You are on page 1of 4

Kırmızı Başlıklı Kız

Şehirlerden birinde sevimli mi sevimli bir küçük kız çocuğu yaşarmış. Tatlı dili, güler
yüzü ile herkesi kendine hayran bırakırmış. Annesi, babası ve tek başına yaşayan
biricik anneannesi onu çok severlermiş. Anneannesi bu küçük kıza sürekli hediyeler
verirmiş.
Bir gün torununa öyle güzel bir başlıklı pelerin vermiş ki gören tüm çocuklar hayran
kalırmış. Bu kıpkırmızı, pırıl pırıl parlayan harika bir kumaşa sahip başlık imiş. O
kadar çok dikkat çekiyormuş ki küçük kıza herkes kırmızı başlıklı kız diye
seslenmeye başlamış bile.
Anneannesini çok seven kırmızı başlıklı kız ona sürekli annesinin yaptığı
yemeklerden götürürmüş. Anneannesi bir ormanın derinliklerinde yaşarmış. Bu
sayede gezmeyi çok seven kırmızı başlıklı kıza da fırsat doğarmış. Yolda bulduğu
çiçekleri toplayarak, şarkılar söyleyerek anneannesinin yanına gitmeyi pek
severmiş. Yine günlerden bir gün annesi kırmızı başlıklı kıza seslenmiş.
Gel bakalım güzel kızım, anneannene yeni hazırladığım çorbadan götür. Kadıncağız
çok hasta, ona iyi gelecektir. Ancak çiçeklere dalıp da yolunu kaybetme sakın.
Sadece ana yoldan git anlaştık mı benim güzel kızım.
Diye konuşmuş. Annesinin tüm sözlerini onaylayarak başını sallayan kırmızı başlıklı
kız, hemen başlığını takmış kafasına, sepetini de eline alarak koyulmuş yola. Yolda
bir o yana bir bu yana rengarenk çiçekler toplayarak gidiyormuş. Dayanamamış
kaptırmış kendini çiçeklere.
Kötü Kalpli Kurt
Şarkıların sesini duyan kurt hemencecik sevimli kızın yanına gelmiş. Kırmızı başlıklı
kız oyalanmış oyalanmasına ama başına geleceklerden habersizmiş. Kötü kalpli
kurt usulca kırmızı başlıklı kızın yanına sokulmuş.
Merhaba, kırmızı başlıklı kız.
Demiş. Bir anda yalnız olmadığını fark edip ürken kırmızı başlıklı kız:
Merhaba, kurt kardeş

Diyerek gülümsemiş. Bu gülümseme karşısında biraz olsun şaşıran kurt yine de


kötü düşüncelerini içinden atamamış. Ve ona:
Nereye gidiyorsun böyle neşeli neşeli
Demiş. Kırımızı başlıklı kız ise tüm samimiyetiyle:
Büyük anneme gidiyorum, ona yemek götürmem lazım, çok hasta. Ben de
düşündüm ki biraz çiçek toplayıp ona götürürsem belki biraz mutlu olur.
Diye cevap vermiş. Kurt ise:
Nerede oturuyor büyük annen?
Diye bir soru yöneltmiş.
Biraz ileride fındık ağaçları var ya tam onun dibinde.
Demiş, içinde hiç kötülük barındırmadan. Ancak kötü kalpli kurt bu kıza hiç de iyi
niyet beslemiyormuş. İçinden ‘Demek bir de büyük annesi var. Önce büyük
annesini arkasından da bu küçük kızı yerim. Benim için güzel bir ziyafet olacak’ diye
geçirmiş.
Kırmızı başlıklı kıza ise:
Peki, o zaman sana güzel bir sır vereyim. Şu ileride çok güzel çiçekler var. Oradan
bir demet toplarsan büyük annen çok daha sevinecektir.
Kurda inanan kırmızı başlıklı kız ise hemen o yana yöneldi. Ve ormanın
derinliklerine daldı.

Bu fırsattan istifade kurt hemen büyük annenin evine gitti.


Zavallı Büyük Anne
Büyük annenin evine gelen kurt kapıyı çaldı. Ancak büyük anne kalkamadığı için
hasta yatağından seslendi:
Kim o?
Kurt sesini incelterek:
Büyük anne, benim kırmızı başlıklı kız. Sana çorba getirdim.
Zavallı büyük annenin olacaklardan habersiz yüzü güldü.
Hoş geldin, güzel torunum. Ben de seni çok özlemiştim. Mandala bastır ve kapıyı
aç.
Kurt hızlı bir hamleyle kapıyı açtı ve yatağında hasta yatan zavallı büyük anneyi
yuttu. Sıra ikinci yemeğindeydi. Hemen yatağa yatıp büyük annenin elbisesini giydi
ve eşarbını kafasına geçirdi. Yatağın perdesini de çekti.
Kırmızı başlıklı kız bir sürü çiçek topladı. Sepetinde ve elinde yer kalmayınca saatin
farkına vardı. Hemen büyük annesinin yanına gitmeliydi. Büyük annenin evinin
kapısına gelince kapıyı açık buldu. Ancak büyük annesi yalnızdı bu kapı neden
açıktı, yanına kim gelmişti. Küçük kız bir an ürperdi. Yine de gülümsemesini
bozmadan yatağın yanına geldi ve perdeyi açtı. Ancak büyük annesi biraz tuhaftı
eşarbıyla yüzünün çoğunu kapatmıştı.
Aaa, büyük anne kulakların ne kadar büyük.
Seni daha iyi duyabilmek için.
Aaa, büyük anne gözlerin ne kadar büyük.
Seni daha iyi görebileyim diye.
Aaa, büyük anne ellerin ne kadar büyük.
Sana daha iyi sarılabilmek için.
Aaa, büyük anne ağzın ne kadar büyük.
Seni daha iyi ısırabilmek için.
Dedikten sonra kurt, kırmızı başlıklı kızı bir hamlede yutuvermiş. Karnını iyice
doyuran kurt uzun bir uykuya dalmış. Ancak öyle bir horlamış ki yoldan geçen avcı
sesleri duymuş. Ve yaşlı kadının bir şeye ihtiyacı var mı diye bir bakayım demiş.
İçeri giren avcı büyük annenin yatağında kurdu görmüş ve çok şaşırmış. Anlamış
tabi büyük anneyi yediğini bir hamlede kurdun karnını açıvermiş. İçinden büyük
anne ve kırmızı başlıklı kızı çekip çıkarmış. Karnı kesilen kurt oracıkta ölmüş. Avcı
da hemen postunu alarak evinin yolunu tutmuş.
Bu olay kırmızı başlıklı kızın aklını başına getirmiş. Demek ki anne sözü dinlemek
çok önemliymiş. Annelerin sözünden çıkarsak başımıza kötü şeyler gelebilirmiş.
Bunları düşünerek evinin yolunu tutan kırmızı başlıklı kız hızlıca annesinin yanına
varmış. Ve ona kocaman sarılmış. Bir daha annesinin sözünden çıkmayacağına dair
annesine söz vermiş.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar kırmızı başlıklı kız büyük annesinin
evine doğru yola koyulmuş. Ve yine bir kurt görmüş. bu sefer sözünde duran küçük
kız hiç yolundan sapmadan hızlıca büyük annesinin evine gitmiş. Büyük annesiyle
kırmızı başlıklı kız konuşurken birden kapı çalmış.
Büyük anne, sana yemek getirdim.
Diye kurt sesleniyormuş. Ne yapmalı diye düşünen kırmızı başlıklı kız ve büyük
annesi hiç ses çıkarmamışlar. Ancak kurt gitmeye niyetli değilmiş. Kırmızı başlıklı
kızın evden çıkmasını beklemiş. Büyük anne kırmızı başlıklı kızın getirdiği et
yemeğini camdan dışarı koymuş. Etin kokusunu duyan kurt çatıdan öyle bir
kafasını sarkıtmış ki kafası üstüne yere çakılmış. Bu sefer kötü kalpli kurda hiç
üzülmeyen kırmızı başlıklı kız hızlıca evine gitmiş. O gün annesine öyle çok sarılmış
ki bir daha annemin sözünden hiç çıkmayacağım diye içinden geçirmiş.

You might also like