c;ok, iki uyan
noktasmm varhgim alg1lamasma izin verir. Duyu sistemi-
Kuwetli uyaran
nin iki nokta stimulasyonunun varhgm1 ay,n etme yete-
negi, bir sonraki boliimde ac;1klandig1 gibi, lateral
iii inhibisyon denilen diger bir mekanizmadan gii<;li.i bic;imde
>,
I etkilenir.

I
"O
iii
:i:
~
Q)
"O
Q)
Ill
·c> ·;:-
Cl:I
~ f
°Q

i
l
c
~

,
------- , ,,
Dorsal kolon c;;ekirdekleri ~1 \ -K:~;;.,:-u;a:.,a: iki
kom~u nokta
p, Deride tek nokta uyaram
~ekil 48-9. Bir igne ucu uyaran sinyalinin serebral kortekse iletilmesi.
~ekil 48-10. lgne-ucu ~eklindeki iki kom?u uyarandan sinyallerin kor-
tekse iletilmesi. Mavi egri " ~evresel" inhibisyon olmadan korteksin
uyanlma kalib1n1, iki kirm1z1egri "~evresel" inhibisyon olu~tugundaki
l<alib1 temsil etmektedir.

614
BOLUM 48 Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon Duyulan

Algllanan Uzaysal Kahbm Z1thk Derecesini Art,r-


mada Lateral lnhibisyonun (<;evresel inhibisyon da 10 milyar kauan [azlasma kadar degi$ebilse bile kavnyabilir;
denir) Etkisi. Bi:ilum 4 ?'de belirtildigi gibi, her duysal yol gi:lzler 1$lk $iddelleri yanm milyon kata kadar degi~n ~ekH-
uyanldigi zaman, e~zamanh olarak lateral inhibitor sinyal- leri gorebilir ve deri 10.000 ile 100.000 kathk basm~ degi-
lere neden olur; bu sinyaller eksitati:ir sinyallerin yan $ikliklerini algtlayabilir.
taraflanna dag1hr ve kom~u noronlan inhibe eder. Bu ctkilerin kismen bir ai;iklamas1 olarak, clnceki
Ornegin, dorsal kolon <;ekirdeginde uyanlnu~ bir ni:ironu boli.imde ~eldl 47-4, duysal uyaramn ~icldetine kar$1 Pacini
du${.lnelim. Merkezi uyanc1 sinyalden ba$ka, losa lateral cisimcikleri tarafmdan olusturulan reseptor potansiyellerini.n
yollar <;evresel ni:ironlara inhibitor sinyaller iletir. Bu sin- iliskisini gostermektedir. Di.i$i.ik uyaran $iddetinde, $iddet-
yaller inhibilor transmiter salgtlayan ilave intemoronlar teki hafif degisil<lil<ler potansiyeli belirgin olarak arnnrken,
boyunca gecer. yiiksek seviyclerdeki uyaran siclclctinde, rcscptor potansiye-
Lateral inhibisyonun i:inemi, uyanc1 sinyallerin lateral lindeki ilave aruslar daha zayif olmakt.ad.ir. Dola)'lSlyla, Pacini
dagihrmm engellemesi ve bi:iylece serebral kortekste alg1- cisimcikleri di.isi.ik siddet di.izeylerinde uyarandaki en ki.ii;i.ik
lanan duysal kahbm zttlik derecesini art1rmas1d1r. degi~il1likleri son derece dogru ol<;ebilirken, yiiksck siddet
Dorsal kolon sisLeminde, lateral inhibilor sinyaller her di.izeylerinde, reseptor potansiyelinde aym miktarda degi~i/1-
sinaptik dilzeyde olu~ur-ornegin, (1) medullanm dorsal ligin olusmas1 i<;in uyarandaki degisikligin <;ok dah.a fazla
kolon <;ekirdeklerinde, (2) talamusun ventrobazal r;ekir- ohnas1 gerekir.
dekle1inde ve (3) korteksin kendisinde. Bu dtizeylerin her Kulagm kohleas1 t.arafmdan sesin algilanmasm1 saglayan
birinde, lateral inhibisyon, uyanct sinyallerin yanlara ileti mekanizmas1, uyaran siddetinin derecelerinin aynlmas1
dogru dag1hmm1 engellemeye yarchm eder. Sonu<; olarak, ii;in yine baska bir yomemi i$aret eder. Ses, baziler zar i.ize-
uyan tepeleri iyice belirginle~ir ve <;evreden yaytlan uya- rinde belirli bir noktay1 uyard1gi zaman, zayif ses sadece, en
yuksek ses titresim noktasmdaki ti.iy hi.icrelerini uyanr. Fakat
nlann <;ogu engellenir. Bu etki, ~ekil 48-I0'da lateral
ses siddeti artttk<;a, en yi.iksek titre~m noktasmdan daha
inhibisyon en fazla oldugunda tepelerin tamamen aynld1-
uzakt.a olan her yonde daha fazla sayida tiiy hi.icreleri de
gim gosteren iki kirmm egri ile gi:isterilmi~tir.
uyanhr. Boylece giderek ,man sayilarda sinir lifleriyle iletilen
sinyallcr, uyaran siddetinin merkezi sinir sistemine iletildigi
Htzlr Degi~en ve Tekrarlayan Duyularm iletilmesi. diger bir mekanizmayi olustumr. Bu mekanizma, ek olarak
Dorsal kolon, luzh degi~en periferal ko~ullarla ilgili duyu- uyaran siddetinin her sinir liflnin impuls hm i.izerindeki
larm haber verilmesinde de 5zel bir oneme sahiptir. dogrudan etkisi ve diger birc;ok mekanizmalar, milyonlarca
Kaydedilen aksiyon potansiyellerine clayanarak, bu sistem kez degisen uyaran siddet di.izeylerinde bazi duysal siscemle-
saniyenin 1/400'0 kadar ktsa surede degi~en uyanlan rin olduki;a alalc1 sekilde tslem yapmas1111 mi.imki.in lalar.
tamyabilir. Duysal Algtlamada ~ok Geni~ $iddet Arahgmin
Onemi. Deneyimleyebildigimiz duysal algtlamalann siddet
Titre~im Duyusu. Titre$irn sinyalleri h1zh tekrarlamr ve arahgt bu kadar ge~ olmasayd!, <;e$itli duyu sistemlerinin
saniyede 700 di:inguye kadar olan titr~im ~eklinde alg1- stlchkla yanhs bir arahkta c;ahsrnas1 soz konusu olabilirdi. Bu ,
lanabilir. Ytiksek frekansh titre~im sinyalleri derideki ve biri;ok insarun fotograf i;ekerken bir 1s1kolc;er kullanmadan,
derin dokulardaki Pacini cisin1cikle1inden kaynaklamr; fotograf makinesine dti$en 1s1gi ayarlama i;abas1 ile orneklen-
fakat di1$ilk frekanslt sinyaller (saniyede 200'den az dirilebilir. ls1k siddecini sezgileri ile ayarlamaya i;ahsan biri,
olanlar) Meissner cisimciklerinden de kaynaklanabilir. Bu hemen her zaman aydmhk gunlerde fllme fazla 1s1k dusurur;
sinyaller sadece dorsal kolon yolu i<;inde iletilirler. Bu alaca karanl1kta ise az ~k di.i$i.iri.ir. Buna kar$1hk, insan gozi.i
nedenle, vucudun farkh perifer k1s1mlanna titr~im uygu- parlak gun ~1ginda ve alaca karanhkca gi:lrsel nesneleri btitiin
lanmas1 (omegin bir "diyapazon" ile) dorsal kolonun detaylan ile ayrrt edebibne yetenegine sahiptir. Kamera ise,
i~levsel buttinliigtinU muayene etmede norologlar tarafm- c;ok ozel bir ayarlama olmad1kc;a bunu yapamaz; zira filme
dan kullantlan i:inemli bir arac;nr. di.istiriilmesi gereken 1$1.k ~ddeti dar bir kritik arahga
sahiptir.

Duysal Uyaran $iddetinin Yorumu Uyaran $iddetinin Degerlendirilmesi

<;:ogu duysal uyanmn temel amac1, viicudun ve i;evresinin Weber-Fechner ilkesi-Uyaran Kuvvetinin "Oranmm"
durumunu l<l$iye bildirmcktir. Bu nedenle, duysal uyaran Alg1lanmas1. 1800'lerin orcalannda, once Weber sonra da
Jiddetinin sinir sisteminiu yiiksek seviyelerine ilctilmesi ilc Fechner su iUccyi onermislerdir: uyaran kuvvetinin dereceleri,
ilgili olan baz1 ilkeleri k1saca tarttsmam1z onemlidir. yalll~1k olarali, uyaran liuvveti.J1i11 logaritmas1yla oranltl1
~ok degi;;ken $iddetlerdeki duysal deneyimlerin, duysal olarah ayut edili,: Yani, elinde 30 gram ag1rhk tasunakta olan
sistem ii;inde iletilmesi nas1l mi.i.mki.in olmaktacb.r? Omegin bir kisi agrrliktaki 1 gramhk ilave bir ar~, zorlukla alg1laya-
~itme sistemi, olabilecek en zayiJ fts1lt1)'1 ve ayru zamanda bilir. Oc;yiiz gram t~1yorsa agrrhktaki 10 gramhk arns1 zor-
pat.layic1 bir sesin anlanum da, bu iki deneyimin ses siddetlcri lukla algilayabilir. Dolay1s1yla bu ornekce, alg1lama i<;in

615
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

ve (2) hareliet hm duyusu, (kineste,zi veya dinamik propri-


gereken uyaran kuwetindeki degi~ikligin "oram" esasen yosepsiyon olarak da adlandmhr).
sabit kalmaktadir; bu ornekte yakla$1k l'e 30'dur, ki bu da
Pozisyon Duyusu Reseptorleri. Hem statik hem de
logaritmik ilkcnin ifade ettigi bir durumdur. Bu matematiksel
dinamik duru~;un bilinmesi, tum diizlemlerdeki, Ulm
olarak !;i6yle ifade edilir:
eklemlerin a<;.:1lanma derecelerinden ve bunlann degi~ik-
Yorumlanan sinyal kuvveti = Log (uyaran) + Sabit lik oranlanndan haberdar olunmasma baghdu. Bundan
Daha yakm zamanda, Weber-Fechner kurahnm sadece dolayi <;.:Ok saytda defNik tip reseptor, eklem a<;1lanma-
yi.iksek $iddetlerdeki gorse!, i$itsel ve cilde ail duysal dene- sm1 belirlemede yard1mc1 olur ve birlikte duru~ duyusu
yimler ic;in say1sal dogruluk goster<ligi, ancak diger birc;ok i<;in kullamhr. Derideki dokunma reseptorleri ve eklem
duysal deneyim tiplerine pek uygulanamad1g1 ac;1k hale gel- etrafmdaki derin reseptorlerinin her ikisi de kullamhr.
mistir. Weber-Fechner kanunu yine de haurlanmas1 gereken Deri reseptorlerinin <;ok bol oldugu pannaklarda, pozis-
bir kura ldtr; c;linki.i arka plandaki duysal $iddet ne kadar yon alg1smm yansmm deri reseptorleri yoluyla gen;ek-
bi.iyi.ik ise, degi;:;ikligi algilamak ic;in daha fazla ilave degi~k- le~tigine inamlmaktadtr. Diger taraftan, viicudun daha
ligin olmas1 gerektigini vurgular. geni~ eklemlerinin <;ogu i<;in derin reseptorler daha
Gu~ Kurah. Fizyopsikologlar tarafmdan iyi bir matema- onemlidir.
tiksel ili~ki bulmak ic;:in yap1lan diger bir giri$im, gii{ kurah Hareket a<;tkhgmm orta boliimiinde eklem ai;1lanma-
o larak bilinen a~ag1daki formiildi.i r. sm1 belirlemek i<;in en onemli reseptorler kas igcik!eri-
Yorumlanan sinyal kuvveti = K x (Uyaran-k)Y dir. Bunlar, Boliim 55'te gorecegimiz gibi, kas hareketinin
kontroliine yard1m etmede son derece onemlidir. Bir
Bu fonuiilde y iissil, K ve k sabitleri her duyu tipi ic;in
eklemin a<;1smm degi~mesi esnasmda, bazt kaslar geri-
farkhdtr.
lirken , digerleri gev~er ve kas igciklerinden gelen geril-
~ekil 48-11 'de gosterildigi gibi, gil<; kurab ili~kisi c;ift
meye ili~kin net bilgi, eklem ai;1lanmn kar~1hkh
logaritmik koordin'<!t!ar kullamlarak ve y, Kvek sabitleri ic;in
ili~kilerini de~ifre etmek i<;in omuriligin entegrasyon
uygun say1sal degerler bulunarak bir c;izim Uzerine isaretlenir
ise, herhangi bir duysal alg1lama tipi i<;in yorumlanan uyaran
sistemine ve dorsal kolon sisteminin daha yuksek bol-
kuvveti ve gen;ek uyaran kuvveli arasmda gen~ bir arahk gelerine gec;er.
boyunca dogrusal bir ili$ki elde edilir. Eklem a<;:ilanmasmm a~m noktalannda, eklemlerin
<;evresindeki baglann ve derin dokulann gerilmesi, pozis-
yonu belirlemede onemli ek bir faktordur. Bunun i<;.:in
POZiSYON DUYULARI kullamlan duysal sonlanma tipleri, Pacini cisimcikleri,
Ruffini sonlanmalan ve kas tendonlannda bulunan Golgi
Po.zisyon duyulan, s1kbkla propriyoseptif duyu!ar olarak da tendon reseptorlerine benzer reseptorlerdir.
isimlendirilirler. Bunlar iki alt gruba aynlabilir: (1) statik Pacini cisimcikleri ve kas igcikleri ozellikle huh degi-
po,zisyon duyusu, vlicudun farkh bolumlerinin bir d igerine ~iklikleri belirlemek i<;.:in uyum saglam1~ur. Oyle goriilii-
gore oryantasyonunun bilin<;li alg1lanmas1 anlarmna gelir, yor ki bu reseptorler, hareketin hmm alg1lamada en fazla
sorumlu olan resepWrlerdir.

Dorsal Kolon-Medyal Lemniskus Yolunda Pozisyon


500
Duyusu Bilgisinin i~lenmesi. ~ekil 48-ll'nin incelen-
mesiyle, eklem rotasyonuna cevap veren talamus niiron1a-
1> 200 rmm 2 i;e~it oldugu goriilur: (1 ) eklem tam rotasyonda
:g
°0-- iken en i;ok uyan lanlar ve (2) eklem en az rotasyonda
c: E 100
......
(II •-
<11·-
iken en i;ok uyanlanlar. Boylece, tek tek eklem reseptor-
>-..CI
:s ~ 50 lerinden gelen sinyaller, ki~iye her eklemin ne kadar
C: Q)
<II Cl rotasyon yapt1g1 ile ilgili bilgi vermede kullamhr.
C:
IV "'
a,
e:-=-
::,
20

~ 10 DAHA AZ ONEMLi DUYSAL SiNYALLERiN


0 •
ANTEROLATERAL YOLDA ILETILMESi
0 10 100 1000 10,000 Anterolateral yol, duysal sinyalleri omurilige ve beyne
Uyaran ~iddeti (rasgele birim) iletmek i<;in dorsal kolon yolunun tersine, sinyal kayna-
gmm yiiksek derecede lokalizasyonu gerektirmeyen ve
~ekil 48-1 1. Ger<,;ek uyaran ~iddeti ile psi~ik olarak alg1lanan ~iddet
~icldetin hassas derecelerinin aym edilmesinin gerekme-
aras1ndaki "gO<,; kurall"nin <,;izim ile gosterilmesi. GO~ kurallnin 1;ok
du~Ok veya <,;ok yOksek uyaran ~iddetlerinde ge1;erli olmad1gina dikkat digi duysal sinyalleri iletir. Bu tip sinyaller; agn, steak,
ediniz. soguk, kaba dokunma, g1d1klanma, ka~mma ve cinsel

61 6
BOLOM 48 Somatik Duyular: I. Genel Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon Duyulan

100 Korteks

iii 80
>,
('Cl
Cl)
C
f('Cl
>-
::,
:i
60 ~ '' ~
~

G>
"O
40 '
#3
G>
>- '
'i:
('Cl
u, 20

DI
0 60 80
Derece
,1i I
100 120 140 160 180

~ekil 48-12. Diz eklemi kendi hareket arahginda hareket ettirildiginde


talamusun ventrobazal kompleksindeki be~ farkh talamus noronunun
Talamusun
ventrobazal ve
intralaminar 1
9ekirdekleri
I I,,)•«;,:-
:

: ,,{"1../\_ ..../
Mezensefalon

)
,

tipik yan1tlan. (Egriler Mountcastle VB, Paggi GF, Werner G: The re-
lation of thalamic cell response to peripheral stimuli varied over an Spinomezense-
falik yol
\ \ ~
. - \ ' Pons
intensive continuum J. Neurophysio/., 26:807, 1963'deki verilerden
t;izilmi~tir).

duyulan ic;ermektedir. B5him 49'da agn ve s1cal<l1k duyu- Anterolateral


yolun lateral Medulla oblongata
lan 5zel olarak tart1~1lacakur. bolOmO ...-<

: - - - - - - - Spinoretikuler
·..;_• ~ yol
Anterolateral Yolun Anatomisi
Omwilik anterolatera1 lijleri b~hca, arka boynuzda bulunan,
lamina l, IV, V ve Vl'dan (bkz. ~ekil 48-2) kaynaklamrlar. Bu
ff:_
tF.i , A;,ag1 medulla
oblongata
laminalar, bir<;ok arka kok duysal sinir lillnin ornurilige gir- \, I

~ J~ •· .· :/ .. .
dikten sonra sonland1g1 yerlerdir.
~eld.l 48-13'te gosterildigi gibi, anterolateral tiller hemen '...l : Arka kok ve spinal
gangllyon
ornuriligin anteriyor homissiiru i\inde <;apraz yaparak; kar~1 . \~ ,r . ,_ . "',.;c

tarafm anteriyo1· ve lateral beyaz kolonlarrnda yukanya dogru


a11teriyor spinotalamili ve lateral spinoralamik tralitus yoluyla
beyne yonelirler.
:~tJ ~ ~ -·
Spinotalamik yollann t.ist sonlanmas1 ha!?hca 2 ttirlt.idUr:
(1) beyil, sapmm retikiiler fekirdelderi boyunca ve (2) talamu-
sun 2 farkh <;ekirdek kornpleksinde: ventrobazal lwmpleks ve
'---\[ i
ir1tralaminar fehirdehler i<;inde. Gene! olarak dokunma sinyal-
leri ba$hca vemrobazal komplekse iletilir ve dorsal kolon
dokunma sinyallerinin sonlandigi, aym talamus c;ekirdekle-
rinde sonlamrlar. Buradan itibaren sinyaller, dorsal kolondan
gelen sinyallerle birlikte somatik duysal kortekse iletilirler.
Diger taraftan, agn sinyallerinin sadece ki.ic;:Uk bir kisnn
dogrudan talamusun ventrobazal kompleksine uzamrlar.
Bumm yerine, BolUm 49'da daha aynnnh olarak tara~tldig1
gibi, agn sinyallerinin c;ogu beyin sap= retikiller <;ekirdek-
lerinde sonlamrlar ve soma buradan, agn sinyallerinin ileri
4;lem gordugu talamusun intralaminar <;ekircleklerine
~ekil 48-13. Anterolateral duysal yolun anteriyor ve lateral bolOmleri.
aktanhrlar.

Ancak ~u farkhhl<lar vard1r: (1) ileti h1zlan, dorsal kolon-


ANTEROLATERAL YOLDAKi iLETiNiN medyal lemniskal sistemdekinin sadece ui;te biri ile yansi
OZELLiKLERi kadar olup, 8-40 m/sn arasmdadir; (2) sinyallerin uzaysal
Genel olarak, anterolateral yoldaki iletide de dorsal kolon lokalizasyon derecesi zayifttr; (3) ~iddetlerin derecelendi-
medyal lenmiskal sislemdeki aym prensipler gei;erlidir. rilmesi de kusursuz degildir, duyulann i;ogu 10 ile 20
617
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ /Jkeler ve Duyu Fizyoloji

arasmclaki kuvveL derecelerinde tammlamr. Dorsal kolon


sistemi i<;in ise 100 kadar derecelendirmc varcl1r; ve (4)
hizli degi~en ve h1zh Lekrarlayan sinyalleri iletme yetenegi
zayifnr.
BOylece, amerolateral sistemin, dorsal kolon medyal
9 (
~( t
C2- ..........,
C3
lemniskal sistemden daha kaba tipte bir ileti sistemi J C3 .....,
cs-jf:,4 C5
C4 .?'- ca
oldugu a<;1kor. Buna ragmen, belirli duyu modaliteleri C5 C7-
T1 .1. I ,....-T2
sadece bu sistemde iletilir ve hi<;bir sekilde dorsal kolon- -T2 ,....-T3
medyal lemniskal sistemde ilelilmez. Bunlar, kaba T3 T4- ..-T4
-T4 TS-
dokunma ve basmca ek olarak, agn, s1cakhk, ka~mma, - TS
T5_T6 T6
gid1klanma ve cinsel duyulard1r. T1-+- /·
T7

T9
-TB \ T7
T8
T9
T10 T10
Somatik Duysal i~levlerin Baz1 Ozel Nitelikleri T1~[
T11
Somatik Duyuda Talamusun iflevi LSLI T1l
C6--,- T12
s2- L1 '
Bir insarun somatik duysal koneksi harap edildigi zaman, L1
k~i hassas dokunma duyarhgmm <;ogunu kaybeder; fakaL
kaba dokunma duyarllgmm bir k1Sn11 geri cloner. Bu nedenle,
talamusun (ve diger alt merkezlerin) temel islevinin nor- fctJ
'Lv-
L2
j S4&5 T

S3-
}1
!
L2

/
\~ i
malde bu tip bilgileri kortekse ileunek oldugu kabul edil-
L3
mekle birlikte; az <la olsa dokunma duyulanru ayrrt etme

I
yetencginin de oldugu varsayi ltr. S2
Diger taraftan, somalik duysal koneksin kaybmm, ki~inin
agn duyusunu alg1lamas1 tlzerind e az bir etkisi ve s,cakhgm I I :
,'
algtlanmas1 Uzerindc ise sadece ona duzeyde bir etkisi vard1r. -L4
Bundan dolay,, alt beyin sapmm, talamusun ve beynin ilgi.li
( L4
diger bazal bolgelcrinin bu duyarhklari aym eunede baskm
rol oynadiklanna inanmak i<;in bin;ok neden varchr. llgin<;

.,)
s~, (~
olan, hayvanlarda filogenetik geli$mede bu duyarhklann <;ok
erken onaya <;1kmasma kar~m hassas dokunma duyarhklan
ve somatik duysal korteksi n ge<; gel~mi~ olmas1drr.
L5
Duysal Duyarhgm Kortikal Kontrolu- ls,
"Kortikofiigal" Sinyaller ~
1
- L4
Periferden beyne iletilen somatik duysal sinyallcrc ek olarak,
~ekil 48-14. Dermatomlar. (Grinker RR, Sahs AL: Neurology, 6th ed.
lwrtihofiigal sinyaller serebral koneksten geriyc dogru, tala- Springfield, Ill: Charles C. Thomas, 1996)
musun, medullanm "e ornuriligin dab.a alt duysal iletici
duraklanna iletilir; bunlar duysal girdilerin hassasiyelinin
~iddetini kontrol edcrler.
Kortikoli:igal sinyaller hernen hemen t.amamen inhibitor-
dtir, oyle ki. duysal girdilerin siddeti <;ok fazla oldugunda , 48-l4'de gosterilm~tir. Sekilde kom~u dermatomlar arasmda
konikofilgal sinyaller otomatik olarak iletici <;ekirdeklerdeki kesin smular var gibi goslerilmi~e de, bu gen;ck olmaklan
iletiyi azalurlar. Bu, iki olaya neden olur: ilk olarak, duysal uzakur, ~ilnkti segmenller arasmda <;ok fazla ortfi$me varchr.
sinyallerin kom~u noronlara lateral ya)llltmm1 azaltrr ve $ekil 48-14, omuriligin en distal segmentinin dermato-
boylece, sinyal kahbmdaki keskinlik derecesi artar. tkinci munda (dermatom S5) uzanan vucudun anal bolgesini gos-
olarak, duysal kahplan ayrrt edebilmek i.izere, duyu sistemini termektedir. Embriyoda buras1 kuyruk btilgesiclir ve vi.lcudun
belli bir duyarhk arabgtnda i$ler bir ~kilde tutar. Oyle ki, en distal k1Srmdrr. Bacaklar, dermatom haritasmdan gorul-
duyarhk, sinyallerin etkisiz kalabilecegi kadar <;ok d~k dugtl gibi, embriyolojik olarak distal sakral segmenllerden
olmamalt veya sistemin duysal kahplan ayin etme kapasite- <;ok, lomber ve tist sakral segmentl erden geli~ir (L-2'den 5-3'e
sinin iHesinde kaybolacak kadar yuksek olmamahd1r. kadar). Omurilik hasan sonucunda periferik duyu bozukluk-
Kortikoftigal duysal kontroli.ln bu ilkesi sadece somatik lan ortaya ~•kngmda, $elill 48-14'te gosterildigi gibi birder-
sistem tarafmdan <legit, sonraki bolUmlerde a<;tklanacag1 matom haritast kullarularak omurilik hasannm rneydana
gibi, tum farkh duysal sistemler tararmdan kullanilir. geldigi omurilik seviyesi belirlenebilir.

Duyulann Segment Alanlari - Dermatomlar


Kaynaklar
Her spinal sinir, dcrirun demiatom olarak adlandmlan bir
Abraira VE, Ginty DD: The sensory neurons of touch. Neuron 79:618,
"segment alam"ru inerve eder. Farkll dermacomlar ~ekil
2013.
618
BOLOM 48 Somatik Ouyular: I. Genel Organizasyonu, Dokunma ve Pozisyon Duyulari

Bautista DM, Wilson SR, Hoon MA: Why we scratch an itch: the mol- Jeffry J, Kim s. Chen ZF: Itch signaling In the nervous system. Physiol-
ecules, cells and circuits of Itch. Nat Neurosci 17: 175, 2014. ogy (Bethesda) 26:286, 2011.
Bizley JK, Cohen YE: The what, where and how of auditory-object Johansson RS, Flanagan JR: Coding and use of tactile signals from t he
perception. Nat Rev Neurosci 14:693, 2013. fingertips in object manipulation tasks. Nat Rev Neurosci 10:345,
Bosco G, Poppele RE: Proprioception from a spinocerebellar perspec- 2009.
tive. Phys1ol Rev 81:539, 2001. Kaas JH: Evolution of columns, modules, and domains in the neocortex
Chadderton P, Schaefer AT, Williams SR, Margrie TW: Sensory-evoked of primates. Proc Natl Acad Sci US A 109(Suppl 1):10655, 2012.
synaptic integration in cerebellar and cerebral cortical neurons. Nat LaMotte RH, Dong X, Ringkamp M Sensory neurons and circuits me-
Rev Neurosci 15:71, 2014. diating itch. Nat Rev Neurosci 15: 19, 2014.
Chalfie M: Neurosensory mechanotransduction Nat Rev Mol Cell Biol Pelli DG, TIiiman KA: The uncrowded window of object recognition.
1044, 2009. Nat Neurosci 11:1129, 2008.
Delmas P, Hao J, Rodat-Despoix L: Molecular mechanisms of mecha- Proske U, Gandevia SC: The proprioceptive senses: their roles in sign-
notransduction in mammalian sensory neurons. Nat Rev Neurosci aling body shape, body position and movement, and muscle force.
12: 139, 2011. Physiol Rev 92: 1651, 2012.
Fontanini A, Katz DB: Behavioral states, network states, and sensory Suga N: Tuning shifts of the auditory system by corticocortical and
response variability. J Neurophysiol 100:11 60, 2008. cortlcofugal projections and conditioning. Neurosci Biobehav Rev
Fox K: Experience-dependent plasticity mechanisms for neural reha- 36:969, 2012.
bilitation In somatosensory cortex. Phllos Trans R Soc lond B Biol Wolpert DM, Dledrichsen J, Flanagan JR: Principles of sensorimotor
Sci 364:369, 2009. learning. Nat Rev Neurosci 12:739, 2011.
Hsiao S: Central mechanisms of tactile shape perception. Curr Opin
Neurobiol 18:418, 2008.

619
BOLOM 49
.#.(

Somatik Duyular: II. Agr1,


Ba~ Agr1s1 ve Termal Duyular

Viicudun bin;ok bozuklugu agnya neden olur. Bunun ac;ar. Yava$ agn, hem deride hem de derin doku ve organ-
otesinde, birc;ok farkl1 hastahgm tamsmm konulabilmesi, larda ortaya c;ikabilir.
hekimin farkh nitelikteki agnlan ayul edebilme bilgisine
dayarur. Bu nedenlerle bu boliimiin ilk kism1 agnya ve
AGRI RESEPTORLERi VE
agnyla i~kili baz1 klinik fenomenlerin fizyolojik temel-
UYARILMALARI
lerine aynlm1$t1t.
Agn, dokunun hasar gordiigii her durumda onaya Agrr Reseptorleri Serbest Sinir Sonlanmaland,r.
c;1kar ve bireyin agnh uyarandan uzakla$masm1 sagla- Deri ve diger dokulardaki agn reseptorlerinin tiimu
yan bir tepki olu$turur. Basit bir ornek olarak, uzun serbest sinir sonlanmalandtr. Bunlar derinin yi.lzeyel taba-
sure oturuldugunda iskiyumda kan damarlannm bask1 kas1 ic;inde yaygm bic;imde bulunurlar, aynca pe1iost,
altmda kalmasma bagh olarak doku hasan ortaya c;1ka- arter duvarlan, eklern yiizeyleri ve kafatastmn falks, ve
bilir. iskemi sonucu deride agn olu$tugunda birey tentoryumu gibi derin yapilann ic;inde de bulunurlar.
bilinc;siz olarak agultk noktasm1 degi$tirir. Oysa omu- Diger derin dokularda agn sonlanmalan seyrek olarak
rilik hasarmdan sonra gortildi.igi.i gibi, bireyde agn bulunur; ancak bu bolgelerin c;ogunda yaygm doku hasan
duyusu kaybolmu$sa, agnyi hissedemez ve ag1rlik nok- yava$, kronik s1z1 tipi agnya yol ac;ar.
tasm1 degi$tiremez. Bu durum k1sa bir sure sonra
derinin basmc; altmdaki bolgelerinin y1k1mma ve
Oi:; Tip Uyaran Agn Reseptorlerini Uyam: Mekanik,
Kimyasal ve Termal Uyanlar. Agn, c;e$itli tipte uya-
dokulmesine neden olur.
ranlarla olu$abilir, bu uyaranlar mekanik, kimyasal ve
terrnal agn uyaranlan olarak sm1flandmhr. Gene! olarak,
mekanik ve termal tip uyaranlar luzlt agn yollan ile ile-
AGRI TiPLERi VE NITELIKLERI-HIZLI tilirken, yava$ agn her i.ic; tip uyaranla da olu$abilir.
AGRI VE V AVAi AGRI Agn reseptorlerini uyaran kimyasal maddeler ara-
smda bradiltinin, serotonin, histamin, potasyum iyonlan,
Agn iki temel tipe aynlnn$tn: hizli agn ve yava$ agn.
asitler, asetil/wlin ve proteolitih enzi.rnler ya a/tr. Aynca P
Hizh agn, agnh bir uyaran uyguland1ktan 0,1 saniye
maddesi ve prostaglandinlerdogrudan reseptorleri uyarmaz
sonra hissedilir, yava$ agn ise 1 saniye ya da daha da uzun
ama reseptoriln duyarhgm1 arnnrlar. Kimyasal maddeler
bir zaman sonra ba$lar ve saniyeler hatta bazen dakikalar
ozellikle doku zedelenmesinden soma ortaya c;1kan yava$,
ic;inde yava? yava$ artar. Bu boliim boyunca bu iki tip
1zd1rap verici tip agrmm olu$umunda onernlidir.
agnmn iletildigi yollann fark11 oldugunu ve her birinin
ozgiil nitelikleri oldugunu gorecegiz. Agrr Reseptorlerinin Adapte Olmayan Dogas1.
Hizlt agn birc;ok e~anlamh isim de ahr: keskin agn, Vi.icuttaki diger duyu resepti:irlerinin c;ogunun aksine,
delici agn, akut agn ve elektrik agn. Bu tip agn, omegin agn reseptorleri c;ok az aclapte olurlar ve bazen hie; adapte
e1e bir igne batmld1gmda, b1c;akla deri kesildiginde ya da olmazlar. Gerc;ekte baz1 ko~ullar altmda agn liflerinin
akut yamkta hissedilen agndir. Deriye elektrik $Oku uyanlmas1 zaman ic;inde giderek artar, ozellikle agnh
uyguland1gmda da bu lip bir agn hissedilir. Keskin agn uyaran devam ediyorsa yava$, s1z1 tipi-bulannh agn
bedenin derin dokulannm bi.iytik boltimi.inde giderek artar. Agn reseptorlerinin duyarl1gmdaki bu
hissedilmez. art1$a hiperaljezi denir. Agn reseptorlerinin adapte olrna-
Yava$ agn da bin;:ok e$anlamh isim ahr: yava} yakm masmm fizyolojik 5nemi kolayca kavranabilir; zira,
agn, s1z1 Lipi agn, zonklarna, kronik agn, bulant,.h agn ve dokuyu haraplayan uyaramn etkisi devam ettigi siirece
kronik agn. Bu tip agn genellikle doku harabiyeli ile ili$- agnmn kesilmemesi bu uyararun hala elkili oldugu konu-
kilidir. Uzun sureli ve katlamlmaz bir agn hissine yol sunda bireyi uyannas1 ac;ismdan onemlidir.
621
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

yuksekse agnnm ortaya c;1k1~1 o kadar h1zh olur. Ornegin,


iist kola bir tansiyon aletinin man~onu baglamr ve arter-
yel kan ak1m1 kesilinceye kadar $i~irilirse, onkol kaslan
egzersiz yap1yorsa kan akimmm kesilmesi 15-20 saniye
ic;inde kas agnsma neden olabilir. Kas egzersiz yapm1-
iii yorsa, arteryel kan ak1m1 tamamen dursa bile 3 ya da 4
>-
Ill dakika boyunca agn ortaya c;1kmayabilir.
"'
""
Q)
C:
lskemi sirasmda agn olu~masmm olas1 nedenleri ara-
Q)
Q smda, anaerobik metabolizmaya (yani oksijensiz metabo-
lizma) bagb olarak olu~an laktik asit mil,tanmn artl§I yer
ahr. Bradikinin ve proteolitik enzimler gibi diger kimya-
sal ajanlann da hiicre hasan nedeniyle dokularda olu~-
mas1 olas1drr; bu ajanlar da laktik asite ek olarak agn sinir
uc;lanm uyanr.
43 44 45 46 47
S1cakhk (°C) Agrmm Nedeni Olarak Kas Spazm1. Kas spazm1 da
$ekil 49-1 . <;ok say1da denekle yapilan, c;ok hafif agnya neden olan agnnm s1k goriilen nedenlerinden biridir ve birc;ok klinik
deri s1cakhg1nm dag1hm egrisl (Hardy JD: Nature of pain. J. Clin Epide- agn sendromunun temelini olu§turur. Bu agn, k1smen
mio/ 4:22 1956'dan degiitirilerek almm1it1r).
mekanosensitil reseptorlerinin kas spazm1 tarafmdan
dogrudan uyanlmasLyla c;1kabihr; ancak spazm aynca kan
damarlanna bask! yapar ve iskemiye neden olarak dolayh
AGRI UYARANI OLARAK DOKU olarak agnya neden olabilir. Spazm aynca kas metaboliz-
HASARININ DUZEYi mas1m arttrarak gorece iskemiyi daha da art1m, boylece
~ekil 49-l'de gosterildigi gibi, ortalama bir birey deri kirnyasal agn uyanc1s1 olan maddelerin serbestlemesi i<;in
s1cakhgi 45°C'nin iizerine c;1knginda agn hissetmeye ideal ko~ullar olu~ur.
ba§lar. Bu s1cakhk dokulann 1s1yla zarar gormeye ba§la-
d1g1 diizeydir, eger s1cakhk bu diizeyin iizerine c;1karsa
dokular gen;:ekten haraplanmaya ba~lar. Dolayis1yla, AGRI SINYALLERINiN MERKEZi SiNiR
s1cakhga bagh agnnm toplam hasar ile degil, dokularda SiSTEMiNE iLETiLMESINDE IKILI VOL
olu~an hasann derecesi ile yakm ili§kili oldugu hemen
Bi1t.tln agn reseptorleri serbest s1mr sonlanmalandrr.
anla§1lmaktad1r.
Ancak bu reseptorler agn sinyallerini merkezi sirlir siste-
1s1 d1§mdaki etkenlerle, ornegin bakte1iyel enfeksi-
mine iletirken iki farkh yol kullamrlar. Bu yol, temel
yon, cloku iskemisi, doku burkulmas1 ve benzeri neden-
olarak iki farkh agn tipiyle ili$kilidir: luzh-keskin agn
lere bagh olarak ortaya c;1kan doku hasan diizeyi ile
yolu ve yava~-kro11ik agn yolu.
agnrun §iddeti birbiriyle yakmdan ili§kilidir.

Doku Hasan S1rasmda Kimyasal Agr1 Uyarilarmm


Ozel Onemi. Hasar goren dokudan elde eclilen ozUtler, PERiFERiK AGRI LiFLERi-"HIZLI" VE
normal deri altma enjekte edildiginde ~iddetli agn olu~- "YAVA~" LiFLER
tururlar. Kimyasal agn reseptorlerini uyaran ve yukancla
Keskin luzh agn sinyalleri ya mekanik ya cla termal agn
sayilan madclelerin bin;ogu bu ozi.ltlerde bulunabilir.
uyararu tarafmdan ba§lat1hr. Omurilige ileti hizlan 6-30
Digerlerine gore agn duyusunu daha fazla uyaran kimya-
m/sn olan kuc;:uk tip Ao tipi periferik sinirlerle iletilir.
sallardan biri, bradikini11dir. Ara§tJimactlar doku hasarm-
Buna kar$1bk yava$-kronik tip agn, c;:ogu kez kimyasal
dan sonra ortaya c;:1kan agnnm biiyiik boliimiinden
agn uyaranlan tarafmdan ba§lat1hr, ancak bazen uzun
bradikininin sorumlu oldugunu one sUnnii$tiir. Aynca
suren mekanik ya da termal uyaranlar da bu tip reseptor-
hissedilen agnnm yogunlugu potasyum iyon konsantras-
leri uyarabilir. Bu yava~-kronik agn, omurilige Hett h1zlan
yonunun lokal olarak aru~1yla veya proteolitik enzirnlerin
0,5-2 m/sn olan C tipi sinirlerle iletilir.
artmas1 ile birlikte artmaktadrr; proteolitik enzimler de
Agn inervasyonundaki bu c;:ift sistem nedeniyle, ani
dogrudan sinir uc;:lanna saldmr ve sinir zanm iyonlara
bir agnh uyaran "ikili" bir agn duygusuna yol ac;ar:
kar$I daha gec;:irgen hale getirerek agnyi uyanrlar.
beyine Ao lifleri yoluyla h1zh ve keskin bir agnnm iletil-
Agrmm Nedeni Olarak Doku iskemisi. Dokuya ula§an mesinden bir saniye ya da daha uzun bir siire sonra,
kan akum kesildiginde doku sLkhkla birka<; dakika i<;inde uyaran yava§ agi·1 C lifleri arac1hg1yla da iletilir. Keskin
c;ok agnh hale gelir. Dokunun metabolizmas1 ne kadar agr1 bireyin hasar yaratan etkeni ruzla farketmesini saglar,

622
BOLOM 49 Somatik Duyular: II. Agn, Ba~ Agns1 ve Termal Duyular

boylece bireyin bu z.ararli etkene kar~1 derhal tepki ver- OMURiLiK VE BEYiN SAPINDA iKiLi AGRI
mesini ve kendini bu etkenden uz.akla~tirarak korumasm1 VOLLARI-NEOSPiNOTALAMiK VOL VE
saglar. Yava~ agn zaman ic;inde artma egilirnindedir. Bu PALEOSPiNOTALAMiK VOL
his sonunda dayamlmaz bir agn olu~turur ve bireyin
agnmn nedenini engellemek i<;in c;oziim aramas1m saglar. Omurilige giren agn sinyalleri beyine iki yolla iletilir: (1)
Agn lifleri omurilige dorsal spinal (arka) koklerden neospinotalamik yo) ve (2) paleospinotalamik yol.
girdikten soma, arka boynuzlardaki aktanc1 noronlarda
sonlamrlar. Burada da, agn sinyalleri beyine iletilirken H1zh Agn i~in Neospinotalamik Vol. H1zh tip Ao agn
~ekil 49-2 ve 49-3'de gOsterildigi gibi iki yolda lifieli, temel olarak mekani.k ve akut Lermal agn duyu-
i~lenirler. sunu ta~;irlar. Arka koklerde, ~eldl 49-2'de gosterildigi
gibi agirhkh olarak lamina l'de (lamina marjinalis) sonla-
mr ve burada neospinotalamik yolun ikinci-s1ra noronla-
rmi uyanr. Bu ikinci-s1ra noronlardan c;1kan uzun lifler
hemen omurilikte anteriyor komissurada <;apraz yaparak
kar~ yone gec;er ve yukanya donerek anterolateral kolon
Spinal __,c~ t✓ ~ - -
1
c>-H1zh-kesk· i<;inde beyine gider.

""'"~
•sinir , -"
~
. Ji 1n
,a, "''" Neospinotalamik Volun Beyin Sap1 ve Talamusta
~l
dem/;et
i - ,II ~ - ~\

"'\~lll~U~

j Sonlanmas1. Neospinotalarnik yolun az sayidaki lifi
beyin sapmda retiktiler alanda sonlamr; ancak liflerin
btiyuk bolumii kesintiye ugramadan talamusa gider ve
burada ventrobazal komplehste, Bolum 48'de tart1~1ld1g1
gibi dokunma duyulanm ta~1yan dorsal kolon-medyal
Lamina .. IXJ VIII lemniskal yol ile birlikte sonlamr. Az say1da noron tala-
marjinalis
S~bstansiya- - - _ . Yava~-kronik musun posteriyor c;ekirdek gmbunda da sonlanir.
Jelatinoza - agn lifleri Sinyaller bu talamus alanlarmda beynin diger bazal bol-
Anterolateral
yol gelerine ve somatik duysal kortekse giderler.
~ekil 49-2. " Htzlt-keskin" ve "yava~-kronik" agn sinyallerinin beyine
omurillk Gzerinden aktanlmasin1 saglayan ileti yollan . A~ lifleri h1zlt- Sinir Sisteminin Vucutta H1zh Agny1 Lokalize
keskin agny1, C lifleri yava~-kronlk agny1ilet ir. Edebilme Yetenegi. Hizli-keskin agn, yava~-kronik
agnya oranla vucudun farkl1 boltimlerinde <;ok daha kesin
bi<;imde lokalize edilebilir. Ancak bir bolgede yalmzca
Somatosensor alanlara
agr1 reseptorleri uyanlrr, dokunma reseptorleri ~ zamanli
olarak uyanlmazsa h1zli agr1yi lokalize etmek de bile zor
olabilir. Bu ko~ullarda agn s1khkla uyaranm uyguland1g1
I Talamus I bolgenin, 10 cm ya da daha fazla c;ap i<;inde hissedilir.
Oysa dorsal kolon-medyal lemniskal sistemi uyaran
Ventrobazal----- dokunma reseptorleri de e~ zamanh uyanld1gmda lokali-
kompleks ve
posteriyor zasyon hemen hemen kesin olarak belirlenebihr.
~ekirdek

Glutamat, Tip Ao H1zll Agn Liflerinin Olas, Noro-


"Htzlt" agn
lifleri
transmiteridir. Glutamaun omurilikte tip A delta agn
RetikGler sinirleri sonlanmalanndan salgiland1gma inamlmaktad1r.
formasyon Glutamat merkezi sinir sisteminde en yaygm kullamlan
uyanc1 transmiterlerden biridir, etki siiresi yalmzca birkac;
milisaniye surer.

9 Agn yollan
Vava~-Kronik Agrmm Ta~mmasmda Paleospino-
talamik Vol. Paleospinotalamik yol daha eski bir sistem-
dir ve temel olarak periferik tip C yava~-kronik agn
liflerinden gelen agn)'l ve tip Ao liflerinden gelen sinyal-
$ekil 49-3. H1z/1-bat1c1 ago yo/u ve yava~-yamc, agrJ yo/u arac1ltg1 ile lerin baz1lanm ta~1r. Bu yolda periferik lifler omuriligin
agn duyusunun beyin sap1, talamus ve beyin kortekslne lletilmesi. arka boynuzunda ttimuyle lamina II ve III'de sonlamrlar,
623
Onite IX Sinir Sistemi: Genet ifkefer ve Duyu Fizyoloji

bu iki tabakaya birlikte substansiya jelatinoza ad1 verilir. olarak hangi noktada oldugu ayut edilemez. Bu fenome-
~eldl 49-l'de goriildiigii gibi arka kOkiln yan boliimleri nin nedeni, bu yolun multisinaptik, yaygm baglanttlar
C liflerinin sonlanmalarmclan olu~ur. Gelen sinyalin ic;ermesiclir. Bu durum hastalann sikhkla baz1 kronik agn
buyuk bolilrnii daha sonra yine arka boynuzun i<;inde yer tiplerinde kaynagm yerini ifade etmekte ya$ad1klan
alan bir ya da daha fazla say1daki kisa lifli noronlarla giic;li.igii ai;Iklamaktad1r.
baglant1 yapar ve daha sonra yine arka boynuzda yer alan
Agnnm Degerlendirilmesinde Retikuler Formasyon,
lamina V'e gider. Burada bu bir dizi nOronun sonuncusu
Talamus ve Serebral Korteksin i~levi. Serebral korteksin
bulunur ve uzun bir aksonla hizh agn yolundan gelen
somatik duysal alarurun ttimi.iyle <;1kanlmas1, agn duyusu-
aksonlarla birle~erek anteriyor komissurada kar~1 tarafa
nun algtlanmas1m engeilemez. Bu nedenle agn duyusunun
gec;er ve anterolateral yol ic;inde beyine giderler.
bilin<;li olarak algtlanmasmdan beyin sap1 retikiiler forrnas-
P Maddesi Tip C Sinir Sonlanmalarmm Yava~- yonunun, talamusun ve diger alt beyin merkezlerinin
Kronik Agri iletisi i~in Olas1 Norotransmiterdir. sorumlu oldugu sonucu i;:1kanlabilir. Bu durum serebral
Ara~tlrmalar, omurilige giren tip C agn liflerinin transmi- korteksin agnrun normal degerlendirilmesinde hi<;bir rolii
ter olarak hem glutamat, hem de P maddesini kulland1k- olmachgi anlamma gelrnez. Konikal somatik duysal alamn
lanm dii~undiirmektedir. Glutamat transmiteri h1zla elektriksel olarak uyanlmas1, uyanlann yiizde tic;ii oramnda
etkili olur ve etkisi birka<; milisaniye surer. P maddesi c;ok hafif agn alg1lanmasma yol ac;ar. Agnnm alg1larnnas1 ilke
daha yava$ serbestlenir; konsantrasyonu saniyeler, hatta olarak daha alt merkezlerin i~levi olmakla birlikte, korteksin
dakikalar i<;inde artar. Ele igne batmasmdan soma olu~n ozellikle agn kalitesinin yorumlanrnasmda onemli bir role
"c;ifte" agn duyusunun kISmen glutamatm h1zh agn duyu- sahip oldugunu dii~i.ini.ihnektedir
suna yol ai;arken P maddesinin daha yava~ bir duyuya yol
Agr1 Sinyallerinin Beyinde Genel Uyanlabilirligi
ac;mas1 gerc;egine bagh olu~bilecegi one siirtllmii$tiir.
Art1rabilme Yetenegi. Yava$, ac1 verici agn tipinin son-
Heniiz bilinmeyen detaylan bir yana b1rak1rsak, glutama-
lanchg1 bolgeler olan beyin sap1 retikuler alanlan ve ta!a-
lm merkezi sinir sisteminde agn duyusunu iletmede en
fazla oranda yer ald1g1 ve P maddesinin yava$-kronik musun intralaminar <:ekirdekle1·inin, elektriksel olarak
uyanlmas1, biiti.in beyinde guc;lu bir uyanc1 sinirsel akti-
agnyi iletmekten sormnlu oldugu a<;1kttr.
vite olu~masma yol ac;ar. Bu iki bolge, Boliim 60'da taru-
Paleospinotalamik Yolun (Yava~-Kronik Agn ~1ld1g1 gibi beyinin temel "uyamkhk sisteminin"
Sinyalleri) Beyin Sap, ve Talamusa Projeksiyonlan. boliimlerini olu~turur. Bu durum ~iddetli agris1 olan
Yava$-kronik agny1 ileten paleospinotalamik yol, beyin bireyin neden uyuyamad1g1m ac;1klar.
sapmda ~ekil 49-3'de gosterilen geni~ golgeli alanda
Agri Yollarmm Cerrahi Olarak Kesilmesi. ~iddetli ve
yaygm bic;imde sonlanu. Liflerin yalmzca onda biri ile
dayantlmaz agns1 olan bireylerde (bazen h1zla buytiyen
dortte bi.Ii kadan talamusa ula$Ir. Diger lifler $U ii<;
kanser nedeniyle olu~ur) agrmm dindirilmesi gerekir.
alandan birinde sonlanular: ( 1) medulla, pons ve mezen-
Agnyi dindirmek ic;in agn duyusunu ta~1yan sinir yolu
sefalonun retikiller (=ekirdeklerinde, (2) mezensefalonun
belli bir noktadan kesilebilir. Agn bedenin alt boliimiin-
derinlerinde bulunan siiperiyor ve inferiyor kollikulum-
den kaynaklamyorsa omuriligin torasik bolumiinde
lan kapsayan tektal a1anda ve (3) Sylvius kanahm c;ev-
yapllan bir kordotomi, agny1 birkac; hafta ile birkac; ay
releyen peri.ahu.aduhtal gri alanda. Beynin bu alt bolgeleri,
arasmda dindirir. Kordotomi yapmak ic;in agrmm bulun-
agnnm 1zdirap verici duygusunun olu$umu ac;1smdan
dugu boliimun kar~1 tarafmda omuriligin antero!ateral
onemli goztikmektedir, c;unku yap1lan hayvan deneyle-
dortte birlik boliimii kISmen kesilir, boylece anterolateral
rinde, agn duyusunun serebruma ula$mas1 onlenecek
duyu yolu kesilmi$ olur.
bi<;imde mezensefalon i.izerinden kesi yapilm1~ hayvan-
Kordotomi iki nedenle agny1 dindirmede bazen ba$a-
lann, bedenlerinin herhangi bir yeri travmaya ugrach-
nh olmaz: ilk olarak, bedenin tist boliirniinden gelen agn
gmda act duyduklan goriilmii~tilr. Beyin sapmdaki agn
liflerinin buyuk bolumii beyine ula~mcaya kadar kar~1
alanlarmdan ba~layan c;ok say1da k1sa lif, agn sinyalle-
yone gec;mez, bu nedenle kordotomi bu lifleri kesmez.
rini yukanya, talamusun intralaminar ve ventrolateral
lkincisi, agn s1khkla birkac;. ay sonra geri cloner; bunun
i;:ekirdeklerine, hipotalamusun belli bolgelerine ve
kismen nedeni, normalde etkili olmak ic;in c;ok zay1f olan
beyinde cliger bazal bolgelere iletirler.
diger agn ileti yollannm (ornegin dorsolateral yoldaki az
Sinir Sisteminin Yava~-Kronik Yolla iletilen Agn sayida yol) duyarhklanmn artmas1d1r. Agnyi dindirmek
Duyusunu Zay1f Bi~imde Lokalize Edebilmesi. amac1yla denenen bir diger deneysel cerrahi i~lem, tala-
Paleospinotalamik yolla iletilen agnmn lokalizasyonu musun intralaminar i;:ekirdeginde ozgul agn alanlannm
kesin degildir. Omegin yava~-kronik agn yollanyla ileti- koterize edihnesidir, bu ~lem 1zduap verici agnyi dinclirir
len agnmn yalmzca bedenin hangi boli.imtinde oldugu, ancak Onemli koruyucu roli.l olan "akut" agnmn alg1lan-
bacakta m1 kolda m1 oldugu aym edilebilir, ama tam mas1m etkilemez.

624
BOLUM 49 Somatik Duyular: II. Agn, Ba~ Agns1 ve Termal Ouyular

BEYiN VE OMURILIKTE AGRI bic;imde yerle$ffii$ olan nukleus retikii.laris parajigantosel-


BASKILAMA (ANAUEZi) SiSTEMi liilaris. Bu c;ekirdeklerden ba$layan ikinci-sira sinyalleri,
omuriligin dorsolateral kolonlan i<;inde a$ag1 dogru
Bir bireyin agnya tepkisi c;ol< buyok olc;O.de degi$ken ola- ta$111lt, (3) omurilik arka boynuzunda bulunan bir agn
bilir. Bu degi$kenligin nedeni, beyinin anayezik sistem ach inhibitor komplehsine baglamr. Bu noktada analjezi sin-
verilen bir agn kontrol sistemini aktive ederek sinir sis- yalleri, agn sinyallerini beyine iletilmeden once
temine gelen agn sinyallerini basktlama yeteneginin engelleyebilir.
olmas1d1r. Periakuaduktal gri alamn ya da rafe magnus c;ekirde-
~ckil 49-4'de gosterildigi gibi analjezi sisterni tic; ginin elektriksel olarak uyanlmas1, dorsal spinal kokler
temel bile$enden olu$ur : (1) tic;tincti ve dordtincti vent- arac1hg1 ile omurilige giren birc;ok gti<;:lti agn sinyalini
riktil ve Sylvius kanalmm c;evresinde bulunan Ust pons bask1layabilir. Periakuaduktal alam uyaran daha yuksek
c;evresi ve mezensefalondaki periakuadukta1 gri madde ve beyirl bolgelerinin uyanlmas1 da agny1 bask1layabilir. Bu
periventrihiiler alanlar (2) ponsun alt bolUmtinde ve ytiksek beyin bolgeleri arasmda (1) ti<;:tincti ventrikule
medullanm tisl boli.imtinde bulunan ince bir orta hat kom~u hipotalamustahi periventrikii.Ier (ekirdehler ve (2)
c;ekirdegi olan rafe magnus rekirdegi ve medullada lateral daha az oranda hipotalamusta bulunan m.edyal 6n beyin
demeti yer ahr.
Analjezi sisteminde birka<;: transmiter madde yer ahr.
Bunlar arasmda en onemlileri enkefalin ve serotonindir.
Periventrikiiler <;:ekirdekler ve periakuaduktal gri alandan
koken alan bin;ok sinir lifi, sonlanmalannda enkefalin
salgilar. ~ekil 49-4'de gortildtigi.i gibi rafe magnus <;ekir-
O9uncu Periventrikuler
ventrikul 9ekirdekler deginden c;1kan bir c;ok sinir sonlanmas1, uyanldiklarmda
enkefalin serbestler.
Bu bolgelerden koken alan lifler omuriligin dorsal
Periakuaduktal~
gri madde boynuzlarma sinyal gonderirler ve sinir sonlarunalannda
serotonin salg1larlar Serotonin , lokal omurilik noronla-

----
Akuaduktus--
Mezensefalon nndan enkefalin salgilanmasma yol acar. Enkefalinin,
Dord0nc0" Enkafalin arka boynuzda sinaps yapan hem C tipi, hem de Ao tipi
ventrik0I "
r noronu agn liflerinde presinaptik ve postsinaptik inhibisyona neden
- -Pons olduguna inamlmaktad1r.
Ozetle analjezi sistemi agn sinyallerini omurilige giri$
--._____ Rafe m~gnus noktasmda engellenebilir. Gerc;ekte bu engel agn sinya-
--._____ c;:ekirdegi liyle il~kili bir c;ok yerel omurilik reOeksini de, ozellikle
Boli1m 55'de tammlanan geri <;ekme refleksini de
--Medulla engelleyebilmektedir.
II Nukleus rafe magnustan
gelen serotonerjik noron
D
I
BEYNiN OPiYAT

'ii
SiSTEMi-ENDORFiNLER
~

Enkefalin ',,.
..... VE ENKEFALiNLER
noronu~
Agn res~orG__t__ " . . -
noronu ---- ~
1
,.
j -,_, _ Klfkb~ yildan daha onceki yillarda, beyin sapmda peria-
kuaduktal gri madde ya <la ti<;:tincti ventriktiltin perivent-
riktiler c;ekirdegi c;evresine az miktarda morfin enjekte
/ ~, ' edilmesinin de1in bir analjezi olu$turdugu bulundu. Bunu
izleyen c;ah~malarda morfine benzeyen ajanlann, temel
olarak opiyatlann, aralannda mnuriligin arka boynuzu-
nun da bulundugu analjezi sistemi ic;indeki diger nokta-
larda da etkili oldugu bulundu. Bircok ilacin noronlann
uyanlabilirligini, sinaptik reseptorlere etki ederek degi~-
Anterolateral tirdigi gen;eginden yola c;1karak, analjezi sisteminde
sistemde talamusa
giden ikinci noron "morfin reseptorlerinin" varhg1 nedeniyle, morfine benzer
baz1 norotransmiterlerin beyin tarafmdan salgilanmast
~ekil 49-4. Beyin ve omurllikteki analjezi sistemi. ( 1) gelen agn sin-
yallerinin omurllik duzeyinde inhibisyonu ve (2) agn sinyallerini hem
gerektigi dti~tinUldti. Bu varsa}'1ma dayanarak, beyirlde
omurilik hem de beyin sap1nda bask1layan enkefalin salgilayan noron- dogal opiyat aramak ic;in yogun calJ$malar yap1lm1$tlr.
lann varl191. Gilni1mtizde sinir sisteminin farkh bolgelerinde bir
625
Unite IX Sinir Sistemi: Gene/ like/er ve Duyu Fizyoloji

dtizine opiyat benzeri madde belirlenmi~tir. Biltiln bu


maddeler ti<;; btiytik protein molekuliiniin yilom tirtinle-
ridir: Pro-opiyomelanokortin, proenkefalin ve prodinorfin.
Bunlar arasmda en onemli olanlar, (1-endo,jin , met-
enkefalin, leu-enkefalin ve dino1findir.
Beyin sap1 ve omurilikte, daha once tarumlanan anal-
jezi sisteminde iki enkefalin bulunmu~tur. Hipotalamus
ve hipofiz bezinde ise beta endorfin belirlenmi~tir.
Dinorfin, enkefalinlerle aym bolgelerde bulunmu$tur,
ancak daha az miktarlarda bulunur.
Sonuc;; olarak, beyindeki opiyat sisteminin aynnulan
tam olarak anla~ilmaffil~ olmakla birlikte periakuaduktal
Viseral Deri
gri madde ve periventrikiiler alanlara giren sinirsel sin- sinir lifleri sinir lifleri
yallerle anaijezi sisteminin aktivasyonu ya <la morfin
benzeri ilac;:larla agn yollannin inaktivasyonu, periferik ' \ \, "'
~ekil 49-5. Yans1yan agn ve yans1yan hiperaljezinin mekanizmasi. 1 ve
sinirler yoluyla gelen agn sinyalinin giri$ini hemen 2 numarah noronlar agn sinyallerini hem deriden, hem de i( organlar-
tamamen bask1layabilir. dan ahrlar.

Yans,yan Agrmm Mekanizmas,. ~ekil 49-5'de yans1-


Agra ilet isinin Egamanh Dokunma Duyusu yan agnlann btiyuk bolumti ic;in olas1 mekanizma goste-
Sinyalleriyle inhibisyonu rilmektedir. $ekilde, viseral agn lifleri ile deriden gelen
Agn kontroliiyle ilgili olarak bulunan bir diger onemli ozellik, agn sinyallerini ileten liflerin, aym ikinci noronlar (1 ve
periferik dokunma duyusu reseptorlerinden gelen uyanlarla 2) ilzerinde sonland1g1 gorulmektedir. Viseral agn lifleri
geni~ A~ duysal liflerin uyanlrnasmm, viicudun aym bolgesin- uyanld1gmda, organdan gelen agn sinyallerinin en
den ta?man agn sinyallerini baskilayabilmesidir. Bu etkt, ola- azmdan bir bolumu, deriden gelen sinyalleri alan noron-
s1hkla omurilikteki lokal lateral inhibisyonun sonucudur. Bu lardan biri uzerinde de sonlamr. Bu nedenle birey agrmm
durum, agnh bolgenin ovu~turulmasmm agrmm dindirilme- deriden geldigini hisseder.
sinde neden ise yaradiguu ve merhemle ovma= agnrun azal-
ulmasmda neclen yararh oldugunu a<,;Jklamaktadir.
VISERAL AGRI
Bu mekanizma ve bununla ~ zamanh olarak merkezi anal-
jezi sisteminin psikojenik olarak uyanlmas1, olastltkla a.ku- Kann ve gogus bo~lugundaki farkh organlardan gelen
punlitumn agnyi dindirmesindeki mekanizrnayt a~1l<layabilir. agn, viseral inflamasyon, viseral enfeksiyon hastahklan
ve diger viseral bozukluklann tamsmda kullamlabilen az
Agrmm Elektriksel Uyar1yla Tedavi Edilmesi say1daki bulgudan biridir. C::ogu kez bir organda agnnm
d1$mda diger hie; bir duyu tipi i<;;in duysal reseptorler
Agnnm elektriksel uyan kullamlarak basktlanrnas1 i~in baz1 bulunmaz. Aynca viseral agn, birka<;; onemli ozellik ac;1-
klinik i~lemler geli~tirilmi~tir. Uyanc1 elektrotlar, se~ilen deri smdan yuzey agnsmdan fa rkhdir.
bolgesine ya da baz1clurumlarda omurilik iizerine yerl~tirilir Yilzeyel agn ile viseral agn arasmdaki en onemli fark-
ve dorsal duysal kolonlan uyanuak hedeflenir. lardan biri, organda btiyi.ik oranda lokalize olan bir
Baz1 hastalarda elektrotlar, sterotaksik olarak talamusun hasann nadiren ~iddetli agnya yol ac;mas1d1r. Ornegin, bir
uygun intralaminar ~ekirdeklerine ya da diensefalonda peri- cerrah, uyamk bir hastada bagusak boliimtinii ttimtiyle
ventriktiler veya periakuaduktal alana yerle~tirilir. Daha ikiye kesse bile, hasta onemli bir agn duymaz. Tersine,
sonra hasta uyannm dtizeyini kendisi kontrol edebilir. Baz1 bir organdaki agn sinir sonlanmalanmn yaygm olarak uya-
olgularda dramatik dtizelmeler bildirilnti~tir. Yine, birka~ nlmasi ~ddetli olabilecek bir agnya yol ac;;ar. Ornegin,
dakikahk bir uyanyla 24 saat kadar uzun stire agnrnn dindigi bag1rsaklarda geni$ bir alanda kan dola~1mmm kesilme-
de bildirilmi~tir. sine yol ac;an iskemik bir durum, c;ok sayida yaygm agn
lifini e$ zamanh olarak uyanr ve c;;ok $iddetli agnya yol
ac;abilir.
YANSIYAN AGRI
S1khkla bir birey, vilcudunun bir b5ltimtindeki agny1,
agnnm yer ald1g1 dokudan daha uzak bir bolgede hisse- Ger~ek Viseral Agrmm Nedenleri
der. Bu fenomene yans1yan agn denir. brnegin, viseral
Bir organda, yayglll bir alandaki agn sinir uc;lanm uyaran
organlardan birindeki agn, viicut yuzeyindeki bir alanda
herhangi bir uyaran, viseral agnya neden olabilir. Bu Lip
hissedilir. Farkh tiplerdeki yans1yan agnlara ili~kin bilgi,
uyaranlar arasmda viseral dokunun iskemisi, organ yuzeyi-
klinik tamda onemlidir, c;unkil birc;ok viseral sorunun tek
n.in kimyasal olarak hasar gormesi, ic;i bo~ bir organda duz
klinik bulgusu, yans1yan agndJr.

626
BOLOM 49 Somatik Duyular: II. Agn, Ba~ Agns1 ve Termal Duyular

~iddet.li bir agnya neden olur, oysa benzer bir kesi viseral
kas spaz1m, ic;i bo? bir orgamn kendisinin ya da c;evresindeki pe1itonda ya da bagirsak duvannda yapilchgmda pek agn
bag dokunun a~m gerilmesi yer ahr. Torasik ve abdominal olu$turmaz.
bo?luk ic;indeki bi.iti\n organlardan kaynaklanan agn duyusu
C tipi agn lilleriyle iletilir ve bu nedenle yalruzca kronik-sm ViSERAL AGRININ LOKALiZASYONU-
tipi agn iletilir. "ViSERAL" VE "PARYETAL" AGRININ
iskemi. lskemi, viseral agnya olasilikla diger dokularda iLETi YOLLARI
agn olu~tunna mekanizmas1 ile benzer mekanizmayla, yani
asiclik metabolik son tirtinlerin ya da bradikinin, proteolitik Farkh organlardan gelen agnyi lokalize etmek birkar;
enzituler ya da agn sinir uc;lanm uyaran diger maddelerin nedenle zordur. Uk olarak, hastamn beyni i<; organlann
birikmesi yoluyla yol acar. varhg1yla ilgili ilk elden bilgiye sahip degilclir; bu nedenle
Kimyasal Uyaranlar. Nadiren, gascrointestinal sistem- i<; organlardan gelen bir agn uyans1 yalmzca genel olarak
den, hasar olu~turan macldeler periton bo~luguna s12ar.
lokalize edilebilir. ikincisi, kann ve gogi.is bo$lugu ir;in-
Ornegin, mide ya <la duodenumdaki rtipttire bir ulserden
proteolitik asidik mide suyu s1zabilir. Bu s1v1, viseral perito- deki organlardan gelen agn uyanlan, iki yolla merkezi
nun yaygm bic;imde sindirilmesine yol ac,-abilir, agn lifleri c;ok sinir sistemine iletilir: ger~eh viseral yol ve pmyetal yol.
yaygm bir alanda uyanhr. Bu agn dayamlmaz bic;imde Gerr;ek viseral agn, otonom sinir demeti ir;indeki agn
~iddetlidir. duyu yollanyla iletilir, bu agn genellikle vi.icudun agnyan
lc;i bo~ organlarm spazmt. Bag1rsagm bir boli.imii, safra organdan r;ok uzakta bulunan bir yi.izeyel alarunda agn
kesesi, i.lreter, safra kanah, ya da ic,;i bo~ herhangi bir orgamn hissi verecek bic;imde yans1yan agn olarak alg1lamr.
bir boli.lmi.lntlnspazm1, olas1hkla agn siuiruc,;lanntn mekanik Tersine, paryetal duyular, paryetal periton, plevra ya da
olaiak uyanlmas1 ncdeniyle agnya neden olabilir. Bir diger
perikarddan kaynaklanan lokal spinal sinirlerle dogrudan
olas1hk, kas spaz= kasa ula~n kan almruru azahmas1 ve
spazrmn kas metabolizmasm1 arunnas1 sonucu ~iddetli iletilir; bu nedenle bu duyular dogru.dan agnlt bolge iize-
agnrun olu~mas1dir. tinde lohalize edilebilir.
Spazm olu?an bir organda agn genellilde kramp/ar bii;i-
mindedir, yani agn artarak $iddetlenir ve daha sonra azahr. Viseral Yollarla iletilen Yans1yan Agnmn Lokali-
Bu si.lre<; her birkai; dakikada bir kesintili ~ekilde devam eder. zasyonu. Bir viseral agn vi.icul yuzeyine yans1d1gmda
Bu arahhlt dongi.lni.in nedeni, di.iz kasm kas1lma donemleri- birey genellikle viseral orgamn agnyi embriyonik
nirl arahhlt olmas1d1r. Omegin, spastik bag1rsaga dogru iler-
d5nemde olusurken k5ken ald1g1, ancak arllk kom~u
leyen her peristaltik dalga, a~m uyanlabilir durumdaki
bagrrsakta agnya neden olur. Spastik tip agn, apandisiL, gasl- olmayabilecegi dennatomal segmentte lokalize eder.
roenteril, kab12hk, menstri.iasyon, dogum, safra kesesi hasLa- Omegin kalp, lOraksm i.ist kisrm ve boyun b5lgesinden
hhlan ya da ureter ukanmas1 durumunda ortaya c;1kabilir. koken ahr, bu nedenle kalbin viseral agn litleri sempatik
i~i Bo~ Organlarm A~m Gerilmesi. lc,;i bo~ organlann duysal sinirlerle yukan dogru la$mlr, C3-T5 segmentleri
a~m dolmas1 da, olas1hkla dokunun keuclisinin a~m geri]- arasmda omurilige girer. Bu yi.izden, ~eldl 49-6'da goste-
mesi sonucu agnya nedeu olur. A~in gerilme orgam c;evrele- rildigi gibi, kalpten kaynaklanan agn, boynun yanma,
yen vcya duvanna giren damarlann kaparunasma da yol
omuz i.izerine, pektoral kas i.izerine, koldan 3$ag1ya ve
ac;abilir, bu da iskemik agny, uyanr.
Duyars1z ic; Organlar. Az say,da organ boli.imti, her-
sternum i.izerine yayihr. Bu alanlar, vi1cu1 yuzeyinden
hangi bir tip agnya kar~t ttimtiyle duyarsm:iir. Bu tip dokular somatik duysal sinir lifleri C3 ile 15 omurilik segmentine
arasmda akciger alveolleri ve karacigerin parankimas1 yer giri$ yapan b5lgelerdir. Daha s1k olarak agn sag yandan
ahr. Ancak karaciger hapsiilii hem dogrudan cravmaya, hem c;ok sol yanda hissedilir, c;i.inki.i koroner hastahk kalbin
de gerilmeye kar~1 a~m sekilde duyarhd1r ve safra hanallarr sol tarafmda sag yanma oranla daha sik gortili.ir.
da agnya duyarltdu. Akcigerlerde ise alveoller cluyars1z olsa Mide, embriyoda yedinci ile dokuzuncu torasik seg-
da hem bron~la,~ hem de paryetal plevra agnya 1;ok mentten gel~ir. Bu nedenle midede ortaya r;1kan bir agn,
duyarhd1r. g5bek i.izerinde anteriyor epigastriyuma yans1r. Bu b5lge
yedinci ile dokuzuncu lOrasik segmentler arasmdaki
vi.icut yuzeyinden gelen somatik duyulann da omurilige
ViSERAL HASTALIKLARDAN KAYNAKLANAN girdigi b51gedir. ~ekil 49-6'da organlardan diger yi.izeyel
"PARYETAL AGRI" vilcut bolgelerine yans1yan agrilarm yerleri g5sterihnek-
Bir bastahk bir orgam etkilediginde genellikle hast.ahk tedir. Bu dag1hm, genellikle ilgili organlann koken aldik-
si.ireci paryetal peritona, plevraya ya da perikarda da lan embriyo alanlanyla baglannhdir.
yayihr. Bu paryetal yuzeyler, deriye benzer bii;imde peri- Abdominal ve Torasik Agn iletisi i~in Paryetal Yol.
ferik spinal sinirlerle inerve eclilen yaygm agn baglanula- Organlardan kaynaklanan agn genellikle vilculta iki
nna sabiptii-. Bu nedenle bir orgam <;evreleyen paryetal yi.izeyel alanda lokalize edilir; <;i.inkil agn bir yandan
duvardan kaynaklanan agn genellikle keskindir. Bir yans1yan viseral yolla, diger yandan dogrudan paryetal
5rnek, gerc;ek viseral agn ile bu agn arasmdaki fark1 g5s- yolla iletilir. ~ekil 49-7'de inflamasyonlu bir appendiks-
terebilir: bir btc;akla yap1lan kesi paryetal peritonda len ikili agn iletisi gosterilmektedir. Agn uyanlan
627
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

,-/
Agre ve Diger Somatik Duyularla ilgili Baz1
Klinik Anormallikler
Hiperaljezi- Agr1ya Kar~• A~m Ouyarhk
Bir agn siniri yolu, bazen a~m derecede uyanlabilirlik
kazarur, bu da hiperaljezi denilen durumu olu~turur.
Hiperaljezinin olas1 nedenleri arasmda (1) agn reseptorleri-
nin a~1n duyarhgi (primer hiperaijezi adm1 ahr) ve (2) duysal
iletinin kolayla~mas1 (sekonder hiperaljezi) bulunur.
_ , / ...___ 1 , , , , Pilar
. ~ A ~ '!
Primer hiperaljeziye bir omek, gtine~ yamg1 olan derinin
..., • I \ I
a~m duyarh hale gelmesidir. Derideld agn sinir uc;larmm
-"', I . 1
Umbilikus
I I 1 o!as1hkla histamin, prostaglandin ve diger maddelerin yamk
' I
sonucu lokal dokuda birikmesiyle duyarla~masma bagh
olarak ortaya c;ikar. Sekonder biperaljezinin nedeni, genel-
likle talamus ya da omurilikteki lezyonlard1r. Bu lezyonlann
baz1lan a~ag1da tam~Iacakttr.

Herpes Zoster (Zona)


Herpesviriis nadiren bir dorsal kok gangliyonunu enfekte
eder. Bu enfeksiyon bu kok gangliyonun bagh oldugu derma-
tomda ~ddetli agnya neden olur. Vtlcudun yansmda ku~ak
$ekil 49-6. Farkll viseral organlardan yans1yan agnnm, deri yOzeyinde bic;iminde agnya neden olur. Bu hastahga herpes zoster ya da
hlssedildigi b61geler "zona"denir. Dermatom bolgesindeki deride stkhkla deride
dokilntiiler ortaya c;1kar.
Agrnun nedeni, muhtemelen dorsal kok gangliyonun-
daki agn noron hticrelerinin virtisle enfekte olmas1dtr. Agnya
j T10
yo! ac;masmm yam s1r.1 virtis, noronal sitoplazmik aktmla
periferik aksondan deriye dogru ta~mrr. Bu bolgede virus,
birkac; gun boyunca ktzankhk ve veziktlllerin olu~masma ve
'c • sonraki birkac; gun ic;:inde de bu vezikilllerin kabuk baglay1p
' L1 dokillmesine yol ac;ar. Biltiln bu olaylar enfekte arka koktin
inerve ettigi dennatom alam ic;inde gerc;ekl~ir.

Agrih Tik (Tic Douloureux)


c Baz1 bireylerde be~ci ya da dokuzuncu sinirin duysal olarak
kapsad1g1 alan ic;inde (ya da bu alamn bir bolgesinde) , yuziln
bir yansmda b1c;ak saplamr gibi veya delici bir agn gortililr.
,....,,
\ ~ 1 Viseral agn Bu olguya agnh tik ya da trigemina.l 11evralji ya da g1ossofarin-
gea1 nevralji denir. Agn, aniden bir elektrik c;arpmas1 gibi
~~ hissedilir, yalruzca birkac; saniye silrebilir ya da silrekli ola-
/ Paryetal agn
bilir. GeneUikle ytizi.in yuzeyinde, ag1z ic;inde ya da bogazm
ic; yuztindeki, a~m derece duyarla~nn~ bir alanda bulunan
tetiklenme bolgesinden ba?lar- hemen her zaman b~latan
/ uyan, bir agnh uyarandan c;ok, mekanosensitifbir uyarand1r.
$ekil 49-7. Apendiksten gelen agn sinyallerinin viseral ve paryetal ile- Ornegin hasta bir lokmayi yutarken, besinin tonsillere
timi. degmesi sonucu be~inci stnirin mandibi.iler boltimtinde b1c;ak
saplamr gibi bir agn ortaya c;1kar.
Agnh tik agns1, genellikle a~m duyarb alana giden peri-
fcrik sinirlerin cerrahi olarak kesilmesiyle engellenebilir.
oncelikle apendiksten sempatik sinir demetleri i<;inde B~inci sinirin duysal boltimti, genell.ikle kranyumun ru~ma
bulunan viseral agn lifleriyle omurilikte TlO ya da Tll c;1kar c;J.kmaz kesilir. Bu bolgede, be~inci sinirin motor ve
duysal lifleri birbirinden aynhr, boylece birc;ok c;ene hareke-
dtizeyine iletilir. Bi1 agn gobek 9evresine yansu- ve s121h,
tinin yaptlmas1 i~in gerekli olan motor boltimler korunurken,
kramp tipi bir agnya neden olur. Agn sinyalleri aynca duysal bil~enler haraplamr. Bu operasyon, ytiziin bir yansm1
inflamasyonlu apendiksin Uzerini saran ya da ona kom$U anestetik durumda b1rak1r, bu kimi zaman sikmu yarattr.
olan ve kann duvanna yap1~1k durumdaki paryetal peri- Aynca bazen operasyon ba$af!S1Z olur, bu <la agnya neden
tondan da kaynaklamr. Bu uyanlar irite olan peritondan olan lezyonun periferik sinirlerde degil, beyin sapmdaki
ba~lar ve abdomenin sag alt kadranmda keskin bir agnya dnysal ~ekirdeklerde olabilecegiui dil$tindilrtir.
neden olur.
628
BOLUM 49 Somatik Duyular: II. Agri, Ba~ Agr1s1 ve Termal Duyular

inen yollar 91kan yollar Serebral bolge \ _ ~ Beyin sap1 ve


kaynakh ba~agnl:1 ,_. \ serebellar
./Fasikulus grasilis bolge kaynakh
. /--------------Fasikulus kuneatus ba~agntan
Dorsal
Lateral~ / spinoserebellar
kortikospinal
Rubrospinal ~
----t" Lateral
I spinotalamik Nazat sinus

~
\.
"--ventral va gt.ize bagh
Olivospin a l ~
ba~agnlan
- \ \ . spinoserebellar
Tektospinal ~ ; -
Spinotektal
Ven_tral Vestibulospinal Ventral spinotalamik
kortikospinal
\
~ekil 49-8. Omuriligin enine kesiti, sagda temel <;1kan yollar, solda te-
mel inen yollar gosterilmi~tir.

I ~

~ekil 49-9. Farkh nedenlerden kaynaklanan ba~agrtSt bolgeleri.


Brown-Sequard Sendromu
Eger omurilik tamamen kesilirse, kesi bolgesinin alunda
kalan btiti.in duysal ve motor i~levlcr engellemr, ancak omu-
rilik yalmzca tek tarafta kesilirse, Brown-Sequard sendromt1
ortaya r;.1kar. Boyle bir kesinin etkileri, ~eltil 49-S'de goriileu Buna kar~1hk, beyin t;evresindeki venoz sintislerin c;ekil-
omurilik liflerinin anatomik yerle~im bilgilerine dayah olarak mesi, tentoryumim hasar gormesi ya da beyin tabamndaki
tahmin edilebilir. Boyle bir yan kesi sonucu, kesinin alnnda duramn gerilmesi, ba~ agns1 olarak algilanan .siddetli agnya
kalan butun bolgelerde motor i~lev kayb1 ortaya <;1kar. Ote yol ar;.abilir. Aynca meninkslerdeki han damarla, nttn travma-
yandan kesi tarafmda sadece ban duyu modaliteleri kaybo- tize edilrnesi, ezilmesi ya da gerilmesi de ba~ agnsma neden
labilir, diger duyu modaliteleri ise kesinin kar~ tarafmda olur. Orta meningeal arter ozellikle duyarh bir yap1d1r,
kaybolur. Agn, 151 ve soguk duyulan - spinotalamik duyu Noro~i.rtirji uzmanlan beyinde bu bolgede ameliyal yaparken
yollanyla ra~man duyular- kesinin altmda kalan 2 ile 6 der- bu artere ozel olarak lokal anesteziklerle anestezi
matom segmenci boyunca, kesinin ltar~t viicut bolgesinde kay- uygularlar.
bolur. Aksine, dorsal ve dorsolateral kolonlarla ta~nan
intrakranyal Ba~ Agnsmm Yans1d1g1 Ba~ Bolgeleri.
duyular- kinestetik ve pozisyon duyulan, vibrasyon duyusu,
Kafatas1 ir,;inde tertoryumun uzerinde kalan bolgelerdeki, ten-
ince lokalizasyon ve iki noktarnn aym edilmesi- kesi alnnda
toryumun keridisinin Ust yuzeyini de kapsayan alanda agn
kalan dermatomlarda, hesiyle aym yondehi viicut bolgesinde
reseptorlerinin uyanlmast, besinci kafa c;iftinin serebral bt.ilu-
kaybolur. ince "hafif dokunma" duyusu kesi tarafmdaki
mUnde agn uyaranlanm ba~lanr, ~ekil 49-9'da gosterildigi
bolgede kaybolur; c;tinkti hafif dokunma, temel olarak dorsal
gibi, ba~m on yansmda, b~inci sinirin somaLik duysal sinir
kolon tarafmdan t~m1r ve kesi bu iletiyi de cngeller. Dorsal
bo!Umilyle baglantili olan yuzey alanda hissedilir.
kolon ic;indeki lifler, medulla di.izeyine yukselinceye dek
Buna kar~1hk, tcntoryumun altmda kalan merkezi sinir
kar$1 tarafa gec;mezler. iyi \okali.ze edilerneyen "kaba
sistem1 yapi.Janndan kaynaklanan agn uyaranlan, glossofa-
dokunrna" duyusu korunur, c;unkti iletisiniu bir boh.imti
rengeal sinir, vagllS siniri ve ikinci kranyal sinirle rn~1mr. Bu
kar$1 taraftaki spinotalamik yolla saglamr.
sinirler aym zamanda kulagm oni.i, arkas1 ve Uzerindeki bas
derisinin duyulanm cla tas1rlar. Subtemoryal agn uyanlan,
Ba~ Agns1 ba$m arka tarafma yans1yan "oksipital ba{1 agnsma" neden
Ba~ agns1 ba$m ic;indeki derin yap1lardan yuzeyc yans1yan bir olurlar.
agn tilrudur. Ba~ agns1 tilrle1inden baz1lan intrakranyal
nedenlere baghd1r, baz1lan ise nazal sintisler gibi kranyum intrakranyal Ba~ Agris1 Tipleri
d1$1 yap1lardan kaynaklamr.
Menenjite Bagh Ba~ Agr1s1. En ~iddetli ba~ agnlanndan biri,
btitiln meninkslerde siddetli inflarnasyona neden olan menen-
intrakranyal Kokenli Ba~ Agnlan jite bagh ba~ agns1drr. Duramn duyarh alanlan ve venoz sinils-
Kafatas1 i~inde Agnya Duyarh Alanlar. Beyin dokusu- lerin <;evresinde de inllamasyon olu~ur. Bu yogun harabiyet,
nun kendisi hernen hemen tamarnen agnya kar~1 duyarsizdir. bi.ittin b~. yans1yan ~ddctli bir bas agnsma yo! ar,;ar.
Serebral korteksin duysal alanlarl11111 elektril<le uyanlmas1, Beyin Omurilik S1v1s1 Basmcmm Azalmasma Bagh
haua kesilrnesi, nadiren agn duyusuna yol ac;ar. Bunun Ba~ Agris1. Omurilik kanalmdan 20 1111 kadar az bir mik-
yerine elektril<le uyanlan bolgede temsil edilen vticut ala- tarda s1vmm almrnas1, ozellikle birey ayakta dumyorsa, s1k-
nmda kanncalanma tipi parestezilere neden olur. Bu nedenle, hkla siddetli bas agnsma yol ac;ar. Bu miktarda stVlilln
bas agnsmda hissedileu agrilann bilyuk bir boliirnti beyinin ahnmas1, normalde bu s1V1 tara[mdan desteklenen beyinin
kendisindeki hasardan kaynaklaumaz. yuzen bo!U.mlerinin hareket etmesine neden olur. Beyinin

629
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ ilkeler ve Duyu Fizyoloji

aglfhgi dural ylizeylerde gerilmeye ve $ekil degi~diklerine agn ortaya (;tkar. ~ekil 49-9'da gosterildigi gibi, frontal sini.is
yol ac;ar, bu da $iddetli ba$ agnsma neden olur. enfeksiyonunda agn, ba~ ve kafatasmm frontal yuzeylerine
Migren Ba~ Agrts1. Migren ba$ agns1, mekanizmas1 yans1r. Maksiller sinusler gibi alt sinUslerde agn, yuzde
henuz tam olarak bilimneyen anormal bir vaskuler fenomen- hissedilebilir.
den kaynal<larur. Migren agns1, bulanu, gorme alanmda baz1 Gozdeki Bozukluklardan Kaynaklanan Ba~ Agr1s1.
bolgelerin kayb1, gorse! aura ve diger tipte duyu halusinas- Gozde odaklanarak gorUntUyu netle$tirme giic;lugu ya~n-
yonlanmn oldugu prodramal semptomlar ile b~lar. Normalde mas1, goziln silyer kaslanmn net goriintii saglayabilmek i<;in
bu sempLOmlar ha$ agnsmm b~langmndan 30 dakika ile bir a~m derecede kasilmasma yol a<;ar. Bu kaslar ,;;ok kii<;iiktiir
saat kadar once ba$lar. Migren agnsm1 a,;;1klayacak herhangi ama, tonik kasilmalanmn goz arkasmda agnya neden oldu-
bir teori, prodromal semptomlan da a,;;1klamabd1r. guna inarulmaktad1r. Aynca gozti odaklamak i<;in a$Jn dere-
Migren ha$ agns1m ac;1klamak i,;;in geli$tirilen kuramlar- cede gosterilen <;aba, baz1 yuz kaslannda ve ekstraokiiler
dan biri, uzun sureli duygu ya da gerilimin ba~ bolgesinde, kaslarda refieks spazma yol a<;abilir, bu da ba$ agnsmm
beyine gidenleri de kapsamak Uzere baz1 arterlerde, relleks nedenlerinden biri olabilir.
vazospazma yol ac;nguu one sUrmektedir. Vazospazm kuram- Gozden kaynaklanan ikinci bir tiir bas agns1, giin 1~1gma,
sal olarak beyinin belli bolgelerinde iskemiye yol a,;;ar, bu da ozellikle ultraviyole 1~1ga a~m derecede mamz kahndtgmda
prodromal semptomlara neden olur. Yogun iskemi sonucu ortaya <;ikar. GUne$e ya da ark lambasmm ark ~1gma birka<;
damar duvarmda baz1 degi$iklikler olur, olas1hkla dtlz kaslar saniye bakmak, 24-48 saat si.irebilen ba~ agnsma yo! ar;abilir.
kas1h kalmalan nedeniyle ttikenir, kan damarlan tamamen Ba$ agns1 kimi zaman konjoktivarun "aktinik" iritasyonun-
gev$er ve 24-48 saat boyunca boyle gev~ek kahr. Damar i<;in- dan da kaynaklanabilir, bu agn, ba~m yuzeyine ya da gozUn
deki kan basmc1 nedeniyle, arterlerin duvarlanrun ~m arkasma yansir. Ote yandan gi.ine$e ya da bir ark lambasma
derece gerildigi ve yogun bi,;;imde pulsasyon gosterdigi du~il- bakrnak retinada yamklara neden olabilir, bu da b~ agnsma
ni.ilmektedir. Temporal arter gibi ekstrakranyal arterler de bu yol a<;ar.
dummdan etkilenir. Bu geribne ve pulsasyon, migren ha$
agnsma yo! a,;;ar. Migrenin nedenine ili$kin diger kuramlar
arasmda kortikal depresyonun yayilmas1, psikolojik anor- TERMAL DUYULAR
mallikler ve serebral hiicred1~1 s1V1da lokal potasyum dUzeyi-
nin artl$mm vazospazma yol ac;mas1 yer ahr. TERMAL RESEPTORLER VE UYARILMALARI
Migren ba~ agns1 i,;;in genetik bir yatkmhk da olabilir,
insanlar soguk ve s1cagm farkh dozeylerini alg1layabilir-
c;Unki.i olgulann %65 ile 90'mda pozitif aile oyki.isu varchr.
ler, dondurn.cu soguh, soguk, serin, n6tra1, 11th, steak ve
Migren ba~ agns1 kadmlarda erkeklerden iki kat daha fazla
yak1e1 steak di\zeyleri ayirt edilebilir.
gorUli.ir.
S1cakhk dilzeylerinin ayLrt edilmesi, en azmdan tic;: tip
Alkolik Ba~ Agr1s1. Bir c;ok insanm deneyimlen~
duyu reseptorli ile saglamr: soguk reseptorleri, s1cakhk
oldugu gibi, a$m alkol ttiketimini izleyerek ba~ agns1 olusur.
reseptorleri ve agn rescptorleri. Agn reseptorleri yalmzca
AlkolUn, dogmdan toksik etkileri nedeniyle meninksleri irite
ederek incrakranyal ba~ agnsma yo! a,;;mas1 olaSJd1r. Alkoliin c;ok sLcak ve c;ok sogukta uyanhr, soguk ve stcakhk resep-
fazla miktarda almmasmdan sonra "a~amdan ka lma" torleriyle birlikte uyanld1klannda "dondurucu soguk" ve
olmanrn nedenlerinden biri de, dehidratasyon olabilir; hid- "yakic1 s1cak" duyusunun olu$mas1111 saglar.
rasyon genellikle ak~amdan kalmarun semptomlanru hafifle- Soguk ve s1cakhk reseptorleri, derinin hemen altmda,
tir ama ba~ agnsm1 tiimiiyle engellemez. birbirinden ayn eek tek nohtalar halinde bulunurlar.
Viicudun bilyi.ik bolilmi.inde soguk reseptorlerinin
Ekstrakranyal Tip Ba~ Agr1s1 say1s1, s1cak reseptorlerinin sayismdan 3 ile 10 kat kadar
fazladir. Vtlcuttaki farkh bolgelerde soguk reseptorleri-
Kas Spazmmdan Kaynaklanan Ba~ Agr1s1. Duygusal
nin say1s1, santimetrekare ba~ma degi~iklik gosterir,
gerilim, ba$taki bir ,;;ok kasta, ozellikle oksiputa tutunan ense
dudaklarda santimetrekare ba~ma 15-25 soguk resep-
ve ha$ kaslanmn spastik olmasma yo! ac;ar; bunun, ba~ agn-
torii, parmaklarda 3-5 soguk reseptorii bulunur, govde-
Sinm en s1k nedenlerinden biri oldugu one sttrttlmektedir.
nin bazL bolgelerinde ise santimetrekare ba~ma l 'den az
Spastik ba~ kaslanmn agnsmm, ba~ta yuzeyel bolgelere yan-
sayida soguk resep torli dii~er.
s1d1gt ve intrakranyal lezyonlann olusturdugu ba~ agnsma
Psikolojik testier, ayn bir s1cakhk sinir ui,;lannm var-
benzer bir agn olU$lUrdugu di.i$i.ini.ilmektedir.
hg1m oldukc;:a kesin bir bic;:itnde gostermekteclir ama, bu
Nazal ve Aksesuar Nazal Yap1larm iritasyonundan
reseptor tipi histolojik olarak ay1rt edilememi~tir. Yap1
Kaynaklanan Ba~ Agr1s1. Burundaki ve nazal sinUslerdeki
olarak serbest sinir ui;lan oldugu dil$lini.ilmektedir; zira
mi.ikoz zarlar agnya kars1 duyarhdIT ancak c;ok yogun bir agn
olu~tunnazlar. Ancak enfeksiyonlar ya da diger iritanlar, sinyallerinin C tipi sinir lifleriyle yalmzca 0,4-2 m/sn
nazal yap1larda yaygm olarak uyan olu~turduklarmda, genel- ruzla ilatilmektedir.
likle sumasyon ger1:ekle$ir ve gozi.in arka tarafma yans1yan Farkh yap1da bir soguk reseptortl tipi tammlanmi~tu.
Bu yap1 ozel, ki.ic;:ilk tipte Ao tipi miyelinli sinir sonlan-
mas1 olup birkac;: kez dallara aynhr ve dallann uc;:lan bazal
630
BOLOM 49 Somatik Duyular: II. Agrr, Ba~ Agns1 ve Termal Duyular

kar$ila$tlklannda, ba$langi~ta guc;lu bic;imde uyanhrlar,


Do ndurucu Sog·uk Serin Notral ll1k S1cak Yakici
soguk · · ·· ·· · ·• s1cak ancak bu uyanlar ilk birkac; saniye ic;inde h1zla azahr,
sonraki 30 dakika ve sonrasmda uyan ilerleyici $ekilde
10, rt
S1cakltk ama daha yava$ olarak azalrnaya devam eder. Ba$ka bir
, reseptorleri.
.;
>.

I
deyi$le, reseptor bi.iyii.k olc;iide adapte olur ama hic;bir
::) I zaman yuzde yuz adapte olmaz.
~
Ql
-0
•• I
f i cak-agn Yani, termal duyular, s1cakhgm sabit durumuna yamt
~
·2
OJ
(J') t verebilmelerinin yam s1ra sicahlihtahi degi~ihlihlere de
yamt verirler. Bu, bir bireyin derisi i.izerinde s1cakhk aktif
olarak dii$i.iri.ilcli.igiinde, derinin s1cakhg1 , aym sogukluk
5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60 diizeyinde kald1gmda hissettigine oranla daha fazla soguk
Srcakllk (°C) hissettigi anlamma gelir. Buna kar$tlik, eger s1cakl1k aktif
~ekil 49-10. Soguk-agrr lifinde, soguk/uk lifinde, s1cak/1k lifinde ve s1- olarak yukseltilirse, aym s1cakhgm sabit kaldig1 duruma
cak-agr, lifinde farkh derl s1cakhk.lannda de~arj frekanslan. oranla birey daha tlik hisseder.

TERMAL RESEPTORLERiN UYARILMA


epidermal hticrelerin alt yiizeyinden d1$an dogru i;ikar. MEKANiZMASI
Bu reseptorlerin sinyalleri Ao tipi sinir lifieriyle yakla~1k Soguk ve s1cakhk reseptorlerinin s1cakhktaki degi$irnin
20 m/sn luzla iletilir. Soguk duyusunun bir bolOmlinUn metabolik h1zlannda yol ar;t1g1 degi$iklik arac1ltg1 ile uya-
C tipi sinir lifleriyle de iletildigine inamlmaktadtr, bu nldigma inamlmaktadir. Sicakl1ktaki her 10°Clik degi$iln,
nedenle serbest sinir U<;larmdan bir boliimiini.in soguk
hi.icre ic;i kimyasal reaksiyonlann hmm iki kattan fazla
reseptori.i olarak ~lev yapng1 da dii$tiniihnekcedir.
deg~tirir. Diger bir deyi$le, terrnal alg1lama, olas1hkla bir
Termal Reseptorlerin Uyarilmas1-Soguk, Serin, sinir ucunda dogrudan soguk ya da s1cagm fiziksel etki-
Notral, lhk ve S1cak Duyulan. ~ekil 49-IO'da <lore sinir sinin degil, sinir sonlanmasmda s1caklik tarafmdan
lifi i.izerine farkh s1cakhklann etkileri goriilmektedir: (1) degi$en kimyasal uyanmn sonucudur.
soguk tarafmdan uyanlan agn lifi, (2) sogukluk lifi, (3)
stcakhk lifi ve (4) 1s1 tarafmdan uyanlan agn lifi. Bu lif-
lerin farkh s1cakhk derecelerine farkh yannlar verdikle- Termal Duyularm Uzaysal Sumasyonu. Vi.icuttaki
rine dikkac ediniz. Ornegin, ~ok soguk bir bolgede, sadece herhangi bir alanda soguk ya da s1cakl1k reseptorle1inin
soguk-agn lifleri uyanlabilir, deri daha fazla sogutuldu- sayis1 kis1th oldugu ir;in, kur;i.ik bir deri alaru uyanldt-
gunda, hatta gen;ekten dondugunda, bu lifier uyanlamaz. gmda, s1cakhgm derecelenmesi hakkmda karar verrnek
S1caklik + 10-15°Cye c;1ktJgmda, soguk-agn reseptorlerin-
gi.i<;; olur. Oysa, geni$ bir deri alam aym anda uyanldi-
deki uyan kesilir, soguk reseptorleri uyanlrnaya ba~lar. Bu
gmda tum alandan ba$layan uyanlar birle$ir. Ornegi.n,
resepl5rlerdeki uyan 24°Ccle doruga c;1kar ve 40°Cnin
hemen altmda uyanlar kesihr. 30°Cnin uzerinde s1cakl1k viicudun biiti.in yuzeyi e$ zamanh olarak uyanhrsa, s1cak-
reseptorleri uyanlmaya ba$lar, 49°C civarmda uyanlar hktaki 0,01°Clik bir degi$iklik bile algilanabilir. Tersine
durur. Son olarak, 45°C'ye yakm duzeylerde s1cak-agn uyanlan alan sadece 1 cm2 ise bundan 100 kat bir sicakhk
lifleri uyanlmaya ba$lar, paradoksal olarak bu s1cakhk- degi$ikligi bile s1kl1kla alg1lanamaz.
larda, olas1hkla soguk reseptoru sonlanmalarmm a$m 1s1
nedeniyle haraplamnasma bagh olarak baz1 soguk agn
hfleri de uyanhr. TERMAL SiNYALLERiN SiNiR SiSTEMiNDE
~elul 49-l0'a bakarak, bir bireyin, farkh tip reseptor- iLETiLMESi
lerin, belli bir s1cakhkta farkh oranlarda uyanlmas1
yoluyla, termal duyuyu farkh s1cakhk duzeylerinde his- Genel olarak, termal sinyaller, agn sinyallerine paralel
selligi anla~tlabilir. Aynca a$1Tl steak ve ~m sogugun yallarla iletilirler. Omurilige girdikten sonra, Lissauer
neden agnh olabilecegi ve her iki 3$tn ucun yeterince yolu ic;inde birkac; segment yukan ya da a~ag1 yol ahrlar
yogun oldugunda neden ayrn nitelikte bir duyuma neden ve agncla oldugu gibi arka boynuzlann lamina L, II ve lll'ii
oldugu anla$1labilir - yani dondurucu soguk ve yakic1 ic;inde sonlarurlar. Bir ya <la daha fazla saytda spinal noron
steak hemen hemen ayru duyguyu verir.
tarafmdan i~lendikLen sonra, sinyaller uzun, 9k1c1 cermal
S1cakhgm Yukselmesi ve Du~mesinin Uyanc, Etkileri linere gec;erler. Bu lifler anterolateral duyu yollanyla kar$1
-Termal Reseptorlerin Adaptasyonu. Soguk resep- yone ger;erler ve (1) beyin sapn11D retiki.iler alanlannda
torleri, s1cakhgm aniden buyuk oranda dti$mesi ile ve (2) talamusun venlrobazal kompleksinde sonlamrlar.
631
Onite IX Sinir Sistemi: Gene/ llkeler ve Duyu Fizyoloji

Az sayida tennal sinyal ventrobazal kompleksten Petho G, Reeh PW: Sensory and signaling mechanisms of bradykinln,
serebral somatik duysal kortekse da iletilir. Mikroelektrot eicosanolds, platelet-activating factor, and nitric oxide In peripheral
i;al~malarmda, nadiren, kortikal somatik duyu alam I'de noclceptors. Physiol Rev 92:1699, 2012.
Piomelli D, Sasso O: Peripheral gating of pain signals by endogenous
bir noronun, deride spesifik bir bolgedeki s1cakltk ya da lipid mediators. Nat Neurosci 17: 164, 2014.
soguk duyusuyla dogrudan ilgili oldugu bulunmu~tur. Prescott SA, Ma Q, De Konlnck Y: Normal and abnormal coding of
Ote yandan, insanda kortikal postsentral girusun tumtiyle somatosensory stimuli causing pain. Nat Neurosci 17: 183, 2014.
<;ikanlmas1 bile, s1cakltktaki derecelendirme d uyusunu SandkOhler J: Models and mechanisms of hyperalgesla and allodynla.
azalnr ama tiimOyle engellemez. Physiol Rev 89:707, 2009.
Schepers RJ, Ringkamp M: Thermoreceptors and thermosensitive af-
ferents. Neurosci Biobehav Rev 34:177, 2010.
Kaynaklar Silberstein SD: Recent developments in migraine. lancet 372: 1369,
Akerm an S, Holland PR, Goadsby PJ: Diencephalic and brainstem 2008.
mechanisms in migraine. Nat Rev Neurosci 12:570, 2011. Stein BE, Stanford TR: Multlsensory integration: current Issues from
Binge/ U, Tracey I: Imaging CNS modulation of pain in humans. Physi- the perspective of the single neuron. Nat Rev Neuroscl 9:255, 2008.
ology (Bethesda) 23:371, 2008. Steinhoff MS, von Mentzer 8, Geppettl P, et al: Tachyklnins and their
Bourinet E, Altier C, Hildebrand ME, et al: Calcium-permeable Ion receptors: contributions to physiological control and the mecha-
channels in pain signal Ing. Physiol Rev 94:81, 2014. nisms of disease. Physlol Rev 94:265, 2014.
Denk F, McMahon SB, Tracey I: Pain vulnerability: a neurobiological von Hehn CA, Baron R, Woolf CJ: Deconstructing the neuropathic pain
perspective. Nat Neuroscl 17:192, 2014. phenotype to reveal neural mechanisms. Neuron 73:638, 2012.
McCoy DD, Knowlton WM, McKemy DD: Scraping through the ice: Waxman SG, Zamponl GW: Regulating excitability of peripheral
uncovering the role of TRPM8 in cold transduction. Am J Physiol afferents: emerging Ion channel targets. Nat Neurosci 17:153,
Regul lntegr Comp Physlol 300:R1278, 2011 . 2014.
McKemy DD: Temperature sensing across species. Pflugers Arch Wemmie JA, laugher RJ, Kreple CJ: Acid-sensing ion channels in pain
454:777, 2007. and disease. Nat Rev Neurosd 14:461 , 2013.
Zeilhofer HU, Wildner H, Y~enes GE: Fast synaptic inhibition in spinal
sensory processing and pain control. Physiol Rev 92: 193, 2012.

632
·-
. •,-, _
..,:...:
,. ,(*•

••
Sinir Sisteini: B. Ozel Duyular
50 Goz: I. Gorme Optigi
51 Goz: II. Reseptor ve Retinanm
Sinirsel i~levi
52 Goz: Ill. Gormenin Merkezi
Norofizyolojisi
53 l~itme Duyusu
54 Kimyasal Duyular-Tat ve Koku
BOLOM 50

Goz: I. Gorme Optigi

OPTiGiN FiZiKSEL iLKELERi


Kmlma llkelerinin Merceklere Uygulanmasr
Gozun optik sisteminin anla~1labilmesi ic;in 1~1k kml-
D1~ Bukey (Konveks) Mercekler •~•k l~mlanm Odaklar.
masmm fiziksel ozellikleri, odaklama, odak derinligi ve ~ekil 50-2, paralel •~tk 1$Jnlanmn d~ bi.ikey bir mercege gi-
benzeri temel optik ilkelerle tam!;ak olmak gerekir. Bu ~ini gostermektedir. Mercegin merkezinden gei;en 1~mlar
nedenle, bu fiziksel ilkeler k1saca gozden gec;irilmi$ ve mercek yUzeyine tam olarak dik a,;1 ile i;arptiklanndan do-
sonrasmda goz optigi tar~um1$trr. lay1 kmlmaya ugramadan mercektcn ger;erler. Buna kar~m,
mercegin her iki ucuna dogru ilerledikc;e 1~ik 1smlan giderek
artan ai;1h bir ger;is yuzeyine c;arparlar. D1~ taraftaki 1~mlann
giderek daha i;ok merkeze dogru bi.iki.ildUgii duruma yakm-
l~1gm Kmlmas1 sama (hoJ1ve1jans) adi verilir. Bi.ikiilmenin yar1S11~m mercege
Saydam Bir Cismin Kmlma indeksi. l~1k 1~mlan havada girerken, yans1 <la mercegi diger yi.izeyinden terk ederken
yaklas1k 300.000 km/sn hizla ilerler ancak, saydam kau mad-
deler ve s1V1iar ic;inde c;ok daha di.isUk h1zla ilerlerler. Saydam
bir cismin kmlma indeksi, 1~1gm havadaki h1zmm cisim ic;in- A
deki hmna oramd1r. Havanm kmlma indeksi l'dir. Dolay151y-
la, eger 1s1k belirli tipteki bir cam ic;inde 200.000 km/sn luzla
ilerliyorsa, bu camm kmlma indeksi 300.000 bolii 200.000,
yani 1,5 olarak hesaplarur.
Birbirinden Farkh Kmlma indekslerine Sahip iki Or-
i 11 i : ·· ·
tam Arasmdaki Gec;i~ Yuzeyinde •~•k •~mlarmm Kml- r C
mas1. I~ik 1~mlan bir demet ic;inde ilerlerken (~eldl 50-IA'da Dalga cepheleri
Cam < =
gosterildigi gibi) bu demet ile dil1 ac;1 olu~turan bir yiizeye B
i;arparlarsa, 1smlar yonlerinde herhangi bir sapma olmaksmn
ikinci onama girerler. Olu~n tek etki, J..Slgm hmnda azalma
ve c;izimde dalga cepheleri arasmdaki uzakl1klann k1Sa!mas1
~eklinde gosterilmis olan dalga boyundaki kisalmadir.
~eldl 50-lB'de gosterildigi gibi, J..Sik 1.$mlan ac;1h bir ge-
c;i~ yUzeyinden gec;erse, iki ortamm kmlma indeksleri bi.rbi-
rinden farkh oldugu durumlarda 1smlar bukuli.irler. ~ekilde
r;izilmi~ olan 1s1k 1~mlan, kmlma indeksi 1,00 olan hava- ~ekil 50-1. l~1k 1~inlarinin, 1~inlara (A) dik durumdaki ve (B) a~1 olu~-
dan kmlma indeksi 1,50 al.an bir cam bloga girmektedir. turan cam yuzeylerine girmesi. Bu ~ekil. •~1k dalgalannin aralanndaki
l~tk demeti ar;1h ge,;i;; yi1zeyine ilk r;arpagmda demetin alt uzakll()1n cama girdikten sonra havadakinin O~te ikisine kadar azal-
kenan, i.isl kenardan ◊nee cama girer. Demecin cama giren d191rn gostermektedir. Ayrn zamanda a9h bir cam yOzeye giren •~1k
all k1smmda bulunan dalga cepheleri 200.000 km/sn hizda 1~mlann1n bOkOldO()O gorOlmektedir.
ilerlerken, i1st klSmmda bulunan dalga cepheleri 300.000
km/sn hizla ilerlemeye devam eder. Onaya c;1kan bu luz far-
k1, dalga cephesinin i.\st k1smmm alt k1s1m uzerine dogru !
hareket etmesine neden olur ve dalga cephesi dikey duru-
munu kaybederek saga dogru ac;1larur. Hareket eden 1~1g111
yonii daima dalga cepliesine dih olacagmdan, 1~1k demeti de
a~agi dogru buki1lmus olur.
I~ik tsmlanmn ar;th bir ger;[s yi.izeyindeki bu bi.iki.ilmesi
hmlma (refralisiyon) olarak adlandmhr. Kmlmanm derecesi-
Uzak kaynaktan Odak uzunlugu
nin (l) iki saydam ortamm kmlma indekslerinin oranma ve gelen 1$1k
(2) gec,;is yuzeyi ile dalga cephesinin arasmdaki egimin ac;1s1-
~ekil 50-2. l~1k 1~mla11rnn d1~bokey (konveks) blr kOresel merce~in her
na bagh olarak arlt1gma dikkat ediniz.
iki yOzeyinde bOkOlmesi. ~ekil, paralel 1~1k 1~mlanrnn blr odak noktas1n-
da odakland1gm1 gostermektedir.

635
Onite X Sinir Sistemi: 8 . 6zel Duyular

Uzak kaynak1an
gelen l§lk

~ekil 50-3. l~1k 1~mlarinin i\bGkey (/<onkav) bir kuresel mercegin her iki
yOzeyinde bOkOlmesl. ~ekll, paralel 1~1k •~mlannin 1raksand1gin1 (diver-
jans) gostermektedir.

ger,;ekl~ir. Mercek tam olarak uygun egime sahip ise paralel


1~mlar mercegin her bir k1Smmdan ge,;erek tam olarak yeterli
bir ~ekilde kmlacak ve odah 1wktas1 olarak adlandmlan tek
bir noktadan ge,;ecektir.
i~ Bukey (Konkav) Mercekler l~•k l~mlarm1 lraksar
(Diverjans). ~ekil 50-3, i,; bukey bir mercegin paralel 1$ik
1~mlan Uzerine etkisini gostermektedir. Mercegin merkezi-
ne giren 1~mlar, 1~1k demeti ile dik a<;i olU$turan bit yilze-
ye ,;arparlar ve bu nedenle kmlmaya ugramazlar. Mercegiu
kenanndaki t?mlar, merkeze gelen 1~mlardan once mercege
girer. Bu durum di$ bl.Ikey mercekte meydana gelen etkinin ~ekil 50-4. A, KOresel d1~bOkey (konveks) mercekte paralel 1~1k •~inla-
nn1n nokta odag1. B, Silindirik d1~bGkey (konveks) mercekte paralel 1~11<
tersidir ve <,;evredeki 1~1k t!?mlannm mercegin merkezinden
1~1nlannin <;izgisel odag1.
ge,;en 1~mlardan rraksanmasma neden olur. Dolayis1yla, di$
bukey mercek ~ik 1$mlanm yahmsarken ic; bi.ikey mercek
t$ik I$mlanm irahsar.
iki Silindirik Mercegin Dik A~1h Olarak Birle~imi Bir
Silindirik Mercekler l~•k •~mlanm Sadece Bir Duz-
lemde Bukerler-Kuresel Merceklerle Ka~1la~t1rma. ~e- Ki.iresel Mercege E~degerdir. ~ekil 50-5B, digeri ile clik a,;;1-
kil 50-4, hem di$ btikey huresel bir mercegi., hem de di$ bu- larda yerle;;tirilm~ iki silindirik mercegi gostennektedir. Dikey
key silindirik bir mercegi gostem1ektedir. Silindirik mercegin durumdaki silindirik mercek, mercegin iki yamndan ger;en 1$lk
1$ik 1~mlanm mercegin iki yamndan btikillmeye ugramgma, t~mlanm yakmsarken, yat.ay durumclaki silindirik mercek Use
ve alt kisirndaki J.Smlan yakmsar. Boylece ti.im 1~mlar tek bir
buna kar$m list ve alt uc;lanndan bUktilmeye ugratmad1gma
odak noktasma toplamr. B~ka bir deyi$le, dili ap ile birbirine
dikkat ecliniz ki, boyle bir durumda bukulme bir dtizlemde
(apraz dummda yerle~tirilmi~ ihi silindirih mercek, aynr kmlma
meydana gelirken digerinde olrnaz. Boylece paralel J$1k 1$111-
giidine sahip bir ki.iresel merceh ile aym ~levi yapar.
Ian bir odak {:izgisine dogru bi.iki.ili.irler. Bunun tersine, ki.ire-
sel merceklerden ge,;en i$mlar mercegin (her iki dUzlernde)
ttim kenarlanndan kmlmaya ugrad1klanndan merkezdeki Bir Mercegin Odak Uzunlugu
1~na dogru topl.anarak bi.r odah nohtasma gelirler. Dt$ bilkey bir mercegin paralel 1~rnlan toplad1gi ortak oclak
Silindirik mercegin i~levi. su dolu bir deney ttipti ile gos- noktasmm mercege olan uzakhg1, mercegin odah 11z11nlug1t
terilebilir. Test ti.ipi.i gtine~ 1~1gt demeti alonda rurulur ve olarak adlandmhr. ~ekil 50-6'nm ust kISmmdaki r;izim, pa-
diger tarafmdan bir kagil par,;as1 ttipe dogru yakla$nnlacak ra lel 1~1.k 1$ID1anmn bu odaklanmasm1 gostermektedir.
olursa, belli bir uzakhkta !!ilk 1$11llannrn bir odali f izgisi11e Ortadaki. r;izimde, l$Jgt.n kaynagi mercegin kendisinden
geldigi gorulecektir. Kilresel mercegin i~levi ise s1radan bir r;ok uzakta o lmayan noktasal bir kayn.ak oldugu i,;in, d1~
bi.iyilter; ile gosterilebilir. Boyle bir mercek gtine$ ~1g1 demeti btikey mercege gire.n t~mlar para lei olarak degil, iraksayaralt
allmda turulur ve diger tarafmdan bir kag1t par,;as1 mercege mercege ul~maktadir. Bu 1~lar kaynak noktasmdan uzak-
dogru yakla~tmlacak olursa, 1$lk 1$Jnlan uygun bir uzakhkta, Ia~arak ilerledigi ir;in, ,;izimde de gorulebilecegi gibi paralel
ortak bir odak noktasma yonlenecekci.r. i$1Illarla aym uzakllga odaklanmazlar. Ba~ka bir deyi~le, d1~
t, biihey silindirik mercekler 1$ik i~mlanm sadece bir diiz- btikey bir mercege Lraksayarak giren 1~1k l~tnlannm merce-
lemde 1rafasarken, benzer bir;imde di~ bi.ikey silinclirik mer- gin diger tarafrnda odaklanacag1 uzaklik, mercegin paralel
cekler de 1$Ik 1~ml.anm bir di.izlemde yahmsar. t$mlar i,;in odak uzunlugundan daha uzun olacakur.

636
BOLOM 50 Goz: I. Gorme Optigi

A
~e.ldl 50-6'run en alt ,;:iziminde ise rraksayan ~k ~mlan-
nm sekildeki diger iki mercekten <;ok daha bilyi.lk egime sahip
olan bir mercege girdigi gorulmektedir. Bu <;izimdeki 1~1k ~m-
lannm odakland1gi nokta, en tistteki c;izimde daha az egimli
mercege paralel olarak giren 1~mlann odakland1g1 nokta ile
tam olarak aym uzakliktad1r. Bu da gostennektedir ki, mer-
cegin d1~ btikeylik derecesini de~tirerek, hem paralel hem
Noktasal 1~1k kaynag1 de 1rak,;ayan LSmlar bir mercekten ayrn uzakltga odaklanabilir.
Bir mercegin odak uzunlugu, noktasal ~1k kaynagtrun
uzakhgi ve odak uzakl1g1 arasmdaki il~ki a~ag1daki formtil
ile ifade edilebil.ir:

1 1 1
---+-
f a b

FormuldekiJ mercegin paralel tgmlar i<;in odak uzunlugunu,


a noktasal 1~tl< kaynagmm mercege uzakl1g1m, b mercegin
diger carafmdaki odak uzunlugunu ifade eder.
B

Noktasal odak --C::::: T-:: :, J. D•~ Bukey (Konveks} Bir Mercek ile Goruntu Olu~umu

"--V $eldl 50- 7A'da, ~ btikey bir mercek ile sol taraftaki il<i nok-
tasal 1~1k kaynagi gosterilmektedir. D1$ btikey mercegin merke-
zinden gec;en 1~ar her iki yonde kmlmaya ugramadigmdan,
~ekil 50-5. A, Noktasal bir kaynaktan gelen 1~191n silindirik bir mercek 1~1k kaynagtlllll her bir noktasmdan c;1kan 1~arm mercegin
tarafindan ~izgi Ozerinde odaklanmas1. B, iki silindirik mercek birbiri-
diger tarafmda, kaynak nohtas1 ve mei-cegin merliezi ile ayru hat
ne dik a,;1larda yerle~tirildiginde, merceklerden birinin 1~1k 1~1nlanrn bir
dOzlemde, digerinin ise buna dik olan dOzlemde yak1nsad191 gorOlmek- uze1i11de bulunan bir odah nohtas111a geldigi gosteril~tir.
tedir. Bu iki mercek birle~tirildiginde, tek bir kOresel dt~ bOkey merce- Mercegin oniindeki herhangi bir nesne, gerc;ekte ~1gm
gin saglayacag1odak noktasina sahip olur!ar. noktasal kaynaklanrun bir birl~imidir. Bu nokt.alardan baz1-
lan ,;:ok parlak, baztlan c;ok zaytf ve renkleri de birbirinden
farklldrr. Nesne iizeriodeki 1~1gm her bir noktasal kaynag1
mercegin diger tarafmda mercek merkezi ile ayn1 hat iizerin-
deki farkh noktalar i.izerinde odaklamr. $eldl 50-7-B'de gos-
Lerildigi gibi, eger mercegin odak uzunluguna beyaz bir kagit
yerlegtirilecek olursa, nesnenin gorUntilsti goriilebilir. Bunun-
la birlikte, bu gortintii gerc;ek nesneye gore ba~ a~ag1 ve sag ve
-------,~
sol yanlan yer de~tirm~ dururnda olacakur. Fotograf maki-
\
Uzak kaynaktan gelen 1~1k
nelerinde goruntii film i.izerine bu yomemle odaklamr.

Bir Mercegin K1rma Gucunun Ol~ulmesi-nDiyoptri"


~lll!il~=::=:~::...;....--=====~~----40dak
/ noktalan Bir mercek 1~1k LSmlamu ne kadar c;ok bukulmeye ugrau-
yorsa "k1rma gi.icii" o kadar fazladir. Bu kmna gticil diyoptri
terimi ile ifade edilir. Bir d1~ bi.ikey mercegin diyoptri cinsin-
den kirma gticti, 1 merrenin mercegin odak uzunluguna bo-
li.inmesi ile bulunur. Boylece, ~eldl 50-8'de gosterildigi gibi,
paralel 1~1k 1gmlarm1 mercegin 1 metre ilerisindeki bir odak
noktasma yakmsayan bir ki.iresel mercegin lorma gucu +1
diyoptridir. Eger bir mercek paralel 1$lk 1~mlanm +l diyopc-
rilik bir mercegin bukti.iguntin iki kau kadar bukebiliyorsa,
~ekil 50-6. Bu ~eldin Ost k1smmda yer alan iki mercegfn odak uzunluk- bu mercegin kmna gi.icti +2 diyoptridir ve ~1k l?1nlan mer-
lan ayrnd1r ancak, i.Jstteki mercege giren 1~1nlar paralel, ortadaki merce- cegin 0,5 metre ilerisindeki bir odak noktasmda toplamrlar.
ge giren 1~1nlar ise sac;ilan ozelliktedir. Paralel 1~1nlara kar~tn saQlan t~tn-
Paralel l ~ 1~mlanm mncekten sadece 10 samimetre (0,10
larin odak uzunlugu uzerindeki etkisi gorulmektedir. En alttaki mercek
metre) uzakbktaki bir odak noktasrnda yakmsayabilen bir
ise, diger ildsinden c;ok daha fazla k1rma gi.Jciine (yani c;ok daha k1sa
odak uzunluguna) sahiptir. Bu da gostermektedir ki, mercegin giicii mercegin kmna gticti +10 diyoptridir.
artt1k<;a odak uzunlugu k1sahr. ic; btikey mercekler l.$lk 1~mlanm bir noktaya toplamak
yerine 1raksadtklan ic;in, kirma gtic;leti mercegin otesindeki
bir odak noktasma gore tammlanamaz. Bununla birlikte eger
ic; bi.ikey bir mercek, 1 diyoprrilik di~ bukey bir mercegin ya-
kmsad1gi 1~1k 1~mlanru aym oranda 1raks1yor ise -1 diyopcri

637
Onite X Sinir Sistemi: B. Ozel Duyular

A
.::::-,- ........
- ---- .... __ _
................ ....
....
................ -
.... ....~dak noktalan

---- --
................

-----------------....-.::::.
.... -- ....

$ekil 50..7. A, iki noktasal 1~1k kaynag1, mercegfn dfger tarafinda fkf ayn noktada odaklanir. B, D1~bOkey (konveks) sillndirik bfr mercek tarafindan
gorOntunOn olu~turulmas1.

1
diyoptri
Toplam k1rma gucu = 59 diyoptri

2
diyoptri ------,-----,,
Nesn~

dly~~lri ~
Vitroz Lens Akoz Kornea Hava
humor 1,40 humor 1,38 1,00
1 metre 1,34 1,33
$ekil 50-8. Mercek gOcOnOn odak uzunluguna etkisf. $ekil 50-9. Bir fotograf makinas1 olarak goz. Rakamlar k1r1c11ik indeks-
lerini ifade etmektedir.

GOZON OPTiGi
kmna gUcUue sabip kabul edilir. Benzer ~ekilde, 1~111lan +10
diyoptrilik bir mercegin yakmsadigi kadar 1raksayabilen bir BiR FOTOGRAF MAKiNESi OLARAK GOZ
ic; biikey mercek -10 diyoptri gi.iciinde kabul edilir.
le; biikey mercekler, d1;; biikey merceklerin kuma giicii- ~elill 50-9'da gosterildigi gibi, goz optik olarak suadan bir
nii ''ncHralize" eder. Boylece, 1 diyoptrilik d1~ biikey mer- fotograf makinesi ile e$degerdir. Bir mercek sistemi, degi-
cegin hemen oniine 1 diyoptrilik ic; bi.ikey bir mercek yer- ~bilen bir ac;1khgi (pupilla) ve filme kar~1hk gelen bir reti-
le~tirilmesi srf1r kmua gi.iciine sahip bir mercek sisteminin nas1 vard1r. Goztin mercek sistemi don kmc1 ara yiizeyden
olu~masma neden olur. olu~aktadu: (1) Hava ile korneamn on yuzeyi arasmdaki
Silindirik merceklerin giicii, ki.iresel merceklerin gii- ge<;:i~ yuzeyi, (2) korneamn arka yiizeyi Ue akoz humor ara-
ciiniin hesaplandtgi yontemle hesaplarur, ancak silindirik smdaki ge<;:i$ yfu:eyi, (3) akoz humor ile goz merceginin on
mercegin giici.ine ilave olarak mercegin ekseni belirtihnelidir. yiizil arasmdaki gec;i$ yilzeyi ve (4) mercegin arka yuztl ile
Silindirik bir mercel< paralel 1~,1k 1~mlanm mercekten l met-
vitroz humor arasmdaki gee;~ yiizeyi. Bu ortamlann ii; in-
re uzakhktaki bir c;izgiye odakhyorsa +l diyoptrilik bir gi.ice
sahiprir. Buna ka~n ic; biikey tipte bir silindirik mercek 1~1k deksleri; hava ic;in l; komea 1,38; akoz humor 1,33; ~ffaf
t~mlanm +l diyoptrilik bir silindirik mercegin yak111sad1gi mercek (ortalama) 1,40; vitroz humor l,34'dilr.
o lc;i.ide 1.raks1yor ise, -1 diyoptri gi.i~tedir. Odak c;izgisi yatay
ise ekseni O derece, dikey ise 90 derecedir. Gozun Tum Kmc1 Yuzeylerinin Tek Bir Mercek Ola-
rak Degerlendirilmesi- "indirgenmif' Goz. Gozun
638
BOLOM 50 Goz: I. Gorme Optl~I

ti.im kmc1 yi.izeyleri cebirsel olarak toplarur ve tek bir Sklerokorneal Kornea
mercek gibi kabul edilirse, normal bir goztin optigi basit- birle§ke I
lqtirilerek ~ematik olarak "inclirgenmi? goz" olarak gos- Meridyenal
;
terilebilir. Bu yontem basit hesaplamalar ic;:in yararhclrr. lifler
Mercegi uzak goru~ ic;:in uyi..un saglam1~ bir indirgemn~ Sklera I 1

gozde, retinamn 17 milimetre onilnde 59 diyoptri kmna


\ ' I
J/
guci.ine sahip tek bir kmc1 yuzey oldugu kabul eclilir.
Mercek
~••
-,..._] ·~ ~ ~\
Goziln 59 diyoptrilik kmna gilciiniin yakla$1k il<;te
ikisi (goz mercegi degil) komeanm on yuzeyi tarafmdan
saglamr. Bu olgunun temel nedeni, korneanm kmhna in-
//4~
\
As1c1
baglar
~(sirkOler)
\
deksinin havamnkinden belirgin bic;:imde farkh olmasi, Koroid lifler Retina/
buna kar?m goz merceginin kmhna indeksinin humor
akoz ve humor vitrozden buyuk olc;:ude farkb olmama-
s1d1r.
Gozlin ic;inde bulunan ve her iki tarafmda s1V1larla
c;:evrelenmi~ olan mercegin toplam k1rma guci.i sadece 20
diyoptri civanndadll ki, bu da goztin toplam k1rma gticu-
• .- • 1 As1c1
ntin yakla~1k uc;:te birini olu~turur. Ancak goz merceginin Mercek - ~ - baglar
as1l onemi, bolilm ic;inde daha sonra tart1~tlacagi gibi, be-
yinden gelen sinir sinyallerine yanll olarak "akornodas-
yon" (uyurn) saglayarak egimini belirgin bi(imde arttrnbil-
mesidir.

~ekil 50-1 0. Akomodasyon rnekanizmas1 (odaklama).


Retinada Bir Gorunti.lni.ln Olu~umu. Cam bir merce-
gin kag1Liizerine bir gorilntiiyil odaklayabilmesine benzer
bic;:inlde, gozun mercek sistemi de gortinti.lyil retina tize-
rine odaklayabilir. Bu gorlintii nesneye gore ba~ a~g1 ve uzamr. Bu kas lilleri kas1ld1gi zaman mercek baglanmn
sag1 ile solu yer degi~tirmi~ durumdad1r. Bununla birlikte, perifer kis1rnlanm medyal yonde korneanm kenarlanna
beynimiz ba~ a~ag1 bir gorlintliyi.i normal olarak degerlen- dogru c;eker ve bu !?ekilde baglann mercek ilzerinde yap-
dirmek ic;in egitildiginden, retinadaki ba? a~g1 pozisyona ng1 gerimi azalur. Sirkiller kas lifleri baglann her tarafi-
ragmen biz bu nesneleri nonnal olarak alg1lanz. m saracak $ekilde dilzenlenmi$Lir ve kas1Idiklan zaman
sfinkLer benzeri bir etki ile baglann tutunclugu dairenin
"AKOMODASYON" MEKANiZMASI i;:apm1 ki.lc;:tllti.ir ve bu durum da baglann mercek kapsil-
lunii daha az c;:ekmesine neden olur.
<;:ocuklarda goz merceginin kmna gi.icil isternli olarak 20 Boylelikle, silyer kasm ic;incleki her iki diiz kas gru-
diyoptriden 34 diyoptriye c;1kabilir ki, bu da 14 diyoptrilik bunun <la kas1lmas1, mercek kapsiiliinii tutan baglann
bir akomodasyona kar~hk gelir. Bunu saglamak ii;in goz gev~emesine ve mercek kapsi.ili.inun dogal elastik yap1sm-
mercegi hafifc;e dl$ biikey olan ~eklini c;ok daha fazla di$ dan dolayi bir halon gibi daha kiiresel bir bic;;inI almasma
bukey duruma getirir. neden olur.
Gene;: bir ki~ide goz mercegi viskoz ve proteinsi yap1da
saydam bir s1V1 ile dolu olan gil<;lu elastik bir kapstilden Akomodasyon Parasempatik Sinirler Tarafmdan
olu$ur. Mercek, kapsiili.i i.izerine hi<; bir gerim uygulan- Kontrol Edilir. SHyer kas hemen lOmilyle parasempa-
madan gev$ek bir konumdayken, mercek kapsilltiniin Lik sinir sinyalleri tarafmdan kontrol edilir. Bu sinyaller
elastik c;;ekme gtlcilne bagh olarak kilresel bir bi<;im alma Boli.im 52'de ac;ikland1g1 gibi, beyin sapmdaki i.\<;uncu si-
egilimindedir. Ancak ~eldl 50-l0'da da g()ri.ildugii gibi, nir cekirdeginden uc;tlncii kraniyal sinir arac1hg1yla g()ze
mercegin c;evresinde ~msal (radyal) bii;inide yerle?~ ulastmhr. Parasempatik sinirlerin uyanlmas1 silyer kasm
olan yakla$lk 70 adet as1c1 bag, mercegin kenarlanm goz her iki grubundaki lillerin kas1lmasma ve mercek baglan-
ki.iresinin di~ halkasma dogru c;eker. Bu baglar koroid ta- nm gevsemesine, boylece mercegin daha kahn bir bic;inle
baka ve retinanm on smm ile baglanuh oldugundan sil- gelerek kmna gucilnil arurmasma neden olur. Bu art~
rekli bir gerinle sahiptir. Baglar uzerincleki gerirn normal k1rma gi.icil sayesinde, goz normalde zay1f kmna glicilne
ko~llarda mercegin goreceli olarak yass1 konumda kal- sahip oldugu yakm nesnelere de odaklanabilir. Bunun ya-
masma neden olur. mnda, uzaktaki bir nesne goze dogru yakla?nkc;:a, bu nes-
Diger yandan, mercek baglarmm goz kilresi ile yan neyi siir\!kli olarak odaklayabilmek ic;in silyer kasa etki
baglanttlanm olu$turan silyer has, meridye11 ~ehlindehi eden parasempatik uyanlann miktan da giderek anma-
haslar ve dairesel (sirbller) haslar olmak tizere iki tilr hdtr. (Sempatik uyan silyer kasm gev~emesinde ilave bir
kastan olu$ur. Meridyen ~eklindeki kas lifleri as1e1 bagla- etkiye sahiptir ancak bu etki o kadar zayift1r ki, normal
nn kenar kISrmlanndan komea-sklera birl~kesine dogru akomodasyon mekanizmasmda hemen hlc; roli.i yoktur.
639
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6zel Duyular

Bu etkinin norolojik temeli Boliim 52'de tarll~1lm1~tu.)

Presbiyopi-Mercegin Akomodasyon Yapamama-


s1. Bir ki~i ya~land1k<;a, kismen mercekteki proteinlerin
ilerleyici denatiirasyonundan dolay1, goz mercegi geni~ler
ve kalmla~1rken <;ok daha az esnek hale gelir. Mercegin
~kil degi~tinne yetenegi ya$ ile azahr. <;:ocuklukta 14 di-
Odak noktas,
yoptri civannda olan mercegin akomodasyon giicii ki~ 45
ila 50 ya;;lanna geldiginde 2 diyoptriye, 70 ya$lannda ise 0
diyoptriye kadar dii~er. Bundan soma, mercek neredeyse
tamamen akomodasyon yapamaz bir durumda kahr ve bu
durum presbiyopi olarak adlandmlu.
Bir ki~i presbiyopi konumuna ula~tiktan sonra, her bir
gozii neredeyse sabit bir uzakhga kahc1 olarak odaklamr
ve bu uzakhk her ki~inin goziiniin fiziksel Ozelliklerine $ekil 50-11. K0c;0k (i.istte) ve b0yOk (altta) pupilla ac;1khklannin odak
gore degi~ir. Gozler bir daha yakm ve uzak gorti$ i<;in ako- derinligine etkisi.
modasyon yapamaz. Hem yakm hem de uzak mesafeleri
net olarak gorebilmek ir,;in ya~1 ilerleyen ki$ilerin iist k1S-
m1 uzak g5rii$, alt kism1 ise yakin gorti$ (omegin, okuma)
it;;in odaklamaya uygun bifokal mercekler kullanmalan
gerekir.

PUPiLLA <;API
<2----- Emetropi

1risin en onemli ~levi karanbkta goze giren l$Ik miktarnn


arurmak, gun 1$lgmda ise goze giren 1$lk miktanm azalt-

KC------------
makur. Bu mekanizmay1 kontrol eden refleksler Boliim
52'de ele almml$llr.
Goze pupilla arac1hg1yla giren 1$1gm miktan pupilla-
run alam veya {apmm karesi ile orannhdir. insan gozii- Hipermetropi
niln pupilla c;:ap1 1,5 milimetreye kadar kti<;iilebilir veya
8 milimetreye kadar biiyiiyebilir. Pupilla at;;1k11gmdaki bu
degi$imin sonucu olarak goze giren 1~1k miktan da 30 kat

·425---
degi$ebilir.

Pupilla c;apmm Azalmas1 lie Mercek Sisteminin


"Odak Derinligi" Artar. ~ekil 50-11, pupilla ar,;1klikla- Miyopi
nrun degi$ikligi d1~mda, tamamen aym olan iki gozii gos-
$ekil 50-12. Paralel 1s1k 1~1nlan emetrop gozde retinada odaklan1rken,
termektedir. Ostteki gozde pupi\la at;;1khg1 daha kiit;;iik, hipermetrop gozde retinan1n arkasmda, miyop gozde ise retinanm
alttaki gozde ise daha biiyiiktiir. Bu iki goziin her birinin ononde odaldanir.
oniinde pupilla ar,;1khgmdan ger,;erek retinada odaklanan
iki kiic;iik noktasal 1?1k kaynag1 bulunmaktad1r. Sonut;;
olarak, normal ~artlarda her iki gozde de retina iki 1~1k
noktas1m tam netlikte gormektedir. Bununla birlikte c;i- Olas1 en biiyiik oclak derinligi, pupillamn en kiic;iik
zimlerde de goriilecegi gibi, retina one veya arkaya odak oldugu durumdur. Bumm nedeni, r,;ok kii<;tik bir pupilla
di~1 bir konuma yer degi~tirm~ ise, iistteki gozde her bir ac;1khgmda biiliin t~mlann mercegin merkezinden gec;me-
noktanm boyutlan fazla degi?mezken alttaki gozde her si ve en merkezdeki 1~mlann claha once ac;1kland1g1 gibi
bir noktanm boyutlan onemli olr,;ude biiyiiyerek birer daima odakta olmas1d1r.
"bulamk daire" haline gelecekcir. Ba~ka bir ifadeyle, ilstle-
ki mercek sistemi alttakine gore c;ok daha buyiik bir odak GORME KESKiNLiGi
derinligine sahiptir. Bir mercek sistemi biiyiik odak de-
rinligine sahipse, retina onemli olc;ude yer degi~tirse veya
mercegin giicii normalden onemli olt;;iide sapsa bile go- Karma Kusurlari
rtintti netligi neredeyse hie; bozulmazken, mercek sistemi
Emetropi (Normal Goru~). ~eldl 50- ll'de gosterildigi
"s1g" bir derinlige sahip ise retinanm odak di.izleminden gibi, uzak bir 11esnede11 gelen paralel ~1k 1;;mlan si/yer has
hafifr,;e kaymas1 bile belirgin bic;imde bulamk gorii~e ne- tamamen gev~eh durumdayken retina tizerinde odaklanabili-
den olur.
640
BOLOM 50 Goz: I. Gorme Optigi

yorsa goz normal veya "emeti-op" olarak kabul edilir. Bunun


anlam1, emetropik g5zUn silyer kas gev~k durumdayken
- ------=-
ti.Im uzak nesneleri net olarak g5rmesidir. Buna kar~m. daha
yakm bir alandaki nesneyi odaklamak ic;.in gozi.in silyer kas1
kastlarak uygun derecelerde akomodasyon saglamahdrr.
----------
Hipermetropi (Uzak GorO~lilluk). "Uzak gori.i~li.iJ-Ok"
(yak1111 gorememe) olarak da adlandmlan hipermetropi ge-
nellikle goz ki.ircsinin ktsa oJ-masma veya nadiren de mercek
sisteminin c;ok zaytl oJ-masma bagh olarak orcaya c;.1kabilir. ~e-
kil 50-12'de orta kISimda gorlildiigil gibi, boyle bir durnmda
paralel 1~1k l!jmlan relinaya ula!jttl<lan zaman gev~ek dunUI1-
-------=-=-=--=--_ _{\...__ __
daki mercek sistemi tarafmdan yeterli oli;iide bOkUlmen~ler-
dir. Bu anormal durumu diizeltmek ic;in silyer kas kastlarak -~-----
mercegin gUcilni.i arurmak zornndadrr. Uzak goru~li.i bir ki~
bu ~kilde akomodasyon mekanizmasm1 kullanarak uzaktaki
nesneleri retirla tizerinde odaklayabilir. K~i eger uzaktaki nes- $ekil 50-13. Miyopinin ic;bOkey mercek ile (iistte), hipermetropinin d1~-
nelere uyum saglamak ic;.in silyer kas gUcilniln sadece kiic;.i.ik bokey mercek ile (a/tra) dOzeltilmesi
bir miktanm kullawyor ise, silyer kas kendi kaSIJ-ma gUci.iniln
smmna ula~mcaya kadar gaze giderek daha yakla!jan cisimler
Noktasal
tam olarak odaklanabilir. lleri yaslarda mercek "presbiyopik"
•~•k kaynag1
duruma geldiginde, uzak gorii~lii bir ki~i i;ok daha az yakmda-
ki nesneleri, haLta uzak olanlan bile odaklayacak kadar yeterli
akomodasyon yapamaz.
Miyopi (Yakm Goru~IOIOk). Miyopi veya "yakm go-
ru~IUlilk" (uzag, gorememe) durumunda ~ekil 50-12'de alt
boltimde g5sterildigi gibi, silyer kas tamamen gevsek durum-
dayken uzak nesnelerden gelen 1~1k 1~1nlan retinanm oni.in-
de odaklamr. Bu durum genellikle goz kuresinin uzamasma 8D dOzlemi
baghdJr, ancak g5zOn mercek sisteminin c;.ok fazla k1rma gi.i- (daha fazla
cUne sahip olmas1 sonucunda da ortaya c;1kabilir. .. Jmma gOcO)
Ac duzem1 1
Silyer kas tamamen gev~k durumdayken mercegin var ii;:in odak
olan ktrma gi.icUnU daha da azaltacak bir mekanizma bulun- i;:izgisi
mamaktad1r. Miyopisi olan bir ki~inin uzak nesneleri retina-
da odaklayabilmesinin yolu yoklllr. Bununla birlikte, nesne $ekil 50- 14. Astigmatizmde 1~1k 1~1nlan bir odak dOzleminde (AC diiz-
ki~inin goztine yakla~ukc;.a sonuc;ta gortinti.isiini.in odaklana- lem1i belli bir odak uzunlugunda odaklarnrken, buna dik ac;ih duzlemde
bilecegi kadar yakm bir mesafeye gelir. Bundan sonra nesne (8D diizlem1) ba}ka bir odak uzunlugunda odaklarnrlar.
g5ze yakla~maya devam ederse ki~i akomodasyon mekaniz-
masllll kullanarak g5rUnruyu odak noktasmda tutabilir. Mi-
yopisi olan bir k~nin net gorU~ ic;in sm1rla~ bir "uzak
noktas1" vardrr. daha fazla olmas1 sonucunda onaya c;.1kar. Gelen 1~1ga kar~1
Miyopi ve Hipermetropinin Mercek Kullan1larak yan yatml~ bi.r yunrnrta gibi olan mercek yuzeyi, astigmatik
Duzeltilmesi. Miyopide oldugu gibi gozun kmc1 yuzeyle- bir mercege omek olarak giisterilebilir. Yumurtanm uzun ek-
ri i,;ok fazla kmna gilcilne sahipse, bu durum giizun oni.lne seni boyunca olan egrilik, ktsa ekseni boyunca olan egrilik
konulan ve ,~mlan uaksayan bit ic;bukey ktiresel mercek ile kadar btiyuk degildir.
dtizeltilebilir. Boyle bir duzeltme ~ekil 49-B'de list c;izimde Astigmacik bir rnercegin bir ekseni boyunca olan egrilik
g5steriJ-m~tir. diger ekseni boyunca olan egrilikten daha az oldugundan,
Bunun tersine, -zayif bir mercek sistemine sahip olan- hi- bir dUzlemde mercegin kenar kisunlarma c;.arpan 1srrtlar, di-
permetropili bir ~ide anormal g5rU~, g5zUn oni.ine konulan ger dUzlemde kenar k15unlara i;arpan 15mlar kadar bilktihnez.
ve daha fazla kmna gucti saglayan d~btikey biI mercek ile Bu durum, ~eldl 50-14'de. bir noktasal kaynaktan <;1kan ve
di.izeltilebilir. Bu duzeltme ~eldl 50-lJ'de all c;izimde gos- egriligi iki eksende farkh olan dikdiirtgenimsi astigmatik bir
lerilmi~Lir. mercekLen gec;en ~mlarla gosterihni~tir. BD dUzlemi olarak
Net bir goril~ ic;in gerekli ic; bilkey veya di~ bukey mer- belirtilen dikey dtizlemdeki egriligin yaLay dUzlemdeki eg•
ceklerin krrma gUcti genellikle l<l~i tarafmdan "deneme ya- rilikten daha fazla olmasmdan dolayi astigmatik mercekten
ntlma» yiintemi ile belirlenir. Oncelikle guc;lii bir mercek ge<;en t?ik ~mlan dikey di.izlernde daha fazla kmhrlar. Bu-
denendikten sonra daha gti<;lU veya daha zaytl mercekler nun tersine, AC dtizlemi olarak belirtilen yatay dUzlemdeki
denenerek en iyi gorme keskinligi bulunur. ~ik 1~mlan dikey BD di.iz lemindeki 1~1k ~mlan kaclar c;.ok
Astigmatizm. Goztin, gorilmUyti bir dtizlemde odak- biiki.ilmez. Astigmatik bir mercekten gec;en 151nlarm bir di.iz-
larken, buna dik olan di.izlemde farkh bir uzakhkta odaklad1- leminden gecen k1smmm, diger duzleminden gec;en k 1smmm
g1 kirma kuSllru, asligmatizrn olarak adlandmhr. Bu durum oldukr,;a oniinde odakland1gmdan, bu 1~mlarm ortak bir odak
genellikle goziin bir duzlemindeki komea egriliginin c;ok noktasmda toplanmayacag1 ac;1knr.

641
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6zel Duyular

Astigmatizmde iki dtizlemin her biri i,;in farkh dereceler- Optik Bozukluklarm Kontakt Lens Kullamlarak
de akomodasyon gerektiginden, goztin akomodasyon giicti Duzeltilmesi. Komeanm on yuztine tam olarak oturan cam
astigmatizmi hi<; bir zaman duzellemez, r;unkti akomodasyon veya plastik kontakt lensler kullamlabilir. Kontakt lens ile
suasmda goz mercegi.nin egi.mi her iki dtizlemde yakla~1k e$it goziin on yuzeyi arasmdaki bo5lugu dolduran ince bir goz-
dtizeyde deg~ir. Boylece, astigmatizmi olan bir ~i gozltik yar- ya$1 tabakas1 kontakL lensi yerinde tutar.
duru ohnaksmn hie; bir zaman keskin bir gorUse sahip olamaz. Kontakt lenslerin belirgin ozelligi, normalde komeanm
Astigmatizmin Silindirik Bir Mercek ile Duzeltilme- on ytizeyinde meydana gelen kmlmayi neredeyse tamamen
si. Astigmatik goz birbirine dik ar;1da yerle$tirilm.is ve farkh etkisiz hale gelirmesidir. Bunun nedeni, kontakt lens ile
guc;lere sahip iki silindirik mercekten olu$D1U$ bir sistem ola- kornea arasmdaki gozya$1 tabakas1mn kornea ile hemen
rak kabul edilebilir. Astigmatizmi dtizeltmek i,;irl kullamlan hemen e~t kuma indeksine sahip olmas1 ve kontakt lens
ah~1h111~ yontem, astigmatik goziln iki dtizleminden birinde- kullanmu ile kornea on yuzeyinin goziin optik sLstemin-
ki odaklanmay1 duzelten bir ktiresel mercegin deneme yaml- deki onemli roltiniin ortadan kalkmas1cb.r. Bunun yerine,
ma yontemi ile bulunmas1d1r. Daha sonra ilave bir silindirik kontakt lensin di$ yuzeyi ba~hca rolti oynar. Boylece, kon-
mercek diger diizlemdeki geri kalan kusurun diizeltilmesi takt lensin bu yuzeyinin kmc1hgi kornearun bilinen kmc1-
ic;in kullamhr. Bunu yapabilmek ir;in gerekli silindirik mer- hg111m yerine ger;mi~ olur. Bu durum ozellikle dilzensiz ve
cegin hem eliseni, hem de giicii belirlemnelidir.
d~a dogru kabank 5ekilli bir komeanm gori.ildtigti, lurato-
Gozun mercek sisteminin anormal silindirik kismmm lionus olarak adlandmlan durumdaki ki~Herdeki kirma ku-
eksenini belirlemek i,;in kullarulan bir,;ok yontem vardrr. Bu
surlan ai;1smdan onemlidir. D1~a dogru kabank korneamn
yontemlerden bi ri, ~ekil 50-1 S'te gosterildigi gibi paralel si-
neden oldugu ileri derecede gorme bozuklugu kontakL lens
yah c;ubuklann kullarulmas1du. Bu paralel c;ubuklardan bir
olmaksmn neredeyse hii;: bir cam ile tatmin edici dtizeyde
kisnu d.ikey, bir kis1m yatay ve bir kisrm da dikey ve yatay ek-
dtizeltilemezken, kontakt lens kullamld1gmda komeamn
senlere farkh ar;1lar olusturacak $ekildedir. Astigmatik goztin
k.lnc1ltg1 ortadan kaldmlu ve bunun yerirli kontakt lensin
ontine degisik kiiresel mercekler konulduktan sonra, paralel
di$ ytizeyinirl kmctl1g1 altr.
i;ubuklann bir k1Smmda nel odaklanmayi saglayan ancak bu
Kontakt lensin daha bir<;ok avantaj1 bulunmaktad1r.
c;ubuklara dik a,;1 yapan r;ubuklardaki bulamk goriinttiyi.i dti-
Bunlar arasmda (1) lensin goz ile birlikte donerek camla-
zeltemeyen gti,;te bir mercek bulunur. Bu boli.imde daha once
rm saglad1gmdan daha geni~ bir net gorti~ alam saglamas1
tart1$tlan optigin fiziksel ilkeleri ile ilgili k1S1mclan da haur-
ve (2) gomn 1 santimetre kadar i:inUne konan merceklerin
lanacagi gibi, optik sistemin odak d1~1 ehsenindeki silirldirik
odaklamayi di.izelunesinin yarunda gori.inttini.in boyutunu
bile~ni, bularnk olan r;ubuklara paralel durumda oland1r. Bu
da etkilemesine kar~m. kontakl lensin ki~inin gordugi.i nes-
eksen bir kez bulunduktan sonra, muayeneyi yapan ki~i, hasta
birbiri ile kes~en tiim c;ubuklan ~it netlikte gi:irtinceye kadar nelerin bo}'lltU ilzerinde r;ok kiir;tik bir etkiye sahip olmas1
say1la bilir.
odak dis1 eksertle paralel olan eksende giderek claha gtic;IU ve
daha zayif pozitif veya negatif silindiril1 mercekler dener. Bu Katarakt-Goz Merceginde Opakla~m•~ Alanlar.
~lem tamamlandiktan sonra muayeneyi yapan ki~i, optisye.ni "Katarakt" ozellikle ya~h ki~ilerde yaygm olarak ortaya c;1-
uygun a,;1da hem kuresel hem de silindirik dtizeltme yapan kan bir gi:iz bozuklugudur. Mercekte bulutsu veya opak alan
ozel bir mercegin hamlanmas1 ir;in yonlendi.J.ir. ya da alanlar bulunmas1 katarakt olarak tammlanu. Katarakt
olu~umunun erken donemleri.nde baz1 mercek lifierinin i,;in-
deki proteirtler denature olurlar. Daha soma bu proteinler
12 koagi.ile olarak normal saydam protein lifierinin yerinde
1 opak alanlar olu~tururlar.
Katarakt nedeniyle 1~1k gec;i5i gormeyi bi.iyuk oli;tide
bozacak ~ekilde azalchgmda, mercegin cerrahi olarak c;1ka-
nlmas1yla durum di.izeltilebilir. Mercek c;J.kanlchgmda goz
kmna gtictinun btiyuk boltimi.inU kaybeder ve goziin oni.ine
gti,;lii d1~ btikey bir mercek konulmaSI gerekir ancak genel-
likle goztin ic;ine, c;1kanlan mercegin yerine plastik yapay bir
(.,)
mercek yerlestirilir.
O>

Kuramsal olarak uzak bir noktasal kaynaktan gelen 1~1k


retina tizerinde odakland1g1 zaman sonsuz ki1c;i1k1Ukte ola-
cakur. Ancak gozi.\n mercek sistemi hie; bir zaman kusursuz
olmad1gmdan, gozi.in optik sistemini.n en yi.iksek c;oziintir-
ltigtinde bile boyle bir retinal alamrun 11 mikrometrelik
9 bir c;ap1 olur. Bu alan ~dill 50-16'daki iki noktab. go1iin-
~ekil 50-15. Astlgmatizm ekseninl belirlemek i<;ln degi~ik ac;liardaki ti.ide gosterildigi gibi, merkezinde en parlak clurumdayken
yerlesimlere sahip paralel siyah i;ubuklardan olu~n sekil. kenarlanna dogru giderek artan bic;imde golgeli hale gelir.
642
BOLUM 50 Goz: I. Gorme Optigi

BiR NESNENiN GOZDEN UZAKLIGININ

/\ BELiRLENMESi- "DERiNLiK ALGISI"


Bir ki~i nonnalde uzakltgt ba$hca tic;: ~kilde alg1lar: (1) Bili-
nen nesnelerin goriintiilerinin retina i.\zerindeki boyutlan,
(2) hareket eden paralaks olgusu ve (3) stereopsis olgusu.
2µmtl 1 mm
Uzakhgm belirlenmesi yetenegine derinlik a!gis1 denir.

Bilinen Nesnelerin Retinadaki Goruntuleri ile Uzak-


17 mm 10 metre hgm Belirlenmesi. Eger ki$i, bir ba$ka ~inin 1,80
metre boyunda oldugunu biliyorsa, bu ki$inin ne kadar
uzaklikta oldugunu basitc;e retina iizerindeki goriintii-
~ekil 50-16. lki noktasal 1~1k kaynag1 i~in en yuksek gorme keskinligi.
si.inden saptayabilir. K~i bilinc;li olarak boyut hakkmda
dii$Unmez, ancak beyin nesnelerin boyutlan bilindiginde
goriintii boyundan otomatik olarak uzakhkl.an hesapla-
Retinarun fovea bolgesindeki -gormenin en geli~llll? mayi ogrenllll?tir.
oldugu merkez kismmda bulunan- koni hi.icrelerinin or-
Hareket Eden Paralaks ile Uzakhgm Belirlenmesi.
talama c;apt 1,5 1nikrometre civanndadrr ki bu bi.iyiikluk,
Gozlerin bir ba$ka uzakhk belirleme yontemi, hareket
t$lk noktasmm alamnm yedide biri kadardrr. Bununla bir-
likte, 1~1k noktasmm alam parlak bir merkeze ve golgeli eden paralaksnr. Bir ki$i gozleri tamamen hareketsiz
kenarlara sahip oldugundan, bir l<i$i retina Uzerine mer- olarak uzaga bakarsa hareket eden paralaks alguanmaz;
kezleri 2 mikrometre kadar ayn dii$en iki noktayt ayrrt ancak ki~i ba$1Ill bir taraftan diger tarafa hareket etti-
edebilir. Bu mesafe, foveadaki bir koni hucresinin geni_.sli- rirse yakmdaki nesnelerin gorUntiileri retina i.\zerinde
ginden sadece biraz daha fazladrr. Noktalann boyle ayut rnzla hareket ederken, uzaktaki nesnelerin goriintiileri
edilmesi ~ekil 50-l6'da gosterilmi~tir. neredeyse tamamen sabit kalrr. Ornegin ba$m bir yana
insan gozilniin iki noktasal 1~ kaynagm1 ay1rt etmek clogru 2,5 cm c;evrilmesi sonucunda goziin 2,5 cm oniin-
ic;in normal gorme keskinligi yakla$1k 25 saniyelik ac;1du. deki nesnenin goriinttisi.\ neredeyse tiim retina boyunca
Ba$ka bir deyi$le, iki ayn noktadan gelerek goze c;arpan 1~1k yer degi$tirirken 60 metre uzakhktaki bir nesnenin go-
1~mlan arasmdaki ac;1 en az 25 saniye ise genellikle bir nok- riintiisii algtlanabilir bir $ekilde hareket etmez. Boylece,
ta yerine iki nokta olarak fark edilebilir. Bu durum, normal hareket eden paralaks mekanizmasmclan yararlanarak
gorme keskinligine sahip bir ki!?inin 10 mecre uzakliktaki sadece tek goz kullamlarak bile ki$i nesnelerin goreceli
iki noklasal kaynaga bakarken, bu noktalar birbirinden 1,5 uzakhklanni soyleyebilir.
ila 2 milimetre uzakhkta oldugu takdirde bu noktalan bir-
birinden zorluk]a ayirl edebilecegi anlamma gelir. Uzakhgm Stereopsis ile Belirlenmesi-Binokuler
Foveanm c;apt 0,5 milimetreden (500 mikrometreden)
Gorme. "Binoktiler (iki gozle) gorme·· paralaksm algllan-
claha kiic;iiktiir, bu da en yuksek gorme keskinliginin gor-
mas1 ic;in kullamlan bir baska yontemdir. Bir goz digerin-
me alammn 2 dereceden daha ktic;tik bir bolgesinde ger-
den 5 santirnetreden biraz daha uzakta oldug1.1 ic;in her
c;ekl~tigi anlamma gelir. Bu fovea alamnm d~mda gorme
keskinligi giderek daha zayi!1ar ve perifere yakla$t1kc;a 10 bir retinadaki goruntiiler birbirinden fark11dir. Ornegin,
kattan fazla azahr. Bunun nedeni Boliim 52'de tart1~1ldig1 bumun 2,5 cm oni.indeki bir nesne sol goziin sol tarafm-
gibi, retinanm fovea d1$mdaki c;evre k1S1mlanna gitLikc;e daki retina iizerinde goriinti.\ olu$tururken, sag gozi.\n de
her bir optik sinir lifi ile giderek daha fazla say1da koni ve sag tarafmdaki retina iizerinde gorUntti olu~turur. Buna
basil hiicresinin baglanu yapmas1chr. kar$m, burnun 6 metre uzagmdaki ki.ic;iik bir nesne her
iki retinamn merkezinde birbirine kar~1hk gelen nokta-
Gorme Keskinligi Belirlenmesinin Klinik Yontemi. larcla goriintii olu$turur. Bu tiir bir paralaks, ~ekil 50-
Gozleri muayene etmek ic;in kullamlan levha genellikle 1Tde gosterilmi$tir. Sekilde de goriildiigii gibi, kmnm
farkh btiyi.il<liikte harfler ic;:erir ve muayene edilecek ki$i-
bir yuvarlak ile san bir karenin goriintiileli gozden farkh
den yakla$ik 6 metre uzaga yerle$tirilir. Ki$i bu uzakhktan
uzakliklarda olduklanndan retinada yer degi$tirmi~ du-
gormesi gereken boyuttaki harfleri tam olarak gorebili-
yorsa 20/20 gormeye sahip olarak tammlanrr ki bu, nor- rumdadrr. Bu mekanizma her iki goz kullamldigmda her
mal gormedir. K~i yakla$1k 60 metre uzak11ktan gormesi zaman var olan bir paralaks saglar. lki gozii olan insan-
gereken harfleri ancak 6 metreden gorebiliyorsa bu k~i- lardaki yakmda bulu11a11 nesnelerin goreceli uzakhklarmm
nin 20/200 g6rii$e sahip oldugu soylenir. Ba$ka bir dey~le belirlenmesi yeleneginin tek gozii olan insanlara gore 1;ok
gorme keskinliginin l<linik yontemle ifade edilmesi, iki daha fazla olmas1, neredeyse lamamen binokiiler paralaks
uzakhgm oramm ifade eden matemariksel kesrin kulla- (veya stereopsis) mekanizmasma baglidrr. Bununla birlik-
mlmas1drr. Bu aym zamanda ki..sinin gorme keskinliginin, Le, 15 ile 60 metrenin otesindeki uzakhklarda sLereopsis
normal bir k i ~ gorme keskinligine oramdir. kullam~tz hale gelir.
643
Onite X Sinir Sistemi: B. 6zel Duyular

Akoz humor iris

S1v: ak1m 'y\~~-


1
Fontana arahklan

~ olu~umu , /
Akoz humor~ . "\: '\ .;-< Schlemm kanali .
-
~
,,,, . - ~ ~ ' Silyercis1m
=~ Mercek -='
Bilinmeyen
nesne
;\ \~
l. \.
¾
\ Vitroz
humor ., .\-- IJ·'J
_
S1v1ve di~er
bile~enlenn
\ \- \ \. , .,_"' J/ difuzyonu
2. Stereopsis

~ekil 50-17. Uzakhgin (1) goruntunOn retina uzerindeki boyutun dan


l, \.
-.,
\ "'"' )J( Retina
damarlannda
ve (2) stereopsis sonucu alg1lanmas1. filtrasyon ve
difOzyon

~ekil 50-19. Gozde s1v1 olu~umu ve akim1.


incelenen goz Gozlemcinin gozo
L Ayna I

___ . . . ~
r :~::":~_,,.~-: -1
kiii,,i.ik mercek, bir taret iizerine yerle~tirilmi~tir ve boylece
Ayd 1nlanan 1~111• '-:>
\ anormal kmlmay1 dilzelten uygun gt\<;:te mercek bulunana
retinada kan } , 1\ \
Tarette bulunan
damarlannm
gorOlmesi
J+h.\
dOzeltici mercek
• ~ (normal gozler
kadar taret bir mercekten digerine dond0riililr. Normal gent,;
eri$kinlerde dogal akomodasyon refleksleri ile her bir gozde
1§191 ~/ i9in -4 diyoptri) kirma gtkiinde +2 diyoptrilik bir arn~ olur. Bunu dozeltmek
toplayan
ii,;in mercek taretini yakl~1k -4 diyoptrilik bir di.izeltmeye
mercek
"
~ekil 50-18. Oftalmoskopun optik sisteml. ayarlamak gerekir.

GOZON SIVI SiSTEMi-GOZit;i SIVILAR


Oftalmoskop
Goz kiiresinin ~i~kin durumda kalmas1m saglamak i<;in
Oftalmoskop, gozlem yapan bir ki$inin ba$ka bir ki~inin go-
yeterli basmc1 saglamak tizere, goz gozi{:i s1v1s1 ile dolu-
zi.ine bakarak retinas1m ac;1khkla gonnesini saglayan cihaz-
dur. ~eldl 50-19'da da gosterildigi gibi bu s1V1, mercegin
d1r. Oftalmoskop karma$1k bir cihaz gibi gori.inmekle birlikte
ontinde yer alan akoz humor ve mercegin arka yiizti ile
ilkeleri basittir. Temel parr;alan ~ekil 50-lS'de gosterilmi$tir
retina arasmda yer alan vitroz humor olarak iki k1sma
ve a~agtdaki gibi a<;:iklanabilir.
aynlabilir. Akoz humor serbest<;e hareket edebilen bir
Emetrop bir gozun retinas1 iizerinde parlak bir 1$1k alam
s1v1yken, bazen vitroz cisim olarak da adlanchnlan vitroz
varsa, bu alandan gelen 1$1Illar goztin mercel< sistemine dog-
humor, uzun proteoglikan molektillerinin olu~turdugu
ru 1raksarlar. Retina mercel< sistemin.in arkasmda bir odak
uzunlugu kadar uzakhkta oldugundan, mercek sisteminden stlu bir fibriler agm bir arada tuttugu jelatinoz bir kutle-
ge<;:en ~mlar birbirine paralel duruma gelir. Daha sonra bu dir. Hem su, hem de <;oziinmti~ maddeler viu·oz humor
paralel ~mlar bir b~ka k~inin emetropil< goziine girdigin- i<;ine yava$<;a difuze olabilir, ancak SlVl ak1m1 <;ok azd1r.
de ikirici ki$inin retinas1 da mercekten odak uzunlugu kadar Ak5z humor stlrekli olarak tiretilir ve geri emilir. Akoz
uzaklikta oldugundan, ikinci retina Uzerindeki bir odak nok- humortin tiretim ve geri emilimi arasmdaki denge goz i<;i
tasma tekrar odaklamr. Boylece, bir k~inin retinasmdan 1$ik s1v1mn toplam hacmini ve basmcm1 duzenler.
yayilmas1 saglarursa, iki emetropil< goziin birbiriue bakmas1
He retinas111111 goriintiisii gozlemci ki$inin retinas1 iizerinde
odaklamr. SilYER cisiMDE AKOZ HUMOR OLU~UMU
Gozlemci ya da gozlenen ki;iilerden birinin goziiniin krr-
ma gucii normal degilse gozlenen retina goriintiisiiniin goz- Gozde ortalama akoz humor olu$um hlZI dakikada 2 ile
lemci tarafmdan net olarak goriilebilmesi it;in lmma giiciinii 3 mikrolitre arasmdadtr. Esasen bu miktarm ttimti, silyer
di.izeltmek gerekir. Al~1lm1~ bir oftalmoskopta bir dizi c;ok cisimden irisin arkasmdaki mercek baglanmn ve silyer
kaslann goz ki.iresine tutundugu bo~luga uzanan, luv-
644
BOLUM 50 Goz: I. Gorme Optigi

Akoz
/ humor
r" olu~umu -Kornea

Schlemm k a n a i l ~

- - - - Trabekuller

Akoz venler -=- l --iris


Kan venleri :,i

Sklera - - -
1a-
~ ~ "- - Silyer
- kas • / :sku~er tabaka ~ekil 50-21. lridokorneal a~mm anat omisi. Akoz humorun goz kOre-
sinden konjunktiva ven lerine dogru ak1m1gosterilmektedir.

~ekil 50-20. Silyer olu~umlann anatomlsi. Akoz humor yozeyde olu~-


maktadir.

kadar gozenekli yap1dachr ki, bi.iyi.ik protein molekulleri


nmlar ~eklindeki silyer olu~umlar tarafmdan salgilamr. Bu ve alyuvarlar boyutundaki ki.ic;i.ik parc;alar bile on kamara-
silyer olu~umlann kesiti ~eldl 50-20'de, gozi.in siv1 dolu dan Schlemm kanalma gec;ebilir. Schlemm kanah gerc;ekte
bolmeleri ile il~kisi de ~ekil 50-19'da gosterilmi~tir. K1v- venoz bir kan daman olmasma ragmen, o kadar <;ok akoz
nmh yap1smcl.an dolaYl her bir gozdeki silyer olu~umlarm humor ak.1$1 olur ki normal ~artlarda kan yerine sadece
loplam yi.izey alam 6 santimetrekare kadarchr ki, silyer akoz humor ile doludur. Schlemm kanalmdan daha geni~
cismin ktic;i.ik boyutu goz onune ahnchgmda bu olduk- venlere dogru uzanan ki.ir;:iik venler de genellikle sadece
c;a gen~ bir aland1r. Bu olu~urnlann yi.izeyleri salg1 yapan akoz humor ile doludur ve ahoz venler olarak adlandmhr.
ozellikte epitel ile kaphdir ve bunun da hemen aluncla c;ok
damarlanm~ bir alan bulunur.
Akoz humor neredeyse tamamen silyer olu~um epite-
linin aktif salgilamas1 sonucu olu~ur. Salg1lama sodyum GOZi<;i BASINCI
iyonlannm epitel hi.icreleri arasmdaki bo~luga aktif ta~m- Ortalama normal gozi<;i basmc1 15 mm Hg'd1r ve 12 ile 20
mas1 ile ba~lar. ElekLriksel notralitenin surdi.irtilmesi ii:;:in mm Hg arasmcla normal kabul edilir.
klortir ve bikarbonat iyonlan da sodyum iyonlan ile bir-
likte stiri.iklenir. Daha sonra tlim bu iyonlar alt k1s1mda
Tonometri Kullanarak Gozi~i Basmcm Ol~umu. Go-
bulunan kapiller damarlardan aym epitelyal hticreleraras1
zi<;i basmc1m olr;:mek ic;in k~inin gozUne bir igne yerl~-
alana su ozmozuna neden olarak silyer olu~um bo~lukla-
nndan gozi.in on kamarasma s1v1 ak1~1m saglarlar. Buna ek tirmek pratik olmad1gmdan, bu basmc; klinik olarak ~e-
olarak, amino asitler, askorbik asit ve glikoz gibi birc;ok kil 50-22'de gosterildigi gibi "tonometre" kullamlarak
besin maddesi de aktif ta~mma veya kolayla~tmlm1~ di- oli;i.ili.ir. Korneaya lokal anestetik bir madde uyguland1k-
fuzyon ile epitel boyunca ta~1mr. tan sonra tonometrenin tabam kornea 'Uzerine yerle$Li-
rilir. Merkezdeki pistona ktic;iik bir basmi:;: uygulanarak
pistonun altmda kalan kornca k1sm1m ic;eri dogru itme-
si saglamr. Yer degi$tirmenin miktan tonometrc olc;egi
AKOZ HUMORON GOZDEN D1$ARI AKI$!
uzerinde olc;iiliir ve bu miktar gozic;i basmc1 cinsinden
Akoz humor yap1ld1ktan soma oncelikle ~ekil 50-19'da ifade edilir.
gosterildigi gibi pupilla arae1ltgi ile goziin on kamaraswa
dogru akar. S1vt buradan mercegin iini.ine ve iris ile korne-
amn ol~turdugu a0ya dogru akar ve bir trabekiil agmdan Gozi~i Basmcmm Duzenlenmesi. Normalde 15 mm Hg
ge<;erek Schlemm kanalma girer; buradan da goz ch$! ven- olan gozic;i basmc1 normal bir gozde ±2 mm Hg'hk bir de-
lerine bosahr. ~ekil 50-21, bu iridokorneal ai;1daki anato- mim smm ir;inde sabic kahr. Bu basmcm di.izeyi esas ola-
mik yap1lan ve Lrabektiller arasmdaki bo~luklann on ka- rak akoz humorUn on kamaradan Schlemm kanahna ak1~1
maradan Schlemm kanahna kadar uzachg1m gostermek- sirasmda kar~Lla~ug1 direnr; tarafmdan belirlenir. Bu direnr;,
tedir. Schlemm kanah tilm gozi.in etrafmda devam eden s1vtrun /ln kamara yan ai;:1lanndan Schlemm kanalmm duva-
<;ember $eklinde, ince duvarh bir vendir. Endocel zan o
645
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6zel Duyular

Uygulanan bas1m;:
r;ikabildigi bir goz hastahg1d1r. 25 ile 30 nm1 Hg i.izerinde-
ki basm(lar uzun sure devam ederse gorme kaybma neden
olabilir. A~m derecede yuksek basmc;lar gunler, hatta saatler
Merkezi piston - - - - -
i<;inde korli.ige neden olabilir. Basm<; yukseldikr;e, optik si-
nirin opcik disk bolgesinden gozu terk eden akson lan bask1
allmda kal1r. Bu baskmm, retina noronlannm hiicre govde-
sinden beyne dogru uzanan optik sinir liflerinin sitoplazma-
srnda aksonal akim1 engelledigi di.i~il.ni.ilUr. Liflerin uygun
beslenmesindeki bu azalrna sonur; olarak bu konumdaki lif-
lerin oliimUne neden olur. Goz kiiresine optik diskten giren
,,./',,, - - -Tonometre retinal anerin baski altmda kalarak retina beslenmesinin bo-
tabarn zulmas1 ve ilave bir sinirsel hasar ortaya c;1kmas1 da olas1dir.
V <;ogu glokom olgusunda normal olmayan yuksek ba-

t t
Gozi<;i basin<;
srn<;, trabekiiler alanlardan Sch.lemm kanalma s1v1 akmu na
kar~t artnu~ diren<; sonucu ortaya ,;;1kar. Ornegin, akut goz
inilamasyonunda akyuvarlar ve doku aruklan bu trabekii-
~ekil 50-22. Tonometrenin ilkeleri. ler alanlan nkayarak gozi<;i basmcmm akUL olarak anmasma
neden olur. Ozellikle y~hlarda oldugu gibi, kronik dumm-
larda sorun olas1ltkla trabekiiler alanlann fibroz dokuyla n-
kanmas1du.
Kimi durumlarda glokom, goz ki.iresi i<;ine difuze olarak
akoz humor sekresyonunu azalLan veya emilimini aruran
g<lz damlalan ile tedavi edilebilir. t lar; tedavisiuin yetersiz
nna dogru siizi.ildiigii yolda trabekiillerin meydana getirdigi
kald1g1 durumlarda trabekiil alanlanm a<;mak veya goz kii-
ag tarafmdan olu~turulur. Bu trabekilller 2 ile 3 mikromet-
resinin SIVl dolu alanlarmdan konjunktiva aln alanlara dog-
relik kii<;ilk a<;1k1.Jklara sahiptir. Basm<; arttlkr;a kanala olan
rudan s1v1 akumru saglayan kana llar olu~turmak gibi cerrahi
s1v1 ak1mmm hm da belirgin olarak artar. 15 mm Hg basmca
teknikler stkltkla basmc1 etkin olarak di.i~i.irebilir.
sahip normal bir g<lzde Schlemm kanalt yolu ile gozden r;1-
kan s1v1 miktan ortalama dakikada 2,5 mikroUtredir ve bu da
silyer cisim tarafmdan saglanan s1vt miktarma C$ittir. Basmr;
normal ~artlarda on.a.lama 15 mm I-lg duzeyinde tutulur.
Trabekuler Alanlar ve Gozic;i S1vmm Temizlenme
Kaynaklar
Buisseret P: Influence of extraocular muscle propriocept ion on visio n.
Mekanizmas1. Goz i<;ine kanama veya gozir;i en feksiyon
Physio l Rev 75:323, 1995.
gibi durumlarda goriilebilecegi gibi, akoz humor i<;inde bii- Candia QA, Alvarez LJ: Fluid transport phenomena in ocular epithella.
yiik miktarlarda r;okelciler olu~cujtunda bu <;<lkelti olas1hkla Prog Retin Eye Res 27:197, 2008.
on kamaradan Schlemm kanalma ilerlerken trabekiiler alan- Congdon NG, Friedman DS, Lietman T: Important causes of visual im-
larda birikir ve on kamaradan s1vmm uygun ~ekilde geri emi- pairment in t he worl d today. JAM A 290:2057, 2003.
De Graef L, Van Hove I, Dekeyster E, et al: MMPs in t he trabecular
limini engelleyerek daha sonra ar;tklanacak olan "glokom"
meshwork: promising targets for f uture glaucoma thera pies? Invest
ad1verilen duruma neden olabilir. Bununla birlikte, crabeku- Ophthalmol Vis Sci 54:7756, 2013.
ler plakalann yuzeyinde r;ok say1da fagositik hiicre yer ahr. Grossniklaus HE, Nickerson JM, Edelhauser HF, et al: Anatomic
Bunun yamnda, Schlemm kanal= hemen d1~mda bulunan alterations in aging and age-related diseases of the eye. Invest Oph-
interstisyel bir jel tabakas1 r;ok miktarda retikiiloendotelyal t halmol Vis Sci 54(14):ORSF23, 2013.
Krag S, Andreassen TT: Mechanical properties of the human lens cap-
hUcre bulundurur ki, bu hiicrelerin r;okeltiyi i<;i ne alarak
sule. Prag Retin Eye Res 22:749, 2003.
emilebilir kU<;ilk molekUllere sindirme kapasiteleri son dere- Kwon YH, Fi ngert JH, Kuehn MH, Alward WL: Primary open-angle
ce ge~~tir. Boylece bu fagositik sistem trabekUler alanlan glaucoma. N Engl J Med 360:1113, 2009.
temiz tutar. lris yuzeyi ve irisin arkasmdaki gozil.n diger yu- Lichtinger A, Rootman DS: lntraocular lenses for presbyopia correc-
zeyleri de, proteinleri ve diger kil<;Uk partikillleri akoz hu- t ion: past, present, and futu re. Curr Opin Ophthalmol 23:40, 20 12.
Mathias RT, Rae JL, Baldo GJ: Physio logical propert ies of t he normal
morden fagosite ederek s1vtmn berrak kalmasma yard1mc1
lens. Physiol Rev 77:2 1, 1997.
alma yetenegine sahip epitel hiicreleri ile kaphd1r. Petrash JM: Aging and age-relat ed diseases of the ocular lens and vit-
"Glokom" Yuksek Gozic;i Basmcma Neden Olur ve reous body. Invest Ophthalmo l Vis Sci 54:ORSF54, 2013.
Korli.igi.in Ba~hca Nedenidir. En s1k korli.ik nedenlerin- Quigley HA: Glaucoma. La ncet 377:1367, 201 1.
den biri olan glokom, gozi<;i basmc1mn patolojik diizeyde Vazirani J, Basu S: Keratoconus: current perspectives. Clin Ophthalmol
7:2019, 2013.
yuksek, ba.z en akUL olarak 60 ile 70 mm Hg arasmda diizeye
Weinreb RN, Aung T, Medeiros FA: The pathophysiology and t reat-
ment of glaucoma: a review. JAMA 311:1901, 201 4.

646
BOLOM 51

Goz: II. Reseptor ve Retinan1n Sinirsel i~levi

Gozi.in 1~1ga duyarh k1Smm1 olu~turan retina (1) renkli ozel yap1dadu-. Bu Ozellik, retinanm perifer k1S1mlann-
gonneden sorumlu koni hi.icrelerini ve (2) esas olarak daki c;ok daha geni~ govdeli konilerin aksine bu bolge-
siyah-beyaz gorme ve karanhkta gormekten sorumlu deki konilerin uzun ve ince govdeli olmas1d1r. Aym
basil hucrelerini bulundurur. Koni. veya basil hilcrelerin- zamanda fovea bolgesinde kan damarlan, gangliyon huc-
den biri uyanld1gmda sinyaller oncelikle retinarun arka- releri, hi.icrelerin c;:ekirdek ve pleksiform tabakalan koni-
smdaki noron tabakalanna, buradan optik sinirlere ve lerin i.izerinde durmak yerine bir yana dogru c;:ekilmi~
serebral kortekse ilelilir. Bu boli.imde basil ve konilerin durumdad1r. Bu durum 1~1gm engellenmeden konilere
1~1gi ve rengi saptamas1 ve gorsel imgenin optik sinir ula?mas1m saglar.
sinyallerine doni.i~ttirulmesi a<;1klanacakttr.
Basiller ve Koniler. ~ekil 51-3'de, bir fotoreseptoriln
(basil veya koni) temel unsurlanrun yer ald1g1 bir c;:izim
RETiNANIN YAPISAL UNSURLARININ gorulmektedir. ~ekil 51-4'de gc:iri.ildi.igi.i gibi, koninin di$
segmenti konik ~ekildedir. Genelde basiller konilerden
ANATOMISI VE ifLEVi
daha dar ve daha uzundur ancak bu durum her zaman
Retina Tabakalari. ~eldl 5 1-1, retinamn ~levsel kis1m- ge<;erli olmayabilir. Retinamn perifer k1s1mlannda basil-
lanm gostennektedir. Bu k1s1mlar d1~andan i<;eriye dogru ler 2 ile 5 mikrometre arasmda c;:apmdayken, koniler 5
tabakalar halinde $U ~ekilde s1ralanm~nr: (1) pigmenL ile 8 mikrometre arasmda c;;apmdadrr. Retinanm merkezi
tabakas1,(2) pi.gmente dogru uzanan basil ve koni hi.icre- k1smmda yani foveada basiller bulunmaz ve koniler ince
leri tabakas1, (3) basil ve konilerin hi.icre govdelerini uzundur ve sadece 1,5 mikrometre c;;apmdadir.
bannd1Tan ch~ <;ekirdek tabakas1, (4) d~ pleksiform Basil veya koninin temel ~levsel kJStmlan ~ekil
tabaka, (5) ic;: c;:ekirdek tabaka, (6) ic;: pleksiform tabaka, 51-3'te gosterilmi~tir: Bunlar (1) dl.$ segment, (2) if
(7) gangliyon tabakas1, (8) optik sinir lifleri labakas1 ve segment, (3) ,ekirdek ve (4) sinapLik govdedir. l?1ga duyarh
(9) ic; sm1rlay1C1 zar.
fotokimyasal di~ segmentte yer alrr. Basillerde bu madde
I~1k gozi.in mercek sisteminden ve vitroz humorden rodopsin, konilerde ise k1saca renk pigmenti olarak acllan-
gec;tikten sonra retinaya goziin if kismmdan girer (bkz.
dmlan uc; "renk" fotokimyasalmdan biridir ve spektral
~ekil 51-1). Bu durumda 1~1k ilk olarak gangliyon huc- duyarhhklanndaki farkhhk d~mda neredeyse tamamen
relerini ve daha soma pleksiform ve <;ekirdek tabakalan m
rodopsin gibi i~lev yaparlar.
gec;:tikten sonra, en son olarak retinanm en d1~ kenann-
~ekil 51-3 ve 51-4'de basil ve konilerin d~ segment-
daki basil ve koniler tabakasma ula~u. I~1gm katettigi bu
lerinde r;ok sayida disk bulunduguna dikkaL ediniz. Bu
yol birkac;: yi.iz mikrometre kalmhgmda homojen olmayan
disklerin her biri gerc;:ekte hlicre zarmm ic;eriye katlan-
bir dokudan olu~tugu ic;:in gec;:i~ s1Tasmda gorme keskin-
mast sonucu olu$rnU$ raflardrr. Her bir basil veya kon:ide
ligi azahr. Bununla birlikte daha sonra tart1~1lacag1 gibi,
1000 kadar disk bulunur.
soz konusu bu gorme keskioligi kaybm1 azaltmak ic;:in
retinnmn merkezindeki fovea bolgesinde ic;: tabakalar kenar- Hem rodopsin, hem de renk pigmentleri konjuge pro-
lara dogru c;:ekilm~ durumdad1r. Leinlerdir. Disk zarlan ile kayna~mt~ durumdad1rlar ve
zan kat eden proteinlerden olu?mu?lard1r. I~1ga duyarh
Retinanm Fovea Bolgesi ve Keskin Gormedeki bu pigmentlerin disklerdeki konsantrasyonu o kadar
Onemi. Fovea ~eldl 51-l'de gosterildigi gibi, retina1un yi.iksektir ki, d~ segment kutlesinin yakla~ik yi.izde 40'1
merkezinde 1 milimetrekareclen daha az yer kaplayan c;:ok pigmentler tarafmdan olusturulur.
kuc;uk bir aland1r ve ozellikle keskin ve detayl.l gc:irme Basil veya koninin ic;; segmenti, bilinen sitoplazma ve
yetenegine sahiptir. Sadece 0,3 milimetre c;;apmdaki sitoplazmik organelleri ic;:erir. Daha sonra ac;:1klanacag1
merkezi fovea neredeyse tamamen konilerden olu~ur. Bu gibi mitokondri, fotoreseptor ~levleri ic;in gereken ener-
koniler gorsel imgenin detaylanm algilamaya izin verecek jiyi saglad1gmdan ozel hir onem ta?1r.

647
Onite X Sinir Sistemi: B. 6zel Duyular

} Pigment tabakas,

Koni ) ' Koni \., J } D1~ c;:ekirdek tabakas1

Distal } D1~ pleksiform tabaka

Vatay yol
} ig oa<cdek tabakaso
Amakrin hOcre

Proksimal } ic;: pleksiform tabaka

Gangliyon hOcresi } Gangliyon hOcre tabakas1


..,_ Optik sinire

~J\A J\J\J\J\AJ\.AI\A A1, 1,.( } Stratum optikum

t 1$1GIN YONO
t ~ ic;: s1nirlay1c1zar
$ekil 51-1. Retina tabakalari.

$ekil 51-2. Makula ve merkezindeki fovearnn mikroskobik foto9raf1. Retinanin i<; tabakalanrnn 1~1k iletiminin engellenmesini azaltmak ic;in yan lara
dogru c;ekildigine dikkat ediniz. (Fawcett OW: Bloom and Fawcett'den: A Textbook of Histology, /Ith ed. Philadelphia: WB Saunders, 1986; H.
Mizoguch/'nin izniyle.)

Sinaptik govde, basil veya koninin kendinden sonraki Melanin pigmentinin onerni, vi.\cutlanmn butun
noron hucresi ile baglanu yap11g1 k1s1md1r. Bu noron huc- k151mlarmda kahtsal olarak melanin pigmenti eksikligi
releri, gorme zincirinin bir sonraki basamagm1 olu~turan olan albinolarda net olarak gorultir. Normal bir ki~ide tek
horizontal ve bipolar hiicrelerdir. bir 1~1k sadece bir kac; basil veya koniyi uyarmas1 gerekir-
ken, albino parlak 1$ikh odaya girdiginde retinanm ve
Retinanm Pigment Tabakas,. Pigment tabakasmdaki onun altmda yer alan sklera tabakasmm pigmentten
siyah renkli melanin pigmenti goz kuresi boyunca 1~1gm yoksun k1s1rnlanndan giren 1$1k ttim yonlerde yans1yarak
yansnnas1m engeller ve bu durum net goru~ i<;in <;ok retinay1 etkiler ve c;ok say1da reseptorii uyanr. Bu nedenle,
onemlidir. Bu pigmentin i~levi bir fotograf makinesinin normal ki~lerde 20/20 olan gorme keskinligi albinolarda
i<; kJSmmm siyah renkli olmas1 ile aymd1r. Melanin pig- en iyi optik diizeltmelerle bile 20/100 ile 20/200'den daha
rnenti olmasaydi 1~ik 1~mlan goz ki.\resi i<;inde her yonde iyi olamaz.
yans1yarak retinanm dag1mk bir sekilde aydmlanmasma Pigment tabakas1 aym zamanda bi.\yuk miktarlarda A
neden olur ve keskin goriinttilerin olu~mas1 i<;in gerekli vitamini bulundurur. Pigmentin i<;ine oturrnu~ durumda
olan karanhk ve aydmhk alanlar arasmdaki normal kont- bulunan bu A vitamini basil ve koni dt~ segmentlerinin
rast olu~mazdi. hilcre zanndan hucre i<;ine ve d~ma hareket halindedir.

648
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinanrn Sinirsel i~levi

~"
diger k1snnlanndan bagunsiz olarak kendi kan destegine
sahiptir.
Rodopsin veya renkL Dt~segment Bumm yamnda retinanm en ~ tabakalan, retina ve
pigmentleri ile dolu "'\_ sklera arasmda yer alan ve ileri derecede damarlanm1;; yap1-
zar k1vnmlan
= . daki lwroid tabakaya yap1$1k durumclachr. Retinarun di;; taba-
= kalan, ozellikle basil ve konilerin ch;; segmentleri, koroicl kan
damarlanndan <;ogu diflizyonla gelen besin maddeleri ve
Mitokondri~ oksijene bag1mhd1r.
Retinanm Ayrilmas1 (Dekolman). Noral retina nadiren
i9segment
pigment epitelinden ayrrltr. Baz1 durumlarda bu aynlmanm
nedeni goz ktiresinin yaralanarak noral retina ve pigment
epiteli arasmda s1v1 veya kan loplanmas1d1r. Baz1 durumlarda
- . :=~- -~ - - --~: -------------- da vin·oz humor i<;indeki kollajen yap1daki ince fibriller
0 1~ s1ntr1ay1c1 zar bUzi.\lmeye ugrar ve retina alanlanru goz ktiresinin i<;ine
- Qekirdek dogru r;ekerek aynlmasma neden olur.
Klsmen aynlma olan alandaki difilzyon, k1smen de noral
retinarun retina anerinden bagi.msu kan akim1 nedeniyle,
aynlnu$ retina gilnler boyu dejenerasyona direnir ve cerrahi
yontem kullamlarak pigment epiteli ile baglan11s1 saglanir ise
- Sinaptik govde
tekrar i~levsel hale gelebilir. Bununla birlikte, retina ktsa
zaman i<;inde yerine yerle~tirilmez ise hasara ugrar ve cerrahi
~ekil 51-3. Basil ve konl lerin i~levsel k1s1mlanntn ~emat ik ~izimi onanm yap1lsa bile ~levini kaybeder.

~ 1
GORMENiN FOTOKiMYASI
Hem basiller hem de koniler, 1~1k ile kar~la~mca yap1lan
degi~en kirnyasal maddeler i<;erirler ve bu sure<; gozden
c;1kan sinir liflerini uyanr. Basillerdeki 1~1ga duyarh kim-
yasal madde rodopsin olarak adlandmhrken, konilerdeki
1~tga duyarh kimyasal maddelerin yap1s1 rodopsinden
biraz farkhd1r ve honi pigmentleri veya renh pigmentleri
olarak adlandmhr.
Bu bolumde esas olarak rodopsinin fotokimyas1m tar-
tl~acagiz, ancak aym ilkeler koni pigmenlleri ic;in de
uygulanabilir.

RODOPSiN-RETiNANIN GORSEL DONG0S0 VE


BASiLLERiN UYARILMASI
_,,, Rodopsinin •~•k Enerjisi ile Par~alanmas,. Retinanm
~ekil 51-4. Basil (so/da) ve konilerln (sagda) d1~ segmentlndeki zars1 pigment tabakasma dogru uzanan basilin d1~ segmenti,
yap1lar (Dr. Richard Young'm izniyle) rodopsin ya da gorme moru olarak adlandmlan 1~ga duyarh
pigmenti yakla~1k yiizde 40 oranmda ic;erir. Bu madde
shotopsin ad1 verilen proLein ile karotenoid bir pigment
olan retina1in ("retinen" olarak da adlandmhr) birle~i-
A vitamininin basil ve konilerde bulunan ~1ga duyarh
minden olu~ur. Ostelik, retinal, 11-sis retinal ad1 verilen
kimyasallann onemh bir yap1 ta~1 oldugunu daha sonra
ozel bir formdadrr. Retinalin bu sis formu ozellikle onem-
gorecegiz.
liclir, c;ilnkil sadece bu form skotopsine baglanarak rodop-
sin sentezleyebilir.
l~ik ene1jisi rodopsin tarafmdan absorbe edildiginde
Retinanm Kanlanmas1-Merkezi Retina Arteri ve
rodopsin ~elill 51-5'in iist k1sm1nda gosterildigi gibi,
Koroid. Retinanm i<; tabakalanrun kanlanmas1, goz kUresine
opLik sinirin merkezinden giren ve daha sonra retina yiizeyi- saniyenin <;ok ki.ic;iik bir boltimiinde parc;:alanmaya ba~lar.
i'
nin tum k1smm1 beslemek i.\zere dallara aynlan reLina aneri
tarafmdan saglamr. Dolayis1yla, retinarun i<; tabakalan gozi.ln
Bunun nedeni rodopsinin retinal kismmdaki elektronla-
nn I?Ik etkisiyle aktive olmas1d1r. Bu durum sis formunda
anhk bir degi~imle retinalin hep-trans formuna
649
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

retinale doni.i~ti.irulebildigi ikinci bir kimyasal yol daha


l~,k enerjlsl vard1r. Bu yol hep-trans retinalin bir A vitamini formu
Rodopsin Batorodopsin
(nanosaniye) olan hep-trans retinole doni.i~mesi ile gen;ekle~. Daha
(plkosaniye)
t
sonra izomeraz enziminin etkisi ile hep-trans retinol
Lumirodopsin 11-sis retinole doni.i~i.ir. Son olarak 11-sis retinol, skotop-
(mikrosaniye) sin ile birle~erek roclopsini olu~turacak olan 11-sis reti-
nale clonu~i.ir.
(dakikalar) Metarodopsin I A vitamini hem basillerin sitoplazmasmda hem de
(milisaniye)
retinanm pigment tabakasmda bulunur. Dolayis1yla, yeni
retinal olu~turmak gerektiginde normal ~artlarda daima A

L
Metarodopsin II
(saniye)
vitamini vard1r. Bunun tersine, retinada fazla retinal
bulunmas1 durumunda bu retinal A vitaminine doni.i~ti.i-
Skotopsin ri.ili.ir ve retinadaki 1~1ga duyarh pigment m.iktan azahr.
1
Retinal ile A vitamini arasmdaki bu doni.i~i.imlerin retina-
izomeraz nm ozellikle farkb 1~1k yogunluklanna uzun si.ireli adap-
11-sis retinal Hep-trans retinal
tasyonunda onemli oldugunu daha soma gorecegiz.
izomeraz
11 -sis reti nal Hep-trans retinal
(A vitamini)
Gece KorlugU. Siddeth A vitamini eksikligi olan her-
$ekil 51-5. Basilde rodopsin-retinal gorsel dongusO. Rodopsinin 1~191n hangi bir ki~ide gece korliigi.i ortaya ~ikabilir. Bunun nedeni
et kisi ile pan;alanmas1ve ki myasal s(ire~lerle yava~ bir bi\imde tekrar basiti;e A vitamini yoklugunda, olu~an retinal ve rodopsin
olu~mas1 gorOlmektedir. miktanrun 5nemli derecede azalmas1d1r. Bu durumun gece
htirliigi.i olarak adlandmlmasmm nedeni A vilarnini eksikligi
olan ki~Llerde gece ~1gm uygun gorme ii;in i;ok yetersiz
olmas1dir.
donu~mesine neden olur. Olu~an bu form sis formu ile Normal ~rtlarda gozlerin kullarum1 ii;in ~ok miktarda A
aym kimyasal ozelliklere sahip olmasma kar~m fiziksel vitamini karacigerde depoland1gmdan, bir ~ide gece
yapis1 farkhdtr ve sis formunun katlanuh yapismm aksine korlugu olu~bilmesi i~in aylar boyunca A vitamininden
di.iz bir molekuldi.ir. Skotopsinin etkin durumdaki alan- yeterstz beslenmesi gerekir. Gece korlUgU olu~tuktan sonra
lannm ii<; boyutlu durumundan dolay1 hep-trans retinal A vitamininin damar ic;ine enjeksiyonu ile 1 saatten daha az
bu duruma uymaz ve skotopsinden aynlmaya ba~lar. bir surede geri dondUli.ilebilir.
Hemen ortaya <;tkan ilk Uri.in hep-trans retinal ve skotop-
sinin kismen aynlm1;; bir bile$imi olan batorodopsindir.
Batorodopsin ileri derecede karars1zdir ve nanosaniyeler
i<,:inde lwnirodopsine yiluhr. Bu i.irlin de mikrosaniyeler Rodopsin l~•k ile Aktive Edildiginde Basillerin
i<;inde metarodopsin ve daha soma yakla~1k bir milisaniye Uyanlmas1
i<,:inde metarodopsin II'ye ve <;ok daha yava~ bir surede Basil Reseptor Potansiyeli Depolarize Degil, Hiper-
(saniyeler i<;inde) skotopsin ve hep-trans retinalin tamamen polarize Edicidir. Basil 1~ik ile kar~1la~ugmda ortaya
aynlm1~ i.iri.inlerine doni.i$ilr. c;1kan reseptor potansiyeli hemen hemen tum diger duysal
Basillerde elektTiksel deg~iklikleri tetikleyen, aktif reseptorlerindekinden farkl1d1r. Basilin uyanlmas1, basil
rodopsin olarak da adlandmlan metarodopsin II isimli zani<;indenegatifyukartt~manedenolur.Hiperpolarizasyon
molekuldur ve basiller bundan sonra gorsel imgeyi daha olarak adlanclmlan bu durum, basil zan i<; kismmda ah-
sonra taru~1lacag1 gibi optik sinir aksiyon potansiyelleri ~tlnu~tan daha fazla negatif bir durum oldugunu ifade
$eklinde merkezi sinir sistemine iledrler. eder. Bu durum hemen ti.im diger reseptorlerde olu~an
negatifligin azalmas1 ("depolarizasyon" stireci) clurumu-
Rodopsinin Yeniden Olu~umu. ~ekil 51-5'de gosteril- nun tersidir.
digi gibi, rodopsinin yenideo olu~munun ilk basamag1 Peki rodopsinin aktifle~mesi nastl hiperpolarizasyona
hep-trans retinalin tekrar 11-sis retinale donu;;mesidir. Bu neden olur? Bunun yamt1 rodopsinin par{alamrhen basilin
stirec; enerji gerektirir ve retinal izomeraz enzimi tarafm- di$ segment zannm sodyum iyonl.anna ge{irgenligini azalt-
dan katalize edilir. 11-sis retinal bir kez olu$tuktan soma masidir. Bu sure<; ti.im basil zannda a~ag1da anlauld1g1
otomatik olarak skotopsin ile birle~erek rodopsini olu~tu- ~ekilde bir hiperpolarizasyona neden olur.
rur ve bu yap1 1$1gm absorpsiyonu ile yeni bir par<;alanma ~ekil 51-6, basilin i<; ve d1~ segmentlerinde sodyum
si.ireci ba$laymcaya kadar kararh kahr. iyonlannm tam bir elektriksel devredeki harekeLini gos-
termektedir. ii; segment silrekli olarak sodyum iyonlanm
Rodopsin Olu~umunda A Vitamininin Roli..i. ~ekil basilin i<;inden d1~ma dogru, potasyum iyonlanm ise
51-5'e dikkat edilecek olursa, hep-trans retinalin 11-sis hticre dt~mdan i<;ine dogru pompalar. Potasyum iyonlan

650
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinanm Sinirsel l~levi

A cGMP•kap1h

F.•~•. '
kanallar\ p·····----...... _________ ····-·-----······----- --..._
\ :
0 O
r,i~ segment zan

..
Akim
~

•+---•
,, \;c :
~f
~j
....,
''" :

I

-8
[ Rodopsin
~
. .
G-Protein1
cGMP
Fosfodiesteraz
- ("').-...J
Transdusin

• --....J'---"-.._,, ,,......_ l••·


yono
d l§ik 5'-GMP ~ M P :)

@
~C' 3
@ ~ (
\.JI
I
cGMP kap1!1 /
sodyum kanah

J
<J - c•
K• se,;:ici/ - • Na•
kanallar
K+n :ff_ p

$ekil 51-7. Fotoreseptor (basil ya da koni) zanrnn d1~ segmentinde 1~1k


:;~---•========:• =======------- -==. iletimi. Fotoresept6re (orn. basil) 1~1k geldiginde rodopsinin 1}191emen
reti nal klsm1 etkln hale gec;er. Bu bir G protein olan transduslni uya-
nr. Transdusin cGMP-fosfodiesteraz1 etkinle~tirir. Bu enzim cGMP'nin
S'cGMP'ye y1k1m1rn katalizler. Daha sonra cGMP'deki azalma sodyum
kanallannm kapanmas1na neden olur ve bu kapanma foto reseptorde
hiperpolarizasyona neden olur.

B Karanltk Aydinhk

··~·
Na+

...••:··~·.
••• ,1_
J Na+

::~;LI
••• ••
milivolt arasmda bulunan elektronegatiflih -40 milivolt
olarak olc;ulilr.
Basilin di$ segmentindeki rodopsin 1$lk ile kar$lla$tnCa
~ ,

cGMP yOksek,
kanallar a,;:1k
···- cGMP dO§Ok,
kanallar kapal1
aktive olur ve parc;alanmaya ba$lar; cGMP kap1h sodyum
kanallan kaparur ve d~ segment membramnm basilin
i9ine dogru olan sodyum iletkenligi fie; basamakh bir
surec;te azahr (~ekil 51-7): (1) ~gm rodopsin Larafmdan
$ekil 51-6. A, Sodyum cGMP kap11! kanallardan fotoresept6re (basil) absorpsiyonu onceden a9ikland1g1 gibi retinal k1s1mda
girer. Potasyum, kap1s1z potasyum kanallanndan hOcre d1~ma c;1kar. elektronlann aktivasyonuna neden olur; (2) aktive olan
Sodyum-potasyum pombas, hucre i<;inde sodyum ve potasyum sevi-
rodopsin transdusin olarak adlandmlan bir G proteinini
yelerinin kararlllig1rn saglar. B, Karanlikta cGMP sevlyeleri yuksek ve
sodyum kanallan a<;1kt1r. Aydmllkta cGMP seviyeleri dO~er ve sodyum uyanr, transdusin daha soma cGMP fosfodiesteraz1 aktive
kanallan kapanarak hlperpolarizasyona neden olur. eder; bu enzim cGMP'nin 5'-cGMP'ye ytlulmasuu katalize
eder; (3) cGMP'nin azalmas1, cGMP-kap1h sodyum kanal-
lanm kapam ve ic;e sodyum akl$1 azalir. Sodyum iyonla-
nrunzann ic;segmenti boyunca d1$a dogru pompalanmasma
devam edilir. Boylece geri s1zandan daha c;ok sodyum
basilin ir; segmentinde bulunan kap1s12 potasyum kanal- iyonu ~imdi basili terk eder. Bunlar pozitif yuklu iyonlar
lanndan s1zarlar. Diger hucrelerde oldugu gibi sodyum- olduklan i<;in basilin ic;inden kayiplan basilin i<;indeki
potasyum pompas1 butun hucrenin ic;inde negatif negatifligin artl§ma neden olur ve basile <;arpan ~1k ener-
potansiyel yaratir. Bununla birhkte, fotoreseptor disklerin jisinin buyuklugil elektronegatiDigi de arum. Buda 11iper-
yer ald1g1, basilin di~ segmenti tamamen farkbdir. Burada polarizasyonun derecesinin daha buyuk olmasma yol ac;ar.
basil zan karanlik durumda cGMP-kap1lt kanallardan En gur;lu 1 ~ $iddetinde zar potansiyeli potasyum iyonlan
sodyum iyonlanm Slzdiru. Karanhk durumda cGMP sevi- ic;in denge durnmu olan -70 ile -80 milivolt aras1 dtizeyi.ne
yeleri yuksektir ve bu pozitif yuklti sodyum iyonlannm yakla$1r.
basilin i.<;ine dogru devamh olarak sizmasma izi.n verir ve
bu yuzden hucrenin i<;indeki negatifligin c;ogu notralize Reseptor Potansiyelinin Suresi ve Reseptor
olur. Boylece normal karanltk durumda, basil uyan1mad1g1 Potansiyeli ile l~•k ~iddeti Arasmdaki Logaritmik
zaman, pek ~oh duysal reseptorde genellikle -70 ile -80 ili~ki. Retinaya ani ve k1sa bir I$tk <;arpmas1 basillerde
651
Onite X Sinir Sistemi: B. 6ze/ Duyular

ger;ici bir hiperpolarizasyona (reseptor potansiye)i) neden Dolay1S1yla, basiller tek bir 1~k fotonunun etkisini
olur. Ortaya <,;ikan bu potansiyel yakla~1k 0,3 saniyede btiyi.iterek milyonlarca sodyum iyonunun hareketini
tepe noktasma ula~ttktan soma bir saniyeden uzun bir engelleyen l\nemli bir zincir geli$tinn~ olurlar. Bu durum
zamanda sona erer. Konilerde bu degi~iklik basillerden basillerin karanhk ko$ullardaki a~n duyarhhgm1 ac;iklar.
dort kat daha h1zh gerr;ekl~ir. Retinadaki basillere sani- Konilerin t$Iga duyarhhg1 basillerden 30 ile 300 kez
yenin milyonda biri kadar bir sure ile etkili olan gorsel daha azdu; ancak bu bile ileri derecede lo~ olmayan her-
bir imge kimi zaman bir saniyeden daha unm sure ile hangi bir ~1k ~iddetinde renkli gorme ic;in yeterlidir.
gortintti algilanmasma neden olabilir.
Reseptor potansiyelinin bir ba~ka ozelligi de 1~1k ~id- Konilerde Renkli Gormenin Fotokimyas1
detinin logaritmas1 ile orant1h olmas1du. Bu durum r;ok
Bu konuntm ba$tnda da belirtildigi gibi, konilerdeki foto-
onemlidir r;tinkii goze ula~an binlerce kata kadar degi~e-
bilen 1~1k ~ddetlerini ayrrt edebilme olanag1 saglar. kimyasal maddelerin bilei'imi basillerdeki rodopsin ile
neredeyse tamamen aymd1r. Tek farklilik, protein k1sm1-
Rodopsin Par~alanmasmm Zann Sodyum Ge~ir- nm yani opsin.lerin-konilerde fotopsin olarak adlandmlan-
genligini Azaltmasmm Mekanizmas1-Uyanlma basillerdeki skotopsinden hafifr,;e farkh yap1da olmas1du.
"Zinciri". Olas1 en kti<;tik kuantal 1~1k enerjisi birimi olan Konilerdeki gorme pigmentlerinin retinal ktsm1 basiller-
tek bir 1~1k fotonu, ideal i'artlar alnnda yakla~1k 1 mili- dekinin ayrus1du. Dolayis1yla, konilerdeki renge duyarh
voltluk ol<;:tilebilir bir reseptor potansiyeline neden olur. pigmentler retinal ve fotopsinlerin birl~iminden olu~ur.
Sadece 30 1~1k fotonu basilde yan yanya doygunluga yol Bu boltimde daha sonra tarn$Ilacag1 gibi, her bir fark11
ac;ar. Bu kadar ktic;uk bir 1~1k miktan nasil bu kadar bi.iytik koni tipinde ti<; renk pigmentinden sadece biri bulunur
bir uyanlmaya neden olabilir? Bunun yan1t1, fotoreseptor- ve bu durum konileri mavi, ye~il veya kmruz1 renkl.erin-
lerin uyanlma etkilerini bir milyon kat kadar artrran son den bitine ser;ici olarak duyarh hale getirir. Bu pigmentler
derece duyarli bir kimyasal zincire sahip olmas1dir. Bu maviye du.yarh pigment, ye~ile duyarh pigment ve hirmiziya
durum ~u ~ekilde geri;eklei'ir: duyarh pigment olarak adlandmln. Or,; ttir koni hiicresin-
1. Foton, rodopsinin 11-sis retinal kismmdaki bir elekt- deki bu pigmentlerin ~1g1 absorbe etme ozellikleri s1ra-
ronu u.yam: Buda daha once anlanhp ~ekil 51-5'de s1yla 445, 535 ve 570 nanometre dalga boylannda tepe
gosterildigi gibi, rodopsinin aktif formu olan meta- noktasma ula~1r. Bu dalga boylar1 aym zamanda her bir
rodopsin. TT olu~umuna neden olur. koni tipi ic;in 1~1k duyarhhgmm cl.a en tist dtizeyde oldugu
2. Aktifle~mi~ rodopsin, basilin hticre zannda ve disk dalga boylandu ve retinanm renkleri nas1l farkh deger-
zarlarmda nonnalde inaktif durumda bulunan lendirdigini ac;1klama ar,;ISmdan bir ba~Iangir,;ur. Bu ii<;
bin;ok transdusin moleki.iliinti uyaran bir enzim pigmentin yakla~1k absorpsiyon egrileri ~ekil 51-S'de
gibi davramr. gosterilrni~tir. 5ekil aym zamanda basillerdeki rodopsinin
3. Aktifle~mi~ transdusin c;ok daha fazla say1da fosfo- 505 nanometre dalga boyunda tepe degerine ula~n
diesteraz moleki.illerini uyanr. absorpsiyon egrisini de gostermektedir.
4. Bir ba~ka enzim olan aktifle~mi~fosfodiesteraz, r;ok
kisa stirede r;ok sayida siklik guanozin monofosfat
(cGMP) molektiltinti hidrolize eder; boylece onlan
yikima ugraur. cGMP yik1lrnadan once basilin d1~ Mavi Ye~il K1rm1z1
koni Basiller koni koni
zanndaki sodyum kanal proteinlerine bagh durum- 100
dadrr ve bu kanallan ar,;1k tutmaktadu. Ancak ~k ::s::::-
C:: Ill
varhgmda fosfocliesteraz, cGMP'yi hidrolize eder 0 Cl) 75
>, '2
ui :::,
ve cGMP'nin kanallan ar;1k tutan etkisi ortadan a.>-
._ C
kalkarak sodyum kanallannm kapanmasma neden o-
Ill!:::
50
.0 C
olur. Her bir rodopsin molektiltiniin uyanlmas1 .,, iii
.;,,:_
yi.izlerce kanalm kapanmasma neden olur. Bu - Ill 25
kanallarm her birinden sodyum ak1m1 r;ok h1zh
.!!'e
oldugundan kanalm kapanmas1 ile tekrar ac;Ilm- 0
400 500 600 700
caya kadar ger;en surede milyonlarca sodyum iyo-
Dalga boyu (nanometre)
nunun ak1m1 engellenir. Sodyum iyon ak1mmdaki
( G@ ilM\@ j @P I San i •i!I , j@@@
1
bu kilr;iik azalmarun basilleri uyarmas1 daha once
taru~1lm1~t1. ~ekil 51-8. Basil pigmenti ve Oc; renge duyarl1 koni pigmentleri tara-
5. Yakla~k bir saniye i<;inde basillerde her zaman var f1ndan 1~1g1n absorpsiyonu. (Marks WB, Dobe/le WH, MacNichol EF Jr:
olan bir diger enzim rodopsin kinaz, aktiflei'mii' Visual pigments of single primate cones. Science 143: 1181, 1964, ve
Brovvn PK, Wald G: Visual pigments in single rods and cones of the hu-
rodopsini (metarodopsin II) etkisiz duruma getirir man retina: direct measurements reveal mechanisms of human night
ve tilm zincir tersine i$leyerek sodyum kanallan- and color vision. Science 144:45, 1964. American Association for the
run ar,;1k oldugu normal duruma dontii' olur. Advancement of Science tarafmdan kaydedilen egrilerden c;izilmi~tir.)

652
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinanm Sinirsel i~levi

RETiNA DUYARLILIGININ OTOMATiK OLARAK Dolayi.s1yla, htzh uyum ozelliklerine ragmen konilerin
D0ZENLENMESI-AYDINLIK VE KARAN UK uyumu sadece birkac;. dakika ic;.inde azalmaya ba$larken,
yava~ uyumu olan basiller dakikalar hatta saatler boyunca
UYUMU
uyum gostermeye devam eder ve duyarhhklan r,;ok bilyi.\k
Bir ki~i saatler boyunca parlak ~1k altmda kahrsa, hem oranda artar. Buna ek olarak, 100 veya daha fazla say1da
basil, hem de konilerde bi.iyuk miktarlarda fotokimyasal basilin sinyallerini tek bir gangliyon hucresine iletmesi,
madde retinal ve opsine indirgenecektir. Bunun da ote- bu bolumde daha sonra tarn~tlacagi gibi, duyarhhklanmn
sinde basil ve konilerde retinalin cogu A vitaminine da birle~erek artmasma (sumasyon etkisi) neden olur.
doni.i~tiiri.ilecektir. Bu iki etkiden dolayi. basil ve konilerde
1~1ga duyarh kimyasallarm kalan miktan azahr ve bununla
uyumlu olarak gozi.in 1~1ga duyarl1hg1 da azahr. Bu durum Aydmhk ve Karanhk Uyumunun Diger Meka-
aydmhk uyumu olarak adlandmhr. nizmalan. Rodopsin veya renk fotokirnyasallannm konsant-
rasyonlanndaki degi}ikligin neden oldugu uyuma ek olarak,
Bunun tersine, k~i uzun sure karanhkta kahrsa, basil
gozde ~tk ve karanhk uyumu ic;in iki mekanizma daha
ve konilerdeki retinal ve opsinler tekrar ~1ga duyarlt pig- bulunur. Bunlardan birincisi Biiltim S0'de tar0$tld1g1 gibi,
mentlere doni.i~ti.iri.ilur. Bunu yamnda A vitamini de daha pupilla boyutunun degi~mesidir. Bu durum pupilla ac;1khgm-
fazla 1~1ga duyarh pigment olu~turmak uzere tekrar reli- dan giren 1~1gm rniktannda de~iklige neden oldugu ic;in,
nale donu~ti.iri.ili.ir; bu surecin sonlanmas1 basil ve koni- saniyenin ki.ic;i.ik bir parc;aSt kadar bir zamanda yakla~ak 30
lerdeki opsinlerin rniktan tarafmdan belirlenir. Bu durum kat uyuma neden olabilir.
karanlth uyumu olarak adlandmhr. Diger mekauizma, gorme zincirinin ardt}ik basamakla-
~eldl 51-9, saatler boyunca parlak ~1ga maruz kalm1~ nnda yer alan retina noronlan ve beyindeki noronlan ilgilen-
diren noron uywnudur. l}1k yogunlugu ilk anngmda bipolar
bir ki~icle tam karanhk stirecinde ortaya c1kan karanhk
hi.icreler, hmizontal hi.icreler, amakrin hi.icreler ve gangUyon
uyumunun gel~imini gostennektedir. Karanltga ilk giri~te hi.icreleri tarafmdan ilctilen sinyaller yogundur. Buna kar~m,
retina duyarhhgmm c;ok di.i~tik olduguna; ancak yakla$1k niiron devrelerinin <;e~lli ad1mlannda bu sinyaller luzla azahr.
1 dakika ir;inde duyarh!Jgm 10 kat armgma dikkat ediniz. Fotokimyasal sistemde binlerce kat degi~en uyumunun
Duyarhhktaki bu 10 kat art1~, retinanm daha onceki yarunda noron uyurnunun derecesi sadece birkac; kat olmakla
durumun onda biri kadar 1$1 k ~icldetine yamt verebildigini birlikLe, fotokirnyasallann tarn uyumu ic;in dakikalardan saat-
ifade eder. Duyarhhk 20 dakika sonunda yakla~ik 6000 lere kadar bir si.ire gcrekli olmasma kar~m, noron uyumu
kat, 40 dakika sonra ise yakla$1k 25.000 kat artar. saniyenin ki.lc;i.ik bir parc;aSt icinde gerc;ekle~ir.

~eltil 51-9'da gosterilen egrinin tamam1 haranltga uyum


egnsi olarak adlandmhr. Ancak, egrideki centige dikkat Gormede Aydmhk ve Karanhk Uyumunun Onemi.
ediniz. Gormenin karanhga uyumu dahil bi.itiin kimyasal En ileri karanhk uyumu ile en ileri aydmhk uyumunun
olaylan konilerde basillerden yakla~ik dort kat hizh oldu- smnlan arasmda, goz ~1ga duyarhbg1m 500.000 ile 1
gundan, egrinin ilk k1sm1m da konilerin adaptasyonu milyon kez degistirebilir ve bu ayarlama aydmlanmadaki
olu$turur. Buna kar~m koniler hie bir durumda karanhkta degi~ikliklere kars1 otomalik olarak gercekle$ir.
basiller kadar duyarhhk degi~ikligi gosteremez. Goriinti.ilerin retina tarahndan kaydedilmesi, gorun-
ttideki hem karanlik hem de aydmhk alanlann fark edil-
mesini gerektirdigi ir;in, reseptorlerin aydmltk alanlara
yamt verip karanhk alanlara yamt vermemesi ar,;1smdan
100,000 retinanm daima uygun duyarhhkta olmas1 gerekir. Retina
uyumunun uygun ayarlanmadtgi bir ornek ki$inin sinema
salonundan c1karak parlak gi.ine$ 1~1gma girmesidir. Boyle
10,000 bir durumda gorUnLlideki karanhk alanlar bile a$m dere-
cede parlak gorilni.ir ve gortinti.ini.in farkh parc;.alan ara-
~ smdaki kontrast azalacagmdan tum gorunn.\ beyazla~u.
~ 1000 Bu yetersiz gori.i$, retina gorilntt.intin karanhk alanlan
>
:,
"C tarafrndan a~m derecede uyanlmayacak kadar uyum
n,
C: 100 oluncaya kadar devam eder.
:; Bumm tersine, bir kisi karanhga ilk girdiginde retina-
a:
nm duyarhg1 cok zaytf oldugundan gortinli.ideki aydmhk
10 alanlar bile retinayi uyaramaz. Karanl1k uyumundan
sonra aydmhk noktalar retina tarafmdan kaydedilmeye
ba$lamr. l~ik ve karanhk uyumuna uc ornekler vermek
1
0 40 50
gerekirse, giine~ ~1gu11n yogunlugu yild1z 1~1ginmkinden
10 20 30
Karanhkta gegen daklka 10 milyar kere daha fazladu; ancak goz 1~k uyumundan
sonra gun~ l$1g1 altmda, karanhk uyumundan sonra
$ekil 51-9. Karanl1k uyumunda koni ve basil uyumunun ill~kisl g6rUl-
mektedir.
yi.ld12 ~1g1 altmda i$lev yapabilir.

653
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

RENKLI GORME $Cklindeki bu oranlar serisi sinir sistemi tarafmdan mavi


olarak yorumlamr. Benzer ~el...ilde, uyanlma oranlan
Onceki boltimlerden ogrendigimiz gibi, farkh koniler
83:83:0 olaruar san, 31:67:36 olanlar ise ye$il olarak
l$1gm farkh renklerine duyarhdu. Bu boltimde retinanm
yorumlamr.
gonne spektrumundaki renklerin farkh derecelerini ayirt
etmesinin mekanizmas1 tartl$1lmaktadu. Beyaz l~1gm Alg1lanmas1. K1rmm, ye~il ve mavi koni-
lerin yakla~1k e~it derecede uyarilmas1 beyaz gorme algi-
sma neden olur. Beyaz renge kar~1ltk gelen tek bir 1~1k
RENK ALGILANMASINDA 0<; RENK dalga boyu olmad1gmdan, yelpazedeki tum dalga boylan-
MEKANiZMASI run kombinasyonu beyazdir. Hatta, retinadaki farkh tip
konileri e$it olarak uyaran uygun kombinasyonda i.i~
Renkli gorme ile ilgili tum kuramlar, iyi bilinen bir
rengin kullamlrnas1 ile beyaz alg1S1 olu$turulabilir.
gozleme dayanmaktad1r. Bu gozleme gore sadece krrm121,
y~il ve mavi monokromatik (tek renkli) I$Iklar, farkh
kombinasyonlarda uygun $ekilde kan$tlgmda insan
gozu renklerin bemen hemen ti.im derecelerini fark Renk Korlugu
edebilir. K1rm1z1-Ye~il Renk Korlugu. Renk algtlayan konilerden bir
grubunun olmamas1 durumunda ~i baz1 renkleri digerlerin-
den ayiramaz. Ornegin nonnalde bir ki$i ~eltll 51-IO'da 525
0~ Tip Koninin Spektral Duyarhhklan. Renk gorme ile 675 nanometre dalga boylan arasmdaki ye~il, san, turuncu
Lestlerinden anla$ild1gma gore insandaki il<; tip koninin ve k1rm1Z1 renkleri, kirm1.z1 ve ye~il koniler sayesiude ayrrt
spektral duyarhhgi, konilerdeki tic; tip pigmentin 1~1k
edebilir. Eger bu konilerden biri eksik ise ki~i bu dort rengi
absorpsiyon egrileri ile esas olarak aymdtr. ~ekil 51-S'de ayirt etmek ii;:in bu rnekanizrnayi kullanamaz ve ozellil<le
ve biraz farkh olarak ~ekil 51-l0'da gosterilen bu egriler k1rmm ve ye~il birbirinden ayrrt edilemediginden bu durum
renkli gonne olaylaruun <;ogunu a<;1klayabilir. k1rmm-ye~il renk horliigii olarak adlandmhr.
K1.rm1n konileri olmayan bir ki~i protanop olarak adlan-
dmhr ve bu konilerin yoklugundan dolayi gene! gorsel spekt-
Sinir Sisteminde Rengin Yorumlanmasa. Bir ki$i
rum, yiiksek dalga boyu ucundan belirgin bir $ekilde k1sahr.
~ekil 51-l0'a bakarak 580 nanometre dalga boyimdaki Ye~il konileri olmayan renk korU bir ki$i doteranop olarak
turuncu renkli monokromatik I$1gm, krrm121 konileri
adlandmhr bu ki~ilerde uzun dalga boyuna sahip krrnuz1
yi.izde 99 oranmda (ideal $artlardaki en i.ist uyanlmamn
renk algtlanabildigi i<;in ki$inin gorsel spektrum gen~ligi
yiizde 99'u) , ye~ konileri yuzde 42 oramnda uyardigm1,
tamamen normaldir.
mavi konileri ise hie; uyarmad1gm1 soyleyebilir. Buna gore
Ktrm1z1-yC$il renk ktirliigii neredeyse sadece erkeklerde
bu ornekte iic; tip koninin uyanlma oranlan 99:42:0 ~ek-
goriilen geneLik bir bozukluktur. Kadm X kromozomundaki
lindedir. Sinir sistemi bu oranlar serisini turuncu olarak
genler bu konileri kodlar. Renk korliigiiniin kadmlarda nere-
yorumlar. Bunun tersine 450 nanometre dalga boyundaki
deyse hii;: goriihnemesinin nedeni. i.ki X kromozomundan en
monokromatik mavi I$1k, k1rmm konileri 0, ye~il konileri
az birinin her bir tipte koni i<;in hemen daima nonnal bir gen
0, mavi konileri ise 97 uyanlma degerinde uyanr. 0:0:97
bulundurmas1dir. Erkeklerde sadece bir X kromozomu
bulundugundan eksik gen renk korltigilne neden olabilir.
Erkeklerde X kromozomu daima babadan degil, anneden
ahnchg1 i<;in renk korliigii anneden ogula ta~uur. Bu durum-
daki annelere renh horlii.gii t~1yIC1sI denir ve ti.Im kadmlarm
yak~1k %8'i bu durumdad1r.
100
Mavi Zay1fhg1. Mavi konilerin tamamen olmamas1 nadir
:, :::-
c: en bir durum olmakla birlikte bazen sayica yetersiz olabilirler.
0 Cl) 75
> "2 Genetik olarak ge~en bu olgu mavi zayifltgr olarak
a>
· - 1:)

... C:
50
adlandmhr.
en =
0-
.0 C: Renk Muayenesi Tablolan. Renk korliigiinii luzhca
<II iii
saptamak ii;:in kullamlan bir yontem, ~eldl 51-ll'de gorillen
~ 1n 25
1!?1:2, noktah tablolardtr. Bu cablolar biri;ok deg~i.k renkte nok-
0 talann kar~unmdan olu$ur, 'Ost kisundaki tabloda normal
400 500 600 700 bir ki$i "74" okurken, krrmm-ye$il renk korti bir k~i "21"
Dalga boyu (nanometre) okur. Alt k1s1mdaki tabloda ise normal gormeye sahip bir ki$i
I ! San iinn~ @ijjjrn! "42" okurken, kirmm kori.l bir k~i "2", ye~il koru bir ki$i
"4" okur,
~ekil 51-10. Farkli renklere duyarh konilerin mavi, ye~il, sari ve turuncu
monokromatik 1~1klarla uyanlma dereceleri.

654
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinan m Si nirsel i~levi

,·.,
~ ~
Pigment tabakas1

~ onilerC:::::::

tt Basiller

rT__
>,,Basil
~ - 9ekirdekleri

\ .~
Horizontal
hucreler -~ .
B_ipolar __
hucreler

~
~~
/'"°' t,
I
A_makrin
hucreleri
l :/
y ·
_"f - -- G~ngliyon }
-- hucreleri

~ekil 51-12. Retinanm sinirsel d(jzenlenmesi. Sol tarafta retinan1n pe-


rifer k1sm1, sag tarafta fovea k1sm1gorOlmektedir.

RETiNANIN SiNiRSEL 1$LEVI


~eldl 51-12'de retinanm noron baglanttlanmn esaslan
gosterilmektedir. Sol k1s1mda retinamn periferindeki dev-
reler, sag kts1mda ise fovea ktsmmdaki devreler gosLeril-
mi~tir. Farkh noron hiicre tipleri ~u ~ekildedir:
1. Fotoreseptorler- basiller ve koniler-bipolar ve
horizontal hiicrelerle sinaps yaparak sinyalleri dt$
pleksiform tabakaya iletir.
2. Horizontal hucreler, basil ve konilerden bipolar
hiicrelere giden sinyalleri d~ pleksiform tabakada
yatay olarak iletir.
3. Bipolar hacreLer, basiller, koniler ve ho1izontal
hucrelerden gelen sinyalleri dikey olarak ileterek
iG pleksiform tabakaya ula~nran ve burada gangli-
~ekil 51-11. lki Ishihara tablosu Ost k1s1m: Bu tabloda normal ki~i yon hiicrele1i ile amakrin hiicrelerle sinaps yapar.
'74' okurken ye~il-k1rm1z1 korlugu olan kiSI '21' okur. Alt k1s1m: Bu 4. Amahrin hucreler, sinyali bipolar hiicrelerden
tabloda k1m1z1 korlugu olan (protanop) ki~i '2' okurken ye~il korlOgO gangliyon hiicrelerine veya yatay diizlemde bipolar
olan (doteranop) ki~i '4' okur. (Reproduced from lshihara's Testsfor
bucrelerin aksonlanndan gangliyon hiicrelerinin
Colour Blindness. Tokyo: Kanehara & Co., Renk kor/OgiJ i<;in buradaki
resimler/e tan, konulamaz, testin dogru o/mas, /<;in ger<;ek tablolann dendritlerine ya da diger amaklin hiicrelere olmak
ku//an,/mas, gerekir.) ilzere iki dogrultuda iletebilirler.
5. Gangliyon hiicreleri, retinadan sinir sinyallerini
optik sinir arac1hg1yla beyine ileten hiicreler.
Retinada ~ok belirgin olmayan ve ~ekilde de gosteril-
meyen alunct bir hiicre tipi, interpleksiform hucrelerdir.
Bu hiicreler sinyalleri i<; pleksiform tabakadan dt$ pleksi-
Bu tablolan farkh konilerin ~ekil 51-I0'da gosterilen form tabakaya dogru geri yonde ta~1rlar. inhibitor ozellik-
spektral duyarhhk egrileri ile birlikte inceleyen bir ki~i. renk leki bu sinyallerin d1~ pleksifonn tabakadaki gorse]
koru l¢;ilcr tarafmdan belli renkteki noktalar i<;in nas1l a~m sinyallerin lateral yayilmas1m kontrol ettigine inamlmak-
vurgu yap1ld1g1m kolayca anlayabilir. tad1r. Bu hiicrelerin gorevi gorse! imgenin kontrast dere-
cesini kontrol etmek olabilir.
655
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6zel Duyular

Konilerden Gangliyon Hucrelerine Giden Gorsel arac1hgiyla beyine kadar ula~unrlar. Nadiren amakrtn
Vol, Basil Yolundan Farkh i~lev Yapar. Diger bin;ok hiicrelerden de aksiyon potansiyelleri kaydedilebilir;
duysal sistemimizde oldugu gibi retinada <la basiller ara- ancak bu aksiyon potansiyellerinin onemi anla$ilamaml$-
c1hgiyla eski tip gorme, koniler arac1hgiyla da yeni tip tu. Geri kalan tum diger retina noronlan gorse! sinyalleri
gonne soz konusudur. Koni gormesini ta~1yan noron ve a~g1da ac;1kland1gi $ekilde elehtrotonih iletim ile iletirler.
sinir lifleri basil gormesini ta$1yanlara gore belirgin Elektrotonik iletim, elektrik akrrmnm, uyanlma nokta-
bi<;imde daha biiyi.iktiir ve aym zamanda sinyallerin ta$m- smdan sinaps bolgesine kadar yol boyunca aksiyon potan-
mas1 iki ila b~ kez daha hizhdir. Aynca bu iki sistemin siyelleri olu~madan noron sitoplazmas1 ve aksonlarda
noron yapilan a$agida anlanld1g1 gibi, hafifc;e birbirinden dogrudan akmas1drr. Basil ve konilerde bile gorme sinyal-
farkhdir. lerinin olu~tugu di~ segmentten sinaptik govdeye kadar
~ekil 51-12'nin sag k1smmda, retinanmfovea k1smm- olan iletim elektrotonik yap1dadir. Oyle ki, basil veya
dan c;ikan ve h1zh koni sistemini temsil eden yollar goriil- koninin di$ segmentinde 1$1ga yarut olarak hiperpolartzas-
mektedir. Buradaki dogrudan yolda u<; tur hucre bulunur: yon olu$tugunda hemen hemen aym derecede hiperpolari-
(1) koniler, (2) bipolar hiicreler ve (3) gangliyon hilcre- zasyon, aksiyon potansiyeline gerek olrnaks1zm
leri. Bunlara ek olarak horizontal hiicreler inhibitor sin- sitoplazmada dogrudan elektrik akim1 ak1~1 $eklinde sinap-
yalleri d1~ pleksiform tabaka boyunca yatay diizlemde tik govdeye kadar ta~m1t. Daha sonra basil veya koniden
iletirken amakrin hiicreler i<; pleksiform tabakada sinyal- serbestlenen norotransmiter rnadde bipolar veya horizontal
leri yatay di.izlemde iletir. bir hiicreyi uyard1ginda giri.$ noktasmda olu~n sinyal,
~ekil 51-12'nin sol k1srnmda, hem basil hem de koni- pk1$ noktasma kadar yine aksiyon potansiyelleri ile degil;
lerin bulundugu retinamn periferindeki noron baglantl- dogrudan elektrik ak1mmm akmas1 ~klinde iletilir.
lan goriihnektedir. Bu baglant1lann arasmda gorulen ii<; Elektrotonik iletimin onemi, sinyal giiciine gore dere-
bipolar hiicre sadece basillerle baglann yapar ve evrimsel celi bir iletim saglamas1d1r. Dolay1sryla basil ve konilerde
olarak daha a~ag1da bulunan hayvanlann <;ogunda var hiperpolarize eden <;1kt1 sinyalinin giicii, aksiyon potan-
olan bir gorse! sisteme benzer. Bu bipolar hiicrelerden siyelinde oldugu gibi hep veya hi<; ~eklinde degil dogru-
<;ikan sinyaller sadece amakrtn hiicrelere gider; buradan dan aydinlatma $iddetine baghdir.
da gangliyon hiicrelerine ula$ir. Dolay1s1yla, sadece basil-
lerle gorme sirasmda, dogrudan ilerleyen gorsel yolda Gorse! Kontrast1 Art1ran Lateral
don noron bulunur: (1) basiller, (2) bipolar hucreler, (3) inhibisyon-Horizontal Hiicrelerin i~levi
amakrin hiicreler ve (4) gangliyon hiicreleri. Horizontal
hticreler ve amakrin hticreler aym zamanda yatay baglan- ~ekil 51-12'de goruldugil gibi horizontal hucreler, basil
ulan saglar. ve konilerin sinaptik govdeleri arasmda yatay baglanular
~ekil 51-ll'de gori.ilen retina periferindeki diger iki yaparken bipolar hticrelerin dendritleri. ile de baglantil1-
bipolar hiicre, hem basil hem de konilerle baglant1hd1r ve drr. Horizontal hucrelerin <;1kt1Lan daima inhibitordur.
<;1knlan hem dogrudan hem de amakrin hucreler arac1lt- Dolayistyla, bu yar.ay baglanular cliger tum duysal sistem-
g1yla gangliyon hi.icrelerine ula~lt. lerde de onem ta~1yan lateral inhibisyon olgusunu saglar-
lar. Bu olgu gorse! imgenin uygun gorse! kontrast ile
iletilmesine yard1mc1 olur. Bu olgu ~ekil 51-l3'de goste-
Retina Noronlan Tarafmdan Serbestlenen
rilmi~tir. Goriildiigii gibi, kilc;uk bir 1~1k alam retina uze-
Norotransmiterler. Retinadaki sinaptik ileti i<;in kuUa-
rinde odaklanm1~nr. I~1gm etkiledigi alanm en merkezi
mlan norotransmiterlerin ltimii tam olarak anla~ilabilmi~
kismmdan gelen gorsel yollar uyanhrken, bunun c;evre-
degildir. Bununla birlikte hem basil hem de koniler,
sindeki alan inhibe edilir. B~ka bir deyi.$le, uyanc1 sinya-
bipolar hiicreler ile yapuklan baglant1larda glutam.at
lin retinamn pleksiform tabakasmdaki dendrit ve
kullamrlar.
Histolojik ve farmakolojik <;ah$malar amakrin hiicre- aksonlardan olu~n dallanmalarla geni$ bir alana yayll-
lerin gama-aminobutirih asit (GABA) , glisin, dopamin, ase- mas1, horizontal hiicrelerin c;evreleyen alanlarda lateral
ti.llwlin ve indolamin de dahil olmak iizere en az sekiz tip inhibisyon yapmas1 sayesinde engellenir. Bu durum,
transmiter kulland1klamu gostermi$tir. Bu maddelerin gorse! imgenin kenar kontrastlanmn iletilmesinde yuksek
ttimu normal $artlarda inhibitor transmiter olarak i$lev gorse! keskinlik i<;in gereklidir.
yapar. Bipolar, horizontal ve interpleksiform hilcreleriu Ban amakrin hilcreler de olas1hkla retinamn i<; plek-
ileticileri tam olarak bilinmemekle birlikte, en azrndan siform tabakasmda Have bir lateral inhibisyon saglayarak
baz1 horizontal hiicreler inhibitor transmiterler kullamr. gorse! kontrastm artmlmasma katk1da bulunur.

Depolarize ve Hiperpolarize Olan Bipolar


Retina Noronlarmda Olu~an Sinyallerin ~ogunun
Hucreler
iletimi Aksiyon Potansiyelleri ile Degil, Elektrotonik
iletim ile Meydana Gelir. Gorse! sinyalleri daima iki tiir bipolar hiicre gorse! yolda birbirine zit olarak
aksiyon potansiyelleri $eklinde ileten retina noronlan uyanct ve inhibitor sinyaller olu~turnrlar: (1) Depolarize
sadece gangliyon hi.icreleridir ve bu sinyalleri optik sinir o!an bipolar hiicreler ve (2) hiperpolarize olan bipolar
656
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinanm Sinirsel i~levi

• Amakrin hticrelerin bir np1, koniden bipolar


hucreye, buradan amakrin hi.icreye, buradan da
gangliyon hucresine uzanan koni gori.i~i.ine ait
dogrudan yolun bir pan;as1dir.
• Bir ba~ka amakrin hticre tipi si.iregelen bir gOrsel
- - l~,k huzmesi
sinyalin ba~lang1cmda kuwetli bir ~ekilde yamt
verirken, bu yamt k1sa silrede sonlamr.
• Bir diger amakrin hticre tipi gorsel sinyalin biti-
Uyanlm,~ lninde kuvvetli bir ~ekilde yarlll verirken bu yamt
,.
~ alan yine kisa bir stirede sonlamr.

~
I • Amakrin hticrelerin bir ba~ka tipi, yonden bagim-
Ne uyanlm1~ ne de s12 olarak basit<;e aydmlatmadaki degi~iklige, ~Lgin
, inhibe edilm,~ ac;:ilmasi ya da kapanmasma yamt verir.
alan
• Yine bir ba$ka tip amakrin hiicre bir gorunttintin
'-----.. inhibe edilmi~ retina boyunca ozgi.il bir yonde hareket etmesine
alan
yamt verir; bu nedenle amakrin hticrelere yone
duyarli da denir.
Anla$tldigi kadanyla, birc;:ok ya da c;ogu amakrin hucre
~ekil 51-13. KO~Ok bir •~1k huzmesinin retinada neden oldugu uyanl-
ara noronlardll' ve gorsel irngenin retinadan aynlmadan
ma ve inhibisyon alanlari He lateral inhibisyon mekanizmas1nin prensibl
gorulmektedir. onceki c;Oziimlenrnesine yardrmc1 olurlar.

GANGLiYON HUCRELERi VE
OPTiK SiNiR LiFLERi
hticreler. Bu $ekilde, basiller ve koniler uyanld1gmda baz1
bipolar hucreler uyanhrken digerleri hiperpolarize olur. Her bir retina yakla$ik 100 milyon basil ve 3 milyon koni
Bu farkh durum ic;in iki olasL ac;tl<lama vardu. Bu ac;1k- i<;erirken, gangliyon hiicrelerinin sayis1 sadece yakla~ik
lamalardan biri, iki tip bipolar hucrenin birbirinden 1,6 milyon kadard1r. Dolayis1yla, ortalama 60 basil ve 2
tamamen farkh yapida olmas1d1r. Euna gore, bir tip koni hucresinin getirdigi sinyaller bir gangliyon hucresi
bipolar hticre basil ve konilerden serbestlenen norotrans- tizerinde birle$erek optik sinir lilleri ile beyne iletilir.
miter olan glutamata depolarize olarak yamt verirken; Buna kar~m retinanm merkezi ile periferi arasmda
diger tip hiperpolarize olarak yamt verir. Bir diger olas1hk belirgin farkhhklar vardll'. Merkezdelii fovea bolgesine
ise baz1 bipolar hticrelerin uyany1 dogrudan basil ve koni- yakla~tik<;a basil ve koniler boyut olarak incelirken, her
lerden ahrken digerlerinin sinyalleri horizontal hucreler bir optik sinir lifine baglantl yapan basil ve koni sayisi
arac1hgiyla almas1d1r. Horizontal hticreler inhibi.tOr huc- azalu. Bu etkenler retinanm merkezine dogru giderek
reler oldugundan, bu durum bipolar hucrede onaya gorme keskinligini artnnr. Merkezdeki foveada sadece
pkacak elektriksel yamtm yukunti de degi$tirecektir. ince konilerden 35.000 civannda bulunur ve basil yoktur.
tki tur bipolar yamtm mekanizmas1 ne olursa olsun, Ayrn zamanda, ~ekil 51-12'de gosterildigi gibi, rerinanm
bu olgunun Onemi bipolar hucrelerin yansmm pozitif bu bolgesinden kaynaklanan optik sinir liflerinin sayisi
diger yansmm ise negatif sinyaller iletrnesidir. Daha soma ile koni say1s1 neredeyse tamamen e~ittir. Bu durum, c;ev-
gorecegimiz gibi, gorsel bilginin beyne la$mmasmda hem redeki zayif gorme keskinligine oran la merkezdeki yuksek
negatif hem de pozitif sinyaller kullamhr. derecede gorme keskinligini ac;1klar.
Depolarize ve hiperpolarize olan bipolar hucreler ara- Merkezdeki ve periferdeki retina arasmda bir b8$ka (ark,
smdaki bu ters yondeki ih$kinin bir ba~ka onemli yam, periferdeki retina alanlanmn zayif ~1ga c;:ok daha duyarh
horizontal hticrelerin yapt1gma ek olarak ikinci bir lateral ohnas1drr. Bu durum k1Smen basilleri.n 1$Iga konilerden 30
inhibisyon mekanizmas1 olu$turmas1d1r. Depolarize ve ila 300 kez daha duyarh olmasrndan kaynaklamr; ancak bir
hiperpolarize olan bipolar hiicreler yanyana dizilmi$ oldu- ba$ka olgu da, retinamn perifer kLsllUlannda 200 kadar basil
gundan, gorsel in1gedeki kontrast smm lam da iki kom$U hticresinin tek bir optik sinir lifi tizerinde birl~erek sirlyali
fotoreseptor arasmda bulunsa bile, bu mekanizma kontrast btiyutmesidir. Boylelikle basillerden gelen sinyaller toplana-
suurlannm aynhnas1m saglar. Buna kar$1hk horizontal rak periferdeki gangliyon hticrelerinin ve bunlarla baglanuh
hucrelerin olu~turdugu lateral inhibisyon mekanizmasL i.se optik sirlir liflerinin daha da yogun uyanlmas1m saglar.
c;:ok daha buyuk uzakltl<lar ic;;in gec;;erlidir.
Retinadaki Gangliyon Hucreleri ve Bunlarm
Amakrin Hucreler ve i~levleri Baglant1h Alanlan
Morfolojik ve histokimyasal olarak yakla~ik 30 tip W, X ve Y HUcreleri. Kedilerde yap1lan ilk c;:ah$malarda
amakrin hticre tarumlanrm~ur. Yanm dtizine kadar farkh yaptlanndaki ve i$levlerindeki farkhhga dayandirilarak W,
tipte amakrin hucrenin L?levleri belirlenmi? ve bunlann X ve Y hucreleri ohnak uzere 3 farkh tipte retinal gangli-
ttimii birbirinden farkh olarak bulunmU$lur. yon hticresi tammlamm.~tlr.
657
Onite X Sinir Sistemi: B. Oze/ Duyular

W hiicreleri, kii<;iik bipolar hiicreler ve amakrin hi.ic- M ve P hilcrelerinin temel ~levleri farkhhklanndan
reler yoluyla uyanlanrun biiyuk k1Smm1 basillerden ahrlar anla~ilmaktadrr: P hiicreleri, ince detaylarla ve farkh
ve sinyalleri kendi optik sinir liflerinde yava~ htzda iletir- renklerle ili~kili gorsel sinyallere <;ok fazla duyarhdrr fakat
ler. Periferal retinada bilyuk alana sahiptirler, gorme ala- kontrastl dil$t1k sinyallere ise gorece duyars1zdir. M hUc-
runda bir yonde hareketi saptamaya duyarhdnlar ve releri ise kontrastl dii$iik uyarana ve htzh hareket eden
olas1hkla karanhk ko~ullarda kaba basil gormesi ic;in de gorsel sinyallere oldukc;a duyarhd1r.
onemlidirler. l$1ga duyarlt retinal gangliyon hi.icrelerinin il<;iincii bir
X hi.icrelerinin dendiritleri retinada c;ok gen~ yaytlma- tipi me!anopsin adh kendi 1~1k pigrnentini ic;eren hilcreler
d1gmdan alanlan kuc;iiktur. Bu nedenle sinyalleri retina olarak cammlan~nr. Bu hiicre lipi hakkmda c;ok daha
alanlanm kesin ~ekilde temsil eder ve dolayis1yla gorsel az ~ey bilinmektedir fakat bu hiicreler ozellikle sirkadiyan
imgenin ince detaylan esas olarak X hiicreleri tarafmdan ritm iireticisi olan hipotalamusun suprakiazmatik c;ekir-
iletilir. Aym zamanda, her bir X hiicresi en az bir koniden degi gibi beynin gonne di$ alanlanna temel sinyallerini
girdi ald1gmdan, tum renkli gormeden olas1hkla X hiicre- gonderirler. Olas1bkla bu sinyaller gece ve gi.indilz ile
leri sorumludur. fizyolojik degi$iklikleri senkronize ederek sirkadiyen
Y hiicreleii gangliyon hilcreleri ic;inde en biiytik olan- ritmin kontroliine yard1mc1 olur.
land1r ve sinyallerini beyne 50 metre/saniye veya daha
yuksek luzda iletirler. Yaygm dendritik alanlan bulundu- GANGLiYON HUCRELERiNiN UY ARILMASI
gundan geni~ retina bolgelerinden sinyaller toplarlar. Y Gangliyon Hucrelerinde Kendiliginden Ortaya
hiicreleri gorse] imgedeki h1zh degi~imlere yamt verirler. <;,kan Surekli Aksiyon Potansiyelleri. Optik sinirin
Bu gangliyon hiicreleri tahminen gorse] alanm herhangi beyne ula$an uzun lifleri gangliyon hticrelerinden ba$lar.
bir yerindeki yeni ortaya c;1kan bir olayi, yeri hakkmda Retinadaki basillerin, konilerin ve bipolar hiicrelerin kul-
kesin bir dogruluk olmaksmn sinir sisternine neredeyse land1g1 elektrotonik yontem, yolun uzun olmas1 nede-
anhk olarak bildirerek gozlerin uyanc1 harekete dogru niyle uygun degildir. Bu nedenle gangliyon hiicreleri
yonlenmesi ic;in uygun ipuc;lan saglarlar. sinyallerini tekrarlayan aksiyon potansiyelleri ~eklinde
iletir. Bunun otesinde, gangliyon hi.icreleri uyanlmachk-
P ve M hucreleri. Primatlarda retina gangliyon hiicrele-
lan zamanlarda bile saniyede 5 ila 40 arasmda siirekli
rinin farkh bir stmflamast kullamhr. Herbiri gorse! sahne-
uyanlar olu~tururlar. Olu~an gorse! sinyaller arka planda
nin farkh ozelliklerine kar?1 yamt olu?turan en az 20 var olan bu spontan gangliyon hticresi ate$lemesinin
farkh tipte retina gangliyon hilcresi tammlanm1~nr. Ban
iizerine biner.
hiicreler ozel bir yonde harekete ya da lokalizasyona en
iyi yamn olw,;tururlarken digerleri ozel renkler ya da lflk Yogunlugundaki Degifikliklerin iletilmesi-
1~1kta artma ya da azalma gibi ince detaylan yamtlarlar. A~•k-Kapah Yamt1. Daha once soz edildigi gibi, birc;ok
lnsan dahil primatlarda yogun olarak c;ah~1lm1~ 2 genel gangliyon hticresi ozellikle ~1k yogunlugundaki degi$ik-
smif retina gangliyon hiicresi magnaseW1er (M) ve parvo- likierie uyanhr. Bu durum ~ekil 51-14'te sinir uyaranla-
seli.i.ler (P) hiicreler olarak adlandmhrlar. nnm kay1tlan ile gosterilrni~tir. Dst k1s11nda 1~1k ilk
P hiicreleri (beta hiicreleri ya da merkezi retinadaki ar,:ild1gmda saniyenin kuc;ilk bir birirni ic;inde ortaya c;:1kan
midget gangliyon hiicreleri olarak da bilinirler) talamusun ancak daha soma saniyenin takip eden birimlerirtde
lateral genikulat ,ekirdegin parvoseliiler (kuc;iik hiicreli) azalan uyanlar goriilmektedir. Alt k1S1mdaki kay1t ~1k
alammn hemen yan tarafmdaki bir gangliyon hiicresin-
tabakalanna uyanlanm ula$tmrlar. M hiicreleri (alfa ya da
den yap1lm1~tlr ve bu hilcre lateral inhibisyondan dolay1
parasol hiicreleri olarak da adlandmhrlar) talamusun
1~1k ac;1ld1g1 zaman belirgin ~ekilde inhibe olur. Daha
lateral genikulat c;ekirdegin magnoseliiler (buyuk hiicreli)
sonra 1~1k kapat1ld1gmda bunun tersi bir etki ortaya <;1kar.
tabakalanna uyanlarm1 ula$tmrlar. Boliim 52'de tart1~1la-
cagi gibi lateral genikulat <;ekirdek bilgileri suas1yla optik
traktus iizerinden gorse! kortekse iletir. P ve M hiicreleri l~1k kapah
l~1k ai,1_1<_ --,
arasmdaki temel farkhhklar a$agidaki gibidir:
1. P hiicrelerinin reseptif alam M hiicrelerininkinden
c;ok daha kuc;iiktur. 1 II I 1111111111 I 11 I 11 11 II I LJ
Uyanlma
2. P hiicrelerinin aksonlan elektrik akmum M hilcre-
lerine gore daha yava~ iletir.
3. M hilcrelerinin yanm c;ok daha gec;ici olmasma
2 Ll..1J 111111111111 II I II
Lateral inhibisyon
ragmen P hucrelerinin uyarana ozellikle de renk
uyaranlanna yamt1 uzun olabilir. ~ekil 51-14. Gangliyon hOcresinin 1}1ga yarntlan. (7) l}1k noktas, ile
4. M hucreleri renk uyaramna hassas degilken P huc- uyanlm,~ alan ve (2) uyanlm1} alana kom?u alan. Kom~u alandaki gang-
liyon hucresi lateral inhibisyon mekanizmas, lie baskilanm1~1r. (Granit
releri uyaranm renklerine genellikle duyarhd1r. R.· Receptors and Sensory Perception: A Discussion of Aims, Means,
5. Du~k kon trasta, siyah ve beyaz uyarana M hiicre- and Results of Electrophysiologica/ Research into the Process of Recep-
leri P hucrelerinden c;ok daha duyarhdn. tion. New Haven, Conn: Yale University Press, 1955'den de{Ji?tirilerek.)

658
BOLOM 51 Goz: II. Reseptor ve Retinanm Sinirsel i~levi

(7
Dolay1s1yla, bu kayular "ai;1k-kapah" ve "kapah-ai;1k"
yarutlan olarak adlandmhr. l~1ga yamL olarak ortaya c;1kan
bu yamtlann birbirine ters olan yonleri snas1yla depola-
1ize olan ve hiperpolarize olan bipolar hticreler Larafmdan
olu$turulur ve bu yamtlann gei;ici ozellikleri en azmdan
k1smen, olas1hkla kendileri de benzer ge<;ici yanlllar veren
amakrin hucreler tarafmdan olu$turulur.
Gozlerin 1$].k yogunlugundaki degi~ikligi fark etrne
yetenegi hem periferdeki hem de merkezdeki retinada ~Uyarilma
c;ok iyi gel~mi~tir. bmegin gorme alam boyunca uc;an
kti<;tik bir sivrisinek anhk olarak algilamrken, bunun
/ ;.r,. .I
tersine hareketsiz olarak duran bir sivrisinek gi:irsel fark
etme e~iginin altmda kahr.

H
Gorse! Sahnedeki Kontrastlari Tammlayan
Sinyallerin iletilmesi-Lateral inhibisyonun
Rolu
Biri;ok gangliyon hucresi esas olarak gortintudeki kontrast
olu~turan kenarlara yamt verir. Bu durum goruntu ~blo-
nunun beyne iletilmesi ic;in as1l yontem gibi gi:irtinrnekte-
dir. ReLinarun tamamma, tum fotoreseptOrleri ~it derecede
uyaracak yaygm bir 1~ uygulandigmda kontrast tipteki
gangliyon hucreleri ne uyanhr, ne de inhibe olur. Bunun
nedeni, fotoreseptOrlerden depolarize olan bipolar hucreler
arac1bgi ile iletilen dogrudan sinyallerin uyanc1 ozelliktey-
ken, hiperpolarize olan bipolar ve horizontal hlicreler ara-
G

----- ---
~ekil 51-15. Retinada basiller, horizontal hlicreler (H), bipolar hliae
c1hg1 ile lateral yonde iletilen sinyallerin daha i;ok inhibitor (B) ve gangllyon hlicresinin (G) tiplk dOzenlenmesi. Basiller, bipolar
i:izellikte olmas1dir. Boylece, bir yoldan giden dogmdan hi.icreler ve horizontal hlicreler arasmdaki kav~aklarda uyanlma, hori-
uyanc1 yamL olas1bkla yan yollardan giden inhibitor sinyal- zontal hlicreler lie gangliyon hlicreleri aras1nda ise inhibisyon oldugu
ler Larafmdan etkisiz hale getirilmekLedir. Dzerinde tic; foto- gorOImektedir.
resepti:ir bulunan buna uygun bir noron devresi ~eldl
51-15'de gosteril~tir. Ortada bulunan reseptOr depola- ye~il ve mavi- aym gangli.yon hticresini uyard1gmda,
rize olan bir bipolar hilcrcyi uyanr. De; reseptortin hepsi de
gangliyon hucresi tarafmdan iletilen sinyal renk yelpaze-
aym ancla ~tk ile uyanhrsa inhibitor ozellikteki horizontal
sinin i<;indeki herhangi bir rengin neden oldugu sinyal ile
hucreler arac1hg1yla aym bipolar hiicre ile baglanub olan
aymdrr. Dolayis1yla, gangliyon hucresinden ilelilen sinya-
kenarlardaki iki resepti:ir dogrudan uyanc1 sinyali ctkisiz
lin far.kb renklerin algilanmasmda bir rolu yoktur ve
hale getirirler.
~imdi de, gorsel sahnede kontrast bir smu varsa ne ''beyaz" olarak algilanan bir sinyaldir.
olur, bunu ac;1klayahm. Yine ~ekil 51-15'e bakarak ona- Buna kar~m. baz1 gangliyon hticreleri sadece bir renk
daki fotorcseptorUn parlak bir 1~1k alam ile uyanhrken Lipindeki koni tarafmdan uyanhrken bir ikincisi tarafmdan
kenarlardaki reseptorlerin karanhkta oldugunu varsaya- inhibe edilir. Ornegin bu durum krrm121 ve ye~il koniler i<;in
hm. Parlak alan bipolar hiicre arac1hgi ile dogrudan yolu Sikhl<la ortaya <;ikar ve kmnu1 uyanlmaya neden olurken
uyanr. Yandaki fotoreseptorlerden biri karanhkta oldu- y~l inhibisyona neden olur veya bunun tersi olabilir.
gundan horizontal hucrelerden biri de uyanlmarm~ Ayru tipte i;apraz bir etki bir yanda rnavi koniler; diger
durumda kalrr. Boylece bu horizontal hticre, bipolar yanda da kirmm ve ye~il konilerin kombinasyonu (her
hilcreyi inhibe etmez ve bu da bipolar hticrenin daha da ikisi san renk ile uyarilir) ile gortilebilir ve mavi ve san
fazla uyanlmasma neden olur. Dolay1s1yla, gorsel bir renkler arasmda ~apraz bir uyanlma-inhibisyon ili~kisi
kontrasL varhginda dogruclan ve yan yollar ile sinyaller meydana getirir.
birbirini kuvvetlendirir. Renklerin bu zn etkilerinin mekanizmas1 ~u ~ekilde-
Ozetle, diger <;ogu duysal sistem.de lateral inhibisyon dir: Bir renk tipindeki koni., depolarize olan bipolar hucre
ne ~ekilde i~lev yap1yorsa gozde de aym i$1evi yapar ve arac1hg1yla dogrudan yoldaki gangliyon hi.icresini uyanr-
kontrastm algilanmasm1 ve kuvvetlendirilmesini saglar. ken; diger renk tipindeki koni, hiperpolarize olan bir
bipolar hticre arac1hgiyla clolayli inhibitor yoldaki gang-
Renk Sinyallerinin Gangliyon Hi.icreleri ile
liyon hucresini inhibe eder.
iletilmesi Bu renk-kontrast mekanizmasmm onemi, retinamn
Tck bir gangliyon hucresi sadece hirkac; tane veya <;ok renkleri ayrrt etmeye ba$ladig1 bir mekanizma olmas1d1r.
say1da koni tarahndan uyanlabilir. U<; tip koni- kumm, Dolay1S1yla, her bir renk-kontrast tipte gangliyon hucresi
659
Onite X Sinir Sistemi: B. 6zel Duyular

bir renk tarafmdan uyanhrken, "rakip" renk tarafmdan Luo DG, Xue T, Yau KW: How vision begins: an odyssey. Proc Nat l
inhibe olur. Sonuy olarak, renk analizi retinada ba~lar ve Acad Sci U S A 105:9855, 2008.
Masland RH: The neuronal organization of the retina. Neuron 76:266,
tamamen beyne ait bir ~Lev degildir.
2012.
Masland RH : The tasks of amacrine cells. Vis Neurosci 29:3, 2012.
Kaynaklar Okawa H, Sampat h AP: Opt imization of single-photon response trans-
mission at the rod-to-rod bipolar synapse. Physiology (Bethesda)
Bloomfield SA, Volgyl B: The diverse f unctional roles and regulation
22:279, 2007.
of neurona l gap junctions in t he retina. Nat Rev Neuroscl 10:495,
2009. Orban T, Jastrzebska 8, Palczewski K: Structural approaches to un-
derstanding retinal proteins needed for vision. Curr Opin Cell Biol
Dhande OS, Huberman AD: Ret inal ganglion cell maps In the brain: im-
27:32, 2014.
plications for visual processing. Curr Opin Neurobiol 24:133, 2014.
Schmidt TM, Do MT, Dacey D, et al: Melanopsin-positlve intrinsi-
Do MT, Yau KW: Intrinsica lly photosensit ive retinal ganglion cells.
Physiol Rev 90: 1547, 2010. cally photosensitive retinal ganglion cells: from form to function.
J Neurosci 31 : 16094, 2011 .
Fain GL, Matthews HR, Cornwall MC, Koutalos Y: Adaptation in verte-
Sexton T, Buhr E, Van Gelder RN: Melanopsin and mechanisms
brate photoreceptors. Physiol Rev 81 :117, 2001 .
of non-visual ocular photoreception. J Biol Chem 287:1649,
Gegenfurtner KR: Cortical mechanisms of colour vision. Nat Rev Neu-
rosci 4:563, 2003. 2012.
Solomon SG, Lennie P: The machinery of colour vision. Nat Rev Neu-
Hankins MW, Peirson SN, Foster RG: Melanopsin: an exciting pho-
rosci 8:2 76, 2007.
topigment. Trends Neurosci 31 :27, 2008.
Vaney DI, Sivyer B, Taylor WR: Direction selectivity in the retina: sym-
Hartzell HC, Qu Z, Yu K, et al: Molecular physiology of bestroph ins:
metry and asymmetry in structure and function. Nat Rev Neurosci
multifunctional membrane proteins linked to Best disease and other
13: 194, 2012.
retinopathies. Physiol Rev 88:639, 2008.
Yau KW, Hardie RC: Phototransduction motifs and variations. Cell
Huberman AD, Niell CM: What can mice t ell us about how vision
139:246, 2009.
works? Trends Neurosci 34:464, 2011 .
lmamoto Y, Shichida Y: Cone visual pigments. Biochim Biophys Acta
1837:664, 2014.

660
BO LUM 5 2

\~

Goz: III. Gormenin Merkezi Norofizyolojisi

GORME YOLLARI c;:ekirdek iki temel i$lev goriir: Birincisi, gorsel bilgiyi
optih radyasyon (genikiilohalkarin traktus da denir) yoluyla
}ekil 52-1, iki retinadan gorme korteksine, ana gorme optik traktustan gonne korteksine iletir. Bu iletrne i?levi o
yollanm gostermektedir. Gorsel sinir uyanlan retinalan, kadar kusursuzdur ki, retinadan gorme korteksine
optilt sinirler yoluyla Lerk eder. Optih hiazmada, retinala- uzanan yol boyunca yuksek derecede uzaysal dogrulukta,
nn nazal yanlanndan gelen optik sinir lilleli, diger goz dogrudan birebir iletim vard1r.
temporal retinalanndan gelen optik sinir lifierine kanhp Optik kiyazmay1 gec;tikten soma, optik traktustaki
optih trahtusu olu~turmak ic;in, kar$1 tarafa gec;er. Her bir Liflerin yans1 bir gozden, diger yans1 diger gozden elde
optik traktusun lifleri, talamusun dorsal lateral genikulat edilen, iki retina tizerinde kendilerine kar$1hk gelen nok-
rekirdeginde sinaps yapar ve buradan, genihiilokalharin talan temsil eder. Bununla beraber, iki gozden gelen sin-
lifier, optik radyasyon (genikii.lohalkarin traktus olarak da yaller, dorsal lateral geniklllat c;ekirdek ic;:inde birbirinden
adlandmlu) yoluyla medyal oksipital lobun kalkarin ayn tutulurlar. Bu c;ekirdek, alu ni.\kleer tabakadan
fissilr boigesindeki primer gorme korteksine gec;er. olu$ur, II., III. ve V. tabakalar (onden arkaya) uyanlan
Gorme lifleri aym zamanda beynin daha eski birkac; aym taraf retinamn lateral yansmdan ahrlar; oysa, 1, 1V
bolgesine de giderler: (1) Olas1hkla, vucutta gece ve ve Vl. tabakalar uyanlan kar$1 goz retinasmm medyal
gunduz olu$an c;e$itli Hzyolojik degi$imleri senkronize yansmdan ahrlar. lki gozfin birbirine karsihk gelen retina
eden sirkadiyen ritmin kontroltinti saglamak tizere, optik alanlan, e~le$mi$ tabakalarda birbiri Usti.ine yerle$mi$
traktustan hipotalamusun suprahiazmatih {:ehirdegine; (2) noronlarla baglanll kurarlar ve benzer paralel ileti, gorme
onemli cisimlere odaklanmak i<;in gozi.in refieks hareket- korteksine kadar tum yol boyunca korunur.
lerini ve pupilla ~1k refleksini saglamak iizere orta beyin- Dorsal lateral genikiilat c;ekirdegin ikinci onemli
deki pretektal {:ekirdelilere; (3) iki goziin luzh dogrusal ~levi, gorme korteksine sinyallerin iletilmesinde, -kor-
hareketlerini konu·ol eunek i~in siipe1iyor kollikulusa ve tekse sinyallerin ne kadannm gec;mesine izin verilecegini
(4) olas1hkla, viicudun baz1 davram$sal i$levlerini kont- kontrol etmek ic;:in- "kap1" gorevi yapmakur. <::ekirdek,
role yard1m etmek tizere, talamusun venlral lateral geni- kapt ge<;i$ kontrol sinyallerini iki ana kaynaktan ahr: (1)
kiilat fekirdegine ve onu c;evreleyen beynin bazal primer gorme korteksinden geriye, lateral genikiilat
bolgelerine ula$1r. c;ekirdege donen hortilwfugal liflerden ve (2) mezensefala-
Boylece, gorme yollan, orta beyin ve on beynin taba- nun retikiiler alanlanndan. Bunlann ikisi de inhibitordtir
nma uzanan eski sistem, gorsel sinyallerin oksipital lob- ve uyanld1klarmda, dorsal lateral geniktilat c;:ekirdegin
larda lokalize olan gorme koneksine dogrudan iletilmesini
sec;ihni~ boltirnleri yoluyla iletiyi engellerler. Her iki kap1
saglayan yeni sistem $eklinde kabaca ikiye aynlabilir.
devresi, gec;:mesine izin verilen gorsel bilginin belirgin
insanlarda yeni sistem, gorsel $eklin, renklerin ve diger
hale getirilmesine yard1mc1 olur.
bilinc;li gormenin ger<;ekliginin hemen tum yonleriyle
En sonunda, dorsal lateral genikiilat c;ekirdek, ba?ka
algtlamnasmclan sorumludur. Bunun aksine, birc;:ok ilkel
bir yolla daha aynma tabi tutulur:
hayvanda, memelilerde gorme koneksinin kullamlma-
1. I. ve IL tabakalar btiytik noronlar ic;erdikleri ic;in
s1yla aym $ekilde, gorsel $Ckil bile; silperiyor kollikulus
magnoseluler tabakalar olarak adlandmhrlar. Bu
kullamlarak, eski sistem tarafmdan tanmrr.
noronlar girdilerinin hemen hemen tamam1m
btiyiik M tipi retinal gangliyon hucrelerinden ahrlar.
TALAMUSUN DORSAL LATERAL GENiKOLAT
Bu magnoseltiler sistem, gorme korteksine hiz/1 bir
<;EKiRDEGiNiN i~LEVi iletim yolu saglar. Bununla birlikte, bu sistem renk
Yeni gorme sisteminin optik sinir lifleri, }ekil 52-l'cle kortidiir; sadece siyah ve beyaz bilgisini ta$rr.
gosterildigi gibi, lateral genikulat cisim olarak da adlan- Ostelik, M gangliyon hucresi fazla olmad1gmdan
dmlan, talamusun arka ucunda yerle$ik, dorsal lateral ve dendriLleri retinada geni$ bir alana yaytld1gm-
geniliillat fekirdekte sonlarurlar. Dorsal lateral geniktilat dan birebir iletim zayifur.
661
Onite X Sinir Sisteml: B. 6zel Duyular

Lateral genikOlat cisim

Optik traktus
I
Optik ra9yasyon Optik kiyazma

-1---.--- Sekonder
gorme alanlan

Kalkarin fissOr

90° 60° 20° Makuta

$ekil 52-2. Medyal oksipital korteksin kalkarin flssur alan1ndakl gorme


korteksi.
~ekil 52-1. Gozlerden gorme korteksine temel gorme yollan. (Polyak
Motor korteks Somatik duysal alan I
SL'den modifiye edilmi$tir. The Retina. University of Chicago, 1941)
$ekil,

f~,;r•
....._, O,;: boyutlu

h~•ket

/ ~ -:
2. Ill. ila VI. tabakalar parvoseliiler tabakalar olarak 18
adlandmlular; <;tinkii kii<;tikten ona boya degi~en 17
r;ok sayida noronlar ir;erirler. Bu noronlar girdile-
rinin neredeyse tamamLm renkleri ve hassas birebir
uzaysal bilgiyi ta;;1yan; ancak yuksek h1zdan ziyade
Primer
orta derecede bir ileti h1zma sahip, P tipi retina gorme
gangliyon hilcrelerinden ahrlar. korteksi

GORME KORTEKSiNiN ~ekil 52-3. Gorsel uyanlann primer gorme korteksinden oksipital ve
ORGANiZASYONU VE ltLEVI paryetal kortekslerin yan yOzlerindeki sekonder gorme alanlanna ile-
tilmesi. ~ekilde, O<; boyutlu duru~ ve hareketi temsil eden sinyallerin
~ekil 52-2 ve 52-3 ba;;hca oksipital lobun medyal yuze- temel olarak, oksipital lobun i.ist boli.imlerine ve paryetal lobun arka
yinde yerle;;iinli gorme kortehsini gostennektedir. Diger bolumlerine iletildigine dikkat ediniz. Tersine, gorsel detay ve rengi
ta~1yan sinyaller, temel olarak oksipital lobun anteroventral bolOmi.ine
duysal sistemlerin kortikal temsilinde oldugu gibi, gorme ve arka temporal lobun on bolOmOne iletilir.
korteksi primer gorme korteksi ve sekonder gorme alanla-
nna aynhr.
keskinliginden sorumludur. Retina alam ar;JSmdan k1yas-
Primer Gorme Korteksi. Primer gorme korteksi (bkz. land1gmda, fovea primer gorme korteksinde; retinamn en
~ekil 52-2) , kalkartn fissilr alamnda bulunur, her bir oksi- perifer boltimlerinde temsil edildiginden birka<; ytiz kan
pital korteksin if taraftndaki oksipital kutuptan one dogru kadar bir alanla ternsil edilir.
gem;;ler. Bu alan gozlerden gelen direk gorme sinyallerinin Primer g◊rme korteksi l. gorme alam ya da striat
son durag1d1r. ~ekil 52-2'de gosterildigi gibi, retinamn korteks olarak da adlandmhr, c;unkii bu alan yogun olarak
daha periferinden gelen sinyaller kutbun ontinde ve kal- <;izgili bir gortinu;;e sahiptir.
kalin fisstir boyunca konsantrik yarun c;emberlerde ya da
ic;lerinde sonlarurlarken, retinanm makiiler alanmdan Korteksin Sekonder Gorme Alanlan. Gorse! asosiyasyon
gelen sinyaller oksipital kutbun hemen yakmmda sonla- alanlan olarak da adlandmlan sekonder gorrne alanlan,
mrlar. Retinanm iist boltimti yukanda, alt boltimti a~gtda primer gorme korteksinin lateral, anteriyor, Stipeliyor ve
temsil edilir. inferiyonmda uzamrlar. ~e)d) 52-3'de gosterildigi gibi bu
~ekilde maktilayt temsil eden geni~ alana dikkat alanlann c;ogu, oksipital ve paryetal korteksin yan yuzeyleri
ediniz. Retinal. foveanm sinyallerini ilettigi bolge de tam tizerinden de d1~ dogru katlamrlar. Sekonder sinyaller,
buras1dtr. Fovea, en yuksek dtizeyde gonne gorse! anlainlann analizi i<;in bu alanlara iletilirler. Omegin,
662
BOLOM 52 Goz: Ill. Gormenin Merkezl Norofizyolojisi

primer gonne kotteksinin tamaltllill ku~tan Brodman.n'm Retinadaki P gangliyon hucrelerinden kalkan orta boy
18. alam primer gorme korteksinden gelen hemen hemen optik sinir liflerinden gelen gorsel sinyaller de IV taba-
tum sinyallerin bir sonraki boltime iletildigi alandrr (bkz. kada, ancak M sinyallerinden farkh noktalarda sonlamr-
~ekil 52-3). Bu nedenle, Brodmann'm 18. alani, II. gonne lar. Bunlar ~ekil 5l-4'Un sagmda gosterilen, IV tabakamn
alam ya da basitc;e V-2 olarakadlandmhr. Bundan ba~ka, V-3, en s1g ve en derin boltimleri olan IVa ve lVc~ tabakala-
V-4 gibi bir dtizineden fazla ozel isimlendirmeleri olan daha nnda sonlamrlar. Bu sinyaller buradan da dikey olarak
uzak sekonder gorme alanlan vardrr. Tiim bu alanlann hem korteksin ylizeyine dogru ve hem de daha derin
onerni, gorse! resmin c;~itli yonlerinin ~amah olarak par~- tabakalara iletilirler. Renkli gormede oldugu gibi, gorun-
lara ayrilip analiz edildigi alanlar olmaStdir. tunlin birebir hassas iletisini saglayan, bu P gangliyon
yollandir.
PRIMER GORME KORTEKSi AlTl ANA
Gorme Korteksinde Dikey Noronal Kolonlar. Gonne
TABAKAYA SAHiPTiR korteksi yapisal olarak, her biri 30 ila 50 mikrometre
Primer gorrne korteksi, ~ekil 52-4'de gosterildigi ~ekilde, c;apmda olan milyonlarca noronal hticrelerin dikey kolon-
ti.\m diger serebral korteks boltirnlerinin c;ogu gibi alt1 lan ~eklinde organize olmu$tur. Benzer dikey kolonlar
ayn tabakaya sahiptir. Diger duysal sistemler ic;in de tarz1 organizasyon, tlim serebral korteks boyunca diger
dogru oldugu gibi, geniktilokalkarin lifler agrrhklt olarak duyular ic;in de (motor ve analilik korteks bolgelerinde
IV tabakada sonlamrlar. Fakat bu tabaka da kendi i<;inde de) mevcuttur. Her kolon bit i~levsel birimi temsil eder.
alt boltimlere aynlmt$Ur. Retinanm M gangliyon hticrele- Gorse! dikey kolonlann her birinin kabaca 1000 veya
rinden gelen h1zh ileti sinyalleri IVc-a tabakasmda son- daha fazla norona sahip oldugu hesaplanabilir.
lamrlar ve buradan dikey olarak hem d1~a kortikal ylizeye Optik sinyaller IV tabakada sonlandiktan soma her bir
dogru ve hem de ic;e daha derin seviyelere dogru dikey kolonda d1~ ve ic;e dogru yayilarak daha list
iletilirler. dtizeyde i~lenirler. Bu i~lemin, yo! boyunca birbirini
izleyen duraklarda gorme bilgisinin farkh par<;ac1klannm
yorumlanmas1m saglad1gma inamhr. D1~a dogru l., 11. ve
Ill. tabakalara gec;en sinyaller, uyanlan en sonunda kor-
l tekste lateral olarak k1sa mesafelerde iletirler. Aksine i<;e,
II
V V ve VI. tabakalara ge<;en sinyaller, uyanlan c;ok daha

Ill y- btiylik mesafelere ileten noronlan uyanrlar.

Gorme Korteksindeki "Renk Damlalan". Baz1 sekon-


(a) ---=v1 der gorme alanlanmn kolonlan arasmda oldugu gibi,
(b) - - , ,,--
primer gonne kolonlannm arasma da serpi$tirilmi~ ozel
IV
(ca) kolon-benzeri alanlara re-nh damlalan ad1 verilir. Bunlar
kom~u gorme kolonlarmdan yan sinyaller ahrlar ve ozel
(c[.l) olarak renk sinyalleri ile aktive olurlar. Bu y!izden, bu
damlalar, muhlemelen renk ~ifresini <;ozen primer
V alanlardrr.

iki Ayn Gozden Gelen Gorsel Uyanlarm Etkile~imi.


VI
iki ayn gozden gelen gorme uyanlannm, lateral geniktilat
c;ekirdek ic;inde ayn noron tabakalan yoluyla iletildigini
LGN LGN hatrrlayimz. Bu uyanlar, primer gorme korteksinin IV
(magnoseliiler) (parvoselOler) tabakasma geldiklerinde birbiilerinden ayr1lrm~ halde

t
Retinanm
I
Retinanin
kahrlar. Gerc;ekte, IV tabaka, her biri yakla~1k 0,5 mili-
rnelre geni$liginde noron kolonunu c;;evreleyen ~eritlerle
ortilmti~tlir; bir gozden gelen uyanlar, ikinci gozden gelen
"M" upu
gangliyonu gangllyonu uyanlarla donil~Umlti olarak diger ~eridin kolonlanna
girerler. Bu korteks alam, iki farkh gozden gelen gorse!
Htzh, Siyah ve Beyaz <;ok Hassas, Renk $Cklin ilgili alanlarmm, birbirine "uyumlu" olup olmad1-
~ekil 52-4. Primer gorme korteksinln alt1tabakas1. ~eklin sol tarafmda gm1 ortaya c;;1kam; yani iki retinanm birbirine kar$ilik
gosterilen baglant1lar, lateral genikulat i;ekirdegin (LGN) magnoseluler gelen noktalanmn birbirini tamamlay1p tamamlaroad1gm1
tabakas1ndan kaynaklarnr ve i;abuk degi~en slyah ve beyaz gorsel uya- ortaya c;1karrr. Bun.a kar~1hk, bu c;ozilinlenen bilgi, farkh
nlan lletir. Sagdakl yollar, LGN'in parvoseluler tabakalanndan (3'den gozlerin yonlti bakI$1lll ayarlamak ic;in kullamhr, ki bu
6'ya kadarki tabakalar) kaynaklanir; rengin yan1s1ra uzaysal detaylan
~ekilde birbiriyle birle$eceklerdir (bu $ekilde kayit alLma
da tam olarak <;ozen sinyalleri iletir. Rengin tarnnmas1 i<;in gerekll olan,
"renk damlalan" ad1 verilen gorme korteksl alanlanna ozellikle dikkat ahnm1~ olur) . tki gozden gelen gortinttilerin uyum dere-
ediniz. cesi hakkmdaki bilgi, aym zamanda ki$inin stereopsi
663
Onite X Sinir Sistemi: B. Ozel Duyular

mekanizmas1 ile cisimler arasmdaki mesafeyi a)'lrt etme-


sini saglar. r----,
I
I
GORSEL BiLGiNiN DEGERLENDiRMESi ic;iN iKi I
I
ANA VOL: (1) HIZLI "DURU~" VE "HAREKET" -----•
1
L-----I
YOLU; (2) DOGRU RENK YOLU I
I
I
I

~ekil 52-3, gorme bilgisinin primer gonne korteksini 1-----


I
I I
____ _, I

terk ettikten soma, sekonder gorme alanlannda iki ana I


I
I
I
yolda degerlendirildigini g<istermektedir. ,_____,
I I

l. Cisimlerin 0~ Boyutlu Duru~u. Kaba ~ekli ve


Hareketinin Degerlendirilmesi. ~ekil 52-3'deki Retina gorOntOsO Korteksin uyanlrnas1
analitik yollardan siyah oklarla gosterileni, ~ekil 52-5. Koyu bir art, i~aretinin retinadaki goruntusCme cevap ola-
Vticudun c;evresindeki bo~lukta bulunan gorse! rak gorme korteksinde meydana gelen uyanlma kalib1.
cisimlerin ti<; boyutlu duru~unu analiz eder. Bu yol,
sahnedeki hareket kadar, gorsel sahnenin kaba uzaysal modeli gorulmektedir. En ast duzeyde uyanlma
~ekilsel degerlendirmesini de yapar. Diger bir ifa- alanlanmn, gorsel modelin heshin s1mrlari boyunca olu}tu-
deyle, bu yol, herhangi bir anda, herbir cismin guna dihhat ediniz. Boylece, primer gorme korteksindeki
"nerede" oldugunu ve hareket edip etmedigini gorse! sinyal, z1thk olmayan alanlardan i;ok, gorse! sah-
soyler. Primer gorme korteksini terk ettikten sonra, nedeki zitliklarla ili§kilidir. Boliim Sl'de bunun retinanm
sinyaller genel olarak posteriyor orta-temporal gangliyon hi.lcrelerinin c;ogu i<;:in de dogru oldugunu,
alana ve yukanya geni~ oksipitoparyetal hortelise c;i.inkti e§it §ekilde uyanlan kOII1$U retina reseptorlerinin
akar. Paryetal korteksin on smmnda, sinyaller, kar§1hkh olarak birbirini inhibe ettigini gordi.lk. Fakat
somatik duysal sinyallerin tic; boyutlu yonlerini gorsel sahnede, karanhktan aydinl1ga ya da aydmhktan
degerlendiren posteriyor somatik asosiyasyon karanhga donii§iimi.in oldugu her sm1Ida, bu kar~1hkh
alanlanndan gelen sinyallerle ust i.lste binerler. inhibisyon meydana gelmez ve i;ogu noronun uyanlma
Duru~-~ekil-harehet yolunda iletilen sinyaller, esas §iddeti zttltk derecesi ile orant1hd1I. Diger bir deyi§le,
olarak hizh sinyal ileten, ancak renk olmaks12m kontrast keskinligi biiyiidiik<;:e aydmhk ve karanhk alanlar
sadece siyah ve beyaz1 tamyan, retinarun M gang- arasmdaki yogunluk fark1 artt1kc;a, uyanlma derecesi de
liyon hticrelerinin buyiik M optik sinir lillerinden artar.
gelir.
2. Gorse! Detay ve Rengin Degerlendirilmesi.
Gorme Korteksi ~izgilerin ve Smtrlarm Dogrultusunu
~ekil 52-3'teki kirmm oklar, primer gorme kor-
da Algllar-"Basit" Hucreler. Gorme korteksi yalmzca
teksinden, oksipital ve temporal kortehsin inferiyor,
retinadaki goriintiiniin farkh alanlanndaki c;izgi ve kenar-
ventral ve medyal bolgelerinin sekonder gonne
lann varhguu alg1lamakla kalmaz; aym zamanda her c;izgi
alanlanna gec;en, gorse! detaym degerlendirilme- ve kenarm di.\§ey ya da yatay oldugu veya degi~ik egim
sini saglayan ana yolu gostermektedir. Bu yolun derecesinde uzarum gosterdigini i<;:eren yerl~im yoni.inii
ayn boliimleri, ayn1 ~ekilde ozgiil olarak renk bil- de alg,lar. Bu yetenegin, kontt·ast bir kenann bulundugu
gisini de degerlendirmektedir. Boylece, bu yol,
yerde, sekonder noronlan uyaran kar§1hk.h inhibe edici
harfleri taruma, okuma, yuzeylerin dokulanm hticrelerin dogrusal diziliminden kaynakland1gma inam-
tanuna, cisimlerin renklerini aynntth bi<;:imde hr. Boylece, bir <;:izginin bu tiir bir yerle~imi i<;:in ozgiil
belirleme ve ti.lm bu bilgilerden cismin ne oldu- sinir hiicreleri uyanhr. Farklt bir dogrultuda yonelmi~ bir
gunu ve ne anlama geldigini <;:ozme ile ili§kilidir. <;:izgi farkh hocre grubunu uyanr. Bu sinir hiicrelerine
basit hucreler denir. Esas olarak primer gorme korteksinin
G0RSEL RESMIN DEGERLENDiRiLMESi IV. tabakasmda bulunurlar.
SIRASINDA NORONLARIN UYARILMA
KALIPLARI Gorme Alanmda Lateral ya da Du~ey Olarak Yer
Degi~tiren <;izginin Yerle~iminin Alg1lanmas1-
Gorsel Resimdeki Z1thklarm Degerlendirmesi. Bir "Karma~1k" Hucreler. Sinyaller IV. tabakadan uzaga
ki§i bo~ bir duvara bakttgmda, duvarm aydmlanmasmm dogru ilerlediki;e, baz1 noronlar hala ayn1 dogrultuda
za)'lf ya da parlak olmasmdan bag1ms1z olarak, primer bulunan <;:izgilere cevap verirler; ancak pozisyona ozgiil
gorme korteksinde yalmzca birkac; noron uyanlacaknr. 0 degildir. Bir c;izgi, eger gorme alamnda lateral ya da dii~ey
halde, "gorme korteksi neyi alg1lar?" Bunu cevaplarnak olarak 1hmh mesafelerde yer degi~tirse bile, <;:izgi dogml-
ic;in, $imdi duvara, ~ekil 52-5'te solda g<isterildigi gibi, tusunu koruyorsa, aym az say1daki noron uyanlmaya
i<;:i dolu bi.iyiik bir am i$areti yerle§tirelim. Sagda, gorme devam edecektir. Bu hiicreler karma~1h hucreler olarak
korteksinde, uyanlan noronlann biiyuk boli.lm'Untin adlandmhr.
664
BOLOM 52 Goz: Ill. Gormenin Merkezi Norofizyolojisi

Belirli Uzunluklardaki <;izgilerin, A~1larm ya da Sol Sag


Diger ~ekillerin Alg1lanmas1. Primer gorsel kolonlarm
di$ tabakalanndaki bazt noronlar, baz1 sekonder gorme
alanlanndaki noronlar gibi, sadece belli bir uzunluktaki
c;:izgi ya <la kenarlar, ozel ac;1h $el<lller veya ba$ka karak-
teristik ozellikleri olan gorilntillerle uyanhrlar. Boylece,
bu noronlar gorse! alandan gelen bilginin daha da yilksek
seviyelerini algilar. Boylece, gorme korteksinin analitik
yolu ic;:inde ilerledikc;:e, her gorse! sahnenin giderek daha
fazla ozelligi ac;:1ga c;:1kanhr.

RENGiN ALGILANMASI
Renk, c;:izgilerin saptanmas1yla hemen hemen aym yolla,
renk kontrastl yolu ile algilamr. Omegin, kumlZl bir alan 22~ "-
stl<c;:a ye$il bi r alana kar$t ya da mavi bir alan ktrmlZl bir
alana kar$t veya ye$il bir alan san bir alana kar$1 kontrast
hale getirilir. Tilm bu renkler, aynca gorsel sahne ic;:indeki ~ekil 52-6. Sol goz l~in gorme alanm1 gosteren bir perimetri kart1.
beyaz bir alana kar$t da kontrast hale getirilir. Aslmda, K1rm1z1 daire kor noktay1 gostermektedir.
"renk sabitligi" olarak adlandmlan olaydan, esas olarak
beyaza kar$1 bu kontrast arnrma i~leminin sorumlu oldu-
guna inarulmaktadu; yani, aydmlatan 1~1gm rengi degi$ti-
giude, 1$tkla beraber "beyaz" in rengi degi~ir ve aydmlatan
noktast ya da ki.ic;i.ik bir cisim gorme alamrun ttlm alanla-
1~1k, goze giren "ktrrnm"nm rengini degi$tirmi~ dahi olsa,
nnda one ve arkaya hare.ket ettirilir ve ki~i ~ 1k noktasmm
beyindeki uygun hesaplama k1rmmnm ktrm121 olarak
veya cismin ne zaman gortHebildigini ya da gortllemedigini
yorumlanmas1m saglar. belirtir. Boylecc, sol goz ii;in gorme alaru ~ekil 52-6'da gorul-
Renk kontrast analizinin rnekanizmas1, "kar$1t renkler" dtigil ~ekilde i~retlenir. Sekilde gosterildigi gibi, tiim peri-
olarak adlandmlan nt renklerin ozgill sinir hiicrelerini metri c;izelge.lerinde merkezi gorme noktasmm yakla~1k 15
uyarmas1 gerc;:egine dayamr. Renk kontrasunm ba$1angic;: derece lateralindc bulunan optik disk tl.zerinde basil ve koni-
detaylannm basil hilcreler tarafmdan saptand1g1 ongoril- lerin eksikligiyle olu$lln bir hor nohta bulunur.
lilr; buna kar$thk daha kompleks kontrastlar ise karma$1k Gorme Alanlarmdaki Anormallikler. Bazen, optik
ve c;:ok karma$ik hiicrelerce saptarur. disk bolgesinden ba?ka, gonne alarunm baz1 losnnlannda da
kor noktalar bulunur. Shotom olarak adlandmlan bu kl)r nok-
talar; s1khkla glokom (goz kiiresi ic;inde ~ok fazla s1V1
basmc1), retinadaki aletjik reaksiyonlar, veya kur~un zehir-
Primer Gorme Korteksinin Uzakla~tmlmasmm Etkisi
lenmesi ve a~n tiitiin kullanm11 gibi toksik ko~ullar sonucu
lnsanda primer gBnnc koneksinin uzakla$t1nlmaS1, bilirn;li olu~n optik smir hasan sebebiyle meydana gelir.
gormenin kaybma, yani korluge yol ai;ar. Bununla beraber, Perimetri ile te$his edilebilen diger bir durum ise retinitis
psikolojik i;ah~malar, boyle "ktir" ki$ilerin bazen 1~ $idde- pigmemosa'dir. Bu hastalikta, retinanm baz1 boli.imleri deje-
tindeki dcgi~lere, gorse! sahnedeki hareketlere ya da nere olur ve dejenerasyona ugrayan alanlarda a~m miktarda
nadiren baz1 kaba gorse! ?ekillere h.ala bilini;alu reaksiyon melanin pigmenti birikir. Retinitis pigmentosa genellikle, ilk
verebildigini gBstermi~Lir. Bu rcaksiyonlar gozlerin ve ba$m once d1~ gorme alanmda ktirli.ige neden olur ve sonra kade-
c;evrilmesini ve kac;mmayi ic;erir. Bu ?ekilde gormenin, optik meli olarak merkezde bulunan bolgelere ilcrler.
traktustan c;ogunlukla superiyor kollikulusa ve eski gorme Optik Yoldaki Lezyonlarm Gorme Alanlarma Etkisi.
sisteminin diger bolUmlerine giden sinirsel yollar tarafrndan Bir optih sinirin tamammm tahrip olmas1 etkilenen gozde
sagland1gma inamhr. kBrli.lge yo! ac;ar.
Optili hiyazmanm hasan, herbir retinarun nazal yanlanndan
Gorme Alanlari; Perimetri gelen uyanlann kar~1 taraf optik uaku.1sa gec;isini engeller. Bu
nedenle, retinalann nazal yanlan kordiir; bu ise gozi.ln opl.ik
Glinne alam, bir goz tarafmdan belli bir anda gori.ilen gorse!
sistemi tarafmdan gonne alamnm retinadahi resmi Lers dondiiriil-
aland1r. Nazal tarafta goriilen alan nazal glirme alam, lateral
tarafta goriilen alan ise temporal gorme alam olarak
diigii i{in, ki;;i11in temporal alanlanrnn kor 0l111.aSI demeklir; bu
duruma bitemporal l1emianopsi adi verilir. Boyle lezyonlar, sik-
adlandmb.r.
Retinamn belli boliimle1indeki kBrliig!.i t~his eunek ic;in hl<la optik kiyazmamn alnndaki sella tursikadan yukanya dogru
bas1 yapan hipofiz LiimBrlerinden kaynaklarur.
pe1imetri denilen ~lcmle, herbir gBz ic;in gorme alamnm hari-
Optih trahtusun kesintiye ugramas1, herbir retinamn lez-
tas1 c;izilir. Bu haritalama, ki~inin bir gozil kapat1larak vc
yonla ayn1 tarafa kar$1hk gclen yanlanm denerve eder ve
diger goziiniin tam oniindc bulunan merkezi bir noktaya
sonuc; olarak, her iki goz de lezyonun kar~1 tarafmdaki cisim-
bakmas1m saglayarak gerc;ekl~tirilir. Sonra, kiic;iik bir 1$lk
leri gBremez. Bu durum lwmonim l1emianopsi olarak bilinir.

665
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

GOZ HAREKETLERi VE BUNLARIN ~ekil 52-8, sinyallerin oksipitotektal ve oksipitokolli-


KONTROLO kuler traktuslar arac1ltg1 ile oksipital korteksteki gorme
alanlanndan, beyin sapmm pretektal ve superiyor kolli-
Gozlerin gorsel yeteneklerinin tamamen kullamlabilmesi
kulus alanlanna yay1hmm1 gostererek, okulomotor
i<;in, gozlerden gelen gonne sinyallerinin yorumlanmas1
kadar, gozlerin gori.inti.ilenecek cisme yoneltilmesini sag- aygmn kortikal kontroli.\ni.i a<;1klamaktadu. Oki.ilomotor
layan serebral kontrol sistemi de hemen hemen aym dere- kontrol sinyalleri, pretektal ve si.1periyor kollikulus
cede oneme sahiptir.

Goz Hareketlerinin Kaslarla Kontrolu. Goz hareketleri, Superiyor Superiyor


~ekil 52-7'de gorttlen i.1<; kas <;ifti ile kontrol edilir: (1) rektus oblik

medyal ve lateral rektuslar, (2) superiyor ve inferiyor rektus-


)
lar ve (3) superiyor ve inferiyor oblikler. Medyal ve lateral
rektuslar gozleri bir yandan diger yana hareket ettirmekten
sorumludurlar. Si.1periyor ve inferiyor rektuslar, gozleri
yukan ve a$ilgI hareket ettirrnekten sorumludurlar. Oblik
kaslann ~levi temel olarak, gori.i~ alanlanm dik pozisyonda
tutacak ~ekilde, goz kurelerini dondurmektir.

Goz Hareketlerini Kontrol i~in Sinirsel Yollar. ~ekil


®
.

'
.

,, .
<;ekirdekler
I
52-7, i.i<;i.\nci.1, dordi.1nci.1 ve altmc1 kranyal sinirlerin
111.Sinir- ~
beyin sap1 <;ekirdeklerini ve bu <;ekirdeklerin goz kasla- IV. Slnlr
interiyor inferiyor
rma giden periferik sinirlerle baglantilanru da gostermek-
rektus oblik
tedir. Ayn ca, medya! longitudinal f asikulus adt verilen sinir Medyal -<--..!.;>
yolu arac1hg1yla beyin sap1 <;ekirdekleri arasmdaki ara longitudinal ~
tasikulus J
baglannlar da gorulmektedir. Her iki goze giden bu i.1<; kas
VI. slnlr- 1
<;iftinin her biri kendi i<;inde birbirine zit olarah inerve
edilir; boylece kas i;iftine ait bir kas gev$erken digeri ~ekil 52-7. GozOn ekstraokOler kaslannr ve inervasyonlannr gosteren
kas1hr. sag gozOn onden gorOnO~O.

A
'\ istemd1~1
fiksasyon
alanr

Gorsel
asosiyasyon
alani

Primer gorme
korteksi

____,-~~~~
l\,~~:~:~~~~:61~~
Frontotektal lraktus ~
traktus
Pretektal 9Skirdekler
( ( ~Ill. sinirin viseral gekirdegi
,;. .,. ' ,., ~ SOperiyor kollikulus

Ill. sinir
1 ~ C OkOlomotor 9ekirdek
- - - - - - - -Troklear 9ekirdek

IV. sinir f Abdusens 9ekirdegi

VI. sinir

Medyal longitudinal lasikulus----~

~ekil 52-8. Gozlerin konjuge hareketinin kontrolO i~in sinirsel yollar.

666
BOLOM 52 Goz: Ill. Gormenin Merkezi Norofizyolojisi

alanlanndan sonra, oki.ilomotor sinirlerin beyin kokti


c;ekirdeklerine ge<;er. GU<;li.i uyanlar, aynca beyin sapm-
daki denge kontrol merkezlerinden oki.ilomotor sisteme
de iletilir (vestibtiler c;ekirdeklerden medyal longitudinal
fasikulus yoluyla).
I
I
GOZLERiN FiKSASYON HAREKETLERi I
I
\
Goz hareketlerinin belki de en onemlisi, gozlerin, gori.i:;; '
\ '
alanmm farkh bolgeleri i.izerine "fikse" edilmesidir. \, I Fiksasyon
Fiksasyon harekecleri iki sinirsel mekanizma Larafmdan ,,,'➔-·■•\.
' I.-· ' alanma istemli
hareket
kontrol edilir. Bunlardan birincisi, ba~1m fikse etrnek
istedigi cismi bulmas1 i<;in; ki:;;irlin gozlerini istemli olarak
hareket ettirmesine izin verir, ki buna istemli fihsasyon
~ekil 52-9. Bir 1~1k noktasmm fovea uzerindeki hareketleri; nokta
mehanizmas1 denir. ikincisi ise, istern d1~1 fihsasyon meka- foveanin kenanna kayd1g1nda "s1i;rama" hareketleri ile tekrar fovea-
nizmasi. olarak isimlendirilen, cisim bir kez bulunduktan nm merkezine dogru getirilir (Kesikli <;izgiler yaVa$ kayma hareketle-
sonra gozlerin s1k1 bir ~kilde cismin i.izerinde sabitlen- rinl gostermektedir). ( Whitteridge D'den modifiye edilmi$tir: Central
mesini saglayan istem d1~ bir mekanizmadir. control of the eye movements. Field J, Magoun HW, Hall WE (eds):
Handbook of Physiology.vol 2, sec 1. Washington DC, American Physi-
istemli fiksasyon hareketleri, ~ekil 52-S'de gosteril- ological Society 1960).
digi gibi, frontal loblann premotor kortikal bolgelerinde
bilateral olarak yerle~ bulunan bir korteks alam tara-
fmdan kontrol edilir. Bu alanlann iki tarafh i~lev bozuk-
lugu ya da hasan, ki:;;inin gozlerirti bir fiksasyon
i.izerinde h1zh bir ~ekilde one arkaya hareket etmesine,
noktasmdan "kilidi ac;masm1" ve gozlerini ba~ka bir
kayma hareketleri de noktamn koniler i.izerinde yava~c;a
noktaya c;evirmesirri zorl~llnr. Genellikle gozlerini
stitiiklenmesine neden olur. I~1k noktasmm foveanm
hareket ettirmek i<;in gozlerini kirpmas1 ya da bir eliyle
kenanna kadar her kayi~mda, ani bir refleks reaksiyonu
kisa bir Si.ire ic;in gozlerini kapatmas1 gerekir.
meydana gelir; uca kayan noktay1 tekrar foveanm merke-
Ote yandan, dikkat edilecek cisim bir kez bulunduk-
zine getirecek bir st<;rama hareketi onaya c;ikar. Boylece,
Lan sonra gozlerin o cisim tizerine "kilitlenmesini" sagla-
otomalik bir yamt, gori.inti.iyi.i gonnenirt merkez nokta-
yan fiksasyon mekanizmas1, primer gorme alanlanmn
sma La~ir.
ontinde bulunan oksipital korteksin sehonder gorme ala11-
Bu kayma ve s1c;rama hareketleri ~ekil 52-9'da goste-
lan tarafmdan kontrol eclilir. Bu fiksasyon alan1 bir hay-
rilmi~tir. Kesikli c;izgiler fovea boyunca yava$ kayma hare-
vanda iki tarafiL tahrip edildigirtde, hayvan gozlerini
ketlerini ve dtiz c;izgiler de perifere uzakla$an gortinruyi.i
verilen bir fiksasyon noktas111a yonelmi~ tutmakta zorluk
foveada tutan swrama hareketlerini gostermektedir.
c;eker ya da bunu hi<; yapamaz.
Si.iperiyor kollikuluslar tahrip oldugunda bu istem d1~1
Ozetlersek, korteksin posLeriyor "istemsiz" goz alan-
fiksasyon kabiliyeti <;ogunlukla kaybedilir.
lan, gozleri gorme alarurun verilen bir noktas1 Uzerine
otomalik olarak "kilitler" ve boylece gortinti.ini.in retina-
lar boyunca hareketini onler. Bu gorse! fiksasyonun kih- Gozlerin s,~raym Hareketi-Ard•~•k Noktalara Fiksas-
dini a<;:mak ic;in istemli uyanlann, frontal kortekste yonun Mekanizmas1. Araba kullanan bir ~ide oldugu
yerle~~ kortikal "istemli" goz alanlanndan, iletilmesi gibi, gorse! sahne si.irekli olarak gozlerden daha once
hareket ediyorsa, gozler saniyede iki ila tic; atlama yapacak
zorunludur.
~ekilde, bir noktadan digerine atlayarak, gonne alanm-
istemd•~• Fiksasyonu Kilitleme Mekanizmas1- daki belirgin bir noktaya soma diger belirgin bir noktaya
Superiyor Kollikuluslarm Rolu. Onceki bolumde taru- fikse olur. Bu atlamalar s1~ramalar olarak adlandmhr ve
~1lan fiksasyonun istem di~1 kilitlenme ~ekli, dik.kal edilen hareketlere optikohinetik hareketler denir. S1c;ramalar oyle
nesnenin, retinanm foveaya denk gelen k1smmdan aynl- i;abuk meydana gelir ki, harcanan zamamn en fazla yi.izde
mas1ru onleyen, bir negatif geribildirim mekanizmas1mn l0'u gozleri hareket ettinnek i<;in kullamhr, kalan yi.izde
sonucudur. Gozlerin normalde bile surekli, fakat pek £ark 90'1 fiksasyona aynhr. Aym zamanda, s1c;ramalar s1rasmda
edilmeyen ii<; tip hareketi vardir: (1) Goz kaslanndaki insan beyni gorsel resmi baskilar; boylece, ki~i bir nokta-
motor i.initelerin pe~pe~e kas1lmalan ile ortaya c;ikan, dan ba~ka bir noktaya hareketin bilincirtde olmaz.
saniyede 30 ile 80 arasmda dongu h1zma sahip siirekli bir
tremo,~ (2) goz ki.irelerinirt bir yone veya ba~ka bir yone Okuma Esnasmda SI~ray1C1 Hareketler. Okuma i$lemi
yava~ kaymasi ve (3) isLem dl$l fiksasyon mekanizmas1 strasmda ki~i gene! olarak, her bir saur i<;in c;ok sayida
tarafmdan kontrol edilen ani s1<;rama harehetleri. s1c;rama hareketi yapar. Bu durumda, gorse! sahne gozler-
Bir 1~1k noktas1 relinamn fovea bolgesi.nde sabitle~ti- den once hareket etmez; fakat gozler onemli bilgiyi aym
rildigi zaman, titreyen hareketler noktamn koniler etmek i<;:in, gorsel sahne tizerinde c;ok sayida ardL?ik
667
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6ze/ Duyu/ar

sH;:ramalar suretiyle hareket eLmeye egitihni$tir. iKi GOZDEN GELEN GORSEL RESiMLERiN
S1c;ramalann, resmin dikkat edilen bir noktasmdan bir BiRLE$TiRiLMESi
digerine, oradan bir ba$kasma dogru yukan, a~gi., yanlara
ve ac;1h dogrultularda olmas1 hari<;, benzer s1c;:ramalar ki$i Gorse! alg1lamalarm daha anlamh yap1lmas1 i<;in, iki
bir tabloya dikkatle bakt1g1 zaman da olu$ur. gozdeki gorse! resimler normal olarak il<.i retinanm "kar-
~•hkh noktalan» iizerinde birbirlcriyle birle~irler. Gorme
korteksi birle~mede onemli bir rol oynar. Bu boltimde
Hareketli Nesnelere Fiksasyon • "Takip Hareketi".
daha once, iki re tinanm birbirine kar~1hk gelen noktala-
Gozler hareket eden bir nesne uzerinde de fiksc kalabilir;
mun, gorse! sinyallerini lateral geniktilat cismin farkh
buna tahip hareheti denir. (:ok geli~mi~ korteks kaynakh
noron tabakalanna ilettigi ve sonra bu sinyallerin gorme
bir mekanizma bir cismin hareket gt1zergah1m otomatik korteksindeki paralel noronlara ula$tmld1g1 vurgulan-
olarak alg1lar ve sonra hizhca gozler ic;in benzer bit ml$tl, Korteksteki noronlar arasmda meydana gelen etki-
gilzergah gel~tirir. Ornegin, bir cisim saniyede birka<; kez le$imler, iki gorse! resim tam "uyum i<;inde" olmad1g1
dalga $eklinde a$agi. ve yukan hareket ediyorsa, gozler zaman, yani tam olarak birle~mediginde, ozel noronlarda
ba$lang1c;ta onun ilzerine fikse edilemez. Ancak bir saniye inlerferans uyanlmasma yol a<;ar. Bu uyanlma, birle$me-
kadar soma gozler, nesnenin hareket modelinin kabaca nin yeniden tesis edilebilmesi ic;:in olas1likla okulomotor
yakla$tk aym dalga modelinde s1<;ramaya ba$lar. Ardmdan, ayg1ta iletilen uyanlllil, gozlerin konverjans veya diver-
diger birka<; saniye soma, gozler giderek daha yumu$ak jans ya da rotasyonuna yo! ac;masm1 saglar. lki retinamn
hareketler geli$tirir ve sonuc;: olarak dalga hareketirli n ere- birbirine kar$1hk gelen noktalan bir kere birle~tirilince,
deyse aynen izler. Bu olay, gorme sisteminirl, goz hareket- gorme korteksindeki ozel "interferans" hucrelerinin uya-
lerinin kontrolt\ i<;in, takip sistemi arac1hg1yla yuksek nlrnas1 ortadan kalkar.
derecede otornatik bilinc;alu hesaplama yetenegini
gosterir. Gorsel Nesnelerin Mesafelerini Degerlendiren
Stereopsinin Sinirsel Mekanizmas1
Superiyor Kollikuluslar Temel Olarak Gozleri ve
1ki goztin birbirinden 5 cm'den daha uzak olmas1 nedeniyle
Ba~• Gorsel Bir Uyanlmamn Oldugu Tarafa <;evir-
iki retina iizerindeki goriintl'i tamamen aym degildir. Yani,
mekten Sorumludur. Gorme korteksi tahrip edildikten sag goz cismin sag tarafmm biraz daha fazlasm1 ve sol goz
soma dahi, gorme alanuun lateral bolgesindeki ani bir cismin sol tarafmm biraz daha fazlasm1 gortir ve nesne
gorsel uyanlma s1k<;a gozlerin hemen o yone c;evrilmesine yakl~ak<;a farklthk attar. Bu yiizden, iki goz birbiriyle
yol ac;ar. Bu <;evrilme, eger stiperiyor kollikuluslar da tamamen birle~se dahi, iki gorse! resmin tum kar$1lik gelen
tahrip olmu$Sa meydana gelmez. Bu i$levi desteklemek noktalannm aym anda uyurnlu hale getirilmeleri yine de
ic;in, fatkh retina noktalan, primer gorme korteksinde mumkiin degildir. Dahas1, cisim gozlere yakla~tik<;a uyum
oldugu gibi, superiyor kollikuluslarda, daha dti$tik hassa- derecesi azahr. Bu uyurnsuzlugun derecesi, yakla$tk 60
siyetle topografik olarak temsil edilir. Bu kadanyla bile, metreye kadar mesafedeki gorse! cisimlerin uzakltklanlllil
bir perifer retina alanmdaki bir 1$ik fla$ID1Il ana dogrul- tespiti ic;:in onemli bir mekanizma olan stereopsinin sinirsel
tusu kollikuluslarca haritalamr ve sekonder sinyaller mekanizmasm1 olu~turur.
gozleri c;evirmek ic;in okulomotor c;ekirdeklere aktanhr. Stereopsinin norondaki hucresel mekanizmas1, reti-
Gozlerin bu dogrultusal hareketlerine yard1m etmek ic;:in, nalardan gorme korteksine giden baz1 lif yollannm,
siiperiyor kollikuluslar vticuttan gelen somatik duyulann merkezi yolun herbir tarafmda 1 ile 2 derece arasmda
ve kulal<lardan gelen akustik sinyallerin topolojik harita- sapma gostennesi gerc;egine dayamr. Boylece, iki gozden
lanna da sahiptir. gelen baz1 optik yollar 2 metre uzaktaki cisimler i<;in tam
Gozlerden kolhkuluslara giden ve h1zh c;:evrilme hare- uyumlu iken, ba$ka grup yollar 25 metre u zaktaki cisim-
ketlerinden sorumlu olan optik sinir lifleri, bir dah gorme ler ic;in uyum saglar. Bu $ekilde, uzakhk, yollardan
korteksine ve diger dah siiperiyor kollikuluslara giden, hangisi ya da hangilerinin uyanld1g1 yoluyla belirlenir.
Bu olay stereopsinin diger adt olan derinlik algilamast
h1zli ileten M liflerinin dalland1r. Gorsel uyanya dogru
olarak bilinir.
gozlerin <;evrilmesine ek olarak, tum ba~m hatta tum gov-
denin uyaran yontine dogru <;evrilmesirli saglarnak tizere,
sinyaller stiperiyor kollikuluslardan medyal longitudinal
~a~1hk-Gozlerdeki Birle~me Eksikligi
fasihulus arac1hgiyla beyin sapmm diger seviyelerine akta-
nhr. Giic;:li.i sesler, ya <la vt\cudun bir tarafm1 sarsmak gibi Gozlerdeki birl~me eksikligi ya da ~a~1hk olarak da adland1-
gorse! olmayan diger uyaranlar da stiperiyor kollikuluslar nlan scrabismus, gozlerin bir ya da daha fazla gorse! koordi-
saglam olmak ko$uluyla, gozlerin, ba~m ve vticudun naua (yatay, dikey ya da rotasyonel) birle~me eksikligi
anlamma gelir. $a~1hgm temel tipleri ~ekil 52-l0'da gorUl-
benzer dOnti$lerine yo! a<;ar. Bu yuzden, superiyor kolli-
mektedir: (1) yatay ~a~i/.rh, (2) torsiyonel ~a~ilth ve (3) dikey
kuluslar; gozlerin, ba$m ve v ucudun gorse!, i~tsel ya da S<l$th.h. Sa~1hgm stld1kla iki ya da daha fazla cipi birarada
somatik di$ uyaranlara kar$1 yonlendirilmesinde gene! bir goriili.ir.
rol oynarlar.
668
BOLOM 52 Goz: Ill. Gormenin Merkezi Norofizyolojisl

~ ,+~
Yatay
Torsiyon el
§a§illk
(!)

Dikey
@

biilge
Edinger-
Pretektal Westphal
~ekirdegi
Silyer
gangliyon
§a§11ik ~a§lhk
\ I _. ~ -
N. Ill - ::--~,
~ekil 52-10. $a~1hg1n temel tipleri.
._-::;;:::;:- ·::-7:fTf ~ --=::::?.:u.
tr---.
,,f
Pons
N. V
I\' r I r<. .,;-: .,
~_::..-·
-
/ .......

Sa~hga, s1kc;;a, gorme sisteminin birl~me mekanizmas1- ~,' '/


nm anormal bir "ayan" neden olur. Yani. kuc;;tik bir c;;ocugun
'1'!
iki gozti11ti aym cisim iizerinde fikse etme c;;abasmda, gozler- I'
den biri yeterli ~ekilde fikse olurken digeri fikse olamaz ya II IF ..__ Karotis pleksusu

da ikisi de yeterli ~ek ilde fikse olabilir; ancak bu <la e~zamanli '
/[~• - Superiyor servikal
degildir. K1sa zaman ic;;inde, sinirsel kontrol yollannda, goz-
lerin birle~ik hareket modelleri, anormal $ekilde "ayarlan-
f[ sem~atik gangliyon.

.. _
-
m1f' olur; oyle ki gozler hic;;bir zaman birl~mczler. ,---Servikal
Bask1lanm1~ Gozden Gelen Gorsel Resmin sempatik
govde
inhibisyonu. $a~1bgi ola11 hastalann birkac;;mda gozler
dikkat edilen nesne uzerine degi$imli olarak fiksasyon yapar- \
Omuriligln ust
lat. Diger hastalardaysa, bir goz daima tek ba$1na kullamllr- torakal segmentleri
ken, diger goz baslalanm1$UT ve hassas gonne ic;;in hic;;bir ~ekil 52-11 . l~1k refleksinin refieks yay1rnn da gosterildigi, gozOn oto-
zaman kullamlma:z. Bask1lamm~ gozi.in gonne keskinligi <;ok nomik lnervasyonu. (Ranson SW ve Clark SL'den modifiye edilmi~ir.
az geli~r; bazen 20/400 veya daha dti$iik kahr. Baskm goz Anatomy of the Nervous System: Its development and function, 10th
ed. Philadelphia: WB. Saunders, 1959)
sonradan kor olursa, baskilanm~ gozde gorme eri$kinde
hafifc;;e geli~irken, ki.i<;tik c;;ocuklarda c;;ok daha fazla geli~ir.
Bu durum, gonne keskinliginin, gozlerden gelen merkezi
sinaptik baglanulann uygun geli$imine bagh oldugunu gos-
termektedir. Geri;ekten de, bask1lanm1$ gozden sinyalleri <;tkan postgangliyonik sempatik lifler, goze ula~mcaya
normal olarak alacak ohm korteks alanlanndaki noron bag- kadar karotis arterin ve kti<;tilerek dallanan arterlerin
lanulannm say1s1 anatomik olarak bile azahr. yi.izeyleri boyunca yayihrlar. Gozde, sempatik lifler,
Homer sendromu ile ili~kili olarak ileride tart1~1lan bir<;ok
extraoko.ler goz kaslan yanmda, irisin (pupillay1 a<;an)
radyal liflerini de inerve eder.
AKOMODASYONUN VE PUPILLA
A(:IKLIGININ OTONOM KONTROLO AKOMODASYONUN KONTROLO (GOZLERiN
ODAKLANMASI)
GOZLERE GiDEN OTONOM SiNiRLER
Gozi.in mercek sistem.inin odaklanmasm1 saglayan ako-
~ekil 52-ll'de gosterilcligi gibi goz, sempatik ve parasem- modasyon mekanizmas1, yi.iksek derecede bir gorme kes-
patik sinir liflerinin herikisi ile de inerve olur. Parasempatik kinligi i~in ~artttr. Akomodasyon, goz silyer kaslannm
pregangliyonik lifler Edinger-Westphal c;ekirdeginde kas1lma ya da gev~emesi ile olu~ur. Bolum 50'de ai;1klan-
(ti<;tincti kranyal sinirin viseral <;ekirdek lusm1) ortaya d1g1 gibi, kastlma goz merceginin krrma guctini.i artmr ve
<;tkar ve sonra ilruncii sinir i<;inde goztin hemen arkasmda gev~eme azalur. Bir ki~i, gozlerini odaklamru~ bir ~ekilde
yer alan silyer gangliyona ge<;er. Burada, pregangliyoner tutmak i<;in akomodasyonu her zaman nas1l ayarlar?
lifler, silyer sinir!er yoluyla goz kuresine lifler gonderen Mercegin akomodasyonu, en yuksek derecede gorme
postgangliyoner parasempatik noronlarla sinaps yapar. Bu keskinligine ula~mak i<;in, lurma gtictinti otomatik olarak
sinirler (1) goz merceginin odaklanmas1m kontrol eden ayarlayan bir negatif geribildirim mekanizmas1 ile dtizen-
silyer kas1 ve (2) pupillay1 daraltan iris sfinkterini uyanr. lenir. Gozler uzaktaki bir nesneye fikse edilm~ken aniden
Goztin sempatik inervasyonu, omuriligin birinci yakmdaki bir nesneye fiksasyon gerektiginde, mercek en
torakal segmentinin intermedyolateral boynuz hilcrelerin- yuksek gorme keskinligi ic;in 1 saniyeden daha k1sa bir
den kaynaklamr. Sempatik lifler buradan sempalik zincire si.irede uyum yapar. Gozlerin bu htzh ve dogru odaklan-
girer ve yukanya postgangliyonik noronlarla sinaps masm1 saglayan hassas kontrol mekanizmas1 ac;1k olma-
yapt1g1 stiperiyor servika! gangliyona ge<;er. Buralardau masma ragmen, a~agidaki ozellikleri bilinmektedir.
669
Onite X Sinir Sistemi: B. Ozel Duyular

tlk olarak, gozler aniden fiksasyon noktasmm uzakh- iizere parasempalik sinirler yoluyla geri gelir. Buna kar~m
gm1 degi~tirince, mercek saniyenin kuc;uk bir pan;asmda, karanhkta, pupil dilatasyonuyla sonuc;lanan, refleks inhi-
yeni bir odaklanma durumuna ula~mak i<;in kirma gliclinti bisyonu gorUllir.
uygun yonde degi~tirir. ikinci olarak, mercegin kuma 1~1k refleksinin gorevi, Bolum 5l'de ac;tkland1g1
gtictinti uygun yonde degi~ti.rmesine yardimc1 olabilecek ~ekilde, degi~en 1~1k ko~ullanna gozUn oldukc;a h1zh
ipuc;lan ~unlard1r: adapte olmasma yardim etmektir. Pupilla c;apmm smrr-
l. Renk sapmas1 (Kromatik aberasyon) onemli gorun- lan, dar oldugunda yakla~1k 1,5 milimetre, geni~ oldu-
mektedir. Yani, kirm1z1 J.$U< 1~mlan mavi 1~1k 1~m- gunda ise 8 milimetre kadardrr. Bu ytizden, retinada 1~1g1n
lannm hafifc;e arkasmda odaklamr; c;unki.i mercek parlakhg1, pupilla c;apmm karesiyle oranuh artt1g1 ic;in,
mavi ~mlan lmmmdan daha c;ok k1rar. Gozler, bu aydmhk ve karanhk adaptasyonu arahg1, pupiller ref-
iki tip 1$tndan hangisinin daha iyi odakland1gm1 leksle -goze giren 1~1kta 30 kata varan miktarda degi~iklik
tespit edebildiginden bu ipucu akomodasyon demek olan- 30'dan l 'e getirilebilir.
mekanizmasma mercegi daha guc;lu ya da daha
zayu hale getirmesi yontinde bilgi saglar.
2. Gozler yakmdaki bir nesneye fikse oldugunda, Merkezi Sinir Sistemi Hastahgmda Pupilla Refleksleri
gozler ic;e donerek konverjans yapmahd1r. ya da Pupilla Reaksiyonlan. Baz1 merkezi sinir sisterni
Konverjans olaymda sinirsel mehanizma, aym anda hastahklan gorse! sinyallerin retinadan Edinger-Westphal
goziin merceginin kmc1!1gtm artirmak i(in e~za- <;ekirdegine sinirsel iletimini hasara ugraur, bazen bu durum
manh bir uyanya neden olur. pupilla refiekslerinin engellewnesiyle sonu<;lamr. Bu durum,
3. Fovea, retinanm diger bolilmlerinden daha derin bir merkezi sinir sistemi sifilizi, a.lkolizm. ensefalit vb. gibi hasta-
~ukur i(inde yerle~tigi i(in fovea 0,1kurundaki odagm liklar sonucu olu$abilir. Bu kesinti, optik sinir i<;indeki baz1
netligi, kenarlardaki odak netliginden farkhdir. Bu kUr;i.lk sinir liflerinin yik1mmdan kaynaklanabilmesine
farkhhk da, mercegin kmc1hgmm hangi yonde ragrnen, genellikle bey in sapmm pretektal bolgesinde olu$ur.
degi$mesi gerektigi ile ilgili ipw;:lan verebilir. Pmektal alandan Edinger-Westphal <;ekirdegine giden
4. Mercegin akomodasyon derecesi saniyede ikiye yoldaki son sinir lifle1i r;ogunlukla inhibitor tiptedir. 1nhibe
kadar bir frekansta, siirekli olarak haftfre bir salmim edici etkileri kayboldugunda, pupillalann l$1ga yamt vermede
yapar. Bu sahmm s1rasmda mercegin kirma guclin- yetersizligine ek olarak, pupillalar r;ogunlukla daralm1~
deki dalgalanma uygun yonde degi$tiginde gorse! olarak kalmasma sebep olmak lizere, <;ekirdek kronik olarak
resim daha berrak, yanh~ yonde degi~tiginde ise aktif hale gelir.
daha bulamk hale gelir. Bu ise uygun odaklamamn Ancak Edinger-Westphal r;ekirdegi ba$ka yol tarafmdan
saglanmas1 ic;in, mercegin kmna gucuntin hangi uyanhrsa, pupillalar hala biraz daha daralabilir. Ornegin,
yonde degi$tirilmesi gerektigi konusunda hizh bir gozler yakmdaki bir cisme fikse oldugunda, merceklerin ako-
ipucu verebilir. modasyonuna ve iki gozUn konverjansma yol ar;an sinyaller
Akomodasyonu kontrol eden beyin korteks alanlan, aym zamanda hafif derecede pupulla daralmasma da yol
gozlerin fiksasyon hareketlerini kontrol eden alanlarla ar;arlar. Buna pupillanm akomodasyona cevab1 denir. 1$1.ga
oldukc;a paraleldir. Gorse! uyanmn Brodman'm 18. ve 19. cevap vermekte ba~ans1z olan, ancak akomodasyona cevap
kortikal alanlannda degerlendirilmesi ve motor uyanmn veren ve ayru zamanda <;ok kli<;lik olan boyle bir pupilla
siliyer kasa iletilmesi, beyin koktindeki pretektal alan ara- (Argyll Robertson pupillasi) sifiliz gibi merkezi sinir sistemi
c1hg1yla ba~lauhr, daha soma Edinger-Westphal (:ekirdegi hastaltklannda onemli bir tanISal bulgudur.
ve en sonunda parasempatik sinir lifleri yoluyla gozlere Horner Sendromu. Goze giden sempatik sinirler bazen
iletilir. kesintiye ugrarlar. Homer Sendromu adJ. verilen klinik dururna
neden olan bu kesinti, s1kW<la servikal sempatik zincirde
PUPiLLA <;APININ KONTROLO meydana gelir. Bu sendrom ~ sonur;lan ortaya r;tkanr: tlk
olarak, dilatator pupilla kasma giden sempatik liiler kesintiye
Parasempatik sinirlerin uyanlmas1 pupillanm sfinkter ugrad1gi ii;in etkilenen pupilla, kalic1 olarak diger gozi.in
kasm1 da uyanr, dolay1s1yla pupilla ac;1khg1 azahr; bu pupillasmdan daha k(i<;ilk r;apta daralnu~ olarak kahr. ikinci
i~lem miyozis olarak adlandmhr. Bunun aksine, sempatik olarak, list goz kapag1dU~er; r;ilnkil bu goz kapag1 normalde
sinirlerin uyanlmas1 irisin radyal lifleri.n i uyanr ve midri- uyaru.k olunan saatlerde, sempatik sistem tarafmdan inerve
yazis denen pupillanm geni~lemesine yol ac;ar. edilen, kismen list gi:iz kapag1 ir;inde gomillii olan diiz kas
lillerinin kasumas1 ile ai,;ik mtulur. Bu yUzden, sempatik
Pupillanm l~•k Refleksi. Gozlere 1~1k du~nce pupillalar sinirlerin hasan, i.lst goz kapagmm normalde a<;tlchg1 kadar
darahr, bu reaksiyona pupillamn 1~1k refl.eksi ad1 verilir. Bu geni$ ai;tlmaslill imkansiz hale getirir. Or;i.incli olarak, y{iz ve
refleks ic;in sinirsel yol, ~ekil 52-ll'de listteki iki siyah ba$m etkilenen tarafmdaki kan damarlan kahc1 olarak geni$-
ok ile gosterilm~tir. l~1k retinaya c;arpllgmda, olu~an uya- lerler. Dordi.lncil olarak, yi.iziln ve ba~m Horner Sendromu
rtlann birkac;1 optik sinirler arac1hg1yla pretektal c;ekir- tarafmdan etkilenen tarafmda (sempatik sinir uyanlanrun
deklereaktanhr. Buradan, ikincil uyanlar Edinger-Westphal gerekli oldugu) terleme olu~maz.
<:ekirdegine ula$Jr ve sonunda, iris sfinkterini kasmak
670
BOLOM 52 Goz: Ill. Gormenin Merkezi Norofizyolojisi

Kingdom FA: Perceiving light versus material. Vision Res 48:2090,


Kaynaklar
2008.
Bridge H, Cumming BG: Representation of binocular surfaces by corti- Krauzlis RJ, Lovejoy LP, Zenon A: Superior colliculus and visual spatial
cal neurons. Curr Opin Neurobiol 18:425, 2008. attention. Annu Rev Neurosci 36:165, 2013.
Calkins DJ: Age-related changes In the visual pathways: blame it on Martinez-Conde S, Macknik SL, Hubel DH: The role of fixational
the axon. Invest Ophthalmol Vis Sci 54:ORSF37, 2013. eye movements in visual perception. Nat Rev Neurosci 5:229, 2004.
Espinosa JS, Stryker MP: Development and plasticity of the primary Martinez-Conde S, Otero-Millan J, Macknik SL: The impact of micro-
visual cortex. Neuron 75:230, 20 12. saccades on vision: towards c1 unified theory of saccadic function.
Gilbert CD, LI W: Top-down influences on visual processing. Nat Rev Nat Rev Neurosci 14:83, 2013.
Neuroscl 14:350, 2013. Munoz DP, Everling S: Look away: the anti-saccade task and
Harris KD, Mrsic-Flogel TD Cortical connectivity and sensory coding. the voluntary control of eye movement. Nat Rev Neuroscl 5:218,
Nature 503:51, 2013. 2004.
Hlkosaka 0, Takikawa Y, Kawagoe R: Role of the basal ganglia in the Nass! JJ, Callaway EM: Parallel processing strategies of the primate
control of purposive saccadic eye movements. Physic! Rev 80:953, visual system. Nat Rev Neurosci 10:360, 2009.
2000. Parker AJ: Binocular depth perception and t he cerebral cortex. Nat Rev
Ibbotson M, Krekelberg 8: Visual perception and saccadic eye move- Neurosci 8:379, 2007.
ments. Curr Opin Neurobiol 21 :553, 2011. · Peelen MV, Downing PE: The neural basis of visual body perception.
Katzner 5, Weigelt S: Visual cortical networks: of mice and men. Curr Nat Rev Neuroscl 8:636, 2007.
Opln Neurobiol 23:202, 2013.

671
BOLOM 53

i~itme Duyusu

Bu bolUmde kulagm, ses dalgalanm almak, bu dalgalann arum1az. Bu sistem bunun yerine gen;ekte bu mesafeyi
frekanslan arasmda aymm yapmak ve duysal bilgileri, azaltmakta ama hareketin kuvvetini yakla$1k 1,3 kat artn-
anlamlannm <;ozilmlenecegi merkezi sinir sistemine maktadtr. Ek olarak, timpan zannm yuzey alam 55 mill-
aktarmak ic;in kulland1g1 mekanizmalar anlattlacaktir. metre kare kadarken, uzenginin yuzey alam ortalama 3,2
milimetre karedir. Bu 17 katlik fark c,:arp1 kaldtra<; siste-
minin 1,3 kathk oram, kohleadaki s1v1ya <;arpan dalganm
KULAK ZARI VE KEMIKc;IK SiSTEMI toplam ku.vvetinin timpan zara <;arpan kuvvetin 22 kauna
ula?masma neden olur. S1v1lar havadan daha buyilk bir
SESiN TiMPAN ZARINDAN KOHLEAYA eylemsizlige sahip olduklarmdan s1v1da titre~m olu$tur-
iLETiLMESi mak ir,.:in daha bi.iyi.\k bir kuvvete gereksinim vardir.
Dolayis1yla, timpan zar ve kemik<;ik sistemi, havadaki ses
Timpan zan (<;ogu kez kulak za,1 olarak adlandmhr) ve dalgalan ile kohlea s1V1smdaki ses titre$irnleri arasmda
sesi timpan zanndan ahp orta kulaktan ge<;irerek kohle- bir emped£111s (diren{'.) e}le~tirmesi saglar. Ger<;ekte empe-
aya Ci<; kulak) aktaran hemik(ihler ~ekil 53-l'de gosteril- dans e?le$tirmesi, 300-3000 dongu/saniyelik ses frekans-
mektedir. Timpan zanna (ehicin (malleus) sap k1sm1 lannda %50-75 dtizeyinde bir mi.ikemmellik gosterir; bu
tutturulmu?tur. <;:eki<; ise 6rse (inkus), hareket ettiginde da gelen ses dalgalanndaki enerjinin biiyilk k1smmm
orsi.in de onunla birlikte hareket eunesini saglayacak kullamlabilmesine olanak saglar.
?ekilde ince baglarla baglanm1?tir. Orsi.in diger ucu ise Kernik<;ik sistemi ile kulak zannm bulumnamas1
uzenginin (stapes) tepesi ile eklern yaparken -Uzenginin halinde ses dalgalan yine de orta kulag1 hava yolu ile a$tp
taban bolii.mii oval pencerenin giri?indeki kohleamn zarsi oval pencereden kohleaya girebilir Bununla beraber, i$it-
labirenti -Uzerine oturmu?tur. medeki duyarhhk kemik<;ik iletimine gore 15-20 desibel
<;:eki<; kolunun bir ucu timpan zannm merkezine bag- azahr bu da orta diizeyde i~itilen bir sesin zorlukla alg1-
lann~tir; bu baglauu noktas1, timpan zanm surekli lanabilen bir ses dtizeyine dii$mesine yol a<;ar.
gergin halde tutmak i.izere tensor timpani hast tarafmdan
devamlt i;ekilrnektedir. Bu, timpan zarm herhangi bir Tensor Timpani ve Stapedius Kaslarmm Kas1lmalan
boliimundeki titre~tnin kemik<;iklere aktanlmasm1 ile Sesin Zay1flat1lmas1. Yuksek sesler kemikc;;ik
saglar; zar gev?ek olsayd1 bu ger<;ekle?meyecekti.
Orta kulak kemikc;ikleri baglarla as1h halde tutularak,
<;eki<; ve orsi.in beraberce tek bir basil kaldira<; olu?tur-
mas1 ve bu kald1racm dayanak noktasmm yakla?1k olarak ekii;:
tirnpan zann s1mrma isabet eunesi saglamr.
(f )\_, \\ Ozengi

~
Orsi.in iizengi ile yapt1g1 eklem, (1) timpan zar i<;eri Ors Timpanik skala
dogru her hareket ettiginde -Uzenginin oval pencereyi ve Vestibuler skala
oval pencerenin diger tarafmdaki kohlea s1V1S1111 ileri .._,_;•I
- - Kohlea
dogru itmesine ve (2) <;:ekicin dt$a dogru hareket etmesi
halinde ise bu s1vmm geri c;ekilmesine neden olur.
D1~ kulak yolu l•~
siniri
spiral
gangliyon
Kemiki;ik Sisteminin Saglad191 "Empedans
I ~
•:, ._
1
}

•·' -Kohlea
Ejlejtirilmesi". Bir ses dalgas1 ile iizenginin tabanmda
meydana gelen hareketin genligi, bu dalganm c;;ekicin
sapmda meydana getirdigi hareket genliginin sadece
/
Kulak zan
, ,- ~ Yuvarlak
pencere
Oval pencere
dome uc;;udur. Dolay1s1yla, kemik<;ik kald1ra<; sistemi
genelde samldtgi gibi -Uzenginin hareket mesafesini ~ekil 53-1. Kulak zan, orta kulag1n kemik<;ik sistemi ve i<; kulak.

673
Onite X Sinir Sistemi: B. Ozel Duyular

sistemi ilz.erinden aktanhr ve buradan merkezi sinir sis- Baziler zar Corti'nin spiral
temine iletilirken sadece 40-80 milisaniyelik latent orgam
doneme sahip bir refleksle stapedius hast ve daha az Spir311 \ / VestibOler zar
ol<;i.lde olmak ilzere tensor timpani kasmda kas1lma ba~g I Vestibuler skala
meydana getirihr. Tensor timpani kas1 <;ekicin sap1m Damar tabakas1
i<;eri dogru <;ekerken stapedius kas1 iizengiyi d1~an
dogru iter. Bu iki kuvvet birbirini sondtirur ve bu yolla
kemik<;ik sisteminin sertligi artmhr; sonu<; olarak,
I
l
\ \
I
(""• '}"'")
esasen 1000 dongii/saniye altmdaki dii~iik frekansh ses-
lerin kemik iletimi biiytik olc;ilde azahr.
Bu zayiflatma refleksi iletilen dti~iik frekansh ses ~id-
detinde 30-40 desibel kadar bir azalma yapabihnektedir; Skala medya
bu da a~ag1 yukan yuksek bir ses ile bir hsilu arasmdaki
farka kar~1bk gelir. Bu mekanizmanm iki yarar saglad1-
gma inamlmaktad1r: Kohleayi a~tn derecede yuksek sesin Timpanik skala
neden oldugu titre$im hasanndan korumak ve giiriilti.ilii ~ekil 53-2. Koh lea (Gray H. CM [eds]: Gray's Anatomy of the Human
bir ortamda dti~k frekansh sesleri maskelemeh. Bu olay Body. Philadelphia: Lea & Febiger, 7948'den yararlantlarak yeniden
c;ogunlukla zemjn sesinin btiytik bir boltimi.inti ortadan r;izi/mi?tir.)
kaldmr ve ki~inin, saniyede 1000 dongu iizerinde olan,
sesli ileti~imde bilginin c;ogunu aktaran frekanstaki
seslere yogunla~mas1m saglar.
Tensor timpani ve stapedius kaslarnun bir diger ~levi
ki~inin kendi sesini duymaya kar~1 gosterdigi duyarhhg1
azaltmakt1r. Bu etki, beynin konu~ma mekanizmasm1
etl<inle$tirmesiyle e~zamanh olarak, bu kaslara ilettigi.
kollateral sinir uyarilan ile etkin hale gec;irilir.

SESiN KEMiK 0ZERiNDEN iLETiLMESi


ic; kulak temporal kemik ic;inde, hemik Iabirent ad1 verilen ~ekil 53-3. Kohlean1n bir k1vnmindan kesit.
bir kemik bo~luguna gomiilti oldugundan kafatasmm
tiirniine ait titre?imler bizzat kohlea ic;indeki s1V1da titre-
~ime neden olabilir. Dolayis1yla, uygun ko~ullarda, kafa-
tasmdaki herhangi bir kemik tiimsek, ozellikle kulaga
yakm olan mastoid c;1kmu iizerine yerle~tirilen bir diya-
pozon veya elektronik vibrator ki$inin sesi duyrnasm1
saglar. Ote yandan, sesin hava i<;indeki enerji dtizeyi, ozel
bir elektromekanik ses yukseltici aygtt kemige uygulan-
mad1gt stirece, buses ytiksek olsa bile, sesin kemik iletimi ~ekil 53-4. Ozenginin ileri dogru itmesiyle kohleadakl s1v1 hareketi.
yoluyla i~itilmesine yetmez.

KOHLEA aynlm~lardu. Baziler zann yuzeyine, tii.y hiicreleri ad1


verilen bir dizi elektromekanik duyarh hiicre ic;eren Corti
KOHLEANIN i$LEVSEL ANATOMiSi orgam olurmu$lUr. Bu hiicreler ses titre~imlerine yamt
Kohlea btiktilmti~ borulardan olu~an bir sistemdir; yapts1 olarak sinir uyanlan tireten ahc1 son organlardu.
Klvmm a~1hp duz hale getirilmi~ kohleamn ses titre-
~ekil 53-l'de, kesit yuzeyi ise ~ekil 53•2 ve 53-3'de
gosterilmi~tir. Koh lea yan yana yerle~mi~ ti<; k1vnk ~imlerinin iletilmesinde gorev yapan i$levsel bolumleri
borudan olu~mu~tur: (1) skala vestibiili; (2) skala medya, ~ekil 53·4'de $ematik olarak ~izilmi~tir. Bu r,:izimde ilk
ve (3) skala timpani. Skala vestibtili ve skala medya bir- dikkat edeceginiz nokta Reissuer zanmn c;izilmemi~
birlerinden ~ekil 53-3'de gosterilmi~ olan Reissner zan olmas1du. Bu zar oylesine ince ve oylesine kolayhkla
He (buna vestibiiler zar da denir) aynlnken skala timpani hareket etmektedir ki ses titre~imlerinin skala vestibi.lli-
ve skala medya birbirlerinden ba.ziler zar ile den skala medyaya gec;mesine bir engel olu~turrnaz.
674
BOLOM 53 i~itme Duyusu

_J
Dolay1s1yla, sesin s1v1 ic;indeki iletimi ele ahnd1gmda skala
vestibi.\li ve skala medya tek bir odactk olarak kabul edilir.
(Reissner zannm onemi, bu boltimde daha sonra ele ali-
nacak olan ve ses-alm ti.iy hi.icrelerinin normal i$levi ic;in Yuksek Frekans
A
gereken ozel bir s1V1y1, skala medya ic;inde tutmas1d1r.)
Ses dalgalan skala vestibi.iliye oval pencere hizasmda
,,....'I
~ ~
i.izenginin taban ktSrmndan girer. Taban bolfuni.i bu pen-
cereyi kapatir ve pencerenin c;erc;evesine <;ember ~eklinde
'
,....,
.. I
r-..
gev$ek bir bagla tutunmu$ oldugundan ses titre$imleri ile
i<;eri-d1$an hareket edebilir. ii;e dogru hareket etmesi Orta Frekans
8
s1viyi skala vestibtili ve skala medyaya dogru ilerletirken,
d1$a dogru hareket etmesi s1vmm geriye dogru akmasma
neden olur.

Baziler Zar ve Kohleada Rezonans. Baziler zar skala


medyayi skala timpaniden ayiran fibroz. bir zardu. Bu zar,
~----
C Du~uk Frekans
kohleamn kemiksi merkezi olan modiolustan ~ duvara
~ekil 53-5. Baziller zar boyunca yuksek, orta ve dO~uk frekansli seslere
dogru uzanan 20.000-30.000 baziler !if ic;erir. Bu lifler
ait "ilerleyen dalgalar" .
sen, esnek ve kam~ $eklinde yap1lar olup caban ui;lan
kohleamn merkezi kemik yap1s1 (modiolus) ic;inde sabit-
le$tirilmi$tir; fakat gev~ek baziler zar ic;ine gomiilii tepe-
leri d1~da distal uc;lan sabit degildir. Bu lifler sert
olmalan ve bir uc;larmm serbest durumda olmas1 nedeni
ile upla bir ag1z mlZlkasmm ses pullan gibi titre~ebilir.
Baziler liflerin boylan oval pencereden ba?layip koh- ba$lat1r. ~ekil 53-5A'da yuksek frekansh bir dalganm
leanm 1.abarundan tepesine (apeks) dogru giclerek artar; baziler zar iizerinde hareketini; ~elru 53-5B orta frekansh
oval ve yuvarlak pencere hi.zasmda 0,04 mm kadar olan bir dalgarun hareketini ve ~ekil 53-5C i;ok du~tik fre-
boylan kohleanm ucuncla ("helikotrema") 0,5 mm'ye kansh bir dalgamn ilerlemesini gostermektedir. Dalganm
ula~1r; bu tse boylannda 12 katltk bir artl$ oldugunu baziler zar tizerinde hareket edi$i, Boliim lS'de tartt$tlm1$
gosterir. olan bir basmc; dalgasmm arter duvarlan tizerinde hareket
Ote yandan liflerin faplan ise, oval pencereden heli- etmesine benzer; bu olay, havuza aulan bir ta~m su
kotremaya giderken azaldigt ic;in sertlikleri 100 kattan yiiztinde olu$turdugu dalganm hareket etmesine de
fazla azaltr. Sonuc; olarak, kohleamn t.abam civanndaki benzetilebilir.
sen, ktsa lifler yuksek frekanslarda en yiiksek di.lzeyde
Baziler Zarm Farkh Ses Frekanslan i~in Gosterdigi
titr~im gosterirken kohleanm tepesi civanndaki uzun,
Titre~im Kahb1. ~ekil 53-S'de gosterildigi gibi farkh fre-
esnek liller daha dii~i.lk frekansta en iyi tirre~ime
kanslardaki ses dalgalarmm farkh iletim kahplan bulun-
sahiptir.
Yani baziler zarm yiikseh frekansh re.zonansi, ses dal- maktadu. Her dalga ba~lang1<;ta goreceli olarak zay1f iken,
galannm oval pencere i.izerinden kohleaya girdigi taban o ses frekansma e$il olan dogal rezanons frekansina sahip
baziler zar boliimune ula$t1gmda ?iddeti artmak1.adu. Bu
civarmda olu$ur. Ote yandan, dii~lih frekanslt rezonansm
noktada baziler zar ileri geri oylesine kolayltkla titr~ebil-
helikotrema civannda gori.ilmesinin ana nedeni, liflerin
mektedir kt clalgaya ait enerji ti.\kenip sonmektedir. Sonui;
daha az serl olmas1 ve kohlea ttibiilii boyunca titre~me
olarak, dalga bu noktada son bulmakta ve aruk baziler
zorunda olan fazladan s1v1 kiitlesinin olu$turclugu artml$
zann geri kalan ktsmmda hareket etmemektedir. Yani,
"yiik"ttir.
yi.iksek frekansli bir ses dalgas1 baziler zar uzerinde ken-
d isine ait rezonans noktasma ula?IP yok olmadan once
SES DALGALARININ KOHLEA itiNDE
sadece k1sa bir mesafe katetmekte, orta frekansta bir ses
iLETiLMESi-"iLERLEYEN DALGA"
dalgas1 yolun yakla?tk yansm1 katedip sonmekte ve <;ok
Dzenginin ayagi oval pencere uzerinde i<;eri dogru hareket dii$tik frekansh bir ses dalgas1 zar tizerincle boydan boya
ettiginde, kohleanm her tarafi kemik duvarlarla sanh gitmektedir.
oldugundan, yuvarla/1 pencerenin d1$anya dogru kabar- llerleyen dalgamn bir diger ozelligi, bunun baziler
mas1 zorunludur. Oval pencereden i<;eriye giren bir ses zann ba$lang1<; boli.imiinde h1zla hareker ederken kohle-
dalgasmm ilk etkisi baziler zann, kohleanm tabam hi.za- anm daha i<; k1s1mlanna gittik<;e yava$lamas1cltr. Bu olayin
smda yuvarlak pencere yonunde biiki.ilrnesine neden nedeni oval pencereye yakm baziler liflerin yiiksek bir
olmakt1r. Ote yandan, baz.iler liflerde yuvarlak pencereye esneklik katsayisma sahip olmalanna karsm bu katsay1-
dogru biikilltirken geli$en esnek gerim, bir s1VJ dalgasmm nm zar tizerinde giderek azalmastdrr. Dalgamn bu htzli
bazile.r zar boyunca helikotremaya dogru "ilerlemesini" ba?lang1c; iletimi, yuksek frekansh se.slerin kohlea
675
Onite X Sinir Sistemi: B. Ozel Duyular

b
,,-"'\
8 I \
,,-,(., c,,
_, I ' I .... ,

-•-,--._~' I ' \\ I ' ' ,\,;.,.->


\ \
~ ..., ...)( >', >..J.. ~..·~------
~:-~... - - ' \ ,' \ : I .
',, \, \..,1,.,,
,,_,~ :
-~ •
A _ _ _ _ _ __

8000
Frekans (dongi.i/sanlye)
4000 2000 1000 600
d

400 200
I
Baziler lif
Spiral gangliyon

=
Kohlea siniri
$ekil 53-7. Cortl orgarn, d1sanya uzanan tuylerin uzerine basin<; uygu-
layan tektoryal zar ve toy hOcreleri ozellikle gosterllmi~tlr.
0 5 10 15 20 25 30 35
B Ozengiye olan uzakllk (mlllmetre)
CORTi ORGANININ i$LEVi
~ekil 53-6. A, Orta frekansta bir sese alt baziler zann titre}imindeki
genlik kalib1. B, Farkli frekanslar i<;in baziler zar Ozerindeki en yOksek ~ekil 53-3 ve 53-7'de gosterilen Corti orgam, baziler
genlik noktalinni gosteren, saniyede 200 lie 8000 dongO arasindaki zardaki titr~ime yamt olarak sinir uyartlan tireten resep-
frekansta yer alan seslerin genlik kahplar1. tor organdu. Corti organmm baziler zar ve baziler liflerirl
yuzeyine oturduguna dikkat ediniz. Corti orgamnda yer
alan ger~ek duysal reseptorler tay hiicreleri ad1 verilen
ozelle~mi~ iki tip sinir hucresidir; bunlar, yakla$1k 12
mikrometre <;aph 3500 tane tek s1ra internal (veya "i~")
tizerinde yayilmalanna ve birbirlerinden aynlmalanna tii.y hiicreleri ile sadece 8 mikrometre kadar ~apta yakla~1k
yetecek kadar uzaga gidebilmelerine olanak saglamakta- 12.000 tane fiG veya don s1ra ekstema1 (veya "d1f') W.y
d1r. Bu sistemirl yoklugu halinde ytiksek frekansb seslerin hucreleridir. Tuy hucrelerinm taban ve kenarlan kohlea
ttimu baziler zann ilk birka~ milimetresi i~inde birbirle- sirlir sonlanmalanndan olu~an bir ag ile sinaps yapar. Bu
rine kan$acak ve bunlara ait frekanslann birbirlerinden sonlanmalann %90 ile 95'inin i~ ttiy hucreleri i.izerinde
ayn$tlnlmas1 mtimkun olmayacakn. sonlanmas1, bu hticrelerin sesin saptanmasmdaki ozel
onernlerini vurgular.
Baziler Zarin Titre~iminin Genlik Kahb1. ~ekil
Tuy hucreleri tarafmdan uyanlan sinir lifleri, kohleanm
53-6A'daki kesik ~izgiler bir ses dalgasmm, baziler zar modiolusunda (merkezinde) yer alan Corti'nin spiral gang-
uzerinde uzengirlin (a) ttimtiyle i~eriye yonelmesi, (b) liyonunu olu~turur. Spiral gangliyon noron hucreleri akson-
ba$langH; noktasma Lekrar geri donmesi, (c) ttimuyle lanm (toplam olarak 30.000 kadardtr) kohlea sinirine ve
d1$anya yonelmesi ve (d) ba$lang1G noktasma tekrar geri daha sonra ust medulla dtizeyinde merkezi sinir sistemine
donmesi fakat bu defa i~eriye dogru harekel etmesi, gonderir. Corti organmm spiral gangliyon ve kohlea sini-
durumlanndaki konumunu gostermekteclir. Bu farkh dal-
riyle olan ili~kisi ~eldl 53-2'de gosterilmektedir.
galann etrafmdaki golgeli alan tam bir titre$im dong-Usu
sirasmda baziler zardaki titre~irnin derecesini gostermek- Tuy Hucrelerinin Uyarilmalar1. ~ekil 53-7'de cuy huc-
tedir. Bu, belli bir ses frekans1 iGin baziler zara ait titre$i- relerinden yukan dogru ince ttiyler veya stereosilyumlann
min genlik kahb1d1r. uzand1gma ve bu uzantilann, skala medyadaki stereosil-
~ekil 53-6B farkh frekanslara ait titr~imin genlik yumlann hemen uzerinde uzanan tektoryal zann ytizeyel
kahplanm gostermektedir, saniyede 8000 donguluk ses jel kthfma degdigine veya bu kihfm i~ine gomtildtigtine
i~in en yuksek genligin kohleamn tabamna yakm bir yer- dikkat ediniz. Bu ttiy hucreleri, Bolum 56'da taru~1lan
le~me gosterdigirli, buna kar$tn saniyede 200 donguden vestibtiler ayg1tm krista ampullaris ve makulasmda
daha dti~tik frekanslann baziler zann Lepesinde, skala bulunan ti.ly hticrelerine benzemektedirler. Ttiylerin belli
vestibiillnin skala timpaniye a~tldtg1 yer olan helikotre- bir yone dogru egilmesi, ttiy hticrelerirli depolarize
maya yakm bir yerde bulundugunu gostermektedir. ederken aksi yone egilme hucrele1i hiperpolarize eder. Bu
Ses frekanslanmn birbirinden ayrrt edilmesirlde kulla- ise daha sonra, bu hticrelerin tabanlannda kav$3k yapan
ntlan ba$hca yontem, daha sonraki boltimde anlatilacagi i~itme sinir lillerini uyanr.
gibi, baziler zar uzerine oturan Corti orgamndan Gtkan Baziler zardaki titre$imin ttiy u<;lanrn uyarma meka-
sinir liflerinin azami uyanlmaya ugradtgi "bolgeye" nizmas1 ~ekil 53-8'de gosterilmektedir. Ttiy hucrelerinin
dayanmaktad1r. d1~ UGlan, baziler liflere s1k1ca baglanm1~ ti<;gen Corti
676
BOLOM 53 i~itme Duyusu

RetikOler lamina Tektorrl zar olursa daha kuc;uk olan stereosilyumlann tepeleri tliy hiic-
relerinin yilzeyinden dl$an dogru kuvvetle c;ekilecektir Bu
ise, 200-300 adet katyon gec;iren kanah ac;an mekanik bir
di:inii:;;iime neden olacak ve c;evresinde bulunan skala
medya s1v1smdaki art1 yilklii potasyum iyonlaruun hIZla
stereosilyumun i<;ine akmasma izin verecektir. Bu, tuy
hticre zannm depolarizasyonuna neden olur.
it Sonu<; olarak, baziler lifter skala vestibilliye dogru

-rBaziler lit
biikiildiigiinde tiiy hiicreleri depolarize olurken aksi yone
bukiilduklerinde bu hucreler hiperpolarize olurlar ve bu
yolla bir tiiy hucresinde reseptor potansiyeli iiretilir. Bu
potansiyel daha soma tiiy biicrelerirlin tabanlan ile kav~ak
~ekil 53-8. Tektoryal zann jel k1lif1 i<;ine uzanan tuylerin lleri-geri hare-
yapan kohlea sinir u<;lanm uyanr. Depolarizasyon sua-
keti lie toy hocrelerinin uyanlmalan. smda tiiy hticrelerinden bu kav:;;aklarcla hizla etki eden
bir norotransmiterin serbestlendigine inamlmaktad1r. Bu
transmiter maddenin glutamat olmas1 olas1 ise de bu
9-(buklan ile desteklenen ve Teti.liiiler lamina adim alan, henUz kesin degildir.
yass1 plaktan olu~n sen bir yap1 i<;ine s1msik1 sabiLlen-
mi$lir. Baziler lifler, Corti c;ubuklan ve retikuler lamina
hep birlikte kau bir birim halinde hareket eder.
Baziler lifin yukan dogru hareket etmesi retikuler
laminayi yukan ve modiolusa dogru iferi yonde sallar. Endokohlea Potansiyeli. Tuy hUcreleri taraf1Ddan i.ire-
Daha soma, baziler zar a$agi dogru hareket edince reti- tilen elektriksel potansiyelleri claba iyi a~1klayabilmek i<;in
kuler lamina a~gi ve di~a dogru sallamr. Bu ic;eriye ve endokohlea pota.nsiyeli ach verilen bir ba~ka elektriksel olayi
di~anya dogru hareket tuy hucreleri tuylerinin tektoryal ai;1klamarruz gerekir: Skala medya, vestibtiler ve timpanik
zar uzerinde arkaya ve one dogru surtunmesine neden skalalan dolduran perilenften farkbhklar gosteren endolenf
olur. Dolayis1yla, baziler zann titr~tigi her durumda tuy adb bir SIVI ile doludur. Skala vestibilli ve skala timpani beyni
hiicreleri uyanhm~ olacakur. c;evreleyen subaraknoid mesafe ile dogrudan ileti~im ic;inde
buhmduklanndan perilenfin yaptSt beyin-omurilik s1v1strun
i~itme Sinyalleri Esas Olarak i~ Tuy Hucreleri
yaplSl ile hemen hemen aymchr. Bunun aksine, skala medyayi
Tarafmdan iletilir. D~ tuy hiicre sayismm, i<; tiiy hiicre
dolduran endolenf, skala medyanm d1~ duvannda yerl~mi~
say,.s1mn li<; ile dort kau arasmda olmasrna kar~m i~itme
ileri derecede damarh bir alan olan stria vashiHa1is tarafi.ndan
siniri lifierinin %90 kadan d1~ hiicrelerinden c;ok i<; hiic-
salgilanan tamamen farkh bir s1V1du. Endolenfte ytlksek kon-
reler tarafmclan uyanhr. Bu kurguya ragmen, i<; hilcreler
sancrasyonda potasyum ve d~uk konsantrasyonda soclyum
tumuyle i~levsel iken cl1~ hucrelerin tahrip olmas1 halinde,
bulunurke.n perilenfte bunun tam tersi soz konusuclur.
i:inemli derecede i$itme kayb1 meydana gelir. Bu yilzden,
Endolenf ve perilenf arasmda her a11 +80 milivolL kadar
d1~ lily hiicrelerinin bir $ekilde ic; tuy hucrelerinin farkh
bir elektriksel poLansiyel bulunur ve skala medya pozitif ike11
ses tonlanna olan duyarlihg1m denetledigine dair bir a<;1k-
dt~Sl negatiftir. Buna endohohlea potansiyeli adi verilir ve
lama onerilmi~tir. Bu olaya reseptor sisteminin "ayarlan-
stria vaskillaris tarafmdan skala medyaya arn yuklil potas-
mas1" adi verilmektedir. Bu kavram1 destekleyen bir kamt,
yum iyonlanrun sUrekli ~kilde salg,Janmas1 ile olu~turulur.
beyin sapmdan kalkan c;ok say1da retrograd sinir liflerinin
Endokohlea potansiyelinin onemli olmasmm nedeni tUy
dt$ tuy hUcreleri civanna gelmeleridir. Bu sinir liflerinin
hiicrelerinin tepelerinin retikuler lamina ic;inden ge<;erek
uyanlmas1 d1$ tliy hticrelerinin boylanm ger~ekten kISalL-
skala medyarun endolenfin ii;inde yilzmesi, ote yandan daba
makta ve olastlikla bunlann sertlik derecesini degi~tir-
alttaki govde k1sunlanmn perilenf i<;inde yOziiyor olmas1d1r.
mektedir. Bu etkiler, kulagm farkh ses tonlanna olan
Aynca tily hiicreleri, perilenfe gore -70 mV'luk bir hUcrei<;i
duyarhhgim denetleyen ve dt$ tiiy hilcreleri iizerinden
potansiyeline sahlptir; fakat tiiylerin retiktiler laminadan
dev,eye sokulan geriye dogm (retrograd) bir sinirsel
gec;ip endolenfe girdikleri ilst yilzeylerinde endolenfe gore
mekanizmamn varhg1m dtisiindiirmektedir.
-150 mV'luk bir hUcreii;i potan.siyel vardlr. Stereosilyumlann
Tuy Hi.icresi Reseptor Potansiyelleri ve i~itme Siniri tepelerindeki bu yUksek potan.siyelin hi.icreyi ~m duyarlt
Liflerinin Uyarllmas1. Stereosilyumlar (tiiy hucrelerinin hale getirdigine ve boylece bticrenin en hal'if sese bile yamt
uc;lanndan d1san tasan "tiiyler") her bir silyumun sert bir verebilme yetenegini artrrd1gma inamlmaktadu.
protein iskeletine sahip olmas1 nedeniyle kau yap1lardir.
Her tily hilcresinirl apikal srmnnda 100 kadar stereosil-
yum bulunur. Bu stereosilyumlar modiolustan di:;;an dogru SES FREKANSININ SAPTANMASl-
gidildikc;e uzar; claha k1sa stereosilyumlann tepeleri irlce "YER" iLKESi
baglarla, kendisirle biti$ik daha uzun boydaki stereo-silyu-
mun arka duvanna baglanm~ur. Dolayis1yla, bir silyum Daha once yap1lan tar[l$malarclan ac;ik<;a gorulebilecegi
kendisinden daha uzun olan silyumlara dogru bi.lkillecek gibi, dti~ilk frekansh sesler kohlea apeksine yakm baziler
677
Onite X Sinir Sistemi: B. 6zel Duyular

zarda en yi.iksek etkinle~meye neden olurken, yUksek fre- olarak yorumlamaktadir. Ses ornegi ic,:in, duyu de~kligi
kansh sesler baziler zann kohlea tabamna yakm k1smm1 yorumu, gerc;ek ses ~iddetinin yakla~k olarak kup koku
etkinle~tirmektedir. Ara frekanslardaki sesler ise bu iki uc,: ile oranttltdrr. Bu durumu bir ba$ka ~kilde ifade edecek
arasmda kalan ara mesafelerde yet alan zan etkinl~tirir. olursak, kulak, ses ~iddetinde c;ok hafif f1S1lt1dan olas1 en
Dstelik, sinir lifleri kohleadan serebral kortekse kadar yi.iksek gurtilttiye kadar olan deg~iklikleri ayirt edebil-
giden tum kohlea yolu boyunca uzaysal bir orgutlenme mektedir. Bu ise, ses enerjisinde yakla~ik l trilyon kez ar~
gosterir. Serebral korteksin ~itsel reseptif alanlarmda ve olmasma veya baziler zann hareket genliginde 1 milyon
beyin sapmm i?itsel yollarmda i~aretlerin kaydedilmesi, kat art~ olmasma e$degerdir. Oysa kulak sesteki bu btiyuk
ozgun ses frekanslan ile ozgul beyin noronlannm etkin- degi$ikligi 10.000 kathk bir artI$ olarak yorumlar. Yani
le~tigini gostenn~tir. Dolay1s1yla, sinir sisteminin farkh $iddet skalas1, i$itme sisteminin ses algtlama mekanizma-
ses frekanslanm belirlemede kulland1g1 ana yontem, lan tarafmdan bilytik olc,:ude "s1ki~unln11$ur". Bu ise
baziler zar uzerinde en fazla uyanlan konumu saptamak- ki~iye, ses ~iddetindeki de~iklikleri son derece geni~
llr. Bu olaya, ses frekansmm saptanmas1 ic,:in kullamlan s1mrlar ic;inde yorumJayabilme yetisi saglamaktadtr. Eger
yer ilhesi ad1 verilmektedir. ~iddet skalas1 bu $ekilde s1k1$tmlmam1$ olsa idi bu denli
~eldl 53-6'ya tekrar bakacak olursak, baziler zann gen~ s1mrlan kullanmak mtimkun olmayacakt:1.
helikotrema hizasmdaki distal ucunun saniyede 200
dongti alunda kalan tilm ses frekanslan tarafmdan uya- Desibel Birimi. Kulak ses ~iddetindeki son derece btiyi.ik
nldtgm1 gorebiliriz. Dolay151yla, 200'den 20'ye kadar olan deg~iklikleri algilayip ayut edebildigi ic,:in ses ~iddetleri
arahkta yer alan du~uk ses frekanslan arasmda nas1l genellikle gerc;ek degerler yerine gerc,:ek ~iddetin logarit-
aymm yap1ld1gim, yer ilkesini kullanarak anlamak mas1 olarak ifade edilir. Ses enerjisinde 10 kat art1~ olma-
oldukc,:a zordur. Ueri stirtilen bir varsay1ma gore bu du~uk sma 1 bel denir ve 0,1 bele 1 desibel ad1 verilir. Bir desibel,
frekanslar birbirlerinden esas olarak salvo veya frekans ses enerjisinde 1,26 kat gen;ek bir artl$ oldugu anlamma
ilkesi denilen bir olayla aym edilmektedir. Soyle ki, sani- gelir.
yede 20'den 1500-2000 donguye kadar olan du~ilk fre- Ses yi.iksekligindeki degi~ikliklert ifade etmek i<;in
kansh sesler, aym frekanslarda senlaonize olmu~ sinir desibel sistemini kullanmanm bir diger nedeni, ileti$imde
impuls salvolan yaratabilmekte ve bu salvolar kohlea kullamlan ses ~iddeti arahgi i<;inde, kulagm ses $iddetinde
siniri tarafmdan beynin kohlea c,:ekirdekleri ic;ine iletil- yakla$ik 1 desibellik bir degi~ikligi zorlukla ay1rt
mektedir. Yine aym baglamda ileri stiruldugune gore edebilmesidir.
kohlea c,:ekirdekleri, salvo ic;indeki farkh frekanslan bir-
birinden ayut edebilmektedir. Aslmda, normalde du~uk Farkh Frekanslarda Sesin i~itilmesi i~in E~ik. ~eldl
frekansh seslerin tumunun saptand1g1 baziler zan yikmak 53-9 , farkh frekanslardaki seslerin kulak tarafmdan ancak
tizere kohleamn tum apikal yansmm tahrip edilmesi, algilanabildigi basmc; e$iklerini gostermektedir. Bu ~ekil,
dti~tik frekansh sesler arasmda aymm yapabilme beceri- 3000 dongii/saniyelik sesin, 70 desibel kadar dil.$tik bir
sini ti\milyle ortadan kaldirmamaktad1r. ses $iddetinde bile i~itilebildigini gostermektedir. 70
desibel 1 din/cm2'den kilc;i.\k ses basmcma e~degerdir ve
SES YUKSEKLiGiNiN SAPTANMASI cm2'ye 10 milyonda bir mikrovata kar~1lik gelir. Bunun
Ses yuksekligi ~itsel sistem tarafmdan en az tic; yoldan aksine, saniyede 100 donguluk bir ses, ~iddetinin yuka-
belirlenir. nda verilen rakamm 10.000 katt olmas1 halinde ayirt
Oncelikle, ses giderek yi.ikselirken baziler zar ve tuy edilebilmektedir.
hticrelerinin titre~im genligi de giderek artar ve boylece
tuy hucreleri sinir uc,:lanru c;ok daha h12h $ekilde uyanr.
lkinci olarak, titr~min genligi artarken bu olay Titre§im -11 Ses
1 0 0 E Batma
baziler zann rezonans gosteren boltimi.intin sac,:aklannda BO · l
(orta kulakta)
___ J_-r
kalan ttiy hucrelerinin gitgide daha fazla say1da uyanlma-
sma, dolay1S1 ile impulslann uzaysal bi1ikmesi.ne neden
lre
iii~
60 _.I. ,

as C 40
olur -yani, sadece birkac,: sinir lifi yerine c;:ok sayida sinir .0•-
..lf:-a 20
lifi iletime kauhr. as.-
~ II 0
Oc;uncu olarak, baziler zardaki titre$im yi.iksek bir 0.0
.0'0 -20
$iddete ula$mcaya kadar di$ tuy hucreleri uyanlmam1~ '0f' -40
halde kahrlar ve bu hucrelerin de uyanlmas1 olas1hkla ~o
sinir sistemine sesin yilksek oldugunu gosterir. - 80
1 2 5 10 20 100 500 2000 10,000
Ses Yuksekligindeki Degi~ikliklerin Saptanmas1- Frekans (dongO/sanlye)
Kuvvet Yasas1. Bolum 4Tde i~ret edildigi gibi, bir ki$i
$ekil 53-9. Her ses frekans1duzeyi ic;in ses enerjisi duzeyine kar~1 ve-
duysal uyanlann $iddetindeki deg~iklikleri yakla~1k ri len i~itme ~igl lie sornestet ik algilarna (batma ve dokunma e~igi)
olarak gen;ek $iddetin ustel kuvvetinin tersi ile orant1h aras1ndaki ili~ki.

678
SOLUM 53 i~itme Duyusu

i~itmenin Frekans Arahg1. Gem;: bir ki~i saniyede


20'den 20.000 donguye kadar olan frekanslardaki sesleri
i~itebilir. Ote yandan, tekrar ~eldl 53-9'a bakacak olursak,
bu ses smmnm buytik ol<;tide sesin yuksel<ligine bag1mh
oldugunu gortirtiz. Ses ~iddeti 1 din/cm2 'lik ses basm<;
dtizeyinin 60 desibel altm da ise duyulan ses frekans suur-
lan saniyede 500-5000 dongtidtir; sadece ~iddetli sesler
kullamlacak olursa 20-20.000 dongtiltik tam bir smir elde
edilebilir. Ya~b.hkta bu frekans smm, daha soma bu
boltimde tart1$1lacag1 gibi <;ogunlukla saniyede 50-8000
dongtiye kadar kisahr. Primer
i~itme
Orta beyin korteksi
-Medyal

t_l
MERKEZI 1$1TME MEKANiZMALARI I genikOlat
c;ekirdek
i$iTSEL SiNiR YOLLARI
~ekil 53-IO'da ana ~tme yollan gosterilm.i~tir. Bu r~imde,
Corti'nin spiral gangliyonundan c;1kan si.nir lifle1inin medul- . -.... .-. . interiyor
lamn tist boltimtinde bulunan dorsal ve ventral kohlea fekir- Orta beyin i I '11 kollikulus
I I I It

'"'/
I I I 11
deklerine girdigi gorulmektedir. Burada liflerin ttimu kav~ak I I 1-l

yapmakta ve ikinci SITa noronlar aksonJanm, supe1iyor ,;


:, - - ::;

.(]~L,.~,ru
olivar i;ehirdekte sonlanmak uzere beyin sapmm kar~1 tara-
fma gondermektedir. Az sayida ikirlci srra lifleri ayiu taraf-
taki superiyor olivar c;ekirdege de gitmektedir.
Superiyor olivar c;ekirdekten kalkan ~itme yolu lateral Pons 1·: ,:, 1. lemniskus
lemniskus i<;inde yukanya urmamr. Bu liflerirl baz1lan : ,,.
:: : I gekirdegi
lateral lemnishus fehirdeginde sonlamrsa da bunlann
birc;ogu bu <;ekirdegi atlar ve ~itsel liflerin ttimtintin veya
:
I ••:1
1tl

neredeyse tilmtintin baglanll yapt1g1 inferiyor kollikulusa -B--- · ·,·:.·


gider. Yol buradan kallop ttim liflerin kav~ak yapacag1 Pons fl"
,,
medyal genikulat i;ekirdege gec;er. Yol son olarak, odituvar . I I

radyasyonlar yoluyla, esas olarak temporal lobun superiyor , '


girusunda yer alan i}itme korteksine dogru ilerler.
J·. 1 : : ., ; ~i~J>a~riyor

Burada onem ta~1yan baz1 noktalara dikkat edilmesi Dorsal 7


akust,k -!_.--.
1•·• ! f - c;ekirdek
t
stria _,.... Ara akustik
gerekir. Once, her iki kulaktan gelen sinyaller beynin her
bolge
iki yarundaki yollar tizerinden ta$mu; fakat ta$tmada kar~1
taraftaki yol daha baskmdu. Beyin sapmm en az fit; nok-
Medulla
Kohlea
l
tasmda bu iki yol arasmda c;aprazla$ma gortiltir: (1) tra- gekirdekleri <•
pezoid cisirnde, (2) lateral lemniskuslann iki c;ekirdegi
arasmdaki komissurada, ve (3) iki inferiyor kollikulusu , /".N. VIII ~Trapezoid
birbirlerine baglayan komissuradadrr. cisim
ikinci olarak, i~ilme yollarmdan c;1kan c;ok sayida kol-
lateral hf, bcyin sapmm retikuler etkinle~tirici sistemine
~ekil 53-10. l~itsel sinir yollan.
dogrudan gitmektedir. Bu sistem difuz bir ~ekilde yuka-
nda beyin sapma ve a$agtda omurilige yaytlmakta ve
yuksek seslere yamt olarak tiim sinir sistemini etkin hale
getirmektedir. Diger kollateraller beyincigin vermisine i~itsel Yollarm Farkh Di.izeylerindeki Ate~leme
gider ve buras1 da ani bir guti.tlttide derhal etkinle$ir. H1zlar1. i$itsel sinirden gelip kohlea <;ekirdeklerine giren tek
Oc;uncti olarak, kohleadan kortekse kadar giden tiim sinir lifleri, en az saniyede 1000 olacak hizda at~leyebilmek-
yol boyunca, lif yollannm yerl~iminde yuksek derecede tedir. Bu h1z esas olarak sesin yuksekligi tarafmdan belirlen-
bir uzaysal yerle$im korunur. Aslmda, farkh ses frekans- mekted.i.r. Saniyede 2000-4000 dongi.iye kadar olan ses
lannm sonlanmas1 it;in kohlea i;ekirdeklerinde ii(. uzaysal frekanslannda ~itsel sinir impulslan c;ogu kez. ses dalgalan
kaltp, inferiyor kollikuluslarda iki kahp, ~itme kortek- ile seukronizedir; ancak bu durnm her dalga ic;in gec;erli
sinde birbirinden farkh ses frekanslan ii;in tek bir kesi.n degildir.
kahp, ve i$itme korteksinde ve i$itsel asosiyasyon alanla- Beyin sapmm ~itsel yollannda ate~leme, saniyede 200
nnda en az be~ tane olan daha az kesin diger kali.plar dongi.ini.in alundaki ses frekanslan di~mda ses frekans1 ile
bulunmaktadu.

679
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

DO~Ok frekans
. ____,,---...._YOksek frekans
senkronize degLldir. lnferiyor kollikulus dilzeyinin uzerinde
ise bu senkronizyon da ortadan kalkar. Bu bulgular, ses sin-
yallerinin kulaktan beynin yuksek merkezlerine hi<; degi~li-
rilmeden dogrudan aktanld1g1 gori.i~inii <;iiriitOr; aksine ses
sinyallerinden ta~man bilgi, kohlea c;:ekirdekleri gibi en alt
basamaklardan ba~layarak impuls trafigi ic;:indeki her di.izeyde
pan;alanmakcadir, Ozellikle sesin geldigi yoniin alg1lanmas1
ile ilintili olarak kohlea c;ekirdekleri hakkmda daha fazla
bilgiyi ileride caru$acagiz.

Birincil
i$iTMEDE SEREBRAL KORTEKSiN i$LEVi
i~itsel sinyallerin beyin korteksinde yayild1g1 alan ~eldl
53-ll'de gosterilmi~tir; buna gore ~itme korteksi temel
olarak superiyor temporal girusun supratemporal planmda
yer almakla beraber temporal lobun lateral yanma, insular
lwrteksin btiyi\k bolilmtine ve hatta paryetal operkulumun
Asosiyasyon _
lateral par<;asma da yayilmaktadtr.
~eldl 53-ll'de birbirinden ayn iki alt bi:ih\m gosteril-
m~tir; bunlar bi1incil i~itme korteksi ve i~itsel asosiyasyon
kortekstir (buna ikincil i~itme korteksi de denir). Birincil
i$itme korteksi, medyal geniktilat cisimden gelen uzanu-
larla dogrndan uyanlrrken i$itsel asosiyasyon alanlan birin-
cil ~itme korteksinden gelen impulslann yams1ra, medyal
genikulat cisme biti$ik talarnik asosiyasyon alanlanndan
gelen bir k1Stm uzantuarla ikincil olarak uyanlrr. ~ekil 53-11. i?ltrne korteksi.

Birincil i~itme Korteksinde Ses Frekansmm


Alg1lanmas1. Birincil i~itme korteksi ve i$itsel asosiyas-
yon alanlannda en az alti tane tonotopi.k haritamn varhg1 aynen gei;erli oldugu gortiltir. Buna ragmen, uyan beyin
bulunmu~tur. Bu haritalann her birinde, yuksek frekansh korteksine ula~t1g1 zaman, sese yamt veren noronlann
sesler haritanm bir ucundaki noronlan uyarrrken dti~tik <;ogu geni~ bir arahk yerine sadece dar bir frekans arah-
frekansh sesler kar~1 ui;taki noronlan uyarmaktadtr. gma yamt verrnektedir. Dolay1s1yla, yol tizerindeki her-
Buyiik <;ogunlukla, ~ekil 53-ll'de gosterildigi gibi du~uk hangi bir noktada i~leme mekanizmalan frekans yamum
frekansh sesler anteriyor yerl~im gosterirken yiiksek fre- "keskinle~tinnektedir". Bu keskinl~tirme etkisinin esas
kansh sesler posteriyor yerle$im gostcrmektedir. Bu o]arak lateral inhibisyon olayi ile sagland1gma inamlmak-
duzenleme haritalann ttimti i<;in ge<;erli degildir. tad1r. Lateral inhibisyon, sinirlerde bilgi iletim mekaniz-
Neden i$itme korteksincle birbirinden farkh i;ok say1da malanna ili$kin olarak Boltim 4 ?'de tart1$1lm1$t1r. ~oyle ki,
tonotopik harita bulunur? Yamt, olas1hkla bu ayn alanla- kohleamn belli bir frekansla uyanlmas1 bu birincil frekan-
nn her birinin sesin bir ktsm1 ozgtil nitelil<lerini ele ahp sm her iki yanmda yer alan diger ses frekanslanm inhibe
i~lemelericlit. Ornegin, birincil i~itme korteksirldeki geni~ eder; bu olaym nedeni, birincil uyan yolundan <;tkan ve
haritalardan bir tanesi neredeyse kesinlikle ses frekanslan biti$ik yollar tizerine inhibit◊r etki uygulayan kollateral
arasmda ayinm yapmakta ve ~iye sesin tizligine ait psi- liflerdir. Ayru etkinin somestetik imgeler, g◊rsel imgeler
kolojik duyguyu saglamaktadrr. Bir diger harita olas1hkla ve diger tip duy1.1lann keskinle~tirilmi$ kahplan ic;in de
sesin geldigi yonil belirlemek i<;in kullamlmaktad1r. Diger onem ta$1-d1g1 gosterilmi~tir.
i~itme korteksi alanlan, seslerin birden ba~lamas1 gibi t~itme korteksinde ve ozellikle i~itsel asosiyasyo11 kor-
ozgtil nitelikleri veya olas1hkla, gtirtiltu ile saf frekans teksinde bulunan noronlann biri;ogu sadece kulaktaki
sesleri arasrnda kar~1la~t1rma yap1lmas1 gibi ozgul modti- ozgtil ses frekanslanna yamt vermemektedir. inamld1gma
lasyonlan belirlemektedir. gore, bu noronlar farkh ses frekanslannm birbirleriyle
i~tme korteksindeki her bireysel noronun yamt "baglantlSmt" saglamakta veya ses bilgisini korteksin
verdigi frekans smm kohlea ve beyin sap1 ileti c;ekirdek- cliger duysal alanlanndan gelen bilgilerle birle~tim1ekte-
lerinde olan sm1rdan c;ok daha dardir. Tekrar ~ekil dir. Geri;ekten de, ~itsel asosiyasyon korteksi.nin paryetal
53-6B'ye bakacak olursak, kohleamn tabamna yakm k1sm1 somatoduysal alan II ile k1Smen ortti~mekte ve bu
baziler zann tum frekanslardaki sesler tarafmdan uyanl- da duysal bilginirt somatoduysal bilgi ile kolayca birle~ti-
d1g1 ve kohlea <;ekirdeklerirtde bu genl.$ ses temsilinin rilebilmesini saglamaktadu.

680
BOLOM 53 l~itme Duyusu

Ses "Kahplarmm" i~itme Korteksi Tarafmdan Ay1rt gelen ses i$aretleri beyi1e sol kulaktan gelen i$aretlerden
Edilmesi. Bir kedi veya maymunda i$itme korteksinin c;ift <la.ha once girecektir.
tarafl1, tamamen c;1karulmas1 sesi algtlama veya seslere Yukanda anlaulan iki mekanizma sesin ki$inin onu,
kabaca da olsa tepki verrne yeteneklerini ortadan kald1r- arkas1; yukans1 ya da a$ag1smdan gelip gelmedigi konu-
maz. Bununla beraber, bu i$lem hayvanm farkl1 ses per- sunda herhangi bir bilgi saglamaz. Bu aymm esas olarak
delerini ve ozellikle ses kahplanm ayut etme becerilerini her iki kulagm kept;eleri tarafmdan saglamr. Kulak kep-
btiyuk c;apta azaltu veya bazen tamamen ortadan kaldmr. c;esinin bic;imi, sesin geldigi yone bagtmh olarak kulaga
Ornegin, ses tonlannm ozgi.il bir kahba uygun $ekilde giren sesin niteliginde degi.$iklik yapar. Bunu ba$arabilme-
birbiri ardmdan gelmesiyle olu$an bir diziyi veya orgilyii sinin nedeni farkh yonlerclen gelen ozgul ses frekanslanm
tanunak fuere egitilmi$ bir hayvan, i$itme korteksi tahrip bu yolla guc;lendirebilmesidir.
edildigi zaman bu becerisini yitirir; ilstelik bu hayvan
amk bu ttir bir beceriyi yeniden ogrenemez. Dolayis1yla, Sesin Yonuni.i Algllamada Kullamlan Nora! Mekaniz-
~itme korteksi tonal ve ard1~1k ses kahplarmrn ayirt edile- malar. lster insan ister daha ~ag1 hayvanlarda olsun,
bilmesinde ozellikle onem ta$1maktachr. beynin her iki yarundaki i$itme kortekslerinin haraplan-
insanda her iki birincil i$itme korleksinin haraplan- mas1, sesin geldigi yonti algtlama becerisini hemen tiimiiyle
mas1, ki$inin ~itme duyarhhgmda buyiik olc;ude azal- ortadan kaldmr. Bu yon belirleme i$lemi ic;in kullamlan
maya neden olur. Tek carafh harabiyet, kar$l taraftaki noral c;oztirnleme mekanizmalan beyin sapmdaki superiyor
kulagm i$itmesinde sadece hafif bir azalma yapar; bu olivar i;;ekirdehlerde ba~lar; ancak i$aretlerin yorurnlanabil-
olaym kulakta sagirhga yol ac;mamasmm nedeni, i$itme mesi ic;in bu c;ekirdeklerden kortekse kadar giden yolun
noron yolunda iki taraf arasmda c;ok sayida c;apraz bag- tamamma gereksinim duyulur. Kullamlan mekanizmanm
lanulann bulunmas1chr. Bununla beraber, bu olay ki$inin $U $ekilde olduguna inamlmaktad1r.
bir ses kaynagtm lokalize edebilme yetenegini etkilemek- Superiyor olivar c;ekirdek (1) medyal superiyor olivar
tedir. Bunun nedeni, lokalizasyon i$levi ic;in her iki kor- {ekirdek ve (2) lateral superiyor olivar i;;ekirdek olarak iki
cekse gelen sinyallerin kar$tla$t111.lmasmm gerekmesidir. bolume aynhr. Lateral c;ekirdek sesin geldigi yontin
Birincil i$itme korteksine dokunmayip i$itsel asosiyas- belirlenmesi ile ilgilidir; basitc;e, iki kulaga ula$an sesin
yon alanlanm etkileyen lezyonlar ki$inin duyma ve ses ~iddelleri arasmdahi f arki kar$1la§tmnakta ve yoniln
tonlanm ay1rt edebilme yetenegini veya en azmdan basit belirlenmesi ic;in i$itme korteksine uygun bir i$aret
ses kaltplanm yorumlayabilme becerisini azaltmaz. Ote gi:inderrnektedir.
yanclan bu ki$i c;ogu kez duydugu sesin anlammi yorum- Ote yandan medyal superiyor olivar i;;ekirdeh, iki kulaga
layamamaktad1r. Ornegin, Wernicke alam ad1 da verilen giren almstik sinyaller arasmdaki gecikmeyi saptayacak
ve i$itsel asosiyasyon korteksinin bir bolumiinti olu$turan ozgul bir mekanizmaya sahiptir. Bu c;ekirdek, bili saga
superiyor temporal girusun arka ktsmmda yer alan lez- digeri sola giden iki ana dendriti bulunan c;ok say1da
yonlar, c;ogu kez ki$i sozctikleri mtikemmel ~ekilde duya- noron ic;ermektedir. Sag kulaktan gelen akustik sinyal sag
bilse ve hatta yineleyebilse bile bu sozcuklerin anlamm1 dendrite, sol kulaktan gelen de sol dendrite ula$1r. Her bir
yorumlamasrrn olanaks1z k1lar. 1$itsel asosiyasyon alanla- noronun uyanlma ~iddeti iki kulaktan gelen iki akustik
rrrun bu i$levleri ve bu alanlann beynin genel entelekttiel sinyal arasmdaki ozgul zaman farkma ileri derecede
i$levleri ile olan ili$kileri Bolum 58'de c;ok daha ayrmuh duyarhdu. (ekirdegin bir kenanndaki ni:ironlar kisa bir
olarak ele almmaktad1r. gecikmeye en yuksek yamn verirken kar$1 taraftaki
noronlar uzun bit gecikmeye yamt vermektedir; bu iki uc;
SESiN GELDiGi YONON BELiRLENMESi arasmda kalan noronlar ise ara degerlere sahi.p gecikme-
Bir k~i sesin geldigi yatay yonu iki temel yontemle belir- lere en yuksek yamu verirler.
ler: (1) sesin her iki kulaga gir~ zamanlan arasmdaki Yani, dogrudan ba$m i:intinden gelerek bir olivar
gecikme ve (2) sesin her iki kulaktaki $iddetleri arasm- c;ekirdek grubunu en yuksek duzeyde uyaran ses ile farkh
daki fark. yan ac;tlardan gelerek kar~t taranardaki diger noron
ilk mekanizma saniyede 3000 dongtintin altmdaki fre- grubunu en yUksek dilzeyde uyaran seslerden, medyal
kanslarda en iyi $ekilde c;al~uken, ikinci mekanizma en superiyor olivar c;ekirdekte noronal uyarmm uzaysal bir
iyi yiiksek frekanslarda i$lev gortir; c;unkil bu frekans- kaltb1 olu$turnlur. Sinyallerin bu uzaysal konu$lanchnl-
larda ba$ daha buyuk bir ses engeli olu$turmaktadrr. mas1 daha sonra i$itme korteksine iletilir ve burada sesi.n
Gecikme mekanizmas1, ch$ faktorlere bagrmh olmad1g1, geldigi yon, en fazla uyanlmaya ugrayan noronlann yer-
sadece iki akustik i$aret arasmdaki gerc;ek zaman arah- le~im yerleri tarafmdan belirlenir. Sesin yonunti belirle-
gma bagunh oldugu ic;in, $iddet mekanizmasma gore mek ic;in kullamlan bu i$aretlerin tilmilniin, sesin ton
sesin yonunu c;;ok daha dogru $ekilde aym eder. ¾i sesin kahplanna ait iletim yolundan farkh bir yol tizerinden
kaynagmm cam kat$1smda durdugunda ses her iki kulaga iletildigine ve bu sinyallerin serebral kortekste, sesin ton
ttimuyle aym anda ula$uken, sag kulagm ses kaynagma kahbma ail bolgeden farkh bir alam uyarchgma
sol kulaktan daha yakm olmas1 halinde sag kulaktan inamlmaktadu.
681
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyu/ar

Ses yonuniin algilanmasmda kullarnlan bu meka- - 10 I


I
nizma, duysal sinyallerin farkh noral etkinlik diizeylerin- Normal I
I I
den gec;i~leri s1rasmda, ic;erdikleri 6zgiil bilgilerin nas1l 10 --"
c;6ziimlendigini bir kez daha gostermektedir. Bu ornekte, 20 *" * X X
ai
sesin yoniiniin "niteligi" ile ses tonlanmn "niteligi" supe- .0
·:i
30 ,
40
riyor olivar c;ekirdekler hizasmda birbirlerinden ~ I I
50
aynhuaktadir lar. C.
>, I
60
~ l I
70 --
X Hava iletimi
Merkezi Sinir Sisteminden Alt l~itme Merkezlerine 80 ~

- - I* Kemik iletimi I
Giden Sentrifi.igal Sinyaller 90
100
I I
Retrograd (geriye dogru) yollann korteksten kulagm ic;in- 250 500 1000 2000 4000 8000
deki kohleaya kadar ~itsel sinir sisteminin her di1zeyinde yer Frekans (dongu/saniye)
ald1g1 gosterilm~lir. Son yol temel olarak superiyor olivar
~ekil 53-12. Ya~h tipi sinirsel sag1rhga ait odyogram.
c;ekirdekcen Corti orgamndaki ses reseptort1 olan Ci1y hucre-
lerine giden yoldur.
Bu retrograd lifler inhibitordiir. Gerc;ekten, olivar c;ekir- - 10
degin birbirinden fad<li noktalanmn dogrudan uyanlmasmm Normal
Corti orgamndaki ozgtil alanlan iuhibe ettigi, bu alanlann
sese duyarhhklanm 15-20 desibel azaltngi gosterilmi~tir. Bir
10
I.I-
*
20
~inin dikkatini ozel nitelikli seslere yonelltiginde diger 'i'
.0 30
~
-~
•I,

niteliklere sahip sesleri nasil reddedebildigi bu yo Ila kolayca "iii l,


(I) 40 ~
anla~1labilir. Bu olay senfonik bir orkestrada yer alan eek bir ~
C.
50
mtizik aletinin dinlenmesi s1rasmda kolayhkla gosterilir.
.,>, 60
~
70 ~

i~itme Bozukluklar, 80 '---


X Hava iletimi

Sa91rhk Tipleri
* Kemik iletimi
90 '--1 I I
100 I
Sag1rhk genellikle iki tipe aynhr: (1) nedeni kohlea, ~itme 125 250 500 '
1000 2000 4000 8000
siniri veya kulaktan merkezi sinir sistemine giden devreler- Frekans (dongO/saniye)
deki bozukluktan olan ve genelHkle "sinirsel sag1rhk" olarak ~ekil 53-13. Orta kulak sklerozu sonucu geli~mi~ hava iletim tlpi sa-
adlandmlan, ve (2) kulagm sesi kohleaya ileten fiziksel yap1- g1rhga ait odyogram.
lanndaki bozukluklara bagh olan ve genellikle "iletirn tipi
sagirbk» olarak smiflandmlan sag11:bklard1r.
Kohlea veya i~itme sinirinden herhangi birisi tahrip sunulan bir odyogram hazulamr. Kulakta hava iletimini ince-
olmu~a ki~ide kahct tipte sag1rhk olur. Ote yandan, kohlea leyen bir kulakl1kla donatilm~ olan odyometreye, mastoid
ve sinirin sag!am o!up kulak zan-kemikc;ik sisteminin tahrip <;:1kmudan kohleaya olan kemik ilelimini de incelemek i<;in
oldugu veya ankiloza ugrad1gi (kemikc;iklerin fibrozis veya ek olarak bir elektronik lilw1irn UreLeci de eklenir.
kalsifikasyon nedeniyle "hareketsiz" bale geldigi) hallerde Sinirsel Tip Sag1rllkta Odyogram. Kohlea, i~itme
ses dalgalan kulak uzerinde kafatasma uyarlanan bir ses siniri veya kulaktan itibaren merkezi sinir sistemi devrele-
ureteci sayesinde kemik Uetimi yoluyla hala kohleaya rinde meydana gel~ harabiyetleri kapsayan sinirsel sag1r-
iletilebilir. hkta, hastamn hem hava hem de kemik iletimi yo lu ile
Odyometre. t~itme bozukluklarmm dogas1m belirlemek incelenen sesleri duyma becerisinde azalma veya tam ka)'lp
i<;in "odyometre" kullaml1r. Bu aygit basitc;e, dti~iik frekanslar- vardrr. Ktsmi sinirsel sag1rhga ait bir odyogram ~ekil 53-12'de
dan yiiksek frekanslara kadar saf tonlar tiretebilen elektronik gosterilmektedir. Bu ~kilde, sagirhk esas olarak yuksek fre-
osllaLore baglan~ bir kulakhkur. Ayg1t, her frekans ic;in kansh seslere aittir. Bu tip sagrrhklann nedeni kohlea taba-
normal kulak tarahndan zorlukla duyulabllecek yiikseklikte rundaki harabiyet olabilir. Bu lip saguhk, hemen bUtiin ya~b
Urerilen sesi, s1frr-~iddet duzeyinde ses olarak kabul edecek ki~i.lerde c;e~tli derecelerde gortilur.
~ekilde kalibre edilmi~tir. Kalibre edilmi~ bir ses kontrolu ile Sinirsel tip saguhgm sil< gortilen diger kahplan ~unlardrr:
sesin yuksekligi s1.ftr dtlzeyinin Uzerine yiikse1ti1ebilir. Sesin (l ) dti~k frekansh seslerin genellikle daha yuksek olmalari.
~itilebilmesi ic;in normal.in 30 desibel uzerine yiikseltilrnesi ve Corti orgamm daha fazla tahrip etmeleri nedeniyle, c;ok
zorunlu olursa bu ~ide o belirli frekans ic;in 30 desibel duze- yuksek seslere uzun sure maruz kalma sonucu (bir rock
yinde bir ~itme kaybi bulundugu soylenir. mtizik grubu uyesi veya jet u<;agi. bak1m teknisyeninde
Bir odyornetre kullarularak i~ilme testi uygu lamrken oldugu gibi) ortaya <;tkan dti$tik frekansli seslere kar~1 sagtr-
i~itme spektrumunu kapsayan yakla~k 8-10 frek.ans incele- ltk ve (2) Corti organmm, iizellikle streptomisiu, gentamisin,
nir ve bu frekanslardan her birine ait i!?itme kay1plan belir- kanamisin ve kloramfenikol gibi baz1 autibiyotiklere kar~
lenir. Daha sonra, ~itme spektrnmundaki her frekans i<;:in gosLerdigi ila~ duyarhhgma bagh olarak b tittin frekanslara
i~itme kaybm1 gosteren ve ~ekil 53-12 ile 53-13'de i:)rnekleri kat$1 sagirbk.

682
BOLUM 53 i~itme Duyusu

Glowatzki E, Grant L, Fuchs P: Hair cell afferent synapses. Curr Opin


Neurobiol 18:389, 2008.
Orta Kulagm iletim Tipi Sag1rhgmda Odyogram. Grothe B, Pecka M, McAlpine D: Mechanisms of sound localization in
Sag1rhgm s1k rastlanan bir tipinde olaym nedeni, yinelenen mammals. Physiol Rev 90:983, 2010.
enfeksiyonlardan sonra orta kulakta gorulen fibroz veya Hudspeth AJ: Making an effort to listen: mechanical amplification in
otoshleroz denilen kalttsal bit hastaltga bagh olarak geli~en the ear. Neuron 59:530, 2008.
fibrozdur. Her iki durumda <lases dalga)an kernik<;ikler tara- Joris PX, Schreiner CE, Rees A: Neural processing of amplitude-
fmdan kulak zanndan oval pencereye rahau;a iletilememek- modulated sounds. Physiol Rev 84:541, 2004.
Kandler K, Clause A, Noh J: Tonotopic reorganization of developing
tedir. ~ekil 53-l3'de "on.a kulak hava ilelim tipi sagirhk"
auditory brainstem circuits. Nat Neurosci 12:711, 2009.
bulunan bir ki~iye ail odyogram sunulmu~tur. Bu olguda, King AJ, Dahmen JC, Keating P, et al: Neural circuits underlying ad -
kemik iletimi ashnda normaldir; ama kemikc;ik sistemi ile aptation and learning in the perception of auditory space. Neurosci
saglanan iletim, dU~Uk frekanslarda <;ok daha fazla olmak Biobehav Rev 35:2129, 2011 .
i.izere, biitiin frekanslar ii;in biiyuk olc;iide azalm1~t1r. Bazi King AJ, Nelken I: Unraveling the principles of auditory cortical pro-
iletim tipi sagirltklarda iizenginin taban pan;as1, kemikte a~m cessing: can we learn from the visual system? Nat Neurosci 12:698,
gel~me sonucu oval pencerenin pervazma "kaynam~" (anki- 2009.
Mizrahi A, Shalev A, Nelken I: Single neuron and population coding
loze olmu~) hale gelmi~Lir. Bu tiir olgularda ki~i kemik<;ik of natural sounds in auditory cortex. Curr Opin Neurobiol 24: 103,
iletimi y<lnUnden Liimiiyle sagrrla~mL?tlr; ama ilzenginin 2014.
cerrahi olarak i;1karulmas1 ve yerine scsi orscen yuvarlak Nelken I: Processing of complex sounds in the auditory system. Curr
pencereye ileLecek ki.ic;i.ik bir teflon veya metal procezin yer- Opin Neurobiol 18:413, 2008.
le~Lirilmesi ile normal i~itmesini tekrar kazanabilir. Papsin BC, Gordon KA: Cochlear implants for children with severe-to-
profound hearing loss. N Engl J Med 357:2380, 2007.
Rauschecker JP, Shannon RV: Sending sound to the brain. Science
2951 025, 2002.
Read HL, Winer JA, Schreiner CE: Functional architecture of auditory
Kayna klar cortex. Curr Opin Neuroblol 12:433, 2002.
Avan P, B0kl B, Petit C: Auditory distortions: origins and functions. Robles L, Ruggero MA: Mechanics of the mammalian cochlea. Physiol
Physiol Rev 93:1563, 2013. Rev 811305, 2001.
Bizley JK, Cohen YE: The what, where and how of auditory-object Sajjadi H, Paparella MM: Meniere's disease. Lancet 372:406,
perception. Nat Rev Neurosci 14:693, 2013. 2008.
Bulankina AV, Moser T: Neural circuit development in the mammalian Schreiner CE, Polley DB: Auditory map plasticity: diversity in causes and
cochlea. Physiology (Bethesda) 27:100, 2012. consequences. Curr Opln Neurobiol 24:1 43, 201 4.
Dallos P: Cochlear amplification, outer hair cells and prestln. Curr Opin Sharpee TO. Atencio CA, Schreiner CE: Hierarch ical representations in
Neurobiol 18:370, 2008. the auditory cortex. Curr Opin Neurobiol 21 :761, 201 1.
Defourny J, Lallemend F, Malgrange B: Structure and development of Syka J: Plastic changes in the central auditory system after hearing loss,
cochlear afferent innervation in mammals. Am J Physiol Cell Physiol restoration of function, and during learning. Physiol Rev 82:601,
301 :C750, 201 1. 2002.
Geleoc GS, Holt JR: Sound strategies for hearing restoration. Science Weinberger NM: Specific long-term memory traces in primary auditory
344:1241062, 20 14. cortex. Nat Rev Neurosci 5:279, 2004.

683
BOLOM 54

Kimyasal Duyular-Tat ve Koku

Tat ve koku duyulan, yenilrnesi zevldi ve besleyici yiye- oldugu gibi, temel tat duyulanmn bile$imleri oldugu
cekler ile ho$a gitmeyen ve hatta oldilr!.lcil olan besinler kabul edilmektedir.
arasmda aymm yapmam1za olanak saglar. Aynca, tat ve
koku duyulan, besinlerin sindirimi ve kullamm1 ile ilgili Ekii Tad1. Ek$i tadm nedeni asitler, yani hidrojen iyon
konsantrasyonu olup bu tat duyusunun ~iddeti hidrojen
olan fizyolojik yamLlan ba$latular. Koku duyusu hayvan-
iyon honsantrasyonu.nun logaritmasi ile a~agi yukan oran-
lara civarlannda bulunan diger hayvanlan fark etmelerini
uhdlt. Yani bir besin ne kadar asit ise ek~i tadt o denli
ve hatta hayvanlar arasmda tek tek bireyleri ayut etme-
fazla olacaktrr.
lerini mtimkiin kilar. Son olarak, her iki duyu, sinir sis-
temimizin ilkel duygusal ve davra~sal i$levleri ile s1k1 Tuzlu Tad,. Tuzlu tach iyonize olabilen tuzlar ve temel
stlnya baghdu. Bu bolumde, tat ve koku uyaranlanmn olarak sodyum iyon konsantrasyonu tarafmdan uyanhr.
nas1l algiland1gm1 ve beyne kadar iletilen sinirsel sinyal- Tadm niteligi b-ir tuzdan digerine bir olc;i.ide deg~kenlik
ler halinde nas1l kodland1gm1 tart1$acag1Z. goslerir; bunun nedeni soz konusu tuzun tuzluluk d1$mda
diger tatlan da uyarmaS1d1r. Tuzlarm katyonlan ve ozel-
likle sodyum katyonlan tuzlu tattan sorumludur; anyon-
TAT DUYUSU larm da bu tada daha az olc,:tide katk1s1 vardu.
Tat temelde agizdaki tat tomurcuklanmn bir i$levidir; ama
Tath Tad1. Tatl1 tadm nedeni tek bir kimyasal madde snuft
herkesin kendi deneyiminden c;:ok iyi bildigi gibi, ki$inin
degjldir. Bu tadi meydana getiren baz1 kimyasal madde
koku duyusu tat algtlamasma da gti<;lti bir katk1da tipleri arasmda $ekerler, glikoller, alkoller, aldehitler,
bulunur. Ek olarak, agizdaki dokunma duyulan tarafm- ketortlar, amitler, esterler, baz1 amino asitler, baz1 kuc,:uk
dan saptanan besinin dokusu ve yiyecekte bulunan biber proteinler, sulfonik asitler, halojenli asitler ve kur~un ve
gibi agn sonlanmalanm uyaran maddelerin varhg1 tal berilyumun inorganik tuzlan bulurunaktadir. Tath duyu-
almayi buyuk olc;:ude degi$iklige ugranr. Tat duyusunu suna neden olan maddelerin c;ogunun organik kimyasal
onemli k1lan $ey ki$inin bu duyu sayesinde besinleri maddeler olduguna ozellikle dikkac etmeniz gerekir.
zevkine ve c;:ogu kez vilcut dokulannm ozgtil maddelere Burada ozellikle ilgin<; olan bir husus, bir kimyasal mad-
olan metabolik gereksinimine gore sec;:mesine olanak denin kimyasal yap1smda, ornegin basil bir radikal eklen-
saglamas1d1T. mesi gibi yap1lacak ufak tefek deg~ikliklerin c;ogu kez bu
maddenin taduu tathdan ac1ya c;evirmesidir.
TEMEL TAT DUYULARI
Ac1 Tad1. Act tach t1pk1 tath tadmda oldugu gibi kimyasal
Farkh tat reseptorlerini uyaran ozgul kimyasal maddele- maddelerin bir Lek tipi tarafmdan olu$lurulrnaz. Burada
rin kimlikleri halen ttimtiyle bilinmemektedir. da, ac1 tat veren maddelerin hemen t!.lmi.i organik mad-
Psikofizyolojik ve nOrofizyolojik ara$lmnalar tat hiicrele- delerdir. iki belirli madde smtlmm ozellikle act tat duyu-
rinde en az 13 olas1 kimyasal reseptorii a$ag1daki gibi suna neden olmas1 olastdir: (1) azot i<;eren uzun zincirli
tammlat1Illl$l1t: 2 sodyum reseptorti, 2 potasyum resep- organik maddeler ve (2) alkaloitler. Alkaloitler kinin,
torU, l klortir reseptorti, 1 adenozin resepLorii, 1 inozin kafein, striknin ve nikotin gibi t1pta kullarulan birc;:ok
reseptl:lril, 2 tath tadi reseptorii, 2 ac1 tad1 reseptori.i, 1 ilac1 kapsamaktad1r.
glutamat reseptor!.I ve 1 hidrojen iyon reseptori.i. Bazt maddeler once tath tadt uyandrrmalarma kar$m
Tadin pratik analizi i<;in yukanda amlan reseptor yete- daha sonra ac1 tat verirler. Bu durum Ozellikle sakarin i<;in
nekleri, temel tat duyulan ach verilen be$ gene! ki.ime gec,:erlidir; bu madde bu nedenle baz1 ki~iler tarafmdan
halinde de gruplandmlmaktadu. Bunlar e~i. tuzlu, tath, reddedilir.
ac, ve "lezzetli "dir. Act tat, yuksek yogunlukta oldugunda ki$i veya hay-
Bir ki~i birbirinden farkh yuzlerce tat algilayabilir. vamn yiyecegi reddetmesine neden olur. Bu olay ku$ku-
Bunlann ti.imi.ini.in, Boli.im 5l'de anlanld1gt ~ekilde, l1pkt suz ac1 tat duyusunun onemli bir i$levidir. (i.inkil zehirli
renkleri ti<; ana rengin bile$imleri olarak algilamamtzda bitkilerde bulunan bin;ok oldi.iri.ici.i toksin alkaloittir ve
685
Onite X Sinir Sistemi: 8. 6zel Duyular

bu alkaloitlerin hemen hemen ttimti ~iddetli bir aci tat Tat Korli..igu. Ban ~iler ban macldelere ve ozellikle
uyandmr ve o besinin reddedilmesine neden olur. tiyoi.ire bile~iklerinin farkh tiplerine kar$1 tat korltigii
gosterirler. Tat korliigiinti gostermek ic;in psikologlar
Lezzetli (Umami) Tad,. Lezzetli anlamma gelen,Japonca
tarafmdan s1kGa kullamlan bir madde olan
bir kelime olan umami, ek~i, Luzlu, tath veya ac1dan nitel
feniltiyokarbamit'e kar~t toplam ntifusun %15-30 kaclan
olarak farkh, ho~a giden bir tat duyusunu temsil eder.
tat korli.igu gostermektedir; tat korltigtinUn gerGek
Lezzetli tad1, et oztitleri ve eski peynir gibi L-glutamat
ic;eren besinlerin baskm tad1 olup baz1 fizyologlar bunu yuzdesi test yontemine ve kullamlan maddenin konsant-
ayn ve temel tat uyaranlannm be~cisi olarak kabul rasyonuna baguru1dir.
etmektedir.
L-glutamata ait bir tat reseptoru, beyindeki sinir kav- TAT TOMURCUGU VE i$LEVi
~aklarmda da bulunan glutamat reseptorlerinden biri ile ~ekil 54~1'de, ~apt yakla~1k 1/30 milirnetre, boyu yakla-
ili~kili olabilir. C>te yandan, umami tadmdan sorumlu ~1k 1/16 rnilimetre olan bir tat tomurcugu gori.\lrnektedir.
molekul mekanizmalan halen kesin olarak Tat tomurcugu degi$iklige ugrarru$ 50 kadar epitel hiic-
bilinmemektedir. resinden olu~ur; bu hticrelerin bir kism1 desteh hucreleri,

TAT E$iGi
Hidroklorik asit tarafmdan e~i tadm uyanlmas1 ic;in e~ik
ortalama 0 ,0009 N; sod.yum klortir tarafmdan tuzlu tadm
uyanlmas1 iGin e$ik 0,01 M; si.ikroz tarafmclan tath tadm
uyanlma e~igi 0,01 M; kinin tarafmdan ac1 tadrn uyanlma
e~igi 0 ,000008 M'drr. Beklenebilecegi gibi, ac1 tada duyar-
hhgm digerlerine oranla ne kadar ytiksek olduguna
dikkat ediniz; boylece bu duyu besinlerdeki c;ok sayida
tehlikeli zehire kar~1 koruma i~levi yapar.
Tablo 54-1 farkh maddelere ait goreceli tat indeksle-
rini (tat e~ikleri) vennektedir. Bu tabloda, tadm dort
temel duyusunun ~iddetleri srras1yla hidroklorik asit,
kinin, sukroz ve sodyum klorur tat ~ddetlerine gon-
denne yapilarak ifade edilffii$ olup, buruarm her birinde
tat indeksi rastgele 1 olarak kabul edilmi~tir. ~ekil 54-1. Tat tomurcugu.

Tablo 54-1 Farkl1 Maddelerin Gorece Tat lndeksleri

Ek~i Maddeler indeks Ac1 Maddeler lndeks Tath Maddeler lndeks Tuzlu Maddeler indeks
Hidroklorik asit 1 Kinln 1 Sukroz 1 NaCl
Formik aslt 1.1 Brusin 11 1-Propoksi-2-amino- 5000 NaF 2
4-nitrobenzen
Klorasetik asit 0.9 Striknin 3.1 Sakarin 675 CaCl 2
Asetllasetik asit 0.85 Nikotln 1.3 Kloroform 40 NaBr 0.4
Laktik asit 0.85 FenlltiyoOre 0.9 Fruktoz 1.7 Nal 0.35
Tartarik asit 0.7 Kafein 0.4 A lanin 1.3 LiCI 0.4
Malik asit 0.6 Veratrin 0.2 Glikoz 0.8 NH4CI 2.5
Potasyom H tartarat 0.58 Pilokarpin 0.16 Maltoz 0.45 KCI 0.6
Asetik asit 0.55 Atropin 0.13 Galaktoz 0.32
Sitrlk asit 0.46 Kokain 0.02 Laktoz 0.3
Karbonik asit 0.06 Morfin 0.02

NaCl, sodyum klorQr; NaF, sodyum florur; CaCl2, kalsiyum klorur; NaBr, sodyum bromur; Nal. sodyum iyodOr; LiCI, lityum klorOr; NH 4CI, amonyum
klorur; KCI, potasyum klorur. Veri, ?faffman C: Handbook of Physiology, cilt 1. Baltimore: Williams & Wilkins, 1959. s. 507'den ahnm1~t1r.

686
BOLOM 54 Kimyasal Duyular-Tat ve Koku

digerleri tat Jiiicreleridir. Tat hucreleri <;:evrelerindeki hi.icresiuin elektriksel potansiyelin.deki bu degi~iklige tadm
epitel hticreleri stirekli mitotik boltinme ile yenilenmeye reseptor potansiyeli ad1 verilir.
ugrad1gmdan bunlarm baz1lan gen<; hticrelerdir. Digerleri Uyanc1 maddelerin <;:ogunun reseptor potansiyelirli
ise olgun hticreler olup tomurcugun merkezinde yer ahr; ba$latmak uzere tat villuslan ile tepkimeye girmede kul-
fakat kisa stirede y1k1hp dagi.hrlar. Her tat hi.icresinin land1gi mekanizma, tat kimyasahrun, villus zan uzerin-
ya$am suresi alt snuf hayvanlarda 10 gun kadarsa da den d1~an ta$an veya bunun yakimnda yer alan tat reseptor
insanlardaki durum bilinmemektedir. hucresinin di$ yi.izeyine yerle$ik bir protein reseptor
Tat hi.icrelerinin d~ ui;:lan ~ekil 54-l'de gosterildigi molekiiltine baglanmas1dir. Bu baglanma daha soma iyon
gibi kti<;i.ik bir tat deligin.i c;evreler. Her tat hi.icresinin kanallanm ai;:ar ve arn yuklil sodyum iyonlan veya hid-
tepesinden <;:1kan <;:ok say1da mikrovilluslar veya tat tiiyleri rojen iyonlanmn hi.icre i<;:irle girmesine ve hticrenirl
agiz bo$luguna dogru cat deliginden <;:1kar. Bu mikrovil- normal eksi durumunu depolarize etmesine neden olur.
luslar tat i<;irl reseptor yi.izeyini saglamaktadrr. Daha soma tat kimyasalmm kendisi tat villusu uzerirlden
Tat siniri lifleri tat hticrelerirlirl govdeleri r;evresinde ttikilri\kle yava~ yava$ yikamp uzakla$Unhr ve boylece
birbiri i<;ine girmi$ <;:ok sayida sonlanan dallardan olu~an uyan ortadan kalkar.
Her tat villusundaki reseptor proteinjnin tipi, algila-
bir ag yapm1$t1r; bunlar tat reseptor hucreleri tarafmdan
yacag1 tadm tipini belirler. Tuzlu ve ek$i tatlan uyand1ran,
uyanhr. Bu liflerden baz1lan tat hi.icre zarlan i.izerinde
s1ras1yla sodyum ve hidrojen iyonlan ic;in olan reseptor
bulunan cepler i<;:ine sokulmu$tur. Lif civarmdaki hucre
proteinleri, tat hticrelerinin apikal zarlannda bulunan
zanna bi~ik olarak i;:ok sayida vezikUI bulunmaktadrr. Bu
ozgi.il iyon kanallanm ac;ar ve boylece reseptorleri etkin
veziktillerin, tat uyansma yamt olarak sinir lifi sonlamna-
hale getirir. Ote yandan Lath ve ac1 tat duyulan ir;irl, resep-
lanm uyannak i.izere hticre zanndan serbest brraktlan bir
tor proteini molekttllerinin apikal zarlardan ~ n ta$an
norotransmiter madde i<;:erdigine inamlmaktadir. bolilrnleri tat hi.icreleri i<;indeki ikinci haberci transmiter
Tat Tomurcuklarmm Yerle~imi. Tat tomurcuklan dilde maddeleri etkinle$tirmekte ve bu ikinci haberciler, tat sin-
bulunan ti<; tip papillaya a$ag1daki $ekilde yerle~mi~tir: yallerini uyandiracak olan hi.icre i<;:i kimyasal degi$iklik-
(1) <;ok say1da tat tomurcugu dilirl arka kJSmmm yuze-
lere neden olmaktadir.
yinde bir V $ekli yapacak tarzda oturmu$ olan sirkumval- Tat Tomurcugu Tarafmdan Sinir Uyanlarmm
lat papillalan ku$atan olugun duvarlanna yerl~mi$tir; (2) Olu~turulmas1. Tat uyaram ilk kez uygulandig1 zaman,
orta sayida tat tomurcugu dilin on duz yuzeyi ilzerine tat tomurcuklarmdan c;1kan sinir liflerindeki bo$alma
yerle$ik fungifonn papillalar tizerindedir ve (3) orta hm, saniyenin i;ok ki.ic;tik bir bolumi.inde, doruk nokta-
sayida tat tomurcugu, dilin yan yuzleri boyunca uzanan sma ula$ir; fakaL soma izleyen birka<;: saniye ii;;inde adap-
k1vnmlara yerle~ik folyat papillalar uzerinde yer almakta- tasyon geli$erek, tat uyans1 devam ettigi si.irece devam
dir. Bunlara ek olarak tat tomurcuklan damaga da yerle~- eden, daha di'i$iik ve kararh bir dtizeye geri <loner. Yani,
mi$ olup birka<;: tanesi bademciklerin baglant1lan tizerine, tat siniri tarafmdan once htzla gi.i<;:li.i bir sinyal iletilmekte,
ki.ir;tik dile ve hatta proksunal ozofagusa yerle$iktir. daha sonra tat tomurcugunun tat uyaranma maruz kaldig1
Eri$kinlerde 3.000-10.000 tat tomurcugu bulunurken sure boyunca devam eden, daha za}'lf ve kesintisiz bir
c;ocuklarda bu sayi biraz daha fazlad1r. Kuk be$ ya$mdan sinyal gonderilmektedir.
soma tat tomurcuklanmn bir<;og1.1 bozulur ve bu da ileri
ya$larda tat duyarhgmm azalmasma neden olur. TAT Si NYALLERiNiN MERKEZi SiNiR
SiSTEMiNE iLETiLMESi
Tat Tomurcuklarmm Bir Temel Tat Uyarisina Kar~•
Ozgullugu. Tek tek tat tomurcuklarmda yaptlan rnikro- ~ekil 54-2'de, dil ve yutak bolgesinden kalkan tat sinyal-
elektrot ara$trrmalan, tat maddesi dii~iik konsantrasyonda lerinin merkezi sirlir sistemine iletiminde kullamlan
iken, her tat tomurcugunun be~ temel tat uyansmdan bir noron yollan gosterilmi$tir. Dilin on tir;te ikisinden kalkan
tanesin.e enfazla yamt verdigin.i gostermi$tir. Ancak yuksek tat uyanlan once lingual sinire, buradan da korda timpani
konsantrasyonlara r;1ktld1gmda, tomurcuklann r;ogu iki Ozerinden fasiyal sinire, ve son olarak beyirl sapmdaki
veya daha fazla sayida temel tat uyanlan ve "temel" tat traktus solitarius'a aktanlrnaktadu. Dil smmda yer alan
sirkumvallat papillalardan ve agzm diger posteriyor bol-
kategorisine ginneyen diger birka<; tat uyaram tarafmdan
geleri ile bogazdan kalkan ve glossofaringeal sinir ile ile-
uyanlabilir.
tilen tat duyulan <la traktus solitarius'a, fakat biraz daha
arka bolgeye girmektedir. Son olarak, az sayida tat sinyali
Tat Tomurcuklarmm Uyanlma Mekanizmas1
dilin tabam ve faringeal bolgenin diger k1s1rnlanndan
Reseptor Potansiyeli. Tat hucresinin zan, diger duysal vagus siniri yoluyla traktus solitarius'a aktanlmaktadir.
reseptor hi.icrelerinin i;;ogunda oldugu gibi, zarm i<;:i zann Tat lillerinin ti.imu arka beyin sapmdaki tmktus solita-
d1$ma gore eksi ytiklu olacak $ekilde bir di.izenlemeye rius {'.ekirdekleri ile sinaps yapar. Bu <;:ekirdekler, ikinci
sahiptir. Tat ttiylerine bir tat maddesinin uygulanmas1, bu sira noronlannm aksonlanm, dorsal kolon-medyal lem-
eksi potansiyelde kismi bir kayba neden olur; yani tat niskus sisterninin fasiyal bolgelerinin talamik sonlanma-
hi.icresi depolarize hale gei;;er. <;:ogu durumda, geni~ bir larmm hafif<;e medyaline yerle~mi$ olan talamusim ventral
arahk i<;:inde, potansiyeldeki azalma, uyaran madde deri- posteriyor medyal fekirdegindehi ki.ic;i.ik bir alana gonderir.
$iminin logaritmas1 ile yakla$1k bir oranu gosterir. Tat Talamustan kalkan il<;tinci.i s1ra noronlan, uyanyi
687
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

Tat korteksi TAT TERCiHi VE DiYETiN DENETiMi


(anteriyor insula-frontal
operku[um) Tat tercihinin en basit anlam1, bir hayvanm baz1 tip besin-
leri digerlerine yegleyerek ser;mesidir; hayvan, bu olay1,
yiyecegi yemegin tipini denetlemede otomatik olarak kul-
lamr. Ostelik, hayvanm bu lezzet tercihi c;:ogu kez vilcu-

V
dunun belli ozgul roadclelere olan gereksinimine gore
I
degi~iklige ugrar.
A~ag1da anlaulan deneyler hayvanlann bu yetenekle-
al '
posteriyor medyal J rini vucutlannm gereksinimlerine gore nas1l kullandtkla-
c;ekirdegi nm gostermektedir. Once, bobrekustu bezleri r;1kart1lm1~
Korda GenikOlat olan, t:uzdan-yohsun hayvanlar otomatik olarak saf su
Oil timpani gangliyon /

c-1 yerine yuksek deri~imcle sodyum klor-Ur i<;eren suyu


ic;.meyi yeglerler ve bu eylemleri r;ogu kez vUcudun gerek-
sinimlerini kar~1lamaya yeterli olur ve hayvamn tuz azal-
mas1 nedeniyle olmesini onler. tkinci olarak, a~m miktarda
insulin enjeksiyonu yapilan bir hayvanda kan ~ekerinde
du~me meydana gelir ve bu hayvan otomatik olarak
birr;ok ornek arasmdan en tath olan besini sec;.er. Dr;uncu
olarak, kalsiyumu azalmt~, paratiroidektomize hayvanlar
otomatik olarak yuksek der~imde kalsiyum klorur i<;eren
suyu ir;meyi yeglerler.
Aym olay gunli.tk ya~amda da gozlenir. Ornegin, r;ol-
~ekil 54-2. Tat sinyallerinin merkezi sinir sistemine aktarrlmas1. N., lerde "yalanan tuzlarm" birr;ok hayvani r;ok uzaklardan
sinir.
kendisine c;:ektigi bilinmektedir. insanlar da, ho$ olmayan
duygusal his uyand1ran herhangi bir besini reddederler.
Bu, birr;ok durumda bedenlerimizi istenmeyen maddeler-
den korur.
pariyetal serebral kortekste postsentral girusun alt ucuna,
Reseptorler c;:ogu kez gereksinirn duyulan besin mad-
bunun silvian yangmm ir;ine luvnld1g1 yere ve biti~igin-
desine duyarhdir; am.a tat tercihinin nedeni merkezi sinir
deki operktiler alana aktanr. Bu alan serebral somatik alan
sistemine yerle~ik baz1 mekanizmalard1r; bizzat tat resep-
I'deki dilin dokunma sinyallerine ait alanm hafifc;.e lateral,
ventral ve rostralinde yer almaktadu. Tal yollanna ait bu torlerine bagh bir mekanizma soz konusu degildir. Tat
tanunlamadan kolayca gorillecegi gibi bu alanlar dilden tercihinin temelde merkezi sinir sistemine ait bir olay
gelen somatoduysal yollara r;ok s1k1 bir paralellik olduguna inamlmasmm onemli bir nedeni, bir k~inin
gostern1ektedir. lezzet tercihinde lezzetli veya lezzetsiz tatlar hakkmclaki
daha onceye ait deneyirnlerinin baskm rol oynamas1d1r.
Tat Refleksleri Beyin Sapmda Butunle~tirilir. Traktus Ornegin, bir ki?i belli tipte bir besini ald1ktan hemen
solitariyustan kalkan bir<;ok tat sirlyali beyin sap1 ir;inde sonra hastalanm1~sa, bu ki~ide genellikle daba sonra o
superiyor ve inferiyor salivator c;.ekirdeklere dogrudan ile- belli g1daya kar~1 negatifbir tat tercihi veya tattan karinma
tilir ve bu alanlar sinyalleri, besinirl yenilmesi ve sindiril- geli?ir; aym etki alt smtf hayvanlarda deneysel olarak
mesi strasmda tukilrtik salgtlanmasmm denetlenmesine gosterilebilmektedir.
yardun etmek i<;in, submanclibiller, sublingual ve parotis
bezlerine aktanr.

Tada Kar~• H1zh Adaptasyon Geli~mesi. Herkes tat KOKU DUYUSU


duyusunun r;ok h1zh bir adaptasyon gostercligini ve <;ogu
kez bu olaym, uyannm devam etmesi halinde bir dakika Koku, duyulanm1z arasmda en az anla~1lm1~ olamdtr. Bu
i<;inde gerc;.ekle~tigini bilmektedir. Yine de, tat sinir lifleri durum lusmen koku duyusunun oznel bir olay olrnas1 ve
ile yaptlan elektrofizyolojik ara~urmalann ac;.1kc;.a ortaya alt smif hayvanlarda kolayhkla incelenememesidir.
koydugu bir husus, tat tomurcuklannda gorulen adaptas- Durumu daha da karma~tk hale sokan bir diger sorun,
yonun, bu olaym genelde ancak yansmdan sorumlu oldu- birr;ok alt sm1f hayvandaki koku duyusuna oranla insanda
gudur. Su halde, tat duyusuncla sonur;ta gorulen ileri koku duyusunun pek az gel~m~ olmas1dir.
derecede adaptasyon hemen hemen tilmilylc bizzat
merkezi sinir sistemi ir;inde gen;ekle~ir; ancak, bunun OLFAKTOR ZAR
i<;in kullamlan mekanizmalar hilinmemektedir. Bu meka-
nizma, hangi h1zda olursa olsun, adaptasyonun hemen Histolojisi ~ekil 54-3'de gosterilmi~ olan olfaktor zar her
ti\muyle reseptorlerde gori.lldugu diger duysal sistemlerin burun deliginin iist bo!Umunde yer ahr. Medyalcle olfak-
<;ogunda gorulen olaydan farklidir. tl)r zar, superiyor septumun yuzeyi i\zerinde a~ag1 dogru
688
BOLOM 54 Kimyasal Duyular-Tat ve Koku

Olfaktor traktus _ _ _.,,,,

. / Olfaktor bulbus

Mitral h0cre , _ 1 o:(\~,'OJlo


\) I
GlomenJI ' ~

--- -- ..}» ....., ~- r-................


.... _

--- ---- ..............


-- '

Adenil H0cred1~1
Koku Koku siklaz
I _,,,,.- reseptoru I Na•

Olfaktor silyum ~ . _ . -_"~V~ _ ~-, ~•- ~


M0k0s katmam

~ekil 54-3. Olfaktor zann ve olfaktor bulbusun yapIsI ve olfaktor yola


olan baglant1lar.

k.Jvnhr; lateralde superiyor ttirbinat i.izerine ktvnhr ve


orta ttirbinaun iist ytizeyinin kti<;tik bir boli.irniini.in
i.izerini de kaplar. Her burun deliginde, olfakwr zann
ytizey alam yakla$1k 2,4 santimetre karedir.
'I
f\
I
G-proteini
a-----
A~/• )

cAMP

~ekil 54-4. Koku sinyal iletiminin ozetl. Koku verici maddenin G pro-
TNa•

Sitoplazma

Olfaktor Hucreler Koku Duyusunun Reseptor teinine e}lenik reseptore baglanmas1, adenozin trifosfat1 (ATP) siklik
Hucreleridir. Koku hiicreleri (bkz. ~ekil 54-3), aslmda adenozin monofosfata (cAMP) donu~tOren adenllat slklaz1n etkinle~-
mesine neden olur. cAMP hucreye sodyum giri~ini artIran ve hucreyi
merkezi sinir sisteminden koken almt$ bipolar sinir htic- depolarize eden kap11i sodyum kanalirn aktive eder. Bu durum, olfak-
releridir. ~ekil 54-3'de gosterildigi gibi, koku epilelinde tor noronun uyanlmasin1ve aksiyon potanslyelinin merkezi sinir siste-
destek hiicreleri arasmda dagi.lrm$ bu hticrelerin sa)'llan mine iletilmesini saglar.
yakla$1k 100 milyondur. Koku hticresinin mukozal ucu
bir ayak olu$turur ve buradan <;1kan <;aplan 0,3 mikro- G-proteinden bir alfa alt birimi koparak aynhr ve reseptor
metre, boylan 200 mikrometreye kadar olan 4-25 olfaktor hilcre govdesi yakmmda silyer zarm ic yuzune baglanm1~
tii.y (bunlara olfaktor silyumlar da denir) burun bo$lugu- ade11iI sihlazi etkirtle~tirir. Elkinl~en siklaz r;ok say1da
nun i<; ytiztinti kaplayan mtiki.is i<;ine uzamr. D1$anya hiicre ic;:i culenozi11 trifosjat molektilunti siklih adenozin
uzanan olfaktor silyumlar mtiktis ic;inde yogun bir ortti monofosfat (cAMP) haline <;evirir. Son olarak bu cAMP, bir
yapar ve i$le bu silyumlar havadaki kokulara yamt verir diger zar proteini olan kapilt bir sodyum iyon hanaltni
ve daha soma a$ag1da anlattld1gi. $ekilde koku hiicrelerini etkinle~tirir, bunun "kap1sm1" a<;ar ve <;ok btiytik sayida
uyanr. Olfaktor zan i<;inde koku hticreleri arasmda <;ok sodyum iyonu zan a~arak reseptor hiicresinin sitoplazma-
sayida kii<;tik Bowman bezleri yerle$IDi$Lir; bu bezler srna akar. Bu sodyum iyonlan, hucre zan ir;indeki elekt-
olfaktor zann yuzeyine milktis salgtlarlar. riksel potansiyeli aru yonde degi$tirir; boylece koku
noronunu uyanr ve aksiyon potansiyellerini olfahtor sinir
KOKU HUCRELERiNiN UYARILMASI yoluyla merkezi sinir sistemine aktanr.
Koku Hucrelerinde Uyarllma Mekanizmas1. Her Olfaktor sinirlerin etkinle~tirilmesinde kullarulan bu
koku hticresirtin koku veren kimyasal uyarana yamt veren mekanizmamn onemi, uyanct etkiyi en gti<;stiz koku
boltimti olfaktor silyumland1r. Koku maddesi olfaktor maddesi i~in bile btiytik c;apta art1rmas1dir. bzetle, (1)
zann yi.izeyi ile temas ettigi zaman once silyayt orten reseptor proteininin koku maddesi tarafmdan etkinle$Li-
mtikus i<;ine diftizyona ugrar. Daha soma her silyumun rilmesi G-protein kompleksini etkinlestirir, (2) bu hticre
zannda bulunan reseptor protei111erine baglamr (~ekil zannda yer alan c,;ok sayida adenil siklaz molektiltinti
54-4). Her reseptor proteini aslmda uzun bir moleki.tl etkinlt$tirir, (3) bu kat kat fazla sayida cAMP molekttlii
olup ir;e ve d1$a katlanarak zan yakla~tk yedi kez ger;er. olu$ffiasma neden olur ve (4) son olarak, cAMP yine <;ok
Koku maddesi reseptor proteininin dJ$an katlanan daha fazla say1da sodyum iyon kanahru a<;ar. Dola)'lStyla,
k.Jsmma baglamr. Ote yandan katlanan bu proteinin ic;er- ozgul bir koku maddesinin en kti<;tik konsantrasyonlan
deki k1sm1, kendisi de ur; all birimden olu~mu$ bir bile, son derece btiytik sayida sodyum kanaltm a<;acak bir
G-proteini ile e~le~ir. Reseptor proteini uyanld1gi.nda zincir etkisi baslaur. Bu olay, koku maddesinin en kuc;tik
689
Onite X Sinir Sistemi: B. 6zel Duyular

miktanna bile koku noronlanmn gosterdigi olaganustu Temel Koku Duyularmm Ara~tmlmas1
duyarhhktan sorumludur.
Gec;mi~ yillarda, fizyologlann <;ogu, gorme ve tadm birka<;
Koku hucrelerinin uyanlmas1 i<;in kullarulan temel
temel duyuya indirgenebilmesi gibi c;;ok sayida koku
kimyasal mekanizmaya ek olarak, bin;ok fizyolojik
duyusunun da birkac; tane fakat birbirlerinden kesinlikle
faktor uyanlmamn derecesini etkilemektedir. Oncelikle
farkli temel duyuya aynlabilecegini dii$finmiistur. Yaptlan
sadece burun delikl.erine almabilen uc;;ucu maddeler
psikolojik arasunnalara dayanarak, bu duyulan sm1flan-
koklanabilirler. ikinci olarak, uyanc1 maddenin suda en d1rmak i<;in yaptlan bir giri~im asagida sunulmaktad1r:
azmdan hafif<;e <;ozunuyor olmas1 zorunludur; bir madde l. Kafur
ancak bu niteligi ile mukus katmamru as1p koku silyum- 2. Misk
lanna ulasabilir. Uc;;unct\ olarak, maddenin en azmdan 3. C::ic;ek
hafif<;e yagda <;ozunur olmas1 gerekir; bunun olas1 4. Nane
nedeni, silyumun lipit yap1taslarmm lipit i<;inde c;ozt\n- 5. Eter
meyen koku maddelerine kars1 zay1f bir engel 6. Keskin ac1
olusturmas1dir. 7. Kokusmus
Bu Listeuin gerc;;ek temel kokulan temsil etmedigi
Koku Hikrelerinde Zar Potansiyelleri ve Aksiyon kesindir. Yakin tarihlerde, reseptor proteinlerini kodlayan
Potansiyelleri. Uyanlmam1s koku hucrelerinin mikroe- genler hakkmda yaptlm1$ ozgul arast1rmalan da kapsayan
lektrotlarla olc;ulen zar potansiyelleri ortalama olarak <;ok sayida ipucu, en az 100 ana koku bulundugunu
hucre i<;inde -55 milivolttur. Bu potansiyel duzeyinde, dii$findt\rmektedir. Bu durum, goz tarafmdan sadece uc;;
hiicrelerin <;ogu, her 20 saniyede bir taneden, saniyede temel rengin ve dil tarafmclan sadece dort veya be~ temel
2-3 taneye kadar olacak sekilde degisen c;ok yavas h1zda tat duyusunun alg1lanmas1 ile belirgin bir ztthk gosterir.
surekli aksiyon potansiyelleri iiretir. Bazt c;ahsmalar, koku reseptorlerinin 1000 kadar farkh
Koku maddelerinin c;ogu koku h-Ucre zannda depola- tipinin olabilecegini gostermektedir. Kolcu i<;in c;ok say1da
rizasyona neden olur ve hucre ic;indeki -55 milivoltluk temel duyunun bulundugu gorusiinii destekleyen bir
normal eksi potansiyeli -30 milivolt veya altma indirir diger kamt, tek bir maddeye kar~1 koku korliigt\ gosteren
-yani, voltaj1 artl yonde deg~tirir. Bunun yam s1ra, ki$ilerin saptanmi~ olmas1du ve bu tiir yahn koku korli.igu
aksiyon potansiyellerinin sayis1 da saniyede 20-30'a yuk- 50'den fazla birbirinden farkh madde i<;in behrlenmi$tir.
selir, ince bir olfaktor sinir lifi ic;;in bu sayi c;ok yuksek Bu maddelerin her birine kar~1 gorulen koku korlugunun,
bir h1zdir. o madde ic;in koku hticrelerinde uygun reseptor proteini-
Genis bir arahk ic;inde, olfaktor sinir uyanlannm hlZl nin eksikligini gostercligi santlmaktad1r.
yaklas1k olarak uyan siddetinin logaritmas1 ile oranllh bir Kokunun Duygusal Dogas1. Koku, tat duyusundan
degi$iklige ugrar, bu da koku reseptorlerinin , diger duysal bile daha fazla ho~a gitme veya ho~a gitmeme gibi duygusal
reseptorlere benzer sekilde aym iletilme ilkelerine uydu- nitelige sahiptir. Bu nedenle, besin sec;iminde, koku ola-
gunu gosterir. sthkla tat duyusundan c;;ok daha fazla onem tasunaktadu.
Gerc;ekten de, daha once hoslanmad1g1 bir yiyecek yemi~
Koku Duyularmm H1zh Adaptasyonu. Koku reseptor- bir ki~i, aym g1dayla ikinci kez kar~1la:it1gmda, bunun
leri, uyanlmalanm izleyen ilk saniye i<;inde yaklasik %50 kokusunu alrnakla midesinin buland1gm1 ifade eder.
oramnda adaptasyon kazarurlar. Daha sonra adaptasyon Bunun aksine, dogru nitelikte sec;ilmi~ bir parfiim, insan
<;ok az ve <;ok yavastir. Yine de kendi deneyimlerirnizden duygulanmn gii<;lii bir uyaram olabilir. Ek olarak, bazi alt
bildigimiz gibi, koku duyusu, c;ok guc;;lu kokular bulunan smif hayvanlarda, kokular cinsel yonelimin ana
bir atrnosfere girildiginde, ilk bir dakika i<;inde hemen uyanc1s1d1r.
tiimuyle adaptasyon saglamaktad1r. Bu psikolojik adap-
Koku E~igi. Kokunun bashca niteliklerinden bir tanesi,
tasyon, reseptorlerin yapugi uyumdan kat kat fazla oldu-
havada c;ok kii<;iik nicelikte bulunan uyanc1 bir ajamn bir
gundan, bu ek adaptasyonun buyuk ktsmmm merkezi
koku duygusu uyandirabilrnesidir. Ornegin, bir mililitre
sinir sisteminde gerc;eklestigi hemen hemen kesindir. Bu
havada 1 gramm sadece 25 trilyonda biri dUzeyinde
durum tat duyulan i<;in de gec;erli gibi gozukmektedir.
bulunan metilmerkaptan adh maddenin varhg1, koku yolu
Adaptasyon i<;in ileri suriilen noron mekanizmalann- ile anla$llabilir. Bu son derece kiic;Uk e~ik nedeni ile, bu
dan biri sudur: Buyuk sayida sentrifilgal sinir lifi beynin
madde ta~1yic1 borulardan c;ok kuc;iik diizeyde bir gaz
koku bolgelerinden kalk1p koku yolu boyunca geriye kac;agmm bile gaz kokusuyla fark edilebilmesi i<;in dogal
dogru inmekte ve olfaktor bulbusta yer alan ozgul inhi- gaza eklenmektedir.
bitor hiicreler olan grnniil hii.creleri uzerinde sonlanmak-
tadir. Merkezi sinir sisteminin, bir koku uyansmm Koku ~iddetlerinin Derecelendirilmesi. Maddelerin
ba~lamasrndan sonra, olfaktor bulbus ic;inde koku sinyal- koku duyusu uyandtran esik konsantrasyonJannm son
lerinin iletilrnesini bask1lamak uzere htzla bir geribildirim derece dusuk olmasma karsm, biri,;ok (eger hepsi degilse)
gelistirdigi ileri siiriilmi.tsti\r. koku maddesi, e~gin sadece 10-50 kau daha yuksek
690
BOLOM 54 Kimyasal Duyular- Tat ve Koku

deri~imde bulundugunda, kokunun en yi.iksek $iddette olfaktor bulbusa girerler. ~ekil 54-3'de olfaktor zardaki
algilanmasm1 saglar. Bu durum, yogunluk aynnumn c;ok hoku hii.creleri ile olfaktor bulbus arasmdaki s1k1 ili~ki
ince bic;imde yap1labildigi vticuttaki diger duysal sistem- gosterilmi~ olup, koku hticrelerinden pkan k1sa aksonlar
lerin c;ogu ile z1thk gostermektedir. Ornegin gozde olfaktor bulbus ic;inde, glomeriiller ad1 verilen c;ok sayida
500.000'de 1, kulakta 1 trilyonda l'lik fark aym edilebil- globtiler yap1da sonlanrr. Her bulbusta, bu glomerllller-
mektedir. Bu farkhhk, koku duyusunun kokunun nicel den binlerce bulunur; bunlarm her biri koku hucrelerin-
saptanmasmdan c;ok, aslmda kokunun varhg1 veya den gelen yakla~1k 25.000 aksonun sonlanma noktas1d1I.
yoklugu ile ilgileniyor olmas1 ile apklanabilir. Her glomertilde, 25 kadar iri mitral hii.cre ile 60 kadar tii.y
demeti hii.cresinin dendritleri de sonlamr; bu hticrelerin
KOKU SiNYALLERiNiN MERKEZI SiNiR govdeleri olfaktor bulbus ic;inde glomertillerin ilsttinde
SiSTEMiNE AKTARILMASI yer almaktad1r. Bu dendritler, koku hticre noronlan ile
baglant1 kurmakta ve mitral ve ttiy demeti hticreleri
Beynin koku boli.imleri ilkel hayvanlarda geli~m~ olan ilk akc;onlanm olfaktor yolu ic;inden gec;irerek olfaktor sin-
beyin yap1lan arasmda yer ahr ve beynin geri kalan kis-
yalle1ini merkezi sinir sisteminin daha list duzeylerine
ffillllll btiytik boltimu koku ile ilgili bu ba$lang1c; boli.imu-
aktarmaktad1r.
ntin c;evresinde geli~mi~tir. Gen;:ekten de, ba~langic;ta Yap1lan baz1 ara~urmalar, farkh glomertillerin farkl1
koku almaya hizmet veren beynin bu boli1mti daha sonra kokulara yamt verdigini dti~tindurmektedir. Dolay1S1yla,
evrim sonucu duygular ve insan davran~nm diger yon-
merkezi sinir sistemine iletilen farkh koku i~aretlerinin
lerini denetleyen bazal beyin yap1lanna donti?mti$ttir; bu c;oztimlenmesi ic;in ozgtll glomertillerin gerc;ek anahtar
sistem 1imbili sistem arum ahr ve Boltim 59'da ele
rolu yiiklenmesi olas1dir.
altnrm$trr.

Koku Sinyallerinin Olfaktor Bulbusa Aktarilmas1. Merkezi Sinir Sistemine Giden ilkel ve
~ekil 54-5'de olfaktor bulbus gosterilmi$tir. Bulbustan Yeni Koku Yollari
geriye dogru yonelen koku siniri liflerine l.kafa siniri veya Koku yolu beyine mezensefalon ve serebrum arasmdaki on
koku yolu ad1 verilir. Ote yandan, ashnda hem bu yol hem kav~ktan girer; yol burada ~ekil 54-5'de gosterildi.gi gibi
de bulbus beyin dokusunun beyin tabanmdan ileri dogru iki yola aynhr; bunlardan bir tanesi medyal olarak beyin
geli?mesinden ibarettir; bunun ucunda yer alan sogamms1 sap1mn medyal kohu alanma, digeri lateral olarak lateral
geni~leme olan olfahtor bulbus, beyin bo$lugunu bu run koku alanma gider. Medyal koku alam ilkel koku sistemini
bo$lugunun tavanmdan ay1ran kribriform kemigin hemen Lemsil ederken, lateral koku alam (1) daha az eski koku
1.izerine yerl~mi$tir. Kribriform kemik tizerinde c;ok sistemine ve (2) yeni bir sisteme girdi saglar.
say1da kuc;uk delikler bulunur; burun bo~lugundaki
olfaktor zardan kalkip yukanya dogru yonelen aym sayida ilkel Koku Sistemi-Medyal Koku Alam. Medyal
ktic;tik sinirler bu deliklerden gec;ip kafatas1 bo~lugundaki koku alam hipotalamusun hemen ontinde beynin ortaba-
zal boltirnlerine yerle?mi~ bir grup <;ekirdekLen olu$mak-
tadir. Buradaki en belirgin yaptlar, hipotalamusu ve
beynin lirnbik sisteminin diger ilkel bolilmlerini besleyen
orta hat c;ekirdekleri olan, septal {:ekirdeklerdir. Bu alan,
temel davram?la en c;ok ili~kili olan beyin alamdrr (Bolllm
Hipotalamus 59'da tammlanm1~ur).
' ~ , ku alam
Deney hayvanlannda beynin her iki tarafmdaki lateral
\ ~ /Prefontal koku alanlanmn c;1karnlmas1 ve sadece medyal sisternin
........__ I / ~ korteks yerinde brraktlmas1 ile ne oldugu incelenerek, medyal
koku alanmm onemi en iyi ~ekilde anla$1labilir. Bu alan-

l~_ - -\ ~ ·: y ~~oo, lann c;ikart1lmas1, yiyecegin kokusu veya kokuya e?lik


eden ilkel duygusal dtirttilerin neden oldugu dudaklan

✓,/
~ · ~ \ Mitral yalamak, ttiktirllk salg1lanmas1 ve diger beslenme yamt-
lan gibi kokuya verilen daha ilkel yamtlan nadiren etkiler.
r,
' ( . "" 'r.
!1-' - .~
~ · "'\
\<'-.'. .,° '" Olfaktiir
bulbus
Bunun aksine, lateral alanlann c;1kart1lmas1 c;ok daha kar-
ma$Lk olfaktor ko$ullu refleksleri ortadan
' -----~~ ' ' J ·+--_...- Orbito kaldumaktadrr.
_/ L:teral
. oku frontal
Eski Koku Sistemi-Lateral Koku Alam. Lateral koku
Beyin sapI ' ) H. alam korteks alam temel olarak prepiliform ve piriform korteks ile amig-
ipokampus 1iemporal
korteks daloid i;:ehirdeklerin kortikal boltimtinden meydana gel-
mi~tir. Bu alanlardan kalkan sinyal yollan, ozellikle
~ekil 54-5. Olfaktor sistemin noral baglant1lan. bireyin daha onceki deneyimlerine dayanarak baz1
691
Onite X Sinir Sistemi: 8. Ozel Duyular

besinleri sevmeyi veya kac;mma}'l ogrenmesinde en buyuk derneti hucrelerine inhibitor sinyaller gonderir. i$te bu
onemi ta$tyan yap1lar olan hipokampus gibi daha az ilkel inhibitor geribildirirnin, ki~inin bir kokuyu digerinden
boltimleri ba$ta olmak tizere, limbik sistemin hemen tum ay1rmak i<;in sahip oldugu ozgt11 yetenegi keskinle~tir-
boltimleri.ne gider. Omegin, bu lateral koku alam ve mekte kullarulabilecegine inamlmaktadir.
bunun lirnbik davran~ sisterni ile olan c;:ok sayida baglan-
usmm, bir k4,inin daha once bulant1 ve kusmaya neden Kaynaklar
olmu~ g1dalara kar~1 mutlak bir kac;:mma gel4,tirrnesine Auffarth B: Understanding smell- the olfactory stimulus problem.
neden olduguna inamlmaktadu. Neurosci Blobehav Rev 37: 1667, 2013.
Lateral koku alanuun onemli bir niteligi, bu alandan Bermudez-Rattoni F: Mole<ular mechanisms of taste-re<ognition
c;tkan c;ok sayida sinyal yolunun temporal lobun antero- memory. Nat Rev Neurosci 5:209, 2004.
Carleton A, Accolla R, Simon SA: Coding in the mammalian gustatory
medyal boliimiinde yer alan ve paleokorteks am verilen system. Trends Neuroscl 33:326, 2010.
serebraJ korteksin daha eski bir boliimiinii de dogrudan Chandrashekar J, Hoon MA, Ryba NJ, Zuker CS: The receptors and
besliyor olmas1dir. Bu bolge, duysal sinyallerin once tala- cells for mammalian taste. Nature 444:288, 2006.
musa ugramaks12m dogmdan kortekse ula$tlg1, turn Dotson CD, Geraedts MC, Munger SD: Peptide regu lators of periph-
serebral korteksteki tek aland1r. eral taste function. Semin Cell Dev Biol 24:232, 2013.
Giessel AJ, Datta SR: Olfactory maps, circuits and computations. Curr
Opin Neurobiol 24:120, 2014.
Yeni Vol. Dorsomedyal talamik c;ekirdege ve sonra orbi-
Housley GD, Bringmann A, Reichenbach A: Purinergic signaling in spe-
tofrontal korteksin lateroposteriyor c;eyregine gec;erek, cial senses. Trends Neurosci 32: 128, 2009.
talamusu boylu boyunca a~an yeni bir koku yolu bulun- Keller A, Vosshall LB: Better smelling through genetics: mammalian
mu~tur. Maymunlarda yaptlan deneyler esas almd1gmda, odor perception. Curr Opin Neurobiol 18:364, 2008.
bu yeni sistem olas1hkla kokunun bilinc;li analizine Liman ER, Zhang YV, Montell C: Peripheral coding of taste. Neuron
81 :984, 2014.
yard1m etmektedir.
Lodovichi C, Belluscio L: Odorant receptors in the formation of the
olfactory bulb circuitry. Physiology (Bethesda) 27:200, 2012.
Ozet. Sonuc; olarak, sanki, ilhel koku sistemi temel koku Mandairon N, Linster C: Odor perception and olfactory bulb plasticity
reflekslerine hizmet etmekte, eski si.stem g1da ahm1 ile in adult mammals. J Neurophysiol 101 :2204, 2009.
zehirli ve saghks1z g1dalardan kac;mmanm otomatik fakat Matsumoto i, Ohmoto M, Abe K: Functiona I diversification of taste
k1smen ogrenilebilen denetirnini saglamakta, yeni sislem cells in vertebrates. Semin Cell Dev Biol 24:210, 2013.
ise diger kortikal duyu sistemlerinin c;oguna benzemek- Mori K, Takahashi YK, lgarashi KM, Yamaguchi M: Maps of odorant
molecular features in the mammalian olfactory bulb. Physiol Rev
tedir ve kokunun bilirn;li algilanrnas1 ve analizi ic;in 86:409, 2006.
kullamlmaktadu. Nei M, Niimura Y, Nozawa M: The evolution of animal chemosensory
receptor gene repertoires: roles of chance and necessity. Nat Rev
Olfaktor Bulbusta Etkinligin Merkezi Sinir Sistemi Genet 9:95 1, 2008.
Tarafmdan Sentrifugal Denetimi. Beynin koku Roper SD: Taste buds as peripheral chemosensory processors. Semin
boltimlerinden kaynaklanan sinir liflerinin birc;:ogu beyin- Cell Dev Biol 24:71, 2013.
Smith DV, Margolskee RF: Making sense of taste. Sci Am 284:32,
den ba$1ayarak olfaktor yol ic;inde olfaktor bulbusa dogru 2001.
d~an yonde gider (yani, beyinden perifere "sentrifugal" Tizzano M, Finger TE: Chemosensors in the nose: guardians of the
olarak) . Bu lifler olfaktor bulbustaki miu-al ve ti.iy demeti airways. Physiology (Bethesda) 28:51, 2013.
hticreleri arasma yerle~mi~ buyuk sayidaki kuc;:uk grantil Yarmolinsky DA, Zuker CS, Ryba NJ: Common sense about taste: from
hticreleri uzerinde sonlamr. Graniil hiicreleri miu-al ve ttiy mammals to insects. Cell 16;139:234, 2009.

692
Sinir Sistetni: C. Motor ve
Biitiinle~tirici Norofizyoloji
55 Omuriligin Motor l~levleri; Omurilik
Refleksleri
56 Motor i~levin Korteks ve Beyin Sap1
Tarafmdan KontrolO
57 Serebellum ve Bazal Gangliyonlarm
Genel Motor Kontrole Katk1lan
58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel
l~levleri, Ogrenme ve Bellek
59 Beynin Davrani~ ve Motivasyonla ilgili
Mekanizmalan-Limbik Sistem ve
Hipotalamus
60 Beyin Etkinlik Durumlan-Uyku, Beyin
Dalgalan, Epilepsi, Psikozlar ve
Demans
61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal
Medulla
62 Beyin Kan Ak1m1, Beyin-Omuril ik S1v1s1
ve Beyin Metabolizmas,

693
.
B0L0M 55

Omuriligin Motor i~levleri;


Omurilik Refleksleri

Duysal bilgi, sinir sisteminin rilm seviyelerinde bULUnle~- sap1 ve hatta serebral korteks gibi sinir sisteminin daha
tirilmekte ve omurilikte nispeten basit kas reileksleriyle ytiksek seviyelerine gonderir.
ba~layan, beyin sapmda daha karma~i.k cevaplara eri~en Omuriligin her segroent.i (her bir spinal sinir sevi-
ve nihayet beyinde kontrol edilebilir en karma~1k kas yesi), gri madde ic;erisinde bulunan birkac; milyon norona
becerilerine donti~en uygun motor yarutlara neden sahiptir. Boltim 48 ve 49'da taru~1lan duysal ileti noron-
olmaktad1T. lan d~mdaki diger noronlar iki tiptir: (1) on motor noron-
Bu boltimde, kas i~levlerinin omurilik tarafmdan lar ve (2) aranoronlar.
kontroltinti tart1~acag1z. Ornuriligin ozel noron devreleri On Motor Noronlar. Omurilik gri madd~i on boynu-
olmaksmn, beyindeki en kompleks motor kontrol sis-
zunun her bir segmentinde binlerce noron yer almakta-
temleri bile herhangi bir amaca yonelik kas hareketini
dir. Oteki noronlann c,;ogundan yUzde 50 ile yUzde 100
ba~latamaz. Omegin, beynin herhangi bir yerinde,
oranmda daha btiyuk olan bu noronlar on motor noronlar
yUrtimek ir;in gerekli olan bacagm one ve arkaya ozel
olarakadlandmltr (~eldl 55-2). Bu noronlardan ba~layan
hareketlerini doguracak noronal devre yoktur. Oysa bu
sinir lifleri on koklerle omurilikten aynlarak dogrudan
hareketlerin devreleri omuriliktedir ve beyin yUrtime
iskelet kas liilerini inerve eder. Bu noronlar alfa motor
stirecini ba~latmak tizere omurilige sadece emir sinyalle-
n6ron1ar ve gama motor n6ron1ar olmak i.izere iki tiptir.
rini g5nderir.
Bu arada beynin roltinti de ktic;umsemeyelirn. Omegi.n Alfa Motor Noronlar. Alfa motor noronlardan, c,;aplan
beyin, gerektiginde domne hareketlerini saglama, h1z- ortalama 14 mikrometre olan kalm tip A alfa (Aa) motor
lanma stiresince vucudu one egme, ihtiyac; oldugunda
hareketleri yiirtime durumundan su;ramaya donti~ttirme,
dengeyi stirekli izleme ve koruma stirecinde rol alan
SoliterhOcre
ard~1k omurilik aktivitelerini kontrol etmek ic,;in emirler
verir. Bunlann hepsi beyinde Uretilen "analitik" ve "emir"
sinyalleri sayesinde yap1hr. Fakat bu, omuriligi.n bizzat
emirlere hedef olan c;ok say1da noronal devresini de
gerektirir. Bu devreler, ktic,;tik bir kism1 haric; tiim kaslann
dogrudan kontroltint\ saglar.
Traktus
kortikospinalis
MOTOR 1$LEVLER l(:iN OMURILiGiN
ORGANIZASYONU - - - - - - -- .,..--Aran6ronlar
Omuriligin gri maddesi omurilik refleksleri ic,;in btitiin-
l~tirme alamd1r. ~eldl 55-1 , tek bir omurilik segmentin-
deki gri madden.in tipik organizasyonunu gostermektedir.
...._,;,._~ ! J o." ..-
noron

Duysal sinyaller omurilige neredeyse tamamen posteriyor


veya dorsal kokler olarak da bilinen duysal koklerle girer.
Omurilige girdikten sonra, her duysal sinyal iki ayn
yonde yol ahr: Duysal sinirin bir dab omuriligin gri mad-
desine girer-girmez hemen sonlamr ve yerel bolgesel
omurilik reflekslerini ve diger yerel etkileri meydana Motork6k
getirir. Diger bir dah, sinyalleri daha onceki boltimlerde $ekil 55-1. Periferlk duysal lifler ve kortikospinal liflerin omuriligin ara-
belirtildigi gibi omu1iligin daha yuksek dtizeyleri, beyirl noron ve 6n motor n6ronlanyla ba~lantilan.

695
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BuWnle~tirici Norofizyoloji

Dorsal kok gangliyonu ~ yard1mc1 olan has igciklerinin orta bolumtinil


Arka boynuz ~
-~ -
olu~turmaktadirlar.

Aranoronlar. Aranoronlar arka boynuzlar, on boynuzlar


1
Ara beige--..._____ ve ~ekil 55-l'de gori.ildi.igi.i gibi, bu ikisinin arasmdaki
I alanlar dahil olmak ilzere omurilik gri maddesinin btitiln
alanlannda bulunrnaktadu. Bu hilcreler on motor noron-
lann yakla~1k 30 katI kadar bir sayidadJTlar. Ki.i<;iik olan
Onboynu z / ve <;ok kolay uyanlabilen bu hi.icreler, s1kbkla kendiligin-
den aktif duruma gec;erler ve saniyede 1500 gibi bir hizla
Gama motor noron la lifi de~arj yapabilirler. Birbirleriyle pek <;ok baglanulan
Alfa motor noron
1b lifi vard1r ve aynca ~ekil 55-l'de gosterildigi gibi <;ogu dog-
rudan on motor noronlarla sinaps yaparlar. Aranoronlar
Motor
ve on motor noronlar arasmdaki ara baglannlar, bu
son plak , _1 ~
boli.imi.in sonunda ele almacak olan omurtligin btitilnle$-
tirici i~levlerinin <;ogundan sorumludur.
lskelet kas, ,:::::>< -/- Aslinda diverja11, konverjan ve tekrarlayan-de§a1j ve
Kas igcigi Golgi tendon organ , diger tip devreler de dahil, Bolilm 47'de tanunlanan
~ekil 55-2. Peri ferik duysal lifler ve iskelet kaslann1 inerve eden 6n noronal devrelerin tiim farkh tipleri omurilik aranoron
motor n6ronla r. hi.icre havuzunda bulunmaktadtr. Bu boli.lmde, omuri-
Motor Duysal Motor liki;e ozel refleks etkinliklerinin ger<;ekle~tirilrnesinde bu
~ ~ ,...,.__ farkh devrelerin bir<;ok uygulamas1111 gorecegiz.
Ct 'Y la II "'I
14 µ,m 5 µ,m 17 µ,m ,a µm 5 µ.m Spinal sinirlerden gelen duysal sinyallerin ya da
beyinden gelen sinyallerin ancak c;ok az1 dogrudan on
motor noronlarda sonlamr. Neredeyse bu sinyallerin
tama1m once aranoronlara ta$marak uygun ~ekilde i~lem
- 7- ~, gori.ir. Boylece, ~ekil 55-l'de gosterildigi gibi, beyinden
kaynaklanan kortikospinal yol neredeyse tamamen spinal
Alfa motor / K1hl
sonlanmas, aranoronlar ilzerinde sonlamr. Ancak, bu yoldaki sinyal-
Gama motor
I
ler, aranoron havuzunda oteki spinal yollardan ya da
sonlanmas1 sonlanma spinal sinirlerden gelen sinyallerle entegre edildikten
---------1cm----------1 sonra, nihayet kas fonksiyonunun kontrolil ic;in on motor
noronlarda sonlarur.
~ekil 55-3. Kas igciginin bOyOk ekstrafOzal iskelet kas lifleriyle ili~kisi .
gosterilmektedir. Kas igciglnin hem motor hem de duysal inervasyo-
nuna dikkat ed iniz.

Renshaw Hucreleri <;evredeki Motor Noronlara


sinir lifleri <;1kmaktad1r. Bu lifler kasa girdikten soma
inhibitor Sinyaller Ta~1r. Omuriligin yine on boynuzunda
bin;ok kez dallamr ve biiyi.ik iskelet kas liflerini inerve
bulunan ve motor noronlarla yakm ili~kide olan, ,;ok say1da
eder. Tek bir alfa sinir lifinin uyanlmas1 ile i.i<; gibi az
kiic;i.ik aranoron Renshaw 11iicreleri olarak adlandmlmaktadrr.
sayida liften yUzlerce life kadar degi~en say1larda iskelet
On motor noron aksonu, noronun govdesinden aynld.tkt.an
kas lifleri uyanlmaktadu- ki, hepsi birden topluca motor neredeyse hemen sonra, aksondan ayTJlan kollateral dallar
unite olarak adlandmhr. Sinir impulslannm iskelet kasla- kom~u Renshaw hticrelerine uzamr. Renshaw hi.icreleri inhi-
nna iletilmesi ve bunlann kasm motor iinitelerini uyar- bitor hiicnlerdir ve ~evredeki motor noronlara inhibitor
mas1 Boli.im 6 ve 7'de tarn~Ilm~tir. impulslar gonderirler. Boylece, her motor noronun uyanl-
mas1, lateral Lnhibisyon olarak adlandmlan bir etki ile kom~u
Gama Motor Noronlar. Omuriligin on boynuzlannda, motor noronlan inhibe etme egilimi gosterir. Bu etki ~u temel
iskelet kas lifleriain kastlmas1m saglayan alfa motor nedenden dola)'l onemlidir: Motor siscem, duysal sistemin
noronlarla birlikte, onlann yans, kadar bir sayida ve daha kulland1g1 ilkeye uygun olarak, sinyaUerini odakla$nrmak ya
da keskinle~tinnek it;in bu lateral inhibisyonu kullanmakta-
ki.i<;ilk yap1da gama motor 11oro11lar bulunmaktadH. ~ekil
du. Yani sinyallerin lateral olarak ya)'llma eg-ilimi onlenerek,
55-2 ve 55-3'de gorilldilgil gibi, bu gama motor noronlar ana sinyal iletisinin azalmadan yerine ula$mas1
impulslan ortalama 5 mikrometre <;apmda olan daha saglan.maktad1r.
kil<;tik tipteki A gama (Ay) motor sinir lifleri yoluyla Bir Omurilik Di.izeyinden Diger Duzeylere Multiseg-
intrafuza1 lifter olarak adlandmlan kU<;tik ve ozel iskelet menter Baglant1lar- Propriyospinal Lifler. Omurilikte
kas liOerine iletirler. intrafuzal lifier, bu bolilmiln sonunda yukan ~1kan ve a$ag1 inen bi.iti.in lillerin yandan fazlas1
tarn~llacak olan ve temel kas "tonusunun" kontroliine
696
Solum 55 Omuriligin Motor i~levleri; Omuril ik Refleksleri

propriyospinal liflerdir. Bu lifier ommiligin bir segmentinden


digerine giderler. Aynca, duysal liner arka koklerden omuri-
lige girdiklerinde ~atallamrlar ve omuriligin yukan ve a~agi.-
sma giden dallara aynhrlar. Bu dallardan baz.ilan sinyalleri 9ekirdek torbal I Iii
(infrafuzal kas)
her iki yonde sadece bir ya da iki segmente iletirken, orekileri
<;ekirdek zincirli lit
birc;ok segmeute ta~u-. Omuriligin bu c;1kan ve inen propri- (infrafuzal kas)
yospinal lifie1i bu boli.imde daha sonra anlattlacak olan mul-
tisegmenter rdleks yollaruu yapar. On ve arka ekstremitelerin
~ekil 55-4. ~ekirdek t orbali ve zincir ~eklrdekli kas igcig i liflerlnin Oze-
~zamanh hareketlerini duzenleyen refleksler de bunlara
rindeki sinirsel baglanulann detaylan. (Stein RB'den degi?tirilerek: Pe-
dahildir. ripheral control of movement. Physio/ Rev 54: 225, 1974.)

KAS DUYSAL RESEPT0RLERI-KAS


IGCIKLERi VE GOLGi TENDON
ORGANLARI-VE KAS reseptor olarak gorev yapar. igcigin kastlan ur; kis1mlan,
KONTROL0NDEKi ROLLERi daha once tammland1g1 gibi omuriligin on boynuzundaki
kur;uk tip A gama motor noronlardan kaynaklanan ku~uk
Kas ~levinin uygun ~ekilde kontrohi, sadece omuriligin gama motor sinir li]Ieriyle uyanhr. Bu gama motor sinir
on motor noronlanyla kasm uyanlmasm1 gerektirmekle lillerine aym zamanda, ekstrafuzal iskelet kaslanm inerve
kalmaz, aym zamanda her bir kasm her andaki ~levsel
eden btiyuk alfa eferent liflerin (tip A alfa sinir lifleri)
durumunu surekli olarak omurilige bildiren duysal geri-
aksine, gama eferent lifler de denir.
bildirim bilgilerini de gerektirir. Yani, kasm boyu ne
kadardu, o anclaki gerim derecesi nedir ve boyu ya da
gerimi hangi luzda degi~mektedir? Bu bilgiyi saglamak Kas igciklerinin Duysal inervasyonu. Kas igciginin
ic;in, kaslar ve kaslarm tendonlan oldukc;a bol bulunan reseptor boli.\mu onun merkezi k1sm1chr. intrafuzal kas
iki ozel lip duysal reseptorle donattlm~ur: (1) Kas igcik- lilleri bu alanda aktin ve miyozin kas1labilir elemanlanna
leri (bkz. ~ekil 55-2), bunlar kasm orta Mlumleri sahip degildir. ~ekil 55-3'de ve daha aynntth olarak ~ekil
boyunca yer ahr ve sinir sistemine kasm boyu veya 55-4'de gosterildigi gibi, duysal lifler bu bolgeden ba~lar
boyundaki degi~irn hmyla ilgili bilgileri gonderir ve (2) ve igcigin orta bolgesinin gerilmesiyle uyanhr. Kolayca
Golgi tendon organlan (bkz. ~ekil 55-2 ve 55-8), kasm anla~tld1g1 gibi, kas igcigi reseptoru iki yoldan
tendonunda yer ahrlar ve tendonun gerimi veya gerimin uyanlabilir:
deg~e hm ile ilgili bilgileri iletirler. 1. Kasm tiimi.iyle uzamas1, igcigin orta boltlmiinfi
Bu iki resept5rden gelen sinyaller, neredeyse tumilyle gererek reseptortl uyanr.
kasm kendi kendisini kontrol etmesine hizmet eder. Bu 2. Kasm boyu ttlmuyle degi~mese bile igcikteki int-
reseptorler neredeyse lamamen bilinr;aln dtizeyde <;ah~tr. rafuzal liflerin uc; bolumlerinin kas1lmas1 da liflerin
Buna ragmen, r;ok miktardaki bilgiyi yah11z omurilige orta k1smm1 gerer ve sonur;ta reseptori.i uyanr.
degil aym zamanda serebelluma ve hatta serebral kortekse Kas igciginin merkezi reseptor alanmda birincil ve
gondererek, sinir sisteminin biltiln bu bolilm1erinin kas ikincil aferent sonlanma ~eklinde iki tip duysal sonlanma
kas1lmasmm kontrolu i$levlerine yard1mc1 olurlar. bulunmaktadu.

KAS iGCiKLERiNiN Primer Sonlanma. Reseptoriin ortasmda btiyi.ik bir


RESEPTOR i~LEVi duysal lif her intrafuzal lifin merkezi bolgesinin etrafm1
spiral ~eklinde sararak, primer sonlanma veya aniilospiral
Kas lgciginin Yap1s1 ve Motor inervasyonu. Kas
sorilanma denen yap1yi olu~turur. Bu sinir lifi ortalama
igciklerinin organizasyonu ~ekil 55.3·c1e gosterilmekle-
r;ap1 17 rnikrometre kaclar olan Ia lifi tipindedir ve duysal
dir. Her igcik, 3-10 milimetre uzunlugundadir. Her igcik,
sinyalleri omurilige iletme lnz1 tilm vucuttaki herhangi
ur;lannda sivrile$en ve etra(mdaki buyuk ekstrafuzal
bir duysal sinirinki kadar h1zh olup, 70-120 m/sn
iskelel kas liflerinin glikokaliksine tutunan 3-12 kadar
kadard1r.
r;ok kui;;iik intrafuzal kas lifinden meydana gelmektedir.
Her intrafuzal lif, c;ok ki.ir;Uk bir iskelet kas lifidir.
Bununla birlikte bu liflerin her birinin orta boltimunde. Sekonder Sonlanma. Tip II lifleri ~ekil 55-3 ve
-yani iki ur; arasmdaki orta bolgecle- aktin ve miyozin 55-4'de gosterildigi gibi, ortalama r;aplan 8 rnikrometre
filamentleri yoktur veya r;ok azd1r. Bu nedenle, ur;lar ve genelde bir, bazen de iki claha ki.ir;lik duyu lilleri olup
kas1lcl1g1 zaman bu merkezi bolge kas1lmaz. Bumm yerine primer sonlanmamn bir Larafmdan veya her iki tarafm-
buras1 daha soma ar;1klayacag1m1z gibi, bir duysal dan reseptor bolgesini inerve eder. Bu duysal
697
Unite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunle}tirici Norofizyoloji

sonlaumaya sekonder sonlanma ad1 verilir; genelde sekon- bildirmek ic;in omurilige her birisi negatif veya pozitif son
der sonlanma , Ia lillerinin intrafuzal lifleri sard1g1 ~ekilde derece gilc;lU sinyaller gonderir.
sarar, fakat stkhkla bir <;ahnm dallan gibi yay1lir.
Statik ve Dinamik Yamt ~iddetinin Gama Motor
intrafuzal Liflerin ~ekirdek Torbah ve Zincir
Sinirlerle Kontrolu. Kas igciklerine giden gama motor
~ekirdekli Liflere Ayrilmas1-Kas igciklerinin sinirler iki tipe aynlir: Gama-dinamik (gama-d) ve gama
Dinamik ve Statik Yamtlan. Kas igcigindeki intrafuzal statik (gama-s). Bu gama motor sinirlerden ilki, esas
liflerin de iki tipi varda: (1) {ekirdek torbah has lifleri (her olarak c;ekirdek torbah intrafuzal lifleri ve ikincisi de
bir igcikte bir ile il<; kadar). ~eldl 55-4'te -Ustteki lifte ba~hca zincir c;ekirdekli intrafuzal lifleri uyanr. Gama-d
gor-Uldugu gibi, birka<; tane kas lifi <;ekirdegi reseptor lifleri <;ekirdek torbah lifleri uyard1g1 zaman, kas igciginin
alammn orta k1srr11nda geni~lemi$ bir "kese" i<;inde top- dinamik cevab1 a~m derecede artar, oysa statik cevap pek
lamru~nr ve (2) z.incir {ekirdekli lifter (il<; ile dokuz kadar): az etkilenir. Diger taraftan, zincir <;ekirdekli lifleri uyaran
gama-s liflerinin uyanlmaSI statik cevab1 artmrken
<;ekirdek torbah lillerin yans1 kalmhgmda ve uzunlugun-
dinamik cevap Uzerinde daha az etkiye nede.n olur.
dad1r. $eklin alt kismmdaki lifte goriildtigti gibi reseptor ilerideki paragrafiarda kas igciginin bu iki tip cevabmm
alam boyunca bir zincir gibi srralan~ <;ekirdekler bulun- kas kontroluniln farkh liplerinde onemli oldugu
maktadir. Primer duysal siuir sonlanmas1 (17 rnikromet- anlaulmaktadrr.
relil( duysal lif), hem <;ekirdek torbah intrafuzal lifler hem
de zincir <;ekirdekli lifler tarafmdan uyanhr. Ote yandan, Normal Ko~ullarda Kas igciklerinin Surekli De~arj1.
sekonder sonlamna (8 mikrometrelik duysal !if), ise Normalde, ozellikle gama ti fi bir miktar uyankhgmda, kas
genelde yalmz <;ekirdek zincirli liller tarafmdan uyanlir. igcikleri silrekli olarak duysal sinir impulslan ol~turur-
Bu ili~kiler ~eldl 55-4'de gosterilmi~tir. lar. Kas igciklerinin gerilmesi d~rj oramm artmrken,
igcigin k1salmas1 de~arj h12m1 azaltrr. Boylece igcikler
Primer ve Sekonder Sonlanmalarm Her ikisinin omurilige ya pozitif sinyaller gonderir (impuls sayi.srrun
Reseptor Uzunluguna Yamt1 - "Statik" Yamt. Kas artmas1 bir kasm gerildigini bildirir) ya da kaslll gerilme-
igciginin reseptor bolilmti yava~{a gerildigi zaman, primer digini gostermek ic;in negatif sinyaller (impuls sayismm
ve sekonder sonlanmalann her ikisinden i.letilen impuls- azalmas1) gonderir.
lann sayis1, hemen hemen gerilme derecesiyle dogru
orannh olarak artar ve sinir sonlanmalan bu impulslan KAS GERiM REFLEKSi
birka<; dakika iletmeye devam ederler. Bu etki, igcik Kas igcigi i~levinin en basit gostergesi has gerim refleksi-
reseptorilntin statik yamtt olarak adlandmlir. Bunun dir. Bir kas ne zaman hizhca gerilirse, igciklerin uyanl-
anlam1, primer ve sekonder sonlanmalann her ikisinin de mas1 aym kas ve aynca yakm ~birligi yapan sinerjistik
kas igcigi gerilrni~ durumda kald1gi silrece sinyalleri en kaslardaki biiyilk iskelet kas lillerinin refleks kasilmala-
azmdan birka<; dakika i<;in stirekli olarak iletmeleridir. rma neden olur.

Primer Sonlanmanm (Sekonder Sonlanma Degil) Gerim Refleksinin Naron Devresi. ~ekil 55-5, kas
Reseptor Boyunun Degi~me H1zma Yamt,- igcigi gerim refleksinin temel devresini gostermektedir.
"Dinamik" Yamt. tgcik reseptorilniln boyu ani olarak Gorilldiigti gibi la tipi bir propriyoseptor sinir lifi, bir kas
igciginden kaynaklanmakta ve omuri.ligin bir dorsal
artuginda, ozellikle primer sonlanma (sekonder sonlanma
koktine girmektedir. Bu liflerin bir dab dogrudan omuri-
degil) kuvvetli bir ~ekilde uyanhr. Primer sonlanmamn ligin gri maddesinin on boynuzuna giderek on motor
bu uyanmma dinamik yamt ad1 verilir. Yani primer son- noronlarla sinaps yapuktan sonra motor sinir lifleri
lanma igcik boyundaki h12h bir degi~im oramna son geriye, kas igcigi liflerinin ba~lad1gi aym kasa geri doner-
derece aktif yamt verir. Hatta bir igcik reseptorilniln ler. Bu yol, igcigin uyanlmasmdan soma refleks sinyalinin
boyu, saniyenin kesri i<;inde sadece rnikrometrenin bir milmktin olan en kisa gecikme i.le geriye yani kasa don-
boltimu kadar artarsa, primer reseptorlerden daha bUyUk mesini saglayan monosinaptik yoldur. Kas igciginden kay-
17-rnikrometrelik duysal sinir lifine, sadece boy gerfekten naklanan tip II liflerinin i;ogu omurilik gri maddesindeki
~ok sayida aranoron i.tzerinde sonlamr, sonra bunlar on
artarken <;ok biiyilk sayida fazladan impuls iletilir. Boydaki
motor noronlara daha gecikiueli sinyalleri iletir veya diger
artma durdugu anda bu fazladan impuls d~arj oram sin- gorevleri yaparlar.
yalin halen var oldugu <;ok daha kii<;iik statik yamt dtize-
yine geri doner.
Dinamik Gerim Refleksi ve Statik Gerim Refleksleri.
Tersine, igcik reseptoril kisald1g1 zaman, aksi yonde Geri.m refleksi, dinamik gerim refleksi ve statik gerim
duysal sinyaller olu~ur. Boylece, primer sonlanmalar, refleksi olmak ilzere iki bil~ene aynlabilir. Dinamih gerim
igcik reseptorilniln boyundaki herhangi bir degi~meyi refleksi, h12li gerilme veya gerilmerneye bagli olarak kas
698
Bolum 55 Omuriligin Motor i~levleri; Omurilik Refleksleri

Uyan
\.-
/ -: l c- (Saniyede 8 adet)

1
.;!
fll
.E
in
v-- fll
::i.:::

A B

0 2 3
Saniye
$ekil 55-6. iki ko~ul alt1nda omurilikten gelen bir sinyalin neden oldu-
gu kas kas1lmasi: A, egrisi, normal kasta ve 8, egrisi, 82 gun once omu-
riligin arka koklerinin kesilmesiyle kas igcikleri denerve olmu~ bir kas-
~ekil 55-5. Gerlm refleksinln noronal devresi. ta. A egrisinde kas igcigi refleksinin duzle~tirici etkisine dikkat ediniz.
(Creed RS Denney-Brown D, Eccles JC ve ark. 'dan degi7irilerek: Reflex
Activity of the Spinal Cord. New York: Oxford University Press, 1932.)

igciklerinin primer duysal sonlanmalanndan iletilen


giic;lii dinamik sinyallerle uyanhr. Yani, kas ani olarak
gerildigi veya gerilmedigi zaman, omurilige gu<;lii bir kas igciginin duysal siniri kesilen hayvanda aym deneyi
sinyal iletilir ve bu, sinyalin dogdugu kasta anmda gi.i<;lti gostermektedir. Kas kas1lmasmm burada dtizensiz oldu-
bir refleks tarzmda kas1lmaya (veya kas1lmada azalmaya) guna dikkat ediniz. Boylece, A egri.si, kasm motor siste-
neden olur. Boylece, bu refleks k.asm boyundaki ani degi$- mine gelen giri~ sinyallerinin s1~rayic1 karakterde olmas1
m.e1ere knr~1 koymnk uzere i~lev g6rlir. durumunda bile, kas igciginin purtizsuz kasilmay1 sagla-
Dinamik gerim refleksi, kas yeni uzunluguna ula~m- mak iizere sondtiructi mekanizma yetenegini grafiksel
caya kadar gerildiklen (veya gerilmedikten) soma bir olarak gostermektedir. Bu etki, kas igcigi refleksinin bir
saniyenin kesri kadar bir sure ic;erisinde ortadan kalkar, sinyal ortalama i~levi olarak da adlandmlabilir.
ancak daha zaytl olan statik gerim refleksi, bundan soma
da uzun bir sure devam eder. Bu refleks hem primer hem iSTEMLi MOTOR AKTiViTEDE
de sekonder sonlanmalarla iletilen stirekli statik reseptor KAS iGCiGiNiN ROL0
sinyalle1ince olu~turulur. Statik gerim refleksinin onemi, Gama eferent sistemin onemini kavramak ic;in, kasa giden
ki~inin sinir sisteminin ozellikle ba~ka tiirlti arzulamas1 tiim motor sinirlerin yiizde 31'inin, kalm A alfa tipi motor
haricinde, kasm kasilina derecesinin belli bir sure deg~- liflerden ziyade, ince A gama tipi eferent lifler oldugunu
meden sabit kalabilmesini mtimktin kilmas1du. bilmek yeterlidir. Motor korteks ya da beynin diger alan-
lanndan dogan sinyaller alfa motor noronlara geldiginde
Duz Kas Kasrlmasmda Dinamik ve Statik Gerim gene) olarak, alfa ve gama motor noronlann koaktivasyonu
Reflekslerinin "Sondurme" i~levi. Gerim refleksinin olarak adlandinlan bir etkiyle gama motor noronlar da
ozellikle onemli bir i~levi, s6ndi.irucli ya da duzgunle~ti- e~zamanh bir ~ekilde uyanhrlar. Bu, ekstrafuzal iskelet
rici bir i~lev olarak dalgalanmalan ya da s1c;rayic1 tipte kas lifleri ve kas igcigi intrafuzal lillerinin her ikisinin de
ba21 vucut hareketlerini onleme yetenegidir. aym zamanda kasilmasma yol a<;ar.
Omurilikten bir kasa iletilen sinyaller s1khkla duzen- Kas igcigi intrafuzal liflerinin, kahn iskelet kas lifle-
siz bic;imdedir ve ~iddetleri once birkac; milisaniye artar riyle aym zamanda kas1lmas1 iki amaca hizmel eder: Uk
sonra azahr, daha soma ba$ka bir ~ddet duzeyine donti$iir olarak kasm tamarmmn kas1lma stlreci boyunca, kas igci-
ve boylece devam eder. Kas igcigi apareyi yeterli gorev ginin reseptor boltimtiniin uzunlugunu deg~meden
yapmadig1 zaman, boyle bir sinyalin olu~m suresince kas korur. Boylece koaktivasyon kas igcigi refieksinin kas
kastlrnas1 sH,;rayic1 karakterde ger<;ekle~ir. Bu etki ~eldl kasilmasma z1L bir etki yapmas1m onler. ikinci olarak,
55-6'da gosterilmektedir. A egrisinde, uyanlan kasm kas kasm boyundaki deg~eye bagh olmaksizm kas igciginin
igcigi refleksi saglamd1r. Motor sinirin saniyede 8 gibi uygun sondiirme i~levini devam ettirir. Ornegin, eger kas
dii~iik bir frekansla uyartldigi zaman bile kas1lmamn nis- igcigi, kahn kas lifleriyle birlikte kas1hp gev~emeseydi,
peten dUzgiin olduguna dikkat ediniz. B egrisi, ii~ ay once igcigin reseptor bolumti bazen gev~ek kalacak, bazen de
699
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

a~m gergin duruma gelecekti. Her iki durnmda da, kas


igcigi optimal ko~ullarda <;al~mam1~ olacakt1.
:::,
,c,
Gama Motor Sistemini Kontrol Eden Beyin :::,
i:
Alanlari :::,
N
:::,
C
Gama eferent sistem, beyin sapmm bulboretikiller kolay- iii
(11
la$tinc1 bolgesinden gelen sinyallerle ve ikincil olarak da ~
(1) serebellumdan, (2) ba.zal gangliyonlardan ve (3) sereb-
ral 1wrteksten bulboretikuler bolgeye iletilen impulslarla
ozgul olarak uyanhr.
0 200 400 600 800
Gama eferent sisteminin tam olarak kontrol mekanizma- Mllisaniye
lan hakkmda bilgimiz c;ok azd1r. Bununla birlikte, bulbore-
~ekil 55-7. Patella refleksi sirasinda kuadriseps kas1ndan (Ostte) ve
tiktiler kolayla~tmc1 alan ozellikle yer c;ekimi kar~1t1 ayak bilegi klonusu s1ras1nda gastroknemius kasindan (altta) kayde-
kas1lmalarla ilgili oldugundan ve yer c;ekimi kar~IU kaslarda dilen miyogramlar.
kas i.gcikleri ozellikle c;ok yogun olarak bulundugundan,
yti1iime ve ko~ma su:asmda vticudun deg~ik l.(1s1mlanndaki
hareketlerin sondtirtilmesinde gama eferent mekanizmanm
onemli rol oynad1g1 vurgulanrnaktadir.
olarak gerirn reflekslerinin duyarhg1ru belirlemek ic;il1 kullaru-
lan bir yontemclir. Patella refleksi, bir relleks c;ekici ile basiu;e
Kas igcigi Sistemi Germe Eylemi Suresince Vucudun patella tendonuna vurularak uyanlabilir; bu i$lem hemen
Pozisyonunu Sabitle~tirir. Kas igcigi. sisteminin en kuadriseps kasw gerer ve all bacagin ileri clogru "ani hareke-
onemli i~levlerinden birisi gergin motor hareket s1rasmda tine" neden olan dinamih gerim rejlehsbii uyanr. ~ekil 55-7'nin
vucut pozisyonunu stabil hale getirmektir. Bu i~levi ger- Ust bl.llumu, patella relleksi si.rasmda kuadriseps kasmdan kay-
c;ekle~tirmek ic;in, bulboretiktiler kolayl~t1nc1 bolge ile dedilmi$ bir miyogram1 gostennekteclir.
beyin sapmm ilgili alanlan gama sinir lifleri yoluyla Benzer refleksler hemen hemen vUcuttaki ttim kaslardan,
uyanc1 sinyalleri kas igciklerinin intrafuzal kas liflerine ya kasm cendonuna veya kasm orta bl.llgesine vurularak ah-
iletirler. Bu etki igciklerin uc;lanm klsalup ve ortadaki nabilir. Diger bir deyi~le, dinamik bir gerim refleksini elde
reseptor bolgeleri gererek, igcik reseptorunden sinyal etmek i<;in, Lek gerekli olan kas igciklerinin ani olarak
c;1k~1ru artmr. Bununla birlikte, her eklemin her iki tara- gerilmesidir.
fmdaki igcikler ayn1 anda uyanhrsa, eklemin her iki tara- Kas re0eksleri nl.lrologlar taralindan, omurilik merkezle-
fmdaki iskelet kaslannm refleks yoldan uyanlmas1 <la rinin fasilitasyon derecelerini degerlenclirmek ic;in kullamhr.
artacak ve eklemde birbirine zit yonde etki gosteren sert, Merkezi sinir sisteminin Ust Mli.imlerinden omurilige c;ok
s1kl kaslar olu~acakur. Net etki olarak, eklem pozisyonu say1da kolayla~tmc1 impuls iletildigi zaman, kas refleksleri
kuvvetli bir ~ekilde stabilize olur ve oldukc;a duyarh hale bi.iyi.ik ol<;Ude ~iddetlenir. Aksine, kolayl~unc1 impulslar
gelen gerim refleksi, eklemin mevcut durumunu degi~tir- basktlarur ya da ortadan kaldmltrsa, kas refleksleri c;ok za)'lf-
meye yonelik herhangi bir kuvvete kar~1 koyacakur. lar ya da kaybolur. Bu relleksler beynin motor alanlanndaki
Bir ki~i yuksek derecede hassas ve kesin pozisyon ayan lezyonlann veya beyin sapmm bulboretikU!er kolayla$llnC1
gerektiren bir kas i~levi gen;ekle~tirmek zorunda kaldi- alaruru uyaran hastahldann neden oldugu kas spastisitesinin
gmda, beyin sapmm bulboretikuler kolayla~tmc1 bolgesin- bulunup bulunmad1gmm belirlenmesinde oldukr;;a s1k kulla-
den gelen sinyaller yoluyla uygun kas igciklerinin
ml.tr. Genellikle, serebral hortehsin motor ala.nlann.dahi geni$
eksitasyonu ana eklemlerin pozisyonunu sabitl~tirir. Bu
lezyonlar (fakat alt motor kontrol alanlanm kapsamayan ve
stabilizasyon, karma~1k motor ~lemleri gerektiren aynnuh
ozellikle inme ve beyin ti.imorlerinden kaynaklanan lezyon-
ve isternli ilave hareketleri (parmak veya diger vucut k1S1m-
lar), vucudun kar~1 tarafmdaki kaslarda <;ok abaruh kas ref-
lannm hareketi) yapmada i;:ok fazla yardunc1 olur.
lekslerine neden olurlar.
Klonus-Kas Reflekslerinin Osilasyonu. Ban ko$Ullar
alunda kas refieksleri osilasyon goscerebilir, bu olaya ldonus
Gerim Refleksinin Klinik Uygulamalari denir ($elill 55-7'de alt boli.imdeki miyograma bakuuz).
Osilasyon tlzellikle ayak bilegi klonusu ile ilgili olarak a$<lg1-
Bir klinisyen bir hastanm fizik nmayenesini gen;ekle;;tirirken daki gibi iyi bir $Cki!de ac;tklanabilir:
hemen her zaman hastanm bin;;ok gerim refleksini kontrol Ayak parmaklan Uzerinde duran bir ki$i, gastroknemius
eder. Burada amai;, beynin omurilige gonderdigi arka plan kaslanm gerecek $ekilde vucudunu aniden ~ag1ya dogru
uyar1Smm 11e miktarda oldugunu veya "tonusu" belirlemek- buakusa, kas igciklerinden dogan gerim refleksi impulslan
tir. Bu refleks a?ag1daki gibi degerlendirilir. omurilige iletllir. Bu impulslar gerilmi.S olan kas1 refleks
Gerim Refleksinin Duyarhhgm1 Degerlendirmek i~in yoldan uyam ve viicut tekrar yukanya dogru kalkar.
Patella Refleksi ve Diger Kas Refleksleri Kullamlabilir.
Saniyenin bir kesrinde, kasm relleks kasilmas1 saner ve vi.icut
Patella ve diger kas reflekslerinin clegerlendirilmesi, klinik
tekrar dfi$er, boylece igcikler ikinci kez gerilir. Yeniden bir

700
Boli.im 55 Omuriligin Motor i~levleri; Omurilik Refleksleri

demeti "gerdiginde" uyanhr. Kas igcigi ile Golgi tendon


dinamik gerim relleksi vucudu kaldmr, fakat bu da saniyenin orgammn uyanlmalan arasmdaki temel fark, i.gcih lwsin
bir kesri i<;inde s1\ner ve vt\cut bir kere daha dil~erek yeni bir uzu.nlugu ve has uzu.nlugundahi degi~imleri saptarken, ken-
dtinguyu ba~laur. Bu ~ekilde, gasLroknemius kasmm gerim d isindeki gelimin yans1mas1 olarak tendon organ1 liasm
refleksi genellikle uzun bir sure boyunca dalgalanmaya gerimini algrlar.
devam eder; bu klonustur. Tendon orgaru, kas igciginin birincil reseptorii gibi,
Klonus genellikle, sadece gerim refieksi beyinden gelen hem dinamih yamt hem de statih yanit meydana getirir.
kolayl~tmc1 impulslarla fazla duyarli hale geldiginde ortaya Kasm gelimi ani olarak artug1 zaman yogun ~ekilde yamt
<;1kar. Ornegin, deserebre l1ayvanda gerim refieksleri fazlaca olu~turur (dinamik yarut), fakat saniyenin kesri i<;erisinde
kolayl~tumaya ugrachg1 ic,:in klonus kolayhkla ortaya c,:1kar. daha a~ag1 duzeyde, kas gerginligi ile hemen hemen dogru
Bu nedenle, omuriligin fasilitasyon derecesini belirlemek orannh sabit bir de$atj degeline ayarlamr (statik yamt) .
amac1yla norologlar kas1ani olarak gererek ve sabit bir gerim Boylece, Golgi tendon organlan, her kasm en kti<:tik bohi-
kuvveti uygulayarak hastalarda klonusu test ederler. Eger mtincleki gerim derecesi hakkmdaki bilgiyi anmda
klonus ortaya c,:1karsa, fasilitasyon derecesinin yuksek oldugu merkezi sinir sistemine ilelir.
anl~ihr.

impulslarm Tendon Orgamndan Merkezi Sinir


GOLGi TENDON REFLEKSi Sistemine iletilmesi. Tendon organmdan kaynaklanan
Golgi Tendon Orgam Kas Geriminin Kontrolune sinyaller, ortalama c;aplan 16 mikrometre, kas igciginin
Yard1m Eder. Golgi tendon orgam, ~ekil 55-S'de goste- primer sonlanmalarmclan biraz daha kii<;iik olan kalm ve
h1zh ileten lb tipi sinir lifleriyle ta$mtr. Primer sonlanma-
rildigi gibi, i<;inden kas tendon hflerinin ge<;tigi kapsullu
lar gibi bu lifler de sinyalleri omurilikteki lokal alanlara,
bir duysal reseptordtir. Genellikle her Golgi tendon orga-
ve omurilik arka boynuzunda sinaps yapl1ktan soma spi-
mna 10-15 kadar kas lifi seli olarak baglamr ve organ, noserebel\ar yollar gibi uzun lillerin olu$turdugu yollar
kasm kastlmas1 veya gerilmesiyle kas liflerinin bu kii<;tik ile serebelluma ve diger yollarla da serebral kortekse ta~rr-
lar. Lokal omurilik sinyali tek bir inhibitor aranoronu
uyanr, o da, on motor noronu baskilar. Bu lokal devre,
kom~ kaslan eLkilemeden, dogrudan ilgili kas1 inhibe
etmektedir. Beyine giden sinyaller arasmdaki iliski ve kas
kontroliinde serebellum ve diger beyin boltimlerinin
Golgi tendon orgam islevleli Bolum 57'de tartt,$tlacakur.
/1
·n
'!1.1\,1, AJm
/I f11 ·,\ gerim
Tendon Refleksi Kas Ozerindeki A~m Gerimi Onler.
/ii lflU:, Omurilik Baglant1.h kastaki gerim ar~1yla bir kas cendonunun
\ ,It ~l Duysal sinir
lifi (16 mm) ~ Golgi tendon organ1 uyanld1gmda sinyaller o kasta refleks

·.:,'iif'
UUJ//w
]· - J
) $
etkiler olu~turmak ii;in omurilige tasmir. Bu refleks
1.amamen inhibiWrdiir. Boylece, bu refleks kasta r;ok fazla
gerim olusumunu Onleyen bir negatif geri bildirim meka-
inhibitor-- - --..
~ - arani:iron nizmas1 saglamaktadir.

t KasLa ve buna bagh olarak tenclondaki gelim asm bir


hal ald1gi zaman, tendon organmdan gelen inhibitor etki
omurilikte ani bir reaksiyona ve blittin kasm ans12m gev-
$emesine sebep olacak kadar btiyiik olabilir. Bu etkiye
On motor uzama reaksiyonu adi velilir. Bu muhtemelen kasm yunl-
noronun
inhibisyonu masnu veya tendonun baglandig1 kemikten kopmas1m
onleyen bir koruyucu mekanizmadrr.

Kas llflerl Kas Lifleri Arasmda Kas,lma Kuvvetinin Den-


~ekil 55-8. Golgl tendon refleksl. Kasm a~In gerimi Golgi tendon or- gelenmesinde Tendon Refleksinin Muhtemel Roli.i.
ganindaki duysal reseptorleri uyanr. Reseptorlerden sinyaller, on mo-
Golgi Lendon refleksinin bir ba~ka rnuhcemel i$levi ayn
tor noron aktivlteslnl baskilamak, kasm gev~emesine neden olmak ve
a~In gerime kar~1 kas1 korumak ic;in duysal bir aferent sinir arac1h!'.)1 ile kas liflerinin olu~turdugu kas1lma kuvvetlerini e$itleme-
omuriliktekl inhibitor ara noronlara uyarmak Ozere ta~Irnr. sidir. Fazla uyanlan kas liflerinde gerim refleks yolla
701
Unite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunle}tirici N6rofizyo/oji

azaltihr, az gerilmi~ liflerse refleksin olmamas1 nedeniyle RESiPROKAL


iNHiBiSYON
daha fazla uyanhr. Bu durum kas yuki.inii biitiin kas lif-
leline dagitrr ve ozellikle a$m yuklenme olas1hg1 olan az
sayicla kas lifinin bulunabilecegi izole kas alanlannda
hasan onler.

Beynin Yuksek Seviyelerince Ger~ekle~tirilen Motor


Kontrolde Kas igcikleri ve Golgi Tendon Organlarmm
i~levleri. Kas igcikleri ve Golgi tendon organlanmn
motor fonksiyonun omurilikten kontrolundeki i$levlerini
vurgulad1k. Aym zamanda bu iki duysal organ yuksek
motor kontrol merkezlerine kaslarda meydana gelen ani
degi~iklikle1i de bildirir. Ornegin, dorsal spinoserebellar
yollar hem kas igciklerinden hem de Golgi tendon organ-
lanndan ald1klan anhk bilgiyi, beyin veya omuriligin her-
hangi bir yerindeki iletiden <;:ok daha luzh bir $Ckilde, 120
m/saniyeye yakla$an bir ileti hmyla dogrudan serebel-
luma iletirler. Diger yollar benzer bilgileri beyin sapmm
retikuler b<Hgelerine, daha az til<;:iide serebral korteksin
motor alanlanna ta$1Tlar. Bolum 56 ve 57'da, bu reseptor-
lerden gelen bilgilerin, tum bu alanlardan kayuaklanan
motor sinyallerin geribildirim kontrolu i<;:in, <;:ok onemli
oldugundan bahsedilecektir.
FLEKSOR ~APRAZ EKSTENSOR
REFLEKS REFLEKS

FLEKSOR REFLEKS VE GERi ~EKME $ekil 55-9. Fleksor refleks, \apraz ekstensor refleks ve resiprokal in-
hibisyon.
REFLEKSLERi
Spinal ya da deserebre hayvanda bir ekstremiteden her-
hangi bir tipte deri ile ilgili duysal uyaran verildiginde,
ekstremitenin fleksor kaslannm kastlmasma ve boylece
(II
ekstremitenin uyanyi olu~turan nesneden uzakla~nnlma- .§
sma yol a<;:ar. Buna fleksor rej!ehs denir. iii
~
Klasik $ekliyle, fleksor refleks igne batmas1, 1s1 veya ...
,o
yaralanma gibi agn u<;:larmm gtl<;:ltl bir $Ckilde uyartlma- ,n
.:.:
41
s1yla olu$tugu i<;:in, nosiseptif refleks veya basit<;:e agn ref- ii:
Uy_ararn n sOresi
lehsi olarak da adlandmhr. Dokunma reseptorlerinin
uyanlmas1 da daha hafif ve daha kisa stiren bir fleksor
0 2 3
refleks dogurabilir. Sanlye
Ekstremitelerin d~mda, vi.icudun diger baz1 bolumleri $ekil 55-10. Fleksor refleksin miyogram1nda refleksln h1zll ba$lang1c1,
de agrili bir ~ekilde uyartldigmda benzer $ekilde o bolge- yorgunluk donemi ve uyan bittikten sonra da ard-de~rj gorOlmekte-
ler de uyarandan geri (:ekileceh fakat temelde ayru tip dir.
refleks oldugu halde, bu refleks Oeksor kaslarla smrrh
kahnayacaknr. Bu yuzden, vi.icudun fark11 bolgelerinde
goriilen bu reflekslerin farkh ~ekilleri geri rehme rej!ehs- s1ralanabilir: (1) geri c;:ekme ic;:in gerekli kaslara refleksi
leri o larak adlandmlrr. yaymak tizere dagilan devreler; (2) resiprohal inhibisyon
devreleri olarak adlandmlan, antagonist kaslan basktla-
Fleksor Refleksin Noronal Mekanizmas1. ~ekil yan devreler ve (3) uyan sonras1 saniyenin ki.i<;:i.\k bir
55-9'un sol tarafmda, fleksor refleksin noronal yollan kesri kadar surdukten sonra sonlanan ard-de~arjlara
gosterilmektedir. Bu ornekte, ele agnh bir uyaran veril- ueden olan devreler.
mekte, sonu<;:ta use kolun Oeksor kaslan kastlmakta ve ~ekil 55-10, bir fleksor refleks srrasmda fleksor kastan
boylece el agrili uyarandan <;ekihnektedir. kaydedilen tipik bir miyogrann gostennektedir. Bir agn
Fleksor refieksi olu~turan yollar, dogrudan on motor siniri uyanldiktan soma birka<;: milisaniye i<;:inde fleksor
noronlara gec;:mez, bunun yerine once aranoron havuzuna yamt ortaya c;:1kmaktad1r. Daha sonraki birka<;: saniyede de
ugrar, ancak ikinci a$amada motor noronlara ge<;:er. refleks yorulmaya ba~lar. Bu durum, ashnda, omuriligin
Mumkun olan en kisa devre uc;: ya <la dart noronlu yoldur; tum kompleks buttlnl~tirici reflekslerinin bir ozelligidir.
bununla birlikte refleks sinyallerinin <;:ogu, bundan daha Nihayet, uyaran bittikten sonra, kas kasilmas1 bazal
fazla norondan ge<;:er. Ba~hca devre tipleri $5yle dtizeye dogru geri <loner, fakat ard-de!jarj nedeniyle bu
702
Bolum 55 Omuriligin Motor l?levleri; Omurilik Refleksleri

kas1lmanm olusabilmesi i<;:in milisaniyelerce zaman .,


gereklidir. Ard-de$arjlann si.iresi, refleksi ba$latan duysal §
uyaranm ~iddetine baghdir. Zayif bir dokunma uyaram B
...
hemen hemen hi<; ard-d~arj olu$turmaz, fakaL gu<;lti bir ,o
(/)

agn uyaram sonras1 ard-d~arj bir veya daha fazla saniye C:


Q)

si.irebilir. ui
.:.:
w
Fleksor reflekste gortilen ard-d~rj neredeyse kesin ~ ~ ~ ~---.-----"T""-----,
olarak Boltim 4 7'de tart1$tlan her iki tip tekrarlayan de$arj 0 2 3 4
devrelerinden kaynaklanmaktad1r. Elektrofizyolojik i;ah$- Saniye
malar 6-8 milisaniye stiren k1sa stireli ard-de~arjlann, ~ekil 55-11. Bir ,;apraz ekstensor refleks miyogram1. Yava~ baslayan
kendiliginden uyanlan aranoronlann tekrarlayan ate$le- fakat uzayan bir ard-desarj gi:irOlmektedir.
melerinden kaynakland1gm1 gostermektedir. Aynca gi.i<;:li.i
bir agnh uyarandan sonra gorillen uzun stireli ard-de~arja
neredeyse kesin olarak yansnnah aranoron devrelerinde ., inhibitor uyaranm suresl
osilasyonlan ba$latan tekrarlay1c1 yollar sebep olur. Bu § .---
iii
devreler bazen, gelen duysal sinyaller kesildikten saniye- .:
ler soma bile on motor noronlara impuls ta$ir. :0(/)
Boylece, fleksor refleks, agnyan ya da ba$ka bir $ekilde
iritasyona ugrayan vticut boltimtinti, bir uyarandan uzak-
.:.:
Q)
U:: C Fleksor refleks uyar1s1nin suresi _
la$tmnak i<;:in uygun $ekilde organize edilmekteclir. I I I
0 2 3
Aynca, bu refleks ard-d~arjlann yardrm1yla, iritasyon Sanlye
kesildikten sonra da 0,1-3 saniye stireyle, vi\cudun o ~ekil 55-12. Bir fleksor refleks miyogram1. VOcudun kar~1 tarafindaki
boli.imi.ini.i uyarandan uzak tutar. Bu si.ire i<;inde, oteki daha kuvvetti bir fleksi:ir refleksten kaynaklanan bir inhibitor uyaranin
refleksler ile merkez sinir sisterninin faaliyeti btittin oluS'(urdugu resiprokal inhibisyon gosterilmektedit.
vticudu agnh uyarandan uzakla$urabilir.

Fleksor Refleks Suresince Geri <;ekmenin Kalib1. bin,;ok aranoronun oldugu bir ger<;ektir. Agnh uyaran
Fleksor refleks ile ortaya i;1kan geri <;:ekmenin kahb1, uzakla~unld1ktan sonra, <;:apraz ekstensor refleks, fleksor
hangi duysal sinirin uyanld1gma baghd1r. Nitekim, kolun refleksten daha uzun bir sure ard-de$arjlara devam eder.
i<;: k1smma uygulanan bir agnh uyaran, sadece kolun Bu nedenle, bu uzam1~ ard-de$arjlarm aranoronlar arasm-
fleksor kasmm kontraksiyonuyla kalmaz, aym zamanda daki yans1yan devrelerden kaynakland1g1 soylenebilir.
kolu d1~a dogru <;:ekecek abdtiktor kaslarda da kas1lrnaya ~ekil 55-11, i;apraz ekstensor reflekse kaulan bir
neden olur. Ba$ka bir deyi$le, omuriligin btitiinle$tirici kastan almm~ tipik miyogram1 gostermektedir. Bu miyog-
merkezleri, vticuclun agnh boltimi.\nH agnya sebep olan ram, refleks ba$lamadan once nispeten uzun olan latent
nesneden en etkin $ekilcle uzakla$urabilen kaslann kas1l- donemi ve uyaran kesildikten soma da uzun sure devam
masm1 saglar. Bu prensibin vticudun herhangi bir bolii- eden ard-de~rj donemini gostermektedir. Uzam1? ard-
miine uyarlanmasma ragmen, ozellikle fleksor refleksleri de$arj, diger sinirsel reaksiyonlar btittin vucudu uzakla?-
<;:ok iyi geli$mi$ ekstremitelere uygulanabilir. ttrana kadar agnya neden olan nesneden vucudun agnyan
bolgesini uzak tutmada faydahdir.
(:APRAZ EKSTENSOR REFLEKS
RESiPROKAL INHIBISVON VE
Bir uyaran, bir ekstremitede fleksor refleks olu~lurduktan
yakla$1k 0,2-0,5 saniye sonra kar$I ekstremitede ekstensi- RESiPROKAL INERVASVON
yon ba$lar. Bu refieks {apraz ehstensor reflehs olarak Onceki paragra0arda, bir grup kasm uyanlrnasmm,
adlandmhr. Z1t ekstremitenin gerilmesi, btitiln vucudu genellikle ba$ka bir grup kasm inhibisyonuyla birlikte
geri c;ekilen ekstremitede agnya yol a<;:an nesneden olduguna isaret etmi$tik. Ornegin, bir gerim refleksi bir
uzakla$urabilir. kas1 uyard1gmda <;ogunlukJa antagonist kaslan cla e$Za-
manh olarak basktlar. Bu resiprohal inhibisyon fenomeni-
~apraz Ekstensor Refleksin Noronal Mekanizmas1. dir ve bu resiprokal baglanuya neden olan noronal devre
~ekil 55-9'un sag tarafmda, <;apraz ekstensor refleksten resipmkal inervasyon olarak adlandinhr. Benzer $ekildeki
sorumlu noronal devre gortilmektedir. Burada, duysal resiprokal ili$kiler, daha once tamrnlanan fleksor ve eks-
sinirlerden gelen sinyaller omurilikte kar$1 tarafa gec;erek tensor kas refleksleri omeklerinde oldugu gibi, vucudun
ekstensor kaslan uyanrlar. c;:apraz ekstensor refleks, iki yanmdaki kaslar arasmda da <;:ogunlukla
genellikle ilk agrtl1 uyaranm ba$lang1cmdan 200-500 bulunmaktad1r.
milisaniye sonrasma kadar ba~lamad1gi i<;in, gelen duysal ~ekil 55-12, resiprokal inhibisyonun tipik bir orne-
noronlarla ~apraz ekstansiyondan sorumlu omuriligin gini gostermektedir. Bu omekte, Vi.icuclun bir ekstremite-
kar$I tarafmdaki motor noronlar arasmdaki devrede sinde orta ~iddette fakat uzam1~ bir fieksor refleks
703
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BuWnle~tlrlci Norofizyoloji

uyanlmakta; bu refleks stirerken, Vitcudun kar$I taraf ekstansiyonu izler. Soma yeniden fleksiyon olur ve dongu
ekstremitesinde daha guc;lii bir fleksor refleks ba$lat1l- ardarda tekrarlamr.
maktad1r. Bu daha gii<;lii refleks resiprokal inhibitor sin- Fleksor ve ekstensor kaslar arasmdaki bu one ve
yalleri ilk uyanlan ekstremiteye gonderir ve onun arkaya osilasyonlar, duysal sinirler kesildikten sonra bile
fleksiyon derecesini azalor. Nihayel, gu.;lu refieksin kal- devam edebilir. Agonist ve antagonist kaslan kontrol eden
dmlmas1, orijinal reOeksin daha onceki $iddetine donme- noronlar arasmdaki osilasyonun, omuriligin kendi mat-
sini saglar. riksindeki kar~ilikl1 resiprokal inhibisyon devrelerinin
sonucu oldugii samlmaktadir.
Ayak tabanlanndan ve eklemlerin etrafmdaki durum
POST0R VE HAREKET REFLEKSLERI
reseptorlerinden gelen duysal sinyaller ayak basmcm1 ve
OMURiLiGiN POSTUREL VE HAREKETE iLi~KiN bir yuzey iizerinde yilriime srrasmda ad1mlann h12m1
REFLEKSLERi kontrol etmede onemli rol oynarlar. Gerc;ekte, arum
atmay1 kontrol eden omurihk mekanizmas1 daha da kar-
Pozitif Destekleyici Reaksiyon. Deserebre hayvamn ma$1k olabilir. Ornegin, ayak one dogru itildigi s1rada,
tabanmdaki basmc;, ayaga uygulanmakta clan basmca ayakucu bir engelle kar~Ila$ITSa, one dogru hamle gec;ici
kar$I ekstremitenin gerilmesine yol a.;ar. Ger.;ekten, bu olarak durur, fakat sonra, hIZla ayak daha yuksege kald1-
refleks o kadar gu.;liidt\r ki, aylarca once omuriligi kesil- nlarak one dogru uzatihp engelin iizerirlden a$lnhr. Bu
mi$ olan bir hayvan -yani refleksleri $iddetlendikten duruma tohezleme refleksi denir. Boylece, omurilik zeki
sonra- ayaklan iistiinde durabilir ve bu refleks, ekstremi- bir yurume denetleyicisi gibi c;ah$maktadrr.
teleri vucudun agirhgim ta$1yacak kadar sertle~tirir. Bu
refleks pozitif destekleyici reaksiyon olarak adlandmhr. Zit Ekstremitelerin Resiprokal Ad1m Atma Hareketi.
Pozitif destekleyici reaksiyon, fleksor ve <;apraz eks- Eger lomber omurilik bolgesi merkezirlden a$ag1ya dogru
tensor reflekslerden sorumlu devrelere benzeyen karma- aynlmam1$5a, bir bacak one dogru ad1m atma hareketi
$Ik bir aranoron devresini gerektirir. Ayak tabamnda yaparken, kar~1 bacakta genellikle geriye dogru ad1m atma
basmcm uyguland1g1 yer ekstrernitenin gerilecegi yonii hareketi goriili.\r. Bu hareket iki bacak arasmdaki resipro-
belirler; ayagm bir yanma yap1lan basin<;, o yonde bir kal inervasyonla saglanmaktad1r.
ekstensiyona yol a<;ar. Bu etkiye m1hnat1s reahsiyonu denir.
Bu reaksiyon, hayvanm o tarafa dii$mesini engellemeye
Dort Ekstremitenin Tamammm c;apraz Ad1m Atma
yardun eder.
Hareketi - "Yerinde Sayma" Refleksi. Olduk<;a iyile~-
mi~ spinal hayvan (omurihgi on ayak bolgesinin ustun-
Omuriligin "Dogrulma" Refleksleri. Spinal bir hayvan deki bir boyun diizeyinden spinal kesili), eger yerden
bir tarafma yat1nld1gmda, ayaga kalkmaya yonelik dUzen- yukan kaldm.br ve bacaklan a$ag1ya sarkmhrsa, ekstre-
siz hareketler yapar. Bu refleks, omuriligin dogrulma ref- mitelerin gerilmesi bazen dort bacagm tamamm da kanl-
leksi olarak acllandml1r. Boyle bir refleks, posturle ilgili d1g1 adim atma reflekslerini dogurur. Genel olarak, adun
nispeten karma$1k baz1 reflekslerin omurilikte biitiinle$- atma hareketi, on ve arka bacaklar arasmda c;apraz olarak
tirildigini gostermektedir. Gerc;ekten, omuriligi on bacak- ortaya .;1kar. Bu c;apraz cevap, bu kez on ayaklar ile arka
lar ile arka bacaklann inervasyon diizeyleri arasmdaki ayaklar arasmdaki tiim omurilik boyunca a$agt ve yukan
torakal seviyeden kesilm~ ve iyice iyil~mi$ bir hayvan, dogru meydana gelen resiprokal inhibisyonun ba~ka bir
yatar durumdan dogrulabilir ve hatta on bacaklara ilave- goruni.\miidtir. Boyle bir yiirume ~ekline yerinde sayma
ten arka bacaklanru kullanarak yi.\riiyebilir. Omuriligi refleksi am verilmektedir.
torakal bolgeden benzer ~ekilde kesilmi$ bir opossumda
(keseli su;angillerden bir hayvan) arka bacaklann yi.\rtime
Dortnala Ko~ma Refleksi. Spinal hayvanda bazen
hareketi, normal opossumunkinden go.;lokle ayrrt edilir
ortaya c;1kan diger bir refleks tipi de dortnala ko$ma ref-
fakat arka bacaklann yi.\rume hareketleri on bacaklann
leksidir. Burada her iki on ekstremite birlikte arkaya
bareketiyle ile e~zamanh degildir.
dogru hareket ederken, her iki arka ekstrernite de one
dogru gider. Bu refleks, viicudun iki tarafmdaki ekstremi-
ADIM ATMA VE Y0R0ME HAREKETLERi telere aym anda ve tamamen e~it ?icldette gerim veya
Tek Bir Ekstremitenin Ritmik Ad1m Atma Hareketleri. basmc; uyaram verildiginde .;ok sik meydana gelirken; e~it
Spinal hayvanm ekstremitelerinde sikhkla ritmik adun olmayan uyan c;apraz yiiriime refleksini ortaya c;1kanr. Bu,
atma hareketleri goriiliir. Gerc;ekten, omuriligin lomber ytirume ve dortnala ko~mamn normal bic;imlerine uygun-
bolumti diger omurilik kis1mlanndan aynld1gmda ve iki dur, <;tinkii ytirumede, her seferinde sadece bir 5n ekstre-
ekstremite ile omurihgin iki tarafi arasmdaki noronal bag- mite ile bir arka ekstremite uyanhr ve bu siirekli yilriimeyi
lanulan engellemek i<;in omuriligin merkezine kadar inen saglar. Tam tersine, hayvan dortnala giderken yere c;arp-
uzunlamasma bir kesi yapild1gmda bile her bir arka eks- ugmda her iki taraftaki on ve arka ekstremiteler yakla~1k
tremite hala adim atma gorevini yerine getirebilir. Bacagm e~it olarak uyanlu·lar; bu dortnala ko$maya yatkmhg1
one Oeksiyonunu bir saniye kadar sonra arkaya daha da arum ve b5ylece bu hareket $ekli devam eder.
704
Bolum 55 Omuriligin Motor i~levleri; Omurilik Refleksleri

Ka~mma Refleksi Omurilikteki Otonom Refleksler


Bazi hayvanlardaki ozellikle onemli bir omurilik refleksi de, Omurilikte, c;ogu diger boliimlerde taro;;~ olan c;ok c;~itli
bir faa~mma veya g,dddanma duyusuyla ba~layan k~mma ref- segmencer otonom relleks meydana gelir. Bu refleksler k1saca,
leksidir. Bu refleks iki i~lev ic;ennektedir: (1) Penc;enin, viicut (1) deride lokal ISi deg~ikliklerinden dolay1 damar tonusun-
yuzeyindeki tahri-? noktasm1 tam olarak bulmas1m saglayan daki degi~meler (bkz. Boltim 74); (2) \r(icut yuzeyini.n lokal
bir pozisyon duyusu ve bir (2) ileri-geri ka~mma hareketi. olarak 1smmasma bagli tcrleme (bkz. Boli.im 74); (3) barsagm
ba21 motor fonksiyonlarm1 kontrol eden intescinoincestinal
Ka~nma refleksinin pozisyon duyusu c;ok geli~mi~ bir
relleksler (bkz. Boliim 63); (4) peritonun iritasyonuna yarnL
~levdir. Oyle ki, spinal hayvan omuzuna dogru yiiriiyen biT
olarak gastrointestinal hareketleri inhibe eden periconeoin-
pirenin yerini arka penc;esiyle bulabilir. Dstelik pern;eyi testinal refieksler (bkz. Boliirn 67) ve (5) dolu idrar kesesinin
yi.iriiyen pirenin tam iizerine geti.rmek ic;in ekstremitedeki 19 (bkz. Boliim 26) veya kalm barsagm (bkz. Boliim 64) bo~al-
farkh kasm hassas bir bic;inlde, ~zamanh olarak kastlmas1 masm1 saglayan reflekslerdir. Aynca, tiim segrnenter refleks-
gerekir. Refleksi daha da kompeks duruma getiren bir olay ler, birazdan carumlanacak clan ki.itle rejleksi ~eklinde bazen
da pire orta c;izgiden kar~1ya ge<;ligi zaman, ilk pern;enin e~zamanh olarak ortaya c;1kabilir.
ka~nma hareketinin durmas1 ve kar~1 taraftaki penc;enin ileri Kutle Refleksi. Spinal bir hayvanda veya insanda, omu-
geri hareketlere baslayarak, sonunda pireyi bulmas1drr. rilik bazen ansmn a$m ~ekilde aktif duruma gelir ve omuri-
tlerlerken gen;eklesti.rilen adim atma hareketi.ne benzer ligin biiyuk bolilmUnde $iddetli d~rjlar olu;;ur. Genelde bu
~ekilde, ileri-geri harekel de osilasyonu saglayacak resiprokal a~m aktiviteye neden olan uyaran, deriye uygulanan kuvvetli
bir agn uyaram veya idrar kesesi ya da bag1rsak gibi ic;i ho$
inervasyon devrelerini gerektirir.
bit orgamn a$m dolmasu:br. Uyaranm c;esidinc bagh olmak-
sizm, ortaya c;1kan refleks liiHle rejlehsi olarak adlandml-
Kas Spazmma Neden Olan Omurilik Refleksleri
makta ve bu yamnn olusumuna omuriligin buyuk bir boltimU
insanda lokal kas spazmlan s1k goriili.ir. Tiimi.inde olmasa ve hatta btitiin omurilik kanlmaktadir. Etkileri $oyle s1rala-
bile lokal spazmJann c;ogunda neden lokal agndrr. nabilir: (1) vilcudnn iskelet kaslanrun bilyi.lk bir boli.imU
Kmlan Bir Kemik Kaynakh Kas Spazm1. Kmlan kuvvet.li bir Oeksor spazma ugrar; (2) kalm bagirsak ve idrar
kemiklerin c;cvresindeki kaslarda goriilen spazm, klinik kesesi c;ogunlukla bo$ahr; (3) arter basme1 c;ogu kez maksi-
mal degerlere yiikselir, bazen sistoli.k bastnc; 200 mm Hg'nin
bak1mdan 5nemli bir spazm tipidir. Bumm nedeni, kmlan
Uzerine c;1kar ve (4) viicudun bi.iytik bir boltimi.inde yogun
kemigin kenarlanndan baslayan agn impnlslanmn kmk
bir terleme gori.iltir.
alaruru c;evreleyen kaslarda yaramg1 gtic;lii ve tonik kas1\ma- Bu relleks dakikalarca stirdiigU ic;in olasthkla, omurilikte
lard1r. Kemigin kmk uc;larma lokal bir anestetik enjeksiyonu gcni$ alartlan uyaran c;ok sayida yans1yan devrenin ayru anda
agnY1 onadan kaldmr ve spazrru c;ozer; eter anestezisi gibi aktivasyonu sonucu olmaktadrr. Bu mekanizma, yine yallSlmah
vucudun tamamma uygulanan derin bir gencl anestezi de devrelerin yer aldigi fakat omurilik yerine beyinde meydana
spazrm onlemektedir. gelen epileptik nobetlerin mekanizmasma benzemektedir.
Peritonitli Ki~ilerde Kann Kaslarmm Spazm1.
Omurilik ref1ekslerinin neden oldugu diger bir tip lokal Omurilik Kesisi ve Spinal ~ok
spazm da, peritonitte, paryetal peritonun irii.asyonundan Omurilik aniden iisL boyun seviyesinden kesildigi.nde, ilk
dogan abdominal spazmdtr. Burada da, peritonHin neden olarak relleks1er dahil tum omurilik i~levleri tamamen ses-
oldugu agnnm giderilmesi spastik kasm gev$emesini saglar. sizlik dtizeyinde deprese olur, bu tepkiye spinal ~oh denir. Bu
Hemen hemen ayru lip spazm s1khkla cerrahi gi~imler s1ra- reaksiyonun sebebi, omurilik noronlanndaki normal akcivi-
smda da gortilUr; omegin paryetal peritondan dogan agn tenin bi.iyUk olc;iide yi.iksek merkezlerden, ozellikle retikii-
impulslan, abdominal kaslann asm kas1lmasma neden olur lospinal, vestibulospinal ve kortikospinal yollardan omuriligc
ve bazen, bag1rsaklann insizyon yerinden disan r;:tlunasma giren sinir lillerinin de~rjlanyla olu~an siirekli tonik eksi-
yol ac;ar. Bu nedenle kann ic;i ameliyatlarda genellikle derin tasyona bagll olmas1d1T.
Spinal ~oktan sonra, birkac; saat ile birkac; hafta ic;erisinde
anestezi gerekir.
spirtal noronlar uyartlabilirliklerini yava$ yava$ yeniden
Kas Kramplan. Lokal spazmm bir ba~ka c;e$idi de tipik
kazamrlar. Bu fenomen, sinir sisteminin her yerincleki noron-
kas kramp1drr. Siddetli soguk, kan akunmm kesilmesi veya
lann dogal bir ozelligi gibi goriinmektedir. Ba~ka bir deyi$le,
a;;111 egzersiz gibi lokal irite edici herhangi bir faktor veya kolayla~unc1 uyaran kaynaklanm kaybeden noronlar kendi
kastaki metabolik bir anomali, kastan omurilige ta$man ve dogal uyan labilirlik derecelerini arnrarak kaybettiklerini en
sonrasmda geribildirim kas kastlmas1 $Cklinde reflekse neden azmdan kismen kar~1lamaya c;ahsrrlar. Primal ohnayan hay-
clan agn ya da bfl$ka tipte duysal impulslan dogurabilir. vanlan n c;og1mda omurilik merkezlerinin duyarhhg1 genelde
Kas1lmamn aym duysal reseptorleri daha fazla uyard1gma birkac; saat ya da bir giinlilk bir siire ic;inde uonnale <loner,
inaruhr. Bu da omuriligin, kastlma $iddetini artrrmasrna yol fakat insanda bu doni.1$ s1k!Jkla birkac; hafta gecikir ve bazen
ar;:ar. Boylece bir pozilif geribildirim geli;;erek ba$lang1c;taki asla tam o\maz. Diger 1araftan bazen iyi.le$me asm olup, omu-
hafif iritasyon gi ltikc;e daha fazla kastlmaya neden olur ve rilik i$levlerinin bir k1s1m ya da tamamrnda asm uyanlabilir-
nihayet tam bir kas krampt gortililr. lik meydana gelir.

705
Onite XI Sinlr Sistemi: C. Motor ve BOtOnfe~tirici N6rofizyo/oji

Deans MR: A balance of form and function: planar polarity and de-
velopment of the vestibular maculae. Semin Cell Dev Biol 24:490,
Spinal ~ok suasmda ya da sonrasmda, 5zellikle etkilenen 2013.
baz1 spi.nal ~levler ~oyle srralanabilir: Fabbri-Destro M, Rizzolattl G: Mirror neurons and mirror syst ems in
1. Spinal ~okun ba~lang1cmda, aneryel kan basmc1 hemen monkeys and humans. Physiology (Bethesda) 23: 171 , 2008.
ve a$m miktarda dii~er - bazen 40 mm Hg'ya kadar Fetsch CR, DeAngells GC, Angelaki DE: Bridging the gap between t he-
ories of sensory cue Integration and the p hysiology of multisensory
iner- bu sempatik aktivitenin neredeyse onadan
neurons. Nat Rev Neurosci 14:429, 2013.
kalkma derecesinde engellendigini gosterir. Basin<;, Harrison TC, M urphy TH: Motor maps and t he cortical control of
genellikle insanda bile birka<; gi1n ii;inde normale geri movement. Curr Opi n Neurobiol 24:88, 2014.
<loner. Hicks TP, Onodera S: The mammalian red nucleus and its role in motor
2. Omurilikte bi.itiinle~tirilen tiim iskelet kas refleksleri, systems, including the emergence of bipedalism and language. Prog
Neurobiol 96: 165, 2012.
~okun ba~langu; donemlerinde engellenir. ¼,lg1 smtl
Holtmaat A, Svoboda K: Experience-dependent structural synaptic
hayvanlarda, bu reflekslerin normale geri d5nmesi ic;i.n plasticity in the mammalian brain. Nat Rev Neurosci 10:647, 2009.
birkac; saatten birka<; gone kadar bir siireye ihtiyac; Levine AJ, Lewallen KA, Pfaff SL: Spatial organization of cortical and
olabilir. lnsanda ise bu sure genelde 2 hafta ile birkac; spinal neurons controlling motor behavior. Curr Opin Neurobiol
ay kadardir. Bazen, hem hayvanlarda hem de insan- 22:81 2, 2012.
Nachev P, Kennard C, Husain M: Functional role of the supplementary
larda, baz1 refleksler giderek a~m duyarh hale gelir;
and pre-supplementary motor areas. Nat Rev Neurosci 9:856, 2008.
ozellikle, beyin ile omurilik arasmda birkac; uyanc1 yol Nielsen JB, Cohen LG: The Olympic brain. Does corticospinal plastic-
saglam b1ralahp omuriligin kalam kesildigi zaman bu ity play a role in acquisition of skills requ ired for high-performance
dunun ortaya c;1kar. ilk olarak gerirn re.Cleksleri geri sports? J Physlol 586:65, 2008.
<loner, sonra bun.Ian kademeli olarak daha kompleks Nishitani N, Schurmann M, Amunts K, Hari R: Broca's region: from ac-
tion to language. Physiology (Bethesda) 20:60, 2005
~u refleksler izler: fleks5r refleksler, postiirel antigra-
Pierrot-Deseilligny C: Effect of gravity on vertical eye posit ion. A nn NY
vite refleksleri ve ach.m aona refleksleri.nin kalmtJlan. Acad Sci 11 64:1 55, 2009.
3. tdrar kesesi ve kahn bagu-sagm bO$almasm1 kontrol Pleger B, Villringer A: The human somatosensory system: from percep-
eden sakral refleksler, insanda omurilik kesildikten tion to decision making. Prog Neurobiol 103:76, 2013.
sonra ilk birkac; hafta i<;in baskilamr, fakat daha sonra Proske U, Gandevia SC: The proprioceptive senses: their roles in sign-
aling body shape, body position and movement, and muscle force.
bu refleksler de geri d5ner. Bu elkiler Bolilm 26 ve
Physiol Rev 92:1651, 2012.
67'de tarn~ilmaktad1r. Rizzolattl G, Cattaneo L, Fabbri-Destro M, Rozzi S: Cortical mecha-
nisms underlying the organ ization of goal-directed actions and mir-
ror neuron-based action understanding. Physiol Rev 94:655, 2014.
Robles L, Ruggero MA: Mechanics of the mammalian cochlea. Physiol
Kaynaklar Rev 81 :1305, 2001.
Angelaki DE, Gu Y, Deangelis GC: Visual and vestibular cue integra- Scott SH: Inconvenient t ruths about neural p rocessing in primary mo-
tion for heading perception in extrastriate visual cortex. J Physlol tor cortex. J Physlol 586:1217, 2008.
589:825, 201 1. Scott SK, McGettigan C, Eisner F: A little more conversation, a litt le less
Cullen KE : The neural encoding of self-generated and externally ap- actlon-<andldate roles for the moto r cort ex in speech perception.
plied movement: implications for the perception of self-motion and Nat Rev Neurosci 10:295, 2009.
spatial memory. Front lntegr Neurosci 7: 108, 20 14. Shinder ME. Taube JS: Resolving the active versus passive conundrum
for head direction cells. Neuroscience 270C:123, 2014.

706 ·
BOLOM 56

Motor i~levin Korteks ve


Beyin Sap1 Taraf1ndan Kontrolii

Beyin korteksi tarafmdan ba$latilan "istemli" hareketlerin apeksine yakmd1r. Bu topografik organizasyon c;ok daha
r,.:ogu ommilik, beyin sap1, bazal gangliyonlar ve serebel- $ematik olarak Penfield ve Rasmussen tarafmdan harita-
lum gi.bi daha all beyin alanlannda bulunan i$lev "kahp- landirtlarak ~ekil 56-l'de gosterildigi gibi farkh kas alan-
lannm" korteks tarafmdan uyanlmas1 ile gerc;ekle~. lanmn temsil edilme derecelerini gostermektedir. Bu
Ancak az sayida hareket tipi ic;in korteks, yolu tizerin- harita, beyin cerrahisi ameliyatt ge<;:iren insanlarda motor
deki baz1 motor merkezleri atlayip omuriligin on motor koneksin farkh alanlanmn elektriksel olarak uyanlma-
noronlanna dogrudan ula$an bir yola da sahiptir. Bu, s1yla elde edilmi~tir. Ti.im primer motor korteksin yan-
ozellikle ellerin ve parmaklann ince ve ustahkh hareket- smdan fazlasmm el ve konu$ma kaslannm kontrolil ile
le1i ic;in gec;erlidir. Bu boltim ve Boltim 57 istemli motor ilgili olduguna dikkat ediniz. Bu el ve konu~ma motor
i$levin bu gene! sentezini saglayan omurilik ve beyinin alanlanna verilen nokta uyaranlar nadiren tek bir kasm
farkh motor alanlan arasmdaki kar$1hkl1 etkile$irnini kas1lmasma sebep olur. Fakat uyanlma s1khkla bir kas
ac;1klamaktad1t. grnbunun kas1lmasma yo! a<;:ar. Bunu ba$ka bir ~kilde
ifade etmek gerekirse, tek bir motor korteks noronunun
uyanlmas1 tek bir ozgiil kas1 uyarmak yerine s1kl1kla
MOTOR KORTEKS VE ozgill bir hareketi uyanr. Bunu yapmak i<;:in, uyaran farkh
KORTIKOSPINAL VOL kaslan bir "kahp" dogrultusunda uyanr; bu kaslann
~ekil 56-1, beyin korteksinin ~levsel alanlanru goster- herbiri ken.di hareket yOnii ve kas giicii ile hareket kah-
mektedir. Santral sulkusun ontinde, frontal loblann yak- bma katkida bulunur.
la$1k olarak arka uc;te birini kaplayan alan motor hortekstir.
Santral sulkusun arkasmdaki alan, motor aktivitelerin
kontrolu i<;in bin;ok sinyali motor kortekse ileten ve
onceki bolumlerde aynntth bir $ekilde carfi$uan somatill Motor Duysal
duysal lwrtekstir. Primer
Motor korteks, ken.di i<;inde herbiri vucudun ozgi.il motor
Somatik
motor ~levleri ve kas grnplarmm copografik temsilini alan 1
ic;eren 3 alt alana aynhr: (1) primer motor kortehs, (2) Somatik

premotor alan ve (3) tamamlayw motor alan. Ayaklar


Govde
PRiMER MOTOR KORTEKS
Kol f
~
Primer motor korteks, ~ekil 56-l'de goruldi.igii gibi,
santral sulkusun oniinde frontal lobun ilk kivnmmda _,6-' E~ 1_ 5
uzanmaktadrr. lateral olarak sylvian yanktan ba~lar;
I Yuz f <:v'
yukanda beynin en ust k1s1mlanna yay1hr ve sonra lon-
gitudinal yank ic;indeki derinlige dalar (Bu alan, ~ekil
.. Ag1z
r,,•

48-5'de gosterildigi gibi beyin korteksi alanlanrun _/


Brodmann sm1fland1rmasmdaki alan 4'iin kar$1hg1dir).
~ekil 56-1, primer motor kortekste viicudun farkh
kas alanlannm yakla$1k topografik Lemsilini gostermek-
P"moto,1 /,
alan
tedir; sylvian yanga yakm bolgede ag1z ve dudaklar
bulunur; primer motor koneksin orta boliimiinde kol ve ~ekil 56-1. Beyin korteksinin motor ve somatlk duysal alanlan. 4, 5,
ellerin alanlan vardir; longittidinal fissure yakm bolgede 6 ve 7 rakamlan BolOm 48'de at;1kland191 gibi Brodmann'1n korteks
bulunan bacak ve ayaklann alanlan, govde, beyinin alanlandir.

707
Unite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

Tamamlay1c1 Primer
ve premotor kmotor
rteks
alanlar ~

~
~ (5'~~b'~ 1f~* ~
El becenler, - -
- c::~,§
~'Ii .

e'a§in dOnmesi-...._, _. $, q_Q;;'li 'Ii


':-....
Kar~1tarat ~ l roudakl 'Ii •
'

"'-"'~ ' y~ ~ne


Oil
•~ ' -~
\
7se9imi """''
~,~~~~ ~
~
--... GOzOn
/ / fiksasyonu

~~
~ekil 56-3. Vucuttaki farkll kaslann motor kortekste temsili ve ozgul
motor hareketlerden sorumlu olan diger korteks alanlannin bulundu-
gu yerler.

~ekil 56-2. Vucuttaki farkll kaslann motor kortekste temsil derecele-


rl (Penfield ve Rasmussen'den degi~tirilerek: The Cerebral Cortex of
Man: A Clinical Study of Localization of Function. New York. Hafner,
1968.) temsiline d5nii~turecegini gostermektedir. Bin;ok noro-
fizyolog ayna noronlarmm diger insanlann hareketlerini
anlamada ve taklit yoluyla yeni becerileri ogrenmede
PREMOTOR ALAN onemli olabilecegine inanmaktadir. Boylece premotor
korteks, bazal gangliyonlar, talamus ve primer motor
~ekil 56-l'de de gortildtigti gibi, premotor alan primer
korteks, vticutta koordine kas aktivitesini dtizenleyen
motor korteksin hemen ontinde yer ahr. One 1-3 cm,
karma~ik bir genel sistem olu~tururlar.
a~ag1ya sylvian yangm ii;ine ve yukanya longitudinal
yanga dogru uzamr. i~levleri premotor alana benzeyen
tamamlayic1 motor alanla kom$uluk yapar. Premotor kor- TAMAMLAYICI MOTOR ALAN
teksin topografik organizasyonu kabaca primer motor
Tamamlayi.c1 motor alan, motor i~levin kontroltinde ayn
korteksteki gibidir. Yanda agIZ ve ytiz alanlan, soma
yukanya dogru el, kol, govde ve bacak alanlan bulunur. bir topografik organizasyona sahiptir. Premotor alanm
hemen tizerinde ve esas olarak longitudinal fisstirde yer
Premotor alandan dogan sinir sinyalleri primer
alir; fakat tist frontal korteksin uzerine birka<; santimetre
motor kortekste olu~turulan ayn kahplardan <;ok hare-
ketin daha karma$1k "kahplan"na neden olur. Ornegin uzamr. Bu alanm uyanlmas1 ile elde edilen kas1lmalar
yap1lacak i~, omuz ve kollara pozisyon verdirerek ellerin sikhkla tek tarafh degil <;ift tarafud1r. Ornegin, uyanhna
s1khkla her iki elin e~zamanh olarak kavrama hareketine
ozgtil bir gorevi yapacak ~ekilde yonlendirilmesi olabi-
lir. Premotor alanm en on bolumu bu sonui;lan elde yol ai;ar; bu hareketler belki de nrmanma i<;in gerekli
etmek i<;in once yap1lacak rum kas hareketinin "motor olan el ~levlerinin kalmtiland1r. Genel olarak bu alan
bir $ablonunu" olu~turur. Soma arka premotor korteks premotor alan ile uyum i<;inde ~lev gorerek tum vucut-
taki davrarn~al hareketleri saglamak ir;in, vticudun farkh
bu dti$tintilen $ablonu gerr;ekle$tirmek i<;in gereken kas
aktivitesinin her ard1~1k kahb1m uyanr. Premotor kor- bolgeleri.nin sabitlenme hareketleri, ba~ ve gozlerin pozis-
teksin bu arka k1snn sinyallerini ozgiil kaslan uyarmak yona bagh hareketleri gibi hareketleri saglar; el ve kolla-
i<;in ya dogrudan primer motor kortekse ya da, s1khkla, rm prinler motor korteks ve premotor alanla saglanan
bazal gangliyonlar ve talamus yoluyla geriye primer hassas motor kontrolti i<;in uygun zemini saglar.
motor kortekse gonderir.
Ayna noronlan denilen ozel bir noron s1mh, k~i ozel iNSAN MOTOR KORTEKSiNDE MOTOR
bir motor i~i yaparken veya ba~kalan tarafmdan yapilan
KONTROLON BAZI OZELLE~Mi~ ALANLARI
aym i~i gozlerken aktif hale gelir. Yani, gozlemci ozel
motor i~i yap1yormu$ gibi du~undiig-Unden bu noronlarm ~ekil 56-3'te gortildtigti gibi, insan beyin korteksinde
aktivitesi diger ki~inin davran~1mn "aynas1chr". Beyin bulunan yUksek derecede ozelle~mi$ birkac; motor bolge,
gorUnttileme i;al~malan bu noronlann gor-Ulen ya da i$i- ozgul motor i~levleri kontrol etmektedir. Bu bolgeler, ya
tilen hareketlerin duysal temsilini, bu hareketlerin motor elektriksel uyanlma ile veya ozgiil korteks alanlannda
708
Boliim 56 Motor i~levin Korteks ve Beyin Sap1 Tarafindan Kontrolu

tahrip edici lez.yonlar olu$tugu zaman ortaya c;1kan motor


i~lev kayb1 farkedilerek belirlenmi$lir. Bunlardan <;ok
onemli olan birkac; tanesi a~ag1dachr:

Broca Alam (Motor Konu~ma Alam). ~ekil 56-3


sylvian fissilrun hemen tistilnde, primer motor korteksin
_ ::::,-, Korpus kallosum
onunde uz.anan ve "kelime olu~umu" diye belirtilen bir
j
premotor alam gostermektedir. Bu bolgeye Broca alam ..,, internal kapsulOn
denir. Bu bolgenin hasara ugramas1 k~inin ses c;1karma- arka kolu
sm1 onlemez.; fakat uyumsuz soz.ler veya aras1ra "evet",
"hayu" gibi kelimeler d1~mda kelimeleri tam olarak soy-
lemesi imkans1z hale gelir. Bununla yakm ili~kili bir kor-
tikal alan, uygun solunum ~levi saglayarak konu~ma
s1rasmda ag1z ve dil hareketleri ile ses tellerinin solu-
numla aktivasyonunun e$zamanhhg1m saglar. Bu nedenle,
konu~mayla ilgili premotor noronal aktiviteler olduk<;a
karma~ktrr.
~ 1•_.:;;-- Mezensefalonun
-,/UI![_ pedinkOI tabam
"istemli" Goz Hareketi Alam. Premotor bolgede, Broca
alanmm hemen Ustil, goz hareketlerini kontrol eden bir , ·-
ll/11,
bolgedir. Bu alandaki hasar ki~inin gozlerini farkh cisim- II J
lere dogru istemli olarak c;evinnesini onler. Bumm yerine, ~ Ponsun longitudinal
demetleri
gozler Bolum 52'cle ac;1klandigi gibi oksipital gorme kor-
teksinden gelen sinyallerin etkisiyle ozgul cisimlere kilil-
lenmeye egilimlidir. Bu frontal alan goz kapaklanrnn goz
kirpma gibi hareketlerini de kontrol eder.
- Medulla oblongata
Ba~ c;:evirme Alam. Motor asosiyasyon alanlannm biraz piramidi
iisttlndedir ve elektriksel uyanlmas1 ba~m c;evrilmesine
yol ac;ar. Goz hareket alaniyla yakm ili~ki ic;inde olan bu
alam ba~m farkh cisimlere dogru c;evrilmesiyle ilgilidir. 11'1 " -'-Lateral kortikospinal yol
1
'·- -Ventral kortikospinal yo!

El Becerileri Alam. Primer moLor korteksirl el ve par- $ekil 56-4. Kortikospinal (piramidal) yol. (Ranson ve Clark'tan deiji?ti-
maklarla ilgili bolgesinin hemen oni.indeki premotor rilerek Anatomy of Nervous System. Philadelphia., W.B. Saunders Co.,
7959.)
alanda, "el becerileri" ile ilgili onemli bir bolge bulunur.
Tumorler ya da diger lezyonlar bu alanda tahribata yo!
ac;t1gmda, el hareketleri e~gudumsilz ve ama<;s1z hale
gelir. Bu duruma motor apraksi denir. yuzde 40'1 da santral sulkusun arkasmdaki somatik duysal
alanlardan koken almaktachr.
Si NYALLERiN MOTOR KORTEKSTEN KASLARA Kortikospinal yol korteksten ayrtld1ktan sonra inter-
TA~INMASI nal kapsO.ltin arka kolundan (bazal gangliyonlann
Motor sinyaller korteksten omurilige dogrudan kortikos- putamen He nukleus kaudatus c;ekirdekleri arasmdan)
pinal yolla; dolayh olarak ise baz:al gangliyonlar, serebellum ge<;er ve soma a$ag1ya inerek medulla piramitlerini olu~-
ve <,;~itli beyin sapi ,ekirdeklerinin i~e kan;mg1 birc;ok turur. Piramidal liflerin buyuk <;ogunlugu kar~1 tarafa
ikinci dereceden yol arac1hg1yla ta~m1r. Genel olarak dog- gec;er ve omuriligin lateral kortihospinal yo/I.an ic;inde
rudan yollar, 5zellikle kol ve bacaklann u<,; bolumlerinin, a~agi iner, son olarak b~hca omurilik gri maddesinin
bilhassa el ve parmaklann ince ve ayrmnh hareketleriyle gec;i$ bolgelerirldeki aranoronlan tizerinde sonlarur; az bir
ilgilidir. k1sm1 arka boynuz.daki duysal aradurak noronlannda ve
<,;ok az. bir k1sm1 da dogrudan kas kas1lmasma neden olan
Kortikospinal (Piramidal) Vol on motor noronlar tizerinde sonlamr.
~eltll 56-4'te gortildtigil gibi motor korteksten <,;1kan en Liflerirl az bir k1srm omurilikte kar?t tarafa ge<;meden
onemli yo!, piramidal yol da denilen kortikospinal yoldur. aym tarafta omuriligin ventral kortikospinal yollanyla
Kortikospinal yolun yuzde 30'u primer motor koneksten, a$ag1ya iner. Ancak bu liflerin birc;ogu ya boyun ya da tist
yuzde 30'u premotor ve tamainla)'lCl motor alanlardan ve toraks bolgesinde omuriligin kar~1 tarafma ge<;:er. Bu tiller
709
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BOWnle~irici Norofizyoloji

olas1likla posttirle ilgili iki tara01 hareketlerin tamamla-


yi.c1 motor alan tarafmdan kontroluyle ilgilidir. sisternleri carafmdan kontrol edilir. Bu kaynaklardan duysal
Piramidal yolda en 90k goze i;arpan lifler i;ap ortala- bilgi gelir gelmez motor koneks, motor faaliyetin uygun
mas116 mikrometre olan kalm miyelinli lif grubudur. Bu akl~uu ba~latmak i~in serebellum ve bazal gangliyonlar ile
lifler sadece primer motor kortekste bulunan ve Betz hiic- i~birligi yapar. Motor konekse gelen lif yollanmn daha
releri de denilen dev piramidal. hiicrelerden kaynaklamrlar. onemli olanlan a~ag1da s1ralarum~t1r:
Betz hticreleri yakla~1k olarak 60 mikrometre 9apmdadu 1. Serebral korteksin kom~u Mlgelerinden, ozellikle (a)
ve lifleri sinir in1pulslarn11 ommilige yakla;;1k 70 m/sn'lik paryetal koneksin somatik duysal alanlanndan, (b)
bir luzla ta~nrlar. Bu hiz, beyinden omurilige iletilen her- motor korteksin ontindeki frontal kortekse kom~u
hangi bir sinyalin en hizli ileti hmdu. Her kortikospinal alanlardan ve (c) i~itme ve gorme korcekslerinden
yolda yakla~1k 34.000 tane btiyuk Betz hi.icresi lifi vard1r. gelen subkortikal lifler.
Bir kortikospinal yoldaki liflerin toplam1 1 milyondan 2. Ka~1 beyin yanmkiiresinden korpus kallosum yoluyla
fazla olduguna gore, Betz hi.icrelerinin lifleri bi.ittin liflerin gclen subkonikal lifler. Bu lifler, beyinin iki tarafmda
sadece %3'tinti temsil etmektedir. Geriye kalan %97'si ise birbirinin ka~1hg1 olan korteks a.lanlarm1 baglar.
ba;;hca 4 mikrometreden daha kti9tik 9apa sahip olan 3. Dogrudan talamusun ventrobazal kompleksinden kor-
liflerdir ve bunlar arka fonda bulunan tonik sinyall.eri tekse ula~n somatik duysal lifter. Bunlar, ba~hca
omuriligin motor alanlanna iletirler. derinin dokunma sinyalleriyle, kas ve eklem sinyalle-
rini vilcudun periferinden ta~1r.
4. Screbellum lie bazal gangliyonlardan gelen sinyallerin
Motor Korteksten Gelen Diger Liflerin Yollan. de ul~ug1, talamusun ve.ntrolateral ve ventroanceriyor
Beyinin derin alanlarma ve beyin sapma inen ~ok sayi.da ,;ekirdeklerinden gelen yollar. Bu yollar motor korteks,
ancak genelde daha kii~iik olan ek lifler motor korteksten bazal gangliyon ve serebellumun motor konttol ~lev-
koken ahr: leri arasmdaki koordinasyonu saglamak i~in gerekli
1. Dev Betz hticrelerinin aksonlan geriye, korteksin ken- olan sinyalleri ta~ular.
disine k1sa kollateraller gonderir. Betz hi.icreleri d~arj 5. Talamusun intralaminar <;ekirdeklerinden gelen lifler.
yap t1gmda bu kollaterallerin, temelde koneksin kom~u Bu lifler, beyin koneksinin diger bolgelerinin ~ogunda
bolgelerini basktladigma, bu ~ekilde uyanc1 slnyalin da oldugu gibi, motor korteksin gene! uyanlabilme
smttlanru "keskinle~tirdiklerine" inamlmaktadtt. dilzeyini kontrol ederler.
2. BUyUk bir lif grubu motor korteksten b~layarak
nukleus kaudatusa ve putamene ge~er. Bir sonraki
KIRMIZI <;EKiRDEK KORTiKAL Si NYALLERi
boliimde tan~lld1g1 gibi, buradan esas olarak viicut
duru~una ait kas kas1lmalanm kontrol ecmek i<;in OMURiLiGE iLETEN ALTERNATiF BiR VOL
~e~itli noronlar arac1hgryla beyin sapma uzanan ek OLARAK GOREV YAPAR
yollar ~1kar.
Mezensefalonda bulunan kirmtzi {:ekirdek kortikospinal
3. Orta say1da motor lif, orta beyinde kmnm ~ekirdeklere
gelir. Bu ~ekirdeklerden aynlan ek liller rubrospinal yol ile yakm ili~ki ic;inde gorev yapar. ~ekil 56-5'te gori.il-
yoHa omurilige iner. di.igli gibi, bu i;ekirdek kortikorubral yol arac1hg1yla primer
4. Orta say1da motor lifbeyin sap1mn vestibiiler ~ehirdeh-
lerine ve retihiiler madd.esine dogru yol degi~tirir.
Buradan kalkan sinyaller vestibiilospin.al ve retikiilospi- Motor korteks
nal yollarla omurilige, vestibiiloserebellar ve retihiilose-
rebel!ar yolla,-/a da serebelluma gider.
5. Pek c;ok say1da motor lif pons c;ekirdeklerinde sinaps
yapar. Buradan kaynaklanan pontoserebe!lar lifler, sin-
yalleri serebellum yan k-Urelerine ta$J.r.
6. Kollateraller inferiyor o!ivar fekirdeklerd.e de sonlamr
ve buradan c;1kan sekonder olivoserebellar lijler serebel-
lumun birc;ok alanma sinyal ta~n-. _ _ _ Nukleus
7
Boylece, bir motor aktivite olt.i~tunnak -Uzere omurllige bir -le r; • 'f ~ .:_ J
interpositus

sinyal iletildigi zaman, bazal gangliyonlar, beyin sap1 ve sere- ~ Nukleus


bellum da kortikospinal sistcmden guc;IU motor sinyaller ahr. RetikOler formasyon
~ dentatus
Serebellum
Motor Kortekse Gelen Duyu Lifi Yollart Rubrospinal yol

Motor korteksin i~lcvleri b~hca somatik duysal sistemler


fakat daha az olarak da i~itme ve gorme gibi cliger duyu ~ekil 56-5. Motor kontrolde kortikorubrospinal yol ve serebellumla
ili~kisi.

710
Bolum 56 Motor i~levin Korteks ve Beyin Sap, Tarafmdan Kontrolu

motor korteksten c;ok sayi.da dogrudan lif ald1g1 gibi, kor•


tikospinal yolun mezensefalondan ge<;erken dallanan lif. belirtmek i<;in klinikte yaygm olarak kullarulan bir tcrimdir.
lerini de ahr. Bu lifter, krrmlZI c;ekirclegin alt k1smmda Bu sistem bazal gangliyonlar, beyin saptmn retikiiler fonnas•
bulunan ve motor korteksteki Betz hucrelerine benzeyen yonu, vescibtiler <;ekirdekler ve s1khkla kmmzi c;ekirdekler•
buyuk noronlan ic;eren magnoseliiler boliimde sinaps den ge<;en yollan i<;erir. Bu gruba dahil edilmi~ cum motor
yaparlar. Bu buyuk noronlar alt beyin sapmda kar~1 carafa kontrol alanlanntn l'ark!tlLklan goz ontinde tutulursa, bir
biiltin olarak eksu-apiramidal sistemin ozgul norofizyolojik
ge<;er ve omuriligin lateral kolonlannda kottikospinal
~levlerinden soz etmek gil<;tilr. Ger<;ekten de, piramidal ve
yola hemen kom~u ve oniinde bir rota izleyen rubrospinal
ekstrapirarn.idal sistemler araswda hareketi kontrol etmek
yolu olu~tururlar.
ic;in kar$1hklt etkile$io1 ve yogun baglannlar vard1r. Bu
Rubrospinal lifie1in c;ogunlugu kortikospinal lillerle scbeple, "ekstrapirarn.idal" terimi fizyolojik a<;1dan oldugu
birlikte gri maddenill orta bolgelerindeki aranoronlar gibi klinik olarak da giderek daha az kullanilmaktaclir.
iizerincle sonlamrken, bir boltimii baz1 kortikospinal lif-
lerle birlikte clogrudan on motor noronlar iizerinde son•
lamrlar. K1rm1Z1 <:,:ekirdek, motor korteks ve serebellum OMURiLiGiN MOTOR KONTROL ALANLARININ
arasmdaki baglannya benzer ~ekilde serebellum ile yakm PRiMER MOTOR KORTEKS VE KIRMIZI
ili~kidedir. ~EKiRDEK TARAFINDAN UYARILMASI
Kortikorubrospinal Sistemin i~levi. K1muz1 c;ekirde- Noronlarm Motor Kortekste Dikey Kolonlar
gin magnoseluler kISmmda motor konekste oldugu gibi $eklinde Duzenlenmesi. Boliim 48 ve 52'de somatik
viicut kaslannm hepsi somatografik olarak temsil edilir. duyu korteksi ve gorme korteksindeki hUcrelerin dikey
Bu yi.izden kirmlZl <;ekirdegin bu bolumunde bir noktanm holonlar ~ehlinde organize oldugu a<;1klanm1$tl. Aym
$ekilde, motor koneks hucreleri de herbirinde binlerce
uyanlmas1 ya tek bit kasm ya da kui;iik bir kas grubunun
noron olacak ~ek.Ude, milimetrenin kesri <;apmdaki dikey
kas1lmasma yol ac;ar. Ancak farkh kaslann temsihndeki
kolonlar halillde organize olmu~tur.
hassashk motor konekste oldugundan <;ok daha az geli~-
Bir iinite gibi c;ah$an her hticre kolonu, bazen tek bir
m~tir. Bu durum ozellikle nispeten daha kuc;uk lmm121 kas1, genelde ise sinerjistik bir kas grubunu uyanr. Aynca,
<;ekirdege sahip olan insanlarda gec;erlidir. her kolon neredeyse biittin beyirl korteksinde oldugu gibi
Kortikorubrospinal yol, nisbeten farkh sillyalleri alt1 ayn hucre tabakas1 ic;erir. Konikospirlal liflerin pkugi
motor korteksten omurilige ileten yard1mc1 bir yol piramidal hucreler korteksin yuzcyinden itibaren 5. taba-
olarak gorev yapar. Kortikorubrospinal yola hasar ver- kada bulunurken, hticre kolonuna sinyal gir~i 2. ile 4.
medeu kortikospinal liOer tahrip edildiginde, el vc par- tabakalar boyunca olur. Alunc1 tabakadan, daha <;ok beyin
maklann hassas kontrolu i<;in gerekli hareketler hari<;, korteksillin diger bolgeleriyle haberle$en liller <;tkar.
farkh hareketler yine de yaptlabilir. Kortikorubrospinal
yol da kesildiginde yap1lamayan el bilegi hareketlcri Her Noron Kolonunun i~levi. Her kolonun noronlan,
yap1labilir. kolonun pki$ cevab1m tespit etmek i<;in i;e$itli giri$ kay-
Bu nedenle, kmruz1 <;ekirclekten omurilige giden yol naklanndan gelen bilgileri kullanan bir entegratif i~lem
kortikospinal sistemle ili~kiliclir. Aynca rubrospinal yol sistemi gibi <;al~rr. Buna ek olarak, her kolon aym kasa
kortikospinal yol boyunca omuriligin lateral kolonla• veya sinerjistik kaslara giden c;ok say1da piramidal lifi
nnda uzanarak, ekstremitelerin daha uc; kaslanm kon trol ~zamanh olarak uyaran bir amplifikator gibi gorev yapa•
eden motor n5ron ve aranoronlarda sonlamr. Bu nedenle bilir. Bu yetenek onemlidir; i;unkii tek bir piramidal hiic-
renin uyanlmast bir kas1 nadiren uyarabilir. Kas
kortikospinal ve rubrospinal yolun ikisine birlikte omu-
kas1lmas1m saglamak ii;irl genellikle 50-100 piramidal
rili.gin lateral motor sistemi denir. Bunun aksine, vestibii-
hucrenin e$zamanh olarak veya h1zla ardarda u yanlmas1
loretiki.ilospinal sistem omuriligin temel olarak
gerekmektedir.
medyalinde bulunur ve bu boli.imde daha sonra tarn~1l-
dig1 gibi omuriligin medyal motor sistemi olarak
adlandmltr. Piramidal Noronlarla iletilen Dinamik ve Statik
Sinyaller. H1zh bir ba$lang1i; kastlmasma neden olmak
ic;in bir kasa once gii<;lii bir sillyal gonderilirse daha sonra
c;ok zayi.f bir sinyal bile kastlmayi uzun siire devam etti-
rebilir. Kas kas1lmas1na neden olacak uyan genellikle bu
"Ekstrapiramidal" Sistem
$ekilde saglarunaktadir. Bunu yapmak i<;in, her hticre
Elistrapiramidal motor sistem terimi, motor komrole katk1da kolonu iki ayn piramidal hticre toplulugunu uyam; bun-
bulunan vc dogrudan konikospinal-piramidal sistemin bir lardan birine dinamih noronlar, digerine statih noron!ai
elemaru ohnayan, beyin ve beyin sapuun bilLQn b61Umlerini denir. Dinamik noronlann, kasilmanm ba$lang1cmda k1sa
bir sure i<;in a$m $ekilde yiiksek luzda uyanlmas1
711
Unite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BOWnle~tirici Norofizyo/oji

ba~langi<;taki h1zh gu~ geli$mesine neden olur. Daha soma


statik noronlar <;ok daha yava~ d~arj yapar; fakat kas1lma
devam ettikr,;e kasilma gi.icii.niln korunmast i<;in statik "> / , 4 > Propriyospinal yol
noronlar siirekli olarak bu yava~ de~arj hmm
siirdtirtirler.
K1rm121 <;ekirdegLn noronlan da benzer dinamik ve
statik ozellikler gosterirler; fakat kirmm <;ekirdekte
dinamik noronlann, primer motor kortekste ise statik 0
noronlann oram daha fazlad1r. Bu dagihm belki de kliilllz1
<;ekirdegin serebellumla s1k1 i~birligi i<;inde bulunmas1 ve
gelecek bolumde a<;1kland1gi gibi, serebellumun kas kas1l-
masmm h1zh bir ~ekilde ba~laulmasmda onemli bir rol •~ ~ Motor sinir

X r""
oynamas1yla yakmdan ilgilidir.

Motor Kortekse Gelen Somatik Duysal


· Tektospinal ve
retiku lospinal yollar
Vestibulospinal ve
Geribildirim, Kas Kas1lmasmm Hassashgm1 retikulospinal yollar
Kontrol Etmeye Yard1m Eder
~ekil 56-6. Farl<h motor kontrol yollanmn iin motor niironlar Ozerinde
Motor korteksten gelen sinir sinyalleri bir kasta kasilmaya birle~mesi.
sebep oldugunda, viicudun uyanlan bolgesi11den donen
somatik duysal sinyaller harekete neden olan motor
korteks noronlanna geri gelir. Bu somatik duysal sinyal-
lerin r;ogu (1) kas igciklerinden, (2) kas tendonlannm i<;in beyinden gelen dogrudan bir yolu olu?tururlar. Bu
tendon organlanndan veya (3) kaslan orten derideki mekanizma el, parmak ve ba~armak hareketlerinin
dokunma reseptorlerinden kaynaklamr. Somatik sinyaller hassas bir ~ekilde kontrol edilmesi ic;:in primer motor
s1khkla bir pozitif geribildirimle ~u ~killerde kas kasil- kortekste c;:ok ile1i derecede temsil edildigi ger<;egiyle
masmm ~iddetlenmesine yol a<;ar: Kas igciklerinde, eger uyum ic;:indedir.
igcigin fuzimotor kas lifleri btiyUk iskelet kas1 liflerinden
daha fazla kasilirsa, igciklerin merkezi boltimleri gerilir Omurilik Merkezlerinin Olu~turdugu Hareket
ve boylece uyanhr. Bu igciklerden kalkan sinyaller motor Kahplan. Boli.im 55'ten haurlanacag1 gibi, omurilik,
korteksteki piramidal hticrelere buyiik kas liflerinin yete- duysal sinir uyanlmasma yamt olarak ozgtil refleks
rince kas1lmad1gm1 bildirir. Piramidal hucreler de kas1 hareket kahplanna neden olabilir. Bu kahplann <;ogu,
daha fazla uyararak kasa igciklerinin kas1lmasma ye~- beyinden gelen sinyallerle omuriligin on motor noronlan
mesi i<;in yardtm ederler. Dokunma reseptorlerinde ise, uyanld1g1 zaman da onemlidir. bmegin, gerim refleksi
elle tutulan bir cismin parmaklara bask1 yapmas1 gibi, her zaman i~levseldir; beyinden ba?latilan motor hareket-
eger kas kas1lmas1 bir cismin deriye baski yapmasma lerin sonmesine yard1mc1 olur ve belki de en anndan
sebep oluyorsa, dokunma reseptorlerinden kalkan sinyal- igciklerin intrafuzal liflerinin btiyiik iskelet kas1 liOerin-
ler, eger gerekliyse kasm daha fazla uyanlmasma ve den daha fazla kastld1g1 durumlarda o kas kas1lmas1 i<;in
sonu<;ta, kas kas1lmas1m arurarak elin daha s1kt kavrama- gerekli olan gucun hi<; degilse bir k1Sm1m saglamaya
sma sebep olur. yarar. Boylece kortikospinal Liller tarafmdan yap1lan dog-
rudan uyanlmaya ilave olarak kasm refleks yoldan ''servo-
Spinal Motor Noronlarm Uyanlmas1
destek" uyanlmasm1 saglar.
~ekil 56-6, bir omurilik segmentinin enine kesitinde, (1) Aynca, bir beyin sinyali bir kas1 uyard1gmda e~zamanh
beyinden omurilige gelen <;ok say1daki motor ve duysal olarak antagonist kasa da gev~emesi ic;:in zit bir sinyalin
motor kontrol yollan ve (2) on boynuz gri maddesinin iletilmesi gerekmez; bu ileti antagonist kas r;iftlerinirl
ortasmdaki temsili bir on motor noronu gostermektedir. i?levlerini koordine etmek i<;in omurilikte her zaman
Kortikospinal ve rubrospinal yollar lateral beyaz kolonla- bulunan resiprok inervasyon devresi ile saglamr.
rm dorsal k1Smmda bulunur. Bu yollardaki lifler ba?hca Son olarak, geric;:ekme, adrmlama ve yiirtime, ka~mma
omurilik gri maddesinin orta bolgesindeki aranoronlar ve postural mekanizmalar gibi diger omurilik refleks
uzerinde sonlarur. mekanizmalan beyinden gelen "emir" sinyalleriyle aktive
Ellerin ve parmaklann temsil edildigi omuriligin ser- edilebilirler. Boylece, beyinden gelen basit sinyaller
vikal bolgesincleki geni~lemi~ alanda hem kortikospinal normal motor aktivitelerimizin birr;ogunu (ozellikle
hem de rubrospinal lifl erin <;ogu dogrudan on motor yUrtime ve viicudun farkh postur durumlanm olu~tura-
nOronlarda sonlamr ve boylece kas kastlmas1m ba?latmak bilmesi gibi ~levleri) ba?latabilir.
7 12
Bolum 56 Motor l~levin Korteks ve Beyin SapI Tarafmdan KontrolO

Motor Korteks veya Kortikospinal Yoldaki Lezyonlann


Etkisl-"inme"
\\ Ponsun retik .. l
~ekirdekleri u er
Motor kontrol sistemi "inme" ad1 verilen ve s1k gorulen bir
bozukluk nedeniyle hasara ugrayabilir. lnmeye ya kan dama- ,
nmn yrrularak beyin i<;ine kanarnas1 ya da beyini kanla bes- '(
leyen buyuk arterlerden birinin trornbozu neden olur. Her
iki durumda da korteks veya kortikospinal yolu besleyen kan
akim1, nukleus kaudatus i le putamen arasmdaki inlemal
kapsUlden ge~tigi ycrde kesilir. Hayvanlarda motor korteksin
,;~itli kisunlanrun ayn ayn ,;1kanlmas1 ile ilgili deueyler de
yaptlm1$trr.
Primer Motor Korteksin (Piramidal Alan) I
<;1karllmas1. Dev Betz piramidal hUcrelerini ic;eren primer
motor korteksin bir boltimtintin ,;1kanlmas1 o bolgede temsil
edilen kaslann c;e~itli derecelerde paraliz:ine yo! ai;ar. Daha
altta bulunan nukleus kaudatus He kom~u premotor ve
tamamlayi.c1 motor alanlar zedelenmemi~e, kaba postiir ve
ekstremile "fiksasyon" haraketleri hala yapilabildigi halde,
ekstremitelerinin u,; bolUmlerinin, oz:ellikle el ve parmaklann ~ekil 56-7. RetikOler ve vestibOler <;ekirdeklerin beyin sapindaki yer-
ince harekctlerinin istemli konttoli.i kaybolur. Bu el ve le~imi.
parmak kaslanmn kendilerinin aruk kastlamad1gi anlanuna
gelmez:; fakat ince ltareketleri kontrol beceri.sinin kayboldugum,
gosterir. Bu sonuc;lardan, piramidal alamn, hassas komrollU yonden beyin sap1 kendi kendinin yoneticisidir; c;unku
hareketlerin, ozellikle el ve pannak harekeLlerinin istemli a$agida s1ralanan birc,:ok ozel duzenleyici gorevi yerine
olarak ba~lat1lmas1 ic;in mullaka gerekli oldugu anla~1labilir. getirir:
Motor Kortekse Kom~u Buyuk Alanlari Tahrip l. Solunumun kontrolu
Eden Lezyonlarm Neden Oldugu Kas Spastisitesi. 2. Kardiyovaskuler sistemin kontrolu
Primer motor koneks normalde omuriligin motor noronlan 3. Gastrointestinal i~levin k1smen kontrolti
uzerine devamh tonik uyanct elki gosLerir; bu uyanc1 etkinin 4. Vi.icudun birc,:ok stereotip (tekrarlay1c1) hareketle-
kalkmas1 liipotoniye sebep olur. Motor koneks lezyonlannm rinin kontrolu
<,;ogunda, bilhassa inmede, sadece primer motor korteks degil, 5. Dengenin kontrolu
bazal gangliyonlar gibi beynin kom~u alanlan da etkilenir. Bu 6. Goz hareketlerinin kontrolu
durumlarcla, vi.icudun kar~1 tarafmdaki (moLOr yollar <;apraz:- Son olarak, beyin sap1 daha yUksek sinir merkezlerin-
la~arak kar~1 tarafa ge<;Ligi ic;in) eLkilenen kas alanlannda den gelen "emir sinyalleri" ic;in bir istasyon gibi gorev
hemen her zaman has spazmi meydana gelir. Bu spazm yapar. A$agidaki bolumlerde, beyin sapmm tum vucuc
tcmelde motor korteksin piramidal olmayan k1s1mlanndan hareketi ve dengenin konlrolUndeki rolunu tart1~acagiz.
gelcn yarchmc1 yollann hasanyla olu~ur. Bu yollar normalde Bu amadar ic;in ozellikle onemli olanlar, beyin sapmm
vestibi.iler ve retikiiler beyinin sapt motor ,;ekirdeklerini retikiiler ve vestibiiler (:ekirdekleridir.
inhibe ederler. Bu c,:ekirdekler inhibisyon durnmlanru kay-
bettil<lerinde (yani, "clisinhlbe" olduklannda) spontan olarak
YER ~EKiMiNE KAR~I V0CUDUN
uyanlrrlar ve bu boli.imde daha sonra geni~ olar-ak cart~la-
cag1 gibi, vi.icudun ilgili kas bolgelerinde a~n spastik tonusa
DESTEKLENMESi- RETiK0LER VE VESTiB0LER
nedcn olurlar. Bu normalde insandaki "inme"ye eslik eden ~EKiRDEKLERiN ROL0
spastisiteclir. ~ekil 56-7'de, beyin sapmdaki retikuler ve vestibuler
i;ekirdeklerin yerle$imi gorulmektedir.
MOTOR i~LEViN BEVIN SAPI
Ponsun ve Medullanm Retikuler ~ekirdekleri
TARAFINDAN KONTROLU Arasmdaki Eksitator-inhibitor Antagonizma
Beyin sap1 medulla, pons ve mezensefalondan meydana gel- Retikuler c,:ekirdekler iki buyi.ik gruba aynlu: (1) ponsim
mi$lir. Beyin sap1 bir bakuna omuriligin kranyal bo$luga retikiiler (:eki rdekleri, ponsun hafifc;:e posteriyor ve latera-
dogru uzanltstd1r; c,:unki.i bu bolgede bulunan mowr ve linde bulunup mezensefalonun ic;ine uza1m ve (2) medul-
duysal c,:ekirdekler ytiz ve ha$ bolgeleri.yle ilgili duysal ve lamn retikiiler ~ekirdekleri, orta hatta yakm ventral ve
motor gorevleri, t1pk1 omuriligin boynun alnndaki bolge- medyal olarak tum medulla boyunca uza111rlar. Bu iki
Ler ic;in yapug, $ekilde yerine getirirler. Fakat diger bir grup c,:ekirdek esas olarak birbirine kar$t antagonislik etki
713
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BuWnle}tirici N6rofizyoloji

kalkmasma" sebep olabilir. Baz1 ba;ika durumlarda,

I
;' \ l
I
medullamn retiktiler sisteminin uyanlrnas1, vticudun belli
k1s1mlarmdaki yer <,:ekimi kar~1t1 kaslan inhibe edebilir ve
bu k1s1mlann ozgul motor aktiviteleri yapmalanna izin
verebilir. Uyanc1 ve inhibitor retikuler c;ekirdekler kontrol
edilebilir bir sistemi olu~tururlar. Korteks ve diger odak-
• _ ...::---r- Medullanin
~ .,.. .... -;.. j retikulosp1nal yolu larclan gelen sinyallerle dtizenlenen bu sistem, yerc;eki-
A ~ ~/
mine kar~1 koyacak gerekli kas kas1lmasm1 ve aynca diger
i~levlerin geregi gibi yap1labilmesi i<;in uygun kas grupla-
Yi ~,, nnm inhibisyonunu saglar.
___JI!_,~ / .,,/ ~ 1!0ral ..,,t;biilosp1,•
Medyal
vestibOlospinal yol
>< Ponsun retikOlospinal yolu Yer~ekimi Kar~1t1 Kaslan Uyarmada
Vestibuler <;ekirdeklerin Rolu
~ekil 56·8. Vucudun aksiyal kaslanni kontrol eden anteriyor motor ~ekil 56-7'cle gorillen vestibiiler rekirdeklerin hepsi yer<,:e-
noronlan uyarmak (kesiksiz <;izgiler) veya inhibe etmek (kesikli r;izgiler)
Ozere omurilige inen vestibulospinal ve retikulospinal yollar.
kirni kar~1t1 kaslan uyarmak ic;in ponsun reciktiler c;ekir-
dekleriyle birlikce gorev yapar. ~ekil 56-S'de gortildugti
gibi, vestibtiler c;ekirdekler omuriligin on kolonlarmdald
lateral ve medyal. vestibulospinal yollarla yerc;ekimi kar~1u
kaslara gtic;lti uyanc1 sinyalleri ta;i1rlar. Ponsun retikuler
gosterir; ponstakiler yen;ekimine kar~1 olan kaslan uyam; sistemi vestibuler c;ekirdeklerin bu descegi olmadan
medulladakiler ise aym kaslan gev$etir. aksiyal yerc;ekimi kar;iltl kaslan uyarma yetenegini btiyiik
olc;ude kaybeder.
Ponsun Retiki.iler Sistemi. ~ekil 56-S'de gortildugu Bununla birlikte, vestibuler c;ekirdeklerin ozgiH rolti,
gibi, ponsun retikuler c;ekirdekleri uyanc1 sinyalleri, dengeyi korumak ic;in vestibiiler aygtttan gelen sinyallere
omuriligin on kolonunda bulunan ponsun retikii.lospinal yamt olarak farkh yerc;ekimi kar~ltl kaslara giden uyanc1
yoluyla omurihge iletirler_ Bu yolun lifleri, ekstremitelerin sinyalleri seci.ci olarak kontrol etmektir. Bunu bolumun
ekstensor kaslan ile omurga kaslan gibi vticudu yerc;eki• sonunda geni~ olarak tar~cagiz.
mine kar~1 destekleyen vucudun aksiyal kaslanm uyaran
orta on motor noronlarda sonlamr.
Deserebre Hayvanda Spastik Rijidite Geli~ir. Beyin
Ponsun retiktiler c;ekirdekleri yuksek bir dogal uyan- sap1 vestibtiler sistemin yarus1ra ponsun ve medullamn
labilirlik gosterir. Buna ek olarak, serebellumun derin retikiiler sistemleri saglam b1rakilarak mezensefalonun
c;ekirdeklerinden ve ozellikle vestibtiler c;ekirdeklerden
orca seviyesinin alundan kesildiginde, hayvanda desereb-
de guc;lti uyanc1 sinyaller ahrlar. Bu yuzden, ponsun reti- rasyon rijiditesi denilen bir durum geli~ir. Bu kauhk
ktiler uyanc1 sistemi, medullamn retiki.iler sistemi tara- vticudun btiti.in kaslannda meydana gelmez; yalmz yer-
fmdan engellenmediginde vticudun btitiln yerc;eldmine c;ekimi kar~m kaslarda, yani boyun ve govde kaslan ile
kar~1 olan kaslanmn guc;lu bir ~ekilde uyanlmasma sebep bacak ekstensorlerinde olu~ur.
olur. Oyle ki, dort ayakh hayvanlar yuksek beyin merkez- Deserebrasyon rijiditesinin nedeni, normalde beyin
lerinden herhangi bir sinyal gelmeden yerc;ekimine kar~1 korteksi, kirmm <;ekirdek ve bazal gangliyonlardan
vi.icudu destekleyerek ayakta durma pozisyonunda medullamn retiktiler c;ekirdeklerine gelen guc;lti girdilerin
kalabilirler. kesilmesidir. Bunun sonucunda, medullanm retikuler
Medullanm Retikuler Sistemi. Ote yandan ~ekil inhibitor sistemi i?levini kaybeder; boylece ponsun uyanc1
sistemi a$m aktifle$erek rtjidite geh~ir. Diger rijidite c;e;;ic-
56-S'de gortildugii gibi, medullamn retikulospinal yolu
lerinin ba~ka noromotor hastabklarda, ozellikle bazal
denilen farkh bir yolla medullantn retikuler {:ekirdekleri,
gangliyonlann lezyonlarrnda meydana geldigini daha
aym yen;-ekimi kar;iltl on motor noronlara inhibitor sin-
soma gorecegiz.
yaller iletirler. Medullanm retikuler c;ekirdekleri (1) kor-
tikospinal yoldan, (2) rubrospinal yoldan ve (3) diger
motor yollardan gelen gtic;lil kollateraller ahrlar. Bu yollar VESTiBOLER DUYULAR VE DENGENIN
normalde, ponsun retiktiler sisteminclen gelen uyanc1 KORUNMASI
sinyalleri dengelemek ve normal ko;iullarda vticuttaki
VESTiBOLER AYGIT
kaslann gev~emesini saglamak amac1yla medullanm reti-
kuler inhibitor sistemini uyanrlar. ~ekil 56-9'da gosterildigi gibi, vestibtiler ayg1t denge ile
Bununla birlikte beyin, pons sistemini uyararak ayakta ilgili duyulan alg1layan bir cluyu orgamchr. Bu organ, tem-
durmay1 saglamak istediginde, beyinin yuksek merkezle- poral kemigin pars petrozusunda kemiksi tilp ve odac1k-
rinclen gelen sinyaller medulla sisteminde "inhibisyonun lar sisteminden ibarel kemiksi labirenl ile, yine bu sistem
714
Boli.im 56 Motor l~levln Korteks ve Beyin Sap1 Tarafmdan KontrolO

6n
Ampulla Kinosllyum

1 Utrikul
/ 1Makull
statokonya
Yari m ~I I II .,.. -
daire ~ ~ L'.
''"'"'"
--
. .·
~ - /\.
., 'I\!{.
".·r

l M, · - /

Krista ampullaris
~'r~JJ ) SakkOI

Endolenf kanali
Duktus
kohlearis
..
... .
• ' 4f, •

ZARSI LABiRENT

----Kupularnn Statokonya
jelatinsi
kutl esi I /Jelatinsi
- - Tuycukler tabaka
- T0yci.ikler
-Tuy
hucreleri -TOy

l i'i
\

~
,. hOcreleri

. ~IT, ~Sinir
lifleri
1
-
' -Sinir lifleri

Oestek hucreleri Oestek h0creler

KRiSTA AMPULLARiS VE MAKULA

~ekil 56-9. Zars1 labirent ve krista ampullaris ile makulanin organizas-


yonu.

~ekil 56-10. Denge ayg1t1ndaki zars1 lablrentin blr toy hucresi ve vesti-
bi.i ler slnirle yapt1s')1 sinapslar
iGinde bulunan ve zarn labirent ad1 verilen zars1 tiip ve
odac1 klardan meydana gelmi~tir. Zars1 labirent, aygnrn
i~levsel boltimUdtir.
yerle$mi$Lir ve bu nedenle, insan yatar durnmdayken
~eldl 56-9'un list k1sm1 zaTs1 labirenti gostermektedir. ba$m duru~u ile ilgili uyanlan saglar.
Bu labirenl esas olarak kohlea, il{: yanm daire kanah ve Her makula, i<,;inde statohonya ad1 verilen bin;ok
utrihill ile sakhill olarak bilinen iki b11yuk odaciktan ktiGilk kalsiyum karbonat kristalin gomtilti bulundugu
meydana gelm.i~tir. Boh\m 53'de tarn~tlan kohlea, ~itme- jelatinimsi bir tabakayla orti.Hticltir Makulada ~elcil
nin temcl duysal orgamchr ve denge ile ilgisi yoktur. Buna 56-lO'da bir tanesi gorillen binlerce tily hilcresi de varchr;
kar~1hk, yamn daire kanallan ile utrikill ve sakkill, denge bu tuy hucrelerinden jelatinimsi tabakamn i<;ine kadar
mekanizmasrnm birbirini tamamlayan parGalandular. silyumlar uzamr. Ttiy hiicrelerinin tabam ve yanlan ves-
tibiiler sinfrin duysal sinir w;:lanyla sinaps yapar.
Kireclenmi$ stawkonyanm ozgill agffhg1 c;evredeki
"Makulalar"-Utrikul ve SakkuH.in Yer «;ekimine
s1v1 ve dokulannkinin 2-3 kau kadarchr. Bu nedenle, sta-
Gore Ba~m Duru~unu Algtlayan Duyu Organlari. tokonyamn agrrhgt silyumlan yer<;ekimi yontinde
~ekil 56-9'un list k1smmda da goriildtigil gibi, utriktil ve egmektedir.
sakki.\ltin ii,; ytizeyinde, <,;ap1 2 mm'den biraz daha bUyiik
makula ad1 verilen ktic;Uk bir duysal alan bulunur. Tuy Hikrelerinin Yon Duyarhg1-Kinosilyum. ~ekil
Utrihiildehi mahula, temelde utrikuli.in alt yuzeyinde 56-lO'da gosterildigi gibi, heT ttiy hticresi stereosily11mlar
yatay plandadtr ve birey dik durdugu zaman, yeri,;ekimi- ad1 verilen 50-70 adet ktic;i.ik silyum ile buytik bir silyum
nin yonilne gore ba~m yonelimini belirlemede onemli bir olan kinosilyuma sahiptir. Kinosilyum daima bir u<;ta
rol oynar. Ole yandan, sahhiildehi makula dikey diizlemde bulunur ve stereosilyumlar hlicrenin diger tarafma dogru
715
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BOtunle~tirici Noroflzyo/oji

gittikc;e kti<,;tiltir. Elektron mikroskobuyla bile hemen


hemen gortilemeyen i.nce iplikc;:ik benzeri baglar, her ste-
reosilyumun ucunu bir sonraki daha uzun stereosilyuma
baglar; sonuncusu da kinosilyuma baglamr.
Bu baglardan dolayi, stereosilyumlar ile kinosilyum
birlikte kinosilyum yoni.tnde egildigi zaman iplikc;:ik ~ek- Kupula
lindeki baglar stereosilyumlan birbiri ard1s1ra hucre gov-
desi.nden d1~a dogru c;:eker. Bu olay stereosilyumlann
tabanmm c;:evresindeki zarda pozitif iyonlan gec;:irecek
birka<; yuz s1vi kanalm1 ac;ar. Boylece, hticreyi c;evreleyen
endolenften, hucre ic;:ine pozitif iyonlar akarak reseptor
Ampulla /

, /4:ilm "l
I
:
''"
I
/v
/
,~
\
.I
Krista
ampullaris

.... .

> '\
zannm depolarizasyonuna sebep olur. Bunun aksine, sil-
yumlar ktimesinin kar~1 yonde (kinosilyumdan uzakla$a-
rak) egilmesi, baglardaki gerimi azalt1r ve bu hareket iyon Tuy hi.icreleri )j
kanallanm kapatarak reseptorun hiperpolarizasyonuna
sebep olur.
Normal dinlenme ko$ullannda, ti.iy hi.tcrelerinden
kaynaklanan sinir lifleri, saniyede yakla$Jk 100 kadar
iletiyi stirekli ta$ir. Silyumlar kinosilyuma dogru egildi-
~ekil 56-11. Donmenin ba?lang1c1nda kapulanin ve ii;indeki tOycOkle-
ginde ileti trafigi saniyede birkac; yuze kadar artabilir; rin hareketi.
silyumlann 21t yonde egilmesi ise ileti trafigini azalm,
stk11kla tamamen durdurur. Bu nedenle, ba~m uzaydaki
duru$U degi$tikc;:e ve statokonyanm ag1rhg1 silyumlan
egdikc;e, beyine dengeyi kontrol etmek i.izere uygun sin-
yaller ta$mIT.
Her makuladaki farkh tuy hticrelerinin her biri, farkh
bir dogrultuda yerle~mi$tir. Bunun ic;in baz1lan ba~ tine, ampullaya akmasma ve ~ekil 56-ll'de renkli olarak gos-
baz1lan ba$ arkaya, digerleri de ha~ yana dogru egildi- terildigi gibi, kupulanm bir tarafa egilmesine yol a<;ar
ginde uyanhrlar. Btiylece yerc;:ekimi alam ic;inde ba$m her Ba$m aksi yone donmesi kupulamn zu ytine egilmesine
durumu i<;i.n, makuladan gelen sinir liflerinde farkh bir neden olur.
uyanlma kahb1 olu$Ur. 1$te ba$m uzaydaki duru~undan Kupulanm i<;inde krista ampullaris boyunca yerle$mi~
beyini haberdar eden bu "kahp»or. ttiy hOcrelerinden c;1kan yuzlerce silyum vardir. Btitiin bu
ttiy hticrelerinin kinosilyumlan kupulanm aym tarafma
Yarimdaire Kanallan. Her vestibtil organmda 6n (ante- dogru yonelmi$tir ve kupulanm bu yone egilmesi tuy
riyor), arka (posteriyor) ve lateral (horizontal) yanm dai.re hticrelerini depolarize ederken kar$I ytine egilmesi hiper-
kanallan denilen i.i<; yanmdaire kanali uzaym ii<; diizle- polarize eder. Toy hucrelerinden, vestibii1er sinir yoluyla,
mjni temsil etmek tizere birbiriyle dik ap olu$turacak uzaym i.i<; dtizleminde ba$m donti$ h1z1 ve yontindeki
$ekilde yerle$mi$1erdir. Ba$ one dogru 30 derece kadar degi$meler hakkmda merkezi sinir sistemini haberdar
egildiginde, lateral yanmdaire kanallan yeryuziine hemen eden sinyaller gonderilir.
hemen yatay duruma gelirler. Bu srrada, tin kanallar dikey
planda one ve 45 derece di~a ytinelik, arka kanallar da
dikey planda fakat arhaya ve 45 derece di~a yonelih STATiK DENGENIN KORUNMASINDA
bulunurlar. UTRiK0L VE SAKK0L0N i$LEVi
Her yanmdaire kanalmm bir ucunda ampulla denilen
Utriktil ve sakki.ili.in makulalanndaki farkh ttiy hticrele-
bir geni~leme vardLr. Kanallar ve ampulla endolenf adi rinin c;:e$itli yonlere yonelmi.$ olmas1, ba$m farkh durum-
verilen viskoz bir s1v1yla doludur. Kanallann birinden larmda farkh hticrelerin uyanlmas1 ac;1smdan ozellikle
ampullaya akan bu s1v1 ampullanm duyu orgamm $U onemlidir. Farkh tiiy hticrele1inin uyanlma "kahplar"1
~ekilde uyanr: ~eltil 56-11, her ampullada hrista a.mpul- ba$m yerc;ekimine gore durumunu sinir sistemine bildirir.
laiis adi verilen ku~k bir c;:1kmt1y1 gostermektedir. Bu Bunun uzerine, beynin vestibi.iler, serebellar ve retiktiler
kristanm tepesinde kupula ad1 verilen jelatinimsi bir ki.itle motor sinir sistemleri duru~tan sorumlu uygun kaslan
bulunur. Ba$ herhangi bir yone donmeye ba$lad1gmda, bir uyararak dengeyi komrlar.
veya daha c;:ok yanmdaire kanalmdaki s1V1Illn eylemsiz- Utriktil ve sakkul sisteminin dengeyi koruma i.$levi,
ligi, yanmdaire kanah ba$la birlikte donerken s1vinm ha$ dikeye yakm pozisyonda iken son derece etkindir.
hareketsiz kalmasma sebep olur. Bu, s1V1nm kanaldan Ger<;ekten de, vucut tam dik durumundan hafif<;e
716
Solum 56 Motor i~levin Korteks ve Beyin Sap1Tarafmdan Kontrolu

egildiginde, insan yanm derecelik bir denge bozuklt1gunu


400.., • Donme
bile algilayabilir.
iii
Dogrusal ivmenin Utriki.ilun ve Sakki.ilun Maku- ~ 300
UI
lalariyla Belirlenmesi. Viicut aniden ileriye dogru ;:
.!! Tonik
hamle yapugmda, yani viicut ileriye ivme kazand1gmda, i 200 de9arj
<;:evresindeki s1v1dan daha biiyiik atalete sahip olan stato- C1) duzeyi ~ nmenii durmas1
'C
konya arkaya dogru ti.iy hiicrelerinin silyumlannm
uzerine dii~er ve sinir merkezlerine dengenin kayboldugu
C1)

-~ 100 i
bilgisi ta~mrr; birey arkaya dogru dii~ecekm~ hissine
(1:1
(/)
+
Donmenin ba~lamas1
kap1hr. Bu duyu otomatik olarak k~inin one egilmesine 0
yol a<;ar ve bu ivme nedeniyle staLOkonyalann arkaya 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90
dii~me egilimi, one egilme ile dengeleninceye kadar surer. Saniye
Bu noktada, sinir sistemi tam denge durumunu algilad1- ~ekil 56-12. Bir yanmdaire kanall ilk once donmenm ba~lamas1yla son-
gmdan viicut one dogru daha fazla egilmez. Boylece ra da durmas1yla uyanld1g1nda bir tuy hucreslnin cevab1.

makulalar clogrusal ivmelenme srrasmda dengeyi,


tamamen statik dengedeki gibi korur.
esnekligi necleniyle yava~<;:a ampullamn ortasmdaki din-
Makulalar dogrusal h1zm tespitinde gorev yapmazlar.
lenme durumuna geri cloner.
Ko~ucular ko~maya ba~lachgmcla ivme nedeniyle arkaya
Donme aniden durdugunda, lamamen z1t etkiler
dii~memek i<;in one dogru <;:ok fazla egilmelidirler; fakat
onaya <;1kar; yanmdaire kanallan clurdugu halde endolenf
bir vakum ic;inde ko~uyor olsalard1 bir kere ko~ma hmna
domneye devam eder. Bu s1rada kupula aksi yonde egile-
er~ilince egilmeye gerek kalmayacaktl. Havamn varh-
rek ttiy hilcresi de~arjm1 tamamen durdumr. Birkar; saniye
gmda ko~ulduguncla, sadece havamn viicuda olan direnci
daha sonra da endolenfin hareketi durur ve kupula
nedeniyle dengeyi korumak i<;in one egilmek gerekir; bu giderek dinlenme durumuna geldiginden, tiiy hi.lcresi
durumda egilmeye sebep olan makulalar degil, uygun de~arj1, ~ekil 56-12'nin sagmda goriildiigii gibi normal
denge dtizenlemelerini ba~latarak dii~meyi onleyen deri- tonik seviyesine geri cloner. Boylece yanmdaire kanah,
deki basm<;: reseptorlerine havamn yapt1g1 basm<;llr. ba~ clonmeye ba~ladLgmda bir polarite sinyali, donme
durdugu zaman da zlt bir polarite sinyali iletir.

YARIMDAiRE KANALLARIYLA BA~


Dengenin Korunmasmda Yanmdaire Kanalmm
DONO~ONON ALGILANMASI "Onceden Tahmin" i~levi. Yanmdaire kanallan
Ba~ aniden herhangi bir yone donmeye ba~lad1gmda viicudun ileri, yana veya arkaya dogru dengesini kaybet-
(buna a0sal ivme denir) yarundaire kanallannclaki endo- tigiui alg1lamad1gma gore ~u soru akla gelebilir: Dengenin
lenf, eylemsizlik nedeniyle yanmdaire kanallannm hare- korunmasmda yanm daire kanallannm gorevi nedir? Bu
ketine gore geride kalmaya egilimlidir. Bu , kanallann kanallann tiim alg1lad1g1, bireyin ba~mm herhangi bir
i<;inde ba~m donii~iine zit dogrultuda, gorece bir s1vi dogrultuda donmeye ba~ladig1 veya durdugudur. Bu
akimma yol ar;ar. nedenle, yanm daire kanallannm gorevi duragan dengeyi
~ekil 56-12, bir deney hayvam 40 saniye si.lreyle don- veya dogrusal ivme ya da donme hareketleri sirasmdaki
dengeyi korumak degildir. Yine de, yanmdaire kanallan
dilti.lldugunde krista ampullaristeki tek bir tlly hiicresinde
gorev yapmazsa birey h1zh, degi?en harma}th vilcut hare-
olu~an lipik de~arj sinyalirli gostermektedir. Bu omekten
ketlerini yapmaya kalk1~t1gmda denge yetersizligi gori.Hiir.
(1) kupula dinlenme halincleyken bile ti.ly hiicrelerinin
Yanmdaire kanallannm i~levi en iyi a~ag1daki ornekle
saniyecle 100 iletilik lonik d~rj yapug1; (2) hayvan don- a~1klanabilir: Birey h12la ileri dogru ko~arken ani olarak
dilriildilgi.lnde tiiylerin bir t.arafa egildigi ve de~arj frekan- bir tarafa donmeye ba~larsa, Onceden uygun diizeltme
smm <;ok fazla artngi ve (3) donme devam ederken Lily yaptlmad1k~a saniyenin boliimleri i~inde dengesini kaybe-
hilcrelerindeki fazla d~arjm birkar; saniyede yava~ yava~ der. Fakat utrikiil ve sakkiildeki makulalar, ki~inin denge
dinlenme diizeyine geri dondiigi.1 goriilmektedir. bozuklugunu ancak ortaya <;:1knktan soma algilar. Ote
Reseptoriln adapte olmasmm necleni, donmenin ilk yandan, yanm claire kanallan bireyin donmekte oldugunu
birkar; saniyesi i<;inde yanmdaire kanalmdaki s1vi ak1rru- algilam1-? olduklanndan bu bilgi, on bir dtizeltme yap1l-
11m geri clirenci ve egilmi~ kupulayi a~1p endolenfin mazsa, saniyenin kesri i<;:incle bireyirl dengesini yi.tirip
yarundaire kanalmm kendisi kadar luzh donmesine yo! dil~ecegi hakkmda merkezi. sinir sistemini kolayhkla
ar;mas1d1r. Bunu izleyen 5-20 saniye i<;inde, kupula, uyaracaknr.
717
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BQWnle~tirici Norofizyoloji

Ba~ka bir deyimle, yanmdaire kanal mekanizmas1 den-


genin kaybolacagm1, denge kaybolmadan once tahmin Vilcut d1~mda algtlanan eksreroseptif bilginin dengenin
eder ve boylece denge merkezlerinin uygun onleyici on korunroas1 i<;in ozellikle gerekli oldugu bir durum, bireyin
dtizenlemeler yapmasm1 saglar. Bu, bireyin durumu ko$mas1 s1rasmda onaya i,;1kar. Vi.lcudun 5n yilzUne uygula-
duzeltmeden once dengeyi korumasma yard1m eder. nan hava basm.cmm sinyalleri, vUcuda yercekimininkinden
Serebellumun flokulonodi.iler loblanmn c;1kanlmas1 farkl1 yonde bir kuvvetin uyguland1gm1bildirir; sonu<; olarak
yanmdaire kanallannm sinyallerinin algllanmasm1 engel- birey buna karst koymak icin one dogru egilir.
ler; fakat makula reseptorlerinin sinyallerinin algtlanma- Dengenin Korunmasmda Gorse! Bilginin Onemi.
sm1 daha az etkiler. Serebellumun, dengede oldugu kadar Vestibiller organm tahribinden ve vucuttan gelen propriyo-
vticudun diger luzh hareketlerinin c;ogunda da "tahmin septif bilginin ~ogunun kaybmdan sonra bile, birey dengenin
edici" bir o rgan olarak gi.irev yapmas1 ozellikle ilgin<;tir. korunmas1 i,;in gorse! mekanizmalan hala etkinlikle kullana-
Serebellumun bu i~levle,i Boltim 57'de tart1~1lacaktir. bilir. Vi.icudun hafif dogrusal veya donme $Cklindeki hareketi
bile retinadaki gllrUmUyil ani olarak kaydmr ve bu bilgi
denge merkezlerine aktanhr. VestibUler orgam tahrip olmu$
baz1 insanlann gozleri a<;1k oldugu ve buti.in harekeller
Gozleri Stabilize Eden Vestibul Mekanizmalan yava~c;a yap1ldtg1 moddet<;e dengeleri neredeyse normaldir.
Fakat hareket h1zh yap1hr veya gozler kapauhrsa denge
Bir ki~i hareket yonilnil ani olarak deg~tirdiginde veya ba~uu
hemen kaybolur.
yanlara, one ya da arkaya dogru egdiginde ba~ yontinil sabit
tutan baz1 otornatik kontrol mekanizmalan olmasayd1, VestibOler Orgarnn Merkezi Sinir Sisterni ile Sinirsel
gortinti.iyti retinada sabit tutmak olanaks1z hale gelirdi. Baglantilan
Aynca, bak1~lar net bir gortinti.l almaya yetecek bir sure cisme
"sabil"lenmezse, gori.inttiniln farkedilme olanagi azalacakor. ~eldl 56-13, vesdbiller sinirin arka beyindeki baglanulanm
Ba~m aniden her ~evrili~inde yanmdaire kanallarmdan gelcn gostermektedir. Vesdbiller sinir liflerinin c;ogu, beyin sapmda
sinyaller, gozlerin ba~m doni.i? yoni.lne ters yonde ve aym yakl~tk olarak medulla ile ponsun birle~tigi yerde bulunan
miktarda dllnmesini saglar. Bumm sebebi Bolum 52'de vestibi.iler ~eki.rdeklerde sonlamr. Fakat baz1 lifier sinaps yap-
tarumlanan, vestibi.iler (ehirdekler ile medyal longitudinalfasi- madan dogrudan beyin sapmm retiki.ller ~ekirdekleri ile sere-
bellumun fastigial, uvular ve llokulonodi.iler loblanrun
1ntlus tizerinden ofrnlomotor ~ekirdehlere iletilen
c;ekirdeklerine ge~erler. Beyin sap1 vestibUler c;ekirdeklerinde
reflekslerdir.
sonlanan lifler ikinci stra noronlarla sinaps yapnktan sonra,
serebelluma, vestibillospinal yollara, medyal longitudinal
Denge ile ilgili Diger Faktorler
fasikulusa ve diger beyin sap1 alanlanna, ozellikle retikUler
Boyun Propriyoseptorleri. Vestibi.iler aygit sadece ba~m ,;ekirdeklere de lifier yollarlar.
hareketlerini ve dUtu$Ul1U algilar. Bu yi.izden, sinir merkez-
lerinin, b~m vi.icuda gore duru?llyla ilgili bilgiyi de almas1
gerekir. Bu bilgi, beyin sapmm vestibi.iler ve retiki.iler r,;ekir-
deklerine boyun ve Viicuttaki propriyoseptllrlerden dogru-
dan ve serebellum yoluyla dolayh olarak iletilir.
Dengenin korunmas1 i<;in gereken en onemli propriyo-
septif bilgiler boyundaki eklem reseptorlerinden. ta$m1r.
Boyun bi.iki.ili.ip ba~ bir tarafa egildiginde, boyundaki prop-
riyosept5rlerden gelen uyartlar, vestibuler orgarun insana
denge bozuklugu hissettirmesini onler. Bunu, vestibiiler
aygittan gelen sinyallere tamamen z1l sinyaller ileterek
yaparlar. Bununla birlikte, butiin viicut bir yana egildigi
zaman., vestibi.iler aygman gelen sinyaller boyun propriyo-
septorlerinden gelen sinyallerin zit ethisiyle kar~ila~maz ve
bu durumda ki~i ti.Im vUcudun denge durumunda bir degi-
$ik\ik olacagm1 alg1lar.
Vi.icudun Diger K1s1mlarmdan Gelen Propriyoseptif ~ VestibOler sinir
ve Eksteroseptif Bilgi. Boynun yams1ra vi.icudun diger
k1s1mlanndan gelen propriyoseptif bilgi de dengenin korun-
masmda onemlidir. 6rnegin, ayak tabanlanndan gelen basm~
duyulan (1) agrrhgm iki ayaga e~it olarak dag1hp dagilmad1-
gm1 ve (2) ayaklar ilzerindeki ag1rhgm daha onde veya daha
~ekil 56-13. VestibOler sinirlerin vestibOler c;ekirdekler Ozerinden (ova/
arkada olup olmad1gm1 bildirir. buyuk pembe a/an) merkezi slnir sisteminin diger alanlan ile baglan-
tilan.

718
Boli.im 56 Motor i}levin Korteks ve Beyin Sap1 Tarafmdan Kontrolu

Kaynaklar
Denge rellekslerinin primer yolu, vestibtder aygn tarafm- Angelaki DE, Gu Y, Deangelis GC: Visual and vestibular cue integra -
dan uyanlan vestibt\ler sinirlerle ba~lar ve claha soma hem tion for heading perception in extrastriate visual cortex. J Physiol
vestibiiler <,;ekirdeklere hem de serebelluma ge<,;er. Bundan 589:825, 2011.
Cullen KE The neural encoding of self-generated and externally ap-
soma sinyaller vestibiilospinal ve retiktilospinal yollarla
plied movement: implications for the perception of self-motion and
omurilige gonderildigi gibi beyin sap1 retiktiler <,;ekirdekle- spatial memory. Front lntegr Neurosci 7:108, 2014.
rine de gonderilir. Omurilige gelen sinyaller, yerc;ekimi Deans MR: A balance of form and fu nction: planar polarity and de-
kar~u kaslardaki kolayla?urma ile inhibisyon arasmdaki velopment of the vestibular maculae. Semin Cell Dev Biol 24: 490,
etl<ile~imi duzenleyerek dengenin otomatik olarak kon rro- 2013.
Fabbri-Destro M, Rizzolatti G: Mirror neurons and mirror systems in
ltini.i saglarlar.
monkeys and humans. Physiology (Bethesda) 23:171. 2008.
Serebellumunjlokulonodii/er loblan, ozellikle yanm daire Fetsch CR, DeAngelis GC, Angelaki DE: Bridging the gap between the-
kanallanndan gelen duragan denge sinyalleriyle ilgilidir. ories of sensory cue integration and the physiology of multisensory
Ger<,;ekten de, bu loblarm tahrip olmas1, yanm daire kanal- neurons. Nat Rev Neurosci 14:429, 2013.
Jannm hasan sonucu onaya c;1kan klinik semplOmlann nere- Harrison TC, Murphy TH: Motor maps and the cortical control of
movement. Curr Opin Neurobiol 24:88, 2014.
deyse ayrusma sebep olur. Yani, bu yapuardan herhangi
Hicks TP, Onodera 5: The mammalian red nucleus and its role In motor
birinin ~iddetli hasar gormesi, duragan ko~ullarda dengeyi systems, including the emergence of bipedalism and language. Prog
onemli oli;tide bozmaz; faka Lhareketi yoniindeki lnzlr degi~im- Neurobiol 96:165, 2012.
lerde dinamik dengenin kaybma yol ac;ar. Serebellllmun uvu- Holtmaat A, Svoboda K: Experience-dependent structural synaptic
lasrnrn sratik dengenin korumnasmda benzer 6nemli bir rol plasticity in the mammalian brain. Nat Rev Neurosci 10:647, 2009.
Levine AJ, Lewallen KA, Pfaff SL: Spatial organization of cortical and
oynad1gma inamlmaktadrr.
spinal neurons controlling motor behavior. Curr Opin Neurobiol
Mem vestib'Uler c;ekirdeklerden hem de screbellumdan 22:812, 2012.
kaynaklanarak medyal longitudinal fasilmlus yoluyla beyin Nachev P, Kennard C, Husain M: Functional role of the supplementary
sapmdan yukanya ta~1nan sinyaller, ba~m her donii~iinde and pre-supplementary motor areas. Nat Rev Neurosci 9:856, 2008.
gozlerin belti bir g5rsel cisimde sabitlencbilmesi i<,;in gozlerin Nielsen JB, Cohen LG: The Olympic brain. Does corticospinal plastic-
ity play a role in acquisition of skills required for high-performance
duzeltici hareketlerine neden olur. Yukanya, beyin konek-
sports? J Physiol 586:65, 2008.
sine giden sinyaller (ya ayru yolla veya retikiiler yollarla), Nishitani N, Sch0rmann M, Amunts K, Hari R: Broca's region: from ac-
paryetal lobda sylvian [issiiri.lniin derinliklerinde, superiyor tion to language. Physiology (Bethesda) 20:60, 2005.
temporal girusun i~itme alamrun bulundugu fissiirtin kar;;1 Plerrot-Deseilligny C: Effect of gravity on vertical eye position. Ann NY
taraf1nda bulunan dengenin primer motor korteks alaninda Acad Sci 1164:155, 2009.
Pleger B, Villringer A: The human somatosensory system: from percep-
sonlamr. Bu sinyaller vUcudun denge durumunun algllanma-
tion to decision making. Prog Neurobiol 103:76, 2013.
sma yarar. Proske U, Gandevia SC: The proprioceptive senses: their roles in sign-
aling body shape, body position an d movement, and muscle force.
Bilin~d•~•, Tekrarlay1c1 Hareketlerin Kontrolunde Physiol Rev 92: 1651, 2012.
Beyin Sap1 ~ekirdeklerinin i~levleri Rizzolatti G, Cattaneo L, Fabbri-Destro M, Rozzi 5: Cortical mecha-
nisms underlying the organization of goal-directed actions and mir-
Nadir olarak mezensefalonun i.isttindeki beyin yap1lan ror neuron-based action understanding. Physiol Rev 94:655, 2014.
bulunmayan, ane-nsefalik denilen c;ocuklar dogar. Bu c;ocuk- Robles L, Ruggero MA: Mechanics of the mammalian cochlea. Phys,ol
Rev 81 :1305, 2001 .
lardan baztlan aylarca y~at1lm1~t1r. Bunlar enune, ho;;a git-
Scott SH: Inconvenient truths about neural processing in primary mo-
meyen besinleri ag1zdan c;1kam1a ve parmaklan emmek tizere tor cortex. J Physiol 586: 12 17, 2008.
agiza gotUrme gibi beslenrneyk ilgili btiti.in i$lcvleri yapabi- Scott SK, McGettigan C, Eisner F: A little more conversation, a little less
lirler. Aynca esneyip gerinebilirler. Aglayabilir, ba;; ve goz action-candidate roles for the motor cortex in speech perception.
hareketleriyle cisimleri izleyebilirler. Bacaklanmn yukan 6n Nat Rev Neurosci 10:295, 2009.
Shinder ME, Taube JS: Resolving the active versus passive conundrum
yuzi.inc basmc,: uyguland1gmda, bacaklanm kendilerine
for head direction cells. Neuroscience 270C: 123, 2014.
<,;ekerek oturur duruma getirirler. lnsandal<i tekrarlay1c1
motor i$levlerin bir c,:ogunun beyin sapmda entegre edildigi
ac;1kur.

719
B0LUM 57

Serebellum ve Bazal Gangliyonlar1n


Genel Motor Kontrole Katkilar1

Kas aktivitesiuin kontrolunde kas kasilmasm1 uyaran se- Serebellum beyindeki motor kontrol alanlanndan sii-
rebral koneks alanlannm yams1ra, beynin iki ba$ka yap1s1 rekli olarak, kas kas1lmalarmm istenen s1ras1 hakkmda en
da normal motor i$lev i<;in gereklidir. Bu yaptlar serebel- son bilgileri alrr. Aynca, siirekli olarak vucudun perifer
lum ve bazal gangliyonlard11: Bu yapilar tek ba$lanna kas k1s1mlanndan vucudun her par<_;asmm durumunu, hare-
aktivitesini saglayamazlar. Ancak, motor kontrolle ilgili ket luz1ru, etkilenecegi kuvvetleri v.s. bildiren duysal bil-
diger sistemlerle il~ki kurarak bu gorevi yerine getirirler. giler de ahr. Serebellum, perifer kaynakh duysal geribil-
Serebellum bir hareketten digerine htzh ve duzgun dirimle saptachg1 mevcut hareketler ile motor sistemlerde
ge<;i$te ve motor akcivitelerin zamanlamasmda onemli rol amai;lanan hareketleri kar~ila~tmr. ikisinin birbirine uy-
oynar. Aynca, agonist ve antagonist kas gruplan arasmda mad1g1 clurumda, belirli kaslann aktivasyon dtizeylerini
gerekli etkil~imin diizenlenmesinde ve kas yuku degi$ti- azalt1c1 ya da arnnc1 diizeltme sinyalleri geriye, molor
ginde kas kas1lma $iddetinin kontrolunde yarchmc1 olur. sisteme gonderilir.
Baza! gangliyonlar karma$1k kas hareketlerinin plan- Buna ek olarak, serebellum mevcm hareket henuz de-
lanmasma ve kontroltine yardun eder. Bazal gangliyonlar, vam ederken sonraki ard1~tk hareketin, saniyenin kesri
ozgul kanna$1k motor amadara ula$mak i<;in, paralel ve kadar k1Sa bir surede onceden planlanmasmcla beyin kor-
i;oklu ard~tk hareketlerin arda gelmesini, hareketlerin teksine yard1m eder. Boylece, ki~inin bir hareketten dige-
dogrultusunu ve ardt$lk hareketlerin oransal ~ddetinin rine yumu~k bir $ekilde gei;mesine yard1mc1 olur. Sere-
duzenlenmesini kontrol ederler, Bu bolum, motor ak- bellum kendi yapt1g1 halalardan cla ogrenmektedir. Eger
tivitenin karma~1k koordinasyonunu saglayan tum be- bir hareket tam istendigi gibi gerc;ekle~mezse serebellum
yin mekanizmalanm tarll$makta ve serebellum ile bazal devresi bir sonrakinde daha gu<;li.i veya daha zay1f hareket
gangliyonlara ait gorevlerin temel mekanizmalanni a<;1k- yapmay1 ogrenir. Bunu yapabilmek i<_;in, ilgili serebellum
lamaktadir. noronlannm uyanlabilirligincle degi~iklik meydana ge-
lir. Boylece, sonraki kas1lmalann ama<_;lanan hareketlere
daha uygun ohnalan saglamr.
SEREBELLUM VE MOTOR i$LEVLERI
~ekil 57-1 ve 57-2'de gosterilen serebellum, uzun siire Serebellumun Anatomik ve i~levsel Alanlart
beynin sessiz alam olarak adlandmld1. <;unku serebellu- Anatomik olarak serebellum iki derin yank ile $eltil 57-l ve
mun elektriksel uyanlmas1 bilirn;li bir duyu olu~tunna-
57-2'de gori.ildiigii gibi iir; loba aynhr: (1) on (anteriyor) lob,
dig1 gibi nadiren bir motor harekete sebep olrnaklad1r.
(2) arka (posteriyor) lob, (3) jlohulonodiiler lob. Flokulonodti-
Ancak, serebellumun <;1kanlmas1 vucuc hareketlehnin
ler lob serebellumun en eski parr;as1d1r. Boliim 56'da taru~1l-
onemli ol<;iide anormal hale gelmesine sebep olmaktad1r.
d1g1 gibi buras1, viicut dengesini saglayan vestibuler sistemle
Serebellum, ozellikle ko~ma, daktilo ile yaz1 yazma, piya-
birlikte geli~ir ve b1rlikte gorev yapar.
no <;alma ve hatta konu$ma gibi htzh kas aktivitelerinde
On ve Arka Loblarm Longitudinal l~levsel Bolumle-
ya~amsal bir rol oynar. Beynin bu bolgesinin kayh1, kas-
ri. Bu loblar 4;levsel bakundan on ve arka loblar ~eklinde de-
larda paralizi olu~turmasa bile, hemen hemen bultin bu
gil, ~ekil 57-2'de goriildiigii gibi uzunlamasina eksen boyun-
faaliyetlerin e$gildi.lmlinti bozar.
Acaba, serebellum dogrudan kas kas1lmalarma yol a<;- ca organize olmu~tur. ~el<ll 57-2 insan serebellumunun, arka
mad1g1 halde nastl bu kadar onemli olabilir? Bunun yam- lobun alt ucunun normalde gizlenmi$ durumunun a~g1ya
dogru ac;ilmasmdan sonra arkadan g5rilnU~tinti vermektedir.
n, serebellumun motor aklivitelerin s1rasrrn belirlemeye
Serebellumun merkezinde dar bir $eridin, geri kalan boli.im-
yard1m etmesi ve aynca, beyin korteksi ile beynin diger
lerden derin olmayan oluklarla aynld.igma dikkat ediniz. Bu
k1sunlanndan i;1kan mowr sinyallere uyum saglamalan
boltime vennis ad1 vcrilir. Bu alanda boyw1, omuz, halra ve ah-
i<;in motor aktivitelerde duzenleyici ayarlamalar yapmas1
ve onlan izlemesidir.
721
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunleitirici Norofizyoloji

Arka lob On lob

~J/ I
- -1~· Pons

Flokulonoduler ~- /
lob
-----Medulla

~ekil 57-3. Serebellum korteksinde somatik duysal ya ns1ma alanlan.

~ekil 57-1. Serebellumun anatomik loblanmn yandan gorunu~u.

Hemisfer
r
t k1sunlan topografik olarak temsil edilmi~tir. Aym durum se-
rebellumun vermis ve ara bolgeleri ic;in de dogrudur. ~ekil
57-3, bu iki ternsili gostcnnektedir. Vtlcudun eksenindeki
bolgelerin serebellumun vermis kismmda, ekstremiteler
ile yi.iz k1smmm ise ara bolgelerde temsil edildigine dikkat
Arka ediniz. Bu topografik temsil alanlanmn her biri kendileriyle
lob ilgili viicut kJStmlanudau ve beyin sap1 ile korteksteki uy-
gun topografik motor alanlanndan aferent sinyaller ahr. Ayn1
§ekilde buralardan da motor korteks, k1rmm <;;ekirdek ve re-
tikiiler formasyonunun benzer topografik temsil alanlanna
sinyailer gonderilir.
Ancak, serebellumun ge~ lateral boliimlerinde vilcut
topografik olarak temsil edilmez. Serebellumun bu alanlan
tamamen ve yahuzca serebral korteksten, ozellikle de parye-
~ekil 57-2. Serebellumun i~levsel bolumlerin arl<a a~a<:)1dan gorunu?O;
yuzeyi dozle~irmek l~in en alt bolum(l d,?an do<:)ru 1<1vnlm1?t1r. tal korteksin somatik duyu ve digcr duyu asosiyasyon alan-
lan ile frontal korteksin premotor alanlarmdan gili~ sinyal-
lerini ahrlar. Serebral korteks ile olan bu baglantJ sayesinde
serebellurn hemisferlerinin lateral k1S1111lan, saniyenin kesri
ic;inde ger~ekle~en ard1$1k lnzh kas aktivitesinin planlama ve
siyal kas hareketlerinin serehellum tarafmdan kontroli.iniln ~gudi.imlenmesinde onemli rol oynar.
bilyuk bir boliimii yer ahr.
Vermisin her iki yanmda serebellwn hemisferleri c;tkm- Serebellumun Noron Devresi
tJ yapmaktadrr. Bu hemisferlerin her biri de ara bolgeye ve
lateral bolgeye aynlm1~ur. Hemisferin ara bolgesi, i.ist ve alt tnsan serebellum ko rteksi ~ekil 57-2 ve 57-3'de gosterildigi
ekstremitelerin uc; kismmdaki kaslann kontrolu, ozellikle el, gibi ger~ekte 17 cm geni~likte, 120 cm uzunlukta enine kw-
ayak ve parrnak kaslannm kas1lmas1yla ili~kilidir. Hemisferin nmlann yer alcl1gi genis k1vnlm~ bir tabakadan ibarettir. Her
lateral bolgesi, ard.1~1k motor hareketlerin gene! planlanma- bir enine k1vnma folyum ad1 verilir. Serebellum korteksinin
smda beyin korteksine kan ld1gi ic;in daha dolayh bir gorevi k1vrmt.1h kiitlesinin derininde ve altmda derin serebel/um fe-
iistlenmi~tir. Bu bolge olmaks1zm viicudun ince motor akti- hirdehleri yer ah.r.
vitelerinde uygun zamanlama ve sualama yap1lamad1gindan,
hareketler daha sonra bu boliimde taro;;1lacag1 gibi e~giidii- Serebelluma Gelen Yollar
miini.\ kaybeder.
Beynin Diger Bolgelerinden Gelen Aferent Yollar. Se-
Vermis ve Ara Bolgelerde Vucudun Topografik
rebellumun ana giri~ yollan ~ekil 57-4'de gosterilmektedir.
Temsili. Duyu l<orteksi, motor korteks, bazal gangliyonlar, Yogun ve onemli bir giri~ yolu hortihopontoserebellum yoldur.
kmnm c;ekirdek ve retikiiler formasyonda viicudun farkh Bu yo! motor hortehs, premotor 1wrtefts ve somatih duysal hor-

722
Bolum 57 Serebellum ve Baza( Gangliyonlarm Gene! Motor Kontrole Katk1lar1

On Superiyor Superiyor serebellum pe~inkOIO ( Ventral spinoserebellar yol


lob s:i~~:~~m
'\ ---,--:-.....
Ve_ntral
spines,
1- ~ } Serebellum

½
yol
J (]
-"--- ,-~ 01
' ! Serebropontll
_vol
ft=:
(I'
JI
~ riyor se

Posteriyor
lob
u er""-./ .·
Flokulonod"I
lob
' '/ · )~~

?~
~
,. ,,\ "'
Pontoserebellar
,/ \ ~ ---........___ yol

pedmkulu
Orta serebellurn
Vestibuloserebellaryol
,-,,IL I
Medulla oblongata
Dorsal eksternal arkuat Iii

Ohvoserebellar
Ventral spinoserebellar yol
~~
. .ef;f .lnferiyorrel1kO lo ve
sereb serebellar yol . 11 ,.
~
·· h~ Ventral spine ellurn pedinkii!O
Dorsal spin serebellar yol
oserebellar yol .. , . I[ Omu•llk
~ekil 57-4. Serebelluma gelen ba~lica aferent yollar.
G
""
l' 1
Dorsal spinoserebellar yol

Lehsten ka)'naklanarak ponstaki ,ekirdekler ve pontoserebel-


lj
lum yol/an iizerinden ge<;erek serebellumun karSJ. hemisferi-
nin c;ogunlukla yan bolgelerine gelir. ,a;_ -
Buna ek olarak, beyin sapmm her iki tarafmdan kay- · ---Clark hucreleri
naklanan onemli aferent yollar vard!r. Bunlar, (1) yaygm
~ekil 57.5, Spinoserebellar yollar.
olivoserebellar yo/: Bu yol in feriyor olivaristen serebellumun
Lilrn bolgelerine ge<;er ve omurilih, yaygm retiliiiler f ormasyon
alanlan, bazal gangliyonlar ve motor hortelisten ge1en liflerle
uyanlular. (2) vestibiiloserebellar lifler; bu liflerin bir bolilmil tikospinal yollarla beyinden ve (2) omurilik ic;incleki motor
dogrudan vestibuler c;ekircleklerden, bir boliimil de vesLibil- kahp iireticilennden gelen, omuriligin on boynuzuna ula~an
ler aygman kaynaklamr ve hemen hemen hepsi serebellu- motor sinyallerle uyanlrrlar. B5ylece, bu ventral lif yolu se-
mun flohiilonodiiler lobu ve nuhleus fastigii'de sonlamrlar. (3) rebelluma, tln boynuzlara gelen motor sinyalin ne oldugunu
retilliiloserebellar lifler, retiku ler formasyonun c;esitli boliim- bildirir. Bu geribildirime on boyn uz motor uyanmn eferent
lerinden kaynal<lanarak serebellumun ona hattaki alanlann- lwpyasi ad1 verilir.
cla (bashca vermis) sonlamr. Spinoserebellar )'Ollar, impulslan saniyede 120 metre
Periferden Gelen Aferent Vallar. Serebellum ayru za- gibi biiyiik bir hizla iletebilir; bu bULiin merkezi sinir siste-
rnanda viicudun perifer boli.imletinden, omurilikte ikisi ar- mindeki en luzh ileti sistemini olusturur. Bu son derece h1zh
kada, ikisi de onde olmak uzere yerle~en her iki tarafta don ileti, serebellumun periferik kas harekeclerindelo degi~imleri
ayn yolla onemli duysal sinyalleri dogrudan ahr. Bu yollar- amnda ogrenmesi bakmundan onemlidir.
dan en onemli ikisi, $ekil 57-5'de gos1erilmektedir. Bu iki Spinoserebellurn yollanyla ta~man sinyallere ek ola-
yol, dorsal spinoserebellar yo! ve ventral spinoserebellar yoldur. rak, periferden sinyaller omuriligin arka kolonlan yoluy-
Dorsal yol serebelluma inferiyor serebellum pedinkulil yo- la, medullanm dorsal kolon c;ekirdeklerine ve buradan da
luyla girer ve kaynakland1g1 taraftaki serebellumun verrnis serebelluma aktanhrlar. Benzer ~ekilde, omurilikten gelen
ve ara bolgeierinde sonlamrlar. Ventral yo! superiyor serebel- sinyaller spinoretiliiiler yollarla beyin sapmm retiki.ller for-
lum pedinkiilil yoluyla serebelluma girer ama serebellumun masyonuna ve sptnoolivar yolla inferiyor olivar c;ekirdege
her iki tarafmda sonlamr. ta~m1rlar Sonra sinyaller bu alanlardan serebelluma akta-
Dorsal spinoserebellar yollar ic;inde iletilen sinyaller, nhrlar. Boylece, serebellum bilinc; d1~1 c;al ~ug1 halde, vti-
ba~hca kas igciklerinden, daha kilc;uk olc;i.lde de btitiin vu- cudun btittin kism1lannm hareketi ve durumu hakkmda
cuttaki Golgi tendon organlan, derideki bi.lyiik dokunma stirekli olarak bilgi toplar.
reseptorleri ve eklem reseptorleri gibi somatik reseptorler-
den gelir. Buri.In bu sinyaller sUrekli olarak serebelluma (1) Serebellumdan <:1k1~ Sinyalleri
kas kas1 lmas1, (2) kas tendonlanndaki gerim derecesi, (3)
Serebellumun Derin ~ekirdekleri ve Eferent Yollar. Sere-
vi.icudun c;e~itli k1sunlarmm durumu ve hareket hizlan ve
bellumun ktitlesi ic;inde ilr; aclet deri11 serebe//um ~ehirdegi bulu-
(4) vticut yuzeyine etkili olan kuvvetler hakkmda bilgi verir.
nur. Bunlar dentat ,ehirdeh, interpose (ara ~ekirdeh) ve m1k/eus
Ventral spinoserebellar yollar periferik reseptorlerden fastigii'dir: (Flokulonodiiler lobun korteksi ile dogrudan bag-
daha az bilgi ahr. Bunlar esas olarak, (I) rubrospinal ve kor-

723
}
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

m
Dental gekirdek Serebellotalamokortikal
yol Molekuler}

~
· / · Mezensefalonun Pu rkinje tabaka
. retiku lumu
~
hOcresi . }P~rkinje
Granuler ~
Ttrmamct hucre
~ ' Talamus'a Iii :f.. :•· . }tabak~s1

(fj ♦~r:(•l>-:C3i}----
K1rm1z1 <;ekirdek Derin
s;ekirdek G_ranOI 1 J._·.h }tabakas,
hOcre
hucrelerif 1 "I :-,, Derin
hOcresi
T1rmamc1 ve
yosunsu
:osunsu
hf
t,ti\
\ \
9ekirdekler

liflerden Girdi
Giri9 uyanc1 (diger bOtOn aferentler)
(lnferiyor olivars) aferent
giri9

Paleoserebellum Q1k1 9

( ~ekil 57-7. $eklin solunda, serebellumun temel noron devresi gorul-


mektedir. Uyanc1 noronlar kirm1z1, Purkinje hOcresi (inh ibitor noron)
siyah renkte gosteril mi~tir. $eklin sag k1sm1nda, serebellumun derin
~ekil 57-6. Serebellumdan <;tkan ba~lica eferent yollar. (eklrdeklerinin O<; tabakali serebellum korteksine gore yerle~imi go-
rOlmektedir.

lannlan olmaSJ nedeniyle medulladaki vestibuler (ekirdekler bir 3. Serebellum hemisferinin l.ateral bolgesinin koneksin-
anlamda derin <;ekirdekler gibi gorev yaparlar.) Bi.Hi.in bu derin den ba;;layan ve nukleus dentatusa, oradan da talamu-
c;ekirdekler iki kaynaktan sinyal ahrlar: (1) Se.rebellum korteksi sun ventrolateral ve ventroanteriyor <;ekirdekJerinden
ve (2) serebelluma gelen derin duysal aferenl yollar. ge<;erek sonunda serebral kortekse gelen yo!. Bu yol
Serebelluma gelen her sinyal aynlarak iki dogrultuda ile.r-
beyin korteksi tarafrndan ba;;lat1lan ard1$1k motor ak-
ler: (1) dogrudan derin serebellum <;ekirdeklerinden birine ve
tivitelerin e;;giidiimlemnesine yardJ.mc1 olmada onemli
(2) derin <;ekirdegin ilzerinde bulunan sere.bellum korteksinin
rol oynar.
ilgili alamna. Bunu izleyerek saniyenin bir kesri kadar sure
soma, serebellum koneksi inhibitor bir <;ik~ sinyalini derin
<;ekirdege gonderir. Boylece serebelluma gelen bUtUn girl? sin-
ya\leri derin <;ekirdeklerde, uyanc1 bir sinyal ve saniyenin bir
kesri i<;inde bunu izleyen inhibilor bir sinyalle sonlamr. Derin Serebellum Korteksinin i~levsel
c;1k1? sinyali beynin diger boliimlerine dagilmak i.izere derin Birimi-Purkinje Hucresi ve Oerin
c;ekirdeklerden serebellumu terkeder. <;ekirdek Hucreleri
Serebellumdan ,;;1kan b~hca eferent yollann genel plam
Serebellumda 30 milyona yakm, hemen hemen aym go-
~eldl 57-6'da gosterilmektedir. Bu yollar:
1. Serebellumun orta hattaki yap1lanndan (vermis) kay- revi yapan i~levsel birim vardir. Bunlardan biri ~ekiJ 57-
naklanarak.fastigial r;eflirdeklerden gec;ip beyin sapmda- 7'de solda gosterilmektedir. Bu i~levsel birim, serebellum
ki meduHa ve pons biilgelerine varan bir yol. Bu devre, korteksinde c;ok buyi.ik Purkinje hiicresi ile bunun kar~1h-
denge aygm ve vestibi.iler c;ekirdekler ile yakm iliski g1 olan bir derin {'.ekirdek hiicresini kapsar.
ic;inde vi.icudun dengesini kontrol eder. Aym zamanda ~ekil 57-7'de sag ve ilstte gosterildigi gibi serebellum
be.yin sapmdaki retiki.iler formasyonla da i;; birligi ya- korteksi, molekul.er tabaka, Purkinje hucre tabakasi ve gra-
parak viicudun durumuyla ilgili davran~lann kontro- niiler tabaha olmak uzere ti<; tabakadan olu~ur. Bu taba-
li.inde gorev ahr. Bu konu Boltim 56'da denge ile ilgili kalann altmdaki serebellum kiitlesinin ic;inde, c;1~ sin-
olarak aynn tili bic;imde tart1$1lm1~t1r.
yalini sinir sisteminin diger bolgelerine gonderen derin
2. Serebellum hemisferinin (1) ara bolgesinden kaynak-
c;ekirdekler bulunur.
1.amp (2) interpose <;ekirdege ge<;erek oradan (3) ta-
lamusun ventroanteriyor ve ventrolateral c;ekirdekleri-
ne, (4) serebral kortekse, (5) talamusun orta ,;izgideki i~levsel Birimin Noron Devresi. ~ekil 57-7'nin sol ya-
birc;ok yap1lanna ve oradan da (6) bazal gangliyonlara nsmda serebellumda kilc;ilk degi~imlerle 30 milyon kez
ve (7) be.yin saplillll lisl bolge.sindeki retikiiler for- yinelenen i~levsel birimin noron devresi gorulmektedir.
masyon ve nukleus ruber'e gelen bir yo!. Bu karma;;ik 1$levsel birimin c;1kI~1 bir derin {ekirdek hucresinden olur.
devre, ba~hca ekstremitelerin perifer bo!Umlerindeki, Bu hucre silrekli olarak hem uyanc1 hem de inhibitor et-
ozellikle eller, el pannaklan ve ba$parmaktaki agonist kiler alt1ndad1r. UyanCI etkiler, beyin veya periferden se-
ve antagonist kaslann birbirine zit kaswnalanmn e$• rebelluma giren aferent lifter ile dogrudan baglant1lardan
gi.idi.imlenmesine yard11nc1 olur. kaynaklamr. tnhibitor etki ise tumuyle serebellum kor-
teksindeki Purkinje hucresinden kaynaklamr.
724
Solum 57 Serebellum ve Bazal Gangliyonlarm Genel Motor Kontrole Katkllari

Serebelluma gelen aferent giri~ler ba~hca iki tiptir. c;ekirdeklerden sinyal i;;1~mm orta clerecede slirekli bir
Bunlar t1rmamc1 lifler ve yosunsu lifter olarak adlandrnltr. uyanna dlizeyinde nispeten sabit kalmas1 i<,;in, bu iki etki
T1rmamc1 liflerin tumi.i medulladaki inferiyor olivardan arasmdaki denge hafif<;e uyarmadan yanadn.
kaynaklarur. Yakla?1k 5 ile 10 Purkinje hucresine bir ur- H12h motor hareketlerin yap1lmas1 sirasmda motor
mamc1 lif dti~mektedir. Her tnmamc1 lif bin;:ok derin <;e- korteks veya beyin sapmdan gelen giri~ sinyali ilk olarak
kirdek hticresine dallar gonderdikten soma, serebellum biiytik oranda derin <;ekirdek hucresinin uyanlmas1m
korteksinin d1? katmam boyunca yol ahr ve her bir Pur- armm. Birka<,; rnilisaniye soma Purkinje hlicrelerinden
kinje hucresinin soma ve dendritleriyle yakla?ik 300 ka- inhibitor geribildirim sinyalleri olu~ur. Boylece, ilk ola-
dar sinaps yapar. Tirma111c1 lifin aymc1 ozelhgi, ilettigi tek rak motor hareketlerin att111.lmas1 i,;;in motor sinyal c,;1k~
bir impulsla, baglanuh oldugu Purkinje hticresinde tek, yollanna derin c,;ekirdek hticreleri tarafmclan h1zh uyan-
uzun stireli (1 sn'ye kadar), ~iddetli bir dikensi potansiyel c1 sinyal gonderilir. Fakat bunu birka<; milisaniye i<,;inde
ile ba~layan, sonra zay1flayan sekonder dikensi potansi- inhibitor sinyal takip eder. Bu inhibitor sinyal, sonme
yeller ile devam eden ozel bir aksiyon potansiyeline neden etkisi yapacak tipte "gecikme hatti" saglayan bir negatif
olmas1d1r. Bu aksiyon potansiyeline hompleks dikensi po- geribildirirn sinyaline benzemektedir. Yani, motor sistem
tansiye1 adi verilir. uyanldig1 zaman, k1sa bir gecikmeden soma bir negatif
Yosunsu liner, beynin Usl merkezlcri, beyin sap1 ve geri bildirim sinyali, kas hareketini clurdurarak hedefin
omurilik gibi bir<;ok farkh yerlerden serebelluma gelen a~1lmas1m ve osilasyonunu onler.
liflerdir. Bu tiller de derin c,;ekirdek hiicrelerine uyar1-
c1 yan dallar gonderirler. Bu lifler daha sonra korteksin Serebellumdaki Diger inhibitor Hucreler. Serebel-
grantiler tabakasma uzanarak c,;ok sayida graniil hi.icresiyle lumda derin <;ekirdek hlicreleri, granlil hticreleri ve Pur-
sinaps yaparlar. Grantil hiicreleri de c,;aplan 1 mikrondan kinje hlicrelerine ek olarak 2 tip noron daha bulunur.
daha az olan cok kti<,;iik aksonlanru, molektiler tabakaya Bunlar sepet hi.icreleri ve y1ld1z hi.icreleridh: Bunlar lnsa
girecek ?ekilde serebellum korteksinin d1~ yuzeyine kadar aksonlu inhibitor hlicrelerdir. Sepel ve yildiz hlicreleri
gonderirler. Aksonlarm her biri burada ikiye aynlarak fol- korteksteki molekiiler labakada bulunur ve aralanndaki
yum lara paralel yonde 1-2 mm uzamrlar. Her bir Purkinje ki.i<,;i.ik paralel lifter tarafmdan uyanhr. Sonra, bu hiicre-
hticresine kar?1hk 500-1000 grantil hiicresi bulundugun- lerin aksonlan paralel liflere dik a<;1 yapacak ~ekilde uza-
dan paralel sinir liflerinin say1s1 milyarlarcadir. Purkinje yarak, kom?u Purkinje hticreleri.ncle lateral inhibisyona
hiicrele1inin dendiitleri molekiiler tabakaya uzanir ve her sebep olur. Bu $ekilde sinyal smrrlannm lateral inhibisyon-
bir Purkinje hlicresi bu paralel lillerden 80.000-200.000'i Lar yoluyla keskinle~mesine, sinir sisteminin diger birc;ok
ile sinaps yapar. bolgelerinde de rastlanmaktad1r.
Yosunsu liflerin Purkinje hlicrelerine gir~i, sinaptik
baglannlannm zayif olmasmdan dolayi t1rmamc1 lifle-
Serebellumdan <;1kan A~ma/Kapama ve
rinkinden oldukr;a farkhd1r. Purkinje hucresini uyarmak
Kapama/ A~ma <;1k1~ Sinyalleri
i,;;in r;ok fazla say1da yosunsu lifin aym anda uyanlmas1
gerekir. Aynca, bu aktivasyon, urmamn lifin sebep oldu- Serebellumun tipik i~levi, bir hareketin ba~lang1cmda,
gu uzun, kompleks aksiyon potansiyelinden farkh olarak, agonist kaslar i,;;in hizh ai;;ma sinyalleri ve antagonist
basil dikensi potansiyel denen daha zayif, k1sa stireli bir kaslar i<;in de aym ana rastlayan zlt etkili kapatma sin-
aksiyon potansiyeli ~eklindedir. yallerinin saglanmasma yard1mc1 olmaktir. Hareketin so-
nuna yakla~1hrken ise, serebellum temelde antagonistler
Purkinje Hucreleri ve Derin ~ekirdek Hucreleri Nor- ic;in ac,;ma sinyalleri, agonistler i<;in kapatrna sinyallerinin
mal Dinlenim Ko~ullarmda Surekli Olarak Ate~leme olu?turulmas1 ve zamanlamasmdan sorumludur. Tiim ay-
Yaparlar. Purkinje ve derin i;;ekirdek hiicrelerinin ozel- nnttlann bilinmemesine ragmen, ~ekil 57-7'deki temel
likleri slirekli olarak ate?leme yapmalandu. Purkinje hlic- serebellum devresinin nas1l <;ah~t1g1 a~ag1daki $ekilde tah-
releri saniyede 50-100 aksiyon potansiyeli olu~tururlar. min eclilebilir.
Bu say1 derin cekirdek hucrelerinde daha fazladir. Aynca, Bir hareketin ba~lang1cmda agonist/antagonist kas1l-
bu her iki tip hiicrenin sinyal <;1karma aktivitesi a~ag1 veya maya ait ai;ma/kapama sisteminin beyin korteksinden
yukan dogru degi~tirilebilir. gelen sinyallerle ba~ladig1m varsayalun. Bu sinyaller, sere-
bellumla ili~kili olmayan beyin sap1 ve omurilik yollarm-
Serebellumun Derin ~ekirdeklerinde Uyarma ve in- dan ger;erek kas1lmayi ba~latmak tizere dogrudan agonist
hibisyon Arasmdaki Denge. ~ekil 57-7'deki devreye kaslara ula~u.
tekrar bak1ldigmda, derin i;;ekirdek hticrelerinin hem ur- Aym zamanda serebelluma ponsun yosunsu lifleri
mamc1 hem de yosunsu lifler tarafmdan dogrudan dogru- yoluyla paralel sinyaller gonderilir. Her yosunsu lifin
ya uyanld1g1 dikkati i;;eker. Bunun aksine, Purkinje hiic- bir dah dogrudan nukleus dentatusta veya diger derin
relerinden gelen sinyallerle bask1lamrlar. Normalde, derin <;ekircleklercleki hilcrelere gider. Bu da serebellum kor-
725
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve BOtOnleitirici Norofizyoloji

teksinden ba?lattlm1$ olan kas kas1lmas1 ile ilgili sinyali Purkinje Hucreleri Motor Hatalan Duzeltmeyi
desteklemek tizere h1zla uyanc1 bir sinyali kortikospinal "Ogrenir"-T1rmanic1 Liflerin Rolu
motor sisteme geri gonderir. Bunu , ya talamustan kor-
Serebellum, kas kas1lmasrrnn ba$lama ve biti$ine ve ka-
tekse geri donen sinyaller yoluyla ya da beyin sapmdaki
stlmanm zamanlamasma verecegi destegin miktanm og-
noron devresi yoluyla yapar. Sonu<; olarak, birkac; mili-
renebilir. Tipik olarak, ki$i yeni bir motor aktiviteyi ilk
saniye sonra ac;ma sinyali ba~langu;;takinden daha gti<;-
defa yapt1gmda, serebellumun kastlmanm ba?lamasma ve
lil hale gelir; c;tinku, serebellum sinyalleri ile korteks
kastlma sonundaki inhibisyona olan katkis1 ve bunlarm
sinyallerinin toplam1 haline gelir. Serebellum saglam
zamanlamas1, hemen her zaman ii;:in hareketin dogru ya-
oldugu zaman bu etki normaldir. Ancak serebellumun
p1lmasma yermeyecek kadar hatahchr. Fakat, birc;ok kez
yoklugunda, sekonder ilave destekleyici sinyal kaybol-
tekrarlandtktan soma hareketler, gittikc;;e daha kusursuz
makt.ad1r. Bu serebellum destegi, kas kas1lmasmm ba$la-
hale gelir. Arzu edilen sonucun almmas1 ic;in bazen sadece
t1lmas1m serebellumun yoklugundakine gore daha gU<;li.\
birkac; hareket yeterken, baz1 durumlarda yi.izlerce cekrar
yapmaktad1r.
gerekir.
Hareketin s01rnnda agonist kasta kapama sinyaline
Bu di.izeltmeler nasil olmaktadu 7 Serebellum dongi.ile-
neden olan nedir? Butiln yosunsu liflerin , granill hiicre-
rinin duyarhk dUzeylerinin, kendilerinin ogrenme i~lemi
leri yoluyla serebellum korteksine ve sonunda "paralel"
suasmda artan bii;:imde adapte oldugu, ozellikle Purkinje
lifler yoluyla Purkinje hticrelerine sinyal gonderen ikinC'i
hucrelerinin granul hucre uyanlanna duyarhgmm artt1g1
bir dah oldugunu haurlayahm. Purkinje hticreleri de1in
bihnse de kesin yamt bilinmemektedir. Bu duyarhhk de-
c;ekirdek hi.\crelerini bask1lar. Bu yol, sinir sisteminde bi-
gi~mine inferiyor olivar kompleksten serebelluma gelen
linen en kuc;tik ve en yava~ ilecen baz1 sinir liflerinden,
urmame1 liflerin ta~d1g1 sinyaller neden olur.
yani serebellum korteksinin molektiler katmanmdaki
Dinlenme suasmda, tmnamc1 lifler yakla~1k saniyede
<;aplan sadece milimetrenin kesri kadar olan paralel lifler-
bi.r d~arj yapar. Fakat bunlarm ate~lemesi, her defasmcla
den gec;er. Bu hflerden gelen sinyaller de zay1ftn. Boylece
Purkinje hi.1crele1;nin blitlin dendritik dallanmalarmda,
bunlar, Purki.rtje hticrelerinin dendritlerinde yeterli uya-
bi.r saniye kadar stiren a~m depolarizasyon yaranr. Bu sti-
nlmayi olu~turabilmek i<;in belli bir zamana gerek duyar-
rede, Purkinje hi.icresi ilk buyuk dikensi potansiyel c;;1k-
lar. Ancak Purkinje hticresi bir kez uyanld1gmda, hareketi
t1s1111 izleyen bir seri ktic;tilen dikensi potansiyelleri olu~-
ba$latan aym derin c;ekirdek hucresine guc;;lu bir inhibitor
tumr. Ki~i yeni bir hareketi ilk defa yapugmda ve kaslar
sinyal gonderir. Bu sinyal ise kISa bir sure sonra hareketin
ile eklero propriyoseptorlerinden gelen sinyaller yapuan
durd:urolmasma yardim eder.
hareketin, amac;lanan hareket ile uyu~mad1gm1 gosteri-
Tam bir serebellum devresinin, bir hareketin b~langi-
yorsa, tmnarnc1 !if sinyalleri Purkinje hucrelerinin uzun
cmda agonist kas kastlmanm h1zh ba~laulmasm1 ve belli
siireli duyarhg1m herhangi bir yolla degi$tirir. Bir sure
bir sure soma aym agonist kas1lmamn tam bir zamanla-
sonra duyarliliktaki bu degi~menin serebellumun diger
mayla da sonlandmlmasm1 nas1l saglayabildigini anlamak
olas1 "ogrenme" i$levleri ile birlikte, giderek rntikemmel-
mtimktindi.ir.
l~en hareketin serebellum tarafmdan kontroli.ini.l.n diger
$imdi de, antagonist kaslarla ilgili devre hakkmda
yonlerini olu~turduguna ve zamanlamay1 yapngma ina-
varsay1mda bulunahm . Omurilik ic;;inde, omuriligin ba~-
mhnaktadir. Bu sonu<; elde edildiginde, urmamc1 liflerin
lamg1 hemen her hareket ic;in birbirine zlt agonist/antago-
serebelluma daha fazla degi?iklige neclen olacak "hata"
nist devreler bulundugunu hattrlamak c;ok onemlidir. Bu
sinyallerini gondermesine gerek kalmaz.
devreler hareketin ba~lang1cmda antagoni.stin kapanma-
s1mn ve hareketin son.unda da antagonistin ai;:1lmas111m
ana temelidir. Bunlar, agonist kaslarda gerc;ekl~enlerin
tam tersidir. Ancak, serebellumda Purkinje hucrelerinin
GENEL MOTOR KONTROLDE
yam s1ra farkh tipte diger inhibitor hiicrelerin oldugu da SEREBELLUMUN i~LEVi
hat1rlanmahdu. Bu hucrelerin baz1 ~levleri henuz ac;;1k cle- Sinir sistemi, motor kontrol i~levlerini e~gtidtimlemek
gildir. Bu hi.icreler, bir hareketin ba$lang1cmda antagonist i~in serebellumu a~agidaki gibi i.ic; di.izeyde kullamr:
kaslann ilk baskilanmasmda ve hareketin sonuncla da bu 1. Vestibiiloserebellum, temel olarak posteriyor sere-
kaslann uyanlmasmda rol oynayabilirler. bellumun altmda bulunan kti<;tik flokulonodtiler
Bu mekanizmalar hala k1smen varsayimdu. Bunlar serebellum loblari ile vermisin kom~ k1s1mlarm-
burada, serebellumun abart1h ai;:-kapa sinyallerine neden dan olu~ u~tur. Buras1 vticudun denge hareketle-
olabilecegini, zamanlamanm yams1ra agonist ve antago- rinin bir <;ogunun noron devrelerini saglar.
nist kaslan kontrol ettigi yollan ozellikle gostermek arna- 2. Spinoserebellum, on ve arka serebellumun vermis
c1yla yer al1n1$t1r. k1smmm bi.iyi.ik boltimi.i ile vermisin her iki yanm-
726
Bolum 57 Serebellum ve Bazal Gangliyonlarm Genel Motor Kontrole Katkllari

daki koffi$u ara loblardan ibarettir. Ozellikle, eller


ve el parmaklan basta olmak i.izere, baslica ekstre- Motor korteks
mitelerin U(;: k1sunlanmn hareketirli koordine eden

ll
devreyi saglar.
3. Serebroserebellum, serebellmn hemisferlerinin ara
bolgelerinin yan tarafmda bulunan biiyi.\k lateral
bolgeletinden olu$1llU$Lur. Bu lns1m biitiin girdile-
rini beynin motor korteksi ile ona kom$u olan pre-
motor ve somatik duyu kortekslerinden ahr. Ard1-
Nukleus ruber ·,
i Talamus
$lk istemli viicut ve sensorimotor sistemle birlikte \
geribildirimli $ekilde c,:ah$arak c;1k1s bilgileri yukan ;
beyine dogru iletir. Bu hareketler, mevcut hareket-
lerin gen;eklesmesinden saniyenin onda biri kadar Serebellumun
kisa sure once planlamr. Bu i$leme yap1lacak hare- ara Mezensefalon
bolgesi pons ve medulla
ketlerirI "motor hayalinin" olusturulmas1 ad1 ven-
lir.

Beyin Sap1 ve Omurilikle Birlikte Denge ve


Duru~un Kontrolu ile ilgili - Kortikospinal yol
Vestibuloserebellum i~levi
Spinoserebellar
Vestibi1loserebellum filogenetik olarak hemen hemen ic; yol Retikulospinal
kulaktadaki vestibuler ayg1tla aym zamanda gell$mi$tir.
Bundan ba$ka l3oli.im 56'te tarns1ld1g1 gibi, serebellumda
vestibuloserebellumu yapan flokulonodiiler loblar ile ver-
misin onlara komsu k1s1mlarmm kayb1 dengeyi ve postlir
l ve rubrospinal
yollar

Kaslar
hareketlerini ileri derecede bozar.
Vestibiiloserebellum bozuklugu olan k~ilerde, den-
genin sabit durumdan ziyade h1zli hareket!eri yaparhen,
~ekil 57-8. istemli hareketlerin beyin ve ozellikle serebellumun ara
ozellikle yanm daire kanallanm uyaran yon degi~tirme bolgesi dahil olmak Ozere serebellum tarafmdan kontrolu.
hareketleri yap1hrken bozulmaktadu-. Bu durum, ozel-
likle vestibi.\ler aygmn gerektirdigi vi.\cut pozisyonunda-
ki luzh degisimler s1rasmda omuz, kalc,:a ve omurganm
agonist ve antagonist kas kas1lmalan arasmda dengenin
Boylece, denge dtizenlenirken, hareket yonunun c;ok
kontroli.inde vestibiiloserebellumun onemli oldugunu
h1zh degi~imi dahil, c,:ok h1zh hareketlerde bile dengenin
gostermektedir.
korunmasmda gerekli olan posti.ire ait motor sinyallerirl
Dengenin kontrolunde ana problemlerden biri, vi.icu-
iinceden diizeltilmesi i<;in, hem periferden hem de vestibu-
dun <.:esitli kts1mlanndan gelen pozisyon sinyallerinin ve
ler aygman gelen bilginin bir geribildirim kontrol devre-
hareketlerin hlZl ile ilgili sinyallerin beyne ulasmas1 i<;in
sinde kullamld1gi samlmaktad1r.
gec;en suredir. Spinoserebellumun aferent sistemde oldu-
gu gibi en hizh ileti yapan duysal yollarda bile (saniyede Spinoserebellum-Distal Ekstremite
120 m), ayaktan beyne iletimde 15-20 rnilisaniyelik bir
Hareketlerinin Ara Serebellum Korteksi ve
gecikme olur. Htzl1 ko~an bireyirl ayaklan bu sure ic,:in-
interpose c;ekirdek 0zerinden Geribildirim
de 25 cm kadar hareket edebilir. Bu yiizden, hareketler
ile Kontroli.i
yap1ld1gmda viicudun periferik k1srnmdan dogan sirlyal-
lerin hareketle ayn1 anda beyne ula~mas1 irnkansizdu. ~eldl 57-S'de gori.\ldiigU gibi , hareket yap1ld1g1 zarnan her
0 halde beyin, h1zh hareket yap1hrken sonraki hareketi bir serebellum hemisferinin ara bolgesi iki tip bilgi ahr:
yapmak i<;in bir onceki hareketi clurduracagi zamam nastl (1) serebelluma motor koneks ve orta beyindeki nukleus
bilrnektedir? Periferden gelen sinyaller beyne sadece vi.i- ruberden (kmnm c,:ekirdekten), saniyenin kesri ic;erisin-
cudun farkh k1s1mlarmm pozisyonlanm degil, ne kaclar de yaptlmas1 dii~iiniilen arcl1~1k harehetin plant hakkmda
h1zh ve hangi yonde hareket ettiklerini de soyler. Gelecek dogrudan gelen bilgi ve (2) vucudun perifer bolgelerin-
birka<; milisaniye ic;inde vucudun farkh kis1rnlanmn ne- den ozellikle ekstremitelerin distal bolgelerirlde yap1l-
rede olacagm1, bu h1z ve ydnlerde11 dnceden hesaplama111n mal?ta olan harehetlerin sonucunu serebelluma bildiTen
vestibuloserebellumun i$levi olduguna ina111lmaktadn. Bu geribildirirn bilgileri.
hesaplamalann sonuc,:lan, bi.J: somaki ard1~tk hareket ic,:in Serebellumun ara bolgesi, yap1lmakta olan hareket-
beyin isleminin anahLand1t. le, yap1lmas1 planlanan hareketi kar$tla~urdtktan sonra,
727
Onite XI Slnlr Sistemi: C. Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

interpose (ekirdekierin derin c;ekirdek hi.icreleri duzeltici Balistik Hareketlerin Serebellum Tarafmdan Kont-
c;ik~ sinyallerini (1) talamustaki aktanc1 c;ekirdekler i.ize- rolu. Vi.icutta birc;ok hLzh hareket, daktilo ile yaz1 yazma
rinden geriye serebral motor kortehse ve (2) rubrospirtal sirasmdaki parmak hareketlerirtde oldugu gibi, o kadar
yolu olu~turan nukleus ruberin (k1rm1z1 (ekfrdek) mag- h1zh yap1hr ki, hareketler bitmeden ne periferden sere-
noseluler k1smina (all boli.imU) gonderir. Rubrospinal yol bellurna, ne de serebellumdan geriye motor kortekse ge-
daha sonra, omuriligin on boynuzunun gri maddesinde ribildirim bilgisi almak milmkiin degildir. Bu hareketlere
en yan bolurnde yer alan ekstremitelerin distal k1S1mla- balistik hareketler denir. Bunun anla1m, tiim hareketlerin
nm, ozellikle el ve parmaklan yoneten motor noronlan belirli bir uzakhga gitmek, soma da durmak ilzere once-
inerve etmek iizere kortikospinal yola kat1hr. den planlanmas1 ve harekete gec;irilmesidir. Onemh ba$ka
bir omek de gozlerin sakkadik hareketleridir. Bu durum-
Serebellumun motor kontrol sisteminin bu boli.imi.i,
da, birey okurken veya bir arabada giderken yol boyunca
amaca yonelik hareketlerin yap1lmas1 ic;in, ekstemitele-
birbirini izleyen noktalara bakugmda gozleri bir pozis-
rin distalindeki agonist ve antagonist kaslann di.izgiin
yondan digerine s1c;rar.
ve e~gi.idtimlii hareketini saglar. Serebellumun, korti-
Serebellum c;1kanld1grnda, balistik hareketlerde gori.i-
kopontoserebellar yolla ara bolgeye ta~man i.ist motor
len degi$iklikleri inceleyerek, serebellumun i$levini daha
kontrol sisteminin "amac;lanm", periferden serebellu-
iyi anlamak mumki.in olur. Oc,; biiyi.ik degi$iklik gortili.ir:
ma iletilen vticudun ilgili lns1mlannm "performans1"
(1) hareketler yava$ geli~ir ve serebellumun agonist bir
ile kar~1la~t1rd1g1 gortilmektedir. Gerc;ektende, ventral hareket ic;in destek verdigi ek ba~lang1c; hmna sahip degil-
spinoserebellar yol, on motor noronlara ula~an motor djr, (2) gilciln ortaya <;U<.1$1 zayuur ve (3) hareketin dur-
kontrol sinyallerinin bir "eferent" kopyasm1 geriye se- durulmas1 yava$tlr ve bu nedenle genellikle hedef a~ilir.
rebellurna bile ta$Ir. Bu sinyaller de, kas igciklerinden Serebellum devresinirt olmad1gmda, motor korteks balis-
ve diger propriyoseptor duyu organlanndan genellik- tik hareketi ba~latmak ve sona erdirmek ic;irt c;ok dil$i.in-
le dorsal spinoserebellar yolla gelen sinyaller ile bir- mek zorunda oldugundan, fazladan zaman gerekecektir.
le~tirilir. Benzer kar~1la~tmc1 sinyaller in(eriyor olivar Boylece, balistik hareketlerde otomatiklik kaybolur.
komplekse de gitmektedir. Eger sinyaller uyu~mazsa, Bu bolt.imiin ba~mda inceledigirniz serebellum dev-
olivar-Purkinje hi.icre sistemi, serebellumun o last diger resini tekrar dil$iinecek olursak, onceden planlanau ha-
ogrenme mekanizmalanyla birlikte, istenilen gorev ya- reketler ic;in gerekli olan bu iki a$amah, once uyanc1 ve
p1hncaya kadar hareketi di.izeltir. soma da gecikmi$ inhibitor gorevin yap1lmas1 i<;irt c;ok iyi
organize oldugunu anlanz. Aynca, serebellum korteksi-
Serebellumun Hareketlerde A~may1 Onleme ve nin zaman ayarb devrelerinin, onun bu ozel yeteneginin
"Sondurme" i~levi. Viicuttaki hemen biitiin hareketler temeli oldugu da anla~1hr.
"sarkac;" hareketi ~eklindedir. Ornegin, kol hareket etti-
Serebroserebellum - Serebellum Hemisferinin
rilirken ivme geli~ir; hareketin durdurulabilmesi i<;irt bu
Geni~ Lateral Bolgesinin Kompleks Hareketleri
ivmenin yenilrnesi zonmludur. lvme nedeniyle biitiin sar-
Planlama, S1ralama ve Zamanlama i~levi
kac; hareketlerin, 11edefi a~ma egilimi vardir. Serebellumu
haraplanan ki$ide oldugu gibi, eger hedef a$1hrsa beyirt- insanda serebellum hemisferlerinin lateral bolgeleri, in-
deki bilinc,; merkezleri bunu farkederek, kolu amac;lanan sanlann ozellikle elleri ve pannaklanyla ince ardt~ik ha-
noktaya getirmek Uzere ters yonde bir hareket ba~latular. reketleri yapmalanna ve konu~ma yeteneklerine paralel
olarak c;ok geli~mi$ ve olclukc;a buyi.imi.i$tiir. Ancak, sere-
Ancak kol tekrar ivme nedeniyle hedefi a$ar ve uygun du-
bellurn hemisferinin bu geni$ lateral bolgelerini.n viicudun
zenleyici sinyallerin tekrar gonderilmesi gerekir. Boylece
perifer kISunlarmdan dogrudan bilgi almayi?1 ilgirn;tir.
kol, nihayet amac;lanan noktaya sabitleninceye kadar bir-
Aynca, lateral serebellum alanlan ile korteks arasmdaki
c;ok ileri geri sahmm yapar. Bu etki hareket tremoru veya
hemen bi.itiln haberle~me, primer motor korteks ile degil,
inten.siyonel tremor olarak adlandmhr.
premotor alan, somatik duysal primer ve a5osiyasyon alan-
Eger serebellum saglamsa, ogrenilmi~ bilin<; d~ sirt- lan sayesinde olur.
yaller hareketi tam amac;lanan noktada durdurarak, hede- Serebellum hemisferlerinin lateral boli.imleri ile bir-
fi a$may1 ve tremoru onler. Bu, soridiirme sisteminin temel likte derin c;ekirdeklerinden nukleus dentatusun tah-
ozelligidir. Eylemsizligi olan sarkac; bile~enlerini di.izenle- rip edilmesi, konu~ma ayg1umn, ellerin, parmaklann ve
yen biitiin kontrol sistemlerinin ic;inde sondiirme devre- ayaklann kompleks amac;h hareketlerinde ileri derecede
lerirtin bulunmas1 gerekir. Merkezi sinir sisteminin motor koordinasyon bozukluguna yol ar;abilir. Serebellumun
kontrol sisteminde bu sondiirme i~levini biiyuk olc,;iide bu boli.imi.i ile primer motor korteks arasmda dogrudan
serebellum yi.iriitiir. bir baglann bulunmachgmdan bu olayi anlamak zordur.
728
Bolum 57 Serebellum ve Baza! Gangliyonlann Gene! Motor Kontrole Katk1lan

Bununla birlikte, yap1lan deneysel ara~urmalar, serebel- serebellumun lateral k1s1mlannm c;ikanlmas1, serebel-
lumun bu b5himlerinin motor kontroliin diger iki onemli lumun bu yeteneginin 5nemini gosteren c;arp1c1 bir de-
dolayh yoniiyle ilgili oldugunu ortaya koymu$tur. Bunlar, neydir. Boyle bir maymun, duvara ne zaman eri$ecegini
(1) atdl$tk hareketlerin planlanmas1 ve (2) ard~1k hare- onceden kestiremediginden koriclordan gec;;erken ba$1-
ketlerin "zamanlamas1"du.
m duvara vurur.
Ard1~1k Hareketlerin Planlanmas1. Ard1~1k hareketle- Serebellumun, zaman-gecikmeli devrelerini kullana-
riI1 planlanmasmm, hernisferlerin lateral bolgelerinin be- rak, merkezi sinir sisteminin diger bolgelerinden gelen
yin koneksinin premotor ve duysal alanlan ile haberle~- sinyalleri kar$1la$Unp bir "zaman kavram1" olu~turmas1
tigi ve aym korteks alanlan ile bazal gangliyonlann ilgili
mumkun gibi goriihnektedir. Ozellikle duysal bilgilerdeki
alanlan arasmda da kars1hkh iliskinin varhgnn gerektirdi-
gine inamlmaktadu. Oyle goziikmekteclir ki, ardi$1k hare- zamana ve yere baglI (spatiotemporal) hizli degi~en ili~ki!e-
ketlerin "plam" korteksiII premotor ve duysal alanlann- rin yorumlanmasmda serebellumun yard1mc1 oldugu sik
dan ba$lamakta, plan btttadan serebellum hernisferlerin olarak dile getirilmektedir.
lateral bolgelerine iletilmektedir. Bir hareket dizisinden
digerine uygun ~ekilde gec;ebilmek ic;in serebellum ile
korteks arasmda c;ift yonli.i ile~im gerekir.
Bu g5ri.i~u destekleyen ilginc; bir gozlem, yap1lan ha- Serebellumun Klinik Bozukluklari
reket heniiz siirerken, nukleus dentatustaki c,;ok sayida
Lateral serebellum korteksinde ki.ic;uk bir Mlgenin harabiye-
n5ronda, bunu izleyecek hareketin bir modelmm ortaya ti motor ~levde nacliren farkedilebilecek bozukluk\ara sebep
c;;1kmas1d1r. Boylece lateral bolgelerin, belh bir anda olan olur. Gerc;ekten lateral serebellum korteksinin bir hemis[eri-
olaylarla degil, saniyenin bir kesiri sonrasmdaki hatta sa- nin tlimiiyle c;1kanlmasmdan birkac; ay soma, eger korteksle
niyeler sonraki hareketin ne olacag1 ile ilgili olduklan an- birlikte serebellumun derin c;ekirdekleri de c;1kan.lmaTI11$Sa,
la~tlmaktadrr. hayvan harel1etleri yavas yaptigt sii.rece, motor islevler hemen
Ozetlenirse, normal motor ~levin i;ok onemli ozellik- hemen nonnale yakm gi:iriintir. 0 halde, motor kontrol siste-
lerinden biri, bir hareketten digerine diizgi.in gec;i$ yapma minin geride kalan bolumleri, serebellumun kaybedilen bo-
yetenegidir. Serebellum hemisferlerinin geni~ lateral bol- ltimiinii biiyilk olc;i.ide telafi edebilmektedir.
gelerinin yoklugunda, saniyenin kesri ic,;inde olusan ruzh Serebellum lezyonlannm, serebellum i!?levlerini ciddi $e-
hareketlerdeki bu yetenek ciddi sekilde bozulur. kilde ve silrekli olarak bozabilmeleri ic;in genellikle serebel-
lum korteksiyle birlikte, derin serebellum c;ekirdeklerinden
-dentat, interpose ve fastigial- bir veya daha fazlas1m etkile-
Ard•~•k Hareketlerde Zamanlama i~levi. Lateral se-
mesi gerekir.
rebellum hemisferlerinin diger onemli bir gorevi de her
ardistk hareket ic;in uygun zamanlamay1 yapmakur. Bu
Dismetri ve Ataksi
lateral alanlann kaybmda ki$i, vi.icudun c;;e$itli parc,;alan-
nm, belirli bir zaman ic;inde nereye kadar hareket edece- Serebellum hastahklanmn en onemli iki belirtisi, dismetri ve
gini bilmc,; d1~1 olarak kestirme yetenegrni kaybeder. Bu a.tahsidir. Serebellumun yoklugunda, bilinc;d1~1 motor kont-
zamanlama yetenegi bulunmazsa, kisi gelecek hareketin rol siscemi hareketlerin nereye kadar gidecegini onceden
ne zaman ba~lamas1 gerektigine karar veremez. Sonuc,; ola- kesliremez. Bu nedenle, hareketler c;ogu kez istenen noktay1
rak, ard1$tk hareket ya <,:ok erken veya daha biiyiik olas1- asar ve beynin bilinc;le ilgili bolgesi sonraki hareketleri ka~u
yOnde telafi eder. Dismetri ad1 verilen bu etki, atahsi olarak
hkla gee,; ba~lar. Bu nedenle, lateral bolgelerin lezyonlan,
bilinen koordinasyonsuz hareketlere sebep olur. Dismetri ve
karma$1k hareketlerde (yaz1 yazma, ko$ma hatta konu~ma
ataksi, spinoserebellum yolla1111111 liarabiyeti sonucu da gel~ir.
gibi) koordmasyonu bozar ve bir hareketten digerine duz-
<;;:unkll harekedn sommun zamanlanmas1 ic;in, vticudun ha-
giin gec;;i~ yetenegmi ortadan kaldmr. Bu tip serebellum reket eden k1s1mlanndan serebelluma geribildirim bilgileri-
lezyonlanmn, hareketlerin duzgii.n iler!eyi~inin bozulmas1- nin gelmesi ~annr.
na neden olduklan soylenir.
A~ma
Serebroserebellumun Hareketd•~• Tahmin Edici
Asma, serebellumun yoklugunda ki~inin elini veya vucudu-
l~levleri. Serebroserebellum (geni~ lateral bolgeler)
nun baska harekelli bir bolgesini, amac;lachgi noktadan ol-
viicut hareketleri d1$mda olmayan "zaman"lanmasma dukc;a oteye uzatmas1d1r. Normalde serebellum, bir hareketi
yard1mc1 olur. Ornegin, hem i$itme hem de gorme ile ba~lachktan soma durdurmak ic;in motor sinyaller gonderir.
ilgili olaylann ilerleme h1z1 beyin tarafmdan kestirile- Bu motor sinyali ba$latacak serebellum olmad1gmda, hareket
bilir ve bunun ic;;in serebelluma gereksinim vard1r. Or- amac;lanan noktarun t>tesine a;;ar. Bu nedenle a$111a, aslmda
negin, ki$i gonne sahnesinin degi$iminden, bir cisme dismetrinin bir gostergesidir.
ne kadar h1zla yakla~acagm1 kestirebilir. Maymunlarda
729
Onite XI Sinir Sistemi: C. Motor ve Butun/e~tirici Norofizyo/oji

ilerleme Bozuklugu Serebellum Nistagmusu-Goz Kiirelerinin Tremo-


ru. Serebellum haynahh nistagmus goz kurelerinin tremoru-
Disdiyadokokinezi-H1zh Degi~en Hareketleri Ger-
dur. Genellikle, birey ba$J.nm bir tarafmdaki alana gozlerini
~ekle~tirememe. Motor kontrol sistemi, vilcudun <;e~t-
sabitlemeye c;ah$ttg1 s1rada gi:iri.ililr. Bu c;arp1k fiksasyon, ka-
li k1s1mlanmn belirli bir zaman sonra nerede olacaklarnu rarh bir f-iksasyondan i;ok, gi:izlerin luzh titrek hareketleri-
kestiremezse, h1zh motor hareketler suasmda bu lusunlann ne sebep olur. Bu durum serebellumun si:indurme yetenegi
alg1sm1 "kaybeder". Sonu<; olarak, s1rah hareket ya r;ok er- kaybmm bir diger gostergesidir. Bu durum i:izellikle, floku-
ken veya r;ok gee; ba~lad1gmdan "hareketiJ1 ilerleyi$i" dil- lonodU!er loblann harabiyetinde, yanm daire kanallanndan
zensiz olur. Serebellum hasan bulunan bir hastaya elini h,z. serebelluma gelen yollardaki bozukluga bagh olan denge
la a?ag1 yukan c;evinnesi soylendiginde bu durum kolayca kayb1yla birlikte gori.ililr.
gozlemlenebilir. Hast.a hareketin herhangi bir anmda elinin
durumunu alg1lama kabiliyetini h1zla "kaybeder''. Sonur;t.a Hipotoni-Kaslarda Tonusun Azalmas1
normal C$giidi.imlil, yu kan-a~ag1 hareket yerine, bir dizi Derin serebellum c;ekirdeklerinin, ozellikle dent.at ve interpo-
gi.ic;siiz, karma~1k hareket ortaya c;ikar. Bu duruma disdiya- se r;ekirdeklerin kayb1, lezyon tarafmdaki perifer kaslarda to-
dokokinezi adi verilir. nusun azalmasma sebep olur. Hipotoni, serebellumun derin
Disartri-Konu~manm ilerlemesinde Bozukluk. Dii- r;ekirdeklerinin tonik d~arjlan nedeniyle motor korteks ve
zen.li ilerlemenin bozuldugu bir ba?ka durum da konu~ad1r. beyin sap1 motor c;ekirdeklerinde fasilitasyonun kayb1 sonu-
<;unkil kelimelerin olu~mu, larinks, ag1z ve solunum siste- cu ortaya <,,kar.
mindeki kas hareketlerinin luzh ve belli bir srrayla ger<;ekle~-
mesine baghdu. Bu kaslar arasmda koordinasyonun yetersiz
olmas1, birbirini izleyen seslerin silresinin veya ~iddetinin BAZAL GANGLIYONLAR VE MOTOR
onceden kestirilememesi, karma?,k seslerin c;:_1kanlmasma liLEVLERI
neden olur. Baz1 sesli harflerin yuksek, baz1lanmn zayif, ba-
zilannm uzun, bazilannm k1Sa araliklarla soylenmesi sonu- Bazal gangliyonlar, serebelluma benzer ~ekilde genellikle
cu, konu~ma c;ogu kez t.amamen anla:;,ilmazd1r. Bu duruma tek ba~ma <;al~mayan, kortikospinal motor sistem ve se-
disartri denir. rebral korteks ile surekli yakm ili~ki i<;inde olan diger bir
Hareket Tremoru. Serebellumunu kaybeden birey yard1mci motor sistemdir. Ger<;ekte bazal gangliyonlar, bii-
istem.li bir hareket yapttgmda, hareketler, i:izellikle hede- tun giri~ sinyallerini korteksten ahrlar ve <;tl<t~ sinyallerini
fe yakla\>tiklannda titreme gi:isterir. Once hedefi a\>ar, sonra de hemen rumuyle kortekse geri gonderirler.
hedefte karar kilmcaya kadar birka<; kez ileri geri sahmr. Bu ~ekil 57-9, bazal gangliyonlann beynin diger yap1-
reaksiyona intensiyonel tremor veya liareket tremoru denir. Bu lanyla olan anatomik ili~kilerini gostermektedir. Beynin
durum, serebellum kaynakh a~rnadan ve serebellum sisterni- her iki yansmdaki bazal gangliyonlar, kau.dat {:ekirdek,
nin motor hareketleri "sondilrme" i~levini yapamamasmdan putamen, globu.s pallidus, substansiya nigra ve subtala.mik
kayi1aklamr. {:ekirdekleri i<;erir. Bunlar <;ogunlukla talamusun yan tara-
fmda her iki hemisferin derin bolgelerindeki geni$ bir ala-

Nukleus kaudatusun
Longitudinal fissur Nukleus kaudatus kuyruk k1sm1

ON

Putamen ve internal kapsul i9inde


globus pallidus omurilikten gelen ve
omurilige giden lifler
~ekil 57-9. Bazal gangliyonlann serebral korteks ve talamus ile anatomik ili~kilerinin ui; boyutlu gorunumu (Guyton AC: Basic Neuroscience:
Anatomy and Physiology Philadelphia: WB Saunders 1992'den yeniden <;izilmi~tir.)

730
Bolum 57 Serebellum ve Bazal Gangliyonlann Gene! Mot or Kontrole Katk1lan

Premotor ve P.
Premotor ve tamamlay1c1 ~ r motor
tamamlay1c1 motor
asosiyasyon alanlan Pcefroay ~ - ~attkdo,e

Motor korteks

Kaudat
r;ekirdek

Talamus
Putamen Talamusun
ventroanteriyor
Subtalamus - - ~ ve ventrolateral ~ ~
Globus
r;ekirdekleri
1 '\\ Kaudatt ~ (
pallidus
1j ~· "'( )
Putamen

Subtalamus \ ~ h - -

-:l-- ~ us pallidus
Substan_
t iya I / 19,idl§
mgra

~ekil 57-11. Ogrenilmi~ hareketlerin bllirn;d1~1 yapllmasinda bazal


gangliyonlardan ge~en putamen devresi.
Serebellum ~ l inferiyor olivar
9ekirdek

Retikuler tormasyon MOTOR AKTiViTE MODELLERiNiN YERiNE


GETiRiLMESiNDE BAZAL GANGLiYONLARIN
Kaslar
i$LEVi-PUTAMEN DEVRESi
Motor kontrolde bazal gangliyonlann temel rolle1inden
biri, kortikospinal sistem ile birlikte motor alitivitenin
~ekil 57-10. Hareketin kontrolunde bazal gangliyon devresinin korti-
kospinal-serebellum sistemiyle ili~kisi.
lwmpleks modetlerini kontrol etmektir. Alfabenin harfle-
rini yazmak buna bir ornektir. Baza] gangliyonlarda ciddi
tahribat oldugunda, motor kontroliin kortikal sistemi bu
hareketleri olu~turamaz. K~irlin yaz1S1, yeni yazmay1 og-
reniyormu$ gibi bozuk hale gelir.
ru kaplayacak $ekilde yerl~m~lerdir. Serebral korteks ile Makasla kagn kesme, c;ivi <;akma, basket topunu pota-
omuriligin ili~kisini saglayan hemen biiti.in motor ve duy- dan gec;irme, futbolda pas verme, beyzbol copunu flrlat-
sal sinir liflerinin, bazal gangliyonlann ana kutleleri olan ma, ki.irek kullanma hareketle1i, vokalizasyonun pek<;ok
liawlat i;ekirdeh ve putameniri arasmclan gec;:mektedir. Bu yonleri, gozlerin kontrollii hareketleri ve ustahk gerekti-
alana beynin internal kapsiila denir. Buras1, motor kontrol ren diger tiim hareketlerin yap1lmas1 ic;in bazal gangliyon-
ile ilgili olarak kortikospinal sistem ve bazal gangliyonlar lara gereksinim vardu. Bunlann c;ogu bilinc;di$1 $eklinde
arasmdaki yakrn ili$ki nedeniyle ~imdiki tart1~mam1z ic;in yap1hr.
onemlidir.
Putamen Devresinin Norol Yollan. ~ekil 57-11, ba-
BAZAL GANGLiYONLARIN NORON DEVRESi zal gangliyonlarda ogrenilm~ hareket modellerinin ye-
rine getirilmesi ic;in gerekli temel yollan gostennektedir.
~ekil 57-lO'da gosterildigi gibi, bazal gangli.yonlar ile mo- Bunlar, temelde duysal korteksin somatik duysal alanla-
tor kontroli.in diger beyin elemanlan arasmdaki anatomik rmdan ve motor korteksin tamamlayic1 motor ve premo-
baglanular karma~1kur. Solda, motor korteks, talamus, il- tor alanlanndan ba~lar. Daha sonra putamene (nukleus
gili beyin sap1 ve serebellum baglant1lan gori.ilmektedir. kaudatusa ugramadan), oradan da glob us pallidusun i<;
ktsmma, sonra da talamusun ventroanteriyor ve vent-
Sagdaki, bazal gangliyonlar sisteminin ana devresidir. Bu-
rolateral aktanc1 <;ekirdeklerine gec;er. Sonunda primer
rada, bazal gangliyonlar arasmda c;ok sayidaki ic; baglan-
motor kortekse ve tamamlayic1 motor alan ile premotor
ular ve beynin motor bolgeleri ile bazal gangliyonlar ara- alanm primer moter korteksle yakm ili$kide olan k1S1mla-
smdaki yaygm sinyal giri~ ve c;tk1~ yotlan gortilmektedir. nna geri <loner. Boylece, putamen devresi girdisinin {:ogunu
Gelecek birkac; boliimde ozellikle iki temel devre olan primer motor korteksin kenclisinden degil ona Jwm~u olan
putamen ve liaudat devreleri i.izerinde duracagtz. beyin lus1mlannda11 a/tr. <;;:tkus1 ise, ba$hca primer motor
731
Onite XI Slnir Sistemi: C. Motor ve Butunle}tirlci Noroflzyoloji

konekse veya onunla baglant1S1 olan tamamlayici korteks


ve premotor kortekse geri gider. Bu temel putamen devresi
ile yakm ili~kili i~levsel tic; yardunct devre vardu: Bunlar,
putamenden ekstemal globus pallidusa, subtalamusa ve
substansiya nigraya giden ve oradan da talamus yoluyla
tekrar motor kortekse donen yollarchr.

Putamen Devresinde i~lev Bozukluklan: Atetoz,


Hemibalismus ve Korea. Hareket kaltplannm yerine
getirilmesinde putamen devresi nasil gorev yapmaktadir? Talamusun
Bu i~lev hakkmda c;ok az ~ey bilinmektedir. Devrenin her- ventroanteriyor
ve ventrolateral
hangi bir yeri harapland1gmda veya engellendiginde bazt c;;ekirdekleri;
belirli hareket modelleri ciddi $ekilde anormal hale gelir.
Ornegin, globus pallidus lezyonlan sikltkla elde, kolda,
boyunda veya yuzcle atetoz adt verilen spontan ve silrekli

D
Globus pallidus
kivnlma hareketlerinin olu$masma sebep olur. i9/d1~
Subtalamustaki bir lezyon s1klikla, ekstremitenin bu- Substansiya
ttinunde ani sallanma hareketlerine yol ac;ar. Bu duruma n1gra
hemibalismus ad1 verilir. ~ekil 57-12. 6zgul bilin\li amaca ula?mak i\in ard1~1k ve paralel mo•
tor hareketlerin blli?sel planlanmasinda bazal gangliyonlardan gec;en
Putamende c;ok say1da ktic;uk lezyonlar ellerde, yuzde kaudat devresi.
ve vucudun diger bolurnlerinde korea clenen seyirme ha-
reketlerine yol ac;ar.
Substansiya nigra lezyonlan, bu boltimde ileride ay-
nnt1h olarak tartt~1lacak olan tremor, akin.ezi ve rijidite ile
tammlanan ve oldukc;a yaygm ve ciddi bir hastaltk olan lay1c1motor, prernotor ve prefrontal alanlanna geri doner-
Parkinson }iastahgma yol ac;ar. ler. Primer motor alana dogrudan geri donti$ olmaz. Geri
donen sinyaller, kas hareketlerini ayn ayn uyarmak yeri-
ne 5 saniye veya daha fazla silren arch$ik hareket model-
ARDl$1K MOTOR HAREKETLERiNiN BiLi$SEL lerini birl~tirmekle gorevli premotor korteksin yardnnct
KONTROLUNDE BAZAL GANGLiYONLARIN motor bolgelerine ve tamamlay1c1 motor alanlanna gider.
ROL0-NUKLEUS KAUDATUS DEVRESi Ki~inin bir aslamn kendine yakla$t1gm1 gonnesi ile ani
Kognisyon (bili~) terimi, hem haftzada depolanan bilgiyi ve otomatik olarak (1) aslandan uzakla?ma, (2) ko$maya
hem de beyne gelen duysal bilgiyi kullanarak yerine ge- ba$lama ve (3) hatta bir agaca urmanmaya c;ah$ma ~eklin-
tirdigi beynin dti$ilnme i$lemleri anlamma gelir. Motor de yamt vermesi bunun iyi bir ornegidir. Bili$Sel i$levler
hareketlerimizin c;ogu, aklnmzda olu$turdugumuz du- olmasayd1 birey c;ok fazla clti$tinmeden h1zh ve uygun ya-
$tinceler sonucu ortaya c;1kar ve bu ~leme motor aktivite- mt verebilmek ic;in gereken ic;gudilsel bilgiye sahip olma-
lerin bili~sel kontroW. ad1 verilir. Motor aktivitenin bili$sel yabilirdi. Boylece motor aktivitenin bili~sel kontrolu, ken-
kontrolunde ana rolu kaudat <;:ekirdek oynar. di ba~ma saniyeler silrebilecek olan karma$1k bir hedefin
~ekil 57-ll'de gosterilen kortikospinal motor kontrol ba$anlabilmesi ir;in kullamlacak hareket kahbmm, bilinc;-
sistemi ile nukleus kaudatus arasmdaki noron baglanu- dt$t bic;imde ve c;ok k15a surede belirlenebilmesini saglar.
lan, putamen devresindekilerden biraz farkl1d1r. Bunun
nedenlerinden biri, ~ekil 57-9'da goruldtigti gibi nuk-
leus kaudat <;ekirdegin, frontal lobda, onden ba$layarak BAZAL GANGLiYONLARIN HAREKETLERiN
serebrumun butun loblanna uzanmast, soma paryetal ve $iDDETiNi OL<;ME VE ZAMAN LAMAYI
oksipital loblarda, arkaya dogru gec;mesi ve sonunda tem- DE~i$TiRME GOREVi
poral loblann ic,:ine "C" harfi $eldinde tekrar one dogru
egilmesidir. Aynca, kaudat c;ekirdek sinyal girdisinin bu- Beyin, hareketlerin kontrolu ile ilgili iki onemh yetenege
yuk bir c;ogunlugunu, farkh tipte duysal ve motor bilgileri sahiptir. Bunlar: (1) hareketin hangi h1zla yap1lacagma
kullamlabilir dti$i\nce kaltplan $eklinde birle~tiren beyin karar vermek ve (2) hareketin hangi buyukltikte olaca-
korteksindeki asosiyasyon alanlanndan ahr. gm1 kontrol etmektir. Ornegin ki$i "a" harfini hizh veya
Sinyaller beyin korteksinden kaudat <;:ekirdege gec;- yava~ yazabilir. Yine aym ki$i "a" harfini bir kagn par<;:a-
tikten soma., globus pollidusun i<; bolumilne, oradan cla sma kilc;tik veya yaz1 tah tasma btiyuk "A" olarak yazabi-
ventroanteriyor ve venrrolateral talamusun aktanc1 c;ekir- lir. Harfin orant1s1, ki$inin sec;iminden bag1ms12 ~ekilde
deklerine iletilirler ve sonunda serebral korteksin tamam- aym kahr.

732
Boli.im 57 Serebellum ve Baza! Gangliyonlann Gene! Motor Kontrole Katkilan

As1I Hastanm Korteksten


Kaudat 9ekirdek
<;izim ~izdigi kopya ............ ~

12

\__23 CD . ~ ,,,''\GABA
Putamen

Substan~iya f
nigra
~

1- - -----~
-
.--
t - ~ I
Globus
pallidus

6
Beyin saprndan

t t t t f
1. Norepinefrin
2. Serotonin
3. Enkefalin
~ekil 57-14. Baza! gangliyonlarda farkh tip norotransmiter madde sal-
g1layan noron yollan. Ach, asetllkolin, GABA, gama-aminobutirik asit.

~ekil 57-13. Sag posteriyor paryetal korteksin ciddi ~ekilde hasarlan- ilgili bilgimiz c;ok s1mrh oldugu ic;:in son birkac; boltimde
mas, sonucu ihmal sendromu olan bir ki~iden bir resmin kopyas1ntn <;i- anlat1lan lar kamtlanm1~ geri;eklerden c;ok, analitik aktl
zilmesinin istenmesi durumunda <;izdigi resim gosterilmektedir. Ki~inin ytirtitmelerdir.
resmin sol taraf1n1 <;izmekte ciddi bozuklugu olduguna dikkat ediniz.

BAZAL GANGLiYON SiSTEMiNDE OZGOL


Bazal gangliyonlannda ciddi lezyonlan bulunan has-
talarda bu zamanlama ve Olc;i.im i~levleri c,;ok yetersizdir;
NOROTRANSMiTERLERiN i~LEVLERi
hatta bazen yoktur. Yine burada, bazal gangliyonlar tek ~eltil 57-14, bazal gangliyonlarda gorev yapngi bilinen
ba~ma degil; serebral korteks ile yakm Ui~ki ic;:inde gOrev baz1 Ozgtil norotransmiterleri gostermektedir: (1) subs-
yapmaktadir. Vi.icudun bi.itun parc;:alannm motor kontro- tansiya nigradan kaudat c;:ekirdege ve putamene uzanan
lti ic;:in oldugu kadar, vticut ve k1s1mlanmn c;evreye gore dopamin yollan, (2) kaudaL c;ekirdek ve putamenden glo-
uzaysal konumu ac,;tsmdan da ozellikle onernli bir alan da bus pallidus ve substansiya nigraya uzanan gama-amino-
arka paryetal konekstir. Bu alanm hasarlanmast korltik, butirik asit (GABA) yollan, (3) korteksten kaudat ~ekir-
sagirhk veya dokunma duyusu kayb1 gibi basit eksiklikle- dek ve putamene uzanan asetilkolin yollan ve ( 4) bey in
re sebep olmaz. Bunun yerine, posteriyor paryetal korteks sapmdan gelen ve bazal gangliyonlar ile beynin diger k1-
lezyonlan duysal mekanizmalann normal i~levleriyle nes- s1mlanncla norepinefrin, serotonin, enkefalin ve diger bir-
neleri dogru algilanmas1m bozar; bu duruma agnozi denir. c;ok norotransmiterleri salg1layan c;ok sa}'lda gene! yollar.
~el<ll 57-13, sag paryetal koneksinde lezyon olan bir ki~i- Bunlara ek olarak, ozellikle dopamin, GABA ve serotonin
nin, bir c;izimi kopyalama denemesini gostermektedir. Bu tarafmclan saglanan inhibitor sinyalleri dengeleyen ve
dunnnlarda, hastamn <;izimlerin sol taraftm kopyalama uyanc1 sinyallerin <;ogunlugunu olu$turan rok sayidt1hi
yetenegi ciddi zarar gortir. Aynca, boyle bir birey i$ ya- glutamat yollan (~ekilde gosterilmemi$tir) vard1r. tleri-
parken, her zaman sol kolunu, sol elini veya vi.icudunun deki bc.'ilumlerde, davra~, uyku, uyamkhk ve otonom
sol tarafmdaki k1s1mlan kullanmaktan hatta vticudunun sistemin i~levleri ve bazal gangliyon hastahklan ile ilgili
bu tarahm yikamaktan (hi~isel ihmal sendromu) kai;ma- konulan tart1~t1g1m1zda, bu norotransmiter ve hormonal
cakur. Neredeyse vticudunun bu kisrmlanmn varhgmdan sistemler uzerinde daha fazla duracag1z.
habersizdir. GABA'nm her zaman inhibitor bir norou-ansmiter ola-
Bazal gangliyonlar sisterninin temelde korteksin pos- rak gorev yapug1 hanrlanmalldrr. Bu ytizden, korteksten
teriyor paryetal korteks gibi asosiyasyon alanlanyla birlik- bazal gang-liyonlara sonra da kortekse geri donen geri-
le gorev yapan k1snu kaudat c;ekirdek devresi oldugu ic;in, bildirim halkasmdaki GABA noronlan, pozitif geribildi-
hareketlerin zamanlamas1 ve olc;umti olas1hkla bu devre- rim devresinden c;:ok, tamamen negatif geribildirim devresi
nin bir ~levidir. Ancak, bazal gangliyonlann it;;levleri ile saglayarak motor kontrol sistemlere kararhhk kazandmr.
733
Onite XI Sinir Sisteml: C. Motor ve Butunle~tlrici Norofizyoloji

Dopamin de beynin birc;ok yerinde inhibitor norotrans-


miter olarak gorev yapar ve baz1 ko~ullar altmda sabitleyi- Bunun motor akti,,ite i<;in gerekli olan psi~ik diirti.iyi.i akinezi
ci bir i~lev de gorur. olu~turacak olc;tide azaltabilecegi belirtilmi~tir.
L-Dopa Tedavisi. Parkinson'lu hastala.ra L-dopa ve-
rilmesi, genellikle hastahgm birc;ok semptomunu, ozelli.k-
Bazal Gangliyonlarm Harabiyeti Sonucu Olu~an Klinik le rijidite ve akineziyi iyile~tirir. Bunun nedeni ~u ~ekilde
Sendromlar a<;tklanabilir. L-dopa beyinde dopamine donU$tUriilmekte,
dopamin de kaudat c;ekirdekte ve putamende inhibisyon ile
Globus pallidus ve subtalamus lezyonlarma bagh olarak daha uyanlma arasmdaki dengeyi yeniden olu$turmaktad1r. Do-
once bahsettigimiz atetoz ve hemibalismusun yamsrra, bazal paminin eek ba~ma verilmesi aym etkiyi. gostermez. (:Unku,
gangliyonlardaki hasar iki onemli hastahga daha sebep olur. dopam.in kirnyasal yap1s1 nedeniyle kan-beyin bariyerini ge-
Bunlar Parkinson hastahgi ve Huntington hastahg,chr. c;emez; ancak yaptca ,;:ok az farklt olmasma ragmen L-dopa
bariyeri gec;ebilir.
Parkinson Hastallg1 L-Deprenil Tedavisi. L-deprenil Parkinson hastahgmm
Para/izi ajitans olarak da bilinen Parkinson hastal1g1 subs- tedavisinde kullamlan diger bir ilac;ttr. Bu ilac;, salgilanan do-
tansiya nigranm, clopamin salg1layan sinir liflerini kaudat paminin parc;alanmasmdan sorumlu olan monoamin oksida-
<;ekirdek ile putamene gonderen pars kompakta k1sm1111n 21 baskilar. Boylece, serbestlenen dopamin bazal gangliyon-
yaygm harabiyeti sonucu ortaya c;1kar. Bu hastaW, (1) vi.i- larda daha uzun si.ire kalir. Aynca, bu tedavi anla~1lmayan
cuttaki kaslann bi.iyuk c;ogunlugunda rijidite, (2) ilgili bol- nedenlerden dolay1, suhstansiya nigradaki dopamin salgtla-
gelerde dinlenme sJTasmda bile saniyede 3-6 kadar sabit yan noronlardaki hasan <la yava~lattr. Bu yiizden, L-dopa'nm
frekansta istem ~1 tremor ve (3) akinez i adt verilen ve ha- L-deprenil ile kombine edHmesi, bu ilai;Jann tek ba~ma kul-
reketlere ba~lamada ciddi zorluk, (4) postural reflekslerin lamlmalanna gore daha iyi bir tedavi saglar.
neclen oldugu zay1f denge ve di.i;;meye neden olan postural Fetal Dopamin Hucrelerinin Transplantasyonu ile
bozukluk ve (5) disfaji (yutma zorlugu) , konu$ma bozuk- Tedavi. Dopamin salg1layan hlicrelerin kaudat <;eki.rdek ve
lugu , yuri.ime bozukJugu ve yorgunlugu ic;eren diger motor putamene transplantasyonu (hiicreler dil~i.ik olmu~ fet.Usle-
belirtiler ile tammlamr. rin beyinleri nden elde edilmektedir) Parkinson hastahgmm
Anonnal motor etkilerin nedenleri tam olarak bilinme- tedavisinde lusa silreli ba~an saglanu~ttr. Fakat hUcreler bir-
mektedir. Bununla birlikte, putamen ve kaudat c;ekirdekte ka<;: aydan fazla y~amamaktad1r. Eger uzun silreli dayamkh-
salg1lanan dopamin, inhibitor bir transmiterdir. Dolay1s1yla, l1k saglamrsa, bu belki de gelecegin tedavisi olacakur.
teorik olarak Parkinsonlu hastamn substansiya nigradaki Bazal Gangliyonlardaki Geribildirim Devresinin
dopaminerjik noronlann harabiyeti kaudat c;ekirdek ve puta- Ortadan Kaldmlmas1 Yolu ile Tedavi. Parkinson hastah-
menin a~m aktif olmasm1 saglayacak ve bu da olas1bkla kor- gmdaki anonnalliklerin c;oguna bazal gangliyonlardan moLOr
tikospinal moLOr sisteme si.irekli uyanc1 sinyallerin gonde- kortekse gelen anonnal sinyaller neden olur. Bu hastalan te-
rilmesine neden olacakur. Bu sinyaller, vi.icudun bi.iti.in veya davi amaetyla, bu sinyallerin engellenmesi i<;in bir<;ok cerrahi
<;ogu kasm1 a~m uyararak rijiditeye yol ac;ar. giri~mde bulunulmu~tur. Birka<; ytldtt, talamusun ventrola-
Baz1 geribildirim devreleri, inhibisyon girdilerinin kayb1- teral ve vemroanteriyor <;:ekircleklerinde hasar olu~turularak
na bagb olarak geribildirim kazancmm yuksehnesi sonucu, bazal gangliyonlardan kortekse uzanan geribildirirn devresi
kolayca osilasyon gosterebilir ve Parkinson hastahgmm tre- bloke edilmi~ ve deg~ik dUzeyde ba~an elde edilmi~, bazen
momna neden olur. Bu tremor serebeJlum hastabgmda olu- de ciddi norolojik hasar goruhnu~ti.ir. Parkinsonlu maymun-
~an tremordan farkhdrr. <;Unki.i tUm uyamk saatlerde mey- larm subtalamusunda lezyon olu~turmak beklerunedik iyi
dana gelir ve bu yi.izden istem-di~, tremor olarak ad landmhr. sonuc;lar dogurmaktadtr.
Bunun aksine, serebellu m tremoru ise yalmzca istemli olarak
ba$laulan hareketlerin yerine gelirilmesi s1rasmda gori.ilur ve Huntington Hastallg1(Huntington Koreas1)
bu nedenle intensiyonel tremor adm.1 ahr.
Huntington hastahg1 genetik bir hastahkur ve genellikle 30-
Parkinson hastahgmda gorulen akinezi, hastaya kas lar-
40 ya~lannda ortaya <;tkar. Ba$lang1<;ta baz1 kaslarda seyirme
daki rijidite ve tremor semptomlarmdan daha fazla rahatstz-
hareketleriyle ve soura buti.in viicut hareketlerinde ilerleyici,
ltk verir. c;:unku ~iddetli Parkinson'da hasta, en basit hare-
ciddi bozukluklarla tammlamr. Ayr1ca, motor i~lev bozuk-
keti yapmak ic;in bile en yi.iksek derecede konsantre olmak
luklanna ag1r bir bunama da e~lik eder.
zorundadtt. Bir hareketin yap1lmas1 i<;in c;ogu kez hastanm
H.untington hastahgmdaki ariom1al hareketlere, beynin
iradesinin sm1rlannda zihlnsel gayret hatta zihinsel st.res
bin;;ok yerinde bulunan asetilkolin salgilayan noronlann
gerekir. Sonunda hareket yaptld1gJ.J1da hareket duzgun bir
kayb1 ile, putamen ve kaudat ~ekirdekteki GABA salgtlayan
~ekilde olu$mak yerine arahl<l.J ve sen bir karakter kazamr.
n6ron govdelerinin kaybolmasmm neden oldugu di.i~i.ini.il-
Akinezinin nedeni ac;tk degildir. Bununla birlikte, Jimbik sis-
mektedir. Normalde GABA noronlanmn akson terminalle-
temde ozellikle, almmbens feliirdehte dopamin salg1s1, bazal
ri, substansiya nigra ve globus pallidusta inhibisyona neden
gangliyonlardaki dopamin azalmasma paralel olarak azalu-.
olmakcadrr. Bu inhibisyonun ortadan kalkmas1, substansiya

734
Bolum 57 Serebellum ve Bazal Gangliyonlann Gene! Motor Kontrole Katkrlan

veya diger ozelliklerini de degi~tirebihr. Konikospinal


nigra ve globus pallidusun stirekli ve a~m uyan l111asm1 saglar. sistem, gerektiginde omurilik modellerini beyin sap1
Bu da hareketlerin bozulmasma sebep olur. veya beyin korteksinden gelen yi.iksek-dtizey modeller
Huntington hastahgmdaki bunama muhtemelen, GABA ile degi$tirerek devre d1$I brrakabilir. Korteks modelle-
niironlarmm kayb1 sonucu degil de, ozellikle serebral kortek- ri genellikle <;ok daha karma~1kt1r ve pratik yapmakla
sin di.i~ilnme alanlanndaki asetilkolin salgilayan noronlarm "ogrenilebilir"dir. Ancak omurilik modelleri temelde
kayhi sonucu ortaya i;1kar.
kahtsal ve "degi$tirilemez"clir.
Huntington hastahgma sebep olan anormal gen bulun-
mustur. Bu gende, bastahga yol ac;an noron hiicresinde bulu-
nan hunti11gton ad1 verilen anormal proteinin c;ok say1da glu- Serebellumun Baglantrh i~levleri. Serebellum kas
tamin amino asidini kodlayan ve bin;ok defa tekrarlayan bir kontroh.lntin bi.Hi.in dtizeylerinde goi:evlidir. Serebellum
CAG kodonu vard!r. Bu proteinin, hastahga nastl yo\ ai;ug1, ozellikle gerim refleksini arlmnak ic;in omurilik ile bir-
bu konudaki ara;iunnalar i<;:in temel sorudur. likte gorev yapar. Kas kastlmas1 sirasmda beklenmedik
ag1r bir yi.ikle kar$Ila~t1gmda , uzun bir gerim refleks sin-
yali serebelluma kadar iletilir ve omurilige tekrar geri
MOTOR KONTROL SISTEMINiN BiR<;OK donerek gerim refleksinin yi.ike kar~1 direnme etkisini
BOLOMONON BOTONLEiTIRILMESI kolayla?tmr.
Serebellum, beyin sap1 di.izeyinde vi.icudun postiir ha-
Son olarak, hareketin gene! kontrolii hakkmda neler bi- reketlerinin, ozellikle dengenin gerektirdigi hareketlerin,
lindigini ozetlemek gerekir. Bunu yapmak i<;in, ilk once surekli, di.izgi.in ve anormal osilasyonlara meydan verme-
farkb dtizeylerdeki kontroltin bir ozetini verelim. den yapilmasm1 saglar.
Beyin korteksi dtizeyinde ise, ozellikle hareketin ba~-
OMURiLiK D0ZEYi lang1cmda, gtic;ht ve hizh kas kontraksiyonunun ba$la-
Vi.icudun herhangi bir kisnum bir agn kaynagmdan mas1 i<;in ek motor gtic; saglayan bir<;ok yard1mc1 motor
uzakla~uran programh geric;ekme refleksleri gibi, viicu- emirle1i saglar. Serebellum, hareketi istenilen noktada dur-
dun bi.Hi.in kaslan i<;in lokal hareket kahplan omurilikte durmak ic;in antagonist kaslan tam zamanmda ve uygun
programlanm1~t1r. Omurilik, yi.iri.ime suasmda ekstremi- bir guc;le uyam. Aynca, serebellumun bu ac;ma/kapama
telerin ileri ve geri hareketleri, vi.icudun kar~1 tarafmdaki modelinin btittin yonlerinin deneyimle ogrenilebildigine
resiprok hareketler veya don bacakh hayvanlarda arka dair yeterli fizyolojik kamt da bulunmaktadir.
ekstremitelerin on ekstrernitelere gore zit hareketleri gibi Serebellum, motor planlamanm diger bir diizeyincle
Iitmik, kompleks hareket modellerinin de merkezidir. de, serebral korteks ile birlikte gorev yapar. Bir yonde-
Omuriligin bi.ittin bu programlan, motor kontroltin ki hizh bir hareketin, onu takip eden ba~ka yondeki luzh
list di.izeyleli tarafmdan harekete doni.i$lUrUlebilir veya bir harekete di.izgtin gec;i$i ic;in gerekli. olan kas kontrak-
iist merkezler koncrolil ele gec;irdikleri zaman bu prog- siyonlarmm onceden programlanmasma yard1m eder. Bu
ramlar baskilanabilir. gorevi yapan noron devresi beyin korteksinden serebellu-
mun geni$ lateral hemisferlerine ge<;er ve sonra kortekse
geri doner.
ARKA BEYiN D0ZEYi Serebellum temelde kas hareketlerinin luzh olrnas1 ge-
rektiginde gorev yapar. Serebellum olmadan, yava$ ve he-
Arka beyin viicudun gene! motor kontrolti i<;in iki ana saplamm~ hareketler olu$abilir ancak amaca yonelik, iyi
gorev yapar: (1) ayakta durabilmek i<;in vi.icudun aksiyal kontrol edilen b1zh ve islemli hareketleri ve ozellikle hizh
tonusunu devam ettirir ve (2) dengeyi saglamak amac1yla bir harekeuen digerine di.izgiln ge<;i$i saglamak, kortikos-
vestibtiler aygman si.irekli bilgi alarak farkh kaslarda fark- pinal sistem ic;in zordur.
li tonus derecelerinin si.\rekli degi$tirilmesini saglar.

Bazal Gangliyonlarm Baglant,h i~levleri. Bazal gang-


liyon lann mowr kontrolde onemi, serebellumunkinden
MOTOR KORTEKS DUZEYi
tamamen farkhdir. Bunlann en onemli gorevleri: (l) ha-
Omurilige aktive edici motor sinyallerin <;ogunu mo- rehetin bilin<;alu fakat ogre11ilmi~ haliplanm yerine getir-
tor korteks sistemi saglar. Bu sistem, k1smen motor mede kortekse yard1m etmek ve (2) amaca yonelik bir
hareketin <;e$itli omurilik kahplan arasma ard1$1k ve odevin gen;ekle$tirilmesi ic;in bir arada yaptlmas1 gereken
paralel emirleri yi.iri.irli.'tge koymaktan sorumludur. c;ok sayida paralel ve ard1$1k hareket kahplanmn planlan-
Bu sistern, farkh modellerin $iddetini, zamanlamasm1 masJDa yardnn etmektir.
735
Onite XI Sinlr Sistemi: C. Motor ve Butunle~tirici Norofizyo/oji

Alfabenin farkli harflerini yazma, topu elle fulatma ve Chadderton P, Schaefer AT, Williams SR, Margrie TW: Sensory-evoked
synaptic integration in cerebellar and cerebral cortical neurons. Nat
daktilo lle yazma gibi motor kahp c,:e~itlerinin yaptlma-
Rev Neurosci 15:71, 2014.
s1 ir;:in bazal gangliyonlara gereksinim vardtr. Aynca, bu Corti 0, Lesage S, Brice A: What genetics tells us about the causes
kahplarm, kiic,:iik veya biiyiik yaz1lmas1 gibi degi~imlerin and mechanisms of Parkinson's disease. Physiol Rev 91:1161, 2011 .
yap1lmas1 dolayis1yla hareket kahplanmn boyutlannm De Zeeuw Cl, Hoebeek FE, Bosman LW, et al: Spatiotemporal firing
kontrolii ir;:in de bazal gangliyonlar gereklidir. patterns In the cerebellum. Nat Rev Neurosci 12:327, 2011.
Eidelberg D, Surmeier DJ: Brain networks in Huntington disease.
Beynin dii~iinme siirecinde ba~layan ve ki~inin yiizii-
J Clin Invest 121:484, 2011 .
ne vuran bir saldtrgana verdigi ani motor cevabm veya Gao Z, van Beugen BJ, De Zeeuw CI: Distributed synergistic plasticity
beklenmedik bir kucaklama gibi yeni durumlarm her bi- and cerebellar learning. Nat Rev Neurosci 13:619, 2012.
rine kar~1 gosterilen ard1~1k cevabm planlanmas1 gibi ak- Gittis AH, Kreitzer AC: Striatal microcircuitry and movement disorders.
tivitelerin genel s1rasm1 haz1rlayan serebral korteks-bazal Trends Neurosci 35:557, 2012.
Heck DH, De Zeeuw Cl, Jaeger D, et al: The neuronal code(s) of the
gangliyonlar devresi, diger bir list kontrol diizeyidir.
cerebellum. J Neurosci 33:17603, 2013.
Irwin DJ, Lee VM, Trojanowski JQ: Parkinson's disease dementia: con•
BiZi HAREKETE GE<;iREN NEDiR? vergence of a -synuclein, tau and amyloid-~ pathologies. Nat Rev
Neurosci 14:626, 2013.
Bizi, hareketsizlikten bir dizi hareketleri yapar duruma Okun MS: Deep-brain stimulation for Parkinson's disease. N Engl J
getiren nedir? Biz beynin motivasyon sistemlerini ogren- Med 367:1529, 2012.
menin ba~lang1cmdayiz. Beyin, talamusun altmda, tala- Patel N, Jankovlc J, Hallett M: Sensory aspects of movement disorders.
musun on ve yanmda yer alan daha esk i bir r;:ekirdege sa- Lancet Neurol 13:100, 20 14.
Pugh JR, Raman IM: Nothing can be coincidence: synaptic inhibition
hiptir. Bu r;:ekirdek hipotalamus, amigdala, hipokampus,
and plasticity in the cerebellar nuclei. Trends Neurosci 32:170, 2009.
talamus ve hipotalamusun anteriyorunda yer alan septa! Ramnani N: The primate cortico-cerebellar system: anatomy and func-
bolge ve hatta serebral korteks ve talamusun eski bolge- tion. Nat Rev Neurosci 7:511 , 2006.
lerini ir;:erir. Bunlar beynin birr;:ok motor ve diger i~levsel Rosas HD, Salat DH, Lee SY, et al Complexity and heterogeneity: what
aktivitelerini ba~latmak tizere birlikte gorev yaparlar. Bu drives the ever-changing brain in Huntington's disease? Ann N Y
alanlann hepsine birden beynin limbik sistemi denir. Bu Acad Sci 1147:196, 2008.
Shepherd GM: Corticostriatal connectivity and its role in disease. Nat
sistem Boltim 59'da aynnuh olarak tart~1lm1~ttr. Rev Neurosci 14:278, 2013.
Spruston N Pyramidal neurons: dendritic structure and synaptic inte-
Kaynaklar gration. Nat Rev Neurosci 9:206, 2008.
Ullsperger M, Danielmeier C, Jocham G: Neurophysiology of perfor-
Bastian AJ: Moving, sensing and learning with cerebellar damage. Curr
mance monitoring and adaptive behavior. Physlol Rev 94:35, 201 4.
Opin Neurobiol 21 :596, 2011.
Zuccato C, Valenza M. Cattaneo E: Molecular mechanisms and po-
Breakefield XO, Blood AJ, Li Y, et al: The pathophysiological basis of
tential th erapeutical targets in Huntington's disease. Physiol Rev
dystonias. Nat Rev Neurosci 9:222, 2008.
90 905, 2010.

736
BOLOM 58

Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel


i~levleri, Ogrenme ve Bellek

Sinir sistemi yap1lan i<;indeki en bi.iyuk bolUm olmasma ~ekil 58-l'in sag yanmda, beyin korteksinin farkh
kar~m i~levlerine il~kin en az bilgi sahibi oldugumuz katmanlan i<;inde yer alan sinir liflerinin tipik diizeni
olu~nn, beyin korteksidir. Ancak, beyin korteksinin gori.ilmektedir. Korteksin kom~u alanlan arasmda c;ok
<;~idi bolumlerindeki zedelenmelerin veya bunlardaki
sayida yatay liflerin bulunduguna; ote yandan vertihal
ozgi.il uyanlmamn etkilerini bilmekteyiz. Bu boltimde
once, beyin korteksinin i~levine ili:;kin bilinen geri;ekler liflerin de kortekse beynin alt boliimlerinden, hatta omu-
tart1~1lacak, daha sonra dti$Unce sUre<;leri, bellek, duysal rilik ya da serebral korteksin uzak bolgelerinden uzun
bilginin i;oztimlemesi ve benzeri islevlere ili$kin sinirsel asosiyasyon demetleriyle girdi getirip gorurdi.igi.ine de
di.izeneklerin temel kuramlan kisaca tamt1lacaknr. dikkat edin

BEVIN KORTEKSININ FIZVOLOJiK


ANATOMISI .,~;. .... ''....· .. ~---- .
... .... .. . .. . ' .- . ... ...~...
Beyin korteksinin i~levsel boli.i.mti, beynin k1vnmh yuzey-
lerini orten ince bir noronlar katmamdrr. Bu katman yal- II
.
..,,.•. ' ••• ~ ~.....

.•(\
[
.
. . .,,•.·':,'/':.:·... r..~'
'
~- ,:
.,.>·~-~#,.. •
, ' , ' •••· · ,,. \ . • , , : :· •
'
- -· . '.... . . ~ ...
• -
-
£-"

~-'~
.j ·:i· ·,~•:·~' •,
,, • •
mzca 2 ile 5 milimetre kalmhgmda ve yakla~1k c;:eyrek 1/ I:•'.
•I'•: ,., •/1-•' ,' -
{',·. ! ..: -
metrekarelik bir alan kaplar. Ttirn beyin korteksi 100 '·'• ......... ,., ......,. - .._
1"1
J •• •
I •• •
• • • • ••• ' • •
J'

. "~ -
' ~ !' L' ~- ...I ' !1,.. ~~
1 '.' ... J '•t. ~ ~
.;- -
milyar noron i<;erir.

-}t*'~ . h.~-~'A· .. ..~-~~-=- .


Ill • , , ·1~ •1 •
C.. •

T • •

~ekil 58-1, farkl1 noron turlerinin list i.iste katmanlar


olu~turdugu beyin korteksinin tipik histolojik yap1sm1
. ,· I •
",r • - I~
' t • ·•
. -· - .
gostermektedir. Noronlarm c;ogu, (1) granii.ler (stellat
.,. ~ ·~-•· .
,. . a: '' .
.. j. ._, _; ....
r,;,.Jf~./
· .• . · :
/l-_,":l-
yani ytldiz bic;imli), (2) fuziform (mekik bic;irnli) ve (3)

~~·••" :'It. . '.·


IV
piramidal tiptedir. Piramidal noronlar bic;imsel olarak
r-''1
·: " . ~' -~..:..~ ,~·-·
..l "" ' ~ -- ':: ••, • ..: .. . ~: 'ts

piramide benzer. {,··• .·1 ·r ' .


"'-.: .:·J::
:,~ ...,. .... . •1·
( -
Graniiler noronlar genelde kisa aksonludur ve bu
nedenle, beyin korteksi i(:indeki kisa uzakhklarda sinirsel v{ ~ i•.• ..,,_
. ' .~ . :i
•. ·::, . \. ,:..: ~···
bilgi ta~rma islevi gori.irler. Bazilan, ba~lica glutamat ser-
t°: -,_ .&• ..:\''.~1•:!. i~T 1
bestleyenler uyanc1 ozellikte; cligerleri de, ba~hca gama- :""\ ,<~ +•'••• , '. J:,
,. 1·, t\, 4
.. ' ,:. I

aminobilLirlk asit (GABA) serbesdeyenler baskilay1c1


ozelliktedir. Beyin korteksinin duysal alanlan ve duysal
alanlar ile motor alanlar arasmdaki asosiyasyon (ili~kilen-
dirme) alanlan, c;ok buyuk yogunluklarda grantiler hucre
Via

0\ t~
,
.
·
-

l,') \ ;·"·'~') . .
'
I~
,-.~11,

.
:){ ~
"
..
-- I
•, .. •, •
,·,•• ·• , ••f,..••. , ..lo., 1r...
. ·-~ ~· !--, ~ ~~;
.,... t. ~ . ·.• ,. '. '
'

·:i . ...•:~· .... CM'C~


~ ..,..,, .
0 •r

ic;:erir ve bu da, bu alanlara giren bilginin, onemli dere- Vlb I'"',,,


cede i~lendigini di.i~i.indiiriir.
Piramidal ve fiiziform 1tiicreler, korteksten hem en rum
diger yap1lara uzanan c;1k1~ liilerinin kaynagim olu$lUrur.
\ •..• •t .• . •
~•

I
•~ I
• ·•

• I
,,•
• \
I

I •

Piramidal hiicreler, fuziform hUcrelerden daha btiyiikltir ~ekil 58-1. Beyin korteksinin yapIs1, /, molekOler tabaka; //, d1~ granOler
ve daha fazla say1dad1r. Piramidal noronlar, hem omuri- tabaka; II/, piramidal hOcre tabakas1; IV, ic;: granoler tabaka; V, bOyOk
lige uzanan uzun sinir liflerini, hem de beynin farkl1 piramidal hOcre tabakas1 ve VJ, fuziform veya poliform hOcre tabakas1.
olusumlan arasmda uzanan subkortikal biiytik !if demet- (Ranson SW, Clark SL: Anatomy of the Nervous System. Philadelphia:
WB Saunders, 1959'dan izinle altnm1~t1r.)
lerini olu$turan aksonlann dogdugu hticrelerdir.
737
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BOWnle~tirici Norofizyoloji

I
Tamamlay1c1
I motor sinerjiler
..r~ ~

' / _.. . . . , t '#.~


~~ f

/4 ff
'1 ,'

~ ~ ( <v ·'
I, ' §J l N. lateralis
--...
Jf~ ,
",- :;,: -!!F "" ~
I
I
posterior I t ~ El
I ~ becerileri
N. dorsalis ;:,,.~ op~uncenin r -~ · ._J 7
medialis ' ,;,- q_:S- Lateral aynf1l1landmlmasJ, 6oz - . 0 Konu~ma
I
Medyal genikulat
genikulat
govde
n.areketlen
'
Bilateral
gorme
Konu~ma, ou~ \\\.
govde \',?((le
(belirlenmemi~}
v-.00u'ii((l'o-
y_3-\l'la.11
?,e\\e'V- ,'

~ekil 58-2. Talamusun ozgOI b610mleri ile baglanan serebral korteks


alanlan.
Kontralateral
g6rme

Beyin korteksindeki ozgi.il kaunanlann i{,levle1i, 48. ve ~ekil 58-3. Noro~irOrjik giri~ilnler sirasinda korteksin elektriksel uya-
52. Bolumlerde tart1$1lm1{,t1. Bedenden beyine ula~n nm, ve kortikal bolgeleri zedelenmi~ hastalann norolojik bak1lann-
duysal bilgilerin temel olarak, IV. katmanda sonland1gm1 dan elde edilmi~ insan serebral korteksi i~levsel alanlan. (Penfield ve
Rasmussen'den a/marak: The Cerebral Cortex of Man: A Clinical Study
yi.neleyelim. Temelde, beyinden c;1kan sinyallerin en c;ok
of Localization of Function. New York, Hafner, 1968.)
V. ve VI. katmandan dogdugunu, bunlardan beyin sap1 ve
omurilige uzanan uzun liflerin genelde V. katmandan, ve
talamusa giden yollann c;ok biiyi.ik bir boli.imi.iniin de, VI.
katmandan kaynakland1g1m ammsayalun. I. IL ve III. kat-
manlar, korteks ic;indeki asosiyasyon i{,levlerinin biiyi.ik
boliimi.in-U ilstlenmi{itir, ozellikle II. ve Ill. katmamndaki KORTEKSIN 0ZG0L ALANLARININ
c;ok sayida noron kom$U kortikal alanlarla k1sa yatay bag- lfLEVLERI
lanttlar yapar.
insanda yiiriittilen c;ah$malar, beyin korteksinin farkh
alanlanmn ayn i$levleri oldugunu gostermi~tir. ~ekil
SEREBRAL KORTEKS iLE TALAMUS 58-3, Penfield ve Rasmussen'in, uyamk hastalardaki
VE DiGER ALT MERKEZLER ARASINDAKi beyin, korteksinin elektriksel uyanm1 ile veya beyin kor-
ANATOMiK VE i~LEVSEL iLi~KiLER teksine ait baz1 boli.imlerin sagalt1m amac;h c;1kanlmas1
sonucunda, hastalann norolojik degerlendirilmeleri ile
Serebral korteksin tiim alanlanmn, beynin derin yap1lan saptalTII$ olduklan i$levlere ili$kin bir haritadu. Elektriksel
ile c;ok yaygm iki yonlii gelen-giden aferent-eferent bag- uyanm uygulanan hastalar, uyanlma ile di.i{,linceler ortaya
lanulan vardJT. Bunlardan, ozellikle talamus ile korteks c;1kt1gm1 ve bazen hareketler deneyimlediklerini belirt-
arasmdakileri vurgulamak gerekir. Korteksin tek ba$ma mi$lerclir. Baz1lan arada bir de, kendiliginden bir ses
zedelendigi clurumlara gore, talamus ile birlikte zedelen- c;1karn11$, batta bir sozciik soylemi$ ve uyanlmanm ba$ka
digi durumlardaki serebral i$lev yitimleri c;ok daha ciddi- be Ii rtileri ni sergilemi$lerdir.
dir; c;unkii hemen tiim kortikal etkinlikler ic;in korteksin Birc;ok farkh kaynaktan derlemni$ geni{i c;apta bilgi ile,
talamus tarafmdan uyanlmas1 gerekir. ~elill 58-4'te go1iildi.igii gibi daha gene! bir harita olu{i-
~ekil 58-2 beyin korteksinin, talamusun ozgiil boliim- turuhnu$tur. Bu $ekil, daha onceki boli.imlerde tartI$1lm1$
leri ile baglantth alanlanm gostermektedir. Bu baglanular, olan somatik duyu, gorme ve i$ilme ile ilgih ba$hca bi1in-
talamustan kortekse ve korteksten ayrn talamus bolgesine cil ve ikincil duysal alanlarm yams1ra, ba$hca birincil ve
olmak i.izere iki yonli.i ~ler. Aynca, talamus ile baglanu- ikincil pre-motor ve tamamlay1c1 motor alanlan goster-
lan kesi]diginde, buna uyan korteks alanma ili$kin i$lev- mektedir. Birincil motor alanlann, belirli kas hareketle-
ler hemen tiimi.iyle yok olur. Bu i$levsel birliktelik nm olu$turmak i.izere ozgiil kaslarla baglanulan
necleniyle ve gerek anatomik, gerekse fizyolojik baglamda bulunmaktadir. · Birincil duysal alanlar, periferik duysal
adeta tek bir birim gibi dti$iiniildiigi.inclen, bazen, ta lam us alanlardan beyine iletilen gorse!, i{iitsel veya somatik
ve korteks bir arada talamokortikal sistem olarak amhr. ozglil duyulan saptar.
Duysal reseptorler ve duysal organlardan beyin kortek- ikincil alanlar, birincil alanlardaki sinyallere anlam
sine uzanan yolaklar, koku duyusunun baz1 duysal yollan kazandmr. Ornegin, tamamlay1c1 ve premotor alanlar,
cl1$mda, hemen ti.imi.iyle talamustan gec;erler. birincil motor alan ve bazal gangliyonlar ile birlikte
738
BC>LOM 58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel i~levleri, 6grenme ve Bellek

i;ab~rak mot◊r etkinligin "kahplan"m (ortinttilerini) ASOSiYASYON (iLi~KiLENDiRME) ALAN LARI


saglar. Duysal baglamda ise, birincil alanlara birka<; san-
~ekil 58-4, beyin korteksinde yer ahp da, birincil ve
timetre uzakhkta yerle$ik ikincil duysal alanlar, ozgul
ikincil duysal ve motor alanlann kau sm1fland1rmas1
duysal sinyallerin anlamlanm <;5ztimlemeye ba~lar. Bu di$mda kalan birka<; genis kortikal alam da gostermekte-
yorumlar, (1) elde tululan bir seyin bii;im ve dokusunun; dir. C::ok say1daki subkortikal yapmm yam s1ra, hem
(2) renk, 1sik $iddeti, <;izgi ve ac;ilann yonleri ve diger motor, hem de duysal birincil ve ikincil alanlardan ~za-
gorsel ogelerin ve (3) i$itsel sinyallerin i<;inde yer alan ses manli sinyaller ahp, c;oztimledikleri i<;in bu alanlara, aso-
tonlannm anlamlan ve tonlann dizilimi ile ilgili olabilir. siya.syon alanlan denir. Aynca, bu alanlann da kendi
aralannda, (1 ) paryeto-oksipitotemporal asosiyasyon a/am,
(2) prefrontal asosiyasyon alan.i ve (3) limbik asosiyasyon
alam gibi boltimleri ve ozell~mi~ alanlan
Tamamlay1c1ve Birincil motor Birincil somatik
premotor bulunmaktad1r.
\ \ / ikincil somatik
...., I Paryeto-oksipitotemporal Asosiyasyon Alam
Bu asosiyasyon alam, onde somatik duysal korteks, arkada
\ ~\{ Paryeto-
gorse! korteks ve d1$ta da ~itsel korteks He sm1rlanm1~.
buyuk pa11'etal korteks ve oksipital korteks bolgelerinde
okslpltotemporal
Prefrontal ' asosiyasyon yer ahr. Tahmin edilebilecegi gibi bu alan, <;evresindeki
asosiyasyon alani
alant tum duysal alanlardan gelen sinyallerin iist dtizeyde
anla1nlandmlarak <;oziimlenmesini ve yorumlanmas1m
saglar. ~ekil 58-5'te goriildtigti tizere, bu asosiyasyon ala-

LimbikL
asosiyasyon
alani 1/;
Birinoil i~itsel
/

i
mnm kendi i<;inde bile, uzmanla$ID1$ ozgul i$levsel alt-
alanlar bulunmaktadir.

Bedenin Uzamsal (Spasyal) Koordinatlarmm


Birinoil gorsel <;ozumlemesi. Arka paryetal korteksten ba~lay1p, list
oksipital kortekse uzanan bu alan, bedenin <;evresine
ikincil i§ilsel

\ ikincil gorse!

~ekil 58-4. Beyin korteksinin birinci ve ikincil motor ve duysal alanlarla


ili~kin olanlarm yam sira, bedenin tum boltitnlerinin
uzamsal koordinatlanmn siirekli olarak incelenmesi.ni.,
<;oziimlenmesini saglar. Bu alan, gorse! bilgiyi posteriyor
oksipital koneksten, ~zamanh somatosensor bilgiyi ise
birlikte ana asosiyasyon alanlarirnn yerle~imleri. anteriyor paryetal korteksten ahr. Butt.in bu bilgilerle,
gorse!, i~itsel ve bedensel ortamm koordinatlanru
hesaplar.

r~ Somatik
duysal
-,\.( Motor Govde ve
9evrenin
Karma§1k hareketlerin ) uzaysa(
planlanmas1 ve
du~Oncelerin
aynnt1land1nlmas1
J koordinatlan

Oil Sozcuklerin
Sozci.ik kavrama gorse! •
olu~um zekasr i~lemlenrriesi
l§itsel Nesneleri
>1' isimlendirme Gorme
Broca
Alam
Davrani~,
duygular,
motivasyon
/
Limbik
Asosiyasyon Wernicke
Alam Alanr

~ekil 58-5. Serebral kortekstekl ozgOI i~levsel alanlarin harltas1. Ozellikle tum insanlann %95'1nde sol yan kurede yer alan dili kavrama ve konu~-
madan sorumlu Wernicke ve Broca alanlari gorOlmektedir.

739
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle$tirici Norofizyoloji

Wernicke Alam Dilin Kavranmas1 Baglammda ve yeni dii~i.lnceleri, henuz beyne girerken bir araya getir-
Onemlidir. Wernicke a.lam olarak amlan dili kavramaya mek ic,:in kullarulan k1sa s'i.\reli bellek $ekli olan "i;;leyen
ih~kin ana alan, temporal lobun ii.st girusunun arka bola- (i$ler) bellekte" biriktirdigi belirtilmektedir.
miindeki biii.ncil i~itsel kortekste yer ahr. Ueride r;:ok daha
aynntih olarak yeniden ele almacak olan bu alan, tiim Broca Alam SozcUk Olu~turma Sureci i~in Sinirsel
beyinde, yuksek zihinsel surer;:ler baglammdaki en onemli Devreleri Saglar. ~ekil 58-5'te goste1ilen Broka alam-
bolgedir, <;tinku entellektuel i!,?levlerin hemen tamam1 dile nm bir bolumu, arka di$ prefrontal kortekste, bir bolumti
dayamr. de premotor alanda yerle$iktir. Tek tek sozctiklerin, hatta
kisa tilmceciklerin tamm1 ic,:in tasanmlann ve motor
Angiller Girus Alam Dilin Gorsel On-i~lemlenmesi
kahplann dogdugu ve eyleme gec,:irildigi yer buras1drr. Bu
(Okuma) i~in Gereklidir. Dili kavrama alanmm arka- bolumde ileride daha ayrmtih bic,:imde yeniden tart1$1la-
smda ve temel olarak oksipital lobun anterolateral bolge- cag1 ilzere, bu alan, temporal asosiyasyon korteksinde
sinde bulunan bu gorsel asosiyasyon alaru, okunan bulunan Wernicke'nin dil kavrama merkezi ile c;ok yakin
sozcuklere ili$kin gorse! bilginin Wemicke alanma akta- il~ki. ir;:inde r;:ah~r.
nlmasm1 saglar. Bu, ust anguler girus alant da denilen Di! ogrenme ile ilgili ozellikle ilgin<; bir ke$ife gore
bolge, gorsel olarak alg1lanan sozcuklerin anlamlandmla- ki.$i, once bir dili ogrenir, daha sonra bir dil daha kaza-
bilmesi ic;in gereklidir. Eksikliginde, ki~i konu~mayi i$i- mrsa, birinciye ili$kin alandan ikincisi ic,:in bir yer aynl-
terek kusursuz olarak kavrasa da, okuyarak kavramas1 makta ve her birine ili$kin ayr1 ayn alanlar, birbirine
olanaks1zd1r. biti$ik olarak olu$maktadir. Oysa, iki dil de e~zamanh
ogrenilirse, bu iki dil kortekste ayn1 alaru
Nesnelerin isimlendirildigi Alan. On oksipital lobun ve payla$maktad1rlar.
arka temporal lobun en di$ bolumleri nesneleri isimlen-
Limbik Asosiyasyon Alam
dinne alarudir. Nesnelerin fiziksel nitelikleri temel olarak
gorse! girdilerle ogrenilirken, isimler temel olarak i$itsel ~ekil 58-4 ve ~ekil 58-5'te gorulen bir diger asosiyasyon
girdilerle ogrenilir. lsimler, dilin hem i!,?itsel, hem de alaru da Hmbik asosiyasyon ala111 olarak amhr. Bu alan,
gorsel olarak kavranmas1 i<;in olmazsa olmaz temporal lobun on ucu, frontal lobun ventral bolumu ve
niteliktedir. her bir beyin yankuresinin i<;e bakan yuzeylerinin deri-
ninde bulunan singulat girusta yer ahr. Birincil olarak
Prefrontal Asosiyasyon Alam davram$, duygular ve motivasyon ile ilgilidir. Limbik
korteks, 59. Bolumde ogrenecegimiz, r;:ok daha geni!,? bir
57. Bolumde, prefrontal asosiyasyon alanmm, hareketle-
sistern olan ve beynin orta taban boli.lmlerinde bulunan
rin karma~1k oruntulerini ve ard1~1kl1gm1 tasarlamak
kanna~1k sinirsel yaptlan da ic;eren limbik sistemin yal-
tizere motor korteks ile yakm ili~ki ic;inde c;a~t1gm1 gor-
mzca bir bolumunu olu~turur. Limbik sistem, beynin
mil$tiik. Bu alan, bu i$levlerin desteklenmesi ir;:in, par-
diger alanlanm etkinle~tirmek ic;in gerekli olan duygusal
yeto-oksipitotemporal asosiyasyon alam ile prefrontal
dt\rtuleri, hatta, ogrenme sureci i<;in zorunlu olan moti.-
asosiyasyon alarum birle~tiren r;:ok buyiik bir subkortikal
vasyonel dtirtilyu saglar.
demetten r;:ok gur;:lu girdiler ahr. Prefrootal korteks, bu
demet arac1hgi ile, ozellikle etkin kas hareketleri tasarla-
Yuz Tanima Alam
mak uzere gerekli olan ve bedenin uzamsal koordinatlan
hakkmda on-r;:ozumleme i$leminden gec;irilmi$ olan ilginr;: bir beyin anornalisi olan prosopagnozi, yuzleri
duysal bilgilerini ahr. Prefrontal alandan motor kontrol tamma yeteneginin kaybtd!f. Bu durum, ~ekil 58-6'da
sistemine, motor planlama ir;:in ge<;en uyanlann buyuk goruldugu gibi, her iki oksipital lobun i<;e bakan alt
bolumu, bazal gangliyonlar-talamik geribildirim halkas1- bolumleri ile temporal loblarm ic;e bakan on yiizeyleri
nm kaudat bolumunden ger;:erler. Bu geri bildirim dongilsi.i yaygm zedelenmeye ugramt$ ki$ilerde onaya c,:1kar. Garip
hareket uyanlarm ardi$ik ve paralel bil~enlerinin bir olan, bu yt\z tamma kaybma e$lik eden belli ba$h ba~ka
c,:ogunu olu!,?turur. beyin i!,?levi anomalisi gortilmemesidir.
Prefrontal asosiyasyon alam, aym zamanda, zihindeki Yalmzca yuz tanuna i$1evi i<;in beyin korteksinde boy-
"du~iince" siire(lerin.in eyleme donil~tii.rillmesi il;in de zarun- lesine geni!,? bir alan aynlm1$ olmast $a$lrl!Ct gelebilir.
ludur. Bu, belki de, prefrontal korteksin motor etkinlikleri Ancak, gunluk ugra~lanm1zm <;ogu, diger k~ilerle ili!,?kiyi
de tasarlayabilme yetilerinin sonucudur. Bu alan, beynin gerektirdiginden bu zihinsel i~levin onemi anla$1labilir.
<;ok geni!,? ve yaygm bolgelerinden kaynaklanan motor ve Yiiz tamma alamnm oksipital bolumti gorse! korteks
motor c~1 bilgileri de i$leyebilme ve bunlara ili$kin ile surer. Temporal boliimil ise, 59. Bolumde gorecegimiz
dti$tince Urecebilme yelilerine de sahip gibi gorilnmekte- uzere, duygular, beynin uyanlmas1 ve ki.$inin r;:evresine
dir. Aslmda, prefrontal asosiyasyon alam, s1khkla, d1'.i.~iln- kar$1geli~tirdigi davrant$Sal yamtlann denetimi ile yakm-
ce!erinaynnt1land1.nlmaS1. ir;:in onem liolarak tammlanmakta dan ilgili olan limbi.k sistem ile ili!,?kilidir.
740
BOLOM 58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel i~levleri, 6grenme ve Sellek

YOz c;ok daha biiyiik bir rol oynar. Bu nedenle, bu bolgeye,


tanima alan1
genel onemine dikkat c;ekmek uzere, genel yorum alam,
gnostik alam, idrak alam, tersiyer asosiyasyon a/am gibi
~T-•
farklt adlar verilm~tir. Bunlardan en iyi bilineni, bu
\
alanm zihinsel stirec;lerdeki ozel onemini ilk kez betiro-
;);'{_ lemi$ olan anatomist Wernickey i onurland1rmak iizere
verilmi~ olan addrr.
Wernicke alam agir derecede zedelenmi$ bit ki$i <;ok
iyi ~ itebilir, hatta degi$ik sozctikleri tamyabilir; ancak, bu
sozciikleri, bir dii$ilnceyi lammlayacak bi<;imde anlamh
bir s1ra ve diizene koyamaz. Benzer bic;imde, ki$i yaz1lan
okuyabilse de anlamm1 kavrayamaz.
\ Bilinci ac;1k bir ki$inin Wemicke alanma uygulanan
Temporal lob~
-~ Frontal lob

$ekil 58-6. YOz tamma alanlan, beynin alt yuzeyinde oksipital ve tem-
elektriksel uyanm, aras1ra c;ok karma$1k dii~iincelerin
dogmasma yo! ac;ar. Eger, uyanc1 elektrot, ilgili talamus
baglantl alanlarma yakla~acak kadar derine yerle$tirilirse,
poral loblann ic;i taraf1ndad1r. (Geschwind N: Specializations of the hu- bu etki daha stk ve belirgin olur. Bu deneyimsel dti$iin-
man brain. Sci Am 241:180, 1979'dan lzinle a/Jnm1$tlf.) celer, c;ocukluk doneminden kalma gorsel imgeler, ozgtil
bir ezgiye ili$kin i$itsel haltisinasyonlar, hatta belirli bir
k~i tarafmdan soylenmis bir onerme bile olabilir. Bu
nedenle, Wernicke alammn etkinle~tirilmesi ile, Lek tek
amlar ba$ka yerlerde saklamyor olsa bile, birden fazla

~1
duysal modaliteyi ic;eren kanna~1k bellek kahplannm
Birincll (oriinttilerinin) canlandmld1g1 dti$iiniilmektedir. Bu kam
Wernicke alanmm duysal deneyimlerle ilgili farkh orun-

~
Somatlk
yorum tiilerin karmas1k anlamlarmm c;oztimlenmesi ve yomm-
Prefron · •) { alam
alan f . · lanmas1 baglammdaki onemi ile uygunluk ic;indedir.
..-A Somat1k T -,, . -· _ Gorse! ....
Broca / ~ yorum ~
konu~rra
merkeziaitinci\
. '\se\
1~'
../
-
)I ._'·, ~- alam ~.
. •- .
· '--"-- -ff 8 inn 11
.. go el
Angiiler Girus- Gorsel Bilginin Yorumlanmas1.
Anguler girus, arka paryetal lobun en all boltimiinde ve
vVernicke alamrun hemen arkasmda yer alan ve arkadan

l<:
i i~itsel
yorum da oksipital lobun gorse! alanlan ile birle~en bolgedir.
~ - alan, , ,...- Wemicke alam saglamken, angiiler girus zedelenirse, ki$i,
1
Wernicke i$itsel deneyimleri her zamanki gibi yorumlayabilir, ancak
Alam
gorse! korteksten Wemicke alamna akan gorse! deneyim-
$ekil 58-7. Duygusal deneyimlerin yorumland1g1 genel duzenegi olu~- ler engellenm~tir. Bu nedenle ki~i, sozciikleri gorse, hatta
turan somatlk iSitsel ve gorsel asosiyasyon alanlann dOzenlenmesi. bunlann sozciikler oldugunu bilse bile, anlamlanm
Bunlann tOmO ayn1 zamanda temporal lobun arka-Ost bolOmOnde yer
c;ozemez. Bu duruma disleksi veya sozciik korlugii denir.
aIan Wernicke alanina da girdi saglar. Frontal lobda yer alan prefontal
alan ve Broca konu~ma alanina da dikkat ediniz. Wernicke alammn, beynin en tist duzey zihinsel i?lev-
lerini i~lernedeki en one1nli alan oldugunu bir kez daha
vurgulayaltm. Eri~kinde bu alanm yitirilmesi, genellikle
bundan sonraki ya$amm bunama ile birlikte stirecegi
ARKA UST TEMPORAL LOBUN KAVRAYARAK anlamma gelir.
YORUMLAMA i$LEVi-"WERNICKE ALANI":
GENEL YORUMLAMA ALANI Baskm Beyin Yarikiiresi Kavram,
Bedensel, gorsel ve i~itsel asosiyasyon alanlan, hep bir- Kontt$ma ve motor denetim alanlan i$levleri oldugu kadar
likte, ~ekil 58-7'de goriildiigii gibi, temporal, paryetal ve Wemicke alam ve angiiler girusun genel ~ozumleme,
oksipital loblann birle$ligi temporal lobun arka iist bol- yorurnlama islevleri de, bir beyin yankiiresinde, digerine
gesinde bulu$urlar. Farkh duysal yorum alanlanmn bu gore i;ok daha ileri derecede geli~mi~tir. Bu yUzden, bu
bulu~ma ve ortak etki bolgesi, beynin baskm olan tara- yankureye, baskm yanl?iire denir. insanlann yakla$tk
fmda (sag ehni kullanan hemen herkeste beynin sol yan- yiizde 95'inde, sol yanktire baskm tarafttr.
kiiresinde) ozellikle daha c;ok geli~mi$tir. Bu bolge tek Dogumda bile, yenidoganlann yandan fazlasmda ,
ba$ma, zeka denilen en iisl diizey beyin i$levlerinin ileride Wemicke alam olarak geli$ecek olan beyin bolgesi,
kavrama stirec;lerinde, kotteksteki diger ttlm bolgelerden sol yanktirede, sagdakinden yiizde 50 daha genis bir yer
741
Unite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BDtOnle~tirici Norofizyo/oji

kaplar. Bu yuzden, beynin sol yanmm sag yam i.izerinde olas1hkla, dil ile ilk tanl$mamn i$itme yolu ile olmas1d1r.
baskm olmasm1 anlamak kolayd1r. Ancak, erken c;ocuk- Daha sonralan, okuma aracili gorse! dil kavrama yetisi
luk doneminde bir nedenle sol yankiire zedelenir veya gelisir ve yaz1h sozciiklerle iletilen gorse! bilgi, olas1hkla,
cerrahi olarak c;1kanlrrsa, beynin kar$1 yankiiresi baskm bir gorsel asosiyasyon alam olan angiiler girusa ve oradan
nitelikler geli$tirir. da baskm temporal lobcla zaten geli$miS olan Wernicke
Bir yanki.irenin digeri i.izerinde baskmhk olu$tura- dil yorumlama alanma ge<;er.
bilme yetisi a$ag1daki kuram ile ac;1klanmaktadrr: "Zihin",
dikkatini, belirli bir anda, ba$hca tek bir temel di.i$i.inceye
yoneltmektedir. Olas1hkla, sol arka temporal lob, BASKIN OLMAYAN YARIKOREDEKi
dogumda genellikle sagdakine gore daha bi.iyuk oldugun- OKSiPiTOTEMPORAL KORTEKSiN i~LEVLERi
dan, sol yan normal olarak sagdakinden daha c;ok kulla-
mlmaya ba$lar. Bu erken donem itibartyle, ki$inin Eri$kinde, baskm yanki.iredcki Wernicke alam zedelendi-
dikkacini daha iyi geli$m~ olan yana yonlendirme egilimi ginde, kisi, okuma, matematiksel islem yapma, hatta
nedeniyle, erken davranan beyin yanki.iresinde ogrenme mant1ksal problemleri di.isiinme gibi di! ve sozel simge-
oram h1zla artarken, daha az kuUarnlan kar$1 yanda lerle ili$kili ti.im zihinsel i$levlerini yitirir. Bu islevlerden,
ogrenme daha zayif kahr. Boylece, sol yan sag yana gore baz1lan ic;in kars1 yanki.irenin temporal lob ve angiiler
baskm olur. girusunun kullamldig1 bir<;ok diger yorumlama yetisi ise
insanlann yiizde 95'inde, sol temporal lob ve anguler korumnustur.
girus baskmclu. Geriye kalan yiizde 5'inde ise, ya iki taraf Baskm olmayan yankiire hasan bulunan hastalarda
da e$Zamanh olarak e$it di.izeyde i.$lev gormek i.izere
yuriiti.ilen psikolojik c;al1$malar, bu yankUrenin, mi.izik,
geli.$ir, ya <la daha az gori.ildi.igi.i iizere, sag taraf tam anla-
sozel olmayan gorsel deneyimler (ozellikle goriintlisel
m1yla geli$erek baskm olur.
kahplar), kisi ile c;evresindekiler arasmdaki uzamsal ilis-
Daha ileride de tarll$1lacag1 iizere, frontal ara lobun
daha di$ boli.imi.inde yerl~ik premotor konu$ma alam kiler, "beden dili"nin onemi, insan seslerinin tonlamas1
olan Broca alam da, hemen her zaman beynin sol yanmda ve olas1likla, el, kol, ayak ve bacaklann kullamldig1
baskmdrr. Bu konu$ma alam, larinks, solunum ve ag1z bedensel deneyintlerin anlastlmas1 ve yorumlanmas1 bag-
kaslannm ~zamanh olarak uyanlmas1 yolu ile sozci.ikle- lammda ozellikle onemli oldugunu di.isi.indilrmektedir.
rin olu$turulmasm1 saglar. Bu yuzden "baskm" yanki.ireden sozettigimizde, bu bas-
Ellerin denetiminden sorumlu motor alanlar da, 10 kmhk temel olarak dile bagh entellekti.iel yetileri kapsar,
ki$iden 9'unda beynin sol yamnda yer alu- ve bu nedenle baskrn olmayan yankiire, diger baz1 zeka tiple1i i<;in
de insanlann c;ogunlugu sag elini baskm kullamr. baskrn olabilir.
Motor alanlann c;ogunda oldugu gibi temporal lob ve
angi.iler girusun c;ozi.imleme, yorumlama alanlarmm yal-
mzca sol yankilrede daha iyi geli$Illi$ olmasma kar$m bu
PRE FRONTAL ASOSiYAS YON ALANLARININ
alanlar, her iki yanki.ireden duysal bilgi ahr ve her iki
YUKSEK ZiHiNSEL i~LEVLERi
yanki.irede de motor etkinlikleri denetleyebilir. Bu amac;la,
iki yanki.ire arasmdaki ileti$irn ic;in temel olarak korpus Y1llardan beri, prefrontal korteks, insandaki "geli$mi$
kallosum yolaklan kullambr. Bu c;apraz etkilesim di.izen- zeka"mn yerle$im yeri olarak di.i$i.ini.iltni.istt\. Bunun
lemesi, beynin iki yam arasmdakj girisimi (incerferans) temel nedeni, insan prefrontal alanlannm, mayinunlarda-
onler. Eger bu diizenleme olmasaydi, gerek diisi.inceler, kine gore c;ok daha belirgin olrnas1 ve bu ozelligin, bu iki
gerekse motor yamtlarda karma$a ya$anud1. tiiriin beyinleri arasmdaki en onemli fark1 olu$turmasid1r.
Ancak, yine de, prefrontal alanlann, yiiksek zihinsel i~lev-
Dilin, Wernicke Alanmm i~levi ve Zihinsel
ler baglanunda, diger beyin boliimlerinden daha onemli
i~levlerdeki Rolu
oldugunu g6slermeye yonelik c;abalar ba$ans1z kalm1$llr.
Duysal deneyimlerimizin onemli bir boli.imil, beyindeki Ashnda, baskm yanki.irede arka i.ist temporal lobdaki dili
bellek alanlanna depolanmadan ve diger zihinle ili$kili kavrama alanlan (Wemicke alam) ile buna biti$ik anguler
amac;lar i<;in islenmeden once, dildeki esdeger kars1hkla- girus bolgesinin zedelenmesi, prefrontal korteksin zede-
nna doni.i$tiiriili.ir. Ornegin, bir kitap okuclugumuzda,
lenmesine gore zihne, c;ok daha agir derecede zarar ver-
bellegimizde, bas1li sozci.iklerin gorse! imgelerini degil,
mektedir. Ancak, daha az tanunlanabilir olsalar bile,
sozciiklerin kendisini veya dildeki anlamlanm ve uyan-
dird1klan di.i$iinceleri saklanz. prefrontal alanlann da kendilerine 6zgii ve oldukc;a
Baskm yanki.\renin dilin c;ozi.imlenmesi ve yornmlan- onemli zihinsel i.$levleri bulunmaktadrr. Bu i$levleri anlat-
masm1 saglayan cluysal boliimil, Wernicke alamdir ve mak ic;in en iyi yo] , bu alanlar i$lev-di$1 kald1klarmda,
buras1, temporal lobun hem birincil, hem de ikincil i$itme hastacla nelerle kar$1lasma olas1hklan dogabilecegini
alanlan ile yakm ili$kilidir. Bu yakm iliskinin nedeni, gozden gei;irmektir.
742
BOLOM 58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel i~levleri, Ogrenme ve Bellek

Birkac; on ytl once, heni.iz psikiyatrik hastaltklann hedeflerini tamamlamak tizere kendilerini odaklayabi.lir
tedavisi i<;in modern ilac;lar kullarulmazken, bazt psikotik ve yonlenclirebilirler.
depresyon hastalarmm, prefrontal lobotomi ach verilen ve
beynin prefrontal alanlan ile diger boli.imlerini cerrahi Du~uncelerin Gelijtirilmesi, Ongorme ve Yuksek
olarak ayiran bir giri$imden onemli derecede yararlandtk- Zihinsel Sure~lerin Prefrontal Alanlar Tarafmdan
lan goriilmti$ti.ir. Bu gir~im, kafatasmm dt~ frontal bol- Ger~ekle~tirilmesi-"i~leyen Bellek" Kavram,.
gesinde iki yanclan ac;1lmt~ olan deliklere kunt ince bir Psikolog ve norologlar tarafmdan prefrontal alanlarla il~-
bisttiri ile girilip, prefrontal loblann arka kenarlannda kilendirilen bir ba~ka ~lev de dii~i.i.11celerin. ayrmtilan.dml-
yukandan a~agtya kesi olu~turmak yolu ile gen;ekle$tiril- mas1d1r. Yahn anlat1mla bu, c;ogul kaynaktan derlenen
mekteydi. Daha soma bu hastalardaki ara$tlrmalar a~agt- bilgilerin derinlik ve soyutluk gibi ileli ve ince nitelikle-
daki zihinsel degi$iklikleri ortaya koydu: rinin geli$tirilrnesidir. Prefrontal loblan c;1kanlm~ filoje-
l. Hastalar, karma~tk sorunlan c;ozme yeteneklerini nezi daha a~ag1 ti.irden hayvanlarclaki psikolojik testier,
yitirdiler. bu hayvanlarm, i;ok kolayca <;eldirilebilclikleri ve olas1-
2. Karma~1k hecleflere ula~mak i.izere, sirah olarak hkla, bellekte depolamaya olanak tamyacak kadar bir sure
odevleri bir arada yerine getiremez oldular. bile clikkatlerini LOplayamadtklan i<;in, archs1ra sunulan
3. Aym anda, birka<; ~i bir aracla yapmayi ogrenemez duysal bilgileri, ge<;ici bellek baglammda bile izleyeme-
olclular. diklerini onaya koymustur.
4. Salcl1rganlik dtizeyleri, bazan c;ok belirgin olmak Prefrontal alanlann, e~zamanda kar~a~lan farkh
i.izere di.i~ti.i ve genelde tutkulanm yitirdiler. nitelik ve nicelikteki bilgileri izleyebilme ve bu bilgile1i,
5. Olaylar kar~1smdaki toplumsal tepkileri, s1khkla gereginde, onlan izleyecek olan di.i~tincelerle bi.ittinl~ti.r-
uygunsuzdu; ahlaksal degerlerini yitirdiler; ozel- mek i.izere anmcla c;ekip, kullanabilme yetenegine, beynin
"~leyen (isler) bellegi" denir. Bu i~levsel ozellik, beynin,
likle, cinsellik, i~eme ve di~k1lama ile ilgili. c;ekinme
yi.iksek zihinsel etkinlikler olarak t.ammlad1grm12 i~levle-
ve mahremiyet di.i~i.inceleri yok oldu.
rini ai;tklamaktad1r. Aslmda, ar~urmalar, prefrontal alan-
6. Hastalar hala konu$abiliyor ve konu~ulanlan anla-
lann, degi~k tipte gedci bellek depolamak tizere, her bir
yabiliyorlarch; ancak, di.i~i.ince dizinle1i olu~tura-
tipe ozel, farkh boli.\mlere aynld1g1m gostermi$tir. Ornegin,
m1yor veya si.irdi.iremiyorlardi. Duygu durumlan,
bir alan nesnelerin bii;im ve $ekline, bir alan bedenin bir
sevecenlik, kibarl1k ile ofke, $idclet ve. co~ku ile
boli.imtine ve bir ba$ka alan da hareketlere iliskin ge<;ici
c;1ld1rm1$hk arasmda h1zla cle~ebiliyordu.
bellek bilgilerini saklamak i.izere uzmanl~m~ur.
7. Hastalar, ya~mlan boyunca a~1k oldul<lan motor
i$leyen bellegin ti.im bu gec;ici parc;ac1klanru birle~tir-
~lev kaltplannm pek c;ogunu hala becerebilseler bile,
mek yolu ile biz, (1) ileriyi gi:irmeyi, ileriye yonelik
bunlan amac;s1z ve yersiz olarak sergiliyorlard1.
di.i$iinmeyi, (2) gelecegi tasarlayabilmeyi, (3) gelen duysal
Bu bilgiler ~-igmda, prefrontal asosiyasyon alanlannm
sinyal karsismdaki ilk tepkiyi geciktirerek, bu sinyalleri
~levlerine i~kin anlayi~1mm, a~g1claki gibi
en dogru tepkiyi dtizenleyecek bic;imde degerlendirecek
toparlayabiliriz:
zamam kazanmayt, (4) motor eylemlelin sonucunu heni.iz
Azalm1~ Sald1rganhk ve Uygunsuz Toplumsal ger~ekle$meden ongorebihneyi, (5) kanna$1k matematik-
Tepkiler. Bu iki ozellik, olas1hkla, beynin alt ytizUndeki sel, hukuksal veya felsefi sorunlan <;ozmeyi, (6) Ulm bilgi.
frontal lobun on boltimlerinin yitimi ile olu$maktachr. yollanm bagmnlandirarak, i;;ok seyrek gorulen bir hasta-
Daha once ac;1kland1g1 ve ~eldl 58-4 ve ~ekil 58-5'te hg1 tamyabilmeyi ve (7) etkinlikle1imizi ahlaksal kurallar
gori.ildi.igu gibi bu alan. prefrontal asosiyasyon korteksi ile uygunluk i<;inde yonetmeyi becerebiliriz.
degil, limbik asosiyasyon korteksinin bir boli.imi.idtir.
Boli.im 59'da aynnub olarak tartl$1lacagi iizere, bu limbik Beynin ileti~imdeki i~levi-Dilin Girdileri ve
alan davramsm clenetimine yardimc1 olur. <;1kt1lan
i nsanlarla daha a~gi hayvanlar arasmdaki en onemh fark-
Amaca Yonelememe veya Ard1j1k DU~unceyi lardan biri, insanlann birbiri ile ilef:i$irn kurabilmesidir.
Surdurememe. Bu boli.imde daha once, prefrontal aso- Dahas1, noropsikolojik testier, kisinin cligerleri ile ilef:i$im
siyasyon alanlannm, beynin <;ok yaygm alanlanndan bilgi kurabilme becerisini olci.ip degerlenclirebilcliginden, iletisim
alabilecegini ve bu bilgileri belirli hedeflere ula$mak i<;in ile il~kili duysal ve mowr sistemlere iliskin bildiklerimiz,
daha derin di.isi.ince kahplan olu~turmak i.izere kullana- diger tum beyin koneksi bNU.mU i~levlerine iliskin bildikle-
bilecegini ogrenmi$tik. rimizden daha c;oktur. ~ekil 58-S'deki sinirsel yolaklann
anatomik haritasmm da yard.um ile korteksin ileLi$imdeki
Prefrontal korteksi pkanlm1~ veya zedelenrnis olan
islevini gozden gec;irecegiz. Buradan yo\a <;1karak, duysal
insanlar clii$iinebilse bile, manttksal s1ralt bir dti~i.ince
c;ozi.imlemcnin ve motor denetimin ilkelerinin ileti~me nas1\
ak1sm1 ancak birka<; saniye veya en c;ok bir dakika boyunca etkide bulundugu kolayca anl~ilabilir.
becerebilir ve sergileyebilirler. Boylesi durumdaki sonu<;- ileti?iJnin iki yonti vard1r: Birincisi, kulal<lar ve gozlerle
lardan biri de, bu ki~ilerin a51l dii~iince konulanndan ilgili duysal yonii veya konu;;ma girclileri; ikindsi, vokali-
lwlayca reldirilebilmeleridi r. Oysa, prefrontal korteksi zasyon (seslendinne) ve denetimi ile ilgili motor yonu veya
~levsel olan ki$iler, <;eldiridlere aldirmaksmn dti~i.ince konu~ma c;1kt1lan.

743
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyo/oji

Motor korteks
Arkuat demet ileti~imin Motor Yonu
Konusma stireci, iki temel zihinsel islern evresi i<,:erir: (1)
Zihi.nde, belirtilecek diistincelerin olusturulmas1 ve kulla-
rulacak sozctiklerin se<,:imi ve (2) ses olustum1anm motor
yonetimi ile as1I ses olusturma eylemi.
Dil~i.lncelerin olu~turulmas1 ile sozciik ser;iminin <;ogu,
beynin duysal asosi.yasyon alanlanmn islevidir. Vine, iist
temporal girusun arka boltimi.indeki Wernicke alam, bu
yetenek ir;in en onemli b5lgedir. Bu yuzden, Wernicke
afazili veya global afazili bir ki~i, iletisimde yer alacak
di.istinceleri olusturamaz. Eger, zedelenme daha hafifse,
di.isilnceleri olustursa bile, bunlan belirLmek i<,:in gerekli
Broca alani . olan si:izciil<leri uygun bir;:imde birle$tirmeyi ve sm1lamay1
beceremez. Kisi bazen, si:izctikle1i ak1c1 bi<,:unde soyleye-
Blrincil l~itsel alan
bilse bile bunlar bir anlam olu$turamaz.
Motor korteks Broca Alamnm Yitimi Motor Afaziye Neden Olur.
YAZILI BiR KELiME OKUYUP Bazen ~i si:iylemek istediklerine karar verebilir; ancak
SOYLEME ,._____ vokal sistemler, niyetlendigi si:izctikleri degil de, yalrnzca
baz1 sesleri olusturup, <,:1karabilir. Motor afazi denilen bu
durum, Sekil 58-5 ve Sekil 58-S'de gi:iriildtigi.i iizere, insan-
lann yiizde 95'inde, beyin horteksinin, sol yanhiire prefrontal
ve premotor yiiz bolgelerinde yerle~ik Broca konu~ma alani-
nm zedelenmesi sonucu ortaya <;ikar. Yani, larinks, dudak-
lar, ag1z, solunum sistemi ve konusmanm diger yard1mc1
kaslanmn yonetimi i<,:in edinilmi$ olan ustahhh motor 6rii11-
tiileri11 dogdugu alan buras1d1r.
Artikulasyon (aktc1hk). Son olarak, konu~amn
tamamla)'ICI ogesi saycugumz artiktilasyon eylemi vardir.
Artiktilasyon, ag1z, dil, larinks, ses telleri ve diger konu~ma
aygitlanmn birbirini izleyen seslerin tonlamas1, zamanla-
Wernicke alam mas1 ve ~iddetlerindeki h1zh degi~imlerden sornmlu kas
hareketleri anlamma gelir. Bu kaslan, motor korteksin yiiz
~ekii 58-8. i~itilen bir sozci.igi.i alg1lamak ve sonra ayni sozci.igu soyle-
mek l~in beylnde ku llanilan yollar (ustte) ve yaz,11 bir sozcugun okuna- ve larinkse ili$hitt boliimleri yonetir. Serebellum, bazal gang-
rak algilanip, sonra soylenmesinde kullanilan yollar (altta) (Geschwind 1iyonlar ve duysal kortehs hep birlikte, kas kaSllmasmm
N: Specializations of the human brain. Sci Am 241:180, 1979'den
~iddet ve s1rasm1 diizenlemeye yard1m eder. Bolum 56 ve
izinle ahnm1~t1r.) 57'de betimlenm~ olan bazal gangliyon ve serebellum kay-
nakh geribildirimlerin burada <;ok onemli rolii vard1r. Bu
bolgelerden herhangi birin.in zedelenmesi sonucunda,
dUzgtin ve anlas1br kon~,;ma tiimden veya gi:ireceli olarak
bozulur.
Ozet
ileti~imin Duysal Yonu. ~ekil 58-8 ileti$imin temel yolaklanm gostennektedir.
Bu boli.imde daha once, korteksin ~itsel veya gorse/ asosi- ,Seklin list yansmda, i;,i.tme ve konu~ma ile ilgili yolaklar
yasyon alanlanna ili~kin boltimlerinin zedelenmesi sonu- gori.ilmektedir. Olaylann sirast ~oyledir: (1) Birincil i$itsel
cunda, soylenmi~ olan veya yaz1h sozcukleri anlama alanda, sozci.ikleri ~freleyen ses sinyallerinin kar~tlanmast,
gUr;lUkleri olu~acagm1 belirr.mi$Lik. Bu yeti yitimlerine, almmas1, (2) si:izciiklerin Wemicke alanmda yorumlan-
mas1, (3) belirtilecek dii~ilnce ve soylenecek sozcuklerin
s1ras1 ile i~itsel reseptif afazi ve gorse! reseptif afazi veya daha
yine Wemicke alanmda belirlenmesi, (4) sinyallerin
yaygm deyi~le, sozciik sagirl1g1 ve sozciik korli.igii (ya da
'vVernicke alanmdan Broca alaruna, arhuat demet tarafmdan
disleksi) denir. iletilmesi, (5) Broca alanmdaki sozciik olu?turrnay1 denet-
Wernicke Afazisi ve Global Afazi. Baz1 ki;,i.ler, soy- leyen becerisel motor programlann etkinlestirilrnesi ve (6)
lenmi~ veya yazth sozci.ikleri anlasalar bile tanrmlanan konu?ma kaslanm yonetmek tizere uygun sinyallerin i.lgili
dii$iinceyi {:Oziimleyemez, anlamlandtramaz ve yorumlaya- motor kortekse ilelilmesi.
mazlar. Bu durum en sik, baskm yankiiredeki arha i.ist tem- Seklin alt yansmda, okuma ve ardmdan, buna kars1ltk
poral girusta yer a/an Wemiche ala11111111 zedelenmesi sonucu olarak konu~ma surei;lerindeki benzer veya farkll kar~1la~-
tmlabilir a~malar gorul-mektedir. Burada, sozciikler ic;:in
go riiltir. Bu nedenle, bu tip konu~ma bozukluguna Wernicke
ilk kar$]lama ve kabul (resepsiyon) alam, birincil i~ilsel
afazisi denir. alan degil, birincil gorse! alandu. Daha soma bilgi. angiiler
Wernicke alanmdaki lezyon, (1) geriye, angtiler girus girus bolgesi11de, yorumlamamn erken evresindeki i?lemler-
bolgesine, (2) a$ag1ya, temporal iobun alt boli.imlerine ve den ge~mekte ve sonur;ta, Wernicke alanmda tam anlam1
(3) y1.1kanya, Sylvius yangma dogru ya)'lhru~a. kisinin, dili ile tanmmakta ve anlamlandmlmaktad1r. Buradan sonraki
anlama ve ileti~im baglammda tiimiiyle bunad1g1 dtisiinii- etkiulik akt$1, soyleruni~ olan soze yamt si.ireci ile ti.imi.iyle
ltir ve bu duruma, global afazi ad1 verilir. aym a~malan izlemekledir.

744
BOLOM 58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel l~levleri, Ogrenme ve Sellek

KORPUS KALLOZUM VE ANTERiYOR bu eyleme anlam bile verememektedir. Beynin sag


KOMiSORON D0$0NCELER, ANILAR, yanmda bir duygusal yamt uyanld1gmda ise
EDINILMI$ EGITIM VE DiGER BiLGiLERi oldukr,;a farkh bir etki ortaya r,;1kmaktaclir: Bu
IKI SEREBRAL YARIKURE ARASINDA durumda, beynin sol yamnda da bilinc;alt1 bir duy-
AKTARMA iILEVi gusal yamt olu$IDU$tur. Ku$kusuz, bunun nedeni,
beynin her iki yanmda da duygularla ilgili on tem-
Korpus kallozumun lifleri, iki beyin yankuresindeki kars1- poral korteks ve kom~u bolumleri baglayan on
hkh kortikal alanlann- yalmzca temporal loblann on komisi.iriin saglam olmas1d1r. brnegin, bu ergen
boliimleri d~mdaki- neredeyse liimii arasmda, W yonlu erkegin, sag beyni ile gormesi i<;in yaz1lm1~ olan
baglann saglar. Ozellikle amigdalayt <la kapsayan bu tem- "op" komutuna kar~1, hemen ve $iddetli bir tepki
poral alanlar, on komisiirden gei;en liflerle birbirine ile "hayir, asla !" dedi.gi saptaililll$tlL Bu yamt,
baglamr. konu$ma ir,;in zorunlu olan sol yankiiredeki
Korpus kallozumdaki lif say1smm r,;ok r,;ok yiiksek Wernicke alam ve motor alanlarm i$levlerini
olmas1, r,;ok eskiden beri, bu kitlesel olusumun iki gerektirmi$tir. C:iinkti, "hayir" sozcilgiini.i soyleye-
hemisferi baglama ve bagmt1land1rma gibi r,;ok onemli bilmek ir,;in sol yandaki alamn kullamlmas1 gerekir.
bir i~lev iistlendigini dii$iindiirmii$1iir. Ancak, laboratu- Ancak, bu ki~iye, nir,;in "hayir, asla" diye tepki
var hayvanlannda korpus kallozumun deneysel olarak verdigi soruldugunda, ar,;1klama getireme~tir.
zedelendigi durumlarda, beyin islevlerindeki aksamalan Yani, beynin iki yans1, bilinc; durumu, bellek depo-
saptamak onceleri giir,; olmu~tur. Bu yiizden korpus kal- lama, ileti$im ve moLOr etkinliklerin yonetim ve demetimi
lozumun i~levi uzun bir sure gizemini korumu~tur. baglammda birbirinden bag1ms1z yetilere sahiptir. Korpus
Daha yakm ger,;mi~ten giintimtize, uygun bir,;imde tasar- kallozum, iki yarun, yiizeysel bilinr,;aln duzeyinde i~birligi
lanm~ modellerneler llzerindeki deneyler, korpus kallo- i<;inde i$leyebilmesi ir,;in ve on komisur de, beynin iki
zum ve on komisiirtin r,;ok onemli i$levleri oldugunu yallilldan dogan duygusal yamtlann birle$tirilmesi i<;in
gostermi$tir. <;ok onemli katk1lar saglar.
Korpus kallozum ve anteriyor komisilrUn onemh
gorevlerinden biri, bir yanktiredeki belirli bir kortikal D0$0NCELER, BILIN<; VE BELLEK
bolgede depolanm1~ olan bilgiyi zll yanktiredeki aym kor-
tikal bolgenin de kullammma sunmakur. ¼ag1da, iki Bilirn;, di.i$tinceler, bellek ve ogrenmeyi tart1$nken en
yankiire arasmdaki bu r,;ok onemli i$birli.gini ar,;1kr,;a ortaya btiyiik sorunumuz, dii$iinceye ili$kin sinirsel diizenekleri
koyan baz1 ornekler verilmi$tir: bilmememiz ve bellegin diizeneklerine ili~kin bilgimizin
1. Korpus kallozumun kesilmesi, baskm taraftaki de r,;ok smtrh olmas1dn. Beyin korteksinin geni~ r,;apta
Wernicke alanmdan kar~1 yankiirenin motor kor- zedelendigi. durumlarda bile, k~i dti~iinebilmekte, ancak
teksine bilgi ger,;isini engellem~tir. Sol kol ve elde dii~iincelerinin derinligi ile kendisinin r,;evresine iliskin
farkmdahk derecesi azalmaktadtr.
bilinr,;cli~1 hareketler olabilmesine karsm, sag
Her di.i$i1nce, kesinlikle, beyin korteksinin bin;:ok
Wernicke alam, sol motor koneksi yoneteme-
boltimtinti, talamus, limbik sistem ve beyin sapmdaki
mekte, planh islemli hareket olu~amamaktaclir.
retiki.'ller yapmm e$zamanli sinyallerini gerektirir. Bazi
2. Korpus kallozumun kesilmesi, sag yan-kiiredeki
temel dti~tinceler merkez sinir sisteminin a$agt merkezle-
bedensel ve gorsel bilginin, sol baskm yanktire-
rine dayah olarak olu$abilir. Agn dii$iincesi buna iyi bir
deki Wernicke alaruna ger,;mesini engellemi~tir. Bu
ornek olabilir; c;unki.1 insan beyin korteksinin elektriksel
nedenle, bedenin sol yanmdan gelen duysal bilgi, uyanm1 yalmz r,;ok hafif bir agnya yo! ar,;arken, hipotala-
beynin gene! yorumlama alamna ula~amachgmdan, musun baz1 boltimleri, amigdala ve mezansefalonun uya-
bu bilgiler, istemli davram$ ve karar venne siirec;- nlmas1 r,;ok $iddetli agnya neden olur. Tersine, beyin
lerinde kullarulamaz duruma gelm.i~tir. korteksindeki r,;ok geni$ bir alanm etkinligini gerektiren
3. Son olarak, korpus kallozumu tiimtiyle aynlm1$ di.\$iinceler ise gorme ile ili~kilidir; gorse! koneksin yi.ti-
olan ki$ilerin beyni adeta birbirinden Liimuyle rilmesi, gorsel bir,;im ve renk alg1s1m ttimtiyle olanaks1z
bagunsiz iki ayn bilinr,;li boliim olarak <;ah$tr diye- k1lar.
biliriz. brnegin, korpus kallozumu kesilmi$ bir Sinirsel etkinlik baglammda, dti$ilnceyi ~oyle tammla-
ergenin yalmzca baskm olan sol beyni, hem yaz1h yabiliriz: Bir dU$tince, sinir sistemindeki pek <;ok bolumiin
hem de seslendirilmi$ sozciikleri anlayabilmekte- aym andaki uyanlma "oriintiisu"ntin toplam sonucudur.
dir. Tersine, beynin sag yam yaz1h sozciigii anla- Bu boliimler arasmda, olas1hkla, en onemli derecede ilgili
yabilmekte ama sozlti olaru anlayamamaktadu. olanlar, beyin korteksi, talamus, limbik sistem ve beyin
Dahas1, sag korteks, yaz1h sozciige kar~1 bir motor sapmclaki retiktiler yapmm iisl boltimildtir. Bu tamma,
yamt i$1evini tetikleyebilmekte; ancak, sol korteks dii$iincelerin biiti.inciil 1mranu denir. Limbik sistem,
745
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butiinle~tirici Norofizyo/oji

talamus ve retikuler yapmm; haz, ho~nutsuzluk, agn ve iletinin kolayla~tmlmasmm (fasilitasyonu) sonucudur ve
huzur gibi du~iincenin genel dogasm1 belirleyen nitele- bu surece de bellegin duyarhlQ.$tmlmas1 denir. Daha
meleri kazandm:lig1, duyulann kaba modaliteleri, bedenin ileride, beyin tabanmdaki limbik bolgelerin baz1 ozel
kaba konumlamas1 ve diger genel ozellikleri olu~turdugu alanlannm, bilginin onemini tartt1g1m ve du$ilncenin, ya
du~ilniiltir. Oysa, beyin korteksinin ozgul alanlannm duyarhl(l$mt$ bellek izi olarak depolanmas1 ya da bask1-
uyanlmas1, du~uncenin belirli ve farkh niteliklerini belir- lanmas1 konusunda bilin<;:altJ. bir karar olu$turdugunu
ler. Bunlar, (1) bedenin yuzeyindeki duyumlann ve ogrenecegiz.
gorme alamndaki nesnelerin konumlan, (2) ipegin Bellegin Sm1flandmlmas1. Baz1 amlar yalnizca bir ka<;
kendine ozgii dokusunun duyumu, (3) beton bir duvann saniye zihinde kalrrken, baz1lannm saatler, gtinler, aylar,
dikdortgen bic;iminin gorse! olarak ayrrt edihnesi, (4) hatta y1llarca stirdtigilnti biliyoruz. Bu irdelemeye, bellegi
belirli bir anda, bir k~inin farkmdahgma kaulan diger uc; grupta inceleyen ve iyi bilinen sm1flandmna ile ba~la-
ozel niteliklerdir. "Bilin('.lilih" , belki de, c;evremizin veya yalnn: (1) KtSa siireli (vadeli, erimli) belle11, daha uzun
birbirini bir mantlk s1ras1 ic;inde izleyen dti~tincelerimizin erimli bellege donu~ttirtilmedikc;e, siiresi ancak saniyeler
surekli farkmda olma durumu olarak betimlenebihr. veya en c;ok dakil<alarla olc;iiliir; (2) orta siireli (vadeli,
erimli) bel!ek, gunler ile haftalar arasmda bir sure boyunca
BELLEK-SiNAPTiK FASiLiTASYON kahr, ancak daha sonra giclerek soner, yok olur; ve (3)
(KOLAYLA~TIRMA) VE SiNAPTiK uzun si.i.reli (vadeli, erimli) belleh, bir kez depoland1gmda,
iNHiBiSYONUN (ENGELLEMENiN) ROLO yillarca, hatta ya~m boyunca canh kabr.
Bu gene! sm1fiand1rma di?mda, ammsayacagm1z gibi,
Fizyolojik olarak, amlar beyinde, onceki sinirsel etkinli-
daha onceleri prefrontal lob ile il~kili olarak "i~leyen
gin sonucu olan noronlar aras1 sinaptik iletimin temel
(i~ler) bellek" denilen bir ba~ka bellek tiiriinden soz
duyarhhgmm degi?tirilmesi yolu ile depolamr. Yeni veya
etmi~tik. i~leyen bellek, zihinsel sorgulama surecinde
kolayla?tmlm1? yolaklara bellek izleri denir. Bu izler
kullamlan, ama sorun c;Ozi.imlendikc;e her a~amada son-
Onemlidir, c;i.inkii, bunlar bir kez olu~turuldugunda,
landinlan, genellikle ktsa erimli bellek niteligindedir.
dii~tinen zihin tarafmdan sec;ici bic;imde etkinle~tirilerek,
Bellek, s1kbkla depolanan bilginin ti.iri.ine gore s1mf-
amlann yeniclen canlanmas1 saglamr.
landinh.r. Bu s1mfiandirmalardan biri de bellegi, a?ag1claki
Filojenezi a~ag1 hayvanlardaki deneyler, bellek izleri-
gibi, bildirim (ac;1k, dekleratif) bellegi ve beceri (drtiilu)
nin, sinir dizgesinin hemen her dtizeyinde olu~bildigini
bellegi olarak aymr:
gosterrni~tir. Omurilik refieksleri bile, yineleyen omurilik
l. Bildirim bellegi, basit<;e, biittinsel bir dii~uncenin
etkinligi sonucuncla, az da olsa degi~ebilmekte ve bu degi-
c;e~itli aynnnlan olarak ac;1klamr. Bu bellek,
~imler bellek siirecinin bir boltimi.ini.i olu~turmaktadtr.
ki~inin, (1) c;evresine ili~kin amlan, (2) zaman
Uzun sure saklanabilen amlar da, beynin a~ag1 merkezle-
baglammdaki amlan, (3) deneyiminin
rindeki sinaptik iletim degi~ikliklerinin sonucu olarak
"nedenselligi"ne ili~kin arulan, (4) deneyiminin
olu~maktadu. Ancak, zihinsel surec;ler ile Hi~kilendircligi-
"anlam1"na ili~kin amlan ve (5) kendi deneyimin-
miz amlann c;ogunlugu, beyin korteksindeki bellek izle-
den "<;1kanmlar"1, yani, kendisi i<;in "Onem" dere-
rine dayanmaktachr.
cesine gore izleri kalan arulan ic;erir.
Olumlu ve Olumsuz Bellek-Sinaptik iletimin "Duyar- 2. Beceri bellegi, s1khkla ki~inin bedensel motor etkin-
hla~mast" ("Sensitizasyon") ve Sinaptik "Ah~ma" likleri ile ili~kilendirilir. Ornegin, bir tenis topuna
("Habituasyon"). S1kl1kla amlan, onceki du~tince ve vurma eylemi stiresince geli~tirilen ti.im beceriler
deneyimlerin olumlu bi<;imde yeniden ya~nmas1 olarak ve otomatik bellek bu kapsamdadir: ( 1) topu
du~unsek de, olas1hkla, arulanmmn daha bu.yuk bOlumU gOrmek, (2) top ile raketin ili~kisini ve topun
olumlu degil, olumsuz niteliktedir. <:;:unkii beynimiz tum hlZlm kestirmek ve (3) beclen, eller ve raketin
duyulann surekli bombardmaru altmdadLr. Eger, tum bu hareketlerini amaca uygun bic;imde tasarlamak ve
bilgileri ammsamaya kalki~a. beyin kapasitemiz birkac; eyleme dOnti~tiirmek. Tiim bunlar, c;ok htzh ve
dakikada dolup ta$ardL. Ne iyi ki beynimizin, depola- daha onceki tenis egitimine dayah olarak gerc;ek-
makla bitmeyecek, ozellikle, amaca uygun sonw; almaya le?ir; ama oyundaki bir ba~ka hamleye gec;mek
yaramayacak bilgiyi yads1may1 ogrenmek gibi bir yetenegi iizere, onceki tum ayrmular hemen o anda
bulunmaktadtr. Bu durum, bu lD.r bilgilerle ilgili sinaptik unutulur.
yolaklann engellemnesi (inhibisyon) sonucudur ve ah$ma
veya kamksama (habitiiasyon) olarak aruhr. Bu amlar, KISA ERiMLi (SURELi) BELLEK
olumsuz bellege bir omektir. K1sa stireli bellek, bir telefon numarasmdaki 7 ila 10 adet
Tersine, giren bilgi ile agn veya haz gibi anlamh ve sayiyi (veya 7 ile 10 adet belirli maddeyi), birkac; saniye
onemli bir sonu<; doguyorsa, beyin farkl1 bir otomatik ile birkac; dakika arasmdaki sure boyunca; fakat, k~inin
yetenekle, bu bilgiyi bellek izi olarak gtic;lendirir ve siirekli olarak bunlan du?tinmesi veya sozel olarak yine-
depolar. Bu, olumlu bellektir, sinaptik yolaklardaki lemesi ko$uluyla, ak1lda tutabilmesi olarak betimlenir.
746
BOLUM 58 Beyin Korteksi, Beynin Zihinsel i~levleri, 01renme ve Bellek

l3ir<;ok fizyolog, k1sa sureli bellegin; gec;ici bir bellek once c;ok gti~lu bir sinyal iletimi gen;:ekle$ir. Ancak, aym
izine i~kin sinyallerin, ycms1ya11 devre denilen sinaps ?iddeneki uyanlma yinelendik<;e, sinyal iletiminin $iddeti
grubu ic;indeki surekli turlarmm sonucu olarak olu$abile- giderek azahr ve sonunda ileti durur. Daha once de anla-
cegini one surmti$tiir. Bu kuram henuz dogrula11amam1$- uld1gi gibi bu fenomene ah~ma (habituasyon) denir. Bu ,
t1r. K1sa stireli bellek ir;in olas1 bir b~ka ar;iklama da, yinelenen ve aruk anlam ve onemi kalmam.1$ olaylara
presinaptih kolayla~t1rma veya engellenmedir. Presi.naptik kars1, sinirsel devrenin yarut vermedigi, yani duyars1zhk
etki, bir sinir lifinin sonland1g1 terminalde, presinaptik lif geli$tirdigi bir olumsuz bellek tipidir.
Uzerinde bir ba$ka noronun sinaps yapmas1 yoluyla sag- Tersine, eger duysal sonlanma uyanhrken, kolayla$t1-
lamr. l3u sinapslarda salmau norotrausmiterler, s1khl<la, nc1 sonlanma da agnh bir uyaran ile uyanhrsa, postsinap-
saniyelerle birkar; dakika arasmda etkili olan kolayla$tlr- tik norondaki etki giderek zayillayacak yerde ileti giderek
maya veya inhibisyona neden olur. Bu tilr devreler k1sa kolayla$1r; claha gi.i<;li.i ve daha h1zb hale gelir. Bu nitelik-
si.ireli bellegi olu$turur. teki etki, dakikalar, saatler, giinler ol~Usunde veya daha
$iddetli uyaranlara dayab yogun bir egitim ile (pekis-
ORTA-UZUN ERiMLi (SORELi) BELLEK lirme) art1k yeniden kolayla;;tmc1 uyaran gerektinneden
3 hafta boyunca kahc1 olur. Yani, duysal sonlanma arac1-
Bu H.ir bellegin suresi dakikalarcadir; hatta, gtinler ve hg1 ile agnh uyaran, bellek yolagmda iletiyi gunler veya
haftalarla bile ol<;ulebilir. Daha kalic1 bir;ime cloni.i$mek haftalar boyunca 1w1ayla~tirmaktadir. Ah$ma olustugunda
uzere etkinl~ti.rilmedikc;e, bu arnlar giderek soner ve yok bile, bu yolagm yalruzca birkac; agnh uyaran ile yeniden
olur. Kahc1 bic;i:me don11$mek uzere etkinle~tiril-dikle- kolaylasnnlm1s bir yolaga donu~tiirulebilmesi 6zellikle
rinde ise, uzun stireli bellek olarak sm1flandmhrlar. ilkel ilgin<;ti.r.
hayvanlardaki deneyler, orta sureli bu tilr amlann, presi-
naptik sonlanma veya post-sinaptik zardaki, birkac; daki-
kadan birkac; haftaya kadar kahc1 olabilen kimyasal ve/ Orta Sureli Bellegin Molekuler Duzenegi
veya fiziksel degi$ikliklerden kaynaklandigim gostermi$- Ah~manm (habituasyon) Duzenegi. Duysal sonlan-
tir. Bu dtizenekler oylesine onemlidir ki, ozel ve aynnuh madaki ah$ma etkisi, molekuler di.izeyde - nedeni heniiz
betimlenmeyi gerekti.rir. a~1klanamaim~ olan - kalsiyum kanallannm giderek artan
bir oranda kapanmas1 surecine baglidir. Yine de, duysal
Presinaptik Sonlanmanm veya Postsinaptik sonlanmaya c;ok ku<;uk miktarda kalsiyum s1zabilmekte
Noronun Zanndaki Kimyasal Degi~ikliklere ve yine buradan c;ok ktic;iik miktarda sinirsel iletici ser-
Dayalt Bellek bestlenmesi olabilmektedir. Boltim 46'da tarl1$1ld1g1
Uzere, presinaptik sonlanmadan norotransmiterin ser-
~eJ<ll 58-9, ozellikle Kandel ve c;ah$ma arkada$lannm
bestlenmesi, temel olarak buraya giren kalsiyum yogun-
buytik bir salyangoz tiiril olan Aplysia'd!I irdeledikleri,
luguna baghdu.
birkac; dakikadan 3 haftaya kadar siirebilen bellegin
olusma diizenegini gostermektedir. ~ekiJ 58-9'da iki
sinaptik sonlanma vardrr. Bunlardan birisi olan duysal Kolayla~tirmanm Duzenegi. Bu surec; ic;in molekuler
sonlanma, bir duysal girdi (aferent) noronuna aittir ve
mekanizmalardan hi<,: degilse bir boltimi.inun a~ag1daki
gibi isledigi dti$11nulmekteclir:
uyanlacak noron i.izerinde sonlanmaktad1r. Kolayut}tlnet
l. Kolayla~nnc1 sonlanmanm, duysal sonlanma ile
sonlanma denilen digeri ise presinaptihtir ve duysal son-
aym zamanda uyanhnas1 sonucu, bu sonlanmadan
lanma ile sinaps yapmaktadir. Kolayla~unc1 sonlanma
duysal sonlanma ytizeyine serotonin salg1lamr.
uyanlmaks1zm, cluysal sonlanma yinelenerek uyanhrsa,
2. Serotonin, duysal sonlanmadaki serotonin reseptor-
lerine baglamr; bu reseptorler, zann i<,: ytizeyindeki
Agnl1
uyaran adenilat sihlaz enzimini etkinle~tirir; sonw:;ta,
duysal presinaptik sonlanma i<,:inde sihlik adenozin
Kolayla~tmc1
terminal
monofosfat (cAMP) olu~ur.
/{Serotonin 3 Siklik AMP, bir protein kinav etkinl~tirir. l3u
Duysal protein kinaz da, duysal sonlanma zarmdaki potas-
uyaran .. -............ yum kanalmm bir bolumilnti olu~turan bir prote-
ini fosforiller. Bunun sonucunda, potasyum
/ cAMP
Duysal/ kanalmm gec;irgenligi engellenmis olur ve duysal
terminal ~
sonlanmada depolarizasyon olu~ur. Bu durum,
Kalsiyum/4slum / dakikalar ile haftalar arasmda etkisini surdtirur.
kanallan iyonlan 4. Potasyumun hucre d1~ma c;:1kamamas1 sonucu,
sinaptik sonlanmada c;ok uzam1$ bir aksiyon
~ekil 58-9. Aplysia turu salyangozda ke~fedilen bellek sistemi.
potansiyeli olu$ur; c;Unku , aksiyon
747
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BiitOnle~tirici Norofizyoloji

potansiyelinden sonra h1zla polarize duruma done- 4. Dendrit dikenlerinin yapISmda, daha gi.i<,;li.i sinyal
bilmek i<;in potasyum iyonlannm sonlanmadan iletimi saglayacak yap1sal degi~ikliklerin olu$ffias1.
~anya c;tkmas1 gerekmektedir. Sonuc; olarak, gen;ek uzun si.ireli bellek izlerinin
5. Aksiyon potansiyeli uzadik<;a, sonlanmadaki kalsi- olu~umu s1rasmda, sinapslarda sinyal iletimi kapasitesini
yum kanal etkinligi de uzar ve boylece duysal son- artmnak i.izere, yap1sal kapasite de birkac; farkl1 bii;;imde
lanmaya c;ok biiyuk miktarlarda kalsiyum ginnesi geli~mektedir.
saglamr. Buna bagh olarak da, salgilanan sinaptik
norotransmiter miktan artar ve postsinaptik etki
Noron Sayilan ve Bunlarm Baglant1
de belirgin derecede kolayla~m1~ ve gii<,;lenmi~
olur.
Ozellikleri, Ogrenme S1rasmda
Boylece dolayh bir yolla, kolayla$tmc1 terminalle, 6nemli Derecede Degi~ir
duysal terminalin aym zamanda uyanlmasmm birlikte Ya$amm ilk haftalan, aylan ve hatta belki ilk yilmda,
etkisi, duysal terminalin eksitator duyarhhgmm uzun beynin bir<;ok boli.imii c;ok biiyiik sayilarda noron olu$-
si.\re ar~ma yol ac;ar, bu da bellek izini olu$turur turur. Bu noronlar da, aralannda baglanu kurmak iizere,
Byrne ve c;ah~ma arkada$lannm ara$tmnalan, yine birbirlerine c;ok bi.iyiik say1larda aksonlar uzaur. Eger bu
Aplysia'da, sinaptik bellege ili~kin ba~ka bir duzenegi yeni aksonlar, diger noronlar, kas hiicreleri ve bez hiic-
ortaya koyrnu~tur. Bu <;ah$malar, ayn kaynaklardan releri ile uygun baglannlar olu~turamazlarsa, birka<,; hafta
dogup, tek bir noron tizerine etkili olan uyaranlann, i<,;inde yok o lurlar. Yani, sinirsel baglantilarm sayis1, uya•
uygun ko~llarda, bu kez, presinaptik sonlanma yerine, nlm~ hiicrelerden retrograd olarak serbestlenen ozgiil
postsinaptik noron zanntn ozelliklerinde uzun siireli degi- sinir bii.yii.me faktorl.eri tarafmdan belirlenir. Dahas1, bag•
~iklilder olu$turabildigini gostermi$tir. Her iki durumda lanulan yok veya yetersizse, aksonlann ait oldugu noron
da, sonu<;ta aym temel bellek etkileri ortaya bile zaman i<;inde yok olur.
<,;1kmaktadu. Bu nedenle, dogumdan az siire soma, "ya kullan ya da
kaybet" ilkesi egemen olur ve insan sinir sisteminin ilgili
UZUN ERiMLi (S0RELi) BELLEK boliimlerindeki. son ve kahc1 noron sayis1 ile bunlar ara-
smdaki baglanulann nitelik ve niceliklerini belirler. Bu
Uzamt$ tipteki orta siireli bellek ile gerc;ek uzun siireli
bellek arasmda belirgin bir aymm yoktur. Fark goreceli bir tip ogrenmedir. brnegin, eger yenidogan bir hayvanm
ve derece baglammdad1r. Ancak, uzun si.ireli bellegin, bir gozti, dogumdan sonra haftalarca kapah kahrsa, beyin
yalmzca sinapslardaki kimyasal degi$ikliklerin degil, gorsel korteksindeki bu gozden gelen liflerle ve sinyal-
genellikle gerc;ek yapisal degi$ik!iklelin sonucunda oldugu lerle ili$kili olan noronlar d.ejenere olur ve bu goz ya$am
ve bu ogelerin sinyal iletimini gii<;lendirdigi veya bask1la- boyunca gormez olur. Yakm zamana dek, eri$kin insan ve
digi dii~iiniiliir. Yine-sinir sistemlerini ara$Um1ak goreceli hayvanlarda, bellek devrelerindeki. noron sayilanndaki
olarak daha kolay oldugundan-uzun siireli bellegin anla- degi~iklikler yoluyla c;ok az miktarda "ogrenme"nin ger-
~tlmasma c;ok onemli katlular saglarm$ olan ilkel hayvan <,;ekle~ebildigi dii~iiniihnekteydi. Ancak, son y1llardaki
deneylerine bakabm. ara$tmna sonuc;lan, eri~kinlerin bile ayrn di.izenekleri, hi<,;
degilse bir yere kadar kullanabildigini gosterm~tir.

Uzun Sureli Bellek Geli~imi S1rasmda


Sinapslarda Yap1sal Degi~iklikler Olu~ur BELLEGiN KONSOLiDASYONU (PEKi$TiRiLMESi)
Uzun siireli bellek geli$imi siirecinde, omurgas1zlardan K1sa stireli bellegin, haftalar veya y1llar sonra ammsana-
almmJ.$ olan elektron mikroskobik resimler, sinapslann bilmek iizere uzun siireli bellege donii$tiiriilebilmesi i<;in
<,;ogunda c;ok c;e$it1i fiziksel yap1 degi~iklikleri oldugunu peki$tirilmesi gereki.r. Yani, k1sa si.ireli bellek, eger yinele-
gostermi$tir. Protein kopyalanmas1m uyaran DNA etki- nerek etkinle$tirilirse, uzun siireli bellekten sorumlu
sini engelleyen bir ilai;; verildiginde, presinaptik noronda sinapslarda kimyasal, fiziksel ve anatomik degi~ikliklere
yap1sal degi$iklikler ortaya <;1kmamakta ve kahc1 bellek yol ac;:acaktu. Bu sure<,; en dii~iik dtizeyde peki$tirme i<;in
izi olu$amamaktad1r. Bu nedenle, gerc;ek uzun si.ireli bel- 5 ile 10 dakika, gii<;lii peki.$tirme i<;in ise 1 saat ve tize-
legin geli~ebilmesi, sinapslann sini.rsel sinyalleri iletebil- rinde si.ire gerektirmektedir. Omegin, eger beyinde gii<;lii
mek i<;in kendi duyarhhklanm bir bi<;imde clegi~tirecek bir duysal izlenim yarat1ld1, ancak sonraki ilk dakikalar
olan fiziksel yeniden yap1lanmalarma bagltdtr. ic;:i11de, elektriksel uyan ile konviilziyon olu~turuldu ise
En onemli fiziksel yap1 degi$iklikleri a$ag1da bu duysal deneyim amrnsanmayacaktu. Bunun gibi, beyin
belirtilmektedir: sarsmt1s1 , birden uygulanan derin an.estezi veya beynin
1. Norotransmiter salg1s1m artirrnak iizere vezikill dinamik i$levini ge<;ici olarak engelleyen herhangi bir
serbestlenme bolgelerinin <,;ogalmas1. etki, bu peki~tirme siirecini engelleyebilir.
2. Serbestlenen norotransmiter vezikiil say1smm Peki_$tirme ve bu sure<; i<;in gereken zaman, k1sa siireli
artmas1. bellegin yinelenmesi olgusu ile a$agiclaki gibi
3. Presinaptik sonlanma sayISmm artmas1. a<;1klanabilir.

748
BOLOM 58 Beyin Korteksl, Beynin Zihinsel l~levleri, Ogrenme ve Bellek

Yineleme (prova) K1sa Sureli Bellegin Uzun Siireli veya dii$Unceler, limbik ceza merkezlerini uyanrken, haz,
Sellege Donii~mesini Gi.i~lendirir. Ara$urmalar, ayru doyum, mutluluk ve odiillendirilme duygusu uyandiran
bilginin, zihinde c,:ok kez pe$pe$C yinelenmesi ile k1sa uyaranlar, limbik "odiil merkezlerini etkinle~tirmis olurlar.
si.ireli bellegin uzun si.ireli bellege donti~mi.ini.in ve dola- Bunlann tiimi.i, birlikte, ki$inin altta yatan duygudurum
)'lSl ile peki$tirme siirecinin de luzland1gm1 ve guc,:lendi- ve gudulenmelerini saglar. Bu giidillenimler arasmda,
gi.ni gostermi~tir. Beyin, dogal bir egilimle, yeni kar~la$tLg1 beynin, ho$ veya ho$ olmayan deneyimlerinin ammsan-
bilgiyi, ozellikle de kendi dikkalini c,:eken bilgiyi ic,:selle$• masma yol ac,:an dtirtiiler bulunur. Ozellikle hipokampus-
tirir, yineler. Bu nedenle, bir siire sonra, duysal deneyim- larve ikincisuada da, ba~ka bir limbik yap1 olan talamusun
lerin onemli ozelli.kleri, bellek depolannda, giderek artan dorsal medyal c,:ekirdekleri, hangi dii$iincelerimizin, odill
veya ceza baglamrnda bellekte tutulmaya deger olduguna
derecede daha yerle$ik ve kahc1 bic,:ime donii$tirler. Bu
karar veren en onemli yap1lar olarak gosterilmi~tir.
durum, ki$inin ytizeysel olarak ogrendigi c,:ok miktardaki
bilgiye gore, derinlemesine r,;ah$llgl az miktardaki bilgiyi Geriye Doni.ik Bellek Yitimi (Retrograd Amnezi)-
<;ok daha iyi ammsayabil.mesini ar,;1klar. Yine bu durum, Ge,;mi~teki Anilari Hat,rlayamamak. Ge1iye doniik
uyamkhk di.lzeyi ytiksek bir k~inin, zihni yorgun olana bellek yitimi oldugunda, yakm ge<,;rniste ya~ananlar, daha
gore, bellek peki$tirme siirecinin c;ok daha etkili oldu- eskiden ya~anm1$lara gore r;ok daha fazla unutulur.
gunu da gostermektedir. Bumm nedeni, daha geride kalan amlann, gorece yeni
olanlara gore c;ok daha fazla yinelenmi? olmas1 ve boylece
Yeni Sellek izleri Peki~tirme Sirasmda ~ifrelenir. bu bellek izlerinin c,:ok daha derin ve saglam i~lenerek,
Peki?tirme siirecinin en onemli ozelhklerinden biri, yeni beyindeki c,:ok daha yaygm alanlarda depolanm1~
amlarm, farkh bilgi kategorileri ic,:inde $ifrelenmesidir. Bu olmas1d1r.
Stire<; sirasmda, bellek depolanndaki (<;op) bilgilerden bir Hipokampus zedelenmesi olan bazi ki$ilerde, ileriye
rn.iktar sec;:ilip, c,:ekilir ve bu kapasite yeni bilginin i$len- donuk bellek yiLimi ile birlikte, bir miktar geriye dontik
mesi i<;in kullamlrr. Yeni olanlar ile oncekiler benzerlik ve bellek yitimi de ortaya c,:ikar ve bu durum, iki ayn Lipteki
aynhk/farkhbk baglammda kar$1la$tmhr. Depolama siire- bellek yitiminin en azmdan k7smen ili~kili oldugunu ve
cinin am bir i.$levi de, i~lenmerni$ yeni bilgiyi yalmzca hipokampus zedelenmelerinin her ikisine de yol ac;abile-
depolamak yerine, saptanan bu benzerlik ve aynl1klann cegini gosterir. Ancak, baz1 talamus alanlanndaki zede-
lenmeler, ozgul bic,:imde geriye doniik bellek yitimine yol
bilgisini de saklamakllr. Yani, bu peki$tirme s1rasmda yeni
ac,:arken, onemli derecede ileriye dontik bellek sorunu
amlar, beyi.nde rastgele depolanmak yerine, aym zamanda
goriilmez. Bunun olas1 ac,:tldamas1, ralamusun, ki~iye,
ya?arum~ olup, benzer tipteki diger amlarla, dogrudan ilgi-
bellek depolarma eri$mek ve "taramak" konusunda yar-
lerine, bagmulanna gore depolanmJ$ olurlar. Bu, daha ileri d1mc1 olabilecegi ve boylece, ki$inin, arad1g1 amlan,
bir tarihte ki.$inin, istedigi bilgiye ula$mak uzere, bellek "okuyup, c,:ozmesinin saglanmas1d1r. Yani, bellek siireci,
deposunu "arayabilmesi" ic,:in de gerekliclir. yalmzca, bellek depolamay1 degil, daha ileride, bellegi
ara)'lp bulmay1 da gerektirir. Talamusun bu siirec;teki
Beynin Ozgul Bolumlerinin Bellek SUrecindeki
olas1 i.$levleri, Bolilm 59'da daha aynnt1l1 olarak
RolU tart1?1lacaktrr.
Hipokampus Sellek Depolanmasm, Destekler-
Hipokampus Lezyonlanm izleyen ileriye Doni.ik Hipokampuslar, Refleksif (becerisel) Ogrenme i,;in
(Anterograd) Sellek Yitimi (Amnezi). Hipokampus, Onemli Degildir. Hipokampuslan zedelenmi$ ki$iler,
temporal lob koneksinin en ir,;e bakan boliimildiir; once, sozel veya simgesel tipte zeka gerekLirmeyen fiziksel
beynin alunda i<;e dogru kivnhr, soma yukanya, di$ vent- (motor) becerileri ogrenmede ~ogu kez gti<;llik c,:ekmez-
ler. Bu ki;;iler, ornegin, bir<,;ok spor Ctirtinlin gerek tirdigi
rikilliln a~ag1 ii; yiizeyine uzamr. Birka<; hastada, epilepsi
el c;abuldugu ve fiziksel becerileri edinebilirler. Bu tip
tedavisi amac1 ile iki hipokampus da cerrahi olarak r,;ika-
ogrenmeye beceri ogrenme veya reflehsif (yansimah)
nlm.i~tu. Bu i$lem, cerrahi oncesine dek depola~ amlar
ogrenme ad1 verilir. Bu tip ogrenme zihinde sembolik
ac,:ismdan ciddi bir bellek sorunu olu~turmaz. Ancak, bu peki~tirme yerine, gereken odevlerin fiziksel olarak tekrar
giri$imden soma, bu ki$ilerin, art1k, uzun si.lreli, hatta, cekrar yap1lmas1yla saglamr.
birkac,: dakikay1 ger,;en orta siireli si.izel ve simgesel tiple
(bildirim tipi) bellek depolama yetisi kalmann~ur. Bu Kaynaklar
ytizden, bu ki~iler, zekamn temeli sayilan uzun siireli
Bizley JK, Cohen YE: The what, where and how of auditory-object
bellek olu?turmaktan yoksun kalirlar. Bu duruma, ileriye perception. Nat Rev Neurosci 14:693, 2013.
di.iniik bellek yitimi (anterograd amnezi) denir. Euston DR, Gruber AJ, McNaughton Bl: The role of medial prefrontal
Beynin yeni amlan saklayabilmesi ic;in hipokampus cortex in memory and decision making. Neuron 76·1057, 2012.
ni<;in bu denli onemlidir? Olas1 yamt, bu yapmm, Boliim Flavell CR, Lambert EA, Winters 80, Bredy TW: Mechanisms governing
the reactivation-dependent destabilization of memories and their
59'da belirtildigi gibi, limbik sisteme ait "odiil" ve "ceza"ile role in extinction. Front Behav Neurosci 7:214, 20 13.
ilgili en onemli c,:iku yolaklan arasmda bulunmas1du. Friedericl AD: The brain basis of language processing: from structure
Agn ve sakmmaya (kac;111maya) neden olan duysal uyaran to function. Physiol Rev 91: 1357, 2011.

749
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butun/e~tirici Norofizyoloji

Haggard P: Human volition: towards a neuroscience of will. Nat Rev Rasch B, Born J: About sleep's role in memory. Physiol Rev 93:681,
Neurosci 9:934, 2008. 2013.
Kandel ER, Dudai Y, Mayford MR: The molecular and systems biology Rizzolatti G, Cattaneo L, Fabbri-Destro 1111, Rozzi S: Cortical mecha-
of memory. Cell 157:163, 2014. nisms underlying the organization of goal-directed actions and
LaBar KS, Cabeza R: Cognit ive neuroscience of emotional memory. mirror neuron-based action understanding. Physiol Rev 94:655,
Nat Rev Neurosci 7:54, 2006. 2014.
Lee YS, Silva AJ: The molecular and cellular biology of enhanced cogni- Rogerson T, Cai DJ, Frank A, et al: Synaptic tagging duri ng memory
tion. Nat Rev Neurosci 10: 126, 2009. allocation. Nat Rev Neurosci 1S: 157, 2014.
Lynch MA: Long-term potentiation and memory. Physiol Rev 84:87, Roth TL, Sweatt JD: Rhythms of memory. Nat Neurosci 11 :993,
2004. 2008.
Markowitsch HJ, Staniloiu A: Amnesic disorders. Lancet 380:1429, Stickgold R, Walker MP: Sleep-dependent memory triage: evolving
2012. generalization through selective processing. Nat Neurosci 16:139,
Ma WJ, Husain M, Bays PM: Changing concepts of working memory. 20 13.
Nat Neurosci 17:347, 2014. Tanjl J, Hoshi E: Role of the lateral prefrontal cortex in executive
behavioral control. Physiol Rev 88:37, 2008.

750
BOLOM 59

~~)

Beynin Davran1~ ve Motivasyonla ilgili


Mekanizmalar1-Limbik Sistem ve Hipotalamus

Davran~m kontroh\, sinir sisleminin ti.imi.ini.in bir ~levi- kar$1 gelen kaslann tonusunu olu$turan ve omurtlik ref-
dir. Bolum 60'da tartl$tlacak olan uyku ve uyamklik lekslerinin aktivite diizeylerini kontrol eden kolayla~tmc1
dongi.isii, davran~ modellerimizin en onemlilerinden sinyalleri a~agiya, omwilige dogru ileten beyin sapt reti-
biri<lir. ktiler alamd1r. A~giya dogrn gi:inderdigi sinyalle1in yam
Bu boli.imde, once beynin farkh boli.imlerindeki etkin- s1ra, bu alan yuk.an clogru da yogun sinyaller gonclerir.
lik di.izeylerini kontrol eden mekanizmalan ele alacagtz. Bunlann c;ogu Once talamusa gider ve burada c;e~itli sub-
Daha sonra da, motivasyona ili~kin di.irtiilerin nedenle- kortikal alanlara oldugu kadar serebral korteksin de ti.im
rini, ozellikle de ogrenme si.irecinin motivasyon ile kont- bolgelerine sinyal ileten farkh gruptaki noronlan uyanr.
roltini.i, haz ve ceza duygulanm tart1~acag1z. Sinir Talamustan gec;en sinyaller iki tiptir. Bunlardan biri,
sisteminin bu i$levleri. ba$ltca, beynin bazal boliimlerinde beyni sadece birka<; milisaniye uyaran h1zh aksiyon
yerle$mi$ olan, lopluca limbih ("sum" anlamma gelmek- potansiyelle1idir. Bu uyanlar, beyin sapmm retiki.iler ala-
tedir) sistem ach verilen boliimler tarafmdan yiiriituliir. nmda bulunan biiyt\k sinir hi.icrelerinden kaynaklamrlar.
Bunlarm sinir uc;lan, parc;alanmaclan once sadece birkac;
milisaniye etki gi:isteren, uyanc1 bir ni:irotransmiter olan
BEYNiN UY ARICI-GODOLEYiCi asetilkolin salg1lar.
SiSTEM LERI ikinci tip eksitator uyan, beyin sap1 retikiiler uyanc1
Alt beyinden beyne surekli iletilen sinir sinyalleri ortadan alam boyunca yayilrm~ olan c;ok sayida kiic;iik sinir ht.ic-
l<alkugmcla, beyin i$e yararnaz hale gelir. Gen;:ekten de relerinden kaynaklanu. Bu sinyallerin <;ogu yine talamusa
gec;er, ancak bu kez ba$hca, talamusun inLralaminar
mezensefalon He beyin arasmdaki baglannda beyin
c;ekirdeklerinde ve talamus yuzeyindeki retiktiler c;ekir-
sapmm ciddi $ekilde bas1ya ugramas1 (bu durum bazen
deklerde sinaps yapan ki.ic;iik, yava$ iletici liOerle ta~mrr-
pineal bir tiimi:irden kaynaklamr), c;ogunlukla ki$inin
lar. Buradan ek baz1 ki.ic;;t.ik lifler korteksin her tarafma
komaya girmesine ve hayatmm geri kalan k1sm1m kahc1
yay1hr. Bu sistem liflerinin yo! ac;ng1 uyanc1 etki, birkac;:
koma halinde gec;innesine yol ac,:ar.
saniye ile birka<; dakika boyunca iist Uste eklenerek arta-
Beyin sapmdaki sinir sinyalleli beynin serebral lusm1m
bilir. Bu da, bu sinyallerin beynin uzun si.ireli, arka plan
iki $ekilde uyanr: (1) beyni.11 geni$ alanlannda ark.a plan-
uyanlabilirlik diizeyini kontrol etmede ozel onem ta~1-
daki aktiviteyi dogruclan uyanr ve (2) i:izgi.il kolayla$UTLCI
d1klanm gostermektedir.
veya baslulay1c1 honnon-benzeri ni:irotransmiter madde-
lerin beynin belli alanlanna salgtlanmasm1 saglayan
Uyanc1 Alanm Periferik Duysal Sinyaller ile
ni:irohormonal sistemleri etkinle~tirir.
Uyanlmas1. Beyin sap1 uyanct alamnm ve buna bagh
olarak tiim beynin aktivite dtizeyi, bi.iyiik orancla perifer-
SEREBRAL AKTiViTENiN BEYiN SAPINDAN
den beyne gelen duysal sinyallerin tipi ve sayis1 ile belir-
GELEN S0REKLi UYARICI SiNYALLERLE lenir. Ozellikle agn sinyalleri bu alandaki aktiviteyi armu
KONTROL0 ve bu bolgeyi gi.ic;IU bir $ekilde uyararak beyni yiiksek bir
dikkat dUzeyine getirirler.
Beyin Sapmm Retikuler Uyaric1 Alam
Uyanc1 alam aktive eden duysal sinyaJlertn onemi,
~ekil 59-1, beyindeki aktivite di.izeyini konlrol eden be$inci kafa c;iftinin ponsa girdigi yerin hemen i.isti.inden
genel bir sistemi gostermektedir. Bu sistemin merkezi beyin sap1 kesilerek gOsterilmi$tir. Bu sinirler beyine
kontrol bile~eni pous ve meze11sefalon'u11 retihiiler madde- somalik cluysal sinyalleri ta$1yan en i.ist dtizey sinirlerdir.
sinde bulunan uyanc1 bir alanclir. Buras1 bulboretiltiiler Bu duysal sinyal girclilerinin tUmt.i ortaclan kalkngmda,
fasilitator alan olarak da adlandmlu. Bu alan BOltim 56'de uyanc1 alandaki aktivite di.izeyi birdenbire azahr, beyin
Lart1~1lm1~ur; <;Unkil buras1 ayn1 zamanda yerc;ekimine derhal azalm1$ aktiviLe dtizeyine ge<;er ve giclerek kahc1
751
Onite XI Sinir Sistemi: C M otor ve BOtiinle~tlrlci N6rofizyoloji

Talamus korteksi uyanr; daha soma donen liflerle korteks tekrar


talamusu uyam. Dii~iinme silrecinde sinyallerin bu
~ekilde ileri-geri yans1masmm, uzun siireli bellegi olu~-
turdugu one sliriilmektedir.
Talamus aym zamanda ozel amlann haurlanmasmda
veya ozgul du~iince siire<;lerinde etkili olabilir mi? Bu
konuclaki kamtlar henilz yetersizdir, fakat talamus bu tiir
i~leri yapabilecek ntiron devrelerine sahiptir.

Beyin Sapmm Alt K1smmda Yerle~mi~ Olan


Retikuler Basktlay1c1 Alan
~ekil 59-1 beyin aktivitesinin denetlenmesinde tinemli
olan ba~ka bir alam gostermektedir. Buras1 medullada
medyal ve ventral olarak yerl~en retikiiler bask1laym
alancltr. Boltim 56'da bu alanm i.ist beyin sap1mn retikiiler
/~ 5.kalaOlti
kolayla~unc1 alamm basktlayabildigini ve boylece beyin
, fBask1lay1c1 aIan iist boliimlerinde aktiviteyi azaltt1gm1 ogrendik. Bu siste-
min kullandtg1 mekanizmalardan biri, beyni.n ~ok onemli
noktalannda basktlaytct bir norohormon olan serotonini
salg1layan serotonerjih n6ronlann uyanlmas1dtr; ileride
II bmm daha ayrmtth olarak tart1~acag1z.
~ekil 59-1 . Beynin uyartCt-aktive edici sistemi. Aktive edici sistemi bas-
kllayan bask1/ay1c, a/an da medullada gosterilmi?tir.
BEYiN AKTiViTESiNiN NOROHORMONAL
KONTROLO
Beyin aktivitesinin kontrolu, alt beyin bolgelerinden kor-
tikal bolgelere ta~man ozgiil sinir sinyalleri d~mda, s1k<;a
kullamlan farkh bir fizyolojik mekanizma ile de saglamr.
Bu mekanizma uyanci veya basktlay1c1 tiptehi norotrans-
koma durumuna dogru yakla~ir. Oysa beyin sap1 be~inci miter hormonlarm beyin dokusuna salg1lanmas1d1I. Bu
sinirin alttndan kesildiginde, yiiz ve ag1z bolgelerinden norohormonlar, genellikle birka<; dakika ile birkac; saat
gelen duysal sinyal girdileri sayesinde koma onlenrni~ arasmda aktivite gosterirler. Boylece, ktsa siireli uyarma
olur. veya baskilarna yapmak yerine uzun sUreli kontrolii
Serebral Korteksten Donen Geribildirim Sinyal- saglarlar.
lerinin Etkisiyle Uyar1cI Alanda Aktivite ArtI~1. ~ekil 59-2, s1c;an beyninde aynnt1h olarak haritas1
Uyanc1 sinyaller sadece, beyin sap1 bulboretikiiler uyanc1 c;1kanlm1~ norohormonal sistemleri gostermektedir: (1)
alanmdan ~1k1p serebral kortekse gec;mez, aym zamanda noradrenalin sistemi, (2) dopamin sistemi, (3) serotonin
serebral korteksten de tekrar aym bolgelere geri donerler. sistemi. Noradrenalin genellikle uyanrc1 bir hormon ~ek-
Bu nedenle, serebral korteks dii~nce veya motor yolla linde davramrken, serotonin genellikle baskilay1c1,
uyanld1gmda, sinyaller korteksten beyin sap1 uyanc1 dopamin ise baz1 alanlarda uyanc1, baz1 alanlarda bask1-
alanlanna geri gonderilir ve sonunda kortekse daha fazla lay1c1 etki gosterir. Buradan da tahmin edilebilecegi gibi,
uyanc1 sinyaller c;1kar. Bu sayede serebral korteksin uya- bu Uc; sistemin beynin farkli bolgelerindeki uyarma
nlma diizeyinin yuksek kalmas1 ve hatta artmas1 saglarur. di.izeylerine farkh etkileri olacaktII. Noradrenalin sisterni
Bu, pozitif geribildirimin genel mekanizmas1d1T ve bu yolla hemen hemen beyi.1in tiim bolgclerine yaytl~ken, sero-
serebral kortekste ba~layan bir aktivite daha fazla aktivi- tonin ve dopamin sistemleri daha ozelle~mi~ beyin bolge-
teye yol ac;ar, boylece beyin "uyamk" kahr. lerine yonlendirilmi~lerdir. Omegin, clopamin genelde
bazal gangliyonlarda bulunurken, serotonin daha <;ok
Talamus, Korteksin Ozgul Bolgelerindeki Aktiviteyi orta hattaki yap1larda etkili olmaktadir.
Kontrol Eden Bir Da91tim Merkezidir. Bolum 58'de
belirtildigi gibi, serebral korteksteki hemen her bolge, insan Beyninde Norohormonal Sistemler. ~ekil
talamustaki ileri derecede ozelle~mi~ alanlara baglamr. Bu 59-3 insan beyninde, dort norohormonal sisterni aktive
nedenle, talamustaki ozgiil noktalarm elektriksel yolla eden beyin sap1 bolgelerini gostennektedir. Bunlardan
uyanlmas1, korteksteki kendi ozgiil kU~iik bolgelerini ii~ii daha onceden swanlarda tart1~1lan mekanizmalar,
aktive eder. Dahas1 uyanlann talamus ve serebral korteks digeri de asetil1wlin sistemidir. Bunlarm baz1 tizgiil i~lev-
arasmda diizenli olarak ileri geri iletilmesi sonucu talamus leri ~unlardu:
752
BOLOM 59 Beynin Davrani~ ve Motivasyonla llgili Mekanlzmalan-Limbik Sistem ve Hipotalamus

Serebellum Diensefalona
ve serebruma

Substansiya Nigra ·. \

1/n-
(dopamin) ---Mezensefalon

Retikuler - - - -

----
Baza( beyin bolgeleri

NORADRENALiN
Lokus Seruleus
formasyonun dev
hucreli 9ekirdegi
(asetilkolin}
1

. •. •:
~ Serebelluma

Pons

__./~Y!J~
Lokus Seruleus v

Frontal
Korteks /,,----- Singulat /, IC - /
"' .,.. korteks :::::, r
r--· ~ audat 9ekirdek
\ , l ~ -
"- ~ ~-~
----- ~ '-----
DOPAMiN Omurilige
~ekil 59-3. Beyin sap1nda, farkli transmlter maddeler (parentez i<;inde
belirtilmi~tir) salg1layan noronlann bulundugu <;esltli merkezler. Bu no-
ronlar yukanda diensefalon ve serebruma, a?ag1da omurilige l<ontrol
sinyalleri gonderirler.

buralardan dopamin salgtlamr. Kom$U bolgelerde


yerle~en noronlar <la dopamin salgilarlar, ancak
bunlarm sinir udan beynin daha ventral alanla-
nnda 5zellikle hipotalamus ve limbik sistemde
sonlamr. Dopaminin bazal gangliyonlarda, bask1la-
yic1 bir transmiler olarak davrand1gma inamlu,
~ekil 59-2. Sic;an beyninde aynnt11i olarak harltas1 <;1kanlm1~ Oc; onemli ancak beynin diger baz1 bolgelerinde uyanc1 da
norohormonal sistem harltalanm,~tir: Noradrenalin sistemi, dopamin olabilir. Aynca Boliim 57'den hamlanacagi gibi,
sistemi, serotonin sistemi (Kandel ER and Schwartz JH: Principals of Ne-
ural Science, 2nd Ed. New York, Elsevier, 1985'den adapte edilmi~tir). substansiya nigra'daki dopaminerjik noronlann
harabiyeti Parkinson hastahgmm temel nedenidir.
3. Rafe <,:ekirdekleri ve serotonin sistemi. Pons ve
l. Lokus seruleus ve llOradrenalin sistemi. Lokus seru- medullanm orta hattmda rafe r;ekirdekleri olarak
leus, pons ve rnezensefalon arasmdaki kav~akta <;ift adlandmlan birkar; ince <;ekirdek vardir. Bu c;ekir-
tarafh olarak bulunan ve arkaya dogru yerle~irn deklerdeki noronlarm <;:ogu serotonin salgilarlar. Bu
gosteren kiir;iik bir alandu. Bu alandan c;tlcan sinir noronlar bir<;ok lillerini diensefalona, daha az
lifieri ~ekil 59-2'nin list kJSmmda, aynen s1<;an sayida lifi de serebral kortekse gonderirler; aynca
ic;in gosterildigi gibi tiirn beyine dag1lu ve norad- pek c;ok lif omurilige iner. Boliim 49'da tart~1ld1g1
renalin salg1lar. Noradrenalin genelde beyni uyara- gibi omurilikte serotonin salg1layan lifler agnyi
rak yUksek aktivite dUzeyinde tutar. Bununla baskilarna yetenegine sahiptirler. Boltim 60'da tar-
birlikte, belirli noron sinapslannda bulunan basla- C1$t1g1m1z gibi, diensefalon ve serebrumda seroto-
lay1c1 reseptorler nedeniyle bask1layic1 etki goste- nin salg1lanmas1 <la hemen Lama men bask1layic1 rol
rir. Bolum 60'da bu sistemin muhtemelen, ruya oynar ve bu da normal uykunun gen;ekle$mesini
gormede onemli rol oynachg1m ve boylece uykunun saglar.
h1zli goz hareketleri fazma (REM uy1rnsu) yol ac;u- 4. Retikuler aluive edici alcmlann dev hi.i.creli n6ronlan
gm1 gorecegiz. ve asetilkolin sistemi. Pons ve mezansefalonun reti-
2. Substansiya nigra ve dopamin sistemi. Substansiya kuler aktive edici alanlanndaki dev hticreli noron-
nigra BoH.im 57'de bazal gangliyonlara i~kin lan (dev 71i.icreler) daha once tart1~1lnn$t1. Bu biiyiik
olarak tar~um~tir. Dst mezensefalonda one dogru hticrelerden ge\en liner dogrudan lki dala aynhr-
yerl~m gostermektedir, noronlanmn sinir m;lan lar. Dallardan biri, beynin iist seviyelerine dogru
kaudat c;ekirdek ve putamen'de sonlamr ve t;tkarken, digeri retikiilospinal yol ile omurilige
753
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BOtiinle~tirici Norofizyoloji

Singulat giru~ ve singulum


Talamusun
stria medullarisi
indusyum griseum
Fomiks govdesi
ve longitudinal stria

Dorsal fomiks Septu m pellusidum


(suprakomisural septum)

Talamusun anteriyor
9ekirdekler grubu

Komisura anteriyor
Subkallozal girus

istmus ~----- ~ L ✓- Paraterminal girus


IL. ~ ,- 7 J-..,:- (prekommisural
Fasyolar septum)
girus Orbitofrontal korteks
Forniks'in Prehipokampal rudiment
fi mbria'lan
Stria terminalis

Omurilik baglant1lan Hipotalamus


Fomiks kolonu
(postkomissor fomiksi)
Unkus
Amigdaloid cisim
Parahipokampal girus
Mamiller cisim
~ekil 59•4. Limbik sistemin anatomisi koyu pembe alanda gosterilmi~tir. (Warwick R and Williams PL: Gray's Anatomy, 35th Br. Ed. London,
Longman Group Ltd, 1973'den adapte edilmi~tir).

iner. Bunlann U<;:lanndan salgilanan norohormon kontrolundeki rollerine ek olarak, bu bolgeler, viicut 1s1s1,
asetiholindir. (ogu bolgede asetilkolin, uyanc1 vticut s1v1larmm ozmolaritesi, yeme ve ic;me di.irtUleri,
norotransmiter olarak i~lev yapar. Bu asetilkolin vucut aguhgmrn kontrolti gibi vucudun pek c;ok i<; ortam
noronlanmn aktive edilmesi zihinde ani bir uya- ko$ulunu kontrol eder. Bu ~levlere beynin vejetatif i~lev-
mkhga ve sinir sisteminin uyanlmasma yol ai;ar. le1i denir ve kontrolleri davram$la yakmdan ili~kilidir.

Beyinde Salg1lanan Diger Norotransmiterler ve LiMBiK SiSTEMiN i~LEVSEL ANATOMiSi;


Norohormonal Maddeler. Etkilerini ozgul sinapslarda HiPOTALAMUSUN ANAHTAR KONUMU
veya beyin s1vilanna salg1land1klannda gosteren diger
norohormonal maddeleri, i~levlerine deginmeksizin, ~ekil 59-4 limbik sisteminin anatomik yap1lanm goster-
~yle s1ralayabiliriz: enkefalinler, gama aminobtitirik asit, mektedir. Gortildtigii gibi, bu sistern bazal beyin eleman-
glutamat, vazopresin, adrenokortikotropik hormon, lannm aralannda baglannlar yaparak olu~turduklan
a-melanosit uyanc1 hormon (a-MSH), noropeptid-Y karma$1k bir yap1d1r. Fizyolojik bak1$ ac;1s1 ile tum bu
(NPY), adrenalin, histamin, endorfinler, anjiyotensin II ve elemanlarm ortasma yerle$mi~, i;ok k uc;uk bir yap1 olan
norotensin. Gortildtigii gibi beyinde, her biri farkh beyin hipotalamus, limbik sisternin merkezi elemanlanndan
i~levlerini kontrol eden i;ok say1da norohormonal sistem biridir. ~eldl 59.5 hipotalamusun limbik sistemindeki
vard1r. anahtar roltinii $ematik olarak gostermektedir. ~ekilde,
hipocalamusu c;evreleyen septum, paraolfalH6r bolge, epi-
talamus, talamu.sw1 anteriyor rekirdegi., bazal gangliyonla-
LIMBIK SISTEM rm bir Jmm.1, hipohampusve amigdala dahil lirnbik sistemin
"Limbik" kelimesi "smrr" anlarnma gelir. Limbik terimi diger subkortikal yap1lan da gosterilmi~tir.
beynin bazal bolgelerinin <;evresindeki smir yap1lan (evredeki subkortikal limbik alanlar, limbik korteks-
tammlamak ic;in kullanthrd1. Ancak limbik sistemin ~lev- tir. Bu korteks, (1) frontal loblarm ventral yuzeyinde orbi-
lerini daha iyi ogrendikc;e, limbik sistem terimi, duygusal tofrontal c1landa ba$layan, (2) yukanya dogru subkallozal
davram~lan ve motivasyon gudtilerini kontrol eden noron girusa uzanan, (3) si.ngulat giru.sta serebral hemisferin
devrelerinin ttimtinti kapsayan bir anlam kazanm1~nr. ortasma dogru korpus kallozumun tizerinden gec;en ve
Limbik sistemin en onemli parc;alanndan biri, ilgili son olarak da (4) korpus kallozumun arkasmdan gec;erek
yapilan ile birlikte hipolalamustur. DavranL?m a$ag1ya, temporal lobun ventromedyal yuzeyine inen ve
754
BOLOM 59 Beynin Davrarn~ ve Motivasyonla ilgili M ekanizmalan-Umbik Sistem ve Hipotalamus

sinyallerini tic; yone gonderirler: (1) arkaya ve a$ag1ya


Singulat girus dogru beyin sapma, ba~hca mezensefalonun retiki.iler for-
masyonu, pons ve medullaya ve oradan da otonom sinir
sisteminin periferik sinirlerine; (2) yukan dogru, sereb-
rum ve diansefalonun daha yuksek alanlanna, ozellikle

~
Bazal
angiyonlar
Talam~~.un
an)enyor .
II Septum
alani
,Subkallozal
girus anteriyor talamus ve limbik kortekse ve; (3) hipofiz
bi:ilOmO gekrrdeklen bezinin on ve arka loblanmn birc,:ok salg1 i$levini kontrol
etmek u zere hipotalamik infindubuluma.
Hipotalamus Paraolfaktor Ir Orbitofrontal Beyin kutlesinin %l'den daha az1m ternsil eden hipo-
alan korteks
Hipokampus talamus, limbik sistemin kontrol yollanmn en onemlile-
Unkus
.__ _ _ Amlgdala I rinden biridir. Vucudun endokrin ve vejetatif ~levlerirlin
r;:ogunu ve aym zamanda pek r;:ok duygusal davralll$1
kontrol eder.
Parahipokampal girus

HiPOTALAMUSUN VEJETATiF VE ENDOKRiN


~ekil 59-5. Llmbil< sistem; hipotalamus anahtar rolde gosterilmi~tlr.
KONTROL i~LEVLERi
Vucudun r;:e$ith i$levlerini kontrol eden farkh hipotala-
mik mekanizmalar r;:ok onemlidir ve kitabm c;e~itli boliim-
lerinde tart1~1lm1$tlr. Ornegin hipotalamusun arteryel
w1kus ve parahipokampal girusa dogru uzanan bir serebral
basmc1 dtizenlemedeki rolti Boliim 18, susama ve su
korteks halkasmdan olu~mu~tur.
tutulmasmdaki rohi Bolilm 30, L?tah ve enerji ti.ikethnin-
Boylece, her bir serebral hemisferin meclyal ve ventral
deki roli.i Bolum 72, viicut s1cakl1gmm di.izenlenmesin-
yuzeyinde davram~ ve duygu larla yakmdan ili~kili bir
deki rolu Boliim 74 ve endokrin kontroli.i de Bolum 76'da
grup derin yapt}'l r;:evreleyen ve bi.iytik boltimi.i pa/eokor-
taru~1lrru~tlr. Bununla birlikte hipotalamusu i$levsel bir
tekste11 olu~an bir korteks halkas1 vardu. Bu limbik koneks
birim olarak Lammlamak amac1yla daha onemli vejetatif
halkas1, neolwrteks ile a$ag1 limbik yap1lar arasmda bag-
ve endokrin fonksiyonlarm1 burada da ozeLleyelim.
lanu kurar ve iki yonli.i bir ileti$im i~levini yurtittir.
HipotalamusLan ve diger limbik yaptlardan kaynakla-
~eldl 59-6 ve 59-7, ~eldl 59-4'de sadece kiic;iik bir
alanda temsil eclilen hipotalamusun ge~letilm~ kesitle-
nan davram$la ilgili i$levlerin r;:ogu, beyin sapmdaki reti-
rini gosLermektedir. Bu r;:izimleri birkac,: dakika inceleyin,
ki.iler r;:ekirdekler ve bunlarla ili$kili diger r;:ek irdekler
araciligi ile gerr;:ekle~tirilir. Boli.im 56'da ve bu boliimtin ozellikle ~ekil 59-6'da h ipotalamik c;ekirdekler uyanldt-
ba~larmda deginildigi gibi, retiki.iler formasyonun uyanc1 gmda uyanlan ya da basktlanan c;e$itli aktiviteleri okuyun.
kismmm uyanlmas1, beyinde ve omurilik sinapslanmn ~eldl 59-6'da gosterilen bu merkezlere ek olarak hipota-
r;:ogunda uyanlabilirligi onemli derecede amrabilir. Bolum lamusun her iki yanmda geni$ bir lateral hipotalamik alan
6l'de de otonom sinir sistemini kontrol eden hipotalamik (~ekil 59-7'de gosterilmi$tir) bulunur. Lateral alanlar
sinyallerin r;:ogunun, beyin sapma yerle~mi~ sinaptik ozellikle susama, ac;hk ve c;e$itli duygusal duni.ilerin
r;:ekirdekler arac1hg1yla iletildigini gorecegiz. kontrol edilmesinde onemlidir.
Limbik sistem ile beyin sap1 arasmdaki ileti~imin 6zgttl akLiviLelerle ilgili alanlar, ~ekilde gosterildigi
onemli bir yolu, serebral korteksin septal ve orbitofromal gibi kesin sm1rlarla birbirinden aynlmam1$tll, bu nedenle
bolgelerinden c,:iktp hipotalamusun ortasmdan b eyin sap1 bu $emalar incelenirken dikkatli olunmahdir. Aynca
retikuler fonnasyonuna inen medyal 611beyin demetidir. Bu ~ekillerde belirtilen etkilerin ozgtil kontrol r;:ekirdekleri-
her iki yonde bilgi ta$1yan lif demeti, bir anahat ileti$im uin uyanlmastyla m 1, yoksa ba~ka bit yerde bulunan
sistemi olu$turur. ileti~im sisteminin ikinci yolu ise beyin kontrol c;ekirdeklerinden gelen veya oraya ula~an sinir
sap1 retiki.iler fonnasyonu, talamus, hipotalamus ve bazal yollanmn aktivasyonuyla m1 ortaya c;1kt1gi bilinmemekte-
beynin diger kom$U alanlar arasmda yer alan k1sa dir. Bu uyanya dikkat ederek hiporalamusun vejetatif ve
yollardtr. kontrol ~levleriyle ilgili a~g1daki gene! tammlamayi
verebi liriz.

HiPOTALAMUS, LIMBiK SiSTEMiN Kardiyovaskuler Duzenleme. Hipotalamus boyunca


farkh alanlann uyartlmas1 kardiyovaski.iler sistemde
TEMEL KONTROL MERKEZI
arteryel basmr;: ve kalp h1Zl degi~iklikleri de clahil birr;:ok
Hipotalamus ancak bir kar;: santimetrektip (sadece yakla- norojenik etkiye neden olur. Gene! olarak posLeriyor ve
~1k 4 gr agirhgmda) olan ku<;i.ik yap1sma ragmen limbik lateml liipotalamusun uyanlmas1 arteryel basmc1 ve kalp
sistemin liim diizeyleri ile iki yonlii ileti$im yollanna hmm artmrken, preoptik alamn uyanlmas1 \;Ogunlukla zn
sahiptir. Hipotalamus ve ona yakm kom$U yap1lar etkiler yaparak hem arteryel basmr;:, hem de kalp hmm
755
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

ARKA ON
Dorsomedyal 9ekirdek Paraventrikuler 9ekirdek
(GiS Uyanlmas1) (Oksitosin salg1lanmas1)
(Suyun tutulmas1)
Posteriyor hipotalamus (Doyma)
(Kan basinc1rnn artmas1) { Medyal preopt1k alan
(Pupilla dilatasyonu) ,.,..,_ __ _ _ _,_ (Mesanenin kas 1lmas1)
(Titreme) ------- / ".. (Kalp h1z1rnn azalmas1)
~.........__ (Kan basinc,rnn d0~mesi)
Perifornikal 9ekirdek
(Aghk}
,
..._ -- 'I..,
l Posteriyor preoptik ve anteriyor
hipotalamus alan t

(Ofke} 1
~ (Terleme)
"
ventromedyal 9ekirdek
;~\ ~ \ (Tirotropin bask1lanmas1)
(Doyma)
(Noroendokrin kontrol} Optik Kiyazma (Optik sinir)
Supraoptik 9ekirdek
Mamiler cisim (Vazopressin salgllanmas1)
(Beslenme refleksleri)
infundibulum
Arkuat 9ekirdek ve periventrikuler alan
(Agl1k)
(Doyma)
(Noroendokrin kontrol)
Lateral Hipotalamus alarn (gosterilmemi§tir)
(Susama ve ac1kma )
$ekil 59-6. Hipotalamusun kontrol merkezleri (sagital kesit}.

hayvanm ya da insanm su i~mesini saglar ve (2) idrarla


Talamus
su atumm kontrol eder. Susama merkezi olarak adlandm-
/ ~ Paraventrikuler lan bolge lateral hipotalamusta bulunmaktadrr. Bu mer-
~___}- oorsomedyal
Periventrlk0ler kezde veya buna ko~u alanlarda s1vi elektrolitleri c;ok
yogun duruma geldiginde hayvanda su i~meye yonelik
Anteriyor ~ Forniks
hipotalamus ~
$iddetli bir istek geli$ir, en yakm su kaynagrru arar ve
- -+- - Lateral
; '7
I \ r---S"P'"''" hipotalamus susama rnerkezindeki elekttolit yogunlugu normale
Optik--.
Traktus donunceye kadar su i~er.
Bobrekle su attmmm kontrolil ba~hca supraoptik
~ekirdekler tarafmdan yap1hr. Vucut s1v1lan c;ok yogun-
Arkuat Ventromedyal
la$tlgmda bu alandaki noronlar uyanhr. Bu noronlardan
$ekil 59-7. Hipotalamusun koronal kesltl, hipotalamik <;ekirdeklerin c;1kan sinir lifleri hipotalamusun infindubulumu boyunca
medyolateral konumlanrn gostermektedir. a$ag1 uzanarak arka hipofize gelir ve burada sinir u~lann-
dan antidiii.retik hormon (vazopressin de denir) salg1lamr.
Bu hormon kana emHerek bobreklere ta$1rur ve bobrek
azalur. Bu etkiler ba~hca pons ve medullanm retikiiler toplayic1 kanallarmda su geri emiliminin artmasma yol
bolgelerindeki ozgul kardiyovaski.iler kontrol merkezle- ac;ar. Boylece idrarla su kayb1 azahr fakat elektrolit at1m1
r ine iletilir. devam ettiginden vucut siv1lanrun yogunlugu normale
<loner. Bu i~levler Boliim 29'da anlaulm~ttr.
Vucut S1cakligmm Duzenlenmesi. Hipotalamusun on
boltimti, ozelhkle de preopti11 alan vftcut s1cakhgmm
dilzenlenmesiyle ilgilidir. Bu alandan ge~en kanm s1cak- Uterus Kas1lmasmm ve Memeden Sut Bojalmasmm
hgmdaki art1~, s1cakhga duyarh noronlarm aktivitesini Duzenlenmesi. Paraventrikii.ler rekirdegin uyanlmas1
artmrken vilcut s1cakhgmm di.i~mesi de bunlann aktivi- buradaki hi.icrelerin o11si.tosin hormonu salgilamasma yol
telerini azalur. Boylece, bu noronlar Boltim 74'de t.art~1l- ac;ar. Bu hormon uterusun kas1labilirhgini arurrr ve aym
d1g1 gibi vucut s1cakhg1m arnran veya azaltan zamanda meme alveollerini c;evreleyen miyoepiteliyal
mekanizmalan kontrol ederler. hflcrelerin kas1lmas1m saglayarak alveoldeki suttin merne
ba$mdan atdmasm1 saglar.
Vucut Suyunun Duzenlenmesi. Hipotalamus vucut Gebeligin sonunda ozellikle bol miktarda oksitosin
suyunu iki yolla duzenler: (1) susama duygusu yaratarak salgilamr, bu salg1 dogurn sanctlanmn oltt$masma
756
BOLOM 59 Beynin Davrani~ ve Motivasyonla i lgili Mekanizmalan-Limbik Sistem ve Hipotalamus

yard1mc1 olarak bebegin dogumunu kolayla~cmr. Aym HiPOTALAMUSUN DAVRANl$LA iLGiLi


zamanda bebek annesinin memesini emdiginde meme i$LEVLERi VE iLGiLi LiMBiK YAPILAR
ba~mdan arka hipotalamusa giden refieks bir sinyal, oksi-
Uyanlmanm Ortaya <;1kard191 Etkiler. Hipotalarnusun,
tosin salgilanmasrna neden olur; oksitosin meme ba~m- vejet.atif ve enclokrin i$levlerinin yan1S1ra insan ve hayvan
dan si.iti.in bo~almas1 i<;in gerekli ~levleri yerine getirir, duygusal davram$lan ilzerinde de derin etkileri vard1r, bu
boylece bebek kendi beslenmesini saglam1~ olur. Bu i~lev- etkiler hipotalamusun uyanlmas1 veya lezyonlanyla
ler Boli.im 83'de tart1$1lrn~t1r. ortaya <;1kar. Hayvanlarda uyanlmayla ortaya <;t.kan bazi
davram$ etkileri asag1daki gibidir:
Gastrointestinal Sistem ve Beslenmenin Di.izen- l. Lateral hipotalamusun uyanlmas1 yukanda taru-?1l-
lenmesi. Hipotalamusun <;~itli alanlanmn uyanlmas1 dig1 gibi sadece susama ve a<;hk duygusu yarat-
makla kalmaz,aymzamandadahasonra t.art1;,tlacag1
hayvanda a~ a<;hk, $iddeLli bir i$tah ve yogun bir yiyecek
gibi hayvanm gene! aktivite di.izeyini art1rarak ofke
arama istegi dogurnr. Ac:;hk ile en yakm ili~kili alan, lateral
ve kavga davram~ma da yol ac;ar.
hipotalamih bolgedir. Diger yandan hipotalamusta bu bol- 2. Ventromedyal (ehirdegin ve <;:evresindeki alanlann
genin <;ift tarafu hasarlanmas1 yeme isteginin kaybolma- uyanlrnas1, ba$hca lateral hipotalamusun uyanl-
sma, bazen de Bi:ili.im 72'de tarn~1ld1g1 gibi hayvanm mas1yla ortaya <;Ikan davran~lara zit etkiler yara-
a<;hktari olmesine yol a<;:ar. ur-yani doyma hissi, yemenin azalmasi ve
Yeme istegine kar~lt olan, doyma merhezi olarak adlan- sahinle~me.
dmlan bir merkez de ventromedyal {:eflirdehlerd.e bulunur. 3. Dc;i.inci.i ventriktile yakm kom$ulukta bulunan
Bu merkez elektriksel yolla uyanldigmda yemek yiyen bir periventrihiiler ince (ekirdeh bolgesinin (aym
hayvan ani olarak yemeyi durdurur ve yiyecege kar~1 tam zamanda hipotalamusun bu alamyla devam eden
mezensefalik santral gri maddesinin) uyanlmas1
bir ilgisizlik gosterir. Diger yandan bu alan <;ifl tarafh
genellikle lwrhu ve cezalanma yamtl uyandmr.
olarak tahrip edildiginde ise hayvan doymak bilmez,
4. Seks diirtiisii, hipoLalamusun <;esitli alanlanndan,
hipotalamik a<;lik merkezleri a~m aktive olur, ~iddetli ozellikle en on ve en arka hipotalamus bolgelerin-
i$lah ortaya <;:1kar ve sonu<;ta hayvan a~m ~i~nianlar. den uyanlabilir.
Hipotalamusun arhuat fehirdeginde, uyanldiklannda
i;;tah1 arttran veya azaltan en az iki tip noron vard1r. Hipotalamus Lezyonlarmm Ortaya ~1kard191 Etkiler.
Hipotalamustaki diger bir bi:ilge de gastrointestinal akti- Hipotalamustaki lezyonlar genelde uyanlmayla ortaya
vitenin tum kontroli.ine kaulan, dudak yalama ve yuuna c;1kan etkilere zit etkiler yaratlr. Omegin:
gibi bir<;:ok beslenme refleksini k1smen kontroi eden 1. Lateral hipotalamusun <;ift tarafu lezyonlan yeme
mamiller cisimlerdir. i<;:me diirti.ilerini azaltarak hemen hemen s1fir
di.izeyine indirir, <;ogu zaman da oli.imctil ai,;hga yol
acar. Bu lezyonlar aym zamanda hayvanda aktivi-
On Hipofiz Bezinden Endokrin Hormon Salg1lan-
telerin i,;ogunun kayb1yla a~m pasiflige yol a<;ar.
masmm Hipotalamik Kontroli.i. Hipotalamusta belirli
2. Hipotalamusun ventromedyal alanlarmm i,;ift
alanlann uyanlmas1 on hipofiz bezinden honnon salgilan- tarafh lezyonu bashca lateral hipoLalamusun lez-
masma neden olur. Bu konu, eudokrin bezlerin sinirsel yonlanyla olu?an etkilere zlt etkiler yaratu: a~m
konu·oli.i He ilgili olarak Boltim 75'de aynnuli olarak tar- yeme ve i~me di.irttileri ile birlikte hiperaktivite
t1$1lmi$tir. Temel mekanizmalar k1saca a-?ag1daki gibidir: gori.ilmesine yol a<;ar ve <;:ogu zaman en hafif kt$·
On hipofiz bezi ba~hca, once hipotalamusun all k1rtmaya kars1 bile a?m olke nobetleriyle birlikte
kISmma gelip soma on hipofiz damar sini.islerine doki.ilen vah$ice davran~lar ortaya c;1kar.
venler yoluyla kanlamr. On hipofize ula$madan once Limbik sistemin diger alanlannm, i:izellikle amigdala,
hipotalamustan gec;erken kana, ~ei.;itli bipotalamik <;ekir- septa! alan ve mezensefalondaki alanlann uyanlmas1 veya
lezyonlan <;ogu kez hipotalamustakilere benzer etkiler
deklerden ozgul salgilatm ve bash1lay1a honnonlar kauhr.
gosterir. Bunlardan baz1lanm sonra daha aynnuh olarak
Bu hormonlar kan dola$nmyla on hipofize t.a~marak on
taru;;acagi.z.
hipofiz hormonlannm salgilanmasm1 kontrol eden bez
hticrelerini etkilerler.
LiMBiK SiSTEMiN 6D0L VE CEZA i$LEVi
Ozet. Hipotalamusun bin;ok farkh bi:ilgesi ozgi.il vejetatif Buraya kadar olan taru?madan da anla?1ld1g1 gibi ~esitli
ve enclokrin i$1evleri kontrol eder. Bu bolgelerin fonksi- limbik yaptlann, i:izellikle duyulann afektif (duygu-
yonlan hala tam olarak anla$1lamam1$llt; yukanda farkh durumu) dogas1yla ilgili oldugu a<;:1kur, yani duyular ya
hipotalamik ~levler i<;in gosterilmi~ olan ozgi.il bolgeler ho~a gider ya da raJwtsiz eder. Bu afektif nitelik aym
zamanla degi~ebilir. zamanda odiil veya ceza ya da doyum veya tihsinme olarak
757
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BOWnle~tirici Norofizyoloji

da adlandmltr. Belirli limbik alanlann elektriksel yolla bulunmu$tur. Ozellikle ilgin<; olan, ceza rnerkezlerinin
uyanlmas1 hayvanm ho$una giderken veya doyum saglar- uyar1lmas1yla s1khkla odi.il ve haz merkezlerinin basktlan-
ken, diger bolgelerin uyanlmas1 teror, agn, korku, mas1du; bu da ceza ve korkunun haz ve odtile baskm
savunma ve ka<;ma reaksiyonlan veya ti.im diger ceza- geldigini gosterir.
lanma davram$lanm dogurur. Bu iki z1t yamtlama siste-
minin uyanlma derecesi hayvanm davram~m1 buyuk Ofke--Ceza Merkezleriyle Baglant1s1
ol<;ude etkiler. Hipotalamusun ve diger limbik yap1lann ceza merkezle-
riyle ilgili olan ve <;ok iyi tanunlanrm$ duygusal davram$
Odul Merkezleri modeli ofkedir. Bu, a$ag1claki $ekilde tammlamr:
Beynin ceza merkezlerinin, ozellikle de hipotalamusun
Maymunlarda yap1lan deneysel c;.:ah$malarda beynin odul pe1iventrikuler a/am ve lateral hipotalamusun gtic,:lii
ve ceza merkezlerini haritalandumak ic;in elektriksel bic;.:imde uyanlmas1 hayvanda (1) savunma postiiri.i olu~-
uyanc1lar kullamlrn1$tir. Bu teknikte, beynin farkh bol- masma, (2) pe111;:elerin gerilmesine, (3) kuyruk kaldir-
gelerine elektrotlar yerle$tirihni$tir, boylece hayvan kal- maya, (4) t1slamaya, (5) tiiki.irilk salgilamaya, (6)
d1raca basarak bu bolgeleri uyarabilir. Bir bolge.nin homurdanmaya, (7) tiiylerin dikle$mesine, gozlerinin
uyanlmas1 hayvana odUllendirilme duygusu veriyorsa ac;1lmasma ve pupilla geni$lemesine sebep olur. Aynca
hayvan kaldiraca tekrar tekrar, bazen saatte binlerce kez c;.:ok hafif bir k1$kutma bile ani bir saldmya gecmesine
basacakt1r. Dstelik odtil alamru uyarmaya ztt olarak baz1 sebep olur. Bu genelde, $iddetle cezalandml.m1$ bir hay-
lezzetli yiyecekleri sec;me $ans1 sunuldugunda bile, hay- vandan beklenilebilecek bir davram$ modelidir ve ofke
varun c;ogu zaman elektriksel uyany1 tercih ettigi olarak adlandmlu.
gozlenmektedir. Neyse ki normal bir hayvanda ofke olgusu, temelde
Bu yontem kullamlarak ba~hca odi.il merkezlerinin hi.poLalamusun ventromedyal c,:ekirdeklerinden gelen bas-
medyal on beyin demeti boyunca yer ald1g1, ozellikle hipo- ktlayic1 uyanlarla konlrol altincla tutulmaktad1r. Aynca
talamusun lateral ve ventromedyal {:ekirdeklerinde bulun- hipokampus ve on limbik korteks boliimleri, ozellikle on
dugu anla$1lm~tir. Lateral <;ekirdeklerin odi.il alanlan singulat giruslar ve girus subkallozum, ofke olgusunu
bask1lamaya yard1mc1 olur.
kapsammda bulunmas1 -gerc;ekten buras1 en gi.ic;li.i odul
alanlarmdan biridir- $a~Jrl1c1d1r, c;unkii bu alanm guc;lu
$ekilde uyanlmas1 hiddete yol a<;abilir. Bu durum (:e$itli Sakinle~me ve Uysalhk. Odul merkezleri uyanldtgmda
tam tersi bir cluygusal davram$ bic,:imi olu$ur: sakinl~me
alanlar i<;in de gec;.:erlidir; zayif uyaranlar odi.illenme
ve uysalltk.
duygusu yaratirken daha gUc;li.i uyaranlar cezalanma
duygusu yaratir. Daha az gii<;lti odullenme merkezleri;
hipotalamustaki bi.iyi.ik odiillenme merkezlerine gore 6D0L VE CEZANIN DAVRANl~TAKi ONEMi
ikincil alanlar; septum, amigdala, talamusun baz1 alanlan
ve bazal gangliyonlarda bulunur ve a~gi dogru mezense- Hemen hemen yapugim12 her$ey bir bak1ma odul ve
cezayla ilgiliclir. Eger ocliillenme getirecek bir i~ yap1yor-
falonun bazal tegmentumuna uzamr.
sak ona devam ederiz, eger cezalanma soz konusu ise i$i
birakmz. Bu nedenle, odi\l ve ceza merkezleri ~i.iphesiz,
Ceza Merkezleri fiziksel aktivitelerimizin, durti.ilerimizin, nefretimizin,
Daha once tart~1lan uyanc1 aygn, kaldiraca basild1gmda motivasyonlanmmn kontrohinde en onemlilerindendir.
elektriksel uyaramn kesilmesine yol ac;acak, onun dt~mda
surekli uyan verecek $ekilde de di.izenlenebilir. Bu Trankilizanlann Odul ve Ceza Merkezleri Ozerindeki
durumda elektrot odi.illenme alanlanndan birindeyse Etkisi. Klorpromazin gibi bir trankilizanm (sakinle$ti·
hayvan kald1raca basmayacak, fakat cezalanma bolgele- rici) uygulanmas1 genellikle odiil ve ceza rnerkezlerinin
her ikjsini birden bask1lar, dolayis1yla hayvanm duygusal
rine uyguland1gmda hemen uyanyi kesmeyi ogrenecektir.
tepkilerini azalt.Ir. Onun i<;in psikotik durumlarda tranki-
Bu alanlann uyanlmas1 hayvamn korku, teror, agn, ceza-
lizanlann hipotalamus ve hmbik sistemle baglanuh birc;.:ok
lanma gibi tum ho$nutsuzluk behrtilerini gostermesine
onernli davram$ alamm baskilayarak etki yapuklan
neden olur.
samhnaktad1r.
Bu teknik kullamlarak en guc,:Lu ceza ve kac;ma duygusu
yaratan alarilarm mezensefalonda Sylvius kanalnu c,:evre-
leyen santral gri alanda bulundugu ve yukan dogrn Ogrenme ve Bellekte Odul ve Cezanm Onemi
talamus ve hipotalamusun periventrikuler alanma dogru - Ah~ma ve Peki~tirme
uzand1g1 anla$1hm$tir. Daha az guc,:lil ceza alanlan ise Hayvan deneyleri, bir odi\l ya da cezaya neden olmayan
amigdala ve hipokampusun baz1 bolgelerinde duysal deneyimlerin c,:ok gi.ic; haurland1g1m gostermi$tir.
758
BOLOM 59 Beynin Davrarn~ ve Motivasyonla ilgili Mekanizmalan-Limbik Sistem ve Hipotalamus

Beyinden elde edilen elektriksel kayttlar, yeni deneyimle- belki normal ko$ullarda bile uzun siiren sinyaller yayd1-
nen duysal uyanlann daima c;.e$itli kortikal alanlan uyar- gll11 g5sterir. Hipokampal nobetler s1rasmda insanlar
d1gm1 gosterir. Fakat uyaran tekrar tekrar uygulansa da koku, gonne, ~im1e, dokunma ve bunun gibi hali.isinas-
duysal deneyim bir ceza veya odtil duyusu dogurmuyorsa yonlar ic;eren c;esitli psikomotor etkiler ya~arlar; ki$i bilin-
kortikal yamt.lar neredeyse tamamen soner. Boylece cini kaybetmemi$ olsa ve ya$ananlann gen;ek olmad1g1m
hayvan ozgill duysal uyarana ali~ir ve aruk onu ihmal bilse bile bu haltisinasyonlar onlenemez. Hipokampusun
eder. bu a$m uyanlabilme nedenlerinden biri belki de hipo-
Eger uyaran notr olmak yerine ceza ya da odi.illen- kampus korteksinin baz1 alanlannm beynin diger bolge-
meye neden oluyorsa kortikal yamt, uyan tekrarland1kc;a leri gibi alu tabaka degil tic sinir hticresi tabakasmdan
sonecegi yerde daha da $iddetlenir, burada yamun pekiJ- olu$mas1du.
tirildiginden soz edilir. Bir hayvan odtil ve cezaya neden
olan duyular ic;in kuvvetli bellek izleri olu$tt1rurken Hipokampusun Ogrenmedeki Rolu
suadan duysal uyanlara kar~1 tam bir ah$ma geli$tirir.
Limbik sistemin ceza ve odtil merkezlerinin ogrendi- Hipokampuslarm ~ift Tarafh <;1kanlmas1-6grenme
gimiz bilginin sec;:ilmesinde onemli rolti oldugu ac;:1ktir, Yeteneginin Kayb1 (Anterograd Amnezi). Hipo-
genellikle bilginin yuzde 99'u auhr yi.izde l'den az1 da kampuslar epilepsi tedavisi i<;:in az sayida insanda cerrahi
bellekte saklamr. giri$imle c;:ift tarafh olarak c;1kanlm1$tlr. Bu insanlar
onceden ogrenilmi$ amlan tatminkar bir ~ekilde haurla-
yabilmekte, ancak sozel simgelere dayanan yeni bilgi
edinememektedirler. Gerc;ekten de, her giin ili~kide
LiMBIK SISTEMIN DIGER
olduklan insanlann isimlerini bile Ogrenemezler. Yirle
B0L0MLERiNiN OZGOL ifLEVLERi
de gi.inltik aktiviteleri suasmda gen;ekle?en olaylan bir
HiPOKAMPUSUN i$LEVLERi an ic;in hatulayabilirler. Boylece, saniyeler ile birkac;
dakika arasmda degi$en ktsa si.ireli bellek olu$tttrabilir-
Hipokampus, serebral korteksin, lateral ventriktilun ic;
ler ama birkai:,: dakikaclan fazla uzun silreli bellek olu$-
k1sn11mn ventral ytizeyini olu~turmak i.izere ic;.e dogru
tunna yetenekleri ya k1smen ya da tamamen yok
katlanan uzam1$ pan;as1du. Hipokampusun bir ucu amig-
olmu$tur. Bu, Boltim 58'de tarlL$tlan anterograd amnezi
daloid c;ekirdeklere dayamr, bir kenan da temporal lobun
denilen olgudur.
ventromedyal korteksini olu$turan parahipokampal girus
ile kayna$Ir.
Hipokampusun (kom~ulugundaki temporal ve parye- Hipokampusun Ogrenmedeki Teorik i~levi. Hipo-
kampus olfaklor korteksin bir boli.imti olarak geli~mi~tir.
tal lob yap1lan ile birlikte hipolwmpal formasyon olarak
adlandmhr) arnigdala, hipotalamus, septum, marniller A$ag1 smif hayvanlarda bu korteks hayvamn ne yiyece-
cisirnler gibi temel limbik sistem bolgelerinin yam s1ra, gini, hangi nesnenin tehlikeli oldugunu, hangi kokunun
serebral korteksin birc;.ok bolgesiyle de c;ok sayida baglan- sekse davet ettigini saptamakta onemli rol oynar; yani
t1s1 vardir; bunlar daha c;.ok dolayh baglanttlardu. Hemen oli.im-kahm onemi ta$1yan kararlan aLr. Beynin en erken
her ti.irlil duysal deneyim hipokampusun hic;. olmazsa evrimsel geli~iminde hipokampus muhtemelen, gelen
ki.ic;i.ik bir boli.imtini.i aktive eder, buna kar$1hk hipokam- duysal sinyallerin onemini ve onem derecesini belirleyen
pus, ozellikle en bt\yi.lk c;iki$ yolu olan forniks yoluyla on ve kritik kararlar alan bir noron mekanizmasm1 olu$tur-
talamus, hipotalamus ve limbik sistemin cliger bolgelerine mustur. Bu kritik karar alma yetenegi bir kez olu~mktan
sinyaller gonderir. Boylece hipokampus, gelen cluysal sin- soma, belki de beynin geri kalan k1s1m aym karar ic;in
yalleri farkli amadar ic;in uygun davram$lan ba$latmak yine ona ba?"urur. Hipokampus bir noron sinyalinirl
ilzere ic;erisinden gec;iren ek bir kanal rolli oynar. Diger Onemli oldugunu bildirdiginde, bu bellege ahmr.
limbik yaptlarda oldugu gibi hipokampusun degi$ik alan- Ki$i notr uyaranlara c;.abucak ah$ngi halde zevk veya
lanmn uyanlmas1 da ofke, edilgenlik, a~m seks gi.idi.isil agnya sebep olan duysal bir deneyim daha gayretli bir
gibi hemen her ttirlti davram~ bic;iminin gori.ilmesine $ekilde ogrenilir. Bunun mekanizmas1 nedir? Hipokam-
sebep oh.tr. pusun k1sa-silreli bellegin uzun-stireli bellege i:,:evrilme-
Hipokampusun diger bir ozelligi a~n uyanlabilmesi- sine yo! ac;:an yonlenmeyi saglad1g1 ileri surtilrntisttir; yani
dir; omegin ba[if elektri.ksel uyaranlar hipokampus bol- hipokampus kahc1 olarak depolanmcaya kadar, yeni bil-
gelerirlde uyaran kesildikten soma saniyeler stiren lokal ginin zihnirnizde cekrar edilmesini saglayarak sinyalleri
epileptik nobetlere neden olur; bu da hipokampusun depo alanlanna aktanr. Mekanizma ne olursa olsun,
759
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle}tirici Norofizyoloji

hipokampuslar olmadan sozel ya <la simgesel uzun-silreli Amigdalanm iki Tarafh <;1karilmasmrn Etkileri-
arulann peki~tirilmesi ya zayif olur ya <la milmkiln olmaz. Kli.iver-Bucy Sendromu. Bir maymunda her iki tempo-
ral lobun on bolgeleri harap edildiginde sadece temporal
korteks boli.imleri degiJ temporal loblarm ic;:inde yer alan
Amigdalanm i~levleri
amigdaller de haraplamr. Bu durum, Kluver-Bucy send-
Amigdala her temporal lobun medyal on kutbunun kor- romu denilen bit seri davram$ degi~ikliklerine sebep olur.
teksinin hemen alunda bulunan c;ekirdek toplulugudur. Bu hayvanlarda (1) a~m korkusuzluk (2) her§eye kar?1
Limbik sistemin diger bolgeleriyle oldugu gibi hipotala- ~m merak, (3) <;abuk unutma, (4) her nesneyi agza
musla da i;ok sa)'lda iki yonlii baglanolan varcbr. gotUrme, hatta sert nesneleri yemeye c;ah~na (5) s,khkla
¼agt sm1f hayvanlarda amigdala b-Uyiik oli;tlde koku yavru hayvanlarla batta farkb cinsiyet veya tiirden hay-
uyaranlanyla ve onlann limbik beyinle olan ka~1hkh bag- vanlarla bile <;iftl~meye <;al~acak denli a~m cinsel dtirtii-
lanulan ile ili~kilendiri.lir. BolUm 54'de belirtildigi gibi ler bulunur. Benzeri lezyonlarinsanlarda nadirgorUlmesine
koku traktusunun en biiytlk kollanndan biri, amigdalamn ragmen, hasta insanlar da maymundan <;ok farkh reaksi-
kortikomedyal (:ehirdehler olarak adlancbnlan kisnunda yon vermezler.
sonlarur. Bu bolge temporal lobun olfaktor piriform ala- Amigdalamn Genel i~levi. Amigdalalar yan bilini;li
nmda, hemen korteksin alunda yer ahr. insanda amigda- bir d-Uzeyde c;alJ~an davraru~sal bilin<; alam gibi gortln-
lanm bi.r ba~ka boliimii olan bazolateral ~ehirdekler, bu mektedir. Aym zamanda ki$inin <;evresi ve dti~Unceleri ile
olfaktor pan;adan ~ok daha fazla geli~~tir, genellikle ilgili anhk durumunu limbik sisteme yansmrlar. Bu bilgi-
koku uyaranlanyl.a bag]anuli olmayan davran~ aktivitele- lere dayanarak amigdalalarm ki~inin her duruma uygun
rinde onemli roller oynar. bi.r davram$ yaml1 olu~turrnasm1 saglad1gma
Amigdala, limbik korteksin bi.ittin boli.imlerinden inarulmaktadir.
oldugu kadar, temporal, paryetal, oksipital loblann neo-
korteksinden, ozellikle de ~itsel ve gorse! asosiyasyon Limbik Korteksin i~levi
ala nlanndan noron sinyalleri abr. Bu i;ok yonlU baglantl-
lan sayesinde amigdala, limbi.k sistemin ki~inin diinya- Limbik sistemin en az anla~1lnu~ k1sm1 lirnbik korteks
daki yerini gordtigii "pencere"si olarak adland~trr. denilen ve subkortikal limbil, yapilan saran serebral
Amigdala sinyalleri (1) yukandaki kortikal alanlara (2) korteks halkas1du. Bu bolge, korteksin geri kalan kls1m-
hipokampusa (3) septuma (4) talamusa ve (5) ozelli.kle lanndan limbik sisteme ve aym zamanda ters yone sinyal-
hipotalamusa iletir. lerin iletildigi bir get,;i~ alam i$levi gorilr. Bu ytlzden limbik
Amigdalanm Uyarmasmm Etkileri. Genelde amig- korteks gert,;ekte davra11-1~1 lwn trol ede11 serebral bir asosi-
dalamn uyanlmaSI hemen hemen hipotalamus uyanlma- asyon a1am gibidir.
smda goriilen biitiin etkil.eri ve diger baz1 etkileri dogurur. Limbik korteksin degi~ik bolgelerinin uyanlmas1 bun-
Hipotalamus arac1hgtyla olu~n etkiler (1) arteryel lann i$levleri hakkmda dogru bir bilgi vennemi?tir.
basm~ta dii$me veya y-Ukselme, (2) kalp atun h1zmm Bununla birlikte, limbik sistemin bolgelerinin uyanlma-
artrnas1 veya azalmas1, (3) sindirim sisteminde hareket ve smda tammlanan btltiln davran1$ modelleri limbikkortek-
salgmm artmas1 veya azalmas1, (4) d1§k1lama ve i~me, (5) sin deg~ik k1Stmlan uyanlcbgmda da olustumlabilir. Kcza
pupilla geni$lemesi ya da nadiren darabnas1, (6) piloerek- baz1 limbik kortikal alanlann <;1kanlmas1 da hayvan dav-
siyon, (7) <;~itli on hipofiz hormonlanmn, ozelli.kle gona- ram~mda a~agidaki gibi bazi kahc1 degi~liklere neden
dotropinlerin ve adrenokottikotrop hormonlann olur.
salgilanmas1dtr. On Temporal Korteksin <;1karilmas1. On temporal
Hipotalamus arac1hg1 ile olu$an etkilerden ba?ka, korteks c;ift tarafh i;tkanld1g111da hemen daima amigdala-
amigdala uyanlmas1 farkh tipte isternsiz hareketlere lar da zarar gortir. Bu konu daha once tarll$tl.mi$ ve
neden olur. Bunlar (1) ba?1 kald1rma, vi.icudu btikme gibi KIUver-Bucy sendromuna i$aret edilmi$tir. Hayvan ozel-
tonik hareketler, (2) donme hareketleri, (3) bazen klonik, likle tiiketici bir davra~ geli$tirir, oni.ine gelen her ~eyi
ritmik hareketler, (4) koku, yeme, yalanrna, <;ignerne ve yoklar, uygun olmayan hayvanlara ve cansu nesnelere
yutma ile baglanuh farkh tipte hareketleri i<;erir. kar~1 $iddetli seks giidiisii gosterir, butiin korkusunu kay-
Aynca baz1 amigdaloid <;ekirdeklerin uyanlmas1 beder ve sonu<;ta uysalla~ir.
nadiren, ofke, ka<;ma, ceza ve korku ilc karakterize olan, Arka Orbital Frontal Korteksin <;1karilmas1.
daha once hipotalamus uyanlmas,yla ortaya pkug, belir- Orbital frontal korteksi.n ~ift tarafi1 ~1kanhnas1 yogun
tilen ofke modeline benzer bir davram~a neden olur. Diger motor huzursuzluk sonucu uykusuzluga sebep olur,
<;ekirdeklerin uyanlmas1 da odtillenme ve zevk tepkileri hayvan silrekli hareket halincledir ve neredeyse hi~ otur-
verebilir. madan s-Urekli dola~ir.
Son olarak, amigdalamn diger k1Sunlaruun uyanlmas1 On Singulat ve Subkallozal Giruslarm ~1ka-
ereksiyon, ~iftl~me hareketleri, ejakulasyon, ovulasyon, r1lmas1. Bu iki gims limbik korteksin prefrontal serebral
uterus faaUyeti, erken dogum gibi cinsel yamtlara neden korteks ile subkortikal yap1lar arasmdaki bag1ru olU$lUrur.
olur. Bu giruslarm ~ift taralli harabiyeti septum ve

760
BOLOM 59 Beynin Davrarn~ ve Motivasyonla ilgili Mekanizmalan-Limbik Sistem ve Hipotalamus

hipotalamustaki ofl<e merkezlerini prefrontal inhibitor Marek R, Strobel C, Bredy TW, Sah P: The amygdala and medial pre-
frontal cortex: partners ln the fear circuit. J Physiol 591 :2381, 2013.
etkiden kurtanr. Onun i<;in hayvan lm<;mla~bilir ve
Maren S, Phan KL, Liberzon I: The contextual brain: implications
normal halinden daha <;ok oike nobetlerine maruz kaltr. for fear conditioning, extinction and psychopathology. Nat Rev
Ozet. Daha ileri bilgiler edinilinceye kadar belki en Neurosci 14:417, 2013.
iyisi, limbik kortikal alanlann, davram~ bi<;imlerini Morton GJ, Meek TH, Schwartz MW: Neurobiology of food intake in
kontrol eden subkortikal limbik yap1larm i~levleri ile health and disease. Nat Rev Neurosci 15:367, 2014.
Neves G, Cooke SF, Bliss TV: Synaptic plasticity, memory and the hip-
serebral korteksin ozgul alanlanmn ~levleri arasmda ona
pocampus: a neural network approach to causality. Nat Rev Neuroscl
derece ili$kilendirici bu: konumda oldugunu kabul etmek- 9:65, 2008.
Lir. 0 halde, on temporal kortekste ozellikle tat ve koku Pessoa L: On the relationship between emotion and cognition. Nat
davraru$ asosiyasyonlan bulunur. Parahipokampus girus- Rev Neurosci 9:148, 2008.
lannda kanna~1k i~itsel asosiyasyonlan ve arka temporal Pitman RK, Rasmusson AM, Koenen KC, et al: Biological studies
of post-traumatic stress diso rder. Nat Rev Neurosci 13:769,
lo bun Wemicke alarundan kaynaklanan karma~1k dii$tince
2012.
asosiyasyonlan bulunur. Orta ve arka singular kortekste Rogerson T, Cai DJ, Frank A, et al: Synapt ic tagging during memory
ise duysal motor davran~ baglanulannm bulunduguna allocation. Nat Rev Neuroscl 15: 157, 2014.
inamhr. Roozendaal B, McEwen BS, Chattarji S: Stress, memory and the amyg-
dala. Nat Rev Neurosci 10:423, 2009.
Russo SJ, Murrough JW, Han MH, et al: Neurobiology of resilience.
Nat Neurosci 15:1475, 2012.
Kaynaklar Russo SJ, Nestler EJ: The brain reward circuitry in mood disorders. Nat
Blrd CM, Burgess N: The hlppocampus and memory: insights from Rev Neurosci 14:609, 2013.
spatial processing. Nat Rev Neurosd 9:182, 2008. Sah P, Faber ES, Lopez De Armentia M, Power J: The amygdaloid
Koelsch S: Brain correlates of music-evoked emotions. Nat Rev complex: anat omy and physiology. Physiol Rev 83:803,
Neurosci 15:170, 2014. 2003.
LeDoux JE: Coming to t erms with fear. Proc Natl Acad Sci U S A Sara SJ: The locus coeruleus and noradrenergic modulation of cogni-
111 :2871, 2014. tion. Nat Rev Neurosci 10:211, 2009.
Lumb BM: Hypothalamic and midbrain circuitry that distinguishes Ulrich-Lai YM, Herman JP: Neural regulation of endocrine and auto-
between escapable and Inescapable pain. News Physiol Sci 19:22, nomic stress responses. Nat Rev Neurosci 10:397, 2009.
2004.

761
BOLOM 60
""'1'1""'1/'r:. Nvt',/,·

(l,,,;\,_f\_[\p.fa

Beyin Etkinlik Durumlar1-Uyku, Beyin


Dalgalar1, Epilepsi, Psikozlar ve Demans

Hepimiz beynin uyku, uyamkhk, a~m uyanlma gibi farkh REM (Paradoksal, Desenkronize} Uyku
etkinlik durumlanm ve ne~e, depresyon ve korku gibi
Gene; er~kinin normal gece uykusunda 5 ila 30 dakika
farkh duygudurum seviyelerini bihriz. Tum bu dururnlar,
stireli REM uykusu dilimleri, ortalama 90 dakikada bir
genelde beyinde liretilen farkh uyanc1 ve basktlay1c1 kuv-
ortaya r,;1kar. Ki$i a$m uykulu ise, REM uyku dilimleri.
vetlerin sonucunda ortaya c;ikar. Boliim 59'da beynin
kisa surer ve haua onaclan kalkabilir. 1<4,i gece boyunca
geni? bolumlerini aktive eune yetenegine sahip sistemleri dinlendikc;e REM doneminin stiresi gittikr,;e uzar.
tamttrken, bu konuyu k1smen tartl$maya ba~lam1~tik. Bu REM uykusunun birkar,; onemh niteligi vard1r:
bolumde, uykudan ba~layarak beynin ozgul durumlan 1. Genellikle aktif dti~ gorme ve aklif vticut kas hare-
hakkmda bilinenleri k1saca gozden gec;irecegiz. ketleriyle baglantth aktif bir uyku ~eklidir.
2. Ki$i yava$-dalga uykusuna gore duysal uyaranlarla
daha zor uyandmlabilir, ancak sabahlan kendili-
UYKU ginden uyanma genellikle REM uyku s1rasmda
Uyku, ki$inin duysal veya diger uyaranlarla uyandmlabi- gen;ekle$ir.
lecegi bilirn;sizlik durumu olarak tammlanmaktadir. 3. Ti.tm vticutta kas tonusu son derece azalm1~nr ki
Uykunun, ki~inin bilinc;sizlik durumundan uyandmla- bu, omurilik kas kontroh.i alanlannm gtir,;lti
mad1gi ko?ulu ifade eden homadan fark1 ayrunsanmahdrr. bir,;imde bask1landtgm1 gi:isterir.
Uykunun, <;ok hafif uykudan c;ok derin uykuya kadar 4. Kalp aum lnz1 ve solunum hm dti$ gorme durumu
uzanan farkh duzeyleri vardrr. Uyku ara~tmnactlan ir,;in karakteristik sekilde dtizensizle~ir.
uykuyu, a~ag1daki altbolumlerde tarif edilen farkh nite- 5. Periferik kaslann a~m baskilanmasma kar$m goz-
liklere sahip tlimiiyle farkh iki tipe ayumaktad1rlar. lerin h1zh hareketlerine ek olarak duzensiz kas
hareketleri olu~ur.
6. Beyin REM uykusunda oldukc;a aktiftir ve toplam
UYKUNUN iKi TiPi-YAVA~ DALGA UYKUSU beyi.n metabolizmas1 %20 olr,;ustinde artabilir.
VE HIZLI GOZ HAREKETi (REM} UYKUSU Elektroensefalogram (EEG) uyamkhktakine benzer
Ki?i her gece, birbirini izleyen iki farkh uyku tipinden bi.r beyin dalgas1 ortinttisii gosterir. Bu uyku tipi,
olu~an a~amalarclan gec;er (~ekil 60-1). Bunlar daha beyindeki belirgin etkin1ige ragmen ki?inin
soma tart1~acagim1z gibi, (1) ki~i uykuda olmasma kar~m uyumas1 bir paradoks olclugu ic;in, paradohsal
gozlercle h1zh hareketler olu~tugu ic;in hizh-goz hareketi uyhu olarak <la adlandmhr.
(rapid-eye-movement, REM) u.yhusu ve (2) beyin dalgalan Ozetle, REM uykusu beynin oldukr,;a aktif oldugu bir
guc;lu ve dti~i.tk frekanslt oldugu ic;in yava~ dalga uyhusu uyku tipidir. Ancak, ki~i r,;evresindekilerin ttimuyle Car-
veya non-REM (NREM) uyhu olarak adlandinhr. kmda degildir ve bu nedenle gen;ekten uykudad1r.
REM uykusu gene; eri~kinde donemler halinde ve
loplam uyku stiresinin ytizde 25'ini kaplayacak ~ekilde Yava~-Dalga Uykusu
gerr,;ekle~ir; her donem normalde 90 dakikada bir yinele- <;,:ogumuz, 24 saatten fazla uyamk kaldtg1m1z bir donemin
nir. Bu uyku tipi pek dirtlendirici degildir ve genellikle ardmdan uykuya dald1kcan soma, ilk saatteki clerin
canh dti$lerle ili!;>kilidir Her gece uyunan uykunun btiytik uykuyu ammsadtgmmda clerin yava~-dalga uykusunun
kism1, k~inin saatler boyunca uyamk kald1ktan soma niteliklerini anlayabiliriz. Bu uyku son derece dinlendi-
uykusunun ilk saatindeki derin ve dinlendirici tipteki ricidir ve hem periferik vasktiler tonusta, hem de diger
uykuyu da kapsayan yava$-dalga uykusudur. birr,;ok vejetatif vticut ~levlerinde azalmayla baglannhd1r.
763
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BOWnle~tirici Norofizyo/oji

Dikkatli uyanikhhk (beta dalgalan)


Uyanik

Sakin uyan,khhk {alfa dalgalan)


REM REM REM REM REM
REM 1 1
REM uykusu ( beta dalgalan)
-
J 50 µV Evre 1
1. a§ama uyku (dO§Ok voltaj ve igler)

Evre 2

2. ve 3. a~ama uyku (teta dalgalan)


Evre 3

Evre 4
4. a§ama yava§ dalga uykusu (delta dalgalan)

1 saniye
---,
2 3 4 5 6 7 8
Zaman (saat)

$ekil 60-1. Dikkatli uyaniklik, h1zli goz hareketi (REM) uykusu ve uykunun bir ile dordOncO evrelerinde beyin dalgalannm karakteristigindeki
progresif degi~im.

Omegin, kan basmcmda, solunum h1zmda ve bazal meta- Uykuya Yol A~abilen Noronal Merkezler,
bolizmada %10 ila 30 azalma gozlenir. Norohumoral Maddeler ve
Yava~-dalga uykusu "du~stiz uyku" olarak adlandmlsa Mekanizmalar -Serotonin i~in
da, yava$-dalga uykusu srrasmda dti$ler hatta bazen Olas1 Bir Ozgul Roi
kabuslar gortilmektedir. Yava$-dalga uykusu ve REM Beynin birka<; ozgul alamnm uyanlmas1 dogal uykuya
uykusu s1rasmda gortilen dti$ler arasmdaki fark , REM benzer niteliklerde uyku olu~turmaktad1r. Bu alanlann
uykusu sirasmda gortilen du~lerin daha fazla vucut kas baz1lan $Unlarchr:
aktivitesi ile baglantrh olmas1d1r. Aynca, yava~-dalga 1. Neredeyse dogal uykuya neden olan en belirgin
uykusu srrasmda goriilen dii$ler bellekte peki~tirilmedik- uyanm alam, ponsun alt yanst ve medu!lada yer alan
leri i<;in genellikle hatrrlanmazlar. raphe (rafe) (,ekirdehLeridi1: Bu <;ekirdekler, Orta hatta
ozel noronlann olu$turdugu ince bir tabaka $eklin-
TEMEL UYKU KURAMLARI dedirler. Bu <;ekirdeklerden <;lkan sinir lifleri, yerel
olarak beyin sap1 retikuler formasyonuna ve aym
Uyku Aktif Bir Baskllama (inhibisyon} Surecinden zamanda yukan dogru talamus, hipotalamus, limbik
Kaynaklamr. Eski bir uyku kuramr, retikiil.er aktive edici sistemin <;ogu alam ve serebrumun neokorteksine
sister» aduu alan iist beyin saprmn uyancr (eksitatOr) dogru yayrhrlar. Aynca, lifler a$ag1 dogru omurilige
alanlanmn, uyamk ger;irilen gun boyunca basit<;e yorul- uzamp arka boynuzda sonlanarak, Boli.im 49'da tar-
duklanm ve bunun sonucunda inaktif hale gec;:tiklerini tI$1ld1g1 gibi agn dahil olmak tizere gelen duysal
ileri surer. Beyin sapmm orta pons bolgesinde kesilmesi- sinyalleri inhibe edebilirler. Bu raphe noronlannm
nin hi<;bir zaman uyuyamayan bir beyin korteksine yol liflerinin sinir sonlanmalanndan <;ogunlukla seroto-
nin salgtlamr. Bir hayvana serotonin yaprm1m dur-
ac;ttgmrn ke$fini saglayan Onernli bir deney, bu du~iince-
duran bir ila<; uygulandigmda, hayvan genellikle
nin uykunun ahtif bir basktlayw. (inhibitor) silrecin sonu-
bunu izleyen birkac; gun boyunca uyuyamamaz. Bu
cunda ortaya0'1t1g1 yonundeki gun eel gorii$e donii~mesine nedenle, serotoninin uyku olu~mu ile ilgili bir
yol a<;mt$llr. Diger bir deyi$le, beyin sapmda orta pons transmiter madde oldugu varsayilmaktad1r.
di.izeyinin altmda, beynin diger bolgelerini bask1layarak 2. Tractus solitariusun (,ekirdegi i<;indeki baz1 alanla-
uykuya yol ar;an bir merkezin olmasr gerektigi ortaya nn uyanlmas1 <la uyku olu$turmaktadtr. Bu <;ekir-
c;1km1$tlr. dek, vagus ve glossofaringeal sinirlerle gelen viseral
764
BOLUM 60 Beyin Etkinlik Durumlan-Uyku, Beyin Dalgalan, Epilepsi, Psikozlar ve Demans

duysal sinyallerin omurilik ve ponstaki s011lanma i?leNini ise ac;1klamam1sur. Bu konuda bugtine degin
bolgesidir. kesin bir ac;lklama bulunmamaktadir. Bu nedenle, uyku-
3. Uykunun olu?umu, (1) hipotalamusun ozellikle uyamkltk dongi.istinti ac;1klamak iizere asag1daki olas1
suprakiazmal alandaki rostral k1smmm ve (2) tala- mekanizmayi. onerebiliriz.
musun diffuz c;:ekirdeklerindeki rastlannsal bir Uyku merkezleri aktive olmad1klannda, mezensefalik
alan dahil olmak iizere diensefalonun <;:e~itli bolge- ve ust ponsun retiki.iler c;:ekirdekleri inhibisyondan kur-
lerinin uyanlmas1yla desceklenmektedir. tulur ve boylelikle retiktiler aktive edici <;ekirdeklerin
kencliliginden aktif duruma ge(mesine izin verir. Bu
Uyku Kolayla~t1r1c1 Merkezlerdeki Lezyonlar Yogun spontan aklivite, hem serebral korteksi, hem de periferik
Uyamkhga Vol At;abilir. Rafe i;ehirdeklerindehi farkh sinir sistemini uyanr ve her iki sistem de retikuler c;ekir-
lezyonlar yiiksek bir uyamkhk diizeyine yo! ac;:arlar. Bu dekleri daha da aktifleyecek pozitif geribildirim sinyalleri
fenomen , anterior hipotalamusun medyal rostral suprahiaz- gonderirler. Bu nedenle, uyamkhk bir kez olu?tugunda
mal alamndaki iki carafh lezyonlar ic;:in de gec;:erlidir. Her tum bu pozitif geribildirim etkinligi nedeniyle kendisini.
iki durumda da, mezensefalon ve ponsun list kJSmmm surdtirmek yontinde dogal bir egihm gosterir.
uyanc1 retikuler <;ekirdekler inhibisyondan kurLularak Bunun ardmdan, beyin saatler boyunca aktif durumda
yogun uyamkhga yol ac;:ar. Gerc;:ekten de, bazen on hipo- kaldiktan soma, muhtemelen aktive edici sistem ic;:indeki
talamus lezyonlan hayvanda yorgunluktan oliime neden noronlar bile yorulurlar. Bunun sonucunda, mezensefa-
olacak kadar yogun uyamkbga yo! ac;:maktad1r. londaki retiki.iler c;ekirdeklerle korteks arasmdaki pozitif
geribildirim dongi.isi.i zayillar ve uyku merkezlerinin
Uykuyla ili~kili Diger Olas1 Transmiter Maddeler.
uykuyu destekleyici etkileri. baskm duruma ge<;erek uya-
Deneyler, birkac;: gun uyamk tutulan hayvanlann beyin-
mkllktan uykuya h12h bir gec;:ise yo! ac;ar.
omurilik s1vuannda, kan veya idrarlannda, diger bir hay-
Bu gene! kuram, uykudan uyamkhga ve uyamkhktan
vamn ventriktiler sisternine enjekte edildiginde uykuya
uykuya h1zh gec;:i.$leri ac;:1klayabilir. Ayru zamanda, uya-
yol a<;an bir madde veya maddeler bulundugunu goster-
ruma durumunu, yani kisinin zihni bir dusi.inceyle IDC$gul
m~tir. Olas1 bir madde olarak, birkac;: gi.in uyamk tutulan
olclugunda ortaya c;:lkan uykusuzlugu (insominia) ve
hayvanlann beyin-omurilik s1V1lan ve idrarlannda biriken
viicudun fiziksel etkinligi ile ortaya c;lkan uyamkltgi da
dti?uk moleki.il agirhkh bir madde olan muramil peptit
ac;1klayabilir.
saptanml?tlt. Bu uyku olu?turucu maddenin sadece mik-
rogramlan ti<;tincti ventrikule enjekte edildiginde, birkac;:
dakika i<;:inde dogal uyku olu$makta ve hayvan saatlerce
uykuda kalabilmektedir. Oreksin Noronlari Uyanlma ve Uyantkhkta
Benzer etkiye sahip diger bir madde, uyuyan hayvan- Onemlidir. 0reksin (/1ipohretin olarak da adlandmhr).
larm kanmdan izole edilen bir nonapeptitlit. Hentiz beynin oreksin rescptorleri bulunan birc;ok ba~ka alanla-
molekul yap1s1 belirlenmem~ olan uc;:uncti bir uyku nna eksitalor girdiler saglayan hipoLalamik noronlar tara-
faktorti de gunlerce uyamk tutulan hayvanlann beyin sap1 fmdan i.irctilir. 0reksin noronlan uyamkhkta en aktif
n oron dokusundan safla$tmlm~ur. Uzam1? uyamklik dummlanndadirlar ve yava?-dalga ve REM uykusunda
stiresinin, uyku faktor veya faktorlerinin beyin sap1 ve ate~lemelcri neredeyse durur. Bozuk oreksin reseptorleri
beyin-omurilik s1V1s1nda artan ~ekilde birikimine yol vcya oreksin tire1en noronlann hasan sonucunda oreksin
ac;:arak uykuya neden olmas1 olas1dtr. sinyallcriuin ortadan kalkmaSl, gun ic;inde bunalnC1 bir
mahmurluk ve ki?i konu?urken veya c;ah~1rken dahi orraya
c;1kahilen ani uyku atal<lanyla karakterize bir uyku bozuk-
REM Uykusunun Olas1 Nedeni. Yava?-dalga uykusu -
lugu olan narlwlepsiye yol ac;ar. Narkolepsi hastalari, k1smi
nun neden periyodik olarak REM uykusuyla boliindtigti
veya atak s1rasmcla paraliziye yo! ac,:abilecek kadar agrr ola-
anla?1lmam~t1r. Ancak, asetilkolinin etkisini caklit eden
bilen ani kas lonusu kayiplan da (hatapleksi) ya~yabilirler.
ilac;:lar, REM uykusunun ortaya c;:1k1s1m art1rmakcad1r. Bu
Bu gozlemler, oreksin noronlanmn uyan,khgm stirdi.iri.il-
nedenle, list beyin sap1 retiktiler formasyonundaki asetil-
mesindeki onemine ~aret eder, ancak bunlann uyku ve
kolin salgilayan buyuk noronlann, yaygm efferent lifleri
uyarukhk arasmdaki no1mal gUnlilk donguye katkllan
ile beynin birc;:ok k1sn11m aktive eLtigi kabul edilmi~tir.
bilinmemektedir.
Herne kadar beyin sinyalle1i uyarukhktaki normal bilirn;li
farkmdahg1 olusturmaya neden olacak sekilde yonlendi-
rilmese de, kuramsal olarak REM uykusu s1rasmda beynin
UYKUNUN ONEMLi FiZYOLOJiK ETKiLERi
belirli bolgelerindeki a?m aktiviteye bu mekanizma yol
VARDIR
a<;1yor olabilir.
Uykunun onemli i~levleri olduguna pek ~uphe yoktur.
Uyku ve Uyanikhk Arasmdaki Dongil Tum memehlerde mevcuuur ve tam yoksunluk sonra-
Buraya degin yapilan tarnsmalar sadece uykuyla iliskili smda genellikle bir "aray1 kapayan" veya "geri tepen"
olan noronal alanlan, traas miterleri vc mekanizmalan ele (rebound) uyku donemi gelir; se<;ici olarak REM veya
alm1~ur; uyku-uyamkhk dongusunun dongusel, karsil1kh yava$-dalga uykusundan yoksun brrak1lma durumunda,
765
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Biitunle~tirici N6roflzyo/oji

uykunun bu ozgul evrelerinin sec;:ici olarak geri tepmesi Alfa ~


de soz konusudur. Birkac;: gun boyunca hafif uyku k1sn-
lamas1 dahi ki~nin kognitif ve fiziksel performansm1,
gene! i.iretkenligini ve saghg1111 bozabilir. Uykunun home- Beta -
ostazis i.izerindeki ya~msal roll.inti, en net ~ekilde 2 ila 3
hafta uyku yoksunlugu c;:eken sIC;anlann olebilmesi ortaya
koymaktadrr. Uykunun a~ikar onemine kar~m, neden
ya~amm zorunlu bir parc;:as1 olduguna ili~kin bilgilerimiz
ise hala smirhdir.
Uyku ba~hca iki tipte fizyolojik etkiye sahiptir:
Birincisi sinir sisteminin kenclisi i.izerine olan etldleri ve
Teta

Delta
- ]50µV

ikincisi vi.icudun diger i~levsel sistemleri i.izerine olan


1 saniye
etkileri. Sinir sisterni i.izerine etkilerinin c;:ok daha onemli
oldugu gortimnektedir. <;:unkti, boyun hizasmda omuri- ~ekil 60-2. Normal elektroensefalogramdaki beyin dalgalarinin c;e~itli
lik kesisi olan (ve dolay1s1yla kesi bolgesinin altmda tipleri.
uyku-uyamkhk dongtisti olmayan) bir ki~inin vticudunda
kesi seviyesi alnnda uyku ve uyamkhk dongtisilne bagla- Gozler a91k Gozler kapall

nabilecek zararlar gortilmez. t t


Ancak, uykudan yoksunluk, merkezi sinir sistemi
i~levlerini kesinlikle etkiler. Uzun stiren uyamkhk, genel- ~ekil 60-3. Gozler ac;1ld191nda alfa ritminin yerini senkron olmayan,
dO~Ok voltajli beta ritmine birakmas1.
likle dti~tinme stirec;lerinde ilerleyici bozukluklara ve
hatta bazen anormal davram~al aktivitelere neden olur.
Uzun stiren bir uyamkhk doneminin sonunda, dti~tince-
lerirnizin bulamkla~ng1m biliriz, fakat buna ek olarak, bolgelerindeki aktivite dtizeyine baghdrr ve uyanikhk,
ki~i uykusuz kalmaya zorlandtgmda sinirlilik gosterir ve uyku ve koma durumlan arasmda bi.iyi.ik farklar gosterir.
hatta psikotik hale gelebilir. Bu nedenle, uykunun beyin C:ogu zaman beyin dalgalan dtizensizdir ve EEG'de
aktivitesinin normal dtizeyini c;:e~itli yollarla korudugunu ozgi.il bir ori.inti.ini.in aynmsanmas1 olanaks1zd1r. Diger
ve merkezi sinir sisteminin farkh i~levleri arasmdaki zamanlarcla ise, claha soma tart)$lacak olan epilepsicle
normal "dengeyi" saglad1g11u varsayabiliriz. oldugu gibi spesifik beyin anomalileri i<;in karakteristik
Uykunun (1) noral olgunla~a, (2) ogrenme ve bel- farkh orilntiller ortaya <;1kar.
Saghkh ki~ilerde EEG'deki dalgalann c;ogu , ~ekil
legin kolayla~t1nlmas1, (3) kognisyon, (4) metabolik
60-2'de de goriildi.igi.i gibi a.lfa, beta, teta ve delta dalgalan
art1klann temizlenmesi ve (5) metabolik enerjinin korun-
olarak sm1flandmlabilirler.
masm1 ic;:eren birc;:ok ~!eve sahip oldugu kabul edilmek- Alfa dalgalan 8 ila 13 dongi.i/saniye arasmdaki frekans-
tedir. Bu ~levlerin her biri ic;:in baz1 kamtlar vard1r, ancak larda ritmik dalgalardtr ve uyamk eri~kinlerin hemen
bu dti~tincelerin her birini destekleyen kamtlara itirazlar ti.imilni.in EEG'sincle uyamk ve sakin dinlenim beyi.o akti-
da mevcuttur. Uykunun temel degerinin noronal merkezler vitesi s1rasmda ortaya <;1karlar. Bu dalgalar en gti<;lii olarak
arasmdahi dogal dengeleri eshi haline getirmeh oldugunu oksipital bolgecle olc;:tilmekle birlikte, paryetal ve frontal
kabul edebiliriz. Ancak, uykunun ozgtil fizyolojik i~lev- bolgelerde de gozlenir. Voltajlan genellikle 50 mikrovolt
leri gizemini stirdtinnekte ve ~ok sayida ara~t1m1aya konu civanndacl1r. Derin uyku suasmda alfa dalgalan ortadan
olmaktadrr. kalkar.
Uyamk clurumdaki ki$inin clikkati ozel tipte bit zihin-
sel etkin]ige yonlendiginde, alfa dalgalan yerini senkron
Beyin Dalgalan
olmayan, yi.iksek frekansh ve cli.i$ilk genlikli beta. dalgala-
Beyin yi.izeyinden ve hatta kafamn ~ yi.izeyinden elde nna b1rak1r. ~ekil 60-3, gozlerin yi.iksek aydmhktaki
edilen elektriksel kayitlar, beynin si.irekli bir elektriksel ortamcla ar;1lmas1 ve claha sonra kapanmasuun alfa dalgalan
etkinlige sahip olclugunu gosteri.r. Elektriksel etkinligi.n uzeline etkilerini gostermektedir. Gorsel duyumsamalann
hem ~icldeti hem de i<;ercligi ori.inti.iler, uyhu., uya111hlih ve alfa dalgalanru ani olarak durdurduguna ve bunlann yerine
epil.epsi. ve hatta psilw:dar gibi beyin hastal1klan nedeniyle dti~i.lk genlikli senkron olmayan beta dalgalannm ortaya
beynin <;e}illi bolilmlerinin eksitasyon di.izeyinde ortaya r;1kngma dikkat eclin.
<;1kan degi~imler tarafmclan belirlenmektedi.r. ~ekil 60-2'de Bet.a dalgalan, 14 dongi.Vsaniyeden yi.iksek S1khktad1r
gosterilen elektriksel potansiyellerdeki clalgalanmalar beyin ve saniyede 80 dongi.iye kaclar <;1kabilir. Daha <;ok beynin
dalga.la.n ve kayd.m ti.imi.i de EEG (elektroensefalogram) paryetal ve frontal alanlannclan, bu bolgelerin aktivasyonu
olarak adlandmhr. srrasmda kaycledilir.
Beyin dalgalanrun kafatas1 yi.izeyindeki genlikleri O ila Teta dal.galan 4 ila 7 dongil/saniye arasmda bir s1khga
200 mikrovolt arasmda, s1khklan (frekanslan) ise birka<; sahiptir. Normal olarak c;ocuklarm paryetal ve temporal
saniyede bir ile saniyede SO veya ilstti arasmda degi~ir. bolgelerinde gozlenmekle birlikte, ba21 er~kinlerde dti}
Dalgalann karakteri, serebral korteksin ilgili kmkhgi gibi cluygusal stres ko~ullarmcla da ortaya c;1kabilir.

766
BOLOM 60 Beyin Etkin lik Durumlan-Uyku, Beyin Dalgalan, Epilepsi, Psikozlar ve Demans

~ A /'\
A /\ /\('I\ "/\ fl I\ Ann r'V'"~~~,~r ,
Cerrahi Uyku Psikomotor Rahatlama Dikkat Tonik-klonik
anestezi Epilepsililerde bozulma Absans nobetinin
h1zh bile§eni
Konfuzyon
1 saniye

~ekil 60-4. Degi~en dllzeylerdeki serebral etkinligin elektroensefalogram1n temel ritmi llzerine etkisi.

Tela dalgalan stkhkla dejeneratif beyin durumlan gibi kaldmnakta, ancak korteksteki delta dalgalanm engelleme-
beyin hastahklannda da ortaya <;1kar. mektedir. Bu, baz1 senkronizasyon mekanizmalarmm,
Delta dalgalan EEG'nin 3,5 dongu/saniyeden az olan bcynin daha alt di.izeydeki yap1lanndan bagunsiz olarak
ttim dalgalanm ic;;erir ve voltajlan genellikle diger beyin kortikal noronal sistemin kendi ic;inde ger<;ekl~erek, delta
dalgalannm <;oguna gore iki ila dort kat yiikscktir. <;:ok dalgalanm olusmrdugunu gostermektedir.
derin uykuda, <;ocuklukta ve ciddi organik beyin hastalig1 Delta dalgalar1 derin yava~dalga uykusunda da olu$-
olan k~ilerde ortaya 9-kar. Subkortikal kesiyle korteksi makt.ad1r ki, bu durumda, korteksin btiyilk olr;Ude lalamus
talanmstan aynlan deney hayvanlannm kortekslerinde de ve diger alt merkezlerin aklive edici etkilerinden kurtuldu-
olusur. Dola)'lsJyla, delta dalgalan beynin daha a$agi bolge- gunu di.i~HndUrmektedir.
lerindeki aktivitelerden bagimsiz olarak kortekse ozgii
olarak olu~abilir. Serebral Aktivitenin Degi~en Derecelerinin
EEG'nin Frekans1 Ozerine Etkisi
Beyin Dalgalarmm Kokeni
Serebral aklivitenin derecesi ile EEG ritminin ortalama fre-
Beyindeki tek bir noron veya tek bir sinir lifmin de$arj1
kanSJ arasmda, etl<inlik artlik<;a l'rekansta da artma ~eklinde
hi<;bir zaman kafa yilzeyinden kaydedilemez. Ancak, bin-
gene! bir ili;;ki bulunmaktadir. Bu durum, delta dalgalan-
lerce hatta milyonlarca noron veya lif, senhro11 (eRamanli)
run cerrahi anestezi ve uyku srrasmda, teta dalgalannm
olarali ate~lediginde, tek tek noron veya lillerin potansiyel-
psikomotor durumlarda, alfa dalgalannm gev$eme duru-
leri kafatas1 yiizeyinden ol<;i.ilmeye yetecek ol<;iide toplan-
munda ve beta clalgalanrun yogun zihinsel aklivite ve
m1$ olur. Dolayis1yla, kafatast i.izerinden kaydedilen beyin
dalgalannm $iddeti, beyindeki Loplam elektriksel elkinlik korku durumunda ortaya r;1kngm1 gosteren ~cl<ll 60-4'te
diizeyi tarafmdan degil, birbiriyle sen/iron ale~leyen noron- gorulmektedir. Zihinsel ahtivite s1rasrnda, dalgalar genellihle
larm ve liflerin sayis1 tarafmdan belirlenir. Geri;ekten, senhronize olmahtan roh aserthronize olmafata ve $ekil
gii<;lii 11011-senhronize sinir sinyaUeri genellikle zll polari- 60-4'te gosterildigi gibi artm1~ hortilwl alttiviteye fzar~m
tede olduklan i<;in birbirlerini s1firlarlar. Bu fenomen, elehtrihse1 genlill belirgin oli;iide azalmahtadtr.
gozler kapat1ld1gmda serebral koneksteki bin;ok noronun
saniyede 12 civannda bir frekansla senkron d~rjlanmn Uyamkhk ve Uykunun Farkh A~amalarmda
alfa da.lgalanm olu$turdugunu gosteren ~eldl 60-3'te EEG Degi~imleri
gori.ilruekledir. Daha soma goz.ler ac;tldiginda, beynin ~clill 60-1, tipik bir ki$inin uyarukhk ve uykunun farkh
etkinl.igi btiyilk olc;Ude artmakta, ancak sinyallerin senkro- a~malanndaki EEG oriintiilerini gostennektedir. $eklin ill<
nizasyonu o denli azalmaktad1r ki beyin dalgalan birbirini iki EEG'sinde goriildiigH gibi, dikkatli uyaml<lik ytiksek-
buyi.ik olc;Ude s1firlamaktadu. Bunun sonucu, beta <1algalar1 frekansh beta dalgalan ile il~kiliyken sakin uyarukhk
adm1 alan, genelde di.i~Uk voltajh ve yuksek fakat dtizensiz genellil<le alfa dalgalan ile baglanl1hchr.
bir frekansa sahip dalgalann ortaya <;1kmas1d1r.
Yava$ dalga uykusu don a$amaya ayrtlm~ur. Hafif bir
Alfa Dalgalarmm Kokeni. Talamusla kortikal bag-
uyku olan ilk a~amada, EEG dalgalanmn voltaj1 dii~er. Bu
lamtlan olmayan kortekste alfa dalgalan oh1$»1ayacaktrr.
evre, "uylrn igcihleri" (donemsel olarak olu$an ve k1sa, ig
Tersine, talamusu c;evre!eyen ozgUI olmayan retihiiler ~ehir-
$eklinde alfa dalgas1 paketleri) ile kesintiye ugrar. Yava_,-
dehlerin ve talamus i<;inde yer alan "difftiz" <;ekirdeklerin
dalga uykusunun 2., 3. ve 4. cvrelerinde EEG'nin frekans1
uyanlmas1, 1.alamokonikal sistemde alfa dalgalannm dogal
gi Ltikr;e azalarak 4. evrede saniyede sadece bir ila ti<; clalgaya
s1klig1 olan saniyede 8 ila 13 aras1 bir frekanstaki dalgalann
olu~umuna yol a,;;maktadir. Bu nedenle, alfa dalgalanrun, kadar du~er, bu dalgalar delta dalgalaridtr.
muhtemelen beyin sapmdaki retiktiler aktive cdici sistemi ~ekil 60-1 REM uykusu srrasmdaki EEG'yi de goster-
de ic;ine alan bu yaygm talamokortikal sistcmde spontan mektedir. Genellikle bu beyin dalgas1 oriintiistiyle uyaruk
geribildirim sahnnmndan kaynakland1g1 di.i~llntilmekledir. ve aktif bir kisininki arasmdaki fark1 belirlemek gil<;lilr.
Bu sahmm, muhtemelen hem alfa dalgalannm periyodikli- Dalgalar, nonnalde uyamkhkta gOzlendigi gibi desenkro-
gine, hem de her dalga srrasmda milyonlarca kortikal nize sinirsel etl<inligi dii~ilndurecek ~ekilde dilzensiz ve
noronun senkron aklivasyonuna neden olmaktadir. yilksek-frekanshdu. Bu nedenle, belirgin beyin ctkinligine
Delta Dalgalarmm Kokeni. Talamus1an kortekse kar$111 noronlann ate$lcmesinde senkroni eksik oldugu
giden lif demetlerinin kesilmesi, korteksin talamik aktivas- i,;in, REM uykusu siklikla desenkronize uyku olarak
yonunu durdurmakta ve bu ~ekilde alfa dalgalanm ortadan adlandmlrr.

767
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BuWnle~tirici Norofizyoloji

Nobetler ve Epilepsi tizerine <;1kugmda ko~u koneks alanlanna senkronize


dalgalar yaytlmaya ba$lar. Bu dalgalar, bilytik olas1hkla
Nobet, beyin ~levinin kontrolstiz a~m noronal aktiviteye
giderek korteksin korn~u alanlanru da epileptik de~arj
bagh olarak ge<;ici kesintiye ugramas1chr. Noronal de~rjla-
bolgesi ic;ine katan yerel yansryan devrelerden kaynaklamr.
rm dag1lumna bagh olarak nobet belirtileri, zorlukla fork
edilebilen deneyimsel fenomenlerden, dramatik konvulsi- Stirey kom~ alanlara dakikada birkac;; milimetreden sani-
yede birkay santimetreye kadar degi~ebilen h1zlarla yayilir.
yonlara kadar farklt ~ekillerde ortaya <;tkabilir. Bu geyici
semptomatih n6betler, genellikle altta yatan bozukluk Fokal uobetler bir odaktan yerel olarak ya)'llabildigi
dtizeltildiginde ortadan kalkar. Bunlara, akut elektrolit gibi, her iki hemisfere yaygm baglanlllan olan talamusa
bozukluklan, hipoglisemi, droglar (6rn. kokain), eklampsi, projeksiyonlar tizerinclen kontralateral korteks ve subkor-
b6brek yetmezligi, hipertansif ensefalopati, menenjit gibi tikal alanlar gibi daha uzak mesafelere de yayilabilir (~eldl
ye~illi n6rolojil< ve nbbi ko~ullar neden olabilir. Yakla~1k 60-5). Boyle bir uyarilrna dalgas1 motor kortekse yay1hrsa,
olarak poptilasyonun %5 ile 10\t ya~mlan boyunca en az vticudun kat$1 tarafmda en karakteristik ~ekliyle ag1z b61-
bir nobet ge<;irir. gesinde ba~layan ve c;ogu kez bacaklara dogru, nacliren ise
Semptomatik nobeclerden farkh olarak epilepsi, yine- diger yone dogru ilerleyen bir kas kasilmalan "yilrtiyi.isu"
leyici nobetlerden olu~n kronik bir durumdur. Bu nobet- gozlenir. Bu fenomene jachsonyan yiiriime ad1 veriUr.
ler de k1sa ve neredeyse fark edilemeyen semptomlardan, Fokal n6betler s1khkla bilinc;te major bir de~im olus-
gti<;lti sars1lma ve konvulziyon donemlerine kadar uzana- 111ad1g1 taktirde basit parsiye! veya bilinc; elkileniyorsa
bilir. Epilepsi eek bir hastahk degildir. Klinik semptomlari homplehs parsiyel nobetler olarak s1mflandmhr. Basic par-
heterojendir ve travma, ttimorler, enfeksiyon veya dejene- siyel nobetlerin oncesinde, korku ve bunu takiben bir
ratif degi~imler gibi serebral disfonksiyon ve hasara neden Viicut klsmmm ritrnik sarsilmas1 veya tonil< sertlesmesi
olan altta yatan <;e~itli nedenleri ve fizyopatolojik meka- seklinde bir aura donemi yer alabilir. Fokal epileptik bir
nizmalan yans1urlar. Kahtunsal faktorler onemli goziik- atak, <;ogunlukla temporal lob olmak tizere beynin tek bir
mektedir. Ancak <;ogu hastada spesifik bir neden alanma sumh kalabilir, fakat bazen gilylu sinyaller fokal
belirlenememekte, bin;ok faktori.in birlikte etkili olmas1 Mlgeden yayilir ve ki$i bilincini kaybedcr. Kompleks par-
ise edinilmi~ bir beyin patolojisi ile birlikte genetik yat- siycl nobetler de bir aura ile baslayabilir ve bunu bilinc;
kmhg1 yansitmaktadu. Epilepsinin yakla~1k olarak popil- kayb1 ve <;igneme veya dudak saprrdatrna tarzmda garip
lasyonun %l'ini veya di.inya ol<;eginde 65 milyon insam yineleyici hareketler (otomatizmler) tak:ip eder. N6bet son-
etkiledigi kestirilmektedir. landJ.ktan sonra kisi aura donemi d1?111da atagi hanrlama-
Temel dtizeyde, epileptik nobet beynin bir veya daha yabilir. N6betten sonra normal norolojik islevler geri
fazla bolgesinde inhibitor ve eksitator akrn:tlar veya ileti donene kadar gec;en stireye postiktal donem ad1 verilir.
arasmdaki normal dengenin kesintiye ugramasmdan kay- Ge<;miste, simdi kompleks parsiyel nobet olarak smif-
naklamr. Noronal eksitasyonu arttlran veya inhibisyonu landJ.nlan davramslann i;ogunu ifade etmek i<;in psikomo-
azaltan droglar veya patolojik faktorler epileptojenik etl<i tor, temporal lob ve limbih nobet terimleri kullamlrm$tlr.
gosterirken, etkili anliepileptik clroglar eksitasyonu za)'lf- Ancak bu terimler C$anlarnh degildir. Kompleks parsiyel
lanr ve inhibisyonu kolayl~tinr. Ki~inin travma, imne veya nobetler temporal lob d~mdaki alanlardan ba~layabilir ve
enfeksiyona bagh olarak beyin hasanna ugrad1g1 olgularda, her zaman limbik sistemi ii;ine ahnaz. Otomatizmler de
hasardan sonra nobetler olu~ana kadar aylar veya y,.llar ("psikomotor" element) kompleks parsiyel nobetlerde her
suren bir gecikme olabilir. zaman yer almaz. Bu tiir ataklar stld1kla, beynin hipokam-
Epileplik nobetler iki major tipe sm10anclmlabilir: (1) pus, amigdala, septum ve/veya temproal korteksin baz1
btr hemisferin fokal bir alamna s1111rh fokal nobetler (parsi- boltimleri gibi limbik boli.imlerini i<;ine ahr.
yel nobetler olarak da adlandmhrlar) ve (2) her iki hemis- ~ekil 60-6'nm en allmdaki egri, psikomotor nobet s1ra-
ferin serebral korteksini yaygm olarak i<;ine a Ian jenerctlize smda kaydedilen, saniyede 2 ila 4 s1khkta dii~uk frekansh
nobeller. Ancak, parsiyel uobetler bazen jeneralize nobet- kare dalgalar ve bunlann Uzerine binm~ saniyede 14 kez
lere evrilebilir. yinelenen dalgalar seklindeki lipik bir EEG'yi
Fokal (Parsiyel) Epileptik Nobetler gostermektedir.

Fokal epileptik nobetler, serebral korteksin veya serebru- Jeneralize Nobetler


mun derin yaptlan ve beyin sap1mn ktiytik, lokalize bir
bolgesinde ba$lar ve etkilenen beyin alamrun i~levlerini Jeneralize nobetler talamus ve korteks arasmdaki karstl1kh
yans1tan klinik belirtiler gosterir. Fokal epilepsi hemen her baglannlarla baslang1<;tan itibaren h1zli ve ~zamanh olarak
zaman, (1) ko~u noron dokusunu yeken bir nedbe, (2) her iki hemisfere yaytlan yaygm, asm ve kontrolsi.iz noronal
beynin bir bolgesiuj s1k1$llran bir ltimor, (3) beyin doku- de~rjlarla karakterizedir (~ekil 60-5). Ancak, bazen klinik
sunun haraplamnt$ bir bolgesi, veya (4) dogmnsal olarak olarak primer jeneralize ve lnzla yaygmla~an bir fokal
dengesi bozuk yerel bir noral devrc gibi yerel bir organik nobetin ayr~unlmas1 gil<;ttlr. Jeneralize nobetler onceW<ie
lezyon veya yerel bir i$levsel anomaliden kaynaklamr. subkortil<al ve beyin sap1 bolgelerinin nobete ne kadar
Bu lezyonlar, yerel noronlarda a~m h1zh de~rjlara yo! kat1ld1gma bagh olarak sekilleneo iktal motor belirtiler
a<;abilfrler; de~arjlann frekans1 saniyede birka<; yuzun temelinde gruplandmhr.

768
BOLOM 60 Beyin Etkinlik Durumlan-Uyku, Beyin Dalgalan, Epilepsi, Psikozlar ve Demans

Nobetin fokal bolgesi

-/Wl~MN
] 100 rN
Kontralateral ipsilateral
kortekse kortekse
yayilma yayIlma Jeneralize tonik-klonik nobet

] 50 µ.V

Absans nobeti

A
\(V\A( 1l/lf1/(J'lAf ]
j 50 µV

Psikomotor
Nobetin fokal bolgesi Talamusa projeksiyonlar ~ekil 60-6. Epilepsinin ~e~itli tiplerinde elektroensefalogram.
nedeniyle her iki
hemisferin de
aktivasyonu

{
L\
Talamus
veya "yutar" ve bazen siyanoz olu$turabilecek kadar ~id-
detli solunum gti~li.igti ,:;ekebilir. Beyinden i,:; organlara
ula~an sinyaller de s1khlda idrar ve d1~k1 ka,:;mnaya neden
olur.
Jeneralize tonik-klonik ni:ibetler genelli kle birka,:; sani-
yeden 3 ila 4 dakikaya kadar siirebilir. Ttim sinir sistemi
nobet sonrasmda basktlanrr; ki~i nobet atag1 ge,:;tikten sonra
1 ila birkai; dakika stuporda kalabilir ve daha sonra genel-
8 likle ag1r bir yorgunluk hissederek saatlerce uyur.
Sekil 60-6'da en i.istleki kayll jeneralize tonik-klonik
nobetin tonik fazinda korteksin hemen hemen tiim boli.im-
\ lerinde kaydedilen tipik bir EEG egrisini gostem1ektcdir.
Bu, ttim konekste yiiksek voltajh, yi.iksek frekansh d~rj-
Primer
jeneralize ~ lann olu$tugunu gi:istermektedir. Aynca, aym tip de~arjlar,
nobeuen sorumlu anormal noronal devrenin serebrumun

-~
nobet iki yansm1 e~za1nanh komrol eden bazal beyin bolgelerini
i,:;erdigini gosterecek $ekilde beynin her iki yansmda e~
zamanh olu~aktadtr.
/ Talamus \ Jeneralize tonik-klonik nobet srrasmda talamus ve
beyin sap1 retikiiler fonnasyouundan yap1lan elektriksel
kayitlar, bu alanlann her ikisinde de serebral korteksten
C kaydedilene benzer tipik yi.iksek voltajh aktivitelerin varh-
gm1 gosterir. Bu nedenle, bir jeneralize tonik-klonik nobet
~ekil 60-5. A, Nobetlerin fokal bolgelerden yay1hm1 ayn1 serebral he- muhtemelen sadece talamus ve serebral korteksin anormal
misferdekl lifler veya kontralateral kortekse baglayan lifler uzerinden
aktivasyonuna degil, aym zamanda beynin aktive eclici sis-
gerc;ekle~ebilir. B, Fokal blr ni:ibetin sekonder jenerallzasyonu bazen
talamusa projeksiyonlar i.izerinden subkortikal alanlara yay11im ve bu- teminin subtalamik beyin sap1 boltimlerinin de anonual
nun sonucunda her iki hemisferin aktivasyonu ile olu~abilir. C, Primer aktivasyouuna bagh olarak olu~maktadtr.
jeneralize nobet talamus ile korteks arasmdald kar~ll1kll baglant1lar ara- Bir Jeneralize Tonik-Klonik Nobeti Ba~latan
c1 hg1yla her lki serebral hemisfere h1zll ve egamanh olarak yay1hr. Nedir? Jeneralize nobetlerin bUyilk k1sm1 idyopatiktir, yani
nedeni bilinmez. Jeneralize tonik-klonik nobet ge,:;iren
insanlann ,:;ogu epilepsiye kahtsal yatktnl1ga sahiptir. Bu
Jeneralize Tonik-Klonik (Grand Mal) Nobetler yalkmlik her 50 ile 100 ki~iden birinde bulunmaktad1r. Bu
Daha onceleri grand ma/ nobetler olarak adlandmlan jenera- ki~ilerde anormal "epileptojenik» devrenin uyanlabilirli-
lize tonih-hlonih nobetler, bilincin ani olarak ortadan kalk- gini nobete yol a,:;acak ol~tide arttJ.ran nedenlerden baz1lan
mas1 ve serebral korteks, serebrumun derin bolilmleri, ve (1) giii;;lii duygusal uyaranlar, (2) luperventilasyonla onaya
haua beyin sapm1 da ii;ine alan cum beyin bolgelerinde a~m <;1kan alkaloz, (3) droglar, ( 4) ale~ ve (5) $iddetli gurtilluler
noronal de~arjlarla tammlarur. Tum yollan ge~erek omuri- ve parlayan 1~klardu.
lige iletilen d~rjlar da bazen rum Vi.tcutta, atagm sonuna Genetik yaLkmligi olmayan insanlarda da beynin her-
dogru tonik-klonik nobetler olarak adlandmlan alterne hangi bir k1smmdaki Lravmatik lezyonlann belirli lipleri ,
tonik ve spazmodik kas kas1lmalanmn takip ettigi jenera- ktsaca ele ald1g1IDJZ gibi, yerel beyin alanlanmn a$lfl uya-
lize tonik nobetlere neden olur. K~i s1khkla dilini JSmr nlmasma yo! ac;abilirler. Bu yerel alanlar da bazen beynin

769
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

aktive edici sistemine tonik-klonik nobetler olu~rurabile- yatan nobet nedeninin duzeltilmesi, boyle bir duzeltme
cek sinyaller iletir. yapmak mtimkunse en iyi sec;enekcir.
Jeneralize Tonik-Klonik Nobeti Durduran Nedir? Epilepsi genellikle uygun bir ilac tedavisiyle kontrol
Jeneralize tonik-klonik uobet suasmdaki a~m noronal edilehilir. Ancak, epilepsi medikal olarak inatc;1ysa ve teda-
etkinligin nedeninin, Wm beyindeki bin;ok yans1yan devre vilere yamt vermiyorsa, bazen, fokal epileptik ataklara
yolagmm masif e~zamanh aktivasyonu oldugu varsayil- zemin haz1rlayan organil< beyin hastahgt alanlanndan kay-
maktadu. Atagi sonlandtran faktorler iyi anla~tlmam1~ naklanan anormal dikenlerin lokalize edilmesinde, EEG
olmakla birlikte, atak suasmda aktive olan inhibitor noron- kullamlabilir. Boyle bir fokal nokta bulunursa, odagm
larm ahtif inhibisyon gerr;ekle~tinneleri. olas1chr cerrahi olarak r;ikanlmas, sikhkla gelecekteki ataklan
engeller.
Absans Nobetleri (Petit Mal Nobetler)
Psikotik Davran1~-Spesifik Norotransmiter
Daha onceleri petit ma! nobetler olarak adland1rtlan absans Sistemlerinin Rolleri
nobetleri genellikle cocuklukta veya erken ergenlikte ortaya
c1kar ve r;oculdarclaki epilepsi olgulanrun %15 ila 20'sini Farkh psikozlan olan hastalar ve bazt demans tipleri uze-
olu~turur. Genellikle 3 ila 30 saniye suren hilinr;sizlik (veya rinde yapdan klinik c;ah~malar, bu ko~ullarm c;ogunun
bilinr; azalmas1) donemleriyle tammlamr; bu donemde ozgul bir norotranslniter salgtlayan nororuarm i~levinin
ki~nin gozleri dalar ve genellikle kafa bolgesinde g5z azalmasmdan kayi1akland1gm1 gostermi~tir. Soz konusu
ktrpma gibi seginne tarzmda kas kas1lmalan gozlenir; bu translniterin eksikligini dengeleyecek ilar;lann kullamm1
surer,:, bilincin geri donmesi ve onceki aktivitelerin yeni.den baz1 hastalann tedavisinde ba~anh sonuc;lar venui?tir.
ba~lamas1yla sonlanu. Bu surecin tamamma absans send- Bolilm S7'de Parkinson hastahgmm nedeni olan, subs-
mmu veya absans epilepsi ad1 verilir. tanSiya nigrada yer alan ve aksonlan kaudat c;ekirdek ve
Hasta, aylarca aralarla boyle bir n5bet ger;irebilir veya putamende dopamin salgtlayan noronlann kayb1111 tarn~-
nadir durumlarda birbirini izleyen s1k nohetler gortilebilir. m1~11k. Yine Boltim 57'de Huntington hastahgmcla cla,
Absans n5betlerinin normal seyri, r;ocuklukta veya ergen- GABA salgilayan ve asetilkolin salgilayan noronlann kay-
likte ~lamas, ve 30 ya~ civaru1da kaybolmas1 tarzmdad1 r. bmm, gozlenen ozgul anormal motor oru11tuler/e ve hasta-
Bazen bir absans epilepsi nobeti tonjk-klonik (grand ma!) larda geli~n demansla ili~kili oldugunu vurgulam~uk.
nobet ba~latabilir.
Depresyon ve Manik-Depresif
Absans nobet epilepsisinde diken-dalga 01-unt'iisiiyle
Psikozlar-Noradrenalin ve Serotonin
tammlanan beyin dalgast 5runtiisti ~ekil 60-6'nm orta kay-
Norotransmiter Sistemlerinin Azalm•~ Aktivitesi
dmda gortilmektedir. Diken ve dalganm serebral korteksin
buyuk k1sn11 veya rtimUnde kaydedilmesi, nobetin, beynin Amerika Birl~ik Devletlerinde 8 milyon ki~ide bulunan
talamokortikal aktive edici sisteminin bUyuk kismnu veya menta'l depresyon psikozunun beyinde 11ora.drenalir1i11 veya
cogunu ilgilendirdiginj gostennektedir. Gen;ekten de, serotoninin ya da lier ihisi,1i11 de ehsih yap1lmasma bagh olu~-
hayvan r;ah$malan bunun, (1) inhihit5r talamik retiktiler tugunu d~tinduren birc;ok kamt bulunmaktadu (Yeni
noronlann (bu nlar gama-aminobiltirik asil [GABA] iireten karutlar baz1 b~ka norotransmiterleri de sorumlu mtmak-
inhibitor noronlard1r) ve (2) elzsitator talamokortikal ve tad1r). Depresyonlu hastalar, keder, mutsuzluk, ilmitsizlik
kortikotalamik noronlarm sahruntlarmdan kaynakland1- ve 1stuap duygulan hissederler. Aynca, istah ve cinsel istek-
gm1 goscermektedir. lerini yitirirler ve ag1r uykusuzluk cekerler. Depresyona
kar$m bunlarla birlikte stl<l1kla psikomotor bir aji tasyon da
mevcuttur.
Epilepsinin Tedavisi
Noradrenalin salg1layan noronlann bir k1sm1 beyin
Epilepsiyi tedavi etmek ic;in kullarulan mevcut droglann sapmda, ozellikle locus cernleus bolgesinde yer alu. Bu
cogunun nobetlerin ba$lamasm1 veya yayilnrum bloke noronlar yukanya dogru limbik sistemin, ta lamusun ve
ettigi gortilse de baz1 droglann kesin etki mekanizmalar, serebral korteksin c;ogu b51UmUne tiller gonderir. Ponsun
bilinmemektedir veya r;oklu etkiler ic;eriyor olabilir. <;:e~itli alt yansmm ve medullamn orta /tat rafe fe hirdehlerindehi
antiepileptik droglann baz1 temel etkileri (1) voltaja c;ok say1da serotonin iirete11 noron da limbik sistemin birr;ok
bagnnh sodyum kanallanmn blokaj1 (om., karbamazepin k1Smma ve baz1 diger beyin bolgelerine lifier gonderir.
ve fenitoin); (2) kalsiyum aktmlannm degi$mesi (om., eto- Depresyonun noradrenalin ve serotonin salgilayan
suksimid); (3) GABA aktivitesinde arn~ (om., fenobarbital noronlann aktivitesindeki azalmaya bagh oldugu dogrultu-
ve benzodiazepinler); ( 4) en onemli eksitator norotransmi- sundaki dti~iincenin temel bir nedeni, rezerpin gibi norad-
ter olan glutamatrn reseptorlerinin inhibisyonu ve (5) renalin ve seroconin salgis1111 engelleyen ilac;larm s,khkla
c;oklu etki mekanizmalanm (om., vollaja bagnn li sodyum depresyona yo! a<;malandu. Tersine, depresif hastalarm
kanallarnu bloke eden ve beyinde GABA seviyelerini yiik- yakla~k yiizde 70'i noradrenalinin ve serotoninin sinir son-
selten valproat ve topiramat) ic;erir. Mevcut kilavuzlarda lanmalarrndaki uyanc1 etkilerini arturan droglarla, omegin,
i:inerilen antiepileptik droglarm sec;imi nobetin tipine, (l) noradrenalinin ve serotoninin bir kez tiretildikten
hastanm ya$1na ve diger faktorlere dayahd1r, fakat altta soma y1ktm1111 durduran monoaminohsidaz inl1ibitorl.eri ve

770
BOLOM 60 Beyin Etkinlik Durumlan-Uyku, Beyin Dalgalan, Epilepsi, Psikozlar ve Demans

(2) noradrenalin ve serotoninin sinir sonlanmalarmdan kismmda yer alan bir grup clopamin salg1layan noronun,
sahmnalanrun ardmdan geri aluunalanru engelleyerek %lfl dopamin salgilad1gi ileri siiriilmii~ti.ir. Bu noronlar,
uzun sure etkinliklerini si.irdurmelerini saglayan imipramin lineri limbik sistemin medyal ve ameriyor k1s1mlanna,
ve amitriptilin gibi trisihlih antidepresanlarla etkin ~ekilde ozellikle hipokampus, amigdala, anteriyor kaudat <;ekirdek
tedavi edilebilmektedir. ve prefrontal loblann baz1 boliimlerine ula$an mezolimbih
Ban mental depresyonlu hastalarda depresyonla mani dopamine1jih sistemi olu$turnrlar. Bunlann tilmii gi.ic;lii dav-
birbirini izler. Bu tabloya bipolar hastalih veya manih-dep- ram~ denetimi merkezleridir.
resif psiJioz ad1 verilir ve sadece az saytda hasta depresif ~izofreninin dopaminin a$ltl yap1mma bagh oldugunu
donemler i<;ermeyen mani gosterir. Noradrenalin ve sero- di.i~unmenin dal1a onemli bir nedeni, ~izofreniyi cedavi
tonin yap1m1m veya etkinligini azaltan lityum bil~ikle1i etmede etkili olan klorpromazin, haloperidol ve tiyoliksen
gibi droglar, hasrahgm manik doneminin tedavisinde etkili gibi biri;;ok drogun dopaminerjik sinir sonlanmalarmda
olabilirler. dopamin salgilanmasm1 azaltmas1 veya dopaminin postsi-
Noradrenalin ve serotonin sistemleri.nin, nonnalde naptik norondaki etkisini azaltmas1d1r.
limbik sistemi, ~inin kendini iyi hissedecegi, mutluluk Son olarak, hipokampusun $izofrenideki olas1 rolii,
yaratacak, ~tahmm ve seks diirti.ilerinin normal di.izeyde yakm zamanda }izofrenide hipohampusun bii.yilhliigiiniin,
olacagi ve psikomolor dengenin saglanacag1 dogrultuda ozellikle de bask111 liemisfercle azaldigrnrn ogrenilmesi ile
etkiledilderi varsayilmaktadrr. Ancak iyi ~eylerin fazlas1 da k~fedilmi?tir.
maniye yo! a(;abihnektedir. Bu kavrami destekleyen gercek-
lerden biri, hlpotalamus ve i;;evresindeki yapilarda yer alan
Alzheimer Hastahg1-Amiloid Plaklar ve
zevk ve odi.il merkezlerinin noradrenalin ve serotonin sis-
Bask1lanan Bellek
temlerinden i;;ok say1da sinir sonlanmas1 almaland1r.
Alzheimer hastal1g1 beynin erken ya$lanmas1 olarak tarum-
~izofreni-Olas1hkla Dopamin Sisteminin lanrr ve genellikle ona ya~ta ba$layip, h1zla ilerleyerck
Bir K1smmm Abart,h i~tevi mental gucUn i;;ok c;ok ileri ya$lardakine benzcr ~ekilde a!im
kaybma yol a<;ar. Alzheimer hastahgmm klinik ozellikleri,
$izo[reni <;ok <;~itli bicimler goscermektedir. En s1k gori.ilen
(1) unutkanlik (amnezik) tipinde bir bellek bozuklugu, (2)
tipi, sesler duyan veya saplanulan olan, gen;ek nedeni
dil i$levinde bozulma ve (3) gorsel-mekansal algida bozuk-
ohnayan asm korku veya diger lipte duygu yarulsamalan
luk.lardrr. Motor ve duysal anomaliler, yurtlme bozukluk-
hisseden kiside goriilendir. $izo£reniklerin i;;ogu, d1stan
kaynaklanan bir persekiisyon duygusuyla birlikte ileri lan ve nobetler hastahgm ge<; evrelerine degin pek
derecede paranoiddirler. Bi.itiinli.igii olmayan bic;imde gori.ilmezler. Alzheimer hastahgindaki tutarh bir bulgu,
konusurlar, fikir dag1mkltg1 gosterir vc anormal dU~Unce limbik yolagin bellek si.irei;;lerini yoncten boliimilnde
dizilcri olu.stururlar ve i;;ogunlukla il;e kapamkurlar, noron kayb1d1r. Bu bellek i{:lev kayb1 sars1c1drr.
anormal bir bcden duru~una, hatta kanhga sahiptirler. Alzheimer hastahg1 k~inin gi.inli.ik aktiviteleri gerc;ek-
$izofreninin su U<; olas1bktan birinin veya birden fazla- le~tinue yeteneginin bozulmasma ve hastahgm gei;; evrele-
smm geri;;ekle~esiyle olu~Lugunu dti~ilnmek ic;in ge<;erli rinde <;~itli noropsikiyatrik semplomlara ve davram~I
nedcnler vardir: (1) serebral korteksin prefro11tal loblarmda bozukluklara yo! ac;an, ilerleyici ve olumcul bir norodeje-
normalde glutamat norotransmiteriyle uyanlan birc;ok neratir hastalilmr. Alzheimer hastalan gcnellikle hastalik
sinapsm ~levinin bozulmasma bagl1 olarak, noral sinyalle- ba$lad1ktan soma birkac yil ic;inde surckli bakim gerekti-
rin bloke oldugii veya islevselligini yitircligi c;ok say1da recek hale gelmekteclirler.
alamn varhgi; (2) beynin frontal loblanm da ic.;eren davra- Alzheimer hastahgi ya-\ihlarda gori.ilen dema1is111 yaygm
m~la ilgili rncrkezlerinde dopami11 salg1layan bir noron grn- bir ~eklidir ve Amerika Birlesik Devletleri'nde yakla$1k 5
bunun a~m uyanlrnas1; ve/veya (3) beynin hipohampus rnilyon l~inin bu hastahktan magdur oldiigu tahmin edil-
fevresinde yei alan limbik davram~sal denetleme sistemi11i11 mektcdir. Alzheimer hastahgi olan ki~ilerin yuzdesi her be$
onemli bir kismmm anormal i~lemesi. ya~ta iki kauna c;il<arak, 60 ya$ta yuzde 1 iken, 85 ya$la
Sizofrenide frontal loblann rol oynachgmm dusunul- yuzde 30'a c;ikmaktadrr.
mesinde ana neden, maymunlarda prefrontal loblann genis Alzheimer Hastahg1 Beyin Beta-Amiloid Pepti-
alanlannda yaygm ki1c;:i1k lezyonlar olusrurarak $izofreni dinin Birikimiyle Baglant1hd1r. Patolojik olarak,
benzeri bir zihinsel aktivite ori.imusuniln ortaya Alzheimer hastabg1 olan kisilerin beyninde beta-amiloid
c.;1kanlabilmesidir. peptiL yilksek bulunmaktad1r. Peptic, beynin korteks, hipo-
Dopaminin ~ofreninin nedenlerinden biri olabilecegi kampus, bazal gangliyonlar, talamus ve haua serebellum
gorU~u, Parkinson hastalan L-dopa adh ilac;la tedavi edil- gibi yaygm alanlannda, bUyuklogu 10 ile birkai;; yuz mik-
diklerinde sizofreni benzeri semptomlar ortaya c.;1kug1 i<;m rometre arasmda deg~n amiloid plaklarda birikmektedrr.
onem kazammsur. Bu drog beyinde Parkinson hastahg1 Yani, Alzheimer hastahgi bir metabolik dejeneratifhastahk
tedavisinde faydah olan, ancak ayrn zamanda prefront.al gi:iriiniimi.indedir.
loblann <;e?itli kis1mlanm ve diger ilgili alanlan deprese Alzheimer hastahgmm patogenezinde beta-amiloid
eden dopamini salgilatmaktadlf. pepLidin a~m birikiminin kilit roli.i ~u gozlemlere dayan-
$izo[renide, hi.icre govdele1i mezcnsefalonun ventral maktadtr: (1) Alzheimer hastahg1yla baglanull oldugu
tegmentumunda subscansiya nigrarun medyal ve tlsl halen bihnen ti.im mutasyonlar beta-alniloicl peptit

771
Unite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butiinle~tirici Norofizyo/oji

yapmnm armrmaktadir; (2) Trisomi 2l'i olan hastalarda Faraco G, ladecola C: Hypertension: a harbinger of stroke and demen-
(Down sendrornu) amiloid prektirsor protein geninden ti<; tia. Hypertension 62:810, 2013.
kopya mevcuttur ve Alzheimer hastahgmm norolojik i:izel- Goldberg EM, Coulter DA: Mechanisms of epileptogenesis: a conver-
gence on neural circuit dysfunction. Nat Rev Neurosci 14:337, 2013.
lil<lerini orta y~larda gostermektedirler; (3) kolesterolti
ladecola C: Neurovascular regulation in the normal brain and in
dokulara ta~1yan bir kan proteini olan apolipoprotein E'nin Alzheimer's disease. Nat Rev Neurosci 5:347, 2004.
tiretimini denecleyen genleri anormal olan hastalarda Irwin DJ, Lee VM, Trojanowski JQ: Parkinson's disease dementia: con-
amiloid depolanmas1 h1zh olmakta ve bu Alzheimer hasta- vergence of a-synuclein, tau and amyloid-13 pathologies. Nat Rev
hgi riskini btiytik ol<;tide arturmaktadir; ( 4) insan amiloid Neurosci 14:626, 2013.
prektirsor proteinini a.\im tireten transgenik farelerde Jacob TC, Moss SJ, Jurd R: GABA(A) receptor trafficking and its role
amiloid plaklarm birikimine bagh olarak ogrenme ve bellek ln the dynamic modulation of neuronal inhibition. Nat Rev Neurosci
bozukluklan gorulmekcedir; ve (5) Alz heimer hastal1g1 9:33 1, 2008.
olan insanlarda anti-amiloid antikorlarm olu$umu hastahk Loy CT, Schofield PR, Turner AM, Kwok JB: Genetics of dementia.
slirecini hafifletiyor gibi gorUmnektedir. Lancet 383:828, 2014.
Luppi PH, Clement 0, Fort P: Paradoxical (REM) sleep genesis by
Vaskiiler Bozukluklar Alzheimer Hastah~nm
the brainstem is under hypothalamic control. Curr 0pin Neurobiol
Geli~imine Katkida Bulunabilirler. J-lipertansiyon ve ate- 23:786, 2013.
roskleroza baglt serebrovasktiler hascahgm Alzheimer has- Maren S, Phan KL, Liberzon I: The contextual brain: implications
tahgmda kilit bir rol oynayabilecegine ili~kin kamtlar cla for fear conditioning, extinction and psychopathology. Nat Rev
birikmektedir. Serebrovasktiler hascahk edinsel kognitif Neurosci 14:417, 2013.
bozuklugun ve demansm ikinci en yaygm nedenidir ve Peever J, Luppi PH, Montplaisir J: Breakdown in REM sleep circuitry
tahminen Alzheimer hastahgmda kognitif bozulmaya underlies REM sleep behavior disorder. Trends Neurosci 37:279,
katk1da bulunmaktadir. Gen;ekten de, hipenansiyon, 2014.
diyabet ve hiperlipidelni gibi yaygm serebrovasktiler hasta- Querfurth HW, LaFerla FM: Alzheimer's disease. N Engl J Med 362:329,
!Jk risk fakc()rlerinden r;ogunun Alzheimer hastahg1 riskini 2010.
Rasch B, Born J: About sleep's role In memory. Physiol Rev 93:681,
de buyuk ol<;Ude armrd1gi bilinrnekcedir.
2013.
Sakurai T: 0rexin deficiency and narcolepsy. Curr 0pin Neurobiol
Kaynaklar 23:760, 2013.
Bloom GS: Amyloid-13 and tau: the trigger and bullet in Alzheimer Saper CB: The central circadian timing system. Curr 0pin Neurobiol
disease pathogenesis. JAMA Neurol 71 :505, 2014. 23:747, 2013.
Brown RE, Basheer R, McKenna JT, et al: Control of sleep and wakefu l- Stickgold R, Walker MP: Sleep-dependent memory triage: evolving
ness. Physiol Rev 92:1087, 2012. generalization through selective processing. Nat Neurosci 16:139,
Buysse DJ: Insomnia. JAMA 309:706, 20 13. 2013.
Cirell i C: The genettc and molecular regulation of sleep: from fruit flies Tononi G, Cirelli C: Staying awake puts pressure on brain arousal
to humans. Nat Rev Neurosci 10:549, 2009. systems. J Clin Invest 117:3648, 2007.
Corti 0, Lesage S, Brice A: What genetics tells us about the causes Xanthos DN, Sandkuhler J: Neurogenic neuroinflammation: inflamma-
and mechanisms of Parkinson's disease. Physiol Rev 91 :1161, 2011 . tory CNS reactions in response to neuronal activity. Nat Rev Neurosci
Craddock N, Sklar P: Genetics of bipolar disorder. Lancet 381: 1654, 15:43, 2014.
2013.

772
\._,....)- SOLUM 61

Otonom Sinir Sistemi


ve Adrenal Medulla

Otonom sinir sislemi vi.icudun viseral i$levlerinin <;ogunu


(1) omurga kolonunun her iki tara[mda uzanan spinal si-
denetleyen sinir sistemi boli.imudi.ir. Bu sistem arteryel
nirlerle baglanuli illi paravertebral sempatih gangliyon zi11 -
basmc;, sindirim sisteminin hareketliligi ve salgilamast, ciri11den biri, (2) prevertebral gangliyonlar (~olyah, superior
mesane bo$almas1, terleme, vi.icut s1cakhg1 ve diger bir- mezent.erih, aortilwrenal, inferior mezenterih ve liipogast-
c,;ok etkinligin denetimine yardun eder. Bu aktivitelerin l'ih), ve (3) gangliyonlardan c;tkarak farkli ic; organlara gi-
baztlan hemen hemen tamamen, baztlan ise ktsmen oto- den sinirler gorUlmektedir.
nom sinir sistemi tarafmdan kontrol edilir. Sempatik sinir Wlcri, omuriligin T-1 ve L-2 segmemleri
Otonom sinir sisteminin en c;ok dikkat c;eken ozellik- arasrndan spinal sinirlerle beraber c1karlar ve buradan ilk
lerinden biri, i<; organlarla ilgili i$levle1i hizh ve gi.i<;li.i bir once sempatih zincire ve daha sonra sempatik sinirler tara-
$ekilde degi$tirebilmesidir. Ornegin, 3 ile 5 saniye i<;inde fmdan uyanlan doku ve organlara gec;erler.
kalp attm hlZlm normalin iki katma c;1karabilir ve 10 ile
15 saniye ic;inde arteryel basmc1 ikiye katlayabilir veya Pregangliyonik ve Postgangliyonik Sempatik Noronlar
tersine arteryel basmc1 4 ile 5 saniye i<;inde bayilmaya SempaLil< sinirler iskelet kas1 motor sinirlerden ~u ozel-
neden olacak kadar du$i.irebilir. Terleme birkac; saniye likleriyle aynhrlar: Onmrilikten uyanlan dokuya kadar
i<;inde ba~layabilir ve mesane yine birkac; saniye i<;inde her sempatik yol, biri pregangliyonih noron, digeri de post-
istemsiz olarak bo~alabilir. gangliyonili noron olmak Uzere iki norondan olu~r. Buna
kar$m, iskelet kasma ail motor yolda sadece bir adet no-
ron bulunur. Her pregangliyonik noronun hticre govdesi,
OTONOM SiNiR SiSTEMiNiN GENEL
omuriligin intennediyolateral boynuz1mda bulunur ve akso-
ORGANIZASYONU nu ~ekil 61-2'de gosterildigi gibi omuriligin anteriyor 11ohii
Otonom sinir sistemi ba$hca omurilik, beyin sap1 ve lti- yoluyla ilgili spinal sinire ger;er.
potalamusta yer alan merkezler tarafmdan etkinle$tirilir. Spinal sinir, spinal kanah terke Ltiktcn hemen soma,
Aynca serebral korteks bolumleri, ozellikle limbik kor- pregangliyonik sempalik tiller spinal si.nirden aynhr ve
teks, sinyalleri daha alt merkezlere iletebilir ve bu yolla beyaz ramus boyunca .~empatili vnci1in gangliyonlarmdan
otonom denetimi etkiler. birine ula~ir. Lillerin daha somaki rotas1 ise ;;u tic; yoldan
Otonom sinir sistemi stkhkla visera! reflehsler yolu ile biri olabilir: (1) ic;ine gircligi gangliyonda postgangliyonik
de etki gosterir. Bir ba$ka deyi~le, bilin(:d~r duyu sinyalleri sempatik noronlarla sinaps yapabilir; (2) yukan veya a~ag1
yonelerek zincirdeki diger gangliyonlardan birinde sinaps
ic; organlardan otonom gangliyona, beyin sapma veya hi-
yapabilir, veya (3) zincir boyunca farkh uzakhklarda ilerle-
potalamusa ula$tr ve sonra etkinliklerini denetlemek ic;in
yebilir ve daha sonra zincirclen aynlan sempati/1 sinirlerden
bilin{:dt$1 ref)eks yamtlan olarak viseral organlara dogru-
biri ile seyrederek son olarak periferi/1 sempati/1 gangliyonda
dan geri cloner.
sinaps yapabilir.
Eferent otonom sinyaller vucudun <;~itli organlanna
Postgangliyonik sempatik noron, ya sempatik zincir
sempatih sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemi olarak gangliyonlarmdan birinden ya da perifer sempatik gang-
adlandmlan iki temel alt bolilmle aktanhr. Bu sisLemle1in liyonlann birinden ba~lar. Bu iki kaynagm hangisinden
ozellikleri ve ~levleri a~ag1daki boli.imlerde a\1klanacak- ba~larsa ba~lasm postgangliyonik liller farklt organlardaki
tir. hedenerine dogru ilerler.
iskelet kaslarmm sinirleri i~inde sempatik sinir
lifleri. ~eltil 61-2'de gosterildigi gibi, omuriligin btitiln se-
Sempatik Sinir Sisteminin Fizyolojik Anatomisi
viyelerinde postgangliyonik unerin bir k1sm1 gri ramuslar
Sempatik sinir sisteminin perifer kJSnnmn gencl organizas- boyunca sempatik zincirden spinal sinirlere geri donerler.
yonunu ~ekil 61-1 de gosterilmektcdir. Sekilde ozellikle Bu sempatik lillerin tUmil <;ok ince C-Lip1 lillerden olwlur

773
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butun/e~tirici Noroflzyo/oji

\~
intermedyolateral Dorsal kok
boynuz
I
-~ \ ~ - Sempatik zincir

(
Kalp

Splenik sinir

Periterik - -
gangliyon

I Pregongliyonik noron
Kan Duysal
Efektor--1 L---~onlanmalar
damartan sonlanmalar .,
Postgongliyonik noron
Bag1rsak ~
Duyu noronu
T1 -L2
aras,
omurilik'
$ekil 61-2. Omurilikte, spinal sinirler, sempatik zincir ve periferik sem-
11 Bag1rsak ile, patik sinirler aras1ndaki sinirsel ba9lant1lar.
09ekol valve
Adrenal
medulla
Bobrek
Bunun yerine, (1) hafada sonlanacah sempatik lifter omuri-
lik T-1 segmentinden; (2) boyunda sonlanacaklar T2'den; (3)
goguste sonlanacahlar T-3, T-4 , T-5 ve T-6'dan; (4) batmda
sonlanacaklar T- 7; T-8, T-9, T-10 ve T-ll'den; (5) bacahlarda
sonla11acal1lar T-12, L-1 ile L-2'den pharali sempatik zinciri
geferler. Bu dagtlnn yakla~1k olarak boyledir; btiyilk oranda
i1stilste ~ak1~malar olur.
Sempatik sinirlerin organlara dag1lmu bir l.ll~-Ude ilgili
Oreter organm embriyonik donemdeki yerine baghd1r. Omegin,
Dorsal ,
kok ~ kalp, sempatik zincirin boyun bolgesinden bir~ok sempa-

ramx
Gri
~ : /

1 Genitaller
---Trigon
'
Mesane
tik sinir lifi ahr; <;:i1nkU kalp, toraks i~ine translokasyondan
once boyun bolgesinden gel~ir. Benzer $ekilde, kann or-
ganlan sempatik inervasyonlanmn ,;:ogunu alt torasik omu-
rilik segmentlerinden alular; r,;iinkil ilk (printitif) bagirsak
/ ~ 1 / 1
Ventral Pregangliyonik noron biiylik l.ll,;:Ude bu bolgeden kaynaklamr.
Beyaz I kok Adrenal Medullalarda Sempatik Sinir Sonlanma-
Postgangliyonik noron lannm Ozellikleri. Pregangliyonik sempatik sinir lifieri
ramus - - Zincir
sinaps yapmadan omuriligin intermediyolateral boynuzun-
$ekil 61-1. Sempatik sinir sistemi. Siyah ~izgller postganglionik lifleri, daki hilcrelerden r,;1karak sempatik zincir ve splenik sinirler
ve lmm121~izgiler preganglionik liflerl gostermektedir. yoluyla ilerleyip sonunda iki adrenal medullaya ula~1rlar.
Bu tiller dogrudan adrenal medullada, dola~1ma adrena-
lin ve noradrenalin salgllayan degi$ilne ugram~ noronal
hucreler Uzerinde sonlamr. Bu salg1 hiicreleri embriyolo-
ve iskelet kast sinirleri i~inde vucudun tum bolgelerine jik olarak sinir dokusundan geli~ir ve kendileri de aslrnda
yayilir. Bunlar kan damarlanm, ter bezlerini ve ki.llann postgangliyonik noronlard1r. Gerc;ekten, bu salgi hilcrele-
piloerektor kaslanm denetler. iskelel kast sinir liflerinin ri geli~mesini tamamlamam1~ (rUdimancer) sinir lifleridir,
yaklas1k %8'inin sempatik Wlerden olu~mas1, bu liflerin ve bu liflerin sonlanmalanndan adrenal hormonlar o lan
adrenalin ve noradrenalin salg1lamr.
oneminin biiyi1kli1giine ~rel eder.
Sempatik Sinir Liflerinin Segmental Dag1hm1.
Parasempatik Sinir Sisteminin Fizyolojik Anatomisi
Omuriligin farkl1 segmentlerinden b~layan sempati.k yo l-
lar, ayru segmentlerden c;1kan somatik spinal sinir lillerinin Pa rasempatili si.nir sistemi ~ekil 61-3'te gosterilmi$tir. Se-
viicutta dag1ld1k]an bolgelere dag1lmak zorunda degildir. kilde de goriildi1gil gibi, parasempatik lifler merkezi sinir

774
BOLOM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

Oruncu hranyal siuir ic;indeki parasempatik tiller pu-


pillanm sfinkterine ve gi:iziin siliyer kasma gider. Yedinci
hranyal si11irden gelen lifler gozya$l bezine, nazal ve sub-
mandibular bezlere, dolnmmcu hranyal sinirden gelenler ise
parotis bezine gec;erler.
Sakral parasempatik lifler pelvik sinirler ic;inde toplamr-
lar. Bu sinirler medulla spinalisin her iki yamndaki sakral
Pterigopalatin Lakrimal ve pleksusu 5-2 ve 5-3 kokleri diizeyinde terkederler ve bun-
gangliyon nazal bezler lann perife1ik lifleri inen kolona, rektuma, mesaneye ve
0
i.lreterlerin alt boliimiine dag1hrlar. Parasempatiklerin bu
Submandi~ sakral grubunun d1~ genital organlan inervasyonu iizerin-
gangliyon 1 • den ereksiyon saglanrr.
X Pregangliyonik ve Postgangliyonik Parasempa-
tik Noronlar. Parasempatik sisterode de npkt sempatik
CB Otik
T1 sistemde oldugu gibi, hem pregangliyonik hem de post-
g a n ~ \\ 1 gangliyonik noronlar vardtr. Fakal baz1 kranyal parasem-
patik sinirler haric;, pregangliyonik lifter denetleyecel<leri
Parotis l.ubm1ndibular organa kadar kesintisiz bir $el<llde giderler. Postga11gltyo11il1
bezi ve sublingual noronlar organ duvannda yer ahrlar. Pregangliyonik lifler
bez bu noronlarla sinaps yapar, soma b ir milimeLTe ile birkac;
santimetre arasmda degi~en k1Sa postgangliyonik lifler or-
- K alp
gan clokulanm inerve eder. Parasempatik postgangliyonik
noronlarm ic; organlardaki bu yerle$irni sempatik gangli-
------- ----< o-- o.__
- -Mide yonlannkinden oldukc;:a farkhdu; c;Unki.i sempatik post-
gangliyonik noronlarm hi.icre govdelerinin hemen tamamt
_ __ _ ,_ - -- - P ilor
uyaracagi organ ic;:erisinde degil, sempatik zincir gangliyon-
T12
lannda veya kann i<;indeki diger gangliyonlarda yer ahrlar.
L1
- Kolon
·o - _

- -- ince
.o --- bagirsak
L5
0--

S2
S3
S4 SEMPATIK VE PARASEMPATiK i~LEViN
TEMEL 0ZELLIKLERi
Pregangliyonik noron
'\
l'/tJf':,r"· -
·, -oetrusor KOLiNERJiK VE ADRENERJiK
--Trigon LiFLER-ASETiLKOLiN YA DA
Postgangliyonik noron Genitaller Mesane NORADRENALiN SALGILANMASI
Sempatik ve parasempatik sinir lifieri, iki sinaptik trans-
~ekil 61-3. Parasempatik sinir sistemi. Mavi ~izgiler preganglionik lifle- miter maddesinden (asetWwlin veya noradrenalin) birini
ri ve siyah c;izgiler postgangllonik lifleri gostermektedir.
salgtlar. Asetilkolin salgi.layan lifter kolinerjihtir. Noradre-
nalin salg1layan lifiere adrenerjih denir, bu kavram adre-
nalden tilremi~tir; adrenalin, adrenalin.in diger (allernatif)
ad1d1r.
sistemini Ill, V11, IX ve X. kranyal sinirler, ikinci ve iic;iincii Sempatik ve parasempatik sinir siscerninin her ikisinde
sakral spinal sinirler, nadiren de birinci ve dordiincii sak- de butiin pregangliyonik noronlar holi11erjikti1: Bu nedenle,
ra\ sinirler iizerinden lerk ederler. Tiim parasempaLik sinir asetilkolin ya da asetilkolin benzeri rnaddeler gangliyon-
liflerinin yakla~1k yiizde 75'i vag11s siniri (X. kranyal sinir) lara uyguland1gmda hem sempatik, hem de parasempalik
ic;inde seyrederek vucudun Hlm gogiis ve kann bl.llgeleri- postgangliyonik nOronlan uyanr. Parasempatih sistemi,1
ne dagtbr. Bundan dolay1, parasempatik sinir sisteminden postgangliyonih 116ronlanm11 tamami veya tamamma ya-
soz edildiginde genellikle iki vagus siniri akla gelir. Vagus
ktm kolinerjiktir. Diger yandan, postgang1iyonili sempatih
sinirleri kalbe, akcigerlere, ozofagusa, mideye, ince bagrr-
116ronlarw fogu adrenerjihtir, ancak bu tiimti ic;in dogru
saklann tiimiine, kolonun proksimal yansma, karacigere,
degildir. (tinkti ter bezleri ve belki de c;ok az say tda kan
safra kesesine, pankreasa ve uternsun iist bolilrnlerine pa-
rasempatik sinirler yollar. damanmn postgangliyonik sempalik sinir lifleri de koli-
nerjiktir.
775
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle?tirici Norofizyoloji

Bu yiizden parasempatik sistemin sinir uc;lanmn tama- da sentezlenir. Bu sentezin c;:ogu veziki.il d1$mda aksop-
mma ya.kmi asetillwlin, sempatik sinir m;lanmn c;ogu norad- lazmada gen;ekle~ir. Daha sonra asetilkolin salg1lanmcaya
renalin, fakat birkac;1 asetilkolin salg1lar. Bu ni:irotransmi- kadar, yi.iksek bir konsantrasyonda biriktilildigi veziktil-
terler farkh organlar tizerinde kendilerine i:izgu sempatik lerin ic;ine ta$mir. Bu sentezin temel kimyasal tepkimesi
ve parasempatik etkiler gosterirler. Bu nedenle, asetilkohn $6yledir:
pa.rasempatih transmiter ve noradrenalin de sempatih trans-
Kolin asetil-
miter olarak adlandmhr.
Asetil-CoA + Kolin tranSferaz Asetilkolin
Asetilkolin ve noradrenalin molek!.il yapilan a~ag1daki
gibidir: Asetilkolin kolinerjik sinir uc;lanndan salgiland1ktan
CH 3 sonra birkac; saniye stireyle sinir sinyal aktanm i~levi yeri-
ne getirilinceye kadar dokuda kaltr; daha sonra yerel bag
CH3-C-O-CH2-CH2-N-CH3
I+ dokusunda kollajen ve glikozaminoglikanlara bagh olarak

0
II I
CH3
bulunan asetikolinesteraz enzimi ile a.setat iyonu ve koline
parc;alamr. Bu $ekilde, asetilkolinin sinyal aktanm ve son-
Asetilkolin raki yik1m mekanizmas1, iskelet kas1 sinir lifleri noromtis-
HO ktiler kav$agmda oldugu gibidir. Olu$an kolin, sinir ur,;-
lanna geri almarak yeni asetilkolin senrezinde kullamhr.

Noradrenalin Sentezi, Uzakla~tmlmas, ve Etki Sure-


HO-b-r-CH2-NH2
si. Noradrenalin sentezi adrenerjik sinir liflerinin m;;larm-
OH daki aksoplazmada ba~lar; ancak veziktiller ic;inde tamam-
Noradrenalin larur. Teruel basamaklar ~unlardu:
l. Tirozin Hidroksilasyon ) Dopa
Postgangliyonik Sinir Sonlanmalarmda 2. Dopa Dekarboksilasyon .., Dopamin
Transmiter Salg1lanmas1 ve 3. Dopaminin vezikullere ta$mU1as1
Uzakla~tmlmasmm Mekanizmas1 .
4. Dopamm
Hidroksllasyon ) N
oradrena1m
.

Postgangliyonik Sinir Sonlanmalarmdan Asetil-


Adrenal medullada bu tepkime bir adun daha ilerleyerek,
kolin ve Noradrenalin Salg1lanmas1. Postgangliyo-
nik otonom sinir uc;lanmn, ozellikle parasempatik sinir a$agida gortildtigti gibi, noradrenalinin yi.izde 80'inin ad-
uc;lannm bir bi:iltimi.i, iskelet kas1 noromilskuler kav~ag1 renaline donti$mesini saglar:
ile benzerlik gosterir; ancak c;ok daha kuc;iikttir. Bununla
birlikte, parasempatik sinir liflerinin bin;ogu ve sempatik 5. Noradrenalin Mecilasyon ) Adrenalin
liflerin hemen hemen tamam1, inerve ettikleri organlar-
dan gec;erken efektor hticrelere sadece yakm temastadu- Noradrenalin sinir uc;lanndan salgilandiktan sonra
lar. Baz1 durumlarda uyaracaklan hucrelere ko~u olan salgilanma bolgesinden tic; yolla uzakla$tmhr: (1) Aktif
bag dokusunda sonlamrlar. Bu aksonlar efektor hi.icrelerin transport ile adrenerjik sinir sonlanmasma geriabm. Sal-
tizerinden veya yanmdan gec;tikleri yerlerde, genellikle va- gilanan noradrenalinin yi.izde 50 ile 80'i bu yolla uzakla$-
rihozite ad1 verilen kese ~eklinde geni~lemeler olu~turur. unltr. (2) Sinir sonlanmasmdan c;evredeki vi.icut s1v1lanna
Bu varikozitelerde asetilkolin ve noradrenalin transmiter- ve oradan da kana gec;i$. Kalan noradrenalinin btiyilk bir
lerinin sentezlendigi ve depoland1g1 veziktiller bulunur. boltimu bu yolla uzakla$tmhr ve (3) kuc;uk bir miktann
Aym zamanda bu keseciklerde asetilkolin veya noradrena- enzimlerle parc;alanarak uzakla$unlmas1. Bu enzimlerden
lin sentezi ic;in gerekli enerjiyi saglayan adenozin trifosfat biri sinir sonlanmalarmda bulunan morwamin ohsidaz, di-
sentezinde rol oynayan c;ok say1da mitokondri vard1r. geri de btitiin dokularda yaygm olarak bulunan hatehol-0-
Bir aksiyon potansiyeli akson sonlanmasma kadar ya- metil transfera.zd1r.
yild1g1 zaman, depolarizasyon sured, lif zanmn kalsiyum Genellikle, dogrudan dokuya salgilanan noradrenalin
iyonlarma olan gec;irgenligini arnrarak kalsiyumun sinir sadece birkac; saniye aktif durumda kahr. Bu da noradre-
sonlanmas1 veya sinir varikoziteleri ir,;ine di [i.izyonuna nalinirl dokudan geriahmmm ve difuzyon He uzakla~tml-
neden olur. Kalsiyum iyonlan sinir sonlanmalanmn veya masmm h12h oldugunu gosterir. Bununla birlikte, adrenal
varikozitelerin ic;:eriklerini lif d1~na bo~ltmalanna neden medulladan kana salg1lanan noradrenalin ve adrenalin,
olur. Boylece transmiter madde salg1lanm1$ olur. baz1 dokulara yay1hp katekol-O-metil transferaz ile par-
c;alamncaya kadar aktifhalde kahr. Bu parc;alanma ba$hca
Asetilkolin Sentezi, Salgilanma Sonras, Y1k1m1 ve karacigerde olur. Bu nedenle, noradrenalin ve adrenalin
Etki Suresi. Asetilkolin kolinerjik sinir liflerinin uc;lann- kana salg1land1gmda 10 ile 30 saniye kadar c;ok etkindir;
776
BOLOM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

ancak etkinlikleri bir He birkac; dakika ir;:inde azalarak ile belirlenir. Sonuc;ta, her bir organda olu~an etki diger
kaybolur. organlardan bi.iyiik olas1hkla farkhd1r.

Ba~hca iki Tip Asetilkolin Reseptoru


EFEKTOR ORGANLARDAKi RESEPTDRLER Vardir-Muskarinik ve Nikotinik Reseptorler
Olonom sinir uc;:lanndan salg1lanan asetilkolin, norad- Asetilkolin ba~bca iki tip reseptiiru etkinlf$tirir. Bunlar
renalin, veya adrenalin, efektor orgam uyarabilmek ic;:in muskarinik ve 11ilwtinik reseptorler olarak adlandmhrlar.
once efektor hiicrelerde ozgul reseptdrlere baglanmak zo- Bu adlann verilmesinin nedeni, bir cins zehirli mantardan
rundadir. Reseptor, hiicre zannm ch$ yiiziindedir ve pros- elde edilen bir zehir olan muskarinin sadece muskarinik
Letik bir grup olarak, hticre zanm enine ve tiimuyle kate- reseptorleri etkinle$tirmesi ve nikotinik reseptorleri et-
den bir protein molekulune baglarur. Transmiter madde, kinle~tirmemesi; buna kar$tllk nikotinin sadece nikotinik
reseptore baglanchgmda bu durum protein moleki.iliinde reseptorleri etkinle~tirmesidir. Asetilkolin ise her iki re-
tic; boyutlu yap1 degi~kligine yol ac;ar. Deg~ime ugrayan septorii de etkinlC$tirmektedir.
protein moleki.ili.i siklikla (1) hiicre zannm gec;:irgenligin- Sinyal mekanizmas1 olarak G-proteinlerini kullanan
de bir veya birden fazla iyona kar$1 degi~ikli.k saglayarak muskarinik reseplorler, parasempatik sinir sisteminin
veya (2) reseptor proteinin hiicre ic;ine bakan cliger ucuna poscgangliyonik noronlan tarafmdan uyanlan bi.ittin
bagl1 bir enzimi etkinle~tirerek veya etkisizl~tirerek htic- efektor hticrelerde bulundugu gibi, sempatik sisternin
reyi uyanr ya da basktlar. postgangliyonik kolinerjik noronlannm uyard1g1 hilcre-
lerde de bulunur.
Zar Ge~irgenligi Degi~imiyle Efektor Hiicrenin Uya- Ligand kap1h nikotinik reseptorler ownom gangli-
nlmas1 veya Bask1lanmas1. Resepcor proteini hi.icre yonlarda, hem sempatik, hem de parasempatik sisternin
zarl11l11 integral bir pan;as1 olclugundan, reseptor prote- pregangliyonik ve postgangliyonik noronlan arasmdaki
inlerinin yap1sal degi$ikligi protein molektilleri i<;indeki sinapslarda bulunur. (Bu reseptorler aynca birr;:ok oto-
nom olmayan sinir sonlanmalannda yer ahr. Omegin,
ac;1khklardan olu~n iyon hanallanni a(ar veya lwpatir.
noromi.iskiiler kav;;aktaki iskelet kas1 liflerinin zarlannda
Boylece, hticre zannm c;:e~itli iyonlara kar~1 gec;irgenligi
[Bolum 7'de tart1$tlm1$t1r] bulunur.)
degi$mi$ olur. Ornegin, sodyum ve/veya kalsiyum iyon
Bu iki tip reseptortin anla~1lmas1 ozellikle onemlidir;
kanallan s1k s1k ac;1lu ve ilgili iyonlann hticre ic;ine htzla
c;:unku bu iki tip reseptorden birini veya digerini uyarmak
girmesini saglayarak genellikle hi.icre zannm depolarizas-
veya bask1lamak ii;in t1pta s1klikla spesifik ilai;lar kulla-
yonuna ve hi.icrenin uyanlmasina neden olur. Ba$ka bir
mlmaktachr.
durumda, potasyum kanallan ac;:1hr, potasyum iyonlannm
hticre ch$ma r;:ikmas1 sonras1 hucre genellikle inhibe olur.
Adrenerjik Reseptorler-Alfa ve
<;unkii elektropozitif potasyum iyonlannm hucre d~ma
Beta Reseptorler
c;:1kmas1, hiicre i<;inin negatifligini artmr (hiperpolarizas-
yon). Aynca ban hucrelerde degi$en hucre ic;i iyon ortam1 Adrenerji.k reseptorler, alfa reseptdrler ve beta reseptdrler
hucre ic;:i bir etkiye neden olur, ornegin hilcre ir;:i kalsiyu- olmak iizere iki <;C$ittir. Alfa reseptorlerinin, alfa 1 ve alfa 2
mun dogrudan etkisiyle duz kas kas1lmas1 kolayla~1r. gibi farklt G-proleinleri ile baglannh iki biiyuk tipi var-
drr. Beta reseptorler beta 1 beta 2 ve beta3 reseptorler olarak
aynlmaktadu; <;tinkti belirli kimyasallar sadece belli beta
Reseptorlerin, Hiicrei~i "ikinci Haberci" Enzimleri reseptorleri etkilemektedir. Beta reseptorler sinyal aktan-
Degi~tirerek Etki Olu~turmas1. Reseptor i$levi ic;in di- mmda G-proteinlerini kullanmaktadular.
ger bir yol, hi.icre ic;i bir enzimi (veya hiicre i<;i ba$ka bir Adrenal medulla larafmdan lama salgilanan norad-
kimyasah) etkinle$tirmek veya etkisizle~tirmektir. Enzim renalin ve adrenalin, alfa ve beta reseptOrlerini uyarrna
<;ogu kez resepLoriin hticre ir;:ine bakan ucundaki bir re- a<;ISmdan baz1 farkhhklar gosterir. Noradrenalin ozellikle
septor proteinine baghd,r. Ornegin, adrenalinin hticrenin alfa reseptorlerini uyamken, beta reseptorlerini daha az
d1~mda bulunan reseptoriine baglanmas1, hilcre i<;indeki oranda uyarmaktad1r. Diger taraftan, adrenalin her iki tip
adenilil sihlaz enziminin eLkinligini artmr ve bu daha son- reseptori.i yakla~1k e~il duzeyde uyarmaktadu. Bu neden-
ra siklih adenozi11 monofosfat (cAMP) olu$umunu saglar. le, noradrenalin ve adrenalinin farkl1 efektor organlarda-
Bir<;ok farkl1 hucre i<;i etkinlik cAMP tarafmdan ba$laula- ki goreceli etkileri, organda bulunan resepcorlerin tipine
bilir; kesin etkinin nas1l olacag1 spesifik efektor hiicre ve baghdll'. Eger bunlann tiimu beta reseptorU ise, adrenalin
onun kimyasal mekanizmasma baghdir. daha etkin bit uyanc1 olacakt1r.
Boylece, bir otonom transmiter maddenin nas1l ban Tablo 61-l'de sempatiklerle denetlenen baz1 sistem ve
organlarda bask1lamaya, digerlerinde ise uyarmaya neden organlarda alfa ve beta reseptorlerin dagilnm ver~tir.
oldugu kolayca anla~1lmaktad1r. Bu, genellikle hucre za- Ban alfa i~levleri uyanc1 olurken, digerlerinin bask1layi-
nndaki reseptor proteinin yap1s1 ve reseptore baglanma- c1 olduguna dikkat ediniz. Bunun gibi, baz1 beta i;;levle-
smm bu proteinin konformasyonel durumuna olan etkisi ri uyanc1 ve digerleri de bask1layic1drr. Demek ki alfa ve

777
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Biitunle~tirici Norofizyo/oji

Tablo 61-1 Adrenerjik Reseptorler ve Fonksiyonu.


Alfa Reseptor Beta Reseptor SempaLik uyan irisin meridyonal liflerini hasarak pupil-
Vazokonstrikslyon Vazod i latasyon (t\2) lay, geni}letirhen, parasempatik uyan irisin sirki.iler haslan-
m liasaml1 pupillay1 daralt1r.
iris dilatasyonu Kalbin h1zlanmas1 (e ,)
B6li.im 52'de ac;:1kland1g1 gibi, pupillayt denetleyen pa-
Intestinal gev~eme Kalp kas, gi.lr; artI~1(~ 1) rasempatikler, goze fazla 1?1k geldigi zaman refieks olarak
int estinal sfinkter intestinal gev~eme 2) (e uyanhrlar. Eu refleks, pupilla ac;:1kl1giru kii<;Ultur ve reti-
kas, lmas, Uterus gev~emesi (ti) naya dU$en 1$tk miktanm azalnr. Diger taraftan, heyecan
Pilomotor kasdma Bronkodilatasyon (ti) durumunda sempatil<ler uyanbr ve boylece pupilla ac;1kl1g1
Mesane sfinkteri kas1 lmas1 Kalorigenezis ((~2 ) biiyiir.
Lensin (mercegin) odaklanmas1, hemen hemen Li.imtiy-
Norotransmiter salm1m1rnn Glikojenoliz ((e}
bask1lanmas1 (a.2)
le parasempatik sinir sistemi tarahndan deneclenir. Mercek
Lipoliz @,)
Mesane duvari gev~emesi (ti} nonnalde radyal ligamemlerinin ic;sel (intrensek) elastik
Termogenezis ((e} gerimi ile yass1 durumda tutulur. Parasempatik uyan, mer-
eek radyal ligamentlerini di$tan halka ~eklinde c;evreleyen
ve diiz kas lillerinden olu$an siliyer hast kasar. Bu kas1lma
ligamentin gerimini dii~iiriir ve mercegin daha d1$bUkey
(konveks) olmas1111 saglar. Bu, goziln yakmdaki nesnelere
beta reseptorlerinin uyarma ve baslalamayla zorunlu bir odaklanmasma neden olur. Odaklanma mekanizmas1 Bo-
liim 50 ve 52 de g6zUn ~levleri ile ilgili olarak taru~lm~nr.
il~kisi yoktur; ancak sadece belli bir efektor organdaki
Vucuttaki Bezler. Nazal, lahrimal, tiilturuh ve bir<;ok
reseptorlere hormonlann afmitesiyle il~kiliclir.
sindirim sistemi bezleri parasempalik sinir sistemi tarafm-
Kimyasal olarak adrenalin ve noradrenaline benzeyen
dan guc;lu bic;imde uyanld1gmda, genellikle bol miktarda
sentetik bir hormon olan izopropil noradrenalin, beta re-
sulu bir salg1 yaparlar. Sindirim kanah bezlerinden kanahn
septorler uzerinde son derece guc;lu bir etki gosterirken, yukan b6lumiindekiler (6zellikle agiz ve midede bulunan-
alfa reseptorlere kar$1 etkisizdir. lar) parasempatikler tarafmdan <;ok guc;lii uyanlir. Ote yan-
dan ince ve kalm bagrrsaktaki bezler 6ncelikle ince bagir-
SEMPATiK VE PARASEMPATiK UYARIMIN saktaki yerel etkenler ve intesli na! enterili sinir sistemi ile,
UYARICI VE BASKILAVICI ETKiSi <;ok daha zayif olarak da otonom sinirler Ue deneclenfr.
Sempatik uyan, sindirim kanalmdaki salg1 hticreleri-
Tablo 61-2'de parasempatik ve sempatik sinirlerin uyan-
nin c;oguna dogrudan etki ederek yiiksek oranda enzim ve
mmm vucudun farkh viseral organlannm i$levleri uzerine
mukus ic;eren der~ik bir salgmm olu~masm1 saglar. Aynca
etkileri listelenmi$tir. Bu tabloya gore, sempatik uyanmtn
sempatik uyan, salg1 bezlerini besleyen kan damarlanmn
bazi organlarda uyanct, digerlerinde ise bash1.lay1c1 ethili daralmasma yo! ac;ar ve bu yolia bazen bezlerin salgi hmm
oldugu gorii!mehtedir. Aym ~ehilde parasempatih uyanm azalnr.
da baz,. organlarda uyanct, digerlerinde baskilaym etkiye Sempatik sinirlerin uyamm ter bezlerinin <;:ok miktarda
neden olmaktad1r. Aynca sempatik uyan baz1 organlar- ter salgtlamasma neden olurken, parasempatik sinirlerin
da uyarmaya yol ac;arken, parasempatik uyan bask1lama uyanm1 hi<;bir elki yapmaz. Diger yandan, ter bezlerine
yapar; bu da iki sistemin bazen birbirine zit c;ah$t1klanm giden sempatik lifierin c;ogu lwlinerjiktir (avuc; ic;i ve ayak
gostennektedir. tabanma giden c;ok az miktardaki adrenerjik Liller hari<;);
fakat, birc;ok organ iki sistemden biri tarafmdan bas- oysa diger sempatik liflerin tamanuna yakm1 adrenerjiktir.
km olarak denetlenir. Belirli bir organda sempatik veya Aynca, ter bezleri temel olarak hipotalamusta parasempaLik
parasempatik uyanmm uyan m1 yoksa baskilama m1 merkezler olarak kabul edilen merkezler tarafmdan uyan-
yapacaguu ar;1klayan bir genelleme yoktur. Bu nedenle, lrr. Boylece terleme her ne kadar anatomik olarak sempatik
sempatik ve parasempatik ~levi anlamak i<;in Tablo 61- sinir sistemi ile dagtlan sinir lifleri ile denedeniyorsa <la,
parasempatik bir i;;lev olarak kabul edilebilir.
l 'de goruldugu gibi, bu iki sinir sisteminin her organdaki
Koltuk aln apokri11 bezleri sempatik uyan sonucu koyu
farkh i~levlerinin tilm!ini.i ogrenmek gerekmektedir. Bu
ve kokulu bir salgi yapar; ancak parasempatik uyanya
i$levlerden bazilanmn a~ag1da oldugu gibi daha aynnt1h
yamt vennez. Bu salgi kayganla~t1nc1 bir i$lev gostererek
bic;imde ac;:1klanmaya gereksinimi vardu. omuz ekleminin alunda i<; yuzeylerin kayina harekederini
kolayla~llnr. Apokrin bezler, embriyolojik olarak ter bez-
Sempatik ve Parasernpatik Uyanm1n Spesifik Organlara leri ile yakm ili$kili olmalanna kar$m, kolinerjik lifierden
Etkisi
daha <;ok adrenerjik Iffier ile ve merkezi sinir sisteminin
Gozler. G6ziln iki i$levi otonom sini.r sistemi rnrafmdan parasempatik merkezlerinden c;ok, sempatik merkezleri ile
denetlenir. Bunlar (1) pupilla ac;1khg1 ve (2) lensin odak- denetlenir.
lanmas1d1r.

778
BOLOM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

Tablo 61-2 Vucudun ~e~itli Organlari 0zerine Otonom Etkiler


Organ Sempatik Uyanlmanm Etkisi Parasempatik Uyar1lmanm Etkisi

Goz
Pupilla Dilatasyon Konstriksiyon
Siliyer kas Hafif gev~eme (uzak gormede) Konstriksiyon (yak1n gormede)
Bezler Vazokonstriksiyon ve az miktarda sekresyon Bol sekresyon uyanmI (enzim salg1layan
Nazal bezlerden bin;ok enzlm)
Gozya~•
Parotis
Submandibular
Mide
Pankreas
Ter bezler Bol terleme (kolinerjik) Avu~ i~inde terleme
Apokrin bezler Koyu, kokulu sekresyon Etklsiz
Kan damarlan <;ogunlukla konstriksiyon <;ogunlukla az etkili veya etkisiz
Kalp
Kasi Nab1z art1~I Nab1z azalmas1
Kas1 lma kuvvetinde artma Kas1lma kuvvetinde azalma (ozellikle
atriyumlarda)
Koronerler Dilatasyon (~); konstriksiyon (ex) Dllatasyon
Akcigerler
Bron~lar Dilatasyon Konstriksiyon
Kan damarlan Hafif konstriksiyon Dilatasyon?
Bag1rsak
Lumen Peristaltizm ve tonusta azalma Peristaltizm ve tonusta artma
Sfinkter Tonusta artma (~ogunlukla) Gev~eme (~ogunlukla)
Ka raciger Glikoz serbestlemesi Az miktarda glikojen sentezi
Safra kesesl ve safra yollan Gev~eme KasIlma
Bobrek ldrar ~1k1~1nda azalma ve renin salg1s1nda Etkisiz
artma
Mesane
Detrusor Gev~eme (hafif) Kas1 lma
Trigon Kas1lma Gev~eme
Penis EJakulasyon Ereksiyon
Slstemik arterlyoller Konstriksiyon Etklsiz
Kann i~i organlar Konstrlksiyon (adrenerjik a) Etkisiz
Kas Dilatasyon (adrenerjik ~)
Dllatasyon (kolinerjik)
Derl Konstriksiyon Etklslz
Kan
KoagO lasyon Artma Etkisiz
Gllkoz Artma Etkisiz
Llpidler Artma Etklslz
Bazal metabolizma %100'e kadar artma Etkisiz
Adrenal medulla sekresyonu Artma Etkisiz
Mental aktlvlte Artma Etkisiz
Piloerektor kaslar Kas1lma Etkisiz
lskelet kas1 Glikojenolizde artma Etklsiz
Kuvvet art1~1
Yag hucreleri Lipoliz Etkisiz

779
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

Gastrointestinal Sistemin intramural Sinir Pleksu- gii{:lii vagal parasempatih u>7an kalbi neredeyse durdurabilir
su. Gastrointestinal sislem, intramural pleksus veya intesti- veya bazen ger<;:ekten birka,; saniye durdurabilir ve arteryel
nal enterik sinir sistemi olarak bilinen kendi intrinsik sinir basmc1 tamamen veya biiyUk oranda dU~Urebilir.
sistemine sahiptir. Bununla beraber, beyinden kaynaklanan Sempatik ve Parasempatik Uyarmm Vucudun Di-
hem parasempatik hem de sempatik uyan, ozellikle intra- ger i~levlerine Etkisi. Sempatik ve parasempatik denetim
mural pleksustaki ozgiil etkileri amrarak veya azaltarak sistemleri onemli olmalan nedeniyle, burada ayrmulanyla
sindirim yollannm etkinligini de~tirebilir. Parasempatik ele ahnmayan bin;ok viicut i~levine denelim etkisi, kitabm
uyan, genellikle bagirsaklarm ilerletici peristaltik hareket- degi$ik yerlerinde yeniden tart1~ilm1~ur. Gene.Hilde karaci-
lerini arurarak ve sfinkterleri gev$eterek sindirim kanahn- ger kanallan, safra yollan, safra kesesi, Ureter, mesane ve
daki i~erigin kanal boyunca h1zh bir ~ekilde ilerlemesini bron$lar gibi endodermal yap1lann ~ogu sempatik uyan
saglar. Bu ilerletici etki daha once tammlandig1 gibi sindi- ile bask1lamrken, parasempatik uyan ile uyanhr. Sempatik
rim yollanndaki bir~ok bezin salg1lama hmnm e~zamanl1 uyannm metabolik etkileri de vardir: Karacigerden gliko-
aru~yla birlikte gider. zun serbestlenmesini saglar, kan glikoz konsantrasyonunu
Sindirim sisteminin normal i~levi sempatik uyanya faz- arum, karaciger ve kasta glikojenolizi, kas kuvvetini, bazal
la bag1mh degildir. Bununla bernber, gu~lii sempatik uyan metabolik luz1 ve mental etkinligi artmr. Son olarak, Bohim
peristaltizmi bask1lar ve sfinkterlerin tonusunu arnnr. Net 81 ve 82'de a,;1kland1gi gibi, sempatik ve parasempatikler
sonw; besinlerin kanal boyunca ilerlemesinin biiyiik ol~ii- erkek ve di~i cinsel davram~larmm yerine getirilmesi ile de
de yava~lamas1 ve bazen de kabIZl1ga neden olacak kadar ili$kilidir.
sekresyonun azalmas1du.
Kalp. Sempatik uyan genellikle kalbin tlim etkinligini
artlru. Bu hem kalp frekansmm, hem de kalp kas1lma kuv-
vetinin art1~1yla birlikte seyreder.
Parasempatil< uyan genelde zll etki yapar (kalp h1z1 ve ADRENAL MEDULLANIN i$LEVi
kalp kas1 kas1lma kuvveti azal1r). Bu etkileri b~ka bir $e-
kilde ifade elmek gerekirse, agir egzersizde sempatik uya- Adrenal medullaya giden sempatik sinirlerin uyanm1 bii-
n kalbin pompa etkinligini artmrken, parasempatik uyan ytik miktarda adrenalin ve noradrenalinin kana sahnma-
azalur. Parasempatik uyan, kalbin yorucu etkinlikler ara- sma neden olur ve bu iki hormon kan yoluyla viicudun
biittin dokulanna ta~mu. Ortalama olarak salgmm %80
smda din1enme seviyesine doni.i~iinii saglar.
kadan adrenalin, %20 kadan <la noradrenalindir. Bununla
Sistemik Kan Damarlan. Sistemik kan damarlannm
beraber, bu oran farkh fizyolojik ko~ullarda onemli olc;ii-
c;.ogunlugu, ozellikle abdominal ic; organlann ve ekstremi-
telerin deri damarlan, sempatik uyan ile daraltr. Parasem- de degi$i.r.
Dola~1mdaki adrenalin ve noradrenalini.n farklt organ-
patik uyan, yiizi.iu k1zaran bolgeleri gibi smirh bolgelerdeki
lardaki etkisi, dogrudan sempatik uyanm etkisinin nere-
damarlarm geni$lemesi hari<;:, kan damarlanrun c;.oguna ne-
deyse aymdir; ancak hormonlarm kandan uzakla~unlma-
redeyse hie;. etki yapma111aktad1r. Baz1 ko~llarda sempalik-
lan yava$ oldugundan (2-4 dakikahk siirenin tizerinde)
lerin beta i$levi, normal sempatik vaskUler daralma yerine,
ethi1eri 5-10 kat daha uzim surer.
vaskU!er geni$lemeye yol ac;.ar; ancak bu genellikle ~ogu
Dola~mdaki noradrenalin, viicudun kan damarlannm
lean damarlarmda beta etkinliklere baskm olan sempatik
c;ogunda daralmaya neden olur. Aynca kalp etkinligini ar-
alfa vazokonstri.ktor etkilerin baz1 ilac;larla engellenmesi
um, sindirim yollannda bask1l.anmaya ve gozlerde pupil-
d1~mda nadiren goruli.ir.
lalanm geni~lemesine yol ac;ar.
Sempatik ve Parasempatik Uyar1mm Arteryel Ba-
Adrenalinin etkisi hemen hemen noradrenalinin etkisi
smca Etkisi. Arteryel basmc; iki faktor tarafmdan belirle-
ile aymd1r, ancak etki $ekli bazJ farkhhklar gosteri.r. ilk
nir. Bunlar; kamn kalp tarafmdan ileriye dogru f1rlaubnaS1
olarak, adrenalin beta reseptorlerini daha gii<;lti uyard1-
ve damarlar boyunca kanm akt$ma kar$t geli$en periferik
gmdan kalple ilgili uyanm tizerine, noradrenalinden daha
direm;tir. Sempatik uyan hem kalbin kam firlatma gi.lcU-
bi.iyiik bir etkiye sahiptir. 1kinci olarak, noradrenalinin
ni.i, hem de kan akmuna kar!_il periferik direnci artlrarak
kastaki kan damarlannda yapt1g1 giic;lii daralmaya oran-
arteryel basmc;ta belirgin akut bir arU$<l neden olur. Ancak,
la, adrenalin r;ok daha az bir daralma yapar. Kastaki kan
sempatilder aym anda bobreklerin tuz ve su lutulmasm1
damarlan biitiin vticut damarlan ic;erisinde btiyiik bir
uyarmad1klan siirece, kan basmct Uzerine uzun si.ireli de-
boltim olu$turdugundan, noradrenalinin toplam perifer
g~tirici etkileri oldukc;.a azdir.
direncini arurarak kan basmcm1 yiikseltmesi, ozel bir
Diger taraftan, vagal sinir yoluyla orta derecede para-
oneme sahiptir. Buna kar$1Il, kalp debisini daha fazla aru-
sempatik uyan kalbin pompalama giicUni.i azalt1rken, pe-
ran adrenalinin, arteryel basmi;; art1$t Uzerine etkisi daha
riferik diren~ i.izerine hemen hemen hic;bir etkisi olmaz.
kiic;tik boyutludur.
Bundan dolay1 vagal sinir uyanmmm olagan etkisi kan
Adrenalin ve noradrenalin etkileri arasmdaki ii<;tincii
basmcm1 hafif derecede di.i~iinnek ~eklindedir. Ancak fOk
bir fark, doku metabolizmas1 Uze1indeki etkileriyle ilgi.li-

780
BOLOM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

dir. Adrenalin, noradrenaline gore 5 -10 kat daha buyuk matik sinir sisteminin tam etkinligi ic;in saniyede 50-500
bir mecabolik etkiye sahiptir. Gerc;ekcen, adrenal medul- veya daha fazla impuls (de;;arj) gereklidir.
ladan salgtlanan adrenalin, buttin vi.icuclun metabolik h1-
z1m normalin %100'ti kadar arurabilir ve bu yolla biittin SEMPATiK VE
vi.icuclun etkinligi ve uyanlabilirligini yukseltir. Adrenalin PARASEMPATiK "TONUS"
diger metabolik etkinlikleri de artmr. Ornegin, kas ve ka- Sempatik ve parasempatik sistemler devamh etkin du-
racigerdeki glikojenolizi ve kana glikoz serbestlemnesini rumdadir ve bu var olan temel etkinlik diizeyleri s1ras1yla
h1zlandmr. sempatik tonus ve parasempatih tonus olarak bilinir.
Ozet olarak, adrenal medullamn uyanm1, tilm vucutta Tonusun onemi, bir si11ir sisteminin uyan lan organm
dogrudan sempatik uyanmla hemen hemen aym etkileri aktivitesini hem artJrabilmesine, hem de azaltabilmesine
g6steren hormonlann salmmasma neden olur. Tek £ark, olcmak saglamas1d1r. Omegin, sempatik tonus, normal
adrenal medulla uyanmmda, bu etkilerin uyanm sona olarak hemen hemen tiim sistemik arteriyollerin c;:aplan-
erdikten soma 2-4 dakika gibi bir siire devam etmesidir. m, en yuksek c;apm yakla~1k yansma kadar darahm$ du-
rumda tutar. Sempatik uyan dozunun art1;;1yla bu damar-
lar daha fazla daralabilir. Diger taraftan, normal tonusun
Sempatik Sinir Sistemi i~levinde Adrenal Medulla- azalmas1yla damarlar geni~leyebilir. Eger arka planda sii-
nm Onemi. <;:e$illi organlar sempatik sinirlerle dogrudan rekli bir sempatik tonus bulunmasayd1, sempatik sistem
uyanld1gmda, hemen her zaman aym anda adrenal me- yalmzca vazokonstriksiyon yapabilir; asla vazodilatasyon
dulladan da adrenalin ve noradrenalin sahverilir. Boylece, yapamazdi.
organlar dogrudan sempatik sinirlerle ve dolayh olarak Bir ba~ka ilginc; tonus omegi de, sindirim yollannda-
adrenal medulla hormonlan ile olmak i.lzere e$zamanlt ki parasempatiklerin "tonusu"dur. Cerrabi olarak vagus
olarak iki yoldan uyanlm1;; olur. Bu iki yonlii uyan birbi- sinirle1inin kesilmesiyle bagusaklann biiyiik boliimiinun
rini destekler ve genellikle birbirinin yerini tutabilir. Or- parasempatik inervasyonunun kaldmlmas1, ciddi ve uzun
negin, farkh viicut organlanna giden dogmdan sempatik siireli mide ve bagirsak "atoni'sine neden olabilir. Atoni,
yollann kesilmesi, bu organlann uyarunlanm tamamen gastrointestinal sistemde normal ilerletici hareketin c;:ogu-
nu engelleyerek ciddi ve uzun si.lreli kab1zhga yol ac;ar.
ortadan kaldmnaz. C:iinkii kan dolasunma bala noradre-
Bu da gastrointestinal sistemde normal ko~ullarda para-
nalin ve adrenalin sahverilmektedir ve bunlar organlan
sempatik tonusun gerekliligini gostermektedir. Bu tonus
dolayl1 olarak uyanrlar. Aym $ekilde, her iki adrenal me-
beyin tarafmdan azalttlabilir veya artmlabilir. Bu yolla,
dullanm c;ikanlmas1 genellikle, sempatik sinir sisLelninin sindirim yollannm hareketliligi engellenebilir veya etkin-
c;ah$mas1 iizerine az ve onernsiz bir etkiye sahiptir; c;iinkii le;;tirilebilir.
dogrudan sempatik yollar hemen hemen gerekli biitun
i$levleri yerine getirebilmektedir. Boylece, sempatik uya-
nmm ikili mekanizmas1, birinin kaybmda digerinin onun Adrenal Medulla Tarafmdan Belirli Bir Di.izeyde Si.i-
yerini tuttugu bir gi.ivenlik etkeni olu~turur. rekli Salg1lanan Adrenalin ve Noradrenalinin Neden
Adrenal medullanm bir ba~ka onemi de, dogrudan Oldugu Tonus. Adrenal medulladan normal dinlenme
sempatik liflerle inerve edilmeyen vucut yapuarmm ad- durumunda salgtlanma hm, adrenalin ic;in yakla$1k 0,2
renalin ve noradrenalin tarafmdan uyarabilmesidir. Or- µg/kgldak ve noradrenalin ir.;in yakla~ik 0,05 µg!kg/dak
negin, viicuttaki tiim hi.icrelerin ancak c;:ok kiic;:ilk bir kadardrr. Bu miktarlar onemlidir; c;:iinkti kardiyovaskuler
boliimilniln dogrudan sempatik liflerle inerve edilmi~ ol- sisteme dogrudan giden Lum sempatik yollar kesilse bile,
masma kar$ID, bu hormonlann ozellikle de adrenalinin bu miktarlar kan basmcm1 hemen hemen normal di.izeyde
etkisiyle viicudun neredeyse her hticresinin metabohk Lutmaya yeterlidir. Bu nedenle, sempatik sinir sisteminin
h1z1 artar. tonusunun, dogrudan sempatik uyanma ek olarak, adre-
nalin ve noradrenalinin temel dtizeyde salg1lanmasma da
bagh oldugu ac;:ikc;:a goriilmektedir.
UYARAN SIKLIGININ SEMPATIK VE
PARASEMPATiK ETKi DERECESiYLE Denervasyon Sonras1 Sempatik ve Parasempatik
iLiSKiSi Tonus Kaybmm Etkisi. Bir sempatik veya parasempatik
siuir kesildikten hemen sonra, inerve ettigi organ, sempa-
Otonom sinir sistemi ve somatik sinir sistemi arasmdaki tik veya parasempatik tonusunu kaybecler. Ornegin, bir-
6zel bir farkhl1k da otonom efektorlerin tam etkinligi ic;:in r.;ok kan damanmn sempatik sinirlerinin kesilmesi 5-30
dii$iik bir uyaran frekansmm yeterli olmas1dir. Genel ola- saniye ic;inde anlamh vazodilatasyona neden olur. Bunun-
rak, her birkac;: saniyede sadece bir sinir uyanrm, nonnal la beraber, dakika, saat, giin ya da haftalar ic;inde damar-
sempatik ve parasempatik etkiyi devam ettirmek ic;:in ye- lann diiz kaslannm intrenseh tonusu artar. Bir ba~ka deyi~-
terlidir. Bu sinir liOerinin saniyede 10-20 de~arj yapmalan le, di.iz kas kas1lma kuvvetindeki am~a bagh olan tonus
tam bir etkinlik durumuna neden olur. Buna kar~1hk, so- art1~1 sempatik uyanma bagh degil, di.iz kas liflerindeki
781
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butanle~tirici N6rofizyo/oji

~ 400
as
'.!;! serbestlenmemesi durumunda, efektor hi.icrelerin postsi-
g naptik zarlanndaki reseptorlerin sayismm artmas1, (bazen
e
~ 200
C: J
Stellat ij"""'""',;"'
gangliyonektom f
"
ayn1 test
zundaki etkisi
birkac;: kat) nedenlerden birisiclir. Bu stirec;:, reseptorlerin ar-
tan dtizenlemesi (up-regulation) olarak adlandmhr. Boyle-
as ce, hormonun belirli bir dozu dola~1ma enjekte edildiginde

as Noradrenalinin test efektoriln cevab1 c;:ok buyuk oranda artar.
"C
0 dozunun etkisini
~ 0
0 1 2 3 4 5 6 Otonom Refleksler
Haftalar
Vi.icudun i<; organlarla ilgili i~levlerinin c;ogu otonom ref-
~el<il 61-4. Sempatektominin kol kan aktm1na etkisi ve noradrenalinin leksler yoluyla dtizenlenir. Bu reflekslerin i{;levleri, organ
bir t est dozunun sempatektomlden once ve sonraki etklleri ve vaskuler
sistemlerinin i~levi ile i~kili olarak kitabm farkh konula-
yap1nm norad renali ne ka r~1a~m duyarflhg1 gorulmektedir.
nnda taru~ilmaktad1r. 6nemlerini belirtmek ac;1smdan bir-
kac;:ma burada k.tsaca deginelim.
Kalp Damar Sistemiyle ilgili Otonom Refleksler.
Kalp damar sistemdeki birc;:ok refleks, ozellikle arteryel
kimyasal uyumlara baghd1r. Bu intrensek tonus sayesinde, kan basmcrrun ve kalp htzinm denetimine yard.Jmc1 olur.
neredeyse normal bit vazokonstriksiyon yeniden saglanrr. Bunlardan biri olan baroreseptor refleks, Boli.im 18 de kalp-
damar sistemiyle ilgili diger reflekslerle birlikte tarumlan-
Sempatik ve parasempatik tonus kayboldugu zaman
m1~t1r. K.Isaca, baroresepl6rler ad1 velilen gerim reseptorleri,
efektor organlann <;ogunda genellikle aym olaylar goz- karotis arterleri ve aort yayi gibi btiyi.ik arterlerin duvar-
lenir. Yani, k1sa zamanda intrensek dengeleme geli~erek, lannda yerle$~lerclir. Bunlar yi.iksek basm.; ile gerildigi
organ i~levi hemen hemen normal ba~langu; diizeyine zaman, beyin sapma sinyaller gonderilir. Buradan, kalbe ve
geri cloner. Bununla beraber, parasempatik sistemdeki kan damarlanna giden sempatik impulslar engellenerek ve
kompansasyon bazen aylar surebilir. Omegin, kardiyak parasempatikJe.r uyanlarak arte1yel bas1Dc1D normal degeri-
vagotomiden soma kalbin parasempatik tom.is kaybmda ne dtismesi saglarur.
kopekte kalp hlZI dakikada 160'a kadar yi.ikselir ve bu h1z Sindirim Sistemi Otonom Refleksleri. Sindirim
6 ay soma bile k 1Smen yi.lksek kahr. yollannm en list bohimii ve rektum, temel olarak otonom
reflekslerle denetlenir. Ornegin, i$tah a<;1c1 besinlerin ko-
kusu veya besinlerin ag12da bulunmas1, burun ve agudan
baslay1p beyin sapmdaki vagal, glossofaringeal ve salivator
c;ekirdeklere giden sinyalleri baslam. Bu c;ekirdekler para-
Denervasyon Sonras1 Sempatik ve Parasempatik Or-
sempatik sinirler yoluyla sinyalleri ag1z ve midenin salg1
ganlarm Denervasyon A~m Duyarhhg1. Sempatik veya
bezlerine ileterek, besinler henuz agiza girmeden once, sin-
parasempatik sinirin kesihnesinden bir hafta kadar sonra,
dirim swtlanmn salg1Ianmasma yol ar;ar.
inerve edilen organ enjekte edilen noradrenalin veya asetil-
Sindilim kanalmm diger ucuodaki rektum, d1$k1 ile
koline gi.derek daha duyarlt duruma gelir. Bu etkj, Sekil 61-
doldugu zaman gerilir ve buradan kalkan duysal impulslar
4'de gost.erilmi?tir. Burada gori.iliiyor ki sempati.klerin devre
medulla spi.nalisin sakral k15mma ula;;1r. Buradan ba$layan
d1~1 b1rak1lmasmdan once, on kol kan almrn yakla~1k 200
relleks sinyaller, parasempatikler yoluyla t.ekrar kolonun
mVdak. kadardir ve noradrenalin test dozu kan aklmmda
distal bolfunune gelir. Bu sinyaller sonucunda geli$en gti<;li.i
ancak bir dakika kadar devam eden hafif bir azalma ya par.
peristaltik kastlmalar chsktlamaya neden olur.
Daha sonra, stellat gangliyonektomi sonras1 normal sempa- Diger Otonom Refleksler. Mesancnin bo~lmas1 da
tik tonus kaybolur. ilk olarak, kan ala.n11 damar conusunun rektumun bosalmasmm denetimi gibidir. Mesanenin geril-
kalkmasmdan dolay1 belirgi.n olarak artar. Ancak, gunler mesinden dogan impulslar medulla spinalisin sakral boli.i-
ya da haftalar sonra damar kas yapJSnun intrensek tonusu mune iletilir. Bu da refleks olarak mesanenin kas1lmast ve
giderek artar; boylece sempatik tonus kayb1 bi.iyi.ik oranda urin er sfinkterlerin gev$1!mesi sonucu isemeye yol a.;ar.
dengelenir. Daha sonra noradrenalin tekrar test dozunda Bunun yamnda, onemli cinsel refleksler de hem beyin-
verildiginde, kan ak1m1 daha oncekinden c;ok daha fazla den gelen pSi$ik uyanlarla hem de cinsel organlardan gelen
dii~er. Buda kan damarlannm noradrenaline ka~• eskisine uyanlarla ba$lauhr. Bu kaynaklardan gelen uyanlar medul-
oranJa 2-4 kat dah.a duyarh hale geldigini gostermektedir. la spinalisin sakral bolilmtinde toplanarak, erkekte bashca
Bu ilginc;: durum, denervasyon ~m duyarl1hg1 olarak bilinir. para.sempatik erkinlik ile once ereksiyona, ve sonra da k,smen
Hem sempatik, hem de parasempatik organlarda gortilen sempatih ethinlik ile ejakiilasyona neden olur.
bu ilginc; durum baz1 organlarda digerlelinden daha belir- Pankreas salg1S1, safra kesesinin bo$almas1, bobrek-
gindir ve yarutlar on katma c;1kacak kadar anabilir. lerden idrar auhnas1, terleme, kan glikoz dtizeyi ve diger
Denervasyon A~1r1 Duyarhhgmm Mekanizma- bin;:ok i<; organlarla ilgili i$levi dene.tleyen diger otonom
s1. Denervasyon a~m duyarhligmm nedeni ancak kismen refleksler, kitabm diger boliimlerinde aynnllh olarak tar-
bilinmektedir. Sinapslarda noradrenalin veya asetilkolin U.$1lm~tir.

782
BOLOM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

ORGANLARIN SEMPATiK VE SEMPATiK SiNiR SiSTEMiNiN "ALARM" VEYA


PARASEMPATiK SiSTEMLER "STRES" YANITI
TARAFINDAN BAZI DURUMLARDA Sempatik sinir sistenrinin biiyiik boli.imiinde aym anda
SINIRLI, DIGER BAZI DURUMLARDA DA kitlesel bo$al1mrn olmas1 s1rasmda, bu aksiyon viicudun
KiTLESEL UYARIMI $icldetli kas etkinligi yapabilme yetisini bir<;ok yoldan ar-
Sempatik Sistem Bazen Kitlesel Bo~ahmla Yanit Ve- um. Bunlar $i:iyle ozetlenebilir:
rir. Bazt durumlarda sempatik sinir sisteminin neredeyse l. Arteryel kan basmcmm artmas1
btitiinii bi rlikte bir birim gibi bo~ahm (de;,arj) yapar ve 2. Etkin olan kaslarda l<an ak1m1 artarken, htzh mo-
bu ilgin~ durum kitlesel bo~altm olarak adlandmlu. Bu, tor etkinlik ic;in gereksinim duyulmayan bobrekler
stkltkla hi.potalamusun, deh~el, korku veya siddetli agn ve gastrointestinal sistemde kan akunmm azalmas1
ile etkinle;,mesi durumunda goriilur. Sonw;, ktsaca tart1- 3. Tilm viicutta hiicresel metabolizma h1zmm artma-
~acagumz gibi, alann ya da stres yamt1 ad.i verilen, btitiin s1
viicuda yayilan bir Lepki durumudur. 4 . Kan glikoz konsantrasyonunun artmas1
Diger durumlarda sempatik etkinlesme, sistemi.n izole 5. Kasla ve karacigerde glikolizin artmas1
boh:imlerinde ortaya <;tkar. Onemli ornekler soyle strala- 6. Kas gi.ici.ini.in arLmast
nabilir: 7. Mental aktivi tenin arcmas1
1. Is1 diizenlemnesi stirecincle, sempatiklerle inerve 8. Kan koagiilasyon h1zuun arcmas1
eclilen cliger organlan etkilemeden, sempatikler Biitiin bu etkilerin toplarru sonucunda ki$i baska LilrlU
terlemeyi ve derideki kan ak1mm1 clenetlerler. miimkiin olamayacak, giidti bir fiziksel etkinlik gostere-
2. Bir<;ok "lokal refleksler'e kattlan cluysal aferent lif- bilir. Genellikle sempatik sistem mental veya fiziksel stresle
ler, periferik sinirlerle merkeze, sempatik gangli- uyanldtgmclan bu siscemin amacmm stres durumlannda
yonlara ve medulla spinalise dogru giderler ve ile1i vticuda fazladan bir etkinlik saglamak oldugu soylenebi-
derecede lokalize olmus refleks yamtlara neden lir. Bu durum sempatik stres yamt, olarak adlandmhr.
olurlar. Ornegin, bir deri bl~lgesinin 1s1t1lmas1 bol- Sempatik sislem ozellikle bir<;ok duygusal durumda
gesel vazodilacasyona ve bolgesel terlemeye neden kuvvetle etkinlenir. Omegin, genellikle hipotalamusun
olurken, sogutulmas1 z1L etkiler clogurur. uyanmmdan kaynaklanan ofke durumlannda, sirlyaller
3. Sindirim yollanmn islevlerini. denetleyen pek <;ok a~ag1ya dogru beyin sap1 retikuler formasyonu tizerinden
sempatik reflekse ait sinir yollan medulla spinalise omurilige iletilerek, yaygm sempaLik de$arjlann olu~ma-
bile gi.rmez; devresini yalmzca paravertebral gang- sma neden olur ve yukanda stralanan sempatik siirec;:ler
liyonlardan tamamlar. Sempatik sinirlerle tekrar h1zla ortaya <;tkar. Bu durum, sempatik alarm yamt, olarak
bagirsaklara doncn refleksin eferent kolu bagirsa- ve aym zamanda sava~ ya da ha~ yamt1 olarak da adlan-
gm motor veya salg1lama etkinligini deneller. dmhr. (:Unkii bu ko~ullarda hayvan yerinde kalip kavga
etmeye veya ka<;maya karar verir. Her iki durumda da
Parasempatik Sistem Genellikle Ozgun Lokal Yamt- sempaLik alarm yamu, hayvanm bunclan sonraki aktivite-
lara Neden Olur. Parasempatik sistemin clenetim ~levi lerinin daha gii<;lil olmas1m saglar.
genelhkle buyi\k okiide spesifiktir. Ornegin, parasempa-
tik kardiyovaskuler refleks genellikle sadece kalbi elkile-
OTONOM SiNiR SiSTEMiNiN MEDULLA
yerek, kalp hmm aru.nr ya da azalur. Bunun gibi, diger
OBLONGATA, PONS VE MEZENSEFALON
parasempatik relleksler ba$hca ag1zdaki bezlerde salg1la-
TARAFINDAN DENETLENMESi
maya yol ac;arken, diger ba21 durumlarda mide bezlerinde
salgtlamaya neden olurlar. Son olarak, d~ktlama refleksi- Beyin sapmm retikuler macldesinde, medulla, pons ve
nin bag1rsagm diger boliimlerine biiyiik oranda bir etkisi mezensdalonun solitar 1raktusu boyunca ve bir<;ok ozel
yoklur. <;ekirdekte bulunan c;:ok saytcla noron alani (~ekil 61-5)
Ancak, birbiriyle yakm ili-?kisi olan parasempatik i$- arteryel basmc;:, kalp hu:1, gastrointeslinal kanal bezlerinin
levler arasmda baglantl vardrr. Omegin, tiikiiriik salgtst salg1lan, gasLrointestinal kanalm peristaltik hareketleri ve
mide salg1smclan baguns1z olarak ortaya c;1kabilir ama, mesanenin kastlma derecesi gibi farkh otonom islevleri
c;;ogu kez birlikte gerc;:ekle~ir ve stklikla pankreas salg1S1 denetler. Bunlarm denetirn mekanizmalan, ilgili konular-
da aym zamanda goriih.ir. Bunun yanmda, d1sk1lama ref- da ayrmnh olarak tart~tlm1~trr. Aym ~ekilde beyin sapirun
leksi c;;ogu kez iseme refleksini de ba~laur, sonU<;ta idrar denetledigi peh(=ok onemli degi~kene arteryel bas111f, halp
torbas1 ve rektum e~zamanh olarak bo~ahr. Bunun tersi de luzt ve solwtum h1z1 dahildir. Gen;:ekten, beyin sapuun
olabilir, iseme refleksi, d1~k1lama refleksinin ba~lamasma ona pons duzeyinin tisti.\nden kesilmesi arteryel basmcm
yard1m edebilir. temel denetim.ini normal seyrinde birak1rken, claha yuk-

783
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

Otonom Sinir Sistemi Farmakolojisi


Adrenerjik Efektor Organlara
Etkili ila~lar-Sempatomimetik ila~lar
Su Pa,ase: p•\ ~-/ $1~• ko.ntrol:emp~tik
Yukandaki tartl~malardan anla~1ld1gi gibi, noradrenalinin
dengesif,____ , \ '.'.J)
';_ damar ic;i enjeksiyonu, biiti.in viicutta sempatik uyanmm
Beslenme
kontroli.i
N ;/
:.J,
l.~
:'--._ yaratttg1 etkilerin aymsmm ortaya c;ikmasma neden olur.
Bundan dolayi noradrenalin, sempatomimetih veya adre-
_____./
.J ff\ \' Mesane kontrolii nerjik ila( olarak adlandmhr. Adrenalin ve metolisami11, -ve
' .~ Pnomotaksik merkez daha birc;oklan- sempatomimetik ilac;lardu. Bunlar, farklJ
sempatik efektor organlan uyarma dereceleri ve etki sure-
. ... I~ ~ Kalbin h1zlanmas1
Mam1llar c1s1m \ : \ ) ve vazokonstriksiyon Jeri bakmu ndan birbirlerinden aynhrlar. Noradrenalin ve
Kalbin yava!j!lamas, adrenalin 1-2 dakika kadar k1Sa sUreli etki gosterirken, yay-
Solunum merkezi gm olarak kullamlan diger sempatomimetik ilac;lann ed<i
si.iresi 30 dakika ile 2 saat arasmdadu:.
Ozgul adrenerjik reseptorleri uyanp digerlerini uyar-
. mayan frnilefrin (alfa reseptorler), izoproterenol (beta re-
\\
septorler) ve albuterol (sadece beta 2 reseptorler) onemli
~ekil 61-5. Beyin sap1nda ve hipotalamustaki otonom kontrol alanlan.
ilac;lard1r.
Sinir U~lanndan Noradrenalin Serbestlenmesine
Neden Olan ila~lar. Bir kisun ilac;lar, dogrudan adrenerjik
efektor organlan uyarmak yerine dolayh bir sempatomime-
tik etkiye sahiptirler. Bunlara efedrin, tiramin ve amfetamin
sek sinirsel merkezlerin, ozellikle hipotalamusun kan ba- dahildir. Bunlar sempatik sinir U(;lanndaki depo vezikilller-
s mc1rn degi~tirme etkisini engeller. Diger yandan, medul- den noradrenalin serbesdenmesi yoluyla etki ederler. Ser-
larun hemen al undan yap1lan enine kesi, arteryel basmc1 bestlenen noradrenalin de sempatik etkiler dogurur.
normalin yan degerinin aluna dti~iiriir. Adrenerjik Etkinligi Engelleyen ila~lar. Adrenerjik
B5ltim 42'de belirtildigi gibi, beyin sapmdaki kardiyo- etkinlik a~agidaki si.ire<;lerin pek c;ok uoktasmda engelle-
vasktiler dtizenleyici merkezlerle yakmdan ili~kili olarak, nebilir:
solunumun dtizenlenmesini saglayan medulla ve pons 1. Noradrenalinin sempatik sinir uc;lannda depolanma-
merkezleri bulunmaktadir. Solunum dtizenlenmesi OlO· s1 ve sen1ezi onlenebilir. Bu etkiye sahip en iyi bili-
nom bir i~lev sayilmamakla birlikte, vticudun istemsiz bir nen ila<; rezerpindir.
i~levidir. 2. Noradrenalinin sempatik sinir w;lanndan serbest-
lenmesi engellenebilir. Bu etki gucmeti.din He saglamr.
3. Sempatik alfa reseptOrler engellenebilir. iki ilac;, alfa,
Beyin Sap, Otonom Merkezlerinin Daha Yuksek
ve alfa 2 adrenerjik reseptorleri engelleyebilir. Bunlar
Bolgelerden Denetimi. Hipotalamus ve hatta on beyin- fenohsibenzamin ve fentola111i11 dir. Sec;ici alfa 1 adre-
den (serebrum) gelen sinyaller beyin sapmdaki hemen nerjik engelleyicilere prozasin ve terozasin dahildir.
hemen btittin otonom denetim merkezlerinin etkinlikle- Diger yandan yohimbin alfa2 resepti:irleri engcller.
rini degi~tirebilir. Ornegin, hipotalamusun uygun alanla- 4. Sempatik beta reseptorler engellenebilir. Pmpranolol,
nmn uyanm1, medullada kardiyovasktiler sisternle ilgili beta I ve beta2 reseptorleri enge Heyen bir ilac;tu. Sade-
denetim merkezlerini, arteryel basmc1 normalin iki katma ce beta1 resepcorlerini engelleyen ilac;lar ise atenolol,
~1kannaya yetecek kadar etkinle~tirir. Benzer $ekilde, di- nebivolol, ve metoprolol'dur.
ger hipotalamik merkezler vticut s1cakhg1, ttiktirtik salgi- 5. Sempatik etkinlik, otonom gangliyonlarda sinir
lanmasmm ve sindirim etkinliginin azalrnas1 veya artmas1 impulslannm iletisini basktlayan ila<;larla da en-
ya da mesanenin bo$almas1 gibi etkinlikleri denetler. Bu gellenebilir. Bunlar daha sonraki bir boltimde tar-
nedenle, beyin sapmdaki otonom merkezler, ozellikle hi- n~1lm1~ur. Hem sempatik hem de parasempatik
potalamus, beynin daha ust seviyelerinde ba~layan dene- iletiyi gangliyoularda baskilayan en onemli ilar; ise
tim etkinlikleri ic;in bir ara istasyon i$levi yapa r. heksametonywn'dur.
Davram~al yamtlanmmn bir c;ogunun (1) hipotala-
mus, (2) beyin sap1 retiktiler alanlan ve (3) otonom sinir Kolinerjik Efektor Organlara Etkili ila~lar
sistemi arac1hgtyla olu~tuguna Boltim 59 ve 60'da i$aret Parasempatomimetik ila~lar (Kolinerjik ila~lar).
edilmi~ti. Ger<;:ekten de, beynin list merkezleri tum oto- Damar ic;ine enjekte edilen asetilkolin, parasempatik uya-
nom sinir sistemi veya bir k1s mmm i~levlerini etkileyebi- runm tum vucutta yaratt1g1 etkilerin tamamen aymsma
lir. Bu etki, mide ve d uodenumun peptik ulseri, kab1zhk, neden obnaz, c;iinkii asetilkolin liim efektor organlara
kalp <;:arpmt1S1 ve hatta kalp krizi gibi otonom sinir siste- ula~madan once koliuesterazm etkisiyle kan ve vucut s1vi-
minden kaynaklanan c;e~itli hastahklara neden olabilecek Larmda )'llama ugrar. Ancak h1zh y1kuna ugramayan diger
kadar guc;lti olabilir.

784
BOLUM 61 Otonom Sinir Sistemi ve Adrenal Medulla

ilac;lann bir k1snn tipik parasempatik etkiler olu~tururlar ve yum yer ahr. Bunlar hem sempalik hem de parasempatik
bunlar parasempatomirnetih ilai;lar olarak adlandmhr. sistemdeki postgangliyonik noronlann asetilkolin ile uya-
Yaygm olarak kullarulan iki parasempatomimetik ilac; nm1ru e:;;zamanh olarak durdurur. Bu ilac;lar stkhkla sem-
piloharpin ve metalwlin dir. Bunlar kolinerjik reseptorlerin patik, seyrek olarak da parasempatik etkinligi durdurmak
muskarinik tipleri u zerine dogrudan etkilidirler. i<;in kullanil1r. <::i.inkil sempatik engellemeye bagb etkiler,
Parasempatikleri Guc;lendirici Etkili ilac;lar-An- genellikle parasempatik engellemeye bagh etkileri baski-
tikolinesteraz ilac;lar. Baz1 ilac;.lar parasempatik efekcor lamaktad1r. Gangliyon ge,;i~ini durduran ilac;lar ozellikle
organlara dogrudan e rk ili degildir; ancak parasempatik si- hipertansiyonlu hastalarda arteryel basmc1 luzla du~urur;
ancak etkilerinin denetimi kolay obnad1g1 i,;in bu amac;Ia
nir uc;larmdan dogal olarak salgilanan asetilko li nin etkisini
kullamlmaya pek uygun degildirler.
arunrlar. Bunlar Bolum Tde tam~1lan sinir-kas kav~agm -
da asetilkolin etkisini guc;lendiren Uac;lard1r. Bunlara ne-
ostigmin, piridostigrnin ve ambenonyurn dahildir. Bu ilac;lar
asetilkolinesterazi baskilarlar; boylece parasempatik sinir
w;;lanndan salgrlanan asetillwlini11 Juzla y1lmna ugramasi
onlenmi~ olur. Sonuc; olarak, efektor organlara etki eden
asetilkolin miktan ve etkinlik derecesi ardi~,k uyanlarla gi- Kaynaklar
derek artar.
Cannon WB: Organization for physiological homeostasis. Physiol Rev
Efektor Organlarda Kolinerjik Etkinligi Engelle- 9:399, 1929.
yen llac;lar-Antimuskarinik ilac;lar. Atropin ve homatro- Dajas-Bailador F, Wonnacott S: Nicotinic acetylcholine receptors and
pin, slwpolamin gibi atropin benzeri ilac;lar, lwline1jih efeh- the regulation of neuronal signalling. Trends Pharmacol Sci 25317,
tor organlann musllarinili tipleri uzerine asetilholinin etliisini 2004.
baslula,: Bu ilac;lar asetilkolinin, posLgangliyonik noronlar DiBona GF: Sympathetic nervous system and hypertension.
Hypertension 61:556, 2013.
veya iskelet kaslan Uzerindeki nikotinik etkisini degi~tir-
Eisenhofer G, Kopin IJ, Goldstein DS: Catecholam ine metabolism: a
rnezler. contemporary view with implications for physiology and medicine.
Pharmacol Rev 56:331, 2004.
Sempatik ve Parasempatik Postgangliyonik Florea VG, Cohn JN: The autonomic nervous system and heart failure.
Noronlari Bask1layan veya Uyaran ilac;lar Circ Res 114:1815, 2014.
Goldstein DS, Sharabi Y: Neurogenic orthostatic hypotension: a patho-
Otonom Postgangliyonik Noronlari Uyaran ilac;lar.
physiological approach. Circulation 119:139, 2009.
Hem parasempatik hem de sempatik sinir sisteminde pre- Guyenet PG: The sympathetic control of blood pressure. Nat Rev
gangliyonik sinir U<;lanndan asetilkolin salg1lamr ve salg1• Neurosci 7:335, 2006.
lanan bu aseti lkolin postgangliyonik noronlar1 uyanr. Bu Guyenet PG, Stornetta Rl, Bochorishvili G, et al: C1 neurons: the
nedenle, enjekte edilen asetilkolin her iki sistemin post- body's EMTs. Am J Physiol Regul lntegr Comp Physiol 305:R187,
gangliyonik noronlanru uyararak vucutta aym anda hem 2013.
Hall JE, da Silva AA, do Carmo JM , et al: Obesity-induced hypertension:
sempatik, hem de parasempatik etkiler olusturur.
role of sympathetic nervous system, lepti n, and melanocortins. J Biol
Tum postgangliyonik noronlann zarlan nikotinik tipte Chem 285(23):17271 , 2010.
asetilholin resepWril ic;erdiginden nihotin de asetilkolin gibi Kvetnansky R, Sabban El, Palkovits M: Catecholaminergic systems in
bu noronlan uyaran bir ilac;ur. Dolayis1yla, postgangiyonik stress: structural and molecular genetic approaches. Physiol Rev
noronlan uyararak oconom etkiler doguran ilac;lar nilwti- 89:535, 2009.
nili ilarlar olarak adlandirilir. Metafwlin gfbi baz1 ilac;lann, Lohmeier TE, lliescu R: Lowering of blood pressure by chronic suppres-
sion of central sympathetic outflow: insight from prolonged baro-
hem nikotinik hem de muskarinik etkileri vardrr; ancak
reflex activation. J Appl Physiol 11 3: 1652, 2012.
pilokarpi11'it1 yalmzca muskarinik etkisi vardir. Lymperopoulos A, Rengo G, Koch WJ: Adrenergic nervous system
Nikotin, semparik ve parasempatik postgangliyonik no- in heart failure: pathophysiology and therapy. Circ Res 113:739,
ronlann her ikisini aym zamanda uyanr. Sonuc;ta abdomi- 2013.
nal organlarda ve ekstremitelerde vazokonsrriksiyon yapan Malpas SC: Sympathetic nervous system overactivity and its role in the
~iddetli sempatik etkiler, sindirim etkinliginin artmas1 ve development of cardiovascular disease. Physiol Rev 90:513, 2010.
Mancia G, Grassi G: The autonomic nervous system and hypertension.
bazen de kalp yava~lamas1 gibi parasempatik etkiler aym
Circ Res 114:1804, 2014.
anda olu~ur. Taylor EW, Jordan D, Coote JH: Central control of the cardiovascular
Gangliyondan Gec;i~i Engelleyen llac;lar. Birc;ok and respiratory systems and their interactions in vertebrates. Physiol
onemli ilac;, uyanlann pregangliyonik noronlardan post- Rev 79:855, 1999.
gangliyonik noronlara iletisini engeller. Bunlar arasmda Ulrich-Lai YM, Herman JP: Neural regulation of endocrine and auto-
tetraetil amonywn iyonu, ltel1sameto11yum iyonu ve pe11toli11- nomic stress responses. Nat Rev Neurosci 10:397, 2009.

785
BOLUM 62

Beyin Kan Ak1m1, Beyin-Omurilik S1v1s1


ve Beyin Metabolizmas1

Buraya kadar beyin ~levlerini beyin kan akim1, metabo- aktiviteyi e~le~tiren, noronal hucre olmayan ozeUe~mi~
lizmas1 ve s1V1larmdan bagimsiz oldugunu varsayarak Astrositler tarafmdan serbestlenen maddelerdir.
tart1~t1k. Oysa bunlardan herhangi birinin bozuklugu,
A~m Karbondioksit ya da Hidrojen iyon Konsan-
beyin ~levlerini ciddi olarak etkilediginden bu varsayim
dogru olmaktan uzaktu. Omegin, beyin kan ak1mmm trasyonlan Beyin Kan Ak1mm1 Arttmr. Beyni perfiize
tamamen durdurulmas1 5-10 saniye ii,;erisinde bilinc,;siz- eden arteryel kandaki karbondioksit konsantrasyonunda
lige neden olur. (tinkti beyin hticrelerine oksijenin ileti- meydana gelen bir aru~. beyin kan ak1m1m btiyi.\k oktide
lememesi sonucunda, bu hticrelerdeki metabolizma artlnr. Arteryel k1Smi karbondioksit basmc1 (Pco/cleki
neredeyse durur. Diger yandan, daha uzun bir zaman %70'lik bir artl;;m, beyin kan aktmm1 yakla~1k iki kat
oli,;eginde, serebrospinal s1V1nm bile$imi ya da basmci ile art1rd1g1 ~ekil 62-l'de gosterilmi$tir.
ilgili bozukluklar, beyin i$levleri tizerinde aym derecede Karbondioksidin, once vilcut s1v1lanndaki su ile bir-
ciddi etkHere sahip olabilir. le~erek karbonik aside donii$mesi ve daha soma hidrojen

BEYiN KAN AKIMI Damar duz


Virchow-Robin kas, Pial arter
Beyin kan ak1m1, beyin tabanmda Willis halkasim yapmak arallg1 /
tizere birle$mi;; iki karotid ve iki vertebral arterden olusan /Pia mater
dort btiytik arterle saglamr. Willis halkasmdan c;1kan .\ _L
Delici
arterler beyin ytizeyi boyunca seyrederler ve pial arter art~rlyol
daUarm1 verirler, bunlarda delici arter ve arteriyoller
denilen daha kti<;-tik damarlara dallamrlar (~eldl 62-1).
Delici damarlar beyin dokusundan Virc1ww-Robi11 bo~luh-
lan olarak adlandmlan subaraknoid bo$lugun geni~le-
mesi sayesinde hafifi,;e ayr1hrlar. Delid damarlar beyin
ic;ine gomtilerek once beyin ic;i arter dallarim verirler,
bunlar sonunda kan ve dokular arasmdaki oksijen, besin-
ler, karbondioksit ve metabolik tirtinlerin degi$tirildigi
kapiller dallara aynhrlar.
I
Uyar1c1 noron

< Gl~amat

BEYiN KAN AKIMININ DUZENLENMESi


Ye~kin bir bireyin beyin dokusu ic;inden gei,;en normal
kan aktmi, her 100 gram beyin dokusu ic;in ortalama ~ I
Ca++
dakikada 50-65 mililitredir. Ttim beyin ic;in bu miktar
1/
750-900 mVdakikadrr. Boylece beyin, vilcul ag1rbgmm
yakla$tk sadece %2'sirli ic;erdigi halde dinlenme suasm-
daki kalp debisinin %15'ini alu. Endotel

Yank\aglant1
,~
Astrosit
-
~
Diger birc;ok dokuda oldugu gibi, beyin kan ak1m1 hiicresi
doku metabolizmas1 ile btiylik oktide ilgilidir. Birkac;
~ekil 62-1. Beyin kan damarlanrnn yap1s1 ve astrositler tarafindan kan
metabolik faktoriln beyin akmu dtizenlenmesine kalk1da
ak1m1duzenlenmesi ile llgili potansiyel mekanizma. Pial arterler s1rnrla•
bulunduguna inarnln. Bunlar; (1) karbondioksit konsanL- y1c1 glialar uzerinde uzanirlar ve dellci arterler astrositin ayaks1<;1k1nt1·
rasyonu, (2) hidrojen iyon konsantrasyonu, (3) oksijen lanyla sanlm1~lard1r Astrosltlerin yine sinapslarla yak1n ili~kili olan ince
konsantrasyonu, (4) bolgesel kan akmu ile noronal <;1k1ntliara sahip olduguna dikkat ediniz.

787
Unite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

~ alummm hizla arlinaya ba$lad1gm1 gosterm~tir. Ozellikle


; 2.0
0 PO/ nin 20 mm Hg altmdaki diizeylerinde beyin i~levleri
~
.i,:
bozuldugu ic;in, kan ak1mmdaki bu aru~ c;ok yararhdIT.
1.6 Bu dii$tik POi seviyelerinde koma durumu bile gen;ekle-
.E
iij
E
$ebilir. Bu nedenle beyin kan akimmm bolgesel olarak
0 1.2 diizenlerunesine kaclu saglayan oksijen mekanizmas1,
.s beyin noron aktivitesinde azalmaya ve bununla baglanrili
E
.i
111 0.8
mental yetenegin bozulmasma kar~ onemli koruyucu bir
C yamtur.
~
1
G)
0.4
IJl 0 20 40 60 80 100 Beyin Kan Ak1minm Duzenleyicileri Olarak Astrosit-
Arteryel Pco2 lerden Serbestleyen Maddeler. Giderek artan bulgular,
~ekil 62-2. Arteryel Pco2 ve beyin kan ak1m1aras1ndaki ili~ki. noron aktivitesi ve beyin kan akum arasmdaki yakm ili,ski-
nin, ktsmen merkezi sinir sistemindeki kan damarlanm
iyonlanna ayn~masmm, beyin kan alumm1 arurcligma c;evreleyen astrositlerden (astroglial hiicreler olarak da
inamlmaktad1r. Hidrojen iyonlan da beyin damarlannm bilinir) serbestleyen maddelere bagh olabilecegini dii$iin-
vazoclilatasyonuna neden olur. Bu dilatasyon, hidrojen di.irmektedir. Astrositler besin saglamarun yanmda, noron-
iyon konsantrasyonundaki aru~la neredeyse dogrudan lan koruyan ve destekleyeu yildiz $eklinde noron olmayan
hiicrelerdir. Astrositler norovaskiller ileti~m i<;in potansiyel
oranuhdIT ve kan alum stnmru normalin iki katma r;ikanr.
bir mekanizma saglayan, kan damarlarm1 ku~atan ve
Beyin dokusunun asiditesini ve boylece hidrojen iyon
noronlarla baglanu yapan c;ok sayida uzantilan vardu. Gri
konsantrasyonunu aruran diger maddeler de benzer madde astrositleri (protoplazmik astrositler), damar duva-
~ekilde beyin kan akmmu art1racaklir. Bu maddeler, laktik nna s1k1ca yap1$m~ bilytlk aya.ks1 pkrntila.r ve c;ogu sinaps1
asit, pirtivik asit ve doku metabolizmas1 s1rasmda olu~an orten ince c;ikmular ol~tururlar (~eldl 62-1).
cliger asidik maddelerdir. Deneysel (,;llh~malar, uyanc1 glutaminerjik noronlarm
elektriksel olarak uyanlmas1mn, asu·ositlerin ayak c;1kmt1-
Karbondioksit ve Hidrojen iyonlarmm Beyin Kan smdaki biicreic;i kalsiyum iyon konsantrasyommda arn~
Ak1mmm Kontrolundeki Onemi. Artm1~ hidrojen iyon ve yakm arteryollerin vazodilatasyonuna yo! a<,ttgm1 gos-
konsantrasyonu, noron aktivitesini gen~ olc;tide bask1lar. termi~tir. Ek i;al~malar bu vazodilatasyona, astrositlerden
Bunun yanmda hidrojen iyon konsantrasyonundaki art1~ serbestleyen birka~ vazoaktif metabolitin arac1hk yapugm1
beyin dokusu kan akunmda da aru~a sebep olur ki bu da dil~iindi.innektedir. Kesin mediyatorler hala belirsiz
s1ras1yla hidrojen iyonlan, karbondioksit ve diger asiclik olmakla beraber n.itrik oksit, ara{iidonik asidin metabo-
maddelerin beyin dokusundan uzakla~cmlmalanna neden lizma iiri.inleri, potasyum iyonlan, adenozin ve kom~u eksi-
tator noronlarm uyanlmasma cevap olarak astrositler
olur. Karbondioksitin kayb1 dokulardan karbonik asidi
taralindan olu~turulan diger maddelerin, bolgesel vazodi-
uzakla~tmr; bu faaliyet diger asitlerin uzakla~unlmas1 ile
latasyona /lnemli 5l~Ude aracthk edebilecekleri one
birlikte hidrojen iyon konsancrasyonunu normale dogru si.irtilmektedir.
geriletir. Boylece bu mekanizma, beyin SlVllarmdaki hid- Beyin Kan Ak1m1nm Ol~umu ve Akim Ozerine
rojen iyon konsantrasyonunu sabit degerde tutmaya Beyin Aktivitesinin Etkisi. lnsan beyin. korteksinde izole
yard1m eder ve dolayis1yla noron aktivitesinin de sabit 256 kadar segmentte aym anda kan alum1m kaydeden bir
duzeyde nonnal olarak devam etmesine yardunc1 olur. yontem geli~tirilmi~tir. Bu yontemde genellikle ksenon gibi
radyoaktif bir madde karotis arteri i~ine enjekte edilir. Dalia
Beyin Kan Ak1mmm Duzenleyicisi Olarak Oksijen sonra her lwrteks segmentinin radyoakt·ivitesi, radyoahtif
madde beyin doku.su ii;i11den ge(;erken kaydedilir. Bu iJlemde
Yetersizligi. J¼m beyin aktiviteleri d1~mda, beyin doku-
256 kiifiik radyoaktif sintilasyon dede1it6ru hortehsin yu.ze-
sunun oksijen kullanum dar smirlar ic;indedir. Her 100 yine yapt~tmltr. Her doku segmentinde radyoaktivitenin
gram beyin dokusu ic;in gerekli. oksijen miktan hemen yiikselme ve azalma hm, segment ic;indeki kan akun
hemen cam olarak 3,5 (± 0,2) mihlitredir. Eger, beyin kan hmnm kesin bir olt;UsUdtir.
akrm1 herhangi bir anda yetersiz olur ve gerekli oksijen Bu teknik kullanilarak, beynin her segmentindeki kan
miktan saglanamazsa, bu oksijen eksikligi r;ok h1zh akimmm, yerel noron aktivitesindeki degi~ikliklere yamt
bic;imde vazodilatasyon yaparak beyin kan alam101 ve olarak saniyeler ic;inde %100 ile %150 kadar yi.iksek bir
beyin dokulanna oksijen ta$mmasrm normal s1mrlara oran.da deg~tigi bulunrnu~tur. Omegin eliu basitc;e yumruk
yakla$tmr. Beyindeki bu bolgesel kan ak1rru dtizenleme yap1lmas1, beynin motor korteks kan akumnda hemen bir
mekanizmas1, neredeyse tam olarak koronerler, iskelet art~ neden olur. Bir kitab1 okumak, oksipital korteksin
kas1 ve vucudun birc;ok dola~m alanlarmdaki mekaniz- gorme alanlanncla ve temporal korteksin lisan algilama
alanlannda kan akumm artmr. Bu olc;ilm i~lemi, her epi-
malara benzer.
leplik atagm odak noktasmda kan akummn akut olarak
Deneyler, beyin doku ktsmi oksijen basmcmm (POi)
artmas1 nedeniyle epileptik atagm kayuaguun belirlenrne-
yakla~1k 30 mm Hg'nin altma du~mesi durumunda sinde de kullamlabilir.
(normal deger 35 ile 40 mm Hg arasmdadn), beyin kan

788
BOLOM 62 Beyin Kan Ak1m1, Beyin-Omurilik S1v 1s1ve Beyin Metabolizmas,

·;;;
Q)
~ 60
~
:~ 140
111
'.QI
!2 • !. & &
••
"
.(

111
130 0
0
E !; 40
~ 120 §.
E,
e110 e
.;2
111100
i
C i 20
~
~ 0 0.5 1.0 1.5 c::
Dakikalar -~
~ekil 62-3. Bir kedinin gozlerine 1~11< yans1tlld1ginda beynin oksipital
Ill
0
I Hipotans)yon r71Hipertans:yon
bolgelerindeki kan ak1m1nda meydana gelen artI~. 0 50 100 150
Ortalama arteryel kan basmc, (mm Hg)

~eldl 62-3, beyin kan akmn iizerine yerel noron akti- ~ekil 62-4. Farkll bireylerde hipotansif duzeyden hlpertansif duzeye
vitesinin etkisini goscermektedir. Kedinin gozlerine 0,5 kadar olan ortalama arteryel bas1nc;taki farkliliklann, beyin kan ak1m1
clakika ~iddetli bir 1$1k uyguland1gmda, kedinin oksipital uzerine etkisi. (Lassen NA: Cerebral blood flow and oxygen consump-
tion in man. Physiol Rev 39:183, 1959'dan modifiye edilmi$tir.)
kan ak1mmda tipik bir aru~m oldugu gori.iltlr.
13eynin farkli alanlanndaki noronal aktivite ve kan akmu
fonhsiyonel manyetik rezonans goriintuleme ({MRG) kullarula-
rak da belirlenebilir. Bu metot kandaki oksijen-zengin (oksi-
hemoglobin) ve oksijen-fakir (deoksihemoglobin) Hg'ye kadar artmlabilir. Ek olarak, hipenansiyonlu ki?i-
hemoglobinin manyetilc alan alanda farkh davranmaSJ goz- lerde beyin kan akmmnn otoregulasyonu, ortalama arteryel
lemine dayamr. Deol1sihemoglobin paramanyetih bir molekul- baSim; 160 ile 180 mm Hg'ye ytikseldigi zaman bile stirdti-
dtir (yani, d1~ndan uygulanan manyerik alanla <;ekilebUir), ri.iliir. ~ekil 62-4, hem normal kan basmcma sahip birey-
Oysa, OhsUiemoglobin dlyama11yetik'tir (yani, manyetilc alan lerde, hem de hipertansif ve hipotansil hastalarda ol<;tilmti$
tarafmdan idlir). Deoksihemoglobinin kan damanndaki beyin kan aknnlanm gostennektedir. Beyin kan akurum.n,
varhgi kan daman ve <;evre dokularda manyetik rezonans ortalama kan bas111c1 60 ile 180 mmHg smirlan arasmda
(MR) proton sinyalinde olc;tilebilir degi~iklige sebep olur. c;ok dtizgiln bir sekilde sabil kald1gma dikkat ediniz. Ancak
fMRG'dan alman kan oksijen dtizeyine bagh (blood oxygen- eger arterycl basmc;, 60 mm Hg'nin alnna duserse beyin kan
level dependent) (BOLD) sinyaller, degerlendirilmekte olan alum.mda ciddi azalma olur.
beyin dokusunun ozgi.il bir ii<; boyutlu alaru (voxel) ic;indeki Beyin Kan Ak1mmm Kontrolunde Sempatik Sinir
toplam deoksihemoglobin miktanna baghdrr; bu, diger Sisteminin Roli.i. Beyin dolasun sistemi, beyin anerleriyle
yandan beyin dokusunda olc;iim yapt!an ozgi.il alandaki kan birlikte boyundaki stiperiyor servikal sempatik gangliyon-
almm, kan hacmi ve oksijen tuketim oramndan da etkilentr. dau yukan dogru <;1kan gti<;lii bir sempatik inervasyona
Bu sebeple, BOLD £MRI bolgesel kan akum hakkmda sadece sahiptir. Bu inervasyon, hem bi.iyuk beyin arterlerinin hem
dolayli tahmin saglar. Buna ragmen, belli bir zihinsel stire<;te de beyin dokusunun i<;ine giren arterlerin inervasyonunu
hangi beyin Mlgelerinin etkinlik gllsterdigini ortaya koyan saglar. Bununla beraber sempatik sinirlerin kesilmesi ya da
haritalar tiretmek ic;in kullamlabilir. orta $iddette uyanlmas1, genellikle kti<;ilk bir degi~ime
Bolgesel kan aklilllllm daha kantitatif degerlendirme- ueden olur. <;:unki.i kan akum otoregulasyon mekanizmaSJ,
sini saglamak ic;in Arteryel Spin Etihet/eme (ASL) olarak
sinirsel etkinlige baskm gelebilir.
adlandmlan altematif bir MRI yontemi kullarulabilir. ASL
Ortalama arteryel basm<; agrr cgzersiz ya da diger ~m
arteryel kan beynin farkh alanlanna ula~madan once MR
dola?m1 akriviteleri suasmda aniden olagani.istti bir dilzeye
sinyallerinin maniptile edilmesi ilkesiyle c;ah~tr. Farkl1
yiikseldiginde, sempatik sinir sistemi ytiksek basmcm daha
manuplasyon uygulanan iki gortinti.iden aneryel kan
kti<;tik kan damarlanna ula~masm1 onlemek i<;in genellikle
d1~nda kalan doku kaynakh statik proton sinyalinin <;tka-
btiytik ve orta boy beyin arterlerini daralnr. 13u dumm
nlmas1 ile sadece aneryel kan akunmdan elde edilen sirl-
beyin i<;i kanamalan onlemede onemlidir; boylece «inme"
yallerin kalmas1 saglamr. ASL ve BOLD goriinttilemenin bir
olu~umunu onlemek i<;in komyucu i~lev de gormiis olur.
arada kullanlilll bolgesel kan akum ve nllronal fonksiyon-
larm ~ zamanh degerlendirilmesini saglayabilir.
Beyin Kan Ak1m1 Otoregulasyonu Beyni Arteryel
Basin~ Degi~ikligi Dalgalanmalarindan Korur. Normal
gi.inltik aktiviteler srrasmda arteryel kan basmc1, heyecan
BEYiN MiKRODOLA$1MI
ya da agu aktivite dununlannda yuksek diizeylere c;tkarak, Vucudun hemen digcr butun dokulannda oldugu gibi,
uyku s1ras111da ise di.i~iik diizeylere inerek biiytik lll<;ilde beyinde de metabolik gereksini.min en yuksek oldugu
dalgalanabilir. Bununla beraber beyin kan aktm1, 60 ile 140 bolgelerde k1lcal damarlanma en zengin durumdadir.
mm Hg arteryel basin<; smulan arasmda son derece iyi bir
Noron hucre govdelerinin yer ald1g1 beyin gri maddesinin
~kilde "otoregUlasyonla" dilzenlcnir. Yani beyin kan akt-
mmda anlamh bir dcg~me olmaksizm ortalama arteryel
toplam metabolik hm, beyaz maddenin yakla~1k don kat1
basm<;, aniden 60 mm Hg'ye azalulabilir ya <la 140 mm daha fazladir; paralel olarak kapiller sayi.s1 ve kan ak1m
hm da gri maddede yakla~1k dort kez fazladrr.
789
Unite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Bt1Wnle~tirici N6rofizyoloji

Beyin kapillerlerinin onemli bir yap1sal ozelligi, bu BEYiN-OMURILIK SIVISI SiSTEMi


kapillerlerin vucudun diger herhangi bir dokusundaki
kapillerlere gore c;ok daha az gec;irgen olmalandu-. Bunun Beyin ve omuriligi kapsayan ti.im beyin bo$lugu yakla$Ik
1600 ile 1700 mililitrelik bir hacme sahiptir; bu hacmin
en onemli nedeni kapillerlerin, her taraftan "gliyal ayak-
yakla$1k 150 mililitresi beyin-omurilih SlVlSl ile doludur;
larla" desteklenmj~ olmas1du. Gliyal hi.icrelerin (ornegin,
geri kalan boli.imi.ini.i ise beyin ve omurilik olu$tunnu$tur.
astrogliyal hticreler) bu ki.ic;i.ik uzanulan, tum kapiller
yi.izeyi destekleyerek yi.iksek kan basmc1 ko~ullannda Bu s1vi, ~ekil 62-5'de gori.ildi.igii gibi beyin ventrihu1le-
fiziksel destek saglayarak kapillerleri a~m gerilmelerden rinde, beynin di~ tarafindnhi sisternalarda ve hem beyin hem
korur. de omuriligin fevresindehi subarahnoid bo~luhlarda bulunur.
Btlti.in bu bolmeler birbirleriyle baglant1hd1r ve s1vmm
Beyin kapillerlerine onciili.ik eden kuc;i.ik arteriyollerin
basmc1 ~a~ut1c1 ~ekilde sabit bir dilzeyde korunur.
duvarlan, ytlksek kan basmcma sahip ki$ilerde fazlaca
kahnla$IDI$tir ve bu arteriyoller, kapillerlere yi.iksek basmc;
BEYiN-OMURiLiK SIVISININ YASTIK GOREVi
gec;i$ini. onlemek ic;in si.irekli darahm$ durumda tutulur-
lar. Bu bohimde daha soma gorecegirniz gibi beyin ic;i.ne Beyin-omu1ihk s1visl111Il ba~hca i~levi, sert bir kafatas1
s1v1 s1zmasma kar$1 koruyucu gorev yapan bu sistemler i<;inde bulunan beyne yast1k gorevi yapmaktu. Beyin ve
bozuldugunda, hlZh bir $ekilde koma ve l"ili.tme yoJ ai;abi- beyin-omurilik s1V1S1 yakla$tk aym ozgi.il agirhga sahiptir
len cicldi beyin odemleri ortaya c;1kar. (sadece yakla~1k %4'liik bir fark), boylece beyin bu s1v1
i<;erisinde basit<;e yi.izer. Dolayis1yla kafaya gelen bir darbe
c;ok $iddetli degilse, tum beyni aym anda kafatas1yla bir-
likte hareket etlirir ve bu ~ekilde beynin hi<;bir boli.imi.i
darbenin etkisiyle anhk olarak yer degi$tirmez.
Beyin Kan Damarlari T1kand1gmda Serebral
"inme" Olu~ur
Hemen hemen ti.im ya~li ki~ilerde kuc;i.ik beyin arterlerinin
Kar~•t Darbe. Ba~a c;ok ~iddetli bir darbe geldiginde
bir boli.imunde nkanma goruli.ir. Bu k~ilerin %10'unda
"inme" adi verilen ve beyin i~levlerinin ciddi ~ekilde bozul- hasar, darbenin geldigi taraftaki beyin boli.imi.inde degil
masma neden olan boyutta bir ttkanma gen;ekle$ir. kar~t tarafta gerc;ekle~ir. "Kar$1t darbe" olarak bilinen bu
lnmeler, c;ogunlukla beyni besleyen arterlerin birinde olayrn olu~ nedeni ~udur: Darbe kafatasma geldiginde, dar-
ya da daha fazlasmda meydana gelen aterosklerotik plaklar benin geldigi tarafta s1v11un s1k1~abilme yetenegi olmadigm-
nedeniyle ortaya c;1kar. Bu plaklar kanm pihala~ma meka- dan s1V1, kafatas1 ile birlikte beyni ayru uyumda iter.
nizmasm1 etkinl~tirebilirler, olu;;an p1hn arterde kan Kafatasmm ani hareketi, darbenin gcldigi bolgenin kar~1
akururu ukar. Boylelikle, yerel bir alanda beyin ~levinin ani tarafmda beynin eylemsizliginden dolayi c;ok k15a bir sure
kaybm.a yo! ac;m1;; olurlar. i<;inde bir vakum alan.t yaratarak beynin kafatasmdan
lnme gel~en ki;,ilerin 1/4\inde kan basmc1 yi.iksekligi.
nedeniyle damarlardan birinin patlamas1 soz konusudur;
bunun sonncu geli~n kanama, yerel beyin dokusunu s1kt~-
tuarak beyin fonksiyonlanm tehlikeye sokar. Bir inmenin
norolojik etkileri, beyin alamnda hangi bolgenin etkilendi-
gine baghdir. lnmenin en yaygm tiplerinden birisi, bir
beyin hemisferinin ona ktsmuu kanland1ran orta beyin
Y-an ventriikuller ~ , . _-Ara-knoid

""~
arterlerinden birinin ttkanmas1d1r. Ornegin eger, ona beyin
-....., ( ,~illuslar

~
arteri beynin sol tarafmda bloke olursa ki~i. sol beyin
hemisferindeki konu~may1 kavrama merkezi olan Wernicke :.... ,( .

alanmm i~levini kaybetmesi sonucu tamamen bunam~ M,:,@~/ -_,..-- _ 1. ' / \\,
gozuki.ir. Yine, konu;,maya yonelik kelime olu~umu ic;in
gerekli olan Broca motor alamnm hasanndan dolayi
r - \~ . \.- ~~
,.,.s::--->7 -
- -\ I:1
kon~ma yeteneginden yoksun olabilir. Ek olarak sol

~" ~/4 , ~'%


hemisferdeki noral motor kontrol alanlannm i{;lev yapama-
mas1 durumunda, vilcudun kar~1 tarafmdaki kaslarm
cognnda spastik tip bir fel<; geli;,ebilir. JT· ;.:, , "~
, serebeller
tenlo~.,m
Benzer ~kilde bir posteriyor bey in arterini.n blokaj1, ayn1
taraftaki hemisferin oksipital kutbunda infarktiise ve her
"''""
.. .. ..
venriklil Sylvi~s '~
r~
~,
\ ~
. ..,____
,~~ " DordOncu
ventn "'""
iki gozde retinarun inme lezyonuyla aym taraftaki yansmda yang, , \ i, Ii "--......Mall~nd1e
gi.lrme kaybma neden olur. Ozellikle orta beyne kan sagla- ~\ \, dehg1
yan boli.imlerde hasara yo) a<;an inme, beyin ve omurilik '\ \
arasmda baglanL1 saglayan ana yollardaki sinir iletimini
bloke edcbilecegi i~in Item duysal hem de motor bozukluk- ~ekil 62-5. Oklar, beyin-omurilik s1v1s1nin yan ventrikO llerdeki koroid
pleksuslardan dural sinusler i<;ine uzanan araknoid villuslara ak1s yolu-
1ara neden olur.
nu gostermektedir.

790
BOLOM 62 Beyin Kan Ak1m1, Beyin-Omurilik S1v1s1 ve Beyin M etabolizmas1

uzakla~masma neden olur. Daha sonra darbe ile olu~n


kafatasmm harckcti durdugu zaman, rneydana gelen vakum
aniden sonlanarak beyin, kafatasmm ic; yuzeyine c;arpar. -.· ..
Boksorlerde gori.ildi.igi.i gibi kafaya gelen gi.ic;li.i bir dar- ' Arter
beden sonra en <;:ok yaralanan ve hasar goren lasmtlar,
beynin kafatasmm labaamdaki kernik c;tkmularla temasta • -_i~., 1\: ·\ ,
• · - ·"
Ependim
Ven
oldugu frontal ve temporal loblann inferiyor yilzeyleri ve
uc;lamhr. Eger hasar, darbenin oldugu tarafta ge~irse darbe
yaralanmasmdan, kar~ tarafta geli~irse har§1t darbe yaralan-
111as111dan soz edilir.
Darbe ve kar~tl darbe yaralanmalan, b~a Fiziksel bir
darbe olmaksmn sadece ba~m h1zla bareket etrnesi ya da
yava~lamas1yla da gerc;ekl~ebilir. Bu gibi durumlarda
beyin, bir darbe yaralanmasma neden olacak ~ekilde kafa-
tas1 duvarma ve yine kar~ll darbe zedelenmesinde oldugu
gibi kar~1 larafa dogru hareket edebilir. Bu lip yaralanma-
lann, omegin, "sars1lm1;; bebek sendromu" ya da bazen
arac; kazalannda oldugu di.i~i.ini.ili.ir.
r~ /
Ependim
Villus epiteli

~ _ Villus bag dokusu

BEYiN-OMURiLiK SIVISININ OLUSUMU, ~ekil 62-6. Bir yan ventrikulde bulunan koroid pleksus.
AKIMI VE EMiLiMi
Beyin-omurilik s1v1s1 gi.lnde yakla~1k 500 militrehk bir
h1zla olu~turulur. Bu miktar, Li.im beyin-omurilik s1v1 sis-
temindeki loplam s1v1 hacminin yakla~1k ti<; ile dort Koroid Pleksus Yoluyla Salgilama. Koroid pleksus,
kaudu. Bu s1vmm ti«;te ikisi ya da daha fazlas1 dorl vent- ~ekil 62-6'daki kesitte gortildtigii gibi ince bir epitel
riktildeki, ozelhkle de iki yan ventrikuldeki lwroid pleksus- hticre tabakas1 ile kaph, kan damarlanndan olu$ffill$ bir
karmbahar gortintimtindedir. Bu pleksus her iki vcntrihi-
lanndan salgtlamr. Ek olarak s1vmm belli miktan, tum
ltin temporal boynuzlan, uc;tincti ventriktiliin posteriyor
ventriktillerin ependimal yi.izeyleri ve araknoidal zarlar-
boltimti ve dordi.incti ventriktiltin tavanma dogru uzamr.
dan, az bir miktan ise beynin kendisi ve beyne giden
S1vmm koroid pleksuslar yoluyla ventriktiller i«;ine
damarlan saran perivaskuler arahklardan kaynaklarur. salg1lanmas1, ba~hca pleksusun di~ tarafm1 kaplayan epitel
}ekil 62-5'deki oklar, koroid pleksuslardan kaynakla- hticrelerindeki sodyum iyonlannm aktif ta~mmasma bag-
nan s1V1run beyin-omurilik s1V1 sistemi boyunca akt1g1 ana hdrr. Sodyum iyonlan pozitif yuklerinden dolayi negatif
s1v1 kanallanm gostermektedir. Yan ventrikiillerden salg1- ytiklii klortir iyonlanm r;ektiginden, c;ok miktarda klortir
lanan S!Vl once ti<;iincti ventriktile gec;er; sonra bu s1v1ya iyonlarm1 da birlikte stiriiklerler. Bu iki iyon birlikte,
iic;tincti ventriktilden az miktar daha sw1 eklenerek Sylvius serebrospinal s1V1da ozmotik olarak aktif sodyum klortir
yangi ile a$ag1ya dogru, az miktarda s1v1 eklenmek tizere miktanm arllnr, ki bu suyun zardan h1zhca ozmozuna
dorduncu ventrikule akar. En sonunda iki yan Luschka ve sebep olur, boylece s1vimn salg1lanmas1 saglamru$ olur.
orta rizgideki Magendie deligi denilen ti«; ktic;iik apkhkla Daha az onemli bir La$1ma i~lerni de az mik tarda gli-
kozun beyin-omurilik sw1s1 i«;erisine, potasyum ve bikar-
dordtinci.i venLriktilden c;1kan s1V1, medullamn arkasmda
bonat iyonlanmn da beyin-ommilik s1v1smdan kapillerler
ve beyincigin altmda uzanan bir s1vi bo$lugu olan sisterna
ir;ine ta$mmas1chr. Bu nedenle, beyin-omurilik s1vtsmm
magna'ya girer. Sistema magna tlim beyincik ve ornuriligi
bile$irni ~ ozellikleri ta~rr: yakla~1k plazmamnkine e$il
c;evreleyen subarahnoid arahh/a devam eder. ozmotik basm<;; sodyum iyon konsantrasyonu plazmaya
Sistema magna, tum beyni ve omuriligi saran subarak- e~it; klortir iyonlan plazmadakinden %15 daha fazla;
noid arahkla devam eder. Nerecleyse ti.im beyin-omurilik potasyum yakla~1k %40 kadar daha az ve gl ikoz plazmaya
s1V1S1 sisterna magnadan yukanya serebellumu saran gore yakla~1k %30 kadar daha azd1r.
subaraknoid bo$luga dogru akar. S1V1 buradan itibaren
beynin sagital ve diger venoz sintislerine i«;erisine dogru Beyin-Omurilik S1v1smm Araknoid Villuslardan
uzanan c;ok sayida araknoid vi.lluslar ic;ine akar. Boylece Emilimi. Araknoid villus1ai; araknoid zann venoz sini.lsler
fazla s1vi varsa bu s1v1 villuslann porlanndan venoz kana i<;ine dogru duvarlar boyunca yapttgi parmak ~ekli.ndeki
bo$ahr. mikroskobik «;1kmt1lard1r. Bu villus kiimeleri, siniisler
791
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve Butunle~tirici Norofizyoloji

--Araknoid zar

Jii/i,6..___ Araknoid trabekOI Beyin-Omurilik SIVISI Basmc,

1 Subaraknoid arahk
Beyin-omurilik s1vi sistemindeki normal basmc;, yatay bir
konumda uzanmi~ olan l?i~ide ortalama 130 mm su (10 mm
- - - - - --Pia mater Hg) kadardll', ancak normal saghkh bir k~ide bu bas1rn;,
65 mm su basmcma kadar du~uk ya da 195 mm su basm-
'II · ; 1
PerivaskOler arahk cma kadar yiiksek olabilir.
/4!
1
Kan daman Beyin-Omurilik S1v1 Basmcmm Araknoid Villuslar
Tarafmdan Duzenlenmesi. Beyin-omurilik s1vismm
- - - - - B e yin dokusu olu~wn h1z1 hemen tamamen sabit oldugundan, s1v1 olu~-
mundaki degi~ikJikler basmc; kontrohlnde nadi.ren rot
oynarlar. Diger taraftan araknoid villuslar, kamn geriye
~ekil 62-7. Bir perivaskuler arahgin subaraknoid bo~luk i<;erisine dre- dogru ters yonde ak1$1m engelleyerek sm ve ic;eriklerinin,
naj1. (Ranson SW, Clark SL: Anatomy of the Nervous System. Philadelp- venoz kana kolayca akmasJru saglayaa "kapakc;1klar" gibi
hia: WB Saunders, 1959'dan modifiye edilmi~tir.) gorev yaparlar. Genelde villuslann bu kapakc;1k i~levi saye-
sinde beyin-omurilik s1v1 basmc1, venoz sinuslerdeki kan
basmcm1 yakla$1k 1,5 mm Hg a~ugmda s1v1mn kana akma-
sma izin veriUr. Eger beyin-omurilik s1v1S1 basmc1 yuksel-
meyi surdtiriirse kapakc;1klar daha geni~ bic;imde ai;1hr.
i<;ine r;1kmt1 yapug1 gori.ilebilen ve araknoid gra11ulasyo11- Normal ko~llar altmda beyin-omurilik s1v1s1 basmc1, beyin
larad1 verilen makroskobik yap1lan olu~tururlar. Villuslan venoz sinilslerindeki basmcm birkac; mm Hg daha fazlas1-
orten endotel hucre govdelerinin (1) beyin-omurilik s1V1- nm uzerine neredeyse hie; c;1kmaz.
smm, (2) <;ozi.lnmi.i$ protein molekullerinin ve (3) hatta Hastalik durnmlarmda villuslar, bi.iyi.ik partiktilli.i mad-
eritrosit ve lokosit gibi bilyi.ik partiki.illerin, k1Smen ser- deler, fibrozis ya da beyin hastahklannda beyin-omurilik
besti;e venoz kana ge<;i~lerine izin verecek buyukli.ikte s1v1s1 ic;ine stztm~ olan kan hiicrelerinin fazlahg1 nedeniyle
ukamrlar. Boyle bir okanma a~agida tarif edildigi gibi
veziktiler ge<;i$ yollanna sahip oldugu elektron mikros-
beyin-omurilik s1V1S1 basmcmda art~ sebep olabilir.
kobu ile gosterilmi$tir.
Beyindeki Patolojik Ko~ullarda Beyin-Omurilik
S1v1s1 Basmcmm Yukselmesi. Bi.iyuk bir beyin tumorii ,
Perivaskuler Arahklar ve Beyin-Omurilik S1v1s1. c;ogu kez beyin-omurilik s1vmm kana geriemilimini azalta-
Beynin bi.iyuk arter ve venleri, beyin yUzeyind e uzamrlar; rak beyin-omurilik SlVISl basmc1m yukseltir. Bunun sonu-
fakat bunlann beyin dokusu ic;ine giren uc;lan ~ekil cunda beyin-omurilik s1vi basmc1, 500 mililitre su (37 mm
62-7'de gori.ildugu gibi beyni orten pia mater zanm da Hg) basmcma kadar ya da normalin dort katma kadar
doku i<;ine ta$irlar. Pia mater, damarlara gev$ek olarak yiikselebilir.
tutundugu ic;in her bir damarla pia arasmda bir bo$luk, Beyin-omurilik s1vi basmo, kafatas1 ii;inde l~anama ya
da enfeksiyon olu~tugunda da yine onemli ol<;iide yiikselir.
peiivaskuler arahk bulunur. Boylece perivaski.iler arahklar
Her iki ko~ulda da beyin-omurilik s1v1Smda aniden say1s1
beyne giren arter ve venleti, arteriyol ve venuller boyu-
artan eritrosit ve lokositler, araknoid villuslarm kti<;ilk
tuna gelinceye kadar izlerler.
absorbsiyon kanallanmn ciddi ~ekilde nkanmasma neden
olabilirler. Bu durum bazen beyin-onmrilik s1v1 basmc1m
400 ile 600 mm su'ya kadar yUkseltir (normalden dort kat
Perivaskuler Arahklarin Lenfatik Fonksiyonu.
fazla).
Vi.icudun ba~ka boli.imlerinde oldugu gibi, beyin kapiller-
Baz1 bebcl<ler yiiksek bcyin-omurilik s1V1 basmc1 ile
lerinden de beynin interstisyel arahklanna az miktarda
dogarlar. Bunun nedeni Sikhl<la ya araknoid villus say1smm
protein s12ar. Beyin dokusunda gerr;ek anlamda lenfatik- i;ok az say1da olmas1 ya da em.ilim ozelliklerinin anormal-
ler bulunmad1gmdan beyin dokusundaki fazla protein, ligi sonucu, araknoid villuslarda s1vmm geriemilimine
perivaski.iler arahklar boyunca subaraknoidal bo~luklara kar$1 direncin a~m yiikselmesidir. Bu durum hidrosefali ile
SlVlyla birlikte akarak dokuyu terkeder. Subaraknoidal ilgili olarak daha soma tart1~1lacakur.
bo~luklara ula$3n protein, beyin-omurihk SlVls1yla bir- Beyin-Omurilik S1v1s1 Basmcmm Olc;ulmesi. Beyin-
likte hareket eder ve araknoid villuslardan buyi.ik beyin omurilik s1V1S1 basmcmm olc;i.imti i<;in genellil<le uygulanan
venlerine emilir. Yani etkisi a<;:1smdan perivaski.iler arahk- i~lem basittir: Oncelikle ki~. spinal kanaldaki s1vi basmc1
lar gm;ekte beynin ozelle~mi~ lenfatik sistemleridir. kafa ic;i basmcma ~it olacak ~ekilde yan tarafma dogru
yatay bii;imde uzamr. Spinal igne ile omuriligin alt ucunda
Perivaskiller araliklar s1v1 ve proteinleri ta~rmamn
lumbar-spinal kanalm alt tarafma girilir ve igne, iist boliimi.i
yanmda, yabanc1 partikiilleri de beyin di~ma ta~1rlar.
havaya ac;Ilan dikey konumdaki bir cam ti.ibe baglamr.
Omegin ne zaman beyinde bir enfeksiyon olursa oli.i
Spinal s1vUllll ttip ic;inde c;1kabilecegi seviyeye kadar c;tkma-
lokositler ve diger enfeksiyon kalmttlan, perivaski.iler ara- sma izin veilir. Eger tiipteki s1v1, igne seviyesinden 136
hklar boyunca ta~marak uzakla~unhr.

792
BOLOM 62 Beyin Kan Ak1m1, Beyin-Omurilik S1v1s1 ve Beyin Metabolizmas1

milimetre yukan yukselmi~e basmcm 136 mm su basmc1 ta$1)'1Cl molekiillere de sahiptir. Bu hormonlar, ~tah ve
oldugu ya da bu degerin, civanm ozgul ag1rhg1 olan l3,6'ya sempatik sinir sistemi aktivitesi gibi diger ~levleri komrol
boltinmesiyle yakla~;ik 10 mm Hg oldugu soylenir. etmek i.izere hipotalamusdaki ozgUI reseptorlerine
Beyin-Omurilik S1v1smm Ak,~mm Engellenmesi baglamrlar.
Hidrosefaliye Neden Olabilir. "Hidrosefali~, kafatas1 Genellikle kan-beyin-omurilik s1v1s1 ve kan-beyin bari-
ic;inde a~m su bulunmas1 anlamma gelir. Hidrosefali sik- yerleri su, karbondioksit, oksijen ve alkol ile anestetikler
hkla bagla11t1l1 hidrosefali ve bagla11t1s1z hidrosefali olmak gibi yagda eriyen maddelere kar~1 genellikle yi.iksek dere-
iizere ikiye aynhr. Baglanuh hidrosefalide s1v1 ventrikiil cede ger;irgendirler. Sodyum, potasyum ve klori.ir gibi
sisteminden subaraknoid aral1ga kolayhkla akar; oysa bag- elektrolitlere az gec;irgendir, plazma proteinlerine ve
lant1S1z hidrosefalide s1vmm bir ya da daha fazla ventriki.il- r;ogunlukla yagda erimeyen biiytik organik molektillere ise
den d1san ak1~1 engellenir. hemen tilmilyle gec;irgen degildirler. l3u nedenle kan-beyin-
Baglanusiz hidrosefali, Sylvius ya11g111rn, bebeklerde atrezi, omurilik s1vis1 ve kan-beyin bariyerleri, beyin-omurilik
herhangi bir ya~ta ise tumor nedeniyle olusan nkamnas1 s1v1s1 ya da beyin parenkimasmda protein yap1daki antikor
sonucu olusur. SIVl, iki yan ve iii;iincti ventrikuldeki koroid tiplerinin ve yagda erimeyen ilac;lar gibi tedavi ilar;larmm
pleksuslar tarafmdan oh.1~turuldugu ic;in bu ti<; venLriki.ili.in de etkili konsantrasyonlara ula~masrm S1k11kla engellerler.
hacirnleri c;ok artar. Bu durum beyni ince bir kabuk ~klinde Kan-beyin-omurilik SJVlSl ve kan-beyin bariyerlerinin
kafatasma dogru s1kt~urarak yasSI!a~unr. Yeni doganda bu ger;:irgenliginin dii~i.ik ohnasmm. nedeni, beyin dokusuna ail
arum~ basmc;, kafataSJ kemikleri yeterince kayna~machgi i<;in kapiller endotel hticrelerinin birbirleriyle baglanma ~klin-
ti.im kafamn ~ip geni5lemesine neden olur. den kaynaklamr. EndoLel hucreleri birbirlerine s1k1 bagla.nLL-
Bagla11td1 tip hidrosefali, genellikle beynin bazal larla baglamrlar. Yani kom~ endotel hi.icre zarlan, VUcudun
boli.irn.leri r,;evresindeki subaraknoid arahklarda s1vi akum- diger birr;:ok kapillerleri arasmda bulunan geni~ yank delik-
nm engellenmesi ya da c;ogunlukla s1v,nm venoz sinilsler ler yerine, 51\o bir ~kilde birbirleriyle kayna~nu~lardrr.
ic;ine emil.digi araknoid villuslann nkanmas1 ile ortaya
c;1kar. Boylece s1vi, beynin hem d1~ tarahnda hem de daha Beyin Odemi
az miktarda olmak ilzere ventriki.illerin ic;inde toplanu·. Bu
Anormal beyin s1vi dinamiklerinin en ciddi komplikasyon-
durum eger bebeklerde ortaya c;1karsa kafatas1 henilz esnek larmdan birisi, beyi11 oderninin geli~nesidir. Beyin serl ve
ve geni~leyebilir oldugundan, kafanm c;ok fazla $i~mesine kapah bir kafatas1 i<;inde bulundugu ic;in a~m odem s1v1s1-
neden olur. Bu durum herhangi bir ya$ta gorilli.irse beyin nm birikmesi, kan damarlanm s1~tuarak sikblda kan ala-
hasarlanabilir. Hidrosefali tiplerinden bir<;ogunun tedavisi,
mmda ciddi ~kilde azalmaya ve beyin dokusunun
fazla s1vmm kana emilebilecegi periLon bo~lugu ile beyin
harabiyetine neden olur.
ventrikUllerinden birisi arasma cerrahi yontemle bir silikon Beyin odeminin en s1k nedenleri ya kapiller basmr;ta a$m
ti.ipi\n yerl~tirilmesi ile gw;ekl~tirilir. aro~ ya da sivmm sizmasma yol ac;an kapiller duvarlann
hasandrr. Yaygm bir neden ciddi kafa darbeleridir; darbeye
Kan-Beyin-Omurilik S1v1s1 ve Kan-Beyin
bagh ol~n beyin sarswtm, bcyin doku ve kapillerlerinde
Bariyerleri travma ol~turnr ve kapiller s1v1, hasarh dokulara sizar.
Beyin-omurilik s1viS1run onemli birkac; bile~eninin kon- Beyin odemi bir kez ba~lad.igmda ~agidaki pozitif geli-
santrasyonunun, vUcudun ba~ka bolgelerindeki hucre ~1 bildirirn.lerden dolay1 s1khkla iki k1S1r dongti ba$la~ olur:
s1V1larla aym olmad1g1 daha once belirtihni$ti. Aynca birr;ok l. Odem kan darnarlamu s1kisunr. l3u silu~urma, kan
buyuk molekUllti madden.in vtlcudun diger bolgelerindeki ak1m1 azalmasma bagh olarak beyin iskemisine
hUcreleraras1 SIV1ya kolayca gec;mesine ragmen, aym mad- neden olur. 1skemi de, arteriyol dilatasyonu yaparak
deni11 kandan beyin-omurilik s1viS1na ya da beynin hiicre- kapiller basmr;ta daha fazla aru~a neden olur. Artm1$
leraras1s1vilanna gec;mesi gi.ir;lukle gen;ekle$ir, Bu nedenle kapiller basmc; daha fazla odem s1V1sma neden olur,
kanla beyin-omurilik s1V1S1 ve beyin s1v1S1 arasmda sua- odem bl:lylece giderek daha da kottile~ir.
s1yla; kan-beyi11-omurilih s1visr ve lwn-beyin bariyerleri 2. Azalm1~ beyin kan ak1m1 aym zamanda oksijen ile-
denilen yap1lann varhgmdan soz edilir. timini azaltu·. l3u da kapiller gec;irgenligini arurarak
Bu bariyerler, maddelerin dolm arahklarma r;ok kolay daha fazla s1v1 s1zmasma yo l ac;ar. Odem yine sinir
gec;tigi hipotalamusun baz:1 alanlan, pineal bez ve area post- dokusu hUcrelerindeki sodyum pornpalanru durdu-
rema hari(: beyin parenkiniasrrun belli ba$h cum alanlarm- rarak bu hi.icrelerin ~i~mesine neden olur.
daki doku kapiller zarlan ve koroid pleksuslarmda Bir kez bu iki k.isrr dongi.i b~lad1gmda, beynin ti.imtini.\n
bulunurlar. Kan-beyin engelinin bulunrnad1g1 bu alanlarda harabiyetini onlemek ic;in cesur onlemler almak gerekir. Bu
difi.izyon kolayhg1 onemlidir; c;ilnkii bu alanlar ozmolalite onlemlerden birisi mannicol gibi konsantre edilmi$ ozmolik
ve glikoz konsantrasyon degi~irnleri gibi vUcut siv1lanndaki bir maddeyi intravenoz olarak uygulamaknr. Bu madde,
ozgUI degi~imlere, anjiyotensin II gibi susamayi diizenleyen beyin dokusundan SIVl)'l ozmoz yoluyla i;eker ve k1s1r
peptic hormonlanna cevap veren duysal reseptorlere sahip- dongiiyi.l sona erdirir. Diger bir i$lem ise ventriktiler igne
tirler. Kan beyin bariyeri aynca leptin gibi hormonlann ponksiyonu ile s1viyt beynin laLeral ven Lriktillerinden h1zh
kandan hipotalamusa ta~mmas1m kolayla$tlran ozgi.i.l bir ~ekilde uzakla?lmp beyin ii;i basmcm1 azalunaktu.

793
Onite XI Sinir Sistemi: C Motor ve BOWnle~tirici Norofizyo/oji

BEYiN METABOLiZMASI anda yalmzca iki-dakikahk glikoz gereksinimini kar$tla-


yacak kadar glikojen depolanabilir.
Beyin de diger dokular gibi metabolik ihtiya<;lanm sagla-
Noronlann kandan glikozu almasmm bir ozelhgi
mak i<;in oksijen ve besinlere gerek duyar. Bununla
vardir; noron zanndan glikozun ta~mmas1, vi.icudun <;ogu
beraber beyin metabolizmasmm, belirtilrnesi gereken
hucrelerinden farkh olarak insiiline bag1mbhk gostermez.
kendine ozgu nitelikleri vardir.
Bu nedenle insulin sekresyonunun ger~ekten hie; olma-
d1g1 ciddi diyabetik hastalarda bile glikoz, noronl.ar i<;ine
Beynin Toplam Metabolik H1z1 ve Noronlann kolayca difuze olur. Bu durum, cliyabetik k~ilcrde mental
Metabolik H1zlar1. Beyin kitlesi tum vi.icut kitlesinin fonksiyon kaybmm onlenmesinde bi.iytik bir $anstu.
sadece %2'si olm.asma kar~m, uyaruk haldeki dinlenme Ancak diyabetik bir hasta insulin a~m dozda verildiginde
ko$ullannda, be_yin metabolizmas1run ti.\tn vltcut metabo- kan glikoz seviyesi <;ok dti?ebilir. <;:t.inkii a$m insulin,
lizmasmm %15'i kadar oldugu hesaplamru$ttr. Bu nedenle kandaki glikozun hemcn tiimi.intin, ba$ta kas ve karaciger
dinlenme ko$ullannda beyin metabolizmas1, sinir sistemi hticreleri olrnak uzere viicudun insulune d uyarh ve noron
d1~mdaki birim doku kutlesi ba~ma ortalama mctaboliz- olmayan <;ok sayidaki hticrelerine t.a~mmasma neden olur.
manm yakla$1k 7 ,5 kat1 kadard1r. Bu ger<;ekl~tiginde kanda noronlara gerekli olan yeterli
Bu beyin mctabolizmasmm <;ogu, gliyal destek doku- glikoz kalmaz ve bazen komaya yol ac;an ciddi mental
lannda degil, noronlarda gw;ekle?ir. Noronlardaki meta- fonksiyon bozuklugu, hatta daha stk olarak da 3$1r1
bolizma i<;in gerckli olan bu biiyiik ihtiya<;, ba$hCa sod yum insulin tedavisinin neden oldugu mental dengesizlik ve
ve kalsiyum iyonlanmn hiicred1~na, potasyum iyonlan- psikotik bozukluklar gorultir.
nm da hucrei<;ine pompalanmasmdan kaynaklamr. Bir
noron, olu~au her aksiyon potansiyelini ilettiginde bu Kaynaklar
iyonlar zardan ge<;erler, noron zarmm iki tara[mda uygun Ainslie PN, Duffin J: Integration of cerebrovascular CO 2 reactivity and
iyon konsantrasyon farkirun yeniden dltzenlcnmcsi ic;in chemoreflex control of breathing: mechanisms of regulation, mea-
ek ta?mma gereksinimi artarak, bu nedenle 3$In beyin surement. and interpretation. Am J Physiol Regul lntegr Comp
aktivilesi s1rasmda noron metabolizmas1, %100 ile %150 Physlol 296:R1473, 2009.
oranmda artl$ gosterir. Barres BA The mystery and magic of glia: a perspective on their roles
in health and disease. Neuron 60:430, 2008.
Chesler M: Regulation and modulation of pH in the brain. Physiol Rev
83 1183, 2003.
Beynin Kendine Ozgu Oksijen Gereksinimi-Belirgin Damkier HH, Brown PD, Praetorius J: Cerebrospinal fluid secretion by
Anaerobik Metabolizma Yoklugu. Viicudun bir<;ok the choroid plexus. Physiol Rev 93:1847, 2013.
dokusu birka<; dakika, baz1 dokular 30 dakika sureyle Dunn KM, Nelson MT: Neurovascular signaling in the brain and the
oksijensiz ya$ayabilir. Bu sure<; i<;inde doku hiicreleri pathological consequences of hypertension. Am J Physiol Heart Circ
enerjilerini, glikoz ve glikojenin oksijenle birle$meden Physiol 306:H1, 2014.
Filosa JA, Iddings JA: Astrocyte regulation of cerebral vascular tone.
kismen y1kllmas1 sonucu gen;ekl~en bir enerji serbest- Am J Physiol Heart Circ Physiol 305:H609, 2013.
lenme yontemi olan anaerobik metabolizma ile elde Gore JC: Principles and practice of functional MRI of the human brain.
ederler. Bu sure<;te, ancak <;ok biiyiik miktarlarda glikoz J Clin Invest 112:4, 2003.
ve glikojenin ttiketilerek harcanmas1yla enerji ac;1ga c;1kar. Haydon PG, Carmignoto G: Astrocyte control of synaptfc transmission
and neurovascular coupling. Physiol Rev 86:1009, 2006.
Bununla beraber bu enerji dokunun canli kalmasm1
ladecola C, Nedergaard M: Glial regulation of the cerebral microvas-
saglar. culature. Nat Neurosci 10: 1369, 2007.
Beynin c;ok fazla anaerobik metabolizma yetenegi Iliff JJ, Nedergaard M: Is there a cerebral lymphatic system ? Stroke
yoktur. Bunun nedenleririden birisi; noronlarm metabolik 44(6 Suppl 1):S93, 2013.
h1zlarmm yiiksek olu~udur, bu ytizden birc,;ok noronal Kahle KT, Simard JM, Staley KJ, et al: Molecular mechanisms of isch-
emic cerebra l edema: role of electroneutral Ion transport. Physiology
aktivite her saniye kandan gelen oksijene bagunhdir. Bu
(Bethesda) 24:257, 2009.
faktorler birlikte goz ontine almd1gmda ani bir kan akum Pires PW, Dams Ramos CM. Matin N, Dorrance AM: The effects of
kesintisinin ya da kandaki ani oksijen yetersizliginin, hypertension on the cerebral circulation. Am J Physiol Heart Circ
beyinde neden 5 ile 10 saniyede ic;inde bilirn; kaybma Physiol 304:H1598, 2013.
neden olabilecegi anla~tlabilir. Schonfeld P, Reiser G: Why does brain metabolism not favor burning
of fatty acids to provide energy? Reflections on disadvantages of
the use of free fatty acids as fu el for brain. J Cereb Blood Flow
Metab 33:1493, 2013.
Normal Ko~ullar Altmda Beyin Enerjisinin <;ogu
Sloan SA, Barres BA: Mechanisms of astrocyte development and
Glikoz ile Saglanir. Normal ko~ullar altmda, beyin huc- their contributions to neurodevelopmental disorders. Curr Opin
releri tarafmdan kullantlan enerjinin hemen hemen Neurobiol 27C:75, 2014.
tamam1 kandan kaynaklanan glikozla saglamr. Oksijende Sykova E, Nicholson C: Diffusion in brain extracellular space. Physlol
oldugu gibi glikozun <;ogu, dakika dakika, saniye saniye Rev 88:1277, 2008.
kapiller kandan ahmr; <;unku noronlarda herhangi bir

794
Sindiriin Fizyolojisi

63 Gastrointestinal i~levin Genel ilkeleri-


Hareketlilik, Sinirsel Kontrol ve Kan
Dola~1m1
64 Besinlerin Sindirim Kanaltnda
ilerlemesi ve Kan~tinlmas1
65 Sindirim Kanalrnrn Sa lgr i~levleri
66 Gastrointestinal Kanalda Sindirim ve
Emilim
67 Gastrointestinal Bozukluklann
Fizyolojisi
BOLOM 63

Gastrointestinal i~levin
Genel ilkeleri-Hareketlilik,
Sinirsel Kontrol ve Kan Dola~1m1

Sindirim kanah vucuda su, elektrolitler, vitaminler ve bu demetler bagrrsak kanalt boyunca uzunlamasma uza-
besinleri surekli olarak saglar. Bunu gen;ekle§tirmek ir;:in mrken, sirhuler kas tabakasmda bagrrsag1 c;evrelerler.
(1) g1dalann sindirim kanalmda hareketi, (2) sindirim Her dilz kas demetinirl ir;:indeki kas lilleri birbirle-
salg1lanmn salg1lanmas1 ve besinin sincli1imi, (3) suyun, riyle, iyonlann bir hi.icreden sonrakine dti$tik direnc; ile
r;:e§itli elektrolitlerin, vitaminlerin ve sindirim tirtinle- hareketine izin veren, c;ok sayida deli.kli baglanttlar ile
rinin emilimi, (4) ernilen maddeleri uzaga ta§1mak ir;:in elektriksel olarak baglanm1$lard1r. Boylece kas kastlma-
kanm gastrointestinal organlarda dola§1m1 ve (5) tum s1ru ba-?latan elektrik sinyalleri bir liften sonraki life ko-
bu i§levlerin lokal, sinirsel ve hormonal mekanizmalarla layca ulasrr, ancak bu ileti demet boyunca yanlara dogru
kontrolu gerekir. oldugundan daha h1zlt ulasrr.
~ekil 63-1 ti.im sindirim kanalm1 gostermektedir. Her Dtiz kas liflerinin her demeti birbirinden gev~ek bag
bohim kendi ozel i§levine gore uyum gosterm~tir. Cho- dokusu He aynlm1$nr, fakat demetler birc;ok noktada
fagus gibi baz1 bolumleri, basitr;:e gtda ger;:i§ini saglarken, birbirleriyle birle§ir. Bu ~ekilde gerc;ekte her kas tabaka-
digerleri, mide gibi, besini ger;:ici olarak depolar ve ince s1, di.iz kas demetlerinin dantel tarzmda dallanmasmdan
bagusak gibi diger baz1lan da, sindirim ve emilimde yer olu-?ur. Boylece, her kas tabakas1 bir sinsisyum olarak is-
ahr. Bu bolumde, Wm sindirim kanalmdaki i§levlerin te- lev gorur; yani kas ktitlesi ic;inde herhangi bir yerde bir
mel kurallanm tara§maktayu. izleyen bolumlerde kana- aksiyon potansiyeli olu~turuldugunda, bu genellikle kas
lm farkh bolumlerinin ozgul i§levleri tartl$1'acaknr. ir;:inde tum yonlere ula-?1r. Uyanmn ulasng1 uzaklik, kasm
uyanlabilirligine baghdtr. Bazen yalmz birkac; rnilimetre
sonra durur veya kimi zaman birkar;: santimetre veya ince
GASTROiNTESTINAL HAREKETLiLiGiN
bag1rsak kanalmm ti.im uzunlugu boyunca bile ilerlerler.
GENEL KURALLARI
Aynca, longilUdinal ve sirktiler kas tabakalan arasm-
GASTROiNTESTiNAL DUVARIN FiZYOLOJiK da birkac; baglantl bulunur; boylece bu tabakalardan bi-
rindeki uyanlma s1khkla digerini de uyanr.
ANATOMiSi
~ekil 63-2 ince bag1rsak duvannm tipik bir kesitini gos-
Gastrointestinal Duz Kasin Elektriksel
termektedir ve d1:.; yuzeyden ir;:eri dogru :iU tabakalan
ic;ermektedir: (1) seroza, (2) uzunlamasma (longitudinal) Etkinligi
diiZ has tabahas,, (3) dairesel (sirhiiler) diiz has tabahasi., Bagirsak kanalmm dtiz kas,, kas liflerinin zarlan bo-
(4) submulwza ve (5) muhoza. Ek olarak seyrek duz kas yunca si.irekli fakat yava-? bir ir;:sel (intrensek) elektrik-
liflerinden olu$IDU$ bir tabaka olan, muskularis mukoza, sel aktivite ile uyanhr. Elektriksel aktivitede iki temel
mukozanm daha derin tabakalannda uzamr. Bag1rsakla- elektri.ksel dalga tipi bulunur. Bunlar ~ekil 63-3'de gos-
nn motor i~levleri di.iz kasm farklt tabakalan tarafmdan terilrnis olan (1) yava$ da!ga!ar ve (2) dihensi da1ga1ar-
gerc,:ekle~tirilir. dir. Ayr1ca gastrointestinal duz kasm di.nlenim zar po-
Bolum 8'de tart1-?1lan di.iz kasm genel ozellikleri ve i~- tansiyelinin voltaj1, farkh duzeylere degisebi.li.r ve bu da
levi, bu boh\mi.in ilerideki kistmlanna temel olu-?turmas1 gastrointestinal kanahn motor etkinliginin kontroltinde
ir;:in tekrar gozden ge<;irilmelidir. onemli etkilere yol ac;abilir.

Gastrointestinal Duz Kas-Sinsisyum Olarak i~levi.


Gastrointestinal kanaldaki bireysel duz kas lilleri 200- Yava~ Dalgalar. Gastrointestinal kasilmalann c;ogu riL-
500 mikromette uzunlukta ve 2 ile 10 rnikrometre r;:ap- rnik olarak gen;ekle~ir ve bu ritim daha <;ok di.iz kas zar
tad1rlar ve 1000 kadar paralel liften olusmu:i demetler potansiyelindeki "yava~ dalga" diye adlandmlan dalgala-
seklinde di.izenlenmi-?lerdir. Longitudinal has tabahas111da rm frekans1 ile belirlenir. ~ekil 63-3'de gosterildigi gibi,
797
Unite XII Sindirim Fizyolojisi

Dikensi potansiyel
~
0 Depolarizasyon

UA
E"
0 "'10
~ "'20 Yava§ _L
dalgalar
Parotis bezleri _-:_ §. "'30
"'40 _ ~
1· Noradrenalin
i>, 2· Sempatik.ler ile
TOkOri.ik bezleri ' · '" 'in '"50 ...___, - - - - v - - - - - - '
C
~ '"60 Dinlenme 1. Gerilme uyanlma
0. '"70 2. Asetilkolin ,---A-,,.
~- Parasempatikler Hiperpoiaii~yon
.13 1ie uyanlma

0 6 12 18 24 30 36 42 48 54
Saniyeler
$ekil 63-3. Ince bag1rsak doz kas1ndaki zar potansiyelleri. BagIrsag1n
Karaciger~ ./ / \ / Mide farkll fizyolojik ko~ullannda ger~ekle~en yava~ dalgalar, dikensi potan-
Safra kesesi
I ' I
r; . Pankreas siyeller, depolarizasyon ve hiperpolarizasyona dikkat ediniz.
Duodenum

Transvers Jejunum
kolon : Yava§ dalgalarm nedeni tam olarak anla~1lmam1~tir.
- - - + - - - inen kolon Ancak, bu dalgalann dtiz kas hticreleri ile dilz kas hi.ic-
91kan kolon
releri i<;in elektriksel uyaran ol~turucu (pacemaker) ol-
Ileum duguna inamlan Cajal'm interstisyel hucrele1i ad1 verilen
ozell~m~ hilcreler arasmda r,:ok yonlil etkile§meler so-
~ - -1 - AnOs
nucunda olu$tugu tahmin edilmektedir. Bu interstisyel
hticreler birbirleriyle bir ag yaparlar ve doz kas hucre ta-
$ekil 63-1. Sindirim Kanai!. bakalan arasma yay1larak dilz kas hilcreleri ile sinaps ben-
zeri baglanu kurarlar. Cajal'm interstisyel hucreleri, yava~
dalga aktivitesini olu$turabilecek bi<;imde arahkh olarak
a<;1lan ve i<;eri dogru ak1ma neden olan, buraya ozgil iyon
kanallan nedeniyle zar potansiyelinde dongilsel degi~ik-
likler gosterir.
Yava$ dalgalar genellikle gastrointestinal kanahn <;ogu
bolgesiode, belki mide d1$mda, kendileri kas kas1lmasma
neden olmazlar. Aksine, bunlar daha <;ok arahkh dikensi
potansiyellerin ortaya <;1kmasm1 uyanrlar ve dikensi po-
tansiyeller de ger<;ekten kas kasilmasm1 uyanrlar.

Dikensi Potansiyeller. Dikensi potansiyeller ger<;ek


aksiyon potansiyelleridir. Dikensi potansiyeller gastroin-
testinal dtiz kasm dinlenim potansiyeli yakla$tk -40 mi-
livolttan daha pozitif oldugunda (bagirsaktaki dtiz kas
liflerinin normal zar dinlenim potansiyeli -50 ile -60 mili-
volt arasmdadrr) otomatik olarak olu$urlar. ~ekil 63-3'de
yavas dalgalann tepe noktalanmn -40 milivoltun tistil
$ekil 63-2. Bag1rsagin tipik enine kesltl. dtizeyine giderek yt.tkseldigi, yani -40 milivolttan daha
pozitif oldugu her seferde dikensi potansiyellerin bu tepe-
bu dalgalar, aksiyon potansiyelleri degildir. Buna kar§thk lerde gorilldilgilne dikkat ediniz. Yava$ dalga potansiyeli
diolenme zar potansiyelindeki yava~ ve dalgalanma goste- bu dtizeyden ne kadar daha yilksege <;1karsa, dikensi po-
ren degi$ikliklerdir. Yava$ dalgalann §iddetleri 5 ile 15 mi- tansiyelin s1kltg1 o kadar bi.iyilk olur; genellikle saniyede 1
livolt arasmda deg~ir ve frekanslan insan gastrointestinal ile 10 dikensi potansiyel arasmda degi$ir. Gastrointestinal
kanalmm farkh bolumlerinde dakikada 3 ile 12 arasmda- kastaki dikensi potansiyelle1in her biri, 10 ile 20 milisani-
d1r. Midenin govde kismmda yakla~1k 3, duodenumda 12 ye kadar surer ve bu sure bliyilk sinir lillerindeki aksiyon
kadar ve terminal ileumda yakla~1k 8 veya 9 kadardir. Bu potansiyeline gore 10 ile 40 misli daha uzam1$tir.
nedenle, midenin govde bolilmilniln kas1lma ritmi s1kl1k- Gastrointestinal dilz kas ile sinir liflerioin aksiyon po-
la dakikada yakla~k 3, duodenumda dakikada yakla§ik 12 tansiyelleri arasmdaki diger bir onemli farkhhk da olu§ma
ve ileumcla dakikada 8 ile 9'dur. $ekilleridir. Sinir lifleriode, aksiyon potansiyelleri hemen
798
BOLOM 63 Gastrointestinal l~levin Genel ilkeleri-Hareketlil ik, Sinirsel Kontrol ve Kan Dola~1m1

tamamen sodyum iyonlanrun sodyum kanallanndan lifle- lar yaparlar. Tonik kastlmalar stireklidir; yava~ dalgalann
rin ic,;ine hizla girmesiyle geli~ir. Gastrointestinal duz kas- bazal elektriksel ritimleri ile iliskili degildir; fakat s1khkla
ta, aksiyon potansiyelinin olu~umundan sorumlu kanal- dakikalar hatta saatler boyunca surerler. Tonik kas1l.rnala-
lar ban bakunlardan farkhdu-; bu kanallar c,;ok miktarda rm $iddetleri art~ ya da azalma gosterebilir ama kas1lma
kalsiyum iyonunun yam sua, daha az miktarda sodyum her zaman vardtr.
iyonunun da ginnesine izin verirler, bu nedenle lialsiyum- Tekrarlayan dikensi potansiyeller bazen tonik kas1I-
sodyum kanallan ad1m alular. Bu kanallann, h1zh sodyum malara neden olabilirler. Bunlann s1khgi ne kadar artar-
kanallanna oranla daha yava~ ac,;1hp kapanmalan, aksiyon sa kas1lrnanm derecesi de o kadar buyiik olacakur. Bazen
potansiyellerinin uzun surmesini saglar. Aynca, aksiyon dtiz kasta aksiyon potansiyeline neden olmayan, ancak
potansiyeli s1rasmda, kalsiyum iyonlannm kas lifinin i.c,;i- stirek1i bir parsiyel depolarizasyona yol ac,;an hormonlar
ne fazla rniktarda gec,;mesi, k1Saca tart1~1lacagt gibi, ince ve diger etkenler de tonik kastlmalara neden olur. Tonik
bagusak dilz kasmm kas1lmasmda ozel bir rol oynar. kastlmalann uc,;uncti nedeni, zar potansiyeli deg~iklikle-
rinden bag1ms1z olarak kalsiyumun siirekli hiicrenin ic,;ine
girisidir. Bu mekanizmamn detaylan ac,;1k degildir.
Zar Dinlenim Potansiyelinin Voltajmdaki Degi~iklik-
ler. Yava$ dalga ve dikensi potansiyellere ek olarak, dtiz
kasta dinlenhn zar potansiyellerinin voltaj dtizeyleri.nde GASTROINTESTiNAL i$LEVIN
degi~iklikler olabilir. Normal ~artlar altmda dinlenim zar SiNIRSEL KONTROLO-ENTERIK
potansiyelleri ortalama -56 milivolttur; fakat bin;ok fak- SINIR SISTEMi
tor bu dtizeye etki edebilir. Dinlenim zar potansiyeli daha
Gastrointestinal kanal enterik sinir sistemi denilen bir si-
pozitif oldugunda dtiz kas lifi daha kolay uyanlabilir hale
nir sisternine sahiptir. Bu sistem tamamen organ duvann-
gelir ve bu duruma zann depolalizasyonu denir. Potansiyel
da yer ahr; ozofagusta ba$lar ve antise kadar devam eder.
daha negalif oldugunda ise lifler daha az uyanlabilir, bu
Enterik sistem ic,;indeki noronlarm saY151 yakla$1k l 00
duruma da hiperpolaiizasyon denir.
milyondur ve bu say1 ti.lm omurilikteki noron sayLSma
Zan depolarize eden faktorler zan daha fazla uya-
hemen hemen e~ittir. Ytiksek derecede geli~m~ olan ente-
nlabilir hale getirirler. Bunlar: (1) kasm gerilmesi, (2)
rik sinir sistemi, gastrointestinal hareketlerin ve salgtlann
parasempatik sinir uc,;lanndan salg1lanan asetilkolin ile
uyanlmas1 ve (3) baz1 ozgiil gastrointestinal honnon1ar ile koncroltinde oldukc,:a onemlidir.
uyanlmas1du. Enterik sinir sistemi ~eltll 63-4'te gosterildigi gibi te-
Zar potansiyelini daha da negati fl~ti.ren onemli fak- mel olarak iki agdan ibarettir: (1) longitudinal ve sirkiiler
torler ise zan hiperpolarize eder ve kas lifini daha az uya- kas tabakalan arasmda yer alan miyenterik veya Auerbach
nlabilir hale getirirler. Bunlar: (1) noradrenalini.n veya aa- ag1 denilen dis ag ve (2) submukozada yer alan submu/10za
renalinin kas zan tizerine olan etkisi (2) sinir uc;:lanndan veya Meissner agi denilen ic,; ag. Bu iki ag arasmdaki ve
noradrenalin salg1layan sempatik sinirlerin uyanlmas1dtr. ic,;indeki sinirsel baglanular ~ekil 63-4'te gosterilm~tir.
Miyenterik ag temel olarak gastrointestinal hareketleri
kontrol ederken, submukozal ag ba~hca gastrointestinal
Kalsiyum iyonlarmm Giri~i Di.iz Kas Kas,lmasma Ne- salgtlan ve lokal kan ak1mm1 kontrol eder.
den Olur. Dliz kas kasilmas1 kalsiyumun kas lifi ic,:ine gi- ~eldl 63-4'teki miyenterik ve submukozal agile bag-
ri~ine cevap olarak meydana gelir. Bi:ili.im 8'de ac,;tkland1g1 lanulan olan sempatik ve parasempatik liflere dikkat
gibi kalsiyum iyonlan kalmodulin kontrol mekanizmas1 edin. Enterik sinir sistemi her ne kadar bu ekstrensek si-
iizerinden etki ederek lifleki miyozin iplikc,:iklerini aktive nirlerden baguns1z olarak kendi kendine i~lev gorse de,
eder; boylece miyozin ve aktin iplikc,:ikleri arasmda birbi- parasempatik ve sempatik sistemlerin uyanlmas1, ileride
rini c,;eken guc,;lere neden olur ve kasm kas1lmas1 saglarur. de tarn~1lacag1 gibi gastrointestinal i~levlerde uyanlma
Yava~ dalgalar kalsiyum iyonunun dtiz kas ic,:ine gi- veya baskilama yarat.abilir.
risine neden olmazlar, sadece sodyum iyonunun giri$ini Yine ~eldl 63-4'te gosterildigi gibi gastrointestinal
saglarlar. Bu nedenle, yava$ dalgalar kendi baslanna ge- epitel veya bagirsak duvanndan koken alan duysal sinir
nellikle kastlmaya neden olmazlar; bunun yerine yava~ uc;:lan vard1r. Bunlar aferent liflerini enterik sinir sisterni-
dalgalann tepe noktasmda meydana gelen dikensi potan- nin her iki pleksusuna ve aynca (1) sempati.k sinir siste-
siyeller s1rasmda btiyiik miktarda kalsiyum iyonu lifin i<;:i-
minin prevertebral gangliyonlanna, (2) omurilige ve (3)
ne girer ve kasilmaya neden olur. vagus sinirleri i<;inde beyin sapma gonderirler. Bu duysal
sinirler bagusak duvarmm kendi i<;inde yerel refleksler
Baza Gastrointestinal Di.iz Kaslarm Tonik Kasalma- olu~turabilir, aynca prevertebral gangliyonlar ya da bey-
lan. Gastrointestinal sistemdeki baz1 dtiz kaslar ritmik nin bazal bolgelerinden ba~layan refleksler de bagirsaga
kasllmalarm yam s1ra veya bunlann yerine tonik kasilma- iletilebilir.
799
Onite XII Sindirim Fizyolojisi

Sempatlk Parasempatik
Prevertebral
gangliyonlara, {yogunlukla postgangliyonik} (pregangliyonik)
omurilige ve
beyin sapma

S~bmukoza
} ag1

Duysal
noronlar

}~··
~ekil 63-4. Bag1rsak duvarm1n slnlrsel kontrolu, (1) miyenterik ve submukoza aglan (siyah lifler), (2) bu aglann sempatik ve parasempatik sinir
sistemi taraf1ndan ekstrensek kontrolunu (kirm1z1lifler) ve (3) lumen epiteli ve bag1rsak duvanndan enterlk aglara ge~en, oradan prevertebral
gangliyonlara, omurilige ve beyln sapma ula~n duysal lifleri (ye~il lifler} gi:istermektedir.

MiYENTERiK VE SUBMUKOZA AGLARI ludur. Ornegin, bir<;ok duysal sinyal gastrointestinal epi-
ARASINDAKi FARKLAR telden ba~lar ve daha soma lokal intestinal salgtlamarun,
lokal emilimin ve gastrointestinal mukozanm farkh dU-
Miyenterik ag gene! olarak gastrointestinal kanahn tum
uzunlugu boyunca uzanan, birbirleriyle ili~kili noronlann zeylerde k1vnlmasma yol a<;an submukozal kasm lokal
zincir ~eklinde srralanmas1yla meydana gelir. Bu tek srra kas1lmasmm kontrolilne yard1mc1 olmak ilzere submuko-
zincirlerden birisi ~ekil 63-4'te gosterilmi~tir. za agmda integre edilirler.
Miyenterik ag bagrrsak duvannda boydan boya bu-
lundugu ic;:in ve yine bag1rsak dtiz kasmm longitudinal
ENTERiK NQRONLAR TARAFINDAN
ve sirktiler tabakalan arasmda yer ald1gmdan, temel ola-
rak bagrrsak boyunca olu~an motor aktivitenin kontrolti SALGILANAN NQROTRANSMiTER TiPLERi
ile ilgilidir. Bu ag uyanldigmda temel etkileri ?unlard1r: Enterik sinir sis teminin c;oklu i$levlerini daha iyi anlamak
(1) artm1~ tonik kas1lma veya bagrrsak duvamnn "tonu-
amac1yla, yap1lan c;ah?rnalarda farkh enterik sinir uc;:lann-
sunun" artmas1, (2) ritmik kastlmalarm yogunlugunun
dan salg1lanan diizinelerce birbirinden farkh norotrans-
artmas1, (3) kas1lma ritminin hmnm ha[if<;e artmas1, (4)
bagusak duvan boyunca uyanc1 dalga yaytlma h1zmm mi.terler tammlanrm~trr. Bunlar: (1) asetWwlin, (2) norad-
artmas1, buna bagh olarak bagusak peristaltik dalgalan- renalin, (3) adenozin trifosfat, (4) serotonin, (5) dopamin,
nm daha hizh hareket etmesi. (6) kolesistohinin, (7) P maddesi, (8) vazoaktif intestinal
Miyente1ih agtn yalmzca uyanc1 oldugu dii?ilniilme- polipeptit, (9) somatostatin, (10) leu-enkefalin, ( 11) met-
melidir. <;unkil baz1 noronlan bask1lay1c1d1r, bu sinir li£- enkefalin ve (12) bombesin'dir. A~g1da vurgulanan nokta-
leri terminal uc;:lanndan vazoahtif intestinal polipeptit veya lar d1~mda, bunlarm c;:ogunun ozgul i?levleri, geni$ ~ekil-
diger peptitler gibi baslulaym transmiterler salg1larlar. de tart1~1lacak kadar yeterince bilinmemektedir.
Sonuc;:ta olu~an bask1lay1c1 sinyaller; mide i<;eriginin Asetilkolin gastrointestinal aktiviteyi htzlandmrken,
duodenuma gec;i?ini kontrol eden pilor sfinkteri ve ince
noradrenalin gastrointestinal aktiviteyi bask1lar. Adrenal
bag1rsak ic;:eriginin c;ekuma gec;~ini kontrol eden ileoi;;ehal
medulladan dola?rma salgilandiktan sonra kan yoluyla
hapah sfinkteri gibi, sindirim kanalmm ard1?1k bolilmleri
boyunca besinlerin ilerlemesini yava~latan intestinal si- gastrointestinal kanala ula~an adrenalin ic;:in de bu durum
finkter kaslanm inhibe ederek ozellikle yararh olur. ge<;erlidir. Yukanda belirtilmi$ olan diger transmiterler,
Submuhoza agi, miyenterik agm tersine her bir kuc;iik uyanct ve bask1lay1c1 maddelerin kan$1m1d1r ve bunlann
bag1rsak segmentinin ic; duvanndaki kontrolden sorum- baz1lanru 64. Boliimde .tarn?acagtz.
800
BOLOM 63 Gastrointestinal i~levin Genel ilkeleri- Hareketlilik, Sinirsel Kontrol ve Kan Dola~1m1

Gastrointestinal Kanahn gastrointestinal kanalda g1damn hareketi gen;;ek anlamda


Otonom Kontrolil durabilir.

Parasempatik Uyan Enterik Sinir Sistemindeki Akti-


viteyi Artmr. Bag1rsaklann parasempatik sinirleri Boltim Bag1rsaklarm Aferent Duysal Lifleri
6 l 'de tarus1ld1gi gibi hranyal ve sahral bo!umlere aynl.mak-
BagJisaldan birr,:ok aferent duysal sinir lifi inerve eder.
tadu. Bunlardan baz1lannm hticre govdeleri enterik sinir sis-
Sindirim kanahmn ag12 ve farengeal bolgesine giden
temi ir,:inde, baz1lan ise omurtligin arka kok gangliyon-
birkar,: parasempatik lifi harir,:, kranyal parasempatikler
lannda bulunur. Bu sinirler ( 1) bagirsak mukozasmm
neredeyse tamamen vagus siniri ir,:inde ta$1mrlar. Bu lifter
iritasyonu (2) bagirsaklann asm gerilmesi veya (3) bagu-
ozofagus, mide ve pankreas1 yogun olarak inerve ederler-
sakta baz1 ozel kimyasal maddelerin bulunmas1 ile uyan-
ken kalm bagirsagm birinci yansma kadar olan bagusak
labilirler. Bu liflerden gelen sinyaller uyanlmaya veya baz1
boltimtinde daha seyrektirler.
kosullar alnnda bagirsak hareketlerinde veya salgilarmda
Sakral parasempati.kler ikinci, ur,:unci.i ve dordtincu
baskilamaya neden olabilirler.
sakral spinal segmentlerden dogarlar ve pelvih sinirler
Aynca, bag1rsaktan baska baz1 baglayan duysal sin-
ir,:inde kalm bagrrsagm distal yansma ve anusun buttin
yaller omurilik ve hatta beyin sapmm r,:e-;;itli alanlanna
boli.lmlerine ulas1rlar. Sigmoidal, rektal ve anal bolgeler
kadar tum yolu katederler. Omegin vagus sinirinin sinir
parasempatik lifter tarafmdan diger bag1rsak kisunlanna
liflerinin %80't aferent, geri kalam eferenttir. Bu aferent
gore daha iyi inerve edilirler. Bu lifter ozellikle dt$kilama
lifler duysal sinyalleri gastrointestinal kanaldan beynin
reflekslerinde ~lev yapar; bu islevler Bolum 64'te tart1s1l-
medullasma ta~u ve boylece gastrointestinal kanahn bir-
rrustrr.
r,:ok islevini kontrol edecek olan vagal refleks sinyallerini
Parasempatik sistemin postgangliyonih noronlan mi-
ba~latular.
yenterik ve submukozal ag ir,:inde yerlesmislerdir ve para-
sempatik sinirlerin uyanlmas1 enrerik sinir sisteminin ta-
Gastrointestinal Refleksler
manunda genel bir aktivite artmasma neden olur. Boylece
gastrointestinal i$levlerin btiyuk bit boli.\mtinde aktivite Enterik sinir sisteminin anatornik dtizeni ve sempatik ve
artar. parasempatik sistem ile olan baglanulan, gastrointestinal
kontrol ir,:in gerekli olan 3 tip gastrointestinal refleksin
Sempatik Uyan Genellikle Gastrointestinal Kanai olusmasm1 saglar. Bunlar a~ag1da belirtilmi~tir:
Aktivitesini Baskllar. Gastrointestinal kanahn sempa- l. Entel'ik sinir sisteminin tamamen i(inde entegre edi-
tik lifleri omuriligin T5-L2 segmentleri arasmdan kay- 1en reflehsle1: Bunlar gastrointestinal salgilan, pe-
naklamr. Bagusaklan inerve eden pregangliyonik lillerin ristaltizmi, kan$llnc1 kasilmalan, bolgesel inhibi-
r,:ogu omuriligi terk ettikten sonra omuriligin yanmda tor etkileri kontrol eden refleksleri ir,:crir.
yer alan sempatik zincir ir,:ine girer ve bu liflerin bu- 2. Bagirsahlardan ba$layip prevertebral sempatik
yuk bolUmil bu zincirleri terk ederek (61yah gangli

You might also like