Professional Documents
Culture Documents
CİNSİYET
KAMLA BHASIN
Kamla Bhasin
Kamla Bhasin sosyal bilimlerde lisans
eğitimini tamamladıktan sonra 1965-
67 yıllarında Rajasthan Üniversitesinde
ekonomi dalında yüksek lisans eğitimi
aldı. 1967-69 yıllarında Almanya’daki
Muenster Üniversitesinde, Gelişmenin
Sosyolojisi üzerine eğitim gördü ve bir
araştırma enstitüsünde araştırma
asistanı olarak çalıştı.
1972 yılında Rajasthan’da gönüllü
olarak kurulmuş olan bir örgüte
katıldıktan sonra kalkınma, eğitim,
toplumsal cinsiyet vb. konular üzerinde
çalıştı. 1976 ve 2001 yılları arasında BM
Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO)
Açlıktan Kurtuluş Kampanyası /
Kalkınma için Eylem’de yaratıcı çözümler üreten sivil toplum örgütü
girişimlerinin desteklenmesine, eğitimler ve çalışma atölyeleri düzenlen-
mesine. Güneydoğu ve Güney Asya’daki SKT’lar, kadın örgütleri ve diğer
halk örgütleri arasında bilgi ve işbirliği ağı oluşturulmasına çalıştı. Halen
2
Güney Asya Toplumsal Cinsiyet Aktivistleri ve Eğitimcileri Çalışma Ağı’nın
(SANGAT) koordinatörlüğünü yapıyor ve Jagori (Kadınların Bilgi Danışma
ve Eğitim Medkezi)’nin, WIPSA (Güney Asya’da Barış için Kadınlar
Girişimi)’nin ve SAHR (Güney Asyalılar İnsan Hakları Örgütü)’nün aktif bir
üyesidir. Kamla, politik kimlik, askerileşme, çatışmaların çözümü, barış
v.b. ile ilgili konularla derinden ilgilidir. Kendisi farklı konular arasındaki
bağlantıları görmeye ve farklı hareketler arasındaki ortak çalışma ve
işbirliklerini güçlendirmeye gayret göstermiştir.
Kamla Bhasin, yerel, ulusal ve Güney Asya düzeyinde toplumsal cinsiyet
ve sürdürülebilir kalkınma konularında kadınlar ve erkekler için kapasite
artırıcı, katılımcı ve deneysel atölye çalışmaları ve eğitimler düzenlemek-
tedir. Kendi eğitim ve atölye çalışması deneyimlerini ayrıntılı raporlar ha-
line getirmiş ve bu deneyimlerini yaygın bir biçimde paylaşmıştır.
Kamla, çok sayıda kadın grubunun ve gönüllü örgütün ve bazı bölgesel
ve uluslararası bilgi ve işbirliği ağlarının kurucusu ve üyesidir.
Kamla Bhasin, katılımcı ve sürdürülebilir kalkınma, katılımcı eğitim, medya
ve iletişim, toplumsal cinsiyet, kadınların güçlendirilmesi v.b. konularda
kapsamlı yazıları bulunmaktadır. Kitaplarının çoğunun hedef kitlesi ak-
tivistler ve kalkınma konusunda çalışanlardır. Kamla, aynı zamanda kadın
hareketi için şarkılar, sloganlar ve çocuklar için şarkı kitapları yazmaktadır.
Kendisi, iyi bir şarkıcı olmamasına rağmen fırsat bulduğunda yüksek sesle
ve tutkuyla şarkı söylemekte ısrarlıdır.
Çeşitli hareketler için çok sayıda afiş ve bez pankart da yaratmıştır. Nisan
1946 doğumlu olan Kamla’nın iki çocuğu, bir kocası vardır ve Hindis-
tan’da Yeni Delhi’de yaşamaktadır.
TOPLUMSAL
CİNSİYET
KAMLA BHASIN
çeviri: Kader Ay
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
İÇİNDEKiLER
Sunuş
SUNUŞ
Kadınlarla Dayanışma Vakfı rının saldırısıyla karşı karşıya bulu-
(KADAV), örgütlü yaşamının dör- nan Türkiye’ deki kadın hareketinin
düncü, tüzel kişiliğini kazanışının iki önemli ihtiyacı olduğunu düşü-
ikinci yılını doldururken, önemli üç nüyoruz. Birincisi dayanışma ve
kitapla “KADAV Yayınları”nı başlat- güçlerimizi birleştirmekse, ikincisi
manın sevincini duyuyor. “Ataerkil de eylem ve söylemimizi kuramsal
Sistem, Erkeklerin Dünyasında Ya- bilgiyle güçlendirmektir. Bhasin’in
şamak”, “Feminizm Üzerine Bazı So-
Türkçe baskıya yazdığı önsözde de
rular” ve “Toplumsal Cinsiyet, Bize
belirttiği gibi, “teorisyenlerle akti-
Yüklenen Roller” adlı kitaplardan
vistlerin, kuram ve eylem arasın-
oluşan bu setin Türkiyeli kadınların
hem keyifle okuyacakları hem de daki duvarları” yıkmalarına; eylem
kaynak olarak yararlanacakları ki- ve deneyleri kuramsal düzeye yük-
taplar olacağın i umut ediyoruz. seltmelerine ihtiyacımız var. Kadın
hareketinin en temel konularına,
Bu kitapları yayımlama olanağını, ağırlıkla soru cevap yöntemiyle, an-
2001 Haziran’ında kendilerini ta-
laşılır yalınlıkta yanıtlar getiren,
nıma ve üç günlük bir eğitim alma
ama güçlü bir kuramsal temele da-
şansına sahip olduğumuz, Hintli
Toplumsal Cinsiyet Uzmanları Abha yanan bu kitapların da bu ihtiyacın
Bhaia ve Kalyani Menon-Sen’e borç- karışlanmasına katkı yapacağına
luyuz. Kitapların içerdiği bilgileri al- inanıyoruz.
dığımız o seminer bizleri öylesine Herhangi bir telif söz konusu ol-
heyecanlandırmıştı ki, edindiğimiz maksızın kitapları Türkçeye ve Tür-
bilgileri paylaşmak için güçlü bir kiyeli okura kazandırmamızı kabul
arzu duymuştuk. Şimdi bu arzumuz
ederek uluslararası dayanışmanın
da gerçekleşmiş oluyor.
güzel bir örneğini veren JAGORi’ye
Kitabın yazarı Kamla Bhasin de, ve kitabın yazarına, buna vesile olan
Abha ve Kalyani gibi, Hindistan’ın Abha ve Kalyani’ye teşekkür ederiz.
en büyük kadın örgütü JAGORi’nin
aktivist ve uzmanlarından biridir. Ayrıca kitapların çevirisinde, redak-
Kısa biyografisinde de görüleceği siyonunda, düzeltisinde gönüllü
gibi, uluslararası alanda da sayısız emeklerini esirgemeyen Kader,
deneyim ve engin birikime sahiptir. Ayşe, Mine, Beril ve Iraz arkadaşla-
rımıza da en içtenlikle teşekkürler.
Gelişen, giderek güçlenen ve o öl-
çüde de tutucu, baskıcı güç odakla- Kadınlarla Dayanışma Vakfı
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
* Türkçe sözlük anlamı ‘ismin cinsi’ veya ‘cinsiyet’ demek olan İngilizce gender kelimesi bu bağlamda ‘top-
lumsal cinsiyet’ anlamına gelir. Feminist araştırma ve çalışmalarda bu kavram ‘toplumsal cinsiyet rolü’
olarak da kullanılır (ç.n.).
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
erkek ve kadınların ‘eril’ ve ‘dişil’ olarak dir, eril ve dişi niteliklere, davranış
sosyal sınıflandırılmasına işaret eder. in- modellerine, rollere, sorumluluk-
sanların erkek ya da kadın olduğu, çoğun- lara vs. işaret eder.
lukla biyolojik göstergelere göre ~ Toplumsal cinsiyet değişkendir.
anlaşılabilir. İnsanların eril veya dişil ol- Zamana, kültüre hatta aileye göre
duğu ise aynı şekilde anlaşılamaz; ölçütler değişir.
kültüreldir, yere ve zamana göre değişiklik
~ Toplumsal cinsiyet değiştirilebilir.
gösterir. Cinsiyetin değişmezliğini kabul
etmek zorunludur, ama böylece toplumsal
cinsiyetin değişkenliği de kabul edilmeli- Toplumsal cinsiyet (gender),
dir.” Güney Asya dillerine nasıl tercüme
edilir?
Oakley şöyle bir sonuca varıyor:
Toplumsal cinsiyet rolünün biyolo- Bu, gerçekten bir sorun. İngilizce’de
jik kökeni yoktur, cinsiyet ile top- iki ayrı kelime (sex ve gender) var-
lumsal cinsiyet arasındaki ken, çoğu Güney Asya dilinde yal-
bağlantılar gerçekte hiç de “doğal” nızca bir kelime (linga) hem cinsi-
değildir. yet hem de toplumsal cinsiyet için
kullanılmaktadır. Bunları birbirin-
Bu iki kavram arasındaki temel
9
den ayırt edebilmek için linga’yı ni-
farklılıkları görelim:
telendirecek iki kelime bulduk:
CİNSİYET
Cinsiyete ya da doğal/biyolojik cin-
~ Cinsiyet doğaldır. siyete (sex) “praakritik linga” diyo-
~ Cinsiyet biyolojiktir. ruz ve gender kelimesi yerine
“saamaajik linga” ya da toplumsal
~ Cinsel organlardaki görünür fark- cinsiyet diyoruz. Aslında gender ke-
lılıklara ve buna bağlı olarak üreme limesi yerine bu tanımlar daha çok
işlevindeki farklılıklara işaret eder. işe yarıyor, çünkü bu kavramlar ta-
~ Cinsiyet değişmez, her yerde aynı- nımlamayı içerdikleri. için daha
dır fazla açıklamaya da gerek kalmı-
yor.*
~ Cinsiyet değiştirilemez.
* Aynı durum Türkçede kullandığımız “toplumsal cinsiyet” için de geçerli, hem açıklayıcı hem de ken-
dini tanımlayan bir kavram kullanmış oluyoruz. (ç.n.)
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
fazla çeşitlenmesi, bunların yalnızca daha ziyade uzun tarihsel bir sürecin so-
cinsiyet üzerine temellendirilip nucudur. Her bir tarihsel devirde erkek-
açıklanamayacağını gösterir. Bili- lik ve dişi-lik farklı tanımlanır; tanım her
min basit bir kuralını hatırlamalıyız: devrin başlıca üretim biçimine bağlıdır...
-değişkenler (toplumsal cinsiyet rol- Bundan dolayı, kadınlar ve erkekler kendi
leri) sabitlerle (cinsel organlar ve vücutları ile farklı nitelikte ilişkiler geliş-
kromozomlar ya da cinsiyet) açıkla-
tirir. Böylece anasoylu toplumlarda dişi-
namaz. Eğer biyoloji yalnız başına
lik, tüm üretkenliğin toplumsal modeli,
rollerimizi belirleseydi, dünyadaki
her kadının yemek yapıyor, çamaşır hayatın üretiminde esas aktif ilke olarak
yıkıyor ve dikiş dikiyor olması gere- yorumlanmıştı. Tüm kadınlar ‘anne’ ola-
kirdi, fakat bunun böyle olmadığı rak tanımlanmıştı. Fakat o zamanlar ‘an-
açık, çünkü profesyonel aşçıların, ne’nin farklı bir anlamı vardı. Kapitalist
çamaşırcıların ve terzilerin çoğu er- koşullar altında tüm kadınlar toplumsal
kektir. olarak, ev kadını diye tanımlandı (tüm
Biz, kadınlar ve erkekler arasındaki erkekler de ekmeği kazanan) ve analık bu
haksız eşitsizliklerden ne cinsiyetin ev kadınlığı sendromunun ayrılmaz bir
ne de doğanın sorumlu olduğunu parçası haline geldi. Dişiliğin anasoylu ve
söylüyoruz. Tıpkı kastlar, sınıflar ve modern tanımları arasındaki fark, mo- 15
ırklar arasındaki eşitsizlikler gibi, dern tanımdan tüm aktif, yaratıcı, üret-
bunlar da insan icadıdır; tarihsel ya- ken (yani insani) niteliklerin çıkartılmış
pılardır, bu yüzden sorgulanabilir, olmasıdır.”
karşı durulabilir ve değiştirilebilir-
ler. Bir kadın pekala çocuk doğura-
bilir, ancak bu onun aşağılanmasına Toplum, kadın ve erkekleri eril ve
ve boyun eğmesine neden olamaz; dişil varlıklara nasıl dönüştürü-
ne de eğitimini, öğrenimini ya da yor?
mesleki olanaklarını belirler. Farklı
vücutlar ve farklı işlevlere sahip Bu, aile ve toplum içinde süregelen,
olmak niçin eşitsizliğe yol açmak bir toplumsallaşma ya da toplumsal
zorunda olsun? Eşit olmak, eşit hak cinsiyetin ve buna uygun düşünce
ve olanaklara sahip olmak için aynı ve davranışların benimsetilmesi sü-
olmak gerekmez. reci üzerinden gerçekleşir.
Feminist bir aktivist ve akademis- Hepimiz biliyoruz ki, yeni doğan bir
yen olan Maria Mies, The Social Ori- bebek derhal sadece cinsiyetiyle sı-
gins of the Sexual Division of nıflandırılmaz, ona bir de toplumsal
Labour’da (Cinsiyete Dayalı işbölü- cinsiyet rolü verilir. Bazı kültürlerde
münün Toplumsal Kökenleri) şun- yeni doğmuş bir çocuğa ne kadar
farklı şekillerde hoşgeldin denildi-
ları söylemektedir:
ğini gördük. Bunu, çocuklara hi-
“Erkek-lik ve dişi-lik biyolojik veriler değil tapta, muamelede, davranışta ve
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
kendilerine özgü ve kadınların çok ları göz ardı ediyor, küçümseyip dışlıyor
ender kullandıkları bir kelime haz- ya da yanlış tanıtıyor. Soyut düşünme
neleri vardır. Bunun en açık örneği, yöntemi ve bunun ifade edildiği dil, kadı-
çoğunlukla erkeklerin kullandığı, nın dışlanmışlığını, önemsizliğini sürekli
cinsel içerikli küfür kelimeleridir.
kılacak şekilde biçimlenmiştir. Biz kadın-
Erkekler bu sözcükleri hiç çekinme-
den kullanırlar, ancak bunları bir
lar, kullanmak zorunda olduğu- muz dile
kadın söylese dehşete düşerler. yansıyan ataerkil düşünceyle kendimizi
ifade etmek zorunda kaldık. Bu, bizim
Dillerimiz kadınların erkeklerden
erkek zamiri altında ifade edildiğimiz ve
daha aşağı olduğunu gösteren, on-
ları günahkar, kötü ve kavgacı ad-
‘insanoğlu’ için kullanılan terimin “erkek”
deden deyişler ve atasözleriyle de olduğu bir dildir. Biz kadınlar, bedensel
doludur. deneyimlerimizi tanımlamak için ‘ahlak-
sız kelimeler’ ya da ‘gizli kelimeler’ kul-
Davulun, cahilin veya alt kasttan
bir insanın ve ‘ kadınların dövül-
lanmak zorunda kaldık. Her dildeki en
meyi hak ettiğini söyleyen ve sık iğrenç hakaretler, kadın vücudunun bö-
kullanılan bir Hindu sözü vardır. lümlerinden ya da kadın cinselliğinden
“Kadın için cennet, kocasının ayak- bahseder.” Cerda Lerner
ları altındadır” atasözü kimi ulema
20
* Yazar, İngilizcede “tarih” anlamına gelen “history” kelimesi ile “erkeğin hikayesi” anlamına gelen “his
story” sözleri arasındaki bağlantıyı göstererek, dilin erkek egemen bir söylem içerdiğini ve yazılı tarihin
adı üstünde erkeklerin tarihinden başka birşeyolamayacağını vurguluyor. Orjinal metinde: ‘history is
his story’ tarih erkeğin hikayesidir (ç.n.)
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
miş ülkelerden elde edilen bu ista- göre değiştiği ve büyük ölçüde toplumsal
tistikler, ataerkil yapılar ve tutum- olarak yapılandırıldığı görülebilir,”!”
ları değiştirmeye yönelik ciddi
girişimler olmadıkça, toplumsal cin- Tıpkı toplumsal cinsiyet gibi, top-
siyet hiyerarşisinin tek başına eği- lumsal cinsiyet ilişkileri de her top-
tim ya da kalkınmayla ortadan lumda aynı değildir ve tarihsel bir
kaldıramayacağını göstermektedir. değişmez (statik) değildir. Bu ilişki-
ler dinamiktir ve zaman içinde deği-
şirler. Buna karşın bir genelleme
yapıp çoğu toplumda toplumsal cin-
*Toplumsal cinsiyet siyet ilişkilerinin adil olmadığı söy-
ilişkileri ya da ince politika lenebilir.
Bu algılayış, ev içinde kadın ve
Toplumsal cinsiyet kadınlar ve er- erkek arasında uyumlu, çatışmasız
kekler arasındaki ilişkileri de be- bir ilişki olduğu varsayımına karşı
lirler mi? çıkar. Aslında hem işbirliği hem ça-
tışma, hem uyum hem de uyumsuz-
Doğrusu belirler. Eğer altın ve gü-
luk söz konusudur. Bir başka
müşe farklı değerler atfederseniz,
deyişle toplumsal cinsiyet ilişkile-
otomatik olarak bu ikisi arasındaki
26
rinde politika vardır. “Politika” kav-
ilişkiyi de belirlersiniz; bunun gibi
ramı burada, tüm ilişkilerde var
toplum da kadınlar ve erkekler ara-
olan güç oyunlarını ifade etmekte-
sındaki ilişkiyi belirler. Toplumsal
dir. İnsanlara farklı güç, otorite ve
cinsiyete dayalı ilişkilere, toplumsal
denetim (diğer insanlar, kaynaklar,
cinsiyet ilişkileri denmektedir.
karar mekanizmaları üzerinde) atfe-
“Toplumsal cinsiyet ilişkileri kavramı; ka- dilmesi nedeniyle -tam da kastlar,
dınlarla erkekler arasındaki işbölümü, sınıflar ve ırklar arasında olduğu
roller ve kaynakları da içeren ve onlara gibi- ailede, işyerinde ve toplumda
farklı yetenekler, arzular, kişilik özellik- toplumsal cinsiyetler arasında da
leri, davranış düzenleri vb. atfeden bir açık ve gizli güç oyunları veya poli-
tika yapılır.
dizi uygulamalar, fikirler, betimlemeler
ile ortaya çıkan, kadınlar ve erkekler ara- Kuramsal olarak toplumsal cinsiyet
sındaki güç ilişkilerini ifade eder. Toplum- hiyerarşisi, toplumsal cinsiyetlerin
sal cinsiyet ilişkileri, sınıf, kast ve ırk gibi birbirleri üzerindeki hakimiyeti an-
toplumsal hiyerarşinin diğer yapılarıyla lamına gelse de pratikte hemen
hemen her zaman erkeklerin hük-
etkileşim içinde bulunan bu uygulamalar
meden ve kadınların ise hükmedi-
len olduğu bir hiyerarşiyi ifade
ve ideolojiler tarafından hem yaratılır
hem de bunların yaratılmasına yardımcı eder. Kültürler ve yakın tarih bo-
olur. Bunların, (biyolojik olarak belirlen- yunca toplumsal cinsiyet ilişkileri-
miş olmaktan ziyade) zaman ve mekana nin ortak özelliği, kadınların
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
* Hindistan’da gelin için damadın ailesi başlık parası vermez; aksine evlenirken damada çok yüklü bir
çeyiz getirilir. (ç.n.)
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
biraz daha geliştirdi; ona göre top- ziksel yaşamını aile dışında da sür-
lumsal cinsiyet, yaş, ilişki çeşidi ve dürebilme yetisi ne kadar yüksekse,
“karşı gelinmez gelenekler” tarafın- onun (erkek/kadın) aile içindeki pa-
dan konulan sınırlamalara bağlı ola- zarlık gücü de (en azından geçim
rak devam eden pazarlığın yapıldığı kaynaklarını paylaşma ilişkisinde) o
karmaşık bir ilişkiler kalıbıdır ev kadar yüksek olacaktır. Aile üyeleri
halkı/aile. arasında bu etmenlere dayanan
eşitsizlik, bazı üyeleri diğerlerine
Toplumda, piyasada ve devlette ol-
nazaran, pazarlık açısından daha
duğu gibi aile içinde de toplumsal
zayıf bir konuma getirir. Eşitsizliğin
cinsiyet etkileşimi, işbirliği ve ça-
böylesi kaynaklarından birini top-
tışma unsurlarını içermektedir.
lumsal cinsiyet, bir diğerini ise yaş
Eğer işbirliği yapmamak onları
oluşturur.”
daha zararlı çıkaracaksa, iki taraf
da işbirliği konusunda hemfikir Bir örnek vermek gerekirse; kadın-
olur. lar para kazanabildiklerinde ve özel-
likle ailenin geçimi onların gelirine
Bina Agarwal, kırsal kesim insanı-
dayanıyorsa, ev halkının diğer üye-
nın (kadın ya da erkek) pazarlık gü-
leri karşında daha güçlü bir pazarlık
cünün, pazarlığı kaybetse bile
konumuna yerleşirler. Benzer şe-
28
koruduğu konuma bağlı olacağını
kilde, arazi, para veya diğer kıymetli
iddia eder ki bu, özellikle aşağıdaki
varlıklar üzerinde hak ya da tasarruf
beş etmene bağlıdır:
sahibi olmaları, kadınların bağımlı-
~ özellikle ekilebilir arazi olmak lıklarını azaltır ve onlara aile içinde
üzere, özel mülkiyet ve mallar üze- daha iyi bir konuma sahip olmak
rinde denetim için pazarlık yeteneği sağlar.
~ istihdam ve diğer gelir getirici
yöntemlere erişim
*Din, kast ve sınıf gibi
~ köyün müşterek arazisi ya da or-
manı gibi, kamusal kaynaklara diğer kimliklerimiz,
erişim toplumsal cinsiyet
~ev dışı geleneksel toplumsal des- ilişkilerini nasıl etkiler?
tek sistemlerine erişim
Hepimiz çok kimlikliyiz. Örneğin,
~ devletin ya da sivil toplum kuru-
bir kişi kadın olmasının yanı sıra
luşlarının desteğine erişim
Hindu, orta sınıf, üst ya da alt kast
“Bu beş etmen, kişinin geçim ihti- mensubu, evli vs. olabilir. Toplumsal
yaçlarını aile dışında karşılayabilme cinsiyet rolü diğer kimliklerle etki-
yetisi üzerinde doğrudan etkilidir. leşim içindedir, toplumsal ve ekono-
Buradaki önerme şudur; kişinin fi- mik faktörlerin yanı sıra, ırk, yaş,
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
etnik ve medeni durumu etkiler ve çoğu kez sanıldığı gibi tecavüzcülerin bas-
bunlardan etkilenir. Toplumda tüm tırılmış cinsel arzuları için bir tür emniyet
kadınlar, tüm erkeklerin emrinde sübabı değildir. Aslında bu eylemlerin,
değildir. Örneğin zengin bir kadın, böylesi bir cinsellikle ilgisi olmadığı gibi,
sınıf bağları nedeniyle, ev işlerinde hedefi de kadınlardan ziyade, yoksul sını-
onun için çalışan erkeklere hük-
fın erkekleridir. Kadınlar, dilenecek hale
metme konumundadır. Bu du-
rumda, kadının mensup olduğu
getirilmiş erkeklerin hala sahip olduğu tek
sınıf, Onun toplumsal cinsiyetinden mülkiyet olarak görülmektedir. Bu yoksul
daha önemlidir. Diğer durumlarda, erkeklerin kadınlarına tecavüz etmek, on-
“alt” kast/sınıf mensubu bir kadın, lara mutlak güçsüz ve mülkiyetsiz konum-
üst kast/sınıftan bir erkeğin çifte sö- larını öğretecek bir derstir. Arazi sahipleri
mürüsüne maruz kalabilir. Örneğin ve polis tarafından yoksul kadınlara yön-
Hindistan’da bazı topluluklarda, alt lendirilen bu cinsel saldırı, mülkiyetsiz sı-
kast mensubu gelin, evlendiği ilk nıfın erkeklerini bastırmanın ve kırsal
geceyi, üst sınıf toprak sahibiyle ge- bölgede var olan ya da yeni gelişen güç iliş-
çirmeye zorlanmaktadır.
kilerini sabitlemenin bir silahıdır. Bu-
Farklı dinlere dayanan özel yasala- rada, sınıfın yönetimi ile kadınlar
rın varlığı da toplumsal cinsiyet iliş- üzerindeki baskı iç içedir. Toprağa sahip 29
kilerini etkilemektedir. Örneğin, olan erkek, toprak üzerinde yaşayan ka-
Müslümanlık yasaları çokeşliliğe ve
dınlara da sahiptir.” Maria Mies21
erkek lehine tek taraflı boşanmaya
izin verirken, Hıristiyanlık yasaları, Benzer şekilde, farklı ırklara ya da
erkeğin zinasını boşanma nedeni etnik gruplara mensup insanlar ara-
olarak tanımamakta, Hindu yasaları sında da farklılıklar olabilir. Genel-
farklı iki din mensubu ebeveyn ta- likle “üst” kasttan kadınlar hareket
rafından çocuk evlat edinilmesine özgürlüğü konusunda “alt” kasttan
izin vermemektedir vs. Ve bütün din kadınlara göre daha fazla sınırlama-
yasaları, mülkiyet hakları ve miras larla karşı karşıyadır, çünkü kadın-
konusunda erkekler lehine hüküm- lar kastlarının saflığını ve
lere sahiptir. üstünlüğünü korumak zorundadır.
“Tecavüz başta olmak üzere cinsel sö- Genellemek gerekirse, “üst” kastlar
daha erkek egemen ya da ataerkil-
mürü, yöneten sınıfın sömürülen sınıfı
dir, çünkü kastın arılığını olduğu
kadar babadan kalan mirası ya da
yola getirmek için kullandığı bir araçtır.
Arazi sahipleri ve polis, yoksul isyancı mülkiyet denetimini de göz önünde
köylü ve topraksız tarım işçisi erkekleri, tutarlar. Bu yüzden “üst” kasttan ai-
yalnızca döverek ya da kulübelerini yaka- leler kadınlarının üzerine hareket
rak cezalandırmakla tatmin olmaz, pek ve giyim yasakları koyar, böylece de
çok durumda kadınlarına da tecavüz kadınların cinselliğini kontrol eder.
ederler. Niçin? Açıkçası bu tecavüzler, “Alt” kastların koruyacakları her-
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
likli ve yüksek ücretli işlerde çalış- idare ve organize etmek için gerekli
maktadır. Sıkça kadınların üretim olan tüm etkinliklerdir. Yönetim,
faaliyetleri, evde yaptıkları işlerin toplumsal ve kültürel şenliklerin or-
bir uzantısıdır. Tarım sektöründe ganizasyonu ve bunlara katılım, sos-
kadının üretici olarak çalışması eko- yal hizmetler ve yollar, okullar,
nomik hesaplara yansıtılmaz, çünkü sağlık vs. gibi olanakların sağlan-
bu, ev işlerinin bir uzantısı olarak ması kamusal çalışmalardır. Hem
görülmektedir. Kadınların üretim kadınlar hem erkekler, ama yine
faaliyetlerine daha az önem ve “kadın” işleri ve “erkek” işlerini ta-
değer verilmektedir. Ataerkil gö- nımlayan belirlenmiş normlara
rüşte, ekmeği kazanan asli unsurun göre bu etkinliklerde görev alır.
ve ev halkı reisinin erkek olması ne- Toplumsal cinsiyete dayalı işbö-
deniyle kadınlar en son işe alınacak lümü, bu nedenle yalnızca ev için-
olanlardır. Bu yüzden erkeğin istih- deki üreme ve yeniden üretim
damına daha çok önem ve öncelik etkinliklerinde değil, çoğunlukla ev
verilmektedir. dışında gerçekleşen üretim ve ka-
‘ÜREME, biyolojik ve toplumsal musal etkinlikler için de geçerlidir.
olmak üzere iki türdür. Biyolojik Toplumsal cinsiyete dayalı işbö-
olarak, yalnızca kadınların yapabil- lümü günümüzde, toplumsal cinsi- 31
diği, yeni bir insan dünyaya getir- yet eşitsizliklerinin ve asimetrinin
meyi, üremeyi ifade eder. Toplumsa nasıl korunduğunu ve yeniden ku-
olarak ise insanın hayatta kalması rulduğunu anlamak için kilit kav-
ve yaşamını sürdürebilmesi için ge- ram kabul edilmektedir.
rekli tüm bakım ve beslenme etkin- Giderek bu işbölümü, yeteneklerin
liklerini ifade eder. Bu yüzden
üreme, insan emeğinin üretilmesi,
yani yeniden üretim faaliyetidir. Ço-
cukların bakımı, yemek pişirme ve
besleme, çamaşır bulaşık yıkama,
temizlik, hasta bakıcılığı ve diğer
tüm ev işleri bu kategoriye dahildir.
Ancak bu işler insan yaşamının sür-
dürülmesi için gerekli olsa da ne iş
ne de ekonomik etkinlik olarak
kabul edilmektedir, bu yüzden gö-
rünmez, tanınmaz ve ücreti öden-
mez. Yeniden üretim işleri tüm
dünyada esas olarak kadınlar ve kız
çocuklar tarafından üstlenilmekte-
dir.
KAMUSAL işler ise toplum yaşamını
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
güçlendi. jinosentrik olan aile -ve yen piyasa, tüm ahlaki değer yargı-
tabii ki kamusal alan- androsentrik larını, soğuk bir aldırmazlıkla silip
(erkek-merkezli) ve androkratik atar. Artık kar sadece bazıları tara-
(erkek-yönetimli) oldu.* fından ve ötekilerin yoksullaşması
pahasına elde edilebilir ve insani
Özel ve kamusal alana hakim olan
sevgi, cömertlik ya da bağlılığa yer
temel değerler de keskin bir şekilde
yoktur ... “
ayrılmıştır; hatta neredeyse birbir-
lerine zıt oldukları bile söylene-
bilir. Özel alanda sevgi, koruma kol- Özel ve kamusal ayrımı kadınların
lama, fedakarlık ve anlayış değer statüsünü de geriletiyor
görürken, kamusal alan rekabeti,
hırsı, saldırganlığı, bencilliği gerek- Bazı feminist tarihçilere (ve En-
tirir ve bunları cesaretlendirir. Ka- gels’e) göre, durum böyle görünü-
dınlardan, evde erkeklere piyasanın yor. Üretimin ev içinde gerçekleştiği
acımasızlığından uzak bir sığınak ve özel alan ile kamusal alan arasın-
sunmaları beklenir. daki ayrımın daha az olduğu top-
lumlarda kadınlar daha eşit bir
Din esaslı ahlak ve değerlerin artık statüye sahiptir. Fakat bu özel-ka-
38 ekonomi, bilim ve teknolojide yeri musal ikiliği esas olarak, kadınların
yoktur. Barbara Ehrenreich ve De- çok farklı rolleri üstlendiği, iki farklı
irdre English bu kopuşu çok iyi ta- üretim tarzı ve ekonomik sisteme
nımlamıştır: “Dünyanın bu yeni dayanır. (Dolayısıyla gerçekte kadın-
düzenlemesi, tarafsız bir bölü çizgisi ların statüsünü, onların iş ve mülki-
boyunca bölmelere ayrılmışlık ola- yet ile ilişkileri belirlemektedir.
rak görülmemelidir. Bu iki alan,
temel değerler açısından, birbirine Sosyalist feministler, kadınların ta-
karşı durur ve aralarındaki çizgi ah- rihteki ikincil statüsünün, iktisada
laki gerilimle yüklüdür. Piyasa, en dayandığı görüşündedir, çünkü bir
temel işleyişi açısından, açgözlülük grup olarak kadınlar neredeyse her
ve hırsı kınayıp başkalarını dü- toplumda üretim ve mülkiyet ile çok
şünme ve fedakarlığı (en azından il- özgün bir ilişkiye sahip oldu. İkincil
kesel olarak) yücelten yüzyılların statünün kişisel ve psikolojik sonuç-
larının, iş ile aralarındaki bu özel iliş-
dini ahlak anlayışına meydan okur.
kiden kaynaklandığı düşünülebilir.
Eski Ahit’te ticaret onursuzlukla le-
kelenmişti; faiz karşılığı borç para Joan Kelly’e göre, “ ‘Özel’ ve ‘kamu-
vermek tefecilik olarak suçlanı- sal’ alanı oluşturan şey, kültürden
yordu. Fakat yeni düzeni özümse- kültüre değişse de ve aralarındaki
*Gyne: Yunanca’da kadın; Andros: Yunanca’da erkek; Jinekoloji: Kadınların fizyolojik sağlığı, işlevleri
ve hastalıkları ile ilgilenen bilim; Jinosentrik: Kadın-merkezli; Androsentrik: Erkek- merkezli; Jinarşi:
Kadınlar tarafından yönetim; Jinokrasi: Kadınların yönetimi; Androkrasi: Erkeklerin yönetimi; Jine-
latori: Kadınlara tapma; Jinosid: Kadın soykırımı; Jinofobi: Kadınlardan neet ya da korku; Andro-
jen: Erkek ve dişi karakter özelliklerinin aynı kişide bulunması.
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
bir koca ve etkili bir patron rolünü Sömürü kavramı, şimdi normal ola-
bütünleştirmeleri talep edilmez. rak Marksist bir anlamda kullanıl-
maktadır ve ekonomik sömürüyü ya
Feministler, özel ve kamusalın bu
da artı değer çıkartmayı ifade
sert ayrımını eleştirdiler ve ona
eder. Böylece kadınların sömürüsü,
karşı koydular, çünkü bunun erkek
kadınlara ekonomik hizmetleri kar-
egemenliğini teşvik ettiğine ve eşit-
şılığında düşük ücret ya da hiç ücret
sizlikleri artırdığına inanırlar. Femi-
verilmemesi ve sömürenlerin, bu
nist hareketin türettiği ve
sömürü ilişkisinden ekonomik ve
yaygınlaştırdığı “Özel olan politik-
tir” sloganı bu ikileme karşı koymak maddi çıkar elde etmesidir.
içindir. Bu slogan, kadınların özel Baskı yaygın olarak kadınların ikin-
alanda farklı boyun eğdirme ve cil konumu ya da erkekler tarafın-
baskı çeşitlerine maruz kaldığını dan egemenlik altına alınmaların-
toplumun dikkatine sundu. dan bahsederken kullanılır. Genel
olarak bu kavram, bir grubun diğer
grup aleyhine çıkar sağladığı, tarih-
*Kadınların ikincil sel ve yapısal olarak kurumsallaştı-
rılmış haklar sistemini ifade eder.
40 konumuyla ilgili kavramlar Kavram, zorla boyun eğdirme duru-
arasındaki farklar munu belirtir ve bireylerin ve grup-
ların maruz kaldığı koşulları
Adları geçecek olan bu kavramlar açıklamak için kullanır, “sınıf bas-
genellikle birbirleri yerine, gelişigü- kısı”, “kast baskısı” ya da “ırk bas-
zel kullanılsa da aralarında farklar kısı”nda olduğu gibi.
vardır. Fakat öncelikle belirtmek is-
Ezilmişlik ise bir başkasına göre
terim ki, toplumsal cinsiyet baskısı
daha aşağı konumda yer almak
ve toplumsal cinsiyet hakimiyeti
veya herhangi birine göre ikincil bir
gibi kavramlar yalnızca toplumsal
konumda sıralanmak ya da başkası-
cinsiyete dayalı baskı ve hakimiyet
nın denetimine veya otoritesine
var olduğunu ifade ederler. Bunlar,
maruz kalmak anlamına gelir. “Ka-
kesinlikle hangi toplumsal cinsiye-
dınların” ezilmişliği kavramı, kadın-
tin baskı altında tutulduğunu ya da
ların ikincil konumunu, kaynaklara
ezildiğini belirtmez. Tam manasıyla
ve karar mekanizmalarına vb. eri-
söylemek gerekirse, toplumsal cin-
şim yollarından yoksun bırakılma-
siyet baskısı, yalnızca kadınların
larını ve kadınların çoğu toplumda
baskı görmesi anlamına gelmez;
karşı karşıya kaldığı ataerkil ege-
yine de, genellikle kadınlar ikincil
menliği ifade eder.
konumda oldukları için, toplumsal
cinsiyet baskısı ve toplumsal cinsi- Bazı feministler “baskı” kavramını
yet hakimiyetinin mağdurlarının kullanmayı uygun bulmamaktadır.
kadınlar olduğu farz edilir. Gerda Lerner’a göre, bu kavram
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
*Hindistan’ın az gelişmiş bölgelerinden olan Kuzey Doğu eyaleti Uttar Pradesh (ç.n.)
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
yor. Diğer bir deyişle bu rakamlar, bir tarihi sürecin sonucudur. Benn-
daha üst kastların ataerkil normla- holdt-Thomsen bu süreci “evcilleş-
rının diğerleri arasında da yaygın- tirme” ya da “ev kadınlaştırma”
laştığını kanıtlamaktadır. olarak adlandırmaktadır. Modern
Sen ve Dreze bu sürecin, aşağı kast- para ve mal ekonomisi nüfuz kaza-
lar ekonomik olarak yükselmeye nır kazanmaz, kadınlar kendilerini,
başladığında özellikle güçlendiğini çalışma hayatının ücretsiz ya da en
söylüyor. Sen ve Drezeirı daha yük- düşük ücretli alanına itilmiş buldu-
sek düzeyde yoksulluğun daha yük- lar. Özellikle kadınlar, böylesine zor
sek KEO’yu koruma eğilimi eriştikleri para üzerine dönen bir
gösterdiğini ortaya koymaları ol- dünyada, çocuklarıyla birlikte ba-
dukça sarsıcı ve şaşırtıcıdır. Aslında, ğımsız yaşama olanaklarını kaybet-
kadınların daha bağımlı ve sembo- tiler. Giderek artan mülkiyetsizlik
lik bir konumda olduğu imtiyazı i ai- kadınları, erkeklere bağımlı olmayı
lelere nazaran, hayatta kalma kabullenmeye zorladı; erkekler ve
mücadelesinin aktif bir işbirliğine kadınlar arasındaki ilişkide işbirliği
dayandığı daha yoksul ailelerde son buldu. Bu nesnel koşullarda iliş-
toplumsal cinsiyet ilişkilerinin or- kiler ister istemez hiyerarşik ilişki-
taklık yönünün daha güçlü olması ler haline geldi. 47
esasında son derece makuldür. Bennholdt-Thomsen, modern top-
lumda para ve toplumsal itibar sı-
kıca bağlantılı olduğundan beri,
*Modernleşmenin paraya erişimi çok sınırlı olanların
saygıdan da mahrum bırakıldığını
kurbanları söyler.”
nomik gerileme ister ekonomik bü- seyahat gibi) ve politik karar alma
yüme koşulları altında olsun, ger- mekanizmalarına daha fazla katılır-
çek ilerleme düzensiz ve yavaştır.” lar. Ayrıca kadınlara yönelik baskı
1991 tarihli bir Birleşmiş Milletler ve bu baskıyla sistematik olarak
Raporu’nda, o zamanın Genel Sekre- başa çıkma gereksinimi hakkında
teri Perez de Cueller şöyle yazmak- çok daha fazla bilinç vardır. Kadın-
tadır: “Bu veri ve göstergelere göre, lar kendilerini daha açık ifade edi-
son yirmi yılda kadınlara yönelik yorlar ve değişim için örgütlüler.
bazı ilerlemeler olmuşsa da çoğun- Ancak kadınların durumlarının kö-
luğunun hala güç, refah ve fırsat tüleştiği başka konular var.
açısından erkeklerin çok gerisinde Örneğin, ortalama kadın ömrü ve
kaldığı açıktır. 1993 insani Kal- okuryazarlık durumlarına yönelik
kınma Raporu, kadınların (dünya- istatistiklerin oldukça iyi olduğu Sri
nın, kalkınma sürecinden dışlanan Lanka’da, bu durum son 10-15 yıl
en büyük grubu) sıklıkla iktidar ko- içinde kötüleşmiştir. Hindistan, Ban-
numlarından uzak tutulduklarını, gladeş ve Pakistan’da cinsiyet oranı,
erkeklerden daha az eğitimli olduk- kadınlar aleyhinde bozulmayı sür-
larını, iş konusunda fırsatlarının dürüyor. 1901’de bölünmemiş Hin-
daha az olduğunu göstermektedir. distan’da kadın-erkek oranı, 1000 49
ilgili verilerin bulunduğu (geliş- erkeğe 975 kadındı. 1991’de bu
mekte olan) ülkelerde, kadın insani oran, Bangladeş’de 940, Hindis-
kalkınma indeksi, erkeklerinkinin tan’da 927 ve Pakistan’da 91 oldu.
yalnızca yüzde 60’ını oluşturmakta- Bugün Güney Asya’da 74 milyon
dır.” Yakın zamanda yapılan bazı ça- kadın ve kız çocuk “kayıp”tır, yani
lışmalar, kalkınmadaki toplumsal kadın nüfusu normalin 74 milyon
cinsiyet uçurumu ve kadına yönelik altındadır. Bunun anlamı, 90 yıl ön-
şiddet arasındaki bağlantıyı da vur- cesinin ataerkil ihmal, ayırımcılık ve
gulamaktadır.” şiddeti sonucu ölen kadın ve kız ço-
cuğundan daha fazlasının günü-
müzde “öldürüldüğü/dür. Rakamlar,
Güney Asya’da toplumsal cinsiyet kadınlar ve kız çocukların durumu-
ilişkilerinde eşitlik arttı mı? nun “kalkınma’’ya rağmen ya da bu
Bu soruya açık bir yanıt vermek zor. yüzden, kötüleştiğini kanıtlamakta-
Bu karmaşık bir konudur ve tüm dır.
toplum ya da ülkeler için genelleş- Güney Asya’nın çoğunluğunda, ka-
tirilemez. Bazı açılardan kadınlar dınlara daha fazla fırsat sağlanıyor
kesinlikle kazançlı çıktı. Günü- ve toplumsal cinsiyet konularında
müzde kadınlar daha fazla hakka daha açıkça konuşuluyor bilinç
sahiptir (oy kullanma ve miras oluşturuluyor, ancak aynı anda ata-
hakkı gibi), daha fazla fırsatları var- erkil düzenler de yeniden diriliyor.
dır (okula gitme, mesleki eğitim, iş, Her tür dini bağnazlık kadınlar için
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
daha fazla kısıtlanma anlamına gel- Walby şöyle diyor: “Britanya’da ata-
mektedir. Örneğin Pakistan’da, ile- erkil sistemin hem derecesinde hem
rici aile hukuku, kadın karşıtı de biçiminde değişiklikler oldu. Son
Hudood Projesi’yle değiştirildi; Ban- yüzyıl boyunca Britanya’da, ataerkil
gladeş’te köktendinciler kadın sistemin özel alandan kamusal
gruplarına ve kadının güçlendiril- alana doğru hareket ettiği görüldü.
mesine çalışan sivil toplum örgütle- Ataerkil sistem özelde, kadınlar üze-
rine (STK) saldırılarda rindeki baskının esas alanı olan ev
bulunmaktalar. içi üretime dayanır. Ataerkil siste-
Hindistan’da sağcı Hindu gruplar, min kamusal şekli ise en başta istih-
ataerkil rol modellerini yeniden dam ve devlet gibi kamusal alanlara
canlandırmaya uğraşıyor. Piyasa fa- dayanır; ev hanesi, ataerkil bir yapı
natikleri pornografiyi yaygınlaştırı- olmaktan çıkmaz ama artık ana
yor ve kadın imajını inanılmaz bir saha da değildir. Özelde yaşanan
hızla küçültüyorlar. Gözden düşen ataerkil sistemde kadınların emeği
ve nerdeyse yok olmaya yüz tutan esas olarak hükmeden bireyler tara-
güzellik yarışmaları, küreselleşme fından sömürülür, kamusal boyutta
ve liberalleşmeyle birlikte alabildi- ise bu sömürü bireyler değil toplu-
50 ğine geri dönmüş bulunuyor. Ka- luk tarafından gerçekleştirilir, ko-
dına yönelik şiddet vakaları büyük lektiftir... “
bir hızla artmaktadır. Ekonomik sı-
kıntı, kadınlara karşı ayrımcılığın Kadınların durumunda ilerleme mi
artmasına yol açıyor. Örneğin, kız yoksa gerileme mi olduğu sorusu-
çocukları doğduktan sonra öldürme na Walby şu yanıtı veriyor: “Ataerkil
uygulaması, daha önce böyle bir sistem, tarihi bir değişmez değildir.
şeyin var olmadığı Güney Hindis- Son yüzyıl boyunca toplumsal cinsi-
tan’ın köylerine kadar uzandı, daha yet ilişkilerindeki değişimler, iler-
önce ne çeyiz alan ne de çeyiz veren leme, gerileme veya hiçbir kapsamlı
toplumlarda çeyiz uygulaması baş değişiklik olmadı gibi çeşitli biçim-
gösterdi. Yedi Güney Asya ülkesinin lerde yorumlandı. Bu değişimleri, li-
dördünde kadın devlet başkanları beraller ilerleme, Marksistler
olmuş olmasına rağmen, kadınların gerilemeyi izleyen ihtilaf içinde
siyasete katılım oranının düşüklüğü durma hali ve radikal feministler ise
dehşet verici olmaya devam ediyor. önemli bir değişikliği barındırmaz,
Bağımsızlıktan bu yana hiçbir
diye tanımladı.”
Güney Asya ülkesinde bir avuçtan
fazla kadın parlamenter olmamıştır.
Britanya’da ataerkil sistemin deği-
şimlerini inceleyen Sylvia Walby,
Güney Asya’ya da uyarlanabilir gö-
rünen gözlemlerde bulunmaktadır.
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
erkekten, eşitsiz toplumsal kategoriler ola- niyle, kadınlara özel dikkat ve ilgi
rak kadın ve erkeğin karşılıklı oluştur- göstermek halen gereklidir.
duğu toplumsal ilişkilere yöneltti. Toplumsal cinsiyet ilişkileri ve hiye-
Toplumsal cinsiyet ilişkileri, daha kap- rarşiler soyutlanarak anlaşılamaz.
samlı toplumsal ilişkilerin bir yanıdır ve
Kast, sınıf, ırk ve kuzey-güney ilişki-
tüm toplumsal ilişkiler gibi, kaynakları
leri bağlamında da incelenmelidir.
tahsis eden, görev ve sorumlulukları belir-
leyen, değerleri atfeden gücü hareketlen- Kadınların mutlaka güçlendirilmesi
diren kurallar, normlar ve ve onları ikincil konumda kılan sis-
uygulamalardan meydana gelir. Toplum- temler ve ideolojilerin parçalanması
gerektiği şimdi yaygın olarak kabul
sal cinsiyet ilişkileri, aile ve toplum için-
görmektedir. Kadınlar tüm kurum-
deki merkezi konular olan güç ve
larda ve her düzeydeki karar meka-
hiyerarşiyi dikkate alır.’’ Madhu Sarin nizmalarında eşit ortaklar olmalıdır;
Tüm “toplumsal cinsiyet uzmanları” kalkınma politika ve programları-
böyle yapmasa da, toplumsal cinsi- nın nesnesi ya da sadece yararla-
yet ve kalkınma üzerinde konuşur- nanı değil, öznesi olmalıdır.
ken, aşağıdaki noktaların önemle Kadınlar ve kalkınma üzerindeki
52 vurgulanması gerektiğine inanıyo- düşüncelerde görülen bu değişiklik-
ruz: ler, (daha çok) kadın araştırmacılar
Kadın ve erkeklerin başarıları ve ka- ve akademisyenler tarafından ince-
tılımları arasındaki fark, biyolojik lenmiş, sınıflandırılmış ve adlandı-
farklılıkların değil, toplumsal olarak rılmıştır. Son otuz yılın yaklaşımları
yapılandırılmış toplumsal cinsiyetin “Kalkınmada Kadınlar”, “Kadınlar ve
bir sonucudur. Kalkınma” ve “Toplumsal Cinsiyet
ve Kalkınma” olarak adlandırıldı. Bu
Sorgulanması ve değişmesi gereken adlandırmalar; duyarsız analistle-
yalnızca kadınlar değil, toplumsal rin, planlamacıların ve politikacıla-
cinsiyet ilişkileri ve toplumsal cinsi- rın, dünya nüfusunun çoğunluğuna
yete dayalı işbölümüdür. ve doğaya yaptığı muameleden hoş-
Kadın rollerinin, konum ve koşulla- nutsuz olan dünya çapındaki mil-
rının değişimi, erkek rollerinin, yonlarca kadın ve erkek tarafından
konum ve koşullarının benzer bir tabandan yukarıya doğru hareket-
değişimini gerektirir. Bu ikisi birbi- lendirilen akımları yakalamaya ça-
riyle bağlantılıdır ve aralarında bir lışmıştır.
güç ilişkisi vardır.
Çoğunluğun derdi, daha fazla “iler-
Kadınların konumunu değiştirmek leme” değil hayatta kalmaktır.
için ataerkil yapılarla ve ideoloji-
Geçimlerini sağladıkları doğal kay-
lerle mücadele etmek şarttır.
naklar üzerindeki sınırlı denetimle-
Toplumsal cinsiyet hakimiyeti nede- rini de kaybetmiş olan yoksulları
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
Büyüme, çok insan için işsizlik, söz Kadınların koşulları; beslenme dü-
hakkından yoksunluk, köksüzlük ve zeyi, sağlık, temel gereksi- nimler ve
geleceksizlik haline gelebilir ve gel- eğitimden yararlanma gibi kadınla-
miştir de. Birleşmiş Milletler Kal- rın maddi durumunu ifade eder ve 53
kınma Fonu, insani Kalkınma bunlar yiyecek, sağlık ve eğitim hiz-
Raporu, 1996 metleri vb. sağlanarak iyileştirilebi-
lir.
Kadınların konumu; erkeklerle iliş-
*Kadın hareketi kili olarak kadınların toplumdaki
güçleniyor, kalkınma yerlerini ya da statülerini ifade
eder. Konumu değerlendirebilmek
anlayışı değişiyor için toplumsal cinsiyet ilişkilerine
ya da kadınlar ve erkekler arasın-
Halk örgütleri ve hareketleri (kadın, daki güç ilişkilerine bakmamız ge-
çevre, insan hakları ve STK hareket- rekir. Kadınların konumlarını
leri gibi) kalkınma düşüncesini sor- iyileştirebilmek için kadınlarla er-
guladılar ve kast, sınıf, ırk ve kekler arasındaki mevcut kurallar,
toplumsal cinsiyet hiyerarşileriyle yapı ve güç ilişkileri değiştirilmeli-
mücadele ettiler. Alternatif düşünce dir.
biçimleri ile uygulamalar yarat-
maya çalıştılar. Bunlardan biri, kal- Toplumsal cinsiyetten kaynaklanan
kınmada kadının yeniden somut ihtiyaçlar; kadınların koşul-
kavramsallaştırılmasıydı. Feminist larıyla bağlantılıdır. Bu ihtiyaçlar,
araştırmacı Maxine Molyneux, Ni- kolaylıkla saptanabilir (yiyecek,
karagua devrimi sonrasında, kadın- temiz ve sağlıklı su, ilaç, barınma)
ların toplumsal cinsiyetten ve var olan toplumsal cinsiyete da-
K
Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri
“Aami gender kori” (toplumsal cin- bunu tercih ediyor. Toplumsal cinsi-
siyet yapıyorum) demiştir; kanımca, yet kavramı, erkekleri “kadınların
demeye çalıştığı kadınların gelişimi güçlendirilmesi” ya da “ataerkil sis-
için çalıştığıydı. Kadınların güçlen- tem” gibi kavramlar kadar kızdır-
dirilmesi, kadınların özerkliği ya da maz. Fakat birçok feminist için
kadınların gelişimi gibi kavramlar, kavramla ilgili sorun da tam budur
herkesin dilediğince yorumlamakta tarafsızlığı. Toplumsal cinsiyet ya
serbest olduğunu sandığı toplumsal da toplumsal cinsiyet ilişkileri kav-
cinsiyet adaleti ve eşitliği kavramla- ramı, bu ilişkilerin doğasıyla ilgili
rıyla değiştirilmektedir. Hatta bir hiçbir imada bulunmaz. Örneğin
keresinde kıdemli bir kalkınma uz- toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın-
manı bana şunları söyledi: “Bu top- ların eşit haklara sahip olmadığı ya
lumsal cinsiyet ve toplumsal da kadınların ezildiği anlamına
cinsiyete karşı duyarlılık hakkın- değil, yalnızca toplumsal cinsiyetler
daki yaygara niye? Herkes toplum- arasında eşitsizlik olduğu anlamına
sal cinsiyetin ne olduğunu bilir, gelir.
herkesin üzerindeki kıyafetleri
Maria Mies, aksi halde feminizme
çıkar o zaman görürsün toplumsal
pek de sempati duymayacak hatta
cinsiyetin ne olduğunu.” Zavallı
60 düşman kesilebilecek her cinsten
adam, konuyu hiç anlamamıştı. Top-
insan tarafından bu kavramın he-
lumsal cinsiyet hakkında, giysileri-
vesle benimsenmesinin şaşırtıcı ol-
mizin çıplak bedenlerimizden daha
madığını söylemektedir. “Cinsel
çok şey söylediğinin farkında de-
şiddet” yerine “toplumsal cinsiyete
ğildi!
dayalı şiddet”ten söz edersek, sar-
sıcı etki soyut bir terim tarafından
tüketilir ki, bu da tüm sorunu poli-
*Kavram neden popüler oldu tik vaat ve uygulama alanından gö-
rünüşe göre tarafsız tartışmalar
Hem kadınlardan hem de erkekler-
alanına nakleder.
den söz etmemizi sağladığı ve arala-
rındaki ilişkileri incelemeye mecbur Öte yandan kadınların ikincil ko-
ettiği için toplumsal cinsiyet kav- numda tutulması sözü, kimin ezildi-
ramı popülerleşti. Buna rağmen ğini, marjinalleştirildiğini ve kimin
kavramı kullanan pek çok insan, odak noktası olması gerektiğini
yalnızca kadınlardan söz etmeyi, ka- doğrudan ifade eder. Aynı şekilde
dınlar ÜZERİNE, İÇİN ve İLE çalış- kadınların güçlendirilmesi de belir-
mayı sürdürüyor. sizlikten son derece uzak bir terim-
dir.
Bazılarıysa tarafsız bir kavram ol-
duğu için, yani hem kadınları hem Elbette toplumsal cinsiyet kelimesi-
de erkekleri işaret ettiği, dolayısıyla nin yerine geçmeyen ama
daha az tehditkar olabileceği için kadın/erkek toplumsal cinsiyetçiler
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
lar, uzmanlar ve uzman olmayanlar çok daha yakın zamanlarda ise pek
arasındaki ayrımın en aza indiril- çok insan, kadınların her düzey yö-
mesi, toplumsal cinsiyete dayalı netime katılımlarını artırmak için
planlama, feminist kuram ve kadın çalışmaktadır. Ancak işçi sınıfından
hareketi arasında çok daha yakın çoğu kadın, aşırı çalışma nedeniyle
bir etkileşim ve işbirliği olması ge- zaten çökme sınırındadır. Niçin ka-
rekir. Feminizmden uzak durmak dınların ev işi sorumluluklarının az-
yerine, kadınların güçlendirilme- altılmasına dair pek bir şey
sine yönelik programlarımızın daha duymuyoruz?
açıkça feminist olması gerekir. Çoğu program, “kadınların kalkın-
ması” ve “güçlendirilmesi” adına ka-
dınların iş ve sorumluluklarının
*Daha fazla önem artmasıyla sonuçlanıyor. Oysa artık,
kadınların evde tam zamanlı işten
verilmesi gereken konular daha fazla çalışmalarının, resmi gö-
En azından şu iki konuya şimdiye revlere ve üst düzey yönetim ko-
kadar olduğundan daha fazla önem numlarına gelememelerinin bir
verilmesi gerekir: nedeni olduğunu kabul etmek zo-
64 rundayız. Kadınların eş ve annelik
-Kadınların toprak, su ve ormanlar rolleri, onları ücretli işlerde ikincil
gibi doğal kaynaklardan yararlan- konumlarda yer almaya zorlamak-
ması ve onlar üzerindeki denetimi. tadır. Yeniden üretim ve çocukların,
Kadınların bu kaynaklardan yarar- ailenin bakımı konusu ortadan kal-
lanmasını ve onlar üzerinde deneti- kacak gibi görünmediğine göre, er-
mini sağlayacak politika ve kekleri ailenin mutfağına ve evine
programlar düzeyinde daha somut doğru yönlendiren paralel bir hare-
adımların atılması gerekir. kete başlamak gereklidir. Eğer
-Ev işlerinin erkekler ve erkek ço- kadın yöneticiler, politikacılar ve
cuklar tarafından paylaşılması. sivil toplum liderleri istiyorsak,
Güney Asya’da kadınların ikincil ko- daha fazla erkeğin, anne, bakıcı,
numunun, bağımlılığının ve sağlık- hemşire ya da aşçı olmasına ihtiya-
sızlığının temel bir nedeni, aşırı ev cımız var. Kadınlar ancak yeniden
işi yüküdür. UNDP insani Kalkınma üretim işinin yükü azaldığında,
Raporu’na göre, kadınlar tarafından kendi vücutları üzerinde ve hayatla-
yapılan ücretsiz işlerin toplam de- rında özerkliğe kavuşabilirler.
ğeri, küresel olarak 11 trilyon ABD Maria Mies’in dediği gibi: “Erkekler,
dolardır. Kalkınma projeleri, kal- yaşamın doğrudan üretimi, çocuk
kınma sürecine kadınları dahil et- bakımı, ev işi, yaşlı ve hasta bakımı,
meye, “insan kaynak”larını ve “ser- kısaca ‘ev işi’ kavramı altında sınıf-
maye”sini küresel üretim hizme- lanan her işin sorumluluğunu pay-
tinde kullanmaya çabalamaktadır; laşmak zorundadır. .. Bu doğrudan
Toplumsal Cinsiyet “Bize Yüklenen Roller”
SON
70
71