You are on page 1of 238

AKILÇELEN KİTAPLAR

Yuva Mahallesi 3702. Sokak No: 4 Yenimahalle/ Ankara


Te1:+90-312 396 01 11 (pbx) Faks: +90-312 396 01 41
www.akilcelenkitaplar.com
bilgi@akilcelenkitaplar.com
Yayıncı Sertifika No: 12382
Matbaa Sertifika No: 13651

Kitabın Özgün Adı ve Yazarı: Eleftherios Venizelos: Greece


© 201 O Andrew Dalby

Bu kitap Akılçelen Kitaplar ve Haus Publishing arasındaki


anlaşma çerçevesinde yayınlanmıştır.

ISBN: 978-605-5069-35-3
Ankara, 2014

Türkçesi : Dinçer Demirkent


Redaktör : Cumhur Aytulun, Sami OğÜz
Yayına Hazırlık : Boğaç Erkan
Sayfa Düzeni. : Belgin Tuna
Kapak Tasarımı : Lodos Grup
Baskı : Yorum Basın Yayın San. Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayii Matbaacılar Sitesi
35. Cadde, No: 36-38
Yenimahalle -Ankara
İçindekiler

Teşekkür vı
Tarihler ve Başka Birkaç Şey Üzerine Yazarın Notu vii
Önsöz ix

I Yaşamı ve Ülkesi l

l Meslekten Bir Devrimci 3


2 Prens Yönetiminde Girit 20
3 Liberal Yunanistan 36
4 Ulusal Kl ikleşme 60

II Pafis Barış Konferansı


5 Paris İçin Hazırlıklar
6 Konferans
7 Büy ük Felaket ve Lozan Antlaşması

m Mirası 153

8 Venizelos'un Son Yılları 155

171
Notla.r
188
Kronoloji
2!0
İleri Okuma İçin
219
Dizin
Teşekkür

Venizelos'un yaşamı üzerine yaptığım bu çalışma sırasında


Jaqueline Mitchel ve Alan Sharp'ın çalışmayı birçok açıdan
geliştiren önerileri ve Atina'daki Eleftheritos Venizelos Tarih
Kurumu'ndan D imitri Michalopoulos ile yaptığımız tartışmalar
için müteşekkirim. Diğer yandan, Yazarl ar D erneği'nin bursu da
çok faydalı oldu.
Tarihler ve Başka Birkaç Şey Üzerine
Yazarın Notu

Yunanca ve Fransızca kitaplardan yapılan çeviriler aksi belirtil­


medikçe bana aittir; yararlı olabileceği yerlerde mevcut çeviriler
de notlarda aktarıldı.
Bu kitapta, uluslararası birliği sağlamak amacıyla, tarihler
her zaman Gregoryan takvime {yeni takvim usulü) göre verildi.
Dolayısıyla buradaki tarihler, ı Mart 1923'e kadar Yunanistan'da
kullanılan Jülyen takvimini {eski takvim usulü) takip eden bazı
kaynaklardakilerden farklılaşmaktadır {19oo'den önce 12 gün,
19oo'den sonra 13 gün) . Bu nedenle eski takvim usulüne göre
tarihlenmiş özgün belgelerden alıntı yapıldığı durumlarda iki
tarih birlikte kullanıldı. Bunun sonucu olarak birinci bölümün
beşinci notunda alıntılanmış olan "13/ı5 Mart 1878 Mektubu"
örneğinde görüleceği gibi, belge 13 Mart 1878 Mart tarihini
taşır ve bu tarih yeni takvim usulünde 25 Mart tarihine karşılık
gelmektedir.
Bazı yerlerde o yer ve zaman için "başbakan" unvanına denk
geldiği için meclis başkanı yerine "başbakan" unvanını kullandım.
B enzer biçimde, o dönemindeki kullanıma uygun olmak üzere
"orta elçi" yerine "büyükelçi" unvanını tercih ettim.

vii
Elefcherios Venizelos (1864-1936) - Ekim 1916'da İcilafOevletleri yanlısı Geçici
Hükümet'in başı olarak Selanik'e varışı.
Ön söz

Bir hukukçunun aşırı duygulardan arınmış, yumuşak, kesin,


kontrollü sesi... O, antik dönemin yazarlarını sevmeyi öğrenmiş
birinin Yunancasıyla konuşurdu. Antik dönem yazarlarına
yönelik bu ilgi klasik gramer kullanımını ve kimi zaman da
kılı kırk yaran kelime seçimini de beraberinde getiriyordu.
Yunancanın yanında Almanca ve İngilizceyi de kullanabilirdi;
ancak genellikle Fransızcayı tercih ederdi. Hayranları hatasız bir
Fransızca aksanı olduğunu iddia ederken, eleştirel gözlemciler ise
mükemmelden uzak olduğunu söylerdi. İşin gerçeği, dönemin
bütün devlet adamlarının Fransızca kullandığı ve birçoğunun
bunu Venizelos'tan çok daha kötü yaptığıdır.
O nu tanımlayan sadece sesi değil, kuşkusuz, gözleriydi de.
Altın çerçeveli gözlüklerden, bir siyasi savaşçıdan ziyade bir
bilgin, antik elyazmalarıyla uğraşan bir bilge ifadesiyle bakan
aydınlık, delip geçen ve nihayetinde doğrudan gözlerinize bak­
tığında, sanki en gizli düşüncelerinizi okuyormuş gibi bakan
gözler ... Elbette saçlar, zamansız ak düşmüş, ince telli saçlar;
biçimli beyaz bir sakal; dolgun, canlı, hassas dudakl ar; bir kere­
sinde tatlı-sert diye tarif edilmiş, sabır ve anlayış ifadesi soylu bir
tebessüm. Gülümsediğinde, bütün yüzünün iyilik ve dostlukla
aydınlandığı görülürdü.
Eleftherios Venizelos

Eninde sonunda söylemek zorunda kaldığı şeyler olunca,


kendi düşüncelerini paylaşmayan herhangi bir dinleyiciyi kendi
tarafına kazanmak amacıyla her zaman mantıklı, adil, şaşırtıcı
derecede ölçülü, tartışılmaz görünen; açık bir hesaplılık olmasa
da, neredeyse her zaman mükemmel ifade edilmiş şeyler.
Eleftherios Venizelos'un karizması ve ürkütücü ikna etme
gücü, bu özelliklerin herhangi birinden kaynaklanmıyordu; hep­
sinin bir arada bulunmasıydı bunu sağlayan. Kendi yeteneklerinin
farkındaydı ve onları gerektiğinden fazla kullandığında izleyicile­
rinin insaflı olması çabası içinde kendisine karşı çıkabilecekle­
rini görecek kadar bilgeydi. Formunun dorukta olduğu ve ikna
etme gücünün en çok ortaya çıktığı anlar -28 Ocak 1919'da, o
özel akşamda olduğu gibi- onun teke tek konuştuğu anlar değil,
dinleyicilerinin bir bölümünün kendisine inananların olduğu ve
kendisinin ağırladığı küçük bir gruba yaptığı konuşma anlarıydı.
Venizelos, ev sahibi rolünü oynamayı severdi.
Binbaşı Gerald Talbot, bu gruplardan birinin içindeydi.
Birkaç yıldan beri inançlı bir Venizelist olan Talbot', Londra'dan
Atina'daki İ ngiliz Elçiliğine, Askeri Ataşe olarak görevlendiri­
leli sadece iki hafta olmuşken,
"Venizelos'u n burada sahip ilk görevi, Paris' e Venizelos' un
olduğu pozisyonu sana peşinden gitmek ve Paris Barış
anlata mam! Avru pa'da ki
Konferansı' nda Yunanlar ve
tek gerçek büyük i ki adam İ ngiltere arasındaki irtibatı
o ve Len i n 'd i r."
sağlamak olmuştu. İ ngiliz dele­
HAROLD NICOLSON, PARİS
BARIŞ KONFERANSINDA gasyon unda, teknik danışman
Harold Nicolson da görevliydi.
Venizelos ile ilk defa birkaç gün önce tanışmıştı ve bu özel akşam
yemeğini kayıt altına almış olan onun günlüğüydü. Daha sonra
babasına gönderdiği mektupta, Venizelos ve Lenin'in "Avru­
pa'daki tek gerçek büyük adamlar" olduğunu yazacaktı.'

x
Önsöz

Yaklaşık yirmi beş kişiden oluşan Yunan delegasyonunun


bulunduğu Hôtel Mercedes'te, seksen misafiri ağırlayabilecek üç
kattan oluşan geniş bir mekan bulunmaktaydı. Ancak Venize­
los'un oturma odası olabildiğince mütevazı, samimi ve aslında
biraz da havasızdı. Oda, kuzeyde boylu boyunca Kleber Cadde­
si' ne ve l'Etoile Meydanı'na" bakıyordu. Akşamları bile yoğun
olan geniş meydan, o kış akşamında sokak lambaları ve araba
fenerleriyle aydınlanmıştı; Arc de Triom phe anıtı meydanın mer­
..

kezinde ışıldıyordu.
Dinleyicileri o akşam bunların hiçbiri ile meşgul değildi.
Venizelos formunun zirvesindeydi. O, 1914't e patlak veren ve
üç yıl sonra Kral'ın utanç verici sürgünü ile zirveye ulaşan; Kral
Constanrine' e karşı verdiği mücadeleyi anlatırken, çevresinde­
kiler büyülenmiş gibi onu dinliyorlardı. Venizelos'un kelimele­
riyle ifade edildiğinde, bu hikaye neredeyse zeminini hazırlayan
Birinci Dünya Savaşı'ndan daha gerçek ve daha hayati görüni.i­
yordu. Kral' ın "yalanlarının ve kaçamaklarının" hikayeleriyle
başlayan konuşma, Venizelos'un -onu, adalet bakanlığını yaptığı
1905't e silahlı ayaklanmaya mecbur bırakan- Girit eski yüksek
komiseri olan, Constanrine'in kardeşi Prens George ile yaşamış
olduğu belli olayları yeniden aktarmasıyla devam etti. Dağlara
kaçtım diye başladı Venizelos ve dizlerinin arasına sıkıştırdığı
tüfek ile kucağında 7he Times'ı okuyarak kendi kendine İ ngilizce
öğrendiğini ekleyerek devam etti. Bir keresinde başka bir dinle­
yici grubuna Fransızcasını mi.ikemmelleştirmesinin bu dönemde
olduğunu söylediği iddia edilir .4 Venizelos bu konudan, aynı dere­
cede gönül bağı olan bir başkasına geçti: Modern Yunan dili ve
*
Ch a rl es de Gaulle'ün ölümünden sonra bu meydanın adı Charles de Gaulle
Meydanı olarak değiştirilse de çoğu zaman ha.Ia eski adıyla anılmaktadır.
** Arc de Triomphe (Zafer Takı): Charles de Gaulle Meydanı'nın ortasında
bulunan, Fransız Devrimi ve Napolyon savaşla rında ölenlere adanmış tarihi
anıt. (çn)

xi
Eleftherios Venizelos

onun antik Atina dili ile ilişkisi. Misafirleri onu, hiç de isteksiz
olmadığı bir şeye, antik Homerik epiklerden pasajlar okumaya
ikna ettiler. Nicolson, bunun "dokunaklıdan ziyade", "garip bir
etkisi" olduğunu düşünmüştü.s
Paris'in sıcak otellerine ve heyecanlı tartışmaların yaşan­
dığı konferans salonlarına uzun soluklu bir yolculuk olmuştu.
1864'te Girit'te doğan bu radikal hukukçu ve gazeteci, en sonunda
doğduğu adanın Yunanistan ile birleşmesine yön verdi; tek başına
büyük bir atılım yaparak Yunanistan'da bir partinin lideri ve
ardından Başbakan oldu. Tüm zorluklara ve engellere rağmen
Yunanistan'ı, Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan tarafın yanına
götürdü. 1919 yılında, uluslararası düzeyde saygın bir şahsiyet
olarak dünya çapında tanınan bir isim haline gelen Eleftherios
Venizelos, savaşı kaybedenlerin kaderine ve Avrupa' nın geleceğine
karar verecek olanların arasında yerini almıştı. Kendi ülkesinde
birçok kişi tarafından ülkeyi bölmek ve Kral'ı sürgüne gönder­
mekle suçlanan Venizelos, Paris'te Yunanistan'ın uğruna savaştığı
değerleri ülkesine kazandırarak kendini bu suçlamalardan kurtar­
mak zorundaydı.
(
p )M� NA

�JCJO LAvYA

trALYANI

fX:yıhera

A k d e n i z

Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan 1912-1923


aradeniz

lWa
0

URKEY

....
;----- "'
-
.......' /
______ ,
__ ,. .,�"
;-
#'°'•'-"' ı" Musul0
/
'
'
1
1
I
1
1
1
1
SURİYE /
1

� I


Oc:=== 360 kilome · e
Eleftherios Venizelos - 1900 yılı civarı.
1

Meslekten Bi r Devrimci

Büyük ölçüde aynı dili konuşan ve aynı ortak kültürü paylaşan


Yunanistan ana karası ile büyük Girit adası siyasal olarak bölün­
müştü. Yunanistan ve Girit'te Yunanca konuşan halk, kendilerini
Romet olarak adlandırmaktaydı. Romei, 1453't e Osmanlıların
Yunan şehri Constantinople'yi fethetmesiyle yıkılan Doğu Roma
İrnparatorluğu'nu, diğer bir ifadeyle Bizans İ mparatorluğu'nu
hatırlatmaktadır. 1 82 1 yılında patlak veren ve sekiz yıl sonunda
bağımsız bir Yunan devletinin kurulmasıyla başarılı bir şekilde
sonuçlanan ayaklanmada Yunanlar ve Giritliler birlikte savaşmış­
lardı . Fakat İ stanbul hala Osmanlı İ mparatorluğu'nun başken­
tiydi ve Girit Adası da Osmanlı İ mparatorluğu'nun egemenliği
altı nda bulunuyordu. Girit Adası 19. yüzyıl boyunca, 1905 yılına
kadar bir dizi silahlı ayaklanmaya sahne oldu. Her ayaklanma
daha da büyük toplumsal ve ekonomik çalkan tıları beraberinde
getirdi. Birbirine eklenerek artan sorunlar Osmanlı İ mparator­
luğu' nun Girit için özel bir statü tanımasına gidecek olan yolu
aça: Hıristiyan, Yunanca konuşan ve gittikçe daha fazla özerk
bir statü.
*
Rum. (çn)

3
Eleftherios Venizelos

19. yüzyıl boyunca, Osmanlı İmparatorluğunun sınırlan içeri­


sinde değişim talebiyle ayaklanmalar çıkarılıyordu. Fakat özellikle
Girit'te değişim talebiyle direnişlerin düzenlenmesi için çok daha
fuz.la neden mevcumı. l 880'de iki yüz seksen bin kişiyi bulan
nüfusun yüzde yirmi beşini oluşturan ve bölgenin vergi gelirle­
rine yüzde yirmi beşten çok daha fazla katkıda bulunan adanın
varlıklı Müslüman nüfusu, her
Osmanlı İmparatorluğu 1453'ün
muzaffer sultanı Fatih Sultan isyanla ve her siyasi tavizle kendi
Mehmet'in soyundan gelen geleceği hakkında giderek daha çok
sultanlarca İstanbul'dan endişelenir olmuştu. Müslümanla­
yönetilirdi. Topraklarında
rın adadan göçü hız kazanmışa.
yaşayan dini azınlıklara
hoşgörülü İslami bir Otuz yıllık bir dönemin sonunda,
imparatorluk olan Osmanlı'da Müslümanlar, üç yüz bine ulaşan
halk farklı diller konuşurdu fakat ada nüfusunun ancak yüzde onunu
Türkçe en üstün unsurdu. 19. oluşturuyorlardı. Ticaret yavaş
yüzyıl boyunca İmparatorluğun
yavaş çökmüş ve vergi gelirleri iyice
Avrupa'daki topraklan sürekli
olarak küçüldü, ulusal devletler azalmışa.
art arda bağımsızlıklarını Eleftlıerios Venizelos tarafından
kazanmaya başladılar. yazıldığı kabul edilen bir mek­
Yunanistan da bunların
tupta, babası Kyriakos'un Girit'te
arasındaydı.
Venizelos'un memleketi Girit verilen mücadelelerde oynadığı
adası, Osmanlı'nın bir eyaletiydi. rol anlatılır: Henüz çok küçük bir
Başkenti Chania büyük olasılıkla çocukken babam şanlı 1821 ayak­
Avrupa'daki en eski sürekli lanmasında. yer aldı: Selinoslu önder
yerleşimlerden biriydi.
Koumis'in Monemvasia kuşatmtı­
Chania'nın merkezi Venedikliler
tarafından inşa edilen muazzam sında. yardımcısıydı. Ayaklanmada.n
duvarlarla tamamen çevrilmişti; dolayı bronz mada.lya ile ödüllendi­
bu duvarların kapılan karanlık rildi. Kardeşlerinden üçü bu kutsal
basınca kapa tılırdı
savaşta şehit düştü; bir diğer kardeşi
.

ise ayaklanma ilk patlak verdiğinde Yunan önderleriyle görüşmeye


gönderilen Üf Giritliden biri olan Chatzi-Nikolos'tu... 1843 'te
TUrk hükümeti tarafinda.n mal varlığına el konularak, sürgüne
Meslekten Bir Devrimci

gönderildi; 19 yıl boyunca bir kanun kaçağı olarak ka/.df. 1821 'de
henüz bir çocuk olan Kyriakos Venizelos okuma yazma bildiği
için haberci olarak devrimcilerin işine yaramış olabilir. Ayak­
lanmanın ilk büyü k başarılarından biri olan Monemvasia' nın
düş üş ü de o yılın Temmuz ayında gerçekleşmişti.
Kyriakos Venizelos' un geçmişi ve ailesi hakkında bilinenler
kesinlikten uzak tı r. Kyriakos Venizelos, Chania'ya7 gelen Yunan
konsol oslarl a çok yakın ilişkiler kuran bir Yunandı. Girit li
değildi. Fakat 1846 yılında, bir dağ köyü olan Theriso'dan Sty­
liani Ploumidaki ile evlenerek kendine bir aile kurmuştu. Styli­
ani okuma yazmayı hiç öğrenmedi. Çiftin dokuz çocukları oldu.
Ancak dört kız ve iki erkek çocukları hayatta kalmayı başarabildi.
İlk erkek çocuk ları Agathoklis, özürlüydü. Diğer erkek çocuk­
ları Eleftherios 1 864'te doğdu. Bu tarihte Kyriakos, Chania'nın
Topanos semtinde sahip olduğu bir mağazayl a artık tanınan
bir tüccar haline gelmişti. Ayrıca Minos Kulübünün başkan ı ve
Yunan O kulunun da mutemediydi. Ail e, kışları dükkan ın üs tün­
deki evlerinde yaşıyordu. Chania'yı güneye doğru beş kilometre
boyunca çevrel eyen, turunçgillerin yetiştiği on köyden biri olan
Mournies' te yazları geç irdikleri bir evleri daha vardı. Köylerin
ar dındaki ar azi, keskin bir şekilde yalçın Beyaz Dağlar' a doğru
yüks eliyordu.
Eleftherios, 23/24 Ağustos gecesi Mournies'te doğdu. Sağlıkl ı
bir erkek çocuğuna sahip olmakla anne baba büyük bir sev inç
yaşas alar da, hala korkuyorlardı. Kötül üklere ve uğursuzluklara
karşı özel önlemler aldılar. Doğumunun hemen ardından onu
sarıp sar malayıp evin dış kapısının önüne koydular. 24 Ağustos
günü sabahın ilk ışıkları ile birlikte Kyriakos kapının önünde
"bulduğu" çocuğu eve getirir ve bebeği evlat edinmek konus unda
S tyliani'yi ikn a eder. "Evl at edinme" töreni böylece tamamlanır.
Bu nedenle Eleftherios Venizelos doğum gününü hep 24 Ağus­
tos' ta kutlardı.8 Venizelos' un ilk biyografi yaza rl arı, Elefth erios

5
Eleftherios Venizelos

adının bir köy papazı tarafı ndan siy asi görüşüne uygun olarak
verildiğini ve 'kurtarıcı' anlamı na geldiğini iddia ederler ('özgür
ruhlu' ya da 'özgürlük' anlamına gelen ad, Venizelos'un ku rmuş
olduğu siyasi partinin adıyla doğrudan çakışı r) . Oysa, Eleftherios
adı doğduğu köyün koruyucusu azizin adıdı r.
Doğumundan sadece iki yıl sonra yeni bir ayaklanma patlak
verir. Kyriakos bu ayaklanmaya muhalefet ederek Ağustos
1 866'da ailesiyle birlikte Girit'ten ayrılır. Yolculuğun ayrı ntıları
bilinmemektedir. Ancak birçok G iritlinin de tahmin edebileceği
gibi Girit'in sarp ve yüksek bir dağını n yamacı ndan güney sahil­
lerine iki ya da üç gün süren zahmetli bir yolculuktur. Yolculuk,
uçurumların diplerinde ya da mağaralara gizlenerek açlık içinde,
dayanılmaz koşullarda beklemekle sona ermiştir.
Ayakl anma esnasında hemen hemen her gece, sahil boyu nca,
hiç kimsenin önceden bilmediği bir yere bir Yunan gemisi yanaş ır.
Gönüllüleri, silahları ve gerekli diğer malzemeleri indirir, dönuş te
de mültecileri alırdı. M ülteciler için zor zamanlardı. Yabancı bir
görgü tanığı, ayaklanma sona erene kadar Yunanistan' a altmış
bin Giritli mültecinin göç ettiğini ve bunları n büyük bir çoğun­
luğunun yoksulluk içinde yaşadığı nı ; kız çocuklarını n ve genç
kadı nları n fahişelik yaparak yaşamlarını sürdürebildiklerini iddia
etmektedir.9 Venizelos ailesi, Cythera Ada'sı na (Çuha Adası) inen
ilk mülteciler arasında bulunuyordu. Bununla birlikte en şansız
mülteciler arası nda yer almıyorlardı . Bu ada Eleft herios'un,
daha sonra 1 905 ayaklanmasında birlikte komitacılık fa aliye­
tinde bulunacağı Kostis Foumis ve yakı n dostu ve daha sonra
özel kalemi olan Kl earchos M arkontonakis ile tanışacağı yerdir.
1 866'da Cythera, Yunan deniz taşımacılı ğı nı n kavş ak noktaları n­
dan biri, Yunanistan ve Girit arasında seyrüsefe r eden gemilerin
durağı ve İ talya'dan doğuya giden gemilerin uğradı ğı bir limandı.

6
Meslekten Bir Devrimci

Ada, kültürel ve politik olarak ilginç bir durum arz ediyordu:


Sadece iki yıl öncesine kadar İngiliz İ mparatorluğu'nun bugün
unutulmuş olan Avrupa'daki kolonilerinden İyonya Adaları Bir­
leşik Eyaletleri'nin bir parçasıydı.
Cythera'da geçirilen üç yılın ardından aile, başka bir kavşak
adaya, O rta Ege'nin en işlek limanı olan Syros Adasına (Sire
Adası) yerleşir. Venizeloslar sonraki üç yılı, işlek limanın etrafını
bir amfi tiyatro gibi çevreleyen bu küçük kozmopolit şehirde
yaşayarak geçirirler. Syros, Eleftherios'un ilk kez okula gittiği ve
kız kardeşlerinin en küçüğü Evanthia'nın doğduğu adadır.
1 872 yazında Kyriakos Venizelos, ailesini Girit' e geri götürür.
Girit'te özellikle cam ürünler satan bir mağaza işletmeye başlar.
Mağaza, dar ama işlek Chalidon Caddesi'nde, Chania'da henüz
hiç otel bulunmadığı için kadın gezginlerin de kalabildiği Capu­
chin rahibe manastırının karşısındaydı. Eleftherios'un yaşıtları
arasında lider konumuna geldiği ve şiir tutkunu olduğu biliniyor.
Kyriakos, " Girit' in şarkılara ve silahlara ihtiyacı yok" diyerek sert
bir şekilde Eleftherios'u eleştirir. Kyriakos'a göre Girit "ikisine
de bolca sahiptir." Oğlunu bir tüccar olarak yetiştirmek isteyen
baba, Eleftherios 1 3 yaşına gelince, büyük bir parasal yükün
altına girerek, Atina'daki özel ticaret okuluna yatılı olarak gön­
derir.
Eleftherios, 1877- 1879 yıllarında, iki yıl bu okulda yatılı
öğrenci olarak eğitimini sürdürür ve eve sık sık mektup yazar.
Atina'nın siyasal ikliminden bahsettiği mektuplarından birinde,
daha önce de birçok defa başbakanlık yapmış olan Başbakan
Alexandros Koumoundouros'u eleştirirken, ondan daha ılımlı
muhalefet lideri Charilaos Trikoupis'i över. Babasının mektuba
yanıtı ise "sadece çalışmalarınla ve sağlığınla ilgilen, gazete dedi­
kodularına kulak asma"10 şeklinde olur. Ticaret okulunun son
yılında Venizelos yeniden okul değiştirir. Yunanistan' ın en iyi
okull arından biri olan Yunanistan vatandaşı erkek çocukların

7
Eleftherios Venizelos

kabul edildiği ücretsiz devlet okuluna, gymnasion 'a (üniversiteye


hazırlık okulu) devam edebilmek için Syros' a gider. Yeni bir ev
yaptırmakta olan babasının özel eğitimin son yılı için ö deme
gücü yoktur. Ama okul değiştirmesinde belirleyici etken büyük
olasılıkla, Eleftherios' un, ticaret okulundaki yaşamın dayanılmaz
olduğundan şikayet eden uzun ve samimi mektupları olmuştur. 1 1
1880'lerin sonunda yeni evin yapımı tamamlanınca, Venize­
los ailesi Chania'nın eski, kalabalık sokaklarından kentin dışında
daha ferah bir semte taşınır. Ev, yabancı konsoloslukların bulun­
duğu, küçük balıkçı limanının olduğu Chalepa semtindeydi.
Aynı yıl Eleftherious'un büyük kız kardeşi Ekaterina evlenir; bu
iyi bir evlilik olmuştur. Ekaterina'dan 1 5 yaş büyük olan Kons­
tantinos Mitsotakis, Girit Eyalet Meclisi' nde Xipliti' nin ('çıplak
ayaklılar' ya da liberaller) lideri ve haftalık Chania gazetesi Lefka
Ori'nin (Beyaz Dağlar) editörüydü.
Eleftherios'un üniversiteye gitme isteğine Kyriakos'un karşı
çıktığı, ancak arkadaşı ve komşusu olan Yunan konsolosunca
zamanın değiştiğine ikna edildiği söylenir. Kendisi ticaret aracı­
lığıyla zenginleşmişti, oğlu ise Atina'dan hukuk diploması alarak
bu zenginliği geliştirecekti. Bir dükkan sahibinin ve bir avukatın
gelirleri arasında yapılan karşılaştırma bu karar verilirken hesaba
katılmış olabilir. Nedeni ne olursa olsun sonuçta Ekim l 880'de
Eleftherios Atina'ya döner ve üniversiteye kaydolur 1 2•
Bir süre, hem Atina'da üniversiteye devam eder, hem de aile
dükkanında çalışır. Bu nedenle de ancak 1882'de ikinci sınıfa
başlayab ilir. Yine de çok başarılıdır; yedi Giritli öğrenciyle pay­
laştığı gürültülü evden taşınarak hukuk okuluna yakın bir semtte
oda tutar. Bütün bunların arasında Koumoundouros'un Mart
1883'teki cenaze törenine katılmak için ve Başbakan'ın siyas i
yandaşlarına gereğinden fazla lütufta bulunduğu yön ündeki
muhalefetin şikayetleri üzerine düşünmek için gerekli zamanı
da bulabiliyordu. Evet, belki o küçük rüşvet olaylarından haberi

8
Meslekten Bir Devrimci

yokmuş gibi davranıyor olabilirdi. . . Suçlanması gereken Koumoun­


douros değjl milletvekillerini yönetsel kararları etkilemeye zorlayan
bu sistemdir. 13 Bunlar siyasi menfaat ilişkilerinde açıkça dile geti­
rilmeyen kuralla rdandı: Yunan parti politikası, ilkelerin değil,
kişisel çıkarların üzerine kurulmuştu. Haziran ayında, babası
ölüm döşeğindeyken yanında bulunması için Eleftherios eve çağ­
rılır. Artık evin, ailenin reisi odur; annesi, kız kardeşi Evanthia
ve engelli erkek kardeşi Agachoklis onun eline bakmaktadır ve
aile iflasın eşiğindedir. Babasının büyük borç altına girmiş olma­
sından dolayı Eleftherios'un evde kalmak ve dükkanı işletmek­
ten başka seçeneği yoktur. Chania-Pire arasında düzenli işleyen
b uharlı gemi seferleri sayesinde Atina'da az sayıda birkaç derse
katılır. 1 885'e geldiğinde risk almayı, ne var ne yoksa satarak
kalan son iki yılını tümüyle okula ayırmayı düşünür. Hukuk
doktorası ve başarılı bir hukuk mesleği bu riski almaya değerdi.
Bu karar, kesinlikle babasının ona yapmasını söyleyeceği şeydi.
Eleftherios, daha 1 884 yılında bile öğrenci hareketine aktif
bir biçimde katılmıştır. İki yıl sonra İngiliz muhalif politikacı
liberal Joseph Chamberlain ile tanışır. Chamberlain, olup biteni
öğrenmek için İstanbul' a yaptığı ziyaretten ülkesine dönerken
Yunanistan' ı ziyaret eder ve Atina'da yayınlanan günlük Akropo­
lis gazetesine bir mülakat verir. Bu mülakatta, konu Girit' e gel­
diğinde Chamberlain, Osmanlı hükümetinde üst düzey Yunan
uyruklu bir görevlinin, adada yaşayan Yunanların Yunanistan'la
birleşmek istemediği aksine bağımsızlık istedikleri konusunda
kendisini ikna ettiğini söyler.
Gerçekten de Yunanistan ve Girit, ayaklanmanın trajedi ve
sıkıntılarını birlikte yaşamışlardır. Dolayısıyla ne özerk ne de
bağımsız bir Girit tatmin edici olacaktı. Yunanlar için bu kav­
ramlar adeta yasaklanmıştır: 'Büyük Yunanistan' siyasetle ilgi­
lenen hemen hemen tüm Yunanların bir özlemi ve siyasal bir
talebiydi ve elbette Girit, 'Büyük Yunanistan'ın bir parçasıdır.

9
Eleftherios Venizelos

Giritliler arasında Enosis'i ('Birleşme') savunanların olduğu gibi


sadece özerkliği savunanların da olduğu doğrudur; ama özerk­
lik, Giritliler açısından her zaman enosis'in ilk aşaması anlamına
gelmektedir. Giritliler arasındaki gö rüş ayrılığı amaçta değil yak­
laşım düzeyindeydi. Yarı özerk bir statüde Osmanlının tebaası
olmak Giritliler açısından kabul edilemeyecek bir durum olduğu
kadar düşmanla işbirliği yapmayı savunan bir siyaset olması
anlamına geldiğinden vatan hain­
Eğer bugün Girit'te
liğiydi. Chamberlain'in sorunun
hiçbir isyan yoksa bunun
nedeni Giritlilerin
ciddiyetinin farkında olup olma­
Avrupa'nın böyle bir dığı bir yana, kendisine İ stanbul'da
durumda, kendilerinin bilgi veren isimsiz muhbirin bunun
karşısında yer alacağını farkında olduğu kesindir.
bilmesidir... Bu bizi Akropolis, mülakatı 1 886 yılı
kronik bir devrimci Kasım ayında yayımladı. Atina
d u rumda olmaktan şehrindeki Giritli öğrenciler bunu
alıkoymayacaktır. okuyunca çılgına dönerler ve
VENIZELOS, JOSEPH Chamberlain' e gerçek durumu
CHAMBERLAIN'E
anlatmak için aralarından seçtik­
leri beş kişilik bir temsilci heyetini gönderirler. Sonuç Synragma
Meydanı'nda bulunan Hotel d'Anglettere'de karşılıklı soru ve
cevaplarla geçen uzun ve ciddi bir oturum olur.
Ö ğrenciler Atina'nın en iyi otellerinden birinin en iyi süit­
lerinden birine kabullerinden kaynaklı çekingenlikle karışık bir
saygı içindqseler de, Nea Efimeris ya da New Daily'ye gönder­
dikleri kapsamlı raporda çekingenlikten hiçbir iz görülmüyordu.
Görüşmede, toplanan vergileri Girit'te harcamayıp, İ stanbul'a
gönderen Girit Meclisi'nin acizliği, gazetecilerin hap is ve ölüm
tehdidi altında olduğu sözde özgür basın konuları ele al ınmıştır.
Bunun üzerine Chamberlain, heyete, Girit Meclisi' nin Yunanis­
tan'la birleşme yönünde karar alıp almadığın ı , eğer almışsa bu
kararın neden Avrupa'ya duyurulmadığını sorar. Chamberlain

10
Meslekten Bir Devrimci

sorusuna, eğer gazetecilere kötü muamele yapıldığı doğru ise,


meclis üyelerinin aldıkları bu kışkırtıcı karardan dolayı neden
cezalandırılmadığını ilave ederek devam eder. Görüşmeye gelen
öğrenciler bu soruları cevapladığı nda Chamberlain'ın perspekti­
fini de değiştirir. Değişiklik kesinlikle İ ngiltere, Fransa, İtalya ve
Rusya' nın ('Büyük Güçler') Osmanlı hükümeti ni (Babıali) des­
tekleyen hareketsizlik politikasındaydı.
Aldığınız bilgi doğrudur. Bu yıl henüz beş ay önce Meclis oy
birliği. ile 'Birleşme' yönünde oy kullanmıştır. Fakat b ugün e kadar
Büyük Güçler'in Chania'daki konsoloslukları Girit'i temsil eden her­
hangi bir organa tabi olmayı kabul etmemişlerdir. Yine de oylama
yerel basına yansımıştır. Ancak İm paratorluk, Girit halkının
temsilcilerine karşı güç kullanarak bir anda tüm halkı kışkırtma
riskini alamamıştır. Beyefendi, Türk hakimiyeti, Girit'te Avrıpa'nın
manevi desteği ile ayakta kalmaya devam ediyor. . . Eğer bugün
Girit'te hiçbir isyan yoksa bunun nedeni Giritlilerin Avrupa'nın
böyle bir durumda, n asıl bu yıl Yunanistan'ın karşında yer aldıysa
kendilerinin de karşısında yer alacağından emin olmalarıdır. Avam
Kamarası'ndan bir meslektaşınızın da doğru bir biçimde ifade ettiğ i
gibi bu durum bizi "müzmin devrimciler" olmaktan alıkoymaya­
caktır.
"Müzmin devrim", şaşırtıcı derecede duruma uygun bir ifa­
deydi. Bu kelimeler, beş ay önce, 7 Haziran l 886'da Avam
Kamarası'nda Irish Home Rule* ayrıntılı raporunun görüşüldüğü
oturumda bir Muhafazakar milletvekilinin araya girerek son
dönemde gündemi oluşturan Girit Adası' na atıf yaparken dile
getirilmişti. Daha sonra Liberal Başbakan Gladstone öfkeli bir
edayla bu kelimelerin karşısına dikilmişti: "Bana bir müzmin
devrim deneyi gösterin. Girit, barış için bir bedel ödedi mi? Türk
ordusunu devrimi bastırmak için davet etti mi? ('Evet' bağırış-
*
Bu tartışma bir yetki devri, İrlanda'ya bir nevi özerklik verilmesi
tartışmasıdır. (çn)

11
Eleftherios Venizelos

ları)."14 Bizzat Chamberlain, İrlanda Sorunu nedeniyle ve Avam


Kamarası'ndaki en şiddetli tartışmaların yaşandığı bir anda
bakanlık görevinden istifa etmiş; oturumun sonunda Muhafa­
zalclrlarla birlikte oy kullanarak Liberal hükümeti düşürmüştü.
İngilizce biyografisini yazan Doros Alastos'un 'Venizelos
heyete başkanlık etti' iddiasını kanıtlayacak bir şey yoktur. Ayrıca
Ioannis Manolikakis'in ve diğerlerinin ileri sürdüğü, Venizelos'un
görüşmede ele alınan konuları yazıya aktarmış olduğu iddiası da
dayanaktan yoksundur.15 Kesin olarak bilinen Venizelos'un orada
bulunan beş öğrenciden biri olduğudur. Ancak büyük bir dikkatle
okunmuş gazetelerden hafızasında tuttuğu, zekice kullandığı
kelimelerden ve bunların daha sonraki söylemlerine benzemesin­
den dolayı, Chamberlain'e verilen cevabın kesinlikle Venizelos'a
ait olduğu ileri sürülebilir. Bu toplantıda halihazırda ne kadar
iyi olduğunu kesinlikle ortaya koymuştur. Onun kötü tarafı bir
düşman edinene kadar bir konu üzerinde ısrarcı olmasıdır. Ocak
1887'deki doktora jürisinde Roma Hukuku konusunda Profe­
sör Krassas, Venizelos'u eleştirmiş, aynı.jüride bulunan Profesör
Kostis de bu eleştiriyi desteklemiŞtir. Venizelos, tüm çabalarına
j
rağmen yaptığı açıklamalarla iki�in de ikna edememiştir. Fakat
ne talihsizliktir ki Roma hukuku Krassas'ın alanıdır ve sonradan
Krassas'ın iddia ettiği gibi sorunun kaynağı Venizelos'un küstah­
lığıdır. Bu olay onun doktora derecesinin neden "en iyi" değil de
"çok iyi" olduğunu da açıklamaktadır.
Bu olayın hemen ardından tifo hastalığına yakalanır. Hastalı­
ğın iyileşme süreci Chania'ya amaçsızca neden geri döndüğünü
de açıklar: Chalepa'daki İngiliz konsolosu Alfred Biliotti'yle
iskambil oynaması; Chania'ya giderken eşeğe binmesi; limanda
şık elbiseler içinde gezintiye çıkması; yerel temyiz ha.kimi olarak
seçilmekte başarısız olması; çalışmalarını yurt dışında devam

12
Meslekten Bir Devrimci

ettirmek gibi bir hayal uğruna Almanca öğrenmeye çalışması; ve


en sonunda ailesinin bir ayağı Küçük.Asyanın büyük metropolü
İzmir'de olan, zengin :zeytinyağı tüccarının kızı Maria Katelou­
zou'ya aşık olması.
Aşk, muhtemelen, onun enerjisini yenilemiştir. Venizelos gitar
çalıyor, Maria şarkı söyleyerek ona eşlik ediyo rdu . Çalışmalarına
yurtdışmda devam etme hayalini unutmuş, Chania'daki Spyros
Moatsos hukuk şirketine girmişti . 1887'den 1909'a ka dar nere­
deyse tüın gelirini hukuktan sağlamıştı. Politika nedeniyle hukuk
mesleğine zaman ayırmadığı zaman sürekli parasız kalıyordu.
1888' in sonunda kız kardeşinin eşi haftalık Lefka Ori'nin
editörlüğünü bırakınca, Venizelos, arkadaşı Kostis Foumis ve
iki meslektaşı ile birlikte işi devralır. Sonraki yedi ay boyunca
hemen hemen her pazartesi Venizelos' un başyazısı Lejkori­
tis, 'Beyaz Dağlı' imzası ile yayınlanır. Mart l 889'da Venizelos
ve editörlük yaptığı diğer arkadaşları Girit Meclisi için yapılan
seçimlerde ortak bir kampanya yürütürler. 15 Nisan'da (Maria
ile nişanlanmasından tam üç ay sonra) dört arkadaş Girit'te ilk
defa yapılan gizli oylamayla meclise seçilir. Başlangıçta liberal
Mitsotakis ile birlikte hareket etmiş olsalar da daha sonra Girit
politikasında yeni bir dalgayı göğüsledikleri görülür. Yeni Yunan
konsolosu loannis Gryparis'in Atinaya göndermiş olduğu rapo­
runda Sfakis ve Chania bölgelerinden seçilmiş meclis üyeleri ile
Lejka Ori grubunun genç üyeleri hakkında şunlar yazmaktadır:
"Liberal çoğunluğun içinde yer almalarına karşın kendilerini
doğudaki seçim bölgelerinden gelen meslektaşlarının acınası dav­
ranışlarından açıkça ayırıyorlar. Bu birkaç genç adam, toplamda
sekiz ya da on kişiler, ne yazık ki görüşlerini her konuda ortaya
koyamıyorlar. Y ine de çoğunluğu oluşturanların daha çılgınca
aşırılıklarını ılımlı hale getirmekte genelde başarılılar."16 Bu tespit
fula uzun sürmez. Rapordan iki gün sonra meclisteki koltukların
dörtte birinden azını ele geçirmiş olan Karnavades ('fırsatçılar' ya

13
Eleftherios Venizelos

da muhafazakarlar) , inisiyatifi ele geçirerek Yunanistan ile derhal


birleşme yönünde Meclis'i oy vermeye zorlar. Karnavades'ın
oportünizmi karşısında liberaller hazırlıksız yakalanmışlardı.
Muhalefetteyken ısrarla talep ettikleri birleşme polit ikasına çok
azı karşı çıkabilir. Sadece Venizelos ve grubu, Yunan hük ümeti­
nin Gryparis aracılığıyla ilettiği tavsiyelerini dikkate alarak karşı
oy kullanır.
Ö nerge ezici bir çoğunlukla meclisten geçer v e kısa bir süre
içinde Hıristiyan ve Müslüman azınlık arasında geniş çaplı bir
şiddet dalgasının doğmasına yol açar. İstanbul, bölge valisini
derhal geri çağırarak, yerine ordu komutanı Şakir Paşa'yı atar.
Şakir Paşa, savaş hukukunu uygulamaya başlar. Tüm siyasi lider­
leri tutuklattırır, meclisi dağıtır ve Müslümanların bazı ayrıcalık­
larını geri verir. Adanın kontrolünü yeniden t ümüyle ele geçirir.
Venizelos ve Foumis tüm bu olup bitenleri orada olmadıklarından
izleme konumunda değildirler. Ay ışığının olmadığı karanlık bir
gece Biliotti'nin sandalıyla Chania'dan kaçarak tutuklanmaktan
kurtulurlar. Adadan kaçanları toplamak için kıyıda dolaşan bir
vapura ulaşıp Atina'ya giderler. Atina'ya ulaştıkları gece Başbakan
Trikoupis ile tanışmak üzere Maliye Bakanlığına davet edilirler.
Başbakan, Gryparis'in konsolosluk raporlarından aldığı bilgilere
dayanarak, yürüttüğü diplomasiyi ortadan kaldırma t ehl ikesini
yaratan bu ayaklanmadan sorumlu olmayan yegane Giritli siya­
setçiler olarak onları tebrik eder.17
Venizelos'un Atina'daki kısa süreli sürgününün en etkileyici
ürünü, 1 97 1 yılına kadar el yazması olarak kalan 1889 Girit Ayak ­
lanması adlı çalışmasıdır.18 Maria'nın mektupları da Chania ve kon­
solosluklar ile sürekli bir temas halinde olmasını sağlamaktaydı.
Girit' e dönüşünün hemen ardından Venizelos, Maria ile
evlenir. Annesiyle b irlikte Chalepa'daki büyük evde yaşamaya
başlarlar. Bu dönem onun mutlu olduğu dönemdir. Aile, 1893
yılında doğan ilk çocuklarına Venizelos'un babas ı Kyri akos'un

14
Meslekten Bir Devrimci

adını verir. On sekiz ay sonra doğan ikinci çocuklarına da


Maria'nın babası Sofoklis'in adını verirler. Sofoklis, gelecekte,
babası gibi Yunanistan' a başbakan olarak hizmet edecektir. Fakat
Maria doğumdan dokuz ay sonra muhtemelen doğuma bağlı
ateşli bir hastalık sonucu henüz 24 yaşındayken hayatını kaybe­
der. Maria'nın ölümün ün ardından asla teselli bulamayan Veni­
zelos yasının işareti o larak sakalını bir daha hiç kesmez.
Avukat olarak çalışmaya devam eden Venizelos, Mayıs 1893'te
en ünlü davası nda, Müslüman tebaasından Tevfik Bedri Bey'i
öldürmekle suçlanan Yunan iki genç hakkı n da açılan mahkemede
davacı taraf ol arak avukatlık yapar. İki genç suçlu bulunarak 19
Ocak 1894 günü halka açık olarak Chania'da asılır. Cezalarının
infazından sonra iki gencin suçsuz oldukları anlaşılır ve idamla­
rının ertelenmesine karar verilir. Tüm bunlara rağmen Venizelos
pol itikad an uzak kalır. O ve arkadaşları, Biliotti ve diğer insanla­
rın çabalarına rağmen 1 890'ların başındaki genel affın kapsamı
dışında bırakılırlar. Çok göze batar bir hale gelmişlerdi. Osman­
l ıl arın gözünde, yabancı konsolosluklar arasındaki popülerlikleri,
tutuklanmaktan kaçışları ve düşman bir yabancı devletçe sıcak
karşılanmaları, duyarlı gazetecilikleri ve meclisteki ilkeli duruş­
larından daha ağır basıyordu. Venizelos beş yıl boyunca kendini
saklar; sonunda 1895'in başında Kostis Foumis ile birlikte yeni
bir haftalık gazete, Avgiyi (Şafak) çıkarmaya başlar.
Girit siyaseti henüz ayağa kalkmamıştı; o yaz Lefka Ori gru­
bundan bağımsız hareket eden meclisin genç üyesi Manousos
Koundouros, Girit'in geleceğine ilişkin, Avrupalı bir polis gücü
ile b irl ikt e Hıristiyan bir vali yönetiminde özerk bir devlet pla­
n ı nı n taslağını oluşturmak için bir Anayasa Komitesi toplar.
Girit Meclisi -daha önceleri birçok defa olduğu gibi- Cha­
ni a' n ın güneyin deki dağlık bölgeye çekilmişti. Koundouros Tez­
keresi' nin kabul edildiği bu bölge, Chania'daki Müslümanlar ve
Hıristiyanlar arasındaki kavgalarla birlikte yaşanan çatışmaların

15
Eleftherios Venizelos

ardından yeni bir ayaklanmanın başladığı önemli bir bölgeydi.


Dön büyük gücün savaş gemileri kıyıda beklemekteydi. Temmuz
l 896'ya gelindiğinde Osmanlı hükümeti isyancıların talepleri­
nin büyük bir kısmını kabul etmiş fakat bar ış ortamı yeniden
oluşturulamamışa. Venizelos annesi, erkek kardeşi Agathoklis ve
oğullarını güvenlikleri için kız kardeşi Eleni ve onun kocasıyla
birlikte Yunan adası Milos' a (Değirmenlik Adası) gönderir. Anık
yalnız kalmışın. Ağustos l 896'da Kambi'deki isyancıların mec­
lisine kanlmayı göze alır; isyancılara karşı ayaklanma karşıtı bir
konuşma yapar, üstelik Müslümanların davalarını almakla suçla­
nır. Buradan canlı kunulduğu için şanslıdır.
Ocak l 897'de Chania' nın ve diğer kasabaların Hıristiyan böl­
gelerine karşı açıkça hükümetin desteklediği şiddetli saldırıların
sonucunda bir kriz başlar. Katliam raporları Atina'daki muhafa­
zalci.r hükümeti, bizzat hükümetin Türk karşıtı propagandası ile
olu.şan güçlü kamuoyu baskısı altında, adadaki Yunan uyruklula­
rın korunması için Girit' e asker göndermek zorunda bırakır. Bu
karar, Yunanistan' ın kendi kendini Osmanlı İmpar atorluğu ile
kazanamayacağı bir savaşa soknığundan tam bir felaketti. Yuna­
nistan' ın aksine, karar Girit'te iki sonuç doğurur. 'Büyük Güçler',
İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Ruslar, değişimi önlemek için
uğraşıyorlardı. Bu amaçla itibarını yitirmiş Osmanlı bayrağı
altında barı �ı yeniden sağlamak amacıyla asker göndermeye
hazırlanırlar_ Tam bu esnada Yunan konsolos Nikolaos Gennadis,
komşusu Venizelos'a Girit'in ilan edeceği birleşme yönündeki
her deklarasyonun (70 yıl sonra ilk defa) Yunanistan ta.rafından
da fiili olarak sıcak karşılanacağı haberini verir. 19 Bir gözü Cha­
nia'dan yükselen dumanlarda olan Venizelos Malaxas köyüne
yakın bir yerde savaşmakta olan bir grupla birlikte Akro tiri' nin
(Burun) yakınlarında Meclis İdare Komitesi' ne katılmak üzere
Meslekten Bir Devrimci

yola çıkar. Birkaç gün sonra, topladığı silahlı bir grupla birlikte
batıya doğru Chalepa'nın hemen üstündeki Profitis Ilias Tepe­
si'ne, Chania Körfezi'ndeki Avrupa gemilerinin görebileceği bir
noktadan Yunanistan bayrağını gönder e çeker.
Konsolosluklarla olan irtibatının da yardımıyla Venizelos, bir
anda kendilerini Osmanlı İ mparatorluğu yetkililerinin yerine
Komite'yi ve isyancı meclisi Girit'in temsilcileri olarak tanımak
durumunda bulan 'Dört Güç'ün amiralleri ile yapılan bir dizi
çetin görüşme esnasında hızla ün kazanmaya başlar. Bir Rus
gemisinin Yunan bayrağına ateş etmesinden sonra hazırlanan
protestoyu imzalayanlar arasında yer alır. "Her birimizin uğruna
savaşarak ölmeye hazır olduğu sancak bir Hıristiyan şarapne­
liyle yok edildi . . . Amaçlarımızın gerçekleşmesi için ölene kadar
mücadele edeceğiz. Yaşasın Kral I. George! Yaşasın Girit ve Yuna­
nistan Bi rliği!"20 Venizelos hiçbir uzlaşmanın mümkün olmadı­
ğında ısrar eden grubun içinde yer alıyordu: Girit soru nunun tek
mümkün, tek adil ve kesin çözümünün Girit ve Yunanistan Bir­
liği'n in tanın dı ğı nı n ilan edilmesi olduğunu düşün üyontz. Başka
herhangi bir çözüm geçici bir önlem olmaktan başka bir şey ifade
etmez.21 Bu dönemde, Venizelos'un Rus ateşi altındaki tepen in
doruğunda sancağı dalgalandırdığı efsanesi yayılmaya başlar.
Venizelos efsanesi, onun geleceğe ilişkin İngiliz donanma subayı
ile yaptığı sohbetle güçlenir: "Eğer bizi zor durumda bırakmak
ve bizi size karşı koymaya zorlamak yerine 'Büyük Güçler' ile
birlikte çalışırsanız beklediğiniz günler d� a çabuk gelecektir."
Subayın bu sözlerine Venizelos'un şu yanıtı verdiği söylenir:
"Avrupa siyaseti her zaman statükonun sürdürülmesinden yanadır
ve eğer b iz inisiyatifalıp Türklere karşı bize yardım etmenin ehveni
şer olduğuna sizi inandıramazsak, siz tahakküm altında bulunan
halklar için hiçbir şey yapmayacaksınız. " "Hepsine lanet olsun,

17
Eleftherios Venizelos

herif haklı " diye yazmıştır İ ngiliz subay "ve umarım bu adamı
vurmak zorunda kalmayız . " 22
Haziran ayına gelene kadar geçen süre d e , ' B üyük Güçler'
bu çok yönlü çatışmanın sınırlarına gelin di ğini kavrar ve artık
Girit'e tam özerklik teklifinde bulunmaya hazırdır; Yunanistan
utanç verici bir biçimde savaşı kaybedince Girit' in isyancı meclisi
reform ve özerklik talepleri üzerinde yoğunlaşmak zorunda
kalır. Birleşme siyasetini henüz yakın bir geçmişte kabul etmiş
Venizelos için bu ani yön değiştirme kolayca kabul edilebilir bir
politika olmaz. 1 7 Ağustos'ta Archanes'te yapılan çok önemli bir
toplantıda başkan olarak birleşme sorunu hakkındaki tartışmayı
erteleme girişiminde bulunur. Uzun ve şiddetli b i r protesto ile
karş ı l aş ı r. Baş kanlı ğı oylamayla düşürülür ve her hangi bir görev
alması engellenir. O günün gecesi kalmakta olduğu eve bir kun­
daklama girişimi gerçekleştirilir. İ lk b iyografi yazarları, Chania'ya
dönüşü esnasında onun ve arkadaşlarının geçtikleri birçok köyde
taşlandıklarını aktarmaktadır.23 Venizelos, kırgın bir şekilde Ati­
na'ya sığınır. Atina'da Başbakan Trikoupis, Venizelos'un birleşme
konusundaki yaklaşımını ustalıkla yönetmesini ve eski Girit
gazisi Giritli politikacı Ioannis Sfakianakis ile tanışmasını sağlar.
İ kili birlikte Girit' e döner. 'Büyük Güçler' in amirallerince tam
yetkili olarak tanınan Melidoni'deki Meclis'te Sfakianakis başkan
seçilir ve Venizelos da coşkuyla karşılanır.
Sık sık alkı ş larla kesilen, her zamanki gibi düzgün ve dikkatle
bir biçimde yaptığı konuşmasında, "Eğer uzun süreli esaretimiz ve
özellikle son on yılın siyasal hezimetleri. . . aramızda ihtilaflaryarat­
tıysa ve farklılıklarımızı keskinleştirdiyse, bugün bu farklılıkları ve
ihtilafları bir kenara bırakmak zorundayız. Şimdi yüzyılların esir­
liği içinde canlılığını yitiren anavatanımızın özgürlüğünü canlan­
dırmak için ellerimizi bir birbirimize uzatmak zorundayız. Bugün
sahip olduğumuz şey ne atalarımızın arzularını ne de bizlerin
yataklarımızda düşledik/erimizi gerçek anlamıyla tatmin etmekte-

18
Meslekten Bir Devrimci

dir, " diye seslenir. Venizelos meclisi özerkli ği kabul etmek konu­
sunda ikna eder ve ardından, kon uş masının en sonunda, her 1 9 .
yüzyıl Girit siyasetçisinden beklenen işareti verir . . . ". . . ve böylece
ulusal idealimizin gerçekleşmesi yolunda çok önemli bir adımı atmış
olacağız. " Başka bir şeyler daha olacaktır, bu adımın ötesinde
başka bir adım daha.24
2

Prens Yöneti m inde G i rit

Girit' teki siyasi yaşamı süresince Venizelos'un yapmış olduğu


manevraları belirleyen ilkelerin tutarlılığı tartışma konusu olmuş­
tur. Hayranları onun tartışmasız bir biçimde birleşmeden yana
olduğunu iddia ederler; ona çamur atma uğraşında olanlar ise
otonomiyi ve hatta bağımsızlık politikasını desteklediğinde ısrar­
cıdırlar. Açıklanması hiç de zor olmayan bir anlaşmazlıktır bu.
Girit' teki bütün Yunanlar gerçekleştirip gerçekleştirilemeyece­
ğine ilişkin görüşleri ne olursa olsun Yunanistan' la birliği savunan
bir konurrida bulunmak zorundaydılar. Venizelos da çoğunlukla
böyle yaptı fakat onun konumunda ani ve şaşırtıcı değiş iklikler
de olmuştur. Bu nedenle, siyasi bir oportünist olduğu iddia edi­
lebilmektedir. Fakat bir danışmanlar grubu ile birlikte çalışmış
olduğunu söylemek çok daha doğrudur. Venizelos'un genellikle
Yunanistan konsolosuyla ve diğer dört 'Büyük Güç' ün konsolos­
larıyla uyum içinde hareket etmiş olduğu görülmektedir. 1 8 89
Mayıs ayındaki aldığı güvensizlik oyu ve ardından gelen sürgün
de, 1 897 Ocak ayında hem avukatlığı hem de gazeteciliği ani
bir kararla bırakıp meslekten bir devrimci25 haline gelmesi de bu
durumdan kaynaklanmıştır.
Venizelos ip üzerinde yürüyordu ve kendisi de b u durumu
biliyordu. Konsoloslar hükümetleri temsil ediyordu. Hükümet-

20
Prens Yönetiminde Girit

ler değiştikçe, özellikle Yunanistan'da, konsoloslar da değişi yordu.


Girit ile birleşme her Yunan hükümetinin gündeminde yer alan
bir sorundur. Ancak sorun hiçbir zaman açık açık ifade edilme-
diği gibi, kimi zaman da tümüyle
YUNAN MONARŞİSİ
rafa kaldırılırdı. Yunanistan' ın Dani marka prensi olarak doğan
Girit' e müdahalesi, hatta müda­ 1 . George (1863-1913 yılları a rası
hale tehdidi Osmanlı İ mparator­ hüküm sürmüştü r) Yu n a n
kra l ları n ı n a rasında en iyisiyd i.
luğu ile bir savaşın patlak vermesi Ü l keye elli yıl boyu nca yön
demekti. 1 898'in büyük bir bölü­ verdi. O ve Rus eşi Olga, 1. ya da
münde Girit dört amiral ve onların XU. Constantine'in (1913-17 ve
1920-22 y ı l ları a rasında h ü k ü m
mütevazı milis güçleri tarafından
sürmüştür) v e George'un
yönetildi. Yönetim, Osmanlı valisi (1898-1906 yı l l a rı a rasında G i rit
ve onun ordusuyla bir arada bulun­ Yüksek Komiserli ğ i n i yapmıştı r)
mak zorunda kalan Sfakianakis'in da içlerinde b u l u n d u ğ u sekiz
çocuk dü nyaya g eti rd i l e r.
başkanlığındaki meclisin beş kişilik Constantin e Alman İmparatoru
yürütme komitesi ile düzenli Il. Wil helm'in kızkardeşi Sophie
bir temas halindeydi. Bu acayip i l e evlendi. 1922-4 ve 193 5-47
yı l l a rı a rasında h ü k ü m süre n il.
düzenleme uzun ömürlü olamazdı. George, 1917'd e n 1920'ye kadar
Liman kemi Iraklio'da dinsel geri­ hüküm süren bahtsız Alexa n d e r
limin yeniden şiddetlendiği Eylül ve 1947- 64 a rası h ü k ü m süren
Pa u l onların çocu kları d ı r.
başlarında birkaç yüz Hıristiyan XII. Consta nti n e, 145 3 'te
ve on yedi İ ngiliz askeri öldürü­ öldürülmüş o l a n son Bizans
lür. Osmanlı askerleri de çıkan imparatoru XI. Constanti n e ' i n
olaylara karışmişlardı. Bu olayın a d ı n a atıfla Bizans
İmparatorl u ğ u ' n u n modern
hemen ardından İ ngiltere mevcut Yu n a n monarşisi nde ye niden
düzenlemenin değişmesine karar doğ d u ğ u n a d a i r i d d i aya yön e l i k
verir ve derhal daha önce dikkate bir a d l a n d ı rm a d ı r.
almadığı Rusya'nın önerisini benimser. Rusya'nın önerisi, henüz
hafızalardan silinmemiş Koundouros Tezkeresi temel alınarak
hazırlanmıştı. Müslüman azınlığa karşı tutumlarını değişti-

21
Eleftherios Venizelos

ren dört 'Büyük Güç' kendilerini bir anda uygun bir anlaşma
içinde bulur. Anlaşmaya göre Osmanl ı askerl eri Girit'ten derhal
çekilecek, ada sadece ismen mevcut olan bir Osman l ı yönetimi
altında Hıristiyan bir yüksek komiser tarafından yönetilecekti.
Bu yüksek komiser de üç yıl boyunca Kral George'un ikinci oğlu
Prens George olacaktı.
Venizelos'un Milos't a yaşayan annesi ve erkek kardeşi 1 898'in
başında bir grip salgını sonucu ölür. Barış ortamının sağlandığı
yılın sonunda kız kardeşi Eleni, Kyriakos ve Sfol<lis'i güvenli bir
şekilde Girit'e geri getirir. Dul kalmış diğer kız kardeşi Maria,
Chapela'da Prens'in komşu o l duğu bir evde yaşamaya başlar.
Prens, aralık ayında Souda'ya gelmiş, sarayını Venizelosların
evinin yanındaki bir evde kurmuştu. Bundan iki gün sonra Sfa­
kianakis , Venizelos ve Yürütme Komitesi' ndeki üç mesl ektaşı
yeni Girit Devleti' nin yeni Yüksek Komiseri ile ilk t oplantılarını
yapmak için ziyarete gelirler. Prens George anılarında, bu top­
lantıda söylediklerini ayrıntılı bir biçimde akt armıştır; ama yine
de "Damarlarımda Büyük Petro'nun (Deli Petro) kanı ak.ıyor"26
sözünü anılarında aktarmadığı sonradan anlaşılmıştır.
Prens, ilk iş olarak bir anayasa taslağının hazırlanması n a karar
verir. Bunun için tam yetki ile donattığı 1 6 kişilik anayasa komi­
tesine Sfakianakis'i başkan olarak atar. Sfakianakis'in (Prens'in
düşüncesi hakkında ki yorumu şöyleydi: ' Ümit ediyorum ki zat-ı
aliniz, bizleri hiç değilse bu asil mizah anlayışınızı t akdir etmek­
ten yoksun olduğumuz suçlamalarından27 kurt aracakt ır' .) kendisi
bu komitede çok az yer alır, çoğunlukla yerini komitenin Müslü­
man başkan yardımcısına bırakır. Buna karşılık Venizelos oldukça
aktiftir. Yüksek Komiser'in unvanı ne olacaktı? Venizelos, içinde
bulundukları duruma inkar edilemez bir biçimde uygun düşen
ve oldukça yaygın bir şekilde devlet başkanları için kullanılan
'Prens' unvanını önerir. Prensin, kendisinin atayacağı beş kişilik
bir yürütme komitesine diğer bir ifadeyle kabineye sahip olacağı

2.2.
Prens Y"ônetiminde Girit

kabul edilir. Venizelos iki meclisli bir yasama organı önerir;


önerisinin kabul görmemesi �zerine üyelerinin bir bölümünün
Prens tarafından atanacağı tek meclisli bir yasama organı önerisi
getirilir ve bu öneri kabul edilir.
Meclisin 5 0 Hıristiyan üye, 1 4 " Kendi dış politikasını
Müslüman üye ve Prens tarafından yürütme k herkesin işi
atanan 1 O üyeden oluşmasına28 ve değil, Kral'ın ve onun
seçimlerin önceden olduğu gibi iki sorumlu hükümetinin
yılda bir yapılmasına karar verilir. işidir."
PRENS G EORGE' TAN
Mecliste Müslümanların üye sayısı
VENIZELOS'A
yeterli değildir. Ocak ayında İngil­
tere Konsolosu, Prens'in yapmış olduğu atamaların Hıristiyanları
'sevindirdiğini' bildiren bir rapor yazar;29 Müslümanların göçü
hız kazanır.
Yüksek Komiser'in unvanı hakkındaki tartışma beklenmedik
ayrışmaların da doğmasına yol açar. Bu durum Venizelos'un,
Girit' in kendi geleceğine ilişkin söz sahibi olma hakkının olduğu
görüşünü desteklemesine neden olur. George bu görüşe sert
tepki gösterir. Prens' e göre dış politika herkesin işi olmazdı; yal­
nızca Yunanistan Kralı George'un ve onun hükümetinin işidir.
Hatta George, babası başka bir karar vermedikçe kendisini 'Girit
Prensi' olarak adlandırmakta ısrar edenleri hain olarak itham
eder.3° Fakat Prens George yanılıyordu; Girit'in dış politikasına
dair tasarrufta bulunmak Yunanistan Kralı'nın işi değildi. Bu
gereksiz polemik gelecekte, Prens ve Venizelos arasında, Prens ve
'Büyük Güçler' arasında ve Prens ve Yunan hükümeti arasında
yaşanacak sert tartışmaların ilk belirtisiydi.
Mart' ın sonunda anayasa taslağı, Roma'da bulunan 'Büyük
Güçler'e ait üç konsolosa ve dört büyük 'Güç'ü temsil eden
İtalyan Dışişleri Bakanı' na sunulur. İsyancı Meclis, 1 50 üyesine
anayasayı onaylama konusunda yetki vererek, dağılır. Prens
George ve komitesi 1 90 1 yılına kadar 'yürütme kurulu'nun yeni

23
Eleftherios Venizelos

meclisin onayına sunmak koşuluyla yasama faaliyetinde bulun­


masına karar verir. Ardından Prens, Venizelos (Adalet) , Foumis
(Maliye ve Tarım) ve Koundouros'u (İçişleri) içeren ilk yürütme
kurulunu belirler.
Sonraki iki yıl Venizelos'un siyaset yaşamındaki en yoğun
çalışma dönemlerinden birini oluşturur. Anayasa tartışmala­
rında halihazırda ün kazanmış olan Venizelos, Meclis'in nihayet
Haziran 1 90 l 'de toplandığında kabul ettiği, yasama organının
da çerçevesini hazırlar. Çok sonra bu dönemle ilgili, " B ir kere­
sinde art arda dört gün ve dö"rt gece boyunca, aç ve uykusuz bir
halde bakanlığa kapandım" diyecektir. " Çünkü işlerin bir an önce
tamamlanması için acele ediyordum."3' Aynı dönemde Prens Girit
Adasını baştanbaşa dolaşır ve adanın ekonomisini canlandırmak
amacıyla Chania' nın yakınında devasa bir hükümet binası inşaa­
tını başlatır. Ayrıca, aslında bir tür polis kuvveti olan, Yunanistan
tarihinde olduğu kadar Girit tarihinde de önemli bir yere sahip
olacak, Girit jandarma gücünü kurar.
Ekim 1 900'de Prens George, Girit'in geleceğinin anahtarını
hala ellerinde tutmakta olan dört ' Güç'ün başkentlerini ziyaret
etmek amacıyla yola çıkar. Kendi kendine belirlediği görev,
Girit'in Yunanistan ile birleşmesi kararının verilmesi zamanı­
nın geldiğine onları ikna etmekti. Kral' a bağlılığının ve kraliyet
ailesine mensup olmanın verdiği, Girit'i babasının krallığına
bağlama arzusu, birleşmenin tek çözüm olduğu yönündeki kişisel
görüşünü daha da güçlü bir şekilde savunmasına neden oluyordu.
Birleşmenin Avrupa'daki kraliyet aileleriyle olan yakın ilişkileri
sayesinde gerçekleşebileceğinden şüphesi yoktu. Her ne kadar
tüm gerçekleri anı kitabı Girit'in D ramı 'nda açıkça anlatmış ve
muhtemelen seyahat dönüşünde bu konuda yürütme kuruluna
bilgi vermiş olsa bile nerde yanlış yaptığını hiçbir zaman kav­
rayamadı. Mart 1 90 l 'de kurul üyelerine, dört konsolos tarafın­
dan 'Büyük Güçler' adına ilettiği kesin cevabı aktarmak zorunda

24
Prens Yönetiminde Girit

kalır: Prens ikinci bir üç yıllık dönem için Yüksek Komiser olarak
görev almaya kibarca davet ediliyordu ama birleşme mümkün
değildi. Statüko korunmalıydı. " . . . Kaderin cilvesi! diyen Veni­
zelos dışında hepsi benim büyük hayal kırıklığımı paylaştılar."32
Venizelos' un ifade ettiği "kaderin cilvesi" sözü Prens için anla­
şılmaz olsa da bizim için açıktır. Venizelos, 'Büyük Güçler'in
birleşme konusunda uzlaşabilmesi için, henüz mevcut olmayan
birtakım dışsal itkilere öncelikle ihtiyaç olduğunu görmüştü.
Prens' in seyahati, Büyük Güçleri gitmek istediklerinden daha ileri
bir adıma götürmeye yönelik daha önceki bir başka girişiminde
olduğu gibi yalnızca bir zaman kaybıydı. O gün için en iyi hedef
özerkliği güçlendirmekti. Girit bağımsızlığa ne kadar çok yak­
laşırsa nihai olarak Yunanistan'la birleşme konusunda Osmanlı
yönetiminin bakışını değiştirmek o kadar kolay olacaktı. Bu
nedenle Venizelos, mevcut koşullarda daha fazla özerklik talebi
ile baskı yapmakta ısrar ediyordu. Girit kendi prensine sahipti.
Bulgaristan gibi Osmanlı yönetimi altında seçimli bir Prenslik
olarak tanınabilirdi, tanınmalıydı. Venizelos ısrarla tekrar eder:
" Girit, kendi geleceği ile ilgili bir sorun hakkında kendi görüşüne
sahip olmakta özgürdür. " Prens George'un cevabı hazırdı: " Girit'in
bu konuda kendi görüşü vardır. Bu görüşü de defalarca dile getir­
miştir. Girit'in tek ulusal arzusu Yunanistan'la birleşmektir. "33

Venizelos'un konumu akıllıcaydı fakat savunulması imkan­


sızdı. Görüşlerini önce Girit'te sonra da Atina gazetesi Akropolis'te
yayımlar. Kral' ın sözcüsü Patris ('Vatan') ve Yunan basınının diğer
gazetelerinde sert eleştirilere maruz kalır. Girit'te de artık Yuna­
nistan'daki kadar gözden düşmüştü ve şimdi Prens'in gözünde
sadakatsiz konumundaydı. Prens, Venizelos'un Yürütme Kuru­
lu'ndan istifa etmesini ister. Prensin teklifini reddeder. Ardından
3 1 Mart 1 90 l 'de Kral George'un Prens'e kişisel tavsiyesi üzerine
Venizelos görevinden azledilir. Bu olaydan çok kısa bir süre sonra
Girit Devleti'nin ilk milletvekili seçimleri yapılır. Venizelos bu

25
Eleftherios Venizelos

seçimlerden çok kötü bir sonuçla çıkar. Grubu, mevcut altmış


dört milletvekilliğinden sadece on milletvekilliği elde edebilmiş­
tir. Hemen ardından Yürütme Kumlu'nun üye sayısı üçe indiril­
mesiyle birlikte etkisi daha da azal ır: Üyelikten çıkarılan isim eski
dostu ve müttefiki Kostis Foumis'ti.
Seçim kampanyası esnasında ve 1 Haziran 1 90 1 'de açılan
Meclis oturumunda, adanın her yerinde, birleşme talebinin
dile getirildiği gösteriler düzenlenmeye başlanır. Bu gösteri­
leri Prens perde arkasından dikkatli bir şekilde yönetmektedir.
Gösteriler amaçlananın aksine dört konsolosun üzerinde çok az
etki eder. Konsoloslar, Venizelos'un seçim başarısızlığına şaşır­
mışlardı. Konsoloslar yazdıkları raporlarda kısmen görüşleri
kendilerininkilerle çakıştığı için, kısmen hükümetleri birleşme
yönündeki baskılara dair bir şey duymak istemedikleri için,
kısmen de Prens'in kullandığı yöntemden dolayı duydukları
hoşnutsuzluğun etkisiyle Venizelos'un arkasındaki halk deste­
ğini abartmaya beş yıl daha devam ederler. Aslında konsoloslar,
Prens' in açtığı ateş hattının içinde yer aldıklarının farkındaydılar
( İ talyan Dışişleri Bakanı Yunan Büyükelçisi'ne Girit'teki konso­
loslara karşı Atina basınında başlatılan kampanyayı, bilhassa da
resmi yayın organı Patris bağlamında özel olarak şikayet etmişti) .34
Fakat Prens'in propagandasının tek ve en önemli hedefi, politik
rolünü yitirmiş, geçimini yeniden avukatlık yaparak sürdüren ve
hayatında üçüncü kez haftalık bir gazete (Kiryx/Haberci) çıkar­
maya başlayan Venizelos'tu. Prens' in yaveri Andreas Papadiaman­
topoulos başarılı bir propagandacıydı ve mevcut duruma bakarak
hüküm vermek için Prens'le birlikte ellerinden gelenin en iyisini
yaptılar. Venizelos'un bu koşullarda Mısır'a göç etmeyi ciddi
olarak düşündüğü söylenmektedir. 1 903 Martında Kiryx'deki
makalesinde, Prens' e muhalif olduğu için Kilise' nin Venizelos' u
aforoz ettiğini ilan eden Metropolit Evmenios'u, Tanrıya layık
olmayan bir papaz olarak tarif edince, birkaç gününü hapiste

z6
Prens Y'öneti m i n d e Girit

geçirir.35 Aynı nedenle Kiryx'in yayını da bir ay süreyle yasaklanır.


Kiryx'in yasaklandığı dönem tam da 1 903 yılındaki seçim kam­
panyasına denk gelir. Bu seçimlerde Venizelistler yalnızca dört
koltuk kazanır.
Prens' in zaferi ağır bir bedel karşılığında gelir. Prens, kendini,
de focto bir devlet başkanından bir parti liderine dönüştürmüş­
tür artık. Kendi rızasıyla, 'Avrupa'nın, Girit'in bütün olarak
birleşmeden yana olduğunu anlayacağı şekilde . . . oy kullanma­
sını herkese salık vermek için adayı boydan boya dolaşmasının
bir görev (kendi görevi) olduğu' düşüncesiyle gayretli bir seçim
kampanyasına girişmişti. "Eğer sadece bu nedenle Venizelist
parti . . . yenilgiye uğradıysa'', diye özetliyordu, bundan dolayı o
suçlanamazdı.36 Prens Girit'te insanların düşüncelerini ve kalp­
lerini fethetmişti; babasının dalkavukları da Yunanistan'da genel
olarak kendisinin yanında yer alan bir basını sağlamışlardı; fakat
'Büyük Güçler'i etkileme yeteneğini onların konsoloslarıyla
yabancılaşmış olması nedeniyle kaybetmişti. Sözde kendiliğin­
den başladığı söylenen gösterilerin Prens tarafından organize
edildiğini fark eden konsoloslar genel kanının Prens'in karşısında
yer aldığı çıkarımında bulundular. Hem Kral ailesinin hem de
dini kurumların çirkin ve yakışıksız bir biçimde yürüttükleri
etkileme faaliyetlerini görmezlikten gelemedikleri için Prens'in
kazandığı seçim başarılarını da önemsemediler. Prens konsolosla­
rın temsil ettikleri hükümetlere konsoloslar hakkında kin duygu­
suyla yazdığı mektuplarla şikayetlerde bulundukça, konsoloslar
da onun Venizelos'a karşı yürüttüğü kampanyayı bertaraf etmek
için aynı derecede kin duygularıyla davranmaya kendilerini hazır
buldular.
1 903 yazı gibi erken bir tarihte Prens'in birleşme yönündeki
propagandasının Girit'teki kendi kontrolünü sarsabileceğine dair
korkular ifade edilmeye başlandı. O zaman, Prens George'un
niçin Venizelos'a karşı 'popülaritesini, prestij ini ve soyluluğunu'

27
Eleftherios Venizelos

riske attığı üzerine kafa yoran Britanya konsolosu, Prens'in bir­


leşme üzerine bol keseden söz verdiği, sözünü tutamadığı ve bu
yüzden de bir günah keçisine ihtiyacı olduğu sonucuna vardı.37
Bir yıl sonra başka bir konsolos Prens George' un kendisinin teh­
likenin bilincinde olduğunu raporladı: Prens bizzat 'halkını eskisi
gibi denetim altında tutup tutamayacağından şüphe ediyor'du.38
Prens'in Yunanistan ile birleşme için yaptığı amansız baskının
yarattığı düş kırıklığı dış basında ilk defa Girit Devleti' ne işleri
daha iyi idare edebilecek Yunan olmayan birinin getirilmesi fikri­
nin tartışılmasına yol açtı.
1 905 yılına gelindiğinde Venizelos'un aile hayatı da değişir.
Eşi Maria vefat etmiş, kız kardeşi Evanthia kendi çocukları ile
birlikte Kyriakos ve Sofoklis'in bakımlarını üstlenmişti. Venizelos
evde yalnız kalmıştı. Bu durum siyasal faaliyetler için çok daha
özgür bir ortamda yaşamak anlamına geliyordu. Şubat'ta 'Birle­
şik Muhalefet' adıyla bilinen grup Chania'da toplanarak dikkat­
lice oluşturulmuş taleplerini ilan etti: Ö ncelikle Yunanistan'la
zorunlu birleşme; birleşme başarısız olduğunda zorba yönetimde
bir değişim. Yönetimde değişim ancak ve ancak en üst düzeyde
bir değişimle mümkün olacağından yeni başkan mutlaka Yunan
olmalıdır. İ mzacılar arasında Venizelos, Foumis ve yeni ortak
arkadaşları, oldukça varlıklı ve devrimci şair olan, Konstanti­
nos Manos da bulunuyordu. Bildiri dosdoğru dört konsolosa
yönelik hazırlanmıştı ve bunlar da daha önceden uyarılmışlardı.
Bildirinin yayınlanmasından sonraki bir ay süresince konsolos­
larla imzacılar arasında yoğun tartışmalar yaşandı. Mart ayının
sonuna doğru Fransız konsolosu Paris'in endişelerini giderir:
"Benim edindiğim istihbarata göre [muhalefet] liderler sabırsız
bir birleşme arzusuyla harekete geçmiş olmaktan uzaklar."39
Bundan üç gün önce, 23 Mart 1 90 5 günü saat sabah dokuzda
Venizelos 'sarayın' hemen karşısında bulunan İ talyan Konsoloslu­
ğundan ayrılmış ve hemen yakınındaki arabaya binmişti; araba-

28
Prens Yönetiminde Girit

nın içinde ezeli düşmanı Papadiamantopoulo'yu görünce şaşkına


dönmüştü. Derhal kendisini Mournies' e götürecek diğer bir
arabaya bindi. Onbeş kilometre güneyde, ürkütücü dik yamaçlı
vadinin içinde, Girit isyanı yıllıklarında çoktan ünlenmiş, anne­
sinin doğduğu yerin civarında, doğal bir kale gibi Theriso Dağı
uzanıyordu. 'Birleşik Muhalefet' ayaklanma meclisini burada
kurmuştu. İsyancıların sayılarına ilişkin tahminler 600 ile 7000
arasında değişiyorsa da tahminlerin çoğu 600 civarında olduk­
larını ileri sürmektedir. İsyancılar Yunanistan ile birleşme ilan
etmişler, Yunanistan bayrağını göndere çekmişler, siyasi değişim
talebini dile getirmişler ve {oldukça ılımlı bir şekilde) yerel güven­
lik güçleri ve uluslararası askeri birlikler ile işbirliği yapacaklarına
söz vermişlerdi.
Bu, Venizelos'un öncekinden daha barışçı ve daha iyi organize
edilmiş ikinci silahlı ayaklanmasıydı. Daha öncekinde olduğu
gibi yine konsoloslarla temas halindeydi; birkaç sürpriz, gayet
dostça görüşme gerçekleşmişti. Ö nceki ayaklanmada olduğu
gibi, önemsiz düzeyde olmakla birlikte, devrimciler adanın
mevcut hükümetinin politikalarını etkisizleştirerek kendi poli­
tikalarını uygulamaya başladılar. Nisan'da yapılan seçimlere
Venizelistler katılmadı. Seçimlerin hemen ardından alışılmadık
bir biçimde baskı altına alınan yeni seçilmiş meclisin açılışının
Haziran sonuna ertelenmesi üzerine, Meclis'in birçok üyesi ses­
sizce Theriso'daki isyancılara katıldı. Venizelos'un siyası rakibi
Manousos Koundouros yandaşları ile birlikte dağlara çıkma
tehdidinde bulunurken, Prens'in kendisi de sürecin dışında kal­
mamak amacıyla 'halk milisleri' oluşturma fikrini savunmuştur.
Adada yaşayan Müslümanların geleceklerinden endişelenmeleri
için haklı nedenleri vardı. Konsoloslukların Müslümanları koru­
yacaklarına dair verdikleri sözlerin inandırıcı olmaması, adanın
köylerinde yaşayan Müslümanların şehirlere göç etmelerine
neden olmuştur.

29
Eleftherios Venizelos

Girit bir çıkmaz içindeydi. Girit'e değişim dışarıdan, Yunanis­


tan'da hükümetin sarsıcı bir biçimde değişmesi sonucu gelmişti.
Haziranda (Büyük Yunanistan düşünü ateşli bir biçimde savunan
ve Theriso isyancılarına karşı düşmanca yaklaşan) Başbakan The­
odoros Deligiannis suikast sonucu öldürülür; yeni Başbakan
Dimitrios Rallis, soğuk bir tavırla Prens'ten yeni milis gücünü
dağıtmasını, isyancıların reform taleplerini uygulamaya koyma­
sını ve hatta Papadiamantopoulos'u görevden almasını isteyerek
yeni bir politika izlemeye başlar. Bu sırada Konsoloslar, rakip
silahlı çetelerin aralarındaki mücadelenin doğurduğu karmaşa­
nın iktisadi bir çöküntüye yol açacağını görerek isyancılar üze­
rinde baskıyı artırmışlardı. Bununla birlikte konsoloslar, Prens'in
baskıcı yönetimine ilişkin isyancıların şikayetlerinde haklı olduk­
larının da farkındaydılar. Üçüncü bir dışsal etki de hava koşulla­
rıydı: Beyaz Dağlar kışın çok soğuktu. Bu nedenle Venizelos, 2
Kasım'da Konsoloslar ile bir genel af üzerinde anlaştı. Prens' e bir
gün sonra genel af anlaşması hakkında bilgi verilir. Bu durumu
onuruna yedirmesi üç hafta alsa da Prens genel af ilan eder.
İsyancılar silahlarını bırakarak, hiçbir şey olmamış gibi Chania'ya
dönerler.
Venizelos, bu düşük-yoğunluklu mücadelenin gerçek kaybe­
deni değildi. Bundan böyle Prens konsolosların 'idari ve ekono­
mik' denetimine girmiş ve açıkça amacını Girit'i mevcut Yüksek
Komiser'den ayırmak olarak belirlemiş olan uluslararası bir
Reform Komisyonu'nun kurulmasını kabul etmek zorunda kal­
mıştı. Bu sırada Mayıs 1 906'da yapılan seçimlerde Venizelistler,
şimdiye kadar al dıkları en yüksek oyu (33.279 oy) alırlar. Yine de
38.2 1 7 oy alan Prens'in partisinden hala daha düşük oy almışlar­
dır. Temmuz'un sonlarında 'Büyük Güçler', Komisyon'un tespit­
lerine karşı tepki gösterip nota verirler. Birleşme doğrultusunda
iki küçük adım atılır: Yunanistan'da yaşayanların yerel güvenlik
güçlerine katılabilmesi kabul edilir ve istikrarın sağlanmasının

30
Prens Yönetiminde Girit

ardından uluslararası askeri güçlerin çekilmesi sözü verilir. Fakat


'idari kontrol' devam edecektir ve Yüksek Komiserlik konumu­
nun altının oyulduğunu gören Prens istifa etmiştir.
Girit Devleti'nin ikinci başkanının bir Yunan olması gerektiği
düşüncesini ilk olarak kimin savunduğunu söylemek zordur. 1 906
yazında Büyük Güçler bu fikri gündeme getirerek, oğlunun hale­
fini ataması için Yunanistan Kralı'nı davet ederler. Kral, ılımlı bir
politika uygulamaktan yana olan eski başbakanlardan Alexandros
Zaimis'i seçer. Ocak 1 905 taleplerinden birisinin uygulanmaya
konulmuş olmasından dolayı Venizelisclerden açıkça destek ver­
meleri beklenir. Ancak Giritlilerin çoğunluğunun desteğini arka­
sına alan Prens'in uzaklaştırılması konusunda taraf olmanın yeni
bir ayaklanmaya yol açacağı korkusuyla sessiz kalırlar. Koundou­
ros'un yönettiği silahlı çeteler, Prens'i adada tutmak için zor kul­
lanacakları tehdidini savuruyorlardı. Prens'in 25 Eylül 1 906'daki
acele ve onur kırıcı bir şekilde adadan ayrılmak zorunda bırakıl­
ması konsolosluklara karşı şiddetli protestolara yol açtı.
Zaimis, Prens'in gidişinden bir hafta sonra adaya gelir. Venize­
los, o tarihte lraklio'da yatılı bir okulda öğrenim görmekte olan
çocukları Kyriakos ve Sofoklis'e Zaimis hakkında şöyle yazmak­
tadır: Yunanistanin en iyi politikacılarından biri; hepimiz onun
adaya özgürlüğü ve adaleti getireceğini ümit ediyoruz ve bizi güven
içinde ana vatanın kollarına bırakacağına inanıyoruz. Her ikinize
de onun Jotoğrafinın bulunduğu birer kartpostal gönderiyorum.40
Zaimis sessizce işe koyulur.
Venizelos, tekrar Adalet Bakanlığı' na Danışman olarak geri
çağrılır fakat her zamanki gibi para sıkıntısı çekmektedir. Avukat­
lığa geri döner. Chalepa'da ki evini ( 1 927'ye kadar bir daha burada
yaşamadı) kiraya vererek, Moschon ile Theophanous sokaklarının
kesiştiği yerde bulunan büyük ve eski bir evin odalarını kiralar.
Burada genelde yalnız değildi; birlikte avukatlık yaptığı arkadaşı
Athanasios Blum'un ölümü Venizelos ve Blum' un eşi Paraske-

31
Eleftherios Venizelos

voula arasındaki duyguların daha rahat ortaya çıkmasını sağlar.


Paraskevoula bir akrabasıyla birlikte Venizelos'un kaldığı evin 50
metre yakınında bir eve taşınır. İ kilinin gece buluşmalarından
herkes haberdardır.41

Konsoloslar ve 'Büyük Güçler' her zaman olduğu gibi Girit'te


statükoyu koruyabileceklerini umuyorlardı. Statükoyu koruma
isteğinin altında Girit'in çıkarı değil, adada yaşanacak bir çal­
kantının Yakındoğu'da istikrarsızlığa neden olabileceği korkusu
vardı. Fakat başarısız oldular. 1 90 5 ve 1 906 Girit ayaklanmaları
komşu ülkelerde -Yunanistan, Osmanlı İ mparatorluğu, Bul­
garistan, Bosna Hersek'te- bir dizi siyasi değişimin katalizörü
olmuştu.
Yunanistan'da krallık ve muhafazakarlık yetersiz görülme­
ye başlanmıştı. 1 906' nın sonlarında üst düzey politikacılar­
dan oluşan partiler arası bir grup -radikal siyasal değişimden
ziyade dürüst ve etkin bir kamu yönetimi için- refo�m yapıl­
ması yönünde baskı yapmaya başlar. 'Japonları' örnek göstere­
rek, Rusya'nın yenilenerek güçlenen Japonya karşısında almış
olduğu yakın geçmişteki yenilgisini anlatıyorlardı. İki yıl süren
bir kamuoyu ilgisinin ardından grubun önde gelen isimlerinden
Dimitrios Gounaris'in 1 908'de Başbakan Georgios Theotokis'in
hükümetinde Maliye Bakanlığı görevini kabul etmesiyle grup
dağılır. Üyelerinden birçoğunun gelecekte Yunanistan'da siyasal
reformcu olarak adından bahsettireceği bu gruba göre Japonların
başardıkları aslında çok önemli değildi. Grubun en azından dört
üyesi daha sonra oldukça tanınacaktı: Gournias, taşra gazetecisi
Emmanouil Repoulis, radikal eğitimci Apostolos Alexandris ve
grubun en yaşlısı Stefanos Dragoumis.
Prens George, ilkesiz Yunan basınında çabucak gözden düşü-

32
Prens Yönetiminde Girit

rülür. Atina, Venizelos'un da içinde bulunduğu Giritli politikacı­


lara yeni bir gözle bakmaya başlamıştı. Venizelos, 1 907'de Yunan
polis şeflerinin jandarmaya tavsiyelerde bulunmak için geldikle­
rinde ve 1 908'de Yunan Parlamentosu'ndaki Theotokis partisinin
gelecekteki liderliği için uygun görüldüğünde dikkatleri üzerine
çekmişti. Hükümet çevrelerinde Venizelos'un Atina ile birlikte
hareket etmekteki kararlılığı unutulmamıştı.
Bir taraftan Avrupa topraklarında ardı arkası kesilmeyen geri
çekilmelerin sıkıntısını yaşayan, diğer taraftan Yunan ve Bulgar
çetelerinin Makedonya'da yürüttüğü vahşi gerilla savaşıyla
kalbine çok yakın bir yerden yaralanmış olan Osmanlı İ mpa­
ratorluğu' nun Girit'te verdiği her taviz (Yüksek Komiserlik için
bir Yunan, Jandarmada Yunanlar, Uluslararası askeri güçlerin
aşamalı çekilmesi, vb.) Osmanlı için başka bir utançtı. 1 908' e
gelindiğinde ilerici Jön Türkler, örgütlenmelerinin beşiği olan
Selanik'ten İ mparatorluğun yaşlı hükümdarı Sultan Abdülha­
mit' e bir ültimatom gönderdiler. Ö ncelikli ve temel talepleri
(uzun yıllar önce bizzat Abdülhamit tarafından kabul edilmiş
ancak kısa bir süre sonra rafa kaldırılmış olan) 'anayasa'ydı. Fakat
mantıksal olarak, anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi demek
azınlık haklarının ayrıca düzenlemesi için bir gerekçenin kalma­
ması demekti ve bu da Osmanlı'nın Avrupa'da kalan toprakları
için gemiyi haber vermeden terk etmenin tam zamanı olduğu
anlamına geliyordu. Ö nce Bulgaristan Prensliği bağımsızlığını
ilan etti, bir gün sonra da Avusturya-Macaristan, Bosna ve Her­
sek'i ilhak ettiğini açıkladı.
Yunanlar ve Giritliler, Girit için bir örnek model arayışına gir­
diklerinde karşılarında bu bölgelerde yaşanmış örnek modelleri
buldular. Atina'daki Başbakan Theotokis şartların olgunlaştığına
hükmetti. Girit Devleti'nin başkanı olma unvanından başka her­
hangi bir yetkisi olmayan Zaimis'in tam da bu esnada adadan
ayrılması ve bir daha hiç geri dönmemesi tesadüf değildi. O nun

33
Eleftherios Ven izelos

görevi tamamlanmıştı. Bu karar şüphesiz Zaimis, Theotokis ve


Venizelos arasındaki, bir sonraki adımın kararlaştırıldığı anlaş­
madan hemen sonra gerçekleşmişti. Bulgaristan' ın bağımsızlık
ilanından iki gün sonra Venizelos, Chania'daki tören al anında
kendinden geçmiş 1 5 .000 kişilik bir kalabalığa hitap etti: Devrim
barışçı kalacak ve hiçbir güce karşı yönelmeyecektir. Onun tek hedefi
anavatan ile nihai 'Birleşme' beyanıdır. Girit hükümeti bundan
böyle Yunanistan Krallığı adına hareket edecektir. 42 Olağanüstü
toplantıya çağrılan Girit Meclisi, bu çok önemli kararı onayladı
ve bir 'yürütme komitesi' atadı. Venizelos bu komitenin içinde
Adalet ve Dışişleri görevlerini üstlendi.
Ne O smanlı İ mparatorluğu'nun ne de 'Büyük Güçler'in bu
tür bir karara karşı hemen verecekleri bir yanıtı vardı. Bununla
birlikte 'Birleşme' ilanı tek taraflıydı; bu haliyle Yunanistan ile
birleşme ilanı resmi bir deklarasyon için yeterli değildi ve Yuna­
nistan bu kararın ardından hiç bir açıklama yapmamıştı. İ lerki
yıllarda Venizelos Theotokis' e siz harekete geçmediniz diyecektir. 43
Birçok kişi bir fırsatın kaçırıldığını düşünüyordu. Elde edilen
başarıdan en büyük payı hak eden Theotokis, son adımı atmakta
başarısız olmaktan dolayı suçlanıyordu. "Qlkesinin temel siyasi
hedefini Büyük Yunanistan olarak gören bir çok Yunan için
Theotokis'in ılımlı yaklaşımı zayıflık anlamına geliyordu. Yuna­
nistan' ın yaşamakta olduğu ekonomik kriz de aynı döneme rast
gelmiş ve hükümeti sarsmaktaydı. Reform yönünde atılan yanlış
adımlar güçlü çıkar gruplarını kızdırmıştı. 1 909 ilkbaharında
· sokaklarda olan yalnızca sendikalar değildi. Ordu, başkomutanı
Prens Constantine'in hizipçi liderliğinden tedirgindi, daha da
kötüsü alt rütbeli subaylar artık orduyu profesyonelleştirmeye
dair yeni planların rütbe yükselmelerini engelleyeceğini öğren­
mişlerdi. Protestolar yayılıyordu. Hava devrim ve cumhuriyetçi­
liğe dönmüştü ve parlamentoda kararsızlık h aki mdi. Theotokis
istifa etmeye hazırdı; muhalefet lideri Rallis parlamento dağıtıl-

34
Prens Yönetiminde Girit

maksızın onun yerini almak konusunda tereddütlüydü. Yuna­


nistan seçime gittiğinde Giritlilerin Atina'ya tek taraflı olarak
vekiller göndereceğini ve onlar Yunanistan Parlamencosu'na
katıldıkları anda Osmanlı İ mparatorluğu'nun savaş ilan edece­
ğini herkes biliyordu.
O tarihte sadece bir teğmen olan Theodoros Pangalos, alt
rütbeli subayların protesto hareketlerini ateşlemiş ve hareketin
ön saflarında yer almış bir subaydı. Ocak 1 908'deki bir gizli top­
lantıda, reformcu bir lider seçeneğinin daha önce tartışıldığını
hatırlatması üzerine subay arkadaşı Michail Passaris, Venizelos' un
adını gündeme getirir. 44 Chania'daki konuşma tam zamanında
yapılmıştı.
3

Liberal Yu nanistan

1 909 yazında Yunanistan siyaseti kaynama noktasına ulaşa­


cak kadar ısındı. Veliaht Prens Constantine itibarını yitirmiş;
ekonomi çökme aşamasına gelmiş; reform yapılması yönünde
baskılar artmıştı. Meslektaşlarının ve Albay Panagiotis Danglis'in
sempatizanlarının tutuklanarak yaratılan yıldırma politikasına
karşı çıkan genç subaylar bir yürütme komitesi seçerek, 'Asker­
ler Grubu'nu (Military League) oluşturdular. Deniz subayları da
askerler grubuna katıldı. Ö ğrenciler gruba destek olmak amacıyla
bir birlik oluşturdular. 1 4 Temmuz'a kadar Askerler Grubu'nun
sözcülüğünü üstlenen Atina gazetesi Chronos'u n, aynı ayın başla­
rında Yunanistan'daki sorunları çözmesi için Venizelos'u göreve
çağıran bir kampanya başlatması tesadüf değildi. Bu sırada Rallis,
bir sonraki seçimler için son yasal tarih olan Nisan 1 9 1 O' a kadar
sürmesi niyetiyle nihayet bir hj.ikümet oluşturabildi. Böylece
Osmanlı İmparatorluğu'na yönelik herhangi bir kışkırtma
mümkün olduğunca ertelenmiş oluyordu.
26 Temmuz'da uluslararası güçlerin son askerlerinin Girit'ten
ayrılması üzerine Venizelos etkili bir konuşma yapar. Konuşma­
dan bir gün sonra adanın önemli noktalarında dalgalanan Girit
bayrağı Yunanistan bayrağı ile değiştirilir. Osmanlı hükümeti
bu durumu, Yunan askerlerinin Makedonya'daki gerilla sava-
Liberal Yunanistan

şında çetelere destek vererek savaştığı şikayetini de ekleyerek


derhal protesto eder. Yunan limanları ablukaya alınır, Ağustos
ayı boyunca savaşın eli kulağındadır. Rallis'in, Yunanistan'ın
G i rit veya Makedonya'ya herhangi bir müdahalesinin olmadığı
yönündeki yanıtı, ülkede zayıflık göstergesi olarak görülse de en
sonunda gönülsüzce kabul edilir. İ ngiliz ve Rus donanmasının
Piraeus' a gelişi Türklerin şikayetlerinin Büyük Güçler tarafından
ciddiye alındığı düşüncesinin doğmasına yol açar. Bununla bir­
likte İ ngiliz donanmasının varlığı, Kral' ın tahtını terk etme nok­
tasında olduğu söylentisinin yayılmasına neden olur.
En sonunda, 28 Ağustos'ta, Askerler Grubu Atina yakınla­
rında Goudi'de toplanarak gövde gösterisinde bulunur. Grup,
sivil ve askeri reformların yapılmasını ve ordu başkomutanı
Prens'in görevinden alınmasını talep ediyordu. Beklendiği gibi
Prens Constantine istifa eder. Prensin istifasının ardından Rallis
de istifa eder ve görevini siyasette önemi olmayan Kyriakoulis
Mavromichalis' e devreder. Mavromichalis Askerler Grubu' nun
taleplerini kabul ederek yeni hükümeti kurar.
Kendi haftalık gazetesi Kiryx'te 8 Eylül'de yazdığı makalede
Venizelos, Chania'da kendi bakış açısıyla şu yorumu yapar: Şüp­
hesiz, gelinen noktada Kral tahtı varislerine bırakmaktan daha iyi
bir şeyyapamazdı -Çünkü belirtildiği gibi biz onun Yımanistan'dan
bü tün ailesiyle birlikte ayrılmayı ciddi bir biçim de düşü ndüğü ne
inanmayı reddettik . . . Onun hem kendi ni hem de Yunanistan'da
doğan ve yetişen çocuklarını düşündüğüne, Kraliyet ailesi ve Yıman
halkı arasındaki bu bağı kesmeyi ciddi olarak tasarlayacak kadar
ulusa yabancı olduğuna inanmayı reddettik. Venizelos Yunanistan
siyasetine girmesi gerektiği yönündeki taleplerin farkındaydı;
Prens George ile yaşadığı sert çatışmanın ardından, artık ordu
komutanı olmayan ama hala tahtın varislerinden olan Prens
Constantine ile arasındaki anlaşmazlıkları onarmaya ihtiyaç

37
El eftherios Ven izelos

duyabileceğini biliyordu. Yazısını yazmak için Chania'daki gaze­


tesine gittiği gün Venizelos'un bilmediği, Constantine'in kimse­
nin ne zaman geri döneceğini bilmediği bir biçimde Atina'dan
ayrılmış olduğuydu. Kiyrx'in aynı sayısındaki ikinci bir maka­
lede anayasal reform konusu ele alınıyordu. Eğer siyasal çürüme . . .
yeniden inşa çalışmaları, mevcut partiler ve normal yollarla yiineti­
lemeyecek kadar ileri gittiyse Askerler Grubu . . . programını geçici
bir diktatörlük yoluyla (süresi beş
'Mecli s, şu anda du ruma
ayı geçmeyen, önceden belirlen­
egemen olan Bay
Venizelos tarafından
mesi gereken bir geçici diktatô'rlük)
salık verildiği haliyle
uygulamak zorundadır. Sonrasında,
-bizzat beni tahtı m d an alınmış kararların onaylanması ve
indi rmek de da hil­ devletin gelecekte nasıl yönetilece­
herhangi bir kararı ğine karar verilmesi için ulusal bir
vermeye hazır olacaktır.' meclisin oluşturulması için seçimlere
YUNANİSTAN K RA U gidilmelidir. 45
GEO RGE'TA N SÖR F RANCIS
Beş hafta sonra Askerler Grubu,
ELUOT'A.
danışmanlık yapması için Venize­
los' u Atina'ya davet eder. Venizelos Askerler Grubuna, kendileri
ile aynı düşüncede olan politikacılarla çalışırlarsa çok daha fazla
sonuç alabilecekleri cevabını verir.46 Venizelos'un cevabı basit bir
ret cevabı değildi.
Askerler Grubu reformların, uygulanabilirliğine bakmadan
efendileri tarafından önüne getirilen her yasa tasarısını kabul
eden güçsüz Mavromichalis hükümetine uygulayacaklar baskı ile
hiçbir zaman tamamlanamayacağının farkındaydılar. Yürütme
komitesinin 29 Aralık toplantısında bir kez daha Venizelos'un adı
gündeme getirilir. Bu defa danışman olarak değil bizzat hükümet
başkanı olarak teklif edilir ve teklif bir karşı oy dışında çoğunluk
oylarıyla kabul edilir. Venizelos' a teklif elden ulaştırılır. Venizelos
konuyu görüşmek amacıyla daveti kabul eder. 8 Ocak'ta Cha­
nia'da gemiye biner. Fırtına nedeniyle bir sonraki gün 9 Ocak'ta
Liberal Yunanistan

yola çıkabilir. Piraeus' a varır varmaz derhal Askerler Grubu ile


görüşür. Her ne kadar Veniıelos görüşmenin kamuoyundan
habersiz yapılmasını istese de görüşmenin yapıldığı her tarafa
yayılmış, konu ile ilgili heyecanlı spekülasyonlar yükselmeye baş­
lamıştı.
Venizelos artık geçici diktatörlük fikrinden tümüyle vaz geç­
miştir; bunun yerine reform yasalarının geçici bir hükümet tara­
fından yapılması fikrini savunmaya başlar. Hala Kiyrx'de yazdığı
makalede önerdiği bir sonraki adımda ısrar ediyordu. Yunanistan
anayasası değiştirilmelidir; bu amaçla mevcut 1 864 anayasasına
göre var olan Parlamento, (milletvekili sayısı iki karına çıkarı­
lacak) bir Kurucu Meclis ile değiştirilmelidir. Veniıelos'un ikna
çabaları sonucunda 'Askerler Grubu', Ulusal Meclis'in grubun en
b üyük başarısı olacağını görmüşlerdi. Ayrıntılar konuşulmaya
başlandığında, eğer monarşi gibi temel maddeler tartışılacaksa
meclis Kurucu Meclis gibi hareket edebilirdi. Aksi takdirde
meclis düzenleyici bir meclis olarak kalacaktı. Veniıelos, meclisin
kesinlikle düzenleyici bir meclis olmasını istiyordu; kral kalma­
lıydı. Geriye iki önemli soru kalmıştı. Mavromichalis'in gönderi­
lişinden sonra geçici hükümete kim liderlik edecekti? Venizelos,
'Japonya taraftarlarının' en önde geleni Stefanos Dragoumis'i
öneriyordu. Dragoumis, (kendileri hakkında çok açık sözlü oldu­
ğundan) Grubun tercihi değildi ama kabul ecciler. İ kinci soru,
anayasaya göre seçimlerin daha fazla ertelenemeyeceği Nisan'da
Venizelos'un Giritli yoldaşlarının parlamentoya girdiklerinde ne
olacağı sorusuydu. Venizelos, 'Anayasal olmayan bir erteleme'
çözümü önerir ve konuyla ilgili siyasal bir uzlaşmanın sağlanabil­
mesi için görevi üstlenir.
Bu görev Venizelos'un 'olağanüstü ikna yeteneğini' kullanma­
sını gerektiriyordu. 47 Venizelos, Dragoumis ve Askerler Grubu
geçici hükümetin bakanlar kurulu listesi üzerinde uzlaşmaya
varırlar. Bu esnada, 29 Ocak'ta bir Kraliyet Konseyi toplanır.

39
El eftherios Venizelos

YUNANİSTAN BAŞBAKANI
Chari laos Tri ko u p i s, Lon d ra Büyükelçisi olara k görev y a p tı k ta n sonra
187 5 - 1895 y ı l l a rı a ra s ı n d a ye d i d efa başbak a n l ı k g ö revi n i üstlenm işti r.
(1833 'te başbakan o l a n babası Spyridon Tri kou pis, Yu n a n B a ğ ı m s ı z l ı k
Savaş ı ' n ı n k l a s i k tari h i n i yazm ıştır.) D a h a s onrak i y ı l l a rd a baş ra k i b i olacak
m i l l i ye tç i Theod oros Del igiann is, (kumar nedeniyle k a n u n kaça ğ ı
d u ru m u n a d ü ş m üş) 1905 'te s a l d ı rg a n b i r k u m a rc ı n ı n s u i kast ı n a k u r ban
g i t mişt i r Bir diğeri ı l ı m l ı G eorg i o s Theotokis, gö revi, Ven i zelos' u n
.

1910'daki gelişine kad a r, D i m itrios Ra l l i s i l e b i r l i kt e n ö b et l eş e


s ü rd ü rm ü ştür. Ta k i p eden 40 y ı l boyu nca Yu n a n ista n 'd a 40 başba ka n
g ö rev ya p m ı ştı r. B u n l a r ı n a ra l a rı n daki en ö n e m l i l eri a ş a ğ ı d a veri l m işti r :
Stefa nos Dragoumis (1842 -192 3), siyas etç i oğ l u ve torunuydu. 1886'da
D ı ş i ş l e r i Baka n ı, 1906'd a k i 'Ja poncu' refo rmistlerin en yaşl ısı, 1910'un
b aş l a r ı n d a Başbakan oldu. Oğullarından F i l i p pos 1 9 5 2'd e D ı ş i ş l e ri Ba k a n l ı ğ ı
yaptı; siyasi b i r yazar o l a n Ion 1917'de s ü rg ü n e d i l d i , 1920'de katled i l d i .
Alexandros Zaimis (1855-1936) Başbaka n l a r ı n o ğ l u v e t o ru n uyd u .

1897-1928 y ı l l a r ı a rasında beş kez g ö rev a l d ı . Ioannis Metaxas, Venizelos'a:


'İçi nde hiçbir kavgası yo k: b i r devlet a d a m ı için ciddi bir eksiklik' demişti.
Zaimis ve Venizelos sa mimiyetten yoksun bir işbirliği yapmışlard ı .
D i m itrios G o u n a ris (1866-1922) Radika l Kralcı, 'Japoncu'ların b i r diğeri;
1908'de k en d i n e fazla güvenen bir M a l iye Bakanı; 1915'te ve 1921-22'de
Başbakan. Venizelos 1917'de tekrar i ktidara geldiğinde Korsika'da
ha psed i l mişti; 1918'de İta lya'ya kaçtı, 1920 sonlarında Yun a n istan 'a döndü
v e politik alanda başat bir rol oynadı. Kas ı m 1922'd e idam ed i l d i .
Themistoklis Sofoulis (1860-1949) Liberal siyasete girişmiş b i r a rkeolog;
1912'de Osma n l ı l a ra karşı başlatılan Samos ayaklanmasına l iderlik etti. 2
Ekim 1916'da adayı yerel hükümet a ltında birleştird i . 1924'te ve d a h a sonra
1945'te başbakan l ı k yaptı.
Theodoros Pa ngalos (1878-1952) Radikal subay; Venizelos'un 1910'da
Yunanista n'a gelmesine ya rd ımcı oldu. 1916'da Sofo u l is'e S a mos'ta destek
verdi. 1925'te Başbakan, 1926'da kısa bir dönem d i ktatörd ü.
Nikolaos Plastiras (1883 -1953) Asker, cumhu riyetçi ve Ven izeli st; 1922-3
devrimine önderlik etti; 1927'de d arbeye karşı ç ı ktı; 1933 ve 1935'te
başarısız darbe girişimlerine katı l d ı . 1945'ten sonra Başbakan o l a ra k u l u sal
uzlaşma için Sofoklis Ven izelos ile birlikte çal ıştı.
Alexandros Diomidis (1875-1950) Akademisyen ve işadamı, bir
başbaka n ı n torunu. 1912-15 yıl ları a rasında Venizelos' u n Ekonomi
Bakanıydı. 19 17'de Selanik yöneti m i n i n özel elçi l i ğ i n i; 1919'da Dışişleri
Baka n l ığı, 1923'te Merkez Bankası Başka n l ı ğ ı , 1929'd a Yu n a nistan
Bankası'nın ilk başka n l ı ğ ı n ı yaptı. 1949'd a Başbakan d ı .
Yunanistan'da bir aile siyaseti v e patronaj ilişkisi mevcut olagelmişti.
Ama siyaset zenginliğe giden bir yol olmamıştır. Venizelos, iki nci evl i l iğine
kadar yoksul bir adamdı; Tri koupis, Gounaris ve Plastiras mete l i ksiz
öldüler.

40
Liberal Yunanistan

Kral, Askerler Grubu' nun siyaset sahnesinde fazlasıyla etkin

-,
olduğunu düşünüyordu. İ ngiltere Büyükelçisi Sör Francis Elli-
ot' a toplanacak meclisin, Kralı tahtiiidan indirmek kararı da
dahil olmak üzere her kararı alabileceğine ilişkin korkusundan
söz eder. Kral, her an ülkeden ayrılacak şekilde yatının hazır
olarak bekletilmesi emrini verir. Sırrını açtığı büyükelçiye tahtın
kaldırılması yönündeki kararın, şu anda siyaset sahnesinde söz
sahibi olan, her zaman kişisel hırslarına göre hareket eden ve
Prens George ile çatıştığı tarihten sonra Kraliyet ailesiyle ara­
sında bir husumet bulunan Venizelos tarafından önerilmiş ola­
bileceğini de söyler.48 Venizelos'a güvenmeyen Mavromichalis ve
Zaimis aralarında anlaşır. Bununla birlikte Kral, son kez diğer iki
b üyük partinin liderleri Theotokis ve Rallis'i de dinler. Venize­
los'la yaptıkları görüşmenin ardından, Mavromichalis'in aksine
Theotokis ve Rallis geçici hükümetin başkanı olarak Oragou­
mis'i ve ulusal meclis önerisini kabul ederler. Şüphesiz ki, bu
görüşmede iki önemli konuyu -Ulusal Meclis'in toplandığı gün
Askerler Grubu'nun kendini dağıtmasını ve Venizelos'un Mecli­
sin 'düzenleyici' bir görev üstlenmesi konusundaki ısrarını- ele
almışlardı. Böylece bir taraftan krallığa dokunulmayacak, diğer
taraftan da önemli bir sorun da dolaylı olarak çözülmüş olacaktı.
Yunanistan sınırlarının dışından gelecek olan delegelerin Meclise
çağrılmasına gerek kalmayacaktı: Dolayısıyla Osmanlı İ mpara­
torluğu' nun dikkati çekilmeyecekti. 49
Kral hemen harekete geçer. Mavromichalis görevinden alınır.
D rogoumis ve kabinesi yemin edip, gelecekte kurulacak hükü­
mederin faydalanacağı temel yasaları hazırlamakla işe başlar.
Bununla birlikte görevini tamamlamakta olan Yunan Parlamen­
tosunun toplanarak yeni Meclis lehine kendisini feshedeceği
oylamanın yapılacağı 1 4 Eylül tarihine kadar hiçbir şey kesin
değildi. Meclisin fesih kararı alabilmesi için %75 bir oy çoğun-
Eleftherios Venizelos

luğu gerekiyordu; oylama sonucunda 1 5 0 kabul, 1 1 ret oyu çıkar.


Venizelos, Theriso günlerinden b eri arkadaşı olan 7he Times
muhabiri J. D. Bourchier ile yaptığı uzun bir görüşmede, amaç­
larını açıkça ifade ediyordu. 'Açıkça dümeni yavaş yavaş bu yöne
kırıyor' diye günlüğüne not alır B ourchier. On gün öncesinde
ileri görüşlü bir Times yöneticisi Girit'in Yunanistan tarafından
birleştirilemeyeceği, fakat Giritlilerin Yunanları birleştireceği
tahmininde bulunmuştu.50 Yunanistan'da politika yapma düşün­
cesinin Venizelos'un aklına ilk defa ne zaman geldiğine ya da baş­
kaları tarafından ne zaman gündeme getirildiğine dair kesin bir
şey söyleyemeyiz. 1 9 1 O yılı mart ayının ilk günlerinde Chania'ya
döndüğünde geride kalan tüm şüpheleri bir kenara attığını ve
tanınmış Mısırlı-Rum işadamı Emmanouil Benakis ile yapılması
gereken reformları tartıştığını biliyoruz.5 1 Ö te yandan kendi mali
durumuyla da ciddi olarak ilgilenmesi gerekiyordu. Nitekim eğer
hukuk işlerini bırakır da Yunan parlamentosu için çalışırsa her­
hangi bir gelire sahi p olamayacaktı. Kyriakos, Chania'daki lise­
deki iki yılın ardından artık Atina'da üniversitedeydi. Sofoklis
1 9 1 1 yılında liseden ayrılmak durumunda kalmıştı. Benakis'in,
genç Kyriakos'un İ sviçre'de bir üniversiteye geçmesi durumunda
masrafları karşılama teklifini kabul eden Venizelos'un mali
yönden büyiik bir rahatlama yaşamış olduğu anlaşılıyor.
Atina'da lıir ay boyunca her yerde 'reform ilkeleri üzerine ant
içmiş . . . lideri üzerinde bir tercihte bulunulmamış fakat . . . Bay
Venizelos'un adının ileri sürüldüğü yeni bir parti'nin fısıltısı
yayılmıştı.52 Aynı anda Girit'te de Venizelos'un popülaritesi kendi
mütevazı zirvesine ulaşmıştı; yeni seçimlerde küçük bir çoğunluk
elde ederek Yürütme Komitesi' nin başkanı ve Mayıs'ta da Meclis
Başkanı olmuştu. Bu dönem Temmuz ayının ilk günlerine kadar
sürecek olan Hıristiyan-Müslüman çatışmalarının ülkeyi felce
Liberal Yunanistan

uğrattığı kısa ve verimsiz bir dönem olmuştu. Böyle bir ortamı


dikkate alan Venizelos, hayatında ilk defa ''.Avrupa'ya'' bir seya­
hate çıkar. Kyriakos'un Hukuk Fakültesine kaydını yaptırmak
için onunla birlikte Lozan'a gider.
Yurtdışında bulunduğu esnada, arkadaşları Yunan Ulusal
Meclisi üyeliği için Attica-Boeotia listesinden aday gösterir.
Eski muhalifi Koundouros ve eski müttefiki Manos da seçime
katılır. Meclis'te Giritlileri dışlama
manevralarına kızmışlar, önle­ ' B u raya ye n i ve hazı r b i r
pa rti n i n başka n ı o l a ra k
rine çıkarılan engelleri aşmak için
g e l m iyoru m . Sad ece ye n i
Yunanistan'daki seçim bölgelerin­
siyasi fi ki rleri n s a n ca kta rı
den seçimlere katılmışlardı. Her ne
o l a rak g e l iyo ru m .'
kadar bu seçim Osmanlı İmpara­ VENIZELOS
torluğu' nun savaş ilan edecek kadar
tepkisini çekmiyor olsa da, oldukça hassas bir denge üzerinde
yürütülüyordu; bizzat Venizelos'un adaylığı İstanbul'un özel
olarak tepkisini çekmişti, zira oldukça iyi tanınıyor ve geçmişi
Osmanlı uyruğu olduğunu yeteri derecede kanıtlıyordu. Babası­
nın Yunanistan vatandaşı olmasından dolayı kendisinin de Yuna­
nistan vatandaşlığını talep edebileceği bir gerçektir.
(Syros'daki okul diplomasında, muhtemelen 1 8 5 6 yılındaki
39 1 sayılı yasa uyarınca Yunanistan vatandaşı olarak gösteril­
mişti.) Ancak çifte vatandaşlığı olduğuna ilişkin gerçek belgeler
hiçbir zaman ortaya çıkarılmamıştı.
Kraliyet karşıtı olduğu yönündeki tüm karalamalara karşın
Venizelos seçimlerden liste başı olarak çıkar. Seçimlerin genel
sonucu oldukça şaşırtıcıydı. İ ki büyük geleneksel parti kriz ayları
boyunca oldukça etkisiz kalmış, sahip oldukları desteği yitirmiş­
lerdi. Her iki parti de seçimde herhangi bir başarı gösteremez;
Theotakis'in başkanlığını yaptığı parti 1 1 2, Rallis'in başkanlığını
yaptığı parti de sadece 67 milletvekili seçtirebilir. Başarısızlığa
uğramış geleneksel iki büyük partinin karşısında ise farklı görüş-

43
El eftherios Venizelos

lerden çoğunluğu yeni üyelerden oluşan (Meclisteki milletve­


kili sayısı eski parlementodaki üye sayısının iki katına çıkmıştı)
146 kişilik büyük bir grup bulunuyordu. Bu milletvekillerinin
önemli bir bölümü reform taraftarı, hatta reformları radikal bir
biçimde savunan bağımsızlardan oluşuyordu. Seksene yakın
milletvekili yeni bir 'liberal parti' nin oluşturulması için hazırdı.
Rakip partiler gibi kişilerin partisi olmayacağı iddia ediliyordu.
'Başkanı olmayan prensipler partisi' diye alaylı bir biçimde yazı­
yordu muhalif bir gazete. Orada olmayan Venizelos'a gelecekteki
liderleri olarak bakıyorlardı. 53
Venizelos, milletvekili olarak mecliste yerini alacağını bildiren
telgrafı Lozan'dan Chronos'a gönderir.54 Roma ve Atina üzerin­
den ülkesine dönüp, Girit ve Paraskevoula Blum ile vedalaşır. 1 3
Eylül'de düzenlenen veda töreninde, belki d e ömründe ilk defa o
gün olduğu kadar duygu yüklü bir konuşma yapar.
Birçok toplantıya ev sahipliği yapmış olan Piraeus'un rıhtı­
mından kalabalık bir topluluk tarafından, yeni seçilmiş millet­
vekillerinden oluşan bir delegasyonla birlikte uğurlanır. Treni,
bugünkü Atina' nın kalbinde bulunan Omonia (' Concord) istas­
yonunda işveren örgütlerinin temsilcilerinden oluşan bir heyet
tarafından karşılanır. Yunanistan' ın başkentine bu şaşalı girişi,
Grand Hôtel'in balkonundan yaptığı ve hala ünlü olan konuş­
masıyla tamamlanır. Otelde, kendisi ve sekreteri Klearchos Mar­
kantonakis için iki yataklı bir oda tutmuştu ve onunla aynı odayı
paylaşacaktı. Mali durumu ancak buna yetebilmişti.
Kaldığı otelin sol tarafında, çevresinden biraz yüksekte duran
Kraliyet Sarayı; hemen sağ tarafında ise yirmi beş yıl önce Joseph
Chamberlain ile tartışmış olduğu yer olan Hôtel d'Angleterre
bulunuyordu. Otelin önünde, Meclis'in o ilk isyancı heyecanıyla
daha da coşkulu bir havaya bürünmüş kalabalıkların toplandığı
Syntagma ('Anayasa') Meydanı uzanıyordu. Gözlemcilerin aktar­
dığına göre Nisan ayının hemen başında Meclis kendini 'Kurucu

44
Liberal Yunanistan

Meclis' olarak ilan etme gücüne sahipti. Hala bir lideri olmayan
yeni radikal parti Krala ve Anayasaya sadakat yemininin yapıldığı
sırada bu doğrultuda bir önerge Venizelos'un 1910-1 5
vermiş ve önerge reddedilmişti.55 yıllarında görev yapan kabinesi

Buraya yeni ve örgütlenmeye ha- oldukça yen iyd i (içlerinden


hiçbiri daha önce baka n l ı k
zır bir partinin lideri olmaya gel-
ya pmamıştı.) Kabine,
medim diyordu Venizelos; yeni ve Alexandros Diomidis'i
örgütlenmeye hazır partinin zaten ('Yunanistan Başbakanları'
onu başkan olarak çağırdığını çok kutusuna bakınız s. 40), Andreas
Micha lakopoulos'u ('Yu n a n
iyi bildiği halde. Buraya sadece yeni
Delegasyonu' kutusuna bakınız
siyasifikirıerin
.ı sancaktarı oıara
ı k gel-
s.96), Emmanoui l Benakis'i
dim. Bu nedenle de kendi görüşle- ('Emmanou i l ve Penelope
riyle örtüşen herkesle çalışacaktı. Benakis' kutusuna bakın ız) ve:

Monarşi' nin bildik zayıflığından ve Ata ları Arnavut olan 1906


Japoncu larından (teri m i
hukuk sisteminin güçsüzlüğünden
Akropolis'teki meslektaşı Vlasis
bahsediyordu: Yasalar bir örümce- Gavri i l idis icat etmişti) g azetec i
ğin ağına dönüşmüş durumda; za- radikal Emmanoui l Repoul is'i
yı.fi sarmakta başarılı, güçlülerce ise (1910'da İçişleri Baka n l ı ğ ı ,

kola.yca bir kenara itilebiliyor. Ki- 1919'da Başbaka n l ı k yaptı;


b 1920'de Venizelos'un sürg ü n ü n ü
şise l siyasetin aşarısızlığın dan söz
paylaştı.)
açıyo r, Yunanistan'ın her yerinde Demokrati k Yu na nista n ' ı n
örgütleri olan yeni bir ulusal re- savu nucusu, Eğiti m Lig i ' n i n
form partisinin işaretlerini veri- (Educational League) kurucusu
olan Apostolos Alexadris'i
yordu. '.Askerler Grubu'nun kısa
(1910'da Eğitim Bakanı, 1918'd e
geçmişini ve kendisinin müdaha- İsveç Büyükelçisi, l931'de Tar ı m
lesini anlatıyor; dinleyici toplulu- Bakanı. 1936'da Ven izelos'u n
ğuna bu müdahalenin 'düzenleyici cenaze töreninde konuştu.)

meclis' önerisi doğrultusunda ol- 1889'da Chania'd a


konsolosluk, 1910'd a ve 1912'd e
duğunu hatırlatıyordu. Bu esnada
İsta nbul'da, 1917'de Viya na'd a
topluluktan 'Kurucu! Kurucu!' ses- büyükelçilik yap m ı ş o l a n 1910'd a
leri yükseliyordu. Tekrar ediyorum. Dışişleri Baka n ı Ioan n i s
Ben ordunun silahlı kuvvetleri yeni- G rypa ris'i içeriyord u .

45
El efth erios Venizelos

den yapılandırması acil görevi üzerine odaklanması fikrini savun­


dum; aynı zamanda Grup'a düzenleyici bir meclisi talep etmelerini
ve eğer mecbur kalırlarsa bunu zorla kabul ettirmelerini tavsiye et­
tim. Hayır! Hayır! sesleri yeniden yükseldi; ama bu sefer diğer bir
grup onları susturdu. Venizelos sanki cümlesinin akışı hiç kesil­
memiş gibi sakin bir tonla üçüncü kez düzenleyici bir meclis, di­
yerek devam ediyordu.56
Ertesi sabah, gelecekte kendisine muhalefet edecek olan The­
otokis ve Rallis'in partileri doğrultusunda oyunu kullanır. Meclis
düzenleyici meclis olarak kalır ve ilk iş olarak bağlılık yemini
edilir. Herhangi bir desteğe sahip olmayan Dragoumis istifa
eder ve Kral' a yeni bir başbakan atama görevi düşer. Venizelos,
sadece yeni oluşan Liberal grup tarafından değil fakat çok sayıda
bağımsız milletvekili tarafından da destekleniyordu. Halk, ya da
en azından basın, onun atanmasını bekliyordu. Sonunda kamu­
oyunun beklentisi gerçekleşir ve 1 8 Ekim'de parlak isimlerden
oluşan ama çok fazla hükümet deneyimi olmayan kabinesini
toplar. Kabinede, 'Japonya reformlarına sempati duyan' iki isim,
İçişleri Bakanı olarak Emmanouil Repoulis ve Eğitim Bakanı
olarak radikal eğilimli Apostolos Alexadris; ve iki eski büyükelçi
de, Maliye Bakanı olarak Lampros Koromilas ve Dışişleri Bakanı
olarak da Girit Genel Konsolosluğu yaptığı dönemde Venizelos ile
arkadaş olan ve İstanbul'dan bakanlık görevi için çağrılan loannis
Gryparis yer alıyordu. Oluşturulan yeni Ekonomi Bakanlığına
-Meclis'in bu bakanlığı kuracağı varsayımıyla- Emmanouil
Benakis getirilecekti. Benakis bu makamda çok uzun kalmamış
olsa da ( 1 9 1 4'te Atina Valisi seçilmişti) sonraki on yıl boyunca
Liberal partiye cömert mali yardımlarda bulunacaktı; Atina'daki
evi, başkentteki toplumsal hayatın merkezi olmuş ve tüccarlar ile
Liberallerin buluştuğu bir uğrak noktası haline gelmişti. Bakan­
lıktaki halefi Alexandros Diomidis bir başka varlıklı işadamıydı.
Venizelos'un savaş bakanı olarak yerine getirmesi gereken görev
Liberal Yunanistan

kapsamında başka bir atama daha yapması gere ki yo rdu , bu bir


emir subayının atan mas ıydı : Bu göreve ge t iri len Ioannis Metaxas
Venizelos'un ordu ile açık, Kral ile gizli bağlan t ıs ı olacaktı. B u
s ı rad a , ki ş is e l yaş am ı nda zor b i r karar vermesi gere kiyo rd u. B ir
pa rl am e nto üyesi olarak mali bir sübvansiyon alması belki sorun
yaratmayab il i rd i ama artık bir Başbakan olarak bunu kabul
edemezdi. Bu yüzden de Kyriakos birinci dönemin sonunda
Lozan'dan ayrılmak zorunda kaldı ve Atina'daki ü nive rs iteye geri
döndü. Sofoklis babasını rahata kavuşturmak için b aş ka bir yol
seçti. Kasım 1 9 1 1 'de (belki de koş u l lar ın onun için biraz hafifle­
tilmesi söz konusuydu) düşük bir yıllık ödemeyle subay yetiş tire n
Harp Okulu' na kabul edilecekti.
Venizelos görevi kabul etmek için hareket özgürlüğü ko ş u lu n u
getirmişti ve b u Kral'ın da bilhassa, yö n e t i lemez hale ge lm iş olan
Meclis'in dağıtılmasında büyük oranda mutabık olduğuna dair
bir algıya yol açmıştı. Theotokis ve Rallis'in partile ri Meclis'in
dağıtılmasını engellemek için çeşitli manevralar düzenlediler
ve seçim zamanı gel d iğin de , ş i ke suçlaması yaparak 1 1 Ara­
lık'ta yapılacak olan s eçimlere katılm ayı reddettiler. Bu durum,
aslında (Venizelos'un Syntagma Meydanı' ndaki ko n uş mas ı n ı n
önderlik ettiği, Yunanistan için yeni bir fikir o lan) yerel ş ub ele r
oluşturmaya başlayan ve işveren dernekleri gibi yerel çıkar grup­
larıyla göste ril e ce k adaylar için gör üş meler yapan Liberaller için
alanı te mizl e miş oldu. Kamp anyal arı n ı reform gü ndem i üze rine
kurd ular. Ve n i zel os , ne redeys e Türk sınırının gö r üş alanında
bulunan ve hala büyük t op rak sah ip le ri aras ı nda bö l ü n müş bir
tarım merkezi olan Lari ssa'da yap ıl acak kitlesel mi ti ng ile kam­
panyayı başlatmak için Metaxas ve Alexan d ris i le b irl ikte kuzeye
doğru yola çıktı. Burada toprağın ye ni den bö lüş üm ü hakkında
konuştu ve bu bölüşümün tedrici ve isteğe bağlı olacağını ekledi.

47
Eleftherios Ven izelos

Volos'a doğru geri dönüş yolunda, rayların arasına yerleştirilmiş


olan metal bir kalıp aniden treni durdurmuştu. Alexandris'e göre,
kendisi Venizelos'un üstüne düşmüş, kısa ve şişman olan Metaxas
ise ikisinin birden üzerine kapaklanmıştı. 57
Kampanya başarısızlığa uğramadı. Patris'in de belirttiği gibi
eski partilerin çekimserliği 'giyotinden kaçmak için intihara
yönelmek' anlamına gelmekteydi:58 sonuç Liberallerin ezici oy
üstünlüğü oldu. Şimdi yeni oluşturan Meclis'teki 362 sandalye­
nin 307'sine sahiptiler. Bu sonuç, dört aydan az bir zaman önce
bağımsız olarak işe başlayan ve şimdi büyük bir çoğunluk ile baş­
bakan olan Venizelos için şaşırtıcı derecede büyük bir kişisel başa­
rıydı. Eski partiler altında ezildikleri bu durumun ardından bir
daha asla toparlanamadılar. 1 909'dan 1 9 1 1 'e kadar geçen yıllara
dönüp bakıldığında bu dönem Yunanistan burjuva devrimi59 ya
da işadamlarının ve diasporanın memurlar ve bürokratlar üzerin­
deki galibiyeti60; göçün ve kentleşmenin yeni Yunanistan'ının ilk
zaferi olarak adlandırılabilir.
Venizelos, görevine 1 9 1 5 Martına kadar aralıksız devam etti.
İ kinci düzenleyici Meclis, Giritlilerin Meclis' e katılma yolunda
ilerledikleri bilgisinin gelmesi nedeniyle 1 9 1 1 Aralığında aniden
dağıtıldı. Normal bir parlamento için seçimler 1 9 1 2 Martında
yapıldı. Bu seçimlerde de Liberaller elde ettikleri çoğunluğu
korudular.
Bu beş yıllık hükümet döneminde olan bitenlerin bir boyutu
yapılan reformlar kataloğudur. Venizelos daha öncesinde Girit'te
yaşamış olduğu deneyimleri de kullanarak artık uzun erimli
olarak oluşturulacak bir anayasal çerçeve kapsamında ve yerleşmiş
fikirler arasında çalışıyordu. Revize edilmiş 1 9 1 1 Anayasası' nın
uygulamaya geçirilmesi için giriştiği uzlaşmalar, başkalarının yanı
sıra, basın özgürl üğü ve dil gibi meselelere dayanıyordu. Libe­
raller, okullarda öğretilen elitist-klasik Yunanca, katharevousa­
nın artık Yunanistan ulusal dili olarak devam etmemesini talep
Liberal Yunanistan

etmekteydiler. Yunanistan içinde bu dil seviliyor ya da nefret edi­


liyordu . Fakat Yunanistan sınırları ötesindeki Yunanların büyük
bir bölümü bu klasik dil hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Yunan
okullarında eğitim görmüş Venizelos bu dili bilen az sayıda
kişinin arasındaydı. Bu meselede birçok taraftarını hayal kırık­
lığına uğratan bir karar verdi. Katharevousa anayasadaki yerini
aldı. Bununla beraber önce Alexandris sonra da Ioannis Tsiri­
mokos'u n yönetimindeki Eğitim Bakanlığı radikal Eğitim Ligi
ile birlikte gıcırdamakta olan okul sistemi ve müfredat reformu
üzerine çalışmakta özgür olacaktı. Böylece halkın konuştuğu
gündelik Yunanca, dimotiki, ders kitaplarındaki yerini almaya
başladı.
1 9 1 O- 1 5 yönetiminin reformlarından bazıları yeterince iç­
selleştirilemeyerek sonradan geri alındı. Diğerleri, ekonomik
yeniden yapılanma ve tarımsal gelişme ise sisteme içkin hale
geldi ve ilerdeki varsıllığın zeminini oluşturdu. Hükümetin,
aslında askeri bir devrime denk düşecek, askerlik alanındaki
refo rmları onun en önemli başarıları arasında yer aldı. Dost
hükümetler danışmak için davet edilmedikçe silahlı kuvvetle­
rin içinde yabancı unsurların olmasına izin verilmesi Anayasa'da
onaylanmamıştı. Halihazırda, 1 909 yılında Theotokis tarafın­
dan getirilmesi planlanmış olan, ordunun geliştirilmesine yön
verecek bir Fransız misyonu bu sırada ülkeye varmıştı. Tercihi
Ven izelos yapmamış olsa da (Metaxas ile müzakere içinde) politik
ve mali açıdan bunu destekledi: Uluslararası Yunan menfaatleri
yüzümüzü Entente'a" dönmemizi zorlu.yor. . . ayrıca Fransızlar kredi
konusunda da yardımcı olacaklar. Bu esnada, çok göze çarpma­
yan emekli Tuğamiral Tufnell, Yunan donanmasının geliştiril­
mesine rehberlik edecek bir Britanya heyetini yönetiyordu ve
Ven izelos bu tercih için de pragmatik nedenler ileri sürdü: Girit
*
Fransa ve Birleşik Krallık arasındaki, l 904 anlaşması, Entente Cordiale
kastediliyor. (çn)

49
El eftherios Ven izelos

meselesi. . . tamamen İngilizlerin elinin altındadır. 61 Constantine


ve Metaxas' ın Alman tedrisatından geçmiş olmalarına ve şiddetli
bir şekilde Alman misyonunu savunmuş bulunmalarına karşın
1 909'da kaybetmiş olduğu eski makamına çok yakın bir makama,
Silahlı Kuvvetler Genel Müfettişliği' ne atanan Constantine buna
serinkanlılıkla razı oldu. 1 9 1 2'nin ortalarına kadar mevcut ordu
60.000'den 1 00 . 000 kişiye (genel seferberlik halinde 1 3 5 .000)
yükseldi ve 1 9 1 2 baharında kapsamlı manevral arla kapasitesini
ortaya koydu.
1 9 1 0- 1 5 hükümetinin hikayesinin, hükümetin uluslararası
ilişkileri bağlamındaki ikinci yarısı monarşi meselesiyle ilişkili
olarak gelişti. Dış politikadan Yunanistan Kralı sorumluydu;
Metaxas tarafından savunulmuş olan bir düzenlemeye göre de
savaş halinde orduya Veliaht Prens komuta edecekti.62 1 9 1 2
yılının ilk aylarında Yunanistan' ın çıkarları gereği müdahale
gerektiren bir askeri hadise gerçekleşti ve Yunanistan, durup izle­
mekten başka bir şey yapamadı. Bu hadise İ talyanın Osmanlı
toprağı olan Libya ve On İ ki Adalar' a iki beklenmedik saldırıda
bulunmasıydı. Bunlardan ikincisi, Güneydoğu Ege'de Rodos ve
daha küçük on bir adayı içermekteydi. Buralarda yaşayan Yunan
nüfus kurtarıcı olarak selamladıkları İtalyanlarda bir yabancı
hükümranlığın diğeriyle yer değiştirmesinden başka bir şey bula­
madılar.
Girit de erişilmez olarak kalmıştı. Almanya son yaşanan
ol aylarla birlikte Osmanlı İ mparatorluğu' na adanın statüsünde
yapılacak herhangi bir değişikl iğe izin vermeyeceğinin garanti­
sini vermişti ve Venizelos, Mayıs 1 9 1 2'de Kayzer II. Wi lhelm ile
Korfu adası üzerine yaptığı ilk görüşmede bu konuda Kayzer'in
alayına maruz kalmıştı. Kayzer, 'Siz Girit'i ilhak edemeyeceğinize
göre en iyi yol Girit'in sizi ilhak etmesi ve ülkenizi fethetmesi
için memurlar ve subaylar göndermesi gibi görünüyor' demişti.
Venizelos yüzünde bir tebessümle ' Gördüğünüz gibi Majesteleri,

50
Liberal Yunanistan

bir başlangıç yapıldı; Başbakan olarak ben Giritliyim karşılığını


verdi.63 Aynı ay içinde Giritli temsilciler yeni Parlamento'ya
katılma niyetiyle Atina'ya ulaştı; Venizelos kendi yurttaşları­
nın yasama meclisinden zorla uzak tutulması emrini vermek
durumunda kaldı. Eğer böyle yapmasaydı Yunanistan kendini
Osmanlı İ mparatorluğu ile savaş içinde bulacaktı.
Fakat girişilen düzenlemeler olgunlaşmaktaydı; Yunanistan' ın
bir türlü üstesinden gelinemeyen zayıflığı artık geride bırakıla­
bilirdi. Neredeyse 1 9 1 0 sonbaharından beri Sofya'da mevzilen­
miş olan, Venizelos ve Kral George'un dostu The Times muhabiri
J .D. Bourchier Balkan ittifaklar sisteminde bir kilit olan Bulgar­
Yunan yakınlaşmasını tedrici olarak sağlamak için faaliyetlerde
bulunmaktaydı. 1 9 1 2 yılında, Venizelos ile Bourchier'in (yanla­
rına arkeolog Heinrich Schliemann'ı da alarak) dağlarda Paskalya
tatili geçirmeleri bir tesadüf değildi. Bu hassas konuşmaların son
ayağı -Bourchier kulakları duymadığı için yüksek sesle- 1 7-20
Nisan 1 920'de Volos'un yakınında, Portaria'dan gelen zorlu
p atika boyunca Pelion bayırının karşısına doğru uzanan hariku­
lade dağ köyü Zagora'ya doğru giden yolda yapıldı. Yoldakiler
yamaçlarda dost tüfek atışlarıyla karşılandılar ve vardıklarında
Zagora'nın tarihi okulunda bir derse katılmaya zorlandılar.64
Böylece 1 6 Mayıs'ta, meydana gelecek savaşta kazanılanların nasıl
paylaşılacağı konusunda herhangi bir taahhütte bulunmadan,
Yunanistan, Bulgaristan ile resmi bir ittifakın içine girmişti.65
Dışişleri Bakanlığı görevini Eski Maliye Bakanı Lampros
Koromilas, Gryparis'ten devralmış, Gryparis de İstanbul Büyü­
kelçiliği görevine yeni talimatlarla geri dönmüştü. Osmanlı'nın
İtalyan saldırısı karşısında uğradığı yıkımı dikkatlice değerlendi­
ren Bulgaristan ve müttefikleri, yaz sonunda harekete geçmek için
doğru zamanın geldiğine karar verdiler. İçlerinde Osmanlı İmpa­
ratorluğu' nun kışkırtılmasını sağlama görevini en iyi yerine geti­
rebilecek olanı Yunanistan'dı. Eylül boyunca dört devlet birden

51
Eleftherios Venizelos

savaş için hazırlıklara başladılar. Venizelos, Prens Constantine ile


yakı n temas halindeydi. Yazı yu rtdışında geçiren Kral George 5
Ekim'de Kraliyet Yatı, Amphitrite'in içinde dönmüş ve denizde
Venizelos tarafından ziyaret edilmişti. Venizelos'un zorlu görevi ,
Osmanlı İmparatorluğu'nun ke ndi leri ne karşı savaşa çekilm es i­
nin zorunlu ya da en azından istenir bir şey olduğuna Kral'ı ikna
etmekti . En sonunda, oğlunun bu konuda hiçbir şüphesi olma­
dığına dair aldığı güvence ile Kral savaşa onay verdi.
Büyük gün 14 Ekim 1 9 1 2 'de geldi. Parlamento Atina'da top ­
landı ve Giritli temsilciler resmen kabul edildiler. İstanbul'daki
Gryparis valizlerini topladı . Üç gün sonra Yunanistan Türkiye
ile savaşın içindeydi. Sofoklis Venizelos'un da içinde olduğu 4 1
kişiden oluşan iki yıllık harp okulu öğrencisi başçavuşluğa terfi
ettirilerek ce pheye gönderildi . Müttefiklerin anlaşmaları uya­
rınca, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ derhal Yunanistan'ın
yanında savaşa dahil oldular. Biri nci Balkan Savaşı' na katılan bu
dört devlet de Osmanlı topraklarını ele geçirmeyi hedefliyorlardı.
Bu hede f, müttefi klerin tek tek elde etmek istediklerinin birbirle­
riyle çakışması bakımından oldukça belirsiz bir hedefti.
Gözlemcilerin nazarında bir ölçüde sürpriz olarak karşılansa
da savaş bütün müttefik güçler tarafından etkili bir biçimde idare
edildi. Bulgaristan ordusu iki cephede, Doğu Trakya'da İstanbul'a
ve Makedonya'nm doğusunda Selanik'e doğru, güneye ilerledi.
Sırplar Kuzey Makedonya boyunca hızlıca hücum ettiler. Yeni
atanmış bir subay olan Pavlos Koundouriotis'in komutasındaki
Yunan donanması Osmanlıları Ege'den sürmek için işe koyul du.
Constantine'in ko mu tasındaki ordu, Manastır'a ulaşmak için
Teselya' nın kuzeyinden doğu Makedonya'ya doğru harekete
geçti. Büyük ödül Selanik'ti; hem Yunanlar hem de Bulgarlar
onu ele geçirmek istiyorlardı ve Bulgar ordusunda çalışan bir
Yunan doktor Bulgarların bu şehir için mücadele ettiğine dair
gizli bilgileri Yunan ordusuna iletiyordu. Bu bilgi Koromilas ve

52
Liberal Yunanistan

Venizelos' a telgraf yoluyla iletildi. Fakat kuzey cephesindeki b�a­


rılı saldırısını sürdürmekte olan Constantine, Bakan'ın cepheyi
değiştirmesi yönündeki gittikçe artan ısrarlı taleplerini öfkeyle
reddetti. Son anda, Venizelos tarafından kaybedilecek zamanın
olmadığına ikna edilen Kral, cephe için kişisel olarak yola çıktı
ve oğlunu doğuya dönmesi için ikna etti .66 Böylece Yunanlar
8 Kasım'da Bulgarlardan birkaç saat önce şehre girmiş oldular.
Venizelos bu çok dilli şehirde düzeni tesis etmek için Girit Jan­
darması içinden bir müfreze gönderdi.
Kasım sonuna gelindiğinde Osmanlı İ mparatorluğu, Avru­
pa'daki topraklarının büyük bir kısmından çıkarılmıştı. Gelecek
iki yıl içinde 400.000'in üzerinde Müslüman bu topraklardan
doğuya doğru kaçtı. Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ Osmanlı
İ mparatorluğu ile 3 Aralık'ta ateşkes imzaladılar; Yunanistan
savaşa devam etti. Barış görüşmeleri Londra'da yapıldı. The
Times'ın yazdığına göre 'Yunanistan'ın yeniden dirilişini büyük
oranda borçlu olduğu Venizelos, Yunanistan'ın davasını savun­
mak için kişisel olarak gelecek'ti.67 Nitekim 1 6 Aralık'ta Metaxas
ve diğerlerinin eşliğinde Londra'ya geldi. Burada müzakere­
ler yoluyla olduğu kadar kişisel ilişkiler kurarak da çalıştı. Bu
görüşmeler, Londra Yunan Başkonsolosu ve Ionian Bankası'nın
müdürü olan varlıklı John Stavridi ve iki genç kadın tarafından
ayarlanıyordu. Euboea'daki İ ngiliz bir toprak sahibinin kızı lrene
Noel Atina'dan Venizelos' a, Denizcilik Bakanı Winston Churchill
ile ilişkiye geçmesi için yazmıştı.68 Varlıklı, Liberal Lord Crosfi­
eld ile yakın zamanda evlenmiş bir Anglo-Yunan olan Dominiki
Iliadi, o zaman Maliye Bakanlığı görevindeki Crosfield'in arka­
daşı David Lloyd George ile görüşmeler organize etti. Venize­
los, Dominik Crosfield'in çevresinin içinde miras zengini, ailesi
Londra Yunan toplumu içinde iyi tanınan Helena Schilizzi ile de
karşılaştı. Aralarındaki çekim yeterince ortadaydı ki Venizelos'un
Atina'ya dönmesinin üzerinden çok geçmeden bir gazete nişanla-

53
Eleftherios Venizelos

nacaklarını yazdı. Venizelos bu haberi: yabancı drahoma/arı ülke


ekonomisine kazandırmak için başka birilerini bulmalılar, ben bu
iş için uygun adam değilim69 esprisiyle karşıladı.
Britanya Başbakanlığındaki özel bir toplantıda Venizelos,
Churchill ve Lloyd George, potansiyel bir donanma işbirliği ve
Yunanistan' ın topraklarına katmak istediği Yunanca konuşan iki
büyük bölge olan Kıbrıs (Birleşik Krallık protektorası) ve On İki
Adalar'ın geleceği konusundaki Yunanistan ve Britanya'nın ortak
çıkarlarını tespit etmek için bir araya geldiler. Üçüncü bir önemli
bağlantı, Romanya İ çişleri Bakanı Tache lonescu'ydu. Birlikte
Balkan İttifakları' nı gerçekleştiren ve siyasetteki orta sınıf dalga­
sının taşıyıcıları olan iki İ ngiliz yanlısı, (Anglophile) Venizelos ve
lonescu yakın bir dostluk kurmuşlardı.
St. James Sarayı'da yapılan Konferans'ta Osmanlı delegasyonu
bir ateşkes yapılmadan Yunanistan' ın konferansta bulunması
konusunda isteksizdi ve müttefikleri bölmek için sürekli olarak
onlarla ayrı ayrı anlaşmalar imzalamayı denedi fakat bu taktik­
ler başarıya ulaşmadı. Sonunda Girit üzerinde uzun süre savun­
muş olduğu iddiadan vazgeçti ve Girit, Yunanistan' a katıldı. Bu,
Makedonya üzerindeki iddiadan da vazgeçilmesini hazırladı:
Kuzey Makedonya Sırbistan' a, Güney Makedonya Bulgaristan' a
ve güneybatı Makedonya ile büyük ödül Selanik Yunanistan' a
bırakıldı. Bu arada Bulgaristan ayrıca Batı Trakyayı ele geçire­
cekti. Ege adalarını bırakmamakta hala ısrar eden ve Epirus' u
inatla elinde tutan Osmanlı hükümeti düştü ve Konferans aniden
sona erdi. Yunanlar savaş durumunda kalıp Lesbos (Midilli) ve
Chios'u (Sakız) ellerinde tutarak akıllıca davranmışlardı (Samos/
Sisam ise kendi yolundan giderek, Kasım'da Yunanistan ile bir­
leştiğini ilan etmişti) . Venizel os'un yaveri, güçl ü taktikçi Metaxas
kuzey dağlarındaki İyonya'nın ele geçirilmesini planlanmak için

54
Liberal Yunanistan

acil olarak Londra'dan çağırıldı. İyonya planlandığı şekilde düştü


ve ordu Epirus'un daha büyük bir bölümünü işgal etmek için
saldırıya devam etti. Müzakereler her yeniden başladığında ele
geçirilen topraklar çok daha büyük olacaktı.
O cak 1 9 1 3, Yunanistan toraklarının muazzam şekilde geniş­
letilmesi için bir zemini hazırlamıştı fakat yine de bunun çok
azında karar kılınmıştı Yunanistan'ın hala dostlara gereksinimi
.

vardı ve Venizelos, (genç diplomat Dimitrios Kaklamanos'un


uzak görüşlü önerisiyle) Atina'da savaş sonrasını aktarmak için
bulunan yabancı gazetecilere yardımcı olmak amacıyla bir basın
bürosu oluşturdu. Bu büro, en sonunda, karmaşık bir propaganda
makinesi haline gelecek olan yapının çekirdeğini oluşturacaktı.
Eğer Birinci Balkan Savaşı sırasında gelişen bir tekil olayın
ikinci savaşı tetiklediği söylenebilirse o da Selanik'in işgalidir.
Müttefik Balkan devletleri, ele geçirmek istedikleri topraklar
Osmanlıların elindeyken birleşebilmiş; Konferans sırasında müt­
tefik olarak kalmayı başarmışlardı. Fakat Selanik'te hiçbir etnik
grup çoğunluğu oluşturmuyordu. En kalabalık yekpare grup
Sefardin Yahudileriydi. Böyle bir vaziyette sorun şöyle formüle
edilmişti: S adece birkaç saatlik farkın yarattığı üstünlük ile neden
şehrin hakimiyeti Yunanistan' a geçecekti? Bu esnada Yunanistan,
Kral George'un Selanik sokaklarında dolaştığı 1 8 Mart günü bir
anarşist tarafından vurulup öldürülmesinin acısını çekmekteydi.
Kral neredeyse dolu dolu elli yıl boyunca hükümdarlığını sür­
dürmüş, bu yılların üçünde de Venizelos'la artan bir karşılıklı
saygı ile çalışmıştı. Kral'ın öldürülüşünün ardından Constatine
44 yaşında tahtı devraldı.
Yunanlar ikinci bir Balkan savaşının birincisinin hemen
ardından geleceğini tahmin etmemiş olsalar da eninde sonunda
patlak vereceğini; düşmanın da Bulgaristan olacağını biliyor­
lardı ve buna karşı hazırlıklarını zamanında tamamladılar. İlk
girişimleri Bulgaristan' ın kuzey komşusuyla bir anlaşma yapmak

55
Eleftherios Ven izelos

oldu. Romanya, Makedonya'da 400.000 civarında bir nüfusa


sahip olan Makedo-Romenlere (Yalaklar) özel bir ilgi beslemek­
teydi. Tache Ionescu Londra'da Bulgar delegesi ile bu azınlık
grubuna garantiler sağlayacak bir anlaşmaya varmayı denemiş
ama onu anlayışsız bulmuştu. Buna karşılık Venizelos bu mesele
açıldığında kendilerini ileride Yunanistan vatandaşı olarak bula­
bilecek her Makedo-Romen için azınlık hakları konusunda
garantiler vermeyi memnuniyetle kabul etti. Karşılığında,
Ionescu, Venizelos' a Bulgaristan'la arasında ortaya çıkacak bir
uzlaşmazlıkta Romanya'nın dostlukla Yunanistan'ı destekleyece­
ğinin garantisini verdi.7° İ kinci girişim olarak Sırbistan ile Yuna­
nistan arasında bir ittifaka gidildi. Bu ittifak iki devlet için de
gerekliydi çünkü Bulgaristan' ın Yunan Makedonyası üzerinde
olduğu kadar Sırp Makedonyası üzerinde de istekleri vardı.
Venizelos, ittifakın mühürlendiği 1 Haziran günü ivedilikle
Selanik' e hareket etti. Bir gün önce Konferans' a katılan devlet­
lerin temsilcileri Londra'da son kez bir araya gelmiş ve bir barış
anlaşması imzalamışlardı. Bu toplantıda Yunan-Sırp ittifakının
bahsi açılmamıştı.
Dört hafta içinde Bulgaristan askerleri Sırbistan ve Yunanis­
tan' a karşı bu devletlerin yeni Makedonya sınırları boyunca sal­
dırıya geçti. İ ki müttefik devlet, karşılık vermek için hazırdılar
ve Bulgaristan'ın saldırılarına karşı hızlıca üstünlük sağladılar.
Genç Constantine'in komutasındaki Yunan güçleri güney Make­
donyayı geçtiler ve Bulgar başkentine doğru ilerlemek istediler.
Bu sırada Bulgaristan kendini kuzeyden Romanya' nın işgaline
uğramış olarak buldu; daha 1 3 Haziran tarihinde Bükreş'teki
Yunanistan büyükelçisi, Venizelos adına Ionescu'dan harekete
geçmek için hazır olmasını talep etmiş ve ahde vefa gösteren
Romanya çatışmalar başlar başlamaz seferber olmuştu. Olup
bitene seyirci kalmayan Osmanlı İ mparatorluğu da güneydoğu-
Liberal Yunanistan

dan işgale girişti. Bulgaristan hükümeti düştü ve Kral Ferdinand


komşularından ateşkes dilemeye zorlandı.
Ağustosun ilk birkaç gününde Bükreş'te toplanan barış kon­
feransında Venizelos bir kere daha şahsen katılarak Yunanis­
tan' ı temsil etti. Bulgaristan' a saldıran bütün komşuları savaştan
kazançlı çıktı. Yunanistan'ın kazancı ise büyük liman kenti Kava­
la'yı da içerecek biçimde güneydoğu Makedonya oldu (bu bölge
sadece on hafta önceki Londra Antlaşması'yla Bulgaristan' a veril­
mişti) . Ne var ki bütün bu olanlar pembe bir tablo çizmiyordu.
Üzerinde acı bir şekilde çatışmaya girilmiş olan sınır çizgileri
sonunda sabitlenmişti; fakat Bulgarlar kandırılmış olduklarını
ve kendilerinden çok fazla alındığını hissettiler. Yine de Bükreş,
Venizolos için çarpıcı sonuçlarla dolu, liderliği altındaki Yuna­
nistan topraklarının %68 oranında ve nüfusunun da %80 ora­
nında yükseldiği bir yılın doruk noktasıydı. Birinci sınıf taşıtında
Bükreş'ten Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a, buradan da Sırbistan
ve Yunan Makedonya'sının içinden Selanik' e, en sonunda da Ati­
na'ya döndüğünde, içinde gelişen tatmin duygusundan dolayı
bağışlanmayı diliyordu; bunu 3 1 Ağustos'ta Liberal Parti tarafın­
dan organize edilen kutlama töreninde ifade etmişti.
Constantine'in seferberliği onaylamak konusunda nasıl
tereddüt ettiğinin ve kendisinin Kral'ı Yunanistan'ın buna iyi
bir şekilde hazırlanmış olduğuna nasıl ikna ettiğinin hikayesini
anlattı. 'Majesteleri,' demişti, 'Hükümdarlığınızın on beşinci yılını,
muazzam bir biçimde genişlemiş bir Yunanistan ile kutlayacağınız
konusunda sizi temin ederim.' Yımanistan'ı n büyüyeceğini biliyor­
dum, diye devam etti dinleyicilerinin de nasiplenmesi için, ama
o zamanlar top rakların büyüklüğünün ikiye katlanacağını tahmin
etmemiştim.71 Bunun bir mübalağa olup olmaması sorun değildi;
asıl dert kesinlikle bu gelişmede Constantine'in başkomutan
olarak katkısının önemsenmemesiydi. Berlin'de bir hafta sonra,
eşinin kardeşi Kayzer II. Wilhelm'e yaptığı ziyarette Constan-

57
Eleftherios Ven izelos

tine de eşit ölçüde nezaketten yoksundu. Yunanistan'ın Bükreş


görüşmelerinde elde ettiği kazançların hakkını Venizelos' a değil,
Wilhelm'den Romanya Kralı Carol' a zamanında çekilmiş olan
bir telgrafa verdi; Fransız askeri misyonunu dikkate almayarak
Yunan ordusunun zaferini 'onun ve subaylarının Prusya Genel
Kurmayı'ndan öğrenmiş oldukları savaş ilkelerine' dayandırdı.
Bu Paris'te şiddetli bir tepki yarattı; o sırada Aix-les-Bains'deki
Yunan Genel Kurmay Başkanı Panagiotis Danglis ve Lautra­
ki' nin sularında olan Venizelos, ikisi birden, gazete mülakatla­
rında Fransa' nın tavsiyelerinin nasıl faydalı olduğu vurgusunu
yaparak sorunu çözmek için rehabilitasyonlarını yarıda kestiler.72
Venizelos Yunan politikasının içinde bilinmeyen sulara yelken
açmaktaydı. Daha Mart ayında, eski Kral'ın suikast sonucu öldü­
rülmesiyle Krallıkla irtibatını kaybetmişti: Constantine eski ve
yakın arkadaşı Ioannis Metaxas' ı Genel Kurmay' a atamaya karar
verdi. Başbakan ile Kral arasındaki yeni bağlantı Alman kökenli
diplomat ve -kabine içinde söz sahibi olmak için- Kral'ın seçi­
miyle Dışişleri Bakanlığı'na atanmış olan Giorgios Treit oldu.
Venizelos sempatizanı olan General Danglis yeni monarşinin
diğer bir zayiatı oldu. Constantine'in güvenine sahip olmadığı
için Kasım ayında uzaklaştırıldı ve Genel Kurmay Başkanlı­
ğı' ndaki yerine Leonidas Paraskevopoulos getirildi. Bu sırada
Venizelos 'Yeni Yunanistan' olarak adlandırılan ve onun hükü­
meti döneminde Yunanistan' a katılan toprakların hal kı için bir
baba fi gürü haline gelme yolundaydı. Bizzat onların içinden biri,
bir Yeni Yunandı. Bu durum onu, orduya hizmet etmiş herkes
için bir baba fi.gürü ve 'Eski Yunanistan' için bir kahraman olan
Kral ile bir rekabete sokma riskini taşımaktaydı.
Henüz ortada bir çatışma yoktu. Aralığın ortalarında Kral ve
Venizelos, Chiana'nın eski Osmanlı kalesi Firkas'a, Girit'in Yuna­
nistan ile özlem duyulan birleşmesine işaret etmek için Yunan
bayrağı törenle göndere çekilirken birlikteydiler. Bu Venizelos'un

58
Liberal Yu nanistan

adadaki kariyerinin doruğuydu; Yunanistan'da hangi türden bir


rekabetle karşılaşabilecek olursa olsun, artık Girit için bir ulusal
kahramandı. B irçok açıdan bü tün hayatı boyunca bir Giritli
olarak kala cakt ı Atina ve Paris'te lezzetli G irit yemeklerinin
.

hasretini çekt i : yabani kuşkonm az , te rbiyeli acı marul salatası,


hardal, yap rakl ı dağ bitkileri, gerçek, filtrelenmemiş, keskin Gi rit
zeytinyağı, küçük Girit zeytinleri, taze dağ p eynirle r i, süzme tere­
yağı, taze balık ve Mournies'in portakalları.
B irkaç gün daha Chiana'da kaldı ve dostları onun onuruna bir
p arti tertiplediler. Girit içki sofras ı şarkı sı olan tragoudia tis tab­
las'yı söylediler. Kadehler kaldırıl maya başlandı ama ilk konuşma
öyle duygusaldı ki Venizelos: Sadece şarkılarımız ve kahkahaları­
mız olsun, acıklı konuşmaları bırakalım diye ısrar etti. En sonunda
Paraskevoula Blum göründü -içerde tatlıları hazırl am akla meş ­

gu l dü ve Venizelos kendi kuralını, son gelenlere ve hiç de ö·nemsiz


-

olmayanlara kaldırdığı kadehle bozdu. Uzun dostlukları hiçbir


zaman o gecedekinden daha kamusal olmamıştı.73
4

Ulusal Klikleşme

Yunanistan, 1 9 1 3'ün sonlarına doğru, bölgede yerleşmiş Yunan­


lardan gelen şiddetli muhalefete karşın yeni kurulan Arnavut­
luk' a katılacak olan kuzey Epirus'tan askerlerini çekti. Artık
kuzeyde sınıra ulaşılmış olduğunun zorla da olsa farkına varılmış
olsa da Venizelos ülkenin hala genişlemesi gerektiğine emindi.
Bu nedenle, Bükreş Antlaşması imzalanırken Repoulis' e yaptığı
ve kapsamlı bir biçimde aktarılmış olan yorumunda: ve şimdi
gözlerimizi doğuya çevirmeliyiz diyordu.74
Ege adaları üzerindeki iddiasından hiçbir zaman vazgeçmemiş
olan Osmanlı İ mparatorluğu ile ilişkiler, hala İ mparatorluğun
uyruğu olan milyonlarca Hıristiyan Yunanı çevreleyen tehlikeler
nedeniyle bozulmuştu. Osmanlı uyruğu Yunanlar, son gelişmele­
rin yarattığı sevinçle artık her zamankinden daha emin bir şekilde
daha büyük bir Yunanistan içinde birleşmeyi bekliyorlardı; fakat
Anadolu'daki Türk çoğunluk ulusal uyanış içindeydi ve o � lar
Yunanları sevindiren bu aynı olaylarda Yunanlar ve Türklerin
düşman olduğunun kesinleştiğini gördüler. Ermenilerin kade­
rinden açıkça anlaşılabileceği gibi, Osmanlı yönetimi azınlık
uyruklarını korumaktan uzaktı, aksine onlara saldıranlara destek
vermeyi ve cesaretlendirmeyi tercih ediyordu, çünkü Hıristiyan

60
Ulusal Klikleşme

ailelerin katledilmesi ya da sürgüne yollanmasıyla boşalacak


yerlere Balkanlardan gelen mülteci Müslüman aileleri yerleşti­
rilecekti. Zaman zaman savaş kaçınılmaz görünse de Venizelos,
1 9 1 4 yazında Yunanistan ile Osmanlı İmparatorluğu arasında
kurulacak karma bir komisyonun gözetiminde, geride bırakılan
varlıklar içi n tazminat ödeyerek azınlıkların gönüllü mübadelesi
konusunda yapılacak bir anlaşma hakkı nda müzakereler yürütül­
mesi yoluyla bu ölümcül tartışmayı geçici bir süreliğine yumu­
şatmayı başardı. Düzenleme daha sonra engellense de bu yeni
fiki r önemli bir emsal oluşturdu. Bu engellemenin nedeni Avru­
pa'daki kaygı verici gelişmelerdi. Avusturya-Macaristan veliahdı
Arşidük Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da öldürülmesi Avuscur­
ya' nın müttefikleri arasında (Almanya'yı içeren Merkezi Güçler) '
olsun ve karşı cephe arasında (Entente: Büyük Britanya, Fransa ve
Rusya) '" olsun savaş hazırlıklarının işareti oldu. Sırbistan'ın katil­
leri yakalamaktaki başarısızlığı ateşi yükseltti.
Avrupa'da çatışmalar suikasttan beş hafta sonra başladı; fakat
Birinci Dünya Savaşı, Yunanistan'ı etkilemeye başlamıştı bile.
Temmuz'un sonlarında Venizelos, Osmanlı İmparatorluğu Sad­
razamı Said Halim ile görüşeceği umuduyla, ha.la çözülememiş
Ege Adaları m eselesinde tarafsız bir sahada bir anlaşma yapmak
için B rüksel' e hareket etmişti . Gemiyle ulaştığı Trieste'de Avus­
turya' nın Sırbistan' a verdiği ültimatomun haberini aldı. Devam
eden demir yolu seyahati sırasında
'Venizelos şeytanın
Yunanistan' ın tavrı hakkındaki
kendisidir.'
kararın ı verdi ve Münih'ten Geor­
GEORGIOS STREIT
gios Screit' e telgraf çekti: Avusturya
ile çatışmayı Sırbistan kışkırttığı için Yunanistan 1 9 1 3 antlaşması
dolayısıyla savaşa katılmaya zorlanamazdı . Büyüyen fırtına Said
Halim Paşa'ya Brüksel'deki görüşmeyi iptal etmek zorunda oldu-
*
Bundan sonra İttifak Devlecleri olarak anılacakcır.
**
Bundan sonra İtilaf Devlecleri olarak anılacakcır.
Eleftherios Venizelos

ğunun özrünü sağladı ve Venizelos boş ellerle Münih'ten geri


döndü.75
Kral Constantine, bu sırada, Yunanistan' ı Almanya ile ittifaka
sokmak için eşinin kardeşi Kayzer II. Wilhelm'den gelen bas­
kının altına girmişti. 4 Ağustos günü yapılan kısa bir görüşme
sırasında Wilhelm, Constantine' e kişisel olarak Almanya' nın
Osmanlı İ mparatorluğu ile gizli bir anlaşma yaptığını ve iki
Alman savaş gemisi, Goeben ve Breslau' nun Osmanlı donan­
masını güçlendirmek için İ stanbul yolunda olduklarını söyledi.
Ertesi güne kalmadan, büyük ihtimalle Kral ile yaptığı görüşme
aracılığıyla Venizelos'un ittifaktan haberi olmuştu. Emin olmasa
da Britanya maslahatgüzarını bu konuda bilgilendirdi.76 Bunun
ardından 6 Ağustos'ta, Venizelos gece yarısı saat ikide Atina'daki
Alman büyükelçisinin acil talebiyle uyandırıldı. İ stek iki Alman
savaş gemisinin ihtiyacı olan kömürün Piraeus'tan sağlanmasıydı.
Kömür kıskançlıkla savunulan bir kaynaktı ama bir müttefiki
diğerine karşı gözetmenin hiçbir açık nedeni olmaması ve benzer
bir yardımın iki gün önce Korfu'daki Britanya gemilerine yapıl­
masına izin verilmiş olmasından dolayı Venizelos bu isteği kabul
etti.
Sonradan anlaşıldığı gibi, Sırbistan' a doğrudan destek vermeme
kararı zayıftı. Hem o zaman hem de sonrasında acı argümanlara
neden oldu. Ama Yunanistan Sırbistan'ın uzak Avusturya sınırına
asker göndermeye cesaret edememişti. Osmanlı İ mparatorluğu ve
Bulgaristan ile sınırlarını korumak ihtiyacı daha baskındı; ayrıca
barış koruyucusu güçler Arnavut yönetiminin çöktüğü kuzey
Epirus'a gönderilmek üzereydi (bu müdahale 'Büyük Güçler'in
örtülü onayıyla oldu ve Yunanların İ talyan güçlerince bölgeden
uzaklaştırıldığı 1 9 1 6'ya kadar sürdü) . Yine sonradan anlaşılacağı
gibi Alman savaş gemileri kararı saçmaydı (o derece saçmaydı ki
Venizelos ve Streit sonradan bu konudaki sorumluluk için birbir­
lerine girdiler) . O zaman, gemilerin kömürlerini hemen almaları

62
Ulusal Klikleşme

ve ayrıl maları Yunan sularında kalmalarından kesi nlikle daha iyi


olarak görülmüştü.77
Avusturya-Macaristan askerleri 1 2 Ağustos'ta Sırbistan sını­
rını geçti. Kral Constantine'in Almanya ve Avustu rya'ya sempa­
tisi, Venizelos'un da itilaf devletlerine duyduğu yakınlık o anın
geçekleri olsa da bunlar sadece kağıt üzerindeki gerçeklerdi:
Yunanistan'ın tarafsız kalması ve eylemlerini de buna gö re düzen­
lemesi üzerinde uzlaştılar. Fakat 29
'Tü rkiye'de yaşayan
Ekim'de Osmanlı donanması, iki
milyonlarca Yunan
Alman gemisini kullanarak Kara­
perişan du ru mdadır. . .
deniz kıyısındaki Rus şehirlerine Bunların en sonunda
ani bir saldırı düzenledi . Böylece bağımsız Krallık i çinde
Osmanlı İmparatorluğu da Alman­ toplanacaklarını
ların yanında savaşa katılmış oldu. d ü şündü ğ ü m üzde onlar
B u gelişme Constantine ve başba­ i ç i n yerimizin o l ması
kan ı arasında ani bir mesafe oluş­ şarttır.'
masına yol açtı. İtilaf devletlerinin VENIZELOS' TAN TACH E
ION ESCU'YA
savaşı kazanacağına inanmış olan
Venizelos' a göre, Osmanlı İmparatorluğu artık savaşan bir taraf
olduğu için onun tarihsel düşmanı olan Yunanistan tarafsız kala­
mazdı ve deniz güçleri kendisini desteklemede iyi konumda olan,
B ritanya ve Fransa'nın yanında savaşa girmeliydi. Diğer yandan
Kral bir Alman zaferini bekliyordu. Almanya' nın yanında savaşa
katılmak için yoğun bir kişisel baskı altında, Yunanistan' ın taraf­
sız kalacağı sözünü öne sürerek savaşa girilmesine itiraz etti;
sözün b ozulması dürüstçe olmayacak ve Yunanistan, sonunda
savaşı kazanacak olan Almanya ve yeniden güçlenerek savaştan
çıkacak olan Osmanlı İmparatorluğu' nun intikamına açık hale
gelecekti.
B u sırada bir tarafta Yunan hükümeti diğer tarafta da itilaf
devletlerinin hükümederi arasında Yunanistan'ın savaşa girip
girmeyeceği ve girecekse bunun hangi koşullar altında olacağına
Eleftherios Venizelos

dair birbiriyle bağlantılı olmayan bir dizi tartışma başlamıştı. Bir­


birini izleyen (Venizelos ve başkalarının önderliğindeki) Yunan
hükümetleri İ tilaf devletlerine katılma yönünde artan bir bas­
kıyla karşı karşıyayken Kral ve danışmanları hala tarafsızlığı savu­
nuyorlardı. Yunanistan böylece sürekli bir ikilemin içinde kaldı.
Britanya ve Fransa'nın stratejik hedefleri belirli olmaktan uzaktı
ve Yunanistan da akıllarındaki tek Balkan ülkesi değildi; dolayı­
sıyla Yunan taleplerine yanıtları da genel olarak tutarlı ve tatmin
edici değildi. Yunanistan gibi, Sırbistan' a ne düzeyde yardımda
bulunacakları konusunda kararsızdılar ve Venizelos gibi, önce­
likle Osmanlı yönetiminin kesin bir şekilde Almanya tarafında
olduğundan şüpheliydiler. Yunanistan' ın uzun bir süre önce
umudu kesmiş olduğu Bulgaristan' ın bir ittifaka razı edilebile­
ceği konusunda umutlu olmayı sürdürdüler. Bu koşullarda doğal
olarak tartışmalar bir sonuca ulaşmadı.
Savaşın ilk dokuz ayında Venizelos Yunan politikasını tar­
tışmasız bir şekilde yönetti. 1 9 1 4 Aralığında Romen müttefiki
Ionescu ile birlikte Romanya ve Sırbistan' ın sınır konusunda taviz
vermeleri durumunda Bulgaristan tehdidinin nötralize edilip
edilemeyeceği üzerine düşündüler. Venizelos başta 'Yunanistan
böyle bir teklifi yapamayacakken bu ülkeler yapabilirler' görü­
şünde ısrarlı oldu. Sırbistan ve Romanya Bulgar nüfusundan vaz­
geçme fikrine hazır olabilir, çünkü. . . onlar başka yönlerdeki Sırp
ve Romen nüfuslarıyla birleşerek genişledi/er. Fakat eğer Yunanistan
elde ettiği topraklardan çekilirse (Kavala bölgesi de dahil) ya bütün
bir Yunan nüfusu bırakmak durumunda kalacak ya da Selanik
çevresinde bulunan sınırlarında zayıflayacak. Yunanistan bunların
ikisini de yapamaz. Bir tek şu nedenle ki Yunanistan hiçbir yeni
toprak kazancı beklememektedir. Türkiye'de yaşayan milyonlarca
Yunan darmadağınık durumdadır. . . Bunların en sonunda bağım­
sız Krallık içinde toplanacaklarını düşündüğümüzde onlar için
yerimizin olması şarttır.78
U l usal Klikleşme

Ne var ki Bri tanyalılarla Ocak 1 9 1 5 'te yapılan görüşmeler,


Yunanistan'ın itilaf devletlerine katılarak stratej ik risk alması ve
Sırbistan' a askeri destek vermesi karşılığında Küçük Asya' nın
teklif edilmesi ' en önemli toprak ödülü' sorununu gündeme
getirdi.79 Amaç olarak oldukça belirsiz olsa da bu, savaş kazanıldı­
ğında Yunan is t an sınırlarının doğuya doğru, Türklerin aleyhine
genişleyeceğine dair açık bir sözdü. Bu söz dengeleri değiştirdi.
E ğe r Küçük Asya -özellikle kalabalık bir Yunan azınlığa sahip
Smyrna (modern İzmir) bölgesi- Yunanistan' ın ilhakına açılırsa
sonuç muazzam ölçüde genişlemiş bir Yunanistan olacaktı ve
Yunanların çok azı kurtarılmamış kalacaktı. Böyle olunca, Sır­
bistan ve Ro manya ile birlikte ve hatta biraz toprak vaadiyl e
Bulgaristan' ı da dahil ederek savaşa karılma fikri, eğer bu itilaf
devletlerinin zaferini garanti edecekse, anlamlı bir hale gelmişti.
Böylelikle Venizelos bundan sonrası için uygulayacağı siya­
sete rehberlik edecek bir dizi mantıksal adımı tamamlamıştı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü, doğu Ege adalarında ve
Küçük Asya'da yaşayan Yunanların en büyük umuduydu ve eğer
Almanya savaşı kaybederse İmparatorluk çökecekti. Yunanistan
galip tarafta olursa ganimeti paylaşacak, Küçük Asya'nın batısı
Yunanistan'ın i l hakı na açılacaktı. Liderliği altında büyüklüğünü
zaten neredeyse i kiye katlamış olan Yunanistan, mevcut büyüklü­
ğünü de ikiye kad ayabili rdi ! 80 Ödüller Yunanistan için zenginlik
ve Küçük Asya'nın Yunanları için kurculuştu; fakat bu amaçlar
için başka yo ll a r da olabilirdi. Yunanistan içinde karizmatik
düşünür I o n Dragoumis'i de içine alan bir grup, Yunan ve Türk
kültürleriyle canlandırılarak yenilenmiş bir Osmanlı İmparator­
luğu' n u n peşindeydi. Kral Constantine, Yunanistan iç in itilaf
devletlerine katılmaktan daha fazlasını sağlayacak olan ta r afs ız lığı
savunmakta yalnız deği ld i .
Kendi gö r üşlerin i takip eden Venizelos, Mart başlarında yeni
bir teklif getirmişti: 'toprak ödülü' sözünün karşılığında Yunan

65
Eleftherios Venizelos

donanması, itilaf devletlerinin Gelibolu seferine acilen desteğini


sunmalı ve Yunan ordusu 50.000 kişilik bir kara gücü sağlama­
lıdır.' İşte bu noktada fantezi gerçeklikle karşı karşıyaydı. Artık
Genel Kurmay Başkanı olarak görev yapan Metaxas, Gelibolu
seferi için halihazırda detaylı bir plan ortaya koymuş bulunmak­
taydı. İ tilaf devletlerinin strate­
İta lya, resmiyette ittifa k jistleri bunu hiçbir zaman ciddiye
d evletleri n i n doğrudan savaşta
almadılar. Metaxas ise onların
o l maya n bir müttefi kiyd i . 26
N isan 1915'te imza l a n a n Lon d ra
kabul ettikleri planı kendi açısın­
Antlaşması ' n ı n s o n u c u o l a ra k dan olumlu görmedi. Bu plan ama­
Britanya, Fransa ve Rusya'yla cına ulaşamazdı; bunun içinde yer
gizli b i r ittifaka g i rd i . Yen i almak Yunanistan ordusunu zayıfla­
dostl a rı O n i k i Ada l a r üzeri ndeki
tır ve Yunanistan' m Küçük Asya'da
i d d iası n ı ve orta Arnavutl u k
üzeri ndeki p rotekto rası n ı
kazanabileceği yeni toprakları,
ta n ı m ı ş l a rd ı . B u a ntlaşma d a h a sonunda savunulamaz hale geti­
son ra, 17 N is a n 1917'de rirdi. Bu koşullar altında Metaxas
i mza l a n a n Sai nt-J eande-
Gelibolu'ya gönderilecek olan
M a u ri e n n e A ntlaşması 'yla
g e n iş l eti l d i . B u 2. a ntlaşma i l e
orduya komuta etmektense istifa
Anadolu, Brita nya, Fra nsa v e edecekti. Venizelos, Metaxas' ın tav­
İta l ya n üfuz a l a n la r ı n a rını sadakatsizlik olarak değerlen­
böl ü n üyord u . İta lya n b ö l g esi, dirdi. İki Kraliyet konseyi üyesini
kal a ba l ı k Yu n a n azı n l ığ ıyla
kendi önerisini kabul ettirmek için
b i rl i kte İzm i r b ölgesi n i d e
içeriyo rdu. Rusya'da yö n eti m i n
zorladı ama Kral Metaxas' ın yanın­
d e ğ i ş m esi n e d e n iy l e b u daydı, 6 Mart'ta hükümet istifa etti.
a ntlaşma h i ç b i r za m a n Dimitrios Gounaris Kral'ın hükü-
o n ayla n ma d ı a m a yi n e d e Pa ris
met kurma isteğini kabul edince
Barış Konfera n s ı ' n d a İta lya n ,
B rita nya ve F ra nsız siyaseti n e
yeni bir parti onun etrafında top­
g ö l g e s i n i d ü ş ü rmeyi s ü rd ü rd ü . landı. Gounaris, Akropolis'te Vlasis
Gavriilidis'in, istifa eden eski Baş­
bakan ve onun galip rakibini canlı bir biçimde karakterize eden
sözleriyle karşılandı: 'ihtirasın ardından bilim, telaşın ardından
düşünce ve düzensizliğin ardından sistem geldi'81

66
U lusal Klikleşme

Tache Ionescu, bundan birkaç ay önce yeniden çağrıldığında,


Ven izelos'a başarısının sırrını sormuştu. Venizelos'un cevabı
'doğru zamanda gelmek ve yönetmenin iki kuralını kabul etmek:
Her koşulda halka hakikatin bütününü anlatmak ve her an piş­
manlık duymadan görevden ayrılmaya hazır olmak'82 olmuştu.
Ven izelos şimdi kendi kurallarını ta.kip ediyordu; dört buçuk
yıllık görevinin ardından Benakis' in önerisi üzerine İskende­
riye'de geçireceği bir tatile çıktı. Burada halkın sevgi gösterileri
ile karşılandı ve B ena.kis ailesinin modern şehrin merkezi nde
bulunan evinde konforlu bir misafirlik sürdü. Politikadan konuş­
tular. Bena.kis'in yazar kızı Penelope Delta, 'Demokrasiye hazır
olmadığımız görülüyor demişti' . Venizelos ona döndü ve sordu:
Monarşiye hazır olduğumuzdan emin misinizi83
B u yerinde bir soruydu. Constantine'in, sistemin ve bilimin
rehberliğindeki Gounaris'in azınlık hükümeti, on yıllarca Yunan
kamusal yaşamını zehirleyen bir geleneği sürdürerek, yanlış
partiyi desteklemekten sorumlu tuttuğu memurları ve asker­
leri görevlerinden uzaklaştırmaya başlamıştı. Diğer taraftan bu
hükümet hiçbir başarı gösteremedi ve 12 Haziran'da yapılan
seçimlerde büyük çoğunluk inatla Venizelos'un Liberallerine geri
döndü. Constantine, ona yeni bir hükümet kurdurmayı ertele­
mek için her yol u denedi ve bu ara dönemde -Kral'ın istikrarlı
politikasına uygun olarak- Almanya ve Bulgaristan'a Bulgaristan
ittifak devletlerine katılsa bile Yunanisran'ın tarafsızlığını sürdü­
receğine dair yeni garantiler sessizce verildi. Bu dönemin diğer
bir önemli gelişmesi, Atina'nın başlangıçta habersiz olduğu fakat
Yunanistan için uzun erimli sonuçlar doğuracak gizli Londra
Antlaşması'ydı. Bu antlaşma yoluyla İtalya, İtilaf Devletleri'nin
gizli müttefiki haline gelmişti.
Venizelos 23 Ağustos'ta nihayet iktidara döndü. Bundan tam
bir ay sonra B ulgaristan seferberlik ilan etti ve Sırbistan' a sal-
Eleftherios Venizelos

dırdı. Bu olay da Kral ve başbakanı arasında ikinci bir ayrılığa


neden oldu: Venizelos, kendi istikrarlı politikası gereği Britanya
ve Fransa'ya Yunanistan'ın, Sırbistan'ın yanında savaşacağının
garantisini vermişti. Bu yüzden Venizelos'un acil davetine acil
karşılık veren General Maurice Sarrail yönetimindeki Fransa ve
Britanya güçleri ivedilikle Yunanistan' ın ikinci önemli kenti Sela­
nik' e çıkmaya başladılar.
Atina'da bir hesaplaşma kaçınılmaz hale gelmişti. Popüler hale
gelmiş kelimelerle Kral Yunanistan' ın dış politikasını yürütme
hakkının anayasal sahibiydi: 'Dış işleri ile ilgili bir sorun varsa . . .
bundan Tanrı önünde ben sorumluyum.'84 Kral orduyu sefer­
berlik haline getirmeye razı olmuştu ama savaşa sokmaya rıza
göstermiyordu. Saray'dan çıkan Venizelos, doğruca Britanya ve
Fransa büyükelçileri ile özel bir görüşmeye gitti. Ardından Mec­
lis'te Kral'ın dış politika konusunda anayasaya aykırı konumunu
ilan eden ateşli bir konuşmadan sonra az bir farkla güvenoyu aldı.
Constantine boyun eğmedi ve 7 Ekim'de Venizelos'u görevinden
aldı.
Selanik çıkarmasının aleni amacı Sırbistan' a destek verebi­
lecek bir üs oluşturmaktı; fakat Sırbistan, Avusturya'ya dire­
nince Bulgaristan' ın çift taraflı kuşatması altında kalmıştı ve bu
durumda itilaf devletlerinin yapabilecekleri bir şey yoktu. Sela­
nik' e ulaşmak bile mümkün değildi, Sırbistan yönetiminden ve
ordusundan arda kalanlar buz gibi soğuk Arnavutluk dağların­
dan mecburi bir yürüyüşe geçerek Fransız ve İtalyan askerleri­
nin yönetimi üstlendiği ve kendilerine sığınak olacak Korfu'ya
ulaştılar. Selanik' e çıkışın ikinci amacı Yunanistan' ı savaşa İtilaf
Devletleri'nin yanında girmeye zorlamaktı. Bulgaristan'ın ittifak
devletleriyle açık birlikteliği Fransız ve Britanyalı stratejistlerin
zihinlerini bir noktada yoğunlaştırdı: Yunanistan, artık bölgede

68
U l usal Klikleşme

tarafsız kalan tek devletti; dahası, Constantine bir Alman sempa­


tizanı sayıldığı için bu ülke ayn ı zamanda yanlış bir eğilime girme
riski de taşıyordu ve eğer bu risk gerçekleşirse bütün yakı n doğu
itilaf devletleri tarafından kayb e d il m iş o l acaktı.
Selanik' e çıkışın fiili etkisi Yunanistan'daki bölünmenin derin­
leşmesi oldu. Başta geçici olarak müsekkin Zaimis, sonradan da
Alman yanlısı ( Germanophile), yaş lı Stefanos Skoloudis tarafın­
dan yönetilen Yunanistan hükümeti ta rafsı zl ı ğa sıkıca tutunmaya
devam etti; Britanya Dı ş i ş le r i Bakanı 1 6 Ekim'de (kabine onayı
olmadan) , savaşa karıldığı takdirde Kıbrıs' ı Yunanistan' a bırak­
mayı teklif ettiğinde Zaimis bunu kibarca geri çev i rd i Seçimler
.

Aralık'ta gerç ekl e ş tirild i ve Liberaller tarafından boykot edildi.


Liberaller genel seferberlik halinde hiç b i r seçim özgür l üğü n ü n
var olamayacağını düşünüyorlardı. B u sırada Selanik, şehrin hin­
terlandından gön üllü asker ve işçi toplayan itilaf devletlerinin
yanında deJacto savaşmaktaydı.
Ven izelos Atina'da kaldı. Burada Britanya ve Fransa büyü­
kelçileri ile yakın temas içinde ve ülke genelindeki Liberallerle
de iletişim halindeydi. Yurrdışında Yunanistan'ın itilaf devletle­
rine en yakın ve en popüler devlet adamı olarak biliniyordu; ilk
Ven izelos b iyografi.si, gazeteci, Konstantinos Kerofylas tarafından
Atin a basın bürosunun ihtiyarlı yorumlarıyla derlendi ve 1 9 1 5'te
Yunanca, Fransızca ve İngilizce dillerinde basıldı. Venizelos' un
yurriçinde popülerliği o güne kadar geçen zamanda kutuplaşan
Yunanistan kadar kutuplaşmıştı. 'Yeni Yunanistan'da -başbakan­
lığından sonra ülkenin parçası haline gelen topraklarda- Mayıs
1 9 l 6 'da Myrilini'deki (Lesbos) ezici ara seçim zaferinin de gös­
terdiği gibi, neredeyse ona tapılıyordu. Eski Yunanistan'da ve
özellikle de Atina'da Venizelistler kamu işlerinden uzaklaştırılıyor,
Kraliyet yanlısı Constanrinistlerce taciz ediliyorlardı. Liberalle r

69
Eleftherios Venizelos

ve karşıtları için kullanılan bu popüler adlandırmalar, hala şahsi


bir politikanın geliştirildiğini ve Kral' ın bizzat bir parti liderine
dönüştüğünü göstermektedir.
Selanik ve Korfu İtilaf Devlet­
Selanik'teki Geçici H ü kümet'in leri' nin elinde bulunurken Yuna-
başındaki 'triu mvra' Venizelos, nistan gerçekte tarafsız değildi.
Danglis ve Koundouriotis'ten
Atina'daki Britanya ve Fransa elçi­
oluşuyordu.
Panagiotis Danglis (1853- likleri ayrıcalık tanınan Venizelos' a
1924), Arnavut kökenli ve a ğ ı r açıktı. Sadece bir muhalefet lideri
silah ustası d ı r (Schneider- Dangli olmasına karşın elçiliklerin kon­
sila h ı n ı n mucitlerinden biridir) .
solosluk hizmetleri birimi onun
1912'de Genel Kurmay Başka n l ığ ı
yapmış v e Lon d ra Barış
siyasal muhaliflerinin vizelerini
Konferansı'na katılmış; 1915'te reddediyordu. Bu elçiliklerin istih­
Venizelos'un Savaş Bakanlığı'nı barat birimleri Venizolos' a örtülü
yü rütmüştür. Ven izelos' u n destek veriyorlar ve Yunanistan'da
sürg ü n ü sırası nda 1920-24 yılları
ittifak devletlerine yakın olanlar ile
arasında Liberal Parti'nin
liderliğini üstlenmiştir. bu devletler adına çalışan ajanlara
Pavlos Koundou riotis engel oluyorlardı. Donanmalarının
(185 5-1935), Tuğamiral olara k yardımıyla Yunan ticaret gemile­
1912 ve 1913'de deniz zaferleri
rinin hareketliliğini keyfi olarak
kazan mış, 1916'da Skou loudis'in
hükü meti nde gönü lsüz olarak
engelliyorlardı. Alman ve Avus­
Donanma Baka n l ı ğ ı ' n ı turya temsilcileri de eşit derecede
yü rütmüştü r. Kra l Alexander'ın ilkesiz olsalar da son kertede etki­
1920'deki ölümüyle Kral Veki l i leri daha azdı. Hal böyleyken Atina
olara k görev almış v e 1924-6,
yönetiminin gizli onayıyla Alman
1926-9 yı llarında Yu nan
Cumhuriyeti 'nin Devlet Başka n ı ve Bulgar orduları, Yunanistan
o l muştu r (aradaki kesinti n i n tarafından Serez' in kuzeyindeki
nedeni Pangolos diktatörlü ğ ü n e dağ geçidini korumak ve böylece
başka n l ı k etmeyi de Yunanistan'ın yeni Bulgaristan
reddetmesidir).
sınırını savunmak için 1 9 1 3 'te inşa
edilen Fort Rupefi (Rupel Kalesi) işgal etti. Doğu Makedonya
işgale açılmış oldu.
U lusal Klikleşme

Burada, Kuzeyde değişim eninde sonunda gelecekti. Daha


1 9 1 5 Aralığında Venizelos Makedonya'da anlık etkileri o la n
politik kıpırdanmaların b aşladığı n ı duymuştu. Selanik'teki İtilaf
Devletleri komutanı General Sarrail'in Sırbistan Kralı' na Selanik'i
kendine üst yapması i ç in izin verme niyetinde olduğu söylentisi,
muhtemelen b u olayların artmasında katalizör işlevi gö rdü. Yuna­
nistan zorluklarla kazandığı ş eh ri kaybedeb ilir miydi? Bu ihtimal
öyl e rahatsız ediciydi ki yerel Veni­
'Yu n a n i sta n Akd e n iz'e
zelistler bir komite oluşturdular:
h ü kmeden ' B üyük
Ethniki Amyna ('Ulusal Savunma) . G ü ç l e r ' l e ya k ı n i l işkisi n i
Amaçları, Selanik'i Yunanistan adı- d a i m kı l m ad ı ğ ı
n a savunmak v e bürün ülkeyi sava- m ü d d e t çe asla
şa sokma yoluyla Yunanisran'ı ken- g e l i ş em ez, hatta ö z g ü r
disinden kurtarmaktı. ve bağ ı m sız b i r devlet
Altı ay sonra Sırplar, Selanik' e o l a ra k va rl ı ğ ı n ı
vardıklarında Selanik eskisinden s ü rd ü re m e z .'
dah a az Yu nan değildi. Ama daha VENIZELOS, SELANİK

sonra Fort Rupel'in işgali geldi. Selanik aniden Bulgaristan'ın


doğrudan tehdidi altına girdi. General Sarrail, derhal sıkıyöne­
tim ilan ederek, askeri sansür getirdi ve şehrin stratej ik noktala­
rını kontrol altın aldı . Aynı anda Fransız donanması uluslararası
Yunan gemi trafiğini ablukaya aldı ve bun un kaldırılması için
Britanya, Fransa ve Rusya'nın ne talep ettiklerine karar vermeleri
üç hafta aldı. Gerekçe olarak, Fort Rupef in işgaline işaret edi­
lerek Yunanistan'ın tarafsızlığını bozmuş olduğu ö ne sürüldü.
Fakat Selanik kendi işgal leri altındayken bu tezi savunmak zordu.
Ültimatomun ilk metinlerinden biri, işgalin Venizelos' un daveti
üzerine yapıldığını belirten bir gerekçe sunuyordu ki bu iddia
Venizelos'un kariyerini o anda bitirebilirdi. Britanya, Fransa ve
Rusya büyükelçileri hükümetlerine karşı geldiler ve bu metni
sunmayı reddettiler.85 Son halini 2 1 Haziran'da alan Nota tam
olarak Ven izelist a rgüm an ları yansıtmaktaydı: Bir önceki seçim-

71
Eleftherios Venizelos

ler genel seferberlik durumu içinde yapılmış olduğu için 'varolan


Meclis seçmenlerin sadece cüzi bir kısmını temsil etmektedir.'86
Nota zayıf bir şekilde Skouloudis hükümetinin istifasını ve
yeniden seçimlere gidilmesini talep ediyordu. Skouloudis derhal
istifa etti ve yerine Zaimis getirildi.
Kutuplaşmanın daha ileriye götürülemeyeceği görülmüştü.
Seferberliğin kalkmasıyla yeniden organize edilen askeri ihtiyat
personeli Atina sokaklarında sıra sıra görünmeye başladı (Venize­
los karşıtları Metaxas için, Venizelos yanlıları da 1 909'daki 'Asker­
ler Grubu'nun eski tüfeği Panagiotis Danglis için sokaklardaydı).
Hem Atina'da hem de İ tilaf Devletleri hükümetlerinde ya Veni­
zelos'un ya da Kral Constantine'in gitmek zorunda olduğu fikri
geniş bir kabul görüyordu. Tüm bunla� olurken kuzeydoğuda
Almanlar Fort Rupetden adım adım ilerliyorlardı (en sonunda da
Kavala'ya ulaştılar) ; hiç kimsenin gözlerini çevirmemiş olduğu bir
anda İ talyanlar Yunan askerlerini Güney Arnavutluk'tan çıkarıp
Kuzeybatı Yunanistan' a doğru ilerlediler ve loannia'yı işgal ettiler.
Hükümetin iktidarsızlığı utanç verici derecede ortadaydı ve
30 Ağustos günü Ethniki Amyna Selanik'te harekete geçti. Yerel
yönetim birimleri (şehrin polis gücü olan Girit Jandarması da
bunların içindeydi) Atina'ya bağlılıklarını sonlandırdıklarını ve
kendilerini Sarrail'in yönetimine doğrudan bağladıklarını ilan
ettiler. Venizelos'un da zaten Atina'dan çekilmeyi ve Selanik'i
kendine üs yapmayı planladığı görülüyordu. Bu erken girişim
onu şaşırtmış, kendine güvenini tazelemesini sağlamıştı. Eylül
civarında iki askeri müttefikiyle birlikte hazırlıklarını tamamladı.
Bunlardan biri General Danglis diğeri Balkan Savaşları'nın kah­
ramanı Amiral Koundouriotis'ti.
26 Eylül şafağının hemen öncesinde ok yaydan çıkmıştı.
Koundouriotis ve Venizelos, Atina' nın ikinci önemli deniz limanı
Faliro'daki Plato restoranında, geç bir akşam yemeği yemiş­
lerdi. Gece saat dörtte bir Fransız deniz motoru, onları Hespe-

72
U l usal Klikleşme

ria ge m i s i n e götürmek için bulundukla rı rıhtıma yanaştı. Aynı


günün öğleden sonrasında ulaştıkları Chania'da, İtilaf Devle t le ­
ri' n e katılacak olan Geçici Yunanistan Hükümeti' ni ilan erciler.
Kararını vermek için zaman kaybetmiş o l an D an gl is d iğe rleri n e
karılmak için B ritanya Büyükelçiliği'nden yardım istese de başa­
rılı olamadı. Onu da 29 Aralık'ta Chania'ya taşıyan yine Fran­
sızlardı. Üçlü yönetim (triumvira), ardarda Samos'ta (önceden
onların yönetimini kabul e tmiş t i) , Chios'ta, Lesbos ve Lemnos'ta
kabul edildi. Her gittikleri yerde ulusal kah raman la r olarak kar­
şılanıyorlardı. Ama son durakları, 9 Ekim'de General Sarrai l'in
rıhtımın yanında, gösterişsiz bir biçimde ve gayri resmi ola rak
o nları karşılayan kalabalığa karıştığı Selanik'ti. Akşam ye me ği n i
konforlu Splendid-Palace Oteli'nde yediler, bir zamanlar Kral'ın
rezidansı olan villada Geçici Ulusal Savunma Hükümeti'ni kur­
dular ve Almanya ile B ulgaris tan' a savaş ilan ettiler. Venizelos'un
açıkladığı gibi, Yunanistan Akdeniz'e hükmeden 'Büyük Güç/erte
yakın ilişkisini daim kılmadığı müddetçe asla gelişemez, hatta özgür
ve bağımsız bir devlet olarak varlığım sürdüremezdi. 87
B ri tanya B üyükel ç iliği ' n in istihbarat servisi de dahil, İtilaf
Devletleri güçlerinin neredeyse açık desteğini arkasına alan
Triumvra, Makedonya, doğu Ege adaları, Cyclades, Girit ve
İyo nya adaları üzerinde d en e tim i s ağl ad ı . İtilaf Devletleri , anaka­
rada, bu toprakları hala Atina'dan yönetilen topraklardan ayıran
küçük bir tarafsız bölge ya ratm ı ş l a rd ı . Böylece Venizelos ve o n u n
sabırsız p a r t iz anl a rının güneye doğru zor kullanarak ilerleme
arzularını e n gel l em i şlerdi . Geçici Hükümet ülkeyi genelde karar­
n amelerle yönetiyordu ama iç p o l i tikas ı nda radikaldi. Sonunda,
Teselya'daki büyük toprak sahiplerinin mülklerini kamulaştırmak
için hazırlık yapmış, eğitim danışmanları Dimitris Glinos ilkokul
ders kitaplarının bundan b öyle halk Yunancasıyla yazılacağı kara­
rını vermiş ve neticede her iki kararname de Yunan Parlamen­
tosu tarafından o n ayl a n m ı ş tı. Geçici Hükümet, ülkedeki ayrılığı

73
Eleftherios Venizelos

daha da kışkırtacak biçimde, Venizelos' a bağlılıklarını açıklayan


memurları kahramanlıklarından dolayı terfi ile ödüllendiriyor ve
onları Kraliyet yanlısı akranlarının önene koyarak askeri birlik­
lerin devam etmekte olan Atina'dan Selanik' e çekilmesini cesa­
retlendiriyordu. Haziran 1 9 1 ?'ye kadar Geçici Hükümet ordusu
60 .000 kişiye ulaşacaktı. Sofoklis Venizelos da bunların arasın­
daydı.
Venizelos, hayatında üçüncü başkaldınyı yaşıyordu. Her
zaman olduğu gibi yabancı diplomatlarla yakın görüş alışverişi
içindeydi ve Selanik yönetimi kendi uluslararası bağlantılarını
artık kurmuştu. Dışişleri Bakanı, akademiden diplomatlığa
geçmiş Nikolos Politis, 1 9 1 2- 1 3 yıllarında Londra ve Bükreş'te
de Venizelos ile çalışmıştı. Londra'daki King's College'in başöğ­
retmeni, Anglo-Hellenic L eagu e'in (İngiliz-Yunan Ligi) kurucusu
( 1 9 1 3'te) ve 'adanmış bir Venizelos taraftarı'88 Ronald Burrows
Geçici Hükümet'in Londra'daki temsilcisi oldu. 'Fahri danışman'
John Stavridi ile Venizelos'un Ekonomi Bakanı, aynı zamanda
savaş-öncesi hükümetinin mali destekçisi, Paris ve Londra ara­
sında özel temsilci olarak mekik dokuyan Alexandros Diomidis
de yardımcıları olarak görev yaptı. Venizelos da Londra'ya kısa
ziyaretlerde bulundu. Helena Schilizzi, elbise, ilaç, çadır ve çeşitli
eşyalar toplamak için Londra'da Upper Brook Sokak, 5 1 numa­
rada bir destek misyonu organize etti.89 Diğer taraftan, daha önce
Paris'te görev yapmış meslekten diplomat Lord Granville Britan­
ya'yı temsil etmek için Aralık'ta Selanik' e gönderildi.
Eski bir eğitim reformcusu olan Apostolos Alexandris Sela­
nik'in İtalya elçisiydi ve buradaki görevi İtalyan basınında Yunan
yanlısı duyguları güçlendirmekti. Bu görevin yerine getirilmesi
neredeyse imkansızdı: İtalya İtilaf Devletlerinin diğer mensup­
larının aksine Yunanistan' ı doğal bir düşman olarak görüyordu.

74
Ulusal Klikleşme

Atina hükümetinin Roma Büyükelçisi olmasına karşın daha çok


Venizelist olan Lampros Koromilas' ın da yardımıyla Alexandris
bu işin gayet iyi üstesinden geldi.
Diplomatik aktivitelerin temel hedefleri İci laf Devletleri' nin
Selanik' e desteklerinin devam etmesi ve Kral Constantine' e
('Tino'; ailesine ait bu lakap, karısı ve onun kardeşi Kayzer ara­
sındaki mektupların sızmasıyla bilinir hale gelmişti) karşı Bri­
tanya ve Fransa propagandasını güçlendirmekti. Bu dönemin en
tuhaf hadisesi, Fransız Amiral Dartige du Fournet' nin ağır Yunan
toplarına el koyması ve 1 Aralık'ta 1 9 1 6'da Piraeus'tan Atina'ya
düzenlediği silahlı sefer oldu. Olmayacak duaya amin diyerek
komik duruma düşen Amiral kısa bir süreliğine tutsak edildi ve
sonra kibarca salıverildi ama bu hadisenin traj ik sonuçları oldu.
Kendi askerlerinden 57'si bu nedenle hayatını kaybetti. Daha da
kötüsü, Kraliyet yanlısı milisler ve onların destekçileri tarafından
İtilaf Devletleri ile birlikte hareket eden hainler olarak görülen
Venizelistlere karşı yaygın saldırılar gerçekleştirildi. Şiddet ve
yağma birkaç gün boyunca devam etti. Bu şiddet eylemleri sonu­
cunda en az 3 5 kişi öldürüldü, enaz 900 kişi evlerinden edildi.
Aralarında Atina Valisi Benakis'in de bulunduğu önde gelen
Venizelistler tutuklandı . Bu olaylar, ta Noemvriana, ünlü 'Kasım
Olayları'dır. Atina tarafından yönetilen topraklarda, bu Kasım' ı
takip eden kış v e bahar, zulüm doluydu. Bunların sonucu olarak
yeni ve müsamahasız bir abluka uygulandı. Her zaman ithalata
bağlı kalmış Yunanistan'ın şehirlerinde boy gösteren yiyecek ve
ilaç kıtlığı salgınlara yol açtı ve daha çok ölümü beraberinde
getirdi. Atina Metropoliti Theoklitos, Kral'a ve vatana komplo
düzenlemekten dolayı Venizelos'u aforoz etti; 60.000 saygıdeğer
Atinalı onun aforozunu sembolize eden taş yığınına bir taş daha
eklemek için sırada bekledi.
Mayıs 1 9 1 ?'de hem Londra hem de Paris artık daha kararlı
hükümetlerin yönetimi altındaydılar ve kararları işin sonunu

75
Eleftherios Venizelos

getirmekti. Kral gitmeli, Venizelos tekrar Atina'ya yerleştirilmeli;


Yunanistan itilaf devletlerine katılmalıydı. Daha önce yakalaya­
madıkları istikrara ulaşmaya ramak kalmış olan İtilaf Devletleri
hükümetleri Atina ile ilişkilerini bir Yüksek Komiser' e, Fransız
koloni yöneticisi Charles Jonnart'a devrettiler. Jonnart, bir kez
daha başbakanlık koltuğuna oturmuş bulu�an Zaimis' e, 1 1 Hazi­
ran'da, anayasayı ihlal ettiği bahanesiyle Constantine'in tahttan
indirilmesini talep eden, Büyük Britanya, Fransa ve Rusya garan­
törlüğünde bir ültimatom sundu.
' Kaybettiğ i m iz u l usal Ültimatomda Constantine'in en
toprakları geri
büyük ve yerini almaya ehil oğlu,
kaza n a b i l i riz; u l usal
23 yaşındaki George'un da sürgüne
o n u ru m uzu yeniden
ku rta ra b i l i riz; Barış gönderilmesi isteniyordu. Ertesi
Ko nfera nsı'nda u l usal gün Constantine ve ailesi Atina'dan
çıkarlarım ızı etki n bir ayrılıp İsviçre'ye gittiler. Sadık
şekl ide savu n a b i l i r ve siyasi danışmanı Georgios Streit de
u l usal geleceğ i mizi onunla birlikteydi.
koruya b i l i riz.' Anayasa' nın ihlal edildiği doğ­
VENIZ ELOS, 1917
ruydu; daha ciddi ihlaller ise
kapıdaydı. Jonnart, Zaimis' e sürgüne gönderilmesi gereken
anti-Venizelistlerin bir listesini sundu. En aktif olanları savaş
süresinde Fransa' nın Korsika adasında hapsedileceklerdi. Bu
grubun içinde askeri liderler Victor Dousmanis ve Ioannis
Metaxas, eski başbakanlar Dimitrios Gournaris ve Stefanos Dra­
goumis, ve Dragoumis'in oğlu yazar Ion Drogoumis de vardı.
Başka bir son dönem başbakanı Bizans uzmanı akademiysen
Spyridon Lambros, daha az tehlikeli görülen ve daha geniş bir
grubun içindeydi; bu grup Ege adalarına dağıtıldı. Eski başbakan
sürgünde yaşamını yitirecekti.
Lord Granville'in anılarında 'devrimcilerin en muntazamı ve
en ölçülüsü'90 olarak karakterize ettiği Venizelos, 2 1 Haziran'da
Ulusal Klikleşme

Piraeus yakınlarına geldi ve Geçici Hükümet'teki çalışma arka­


daşlarını da kendisine katılmaları için buraya çağırdı. Ama önce­
likle Zaimis'in görevinden uzaklaştırılması gerekiyordu. Jonnart,
Aralık 1 9 1 5 Parlamentosu' nun dağıcılmasını ve ondan önceki
meclisin yeniden toplanmasını talep ederek -Zaimis'in anaya­
saya aykırı olduğunu düşündüğü bilinen bir talep- bu işi halletti.
Yıllar sonra, Venizelos bunu şu sözlerle kabul edecekti: Bu olay.
beni hükümetimin o zaman girse kaybedeceği bir seçime gitmek­
ten kurtardı . . . çünkü Kasım Olayları'nı takip eden abluka bütün
halkın zihnini bana karşı zehirlemek için kullanılmıştı.
91

Zaimis istifa etti. Kendisine hiçbir seçenek bırakılmamış Kral


Alexander, Venizelos'u onun yerine geçmesi için davet etti. Veni­
zelos'un Rusya B üyükelçisi'ne aktarılmış görüşlerinde gerçek güç
dengesi ortaya konmuştur: Eğer yeni Kral bir Anayasa taraftarına
dönüşmezse onunla sizin Rusya'da yaptığınız gibi mücadele edece­
ğiz. 92 Venizelos, sonradan bu olup bitenlerde bir hata olduğunu
düşündü. Bu siyasi manevralar sırasında ve hatta kabinesini oluş­
tururken Fransız sancak gemisi La jııstice'in güvertesindeydi. 27
Haziran'da Atina'ya girdiğinde düzenin 'Fransız süngüsü' altında
sağlanmış olduğunu gördü.
Haziran 1 9 1 5 Parlamentosu beklendiği gibi canlandırılmıştı.
24 Ağustos'ta sürgündeki Venizelos karşıtları ya da katılmayı red­
dedenler dışında oluşturulmuş bu 'Lazarus Meclisi' ona oy birliği
ile güvenoyu verdi. İki gün sonraki oturumda Balkan savaşları­
nın patlak vermesinden ve Kral Constantine'in tahta çıkmasın­
dan beri izlediği siyaseti gerekçelendirmek için dört saatten fazla
konuştu: Siyasi muarızlarını ve tarafsızları açık açık karalayarak,
neden bir isyancı haline geldiğini (ilk defa değil) açıklayarak
ve gelecekteki barış konferansıyla ilgili cüretkar sözler vererek.
Yunanistan benim ona hiçbir zaman ve hiçbir şey hakkında ıtlaşıla­
mayacak sözler vermediğimi bilb: Yunanistan benim hiçbir zaman
sözümü tutmakta başarısız olmadığı.mı bilir. Bu Dünya Sava-

77
Eleftherios Venizelos

şı'nda hakiki bir kutsal ittifakta birleşen demokrasilerin yanında


yer alarak. . . kaybettiğimiz ulusal topraklarımızı geri kazanabili­
riz; ulusal onurumuzu yeniden kurtarabiliriz; Barış Konferansı'nda
ulusal çıkarlarımızı etkin bir şeklide savunabilir ve ulusal geleceği­
mizi koruyabiliriz. Biz Kongreyi düzenleyecek özgür uluslar aile­
sinin değerli bir üyesi olacağız ve çocuklarımıza geçmiş nesillerin
yalnızca hayal edebileceği bir Yunanistan bırakacağız. 93
Bu uzun konuşma ilk elde nasıl bir etki yaratmış olursa olsun,
çeşitli dillerdeki yazılı propaganda açısından çok etkili olacaktı.
İ ngilizce versiyonu A Vindication of Greek National Policy 1912-
1917 (Yunan Ulusal Politikasının Aklanması, 1 9 1 2- 1 9 17)
1 920'lerin başında yayımlanan birçok Venizelos biyografisine
temel kaynak olarak hizmet etmiştir.
Venizelos'un 1 9 1 5'ten beri her şeyin önüne koyduğu hedefi
Yunanistan'ı İtilaf Devletleri'nin yanında savaşa sokmaktı ve
bunu nihayet başardı: En sonunda yeniden birleşen Yunanistan
hızla seferber oldu ve 1 9 1 7'nin sonlarında 1 00.000'in üzerinde
adamını Selanik'teki bağlaşık güçlerin yanında ve Almanlar ile
Bulgarlara karşı savaşa gönderdi. Yunanistan içinde savaş hukuku
uygulanmaya başlandı; bunu daha fazla sürgün izledi ve ifade
özgürlüğü kısıtlandı; yeniden ortaya çıkan liberal gazetelerin kar­
şısındaki Kraliyet yanlısı basın sansürlendi. 1 9 1 5- 1 6 yıllarının
başbakanı ve şimdi seksen yaşında olan Stefanos Skouloudis ağır
ihanet suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve sonraki iki yılı hapis­
hanede geçirdi. Daha önce Selanik hükümetinde görev yapmış
olan memurlara, uzun süren bir hınç ve kıskançlığa yol açacak
bir kararla on ay fazladan kıdem verildi. Yunan Silahlı Kuvvetle­
ri' nde disiplin ve hiyerarşiye gölge düşüren patronaj her zaman
var olmuştur; 1 9 1 7-20 hükümeti yönetiminde bu eğilim özgürce
yayıldı. Venizelos sempatizanları bile onu ateşli astlarını kontrol
etmekteki başarısızlığından dolayı eleştirmişlerdir. -Bu eleştiri­
leri yapanlardan biri de Selanik'te Venizelos'un çalışma arkadaşı
Ulusal Klikleşme

şimdi de Başkomutan olan Panagiotis Danglis'tir-. Yunanistan'm


savaşa katılımı ile oluşan rahatsızlık ve zorunlu seferberlik uygu­
laması, orduda Şubat 1 9 1 8'de doruğa çıkan ciddi çalkantılara
neden oldu. Bu da isyan ve askerden kaçmaya karşı birçok idamı
beraberinde getirdi.
Ülkenin iflasın eşiğine gelmesi sonucu ortaya çıkan yiyecek
darlığı ve askeri ikmal sorunu Tarım Bakanı ve özel temsilci
Andreas Michalakopoulos'un Batı Avrupa başkentlerinde yaptığı
uzun ve yorucu görüşmelerin sonunda biraz olsun hafifletildi.
Michalakopoulos ve Venizelos, Yunan büyükelçiler ile birlikte
çalıştılar. Bunlar, Roma'da Koromilas, Paris'te Athos Romanos
ve Londra'da, ataşeler yaşlı Ioannis Gennadios ile Venizelos'un
şahsen seçtiği genç Dimitrios Kaklamanos'tu. Aynı dönemde
Michalakopoulos resmi propaganda makinesinin temelini ve
İstanbullu gazeteci Konstantinos Spanoudis'i kurtarılmamış
Yunanlar arasında paralel bir organizasyonu kurması için des­
tekledi (Michalakopoulis, bu organizasyonun Yunan hüküme­
tinden bağımsız görünmesine dikkat edilmesinde ısrar etmişti) .94
Apostolos Alexandris, şimdi büyükelçi olarak Alman ve Avustur­
yalıların kanaatlerini en iyi gözleyebileceği yer olan Bern' e gön­
derilmişti.
Yunanistan'ın içine dönersek, Eğitim Bakanlığı'nın radikal
ekibi, Alexandris tarafından başlatılan ve Selanik'teki 1 9 1 O- 1 5
hükümeti sırasında geliştirilen eğitim reformu konusunda baskı
yapmaktaydı. Öğretmenleri yaklaşımlarına ilişkin yeniden düşün­
meleri yönünde cesaretlendirdiler; halk Yunancası için gerekli
olan bir gramer kitabını da içeren yeni ders kitapları yazdılar.
1 920 yılı, Atina'da biri ticaret biri de tarım olmak üzere şimdi her
ikisi de üniversite olan iki okulun kuruluşunu görecekti. Veni­
zelos, (kuşkusuz, bir eğitimciye)95 Eğitim reformlarımızın başba­
kanlığımın en görkemli iddiası n ı taşıdığını ve anavatana yaptığım
en büyük hizmet olduğımu düşünüyorum, demiş; bakanlığın önde

79
Eleftherios Venizelos

gelen karar vericisinin bir komünist olduğu şikayetine karşı,


Sayın Glinos'un siyaseti beni ilgilendirmez, bildiğim bir çocuğum
olsaydı eğitimini ona emanet edeceğimdir, yanıtını vermişti.96
Britanyalıların Yunanistan'da Fransızlardan daha fazla ticari
ağırlığı ve siyasal etkisi vardı. Ayrıca Venizelos Britanyalılara daha
fazla güvenirken yalnız değildi. Oysa savaş sırasında -en azından
1 9 1 6 sonrasında- rotayı Fransa belirliyor ve Britanya isteksizce
onun arkasından gidiyordu. Fransa triumviraya Selanik' e ulaş­
maları için yardım etmişti, Venizelos' u Atina'ya bir Fransız savaş
gemisi geri getirmişti. Büyük krizlerin her birini (Selanik'in
işgali, abluka, Piraeus' a çıkarma, Constantine' in gönderilmesi)
Fransa kışkırtmış ve en sonunda Venizelos' u iktidara getirerek
Yunanistan' ı savaşa çekmişti.
Böylelikle artık Britanya ve Fransa' nın yanında savaşmakta
olan Yunanistan, Aralık 1 9 1 ?'de Versailles'da toplanan Yüksek
Savaş Konseyi'nde (Supreme 'War Council:{ Başbakanı tarafın­
dan temsil edildi. Yeni Fransa Başbakanı Georges Clemenceau,
toplantıya başkanlık etti; Britanya Başbakanı Lloyd George her
zamanki aktif rolünü oynadı . Venizelos'un yiyecek, ordu ve mali
destek konusundaki acil talepleri sıcak karşılandı: Bu birlikteliğin
içinde Venizelos, ülkesinin ulusal kahramanı olarak görülüyordu.
Yunanistan içinde de onu bu ışığın altında gören bazıları vardı.
Diğerleri, akla uygun olacağı gibi, Venizelist Yunanistan'ı İtilaf
Devletleri'nin bir uydusu ve Venizelos'u da diktatoryal iktidarını
yabancı müdahaleyle elde etmiş bir hain olarak görüyordu.
1 9 1 5 'e kadar birçok Yunan hala ta dyo Vita: Venizelos, Vasili­
as'a (Bu iki V, Venizelos ve Kral'ı temsil ediyor) inanmaktaydı.97
Aynı yıl içinde ortaya çıkan aleni anlaşmazlıklar, örtülü rekabeti
açık hale getirdi ve Yunan siyaseti propagandacılar tarafından

*
Britanya başbakanı David Lloyd George tarafından bağlaşık devletlerin
koordinasyonunu sağlamak için 1 9 1 7 yılında Versailles merkezli olarak
kurulmuştur. (çn)

80
U l usal Klikleşme

ku tup l aş m aya itildi; bu kutuplaşmanın içindeki Kral' ın (ve onu


destekleyen Kilise) önderlik ettiği muhafazakar parti, liberal ya
da ilerlemeci , bu yüzden de Kraliyet karşıtı olan liderleri, deccal,
hain ilan etti . Ama zafer Venizelos'un oldu. Kral'ı kesin bir şekilde
mağlup etti. Muhalifleri sürgüne gönderdi ve aykırı görüşlerin
ifade edilmesine karşı baskı uyguladı. Böylece dostları ve düş­
manlarını saymak için gerekli bütün araçlardan yoksun kaldı.
en izelos 1919 Paris Barış Ko n feransı' nda.
5

Paris İ ç in H a zı rl ı klar

1 9 1 7 ve 1 9 1 8 yıllarında Venizelos Yunanistan' ı n dümenini savaşa


doğru çeviriyorken Müttefiklerin savaş hedefleri de değişiyordu.
1 9 1 ?'de Birleşik Devletler de İtilaf Devletleri' ne katıldı. Rusya,
İtilaf Devletleri' nden ayrıldı; İstanbul ve Çanakkale Boğazı üze­
rindeki bütün iddialarından vazgeçerek savaştan çekildi. İtilaf
Devletleri'nin her biri gelecekte daha iyi bir konuma gelmek için
gayret etmekte ve bütün olası seçeneklere açık kapı bırakmak­
taydı. Belki küçük bir Yunan ve Sırp toprağı teklif edilirse Bulga­
ristan da İtalya gibi taraf değiştirmeye ikna edilebilirdi. Osmanlı
İmparatorluğu'na gelince Ortadoğu'daki Türkçe konuşulmayan
toprakların hemen hemen hepsini kaybedeceği neredeyse kesindi.
Küçük Asya, 1 9 1 5 'te Londra'da tasarlandığı gibi nüfuz alanlarına
bölünüp paylaştırılabilirdi. İmparatorluğun Avrupa'daki ayağı
olan Trakya ve Çanakkale Boğazı üzerindeki kontrolü cazip ödül­
lerdi; coğrafi olarak Avrupa'da olan ve büyük bir Türkçe konuş­
mayan nüfusa sahip İmparatorluk başkenti İstanbul tabii ki
tekliflere açıktı. Yunanistan oyunu, bağlaşıklarıyla eşit koşullarda
oynamayı sürdürdü; Trakya, İstanbul, İzmir'in Asya hinterlandı
üzerinde makul hak talepleri vardı. Bununla birlikte diğerlerinin
de talepleri söz konusuydu. 1 9 1 ?'de Venizelos yönetiminde, zayıf
ve borç batağına saplanmış Yunanistan'ın itilaf devletleri içindeki

85
Eleftherios Venizelos

statüsü bir tür stajyerlik konumuydu. Sıklık.la diğerleri tarafın­


dan görmezden geliniyor, bazen güvenilmez ve genelde ehemmi­
yetsiz olarak addediliyordu.
Birleşik Devletler, bu çatışan emellerin girdabına aşama aşama
kendi savaş hedeflerini ekledi ve hem ekonomik gücünden dolayı
hem de toprak talebinden uzak durduğu için bunları dayatmakta
başarılı oldu. Bu durum içinde, Başkan Wilson, gelecekteki Barış
Konferansı'nda dikkate alınması için On Dört İlkesi'ni ortaya
koydu. 1 2. İlke, 'Çanakkale Boğazı'nın, gemilerin serbest geçiş­
lerine ve bürün ulusların ticaretine sürekli açık olması gerekti­
ği' ni vurguluyordu. Bu ilke aynı zamanda Türkiye Yunanlarının
durumuyla da ilgiliydi: 'Şu anda Türk yönetimi altında bulunan
diğer milliyetlerin yaşam güvenliği ve engellerden tamamen
arındırılmış bir özerk gelişme fırsatı kesin bir şekilde güvence
altına alınmalıdır'. Bu ilke, Yunanisran'a Türk yönetimi altında
bulunan 'Yunan milliyeti'nin güvenliği ve gelişmesini güvenceye
almak yoluyla ilhak hedefi için bir açık kapı bırakmıştı.
Nisan 1 9 1 8 başlarında, Yunanistan' ın bağımsızlığının yıl
dönümü yaklaşırken Fransa ve Britanya hükümetleri, Yunanis­
tan' a savaştan önceki sınırlarına herhangi bir müdahalenin olma­
yacağını garanti ettiler. Wilson da Yunanistan'ın bütünlüğünün
barış görüşmelerinde korunacağının sözünü vererek bu koroya
katıldı. Böylece güvenceye alınmış olan Yunan hükümeti, kendi
talepleri üzerinde çalışmaya başladı. Yunanistan Doğu Make­
donya' nın Bulgar işgalinden kurtarılacağını ve (Osmanlı İmpa­
ratorluğu tarafından hiçbir zaman kabul görmemiş olan) büyük
Ege adaları üzerindeki hakimiyetinin onaylanacağını varsayarak
şu talepleri öne sürüyordu: 1 9 1 3'te ve 1 9 1 4'te Yunanistan tara­
fından işgal edilmiş olan Kuzey Epirus (Güney Arnavutluk) ; o
zaman Bulgaristan'ın olan Batı Trakya; İstanbul'un dışındaki
halen Osmanlı'nın elinde tuttuğu Doğu Trakya; halen İtal­
yanın egemenliğinde olan On İki Adalar ve halen Osmanlıların

86
Paris için Hazırlıklar

olan Küçük Asya'daki İzmir bölgesi. Kıbrıs'taki Yunan çıkarları


genelde gayri resmi yollarla ifade edilecek ama Yunanistan' ın en
güvendiği müttefiki Britanya'nın karşısına çıkmaktan çekinil­
diği için açık bir iddia şeklinde ortaya konmayacaktı. İstanbul
meselesi üzerine Yunanistan'ın klasikleşecek girişimi uluslararası
bir İstanbul devleti (M illetler Cemiyeti mandası altında, büyük
olasılıkla, Amerikalılar tarafından yönetilecek bir devlet) fikrini
güçlendirmek olacaktı; eğer bu başarılırsa şehir her halükarda
pratikte bir Yunan şehri olacaktı.
Neyse ki Yunanistan' ın son anda savaşa gi rişi kesin bir etki
yaratmıştı. Selanik'teki Müttefik ordusu üç yıl boyunca hiçbir şey
yapmamanın ardından sonunda ilerlemeye başladı. Sofoklis Veni­
zelos, Mayıs 1 9 1 8 'de, yeni takviye edilmiş seferi ordunun gücünü
ilk kez göstereceği Selanik'in kuzeyindeki Skra muharebesinin
içindeydi. Yazın sonlarına doğru Bulgarlar geri çekilmeye zor­
landı; 29 Eylül'de silahlarını bıraktılar. Böylece İttifak Devletleri
arasında silah bırakan ilk devlet oldular. Ateşkes koşullarına göre
Yunanistan öncelikle Doğu Makedonya'yı yeniden işgal edecek
böylece Rupel Kalesi' nin acı hatırasını yok edecekti. Yunanlar
burada kalmayarak kazanmaya devam etmek istedi. Düşmanları
Osmanlı İmparatorluğu hala menzillerindeydi. İstanbul'a doğru
hızla ilerlemeye ve Küçük Asya'nın istilasına hazırlık olarak
İzmir' e çıkmaya dair bir beklenti, -eğer barış çok erken gel­
mezse- hem bunu paylaşan Yunan askerlerinde hem de bundan
kazançlı çıkacak olan Yunanistan'da vardı. Doğu Makedonya' nın
yeniden işgali başladığı sırada Britanya, Fransa ve İtalya'daki
karar vericiler Osmanlı İmparatorluğu ile savaşın nasıl sonlandı­
rılacağını kararlaştırmak için Versailles'da toplandılar. Büyükelçi
Romanos, Venizelos'un orada bulunması için derhal harekete
geçti. 'Lloyd George bana İtalyanların Yunanistan' a büyük zarar
verecek olan Küçük Asya ve Ege Adaları üzerindeki iddialarında
yeniden ısrar etmekte olduğunu söyledi;' daha fazlası eğer biri
ayrı bir barış yapmak niyetindeyse 'büyük olasılıkla Türkiye'den
Eleftherios Venizelos

BAŞKAN WILSON'UN ON DÖRT İLKESİ, 8 OCAK 1918

Dü nya barışı n ı n pro g ra m ı bizim d e pro g ra m ı m ı zd ı r ve bizim


gördüğümüz kadarıyla mümkün tek p rog ra m olan b u p ro g ra m
şöyledir:

1. Açıklıkla va rı l m ı ş, şeffaf barış a ntlaşma l a r ı n d a n s o n ra h i ç b i r özel


u l us l a ra rası a n l aşmaya g i d i l m e m e l i ve d i p lomasi h e r za m a n
samim iyetle v e herkesin gözü ö n ü n d e s ü rd ü rü l m el i d i r.

11. Uluslara rası a ntlaşma l a rı n uyg u l a n ması i ç i n g i ri ş i l ecek u l u s l a ra rası


bir eylem dolayısıyla denizlerin ta m a m e n ya d a k ı s m e n
ka patı labileceği d u ru m l a r h a riç o l m a k üzere ka rasu l a rı n ı n d ı ş ı n d a
denizler üzerinde mutlak seyrüsefer serbestl i ğ i s a ğ l a n m a l ı d ı r.

IH. Barışa rıza göstere n ve o n u n s ü rd ü rü l mesi i ç i n b i r a raya g e l e n


u l uslar arasında ticari koşul l a rd a b i r eşit l i k k u ru l m a l ı ve m ü m k ü n
o l d u ğ u ölçüde bütün eko n o m i k e n g e l l e r ka l d ı rı l m a l ı d ı r.

iV. U l usal s i l a h l ı g ü c ü n iç g üven l i ğ i sağ laya b i lecek en d ü ş ü k d üzeye


çekileceğ i n e dair yeterli g üvenceler karşı l ı klı olarak üstl e n i l m e li di r.

V. Sömürgel eri n bütün ta lepleri özg ü r, a ç ı k g ö rü ş l ü ve ta m a m e n


ta rafsız olara k ele a l ı n malı, bu türden egeme n l i k mese l e l eri n i n
belirlenmesi n d e ilgili halkların çıkarlarıyla egem e n l i k hakkı ta rtışılan
devletin adil taleplerinin eşit a ğ ı rl ı k taşıması i l kesin i n katı b i r biçimde
takip edil mesine dayanı l m a l ı d ı r.

VI. Rusya'nın bütün topraklarından yabancı askerl e r çekil m e l i ve


Rusya'yı etki leyen bütün sorunların çözü mü, ken d i siyasal gelişi m i n i
v e ulusal politikalarını, engellenmemiş ve ra hat o l a r a k b a ğ ı msızca
belirl emesine olanak verecek biçimde d ü nya n ı n d i ğ e r u l u s l a rı n ı n en
uygun ve özg ü r işbirl i ğince g üvence altına a l ı n ma l ı d ı r. Rusya ' n ı n kendi
belirleyeceği ku rumsal ya pıyla özg ü r u l uslar topl u l u ğ u n a i çten l i k l e
k a b u l edilmesi, hatta gereksinim duya b i l eceği ya d a i steye b i l eceği h e r
türlü ya rd ı m ı n ya p ı l ması sağ l a n m a l ı d ı r. Gelecek bi rkaç ay i ç i n d e d i ğ e r
u l usların Rusya'ya karşı tutumları i y i n iyetleri n i n , Rusya ' n ı n
gere ksinimleri n i n ken d i çı karları n d a n farkl ı l ı ğ ı n ı kavrayıp
kavramadıkları n ı n ve benci l l i kten uzak, a k ı l l ı bir yaklaşım l a o n u n
soru n larına ya kı n l ı k duyup d uymad ı kları n ı n kesin g österg esi o l acaktır.

VII. Belçi ka, bütün d ü nya n ı n katı lacağ ı g i bi, yabancı askerlerd e n
arı n d ı r ı l m a l ı v e egemen l i ğ i n e h i ç b i r s ı n ı rl a m a g etiri l m eyecek şeki l d e
bütün diğer özgür ul usların yararla ndığ ı egemen l i k h a k l a rı n d a n
Paris İ çin Hazırlıklar

ya ra rl a n m a l ı d ı r. Başka h i ç b i r öze l a ntlaşma u l usları n birbirleriyle


i l i ş k i l e ri n i d üzen l e m e k a macıyla ke n d i l e ri n i n koyd u k l a rı k u ra l l a ra
d u yd u k l a rı g ü v e n i yeniden tesis edemez. Bu d üzel tici antlaşma
ya p ı l m azsa u lu s la ra ra s ı hukukun bütün ya p ı sı ve geçerl i l i ğ i daima
zayıflatı l m ı ş o laca ktı r.

VIII. B ü t ü n F ra nsız topra kl a rı özg ü rleşti ri l m e l i ve işgal e d i l e n k ı s ı m l a r ı


g e r i veri l m e l i d i r. 1871'de Fra nsa'ya Prusya ta rafı n d a n A lsace-Lorrain
m e s e l esi n d e ya p ı l a n ve ya klaşık e l l i y ı l d ı r d ü nya da barı ş ı n
k u r u l m a s ı n ı ö n l eyen haksızlı k , herkesi n çıkarları n a o l a n barışı n
y e n i d e n sa ğ l a n a b i l mesi için d üzelti l m e l i d i r.

IX. İta l ya ' n ı n s ı n ı rl a r ı n ı n yeniden d ü zen len mesi, açı kça ta n ı n a b i l e n


m i l l iyet i l kesi n e d a ya n a n s ı n ı rl a ra göre ya p ı l m a l ı d ı r.

X. U l u s l a r a ra s ı n d a k i ye rlerinin koru n m u ş ve g üvence altına a l ı n m ı ş


o l d u ğ u n u g ö r m e k istediğ i m iz, Avustu rya - M acarista n h a l kları n ı n
özerk g e l i ş m e o l a n a k l a rı, e n ü st düzeyde tan ı n m a l ı d ı r.

XI. Ro m anya, Sı rbista n ve Ka radağ ya bancı askerlerden a rı n d ı r ı l ma l ı,


i ş g a l e d i l m i ş to p ra k l a r geri veri l m e l i d i r. S ı rbista n ' ı n den ize özg ü r ve
g ü ve n l i ç ı k ı ş ı sağ l a n ma l ı ve fa rkl ı Balkan devletleri n i n birb i rl eriyle
i l i ş k i l e ri ta r i h sel o l a ra k k u ru l m u ş bağ l ı l ı k ve mil liyet s ı n ı rl a rı
teme l i n d e dostça görüşmeler yol uyla belirlenmelidir. Farkl ı Ba l k a n
d e v l e t l e ri n i n siyasa l ve eko n o m i k bağ ı msızl ı ğ ıyla topra k bütü n l ü ğ ü n e
i l i ş k i n u l u s l a ra ra s ı g üvenceler b u n a d a h i l edi l melidir.

XII. M evcut Osma n l ı Devleti ' ndeki Tü rk kesi m l eri ne g üven l i b i r


e g e m e n l i k t a n ı n m a l ı fa kat ş u a n d a Tü rk yöneti m i a l t ı n d a b u l u n a n
d iğ e r m i l l iyet l e r i n y a ş a m güvenliği ve engellerden tam a m e n
a r ı n d ı r ı l m ı ş b i r özerk ge l i şme fı rsatı kes i n b i r şeki lde g üvence a ltına
a l ı n ma l ı d ı r. Ayrıca Çanakkale ve İsta n b u l Boğazla rı u l u s l a rarası
g ü v e n c e l e r a l t ı n d a g e m i lerin özgü rce geçişine ve bütü n u l u s l a r
a rası n d a ki t i c a rete s ü rekli a ç ı k tutu l m a l ı d ı r.

XIII. B a ğ ı ms ı z b i r Polonya devl eti, Polonya l ı n ü fu s u n yaşa d ı ğ ı


topra kl a rı t a rtışmasız b i r b i ç i m d e i ç i n e a lacak şeki l d e k u ru l m a l ı, b u
d ev l et i n d e n ize g ü v e n l i ve özgü r ç ı kışı sağ l a n m a l ı , ayrıca siyasi ve
e k o n o m i k bağımsızl ı ğ ı i l e toprak bütü n l ü ğ ü u l u s l a ra ra s ı a n l aşmayla
g a ra nti e d i l m e l i d i r.

XIV. B ü y ü k ve küçük bütü n devletlerin topra k bütü n l ü ğ ü ve siyasal


b a ğ ı m s ı zl ı ğ ı n a d a i r karşı l ı k l ı g üvence vere b i l mek için özel sözl eşmeler
yo l u y l a bütün u l u s l a rı içine alan bir birlik o l u ştu r u l m a l ı d ı r.

89
Eleftherios Venizelos

İzmir'den çekilmesi talebinde bulunamayacak. '98 Venizelos her


şeyi bıraktı ve 9 Ekim'de yola çıktı. Şimdi barış için kavgaya baş­
lamanın zamanıydı.
12 Ekim sabahında Lyon Garı'na ulaşan Venizelos, barış için
toplananların gitmiş olduklarını gördü. Nihayet, Türkiye ile
hiçbir şekilde ayrı ayrı barış yapılmamasına karar vermişler, Cle­
menceau ise bunun karşısında durmuştu. Bir gün süren görüş­
melerin ardından Venizelos Kuzey Garı'na doğru yöneldi ve
a.ynı gece Londra'ya doğru yola çıktı. 1 5 Ekim'de Lloyd George
ile gayri resmi bir öğlen yemeği yedi. Türk yönetiminin parçası
olarak kalması durumunda Küçük Asya'daki azınlıkların ulusla­
rarası bir idareci tarafından korunabileceği hakkı nda konuştu­
lar. Venizelos Arnavutluk'un bağımsız bir devlet olarak varlığını
sürdürüp sürdüremeyeceğine dair endişelerini ifade etti; özel­
likle, ülkenin bir İtalyan protektorası haline gelmesi söz konusu
olursa, Güney Epirus'un Yunanistan'a bırakılması gerektiğini
dile getirdi. Güçlü bir şekilde ifade edilmiş İtalyan muhalefetine
rağmen, Lloyd George, Osmanlı İmparatorluğu içinde yapıla­
bilecek askeri operasyonlarda Yunan katılımının olmasından
yanaydı.99 Venizelos Ekimin sonlarına doğru, İtilaf Devletleri
Yüksek Savaş Konseyi'nin güvenli bir biçimde kurulmuş olduğu
Versailles'daki Trianon Pa!ace Oteli' nde ateşkes koşullarını görüş­
mek üzere Paris' e döndü. Barış Konferansı başlamadan önce
Başkan Wilson ile tanışmak amacıyla onu ziyaret etme düşüncesi
onu bu konuda bir şeyler yapmak için teşvik ediyordu. Bir baş­
langıç olarak 27 Ekim'de dostlarının arasına Wilson'un Yüksek
Savaş Konseyi'ndeki olağan temsilcisi �bay' Edward House'u
ekledi. House, kendisinin Washingron'un siyaset-yapıcısı oldu­
ğunu ve Atlantik'in ötesine geçilmesinin kendileri için zaman
kaybı olacağını ima etti. Bu fikir bırakılmıştı. Wilson'un ulusla­
rın kendi kaderlerini tayin hakkına vurgu yapan Dört İlkesi'nden

90
Paris İ çin Hazırlıklar

beri Venizelos Güneydoğu Avrupa ve Küçük Asya'da Yunan dava­


sım desteklemek üzere tasarlanmış bir etnografik haritaya ihtiyaç
duyuyordu. Londra'da Büyükelçiliği'nde ataşe olan Kaklamanos,
Stanford'un haritasını, basılması ve yayımlanması için uygun
buldu. Venizelos, Paris'te, House ile tanıştığı aynı gün haritanın
bir taslağı üzerine çalıştı ve birçok ayrıntıyı düzeltti. Bu harita,
hem tek başına hem de İngiliz-Yunan Ligi tarafından basılmış bir
kitapçığın içinde yayımlanmış olarak Konferans'tan önce dağı­
tılmak için hazırdı ve 1 Mart 1 9 1 9'da haftalık Londra gazetesi
Sphere'in görsel ücretli eki olarak kitlesel dolaşıma sokulacaktı.
Ayrıca Küçük A.sya'daki Yunan iddialarını destekleyecek kanıtlara
da acilen ihtiyaç vardı. Paris'teki Yunan gazeteci ve propaganda­
cısı Leon Makkas, bir metin yazması için son anda görevlendi­
rildi: L'hellenisme en Asie Mineur: son historie, sa puissance, son
sort. * Aralığın ortasında bu metni dağıtıma hazır hale getirmişti.
Kendi kaderini tayin hakkı üzerindeki ani vurgu, Atina'ya
dönmüş olan Dışişleri Bakanı Politis'i Barış Konferası'nın doğru­
dan Türkiye Yunanlarını ele almasını öneren bir telgraf çekmeye
yönlendirdi. Venizelos hemen harekete geçerek Michalakopou­
los' un Londra'daki bağlantısı gazeteci Spanoudis'ten Paris'te bir
yazıhane açmasını istedi. Sonuçta Kasım'da bir 'Kongre' coplandı
(Toplananlar Britanya ve Fransa, Birleşik Devlecler'den birkaç
temsilci, Yunanistan ve Mısır'dan gelmişlerdi ve Türkiye'den
gelen bir tek kişi bile yoktu) . Bu Kongre beş kişilik bir Konsey
seçti ve bu 1 9 l 9'da resmi Kurtarılmamış Yunanlar Delegasyonu
haline geldi. Michalokopoulos'un gözlemlediği kadarıyla 'siyaset­
çiler ve gazeteciler hiçbir zaman böyle bir Komitenin gerçek bir
temsil kabiliyeti olup olmadığını sormadılar' . 1 00
Paris'te geçen bu günler içinde Venizelos, Lloyd George için
Osmanlı İmparatorluğu'nun geleceği hakkında bir memoran-
*
Küçük Asya'da Helenizm: Tarihi, iktidarı, geleceği. (çn)
Eleftherios Venizelos

dum kaleme aldı. Britanya ile Fransa' nın Suriye, Filistin, Irak
ve Arabistan' ı ayırma planlarının yürürlüğe gireceğini varsaya­
rak, yalnızca arta kalan kısım ile ilgilendi. Doğuda bir Ermeni
devleti, yarımadanın ortasında bir Türk devleti kurulması ve
İzmir merkezli batı bölgesinin Yunanistan tarafından ilhak edil­
mesini savundu. Yaptığı hesaba göre bu bölge Yunanlar ve Müs­
lümanlar arasında eşit olarak bölünmüş 1 ,6 milyonluk bir nüfusa
sahip olacaktı. Müslümanlar Türk devletine göç ettirilmeye
zorlanmalı; Türk devletinin bulunduğu bölgede dağınık olarak
yaşayan kabaca aynı sayıda Rum benzer bir şekilde Asya Yunanis­
tan'ına göç etmeliydi. Lloyd George'a yazdığı özel mektubunda
da Küçük Asya'daki Yunan taleplerinin aynı bölgeye dair İtalyan
taleplerinden farklı olarak self determinasyon ilkesiyle uyumlu
olduğunu da dile getirmişti; ayrıca Sırbistan ve Romanya'nın
ulusal arzularını tatmin etmek için birçok Yunanın Yunanistan
sınırları dışında kalacakları bir biçimde yayılmaları hiç de alda
uygun olmayacaktı. 1 0 1
Venizelos yeniden Londra'ydı. 1 876'dan beri Londra'da görev
yapmakta olan ve gerek Michalakopoulos gerekse de genç pro­
pagandacı Kakla.manos ile ilişkilerinde şiddetli zorluklar çıkaran
deneyimli Yunan Büyükelçi Ioannis Gennadios'un istifasını
kabul etmek için Almanya üzerinde kazanılan zafer anı, en uygun
durumu yarattı. Gennadios 'Fahri Elçi' yapıldı ve Kaklamanos
onun yerini aldı. Ama Venizelos'un asıl amacı Balkanlarda uzun
süre ittifak yaptığı Sırp Nikola Pasic ve Romanyalı Tache Ionescu
ile bir kez daha görüşmekti. İkincisi yazdan beri Paris'te bulunu­
yor, daha sonra resmen Romanya delegasyonunun yerini alacak
olan bir propaganda misyonuna başkanlık ediyordu. 2 1 Kasım'da
üçlü Britanya Dışişleri Bakanlığı'na müşterek bir memorandum
sunarak embriyonik ittifaklarını ilan ettiler. Memorandumun
içeriğine göre, üç devlet yakın ve samimi bir birlikteliği sürdü­
recekler ve milliyetler ilkesine uyacaklardı, Bulgaristan' a 'adalet'

92
Paris i çin Hazırlıklar

teklifini sunsalar da ittifak teklifi götürmediler. Üç müttefikin


yorumladığı haliyle milliyet ilkesi doğu ve batı Trakya'yı Yuna­
nistan' a tahsis ediyordu. 102
Kasımın sonlarına doğru Venizelos, Batı'daki son yorucu
ziyaret için Paris'e döndü. Uzun yıllar önce, 1 889'da Fransız
devlet adamı Clemenceau Girit' e geldiğinde kendisiyle tanışmış
ve ondan etkilenmişti. Şimdi ise Yunan askerlerinin Ukrayna
üzerine yapılacak olan seferde yer alması ve ardından da Rus­
ya'daki anti-komünist direnişi desteklemek amacıyla Fransa
tarafından düzenlenen birliğe katılması üzerinde anlaştılar. Bu
teklif önemli bir teklifti ve Clemenceau pazarlık etmeye hazırdı.
Gelecek Barış Konferansı'nda Trakya'daki Yunan taleplerini des­
teklemeyi kabul etti ama İzmir konusundaki talebi ise bu konuda
ilk olarak Britanyalılar ve Amerikalılar bir öneri yapmadan des­
teklemeye yanaşmadı. 1 03
Venizelos soluklanacak kısa bir boşluk bulup Atina'ya dön­
düğünde her ne kadar kendini umudu hissediyor olsa da hiçbir
kazanım güvence altına alınmış değildi. Yunanistan'ın güçlü bir
muhalefetle karşı karşıya kalması bekleniyordu. Venizelos, bu
birkaç gün boyunca, Yunan gazetelerinde yaygın hale gelmiş bu
spekülasyonu durdurmak için mümkün bir genişleme düşünce­
sini arka plana atmak zorunda kaldı.
Barış Konferansı için yola çıkma zamanı gelmişti ve Yunanis­
tan birkaç ay boyunca başka ellere emanet edilecekti. Venizelos
başbakan olarak kaldı fakat Yunanistan' ı Paris'te temsil edecekti;
geçen son on yıldaki Venizelist hükümederde birçok kez bakan­
lık yapmış olan Emmanouil Repoulis Venizelos'un yokluğunda
Vekil Başbakan olarak görev yapacaktı. Bilgili ve etkili Dışişleri
Bakanı Nikolos Politis Barış Konferansı' na gidecek olan delegas­
yonda ikinci sırayı aldı; yurtta vekili olarak Alexandros Diomidis
kalacaktı.

93
Eleftherios Venizelos

Delegasyon dikkat çekici bir kuvvete sahipti, başında kabi­


nede hala görev yapmakta olan üç bakan bulunuyor, görevdeki
Paris ve Roma büyükelçilerince destekleniyordu. Politis ailesin­
den ve Venizeli ailesinden üçer ferdi içeren oldukça geniş bir aile
görüntüsü de veriyordu. O zaman Paris'teki Yunan büyükelçili­
ğinde sekreter olarak görev yapmakta olan Venizelos'un büyük
oğlu Kyriakos sekretaryaya katılacaktı. Yüzbaşı rütbesini almış
olan kardeşi Sofoklis, babasının yaveri ve habercisi olarak görev
yapacaktı. Noel'i izleyen gün, Kaklamanos'un yayması amacıyla,
bir propaganda filmini götürmesi için Londra'ya gönderilen
Sofoklis'in dönüş günü olacaktı.
Bu suretle 7 Aralık'ta Venizelos bir kez daha Batıya doğru
yola koyuldu, bu sefer Politis ve gerçek görevi Paris'te Yunanlar
ve Britanyalıların arasındaki irtibatı sağlamak olan yeni atanmış
Britanya deniz ataşesi Binbaşı Talbot'un eşlik ettiği delegasyonun
geri kalanıyla birlikte seyahat ediyordu. Gemi, onları Korfu'dan
Tarato'ya özel bir trenin onları Roma'ya götürmek için beklediği
yere götürdü. Bu tren iki demiryolu işçisinin ölümüne neden
olmuştu; bu talihsiz kaza coşkun bir şekilde Yunan düşmanı olan
-Yunan basının da İtalyan düşmanı olduğu gibi- İtalyan basını
için bir hediye olmuştu.
Delegasyon Roma'da iki gün geçirdi; diğerleri için tatil gibi
geçse de Venizelos ve Politis İtalyan Başbakanı Vittorio Orlando
ve Dışişleri Bakanı Sidney Sonnino ile yapılan verimsiz görüş­
melerle iştigal etmişlerdi. İtalya ve Yunanistan Akdeniz'deki etki
ve güç mücadelesinin doğal rakipleriydi. Rekabet kamuoyu ile
de yoğunlaştırılmıştı. İki halkın da İtilaf Devletleri' ne katılmış
olmaya rıza göstermelerine iknaya ihtiyacı vardı; zaferin toprak
kazancı getirmesini bekliyorlardı. Barış Konferansı'nda İtalya'nın
talepleri zorunlu olarak Yunanistan'ın talepleriyle çatışacaktı.
İtalya Arnavuduk'un büyük bir bölümünü (ve hatta Yunanistan'a
bitişik bir parçayı) işgal etmişti. İtalya, Londra ve Saint-Jeande-

94
Paris İ çin Hazırlıklar

Maurienne Antlaşmalarında kabul edilmiş olduğu şekliyle


(s.66'daki kutuya bakınız) Yunanca konuşulan On İki Adalar'ı
muhafaza etmek ve Yunanistan'ın peşinde olduğu İzmir bölge­
sini de içine alan Güneybatı Anadolu'yu nüfuz alanı olarak elde
etmek istiyordu.
Popüler beklentileri karşılamakta başarısız olurlarsa hem
Yunan hem de İtalyan hükümederi seçim başarısını riske atmış
olacaklardı. Savaş sırasında yaptıkları anlaşmalarla dışarıya çok
fazla verdikleri düşüncesinde olan Britanya ve Fransa Yunanis­
tan' a İtalya'dan daha yakındı; İtalyanlar da bunun farkındaydı
ve çıkarlarının Wilson'un anlaşmaları reddetmesiyle ve katı bir
biçimde ifade edilmiş ilkelerince tehdit edildiğini gördüler (bu
ilkeleri kendi çıkarlarına göre düzenlemek için de çaba sarf etmiş­
lerdi) . Venizelos, bi.iyük olasılıkla İtalyanların büyük bir panik
içinde olduklarının farkına varamamıştı.
Küçük Asya, Britanya ve Fransa'nın çıkarlarının da işin içine
girdiği karmaşık bir mesele olduğu için, Venizelos, Yunanistan ve
İ talya arasında On İki Adalar ve Kuzey Epirus konularında kon­
ferans başlamadan gayri resmi bir anlaşmaya varma ihtimalinin
üzerine gitmek için ilk gün Orlando ile konuştu. Orlando Son­
nino'nun bu konuda kolay kolay ikna edilemeyeceğine dair onu
uyardı. Ertesi gün karşılıklı güvensizlik ve çatışmacı müzakere
üslupları Dışişleri Bakanlığı' ndaki tartışmayı daha başlamadan
sona erdirdi. Venizelos neredeyse bütün ni.ifusu Yunan olan On
İki Adalar meselesini İtalya'nın bu bölgeyi kendilerine bırakıp
bırakmayacağı sorusuyla ortaya koydu. Sonnino bunu karşısın­
dakini susturmak niyetiyle yanıtladı: Kıbrıs da benzer bir şekilde
büyük bir Yunan çoğunluğa sahipti; Venizelos neden Britanya'ya
burayı kendilerine bırakıp bırakmayacaklarını sormuyordu? Son­
nino' nun rahatsızlığını gören Venizelos soruyu yeniden formi.ile
edebildi: Evet, aslında Britanya Kıbrıs'tan çekilmeyi düşünüyordu
ve eğer bunu yaparsa İtalya o zaman On İki Adalar'dan çekilecek

95
Eleftherios Venizelos

YUNAN DELEGASYO N U
Paris'te Yu nan h ü kümeti delegasyonuna Ven izelos önderl i k etti.
Diğer önemli simalar ise ş u n l a rd ı :

Lam p ros Koromilas (1856-1923), g ru b u n e n yaşl ı üyesiydi. 1 9 04'te


Sela ni k'te konsolosl u k görevindeyken M a kedonya'daki g e r i l l a
savaşını gizlice koordine etti. 1910'da Venizelos'un Eko n o m i B a k a n ı ,
1912'de Dışişleri Bakanıyd ı . İta lya 'da, 1913-20 y ı l l a rı a ra s ı n d a ya ptı ğ ı
büyükelçi l i k görevindeyken Küçük Asya seferini p rotesto etmek için
geri çağrı ldı.

Athos Romanos (1858- 1940), 1900'ü n hemen a rd ı n d a n D ışişleri


Baka n ı oldu, sonra da d i plomatl ı k ya ptı. 1910'da VII. Edward ' ı n
cenazesi n d e Yu nanista n ' ı temsil etti; 1919'a kadar Pa ris'te Yu n a n ista n
Büyü kelçisi olarak görev yapt ı . 1935-6 y ı l la rı a ras ı n d a Ven izelos ve
Kral il. George arası n daki i l işkilerin d üzeltil mesin e yard ı m etti.

N i kolaos Po l itis (1872- 1942), 1916-7 y ı l l a r ı n d a Sela n i k'te ve 1917-20


yı l l a rında Atina'da Venizelos'un Dışişleri B a ka n ı olmak a m a cıyla
akademik kariyerine son verd i . 1920-24 yı l l a rı arası n d a Birleşmiş
M i l l etler nezdinde Yu nanista n ' ı te msi l etti.

Andreas M i chalakopoulos (187 5 - 1938), Ven izelos'u n e n sad ı k ça l ı şma


arkadaşl arından biridir: 1912'd e U l usal Eko n o m i B a ka n l ı ğ ı; ö n ce
Atina'da sonra da Selanik'te Tarım Baka n l ı ğ ı; 1918'd e Devlet B a ka n l ı ğ ı
v e Batı Avru pa özel elçi l i ğ i görevleri n i ya p m ı ştır. 1920'1erin o rta s ı n d a
Venizel ist bir pa rtiye önderlik etm i ş ve 1924-2 5 yı l l a rı arası n d a
Başbakan ol muştur. 1926 -33 y ı l l a rı ara s ı nd a ki d ö n e mi n büyü k b i r
kısmında Dışişleri Baka n ı 'd ı r.

Yu nan g rubu, mevcut kabinede g ö revl i üç baka n ı (Venizelos, Pol itis


ve M ichal a kopoulos), geleceğ i n ü ç başbaka n ı n ı ( M i c h a l a ko p o u l os,
Emmanouil Tsouderos ve Sofoklis Venizelos), ayrıca çok g e n ç
yaştaki geleceği n Yu nan istan Devlet Başka n ı ' n ı (Konsta nti nos
Tsatsos) içermekteydi.

H ü kü met delegasyo n u ndan ayrı olara k Konstanti nos S p a n o u d i s


tarafı ndan idare e d i l e n Detegation des Grecs lrredimes d e o ra dayd ı .
Trakya Yu nanlarına Vamvakas önderl i k ed iyor, Pontus Yu n a n l a r ı n ı da
M etropolit Chrysanthos temsil ediyo rd u . Oniki Ada l a r d e l eg a syo n u
Skevos Zervos' u n yöneti mindeydi. D ö rt Kuzey Epirus d elegesine ise
1913'teki Yu n a n işgal i n d e n 1914'e kadar i ktidarı e l i n d e b u l u n d u ra n
Kuzey Epirus Devri mci Yö neti m i ' n i n ö n e m l i s i m a l a rı n d a n Alexa n d ros
Ka rapanos ta rafı n d a n yön veri l iyord u . Karapanos 1928-29 y ı l ları
arasındaki Venizelos h ü k ü m etinde D ı şişl eri Baka n ı o l a ra k g ö rev
yapacaktı r.

96
Paris İçin Hazırlıklar

miydi? Bu zekice olsa da yararsız bir argümandı. Sonnino basitçe


başlangıçtaki konumuna geri döndü: Kuzey Epirus ve On İki
Adalar Paris'te tartışılacaktı. Bütün bunlar Venizelos'u dengeye
hüküm verebilecek olan Amerikalılar içinden dostlar edinmeye
mecbur olduğuna ikna etmeye yaradı. Amerikalıların kesin
görüşlerinin neler olduğu hala bilinmiyordu. Başkan Wilson'un
Bulgaristan'ı desteklediği ve 1 9 13'teki Bulgaristan topraklarının
büyük bir bölümünü onun elinden alan Bükreş Anclaşması'nı
adaletsiz olarak tanımladığı doğruydu ama yine de genel olarak
bakıldığında Amerikan ilkelerinin İtalyanlardan daha çok Yunan
taleplerini destekleyeceği görülmekteydi.
Yunan delegasyonu 1 2 Aralık sabahı Paris'e ulaştı. Romanos
onlar için geniş bir ev kiralamayı denemiş olsa da uygun bir yer
bulmakta başarılı olamadı. Bu yüzden de Hôtel Mercedes'in üç
katını kiraladı. Burası sağlam, neredeyse yeni bir binaydı ve ideal
bir yerde, l'Etoile Meydanı'nı çevreleyen dar Presbourg sokağının
üzerinde konumlanmıştı.
Propagandacılarla çalışan Politis'in odaklanacağı yer bundan
böyle, Hotel Mercedes' e on dakikalık yürüme mesafesindeki
Bassano sokağında yeni kurulmuş olan Bureau d1nformation
Hellenique' *ti. Yunanistan' ın Paris'teki gazeteciler arasında bolca
sahip olduğu dostlarının başında Wickham Steed geliyordu.
Times' ın ilkin yurcdışı editörü ve Şubat 1 9 1 9'dan sonra da editörü
olan Steed Bulgar taraftarlığından Yunan taraftarlığına geçmişti.
Daily Telegraph muhabiri Emile Joseph Dillon Venizelos ve onun
ilk biyografi yazarı Konstantinos Kerofylas arasındaki bağlan­
tıyı (Claridge'te Ocak 1 9 1 3'te) kurmuştu. Konferans hakkı nda
bir kitap yazmayı tasarlayan Dillon, daha sonradan Venizelos'un
hayatını yazacaktı.
Politis aynı zamanda 'kurtarılmamış' Yunanlar delegasyonla­
rıyla da birincil teması kurma görevini üsclenmişti. Kuzey Epirus
*
Yunan Enformasyon Bürosu. (çn)

97
Eleftherios Venizelos

delegeleri Opera'nın yanındaki Grand-Hôte!de lüks içinde yaşı­


yorlar, hayati bir rol oynayacak olan Oniki Adalar delegeleri ise
Messine caddesi 4 numaralı binada bulunan bir dairede mütevazı
bir hayat sürüyorlardı. Diğerleri Friedland Caddesi 47 numara­
daki Hôtel Campbeltae kümelenmişlerdi ve Trabzon Metropo­
liti Chrysanthos da aralarındaydı; 'gürültücü de olsa heybetli bir
papazdı,'104 Pontus (Kuzey Anadolu) Yunanlarının adına Paris
ve Londra'da hevesle işe koyulmuştu. Chrysanthos, Pontus'un
Yunanistan ile birleşmesini (ki bu savunulamaz bir sınır yara­
tırdı) ya da bir Pontus-Ermeni federasyonunu (çünkü Pontus
Yunanları oldukça seyrek bir biçimde dağılmıştı) hiçbir zaman
ciddi bir şekilde aklına getirmemiş olan Venizelos'tan hiçbir şey
alamamıştı. Geliştireceği çözüm, Pontus'un küçük, Yunanca
konuşan çekirdeğini bağımsız Ermeni devletinin bünyesine dahil
etmekti. Özel bir toplantıda, Ermeni delegelere, size Trabzon'u
vereceğim diyecekti. Denize çıkışa ihtiyacınız var. Yunanlar ve
Ermeniler arasındaki dostluk bin yıldır sürüyor ve benim jestim bu
dostluğu güçlendirecek . . . Yunanlar ve Ermeniler özgürce kaderlerini
bir kez birleştirdiklerinde kardeşçe yaşayacaklar ve uygarlıklarını
Küçük Asya boyun ca bütün halkların iyiliği için yayacaklardı. 105 Bu
düşünce hiçbir şey getirmedi: bağımsız Ermenistan Barış Kon­
feransı' nın gerçekleşmeyen fantezilerinden biri olarak kalacaktı.
Kıbrıs Yunanlarından bir delegasyon 1 9 1 9 boyunca Lond­
ra'da bulunmaktaydı. Britanya hükümeti tarafından oldukça
soğuk karşılanmışlar ve Lloyd George'u hiç görmemişlerdi. Veni­
zelos'tan çok seyrek mesaj alabiliyorlardı. Onun talimatlarıyla
harekete geçen Politis ve Kaklamanos onlara sık sık yatıştırıcı ·
tavsiyelerde bulunuyor ve onları Paris' e dönmekten vazgeçirmek
için yoğun çaba harcıyorlardı. Venizelos, Britanya'nın Kıbrıs'ı
bırakacağını umuyor olsa da (bu düşünce Lloyd George'un aklın­
daydı) ada Rumlarından gelen baskının bu umudu güçlendirecek
yerde engel oluşturacağını görmüştü. Adanın bırakılmasına karşı

98
Paris için Hazırlıklar

güçlü bir muhalefet vardı. Britanya Sömürge Bakanı ve emper­


yalist Lord Milner 1 9 1 9'da yazdıklarıyla etnisite ve dil arasında
ilginç bir ayrım yapmıştı. 'Kıbrıs bütün tarihi boyunca hiçbir
zaman Yunanistarı'ı O: bir parçası olmamıştır ve burada bulunan
belli bir Yunan çoğunluk ya da Yunanca konuşan bir halk hari­
cinde Yunanistan'ın buraya sahip olması için kesinlikle hiçbir
neden yoktur.''°6
Britanyalılar Kleber caddesinde 1 9 numaradaki heybecli
Majestic Hôtefde ikamet ediyorlardı. Burası ofislerine (Ofisler
Champs-Elysees caddesindeki Astoria'daydı) giden yolun üstünde
bulunan Mercedes'e sadece birkaç metre uzaklıktaydı. Bunlardan
çok uzakta olmayarı Nitot Sokağı 23 numarada Lloyd George ve
onun Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, iki mütevazı ama konforlu
dairede özgürlüklerinin tadını çıkarıyorlardı. Bu diplomatik get­
todan bir arabalık mesafeyle -ve Fransız Dışişleri Bakanlığı, Quai
d'Orsay'den de nehir boyunca- ayrılmış olan Amerikalılar, P/a,ce
de la Concord ( Concord Meydanı) üzerinde bulunan, görenlerden
en az birinin aklına zırhlı bir savaş gemisini getiren muhteşem
neoklasik yapı Hôtel de Crillon' a yerleştiler. Uzun süre özel ika­
metgah olarak kalan bu yapı savaştan hemen önce Paris'in en
konforlu otellerinden birine dönüştürülmüştü. Ziyaretçilerin­
den bazıları Amerikalı temsilcileri, potansiyel olarak daha eğlen­
celi bir yerde, hemen köşedeki, Maxim's Bar-Restauraniın ('her
akşam ve gece çok yoğun bir yerdi, eğer grupta kadınlar varsa
içeri girilemiyordu') üstünde bulanan ve normalde özel odalar
olarak tasarlandığı halde birbirine geçişli ofisler şeklinde düzen­
lenmiş mekanda buluyorlardı. 1 07
Venizelos İtalyarılarla bir anlaşmaya varmak için elinden geleni
yapmış olsa da henüz başarılı olamamıştı. Ekim'in sonunda
Londra'da House ile yaptığı bir sonuca varmayan görüşme hari­
cinde Wilson ya da danışmanları hakkında da kişisel bir bilgisi
yoktu. Fransız ve Britanya Başbakanları ile dostça bir ilişkisi

99
Eleftherios Venizelos

olsa da onları ziyaret koşulları çok kolay değildi. Mesela Lloyd


George ile özel bir görüşmeye gerek duyduğunda, genelde
bunun en iyi yolunun, şövalye nişanını yeni almış ve şimdi bir
kere daha Londra'daki Yunan Başkonsolosu olmuş, Britanya Baş­
bakanı'nm yakın arkadaşı John Stavridi'ye ulaşmak olduğunu
düşünüyordu. Clemenceau'ya gelince, yaşlı adam ile görüşmenin
zorluğu ün salmıştı. Hayret verici enerjisinin neredeyse tümünü
kamusal yaşamı ve Barış Konferansı Başkanlığı için biriktiri­
yordu. Clemenceau, görev yaptığı süre boyunca resmi ikamet­
gahlarda yaşamayı kesin bir dille reddetmişti ('Lojmanlarda
yaşamaktan hoşlanmıyorum' diyerek bunun açıklamasını yapa­
caktı); Franklin caddesinde, Palais du Trocadero'nun yanındaki
iki kadı dairesinde yalnız yaşıyordu. Neyse ki burası Britanya­
lılar ve Yunanlardan çok uzakta değildi ve Venizelos, Apostolos
Alexandris aracılığıyla Clemenceau'ya ulaşabileceği uygun bir
yol bulmuştu. Bern'de büyükelçi olan Alexandris Fransız muadili
Paul Dutasta ile yakın dost olmuştu. Şimdi Dutasta, Clemen­
ceau' nun ısrarı üzerine Barış Konferansı Genel Sekreter'iydi
(Konferans'ta dolaşan dedikodularda, yanlış bir şey, onun Cle­
menceau' nun gayri meşru oğlu olduğu iddia ediliyordu) 1 08 ve
Yunanlar Paris'teki ağın merkezinde yer alan bu iki Fransız ile
olan özel bağlantılarını hep gizlilikle kullandılar. Alexandris ve
Stravidi delegasyon içinde yer almamalarına rağmen 1 9 1 9 yılı
genelinde beklenmeyecek biçimde Paris'teydiler. Venizelos, Lloyd
George ve Clemenceau'nun bir diğer müşterek arkadaşları, silah
ticareti ile zenginleşmiş ve Hoche caddesi 53 numaralı evinde
krallar gibi ağırlanan İstanbul Yunanı Sör Basil Zaharoff'tu. Evi
Mercedes'ten yürüyüş mesafesiyle üç, Majestic'ten beş dakikaydı.
Başkan Woodrow Wilson'un Pare de Monceau yakınında, Prenses
Murat' ın ona kiralamış olduğu korunaklı evinden ise araba ile
beş dakikalık mesafedeydi.

100
Paris için Hazırlıklar

Venizelos, Wilson ile ilk görüşmesini Villa Murat'ta 16 Ara­


lık'ta gerçekleştirdi. Bu görüşme sırasında Yunanistan'ın ortaya
koyacağı taleplerin bir taslağını sundu ve ardından Wilson'un
Milletler Cemiyeti fikrine dair coşkulu bir değerlendirme yaptı.
Wilson, onu Yunan taleplerini yazılı bir metin içinde düzenle­
yerek sunması ve bunları, Amerikan delegasyonundaki Balkan
uzmanlarının başındaki 'donuk, zayıf, kavruk ve nazik' 109 iktisat
tarihçisi Clive Day ile tartışması yönünde teşvik etti. Day'in
dostu Charles Seymour 20 Aralık'ta şunları yazacaktı: 'Clive, ola­
bildiği kadar hoş -bir din adamı ya da baba gibi- [biri olan]
Venizelos ile görüşmelerinden Balkan ve Yunan çalışmalarına
dair b üyük bir fayda sağladı. Onun büyük devlet adamı unvanını
nasıl kazandığını kendi gözlerimle gördüm. Bana kalırsa, Clive'in
hakikat ve kurgu arasındaki farkı bildiğini çok çabuk anladı; elin­
deki en güçlü varlığın bizim onun dürüstlüğüne inancımız oldu­
ğunu açıkça kavrayarak kartlarını masaya koymaya ve mutlak bir
açık sözlülükle konuşmaya karar verdi ve bence öyle de yaptı. Bu
siyaset zeka bakımından neredeyse Bismarkçıydı. Diğerlerinin
deniyor oldukları faydasız ikiyüzlülüklerden hiçbirinin izi yoktu
ve orada bizim sempatimizi kazanmıştı. Siyaseti bir ılımlılık siya­
setiydi.' Yıllar sonra Seymour bu
'Yu n a nista n ' ı n ken d i n e ait
mektuba sıra dışı bir not eklemiş-
o l maya n h i çbi r şeyi
tir: "Venizelos - Ilımlılık"?' 1 1 0 istemed i ğ i konusunda o
Bu görüş melerin yapıldığı kad a r s ı k tem i n
günler Başkan Wilson'un Lond- edi l m i şti m ki b u n d a n
ra'ya yaptığı Noel ziyaretine denk şüphe etmeye b aşlad ı m.'
gelen günlerdi (28 Aralık'ta Gttil- CUVE DAV, VENIZELOS İLE
dhalt*de konuşacaktı) ve aynı TARTIŞMASI ÜZERİ N E
dönemde Britanya Dışişleri Venizelos'tan kendi çıkarları gere­
ğince nasıl yararlanabileceğine karar vermek istiyordu. Venizelos,
*
Londra'da şehrin törensel ve idari merkezi olarak kullanılmış olan tarihi
yapı. (çn)

101
Eleftherios Venizelos

Başkan Wilson'un üzerinde büyük bir etki bırakmıştı ya da Binbaşı


Talbot durumu bu minvalde aktarmıştı. Bu nedenle Londra, Baş­
kan' ın şeyleri Britanyalıların· gördüğü haliyle görmesini sağlamak
için Venizelos'u kullan mayı düşündü. Onun olağanüstü tartışma
ve ikna yeteneği, hemen hemen bütün muhatapları üzerinde
bıraktığı şaşırtıcı etki (Talbot böyle söylemiş t i ) , Avrupa'ya çok
fazla aşina olmayan Amerikalılar üzerinde güçlü bir etkiye sahip
olacaktı. Talbot'un önerisi, sonradan Paris'teki Milletler Cemi­
yeti görüşmelerinde Britanya ekibinin başında bulunacak olan
Lord Robert Cecil'e ulaştı. O da Londra'nın 'Venizelos'la yakın
çalışması' gerektiği inancındaydı ama daha iyi bir fikre de sahipti.
Noel arifesinde Emperyal Savaş Kabinesi'*nde yapılan bir görüş­
mede bu fikrini dile getirdi: Milletler Cemiyeti' nin güçlü ve
bağımsız bir başkana ihtiyacı vardı ve Venizelos bu işe en uygun
kişiydi. Lloyd George da bu fikre katıldı. 1 1 1
3 0 Aralık 1 9 1 8'de, Venizelos tamı tamına o n iki saat içinde,
bundan böyle Yunan taleplerinin gövdesini oluşturacak olan
Barış Kongresinden Önce Yunanistan' ı (Fransızcadaki eksiksiz
versiyonu, La Grece devant le Congres de la Paix) derledi. Artık
Trakya konusunda cesurca, Yunanistan'ın 1 9 1 3 Bükreş Antlaş­
ması' nda Bulgaristan'a karşı yatıştırıcı bir tavır takınmış oldu­
ğunu ve kabul edilemez gö"rülebilecek olan tavizler verdiğini öne
sürüyordu. Metin yeni yılda Paris'teki delegelere dağıtıldı ama
kamusal olarak yayımlanması için acele edilmedi; bunun tersi
tercih edildi. Kaklamanos, kopyaları Britanya kabinesindeki
bakanların kişisel adreslerine ve güvenilir dostlara gönderdi.
Venizelos'un Atina'da kalan vekili Repoulis bile bu kopyalardan
edinemedi.
*
Orijinal adı: Imperial War Cabinet. 1 9 1 7'de Britanya Başbakanı David
Lloyd George tarafından, Britanya İmparatorluğu'nun savaş politikasının
koordinasyonun sağlamak için kurulmuştur. (çn)

102
Paris için Hazırlıklar

Ocak ayının ilk günlerinde kıdemsiz Bricanyalı diplomat­


lar ile Amerikalı profesörler Yunan iddialarını kendi aralarında
tartıştılar. Venizelos bağlantılarını ustalıkla kullanmıştı; Clive
Day' e (günlüğüne not ecciği kadarıyla) Yunanistan' ın 'kendine
ait olmayan hiçbir şeyi' istemediğine dair o kadar sık güvence
verilmişti ki bundan şüphe etmeye başlamıştı. 1 12 Ayın sekizinde
Hôtel de Crillon'dak.i öğlen yemeğinde Nicolson, Amerikalıların
'Yunanlara Kuzey Epirus'ta sınırlı bir taviz' verilmesinden yana
olduklarını not etmişti. Not Koritsa* [Korçe] . . . Kavala'nın Bul­
garlara bırakılması yönünde birkaç fikir . . . Batı Trakya'nın Yuna­
nistan' a bırakılmasına karşı güçlü bir muhalefet; 9 Ocak'ta Hôtel
Astoria'daki dönüş toplantısında Amerikalılar İtalyanların Oniki
Adalar'dan vazgeçmesi gerektiğinden emindiler.'113
Lloyd George 1 1 Ocak'ta Paris' e vardı ve işler hareketlen­
meye başladı. Gerçek etkin gücün "On'lar Meclisi"nin (Birleşik
Devletler, Britanya, Fransa, İtalya ve Japonya'nın hükümet baş­
kanları ile Dışişleri Bakanları} ilk resmi toplantısı iki gün sonra
yapıldı. The Times, Repoulis ve Diomidis'in Barış Kongresi'nden
Önce Yunanistan'da ortaya koyulmuş olan Yunanistan'ın taleple­
rinin ayrıntılarını öğrenecekleri Venizelos ile yapılan bir mülakatı
yayımladı. Bu arada Harold Nicolson Yunanları Hôtel Mercedes'te
ziyaret etti ve burada 'T . . . ' ona Korçe ve viran edilmiş Vosko­
poje şehrinin Kuzey Epirus'taki Yunan kültürünün merkezleri
olduğu hakkı n da bilgi verdi (Burada geçen 'T . . .' gelecekteki
Yunanistan Devlet Başkanı Konstantinos Tsatsos olabilir) . 'Daha
sonra içeri girdim ve Venizelos'u gördüm. Odanın sıcak olmasına
rağmen kara ipekli kasketi üzerindeydi . . . Bana çıkardığı etnik
istatistikleri gösterdi: kesin istatistikleri elde etmek benim için bir
onur meselesidir. ' Nicolson Yunaniscan'ın Doğu ve Batı Trakyayı
alması durumunda bunun sonucunda oluşacak olan sınırların
*
Güneydoğu Arnavutluk'ta bir bölge. (çn)

103
Eleftherios Venizelos

savunulmasının imkansız olduğunu ima etti. Venizelos, günü­


müzde insanlar coğrafja savaşları yapmıyorlar, bunlardan birini
Almanya yaptı ve bunun ona ne getirdiğini görüyorsunuz ifadele­
riyle cevap verdi. 1 14 Kıbrıs' a gelince, aslında kimse ondan bah­
setmiyordu. 'Hepimiz birbirimizin yordamlarını hissediyorduk'
diye yazmıştı Lloyd George Ocak ayının ortasındaki bu günlerin
ardından 've öyle duyumsuyorum ki her birimiz meslektaşlarımı­
zın ayrı ayrı konumlarını keşfederek, asıl amaçlarını öğrenerek
onları tartmayı deniyoruz.' 1 1 5
6

Konferans

Barış Konferansı, Yunanistan için kötü bir günde, 1 8 Ocak


1 9 1 9'da başladı. Genel görüşme için Quai d Orsay'da toplanan
'

delegeler arasında Venizelos yoktu. Yunanistan, Belçika ve Sır­


bistan 'bazı ahmakça sebepler'den ötürü diğer 'orta büyüklükte
Güçler'den farklı olarak Brezilya' nın üç temsilciyle katılımına
izin verilmesine çok öfkeliydiler. Son anda Belçika ve Sırbis­
tan' a da üç temsilci izni çıksa da Yunanistan' a çıkmadı. Venizelos
Konferans' ın ilk toplantısına katılmadı ve Clemenceau ile hid­
detli bir görüşme yaptı. Bu görüşmede, anlamlı bir şekilde Fran­
sa' nın Ukrayna'ya yaptığı sefere destek olmak için bölgeye henüz
ulaşmış olan Yunan askerlerini hatırlattı.
İşleri daha da kötü bir hale getiren Venizelos' un ertesi gün
Kaklamanos'tan aldığı kötü hab er oldu. Roma'da ihtiyatsızca
söylemiş olduğu şeyler şimdi kendisine karşı kullanılmaktaydı.
Londra'daki İtalyan elçiliği şimdi, Britanya Kıbrıs'tan çekilmeden
İtalyanın Oniki Adalar'dan vazgeçmeyeceğini il er i sürüyordu.
Bu sırada Paris'te olan Sonnino, Roma'da tartışmayı reddetmiş
olduğu meseleleri yeniden gündeme getirmişti. Özel bir top­
lantıda Venizelos'a bir takas önerdi: İtalyanlar Arnavutluk'ta
istediklerini (Yunanistan tarafından talep edilen Kuzey Epirus'u

105
Elefthe rios Ven izelos

KONFERANS OTURUM PLANI

.
-

a 1/ Al'ltRİKA &İRLqiK DtVLtTLtRİ &ÜYÜK &RİTANYA


lD
a K ANADA ,
D
(] URUGUAY
D G SİYAl'I
D
(] \ FRANSA
D a AVUSTRALYA,

ljtl(05LOVAkYA
a D (} D
D
ALl'IANYA

(] D (] GÜNEY

D
AFRİKA

o SIRBİSTAN
D (] POL ONYA

CJ D a
YENİ ZCLANDA
D
a PORTEKİZ
I
D o PANAl'IA
HİNDİSTAN
D
(] \ İTALYA D (] Lİ!ERYA
\ D

(]
PERU
D (] l D
D
HİCAZ

G
HA İTİ
D a
() YUNANİSTAN
D G
:APONYA
GUATEl'IALA
D
(] �llELÇi CA
D �
a EKVADOR D
u
KÜIA
D (] D
a D a�
ÇİN
D
'

(] BREZİLYA ,
[) o D
BOLİVYA

Paris Barış Kon feransı'nda yer alan orurma planının çizimi.

106
Konferans

da içerecek şekilde) alsınlar; bunun karşılığında Oniki Adalar


Yunanistan'a bırakılsın ve Yunanistan'ın İzmir'deki iddialarına
İtalyanlar destek versin. Eğer İtalyanlara güvenmiş olsaydı Veni­
zelos bu öneriyi kabul edebilirdi ama artık İtalyanlara güvenmesi
için hiçbir nedeninin olmadığını biliyordu. İtalyanları oyaladı
ve b u arada Talbot ile Nicolson'a Britanyalıların ne düşündü­
ğünü sordu. Onların analizleri ise şöyleydi: Sonnino, Başkan
Wilson'un Oniki Adalar ve İzmir'de Yunan iddialarından yana
tutum aldığını biliyor olmalı; besbelli ki buraları kaybetmek kor­
kusuyla Arnavutluk'taki İtalyan iddiaları için hareket alanı sağ­
lamak istiyor dolayısıyla da önerdiği pazarlığın bir değeri yok.
Venizelos bu analizi kabul etti ve Sonnino'ya hiçbir şey vermedi.
Müzakereler kesildi.
Bu arada Amerikalı uzmanlar Yunan iddiaları hakkındaki
raporu tamamlamıştı. Raporda Oniki Adalar'ın Yunanistan'ın
olacağını; ayrıca imzacıları Wilson'un dört ilkesini ve On Dört
İlkesi' ni barış görüşmelerinin temeli olarak kabul etmiş oldukları
için 1 9 1 5 Londra Antlaşması' nın artık geçersiz hale geldiğini öne
sürüyorlardı. Amerikalılar ortaya çıkan ilk kanaatlerinde Yuna­
nistan' ın Kavala'yı Bulgaristan'a bırakması gerektiğini belirtmiş­
ler ve Arnavuduk'un en azından Korçe bölgesinin Yunanistan'a
bırakılmasını kabul etmişlerdi. İstanbul ve Çanakkale Boğazı'nda
uluslararası bir devletten yanaydılar. Bununla birlikte Trakya
Bulgarlara bırakılmalıydı ve İzmir'in Yunanistan tarafından
ilhakı için siyasi, ticari ya da stratejik hiçbir haklı neden yokcu.
Britanyalılar raporu görmemiş olsalar da raporun yazarlarıyla
görüşmüşlerdi ve Venizelos' a tavsiyeleri epeyce bilgilendirilmiş
olduklarını gösteriyordu. Arnavutluk'taki İtalyan iddialarını
desteklemek ona hiçbir şey kazandırmayacaktı. Daha önemlisi
Amerikan profesörleriyle yakın bağlantısını sürdürmesi ve eğer
mümkünse onları B ulgar taraftarlığından caydırmasıydı. Nicol­
son, Venizelos'u Day ile birlikte bir öğlen yemeğine davet etti.

10 7
Eleftherios Venizelos

Yemekte başka iki Amerikalı uzman daha bulunacaktı. Burada


Venizelos ile 'sessiz, biraz da soğuk' bir Bulgar yanlısı olan Albert
Lybyer arasında şiddetli bir tartışma yaşandı. Lybyer kendini gös­
termek için tartışmayı uzatmıştı (öğretmenlerinden ikisi delegas­
yondaydı) . Yaşanan tartışma Venizelos'a hiçbir zarar getirmedi.
Ilımlı, cana yakın, kibar ve anlayışlıydı. Onun için çok başarılı
bir öğlen yemeği oldu.
Genel kurulda Yunanistan'ın temsili konusundal<l başlangıç­
taki öfkesi yavaş yavaş ortadan kalkıyordu. Milletler Cemiye­
ti' nde başkanlık görevi için onu düşünen Lord Robert Cecil'in
davetinin ardından işler farklı görünmeye başladı (bu teklifi geri
çevirmesine rağmen: Yunanistan'ın ona ihtiyacı vardı) . Ardından
Britanyalı delegelerle temsil meselesi üzerine konuştuğu zaman
bu meseleyi kapatmak konusunda ikna edildi -fakat Kıbrıs'tan
bahsetmek konusunda hiçbir beis görülmüyordu. Venizelos,
açıkça (ve dürüstçe) adanın Yunanistan'a verilmesi fikrini Sonni­
no'ya atfetti: Bizzat kendisi diye ekledi sade bir şekilde Britanyalı­
ların bunu teklifederek güzel birjestyapacakları anın gelebileceğini
umut ediyordu. 116 Konferansın ikinci genel kurulu 25 Ocak'ta
toplandı; bu genel kurulda Yunanistan'ı Venizelos ve Politis
temsil ettiler. Komiteler oluşturuldu ve Yunanistan buradan iyi
bir temsil gücü ile çıktı. Politis, Michalakopoulos ve Koromi­
las' ın üçü de bir yer bulmuştu.
Bir süre sonra da Venizelos "On'lar Meclisi"ne Yunanis­
tan davasını sunacaktı. Amerikalılar savlarını hazırlamışlardı,
şimdi Britanyalılar da aynı şeyi yapacaklardı ve yazdıkları metin
(Nicolson tarafından kaleme alınmıştı) adı geçen dört bölgenin
tümünde, Kuzey Epirus, Trakya, Küçük Asya (Venizelos'un iddia
ettiğinde daha sınırlı bir alan) ve Oniki Adalar'da Yunan iddia­
larını destekliyordu. 1 17 Diğer taraftan da Britanya askeri uzman­
ları hem Trakya hem de Küçük Asya'daki Yunan iddialarına karşı
çıktılar. Hôtel Astoria'da kendi içlerine dönük bir konferansta bir

108
Konferans

araya gelen Britanya delegasyonu meseleyi tüm ayrıntılarıyla tar­


tıştı ve eğer herhangi bir Avrupalı devlet İzmir'i ilhak edecekse
bunu İtalyanın yapmasındansa Yunanistan'ın yapmasının daha
iyi olacağı sonucuna vardılar. 1 18
3 Şubat'ta yanına Politis'i alan Venizelos On'lar Meclisi'nin
önünde göründü. Toplantılar Quai d'Orsay'da Pichon'un, derin
düşünceler dalmış Maria de' Medici'nin portresince gölgelenen
ve bir özel iç bahçenin manzarasıyla aydınlanan odasında yapı­
lıyordu. Venizelos günde 1 5 ya da 1 6 saat boyunca dinlenmek­
sizin çalışarak kendini hazırlamıştı. İçeride toplamda dört saate
yakın konuştu ve dinleyicileriyle yaptığı tartışmayı şekillendirir­
ken aldığı şeytanca haz bir kere daha kendini gösterdi. La Grece
devant le Congres de la Paix onun metniydi; bu görüşme sırasında,
Kıbrıs' a dair iddiasını da eklemişti ama yine de Kuzey Epirus'la
başlamak gerek. Venizelos'un buraya dair sorunu, Yunanistan'ın
üzerinde hak iddia ettiği bu bölgede çoğunluk dilinin -inkar edi­
lemez bir şekilde- Arnavutça olmasıydı. Venizelos elinde Oniki
Adalar'daki sünger balıkçılığının fotoğraflarını tutuyordu. Nicol­
son günlüğüne 'basit ve neşeli bir üslupla konuşuyordu ve diğer­
leri onları yumuşatan fotoğraf albümüne bakıyorlardı' diye not
etmişti. Bu arada Venizelos, ulusal bilinci en iyi ölçen şeyin dil
değil etnisice olduğu fikrini savunmaktaydı. Amiral Koımdourio­
tis ya da meslektaşlarım MM Dang/is ve Repoulis gibi önde gelen
birçok Yunan evlerinde Arnavutça konuşmaktadırlar, Lloyd George
bile kendi çocuklarıyla konuşurken Galler dilini kullanıyordur. Bu
sözler Lloyd George'u gülümsetti. Venizelos ise devam etti. Daha
iyi bir ölçü okullara kayıt oranıdır. . . Yıman okulları çok daha
yüksek bir kayıt oranına sahiptir ve bu hiç de Yunan okullarının
Arnavut okullarından daha iyi bir eğitim vermesinden kaynaklan­
maz. Zerre kadar bile. Çünkü ana merkezlerdeki Arnavut okulları

Amerikalı öğretmenlerden yararlanmaktadırlar! Bu sözler üzerine


de Wilson zevkle gülümsedi. 1 1 9

10 9
Eleftherios Venizelos

İkinci gün, Venizelos Küçük Asya'daki iddiaları üzerinden iler­


ledi ve On Dört İlke'nin on ikincisini alıntılayarak başladı. Yuna­
nistan'ın iddia ettiği kadarıyla Küçük Asya'nın batısı Yunanistan
ile birleşme hakkını da içeren self determinasyon hakkına sahip
bir Yunan çoğunluğu barındırmaktadır. Konuşmanın bütünü bir
önceki günkü kadar makul ve etkili değildi ya da Nicolson böyle
düşünmüştü. Diğer gözlemciler (yirmi kişi kadar katılım vardı)
Fransa ve Britanya'nın Venizelos'un işini kolaylaştırdıklarını fark
etti; Venizelos Kıbrıs meselesi üzerinde ısrar ederek onları gücen­
dirmemeye özen göstermişti. İtalya kibarca da olsa her noktada
ona karşı çıkmıştı. Birleşik Devletler ise Küçük Asya'daki iddi­
alarına kesin bir muhalefet halindeydi. Venizelos'un değerlen­
dirmesi (aynı gece yazılıp Repoulis' e gönderilmiş olan raporda)
aşırı iyimserdi: Benim kesin olarak götdüğü.m İzmir ve Ayvali'yı (şu
anda hala emin olamadığım bir hinterland ile birlikte) elde ede­
bileceğimizdir, bunların yanında Kıbrıs, Oniki Adalar ve Kuzey
Epirus'un yarısını da120
Başkan Wilson Kongre'ye ara vermek üzere Birleşik Devlet­
ler' e gitmek için ayrılmıştı. Bu arada On'lar Meclisi Venizelos'un
iddialarını değerlendirecek bir komite oluşturmuştu. Komite­
nin Fransız başkanı Jules Cambon ve teknik delegesi Nicolson
Yunanistan' a sempati duyma eğilimindeydi. Komite sırasıyla
Kuzey Epirus, Trakya, ve Küçük Asyaya odaklanmıştı. Küçük
Asya konusunda Britanyalılar ve Fransızlar İzmir ve çevresindeki
sınırlı bir bölgeyi Yunanistan' a tahsis etmekten yanaydılar; Ame­
rikalılar ise karşı çıkıyordu. 121 Venizelos, 24 Şubat'ta Quai d'Or­
say'da toplanan komiteye delillerini sunmak için davet edildi.
Şimdi Nicolson ve diğerleriyle olan dostluğu ona yardımcı olu­
yordu: Bu sayede, komitenin tutanakları gizli olmasına rağmen
Venizelos toplantıda ne hakkı nda konuşulmuş olduğunu bili­
yordu. Dinleyicileri -diplomatlar ve profesörler- kırmızı perdeli
pencereleri Seine' ın kuzey batısı boyunca Concord Meydanı ve

110
Konferans

onun Mısır sütununa bakan muazzam yemek salonundaki uzun


masanın bir köşesinde toplanmışlardı. Venizelos diye yazmışcı
Nicolson günlüğüne: 'ezici bir biçimde açık sözlü, güler yüzlü
ve mahirdi. Tılsımı odayı aydınlatmıştı. Fakat bunların gerçek
anlamda zerre kadar faydası olmamıştı'. Yine de artık Amerika­
lılar Britanya ve Fransızların hem batı hem de doğu Trakya'nın
Yunanlara verilmesi gerektiğini savunan konumlarına doğru
ilerlemekteydiler. Toplantının ardından Day ve Nicolson Pont
de la Concorde boyunca yürüdüler ve Trakya'daki sınırlar üze­
rinde çalıştıkları Hôtel de Crillo n a döndüler. 'Bir yerde' Nicol­
'

son tatminsizlik içinde düşündü, 'bi.i tün bu yalanların arkasında


belirli bir insani arzu olmalı'. Buna rağmen Yunan Başbakanı' na
duyduğu sempatide hiçbir bocalama yaşamadı. Venizelos kanıt­
larını tamamladıktan sonra Nicolson ve bir meslektaşı Venizelos
ve arkadaşı Tache lonescu'yu Majestic'te akşam yemeğine davet
etti. Misafirler 'Balkan hikayeleri anlattılar'. ı ıı Akşamın ilerleyen
saatlerine ise gösteriş düşkünü Boni de Castellane'nin, pied-lı-ter­
resinde* (Quai d'Orsay'dan köşeyi hemen dönünce, Lille Sokağı
7 1 numarada) yapılan partiye katılarak devam ettiler. Burası 'pis­
koposların ve devlet adamlarının, generallerin ve filozofların on
yedinci yüzyıl müziği dinlemek için on altıncı yüzyıl atmosferi
içinde toplanıp yirminci yüzyıl muhabbetlerine karşı mücadele
ettikleri bir yer'di. Grup, bu mekana gelirken yalnız bırakılma­
mıştı. Bir Yunan anarşistinin Venizelos'a suikast düzenlemek
istediği söylentisi çok yaygın olduğu için polis motosikletleri yol
boyunca onların peşinden gitti.
B irkaç gün sonra Nicolson ve Venizelos birlikte bir öğlen
yemeği yediler: Venizelos, diye yazacaktı Nicolson, 'Yunanistan' ın
İzmir'deki taleplerine Amerika'nın muhalefeti karşısında endi­
ş e li.' Nicolson, Venizelos'un Paris' e dönmesinin hemen ardından
Başkan Wilson nezdinde İzmir meselesi ile ilgili olarak kişisel bir
*
Zaman zaman kalmak için kullanılan yer. (çn)

111
Eleftherios Venizelos

girişimde bulunması gerektiği yönündeki sezgisini onayladı. 1 23


Sonrasında, 1 1 Mart'taki Yunan Komitesi toplantısında Clive
Day, İstanbul'un (ki bizzat Amerikalılar tarafından yönetilecek
gibi görünüyordu) üzerinde bir karara ulaşılana kadar bütün böl­
gedeki sınırların belirlenmemiş olarak kalması gerektiğini ifade
ettiği yeni argümanıyla, üzerinde hemen hemen anlaşılmış olan
doğu ve batı Trakya konusunu tekrardan tartışmaya açtı. Ame­
rikalılardaki bu ani görüş değişikliği kendi taktiksel nedenleri
gereği İtalyanlardan hemen destek gördü. 124
14 Mart'ta geri dönen başkan artık daha az heybetli bir yerde,
Nitot sokağında Lloyd George'un karşısında ikamet ediyordu.
İki gün sonra Venizelos, Küçük Asya. meselesi ile ilgili olarak Wil­
son' a gönderilmek üzere hazırladığı mektubu Nicolson' a okudu.
Mektup hayranlık uyandıran bir üslupla yazılmıştı ve Başkan' ın
kendi konuşmalarından atıflar içeriyordu. 1 25 Bu mektubun şaşı­
lacak derecede hızlı bir etkiye sahip olacağı ortaya çıkmıştı.
Amerikalı uzmanlar şimdi kendilerini şefleri Samuel Mezes'in
(fakat onların da anlamış olduğu gibi baskı aslında yukarılardan,
bizzat Wilson'dan geliyordu) Küçük Asya'da bir uzlaşmaya varıl­
ması konusunda yaptığı baskının altında buldular. Aynı anda
Nicolson da Dışişleri'ndeki amiri Hardinge'in baskısı altındaydı.
Hardinge ondan Mezes ile bir anlaşmaya varmasını istiyordu.
Sonunda Albay House, Birleşik Devletler'in Küçük Asya'da
Bri tanya hattını kabul edeceğine dair Venizelos' a kişisel olarak
güvence verdi. Delegasyonlar arasında tam bir anlaşmaya esas
olarak Hôtel de Crillon'da 28 Mart'ta ulaşıldı.
Venizelos, ilk elde Amerikalıların Küçük Asya ile ilgili yeni
ve hoşuna giden esnekliği ile Trakya'daki yeni katılığı arasında
olabilecek herhangi bir bağdan şüphelenmedi. Bu şüphe onda
süreç içinde açık hale geldi. Nicolon ve Yunan Komitesi'ndeki
meslektaşları iki değişikliği de hemen gözlemlemişti ve Clive Day
bunu Nicolson'a özel olarak açıklamayı denedi: 'bunun nedeni

112
Konferans

onun delegasyonunun hareketsiz kalmayacak olmasıdır'. Nicol­


son bu açıklamayı kabul edemezdi. Belki de Wilson Trakya'daki
ve Küçük Asya'daki Yunan taleplerini kendi zihninde tartmıştı
ve Bulgarların etnik iddialarının Türklerinkilerden daha ağır
bastığına karar vermişti. Daha olası durum ise bazı kararların
-Yunanistan' a hiçbir şekilde değmeyen kararlar- yokluğunda
alınmasının yarattığı memnuniyetsizliktir ve şimdi Yunanistan' ı
çok fazla etkileyecek iki meselede otoritesini korumayı seçmiş­
tir. Frances Stevenson (Lloyd George'un metresi) bu durumu,
'Wilson, çözülmüş meselelerin yeniden tartışmaya açılmasında
ısrar ediyor' ifadeleriyle günlüğüne not etmişti. 1 26
Yunan Komitesi'nin raporu "On'lar Meclisi"ne gitmek üze­
reydi ve Paris Konferansı sınırlarının dışına taşan propaganda
çabaları zirve yapmıştı. Ocak ayının sonlarına doğru İstanbul'da
Yunanistan taleplerinin dışındaki bölgelerde yer alan Yunan­
ları temsil etmek üzere yedi üyeden oluşan bir Anadolu Komi­
tesi kuruldu ve Venizelos, izleyecekleri hat üzerine ayrıntılı bir
talimat kaleme aldı. 1 27
Mart sonlarında inandırıcı bir kitapçık ortaya çıktı: Polybiıts
tarafından yazılmış Konferans'tan Önce ·Yunanistan. Kitapçıkta yer
alan emografik harita, Standford tarafından çizilmiş ve Sphere
ile başka yerlerde yayınlanmış haritanın aynısı olmakla bir­
likte önceki propaganda faaliyetiyle bağlarının koparılması için
farklı renklerle yeniden basılmıştı. Polybius mahlası, yazarın bir
Yunan, Dimitrios Kalopothakis olduğu gerçeğinin anlaşılmasını
önlemek amacıyla kullanılmıştı. İyi eğitimli ve beyin felci nede­
niyle kötürüm kalmış Kalopothakis Morning Post gazetesinde
çalışıyordu. Kaklamanos onun Londra'da heba olduğunu gör­
müştü. Bu metin Kalopothakis' e 360 sterlin ve Paris' e bir davet
kazandırdı. Bu davet üzerine geldiği Paris'te Venizelos ve Politis

113
Eleftherios Venizelos

üzerinde öyle bir etki bıraktı ki doğruca Atina'ya basın bürosu­


nun yöneticisi olarak gönderildi. 1 28
Roland Burrows'un 1he Times'ta özenli bir şekilde kaleme
almış olduğu İzmir'deki Yunan iddialarını destekleyen mektu­
bunun zamanlaması dikkatlice Yunan Komitesi'nin raporunun
yayımlanmasının öncesine denk getirilmişti. Mektupta, /l.meri­
kan temsilcilerin İngiliz ve Fransız önerilerine muhalefetlerini geri
çekeceğine dair ciddi bir umut besliyoruz ki iki milyon Hıristiyanın
ebedi bir esarete mahkum edilip edilmeyeceği Amerikalıların kara­
rına bağlıdır' deniyordu. Her şey öyle yolunda gidiyordu ki Veni­
zelos, gazeteci Theodoros Petrakopoulos ile kahvaltı yaparken
yurtta halkı kendisine karşı döndürmüş 1 9 1 7- 1 8 seferberliğini
güçlendirmek için gerek duyulan tutuklama ve öldürmeleri kabul
edecek kadar açıktı. ôyle umuyorum ki bu durum Yunanistan'ı n
Barış Konferansı'nda elde edeceği toprak ve başarılar ile tersine çev­
rilecektir. . . Trakyayı kazanacağız; Büyük Güçler ile birlikte İstan­
bul'un egemenliğini paylaşacağız; Küçük Asya'da olacağız. . . Veya
belki de siz Küçük Asya'yı istemiyorsunuz? Petrakopoulos buna,
Yunanların büyük bir çoğunluğunun Trakya'yı kendi arka bahçe­
leri olarak düşünse de Küçük Asyayı tehlikeli bir macera olarak
gördüğünü ifade ederek cevap verdi. Bütün Yunanlar değil dedi
Venizelos, sadece sizin gi.bi kibirli olan bazıları. 1 29
Burrows mektubu tatsız bir karşılığa neden oldu. 1he Times
'İzmir Sakini' imzalı, bir Yunan Mandasının Türk toprakları üze­
rinde işleyeceğini reddeden uzun bir mektup yayımladı; etkili bir
manda yönetimi ancak Britanya, Fransa ya da Birleşik Devletler
tarafından kurulabilirdi. Bu mektup hemen cevap verilmesini
gerektiriyordu. Venizelos ve Politis, Britanya diplomatik servisini
kullanarak kendisine yanıtını oluştururken yararlanması için tam
rakamları gönderdi. Burrows taslağı, bu metinle birlikte Paris'e
giden Georges Talbot aracılığıyla Venizelos'un yorumuna sundu.
Venizelos gönderdiği telgrafla bu taslağı onayladı ve mektup 2

1 14
Konferans

Nisan'da yayımlandı. Yazar, Yunanistan'ın Küçük Asya'yı gelişti­


rebilecek kapasitede olduğunu göstermek için Teselya'daki eko­
nomik ve toplumsal değişimleri zekice kullanmıştı. Mektuplar
yoluyla yürütülen bu mücadele nihayet İzmir'in Yunanlar tara­
fından işgali birden gazetelerde ortaya çıkana kadar devam etti. 1 30
Bu kritik anda "On'lar Meclisi" işlevini yitirdi. Basına sürekli
sızmalara öfkelenen Lloyd George Konferans Yüksek Kumlu'nun
(Supreme Council of The Conferans) bundan böyle sadece dört
hükümet başkanından oluşturulması gerektiği fikrinde ısrar etti.
Wilson'un Nitot sokağındaki evinde buluştular ve Clemence­
au'nun çevirmeni Paul Mancowc: bir kayıt tuttu. Dışişleri Bakan­
ları ve onların çeşitli konulardaki danışmanları önceden olduğu
gibi Quai d'Orsay'da toplanmaya devam ettiler ve Dörder Mec­
lisi' ndeki konuşmalar hakkı nda her zaman bilgilendirilmediler.
Yunan Komitesi' nin raporu 30 Mart'ta uzmanlarca sulandırılma­
mış olarak bu meclise sunuldu. Küçük Asya konusunda anlaşmak
için bir zemin sunan rapor Trakya konusunda sadece Britanya­
lılar ile Fransızların (Yunan iddialarını destekleyen) ve Ameri­
kalılar ile İtalyanların (Yunan iddialarına karşı çıkan) uzlaşmaz
fikirlerini ifade etmekle yetinmişti.
Nisan boyunca ban ve doğu Trakya bölgeleriyle ilgili olarak
Yunanistan' ın hala iki bölgenin de daha büyük bir kısmını elde
edeceği umuluyordu; nihai doğu sınırı İstanbul hakkındaki
karara bağlı olacaktı. Bu, İstanbul'daki Fransız General Franchet
ve Trakya'da güvenliği sağlama çabası vermek zorunda olan Sela­

nik'teki General Paraskevopoulos için ulaşılabilir en iyi bilgiydi.


Buna karşın Mayıs'ta gelecek daha karanlık bir hal aldı; İtalya'ya
destekleri devam eden Amerikalı delegeler, şimdi İstanbul mese­
lesi halledilene kadar Trakya'nın herhangi bir parçası hakkı nda
hiçbir kararın verilmemesi gerektiğinde diretiyorlardı. Yunan
endişelerini karşılamak amacıyla Clemenceau Athos Romanos' a
Trakya'daki Yunan taleplerini jusqu'au bout/başından sonuna

115
Eleftherios Venizelos

kadar' destekleyeceğine dair yeniden güvence verdi . 131 Fakat Cle­


menceau ne yapabilirdi? Venizelos'un kabusu yurda hiçbir şey
elde etmeden dönerken, kraliyet yanlısı karşıtlarının alayları ara­
sında hükümetinin çöküşünü görmekti.
Fikrini değiştirmekte Amerikalılar yalnız değildi. Rapor
Dörtler Meclisi'ne ulaşır ulaşmaz Nicolson Küçük Asya mese­
lesini yeniden düşünmeye başladı. Eğer Yunanistan İzmir'i elde
edemezse Venizelos iktidardan düşecekti ama belki de bununla
yüzleşilmesi zorunluydu. Yunan ordusu Küçük Asyayı yalnız
başına fethedemezdi; Britanya da onun yardımına gidemezdi.
Farkında olmadan Lord Curzon ile fikir birliğine giriyordu.
Curzon, daha 25 Mar c'ta Balfour'a yazdığı kişisel mektupta:
Büyütülmüş olan [Küçük Asya'daki] bu fevkalade iskambil oyu­
nunun neredeyse ilk vuruşta parçalanarak yere saçılacağı düşün­
cesinden kendimi alamıyorum' 1 32 demişti. Ama bu Lloyd George,
Clemenceau ve Wilson'un ilgisini çekmedi. Onlar İtalyan tak­
t iklerinden gitgide çileden çıkmış bir hale gelmişlerdi. İtalyanlar

Paris'te muhalefet ve tıkama faaliyeti içindeydiler; Arnavutluk


ve Küçük Asya gibi zorlu topraklarda uzlaşmazlıkları kışkırtan
da İtalya'ydı. Nihayet Dalmaçya limanı Fiume (Rijeka) çıbanın
başını kopardı. Haftalar süren tartışmalardan sonra İtalya'nın bu
liman kasabasını ilhak etmesi gerektiğine Meclis'i ikna edemeyen
Orlando 24 Nisan'da ağlamaklı bir halde Roma'ya doğru yola
çıktı.
İzmir' e ilişkin Yunan taleplerine desteğin arttığının farkında
olan İtalya, önceden hiçbir şey söylemeden Küçük Asya kıyıla­
rının muhtelif noktalarına asker çıkartmaya başlamıştı. Geçen
bir ay boyunca da Venizelos Britanyalılar ve Amerikalıları İtalyan
entrikalarının İzmir ve çevresindeki Yunan topluluklarına karşı
yapılan Türk saldırılarını cesaretlendirdiği konusunda sürekli
uyarmıştı. Şimdi de iki İtalyan savaş gemisinin Yunan iddiala­
rının merkezindeki şehir olan İzmir' e doğru açıldıkları Paris'te

116
Konferans

biliniyordu. Nicolson, 2 Mayıs'ta, tüm bunlar üzerine 'İtalyanlar


erken davranıp baskın çıkma çabalarıyla Yunanlara sandıkların­
dan daha fazla yardım ediyorlar' diye yazacaktı. 133
Aynı akşam Nicolson, Atina hakkında konuşacak olan Veni­
zelos ile birlikte bir akşam yemeğinde buluştu. Burada Venize­
los, geliştirmeye çalışıyor olduğu siyasal dürüstlüğünün son aylar
içinde gerilemekten zarar gördüğünü anlattı. Döndüğünde, hem
destekçileri hem de muhalifleri cezalandırarak ortadaki pisliği
temizlemesi gerekecekti. Tam yetkiye ihtiyacı vardı, parti lider­
liğinden istifa edecek ve ülkesine gidecekti. Bir diktatörlük mü?
diye düşündü Nicolson. ' Une dictature electivelseçilmiş bir dikta­
törlük' karşılığını verdi Venizelos içten içe gülerek. Ben değersiz
bir adam değilim, sizin de bildiğiniz gibi tek bir pozisyonum var.
Bugün hiçbir siyasetçi benim sahip olduğum prestije sahip değildir.
1 34

Orlando'nun beklenmedik yokluğunun ardından artık üç


kişiden oluşan Meclis İtalyan engellemelerinden kurtulmuştu.
İtalya' nın gizliliği muhtemel bir İtalyan askeri harekatı hakkın­
daki söylentileri arttırmış, Venizelos'un uyarıları da bunların her
gün görüşüldüğünü kesinleştirmişti. Üçlü artık İtalyanlara bir
ders vermek istiyordu. 5 Mayıs'ta bir araya geldiklerinde Oniki
Adalar delegasyonundan Skevos Zervos'un mektubu onlara henüz
ulaşmıştı. Mektup Rodos'ta Paskalya Pazar'ında İtalyan jandar­
masının Yunanistan ile birleşmek için düzenlenen eşgüdümlü
gösterileri dağıtmış olduğunu ve başpapazın kilisesinde öldürül­
düğünü bildiriyordu. Lloyd George bunun üzerine: 'Yunanların
İzmir'i işgal etmesine izin vermek zorundayız, şu anda sürmekte
olan katliamlar var ve Yunanları koruyacak hiç kimse yok ' dedi.
Clemenceau Lloyd George'un sözünü keserek 'İtalyanın şu anda
İzmir' e yedi gemi göndermiş olduğunun farkında mısınız' diye
sordu. Lloyd George 'İtalyanlar gelmeden kendi aramızda karar
vermemiz bizim için daha iyi olacak' diyerek devam etti, 'eğer

117
Eleftherios Venizelos

bunu yapmazsak bana kalırsa onlar bizi atlatacaklar.' Clemencau


da sonunda bu fikirde anlaştı: 'geldiklerinde bizi kararlarımızı
almış olarak bulmalılar'. 135
Ertesi sabah Lloyd George konuyu yeniden gündeme getirdi:
'bana göre Sayın Venizelos' a askerlerini İzmir' e göndermesini
söylemeliyiz' . Wilson: 'Neden onları hemen göndermiyoruz, bir
itirazınız mı var?' diye sordu. Lloyd George 'yok' dedi. Clemen­
ceau 'Benim de yok' diyerek sürdürdü konuşmasını: 'İtalyan­
Ü n l ü ve gizemli silah tüccarı Sör
lara haber verecek miyiz?' Lloyd
Basil Zaharoff (1849-1936) George 'Bence gerek yok' karşılı­
Britanya, Fransa ve ğını verdi. 136 Clemenceau İtalyan­
Yunanistan 'daki siyasetçilerin
dostuydu. Eğer İzmir'in
ları bilgilendirmek yerine Sör Basil
Yunanistan tarafı ndan işg a l i için ZaharofF a üç kelimeden oluşan
Clemenceau'yu harekete bir telgraf gönderdi: ' VOus avez
geçirecek sözü gerçekten
verdiyse sözü n ü tutaca ğ ı
Smyrne'137 İki saat sonra, yorgun
bell iydi. Çü n kü b u n u n i ç i n Venizelos Hôtel Mercedes'teki yata­
nedenleri vard ı . Yu n a n l a r ve ğında uzanmakta ve Nicolas Politis
Tü rkler gelecek mücadele için
şevkle silahlan ıyor ve Za haroff
sıklıkla olduğu gibi onun yanında
her iki ta rafa da silah satıyord u . oturmaktayken Venizelos telefona
H e r ne kadar silah ları a l a n l a r çağrıldı. Telefonu onun yerine
veresiye usulünü kullansalar ve
Küçük Asya fela keti nde
Politis açtı, arayan ZaharofFtu.
kaybedeceği söylenti leri 'Venizelos' a gemilerini ve adam­
kulağına gelse de o satmaya larını İzmir' e çıkarmak için hazır
deva m ediyord u .
Zaha roff, Herge'in Ti nti n ' i n
olmasını söyle. Yüksek Meclis'ten
macera l a rı a d l ı klasikleşmiş çizgi istediğim kararı çıkartmayı başar­
rom a n serisi ndeki The Broken
dım; onlar size yarın duyuracaklar.
Air (1937) bölümünün
ka h ra m a n ı Basi l Bazarov'u n ve
Size şimdi söylüyorum ki zaman
G ra h a m Greene'in A Gun for kaybetmeyin'1 3 8 İkna olmayan
Sale'deki (1936) Marcus Davis'in Venizelos ve Politis öğleden sonra
modeliydi.
üçte yapılması planlanmış Quai
d'Orsay'daki Barış Konferansı Genel Kurulu'na katılmak için
hazırlandılar.

118
Konferans

Lloyd George da aramış, biraz daha erken gelmelerini istemişti.


Onlarla buluşmak için orada bekliyordu ve herhangi bir girizgah
yapmadan sordu: 'Kullanmaya hazır askeriniz var mı?' Venize­
l os hiç tereddüt etmeden var dedi ve ekledi; ne amaçla? 'Başkan
Wilson, Sayın Clemenceau ve ben bugün İzmir'i işgal etmenize
karar verdik'. Venizelos, hazırız karşılığını verdi. 139 Oturumun
başlamak üzere olduğu yemek salonuna geçtiler. Lloyd George,
İmparatorluk Genel Kurmay Başkanı General Sör Henry Wil­
son'u çağırdı ve ona üzerinde anlaşılan meseleyi anlam. Bunun
üzerine General Wilson günlüğüne, 'Lloyd George' a bunun
yeni bir savaşı başlatacağının farkında olup olmadığını sordum'
ifadelerini yazacaktı. Genel Kurul' un ardından operasyonun
detaylarını kararlaştırmak üzere Venizelos'u Astoria'daki ofisine
götürdü. Görüşmenin ardından 'Bunun Yunan komutası altında
yürütülecek Yunanlarla ilgili bir mesele olduğunda ve hem İtal­
yanlardan hem de Türklerden gelebilecek karşı çıkış tehlikesi
bulunduğunda ve bu iki hükümetin de uyarılması gerektiğinde
ısrar ettim . . . Kuşkusuz bütün bu olanlar çılgıncaydı' sonucuna
vardı. Aynı akşam Venizelos biri Repoulis' e biri de Selanik'teki
Paraskevopoulos' a gidecek olan üç adet şifreli telgraf gönderdi. 1 40
7 Mayıs sabahı saat 1 1 'de, Üçlü ve Venizelos ile İzmir hakkın­
daki nihai görüşme için bekleyen General Wilson Orlando'yu
Başkan Wilson'un hemen önünde onun çalışma odasına girerken
görünce gülümsedi. Orlando Üçlü'yü yeniden Dördü'ye çevir­
mek için hazırdı. Lloyd George birden göründü ve General' e
Venizelos'u yolun karşısındaki kendi evine götürmesini söyledi.
Rahatsız geçen bir yarım saatin ardından Dörclü'nün toplantısı
bitti, Orlando ayrıldı ve Üçlü Venizelos ile buluşmak için yolun
karşısına geçti. Clemenceau, Venizelos' a resmi bir tonla: 'Yunan
askerlerinin katliamları ve bir İtalyan çıkarmasını önlemesi
için İzmir' e çıkmasını istiyoruz' dedi. Venizelos, Makedonya'da
Ukrayna'ya gönderilmek üzere harekata hazır ha.le getirilmiş bir

119
Eleftherios Venizelos

bölük var, karşılığını verdi. Lloyd George bütün sahip oldu­


ğunun bu kadar olup olmadığını öğrenmek istedi. Venizelos,
Yunanistan'ın iki bölük ayırabileceği yanıtını verdi; bununla bir­
likte devamında Trakya'ya müdahale edilmesi istenirse o zaman
Ukrayna'dan askerlerini çekmek zorunda kalacağını ekledi.
'Trakya'ya girilmesi diye bir mesele yok' dedi Clemenceau sert
bir üslupla, 'biz böyle bir şey istemiyoruz. Böyle bir hareket Bul­
garlarla bir savaşı başlatacaktır . . . ' Bunun ardından Venizelos:
Önemli olan bu işi iyi idare etmektir böylece Türkler son dakikaya
kadar olacaklardan habersiz kalacaktır. Ben bu Türk subaylarını
bilirim: Eğer direniş emri almazlarsa direnmeyecek/erdir. İzmir
halkına gelince onların tavırları gayet dostça olacaktır ifadeleriyle
devam etti. Clemenceau 'Türklere haber verilmesi daha uygun
olmaz mı?' diye sordu. Wilson da 'bunun daha uygun olacağını'
onaylasa da 'asker indirilmesini daha riskli bir duruma sokaca­
ğını' söyledi. Lloyd George, şimdi Venizelos' a döndü. 'Hazırlık­
larınızı gizli yapabilir misiniz?' Kuşkusuz yapabiliriz. Odessa'ya
asker göndermemiz istendiği zaman yeterli bir kapasiteyle on bin
adamımızı naklettik. Kabul ediyorum ki çok zordu: Yunan asker­
leri bu yolda çok istekli değiller. Clemenceau açıklık istiyordu: 'Şu
anda İtalyanlara hiçbir şey söylemiyor muyuz?' Wilson, 'Bütün
bu olup bitenin olabildiği kadar gizli tutulması çok ö nemlidir'
diyerek ısrarını sürdürdü. 1 4 1
Aynı akşamüstü Nicolson İzmir kararını duymuştu: durumu
'Venizelos'un kişisel zaferi' olarak özetlemişti. 1 42 Aynı anda
Londra'da, Dışişleri Bakanlığı'nda Lord Curzon ile birlikte olan
Kaklamanos Yunan gazetelerini dolduran Yunan karşıtı pro­
paganda konusunu açmıştı. Bir sekreterin yanında bir mesajla
odaya girmesiyle Lord Curzon mesajı okumak için durakladı.
'Şimdi öğrendiğim şeyi seninle paylaşacağım' dedi Curzon,
'çünkü bu, üzerinde konuşmakta olduğumuz sorunun mümkün
en iyi çözümü olacak. Dörtler Meclisi, İzmir' e asker çıkarması

120
Konferans

için Yunanistan'a yetki vermiş bulunuyor' . Kaklamanos Paris'e


bir tebrik mesaj ı gönderdi ve şu cevabı aldı: Çok gizli: büyükelçi
şifreyi çözecek. Emir, Curzon bilgisi mutlak olarak gizli kalacaktır.
'Yetki Dörtlü değil Üçlü tarafından garanti edilmişth: Venizelos. 143

Paris'te yoğun bir gündü. Sabah 1 1 'deki toplantının aniden


ercelenmesinin gerekçesi {Maurice Hankey'in bir memur tavrıyla
yazdığı kadarıyla) 'yapılacak Anclaşma'nın Almanlara sunulması
için Versailles' a geçilmesi'ydi ki Versailles iki taraf için de rahatsız
edici bir buluşma noktasıydı. 1 44 Aynı akşam, her şey bitmişken,
Venizelos Clemenceau ile özel bir görüşme ayarlamayı başardı.
Görüşmede Başkan Wilson'un Oniki Adalar'ın Yunanistan'a
ve r il m esin deki kararlılığının devamını umduğunu söyledi. Wil­
son'dan bahsettim, diye not etmişti Venizelos, çünkü Fransa ve
İngiltere'nin bu meselede Londra Antlaşması'ndan dolayı zayıf bir
konumda olduğunu biliyordum. Clemenceau söziimii kesti. Kendisi­
nin de İtalya'n ın Oniki Adalarda kalmamasında kararlı oldıığımu
kesin bir dille söyledi. 1 4 5
Lloyd George' a gelince, o da 9 ' U l u s u m u n gel eceğine
Mayıs'ta Venizelos' u akşam yeme­ i l işki n hayati öneme sa h i p
ğine davet etti ve onu teşvik etti: bu şeyleri yazmayı ve
'Yakındoğu'da Yunanistan ıçın m ü m kü n old u kça krizi n
büyük fırsatlar var ve bu fırsat-
son u n a kad a r bu g ü n l ü ğ ü
s ü rd ü rmeyi
lan avantaja çevirebilmeniz askeri
kararlaştı rd ı m . B u iyi
olarak daha güçlü olmanıza bağlı.
ka rarımda aca ba
Biz İstanbul'un Amerikan man- d u ra bi l ecek miyi m?'
dasına alınmasını istiyoruz ki bu VENIZELOS' U N G Ü N L ÜGÜ ,
İstanbul'un daha sonraki uygun MAYIS 1919
bir tarihte Yunan egemenliğine geçmesinin önünde hiçbir bir
engel teşkil etmeyecektir.' Buna karşılık Venizelos, eğer bize mali
araçları sağlarsanız, sadece Yunanistan ordusunu 15 bölüğe çıkar­
makla kalmayız. . . bir kere İzmir, Trakya ve diğer yeni toprakları

121
Eleftherios Venizelos

elde ettikten sonra en azından başka beş bölük daha toplayabiliriz


dediğini günlüğüne yazmıştı. 14 6
1 O Mayıs'taki sabah toplantısında Orlando' nun yeniden ortaya
çıkmasıyla 'Üçlü' tekrar 'Dörtlü' haline geldi. O rlando'dan bütün
müttefik askerlerinin Korfu'dan çekilmesi gerektiği konusunda
mutabakat istendi {Venizelos Clemenceau'ya İtalyanları adadan
çıkarmanın tek yolunun bu olacağı tavsiyesinde bulunmuştu) .
İzmir'den hiç kimse bahsetmedi. Cumartesi öğlenden sonra ve
Pazar günü toplantılar vardı ve her nedense bunlarda O rlando
yer almamıştı. Venizelos iki toplantıda da bulunmuş ve birkaç
nihai plan yapılmıştı.
Ayın 1 1 'inde Balfour, gününü Frances Stevenson ile birlikte
Fontainebleau'da geçiren Lloyd George' a vekalet etti. Anglo-Sak­
son meslektaşından çok İtalyan Başbakanı' na sempati besleyen
Clemenceau (Venizelos' a da özel olarak İtalyan tepkisinden ciddi
olarak endişeli olduğunu söylemişti) şimdi kızgın bir üslupla,
Orlando haberdar edilene karar çıkartmayı ertelemek zorunda
olduklarını savunuyordu. Diğerleri tereddüt içindeyken Wilson
noktayı koydu: 'Yarın İtalyanlara söylemeliyiz.' Balfour, top­
lantı tutanaklarını görmemiş olmanın sağladığı avantajla safça
sordu: 'Kararımızın kaynağı nedir? Yunanlar başlangıçta Küçük
Asya'daki katliamlardan duydukları korkudan mı bahsettiler?'
Hayır dedi Venizelos, tartışma halihazırda sürmekteyken bana
danışıldı � 'İzmir' e çıkışınızın ülkenin başka yerlerinde katliam­
lara yol açacağından korkmuyor musunuz?' Tekrar Hayır karşı­
·
lığını verdi Venizelos belki de savunmacı bir tonla Türkler güce
saygı gösterir. Balfour sakin bir tonla 'Ben kararı yeniden gözden
geçirme niyetinde değilim, sadece b unun nasıl uygulanacağını
soruyorum' 1 47 dedi.
'Dördü'nün bir sonraki toplantısı 1 2 Mayıs sabahı 1 ! 'deydi.
Lloyd George, bu toplantıdan sadece on dakika önce yeniden
göründü. Ne olup bittiğine dair düşüncelerimi ona anlatmak için

122
Konferans

yeterli zamanım vardı diye not edecekti Venizelos, ondan özel­


likle Yunan harekatının bir müttefik harekatı haline getirilmesine
karşı önlem almasını istedim. O da bana St ]ean de Maurienne
Anlaşması'nın gerçek bir bağlayıcılığı olmadığı, konusunda hiç tered­
düt etmeden güvence verdi. . . Yanından tam bir iyimserlik içinde
ayrıldım. 148 Üçlü, İzmir çıkarmasının planlanmış olduğunu en
sonunda bu toplantıda Orlando'ya itiraf etti ve onu hiçbir Bri­
tanya, Fransız ya da İtalyan askerinin bu çıkarmaya katılmasına
gerek olmadığına razı etti. Meseleyi uzatacak başka bir konuşma
olmadı. 149
Aynı gün öğlenden sonra Paraskevopoulos, ilk bölüğün Sela­
nik'ten yola çıkmak için ertesi sabah hazır olacağını bildiren bir
telgraf çekti. Venizelos tam anlamıyla hedefine ulaşmıştı: İzmir'i
işgal etmek için onay almıştı ki bu işgal zamanı geldiğinde ilhaka
dönüşebilecekti. Henry Wilson bunu şöyle ifade etti: 'Venizelos,
kendi amaçları için 'Üç Frak'ı kullanıyor' .150 'Üç Frak' (Lloyd
George, Clemenceau ve Başkan Wilson) bunu biliyor ve kullanıl­
mayı istiyordu. Clemenceau ise Venizelos ile ilgili olarak 'Helenik
kurnazlığı içine sindirmiş biri, Ulysses ve Calypso'nun oğlu' ifa­
delerini kullanacaktı. 1 51
Venizelos aynı akşam Mercedes'in koridorlarında, şimdi
Kuzey Epirus delegasyonu üyesi olan eski silah arkadaşı Spyros
Spyromilis ile mutluluk içinde kucaklaşırken göründü. Otelde
günlük Atina gazetesi Estia muhabiri Christos Kesaris ile sakin
bir konuşma yapacak zaman da buldu. " Uçurumun kıyısındaydık"
dedi Venizelos "ve artık kurtulduk. Şimdi büyüklerin arasındayız. "
' Perikles'in düşü, Helenizmin birliği, bir gerçeklik haline geliyor'
yanıtını verdi Kesaris. 'Bunu size borçluyuz Başbakan' . Evet, evet,
ama mümtaz ve takdire şayan Yıman halkı olmadan hiçbir şey yapa­
mazdım! Keşke bu halkın siyasetçileri ona layık olduklarını kanıtla­
yabilseler. Kesaris, o gün Venizelos'u ziyaret eden herkesin coşkun
bir sevincin unutulmaz tesiriyle heyecanlandığını söyledi. 1 52

1 23
Eleftherios Venizelos

14 Mayıs'ta, yaklaşmakta olan çıkartma üzerindeki gizlili­


ğin kaldırılması hususunda Londra'dalci Kaklamanos' a Venize­
los tarafından yetki verildi: Lütfen anavatanının özgü rlüğü için
Lady Crosfield'e tebriklerimi ve borçlu olduğumuz her şey için Sör
Arthur'a teşekkürlerimi iletiniz Sör Arthur, akşam yemeğinde
.

Bayan Schilizzi ve kızına haberi ulaştıracağına söz vererek hemen


karşılık verdi. Şimdi Londra'da olan Zaharoff da bilgilendirildi.
Zaharoff neşeyle Kaklamanos'a teşekkür etti ve ekledi: 'Söylemesi
ayıptır ama öyle inanıyorum ki bu sonuca benim inisiyatifimle
ulaşıldı. Clemenceau ve Lloyd George' a en içten teşekkürlerimi
bir telgrafla sundum' . 1 53 Haber aynı gün Atina'da yayıldı. Ayın
1 6'sında Paris ve Londra gazeteleri bu haberle doldurulmuştu ve
Nicolson Mercedes'teki tazelenmiş coşkuyu kaydetmişti.
Ertesi gün Boni de Castellane'nin yerinde diplomat şair
Paul Claudel'in bizzat bulunduğu ve onun şiirlerinin okun­
duğu bir parti düzenlendi. Parti sonrası 'yorgun ve hasta fakat
mutlu görünen' Venizelos Nicolson ile aynı arabayı paylaştı ve
ona: Yunanistan kendi gerçek geleceğini ancak Ege'nin karşı tara­
fında olduğunda bulabilir dedi. 154 Bu yoğun haftalar sırasında
her nasılsa, ulusal akademiler arasında dünya çapında bir o rtaklık
kurma amacındaki Academie des Inscriptions et Belles-Lettres'teki
başlangıç toplantısını fark etmeye zaman b ulmuştu. Yunanis­
tan'da bir akademi yoktu ve Venizolos Eğitim Bakanı' na ivedi bir
telgraf gönderdi: Akademi kurma çalışmasına hemen başlayın. 155
'Üçlü', şimdilik İzmir'i halletmiş olarak Nitot caddesinin her
iki tarafında, Ermenistan sınırının taslağını çıkarmak ve Küçük
Asya nın geri kalan kısmını bölüşmek için gün boyunca süren
toplantı dizilerine katıldı. Bu toplantılarda ortaya çıkan görüntü,
toplantılara davet edilmeyen Balfour tarafından unutulmaz
bir biçimde tarif edilmişti: 'onlara ö nderlik eden bir çocuk ile
birlikte üç cahil adam'. Nicolson'un (çocuk) orada olmasının
nedeni onun haritalarına ve coğrafi bilgilerine ihtiyaç duyul-

1z 4
Konferans

masıydı. Lloyd George, bu toplantılarda hala 'Kıbrıs Adası' nı


Yunanistan' a bırakma' niyetini ileri sürmekteydi. Bunun için de
Fransız onayına ihtiyaç olacaktı, Clemenceau alaya aldı . Wilson,
' Eğer Yunanistan' a bu hediyeyi verebilirseniz, bu muazzam bir
şey olacaktır' 1 56 diye ekledi. Fakat şimdi, Küçük Asya ve Kıb­
rıs' a yaklaşımı meslektaşlarının kabul edebileceğinin çok ötesine
geçen Lloyd George'un üzerine hücum edilmeye başlanmıştı .
Britanya ve Hindistan İmparatorluğu delegeleri istifa tehdidinde
b ulundular. ' Dörder Meclisi'ne, Yunanların İzmir'e çıkışıyla
iyice kızdırılmış olan Müslümanlar arasındaki hissiyat kesin bir
dille anlatıldı; Barış Konferansı İslam'ın karşısında konum alı­
yordu. Hintli askerler savaş içinde çok önemli bir rol oynama­
mış olsalar da Britanya, kendi Hindistan İmparatorluğu'nun onu
dünyanın en büyük Müslüman gücü yaptığını unutmaya cesaret
edemedi. 1 57 Alınan son kararlara sadece Müslümanlar karşı çık­
mıyordu. 1 9 Mayıs'ta, Britanya kabinesinin büyük bir çoğunluğu
hararetli bir tartışmaya girmek için Paris' e geldi. Lloyd George
geri çekildi ve 'Dörder Meclisi'ne Kabine'nin resmi kararı olarak
Britanya hükümetinin Türkiye' nin parçalanmasını destekleme­
yeceğin i b ildirdi.
Venizelos İzmir'deki Yunanlara, onlardan Türk komşularına
ılımlılık göstermelerini isteyen bir beyanname göndermişti.
Fakat Yunan çıkartması sırasında yaşananlar hiç de barışçıl
olmadı . Yunan askerlerince yağma ve öldürmeler gerçekleştirildi;
birçok defa sivillere karşı acımasızca davranıldı. Venizelos ve
Politis, Nicolson ve Lloyd George'un özel kalemi Philip Kerr ile
birlikte akşam yemeği yedikleri sırada Venizelos, Yunan askerle­
rinin içindeki disiplinsizliğe dair raporlar aldığını kabul etmişti.
Nicolson bunun üzerine 'epeyce kötü davrandıkları görünüyor ve
sivillerin öldürülüyor olduğuna dair söylentiler var' 1 58 yorumunu
yaptı. Venizelos endişeli ve karamsardı. Çünkü gerçeğin bundan
çok daha ciddi olduğunu biliyordu (Venizelos tarafından olup

125
Eleftherios Venizelos

bitenleri araştırmak için İzmir' e gönderilen başbakanlık vekili


Repoulis halen İzmir'deydi) ama olanları inkar etmeyi sürdürdü.
29 Mayıs gibi geç bir tarihte Clemenceau'ya (Konferans Başkanı
olduğu için) vahşet raporlarını reddeden bir mektup yazdı.
Politis tarafından Kaklamanos' a iletilen bu mektup Daily Teleg­
raph, Manchester Guardian ve Morning Post gazetelerinde çıktı.
Venizelos'un da daha sonradan kabul etmek zorunda kaldığı
gibi gazetelerin kendi muhabirleri daha iyi bilgilendirilmişti.
Venizelos ve diğerlerinin çelişkilerle kaplı inkarlarının zeminini
ortadan kaldıran gerçekler yavaş yavaş ortaya çıktı. Venizelos'un
konumunun zayıfladığının işaretlerinden biri Haziran'ın sonla­
rına doğru John Stravridi'nin Paris'e gelmesiydi. Belli ki Lloyd
George ile yakın ilişkilerin yeniden kurulması için ona ihtiyaç
duyulmuştu. Yunanistan'ın en gayretli propagandacılarından
olan Roland Burrows şimdi Londra'dan Venizelos'un yeniden
inisiyatif almak zorunda olduğunu yazıyordu. Bu nedenle Veni­
zelos, Kaklamanos'a Britanya Dışişleri'ne işlenen suçların iki
taraflı olarak soruşturulmasını teklif etmesi ve sonuçlar için
Burrows'u hazırlaması için talimat vermişti. Öyle umuyorum, bu
soruşturma gösterecektir ki eski düşmanlıkların hatırasının neden
olduğu kötü davranışlara rağmen ordumuzun tavrı genel olarak ele
alındığında ilk günlerde yaşanan aksaklıkların gösterdiğinden çok
daha iyi durumdadır. Eğer bu aksaklıkların benim düşündüğüm­
den daha vahim olduğu kanıtlanırsa her şey bir yana sadece zede­
lenen prestijimizi onarmak için suçlulara ağır cezaların verilmesini
sağlayacağım.159 Fakat Britanya Dışişleri bu oyunu oynamaya
yanaşmayacaktı. Bunun yerine 'Dört Güç' birleşik bir soruş­
turma başlattı.
İtalyan hükümeti düşmüştü ve Orlando'nun halefi Paris'teki
delegasyonun başına yeni Dışişleri Bakanı Tommaso Tittoni'yi
atamıştı. 'Üçlü' İtalyanların genel tavrında bir değişikliğin olma­
yacağı kanısındaydı. Bu nedenle de Başkan Wilson onu karşı-

126
Konferans

lamak için bir ültimatom hazırlamıştı: İtalyanlar Müttefiklerle


birlikte olup olmadıklarına artık karar vermelidir. Eğer birliktey­
seler Küçük Asya'dan askerilerini çekmelidirler ve 'İtalyanların
Oniki Adalar üzerindeki istekleri hiçbir şekilde bizim aklımızda
b ulunamaz. 160 Ama Tittoni ve hükümeti dışarıda yeni sorunlar
yaratmak değil var olan sorunları çözmek istiyordu ve kendinden
öncekilerin aksine Venizelos'la çalışabilirdi. 29 Temmuz'da (Bu
esnada Wilson son kez Paris'ten ayrılıyordu) Venizelos ve Tinoni,
İtalya ve Yunanistan'ın çıkarları için Paris'te birbirlerine karşılıklı
destek olmak üzerinde bir anlaşmaya vardılar. Yunanistan İcal­
ya' nın Arnavutluk üzerindeki manda ve Küçük Asya'nın güney­
batısındaki toprak isteklerini destekleyecek; buna karşılık İtalya
Rodos haricinde Oniki Adalar'daki
'Venizelos, gelecekteki
taleplerinden vazgeçecek ve Kuzey
zorl u kl a rı fa rk ediyo r
Epirus ile Trakya'dak.i Yunan talep­
fakat savaş h u ku ku n u n
lerinin arkasında olacaktı. Ayrıca hüküm sürdüğü ve
Küçük Asya' nın batısının işgali monarşist düşmanları n ı n
üzerinde uzlaşılmış bir sınıra göre hapiste o l d u ğ u
gerçekleşecekti. 1 6 1 Yu nanista n'd a ki
Amerikalılar mart ayından beri kon u m u n u muhafaza
Trakya üzerindeki anlaşmayı en­ edebi l mesi için
gellemişlerdi ve Merkez Komite Ko nfera ns'ta n 'başarı i le'
(Yunan Komitesi' nin ve diğerleri­ dönmek zoru nda.'
nin çalışmalarını tamamlamak için CHARLES S EYM O U R,
2 TEM MUZ 1919
oluşturulmuştu) 19 Temmuz'da
çözülmesi çok zor ikili bir bölünmeyi rapor etti. İtalya ve Birleşik
Devletler Batı Trakya' nın Bulgaristan'da kalmasını istiyor; Bricanya
ve Fransa bu toprakların Yunanistan' a bırakılmasını savunuyor­
du. Balfour bu çıkmazın aşılması için bir girişimde bulunarak
House' a yazdı. Venizelos da bizzat Washington'dak.i Wilson' a
yazdı. Onunla ilgili daha sonradan Repoulis' e gönderdiği bir
mektupta çok inatçı bir adam162 ifadesini kullanacaktı.

127
Eleftherios Venizelos

Bu arada Tittoni ile yapılan anlaşma kendini gösterdi. 3 1


Temmuz'da gizli kapaklı 'Dörclü'nün yerini bir kez alan 'On'lar
Meclisi' nde beklendiği gibi Yunanistan' ın Trakya'daki iddialarını
destekledi. Amerikan delegasyonunun yeni başkanı Frank L Polk
kendini yalnızlaştırılmış olarak buldu. Tittoni-Venizelos paktını
da Britanya entrikası olarak değerlendirdi; Aclancik'in öte tara­
fındaki Wilson ise bu paktı 'kabul edilebilir değil' ifadeleriyle
tanımlayacalm. 1 63
Tittoni, Doğu Trakya için önerilen sınırların etnik temel­
lendirmelerinde değişiklikler teklif etmiş bulundu. Tartışmanın
sonucunda Bulgaristan ve Trakya arasında, tekrardan bütün
delegelerin kabul ettiği, yeni bir sınır yaratılmış oldu. Trakya' nın
kaderi hakkında Polk ve Venizelos da bir anlaşmaya varmıştı.
Buna göre Doğu Trakya'ya ya da onun büyük bir bölümüne
Yunanistan sahip olacak; Batı Trakya da uluslararası bir yönetime
sahip olacak ya da (Venizelos Wilson' u bu çözüme ikna etmeyi
başarabilirse) Yunanistan'ın olacak, Bulgaristan'ın Ege'ye çıkışı da
garanti altına alınacaktı. Wilson telgraf ile gönderdiği yanıtında
bu iki çözüm önerisini de reddetti ve 1 Eylül tarihinde toplanan
Yüksek Konsey' e bir karşı-öneri sundu. Reddetme sırası bu sefer
Clemenceau'daydı; Yunanistan'ı 'her koşulda' destekleyeceğine
söz vermişti ve sözünü tutuyordu.
Bu son açmaz Balfour tarafından ince bir biçimde çözüldü.
Balfour ilkin 'bu toplantılardan yeteri kadar heyecan duyma­
dım' diyerek şikayet etti164; birçoğunun görebildiğinin çok daha
ötesini görüyordu ve belki de Wilson'suz bir dünyayı da tahayyül
edebilmişti. Önerisi, mevcut durumda herkes sınırlar üzerinde
anlaşmış olduğundan Trakya' nın yönetiminin kaderine daha
sonra karar verilmek üzere geçici olarak 'Dört G üç' tarafından
ele alınmasıydı. Hiç kimse buna itiraz etmedi ve anlaşma bu
haliyle Paris'teki Bulgar delegelere sunuldu. Venizelos Wilson'u
Batı Trakya konusunda hatalı olduğuna ve bu toprakların Yuna-

128
Konferans

nistan' a bırakılmas ı gerektiğine ikna etmek iç i n bu kez son olmak


üzere bir giriş i m d e daha bulundu. Ancak Wilson 2 Ekim tari­
hinde felce neden olan b i r in mede n dol ayı acı çekme kteyd i ve
Venizelos herhangi bir y an ıt alam ad ı.
Barış Konferansı'nın faaliyederi attık azalmıştı ve Kasım baş­
larında Yunan delegasyonunun Hôtel Mercedes'teki o fis i kapat ı ld ı .
Almanlarla yapılacak uzu n zamandır hazır bekleyen anlaşma 28
Haziran'da törensel bir gerilim atmosferi içinde Versailles'daki
Aynalı Salon'da imzalanmıştı. Avusturya'n ın anlaşması Eylül
başlarında Saint-Gennain-en-Laye'de imzalandı. Yunanistan için
b unların ikisinden de daha önemli ol an Bu lga rist an ile barışın
resmi olarak yeniden ku rul duğu Ne u illy Antl aş mas ıyd ı . Bu Ant­
laşma 27 Kası m'd a imzalandı ve aynı gün Yunanistan ile Bulga­
ristan, Küçük Asya'da daha sonra yap ı lacak olan düzenlemelere
örnek oluşturacak şekilde, azınlıkların gö nü ll ü mübadelesi için
bir sözleşme imzaladılar. 1 9 1 9 yı l ı nı n bir diğer olayı daha not
edilmelidir. Venizelos, bazen Londra'da b aze n de Nice'de yaşayan
zengin bir Yunan işadamı olan Emmanouil Zervoudakis ile yakı n
zamanda tanışmıştı. Kızı Kathleen, Sofoklis Venizelos ile hemen
hemen ayn ı y aş tayd ı . Zervoudakis ve eşi Despina 1 9 1 9 Ş ub at ı nı
Paris'te geçirmeye ka rar vermişler ve kalmak için de Hôtel Mer­
cedes'i se çm işlerd i. Burada Sofoklis ile tanıştılar, ondan h oş lan ­
dılar ve bir fotoğrafını Kathleen' e gön de rd ile r. Kızlarının ya n ı tı
ümit verici olmasa da -yorumu dudaklarının fazla kalın oldu­
ğuydu- Sofoklis'i kendileriyle birlikte kalması için San Re mo'ya
davet ettiler. San Remo'da Leydi Mexborough'un Castello Deva­
chan' mı kiralıyo rl ard ı . Sofoklis, burada üç hafta kaldı ve daha
sonra Nice'te başka bir yaz tatili daha yaptı. B u n u n ardından çift
birbirine aşık o l d u . IG5

1 29
7

B üyü k Fel a ket ve


Loz a n Antl a ş m a s ı

Venizelos' un 6 Mayıs 1 9 1 9 gecesi gönderdiği telgraflardan biri


İzmir'deki .Yüksek Komiserliği için, Girit'ten hukukçu arkadaşı
ve o anda Epirus Genel Valisi olan Aristidis Stergiadis'i seçtiğini
doğruluyordu. Yunan askeri gücünün denetiminde bulunan ve
teorik olarak hala Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilen
bu bölgede Yunan sivil hükümetini temsil etmek zor bir görev
olacaktı. Stergiadis İyonya'dan 1 7 Mayıs'ta ayrılabildi ve seyaha­
tini de ağır ağır gerçekleştirdi. Bir haftaya yakın bir zaman geç­
tikten sonra, çıkarmanın yaratmış olduğu kaostan sonra düzeni
yeniden tesis edebilmek için üç zorlu gün geçiren Repoulis'ten
İzmir'i devraldı.
Venizelos Paris'ten gönderdiği ve nelerin yapılması gerek­
tiğine dair tavsiyelerle dolu olan mektubunda dava arkadaşla­
rına kamusal olanakları sonuna kadar kullanmalarını ve Küçük
Asya'nın klasik tarihinin, İskender'in fetihlerinin, Pergamon' un*
görkeminin propagandasını yapmalarını istedi. Yüksek Kon­
sey'de ise Yunanların bin yıllık kültürlerini doğuya doğru yayma
*
Günümüzdeki Bergama. Bu bölgede kurulan Pergamon Krallığı
kastediliyor. (çn)

13 0
Bü y ük Felaket ve Loza n Antlaşması

eğilimine başvurdu. 166 Bu yarım adanın tarihiydi. Başka yerlerde


bazıları da yarımadanın çağdaş durumuna ve sahip olduğu Türk
nüfusa bakıyorlar ve Paris'te konuşulan bölüştürmelerden dolayı
öfke duyuyorlardı. İzmir'in Yunanlar tarafından işgali bu öfkeyi
şiddetlendirdi. Selanik'te doğmuş cesur bir asker ve açık fikirli
biri olan Mustafa Kemal' in (sonradan Atatürk adıyla bilinecektir)
İstanbul'daki İmparatorluk yönetiminin acizliğine tahammülü
kalmamıştı. Bu nedenle de doğu
'Ona İzmir'e g i rerek
vilayetlerinden gelen delegeleri
kendisini ve ü l kesini
Erzurum'da bir araya getirdi. Dele-
yı kı ma u ğ ratmış
geler 7 Ağustos'ta parçalanmamış o l d u ğ u n u açıkça
bir Küçük Asya uğruna savaşma söyl edim ve zava l l ı a d a m
niyetlerini deklare ettiler. buna katı l d ı .'
İzmir çıkarması sırasında yaşa- SÖR H E N RY WILSON,
nan olaylara dair müttefik soruş- VENIZELOS ÜZERİN E
turması gazetelerin aktardıklarının birçoğunu doğruladı ve
Yunan işgalinin sonlandırılmasını tavsiye etti. Venizelos ile
dava arkadaşları raporda yazılanları yeniden inkar ettiler. Rapor
yayımlanmadı. Britanya ve Fransa hükümecleri Yunan işgaline
ka�şı gelişen şiddetli direnişi sürpriz olarak karşılamamış olmalı­
lar -büyükelçilikleri ve konsolosları bunu tahmin etmişti- fakat
onlar da yavaş yavaş şaşkın bir hile geldiler. Hem Britanya hem
de Fransa Yunanistan'ı yaşlı Osmanlı İmpararorluğu'nun tasfiyesi
için savaşmaya teşvik etmişlerdi ama bu konuda ısrar etme eği­
limleri de gittikçe azalmıştı. Fransızlar Britanyalılardan daha hızlı
bir biçimde yeni Türkiye ile iyi ilişkiler kurma gereğini gördü­
ler. Müttefikler, saldırılara cevap verirken bile Yunan ordusunun
yapabileceklerinin sınırlarını belirleyerek vicdanlarını rahatlattı­
lar.
Venizelos Ekim ayının büyük bir bölümünü, Lloyd George
ve diğerleriyle sıklıkla yapılması gereken gizli ziyaret denebilecek
görüşmeler için Londra'da geçirdi. Ekim ayı General Sör Henry

131
Eleftherios Venizelos

Wilson ile yapılan iç karartıcı görüşme ile sona erdi. General


Venizelos' a, 'İzmir' e çıkarak kendini ve ülkesini yıkıma uğratmış
olduğunu açıkça söyledi'. Venizelos yaşadığı zorlukların sorum­
lusu olarak Türkiye ile dostluk kurma yönündeki yeni Fransız
arzularını gösterse de Wilson ikna olmadı. 1 67
Yine de genel ruh hali açısından Venizelos iyimserdi . 1 9 1 9
yılından 1 920'ye geçilirken Kuzey Epirus ve Oniki Adalar konu­
sunda kendinden oldukça emindi . Fakat Trakya konusunda
bu kadar güvenli hissetmiyordu;
Venizelos tarafı ndan seçilmiş
olan Kral Alexa nder sadece Yunan ordusu burada (ve Küçük
Aspasia Manou ile olan aşk Asya'da} yoğun bir şekilde bulu­
i l işkisiyle ve trajik ölümüyle
nuyordu ve bu, hayat mücadelesi
ü n len mişti. Aspasia Ven izelos'u n
Theriso'daki başına buyru k içinde olan ekonominin ihtiyacı
destekçisi, İki nci Balkan olan insan ve paranı n buralara akı­
Savaşı'nda ö l m ü ş o l a n
tılması demekti.
Konsta ntinos M a nos' u n
yeğeniyd i . 1919'da d a h a büyük Propagandaya olan inancını
soru n ise babası n ı n Kralcı bir kaybetmemişti: 1 9 1 9 sonbaha­
a l bay ol masıyd ı . H ü kü meti n
rında Kaklamanos'tan iki dilli bir
isteklerine rağmen çift 4 Kas ı m
1919'da evlendi v e Alexa nder, kitapçık yayımlamasını istedi, 1he
Aspasia'yı hamile b ı ra ka ra k on Question of 1hrace ve La question
bir ay sonra öld ü . Ç ocukları
Alexa n d ra (1921-93) daha sonra
de 1hrace (Trakya Meselesi) . Bu
Yugoslavya Kra l içesi olaca ktı r. kitapçık Trakya sorunu askıdayken
Alexander, ö l ü m ü nden üç ay ortaya çıktı. 1 920 b aşlarında Veni-
önce Edi rne'ye zaferle g i rişiyle
zelos, atılgan bir Oxford ögvrencisi
modern Yun a nista n ' ı n kra l ları
a rası nda ista n b u l 'a en çok olan Victor Seligman ile tanıştı.
yaklaşanı olacaktır. Seligman harçlarını Yunan yanlısı
propaganda metinleri yazarak karşılıyordu. Venizelos'un Zaferi
( 1he Victory of Venizelos) adlı kitabı, 24 Mayıs'ta yayımlandı ve
coşkulu değerlendirme yazılarına yol açtı. B unlardan biri ' Eleut­
herios, Kurtarıcı', bir diğeri ise 'Ülkesine İhanet Eden Kral' başlı­
ğını taşıyordu.168 Fakat Yunanistan'da savaş hukuku ve sansür hala
yürürlükteydi. Birçok gencin beklediği seferberliğin kaldırılması
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

bir hayaldi ve b izzat Venizelos ülkesine uzun bir süre dönemedi.


İşlemeyen bir diplomasinin ağına düşmüştü ve büyük konferansı
takiben Batı Avrupa'nın bir şehrinden bir d iğe rin e sürüp giden
amaçsız küçük konferansları takip ediyordu. Yunan i ç politikası
için ayıracak çok az zamanı vardı. Ne yerel ve u lu s al yönetimle­
rin başarısızlıklarına ne de hükümetin şiddetli uyarılarına karşın
gizlice Aspasia Manou ile evlenm iş olan Kral Alexander'ın özel
yaşamına ayıracak vakti kalmıştı. Bu aşk evliliği Yunanistan Kra­
liyet ailesinde Yunan halkından biriyle yapılan ilk evlilikti ve hü­
kümetin buna yaptığı aciz karşı çıkışı şimdi beceriksizlik olarak
görülüyordu.
1 920 Şubatının ortalarında Venizelos Osmanlı İmparator­
luğu' nun kad e ri n e karar vermek üzere toplanan bir müttefik
konferansı için Londra'daydı. Clemenceau hükümetinin yerini
Alexander M ille rand hükümeti almıştı ve artık Fransa Türki­
ye' nin parçalanmasına sıkı bir şeki lde muhalefet ediyor, dolayı­
sıyla da Yunanistan'ın İzmir'i işgali konusunda soğuktu. Ayrıca
İstanbul'daki hükümet ne yapacak olursa olsun Kemal'in çevre­
sindeki milliyetçiler Müttefiklerin Yunan işgalini de içeren istek­
lerine şiddetle karşı çıkacaklardı. 1 9 Mart'ta Winston Churchill
(Lloyd George'un Dışişleri Bakanı) ve General Wilson Veni­
zelos'u görmek ve durumu açık açık ona anlatmak için onun
yanına gittiler. Ona öngörülen barış antlaşmasının koşullarını
Britanya ve Fransa'nın yardımı olmaksızın Türkiye'ye kabul
ettirip ettiremeyeceğini sordular ve Yunanistan'ın Küçük Asya'da
sürmekte olan işgal ile Trakyayı da riske attığını vurguladılar.
Daha da açık ifadeleri Wilson şöyle kaydetti: 'Britanya ne asker
ne de para konusunda yardım edecektir . . . Ona küçük ülkesini
yıkıma götürmekte olduğunu anlattım'. Venizelos, Yunanların
bunu yapabileceği konusunda onlara tekrar güvence verdi. Askeri
mantıktan ziyade inançlarına yaslandığı anlaşılıyordu: Yunanla­
rın gücü ve doğurganlığına olan inancı (bir yüzyıl içinde İzmir' in
nüfusunun Türkiye'nin geri kalanının üzerine çıkacağına ina-

133
Eleftherios Venizelos

nıyordu); Yunanistan'ın batısındaki dağlarda yaşayanlara olan


inancı (ki bunlar antik Pers İmparatorluğu'nun ücretli askerle­
rinin belkemiğini oluşturmuşlardı ve şimdi Yunanlar ve Türkler
arasındaki barbar sınırının üzerinde yerleştirileceklerdi).169
Venizelos Lloyd George' a yaslanırken Britanya Başbakanı da
Venizelos' a yaslanıyordu. Bunun sonucu olarak nisan sonunda
barış koşullarının Osmanlı İmparatorluğu'na kabul ettirilmesi
nihayet ve resmen San Remo Konferansı' nda onaylandığında
(Sofoklis Venizelos ve Kathleen Zervoudaki'nin birbirine işık
olduğu Castello Devachan da) Lloyd George Fransız ve İtalyan­
'

ların tereddütlerine rağmen Yunan ordusunun Küçük Asya'daki


harekatına devam etmesine ısrar etti. Ayrıca Doğu Trakya' nın
Yunanistan'a verilmesi de tartışmasız olarak kabul edildi. Daha
önceden Bulgaristan' ın elinde bulunan Doğu Trakya Türkiye ile
yapılan anlaşmada yer bulmadı ama müttefikler aynı zamanda
buranın da Yunanistan' a bırakılmasına karar verdiler. Venizelos
istediğine ulaşmıştı ve eski destekçisi Roland Burrows' a alınan
kararı yazdı. Burrows ölüyor olmasına rağmen eksilmemiş bir
coşkuyla yanıtladı: 'Telgrafınızdan zaferin müjdesini Yunanis­
tan'a geri getirdiğinizi anlıyorum. Bu sizin son savaşınız: birle­
şik bir Yunanistan'ın huzuru . . . Ne hoş! Sonunda onları yenecek
olan belki de sizin yumuşak insafınızdır.'170
Atina'da beklenenden çok kısa süren bir dinlenceden sonra
Venizelos 1 4 Haziran 1 920'de Londra'ya geri döndü. Bu uğursuz
bir gündü: Milliyetçi Türk güçleri ilk kez Boğazlardaki Britanya
mevzilerinden zayıf tutulmuş olanlarına saldırdılar. Kendi bakan­
larının baskısı altındaki Lloyd George, hazırladığı Yunanların
kendi başlarına oldukları uyarısını tekrar etti. Venizelos, Yuna­
nistan'ın hedeflerine ulaşabileceğini yeniden savundu ve Lloyd
George, Sör Henry Wilson'un yazdıklarına göre 'her zaman
olduğu gibi Yunanların muhteşem askerlere sahip olduğuna ve

1 34
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

Türklerin bütünüyle yararsız olduğuna ikna oldu.' Wilson ekle­


mişti: 'Bu çok tehlikeli bir takıntıdır'.
Ama artık Venizelos Lloyd George ve Wilson' u kendi istediği
yere getirmişti. Yunan yardımına olan ihtiyaç içinde, 20 Hazi­
ran'da Lympne'de toplanan gayri resmi ve iyi organize edilmiş
Anglo-Fransız konferansında onlara bir sonraki adımı attırmayı
başardı. Yunan askerlerinin Bandırma üzerinden kuzeye doğru
gerçekleştireceği bir saldırı ile Boğazlarda Britanyalıları rahatlata­
bileceği üzerinde uzlaşarak bunun karşılığında stratej inin gereği
olarak Yunanların doğuya doğru, işgal cephesi boyunca saldırıya
geçmelerinde serbest bırakılmalarını talep etti. Bunun sonucunda
Türklerin anlaşmayı imzalamaya zorlanacağını savunuyordu. 171
Ertesi gün feribotla Boulogne'ya taşınan konferans bir Yüksek
Konsey toplantısı halini aldı ve bu kararları burada onayladı. 1 72
Temmuz başlarında, Belçika'nın Spa kentinde başka bir
konferans hala sürmekteydi. Bu konferansta Venizelos, Küçük
Asya'dan getirilecek bir ya da iki bölüğün Doğu Trakya'yı işgal
etmesi yönünde baskı yaptı: Bunu iki haftada başarabilirlerdi.
Wilson, 'Bursa-İzmir hattının batısında kalan ülkenin hemen
hemen tümünün Yunanlara teslim edilmesinin gerektiğini,
İzmir'in ardından Doğu Trakya'yı Çatalca hattına kadar işgal
edeceğini düşünüyor' ifadelerini soğuk bir dille not etmişti:
'Sonra da İstanbul'a sahip olması gerektiğini düşünüyor'. Fakat
1 O Temmuz günü öğleden sonra 2.30'da, konferans dağılırken
'Venizelos, henüz aldığı bir telgrafı bana göstermek için heye­
canlı ve öfkeli bir halde odama geldi . . . Yunanlar Venizelos'un
b ütün emirlerine rağmen Bursayı işgal etmişlerdi. Biz bunu iste­
memiştik' .173 Wilson bunun bir tiyatro olduğunun hiçbir zaman
farkına varmadı: Venizelos haberi Trakya konusundaki önerisi
kabul edilene kadar saklamıştı ve aslında Bursa' nın düşüşü iki
gün önceydi (Sofoklis Venizelos da oradaydı) .

13 5
El eftherios Venizelos

Yine de verilmiş olan söz tutuldu; neredeyse iki hafta içinde


Kral Alexander zafer edasıyla ve barışçı bir şekilde Doğu Trak­
ya'nın başkenti Edirne'ye girdi. Alexander'ın onuruna Alexand­
roupolis olarak yeniden adlandırılan Dedeağaç liman kenti artık
Yunanistan anakarasının en doğudaki şehriydi.
Nihayet Osmanlı İmparatorluğu ile barış antlaşması 1 O Ağus­
tos'ta Sevr'de imzalandı. Yunanistan Doğu Trakya ve bütün doğu
Ege adalarını resmi olarak elde etti. İzmir, Türkiye' nin adına
Yunanistan tarafından yönetilecek; beş yıl geçtikten sonra bölge
halkı Yunanistan'la tam birleşme için oy kullanabilecekti. Aynı
gün 'küçük' bir Grek-İtalyan anlaşması da imzalandı. Bu anlaş­
maya göre Oniki Adalar zamanı gelince Yunanistan' a verilecekti.
Venizelos artık 1 8 ay aralıksız sürdürdüğü diplomasinin meyvele­
rini verdiğini söyleyebilirdi. Paris'te geçirdiği iki gecenin ardından
ülkesine dönmek için yola çıktı. Büyük olasılıkla bir süre için bu
yolculuğun son uluslararası seyahati olduğunu umuyordu. Lyon
Garı'nda İtalya'ya gidecek trene binmek üzereyken vuruldu; ilk
mermi omzuna, ikincisi kalçasına isabet et t i. Saldırganlar iki
kralcı subaydı. Venizelos 1 9 1 ?'de zafer kazan1 ığında birçokları
gibi ordudan atılmışlardı .
Paris'ten gelen haberler üzerine Yunan başkentinde ani ve şid­
detli bir tepki ortaya çıktı. Venizelist yedek kuvvetler sokakları
doldurmaya başladılar. Korsika'daki sürgünden yeni dönmüş
olan Ion Dragoumis gece geç saatlerde kentte arabasıyla yol
alırken j andarmalar tarafından arabasından çıkarıldı ve vuruldu.
Bunun Lyon Garı'nda Venizelos'a yapılan saldırının intikamı
olduğu kanısı genel olarak kabul gördü. Venizelos, ben intika­
mımın alınmasını istemiyorum174 ifadesiyle hasta yatağından
zayıf bir biçimde olayı protesto etti. Sofoklis, hemen İzmir'den
Paris' e doğru yola çıktı -5 gün süren bir seyahat- ve Yunanistan' a
dönüşünde babasına eşlik etti. Dragoumis'in ölümü her ne kadar
soruşturulmu� olsa da hiçbir kovuşturma sonuca ulaşmadı.
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

Venizelos, ülkesine döndüğünde Sevr Andaşması'nı Yunan


Parlamentosu' na sundu ve uzun süredir ertelenen seçimlerin tam
olarak iki ay sonra yapılacağını onayladı. Parlamento Venizelos'u
"Yunanistan'ın velinimeti ve kurtarıcısı" ilan etti. Meclis Başkanı
1hemistoklis Sofoulis 'Büyük Yunanistan ve Eleftherios Venize­
los aynı anlama gelen iki ifadedir' diye ekledi. 1 75 Trakya' nın acilen
Yunanistan' a katılması gerektiğine karar verildi. Böylece buranın
Yunanca konuşan halkı seçimlerde oy kullanabilecekti. Venizelos,
belirli bir manevra adına daha önce karşı çıkmış olmasına rağmen
( 1 9 1 6 yılında, muhalefetteyken) şimdi anayasaya aykırı olarak
muvazzaf askerlerin de oy kullanabilmesi yönünde düzenlemeler
yapmıştı. Kral Alexander ile evliliği daha fazla gizli kalamayan
Aspasia Manos Atina yakınlarındaki Tatoi'de Kral'ın yanındaydı
ve ilk çocuklarına hamileydi. Burada Eylül sonunda genç Kral
bahçede gezinirken bir maymun tarafından ısırıldı. Isırık iltihap­
landı, Ekim ayı içinde Kral o derece hastalandı ki hükümec istek­
sizce annesinin onu görmesine razı oldu. Anne, Lozan'dan yola
çıktı ama o Atina'ya ulaşmadan oğlu 25 Ekim'de öldü. 1 76
Kral'ın yaşamı boyunca hükümetin onunla nasıl mücadele
edeceğini bilmediği açıktı. Beceriksizlik onun ölümüyle de sona
ermedi. Venizelos seçimi bir hafta erteledi ve Koundouriocis'i
(Selanik'teki triumvranın üyelerinden biri) acilen kral naibi
olarak atadı ve Alexander'ın küçük kardeşi Paul'e telgraf çekerek
o ndan tahta geçmesini istedi. Bu Paul için kabul edilmesi imkan­
sız bir istekti: Babası ve en büyük kardeşi haklarından feragat
etmemişti. Başka seçenekleri düşünmek için fazla bir zaman
yoktu. Nihayetinde açıkça bir seçim meselesi olmayan monarşi
bir anda tek gündem halini almıştı. Venizelos kendisi ve sürgün­
deki Constantine arasında yapılacak bir tercihten bahsediyordu
ve bu bahsi de eğer yenilirse politikayı bırakacağı tehdidiyle sür­
dürüyordu. Sonunda seçimler 14 Kasım'da yapıldı. Sonuç 1 9 1 0
seçim zaferinin tam tersi yöndeydi. Liberallerin kazandığı 1 20

1 37
Eleftherios Venizelos

EMMANOUIL VE PENELOPE BENAKIS


1910 yılında Ven izelos Yu nan pol itikası n a g i rd i ğ i n d e, va rl ı k l ı b i r
Mısır-Yu n a n işada m ı v e İskenderiye Tica ret Odası Başka n ı o l a n
Emmanouil Bena kis (1843 - 1929) de o n u izledi. Ven izelos g i b i
Yunanista n vata n d aşl ı ğ ı n ı taşıyordu v e M eclis i ç i n adayl ı ğ ı n ı koyd u;
1911'den itibare n yeni U l usal Ekonomi B a ka n l ı ğ ı ' n ı yön etti ve
sonrasında Atina Va lisi oldu. 1916'da Ven izelos S e l a n i k'e g itti ğ i n d e o
cesurca Atina'da kaldı ve Kralcılar tarafı n d a n h a i n l i k s u ç l a masıyla
ha psedildi. 1920'de Ven izelos i l e birlikte s ü rg ü n e d i l d i l e r. Evi (Oğlu,
sanat koleksiyoncusu Antonis Bena kis tarafı n d a n Yu n a n ista n 'a
b ı ra k ı l mıştır) bugün Benakis M üzesi h a l i n e g et i ri l m i şt i r.
Benakis'in kızı Penelope Delta (1874-1941) çocu k öykü l e ri
yaza rıyd ı; Trelantonis'i, 'Yaramaz Tony' erkek kardeşi n i n çocu k l u k
maceraları n ı n a bartmalarl a süsle n m i ş h a l i d i r. Ayrıca M a ke d o n ya,
U krayna ve Küçük Asya'da n savaş h i kayeleri n e d a i r sözlü tari h
kayıtları derledi. 1920'1er ve 30'1ard a Ven izelos i l e yak ı n b i r d ostlu k
kurd u . Defterleri o g ü nlerin olaylarına ı ş ı k tuta n notlarl a d o l u d u r.
Bunlardan biri lon Dragoumis'in 1920'deki ö l ü m ü d ü r (babası n ı n b u
ölüme a n l ı k tepkisi, ' kesi n l i kle, epeyce d övü l m ü ş, ö l d ü rü l me m iş?'
olmuştu). Alman askerl e ri n i n Ati na'ya g i rd i ğ i g ü n, 2 7 N is a n 1941'de
zeh i r içti. Cenaze törenini daha ö n ce Tra bzon M etro p o l iti o l a n eski
dostu Chrysanthos (1841 - 1949) yönetti.
1905 'te İskenderiye'd e görev yapan D ra g o u m i s (Yu n a n
konsolosl u k biri m i n i n bir üyesiydi v e M a kedo nya'd a ki g e ri l l a l a ra
g izlice yard ı m ed iyordu) i l e tan ıştı. Kısa ve tutku l u b i r ilişkileri o l d u .
Atina'da bir yazar v e bağı msız gazeteci olara k g öze ça rpa n ve katı
bir anti -Venizel ist olan Dragoumis 1917 'd e Korsi ka'ya s ü rg ü n e
gönderildi. Delta ' n ı n kızı Virg i n ia, (Sel a n ik'te 1 9 1 5 U l usal Savun m a
ha reketini başlatan v e 1929-32 arası H ava B a ka n l ı ğ ı ya p a n )
Alexandros Zan n as i l e evlendi. Zan nas, Venizelos'un 1 9 2 S 'teki son
sürg ü n ü n e E!Şlik etti.

vekilliğe karşılık karşılarındaki birleşik muhalefet 246 vekillik


kazanmıştı. Bizzat Venizelos birçok yakın çalışma arkadaşıyla
beraber koltuğunu kaybetti. Venizelos'un Yunanistan için bir
kahraman ve Barış Konferansı'nın muzafferi olduğunu düşünen
yabancı yorumcular bu sonuçlar karşısında afalladılar. Yıl içinde
sadece birkaç gözlemci Liberallerin yenilgi riski konusunda
önceden uyarılarda bulunmuştu; fakat onlar bile bu ölçekte bir
Bü y ük Felaket ve lozan Antlaşması

yenilgiden şaşkına dönmüşlerdi. Henry Wilson bunu kesin bir


ifadeyle 'yaşlı Yunan üzerine bahse girmiş olan Lloyd George için
b üyük bir yenilgi' 177 olarak adlandırmıştı.
Benakis'in kızı Penelope Delta ertesi gün Venizelos'u davet
etti. Delta günlüğünde o günün manzarasını şöyle tanıml ıyor :
Kanepenin üzerindeki Repoulis başını ellerinin arasına almış
inliyordu; Tsirimokos bir marmelat yığı n ıyla , etkisiz bir şekilde
onu teskin ediyordu ve Venizelos
'Gerçekten de halkın
her zamanki belagatiyle yenilgiyi
benimle birlikte old u ğ u n u
açıklama uğraşındaydı. Gerçekten
düşünmüştü m. Yan ı ld ı m:
de halkın benimle birlikte oldu­ H a l k yorg u ndu, yara l ıyd ı ...
ğunu düşünmüştüm ki süreç içindeki Ben onlardan g ü çlerinin
büyük uğraşlarda halk hep arkamda ötesinde bir feda ka rl ı k
oldu. Yanıldım: halk yorgundu, bekledim.'
yaralıydı. Onları suçlamıyorum; VENIZELOS'TAN DELTA'YA,
onlardan güçlerinin ötesinde bir 1920'DEKİ SEÇİM YENİLGİSİ
ÜZERİNE
fedakarlık göstermelerini istedim.
Ezildim, tekrar mücadele edecek gücüm kalmadı. Yunanistan dan '

ayrılacağına söz verdikten sonra hemen gideceğini, çünkü Atina


sokaklarında ciddi rahatsızlıkların olduğunu ve Başbakan yaşlı
Dimitrios Rallis'in o burada kaldıkça kamu düzeninin sağlana­
mayacağı uyarısında bulunduğunu söyleyerek devam etti. 1 78
Tehlikelerin gerçekliği konusunda yargıya varmak için Veni­
zelos' un 1 7 Kası m'daki acele gö çünde yanında yüz arkadaşı daha
olduğunu hesaba katmak gerekir. Birçoğu parasız ve eşyasız
olarak Helena Schilizzi'nin (belirsiz bir süreliğine kalmak üzere
20 Nisan'da Atina'ya gelmişti) kiraladığı Narcissıts adındaki yat ile
ülkelerinden ayrıldılar. Benakis bu düzenlemelere yardımcı oldu;
o ve Repoulis bahsedilen yüz kişinin arasındaydı. Sicilya'daki
Messina'ya kadar üç gün sürecek yolculuk için kadınlar yataklara,
erkekler döşemelerin üzerine olacak şekilde 14 kabinli Narcis­
sus' un içine sığıştılar. Kaptan nereye gideceği ve kaç yolcu taşı-

13 9
El eftherios Venizelos

yacağı konusunda bilgilendirilmemişti: Sahip oldukları kömür


yeterli değildi ve çok az yiyecekleri vardı (ki bu o kadar büyük
bir sorun olmadı; zira yolculuk süresince korkunç fırtınalar vardı
ve herkesi deniz tutmuştu) . Grup, Messina'da bir gece kaldı ve
sonrasında özel bir trenle Nice' e götürüldü. Venizelos, Despina
Zervoudakis ile kalması için buraya davet edilmişti; Helena Schi­
lizzi' nin de içinde bulunduğu diğerleri sezon dışı otellere yerleşti­
ler. Sofoklis Venizelos, Messina'da gruptan ayrıldı ve doğru Paris' e
Kathleen Zervoudakis'in yanına gitti. Nice' e beraber döndüler ve
27 Aralık'ta evlendiler.
Evlilik konusunda Eleftherios Venizelos' a gelince, seçimden
kısa bir süre önce, güvenilir müttefikinin eşi Virginia Benakis ona
neden yeniden evlenmediğini sormuştu. Venizelos, bana imkan­
sızı sorma. Sadece bir kadına, oğullarımın annesine, !ışık oldum.
Onu da kaybettim dedi. Şimdi siyasetle evliyim ve hayatımda başka
hiçbir bağ istemiyorum, özgü.r olmak zorundayım. 179 Bu durumda,
en uygun anda, siyasetten çekilmeye yemin etmişken ve bununla
birlikte siyaset de onu reddetmişken Despina Zervoudakis, iddia
edildiğine göre Venizelos'un farkında olmadığı bir duruma dair
ona bir parça bilgi vermişti. Yedi yıl boyunca ona miras kalmış
olan zenginliğiyle Yunanları ve Venizelist davayı desteklemiş,
hatta l}pper Brook Sokağı'ndaki evini ( 1 9 1 9'da) Londra'daki
yeni Yunan elçiliği için tahsis etmişti. Atina'da geçirdiği birkaç
ayda Venizelos'un en yakınında bulunmuş ve şimdi de Nice'e
kaçışın maliyetini ödemiş ve kaçışı paylaşmış olan Helena Schi­
lizzi, ona aşıktı ve onunla evlenmek istiyordu. Venizelos'tan 1 1
yaş gençti ve Veqizelos onun hala küçük olduğunu düşünmüştü.
Müttefikler, ortak bir nota ile, olumlu bir sonucun, Constan­
tine'in savaş sırasındaki 'sadık olmayan tutum ve davranışının'
onaylanması olarak yorumlanacağı yönündeki tehdidine rağmen,
Atina'daki Rallis, ilk olarak Constantine'in Kral olarak geri çağ­
rılması. için bir referandum yapılacağını duyurdu. 18° Constan-
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

tine oyların yüzde 99'unu aldığını iddia etti ve hemen ülkesine


döndü. Müttefik diplomatlar, bazen başaramasalar da onu gör­
mezden gelmeyi denediler.
Seçim kampanyasında Veni­
Soru: 'Venizelos' u n Sevr
ze-los' un Büyük Yunanistan siya­
Anlaşması' n ı tartışmak
seti sadece ara sıra sorgulandı. üzere Pa ris'e davet
Daha sonra da bu siyaset konu­ ed i l mesi n i nası l
sunda bir geri çekilme yaşanmadı. açıkl a rsın?'
Constantine'in dönüşü İzmir'in WL Westermann:
doğusuna yapılacak yeni bir taar­ 'Venizelos'u uza kta
ruzun işareti oldu. Ama Britanya tutamazlard ı . Yu nan
ve Fransa'nın Yunanistan'a, en iyi çıka rlarıyla ilgili bir
durumda yarım-yamalak destek­ mesele va rsa bu a d a m ı
leri, onların Venizelos'un savaş uza kta tuta mazsınız.'
sırasındaki yardımlarını ödüllen­ PHILADELPHIA' DA 28 OCAK
1921 TARİH Lİ KON FERANS
dirmesi ve onun yürüttüğü kişisel
diplomasinin karşılığı olarak izah edilebiliyordu. Dolayısıyla söz
konusu nota, 'Constantine'in dönüşünün yaratacağı durumla
ilgili alınacak tavır konusunda tam bir özgürlükten bal1sederek'
Küçük Asya macerası için verilen moral ve mali desteğin çekilece­
ğine dair tehdidi açıkça gösteriyordu. Türkiye üzerine Fransa-Bri­
tanya görüşmeleri 1 92 1 'de Ocak ayının sonlarında başladı ve
Venizelos da bu görüşmelerde hazır bulunması için davet edildi.
O , Sör John Stavridi, Lloyd George ve 'kurtarılmamış' Yunanlar
delegasyonu, Trakya ve Küçük Asya'da, gerçek amacı (Selanik'ceki
geçici hüki.imette olduğu gibi) Constantine'i kovmak olan ayrı
181
bir Yunan devleti kurmayı tasarladılar. Bu bir fanteziydi ve asıl
meseleler şunlardı: Çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu Sevr
Antlaşması'nı hala onaylamadığı için Antlaşma yeniden gözden
geçirilmeli miydi? Ve müttefikler gerçekten Türkiye'ye karşı
Yunanistan'ı destekleyen siyaseclerini sürdürmeli miydi? Yanıclar
giderek daha açık hale geliyordu. 1 9 1 9'da, Britanya delegasyo-
Eleftherios Venizelos

nunun karargahı olmuş olan Majestic otelinde kalan Venizelos,


Nicolson tarafından ziyaret edildi; Nicolson dostunu Antlaş­
manın gözden geçirileceği konusunda uyardı. Ardından gelen
Lloyd George'un özel kalemi Philip Kerr Yunanistan'ın kendisini
yalnız başına savunabileceği bir sınır bulması gerektiği üzerinde
durdu. Ertesi gün, Lloyd George ile birebir konuşmuş olan Veni­
zelos, bizzat Rallis' e bu yaklaşımı öneren bir mektup yazdı. Kon­
ferans, Londra'da Yunanistan ve Türkiye'nin de davet edileceği ve
Türk delegasyonunun Kemal'in milliyetçilerini içereceği yeni bir
konferansın toplanması gerektiği kararını aldı.
Ölmekte olan Rallis, Nikolaos Kalogeropoulos'un önünü baş­
bakanlık için açmıştı. Ama gerçek güç 1 9 1 7'deki Korsika sürgün­
lerinden olan Savaş Bakanı Dimitrios Gounaris'teydi. Gounaris,
Korsika'dan İtalya'ya kaçmış ve 1 920 sonlarında, seçim kampan­
yası son aşamasına gelmişken Venizelos' a karşı nefret duygula­
rıyla dolu bir halde ülkesine dönmüştü ve şimdi Halk Partisi'nin
(People's Party) liderliğini yapıyordu.
Yeni hükümet Venizelist subayların tümünün yetkilerini elle­
rinden aldı ve hükümetin Londra'daki delegasyonu da bir sonraki
konferansa Venizelos'un katılmasını reddetti. Venizelos bunun
yerine kendisini yeni ayrılıkçı dostları, 'kurtarılmamış' Yunanla­
rın temsilcisi olarak önerse de hiçbir davet gelmiyordu. Zaten
görüşmelerde hiçbir çözüm ortaya çıkmadı. Yunanlar Türklerden
daha uzlaşmazdı ve sonunda doğuya, Türklerin kalbine doğru
ilerleme emri vererek görüşmeleri sonlandırdılar.
Gounaris 8 Nisan'da Başbakan oldu. Anti-Venizelist ordu
mensuplarına fazladan yetkiler verildi ve Venizelos döneminde
idam edilenler için anma törenleri düzenlendi. Bu sırada Mustafa
Kemal'in askeri gücü artıyordu. Şimdi Sovyet dostluğunu da
arkasına alarak bütün dikkatini savaşmaktan bıkmış ve birçok
deneyimli subayından yoksun kalmış, umutsuzluk işaretleri gös­
teren Yunanlara yöneltmişti. Londra'da, Haziran başlarındaki bir
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

toplantıda bu değişikliklerin yan etkileri belirgin hale geldi. Hala


Boğazları tutan Britanya daha önce Fransa ve İtalya'nın yapmış
olduğu gibi, Türkler arasında dostlar edinmeye çalışarak kendi
konumu korumak istiyordu. Venizelos, tekrar perde arkasından
tavsiyelerde bulundu ve onu dinleyenlerin kanısı Yunanistan'ın
Küçük Asyayı en fazla altı ay boyunca elinde tutabileceği yönün­
deydi. Londra, Yunanların Küçük Asya'dan çekilmesini ve Trak­
yada kalmasını içerecek şekilde düzenlenmiş bir uzlaşma önerdi
ve Venizelos b unun hemen kabul edilmesini Atina'ya yazdı.
Gounaris bunu kibarca reddetti ve gerçekleştirilmesi imkansız
amacı Türk milliyetçilerini büsbütün dağıtmak olan bir saldırı
için yetki verdi. Yunan askerleri, yaklaşık bir yıldır şaşımcı
biçimde ellerinde tuttukları Afyonkarahisar'a geri püskürtülme­
den önce neredeyse Ankara'nın menziline girecek kadar kahra­
manca ilerlediler.
Helena Schilizzi, uzun yıllar sonra, Aralık 1 9 1 2'de, Lond­
ra'daki Yunan topluluğu tarafından verilen bir akşam yemeğini
hatırlayacaktır. Venizelos ile ilk kez bu yemekte tanışmıştır. Bu
karşılaşmada 'patlıcanlar hakkında konuşmuştuk' . 1 82 Schilizzi ve
Venizelos 1 5 Eylül 1 92 1 'de Londra'da evlendiler. Ölüm tehditleri
almışlardı ve polis kilise töreni yapılmasına karşı çıkıyordu. Bu
yüzden Crosfield'in Highgate'teki evinin müzik odasında, Philip
de Laszl6'nun 'hassas ve canlı' Domini Crosfıeld portresi şahit­
liğinde evlendiler. 183 Evlilik töreninde bulunan küçük grubun
içinde Kyriak.os, Sofoklis ve yapılacak evliliği Paraskevoula
Blum'a bildirmek üzere özel olarak gittiği Chania'dan yeni dönen
sadık Klearchos Markantonakis bulunuyordu. Çift, La Bau­
le'de birkaç gün süren bir balayına çıktı ve Venizelos ömründe
ilk kez para konusunda endişelenme gereği duymadı. Ekim'de
Birleşik Devletler' e gitmek üzere yola çıkan çift, New York ve
Chicago'da coşkulu bir biçimde karşılandı. California'da ortak bir
arkadaşları, piyanist ve Polonya milliyetçisi Ignacy Paderewski ile

1 43
Eleftherios Venizelos

onun Paso Robles'teki çiftliğinde kaldılar. Venizelos onu Barış


Konferansı'ndan tanıyordu; Paderewski Helana'nın ailesini de
yıllar önce İ ngiltere'de ziyaret etmişti. Venizelos Santa Barbara'da
golf oynadı ve golfte hatasızdan ziyade oldukça güçlüydü: en
iyisi onun nişan hattından uzak durmaktı. Buradan Panama ve
Peru'ya doğru devam ettiler ama Helena Cuzco'da rahatsızlandı
ve gezginlikleri burada sona erdi. Paris' e döndüklerinde Helena
onlar için bir daire satın aldı (Beaujon sokağı, 22, ikinci kat) ve
annesi de yakınına, aşina oldukları Hôtel Mercedes' e yerleşti.
Seyahatleri sırasında Venizelos' un siyasi yaşamının büyük
bir bölümünü adadığı Büyük Yunanistan iki ciddi yara almıştı.
Birincisi Arnavutluk'un ( 1 920 Aralığında Milletler Cemiyeti'ne
katılmıştı) 1 9 1 3 sınırlarının onaylanmasını talep etmesi oldu.
Paris'teki yeni Yunan büyükelçisi Nikolaos Politis'in güçlü pro­
testolarına rağmen bu talep 'Büyük Güçler' tarafından onaylandı.
Böylece 'Büyük Güçler', Paris'te 1 9 1 9'da tartışılmış ve alınmış
olan kararları hükümsüz kılmıştı: Kuzey Epirus Arnavutluk sınır­
1 84
ları içinde kalmış oldu. İ kinci darbe, 1 922 yazında İ talya' nın
Tittoni paktını ve 'küçük Sevr Andaşması'nı resmi olarak reddet­
mesi oldu. Oniki Adalar Yunanistan' a verilmeyecekti.
Üçüncü ve en yıkıcı darbe geldiğinde Venizelos güç bela Paris' e
dönebilmişti. Afyonkarahisar'daki Yunan ham Türk askerlerinin
ani ve şiddetli saldırısına uğramıştı. 26 Ağustos günü geldiğinde
Yunanlar dayanamadılar ve batıya doğru hızla çekilmeye başla­
dılar. İ kinci bir savunma hatları yoktu ve geri çekilme bozguna
dönüşmüştü. On bin Yunan askeri, işgal edilmiş bölgedeki yüz
bine yakın sayıdaki Yunanca konuşan yerleşik halk ile İ zmir' e
ulaşmak için yarışıyordu. Asya'da onlar için sığınılacak hiçbir
yer yoktu. Güvenlikleri denizin öte tarafında, Yunanistan'da ya
da Ege adalarındaydı ve bunu sağlamak için sadece iki gemileri
vardı. Türk ordusu İzmir' e doğru büyük bir hızla ilerledi. Son
üç yıl içinde kimi zaman Yunanlar tarafından sergilenmiş olan

144
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

barbarlık (Bursa ve Aydın'da ilk günlerdeki düzensizliklerin yol


açtığı şiddetten daha fazlası yaşanmıştı) şimdi onlara dönüyordu;
bunun acısını çekenler İzmir'de biriken ve zamanında kaçamayan
mülteci nüfus oldu. Yunan kültürünün Küçük Asya'daki tarihsel
başkenti olan İzmir bile büyük ölçüde harap edilmişti. Batı Avru­
pa'daki varlıklı Yunanlar -bunların arasında Emmanouil Benakis
ve Helena Venizelos öne çıkıyordu- ilk andan itibaren Küçük
Asya'daki mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak için para ve çeşidi
yardımlar göndermekte faaldi. Şanslı olanlar, Yunanistan' a ulaşa­
bilmişlerdi. Bunların da neredeyse tamamına yakını sefalet için­
deydi.
Sayıca az olan Britanya askeri hala Boğazları savunuyordu;
Türk askerlerinin Trakya'ya geçerek bu toprakları da geri alma­
larını önleyecek caydırıcı güce tek başlarına sahiptiler. Venizelos
(herhangi bir resmi görevi olmasa da) Londra'daki elçilik katibi
Leon Melas'ın 17 Eylül'de Harold Nicolson'un Sevenoaks yakın­
larındaki evine giderek Britanyalıların ne yapabileceğini sorma­
sını önerdi. Nicolson'a, Ona Britanya'nın çekilmeyeceğinin özel
olarak güvencesini verme yetkisi tanınmıştı. Bu acele çözümün
kamu önünde açığa çıkması Venizelos'un hatası değildi, fakat bu
durum Britanya'nın müttefikleriyle ilişkisinin krize girmesine ve
Lloyd George'un ani düşüşüne neden oldu.1 8 5
Yunan hi.ikümeti çökmekteydi ve Ege adalarına düzenli birlik­
ler halinde ulaşabilen askerler hüki.imetin değiştirilmesi gerekti­
ğine karar verdiler. Kurdukları Devrimci Komite'ye, Selanik'ten
beri bir Venizelist olan ve hem 1 9 1 8 'in hem de son geri çekil­
menin kahramanı olan Nikolaos Plastiras önderlik ediyordu.
Kral' ın hemen tahtından indirilmesini talep eden ültimatomları
26 Eylül'de Atina'ya ulaştı. Komite dış politikayı Paris'tek.i Veni­
zelos'a emanet etti. Venizelos da diplomatik çabalarını ilk olarak
Doğu Trakya'yı elinde tutmak üzerinde yoğunlaştırdı. Fakat artık
çok geçti, 1 O Ekim'de kabul edilen ateşkes ile bölge Türkiye' ye
geri verildi .

14 5
Eleftherios Ven izelos

Lozan'da toplanacak olan Barış Konferansı, yeni bir ortamda


gerçekleşecekti. Kral Constantine son defa olmak üzere Yunanis­
tan'dan ayrılmıştı; halefi en yaşlı oğlu il. George'du. 4 Kasım'da
İstanbul'daki Halife azledilmiş, Mustafa Kemal Türkiye'de tar­
tışmasız olarak hakimiyeti eline almıştı.* On bir gün sonra
yapılan Britanya seçimlerini Muhafazakarlar kazansa da Curzon,
Lloyd George'un koalisyon yönetiminde elinde tuttuğu Dışişleri
Bakanlığı görevinde kalmıştı. Onunla birlikte Venizelos ve diğer­
leri de Lozan'da toplanmışlardı. Atina'daki Devrimci Komite, bu
sırada Goudi'de göstermelik bir duruşma düzenledi. Yunanistan'ı
Küçük Asya felaketine götürdükleri gerekçesiyle Gounaris'le bir­
likte dört diğer politikacı ve General Chatzanestis hainlik suçla­
masıyla idamla karşı karşıya kaldılar.
Yunanistan'daki siyasi rekabet hiçbir zaman Venizelos ve
Gounaris (büyük olasılıkla 1 920'de Lyon Garı'nda Venizelos'a
düzenlenen suikastı önceden biliyordu) arasındaki ölümcül
mücadeleden daha keskin olmamıştır. Garip bir biçimde birbirle­
rine benzeyen bu iki figür komşu ülkelerin liderleri olsalardı çok
iyi arkadaş olabilirlerdi ama Yunanistan'da uzlaşmaları mümkün
değildi. Şimdi ise Venizelos Komite'ye gönderdiği telgrafta
kibarca idamların işini daha da zorlaştıracağını yazıyordu. Daha
kararlı olan Curzon merhamet istemesi için Binbaşı Talbot'u,
Atina'ya göndermişti. Adı geçen altı kişi 27 Kasım günü suçlu
bulundu ve ertesi sabah kurşuna dizildiler. Talbot Atina'ya var­
dığında artık çok geçti -ama yine de itaatsizlikten yargılanmakta
olan Constantine'in kardeşi Prens Andrew'ün sürgününde ona
refakat etmek için izin almıştı. 186
*
1 Kasım günü, TBMM' nin kararnamesiyle saltanat kaldırılmış ve
Osmanlı İmparatorluğu sona ermişti. Ama halifeliğin kaldırılması yaklaşık
iki yıl sonrasında olacaktır. Burada halifenin azledilmesinden kasıt, halife de
olan padişahın azledilmesi olmalıdır. Ayrıca 4 Kasım tarihi de İstanbul'daki
hükümetin l Kasım'da çıkarılan kararname nedeniyle çekilmesinin tarihidir.
(çn)
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

Lozan'da, Paris'teki beş 'Büyük Güç' (Britanya, Fransa, İtalya,


Japonya ve Birleşik Devletler) , Türkiye, Yunanistan, Bulgaris­
tan, Sırbistan ve Romanya hazır bulunuyordu. Curzon'un petrol
zengini Musul üzerindeki İngiliz hakimiyetini ve Boğazlarda
uluslararası geçiş hakkını garanti altına almaya ihtiyacı vardı.
Ayrıca 'kibirli' Türkleri yalnızlaştırmak ve Türkiye ile olan son
pazarlıklarında bir ittifak örneği göstermemiş olan müttefik­
leri yeniden bir araya getirmek istiyordu. Türk delegasyonunun
başında İsmet (sonradan İsmet İnönü olarak bilinecektir) vardı.
İsmet, hem Türkiye' nin yeni gücünü ortaya koymak hem de
mağlup Yunanistan ve yaralı Britanya ile uzlaşma görevine başla­
mak zorundaydı.
Yunanistan'ı Venizelos, Michalakopoulos ve Kaklamanos
temsil ediyordu. Görevleri askeri yenilgi ile kaybettiklerinden
kurtarabildiklerini kurtarmaktı. Başarıları, Venizelos'un müza­
kere yeteneklerinin yanı sıra kişisel etkisinin de ölçüsü olacaktı.
Onu daha önce Paris'te kısa bir süreliğine tanımış ve şimdi Ame­
rikan delegasyonunun başına geçmiş olan Joseph Grew, onun
hakkı n da taze bir değerlendirmede bulunmuştu. Venizelos'un
iddiaları 'çoğu zaman mantıksız ve yetersiz' olsa da dinleyicile­
rinin dik.katini topluyordu. Tatlılıkla başlayan konuşmalarında
'yavaş yavaş kendini öfkelendiriyor. . . ve kollarını şiddetli bir
biçimde havada sallıyordu'. Sakinleşmesi istendiğinde 'Bay Veni­
zelos, iki katına çıkmış bir şiddetle yumruklarını masaya vuruyor
nefesinin sonuna kadar bağırıyordu: Ben sakinim, ben sakinim . . .

Masanın karşı tarafında bulunan Türk, Rıza Nur Bey ile tutkulu
çekişmeleri konferansın tadı tuzu olmuştu.'1 87
Doğu Trakya'nın kaybedilmiş olduğuna karar vermişti. Yuna­
nistan onun için savaşmış olabilirdi -Yurttaki ordu komutan­
ları tam yetki alabilmeyi bekliyorlardı- ama Yunanistan' ın sınır
çatışmalarından uzak bir barışa ihtiyacı vardı. Venizelos'un Doğu
Trakya'yı gözden çıkarması Türkiye ve Bulgaristan' ı teskin etti;

1 47
Eleftherios Venizelos

Britanya'nın da yardımıyla bu iki devlet Batı Trakya ve Ege


Adaları üzerindeki iddialarından vazgeçmeye ikna oldular.
Venizelos Pontus'ta ve Anadolu'nun geri kalanında -hala
hayatta kalan ve Yunanistan' a kaçamamış olan- Rumları
korumak zorundaydı. Venizelos'un doğuya yönelik yürüttüğü
diplomasi, Aralık 1 9 1 2'den Paris'teki İzmir tartışmalarına kadar
ve onu da içerecek biçimde, Müslümanların idaresi altında
yaşayan bir milyonun üzerinde Yunanın hayatını hep göz önünde
bulundurmuştu (son olaylara ve anısı hala taze olan Ermenilerin
kaderine bakarak açık bir biçimde anlaşılacağı gibi abartısız bir
ifadeyle hayatları tehlikedeydi) . Pazarlık için bir kozu daha kal­
mıştı: Yunanistan'daki Müslümanlar. Daha önce, 1 9 1 4'te Türkiye
ile ve 1 9 1 9'da Bulgaristan ile yapılan anlaşmaları b u konuda
emsal olarak kullanabilirdi. Bu anlaşmalar gönüllü mübadeleyle
ilgiliydi; şimdi Venizelos ve İsmet zorunlu nüfus mübadelesini
düzenleyen, iki taraf için de yitirilen varlıklar için tazminat
ödenmesi koşulunu getiren bir Yunan-Türk Sözleşmesi üzerinde
anlaştılar. Yunan Ortodoks Patrikhanesi' nin merkezi olan İstan­
bul' un sayıca büyük Rum topluluğu yerinden edilmeyecekti;
Gökçeada ve Bozcaada'daki (lmbros ve Tenedos) yerleşik Rumlar
da mübadeleden muaf tutulmuştu. 'Muhtemelen sadece Venize­
los [bu anlaşmayı] müzakere edebilmişti ve onu Yunan halkına
sattı.'188
. 4 Şubat'ta, Curzon Doğu Expresi'ne binerek Lozan'dan ayrıl­
dığında Büyük Konferans geçici olarak dağıldı. Curzon ikinci
aşamada kaybetmişti. Türkiye, üç yıl süren savaş boyunca Küçük
Asya'nın uğradığı yıkıma karşılık tazminat talep ediyor; Yunanis­
tan bunu ödeyemiyordu. Son haftaya kadar anlaşmanın imzala­
nıp imzalanmayacağı belirli değildi. Mayıs başlarında Venizelos,
Eğer Türkiye geri adım atmazsa Doğu Trakya'ya bir askeri harekat
düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Sonunda 26 Mayıs günü
çok gizli ve 'aşırı derecede dramatik' bir toplantı Fransız dele-
Büyük Felaket ve Lozan Antlaşması

gesi Pelle başkanlığında gerçekleştirildi. Tartışılacak konu Tür­


kiye' nin, doğu ve batı Trakya sınırı üzerinde bulunan Karaağaç
bölgesini, ödenmesini istediği tazminatın karşılığı olarak kabul
etmesi yönündeki öneriydi. Grew, 'Hepimiz küçük bir masada
birbirimize yakın oturuyorduk' ifadeleriyle bu toplantıyı hacır­
lamıştı. Romanya temsilcisi Diamandy, 'ihtilafın asli faillerini
ayırıyor görüntüsünde İsmet ve Venizelos'un arasına yerleşmişti.'
İki saatlik yüksek dirençli bir tartışmanın ardından İsmet aldığı
telgraf ile b u öneri üzerinde anlaşmak için yetkisinin olduğunu
kabul etti. 'Büyük bir ciddiyetin hakim olduğu ortam birden
gerçek bir şamata havasına bürünme eğilimine girdi. Diamandy
ayağa kalktı ve Venizelos'u İsmet'in yakınına itmekte ısrar etti.
Çözümün ayrıntıları, bundan sonra olabildiğince dostça tartı­
şıldı. Venizelos ve İsmet, ellerini bir diğerinin kollarına koymuş,
okul çocukları gibi gülerek ve gerçek bir kucaklaşma noktasında
görünecek şekilde birbirlerine mon cher ami (sevgili dostum) diye
hitap ediyorlardı . . . İngiliz Rumbold şiddetli coşkusunu, nere­
deyse bir gülümseme sayılabilecek yüz kaslarındaki kasılmayla
gösterdi' 189 Alexandris ve Kaklamanos endişeyle dışarıda bekle­
yenlerin arasında bulunuyorlardı: 'öğleden sonra altı civarında,
ilk görünen b üyük adımlarla ve neşeyle dolu olarak dışarı çıkan
Venizelos'cu, bekleyen gazetecilere Messieım! C'est la paix! ifade-
leriyle seslendi. ' 1 90 ·

Lozan'da anlaşmayı mümkün kılan paradoksal formül bizzat


Venizelos tarafından tasarlanmıştı. Yunanistan, Yunan ordımmım
ya da idaresinin eylemlerinin savaş hukukuna aykırı olarak Anado­
lu'da yol açtığı zararlar için tazminat yükümlülüğünü kabul eder,
ve. . . Türkiye, savaşın uzamasının ve getirdiği sonuçların Yımanis­
tan'ı n finansal du ru mu üzerindeki etkilerini göz önünde bulundu­
191
rarak bütün tazminat taleplerinden feragat etmiştir.

1 49
Eleftherios Venizelos

Böylece 1 9 1 9'da başlamış olan müzakereler sonunda tamam­


lanmıştı. Venizelos , Paris'te Küçük Asya'yı, Kuzey Ep irus' u ve
Oniki Adalar'ı elde etmiş olduğunu düşünmüştü; ama Küçük
Asya'yı savaşta kaybetti; Kuzey Epirus, iki yıl sonra Arnavut­
luk tarafından geri alındı ve İ talya Oniki Adalar'dan çekilmedi.
Doğu Trakya'nın Yunanistan'a katılması da şimdi, Lozan'da aynı
akıbete uğramıştı ve Batı Trakya Yunanistan'da kalmaya devam
etmişti. Oportünizm ve iyimserliğin Venizelos'u kabul etmeye
ittiği zehirli ödül Küçük Asya'ydı. İ zmir' in işgalinin Anadolu'daki
Yunan topluluklarını ve kültürlerini yok edilmekten kurtarmak
için 'kesin ve tek gerçekçi plan' olduğunun farkındaydı. Ama 1 92

plan başarısız oldu.


1 9 3o'ları n baş ı . Vcn izclos, Tü rkiye Başbaka n ı İsmet İnönü ile b i rlikte.
8

Venizelos'un Son Yılları

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1 923'te imzalandı ve Venizelos'un


Paris'e dönebilmesinin önündeki engel de kalkmış oldu. Ne var
ki Goudi'nin yargılanması meselesinde Venizelos'un verdiği zayıf
yanıt, b u yanıtı okuyan herkes için onun hala Atina'ya dönük
tutkularının olduğunun işaretiydi.
Yokluğunda Liberal Parti'nin Alexandros Papanastasiou
tarafından yönetilen radikal sol kanadı Cumhuriyetçi Birlik
(Republican Union) adıyla ayrı bir kimlik kazanmıştı ( 1 926 yılı
geldiğinde Çiftçi-İşçi Partisi haline gelecek oluşum) . Yelpazenin
diğer ucunda 1 923 Ekiminde Anti-Velizelist bir karşı-devrim
girişiminde b ulunan Ioannis Metaxas vardı. il. George'u sürgüne
gitmeye mecbur bırakmış olan bu girişimi takiben yapılan refe­
randumda halkın yüzde 70'i cumhuriyet için oy kullanmıştı.
Bütün bunlar olus biterken, büyük felaket sırasında siyasetin
dışında tutulan ve potansiyel olarak merkez tabanın emrinde olan
Liberal Parti ülkede olmayan önderini hiçbir zaman değiştirmedi.
Venizelos dizginleri bırakmamıştı; Michalakopoulos' un Parti' nin
emanetçi lideri Danglis'e söylediği gibi 'Onun tarafından açıkça
tanınmamış hiçbir örgütlenmenin yurtiçinde ya da dışında her­
hangi bir otoriteye sahis olamaması Yunanistan için bir talihsiz­
liktir. Kişiliği ile ezici bir gücü kullandı ve bu hala sürüyor.' 193

155
Eleftherios Ven izelos

Bu yüzden de Venizelos'un Plastiras'a yazdığı mektupla siyasi


krizin çözümüne yardımcı olmak için Christmas'ta döneceğini
duyurması çok az kişiyi şaşırttı. Venizelos, M arsei ll e'den Piraeus'a
geldi ve Plastiras'ın çalışma arkadaşı S tyli a n os Gonatas'ın yerine
Başbakanlığı devraldı. Ama bu uzun s ü rm eyece k, Liberaller bir­
leşemeyeceklerdi. Üç hafta sonra eski Selanik yönetiminin elçisi,
Adalet Bakanı Georgios Kafandaris' e boyun eğdi. Kaos dönemi­
nin şiddetli tartışmaları sırasında Meclis'te Venizelos'un çökmüş
olduğu en az bir kez kayda geçti. İki ay içinde yeniden sürgüne
gönderildi, kaybetmişti .
Ülkeden ayrılışı (ve Danglis'in ani ölümü) Liberalleri büyük
bir dağınıklık içinde bıraktı. Üçe bölünmüşlerdi; Michalakopou­
los önderliğindeki 'muhafazakarlar', Themistoklis önderliğindeki
'merkez' ve B aşbakanlığı Papanastasio u'ya bırakmak zorunda
kalmış olan Kafandaris önderliğindeki 'ilericiler'. Bu arada Gou­
naris'in Halk Partisi'nin başına, liderinin i dam ını n yarattığı trav­
manın ardından, ikircikli bir konumda olan Panagis Tsaldaris
geçmişti. Üç yıl daha süren siyasi kriz, Theodoros Pangalos'un
kısa ve ehliyetsiz diktatörlüğü ile sonuçlandı - Pangalos, 1 909
yılında Venizelos' u Atina'ya davet eden genç subaylar arasında
onunla ilk konuşandı.
2 Ağustos 1 924 günü Venizelos'un ilk torunu, Kyriakos'un
oğlu Paris'te doğdu ve dedesinin adını aldı. Dede, bu sıralarda
kendini, ömrünü geçirdiği siyasetten çok farklı görünen bir
projeye, Thucydides'in Peleponennes Savaşı'nın Tarihi'ni siyasi
tarihin ilk klasik eseri olarak Modern Yunancaya çevirmeye ada­
mıştı. Tabii ki siyaseti de yeterince tak.is etmekteydi.
Çevi riyi tamamlamış olsa da yayımlandığını göremedi. Kitap,
1 937 ve 40'ta Kaklamanos'un editörlüğünde Britanya'da yayım­
landı ama Yunanistan'da hiçbir zaman gerçek anlamda popüler
olmadı. Venizelos, liberal bir tavırla halkın konuştuğu Yunan­
canın destekleyicilerinin tarafında olsa da içten bir klasistti ve
Venizelos'un Son Yılları

çevirdiği Thucydides de orij inalindeki arkaik gramere bağlıydı.


Venizelos çev i rinin yanında ayrı defterlere yorumlar yazdı Bu .

yorumların hepsi ço k kısaydı ve defterlere MÖ 5. yüzyıldaki


siyasetle MS 20. yüzyıldaki siyase t arasında bazı a n alojil e r not
edilmişti. Tebaililer'in MÖ 480'deki Pers Savaşları'nda yanlış
tarafı seçmiş olmalarından dolayı kendilerini savunurken o
dönemde demokratik bir hükümete sahis olmadıkları açıkla­
masını getirmelerine Venizelos doğrudan bir yorum düşmüştü.
Aynı argümanlar Büyük Savaş'ın ardından toplanan Barış Konfe­
ransı'nda Türk ve Bulgar delegeler tara.findan, ülkelerini izledikleri
politikaların sonuçlarından kurtarmak için kullanılmıştı. 194 Atinalı
demagog Cleon yurttaş ları nı 'sadece yeni fikirlerin peşine düş­
mekte de değil aynı zamanda makul ön eri le r i reddetmekte ve her
bir yeni paradoksa köle olmakta mükemmel olmakla övdüğünde
Venizelos dokunaklı bir biçimde acıbir ironi gözlemler ve ekler:
En tıthafi ise bunun üzerinde duranın Cleon olmasıdır. Cleon,
modern Atina siyasetindeki birçokları gibi yeni ve iş e yaramaz
s iyas e tl e r i di nleyi c il e r i n e satmakta mükemmeldi r. 195

Helena Venizelos'un insan sevgisi, Yunanistan'ın büyük


göçmen n üfusundaki yaygın sefaleti ve acıları dindirmeye odak­
lanmıştı. Bununla beraber, eşinin memleketi Chania'da özve­
rili bir halkb ilimci o la n genç müzisyen Manolis S kouloudi s i n '

yö ne t t iği Girit Güzel Sanatlar Birliği'nde bir konservatuar kurul­


ması için gere ke n paranın Venizelos'tan istenebileceği düşünül­
müştü. Birl i ğ in sekreteri Kostas Foumis, yıllar önce Venizelos' un
m ü ttefikiydi. Yunanistan'daki 1 9 1 O s eç i m le r ind e onun karşısında
yer almış ve o günden beri düşmanı olmuştu. Venizelos, Fou­
mis'ten gelen isteği imzanı görmek beni derinden etkiledi ifade­
leriyle ya nı tladı ' 9 6, Helena, b ugün hala kullanımda olan konser
salonunun y ap t ırılmas ı için gereken parayı elbette karşıladı.
Bundan çok daha b üyük b i r hayı r, Atina'nın kıyısında Hymet­
tus dağını gören yeni bir doğum hastanesiydi. 1 927'de inşaatına

1 57
Eleftherios Ven izelos

başlanan ve 1 933'te tamamlanan hastanenin şi mdi ki adı Elena


Venizelos Hastanesi'dir. Bu bağlantıların gösterd iği gibi Venizelos
Yunanistan'dan bağımsız kalamadı. 1 927 ilkbaharında bir kere
daha Piraeus'a döndü (ama burada ki m seyi görmedi) ve Hele­
na'nın, Venizelos'un babası tarafından 1 8 8 0 'de inşa edilen Cha­
pela'daki ev için yeni mobilyalar aldığı Chania'ya geçti. Bu ev,
1 906'dan beri iki yakasını bir araya getirmek için kiraya vermek
zorunda kaldığı evdi. Helena evin tabanını da yaklaşık bir metre
yükseltti. Ev artık Prens George'un dökülmekte olan sarayını
gölgeliyordu. Helena yılın bir kısmında burada yaşıyordu ama
6 M ayıs 1 928'de, Venizelos, Alexandros Diomidis ile kendisin­
den istenmiş olan Yunanistan Devlet Başkanı olması konusunda
yazışırken Paris'teydi. Eğer halk önemli bir çoğunlukla beni bu en
yüksek göreve getirmeye karar verirse, böyle bir görevi reddetm em
ahlaki olarak mümkün deği.ldir. 197
Bu ifadeler, tersinden okunduğunda, dikkati başka bir yöne
çekmek için atılmış bir adım olarak görülür. Cumhurbaşkanlığı
koltuğu boş değildi, Başbakanlık da Mevcut koalisyon hükü­
.

metinin lideri, uzlaşmalarla geçen yaşamında son defa olarak


başbakan koltuğunda bulunan Alexandros Zaimis'ti (daha sonra
Koundouriotis'in ardından Cumhurbaşkanı olacaktı) . B una kar­
şılık İ lerici Liberaller bir lider arayışındaydılar. Georgios Kafan­
daris Venizelos'tan gelen önerilerin gücünden rahatsızdı ki bu
durum onu bir emanetçiden daha fazla bir şey olamayacak bir
konuma itmişti. Kafandaris istifa etti ve boşluğu, arkadaşlarına
bir askeri darbeyi önlemek için böyle davrandığını söyleyen Veni­
zelos doldurdu (yarı ciddi olarak böyle bir girişimi desteklemeyi
düşünmüştü). Liberal Kulüp'teki konuşmasında diğer partilere
sami miye tsiz bir dille seslendi. Demokratik idareyi güçlendir­
mek için, onların böyle bir seçim yapması şartıyla mevcut Liberal
Parti liderliği.nden istifa eder, hatta ülkeden tekrar ayrılır dahası
sürgünde ölürüm. 198 Gerçekte başka bir gelecek bekliyordu ki 3
Venizelos'un Son Yılları

Temmuz'da, Ağustos'ta yapılacak olan seçimlerin hazırlığı içinde,


beşinci kez Başbakan oldu. Ağustos seçimlerinde yeniden canla­
nan Liberaller bir seçim hokkabazlığının da yardımıyla 250 kol­
tuğun 1 78'ini kazandılar. Kabine -nihayetinde Eğitim Bakanı
olarak- Georgios Papandreou gibi gençlerin yanı sıra Micha­
lakopoulos ve Alexandris gibi eski müttefikleri de içeriyordu.
Gazeteci Georgios Vlachos günlük Atina gazetesi Kathimerirıiae,
Venizelos' un zaferinin Liberallerin siyasi ve göçmenlerin eko­
nomik diktatörlüğü anlamına geleceğini yazmıştı;199 dörc yıllık
Venizelist hükümet boyunca her durumda ilk başta açıkça temel
alınan bu yönelim parti içindeki tartışmaların karşılığı olarak
daralma anlamına geliyordu.
Yap ılacak çok iş vardı. Papandreou yönetimindeki Eğitim
Bakanlığı 3 , 1 67 okul inşa etti, karma eğitimi norm haline
getirdi, dimotikiye mütevazı bir destek verdi, orcaöğretim müfre­
datını bundan böyle klasik eğitimin yerini mesleki eğitim alacak
şekilde reforme etti. Ekonomik cephede ise acil hedefler, tarımsal
üretimi arttırmak, ihraç tahılları yerine hiçbir zaman ülkeye yet­
memiş olan buğday üretimine geçmek ve bunun sonucu olarak
ulusal ticareti ve sanayiyi genişletmek; böylece de geniş ölçüde
artan emek potansiyelinden yararlanmaktı. Bütün bunlar cömert
yabancı kredilerce desteklenen cömert altyapı yatırımları anla­
mına geliyordu. Dünya ekonömisinde istikrar sağlanabilseydi
yeni Yunanistan Bankası' nın rehberliğinde bütün bunlar başa­
rılabilirdi. Fakat plan uluslararası ekonomik krizin gazabına
uğradı. Yunanistan bu krize yavaş tepki verdi, Britanya altın
standardından vazgeçmişken talihsiz bir şekilde altın standar­
dında kalmaya girişti. Venizelos'un diplomatik becerileri mevcut
kredilerin yeniden yapılandırılmasını sağlasa da yeni kredilerin
ayarlanmasında işe yaramadı.
Venizelos'un bu dört yıl içindeki en kesin başarısı dış poli­
tika alanındadır. Yunanistan' ı komşularıyla ilişkileri bakımından

1 59
Eleftherios Venizelos

kötü koşullarda bulan Venizelos bunu değiştirmek için harekete


geçti. İlk olarak İtalya'ya gitti. Yunanistan, her ne kadar Oniki
Adalar'ı elde etmeyi çok istemiş olsa da İ talya'ya düşmanca tavır
alarak hiçbir şey kazanmıyordu. Ama Venizelos adımlarını dik­
katli atmak zorundaydı. Mussolini, bir savunma ittifakı teklif
etti ve Selanik'i saldırılara karşı korumak için güvence vermeyi
önerse de Venizelos bunu reddetti; çünkü Belgrad ve Paris böyle
bir anlaşmayı potansiyel bir tehdit olarak görecekti. İtalya'n ın bu
güvenceyi karşılığında Yunanistan'dan bir şey istemeden vereceğine
kesinlikle inanmayacaklardır. Güvence meselesini onlara anlatmak
zorunda kalacağım, çünkü benim operasyonel siyasetyürütme yolum
budur. 'Bay Mussolini'n in bana güvence verdiğini' söyleyeceğim ve
onlar da aramızdaki daha kapsamlı bir ittifaktan şüphelenecekler.
İşte sıkıntı içinde öneriyi reddettiğimi söylememin nedeni budur.
Venizelos ve Mussolini bir dostluk paktı imzaladılar ve o günden
itibaren İtalya'nın desteğine ihtiyaç duyduğumuz her olayda her­
200
hangi bir şart koşulmadan destek gördük.
İkinci odak Yugoslavya'ydı. Bu ülkeyle, demiryolu ve Sela­
nik'teki liman tesisi üzerine yararsız bir tartışma vardı ve Mart
1 929'da iki ülke arasında imzalanan ikili işbirliği anlaşmasıyla
kısa sürede çözüldü.
Venizelos, Ağustos 1 928 gibi erken bir tarihte Ankara'daki
arkadaşı İsmet' e dostluk anlaşması öneren bir mektup kaleme
almıştı. Bu, Ekim 1 930'da dostluk ve tarafsızlık anlaşması imza­
lamak için Venizelos'un Türkiye'ye bir ziyarette bulunmasının
önünü açtı. Yunanistan tazminat meselesi üzerine ödünler verse
de ekonomik olarak kazançlı çıkmıştı çünkü bu anlaşma saye­
sinde silahlanma yarışı sona erdi. Çocukluk döneminden Küçük
Asya'ya aşina olan Helena, Türkiye ziyaretinde Venizelos'a eşlik
etmiş ve Türk kadınlarının artık örtünmediğini, yüksek topuklu
ayakkabılar giyip kafelere gittiğini gözlemlemişti. Atatürk,

160
Venizelos'un Son Yılları

Helena ile dans etti (Yunan dostları ona bu dansı reddetmesi


ge rekti ğ i ni s öylemi ş ti) ve ona iki beyaz Ankara kedisi hediye etti .
Atina'daki Ulusal Sanat Galerisi, Venizelos'un desteği ile
1 93 l 'de El Greco'nun ' Concert of Angels'ini Münih'teki açık
arttırmada satın aldı. Galeri'de uzun yıllar yöneticilik görevini
yürüten, Venizelos'un 1 9 1 8'de atamış olduğu Zacharias Papan­
toniou ekonomik kriz boyunca hükümet kanalıyla çağdaş Yunan
sanatçılarını desteklemeye devam etti. Yunan Ulusal Tiyatrosu
kuruldu . Venizelos'un Yunan kültürüne yönelik coşkulu duyar­
lı l ı ğ ı , Kü çük Asya'dan gele n göçmenlerin yok olmakta olan halk
müziği kültürlerini korumak için başlatılan Melpo Merlier'in
et n o - m üz i koloj ik projesi kapsamında, Ocak 1 9 3 I 'de bir Atina
tiyatrosunun bodrum katında iki Girit baladı söylemeye kadar
gö t ü rd ü . Gazeteler, 'Yunanistan' ın en ünlü tenoru' ifade leriyl e
onu makaraya aldılar; bu şarkıların kayıtları günümüze kalmış­
20 1
t ı r.

Kriz derinleştikçe hükümetin popülaritesi düşüşe geçti. Artık


her şey Venizelos'un al eyhin e yorumlanacaktı ve her anlaşma
Yunan çı karl arını savunmakta bile bile girişilen bir başarısızlık
olarak görülecekti . Tach e Ionescu'nun 1 9 1 5'te güçlü öngörüsüyle
belirttiği gibi 'Eylemleri Atina'da yakından izleniyordu. Bu büyük
adamın Avrupa'da barı şı ve Yunanistan'd � güvenliğini sağlamak
için verdiği her ödün on a Helenizm'in gücüne inancı olmayan
zayı f karakterli biri olarak saldırılmasına fırsat tanıyordu.202
1 92 9 'da Kıbrıs bu durumu kanıtladı. Lefkoşa'daki Yunan Baş­
konsolosu Alexis Kyrou, Yunan milliyetçilerini kışkırttı. Venize­
lo s' un olayların hemen ardından Yunan çıkarlarının B ri tanya ile
yakın dostluğu dayattığı üzerinde ısrar etmesi ve 1 93 1 'de Kıb­
rıs'taki ayaklanmayı sert bir dille kınaması Britanya cephesinde
olumlu algılansa da yurtta kötü karşılandı.
Karizması onu başarısızlığa uğratmaya başlamıştı. 1 93 1 'de
G eo rgi os Vlachos, Kathimerini'de 'Bizim Venizelos'umuz var,
Eleftherios Venizelos

Venizelos'un siniri, Venizelos'un aksiliği, Venizelos'un öfkesi,


Venizelos'un mizahı, Venizelos'un cezaları ve bütün bunların
üzerinde mavi beyaz bayrak' ifadelerini sıralamış, 'ama bunlar bir
hükümeti oluşturmaya yeter mi?' diye devam etmişti. 203 Aynı
yıl içinde bakanlık düzeyinde skandallar ve bir dizi kötü sonuç­
lanmış ara seçim yaşanmıştı: Küçük Asya göçmenleri, Ankara'da
verilen ödünlerin etkisiyle desteklerini Venizelos ve Liberallerden
çekmiş ve büyük oranda Komünizme yönelmişlerdi.
Venizelos, daha önce Prens Nikolas'nın evi olan Petit Palais'da
eskisine göre çok daha görkemli bir hayat sürse de hala kirada
oturuyordu. Helena Loukianou sokağında siyasi bir liderin ihti­
yaçları için yeterli olabilecek büyük bir ev inşa ettirmeye başla­
mıştı. Bu ev 1 932'de, geleneğin gereği olarak horoz kesilmesiyle
tamamlandı. Bunun barbarca olduğunu düşünen Venizelos'un
büyük olasılıkla bu törenin yapıldığından haberi olmadı.204 B u
evde ancak bir yıl kadar yaşayacaklardı.
Venizelisder, düşe kalka götürülen bir seçim kampanyası
s on ras ın da 1 932 s eçimleri nden kötü bir sonuçla çıktı. Veni­
zelist partiler toplamda çok küçük bir farkla çoğunluğ u el de
etmişle rdi ama gerçekte bu partiler birleşemediler. Halk Partisi
lideri Tsaldaris Cumhu riyetçi anayasayı tanıdı (bu uzun bir
süre boyunca atmayı reddettiği bir adımdı) ve yeni bir kabine
oluşturdu. Ioannis Metaxas küçük-partilerden bağımsız olarak
geçirdiği birçok yılın ardından bu kabinede yer bulmuştu. Fakat
Tsaldaris'in azınlık hükümeti
'Onun büyü klüğü, bir
Liberal oylara dayanmaktaydı ve
insanın hayal
edemeyeceği bir şekilde takis eden Ocak ayında Liberaller
halkı kızdırdı.' hükümeti düşürdüler: Liberaller,
TACHE IONESCU Venizelos'un yöneteceği ve ondan
ayrılan müttefikleri Papanastasiou
ve Kafandaris tarafından desteklenecek bir birleşik cephe üze­
rinde anlaşmışlardı.

162
Ven izelos'un Son Yılları

Venizelist hükümetin seçimlerin yenilendiği tarihe kadar yedi


haftalık bir ömrü oldu. Venizelos kesin bir yenilgiye uğradı ve
Tsaldaris bir kez daha iktidara geldi. Venizelos'un ordudaki müt­
tefiki Nikolaos Plastiras bu sonucu kabul edilemez buldu ve bir
darbe girişiminde bulundu; yeterli desteği bulamayınca da İtal­
ya'ya kaçtı. Venizelos da onu desteklediği gerekçesiyle şiddetli
eleştirilere uğradı (Venizelos'un bunu yaptığına dair hiçbir açık
kanıt yoktur) ve Meclis'teki bir sonraki konuşmasında Plastiras'ın
Yunanistan için yaptığı 'büyük hizmetler' üzerinde düşüncesizce
ısrar edince susturuldu. Bu onun Meclis'te son kez bulunduğu
gündü. 1 93 2 ilkbaharında Başkaları gibi benim de katkıda bulun­
duğum ulusal hizipleşmelerin kaybettirdiği birliği Yımanistan'a
geri getirdikten sonra o en uzun yolculuğuma çıksaydım mutlu
olurdum205 demişti; geçen bu 1 2 aydaki eylemleri (muhaliflerinin
yaptıklarına benzer bir şekilde) bölünmeleri keskinleştirmişti. 6
Haziran'da Venizelos, Helena ve yardımcılarından bazıları ile bir­
likte Deltalarla akşam yemeği yemek için Acina'nın 1 5 kilometre
kuzeyindeki Kifısia'ya gitti. Gece yarısına doğru evlerine dön­
dükleri sırada bir '.Amerikan arabası' Venizelos'un konvoyundaki
iki aracın arasına doğru sürdü ve silahlar ateşlendi. Yirmi dakika
kadar süren bir kovalamaca yaşandı. Helena'ya iki kurşun isabet
etmişti ve Venizelos'un arkadaki arabada bulunan yardımcıların­
dan biri öldürülmüştü. Şoförleri kolundan yaralanmış olmasına
rağmen onları Evangelismos Hastanesi' ne yetiştirmeyi başarmıştı.
Bu suikast girişimini, Tsaldaris tarafından atanan yeni polis
şefi Ioannis Polychronopoulos' ın örgütlediği kesin bir dille ifade
ediliyordu. Suikastın ardından gelen yarım yamalak ve suikastın
üzerini örtmeye dönük soruşturmalara öfkelenen Venizelos, haklı
olarak kendisinin ve Helena' nın hayatlarının Acina'da güvencede
olmadığını ifade etti ve Girit' e çekildi. Tsaldaris sonbaharda
Venizelos' a Plastiras darbesi ve suikast girişimi soruşturmalarının
Eleftherios Venizelos

ikisinin birden üstünün örtülmesini önerdi. Venizelos, tabii ki bu


pazarlığı karşısındakini aşağılayarak reddetti.
Girit'ten yazan Venizelos ( Quai d'Orsay'dan onun için bilgi top­
layan Kyriakos'un araştırmalarının yardımıyla), 1 934 sonlarında
bir Atina gazetesi için bir dizi makale hazırlamaya başladı. Maka­
lelerde ulusal hizipleşme siyaseti anlatılıyor ve gelecekte olabile­
cek bir iç savaş için uyarılarda bulunuluyordu. 20 yıllık düşmanı
Metaxas da ona yanıt vermek için
' İ ç i m d e bir ku rt va r: u l u s a l
bir yazı dizisine başladı; 'eskinin
h izi pleşmeler ba n a a c ı
veriyo r. Yu n a n ista n ' ı, başbakanı ve geleceğin diktatörü,
ö l ü m ü md e n ö n ce 1 9 1 2 'd e Atina gazetelerinin sayfalarında
o l d u ğ u g i bi b i rl i k ru h u Birinci Dünya Savaşı'nı bir bütün
i ç i n d e g ö rmek i stiy o ru m
.'
olarak yeniden yürütüyor.'206 Atina
VENIZELOS 1936 darbe ve diktatörlük söylentilerinin
içinde yüzüyordu.
Hakikaten de 1 Mart 1 935'te başka bir darbe girişimi daha
yaşandı. Bu sefer emekliye ayrılmış ve ordudan atılmış Venizelist
subaylar sağ-kanattan gelecek bir devrimi ve Kral'ın dönüşünü
engellemek amacını öne sürerek bu girişimi planlamışlardı. Bu
girişim de 1 933'teki gibi etkisiz ve başarısız oldu. Plastiras (ama
İ talya ülkeden ayrılmasına izin vermeyecekti) ile birlikte bu defa
Venizelos da girişimin içindeydi. Yunanistan, düzeni sağlamak
maksadıyla Britanya ve Fransa'dan uçak talebinde bulunmuş, iki
ülke de daha sonra kendilerini sıkıntıya sokacak şekilde eski müt­
tefikleri için son bir hamleyle bu talebi reddetmişti. Venizelos,
iyimser bir havada Girit'ten Piraeus'a geçti. Yolda Metaxas'ın Ati­
na'daki isyanı bastırmış olduğunu öğrendi ve Girit" e geri döndü.
Girit'ten de Helena ile birlikte alelacele Oniki Adalar' ın en yakını
olan Kasos' a kaçtı. Burada bir manastırda gecelediler, arkadaşları
Mussolini (darbeyi desteklememişti) Rodos'a ve ardından feri­
botla Napoli'ye geçmelerini sağladı. Venizelos burada bir kısmi
felç geçirdi.
Venizelos'un Son Yılları

Venizelos ve Plastira gıyaplarında ölüm cezasına çarptırılmış­


lardı. Quai d'Orsay'd aki çalışmaları büyük olasılıkla tarihsel araş­
tırmalarla sınırlı kalmamış olan Kyriakos da 1 O yıl hapis cezası
almıştı. Hükümet, Venizelosların Atina'da yaptırmış oldukları
yeni eve el koydu. Venizelos Helana ile birlikte bir kez daha
Paris' e yerleşti. Hala dönmesini isteyen mektuplar alıyordu ve bu
mektuplar kuvvetli bir şekilde aklını çeliyordu.
Venizelos her zaman skoutoures'tan 'kara fikirler'den çekti ve
(Penelope Delta' ya böyle söylemişti) bu şeytani düşünceleri uzak­
laştırmak için Deltanın Trelantonis'ini yeniden okuyacaktı.207
Ona nerede hata yaptığı sorulduğunda tetikte geçen saatlerinin
sonucu olarak her zaman hazır bir cevabı vardı. 1 9 17'de Prens
George'u atlayarak Prens Alexander'ı seçmesi bir hataydı208;
Alexander öldüğünde onun yerini alması için alelacele Paul' e
yönelmesi ve Paul bunu reddettiğinde seçimleri ertelememesi bir
hataydı209; 1 9 1 7'de Fransız süngülerinin korumasında Atina'ya
dönmüş olması bir hataydı. En büyük hata -ki bunda yalnız
değildi- çok daha öncesinden yapılmıştı: 1 936 başlarında ken­
disini ziyaret eden gazeteci bir dostuna dinle dedi. Sana bir sır
vereceğim, içimde bir kurt taşıyorum: ulusun hiziplere bölünmesi
bana büyük bir acı çektiriyor. . . bu çok uzu n süredir devam ediyor
ve şimdi buna bir nokta koymak için en uygun zaman. Ölmeden
önce Yunanistan'ı 1912 'de ve 1913 'te olduğu gibi birleşik bir 1·uh
210
içinde görmek istiyorum.
Venizelos'un bu son aylarında bunun başarılabileceğine dair
bazı umutlar ortaya çıktı. 3 Kasım 1 935'te yapılan referandumla
II. George Yunanistan' a geri çağrıldı ve Venizelos (Sofoulis'in ken­
disinin ardından Liberallerin lideri olarak yerini aldığını göz ardı
ederek) Parti'ye Kral' ı devletin başı olarak tanıması için talimat
gönderdi. Aradan çok uzun bir zaman geçmeden George af ilan
ederek Venizelos'un ölüm cezasını kaldırdı ve Atina'daki evinin
mülkiyetini resmi olarak geri verdi. Venizelos son mektupların-
Eleftherios Ven izelos

dan birinde Çok Yaşa Kral diye yazdı. 21 1 Girit'teki okul arkadaş­
larından Giankos Iliakis' e gönderdiği bir mesajda da yıl sonuna
kadar döneceğine söz vermişti -ama kuşüzümlerinin ve kayısıla­
rın hasadına yetişemezdi; bunların tadını Iliakis alacaktı. 2 1 2
1 3 Mart 1 936'da Paris'teki gazete bayilerinde L1nransige­
ant gazetesinin Venizelos'la yaptığı ve manşete çekilmiş kasvetli
mülakat göründü. Venizelos'un mesajı kendisinin de kurul­
masına destek verdiği Milletler Cemiyeti'nin güçsüzlüğüydü.
Yeniden savaş öncesi koşullara döndük. Bütün ülkeler mümkün
olduğu kadar hızlı bir şekilde ağır silahlarla donanmaya zorlanıyor­
la1: Hepsi askeri ittifaklar kurmak durumunda bırakılıyorlar. Rhi­
neland darbesinin gösterdiği artık kimsenin kendi ülkesinde kesin
bir güvenliğinin olmadığı ya da Avrupa'da barışın tehlikede oldu­
ğudur. 2 13 Aynı sabah Helena Venizelos'u yatak odasında gözleri
sabitlenmiş halde ayakta dururken buldu. Ağzı sağa doğru sark­
mıştı ve Helena'nın sorularına cevas vermiyordu. Helena onu
yatağına götürdü; oğullarına ve ona felç teşhisi koyacak olan
uzmana telefon açtı. Sağ tarafı tamamen felç olmuştu ve konuş­
ması anlaşılmaz hale gelmişti. Dört gün boyunca dünyayla ilişkisi
kesilmiş bir halde kalsa da kadim dostu ve doktoru Vasilios Skou­
las' ı tanıyabiliyordu. 1 8 Mart sabahı, Helena' nın ellini sıkmış bir
haldeyken hayata gözlerini yumdu.
Ölümünün ardından biri Ermeni K.ilise'sinde ve biri de Geor­
ges-Bizet sokağındaki Yunan K.ilisesi'nde olmak üzere iki dini
tören düzenlendi. Yunan Kilisesi' nde düzenlenen törende Veni­
zelos' un 1 9 1 0'dan beri dostu ve dava arkadaşı olan Apostolos
Alexandris uzun bir konuşma yaptı. Ölen kişiye hatırlatırcasına
'hayal edilmesi güç koşullarda Yunanistan uğruna tasarılarını
hayata geçirmek için mücadele verdin; İtalya' nın düşmanlığı . . .
Başkan Wilson'un Trakya'nın Yunanistan'a verilmemesi için
öldüğü ana kadar süren inatçı ısrarı' . 2 14 1 920 suikastının gerçek­
leştiği Lyon Garı' nda askeri bir tören yapıldı. Ardından cenaze,

166
Venizelos'un S o n Yılları

tren ile Brindisi'ye oradan da Averoff savaş gemisiyle Chania'ya


taşındı. Burada, C hapela'daki Mary Magdalene Kilisesi'nde siyah
yas giysileri giyinmiş ağıtçı kadınların yaktığı gürültülü ağıtlar
içinde iki gece kaldı. Son tören 29 Mart'ta, 39 yıl önce Akro­
tiri'deki devrimcilerin Yunanistan Bayrağı' nı göndere çekmiş
olduğu yerde, Profıtis Ilias Hill'de yapıldı. Sonradan buraya
Chapela ve Chania'nın görkemli manzarasını sunan bir anıt yer­
leştirildi. Aşağıda, anıtla aynı hizada bulunan Venizelos'un evinin
çatısı yükselmektedir, onun arkasında da Prens George'un sarayı
seç i l ebi li r.
Helena, Averojfun Piraeus' a uğramaması kararını kendisi­
nin v erdi ğini ve sonradan Atina'daki evlerinin önüne çiçeklerin
yığıldığını görünce pişman olduğunu söylemiştir. Helena bu
evi sonradan B ri tanya hükümetine sattı ve bina büyükelçilik
konutu haline geldi. Ardı ndan Paris'teki daireyi de s attı ve polis
korumasını kaldırttı ve V. George Oteli'nde yaşamını sürdürdü
ve 1 9 59'da öldü. Uluslararası bir işadamı haline gelen Kyriakos
Yunanistan'dan çok Fransa ve Birleşik Devleder'de yaşadı. O da
bir kals krizinin sonucunda 1 942'de yaşamını yitirdi. Liberal
siyasette babasının yolunu izleyen Sofoklis 1 944- 1 95 1 arasında
üç defa Yunanistan başbakanlığı görevini üstlendi. l 964'teki ölü­
münün ardından babasının yanına gömüldü. Bugün bir dolu
turist ve öğrenci Venizelos'ların
'Ve nizelos ö l d ü ve o n u n l a
mezarı başında toplanır. Sofoklis'in
b i rl i kte hepi m iz ö l d ü k :
oğlu Nikitas önce önde gelen bir Venizelistler, a nti ­
Liberal ardında da Avrupa Parla­ Venize l i stler; geçmi ş,
mentosu üyesi oldu. Burada bir politik ka m p l a ş m a l a r
ironi vardır. Venizelos'un Yuna­ ö l d ü :
nistan'daki şahıs partilerine olan G EO RGIOS VLACHOS
muhalefeti onun öğrencilik yılla-
rında başlamış ve 1 9 1 O'da yeni politik fikirlerin bayrağını taşı­
dığına inanmıştır. Ama yeni Liberal Parti en az rakipleri kadar
Eleftherios Venizelos

şahıslara bağlı kalmıştır. Lideriyle bağı ne Venizelos' un sürgüne


gönderildiği 1 920'de, ne de 1 93 5 'teki ölümüne kadar sürecek
olan daha sonraki sürgününde kopmuştur -hatta ölümünden
sonra bile bu bağ sürmüştür.
Venizelos'un öldüğü yıl Yunan siyasi yaşamındaki karmaşa,
Venizelos'un onaylamayacağı bir yöntemle geçici bir süre için
ortadan kaldırıldı. Daha önce Venizelos'un yaverliğini yapmış
olan Ioannis Metaxas Nisan'da Başbakan oldu ve Kral II. Geor­
ge' un örtük rızası ile Ağustos'ta diktatörlüğünü kurdu. İ talya'dak.i
Mussolini'den gelen tehdide direnmeye çalışırken bir yandan
da Britanya ve Almanya'nın dostluğunu muhafaza etme uğra­
şındaydı. 1 940 Ek.imi geldiğinde Mussolini Arnavutluk sınırını
geçerek Yunanistan' a girdi. Yunanistan' ın karşı saldırısı başarılı
oldu ve hatta Kuzey Epirus işgal edildi. Ancak Metaxas aynı
kış öldü ve bu yüzden de kaçınılmaz sona tanıklık edemedi.
Mussolini Hitler'den yardım istedi ve Alman askerlerinin 1 94 1
Nisanında Bulgaristan yoluyl;ı. Britanya ve Commenwealth asker­
lerinin beyhude bir şek.ilde işgalini önlemeye çalıştıkları Girit de
dahil olmak üzere bütün Yunanistan'ı hızlıca işgal etmesi, İtalyan
varlığını canlandırdı.
Dimitrios'un oğlu Ioannis Rallis işgal edilmiş Yunanistan'ın
başbakanlarından biriydi { 1 946'da cezaevinde öldü) . Sofoklis
Venizelos ve Georgios Papandreou Kahire'de sürgünde bulunan
hükümetin yöneticileri arasındaydı. İşgalciler 1 944'te ülkeden
çıkarıldı. Bununla birlikte Yunan direnişi artan bir ivmeyle
(Venizelos ve Metaxas dönemlerinde yasadışı ilan edilmiş olan)
güçlü Komünist hareketin içinde büyümüştü. Bu hareket 1 949'a
kadar sert bir şek.ilde sürecek olan iç savaşın taraflarından biriydi.
Etkili gazetecilerden Georgios Vlachos Venizelos'un ölümüyle
ulusal hizipleşmelerin sona ereceğini düşünmüş ve tabii ki yanıl­
mıştı. İç savaş bile bu hizipleşmeleri bitiremedi. Uzlaşmanın tek
olası çözüm yolu olduğunun görülmesi için yeni bir diktatörlük,

168
Venizelos'un S o n Yılları

Albaylar diktatörlüğü gerekmiş, bunun başarılması için de dik­


tatörlüğü takis eden iki hükümet kurulmuştu. Bu hükümeder
önce muhafazakar Konstantinos Karamanlis ve Georgios Rallis
(Ioannis'in oğlu) tarafından sonra da sosyalist Andreas Papand­
reo u (Georgios' un oğlu) tarafından yönetilecekti. Yunanistan
hala siyasi ailelere sahipti.
Lozan Antlaşması'ndan itibaren yirmi yıldan uzun bir süredir
Yunanistan' ın sınırlarını gösteren haritada bir değişiklik olma­
mıştı. Faşist İtalyanın 1 943'teki nihai çöküşü değişimin müj­
decisi oldu. Oniki Adaları işgal eden Alman askerleri, Britanya
askeri pro tektorasının kurulduğu 1 945 yılına kadar adayı elle­
rinde tutmuştu. Müttefikler ve İ talya arasındaki düşmanlığı
resmi olarak sona erdiren bir başka Paris Barış Konferansı' nın
ardından, 1 947 yılında Oniki Adalar Yunanistan'a bırakıldı. Bu
arada Venizelos' un bir ideal olarak Britanya'dan almayı umduğu
Kıbrıs, ada 1 960'ta etnik gerilim ve şiddetle sarsılana kadar bir
Britanya kolo nisi olarak kaldı. O yıl içinde de bağımsızlığını
kazandı. Albaylar diktatörlüğünce teşvik edilen 1 974'teki darbe
ise Türk işgaline zemin hazırladı ve ardından da zorunlu nüfus
mübadelesi geldi. Ada hala sürmekte olan iki bölgeye, Rum ve
Türk bölgelerine ayrıldı. Kıbrıs'ın bugünkü durumu, Yunanistan
ve Türkiye' nin yakın tarihlerini dev aynasından yansıtmaktadır.
1 9 1 4'ten beri Tache Ionescu'yla temas halinde olan Venizelos,
diasporadaki Yunanların eninde sonunda Büyük Yunanisran'a
göçeceğini varsayıyordu. Girit'teki Müslüman nüfusun nasıl azal­
dığını görmüş, Makedonya'daki gerilla savaşının bazı sonuçla­
rına şahit olmuştu. Nüfus mübadelesi konusunda Bulgaristan ve
Osmanlı Devleti ile müzakereleri de bizzat yürütmüştü. Yirminci
yüzyıl Venizelos'un öngördüğü gibi buna benzer birçok nüfus
hareketine tanık olacaktı. Yunanistan' ın 1 9 1 9 yılında Ukrayna'da
Fransa ile girdiği talihsiz savaş on binlerce Yunanın Karadeniz' in
kuzey kıyılarından kaçmasına neden olmuştu. Penelope Del-

169
Eleftherios Venizelos

ta'nın koleksiyonu Makedonya ve Ukrayna'daki savaşın ve savaş


sonrasının sözlü tarihinin saklanmasını sağladı. Küçük Asya fela­
keti sonrasındaki ölümler ve zorunlu göçler Pontus, Kapadokya
ve Küçük Asya'nın batısındaki Yunan topluluklarının uzun tari­
hini sona erdirecekti. Melpo Merlier ve meslektaşlarının folklor
çalışmaları (Venizelos Girit şarkılarını bu nedenle söylemişti)
Anadolu'nun kaybolmakta olan Yunan geleneklerini orijinal
olarak kaydetmeyi tasarlamıştı. Yunan toplulukları parçalan­
dıkça, bölündükçe ve yeniden iskan edildikçe kültürleri ancak
kütüphaneler ve müzelerde var olabildi; ama en azından korundu
ki bu da Venizelos'un mirasının bir parçasıdır.
N ot la r

1 Compton Mackenzie, Greek Memories (Londra: 1 932), ss


1 1 2- 1 3 .
2 H Nicolson, Peacemaking 1919 (Constable, Londra: l 933), s
27 1 . Nicolson Talbot'u "Venizelos'un dostu" olarak tanıtır. (s
246: tırnak işaretleri yazara ait).
3 N Petsalis-Diomidis, Greece at the Paris Peace Conference (1919)
(Insritute for Balkan Studies, Selanik: 1 978) delegasyonun 19
üyesini listeler. Üyelik sayısı değişiyordu; en az 1 O isim diğer oto­
ritelerden eklenmiş olabilir.
4 Giritli hakkı n da genelde bilinmeyen, dağlarda ceplerinde kitap­
ların olduğu ve bunları Fransızca çalışmalarını tamamlamak için
kullandığıdır. (Take Jonescu, Some Personal Impressions [Lonra:
1 9 1 9] Birinci Kısım, Yedinci Bölüm) .
5 Bu paragraftaki doğrudan alıntılar Nicolson'un yayımlanmış
günlüğünden aktarılmıştır, Peacemaking, s 25 1 .
6 Grigorios Dafnis, Sofoklis Eleftheriou Venizelos (Ikaros, Athens:
1 970) ss 5-6; Lili Makraki, Eleftherios Venizelos 1864-1910: i
diaplasi enos ethnikou igeti (Athens: 1 992) ss 1 00- 1 , Makraki,
Venizelos. Varsayılan 1 899 tarihli mektubun orijinali günümüze
Eleftherios Venizelos

ulaşmamıştır. Bu kopya ilk olarak (Yunancada) 1 929'da yayım­


lanmıştır.
7 Örneğin, Kyriakos Venizelos to Markos Renieris, 27 Kasım 1 877
(N Polychronopoulos-Kladas, lstoriko archio Eleftheriou venize­
lou [Id ryma lstorias tou Eleftheriou Venizelou, Athens: 2004]
item 112/ 1 ) .
8 B u hikaye Venizelos'un yaşadığı süre içinde Yunancada basıl­
madı, fakat İngilizcede vardı. (İlk olarak S B Chester, Life ofveni­
zelos [Constable, London: 1 92 1 ] s 3. içinde yer aldı) Makrak.i,
venizelos, ss 1 2 1 -2 and S A Apostolakis, Laografika meletimata
gia ton Elefth. K venizelo (Chania: 1 995) s 5 1 , bunu olası olarak
kabul eder.
9 Jules Ballot, Histoire de l'insurrection critoise ( D e n tu,Paris: 1 868)
s 322.
1 0 1 3/25 March 1 878 tarihli mektus bkz. (Makraki venizelos, ss
,

135-6) .
1 1 Venizelos'un tarihi belirtilmemiş mektubu ve 26 Temmuz / 7
Ağustos 1 879 tarihli Kyriakos'un cevabı i çin; K Mitsotakis, Ta
mikrachronia enos megalou (Athens: 1 972) ss 53-63.
1 2 Royal Gymnasion, Syros, 28 Haziran/ 1 0 Temmuz 1 880; Uni­
versity of Athens, 8/20 Ekim 1 880 (N Polychronopoulos-Kla­
das, lstoriko archio Eleftheriou venizelou [Idryrna Istorias tou
Eleftheriou Venizelou, Athens: 2004] item I/3/ 1 -2); Georgios
Vendiris, l El/as tou 1910-1920: istoriki meleti (A: 1 93 1 ) Vol l ,
p.53, ayrıca Vendiris,l El/as; University of Athens, 8/20 Ekim
1 882: kapodistriako. uoa.gr/stories/073_hi_O 1 /index. php?m 2, =

5 Mayıs 2008'de güncellendi.


1 3 61 1 8 Mart 1 883 tarihli mektus (Makraki, venizelos, ss 1 59-60
içinde) .
14 New York Times (8 Haziran 1 886) s. 1 .
1 5 Görüşmenin bütün metni için Ioannis G Manolikakis (ed) ,
N otlar

Eleftheriou Venizelou: 1 Kritiki panastasis tou 1889 (Ati na: 1 97 1 )


s s 26-32; Ç eviri yi karşılaştı rmak içi n . Doros Alasros, Venizelos,
Patriot, Statesman, Revolutionary ( Lu n d Humph ries, Londra:
1 942) ss 1 4- 1 8, bundan sonra Alastos, Venizelos.
16 G rypar i s'tan Stefanos Dragoumis'e, 4/ 1 6 Mayıs 1 889 (Makraki ,
Venizelos, s 23 4 içinde) .
1 7 Foumis ' i n anıları, basılmamış 'Akrotiri Diary' içi nde bkz.
(Makraki, Venizelos, s 270; İngilizce özeti için A Lilly Mac raki s ,
' Ve n izelos' Ear ly Life and Political Career in Crete, 1 864- 1 9 1 O'
Pas ch a lis M Ki t ro m i l ides (ed) , Eleftherios Venizelos: the trials of
statesmanshis [Edinburgh Un iversi ty Press, Edinburgh: 2006]
s 5 5) ; Giannis Mourellos, Ven izelos: i agapes tou, i chares tou, i
odynes tou (Athe ns: 1 964) ss 1 1 1 - 1 2, ayrıca Mourellos, Venizelos.
1 8 I o an ni s G Manolikakis ( ed) , Eleftherio u Venizelou: 1 Kritiki epa­
nastasis tou 1889 (Ati na: 1 97 1 ) .
1 9 Charalambos B our n azos , www. venizelosfoundation.gr/endocs/
b io mid.jss (30 Kasım 2007) .
20 Amirallere mektup, 1 0/22 Şubat 1 897, 'Akrotiri Günlüğü'nden
(Giannis Manolikakis, Eleftherios Venizelos: i agnosti mi tou
içinde [ G nos i , Atina: 1 985] s 1 48, ayrı ca Manolikakis, Venize­
los) .
2 1 Amirallere mektup, 1 5/27 Şubat 1 897 (Makraki, Venizelos, s 357
içinde) .
22 H A Gibbons, Venizelos (T Fisher Unwin, London: 1 921) ss
26-7, ismi belli ol m ayan sub ayı n "eve m ekt ubu" ndan aktarma.
23 Kostas Kairofylas, Eleftherios Venizelos: his life and work (Londra:
1 9 1 5) ss 2 1 -4; Ven diris , 1 El/as, Cilt 1 ss 48-9.
24 Bkz. S A Papantonakis, Kritika (Chania: 1 9 0 1 ) s 1 8.
25 Bu ifadeyi, 1 9 1 9'da Paris'te onuruna düzenlenen bir yemekte
yabancı basına verdiği demeçte kullanmıştır. Bkz. (Gibbons,
Venizelos, ss 37-8) .
2 6 E S B ag ge r, Eminent Europeans (Pumam, New York: 1 922) ss

17 3
Eleftherios Venizelos

69-70. Ya da belki şu şekilde 'Girit'i Büyük Peter gibi yönetmek


istiyorum.' (V Gavriilidis alıntılandığı haliyle bkz. A A Pallis
(ed), The Cretan Drama: the life and memoirs of Prince George
of Greece, High Commissioner in Crete (J 898-1906) [New York:
1 959] s 267); ya da 'Baylar, şunu bilmelisiniz ki buraya a la
Grand Pierre gibi yönetmek için geldim' (Mourellos, Venizelos, s
147; Alastos, Venizelos, s 39) .
27 Bagger, Eminent Europeans, s 70; benzer şekilde Alastos, Venize­
los, s 39.
28 V1asis Gavriilidis (ed) , The Cretan Drama, s 268) , 1 90 5 'teki bir
röportajı aktarır. Bu röportajda, şemayı Prens'in önerdiği belir­
tilir. George yıllar sonra kendi yazdıklarında bunu Venizelos'un
önerdiğini ve kendisinin isteksizce kabul ettiğini iddia eder.
(Pallis (ed), The Cretan Drama, ss 39-4 1 , cf. s 1 79) .
29 Biliotti'den Sör Thomas Sanderson'a, 28 Ocak 1 889 bkz. (R F
Holland, 'Nationalism, Ethnicity and the Concert of Europe:
the case of the High Commissionershis of Prince George of
Greece in Crete, 1 898- 1 906' , journal ofModern Greek Studies 1 7
( 1 999) ss 253-76 at s 256, ayrıca Holland, 'Nationalism') .
30 Pallis (ed) , The Cretan Drama, ss 73-4.
31 N Avraam ile konuşma, K N Avraam'ın 1 936'da yazdığı maka­
lede aktarılmıştır. (A Lilly Macrakis'in çevirisinde düzenlenmiştir.
'Venizelos' Early Life and Political Career in Crete, 1 864- 1 9 1 O'
in Kitromilides (ed) , Venizelos, s 70) .
32 Pallis (ed) , The Cretan Drama, s 97.
33 Pallis (ed) , The Cretan Drama, ss 99- 1 00.
34 Pallis (ed) , The Cretan Drama, s 1 28.
35 Pallis (ed) , The Cretan Drama, s 243.
36 V Gavriilidis, Pallis (ed) , The Cretan Drama, s 269 .
37 Graves'ten Lord Lansdowne'a, 1 1 Mart 1 903 (aktaran: Holland,
'Nationalism', s 260) .
38 Esme Howard'ın memorandumu 1 4 Temmuz 1 904 (aktaran:
Holland, 'Nationalism', s 260) .

1 74
Notlar

39 Pallis (ed) , The Cretan Drama, s 284.


40 Venizelos'tan oğullarına, 28 Eylül/ 1 1 Ekim 1 906 (Dafnis, Sofok-
Lis Venizelos, s 20 içinde) .
4 1 Mourellos, Venizelos, s 1 5 8 ; Manolikakis, Venizelos, s 37.
42 Aktaran: Kairofylas, Eleftherios Venizelos, s 48.
43 1 5 Mart 1 9 1 3 tarihli parlamento tartışmalarında. S 1 Srefanou
(ed) , Ta kimena tou Eleftheriou Venizelou, 1909-1935, 4 cilt
(Leschi Fileleftheron, Atina: 1 9 8 1 - 1 984) Cilt l , s 4 1 7, ayrıca
bkz. Stefanou (ed) , Kimena; Mark Mazower, 'The Messiah
and the Bourgeoisie: Venizelos and Politics in Greece, 1 909-
1 9 1 2', HistoricaljoıtrnaL, 35 ( 1 992) ss 885-904, s 897'da, ayrıca
Mazower, 'Messiah'.
44 Theodoros Pangalos, Ta apom n imonevmata moıe (Kedros, Atina:
1 9 59) Vol 1 , ss 47-8. Passaris Metaxas diktatörlüğü döneminde
Havacılık Bakanı olacaktır.
45 Kiryx (26 Ağustos/8 Eylül 1 909) ; Stefanou (ed) , Kimena, Vol l ,
ss 1 43-5 içinde; çeviriyi karşılaştırın. Helen Gardikas-Katsiada­

kis, 'Venizelos' Advent in Greek Policics, 1 909- 1 2' Kitromilides


(ed) , Venizelos, ss 90- 1 .
46 Venizelos'un mektubu sonradan Neos Kosmos (25 Aralık 1 933)
içinde basılmıştır.
47 The Times (Londra, 1 5 Şubat 1 9 1 0) s 5.
48 Elliot'tan Grey' e, 31 Ocak 1 9 1 O , aktaran: (S Victor Papacosma,
The Military in Greek Politics: the 1909 co us detat [Kent Scare
University Press: 1 997] s 1 23) .
49 The Times (Londra, 4 Şubat 1 9 1 0) s 5 .
5 0 E F B Grogan, Life ofj D Bourchier (Londra: 1 926) s 1 36; The
Times (Londra, 1 6 Şubat 1 9 1 0) s 9.
5 1 The Times (Londra, 22 Ağustos 1 9 1 0) s 5 ; Helen Gardikas-Kat­
siadakis, 'Venizelos' Advent in Greek Politics, 1 909- 1 2' Kitromi­
lides (ed) , Venizelos, ss 95-6.
5 2 The Times (Londra, 4 Nisan 1 9 1 0) s 5 .
53 Neon Asty ('New City' , 2 4 Ağustos 1 9 1 O, aktaran: George Mav-

175
Eleftherios Venizelos

rogordatos, Stillborn Republic: social conditions andparty strategy


in Greece 1922- 1936 (University of California Press, Berkeley:
1 983] s 66) ; The Times (London, 22 Ağustos ve 5 Eylül 1 9 1 0).
54 The Times (London, 25 Ağustos 1 9 1 0) s 3.
55 The Times (Londra, 4 Nisan and 1 5 Eylül 1 9 1 0) ; Aposrolos
Alexandris, Politike anamnisis (Patras: 1 947) s 39.
56 Bkz. Stefanou, Kimena, Yol 1 ss 1 74-8; Başka bir çeviri ile karşı­
laştırmak için, Mazower, 'Messiah', ss 898-9, ayrıca www. venize­
los-foundation.gr/endocs/bi006- 1 0_ 1 0.jss (son güncelleme 1 3
Aralık 2007) .
57 Kaynaklar bu tis detaylarda bile farklılaşmaktadır: Metaxas
günlüğüne o sırada banyoda olduğunu yazmıştır. (Apostolos
Alexandris, Politike anamnisis [Patras: 1 947] ss 1 3 0-2; Joachim,
Metaxas, ss 58-62) .
58 Papacosma, The Military in Greek Politics, s 1 6 1 .
5 9 Vendiris, 1 Ellas, esp. Yol 1 , ss 70-85.
60 Mavrogordatos, Stillborn Republic, ss 1 2 1 -7; Mazower, 'Messiah'.
6 1 Joachim, Metaxas, s 64.
62 Joachim, Metaxas, ss 7 1 -2.
63 Konuşma Venizelos tarafından Metaxas'a aktarılmıştır Qoachim,
Metaxas, ss 82-3) .
64 Bourchier'in bu müzakereleri anlatan kayıtları The Times'ta
yayımlandı 'llıe Times (Landon, 4- 1 6 June 1 9 1 9) ve Grogan,
.

Bourchier, ss 1 3 5-42 içinde. Ayrıca bkz. Reginald Rankin, Inner


History ofthe Balkan %r (London: 1 9 1 4) ve Yenizelos'un kendi
aktardıkları için bkz. Grogan, Bourchier, ss 2 1 5 - 1 7.
65 Jonescu, Some Personal Impressions, s 243 .
66 Theodoros Pangalos, Ta apomnimonevmata mou (Kedros, Atina:
1 959) Yol 1 , ss 1 82-3; Joachim, Metaxas, ss 1 0 1 - 1 1 .
67 The Times (London, 9 December 1 9 1 2) s 7.
68 !rene Noel'den Churchill'e, 7 Aralık 1 9 1 2 (Churchill. Archive,
Cambridge) .
Notlar

69 Theodoros S Petrakopoulos, 1 zoi mou (Atina: 1 96 1 ) s 98.


70 Kairofylas, Eleftherios Venizelos, s. 1 1 8-20.
71 Kairofylas, Eleftherios Venizelos, s 1 68.
72 S Danglis, Archion (Atina: 1 965) Vol 1 , ss 60-7; Compron Mac­
kenzie, First Athenian Memories (Cassell, Londra: 1 93 1 ) s 25;
Geoffrey Miller, Superior Force: The Conspiracy Behind the Escape
of Goeben and Breslau [www. manorhouse.clara.net/bookl /con­
tents.htm] Ch. 9.
73 Mourel los, Venizelos, ss 1 85-7.
74 Vendiris, 1 El/as, Vol l , s 26 1 .
7 5 Miller, Superior Force, Ch. 1 O.
76 Erskine to Grey, 5 Ağustos 1 9 1 4 (aktaran: Miller, Superior Force,
Ch. 1 1 ) .
7 7 B u meşhur olay üzerine bkz. Miller (Superior Force, Ch. l 1 - 1 2)
Erskine'den Grey'e, 9 Ağustos 1 9 1 4, ve diğer dokümanlar.
Venizelos'un gemilerin İstanbul'a gideceklerini bilis bilmediği
açık değil d ir.
78 Venizelos'tan Psychas'a (Bükreş'teki Yunan elçi) , tarih belirtilme­
miş, (Yunanca metinler ve Fransızca çevirileri, Oimitris Micha­
lopoulos, Attitudes paralleles: Eleutherios Veniselos et Take lonescıe
dans la Grande Guerre [Idryma lstorias tou Eleftheriou Venize­
lou, Atina: 2004] ss 20-2, 27-8) . Sırbistan Bosna, Hırvatistan ve
Slovenyayı elde edecek; Romanya da Transilvanya'ya girecekti.
79 Edward Grey'den Francis Elliot'a, 23 Ocak 1 9 1 5; Michael
Llewellyn Smith, lonian Vision: Greece in Asia Minor, 1919-1922
(Ailen Lane, Londra: 1 973) ss 35-6. The Vindication of Greek
National Policy, 1912-1917:a report of speeches delivered in the
Greek chamber, August 23 to 26, 1917. by Mr E Venizelos and
others, with an introduction by J Gen nadius (Ailen & Unwin,
Lo n dra : 1 9 1 8) s 80'de göründüğü kadarıyla ifade genellikle şöyle
geçer: çok önemli toprak tazminatları, bundan sonra Vindication.
80 Kral Constantine' e gönderilmiş bir mekcubun içinde, 17 /30

177
Eleftherios Venizelos

Ocak 1 9 1 5 . Venizelos, Küçük Asya topraklarının 1 2 5 .000 kilo­


metrekare genişliğinde bir bölümünü Yunanistan topraklarına
katmayı tasarlıyordu (Greek text: Th A Vaidis, Eleftherios Venize­
los [Atina: 1 934] ss 1 86-9 1 ) .
8 1 D Chronopoulos, Dimitrios Gounaris (Atina: 1 987) s 32;
Mazower, 'Messiah', s 894.
82 Jonescu, Some Personal Impressions, s 244.
83 Pinelopi Delta, Eleutherios Venizefos: imerologion, anamnisis,
martyries, allilografta ed S A Zannas (Ermis, Atina: 1 978) s 1 3,
ayrıca bkz. Delta, Venizelos.
84 Venizelos tarafından bu şekilde aktarıldı, bkz. ( Vindication, s
1 25); çeşitli versiyonları E S Bagger, Eminent Europeans (Putnam,
New York: 1 922) s 1 03 ve Prince Nicholas of Greece, Political
memoirs, 1914-1917 (Hutchinson, London: 1 928) s 64. İçinde.
85 Mackenzie, Greek Memories, ss 1 3 8-56; S Cosmin, L'Entente et la
Grece pendant la grande guerre (Paris: 1 926) Vol 2, ss 1 34-52.
86 S B Chester, Life ofVenizelos (Constable, Londra: 1 92 1 ) s 283.
87 Selanik'te yaptığı konuşma, 25 Kasım 1 9 1 6 (Gibbons, Venizelos,
s 202) .
88 Mackenzie, Greek Memories, ss 3 1 1 - 1 6; G Glasgow, Ronald
Burrows: a memoir (Londra: 1 924) ss 242-5 1 .
89 Helene Veniselos, A f ombre de Veniselos (Paris: 1 95 5) ss 30- 1 ,
ayrıca Veniselos, Ombre.
90 Granville'den Dışişleri'ne, 1 6 Haziran 1 9 1 7 (George B Leontari­
tis, Greece and the First World �r:from neutrality to intervention,
1917-1918 [East European Monographs, Boulder: 1 990] s 48) .
9 1 Georgios Vendiris'e mektup, 2 0 Nisan 1 93 1 (Vendiris, 1 Ellas,
Vol 2, ss 4 1 7-2 1 ) .
9 2 Aktaran: Leontaritis, Greece, s 5 6 . B u görüş açıklandığında II.
Nichola tahtından indirilmiş ve Tsarkoe Selo'da ev hapsine alın­
mıştı.
93 Tam çeviri ile karşılaştırınız. Vindication, ss 66- 1 6 1 (bu alıntılar
için. ss 1 48 ve 1 6 1 ) .
Notlar

94 Dimitri Kitsikis, Propagande et pressions en politique intenıatio­


nale: la Grece et ses revendications lı la Conftrence de la paix (1919-
1920) (Presses Universitaires de France, Paris: 1 963) ss 398-404,
ayrıca bkz. Kitsikis, Propagande.
95 Alexis Dimaras'ın çevirisinin düzeltilmiş hali, 'Modernisation
and Reaction in Greek Education during the Venizelos Era' in
Kitromilides (ed) , Venizelos, s 3 1 9.
9 6 Alastos, Venizelos, s 26 1 .
97 Delta, Venizelos, ss 1 2, 14.
98 Romanos'tan Venizelos'a, 24 Eylül/7 Ekim 1 9 1 8; Romanos'can
Politis' e, aynı tarihli. (Daha uzun çevirisiyle karşılaştırınız, Leon­
taritis, Greece, ss 399-400) .
99 M. Venizelos ile görüşme, 1 5 Ekim 1 9 1 8 (Lloyd George Papers) .
Leontaritis, Greece, ss 400- 1 2; Petsalis- Diomidis, Greece, ss
7 1 -2.
1 00 Michalakopoulos'tan Kaklamanos'a, gün belirtilmemiş, Eylül
1 9 1 8 (Fransızca metin için bkz. Kitsikis, Propagande, s 399) .
1 0 1 Venizelos'tan Lloyd George'a, 2 Kasım 1 9 1 8, F/5 5/ 1 1 1 1 (Lloyd
George Papers) ; Fransızca metin için bkz. A F Frangoulis, La
Grece: son statut international, son histoire diplomatique (Paris:
1 93 4) Vol 2, ss 2 1 -:7.
1 02 S O Spector, Rumania at the Peace Conference (New York: 1 962)
ss 5 9 , 73.

1 03 N Petsalis-Diomidis, 'Hellenism in Southern Russia and ehe


Ukrainian Campaign: their Effect on the Pontus Quescion',
Balkan Studies, 1 3, ii ( 1 972) ss 22 1 -3.
1 04 Nicolson, Peacemaking, s 34 1 .
1 05 Veniselos, Ombre, ss 80-2.
1 06 Milner'den Fiddes'e, 1 6 Ocak 1 9 1 9 (aktaran: Petsalis-Diomidis,
Greece, s 1 33).
1 07 Loca/ tres frequente le sair et la nuit, mais ou on n'ira pas avec /es
dames. Kari Baedeker, Paris et ses environs, 17. Baskı (Leipzig:
1 909) s 1 6.

179
Eleftherios Venizelos

1 08 Nicolson'dan Vira Sackville-West' e, 6 Temmuz 1 9 1 9 0 Lees­


Milne, Harold Nicolson [Londra: 1 980] s 1 1 3); Aposrolos
Alexandris, Politike anamnisis (Patras: 1 947) ss 1 28-9.
1 09 Nicolson, Peacemaking, s 223.
1 1 O C Seymour, Lettersfrom the Paris Peace Conference (New Haven:
1 965) s 56 ve not 28. Sıra dışı not 1 963'te eklendi.
1 1 1 James Barros, 'The Role of Sir Eric Drummond', 7he League of
Nations in Retrospect: Proceedings ofthe Symposium (De Gruyter,
New York: 1 983) ss 3 1 -4 1 .
1 1 2 Clive Day'in günlüğü, 6 Ocak 1 9 1 9 (aktaran: Arthur Walworth,
Wilson and his Peacemakers: American diplomacy at the Paris Peace
Conference, 1919 (Norton, New York: 1 986) s 6 1 n. 1 1 3) .
1 1 3 Nicolson, Peacemaking, s s 225-6, 228.
1 1 4 Nicolson (Peacemaking, s 238) Venizelos'tan aktardığı bölüm­
lerde Fransızcayı kullanıyor; metindeki İngilizce çeviri bana
aittir.
115 D Lloyd George, 7he Truth about the Peace Treaties (Londra:
1 938) Yol l , s 2 1 4.
1 16 Lord Hardinge'dan Balfour' a, 2 1 Ocak 1 9 1 9 (aktaran: Petsalis­
Diomidis, Greece, s 1 34).
1 17 FO 608/37-775 (tam metin için bkz. Petsalis-Diomidis, Greece,
ss 1 26-8) .
1 18 Nicolson, Peacemaking, s 253; Petsalis-Diomidis, Greece, ss
129-30.
1 19 Nicolson, Peacemaking, ss 25 5-6.
1 20 Venizelos'tan Repoulis'e, 4 Şubat 1 9 1 9 (daha uzun çevirisiyle
karşılaştır. Petsalis-Diomidis, Greece, ss 1 37-8) .
1 2 1 Persalis-Diomidis, Greece, ss 1 38-4 1 ; Nicolson, Peacemaking, ss
264-5; Frances Stevenson, Lloyd George: a diary (Hutchinson,
London: 1 97 1 ) s 1 72.
1 22 Nicolson, Peacemaking, ss 1 3 1 , 268, 27 1 -2.
1 23 Nicolson, Peacemaking, ss 25 5-6.
1 24 Petsalis-Diomidis, Greece, ss 1 57-9 .
Notlar

1 25 Nicolson, Peacemaking, s 284; Persalis- Diomidis, Greece, s 1 77.


1 26 Nico ls on , Peacemaking, s 3 1 1 ; Stevenson, Lloyd George: a diary, s
1 73 ; S C He l mrei ch , From Paris to Sevres ( O h i o S cace Un i versi ry
Press, Columbus: 1 974) ss 87-93; Petsalis-Diomidis, Greece, ss
1 57-9; F S Marscon, 7he Peace Conference of 1919: o rgan isatio n
and procedure (Oxford: 1 944) s 1 2 1 .
1 27 Venizelos to Diomidis, 2 5 Janua ry 1 9 1 9 (summary in Engl is h in
Pets al i s -D io m idi s , Greece, ss 1 0 1 -2) .
1 2 8 Kitsi kis , Propagande, ss 1 96-200; www.gec.gr/ascir/sept99.htm
(son g ü ncel l em e 1 7 May 2008) .
1 29 Theodoros S Petrakopoulo s, I zoi mou (Atina: 1 9 6 1 ) s 82 (alın­
tının Fransızcadaki daha uzun versiyonu için, Kitsikis, Propa­
gande, ss 40-2) .
1 30 7he Times (Londra, 24 ve 27 Mart, 2, 9 ve 2 1 Nisan, 26 Mayıs
1 9 1 9) ; Kitsikis, Propagande, ss 253-8.
1 3 1 Ro m a n os co Diomidis, 1 9 Mayıs 1 9 1 9 (Petsalis-Diomidis,
Greece, ss 1 59-7 1 ) .
132 J Fi s h e r, Curzon and British Imperialism in the Middle East,
191 6-19 (Londra: 1 999) s 243.
1 33 Nicolson, Peacemaking, s 323.
1 34 Nicolson, Peacemaking, s 32 1 .
135 Paul Mantoux, 7he Deliberations of the Council of Four (March
24-june 28, 1919): notes of the official interpreter, çeviren Arthur
S L i nk. 2 vols (Princeton Universiry Press, Princeton: 1 992) Yol
1 , s 483, ayrıca Man co ux, Deliberations. Oniki Adalar vakasında
iki ö l üm doğrulandı. (Pe tsalis-D i om i dis , Greece, ss 20 1 -2 ve not
1 5) Lloyd George'un bahsettiği 'katliamlar' sadece buna refe­
ransla söyleniyor gibi görünmektedir.
1 36 Mantoux, Deliberations, Vol l , s 496.
1 37 'İzmir sizindir': Petsalis-Diomidis, Greece, s 203 ve not 1 9 ; Petra­
kopoulos, I zoi mou, s 9 1 .
1 3 8 Reminiscence by Politis (Kitsikis, Propagande, ss 363-4) .
Eleftherios Venizelos

1 39 Yenizelos, Diary, 6 Mayıs (metin için. S 1 Stefanou [ed] , Kimena,


Yol 2, ss 575-80) .
1 40 C E Callwell (ed), Field-Marshal Sir Henry Wilson: his Lift and
diaries (Londra: 1 927) Yol 2, ss 1 89-90, ayrıca. Callwell (ed),
Wilson.
1 4 1 Callwell (ed) , Wilson, Yol 2, s 1 90; Mantoux, Deliberations, Yol
l , ss 505-7.
1 42 Nicolson, Peacemaking, s 327.
1 43 Kaklarnanos to Politis, 7 Mayıs; Yenizelos to Kaklamanos, 8
Mayıs (Kitsikis, Propagande, ss 360 and 365) .
1 44 Maurice Hankey, 7he Supreme Control (Londra: 1 963) ss 1 62-3.
1 45 Yenizelos, Diary 7 Mayıs.
146 Yenizelos, Diary 9 Mayıs.
1 47 Yenizelos, Diary 1 1 Mayıs; Mamoux, Deliberations,Vol 2, ss 36
ff. ; Callwell (ed) , Wilson, Yol 2, s 1 92.
148 Yenizelos, Diary 12 Mayıs.
149 Callwell (ed) Wilson, Vol 2, 1 92.
1 50 Callwell (ed) , Wilson, Vol 2, s 1 92.
1 5 1 Georges Clemenceau, Grandeurs et miseres d'une victoire (Plon,
Paris: 1 930) s 1 25 .
1 52 Kesaris to Kaklamanos, 1 5 Mayıs 1 9 1 9 (Kitsikis, Propagande, ss
36 1 -3).
153 Venizelos'tan Kaklamanos'a, 14 Mayıs 1 9 1 9; Zaharofftan Kakla­
manos'a, 1 5 Mayıs (Kitsikis, Propagande, ss 363, 389). Domini
Crosfıeld'in ailesinin . yurdu İzmir bölgesiydi. Sör Arthur ceva­
bında Helena Schilizzi'den dikkatlice bahsederek onun Veni­
zelos' a karşı gelişmekte olan ilgisinin farkında olduğunu açığa
vuruyordu.
1 54 Nicolson, Peacemaking, s 34 1 .
1 5 5 Organisez rapidement Academie. Atina Akademisi'ni kuran
yasa en sonunda Pangalos diktatörlüğü sırasında 1 8 Mart
1 926'da geçti. (bkz. www.academyofathens.gr/ecportal.
asp?id=24&nt= 1 8&lang=2, son güncelleme 1 4 Mayıs 2008) .
Notlar

1 5 6 Top lantıla rın Mantoux'daki kayıtları cam değildir, Deliberations,


Vol 2, ss 49-60; Nicolson kısmen özeclemişcir, Peacemaking, ss
332-40 (alıntılarda her ikisi de kullanılmıştır).
1 5 7 Man co ux , Deliberations, Vol 2, ss 94- 1 00.
1 5 8 Nico lso n , Peacemaking, s 346.
1 59 Venizelos'can Kaklamanos'a, 30 Haziran 1 9 1 9 (Kicsikis, Propa-
gande, ss 27 1 -2) .
1 60 Manco ux , Deliberations, Vol 2, ss 586-9.
1 6 1 Pe ts ali s D i o midis , Greece, ss 25 1 -6.
-

1 62 Venizelos'tan Wilson' a, 22 Temmuz 1 9 1 9; Venizelos'can Repou­


lis' e, 29 Eylül 1 9 1 9 (Kitsikis, Propagande, s 49; Pecsalis-Diomi­
dis, Greece, ss 264, 278)
1 63 Pecsalis-Diomidis, Greece, ss 26 5-6.
1 64 l an Malcolm, Lord Balfour: a memory (London, 1 930) s 74.
1 65 D afn is , Sofoklis Venizelos, ss 56-62.
1 66 Alasto s , Venizelos, s 260; Smich, lonian Vision, s 1 09.
1 67 Callwell (ed) , Wilson, Vol 2, s 2 1 3.
1 68 K.itsikis, Propagande, ss 200- 1 .
1 69 Callwell (ed) , Wilson, Vol 2, s 230; Smich, Ionian Vision, s 1 15
(aktaran: L Paraskevop o ul os , Anamnisis [Acina: 1 933] s 362) ve
ss 1 2 1 -2 .
1 70 B u rrows'tan Venizelos' a, 5 Mayıs 1 920, aktaran: Richard Clogg,
' Po l iti cs and eh e Academy: Arnold Toynbee and ehe Koraes
Chair', Middle East Studies 2 1 , iv (Ekim 1 985) s 1 .
1 7 1 Cal lwel l (ed), Wilson, Vol 2 , s 245 . B u Lympne limanında zengin
millecvekili Philis Sassoon'un ev sahipliği yaptığı 'Hyche Konfe­
ransları' ndan biriydi .

1 72 Smith, lonian Vision, ss 125-6.


1 73 Callwell (ed) , Wilson, Vol 2, ss 248-50.
1 74 Ak.taran : S Stefanou, Venizelos'un Th ucydides' i nin 1 960 baskı­
sına yazd ı ğı önsözde, s xiv (Evi e Holmberg çevirisiyle karşılaştı­
rı n ız , Lessons Unlearned: Thucydides and Venizelos on propaganda
Eleftherios Venizelos

and the strugglefarpower [University of Minnesota, Minneapolis:


2003] s 1 1 8) .
1 75 Kitsikis, Propagande, s 20.
1 76 Delta, Venizelos, ss 57-60.
1 77 Callwell (ed) , Wilson, Vol 2, s 269.
1 78 Delta, Venizelos, s 6 1 .
1 79 Delta, Venizelos, s 1 O .
1 80 Alastos, Venizelos, s 206.
181 Smith, lonian Vision, ss 1 84-9.
1 82 Veniselos, Ombre, s 37.
1 83 'Mr. P. A. de Laszl6'nun Bazı Son Dönem Çalışmaları' The
Studio, 86 ( 1 4 Eylül 1 923) ss 1 28-34.
1 84 Tam sınır Floransa Protokolü ile 27 Ocak 1 925'te çizildi. (B
Papadakis, Histoire diplomatique de la question Nord-Epirote
[Atina: 1 9 58] ss 64-92) .
1 85 Bu olay 'Çanak krizi' olarak adlandırılır (askerler Çanakka­
le'deydi) . J Lees-Milne, Harold Nicolson (London: 1 980) s 1 78 .
1 86 New York Times, 29 Aralık 1 922; Smith, Jonian Vision, s s 329-30.
1 87 Joseph C Grew, 'The Peace Conference of Lausanne, 1 922-
1 923 , Proceedings of the American Philosophical Society, 98
'

( 1 954) ss 1 - 1 0 s 5; ayrıca Grew, 'Lausanne'. Venizelos'un Kon­


ferans açış konuşması için D Kaklamanos, Eleftherios Venizelos o
iros (Oxford: 1 936) ss 29-30 (İngilizce çeviri: Alascos, Venizelos,
s 224) .
1 88 M Llewellyn Smith, 'Venizelos' Diplomacy, 1 9 1 0-23' in Kicro­
milides (ed), Venizelos, ss 1 34-92, s 1 72.
1 89 Grew, 'Lausanne', s 1 0.
1 90 Baylar, işte barış! D Kaklamanos, Eleftherios Venizelos o iros
(Oxford: 1 936) s 4 1 ; Alastos, Venizelos, s 230 .
1 9 1 Alastos, Venizelos, s 229.
1 92 Mavrogordatos, Stillborn Republic, s 1 99; karş. Alastos, Venize­
los, s 1 96.
Notlar

ı 93 Michalakopoulos'tan Danglis' e, 6 Eylül 1 922 (Mavrogordatos,


Stillborn Republic, s 86 çevirisinden düzeltilerek aktarılmıştır) .
1 94 'On Thucydides' 3 .62. Daha uzun çevirisiyle karşılaştırınız,
Holmberg, Lessons Unlearned, s 88. ·

1 95 On Thucydides 3.37-38 (Çeviriyi karşılaştırınız, Holmberg,


Lessons Unlearned, ss 99-1 03) .
1 96 Mourellos, Venizelos, ss 223-4; http://www.chania.gr/sightshow.
jsp?lang=en&id=92 (son güncelleme 22 Mart 2008) .
1 97 Veniselos, Ombre, ss 5 8-60. Altı çizili kelimeler Venizelos'un ori­
jinal mektubunda İngilizcedir.
198 S Stefanou tarafından Venizelos'un Thucydides'inin 1 960 baskı­
sına yazdığı önsözde alıntılanmış ifade, s xiv (çeviriyi karşılaştı­
rınız, Holmberg, Lessons Unlearned, s 1 1 8) .
1 99 Kathimerini (2 1 Temmuz 1 928) seçim kampanyası sırasındaki
bu ve diğer basın müdahaleleri için bakınız. Mavrogordatos,
Stillborn Republic, ss 202-5.
200 S Stefanou, O Venizelos opos ton ezisa apo konta (Atina: 1 974)
s 53 (çevirinin daha uzun versiyonu için Holmberg, Lessons
Unlearned, s 49) .
20 1 Delta, Venizelos, ss 34 1 -8 ; Paschalis M Kitromilides, 'Venizelos'
lntellectual Projects and Cultural lnterests' Kitromilides (ed) ,
Venizelos, s 383.
202 Jonescu, Some Personal Impressions, s 246.
2 03 Kathimerini (3 Mart 1 93 1 ) . Daha uzun çevirisi için, Mavrogor­
dacos, Stillbo rn Republic, s 59
204 Veniselos, Ombre, ss 60-7.
2 05 Venizelos'un 1hucydides'nin 1 960 baskısına S Stefanou tara­
fından yazılan önsözde aktarılmıştır. (Çeviriyi karşılaştırınız,
Holmberg, Lessons Unlearned, s 1 1 9) .
206 Mark Mazower, Greece and the lnter-Wtır Economic Crisis
(Clarendon Press, Oxford: 1 99 1) s 8 . Karşılaştırınız. Dafnis,
Sofoklis Venizelos, s 599 n. 25.
207 Delta, Venizelos, s 254.
Eleftherios Venizelos

208 Delta, Venizelos, s 247; Smith, Ionian Vision, ss 1 56-7.


209 Vendiris, 1 Ellas, Vol 2, s 4 1 9 .
2 1 0 Venizelos'un lhucydides'nin 1 960 baskısına S Stefanou tarafın­
dan yazılan önsözde aktarılmıştır. s xv (Çeviriyi karşılaştırınız.
Holmberg, Lessons Unlearned, s 1 1 9) .
2 1 1 Loukas Kanakaris-Roufos'a gönderilen mektup, 9 Mart 1 936
(Manolikakis, Venizelos, s 1 7 içinde) .
2 1 2 Veniselos, Ombre, s 77.
2 1 3 Daha uzun bir çeviri için, Alastos, Venizelos, ss 273-4.
2 1 4 Apostolos Alexandris, Politike anamnisis (Patras: 1 947) s 1 25 ;
Fransızcadaki daha uzun alıntı için bakınız. Kitsikis, Propa­
gande, s 5 1
Eleftherios Ven izelos

Kro n o l oj i

1864 24 Ağustos: El eftlıerios Ven izelos ( EV) C h a n i a


ya k ı n l a rı ndaki M o u rnies'te d o ğ d u .

1866 2 G i rit'te Osma n l ı karşıtı aya k l a n m a (1869'a k a d a r) .


Ven ize los a i lesi, ö n c e Cythera 'ya s o n ra d a Syros'a kaçtı,
Chiana'ya 1872'de dönebi l d i l e r.

1877 13 E V Ati na'daki tica ret oku l u n a ve s o n ra Syros'ta ki


gymnasiona yaz ı l d ı (188o'e kad a r) .

1878 14 Chapela Paktı i l e G i rit Pa rlamenter bir devlete d ö n ü ştü.

1880 16 EV Ati n a Ü nivers itesi ' n d e h u k u k o k u m aya b a ş la d ı .

1886 22 Joseph Chamberlain İ sta n b u l ' u v e Ati na'yı ziya ret etti. 17
Kası m 'da EV C h a m berl a i n ile görüşmesi n i yayı m l a n d ı .

1887 23 Oca k : EV öğ ren i m i n i ta m a m l a d ı ve h u k u k p ratiğ i n e


başl a d ı .

1888 24 E V Lefka Ori' n i n ed itö rl ü ğ ü n e ba ş l a d ı .


G i rit Meclisi'nde l i beral çoğ u n l u k .

188
Kro n o l oji

1864 S c h leswig Sava ş ı . C h a rles Dickens, Our Mutual


Avustu rya A rş i d ü k ü Friend (Ortak Dost u m uz)
M axi mi l l i a n M e ks i k a To lstoy, Savaş ve Barış (-1 869)
i m p a ratoru o l a ra k taç giyd i .

1866 Avu stu rya - P ru sya Sava ş ı . Dostoyevski, Suç ve Ceza.


P r u sya ' n ı n S a d owa'd a ki zaferi:
Al m a n Konfe d e ra syon u ' n u n
sonu.

1877 O s m a n l ı - Ru s sava ş ı patl a k H e n ry J a m es, The American


verd i . (Ameri kalı).

1878 O s m a n l ı - Ru s sava ş ı sona e rd i . Thomas H ardy, The Return of


the Native (Yerl i n i n Dönüşü).

1880 G ü ney Afrika C u m h u riyeti Dostoyevs ki, Karamazov


(Transvaal Republic) Kardeşler.
B ritanya'd a n b a ğ ı msızl ı ğ ı n ı i l a n
etti.

1886 İ rl a n d a Vat a n Ya sası (lrish R L Stevenson, Dr Jekyll and Mr


Home Rule) B a ş b a k a n Hyde.
G l a d st o n e t a rafı n d a n ta n ı n d ı . Frances Hodgson Burnett,
İ l k H i n d ista n U l u s a l Ko n g resi Little Lord Fauntleroy (Küçü k
to p l a n d ı Lo rd Fa untleroy.

1887 K ra l i ç e V i ktorya ' n ı n Ve rd i, 'Ote l l e'.


h ü kü md a rl ı ğ ı n ı n 5 0 . Y ı l ı
(Go lden Jubilee)

1888 Kayze r il. W i l h e l m ta hta ç ı ktı. Rudyard K i p l i ng, Plain Ta/es

S üveyş Ka n a l ı Sözleşmesi (rom the Hills (Tepelerden Yal ı n


Öykü l e r) .

189
Eleftherios Venizelos

1889 25 1 5 N isan: EV G i rit M e c l i s i ' n e seç i l d i .


6 Mayıs: G i rit M e c l i s i b i rleşme k a r a r ı a l d ı .
Etn i k şiddet; M e c l i s ' i n askıya a l ı n m a s ı .
Eyl ü l : Ven izelos, Ati n a 'ya kaçtı.

1891 27 EV M a ria Katelouzou ile evl e n d i .

1893 29 23 Ş u bat: Kyria kos Ven izelos'u n d oğ u m u .

1894 30 17 Kasım: Sofoklis Ven ize los'un d oğ u m u .


26 Kas ı m : M a ria ' n ı n ö l ü m ü

1895 31 EV Avg i ' n i n ed itörl ü ğ ü n e baş l a d ı .


G i rit'te yen i b i r aya k l a n m a n ı n patl a k ve rmesi.

1897 33 Yu nan ista n ' ı n ani ye n i l g isiyle s o n u ç l a n a n Tü rk-Yu n a n


savaşı.
2 3 Ocak: EV' i n Akroti ri'deki aya k l a n m aya katı l ma s ı .
'Büyük G ü ç l e r ' i n tem s i l c i leri i l e m üza ke re l e r.
10 Kas ı m : EV'i n M e l i d o ni'deki öze rk l i ğ i n b i r l eş m e n i n
başlangıcı o l d u ğ u n u v u rg u laya n ko n u ş m a s ı .

1898 34 G i rit geçici o l a ra k 'd ört G ü ç' ü n A m i ra l l e ri ta rafı n d a n


yönet i l meye baş l a n d ı .
EV G i rit Yü rütme Kom itesi' ne g i rd i .
2 1 Ara l ı k : Yu nanistan Kra l ı 1 . George' u n o ğ l u Prens
G eorge G i rit Yü ksek Kom iseri o l a ra k G i rit'e va rd ı .

190
Kronoloj i

1889 Avustu rya - M a ca ri sta n vel i a ht Jerome K Jerome, Three Men in


Prensi M ayerl i n g 'd e i ntihar etti. a Boat (Bi r Botta Üç Ada m ) .
Lo n d ra Te rsa n e G revi Richard Stra uss, se nfo n i k ş i i r
' D o n J u a n '.

1891 J ö n Tü rk H a re keti Viya na'd a T h o m a s H a rdy, Tess of the


k u ru l d u . D'Urbervilles.

1893 F ra n sız-Rus ittifa kı k u ru l d u . Oscar Wilde, A Woman of No


lmportance (Önemsiz B i r
Kad ı n ) .

1894 Ç i n -J a p o n Sava ş ı . G & W G rossmith, The Diary of


Fra n s a 'd a D reyfu s D avas ı ' n ı n a Nobody (Ö nemsiz B i r
başlaması. Ada m ı n G ü n l ü ğü).
Anthony H o pe, The Prisoner of
Zenda (Ze nda Ma hkumu).

1895 O s m a n l ı İ m pa rato rl u ğ u ' n d a Tchai kovs ky, 'Swan Lake' (Kuğu


E r m e n i l e ri n katl e d i l mesi. Gölü) Balesi.

1897 K ra l i çe Vi kto rya ' n ı n H G Wel ls, The lnvisible Man


h ü kü md a rl ı ğ ı ' n ı n 60. Y ı l ı (Görü n mez Ad am).
(d i a m o n d j u b i l ee) Edmond Rosta nd, Cyrano de
Rusya ' n ı n Port Arth u r ' u i ş g a l i . Bergerac.
İ s v i ç re ' n i n Basel kenti n d e
S iyo n ist Ko n g res i ' n i n
top l a n m a s ı

1898 G e n e ra l Kitc h e n e r M e h d i Thomas H a rdy, Wessex Poems


o rd u s u n u U m m D u rma n 'd a (Wessex Ş i i rleri)
y e n i l g iye u ğ ratt ı . H e n ry Ja mes, The Turn of the
İ s p a nyo l -A m e ri k a n sava ş ı : Screw (Yü rek B u rg u su)
B i rl e ş i k Devlet l e r K ü ba, Po rto Osca r W i l d e The Bal/ad of
R i ko, G u a m ve F i l i p i n l eri e l e Reading Gaol ( Reading Z i nd a n ı
geçirdi. Baladı).
Bismark'ın ölümü.

1 91
Eleftherios Ven izelos

1899 35 EV ye n i anayasa tas l a ğ ı n ı hazı rlad ı .


29 N isan: E V Prens Georges·�n k a b i n e s i n e Ad a l et B a k a n ı
o l a ra k ata n d ı .

1900 36 Ekim: Prens Georg e i l k u l us l a rarası seya hatine ç ı ktı.

1901 37 Şu bat: Prens Georg e G i rit' i n Yu n a n ista n i l e b i rleşmesi


ko nusundaki a n l aşmada başarısız l ı ğ a u ğ ra d ı .
3 1 M a rt: E V ü l keden kovu l d u . Kyrix'd e P re n s i n izl e d i ğ i
siyasete karşı b i r bas ı n sava ş ı baş l attı .
1 H aziran: E V G i rit Meclisi'ndeki azı n l ı ğ ı yö netm eye
ba ş l a d ı .

1902 38 Prens George'un ikinci u l u s l a ra ra s ı seya hati.

1903 39 Prens George Büyük G ü ç l e r ' i n d esteğ i n i g i d e re k


yiti rm eye baş l a d ı .
M a rt: E V aforoz e d i l d i v e kısa b i r s ü re h a p i s yatt ı .
30 M a rt: EV ye ni seçi m l e rd e kötü b i r s o n u ç a l d ı .

1904 40 Prens George' u n ü ç ü n c ü u l us l a ra ra s ı seya hati.

1905 41 23 M a rt: EV The riso'daki Devri mci M ec l i s ' i n b a ş ı n a g eçti .


26 H aziran: Yu n a n ista n Başba ka n ı D e l i g i a n n i s s u i ka ste
u ğ ra d ı .

1906 42 Oca k : G i rit'te reform ya p ı l ması i ç i n U l u s l a ra r a s ı K o m ite.


Eyl ü l : Prens Georg e Yü ksek Kom i serl i k g ö revi n i
Alexa nd ris Zaim is'e b ı ra kt ı .
EV B ü y ü k G ü ç l e r i l e i y i b i r i l işki g e l işti rd i ve seç i m l e rd e n
d a h a iyi b i r s o n u ç a l d ı : Za i m i s tarafı n d a n ye n i d e n Ad a l et
Baka n l ı ğ ı ' n a ata n d ı .
Kronoloj i

1899 İ ki n c i B o e r Sava ş ı patl a k verd i . R u dya rd Ki p l i ng, Stalky a n d Co


B i ri nc i H a g u e B a r ı ş Konferansı. (Sta l ky ve Co)
P i nero, Trelawny of the Wells

1900 Ç i n 'd e Boxe r aya k l a n m a s ı . Anton Çehov, Vanya Dayı

1901 Kra l i çe V i kto rya ' n ı n ö l ü m ü . Thomas M a n n, Buddenbrooks.


V l l . Edward ' ı n Kral o l m a s ı . Stri ndberg, Dance of Death
İ n g i l iz-Al m a n ittifa k ı i ç i n (Öl ü m ü n Dansı).
ya p ı l a n m ü za ke re l e r Ru dya rd K i p l i ng, Kim.
a n l aş m a z l ı k l a s o n u ç l a n d ı .
Atl a n t i k öte s i n e i l k radyo
s i nya l l e ri g ö n d e ri l d i .

1902 İ ki n c i Boer Sava ş ı ' n ı bitiren M o n et, 'Waterloo Bridge'


Veree n i g i n g Antlaşması. (Wate rloo Kö prüsü)

1903 S ı r b i sta n K ra l ı 1 . Alexa nder H e n ry Jamaes, The


ö l d ü rü l d ü . Ambassadors (Büyü ke l ç i ler) .
W ri g ht K a rd e ş l e r i n i l k u ç u ş u .

1904 R u s -J a p o n sava ş ı n ı n patl a k J M Barrie, Peter Pan.


vermesi.

1905 Port A rt h u r J a p o n l a ra tes l i m E M Foster, Where Angels Fear


oldu. t o Tread (Meleklerin Aya k
R u sy a 'd a ' K a n l ı Pazar'. Bas maya Ko rktuğu Ye r) .
Edith Wha rto n, House of Mirth
( M i rth' i n Evi) .

1906 B rita nya ü lt i m a t o m u Tü rkiye'yi John G a lsworthy, A Man of


S i n a Ya rı m a d a s ı n ı M ıs ı r 'a Property (M ü l k S a h i b i ) .
b ı ra k m aya zo r l a d ı . O H e nry, The Four Mil/ion
A m e r i k a B i rleş i k Devletleri'nde (Dört M i lyon).
San F ra n c i sco'd a meyd a n a
g e l e n b ü y ü k d e p re m d e 1ooo' i n
üzeri n d e i n s a n yaşa m ı n ı y i t i rd i .

1 93
Eleftherios Venizelos

1908 44 Tem m uz: Su ltan H a m i d 'e Jön Tü rk ü lt i m a to m u .


3 E k i m : Za i m i s G i rit'ten ayrı l d ı .
5 E k i m : B u l g a ristan bağı msızl ı k i l a n etti.
6 Ekim: Avu stu rya M aca rista n Bos n a 'yı i l h a k etti.
7 Ekim: EV ka l a b a l ı ğ a hitas etti ve Yu n a n ista n i l e
b i rleşme ça ğ rısı yaptı.
8 Ekim: EV Yu nan istan adına faa l iyette b u l u n a c a k o l a n
yürütme ko mites i n i ata d ı .

1909 45 Yu n a n i stan'd a ekonom i k ve siyasi krizi n d e r i n l e ş m e s i .


28 Ağu stos: Askerler Li g i ' n i n refo rm t a l e s e t m e s i .

1910 46 Oca k-Şu bat: Ve n ize los Askerler L i g i ' n e tavsiye l e r vermek
i ç i n d avet ed i l d i .
31 Oca k: EV' i n tavsiyesi üzerine Stefa nos D ra g o u m i s
Yu nanistan Başba k a n ı o l a ra k a ta n d ı .
3 M a rt: Yu n a n Pa rlamentosu Revizyon i st M ec l i s i ç i n oy
kullandı.
20 M a rt: EV G i rit seçi mlerinde çoğ u n l u ğ u e l d e e tt i .
21 Ağ u stos: EV gıya b ı nd a Düze n l eyici M e c l i s'e seçi l d i .
1 6 Eyl ü l : Düze n l eyici M e c l i s to p l a n d ı .
1 8 Eyl ü l : E V Ati n a'ya va rd ı .
1 2 Ekim: Stefa nos D ragou m i s istifa ett i .
1 9 Ekim: E V Yu n a n i stan Başbaka n ı o l a ra k ata n d ı .

1911 47 1 5 Haziran: EV d üzelti l m iş Anayasa'yı i l a n etti .

1 94
Kronoloji

1908 Daily Telegraph İ ng i lte re'ye Colette, La Retraite


karşı gelişen Alman Sentimentale.
d ü ş m a n l ı ğ ı n ı Kayzer i l .
E M Forste r, A Room with o
W i l h e l m ' i n ya rattı ğ ı n a d i kkat
View (Ma nza ra l ı Oda).
ç e kti.
Ken neth G ra h a me, The Wind in
G ü ney Afri ka Birliği k u r u l d u .
the Willows (Söğ üt Ağacında
1. F e rd i na n d B u l g a rista n ' ı n Rüzg a r).
b a ğ ı m s ı zl ı ğ ı n ı ilan etti ve Çar
Anato le Fra n ce, Penguin lsland
u nva n ı n ı k u l l a n d ı .
(Penguen Adası).

1909 S a d raza m K a m i l Paşa m i l l iyetçi H G We l l s, Tono-Bungay


Tü rk l e r ta rafı n d a n istifaya M a rinetti i l k fütü rist
z o rl a n d ı . m a n ifestoyu yayı m l a d ı .
P l a s t i k ( B a k a l ite) icat e d i l d i Strauss, ' E l e ktra'.

1910 Kra l V l l . Edwa rd ö l d ü, yerine V. E M Forster, Howard's End


G e o rg e g eçti. ( H owards' ı n Sonu).

L i b e ra l l e r B rita nya g e n e l H G Wel l s, The History of


s e ç i m l e r i n i kaza n d ı . fvtr. Polly (Bay Polly' n i n Ta ri hi).
M ı s ı r B a ş b a ka n ı Butros G h a l i Ka ri M ay, Winnetou .
s u i k a sta u ğ ra d ı . Fernand Leger, ' N ues d a n s l e
G ü ney Afrika Both a ' n ı n foret'.
b a ş b a ka n l ı ğ ı nd a B rita nya M o d i g l i a n i, 'The Cellist'.
İ m pa rato rl u ğ u ' n u n b i r
E l g a r, 'Concerto fo r Violin i n B
d o m i ny o n u h a l i n e g e l d i .
M i n o r, Op. 61'.
Portekiz K ra l ı i l . M a n u e l
Puccini, ' La Fa nci u l l a del West'.
İ n g i ltere'ye kaçtı. Portekiz'd e
c u m h u riyet i l a n e d i l d i . R Va u g h a n W i l l i ams, 'Sea
Sym p hony' ( D e n i z Senfonisi).
M a ri e C u ri e Radyog rafi üzeri n e
a raştı r m as ı n ı yayı m l a d ı .

1911 Ag a d i r Krizi Saki, The Chronicles of Clovis


(Clovi s' i n g ü n l ü kleri).

195
Eleftherios Ven izelos

1912 48 M a rt: EV Yu nan ista n seçimlerinde L i b e ra l l e r i zafere


taş ı d ı .
M ayıs: İta lya O n i k i Ad a l a rı işga l ett i .
1 6 M ayıs: EV B u l g a rista n i l e B a l k a n Sava ş ı ' n ı hazı rlaya n
ittifa kı onayl a d ı .
E k i m : B i rinci B a l k a n Savaşı baş l a d ı . Yu n a n istan,
B u l g a ristan, Sı rb ista n ve Karadağ O s m a n l ı
İ m p a ratorluğu'na karşı savaşm aya b aş l a d ı .
8 Kas ı m : Yu n a n askerleri S e l a n i k'e g i rd i .
1 6 - 2 6 Ara l ı k : Sonuçsuz k a l a n Lond ra B a r ı ş Ko nfera n s ı .

1913 49 6 M a rt: Yu nan askerleri l o a n n i a 'ya g i rd i .


1 8 M a rt Kral Georg e s u i kaste u ğ ra d ı v e yeri n e 1 .
Consta nti ne geçti.
1 Hazira n : EV S ı rbista n ile ittifa ka g i rd i .
26 Haziran: İ kinci B a l k a n Sava ş ı ba ş l a d ı . B u l g a rista n ' ı n
karşısında Yu n a n ista n v e S ı rbista n y e r a l d ı .
3 0 Temmuz-10 Ağ ustos: B ü k reş Ba rış Konfera n s ı .
Yu n a n istan, Epi rus, M a kedo nya, d o ğ u E g e a d a l a rı v e
G i rit'e g üvence ve rd i .
6 Ara l ı k : Ven izelos v e Kra l Co nsta nti n e C h a n i a 'd a
Yu n a n ista n bayrağ ı n ı g ö n d e re çekti.

1914 50 6 Ağustos: EV Alman G e m i l eri G o e b e n ve B re s l a u ' y a


kö m ü r i k m a l i i ç i n izi n ve rd i .
Kro n o l oj i

1 9 12 Titanik batt ı . 1 51 3 k i ş i ö l d ü . Alfred Ad l e r, The Nervous


Wood row W i l s o n B i rl e ş i k Character (Nevrot i k Ka ra kter
Devlet l e r B a ş ka n ı seçi l d i . Üzeri ne).

Le n i n Sta l i n i l e bağ l a ntı k u rd u C G J u ng, The Theory of


v e Pravda' n ı n ed itörl ü ğ ü n ü Psychoanalysis (Psikanaliz
ü stl e n d i . Teorisi).
M a rc Chagall, 'The Cattle
Dea l e r ' (Ce l e p).
Fra nz M a rc, 'Tower of B l u e
H o rses' (M avi Atl a r Kalesi).
M a rcel Duchamp, ' N u d e
descending a sta i rcase i l '.

1913 B i rl e ş i k Devletler M e rkez D H Lawrence, Sons and Lovers


B a n ka s ı k u ru l d u . (Oğ u l l a r ve Sevg i l iler) .
H i n d i sta n Pa sif D i re n i ş Thomas M a n n , Death i n Venice
H a re keti ' n i n l i d e ri M a hatma (Venedi k'te Ö l ü m) .
G a n d h i tutu k l a n d ı . N ew Yo rk'ta Büyük Me rkez
İ stasyo n u (Grand Central
Station) tamam l a n d ı .

1 9 14 Avu st u rya M ac a rista n vel i a htı J a m e s J oyce, Dubliners


Arşi d ü k F ra n z Ferd i n a nd karısı ( D u b l i n l i ler) .
ile b i rl i kte S a raybosn a 'd a Theodore Dreiser, The Titan.
s u i kasta u ğ r a d ı .
G u stav H o l st, 'The Pla nets'
B i ri n c i D ü nya S avaş ı ' n ı n (Gezege n ler).
b a ş l a m a s ı : M o ns, M a rne ve
M ati sse, 'The Red Stu d i o'.
B i r i n c i Yp res m u h a re b e l e ri;
R u s l a r, Ta n e n b e rg ve M a s u ri a n B raque, ' M usic'.
m u h a re b e l e ri n i kaybetti l e r. F i l m : Charlie C h a p l i n i n Making
a Living.

19 7
Eleftherios Ven izelos

1915 51 6 M a rt: Consta ntine' i n İti l af ya n l ı s ı p o l itikayı red d etmesi


üzeri ne EV görevinden istifa e d e r.
26 N isan: Lon d ra Antl aşması, İta lya'yı g i z l ice İ t i l a f
devletleri n i n içine soka r.
1 2 Haziran: EV seç i m lerd e n zaferle ayrı l ı r.
23 Ağ ustos: EV yen i d e n göreve g e l i r.
23 Eylü l : B u l g a rista n h a rekete geçer.
3 0 Eyl ü l : Sel a n i k ' i n işga l i baş l a r.
7 Ekim: Ko nsta nti n ' i n tarafsızl ı k p o l i t i ka s ı n a iti raz e d i n ce
görevden a l ı n ı r.
Ara l ı k : İtilaf devletleri Kortu'yu i ş g a l e d e r.
19 Ara l ı k : EV seçi m leri boykot eder.

1916 52 26 Mayıs: A l m a n l a r ve B u l g a rl a r Fort R u p e l ' i işg a l etti.


H aziran: İti laf devl etleri Yu n a n g e m i l e r i n i a b l u kaya a l d ı .
2 6 Eyl ü l -9 E k i m : E V ö n c e C h a n i a 'd a s o n ra S e l a n i k'te
Geçici H ü kümeti k u rd u ve A l m a nya i l e B u l g a rista n 'a
savaş i l a n ett i .
2 5 Ara l ı k : EV vatan h a i n l i ğ i s u ç l a m a s ı y l a aforoz e d i l d i .
Kronoloj i

19 1 5 B i r i n c i Dü nya Savaş ı : N e uve J o s e p h C o n rad, Victory (Zafe r) .


C h a p e l l e ve L o o s J o h n B u c h a n , The Thirty-
m u h a re b e l e r i . ' S h e l l s S ka n d a l ı ' NineSteps (Otuz Dokuz
G e l i b o l u Sava ş ı B a s a m a k) .

A l m a n l a r B rita nya y o l c u g e m i s i Ezra Pou nd, Cathay


L u si ta n i a y ı bat ı rd ı l a rn g 8 k i ş i
'
D u c h a m p, ' T h e L a r g e G l a s s ' .
öldü.
Pa blo Picasso, ' H a rl e q u i n'.
A l m a n l a r B rita nya l ı h e mş i re
M a rc Chag a l l . ' T h e Bi rthday'
E d ith C a vel l ' i B rita nya l ı
(Doğ u m G ü n ü ) .
m a h ku m l a ra y a rd ı m etti ğ i i ç i n
B rü ks e l 'd e i d a m ett i . M a x Reg er, ' M oza rt Va riations'.

Film: The Birth of a Nation ( B i r


U l u s u n Doğuşu).

1916 B i r i n c i D ü nya Sava ş ı . L i o n e l Cu rtis, The


Verd u n m u h a rebesi. Commonwealth of Nations
S o m m e m u h a rebesi. ( U l u s l a r ı n O r t a k Zeng i n l iğ i ) .

J u t l a n d m u h a rebesi. J a mes J oyce, Portrait of the


Artist a s a Young Man (Genç
B i rl e ş i k Devlet l e r Başka n ı
Bir Ad a m O l a ra k S a n atç ı n ı n
Woo d row W i l s o n yeniden
Portresi).
seçi l d i .
Vice nte Blasco l banez, The
W i l s o n Avru pa'd a sava ş a n
Four Horsemen of the
ta rafla ra b i r Barış N otu
Apocalypse (Ma hşerin Dört
g ö n de rd i .
Atl ısı).
L loyd G e o rg e Başbakan o l d u .
F i l m : /ntolerance
(Hoşgörü s ü z l ü k).

199
Elefth erios Ven izelos

1917 53 26 Nisan: İtalya ' n ı n savaş so n ra s ı n d a elde e d e c e k l e ri n i


düze n l eyen Sai nt-Jea n - de - M a u ri e n n e A n l a ş m a s ı .
1 2 H aziran: Kra l Constantine İtilaf Devletle ri ' n i n iste ğ i
üzerine ta htta n i n d i r i l d i v e ye rine Alexa n d e r g eti r i l d i .
27 H aziran: E V İ t i l a f Dev l etleri ' n i n koru m a s ı a lt ı n d a
Başbakan o l a ra k Atina'ya d ö n d ü .
24 Ağ ustos: E V Haziran 1 9 1 5 Pa r l a m entos u ' n u g e ri
çağ ı rd ı .
29 Kas ı m - 2 Ara l ı k : E V İtilaf Devlet l e ri ' n i n m ü ttefi k i o l a ra k
Pa ris'teki Savaş Konseyi ' n e katı l d ı .

1918 54 30 Mayıs: B u l g a ristan, Yu n a n ista n g ü ç l e ri n i n ö n e m l i


katkısıyla S kyre'd e ye n i l g iye u ğ ratı l d ı .
30 Eyl ü l B u l g a ristan tes l i m o l d u .
Ekim-Kasım: EV Lo n d ra v e Paris'te.
7 Ara l ı k : EV Barış Konferan s ı için yola ç ı ktı.
24 Ara l ı k : EV k u ru l a c a k o l a n M i l letler Cem iyeti ' n i n
başka n l ı ğ ı için öneri l d i .
30 Ara l ı k: B a r ı ş Konfe ra n s ı Önces i n d e Yu n a n i sta n a d l ı
b roşü r haz ı r l a n d ı .

200
Kronoloji

19 17 B i r i n c i D ü nya Sava ş ı . S G Wod ehou se, The Man With


R u sya'd a Ş u bat Devri m i . Two Le� Feet ( İ k i S o l Aya k l ı
Adam).
Passc h e n d a e l e M u ha rebesi
(Ü ç ü n c ü Ypres m u ha rebesi). T S E l i ot, Prufrock and Other
Observations.
B rita nya ve C o m m e nwea l t h
g üç l e ri K u d ü s ' ü e l e g eç i rd i . Leon Feuchtwa nger, J u d Süss.

A m e ri k a B i rl e ş i k Devletleri Piet M on d ri a n, De Stijl


A l m a nya'ya savaş i l a n e tt i . d e rg i s i n i H o l l a nda'da
Ç i n A l m a nya ve Ru sya'ya savaş çıka rm aya başladı.
i l a n etti. Film: Easy Street.
A l m a n l a r i l e R u s l a r B rest-
Litovsk Ateşkes i n i i mza l a d ı l a r.

1918 B i ri n c i D ü nya S avaşı. Al exa nder Blok, The Twelve


Batı c e p h e s i n d e k i Al m a n sa l d ı rı (On İ ki).
g i ri ş i m l e ri başarısızl ı ğ a u ğ ra d ı . G e ra l d M a n l ey Hopkins, Poems
Batı c e p h e s i n d e k i m ü ttefi k (Ş i i rl e r) .
s a l d ı rı l a rı A l m a n l a rı to pye k u n Luigi P i randello, Six Characters
g e ri çeki l m eye zorl a d ı . i n Search o f a n Author (Altı
M ü ttefi k l e r ve A l m a n l a r Karakter Yaza rını Arıyor) .
a ra s ı n d a ateşkes i m za l a nd ı , B e l a Ba rtok, 'Bluebeard's
A l m a n fi l o s u tesl i m o l d u . Castle'.
A l m a n İ m pa ratoru Kayzer i l . Puccini, ' i l Trittico'.
Wi l h e l m ta h tı n ı kaybetti.

201
Eleftherios Venizelos

1919 55 3 -4 Ş u bat EV Yu n a n i sta n ' ı n ta l e p l e ri n i ' O n l a r M e c l i s i ' ne


sundu.
2 4 - 6 Şu bat E V Yu nan Kom ites i ' n e k a n ı t l a rı n ı s u n d u .
6 - 7 M ayıs: E V izm i r ' i n işga l i i ç i n o n a y a l d ı .
1 5 M ayıs: Yu n a n l a r İzm i r 'e ç ı ktı.
29 Temmuz: Ven izelos-Titto n i Paktı.
4 Kas ı m : Kra l Alexa nder Aspasia M a n o u ile g iz l i c e
evlendi.
27 Kas ı m : EV B u l g a ri sta n i l e N e u i l ly Antl a ş m a s ı ' n ı
i mza l a d ı .

1920 56 1 9 - 2 6 N isan: San Re mo Konfera n s ı .


Te mmuz: Yu n a n istan, Doğ u Tra kya'yı i şg a l etti.
1 3 Ağ ustos: l a n D ra g o u m i s ö l d ü rü l d ü .
2 5 Ekim: Alexa nder ö l d ü , yeri n e Kra l N a i b i g ö reviy l e
A m i r a l Kou n d o u riotis g eçti .
14 Kas ı m : E V seç i m l e rd e a ğ ı r b i r ye n i l g iye u ğ ra d ı .
17 Kas ı m : E V Ati n a'd a n ayrı l d ı v e Pa ris'e yerleşti.

1921 57 10 Tem m uz: Anad o l u 'd a ye n i Yu n a n taarruzu.


1 5 Eyl ü l : EV H e l e n a Schil izzi i l e evl e n d i .
9 Kas ı m : Arnavutl u k ' u n 1913 s ı n ı rl a rı onayla n ı n c a
Yu nanistan Kuzey E p i ru s ' u kaybett i .

zoz
Kronoloji

1919 B e rl i n 'd e Ko m ü n i st başka l d ı rı . Wa lte r G ro p i u s Ba u h a u s


Pa r i s B a r ı ş ko nfe ra n s ı M i l letler h a reket i n i kurd u .
C e m iyeti ' n i n k u r u l u ş i l ke l e ri n i Kandinsky, ' D reamy
k a b u l etti . l m p rovisation'.
B e n ito M us s o l i n i İta lya'd a Pa u l K lee, ' D ream B i rds'.
Faş i s t h a reketi k u rd u .
Thomas H a rdy, Col/ected
Vers a i l l e s B a r ı ş Antl a ş m a s ı Poems.
i mz a l a n d ı .
Herman Hesse, Demian.
B i rl e ş i k Devl etl e r S e n a tosu
George Bernard Shaw,
Vers a i l l e s B a r ı ş Antl a ş m a s ı ' n ı
i mza l a m a d ı ve M i l letler Heartbreak House.
C e m iyeti ' n i n d ı ş ı n d a ka l d ı . F i l m : The Cabinet o f Dr
Ca/igari.

1920 M i l l e t l e r C e m iyeti k u ru ld u . F Scott Fitzgerald, This Side of


M i l l e t l e r C e m iyeti G e n e l Paradise (Ce n netin Bu Yüzü).
M e rkezi Cenevre'ye taş ı n d ı . Franz Kafka, The Coııntry
Wa rre n G H a rd i n g B i rl e ş i k Doctor ( Köy Doktoru).
Devl etl e r B a ş ka n l ı ğ ı seçi m l e r i n i Katherine Ma nsfield, Bliss.
kaza n d ı . Rambert B a l e Oku l u kuruldu.
B o l şevi k l e r Ru sya'd a iç savaşı lyo nel Feininger, 'C h u rch'
kaza n d ı . (Kil ise).
Ad o l f H it l e r M ü n i h'te 25
m a d d e l i k p rog ra m ı n ı a ç ı kl a d ı .

1921 S avaş s ı ra s ı n d a ki m üttefi klerin Max Ern st, 'The Elephant


Pa ris Ko nfera n s ı , A l m a nya' n ı n Celebes' ( F i l Cel ebes) .
tazm i na t ö d e m e l e r i n d e
A l d o u s H uxley, Chrome Yellow
d üz e n l e m eye g itti .
( K r o m Sarısı).
Özg ü r İ rl a n d a Devleti k u ru l d u .
D H Lawrence, Women i n Love
Was h i n g t o n D o n a n m a (Aş ı k Kad ı n l a r)
A n tl a ş m a s ı i mza l a n d ı .
P ro kofi ev, 'The Love fo r Three
Oranges' (Üç Po rta k a l ı n Aş kı).

2.0 3
Eleftherios Venizelos

1922 58 26 Ağustos: Afyo n ka ra h i s a r 'd a k i Yu n a n h attı d a ğ ı l d ı .


9 Eyl ü l : Tü rk o rd u s u İzm i r ' i g e ri a l d ı .
27 Eyl ü l : Kral Consta ntine tahtta n i n d i r i l d i v e y e r i n e i l .
George geti ri l d i .
28 Kasım: G o u d i ' n i n i d a m ı .

1923 59 3 0 Oca k : EV İ s met ( İ nönü) ile n üfu s m ü ba d e l e s i


a n laşma s ı n ı i mza l a d ı .
24 Tem m uz: EV Loza n Antl a ş m a s ı ' n ı i mza l a d ı .
1 9 Ara l ı k : i l . Georg e Rom a nya'ya s ü rg ü n e g ö n d e r i l d i ,
yerine Kou n d o u riotis K ra l n a i b i o l a ra k g ö rev l e n d i r i l d i .

1924 60 1 1 Ocak: EV Başba k a n o l a ra k ata n d ı .


6 Ş u bat: E V Başbaka n l ı k'ta n istifa etti .
1 0 M a rt: EV Yu n a n ista n 'd a n ayrı l a ra k T h u cyd i d e s
üzeri nde ça l ı şacağ ı Pa ris'e g itti.
2 5 M a rt: Refe ra n d u m u n a rd ı n d a n Kou nd o u riotis Yu n a n
C u m h u rbaşka n ı o l d u .

1925 61 2 5 H aziran: Theodoros Pa n g a los B a ş b a k a n o l a r a k


ata n d ı .

1926 62 15 M a rt- 24 Ağ u stos: Pangalos ken d i ken d i n i ataya n b i r


Başbakan h a l i n e g e l d i .

zo 4
Kronoloj i

1922 G a n d h i, sivil itaatsizl i kten T S E l i ot, The Waste Land (Boş


d o l ay ı altı yıla m a h k u m e d i l d i . Ü l ke).
Özg ü r İ rl a n d a Devleti ' n d e k i J a m e s J oyce, Ulysses.
seçi m le rd e A n l a ş m a Ya n l ı s ı B rita nya Yayı n Şi rketi (daha
a d a y l a r ç oğ u n l u ğ u kaza n d ı ve s o n ra Korporasyon) (BBC)
I RA g e n i ş b i r b ö l g eyi ken d i
kuruldu: i l k radyo yayı nları.
kontro l ü a lt ı n a a l d ı .
F i l m : Or. Mabuse the Gambler.
M i l l e t l e r C e m iyeti Konseyi
B rita n ya ' n ı n F i l isti n 'd e k i
m a n d a s ı n ı o nayl a d ı .

1923 A l m a nya taz m i nat ödemeleri n i François M a u riac, Genitrix.


yapamayınca F ra nsa ve Belçika S G Wodehouse, The
a s ke r l e ri R u h r b ö l g e s i n i i ş g a l lnimitable Jeeves.
e tt i .
George Gershwi n, ' Rha psody
SSC B res m i o l a ra k k u ru l d u . i n B l ue'.

1924 Le n i n ' i n ö l ü m ü . N o e l Cowa rd, The Vortex.


Dawes P l a n ı yayı m l a n d ı . E M Forster, A Passage to lndia
Tü rkiye B ü y ü k M i l let Meclisi ( H i ndista n'a Yolcu l u k)
O s m a n l ı H a ne d a n ı ' n ı ü l ke n i n Thomas M a n n, The Magic
d ış ı n a s ü rd ü . Mauntain ( Büyü l ü Dağ).
Yu n a nistan c u m h u riyet i l a n Georg e Bernard Shaw, S t Joan.
etti.
D a i ly M a i l Z i n oviev m e ktu b u n u
yayı m l a d ı ktan s o n ra İ ş ç i Partisi
g e n e l seçi m l eri kaybetti.

1925 Loca r n o Ant l a ş m a s ı Lond ra'da F i l m : Potemkin Zırhlısı


i m za l a n d ı .

1926 B ü y ü k B rita nya'd a g e n e l g rev. E rnest H e m i ngway, The Sun


Alsa Rise (Gü neş Y i n e de
Doğar)

20 5
Eleftherios Venizelos

1927 63 EV C h a n i a 'd a yaşa m a k i ç i n g e ri d ö n d ü .

1928 64 23 M ayıs: EV yen i d e n Libera l le r i n b a ş ı n a geçti.


4 Te mm uz: EV Başbakan o l a ra k ata n d ı .
1 9 Ağ u stos: E V büyü k b i r seç i m zafe ri e l d e etti.

1929 65 M a rt: EV Yugoslavya ile bir i ş b i r l i ğ i a n l a ş m a s ı i mz a l a d ı .

9 Ara l ı k : Za i m i s Kou n d o u riotis' i n yeri n e B a ş k a n o l d u .

1930 66 Ekim: EV Ankara 'da Tü rkiye ile bir i ş b i r l i ğ i a n l a ş m a s ı


i mza l a d ı .

1932 68 25 Eyl ü l : Bıçak- s ı rt ı n d a k i seçi m s o n u ç l a r ı .


3 Kası m EV Başba ka n l ı kta n istifa etti.

1933 69 16 Oca k : EV Başbaka n o l a ra k ata n d ı .


5 M a rt: EV seçi m l e rd e a ğ ı r b i r yen i l g iye u ğ ra d ı .
6 H azi ra n : EV'e s u i kast g i rişi m i n d e b u l u n u l d u, H e l e n a
ya ra l a n d ı .

206
Kronoloj i

1927 M üttefi k l e r a ra s ı n d a k i F i l m : The Jozz Singer (J azz


A l m a nya ' n ı n askeri d eneti m i Şarkıcısı)
son b u l d u .

1928 Arnavutlu k'ta K ra l l ı k ilan e d i l d i . D H Lawrence, Lody


A l m a nya'd a yen i savaş Chotterley's Lover (Leydi
g e m i l e ri n i n i nş a s ı n a karşı C hatterley' i n Aşığı).
ya p ı l a n p l e bisit başarısızl ı ğ a Aldous Huxley, Point
u ğ ra d ı . Counterpoint.
Alexa n d e r F l e m i n g Pen i s i l i n ' i George Gershwin, 'An
keşfett i . America n in Paris' (Paris'te B i r
Amerika l ı ) .

1929 A l m a nya Taz m i natl a r ı n Erich M a ria Re marque, Ali


ö d e n m e s i kon u s u n d a You n g Quiet o n the Western Front
P l a n ı ' n ı ka b u l etti . (Batı Cephesinde Yen i B i r Şey
Wa l l Street' i n çökü ş ü . Yo k).
Noel Cowa rd, Bittersweet.

1930 L o n d ra D o n a n m a A n l a ş m a s ı . W H Auden, Poems (Şii rler)

1932 F D Rooseve lt B i rl e ş i k Devlet l e r B recht, St Joon of the


b a ş ka n l ı k seçi m i n i kaza n d ı . Slaughterhouses.
F i l mler: Grand Hotel. Tarzon
the Ape Man.

1933 Ad o l f H it l e r A l m a n Ş a nsö lyesi George Orwe l l, Down and Out


o l a ra k a ta n d ı . i n Poris and London (Paris ve
A l m a nya, M i l letler Lond ra'd a Sefa l et)
C e m iyet i ' n d e n ve F i l m ler: Duck Soup. King Kong.
S i l a hs ı zl a n m a Konfera nsı' n d a n Queen Christina.
çeki l d i .

207
Eleftherios Venizelos

1935 71 1 M a rt: EV başarısız d a rb e g i ri şi m i n i n b a ş fig ü rüyd ü .


İta lya'ya, a rd ı n d a n Pa ris'e kaçtı . G ı ya b ı n d a ö l ü m e
mahkum edildi.

193 6 72 1 3 N isan: l o a n n i s M etaxas Başba k a n o l a ra k a ta n d ı .


1 8 M a rt: EV, Pa ris'te ö l d ü .
Kronoloji

19 3 5 S a a r l a n d ya p ı l a n p l e b i s i t i n T S E l i ot, Murder in the


a rd ı n d a n A l m a nya i l e Cathedral (Katedral Ci nayeti).
b i rleşti ri l d i .
E m lyn W i l l ia ms, Night Must
M i l letler C e m i yeti, H a beşi sta n ' ı Fail (Gece Bitmeli).
i ş g a l e d e n İta lya'ya y a ptı r ı m
F i l mler: The 39 Steps. Tos Hat.
u yg u l a m a k a r a r ı a l d ı .

A l m a n a s ke r l e ri Ren B ö l g e s i n i J M Keynes, General Theory of


i ş g a l etti. Employment, lnterest and
i s pa nya İ ç Savaşı baş l a d ı . Money (İsti hdam, Fa iz ve Pa ra
Genel Teorisi)
F i l m ler: Cami/le. Things to
Come.
İ leri O ku m a İçin

Ö ncelikle doğrudan Barış Konferansı ile ilgili metinler. Mac­


millan, Paris 1919: six months that changed the world (Murray,
Londra:200 1 ) , Paris'teki ana aktörlere yeni bir bakış açısı sağ­
lamaktadır. 25 . Bölümü Venizelos'a odaklanırken, 29. Bölüm
İzmir'in işgali üzerinde durur. Robert Lansing'in Paris Konferan­
sı'nın Dört Büyük Gücü ve Diğerleri (Houghton Mifflin, Boston:
1 92 1 ) eserini de not etmek gerekir. Birleşik Devletler'deki uzman­
larca derlenen E M House ve C Seymour (eds), What Really
Happened at Paris; the Story of the Peace Conference, 1918-1919,
by American Delegates (Hodder & Stoughton, Londra: 1 92 1 )
içinde bulunan bu çalışma Venizelos ile ilgili şematik bir bölüm
de içerir. Ayrıca daha yakın tarihli iki çalışma daha vardır: Paul
C Helmreich, From Paris to Sevres: the Partition of the Ottoman
Empire at the Peace Conference of 1919-1920 (Ohio State Univer­
sity Press, Columbus: 1 974) ve Arthur Walworth, Wilson and his
Peacemakers: American Diplomacy at the Paris Peace Conference,
1919 (Norton, New York: 1 986) .
Paul Mantoux:, The Deliberations of the Council ofFour (Mart
24-Haziran 28, 1919): Notes of the Official Interpreter çeviren,
Arthur S Link. 2 cilt (Princeton University Press, Princeton:
1 992) bütün önemli görüşme tutanaklarını dürüstlükle aktar­
maktadır.

210
ileri Okuma için

Paris'teki Yunan delegasyonunun çalışmaları üzerine yayım­


lanmış iki temel kitas vardır. Birincisi, Dimitri Kitsikis, Pro­
pagande et pressions en politique internationale: la Grece et ses
revendications a la Confirence de la paix (1919-1920) (Presses
Universitaires de France, Paris: 1 963) , bizzat Venizelos'un, resmi
delegasyonun, 'kurtarılmamış Yunanlar' ın farklı gruplarının
ve onların propagandacılarının 1 9 1 9 Parisindeki faaliyetlerini
Fransızcada bütünlüklü bir bakış açısıyla anlatan bir çalışmadır.
İkincisi, Petsalis-Diomidis, Greece at the Paris Peace Conference
(1919) (Institute for Balkan Studies, Salonica: 1 978) ,Yunan
müzakerelerinin iyi belgelenmiş ve tarafsız bir anlatısını sun­
makta, Roma'daki Paris'i önceleyen tartışmalara dair ayrıntılar
içermektedir (s. 62-3, 76-84, 1 09- 1 5) . Bunlara ek olarak Harold
Nicolson, Peacemaking 1919 (Constable, Londra: 1 933), kişisel
bir günlük olarak Venizelos'la yaşanan birçok karşılaşmayı tasvir
eder. Stephen Bonsal, Suitors and Suppliants: the Little Nations
at Versailles (Prentice-Hall, New York: 1 946) . Bu çalışmanın 1 1 .
Bölümü, Metropolitan Chrysanthos ve Pontus Yunanları ile ilgi­
lidir ki bu konuda daha ayrıntılı bilgiler Kitsikis, Propagande et
pressions ss 4 1 7-22, içinde bulunmaktadır. Nicolson, 1 922-3'te
toplanan Lozan Konferansı' nı kapsayacak şekilde Curzon üzerine
de yazmıştır. Curzon: the /ast phase (Constable, London: 1 934) .
Paris Konferansı başlarken Venizelos, kendi derlemesini de
dolaşıma sokmuştur: La Grece devant le Congres de la Paix (Paris:
1 9 1 9) . Eser İngilizceye Greece before the Peace Congress (Barış
Konferası Öncesinde Yunanistan) (Oxford University Press, New
York: 1 9 1 9) olarak çevrilmiştir. Bu kitas Polybius takma ismiyle
Dimitrios Kalopothakis tarafından yazılan propaganda metni
ile karıştırılmamalıdır: Greece Before the Conference, by Polybius
(Allen & Unwin, Londra: 1 9 1 9) .
İngilizcede ş u ana kadar doğrudan Venizelos üzerine yazılmış
eksiksiz bir biyografi bulunmamaktadır. 'Doros Alatos'un Venize-

211
Eleftherios Venizelos

los, Patriot, Statesman, Revolutionary (Lund Humphries, Londra:


1 942) yayımlamasının üzerinden yaklaşık 70 yıl geçmiştir.
Gerçek adı Evdoros Ioannidis olan yazar Kıbrıslı bir gazetecidir
ve kitabı Alman işgali altındaki Yunanistan'a sempati uyandır­
mak amacıyla kaleme almıştır.
Erken biyografilerden ilki Yunan gazeteci Kostas Kairofylas' ın
Ele.ftherios Venizelos: his life and work (Londra: 1 9 1 5) eseridir. Bu
kitabın en faydalı bölümleri 1 9 13 yılında Londra ve Bükreş'te
yapılan müzakereler ile ilgili olanlarıdır. Kairofylas, bunları sıcağı
sıcağına aktarmaktadır. 1 9 1 7- 1 92 1 arasında basılan dört kısa
çalışma ve biyografi arasında, H A Gibbons, Venizelos (T Fisher
Unwin, Londra: 1 92 1 ) en iyisidir. Bu çalışma Yunanistan'ın savaş
sırasındaki durumuna dair faydalı bilgiler içermektedir. Venize­
los öldükten yaklaşık yirmi yıl sonra ikinci eşi Fransızcada kısa
bir anı yayımlamıştır: Helene Veniselos, A l'ombre de Veniselos
(Paris: 1 955) [Venizelos'un Gölgesinde] . Söylediği çok az şeyden
biri Yunan siyasetinin güvenilmez olduğudur. Özel yaşamlarına
gelince kitas asıl olarak anlatmadıklarıyla ilgi çekicidir.
2006 yılında Paschalis M Kitromilides, hiçbir şek.ilde tam bir
biyografi denemese de Venizelos'un yaşamı ve kariyeri üzerine
çok kullanışlı ve güncellenmiş makaleleri derleyen bir kitabın
editörlüğünü yapmıştır: Ele.ftherios Venizelos: the trials of states­
manshis (Edinburgh University Press, Edinburgh: 2006) Bu eser,
bundan böyle 'Kitromilides, Venizelos' olarak anılacaktır.
Yunancadaki biyografilerin sayısı burada listelenemeyecek
kadar fazladır. Bazı ayrıntıları günümüzde önemsiz olsa da kul­
lanışlı bir eser Venizelos'un erken dönemlerine dair belgelerin
oldukça iyi kullanıldığı Lili Makraki'ye aittir: Ele.ftherios Venizelos
1864-191 0: i diaplasi enos ethnikou igeti (Atina: 1 992) [Elefthe­
rios Venizelos 1 864- 1 9 1 0: Bir Ulusal Önderin Oluşumu] . Bu
ki tas Makraki' nin Amerika'daki tezine dayanır ve İngilizcedeki iki
makalede kısmi olarak ulaşılabilir durumdadır: A Lily Macrakis,

212
i leri Okuma İçin

'Eleftherios Venizelos: Crete, 1 864- 1 9 1 O: the main problems', A


Lily Macrakis ve S N Diamandouros {eds), New trends in Modern
Greek Historiography (Hanover, NH: 1 982) içinde, ss 85-98;
A Lilly Macrakis, 'Venizelos' Early Life and Political Career in
Crete, 1 864- 1 9 1 O' Kitromilides, Venizelos içinde, ss 37-84.
Venizelos'un özel yaşamı üzerine yazılmış ulaşılabilir kitapla­
rın bir kısmı belgelere bir kısmı da aile anıları ve sözlü tarihe
dayanır. Makraki hala yaşamakta olan bu geleneğe önemli ayrın­
tılar eklemiştir. Yunancada bu ayrıntıların en iyi sunulduğu diğer
iki zengin fakat farkına varılmamış kitap: Giannis Mourellos,
Venizelos: i agapes tou, i chares tou, i odynes tou (Atina: 1 964)
[Venizelos: Aşkları, sevinçleri ve hüzünleri] ile Giannis Manoli­
kakis, Eleftherios Venizelos: i agnosti zoi tou (Gnosi, Atina: 1 985)
[Eleftherios Venizelos'un Bilinmeyen Hayatı] 'dır. Diğer Yunanca
biyografik kaynaklar aşağıda sıralanmıştır. Pinelopi Delta, Eleut­
herios Venizelos: imerologion, anamnisis, martyries,allilografia, ed
S A Zannas (Ermis, Atina: 1 978) [Eleutherios Venizelos: Gün­
lükler, anılar, tanıklıklar, yazışmalar] , bu kitas Penelope Del­
ta' nın elyazmalarından derlenmiştir. Çalışma, günlüğe güncel
olarak düşülmüş notları ve bunların yanına yıllar sonra yazılmış
olan hatıraları birlikte düzenlemektedir. Kyriakos Mitsotakis, Ta
mikra chronia enos megalou: i mathitiki zoi tou Eleftheriou Veni­
zelou (Minos, Atina: 1 972) [Büyük bir adamın çocukluğu: Elef­
therios Venizelos'un okul yılları] , onunla babası ve öğretmenleri
arasındaki günümüze kalmış mektupları aktarmaktadır. Dimit­
rios Kaklamanos, Eleftherios Venizelos o iros (Oxford: 1 936) [Kah­
raman Eleftherios Venizelos] Lozan'daki Venizelos'a hayranlığını
sunan bir anı çalışmasıdır. Grigorios Dafnis, Sofoklis Eleftheriou
Venizelos (lkaros, Atina: 1 970) Venizelos'un daha sonradan Baş­
bakan olacak ikinci oğlu üzerine yazılmış eksiksiz bir biyografidir.
Venizelos'un siyasi metinlerinden çok azı İngilizcede bulun-

21 3
Eleftherios Venizelos

maktadır. Ağustos 1 9 1 7'deki parlamentoda yaptığı uzun


konuşma 7he Vindication of Greek National Policy, 1912-1917: a
report of speeches delivered in the Greek chamber, August 23 to
26, 1917, by Mr E Venizelos and others, with an introduction by
J Gennadius (Ailen & Unwin, Londra: 1 9 1 8) içinde yer almak­
tadır.
Yunanistan siyasetine ilk dahil olduğu günden son sürgününe
kadarki yazı ve konuşmaları Yunanca olarak dört cildde toplan­
mıştır. S I Stefanou (ed), Ta kimena tou Eleftheriou Venizelou,
1909-1935 (Leschi Filelefcheron, Atina: 1 98 1 - 1 9 84) [Elefcherios
Venizelos'un metinleri, 1 909- 1 935] . Bu ciltler (2. Cilt ss 575-80)
Venizelos'un, Mayıs 1 9 1 9'da Paris'te tuttuğu kısa günlüğü içer­
mektedir. 1 934 ve 1 935'te yazdığı Ulusal Hiziplerin eski çatış­
malarını anlatan ve ileride olabilecek bir iç savaşa dönük uyarıda
bulunan tarihi makaleleri, Metaxas'ın yanıtlarıyla birlikte Yunan­
cada bulunabilir: E Venizelos ve I Metaxas, 1 istoria tou ethnikou
dichasmou (Kyromanos, Selanik: 2003) [Ulusal Hizipleşmenin
Tarihi] .
Venizelos'un 1 889 Girit ayaklanması tarihi, Ioannis G Mano­
likakis (ed) Eleftheriou Venizelou i kritiki epanastasis tou 1889
(Aptera, Atina: 1 97 1 ) [1 889 Girit Ayaklanması] içindedir. Thu­
cydides çevirisi ölümünden sonra yayımlanmıştır: Dimitrios
Kaklamanos (ed) 7houkydidou istoriai kata metaphrasin Elefthe­
riou Venizelou (Oxford: 1 937-40) . Çeviriye eşlik eden notları, Evi
Zachariadi-Holmberg (ed) , Ta scholia tou Venizelou ston 7houky­
didi (Atina: 1 99 1) [Venizelos'un Thucydides üzerine yorumu] ,
içinde bulunabilir. Ayrıca İngilizce'de de bu notlar üzerine bir
çalışma bulunmaktadır. Evie Holmberg, Lessons Unlearned: 7hu­
cydides and Venizelos on Propaganda and the Struggle far Power
(University of Minnesota, Minneapolis: 2003) .
R F Holland, 'Nationalism, Ethnicity and ehe Concert of

214
ileri Okuma için

Europe: the case of the High Commissionershis of Prince George


of Greece in Crete, 1 898- 1 906', jo urnal ofModern Greek Studies
1 7 ( 1 999) ss 253-76, Venizelos'un erken siyasi rekabetinin dip­
lomatik bağlamını açığa çıkarır. Bu makaleyi A A Pallis (ed), The
Cretan Drama: the Life and Memoirs of Prince George of Greece,
High Commissioner in Crete (1898-1906) (New York: 1 959) ile
birlikte okumakta fayda vardır. Bu kendini haklı çıkarma uğra­
şında olan ve kendini açığa vuran bir anı kitabıdır.
Sonradan hasımı olacak Metaxas'ın erken dönem günlükleri,
Joachim G Joachim, loannis Metaxas: the formative years, 1871-
1922 (Bibliopolis, Mannheim: 2000), içinde düzenlenmiştir.
Take Jonescu, Some Personal Impressions (Londra: 1 9 1 9) içinde
de Venizelos'u anlatan kısa bir bölüm bulunmaktadır. İkilinin
ilişkileri için: O Michalopoulos, Attitudes paralleles: Eleutherios
Veniselos et Take Ionescıt dans la Grande Guen·e (Idryma Istorias
tou Eleftheriou Venizelou, Atina: 2004). Compton Macken­
zie'nin Greek Memories (Londra: 1 932 ve 1 939) adlı, Venizelist
sempatizanı bir Britanya ajanı tarafından yazılmış olan anı kita­
bıdır. 1 9 1 6 Atinasını ve Geçici Hükümetin ilk aylarını anlam.
369-409 arası sayfalarda 1 9 1 6 sonlarında Atina'daki Venizelist­
lere karşı düzenlenen saldırıları işler.
E C Callwell {ed), Field-Marshal Sir Henry Wilson: his life and
diaries (Londra: 1 927) içinde Venizelos sıklıkla odak noktasında­
dır. Wilson Paris'teki Britanya delegasyonu içinde askeri nüfuzu
olan bir kişidir.
Yunan tarihi arka planı için giriş niteliğindeki en iyi çalışma:
Richard Clogg, A Short History ofModern Greece 2nd ed. Camb­
.

ridge University Press, Cambridge: 1 986. Victor Papacosma'nın,


1he Military in Greek Politics: the 1909 CoıtS d 'ttat (Kent State
University Press: 1 997) , eseri Venizelos'un Yunan siyasetine giri­
şini ayrıntılı bir şekilde anlatır. Bu sürece başka bir bakış açısı

215
Eleftherios Venizelos

için: Mark Mazower, 'The Messiah and the Bourgeoisie: Veni­


zelos and Politics in Greece, 1 909- 1 9 1 2', Historical journal, 35
(1 992) ss 885-904. Bu makale Oimitrios Gounaris'in de iyi bir
karakterizasyonunu sunar (ss 893-5) .
1 909 ve 1 922 darbeleri için ayrıca Thanos Veremis, 1he mili­
tary in Greek politics: from independence to democracy (Londra:
1 997) adlı çalışmayı not edin. Georgios Vendiris, 1 Ellas tou
1910-1920: istoriki meleti, 2 vals (Atina: 1 9 3 1 ) [ 1 9 1 0- 1 920
arası Yunanistan: Tarihsel bir çalışma] adlı yapıtta birçok ayrıntı
vardır; kitabın yazarı Venizelos'un yakın arkadaşı bir Venizelist­
tir. Michael Llewellyn Smith'in, 'Venizelos' Diplomacy, 1 9 1 0-23:
from Balkan alliance to Greek-Turkish settlement', Kitromili­
des, Venizelos içinde ss 1 34- 1 92, makalesi Paris müzakerelerinin
öncesinde ve sonrasında yaşananlara dair faydalı bilgiler sunar.
George B Leon, Greece and the Great Powers, 1914-1917 (Ins­
titute for Balkan Studies, Selanik: 1 974) savaşın ilk üç yılının
siyasi tarihidir. Bu kitabın devamı aynı yazar tarafından başka bir
isimle yazılmıştır: George B Leontaritis, Greece and the First World
�r:from Neutrality to Intervention 1917-1918 (East European
,

Monographs, Boulder: 1 990) . Michael Llewellyn Smith, Ionian


Vision: Greece in Asia Minor, 1919-1922 (Ailen Lane, London:
1 973) , 1 922 felaketine götüren Küçük Asya macerası ve Gou­
di'deki infazlara dair etkili bir anlatım sunar. 1 2- 1 8 arasındaki
sayfalarda l ondra'da Aralık 1 9 1 2'de Stravidi ve Lloyd George
ile tartışmal.ır yer almaktadır. Bu çalışmaya ek olarak A A Pallis,
Greece's Anatolian Venture and After: a survey of the diplomatic
and political aspects of the Greek expedition to Asia Minor (J 915-
1922) (Methuen, Londra: 1 937) 1 922 felaketi öncesi ve sonrası
için okunabilir bir tarih kitabıdır. Aynı şekilde O Pentzopoulos,
1he Balkan Exchange of Minorities and its Impact upon Greece
(Mouton, Paris: 1 962) kitabı da kayda değerdir.
1 920'ler ve 30'lar için şu kitaplara bakılabilir: Mark Mazower,
i leri Okuma İ çin

Greece and the in ter- war Economic Crisis ( Clarendon Press,


Oxford: 1 99 1 ) ve George Mavrogordatos, Stillborn Republic:
Social Conditions and Party Strategy in Greece 1922-1936 (Uni­
versity of California Press, Berkeley: 1 983), parti ittifaklarına
ve oy verme eğilimlerine odaklanan kavrayışlı bir çalışmadır.
Robert Holland and Diana Markides, The British and the Helle­
nes: struggles far mastery in the eastern Meditemmean 1850-1960
( Oxfo rd University Press, O xford : 2006) G i ri t ve Kıbrıs üzerine
yazılmış iyi b ir kitaptır.
Dizi n

A Biliotti, Alfred, 28
Alastos, Doros, 12, 173 Birinci Dünya Savaşı, xi, xii,
Alexander, Kral, 70, 77, 132, 61, 164, 197, 199, 201
133, 136, 137, 202 Blum, Athanasios, 31
Alexandris, Apostolos, 32, 74, Blum, Paraskevoula, 44, 59,
79, 100, 166, 176, 180, 186 143
Amerika Birleşik Devletleri, Bosna Hersek, 32
193, 20! Bourchier, J O, 42
Andrew, Prens, 146 Bulga ristan , 25, 32-34, 5 1- 57,
Arnavutluk, 60, 66, 68, 72, 62, 64-65, 67-68, 70, 71,
8 6, 90, 9 4, 105, 1 07 , I I6, 73, 85, 86, 92, 97, 102, 107,
127, 144, 150, 168, 202, 207 127- 129, 134, 147-1 48, 1 68-
Askerler Grubu, 3 6, 37, 38, 39, 169, 194-196, 198, 200, 202
41 , 4 5 , 72 Burrows, Ronald, 74, 178
Atatürk, 131 , 160 Bükreş Antlaşması, 60, 97,
Avusturya- Macaristan, 33, 61, 1 02
63, 89, 1 9 1
c
B Cambon, Jules, no
Balfour, Arthur, 9 9 Cecil, Lord Robert, 102, 108
Balkan Savaşları, 72, 77 Chamberlain, Josep h, 9, ıo,
Belçika, 88, 105, 135, 205 44, 188
Benakis, Emman o ui l, 42, 4 5, Chatzanestis, General, 146
46, 138, 14 5 Chu rchill, Winston, 53, 133

219
Eleftherios Venizelos

Clemenceau, Georges, 80, Filistin, 92, 205


182, 219, 220 Foumis, Kostis 6, 12, 26
Clive, Day, 101, 103, II2, Fournet, Amiral Dartige du, 75
Constanti ne, Kral, 62, 63, 65, Fransa, u, 49, 58, 61, 63-64, 66,
72, 75, 77, 146, 177, 196, 68 -71, 7 5-76, 80, 86-87, 89,
200, 204 91-93, 95, 103, 105, 110, u4,
118, 121, 127, 131, 133, 141, 143,
D
147, 164, 167, 1 69, 191, 205
Danglis, Panagiotis, 36, 58,
70, 72, 79
G
Deligiannis, Theodoros, 30,
Gavriilidis, Vlasis, 45, 66, 174
40
Delta, Penelope, 67, 138, 139, Gennadios, Ioannis, 79, 92
165, 213 Gennadis, Nikolaos, 16
Dillon, Emile Joseph, 97 I. George, Kral, 17
Diomidis, Al exandros, 40, 45, II. George, Kral, 168
46, 74 , 93, 158 George, Prens, 22, 23- 2 5, 27,
Dominik, Crosfıeld, 69 28, 32, 37, 41, 158, 16 5, 1 67,
Dousmanis, Viktor, 76 190, 192
Dört İlke, 90, 107 Gladstone, William, ıı
Dörtler Meclisi, II5, 116, ızo, Glinos, Dimitris, 73
125
Gonatas, Stylianos, 1 56
Dragoumis, Ion, 65, 76, 136,
Gounaris, Dimitrios, 3 2, 4o ,
138
66, 142, 178, 216
Dragoumis, Stefanos, 32, 39,
40, 76, 173, 194 Granville, Lord, 74, 7 6
Dutasta, Paul, 100 Grek- İ talyan anlaşm as ı, 1 3 6
Grew, Joseph, 147
E-F Gryparis, Ioannis, 1 3 , 4 6
Elliot, Sör Francis, 41
Ermenistan, 98, 124 H
Evmenios, M etropolitan , 26 Hindistan, 125, 189 , 1 9 7 , 205
Ferdi nand, Kral, 56 House, Edward, 90

220
Dizin

ı-i Kero fylas, Konstantinos, 6 9,


Iliakis, Giankos, 166 97
Ionescu, Tache, 54, 56, 63, 67, Kesaris, Christos, 123
92, Ill, 161, 162, 169 Kıbrıs, 54, 69, 87, 95, 98-99,
Irak, 92 I04, 105, 108-110, 125, 161,
İ ngiltere, n, 21, 23 , 41, 121, 169, 217
144, 195 Koromilas, Lampros, 46, 51,
İsmet İ nönü, 147, 152 75, 96
İtalya, 6, II, 40, 50, 66-67, Koumoundouros, Alexandros,
74, 8 5-89, 94-96, 103, I05, 7
rn9 -no, n 5-II7, 121, 127, Koundouriotis, Pavlos, 52, 70
136, 142-144, 147, 150, 160 , Koundouros, Mano uso s , 1 5 ,
163-164, 166, 168-169, 196, 29
Kyrou, Alexis, 161
198, 200, 203, 208, 209
İzmir (Smyrna) , 13, 65-66, 8 5,
L
87, 90, 92, 93, 9 5, 107, 109-
Lloyd G eorge, David, 53, 80,
lll, n4, n 5-n9, 120-126,
219, 220
130-136, 141, 144-145, 148,
Londra Antlaşması, 57, 66,
150, 181-182, 202, 204, 2IO
67, 107, 121
Lord Curzon, 1 32
J Lozan Antlaşması, v, 130, 155,
Japonya, 32, 39, 46, 103, 147 169, 204
Jonnart, Charles, 76 Lybyer, Albert, 108

K M
Kafandaris, Georgios, 156, 158 Makedonya, 33, 36-37, 52, 54,
Kaklamanos, Dimitrios, 55, 56-57, 70-71, 73, 86-87, 96,
79, 213 , 214 n9, 138, 169-170, 196
Kalogeropoulos, Nikolaos, 142 Makka s, Leon, 91
Kalopothakis, Dimitrios, n3, Manolikakis, Ioannis, 12
2II Manos, Konstantinos, 28, 132
Karadağ, 52, 53, 89, 196 Markantonakis, Klearchos,
Karamanlis, Konstantinos, 44, 143
169 Mavromichalis, Kyriakoulis, 37

221
Eleftherios Venizelos

Melas, Leon, 145 p


Metaxas, Ioannis, 47, 58, 76, Paderewski, Ignacy, 143
155, 162, 168, 215 Pangalos, Theodoros, 3 5, 40,
Mexborough, Leydi, 129 156, 175, 176, 204
Mısır, 26, 91 , n1, 138 , 193, 195 Papadiamantopoulos,
Michalakopoulos, Andreas, 45, Andreas, 26
79, 96 Papanastasiou, Alexandros, 155
Millerand, Alexandre, 133 Papandreou, Andreas, 169
Milletler Cemiyeti, 87, 101- Papandreou, Georgios, 159,
102, 1 0 8, 144, 166, 200, 203, 168
205, 207, 209 Paraskevopoulos, Leonidas, 58
Milner, Lord, 99 Paris Barış Konferansı, v, x ,
Mitsotakis, Konstantinos, 8 66, 82 , 83 , 106, 169, 203
Murat, Prenses, ıoo Passaris, Michail, 3 5
Mussolini, Benito, 203 Paşic, Nikola, 9 2
Mustafa Kemal (Atatürk) , 131, Petrakopoulos, Theodoros, n4
142, 146 Philip Kerr, 125, 142
Pichon, Stephen, 219
N Plastiras, Nikolaos, 40, 145,
Nicolson, Harold, x, 103, 145, 163
180, 184, 2II Politis, Nikolaos, 96, 144
Noel, Irene, 53, 176 Polk, Frank L, 128
Polychronopoulos, Ioannis,
o 163
On Dört İlke, 86 88, 107, no
,

On'lar Meclisi, 103, 108, 109, R


n3-n5, 128
Rallis, Dimitrios, 30, 40, 139
Orlando, Vittorio, 94
Rallis, Georgios, 169
Osmanlı İmparatorluğu, 3,
Rallis, Ioannis, 168
4, 16-17, 21, 32-36, 41, 43,
50-53, 56, 60, 61-63, 65,
Repoulis, Emmanouil, 32, 45,
85-87, 90-91, 130-131, 134, 46, 93
136, 141, 191, 196 Romanos, Athos, 79, 96, n5
Romanya, 54, 56, 58, 64-65,
89, 92, 147, 149, 177, 204

222
Dizin

Rusya, II, 21, 32, 61, 66, 71, Sonnino, Sidney, 94


76, 77, 85, 8 8, 93, 1 91, 193, Spa Kon fe ra ns ı , 13 5
201, 203 Spanoudis, Konstantinos, 79 ,
96
s Stavridi, John, 5 3 , 74, ıoo, 141
Said Hal im, 61 Steed, Wickham, 97
Saint Germain Antlaşması, Stergiadis, Aristidis, 1 3 0
129 Stevenson , Frances, n3, 122, 180
Saint-Jean-de-Maurienne, 200 Streit, Georgios, 61, 76
S an Remo Konferansı, 134, 20 2 S u riye, 92
Sarrail, General Maurice, 68
Schilizzi, Helena, 53, 74, 139, T
140, 143, 182, 202 Talbot, Gerald, 94, ıo2, 107
Schliemann, Heinrich, 51 Tevfik Bedri Bey, 15
Selanik; 33, 40, 52, 54-57, 64, Theoklitos, Metropolit, 7 5
68-75, 78-80, 87, 96, n5, Theotokis, Georgios, 3 2, 40
II9, 123, 131, 137-138, 141, Tittoni, Tommaso, 126
145-156, 160, 171, 178, 196, Trabzon Metropoliti
198, 214, 216 Chrysanthos, 98
Sevr Antlaşması, 137, 141, 144 Trikoupis, Charilaos, 7 , 40
Seymour, Charles, 101, 127 Tsaldaris, Panagis, 156
Sfakianakis, Ioannis, 18, 22 Tsatsos, Konstantinos, 96, 103
Sırbistan, 52-57, 61-65, 68, 71,
89, 92, ıo5, 147, 177, 193, u
19 6 Ukrayna, 93, 105, n9, 120, 13 8,
Skouloudis, Manolis, 157 16 9 , 170
Skouloudis, Stefanos, 78
Smyrna ( İ zmir) , 13, 65-66, 85, v
87, 90, 92, 93, 9 5, 107, 109- Venizelos, Ekaterina (kız
III, II4, II5-u9, 120-126, kardeşi) , 7
130-13 6 , 141, 1 44-145, 148, Venizelos, Eleftherios
150, 181-182, 202, 204, 210 (torunu), 4, 5, 137, 140 , 17 1 ,
Sofoulis, Themistoklis, 137, 1 73, 175, 17 7-178, 184, 18 8 ,
156 212--214, 219-220

223
Eleftherios Ven izelos

Venizelos, Helena ( 2. eşi), 145, y


157, 166 Yugoslavya, 132, 160, 206
Venizelos, Kyriakos (babası) , Yunanistan, 3, 4, 6-11, 14-58,
5, 7, 172, 190 60-99, rnı-103, 105, 107,
Venizelos, Kyriakos (oğlu), 5, 113-118, 120-121, 129, 131-
7, 172, 190 134, 136-139, 141-150, 155-
Venizelos, Maria (ı . eşi), 13-15 161, 1 63-1 69, 178, 190, 192,
Venizelos, Sofoklis (oğlu), 40, 194, 196, 200, 202, 204,
52, 74, 87, 96, 129, 134, 135, 205, 211-212, 214, 21 6
140, 168, 175, 183, 185, 190 Yüksek Konsey, 128, 130, 135
Venizelos, Styliani (annesi) 5
Vlachos, Georgios, 159, 161, z
167, 168 Zaharoff, Sör Basil, 100, 118,
124
w Zaimis, Alexandros, 31, 40,
Wilhelm, Kayzer, 50, 57,
11. 158
62 Zervos, Skevos, 96, 117
Wilson, Woodrow, rno, 197, Zervoudakis, Emmanouil, 129
199, 219, 220

z z4

You might also like