You are on page 1of 40

» ْ‫ص َو ِر ُكمْ َوأَمْ َوالِ ُكمْ َو ٰل ِكنْ يَ ْن ُظ ُر إِ ٰلى ُق ُلو ِب ُكمْ َوأَعْ َمالِ ُكم‬ َ ‫«إِ ّ َن ا‬

ُ ‫هلل َل يَ ْن ُظ ُر إِ ٰلى‬
“Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve
davranışlarınıza bakar.”
(Müslim, Birr ve sıla, 34)

1
»ِ ‫« َواهلل ُ ۪في َعوْ ِن ْال َع ْب ِد َما َكا َن ْال َع ْب ُد ۪في َعوْ ِن أ َ ۪خيه‬
“Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.”
(Ahmed b. Hanbel, II. 252)

2
ِ ‫«ل يَ ِح ُّل لِ ُمسْ ِل ٍم أ َ ْن يَهْ ُج َر أَخَ ا ُه َفوْ َق ث ََل ٍث يَ ْل َت ِق َي‬
‫ان ف ََي ُص ُّد هٰ َذا َويَ ُص ُّد هٰ َذا‬ َ
َ ّ ‫َوخَ ْي ُر ُه َما ا ّلَ ۪ذى يَ ْبدَأ ُ ِب‬
»‫الس َل ِم‬
“Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.
Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir.
Onların en hayırlısı önce selam verendir.”
(Tirmizî, “Birr ve Sıla” 21)

3
َ ّ ‫ فَإ ّ َن ال‬،‫ظ ّ َن‬
ِ ‫ظ ّ َن أ َ ْك َذ ُب ْال َح ۪د‬
،‫ َو َل تَجَ ّ َس ُسوا‬،‫ َو َل ت ََح ّ َس ُسوا‬،‫يث‬ َ ّ ‫«إ ّيَا ُكمْ َوال‬
ِ ِ
»‫ َو ُكونُوا ِع َبا َد اهلل ِ إِخْ َوانًا‬،‫ َو َل تَدَابَرُوا‬،‫ َو َل تَ َبا َغ ُضوا‬،‫اسدُوا‬ َ ‫ َو َل ت ََح‬،‫اج ُشوا‬ َ ‫َو َل تَ َن‬
“Zandan sakının. Zira zan sözün en yalan olanıdır. İnsanların özel hallerini araştırmayın,
konuşmalarını dinlemeye çalışmayın, birbirinizin alışverişini kızıştırmayın,
birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin.
Ey Allah’ın kulları kardeşler olun.”
(Buhârî, “Edeb” 58; Buhârî, “Nikâh” 46)

4
َ ‫ فَإِ ّنَ ُه لَي‬،‫« َمنْ َكان َْت ِع ْن َد ُه َم ْظلَ َم ٌة ِل َ ۪خيه ِ ف َْل َي َت َح ّلَ ْل ُه ِم ْن َها‬
‫ْس ث ّ ََم ۪دينَا ٌر َو َل ِدرْ َه ٌم ِمنْ َقب ِْل أ َ ْن‬
»ِ ‫ َف ُط ِر َح ْت َعلَيْه‬،‫ات أ َ ۪خي ِه‬ِ ‫ات أ ُ ِخ َذ ِمنْ َس ّ ِي َئ‬ ٌ ‫ فَإِ ْن لَمْ يَ ُكنْ لَ ُه حَ َس َن‬،‫يُ ْؤخَ َذ ِل َ ۪خيه ِ ِمنْ حَ َس َناتِ ِه‬
“Kimin kardeşine karşı yaptığı bir haksızlık varsa, (ahirette) iyiliklerinden alınıp ona
verilmeden önce (dünyada iken) onunla helâlleşsin. Çünkü kıyamette ne bir dinar ne de
dirhem vardır. Şayet o hakkı karşılayacak iyiliklerinden bulunmazsa,
kardeşinin kötülüklerinden alınır ve o haksızın üzerine atılır.”
(Buhârî, “Rikâk” 48)

5
،‫ َف َمنْ أ َ ْثنٰى ِب ِه َف َق ْد شَ َك َر ُه‬،‫ فَإِ ْن لَمْ يَ ِج ْد ف َْل ُي ْث ِن ِب ِه‬،‫« َمنْ أُعْ ِط َي َع َطا ًء َف َو َج َد ف َْل َيجْ ِز ِب ِه‬
»‫َو َمنْ َك َت َم ُه َف َق ْد َك َف َر ُه‬
“Kendisine bir ikramda bulunulan kişi, imkân bulduğu takdirde karşılığını versin.
Bulamazsa (o iyiliği yapana) iltifat etsin. Çünkü o, böylece şükran borcunu yerine
getirmiş olur. İyiliği gizleyen ise nankörlük etmiş olur.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 11; Tirmizî, Birr ve sıla, 87)

6
ُ ‫اج ِة أ َ ۪خيهِ َكا َن ا‬
‫هلل ۪فى‬ َ ‫ َمنْ َكا َن ۪فى َح‬،‫ َل يَ ْظ ِل ُم ُه َو َل يُسْ ِل ُم ُه‬،‫«ا ْل ُمسْ ِل ُم أ َ ُخو ْال ُمسْ ِل ِم‬ َ
‫ َو َمنْ َس َت َر‬،ِ‫هلل َع ْن ُه ِب َها ُكرْ بَ ًة ِمنْ ُك َر ِب يَوْ ِم ْال ِق َيا َمة‬
ُ ‫ َو َمنْ َف ّ َر َج َعنْ ُمسْ ِل ٍم ُكرْ بَ ًة َف ّ َر َج ا‬،ِ‫اج ِته‬
َ ‫َح‬
»‫هلل يَوْ َم ْال ِق َيا َم ِة‬
ُ ‫ُمسْ ِل ًما َس َت َر ُه ا‬
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (zalimlere de) teslim etmez.
Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir.
Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini
giderir. Kim bir Müslümanın (kusurunu) örterse Allah da kıyamet günü onu örter.”
(Müslim, “Birr” 58; Tirmizî, “Hudûd” 3)

7
»َ‫«إِ ّ َن ْال ُمسْ ِل َم إِ َذا َعا َد أَخَ ا ُه ْال ُمسْ ِل َم لَمْ يَ َز ْل ۪فى ُخرْ َف ِة ْال َج ّ َن ِة حَ ّٰتى ي َْر ِجع‬
“Müslüman, hasta kardeşini ziyaret ettiğinde dönünceye dek cennet bahçelerinde demektir.”
(Müslim, “Birr” 41; Tirmizî, “Cenâiz” 2)

8
»‫ َو ُكونُوا إِخْ َوانًا َك َما أ َ َم َر ُك ُم اهلل ُ َع ّ َز َوجَ ّ َل‬،َ‫ط َعام‬
َ ّ ‫ َوأ َ ْط ِع ُموا ال‬،‫الس َل َم‬
َ ّ ‫«أ َ ْف ُشوا‬
“Selamı yayın, yemek yedirin ve Allah’ın (c.c.) size emrettiği gibi kardeşler olun.”
(İbn Mâce, “Et’ime” 1)

9
،‫اع ْال َجنَائِ ِز‬
ِ ‫ َوا ّتِ َب‬،‫يض‬ ِ ‫ ِب ِع َيا َد ِة ْال َم ۪ر‬:‫هلل َعلَ ْي ِه َو َس ّلَ َم ِب َسب ٍْع‬ َ َ ‫هلل‬
ُ ‫ص ّلى ا‬ ُ ‫«أ َ َم َرنَا َر ُس‬
ِ ‫ول ا‬
»‫ار ْال ُم ْق ِس ِم‬ِ ‫ َوإِ ْب َر‬،‫الس َل ِم‬
َ ّ ‫ َوإِ ْفشَ ا ِء‬،‫وم‬ ْ ْ
ِ ‫ َو َعوْ ِن ال َمظ ُل‬،‫يف‬ ِ ‫الض ۪ع‬ َ ّ ‫ َون َْص ِر‬،‫يت ْال َعا ِط ِس‬
ِ ‫َوتَشْ ۪م‬
“Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar)
takip etmek, aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım
etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.”
(Buhârî, İsti’zân, 8)

10
»‫ازحْ ُه َو َل تَ ِع ْد ُه َموْ ِع َد ًة َفتُخْ ِل َف ُه‬ َ ‫«ل ُت َم‬
ِ ‫ار أخَ ا َك َو َل ُت َم‬
ِ َ
“Kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve
ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(Tirmizî, “Birr” 58)

11
»‫ َو َع ِم َل َس ِّي َئ ًة ف ََسا َء ْت ُه َف ُه َو ُم ْؤ ِم ٌن‬،‫« َمنْ َع ِم َل َح َس َن ًة ف َُس ّ َر ِب َها‬
“Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mümindir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 399)

12
ُ ‫« َمنْ َر ّ َد َعنْ ِعرْ ِض أ َ ۪خيه ِ َر ّ َد ا‬
»‫هلل َعنْ َوجْ ِه ِه ال ّ َنا َر يَوْ َم ْال ِق َيا َم ِة‬
“Kim din kardeşinin onurunu korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü
cehennem ateşinden korur.”
(Tirmizî, “Birr ve sıla” 20 )

13
َ ‫يل أ َ َف َرأَي‬
‫ْت إِ ْن َكا َن‬ َ ‫ ۪ق‬.‫ ِذ ْك ُر َك أَخَ ا َك ِب َما يَ ْك َر ُه‬:‫ال‬
َ ‫ول اهلل ِ َما ْال ۪غي َبةُ؟ َق‬َ ‫يل يَا َر ُس‬ َ ‫«ق‬۪
»‫ول َف َق ْد بَ َه ّ َت ُه‬
ُ ‫اغ َت ْب َت ُه َوإ ِ ْن لَمْ يَ ُكنْ ۪فيه ِ َما تَ ُق‬
ْ ‫ول َف َق ِد‬ُ ‫ إِ ْن َكا َن ۪فيه ِ َما تَ ُق‬:‫ال‬
َ ‫ول؟ َق‬ُ ‫۪فى أ َ ۪خى مَا أ َ ُق‬
“Yâ Resûlullah! Gıybet nedir?” denildi. Resûlullah: ‘Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile
anmandır.’ buyurdu. ‘Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersin?’ denilince
Resûlullah: ‘Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir.
Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun,’ buyurdu.”
(Ebû Dâvûd, “Edeb” 35)

14
َ ‫الش َماتَ َة ِل َ ۪خ‬
َ ‫يك َف َيرْ َح ُم ُه اهلل ُ َويَ ْب َت ۪ل‬
»‫يك‬ َ ّ ‫«ل ُت ْظ ِه ِر‬
َ
“Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip
seni (o şeyle) imtihan eder.”
(Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme” 54)

15
ُ َ‫ َو َل خَ ْي َر ۪في َمنْ َل يَ ْأل‬،‫ف‬
ُ َ‫ف َو َل يُ ْؤل‬
»‫ف‬ ٌ َ‫«اَ ْل ُم ْؤ ِم ُن َم ْأل‬
“Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan
kimsede hayır yoktur.”
(İbn Hanbel, 2/40)

16
»‫هلل َعلَ ْي ِه‬ َ ّ َ‫اق ش‬
ُ ‫اق ا‬ ُ ‫« َمنْ ضَ ا ّ َر أَضَ ّ َر ا‬
َ ّ َ‫ َو َمنْ ش‬،‫هلل ِب ِه‬
“Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir.
Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona güçlük çıkarır.”
(Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31)

17
ُ ‫«إِ ّ َن اهللَ َع ّ َز َو َج ّ َل يَ ُق‬
‫ أ َ ْي َن ْال ُمت ََحا ّبُو َن لِ َج َل ۪لى؟‬:‫ول‬
»‫اَ ْل َيوْ َم أ ُ ِظ ّلُ ُهمْ ۪فى ِظ ۪ ّلى يَوْ َم َل ِظ ّ َل إِ ّ َل ِظ ۪ ّلى‬
“Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini
sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde
gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde
onları, özel himayeme alacağım).”
(İbn Hanbel, II, 338)

18
.‫الش ِّر أ َ ْن يَحْ ِق َر أَخَ ا ُه ْال ُمسْ ِل َم‬
َ ّ ‫ب امْ ِر ٍئ ِم َن‬ ِ ْ‫« ِبحَ س‬
»‫ض ُه‬ ُ ْ‫ َد ُم ُه َو َمالُ ُه َو ِعر‬،‫ُك ُّل ْال ُمسْ ِل ِم َعلَى ْال ُمسْ ِل ِم َح َرا ٌم‬
“Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter.
Her Müslümanın kanı, malı ve onuru Müslümana haramdır.”
(Müslim, “Bir” 32)

19
‫ أ َ َو َل أ َ ُد ّلُ ُكمْ َع ٰلى شَ ْى ٍء‬،‫ َو َل ُت ْؤ ِم ُنوا َح ّٰتى ت ََحا ّبُوا‬،‫«ل ت َْد ُخ ُلو َن ْال َج ّ َن َة َح ّٰتى ُت ْؤ ِم ُنوا‬
َ
َ ّ ‫إِ َذا َف َع ْل ُت ُمو ُه ت ََحابَ ْبتُمْ ؟ أ َ ْف ُشوا‬
» ْ‫الس َل َم بَ ْي َن ُكم‬
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.
Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.”
(Müslim, Îmân, 93)

20
َ ّ ‫ َوأ َ ْت ِب ِع‬،‫اس ِب ُخ ُل ٍق َح َس ٍن‬
»‫الس ِّي َئ َة ْال َح َس َن َة تَمْ ُح َها‬ َ ‫ َوخَ الِ ِق ال ّ َن‬،‫ْت‬ َ ‫«اِ ّتَ ِق ا‬
َ ‫هلل َح ْي ُث َما ُكن‬
“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir
şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!”
(Tirmizî, Birr, 55)

21
» ْ‫اس أ َ ْف َس ْدتَ ُهمْ أَوْ ِك ْد َت أ َ ْن ُت ْف ِس َدهُم‬
ِ ‫ات ال ّ َن‬ َ ْ‫«إِ ّنَ َك إِ ِن ا ّتَـ َبع‬
ِ ‫ت َعوْ َر‬
“İnsanların gizli hâllerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında
neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 37)

22
،‫ َو َمنْ َد َعا ُكمْ فَأ َ ۪جي ُبو ُه‬،‫هلل فَأَعْ ُطو ُه‬ِ ‫ َو َمنْ َسأ َ َل ِبا‬،‫هلل فَأ َ ۪عي ُذو ُه‬ ِ ‫« َم ِن اسْ َت َعا َذ ِبا‬
،‫ فَإِ ْن لَمْ ت َِجدُوا َما ُت َكا ِف ُئونَ ُه‬،‫ص َن َع إِلَ ْي ُكمْ َمعْ ُروفًا َف َكا ِف ُئو ُه‬ َ ْ‫َو َمن‬
»‫فَا ْد ُعوا لَ ُه َح ّٰتى تَ َروْ ا أ َ ّنَ ُكمْ َق ْد َكاف َْأ ُت ُمو ُه‬
“Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin.
Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin.
Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız,
karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 38)

23
َ
ِ ‫«أ َل أُخْ ِب ُر ُكمْ ِب َمنْ يَحْ ُر ُم َع ٰلى ال ّ َن‬
‫ َو ِب َمنْ تَحْ ُر ُم َعلَ ْي ِه ال ّ َنا ُر؟‬،‫ار‬
ٍ ‫َع ٰلى ُك ِّل َق ۪ر‬
»‫يب َه ِّي ٍن لَ ِّي ٍن َسهْ ٍل‬
“Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi
size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.”
(Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)

24
ِ ‫ َو ُكونُوا ِع َبا َد ا‬،‫ َو َل تَدَابَ ُروا‬،‫اسدُوا‬
،‫هلل إِخْ َوانًا‬ َ ‫َـح‬َ ‫ َو َل ت‬،‫«ل تَـ َبا َغ ُضوا‬
َ
»‫ال‬ٍ ‫ـح ُّل لِ ُمسْ ِل ٍم أ َ ْن يَهْ ُج َر أَخَ ا ُه َفوْ َق ث ََل ِث لَ َي‬
ِ َ‫َو َل ي‬
“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin.
Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla
küs durması helâl olmaz!”
(Buhârî, Edeb, 62)

25
ُّ ‫ يَ ُك‬،‫ َو ْال ُم ْؤ ِم ُن أ َ ُخو ْال ُم ْؤ ِم ِن‬،‫«اَ ْل ُم ْؤ ِم ُن ِمرْ ٰا ُة ْال ُم ْؤ ِم ِن‬
»‫ َويَ ُحو ُط ُه ِمنْ َو َرائِ ِه‬،‫ف َعلَ ْي ِه ضَ ْي َع َت ُه‬
“Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder
ve onu arkadan çepeçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 49)

26
َ ‫هلل َمنْ َل يَرْ َح ُم ال ّ َن‬
»‫اس‬ َ
ُ ‫«ل يَرْ َح ُم ا‬
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”
(Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66)

27
»‫ال خَ ْي ًرا أَوْ ن َٰمى خَ ْي ًرا‬ ِ ‫ْس ِب ْال َكا ِذ ِب َمنْ أَصْ لَ َح بَ ْي َن ال ّ َن‬
َ ‫اس َف َق‬ َ ‫«لَي‬
“İyi şeyler söyleyerek iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse
yalancı sayılmaz.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 26)

28
ِ ‫ َف ُي ْغ َف ُر لِ ُك ِّل َع ْب ٍد َل يُشْ ِر ُك ِبا‬،‫يس‬
،‫هلل شَ ْي ًئا‬ ِ ‫ َويَوْ َم ْالخَ ۪م‬،‫ال ْث َني ِْن‬ ُ ‫« ُت ْفت َُح أ َ ْب َو‬
ِ ْ ‫اب ْال َج ّ َن ِة يَوْ َم‬
،‫ أ َ ْن ِظ ُروا هٰ َذي ِْن َح ّٰتى يَ ْص َط ِل َحا‬:‫ال‬ ُ ‫ َف ُي َق‬،‫إِ ّ َل َر ُجلً َكان َْت بَ ْي َن ُه َوبَ ْي َن أ َ ۪خي ِه شَ حْ نَا ُء‬
»‫ أ َ ْن ِظ ُروا هٰ َذي ِْن َح ّٰتى يَ ْص َط ِل َحا‬،‫أ َ ْن ِظ ُروا هٰ َذي ِْن َح ّٰتى يَ ْص َط ِل َحا‬
“Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır ve Allah’a şirk koşmayan her kul
bağışlanır. Ancak kardeşi ile arasında husumet bulunan kişi müstesna. (Onlar hakkında)
şöyle denir: ‘Şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle
barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin!’”
(Müslim, Birr, 35)

29
ِ ‫ َويَ ْأ ُمرْ ِب ْال َمعْ ُر‬،‫ َويُ َو ِّقرْ َك ۪بي َرنَا‬،‫ص ۪غي َرنَا‬
»‫وف َويَ ْن َه َع ِن ْال ُم ْن َك ِر‬ َ ْ‫ْس ِم ّ َنا َمنْ لَمْ يَرْ َحم‬
َ ‫«لَي‬
“Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik
edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir.”
(Tirmizî, Birr, 15)

30
،‫ َوإِ ْن َظلَ ُموا َظلَمْ نَا‬،‫اس أَحْ َس ّ َنا‬ ُ ‫ إِ ْن أَحْ َس َن ال ّ َن‬:‫ تَ ُقولُو َن‬،ً‫«ل تَ ُكونُوا إِ ّ َم َعة‬ َ
»‫ َوإِ ْن أ َ َسا ُءوا ف ََل ت َْظ ِل ُموا‬،‫اس أ َ ْن تُحْ ِس ُنوا‬
ُ ‫ إِ ْن أَحْ َس َن ال ّ َن‬، ْ‫ُس ُكم‬
َ ‫َو ٰل ِكنْ َو ِ ّط ُنوا أ َ ْنف‬
“ ‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz,’ diyen zayıf
karakterli kimseler olmayın. Bilâkis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük
yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.”
(Tirmizî, Birr, 63)

31
ِ ‫«إِ ّ َن ِمنْ شَ ِّر ال ّ َن‬
ُ ‫اس َم ِن ا ّتَ َقا ُه ال ّ َن‬
»‫اس لِشَ ِّر ِه‬
“İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir.”
(Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)

32
»‫«ل يَ ْد ُخ ُل ْال َج ّ َن َة َمنْ َل يَ ْأ َم ُن َجا ُر ُه بَ َوائِ َق ُه‬
َ
“Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse
cennete giremez.”
(Müslim, Îmân, 73)

33
،‫َت ف ََس َد ْال َج َس ُد ُك ّلُ ُه‬
ْ ‫ َوإِ َذا ف ََسد‬،‫صلَ َح ْال َج َس ُد ُك ّلُ ُه‬ َ ‫صلَ َح ْت‬ َ ‫«أ َ َل َوإِ ّ َن ِفى ْال َج َس ِد ُم ْض َغ ًة إِ َذا‬
»‫ب‬ ُ ‫أ َ َل َو ِه َى ْال َق ْل‬
“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o iyi (doğru ve düzgün) olursa bütün vücut
iyi (doğru ve düzgün) olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”
(Buhârî, Îmân, 39)

34
،‫وف أ َ ْن ت َْل ٰقى أَخَ ا َك ِب َوجْ ٍه َط ْل ٍق‬
ِ ‫ َوإِ ّ َن ِم َن ْال َمعْ ُر‬،ٌ‫ص َد َقة‬ ٍ ‫« ُك ُّل َمعْ ُر‬
َ ‫وف‬
»‫يك‬ َ ‫َوأ َ ْن ُت ْف ِر َغ ِمنْ د َْل ِو َك ۪في إِنَا ِء أ َ ۪خ‬
“Her yapılan iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılamak da, kendi kabından
kardeşinin kabına (su vb.) boşaltmak da iyiliklerdendir.”
(Ahmed b, Hanbel, Müsned, III, 360; Tirmîzî, Birr ve Sıla, 45)

35
‫ َف َي ْن َف ُع ن َْف َس ُه‬،‫ «يَعْ َم ُل ِب َي ِد ِه‬:‫ال‬ َ ‫ َف َمنْ لَمْ يَ ِج ْد؟ َق‬،ِ‫ يَا نَ ِب ّ َي اهلل‬:‫ َف َقالُوا‬،»ٌ‫ص َد َقة‬ َ ‫« َع ٰلى ُك ِّل ُمسْ ِل ٍم‬
:‫ال‬َ ‫ فَإِ ْن لَمْ يَ ِج ْد؟ َق‬:‫وف» َقالُوا‬ َ ‫اج ِة ْال َم ْل ُه‬ َ ‫ «يُ ۪عي ُن َذا ْال َح‬:‫ال‬ َ ‫ فَإِ ْن لَمْ يَ ِج ْد؟ َق‬:‫َص ّ َدقُ» َقالُوا‬
َ ‫َويَت‬
»ٌ‫ص َد َقة‬ َ ّ ‫ َو ْل ُيمْ ِس ْك َع ِن‬،‫وف‬
َ ‫ فَإِ ّنَ َها لَ ُه‬،‫الش ِّر‬ ِ ‫«ف َْل َيعْ َم ْل ِب ْال َمعْ ُر‬
“Hz. Peygamber ‘Her Müslüman sadaka vermelidir.’ buyurdu. Sahâbîler: ‘Ey Allah'ın
Peygamberi! Ya bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘Eliyle çalışır; hem kendi faydalanır, hem de
sadaka verir.’ buyurdu. Sahâbîler: ‘Çalışma imkanı bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘Muhtaç
ve mazluma yardım eder.’ buyurdu. ‘Buna da imkan bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘İyilik
yapsın, kendini kötülükten çeksin. Çünkü bu da onun için bir sadakadır.’ buyurdu.”
(Buhârî, Zekât, 30; Müslim, Zekât, 55)
36
»‫«في ُك ِّل َك ِب ٍد َر ْط َب ٍة أَجْ ٌر‬
۪
“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.”
(Buhârî, Müsâkât, 9; Müslim, Selam, 153)

37
،‫ َو َق َذ َف هٰ َذا‬،‫ َويَ ْأ ۪تي َق ْد شَ َت َم هٰ َذا‬،‫ َو َز َكا ٍة‬،‫ام‬ ْ
ِ ‫ َو‬،‫س ِمنْ أ ُ ّ َم ۪تي يَأ ۪تي يَوْ َم ْال ِق َيا َم ِة ِب َص َل ٍة‬
ٍ ‫ص َي‬ َ ‫«إِ ّ َن ْال ُم ْف ِل‬
‫ فَإِ ْن‬،‫ َوهٰ َذا ِمنْ َح َسنَاتِ ِه‬،‫ َف ُيعْ ٰطى هٰ َذا ِمنْ َح َسنَاتِ ِه‬،‫ َوضَ َر َب هٰ َذا‬،‫َك َد َم هٰ َذا‬ َ ‫ َو َسف‬،‫َوأ َ َك َل َم َال هٰ َذا‬
َ
»‫ار‬ِ ‫ ث ّ َُم ُط ِر َح ِفي ال ّ َن‬،‫َف ِن َي ْت َح َسنَا ُت ُه َقب َْل أ ْن يُ ْق ٰضى َما َعلَ ْي ِه أ ُ ِخ َذ ِمنْ خَ َطايَاهُمْ َف ُط ِر َح ْت َعلَ ْي ِه‬
“Ümmetimden asıl müflis, kıyamet gününde kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla
gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin
kanını dökmüş, bir başkasını da dövmüştür. (İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak)
iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur
ettiği insanların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.”
(Müslim, Birr ve sıla, 59)
38
ِ ْ ‫ َو‬،‫ب‬
،‫ال ْث ُم َما َحا َك ِفي ال ّ َن ْف ِس‬ ُ ‫اط َمأ َ ّ َن إِلَ ْي ِه ْال َق ْل‬
ْ ‫ َو‬،‫س‬ ُ ‫اط َمأ َ ّنَ ْت إِلَ ْي ِه ال ّ َن ْف‬
ْ ‫«اَ ْل ِب ُّر َما‬
»‫اس َوأ َ ْفتَوْ َك‬
ُ ‫ َوإِ ْن أ َ ْفتَا َك ال ّ َن‬،‫الص ْد ِر‬
َ ّ ‫َوتَ َر ّ َد َد ِفي‬
“İyilik, gönlü huzura kavuşturan ve içe sinen şeydir; kötülük ise, insanlar sana fetva verseler
(onaylasalar) bile, gönlü(nü) huzursuz eden ve iç(in)de bir kuşku bırakan şeydir.”
(Dârimî, Büyü’, 2)

39
،‫ال ِخ َر ِة‬ٰ ْ ‫الد ْن َيا َو‬ َ ّ ‫ َف َق ْد أُعْ ِطي َح‬،‫ظ ُه ِم َن ال ّر ْفق‬
ُّ ‫ظ ُه ِمنْ خَ ي ِْر‬ َ ّ ‫«إ ّنَ ُه َمنْ أُعْ ِطي َح‬
َ ِ ِ َ ِ
َ ْ
»‫ار‬
ِ ‫َان ِفي العْ َم‬ ِّ ‫ان‬
ِ ‫ َويَ ِزيد‬،‫الديَا َر‬ ِ ‫صلَ ُة ال ّ َر ِح ِم َو ُحسْ ُن ْال ُخ ُل ِق َو ُحسْ ُن ْال ِج َو‬
ِ ‫ار يَعْ ُم َر‬ ِ ‫َو‬
“Rıfktan (yumuşak davranmaktan) nasibi verilen kimseye, dünya ve âhiret iyiliklerinden de
nasibi verilmiştir. Sıla-i rahim (akrabalık ilişkilerini gözetmek), güzel ahlak ve iyi komşuluk,
bulunduğu yeri mamur (yaşanır) hâle getirir ve ömürleri uzatır.”
(Ahmed b. Hanbel Müsned, VI, 159)

40

You might also like