You are on page 1of 3

Son zamanlarda kişilerin en çok şikayet ettiği; asla bir daha aynı olayı yaşamayacağım dediği halde

bazen aynı kişilerle, bazen ise kimlikler değişse de aynı olayları farklı kişilerle yaşamaya devam eder.
Bu sadece karşı cinsle değil hem cinsimiz ile de zaman zaman yaşadığımız sorunlardır.

Peki sizce nedendir? Hiç düşündünüz mü? Neden birbirine benzeyen kişileri sever hatta aşık oluruz.
Bazen de birbirlerine benzemeseler de farklı insanlar ile sanki aynı yazılmış senaryoyu yaşarız?

Bunun sebebi çocukluktan başlayan, hatta daha da geriden bebeklikten biriktirilmiş mutsuzluk ve
acıların, korku ve beklentilerin izlerini halen yaşıyor olmamızdır. Bilinç altımızın bize yaptığı oyunla
güvenli ortamımıza bağlı kalmamız için takip ettiğimiz izlerdir. Biz belki çok farkına varmıyoruz fakat
bilinçaltımız gerek olumlu veya gerekse olumsuz yönleriyle ebeveynine benzeyen ilişkiler, eş adayları
seçer ve unutamadığımız acı ya da mutlu; çocukluk, gençlik koşullarını tekrar yaşayarak onları
düzeltmek istemektedir.

Çocukluk dönemizde bize acı veren olaylar ille de büyük boyutlarda olması gerekmez. Hepimiz
görünmez incinmeler, beklentiler ve korkular biriktiririz. Bilinçaltımız anne, baba ya da hayatımızda
çok etkili figürlerin benzerlerini bulup onları düzelterek başarı kazanacağına inanır. Şöyle düşünün;
Mesela, sizi terk eden ebeveyn yerine güvenli bir eş bulabilecekken, onun yerine alkolik bir eş bularak
yine o güvensiz koşulları oluşturup düzeltmek isteriz.

Başka bir örnek vermek gerekirse; Babanız iflas etmiş ve bu küçükken sizi çok etkilemiş olabilir. Bunun
etkisi ile mali kayıplar yaşayan birine aşık olup onu düzeltmeye çalışırken kendinizi bulabilirsiniz.

Aşkı Başlatan Bilinçaltı Anılarınızdır


Çok ilginç gelebilir fakat, aşkı başlatan gizli uyarıcılar “bilinçaltımızdaki
anılarımızdır” ve bilinçaltımız da bir mıknatıstır. Eş seçimimizi bilinçli isteklerimiz
değil de kişisel gelişim ihtiyaçlarımız belirler.
Geçmiş güvensizlikleri tekrar tekrar yaşamamıza neden olan kısırdöngüye nasıl son
veririz? Yanlış insanları ve yanlış durumları hayatınıza çekmekten yorulduysanız,
aynı tip insanlar ve aynı problemlerden sıkıldıysanız bu yazıyı okumanızı şiddetle
tavsiye ederim.
Neye Layık Olduğumuzu Düşünürsek Onu
Buluruz
Bunu hep söylüyorum belki fakat hayatımıza giren hiç kimse tesadüfen girmiyor ve
hayatımıza çektiğimiz kişiler bizim içimizde ne yaşıyorsak dışarıdan bizi bulan kişiler
oluyor. Nasıl birine layık olduğumuza temelde inanıyorsak o kişi bizim karşınıza hem
de kendi davetimizle fark etmeden çıkıyor. Bir nevi içinize ayna tutuyor ve sizin
düzeltmeniz gereken yerleri işaret ediyor. Kahin olmaya gerek yok kendinizle ve
yaşamınızla ilgili neye inanıyorsanız gerçekleşecektir. Yani siz kimseniz ve
beklentileriniz nelerse hayatınızdaki insanlar da bu özellikleri taşıyan bir kopyanız
olarak karşınıza çıkacaktır.
Bu yüzden etrafınızdaki insanları değiştirmek istiyorsanız hemen kendinizi
değiştirin, göreceksiniz ki sizdeki değişimle birlikte etrafınızdaki insanlar, olaylar ve
durumlar hızla değişecektir.
Değişimin Yol Haritası
* En büyük korkunuz en zayıf tarafınızdır ve beklenmedik anlarda sizi sınamak için
karşınıza çıkmaktadır. En büyük korkunuzla yüzleşin. Eğer terk edilmekten
korkuyorsanız, sizi terk etme ihtimali belirgin insanlarla birlikte olmayın. Ya da terk
edilmemek için fazladan yaptığınız fedakarlıkları yapmayın, cesur ve güvenli olun. Bu
yüzleşme metodunu tüm korkularınıza uygulayın. Korktuklarınızı kendinize çektiğinizi
sakın unutmayın.
* Kendinizi değiştirmekten korkmayın. Hayatta karşımıza çıkan her insan, her olay
bizde var olan potansiyel ile ortaya çıkar. Ve insanoğlu sürekli gelişim ve değişim
içinde olmazsa hem olaylara hem kişilere yenik düşer. Hayat olduğunuz gibi
olduğunuz değil, olduğunuz halinizin en iyisini gerçekleştirmeniz gereken bir süreçtir.
Her yazımda tekrarladığım gibi olayları değil ama olaylara bakışınızı, kişileri değil
ama kendi kişiliğinizi değiştirebilirsiniz. Ve siz değiştikçe dünya değişecektir.
* Gerçek nedenler için ilişki kurun. Sadece bir sevgiliniz ya da bir eşiniz olsun diye
değil, hayatın geri kalanını onunla mutlu geçirebileceğiniz insanlarla ilişki kurun. Bir
yoksunluk, kendinizi kötü hissetmemek veya sadece hayatınızla ilgili benzerlikler
bulmak
niyetiyle kurduğunuz tüm ilişkiler size zarar verir. Bir ilişkiye girerken onunla anlaşıyor
musunuz? Temel değerleriniz birbirinize uygun mu? Aranızda karşılıklı hisler var mı?
Karşınızdaki insan size değer veriyor mu? Siz ona değer veriyor musunuz? Bu
sorulara cevap verebildiğiniz kişilerle ilişkiye girin.
* Sizi suistimal eden, üzen ve bir şekilde aşağılayan ve bunları bir kereye mahsus
değil sürekli tekrarlayan insanlardan uzak durun. Bir ilişkiyi başlatabildiğiniz gibi
korkusuzca bitirebilmeyi öğrenin. Hayatınızın sorumluluğunu alın ve mağdur
bilincinden kurtulun. Başınıza gelen kötü olayların devam edip etmemesi sadece sizin
elinizde unutmayın.
* Sadece sizinle ilişki kursun diye kimsenin koruyucu meleği olmayın. Fazla
fedakarlık yaparak sevgilinizi, eşinizi dostunuzu elinizde tutmaya çalışmayın. Feda
edip, kar sağlamaya çalışmayın. İlişkilerin yakıtı paylaşım, sevgi ve birlikte olmaktan
keyif almaktır bunun dışındaki her şey ancak kısa süreli istisnai durumlar olabilir.
Bunları yapmakta zorluk çekiyor yada nereden başlayıp nasıl yol izlemelisiniz
bulamıyorsanız bir uzmanla çalışmanızı tavsiye ederim fakat muhakkak kısır
döngüyü kırın… Bu döngüden bir kez çıktığınızda nefes aldığınızı hissedersiniz.
Kendiniz için bunu yapın ve aynı şeyleri bazen aynı bazen de farklı farklı kişilerle
tekrar tekrar yaşamayın.

You might also like