Professional Documents
Culture Documents
42 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
Âşıklık geleneği, XIX. yüzyılın or- saklayan küçük merkezlerde, ölmüş bir
talarından itibaren bazı değişim ve dö- mazinin kalıntıları halinde bir süre daha
nüşümler yaşamıştır. Önce yazılı, sonra yaşadıklarını ve 1940’lı yıllardan sonra
elektronik ortamla tanışan gelenek, bir- ise giderek azaldıklarını, sosyal konumla-
takım iniş-çıkışlarla günümüze kadar rını ve önemlerini kaybettiklerini belirtir.
gelmiştir. Köprülü bu görüşünü “her sanat şeklinin,
Bu araştırmada aşık tarzı şiir ge- maddi ve manevi muayyen içtimai amil-
leneğinin yaşadığı değişim ve dönüşüm ler tesiriyle vücuda geldiği ve hayatının,
çizgisine değinilerek bu süreçte Barış o şartların devamına bağlı olduğu” kura-
Manço’nun üstlendiği misyon araştırıla- lıyla temellendirir (1962: 9-11).
cak ve onun eserlerinden alınan örnekle- Cahit Öztelli’ye göre XIX. yüzyıl-
rin gelenek içindeki yerinin belirlenmesi- da “sosyal devrimler, siyasi hareketler,
ne çalışılacaktır. harpler, halk şairlerinin yetişmesi için
1. XIX. ve XX. Yüzyıllarda Âşık gerekli çevreleri dağıtmış, eski gelenekle-
Tarzının Yaşadığı Değişim ve Dönü- ri sarsmış, birer edebi okul olan tekkeler
şüm Süreci bozulmuş veya eski önemini kaybetmiş-
Âşık tarzının mevcut durumu ve ge- tir, yüzyılın sonlarına doğru bu durum
leceği üzerine farklı araştırmacılar tara- daha şiddetlenmiş, artık yeni ve kuvvetli
fından çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. şairler yetişmez olmuştur. Halk şairle-
XX. yüzyılın başlarından beri yapılan ve rinin yetişmesinde önemli rol oynayan
günümüzde de gündemdeki yerini ko- İstanbul’da, halkın zevklerinin değişme-
ruyan bu türden değerlendirmeleri iki si, yeni tiyatronun kuruluşu, meddah, ka-
grupta incelemek gerekir. XX. yüzyılın ragöz, ortaoyunu gibi sanatların daha çok
ikinci yarısına, hatta son çeyreğine ka- gelişmesi halk şairlerine rağbeti azaltmış-
dar ortaya konulan yorumlarda gelene- tır. Halbuki daha önceki yüzyıllarda saz
ğin mevcut durumu ve geleceği hakkında şairlerinin toplandıkları kahveler, konak-
bir karamsarlığın hâkim olduğu görülür. lar halkın en çok hoşlandığı eğlence yer-
Başta Fuat Köprülü olmak üzere halk bi- leri idi.” (1953: 6) Öztelli, iddiasını daha
limi araştırmalarının önde gelen isimleri, da ileriye götürerek Dertli ve Seyrani’den
geleneğin zayıfladığı ve ortadan kalkmak sonra gelen aşıkların sönük birer taklitçi
üzere olduğu yönündeki kanaatlerini or- olmaktan öteye geçemediklerini, özellikle
taya koyarlar. Köprülü, “XIX. Asır son- XX. yüzyılın başlarından beri büyük bir
larında, Garp emperyalizminin siyasi ve hızla değişen hayat ve eğlencelerin, yeni
iktisadi tazyiki altında maddi ve mane- zevklerin, aşık edebiyatını büsbütün silip
vi müesseseleri bozulmağa başlayan ve süpürdüğünü belirtir (1954: 187).
yeni bir hayat şekli arayan Osmanlı ce- Mehmet Halit Bayrı da benzer dü-
miyetinde, Ortaçağ ananelerini saklayan şüncelerini şöyle ifade eder: “On doku-
bu âşıklar zümresinin de artık o şekilde zuncu yüzyılın son yirmi beş senesi içinde
yaşayamayacağı[nın] pek tabii” olduğu- gerek Anadolu’da, gerekse İstanbul’da
nu belirterek II. Meşrutiyet ve özellikle her bakımdan zayıflamağa başlamış, bu
Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki in- zayıflayış yirminci yüzyılın ilk senelerin-
kılâpların, bu zümreyi yaratan ve yaşa- de gözle görülür, elle tutulur bir şekil ve
tan içtimai şartları kökünden sarstığını mahiyet almıştır. Denilebilir ki saz şiiri,
ifade eder. Aslında XX. yüzyıl başlarında yirminci yüzyılın başlangıcında, tıpkı tit-
mesleki teşkilatları tümüyle bozulmuş ve rek ve beli bükük bir ihtiyarın ışığını kay-
büyük merkezlerdeki önemini kaybetmiş beden hayatı gibi fersizleşmiştir.” Bay-
olan âşıkların, memleketin daha içeri- rı bu tespitlerine delil olarak “yirminci
lerinde henüz Ortaçağ hayat şartlarını yüzyılda Anadolu ve İstanbul’da yetişen
http://www.millifolklor.com 43
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
44 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
http://www.millifolklor.com 45
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
lunmasının ilk adımını oluşturdu. Umay sinde Ahmet Yesevi’nin İslam medeniyet
Günay bu makalesinde, kendisini “Türk dairesine girdiğimiz dönemde üstlendiği
bestekârı” biçiminde tanımlayan Barış misyonu batı medeniyet dairesine girdi-
Manço’yu, “milli kültür birikimimizin ğimiz dönemde Barış Manço’nun üstlen-
önemli bir bölümünü teşkil eden Ozan- diğine dikkat çeker. Çobanoğlu, “eserle-
Baksı edebiyat geleneğinin devamı olan rinin satır aralarına gizlenmiş ve onun
âşık tarzının çağın ihtiyaç, zevk, kabul ve bir düşünce adamı olarak yarattığı veya
beklentileri çerçevesinde yeni bir oluşu- yeniden kavramsallaştırdığı” felsefi diz-
mun temsilcisi ve kurucusu” olarak sunar geler bütününden, “toplumsal değerleri
(1992: 3). güncel olaylara bağlayarak güncelleştirip
1997 yılında Hacettepe Üniversite- topluma kopuzu/gitarı eşliğinde söylediği
sinde Özkul Çobanoğlu tarafından yöneti- sözlerle ileten, toplumsal etiği pekiştiren”
len Barış Manço’nun Aşık Edebiyatındaki işlevlerinden, “kendine has ve mükemmel
Yeri başlıklı bir bitirme tezi hazırlanır bir terkip” halinde ortaya çıkan bir Barış
(Solmaz, 1997: 94). Manço estetiğinden bahseder ve bu sağ-
Öcal Oğuz, Barış Manço’nun ölümü lam yapının farklı uzmanlık alanları için-
üzerine yazdığı bir yazıda “çizgisinden de araştırılması gereğini vurgular (2000:
sapmadan yoluna devam ettikçe, onun, 46).
tesadüfi heyecanların ürünü olmayan bir Barış Manço ile ilgili en kapsamlı
senteze ulaştığını” ifade ederek Umay eser, Birgül Yangın’a aittir. Yangın, Prof.
Günay’ın bu konudaki katkılarını teşek- Dr. Saim Sakaoğlu yönetiminde hazır-
kürle anar (1999: 97) ladığı bitirme tezini Çağdaş Türk Ozanı
1999 yılında, Barış Manço’nun ölü- Barış Manço adıyla kitap halinde 2002
münün ardından konuya bu açıdan yak- yılında yayımlamıştır. Bu çalışmada Ba-
laşan Dursun Yıldırım ise âşık tarzının rış Manço’nun hayatı ve sanatı hakkın-
tarihsel seyrini derin bir vukufla incele- da bilgiler sunulduktan sonra eserleri
yerek çağımızda toplumun “zamana uy- üzerine bir inceleme yapılmıştır. Ayrıca
gun biçimde kendini ifade edecek yeni tip Manço’nun kendisine ait olan 93, sanat-
ozanları arar duruma” geldiğini belirtir ve çıya ait olmadığı halde onun yorumladığı
görüşlerini “bu yeni Türk ozanlığının en 23 eserin metnine yer verilmiştir.
mükemmel modelini, ürünleri ile, Ozan 2004 yılında M. Öcal Oğuz’un edi-
Barış ortaya koymuştur” şeklinde özetler. törlüğünde hazırlanan ve kapsamlı bir
Dursun Yıldırım, onun, “halkıyla gerçek araştırma projesinin ürünü olan Türk
anlamda bütünleşmeyi başardığından do- Halk Edebiyatı El Kitabı adlı çalışmada
layı ezgileri/türküleri ve öğütleriyle, yedi- da Barış Manço ihmal edilmemiştir. Bu
den yetmişe, herkesin gönlüne yerleşme- eserde gelenekten geleceğe halk edebiya-
yi” başardığına işaret eder ve makalesini tının panoramasını çizen Gülin Ö. Eker,
şu cümlelerle bitirir: “Pek çokların dediği Barış Manço’yu “Türk kültür hayatının
gibi, o, çağımızın Dede Korkut’u bir bil- iki önemli ve farklı döneminin, atlı bozkır
ge ozanı idi. Belki, önümüzdeki çağ için medeniyetinden Cumhuriyet dönemine
arkada bıraktığı sürgünlerden yenileri kültürel müştereklerle inşa edilmiş köp-
yetişecek ve yeni çağlara, onun türküle- rüsü” olarak nitelendirir (2007: 329).
rini taşıyacaklardır. Bu türkü bitmez, bil- 2.2. Barış Manço ve Âşık Tarzı
ge ozanlarımız tükenmez, ölmez.” (1999: Barış Manço’nun eserleriyle yüz-
529-530) yıllar boyunca âşık edebiyatının ortaya
Özkul Çobanoğlu, Barış Manço araş- koyduğu ürünler karşılaştırmaya tabi
tırmalarının önemine ve yöntemine ilişkin tutulduğunda ikisi arasında önemli ben-
görüşlerini ortaya koyduğu bir makale- zerliklerin bulunduğu görülür. “Benim
46 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
http://www.millifolklor.com 47
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
48 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
ğum vardır. Şarkıda bu epizot yer almı- delik ederdi.” (Türkmen 1974: 206) Barış
yor. Halk hikâyelerinin giriş bölümünde Manço ise bu durumu şu sözlerle dikkat-
olduğu gibi elimizdeki şarkının başlangıç lere sunar: “Osman kim Şerife kim derler.
kısmında da birinci derecedeki kahra- Derler de araya girerler ağalar beyler.
manların tasvirine yer verilir. Örneğin, Sana yoksul dediler Osman garip fakir
Ferhat ile Şirin hikâyesinde Ferhat şöyle dediler Osman.”
tanıtılır: “On beş ve on altı yaşında, dev- Halk hikâyelerinin çoğunda mutlu
let tacı başında, izzet ve şeref kaftanı üze- son söz konusu iken Leyla ile Mecnun,
rinde, kaşı siyah, kirpikleri siyah, ak ger- Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir
danında benler siyah ve gayet beyaz idi.” ile Zühre, Arzu ile Kamber gibi çok ünlü
(El Yazması:2) Barış Manço’nun Osman hikâyeler, kahramanların ölümüyle so-
tasviri de şöyledir: “Osman bir deli oğlan nuçlanır. Barış Manço’nun hikâyesi de
on yedisinde. Bir dikili taşı yoktu şu fani Ferhad ile Şirin’de olduğu gibi ölümle,
dünyada. Osman yoksul, Osman garip, intihar biçiminde bir ölümle sonlanır.
Osman bir deli oğlan. Osman, sahipsiz. Ferhat, uzun ve yorucu bir mücadelenin
Osman, bir âşık oğlan.” ardından Şirin’e kavuşamayacağını an-
Ferhad ile Şirin hikâyesinin giriş ladığında intihar eder. Barış Manço’nun
bölümünde Şirin ise şöyle tanıtılır: “Gûya Osman’ı da Ferhat’la aynı kaderi payla-
Züleyha-yı sani idi. Çeşmi ebrusı çar, kir- şır.
pikleri tir, kaşları keman, bir afet-i za- Dede Korkut Kitabında hikâyeleri
man henüz on üç on dört yaşında, devlet koşup düzen, anlatan ve aynı zamanda
külahı başında ve hem şehr-i mezkûrda olayların içinde yer alan, son sözü söy-
hüsnü gayet meşhur idi.” (Taşbaskı: 3) leyen Korkut Ata’nın konumu ile Barış
Sevgili tasviri Barış Manço’da şöyle kar- Manço’nun bu hikâyedeki konumu ay-
şımıza çıkıyor: “Şerife bir güzel kız on be- nıdır. Barış, hikâyeyi anlatmaya başlar,
şinde. Şerife ay parçası. Şerife elma yarı- ilerleyen aşamalarda olayın birinci dere-
sı. Şerife bey kızı. Şerife ağa kızı.” cedeki kahramanlarından Osman’la ko-
Barış Manço’nun hikâyesinde iki nuşur. “Sana yoksul dediler, garip fakir
sevgilinin kavuşmasının önündeki en bü- dediler” biçiminde Osman’a hitap eder.
yük engel, ikisi arasındaki sosyal statü “Allah’ın verdiği canı almak sana mı kal-
farklılığıdır. Şerife’nin ağa kızı olması- dı” diyerek onu uyarır. Sonunda “dinleyin
na karşılık Osman, yoksul bir delikanlı- ağalar dinleyin beyler” diyerek dinleyiciye
dır. Zengin-yoksul çatışmasından doğan yönelir ve bir değerlendirme yapar. Yani
gerilimi halk hikâyelerinde de görürüz. Barış hem hikâyeyi oluşturan musannif,
Âşık Garip hikâyesinde anlatıcı bu ko- hem de olay örgüsü içinde yer alan bir
nuyu şöyle açıklar: “Yedi sene aradan kahramandır. Ayrıca şarkıyı sunarken
geldi geçti. Şah Senem on dört yaşına canlandırmaya yer verir. Bu tavır, Barış
ayak basdi, Garip on beşine. Lakin Garip Manço’nun sadece birkaç yüzyıl öncesin-
Senem’in güzelliğini, boyunu görüp canı den günümüze ulaşan âşık tarzı ile değil
gönülden gece gündüz gaile-yi gam çekip çok daha eski dönemlerin ozan-baksı ge-
‘Hey yohları var eden Allah, on sekiz bin leneği ile temasa geçtiğini gösteriyor.
ālemin, herkesin mıradını gōne gōne ve- Sonuç
rirsin. Benim de senden mıradım budur: XX. yüzyılın ünlü pop müzik sanat-
Ben molla çocuğuyam, bu bir hökümdar çısı Barış Manço, Anadolu Rock akımının
gızıdır. Yani ben yohsul evladıyam, bu bir kurucuları arasında yer alarak Türk kül-
var evladı. Lakin ehval-i ezelde bu yazı- türünün kaynaklarına yönelmiş, anonim
yı bene yazmış ol’ diyip gece gündüz Şah halk müziği ve âşık tarzı ile yakın temasa
Senem’in güzelliği, Garib’in cigerini delik geçmiştir. Bu temas sonucunda sanatçı,
http://www.millifolklor.com 49
Millî Folklor, 2009, Y›l 21, Say› 84
50 http://www.millifolklor.com