You are on page 1of 4

DİYABET, YOKSULLUK

İLE BAĞLANTILI DEĞİL


Mİ?
 PROF.DR.MUSTAFA KAYMAKÇI

  29 November, 2021, Monday 08:45

27 Kasım 2021 günlü gazetelerde; Türkiye Endokrinoloji ve


Metabolizma Derneği (TEMD), Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), Türk
Nefroloji Derneği (TND) ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek
Hastalıkları Derneği (THBHD) tarafından hazırlanan raporun
sonuçlarının basın toplantısıyla açıklandığı haberi vardı.
Basın toplantısında TEMDDiyabet Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr.
Serpil Salman’ın :“Türkiye Avrupa’da diyabette birinci sırada. Aynı
zamanda diyabet için en fazla para harcamak zorunda kalan
ülkelerden biriyiz. Diyabet yaşı giderek düşüyor. Çocukluk çağında
Tip 2 görebilir olduk. Kilo fazlalığı ve hareketsiz yaşam büyük bir
sıkıntı… Sigaradan uzak durmalıyız. Yaşam şeklimizi değiştirerek
diyabeti önleyebiliriz. Hareketsizlik ve yaşamın uzaması diyabeti
artıran sebeplerin başında geliyor...Düzenli beslenerek ve spor
yaparak diyabet sayısını yarı yarıya indirebiliriz.”dediği  belirtiliyordu.

Prof.Salman’ındüzenli beslenme ve sporyapma gibi önermelerine


katılmakla birlikte konunun  yoksulluktankaynaklanan besleme
rejimimiz ile bağlantısını görmek zorundayız.

Diyabette Avrupa’da Birinci Olmamızın  Birinci Nedeni Ne?

Türkiye'de  günlük enerjinin ortalama  yüzde 50'si ekmek ve tahıl


ürünlerinden sağlanmakta.Yıllar içerisinde gıda tüketim eğilimi
incelendiğinde de süt-yoğurt, et, taze sebze ve meyvatüketiminin
deazaldığıgözlenmekte.

Toplumun  büyük çoğunluğunu oluşturan  kesimlerinde gıda 


güvencesizliği ve hayvansal ürünlerin az miktarda tüketimine bağlı
olarak makro ve mikro besin öğeleri eksikliği görülmekte.

Bu şu anlama geliyor;insanlarımız günlük enerjilerini büyük ölçüde


ekmek  ve tahıl ürünlerinde alıyor,bu besleme rejimi diyabet
hastalığının ortaya çıkmasını tetikliyor.

Diyabette Avrupa’da birinci olmamızın  birinci nedeni bu.

Mutfak’taYangın Var!
Türk-İş’in ,periyodik  açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının
sonuçlarına göre Kasım 2017 ayında  açlık sınırı 3 bin 192
TL,yoksulluk sınırı 10 bin 396 TL’sı olarak saptanmış.Raporda
ayrıca mutfak enflasyonunun yıllık yüzde 26.82 olduğu da bildirilmiş.

Bunca işsizliğin yanında Türkiye’de çalışan sınıfın yaklaşık yüzde


46’sının asgari ücretle  geçindiği biliniyor. 2021 yılında asgari ücret,
brüt 3 bin 577 lira, net 2 bin 825 lira 90 kuruş.Bir başka deyişle
asgari ücret  açlık sınırının altına inmiş.

Şimdi gelin bakalım, insanlarımıza  dengeli beslenmenin ve spor


yapmanın gerekliliğinianlatın.Nasıl düzenli
beslensinler,işlerindenyorgun argın eve gelenlerin spor yapma
güçleri var mı?

Bırakınız diyabette  Avrupa’nın birincisi olmamızı,giderek sağlık


kalitesizliği açısından  birinci olmamıza az kaldı.

Çözüm ne?

Sağlığımızda da ortaya çıkan sorunun temelinin,1980’li yıllardan


sonra Türk toplumuna Amerikan güdümlü ihracata dayalı neo-liberal
politikalardan kaynaklandığını görmek gerekmiyor mu?

Şimdilerde de  döviz kurunu yüksek tutarak bu süreç hızlanmış


durumda.Bu politikalar büyük bir çoğunluğa yoksulluk getirmiştir.

Kısaca,Türkiye ekonomide ve onun bir kolu olan tarımda da


bağımsızlığını yitirmiş ve yoksullaşmış.Tarımsal kitlerin
özelleştirmelerile , kırsal kesim ve devlet arasındaki bağzayıflamış
ve devletin kamu yararı için kullanabileceği örgütler ortadan
kaldırılmış. Bunun sonucunda kırsal nüfusun azalması ile tarımsal
üretim sekteye uğramış;  temel gıda ürünleri yanında en temel enerji
kaynağımız olan buğdayda bile dışa bağımlı olmuşuz.Buğdayda
dışa bağımlılık ekmek fiyatlarını da  giderek yükseltmiş.Bugünlerde
yoksul kesimlerin ucuz ekmek kuyruklarına bakınız.

Sözü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü verelim.O, ekonomik ve mali


egemenlik olmaksızın , milli egemenliğin olamayacağını
vurguluyordu. Bir söylevinde şöyle diyordu: 

“Türk tarihi incelenirse bütün yükselme ve gerileme sebeplerinin bir


ekonomi meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi
dolduran bunca başarılar, zaferler veyahut mağlubiyetler, çöküşler
ve felaketler, bunların hepsi; meydana geldikleri devirlerdeki
ekonomik durumumuzla ilgili ve bağlantılıdır.” 

Evet,yukarıda da değindiğimiz üzere sağlığımızda da ortaya çıkan


sorunun temeli,uygulananneo-liberalpolitikalar ile   yoksulluğun
egemen olmasından kaynaklanıyor.

Bu durumu,sağlık alanındaki sivil toplum örgütleri dahil her sivil


toplum örgütünün de görmesi gerekiyor.

Sonuçları söylemek ve uygulaması olanaksız öneriler yetmiyor.

You might also like