You are on page 1of 10

ARABESK KULTUR: BiR MODERNLE$ME VE POPULER KiMLiK ORNEGi

MERALOZBEK

168

L,kiye'de 1960'lann sonlannda gecekondularda yasayan kirsal gocmenlerin ozlemlerini yakalayan popiiler bir rnuzik tiirii ortaya cikn. Arabesk muzik olarak bilinen bu tiir, Turk klasik ve halk muzigi motiflerinin Ban ve Misir unsurlanyla i<; ice gectigi yeni bir karma tarzdir. Baslangicm bu populer sarkilan belirtmek (ya da yermek) icin icat edilen "arabesk" terimi daha sonralan Tiirk kentlerinin cevresinde olusan biitiin bir gocmen kiiltiiriinii betimleyen bir anlam kazandi.'

1970'lerin sonlanndan bu yana, arabesk kiiltiiriin yukselisini ve toplumsal anlarmru aciklamak icin cesitli cahsmalar yapilrmsnr. Bu cahsmalann cogunda arabeske giiya saf olmadigi icin, aynca kaderciligi ve yozlugu yuzunden bir tehdit olarak bakilryordu, Kentsel cevreyi kIrsalla~tIrdlg111a ve kirlettigine inamhyordu. Bu aciklamalann cogunun altinda, geleneksel ile modern arasmda bir ikilik goren ve gelenekselin temelde geri oldugunu kabul ederek gelenegin ardindan rnodernligin gelecegi bir gecis donemi ccvrimini varsayan "klasik modernlesme kurarm" vardir. Arabesk kultiir bu gecis donerninin bir iiriinii, toplumda marjinal kalan yabanci ve sakat bir unsur gibi sunulur; sanayilesme ve kentlesmenin ilerlernesiyle yavas yavas silinip gidecektir.

Bu yaZll1111 bashca onerrnesi arabeskin bir anomali degil, Tiirkiye'nin modernle§mesindeki mekansal ve simgesel go<; ile insa edilen ve yasayan

"Arop torzmdo yopilrrus" onlorruno gelen arabesk (Frcnsrzco arabesque, Italyanca arabesco) suslerne omocrylo kulianJian, ic;: ic;:e gec;:mi~ yoproksi ya da geometrik flgurlerin olusturduqu korrnosik ve gosteri~li blr motifi belirtir (American Heritage Dictionary).

popiiler kiiltiiriin tarihi bir bicimlenmesi oldugudur.s Bu melez kultur, kirsal gocmen kitlelerinin 1950'lerden itibaren Tiirk toplumundaki hizh modernlesmeyle bicimlenen yasannlanru dile getirmis, bu kitlelerce popiiler hale getirilmistir, Bu kiiltiir, bir zamanlar Cumhuriyet'in sahici remeli olarak saygi gosterilen, goc edip yedek isgucu olarak kent merkezlerinin suurinda yasamaya baslarnalanyla ortaya cikan "kiiltiirsiiz" varhklan yerlesik oteki kentlilerce istenmeyen koylulerin cok tarnsilan kent kulturiidiir. Bu bakirndan, arabeskin hikayesi Ucuncu Diinya denen iilkelerin "BatIlIla~masl"nll1 da hikayesidir ve arabeskin anlasrlmasi, Tiirkiye'deki rnodernlesme siirecinin ve projesinin celiskilerini ve kararsizlrklanm kavramada son derece onemlidir,

Arabesk muzik ve kiiltiir iizerine fikir yurutmenin bir yolu, bunlan halk kirnliginin, yani kentlesen halk suuflanrun Tiirkiye'deki ozgul kapitalist modernlesme siirecine tepkilerinin mecazi bir bicimi olarak gorrnektiro Resmi kiiltiir politikalan, serpilen piyasa gucleri, yeni ortaya cikan kultiir sanayii ve kentin kenar mahallelerindeki degisen yasam tarzlan gibi bir dizi etki arabesk muzigi ve kiiltiirii beslemistir. Ama ozgul diizeyde arabeske melez bicimini ve ozgul, guclu enerjisini veren §ey modernlesrirmeye hem karst koyan hem de onay veren spontan halk tepkisiydi.

Bu halk tepkisi ilk kez Arabesk tarzirnn kurucusu Orhan Gencebay'm muziginde hissedilmisri. Gencebay'm rnuziginde kitlelerin kansik yapidaki bir yerinden edilme deneyiminden kaynaklanan, modernlesme surecinde ortaya cikrrns, iki tarafi da keskin bir ozgurluk ve kirnsesizlik duygusu billurlasmaktadir .

Her ne kadar arabesk melez bir muzik tarzi olarak kaldiysa da bicimi, icerigi, uretimi, tuketim kahplan ve toplumsal anlanu son otuz yilda belirgin bir evrimden gecti, Arabeskin bu yillarda gosterdigi ideolojik gelisirn, ulusal kalkInmaClhktan baslayip 1980'lerden sonra ulusasm piyasa cizgisine kadar uzanmak iizere Tiirkiye'de kapitalizrnin degisen politikalanyla iliskili olarak belli donernlere aynlabilir, Bu yolculukta 1970'ler bir donum noktasim ifade eder; daha sonra arabesk sarsici ozgiinliigiinii yitirdi ve yeni-liberal ekonomik reformlann ve yeni-muhafazakar ideolojilerin etkisi altma girdi, Arabeski yaratan ve besleyen kentli kitlelerin hesaba kanlrnasi gereken kiiltiirel ve siyasal gucler haline gelmesiyle, aynca kiiltiir sanayiinin gelisrnesiyle, bu kitlelerin kulturel ifade bicirnleri gitgide ideolojik ve siyasal duzenin bir parcasi haIine geldi. Muzigin kendisi de ayru

169

2 Bu yoz: boyunca "populer", "populer kultur", "popular gelenek" ve "kultUrel iktidor" teriml~ri Stuart Hali'un tammladlgl bic;:imiyle kullamlmaktadlr: Stuart Hall, "Notes on Deconstructing the Popular", People's History and Socialist Theory, S. Jones ve dig. (ed.), Londro, Routledge and Kegon Paul, 1981, S. 227-40.

170

sekilde dagildi, parcalandi ve ticarilesti; bazilan marjinallige itilirken, baztIan da kiiltiirel merdiveni cikarak etkiledigi ilk kapah alamn cok otesinde olaganustu bir populerlige ulasn, 1980'den sonra arabeskin gecekondu suurlaruun otesine tasmasi, duygusal bir kelime dagarcigi olarak arabeskin hayann cok degisik kesimlerindeki insanlara hitap ettigi anlasildi; bu muzik, kirsal ile kentsel karsithguun (Turklerin "Ban" hayranligi ve baska kiiltiirel dislanmalar dahil) cok otesinde bir yerinden edilmislige isarct ediyordu.

Aydmlann arabeske tepkileri de bu tarzin evriminde rol oyuayan bir guc olrnustur; cikan tartismalar arabeskin kiiltiirel temellerini acikladrgi icin degil, Turk modernlesmesinin egemen emellcrini a~lga cikardigi icin onernlidir. Kente goc eden otekilerin kimliklerinin "arabesk" etiketiyle tammlanmasi, ve bunun cevresinde bir soylem ve bir cansma insa cdilmesi arabeskin hikayesinin kiitiirel arenadan ideolojik arenaya gecmesine yard1l11 etmistir. Boylece arabesk ulusal ve kentsel kimlikler, kiiltiir, ya§am tarzlan iizerine tartismalarda cekismeli bir konu haline gelmis bulunmaktadir. Garip bir cilvcyle, aydmlann "biz kimiz" ve "nasil yasamahyiz" sorulan, tam da arabesk tutkunu kitlelerce ortaya anlan ve en acik ifadesini Orhan Gencebay'in 1960'lann sonlanndaki muziginde bulan sorulardir.

Arabesk Miizigin Melez Kokleri

Arabesk miizik ilk kez 1960'lann ortasmda istanbul'da, miizik sanayiinin henuz emekleme cagmda oldugu ve devlet giidiimlii mcdya ile kulturden drslanrmslara bir yaratici ifade kanah sagladig: sirada ortaya cikn, Orhan Gencebay bu tarzin en iinlii ilk temsiicisiydi. Arabesk tcrimi 1960'lann baslanndan beri miizik cevresinde biliniyor, popiiler besteci Suat SaY111'111 yapitlaruu nitelcndirmek icin kullaruhyordu. SaY1l1 ashnda Turk "sanat" muziginin hafif versiyonlanru besteliyor, yapitlannda MIsir'dan ahnma bazi nagrneleri kullaruyordu. En buyuk katkisi bu muzigi orkestraya uyarlama bicimindeydi. Geleneksel calgilan tek tek kullanmak yerine, bunlann saYIs1l11 arnrrms, Misir tarzuu izleyerek Banh yayh calgilarla zenginlestirmisti. Boylece Ban ctkisi Tiirk muzigine Misir uzerinden ilginc bir dolarnbach yolla sizdi, 3

3 Klasik rnuzik uretiminin ana merkezlerinin kopcnlmosr nedeniyle, 1976'da Devlet Turk Muslkisi Konservatuan'nm kurulmosmo degin resmen kabul goren bir egitim yeri yoktu. Turk rnuzisyenleri 1920 ve 30'lu ytllarda Turk muzigini yeniden conlondirma cobolonno giri~tiklerinde, gozlerini Bon ve Osmonh klasik muziginin sentezini yapmaya colrson M,s,r madeline cevirdiler, II. Dunyo Sovcsi srrosmdo M,s,r ve Hint filmleri Turkive'de buyuk ragbet gordu. Iyi, saf ve fakir insanlann kotu zenginlerce ezilmesini konu alan oldukco vclm, ama son derece populer oykuler uzerine kurulu bu filmlerde kahramonlar populer scrkrcilordr. Filmlerin ses koyrtlonndon ohnrno guf·

Orhan Gencebay 1960'lann ortalannda ortaya cikn. Kendi kendini yetistirmis bir muzisyen olarak bircok miizisyenin etkisinde kalrmsn; bunlardan bazilan resmi medyarnn disladig; kimselerdi, bazilan da Turk halk muziginin ve sanat muziginin ana akimlanru temsil eden icracilardr. Orhan Gencebay 1966'da besteledigi "Deryada Bir Salim Yok" adh ilk popiiler sarkisinda, cesitli halk muzigi ve klasik muzik calgilanm Banh yayhlarla bir araya getirdi. Sarkr ozunde Arap havasi tasnnamasina karsin, orkestra diizenlemesi ortodoks klasik ve radyo miizisyenlerinin Saym gibi Orhan Gencebay'i da arabeskci sayrnasma yol acn, Bu noktada arabesk kucuk bir miizik cevresiyle simrhydi, heniiz Turk kulturel kirnligiyle ilgili ana tarnsmalann kapsamma girmernisti. Ancak cok sonra bile, terim bu bayagihk, kimliksizlik vc "geri" cagnsmundan kurtulamadi,

Orhan Gencebay'in kendisi de bir gocmendi; "Istanbul'un tasi topragl altm" efsanesinin heniiz gercekleri ifade edebildigi bir donernde Samsun'dan gelmisti. Arabeske iliskin arastirmalarda gozardi edilen bir nokta, ortaya pkl§111111 Turk toplumunda 1970'leril1 ikinci yansma degin siiren goreli bir kiiltiirel canlanmayla cakisrnasidir. Bu gelisrne 1930'larda baslayan, 1961 Anayasasi'nda demokratik ilkeler ve teme! insan haklanrun guclendirilmesi, daha adil bir gelir dagilururnn saglanmasiyla doruguna cikan miicadele ve politikalann sonucuydu.s 1960'lar popiiler kiiltiirde bir deney ve yenilik donemiydi, cesitli miizik geleneklerinde yarancilik icin verimli bir zemin saglamaktaydi. Bu cabalann meyveleri 1962'den sonra piyasada gorunmeye basladi ve hizla gelisen plak sanayiini besledi, Bu yenilik dalgasinm ardinda 1930'lann sonlanna dogru Tiirk klasik muzigi ve halk miizigi yarunda Ban klasik ve pop muzigi de yayinlayan devlet radyosunun arnk daha cok dinlenmesiydi. Daha onceleri bu muzik tarzlan bolgesel iiretim ve tiiketimle suurhydi. 5

171

teler Turkce'ye cevrilmeye ve Turk rnuzlsyenlerce benzer sorkilor bestelenmeye bcslodi. Buyuk une kcvuscn ve gunumuzde klosik Turk muzigi bestecisi olorok kobul edilen bu bestecilerden bozilon, sozgelimi Soadettin Koynak ve Selahattin Piner 0 Sl' rolordo donernln makbul klasik muzisyenlerinln gozunde soygm degildi.

.( Bkz. Korkut Boratav, "Turkiye'de Populizrn: 1962· 1976 Donernl Ozerine Bozt Notlor", Yaptt, no: 1, 1983, s. 7· 18.

S Devlet radyosu ve ozel muzik kurumlon orosmdo bir consmo vordryso do birbirleriyle iIi~kileri goz ordi edilemez. 1930'lann sonlannda bir yond an gazinolar ve plak sirketleri, diger yandan do devlet radyosu, bosko bir egitim kurumu olmadlgl icln fiili 010' rak okul islevi gorduler. Muzisyenler colrsnklon olano gore bazen resmi bazen de populer tarzda cohyor yo do soyluyorlordi. Sorkicilor hem Turk sanat muzigi hem de halk muzigi soyluyorlordr. Radyoda ve Halkevleri'nde cohson uzmanlar muazzam bir tOrku derlemesi voprruslordr. 1950'lerden itibaren bu iki muzigi soyleyenler oynsmoyo boslcdi, Ancok gazinolarda sunulan konsik muzik programlan, daha sonra orobeskin turkuleri ve sanot muzigini kcvnosnrmcsmo yol ocon unsurlordon biri oldu.

172

Miizikteki bu canlanmamn dikkat cekici sonuclanndan biri halk muzigi ve calgilanmn yeniden kesfedilip yeniden deger gorrnesiydi. Ozellikle de 1960'lar ve 70'lerin popiiler ve radikal miizisyenleriyle solcu militanlan baglamayi bir miizik ikonu haline getirmislerdi. Folklorik unsurlar rock muzigine yediriliyor, Anadolu Rock'u diye yeni bir muzik tam ortaya crkiyordu. Anadolu halk motiflerinin yeniden ragbet gormesi de arabesk muzigin gelecegini belirlernede onemli bir rol oynadi,

Orhan Gencebay'in yapitlanru karakterize eden, bir kimlik veren ozellik, Turk sanat muzigindeki Sayin tarzi zengin orkestra duzenlemesine halk muzigi unsurlanrun kanlmasiydr. Gencebay gercek bir baglarna virtuozudur, cesitli etkileri kaynasnrdrgi benzersiz bir cahs tarzi vardir. Kendi ifadesine gore, Amerikan rock muziginin ve Turk sanat muziginin hukum surdugu 1950'lerde baglamarun asagilanrnasi Gencebay'a cok acr vermisti, Bunun iizerine baglamayla bazi tarunrrus Tiirk sanat muzigi ve Ban rock miizigi sarkilanru, ozellikle de Elvis Presley sarkilanru calmaya basladi; boylece bu masum calgiyla her tur rnuzigin cahnabilecegini gosterrnek istiyordu.

Gencebay'in muzik gelisiminde 1968 bir kilometre tasiydi. 0 yil icinde once "Bir Teselli Ver", ardmdan "Hatasiz Kul Olmaz" adh sarkrlanru besteleyip yorumladi. Bu iki yapmn sozleri ve ezgileri gecekondu halkuun gunluk konusma dilleri, rnuzik gelenekleri ve yeni yasam tarzlanyla ~akl~lyordu. Muzik buyuk kentlerin suurlannda gelismekte olan yeni ozel dile, kentle karsilasan ve gittikce buyuyen bu toplum kesiminin yiikselen beklentilerini, arzulanm ve dii~ kinkhklanm ifade eden bir arac saglamaktaydi. Goc eden ve ezilenlerin kiiltiirii Gencebay'm yapitlannda kendi sesini bulmusru ve bu ses onun miizigi aracihgiyla halkm bilincine tasuuyordu. Izleyen on yil icinde ayru rnuzik oteki yerlesik kentlilerin yargilayici gozunde bir kticumseme vesilesi haline gelecekti.

Gencebay'm muziginin melez niteligi, hem muzigin hem de guftede diIe getirilen dusuncelerin en cok one cikan ozelligiydi. Dramatik bir sesle "Notalan kesintiye ugratrnadan" sarki okuma tarzi, kontrpuan ve biiyiik orkesta kullarumi, ritme verilen agirhk donerne gore epeyce yeni ve cekici bir ses, bir his yaranyordu.e Genelde Tiirk muziginde oldugu gibi, Gencebay'in rnuzigi cok duygusal ve melodiktir. Sozlerde agrr basan tema asknr ve

6 Notalan kesintiye ugratmadan okumaya doyoh ses teknigi Turk sanat muziginin belirgin bir ozelligidir. En c;:ok da devlet radyosunda yasaklanan, ama gazinalarda ve fi Imlerde c;:ok tutulan klasik gazel formunda gorulur. Giderek arabeske tek bir ritm hakim oldu ve 'arabesk ritmi' dive odlcndmldr. Bu 'duyek'ti, ancak Orhan Gencebay hem duyekin vcrvosyonlcnm hem de bosko ritmleri kullcnrmsti.

biitiin diger temalar askla ilgili sozler icinde erir ya da askm hukmu aracihgryla dile getirilir.

Yaygin ask ternasi, sozlerin birinci tekil sahis (ben), sevgili (sen) ve bunlann birlesmesinin (biz) diinyadaki benzersiz onemi etrafinda donmesine yol acar, "Diinya" bazen seven in i<; dunyasnu, bazen a§lkla masukun birlesmesini, bazende genel olarak insan omrunu dile getirir. Sevgili olan "sen" cogunlukla cok soyut birakihr. Turk tasavvuf siirinde her zaman oldugu gibi, sevgili birlikte aCI cekilen kimsedir. Kimi zaman "sen" sevgili olmaktan cikar ve Tann'ya, kadere, topluma, hatta devlete ya da zalim olarak gorulen baska bir kimseye seslenmek icin kullaruhr, "Biz" de askta "hakikat"i arayan, perisan, yalruz, evsiz barksiz garipler olarak tasvir edilen sevgililerin olusturdugu belirsiz bir kolektif kategoridir. "Ben" yalvaran tarafnr; "sen"den sevgi ve teselli dilenir. Ama "sen" mutlulugun yam sira cefa, sevginin yam sira asagilanma, tesellinin yam Sl> ra isnrap verebilir. Zaman zaman a~lk Tann'ya doner ve sizlanarak "$a§lran ben miyim, yoksa sen mi Allalurn!" diye sorar. Sevgili adil ve rnerhametli oldugunda, gunes, hayat ve saadetin kendisi olarak tasvir edilir. Ait olma ozlerni duyan "ben", "sen"e boyun egme ve onunla ozdeslesme yoluyla muradma erer.

A§lk ve sevgili arasmdaki biitiin bu kansik diyalog boyunca, "ben"in kirnligi sorun haline gelir; hayat ve olum, ask ve nefret, mutluluk ve isnrap sorunlanyla ic ice gecer, Ama bir nokta aciknr: "Ben" her zaman masum kisidir, askrru yasamasma firsat verrnedigi icin otekini suclamaya hakki vardir. "Ben" sevgiliden ayn kalma ihtimaline dayanamaz; boyle bir sey ikisi arasmdaki ask (ve nefret) bagirn kopanr. Seven kisi riiya gibi bir dunyada isnrap cekmeye isyan etmekle birlikte, bir "tecriibe" olarak gordugt; bu duruma katlarnr ve teslim olur. Karsilik gorrneyen askin aClSI bile bir parca teselli verir; cunku askin kendisi nihai denklemdir, aski yasama hakkim engelleyen bu diinyadaki acilann caresidir.?

Genellikle Orhan Gencebay'in ilk sarkrlanrun sozleri, icerigi diinyevi olan ama mistik dini bir sesle soylenen geleneksel populer kavramlar uzerine kuruludur. Ama bu melodiyle birlikte sozlerin soylenis bicimi, anlasilrnasi kolay ve 1970'lere ozgu yaygin hosnutsuzluga ve protestoya uygun cagnsirnlar iceren bir popiiler gelenegin tiiretilmesine yam. Yoksulluk, yerinden yurdundan kopmusluk, mahrumiyet ve kentsel yasarrun insafsiz gunluk dongusu arabesk guftede acikca betimlenmez. Ama soyut bir ifade, endise ve hasret duygusu muzige sinmistir; sozler dogrudan

173

7 Genceboy'in 1970'lerde c;:ok tutu Ian sorkrlonndon birkac;: ornek kitlelerin daha iyi bir yosom ozlernini yonsrtmoktodrr: 'Hepimiz bir misafiriz I zamon gelince goc;:eriz', "Botsm bu dunya I Bitsin bu ruyo", 'Bir teselli ver."

174

toplumsal esitsizlikten soz etmezse de baglanu hemen anlayan hedef dinleyici kitlede sempati dolu bir titresim uyandrnr.f

Burada Orhan Gencebay'in halk muziginin etkisindeki sarkilarda kullandigi temalar ile "sanat" muziginin etkisindeki sarkrlara ayrrdigi temalar arasindaki farka isaret etmekte yarar vardir. Halk muziginin egemen oldugu sarkrlar toplumsal ternalan islemenin aracrdir; bunlarda a~lgm agzindan diinyarun acilanna karst bir yakans dile getirilir. "Sanat" muziginde ise ozel ve kisisel sevda agir basar. Bu simgesel soylernde askin inSal1111 serefiyle yasama hakkma benzetilmesi nedeniyle, aska engel olan cetin sosyal kosullar da anlamh bir hayat siirmenin onundeki engel olarak goruWrY Boylece bu simgesel dilde hem kisisel, hem de toplumsal diizlemler a~k111 soz dagarcigryla ifade edilir. Son tahlilde askm kendisi, modernlesmenin getirdigi yersiz yurtsuzlugun yaratngi "anlam sorunu"nun caresi olarak sunulur. Orhan Gencebay'111 arabeskine demokratik t111lS1111 veren, halk adaletine iliskin koklu gelenegin bu yeni ifade bicimiydi, Gencebay'm arabesk muzigi her gun ayakta kalma, direnme ve tarnnrna mucadelesi veren kitleler icin ozgul bir "duygusaljahlaksal konusma dili" yaratrrusn.tv

Degisim Danemlerinde Arabeskin Popiilaritesi

Orhan Gencebay 1960'lann sonlannda bir halk kahramarn, neredeyse bir kent a§lgl haline geldi. Imaji gittikce geliserek sozune giivenilir ve hosgorulu, haksizhga, asagilanmaya ve yoksulluga karst sesini yiikselten yardrmsever bir agabey tipine donustu, Gufteleri genellikle hayat ve aska dair sorunlardan bahsediyor, Anadolu a~lk gelenegi ve halk tasavvufundan etkilenrnis yahn ve bilgece deyislerle ortaya konuyordu.

Turk halk siiri ve muzigindeki protesto gelenegi 1950'lerin sonlannda canlanrrusn. 0 sirada a§lklar beraberlerinde baglamalanm ve yeni siirlerini de getirerek buyuk kentlere gas; ediyorlardi; bu siirler arnk zengin ile fakir arasmdaki basit cansmalar iizerinde durmuyor, "yoz toplumsal dii-

8 Orhan Gencebay'ln sorki sozlerinde sik srk ifade edilen, hatta 1960'lann ortalannda

TUrkiye I~~i Partisi'nce ·Yeter insomn insana kullu~u· diye siyasal slogan haline getirilen goru~ oshndo geleneksel bir goru~tur.

9 Pertev Naili Borctov'm Folklor ve Edebiyat (Istanbul, Adam Yoymlon, 1982, s. 365- 69) odh voprtmdo isoret etti~i gibi, toplumsal konulor oteden beri Turk halk turkulerinde dile getirilen duygulonn bir porccsi ologelmi~tir. 'Mdni' formundo toplumsol normlor oski gu~lendirdiklerinde savunulur; oma osko engel olduklanndo bunlaro korsr direnilmesi hokh gorulGr. Bkz. llhon Ba~goz, Folklor Yanlan, Istanbul, Adam Yoymlon, 1986, s. 232-39.

10 Clifford Geertz, The Interpretation of Cultures, Londro, Hutchinson, 1973, s. 104-08, 218.

zen"i protesto eden daha incelikli temalar iceriyordu. Canlanan protesto gelenegi Gencebay'in arabesk miizigine de yansirmsn, ama 0 bunu sulandinp harmanlayarak kitle tuketimine donuk yeni bir humanizm gelenegi yaratti. Gencebay'm en unlu sarkrlanndan "Bats111 Bu Dunya'lrun bashg; toptan bir reddedisi belirtiyormus gibi gorunse de, gercekte Gencebay bu degisen dunyasindan hosnuttu, istedigi sey yalmzca daha iyi bir yer olmasiydi. Ona gore degisim dislama ya da zor yerine, ozumserne ve sevecenlik yoluyla gerceklesrneliydi, Sarkmm bashg: kapitalist modernlesmenin insanhktan cikanci saldinlanna karsi insanlann duygusal tepkilerini guclendirmeye yonelikti.

Gencebay'in yapitlannm modernlesmeye karst mecazi tepkisi bir butun olarak kansik duygular icermekredir. Modernlesrneyi onaylama ve yadsima, modernlesmeye boyun egme ve karsi cikma noktasinda bir rahatsizhk vardir, Modernlesme bir yandan sundugu olanaklarla bastan S;Ikanci, bir yandan da yol as:tlgl kokunden kopma ve yalruz kalma gercegiyle yabancilasnncrdir. Gencebay'in muziginde, ozellikle de curet, huzun ve umudun bir arada oldugu bir ozlerni uyandiran acih melodik cizgisinde ayru kararsizhk surekli karsmuza cikar.U

Turk kaset sanayiinin buyumesi, yeni muzik teknolojisinin ithal edilmesi ve gelistirilmesi 1970'lerden itibaren ve ozellikle 1980'Ierde arabesk muzigin yayginlasmasina buyuk katkida bulundu. Resmen onaylanrms muzik kategorilerinden hicbirine uymadrgi gerekcesiyle devletin yonetimindeki radyo ve televizyondan drslanmasrna karsm, arabesk 1970'lerin ortalannda arnk her yerde vardi. Gazinolarda duyuluyor, minibus ve taksilerdeki kasetcalarlarda bangir bangir caluuyor, kucuk fabrikalarda, gecekondularda ve meyhanelerde keyifle dinleniyordu. Arabesk sarkrcilann rol aldigi filmlerden caddelerde kaset satan isportacilann tezgahlanna kadar, hernen hemen butun gene! ve ozel alanlan arabesk istila ediyordu. Kente goc edenlerce kullamlan taksi ve minibusler arabeski gecekondulardan kente, kamyon suruculeri de bir kentten otekine tasiyordu. Arabesk muzigin kente gos: ile, sozcuk anlarmnda ulasimla oylesine silo bir bagi vardi ki, 1970'lerde cogu kez "minibus muzigi" ya da "gecekondu muzigi" olarak amhyordu . Asm suslu minibus ve taksiler, gocmenleri kentin cad-

175

11 1971 'den bosloycrok orabesk sorkicrlonn bosrolu oynodl~1 rnuzikol ~Imlere orobesk film od: tokildr. Bunlor diger muzikollerden buy uk olcude forksrzdr. Amo orobesk filmlerde, ozellikle de Genceboy'rn oynodl~1 filmlerde geleneksel de~erler ve genellikle son derece geleneksel, gG~IG ve vorhkh bir kisinin yol a~tl~1 odoletsizli~e direnme gere~i orosindo ger~ek bir gerilim vordrr, Genceboy'rn ~o~u zaman bosvurduqu cozum, 1975 torihli "Botsm Bu Dunyo" filminde oldu~u gibi adoleti kendi elleriyle yerine getirmektir.

176

delerinden gecirerek resmi ve ozel sektOrlerdeki islerine goturuyordu, buralarda ise gocmenlerin muzigi, dilleri, gorenekleri, degerleri ve gorgu kurallan orta ve ust siruf kelltlilerinkiyle r;:atl~lyordu.12

ilk kusak gocmenler kentlerdeki gecekondu yerlesmeleriyle koyleri arasmda serbestce seyahat ediyor, akrabalanrn ziyaret edip memleketten kishk erzak getiriyorlardi, Ama ne kadar yoksul olurlarsa olsunlar, koylerine kesin donu§ yapma gibi bir hayal kurmuyorlardi, Yine de gecekondu bulmak ya da yapmaktan i~ bulmaya kadar gunluk acil ihtiyaclanru karsilamak icin buyuk kentsel mekarun icinde akrabahk, hernserilik ve komsuluk aglan yaranyorlardi. Kendi kisisel kimliklerini ve topluluk kimligi duygusunu bu aglar sayesinde koruyorlardi, Bir gocmenin kimliginin tek ekseni boyle bir agdan olusuyor, "neredensin?" sorusunun cevabma dayamyordu.

En unlu arabesk sarkicilar Istanbul'un dismdan gelrnis kisilerdi. $ohretleri ve populerlikleri geldikleri bolgeyle ve soz konusu bolgeden Istanbul'a yonelik gocun boyutuyla a~agl yukan cakisiyordu. Orhan Gencebay gocmenlerin Anadolu'nun orta ve kuzey kesimlerinden istanbul'a akin ettigi 1960'lann sonlannda sohrere kavustu. Ferdi Tayfur ve Miisliim Gurses guneyden ve dogudan gelme gocmenlerin istanbul'u doldurdugu 1970'lerin sonlannda populerliklerinin doruguna ulasnlar, Ibrahim Tatli~es ve Emrah ise Guneydogu bolgesinden insanlann kitlesel boyutlarda Istanbul'a ayak basngi 1980'lerin yildizlanydr. iyi arabesk sarkrcrlann geldikleri bolgenin ozgun aksarn, ses yapisr, imge ve gelenekleriyle miiziklerine ayn bir hava katmalanna karsm, yoksul ve gucsuzlerin gozunde hepsinin cekiciligi ayruydi. Zamanla bu bolgesellikler istanbul'da yeniden i§lenip Anadolu'ya dagildi, boylece 1980'lerde arabesk muzik Turkiye'deki en yaygin populer rnuzik tam haline geldi.

1970'lerin sonu gitgide artan bir ekonomik <;oku~ ve derin siyasi bunalim donerniydi. Kente gocun sonucunda ortaya cikan kulturel gerilim ve toplumsal celiskiler de one crkrrus, kirdan kente gocun gecici olmadigi anlasrlrrusn. Kentlerin niifus yogunlugunu yuzde 50 arnran, icinde radikal solun militanlaruu banndiran, ustyapisal ve toplumsal taleplerini belediyelerde odaklasnran gecekondulu nufus artik burada kalacagiru gosteriyordu. "Minibus muzigi" ve "gecekondu miizigi" ibarelerinin yerini arabesk terimi aldr, Arabesk yalmz bir muzik tarzuu degil, gocmenlerin yam sira gocmen olmayan kentli yoksullann da oturdugu gecekondulann butun ya§am tarzrrn ve zihniyetini kapsayan bir anlam kazandi. Cok parcah

12 Orhan Gencebov'm repertuanndaki sorkrlonn ve sorki sozlerinin odlon sloganlar seklinde populer kiilture girdi ve oyru zamanda ~Ikarmalara do yaztlmaya boslodi. Bu tur crkorrnolor ve unlu sorkrcrlcnn poz verdigi kartpostal fotograflan go<;menlere ait minibus, kamyon ve taksilerin icine ve drsino konan onemli suslemelerdi.

populer kimlikleri aymp kentli "oteki" konumuna yerlestirerek onlara "kendince bir kose" sagladl.13

1980'lerde yeni siyasi yoneticiler arnk kur yapmaya degecek kadar oy potansiyeli tasiyan gecekondulu kitleleri yonlendirrne ve destegini kazanma hedefi etrafindan donen bilincli bir hegernonya oyunu oynuyorlardi. Ozellikle Anavatan Partisi'nin secim zaferinden sonra yurutulen sagci "populist" politikalar belediye duzeyinde maddi olanaklar, ulusal diizeyde de gerekli ideolojik ogeleri saghyordu. J4.

Ashnda Turgut Ozal 1983'te Anavatan Partisi'ni kurmasindan ve basbakan olmasmdan epey once arabeskin siyasal onemini kavranusn. Adalet Partisi'nin basmda bulunan donernin basbakaru Suleyman Demirel'e sunmak uzere 1979'da yazdigi bir raporda, genel secimlerin anahtannm gecekondulardaki yuzer gezer oylar olduguna isaret etmekteydi (ki bunun dogrulugu daha sonra kamtlandn.If Anavatan Partisi gecekondu insanlanrun kulturunu, ahskanhklanru, hoslandigi ve hoslanmadigi seyleri incelemek uzere "Arabesk Grubu" denen bir arasnrma birimi olusturdu, Daha sonra kendilerine oy verenlere iliskin verilere dayah bir secrnen profili hazirlamasi icin buyuk bir kamuoyu yoklama kurulusunu gorevlendirdi. Ortaya cikan sonuc Anavatan Partisi'ne oy verenlerin genelde muhafazakar oldugunu gostermekteydi. Ama bu secmenlerin en muhafazakar olanlan bile demokratik cogulculuga ve ekonomik liberalizme sempatiyle bakmaktaydi. Hegemonya oyunu sonuc vermisti, arasnrma da daha ilk bastan umdugunu buldu: Oy verenler yeni-muhafazakar ya da yeni-Iiberaldi.to

Turkiye'de 1983 secimleri ilk kez kitlesel duzeyde siyasal tarunrna sahne oldu. Ozalcilar baska seylerin yam sira arabesk miizikten de genis capta yararlandilar. Ashnda Ozal gercekten hoslandigi bu rnuzigi, biitiin Turklerin "a§lk" oldugu temaS1111, kendisinin dort ana siyasal ideolojiyi (asin sag, dinsel sag, merkez sag ve sosyal demokrat) saygiyla karsiladigi ve Anavatan saflannda kucakladigi gorusuml desteklemek uzere kullandi.l? Tipki Gencebay muziginin geleneksel, populer ve yeni degerleri kaynasnrma yoluyla halk siruflannm degisirn taleplerini ifade etmesi gibi, yeni-rnuhafazakarlar

177

13 Bkz. Stuart Hall, "Cultural Studies and Its Theoretical Legacies·, Cultural Studies, L.

Grossberg ve dig. (ed.), New York, Routledge, 1992, s. 278.

14 Bkz. Korkut Boratav, Turkiye'de Sosyal Smdlar ve Boluium, Istanbul, Gercek YaYI-

nevi,1991,s.117-21.

15 Taha Akyol, NANAP ve ldeolo]!", Tercismon, 20-27 Ekim 1988.

16 SIAR'ln 1987 ve 1988'de Anavatan Partisi icln yuruttugu iki orosnrmo.

17 Anavatan Partisi 1983 ve 1987 genel secirnlerinde sirosiylo yuzde 45 ve yuzde 36 ororundo oy oldr, Bu oylann <;ogunlugu gecekondu oylonydi. Ama bir sonraki secirnlerde partinin destegi kullantlan oylann yuzde 20'sine kadar du~tU.

da aym sekilde muhafazakar degerleri yeni piyasa degerleriyle birJe~tirerek ayru yola basvurdular.!« Ama siyasal arenada eski ve yeninin kaynasnnlmasi halk kitleJerinin refaha ulasmasuu saglamarnn bir araci olmaktan cikn ve finans, ahsveris ve ticaret alanlannda beJiren yeni giichi girisimcilerin ve onlann ortaya cikardrg: politikacilann mucadelesinde bir kulvar haJine geldi. Bu ortamda arabesk uropyaci ~agn~lmlanndan bazrlanru yitirdi, gitgide kacak evlere tapu almak ya da "ernek sarf etmeden koseyi donmek" gibi pragmatik endiselerle iliskili bir niteJik kazandi.

Arabeskin gelisirni 1980'ler boyunca halk sirnflannm yeni sagin yenimuhafazakar politikalanna ayak uydurmasiyla daha da karmasik bir hal aldi, Her secimden once kayirmacilik ve gecekondu tapusu dagrurru gecekondu oylaruu ayarnyordu. Arazi vurgunculugu saha kalkryor, bazt eski gecekondu sahipleri artan arazi degerlerinden yararlanarak apartman yaplyor, gecekondu mafyasi da gayrimenkul piyasasinda zenginlesiyordu. KitIe iletisim araclanmn da etkisiyle arabesk tasra kokenli yeni zenginlerin, flnans ve ticaretin yeni iktisadi elitinin yasarn tarziru karaktcrize eden bir anlam da kazandi. Sansasyonel haber pesinde kosan medya arabesk bir zevki sergileyen yeni zenginleri ele aldi; buradaki en goze carpan kahp yeni zenginlerin (Batlh-ala&anga) viski icip (alaturka) lahmacun yemesiydi. Arabesk muzigin dinleyici kitlesi gecekondu ins anI an ve kirsal nufusun buyuk bir bolumunun yam sira 1980'lerin kentli orta ve egemen siruflanrun bir bolurnunu kapsayacak bicimde genislemisti, 1980'lerin ikinci yansinda arabesk butun ulkede dinlenen en yaygin muzik turii haJine gelirken kent cevresindeki yoksulluga ve ezilmeye karsi duyarhk da sonumlendi. Arabesk, Ozal rejimini beJirten bir mecaz olarak kullarnhr oldu.

1970'lerin sonundan itibaren arabesk bir muzik tarzi olarak daha populer hale gelip geliskin teknoloji araciligryla daha genis bir dinleyici kitlesine ulasirken, bir evrirn surecinden gecmis, donusume ugramis ve cesitlenrnisti. Bu degisikliklerin bircogu, hala arabeskin "kral": sayilan Orhan Gencebay'in ortaya koydugu muzik urunlerinde gorulebilir. 1980'lerde arabesk muziginde ask tel11aS111111 egemen bir ozellik olarak kalmasma karsin, daha onceki sarkiiarda gorulen siyasal protesto ve kederIe urnut arasindaki gerilim u~up gitti. Arabeskin reklam, uretim ve video kaset alanlannda karl! yan sanayiler doguran daha ticari bir tarz haline

178

18 Thatcherizm ve Ozolcihk orosmdo onernli benzerlikler vordir. Stuart Hall'un "piyosorun ve rnulkiyete donuk bireycHigin mantlgl He organik bir muhafazakdrhgm mantlgl orosmdokl r;:eli~kili baglantlyt birbirine ilistirrnede" Thatcherizmin izledigi yolo ili~kin ociklomolon sanki Ozolcilor hakktnda yazllml~ gibidir. Bkz. Stuart Hall, "The Toad in the Garden", Marxism and the Interpretation of Culture, Cary Nelson ve Lawrence Grossberg (ed.), Londra, Macmillan, 1988, s. 35-57, aktanlan bolurn 5.53.

gelmesiyle birlikte, isledigi temalar da daha dtinyevi vc somut bir yaplya burundu. Bol bol haber malzemesi saglayan yeni sarkicilar tin kazandi, (Orhan Gencebay ise kendi muzigini besteleyip soylemeye ve uretmeye devam etti.) Son teknoloji ve kayit teknikleri arabeskin ses yapisuu da degi§tirdi, cesitlendirdi; 1980'lerin en yaygin rum "taverna" muzigiydi.l?

Arabesk muzik, devlet televizyonunun yerlesik Turk miizigi kategorilerini, yani Turk sanat muzigi, halk muzigi ve pop rnuzigi buyuk olcude etkiledi. Kendisi yasakh olsa da arabesk melodilerin kahplan, ritmleri ve gosteri bicimleri baska tarzlan etkiledi. 1990'larda ozel televizyon ve radyo kanallannm ortaya crkmasindan once bayramlarda sadece onde gelen sarkrcilann perforrnansma izin veriliyordu.

Arabesk sarkilar, 1980'lerin ortalanndan sonra siyasal kampanyalarda ve futbol maclannda kullarnldi, "yasal" eglence dunyasina tam anlanuyla girdi ve kultur sanayiince ozumsendi. Ote yandan Orhan Gencebay "klasik" konumuna yukseltildi, Ferdi Tayfur arabeskin ikinci buyuk yildrzi olarak kabul gorup yayginhk kazarurken, Muslum Gurses bir kult muzisyenine donustu. Ama arabesk "protest" sarkicilar uretmeye devarn etti; bunlann basinda da muzigini "duygulann muhalefeti" olarak tarurnlayan Ahmet Kaya gelmekteydi. Gurses gibi Kaya'nm da en cok ilgi gordugu kesim cesitli marjinal genclik gruplan, egemen kulturden dislanan "delikanhlar=di. Medya Kaya'run muzigine "devrirnci arabesk" demeye, diger versiyonlardan da "Islamci" ve "rnilliyetci" diye soz etmeye basladi.

1970'lerin arabesk miiziginde ifadesini bulan gocmen kulturunun hayali kolektif kimligi 1990'larlll ortalannda "kosesini" yitirrnis gibi gorunuyor. Arabeskin yaygmlasrnasiyla ve yaygin huzursuzluk ve protesto icinde sirufsal niteligini yitirmesiyle birlikte arabeskin melez niteligi baska tarzlara da siznus bulunuyor, Yeni coskun pop muzigi ve kulturunde arab eskin, MTV'nin ve 1960-70'lerin Turk pop muziginin yeniden kesfedilmesinin buyuk katkisi vardir. Arnk klasik sayilan ii~ arabesk muzikcisi Mia ilgi gormekteyse de dinleyiciler artik tek bir arabesk §arkICll1111 gozu kapah taraftan degildir. Bunun yerine arabeskten popa kadar daha cok tam ve sarkiciyi kucaklama ve tek bir yorumcuya eskisi gibi atesli sanlmama istegi vardir,

Arabesk muzigin seruvenindeki degisim yalrnz hitap ettigi kitlenin genislernesinde degil, arabeske kultursuzluk diyen egemen degerlendirrneye karst arabesk sarkicilann ve arabesk dinleyicilerinin degisen tutumlannda da belirgin bicimde ortaya ctkmaktadrr. Suuf, bolge ve gelir farkhhklann-

179

19 Taverna muzigi arabeskle birlikte geli~ti. Yoklosrk 1983'ten sonra yeni teknoloji ithali yosolonrun kabul edilmesiyle olaganustU bir rag bet goren bu muzigin sahnelenmesi ucuza geliyordu, r;:unku sadece bir synthesizer, bir elektranik davul bir de sorkrCI gerektiriyordu.

180

dan daha cok, egitimdeki farkhhklar arabesk kultur soylernini ve cevresinde yasanan kimlik cansmalaruu belirlemeye hatta gereginden fazla belirlemeye devam etmektedir. Bundan on yil kadar once arabesk sarkrcilan duygularuu ifade ederken adeta kendilerini savunurlardi; simdi kendilerine daha cok guveniyorlar ve taraftarlan da arabeskci olmayan benzerlerine karst ofkelerini daha acik gosteriyorlar. Bu meydan okuma 1980'lerin sonlannda iyice dile getirilmisti; baslangicta karikaturculerin yaratngi ve arabesk tutkunlanm kaba, cinsiyetci ve egitirn gormemis kimseler olarak nitelendirip karalayan "maganda" ve "zonta" terimleri giinliik konusma diline girdi. Egemen kent kiilturtmtin kiyisinda kalan gender de, kendini begenrnis, "kisir" aydmlar icin igneleyici bir takma ad olarak "entel" terimini uydurarak karsihk verdilcr.s? Enteller Istanbul'un yerlileri, Anadolu gocmenlerinin antitezi olarak tanunlamyordu.21

Ferdi Tayfur kendisiyle yapilan roportajlarda sik sik kendi hayatinda karsrlasngi zor kosullara, babasuun olumune ve ailesine destek olmak icin okumaktan vazgecrnesine deginiyor ve kendisiyle fakirleri asagilayan, ama gercekte daha saygm olmayan okumus zenginleri karsilasnnyordu. Aym aCI tepki arabesk sarkicilann kendi cahsmalanrun arabesk olarak nitelendirilmesine karsi cikmalannda da yansimaktadir. Ornegin, muziginin Araplarla hicbir ilgisinin olrnadiginda israr eden Orhan Gencebay, kendi yapitlanndan Turk muziginin resmi ve tek boyutlu yorumlanrun tersine "serbest Tiirk mtizigi" olarak soz ediyordu. Muziginin gocmen yasannsirun bir urunu olmanm otesinde bir anlam tasrdiguu, koylu ya da kentli olsun butun Turklere ayru olcude hitap edebilecek karma bir miizik tarzi yaratmakta oldugunu savunuyordu.

Dolayisiyla arabesk sarkicilar cahsmalanndan ve halk arasinda kabul gorrnelerinden gurur duymakla birlikte, "arabesk" etiketini hie; de coskuyla benimsememislerdir. Bu, Anadolu kokenlerini belirtmekte hie; duraksamayan sonraki miizisyen ve gocrnen kusaklan icin gecerli degildir, Halk muzigi ve arabesk sarkicisi Ibrahim Tathses'in 1980'lerde bu anlamda daha cesur bir tavir sergiledigi soylenebilir, Guneydogu'ya ozgu guzel sesi ve Kiirtce sarkilanyla unlu Tathses, Turgut Ozal'a sempati beslemenin yam sira ona gizli destek vermesiyle tarurnyordu; merhum cumhurbaskaru da buna karsihk gostermekten geri durmanusu. Tathses'in kabadaYlhgl ve erkeksiligi vurgulamasi cokca elestirilrnesine, sonunda da kaba

20 Genceboy "entel"lerin toplumsol olgulor (soz konusu durumdo orobesk) uzerins tam bir coholetle ve soyqrdon butunuyle yoksun bir tcvirlo konusmolon yo do yozmolon bokrrmndon enrelektuellerden forkh olduklonrn sovlemektedir.

21 Ortokoy'de 1990'lonn boslcnndo morjinol gen~ler ile burodo bir bohem topluluqu yorotrms olon universite ogrencileri orcsmdo kavgalar cikmisn.

bir "maganda" olarak damgalanmasma yol acn. Arna 0 hie; sikmnya dusmeksizin maganda tipini oynamaya, hem kendisiyle hem de onu elestirenlerie dalga gecmeye basladi.

Arabeskin olusumunda ve rag bet gormesinde cinsiyetin tam olarak nasil bir rol oynadigr karmasik bir sorundur. Arabesk sarkilannda acrlanrun bir gun sona erecegini anlatan Orhan Gencebay erkeksi imajma bagli kalnusn. 1970'lerin bunahrmnda iin kazanan Ferdi Tayfur daha da kasvetli sarkilannda, erkekligin sert olmakla tammlandrgi bir toplumda erkegin de agladigun gostermisti. Bir dizi kadin arabesk sarkicnun cok tutulmasma ve yapilan muzigin genelde kadmlar arasinda kabul gormesine karsm, arabesk siki sikrya erkek kulturune bagh kalnus bir tarzdir. Biyikla, erkek dostluguyla, raki ve sigara icme ahskanhklanyla guclu bir iliskisi vardir.

Ama bu erkeksi etosun suurlanrun da bularuk oldugu soylenebilir. Kabadayihk, bir tur kendine karsi kusku duygusunu, insanlan toplumda saldmya acik bir konuma iten baskin "oteki'tnin gozunde degeri dusen bir kisiligi gizlemekredir.P Dolayisiyla boynu egik bir kisiligin duygusal hali bu erkekleri diger dislannuslarla yan yana getirmekte, bir bakima cinsiyet snurlanrun asildiguu ve kimliklerin ie; iceligini kabul etmektedir. Bulent Ersoy dahil transseksiiel arabesk sarkicilann sayisi ve populerligi, cinsiyetler arasi geleneksel suurlann bulamklasmasuu arnnr. Aynca, arabeskle ilgili egemen soylern "pasif", "ezik" ve "feryat eden" gibi cinsiyet cagnsimh sifatlarla doludur; bu da arabesk ktilturunun duygusalhgmdaki kararsizhga isaret eder.

Arabesk ve Ulusal Ktilttirel Kimlik Tartismasr

Bircok yazar 1970'lerill sonlanndan bu yana Tiirkiye'de arabesk kultiiriin anlanum tarnsmaktadir. Aglr basan degerlendirme "azgelismis bir iilke" olrnasi nedeniyle Tiirkiye'nin modernlesrne yonunde "carpik" bir yol izledigi, arabesk muzigin de "asagi" bir tarz olarak bu carpikhgm bir yansunasi oldugudur. Arabesk muzik, miizik piyasasirun gelismesiyle ayni anda bicimlendigi icin, yan koylu kitlelerin bir eglencesi olarak nitelendirihni~ti.23 Muzik Ansiklopedisi'nde arabesk "yabancilasmarun miizigi" di-

181

22 Bu degi~im girdabl lclndeki erkek kimligi sorunu kormosiknr. Kirscl kokenli go~men erkekler ocrsmdon, aile rolleri hlyercrstsi kentte bozulmustu, ortrk hem issizllkle, hem de cohsnklon icln toplum icinde oldukco serbest hareket edebilen esleri ve kizlonyla ugro~mak zorundoydr. Her voston kodmm ise celiskili tolepleri doho iyi dengeledigi, doha kolay uyum sogladlgl ve epeyce OCI ve srkrnn cekerek de olsa kendi bcsino davronmo duygusu kozondrq: soylenebilir. Kodmlor kendi mahallelerinde kentsel oltyopmm ve sosyal hizmetlerin geli~tirilmesi, oyrn zamanda do hapisteki yo do koyrp cocuklcnmn hoklcn icin cohsmclordc buyuk bir gu~ haline geldiler.

23 Arobeskin "zevkslzliql ve geriligi"ne iliskin egemen sovlemin bicirnlendiq! 1970'le-

182

ye tammlamr; kirdan kente gocenler geleneksel degerlerini geride birakamamislar, kent ortanuna uyum saglayamanuslar, dolayrsivla bir nefret beslemeye baslarmslardr. Ansiklopedi maddesine gore arabeskin muzik degeri yoktu, insanlara act ve bunahmlanru "haykirrna" yolu saglryordu.s+ ~abesk hakkmdaki bu gorusler arasnrrnalann "butunlesme perspektifi" icinde suurlanrnasina yol acti. Arastirma gunderninde arabeskin muzik olarak ozellikleri ve kent kiiltiiriiniin cevresinde gelisen yeni yasam bicimleriyle oznellikler yer alrnadi.tf

Cesitli kulturel ve siyasal inanclara bagh btirokratlar, aydmlar ve sanatcilar, dayandiklan nedenler farkh da olsa arabeskin kaba, bayagr ve yoz bir tarz oldugu gorusunu paylasagelmisrir. Genel olarak burokratlar, ozel olarak da devlet denetimindeki radyo ve televizyonda cahsan yapimcilar, Turk ".sanat" muzigi, Turk halk muzigi, Turk hafif (pop) rmizigi ya da coksesli (Banli) muzigin resmen belirlenmis kategorilerine uymayan her turlu Tiirk muzigini arabesk sayrnakta, dolayrsiyla radikal ve soleu sarki sozleriyle birlikte sansure tabi tutmaktaydi. Sol egilimli dusunurler de arabeski kaderci bir bakis acismr gelistiren, yanhs ve kolayca yonlendirilebilecek bir bilinc veren ve toplumsal protesto unsurundan butunuyle yoksun ~e1eneksel (yani kendilerince geri) bir tarz olarak gordukleri icin, kendilerini arabesk etiketinden uzak tutmaya cahsiyorlardi, Onlara gore arabesk "kitlelerin afyonu'tndan baska bir ~ey degildi, Turk klasik ve halk muzigi sanatcilan bile "saf" gelenekleri Arap ve Ban etkileriyle kirlettigi gerekcesiyle arabeski kinamaktaydr.

rin sonunda, Engin Ergonulta~ arabeskin lumpen proletoryonm bir protesto ifadesi olduqu goru~unde rsror etmekteydi; bkz. Engin Ergonulta~, "Orhan Gencebay'dan Ferdi Tayfur'a Minibus Muzigi·, Sanat Emegi, no: 15 (3), MaYls 1979, s. 5-22. Murat Beige arabeskin kar~a~'k ve karma bir tarz alduguna lsoret eden ilk ki~iydi (Murat Beige, "Arabesk'in Oykusu", Tarihten GiJncellige, Istanbul, Alan Yoymcihk, 1982, s. 399-4 15.)

24 Goe;: sorunu ve gecekondu yosorru hem ticari hem de sanat filmlerinin konusuydu.

Alternatif karikati.ir gelenegi bu kanunun ie;:yuzunu kavramakta en onemll alan oldu. Latife T ekin de romanlannda gecekondu yoscrrum isledi.

25 Egemen sovlerndekl "yabancda~ma" terimi pek de ince elenip srk dokunulmadan "yozlosrno" yo da "toplurnsol bunolrm'Tq esonlomh olarak kullorulmcktoydi, Aynca torunrms sosyologlar Mubeccel Krroy, Tonsi Senyoprh ve Kemal Kcrtol'm goe;:men tovrrlonno ili~kin deneysel bulgulan "kcderci ve geleneke;:i toviricnn surekli olrnodigl."nl gostermekteydi. Kirov daha bcsko analitik ara~tlrmalann gerekli oldugunu one surmekteydi. Bkz. Mubeccel Krrov, Toplumbilim Yazilan, Ankara, GOIIBF Yoymlon, 1982, s. 172-74. Buna korsil.k Erzurum'daki gecekondulan inceleyen sosyolog Orhan Turkdogan, "voksulluqun kulturu' yoklosrrmru benimsemekte ve gecekondu altkultGru lcinde gec;:imini sag lama mucodeleslni tornomlovrcr bir ie;:e kapanma felsefesi uzerlnds durmoktoydr. Bkz. Orhan Turkdoqon, Yoksulluk KiJltiJriJ, Erzurum, Ataturk Universitesi Bosimevi, 1974, s. 174.

Ger'tekten de arabeskin olumsuz 'tagn~1111Ian zamanla artn. Onceleri "arabesk" yaftasi muzigin bir taklit oldugu anlanuna geliyordu; "bizim" kulturumuze ait degildi, cunku Arap kokenliydi ve Arap kokenli her ~ey Banhlasmis bir ulkede bir kenara anlmahydi. 1980'den sonra arabesk, Anavatan Partisi'nin yeni liberal cahsmalanyla bagh olarak olumsuz bir siyasi cagnsun da kazandi, 1980'lerin ortalanna dogru etkin bir yazar grubu Turk toplum yasammda yozlasrrus sayilan hernen her seyi nitelendirme de arabesk terimini kullanrnaya basladi: Arabesk demokrasi, arabesk ekonorni, arabesk insanlar, arabesk zevkler, arabesk duygular, arabesk dusunme ve ya~all1a tarzlan. Sanki arabesk terimi, uzun sureden beri azgelismis bir devIet olarak tasidig; imajla bogusan bir toplumda Turk kimligi sorununa sonunda bir ad saglamisn. Hatta arabesk Turkiye'nin karsihk gormeyen "Ban" sevgisi icin bir mecaz islevini de gormekteydi. Arabesk terirninin genis anlamda kullanmu ideal geleneksel (Dogulu) ve modern (Banh) kahplara, iliskilere, ahskanhklara ve degerlere uymayan, bunun yerine butunuyle beklenmedik, garip ve utanc verici bir toplumsal gercekligi nitelendirmekteydi. Her bakimdan geri ve vizyonuyla kaderci olarak goruldugu icin, arabesk toplumun kurtulusu icin anlmasi gereken her seyi belirten bir simge haline geldi.

Arabesk muzik ve kultur uzerine tarnsmanm boylesine firnnalar koparmaS111111 nedeni, modernlesen Turkiye'nin serasinda gelisen ilk kitlesel halk kulturu sekillenmesi olusuydu, Turk kulturel kimligi konusunda kabul goren kavramlan kendiliginden elestirmis ve sorgulanusn, Tartisma- 11111 muzik etrafinda odaklanrnasi hie de tesadufi degildi. Ashnda muzik uzerine tartismalann gecrnisi 1826'da Yeniceri Ocagi'nm kaldinlmasiyla birlikte askeri muzik orgtitii Mehterhane'nin kapatilmasma kadar gider. Bu gelisme Osmanh yonetiminin acikca Ban rnuzigi lehinde bir tavir almaSIl1111 sonucuydu. Cumhuriyet yonetiminin 1920'lerde giristigi reformlar da geleneksel muzik ortamnu etkiledi. Laiklestirme sureci icinde 1925 'te tekkelerin kapatilmasryla, Osmanh saraynun yamnda geleneksel muzik uretiminin yaprldigi ikinci hayati alan da bertaraf edilmis oldu. Bir yil sonra Turk muzigi egitimi yasaklandi. Devletin Ban kultur modeline dayah bir ulusal kimligi yapilandirma cabalan cercevesinde 1934-35 yillannda on bes ay boyunca ozel radyoda her turlu Turk muzigi yasaklandi.

Turkiye Cumhuriyeti'nin resmi kultur politikalan ozellikle kurulusunun ilk yillannda Ban klasik muzigine ve (populizm vizyonu yuzunden) Turk halk muzigine oncelik vermekle birlikte, bu muzigin "Banhlasrrus" ve "modernlestirilmis" bir versiyonunu da destekledi. Bu tur girisimlcrin ardinda, uygarhk ile kultiir arasinda kesin bir aynm yapan 1920'lerin milliyetci dusunuru Ziya Gokalp'in etkisi yatmaktaydi. Gokalp'e gore yeni

183

184

uy~a~hk evrenseldi ve Ban bilirni, teknolojisi ve dusunsel gelisiminde itadeSl111 bulrnaktaydi. Buna karsihk kultur her topluma ozgu olan bir seydi ve halkin ruh hali, degerleri ve ozlemleriyle ifade edilmekteydi, Gokalp'e bakihrsa Osmanh klasik muzigi eski uygarhgin alaru icinde kalmaktaydi, dahasi, Arap havalan kanlrrus Bizans kokenliydi; bu nedenle yeni Turk ~Iusal kimligini temsil edcmezdi. Oysa Anadolu folkloru ve halk rnuzigi I~lamla~ma oncesindeki Turk kultiirunun urunleriydi, dolayisryla cevresinde bir Turk ulusal kimligi olusturulabilecek sanatsal tarzlardi. 0 halde uzerinde bu yeni kimligin yukselecegi ternel, Ban uygarhgi ile Tiirk folklorunun bir sentezi olrnahydi,

1930'larda devlet, 0 sirada ozel olan radyoya karsi, "egitim, kultur ve propaganda" radyosu kampanyasma giristi, Ozel radyoda cahsan yapimcilar sadece eglence ve ticareti dusiinerek "zevksiz ve kaderci" Turk sanat muzigini, yani alaturka muzigi yayinlamakla suclandilar.te Devlet 1936'da ozel radyo istasyonlanru kendi denetimi alnna aldi ve kendi tercih ettikleri ulusal kultiiru dayatma cabasinda olan burokrat ve bilimadamlanrun gelistirdigi kulturel projelerin iiriinlerini yaymlamaya basladi. Sonuc olarak, alaturka-alafranga geriliminin uzun bir tarihi vardir ve bir Turk ulusal kim~igi yaratmak icin suregelen tarnsmamn odaginda yer alrmstir; geleneksel lie modern arasindaki gerilim de bu kimlige kolayca yedirilmistir.

Turk devletinin kultur politikalan arabeski sansiir eder ve yayilrnasini engellerken Turk klasik muzigi, halk muzigi ve Bat! muzigini desteklemekle, aslinda arabesk muzigin gelismesine ve toplumsal onern kazanmaSll1~ ka.:~da bulundu. Devletin bu tuturnu Cumhuriyet'in kurulusundan ben rnuzik ve kulturun ulke duzeyindeki ideolojik ve siyasal mucadelenin merkezinde yer almasina yol acn. Boylece, aydmlar arasmdaki, devlet ile halk arasindaki ve okumuslar ile okumarmslar arasindaki miicade!eye zemin hazirladi.

1980'leri~ sonlannda Turgut Ozal'in etkisiyle, radyo ve televizyonda arabes~ muzik s:ah~1~na.Sl11a izin venne konusu ilk kez tarnsmaya acildi. Devletin arabeske 1I1~kll1 tutumundaki bu yurnusama, 1988'deki Ikinci Ulusal Muzik Kongresi'nin gundemine arabesk muzigin de ahnmasiyla sonuclandi. Kultur Bakanhgi 1989'da bir arabesk bestecisine acih olmayan bir arabesk sarki ismarlama girisiminde bulundu. Oldukca naif bir yaklasimla bu sarkuun gelecekteki iiriinler icin bir model olarak kullarulabilecegi ve arabeski icinde bulundugu gene! bayagihk ve zevksizlikten kurtaracagi umuluyordu. Cabalar hicbir sonuc vermedi.

26 Bkz. Uygur Koccbosoqlu, $irket Telsizinden Devlet Radyosuna, Ankara, SBF Yovrnlen, 1980, s. 77-81.

1990'larda "satan her ~ey yaymlarur" dusturuyla hareket eden yeni ozel te!evizyon istasyonlan arabesk muzik yaymlamaya basladilar. Yeni liberal ortam ve ozel sektorun yeni kitle iletisim araclanna el atmasi, arabeskin yeniden degerlendirilmesi icin verimli bir zemin sagladi, Bu degerlendirme Turkiyc'nin modernlesrne yonunde buyuk bir mesafe almakla kalmadiguu, ashnda bu hedefe ulasrrus oldugunu one suren Ozalci rejimin hayali soylerniyle uyum icindeydi. Buna gore Tiirkiye kendine ozgu bir tarzda dosdogru modernlige varan bir sicrama yaprrusn. Ozalci cizgiye gore, eger insanlar arabesk muzigi satm almak istiyorsa bunda "bir sorun yok"tu; cunku donem ozgur secim donerniydi 'Ie kent kulturunun daha cogulcu ve daha renkli hale ge!mesi gocrnenler sayesindeydi.

Gecmis yillarda, Kemalist otoriter yonetim alnnda (sirndi bazilan buna "Birinci Cumhuriyet" diyor) arabesk basnnlnus, Dogu geleneklerine dogru endise verici bir savrulma ve Ban ile karsilasnnlamayacak bir sey olarak gorulmustur. "ikinci Cumhuriyet" diye adlandinlan rejimde ise Dogu'dan artik korkmayan ve kulturel safhk takmtisi olmayan daha guvenli ve daha pragrnatik bir tavir soz konusudur. Ama bu yeni pragmatizm kamusal sorumluluk ve sosyal adalet normlanyla ilgilenmeyen piyasa guclerine endekslidir. Dahasi, farkli zevk ve kimlikleri ortaya cikaran asimetrik guc iliskilerini gizleyerek bu normlara dokunmamakta, kolay ve yuzeysel bir cogulculugu kurumlasnrmaktadir.

1990'lann ortalannda Turkiye'de arabesk tartismasi kulturel titresimini yitirrnistir. Ulusal ve siyasal gundemin odaginda arnk Islami egilimli Refah Partisi'nin yukselisi, Islami koktendincilik tehdidi, Kurt sorunuyla iliskisi cercevesinde etnik kimlik sorunu ve gittikce guclenen bir populer rrkci milliyetcilik yer almaktadir, Arabesk yukandan dayanlan "modernlestirrneci" denetime direnen alt siruflar arasinda dogrnus radikal bir populer guc olarak ta~lrugl cekiciligi daha 1980'lerin ortalannda yitirmisti, Simdi "alt rnodernizm" icinde etkili bir unsur olmaktan S:lkl11l§ ve oylesine yayilrrusnr ki arnk "suuf asin bir zevk" sayilmaktadir.t?

Arabesk muzigin ve kulrurun notrlestirilmesi ve yikici yonlerinin marjinallesmesine karsin, icinde filiz verdigi yoksulluk ortadan kaldmlmis degildir. Kent varoslannda ve egemen kulturun uclannda direnis surmektedir; bunun daha kitlesel tezahurlerini gelecekte gorecegiz. Eski derme canna gecekondulann yerindc egreti apartman komplekslcri yiikscJiyor ve kent hizmetlerinden hernen tamamen yoksun, adcta ycni bir sehir gibi mahalle-

185

27 Alt modernizme iliskin daha kopsomh bir degerlendirme icin bkz. Scott Lash ve Jonathan Friedman (ed.), Modernity and Identity, Oxford, Blackwell, 1992, s. 1·30, 6zellikle s. 2·3. 1990'lann arabeskinin 'smlflarustU bir zevk" olarok nitelendirilmesi lcin bkz. Can Kozonoqlu, Clldl, lmaj Devri, Istanbul, lletisim Yoyrnlon, 1992.

1116

ler geli§iyor.28 Son yillarda varoslar ile ust-orta srruflann oturdugu yeni siteier, kent merkezindeki yeni ticaret merkezleri, ahsveris merkezleri, bes yildizh oteller ve finans merkezleri arasindaki ucurum genisliyor. Egitimli ve yuksek geiirli oldugu dusunulen musteriler icin insa edilen yeni kent mekanlannm promosyonunda bu mekanlann kentin fiziki ve "kulturel" kirliliginden korunmus, kolay ve steril bir yasam bicimi sundugu belirtiliyor. Istanbul metropoliten alarnnda farkh siruf ve gruplar icin farkh yasama, cahsma ve tuketim mekanlannm ortaya crkmasi, Turkiye'yi en azindan iki esit olmayan topluma belen bir toplumsal catlamayi ifade ediyor.

Islami egilimli Refah Partisi'yle ilgili mevcut siyasal tarnsmalann "yasam tarzi" terimi etrafinda donmesi hie de bir rastlann degildir. Bu cansmadaki iki egemen taraf, tabandaki desteklerini epey farkh yasam tarzlanna sahip gruplardan almaktadir. Refah Partisi'nin buyumesini saglayan etken, populist "temiz ve adil duzen" slogaruyla eski ve yeni gecekondu insanlannm ve yoksullasrms kirsal secmenlerin genis destegini kazanrrus 01- rnasidir; ayru zamanda kendi burjuvazisi ve kendi aydmlanru da yaratmaktadir, Onlann karsismda ise radikal burjuvazi, devlet burokratlan, ordu, kentli orta suuflar, Kemalist aydinlar, "Ikinci Cumhuriyerciler" ile bazi radikal aydinlardan olusan bir grup yer almaktadir. Baska konularda uyu§mayacak bu irtifakm hemen hemen tek ortak zemini laiklik ve Banhyrnodern yasarn tarzidir,

Turkiyc'de smif suurlanrun bolge, etnik koken, yasam tarzi ve cinsiyet uzerine kurulu celisik ve melez kulturel yapilarla gittikce kesitlesmesi nedeniyle, siruf yapls111111 siyasal kulture "hakkiyla" denk dusmedigi aciknr. Arabesk kulturu ornegindeki gibi, halk simflannm kulturune, giiya kendi taraflannda olan aydinlar "yabancilasrms" ya da "geri" diye karst cikabilirler. Gericilik ve irkcihk, Sivas katliarrunda oldugu gibi ve Kurt sorununa karst halkin milliyet~iligindeki arnsta gOrlildugu gibi, yonetilenler arasmda ragber gorebilir. Toplumsal cansrnalann 1980'lerden itibaren kultur dilinde ifade edilmesinin sebebi resmi, kamusal siyasi ortarrun cok kisith olmasi degildir; bizzat kulturun politizasyonu, daha basindan itibaren Turk modernlesmesi projesi ve surecinin bashca unsurlanndan biri 01- mustur. Bu anlamda, arabesk ktilturun bicimlenrnesi ve degerlendirilmesindeki celiski Turk toplumunda da devam eder: Milliyetci ve ataerkil

28 Ferdi Tayfur'un 1994'te okudu~u "Fadime'nin Turkusu" sorkismm ilk kez koy ya~an. trsmo donuk bir nostaljiyi ccikcc yanslttl~1 soylenebillr. Tayfur bu ~arkl konusunda kendisiyle yoprlcn roportojdo kolobohk, kirli, cirkln kentten ve su sikmnsmdon yo. kmmakta ve bu durumu kendisinin temiz, dostane ve en modern teknoloji ile hizmetlere sahip koy hayaliyle kar~da~tlrmaktaydl. Bkz. Cem Sancar, "Hodi Gelin Koyumu. ze Geri Donelim", AkWe/, no: 159, 1994, s. 68.71.

olan farkh olanla birlikte yasayamaz; bunun yarunda derin, henuz farkina vanlmanus bir degisim istegi ve melezlesme yoluyla farkli olarn kabul etme istegi vardir. Bu ikisi arasmda ise bir celiski yasanmaktadir.

Sonuc olarak, simdiye kadar tarnsnklanrmz temelinde, Tiirkiye'nin modernlesmek icin tuttugu yolu yeniden gozden gecirmeye olanak veren birkac soru ortaya anlabilir, Acaba arabeskin kendini ifade bicimi, Turkiye'nin modernlesirken izledigi rotarnn bir mecazi olarak dusunulebilir mi? Almanya'daki Turk iscilerinin kulturu, farkh sosyal baglamlar yiizunden degisik ronda da olsa, arabeske benzer bir duygu yapisuu iceriyor mu? Bu iki soru Stuart Hall'un sordugu soruyla birlestirilebilir: "Seyahat ettiginizde ayru kalan nedir?"29

Insanlar Osmanh Imparatorlugu'ndan Cumhuriyet'e, koyden kente, ya da Turkiye'den Almanya'ya, kapitalist modernlesme yolunda fiziki ve simgesel olarak seyahat ederken ayru kalan nedir?

Peki, 1960-1970'lerde sol kanat kulturel ve siyasal akimlann hayallerinde ve planlannda ifade edilen onurlu bir yasam icin demokratik halk taleplerine ne oldu? Bu modern talepte ozlii ve kahci bir sey var idiyse, bu ne zaman ve nasil geri gelecek? Hangi yeni oznellikleri, dilleri, sesleri ve karst siyasetteki kamusal alanlan dile getirecek? Aydmlar ve biirokratlar bu yeni sarsici popiiler sesi hangi yeni tavir ve soylernle karsrlayacaklar?

1117

']9 Bkz. James Clifford, "Travelling Cultures", Cultural Studies, L. Grossberg ve di~. (ed.), New York, Routledge, 1992, s. 112·16; Stuart Hall, "Notes on Deconstructing the Popular".

You might also like