You are on page 1of 29

1.

Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

YÜKSEK GERİLİM TEKNİĞİ 1

Referanslar
1. ‘Yüksek Gerilim Tekniği’, Prof.Dr. Muzaffer ÖZKAYA, Cilt 1, Birsen Yayınevi, 1996.
2. ‘Yüksek Gerilim Tekniğinin Temelleri’, Prof.Dr.Sefa AKPINAR, Trabzon, 1997.
3. ‘Çözümlü Problemlerle Yüksek Gerilim Tekniği’, Özcan KALENDERLİ, Celal KOCATEPE, Oktay ARIKAN,
Birsen Yayınevi, 2005.
4. ‘High Voltage Engineering’, E. KUFFEL, W. S. ZAENGL, Pergamon Press, 1992.
5. ‘High Voltage Engineering’, 2nd Edt., M. S. NAIDU, Mc. Graw Hill Text, 1995.
6. ‘Yüksek Gerilim Elektrik Malzemeleri ve Testleri’, Halil ULUSOY, Birsen Yayınevi, 1993.
7. ‘Hochspannungstechnik’, Andreas KÜCHLER, VDI Verlag, 1996.
8. ‘High voltage’, Measurement, Testing& Design, T.J.GALLAGHER, A.J.Pearmain, John Wiley&Sons, 1984.

1. YÜKSEK GERİLİM TEKNİĞİNİN GELİŞİMİ

Yüksek gerilim tekniğinin gelişiminde olanak sağlayan en önemli etken, bu sayede büyük
miktarda enerjinin bir noktadan diğerine ekonomik bir biçimde taşınabilmesidir. Günümüzde
yüksek gerilim tekniği yalnızca enerji taşımasıyla sınırlı kalmamış, elektrik mühendisliği ve
biliminin diğer alanlarında da geniş uygulama alanı bulmuştur. Bunlara örnek olarak fabrikalardaki
gazların filtre edilmelerini sağlayan elektrostatik çökeltileri, şehir artıklarının çıkardığı kötü
kokuların giderilmesine olanak sağlayan yüksek gerilim ozon üreteçlerine, sanayide kullanılan
sprey boyayı, toz kaplamayı, röntgen cihazlarını ve elektron mikroskoplarını sayabiliriz. Ayrıca
günümüz modern teknolojisi yüksek gerilimi yarı iletken malzemelere iyon sağlayıcı olarak,
televizyon cihazlarında, osiloskoplarda kullanmaktadır. Görüldüğü üzere yüksek gerilim
tekniğindeki gelişmeler yalnız elektrik mühendisliği değil, aynı zamanda diğer endüstri dallarını da
yakından ilgilendirmektedir.
Fiziksel ve kimyasal olaylar izolasyon malzemelerinin elektriksel özelliklerini belirledikleri
için yüksek gerilim tekniğinde önemli rol oynarlar. Günümüzde cihazların güvenilirliğini
belirleyen etkenlerin arasında belki de zincirin en zayıf halkası olarak izolatörler
gösterilmektedirler.
1970 yılında Uluslarası Elektroteknik Komisyonu (IEC) 1000V’ dan yüksek olan AC
gerilimleri ve 1200V’ dan yüksek DC gerilimleri yüksek gerilim olarak belirledi. Ancak

1
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

günümüzde gerilim seviyelerinin MV’ lar düzeyine ulaşması, bu tanımlamalarda bazı


düzenlemeler yapılamasını gerekli kılmıştır.

Tablo 1. Gerilim seviyeleri


GERİLİM SEVİYESİ AVRUPA (50 Hz) AMERİKA (60 Hz)
220/240 120
380/415 208
Düşük (LV)
650 600
1000
kV kV
5 2.4
11 6.9
Orta (MHV) 22 12.47
33 23
66 34.5
69
110 115
132 138
Yüksek (HV)
156 161
220 230
275 287
380 345
Ekstra Yüksek (EHV)
400 500
800 765
Ultra Yüksek (UHV) 1000-1600

Dikkat edilecek olursa tablodaki değerler her aşamada 2 kat artmaktadır. Bu artışın teorik
sebepleri olmamakla birlikte, pratikte bazı nedenleri olduğu düşünülebilir.
1. Bilgi ve deneyimlerine dayanarak tasarım mühendisleri her seferinde uygulanacak olan
yeni gerilimi 2 kat arttırmayı yeteri derecede güvenli bulmuşlardır.
2. 1960 lı yıllara kadar elektrik tüketimi sanayileşmiş toplumlarda her 10 yılda bir 2 katına
çıkmıştır. Bu talebi karşılayabilmek için yüksek gerilimlerde iletim yapmak zorunlu
hale gelmiştir.

2
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

Ekonomik açıdan düşünecek olursak, belirli bir güç için (P=V*I), ne derece yüksek gerilim
kullanılırsa akım da o derece küçük olacaktır. Bu da akıma dayalı giderlerin (düşük iletken kesiti,
düşük bakır kayıpları) azalmasına olanak sağlar. Bu giderlerin, tüm giderlerin 3%-4 % ‘ünü
oluşturduğu gözönüne alınırsa yüksek gerilim seviyelerinde iletim yapmanın önemi daha belirgin
hale gelir.
İletim ve dağıtım hatlarını inceleyecek olursak ilk yıllarda güç iletiminin DC akımla
yapıldığını görürüz. Transformatörlerin kullanımıyla birlikte DC sistemler, yüsek gerilimlerin daha
ekonomik bir şekilde iletimine olanak sağlayan AC sistemlerle değiştirilmişlerdir. Ancak kesici
devrelerde görülen ilerlemeler, AC-DC, DC-AC çeviriminin kolaylaşması, vb. 1980’lerden itibaren
HVDC iletimini yeniden popüler hale getirmiştir. Bu sistemin en büyük dezavantajı üretilen enerji
direkt olarak generatörden yüke ulaştırıldığı için, hat boyunca gücü kesmekte yaşanır. Ayrıca her
ne kadar 3 yerine 2 kablonun kullanılması hat masraflarını azaltmaktaysa da, DC iletim için
kullanılan çevirici elemanlar hem komplike, hem de pahalıdırlar. Sonuç olarak DC iletimin AC ye
oranla daha ekonomik olabilmesi için belirli bir kritik uzaklık hesaplanabilir. Tristör tasarımındaki
yeni gelişmeler sayesinde bu mesafe 500 km’ye kadar inmiştir.

1.2 ELEKTRİK İZOLASYON MALZEMELERİ


Yüksek Gerilim’lerde çalışan elektriksel cihazlarının üretiminde kullanılan malzemeler
başlıca 3 sınıfa ayrılır:
1. İletkenler (bakır, demir, vb. → manyetik akıyı ve akımı taşımakta kullanılırlar.)
2. Soğutucular (gaz veya likit halde olurlar, oluşan sıcaklık artışını gidermede kullanılırlar.)
3. Yüksek gerilim ve akımların arzu edilen yönlerde dağıtımına olanak sağlayan izolatörler

İZOLATÖR: İzolatör yada dielektrik, genel anlamda elektriği iletmeyen (yalıtkan) malzemelere
verilen isimdir. Kusursuz bir izolasyon malzemesi yoktur, ancak pratikte elektrik akımını belirli bir
değerin altında, çok küçük değerlere sınırlayan malzemeler izolatör olarak adlandırılırlar.

Malzeme Dielektrik dayanıklılık (MV/m) Direnç Ώm


Hava 3 -
Bakalit 24 >1
Selüloz kağıt 10 >10^3
Mika 100 >10^6
Yağ 10 >10^4

3
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

Perspex 40 >10^3
Porselen 10 >20
Cam 17 >20

Görüldüğü üzere mika, cama oranla milyon kat daha fazla bir dirence sahiptir. Buna karşın cam
izolasyon teknolojiside geniş kullanım alanı bulmuştur. Buna başlıca sebep iletim kablolarının
topraklanmış taşıyıcılardan ayrılmalarında cam izolatörlerin mekanik ve fiziksel açıdan üstün
performans göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Maalesef genelde belirli bir açıdan üstün
performans gösteren malzemeler bir diğer açıdan oldukça yetersiz özelliklere sahiptirler.
Cam ve seramik izolasyon malzemeleri bir çok elektriksel uygulama için ideal olmakla birlikte
kırılganlıklarından dolayı (esnek değil) bir çok alanda güvenli bir biçimde kullanılamazlar. Diğer
bir sorun da iyi izolatörlerin genelde sıcaklık iletiminde zayıf kalmalarından kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak ısı hızlı bir şekilde dağıtılamaz ve izolasyon üzerinde yüksek sıcaklık bölgeleri
oluşur.
İzolasyon malzemelerinin seçimi aşamasında elektriksel olduğu kadar mekanik, fiziksel,
ısıl ve kimyasal özelliklerinde dikkate alınması gerekir. Bu sebepten iyi bir izolasyonda katı, sıvı
ve gaz izolatörlerin karışımını bulmak mümkündür (trafo gibi). Aralarında büyük benzerlikler
olduğu halde gazların, sıvıların ve katıların izolasyon özelliklerini belirleyen önemli faktörler
vardır.

1.3 KATI İZOLATÖRLER


Katı izolatörlerin geçmişi 19. y.y.’a kadar uzanır. Selüloz kağıt, zift, kenevir ve doğal
reçine o dönemlerin önemli izolasyon malzemeleri arasında yer alıyordu. Bu malzemeler 1930’lara
kadar yaygın olarak kullanıldılar. Daha sonraları mineral maddelerin (mica, asbest, mangane, vb.),
seramik, hayvansal maddelerin (doğal ipek, peynir özü, balık tutkalı, vb.) ve selülozik ürünlerin
(yün, pamuk, vb.) popularitesi arttı. Yalıtım geniş bir konudur ve günümüzde bir çok izolasyon
maddesi çeşitli özelliklerle piyasaya sunulmuştur. Genelde bir izolatör oluşturulmadan ve serviste
kullanılmadan önce dikkat edilmesi gereken başlıca 3 nokta vardır. Bu özellikleri şöyle
sıralayabiliriz:
1. Kötü ve kirli hava koşullarında verimli çalışabilme,
2. İzolatör yapımında kullanılan malzemelerin özellikleri,
3. Fiyat

4
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

1.3.1 ORGANİK İZOLATÖRLER


Genelde hayvansal yada bitkisel kaynaklı organik maddeler birbirine benzer izolasyon
özellikleri gösterirler. Bu tip malzemeler kolaylıkla cihazlara monte edilebilirler ve esasında
oldukça iyi yalıtkanlardır. En büyük dezavantajları 100°C’den daha yüksek sıcaklıklarda mekanik
ve elektriksel özelliklerinin hızla bozulmasıdır. Bu gruba dahil olan maddelerin çoğu emici katı
malzemelerdir. Burada emdirilmiş terimi ile kastedilen, bu malzemelerin yağ emdirildikten sonra
cilalanarak izolatör olarak kullanılmalarıdır. Sonuç olarak bu tip yağ emdirilmiş kağıt yada
mukavvalar, kablo, kapasitor yada trafo gibi yağ içeren cihazlarda güvenle kullanlırlar.

1.3.2 İNORGANİK İZOLATÖRLER


Porselen ve cam bu kategoriye ait en önemli izolasyon malzemeleridir. Porselen çeşitli
tiplerde kristal parçacıklardan ve orijinal malzemenin belirli miktarı çözülmüş çekirdeklerinden
oluşur. Elektriksel cam ise cam formundaki silikat malzemelerin karışımından oluşur. Pratikte
daima yapısal kusur olarak gaz baloncukları ve kolay işlenemez yabancı madde parçacıkları içerir.
Silikon ve oksijen molekülleri arasındaki elektrostatik bağlar inorganik izolatörlerin yüksek
mekanik dayanıma ve kimyasal olaylara karşı direnç göstermesine olanak tanır. Bu tip izolatörler
elektriksel ve mekanik özelliklerini 250 °С çalışma sıcaklığına kadar koruyabilirler.
Genelde inorganik maddeler iyi yalıtkanlardır, ancak bu tip izolatörlerin yapımı oldukça zordur.
İnorganik izolatörler arasında porselen önemli bir yer tutar. 1880’de ilk güç iletim hattında
porselen izolatör kullanılmıştır. Yüksek elektrik ve mekanik gücü, fiziksel özelliklerini uzun
süreler boyunca koruyabilmesi ve kaçak sızıntı akımlarına karşı dayanıklı olması bu tip
malzemelerin popularitesini arttırmıştır. Lakin porselen multifaz bir seramik maddedir ve
aluminyum silikatın ısıtılmasıyla elde edilir. Elde edilen bu madde (mullite) gözeneklidir, bu da
doğal olarak izolatörün mekanik özelliklerini negatif etkiler. İzolatörün yüzeyinin yüksek
sıcaklıkta eriyen cam ile kaplanmasıyla yarıkların etkisi azaltılıp mekanik dayanım arttırılabilir.
Porselen, aşınım erozyon gibi izolatörlerin kullanım sürelerini kısıtlayan etkenlere karşı oldukça
dirençlidir. Ayrıca su (su buharı) sızdırmama özelliğinden dolayıda izolasyon malzemelerinde
kaplama olarak kullanlırlar.
Cam, mekanik açıdan porselen kadar sağlam bir madde değildir. Bunun başlıca sebebi
yüzeyinde bulunan ve belirli bir kritik büyüklüğe eriştikten sonra tüm kütleyi etkileyen
mikroskobik çatlaklardır. Cam izolatörlerde oldukça yüksek bir enerji, yüzeyin altında gerilip
sıkıstırılmış bir halde bulunur. Herhangi bir sebeple meydana gelen bir çatlak bu enerjinin ve
dolayısıyla bütün kütlenin kübik parçacıklar halinde dağılmasına sebep olur.

5
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

1.3.3. SENTETİK İZOLATÖRLER


Sentetik yada polimer izolatörler kendisini tekrar eden uzun molekül zincirlerinden
oluşurlar. Genelde türetildiği monomerin başına ‘poly’ kelimesinin gelmesiyle isimlendirilirler. İlk
olarak 1960’larda çeşitli dolgu malzemeleri ile karıştırılmış polimerlerin ağırlık ve hacim açısından
alışılagelmiş izolasyon maddelerine üstün oldukları gözlenmiştir.
Porselen izolatörlerde olduğu gibi , sentetik izolatörlerin seçiminde de göz önüne alınması
gereken bazı önemli faktörler vardır. Bunlar:
• izolasyon kapasitesi
• aşınma direnci (elektriksel boşalım sırasında)
• güvenilir uzun dönem mekanik performans
İlk dolgu izolatörler, cam fiberlerin epoksi reçine içerisine yerleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Bu
izolatörlerin başlıca dezavantajları :
• sürekli aşınım sonucu dolgu malzemenin yüzeyinde elektriksel bozulmaya sebebiyet
veren iletken yolların oluşumu.
• fiber cam malzemenin veya bağlantı noktalarının mekanik bozulması
• oldukça pahalı üretim maliyeti
Bütün bunlara karşın, özellikle 1970’lerden sonra dolgu izolatörlerdeki mekanik hatalar
giderilmiş, yeni ve gelişmiş malzemeler (epoksi reçine karışımları, polyester esaslı polimerler,
silikon, EPDM (Ethylene Propylene Diene Monomer), vb.) üretilmiştir. Bu maddeler yüksek
mekanik dayanıklılığa sahip olup, çevre kirliliği karşısında iyi bir performans gösterirler. Ayrıca
porselen izolatörlerle kıyaslandıklarında %90 oranında daha hafiftirler. Korozyona karşı dirençli
olmaları, sürekli bakıma ihtiyaç duymamaları, kolayca imal edilebilmeleri, görünümleri ve
dayanıklı olmaları diğer avantajlarıdır.
Elektriksel açıdan bakacak olursak, sentetik izolatörler küçük yüzey alanına ve uzun kaçak akım
yoluna sahip olabilecek şekilde üretilebildikleri için ıslak ve kirli hava koşullarında izolasyon
kapasiteleri alışılmış porselen malzemelere oranla daha iyidir. Ayrıca dış yüzeyi içinde bulunan
hidrojen atomu sayesinde nem ve kirliliğe karşı porselen malzemelere oranla daha dirençlidir. Bu
avantajlarına karşın bazı problemler son 15 yıldır üreticileri yeni gelişmiş izolatörler tasarlamaya
yöneltmiştir.
• ayırıcıların çizilmesi, kirlenmesi
• çubuk-ayırıcı arası bağlantı hatası, elektrik atlaması
• ayırıcılar ve sentetik voltaj kontrol cihazlarında korona oluşumu, elektriksel arıza ve su
sızıntısı

6
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

• madeni eşya ayrımı, hatların kopması ve düşmesi


Sentetik malzemeleri 3 ana başlık altında toplayabiliriz:
1. Termoplastik
2. Termoset
3. Lastik
Lastik, uygulanan kuvvetle birliktye gerilmeye (uzama) uğrar, kuvvetin kaldırılması ile birlikte
eski haline döner. Kuvvet uygulandığı takdirde moleküller yanlara kayarak yer değiştirirler, ancak
çapraz bağlantı kalıcı deformasyonu önler.
Termoplastik polimer malzemeler düşük erime sıcaklığına sahiptir (100°С –120°С). Moleküler
açıdan çapraz bağlı olmadıkları için, erime sıcaklıkları altında çeşitli kalıplara sokulabilirler.
Başlıca 2 kategoriye ayırmak mümkündür
• soğurken kristalize olanlar
• kristal hal almayanlar
Termoset polimer malzemeler ısıya bağımlıdırlar, yani sıcaklığın artması ile birlikte kayda
değer oranda mekanik güçlerini arttırır ve sertleşirler. Polimerin içerisine katalizör malzemenin
karıştırılması ile birlikte karışım istenilen şekle veya kalıba dökülebilir. Bazı durumlarda katalizör
oda sıcaklığında bile çapraz bağ oluşumunu başlatsa da genelde bu reaksiyonun başlatılması için
ısıtılması gerekir. Bu tip polimerler stabil olup yükle birlikte şekil değiştiremezler.

Sentetik polimerlerin mekanik dayanıklılığı sabit değildir. Zamanla uygulanan yükte bir artış
olduğunda veya izolatör kabul edilemez oranda yorulmaya (vibrasyon) maruz kaldığında mekanik
açıdan zayıflama görülür. Ayrıca atomik yapı açısından düzensizlik gösterirler.
En büyük dezavantajları ise temel yapıyı oluşturan karbonun bağımsız halde iken oldukça iyi bir
iletken oluşudur. Özellikle yüksek sıcaklıklarda daimi boşalımlar sonucunda yüzeyde iletken
karbon yollar oluşabilir.

1.4 SIVI İZOLATÖRLER


Sıvı yalıtkanlar madeni, reçineli, klorlu ve silikonlu yağlar olmak üzere birçok türlere
ayrılırlar ve yüksek gerilim tekniğinde çok önemli bir yer tutarlar. Bu tip yalıtkanların elektriksel
dayanımları gazlara göre daha yüksektir ve ısısyı konveksiyon yolu ile iletirler. Ayrıca katı
yalıtkan maddelerin yüzeyini havaya ve neme karşı da korurlar. Sıvı yalıtkanlar ayrıca akışkan
özellikte olduklarından, katı yalıtkanlara göre daha kalın tabakalar halinde kullanılabilirler ve
dieletrik katsayıları çok büyük olmadığı için katı yalıtkanların elektriksel zorlamalarını azaltıcı
yönde rol oynarlar. Sıvı yalıtkanların en önemli elektriksel özellikleri delinme dayanımı, iletkenlik

7
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

ve dielektrik kayıplardır. Bu özellikleri sıvı içerisinde bulunan nem,yabancı maddeler, gaz


kabarcıkları ve hava boşlukları büyük ölçüde etkiler.
Yağlar hava ile kıyaslandıklarında oluşan ısının giderilmesinde (trafo sargıları) 20-30 kat
daha etkilidirler. Ayrıca katılardan farklı olarak herhangi bir boşalma olayından sonra elektriksel
özelliklerini geri kazanabilirler.
sıvı cihaz bağıl fiyat
petrol bazlı yağlar her tür 1
sentetik hidrokarbon kablo, kapasitör 2-3
askarel (clorinated hidrokarbon) trafo, kapasitör 8
halogen hidrokarbon elektronik 10-40
silikon trafo 10

1.4.1 TRAFO YAĞI


Diğer yağlar içerisinde petrol bazlı trafo yağları en ucuz ve en yaygın kullanılanıdır. Yağ
emdirilmiş mukavvalarda ve kablolarda kullanılabilirler ve dielektrik sabiti arttırdıkları için katı
izolatörün kütlesini, hacmini ve fiyatını düşürürler. Trafo yağları kaynağına bağımlı olarak renksiz
yada açık sarı renkte olabilir. Kimyasal olarak parafin, isoparafin, naftalin gibi maddeleri içeren
hidrokarbonların karışımından oluşurlar. Servis süresi boyunca daimi olarak yüksek sıcaklıklara
(95°C) maruz kalabilirler. Bu durum da zamanla yaşlanmaya sebebiyet verebilir. Önce yağın rengi
koyulaşır ve daha sonra sıvının içerisinde asit ve reçine oluşumu başlar. Oluşan bu asitlerden
bazıları katı izolasyon malzemesine de zarar verip, metal parçaların korozyona uğramasına sebep
olabilirler. Ayrıca oluşan sulu çamur bobinlere zarar vererek, yağ dolaşımını yavaşlatır ve
soğumayı engeller. Ayrıca yaşlanmanın hızlanmasında katalizör görevi de üstlenir.

1.4.2 SENTETİK YAĞLAR


Sentetik yağlar içerisinde ‘poybutane’ uzun süreden beri kablolarda ve yağ emdirilmiş kağıt
ile kaplanmış kapasitörlerde kullanılmaktadır. Sentetik yağlar doğal mineral yağlara oranla
elektriksel özellikler (dielektrik dayanım) açısından üstündürler. Florakarbon ve silikon yağlar da
özel amaçlı bazı uygulamalarda kullanılırlar.

1.5 GAZ İZOLATÖRLER


Gazlar, diğer yalıtkan malzemelerle kıyaslandığında oldukça basit ve kolay bulunan
izolatörlerdir. Günümüzde birçok cihazda hava temel yalıtkan malzeme olarak kullanılmakla
birlikte, nitrojen (N2), carbon-dioksit (CO2), freon (CCl2F2) ve sülfür-hexaflorid (SF6) bazı

8
1. Yüksek Gerilim Tekniği’nin Gelişimi ve Yalıtkan Malzemeler

alanlarda geniş kullanım amkanı bulmuşlardır. Gaz yalıtkanlarda gerilimin uygulanması ile birlikte
iç yapıda çeşitli reaksiyonlar meydana gelir. Eğer uygulanan gerilim seviyesi düşükse, elektrodlar
arasında küçük çapta akım gözlenir; ancak yalıtkan madde dielektrik özelliğini kaybetmez. Buna
karşın eğer uygulanan gerilim yüksekse, yalıtkan gazdan akan akım aniden yüksek değerlere ulaşır
ve elektriksel delinme meydana gelir. Delinme esnasında oldukça güçlüiletken bir boşalım oluşur
ve bu da iki elektrodu kısa devre eder. Delinme aşamasında uygulanabilecek maksimum gerilime
delinme gerilimi adı verilir. Gazlarda meydana gelen elektriksel boşalmalar başlıca iki tiptedir.
Ø katılımsız boşalım
Ø daimi boşalım
Kıvılcım delinmesi olarak da nitelendirilen gazlardaki delinmeler, aslında katılımsız
boşalımdan, daimi boşalıma geçiştir. Delinme aşamasında oluşan yüksek akımlar iyonize olma
olayı ile açıklanmaktadır. İyonizasyon, elektron ve iyonların nötr atom ve moleküllerden
oluşmaları ve topluca anot ve katoda hareket ederek yüksek akımlar oluşturmalarıdır.
Günümüzde gaz yalıtkanlardaki delinme olaylarını açıklayan başlıca iki teori vardır.
Ø townsend teorisi
Ø kanal boşalma teorisi
Gazlarda basınç, sıcaklık, elektrik alan yapısı, elektrod yüzeyleri ve iletken partiküller
iyonizasyonu etkileyen başlıca faktörlerdir.

9
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

2. ELEKTRİK ALANLAR
Yüksek gerilim tekniğinde genelde herhangi bir değişken manyetik alanın etkisi altında
olmadan sadece elektriksel bir yük tarafından oluşan elektriksel alanlar incelenir. Bu aşamada
kullanılan başlıca 3 fonksiyon vardır. Bunlardan birincisi rotasyonel (rot) adını alıp, vektörel bir
fonksiyonu yine vektörel bir büyüklüğe çevirmekte kullanılır.

rot E = 0 ifadesi alanın herhangi bir manyetik değişken alana maruz kalmadığını ve belirli bir
noktada ölçülen Ux geriliminin takip edilen yoldan (şekil 2.1) bağımsız olarak sabit bir değerde
olduğunu belirtir.

Şekil 2.1 İki nokta arasındaki potansiyel farkı gidilen


yoldan bağımsızdır

∫ Edl =0
ve

∫ Edl − ∫ Edl = 0
I II

olup,buradan

∫ Edl = ∫ Edl = U
I II
x

sonucuna ulaşılır.
Kullanılan ikinci fonksiyon gradyen (grad) adını alır ve skalar bir büyüklüğü vektörel bir
büyüklüğe çevirmekte kullanılır.

E = − grad U veya E = −∇U

Vektör E elektrik alanın herhangi bir noktasında U gerilimindeki maksimum azalmayı gösterir,
yani birim mesafede U gerilimindeki azalmaya eşittir.
Son olarak diverjans (div) ifadesi ise, vektörel bir büyüklüğü skaler bir büyüklüğe
çevirmekte kullanılmaktadır.

div D = ρ veya ∇⋅ D = ρ

Burada ‘ρ’ birim yükü, D ise akı yoğunluğunu göstermektedir ve permitivite (ε) ile elektrik alanın
skaler çarpımına eşittir.

10
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

D =εE
Akı yoğunluğunun yüzeysel integrali alındığında bu alanı oluşturan yük miktarı belirlenir.

∫∫ D dA = q
n

q = D⋅A
q =ε ⋅ E ⋅ A
Eğer q=0 olursa, bu durumda yüzeye giren ve yüzeyden çıkan alan çizgileri sayısı aynıdır, aksi
taktirde (q≠0) q yükünden (şekil 2.2) dışarıya doğru yeni elektrik alan çizgileri oluşur.

Şekil 2.2 Cismin içerisinde bulunan ‘q’ yükü nedeniyle oluşan


alan çizgileri

∇ ⋅ D = ε∇ E = ρ ve E = −∇U olduğuna göre, denklemler yeniden düzenlenirse,


− ε∇ ⋅ ∇U = ρ veya
q
∇ 2U = −
ε
Bu eşitlik Poisson denklemi olarak bilinmektedir. Herhangi bir yükün olmadığı durumda
denklemin sağ tarafı ( ∇ 2U = 0 ) sıfır değerini alır ve bu durumda eşitlik Laplace denklemi olarak
anılır.

2.1 EŞ POTANSİYEL ÇİZGİLER VE ALAN ÇİZGİLERİ


Elektrik alanlar eşpotansiyel çizgiler ve bunlara dik olan alan çizgileri (şekil 2.3) ile temsil
edilirler. Eşpotansiyel çizgiler U geriliminin sabit olduğu noktaları gösteren çizgilerdir. Alan
çizgileri ise hareket etme imkanına sahip küçük bir yükün takip edeceği istikameti ve yönü belirler.

Şekil 2.3 Elektrik alan ve eşpotansiyel çizgileri

11
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

2.2 ALAN HESAPLARI


Elektrodlar arasındaki alanların eşpotansiyel dağılıma uygun olduğunu göz önüne alarak
elektrostatik alanların hesabını Laplace denklemini kullanarak yapmak mümkündür, ancak bu
yöntemle başlıca 3 adet farklı elektrod konfigürasyonuna sahip alanlar yeterince hassasiyetle
hesaplanabilir.

2.2.1 SONSUZ UZUNLUKTA PARALEL PLAKALAR

Mükemmel simetriden dolayı elektrik alan ( E ) konumdan bağımsız olup, her noktada plakalara
diktir (şekil 2.4).

Şekil 2.4 İki paralel elektrot arasındaki elektrik alan

U = ∫ Ed x = Ed olup,

elektrik alan
U
E=
d
olarak gösterilir. Gerçekte plakaların sonlu olmasından dolayı bitiş noktalarında alan çizgilerinde
yoğunlaşma görülürse de, genelde yukarıdaki formül ile hesaplanan alan şiddetinin doğru olduğu
kabul edilir. Elektrotlar arasında birden fazla (şekil 2.5) farklı dieletrik sabitine sahip yalıtkanlar
olduğu halde yine aynı formülü kullamak mümkündür. Bu durumda ‘A’ yüzeyinden geçen akı
yoğunluğu her bir yalıtkanda aynı olup, meydana gelen elektrik alanlar arasında fark vardır.
D1 A = D2 A = D3 A = q

ε 1 E1 = ε 2 E2 = ε 3 E3

Şekil 2.5 İki iletken plaka arasına yerleştirilmiş farklı dielektrik


özelliklere sahip yalıtkanlar

12
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

U = E1d1 + E2 d 2 + E3 d 3
Yukarıda belirtilen ifadeler ‘U’ denklemine yerleştirilecek olursa, birinci yalıtkandaki elektrik alan,
U
E1 =
ε1 ε
d1 + d2 + 1 d3
ε2 ε3
Denklem ‘k’ sayılı yalıtkana göre yazılacak olursa,
U
Ek =
εk ε ε
d1 + k d 2 + k d 3 + ...
ε1 ε2 ε3

Pratik örnek:
Üretim aşamasında çeşitli nedenlerden dolayı yalıtkan malzemelerin içinde hava boşluğu kalma ihtimali
vardır ve bu boşluklar yalıtkanın elektriksel dayanımı konusunda önenmli rol oynarlar. Şekilde 2.6’da
görüldüğü gibi, iki elektrot arasına yerleştirilmiş ve içinde boşluk olan bir yalıtkanı, farklı dielektrik
katsayılara sahip ve arka arkaya bağlanmış 3 adet yalıtkan şeklinde düşünmek mümkündür. Bu durumda
orta tabakadaki içi hava dolu bölgenin dielektrik sabitinin ε2 =1 ve yalıtkanın dielektrik sabitinin ε

olduğu dikkate alınarak E2 hesaplanacak olursa,


U
E2 =
1 1
d1 + d 2 + d3
ε ε
olarak bulunur. Yalıtkan içerisindeki boşluğun genişliği, kalan yalıtkana göre ihmal edilebilecek düzeyde
olduğu için ( d 2 → 0 ), denklemi

U
E2 = ε ⋅
d
şeklinde yazmak mümkündür. Yalıtkanın kalan kısmına etki eden alan şiddeti ise,
U
E1 = E3 →
d

Şekil 2.6 İçerisinde hava boşluğu bulunan bir yalıtkan

Sonuç olarak boşluğa etki eden alan şiddeti, yalıtkanın kalan katı kısmına etki eden alan şiddetinin ‘ε’
katına eşittir. Benzer olay iki elektrod arasına sıkıca yerleştirilmemiş ve arada bir kısım hava boşluğu
bırakılmış olan düzenekler için de geçerlidir.

13
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

2.2.2 EŞMERKEZLİ SİLİNDİRLER


Merkezde bulunan bir ‘q’ yükünün (şekil 2.7) merkezden ‘x’ mesafesi uzaklıkta ‘A’ yüzeyinden
geçirdiği akı yoğunluğu ‘D’ ile gösterilecek olursa, bu durumda

q = ∫∫ D ⋅ dA = Dl 2πx

q
E=
2πεlx

Şekil 2.7 Eşmerkezli silindirler arasındaki elektrik alan

Oluşan potansiyel farkını hesaplayabilmek için elektrik alanın dış silindirden, iç silindire kadar
olan bölge boyunca integrali alınırsa,
R
U = ∫ Edx
r

R
q
U =∫ dx
r
2πεlx

q ⎛ R ⎞
U= ln⎜ ⎟
2πεl ⎝ r ⎠
q
Yuıkarıdaki ifadede ‘ ’ yerine ‘ Ex ’ ifadesi konularak buradan ‘E’ hesaplanacak olursa,
2πεl
U
E=
R
x ln
r
olarak bulunur. En yüksek elektrik alan içerideki ‘r’ silindirinin üzerinde meydana gelmektedir.
U
Er =
R
r ⋅ ln
r
Eğer elektrotlar arasında farklı dielektrik katsayılara sahip yalıtkanlar bulunuyorsa bu durumda
elektrik alan,

∫∫ D ⋅ dA = ε k Ek 2πxl

14
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

U 1
Ek =
x εk r ε r ε r
ln 2 + k ln 3 + k ln 4 + ...
ε 1 r1 ε 2 r2 ε 3 r3
Pratik örnek:
Kablo veya benzeri tasarım aşamasında yer kaygısıyla dış iletkenin yarıçapının (R) değiştirilemediği
durumlarda, iç iletkenin yarıçapı değiştirilerek (r) izolasyona etki edecek minimum elektrik alanın (Er)
oluşumuna özen gösterilir. Bu aşamada elektrik alanının ‘r’ değişkenine göre türevi alınarak sonuç sıfıra
eşitlenirse,
R
− (ln( ) − 1)
dE r r R
=0 → =0 → ropt =
dr 2 R 2 e
r ⋅ ln( )
r
Birinci katmanın ince bir hava boşluğundan oluştuğu bir kabloda ( ε 1 = 1) ve ( ε 2 = ε )

U 1 U
E hava = ⋅ → E hava = ε ⋅
r 1 R R
1 ⋅ ln 1 + ⋅ ln( ) r ln( )
ε r r
Bu sonuçtan da görülebileceği gibi kabloların içerisinde kalan hava boşluklarında yalıtkanın kalan kısmına
etki edenin ‘ε’ katı kadar bir alan şiddeti oluşmaktadır.

2.2.3 EŞMERKEZLİ KÜRELER


Eş merkezli iki kürenin merkezinde bulunan bir ‘q’ yükünün (şekil 2.8) merkezden ‘x’ mesafesi
uzaklıkta ‘A’ yüzeyinden geçirdiği akı yoğunluğu ‘D’ ile gösterilecek olursa, bu durumda

q = ∫∫ D ⋅ dA = ε ⋅ E ⋅ 4πx 2

Şekil 2.8 Eşmerkezli küreler arasındaki elektrik alan

Oluşan potansiyel farkını hesaplayabilmek için elektrik alanın dış küreden, iç küreye kadar olan
bölge boyunca integrali alınırsa,
R
U = ∫ Edx
r

R
q
U =∫ dx
r 4πεx 2

15
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

q ⎛ 1 1 ⎞
U= ⎜ − ⎟
4πε ⎝ r R ⎠
q
Yukarıdaki ifadede ‘ ’ yerine ‘ Ex 2 ’ifadesi yerleştirilerek buradan ‘E’ çözülürse,
4πε
U
E=
⎛ 1 1 ⎞
x 2 ⎜ − ⎟
⎝ r R ⎠
olarak bulunur. En yüksek elektrik alan içerideki ‘r’ yarıçaplı kürenin üzerinde meydana
gelmektedir.
U R
Er = ⋅
r R−r

Pratik örnek:
Tasarım aşamasında yer kaygısıyla dış iletkenin yarıçapının (R) değiştirilemediği durumlarda, iç iletkenin
yarıçapı (r) değiştirilerek minimum elektrik alanın (Er) oluşumuna özen gösterilir. Bu aşamada elektrik
alanının ‘r’ değişkenine göre türevi alınarak sonuç sıfıra eşitlenirse,
dE r R ( 2r − R ) R
=0 → ⋅ → ropt =
dr r 2 (r − R) 2 2

Düzlemsel plakalar Eşmerkezli silindirler Eşmerkezli küreler


U
Ex =
R U R⋅r
U x ln Ex =
Ex = r x2 R − r
d
→ Ex: çift taraflı logaritmik → Ex: çift taraflı logaritmik kağıtta
→ Ex: sabit
kağıtta elektrik alan düz bir çizgi elektrik alan düz bir çizgi ile gösterilir
ile gösterilir

ln R − ln x 1 1
Ux = ⋅U −
x
U x = ⋅U ln R − ln r U x = x R ⋅U
d 1 1
→ tek taraflı logaritmik kağıtta −
→ lineer potansiyel r R
potansiyel düz bir çizgi ile
değişimi → çift taraflı logaritmik kağıtta potansiyel
gösterilir düz bir çizgi ile gösterilir
U U 1 U 1
Ek = Ek = ⋅ Ek = ⋅
εk ε x εk r2 ε k r3 x εk 1 1
2
ε 1 1
d1 + k d 2 + ... ln + ln + ... ( − ) + k ( − ) + ...
ε1 ε2 ε1 r1 ε 2 r2 ε 1 r1 r2 ε 2 r2 r3

16
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

2.3 ELEKTROD SİSTEMLERİ İÇİN YAKLAŞIK HESAP YÖNTEMLERİ


Uygulamada karışık hesaplar yerine, yaklaşık hesap yöntemleri kullanarak çeşitli elektrod
sistemlerinin maksimum elektrik alanını hesaplamak mümkündür. Ancak bu hesaplamalar
aşamasında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır:
1. Emax yarıçapı küçük olan elektrodun üzerindedir.
2. Emax genel olarak yalıtkan maddenin en dar olduğu bölgededir.
3. Emax yarıçapı büyük olan elektrodun şekline tamamen bağlı değildir.

2.3.1. KÜRE-DÜZLEM ELEKTROD SİSTEMİ


1. Emax küre üzerindedir.
2. Emax A noktasında oluşur.
3. D düzlemi yerine yarıçapı a+r olan bir küre dikkate
alınarak sistem eş merkezli küresel elektrod sistemi şeklinde
düşünülerek Emax hesaplanır. Ancak oluşacak hatayı
giderebilmek amacıyla ‘k’ düzeltme katsayısı kullanılır.

U r1 + a
Emax = k , k≈0.86-0.94
r1 a

2.3.2. EŞİT YARIÇAPLI YANYANA DURAN ELEKTRODLAR


1. Emax, A ve B noktaları arasındadır.
2. İki küre yerine A ve B noktaları arasından geçen bir
düzlem ile bir küre sistemi dikkate alınarak hesap yapılabilir.
U / 2 r1 + a / 2
Emax = k *
r1 a/2
Denklem sadeleştirildikten sonra,
U r1 + a / 2
Emax = k *
r1 a

2.3.3. SİLİNDİR-DÜZLEM ELEKTROD SİSTEMİ


1. Emax alan şiddeti A noktasında oluşur.
2. D düzlemi yerine yarıçapı r2=r1+a olan bir silindir alınırsa meydana gelecek olan hata ‘k’
düzeltme faktörüyle giderilebilir.

17
2. Yüksek Gerilim Tekniği’nde Elektriksel Alanlar

U
Emax = k
!r +a$
r1 ln # 1 &
" r1 %

2.3.4. YANYANA DURAN SİLİNDİRİK ELEKTROD SİSTEMİ


Paralel eksenli iki silindirik elektrod silindir-düzlem elektrod
şiekile çevrilerek maksimum elektrik alan hesaplanabilir.
U
Emax = k
!r +a / 2$
2r1 ln # 1 &
" r1 %

18
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

3. GAZ YALITKANLAR

3.1 VAKUM (BOŞLUK)


Vakum yüksek gerilim tekniğinde X ışını tüpleri, kesiciler, vb. alanlarda önemli kullanım alanına
sahiptir. Bir elektronun herhangi bir çarpışmaya maruz kalmadan hareket edebileceği ortalama
uzaklık ‘λ’ gazın basıncı ile ters orantılıdır. 1mbar’lık bir basınçta bu mesafe 0.4mm olmasına
karşın, basıncın yaklaşık 10-6mbar seviyesine düşmesiyle birlikte, elektronların serbestçe hareket
edebilecekleri mesafe de 400m’ye kadar uzar ve bu durum sızıntı akımlarının veya bozulmanın
oluşumunu önemli ölçüde engeller.
Vakum’un (boşluk) üstün özellikleri Vakum’un (boşluk) dezavantajları
Ø kendi kendini onarır * yüksek maliyet (hava geçirmemeli!)
Ø düşük dielektrik sabiti (ε=1) * katı yalıtkana ihtiyaç duyar (tasarım!)
Ø dielektrik kayıplar (tanδ) sıfıra eşit
Ø yanmaz
Ø delinme dayanımı yüksek

3.1.1 ELEKTRON EMİSYONU


Gaz yalıtkanlarda bozulmayı başlatan elektronun iletken elektrottan koparılabilmesi için başlıca iki
teori öne sürülmüştür:
Alan yayımı: Elektronların temiz bir yüzeyden yayımı ancak 1000kV/mm veya daha yüksek alan
seviyelerinde mümkün olmakla birlikte, metal yüzeyin pürüzsüz olmaması ve mikroskobik
çıkıntılar içermesi bu seviyeyi daha aşağılara çekmektedir. Yüzeyin zımparalarak cilalanması genel
bir düzgünlük sağlamakla birlikte, ince tel şeklinde yüzeyde sıkışıp kalan bazı partiküller, yüksek
elektrik alana maruz kaldıklarında elektrotlar arasındaki boşluğa doğru çekilirler ve yüzey üzerinde
bozucu etki yaparlar. Bu tip partikül ve çıkıntıların (şekil 3.1) varlığı, uygulanan elektrik alanın bu
bölgelerde ‘β’ kat artmasına neden olur.

Şekil 3.1 Elektrot yüzeyindeki bir çıkıntı ve elektrik


alanın değişimi

19
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

E 0 = βE
‘β’ katsayısı büyük oranda çıkıntının şekline bağlı olup, yaklaşık olarak
2h
β≈
w
bağıntısı ile ifade edilebilir.
Isı yayımı: Elektrodların ısıtılmasıyla birlikte elektron yayılımı çok daha düşük alan seviyelerinde
gerçekleşmeye başlar. Sivri çıkıntıların bulunduğu bir elektrod yüzeyinde, akan akım ile birlikte
bölgesel sıcaklık artışı meydana gelir ve bu olayın sonucunda ısı kaynaklı elektron yayımı artış
gösterir.

3.1.2 ALAN YAYIMI SONUCU BOZULMA


Vakumun (boşluk) bozulmasına (delinmesine) neden olabilecek başlıca iki mekanizma
bulunmaktadır:
• alan kaynaklı delinmeler
• mikro parçacık temelli delinmeler
Mikron boyutlu (şekil 3.2) çıkıntılarda elektron demeti nedeniyle bu noktalarda akım artışı
gözlenir. Bu akıma direnç gösteren bölgelerde akım nedeniyle ısı artışı meydana gelir ve elektron
yayılımı artar. Bu ani artış mikro çıkıntıların erimesine ve metal buharının oluşmasına neden olur.
Bu metal buharı elektrot yüzeyinde bulunan metal çıkıntılardaki sıkışmış gaz kalıntıları ile
birleşerek yerel bölgelerde boşluğun delinme dayanımını önemli ölçüde azaltır. Bu durumda
iyonizasyon için gerekli olan şartlar hazırlanmış olur ve düşük basınçlı gazlarda görülen delinme
mekanizması geçerlik kazanır. Sıcaklık artışı yanlızca mikro çıkıntılarda geçerli olmayıp, karşı
bölgede bulunan anotta da elektronların hızla çarpmaları nedeniyle aşırı ısınmaya neden olurlar (→
metal ve gaz buharı oluşur).

Şekil 3.2 Mikron boyutundaki bir çıkıntı


ve karşı bölgesinde aşırı ısıma

20
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

Yüksek ‘β’ katsayısına sahip uzun çıkıntılar katod kaynaklı bozulmalara neden olurken, küçük ‘β’
katsayılı kısa çıkıntılar bozulmaların genelde anottan başlamasına neden olurlar. Delinmenin
gerçekleşmesi için gerekli olan zaman oldukça kısa olup,
t = t1 + t 2
şeklinde ifade edilebilir. Bu denklemde t1 mikro çıkıntının ısınması ve buharlaşması için gerekli
zaman olup, 1ns-100ns arasında değişim gösterir. Buharın boşluğu geçmesi için gerekli zaman ise
t 2 ile gösterilir ve elektrotlar arası aralığın (1mm-10mm) mesafesine göre 50ns-500ns arasında
değişir. Sonuç olarak delinme süresi vakum yalıtkanlarda genelde 1µs’yi aşmaz.
Boşluğun delinmesine neden olabilen ikinci bir etken ise elektrodlar arası boşlukta bulunan
yaklaşık 10µm çapındaki mikro parçacıklardır. Bu parçacıkların kaynağı çok çeşitli olup, üretim
aşamasında çevrede bulunan toz partikülleri, elektrodlar içerisinde bulunan ve kuvvetli bir elektrik
alan sonucu yüzeye çekilen sivri yabancı maddeler, parlatma aşamasında yüzeye yapışan
aluminyum oksit, vb. bu etkenlerden bazılarıdır. Güçlü bir elektrik alanın uygulanmasıyla birlikte
bu parçacıklar 500m/s’lik bir hızla elektrodlara çarparak yüzeyde yer yer aşırı sıcak bölgelerin
oluşumuna neden olurlar. Eğer açığa çıkan enerji yeterli olursa bu durumda parikül ve çarptığı
elektrod yüzeyi buharlaşarak gaz ve metal buharının boşluğa yayılmasına ve dolayısıyla delinmeye
sebep olurlar. Elektronların elektrodlar arasındaki boşluğu geçmeden orta noktada buharlaşması ya
da elektrodlar arasında birden fazla çarpışmalar yapması gibi farklı ve daha karmaşık delinme
teorileri olmakla birlikte, pratikte delinmenin belirtilen iki mekanizmanın bir kombinasyonu
şeklinde olduğu yaygın olarak gözlenmiştir. Mikro partiküllerin neden olduğu bozulmaların süresi
(min. 1µs), elektron yayımlı bozulmalara oranla oldukça uzundur, bunun başlıca nedeni ise
parçacıkların hızlarının elektronlara göre oldukça yavaş olmasından kaynaklanmaktadır.

3.1.3 ELEKTRODLARIN BOZULMAYA ETKİSİ


Vakum yalıtkanlarda elektrodların yapıldığı malzemenin yalıtkanın delinme dayanımı üzerinde
önemli etkisi vardır, bu nedenle paslanmaz çelik veya titanyum gibi sert ve üzerlerinde okside bir
yalıtım tabakası olan metaller tercih edilirler. Elektrodlar öncelikle mikron seviyesinde
cilalandıktan sonra ultrasonik havuzlarda yıkanarak tozdan arındırılmış ortamlarda eldeğmeden ve
tamamen çiziklerden arındırılmış olarak üretilirler. Bunlara ek olarak yalıtkan gaz (boşluğun)
bulunduğu ortam kademeli yükseltilen yüksek gerilim elektrik alanına maruz bırakılır ve bu işlem
sonucunda elektrodların içerisinde kalmış olan yabancı partiküller buharlaştırılır. Bu gaz daha
sonra bir pompa ile ortamdan uzaklaştırılır. Genelde 2mm’den küçük olan boşluklarda delinme
elektron yayımı ile gerçekleşir. Delinme dayanma için gerekli alan seviyesi AC akımda

21
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

20kVrms/mm – 30kVrms/mm arasında değişim gösterir. Büyük boşluklarda bozulma ise genellikle
mikro parçacıklar nedeniyle gerçekleşir. Bu tip bozulmalarda esas hızlandırıcı etken uygulanan
gerilimdir ve dayanma gerilimi yaklaşık olarak

Vb ≈ C d şeklinde ifade edilir.


Burada ‘C’ değeri 30kvrms/mm civarında olup, ‘d’ mm olarak mesafeyi belirtmektedir.
Darbe gerilimlerinde zaman mikro parçacıkların elektrodlar arası boşluğu katebilmesi için yetersiz
olduğundan bu tip gerilimlerde bozulmalar elektron yayımı ile gerçekleşmektedir. Ancak büyük
aralıklarda bozulmalar yine AC gerilimlerde gözlendiği şekilde oluşmaktadır.
2mm elektrodlar arası açıklığa sahip sistemlerde darbe gerilimi uygulaması sonucu gözlenen
bozulmalar, AC akımda olduğu gibi elektron esaslı olup, 30kVrms/mm – 40kVrms/mm seviyesinde
gerçekleşmektedir. Ancak 2mm’den büyük açıklıklarda darbe gerilimlerinde delinme için gerekli
elektrik alan mikro parçacıkların sınırlı hareket zamanı nedeniyle 60kVrms/mm seviyelerinde
gerçekleşir.

3.2 DÜŞÜK BASINÇ


Gaz yalıtkanlar moleküllerin ışık, raydoaktif ışınım veya kosmik ışınım gibi etkenlerle iyonize
olmaları nedeniyle daima serbest elektronlara sahiptirler. Elektrik alanın olmadığı ortamlarda,
elektronlar pozitif iyonlarlar birleşirler, ancak elektrik alanın uygulanmasıyla birlikte elektronlar
alan yönünde harekete geçerler. Düşük basınçlı gazlarda (1mbar) elektronların serbestçe hareket
edebilecekleri mesafe birkaç mm seviyesinde olup, ‘(λ) ile gösterilir. İyonizasyon, gazların
delinmesi için gerekli koşulların hazırlanmasında önemli rol oynar ve genelde serbest elektronların
çarpışması sonucu meydana gelmesine karşın, diğer bazı dış etkenler de bu konuda hızlandırıcı rol
oynarlar.

3.2.1 ÇARPMA SURETİYLE İYONİZASYON


Gaz molekülünden bir elektron ayrıştırılarak pozitif iyon oluşturulması olayına iyonizasyon adı
verilir. İyonizasyon olayında, serbest bir elektron nört bir gaz molekülü ile çarpışarak yeni bir
elektron ve pozitif iyon oluşturabilir. Alçak basınç altındaki 2 elektroda ‘V’ gerilimi uygulanarak
elektriksel alan elde edildiği zaman, katoddan ayrılan elektronlar, anoda doğru olan hareketleri
esnasında diğer gaz moleküllaeri ile çarpışarak ivmelenirler. Kütlesi ‘m’ ve etkin hızı ‘vef’ olan bir
1 2
parçacığın kinetik enerjisi W = mvef olduğundan, bu parçacık bir atom veya moleküle çarptığı
2
zaman, atom veya molekülü iyonize edebilir (şekil 3.3). Kazanılan bu enerji elektrik alan ile doğru,
uygulanan basınç ile ise ters orantılıdır.

22
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

E
W = eEλ ≡ e
p

Şekil 3.3 Elektrik alan altında iyonizasyon


olayı

Serbest elektronların gaz atomları ile çarpışması sonucunda başlıca üç farklı durum gözlenebilir:
1. Eğer parçacığın kinetik enerjisi, söz konusu gazın iyonizasyon enerjisine eşit veya ondan
büyükse, çarpma iyonizasyonla sonuçlanır, yani bir gaz atom veya molekülden, bir pozitif iyonla
bir elektron meydana gelebilir.
½ mvef2 ≥ Wi
A : atom
e- + A → e- + A+ + e- A+: pozitif atom
e- : elektron
2. Çarpışmanın elastik olması durumunda kinetik enerjisi Wi’den küçük olan elektronlar
enerjilerinin küçük bir miktarını kaybederek ağır gaz molekülüne devrederler ve ikinci bir
çarpışmaya kadar yeniden ivmelenirler. Uyarılmış atoma çarpan 2. , 3. ve diğer parçacıklar atomu
kademeli olarak iyonize edebilirler (kademeli iyonizasyon)
3. Çarpışmanın sert olması durumunda ise elektron enerjisini kaybederek atomu uyarılmış
duruma sokabilir.
A + e- → A* + e-
Burada A* uyarılarak bir üst enerji kademesine yükselmiş atomu temsil etmektedir. Uyarılan atom
µs’den daha kısa bir zaman dilimi içerisinde foton yayarak enerjisini kaybeder.
A* → A + hv
Burada ‘h’ Planck sabiti, ‚’v’ ise ışınımın frekansıdır.

23
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

3.2.2 FOTO İYONİZASYON


Foto iyonizasyon, atom yada molekül tarafından absorbe edilen radyasyonun, gazın iyonizasyon
enerjisini aşması halinde maydana gelir. Bu olayın (radyasyon emilimi) gerçekleşmesi için:
1. Atomun daha yüksek bir enerji seviyesine uyarılması
2. Atomun uyarımı sonucu daimi emilim
gerekmektedir. Uyarılmış bir atomdaki elektronlar bir düşük enerji halkasına geçerlerse, atom
radyasyon yayar. Benzer şakilde atom radyasyonla uyarıldığı zaman, elektronlar bir üst enerji
halkasına geçer. Frekansı f olan bir ışıma ile bir gazın iyonize olabilmesi için
c⋅h
λ≤ h: Plank sabiti (6,625.10-34Js)
Wi
c: Işık hızı (3.108 m/s)
λ: Işınımın dalga boyu (m)
Wi: Atomun iyonizasyon enerjisi (Joule)
1 eV = 1,6.10-19 Joule
‘h’ ve ‘c’ değerleri yerine konunca
1.27
λ≤ *10 −6 m
Wi
Deneysel olarak dalga boyu 1250 ºA olan ışınımın, birçok gaz için foto-iyonizasyona sebep olduğu
belirlenmiştir. Bu dalga uzunluğu mor ötesi (ultraviole) ışınlar bölgesinde bulunmaktadır,
dolayısıyla görülebilir ışıkta iyonizasyon mümkün olmamaktadır.

3.2.3 TERMİK İYONİZASYON


Bir gaz yeteri derece yüksek sıcaklıklara ısıtıldığı taktirde, gaz veya moleküller yüksek hız
kazanarak çarpışma sonucu iyonizasyona sebebiyet verirler. Ayrıca kızgın duruma gelen gazların
(ateş ve yüksek basınç arkı) ışıması dolayısıyla da foto iyonizasyon ile elektrikli parçacıklar
meydana gelebilir. Termik iyonizasyonun oluşabilmesi için sıcaklık seviyesinin 1000 K ve
yukarısında olması gerekir.

3.2.4. YÜZEYSEL İYONİZASYON


Bir maden yüzeyinden elektron koparılmasına yüzeysel iyonizasyon denir. Bunun için maden
yüzeyine çıkış işi veya çıkış enerjisi adı verilen bir enerjinin verilmesi gerekir. Bu enerji maden
yüzeyine,
1. Madeni ısıtmak suretiyle
2. Maden yüzeyini elektrikli parçacıklarla bombardıman etmekle

24
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

3. Maden yüzeyini kısa dalga boylu ışınlarla bombardıman etmekle


4. Kuvvetli bir dış alanın etkisiyle
Genel olarak bir maddenin çıkış enerjisi, bu maden buharına ait iyonizasyon enerjisinden daha
küçüktür (Wθ < Wi)

3.2.5 TOWNSEND BOŞALMA TEORİSİ


Şekil 3.4’de görülen (bakınız: çarpma suretiyle iyonizasyon) katoddan n0 adet elektron serbest
kalarak anoda doğru hareket ederler. Eğer bir elektron nötr bir atom ile çarpışırsa, pozitif iyon ve e-
oluşur; bu olaya iyonize çarpışma adı verilmiştir. Townsend teorisinde elektrik alanı boyunca 1 cm
hareket eden bir elektronun meydana getirdiği iyonize çarpışmaların (yeni elektronların) sayısı α
ile gösterilir. Çarpışmalar ve dolayısıyla ‘α’ katsayısı gazın basıncına
α ~p
ve hareket halindeki elektronların enerjisine
W~eEλ
bağlıdır. ’λ’ katsayısının basınç ile ters orantılı olduğu göz önüne alınırsa
E
W~
p
ve dolayısıyla iyonizasyonun gerçekleşme olasılığı enerjiye bağlı bir fonksiyon olarak
⎛ E ⎞
α ~ f ⎜⎜ ⎟⎟
⎝ p ⎠
şeklinde hesaplanır.

Katod Anod

Şekil 3.4 Elektron çığı oluşumu

Her iki etkenin de hesaba katılmasıyla ‘α’ parametresi


⎛ E ⎞
α ~ pf ⎜⎜ ⎟⎟
⎝ p ⎠

25
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

olarak bulunur. ‘α’ parametresi bir maksimum değere sahip olup, bu değerin altında iyonizasyonu
başlatacak olan moleküllerin sayısı (şekil 3.5 a) yetersizdir. Bu değerin üzerinde ise moleküller
arası hareket alanı kısıtlı olduğu için elektronların hızlanarak iyonizasyonu başlatacak enerji
düzeyine ulaşmaları güçleşmektedir.

Şekil 3.5 a. Birinci iyonizasyon katsayısının basınca bağlı


değişimi

Şekil 3.5 b. İkinci İyonizasyon katsayısının ekeltrik alan ve


basınca bağlı değişimi

Townsend teorisindeki tek çığ işlemi öncü elektronların anoda varması ve gaz moleküllerinin
daimi iyonizasyonu ile mümkündür. Katodu terkeden N 0 adet elektron, ‘x’ mesafesi kadar yol
katederse, bu durumda ‘dx’ aralığında oluşacak yeni elektronlar (şekil 3.4):
dN x = N x ⋅ α ⋅ dx
olup, bu denklemin sıfırdan , ‘x’ mesafesine kadar (katoddan, ‘dx’ tabakasına kadar) integrali
alınırsa,
dN x
∫ = α ⋅ dx
Nx ∫
ln N x = α ⋅ x

N x = N 0 ⋅ eα x

26
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

Sonuç olarak ‘d’ aralığını geçerek anoda ulaşan elektronların sayısı da,
N a = N 0 ⋅ eαd
olarak hesaplanabilir. Elektronların sayısı üstel bir artış gösterdiği için, bu olaya ‘elektron çığı’ adı
verilir. Her bir iyonizasyon olayı geride pozitif bir iyon bırakır. Elektronların hızı 100mm/µs
olmasına karşın, iyonlar yaklaşık 1mm/µs hızında hareket ederler.
Çığ oluşumu sızıntı akımlarına sebep olmakla birlikte, doğrudan delinmeye sebep olmaz.
Delinmenin gerçekleşebilmesi için elektron sayısının artışına neden olabilecek bir çeşit
geribesleme mekanizmasına da ihtiyaç vardır. Düşük basınçlı gazlarda bu olay ikinci iyonlaştırma
katsayısı ‘γ’ ile açıklanmaktadır. Bu teoriye göre çığ oluşumu aşamasında geride kalan pozitif
iyonlar (şekil 3.4) elektriksel alanın etkisiyle hızlandırılarak katoda doğru harekete geçerler. Pozitif
bir iyonun katoda çarpması sonucu, katoddan elektron koparabilme olasılığı ‘γ’ olup, bu katsayı
elektrik alanın şiddetine, iyonun hızına ve katodun yapıldığı malzemeye göre değişmekle birlikte
genelde yaklaşık olarak 0.01 değerindedir. Bu şekilde oluşan elektronlara ikincil elektron adı
verilir ve oluşan bu elektronlar da yeni çığ oluşumlarını başlatırlar.
Anoda varan toplam elektron sayısı N 0 eαd ise, bu durumda çarpışma sonucu

N 0 e αd − N 0
adet yeni iyon oluşur. Bu iyonların katoda çarparak oluşturacağı yeni elektronların sayısı ise
γN 0 (eαd − 1)
adet olarak hesaplanır. Her bir ikincil elektronun yeni bir çığ ve pozitif iyon oluşumu başlatacağı
düşünülürse bu durumda toplam elektron sayısı
N 0 + N 0 ⋅ γ (eαd − 1) + N 0γ 2 (eαd − 1) 2 + N 0γ 3 (eαd − 1) 3 + ......
olarak bulunur.
‘α’ ve ‘γ’ katsayılarının büyük değerler alması durumunda ( γ (eαd − 1) 〉 1), sonsuz sayıda elektron
üretileceği için, gazın yalıtkanlık özelliği azalacak ve sonuçta delinme gerçekleşecektir. Ancak bu
durumun gerçekleşebilmesi gazın belirli bir basınçta elektrodlar arası belirli bir açıklığa sahip
olması ile mümkündür.
1
α ⋅ d 〉 ln(1 + )
γ
İkincil elektronların oluşmasına yardımcı olan bir diğer etken de, uyarılmış atom yada moleküllerin
yaydığı fotonlardır. Katoda ulaşan fotonlar aynen pozitif iyonlar gibi elektron ayrıştırabilirler.
Elektronlar sonucu uyarılmış her bir atomun foton yayacağı düşünülürse, bu durumda birim
uzunlukta yayılan foton sayısı ‘θ’ katsayısı ile belirtilir. Bu fotonlar her yönde hareket etmelerine

27
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

karşın, bunların yalnızca ‘g’ kadar bir oranı katoda varabilir. Bunlara ek olarak oluşan fotonların
bir kısmı (µ) gaz tarafından absorbe edilir ve sonuç olarak katoda varan fotonların sayısı e − µx kadar
azalır. Katoda varan fotonların da sadece ‘δ’ kadarlık bir kısmı elektrod yüzeyinde bir elektron
koparmayı başarabilir. Bu işlemler sonucunda ‘dx’ kalınlığında bir tabakada oluşabilecek ikincil
elektronların sayısı:
dN = N 0 eαxθ ⋅ g ⋅ e − µxδ ⋅ dx
olarak bulunur. Bu denklemin katoddan anoda doğru integrali alınırsa, fotonlar sonucu başlangıçta
N0 olan elektron sayısı,
θgδ (α −µ ) d
N = N0 (e − 1)
α −µ
θgδ
adede ulaşır. Burada ifadesi ’Γ’ ile gösterilirse, bu durumda denklem
α −µ
N = N 0 Γ(eαd − 1)
şeklinde ve ikincil elektronların oluşumunda etkili olabilecek diğer tüm mekanizmaları da
kapsayan genel hal alır. ‘Γ’ katsayısı deneysel olarak hesaplanmakla birlikte, genellikle gazın
cinsine ve elektrodun yapıldığı malzemeye göre (şekil 3.7) değişim gösterir.

Şekil 3.6 Townsend tipi boşalmalarda akımın değişimi

Şekil 3.7 Delinme geriliminin katodun yapıldığı


malzemeye göre değişimi

28
3. GazYalıtkanlar ve Boşalma Olayları

3.2.5 PASCHEN YASASI


⎛ E ⎞
Belirli bir gaz ve katod malzemesi için α = pf ⎜⎜ ⎟⎟ ve Γ= sabit olduğu durumlarda elektrik alan
⎝ p ⎠
U
ifadesi yerine E = denkleminin konulmasıyla,
d
U
pd ⋅ f ( )
pd
çarpımının sabit bir değere eşit olduğu görülecektir. Bu durumda Ud delinme geriliminin basınca
ve aynı zamanda elektrodlar arası uzaklığa bağlı olarak değişim gösterdiği belirlenmiştir. Paschen
yasası olarak bilinen bu ifade,
U d = f ( pd )
şeklinde yazılır. Bu ifade gerilimin ve ‘pd’ çarpımının değişiminin logaritmik bir kağıda
çizilmesiyle ‘Paschen’eğrisi adını alır (şekil 3.8).

Şekil 3.8 Farklı gazlar için Paschen eğrisi

Minimum noktasının solunda kalan kısımda elektron sayısının az olması nedeniyle çarpışma
suretiyle iyonizasyon olayının gerçekleşmesi güçleşmektedir. Benzer şekilde minimum noktasının
sağ tarafında bulunan bölgede çok sayıda çarpışma olmakta birlikte elektronlar yeterince hız
kazanamadıkları için iyonizasyon olayı nadiren gerçekleşmektedir. Paschen eğrisi genellikle düşük
basınçlarda, maksimum 1atm * 5mm’lik çarpıma kadar geçerli olmaktadır. Daha büyük
basınçlarda veya mesafelerde delinme mekanizması değişmekte ve dolayısıyla Paschen yasası da
geçerliliğini yitirmektedir. Bu yasa sadece gazların delinmesini belirlemekle sınırlı kalmayıp, aynı
zamanda katı malzemelerin içerisinde bulunan boşlukların delinme gerilimlerinin hesaplanmasında
da yardımcı olmaktadır.

29

You might also like