You are on page 1of 25

Yıl: 2 | Sayı:6 | Nisan-Mayıs 2022 | Genç İHH yayınıdır.

RAHMET VE BEREKETİN
ÇAĞLADIĞI VAKİTLER
ÖNSÖZ

Kıymetli okurlarımız,
ergimizin 12. sayısı
Yıl: 2 | Sayı:12 | Nisan-Mayıs 2022 ile karşınızdayız. Bu
Genç İHH yayınıdır. sayımızda dosya
konusu olarak rahmet
GENEL YAYIN YÖNETMENİ ve mağfiret ayı olan Ramazan ayını
Ekrem Kubilay Karadeniz seçtik.

YAYIN KOORDINATÖRÜ Bu vesileyle, tüm okurlarımızın


Sena Güngör Ramazan ayını tebrik eder, bu ayın
İslam alemine hayırlar getirmesini
EDİTÖR
Allah’tan niyaz ederiz.
Ahmet Bilal Yıldız
Bildiğiniz gibi 2020 yılının Mart
ayında Türkiye’de ilk koronavirüs
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ analizine göre planlanır. Derler ki, bu
vakası görüldü. Bu tarihten
Asel Sena Uluç, Meryem Üstün ayda şeytanlar zincire bağlanır. Keşke
itibaren birtakım geçmiş zaman
nefis denen şeyi de insan zincire
alışkanlıklarımız yerini farklı
GRAFİK TASARIMCI bağlayabilse. Ama yaşamın kuralı bu.
alışkanlıklara bıraktı. Üstelik bu
Elif Develioğlu
Ruh ve nefis kutupları birbirleri arasında
bizim rızamız olmadan gerçekleşen
mücadeleye devam etmek zorunda…
bir süreçti. Bizim payımıza yalnızca
İrade gösterip ruhu galip etmek de bize
SOSYAL MEDYA SORUMLUSU uyum sağlamak düştü. Öyle ki
düşen en önemli işlerden… Gelin bu
Furkan Çatalkaş insanoğlu her şarta uyum sağlar.
mübarek ayda, birbirimize söz verelim.
Ramazan ayımız da bundan nasibini
Dünya her ne kadar deveran ederken
YAYIN KURULU BAŞKANI aldı. Sokağa çıkma yasağı sebebiyle
toplumların ifsadına sebep olsa da biz
Abdullah Muhammed İslam herkes evinde iftar yaptı, o eski iftar Müslümanlara düşen borç bu ifsada
sofraları ne yazık ki kurulamadı. karşı ihyanın derdinde olmaktır. Toplumu
YAYIN KURULU HEYETİ Teravih namazları kılınamadı, ifsat eden batıl ve kötü düşüncelere
M.Esad Emekli salavatlar gök kubbeyi saramadı. karşı, gelin biz kendimizi ihya edelim
Büşra Tuğtekin Kısacası buruk bir ramazan geçirdik. ve toplumu ihya edebilmenin derdine
Demirhan Sevinç Şimdi ise Allah bizi bir Ramazan’a düşelim. Batılın elindeki araçlar her
Halit Develioğlu daha eriştirdi. Bu Ramazan’ın ne kadar güçlü olsa da nice çoklara
Hasan Demir da buruk geçmemesi en büyük nice azların galip geldiğini bilen bir
Hasan Samet Yıldırım
temennimiz. ümmet olarak içten, samimi ve imanlı
M.Cihad Çelik bir şekilde yürüteceğimiz her hizmette
Rahmet ve mağfiret ayı olarak
Mihriban Gezer Allah’ın yardımıyla karşılaşacağımızı
adlandırılan bu ayda, genelde
Mücahit Çankaya unutmayalım.
insanlar içine yönelir. Bir nefis
Mukadder Yılmaz muhasebesidir başlar, gider. Dergimizin bu sayısında Ramazan ayı
Sena Güngör Günahlar, sevaplar, eksik ibadetler, münasebetiyle bizlerde manevi bir
Rabia Akyol kaygısında olduğumuz gelecek iklim oluşturmak amacıyla bu ayın
ve kötü hasletlerimizin dışa önemine dair, bu ayın ne şekilde
İLETİŞİM yansımasından kaynaklı iletişim istifade edilirse verimli olabileceğine
mevzubahisdergi@gmail.com problemlerimiz gibi birtakım güzel dair köşeler hazırladık. Umarız
ve kötü şeyler muhasebe edilir. istifade edebileceğiniz bir sayı olur.
SOSYAL MEDYA HESAPLARI Allah’tan af dilenir ve düşülen Bir sonraki sayımızda görüşmek
@mevzubahisdergi hatalara tekrar düşmemek için söz dileğiyle, kendinize iyi bakın.
@mevzubahisdergisi verilir. Aslında, geçmiş muhasebe
@mevzubahisdergi edilirken gelecek bu muhasebenin

YAYIN TÜRÜ GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Ekrem Kubilay Karadeniz


Yerel, süreli, 2 aylık

N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3
İÇİNDEKİLER

İYİLİĞİNİ 06
İSTİYORUM
SICAK KÜL
19

DİĞERGÂMLIK
UFKUYLA
HAYATA
BAKIŞ 22 BİR DAHASI YOK
28

CERRAHİDE ÖNEMLİ
BİR FİGÜR:
EZ-ZEHRAVİ GAFLETE
30 SIĞINILMAZ
10
DİĞER KONULAR

12 KISSALARLA RAMAZAN VE ORUÇ 35 RAMAZAN-I ŞERİF KÜLTÜRÜNÜN OLUŞUMU


14 ÖYKÜ: YOLA REVAN 36 KİTAP: CİNAYET ŞİRKETİ
16 ALLAH’IN ELİNE DÜŞMEK 38 ÜÇ AYLARIN EDEBİYATIMIZDAKİ YERİ
20 YEDİKULE HİSARI 40 GELENEK: MAHYA
26 ÜÇ AYLAR VE RAMAZAN 42 HİLAL GÖRÜNDÜ
32 ORTAÇAĞ DÜNYASI VE BİR GEÇİŞE DOĞRU 44 ANLAMIN MUHAKEMESİ
47 YİĞİTBAŞI VELİ HZ.
4 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 5
RAMAZAN-I ŞERİF

SICAK KÜL
“Ramazan” kelimesinin etimolojik kökenine bakıldığında
sonbahar yağmuru, keskin kılıç, sivri ok, güneşin şiddetli
hararetinden taşların yanıp kızması, sıcak kül gibi manalar
çıkıyor karşımıza. Beni en çok etkileyen mana ise sıcak kül.

Güldem Bekdemir

O
kuduğum bir kitapta orada bize can olan mübarek bir
Safer Efendi’nin aydır Ramazan.
bir dervişi Ramazan Veya köküdür.
kelimesinin etimolojik manası Ramida; Güneşin şiddetli
için sonbahar yağmuru, kılıç hararetinden taşların yanıp
ucunun keskinliği, sivriltilmiş kızması anlamındadır. Kızgın
ok ucu gibi anlamlara geldiğini yerin üstünde yürüyenlerin
söylemişti. ayaklarını yaktığı gibi, Ramazan
da müminlerin gönüllerini
Safer Dal Efendi hazretleri de muhabbetle yakar.
bu hususta diyor ki: Aynı kökten İbranice remets
“O keskin kılıç, keskin sivri ok kelimesi var ki bu da aynı
bildiğimiz insanı öldüren silahlar şekilde kor, sıcak kül manasına
değil, kalbi fetheden muhabbet geliyor.
okudur. O manalar keskin Bu mana beni en çok
kılıç, sivri ok, onlar manevi, etkileyenlerden oldu. Çünkü
muhabbet, kalbi fetheden.” küçüklüğümden beri ne zaman
Bir başka yerde denilir ki Ramazan ayı gelse veya ne
Ramazan kelimesi zaman düşünsem aklıma hep
köküdür. Ramadiyy; yaz yakıp kavurucu bir şey gelirdi.
sonunda, güz mevsiminin “şey” diyorum evet çünkü belli
başında yağıp yeryüzünü tozdan bir sembol yoktur zihnimde. O
temizleyen yağmura denir. Bu benim için bir “şey”dir. Ama hep
yağmurun yeryüzünü temizlediği kırmızıdır Ramazan. Tıpkı kurban
gibi, Ramazan ayı da müminleri bayramı gibi. Yakar, kavurur
günah kirlerinden temizler. ama bunun açlıkla susuzlukla atmosferde ne görüyorsa,
Hazreti Peygamber’in “Bu ayın bir ilgisi yok. Şöyle anlatayım; ne kokluyor, ne işitiyorsa o. alır. Bu defa ceza olarak onu
başı rahmet, ortası mağfiret, Rasul-i Ekrem Efendimiz Şehr-i Ramazan’dan bizim üç gün aç bırakır. Üç gün sonra
RAMAZAN AYI GELSE VEYA NE ZAMAN DÜŞÜNSEM AKLIMA nefse:
sonu da cehennemden buyurmuşlar ki: özümüze yansıyan ise şiddetli
kurtuluştur.” Hadisi şerifi ile kavuruculuk ve kıpkızıl bir HEP YAKIP KAVURUCU BİR ŞEY GELİRDİ. “ŞEY” DİYORUM “-Sen kimsin, ben kimim?”
Ramazan ayını rahmet olarak “Şeytan Âdemoğlunun coşku. Asla öfke değil ama EVET ÇÜNKÜ BELLİ BİR SEMBOL YOKTUR ZİHNİMDE. O sorusunu sorunca nefis bitkin
nitelemesi onun yağmur gibi damarlarında kanın dolaştığı gibi dinginlik de değil. Bizi ta ilk BENİM İÇİN BİR “ŞEY”DİR. AMA HEP KIRMIZIDIR RAMAZAN. bir şekilde cevap verir:
yağıp gönüllerdeki kiri pası dolaşır. Onun dolaşma yerlerini noktaya, önümüzde ardımızda “-Sen Rabbi Rahimimsin, ben
temizlemesine remizdir. Zira açlık ve susuzlukla daraltırız.” kimlerin olduğunu hatırladığımız ise âciz bir kulunum!”
yağmur rahmettir, himmettir, Şeytanın alanı daraldığı için elest bezmine götüren bir kızıl
yardımdır. Ve yağmur da ruhun alanı genişler. Bu coşku. Nefs cevap verir: “-Sen kimsin, ben kimim?” İşte Şehr-i Ramazan bizi bu ana
yücelerden yağıp beden arzına genişleme ise herkeste kendi “-Sen sensin, ben de benim!” Nefis tekrar aynı cevabı verir: götüren bir coşku derken bunu
etki eder, onu temizler. Çünkü aynasına göre farklılık gösterir. Kutsi hadiste rivayet olunur ki Cenâb-ı Hak, kendisini var eden “-Sen sensin, ben benim!” kastediyorum.
nefsani olan her şey bedene Cenâb-ı Hak, nefsi yaratınca Rabbini tanımak istemeyen Allah Teâlâ, bin yıl daha nefsi Bir de oruçlunun cennette özel
aittir ve tezkiye edilmesi lazım Herkes kendi aynasından izler ona sorar: nefsi, ceza olarak bin yıl ateşte ceza olarak yakar, tekrar bir kapısı var ki herkesçe malum
gelir. Çorak toprağımıza yağıp şehr-i Ramazan’ı. O manevi “-Sen kimsin, ben kimim?” yakar. Bin yıl sonra tekrar sorar: sorduğunda yine aynı cevabı ismi Reyyan kapısıdır. İbn Arabi

6 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 7
RAMAZAN-I ŞERİF RAMAZAN-I ŞERİF

İLÂHİ HASAT VAKİTLERİ


İyiliğin, hatta bir tebessümün bile amel defterimize yerine göre bire on, yüz hatta binlerce
sevap olarak yazıldığı adeta bir hasat zamanı üç aylardayız. Değerlendirebilmek nasip ola.

Fatih Bünyamin Çiğdem

R
ahmetin, bereketin, huzurun
ve esenliğin mevsimi
mübarek üç aylar ruhumuza
yine ilaç gibi geldi. Biz mü’min
kullar için bu öyle bir zaman
dilimiydi ki yapılan her hayrın,
hasenatın, iyiliğin, hatta bir
tebessümün bile amel defterimize
yerine göre bire on, yüz hatta
binlerce sevap olarak yazıldığı
adeta bir hasat zamanı demekti.

Üç ayların ilki olan Receb-i


Şerîf’in gelmesiyle birlikte tatlı
heyecanımız başladı. Rabbimizin
ayında ona daha çok yakınlaşmak akabinde yeni bir oruca besmele Öyle bir bekleyiş olmalıydı ki
için ibadetimizi, zikrimizi ve nefs çektiğimiz imsak vakti, teravihlerin bizimki, susuzluktan ölmek üzere
muhasebemizi ziyadeleştirmek tatlı yorgunluğu, gönüllere esenlik olan bir kimsenin ab-ı hayâta
için çaba gösterdik. Peygamber veren zekat ibadeti ve daha nice kavuşması gibi karşılamalıydık
Efendimiz (s.a.v.)’in ayı Şaban-ı güzellikleriyle hanelerimizi yine geldiği vakit o güzeller güzelini…
Şerîf’te ise ibadetlerimizi gönül teşrîf edecekti.
huzuruyla ifâ ederken bir yandan Evlerimizin duvarları, okullarımızın,
da Alemlerin Sultanı’na salât ve Kur’an-ı Azmüşşân’ın yeryüzüne iş yerlerimizin panoları,
selamımızı artırmaya gayret ettik. indirilmeye başlandığı, bin şehirlerimizin bilboardları tüyleri
ÂŞIK SONBAHAR YAĞMURUNUN ALTINDA YÜRÜDÜĞÜNDE HASTALANIP Kandil gecelerinde gözyaşlarımızla aydan daha hayırlı olan Kadir diken diken, gönülleri cıvıl
ellerimizi semaya kaldırdık, Gecesi’ni de içerisinde barındıran cıvıl edecek bir biçimde haber
HASTALANMAYACAĞININ HESABINI YAPMAZ. ÂŞIK DERDİNDEN BAŞKA BİR ŞEYE
rabbimizden af ve mağfiret bu en mübarek ay ümmet-i vermeliydi o sevgilinin gelişini…
ODAKLANMAZ. HASTA DA OLSA, SIHHAT DE BULSA YÜRÜMEYE DEVAM EDER. diledik. Yalnız kendimiz için değil, Muhammed’in ayı idi. Kardeşini
dünya üzerinde zulüm gören, kendi nefsine tercih etme meziyeti Herkes ailesi ve sevdikleri ile
acı çeken, yokluk ve sefalet gösterebilen aziz ümmetin en çok beraber bilhassa mü’min kardeşleri
hazretleri Reyyan kelimesinin kadar ne susuzluğu diner ne yürüdüğünde hastalanıp içerisinde hayatlarını idame ettiren da Ramazan-ı Şerîf’te birbirini için samimiyetle ve gözyaşlarıyla
etimolojik anlamının “kanmak, de bir şeye kanar. Anlıyoruz hastalanmayacağının hesabını bütün mü’min kardeşlerimiz için düşünmesi, koruyup gözetmesi dua etmeliydi. Çünkü duaların geri
doymak” olduğunu söylüyor. ki Reyyan kapısı ruyetullahın yapmaz. Âşık derdinden başka dualar ettik. Elbette sadece kavlî gerekirdi. O yüzden, toplumsal çevrilmediği bu özel vakitlerde
eşiğidir ve anahtarı oruçtur. bir şeye odaklanmaz. Hasta da dua ile yetinmedik. Bilhassa bu yardımlaşma ve dayanışmanın en Rasulullah (s.a.v.)’ın buyurduğu
Şöyle ki: Gerçi günümüzde hekimlerin özel zaman zarfında özellikle de mühim göstergesi olan zekat da üzere “günahsız bir ağızla”
olsa, sıhhat de bulsa yürümeye
“Reyyan kelimesinin kökü çeşitli görüşleri var. Oruç insani yardım alanında çalışmalar yine bu ayda verilmekteydi. birbirimize edeceğimiz dualar iki
devam eder. Hazreti Mevlana
‘Riyy’, içmede doygunluk tutmak kimi doktora göre çok yürüten vakıf, dernek ve sivil “Zaman kitabının ayracı idi cihânda saâdetimizin vesilesiydi.
Hüdavendigar efendimizin çok
derecesidir. Kandıktan sonra bir sağlıksız, kimi doktora göre ise toplum kuruluşlarımız vasıtasıyla Ramazan, takvimin baş tacı, susuz
çok sağlıklı bir ibadet. güzel bir sözü var: yaptığımız yardımlarla fiilî duamızı kalan yüreklerin saf menbâı… Mukaddes üç aylarımız ve
şey içilemez. İçebildiği sürece,
arz veya canlıların yeryüzünden da imkanımız ölçüsünde yerine Yalnızca belirli bir vakitten ibaret Ramazan-ı Şerîf’imizin hayırların
İki tarafın da kendine göre “Âşıkların; merhemlerin deva getirdik. değil, sevdalısı olduğumuz saâdetin fethine, şerlerin define, gönül
başka bir yer olsun, insan
belli argümanları var. Ben olmadığı dertleri vardır ki ne buram buram gülücükler saçtığı bir coğrafyamızın cümle ferdininin
kanmış sayılmaz.” Diye açıklıyor.
Bu açıklamadan da anlıyoruz ki o konulara girmeyeceğim. uyku ne seyahat ne de yiyip Ramazan-ı Şerîf coşkusu bütün medeniyetti. Övüncümüz olan kim sağlığına, mağfiretine, rahmetine,
oruç âşıkların ibadetidir ve âşık Ama şunu diyebilirim ki âşık içme çare kılar, ta sevgilinin bedenimizi ve ruhumuzu sarmıştı. varsa bu medeniyetin semeresi huzur ve esenliğine vesile olması
da sevgilinin vechini görene sonbahar yağmurunun altında yüzünü görünceye kadar.” İftar sofralarının bereketi, sahurların değil miydi?” duası ile…

8 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 9
RAMAZAN-I ŞERİF

GAFLETE
SIĞINILMAZ
Gaflete sığınılmayacağını, avuntunun çâre olmadığını
gösteren, bağrında Kur’an’ı barındıran bu mübarek günlerin
kıymetini bilmek ayılmak için önemli bir fırsat. Bizi kuyudan
yukarıya çekip çıkararak uykudan uyandıracak bir ip. Bu
günler, bu aylar hür olma vakitleridir.

Uğur Canbolat

ok sevdiğim bir “Gaflette kaldım.” demek olurdu


arkadaşım vardı. ilk cümlesi.
İyi niyetinden ve kalbinin Ne kadar kızmaya çalışsanız,
sâfiyetinden asla şüphe ayar vermeye kalkışsanız,
edilmeyen bu dost canlısı kendisini toparlaması için destek
yoldaşım alabildiğine dağınıktı. vermeye gayret etseniz size
Vaktinde bir yere gidemezdi. söyleyeceği tek cevabı buydu.
Ne yapar eder kendini affettirirdi “Gaflette kaldım.”
ama. Sonraları bu cümle üzerinde
Kötü niyetine rastlanmadığı çokça düşündüğüm olmuştur. küçültemeyiz. yaptırım gücünün olmadığı ifade İşte içinde olduğumuz mübarek
ve ikinci bir gizli ajandaya Kim gaflete düşmez ki? Beşerî bir ihmal diyerek bir edilmedi mi? üç aylar…
sahip olmadığı herkesçe Hangimiz gaflete yenilmeyiz ki? kenara koyamayız. İmanı muhafaza edip şirk Kalbimizin Kur’an ile aydınlandığı KAVRAYAMADIM,
malûm olduğundan kendisine Kaçımız gafil avlanmamışızdır ki? Bir şeyin gerekliliğini bildiğimiz pisliğinden korunmak için geceler... İDRAK EDEMEDIM,
küsemezdiniz. Hepimizi ucundan, kıyısından şu halde sehven bilmiyormuş gibi teyakkuzda olmamız söylenmedi Gelmekte olan Ramazan-ı DİKKATİMİ VEREMEDİM
Gücenik davranamazdınız. ya da bu şekilde yakalamıştır bu yapamayız. mi? Şerif… GİBİ AVUNTULARA
Kapris yapmaya yeltenemezdiniz. gaflet belası. Kavrayamadım, idrak edemedim, Fahr-i Kâinat Efendimiz bize Bağrında Kur’an’ı barındıran bu
TUTUNAMAYIZ.
Sözleştiğiniz saatte gelmediğinde dikkatimi veremedim gibi en güzel örneklik ile bunları onarıcı ay…
ağız dolusu söylenseniz bile Gaflet konusu hiç gündemimden avuntulara tutunamayız. göstermedi mi? Hepsi bizi gafletten uyandırmak AKLIMIZ VAR, DÜŞÜNMEK
sokağın ucundan göründüğünde düşmedi. Aklımız var, düşünmek için. Tüm bunlara rağmen masumiyet için değil mi? İÇİN. KALBİMİZ VAR,
üstünüze çektiğiniz tüm negatif Arkadaşım yalan dünyayı bırakıp Kalbimiz var, anlamak için. içeren bir gafletten nasıl Gaflete sığınılmayacağını, ANLAMAK İÇİN.
enerjiniz bir balon gibi sönüp gerçek âleme göç edince sanki Gözümüz var, görmek için. bahsedebiliriz ki? avuntunun çâre olmadığını GÖZÜMÜZ VAR, GÖRMEK
giderdi. bu cümle bana onun mirası gibi Kulağımız var, duymak için. Gaflet unutma ve yanılma değil, gösteren bu mübarek günlerin
İÇİN. KULAĞIMIZ VAR,
kaldı. Hadi diyelim ki, bunlara da bile bile lâdestir. kıymetini bilmek ayılmak için
Öğrencilik yıllarında geç kendimizce mazeretler uydurduk, Görevlerimizi arzularımızın önemli bir fırsat. DUYMAK İÇİN.
kalmalarından dolayı çoğu Bir süre sıkça kullandım. yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim yenmesine izin vermektir. Bizi kuyudan yukarıya çekip
dersinden “yok yazılırdı” Sığındım hatta. bize şeytanı anlatıp düşmanımız Hatta ciddî ilahî uyarılar olduğu çıkararak uykudan uyandıracak
yoklamada ama sevecenliği ve Ama öğrendim ki, gaflete olarak önümüze koymadı mı? halde Allah’ı değil şeytanı bir ip. ve şeytanla olan bağlarımızı
zekâsıyla işleri kurtarırdı. sığınılmazmış. Kovulduğunu bildirmedi mi? dinlediğimiz için düpedüz Bu günler, bu aylar hür olma kopararak göstermeliyiz.
Bir masumiyeti vardı ki, Bizler gafleti hafifletici bir sebep Kıyâmete kadar yolumuzda aymazlıktır. vakitleridir. Topu taca atmama ayları
başkasında bunu görüp olarak algılayıp değerlendiriyoruz oturacağını, dostları ile bize Kur’an’ı ezberleyip “Hâfız” Kölelikten kurtulma zamanıdır. olarak da ifade edebileceğimiz
müşahede etmek neredeyse ama hiç öyle değil. bin bir hilebazlıkla yaklaşacağı olmaya verdiğimiz değer kadar Unutmamak gerekir ki; bu vakitlere ulaştırdığı için
yaşadığımız şu çağda imkânsız Unutma ve yanılma anlamı ile konusunda uyarmadı mı? onu anlamak olan “Zâkir” olmaya gerçekten özgür olanlar ancak Rabbimize sonsuz şükürler
gibiydi. sınırlayıp işin içinden sıyrılamayız. Bununla da yetinmeyip şeytanın da ehemmiyet vermedikçe Allah’a gerektiği gibi kulluk olsun.
Bu dünyanın adamı değil diye Dalgınlık ve dikkatsizlik kendi dilinden sorumluluk sanırım bu işin içinden yapabilirler.
düşünürdük hakkında. olarak yorumlayıp meseleyi almayacağı ve kudretinin yani çıkamayacağız. Gaflete sığınmadığımızı nefis Ya Selâm!

1 0 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 1 1
RAMAZAN-I ŞERİF

KISSALARLA
RAMAZAN VE ORUÇ EY İNSANLAR! SİZİ
BÜYÜK MÜBAREK BİR
AY GÖLGESİ ALTINA
ALMAKTADIR. İÇINDE
Peygamberimiz (s.a.v.) üç aylardan ve bilhassa ramazan ayının tüm faziletlerinden BİN AYDAN DAHA
yararlanmamızı bizlere buyurmuştur. HAYIRLI KADİR GECESİ
VARDIR. ORUCU FARZ,
KIYAMI (TERAVİHİ)
Ahmet Cihan Zıvalı SÜNNETTİR. ONDA
NAFİLE BİR İBADET

R
YAPAN FARZ SEVABINI,
esulü Ekrem (s.a.v.) Nitekim Medine-i Münevvere’de dedim.” Görülüyor ki Ramazan,
Medine’ye teşriflerinde minberine çıkarken Hz. oruç tutmakla beraber günahların FARZ İŞLEYEN DE
Araplar oruca o derece Peygamber 1,2 ve 3. affına vesile olacak ibadet üzere YETMİŞ KATINI ALIR.
alışık olmadıkları için oruca dair basamaklarda “Kabul eyle geçirilmesi gereken bir aydır. KARŞILIĞI CENNET
hükümler diğer dini konular yarabbi!” manasına gelen OLAN SABIR VE İHSAN
da olduğu gibi tedricen vaaz “âmin” diye cemaatin duyacağı Peygamberimiz (s.a.v.) üç
AYIDIR. MÜMİNLERİN
edilmiştir. Önceleri sadece kadar seslenmiş, sebebini aylardan ve bilhassa ramazan
tanıdıklarının tuttukları Muharrem soran ashabına “Cebrail (a.s.) ayının tüm faziletlerinden RIZKI ONDA ÇOĞALIR.
ayının onuncu günü olan bana birinci basamakta geldi. yararlanmamızı bizlere
aşure orucu, Hz. Peygamberin Ana-babasına kavuştuğu halde buyurmuştur. Bu ayda oruç
HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
Medine’ye gelişi ile tutulmasını onların rızasını alamayanlar, tutup vaktimizin büyük bir
emrettiği senede üç kez oruç, bu senin adın yanında okunduğu bölümünde ibadetle iştigal
safhaları göstermektedir. Oruca halde salavat-ı şerife etmemizi, toplumsal bağlarımızı
alışıldıktan ve ona ısındırıldıktan getirmeyenler ve nihayet üçüncü güçlendirmemizi, yapılan
sonra “İçinizden (sağlam ve olarak da Ramazan’a kavuştuğu ibadetlerin mükafatını ve insanlar! Sizi büyük mübarek de Allah’a Teâlâ, içtiği takdirde bir günde Hz. Peygamberle
mukim olduğu halde) Ramazan’a halde günahlarını affettirici başta kurtuluşa ermeyi müjdelemiştir. bir ay gölgesi altına almaktadır. cennete girinceye kadar birlikte bir yolculukta bulunduk.
ulaşanlar orucu tutsunlar.” oruç olmak üzere bir davranış Kıssaya göre, Selman (r.a.) İçinde bin aydan daha hayırlı susaması mümkün olmayan Öyle ki bazıları sıcaktan
Mealindeki Bakara Suresi’nin içinde olamayanları Allah’u diyor ki: “Resulullah (s.a.v.) Kadir Gecesi vardır. Orucu farz, havza Kevser’den içirir.” korunmak için ellerini başlarının
185. ayeti orucu kesin kez farz Teâlâ rahmetinden uzak kılsın, Şaban ayının son gününde kıyamı (teravihi) sünnettir. Onda üzerine tutuyorlardı. İçimizden
kılarak bu gibilerden fidyeyi buyurdu. Ben de bu duaya âmin bizlere bir hutbe irat ederek: ‘Ey nafile bir ibadet yapan farz Peygamber Efendimiz sahur Hz. Peygamber ile Abdullah
kaldırmış, mazur sayılanların da sevabını, farz işleyen de yetmiş vakitlerinde kalkmayı ihmal B. Revâha’dan başkası oruçlu
bilâhare kazasını öngörmüştür. katını alır. Karşılığı cennet olan etmez ve vakitleri en iyi şekilde değildi.” buyurmuşlardır. Hz.
sabır ve ihsan ayıdır. Müminlerin değerlendirirdi. Hz. Sâbit: Peygamberimizin yanında
Hz. Peygamber, Ramazan’da rızkı onda çoğalır, bir oruçlunun “Biz Hz. Peygamberle sahur kalan, uzun süre hizmetinde
orucu bozmayı mübah sayacak orucunu açtıranın günahlarını yemeğine kalktık, yemekten bulunan Hz. Enes de buyuruyor
hatta bazen mecbur kılacak Allah bağışlar ve hiçbir şey sonra da namaza durduk.” ki, Resulullah ile yolculukta
sebep, illet ve mazeretlerden eksiltmeden onun sevabını buyurduğunda, Hz. Enes: bulunduk, içimizden oruç
uzak olduğu halde onu kendisine de verir. Hepimiz sahurla namaz arasında ne tutanlar ve tutmayanlar vardı,
tutmayanların büyük zararda bulamayız, diyenlere de bir kadar zaman geçirdiniz? Diye bir yerde konakladığımızda
ve manevi ziyanda olduklarını hurma ve bir yudum su ile de sordu. O da bir kişinin elli ayet gölgelerimiz ve elbiselerimiz
zaman zaman bildirmekten açtırana aynı sevabı verir. Evveli okuyacağı zaman kadar cevabını olduğu halde bazıları eli
geri kalmamıştır. Nitekim Ebû rahmet, Ortası mağfiret, sonu verdi. ile kendilerini koruyorlardı.
Hureyre Hazretlerinin rivayet da cehennemden âzât günleri Oruçlular yorgun ve baygın
ettiği bir hadis-i nebevilerinde, olan Ramazan’da ikisi rıza-i Peygamber efendimiz oruç düştüler, tutmayanlar ise
“özürsüz, Ramazan’da bir gün ilâhiyeyi tahsil, ikisi de müstağni tutmanın mümkün olduğu direkleri çaktılar, çadırları
oruç tutmayan, sonra bütün olamayacağınız dört haslette takdirde yolculuk halindeyken kurdular, binekleri, develeri
zamanını oruçla geçirse dahi çok bulunun. Bunlar şehadet de tutulmasının makbul suladılar; bu manzarayı
o günün mükâfatını alamaz.” kelimesi ve istiğfar ile cenneti olduğunu buyurmuştur. Nitekim gören Peygamberimiz “Oruç
Buyurarak ramazan orucunun talep, cehennemden istiâze. kıssada ifade edildiği üzere: Ebu tutmayanların mükâfatı bugün
faziletine değinmiştir. Oruçluya iftar zamanı su içireni Derda Hazretleri “Sıcağı şiddetli fazla oldu.” buyurdular.

1 2 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 1 3
ÖYKÜ

YOLA REVAN
Ahmet Can Altun

“H
ey dur artık. Yeter. bir seminerde konuşuyor olurduk kalkıp odayı keşfetti.
Ne yapmaya herhalde. Değil mi? Sabırlı olmak Masada kalan yarım bardak
çalışıyorsun? Senin zorunda. Yapacak başka bir şeyi suyu içti. Tatlıydı. Ferahladı.
kafanda bulunmam, senin de yok zaten. İlerisi güzel olabilir. Pencereden dışarı baktı.
sayende var olmam bana Olmayabilir de. Belki de yolun Yeşillik ve betondandı her şey.
eziyet etmeni gerektirmez. Ne sonuna yetişmez. Gerçi yetiştiği Şaşkınlığı ve merakı gittikçe
olurdu seçtiğim yollardan biri kadarı yolun sonu değil midir artıyordu. Korkusu da aynı
güzel çıksaydı? Güzel bir yola ki? Ama aradığını bulamazsa yol şekilde. Bu zamana kadar
soksaydın beni. Yoruldum. bitmiş midir? Yolda ölmek bu güzel şeyler yaşadıktan çok az
Anlıyor musun? Heyy!” mudur? Belki sayı doğrusunda sonra berbat şeyler yaşamıştı.
sayı çizgilerinden biridir yolun Masadaki bilgisayarı gördü.
Bana sesleniyor. Cevap versem sonu. Ama sayı doğrusu sonsuza Çekinerek açtı. Açık bir dosya
duyacak sanki. Bir de soru uzanır değil mi? vardı. Bir hikâye yazılıydı. İsmi
soruyor. Hem ne bu isyan yani? Ali.
Sen kimsin? Dikenli yolun sonuna yaklaşıyor.
Ayağı delik deşik. Dizleri, elleri Uyandı. Gözlerini, yuvasından
Durdu. Ayak ucundan başlayıp de pek farklı değil. Ne zor fırlayacak kadar açtı. Gökyüzüne
kafasını kaldırarak ufka doğru sonu bilinmeyen yolda gitmek. bakıyordu. Ağzına, burnuna kum
baktı. Her bir yanda Son birkaç adım ve bitti. Yere girmişti. Bir anda ayağa kalktı.
dikenli çalılar vardı. Küfür etmek attı kendini. Dilini damağından Başı döndü, gözleri karardı.
istedi, edemedi. Bağırmak istedi. ayırmaya çalıştı. Matarasında Uçsuz bucaksız bir yerdeydi.
Ağlamak. Ölmek.Yok olmak. Hiç kalan son yudum suyu döktü Arkasından ittiren bir şey vardı.
olmak. Olmadı. Gökyüzüne baktı ağzına. Tuzluydu. Boğazını yaktı. Arkasına döndü. Zifiri karanlık.
BİTMEYEN YOL YAPMIŞLARDI. O DA REVAN OLMUŞTU BU YOLLARA. KİMİ YERDE
kızarak. Geriye döndü. Geçtiği Ağlamak istedi. Vücudunda tek Sadece silüetler vardı çok
her yerin yok olduğunu gördü. damla su kalmamıştı. Uyuyakaldı uzaklarda yorgunluktan bitap KUYULAR VARDI. KUYULARDA YUSUFLAR. DIŞINDA KARDEŞLERİ. KÂH KARDEŞİ OLDU
Uzaklarda görünen silüetler vardı oracıkta. düşen. Onu ittiren şey yanıp KÂH YUSUF. DEVAM ETTİ. KİMİ YERDE MANCINIK VARDI. UCUNDA İBRAHİMLER. AŞAĞIDA
sadece. Mutlulukları vardı çok sönüyordu. Bağırdı “Kimse var YANAN ODUNLAR. KÂH İBRAHİM OLDU KÂH YANAN BİR ODUN.
uzaklarda. Biraz daha yakında İmleç yanıp sönüyor. Bir şeyler mııı? Neresi burası? Heeeeyy!”
üzüntüleri. Mutluluğuna koşmak yazmamı bekliyor. Onu yola Sonu görünmeyen aydınlık tarafa
istedi. Hiçliğe tosladı. Arkasını koymamı bekliyor. O da beni döndü. Yürümekten başka Tek ortak noktaları hepsinin zorluklara rağmen. Onlara pek bir Denizin içinde balık. Balığın
döndü tekrar. Arkasından ittiren bekliyor. Doğru yola girmek için. yapacak hiçbir şeyi yoktu. Yol varılacak bir yeri vardı ama şey yapmadı. Güç verecek şeyler ağzında Yunus. Kâh Yunus oldu
bir şey vardı. Görünmeyen. Ve siz de beni bekliyorsunuz onu ayrımındaydı. Ne tarafa yürümesi kimse varamamıştı. Ali yazan yazdı sadece. Sıra ona kâh deniz. Devam etti, etti.
Mecbur girdi dikenli yola. Elli doğru yola koyayım diye. gerektiğini bilmiyordu. Soldaki dosyayı kapattı. Diğer hikâyeleri geldi. Ve aslında kendisine Yolda bir çarmıh. Çarmıhta İsa.
metre yürümeden kan içinde Ama uyumam gerekiyor. Devam yolu seçti. Yürümeye başladı. sonlandırmak istedi. Bu eziyeti de. Ne olacağı belli değildi. Elinden çivili. Kâh İsa oldu kâh
kaldı ayakları. Mecbur. edemeyeceğim. daha fazla çekmelerini istemedi. Bu yüzden onun da bir yere çivi. Hepsi benzer yollardan
Yoldur gidilir. Bilgisayardaki yazılanları okudu varmasını istiyordu. Şimdi imleç geçmişti. O da geçiyordu.
Uyandı. Donuk gözlerle tavana ve sertçe kapağını kapattı. Bana söylüyor. Garip değil mi? Ali’nin elindeydi. Varılacak yere varmak için. Türlü
“Tamam özür dilerim. İsyan baktı. Altında toprak yerine Masaya eğilip ağlamaya Birkaç saat öncesine kadar ben işkenceler gördü. Yol ayrımına
etmemeliydim. Ama çok yumuşacık yatak vardı. başladı. Demek her şey bir yalvarıyordum ona. Birkaç Bitmeyen yol yapmışlardı. O da geldi. Son yol ayrımı. Bunun
yoruldum yanlış seçim Beli, boynu tutulmamıştı. yazıdan ibaretti, ben üç harften saat önce bir hiçtim. Üç harften revan olmuştu bu yollara. Kimi farkında değil. Artık anlamıştı
yapmaktan. Gitmem gereken Ayaklarındaki yaraların sadece izi ibaretttim, diye sayıklıyordu. ibarettim. Şimdi ise… Ona çok yerde kuyular vardı. hiçbir yolun rahat olmayacağını.
yolu göster bana lütfen. Artık kalmıştı. Dili damağında Kafasını kaldırdı. Gözlerini sinirliyim. Bu eziyetleri Kuyularda Yusuflar. Dışında Gücü çok kalmamıştı. Ama artık
bulmak istiyorum ne bulmam değildi. Hava ne sıcak ne sildi. Ağlayabildiği için şükretti. başkalarına da yapıyor olması kardeşleri. Kâh kardeşi oldu kâh içi rahattı. Bunu kabul etmek
gerekiyorsa. Kendimi mi soğuktu. Doğruldu hızlı bir Bilgisayarı tekrar açtı. Dosyayı beni daha çok sinirlendirdi. Yusuf. Devam etti. Kimi ona kendini kazandırmıştı.
bulacağım? Seni mi? Kimi şekilde. Ayaklarını yataktan aşağı indirdi. Başka dosyaların yerde mancınık vardı. Ucunda Ortada durdu. Gökyüzüne baktı.
bulacağım? Ya da neyi?” sarkıttı. Etrafına baktı. Bir da olduğunu gördü. Yusuf, Tek tek tüm karakterlerin yolunu İbrahimler. Aşağıda yanan Birkaç damla yaş düştü
evdeydi. “Hey burası da neresi? Hasan, Ayşe, Ahmet, Fatma, devam ettirdi. Kimisinin artık odunlar. Kâh İbrahim oldu gözünden. Düşen yerde
Her şey bu kadar kolay olsaydı Nereye getirdin beni?” Melike… Onlarca dosya vardı. ölmesi gerekiyordu kimisinin kâh yanan bir odun. Devam etti. şekillendi. Toprakta aktı. Sağdaki
bu saatte bunları yetiştirmeye Her zaman yaptığı gibi cevap Tek tek açıp okudu. olması. Hepsi giderken teşekkür Sabrı bitiyordu. Yoluna bir deniz yola girip kayboldu. O da
çalışmak yerine yazar olmuş, verilmesini beklemedi. Ayağa Birbirinden farklı hikâyelerdi. etti. Kimisi yolu sevmişti tüm çıktı. Yunus’u boğacak olan. arkasından gitti.

1 4 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 1 5
RAMAZAN-I ŞERİF

ALLAH’IN ELİNE
DÜŞMEK
Hazreti Cafer-i Sadık’ın “Fakirin eline düşmeden Allah’ın eline düşer.” buyurduğu sadaka
ile, O’nun veren eli olmanın lezzetine en çok varılan aydır Ramazan...

Ayşe Kayar

M
anevi iklimi ile bütün aşar da bir denize karışır. buyurdu: Azîz ve Celîl olan Allah”
ümmeti saran, hanelere O kurak yer, o kaybolmak; İnsanın oruç dışında her ameli
tatlı bir telaş ve vakte O’na ibadetten, şükürden, O’nu kendisi içindir. Oruç benim içindir,
bereket getiren üç aylara bu yıl da tanımaktan uzak dünyamızdır. mükafatını da ben vereceğim.”
ulaştıran Rahmân’a şükürler olsun. Çıkar yol arama arzusu ve verilen Günümüzdeyse Yüce Allah’ın
gayret ise yine O’nun rahmetinin kıymetini bu denli vurguladığı
Bizi, oruç ve sadakanın, Kur’ân bir tecellisi olarak gönüllerimize oruç ibadetinden, Ramazan
ve huzurun ayı olan Ramazan-ı sunulmuş ikramdır. Dereler günde ayından söz açılınca hep “açın
Şerif’e adeta hazırlayan Recep ve beş vakit gelen davet, ırmaklar yedi halinden anlamak” gibi eksik
Şaban aylarında, farz ibadetlerini günde bir uğrayan Cuma bayramı, ve sığ bir cümle karşımıza
nafilelerle süsleyen, bedenini nehirler Recep ayı, dereler Şaban çıkar. Bir Müslüman olarak bu
oruca, uykusunu sahura hazırlayan ayı, akışına teslim olunan o coşkun bilinci ve inceliği, belli vakitlerle
şen gönüllere de selâm olsun… şelale Ramazan ayı ve nihayet kısıtlamaksızın, şu mübarek
müjdelerle dolu, insanı bütünüyle günlerde, manevi açlığımızı
“Bir bakıma oruç, bizim saran denizse o Ramazan ayına susuzluğumuzu da fark edip
kurtuluşumuzun kurbanı sayılır, sırlanmış olan Kadir gecesidir. “doyma, kanma” eylemini başka bir
bizim canımız onun yüzünden dirilik boyuta taşımamız gerekmez mi?
elde edecektir! Mademki gönül Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivayet Öyleyse malum cümle üzerinden
evine misafir olarak can geldi, edildiğine göre, Resulullah şöyle yeniden Ramazan’a dair cümleler
onun uğruna bedenimizi tamamıyla
kurban edelim.” kuralım isterim. Bedenen açın RAMAZAN AYINDAN SÖZ AÇILINCA HEP “AÇIN HALİNDEN
Hazreti Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i halinden anlamayı alışkanlık ANLAMAK” GİBİ EKSİK VE SIĞ BİR CÜMLE KARŞIMIZA
Rûmî haline getirmenin, manevi olarak ÇIKAR. BİR MÜSLÜMAN OLARAK BU BİLİNCİ VE İNCELİĞİ,
da bireyin kendi eksiklerini fark BELLİ VAKİTLERLE KISITLAMAKSIZIN, ŞU MÜBAREK
Issız ve kurak bir yerde kaybolsak, edip, Yüce Allah’ın “Oruç benim
içindir” müjdesindeki “oruç” un GÜNLERDE, MANEVİ AÇLIĞIMIZI SUSUZLUĞUMUZU
o bilinmezliğin ve zamanla çöken
açlık ve susuzluğun çaresine asıl manasını kavrama çabasıdır DA FARK EDİP “DOYMA, KANMA” EYLEMİNİ BAŞKA BİR
bakmak için bir yol ararız. Örneğin; Ramazan. BOYUTA TAŞIMAMIZ GEREKMEZ Mİ?
doğada yolunu yitirenler için en
güvenilir çözüm bir akar su bulmak “Ramazan geldi, aşk ve iman
ve onu takip etmektir. Su bulunsun padişahının sancağı erişti! Artık ve fazlalıklardan kurtarıp, ferahlığa okşanmış saçlarındaki, şefkatle
ki, o kişiyi hem ilerletsin hem de maddi yiyeceklerden elini çek! giden yolların hafiflemekten ve ısıtılmış gönüllerindeki hakkını da
beslesin ve diri tutsun. Gönlünde Çünkü göklerden manevi rızık geldi sadeleşmekten geçtiğini ince ince vererek, onu merhametle giydirip
bu niyetle yola çıkanı Allah, önce can sofrası kuruldu.” işleyerek anlatan aydır. Çeşitliliğin, muhabbetle içirmenin, Hazreti
bir dereye ulaştırır, yolda ilerledikçe Hazreti Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i sofralardan ziyade taat ve iç Cafer-i Sadık’ın “Fakirin eline
coşkun ırmaklara rastlar, sebat Rûmî muhasebede olması gerektiğinin düşmeden Allah’ın eline düşer.”
edip yürüdükçe nehirlerle karşılaşır, idrakini sunan aydır... buyurduğu sadaka ile, O’nun veren
kendisini bir şelalenin akışına Beslediğimiz her yolu (mide, dil, Bir yetimin soframızdaki hakkını eli olmanın lezzetine en çok varılan
bırakır ve vakti gelince oraları da göz, kulak) sıhhatsiz besinlerden vermenin yanı sıra, evlatlarımızın aydır Ramazan...

1 6 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 1 7
RAMAZAN-I ŞERİF DENEME

İYİLİĞİNİ İSTİYORUM
Büşra Şahin

İ
yiliği yaymak… Bu nasıl
mümkün olacak? Anlatarak
mı? Sürekli birilerine bir
şeyler yapmalarını söyleyerek
mi? Bugün bir arkadaşım
(gerçekten arkadaşım ve kendisi
evli) eşinin Kur’an-ı Kerim
okumasını bilmediğini ve onun
da bunu öğrenmesini istediğini
söyledi bana. Gittiğim kurslardan
birinde Kur’an eğitimi varsa
oraya nasıl kayıt olunacağını ve
bundan faydalanması için neler
yapması gerektiği hakkında
danıştı. Ben eşinin böyle bir
isteği olup olmadığını sordum.
Biraz isteksizmiş. Olabilir. Sanki
hepimiz anamızın karnında mı
istek dolu geliyoruz dünyaya.
Çevremizde bu minvalde iyi toplamda karşı tarafa kendini kereden sonra üzüldü ve eşi
birileri varsa onlara özenip eksik hissettirecek. E ama sen üzüldüğünü fark edince durumu
öğreniyoruz öğrendiğimiz her de ne kadar abartıyorsun hiçbir sordu. Hepiniz biliyorsunuz
şeyi. Neyse konuştuk uzun uzun şey söylemeyecek miyiz biz devamını. Eşi ona “Sen yap
ama ben hala eğer istemiyorsa insanlara? İyiliği yaymayacak onlar da senden görür ve yapar.”
“Oruçluyken çirkin konuşmayın: “Oruç, can gözünün açılması için “Sâye saldı ehl-i imân üstüne bu konuyu ona zorlamamak mıyız? Susacak mıyız? tavsiyesini verince Efendimiz
Birisi size sataşırsa ‘ben bedenleri kör eder.” Hamdüllah geldi mâh-ı ramazan veya sanki o kişi eksikmiş de buna uydu ve sonuç: Herkes
oruçluyum’ deyin.” buyuran Hazreti Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i Doğdu ol nur ehl-i irfan üstüne bunu tamamlayacak aklı ona siz Tekrar düşünelim. Birilerine bir tıraşını olmuş ve kurbanlarını
Sebeb-i Varlığımız Efendimiz’in Rûmî Hamdülillah geldi mâh-ı veriyormuşsunuz gibi durabilir. Ki şeyler söylerken; namaz kılmalısın, kesmişti.
(s.a.v) bu güzide nasihati ve ramazan Bağlayıp şeytânı gerçekten de böyle bir görüntüsü Kur’an öğrenmelisin, iyilik
Hazreti Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i İç hareketliliğin, tefekkürün, bende vurdular Cümleten vardır bu sözde iyiliğini istiyorum yapmalısın, sağlıklı beslenmelisin, Soralım, kendimize soralım.
Rûmî’nin” Sabır, hoş bir kendi gönlünü almanın, ona ağyar-ı Hakk’ı sürdüler Ehl-i davranışlarının. Herkes şöyle yürüyüş yapsan iyi olur… Bunlar Haddim var mı sorusu çok
buluttur; ondan hikmet, manevi kulak vermenin, ona göz olmanın, Hakk ol ayda Hakk’ı gördüler söyleyecektir: Ama biz bu niyetle kendimizi bize tanrı gibi hissettiren yerinde bir soru.
lütuflar yağar. Bu sebepledir ona pak sofralar kurmanın, bu Hamdüllah geldi mâh-ı yaklaşmıyoruz ki biz iyi niyetle şeyler mi? Kontrol manyaklığımız
ki, “Kur’ân-ı Kerîm de bu sabır duru sessizlikte yeni cümleler ramazan” söylüyoruz tatlılıkla söylüyoruz. artık dengelenmesi gereken Şerh: İnsan eşinin elbette iyi
ayında nazil olmuştur.” diyerek kurmanın “Her an bir şe’nde” Bursalı İsmail Hakkı İyi ama bizler karşımızdaki insana bir boyuta mı geldi? Her şeyin olmasını ister ve iyiliği için
işaret ettiği Ramazan demekti (Rahman 29. Ayet) Olan’ın, onun eksikliğini hatırlatarak veya iyisini biz mi biliyoruz? İnsanların uğraşır bu normal. Diğer
aynı zamanda ve belki de en sonsuz kelimeleri arasından, Bunca faydası, güzelliği ile o bunu eksiklik olarak görmese yaşam sürecine onlar istemeden insanların da iyiliği için onların
çok “sabır ayı” dır... Demek ki yenileri ile tanışmanın ayıdır. adeta bir tesbihin dâneleri bile bize göre eksiklikmiş gibi müdahalede bulunup küçükken da kendi yaşadığı güzellikleri
bize lazım olan, öfkeyi, öfkelinin Diğer ayların, güçlerin telaşla gibi önümüze serilmiş olan bu yansıtarak yani onda olumsuz bize yapıldığı gibi onları sıkıştırıyor yaşamasını ister fakat bunu
öfkesini, açlık ve susuzluğu, dolu havasında, bütün sorular ve üç ay ve her bir günü, bizleri duygular oluşturarak iyi bir muyuz? Yukarıda saydıklarımı karşısındakine eksikliklerini
gündelik hayatın meşakkatini, güzel detaylar, sığ bakışlara ve Reyyan kapısına doğru ilerleten davranış var edemeyiz. Burada “yapmalıyız, öğrenmeliyiz” diyerek hatırlatarak yapamaz/yapmamalı.
sabırla karşılayıp, bu feyzi kısa cevaplara sıkıştırılmışken, adımlarımız olsun. ilk yanlış; sanki söyleyen kişi çoğul çekimlesek bile acaba İyiliğini istediğimiz kişi bizi
hikmeti bol günlere odaklanmak Recep’te, Şaban’da ve nihayet tammış, göklerden bir berat almış içimizde gerçekten “iyilik istemek” reddettiğindeyse “Aman zaten
ve üzerimize yağan lütuflara can Ramazan ayında manevi havanın Nebî ve Resullerin, nice Hakk da o rahatlıkla davranıyormuş mi var yoksa “had bildirmeceli nasibi yokmuş.” diyerek üstten
gözüyle bakmak, can kulağı ile zirve yapmasıyla, o huzurlu erenlerinin manevi sıhhati gibi olmasıdır. Tam da burada öğretmek” mi? bir tavırla tanrıcılık oynamamalı.
duymak, anlamak için bütün sakinlikte “Her an yeni bir cevap bulup, mana lokmalarıyla yine itiraz edilebilir, ama biz Nasibi yokmuş dediğimiz insan
sesleri susturmak... En azından doğar.”. Buna, orucun zihni açan doyduğu oruç, bizleri dünyada öyle davranmıyoruz ki. Öyle Peygamber (a.s.) ashabına gün gelir iyilikte bizi geçerse
buna gayret etmeliyiz ki “Sabrın ve duyuları canlı kılan etkisi ile onların ahlakı ve manalarına, davranmıyor olsak da yaydığımız saçlarınızı tıraş edin ve kurban -ki geçer- o zaman biz kendi
Ayı” ve onun sahibi bizden razı yapılan tefekkürün bereketi ukbada da makamlarına enerji biz buna ses tonu da kesin demişti. Herkes işlerini derdimize düşeriz. Kendimize
olsun... diyebiliriz. yaklaştırsın dilerim... diyebiliriz tavır da diyebiliriz, yapmaya devam etti. Birkaç bakalım, işimize bakalım.

1 8 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 1 9
MİMARİ VE TARİH

YEDİKULE HİSARI
Hem mimarisiyle hem tarihi önemiyle İstanbul’un güzide yapılarından Yedikule
Zindanları’nı biraz tanıtabilmek istedik size bu sayımızda.

Burak Çetik

Y
edikule Kapısı’ndan kral yolundan Ayasofya’ya giderek Bir müddet mahalle, bir müddet
İstanbul’a girdiğiniz zaman şükür ibadeti eda eder. zindan olarak kullanılan yapı
sizi mükemmel bir yapı üst düzey devlet yetkilileri için
karşılar. Yedikule Zindanları Hisarı. Altın kapının dış tarafında küçük kullanılan bir alan olmuş.
bir altın kapı bulunmaktadır. Burası
Yıllarca atıl kalan bu yapı artık şehrin son noktasıdır. Genç Osman’ın idam edildiği kule
Fatih Belediyesine bağlı rehber altın kapı üzerinde bulunmaktadır.
eşliğinde gezilebiliyor. Altın kapıdan bugüne eser Bu kulede üst düzey yöneticiler ve
kalmamış. Üzerindeki heykeller de askerler hapsedilmektedir.
Yedikule Zindanları Genç istilalarda çalınmış. Fakat kapının
Osman, Cephanelik, III. Ahmet, üzerinde bugün görebildiğimiz xp Birinci katında Kanlı Kuyu isminde
Hazine, Zindan, Top ve Bayrak harflerinden oluşan bir simge var. bir kuyu var. Kuyunun etrafında
adlı bu yedi kuleden oluşur. hücreler var. Kuyu idamların
Bu simge Hz. İsa’yı temsil ediyor. gerçekleştiği yerdir. İdamlıkların
Genç Osman Kulesi: Osmanlı Simgenin kutsallığına inanılır. kafası kuyunun başında kesilir,
padişahlarının arasındaki en Bu simge oldukça savaşlarda kanları buraya dökülür, kelleleri
genç isim olan Genç Osman bu yenilmeyeceklerini düşünürler. buraya atılırdı.
alanın ikinci katında öldürüldüğü
için kule ismini buradan almıştır. İstanbul fethedildikten sonra Fatih Kuyunun etrafındaki hücrelerin
Sultan Mehmet üç kule daha duvarlarında izler var. Duvarda
Yedikule Zindanları Marmara yaptırarak bu alanı kapatır ve hisar gemi kancası var. Aynı zamanda
kıyılarına nazır bir yapı. İlk etapta haline getirir. Mustafa yazıyor. Mustafa isminde bir gemicinin burada hapsedildiğini Bu kuleden indikten sonra kral şu anlık. Diğer katlar tadilattan
hisarın denize nazır kapısı yapılıyor. anlıyoruz. yolu üzerinden Fatih yoluna geçmeyi bekliyor.
geçiyoruz. Kral yolundan sonra
Roma kralı Theodosius, misafirleri Kuyunun yanındaki duvarda ise yapılan bu yol bir Osmanlı yoludur. Zemin katta bulunan Yılanlı Kuyu
karşılamak ve şehrin giriş, kurşun izleri var. Milli mücadele Yolun sağ tarafında minare ve bir çeşit sorgu odası. Esirler
çıkışlarının yapılacağı altından bir döneminde burada bir mukavemet çeşme görüyoruz. burada sorgulanır. Konuşmazlarsa
kapı yaptırıyor. Hisarın dört kulesi olduğu düşünülüyor. içi yılan dolu kuyuya doğru
bu dönemde yapılmıştır. Kulenin üst katına çıktığımızda ise Hisarın içi eskiden mahalle sarkıtılırdı. Bu vesileyle
Genç Osman’ın idam edilmeden olarak da kullanıldığı için burada konuşturulması sağlanırdı.
Bu kapının yanında iki tane önce kaldığı hüçre ve idam edildiği Fatih Mescidi yapılmıştı. Zaman Diğer kulelere giriş yok. Denize en
gümüşten kapı yapılıyor. Bu odayı görüyoruz. içerisinde depremlerle yıkılan yakın kulenin ismi Topçu Kulesi.
kapılar altın kapıya nazaran daha camiden kalan minare ve çeşmeyi Bu kuleden şehir savunması
küçük. Altın kapıdan sıradan bir Devrin yenilikçi ve en genç bugün görebiliyoruz. yapılmış.
vatandaş olarak geçmek mümkün padişahı kulenin ikinci katında
değil. boğularak öldürülmüştür. Odaların Gezinin devamında Kitabeler Kitabeler Kulesi’ne paralel
duvarları zaman zaman çıkan Kulesi olarak bilinen kulenin bulunan kule ise Hazine Kulesi.
Krallar için yapılmış özel bir kapı. yangınlar dolayısıyla kararmış. kapısında duruyoruz. Kapının Osamnlı Devletinin hazinesi olarak
Bu kapıdan çıkan kral fethe gittiği girişinde Macarca bir kitabe bizi kullanılmış bu kule.
zaman zaferle dönmek zorundaydı. Gezinin devamında kulenin en karşılıyor. Macar bir elçi tarafından
Yenilgiyle dönerse diğer kapılardan tepesine çıkıp deniz manzarasıyla yazılmış. Kuleler tadilattan geçiyor. On
girerek itibarına gölge düşürürdü. karşılaşıyoruz. Altın kapının yıllık bir tadilat süreci söz konusu.
üst tarafı olan bu alan Roma İçeriye girerken açılan kapı Umarım en kısa zamanda tadilat
Altın kapıdan zaferle giren kral, döneminde devlet yetkililerinin Osmanlı döneminden kalmıştır. biter ve tüm hisarı gezebiliriz.
bugün üzerinde yürüyebildiğimiz eğlence alanı olarak kullanılmış. Kulenin zemin katına giriş mevcut Emeği geçen herkese teşekkürler.

2 0 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 2 1
RAMAZAN-I ŞERİF

DİĞERGÂMLIK UFKUYLA
HAYATA BAKIŞ
“Diğergâmlık”, kişinin kendisi haricinde başkasının isteklerine de kulak vermesi, onun için iyi ve
güzel şeyleri istemesidir. Bu değerimizi hatırlayıp yaşatmak için en güzel zaman dilimindeyiz.

Emrah Topcu

değildir!” (Hâkim, II,15) çalışmadığı için bencil diyoruz. tutmalıdır. Böylece hayatta
hadis-i şerifi bize kendimizden sadece kendinin var olmadığını
başkasını düşünmeye sevkeden GÖZ MANEVIYATTA KÖRDÜR “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir
unsurların olduğu hakikatini Manevi değerleri öldüren en erkek ile bir dişiden yarattık,
göstermektedir. önemli etken sonu gelmeyen tanışasınız diye sizi kavim ve
maddi haz ve zevklerdir. İnsan kabilelere ayırdık.”
HODGÂMLIK (SADECE) nefsinin heva ve heveslerine (el-Hucurat:13) ayetinin
KENDI, DIĞERGÂMLIK ISE ne kadar önem verir onlara hikmetini anlayıp ona göre
BAŞKALARININ İSTEĞINE kapılırsa manevi, ruhâni yanı yaşaması “diğerkâmlığı” diri ve
KULAK VERMEKTIR. o kadar eksilmeye başlar. üstte tutacaktır.
O halde diyebiliriz ki kişinin Ahlaki değerleri bünyede diri
diğerleriyle bağlantıyı olumlu tutmak için kalbî gelişim herkes “BEN” KELIMESINI
tarafıyla kesip sadece kendini, için gereklidir. Bu da Allah’ın LÜGATIMIZDAN ÇIKARMA
kendi benliğini önemsemesi buyruklarına sarılmak ve daima VAKTI
diğerkâmlığın zıttıdır, bu da O’nunla hemhâl olmaktan Önce ben demek yerine “önce
karşımıza bencillik/enaniyyet geçer. Bu hususta kişi yoksun sen” “önce o” diyebilmek,
olarak çıkmaktadır. Bencillik, kalırsa “ölmeden önce kendim kendini başka insanların
Farsça’da hodgâm şeklinde için ne yapabilirsem kârdır” yerine koyup onların acılarını
kullanılır “hod” “kendi” ve kam düşüncesiyle “hızlı yaşa hızlı hissedebilmek gerekir ve
“murat, istek” demektir yani öl” fikrince tüm zevklere dalma “Kendi evini yapamıyorsan bir

M
übarek üç ayları, kandil bu değerin tüm dillerdeki Diğerkâmlık, insanın kendisi kişinin sadece kendi isteğine hırsıyla kendinden başkalarına yapana taş taşı” bilinci ile “ben”
gecelerini, On bir ayın asıl kökü “diğer” kelimesidir, de ihtiyaç sahibi olduğu halde karşılık vermesi başkalarını ve hakikate karşı kör olacaktır, kelimesini lügatımızdan çıkarıp
sultanı Ramazan-ı Şerif’i konunun öznesi de aslında kendinden başka ihtiyaç görmeme halidir. Bencil, maddi bununla ilgili Bediüzzaman “biz” penceresiyle ümmet ve
ve içindeki Leyletü’l Kadr’i idrak “diğerleri”dir. Diğerkâm sahibine de vermesidir. Diğer ve manevi yardımlaşmada cimri Said Nursi (r.a.) de der ki: insanlık namına bir şeyler
ederken kadim değerlerimizden ya da Diğergâm şeklinde kelimesi başka manasına davranan kimse; “Halbuki kim “Her şeyi maddede arayanların yapmak için çaba sarfetmeliyiz.
biri olan unutulmaya yüz tutmuş okunan bu kelime Farsça gelirken, kâm kelimesi ise cimrilik yaparsa ancak kendi akılları gözlerindedir. Göz ise Zaten akıl nazarıyla bakıldığında
“Diğergâmlık” değerini bir daha kökenlidir şeklinde istek demektir. İki kelimeyi zararına yapmış olur.” mâneviyatta kördür.” Gözün herkes bir başkasına göre
hiç unutmamak üzere hatırlama kullanılır. Sözlüklerimizde birleştirdiğimizde başkasının (el-Muhammed: 38) ayetinde göremediğini ise ancak kalp ve “öteki, diğer kimse”dir. Yani
vakti… Diğergâm olma durumu, hiçbir isteği gibi bir tamlama ortaya buyrulduğu üzere en büyük vicdan görebilmektedir. bu değeri yaşayan kimse
çıkar düşüncesine dayanmadan çıkar. Mana itibariyle ise kişinin zararı kendine yapmış olur. başkalarından da aynı inceliği
Türkçe’de özgecilik, özverilik başkalarını düşünme, kendisi haricinde başkasının Aslında kişinin kendi iyiliği, Hayatına huzuru dahil edip göreceği için bir bakıma kendisi
ve diğerkâmlık şeklinde başkalarının menfaatlerini kendi isteklerine de kulak vermesi, gelişimi, menfaati için çalışması uzun bir ömür yaşamak de fayda görecektir. Ancak
bilinen bu değer Arapça’da menfaatinden üstün tutmadır. onun için iyi ve güzel şeyleri bencillik değildir. Biz insana, isteyen kimse bencillikten, buradaki ince çizgi başkası
“gayriyye” şeklinde kullanılır Karşıtı ise: Hodgâmlıktır yani istemesidir. “Komşusu açken kendi iyiliğine çalıştığı için değil, egoistlikten kurtulup nefsinin da bana yapsın diye değil,
zıttı ise “enâniyyet”tir. Aslında bencillik. tok yatan kimse (kâmil) mü’min komşusunun, kardeşinin iyiliğine kötü çağrılarından kendini uzak karşılıksız bir iyilik fikri ile

2 2 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 2 3
RAMAZAN-I ŞERİF

bir teyzenin torbalarını alıp evine bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı


DİĞERKÂMLIK DEĞERİ, kadar eşlik etmek İslâm’ın bize bir günde Rabbimizden (O’nun
AİLEDE İŞ BİRLİĞİ İLE “diğerini” de düşün diyerek azabına uğramaktan) korkarız.’
FERTLERİN SEVGİ VE tavsiye ettiği davranışlardandır. (derler). İşte bu yüzden Allah,
Diğergâmlık, toplumu maddi onları o günün fenalığından
SAYGI ÇERÇEVESİNDE manevi kalkındıracak ve esirger; (yüzlerine) parlaklık,
BİRBİRLERİNE temelden büyük bir yükselişe (gönüllerine) sevinç verir.”
HAYATLARINI götürecek bir değer olarak (el-İnsan, 8-11)
KOLAYLAŞTIRACAK içtimâi hayatımızda önemli bir
DAVRANIŞLARDA yere sahiptir. ALDIKLARIMIZ DEĞIL
VERDIKLERIMIZ BIZIMDIR
BULUNULMALARINA İYILIK PAYLAŞTIKÇA Efendimiz (s.a.v.) diğerkâmlığın
TEŞVİK EDER. ÇOĞALIR en yüksek temsilcisi idi. Ailesini
Bir başkasına yardım etmek kaybetmiş çocuklara bakmayı
iyiliğin çoğalmasına sebep olur, “Yetimlere bakmak da benim
bundan herkes fayda görür vazifemdir.” (Müslim, Cuma,
üzüntü ve hüzün varsa, o kalp çünkü herkesin yardımlaştığı 43) şeklinde ifade buyurması
benim kalbimdir.” yerde işler yarım kalmaz. diğerkâmlığı gönülden
Diğerkâmlık duygusu insan Bu yardımlaşmada sadece yaşamanın güzelliğini ortaya
olmanın gerekliliğindendir. dünyevi değil uhrevî kazançlar koymaktadır.
İnsanın fıtratı tesadüfi değil da vardır “Kim bir kardeşinin
Allah’ın bir sanat eseridir. O ihtiyacını karşılarsa, Allah da Rivayeten Âişe Vâlidemiz (r.a.)
fıtratı, nefsi yaratmıştır ve onun ihtiyacını karşılar. Kim buyuruyor: Bir kurban kesildi
nasıl ki bilgisayar işleyişi için bir müslümanın herhangi ve Allah Rasûlü (s.a.v.); “Bunu
yazılımcıların temelde girdiği bir sıkıntısını giderirse Allah dağıt Âişe!” dedi. Akşamleyin
kodlar varsa insanın ruhuna da da onun kıyâmet günündeki Rasûlullah geldi:
bir çok ahlaki değeri fıtri olarak sıkıntılarından birini giderir. Kim “Ne yaptın Âişe?” dedi.
Cenab-ı Mevla kodlamıştır. O bir müslümanın ayıbını örterse, “Yâ Rasûlâllah! Bir kürek
halde bu mükemmel değer Allah da kıyâmet gününde onun kemiğini eve bıraktım, hepsini
davranmaktır. Misâl; bir işini ve duyguya yer bırakma. Esnaf, “Ben siftah yaptım, toplumsal bir değer olmanın ayıplarını örter.” (Müslim, Birr, dağıttım.” dedi. Rasûlullah
yaptırmak için birine ikramda Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok komşum henüz siftah yapmadı yanında Allah’ın da kullarından 58) hadis-i şerifi buna delildir.
sevindi ve dedi ki.
bulunmak diğerkâmlık değildir. şefkatlisin, çok merhametlisin.” bulguru da ondan alın.” der. istemekte olduğu zıttından da
“Âişe! Demek ki hepsi bizim
Bu menfaate dayalı bir iyilik (el-Haşr: 9-10) Fatih Sultan Mehmet diğer men ettiği bir davranıştır. Hulefa-i Râşidin
oldu, yalnız kürek kemiği
olmuş olur. esnafa gider iki kilo bulgur efendilerimizden “İslam’dan
hâriç.” buyurdu. (Tirmizî,
Diğerkâmlık eğitimini topluma alır. İki kilo da mercimek Diğerkâmlık değeri, ailede önceki katı yürekli Ömer,
Kıyâmet, 33) Bu hadis-i şerifin
ÖZ CANLARINA bu ayet üstünden vermek bile ister. Esnaf, “Ben siftah iş birliği ile fertlerin sevgi ve İslam’dan sonra rakik kalpli
saygı çerçevesinde birbirlerine ufkunda aldıklarımızın değil
KARDEŞLERINI TERCIH kâfi gelecektir. Diğerkâmlık yaptım. Komşu esnaf henüz Hazret-i Ömer (r.a.) oldu.
hayatlarını kolaylaştıracak ‘Fırat’ın kenarında bir kuzu zayi verdiklerimizin bizim olduğunu
EDENLER içerisinde aslında bir çok değeri siftah yapmadı. Mercimeği
davranışlarda bulunulmalarına olsa, bu sebeple Allah’ın beni anlıyoruz. O yüzden veren el
Bir ayet-i kerimede Allahü Teâlâ de barındırır. Başkasını sevmek, de komşumdan alın.” der…
buyuruyor ki: başkası için fedakarlık yapmak, Fatih Sultan Mehmet bencillik teşvik eder. Yine kişinin hesaba çekmesinden korkarım.’ alan elden üstündür…
“Muhacirlerden önce, Medine’yi başkası için dua etmek, maddi etmeyip komşusunu düşünen sokakta komşularına karşı diyecek kadar ulvi bir mes’ûliyet
yurt ve iman evi edinenler, manevi yardımda bulunmak ve esnafın bu davranışından yapabileceği yardım faaliyetleri, duygusuna ve diğergamlık Ruhlarımızı harap edip bizi esir
kendilerine hicret edip gelenlere dahası… Enes b. Mâlik’den memnun olur. Bu olay köy ve kasabalarda köylülerin ufkuna ulaştı.” altına alan kibir, hased, kötülük,
saygı beslerler. Onlara verilen (r.a.) rivayet edildiğine göre, diğergâmlığın tam mânâsıyle imecesi, parkta kendi çocuğu (Osman Nuri Topbaş) nefret ve bencillikten bizi
şeylerden dolayı nefislerinde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem İslâm ahlâkının özünü teşkil ile beraber komşu çocuğuna koruyacak en önemli silahımız
bir kaygı duymazlar. Kendileri şöyle buyurdu ki: “Sizden ettiğini göstermektedir. da göz kulak olmak ulvi bir Diğerkâmlık ile yakın anlamlarda ahlaki ve insani değerlerimizdir.
ihtiyaç içinde olsalar bile, biriniz, kendisi için arzu edip hassasiyet içerir. Otobüse olan cömertliğin zirvesi “îsâr”dır. Bunlar da diğergâmlık, tevâzu,
başkalarını kendi öz canlarına istediği şeyi, din kardeşi için de Ebû’l-Hasan Harakanî (r.a.)’in binerken aynı anda kapıya Îsârın en güzel târifi, şu âyet-i muhabbet, adalet, iffet, sabır,
tercih ederler. Kim nefsinin arzu edip istemedikçe, gerçek diğergâmlık ufkunu ortaya varıldığında arkasındakine kerîmelerde verilmektedir: doğruluk, merhamet, cesaret
bencilliğinden korunmayı anlamda iman etmiş olmaz.” koyan şu ifâdelerini lütfen öncelik vermek, yaşlıya, ve niceleridir. Bu değerlerin
başarırsa işte kurtuluşa (Buhârî, Îmân 7) içselleştirelim: “Türkistan’dan hamileye yer vermek, ekmek “Onlar kendi canları çektiği, tümünün kendisinde vücud
erecekler onlardır. Bunların Şam’a kadar olan sahada birinin sırasında ayakta bekleyen kendileri de muhtaç oldukları bulduğu kişi ise Efendimiz
ardından gelenler de “Ey Anlatılır ki, Fatih Sultan Mehmet parmağına batan diken, benim değnekli dedeye nineye sırasını hâlde yiyeceklerini yoksula, sallallahu aleyhi vesellem’dir.
Rabbimiz” derler, “Bizi ve bizden tebdili kıyafet ile esnafı dolaşır. parmağıma batmıştır. Birinin verebilmek, caddeden karşıya yetime ve esire yedirirler: Rabbim bize O’nun ahlakıyla
önceki iman etmiş kardeşlerimizi Esnafın birinden iki kilo yağ ayağına çarpan taş, benim geçerken âmâ birine yardım ‘Biz sizi sâdece Allah rızası ahlaklanmak nasip eylesin…
bağışla; kalplerimizde iman ister. Esnaf iki kilo yağı verir. ayağıma çarpmıştır. Onun acısını etmek, pazardan dönüşte için yediriyoruz, sizden ne bir
edenlere karşı kötü bir düşünce Esnaftan iki kilo da bulgur ister. ben de duyarım. Bir kalpte torbasını taşımaktan yorulmuş karşılık ne de bir teşekkür

2 4 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 2 5
RAMAZAN-I ŞERİF

görüşleri mevcuttur. En kuvvetli

İMANIMIZIN FOTOSENTEZİ:
rivayete göre Efendimizin bu ayda
daha fazla oruç tutmasının hikmeti
şu hadiste belirtilmektedir.

ÜÇ AYLAR VE RAMAZAN
Usame bin Zeyd, der ki:
“Ey Allah’ın Rasulü! Dedim,
ben sizi hiçbir ayda Şaban’da
tuttuğunuz kadar çok oruç tutar
görmüyorum (bunun sebebi nedir?)
Efendimiz şöyle açıkladılar:
Bu mübarek aylarda Bu, halkın Ramazanla Receb
arasında gaflet ettiği bir aydır;
kendi Hiramıza çekilip
hâlbuki bu ay amellerin Rabb’ül-
Ramazan ile imanımızın alemin’e yükseltildiği bir aydır. Ben
“fotosentezini” amellerimin oruçlu olduğum halde
pekiştirmemiz gerekiyor. yükselmesini istiyorum.”6
Çünkü Rabb’ül-alemin’in Şaban ayının tamamını oruçlu
geçirdiği zaman Ramazan ayına
lütuf ve ihsanı, affı ve Bu ayda savaşmak yasaklanmıştır. hadisler mevcuttur.
sıhhatle başlayamayacağından
mağfireti bu aylarda Receb ayının fazileti hususunda korkan kimse için Şaban’ın on
fazlasıyla tecelli etmektedir. bazı rivayetler zikredilmiştir. Ancak Ebu Hureyre’den rivayetle:
beşinden sonra Ramazan orucunu
bu rivayetlerin sıhhat derecesi zayıf Efendimiz şöyle buyurmuştur. “Kim karşılama maksadıyla oruç
olduğundan burada yer vermedik. faziletine inanarak ve karşılığını tutulması nehyedilmiştir.
Şaban Ayı: Bu aya, çok hayrın Allah’tan bekleyerek Ramazan
Hamza Enes Zorlu
olması hasebiyle hayır yolu orucunu tutarsa geçmiş günahları Müslüman kimse bilmelidir ki;
anlamında Şaban denilmiştir. bağışlanır.”3 Efendimiz (s.a.v) hayatları boyunca
Bu ayda yer alan Beraat Kandili

Ü
hem Rabb’ine ibadet etmiş hem
ç aylar, İslam âleminde hakkında Efendimiz Hz. Ayşe’ye: Ramazan-ı Şerif’in faziletleri diğer de O’nun yolunda mücadele
maneviyat ve ibadetlere “Sen bu gecenin Şaban’ın on iki aydan daha fazladır. Bu ayda vermiştir. “Nasıl yaşarsanız öyle
önem verilen; Müslümanların beşinci gecesi olduğunu bilmiyor özürsüz oruç tutmamak büyük ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşr
heyecanını doruklara kadar musun? Allah (azze ve celle)’ın günahlardandır ve kazasını gerekli olunursunuz.” düsturu hayatımızı
ulaştıran; imanımızı hareketlendiren bu gecede Beni Kelb kabilesinin kılar. Diğer iki ayda oruç tutmak O’na vakfetmemiz gerektiğini
ve içimizi huzur, mutluluk bereket koyunlarının kılları adedince nafile, bu ayda tutmak ise farzdır. beyan etmektedir. Bu mübarek
ve imanla dolduran aylardır. cehennemden azadları vardır. Hatta belirli bir özür sebebiyle gün ve geceler, Müslüman’ın
Bu mevsim haramlardan uzak Bu azadlardan altı zümre istisna (sefer, baygınlık, hastalık vs.) gibi gafletinin veya Allah yolunda
durulmaya çalışılan ve nafileler edilmiştir. Devamlı içki içenler, ana hallerde tutulamayan oruçların hizmetteki hatalarının affı için
hususunda diğer aylardan daha babasına asi olanlar, zina yapanlar, kazası gerekir. Tutulmuş bir orucun vesileler olmalıdır. Allah (c.c.) ise
fazileti olan bir mevsimdir. bir Müslüman bir şey satın alırken kasten bozulması halinde (Receb ayetinde “De ki: Benim namazım,
Çünkü Rabb’ül-alemin’in lütuf ederek hayatımızı Rabbimizin Receb ayının ilk cuma gecesi üzerine varıp fiyat artıranlar, suret ve Şaban) aylarında kazayı gerekli ibadetlerim, hayatım ve ölümüm
ve ihsanı, affı ve mağfireti bu emirleri doğrultusunda tekrardan Regaip Kandili, yapanlar, koğuculuk edenler.”1 kılarken bu ayda hem kaza hem de hep âlemlerin Rabbi olan Allah
aylar içerisinde fazlasıyla tecelli tanzim etmeliyiz. Receb ayının 27. gecesi Mirac buyurmuştur. kefareti gerekli kılar. içindir.”7 buyurmaktadır.
etmektedir. Bundan dolayı, bu Kandili, (Efendimizin Rabbiyle
ayları hakkıyla değerlendirmek, Bu ayları ayrıcalıklı kılan bazı bizzat görüşmesi) Ramazan-ı Şerif: Üç ayların Üç Aylarda Yapılması Müstehap Rabbimiz bu üç ayları hakkıyla
geceleri ihya ederek manevi azığı sebepler şunlardır: Şaban ayının 15. gecesi Beraat sonuncusu kendisinde bin aydan Olan İbadetler: ihya edebilmeyi nasip eylesin
elde edebilmek tüm Müslümanların Efendimizin (s.a.v.) ümmetinin Kandili, (Günahlara kefaret, hayırlı olan Kadir Gecesi’nin ve Oruç tutmak: Receb ayının ve bu mübarek ayları İslam
ihtimam göstermesi gereken bir ömrü kısa olduğu için, Allah günahlardan Berat gecesi) manevi azık deposu olan itikâfın perşembe, cuma ve cumartesi ümmetinin dirilişine, birlik
husustur. kullarını affetmeye vesileler murat Ramazan ayının son on gününde bulunduğu aydır. Ramazan orucu, günlerinde tutulacak oruçlar,4 aynı ve beraberliğine, kardeşliğin
etmiş, bu sebeple mübarek günler bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi. Peygamber’in hicretinden bir şekilde Şaban ayında (Efendimizin pekiştirilmesine ve kendisine
Bu aylarda bizler de kendi ve geceler yaratmıştır. Resulullah buçuk sene sonra Şaban ayının sünneti üzere) tutulacak oruçlar da yakınlaşmamıza vesile kılsın.
Hiramıza çekilip derin tefekkürlere (s.a.v.)’dan bu ayların faziletine dair Receb Ayı: “Receb” kelimesi, onuncu günü farz kılınmıştır. müstehaptır. Hz. Aişe validemizden
dalıp hayatımızı murakabe bazı rivayetler zikrolunmuştur. ta’zim manasına gelen (tercib) Farziyeti kitap, sünnet ve icma ile şöyle rivayet edilmiştir: 1- (Tirmizi Siyam – 39)
ederek Ramazan ile imanımızın Beş vakit namaz bu aylar içerisinde ile aynı kökten alınmadır. Tevbe sabittir. “Oruç sizden öncekilere “Rasullah’ın hiçbir ayda Şaban 2- (Bakara – 183)
“fotosentezini” pekiştirmemiz farz kılınmıştır. edenlere rahmet edildiği ve amel farz kılındığı gibi size de farz ayından daha çok oruç tuttuğunu 3- (Buhari, Savm – 6)
gerekiyor. Bu aylarımızı güzel Kur’an-ı Kerim bu aylarda nazil edenlerin amellerinin kabulünden kılındı.”2 görmedim. Bazen Şaban’ın 4- Büyük İslam İlmihali, Ömer
değerlendirip yaşadığımız sorunlara olmuştur. dolayı bu aya ‘esam’ da denir. tamamını oruçla geçirirdi.”5 Nasuhi Bilmem
çözümler düşünerek dünya da Mübarek gün ve gecelerden Receb ayı hem haram aylardan Bu ayet ramazan orucunun Efendimizin Şaban ayında diğer 5- (Buhari, Savm – 32)
yolcu olduğumuz bilincini tekrar dördü bu aylar içerisinde vuku hem de üç aylardan olması vucubiyetini ifade etmektedir. aylardan daha çok oruç tutmasının 6- (Nesai, Savm – 70)
kendimize hatırlatıp tedebbür bulmaktadır. hasebiyle iki kat faziletli bir aydır. Fazileti hususunda birçok hikmeti üzerine birçok âlimin 7- (En’am – 162)

2 6 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 2 7
RAMAZAN-I ŞERİF

BİR DAHASI YOK


İnsan bu dünyaya bir defa gönderilecek, bir defa yaşayacak ve bir defa ölecek.
Peki neden hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar ve sanki birçok defa da yaşayacakmış gibi
davranışlar sergiler insan?

Muhammed Vahap Yolcu

“B
ir daha dünyaya gelsen değerlendirmemiz icab eden kanaatindeyim. Bizlere her
ne olmak isterdin?” bereketli günlerdir. Hızla akıp konuda örnek olan Efendimiz
diye sordular hikmet giden ömrümüze ve hayatımıza sallahu aleyhi ve sellem
sahibine. Güldü, “Bir dahası bir frenleme, durup düşünebilme, efendimiz buyuruyorlar ki; Kimin
yok.” dedi.. değerlendirme yapabilme fırsatı endişesi ahiret olursa Allah
Gerçekten de öyle. İnsan bu sunuyor bu günler. zenginliği onun kalbine koyar.
dünyaya bir defa gönderilecek, Hem malumdur ki günümüz İşlerini dağınıklıktan kurtarır
bir defa yaşayacak ve bir insanının en büyük sorunu ve ve dünya ona amade olur,
defa ölecek. Peki neden ihtiyacı da bu. Bir an durup ona boyun eğerek gelir. Her
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar düşünmeye fırsat bulamıyor. kimin endişesi de dünya olursa
ve sanki birçok defa da Ahireti hatırlamaya vakti Allah fakirliği onun gözü önüne
yaşayacakmış gibi davranışlar kalmıyor. Yanı başındaki insanın koyar, kendisini derbeder eder.
sergiler insan? Unutuyor her derdini dinleyemiyor. Hatta Dünyadan da kendişine ancak
şeyi. Dünyaya neden geldiğini, bir telefon kadar yakın olan takdir edildiği kadar rızık gelir.
burada sadece bir misafir eş dostlarını aramaya vakit (Tirmizi) Bu hadisi şerif bizlere
olduğunu unutur mesela. bulamıyor. Tüm bunlara karşın dünya ile olan bağımızı hangi
Unutmasa ahiret yokmuş gibi üç aylar çok güzel bir vesiledir. ölçüde tutmamız gerektiğine
yaşayıp sadece dünyaya bu kadar Bir sevap yağmuru, bir rahmet işaret etmektedir.
tamah etmezdi. Dünyalık işler rüzgarı bir ihsan-ı ilahidir.
veya eşyalar için her şeyini feda Yine dünyaya dalıp bozulan
etmezdi. Kırmazdı insanları yok Özellikle bu rahmet, merhamet kalplerimizin bozulma sebeblerini
yere. Kötülük edeceği vakit iki defa ve mağfiret aylarında unutmamız bilmeliyiz ki ona göre bir
düşünürdü. Yapabileceği iyilikler, ve daima hatırlamamız gereken düzeltme arayışına girelim.
söylemesi gereken güzel sözler mühim düsturlar olduğu Bu konu da Hasan Basri
varken ertelemez hemen yapardı.
rahmetullahi aleyh buyuruyor etmektedir.
ki; Kalpler altı şeyden dolayı
İnsanın unutkan olduğunu bilen İNSANIN UNUTKAN
bozulmaktadır. Ömür sermayesi pek azdır,
ve böyle yaratan Rabbimiz;
insanın kendisini, yaratılış
lüzumlu işler pek çoktur diyen OLDUĞUNU BİLEN
gayesini, bu dünyaya neden
1- Günah işleyip tövbeye Bediüzzaman Said Nursi’yi de VE BÖYLE YARATAN
geldiğini hatırlaması için bazı yönelmemek rahmetle anarak kendisinden bir RABBİMİZ; İNSANIN
2-Öğrenip öğrendiğiyle amel başka veciz cümle ile bir dahası
zaman dilimlerini önemli kılmıştır. KENDİSİNİ, YARATILIŞ
3 aylar diye isimlendirdiğimiz etmemek olmayan dünyaya karşı bakış
3-İhlasla amel etmemek açımızı yenileyelim istiyorum;
GAYESİNİ, BU DÜNYAYA
Receb, Şaban ve Ramazan
ayları unuttuğumuz çoğu şeyi 4-Nimetleri görüp şükretmemek Allah’ı tanıyan ve itaat eden, NEDEN GELDİĞİNİ
hatırlamamız için Cenab-ı Hak 5-Allah’ın taksimatına razı zindanda da olsa bahtiyardır. HATIRLAMASI İÇİN BAZI
tarafından 12 ay içerisinde bize olmamak O’nu unutan, sarayda da olsa ZAMAN DİLİMLERİNİ
ihsan edilen önemli aylardır. 6-Ölüleri defnedip ibret zindandadır, bedbahttır. ÖNEMLİ KILMIŞTIR.
almamak.
Bu zaman dilimleri yılda sadece Son olarak Efendimiz
3 aydır. Ve bir dahaki yıla ulaşıp Kalplerimizin sadece maddi aleyhisselamın iki duası ile olabilmeyi istiyorum.
ulaşmayacağımızın garantisi cihetini görüp maneviyatını ihmal yazımızı sonlandırmış olalım. Allah’ım Receb ve Şaban’ı bize
olmadığı için değerini bilmemiz etmemek adına bu altı şeye Allah’ım senden hidayet, mübarek kıl ve bizi Ramazan’a
gereken ve fırsat olarak dikkat etmemiz çok önem arz takva, gönül zenginliği ve iffetli ulaştır. Amin.

2 8 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 2 9
BİYOGRAFİ

CERRAHİDE ÖNEMLİ BİR FİGÜR :


EZ-ZEHRAVİ
Zehravi, modern cerrahinin doğuşuna önderlik etmiş, cerrahi tedavinin önünü açmış ve icat
ettiği tıp aletleri günümüzde hala kullanılmakta olan önemli bir tıp insanıdır.

Ayşe Hilal Bakacak / aysehilal.bakacak@stu.fsm.edu.tr

E
ndülüs Emevi tabiplerinden tıp bilgileri veren eserse de bazı Taşrîf, geniş ölçüde, daha önce
olan tam adı, Ebu’l-Kasım yönlerden ayrıcalıklıdır. Her ortaya konan Yunan ve İslâm tıp
Halef b. Abbas ez-Zehravi şeyden önce, eserde verilen kaynaklarına dayanmakla birlikte
937 yılında Endülüs medeniyetinin cerrahi ile ilgili bu eseri, İslam müellifin yaklaşık elli yıllık şahsî
merkezi olan Kurtuba yakınlarındaki Dünyası’ndaki nadir tıp eserleri tecrübelerinin sonuçlarını vermesi
el-Zehre kasabasında dünyaya arasına sokmuştur. Çünkü eserde, bakımından önem taşımakta,
gelmiştir. Muhtemelen ismini de cerrahi ile ilgili açıklamaların yanı özellikle cerrahî operasyonlara
doğduğu bu kasabanın ismine sıra, söz konusu ameliyatlarda dair açıklamaları ve içerdiği alet
atfen almıştır. Zehravi Batı kullandığı aletlerin resimlerini de resimleriyle öne çıkmaktadır.
Avrupa’nın en büyük başşehri ve vermektedir. Genellikle cerrahi
ilim merkezi olan Kurtuba’da tahsil konusunda eser azdır, ancak Zehrâvî genellikle cerrahî
görmüş tıp ilmini, o dönemin büyük resimli tıp eseri, özellikle de tedavilerin basit dağlama, kan
ustalarından olan İbn-i Cülcül, Ebu cerrahi ile ilgili resimli eserler daha alma, bazı urların kesilip alınması, müdahalelerde soluk borusunun yere bastırılması, dağlama yapılması gerektiğini göstermiştir..
Bekir er-Razi, İbnü’l Cezzar el- azdır. Dolayısıyla, bu eser, gerek bazı yaraların ve kesiklerin yapısını, ona komşu yapıları ve bu uygulanması ve ardından soğuk Bu cerrahî uygulamaların yanı sıra
Kayrevani gibi ilim adamlarından cerrahi eseri olması gerekse resim dikilmesiyle çeşitli kırık çıkıkların tip müdahalelerde nereden kesme su ile yıkayıp kan dindiren Zehrâvî’nin fıtık ameliyatları (kasık
almıştır ve mesleğini burada icra içermesi açısından tıp tarihinde tedavisinden ibaret olduğu ve bu yapılacağını tarif etmekte, yine bazı merhemlerin sürülmesiyle ve göbek fıtığı), hidrosel, varikosel,
etmiştir. Önce Halife Üçüncü önemli bir yere sahiptir. Bir tıp tedavilerin berber-cerrah denen boğazla ilgili olarak “tonsilektomi” kanamanın durdurulabileceğini basur memeleri, çeşitli yerde
Abdurrahman, sonra da Halife ansiklopedisi niteliği taşımakta olup kişiler tarafından yürütüldüğü bir uygulamalarını da tanımlamaktadır. söylemektedir. Dağlama oluşan fistüller3, çıkmayan tırnaklar,
İkinci el-Hakem dönemlerinde her biri çeşitli alt bölümlerden (bab) dönemde cerrahîyi tıbbın bir dalı Diş çekimini, gevşemiş dişin yoluyla tedavi Yunanlılar’dan erkeklerde memelerin büyümesi,
sarayın özel doktorluğunu oluşan otuz kısımdan (makale) olarak görmüş, cerrahînin ve o sabitleştirilmesini, yerinden beri bilinmekle beraber Zehrâvî kadınların memelerindeki anormal
yapmıştır. İslam dünyasında İbnü’l- meydana gelmiştir. İlk makalede dönemdeki cerrahî teknolojisinin oynamış dişlerde ne gibi tedavilerin dağlamanın1 sınırlarını çizmiş, büyümeler ve hermafroditizm4
Heysem, Biruni ve İbn Sina gibi XI. genel tıp bilgileri ve esasları, ikinci gelişmesine büyük katkı uygulanabileceğini ayrıntılı biçimde nerelerde kullanılabileceğini daha konularında çeşitli cerrahî tedavi
yüzyıl bilim adamları arasında yer makalede baştan ayaklara kadar sağlamıştır. Cerrahî makas ve anlatmakta, bu sırada kullanılacak kesin biçimde tesbit etmiştir. İdrar önerileri bulunmaktadır.
alan Zehravi her ne kadar tıbbın 325 hastalık, bunların belirtileri ve bıçakları ile bistüriyi, uçları değişik aletler hakkında bilgi vermektedir. yolları hastalıklarında da cerrahî Zehravi modern cerrahinin
çeşitli dallarıyla ilgilenmişse de tedavileri, üçüncü makaleden yirmi aletleri bulmuş, aletlerin şekilleri doğuşuna önderlik etmiş, cerrahi
Ayrıca takma dişleri, bunların tedavi tavsiye eden Zehrâvî
kadar onların imalinde kullanılacak tedavinin önünü açmıştır ve icat
daha çok cerrahi alanda tanınmıştır. beşinci makaleye kadar basit ve yapımını, düşen dişin yerine nasıl mesane taşının urethra kanalından
ettiği tıp aletleri günümüzde hala
Avrupa’da Abulcasis Abulcases, mürekkep ilâçlar ve hazırlanması, metallerin özellikleri üzerinde konulacağını açıklamakta, diş dışarıya atılamaması durumunda
kullanılmaktadır. Zehravi 1013
Bulcasis, Albucasis, Albuchasius, yirmi altıncı makalede her hastalığa de önemle durmuştur. Göz ve etlerinde meydana gelen iltihaplı perineal bir kesik yapılarak taşın
yılında vefat etmiştir.
Albulcasis, Alcarani, Alcaravius, uygun gelen besin maddeleri, göz hastalıklarıyla da ilgilenmiş, hastalıklarda bunların kesilerek bulunduğu yerden çıkarılması
Alzahavi, Ezzahravi, Ezaharagui gibi yirmi yedinci makalede bitkisel ve birçok göz hastalığı ameliyatında alınmasını ve daha sonra o kısmın gerektiğini belirtmektedir. O, 1
Dokularda şiddetli yangı meydana
adlarla anılmış ve cerrahînin babası hayvansal gıdaların ve basit ilâçların zamanımıza göre de başarılı dağlanmasını önermektedir. Burun, kadınlarda litotomi2 uygulaması getirmek, bir kısım dokuyu tahrip
kabul edilmiştir. özellikleri, yirmi sekizinci makalede sayılacak tedaviler uygulamıştır. çene ve omurga kırıkları dahil yapan ilk hekim ve günümüzde etmek veya ortadan kaldırmak için
madensel, bitkisel ve hayvansal Mezopotamyalılar’dan beri çok kırık çıkıklarla da ilgilenen Zehrâvî “obstetrike Walcher pozisyonu” vücudun belirli bir kısmı üzerine fiziksel
Zehrâvî’nin günümüze ulaştığı ilâç tabletlerinin yapımı, yirmi iyi bilinen katarakta limbusta kırık patella kemiği için ilk defa denen uygulamayı öneren ilk ya da kimyasal maddeleri uygulama,
bilinen tek çalışması olan Kitâbü’t- dokuzuncu makalede ilâç adları, bir kesme (inzisyon) yapmak cerrahî bir müdahale uygulamıştır. cerrahtır. Bunun için yeni tip koterizasyon.
Taşrîf li-men ‘aceze ‘ani’t-te’lîf, aynı özelliğe sahip muadilleri, suretiyle bir tedavi önermiştir. Damarları ve özelliklerini çok iyi bir forseps önermiştir. Ayrıca
2
Taş çıkarma ameliyatı.
3
İçi boş bir organdan yüzeye veya bir
Batı İslâm dünyasında tıp alanında kullanım süreleri, ağırlık ve hacim Zehrâvî’nin başarı ile tedavi ettiği bilen Zehrâvî arterlerin enine zor doğumlarda fetüsün nasıl organdan diğerine olan anormal, tüp
yazılan en muhtevalı ve Avrupa’da ölçüleri, otuzuncu makalede cerrahî hastalıklar arasında “tracheostomi” kesilmesi halinde çok kanama alınacağını, özellikle de başın benzeri geçiş
en çok rağbet gören bir eserdir. konusu işlenmiştir. Zehrâvî’nin uygulamaları da zikredilebilir. olacağını, kesiğin küçük olması dışarıya çekilmesinde karşılaşılan 4
Erkek ve dişi birincil cinsiyet
Bu eser, temelde tipik bir genel 1000 yılında tamamladığı Kitâbü’t- Burada soluk borusuna yapılacak durumunda parmakla kesilen zorluklarda nasıl bir uygulama karakterlerini birlikte bulunduran.

3 0 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3 1
TARİH

ORTA ÇAĞ DÜNYASI VE Çağ Katolik teologlarının en


büyüğü olan Thomas Aquinas’ın
(1225-1274) geliştirdiği sentezi

BİR GEÇİŞE DOĞRU


benimsendi. Yaklaşık yüz elli
yıldan fazla İbn Sina’nın görüşleri
Orta Çağ Avrupa’sında okundu,
tartışıldı ve eleştirildi. Orta Çağ
Latin felsefesinin ve biliminin
XIII. yüzyıl Orta Çağ Avrupası’nda başlayan tercüme faaliyetleriyle birlikte Yunanca ve Arapça Arap biliminden etkilendiği açık
çok sayıda eser Latinceye çevrilmiş ve Batılı birçok düşünürü etkilemiştir. Bu durum İslam olmakla birlikte, İspanya’dan
biliminin Avrupa’da rağbet görmesine olanak sağlamıştır. Sicilya’ya oradan Avrupa’ya;
ticaret ve hac vesilesiyle bu
Burakcan Kaymaz
etkileşim sürekliliğini devam
ettirdi.

İslam biliminden etkilenen


bilim insanlarından biri Roger
Bacon’dur. Kendisi İngiliz bir
Fransisken’dir. Felsefesini
etkileyen kanallar Arapçadan
Latinceye yapılan tercümeler
vermemizin sebebi Avrupalı aracılığıyla olmuştur. Özellikle
bilim insanlarının etkilendikleri Bacon ve hocası Robert
Müslüman şahsiyetlerin BATILI KİLİSE Grosseteste’nin varlık düşüncesi
menşeinin ne olduğuna dair ALİMLERİNDE BİR konusunda etkilendiği
bir izlenim sağlamaları için ÇEŞİT “DÜŞMANINI düşünürler arasında İslam
başvurduğu kaynağın Kur’an Dünyası’nda temsili olan Kindî
olmasını vurgulamaktır. Çünkü
TANI” ANLAYIŞI HÂKİM yer almaktadır. Kindî’nin yanı
karşılarında bir tehdit var ve bu OLMUŞTU. ORTA sıra İbn Sina ve İbn Heysem’den
tehdidin ne olduğunu bilmeleri FRANSA’DAKİ CLUNY de etkilenmişlerdir. Fiziksel
gerekiyor. Bunun için bir MANASTIRI’NIN BAŞ nedensellik ve optik konusunda
başvuru kaynağını çevirmekle işe KEŞİŞİ PETER DE bu isimlerden etkilenen Bacon,
koyuluyorlar. Bu durum tipik bir kuramlarını geliştirmiştir.
örnek olması sebebiyle bir önem
VENERABLE -MUHTEREM
teşkil ediyor. PETER- (1094-1156) 12. ve 13. yüzyıllarda Orta Çağ
İSLAM DİNİNİ SAPKIN Avrupa’sında farklı disiplinlerde
Avrupalı alimler kendilerinin BİR HRİSTİYANLIK bir aydınlanmadan bahsetmek
faydalanabileceği etkin bir MEZHEBİ OLARAK mümkündür. Bu aydınlanmada
zenginlik barındıran İslam tercüme okullarının açılması
medeniyetinin önemini
GÖRMÜŞ VE YANLIŞLARI ve sistem haline getirilmesi,
kavramaya başladılar. Örnek ANLAŞILMADIĞI SÜRECE finansal desteğin sağlanması ve
olarak Müslüman İspanya’da bir YIKILAMAYACAĞINI İDDİA dolayısıyla tercüme faaliyetlerinin

X
III. yüzyıl Orta Çağ kabul etmeleri uzun yıllar olmuştu. Orta Fransa’daki eğitim merkezi olan Tuleytula ETMİŞTİR. başlamasını sağlamıştır. Bu
Avrupası’nda başlayan almıştır. Çeşitli kaynaklarda Cluny Manastırı’nın Baş Keşişi (Toledo) şehrinin camilerinde, aydınlanma olgusunda çeviri
tercüme faaliyetleriyle geçtiği üzere Avrupalı bilim Peter de Venerable -Muhterem kütüphanelerinde ve hatta önemli bir yer tutmaktadır.
birlikte Yunanca ve Arapça çok insanlarının 1120 yılına kadar Peter- (1094-1156) İslam saraylarında buldukları Arapça Çağ Avrupa’sında ders kitabı
sayıda eser Latinceye çevrilmiş İslam’ın ne olduğuna dair bir dinini sapkın bir Hristiyanlık tıp, astronomi matematik ve olarak kullanılırken İbn Sina, İbn Bu çeviri hareketlerinin
ve Batılı birçok düşünürü fikirleri olmadığı yönündedir. mezhebi olarak görmüş ve felsefe metinlerini tercümeye Rüşd gibi Müslüman filozofların başlamasında etkili olan
etkilemiştir. Bu durum İslam Hıristiyanların kendi aralarındaki yanlışları anlaşılmadığı sürece etmeye, çalışmaya ve ve İbn Meymun gibi ekseriyetle isimlerden biri de 1200’lü yılların
biliminin Avrupa’da rağbet mezhep savaşları, toprak yıkılamayacağını iddia etmiştir. neşretmeye başladılar. Bu, Arapça yazan Yahudi filozofların önemli isimlerinden astrolog,
görmesine olanak sağlamıştır. kavgaları ve bunun yanında İslam Bu nedenle, İspanya’da Arapça o dönemde Avrupa’da var yazıları Orta çağ Hristiyan filozof filozof, simyager olan Micheal
Gösterilen bu rağbet Orta Çağ dünyasına karşı girişilen Haçlı metinleri Latinceye çevirmek olandan çok daha ileri zengin ve teologları tarafından okundu, Scot’tur. İbn Rüşd, El-Bitrujî gibi
dünyası için bir anda kabul seferleri bu duruma sebep olarak üzere bir çevirmen ekibi kurdu. bir bilgi hazinesi demekti. Batı tartışıldı. dönemin önemli âlimlerinden
edilmiş bir şey değildir. İslam gösterilebilir. Bu projenin en önemli noktası Avrupalılar bu sayede Arapça çeviriler yaparak onların
dini hakkında olan malumatları Kettonlu Robbert’in 1143’te tercümelerle korunmuş antik Bir tarafta bunlar yaşanırken eserlerini Batı Hristiyan dünyası
ve bununla doğru orantıda Batılı kilise alimlerinde bir çeşit tamamladığı Latince Kur’an Yunan eserlerine ilk defa ulaşmış Latin Kilisesi İbn Sina’nın felsefi ile tanıştırmıştır.
olan İslam biliminin varlığını “düşmanını tanı” anlayışı hâkim tercümesiydi. Bu örneği oluyorlardı. Arapça metinler Orta görüşlerini reddetti ve Orta Diğer bir isim Batı dünyasının

3 2 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3 3
TARİH RAMAZAN-I ŞERİF

RAMAZAN-I ŞERİF
KÜLTÜRÜNÜN OLUŞUMU
Hani büyüklerimizin; “Nerede o eski Ramazanlar?”
diye sordukları soru var ya, işte o “eski Ramazanlar”
Osmanlı döneminde ortaya çıktı.

Muhammed Uneys Demirel

G
ünümüzdeki Ramazan ikramda bulunurdu. Bu
kültürü, İslamiyet’in ilk sosyalleşme; zekât, sadaka,
yıllarında ortaya çıkmış bir fitre, teravih gibi toplu
kültür değildir aslında. Efendimiz ibadetleri çoğaltıyordu.
(s.a.v.) zamanında Ramazan Sahurlar ve iftarlar içinde ayrı
geldiğinde bir sevinç olur ve programlar yapılıyordu. Din,
insanlar davranışlarında daha dil, ırk, cinsiyet, yaş ayrımı
dikkatli olurdu. Ramazan ayı her yapmadan herkese yardım eli
zaman önemliydi. Maneviyatın üst uzatılıyordu. Bundan dolayı
seviyeye çıktığı bu ayda Efendimiz Ramazan ayı çok bereketli
(s.a.v.) ve sahabiler ibadetlerini geçiyordu.
arttırır ama özel bir kutlama
yapmazdı. Zamanla maneviyatının Günümüzde de hâlâ bu kültürlerin
yanında topluluktaki yansıması yansıması uygulanıyor. Üzerine
da büyüdü. Baktığımız zaman farklı eklemeler de yapılıyor. Yalnız
Ramazan orucu, nübüvvetin ilk şu kısım kesinlikle atlanmamalı;
“Büyük / Magnus” lakabını uygulamaya konulması dikkat dünyasının birikimlerini iyi yıllarında emredilmemişti belki de haram olan bir şey sadece vaziyette. Aksine Efendimiz
verdiği ve Orta Çağ’da evrensel çekici bir unsurdur. değerlendirerek modern dönem bundan dolayı kültürün gelişmesi Ramazan ayında günah değil, her (s.a.v.) zamanında en doğru
doktor / doctor universalis Bahsedeceğimiz diğer bir isim için bir miras bırakmış olmaları hemen olmadı. Teravih namazının zaman günah. Ramazan elbette on şekilde Ramazan ayı yaşanıyordu,
payesine sahip tek şahsiyet Orta Çağ Batı Felsefesinin ve kendilerini tarih sahnesinde bir 20 rekât olarak cemaatle kılınması bir ayın sultanıdır ama diğer aylarda yalnız Ramazan kültürünün
felsefî, teolojik ve bilimsel Roma Katolik Kilisesi’nin önde rol model addetmeleri, üzerine hakkında dahi, Peygamberimiz emredildiği gibi dosdoğru olmalı ve gelişimi sonradan ortaya çıktı.
araştırmalarıyla bilinen Albertus gelen temsilcilerinden biri olan düşünülmesi gereken konulardan (s.a.v.) dönemine ait net bilgiler bu şekilde yaşamalıyız. Ramazan ayında emredilenlere ek
Magnus (1206–1280)’tur. St. Thomas Aquinas’tır. Thomas biridir. yok. Hz. Ömer döneminde bu olarak şer işlerden uzak yapılan
Albertus Magnus, sistemini Aquinas kendisini Hıristiyanlığa şekilde kılınıyor. Ve günümüze Kültür kavramı hem tehlikeli etkinliklerin sakıncası olmadığı gibi,
geliştirirken Aristoteles’in yanı ve Hıristiyan olmayanlara karşı KAYNAKÇA kadar olan süreçte bu kültür hem de faydalıdır. Tehlikeli ibadetleri de arka plana atmamak
sıra Platon’dan (427–347), dinini savunmaya (apoloji) - Dönmez, S. (2007). Albertus Magnus gelişiyor. kısmı, ibadetin temel amacından gerekiyor. Biz bu yazıda Ramazan
Augustinus’tan (354–430) adamıştır. Hıristiyanlıkta önemli ve Bir Bilim olarak Etik. Çukurova uzaklaşması ihtimalidir. Faydalı kültürünün tarihsel gelişiminden
Üniversitesi İslamiyet’in başka coğrafyalarda kısmı ise, ibadetin daha güzel ziyade; “Ramazan kültürü nedir ve
özellikle de Aristotelesçi bir yer teşkil eden apoloji
- İlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1), 27-44.
ve Platoncu özelliğiyle kültürü Aquinas’ta zirvesini yayılmasıyla yeni kültür gelişimleri yaşanması ve yaşatılmasına ön Ramazan kültürünün oluşumu”nu
- Kaygın, S. (2019). Orta Çağ İslam
İslâm filozoflarından çokça bulmuştur. Öyle ki Summa Düşünce Dünyası’nın Roger Bacon’un
ortaya çıkıyor. Özellikle istikrarsız ayak olmasıdır. İslami çerçeveden yazıya dökmeye çalıştık. Ramazan
etkilenmiştir. Albert’in Corpus Contra Gentiles isimli beş ciltlik Varlık Anlayışına Etkileri. ERDEM, 77, İslam devletleri döneminden sonra, uzaklaşmadan gelişen bu Ramazan ayı Müslümanların dört gözle
Aristotelicum’dan yani eserinde Hıristiyan olmayanlara 127-150 623 sene hüküm sürmüş Osmanlı kültürü, geçmişten günümüze beklediği mağfiret ayıdır. Bu ayda
Aristoteles Külliyatından şerh karşı kendi dinini savunmaya ve - Lockman, Z. (2016) çev. Burcu devletinde; Ramazan kültürü kadar bir hayli gelişme kaydetti. sevinmeli ve sevindirmeliyiz. Diğer
ettiği ilk eser (Super Ethica), açıklamaya çalışmıştır. Birinci. Hangi Ortadoğu?. İstanbul: Küre bir hayli gelişme gösterdi. Hani Ramazan kültürü insanlar aylarda olması gerektiği gibi bu
Aristoteles’in Nikomakhos’a Yayınları büyüklerimizin; “Nerede o eski arasındaki bağı kuvvetlendirdi, ayda da tüm dünya mazlumlarını
Etik’idir. Bu,1248–1252 tarihleri Görüldüğü gibi Orta Çağ Avrupa - Tarakçı, M. (2005). Hıristiyan Ramazanlar?” diye sordukları soru yardımlaşma bilinci gelişti ve toplu unutmamalıyız. İbadetleri arttırmalı
arasında Köln’de teolog olarak dünyası, içinde bulunduğu Düşüncesinde Apoloji ve St. Thomas var ya, işte o “eski Ramazanlar” ibadetler sıklaştı. ve bu mübarek ay vesilesi ile hayırlı
Aquinas. Uludağ Üniversitesi İlahiyat
bilinen bir şahsiyet tarafından karanlıktan çıkma çabaları Osmanlı döneminde ortaya çıktı. alışkanlıklar edinmeliyiz.
Fakültesi Dergisi. C.14 S.2, 135-146
şerh edilen ilk felsefî kaynaktır. göstermiştir. Kimi zaman Yazdıklarımızdan şu da
- Tekin, K. (2020). Orta Çağ’da Çok
Burada İslâm felsefesinde var inkâr kimi zamansa kabulle Yönlü Bir Bilim İnsanı: Michael Scot. Ramazan’ın gelişi heyecanla anlaşılmasın; Peygamberimiz(sav.) Allah’ım! Bize Recep’i ve Şaban’ı
olan bir geleneğin ilk olarak bu çabalarına bir çıkış yolu Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, C.3,S.1, kutlanır, türlü oyunlar ve şenlikler zamanında Ramazan çok Mübarek Kıl ve Bizi Ramazan’a
Albert tarafından Batı’da da bulmaya çalışmışlardır. İslam 104-112 düzenlenir, insanlar birbirlerine sıradandı şu an çok oturmuş Ulaştır. Âmin!..

3 4 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3 5
KİTAP

Winter Hall’un talebini herhangi da Dragomiloff’un kaçtığı adaya

BİR HUKUK SİSTEMİ OLARAK


bir müşteri talebindeki gibi varmak üzereyken hiç hesapta
CİNAYET ŞİRKETİ SON
değerlendiriyor. Hall ile ölümünün olmayan, tamamen görünmez
DERECE İLKELİ VE ne gibi bir toplumsal fayda ortaya bir kaza sonucu ölür. Bu ölüm

CİNAYET ŞİRKETİ
PRENSİPLERİNE SADIK BİR çıkaracağını derinlemesine tartışırlar bize aslında hayatta hiçbir şeyin
ŞİRKETTİR. ÖLDÜRÜLECEK ve tartışmayı kazanan Hall olur. planlandığı gibi gideceğine dair
KİŞİNİN ÖLÜMÜNÜN Kendisini yargılayan ağır ceza bir garanti sağlanamayacağıdır.
MUHAKKAK TOPLUMA hakimi idam kararı vermiştir. Okur En mükemmel ilerleyen süreçler,
BİR FAYDA SAĞLAMASI buradan sonra tabii ki kitaba daha en kusursuz planlar bile hiç akla
GEREKMEKTEDİR. BUNA sıkı tutunuyor ve neler olacağını gelmeyen bir sebeple bozulabilir.
Jack London’ın bitirmeye ömrünün el vermediği ve ölümünden 47 yıl sonra Robert L. Fish ÖRNEK OLARAK “ZORBALIK
dört gözle bekliyor. İlkeleri uğruna Nihayet 1 yılın dolmasına dakikalar
tarafından London’ın kitabın sonuna dair aldığı notlara ve taslaklara bağlı kalınarak nihayete canını feda etmekten çekinmeyecek kala ilkelerine sadakatinden ödün
YAPAN BİR USTABAŞI YA bir adam olan Dragomiloff ilkelere vermeyen Dragomiloff, son kalan
erdirilen romanı Cinayet Şirketi üzerine yazdığım bu yazıyı ilgiyle okumanızı dilerim. DA RÜŞVETLE YOLUNU sadık kalarak kendi ölümünün suikastçının da kendisini öldürmeye
BULAN BİR SİYASETÇİ” toplum yararına olacağına gelmemesinden onun ölmüş
GÖSTERİLEBİLİR. hükmeder ve suikastçılara sıradaki olduğunu anlar. Dragomiloff şirketin
Arif Erdem Aktaş
hedeflerinin kendisi olduğunu hayatta kalan son üyesi olarak

A
söyleyerek yeni görevlerini tebliğ görevin kendisine kaldığını anlar
merikalı gazeteci ve roman yıl içerisinde öldüreceğini, eğer yakışıklı adamın ta kendisidir!
eder. Bu noktaya kadar Şirket’in ve bu görevi yerine getirmekte
yazarı Jack London özellikle öldüremezse kendisine ödenen İlkelerine bu denli bağlı bir yapı için
şefi olan ve şef gibi davranan hiç tereddüt etmez. Ölümünden
Beyaz Diş ve Martin Eden ücreti fazlasıyla müşteriye geri bu talebin herhangi bir olağan dışılık
Dragomiloff, bu noktadan sonra önce yazdığı mektuptaki şu satırlar
gibi kültleşmiş kitaplarıyla dünya ödeyeceğini taahhüt eder. Fakat oluşturmaması ve tüm objektifliğiyle
Şirket’in şefliğini Hall’a bırakarak Dragomiloff’un kurduğu sistemi
çapında tanınan ve çok okunan Cinayet Şirketi’nin başarısızlıkla sürecin yürütülmesi gerekmekteydi.
kendi emriyle kendisini öldürmeye daha iyi özetliyor:
yazarlardan biridir. Bu yazının sonuçlanmış bir operasyonu henüz Fakat burada insan psikolojisi
gelen suikastçılardan kaçmaya
konusu ise yazarın bu kültleşmiş görülmemiştir. Cinayet Şirketi’nin ve doğasıyla ilgili bir meselenin
başlar. Bu davranış, ilkelerine bu “Cinayet Şirketi’nin başı olarak
eserlerinin yanı sıra bitirmeye başında aynı zamanda şirketi irdelenmesi gerekmektedir. Kitapta
kadar bağlı olan Dragomiloff’un bir sözleşmeye imza attım,
ömrünün el vermediği ve ölümünün kuran kişi de olan Ivan Dragomiloff Dragomiloff’un içinde bulunduğu
bu ilkelerin uygulanması için kendi o sözleşmenin şartları yerine
üzerinden 47 yıl sonra Robert L. bulunmaktadır. Dragomiloff’un durum bir ağır ceza hâkiminin
ölümüne karar vermişken neden getirilecek. Şirket bugüne dek nasıl
Fish tarafından London’ın kitabın onayladığı operasyonları kendisini yargıladığı bir davaya
ölümden kaçtığı sorusunu akıllara başarısız olmadıysa, şimdi de yoluna
sonuna dair aldığı notlara ve gerçekleştiren suikastçıların ise benzetilebilir. Bu örnekteki durum devam edecektir. Aksini yapmak,
getirmektedir. Bu durumda etik
taslaklara bağlı kalınarak nihayete kimi sosyolog kimi profesör kimiyse muhtemelen hiç kimse tarafından şirketin savunageldiği değerleri
ve vicdan kavramlarını sorgulatıyor
erdirilen romanı Cinayet Şirketi bilim insanıdır. Şirketin en önemli kabul görmeyecektir ve gerekçe yadsımak olur. Şundan eminim
kitap okura. Dragomiloff Şirket’in
olacaktır. Akıcı ve sade bir üslupla özelliğinin prensiplerine ölümüne olarak da hâkimin tarafsız karar ki Haas’ı ölümden başka hiçbir
etik kurallarına harfiyen uymuş ve
giden kitabın dili de olay örgüsü de bağlı olduğunu ve suikastçıların da vermesinin beklenemeyeceği gibi şey görevini yerine getirmekten
bu ilkelerden hiçbir taviz vermeyerek
gerçekten kitabın bu denli gölgede bu prensiplerden taviz vermektense sebepler sunulacaktır. Çünkü söz alıkoyamazdı, gelin görün ki,
konusu durumda hâkimin vereceği sistemi yürütmüştür. Sonunda ise
kalması hususunda insanı hayrete canlarını feda etmekte hiç bizim örgütte mutlaka sıradaki işi
karar kendisini etkileyecektir. Bu Şirket’le olan bağını tamamen
düşürüyor. İnsanın iç dünyasında ulaşıyor. Müşteriler şirketten birini tereddüt etmediklerini bir kez daha devralır. Son üye olarak bu görevi
öldürmelerini ister ve öldürülecek durumda ortaya şöyle bir soru kopararak kendisini vicdanı dışında
yüzleşmekten korktuğu, hep vurgulamalıyız. üstlenmem gerekiyor.
ertelediği bazı meseleler üzerine kişiye göre değişen ücreti öder. çıkıyor: Karar mercii, kurallara hiçbir şeyin bağlamadığı bir birey
halinde yaşamaya başlamıştır. Yalnız bu görevi üzüntü içinde kabul
çarpıcı tartışmalar ve diyaloglar Yalnız bu adımlar cinayetin Şirketin muhtevası temel hatlarıyla sadakatini canını vererek gösterebilir etmiyorum. Şirket benim hayatımdı
ile herkesin hayatının bir yerine işlenmesi için yeterli değildir. kitabın başında Dragomiloff ile mi? Diğer bir deyişle kurallar Daha doğru ifadeyle yaşamaya
ve o yok olacaksa, o zaman
temas edebilecek bir eser ortaya Cinayet Şirketi son derece ilkeli bir müşteri arasında geçen süreç canından değerli mi? İdeal bir yargı çalışmaya... Bu hareketle aslında
Dragomiloff da yok olmalı.”
çıkarmaya çalışan yazarın amacına ve prensiplerine sadık bir şirkettir. üzerinden okuru bilgilendirme sisteminde ilkelere yani kurallara ilke ve prensiplere bağlı olmada
Görüldüğü gibi Şirket bir kez daha
ulaştığına şüphe yok denilebilir. Öldürülecek kişinin ölümünün amacıyla anlatılıyor. Kitabın asıl bağlılığın her şeyin üzerinde hiçbir sorun yaşanmayan bir amacına ulaşmış ve öldürmekle
Ahlak, vicdan, etik ve toplumsal muhakkak topluma bir fayda öyküsü ise okuru adeta çarpan tutulması gerektiği düşünülebilir sistemin mükemmel olmasının görevlendirildiği kişiyi öldürmeyi
yarar gibi kavramlar üzerine kurulu sağlaması gerekmektedir. Buna bir müşteri talebi üzerine kurulu. fakat insanın olduğu yerde bunun önünde birey vicdanının yatmakta başarmıştı. Fakat bu başarı aynı
romanın kurgusu bu konuları örnek olarak “bir geminin gaddar Cinayet Şirketi adındaki bu gizemli gibi mükemmeliyetçi yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Fakat kitapta zamanda Şirket’in sonunu getirmişti.
düşünürken her şeyin hikâye bir ikinci kaptanı, zorbalık yapan yapıyı araştıran, uzun uğraşlar doğru olmayacaktır. Çünkü insanın anlatılan durumda Dragomiloff, Bir kez daha ilke ve prensiplere
içerisinde yerli yerine oturtulup bir ustabaşı ya da rüşvetle yolunu sonucu Şirket hakkında pek çok belli çalışma prensibiyle kodlanıp kurduğu sistemin içine birey bağlılığın Şirket’in varlığından bile
düşünülmesine büyük imkân bulan bir siyasetçi” gösterilebilir. bilgi edinen Winter Hall eninde hangi durumlara nasıl tepki vereceği vicdanını da katmıştır. Bu sebeple üstün olduğu gözler önüne seriliyor.
sağlıyor. Şirket eğer müşteriden gelen sonunda Dragomiloff’un karşısına ayarlanmış robotlar gibi hareket kendi kurduğu sistemden kaçması İlkeleri çiğneyerek varlığını devam
teklifi değerlendirir ve o kişinin müşteri olarak çıkmayı başarır. etmesi beklenemez. Bu durum meşru hale gelmiştir. Fakat kurduğu ettirmek isteyen bir Şirket’in bir
Cinayet Şirketi kabaca anlatmak öldürülmesinde toplumsal bir fayda Şirket’in işleyişiyle ilgili pek çok da mükemmel bir hukuk sistemi bu yapının kusursuz olduğunu anlamı olmadığını görüyoruz.
gerekirse isminden de anlaşılacağı bulamazsa ödenen ücretin bir malumat edindikten sonra Şirket’in yapmanın güçlüğünü ortaya yine kendisi ispatlıyor. Kitabın Belki de dünya üzerindeki hukuk
üzere gerçekten de bir “Cinayet” kısmını alır ve kalanını müşteriye şefine öldürülmesini istediği şahsın koymaktadır. sonunda Dragomiloff’un kendi ölüm sistemleri kendi koydukları kurallara
şirketinin yapısını ele alıyor. iade eder. Eğer Şirket, öldürülmesi adını söyler. Winter Hall’un adını Romana dönecek olursak, ilkeleri emrini vermesinin üzerinden 1 yıl bu denli bağlı olsalar şimdi pek çoğu
Cinayet Şirketi gizli bir yapılanmaya talep edilen kişinin ölümünü söylediği kişi tam karşısında onu her şeyin üstünde tutan bu şirketin geçmek üzeredir ve yalnızca Haas kendi kendisinin sonunu getirmek
sahip ve müşterilerine kendileri topluma yararlı görürse o kişiyi 1 ilgiyle dinleyen çakmak gözlü kurucusu ve şefi olan Dragomiloff isimli suikastçı hayattadır. Haas zorunda kalacaktı.

3 6 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3 7
ÜÇ AYLAR

ÜÇ AYLARIN
nesib bölümünde
ramazan ayından
söz eden kaside,

EDEBİYATIMIZDAKİ YERİ
ramazan ayından
söz eden ramazan
güzellemesi
yapan manzume
anlamlarına
Osmanlı toplumunun dini ve kültürel hayatında önemli bir yere sahip olan üç aylar, asırlar gelmektedir.
boyunca hayatın kendisiyle şekillenen edebiyatın da konusu olmuştur. Ramazâniyyelerde
üzerinde
önemle durulan
Mert Coşkun konulardan biri de
Kadir gecesidir.
Enderunlu Vâsıf

“Ü
bunu;
ç aylar ve Regaib
“Bil kadrini zîrâ
Kandili, Kendimizle
ki bu şehrin şeb-i
Yüzleşme Ve Tövbe
Kadri / Bîşek
Etmek İçin Bir Fırsattır. Allah’ın
sebeb-i mağfiret-i
zamanlar içinde mukaddes
âlemiyandır”
kıldıklarından biri de; üç aylar
beytiyle anlatır.
olarak bilinen Recep, Şaban ve
Ramazan aylarıdır.”
Kadir gecesi
İslam dünyasında her yıl manevi
şairlerin kadir ve
iklimler getiren ve Ramazan ayı
kıymetinin bilinmesi
ile sonlanan mübarek üç aylara
için tevriye yolunu
ulaştıran rabbimize şükürler
açmakta, bunun
olsun. Üç ayların faziletine dair
yanında övgüye
Hz. Peygamber’den nakledilen
geçmeye de vesile olmaktadır.
rivayetlerin yanı sıra dinî kültürde haline geldi bazıları ise gönlümüze alınmıştır. Tahkik-i Mi’râc-ı Resûl
Nazîm’in Kırım Hanı Selim
mübarek sayılıp kutlanan Regaib, yer edindi. Özellikle Osmanlı başlığını taşıyan eser, 497 beyittir.
Giray’ı övmek için kaleme aldığı
Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin döneminde yazılan/bestelenen şiir ramazâniyyesinin girizgâh beyti bu
bu aylarda yer alması üç aylara ayrı ve kasideler günümüzde camilerde 15. yüzyıldan sonra anlayışa örnektir:
bir önem verilmesine, ibadet, dua, hala daha söylenip dinlenilmektedir. edebiyatımızda daha fazla rağbet
zikir ve hayırlı işlerle daha fazla Osmanlı toplumunun dini ve gören Mİ‘râciyye 16. ve 17. “Böyle şebde kadre ermek dilese
meşgul olunarak dinî duyarlılığın kültürel hayatında önemli bir yere yüzyıllarda hemen hemen her bir rûzedâr/ Vâsıl-ı hân-ı nevâlî
daha yoğun olarak yaşanmasına Muhammed Nurbahş’ın Risâle-i Mi‘râciyye’sinin ilk ve son sayfaları sahip olan üç aylar, asırlar boyunca şairinin divanında bir bölüm olarak hân-ı âlîşân olur.”
zemin hazırlamıştır. (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3702/2) hayatın kendisiyle şekillenen yer aldığını görüyoruz. Ramazâniyyelerin sonunda şair
edebiyatın da konusu olmuştur. bayramın hasretle beklendiğini
Osmanlı toplum hayatını derinden döneminde (1566-1574) camiler Üç ayların önemi yanlızca dini Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Bu örneklerden biri olan ifade ederek çeşitli nükteler
etkileyen, gelişiyle halk arasında aydınlatılıp minarelerde kandiller hayatımızda değil sosyal ve yaşadığı dönem ve koşulları konu Ramazâniyye; divan edebiyatında yapar.
büyük bir sevinç oluşturan bazı yakılarak kutlandığı için bu gecelere kültürel hayatımızda da bir alan şiir ve kasideler olduğu Ramazan ayını konu edinen
zamanlar vardır. Bu zamanlardan kandil geceleri denilmiştir. Bunlar önemi vardı. Bunun en güzel gibi Mirac hadisesini konu alan mazlumelerin adıdır. Ramazan Asırlar boyu müslümanlar
biri de şüphesiz üç ayların gelişidir. Mevlid, Regaib, Mi‘rac, Berat ve örneği ise geçmişten günümüze “mi’râciyye” ise bunlardan biri. ayı münasebeti ile yazılan tarafından coşkuyla kutlanan üç
Recep, Şaban ve Ramazan aylarını Kadir geceleridir. Bazan Arapça yazılan şiirleri gösterebiliriz. Adından da anlaşılacağı üzere manzume, ramazanın bolluk ayların başlangıcı; hayatımıza
kapsayan üç aylar aynı zamanda “leyl” (gece) kelimesi eklenerek Tarihimize baktığımızda dini, Mirac gecesi hadisesini konu ve bereketinden söz eden şiir sirayet ettiği gibi edebiyatımıza
Regaip, Miraç, Berat kandilleri leyle-i Kadr, leyle-i Berât... şeklinde kültürel, sosyal değerleri şiir’ler alan bir eserdir. Edebiyatımızdaki veya kaside bölümü, nesib da yansımıştır. Özellikle
ve Kadir Gecesi yer alır. Bu de kullanılır. Bu gecelerin kutlanma ile anlatma ve yazma geleneği en yaygın türlerden biri olmakla bölümünde ramazan ayından söz Halk edebiyatında bolca
zamanlarda özellikle Kandillerin tarihleri kamerî takvime göre mevcuttur. Günümüz kaynaklarına birlikte, Efendimizin (s.a.v.) eden kaside, ramazan ayından görebileceğimiz bu örnekler
minarelerimizi süslemesi ve şu şekilde belirlenmiştir: Mevlid baktığımızda üç aylar’ında şiirlere hayatının aslında edebiyatımıza söz eden ramazan güzellemesi bundan sonrada yazılıp örneklerini
Ramazan ayı’nda bizleri uyandırıp kandili rebîülevvel ayının on ikinci, dahil olduğunu ve asırlar boyunca ne denli etkilediğinin de açık bir yapan manzume anlamlarına göreceğimizden pek tabii eminiz.
kendimize gelmemizi söylercesine Regaib receb ayının ilk cuma, hayatın kendisiyle ilerlemiştir. göstergesidir. gelmektedirde diyebiliriz.
minarelerimize eklenen “Mahya”lar Mi‘rac aynı ayın yirmi yedinci, Berat Osmanlı döneminde yaşayan “Allah’ım! Receb ve Şâban
bulunduğumuz şehirlere güzellik şâban ayının on beşinci, Kadir ise şairler mübarek aylarda yer alan Anadolu sahasındaki ilk müstakil Ramazan ayı münasebeti ile aylarını bize mübârek eyle ve bizi
katar. Genel itibariyle “Kandil” ramazan ayının yirmi yedinci gecesi. kandiller ve özel gecelerin manevi Mi’râciyye, 15. yüzyılın başında yazılan manzume, ramazanın Ramazân’a ulaştır!” (Taberânî,
kelimesinin hayatımıza girişi Zikredilen rakamlar daima geceden atmosferini şiirlerine taşımışlardır. divan edebiyatının kurucularından bolluk ve bereketinden söz Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab,
ise; Osmanlı Padişahı II. Selim sonra gelen güne aittir. Bu şiirler kimi zaman bir beste Ahmedî tarafından kaleme eden şiir veya kaside bölümü, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259)

3 8 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 3 9
GELENEK

GÖĞE MANA MAYALAMAK:


MAHYA
Mahyacı Abdüllatif Efendi’ye vefa ile.

Yavuz Selim Yaylacı

“D
ünya yüzünde 1578’de
sevilmeye ve İstanbul’a gelen
sayılmaya layık Alman seyyahı
Türklerin hiçbir medeni eserleri Schweigger’in
olmasa bile, yalnız şu gökten seyahatnamesinde
yıldızları toplayıp minareler yer alan bir tasvirde
arasında yazı yazmayı akıl minareler arasında
etmeleri ve bunda muvaffak kurulmuş bir mahyanın olduğu
olmaları, onların medeniyette göz önünde bulundurulursa I. Dünya Savaşı yıllarında,
ne kadar ileride olduklarının bir Nevşehirli Damat İbrahim “Hilâliahmer’i unutma,
ifadesidir.” Paşa’nın 1722 yılında verdiği, hubbü’l-vatan mine’l-îman,
bütün selatin camilerine mahya muhacirlere yardım, muhâcirîni
Farsça mâh(ay) ismine Arapça kurulması emrini başlangıçtan unutma”; İstiklal Savaşı’ndan
-iyye ekinin eklenmesiyle çok geleneğin tekrarı saymak sonra, “Tayyareyi unutma, Sultanahmet Camii’nde “Aman Ya Hazret-i Fahr-i Âlem” mahyası. Mütareke yıllarında mahyacı Ali
oluşturulmuş Osmanlıca mâhiyye gerekir. Bu karar aynı zamanda eytâma(yetimlere) yardım”; Ceylan tarafından kurulmuştur.
(aylık, aya mahsus) kelimesi, kültürümüzde mahyanın ne kadar harf inkılabından sonra Latin
hususen Ramazan ayında birden ciddi bir yer tuttuğunu da bize harfleriyle, “İsraftan sakın,
fazla minareli camilerin iki gösteriyor. Öyle ki minareleri tayyareye yardım, yetimleri rağmen düne göre daha cansız
minaresi arasına kurulan ışıklı kısa olduğundan dolayı mahya unutma, yerli malı al, himâye-i kaldığı düşüncemizi de belirttik.
yazılara ve resim panolarına kurulamayacak olan Eyüp etfâle yardım, içki aile Göğümüze mana mayası çalan bu
verilen isimdir. Arapça mahyâ Cami’nin minareleri Nevşehirli düşmanıdır, kumar insanı gelenekle alakalı bir de sorumuz
(Hz. Peygamber’e salâtüselâm Damat İbrahim Paşa’nın emriyle mahveder” gibi yazıların yer aldığı olacak okurumuza. Belki bir
getirilen meclis; zikir meclisi) 1723 yılında yükseltiliyor. hatırlatıcı ve uyarıcı mahyalar noktada merak uyandırmış oluruz.
kelimesinin de bu adetin ismine Üsküdar’daki Mihrimah Cami’ne kurulmuştur.
etki ettiği söylenebilir. Çünkü de tek minareli olduğu için Sinematografinin mucidi sayılan
“leyletü’l-mahyâ” denilen mahya kurulamadığından Mahyanın asıl görevlerinden biri August ve Louis Lumiere kardeşler
mübarek gecelerde zikir meclisi Üsküdar halkının semtlerinde de hatırlatmadır ve günümüzde 1895 yılında “Trenin Gara Girişi”
kurulan camiler alışılmışın mahya olmamasından şikayet de bu özelliğini korur. Fakat isimli ilk filmin gösterimini Paris’te
üstünde kandillerle süslenilir. etmeleri üzerine sonradan bir bugün yalnızca uyarıcı yazılara yaptılar ancak 1870 yılında bir
minare daha ekleniyor. dönüştürülmeye doğru giden bu Ramazan gecesi Süleymaniye’de
Fâkihî (ö. 278/891) Mekke gelenek, geçmişte şehrin gündemi Abdüllatif Efendi tarafından kurulan
Valisi Muhammed b. Ahmed Mahya her ne kadar Ramazan olarak çok daha canlı yaşanırdı. resimli mahyaya bakanlar da şunu
el-Mansûrî’nin ilk defa dikili ayında kurulmasıyla mana İstanbul’da “cami gezmek” diye görmüşlerdi: At arabası köprü
direkler arasına gerilmiş iplere bulsa da özel günlerde ve bir adet oluşmuştu. Zira her gün üstünde, kayıklar ve balıklar da
kandil astırdığını yazmaktadır. karşılamalarda da kurulduğu değişen mahyaları kaçırmak köprü altında hareket ediyorlar.
Kendisinden dört buçuk asır bilinir. Mesela Sultan Abdülaziz istemeyen halk teravih sonrası Sinemanın “hareket” anlamına
sonra yaşamış İbnü’l-Hâcc’ın Avrupa seyahatinden şehri adımlardı. geldiğini hatırlarsak, resimleri
da söz ettiği bu uygulamanın döndüğünde, Hidiv İsmâil Paşa, hareket ettirerek İstanbullulara bir
Osmanlı Devleti’nin minareler İran şahı ve Atatürk İstanbul’a Mahya kültürümüzle alakalı film gibi mahya izleten Abdüllatif
arasına mahya kurmasına ilham geldiğinde hoş geldin mahyaları kısa da olsa bilgi verdik ve bu Efendi’yi sözde sinema tarihinin 1578’de İstanbul’a gelen Alman seyyahı
olduğu düşünülebilir. kurulmuştur. geleneğin bugün gelişen imkanlara neresine koymak gerekir? Schweigger’in seyehatnamesinde yer alan tasvir.

4 0 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 41
RAMAZAN-I ŞERİF ÖNSÖZ

HİLAL GÖRÜNDÜ
Zeynep Arslan

Kullarında yok sana lâyık metâ


Merhaba şehr-i ramazan, merhaba
Senden aldık nûr-i iman pür-şu’â
Merhaba şehr-i ramazan, merhaba

R
amazan her sene ulaştırılır... Beni de ramazana
Hüseyin Tolan’ın ısfahan hazırlarlar. Minarelerim arasına
makamında bestelediği mahya gerilir. Diğer cami
bu ilahiyle karşılanıyor bende. arkadaşlara da mahyalar asılır.
Aa, affola efendim, kendimi Biz de camiler olarak her
tanıtmayı unutmuşum. Ben ramazan birbirimize sorarız,
Sultanahmet Camii. Bir mesela: “Benim mahyamda
caminin konuştuğunu hiç ORUÇ TUT SIHHAT BUL
duydunuz mu? Tamam, en yazıyor, seninkinde ne yazıyor
azından şimdi bir caminin Süleymaniye?”
yazdıklarını okuyacaksınız.
Ben inşa edildiğimden beri Ve üç aylardan ikisine eklenen,
kaç ramazan geçirdim? Neyse, beklenen gelmiştir. Bu sene
bunu siz hesaplarsınız bir de eriştik ramazana çok
ara. Ben size şahit olduğum şükür, der insanlar. Bahçemde
ramazanları anlatayım diyeceğim ramazan şenliklerine katılır,
lakin uzun hikâye, dergide iftar yapar sonra teravihe
bana ayrılan sayfalar bunları dururlar. Ramazanda o kadar
anlatmaya yetmez. En iyisi ben çok insan geliyor ki bana tüm
size ramazanla ilgili üç ipucu cami coşku ile doluyor. Bu durumu yazarak daha çok kişiye Biz de dinleyenlerden olalım mı? iki önemli kahramanı Pîşekâr biraz düşüyormuş. Buna hem
vereyim, uzun hikâyenin yapı beni mutlu ediyor ama biraz da ulaşayım dedim. Haydi! ile Kavuklu’dur, Karagöz ile dokuz ay hem üç aylar hem de
taşlarını bilmeyen öğrenir, bilen üzüyor. Şöyle. Geçen ramazan “Ee, hani bize ipuçları Hacivat’ın vücut bulmuş hâli insanlar ve camiler üzülüyor.
pekiştirir. cami arkadaşlarla teravih çıkışı verecektin?” dediğinizi duyar RAMAZÂNIYYE gibidirler. Osmanlı’da ramazan Ramazan gitmeden evvel bunu
konuştuk. Küçük olarak inşa gibiyim. Tamam, anlatacağım. Divan şiirinde ramazanı konu eğlencelerinin gözdesiydi. size iletmemi istemişti.
Ramazan ömrümüze gelen tanrı edilmiş veya İstanbul denince Ne yapayım, ben de beni edinen ve şairlerin ramazanda
misafiridir. Misafirin gelişi büyük hemen akla gelmeyen camilerde okuyanı bulmuşken biraz padişah veya yüksek rütbeli Bu arada sevgili okur, ramazan Ve ramazanı Hüseyin Tolan’ın
bir heyecanla beklenirken onun az cemaat oluyormuş. Ben dertleşelim demiştim. Gelelim kişilere sundukları, on ile yirmi da diğer aylarla konuşmuş ısfahan makamında bestelediği
için hazırlıklar çoktan yapılmıştır. gibi simgeleşen ve büyük ipuçlarına: beyit arasında yazdıkları, çoğu ve biraz evvel okuduğunuz bu ilahiyle uğurluyoruz.
İftarda ve sahurda patlatılmak inşa edilmiş camilere de o kaside şeklindeki şiirlere denir. camilerin üzülmesi hususu Ramazan ayının bitmesiyle
için toplar, fırınların pide kadar çok insan geliyor ki yer TEMCÎD En çok ramazâniyye yazan şair aylar arasında da yaşanmış. bir hüzün çökse de içimize,
pişirmek için yaptığı tedarikler, olmadığı için pek çoğu kapıdan Müezzinlerin recep ve şabanda Enderunlu Fâzıl’dır. Üç aylarda muamelata, ibadete Ramazan Bayramı’yla hüznü
iftar ve sahurda yenmek için geri dönüyor, namaza iştirak sabah ezanından, ramazanda ise ve diğer hususlara verilen kalbimizde tebessümü
yemekler –mesela yufkalar edemiyor. Bu duruma üzülen sahurdan sonra okudukları dua, Şehre geldi berekâtıyla mübârek ehemmiyet diğer aylarda yüzümüzde taşıyoruz.
açılır, mantılar, içli köfteler cami arkadaşlar bizden rica münacaat, ilahilere denir. ramazân
yapılıp dondurucuya koyulur- etti: “Sana gelen insanların Biliyor musunuz? Temcîd sahur Oldu şehbender-i kâlâ-yı sevâb u
ve içilmek üzere şerbetler… birazını bize yönlendirsen de vaktinde okunduğu için halk gufrân Kullarında yok sana lâyık metâ
Hepsi hazırdır. Evlerde temizlik bizim de yüzümüz daha çok arasında “sahur” anlamına gelir,
yapılır, mahalle iftarları için gülse hem böylece insanlar hatta eskiden “sahura kalkmak” ORTA OYUNU Elveda şehr-i ramazan, elveda
masa ve sandalyeler ayarlanır, da namazı rahatça kılabilir.” yerine “temcîde kalkmak” denirdi.
Kimi takdîs ü kimi temcîd okur
İzleyicilerle çevrili bir alanda
oynanan, içinde müzik bulunan
Senden aldık nûr-i iman pür-şu›â
iftar çadırları kurulur, meddahlar Ben insanlara söyledim ama
kuşanır, kumanyalar muhtaçlara pek azı beni duydu. Ben de bu (Süleyman Çelebi) doğaçlama bir oyundur. Oyunun Elveda şehr-i ramazan, elveda
4 2 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 4 3
RAMAZAN-I ŞERİF VE NEFS MUHASEBESİ

ANLAMIN
MUHAKEMESİ
Biz insanlar, bugün gerçekten ihtiyaçlarımızın ne kadar farkındayız?
Nefsimizi, kibrimizi ve ego kökenli isteklerimizi sağlıklı bir şekilde ne kadar dışarıda bırakıyoruz?
Tüm bu soruların cevaplarını genelde okuyucuya bırakmayı seviyorum.

Psikolog Halil Emre Kösen

G
ünümüzde her türlü maddi içinde bulunduğu temel nevrozun var fakat asıl sorun insanların
ihtiyacımızı bir şekilde nedeni maddi ihtiyaçların -birçok yaşamak için bir sebepleri “yaşam
karşılayabilmekteyiz. çevresel faktörden ötürü- anlam anlamı” yok. İşte yazının başında
Tabi buradaki mevzu, bu maddi ihtiyacının önüne geçmesinden söylediğim şey de bu. Yaşamak için
ihtiyaçların gerçekten ihtiyaç olup kaynaklıdır. Aslında bu durum maddeye değil, anlama ihtiyacımız
olmadığıyla ilgilidir. Biz insanlar, sadece ülkemizin değil, bütün bir var! Bu anlamı bulabilmemiz
bugün gerçekten ihtiyaçlarımızın ne dünyanın sorunudur. Size çok ilginç için kendimizi muhasebeye
kadar farkındayız? Bu ihtiyaçların ve üzerinde düşünebileceğimiz çekebileceğimiz bu aylar bir fırsattır.
tespitinde çevremizden ve bir örnek vermem gerekirse bu Ramazan Ayı bildiğimiz üzere bu tür
etrafımızda ki yaşantılarımızdan örnek Belçika örneği olacaktır. maddi ihtiyaçlarımızın, nefsimizin
ne kadar etkileniyoruz? Nefsimizi, Belçika, Avrupa’nın ekonomik en çok baskılandığı, belli saatler
kibrimizi ve ego kökenli isteklerimizi refahı yüksek, iklimi Kuzey Avrupa dışında dışarı çıkıp arkadaşlarımızla
sağlıklı bir şekilde ne kadar dışarıda ikliminden kat kat iyi, insanların yiyip içemediğimiz bir aydır. Lakin
bırakıyoruz? Tüm bu soruların sosyal aktiviteler yapabileceği, şöyle bir düşündüğümde oruç
cevaplarını genelde okuyucuya işsizliğin az olduğu “yaşanılası” bir tutan insanların yaşantılarını ve bu
bırakmayı seviyorum. Çünkü akıl, ülkedir. Peki, böylesine “yaşanılası” aydan aldıkları lezzeti gördüğümde
bizi geçmişten bugüne getirirken bir ülkede neden intihar oranı her zaman şaşırmışımdır. Hangi
insanın direkt olarak bizatihi Avrupa’nın en yüksek intihar topluluk yediğinin kısıtlandığı,
kendilik tasavvurunu ortaya çıkarır. oranları arasındadır? Benim bir içtiğinin belli zaman aralıklarında
Bu nedenledir ki bu soruların psikolog olarak bu durumdan yasaklandığı bu aydan böyle bir
cevaplarını okuyucu vermelidir. çıkardığım mesaj şudur: Demek lezzet alır? Bu sorunun cevabını
Çünkü insan bir başkasının ki insanların maddi ihtiyaçlarının yine okuyucuya bırakmakta fayda
değil, aksine kendisinin kurdu karşılanması mutluluk için ana var. Bu aydan bu kadar lezzet
olmalıdır. İşte tam da bu noktada etmen değildir. Bir diğer örneğim almalarının bence bir sebebi de
Üç Aylara ve Ramazan Ayı’na bir Amerikan Üniversitesinde kalabalık iftar sofraları, birlikte
bu kadar yaklaşmışken bu kurdu yapılan bir araştırmanın sonucudur. kılınan teravih namazları, aile ile
ortaya çıkarabilir; kendimizi, Bu araştırma intihar girişiminde geçirilen vakit, yapılan yardımlar, ÜÇ AYLARA VE RAMAZAN AYI’NA BU KADAR YAKLAŞMIŞKEN BU KURDU
isteklerimizi ve yaşantımızı gözden bulunan ranlamsızlığına” vurgu dağıtılan koliler, başkalarının ORTAYA ÇIKARABİLİR; KENDİMİZİ, İSTEKLERİMİZİ VE YAŞANTIMIZI GÖZDEN
geçirip varoluşsal bir muhasebe yapmasıdır. Üstelik bu öğrencilerin yüzündeki gülümsemeyi görmek ve GEÇİRİP VAROLUŞSAL BİR MUHASEBE YAPABİLİR, NE İSTEDİĞİMİZİ VE
yapabilir, ne istediğimizi ve ne için %93’ü akademik olarak başarılı hayatlara dokunmak… İşte tüm bu NE İÇİN YAŞADIĞIMIZIN TESPİTİ HUSUSUNDA KENDİMİZE BİR İYİLİK
yaşadığımızın tespiti hususunda ve sosyal olarak aktif, dışardan yapılan eylemler insanın yaşamdan
EDEBİLİRİZ. ÇÜNKÜ BİZLER BİR YAŞAM TELAŞI İÇERİSİNDE BU İSTEKLERİN
kendimize bir iyilik edebiliriz. bakıldığında hiçbir sorunu olmayan alacağı zevk ve yaşamında
Çünkü bizler bir yaşam telaşı öğrencilerdir. Bu durum bize bulacağı anlam ile doğru orantılı VE AMAÇLARIN FARKINDALIĞI YERİNE BAŞKALARININ FARKINDALIKLARI,
içerisinde bu isteklerin ve amaçların aslında günümüz gençliğinin Viktor eylemlerdir. Peki, tüm bu anlam İSTEKLERİ VE YAŞANTILARINA KENDİMİZİ UYARLIYORUZ.
farkındalığı yerine başkalarının Frankl’ın dediği gibi “duyulmayan arayışında varoluşsal anlam
farkındalıkları, istekleri ve bir anlam çığlığının” olduğuna boşluğunu dolduracak eylemler
yaşantılarına kendimizi uyarlıyoruz. işarettir. Günümüzde insanların bütünü bunlar mıdır? Elbet bütün
Nitekim günümüz gençliğinin yaşamak için gerekli materyalleri bir anlam boşluğunu dolduracak

4 4 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 4 5
RAMAZAN-I ŞERİF VE NEFS MUHASEBESİ BİYOGRAFİ

anlamsal boşluk çukurundan

MANA SULTANI
kurtarabilecektir. Bu minvalde
kendimi bir muhasebeye çekecek
olursam, bütün bu yazdıklarım

YİĞİTBAŞI VELİ HZ.


okuyucunun hayatında olumlu
anlamda ufacık bir değişikliğe
sebep olacak ise belki de ileride
beni anlamsal boşluk çukurundan
koruyabilecek bir eylem haline
gelecektir. O halde burada içinde
bulunduğumuz her an yapmamız Sebiha Özbek
gereken şey düşündüklerimizin

A
ve yaptıklarımızın anlamı üzerine
hmet Şemseddin
düşünmektir. Bilhassa içerisinde
Marmaravi Yiğitbaşı Veli
bulunduğumuz Ramazan ayı bunun
Hazretleri Manisamızın
için güzel bir fırsattır çünkü insan
manevi Rehberlerinden önde
en çok bu dönemde nefsi ile
gelen velilerdendir. Hazret
mücadele etmektedir. Bu aylarda
(1435-36 (839)) Marmaracık
insanlar maddi şeyleri bir kenara
köyünde dünyaya teşrif ettiler.
bırakıp kendi kurdunu ortaya
Sulükünü tamamladıktan sonra
çıkarıp onunla ve getirdikleri ile
Manisa’ya döndüler ve derhal irşat
mücadele etmektedirler. Burada en
faaliyetlerine başladı. Bir ara
dikkat edeceğimiz mesele ise bu
İstanbul’a saraya davet edilerek
gelip geçici durumu psikolojimize
bazı tarikatlar arasında çıkan
ve yaşantımıza kalıcı olarak
itilafları ortadan kaldırmak için
aksettirebilmektir. Eğer ki bu
görevlendirildi. Bu görevi başarılı sultanının etkin bir bereketi kiram varlıklarıyla muhabbet, iman,
kalıcılığı birey kendinde sağlarsa
bir biçimde yerine getirdi. Bu vardır. feraset yolunun kaynağıdır. Ne
sonraki aşamada bireyden tüm
nedenledir ki Mübarek Allah güzel söylemiş Şeyh Şaban-ı Veli
topluma sirayet edecektir. Bu
dostuna (Yiğitbaşı Veli) ünvanı Bir gönül sultanının varlığı sevgisi “Biz bu dünyaya üryan
da şu an yaşadığımız toplumsal
verildi. Şeyhi Alaeddin Uşşaki Hz. o bölgeyi değerli kılar. Anadolu geldik üryan gideriz, bir dostun
nevrozun iyileşmesinde olumlu
vefatından sonra halifesi olarak yüzyıllarca gerek bağrında muhabbeti sevgisi var ise o
bir etki yaratıp toplumumuzu
yerlerine manevi görevi devam gerekse farklı coğrafyalarda Cennet ırmaklarına varırcasına
sağaltabilecektir. Çünkü günümüz
ettirdi. Camilerde sürdürdüğü yüce gönüllü sultanlar yetiştirmiş zirveye tırmanırcasına yolunu
toplumunda da aynı varoluşsal
İrşad faaliyetlerinin daha sonra ve o sultanlar bu topraklarda bulmuştur.” işte Marmaravi
vakum sürmektedir. Bu sebeple
Seyyit Hoca mahallesindeki ve farklı medeniyetlerde İslam Hazretleri de bizde bu güzel
ben bir psikolog olarak şunu
“şeyler” bu eylemler değildir. Fakat birlikte depresyondan intihara tekkesinde devam etti. Zamanla adına etkin olmuşlardı. İşte duyguları barındıracak ve daha
söylemek isterim: Eğer bir şeyin
bu eylemlerin insanlara iyileştirici birçok sonuca sebep olabilir. Bu yıkılan ve kaybolmak üzere olan bu güzel gönül sultanlarından nice gönlümüzün sultanları
altını kazıyacaksak; genç, yetişkin
bir etki yaptığı da yadsınamaz örneğe zıt bir kutup oluşturacak bu tekkenin yerine bugün onun Yiğitbaşı Veli hazretleri bizleri Efendimizin (s.a.v.) öğretisiyle
veya yaşlı fark etmeksizin her
bir gerçektir. Burada anlam olursak yine yaşlı ve hayatının son adına kurulan Yiğitbaşı Veli saran manevi halleri sirayet günümüz insanlığını hidayet
birey kendi yaşam gayesini ortaya
boşluğunu hisseden tek komün, döneminde mutlu olan ve şöyle bir Vakfı tarafından bir mescit inşa etmiştir ki vefatlarından sonra bahçesinde mana güllerinin
koymalıdır. Bunu yaptığımızda
gençler değildir; yetişkinler ve baktığınızda yakında ölecek neden belki bütün bir kaygı ortadan ettirilmiştir. nice güzel haller kerametler benzediği misk-i amber kokulu
yaşlılar da bu varoluşsal vakumu hala bu kadar mutlu ve umutlu kalkmayacak fakat sağaltım yani zuhur eylemiştir. Bu manevi dostların şifasında olabilmek duası
hissedebilir. Nitekim yaşlılarda diyebileceğimiz insanlarda vardır. iyileşme için atabileceğimiz en özel Yiğitbaşı Veli Hazretleri onlarca güzellikleri Manisa halkı da ve niyazıyla, Rabbim bizleri Ahmet
oluşabilecek yaşlılık depresyonu Bu insanlar geçen ömürlerinde adımı da atmış olacağız. Biliriz ki eser günümüze bırakmıştır, yakinen müşahede ettiği tarihi Şemseddin Marmaravi Yiğitbaşı
ve orta yaş krizi dediğimiz olgular sadece maddi ihtiyaçlarını insan büyüyüp yetişirken her adımı İlahi Aşkın önderleri mana gerçekliktir. Hikmettendir ki Veli’nin şefaatlerine nail eylesin,
bu anlam boşluğunda ortaya karşılamamış, sevmiş ve sevilmiş, dosdoğru atamaz fakat başarılı ve alemimize şifa olmuşlardır. Yiğitbaşı Veli namı vesilesiyle bu güzel kulun bereketinden
çıkarabilmektedir. Bu duruma bir şekilde yaşadığı dünyaya mutlu insan, gayesi olan insandır. Allah dostu bu bölgenin Manevi Manisa halkına sayısız diğer maddeten ve manen istifade
spesifik bir örnek verecek olursam güzel eserler bırakmış insanlardır. Peki, bunca aldığımız nefes ve rehberi olarak büyük rol oynadı Hakk dostlarının tanınmasına eylememizi müyesser eylesin
yaşlılığın son döneminde olduğunun Buradaki eser kavramı akla ilk attığımız adımı hangi gaye veya İslam’ın hoşgörüsü Efendimiz öncülük etmiştir. her zaman söylediğimiz bir sözle
farkında olan fakat bu hayatı gelen eser anlamı değildir. Dünyaya gayeler için atıyoruz? Bu gidişimiz Hz. Muhammed (a.s.) güzel Âlimler varlıklarıyla muhabbet takdimi sonlandırıyorum. Âlimler
sadece haz için yaşamış olan, ve insanlığa faydası olan güzel nereye ve yol sonuna vardığımızda ahlak öğretisini en güzel şekilde yolunun yolcusudurlar, davet varlıklarıyla muhabbet yoluna
sevmemiş, sevilmemiş arkasında yetişmiş bir çocuk da bu dünyaya geri dönüp baktığımızda yansıtmaya büyük bir özenle elçileridir, kutlu kandilleriyle davet eden kutlu kandillerdir
eser bırakmamış, maddi ihtiyaçları bırakabileceğimiz yegane eserdir. gözlerimizden dökülen yaş halka sunmaya gayretle çaba gönüllerimize aydınlık, huzur ve onlara intisap eden ebedi nurdan
için yaşamış bir insanın düşeceği Yahut geçmişte yaptığı ve geriye pişmanlık yaşı mı yoksa mutluluk sarf etmiştir. İnancı ve Allah dahi şifa olmuşlardır. Bir velinin, sonsuz istifade eyler, yüce
anlamsal boşluk çukurudur. baktığında yüzünde gülümseme yaşı mı olacak? İşte cevaplanması sevgisiyle nice zorlu sınavlardan alimin bilinmesi yeryüzü bütün makamlara onların bereketi ve
Bu rahatsızlık; kişide zamanı oluşturan her türlü güzel ve gereken soru budur. Buyurun geçmişlerdir bugünki toplumun hazinelerinden evladır, kıymeti duasıyla vasıl olur, sonsuz sevgi ve
geri alamayacağı farkındalığıyla anlamlı eylem kişiyi düşeceği muhasebeye! şekillenmesinde bu gönül sonsuz bir nimettir bu zevat-ı muhabbetlerimizle.

4 6 • N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 N İ S A N - M AY I S 2 0 2 2 • 47
ÖNSÖZ

You might also like