Professional Documents
Culture Documents
Hazreti Muhammed (S.a.v) Ve İslamiyet - İslam Tarihi 5-6 - M. Asım Köksal (PDFDrive)
Hazreti Muhammed (S.a.v) Ve İslamiyet - İslam Tarihi 5-6 - M. Asım Köksal (PDFDrive)
M. Âsım Köksal
Peygamberler Peygamberi Hazreti
MUHAMMED (ALEYHİSSELÂM) VE İSLÂMİYET 3
Copyright © Işık Yayınları, 2011
Bu eserin tüm yayın hakları Işık Yayıncılık. Tic. A.Ş.’ye aittir.
Eserde yer alan metin ve resimlerin Işık Yayıncılık. Tic. A.Ş.’nin önceden
yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt
sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depolanması yasaktır.
Editör
Ömer ÇETİNKAYA
Ali BUDAK
Haydar YILDIRIM
Görsel Yönetmen
Engin ÇİFTÇİ
Kapak
İhsan DEMİRHAN
Epub
Ahmet KAHRAMANOĞLU
ISBN
978-975-278-214-3
Yayın Numarası
458
Basım Yeri ve Yılı
Çağlayan A.Ş.
TS EN ISO 9001:2008
Ser No: 300-01
Sarnıç Yolu Üzeri No: 7 Gaziemir/İZMİR
Tel: (0232) 274 22 15
Ağustos 2011
Genel Dağıtım
Gökkuşağı Pazarlama ve Dağıtım
Merkez Mah. Soğuksu Cad. No: 31 Tek-Er İş Merkezi
Mahmutbey/İSTANBUL
Tel: (0212) 410 50 00 Faks: (0212) 444 85 96
Işık Yayınları
Bulgurlu Mahallesi Bağcılar Caddesi No: 1
34696 Üsküdar/İSTANBUL
Tel: (0216) 522 11 44 Faks: (0216) 522 11 78
www.isikyayinlari.com
facebook.com/kitapkaynagi
BİRİNCİ BÖLÜM
HENDEK (AHZAB) SAVAŞI
Sabit b. Kays:
“Ben senin vaktiyle bana uzatmış olduğun yardım eline
şimdi mukabele etmek istiyorum” dedi.
Zebir b. Bata:
“Hiç şüphesiz, iyiler iyilere iyilikle mukabele ederler.609
Ben bugün sendeki o iyiliğe son derecede muhtaç
bulunuyorum” dedi.610
Bunun üzerine, Sabit b. Kays Peygamberimiz
Aleyhisselâmın yanına geldi ve:
“Yâ Rasûlallah! Zebir b. Bata’nın bana iyiliği
dokunmuştur.611 Buas günü esir olunca, alnımın saçını kesip
beni salıvermişti.
O, bana, ‘Senin üzerindeki bu iyiliği hatırla!’ diyerek bunu
bana hatırlattı.612
Ben onun minneti altında bulunduğum iyiliğine bugün
mukabele etmek istiyorum.
Onun kanını bana bağışlayıver.” dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“O, sana bağışlanmıştır!” buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata’nın yanına geldi ve:
“Resûlullah Aleyhisselâm, ‘O, sana bağışlanmıştır!’
buyurarak senin kanını bana bağışladı!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Çok yaşlanmış bir ihtiyar, ailesiz, evlatsız, Yesrib
(Medine)’de yaşayıp da ne yapacak?!” dedi.
Sabit b. Kays, dönüp Peygamberimiz Aleyhisselâma geldi
ve:
“Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Bana onun
karısını ve oğlunu da bağışlayıver?” dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“Onlar da sana bağışlanmıştır” buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata’nın yanına geldi ve:
“Resûlullah Aleyhisselâm ‘Onlar da sana bağışlanmıştır!’
buyurarak aileni, oğlunu da sana bağışladı” dedi.
Zebir b. Bata:
“Malsız mülksüz bir ev halkı Hicaz’da bu hali ile kalabilir,
yaşayabilir mi?” dedi.
Sabit b. Kays, Peygamberimiz Aleyhisselâmın yanına tekrar
geldi ve:
“Yâ Rasûlallah! Onun malını da, benim için, bağışlayıver?”
dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“O da senin için bağışlanmıştır!” buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata’nın yanına vardı ve:
“Resûlullah Aleyhisselâm ‘O da senin için bağışlanmıştır’
buyurarak, malını da sana bağışladı!” dedi.613
Zebir b. Bata:
“Ey Sabit! Çin aynasını andıran parlak yüzüne bakan
kızların yüzünde kendilerini gördükleri Ka’b b. Esed’e ne
yapıldı?” diye sordu.
Sabit b. Kays:
“O, öldürüldü!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Şehirliler ve kırlılar ulusu,614 her iki kabilenin [Benî Nadîr
ile Benî Kurayzanın] ulusu, harpte onları hücuma kaldıran,
kıtlıklarda doyuran615 Huyey b. Ahtab’a ne yapıldı?” diye
sordu.
Sabit b. Kays:
“O da öldürüldü!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Hücuma geçişimiz zamanında öncümüz, kaçış
zamanımızda ardcımız ve koruyucu olan Gazzal b.
Semev’el’e ne yapıldı?” diye sordu.
Sabit b. Kays:
“O da öldürüldü!” dedi.616
Zebir b. Bata:
“Önüne düşmediği cemaatler dağılan, onsuz bağlanan
düğümler çözülen yönetici, evirip çevirici Nebbaş b. Kays’a
ne yapıldı?” diye sordu.
Sabit b. Kays:
“O da öldürüldü!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Harplerde Yahudilerin sancaktarı Vehb b. Zeyd’e ne
yapıldı?” diye sordu.
Sabit b. Kays:
“O da öldürüldü!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Tevrat okumaktan geri durmayan Amr’lara ne yapıldı?”
diye sordu.
Sabit b. Kays:
“Onlar da öldürüldüler!” dedi.617
Zebir b. Bata:
“Çifte Meclislere [Ka’b b. Kurayza ve Amr b. Kurayza
oğullarına] ne yapıldı?” diye sordu.
Sabit b. Kays:
“Onlar da gittiler, öldürüldüler!” dedi.618
Zebir b. Bata Benî Kurayza kavminin ileri gelenlerini
vasıflarıyla anarak “Filana ne yapıldı? diye sormaya, Sabit b.
Kays da “Öldürüldü!” diye cevap vermeye devam etti.619
Zebir b. Bata:
“Ey Sabit! Bunlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur!
Ben onların içinde yaşamış oldukları yurda onlardan sonra
kalmak üzere mi döneceğim?! Böyle olmak bana
gerekmez!620
Ey Sabit! Senin üzerinde bulunan iyiliğim hakkı için, beni o
kavme hemen kavuşturmanı dilerim!
Vallahi, onlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur!
Allah’a yemin ederim ki; sevdiklerime kavuşuncaya kadar,
kuyuya kova salınıp su çıkarılmasını beklemeye bile benim
sabrım yoktur!621 And vererek senden dilerim: Benî Kurayza
esirlerini öldüren şu öldürücüler arasından, yanıma doğru gel!
Sonra da, beni kavmimin boyunlarının vurulduğu yere götür!
Benim keskin kılıcımı bulup eline al! Onunla hızlı bir darbe
indirip beni öldür! Ey Sabit! Artık, ben sevdiklerime
kavuşuncaya kadar, kuyuya salınan kovanın suyunu
boşaltmasını beklemeye bile sabredemeyeceğim!” dedi.622
Hz. Ebu Bekir, Zebir b. Bata’nın:
“Sevdiklerime kavuşuncaya kadar...” sözünü işitince:
“Vallahi, onlar Cehennem ateşine atılmışlardır ve orada
temelli kalıcıdırlar!623
Yazıklar olsun sana ey Bata’nın oğlu! O, kovanın su
boşaltması değildir. Fakat, temelli azabdır!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Ey Sabit! Tez yanıma gel, öldür beni!” dedi.
Sabit b. Kays:
“Ben seni öldürmeyeceğim!” dedi.
Zebir b. Bata:
“Beni sen öldürmeyeceksin de, ya kim öldürecek?
Fakat ey Sabit! Karımı ve çocuğumu sen gör, gözet! Onlar
ölümden korkuyorlar.
Arkadaşından [Peygamber Aleyhisselâmdan demek istiyor]
onları azadlamasını, mallarının mülklerinin başına
çevirmesini dile!” dedi.
Bunun üzerine, Sabit b. Kays Zebir b. Bata’yı Zübeyr b.
Avvam’ın yanına götürdü. Zübeyr b. Avvam da, onun
boynunu vurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata’nın karısını, malını ve oğlunu
Peygamberimiz Aleyhisselâmdan istedi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm da, onun karısını ve oğlunu
esirler arasından çıkardı.
Onlara, silahlar hariç olmak üzere, hurmalıklarını, deve,
davar ve sığır gibi hayvanlarıyla bütün eşya ve emtialarını
geri verdi.
Zebir b. Bata ailesi, Sabit b. Kays hanedanıyla birlikte
bulundular.624
Benî Kurayza Yahudileri Kadınlarından Nübâte’nin
Boynunun Vuruluşu
Hz. Aişe der ki:
“Benî Kurayza kadınlarından ancak bir tek kadın
öldürülmüştür.
Resûlullah Aleyhisselâm çarşıda onların erkeklerinin
boyunlarını vurdururken, vallahi, o kadın [Nübâte] yanımda
bulunuyor, benimle konuşuyor, dışından ve içinden gülüp
duruyor,625 ‘Benî Kurayza esirleri öldürülüyor!’ diyordu.
Bir çağırıcı:
‘Ey Nübâte!626 Filanca kadın nerede?’ diyerek
seslenince,627 kadın:
‘Vallahi, ben çağrılıyorum!’ dedi.628
Ona:
‘Yazıklar olsun sana! Senin neyin var? Seni ne için
çağırıyorlar?’ diye sordum.
Kadın:
‘Öldürülmek için! Kocam beni öldürdü!’ dedi.
Kadın tatlı dilli bir kadındı.
Kendisine:
‘Kocan seni nasıl öldürdü?’ diye sordum.
Kadın:
‘Zebir b. Bata’nın hisarında idim. Kocam bana emretti, ben
de Muhammed’in ashabının üzerine değirmen taşını bıraktım.
Onlardan birisinin başı parçalandı ve kendisi hemen öldü!
Ben onun için öldürüleceğim!’ dedi, kalkıp gitti.
Hallad b. Süveyd’e karşı, kadının boynu vuruldu.629
Vallahi, öldürüleceğini bildiği halde onda gördüğüm
kaygısızlığa, bol bol gülüşe, hâlâ şaşmakta ve onu
unutamamaktayım!”630
Benî Kurayza Yahudilerinden Alınan Ganimetlerin
Bölüştürülüşü ve Ganimetten, Savaşacak Müslümanlar
İçin Silahlar ve Atlar Satın Alınışı
Benî Kurayza savaşına katılan Müslümanların sayısı 3000
idi. 36 da at vardı.
Ganimet mallarının ilk önce beşte biri Allah yolundaki
harcamalar için çıkarıldıktan sonra; kalan beşte dördü, 3072
hisseye bölünüp, atlıya ikişer, yayaya birer hisse verilmek
suretiyle, Müslümanlara bölüştürüldü.631 Ganimetten,
savaşacak erler için silahlar ve atlar da satın alındı.632
Reyhâne Hatunun Peygamberimiz Aleyhisselâmın
Zevceliğine Nâil Oluşu
Reyhâne Hatun der ki:
“Esir kadın ve çocuklar Müslümanlara bölüştürüldükten
sonra, Resûlullah Aleyhisselâm yanıma geldi.
Kendisinden utandım.
Beni çağırıp önüne oturttu ve:
‘Eğer sen Allah’ı ve Resûlünü tercih edersen, Resûlullah
seni kendisine zevce olarak alacaktır!’ buyurdu.
Kendisine:
‘Ben Allah’ı ve Resûlünü tercih ediyorum!’ dedim.
Müslüman olduğum zaman, Resûlullah Aleyhisselâm beni
azad edip zevceliğe kabul buyurdu ve, öteki kadınlarında
olduğu gibi, bana da 12 ukıyye 1 neşş mehir verdi.
Ümmü’l-Münzir’in evinde benimle evlendi.
Öteki zevcelerinde olduğu gibi, bana da, yanıma gelme günü
ayrıldı.
Ben de perde arkasına alındım.”633
Benî Kurayza Yahudilerinin Başlarına Gelenlerin
Medine’yi Kuşatan Müşriklere Yardımda
Bulunmalarından İleri Geldiğinin Kur’ân-ı Kerîm’de
Açıklanışı ve Mü’minlere Yeni Bir Fethin de Müjdelenişi
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyurur:
“Allah, kendilerine Kitab verilmiş olanlardan (Benî Kurayza
Yahudilerinden) onlara (Medine’yi kuşatan müşriklere)
yardımda bulunanları da, yüreklerine korku düşürerek
kalelerinden indirdi.
Siz onlardan bir kısmını (çarpışan erkeklerini)
öldürüyordunuz, bir kısmını da (kadın ve çocuklarını da) esir
ediyordunuz.
Onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak
basmadığınız başka bir yere (Hayber’e) de sizi vâris kıldı.
Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.”634
Sa’d b. Muaz’ın Yarasının Birdenbire Deşilip Vefat Edişi
Sa’d b. Muaz Benî Kurayza Yahudileri hakkındaki hükmünü
verdikten kısa bir müddet sonra, Hendekte aldığı yara
deşiliverdi.635
Hz. Âişe der ki:
“Mescidde Sa’d b. Muaz’ın bulunduğu çadırın yanıbaşında,
Gıfâr oğullarından bazı kişilere ait bir çadır daha vardı.
Onlar kendi hallerinde oturup dururlarken, bir de bakmışlar
ki kendilerine doğru bir kan akıp geliyor!
‘Sizin tarafınızdan bize doğru akıp gelen bu kan nedir?!’
dediler.
Meğer Sa’d’ın yarası deşilmiş, kan akıp duruyormuş!636
Peygamberimiz Aleyhisselâm, bunu haber alınca, hemen
onun yanına vardı, başını tutup dizinin üzerine koydu.
Üzerine beyaz bir örtü örttürdü, ayakları açıkta kaldı.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
‘Ey Allah’ım! Sa’d, Senin Resûlünü tasdik ve Senin yolunda
cihad etti, bu yolda vazifesini yaptı.
Ruhlarını kolayca alıp manevî huzuruna kabul buyurduğun
kulların arasında, onun da ruhunu kolayca al ve huzuruna
kabul buyur!’ diyerek dua etti.
Sa’d b. Muaz, Peygamberimiz Aleyhisselâmın sözlerini
işitince, gözlerini açtı ve:
‘Selam sana yâ Rasûlallah! Ben senin Resûlullah olduğuna
şehadet ediyorum!’ deyip gözlerini kapadı!”
Sa’d b. Muaz’ın ev halkı, Peygamberimiz Aleyhisselâmın
böyle Sa’d b. Muaz’ın başını dizine aldığını ve onun
konuştuğunu görünce, korktular.637
Sa’d b. Muaz geceleyin ruhunu teslim ettiği zaman, Cebrail
Aleyhisselâm başına ak atlastan bir sarık sarmış olduğu halde
Peygamberimiz Aleyhisselâmın yanına gelerek:
“Yâ Muhammed! Kimdir bu ölü ki, kendisi için gök kapıları
açıldı ve Allahın Arş’ı titredi!” dedi.638
“Arş-ı Rahman’ın titremesi, Sa’d b. Muaz’ın vefatına
sevincinden ve ona kavuşmaktan ileri geliyordu”
denilmiştir.639
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“Geceleyin, Sa’d’dan daha ağır bir hasta bulunduğunu
bilmiyorum. Acaba Sa’d ne yapıyor, nasıldır?” buyurunca,
ashab:
“Yâ Rasûlallah! Herhalde, onun ruhu kabzolunmuştur!
Kavmi gelip onu evlerine götürmüşler” dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselâm sabah namazını kıldıktan
sonra Müslümanlarla birlikte hızla yürüyüp gittiler.640
Mahmud b. Lebid der ki:
“Resûlullah Aleyhisselâmla birlikte biz de gittik.
Resûlullah Aleyhisselâm o kadar hızla yürüyordu ki,
nihayet, ayakkabılarımızın tasmaları koptu, ridalarımız
boyunlarımızdan düştü.
Ashabdan bazıları:
‘Yâ Rasûlallah! Hızla yürümekten yorulduk artık!’ diyerek
şikâyetlendiler.641
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
‘Hanzale’yi yıkamada olduğu gibi, meleklerin yine bizi
geçip Sa’d’ı yıkayıvereceklerinden korktum!” buyurdu.642
Resûlullah Aleyhisselâm eve eriştiği zaman, Sa’d yıkanıyor,
annesi de:
‘Vay Sa’d’ın annesinin başına gelenlere!’ diye başlayan
ağıtını yakıyor; ağlıyordu.
Resûlullah Aleyhisselâm:
‘Ölü üzerine ağlayan her kadın, olmadık iyilikler sayarak
yalan söyler! Fakat, Sa’d b. Muaz’ın annesi bundan
müstesnadır ki, o onun hakkında ne söylerse yalan söylemiş
olmaz!’ buyurdu.”
Seleme de:
“Biz kapının önünde idik. Resûlullah Aleyhisselâmın
arkasından eve girmek istiyorduk.
Resûlullah Aleyhisselâm içeri girdi.
Evde, üzerine kilim örtülmüş olan Sa’d’dan başka kimse
yoktu.
Resûlullah Aleyhisselâmın yaklaştığını görünce, durdum.
Kendisi bana ‘Dur!’ diye işaret edince, geri döndüm.
İçeride bir müddet kaldıktan sonra, çıktı.
‘Yâ Rasûlallah! Ben içeride kimse görmedim! Halbuki,
senin yavaşladığını gördüm!’ dedim.
Resûlullah Aleyhisselâm:
‘Oturmaya kâdir olamadım. Ancak meleklerden birisi
kanatlarını benim için toplayıp bükünce oturabildim!’
buyurdu ve Sa’d b. Muaz için de:
‘Bu, sana ihsandır ey Ebu Amr!
Bu, sana ihsandır ey Ebu Amr!
Bu, sana ihsandır ey Ebu Amr!’ buyurdu.643
Sa’d’ın annesine de:
‘Artık gözyaşın akmayıp dinse ve üzüntün gitse olmaz mı?
Çünkü, senin oğluna ilk gülen Allah ve ilk titreyen de Arş
olmuştur!644 Sa’d b. Muaz Rabbine kavuşmayı dünyadan
ayrılıncaya kadar dilemiş, özlemiş durmuştur!’ buyurdu.”645
Sa’d b. Muaz’ın Yıkanışı ve Kefenlenişi, Cenazesinin
Taşınışı, Cenaze Namazının Kılınışı
Sa’d b. Muaz yıkanırken, Peygamberimiz Aleyhisselâm
onun yanında bulunuyor, Hâris b. Evs b. Muaz ile Useyd b.
Hudayr ve Seleme b. Selâme su döküyordu.
Önce su ile, sonra su ve sidr ile, üçüncüsünde su ve kâfurla
yıkandı. Yıkandıktan sonra, kızıl boz, üzeri yollu üç parça
beze sarıldı.
Sonra, üzerinde cenaze taşınan serir getirilerek, Sa’d b.
Muaz onun üzerine konulup evden dışarı çıkarıldı.646
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Sa’d b. Muaz’ın cenazesinde
bulunmak üzere yeryüzüne yetmiş bin meleğin inmiş
olduğunu haber verdi.647
Sa’d b. Muaz’ın cenazesi taşınırken, annesi kendisini
tutamadı, yaktığı ağıtını tekrarladı.
Peygamberimiz Aleyhisselâm da:
“Her ağıtçı yalan söyler -Sa’d’ın ağıtçısı müstesna!”
buyurdu.648
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Sa’d b. Muaz’ın cenazesini,
evinden dışarı çıkarıncaya kadar, otuz arşın taşıdıktan sonra,
cenazenin önünde yürüdü.649
Sa’d b. Muaz iri gövdeli bir zât olduğu halde, halk, onu
taşırken çok hafif buldular.
Hatta, münafıklardan bazıları da:
“Vücutlu olduğu halde, bundan daha hafif bir cenaze
taşımadık!650 Biz bundan daha hafif bir cenaze görmedik!”
diyerek, birbirlerine:
“Bunun neden ileri geldiğini biliyor musunuz?” diye
sordular ve:
“Herhalde, Benî Kurayza Yahudileri hakkında verdiği
hükümden dolayı olsa gerek!” dediler.651
Bu konuşulanlar Peygamberimiz Aleyhisselâma bildirilince,
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“Hayır! Öyle değildir.652 Onu taşıyan, sizden başkalarıdır!
Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki;
melekler Sa’d’ın ruhuyla sevindiler ve Arş da onun için
titredi!” buyurdu.653
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Sa’d b. Muaz’ın cenaze
namazını kıldırdı.654
Sa’d b. Muaz’ın Kabrinin Kazılışı ve Gömülüşü
Ebu Saîd el-Hudrî der ki:
“Bakiyy kabristanında Sa’d b. Muaz’ın kabrini kazanlar
arasında ben de bulunuyordum.
Kabri kazdığımız müddetçe, toprağın her damlasından,
üzerimize misk püskürülüyordu!655
Resûlullah Aleyhisselâm da, başucumuzda bulunuyordu.
Kazı işinden boşalınca, kabrin yanına su ve kerpiç
hazırladık.
Kabri, Akîl b. Ebu Talib’in evinin yanında kazdık.
Bakiyy kabristanının halk ile dolduğunu gördüm.”656
Cabir b. Abdullah’ın bildirdiğine göre; kabrin içine Hâris b.
Evs b. Muaz ile Useyd b. Hudayr, Ebu Nâile Silkân b. Selâme
ve Seleme b. Selâme indi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, ayakta dikilmekte idi.
Sa’d b. Muaz kabre konulunca, Peygamberimiz
Aleyhisselâmın benzi değişti ve üç kere “Sübhânallah!” dedi.
Müslümanlar da üç kere “Sübhânallah!” dediler.
Bakiyy kabristanı tesbih sesleriyle sarsıldı.
Bundan sonra, Resûlullah Aleyhisselâm üç kere tekbir
getirdi.
Ashab da üç kere tekbir getirdiler.
Bakiyy kabristanı, getirilen tekbirlerle sarsıldı.
“Yâ Rasûlallah! Yüzünüzün değiştiğini ve üç kere
‘Sübhânallah!’ dediğinizi gördük. Bunun sebebi nedir?” diye
soruldu.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“Arkadaşınıza kabir darlaşmış, onu öyle bir sıkışla sıkmıştı
ki, eğer bundan bir kimse kurtulabilseydi, elbette Sa’d
kurtulurdu!
Nihayet, Allah onu bundan kurtardı” buyurdu.657
Bu hadiseyi İbn İshak’la Ahmed b. Hanbel’in de, biraz daha
kısa olarak, kitaplarına kaydettikleri görülür.658
Abdullah b. Ömer’in bildirdiğine göre; Peygamberimiz
Aleyhisselâm o gün kabrin içine de inip kabrin genişlemesi
için Allah’a dua etmişti.659 Sa’d b. Muaz kabre konulurken,
oraya gelen annesinin oğluna bakmasına engel olunmak
istenilmişti.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
“Bırakınız onu!” buyurdu.
Anne hatun, kabre kerpiç örülüp üzerine toprak örtülünceye
kadar baktı, durdu da:
“Allah katında ondan dolayı ecir dilerim!” dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, orada ona tâziyede bulundu.
Müslümanlar kabrin üzerine toprak ittiler, toprağı düzelttiler
ve sonra su serptiler.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, kabrin üzerinde durup dua
ettikten sonra, oradan ayrıldı.660
Hz. Âişe:
“Resûlullah Aleyhisselâm ile iki arkadaşından [Ebu Bekir ile
Ömer’den] sonra, vefatı Müslümanlara Sa’d b.
Muaz’ınkinden daha ağır gelen bir kimse yoktur!661
Ebu Bekir ile Ömer’in ona ağladıklarını odamdan işittim!”
demiştir.662
Yüce Allah ondan razı olsun!
Hayber Yahudilerinin Telaşlanmaları ve Peygamberimiz
Aleyhisselâmla Çarpışmak İçin Hazırlanmaları
Benî Kurayza Yahudilerinin erkekleri öldürüldükleri zaman,
Huseyl b. Nüveyretü’l-Eşcâî, iki günde Hayber’e varmıştı.
Benî Nadîr Yahudilerinden Sellâm b. Mişkem ve Kinane b.
Rebi’ b. Ebi’l-Hukayk ile Hayber Yahudileri toplanıp
oturmuşlar, Benî Kurayza Yahudileri hakkında bir haber
almak istiyorlardı.
Çünkü, Peygamberimiz Aleyhisselâmın Benî Kurayza
Yahudilerini kalelerinde kuşattığını haber almışlardı, fakat
sonucunun ne olduğunu bilmiyorlardı.
Huseyl’i görünce, ona:
“Arkanda bıraktıklarından ne haber getirdin?” diye sordular.
Huseyl:
“Şer getirdim. Benî Kurayzaların çarpışan bütün askerleri,
esir edildikten sonra, kılıçla öldürüldüler!” dedi.
Kinane b. Rebi’:
“Huyey’e ne oldu?” diye sordu.
Huseyl:
“Esir edildikten sonra, boynu vuruldu!” dedi ve esir
edilenlerden:
• Ka’b b. Esed’in,
• Gazzal b. Semev’el’in,
• Nebbaş b. Kays’ın ve sairlerinin getirilip Peygamberimiz
Aleyhisselâmın önünde öldürüldüklerini haber verdi.
Sellâm b. Mişkem:
“Bunların hepsi Huyey b. Ahtab’ın işidir ve onun
yüzündendir!
Onun bize ilk uğursuzluğu, görüşümüze aykırı
davranışlarıyla başladı, bizi mallarımızdan ve şerefimizden
mahrum etti.
Demek kardeşlerimiz öldürüldüler ha!
Çoluk çocukların esir edilmeleri ise, öldürülmekten de ağır
ve çetindir!
Artık Yahudilik Hicaz’da hiçbir zaman tutunamaz!
Yahudilerin ne işe yarar azimleri, ne de görüşleri vardır!”
dedi.
Hayber kadınları, Benî Kurayzaların haberini alınca,
çığlıklar kopardılar, yakalarını yırttılar, saçlarını yoldular,
yaslar tuttular.
Müşrik Arap kadınları da, haber sormak ve teselli vermek
için onlara geldiler gittiler.
Hayber Yahudileri korktular. Sellâm b. Mişkem’e gidip, ona:
“Ey Ebu Amr! Ey Ebu’l-Hakem! Sen ne düşünüyorsun?
Senin bu yoldaki görüşün nedir?” diye sordular.
Sellâm b. Mişkem:
“Siz ne görüşü tamamıyla yerine getirirsiniz, ne de ondan bir
harf alırsınız” dedi.
Kinane b. Rebi’:
“Şimdi azarlama, kınama zamanı değildir! Başa gelip çatan
iş hakkındaki görüşün ne ise, sen onu söyle!” dedi.
Sellâm b. Mişkem:
“Muhammed, Yesrib (Medine) Yahudilerinden boşalınca,
sizin üzerinize yürüyüp meydanınıza konacak, Benî
Kurayzalara yaptığını size de yapacaktır!” dedi.
Hayber Yahudileri, ona:
“Pekâlâ! Sen bu yolda ne yapmamızı uygun görüyorsun?”
diye sordular.
Sellâm b. Mişkem:
“O bizim üzerimize yürümeden, biz Hayber Yahudileriyle
birlikte onun üzerine yürüyelim!
Onlar her ne kadar sayıca bizden çok iseler de, biz de
Teymâ, Fedek ve Vâdi’l-kurâ Yahudilerini çekip yanımıza
alalım, Araplardan hiç kimsenin yardımını istemeyelim.
Çünkü, Arapların size neler yaptıklarını; Hendek savaşında
Hayber’in hurma mahsulünü almayı şart koştuktan sonra, bu
yoldaki ahidlerini nasıl bozup sizi bıraktıklarını görmüş
bulunuyorsunuz!
Onlar, ahidlerinden dönmek için, Evsî ve Hazrecîlerin bir
kısım hurma mahsulünü de Muhammed’den istediler.
Bununla beraber, Nuaym b. Mes’ud da, hepsince belli bir
kimse olduğu halde, Muhammed hesabına, onların hepsine
hile etmiştir.
Biz, Muhammed’in üzerine yürüyüp, yurdunun ortasında,
onunla eski yeni bütün hıncımızla çarpışalım!” dedi.
Hayber Yahudileri:
“İşte, yerinde görüş budur!” dediler.
Kinane b. Rebi’:
“Benim haber aldığıma göre; Araplar da ona son derecede
kızgın ve hınçlı imişler!
Orada (Medine) bizim bu kalelerimiz gibi kaleler yoktur.
Muhammed bizi ve kalelerimizi iyice bilmediği için, hiçbir
zaman üzerimize yürüyemez!” dedi.
Sellâm b. Mişkem:
“O, kendisine boyun eğilmedikçe, bilinemeyen bir
adamdır!” dedi.663
_______________
432 İbn İshak, İbn Hişam, 3/147, 150, Ebu Ubeyd, s. 290, 294.
433 Ebu Davud, 4/168.
434 Zührî, Megâzî, s. 73, Abdurrezzak, 5/360, Buhârî, Sahîh, 5/22, Müslim, 3/1388,
Ebu Davud, 3/157, Beyhakî, Sünen, 9/232, 233, Vâhidî, s. 279.
435 İbn İshak, İbn Hişam, 3/231.
436 Vâkıdî, Megâzî, s. 290 (1367/1948 Kahire baskısı)
437 İbn İshak, İbn Hişam, 3/231, 232.
438 Vâkıdî, Megâzî, 2/457, İbn Kesîr, Bidâye, 4/103.
439 İbn Kesîr, Bidâye, 4/103.
440 İbn İshak, İbn Hişam, 3/232.
441 Vâkıdî, Megâzî, 2/458.
442 İbn İshak, İbn, Hişam, 3/232.
443 Vâkıdî, Megâzî, s. 295 (1367/1948 Kahire baskısı)
444 İbn İshak, İbn Hişam, 3/230, 231, 257, Vâkıdî, Megâzî, 2/494, İbn Sa’d, 2/71,
Belâzurî, Ensâb, 1/344, Taberî, Tefsîr, 21/150, İbn Hazm, Cevâmi, s. 118.
445 Zührî, Megâzî, s. 80.
446 Vâkıdî, Megâzî, 2/460.
447 İbn İshak, İbn Hişam, 3/239, Vâkıdî, Megâzî, 2/462.
448 Ahzâb: 21, Vâkıdî, Megâzî, 2/495, İbn Sa’d, 2/71.
449 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244.
450 Vâkıdî, Megâzî, 2/497, İbn Sa’d, 2/74, 75.
451 Ahmed b. Hanbel, 6/56, Buhârî, Sahîh, 5/49.
452 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244.
453 Ahmed b. Hanbel, 6/280, Belâzurî, Fütûh, 1/23.
454 İbn Sa’d, 2/75.
455 Vâkıdî, Megâzî, 2/497.
456 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244.
457 Halebî, 2/657.
458 İbn Sa’d, 2/74, İbn Kesîr, Bidâye, 4/118.
459 Buhârî, Sahîh, 5/51, Belâzurî, Ensâb, 1/347, 348.
460 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244.
461 Buhârî, Sahîh, 5/49.
462 İbn Seyyid, 2/68.
463 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244, Vâkıdî, Megâzî, 2/497.
464 İbn Sa’d, 2/68.
465 Ahmed b. Hanbel, 6/56, Buhârî, Sahîh, 5/49.
466 İbn Sa’d, 2/77.
467 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244, Vâkıdî, Megâzî, 2/497.
468 Vâkıdî, Megâzî, s. 297 (1367/1948 Kahire baskısı), İbn Seyyid, 2/68.
469 İbn Sa’d, 2/77.
470 İbn Sa’d, 2/76, Buhârî, Sahîh, 5/50.
471 İbn Kesîr, Bidâye, 4/117, Heysemî, 6/140.
472 Vâkıdî, Megâzî, 2/497, İbn Sa’d, 2/74.
473 İbn İshak, İbn Hişam, 3/244, 245, Vâkıdî, Megâzî, 2/497.
474 İbn Seyyid, 2/68, Kastallânî, Mevâhib, 1/149.
475 Vâkıdî, Megâzî, 2/497, 498.
476 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
477 Vâkıdî, Megâzî, 2/496, İbn Sa’d, 2/74.
478 İbn Sa’d, 2/74.
479 Vâkıdî, Megâzî, 2/500.
480 Vâkıdî, Megâzî, 2/497.
481 İbn Kesîr, Bidâye, 4/119.
482 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
483 Heysemî, 6/137.
484 Vâkıdî, Megâzî, 2/498.
485 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245, Vâkıdî, Megâzî, 2/498, 499.
486 Vâkıdî, Megâzî, 2/499.
487 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
488 İbn Hazm, Cevâmi, s. 191.
489 İbn Sa’d, 3/422, Taberî, Târîh, 3/53, Heysemî, 6/137.
490 Vâkıdî, Megâzî, 2/499.
491 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
492 Vâkıdî, Megâzî, 2/499.
493 Vâkıdî, Megâzî, 2/499, İbn Hazm, Cevâmi, s. 192, Diyarbekrî, 1/493, 494.
494 Vâkıdî, Megâzî, s. 297 (1367/1948 Kahire baskısı).
495 Vâkıdî, Megâzî, 2/499.
496 İbn Kesîr, Bidâye, 4/119, Diyarbekrî, 1/494.
497 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
498 İbn Kesîr, Bidâye, 4/119.
499 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
500 İbn Sa’d, 2/77.
501 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
502 Vâkıdî, Megâzî, 2/499.
503 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı)
504 İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
505 İmam Muhammed, Siyer, 2/587, Vâkıdî, Megâzî, 2/500.
506 Vâkıdî, Megâzî, 2/500.
507 İbn Sa’d, 2/77.
508 İbn İbn İshak, İbn Hişam, 3/245.
509 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı)
510 Diyarbekrî, 1/494.
511 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı)
512 Abdurrezzak, 5/216, 370.
513 İmam Muhammed, Siyer, 2/587.
514 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı), Abdurrezzak, 5/216, 370.
515 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı)
516 Vâkıdî, Megâzî, 2/496, İbn Habib, s. 113, Belâzurî, Fütûh, 1/23, Ebu’t-Tayyib,
1/251.
517 İbn İshak, İbn Hişam, 3/246, Taberî, Târîh, 3/53, İbn Esîr, Kâmil, 2/185, İbn
Seyyid, 2/69, İbn Kesîr, Bidâye, 4/130, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks, 2, s. 31, Ebu’t-
Tayyib, 1/251.
518 İbn Sa’d, 2/77.
519 Vâkıdî, Megâzî, 2/501.
520 Vâkıdî, Megâzî, s. 298 (1367/1948 Kahire baskısı)
521 İbn İshak, İbn Hişam, 3/246.
522 Vâkıdî, Megâzî, 2/501.
523 İbn İshak, İbn Hişam, 3/246.
524 Vâkıdî, Megâzî, 2/501, 502.
525 İbn İshak, İbn Hişam, 3/246.
526 Vâkıdî, Megâzî, 2/502.
527 İbn İshak, İbn Hişam, 3/246, 247.
528 Vâkıdî, Megâzî, 2/503.
529 İbn İshak, İbn Hişam, 3/228.
530 İbn Hacer, İsâbe, 1/33.
531 Vâkıdî, Megâzî, 2/503.
532 İbn İshak, İbn Hişam, 3/227, 228, İbn Sa’d, 1/160, 161, Beyhakî, Sünen, 9/114.
533 İbn İshak, İbn Hişam, 3/249, Beyhakî, Sünen, 9/114.
534 İbn İshak, İbn Hişam, 3/206.
535 Vâkıdî, Megâzî, 2/503, 504.
536 İbn İshak, İbn Hişam, 3/249, Vâkıdî, Megâzî, 2/504.
537 Vâkıdî, Megâzî, 2/504, Taberî, Târîh, 3/55.
538 İbn İshak, İbn Hişam, 3/249, Vâkıdî, Megâzî, 2/504.
539 Vâkıdî, Megâzî, 2/505.
540 İbn İshak, İbn Hişam, 3/247.
541 Diyarbekrî, 1/495, Halebî, 1/663.
542 Vâkıdî, Megâzî, 2/506.
543 İbn İshak, İbn Hişam, 3/247.
544 Kastallânî, Mevâhib, 1/151.
545 İbn İshak, İbn Hişam, 3/247.
546 Vâkıdî, Megâzî, 2/506, 507.
547 İbn Kesîr, Bidâye, 4/119.
548 Enfâl: 27, İbn İshak, İbn Hişam, 3/247, Taberî, Tefsîr, 9/221.
549 Vâkıdî, Megâzî, 2/507.
550 Tevbe: 102.
551 İbn İshak, İbn Hişam, 3/248, 249.
552 Vâkıdî, Megâzî, 2/508.
553 Vâkıdî, Megâzî, 2/509.
554 İbn İshak, İbn Hişam, 3/247.
555 Vâkıdî, Megâzî, 2/509.
556 İbn İshak, İbn Hişam, 3/251.
557 Kastallânî, Mevâhib, 1/151, Semhûdî, 1/307.
558 Heysemî, 6/138.
559 Taberî, Târîh, 3/53, İbn Kesîr, Bidâye, 4/122.
560 İbn Sa’d, 3/422.
561 İbn Sa’d, 3/426, Heysemî, 6/139.
562 Vâkıdî, Megâzî, s. 299 (1367/1948 Kahire baskısı)
563 Peygamberimiz Aleyhisselâm, Abdullah b. Übeyy’in hatırı için değil, onun bıktırıcı
ve kızdırıcı ısrarı üzerine, kendilerinin yurtlarından çıkıp gitmelerine, istemeyerek
‘evet’ demişti. (İbn İshak, İbn Hişam, 3/51, 52).
564 Vâkıdî, Megâzî, 2/510.
565 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, Vâkıdî, Megâzî, 2/510.
566 Vâkıdî, Megâzî, 2/510, Heysemî, 6/138, Semhûdî, 1/307.
567 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250.
568 İbn Hazm, Cevâmi, s. 194.
569 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, Vâkıdî, Megâzî, 2/511.
570 Vâkıdî, Megâzî, 2/511.
571 Heysemî, 6/139.
572 Vâkıdî, Megâzî, 2/511.
573 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, Vâkıdî, Megâzî, 2/511, İbn Sa’d, 3/423, İbn Hazm,
Cevâmi, s. 194, İbn Esîr, Kâmil, 2/186, İbn Seyyid, 2/72, Zehebî, Târîh, s. 260, İbn
Kesîr, Bidâye, 4/121, Semhûdî, 1/307.
574 Vâkıdî, Megâzî, 2/511.
575 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, Ahmed b. Hanbel, 6/142.
576 İbn Sa’d, 3/423.
577 Ahmed b. Hanbel, 3/71, Buhârî, Sahîh, 7/135.
578 İbn Sa’d, 3/425.
579 Kastallânî, Mevâhib, 1/152, Halebî, 2/666.
580 İbn Sa’d, 3/424.
581 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, Vâkıdî, Megâzî, 2/512.
582 İbn İshak, İbn Hişam, 3/250, 251, Vâkıdî, Megâzî, 2/512, Diyarbekrî, 1/497.
583 Vâkıdî, Megâzî, s. 299 (1367/1948 Kahire baskısı)
584 İbn İshak, İbn Hişam, 3/251, Vâkıdî, Megâzî, 2/512, İbn Sa’d, 3/426, Ahmed b.
Hanbel, 6/56, Buhârî, Sahîh, 5/51, Müslim, 3/1389, Taberî, Târîh, 3/56, İbn Hazm,
Cevâmi, s. 195, İbn Esîr, Kâmil, 2/186, İbn Seyyid, 2/72, Zehebî, Târîh, s. 259, İbn
Kesîr, Bidâye, 4/121, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 31, Heysemî, 6/138.
585 İbn Sa’d, 3/425, Zehebî, Siyer, 1/209.
586 Ahmed b. Hanbel, 6/56, 141.
587 Tevrat, Tesniye: Bâb 20:10-16.
588 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253, Vâkıdî, Megâzî, 2/503, 506, 514.
589 Vâkıdî, Megâzî, 2/509, 510.
590 Vâkıdî, Megâzî, 2/513.
591 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252, Vâkıdî, Megâzî, 2/518.
592 Ahmed b. Hanbel, 3/350, Tirmizî, Sünen, 4/145, Dârimî, 2/156.
593 Vâkıdî, Megâzî, 2/512, 513.
594 İmam Muhammed, Siyer, 3/1029, Vâkıdî, Megâzî, 2/512, 513.
595 Vâkıdî, Megâzî, 2/514.
596 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252, Vâkıdî, Megâzî, 2/513.
597 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252.
598 Ebu Ubeyd, s. 243, Belâzurî, Fütûh, 1/23, 24.
599 Vâkıdî, Megâzî, 2/513, 514.
600 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252, Vâkıdî, Megâzî, 2/514.
601 Vâkıdî, Megâzî, 2/514, Süheylî, 6/337.
602 Vâkıdî, Megâzî, 2/514.
603 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252, Vâkıdî, Megâzî, 2/514.
604 Ebu Ubeyd, s. 243, Belâzurî, Fütûh, 1/24.
605 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253.
606 Heysemî, 6/141.
607 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253.
608 Heysemî, 6/141.
609 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253.
610 Vâkıdî, Megâzî, 2/518.
611 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253.
612 Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
613 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253, 254.
614 İbn İshak, İbn Hişam, 3/254, Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
615 Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
616 İbn İshak, İbn Hişam, 3/254, Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
617 Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
618 İbn İshak, İbn Hişam, 3/254.
619 Diyarbekrî, 1/498.
620 Vâkıdî, Megâzî, 2/519.
621 İbn İshak, İbn Hişam, 3/254.
622 Vâkıdî, Megâzî, 2/519, 520.
623 İbn İshak, İbn Hişam, 3/254.
624 Vâkıdî, Megâzî, 2/520.
625 İbn İshak, İbn Hişam, 3/252, 253.
626 Vâkıdî, Megâzî, 2/517.
627 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253.
628 Vâkıdî, Megâzî, 2/517.
629 Vâkıdî, Megâzî, 2/517.
630 İbn İshak, İbn Hişam, 3/253, Vâkıdî, Megâzî, 2/517.
631 Vâkıdî, Megâzî, 2/522, İbn Sa’d, 2/74-75.
632 İbn İshak, İbn Hişam, 3/256.
633 İbn Sa’d, 8/129, 130.
634 Ahzâb: 26-27, İbn İshak, İbn Hişam, 3/261, 262.
635 İbn İshak, İbn Hişam, 3/262.
636 İbn Sa’d, 3/426, Buhârî, Sahîh, 1/119.
637 İbn Sa’d, 3/327.
638 İbn İshak, İbn Hişam, 3/262, Vâkıdî, Megâzî, 2/526.
639 İbn Sa’d, 3/434 Hâkim, 3/206.
640 İbn Sa’d, 3/423, 424.
641 Vâkıdî, Megâzî, 2/526, İbn Sa’d, 3/427, 428.
642 Vâkıdî, Megâzî, 2/528, İbn Sa’d, 3/428.
643 Vâkıdî, Megâzî, 2/526, 527, İbn Sa’d, 3/428, 429.
644 İbn Sa’d, 3/434, Hâkim, 3/206.
645 Zehebî, Siyer, 1/216.
646 Vâkıdî, Megâzî, 2/527, İbn Sa’d, 3/432.
647 İbn İshak, İbn Hişam, 3/429, 430, Zehebî, Siyer, 1/213, 214.
648 İbn İshak, İbn Hişam, 3/263, 264.
649 İbn Sa’d, 3/431.
650 İbn İshak, İbn Hişam, 3/263.
651 Vâkıdî, Megâzî, 2/528, İbn Sa’d, 3/430.
652 Hâkim, 3/207.
653 İbn İshak, İbn Hişam, 3/263.
654 İbn Sa’d, 3/433, Ahmed b. Hanbel, 3/360.
655 Vâkıdî, Megâzî, 2/528, İbn Sa’d, 3/431, Zehebî, Siyer, 1/209, 214.
656 Vâkıdî, Megâzî, 2/528, İbn Sa’d, 3/431, 432.
657 Vâkıdî, Megâzî, 2/529, İbn Sa’d, 3/431, 432.
658 İbn İshak, İbn Hişam, 3/263, Ahmed b. Hanbel, 3/360.
659 İbn Sa’d, 3/433, Hâkim, 3/206.
660 Vâkıdî, Megâzî, 2/529, İbn Sa’d, 3/432, 433.
661 İbn Sa’d, 3/433, Zehebî, Siyer, 1/214.
662 İbn Esîr, Kâmil, 2/187.
663 Vâkıdî, Megâzî, 2/530, 531.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BENÎ KURAYZA’DAN SONRA